,
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
95inci
Birleşim
27
Haziran 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili
Emine Zeybekin, 28 Haziran İzmitin düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, 20 Mart Acıpayam depremi nedeniyle
vatandaşların yaşadığı sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, 23 Haziran İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun
demokrasi açısından değerlendirmesinin yapılmasına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, 26-30 Haziran Özel Güvenlik Görevlileri Haftasına
ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, İŞKURun üniversite öğrencilerine
yönelik Sosyal Çalışma Programına ilişkin
açıklaması
3.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya ilinin sorunlarına ve Belki zulüm
bizdense ben bizden değilim. sözü vesileyle Rachel Corrieyi
andığına ilişkin açıklaması
4.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 2019 yılı sonuna kadar 31 Mart ve 23
Haziran seçimleri öncesinde olduğu gibi akaryakıta gelen
zamların ÖTVden karşılanmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
5.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ili Perilikaya Mahallesi Abdulkadir Yüksel
Devlet Hastanesiyle ilgili basında yer alan haberlere ve 27 Haziran
Gaziantep Üniversitesinin kuruluşunun 32nci yıl dönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, işçinin, çiftçinin ve emeklinin alım gücünün
düşmesinden etkilenen esnafın sorunlarının giderilebilmesi
için düzenlemeler yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Zeytin Dalı Herekâtı bölgesinde şehit düşen
Uzman Onbaşı Mikail Candana Allahtan rahmet dilediğine ve
Mikâil Candan adının Bağlıkaya beldesindeki ilköğretim
okuluna verilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 2 Temmuz Sivas Madımak
katliamının 26ncı yıl dönümü vesilesiyle Madımak
Otelinin ibret müzesi olmasını Alevilerin ve katliam
mağdurlarının talep ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, 6000 sayılı Kanun
uyarınca sivil memurluğa geçirilerek sivil memur statüsünde emekli
edilen uzman erbaşların mağduriyitenin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, herkesi milyonlarca uğur
böceğini barındırarak doğa turizmi açısından
dikkatleri üzerine çeken Uludaz Tepesini görmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
11.- Kahramanmaraş Milletvekili
Sefer Aycanın, üniversite mezunu gençlerin KYK borçlarını
ödeyebilmesi için faiz yükünden kurtarılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
12.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Basın Kartı Yönetmeliğinin
basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamanın aracı
hâline getirildiğine ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, İSMEKte part-time çalışan
öğretmenlerin sözleşmesinin yenilenmediğine ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde derebeylik kuranları uyardıklarına
ilişkin açıklaması
14.- Hatay Milletvekili
Sabahat Özgürsoy Çelikin, Fatihten sonra ikinci sondaj gemisi Yavuzu
Akdenize göreve uğurlamanın gururunu yaşadıklarına
ilişkin açıklaması
15.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
10 Nisan 2019 tarihinde Ordu ilinde gerçekleştirilen Fındık
Çalıştayında verdiği sözleri tutmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
16.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, olumsuz iklim
koşullarının tarımsal üretimde verimliliğin
düşmesine sebep olduğuna ve Antep fıstığı
üreticisinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Trabzon Milletvekili
Bahar Ayvazoğlunun, şehit Eren Bülbül'ün anısına THYnin
rüya uçağına "Maçka" isminin verildiğine ilişkin
açıklaması
18.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Hakkın rahmetine kavuşan Nihat Çetinkayaya
Allahtan rahmet dilediğine ve şehit Eren Bülbül'ün anısına
THYnin rüya uçağına "Maçka" isminin verildiğine
ilişkin açıklaması
19.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Kömür beldesinde
bulunan lise binasının yetersizliği nedeniyle yaşanan
mağduriyetin giderilebilmesi için Millî Eğitim
Bakanlığı ile Adıyaman Valiliğini göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
20.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, 10 Ekim Ankara Garı katliamında
yaşamını yitirenler adına yapılan anıtın
saldırıya uğradığına, katillerin ve onları
koruyanların hesap vermekten kurtulamayacağına ilişkin
açıklaması
21.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, seçim zamanında verilen sözlerin tutularak
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının
mağdur edilmemesi gerektiğine ve Belediyeyi iflas noktasına
getiren yönetimi kınadığına ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, TRTnin eşit mesafede
yayın yapabilmesi, herkese söz hakkı tanıyabilmesi ve Türk
milletinin hassasiyetlerine ihtimam gösterecek ciddiyeti
taşıyabilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Türkiye'nin egemenlik haklarına yönelik
saldırılar ile siyasi oyunların olduğuna, Doğu Akdenizde
Türkiyenin ve Kıbrıs Türklerinin haklarının yok
sayılmaya çalışıldığına, Bahreynde
gerçekleştirilen yüzyılın anlaşması olarak ifade
edilen planın Filistinlilerin ve Filistin yönetiminin
dışında yürütüldüğüne ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, Türkiyede milyonlarca insanın açlık ve
yoksulluk sınırı altında yaşadığına,
dünya Türkiye'deki ekonomik krizi konuşurken Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrakın verecek cevabının olmadığına,
Urfanın operasyon merkezi hâline getirildiğine, işkenceci ve
baskıcı mantığın uygulamaları sürdüğü
müddetçe ne ekonomik krizin aşılabileceğine ne siyasi alanda
demokratikleşmenin gerçekleştirilebileceğine ne de hukukun
üstünlüğünün sağlanabileceğine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 27 Haziran Ceyhan depreminin 21inci yıl dönümüne,
Parlamentonun inisiyatif alarak başta İstanbul olmak üzere tüm
Türkiyede depreme karşı hazırlıkların
yapılması gerektiğine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
İstanbul İttifakı olarak 28 Haziran Cuma günü hâkim
karşısına çıkacak olan CHP İstanbul İl
Başkanı Canan Kaftancıoğluna sahip çıkacaklarına
ilişkin açıklaması
26.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Ankara Emniyet Müdürlüğünde cebir ve darbın
yaşandığına dair herhangi bir izin
olmadığının doktor raporlarında belirtildiğine ve
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan
Çavuşoğlunun konuyla ilgili bilgilendirme toplantısı
yapacağına, İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşlerin, Adana Milletvekili İsmail Koncukun 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Düzce ili Akçakoca ilçesinde 28-30 Haziran tarihleri
arasında yapılacak olan 17nci Kültür, Turizm ve Fındık
Festivaline ilişkin açıklaması
29.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, Adana Büyükşehir Belediyesinde çalışan
personelin sözleşmesinin feshedileceği iddialarına ilişkin
açıklaması
30.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, yanlış politikalar nedeniyle dibe vuran
