TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
93üncü
Birleşim
25
Haziran 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili
Hamdi Uçarın, 21 Haziran Zonguldak ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Bingöl Milletvekili Erdal
Aydemirin, Bingöl ilinde kentsel dönüşümde yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, çalışanların sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun hayırlı
olmasını dilediğine ve seçim ortamı belirsizliği
sarmalından çıkılarak iç ve dış dünyaya güven veren
adımların atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtına
planlandığı şekilde devam edildiğine, vatan için
canlarını feda eden şehitlerimize Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesinin
başarılarına ilişkin açıklaması
4.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur
Yavaşın atadığı Halk Ekmek Yönetim Kurulunun
onaylanmamasına ilişkin açıklaması
5.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlunun, 23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Türkiyenin gıda ve içecekler dâhilinde 2018
yılı satın alma gücü paritesine göre en ucuz 4üncü ülke
olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Mersin ilinde yaşanan tren kazasında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine,
Çukurovalıların narenciye ürünlerini işleme konusunda
yaşadığı mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun, OHAL dönemindeki hukuksuzlukların toplumu
olumsuz etkilemeye devam ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Antalya Milletvekili
Rafet Zeybekin, 23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
10.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Amasya ilinin barışın, huzurun ve
refahın öncüsü olmaya aday potansiyele sahip olduğuna ilişkin
açıklaması
11.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 23 Haziranda tekrarlanan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunda
adaletin yerini bulduğuna, gençlerin işsizlik sorununa çözüm
bulunması gerektiğine ve emeklilikte yaşa takılanlar ile
3600 ek gösterge sözü verilenlerin düzenleme beklediğine ilişkin
açıklaması
12.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve
milletvekilliği seçimleri üzerinden geçen bir yıllık süre içinde
millî iradenin, demokrasinin tesis edildiğine ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmenin, 23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucunda demokrasinin
kazandığına ve İŞKUR Genel Müdürü Cafer
Uzunkayanın açıklamalarına ilişkin açıklaması
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Kahramanmaraş ilinde eğitim
kademelerinde iyileştirmeye ihtiyaç olduğuna ilişkin
açıklaması
15.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya kayısısının kötüye
kullanım, taklit ve çağrıştırmaya karşı
korunması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Samsun Milletvekili
Kemal Zeybekin, Samsun ili Terme ilçesi ve köylerinde yaşanan sel
felaketi nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ilinde yaşanan tren kazasında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine, Adana-Mersin
ve Ankara-Adana istikametindeki demir yolunun yerleşim alanı
içerisinden geçen geçitlerine bariyer konulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, eğitimin bireyin toplumla
uyuşabilmek, öğretimin bireye bilgi ve beceri sağlayabilmek
demek olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, askerlik sisteminde Askeralma Kanunu Teklifiyle 1927
yılından beri ilk köklü değişikliğe gidildiğine
ve başta Millî Savunma Komisyonu Başkanı İsmet Yılmaz
olmak üzere emeği geçen milletvekillerine teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
20.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunda Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. mesajının verildiğine, Suudi
Arabistanın Tebük kentine çalışmaya giden inşaat
işçilerinin ve ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi için
Dışişleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığını göreve çağırdıklarına
ilişkin açıklaması
21.- Ordu Milletvekili Seyit Torunun,
23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
22.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur
Yavaşın atadığı Halk Ekmek Yönetim Kurulunun
onaylanmamasına ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 23 Haziran İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun
hayırlara vesile olmasını dilediğine, gündemlerinde erken
seçim olmadığına ve farklılıkları zenginlik kabul
edecek yeni bir siyasal iklimin oluşması için alın teri
dökeceklerine ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 24 Haziran Azerbaycanın 2nci
Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibeyin ad günü vesilesiyle Ebulfez
Elçibeye ve 25 Haziran 1950 tarihinde yaşanan Kore Savaşında
hayatını kaybeden Mehmetçiklere Allahtan rahmet dilediklerine,
Yunanistanın Batı Trakya Türklerinin Lozan Barış
Antlaşmasıyla teminat altına alınan dinî özgürlükleri ile
dinî kurumlarına hukuka aykırı müdahalesine, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunun hayırlı olmasını dilediklerine ilişkin
açıklaması
25.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimini kazanan Ekrem İmamoğluna
başarılar dilediğine ve İstanbul ilinin çoklu dokusuna
hizmet edecek demokratik belediyeciliğin inşa edilmesi
gerektiğine, Geziyi yargılayan yaklaşımı
reddettiklerine ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçimi sonucunda İstanbul seçmeninin Ekrem İmamoğlunu bir kez
daha görevlendirdiğine, 14 Haziran 2017 tarihinde İstanbul
Milletvekili Kadri Enis Berberoğlunun tutuklanmasıyla
başlatılan Adalet Yürüyüşüne ilişkin açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, 25 Haziran Denizciler Gününü kutladığına
ve Kore Savaşının başlangıcının 69uncu
yıl dönümünde şehitlerimizi rahmetle andığına, 23
Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçimi sonucunda kazanan Başkanı tebrik ettiğine ve herkesin
alacağı dersler olduğuna ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, kâğıt üzerinde
dört başı mamur hâle getirmeye çalıştıkları
Askeralma Kanun Teklifini desteklediklerine ve hayırlı
olmasını dilediklerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Fırat Kalkanı, Zeytin
Dalı, Afrin ve Pençe Harekâtıyla gücünü dünyaya bir kez daha
gösterdiğine, Askerlik Kanununda önemli düzenlemeleri içeren Askeralma
Kanunu Teklifinin hayırlı olmasını dilediklerine
ilişkin açıklaması
33.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Askeralma Kanunu Teklifiyle askerlik süresinin
altı aya indirilmesini ve bedelli askerlik uygulamasını önemli
bulduklarına ancak zorunlu olma durumunu reddettiklerine ilişkin
açıklaması
34.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Askeralma Kanunu Teklifinin hayırlı
olmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin Genel Kurulda
görüşülme şekliyle ilgili düşüncelerine ilişkin
açıklaması
36.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve bakanların teknokrat
denilerek değersizleştirilmesini haksızlık olarak
gördüğüne ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin
tıkandığına ve her doğana göre anayasa
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
40.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Türkiyenin geleceği için her şeyin milletin
rızasının ve onayının alınarak
yapıldığına ilişkin açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, dünyanın hiçbir yerinde OHALde anayasanın
değiştirilmeyeceğine ilişkin açıklaması
42.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve yapılan her şeyin
yapıldığı şartlar içerisinde anlam ifade ettiğine
ilişkin açıklaması
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, iyi yaşamak için iyi
öğrenip iyi eğitilmek gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimini kazanan Ekrem İmamoğlunu
tebrik ettiğine ve yöneticilerin yurttaşların ekonomik bataktan
kurtarılabilmesi için harekete geçmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
45.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ilinin Liseye Geçiş
Sınavı sonuçlarında başarı sıralamasında
60ıncı olmasının nedenlerine ilişkin
açıklaması
46.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin görüşülmekte
olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşlerin, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin
görüşülmekte olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde HDP grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşlerin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
49.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- Antalya Milletvekili
Kemal Bülbülün, 25 Haziran Kazım Koyuncunun Hakka yürüyüşünün
14üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
51.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, 23 Haziranda Türk milletinin tarih
yazdığına ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlunu tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
52.- İstanbul
Milletvekili Erkan Başın, Gezi direnişi davasına, 23
Haziranda gerçekleştirilen seçimin sadece İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi olarak değerlendirilemeyeceğine
ve Ekrem İmamoğlunu tebrik ettiğine, Türkiye İşçi
Partisi ile üyelerinin töhmet altında bırakılıp tehdit
edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
53.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonuçlarının Türk milletine
hayırlı olmasını dilediğine ve Ekrem
İmamoğlunu tebrik ettiğine, Türk millî eğitimine reform
niteliğinde neşter vurulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
54.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, 23 Haziran İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun 6
Mayıs YSK darbesine karşı demokrasi zaferi olduğuna ve
Ekrem İmamoğluna başarılar dilediğine, Meclisin
Anayasaya aykırı olan Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerine karşı izleme komitesi kurmasının zorunluluk
olduğuna ilişkin açıklaması
55.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
56.- Adana Milletvekili
İsmail Koncukun, Atanamayan öğretmen ifadesinin yanlış
olduğuna ve Sinop Milletvekili Nazım Mavişin 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
57.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, bakanlıklarda adalet için, hukuk için
mülakat sınavlarının kaldırılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
58.- Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşlerin, üniversiteleşme oranının artması
neticesinde öğretmenlik yapabilecek üniversite mezunu
sayısının yüz binlerle ifade edildiğine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler
kısmında bulunan 90 ve 47 sıra sayılı kanun
tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2nci ve 50nci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla özel bir görüşme yapılması
için 15 Temmuz 2019 Pazartesi günü saat 14.00te toplanmasına ve bu
toplantıda yapılacak görüşmelerdeki söz sürelerine ilişkin
önerisi
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin (2/974) esas numaralı Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/35)
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan üyeliğe
seçim
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 69)
2.- Sinop Milletvekili
Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 90)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 69)
İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifinin oylaması
X.- KOMİSYONLAR BÜLTENİ
1.- 01/07/2018-31/12/2018
tarihleri arasında komisyonlara gelen, komisyonlardan çıkan ve
31/12/2018 tarihinde komisyonlarda bulunan kanun hükmünde kararnameler,
Cumhurbaşkanı teklifleri, milletvekili teklifleri ve tezkereler
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Ünal Çeviközün, yabancı bir diplomat tarafından
Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri arasında
yapıldığı iddia edilen görüşmelere ilişkin sorusu
ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun
cevabı (7/11127)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık
çalışanlarının çocukları için kreş hizmeti
verilmesine ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın
cevabı (7/11599)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda boş bulunan engelli
kadrolarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından satın alınan
bilişim ekipmanlarına,
İlişkin
soruları ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/12377), (7/12585)
25 Haziran 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
93üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Zonguldakın düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçara
ait.
Buyurunuz Sayın Uçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın, 21 Haziran
Zonguldak ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekillerim; Zonguldak ilimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümünü
geçtiğimiz hafta, 21 Haziran 2019 tarihinde kutladık. Yoğun
çalışmalar nedeniyle gündem dışı konuşma
sıram bugüne planlandı. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Pazar günü gerçekleşen İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin demokrasi
açısından ülkemize ve dünya kenti İstanbulumuza
hayırlı olmasını diliyorum.
Millî Mücadelede
bağımsızlık ve özgürlük meşalesinin
yakılmasıyla birlikte 21 Haziran 1921 tarihinde Zonguldak
Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Ülkemizin
sanayileşmesinde, ekonomik ve toplumsal gelişiminde lokomotif
şehirlerden biri olan Zonguldak, cumhuriyetimizin kuruluşunun
ardından 1 Nisan 1924te il olmuş ve cumhuriyet sonrası kurulan
ilk il olma unvanına kavuşmuştur.
Bu günün
diğer bir özelliği ise Uzun Mehmeti anma günü olmasıdır.
Bilindiği üzere bahriye erlerinden Uzun Mehmetin 8 Kasım 1829
yılında Ereğlinin Köseağzı köyünde dere
kenarında taş kömürünü bulmasıyla başlayan kara elmas
macerası, hem ülkemizin hem de bölgemizin kaderini etkilemiştir.
Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde Zonguldak havzası
yıllarca önemli bir rol üstlenmiştir.
Zonguldakta 10
Haziran 1919 yılında başlayan Fransız işgali 21
Haziran 1921de sona erer. İşgalin sebebi ise günümüzde petrol kadar
önemli olan taş kömürüdür. Zonguldak, Birinci Dünya Savaşında
Sarıkamışa gidecek mühimmatlara ev sahipliği
yapmış limanıyla, 1919 yılında kurtuluş döneminde
Fransızlara karşı göstermiş olduğu cesur mücadeleyle
tarihe geçmiştir. Toplam 3.310 kilometrekare yüz ölçümüne sahip Zonguldak
yaklaşık 600 bin nüfusa sahiptir. Taş kömürü madenciliği ve
civarında oluşturulan demir çelik endüstrisi, termik santral gibi
ağır sanayi tesisleriyle ülkemizin can damarı durumunda olan
Zonguldak, yakın dönemde orta ve büyük ölçekli imalat iş yerleri ve
buralarda çalışanların ekonomik faaliyet kollarına
katılımlarıyla önemli bir sanayi kenti kimliği
taşımaktadır. Zonguldakın Çaycuma ilçesi Filyos beldesinde
yapımı süren -Sultan Abdülhamit döneminde hayata geçirilmesi
planlanan- ve yüzde 90ı tamamlanan limanımız Batı
Karadeniz illerimizin ve başkent Ankaranın Karadenizde yer alan
ülkelere ve dünya ülkelerine açılan kapısı olacak ve ticaret
yapmasına imkân tanıyacaktır. Türkiye'nin en büyük 5
yatırımından biri olan Filyos Limanı, ilimize, bölgemize ve
ülkemize büyük fayda sağlayacaktır.
Tipik Karadeniz iklim koşullarına sahip
olan Zonguldakta ilin tamamına hâkim orman dokusu, çok sayıda
doğal mağara, yaylalar ve özellikle su-yeşil kombinasyonunun
oluşturduğu doğa harikaları Zonguldakı, doğaseverlerin
ve turistlerin gözünde önemli bir çekim odağı kılmaktadır.
Zonguldakta taş kömüründen başka kalker,
kuvars yatakları bulunmaktadır.
Eğitim alanında da önemli bir yere sahip
olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde 34.500 öğrenci
eğitim görmektedir. Zonguldak ili ve çevresinde çeşitli fakülte,
enstitü, yüksekokul, meslek yüksekokulu, konservatuarla oluşan
yapısıyla hizmet etmektedir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Tam
bağımsızlık için ekonomik bağımsızlık
şarttır. anlayışıyla Zonguldaka sahip
çıkmış ve ülkemizin sanayisinin gelişmesi hamlesini Zonguldakta
başlatmıştır.
Kömürün yeryüzüne çıkarılmasıyla
birlikte Zonguldak, Türk ekonomisine ve sanayisine çok değer
katmıştır. Atatürkün Zonguldak ziyaretinde söylediği sözü
hatırlatmakta fayda görüyorum, Zonguldakın derin toprakları
altındaki serveti madeniye ne kadar kıymetliyse bizim
nazarımızda Zonguldak da o kadar kıymetli bir vilayetimizdir.
demiştir.
Zonguldaklı hemşehrilerim daima
şerefiyle bu vatana hizmet etmiş, yer üstünde ve yer altında
kanıyla, canıyla, emeğiyle çalışmış, can
vermiş; bu hizmetleri yaparken canlarını kaybetmiş aziz
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Ruhları şâd
olsun diyorum.
Yüce milletimizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uçar.
Gündem dışı ikinci söz, Bingölün
kentsel dönüşüm sorunları hakkında söz isteyen Bingöl
Milletvekili Erdal Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.- Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin, Bingöl ilinde
kentsel dönüşümde yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkanım, sizinle bu Genel Kurula katılmak onur verdi; çok mutlu
oldum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydemir.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, değerli Genel Kurul; Bingöl merkez Kültür Mahallesinde iki
ve üç katlılar olarak bilinen mevkide, 2016 itibarıyla, Çevre
Bakanlığı ve Bingöl Belediyesi tarafından kentsel
dönüşüm ve gelişim projesi ilan edildi. Ancak, Bingöl merkezde Kültür
Mahallesine gelinceye kadar, gerçek anlamda hiçbir şekilde
altyapısı olmayan, yolu, kaldırımı, hatta ve hatta
kanalizasyon ve içme suyu tesisatı bulunmayan Yeşilyurt, Yeni Mahalle
ve Mirzan Mahallelerinden kentsel dönüşüme başlanması gerekirken
Kültür Mahallesinin seçilmesi tamamen dönemin yerel iktidarının
yöneticileri tarafından kendi bireysel rantları üzerine kurulu bir
tasarruf olmuştur.
Bingölde yaklaşık 1.500 hane
yıkılmış ve bu hane sahiplerine on sekiz ay içerisinde
Bingöl Belediyesi tarafından konutları yapılıp teslim
edileceği taahhüdünde bulunulmuş ve bu kapsamda da sözleşmeler
imzalanmıştır. Ancak üçüncü yıla girilmesine rağmen
henüz Kültür Mahallesinde bahsedilen kentsel dönüşüm alanına bir
kazma bile vurulmamıştır, sadece 31 Mart yerel seçimleri
öncesinde göstermelik olarak iki temel kazılmış, seçim akabinde,
seçimin bitmesiyle birlikte de hiçbir şekilde söz konusu yerde herhangi
bir inşaat girişimine başlanmamıştır. Bunun
yanında, yapılan projeler toplu konut kapsamında olmasına
rağmen, Bingöl ili deprem bölgesinin tam odağında bir yer, 14 ve
8 kat olarak düşünülmüş olan binaların, deprem de göz önünde
bulundurulduğunda, Bingölün coğrafi konumuna uymadığı
çok açık bir şekilde görülecektir. Yine, 2019un Eylül ayı
itibarıyla yapılan kira yardımları da son bulacaktır.
Bundan dolayı 1.500 hane yıkılmıştır.
Eşleriyle birlikte 3 bin, birer çocuğu olması hâlinde 4.500, iki
çocuk düşünülmesi hâlinde 6 bin kişi mağdur edilmiştir. Tüm
bu mağduriyetlerin bir an önce son bulması ve evleri
yıkılanların bir an önce konutlarına kavuşturulması
buradan, başta TOKİ Başkanlığına, yine Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına çağrımızdır,
çağrımız elzemdir.
İkinci bir konuysa -sayın milletvekilleri,
bütün partilerin gruplarının bu konuya dikkatini istiyorum, özellikle
de Cumhuriyet Halk Partisinin- Bingöl ilinde Alevi toplumu Karer olarak
bilinen bir bölgede yaşamaktadır. Cumhuriyetin kurulduğu
tarihten bu yana Karer bölgesinde bulunan köyler toplam 9 adettir. Şirnan
(Altınevler), Yekmal (Dolutekne), Pircan (Kabaçalı), Pörçük
(Çamlıca), Darebi (Sütlüce), Sağyan (Doluçay), Maskan
(Elmaağaç), Korkan (Sarıdibek), Cafran (Dallıtepe). Bu
saydığım bütün köylerde yüzde 100 yoğunlukta Alevi kesim,
Alevi halkımız yaşamaktadır. Arkadaşlar, cumhuriyetin
kurulduğu tarihten itibaren söz konusu yerlere hiçbir hizmet götürülmemiştir.
2019da, 2020 yılına girerken söz konusu köylerin yolları hâlâ
stabilizedir, hiçbir şekilde asfaltlama yapılmamıştır.
Yapılan çalışmalar, özellikle yol çalışmaları,
asfaltlama çalışmaları Sünni kesimin yaşamış
olduğu köylerden sonra âdeta bıçak sırtı gibi
kesilmektedir. Bu, yüz yıldır devam etmektedir. Özellikle Karer
bölgesi olarak bilinen bu bölgemizin yollarında asfaltlama
yapılmamasının yanında -çok ciddi- normal telefon
hattı bulunmamaktadır. Su sorunu mevcuttur. Okul yoktur.
Sağlık hizmetlerinden yararlanılamamaktadır.
Yine, bu bölgede yaşayan köylülerimiz,
hemşehrilerimiz yol olmadığı için oraya götürmüş
oldukları eşyalarını 2019 yılı itibarıyla
sırtlarında taşıyarak evlerine götürmektedirler.
İşte, bölge, yaklaşık yüz yıldan beridir gerek sistem
tarafından gerek devlet tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Aydemir.
Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
gerekse yerel yönetimler tarafından bilinçli
bir şekilde geri bırakılmıştır, hizmetlerden
mahrum bırakılmıştır. Buradan da tüm ilgili
bakanlıklara ve yetkililere çağrımız şudur ki: Bir an
önce, Bingöl merkez Karer bölgesinin, demin saydığımız
bütün köylerin, özellikle yollarının asfaltlanmasını ve
burada yaşayan Alevi halkımızın sorunlarının
giderilmesini talep ediyoruz.
Saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aydemir.
Gündem dışı üçüncü söz,
çalışanların sorunları hakkında söz isteyen Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
çalışanların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak İstanbulda yapılan,
800 bin oy farkıyla Ekrem İmamoğlunun seçilmesiyle sonuçlanan
seçim artık geride kaldı. Bundan sonra hizmet dönemi olduğunu
düşünüyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisine de bu bağlamda büyük
sorumluluklar düşüyor.
Ülkemizde açlık sınırı asgari
ücreti geçmiş durumda. İşsizler kendini yakıyor,
mağduriyetler artmış. Bunun yanında, polise,
hemşireye, öğretmene, din görevlilerine 3600 ek gösterge konusunda
verilen sözler var. Bunların gerçekleşmesi gerekiyor. Ayrıca,
biz, 3600 ek göstergenin devlet memurlarının tümüne verilmesi yönünde
kanun teklifi de verdik çünkü geçim sıkıntısı had safhada.
Bu arada, EYTlilerin durumu var. EYTliler
İstanbul seçimlerinde kendi varlıklarını oylarıyla
ispat ettiler. Bunlara Türedi. demek sorunu çözmüyor. EYT sorunu bu ülkenin
gerçeğidir ve bir an önce bu Meclis eliyle bu sorun çözümlenmelidir.
Taşeronda olanların, taşeronda
kalanların sorunlarına Meclis eliyle çözüm getirmeliyiz. Kanun
hükmünde kararnameyle, taşeronda olan çok sayıda
arkadaşımız yine taşeronda kaldı. Kamudaki
kiralık araç şoförlerinin yanı sıra, Sağlık
Bakanlığında, Millî Eğitim Bakanlığında,
farklı bakanlıklarda çalışan çok sayıda taşeron
kardeşimiz var. Bunların bir an önce kadroya alınması
gerekiyor. Biliyorsunuz, kamuda şu anda toplu sözleşme görüşmeleri
devam ediyor. Ne yazık ki kamuda taşerondan kadroya geçenler bu toplu
sözleşme görüşmelerinde yoklar. Onların bu mağduriyetinin
de mutlak suretle giderilmesi gerekiyor.
Toplum Yararına Program kapsamında 30 bin
güvenlik görevlisi de bu ayın sonunda işsiz kalacak. Bu kölelik
düzeninin sona erdirilmesi gerekiyor. Toplum Yararına Program
kapsamında, iş yerlerinde olan -Millî Eğitim
Bakanlığı başta olmak üzere- tüm çalışanlara
kadro verilmeli. Geçici işçi mevsimlik işçi kampanyalı
işçi tanımları ortadan kaldırılmalı. 5 ay 29
gün, 9 ay 29 gün İşsizlik Fonuna para kesip, daha sonra bu
insanları işten çıkarıp İşsizlik Fonundan da
yararlandırmamayı hiçbir vicdanın kabul edeceğini
sanmıyorum. İşsizliğin var olduğu yerde işi
olanların da mağduriyeti artıyor. Esnek
çalışmanın yanı sıra, fazla mesai
yaptırılarak işçilere daha düşük ücretler veriliyor.
Onların varlığında sorunlara çözüm üretilmesi gerekiyor.
Çocuk işçilik almış
başını gidiyor. 10 yaşındaki bedenlere, büyük
yaştaki çalışanlara yüklenen yükler yükleniyor. Bunlar bu
ülkenin gerçeği, bunlarla ilgili çözüm üretmek Türkiye Büyük Millet
Meclisinin asli görevlerinden olmalı diye düşünüyorum. Düşük
ücretle çalışanların yanı sıra, üniversiteli
işçilerin devlet memuru statüsüne alınması yönünde geçmişte
verilen sözler var. Onların özlük haklarıyla ilgili
yapılması gereken düzenlemeler de ne yazık ki
yapılmadı.
Çırak ve stajyerlerin çalışmaya
başladıkları andan itibaren yaşlılık
sigortasına dâhil edilmesi için kanun teklifleri de verdik. Onların
da bu bağlamda mağduriyetlerine çözüm getirilmesi gerekiyor. Keza,
kadınların çalışmadan önceki doğum süreçleriyle ilgili
borçlanmalarına yönelik kanun teklifimiz de Mecliste bekliyor.
Çalışanların sorunlarına çözüm üretmeye yönelik bu
bağlamda verdiğimiz kanun tekliflerinin ele
alınmasının ülkede adaleti, paylaşımı, hakça
yaşamı daha güçlendireceğine inanıyorum. Eğer
çalışanların hakkını vermezsek onların
sıkıntıları katlanır. Bugün, işsizliğin
geniş tanımının 8 milyona eriştiği ülkemizde
kadın ve genç işsizliği de ne yazık ki daha yüksek
rakamlarda. Genç işsizliği yüzde 26ya vurmuş, üniversite mezunu
olup da iş bulamayanların sayısı 1,5-2 milyon
aralığına çıkmış durumda. Bunlar, bu ülkenin gerçekleri.
O anlamda, seçimleri tamamladığımıza göre bunlarla ilgili
çözüm üretme döneminin başlaması gerektiğine inanıyorum.
Esnek çalışma adı altında
modern kölelik düzeninin Türkiyede çalışanlara huzur
getirmediğini bir kez daha ifade etmekte yarar var.
Çalışanların kadrolu olarak çalışmaları,
haklarının hukuklarının korunması, örgütlü olarak
sendikalarında görev almaları ve sendikaların da
varlığının güçlendirilmesi bu ülkenin çalışma
barışı adına önemli olacaktır.
İşçisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla,
köylüsüyle her kesim mağduriyetler yaşamaktadır. Emekliler bu
ülkede 3 ayrı maaş almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Gürer,
buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Teşekkür
ederim.
2000 yılından önce emekli olanlar,
2000-2008 aralığında emekli olanlar, 2008den sonra emekli olanlar
olmak üzere 3 ayrı emekli maaşının varlığı
emeklilerin mağduriyetini artırmaktadır. Bu konuda da intibak
yasasıyla ilgili bir kanun teklifi verdim. Bunun da önümüzdeki günlerde
Meclisimize geldiğinde değerlendirileceğini düşünüyorum.
Aylık bağlama oranlarıyla ilgili
yapılan yanlıştan dönülmelidir. Emekli olanların ne
yazık ki aylık bağlama oranlarıyla maaşları
emekli oluncaya kadar geriye doğru işlemekte, bu konuda da büyük
mağduriyetler yaşanmaktadır.
Çalışan her kesimin sorunlarına kulak
tıkayarak ülke yönetilmez. Onların mağduriyetini gidermek de
başta iktidarın görevidir. İktidar buraya bunlarla ilgili kanun
teklifleri getirmiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi on yedi yıllık
iktidarı boyunca çalışanların lehinde bir düzenleme de
yapmadı ama bizim getirdiğimiz kanun tekliflerinin Mecliste
karşılık bulmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gürer.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından grup başkan vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Özdemir
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunun hayırlı olmasını dilediğine ve seçim
ortamı belirsizliği sarmalından çıkılarak iç ve
dış dünyaya güven veren adımların atılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçiminin Yüksek Seçim Kurulunun hukuksuz
kararıyla iptali sonrasında 23 Haziranda tekrarlanan seçim sonucunun
İstanbula, 16 milyon İstanbulluya ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum. Hangi siyasi partiden olursa olsun,
vicdanlarının sesini dinleyerek sandığa gidip oy kullanan,
millî iradenin tecelli etmesini sağlayan; demokrasimize, adalete sahip
çıkan tüm İstanbullulara bir İstanbul Milletvekili olarak
teşekkür ediyorum. İkinci kez seçilerek Belediye Başkanı
olan Sayın Ekrem İmamoğlunu tebrik ediyor, görevinde çok çok
başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, seçim ortamı
belirsizliği sarmalından ülkemiz bir an evvel
çıkmalıdır. Meclisimizin gündemi halkımızın çözüm
bekleyen ekonomi, işsizlik, enflasyon, üretim, adalet, hukuk devleti ve
yatırım ortamının iyileştirilmesi olmalı, zaman
kaybetmeden iç ve dış dünyaya güven veren adımlar
atılmalıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Kuzey Irakta yürütülen Pençe Harekâtına planlandığı
şekilde devam edildiğine, vatan için canlarını feda eden
şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
27 Mayıs tarihinde Irak kuzeyindeki Hakurk
bölgesinde başlatılan Pençe Harekâtı planlandığı
gibi, başarılı şekilde devam ediyor. PKKlı
teröristler başta olmak üzere, kullandıkları
sığınak, barınak, mağara, mühimmatları ve
yaşam malzemeleri de arama tarama faaliyetleriyle tespit edilerek teker
teker imha ediliyor. Terör örgütü PKKnın Hakurk bölgesinde, içerisinde
yaşam malzemeleri bulunan mağara ve sığınaklar
operasyon kapsamında imha edilirken Pençe Harekâtının
başladığı 27 Mayıstan bugüne kadar Irakın
kuzeyinde Hakurk bölgesinde etkisiz hâle getirilen terörist sayısı da
her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu vesileyle, vatan için
canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anarken fedakârca
görev yapan kahraman Mehmetçiklerimize Cenab-ı Haktan yardım ve
inayet niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesinin başarılarına ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Osmaniye Korkut Ata Üniversitemiz Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
Her İle Bir Üniversite projesi kapsamında Çukurova Üniversitesi ve
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinden ayrılarak 27
Mayıs 2007 tarihinde kurulmuştur. 84 doktora öğrencisi, 496
tezli ve 91 tezsiz yüksek lisans öğrencisi ve diğer lisans, ön lisans
olmak üzere yaklaşık 14 bin öğrencisi, 469 akademik personeli,
529 çalışanı ve 12 doktora mezunuyla kendi eğitim
öğretim üyesini yetiştirmenin haklı gururunu ve
kıvancını yaşamaktadır. Genç ve enerjik üniversitemiz
17 akademik birimiyle, 172 programındaki öğrencileriyle akademik
eğitim öğretimde kalıcı olan yerleşkesiyle birlikte
Bahçe, Düziçi ve Kadirli yerleşkesinde devletimizin üniversitemize
sunduğu imkânları en iyi şekilde kullanarak kaliteli bir
eğitim sunmakta ve ülkemizin 2023, 2053 ve 2071 vizyonuna
ulaşmasına katkı sağlayacak ve üstlendiği
sorumluluğu layıkıyla yerine getirecektir.
Tüm öğrencilerimize eğitim hayatında
başarılar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
4.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaşın
atadığı Halk Ekmek Yönetim Kurulunun onaylanmamasına
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Mansur Yavaşın belediye bünyesindeki Halk
Ekmeke atadığı yönetim kurulunu Ticaret Sicil Müdürlüğü
onaylamamıştır. Yirmi beş yıldır Ankara
Büyükşehir Belediye başkanlarının iradesiyle yönetimler
değişirken Sayın Mansur Yavaşın Ankaralının
ve hukukun kendisine verdiği yetkiyi kullanmasının önüne
engeller koymaya çalışanlar kendi menfaatlerini koruma çabası
içine girerken kötülüğü hukuka, millet iradesine ve Ankaralıya
yapmış olacaklardır. Hassasiyetimiz Ankaralının bir
mağduriyet yaşamaması, eski yönetimin egoları, kişisel
hırsları, siyasi hesapları, maddi menfaatleri için halkın
ekmeğiyle oynanmamasıdır. Ticaret Sicil Müdürlüğü haddini
ve hukukunu bilmeli, Ankaralının ekmeğinden elini çekmelidir.
Kimsenin Ankaralı vatandaşlarımızın ekmeğiyle
oynamasına müsaade edilmemelidir.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
5.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, 23
Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Biz Türkiye
kazansın diye mücadele veriyoruz. Biz bu vatanı seven, burada hak,
hukuk ve adaletle iyi yaşamak isteyenler için çalışıyoruz.
Biz bölmeye ve ötekileştirilmeye değil, tüm
yurttaşlarımız için çalışıp hizmet etmeye
talibiz. Bunun için hukuk diyoruz, bunun için şeffaflık diyoruz.
Sadece İstanbulun ve Türkiye'nin değil, dünyanın dikkat
kesildiği bir sürecin sonunda toplumun adalet duygusu tecelli
etmiştir. 23 Haziranda İstanbullular Sayın Ekrem İmamoğluna
bir kez daha ama bu sefer daha yüksek sesle hakkını teslim
etmişlerdir ve demokrasi kazanmıştır. Sadece
İstanbullular değil, vicdan, sağduyu ve Türkiye
kazanmıştır. Artık tüm yurttaşlar kendine verilen
değeri hissetmekle kalmayacak, sevgi ve barış diliyle huzura da
kavuşacak. Değersizleştirilip örselenen kimse
kalmayacaktır. En önemlisi de bu iyi niyeti kısa zamanda tüm Türkiye
görecek.
İnşallah her şey çok güzel olacak.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Türkiyenin gıda ve içecekler dâhilinde 2018 yılı satın
alma gücü paritesine göre en ucuz 4üncü ülke olduğuna ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
2018 yılı gıda ve içecekler
satın alma gücü paritesinde Türkiye alım gücü açısından en
ucuz 4üncü ülke olmuştur. Avrupa İstatistik Ofisinin, 28 Avrupa
Birliği ülkesi, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkesi, 5 aday ülke
ve 1 potansiyel aday ülkeyi kapsayan toplam 37 ülkede 2018 yılı
karşılaştırmalı sonuçlarına göre fiyat düzeyi
endeksi en yüksek, diğer bir ifadeyle en pahalı ülke 163le Norveç;
en düşük, diğer bir ifadeyle en ucuz ülke ise 62yle Kuzey Makedonya
olmuştur. Türkiyenin gıda ve içecekler ana grubuna ilişkin
fiyat düzeyi endeksi ise 70 olup 37 ülke arasında 4üncü en ucuz ülke
konumuna gelmişti.
Halkın alım gücünü artıran, Türkiye
ekonomisini sağlam temellere oturtan başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere
emeği geçen herkese teşekkür eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersin ilinde
yaşanan tren kazasında hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilediğine, Çukurovalıların narenciye ürünlerini
işleme konusunda yaşadığı mağduriyetin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün Mersinde yaşanan tren kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Türkiyenin en verimli topraklarına sahip olan
Çukurovada çok iyi derecede narenciye ürünleri yetiştirilmektedir. Ancak
bu ürünleri işleyecek tesislere veya fabrikalara sahip olmayan
Çukurovalılar, ürünlerini işlemek üzere çeşitli bölgelere bu
ürünleri göndermektedir. Bu mağduriyetin giderilmesi için Tarsus
Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesinin
bir an önce kurulması, yalnızca Mersinlilerin değil, bölge
insanının da elini güçlendirecektir. Ülke ve bölge ekonomisine büyük
katkılar sunacak bu sanayi bölgesinin bir an önce faaliyete geçmesi, tüm
Çukurovalı vatandaşlarımızın haklı beklentisidir.
Diğer
taraftan, meyve suyu fabrikalarının kurulmasını bütün
vatandaşlarımız beklemektedir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Gergerlioğlu
8.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
OHAL dönemindeki hukuksuzlukların toplumu olumsuz etkilemeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
OHAL
dönemi hukuksuzlukları toplumu olumsuz etkilemeye devam etmektedir.
Neredeyse herkesin soruşturulduğu, herkese -tırnak içinde-
terörist yaftası yapıştırıldığı bir
dönemde hakkında soruşturma olan, yargılanan ama hakkında
kesinleşmiş hüküm bulunmayan veya yakınlarından birinin
yargılaması devam eden eczacılarımızın SGKyle
olan anlaşmaları feshediliyor, MEDULA sistemi karartılıyor.
Bana ulaşan yüzlerce eczacımız bu sorunla
karşılaştıklarını ve SGKyle
anlaşmaları olmadığı için evlerine ekmek
götüremediklerini belirtiyorlar. SGKnin anlaşma fesih yetkisini 2017
yılında Tüm Eczacı İşverenler Sendikası
Danıştaya götürmüş, Danıştay da bu maddeyi iptal
etmiştir. Ancak bu karara rağmen SGK, kararı hukuksuzca
uygulamakta ısrar etmektedir. Ben iktidarı insanların
ekmekleriyle oynamaktan vazgeçmeye ve hukuk düzenine tekrar dönmeye davet
ediyorum. Yine, çok değerli meslek örgütümüz Türk Eczacıları
Birliğini de meslektaşlarına sahip çıkmaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Zeybek
9.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, 23 Haziranda
tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
RAFET
ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekrarlanan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçimlerinde milletimiz iktidara ve Yüksek Seçim Kuruluna demokrasi ve adalet
dersi vermiştir. Herkes bu derse iyi çalışmalıdır. Bu
ülke hepimizin. Yolumuz Orta Doğunun antidemokratik ve baskıcı
yöntemleri değil, çağdaş uygarlık yolu olmalıdır.
Bunun için el ele, omuz omuza verip hep birlikte daha çok
çalışacağız ve bu ülkede kardeşçe yaşayacağız
ve her şey çok güzel olacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Karahocagil
10.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
Amasya ilinin barışın, huzurun ve refahın öncüsü olmaya
aday potansiyele sahip olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA
LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Yedi bin beş yüz yıllık
tarihe sahip, şehzadeler şehri Amasya, tüm renklilikleriyle,
benzerlikleri ve farklılıklarıyla, kısaca, eşsiz
zenginlikleriyle kendi içinde, bölgesinde kalkınmanın,
barışın, huzur ve refahın öncüsü olmaya aday bir potansiyele
sahiptir. Kararlılık sahibi siyasi irade yönetimi ele
aldığından beri Amasyamızın sorunları tek tek
çözülmüştür. Genç ve dinamik nüfusa, zengin yer üstü ve yer altı
kaynaklara, zengin tarihî ve kültürel mirasa sahip Amasyamızın kalan
sorunlarının çözümü devam etmektedir. Emsalsiz tabii güzellikleriyle
ve tarihî dokusuyla turistik bir cazibe merkezi Amasyamız açık müze
görüntüsüyle tüm milletimizden tam not almaya devam ediyor. Amasyayı
görmediyseniz en güzelini görmediniz. 12-22 Haziran Amasya Uluslararası
Atatürk Kültür ve Sanat Festivalinde bizleri yalnız bırakmayan
Meclis Başkanımız Mustafa Şentop
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aygun
11.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunda adaletin yerini bulduğuna,
gençlerin işsizlik sorununa çözüm bulunması gerektiğine ve
emeklilikte yaşa takılanlar ile 3600 ek gösterge sözü verilenlerin
düzenleme beklediğine ilişkin açıklaması
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Her şey güzel olacak. dedik ve her
şey çok güzel oldu, geç de olsa İstanbulda adalet yerini buldu;
katkı koyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Bakın,
gençlerimiz umutsuz, gençlerimiz üniversite bitiriyor ama ne özelde ne de
kamuda iş bulabiliyor. 15-24 yaş grubunda yüzde 25,2 işsizliğimiz
var. Bu demektir ki 4 gençten 1i işsiz ama bir bakıyorsunuz, siyasi
görevi sona eren eski AKPliler kamu bankalarından kaymak görevler
alıyorlar. Eski İçişleri Bakanı Aksu Vakıfbankta, eski
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Uysal Halkbank yönetim
kurulu üyesi ama gençlerimize gelince kadro yok. 3 bin ön lisans sosyal
güvenlik bölümü mezunu atama bekliyor. 10.551 ziraat mühendisi, gıda
mühendisi, veteriner atama bekliyor. Orman mühendisleri KPSS engeline
artık Dur! diyorlar.
Yine,
emeklilikte yaşa takılanlar, herkese imkân tanınırken,
bazı gruplara, cemaatlere oluk oluk kaynak akarken kendileri için
düzenleme bekliyorlar.
Yine,
3600 ek gösterge sözü verdiğimiz polislerimiz, hemşirelerimiz, din
görevlilerimiz, öğretmenlerimiz sizlerden gelecek sözü bekliyorlar.
BAŞKAN
Sayın Kaya
12.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 24
Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri
üzerinden geçen bir yıllık süre içinde millî iradenin, demokrasinin
tesis edildiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL
KAYA (Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
24
Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri
üzerinden tam bir yıl geçti. Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, ilk turda, yeni hükûmet sisteminin ilk
Cumhurbaşkanı olarak halk tarafından seçildi. Bir
yıllık süre içerisinde millî irade, demokrasi, milletin kararına
saygı ve tam hâkimiyet tesis edilmiştir. Milletimiz, her seçimde,
ülkemizi büyütme, güçlendirme, muasır medeniyetler seviyesine çıkarma
hedefimize destek vermiştir. AK PARTİmiz on yedi yıldır
milyonların teveccühüyle büyük yürüyüşünü azim ve
kararlılıkla sürdürmektedir. Seçim olmadan geçireceğimiz dört
yılın motivasyonuyla 2023 hedeflerimize odaklanacağız.
Bu
vesileyle, birinci yılımızda çok değerli Osmaniyeli
hemşehrilerimize ve tüm milletimize teşekkürü bir borç bilerek
durmadan, yorulmadan aziz milletimize hizmet yolunda çalışmaya devam
edeceğiz diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Antmen
13.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, 23 Haziranda
tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunda demokrasinin
kazandığına ve İŞKUR Genel Müdürü Cafer
Uzunkayanın açıklamalarına ilişkin açıklaması
ALPAY
ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yenilenen
İstanbul seçimleri bitti, demokrasi ve sevgi dili kazandı fakat
kendisi de bir kamu görevlisi olan, maaşını
halkımızın ödediği, işi de 5 milyon işsizimize
iş bulmak olan İŞKUR Genel Müdürü Cafer Uzunkaya, sosyal medya
hesabından İçimizdeki beyinsizler yüzünden sen bizleri helak etme
Allahım! diyerek halka ve millî iradeye alenen hakaret etmiştir. Bu
şahsın artık kamu görevlisi olmaması ve halkın
parasından maaş almaması gerekir.
Demokrasimiz için, ülkemiz için, halkımız
için her şey daha güzel olacak.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Aycan
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Kahramanmaraş ilinde eğitim kademelerinde iyileştirmeye ihtiyaç
olduğuna ilişkin açıklaması
SEFER
AYCAN (Kahramanmaraş) Değerli milletvekilleri, Kahramanmaraşa
bir yıl önce kurulan İstiklal Üniversitesinin hâlâ binası
yoktur. Kamu üniversitesi kurulur iken altyapısı olmadan kurma
yanlışlığı burada da devam etmektedir. Yeni
eğitim dönemine girmeden acilen uygun bir kamu binasının tahsis
edilmesi gerekmektedir ya da Kahramanmaraşta FETÖ örgütünün şimdi el
konmuş, üniversite yapmaya uygun binalarının İstiklal
Üniversitesine tahsis edilmesi uygun olacaktır.
Kahramanmaraşta
eğitim altyapısı genel olarak yetersizdir. Bu da liseye
giriş sınavında ve yükseköğrenim sınavlarında
başarısını etkilemektedir. Her iki sınav
sonuçlarına göre şehrimiz 60ıncı sıralardadır.
Bir an önce tüm eğitim kademelerinde iyileştirmeye ihtiyaç
vardır. Millî Eğitim Bakanlığını ve YÖKü
Kahramanmaraş için göreve ve yatırım yapmaya
çağırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Fendoğlu
15.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Malatya kayısısının kötüye kullanım, taklit ve
çağrıştırmaya karşı korunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET
CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür ederim Başkanım.
Bilindiği
üzere, Malatya kayısısı iki gün önce piyasaya yeni mahsul olarak
çıkmıştır. Malatyamıza, ülkemize hayırlı
uğurlu olsun, bol kazançlar olsun.
Tabii,
bu mahsul tezgâha düştükten sonra piyasada Malatya
kayısısı adı altında çeşitli kayısılar
satılmaktadır. Malatya kayısısı Avrupa Birliği
coğrafi işareti olarak Türkiye'de tescillenen 3üncü ürünümüzdür.
Antep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı
olarak Avrupa Birliğinde de koruma altına
alınmıştır. Yani bu Malatya kayısımızı,
her türlü kötüye kullanım, taklit ve çağrıştırmaya
karşı -Avrupa Birliğinde korumaya alınmış
kayısımızı- biz de ülkemizde koruyalım, tezgâhlardan
satın alacak vatandaşlarımız Malatya
kayısısının tescil belgesini sorsunlar. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Zeybek
16.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsun ili Terme
ilçesi ve köylerinde yaşanan sel felaketi nedeniyle oluşan
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Samsun ilimiz Terme merkez ve köylerinde,
aşırı yağıştan, başta Sakarlı, Evci,
Sivaslılar, Çangallar olmak üzere 38 köyümüzü etkileyen sel felaketi
olmuştur. Altyapı drenaj kanallarının yeterli
olmamasından dolayı tarım arazilerinde soya, mısır,
sebze tarlaları ve seralar büyük ölçüde zarar görmüştür,
fındık bahçeleri yağıştan olumsuz bir şekilde
etkilenmiştir; büyükbaş, küçükbaş hayvanlar telef olmuştur,
iş yerleri ve konutlar zarar görmüştür. Sel felaketi olan Termenin
doğal afet bölgesi ilan edilerek mağdur olan
vatandaşlarımızın zararlarının
karşılanmasını diliyor ve sel felaketine uğrayan Terme
ilçemizin tüm insanlarına geçmiş olsun diyorum. Ekonomik olarak zarar
görenlerin zararlarının karşılanmasının takipçisi
olacağız. Bundan sonra da yeniden sel felaketlerine yer vermemek için
drenaj kanallarının devlet tarafından bir an önce
yapılmasını talep ediyor ve Terme halkına geçmiş olsun
diyorum.
BAŞKAN
Sayın Şimşek
17.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin
ilinde yaşanan tren kazasında hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet dilediğine, Adana-Mersin ve Ankara-Adana istikametindeki
demir yolunun yerleşim alanı içerisinden geçen geçitlerine bariyer
konulması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, dün Mersin Tarsus Yenice bölgesinde yük treni ve işçileri
taşıyan servis aracının çarpışması sonucu 1
vatandaşımız ölmüş, 2si ağır olmak üzere 7
vatandaşımız yaralanmıştır. Olaydan sonra hemen
olay yerine giderek yaptığımız incelemede maalesef,
işçi minibüsünün demir yolunun üzerinde istop ettiği ve olay yerinde
bariyer olmadığı tespit edilmiştir. Yetkililerle
yaptığımız görüşmede, bariyer konulması için
buradan geçen araç sayısının yeterli olmadığı, yazışmalar
yapılmasına rağmen bariyer konulmadığı
belirtilmiştir. Adana-Mersin arasındaki demir yolunun tamamı
yerleşim alanlarının içerisinden geçmektedir. Ben buradan
Ulaştırma Bakanımıza çağrı yapıyorum:
Adana-Mersin arasındaki ve yine Ankara-Adana istikametindeki demir yolunun
yerleşim alanı içerisinden geçen bütün geçitlerine bariyer konsun
diyorum. Kazalar olmasın, insanlar ölmesin diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, eğitimin bireyin toplumla uyuşabilmek,
öğretimin bireye bilgi ve beceri sağlayabilmek demek olduğuna
ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Eğitim,
bireyin toplumla uyuşabilmesi; öğretim ise, bireye bilgi ve beceri
sağlayabilmek demektir. Nurettin Topçuya göre maarif üç yüz
yıldır buhrandadır, bu buhranın kaynağında taklide
dayalı, kendi sosyolojik gerçeğine dayanmayan, şuradan buradan
kopyalanmış müfredat programları ve benzer pedagojik verilere
dayandırılmış sistem, çocuklara ve gençlere ilmin bilgileri
ezberletilip ilim sevgisi aşılanmayışı ve saygı
duygusu verilmeyişi, ilme inançsızlık vardır ki bu, kimi
zaman ideolojik kimi zaman dindar görüntülü bihaberlerin kimi zaman siyasi
grupların istismarına uğrayan bir arena, menfaat ve
çıkarlarının paravanı olarak kullanılması,
tekniğin putlaştırılması ve teknolojik
gelişmelerin insanın huzuru için bir araç olması gerekirken gaye
ve amaç hâline getirilmesi, taklitçiliğin bir akım olarak
sürdürülmesine devam edilmesi, öyküsü olanın değil öykünüşü olan
maarif sisteminde ısrar edilmesi yatmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ödünç
19.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, askerlik sisteminde
Askeralma Kanunu Teklifiyle 1927 yılından beri ilk köklü
değişikliğe gidildiğine ve başta Millî Savunma
Komisyonu Başkanı İsmet Yılmaz olmak üzere emeği geçen
milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ATİLLA
ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, askerlik sisteminde 1927 yılından beri ilk kez böyle
köklü bir değişikliğe gidildi. Yeni düzenleme neticesinde
yoklama kaçaklarından bakayalara, tek tip askerlik süresinden bedelli
askerliğe kadar geniş ve kapsamlı değişikliklere imza
atıldı.
Tasarının
şekillenmesinde, maddelerin düzenlenmesinde emeği geçen başta
Millî Savunma Komisyonu Başkanımız ve kıymetli üyelerine ve
Genel Kurulda birlikte görev aldığımız milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Yeni
askerlik sisteminde askerlik hizmeti yedek subay, yedek astsubay, erbaş ve
er olarak yerine getirilecek, hizmet süresi erbaş ve erler için altı
ay, yedek subay ve yedek astsubaylar için on iki ay olacaktır.
Görevi
başındaki yüz binlerce askerimizi ilgilendiren ve
heyecanlandıran yeni askerlik sistemimizin ülkemiz için hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, terhis olacak askerlerimize
hayırlı tezkereler diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Girgin
20.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunda Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
mesajının verildiğine, Suudi Arabistanın Tebük kentine
çalışmaya giden inşaat işçilerinin ve ailelerinin
mağduriyetinin giderilmesi için Dışişleri ile Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını göreve
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN
GİRGİN (Muğla) Sayın Başkan, İstanbul seçmeni
en üst perdeden net, tartışmasız bir mesaj vermiştir:
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İstanbulda
emek, barış, sevgi ve kardeşlik kazanmıştır,
demokrasi kazanmıştır, Türkiye kazanmıştır; her şey
çok güzel olacak.
Sayın
Başkan, Suudi Arabistanın Tebük kentindeki bir inşaat
firmasının otel ve villa şantiyesine Türkiye'den
çalışmaya giden yüzlerce işçi, beş aylık birikmiş
ücretleri ödenmediği için sekiz gündür iş bırakma eylemi
yapmaktadırlar.
Turist
vizesiyle yurt dışına çalışmaya götürülen inşaat
işçilerinin, en temel beslenme ve barınma ihtiyaçları
insanlık dışı koşullarda
karşılanmaktadır. Memleketini ve ailesini ekmek parası
kazanmak için geride bırakıp gurbete inşaata çalışmaya
giden işçilerin ve ailelerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için
Dışişleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığını acilen göreve çağırıyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Torun
21.- Ordu Milletvekili Seyit Torunun, 23 Haziranda
tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucuna ilişkin
açıklaması
SEYİT
TORUN (Ordu) Teşekkürler Sayın Başkan.
23
Haziranda İstanbulda hak yerini buldu, sevgi kazandı, İstanbul
kazandı. Sandığa giderek demokrasi tarihimizde güzel bir sayfa
yazan tüm hemşehri ve vatandaşlarımıza yürekten
teşekkür ediyorum. Halkımız demokrasinin Seçimle gelen seçimle
gider. altın kuralına da bağlı olduğunu herkese
göstermiştir. Bunu yüce Meclisimizin çatısı altında bir kez
daha vurgulamak isterim. Demokrasi ve huzurumuz için atılan bu büyük
adımda emeği geçen herkes ülkemizin geleceğine yönelik
umutları artırmıştır. Evet, egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir ve milletimiz son seçimde
doğrudan demokrasiyi, özgürlükleri ve umudu tercih etmiştir.
İstanbulda her şey güzel oldu. Bundan sonra tüm ülkemizde her
şey çok daha güzel olacaktır. Yüce milletimize minnet ve teşekkürlerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öztürk
22.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaşın
atadığı Halk Ekmek Yönetim Kurulunun onaylanmamasına
ilişkin açıklaması
YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Teşekkür ederim.
Cumhuriyetimizin
başkenti Ankaramızda halkın kararı ve iradesiyle 31 Mart
tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönem halktan
alınan yetkinin Ankara Belediyesinin bütün kurum ve iştiraklerine şeffaflık,
hukuka uygunluk, üretkenlik, çalışkanlık ve dürüstlük gibi
ilkelerin yansımasıyla tecelli edecektir.
Yirmi
beş yıldır belediye iştiraklerinin yönetimi belediye
başkanlarının inisiyatifiyle belirlenmiştir. Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaşın
belediye bünyesindeki Halk Ekmeke atadığı Yönetim Kurulu,
Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından onaylanmamıştır.
Hâl böyleyken belediye şirketlerinde yönetimleri devretmemek için
direnmek, hele hele adı reklam panoları ve ballı maaş
tartışmalarıyla gündeme gelen Halk Ekmek gibi önemli bir
iştirakin yönetimine engel olmak, hukuksuz olduğu kadar halkın
iradesine de saygısızlıktır. Geçmiş dönemdeki kirli
işlerini gizleme çabası, ballı maaşlarını bir süre
daha alabilme çabası, yetkisini Ankaralılardan alan bir belediye başkanını
çalıştırmama, elini kolunu bağlama girişimleri
gayrihukuki ve gayriahlakidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Ankaralılara bu mağduriyeti yaşatmaya çalışmayın,
Ankaralıların ekmeğiyle oynamayın. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım. İlk sözü İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Yavuz Ağıralioğluna veriyorum.
Buyurun
Sayın Ağıralioğlu.
23.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun hayırlara vesile
olmasını dilediğine, gündemlerinde erken seçim
olmadığına ve farklılıkları zenginlik kabul edecek
yeni bir siyasal iklimin oluşması için alın teri dökeceklerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 23 Haziran seçimleri hayırlara vesile olsun.
Millet iradesi galip geldi. Bu seçim sonuçları üzerinde herkesin bir
değerlendirme yapma mecburiyeti oluştu, oluşacaktır. Bundan
sonra siyasi sonuçları üzerinde pek çok cümle Mecliste kurulacaktır.
Memleketin ağırlaşan şartları içerisinde bu millet
iradesinin 23 Haziranda tecelli eden sonucu üzerinden bir erken seçim cümlesini
makul bulmadığımızı, memleketin esas gündemine dönmesi
gerektiğini, iktisadi zorluklarla boğuşan Türk milletinin bu
darboğazdan çıkarılması için Meclisin çok daha etkin ve
ciddi çalışmalara imza atmasını doğru buluyoruz.
İYİ PARTİ olarak, İYİ PARTİ Grubu olarak bir
erken seçim gündemimizin olmadığını, memleketin esas gündemine
dönmesi gerektiğini bu vesileyle hem Genel Kurula hem milletimize ifade
etmiş olalım.
İYİ
PARTİ olarak biz, Parlamentoda birinci yılımızı
doldurduk. Türk siyasetinin bugün 40 katır 40 satır arasında
sıkıştırılmaya
çalışıldığı cenderede, kendi siyasi mesuliyetini
millet iradesi lehine gerçekleştirme kabiliyetimizi, bir yıl boyunca,
elimizden geldiği kadar milletimiz lehine kullanmaya
çalıştık. Bu siyasi çeşitliliğin içerisinde
hatırı sayılır bir irade, hatırı
sayılır bir inisiyatifimizin olduğunu kamuoyuyla paylaşmak
isteriz. Biz, Türkiyede yeni bir siyasal dilin inşa sürecinde bize
düşen her türlü katkıyı, desteği gösterme iradesiyle
kurulduk. İrademizin arkasında bütün bir kuvvetimizle,
seçmenlerimizle duracağız. Türkiyede farklılıkları
zenginlik kabul edecek yeni bir siyasal iklimin oluşması için
alın teri dökeceğiz. Seçim sathında kullanılan siyasal
asabiyenin bundan sonra memleket yönetiminde bir siyasi uzlaşma kültürüne
dönüşmesi için gayret edeceğiz. Bu mevzuda biz hassasiyetlerimizi
muhafaza edeceğiz.
Seçim
sathındaki yaralayıcı dilin hiç değilse bundan sonraki
süreçte daha özenli bir şekilde kullanılmasına dair
hassasiyetimizi Genel Kurulun takdirine arz ediyorum.
Saygılar
sunuyorum efendim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağıralioğlu.
İkinci
olarak, MHP Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbüle söz
veriyorum.
Buyurun
Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 24
Haziran Azerbaycanın 2nci Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibeyin ad
günü vesilesiyle Ebulfez Elçibeye ve 25 Haziran 1950 tarihinde yaşanan
Kore Savaşında hayatını kaybeden Mehmetçiklere Allahtan
rahmet dilediklerine, Yunanistanın Batı Trakya Türklerinin Lozan
Barış Antlaşmasıyla teminat altına alınan dinî
özgürlükleri ile dinî kurumlarına hukuka aykırı müdahalesine, 23
Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçimi sonucunun hayırlı olmasını dilediklerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Haziran, Türk milliyetçiliği
fikrine ömrünü adamış, azatlığın yılmaz
savunucusu, Azerbaycan devletinin 2nci Cumhurbaşkanı Sayın
Ebulfeyz Elçibeyin ad günüdür. Bu vesileyle, Sayın Elçibeye ve yakın
zamanda Rahmetirahmana kavuşan değerli eşine tekrar rahmet
dileyerek, kendilerini saygıyla ve minnetle
andığımızı dile getirerek sözlerime başlamak
istiyorum.
25
Haziran 1950de Çin ve Sovyetler Birliği desteğindeki Kuzey Kore ile
ABD desteğindeki Güney Kore arasında bir savaş patlak
vermiş, Birleşmiş Milletlere bağlı 21 ülke bu
savaşta fiilen yer almış, Türkiye de bu 21 ülkeden biri olarak
askerî birlikleriyle Kore Savaşına katılmıştır.
Mehmetçik, bu savaşta da kahramanca üstlenmiş olduğu görevi
yerine getirmiştir. Dünyanın bir ucunda yaşanan bu savaşta
hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimizin
hayatta olanlarına sağlık diliyoruz, vefat edenlerine de rahmet
ve minnet duygularımızı dile getirmek istiyoruz.
Sayın
Başkan, Yunanistan, 2018 ve 2019 yılında yürürlüğe giren
iki ayrı kararnameyle Batı Trakya Türklerinin Lozan Barış
Anlaşmasıyla teminat altına alınmış dinî
özgürlüklerine ve dinî kurumlarına haksız ve hukuka aykırı
müdahalelerini bir üst seviyeye taşımıştır. Yunanistan
devleti, 2018 yılındaki kararnameyle, Batı Trakyadaki camilerde
imam-hatip gibi görevlilerin atanması ve vakıfların yönetimi ile
denetimini Yunanistan Eğitim Bakanlığının
inisiyatifine geçirmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Son olarak 11 Haziran 2019da yürürlüğe giren
kararnameyle de müftülüklerde ve vakıf idarelerindeki personelin,
kâtiplerin ve arşiv memurlarının devlet tarafından
atanmasını öngörmüştür. Zikretmiş olduğumuz bu
kararnameler, 1923 Lozan Barış Anlaşmasına açıkça
aykırıdır. Kararnamelerin bu şekilde uygulamaya
konması hâlinde, Yunanistanda bulunan Batı Trakyadaki Türk
azınlığın Lozan Barış Anlaşmasından
kaynaklanan ve mütekabiliyet esasına dayanan haklarının yok
sayılacağı, müftülük kurumunun özerkliğinin ortadan
kalkacağı muhakkaktır. Bu hususta Batı Trakya Türk
Azınlığı Danışma Kurulunun ve son olarak
Dışişleri Bakanlığımızın ortaya
koyduğu tepkiyi önemli ve yerinde bulmaktayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür ederim.
Yunanistan,
Türklere düşmanlık esasına dayanan bu politikalarından ve
uygulamalarından acilen vazgeçmeli, Batı Trakya Türklerinin
haklarını yok sayarak bir yere varamayacağını iyi bilmelidir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Batı Trakya Türklüğünün
haklarının ve menfaatlerinin her zaman takipçisi olduğumuzu dile
getiriyor, devletimizin bu hususta atacağı adımların
yanında olduğumuzu ifade ediyoruz.
Sayın
Başkan, son olarak, dile getirildiği gibi, 23 Haziran Pazar günü
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
gerçekleştirilmiştir. Önemli bir katılımla gerçekleşen
ve şu ana kadar herhangi bir usulsüzlüğün gündeme gelmemiş
olduğu İstanbul seçiminin öncelikle İstanbula, ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyoruz.
Milliyetçi
Hareket Partisi, bu seçim sürecinde bütün imkânlarıyla Cumhur
İttifakının Başkan adayı Sayın Binali
Yıldırımın seçimi kazanması için ciddi bir mücadele
ortaya koymuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, bağlayın lütfen Sayın Bülbül.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii.
Halkın,
seçmenin iradesi başımızın tacıdır. Netice
itibarıyla Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, ortaya
koymuş olduğu düşünceleri ve iddialarından bugün
itibarıyla herhangi bir şekilde vazgeçmiş değildir. Bunlar,
Türkiye gündemine oturmuş, milletimizin dağarcığında
varlığını her zaman sürdürecek olan ifadelerdir. Bu konuda
sandıktan çıkan neticeye tabii ki saygı duymakla,
hayırlı olsun dileklerini dile getirmekle kalmıyoruz; gelecek
süreçte Milliyetçi Hareket Partisinin, Cumhur İttifakının ortaya
koymuş olduğu hususların da ne kadar haklı olduğu
konusunda vatandaşımızın yeniden önemli
değerlendirmeler yapacağına inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bülbül.
Evet,
şimdi de Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Fatma
Kurtulana söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Kurtulan.
25.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini
kazanan Ekrem İmamoğluna başarılar dilediğine ve
İstanbul ilinin çoklu dokusuna hizmet edecek demokratik
belediyeciliğin inşa edilmesi gerektiğine, Geziyi
yargılayan yaklaşımı reddettiklerine ilişkin
açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben
de yeniden İstanbul seçiminde seçimi kazanan Belediye Başkanı
Sayın İmamoğluna başarılar diliyorum. Aynı
zamanda, Sayın Binali Yıldırımın, özlemini
duyduğumuz, seçim sonucunu kabul eden, rakibine teşekkür eden tutumundan
dolayı da teşekkürü hak ettiğini düşünüyorum.
Elbette
ki bu sonucu yaratan etkenler vardır. Mesela, 31 Mart seçimindeki
usulsüzlükler, hem Kürt halkının hem bütün İstanbul
halkının iradesinin gasbedilmesi, üstenci, kibirli, dayatmacı,
aile, akraba, yandaş kayırmacılığı, Cizrede
buzdolabında muhafaza edilen Cemilenin cenazesi, Silopide bir hafta
boyunca gömülmesine müsaade edilmeyen Taybet ananın cenazesi, Berkin
Elvanlar, çözülmeyen, şiddetle bastırılmaya
çalışılan ya da daha çok güvenlik sorunu olarak ele alınan
Kürt sorunu, işkenceler, ihraçlar, yargılanan akademisyenler,
İstanbulda bu sonucu açığa çıkarmıştır.
Bundan
sonra yapılması gereken, İstanbulun çoklu dokusuna hizmet eden
demokratik bir belediyeciliği inşa etmek. Buraya katkı sunan
herkesin bundan sonraki süreçte bunun takipçisi olması, bunun için
desteklerini devam ettirmesi gerekiyor. Bundan sonra biraz önümüze bakmak
lazım. Demokratik uzlaşıyla, evrensel hukukla demokratik bir
anayasa için Meclis rol almalı, bu konuda misyonunu yerine getirmeli
diyoruz.
Aynı
zamanda dile getirmek istediğim ikinci bir konu şu: İki gündür
aralarında yirmi aydır tutuklu olan Osman Kavalanın da
olduğu Gezi davası görülüyor. 12 milletvekilimizin de takip
ettiği bu duruşmayı önemsiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Kurtulan.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Gezi, çoğulcu, katılımcı bir demokrasi
için sözü olanların platformuydu aslında. Tekçiliğe,
antidemokratik uygulamalara itirazı olanların, insanın
doğaya tahakkümünü reddederek insanın insan üzerinden korumak
istediği tahakküme karşı mücadele birliğini
yaratanların ortak refleksiydi Gezi.
Gezinin mesajının ülkemiz demokrasisine katkı olarak ele
alınması gerekirken kriminalize eden, yargılayan
yaklaşımı reddediyoruz. Gezi yargılanamaz,
yargılanmamalı, bu dava düşmeli diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kurtulan.
CHP
Grubu adına, Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel, buyurun.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunda İstanbul seçmeninin Ekrem İmamoğlunu bir kez daha
görevlendirdiğine, 14 Haziran 2017 tarihinde İstanbul Milletvekili
Kadri Enis Berberoğlunun tutuklanmasıyla başlatılan Adalet
Yürüyüşüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri; 23 Haziran Pazar günü İstanbulda, Anayasada yeri
olmayan, yasalarda yeri olmayan, vicdanlara sığmayan, hukukun
zorlanarak, YSK üyeleri baskı altına alınarak verilmiş bir
yenileme kararı sonrası İstanbul seçmeni, bir kez daha Büyükşehir
Belediye Başkanı olarak Ekrem İmamoğlunu görevlendirdi.
Ortaya çıkan sonuç kararın vicdanlara neden
sığmadığını zaten rakamlarla anlatıyor.
İptal edilen 31 Mart seçimlerinde 13.729 olan farkın, hemen
arkasından, bu kadar kısa sürede ve aynı adaylarla yapılan
bir seçimde 806 bine tırmanmış olması İstanbullunun bu
hukuksuz, bu haksız, bu vicdansız karara nasıl tepki
verdiğini gösteriyor. (CHP sıralarından alkışlar)
14
Haziran 2017 günü, halkın seçtiği bir milletvekili Enis
Berberoğlu, dokunulmazlığı olmasına rağmen,
yargı bağımsızlığının ortadan
kalktığı ve yargının yürütmenin başından
talimat aldığı bir dönemde cezaevine atıldı. O gün
haberi alır almaz CHP Grubu olarak ayağa kalktık ve
Yarından itibaren faşizmle, yerleştirilmeye
çalışılan bu faşizmle nasıl mücadele edeceğimizi
göreceksiniz. dedik. Bunu tehdit gibi algılayanlar oldu ama
arkasından, Türkiye siyaset tarihinin en barışçıl, en
demokratik eylemi 432 kilometre sürecek adalet yürüyüşü başladı.