sağlık ve sigorta sisteminin hizmet, kalite, süreklilik ve verimlilik
temelinde yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
31.- Balıkesir
Milletvekili Yavuz Subaşının, Balıkesir Milletvekili
İsmail Okun Genel Kurulu yanlış bilgilendirdiğine
ilişkin açıklaması
32.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Tarım ve Orman
Bakanlığına bağlı olarak çalışan orman
işçilerinin bütçe olmadığı gerekçesiyle işsiz
bırakıldığına ilişkin açıklaması
33.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 27 Haziran Sözcü gazetesinin kuruluşunun 12nci
yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
34.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, TRT Genel Müdürü İbrahim Erenin MİT
Müsteşarı yapılmasını önerdiğine ilişkin
açıklaması
35.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, Polis Akademisinin
yayımladığı Dünyada ve Türkiye'de Kadın Cinayetleri,
Verileri ve Analizler adlı rapora ilişkin açıklaması
36.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Iğdır Valiliğine bağlı
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Geri Gönderme Merkezinde ortaya
çıkan verem vakalarıyla ilgili Iğdır halkının
açıklama yapılmasını beklediğine ilişkin
açıklaması
37.- Şanlıurfa
Milletvekili Ömer Öcalanın, Şanlıurfa ili Bozova ilçesi
Yaslıca Mahallesinde husumetli aileler arasında çıkan
silahlı kavgada can kaybı yaşandığına,
vatandaşların elindeki silahların toplatılması ve
heyelan nedeniyle kapanan Birecik-Halfeti yolunun açılarak
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- Aksaray Milletvekili
Ramazan Kaşlının, Zeytin Dalı Herekâtı bölgesinde
şehit düşen Uzman Onbaşı Mikail Candana Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
39.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, kamudaki sözleşmeli 4/Bliler ile ücretli öğretmenlerin
kadro beklediğine ilişkin açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, glikoz şurubundan sahte bal üretiminin had
safhaya ulaştığına, çıkarılacak mevzuatla
sıkı denetimin sağlanarak doğal bal üretiminin teşvik
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
42.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı Halk
Ekmek AŞde yaşanan skandala ve yolsuzluk yapanların hukuken
bedelini ödemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 27 Haziran eczacı Neşe Gülersoyu şehit
edilişinin 40ıncı yılında rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
44.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun
görüşülmekte olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, kırmızı bültenle
aranan kişiye TRTnin mikrofon uzatamayacağına ve konunun
takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
49.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
50.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve devletin kurumlarına itibarı örselememek
gerektiğine ilişkin açıklaması
51.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, ülkenin ihtiyacının barışı
tesis etmek ve demokratik anayasa yapmak olduğuna ilişkin
açıklaması
52.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, hatırlatılacak, söylenilecek ve ortalama ahlaktaki bir
siyasetin utanacağı çok şey olduğuna ilişkin
açıklaması
53.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, inanmadığı hiçbir şeyi söylemediğine ve
önemli olanın beyan olduğuna ilişkin açıklaması
54.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
55.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 25 Haziran eczacı Cemil Çöllüyü şehit
edilişinin 40ıncı yıl dönümünde, 27 Mayıs eski Gümrük
ve Tekel Bakanı Gün Sazakı şehit edilişinin 39uncu yıl
dönümünde ve görevleri başında saldırıya uğrayarak
şehit edilen MHP il, ilçe ve belediye başkanlarını rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
56.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, tematik liselerin kurulup
kurulmayacağını ve Gaziantep ilinde de kurulmasının
düşünülüp düşünülmediğini Millî Eğitim
Bakanlığı yetkililerinden öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
57.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, ekonomik kriz nedeniyle Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinde kesintiler yapılırken,
öğretmenler atama beklerken, çocuklar kaynak yetersizliği nedeniyle
kaliteli eğitim alamazken misyonerlik faaliyetleri, emperyalist hayaller
için mi para harcandığını öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
58.- Antalya Milletvekili
Feridun Bahşinin, Hakkın rahmetine kavuşan ülkücü hareketin
yolbaşçılarından Nihat Çetinkayaya Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
59.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, yurttaşlarımızın insanca
yaşayabildiği, emeğinin
karşılığını alabildiği ekonomik yapı
için adımlar atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
60.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Balıkesir Milletvekili İsmail Okun görüşülmekte olan
90 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
61.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın görüşülmekte
olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
63.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın görüşülmekte olan 90 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili oyunun rengini belli etmek üzere aleyhte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, standardı tutturmak ve
itirazları önlemek amacıyla belirlediği konuşma sürelerine
uyulması konusunda grup başkan vekillerinden anlayış
beklediğine ilişkin konuşması
VI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Sinop Milletvekili
Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 90)
27 Haziran 2019 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, İzmitin
kurtuluşu münasebetiyle konuşma yapmak isteyen Kocaeli Milletvekili
Emine Zeybeke aittir.
Buyurun Sayın Zeybek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kocaeli Milletvekili Emine Zeybekin, 28 Haziran İzmitin düşman
işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
EMİNE ZEYBEK (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Haziran İzmitin düşman
işgalinden kurtuluşu hakkında söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve bizi izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği
yapan ilimiz, Orhan Gazi zamanında ünlü Türk komutanlarımızdan
biri olan Akça Koca tarafından fethedilmiştir. Mondros Mütarekesinin
ardından İngilizler İstanbulu işgal ettikten kısa bir
süre sonra, 26 Nisan 1920 tarihinde İzmiti de resmen işgal ettiler.
İngilizler bu dönemde, Kuvayımilliyeye yardım ettikleri
gerekçesiyle İzmitin ileri gelenlerini tutukladılar; Tabakhane
Mahallesi halkını İzmitin dışına sürdüler;
Eşek Meydanı denen yerde, köylerine dönmekte olan insanları
öldürdüler; ölüm cezası verdikleri kişileri halkın gözü önünde
kurşuna dizdiler; Kuvayımilliye direnişini kırmak için
İzmiti bombardımana tuttular.
27 Ekim 1920 tarihinde Yunanlılar da
İzmiti işgal etti ve bir süre sonra İzmitten İngilizler
tamamen çekilip, çekildikleri yerleri Yunanlılara bıraktılar.
Yağma ve katliamlar doruk noktasına ulaşmıştı.
Büyük Millet Meclisine bilgi veren Dâhiliye Vekili, o dönemki
İçişleri Bakanı Ali Fethi Bey, bu korkunç gerçeğin
rakamlarını dile getirmiştir; İzmit, Adapazarı,
Karamürsel, Kandıra, Yalova, İznik ve çevresinde Yunan askerleri, Rum
ve Ermeni çeteleri toplam 1.194 kişiyi şehit etmiş, 151
kişiyi yaralamıştır. Ayrıca, çok sayıda esir ve
kayıplarımızın olduğunu vurgulamıştır.
Bu topraklar, adı bilinmeyen yüzlerce kahraman
çıkardı. Yahya Kaptan, Kara Fatma (namıdiğer Fatma Seher
Hanım) Ahmet Fuat Bey ve İpsiz Recep Emice gibi
kahramanlarımızı saygıyla anıyor, İzmitin
düşman işgalinden kurtuluşunu kutluyor, bugünlere gelmemize
vesile olan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah
arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi, ayrıca, ebediyete
intikal etmiş olan gazilerimizi bir kez daha dualarla anıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kocaeli ilimiz, Avrupayı Asya ve Orta Doğuya,
İstanbulu Anadoluya bağlayan önemli bir stratejik konumdadır.
Yüzölçümü bakımından ülkemizin en küçük 6ncı ili olmasına
rağmen genel bütçe ve vergi gelirleri açısından devlet bütçesine
en çok katkı yapan 5 ilden biridir. Yalnızca Türkiye için değil,
dünya için de önemli bir örnektir. Kocaeli, bünyesinde
barındırdığı 400 adet birinci sınıf,
yaklaşık 7 bin adet ikinci ve üçüncü sınıf gayrisıhhi
müessese ve kurulan ve kuruluş çalışmaları devam eden 16
adet OSBsi ve 4 adet teknoparkıyla bir sanayi kenti. 2 üniversitesi,
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Türkiye Sanayi Sevk ve
İdare Enstitüsü ve Bilişim Vadisiyle bir bilim kenti.
Kocaeli, Karadeniz ve Marmara Denizine olan
kıyıları, İstanbul metropolüne olan
yakınlığı, tarihî eserleri, müzeleri, Mimar Sinanın
eseri olan camileri, saat kulesi, doğal güzellikleri, plajları,
yaylaları, trekking parkurları, Seka Parkı, Kocaeli Fuarı,
Uluslararası İnterteks Fuarı, Kartepe Kayak Merkezi, mesire
alanları, Sapanca Gölü, çok sayıda tabiat parkı, Darıca
Faruk Yalçın Hayvanlar Âlemi ve Botanik Bahçesi, Harikalar Sahili,
alışveriş merkezleri, kültür merkezleri, Gölkay Parkı,
alternatif turizm çeşitlerine imkân sunan nitelikli turizm tesisleri,
sahillerinde bulunan balık lokantaları, dünyaca tanınan Hereke
halıları, kente özgü pişmaniyesi, Karamürsel sepeti,
Kandıra bezi, Çenesuyu, Eşme ayvası ve birçok kültür ve turizm
değerleriyle ticaret, sanayi, bilim, kültür, turizm ve sanat
açısından marka bir şehir konumundadır.
On beş yıl öncesine kadar Kocaeliden
geçerken Körfezin kokusundan burunların tıkandığı gri
şehirden bugün mavi bayraklı plajlarında denize girilen,
Karamürselden Herekeye kadar sahil boyu yürüyüş ve bisiklet
yollarının bulunduğu, yeşil ile mavinin buluştuğu
bir şehirden bahsediyoruz.
Kocaelinin çehresini değiştiren, marka
şehir hâline getiren Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve ilçe
belediyelerimize hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Her yönüyle hayran kalacağınız
Kocaelimize siz değerli milletvekillerimizi ve halkımızı
davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Vekilim, Fatma
Hürriyet Kaplanı da kutla bir.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zeybek.
Gündem dışı ikinci konuşma,
Acıpayam depremi nedeniyle vatandaşlarımızın
yaşadığı ve devam eden sorunları hakkında söz isteyen
Denizli Milletvekili Yasin Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, 20 Mart Acıpayam depremi nedeniyle
vatandaşların yaşadığı sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; adı üzerinde, gündem
dışı söz aldım. Belki ülke ve Meclisimizin bu gündem
yoğunluğunda gündem dışı ama memleketimizin güzel
ilçesi Acıpayamda hâlâ gündemde olan bir konuya değinmek için,
Acıpayam depremi nedeniyle, vatandaşlarımızın
yaşadığı devam eden sorunlarıyla ilgili önemli bir
konu. Yüce heyetinizi ve depremden zarar gören hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Denizlinin Acıpayam
ilçesi 20 Martta meydana gelen 5,5 şiddetindeki depremle
sarsıldı. Allaha şükür, depremde can kaybımız yok ama
-kesin hasar tespitlerine göre- 1.246 adet konutta ağır hasar,
toplamdaysa 2.309 adet taşınmazda hasar tespiti yapılmıştır.
Tam da 31 Mart seçimlerinden on bir gün önce meydana gelen deprem nedeniyle,
sağ olsunlar, devlet büyüklerimiz Geçmiş olsun. demek ve
hasarı yerinde tespit üzere bölgeyi ziyaret ettiler. Ben de buradan
bölgemizi teşrif eden sayın bakanlara hemşehrilerim adına
teşekkürlerimi bildirmek isterim. Ancak keşke deprem hasarları,
yaraları Geçmiş olsun. ve Teşekkür ederim. hassasiyetiyle
çözülebilecek kadar kolay olsaydı ve vatandaşlarımızın
depremden kaynaklı sorunları bölgeyi ziyaret eden bakanların
verdiği sözlerle birlikte seçimlere malzeme olmasaydı. Depremin
ardından belki seçim, belki depremin halkın üzerinde
yarattığı moral bozukluğunu hafifletmek adına AFAD,
Acıpayamın afet bölgesi ilan edilmesine karar verdi. Denizli
Valiliğimiz de 5 Nisanda bir açıklama yaparak bölgenin
İçişleri Bakanlığı tarafından genel hayata
etkililik kapsamına alındığını duyurdu. Buraya
kadar her şey normal ve olması gerektiği gibi ancak
sonrasında yaşananlar ne mevzuata uygun bir şekilde ilerliyor ne
de çözüm bulunuyor. Vali bir şehirdeki en büyük mülki amirdir ve valinin
verdiği söze halk şahsının sözü diye değil, devlet
babanın sözü diye bakar. Dolayısıyla valileri de
itibarsızlaştırıyorsunuz. 7269 sayılı Kanun,
afetlerden etkilenen yerleşkelerin o yerin genel hayata etkililiği,
afete maruz bölgelerin tespiti ile bu bölgelerde yapılacak yerleşme
ve yapılaşmalarda uyulması gereken koşulları
belirlemekte ve esaslarını hükme bağlamakta. 4123
sayılı Kanunsa, tabii afet nedeniyle meydana gelen hasar ve
tahribata ilişkin hizmetlerin yürütülmesini düzenlemekte. Kanunun
aslında özeti şu: Devlet herhangi bir afete maruz kalan
vatandaşını afet bölgesi ilan ederek korur, mağdur etmez,
yaralarını sarar. Kanun da bizim altına imza
attığımız devlet sözümüz. Eski usulde, kararı Bakanlar
Kurulu alır, Cumhurbaşkanı onaylar ve Resmî Gazetede
yayımlanırdı. Şimdi ise
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yeterli olacaktır.