Adalet yürüyüşünü Akılsız başın cezasını ayaklar
çeker. diye alaya alanlar ya da sonradan Ya karşıdan da
başkaları yürürse diye tehdit edenler oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Önce Yürütmem. diyenler, daha sonra yürüyüşün
aldığı büyük kamuoyu desteği karşısında
Bizim sayemizde yürüdünüz, korumasak yürüyemezdiniz. demişti.
Yürüyüşün başında Cumhuriyet Halk Partisinin lideri vardı
ama bu bir parti yürüyüşü değildi; hak, hukuk, adalet arayan herkesin
yürüyüşüydü. Birlikte yol yürüdüğümüz insanlar suçlandı;
milliyetçiler, muhafazakârlar ihanetle, Kürtler teröristlikle, garibanlar
FETÖcülükle, biz hepsiyle suçlandık. Ancak yol boyunca bize
saldıranlara, önümüze tezek dökenlere, önümüze engel koyanlara, bize
taş atanlara karşı sadece ve sadece Hak, hukuk, adalet!
sloganını attık ve milletvekilimizin uyarladığı
Adalet Marşını hep bir ağızdan söyledik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Dinlenirken hep birlikte bir şarkıyı hep bir
ağızdan tekrar ettik: Boşuna çekilmedi bunca acılar/Büyük
ve sakin Süleymaniyenle bekle/Parklarınla, köprülerinle,
meydanlarınla/Bekle bizi İstanbul/ Tophanenin karanlık
sokaklarında/Koyun koyuna yatan çocuklarınla bekle/Bekle zafer
şarkılarıyla gelişimizi İstanbul/ Haramilerin
saltanatını yıkacağız/Bekle, o günler gelsin, gelsin
İstanbul/Sen bize layıksın, biz de sana İstanbul diyerek
432 kilometre yol yürüdük biz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) O gün ayağa kalkıp
başladığımız adalet yürüyüşünün 740ncı
gününde, bugün burada adalet yürüyüşçüleri, İstanbul
ittifakını oluşturan herkes adalet yürüyüşü boyunca
duydukları bütün hakaretlere, ötekileştirmeye ve
şeytanlaştırmaya karşı nasıl pozitif bir dille ve
kol kola, gönül gönüle yürüdülerse İstanbul seçimlerinde de bunu
başardık. (CHP sıralarından alkışlar) Ve
İstanbul seçmeni bir zehirli dili, bir ötekileştiren dili, bir iftira
eden dili cezalandırırken; ötekileştirmek yerine, öteki gibi
düşünebilenleri, onun hakkını savunanları;
şeytanlaştıranlar yerine, kardeşleştirenleri ve
neticesinde, korku yerine, umut vadedenleri seçti.
Teşekkürler
İstanbul, sen bize layıksın, biz de sana. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Söz
sırası, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Bülent
Turanda.
Buyurun.
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 25 Haziran
Denizciler Gününü kutladığına ve Kore Savaşının
başlangıcının 69uncu yıl dönümünde şehitlerimizi
rahmetle andığına, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçimi sonucunda kazanan
Başkanı tebrik ettiğine ve herkesin alacağı dersler
olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
Uluslararası Denizcilik Örgütü tarafından ilan edilen 25 Haziran
Denizciler Günü. Başta üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizin
tüm denizcilerinin özel gününü kutluyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
Rahatsız
mı oldunuz arkadaşlar?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yok, yok, Başkanım, yok.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) İşte, kaybeden bu CHP, Sayın Başkan.
Gündemimde seçim de var, oraya geleceğim. Herkesi dinledik ama biz
Denizciler Gününü kutlarken tarzı gördünüz. İşte, bu
anlayış, kaybetmeye mahkûm. İstanbulu CHP almadı, biz
verdik Sayın Başkan. Şunu söylemek istiyorum: Efendice, siyasi
ahlaka, adaba uygun, tüm grupları dinleyip İstanbul seçimi dâhil tüm
gündemi değerlendirme irademize kahkahayla, gırgırla, siyaset
ahlakının çok dışında bir yaklaşımla
yaklaşıyor olmalarını tüm kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Tabii,
yirmi beş yıl kazanılamamış, ilk defa bir kampanya
başarılı olmuş, bu psikolojiyi de anlıyorum fakat her
şeye rağmen, şunu beklerdim ki: Kazansalar da bunun saygın
bir kutlamasını, kazansalar da konuşana saygı
göstermelerini beklerdim ama karakter değişmiyormuş Sayın
Başkan, bunu bir daha görmüş olduk.
Özgür
Bey, sahip olun gruba, birkaç konum var onu söyleyeceğim izin verirseniz.
BAŞKAN
Devam edin Sayın Turan, lütfen
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bir diğer konu, bugün
aynı zamanda altmış dokuz yıl önce üç yıl süren Kore
Savaşının başladığı gün.
Birleşmiş Milletler Türkiyeye bu konuda davette bulunduğunda
ordumuz hiç düşünmeden bir tugaylık muharip askerle beraber o uzak
diyarlara gitti, büyük kahramanlıklar yaptı, gazilerimiz,
şehitlerimiz oldu. Ben bu yıl dönümü vesilesiyle aynı
şekilde tüm gazilerimizi ve şehitlerimizi anmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü hepimizin yakından
takip ettiği İstanbul seçimlerini demokratik bir olgunlukla nihayete
erdirdik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Öncelikle ben tüm katılan
vatandaşlarımızı, kampanyaya destek olan partilerimizi ve
kazanan Sayın Başkanı tebrik ediyorum. Türkiye demokrasisi
adına güzel bir örnekti, güzel bir kampanyaydı. Zaman zaman
gerginlikler oldu, ithamlar oldu, ancak yasal süreç işledi ve itiraz
süreçlerinin sonunda kurumların verdiği karara bağlı olarak
seçim yenilendi. Çıkan tablodan herkesin alacağı dersler var;
kazanan da kaybeden de mutlaka aynaya bakacak, daha iyi nasıl olabilir,
nerede hata yaptık, gelecek seçimlerde neler yaparız diye bunu
değerlendirecekler. Biz milletle beraber yürümekten keyif alan, onur
duyan, on yedi yıldan beri tüm siyasal teorileri yerle bir ederek
başarıdan başarıya koşan bir ekibiz.
İstanbul
seçimlerinde bir şeyi bir daha gördük Değerli Başkanım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Bu kürsüye çıkıp sürekli tek adam, saray rejimi,
diktatörlük geldi gibi çok sığ, hiçbir siyasal dili,
karşılığı olmayan ithamların ne kadar yersiz
olduğunu; çalışınca, milletle diyalog kurunca seçimlerden
başka değişme imkânı olmayan demokratik yolu bir daha görmüş
olduk. Demek ki kazanınca bizim iktidarımız da, belediye
başkanlarımız da, adayımız da aynı dakikada
tebrik etmeyi biliyoruz, bileceğiz tabii ki. Türkiye tüm ithamlara
rağmen demokratik olgunluğunu, kültürünü bir daha gösterdi. İyi
ki demokrasi var, iyi ki seçimler var, iyi ki bu millet sandıktan
başka bir yol bulmadan, aramadan, değişik eylemlerle
meydanlarda, sokaklarda değil, tam aksine sandıkta
yarışıp sandıktan çıkan karara saygı duymayı
bilen bir kültüre sahip.
Ben
tekrar bu demokratik olgunluğu gösteren tüm partilerimizi kutluyorum,
tekrar Sayın Başkanı kutluyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Turan.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son kutlama için teşekkür ederiz.
Gerçekten de bir şeyi gözlemliyoruz. Tek kişinin tüm söz sahibi
olduğu bir partide o tek kişi kutlama yaparsa bütün parti de
kutlamayı öğreniyor, bu da çok önemli bir şey tabii. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
saygın kutlama ve Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili, birtakım, tekrar
etmekten üzüntü duyacağım ifadeler oldu. Demokrasi,
kazandığın seçimin tadını çıkarma, onun sonucunu
kabul etme olduğu kadar, kaybettiğin seçimi de kabul etmedir. 31
Martta bunu yapamayanlara İstanbul seçmeni bundan iki gün önce nasıl
olacağını gösterdi. 31 Marttan bugüne kadar
adayımızın ismini söylemeyenler, 806 bin tane farkı yiyince
adayın ismini öğrendiler, tebrik etmeyi öğrendiler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Diğer
taraftan, seçimlerin sonuçları açıklandığında
çıktığım ilk canlı yayında, Süleyman
Sebanın Bir kazanan takımsınız ama yan odada kaybeden...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Açalım mikrofonu arkadaşlar.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) ...bir takım var ve onları üzerseniz bu sevincin
hiçbir kıymeti olmaz. öğüdünü, çokça izlendiğimiz, bizim
partimizin çokça takip edildiği bir televizyon kanalından herkese
çağrı yaptık, dedik ki: Sevinin ama sakın karşı
tarafı rencide etmeyin. Bugün bazı köşe yazarları
hakkı teslim etmiş. Bir tek kurşun sıkılmadı
İstanbulda, bir tek taciz olayı olmadı, bir tek kötü slogan,
bir tek incitici olay ve bir tek saldırgan davranış olmadı.
İhtimali doğduğunda müdahale edildi ve mümkün olduğu kadar
ortam yumuşatıldı. Biz, sabahlara kadar silah seslerinin
durmadığı seçim kutlamalarını,
çocuklarımızın uyuyamadığı evimizin önünde
çalınan davullardan o davulu çalmamayı öğrendik, üzmemeyi
öğrendik sevinirken.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bağlayın lütfen Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle.
Ve
bu seçim ne ilktir ne sondur ama iktidarınızın on yedinci
yılında bir seçim tekrarından sonra, bu ülkede, artık
seçimle gelen seçimle gitmez şüphelerini yerleştirecek işler
yapmaya başladıysanız artık oturup öz eleştiri
zamanıdır. CHP sırasından gelen 0,7 desibellik bir sesi
duyup da oradan partinize mağduriyet üretmeye
çalışırsanız
Bu yöntemlerin hepsini denediniz,
tutmadı Sayın Bülent Turan. (CHP sıralarından alkışlar)
Son
sözüm: Sayın Bülent Turanın ve şahsınızın
sağladığı bu imkânla biz 23 Haziran seçimlerinde elbette ki
sadece Cumhuriyet Halk Partisinin kazanmadığını söyledik.
İttifak ortağımız İYİ PARTİye, aday
çıkarmayan ve adayımızı destekleyen Halkların
Demokratik Partisine, Türkiye İşçi Partisine, 31 Mart sonrası
adaylarını çekerek demokrasiye olanak tanıyan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) -
başta Demokrat Parti olmak üzere tüm siyasi partilere;
aday çıkarmasına karşın bir siyasi parti ve
ortağına egemen olan ve kibirli, küçümseyen, rencide eden dili
kullanmayarak normalleşmeye, olağanlaşmaya azami katkı
sağlayan Saadet Partisine teşekkür ediyoruz.
23
Haziran seçim sonuçları oylar kendilerine verilince millî irade,
rakibine verilince kirli irade diyenlerin ya da kendi aldığı
oyları muteber, rakibinin aldığı oyları murdar
görenlerin ders alması gereken bir seçimdir. Biz, eksikliklerimizle,
yaptıklarımız ve yapamadıklarımızla bu seçimden
öğrenerek ayrılıyoruz. Biz, bu seçime emek veren, katkı
sağlayan, gönül koyan herkese gönülden teşekkür ediyoruz.
Sağ
olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan, buyurun.
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, haftaya böyle bir polemikle
başlamak istemezdim. Fakat her grup başkan vekilinin
konuşmasından sonra AK PARTİ Grubu da konuşurken,
Başkanın ifadesiyle 0,7 bilmem ne desibel ses güya az ithamıyla
grubun tebessüm ve alkışlamasından dolayı bu açıklamayı
yapmaya ihtiyaç duydum. Ben
yakıştıramadığımı ifade ettim, Sayın
Başkan sorun olmadığını ifade ettiler; eyvallah. Ama
şunu söyleyeyim: Mesela, bir sene önce bugün, 24 Haziranın bitiminde
Sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir oy farkıyla
Türkiyede Başkan seçildi, biz aynı tebriki Sayın Özgür Beyin
Genel Başkanından göremedik. Eğer böyle bir yarışa
gireceksek bunun sonu yok. Ama ben Çanakkale Milletvekiliyim, seçimler
bittikten hemen sonra tüm CHPli belediye başkanlarını
arayıp Benim telefonum bu, bana düşen bir şey varsa
şehirle ilgili baş tacı. deyip hepsini tebrik ettim, bu, Genel
Başkanımızın bilgisi dâhilinde.
Söylemek
istediğim şu: Demokrasinin içerisinde seçimleri kazanmak da var
kaybetmek de var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Olgunlukla karşılamak bizim de beklediğimiz
bir haktır diye düşünüyorum yani burada Denizciler Gününü
kutladığımızda kahkaha atan bir anlayışın
kimseye katkı sağlamadığını düşünüyorum.
Tekrar
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Turan.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun lütfen.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Çok ağır bir itham var.
BAŞKAN
Buyurun.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok uzatmadan şunu söyleyelim:
Bülent Turanın ve Sayın Genel Başkanlarının tebrik
ettiği seçim, kendilerinin normal şartlarda yarıştıkları
31 Mart seçimi değil, hukuksuzca, haksızca, vicdansızca iptal
ettirdikleri ve kendi seçmenlerinden dahi tepki görüp propaganda
yapamadıkları ve en ağır şekilde cezalandırıldıkları
seçimden sonradır.
Benim
Genel Başkanımın tebrik etmediği seçim ise olağanüstü
hâl altında, OHAL altında Anayasa değişikliğiyle,
rejime kasteden Anayasa değişikliğiyle Anayasayı
değiştirenlerin, burada kendi partisine açık oy attıran ya
da pulları arkada toplatanların millî iradeye burada baskı
kurarak Meclisten geçirdiklerini, seçimin öncesinde, sırasında ve
sonrasındaki sayısız eşitsizlik ve hukuksuzlukla 50+1le
geçirdikleri Anayasaya, milleti kandırarak güçlü Meclis söylemleriyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, lütfen tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ki bugünlerde görüyoruz nasıl da takiye
yapıldığını, nasıl muvazaa
yapıldığını ve bu yeni rejimin nasıl kendi
yaptıkları Anayasaya karşı muvazaa suçu
işlediğini, bakanlıklardan gelen önergelerin altına imza
atan kalem efendilerini. Sayın Genel Başkanım o Anayasa
değişikliğinden sonra yapılan ve yine OHALde yapılan
Üç ayı bulmaz, bir buçuk ayda kaldıracağız.
dediğiniz OHALi seçime kadar sürdürdüğünüz için, Anadolu Ajansı
manipülasyon yaptığı için, devletin bütün imkânları
kullanıldığı için ve tarafsız olması gereken
valiler il başkanlığı, kaymakamlar ilçe
başkanlığı yaptığı için ve meşru
görmediğimiz için, bunu da açıklayarak tebrik etmedik. Öyle bir seçim
yapan olursa yine tebrik etmeyiz ancak normal şartlarda kaybettiğimiz
her seçimden sonra tebrik telefonunu da açmışızdır,
açıklamamızı da yapmışızdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi bağlayın lütfen.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bitiyor efendim.
Bizim
demokrasi anlayışımız budur, kimse kusura bakmasın.
Biz 14 Mayıs 1950 akşamı Paşam, herhâlde bunlara yönetimi
teslim etmeyeceksiniz. diyene Ne münasebet, benim şüphesiz en büyük
yenilgim ama Türkiye demokrasisinin zaferidir. diyen, daha on gün varken resmî
sonuçların açıklanmasına, yaveriyle, Demokrat Partiye Devir
teslim için Paşa hazırdır. mesajını yollayan
İsmet İnönünün partisiyiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Kendisi muhtar bile seçilemez tehdidi altında
Parlamentoya giremeyip daha sonra Anayasa değişikliğiyle bu
olanağın kendisine sağlandığı birisinin seçimlere
üç gün kala Seçilse de görevini yapamaz, ceza alacaktır. dediği bir
parti hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, zabıtlara geçsin diye söylüyorum.
24
Haziran seçimleri en az bu seçimler kadar meşru, halkın kabul
ettiği, oy verdiği seçimlerdir. Biz seçimleri beğendiğimiz,
beğenmediğimiz sandıklar diye ayırmıyoruz; tüm
sandıklara, tüm sonuçlara saygılıyız Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Turan.
Değerli
milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer işler kısmında bulunan 90 ve 47
sıra sayılı kanun tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 2nci ve 50nci sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
25/6/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 25/6/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından
İçtüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 90 ve 47 sıra sayılı kanun
tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2nci ve 50nci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel
Kurulun;
25
Haziran 2019 Salı günkü (bugün) Birleşiminde 90 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
25
Haziran 2019 Salı günkü (bugün) Birleşiminde 90 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde 26 Haziran 2019 Çarşamba günkü Birleşiminde 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
26
Haziran 2019 Çarşamba günkü Birleşiminde 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde
27 Haziran 2019 Perşembe günkü Birleşiminde 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesi;
90
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
90
sıra sayılı Sinop
Milletvekili Nazım Maviş ve 52 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) |
||
Bölümler |
Bölüm
Maddeleri |
Bölümdeki
Madde Sayısı |
1.Bölüm |
1
ila 10uncu maddeler arası |
10 |
2.
Bölüm |
11
ila 20nci maddeler arası |
10 |
Toplam
Madde Sayısı |
20 |
BAŞKAN Öneri üzerinde söz talebi? Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 15 Temmuz
Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla
özel bir görüşme yapılması için 15 Temmuz 2019 Pazartesi günü
saat 14.00te toplanmasına ve bu toplantıda yapılacak
görüşmelerdeki söz sürelerine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: Tarih:25/6/2019
Danışma
Kurulunun 25/6/2019 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent Turan Özgür
Özel
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Hakkı
Saruhan Oluç Muhammed
Levent Bülbül
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Yavuz
Ağıralioğlu
İYİ
Parti
Grubu
Başkanvekili
Öneri:
Genel
Kurulun;
15
Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Gününün anlam ve öneminin belirtilmesi
amacıyla özel bir görüşme yapılması için 15 Temmuz 2019
Pazartesi günü saat 14.00te toplanması, bu toplantıda yapılacak
görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi parti
grubu başkanlarına 10ar dakika süreyle; ayrıca Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunmayan siyasi parti temsilcilerinden 1er
kişiye 3er dakikayı geçmemek üzere söz verilmesi ve bu
birleşimde başka konuların görüşülmemesi önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri
kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin (2/974) esas
numaralı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/35)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç
Tüzük 37ye göre, (2/974) esas numaralı Kanun Teklifimin doğrudan
gündeme alınması hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Göker
Burdur
BAŞKAN
Öneri üzerinde Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin söz talebi vardır.
Buyurun
Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MEHMET
GÖKER (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ağustos 2018 tarihinde vermiş olduğum; maganda kurşunu
olarak bilinen, silahla ateş etmek suretiyle genel güvenliğin kasten
tehlikeye sokulması suçunu işleyen kişilere verilecek hapis
cezalarının artırılması ve bu cezaların adli para
cezasına çevrilmemesi konusundaki kanun teklifim üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Tam
yerine gelmiş bir yasa teklifi olmuş oldu. Biliyorsunuz, iki gün
önceki İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden sonra, az önce
grup başkan vekilimizin de arz ettiği gibi, yapılan kutlamalarda
tek bir kurşunun atılmamış olması kutlamayı yapan
kesimin ne denli bilinçli olduğunun ve işin ne denli tarafı
olduğunun temel göstergesi olmuştur.
Hukuken
haklı bir gerekçeye dayandırılmayan ve yenilenen İstanbul
Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde kazanan Sayın Ekrem
İmamoğluna ve bu başarının mimarı olan
başta Sayın Genel Başkanım Kemal
Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm demokrasi paydaşlarına
teşekkürü borç biliyorum. Bu başarı bir zafer değildir; bu
başarı umuda, adalete, sevgiye, barışa ve demokrasiye
karşı atılmış ilk adımdır. Her şey çok
güzel olacak. dedik, olmaya da devam edecek.
Vermiş
olduğum kanun teklifi, Burdurumuzun Bucak ilçesinde bir düğünde
havaya ateş edilmek suretiyle hayatını kaybeden 17
yaşındaki Furkan Toprak için verilmişti. Kardeşimize
buradan Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
ve taziyemi iletiyorum.
Ülkemizde
maganda kurşunu olarak bilinen kurşunla yaralanan
insanlarımızın sayısı maalesef her geçen gün ciddi
oranda artış göstermektedir. Havaya rastgele ateş
açılmasının önlenmesi için söz konusu cezaların adli para
cezasına çevrilmesinin önüne geçilmesi ve cezaların
artırılması gerekmektedir. Kişilerin yaşam
hakkına müdahil olan ve yaşam hakkını elinden alan bu
davranışın cezasının parayla geçiştirilmesi kabul
edilemez bir hükümdür. Kanunda verilen cezanın alt sınırı
olan altı ayın iki yıla, üst sınırı olan üç
yılın beş yıla çıkarılması ve cezanın
hiçbir hafifletici sebep gösterilmeksizin paraya çevrilmemesini
amaçlamaktayız.
Türkiye'de
yaklaşık 596.495 kişide silah taşıma ruhsatı,
yine 475.542 kişi
Yani 1 milyonu geçen bir sayıda -resmî olarak
kayıtlarda- silah taşıyan insanımız vardır. Yine,
Emniyet Genel Müdürlüğünün 2017 yılı Bireysel Silahlanma
Raporuna göre bu sayı iki buçuk yılda 250 bin artış
göstermiştir. Silah kullanmak ve sebebi her ne olursa olsun havaya
ateş açarak bir canlının hayatına kasteden kişide
önemli olanın eğitimsizlik olduğunu bizatihi olarak kendim de
düşünmekteyim. Eğitimsizlik bu suçun oluşmasında bana göre
en büyük etmen. Niye mi? Bunu kendi ilimden örnek vererek göstermek istiyorum.
Burdur
ilinde bir il millî eğitim müdürü vardı, vekâleten görev
yapıyordu ve bu arkadaş uydurma bir hadisi gerçek bir hadismiş
gibi sizlere, bizlere, kadınlara, erkeklere, kardeşlerimize bir
hakaret olarak kendi sayfasında yayınladı ve dedi ki: Hangi
kadın evden süslenerek yola çıkarsa evine dönünceye kadar dikkatini
celbettiği erkeklerle zina yapmış sayılır. Biz bunu
Meclis gündemine taşıdık, yüksek sesle söyledik, siz ne
yaptınız? Bu arkadaşın vekâleten görevini asaletle
onaylayıp görevine devam ettirdiniz.
Şimdi,
benim ilin olan Burdur LGS giriş sınavlarında bu müdür göreve
başlamadan önce ilk 3e giren bir ildi. Oysa dün açıklanan LGS
yerleştirme sınavlarında ilim Burdur 25inci sıraya
gerilemiştir. Bu nedenle de diyorum ki: Eğitim her şeyden önce
şart ve bu yasaya destek verip insanlar ölmesin. Her şey çok güzel
olacak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Göker.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda
boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, alınan karar gereğince, denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi ve Millî Savunma Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (X)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
20/6/2019
tarihli 92nci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen 69 sıra sayılı Kanun Teklifinin
üçüncü bölümünde yer alan geçici 1inci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi,
64üncü maddeden devam ediyoruz.
64üncü
madde üzerinde değişiklik önergesi yoktur.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
65inci
madde üzerinde de değişiklik önergesi bulunmamaktadır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Üçüncü
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, teklifin tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün 86ncı
maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere 2 milletvekiline söz
vereceğim ancak ondan önce grup başkan vekillerinin söz talepleri
vardı, onları karşılayacağım.
İlk
olarak İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Yavuz
Ağıralioğluna söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Ağıralioğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, kâğıt üzerinde dört başı
mamur hâle getirmeye çalıştıkları Askeralma Kanun
Teklifini desteklediklerine ve hayırlı olmasını dilediklerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Askeralma Kanun Teklifiyle ilgili sürecin
içerisinde bulunduk. Hükûmetin, bu mevzuda, getirdiği kanun üzerinde
gruplarımızın, parti grubumuzun endişelerini izole etmek
anlamında gösterdiği nezakete teşekkür ederiz. Askerlik Kanunu
tam mutabakatla çıkarılınca devletin, milletin kuvveti hâline
gelebilir, bir sembolik temsiliyeti de sağladığımız
için ayrıca teşekkür ederiz.
Etrafımızın
ateş çemberi hâline gelmeye, getirilmeye
çalışıldığı bir süreç içerisindeyiz.
Kâğıt üzerinde, devletin ihtiyacını görecek, milletimizin
kuvveti olacak düzenlemeleri yaptık elimizden geldiği kadar.
Menfiliklerini gördük, izole edebilme kabiliyetimizi muhafaza etmek
kaydıyla endişelerimizi ilettik. Kanunun yapım süreci içerisinde
uyguladığımız nezaketli sürece, konunun da ehemmiyetine
binaen, iktidar grubuna teşekkür ederiz. Kanuna destek vereceğiz.
Sadece endişelerimiz var. Endişelerimize kanunun yapım sürecinde
gösterdiğiniz nezakete; yarın devletin, milletin aleyhine
doğabilecek birtakım komplikasyonları engellemek için de
yapacağımıza olan ümidimizle, çıkan kanuna destek
veriyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Ağıralioğlu, buyurun.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Süresiyle ilgili endişemiz
vardı, İzole edeceğiz, zaafiyetlerini gördük,
toparlayacağız. dendi. Kâğıt üstünde yaparken dört
başı mamur hâline getirmeye
çalıştığımız bu kanunun, uygulamada ortaya
çıkacak menfiliklerini de telafi edebilme irademizle bu kanuna parti
grubumuz olarak destek veriyoruz. Devletimize, milletimize hayırlı
uğurlu olsun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağıralioğlu.
Sayın
Akçay, buyurun.
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Afrin ve
Pençe Harekâtıyla gücünü dünyaya bir kez daha gösterdiğine, Askerlik
Kanununda önemli düzenlemeleri içeren Askeralma Kanunu Teklifinin
hayırlı olmasını dilediklerine ilişkin
açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uzun
bir hazırlık döneminden sonra Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
ihtiyaçları doğrultusunda getirilen standart, öngörülebilir ve
sürekliliği sağlayan bu temel kanunu Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulduğu tarihten bu yana
destekledik ve bir an önce çıkması için tutum aldık, katkı
verdik.
Askerî
teknolojideki gelişmeler, ülkemizde ve bölgemizde yaşanan hadiseler,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin dinamik ve uzman personel
sayısını artırmasını ve güçlendirmesini zorunlu
kılmaktadır. Ülkemizin jeopolitik ve jeostratejik konumu her zaman
güçlü bir orduya sahip olmamızı gerektirmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kapasitesi ve askerî
mevcudu, ülkemizin güvenliğini sağlamanın yanında, gerek
bölgede gerekse dünyanın her tarafında barışa katkı
verme açısından yeterli güce ve donanıma sahiptir.
Türk
Silahlı Kuvvetleri, Türk milletinin varlığı, birliği
ve güvenliği için ülkemizin güneyindeki terör oluşumlarına
karşı gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin
Dalı, Afrin ve Pençe Harekâtıyla gücünü tüm dünyaya bir kez daha
göstermiştir.
Ülkemizin
güvenliği, birliği ve bütünlüğü için gözünü kırpmadan
şehadet şerbetini içen şehitlerimizi, gazilerimizi,
sınır boylarında ve ötesinde nöbet tutan
kahramanlarımızı ve tüm askerlerimizi buradan selamlıyor ve
şükranlarımızı sunuyoruz.
Temel
Askerlik Kanununda çok önemli düzenlemeleri içeren bu kanunun
hazırlanmasında emeği geçen başta Sayın Millî Savunma
Bakanımız olmak üzere
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa)
Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarına teşekkür ediyor; ülkemize, milletimize ve
Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyoruz.
Teşekkür
ederiz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın
Kurtulan
33.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Askeralma
Kanunu Teklifiyle askerlik süresinin altı aya indirilmesini ve bedelli
askerlik uygulamasını önemli bulduklarına ancak zorunlu olma
durumunu reddettiklerine ilişkin açıklaması
FATMA
KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kanunun
hazırlanış sürecine itirazımız, eleştirilerimiz
olduğunu paylaşmıştık. Komisyon aşamasında
da eleştirilerimizi sunduk. Komisyona alelacele geliş biçimi ve
Komisyonda kanunun, teklifin hızla geçme usulüne ilişkin
eleştirilerimizi HDP olarak sunduk. Komisyon tartışmaları
boyunca da muhalefet ettiğimiz bölümlerine dair önergelerimizi verdik.
Genel Kurul aşamasında da bu tavrımız devam etti. Maddelere
geçildiği sürede Savunma Bakanının grupları ziyaret durumu
gerçekleşti. Ancak tüm gruplarla bir konsensüs arayışı
içinde bulunulurken HDPliler sanki askere gitmiyormuş gibi, HDPliler
sanki askerlikten muaf tutuluyormuş gibi HDPyi dışlayan tutumunu
sürdürdü.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Kurtulan.
FATMA
KURTULAN (Mersin) Bu tasarı içerisinde askerliğin altı aya
inmesini elbette ki HDP olarak olumlu görüyoruz. Bedelli askerlik
uygulamasını önemli buluyoruz ancak zorunlu olma durumunu reddettik;
muhalefet ettik, değişiklik önergeleri verdik, askerliğin
gönüllü olmasını talep ettik, zorunlu olması durumunda da
vicdani ret hakkının tanınması gerektiğini savunduk
ancak bu önergelerimiz de dikkate alınmadı, çoğunluk
oylarıyla reddedildi. Herkesin faydalanabilmesi için bedellinin genç
işsizlik, yoksulluk sınırını ele
aldığımızda, asgari ücret üzerinden miktarının
belirlenmesini istedik yani 31 binin büyük bir meblağ olduğu, bu
uygulamayla birlikte askerliğin aslında daha çok yoksula reva
görüldüğü görülüyor, buna itirazımızı sürdürdük ancak bu da
reddedildi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Kurtulan.
FATMA
KURTULAN (Mersin) - Bir aylık zorunlu eğitim şartına da
muhalefet ettik, bu da reddedildi. Dolayısıyla, bunun bütününde;
hazırlık, Komisyon ve Genel Kurul aşamasında, hiçbir
aşamasında partimizin görüşünün, dikkate
alınmadığı bu teklife ret oyu vereceğimizi
paylaşmak isterim.
Saygılar,
teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Sayın
Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, birazdan kanunun tümü üzerinde oyumuzun
rengini belli etmek üzere konuşmayı Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Engin Özkoç yapacağından usul ekonomisi açısından
kendisine bırakıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın
Turan, buyurun.
34.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Askeralma
Kanunu Teklifinin hayırlı olmasını temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
de yüz yıllık bir kanunu büyük bir çalışmayla, tüm
paydaşların katkısıyla, tüm gruplarımızın
ortaya koyduğu kanaatlerle beraber yasalaştıran Meclisimize
teşekkür etmek istiyorum, tüm gruplara teşekkür etmek istiyorum.
Tabii,
kanunun hazırlanmasında emeği geçen Komisyon
Başkanımıza ve tüm Komisyon üyelerimize, Bakanımıza ve
ekibine, Genelkurmay Başkanımıza ve ekibine, tüm vekillerime
teşekkür etmek istiyorum.
Bu
kanun, biliyorsunuz, yüz yıllık bir kanunu revize eden bir kanun; her
sene bedelli olacak mı, olmayacak mı tartışmasını
yok eden bir kanun; milletimizin eğitim düzeyiyle beraber,
çalışma düzeyiyle beraber yeni beklentileri karşılayan bir
kanun.
Dolayısıyla
ben bu kanunun öncelikle ordumuza hayırlı olmasını temenni
ediyorum, silah altında bizleri takip eden tüm askerlerimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum, tüm milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkürler Sayın Turan.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, şimdi İç Tüzükün 86ncı maddesi
gereğince ilk sözü, lehte olmak üzere, Bursa Milletvekili Refik Özene
veriyorum.
Buyurun
Sayın Özen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
REFİK
ÖZEN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Askeralma Kanunu
Teklifinin tümü üzerinde, oyumun rengini belli etmek üzere şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, vatan uğruna canlarını feda eden aziz
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarken gazilerimize acil şifalar
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada ve Türkiye'de asker alma
teknolojisinin süratle gelişmesi, tehdit algısının
değişmesi, yeni silah sistemleri ile araç ve gereçlerin
çeşitlenmesi, muhabere sahasında yaşanan konsept değişiklikleri,
bölgesel ve küresel güç dengelerinin değişkenliği Türk
Silahlı Kuvvetlerinin dünyadaki gelişmelere hızla ayak
uydurmasını ve yeni donanımlarla etkin personel
kullanımını zorunlu hâle getirmiştir. Bu kapsamda, yeniden
yapılanma süreci içinde bir yandan zorunlu askerlik sisteminin geniş
tabanını muhafaza etmek, diğer yandan da ihtiyaçlar
doğrultusunda etkin, dinamik, yetenekli ve verimli personel
sayısını artırarak profesyonel yapıyı
güçlendirmek zorunlu hâle gelmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz
kanun teklifiyle 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı
Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu mülga edilip asker alma ve
seferberlik faaliyetlerinin tek bir kanunda toplanarak modern, öngörülebilir,
eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli
kullanılması, askerlik hizmetine tabi hükümlerden azami derecede
istifade edilmesi, gençlerimizin bir yandan ordumuzun ihtiyacını
karşılayarak ülkemizin ve milletimizin savunmasına katkı
sağlarken diğer taraftan da kendi eğitim öğretim ve mesleki
gelişmelerini sağlamaları amaçlanmış olup uzun
yıllar asker alma süreçlerinde yaşanan değişikliğin
ortadan kaldırılması, modern ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarına uygun personel seçiminin önünün açılması, ülkenin
sahip olduğu nüfus gücünün daha da verimli hâle getirilmesi
hedeflenmiştir. Böylece askerlik yükümlülüğünü iş
hayatını bölen, aile kurulmasını engelleyen veya
geciktiren, iş verimini ortadan kaldıran, işsizlik süresini
uzatan ve iş bulmayı zorlaştıran bir süreçten
çıkartıp ekonomiye ciddi katkı getirmesi, diğer yandan da
sisteme dâhil olan yetenekli personelin sistem içerisinde kalması ve Türk
Silahlı Kuvvetlerine profesyonel katkı sağlanması
hedeflenmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu yasa teklifiyle askerlik
hizmetinin yedek subay, yedek astsubay, erbaş ve er olarak yerine
getirileceği; erbaş ve erlerden terhise hak kazananlardan istekli
olanların sıralı sicil amirlerinin olumlu değerlendirmesi
ve bu konuda belirtilen nitelikleri taşımaları koşuluyla
Bakanlıkça uygun görülecek sayıda ve altı ay süreyle görevine
devam edebilecekleri; bu süre zarfında erlere net asgari ücret
tutarından az olmamak üzere harçlık ödeneceği; istekli
olanlardan Bakanlıkça belirlenecek sayıda yükümlünün, 240 bin
gösterge rakamının memur katsayısıyla çarpımı
sonucu bulunacak bedel miktarını silahaltına alınmadan
önce, Bakanlıkça belirlenecek sürede ödemeleri ve temel askerlik
eğitimini tamamlamaları hâlinde muvazzaflık hizmetini yerine
getirmiş sayılacağı; kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte yoklama kaçağı, bakaya veya saklı olanlardan istekli
olanların, 1 Kasım 2019 tarihine kadar başvurmaları hâlinde
ve öngörülen bedeli peşin ödemeleri şartıyla kuraya tabi
tutulmaksızın bedelli askerlik hizmetinden yararlanabileceği; bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihte askerlik hizmetine erbaş ve er
olarak devam edenlerden altı aylık hizmet süresini
tamamlayanların istekli olmaları hâlinde ikinci altı aylık
askerlik hizmetine devam edebilecekleri ve bunlara sunulan haklardan
faydalanabilecekleri düzenlenmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken
üzerinde görüştüğümüz kanun teklifinin lehinde oy
kullanacağımı beyan eder, kanun teklifinin ülkemize
hayırlar getirmesini temenni ederim.
Bu
vesileyle, Genel Kurulu ve aziz milletimizi en kalbî duygularımla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özen.
Şimdi
de aleyhte olmak üzere, Sayın Engin Özkoç
Buyurun
Sayın Özkoç. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin
sevgiyle izlediği futbol takımları var. Herkesin gönlünde bir
takım yatıyor. Onlar maç yaparken çok ciddi rekabet içerisinde
oluyorlar, biz de taraftarlar olarak bir rekabeti destekliyoruz. Ancak iş
Millî Takıma geldiği zaman bütün takımlardan, o güne kadar rakip
olan bütün takımlardan futbolcular Millî Takıma seçiliyor Türkiyeyi
temsil etmek için; daha onurlu, daha gururlu bir ülke olduğumuzu tüm
dünyaya duyurmak için herkes, Millî Takımı yürekten destekliyor.
Bugün
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan bütün siyasi partiler seçimlerde
elbette birbirleriyle rakip olacaklar, yarışacaklar. Ancak seçimler
bittikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
artık toplanan Türkiye'nin millî ruhudur, birlik ve beraberliğidir ve
bunu tüm dünyaya göstermesi gerekir.
Bizler
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, İstanbul seçimlerinde kazananın
Cumhuriyet Halk Partisi değil, aslında kazananın demokrasi
olduğunu söylüyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Kazananın milletimiz
olduğunu söylüyoruz, kazananın güçlü bir Türkiye olduğunu söylüyoruz.
Birlikte görüştük ordunun tekrar
yapılandırılmasını ve birlikte Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ayrıntılara girdik. Girdiğimiz bu
ayrıntılarda aslında Güçlü bir ordu nasıl olur? beraber karar
vermeye çalıştık. Yükümlülük oranının yüzde 70ten
yüzde 30a indirilmesi doğru değildir, düzeltelim. dedik. Nispeten
düzeltildi ama buradan söylüyoruz: Daha eksik olan yönü var, orada buna el
atmak gerekir diye kürsüden bir kere daha kayıtlara geçiriyoruz.
Cumhurbaşkanının askerlik süresini altı aydan üç aya
çekmesi doğru değildir. dedik, düzelttik. İhtiyaç fazlası
yükümlüleri, bedellilerin sivil savunmada, AFADda eğitimini,
Cumhurbaşkanına izin yetkisini, muhtaç askerlere yardım
miktarını, askerlik hizmetini tamamlayanların profesyonel
askerliğe başvurudaki ilave puanlarını, TOKİden
öncelikli ev hakkını, şehit ailelere ev tahsisini,
Cumhurbaşkanının askerlikten muafiyet yetkisinin
düzenlenmesini, mevcut terhislerde ikinci altı aya kalacak oranın belirlenmesini,
460 bin yükümlünün bedelli askerlikten yararlanmasını, terörle
mücadele sırasında yaralanan, gazi sayılmayan
vatandaşlarımızın sorunlarını görüştük,
düzelttik ve güçlü bir ordunun altyapısına katkı sağlamaya
çalıştık. Eksiği var mıdır? Eksiği
vardır. Düzeltilir mi? Düzeltilir. Gerekirse Türkiye Büyük Millet Meclisi
bir gecede toplanıp ordusu için, milleti için, ülkesi için ne gerekiyorsa
yapar, gerekli kararı çıkartır. Bu azim içindedir, bu kudret
içindedir; bunu tüm dünyanın görmesi gerekir.
Bunun dahi seçimlere alet edildiği,
ayrıştırıldığı, birbirimize karşı
kışkırtıldığımız bir Türkiyeden
artık kopmak istiyoruz. Birlikte mücadele edeceğimiz, birlikte
savunacağımız bir Türkiye istiyoruz.
Ayrıştırılan ve karşı karşıya getirilen
bir Türkiyeyi artık elimizin tersiyle itiyoruz. Kardeşlik türkülerinin
söylendiği bir Türkiyeyi istiyoruz. Milletimiz için ortak kararların
alındığı bir Türkiyenin özlemini yaşıyoruz.
Bağımsız, tarafsız bir Cumhurbaşkanı özlemi
içinde yaşıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Herkesi kucaklayan, herkesle birlikte olan bir Cumhurbaşkanı
istiyoruz. Onun için, daha güçlü bir Türkiyeye daha güçlü bir Meclisin;
ayrışmayan, birbirini kucaklayan, yasaları milletin iradesi için
çıkaran, Türkiyenin onurlu geleceği için çıkaran bir Meclisin
özlemini yaşıyoruz. Bunu yapacak gücümüz var mı? Var.
Başarabilir miyiz? Başarabiliriz. Burada, Mecliste olanlar bunun için
yeterli midir? Yeterlidir. Yeter ki biz milletimize güvenelim, milletimiz bize
güvensin.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin
Askeralma Kanunu Teklifinin açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 354
Kabul : 335
Ret : 17
Çekimser : 2 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Rümeysa Kadak Burcu
Köksal
İstanbul Afyonkarahisar
Böylece teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmış olmaktadır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
2nci
sıraya alınan, Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1963) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (x)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
Komisyon
raporu 90 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzükün
91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle, teklif, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin
tümü üzerinde söz isteyen milletvekillerinin adlarını okuyorum:
İYİ PARTİ Grubu adına Şenol Sunat, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Yaşar Karadağ, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Mehmet Ruştu Tiryaki, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Yıldırım Kaya.
İlk
söz, İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Şenol
Sunata aittir.
Buyurun
Sayın Sunat, süreniz yirmi dakikadır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, 23 Haziran tarihinde yenilenen İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonucu aziz Türk
milletine hayırlı ve uğurlu olsun diyorum. Sayın
İmamoğluna başarılar diliyoruz, Allah yâr ve
yardımcısı olsun. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Bu
seçim sonuçları, milletin iradesine ipotek koymanın, yok saymanın,
hak gasbının bedelinin ne olduğunu göstermiştir. Tüm
siyasetçiler olarak hepimizin ders çıkarması gerekir. Bu seçim Türk
milletinin ferasetini ortaya koymuştur; adalet kazanmıştır,
demokrasi kazanmıştır, iyilik kazanmıştır, tevazu
kazanmıştır, vicdan kazanmıştır. Velhasıl
muhalefet ve iktidara destek olan büyük Türk milleti
kazanmıştır.
Evet,
bugün 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin genel
değerlendirmesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bir kez daha Millî Eğitim
Bakanlığı mevzuatında yapılan bazı
değişiklikleri bu kanun teklifi getiriyor.
Değerli
milletvekilleri, eğitim millî bir meseledir. Eğitim, bir istikbal
meselesidir. Eğitim, siyaset üstü bir meseledir. Gelin, birlikte yere
düşen sistemi ayağa kaldıralım ve Türk milletine yakışır
bir millî eğitim sistemini el birliğiyle oluşturalım. Bu,
bizim ecdadımıza ve evlatlarımıza olan borcumuzdur.
Bilindiği
üzere, on yedi yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde karnesi
çok bozuk olan bakanlıklardan birisi Millî Eğitim
Bakanlığıdır. Tam 7 kez bakan ve 17 kez sistem
değişmiştir. Her gelen bakan kendi sistemini getirmiş,
muhalefet hiçbir zaman dinlenmemiş ve eğitim kalitesi her yeni
bakanla daha da gerilere düşmüştür.
Evet,
bu kanun teklifinin 2nci maddesiyle ilkokula başlama yaşı
altmış dokuz aya çıkarılarak yaklaşık yedi
yıldır yapılan yanlıştan geri dönülmüştür. Geri
dönülmüştür ancak yedi yıldır öğrencilerimiz bir kobay
olarak kullanılmış, aileler sıkıntı
yaşamıştır. Buradan hareketle, eğitim gibi son derece
önemli bir alanda yanlış yapmamak için işin muhataplarına,
uzmanlara sormanın ne kadar önemli olduğu bir defa daha
görülmüştür. Her sene değişen müfredat ve her sene
değişen sistem sonucunda evlatlarımız yıllardır
deneme tahtası gibi görülüyor ve maalesef kobay gibi
kullanılıyor sayın milletvekilleri.
Evet,
öğrencilerimizin durumu ortada, peki öğretmenlerimiz ne hâlde, biraz
da bunu değerlendirelim. Evlatlarımızı ellerine teslim
ettiğimiz, gelecek nesillerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin
sorunları saymakla bitmiyor. On binlerce atanamayan öğretmen var.
Doğru dürüst bir planlama yapılmadığı için her
yıl bu rakam artıyor ve yığılmalar devam edip geliyor.
Öğretmenlerimizin maaşları ortada. 3600 gösterge ne oldu, hâlen
ses seda yok, verilen sözler de maalesef tutulmuyor. Öğretmenlik kadrolu,
sözleşmeli, ücretli diye sınıflandırılır mı
sayın milletvekilleri? Ben bir eğitimciyim, yıllardır
yüzlerce öğretmen yetiştirdim. Bir eğitimci olarak böyle bir
sınıflandırmayı asla kabul etmiyorum. Bunu öğretmenlik
mesleğine bir hakaret olarak görüyorum. Öğretmenlik kutsaldır,
bir kısım kabul etmese de öğretmenlik kutsaldır çünkü insan
eğitir ve insan yetiştirir. Aynı okulu okuyan, aynı
eğitimi alan, aynı işi yapan insanları nasıl
farklı kategorilere sokabiliriz? Bu yanlış uygulamadan bir an
önce vazgeçilmelidir.
Teklifte yer alan düzenlemeye dönecek olursak,
Komisyona gelen teklifte, sadece sözleşmeli öğretmenlerimizin ve
Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan
sözleşmeli personelin zorunlu çalışma ve kadroya geçme süresi
3+1 yani 4 yıla düşürülüyor. Daha sonra Komisyonda muhalefet
partilerinin de teklifleri, iktidar partisinin de katılmasıyla
Sağlık Bakanlığında çalışan sözleşmeli
personel de bu kapsama alındı ve teklife dâhil edildi. Peki, sözleşmeli
öğretmenlerin, Diyanet görevlilerinin, sağlık personelinin bu
şekilde dört yıla indirilmekle bütün dertleri bitiyor mu? Kadro alana
kadar aile birliği ya da sağlık durumları nedeniyle tayin
isteyemiyorlar. Bunun sonucunda pek çok sözleşmeli personelin ailesinin
dağıldığını ve sağlık sorunları
yaşadıklarını biliyoruz. Bize gelen bu mağdur
kardeşlerimizin hikâyeleri gerçekten çok acıklı. İnsanlar
yeni doğmuş çocuğunu, eşini ayda bir veya bazen iki ayda,
bazen de altı ayda görmek durumunda kalıyorlar. Kendi çocuğuna
hasret olan insan başka çocukları nasıl yetiştirecektir
diye de sizlere sormak istiyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, bu sorunun tek
çözümü tüm öğretmenlere kadro verilmesi ve aralarında hiçbir
ayrım yapmadan yeni bir planlama yapılmasıdır.
Kalkınmada öncelikli bölgelerde öğretmen tutmanın yolu sözleşmeli
öğretmenlik, sözleşmeli personel değildir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu sorunu adil ve rasyonel bir biçimde çözebilecek feraseti haizdir.
Biz İYİ PARTİ olarak Adalet Bakanlığı, Tarım
ve Orman Bakanlığı ve tüm kurumlarda çalışanlar, tüm
4/B ve 5393 sayılı Kanun kapsamında çalışanlar ile
vekil ebe ve hemşirelere de kadro verilmesi eşitlik ilkesi
gereğidir diyoruz. Aslolan ise tüm sözleşmeli personelin 4/A
kadrosuna alınarak hukuk kurallarına uygun hâle getirilmesi, izin,
tayin, terfi gibi özlük hakları ve farklı çalışma
grupları oluşmasına son verilmesidir. Şu anda tüm kamu
kurumlarında yaklaşık 300 bin sözleşmeli, 657-4/Bli
sözleşmeli memur çalışmaktadır. 300 bin sözleşmeli
memurun kadroya alınmasında devletimize herhangi bir ek yük
gelmemektedir.
Değerli milletvekilleri, yine bu kanun
teklifiyle, yükseköğretimdeki öğrencilere yönelik açılacak
yurtların işletmesi ve denetimi Gençlik ve Spor
Bakanlığına devrediliyor. Evet, devredilebilir ama öğrenci
yurtları konusu çok önemli bir konu. Sorumluluk hangi bakanlıkta,
hangi kurumda olursa olsun bu işi dikkatli yapmalı, denetiminden
taviz vermemeli ve politikadan uzak tutmalıdır.
Biliyorsunuz ki hain FETÖ örgütünün, öğrenci
yurtları kisvesi altında ve ayrıca özel evler tutarak gencecik
evlatlarımızın beyinlerini nasıl
yıkadığını, Anadolunun gariban gençlerini nasıl
tuzaklarına düşürdüklerini asla unutmadık. Aladağda hiçbir
denetimi olmayan bir yurtta yanarak can veren evlatlarımızı da
unutmadık. Ensar Vakfının yurtlarında meydana gelen o utanç
verici olayları da unutmadık. Belediyelerin katkılarıyla
hazine arazilerine el konularak iktidar partisinin arka bahçesi hâline
getirilen; oğul, kız, akraba, eş dost ve yandaşların
vakıf ve derneklerine ait yurtlara verilen devlet desteğini de
unutmadık. Bu yurtlarda dönen dolaplar da takibimizde sayın
milletvekilleri.
Kredi ve Yurtlar Kurumu kendi binalarının
yanında özel sektör ve şahıslardan kiralama modeliyle on
beş yıllığına yüksek denilebilecek fiyatlarla -ki
özellikle yandaşlardan- binalar kiralayarak yatak kapasitesini
artırıyor. Ben sormak istiyorum sayın milletvekilleri: Millî
Eğitim Bakanlığının izniyle kurulmuş özel
öğrenci yurtlarından hizmet satın alma yolunu niye
denemiyorsunuz? Devlet hazinesine fazladan bir mali külfet de yüklemiyor ve
üstelik her kesimden, her görüşten insanın kalabileceği
farklı yurtların olmasında da fayda var. Devlet işletmeci
değil, kanun koyucu ve denetleyici rolüne dönmelidir diyoruz.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
devletinde dünyaya gözlerini açan her birey devletin himayesindedir ve
Anayasada ifade edildiği gibi, her türlü imkâna erişim hakkına
sahiptir. Aynı zamanda, dünyaya gözlerini açan her birey ülke
kalkınmasında ve gelecek umutlarımızın
yaşatılmasında en büyük değerdir. Bu bakımdan, her bir
bireyi ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda farklı
eğitimlerle ve adalet çerçevesinde, iş piyasasında
çalışır, üretir hâle getirmek Türkiye Cumhuriyeti devleti ve
yönetenlerinin birincil görevidir. Mesleki ve teknik eğitim işte bu
açıdan hayati öneme sahiptir. Bundan dolayı, içinde bulunduğumuz
bu yüce Meclis çatısı altında yapılan eleştirilerin
dikkate alınması, mesleki ve teknik eğitim konusunda ortak bir
irade sergilenmesi ülkemiz geleceği açısından her birimizin
boynunun borcudur. Mevzuat, bugün görüştüğümüz düzenleme gibi,
sürekli değiştirilerek yamalı bohçaya dönmüştür. Özellikle,
mesleki ve teknik eğitimler yoluyla bireylere kazandırılan
yetkinliklerin belgelendirilmesi, bu yetkinlikler doğrultusunda bireyin
iş yeri açmasına veya çalışmasına dönük mevzuat
karmaşası, farklı kurumların çıkardığı
mevzuatların birbiriyle çelişkisi eğitimin politik, ekonomik ve
hukuki anlamda koordinasyonsuzluğunu ortaya koymaktadır. Bir
bakanlığın verdiği bir belge diğer bir bakanlık
tarafından tanınmamaktadır, bir genel müdürlüğün verdiği
belge diğer bir genel müdürlük tarafından tanınmamaktadır.
Değişen hem de çok hızlı değişen bir dünyada
yaşıyoruz. Örneğin, teknolojik gelişmeler üretimi ve üretim
ilişkilerini de değiştiriyor. Öte yandan, insanların
ihtiyaçları ve tercihleri değişiyor. Böyle bir ortamda üretim ve
ticaretin olmazsa olmazı insan yaratıcılığı ve
gelişmiş teknoloji. Sadece teknolojiyi üretmek ve kullanmak da çözüm
olmuyor artık, yaratacağı ekonomik, toplumsal ve sosyal
yaşamı da bugünden tasarlamak gerekiyor. Ekonomide istediğimiz
değişimin temelini ancak kaliteli eğitimle
sağlamlaştırabiliriz. Nitelikli insan kaynağına
yatırım yapmazsak teknolojik altyapıyı sağlayarak
dijitalleşmenin yaratacağı faydadan da yararlanamayız.
Yapmamız gereken mesleki eğitime sözde değil özde gereken önem
ve önceliğin verilmesidir.
Genç
işsizliği önlemenin yolu da çıraklık eğitiminden
geçmektedir. Mesleki eğitim merkezlerine gençlerimizin ilgisini
artırmak zorundayız. Kalfalık, ustalık belgesine sahip
olanların toplum içindeki statülerini yükseltmek zorundayız.
Çırak öğrencilerimizin çalışma ortamından kaynaklanan
olumsuz faktörleri en asgari düzeye indirmek zorundayız. Ebeveynlerin
mesleki eğitimi başarısızlık ve yeteneksizlik olarak
görme anlayışını ortadan kaldırmak zorundayız. Bu
ülkenin sadece beyni çalışan değil elleri de beyniyle ortak
çalışan zanaatkârlara ihtiyacı olduğunu her platformda dile
getirmeliyiz. Bütün bunları yaparken iş birliği, güç
birliğiyle ilgili paydaşlarla ortak hareket etmek zorundayız.
Biz böyle uygun gördük. anlayışını bir kenara
bırakarak, siyasetin gereklerini değil eğitimin gereklerini ön
plana çıkararak, ortak akıl ve ortak iradeyle
sorumluluklarımızın farkındalığıyla
bunları gerçekleştirmeliyiz.
Kanun
teklifinin 5, 6, 7 ve 8inci maddelerine yönelik uygulamalar Ortaöğretim
Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle iki
yıldır uygulanıyordu zaten çünkü maalesef Hukuk devletiyiz.
diyoruz ama kanuni bir düzenleme yapmadan önce yönetmelik ve esaslarında
değişikliğe gidiyoruz. Bundan vazgeçmeliyiz değerli milletvekilleri.
Millî Eğitim Bakanlığında
çıraklık ve mesleki eğitim uygulamalarında yetki ve
sorumluluğun hangi genel müdürlükte olduğu da belli değil
maalesef. Aynı Bakanlık içerisinde iki farklı genel müdürlükten
biri, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü iş yeri açmada
ustalık belgesi veya en az ön lisans diploması isterken, diğer
genel müdürlük, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü kurs
belgesini yeterli görmektedir. Asıl önemli olan ve gözden kaçırılmaması
gereken husus da genel müdürlükler arasındaki farklı uygulamalar
neticesinde mesleki eğitimde uygulanan programlar arasında
birliktelik ve bütünlüğün de kaybolmasıdır. Millî Eğitim
Bakanlığı bu yapısı ve uygulamalarıyla mesleki
eğitime öğrenci bulmakta zorluk çekmeye devam edecektir.
Değerli
milletvekilleri, devletimizin kaynaklarının daha etkin ve verimli
şekilde kullanılması amaçlandığından -güzellik
uzmanlığı örneğini vereceğim size- meslek dalında
iş yeri açmak için dördüncü seviye üç yüz, üç yüz on saat teorik
eğitim yeterliyse üç yıl kalfalık eğitimi artı bir
yıl daha ustalık eğitimi olmak üzere dört yıl mesleki
eğitim almak için mesleki eğitim merkezlerine devam etmeye
öğrenci için ne gerek kalmaktadır? Bu nedenle, gerçekçi olmak gerekirse
-kimse kimseyi kandırmasın- 7141 sayılı Kanunun 12nci
maddesi uygulamada kaldığı sürece çıraklık mesleki
eğitimine olan ilgi de her geçen gün azalmaya devam edecektir.
Mesleki
eğitimde bir diğer önemli problem ise alışkanlıklarla
yönetimden verilerle yönetime geçilmemesidir. Bunun için de, mesleki eğitimin
istihdam boyutu da dikkate alınarak gününde ve gerçek verilere
ulaşmak günümüzde mühimden öte elzemdir. Yani Bakanlık çırak
öğrenci verilerinde bile bir birliktelik sağlayamamaktadır.
Bunun yanı sıra, verileri eğitim yılları
itibarıyla analiz etmek isteğimizde meslek alanı, meslek
dalı bazlı verilere ulaşmak da çok zordur. Bilindiği üzere,
eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınarak her meslek için
sürenin dört yıl olarak belirlenmesi ki her mesleğin öğrenme
zorluğu ve öğrenme süresi farklı olacağından
mesleklere göre çıraklık süresi meslek kuruluşlarıyla
iş birliğiyle yeniden belirlenmelidir.
Yine,
söylemek istediğim: Günümüzde teknolojide çok büyük
değişikliklerin yaşandığı da göz önüne
alındığında, iki yılda bir 3308 sayılı
Mesleki Eğitim Kanununun ilgili maddelerinde değişiklik yapmak
yerine meslekî eğitimde taraf olan tüm paydaşların
katılımıyla yeni bir meslekî eğitimi geliştirme
kanununun hazırlanıp uygulamaya geçirilmesinde büyük faydalar
vardır.
Sayın
milletvekilleri, yine son olarak söylemek istediğim: Her kanun teklifinde,
olur olmaz her yerde Cumhurbaşkanınca karar verilir. veya
belirlenir. diye yazmak zorunda mısınız? Kanun teklifi veren
arkadaşlarımıza sormak istiyorum. Bu kanun teklifinin de 14üncü
maddesine ÖSYMde soru hazırlamak için görevlendirilen öğretim
elemanları ve öğretmenlerin ek ödeme uygulaması için ki gösterge
katsayısı kanunda açık açık yazılmış
olmasına rağmen Ek ödemenin tutarı ile usul ve esasları
Cumhurbaşkanınca belirlenir diye yazıyorsunuz.
Yazıktır ya, sayısı belli personel için
aşağı yukarı belli olan rakamı niye Bakanlık
belirlemiyor da Sayın Cumhurbaşkanının bu kadar görevi
varken önüne koyuyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun tamamlayın Sayın Sunat.
ŞENOL
SUNAT (Devamla) - Bunu söylemiş olmamıza rağmen, Bunu dikkate
almanız gerekir. Buna Bakanlıkça demeniz daha uygundur. dememize
rağmen maalesef kabul görmemiştir. Söylemek istediğim
şudur: Evet, bir Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmiş olsa da -kanun teklifi veren arkadaşlarımıza da
seslenmek istiyorum- Sayın Cumhurbaşkanı bu kadar yoğunken,
memleketin bu kadar meselesi varken bunlarla uğraştırmayın
Sayın Cumhurbaşkanını; boğmayın,
boğmayın diyorum, söylemek istediğim bu. Yanlış
yapıyorsunuz
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Bunlar mali hükümler, ya yasayla ya da kararnameyle
olur.
ŞENOL
SUNAT (Devamla) Kararnameyle olmaz çünkü yazmışsınız
şeyi, Bakanlıkça belirlenir. dersiniz, olur biter.
Evet,
şerh maddelerimiz vardı ama genel anlamda biz bu teklife destek verdik,
memleketimize hayırlı ve uğurlu olsun diyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sunat.
Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağ konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Karadağ. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 652
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, malumunuz konuştuğumuz alan eğitim. Bu alan,
insan gelişiminin biyolojik yapısından psikolojik
yapısına, psikolojik yapısından sosyoekonomik
yapısına, hatta ruh gelişimine dahi katkıda bulunan bir
alandır. Zaman zaman Beşikten mezara. dediğimiz bir süreçten
bahsediyoruz.
Eğitim,
bir toplumun gelişmesi ve uygar seviyelere ulaşması için gerekli
en önemli yapı taşıdır. Eğitim politikası
çökmüş bir millet, yok olmaya mahkûmdur.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi Dünyada her şey için, medeniyet
için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,
fendir. İlimin ve fennin dışında yol gösterici aramak
gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız, ilmin ve
fennin, yaşadığımız her dakikadaki
safhalarının sonuçlarını idrak etmek ve gelişimini
zamanında takip etmek şarttır. Binlerce yıl önceki
kuralları bugün aynen uygulamaya kalkışmak, elbette ki ilmin ve
fennin içinde olmak değildir.
En
önemli, en esaslı nokta, eğitim meselesidir. Eğitim
politikamızın temel amacı, Türk milletine mensubiyetin gurur ve
şuuruna sahip, manevi ve kültürel değerlerimizi özümsemiş,
düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş,
sorumluluk duygusu ve toplumsal duyarlılığı yüksek, yeni
gelişmelere açık, bilim ve teknoloji üretimine yatkın,
girişimci, demokrat, kültürlü, erdemli ve inançlı nesillerin
yetiştirilmesi olmalıdır.
Şimdi
de komisyondan geçirilip Genel Kurula sunduğumuz kanun maddelerindeki
değişiklikler hakkında bilgi vermek istiyorum. Getirilen kanunla
birlikte yurtlarla ilgili bir düzenleme yapıldı. Gerçek ve tüzel
kişiler tarafından yükseköğrenim öğrencilerine yemekli ve
yemeksiz özel barınma hizmeti veren kurumların açılmasının,
işletilmesinin, denetlenmesinin daha etkin yürütülmesinin
sağlanması için Gençlik ve Spor Bakanlığının
iznine bağlanması sağlanmıştır. Kredi ve Yurtlar
Genel Müdürlüğünün bu konudaki iş ve işlemlerinin yürütülmesine
ilişkin tecrübelerine istinaden bu Genel Müdürlüğün bağlı
olduğu Gençlik ve Spor Bakanlığınca yapılması
uygun görülmüştür. Gerçek ve tüzel kişiler tarafından yemekli ve
yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumların
açılması ve işletilmesi, ortaokul ve ortaöğretim düzeyinde
Millî Eğitim Bakanlığına, yükseköğretim düzeyinde ise
Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlanmıştır.
Yurtlarda ortaöğretim ve yükseköğretim arasında bir yetki
kargaşası, bir ikilem söz konusuydu, şimdi ona belli bir nitelik
geldiğine kanaat getiriyoruz. Yalnızca, yurtların
açılmasının, işletilmesinin yanı sıra, özellikle
denetlenmesi konusunda bu, çok önemlidir; gerekli hassasiyetin gösterilmesini
beklemekteyiz.
Ayrıca,
kanun teklifindeki diğer bir husus ise ilkokula başlama
yaşıyla ilgili yeni bir düzenlemenin yapılmış
olmasıdır. Bu düzenlemeyle, mecburi ilköğretim çağı,
6-14 yaş grupları arasındaki çocukları kapsayacaktır.
İlkokula başlama yaşı, eylül sonu itibarıyla 69 aya çıkarılmıştır.
Buradaki temel amaç, çocukların bilişsel, duygusal, sosyal ve
psikomotor olgunluğa eriştikten sonra okula
başlamasıdır.
Öncesinde
Sayın Bakanımız Ziya Selçukun dediği gibi, 6, 7 yaş
çağ nüfusu iç içe girdi. Okula erken yaşta giden çocukların
duygusal ve sosyal gelişiminde ciddi problemler oluştu. Bu yüzden, bu
düzenleme, çocukların yeterli olgunluğa eriştikten sonra okula
başlamalarını sağlayacaktır.
Bir
diğer husus ise çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim
kapsamına alınarak kalfalık ve ustalık eğitimlerinin
dört yıllık Mesleki Eğitim Merkezi Programı adı
altında birleştirilmesidir. Bu dört yıllık programı
bitirenlere meslekî diploma verilecektir. Eğitim-istihdam
bağlantılarının güçlendirilmesi, özel sektörün mesleki
eğitime doğrudan katkı sağlaması ve nitelikli insan
gücünün yetiştirilmesi amacıyla, meslekî eğitim merkezlerinin
organize sanayi bölgeleri yönetimlerince ve özel sektör tarafından
açılabilmesine olanak sağlanacaktır. Özel sektör, kendi iş
gücünü kendi yetiştirebilecektir.
Ülkelerin
gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşmenin temel unsuru
olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip,
yüksek verimi gerçekleştirecek kalifiye insan gücünün yetiştirilmesi
gerekmektedir. Kalifiye elemanların bilgi ve becerisi, ekonomik
başarının temelidir. Ülke gelişiminde ara eleman faktörünün
önemli bir role sahip olduğunu düşünürsek bu uygulamanın,
ülkenin gelişimi noktasındaki geleceğine çok büyük katkı
sağlayacağını görmek kaçınılmazdır.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca getirilen teklifle birlikte
Dershanelerin
kapatılma süreciyle başlayan dönüşüm sürecinde temel liseler
dört yıl süreyle taahhüt vermişlerdi. Bu dönüşüm süreci
5580
sayılı Kanunun ek 1inci maddesinin yedinci fıkrasında yer
alan eğitim ve öğretim desteği ibaresi, bu teklifle madde
metninden çıkarılmıştır. Buna göre bu madde
kapsamındaki öğrenciler için verilen eğitim ve öğretim
desteğinin gereken şartları karşılayamayan kurumlardan
tahsil edilmemesi sağlanmıştır. Şimdi, özellikle
dershanelerin kapatılma sürecinde KHKyle o malum yapıya ait veya suç
işleyen kurumlar tespit edildi ve bu temel liseler, onlar ayrıştırıldıktan
sonra açılan liselerdi, dört yıllık da eğitim öğretim
hakkı tanınmıştı. Şimdi, bunun özellikle
devamına yönelik bayağı bir talep olmasına rağmen de
şu anda bu dört yıllık süre doldu. Bunların devam etmesiyle
ilgili sanırım bir şey yok, eğitim öğretim
desteği verilmişti, o eğitim öğretim desteği dört
yıl sonunda dönüşümünü sağlamayan okullardan geri
alınacaktı ama bu teklifle birlikte bundan vazgeçilmiş oldu.
Getirilen
teklifle Diyanet İşleri Başkanlığında ve
Sağlık Bakanlığında görev yapan sözleşmeli
personelin kadroya atanabilmesi için gerekli zorunlu hizmet süresi dört
yıla düşürülmüştür. Aynı Millî Eğitimdeki
sözleşmeli öğretmenlerde olduğu gibi 3+1 kuralı esas
alınmıştır.