Yeterli olacaktır. diye özellikle diyorum, bürokrasinin azalması ve
hizmetin hızlandırılması gerekçesiyle bu yapıya
geçilmiş ve kanunda yapılan bütün düzenlemelerle yürütme görevi
Cumhurbaşkanına verilmiştir ancak
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi imzalanmamıştır
ama sözde afet bölgesi ilan edilen Acıpayam hâlâ esasen afet bölgesi
sayılmamıştır. Ayrıca, depremden sonra
bakanlarımızın vatandaşlara verdiği sözler de
tutulmamıştır çünkü afet bölgesi ilan edilmesiyle birlikte
esnafın Halk Bankasına olan borçlarının ertelenmesi
gerekirdi, ertelenmemiştir; SGK, vergi, kredi, esnaf kefalet
borçlarının ertelenmesi gerekirdi, ertelenmemiştir. Bölge tarım
bölgesidir, Ziraat Bankası, TİGEM ve tarım kredi
kooperatiflerine olan mevcut borçların üç yıl süreyle ertelenmesi
gerekirdi, ertelenmemiştir. 657 sayılı Kanuna tabi personele
fazla çalışma ücretinin 2 katını geçmemek kaydıyla
fazla çalışma ücreti verilmesi gerekirdi, verilmemiştir.
Belediyenin tabii afet nedeniyle toplayamadığı emlak vergisi
dâhil, açık gidermek amacıyla yardım yapılmış
mıdır? Yapılmamıştır. Toplu konut projelerinin üç
ay içinde hazırlanacağını, mağdur olan
vatandaşların ev sahibi olacağını büyük müjde gibi
veren siyasiler verdikleri sözleri unutmuşlardır. Velhasıl, afet
bölgesi ilanıyla devlet sözü yerine getirilmemiştir. Ne
yapılmıştır, onu da söyleyeyim: Sadece göz
boyanmıştır.
Çözülebilecek çok küçük bir sorun bile
vatandaşlarımız için eziyet hâline gelmiştir. Örneğin,
yıkım kararı alınan bir binada elektrik, su gibi
aboneliklerin iptali için DASKı olanlardan DASK tahliye raporu istiyor
ama AFAD da belediye de özel elektrik şirketi de Böyle bir rapor
veremeyiz. diye vatandaşı iki arada bir derede bırakıyor.
8/8 hasarı olan yapılar yıkıldı ancak 8/6 hasarlı
yapıların hâlâ yıkımı yapılmadı.
Acıpayam Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı hesabına takdiri vakfa bırakılmak
üzere 200 bin TLnin üzerinde serbest tahsis olmak üzere toplam 1 milyon 400
bin lira kaynak aktarılmıştır. Artçı
sarsıntıların devam etmesi nedeniyle Acıpayam
Kaymakamlığı ilgili bakanlığa bir yazı yazarak bu
paranın temel ihtiyaçların karşılanmasına bile
yetmeyeceğini bildirerek 2 milyon 500 bin ek kaynak talebinde
bulunmuştur ancak yazıyla yapılan talep yazılı cevapla
fon tarafından reddedilmiştir. Afet Kanununa atıf yapılan
ilgili bakanlıkların kanun ve yönetmeliklerinin birçoğunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) -
afet tarihinden
itibaren üç ay içinde müracaattan bahsedilmektedir ve üç aylık süre doldu.
Bu arada, rahmetli Denizli Milletvekilimiz
Kazım Arslan Beyin verdiği son kanun teklifi Acıpayam
depremiyle ilgili afet bölgesi ilan edilmesi üzerineydi. En azından
rahmetli milletvekilimizin vasiyeti olarak görüp bu konuyu bir an evvel gündeme
alalım.
Vatandaşlarımızın artık
siyasilerden bir tek talebi vardır: Ya bize verdiğiniz sözleri yerine
getirin ya da kesin bir dille afet bölgesi yapıp
yapmayacağınızı netleştirin ki devlet babadan
umudumuzu kesip kendi çabalarımızla yaralarımızı
kendimiz saralım.
Bu arada dikkate alınır mı bilinmez
ama Acıpayamlı gençlerin de ayrıca bir talebi var.
Acıpayamda deprem sonrası okullar bir ay tatil oldu, özellikle
üniversiteye hazırlanan öğrenciler hem depremin verdiği moral
bozukluğu hem de okulların kapanması nedeniyle sınava
yeterince hazırlanmadı. Bu nedenle, Acıpayamlı
öğrenciler kendilerinin ek puanla desteklenmesini talep ediyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Gündem dışı üçüncü konuşma, 23
Haziran İstanbul seçimlerinin demokrasi açısından
değerlendirmesiyle ilgili olarak söz isteyen İstanbul Milletvekili
Nazır Cihangir İslama aittir.
Buyurun Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.-
İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunun demokrasi açısından değerlendirmesinin
yapılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım
bundan iki yıl önce yine bugünlerde Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun başlattığı adalet
yürüyüşüne hep birlikte katılmıştık ve bütün parkuru
da ben kendileriyle birlikte yürümüştüm. Bu milletin yüzde 85inin
tasvibini gördük. Bize Adalet yollarda aranmaz. dendi, Spor
yapıyorsunuz. dendi, kampımıza gübre döküldü,
yollarımıza mermi bırakıldı, tehdit edildik, hakarete uğradık
ama yine de tek sloganımız Hak, hukuk ve adalet oldu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şunu sormuştunuz: Ee, sonra ne olacak?
Yani bunun gerisi ne? İşte bunun gerisi ve bunun cevaplarından
bir tanesi de son İstanbul seçimidir arkadaşlar, tekrarlanan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimidir.
Ben, buradan, adaleti ayakta tutan aziz milletimize
şükranlarımı sunuyorum.
Çok değerli arkadaşlar, hak, hukuk ve
adalet anlayışının somut şekli çoğulcu
demokrasidir. Hepinizin bildiği gibi, insan haklarının güvence
altına alındığı, hukuk devletinin işlerlikte
olduğu, şeffaf bir yönetimin işbaşında olduğu,
hesabın sorulabildiği ve hesabın tereddütsüz verildiği bir
ortamda dürüst ve özgür seçimlerle yönetimin belirlenmesi çoğulcu
demokrasidir. Bu şartların hepsi tek tek gerek şart olmakla
birlikte, ancak ve ancak bunların hepsi birlikte olduğunda, biz,
çoğulcu demokrasi için yeter şartı bulabiliriz.
Değerli arkadaşlarım, bizler ilk
seçimlerimizi, ciddi seçimlerimizi 1840larda yaptık. Mahalle meclislerini
seçtik ve bu mahalle meclisleri, mali, idari ve asayişle ilgili sorunlara
el atıyordu, onlara çözüm üretiyordu. Yani seçimler, siyasi tarihimiz
boyunca süregelen vesayet anlayışı karşısında
halkımız için daima bir sığınak olmuştur.
Sevgili AK PARTİliler, seçimler sizin de
içinden neşet ettiğiniz sessiz yığınların
taleplerinin ve siyasetinin meşruiyet zemini oldu ama şu son seçimde,
aziz millet, önce 13.500 oyla kulağınızı çekti,
almadınız, bu sefer 806 bin oyla -çok özür dilerim- ense kökünüze bir
tokat patlattı.
Değerli arkadaşlar, 31 Mart seçimlerinin
iptali, sessiz yığınlara, bu adil ve güzel geleneğe ve
seçimler tarihimize yapılan -kibarca söylüyorum- en büyük
sadakatsizliktir.
Değerli arkadaşlarım, aziz
milletimizin emaneten verdiği mührü doğru
kullanmadığınız için, millet, bu mührü, hem Sayın Cumhurbaşkanının
hem sizlerin hem de Yüksek Seçim Kurulunun elinden aldı ve millet, bu
mührü son seçimde kendisi bastı, Sayın İmamoğlunun
Başkanlığını onayladı.
Değerli arkadaşlarım, evet, bu millet
daima kritik noktalarda kaderimize el koymuş ve doğru olanı
yapmıştır. Bundan hepimiz dersimizi almak durumundayız.
Cezanızı millet kesmiştir.
Ceza deyince aklıma rap sanatçısı
Ceza geldi, bir de Mercan Dede. 800 adlı çok güzel bir parçaları
var. Parçanın adı neden 800 anlayamadım ama korkunç bir kombinasyon,
sufi müzik ile rapin birleştiği bir kombinasyon. Belki de şu
yüzden 800 ismini alıyor: Bir defa dinlediniz mi 800 defa dinleme riskini
âdeta üstlenmiş oluyorsunuz.
Sayın Başkan, ben, rap sanatçısı
Cezanın ve Mercan Dedenin davet edilmesini sizden istirham ediyorum,
bunu Başkanlık Divanına iletiniz. Ama 600ümüzün birden
onları dinlemesini talep ediyorum. Aslında ilmin ve sanatın
ayağına gidilir, ilim ve sanat ayağa çağrılmaz; bu
terbiyeyi almış birisiyim ama en azından güvenlik
endişesini anlatırsak belki gelip, lütfedip burada hepimize bir
konser verebilirler.
BAŞKAN Bu talebi iletin Sayın
İslam, ben de destek olayım. (CHP sıralarından
alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Sağ olun efendim.
Çünkü şunu diyor değerli
arkadaşlarım: Şu koskoca âlemde yalnız bir kulum. Ve
şöyle bitiriyor: İrfan gönül almaktır seferin bitmeden.
İşte bu yüzden bu insanları çok seviyorum.
MELİHA AKYOL (Yalova) Emredersiniz kadı
efendi!
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Dinleyiniz. Sizden sadece ve sadece dinlemenizi istirham ediyorum.
Sayın Başkan, aslında
konuşmamın en güzel yerine geldim ama sürem bitti, bana ilave
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha süre ilave ediyorum
Sayın İslam, buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, size sesleniyorum: Yalnızız.
Şu açıdan yalnızız: Öyle bir ulemamız veya ulema
denilen kitle var ki -sahihlerini tenzih ederim- öyle mürşit geçinenler
var ki sultan sofrasına oturup insanlara zulmü desteklemeye davet ediyor;
bu yüzden yalnızız.
Moralinizi bozmayın, bu ahir zamanda
birbirimize tutunarak, birbirimizin el feneri olarak yolumuza devam
edeceğiz. Ama önemli olan, zulme destek vermemek ve sultan sofrasına
oturmamak. Oturanların da sözüne itibar etmemeli. Eğer bana
inanmıyorsanız Ebu Hanifeyi dinleyin, İmam Şafiiyi
dinleyin ve İmam Caferi dinleyin.
Değerli arkadaşlarım, yine geçen sene
son konuşmalardan biri değil, son konuşma bana nasip
olmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Toparlayabilir miyim?
BAŞKAN Sayın İslam, bir dakika daha
süre vereceğim, şunun için: Bugün bir dakikadan fazla ek süre
vermeyeceğim ama Mecliste grubu bulunmayan partilerin milletvekillerinin
konuşma imkânları sınırlı, o nedenle kendilerine
bazı kolaylıklar sağlanması gerektiğini
düşünüyorum. O nedenle bir dakika daha süre veriyorum Sayın
İslam. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Çok
teşekkür ederim, sağ olun efendim.
Evet, son konuşmayı
yapmıştım ve bütün iyi niyetimle Arkadaşlar dağlara
çıkın düşünün. demiştim. İyidir dağlara
çıkmak, düşünmek. Bunu yineliyorum. Beni davet ederseniz gelirim,
birlikte düşünürüz, birlikte konuşuruz, birlikte dertleşiriz.
Ama şunu görüyorum ki: Hiç ders alınmamış.
Değerli arkadaşlarım, bakın, tek
bir insana bütün ülkenin yetkisini veriyoruz, bu Meclisin yetkilerini
sınırlandırıyoruz ama belediye başkanlarının
yetkilerini âdeta belediye meclislerinde tırpanlamaya
çalışıyoruz. Bunlar eski siyaset. Bunlardan vazgeçmeniz
gerekiyor ama görünen o ki muhtemelen dinlemeyeceksiniz, muhtemelen
vazgeçmeyeceksiniz. Gideceksiniz diyordum, bana kızıyordunuz ama
artık gidiyorsunuz, göç başladı. Değerli
arkadaşlarım, gidiyor olduğunuz ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Yalnız ve yalnız şunu hatırlatmak istiyorum: Bu gidiş
ani ve sarsıntılı mı olacak, yoksa intibak etmenize vesile
mi olacak, buna da millet karar verecek.