Diğer
ve önemli meselemiz, tabii ki öğretmenlik konusu. Şunu bir öğretmen
olarak öncelikle belirtmek istiyorum: Öğretmenlik mesleği, özel bir
ihtisas mesleğidir. Öğretmen, çocuklarımız için yeri
gelmiş anne-baba olmuş, yeri gelmiş ağabey-abla olmuş,
yeri gelmiş çocuklarımıza sığınacak kapı,
onlara gelecek kötülüklere karşı duvar olmuş ama her şeyden
önce bu vatanın geleceği evlatlarımız için gözünü
kırpmamış vatan deyip şehit olmuş.
Diyarbakırın
Çavuşlu köyünde babasıyla birlikte şehit edilen Neşe
Alteni, memleketi Maraşta okulu bırakıp gitmesi için, hain PKK
terör örgütü üyelerine karşı direndiği için şehit edilen Hanifi öğretmenimizi, 29
yaşında Tuncelide şehit edilen Rüstem Şeni, Bitlisin
Düzyazı mezrasında okulları basılarak 1 yaşındaki
kızlarıyla birlikte şehit edilen Yasemin ve Bayram Tekin çiftini,
henüz sekiz aylık öğretmenken Batmanın Kozluk ilçesinde
PKKlı hainlerin saldırısı sonucu şehit düşen
Şenay Aybüke Yalçını ve burada ismini
sayamadığım, bölücü katillere karşı Türkiye'nin dört
bir yanında vatan ve bayrak için destanlar yazarak şehadet
şerbetini içen tüm öğretmenlerimizi saygı ve minnetle
anıyorum, ruhları şad olsun.
Değerli
milletvekilleri, bizler her zaman söylüyoruz, öğretmen, öğretmen,
öğretmen. Daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi,
öğretmenliğin sözleşmelisi, ücretlisi olmaz fakat zorunluluklar
bizleri birtakım yapılanmalara sürüklemiş olsa da
öğretmenlerimiz açısından kolaylıkların, esnekliklerin
getirilmesi ve şartların iyileştirilmesi esas
olmalıdır.
Bilindiği
üzere, 4+2 şeklinde çakılı atanan sözleşmeli
öğretmenlerimiz vardı, bunların sıkıntıları
da hepimiz tarafından malumdu; eş, sağlık mazeretleri,
mazeret durumunda tayin hakları yoktu. Gazi Meclisimize getirilen bu kanun
teklifiyle birlikte, sözleşmeli öğretmenlerimizin kadroya
atanabilmeleri için zorunlu hizmet sürelerinin 3+1 şeklinde
düzenlenmesi, o vefakâr öğretmenlerimiz açısından alınan
önemli bir karardır ve tarafımızca da sonuna kadar
desteklenmektedir.
Eğitim, bir ülkenin olmazsa
olmazıdır. Eğitim ve eğitimci için atılan bu
adımlar sonuna kadar desteklenen uygulamalar olsa da eğitimde hem
sistem hem de öğrenci açısından mevcut başka
sıkıntıların olduğunu da bilmekteyiz. Bu
sıkıntıların giderilmesi, eğitimimizin ve
eğitimcilerimizin refaha kavuşabilmeleri için bundan sonraki
süreçlerde de gerekli adımların atılarak uygulamaya geçirilmesi,
en asli görevimizdir çünkü bilmeliyiz ki eğitimden yoksun bir milletin
bağımsız olması ve muasır medeniyetler seviyesine
ulaşması imkânsızdır. Geleceğimizin yeni yetişen
nesillerimize, bu nesillerimizin de fedakâr, cefakâr öğretmenlerimize
emanet olduğu unutulmamalıdır.
Bu konudaki sözlerimi, yine Ulu Önderimiz Mustafa
Kemal Atatürkün bir sözüyle bitirmek istiyorum: Milletleri kurtaranlar,
yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden
yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini
kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denmez. Bir
kitle millet olabilmek için mutlaka eğitimcilere ve öğretmenlere
muhtaçtır.
Saygıdeğer milletvekillerimiz,
öğretmenler konusuna değinirken, bir de ayrıca, özellikle gerek
sosyal medyada olsun gerekse Meclisteki büromuza gelerek sözlerini ileten,
sıkıntılarını dile getiren onlarca, yüzlerce
meslektaşımızı görüyoruz. Bu
meslektaşlarımızın bir grubu ise bu 1.200 sözleşmeli
öğretmenden, ücretli öğretmenden atanmayanlar. Öğretmenlerimizle
ilgili, bir de bu 1.200 öğretmen hakkında konuşmak istiyorum.
Fedakârca ve biraz da çaresiz, zor şartlarda ücretli öğretmenlik
yapan arkadaşlarımıza, dönemin Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmaz tarafından, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için
çalışma başlatılmış ve diğer kurumlarda
olduğu gibi tecrübelerinden istifade etmek üzere, kanun hükmünde
kararnameyle 5 bin kadro tahsis edilmiştir; toplamda beş yüz
kırk gün SGK primi yatırmış olması, 2017-2018
yılında aktif çalışıyor olması ve KPSS üstünlüğü
gibi şartlar aranmıştır. Hâlihazırda mülakata
katılan 1.200 kadar öğretmen, bu şartları
taşımasına rağmen açıkta kalmıştır. Bu
öğretmenlerimizin iddiası -şu anda sayılarının
900-920 olduğu söyleniyor- o açılan 5 bin kadro da
dolmamış. Bunlar, mülakata girmelerine rağmen, o hakkı hak
etmelerine rağmen şu anda atanamamışlar ve bunun
mücadelesini veriyor bu öğretmenlerimiz. Bunların da burada sesi
olmak istedik. Bu öğretmenlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi
için gerekli çalışmanın yapılmasını bekliyor,
saygılarımı sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, çıkacak,
ilgili kanuna değindikten sonra, kalan sürem içerisinde de doğup
büyüdüğüm memleketim olan Iğdıra değinmek istiyorum.
Iğdır, Türkiyede başka bir örneği olmayan, dört ülkenin
kesişim noktası. Türkiye'nin Orta Asyaya, Türk dünyasına
açılan kapısı. Kuzeyinde Ermenistan, doğusunda Azerbaycana
bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve yine, güneydoğusunda
İranla sınırı olan ve Dilucu dediğimiz kesimle
Türkiye'nin doğudaki en son, uç noktasında bulunan şehrimiz.
Iğdırımızın
ciddi anlamda çok büyük problemleri var. Tabii ki bu problemlerin
başında işsizlik geliyor. Bunun dışında, bu kadar
jeopolitik, jeostratejik bir öneme sahip olmasına rağmen -dediğim
gibi- dört ülkenin kesişim noktasında olmasına rağmen
ticaretimizin çok önemli sorunları var. Ermenistanla ilişkilerimiz
malum, sınır kapımız kapalı. Kapalı
olmasını da hem Iğdır halkı hem de Türkiye olarak
sonuna kadar destekliyoruz çünkü işgal etmiş oldukları
Dağlık Karabağı, Azerbaycanın yüzde 20lik
toprağını boşaltmadıkları müddetçe o
kapının kapalı kalması en doğal
hakkımızdır. Ama Nahçıvanla ilgili sınır
kapımız açık olmasına rağmen, Azerbaycan ve
Nahçıvanla uygulanan vize uygulamasından ve gümrükteki
çalışmalardan dolayı, maalesef, sınır ticaretimiz sekteye
uğramaktadır. Bu vize uygulaması, en son, Baküde yapılan
bir platformda dile getirildi, Meclis başkan vekilimizle birlikte hem
Meclis başkanlarına hem de Dışişleri
Bakanlığına dile getirildi ve onlar, gerekli
çalışmayı yapacaklarını söyledi. Buradan, bu kürsüden
ben hem Dışişleri Bakanlığımıza tekrar
seslenmek istiyorum bunun takibinin yapılması açısından hem
de Iğdırlı hemşehrilerime sesleniyorum; inşallah, vize
uygulaması kalktığında daha uygun şartlarda ticaret
imkânlarına kavuşacaklar.
Iğdırın
problemleri arasında bir de Boralan Sınır Kapısı var;
İranla sınır kapımız olmasına rağmen,
kapalıdır. Bununla ilgili de çalışmaları
Iğdır halkı özellikle, şiddetle beklemektedir.
Ayrıca,
Iğdırda en önemli problemlerden bir tanesi, tarım ve
hayvancılıkla ilgili sıkıntılardır.
Tarımdaki sulama probleminin hemen kuzeyimizdeki Aras Nehri üzerine
kurulacak, ülkemiz sınırları içerisinde doğup Ermenistanla
sınırımızı çizerek ta Hazar Denizine kadar
ulaşan Aras Nehri üzerine kurulacak, kendi
sınırlarımız içerisinde kurulacak barajlarla birlikte
Iğdırın en önemli problemi olan sulama probleminin
çözüleceği kanısındayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Karadağ.
YAŞAR
KARADAĞ (Devamla) Bu konuda hem Ünlendi Barajı
çalışmaları devam ediyor; maalesef, biraz yarım yamalak,
ağır aksak devam ettiğini gözlemliyoruz. Bir de özellikle,
kurulacak olan Tuzluca Barajı, Iğdırdaki sulama problemini çok
büyük oranda ortadan kaldıracak ve tarıma çok büyük bir katkı
sağlayacaktır. Hem ikliminin hem de toprağının bu
kadar verimli, değerli olduğu bir ovada bugünkü vahşi sulama
sistemiyle yapılan sulama yerine kurulacak barajlarla birlikte bugünkü
verimin belki de en az 8-10 kat daha artırılacağı
kanısındayız. Bu barajlarla ilgili çalışmalarla ilgili
de özellikle buradan Tarım Bakanlığımıza ve DSİ
Genel Müdürlüğümüze seslenmek istiyorum: Iğdırlı, sulama
probleminin artık çözülmesini istiyor.
Galiba
zamanım doldu.
Hepinize
çok çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karadağ.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Genel Kurulda görüşülme şekliyle
ilgili düşüncelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Görüşülmekte
olan kanun teklifiyle ve görüşme şekliyle ilgili bir olumlu, bir
olumsuz yaklaşımımız var. Uygun tarafı şudur: Hiç
değilse ihtisas komisyonu
çalıştırılmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu,
Meclis alt komisyonu gibi, alt meclis gibi, ön meclis gibi
çalıştırılıp ilgili, ilgisiz her konu, torba kanunlar
hâlinde görüşülüyor. Bir torbanın içine atılmak yerine bir
konuyla ilgili maddelerin birlikte ve bir torba kanun olmadan ihtisas komisyonuna
gitmesi ve 5 siyasi partinin değerli Komisyon üyelerinin
katkısını alması ve orada takip ettiğimiz
kadarıyla kayda değer değişiklikler yapılması bir
yılını doldurmuş olan Parlamentomuzda bu bir yıl
içinde -benzer bir örneğini hatırlamıyoruz- ilk olumlu örnektir,
bunu teyit etmek lazım. Eleştiriyoruz her zaman torba yasaları,
ilk kez torba yasa olmadan böyle bir şey yapılıyor. Ama
yanlış tarafı şu, buradaki sıkıntı şu:
Yine kanunun Parlamento dışı merciler tarafından
hazırlandığı ve milletvekillerimiz tarafından imza
atılarak yürütme ile yasamanın bir kısmı arasında
Anayasaya karşı muvazaa suçu işlendiği açıkça
Komisyon görüşmelerinde de belli olmuştur.
Ayrıca
bunun temel bir kanun olarak getirilmesi, hızlı bir şekilde yasa
yapmak için temel kanunla ilgili İç Tüzükümüzün 91inci maddesinin
istismarının tekrarı niteliğindedir. İstisna, kural
hâline dönüşmüş, normal müzakere istisna olmuş durumdadır.
20 maddelik bir kanun, temel kanun getirilince ne olacak? Üzerinde her maddenin
değil, 10 maddeye sadece bir konuşma verilmektedir. Böyle olunca
muhalefet partileri kaçınılmaz olarak değişiklik önergeleri
vermek suretiyle kendilerine maddelerde konuşma icat etme
mecburiyetindedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) - Oysaki madde üzerinde normal İç Tüzük 81e göre müzakereye
imkân tanınsa desteklediğimiz maddelerde değişiklik
önergesi vermek yerine Madde güzeldir, doğrudur. der maddeye evet oyu
verir, ardından değişiklik önergesi vermeyiz, zaten yasa böyle
yapılıyor bütün dünyada. Ama burada 900 maddelik örneğin Vergi
Usul Kanunu için tanınmış otuzarlı bölümler hâlinde
görüşülme kolaylığını istismar eden anlayış,
bizi mecburen desteklediğimiz maddede de değişiklik önergesi
verip, anlamı, sonucu değiştirmeyen değişiklik
önergesi verip kendimize oradan beş dakikalık olsun bir konuşma
hakkı çıkarmaya itmektedir ki bu, Parlamento ciddiyetiyle
bağdaşmayan bir durumdur ancak bizim grubumuzun ya da diğer
muhalefet partisi gruplarının değil, iktidarın iş görüş
biçimine karşı geliştirilen bir savunmadır. Bu yüzden,
torba kanun içine atmak yerine ihtisas komisyonunu
çalıştırmayı doğru bulduğumuzu, Komisyon
Başkanının şahsında bütün üyelerin değerli
katkılarını kıymetli bulduğumuzu ifade ediyoruz ama
temel kanun çelişkisine itirazımızı kayda geçirmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
Buyurun
Sayın Zengin.
36.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Sayın Özel ifade ettiler,
ben üzerine birkaç şey söylemek istiyorum, cevaba binaen.
Bunun
ilk defa olduğunu ifade ettiniz, ilk defa değil. Ben çok iyi
hatırlıyorum, Meclis ilk açıldığında, Adalet
Komisyonunda ilk savunmamızı, kanunla alakalı
görüşmelerimizi yaparken ben de bizzat oradaydım, Sağlık
Bakanlığında hakeza oldu; bu, ilk defa olan bir şey
değil. Zaten olması gerekeni yapıyoruz. Olması
gerektiği hâliyle ihtisas komisyonlarımız
çalıştı; orada muhalefet partileri, iktidar partisi kanun
tekliflerini veren milletvekillerimiz, her bir vekilimiz konuya dair
itirazlarını ya da olması gerekenleri ifade ettiler.
Şimdi,
muvazaa, tabii, iddialı bir ifade, bir suç. Biz muvazaalı bir iş
yapmaktan imtina ederiz. Niçin muvazaalı iş yapalım? Muvazaaya
gerek yok. Hepimiz buradayız ve Mecliste yaptığımız
işlerde, her ne kadar teklifi iktidar partisi vermiş olsa da günün sonunda
aslında, bu işi bitirdiğimizde...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Zengin.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) ...kanunu yapma sürecinin tamamı ortak
çalışmamız yani yapılan çalışma aslında
eğrisiyle doğrusuyla her birimize ait; iktidara, muhalefete ait ortak
bir çalışma, böyle görmek lazım. Burada bir muvazaa değil,
gruplarla da görüşerek daha süratli, bu manada daha hızlı bir
netice almaya dair bir mesele var ama nihayetinde, hiç dolanmaya gerek yok,
hangi konuya dair hangi itiraz varsa bunları burada açık yüreklilikle
konuşacak bir ortama sahibiz diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, şimdi şöyle bir şey
tabii: Usule yönelik bir itiraz bu ama yasa yapma tekniği
açısından son derece kritik bir konu ve kaliteli yasama, hepimizin
bizi görevlendiren seçmenlerimize, halkımıza karşı
sorumluluğumuz. Muvazaa iddiasını reddetmek güzel ama
başvuracağım kanıt, argüman o kadar kuvvetli ki Berat
Albayrak 2018 Ağustos ayında Kalkınma Bankasının
kuruluşuyla ilgili kanun teklifimizi hazırladık, Meclise
yollayacağız, inşallah, açılmasıyla beraber ilk
kanunlaşacak da bu olacak. diyor ve dediği oluyor. Oysa o tarihte
Bakanlar Kurulunun tasarı yollaması mümkün değil ve buradaki
arkadaşları imzalıyor onu.
Bir
de gelecekten bir örnek vereyim: Nafaka, önemli bir tartışma;
okuyoruz 2 bakanlık arasında bir tartışma var, Aile
Bakanlığı -benim de doğru bulduğum şekilde- kendi
pozisyonu gereğince meseleye daha itidalli yaklaşıyor ve diyor
ki: Ömür boyu nafaka da bir seçenek olarak durmalıdır., Adalet
Bakanlığıyla aralarında tartışma var, o da diyor
ki: Evlilik süresiyle sınırlı olsun. Meselenin özünü sonra
tartışırız. Ama onlar kim oluyor da milletvekilinin
tekelinde olan kanun teklifi verme varken ve bunu burada, bizim Adalet
Komisyonumuz tartışacak, aile komisyonumuz tartışacakken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa)
seçilmemiş, atanmış birer teknisyen
pozisyonundaki bakanlar
Hem de bütün kampanyanızda Bakanlar artık
kanun teklifi, tasarısı veremeyecek, yürütmeyle ilgili
kısımlar yürütmede yapılacak, Parlamentoda kanunları
milletvekilleri yapacak. deyip şimdi orada, sarayda hazırlanan kanun
buraya gelip buradan 5, 7, 9, 17 milletvekili imza atınca bu Anayasaya
karşı muvazaa suçu değildir de nedir? Benim söylemeye
çalıştığım bu Sayın Başkanım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Zengin.
38.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve bakanların teknokrat denilerek
değersizleştirilmesini haksızlık olarak gördüğüne
ilişkin açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan, şimdi çok dikkatle
arkadaşımı dinledim. Yani öyle bir tablo var ki sanki biz
milletvekilleri bakanları, Cumhurbaşkanını, onları
gördüğümüzde selam bile vermeyeceğiz, hiç temas etmeyeceğiz.
Normal şartlarda, bugün ben Grup Başkan Vekili olarak nöbetçiydim.
Fakat yargı reformuyla alakalı, içinde her 2 bakanlıkta da bu
konuda çalışan arkadaşlarımızın da olduğu
Şu
anda komisyonlarda biz kanun teklifini görüşürken de
altlığını oluşturmak için çalışan
arkadaşlarımız nasıl ihtisas komisyonlarına
geliyorlarsa bir müzakere safhası var bu kanun teklifinin buraya gelmeden
evvel. Bir defa, kanunları biz yaptığımız zaman Meclis
mi bu kanunları uyguluyor, hayata geçiriyor? Herhâlde Meclis hayata
geçirmiyor, değil mi? Bunun bir uygulayıcısı var;
uygulayacaklar bakanlıklar. Hâl böyle olunca belli bir
bakanlığın, örneğin nafaka veya çocukların icrayla
teslimi konusunda
Mesela ben de kendim bir avukat olarak çocukların bir
yargı ekibi tarafından icrayla teslimini
sıkıntılı görenlerdenim. Aile
Bakanlığımızın bunu yapmasını çok daha
anlamlı buluyorum fakat Aile Bakanlığımız bunu
yaparken çok tabii olarak diyecektir ki: Benim şartlarım şu,
ben bu şartlarda bunu yapabilirim. Karşılıklı olarak
fikir alıp vermek başka bir şey, hangi bakanlık hangi
işi hangi safhada ne kadar yapacak, neyi öngörüyor, planlamasında ne
var, yargı reformuyla alakalı yapılan işlerde bir
bakanlığın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Zengin, buyurun.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) -
kendine dair bir planlama yapması başka bir
şey, burada kanunu bizim yapmamız, bu kanunları
milletvekillerinin teklif etmesi başka bir şey ve bunların
birlikte, koordineli olması gerekiyor.
Biraz
evvel ifade ettim, şurada kanun yaparken bile sadece iktidarla olacak bir
iş midir? İktidar, muhalefet beraber yapıyoruz. Aynı
şekilde, bir kanun teklifinin hayat bulmasına kadar geçen safhada
elbette ki bakanlıkların konuya dair ihtiyaçları olur -çünkü
onların ihtiyacı da çok önemli, hangi şeye ihtiyacı var-
sadece onların ihtiyacı değil, zaman zaman toplumun
ihtiyacı, zaman zaman milletvekilinin. Biz burada bölgesel kanunlar da yaptık.
İşte, çok yeni, Nevşehirle alakalı hep beraber bir kanun
teklifini hayata geçirdik. Bunu yaparken bazen bireylerin, bazen bir ilin,
bazen bir bakanlığın ihtiyacına binaen bizler
çalışmalar yapıyoruz. Bir ekip çalışmasıyla ancak
gerçek bir çalışmaya ulaşabiliriz.
Daha
evvel birkaç defa söylemiştim ama Sayın Özel bu ifadeyi tekrar tekrar
kullanıyor. Bakanlara teknokrat diyerek değersizleştirmeyi
Türkiyede çok büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Bakan
bakandır, vekil vekildir, Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanıdır;
herkesin de bunu öğrenmesi lazım.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Özel, artık tamamlayalım, bağlayalım bu
tartışmayı.
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin
tıkandığına ve her doğana göre anayasa
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bakanlara teknokrat, teknisyen diyen
ben değilim, Mehmet Uçumun kitabının 121inci
sayfasını -bu sistemle ilgili- okursanız o tanımı
Mehmet Uçumun yaptığını ve o kitabı hepimizin
dikkatle okuduğunu hatırlayalım.
İkincisi,
şimdi bir pişmanlık ifadesine dönüşmüş bir durum var.
Yaptıkları Anayasanın uygulanamaz olduğunu söylüyorlar,
biz de bunu söylüyoruz ama biz bunu siz yaparken söyledik. Siz kuvvetler
ayrılığını temel alan parlamenter sistemi
güçlendirecek bir şeyler yapsaydınız hep beraber olacaktık.
Siz kuvvetler birliğine varan Türk tipi başkanlık sistemi
getirdiniz, adına da Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi
dediniz. Getirdiğiniz işte tarafsızlığını da
yitirmiş bir Cumhurbaşkanı olduğu için, hem partisinin
başkanı hem devletin başkanı hem yargının
başkanı; akıl almaz, çarpık bir işe dönüştü.
Şimdi öyle bir noktaya geliyorsunuz ki Efendim, bakanlarımıza selam
mı vermeyeceğiz? Veriyordunuz, biz de veriyorduk, şuraya
geliyordu, oturuyordu, yapılan kanunla ilgili soruları
cevaplıyordu, bize karşı sorumluydu, kürsümüzü yemin etmek için
emaneten kullanmıyordu, biz gensoru verirsek gelip hesap veriyordu, siyasi
denetimimiz altındaydı, güvenoyu alamazsa göreve
başlayamıyor, bütün kabine gensoruyla da düşürülebiliyordu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bu yüzden ulaşılabilir ve sorgulanabilirdi. Daha iyi
denetlenmesi üzerinde çalışmalıydık, siyasi denetimimizin
dışına çıkardınız ve hukuki denetim konusunda da
zorlaştırdınız. Yaptığımız bütün
eleştirilerde, bu bir yıl önce buraya geçecek sistemde katı
kuvvetler ayrılığından bahsettiniz, yasama tekelinden
bahsettiniz. Benim kitapçığımda yazmıyor bunlar, sizin
kitapçığınızda yazıyor. Oysaki böyle olmayacağı
belliydi. Muvazaaya muhtaç hâldesiniz devleti yürütebilmek, yasamayı ve
yürütmeyi sürdürebilmek için; aksi durumda koca danışmanlara, koca
binalara ihtiyacımız var. Hiç kimse birbirini kandırmasın
-siz hukukçusunuz- Yemin kanıtına başvuralım. desem,
altına imza attırdığınız milletvekili Evet, ben
bu teklifi kendim hazırladım, şu yasama uzmanımla,
şöyle çalışarak yaptım. deyip bana notunu gösterebilir mi?
Birkaç arkadaşın saraydaki çalışmalara davetli gitmesini
söylemiyor. O yüzden Yemin kanıtına başvuralım. derim şurada
-siz hukukçusunuz- herhâlde sizin siyasetiniz açısından da en
tatsız anlar yaşanır o arkadaşlar açısından. O
yüzden birbirimizi kandırmayalım. Bu sistem yürümüyor, bu sistem
tıkanık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Son cümlelerim.
BAŞKAN
Bağlayın lütfen.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa)
bu sistem bitik çünkü bu sistem Erdoğana göre bir
anayasa yapıldığı için oldu oysaki demokrasilerde her
doğana göre bir anayasa yapılır. Erdoğana göre
yaptığınız için, son provada bile, bugün ihtiyaçları
farklılaşmış, bir kolu uzun, bir tarafı kısa, ona
bile uymuyor, o yüzden kendi anayasasını kendi çiğniyor. Oysaki
her doğana anayasa yapsaydık bugün bu sıkıntılar
olmazdı.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, son bir kez size söz vereyim çünkü bu tartışma farklı
vesilelerle uzun devam edebilir, şimdilik noktayı koyalım. Siz
de sözlerinizi söyleyin Sayın Zengin.
Buyurun.
40.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiyenin
geleceği için her şeyin milletin rızasının ve
onayının alınarak yapıldığına ilişkin
açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan, ben de son olmasını
diliyorum çünkü artık bitirelim. Bu konu, bu tartışma burada
defaatle yapıldı. Ben bir yıldır buradayım. Sayın
Özel ne zaman nöbetçi olsa hep aynı noktaya geliyoruz. Daha evvelki
arkadaşlarım bunu yaptılar, bu Anayasanın kabul
edildiği süreçte yapıldı. Şimdi, biz millet iradesinden
bahsediyoruz. E, artık bir nokta koymak lazım, sonsuza kadar bunu
tartışacak değiliz. Türkiyede yapılan her şey
milletin iradesiyle birlikte, onun rızasını alarak,
onayını alarak yapılıyor, bir şahıs için de
yapılmıyor. Bu, Türkiyenin geleceği için, bu ülke için, millet
adına yapılıyor, burada zaten verilen kararlar da millet
adına veriliyor. Bu sebeple yani bunları kullanırken artık
tekrar tekrar aynı şeyler
Yani her bir kelimeye cevap da vermek
istemiyorum.
Yemin
teklifinden bahsettiler. Yani doğrusu, böyle bir şey için
Bir defa,
böyle bir usul yok yani nereden çıkıyor bu, usulden bahsediyorsunuz?
Biz burada bu işi yaparken arkadaşlarımızın yani
faraziyeler üzerinden burada bir konuşma yapmıyoruz
Velhasılıkelam, burada milletvekili arkadaşlarımın
bazısının kendi kanaatleri... Biz görüyoruz grupta her gün gelen
teklifleri, arkadaşlarımızın konuya dair önerileri,
çalışmaları
Biraz evvel ifade ettim, bazısı
vardır, bir milletvekilimiz gelir, anlatır, ihtiyaca binaen olur.
Mesela, bir kadın cinayeti üzerinden bu ülkede bir kanun
yapıldı, bir kadın cinayeti üzerinden; pek çok vardı, bir
tanesi ama öyle bir noktaya geldi ki Artık yeter! dedi insanlar.
Devamında bakıyorsunuz, bakanlığın ihtiyacı
vardır, şehrin ihtiyacı vardır
Velhasılıkelam,
bütün buradaki mesele, bizim toplumda gördüğümüz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Zengin.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat)
ihtiyaca binaen, içerisinde bulunduğumuz yeni
sistem içerisinde bunu yapmaktır ve muvazaaya falan da
ihtiyacımız yok. Biz yaptığımız her şeyi
milletin gözünün önünde, aleni olarak yapıyoruz. Muvazaadan çok
bahsedenlerin herhâlde kendileri muvazaalı işler yapıyorlar.
Teşekkür
ederim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, sadece bir dakika
Kusuruma
bakmayın. Bir dakika
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Ama sonu gelmeyecek yani hakikaten sonu gelmeyecek bunun.
BAŞKAN
Ama hakikaten, bir noktalı virgül koymamız gerekiyor.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yeni bir bahis açıldı.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Ne münasebet ya?
BAŞKAN
Buyurun, buyurun Sayın Özel. Son kez söz veriyorum ama.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) - Aynı şekilde ben de söz istiyorum.
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, dünyanın hiçbir
yerinde OHALde anayasanın değiştirilmeyeceğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın grup başkan vekili yeni bir bahis açtı, o
da şudur: Madem millî irade diyoruz... diyor ya, benim orada
söylediğim şu: Dünyanın hiçbir yerinde, öyle olağanüstü hâl
altında size anayasa değiştirtmezler. OHALde anayasa
değiştireceksiniz, propaganda eşitliği maddesini bile
OHAL KHKsiyle giderip yayın yapan kuruluşlara Eşitsiz davran.
diyeceksiniz, ona rağmen 50+1le yapacaksınız; propagandadaki
bütün argümanlarınızın altı boş, yarısı
yalan çıkacak, sonra da Millî irade o gün karar verdi
Bugün referandum
yapılsa yüzde 65-70le hayır alacak bir teklifle karşı
karşıyayız hatta belki öyle bir şey olsa sizin de
işinize gelecek, bu ucubeden kurtulacaksınız.
Yemin
kanıtı olmadığını biliyorum da bir milletvekili
arkadaşı kulise çağırır, üçümüz oturur konuşuruz,
o zaman anlarsınız yemin kanıtıyla neden bahsettiğimi.
Yoksa Parlamento usulünde elbette Çık, yemin et bakalım. demek yok
ama hukukta var.
Sağ
olun.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkanım, ben de bir söz istiyorum,
bitirmemiz lazım bunu. Bir söz istiyorum artık Başkanım,
başka çare yok.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Tabii, tabii, haklısınız!
BAŞKAN
Sayın Zengin, artık lütfen, yeni bir tartışmaya yol
açmayalım.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Evet.
BAŞKAN
- Tartışmayı şimdilik, bu oturum için noktalayacak
şekilde konuşalım.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Ben öyle yapıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
42.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve yapılan her şeyin yapıldığı
şartlar içerisinde anlam ifade ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkanım, ben bir iki, bir iki yani
sonuçta, cevaba cevapla
BAŞKAN
Bir tür masa tenisine dönüştü, onun için
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Evet, bitirmemiz lazım yani bu son olacaksa
BAŞKAN
Sisteme giren milletvekilleri var, sırada bekleyen konular var.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Yani Sayın Özel devam ettiği müddetçe ben de
devam edeceğim çünkü böyle olmaz yani.
BAŞKAN
Ama ben keseceğim bir yerde zaten.
Buyurun.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Tek bir cümle ifade ediyorum: Şu anda içinde
bulunduğumuz sistem içerisindeki Anayasaya ucube demeye hiç kimsenin
hakkı yok, hakikaten kimsenin hakkı yok yani bunlar çok
ağır laflar. Ne münasebet? Ne demek ucube?
Bir
defa, yapılan şeyler yapıldığı şartlar
içerisinde anlam ifade eder. O gün seçime girildi mi? Girildi. Referandum yapıldı
mı? Yapıldı. Referandumdan geçti mi? Geçti. Bir oy, değil
mi? Bir oy. O zaman tamam artık yani. Anayasaya uyan bir şeyin
Anayasaya uymadığını, Seçim bugün değil yarın
olsa, öbür gün olsa
falan gibi bir konuşmayı Anayasaya
saygısızlık olarak addediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Evet,
sisteme giren milletvekilleri var. Sırayla, birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın
Kılıç
43.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, iyi yaşamak için iyi öğrenip iyi
eğitilmek gerektiğine ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
İyi
yaşamak için iyi öğrenip iyi eğitilmek gerekir. Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonundan gelen, hazırlanan kanun
teklifiyle ilgili genel gerekçelere katılıyoruz.
Aramızda
eğitim, ortak bağlar oluşturmalıdır. Kemal Karpat
Modern manada bir milletin ortaya çıkabilmesi için tüm fertlerin kendi
aralarında ortak bağları paylaştıklarını
bilmeleri ve bu bağların üstün değer
taşıdıklarına inanmaları gerekir. der. Sorun, bu
üstünlüğüne inanmamız gereken bağların beslendiği
tarihten kopuk, milletinden uzak, öz kimliğine yabancı yarı
aydınlarla ve yine kendisini halkın tarihine bağlı, millete
yakın, halkın değerlerini özümsemiş gibi gösteren yarı
aydınların çatışmalarından çıkan profesyonel toz
dumandır. Eğitimi bu toz dumandan kurtarmalıyız.
BAŞKAN
Sayın Ünsal
44.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini
kazanan Ekrem İmamoğlunu tebrik ettiğine ve yöneticilerin
yurttaşların ekonomik bataktan kurtarılabilmesi için harekete
geçmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SERVET
ÜNSAL (Ankara) Teşekkür ederim Sevgili Başkan.
Konuşmamın
başında, İstanbul Büyükşehir Belediyesini kazanarak
demokrasinin, dayanışmanın ve bir arada yaşamın
zaferini hepimize yaşatan Sevgili Ekrem İmamoğlunu tebrik
ediyorum.