Hepinize saygılarımı sunuyorum,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İslam.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim, daha sonra grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Çelebi
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 26-30 Haziran Özel Güvenlik
Görevlileri Haftasına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Özel Güvenlik Haftasındayız.
Sayıları 320 bine varan özel güvenlik camiasını kutluyorum.
Onlar, saldırı ve saldırganların ilk hedefindeler,
tehlikeli iş sınıfındalar, özlük hakları
iyileştirilmelidir. 5188 sayılı Kanunda özlük hakları yer
almamaktadır, düzenlenmelidir. Yaptıkları iş
küçümsenmektedir, saygı görmemekteler. Yöneticileri zaman zaman kanunun verdiği
yetkiyi aşan emirler vermektedir. Hem vatandaşla karşı
karşıya gelmekte hem de sorun çıkarsa sorumlu olmaktalar. Adli
vaka meydana gelirse güvenlikçilerimize yeterli destek verilmemektedir. Kadrolu
güvenlik görevlilerine avukat desteği var, taşerona
bağlıysa yok. Ekipman yetersizliği nedeniyle mevsimsel etkilere
karşı korunmasızlar. Farklı işlerde
çalıştırılmaktalar. Kolluk kuvvetlerinin en büyük
destekçisi özel güvenlikçilerimizi unutmayalım diyorum. Onların
deyişiyle Özel güvenlik her yerde, görmezden gelme.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özkan
2.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, İŞKURun üniversite
öğrencilerine yönelik Sosyal Çalışma Programına
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Üniversite öğrencilerinin çalışma
hayatıyla tanışmalarını sağlamak ve onlara
çalışma disiplini kazandırmak maksadıyla düzenlenecek
sosyal çalışma programları başvuruları 25 Haziranda
başladı ve dört gün sürecek. Gençlerimizi geleceğe
hazırlamayı hedefleyen program, yeni aktif iş gücü piyasası
araçlarından biri olacak. Bu program sayesinde gençlerimiz sosyal
sorumluluk bilinçlerini artırıp yaz tatillerini verimli bir
şekilde değerlendirecekler. Ayrıca, cep
harçlıklarını çıkaracaklar ve emekliliklerine
sayılacak sigortaları yapılacak. Takım içinde
çalışma, organize olabilme, iletişim kurabilme gibi sosyal
bilinçlerini geliştirecek ve mezun olduktan sonra gençlerimizin iş
hayatına girişlerini kolaylaştıracak.
Projenin gerçekleştirilmesinde büyük emeği
olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımıza
teşekkür ediyor, gençlerimizin programlarının hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
3.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahya ilinin
sorunlarına ve Belki zulüm bizdense ben bizden değilim. sözü
vesileyle Rachel Corrieyi andığına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Her yere yol yapıldı ama Kütahya unutuldu,
yüzde 65-70 oranında oy veren Kütahyayı unuttunuz. Simav yolu,
Domaniç yolu, Emet-Tavşanlı yolu, Emet-Hisarcık-Gölcük yolu,
Balıkesir yolu; hepsine ya başlanmadı ya yarım kaldı.
Hızlı tren vadedilmişti, yalan oldu, çok hızlı
geçtiği için geçti gitti. Şehir hastanesi hâlâ yapılamadı, doktorsuz
ilçe hastaneleri mevcut. En son seçimde Kütahyada kaybettiniz, belediyeyi
yerel seçimlerde kaybettiniz. Bir sonraki seçimde daha ciddi bir ceza kesilecek
kanaatindeyim. Zulüm bizdense ben bizden değilim. sözü belki size bir
şeyler hatırlatıyordur. Bu vesileyle Rachel Corrieyi de tekrar
anıyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yalım
4.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 2019 yılı sonuna
kadar 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri öncesinde olduğu gibi
akaryakıta gelen zamların ÖTVden karşılanmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarımız; bizi izleyen tüm
vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum: 31 Mart ve 23 Haziran
seçimleri öncesi Enerji Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı akaryakıta gelen tüm zamları ÖTVden
karşılıyordu. Seçim bittikten bir gün sonra motorine 22
kuruşluk zam yapıldı. Ekonominin bu kadar kötü olduğu bir
ortamda milletimiz çok zor durumdadır. Hem ticaretle uğraşan
vatandaşlarımız hem de tüm vatandaşlarımız bu
zammın karşısında çok daha fazla ezilecektir. Ekonominin
daha da kötüye gitmemesi, piyasaların kilitlenmemesi adına bu
tarihten itibaren, en azından 2019 yılı sonuna kadar
akaryakıta gelen zamların tekrar ÖTVden karşılanmasıyla
ilgili gerekli talebimizi sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
5.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ili Perilikaya
Mahallesi Abdulkadir Yüksel Devlet Hastanesiyle ilgili basında yer alan
haberlere ve 27 Haziran Gaziantep Üniversitesinin kuruluşunun 32nci
yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığına sormak
istiyorum: Gaziantepte Perilikaya semtinde yapılan 300 yatak kapasiteli
Abdülkadir Yüksel Devlet Hastanesiyle ilgili olarak basında yer alan
haberlere göre, 14 Mayıs 2018 tarihinde geçici kabulün
yapıldığı ancak kesin kabulün niçin
yapılmadığı konusunda kafalarda sorular oluşmaktadır.
Jeoloji Mühendisleri Odasının raporuna göre, yapılan zemin
etütlerinde 2,5 metre ile 5 metre arasında değişen seviyelerde
yer altı suyunun olduğu, A blok altında kazık temel
uygulandığı, drenaj sisteminin doğru
yapılmadığı, yer altı suyu içeriğinde kimyasal
tuzların tespit edildiği, bunun da yapı güvenliği
açısından çok önemli olduğu vurgulanmıştır. Arsa
durumu bilinmesine rağmen yer seçimini yanlış yapanlar,
dolayısıyla maliyetleri artıranlar yani devleti zarara
uğratanlar hakkında gereği yapılmalıdır.
Bugün 27 Haziran. İki dönem rektörlüğünü
yaptığım Gaziantep Üniversitesinin kuruluşunun 32nci
yıl dönümü; kutluyor ve başarılar diliyorum.
Genel Kurula saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
işçinin, çiftçinin ve emeklinin alım gücünün düşmesinden
etkilenen esnafın sorunlarının giderilebilmesi için düzenlemeler
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
İşçinin, çiftçinin, emeklinin alım gücünün düşmesi
esnaflarımızı doğrudan etkilemektedir, ticaret
daralmıştır. AVMlerin kent merkezlerinde artması küçük
esnafı zora sokmuştur. O yetmezmiş gibi halkın alım
gücünün düşmesi esnafa kepenk kapattırmaktadır. Esnaf, emekli
olabilmede de sorun yaşamaktadır. 2000 yılından önce oda ve
vergi kaydıyla iş yeri olan esnaflar BAĞ-KUR kaydı yoksa
emekli olamamaktadır. Geriye dönük borçlanma yoluyla esnafa emeklilik yolu
açılmalıdır. Geçmişte bu konuda düzenlemeler
yapılmışsa da farklı nedenlerle ödeyemeyen esnaflar için
bir kez daha bu yol açılmalı ve esnafın emekli olması için
gerekli destek verilmelidir. Bir yıllık yapılandırma
süreciyle emekliliğin esnafa bir hak olarak yeniden tanınması bu
mağduriyetleri giderecektir.
Ayrıca, esnafların ödemekte oldukları
primlerin yüksekliği nedeniyle yaşadıkları
sıkıntılar vardır. Ülkemizde her kesimin artan sorunları
yanında esnaflar için de yapılması gereken düzenlemelerin bir an
önce yapılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel
7.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Zeytin Dalı Herekâtı bölgesinde
şehit düşen Uzman Onbaşı Mikail Candana Allahtan rahmet
dilediğine ve Mikâil Candan adının Bağlıkaya
beldesindeki ilköğretim okuluna verilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Şehit olmadan önce
babasını arayıp helallik isteyen, gözünü kırpmadan vatan
hainlerinin karşısına dikilen yiğitler! Karlı
dağları kanıyla yıkayan Mehmetçik! Evladını
kaybeden ama kendini kaybetmemek için başını dik tutan, derin
acısıyla beraber gurur dolu gözlerle komutanına selam duran
babalar! Kalbi durma noktasına gelmesine rağmen Bir oğlum daha
olsa o da vatana feda olsun. diyen analar! Evleneceği
nişanlısını toprağa gömerken Düğünümüzü cennette
yapalım. diyen sevdalı yürekler
Topraklarımızda huzur
içinde yaşamamız için Zeytin Dalı harekât bölgesinde şehit
düşen Aksaray Bağlıkayalı evladımız Mikail
Candanı ve tüm şehitleri rahmetle anıyorum. Şehidimizin
adının Bağlıkayadaki ilköğretim okuluna verilmesini
ilgililerden talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
8.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 2 Temmuz Sivas Madımak
katliamının 26ncı yıl dönümü vesilesiyle Madımak
Otelinin ibret müzesi olmasını Alevilerin ve katliam
mağdurlarının talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 2 Temmuz Sivas Madımak katliamının 26ncı
yıl dönümündeyiz. 35 canımızın katledildiği katliam
sekiz saat sürdü ve devlet tarafından seyredildi. Bir numaralı
sanık Cafer Erçakmak kırmızı bültenle aranmasına
rağmen, Emniyete 200 metre mesafede yaşadığı öldükten
sonra anlaşıldı. Kimi sanıklar ise zaman
aşımına tabi tutularak cezadan kurtuldu. Katliamın
arkasındaki güç ortaya çıkarılmadı. Esas sorumlular olan
İçişleri Bakanı, Başbakan gibi sorumlular
yargılanmadı. Alevilerin talebi olan ve katliam mağdurlarının
da talebi olan Madımak ibret müzesi olmadı.
Katliamı lanetliyor, yaşamını
yitiren canları da saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan...
9.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, 6000 sayılı
Kanun uyarınca sivil memurluğa geçirilerek sivil memur statüsünde
emekli edilen uzman erbaşların mağduriyitenin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde 1992 yılında 3269
sayılı Kanun kapsamında uzman erbaş alımı
yapıldı. Yasada Uzman erbaşlar 45 yaşına kadar
çalışabilir. maddesi yer aldı. O dönem göreve başlayan
uzman erbaşların 45 yaşına geldiklerinde görev süreleri
doldu ancak emekli olmaya hak kazanamayanlar, çıkarılan 6000
sayılı Kanunla sivil memurluğa geçirildi. Emeklilik için
gerekli sürelerini burada tamamlayan uzman erbaşlar, sivil memur statüsünde
emekli edildi. Sivil görevdeyken emekli olanlar, uzman erbaş
haklarından yararlanamadı. 2016 yılında ise yasada
düzenleme yapılarak Uzman erbaşlar 45 yaşına kadar
çalışabilir. maddesi 52 yaş olarak değiştirildi.
Daha önce sivil memurluktan emekli edilen uzman erbaşlar ise bu yasadan
faydalanamadı. O dönemde 45 yaşını tamamlayıp
emeklilik süresini dolduran devrelerinin tamamı, emekli uzman çavuş
özlük haklarını alıp uzman çavuş olarak emekli edildiler
fakat...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç...
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, herkesi
milyonlarca uğur böceğini barındırarak doğa turizmi
açısından dikkatleri üzerine çeken Uludaz Tepesini görmeye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aynı anda milyonlarca uğur böceğini
barındıran bir zirve, fotoğraf sanatçılarının ve
doğa tutkunlarının en gözde mekânları arasında yer
alıyor. Kahramanmaraşın güneybatısında, şehir
merkezine 65 kilometre uzaklıkta olan 2.300 rakımlı Uludaz
Tepesi, bulutlarla kaplı zirvesi ve sürü hâlinde görülen uğur
böcekleriyle doğa turizmi açısından dikkatleri üzerine
çekmektedir. Zirvede bulunan uğur böceği türü, halk arasında
gelin böceği veya uç uç böceği olarak bilinen, familyasına
ait türlerin en önemlisi ve en çok bilineni, diğer bir tanımla 7
noktalı uğur böceğidir. Mevsimsel olarak hareket eden, çok
hareketli bir türdür. Kışın metabolizmalarını dondurup
kış uykusuna yatan uğur böcekleri, yaz aylarında yeniden
uyanarak bölgeye canlı ve renkli bir görüntü kazandırmaktadır.
Yazın yaprakların arasında uçuşup tarım
zararlısı olarak bilinen yaprak bitleri, beyaz sinek ve tripsle
beslenirler. Herkesi bu doğa harikasını görmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan...