Hem
yurttaşlarımız hem de bizler uzun bir süredir seçim gündemiyle
uğraşırken seçimin ardından asıl sorunlar yine
açığa çıktı. Her seçim dönemi sonrası gelenek hâline
gelen zamlar yine kabus gibi insanların üzerine çöktü. Herhâlde,
İstanbulda dağıtılan paralar bugün
karşımıza motorine 23 kuruş, çaya yüzde 15, şekere
yüzde 16 zam olarak çıkıyor. Başka zamların da
geleceğini görüyoruz. Bu durum, ekonomik olarak zaten zor günler geçiren
yurttaşları iyice zora soktu. Yöneticilere diğer işlerini
bırakıp bir an önce asıl görevlerine odaklanmaları ve
yurttaşları bu ekonomik bataktan kurtarmak için harekete geçmeleri
gerektiğini hatırlatıyorum ve mutfakta yangın var diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Köksal
45.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisar ilinin Liseye Geçiş Sınavı sonuçlarında
başarı sıralamasında 60ıncı olmasının
nedenlerine ilişkin açıklaması
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, Afyonkarahisar, LGS
sonuçlarında başarı sıralamasında 60ncı
olmuştur. Bu sonuç hem Ege Bölgesindeki hem de komşu illerimiz
arasındaki en kötü skordur. Afyonlu çocuklarımızın bu sonucu
hak etmediği ortadadır. Eğitimin siyasallaşması, Millî
Eğitim camiasında okul müdürleri ve şube müdürleri başta
olmak üzere, birçok yöneticinin liyakatle değil, siyasetle atanması,
özellikle AKPli yönetici ve vekillerin okul arkadaşı,
tanıdık, eş dost, akrabalarının liyakate
bakılmaksızın önemli makamlara getirilmesi, yönetici
atamalarında iktidar tandanslı sendikal aidiyetin baz
alınması, başarılı öğretmenlerin sendikaları
yüzünden âdeta sürgün edilir gibi görevlendirilmeleri bu
başarısızlığın sebepleri arasındadır.
Buradan
Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: Bu devran böyle mi devam edecek
yoksa artık bu gidişata bir dur diyecek misiniz?
BAŞKAN
Teşekkürler.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1963) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN
- Şimdi, teklifin tümü üzerindeki konuşmalara devam ediyoruz.
Söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakiye ait.
Buyurun
Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 652
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geneli üzerine partim adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin
ayrıntıları üzerine konuşmaya başlamadan önce iki
şeyi söylemek isterim; birincisi şu: 23 Haziran tarihinde çok önemli
bir seçim yaşadık. Bu seçimin galibi olan Sayın Ekrem
İmamoğluna bu beş yıllık süre içerisinde candan
başarı dileklerimi iletmek isterim. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama en az onun kadar Sayın Binali
Yıldırımın da teşekkürü hak ettiğini
düşünüyorum; çok nazik, naif ve saygılı bir seçim süreci
yönetti. Ben gelecek açısından bunun umut verici olduğunu da
belirtmek isterim.
Yine,
ikinci olarak özellikle bir konuya dikkatinizi çekmek isterim: Şimdi,
değiştirilmesi önerilen -teklif içerisinde önemli bir yer tutuyor-
652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname. Bu 652 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname, Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. Bunu niye
söylüyorum? Şu anda hiçbir bakanlık -tırnak içerisinde
söylüyorum- kanunla yönetilmiyor. Türkiyedeki bütün bakanlıklar kanun
hükmünde kararnamelerle yönetiliyor. Sağlık Bakanlığı
da bir kanun hükmünde kararnameyle yönetiliyor, Millî Eğitim
Bakanlığı da kanun hükmünde kararnameyle yönetiliyor, diğer
bakanlıklar da birer kanun hükmünde kararnameyle yönetiliyor. Evet, bu
kanun hükmünde kararnameler daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına
sunuluyor ve kanunlaşıyor. Hatta bunlar hakkında iptal istemiyle
Anayasa Mahkemesine de başvuruldu ve bir biçimde Anayasa Mahkemesinin
denetiminden de geçti ama sorun şu: Bir kanun hükmünde kararnameyle
bakanlığı yönettiğiniz zaman, esasen o kanun hükmünde
kararnamenin yapılış surecine Türkiye Büyük Millet Meclisini,
milletin iradesini de yansıtmamış oluyorsunuz. Bu uygulamadan
bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Teklifin
içeriğine gelince, birkaç önemli düzenleme içeriyor. Bir tanesi,
çocuklarımızın ilkokula başlama yaşıyla ilgili
bir düzenleme yapılıyor. Yine yükseköğretim öğrencilerine
verilen yemek ve özel barınma hizmetlerine izin yetkisi Millî Eğitim
Bakanlığından alınarak Gençlik ve Spor
Bakanlığına veriliyor. Engelli vatandaşlara verilen özel
eğitim desteğinin kapsamı yeniden düzenleniyor. Mesleki
eğitime ilişkin birtakım düzenlemeler yapılıyor ve
sözleşmeli öğretmenler ve sözleşmeli personelin görev süresine
ilişkin birkaç değişiklik ile özel öğretim kurumlarına
yapılacak yardımlara ilişkin düzenlemeler içeriyor.
Bunların
her birisiyle ilgili partimizin genel olarak yaklaşımını
sizinle paylaşmak isterim. Bunlardan ilki ilkokula başlama
yaşı. Teklifle 66 ay olan ilkokula başlama yaşı 69 ay
olarak yeniden düzenlenmektedir. Ayrıca, öğrencilerin gelişim
düzeyine göre okula erken başlama veya geç başlamalarına olanak
tanınıyor, bu konuda düzenleme yapma yetkisi de bir yönetmelikle
Millî Eğitim Bakanlığına veriliyor. Şunu söylemekte
yarar var, öncelikle şunu söyleyelim: Bu yasa,
çocuklarımızın okula başlama yaşını
-tıpkı 6287
sayılı Yasada düzenleme yapılırken olduğu gibi-
muallaklaştırmaktadır. Neden
muallaklaştırmaktadır? Çocukların okula başlama
yaşı esasen 66 aydan 69 aya çıkarılmakta fakat Millî
Eğitim Bakanlığına çocukların gelişim düzeyine
göre farklı ay ve yaşlarda da okula başlamaları için olanak
verilmektedir. Bu ne demek? Bu şu demek: Diyelim ki çocuğunuz 69
aylık veya 66 aylık veya 72 aylık. Çocuğunuzun gelişim
yaşının aslında okula elverişli olduğunu
kanıtlamak için gidip bir yerlerden rapor almak zorunda kalacaksınız.
Okula devam etme iradesi tam olarak sizde değil. Bir yönetmelikle bu
düzenlemeyi yapma yetkisi Millî Eğitim Bakanlığına
veriliyor. 66 aylık çocuğunuzun okula başlamasını
istiyorsanız gidip rapor almak zorunda kalıyorsunuz veya 72
aylık çocuğunuzun okula başlamasını
istemiyorsanız yine Çocuğun gelişim düzeyi yeterli değil.
diye gidip izin almak zorunda kalacaksınız. Bunun doğru
olmadığını düşünüyorum. Çocukların okula başlama
yaşının net olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca bu,
şöyle bir soruna da yol açacaktır: Çocuklarımız henüz
eğitim yaşının başında damgalanmış
olacaklardır, gelişme yetersizi olarak damgalanmış
olacaklardır. Bu yüzden yasadaki bu ifadenin mutlaka
çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi,
bu meselenin, bu hikâyenin başını yani okula başlama
yaşıyla ilgili meselenin, hikâyenin başını anlatmakta
yarar var. Şimdi, anımsanacağı gibi, kamuoyunda 4+4+4
yasası olarak tarif ediliyordu, 6287 sayılı Yasayla kesintisiz
eğitim uygulamasına son verilerek eğitim 3 ayrı kademeye
bölündü. O zaman çocukların eğitime başlama yaşı 60
aya çekilmişti, 60 ay yani 5 yaşındaki çocuklar eğitime
başlayabilecekti. 60 ay 66 ay olarak düzenlendi, şimdi de yasa bunu
69a çıkarıyor. Bizler o zaman bu düzenlemeye karşı
çıktık. Ben bir sendika avukatı olarak bu yasanın kendisine
değil ama bu yasa uyarınca çıkarılan yönetmeliklerin iptali
için dava açmıştım, buna karşı
çıkmıştık. Bunun doğru olmadığını,
bu eğitim yaşının düşürülmesinin doğru
olmadığını; ülkemizin seçkin üniversiteleri, eğitim
fakülteleri, önemli akademik kurumları bu konuyla ilgili görüşlerini
açıklamışlardı. Ben şimdi sizlerle o görüşleri
paylaşacağım, burada herhangi bir değişiklik
olmadığı kanısındayım. Asıl sorun şu:
Biz çocuklarımıza okul öncesi eğitimi veremediğimiz için,
bu ülkedeki her çocuk okul öncesi eğitimden yararlanamadığı
için, biz çocukların eğitime başlama yaşını
düşürerek hem okul öncesi eğitim hem temel eğitim gibi bir hâle
sokuyoruz; bu, büyük bir hata, büyük bir yanlış.
Türkiye'nin
akademik ve bilimsel yeterliliği ile yetkinliğinden kuşku
duyulmayan köklü üniversitelerinin görüşleri: Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Fakülte Kurulu tarafından yapılan
açıklama, 6287 sayılı Yasa tartışmalarının
olduğu dönemde diyor ki Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi: Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir
yıl erkene alınması ve bunun sonucu olarak okul öncesi
eğitimin zorunlu eğitim dışına
çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine
ilişkin bilimsel verilere uygun değildir. Bu yaş
çocuklarının çoğu öz bakım gereksinimlerini bile kendileri
karşılayabilecek temel eğitime hazır olmalarını
sağlayan fiziksel ve zihinsel gelişimi gösterecek düzeyde
olmayabilir. Daha önce denenmiş ve sakıncaları nedeniyle
vazgeçilmiş olan bu yaklaşımın yeniden gündeme getirilmesi
uygun değildir. Okul öncesi eğitime verilen önem ve sağlanan
gelişmeler göz ardı edilmeyerek okul öncesi eğitim 60-72 ay
zorunlu temel eğitim kapsamında ele alınmalı ancak 72
ayını tamamlamış çocuklar ilköğretime
başlamalıdır.
Yine
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinin bu konudaki görüşünü
paylaşacağım sizinle: Okul öncesi eğitimin tüm çağ
nüfusuna zorunlu olarak iletilmemesi, okullaşma sürecine
hazırlık açısından alt sosyoekonomik düzeyden gelen
çocuklar aleyhine onarılması güç eşitsizlikler
oluşturacaktır. Yeni taslakta 1inci sınıf yaşı
bir yıl öne alınmaktadır. Böylece 60-72 ay çocukları okul
öncesi eğitime değil, 1inci sınıfa alınacaktır.
Bu uygulama pedagojik açıdan sakıncalıdır. Bu yaş
çocukları, daha somut işlemler dönemine geçmediği için 1inci
sınıf becerileri arasında bulunan okuma yazma, basit
sayısal değerlendirme ve işlemleri yapabilecek bilişsel
düzeyde değildir. Müfredatı değiştirmek ise 1inci
sınıfta etkinlik ve verebileceğimiz bu becerileri bir yıl
erteleme durumunu yaratacak ve ilköğretim 1inci sınıfına
ait olmayan becerileri bu sınıfa taşıyacaktır. O
zaman, içerik açısından model 1+3+4+4 hâline gelecektir. Böyle bir
sistem oluşumu bilimsel açıdan sakıncalı olduğu gibi,
aynı zamanda hiçbir ülkede bulunmayan, anlaşılmaz bir bölünmeyi
oluşturacaktır. Önerilen 4+4+4 modelinin ilk kademesi olan dört
yıllık eğitim kavramı hiçbir bilimsel temele
dayanmamaktadır. Bilimsel araştırmalara göre çağ nüfusu
bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında
7-11 yaş somut işlemler, 12 yaş üstü ise soyut işlemler dönemi
olarak belirlenmiştir.
Hacettepe
Üniversitesinin de ODTÜ Eğitim Fakültesinin de benzer görüşleri var.
Dolayısıyla 60 aydan 66 aya, 66 aydan 69 aya çıkarmak yerine,
eski, uygulanmış, herhangi bir sakınca doğurmamış
72 ayda çocukların okula başlama yaşını
belirlemeliyiz. Bu tartışmayı nihai olarak sona erdirebiliriz.
Bir
diğer başlık: Yükseköğrenim öğrencilerine verilen
yemek ve barınma hizmetlerine izin verme yetkisinin Millî Eğitim
Bakanlığından Gençlik ve Spor Bakanlığına
verilmesi. Şimdi, bu yetkinin bir bakanlıktan alınarak bir
başka bakanlığa verilmesiyle yükseköğretim
öğrencilerinin esasen hiçbir sorunu çözülmemiş olacaktır. Bence
sadece rakamlara bakmak bile buradaki esas sorunu hepimize gösterir.
Yükseköğretim
öğrenci sayısı -2017-2018 rakamları bunlar- 7 milyon 560
bin, Kredi ve Yurtlar Kurumunun kapasitesi 629.762. Bu ne demek? Her 12
yükseköğretim öğrencisinden yalnızca 1i devletin sunduğu
barınma hizmetini, yemek hizmetini alabiliyor anlamına gelmektedir.
Dolayısıyla esas sorun, buradaki yetkinin, özel barınma hizmeti
veren, özel yemek hizmeti veren kuruluşları denetleme yetkisinin
Millî Eğitim Bakanlığından alınıp Gençlik ve Spor
Bakanlığına verilmesi değildir, çok daha önemli
tartışmalar var. Bizim bu rakamı, 600 binlerde olan bu rakamı
7 milyon seviyesine bir anda çıkaramasak bile özellikle bütçenin buna göre
düzenlenmesi konusunda adım atmamız gerekir
kanısındayım. Kaldı ki bu 600 bin civarında
yükseköğretim öğrencisine verilen hizmetin kalitesi de
tartışmalıdır. Öğrencilerin büyük bir bölümü 6-8
kişilik odası olan yurtlarda kalmaktadır, barınma hizmeti
alınan yerlerde nitelikli temizlik hizmeti verilmemektedir, etüt
sorunları başlı başına bir sorundur, yaşam
alanları da yeterli değildir. Dolayısıyla esas
tartışmamız gereken konuların bunlar olduğunu
düşünüyorum.
Yine,
bu teklifle getirilen önerilerden bir tanesi de sözleşmeli
öğretmenlerin -ve daha sonra Diyanet İşleri
Başkanlığı personeli de eklendi- 4+2 olan çalışma
süresinin 3+1e çekilmesi. Bu iyi bir şey yani kötü bir şey
değil ama sorunu ortadan kaldırmıyor. 2 tane temel sorun var,
bir: Sözleşmeli personel uygulaması sadece Diyanet İşleri
Başkanlığında ve Millî Eğitim
Bakanlığında yok, neredeyse bütün bakanlıklar
sözleşmeli personel çalıştırıyorlar.
Dolayısıyla bunların içerisinden yalnız 2 tane kurumu
çıkarmak ciddi bir eşitsizlik yaratmaktadır. İkinci sorun
da şu: Bakın, sözleşmeli öğretmenlik
uygulamasının kendisi başlı başına
tartışmalıdır. Neden? Anayasanın 128inci maddesi
diyor ki: Devletin asli ve sürekli hizmetleri memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle verilecek.
asli ve sürekli görevler
Şimdi, bu
Meclis çatısı altında, eğitim hizmetinin devletin asli ve
sürekli hizmeti olmadığını söyleyecek biri var mı? Yok.
Eğitim hizmeti devletin asli ve sürekli hizmeti dolayısıyla
dışarıdan sözleşmeyle personel alıp
verebileceğiniz bir hizmet değil. Çünkü geçici bir hizmet
sunmuyorsunuz, kalıcı ve sürekli bir hizmet sunuyorsunuz, bu hizmetin
de memurlar eliyle verilmesi gerekir, kadrolu memurlar eliyle verilmesi
gerekir.
Ayrıca,
bu hizmeti verenlerin nitelikleri arasında da hiçbir fark yok. Aynı
üniversitenin aynı bölümünün belki de aynı sınıfından
mezun olanlar bugün Millî Eğitim Bakanlığında kadrolu,
sözleşmeli ve ücretli olarak görev yapıyorlar. Yani bir okulda, bir
sınıfta, aynı üniversiteden, aynı bölümden mezun olmuş
biri kadrolu olarak görev yaparken diğer sınıfta sözleşmeli
olarak, bir başka sınıfta da ücretli olarak görev
yapılıyor. Bunun hukukla, eğitim sisteminin özüyle
bağdaştırılmasına olanak yok. Bunun gerekçelerini
biliyoruz, bunun da yerinde olmadığını şimdi size
söyleyeceğim. Temeli şu: Belirli bir ihtiyaç var. diyor Millî
Eğitim Bakanlığı, Özellikle kalkınmada öncelikli
iller başta olmak üzere, ben öğretmen istihdamı konusunda sorun
yaşıyorum, bu yüzden buralara sözleşmeli personel
atıyorum. diyor. Ama bu, istisna olmaktan çıktı,
yıllardır tek istihdam biçimi sözleşmeli öğretmenlik,
yalnızca sözleşmeli öğretmenler atanıyor, yalnızca
sözleşmeli öğretmenler; kadrolu öğretmen de atanmıyor. Bu
sözleşmeli öğretmenler atanırken -bazı yerlerde
ihtiyacınız varsa- ek ücret verebilirsiniz, lojman tahsis
edebilirsiniz, hizmet puanıyla veya başka bir şekilde
öğretmenlerin bu bölgede görev yapmasını teşvik
edebilirsiniz ama bunun çözümü ücretli öğretmenlik değildir, bunun
çözümü kesinlikle ücretli-sözleşmeli-kadrolu diye öğretmenleri
ayrıştırmak değildir.
Başta
da söyledim, yalnız Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet
İşleri Başkanlığı personeline bu hakkın
tanınması da sorunlu. Eğer bir düzenleme yapılacaksa biz bu
konuda uzlaşabiliriz, diğer bakanlıklarda görev yapan
sözleşmeli personelin de bundan yararlanmasını
sağlayabiliriz.
Şimdi,
yine bu yasa teklifi içerisinde bir başlık olarak mesleki
eğitime ilişkin düzenlemeler var. Hep söyledim, yine söylüyorum:
Eğitim kamusal bir hizmettir, bu hizmeti kamunun sunması
esastır; özel eğitim ise olsa olsa istisna olabilir. Oysa bugün
getirilen bu düzenlemeyle mesleki eğitim âdeta organize sanayi bölgesi
yönetimlerine devredilmektedir. Bu ne anlama gelecek? Belirli mesleklere ait nitelikli
eğitimin verildiği ve bu eğitimi almak isteyenlerin
başvurduğu eğitim kurumları olması gereken meslek
liseleri, sermayenin ara eleman ihtiyacını karşılayacak
eğitim kurumları hâline getirilmektedir. Ayrıca, bu, mesleki
eğitimin de çıraklık ve ustalık eğitiminin de en büyük
sorunu olan çocuk işçiliğinin devlet eliyle teşvik edilmesidir.
Mesleki eğitimin yönetimini OSBye devretmek çocuk işçiliğini
çok daha fazla yaygınlaştıracaktır, dolayısıyla
bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmelidir.
Bir
diğer başlık, özel eğitim kurumlarına destek meselesi.
Şimdi, kamunun kaynaklarının hiçbir şekilde özel kurumlara
verilmesini desteklemiyoruz, buna karşıyız. Birileri özel
eğitim kurumu açmak isteyebilir, bunda bir sakınca yok ama başta
da söyledim, kural, eğitim hizmetinin niteliği gereği kamusal
olmasından dolayı devlet eliyle sunulmasıdır. Birileri özel
eğitim kurumu açacaksa kendi olanaklarıyla açabilir. Bu ülkenin
yoksul çocuklarının hakkı olan bütçenin özel eğitim
kurumlarına teşvik adı altında verilmesini doğru
bulmuyoruz. Hüseyin Çelikin Millî Eğitim Bakanı olduğu dönemde
ilk adımı atmıştınız 30 bin
başarılı öğrenciyi özel eğitim kurumuna
göndereceğiz. demiştiniz. O zaman bu düzenlemenin iptali için dava
açılmıştı, Danıştay bu uygulamayı iptal
etmişti. Hiçbir düzenleme olmadan Hüseyin Çelik Ben hafta sonu sınav
yapacağım. dedi. Bu açıklamadan -Danıştay o zaman
yürütmesini durdurmuştu- daha sonra 1739 sayılı Yasada
değişiklik yaparak buna bir yasal kılıf buldunuz. Bu
uygulamadan da derhâl vazgeçilmelidir çünkü bu bütçe, bu ülkede yaşayan
nüfusun tamamına aittir. İktidar olmak bu bütçenin bir
kısmını özel kurum, kuruluşlara devretme hakkı
tanımaz, bundan derhâl vazgeçilmelidir.
Şimdi,
son olarak, bir konuya özellikle değinmek istiyorum. Sorun şu:
Önümüzde dört yıllık seçimsiz bir dönemin olabileceği
anlaşılıyor, dört yıl yani dört yıl boyunca bir
şansımız olabilir ve seçimsiz bir dönem geçirebiliriz. Biz bu
dönem içerisinde pek çok konuyu tartışabiliriz, eğitim
başta olmak üzere bu ülkenin temel sorunlarını
tartışabiliriz. Biz demokratik Anayasa
tartışmasını bu dört yıllık süre içerisinde
yürütebiliriz. Bu konuda Parlamentoyu oluşturan siyasi partilerin
söyleyecekleri var, seçim baskısı olmadan tartışma
şansımız var. Bizim açımızdan önemli
başlıklardan bir tanesi, ana dilde eğitim sorunudur. Seçim
baskısı olmadan, gerçekten, bölünme fobisi olmadan, azınlık
tartışmalarına girmeden ana dilde eğitimi her yönüyle
tartışma şansımız var. Bizim temel önerilerimizden bir
tanesi de bu olacak.
Bakın,
size uluslararası katılımlı Ana Dilde Eğitim
Sempozyumundan birkaç şey sunacağım. Bu, Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası tarafından 2003 yılında, on altı
yıl önce yapılmış bir uluslararası sempozyumun kitap
hâline getirilmiş metni. On altı yıl önce bu sempozyum
gerçekleştirildiğinde dinleyicileri arasında yer
almıştım. On altı yıl önce umut doluydum; bu konuda
ülkemizin önemli adımlar atabileceğine, yakın gelecekte bu
sorunun çözülebileceğine inanıyordum. Aradan on altı yıl
geçti ve bunun tamamında Adalet ve Kalkınma Partisi tek
başına bu ülkeyi yönetti ama bu on altı, on yedi
yıllık süreç içerisinde ana dilde eğitim konusunda sorun
çözülemedi, seçmeli ders olarak tanınma dışında önemli bir
adım atılmadı. Oysa, bu konuda yapabileceklerimiz var. Ben size
birkaç öneride bulunacağım -ortaklaşılabilecek şeyler-
bir tanesi şu: Millî Eğitim Temel Kanunu ve eğitim yasaları
çok dilli, çok kültürlü toplum gerçeği dikkate alınarak yeniden
düzenlenebilir.
Ana
dilde eğitim talepleri, bölünme ve azınlık sorunu olarak
nitelendirilmeden kültürel ve siyasal çoğunluğun gerekleri olarak
algılanıp insan hakları ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi bağlayınız Sayın Tiryaki.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
demokrasi kapsamında tanımlanabilir,
bunun kurumlarını sağlayacak çözüm yöntemleri
geliştirilebilir, bu alanda uluslararası sözleşmelere konan
çekincelerin tamamı geri çekilebilir.
Yine,
emperyalist yayılmacılık, kültür emperyalizminin
yayılması şeklinde karşımıza
çıkmaktadır; bu durum, dünya halklarının kültür ve
dillerini tehdit etmektedir. Bu anlamda, İngilizce dünya dili olarak
dayatılmaktadır. Yabancı dillerde eğitim yapan okullar ana
dilde eğitim yapan kurumlara dönüştürülebilir, yabancı diller
ikinci, üçüncü eğitim dili olarak düşünülebilir.
Az
veya çok konuşulmasına bakılmaksızın her dilde
eğitim ve öğretim programları hazırlanabilir. Cerablusa,
Afrine Arapça kitaplar gönderen Millî Eğitim Bakanlığı bu
ülkenin çocuklarına, Kürt çocuklarına da kendi dillerinde eğitim
kitapları basıp bunun eğitiminin verilmesini sağlayabilir.
İyi
bir dil eğitimi için öğrencilere iyi bir ana dili eğitimi
verilmelidir. Bireyin kendi kültürünü özümseyip kendini ifade edebilmesi ve
kişisel gelişiminin yanında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bağlayın sözlerinizi lütfen, buyurun.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
toplumsal uyumunun daha kolay
olabilmesi için, ortak dil Türkçe başta olmak üzere, herkesin kendi ana
dilinde eğitim alması sağlanabilir. Bu amaçla Millî Eğitim
Bakanlığında özerk bir çalışma grubu
oluşturulabilir.
Biraz
önce de söyledim, önümüzde seçimsiz bir dört yıl görünüyor; biz bunu bir
fırsata çevirebiliriz, bu ülkenin temel sorunlarını
tartışma şansımız var diyorum. Bu konudaki ümidimi,
umudumu korumak istiyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tiryaki.
Sayın
Zengin
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
kısa bir açıklama yapmak istiyorum kanun hükmünde kararnameyle
alakalı. Sayın Tiryaki konuşmasına başlarken
şık bir giriş yaptı sağ olsun, devamında kanun
hükmünde kararnameden bahsetti.
Şimdi,
bahsettiği 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 2011
yılında çıkarılmış bir kanun hükmünde kararname.
Bugünkü sistemde zaten kanun hükmünde kararname yok artık,
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri var. Fakat daha evvelki
sistemin kendi içerisindeki boşluk nedeniyle bütün kanun hükmünde
kararnamelerin kanunlaşmadığını görüyoruz; Meclise
sevkleri yapıldı, zaman içerisinde yapılmış ama
kanunlaşmamış. O sebeple, bir devamlılık içerisinde
olduğumuzu düşünüyorum -parlamenter sistem, devamında
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi- çok tabiidir ki Anayasa
değişikliğinden evvel hayat bulmuş olan kanun hükmünde
kararnameler var olmaya devam edecekler. Ve onlar da bakanlıkların
yönetilmesinde bir suç, bir yanlışlık, bir kanunsuzluk anlamına
gelmiyor; çok tabii bir şey. Bunun ben tekrar altını çizmek
istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Zengin.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Cevap verebilir miyim?
BAŞKAN
- Komisyon Başkanı Sayın İşlerin söz talebi
vardı.
Buyurun.
47.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Emrullah İşlerin, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Tiryakiye yapmış olduğu konuşmadan dolayı
teşekkürlerimi sunuyorum.
Yalnız
bir iki maddi hata gözlemlediğim için müsaadeniz olursa Genel Kurulu
bilgilendirmek istiyorum: Kanunun 2nci maddesinde bu işin
uygulamasının yönetmelikle yapılacağı bildiriliyor.
Biz de Komisyon olarak Millî Eğitim Bakanlığıyla
görüşerek, bu hususun yönetmelikte nasıl kayda geçirileceğini,
uygulamaya geçirileceğini sorduğumuzda bize iletilen bilgiyi Genel
Kurulun takdirlerine sunuyorum: Malumunuz olduğu üzere, 66 ay
uygulaması var. 66 aydan küçük, 60 ayını dolduran
çocukların velileri genelde çocuklarını okula vermiyor, vermemek
için de rapor vesaire getiriyordu. Yani şu anki uygulamayı söylüyorum.
Bu raporları bu yeni yönetmelikle kaldırıyoruz; gelecek
uygulamayla, tamamen velinin izni ve talebine bağlı olarak 66, 67, 68
aylık çocukların -velisinin yazılı isteğine göre-
gelişimi göz önünde bulundurularak kaydı yapılabilecek.
Aynı şekilde, yine 69, 70 ve 71 aylık olanlarda da velisinin
yazılı talebi üzerine uygulama bu şekilde gerçekleşecek.
Şimdi,
bir diğer husus ise şu: Okul öncesi eğitime değindi ve
buraya çok önem verilmediğini söyledi Sayın Tiryaki. Bizim elimizdeki
son rakam, 2017-2018 eğitim öğretim yılında 5
yaşındaki çocukların yaklaşık yüzde 84ünün okul
öncesi eğitimde olduğunu şu an ortaya koymakta. Kaldı ki
biliyorsunuz Bakanlığımız da 2023 vizyonunu açıkladı,
2023 vizyonunda okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirileceğini
duyurduk, bu konuda da önümüzdeki aylarda muhtemelen gerekli kanuni düzenleme
yapılacaktır.
Bir
diğer husus: Sayın Tiryaki anladığım kadarıyla
kanun teklifinin ilk hâli üzerinden konuşmasını yaptı.
Hâlbuki kendisi Komisyon toplantısına gelemedi, her zaman
katılırdı ama belli ki bir mazereti vardı. Fakat elimizdeki
kanun teklifi metninin 18inci maddesine baktığımızda,
sağlık çalışanları için de bunun buraya
dercedildiğini görüyoruz. Dolayısıyla, şu an kamuda süreli
çalışan 4+2lerin tamamını bu kanuna dercetmiş olduk,
onu da Genel Kurulun bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İşler.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Tiryaki, buyurun.
48.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Tokat
Milletvekili Özlem Zengin ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Başkanı Emrullah İşlerin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Şimdi,
sayın grup başkan vekili 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili benim açıklamama bir yanıt verdi ama benim
söylediğime bir yanıt değil bu. Ben, bunun Anayasada yeri
olmadığını söylemedim, Anayasada yeri var yani bunda sorun
yok, kanun hükmünde kararname çıkarılmasının önünde anayasal
bir engel yok.
Söylediğim
şey şu: Türkiyedeki bütün bakanlıklar, bütün teşkilat
yasaları bir yıl içerisinde, 2012 yılında
çıkarılan KHKlerle düzenlendi. Üstelik, tam rakamını
yanlış söylemek istemem ama sanırım 21 tane teşkilat
yasası bir hafta içerisinde çıkarıldı, 21 tane
teşkilat yasası. Bütün bakanlıklar bir kanun hükmünde
kararnameyle yönetiliyor. Kanun hükmünde kararnamenin çıkarılma
süreci ile bir yasanın çıkarılma süreci birbirinden farklılık
gösteriyor. Yani bir kanun hükmünde kararname çıkarılırken Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin görüşü alınmıyor, burada
tartışılmıyor; nasıl
çıkarıldığı belli, Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılıyor; söylediğim şey buydu. KHKler
çıkarılırken Türkiye Büyük Millet Meclisinin katkısı
alınmadı, burada tartışılmadı, daha sonra
yasalaştı; söylediğim şey bu.
Ben,
umarım bir yasayla bütün bakanlıklar yönetilebilir demiştim. Ben
bunun olumlu bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Bence hepimizin
sorumluluğu bu, umarım öyle olur dedim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Doğru, Sayın Komisyon
Başkanı da söyledi, Komisyon çalışmalarına
olabildiğince
Yani bütün planlarımı ona göre yapmak istiyorum.
İlk kez bir Komisyon çalışmasına katılmadım fakat
tartışmaları yakından izledim. Yanlış biliyor
olabilirim, umarım bütün kamu kurum ve kuruluşları buna
dâhildir; şimdi tekrar bakacağım Sayın Başkanın
uyarısı üzerine.
Fakat
şöyle bir cümle benim ağzımdan çıkmadı, ben Okul
öncesi eğitime önem verilmiyor. demedim Okul öncesi eğitim gibi
görülüyor. dedim. Yani özellikle 6287 sayılı Yasa
çıkarılırken o zamanki veriler ile şimdiki verilerin
aynı olmadığını söylüyorum. O zaman, 6287
sayılı Yasa çıkarılırken yüzde 80lerde değildi
okul öncesi eğitimden yararlanma oranı, çok düşüktü.
Ayrıca, bu oranın yükseltilmesi için okul öncesi eğitim
kurumları ikiye bölündü yani tam gün hizmet sunan kurumlar olmaktan
çıkarıldı; bu oranın artırılması için sabah bir
gruba, öğleden sonra da bir gruba hizmet verildi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi bağlayın Sayın Tiryaki, buyurun.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Böylece aynı kurumda, aynı
öğretmen sayısıyla bir anda verilen hizmet 2 katına
çıkarılmış oldu. Bunun hikâyesi uzundur, ben daha fazla
Meclisin zamanını almak istemem. Söylemek istediğim şey
buydu.
Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tiryaki.
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Başkanım, tek bir cümle ifade
edebilir miyim müsaadenizle?
BAŞKAN
Sayın Zengin, cevap vermenizi gerektiren bir şey mi var şimdi?
Sürekli, her
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Hayır çünkü buna binaen
BAŞKAN
- Buyurun söz veriyorum ama bu, yeniden bir masa tenisi biçimine bürünmesin
lütfen.
49.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM
ZENGİN (Tokat) Sayın Özel yok, artık masa tenisi olmayacak
merak etmeyin.
Şimdi,
önce bir düzeltme yapalım: Artık kanun hükmünde kararname yok.
Terminolojide lütfen bunu kullanmayalım artık. Bir şeyi kanun
hükmünde kararnameyle yapmış olmak bir suç olmuyor, daha evvel zaten
kanun hükmünde kararnamenin hukuki altlığı vardı. Bugün
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılacak işler
Anayasada belli, bunun böyle yapılıyor olması hukuka
aykırı bir iş değil. Yani bunu böyle göstermenin problemli
olduğunu söylemek için Sayın Tiryakiden sonra söz
almıştım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Zengin.
Sisteme
giren değerli milletvekillerine şimdi yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim, sadece İstanbul Milletvekili Erkan Başa
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı olması nedeniyle
bir dakikadan daha fazla süre vereceğim görüşlerini
paylaşabilmesi için.
Buyurun
Sayın Bülbül.
50.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 25 Haziran
Kazım Koyuncunun Hakka yürüyüşünün 14üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
KEMAL
BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün,
sanatçı arkadaşları tarafından Şair Ceketli Çocuk
olarak adlandırılan Laz halkının sanatçı evladı,
Laz müziğine farklı bir yorum getiren, Türkçede ve Türkiyede
konuşulan farklı dillerde de müzik yapan ve bunu dünyaya duyuran, ne
yazık ki 33 yaşında çevre kirliliği ve benzeri sebeplerden
kaynaklı olarak kanser hastalığına yakalanıp
aramızdan ayrılan Sevgili Kazım Koyuncunun Hakka yürümesinin
yıl dönümü; kendisini sevgiyle saygıyla anıyor,
sanatının önünde saygıyla eğiliyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bülbül.
Sayın
Şahin
51.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, 23
Haziranda Türk milletinin tarih yazdığına ve İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunu tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hafta
sonu büyük Türk milleti olarak bir tarih daha yazdık. 23 Haziran, bu
yazılan tarihin imza günüydü. Cumhuriyetimize sahip çıkan,
demokrasimizin taçlanmasında emeği olan, yüreğini ortaya koyan
herkese şükranlarımı sunuyorum. Her şeye rağmen sevgi
kazandı, dürüstlük kazandı, adalet kazandı, Mustafa Kemal
Atatürk kazandı. Bu topraklarda Mustafa Kemallerin yenilmez, yenilemez
olduğunu dünyaya hep birlikte bir kez daha gösterdik. Her şey çok
güzel oldu, bundan sonra da güzel olmaya devam edecek.
Bu
vesileyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Ekrem İmamoğlunu tebrik ediyor, görevinde
başarılar diliyorum.
Teşekkür
ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Baş...
52.- İstanbul Milletvekili Erkan Başın, Gezi
direnişi davasına, 23 Haziranda gerçekleştirilen seçimin sadece
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
olarak değerlendirilemeyeceğine ve Ekrem İmamoğlunu tebrik
ettiğine, Türkiye İşçi Partisi ile üyelerinin töhmet
altında bırakılıp tehdit edilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
ERKAN
BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle,
dün ilk duruşmasına katıldığım Gezi direnişi
davası bugün devam ediyor, burada bulunmak zorunda olduğumuz için
arkadaşlarımızın yanında olamadık ama
dayanışma duygularımızı paylaşıyoruz.
Bu
vesileyle de bir kez daha ifade etmiş olayım: Gezi, bu ülke tarihinin
en önemli, en kıymetli halk hareketlerinden bir tanesiydi. Ben her
istediğimi gerekirse hukuk da tanımadan yaparım. diyen bir
iktidara karşı, bütün farklılıklarına rağmen hep
birlikte hayır diyen; eşitlik, özgürlük, kardeşlik,
barış, adalet isteyen milyonların ortak hareketiydi Gezi ve
Türkiye'nin her yerinde, her ilinde, her ilçesinde ayağa kalkan, direnen
halkların yarattığı bir umuttu. Dolayısıyla sadece
iktidar böyle istiyor diye bu umuttan bir suç çıkarmanın mümkün
olmadığını düşünüyoruz.
Ayrıca,
yargılanması gerekenler Taksim Dayanışması ya da
Geziciler değil, tam tersine o dönemde ellerindeki devlet
olanaklarını kullanarak halka, gençlere, hatta çocuklara
karşı bu kuvveti kullananlardır.
Bir
hatırlatma yapayım, Geziden sonra çok
tartışılmıştı ve biz o dönem bir söz
üretmiştik, demiştik ki: Biz Geziciyiz, doğru; biz Geziciyiz ve
siz gidicisiniz. Şimdi, tesadüf oldu, tam Gezi direnişçilerinin
yargılandığı günlerde İstanbulda yenilenen bir seçimi
yaşadık. Sabah tartışıldı, ben de partimizin
görüşlerinin hem kayıtlara geçmesi hem bilinmesi açısından
buradan söyleyeyim: 23 Haziranda gerçekleşen seçimler, sadece
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
olarak değerlendirilemez. Bizzat iktidar tarafından 31 Martta
halkın verdiği mesaj alınmamış, aksine halk iradesinin
karşısına bir YSK darbesiyle geçilmişti fakat halkın
yanıtı çok daha ağır oldu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bir dakika daha süre veriyorum size Sayın Baş, buyurun.
ERKAN
BAŞ (İstanbul) Vurgulamak gerekiyor: Tam bir yıldır
Türkiye'nin her sorununu çözeceği iddiasıyla yeni yönetim sistemiyle
ülkeyi yöneten, on yedi yıldır ülkeyi tek başına iktidarla
yöneten ve yirmi beş yıldır İstanbulu yöneten bir parti
yenilmiştir. Basının yüzde 98i, devletin bütün olanakları
tek taraflı kullanılmasına rağmen, İstanbul halkı
büyük bir irade sergilemiştir.
Ben,
bu vesileyle tüm İstanbullu emekçilere, halkımıza teşekkür
ediyorum; seçimi kazanan İmamoğlunu ve arkadaşlarını
tebrik ediyorum, AKPye de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkan, son olarak özel bir durum var: Çanakkalede -altını
çizmek istiyorum bu durumun- Emniyet Müdürlüğü, Türkiye İşçi
Partisine üye olan genç arkadaşlarımızın, üniversite
öğrencilerinin, genç kardeşlerimizin ailelerini, doğrudan
Emniyet Müdürlüğü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bağlayın sözlerinizi.
ERKAN
BAŞ (İstanbul) Çanakkale Emniyet Müdürlüğü tarafından,
partimize üye olan gençlerin isimleri bulundukları illerdeki emniyet
müdürlüklerine bildiriliyor, aileler aranıyor ve çocuklarının
terör örgütleriyle irtibatlı oldukları, başlarına her an
her şeyin gelebileceği, mümkünse çocuklarını
okullarından almaları gerektiği yönünde telkinlerde bulunuluyor,
aileler bu vesileyle korkutuluyor.
Bakın,
buradan, açıkça Çanakkale Emniyetini, Çanakkale Valiliğini ve
İçişleri Bakanını uyarıyorum: Bu çocukların
üzerinden ellerinizi çekin, partimizin üzerinden ellerinizi çekin.
Herkese
şu soruyu soruyorum: Herhangi bir emniyet müdürü, AKPye üye olmuş
bir gencin ailesini arayıp Çocuklarınızın
IŞİDle, FETÖyle bağlantıları var, terör örgütleriyle
bağlantıları olabilir, çocuklarınızı alın.
deseler, ne yaparsınız?
Hiç
kimse partimizi, parti üyelerimizi böylesi bir töhmet altında
bırakamaz, tehdit edemez. Bunun da kayıtlara geçmesini istiyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Baş.
Sayın
Ok, buyurun.
53.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, 23
Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçimi sonuçlarının Türk milletine hayırlı
olmasını dilediğine ve Ekrem İmamoğlunu tebrik ettiğine,
Türk millî eğitimine reform niteliğinde neşter vurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL
OK (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonuçlarının yüce Türk milletine hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum ve Sayın İmamoğlunu
canıgönülden tebrik ediyorum, kendisine başarılar diliyorum.
Türkiyede demokrasi kazandı, adalet yerini buldu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Esas,
gündemle ilgili konuya geliyorum. Dün LGS yani lise giriş sınavı
sonuçları açıklandı. Gerçekten, eğitimin durumu içler
acısı. Bir eğitimci olarak, eğitim ordusunun içerisinde
görev yapmış bir öğretmen olarak bu ortalamaları
söylemekten utanıyorum ve söylemeyeceğim. Eğitimin içinde
bulunduğu durumun en çarpıcı yönü 500 1nci var; bazı
derslerde, özellikle matematikte ortalama sıfıra yakın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL
OK (Balıkesir) Bir dakika daha müsaade ederseniz.
BAŞKAN
Bir dakika daha süre vereyim, tamam; buyurun.
İSMAİL
OK (Balıkesir) Burada bir vekilden ziyade bir eğitimci olarak
konuşuyorum. Bazı branşlarda ortalama sıfıra
yakın, bir tarafta 500 1inci, öbür tarafta ortalama sıfıra
yakın; bu, eğitimin bittiğini gösteriyor. Bu, Türk milletinin
geleceği adına son derece tehlikeli bir durumdur. Bina yapmakla
eğitimin sorunları halledilmiyor. Öğretmenlerin ve liyakat sahibi
yöneticilerin iş başına getirilmesiyle bu sorunlar halledilir.
Maalesef, geçen on yedi yıllık süreçte, Türk öğrencilerin
dünyadaki çeşitli ölçüm metotlarında, girmiş olduğu
sınavlarda aldığı puanlar ortada. Ben buradan yüce Türk
milleti adına, acilen, Türk millî eğitimine, günü kurtarmak
adına değil gerçekten reform niteliğinde bir neşter
vurulmasını bir öğretmen olarak talep ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ok.
Sayın
Kaboğlu
54.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunun 6 Mayıs YSK darbesine
karşı demokrasi zaferi olduğuna ve Ekrem İmamoğluna
başarılar dilediğine, Meclisin Anayasaya aykırı olan
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı izleme
komitesi kurmasının zorunluluk olduğuna ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle,
23 Haziran İstanbul seçimlerinin 6 Mayıs darbesine karşı
bir demokrasi zaferi olduğunu belirtmek isterim ve İmamoğluna
başarılar dilerim.
İkinci
olarak: Kanun hükmünde kararnameler Anayasa değişikliğiyle
yürürlükten kalkmış olsa da aslında onlar şu anda
yürürlüktedir ve bu kararnameleri yasalaştırmak bu Meclisin
görevidir, tıpkı Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerinde olduğu gibi. Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri bakanlıkları düzenlese de Meclis kanun
çıkardığı takdirde onlar yürürlükten kalkmaktadırlar.
Nitekim, büyük kısmı Anayasaya aykırı olan
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı bu
Meclisin bir izleme komitesi kurmasında ve ivedi olarak bu kararnameleri
gündeme almasında yarar ve zorunluluk var.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
90
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1963) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde.
Teklifin
tümü üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Yıldırım Kayaya aittir.
Buyurun
Sayın Kaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün bir saat gecikmeyle kürsüye çıktım, tahminlerimin
çok üzerine çıktı. Buna hak veriyorum çünkü 23 Haziran, Türkiyede
olduğu gibi dünyada da birçok şeyi altüst etti. Parlamentonun da
İstanbul sevdası varmış, bir kez daha Parlamentoda
İstanbulu konuşmak İstanbul düşlemek gibi bir
şeymiş.
Gözünüz
aydın çocuklar, gözünüz aydın öğrenciler, gözünüz aydın
öğretmenler, gözünüz aydın veliler, gözünüz aydın İstanbul,
yeni bir hayat başlıyor. Yeni bir hayatı, sizin
çocuklarınıza eğitimi
0-4 yaş arasındaki
çocukların anneleri ve babaları çocuklarıyla birlikte
İstanbulun dört bir yanını dolaşabilecek artık,
özgürce dolaşabilecek, hangi parka gitmek istiyorsa, hangi ilçeye gitmek
istiyorsa oraya gidecek çünkü İstanbulda yeni bir başlangıç
var. (CHP sıralarından alkışlar) Tıpkı Gezinin
çocukları gibi, Karadenizin hırçın
delikanlısının bugün aramızdan
ayrılışının yıl dönümü ama Karadenizin
hırçın delikanlılarından birisi de şu anda Türkiye'nin
umudu olarak İstanbulda bir başlangıç yaptı. Bu
başlangıcın gerçekleşmesinde, 31 Martta Adalet ve
Kalkınma Partisinin adayına oy verip şimdi vermeyen seçmenlere,
31 Martta sandığa gitmeyip şimdi sandığa giden
seçmenlere bir kez daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ama en
büyük teşekkürü kendisi, kendini düşünmeden, kendi
haklarını düşünmeden toplumun özgürlüğünü düşünerek
cezaevinden Türkiyenin barışa ihtiyacı var, demokrasiye
ihtiyacı var. diye mesaj yollayan Selahattin Demirtaşa, burada
Parlamentoda milletvekilliği yapmış Selahattin Demirtaşa
da teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Çünkü
eğer biz toplumu birleştiren, toplumu barıştıran,
demokrasi ve özgürlükler noktasında bir arada duruşu
gerçekleştiren bir adım atamazsak, Türkiyede eğitimin üzerinde
hangi politikaları egemen kılarsak kılalım toplum
birbiriyle konuşamaz hâldeyse eğitim yapılamaz. Bunun için
eğitim tüm ulusların en önemli noktasıdır. Eğitime
önem vermeyen, öğretmeni görmezden gelen, çocuğun eğitimini
görmezden gelen hiçbir ulus başarıya ulaşamamıştır.
Ne ekonomik kalkınmasını başarıya
ulaştırabilmiştir ne de 21inci yüzyılın
dünyasına bakabilmiştir. Şimdi, eğitimde eğer
öğretmene değer vermezseniz, okula önem vermezseniz, öğrenciye
gerekli hassasiyeti göstermezseniz ne mi olur? Çok şey olur. Bakın,
geçen hafta birçoğunuzun da belki çocukları ya da yeğenleri
LGSye girdi. Şimdi, LGSye girip bazı derslerden sıfır
çektiğimiz dersleri sizinle paylaşmak istiyorum. Türkçede 1.338
öğrenci hiçbir soruya yanıt verememiş. Fen bilgisinde 4.837
öğrenci hiçbir soruya yanıt verememiş. Matematikte 72 bin
öğrencimizden hiçbiri hiçbir soruya yanıt verememiştir.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Yanıt vermiş de doğru mu değil?
YILDIRIM
KAYA (Devamla) Sıfır yanıt, 72 bin öğrenci. Tabii,
Kırşehir matematikte 1inci olmuş, onu da parantez içinde
söyleyeyim. Yabancı dilde 100.175 öğrenci sıfır
çekmiş. Şimdi, eğitimde, eğer gerçekten el birliğiyle,
parti ayrımı gözetmeksizin, birlikte üzerinde
tartışıp, birlikte üzerinde konuşup ciddi bir hat
çizemezsek çok şeyi kaybederiz. Ben bir eğitim emekçisiyim, 4+4+4
tartışılırken yani 60 ayda çocuklar okula gidebilir.
tartışması yapılırken, Parlamentoda, komisyonda
muhalefet partilerinin milletvekilleri dövüldü, Kızılay
Meydanında benim meslektaşlarım coplandı, benim
meslektaşlarıma biber gazı sıkıldı, benim
meslektaşlarıma tazyikli su sıkıldı. Ne istiyordu bu
öğretmenler? Biz eğitimciyiz, eğitimciler pedagojik formasyon
almıştır. Çocuk psikolojisinde ve pedagojisinde 60 ayı
dolduran çocuğun eğitim öğretime başlaması mümkün
değildir. dedik. Bunu siyaseten söylemedik, bunu bilimsel bir
bakış açısıyla söyledik ama dönemin Başbakanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan hem bize hem de 60 ayını
dolduran çocuğunu okula göndermeyen velilere bakın ne diyor: Bu
işe karşı bir kampanya var, 66 ay ve 4+4+4e karşı
bir kampanya. Bu 66 ay meselesinde gidip rapor alanları ben evlatlarına
ihanetle vasıflandırıyorum. Niye? Benim evladım geri
zekâlıdır. diyor. Yani iki ay mı senin evladını iyi
noktaya getirecek? Şimdi, bu sözü yedi yıl önce söyleyeceksiniz,
yedi yıl önce sizinle bu konuyu bilimsel olarak
tartışanları yok sayacaksınız,
susturacaksınız ama yedi yıl sonra yaklaşık 8 milyon
çocuk kayıp kuşak hâline gelecek. Bunun hesabını kim
verecek? Şimdi bu çocuklardan, bu çocukların ailelerinden kim özür
dileyecek? Elbette insanlar, siyasetçiler hatalarından döndüklerinde büyük
bir erdem göstermiş olurlar, biz bunu takdirle
karşılıyoruz. Biz yedi yıl önce söyledik, siz
yapmadınız, şimdi niye bunu getiriyorsunuz? demiyoruz,
demeyeceğiz. Ama bugün de şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Eğitimin
temel sorunları var. Eğitimin temel sorunları palyatif çözüm
önerileriyle çözülemez. Eğitimin sorununu çözmek istiyorsak eğer ilk
önce yapacağımız iş şu, bir: Kreş
çağına gelmiş çocuklarımıza kreş
olanaklarını yaratacağız. İki: Ana
sınıflarının hızla
yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.
Çünkü o dönem 60 ay deyip daha sonra 66 aya çıkarma gerekçesi,
çocukların kreş ihtiyacına yanıt veremedi, ana
sınıflarına yanıt veremedi, derslikler yetmiyordu,
öğretmen kadrosu yetmiyordu, bekleyen 460 bin öğretmeni de
atamıyorlar dolayısıyla Biz ne yapalım? Çocuğu annenin
kucağından alalım, okula gönderelim, anne ve babanın sesini
burada kesebilir miyiz? Olmaz, tutmaz, Biz çocuğumuzu, evimizden,
başımızdan savmak istemiyoruz, öğretmene çocuğumuzu
gönderdiğimizde öğretmenle çocuğumuzun sınıfta
birlikte ortak bir hayat kurmasını istiyoruz. Bunun için meseleye
buradan baktılar.
Sayın Millî Eğitim Bakanımız
Ziya Selçuk göreve başladığı ilk gün 1 milyon
öğretmene bir mektup gönderdi, dedi ki: Ben bir öğretmenim, sizden
biriyim, sizin sorunlarınızı biliyorum ve çözüm üreteceğim.
Çok iyi. Ben de bir öğretmendim, mektubu aldım, bir mektup
yazdım. 7 temel noktada öğretmenlerin sorunlarını,
yaşadığım sorunları anlattım. Bir: Ücretli
öğretmen diye bir uygulama olamaz, sözleşmeli öğretmen diye bir
uygulama olamaz. Anayasaya ve yasaya dayalı olarak her kurum yüzde 5ini
engelli çalıştırmak zorunda. Şu anda çalışamayan,
engelli olan ve mezun olmuş 1.200 öğretmen var, bunların
atamasını yapmıyorsun, eğer öğretmensen,
öğretmenleri de seviyorsan bunu yapacaksın. İki: Açlık
sınırının altında hizmet gören ücretli
öğretmenlerin ızdırabını bitireceksin yani onları
kadroya alacaksın. Üç: Devlet memurunun 657den doğan
haklarını yok etmeyeceksin, kadrolu çalışma haklarını
ellerinden almayacaksın. Sözleşmeli öğretmen diye bir uygulama
olmaz, eğer olsaydı sizden önceki iktidarlar da bunu yapardı.
Siz, 460 bin öğretmen birikmiş, öğretmeni göreve
başlatmıyorsunuz. Sayıştay bir rapor yayınladı.
Hoş, Sayıştay raporlarını bazen yok sayıyorsunuz,
görmezden geliyorsunuz ama Sayıştay Başkanını da Cumhurbaşkanı
atıyor. Sayıştayın raporunda 153 bin öğretmen
açığı var. deniliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, bu
rapordan sonra 20 bin öğretmen ataması yaptı, önümüzdeki
günlerde 20 bin öğretmen ataması daha yapacak. Varsayalım ki
Sayıştayın söylediği rakam doğru -bize göre
öğretmen açığı 280 bin- Sayıştayın raporuna
göre bile 111 bin öğretmen daha atamak zorundasınız.
Sayıştayın raporunu yok sayarak bu işleri yapma şansınız
yok. Eğer bunları yapmazsak yani ücretli öğretmeni ortadan
kaldırmazsak, sözleşmeli öğretmeni kadroya geçirmezsek
bunların eşleriyle, çocuklarıyla buluşmasını da
sağlayamayız.
Komisyonda çok tartıştık
Sözleşmeli öğretmenler meselesini 4+2den 3+1e getirelim. denildi,
bu tartışma yapıldı. Bu tartışma
yapılırken sadece Millî Eğitim çalışanları
değil, Diyanet İşlerindeki çalışanlar da getirildi,
Komisyonda hemfikir olduğumuz sağlık çalışanları
da benzer durumda olduğu için birlikte tartıştık ve sağlık
çalışanlarını da bu işe dâhil ettik. Orada 3+1de
Komisyon çoğunluğu ısrar etti, Milliyetçi Hareket Partisi ve
Adalet ve Kalkınma Partisi 3+1... Orada söyledik, burada kayıtlara
geçsin ve bizi izleyen öğretmenler de duysun diye bir kez daha söylüyorum:
3+1i dolduramamış olup -üç ayla, beş ayla, altı ayla-
eş durumundan dolayı ayrı devam edenler konusunda Komisyonda
konuştuğumuz çerçevede eşlerin birleştirilmesi konusunda
bir adım atmalıyız. Bu adımı öğretmenlerimiz
için, çocuklarımız için, ülkemizin geleceği için yapmalıyız.
Eşleri birbirinden ayırmak gerçekten hem onlara hem de
çocuklarına çok büyük haksızlık olur diye düşünüyorum.
Şimdi, yurtlar meselesi var. Yurtlar meselesi
de Millî Eğitim Bakanlığının denetiminden
çıkıyor. Deneyimli bir Bakanlık ama
arkadaşlarımızla karşılıklı
tartıştık, ikna edemedik. Şimdi altyapı yetersiz
olduğu için bir yıl sonra uygulamaya geçeceği söyleniyor. Yani
belli ki karşılıklı
tartıştığımızda birbirimizi anlıyor ve
sorunun çözümüne katkı sunuyoruz. Ama mülakatı kaldırma
konusunda Millî Eğitim Bakanı ne yapacak? Mülakat ne demek? KPSSde
95 puan almış, siz daha önceki atamada 50 puan vererek eliyorsunuz.
Allahtan reva mı bu? KPSSde 95 puan almışa açılan bir
mahkeme kararı var. Hukuku bu kadar yok saymayalım, bir gün hepimize
lazım olacak. Danıştay diyor ki: Mülakatta 3 puan
aşağı 3 puan yukarı verebilirsin, daha farklı
veremezsin. Ama bu uygulama bugüne kadar yapılmadı. Komisyonda Millî
Eğitim Bakanlığı temsilcileri bize KPSSde
aldıkları puanın aynısını mülakatta da
vereceğiz. diyorlar. Bu güzel, o zaman mülakat işlevsiz oluyor.
Mülakatı ne yapacağız, kaşına gözüne mi
bakacağız? O zaman gelin, mülakatı tümden kaldıralım.
Bu sorunun köklü çözümü bu olur. Buradan size bir zarar gelmez, artı
gelir. Dört yıl sonra bir seçim var, bugünden eğer bu adımları
atarsanız öğretmenler ve öğrencileri ve de velileri yeniden sizi
seçebilirler. Ama bugünden bu adımı atmazsanız öğretmenler
belalıdır, hangi partiden olduğuna bakmaz, kendi partisinden de
olsa kesinlikle dersini verir. Öğretmenin görevi ders vermek.
İstanbulda 130 bin öğretmen -ataması yapılmayan
öğretmen hariç, sözleşmeli, ücretli öğretmenler hariç- çok ciddi
olarak bizim karşımıza çıktılar. Ben sandık
başkanı olan öğretmenlerle görüştüm sandıkları
gezerken. Söyledikleri şu: Vekil vekil, burada geziyorsun, hani 3600 ek
gösterge, buna söz vermediniz mi? Evet verdik. Kim verdi? Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı meydanlarda söz verdi, Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı meydanlarda söz verdi, İYİ PARTİ
Genel Başkanı meydanlarda söz verdi, Halkların Demokratik
Partisi Genel Başkanı meydanlarda söz verdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı meydanlarda söz verdi. Peki, biz bu partilerin
temsilcileri değil miyiz? Gelin, 3600 ek göstergeyi çıkartalım
tüm kamu çalışanlarına. Niye çıkartmıyoruz? Biz teklif
ettik. Eğer bizim teklifimizle çıktığında bize
yazacağını düşünüyorsanız, Komisyonda da söyledim, biz
teklifimizi geri çekiyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisinin ve Milliyetçi
Hareket Partisinin teklifine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tam destek
vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Emeklilikte yaşa takılanlarda
yaşadığımızı yaşamayalım. Onların
da sorununu çözmek bizim boynumuzun borcu, söz verdik. Siyasetçi verdiği
sözün arkasında durandır. Eğer siyasetçi verdiği sözün
arkasında duramıyorsa, biz o zaman -Sayın Komisyon
Başkanımız 2023 vizyonunda açıkladıklarımız
var. dedi. Biz iki 100 günlük program açıklamasını da izledik.
Birinci 100 günde yapılmadı, ikinci 100 günde yapılmadı-
şimdi 2023te zaten biz iktidar olacağız, dolayısıyla
sizin söylediklerinizin gerisi kalmayacak, bunu yapacağız zaten. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sözleşmeli öğretmenler meselesi ortadan
kalkacak.
Mülakatla atamayı hep birlikte ortadan
kaldıralım.
Atanmayan öğretmenler Türkiyenin kanayan bir
yarasıdır, bu yarayı derhâl iyileştirelim.
Değerli
milletvekilleri, 15 Temmuz hain darbesi kim tarafından organize edildi?
FETÖ tarafından değil mi? FETÖnün örgütü içerisinde olanları
ihraç ettiniz, peki, EĞİTİM SEN,
EĞİTİM-İŞ, BİRLEŞİK KAMU-İŞ,
KESK ve bunlara bağlı olan kamu çalışanlarını
niye ihraç ettiniz? Bunlardan FETÖcü çıkmaz, bunlardan FETÖcü
bulamazsınız. Dolayısıyla o ihraçların tamamı
sendikal mücadeleye darbe vurmaktır. Bakın, ben size söyleyeyim: 12
Mart, öğretmen hareketinin en önemli örgütü olan Türkiye Öğretmenler
Sendikasını kapattı, Fakir Baykurtu yurt dışına
sürgüne gönderdi; öğretmen hareketi durmadı. Daha sonra, 12 Eylül
askerî darbesi gerçekleşti, TÖB-DERin kapısına kilit vurdunuz
ama öğretmen hareketi yine durmadı. Daha sonra, EĞİTİM
SENin kapısına kilit vurmaya çalışıyorsunuz, 28
Şubat süreci de bunu denedi, 12 Eylül denedi, 12 Mart denedi; hiçbir
darbenin aydınlanmanın önünde durma şansı yok. Biz
karanlığa karşı özgür ve demokratik bir Türkiye mücadelesi
veren gelenekten geliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, eğer bu süreçleri birlikte yöneteceksek, birlikte
bu yasaları tartışacaksak yapılması gereken şu
Daha
Kurtuluş Savaşı bitmemiş, cumhuriyet ilan edilmemiş,
Sakarya Meydan Savaşı devam ederken Ankarada öğretmenler
toplanıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk öğretmenler şûrasına
katılıyor. Cumhuriyeti ilan edeceğini kafasına koymuş
ama bir koşulla: Savaşı kazanacağım, cumhuriyeti ilan
edeceğim. diyor. Savaşı kazandı, cumhuriyeti ilan etti ama
eğitim sistemini öğretmenlerle tartışarak
gerçekleştirdi. Şimdi, Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu
cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Türkiye Büyük Millet
Meclisine düşen görev, öğretmenlerin sözünü dinlemektir, onlarla
birlikte bu süreci ortaklaştırmaktır. Bunlar yapılabilir
mi? Elbette yapılabilir. Mutlaka, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
öğretmenler arasında ayrıma son vereceğiz, birinci öncelik
bu; atanmayan öğretmen kalmayacak.
Grubumuz
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine öğretmenler kanunu teklifini verdik,
bu kanun teklifinin bir an önce gündeme gelmesini istiyoruz; komisyona getirme
çoğunluğumuz yok. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine
sesleniyorum: Lütfen, gelin -Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya
Selçuk da döne döne bu konularda söz verdi- Millî Eğitim Bakanının
verdiği şu sözleri hayata geçirelim.
İkinci
bir söz verdi, dedi ki: Özel okullara artık kaynak
aktarmayacağız. Bir yılda ne kadar kaynak
aktarılıyor, biliyor musunuz? 1 milyar 200 milyon lira kaynak
aktarılıyor. Özel okulu kurmuş muyum ben? Param yoksa
kurmayayım kardeşim. Devletin okuluna sahip çık. Cumhuriyet Halk
Partili belediyeler devletin okulunun badanasını yapmak zorunda
değil. Yapacağız, kreşi açacağız, etüt
merkezlerini açacağız, ana sınıflarını
açacağız. İşte, İstanbulun o zaman 60 kişilik,
70 kişilik sınıflarda eğitimde yaşadığı
drama son vereceğiz çünkü iktidar olduğumuz alanlarda bu
söylediklerimizi yapmazsak bizim kalbimiz kurusun. Biz, iktidar olduğumuz
belediyelerin tümünde bunları yapacağız. Mutlaka,
öğretmenler de diğer kamu çalışanları gibi 3600 ek
gösterge hakkına kavuşacaklar. Ücretli öğretmenlerin
dramına son vereceğiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun tamamlayın Sayın Kaya, buyurun.
YILDIRIM
KAYA (Devamla) Öğretmen yetiştiren kurumları yeniden
ayağa kaldıracağız. Öğretmen atamalarında, idareci
atamalarında liyakate önem vereceğiz, siyasete değil, liyakate.
Bunu, Cumhuriyet Halk Partili ve Millet İttifakının
kazandığı belediyelerde göreceksiniz. Kadro
atamalarımızın tamamı liyakate göre olacak, siyasete göre
olmayacak. Bunu takip edin. (CHP sıralarından alkışlar)
Biz,
ihraç edilen öğretmenleri, tıpkı benim gibi
Ben de 12 Eylül
darbesinde ihraç edildim, cezaevinde yattım ama daha sonra döndüm, hem
mesleğimi yaptım hem de kaybedilen haklarımın
tamamını faiziyle birlikte aldım. Devlete faiz ödetmeyin, faiz
haramdır, devlete faiz ödetmeyin. Gelin, bu ihraç ettiğiniz
öğretmenleri ve kamu çalışanlarını göreve
başlatın. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet,
sevgili dostlar, değerli arkadaşlarım; İstanbulda
İsmail Tarman Ortaokulu bir yasayla kapatıldı, imam-hatibe
dönüştürüldü.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun sözlerinizi bağlayın Sayın Kaya.
YILDIRIM
KAYA (Devamla) Bağlıyorum.
Yaklaşık
olarak bin iki yüz gündür veliler direnişte. 3 mahkeme kararı var.
Ben soru önergesi verdim, Sayın Millî Eğitim Bakanı bana
verdiği yanıtta Mahkeme kararı uygulandı. diyor.
Sayın Ziya Selçuk, mahkeme kararı uygulanmadı, hâlâ orası
öğrencisi olmayan bir imam-hatip olarak devam ediyor. Mahkeme
kararını uygulayın; hukuka isyan bayrağı açmayın.
Bu, devlete isyan bayrağı sayılır. Devlet hukukla
vardır, hukuka isyan bayrağı açılmaz.
Bir
de taşımalı eğitime son verin. Kırşehirin bir
kasabası vardı, beş yüz yıllık bir yerdi; Dulkadirli
kasabası. Beldeydi, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde beldelikten
köye dönüştürüldü. Şimdi, bu köyün okulu kapatılıyor, 17
köyün eğitim gören çocukları bir başka yere
taşınıyor. Beş yüz yıllık tarihi geçmişi
olan ve Adalet ve Kalkınma Partisinin en yüksek oy aldığı
bu beldeye bu zulümden de vazgeçin çünkü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi bağlamanız için son bir kez bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Kaya.
YILDIRIM
KAYA (Devamla)
eğer o okulu kapatırsanız beş yüz
yıllık tarihin kapısına kilit vurursunuz. Bunu size oy veren
seçmenler hak etmiyor, bunu eğitimde her dönem birinci noktada olan
Kırşehirin bir köyü hak etmiyor. Lütfen, hakkını teslim
edelim.
Önümüzdeki
yasama yılında da eğitime dair çok yasa teklifiyle
gelineceğe benziyor. Birlikte tartışarak eğitimin sorunlarını
birlikte çözebiliriz. Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine
sesleniyorum: Gelin, birlikte bir eğitim çalıştayı
düzenleyelim; paydaşlarıyla birlikte tartışalım,
onların önümüze koyacağı kararların altına hep
birlikte imza atalım. Hepimizin yolu açık olsun.
İnsan
beyni vatan toprağı kadar kutsaldır. Vatan toprağı
işgal edildiğinde nasıl mücadele etmişsek insan beyni
işgal edildiğinde de öyle mücadele edeceğiz.
Hepinize
saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaya.
Böylece,
teklifin tümü üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmış
oldu.
Şimdi,
şahıslar adına konuşmalara geçiyoruz.
İlk
söz Muğla Milletvekili Suat Özcana ait.
Buyurun
Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
SUAT
ÖZCAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum. Ben de Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili değerlendirmelerde
bulunacağım.
31
Martta yapılan İstanbul seçimi sonrasında hukuksuz olarak
mazbatası elinden alınan Sayın Ekrem İmamoğlunun 23
Haziranda -İstanbul halkımızın iradesiyle- yeniden
hakkının teslim edilmesinin güzelliğini yaşıyoruz. Bu,
bize, hepimize, bütün siyasi partilere, ülkemize iyilikler getirecektir ve ülke
siyasetini her açıdan yeniden gözden geçirme fırsatı verecektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu, burada hoşgörü,
sevgi, saygı, ötekileştirmeme, ayrıştırmama ve iş
birliği kültürünün bir sonucu gibi görünmektedir. Bunu, bu kültürü
geliştirebiliriz -bu kültürü ülkemizin yararına- her kanun
çıkarılırken iş birliğini artırabiliriz. Bu kanun
teklifi Komisyonda görüşülürken bunu bir anlamda gerçekleştirdik. Görüş
ve önerilerimizi orada tartıştık, olumlu bulduk ama
şimdilik bu kadar sonuç alabildik. Umarım önümüzdeki süreçte, kanun
tekliflerinin görüşülmesinde bu, hem komisyonlara hem de Genel Kurula
yansır beklentisi içindeyim.
Bu
kanun teklifi Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
tarafından Genel Kurula getirildi ve görüşlerimi de şöyle ifade
ediyorum: Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgu
olduğundan ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları
aynı anda içinde bulundurduğundan çok önemli ve ciddiye
alınması gereken en temel alandır.
Eğitim,
bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla
değişimi meydana getirme sürecidir ve 3 tane temel öğesi
vardır. Bunlar öğrenci, öğretmen ve program. Bunlar aynı
zamanda uyumlu bir süreci yaşamalıdır. Eğer uyumsuzluk
olursa ve yanlış adımlar, eksik adımlar atılırsa
eğitim, kısa süreli, orta süreli ve uzun süreli
yansımalarıyla bazen de telafisi olmayan bir süreci getirir.
Atatürkün
Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız,
şanlı, yüksek bir topluluk hâlinde yaşatır ya da esaret ve
sefalete terk eder. sözüyle eğitimin gücünü ve önemini, Atatürkün
eğitime verdiği önemi bir kez daha anlamış oluyoruz.
Tabii,
24 Haziran İsmail Hakkı Tonguçun ölüm yıl dönümü. Ülkemizde
karma eğitimi; yaparak, yaşayarak eğitimi; köyden gelişimin
gerekliliğini gösteren ve eğitimi oradan başlatan bir
anlayışı bize sağlaması dolayısıyla
İsmail Hakkı Tonguçu da saygıyla anıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet,
1inci maddede Gerçek ve tüzel kişiler tarafından yemekli ve
yemeksiz öğrenci yurtları ve buna benzer kurumlar açılması
ve işletilmesi ortaokul ve ortaöğrenim düzeyinde Millî Eğitim
Bakanlığının, yükseköğrenim düzeyinde Gençlik ve Spor
Bakanlığının iznine bağlıdır. İlgili
Bakanlıklar bu yurt ve kurumları tespit edecekleri esaslara göre
denetler. denilmektedir. Tabii, burada, uzun yıllardan beri Millî
Eğitim Bakanlığı bu konuda deneyim sahibi olmuştur;
Millî Eğitim Bakanlığı personelinin ve bu konudaki
eğitimcilerin Spor Bakanlığına verilmesi bazı
tereddütleri ortaya koymaktadır; çünkü denetim önemli bir iş,
denetimle beraber rehberlik de önemli bir iş.
Çocuklarımızın, ortaokul ve lise düzeyindeki
çocuklarımızın rehberlik anlamında çok önemli desteklere
ihtiyaçları vardır, bu konuda da bu rehberliği yapacak Millî
Eğitim Bakanlığıdır.
Ayrıca,
öğrenim yaşı konusunda ben de bir şeyler söylemek istiyorum
çünkü bir öğretmen olarak, emekli bir öğretmen olarak bu konuda benim
de deneyim ve tecrübelerim var. 72 ay Türk millî eğitim sisteminin uzun
yıllardan sonra belirlediği bir sınırdır, süreçtir. 72
aya gelindiğinde, çocuğun bilişsel, duyusal, motor gibi
becerilerinin gelişmesi nedeniyle
1inci sınıfa gelen çocuk
okuma yazmayla karşı karşıya geldiği anda eğer
yaşı küçük ise hem kendi baskı altında kalıyor hem
öğretmen baskı altında kalıyor hem de anne baba baskı altında
kalıyor. Hele hele şimdi velinin isteğiyle bir sene önce, bir
sene sonraya bırakılması da ayrı bir sakınca
getirecektir diyorum. Ben önümüzdeki süreçlerde bunun da
değişeceğine inanıyorum çünkü eğitim
paydaşlarıyla değerlendirildiğinde
yanlışları arındırırız. Öğretmen, veli,
uzmanlar ve hatta öğrencilerle birlikte eğitim
değerlendirilmelidir. O nedenle o bir sene önce, bir sene sonraki
tercihlerin de değiştirilmesinde yarar vardır diyorum. Çünkü
küçük yaşlarda okula başlatılan çocukların
kazandığı olumsuz davranışlar o çocukla beraber ölene
kadar devam edecektir, etmektedir. Temel beceriler 14 yaşına kadar,
14 yaşından önce edinilen beceriler ömür boyu sürmektedir. 14
yaşından sonraki beceriler, deneyimlerle geliştirilmedir sadece.
Bu anlamda -öğretmenlerimizden de görüş ne kadar alındı,
tam bilemiyoruz- öğretmenlerimizi mutlaka bu sürece dâhil etmemiz
gerekiyor. Sağlıklı kararlar, sağlıklı yeni bir
süreç oluşturulması için onların da görüşlerine
ihtiyacımız var.
Öğretmenler
arasında ayrıştırma durumu söz konusu sözleşmeli
ücretli gibi. Gönül ister ki -biz tabii bunu Komisyonda da istedik- hepsi
kadrolu olsun, böylelikle öğretmenler arasındaki ayrıma son
verilsin.
Atama
bekleyen bir sürü öğretmen var; sözleşmeli öğretmenlerden anne
baba ayrı yerlerde olanlar var, en çok da çocuklar mağdur olmakta. Bu
mağduriyetin en kısa zamanda giderilmesi gerekir.
Ve
yine, Meclisimize, bütün milletvekillerimize gelen öğretmen
arkadaşlarımız var. Hatta usta öğreticisinden,
fizyoterapistinden psikoloğuna, daha birçok alanda öğretmenler
atanmayı bekliyor, görev bekliyor. Zaten bu da -öğretmen
eksiklikleri- Sayıştay denetim raporlarında görülüyor.
Eksiğimiz var, bu eksiğin en kısa zamanda tamamlanması
gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın sözlerinizi Sayın Özcan.
SUAT
ÖZCAN (Devamla) Demokrasi, ideolojik ve düşünsel açıdan bütün
kimlikleri eşit gören bir rejim olmalıdır ki beklentimiz de
odur. Demokrasi, bireysel açıdan eğitim ve bilinç işidir
diyorum. Bu nedenle eğitime çok önem vermemiz gerekir, eğitimi
ciddiye almamız gerekir, eğitimle ilgili her kararı hep birlikte
vermemiz gerekir diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özcan.
Şahıslar
adına ikinci söz Sinop Milletvekili Nazım Mavişe ait.
Buyurun
Sayın Maviş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
NAZIM
MAVİŞ (Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun
teklifiyle ilgili şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle bir
kere daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, hemen, birkaç teşekkürü borç bildiğim için
onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle, bu teklifi
Komisyonumuza getirdiğimizde değerli görüşleriyle katkı
veren Komisyonumuzun çok kıymetli üyelerine teşekkür ediyorum. Genel
Kurulda da değerli görüşleriyle bu teklifimize katkı sunacak,
oylarıyla destek verecek olan bütün arkadaşlarımıza da
şimdiden teşekkür ediyorum. Ayrıca teklifin oluşum
sürecinde bizlerle kanaatlerini paylaşan çok değerli paydaşlara,
hem eğitimci paydaşlarımıza hem de diğer
paydaşlarımıza da huzurlarınızda teşekkür
ediyorum.
Tabii,
milletlerin istiklal ve istikbali eğitimle çok yakından ilgili.
Eğitim sadece bir politika meselesi değil, aynı zamanda -birçok
mütefekkirin de bizlerle paylaştığı gibi- bir dava
meselesi. Nurettin Topçunun meşhur Türkiyenin Maarif Davası
kitabı bu anlamda eğitimin ülke açısından, millet açısından
taşıdığı kıymet ve değeri bize çok iyi ifade
eden önemli metinlerden bir tanesidir.
Bugüne
kadar, on yedi yıllık iktidarımız döneminde eğitimle
ilgili çok iyi işler yaptık. Bir kere, okullarımızın
fiziki koşullarını iyileştirdik, derslik
sayısında çok önemli artışlar sağladık.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında çok
önemli gelişmeler sağladık, iktidara geldiğimizde 400 bin
civarında olan öğretmen sayısını 1 milyonlara
çıkardık. Eğitime erişimi herkes için eşit ve kolay
hâle getirdik; velilerimizin ve öğrencilerimizin üzerindeki mali yükleri,
eğitimin oluşturduğu mali yükleri, ücretsiz ders kitabı,
dershane düzenlemesi ve sağladığımız burs
imkânlarıyla azalttık ve hepsinden önemlisi de eğitimin
müfredatında çok ciddi bir demokratikleşmeye imza attık, eğitimdeki,
insan haklarına, demokrasiye ve vatandaşlık haklarına
aykırı olan içerikleri temizledik.
Şimdi,
önümüzde yeni bir vizyon var, 2023 Eğitim Vizyonu kamuoyuyla
paylaşıldı. Eğitim, hepimizin, bütün eğitimci
arkadaşlarımızın bildiği gibi çok dinamik bir süreç.
Ayrıca, içinde yaşadığımız çağ bütün
değişimlerin çok süratli ve hızlı
yaşandığı bir çağ. Dolayısıyla toplumun
dinamikleri, yaşanan değişim süreci ve yaşanan
değişimin dinamikleri dikkate almadan, eğitimi statik bir yaklaşım
olarak değerlendirmek çok yanlış olur. Eğitim, her zaman,
ihtiyaç duyulduğunda birtakım değişikliklerin
yapılması gereken bir alan, bunu da hepimizin bilmesi gerekir.
Dünyanın en önemli eğitim uygulamalarına sahip ülkelerinde bile,
Finlandiya başta olmak üzere, eğitimin standartları,
eğitimin kalitesi, eğitimle ilgili yaşanan sorunlar her gün
tartışılmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde de
eğitimle ilgili meselelerin tartışılması,
eğitimle ilgili ciddi bir sorun yaşadığımız
anlamı taşımamaktadır. Eğitimle ilgili meselelerin
tartışılması Ülkemizde eğitimin niteliğini daha
çok nasıl artırabiliriz? Eğitimi daha nitelikli bir noktaya
nasıl taşıyabiliriz? ihtiyacının bir
karşılığı olarak ortaya konulmaktadır.
Şunu
ifade etmek istiyorum: Elbette ki öğretmenlerimiz eğitimin temel
taşlarından bir tanesidir, hatta temelidir; dolayısıyla
eğitimin ana omurgasını öğretmenlerimiz
oluşturmaktadır. Eğitimde yapılacak bütün iyileştirme
çalışmalarında, öğretmen yetiştirme kuramlarında
ve öğretmenlerin meslek içi eğitimlerinde, meslek içi süreçlerinde de
öğretmenlerin niteliklerinin artırılması çok önem
taşımaktadır. Ancak şunu da hep birlikte
paylaşmamız lazım: Arkadaşlar, eğitim bir taraftan da
popülist politikalara kurban edilemeyecek kadar -en başta söylediğim
gibi- kıymetli bir süreçtir. Burada, son aldığımız
veriler itibarıyla baktığımızda, şu anda kamunun
öğretmen ihtiyacı, öğretmen açığı 92 bin
civarındadır. Ancak eğitim fakültelerinden mezun olmuş olan
eğitim fakültesi mezunu sayısı da 400-500 bin
civarındadır. Mesleki kabiliyetlerine çok saygı duyduğum ve
Komisyonda da eş güdüm içerisinde
çalıştığımız Yıldırım Kaya Bey
biraz önce bütün atanamayan öğretmen arkadaşlarımızın
kendilerinin iktidarında atanacağına dair çok umut verici,
pozitif bir şey söyledi ama bir taraftan da hayatın gerçekleriyle
bunları örtüştürerek planlamamız lazım.
Dolayısıyla bu açıdan, öğretmen
arkadaşlarımızın da taşıdıkları
eğitim standardı, niteliği ve taşıdıkları
bilinçle popülist politikalara karşı mesafeli
olacağını da zaten biliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, öbür taraftan, PISA, TIMSS ve LGS sınav sonuçları,
üniversite sınav sonuçları gibi hususlar her zaman Türkiyede
tartışılmış hususlardır. Ancak bunları
geçmiş yılların verileriyle
kıyasladığımızda, burada da önemli bir
başarı grafiğinin olduğu görülmektedir.
Şimdi,
bu kanun neler getiriyor, bir de ona bakalım isterseniz. Arkadaşlar,
bu kanun içerisindeki 1inci ve 5inci maddelerde yükseköğrenim
öğrenci yurtlarıyla ilgili iş ve işlemler Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinden Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğü bünyesine kaydırılıyor.
Şimdi,
yine, burada bazı arkadaşlarımız ifade ettiler; 7,5 milyon
üniversite öğrencisi var, dolayısıyla 7,5 milyon üniversite
öğrencisinin tamamına Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünü
barınma imkânı sağlaması gerektiğini ifade ettiler. Bakın,
arkadaşlar, evet, 7,5 milyon öğrencimiz var bizim, üniversite
öğrencimiz var ancak bunun 4 milyonu açık öğretim fakültelerinde
yani yaygın eğitimde okumaktadır. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğünün başarısını ya da yerleştirmede
barınma ihtiyaçlarını karşılamadaki
başarısını kıyaslayacağımız yer kendisine
başvuran öğrencilerin ne kadarına barınma imkânı
sağladığıyla ilgilidir. Buradan
baktığımızda, Kredi ve Yurtlar Kurumuna son yılda
yapılan başvuru 427.148ken 381.837si yurtlara kabul edilmiş,
böylelikle, başvuran öğrencilerin yüzde 89una barınma imkânı
sağlanmıştır. Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel
Müdürlüğünün bugüne kadar elde etmiş olduğu, uzun yıllar
boyunca elde etmiş olduğu başarı, elde etmiş
olduğu tecrübeyle birlikte zaten Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesindeyken
Biliyorsunuz, yükseköğrenim
öğrenci yurtları YURTKUR adı altında Millî Eğitim
Bakanlığına bağlıyken Millî Eğitim
Bakanlığından çıkarılmak suretiyle
Başbakanlığa geçmiş, sonra da müstakil bir başkanlığa
dönüştürülmüştü. Zaten, o zaman da yükseköğrenim
öğrencilerinin yurtlarıyla ilgili bütün iş ve işlemler
YURTKUR üzerinden yapılıyordu. Dolayısıyla, burada bir yeni
düzenlemeden ziyade YURTKUR diye başlayan o süreçteki yetki ve
sorumlulukları yeniden Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne, asli
kurumuna geri çeviriyoruz.
Okula
başlama yaşıyla ilgili de şunu ifade etmem lazım:
Burada aslında bir taraftan da bir zorunlulukla karşı
karşıyayız, o zorunluluk da şu arkadaşlar: 2023
Eğitim Vizyonunda, biliyorsunuz, okul öncesi eğitimin zorunlu
eğitime dönüştürülme hedefi ortaya konuldu ve şu anda da 5
yaş öğrencilerinin yüzde 84ü okul öncesi eğitime devam ediyor.
Dolayısıyla, buradan kaynaklanan bir zorunluluk, uygulamada
karşılaşılan birtakım problemler ve sınıf
içerisinde okula başlama yaşı açısından doğan
yaş farklılıklarının oluşturduğu muhtemel
akran zorbalığı gibi uygulamalar da dikkate alınarak 69 aya
çıkarılmış ancak burada da öğrencilerin kendi
kişisel öğrenme kabiliyetlerini de hesaba katarak bir esneklik
oluşturulmuş bulunuyor.
Sözleşmeli
öğretmenlerimizle ilgili hususu yine Millî Eğitim Komisyonumuz olarak
birlikte tartışmıştık, o zaman 4+2 olarak
kararlaştırmıştık. Arkadaşlar, bizim bu konudaki
ihtiyacımız belli. Türkiye'nin dezavantajlı bazı bölgelerinde
ortalama on bir ayı aşmayan öğretmen süresi var yani bir
öğretmeni gönderiyoruz, on bir ayı aşmadan, maksimum on bir ay
içerisinde yer değişikliği söz konusu oluyor.
MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Lojman yapın, ek ücret verin,
başka yolları var.
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) Dolayısıyla, ülkemizin bazı
bölgelerindeki eğitimin niteliğini stabil hâle getirebilmek,
kalıcı hâle getirebilmek ve bazı dezavantajlı bölgelerde
öğretmen hareketliliğini engelleyebilmek için bu kanun teklifi hep
birlikte tartışılarak getirilmişti. Şimdi, 4+4+4
kademe sistemi de hesaba katılmak suretiyle 4+2 yerine 3+1 getirilmiş
oldu. Bununla birlikte, 4+2de dördüncü yılın sonunda kadro,
altıncı yılın sonunda da tayin hakkı kazanan aynı
statüdeki personelimize, Diyanet İşleri
Başkanlığındaki ve Sağlık
Bakanlığındaki personelimize de bu vesileyle aynı hak
sağlanmış oldu.
Mesleki
eğitimle ilgili burada düzenlemeler var. Tabii, mesleki eğitim bizim
en çok tartışmamız gereken, üzerine en çok kafa yormamız
gereken alanlardan bir tanesi. Ülkemizin ekonomisiyle ilgili, ülkemizin temel
ihtiyaçlarıyla ilgili temel alanlardan bir tanesi. Bu konuda da 2016
yılında hep birlikte bir yasa çıkardık -yine Komisyonumuzda
tartıştığımız bir yasaydı- ve
çıkardığımız yasa ile başka kanunlarda ilgili maddeleri
uyumlu hâle getirmek, burada bir uyumlaştırma
çalışması yapmak üzere bir düzenleme yapılıyor.
Burada
şunu ifade edeyim, yanlış bazı bilgiler
paylaşıldı. Birinci paylaşmam gereken husus şu:
Mesleki eğitim merkezleri, arkadaşlar, şu anda
çıraklık eğitimiyle ilgili çok önemli bir fonksiyon icra ediyor.
Ancak mesleki eğitimle ilgili, özellikle organize sanayi bölgelerinin ve
özel sektörün ihtiyaçları da dikkate alınarak, başka eğitim
kademelerinde olduğu gibi mesleki eğitim merkezlerinde de hem
OSBlerimizin hem de özel sektörün bu alanda da okullaşmasına imkân
tanıyan bir düzenleme var.
Şimdi,
bunu çocuk işçiliğiyle ve buralara yapılacak özel öğretim
teşvikleriyle ilişkilendirerek eleştiren
arkadaşlarımız oldu. Şunu ifade etmem gerekiyor: Bir kere,
zaten, bunlar öğrenci vasfını taşıyan
arkadaşlarımız olduğu için çocuk işçiliğiyle bunu
ilişkilendirmek doğru değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Maviş.
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) - Kaldı ki ILO sözleşmeleriyle de kendimizi
bağladığımız için böyle bir durum hiçbir biçimde söz
konusu olamaz.
Ayrıca,
mesleki eğitim merkezlerine özel eğitim, özel öğretim
desteğinden söz edildi. Arkadaşlar, 2019-2020 eğitim
öğretim sezonunda, belki dikkatli takip edememiş olabilirsiniz, özel
öğretim desteği Millî Eğitim Bakanlığımız
tarafından hiçbir özel kuruma verilmeyecek. Kaldı ki mesleki
eğitim merkezleri de özel öğretim desteğinin kapsamı
dışında olan kuruluşlardı, bu bilgileri tashih etme
ihtiyacı duydum.
Özel
Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü
aracılığıyla bütün özel öğretim kurumlarımız
hangi standartlarda, hangi sıklıkta ve hangi titizlikte denetime tabi
tutuluyor ise mesleki eğitim merkezleri de aynı sıklıkta
aynı titizlikte denetime tabi tutuluyor.
Aynı
şekilde özel mesleki eğitim kursları da hiç kimsenin
kuşkusu olmasın ki aynı titizlik, disiplin ve kararlılıkla
denetime tabi tutulacak.
İSMAİL
KONCUK (Adana) Kaç tane müfettişiniz kaldı elinizde Nazım Bey?
Müfettiş bırakmadınız. Müfettiş kaldı mı
bakanlıkta?
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) Ben, Komisyonda teklifimize destek veren bütün
milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, İsmail
Koncuk da dâhil olmak üzere. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bağlayın sözlerinizi Sayın Maviş, buyurun.
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) Genel Kurulda da teklifimize destek verecek olan
bütün milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Şunu
da ifade etmek istiyorum müsaadenizle Sayın Başkan.
Arkadaşlar,
çok güzel bir müzakere yöntemiyle Komisyonda bunları
tartıştık. Tabii ki kanunların oluşum süreçlerini
hepimiz biliyoruz. Teklifler ilk geldiği hâliyle Genel Kuruldan
çıkmıyor. Teklifler, teklif sahibi olan arkadaşın
paydaşlarla yaptığı müzakereler de, teklif veren diğer
arkadaşlarıyla birlikte yaptığı müzakerelerde bir
şekil alıyor. Komisyona geliyor, muhalefetimizin çok değerli katkıları,
verdikleri önergelerle yeni bir şekil alıyor, Genel Kurula geliyor,
başka bir şekil alıyor. İşte demokrasinin gücü budur,
işte müzakerenin gücü budur, işte tekliflerde müzakere, uzlaşma
ve birlikte oydaşmanın gücü budur.
Ben,
bu anlamda, bu müzakere sürecine katkısı olan bütün milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, teklifin kabul edilmesi
durumunda hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Maviş.
ŞENOL
SUNAT (Ankara) Önergeler kabul ediliyor mu Sayın Başkan? Bir söyle
Allah aşkına!
BAŞKAN
Sayın Özel
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sinop Milletvekili
Nazım Mavişin 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Sayın Mavişin, tabii,
Komisyon çalışmalarına teşekkür eden nazik üslubu bir yana
-ona biz de teşekkür ederiz- ama çok kabul edemeyeceğimiz ifadeler
var konuşmasının içinde.
Atanamayan
öğretmenlerle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin vaadine popülist bir
yaklaşım diyor. Çocuklarımız okuyorlar, büyüyorlar, meslek
seçiyorlar. Öğretmenlik en kutsal meslek. diye hep bir ağızdan
söyleyeceksiniz, onların okuyacağı okulları ihtiyaç
gözetimiyle bir denge kurmadan açacaksınız, çocuklarımız
öğretmen olacak, sonra onları atamayacaksınız,
atarız diyene de popülist yaklaşım diyeceksiniz, bu kabul
edilebilir bir durum değil. Bir kere, bu söylemin derhâl düzeltilmesi gerekiyor.
İkincisi,
bu Meclis adına denetim yapan Sayıştay var. Biz de denetim
görevimizi halk adına yapıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayıştay diyor ki 153 bin öğretmen
ihtiyacı var. 40 bin öğretmen atanacağı söyleniyor. En
basit çıkarma hesabıyla 113 bin ama sayın hatip diyor ki: 90
bin kaldı. O 23 bini nasıl ortadan kaldırıyorsunuz? 23 bin
öğretmen bu. Kaldı ki bugün Türkiyede atanamayan 400 bin
öğretmen varken
Bunu yaratan da iktidarınızın
yanlış politikalarıdır. Atanamayan öğretmen sorununu
yaratan sizlersiniz. Şimdi çıkmış bir de burada, zaten
Sayıştayın bile 153 bin ihtiyaç olduğunu söylediği
yerde 40 bin atamayı bir marifet gibi göstermek kabul edilebilir bir
yaklaşım değil.
Popülizm
demenize biz çok alışkınız. Ekrem İmamoğlu 200
bin istihdam dediğinde İş bulmak senin işin mi?
diyenler, Biz 500 bin istihdam yaratacağız. deme noktasına
gelmişlerdi seçimi kaybettiklerini görünce.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, bağlayın sözlerinizi Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ekrem İmamoğlunun yüzde 40 su indirimine Kimin
parasını kime veriyorsun?, 85 liralık abonman indirimini 40
liraya düşürme vaadine Kimin parasından yapacaksın? diyenler,
daha sonra Efendim, biz de vadettik, bizim önergede o oldu. noktasına
gelmişlerdi. İstanbulda geçen ay 80 lira gelen su faturası
bugün 48 lira geliyorsa bunu İstanbullu görüyor da, biliyor da, orada son
derece de memnun. Kaynak nasıl bulundu? Atanamayan öğretmeni
nasıl atayacaksın? İstanbulun başına Ekrem
İmamoğlunu getirdik, on altı günde 85 liralık paso
nasıl 40 liraya düştüyse, pide 1 liradan satıldıysa, 100
liralık su faturası 60 lira olduysa, israfın ve peşkeşin
önüne geçerek nasıl kaynak yaratıldıysa Cumhuriyet Halk Partisi
bu konuda da son derece vaadinin arkasındadır, ayakları yere
basmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) En geç 2023 yılında da bu öğretmenleri atamak
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında mümkün olacaktır, bunu
milletimiz görmüştür. Öğretmenlere bunu müjdeliyoruz. Bundan
rahatsızlık duymak, buna popülizm demek, mensubu olduğu bir
meslek dalına karşı hiç doğru bir ifade
olmamıştır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özel.
İSMAİL
KONCUK (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
- İç Tüzük 60a göre söz talebi var, onu
karşılayacağım.
Sayın
Koncuk, buyurun.
56.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Atanamayan
öğretmen ifadesinin yanlış olduğuna ve Sinop Milletvekili
Nazım Mavişin 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL
KONCUK (Adana) Efendim, teşekkür ediyorum.
Öncelikle
bir yanlış ifadeyi düzelteyim: Atanamayan öğretmen değil
ataması yapılmayan öğretmenler. Zaman zaman bazı
milletvekillerimiz bu tabiri yanlış kullanıyorlar. Ataması
yapılmayan öğretmenler çünkü bunlar atanabilecek her türlü şartı
haiz öğretmenler, atanamamak gibi bir durum söz konusu değil.
Şimdi,
Sayın Maviş dedi ki: Biz, diğer kurumlarda nasıl
yapıyorsak bu okullarda derinlemesine denetimi yapacağız.
Sayın Vekilim Halil Etyemez de alkışladı. Hâlbuki kendisi
müfettiş kökenli bir milletvekilimizdir, yıllarca da birlikte
sendikacılık yaptık. Millî Eğitim
Bakanlığında şu anda 450 civarında Bakanlık
müfettişi kaldı. Yani denetimi böyle, bu sayıyla yapabilmek
mümkün değil ve diğer müfettişlerimizin de soruşturma,
denetleme yapma yetkisi kanunen ellerinde kaldı ve bir köşede
atıl vaziyette duruyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL
KONCUK (Adana) Bir dakika daha
BAŞKAN
Usulden değil ama bir dakika daha süre vereyim ama son kez.
Buyurun.
İSMAİL
KONCUK (Adana) Onun için bu müfettişlerimiz de atıl vaziyette
duruyorlar. Gerçi bazı görevler veriliyor ama kanuna uygun değil,
aykırı olarak veriliyor. Sayın Bakan Yardımcım da bunu
teyit edecektir çünkü kanunda bunlara soruşturma görevi verilmeyeceği
ifade ediliyor.
Bir
de 460 bin öğretmen ataması tribünlere oynamak olarak lanse edildi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 2002de, muhalefet partisi
genel başkanı olduğu dönemde 72 bin öğretmeni bunlar
atamayı beceremedi. diye bir ifadesi var, Biz iktidarımızda
hepsini atayacağız. demişti. Kulakları çınlasın,
72 binden 460 bine çıktı ataması yapılmayan öğretmen
sayısı. Demek ki popülizm o tarihte yapılmış. E,
şimdi yapılana da popülizm demeyeceğiz. 460 bin öğretmeni
atama iradesinin Türkiye Cumhuriyeti devletinde olduğuna inanıyorum,
yeter ki gençlerimize yönelik öncelikli projeler yapabilme
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Koncuk.
Sayın
Ok, sizin de 60a göre söz talebiniz var ama bir dakika lütfen
Buyurun.
57.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
bakanlıklarda adalet için, hukuk için mülakat sınavlarının
kaldırılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL
OK (Balıkesir) Öncelikle, gerçekten yürekleri dağlayan bir konuya
değinmek istiyorum. Dün FETÖ soruları çalarak gençlerimizin
geleceğini karartıyordu, bugün de sözlü mülakat adı
altında maalesef hak ettiği hâlde atanamayan... Bir başka
ifadeyle, kendisinden çok düşük puan alanların, mülakatlarda çok
yüksek puanlarla atandığının onlarca şahidi var.
Dolayısıyla, bu mülakatların sadece Millî Eğitim
Bakanlığında değil, bütün bakanlıklarda, kurumlarda
kaldırılmasını gençlerimiz ve onların aileleri
adına adalet için, hukuk için talep ediyorum; vicdan sahibi olan herkese
sesleniyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963)
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN
- Değerli milletvekilleri, sisteme giren milletvekili
bulunmadığından soru-cevap işlemi
yapılmayacaktır.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN
- Teklifin tümü üzerindeki görüşmeleri tamamladık ama Sayın
İşlerin söz talebi var.
Buyurun
Sayın İşler.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Emrullah İşlerin, üniversiteleşme
oranının artması neticesinde öğretmenlik yapabilecek
üniversite mezunu sayısının yüz binlerle ifade edildiğine
ilişkin açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Burada
katkı veren bütün vekillere teşekkürlerimi sunuyorum yalnız bir
iki hususun açıklanması gerekiyor. Sayın Maviş kürsüden
rakam verdi, bu rakam Millî Eğitim Bakanlığı
yetkililerinden alınan resmî rakam; 92 bin öğretmen ihtiyacı
var, bunun 20 bininin de bu yıl ataması yapılacak biliyorsunuz.
Malumunuz,
üniversiteleşme oranı son yıllarda çok arttı Türkiyede.
Bunun neticesinde öğretmenlik yapabilecek üniversite mezunu
sayısı yüz binlerle ifade ediliyor. Sayın Maviş de
Sayın Kayanın Bütün hepsini atayacağız. sözüne binaen o
konuşmasını yaptı. Gönül ister ki üniversite mezunu bütün
vatandaşlarımızı -ziraatçilerimizi, mühendislerimizi,
öğretmenlerimizi- hepsini devlette öyle bir imkân olsa da kadroya geçirsek
ama böyle bir imkân olmadığını sizler de biliyorsunuz.
Sayıştayın
görevi, benim bildiğim, mali denetleme yapmaktır. Sayıştay
herhangi bir kurumda kaç kişi istihdam edileceğini belirlemez.
Eğer öyle bir rakam ifade ettiyse o da geçmiş yıllara ait olabilir
diye düşünüyorum. O konunun da Genel Kurula bilgisini sunuyorum.
Bugüne
kadar da 2002 yılından itibaren, değerli milletvekilleri,
631.650 öğretmenin ataması yapılmıştır. Bu rakama
bu yıl yapacağımız atamayı da eklediğimiz zaman
20 bin ilave etmemiz gerekiyor.
Bir
husus da şu var: Bu görüştüğümüz kanun teklifiyle 4+2yi 3+1e
indirerek aslında bir yerde sözleşmeli öğretmenlik meselesini
zaten gündemden çıkarıyoruz. Ülkenin ihtiyacına binaen, ülkenin
doğusunda, güneydoğusunda öğretmensiz okul kalmasın,
öğrenci kalmasın diye, velilerin şikâyetlerine bir cevap olarak,
Bakanlık ihtiyaca binaen bu kadro karşılığı
sözleşmeli uygulamasını başlattı.
Dolayısıyla şu an 4+2, bu yasayı geçirdiğimiz zaman
3+1 neticesinde, aslında öğretmenlerimiz zaten kadroya geçecek.
Bunu da bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum.
Tekrar katkılarınızdan dolayı
teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İşler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sadece tutanağa geçsin:
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Burada bir rakamda çelişki varsa
kendi adına, Meclis adına denetim yapan Sayıştayın
rakamına bakılır; Bakanın dediğine, teknisyen
bakanın söylediğine, oradan verilen bilgi notuna bakılmaz.
Sayıştay, bu yüce Meclis adına denetlemiş, verdiği
rakam 153 bin; 40 bini düştüğünüzde kalıyor 113 bin; 90 bin
rakamıyla arasında 23 bin fark var. Biz Sayıştaya
inanırız kardeşim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.06
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1963) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN
90 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde
başka bir konu bulunmadığından, alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 26 Haziran Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.09
X.- KOMİSYONLAR BÜLTENİ
1.- 01/07/2018-31/12/2018 tarihleri arasında
komisyonlara gelen, komisyonlardan çıkan ve 31/12/2018 tarihinde
komisyonlarda bulunan kanun hükmünde kararnameler, Cumhurbaşkanı
teklifleri, milletvekili teklifleri ve tezkereler (x)