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, üniversite mezunu
gençlerin KYK borçlarını ödeyebilmesi için faiz yükünden
kurtarılması gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yükseköğrenim gençliğinin,
yükseköğrenim sırasında Kredi ve Yurtlar Kurumundan
yararlanmasını ve öğrenim kredisi almasını Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak destekliyoruz, bunun daha da
yaygınlaştırılmasını öneriyoruz. Yalnız,
yükseköğrenim kredisi alan gençlerimizin ödeme
sıkıntıları olduğu, işe başlayamama
nedeniyle zamanında kredilerini ödeyemediklerini biliyoruz. Bu durum
karşısında faiz uygulaması yapılmaktadır ve
gençlerimizin borç yükü artmaktadır. İyi niyetli
olduklarını düşünüyoruz, borçlarını ödeyeceklerine
eminiz ama bir kolaylık yapılması gerekiyor. Faiz yükünden
kurtaralım ve bunlara borçlarını ödemeleri için bir fırsat
verelim diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
12.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Basın Kartı
Yönetmeliğinin basın ve ifade özgürlüğünü
kısıtlamanın aracı hâline getirildiğine ilişkin
açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Basın Kartı Yönetmeliği, 14
Aralık 2018 tarihinde yenilendi. Bu yönetmelik, basın ve ifade
özgürlüğünü daha da kısıtlamanın aracı hâline geldi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği, iptal davası açtı;
davayı kabul eden mahkeme, Cumhurbaşkanlığından
savunma bekliyor. Yılda en az üç kere toplanması gereken Basın
Kartı Komisyonu, bir yılı aşkın süredir
toplanamıyor; basın kartı almayı hak etmiş 997
gazeteci, tek bir imzanın atılmasını bekliyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı, basın kartları için neyi bekliyor yoksa
bu oyalama, basın ve ifade özgürlüğü üzerinde yeni bir baskı
mekanizmasının ön hazırlığı mıdır?
Basın Kartı Komisyonu artık bir an önce toplanmalı,
eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde başvurulara
karşılık vermelidir.
BAŞKAN Sayın Aydın
13.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, İSMEKte part-time
çalışan öğretmenlerin sözleşmesinin yenilenmediğine ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde derebeylik kuranları
uyardıklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün mazbatasını alacak.
Ancak Başkan daha mazbatasını almadan kendine yönelik kumpaslar
da gecikmeden başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
hizmet aldığı şirket tarafından meslek eğitim
kurumlarını çatısı altında toplayan İSMEKte
yaklaşık 2 bine yakın part-time öğretmeninin
sözleşmesi, bugüne kadar otomatikman yenilenirken bu kez yenilenmedi. Oysa
sözleşme tarihi daha dolmamıştı, kendilerine bir gerekçe
gösterilmeden Yeni yönetim sizi işe alabiliyorsa alsın. dendi ve
kapının önüne bırakıldı. Buradaki amaç belli,
kamuoyunda İmamoğlunun imajını zedelemek ve gelir gelmez 2
bine yakın öğretmeni işten çıkardı demek. Bunlar ucuz
yöntemler, ucuz kumpaslar. Sayın Ekrem İmamoğlunun bütün
bunların üstesinden geleceğine inancımız sonsuz,
İstanbul halkı da bu güveni zaten verdi. Buradan diyoruz ki:
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde derebeylik kuranları
uyarıyoruz, artık bu yöntemlerden vazgeçin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özgürsoy Çelik
14.-
Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, Fatihten sonra ikinci sondaj
gemisi Yavuzu Akdenize göreve uğurlamanın gururunu
yaşadıklarına ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Fatihten sonra ikinci sondaj gemimiz Yavuzu
Akdenize göreve uğurlamanın gururunu ve mutluluğunu
yaşadık. Yaklaşık 230 metre uzunluğa ve 36 metre
genişliğe sahip olan gemimizin sondaj kulesinin yüksekliği,
deniz seviyesinden yaklaşık 103 metre yani Galata Kulesinden
yaklaşık 36 metre daha uzundur. Gemimiz, 12.200 metre derinliğe
kadar çok yüksek basınç altında dahi sondaj yapabilmektedir; dinamik
pozisyonlama sistemiyle 6 metreye ulaşan dalgalarda dahi sondaja devam
edebilmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın
kararlı duruşu ve yer altı kaynaklarımızı
milletimize sunma aşkı doğrultusunda, Yavuz, Karpaz 1 Kuyumuzu
kazmak için Doğu Akdenize ilerlemektedir.
Bölgede her zaman istikrarı, barış ve
huzuru destekledik, destekliyoruz. Biz adanın kaynaklarının her
zaman adil paylaşım esasına göre pay edilmesini savunduk.
Türkiye, hiçbir haksızlığa ya da emrivakiye göz yummayacak, hem
kendi haklarımızı hem de Kıbrısın haklarını
sonuna kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
15.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin 10 Nisan 2019 tarihinde Ordu ilinde gerçekleştirilen
Fındık Çalıştayında verdiği sözleri
tutmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) 10 Nisan 2019da Orduda
fındık çalıştayı oldu. Burada Sayın Bakan
Fındıkta fiyat işini hasada doğru konuşuruz,
dalındayken netleşmesini istiyoruz. dedi. Sürdürülebilir bir fiyat
için döviz bazında Türk lirası karşılığı
belirlenmesini önerdim. Biz burada verilen sözlerin tutulmasını
bekliyor ve takip ediyoruz, 20 TLden az olmamak üzere fındığa
fiyat bekliyoruz.
Buradan bir çağrı yapıyorum:
Fındık üretilen illerin tüm milletvekillerini, tüm partilerden
temsilciler olmak üzere TVde bir açık oturumda tartışmaya davet
ediyorum. Neden sezon başında fındık düşük, sonra
tüccarın eline geçince artıyor? Kim üreticiden yana, kim Ferrerodan
yana; ak koyun, kara koyun belli olsun, vatandaş görsün istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
16.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, olumsuz iklim
koşullarının tarımsal üretimde verimliliğin
düşmesine sebep olduğuna ve Antep fıstığı
üreticisinin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sene
olumsuz iklim koşulları, yağmur ve dolunun zamansız ve
aşırı yağması tarımsal üretime olumsuz etki
etmiş, verimliliğin düşmesine sebep olmuştur. Bu sebeple Antep
fıstığındaki rekoltenin de bu sene yüzde 30 düşmesi
beklenmektedir. Adını gazi şehrimizden alan Antep
fıstığına destekleme talebimizi bu vesileyle yenilemek
istiyorum. Antep fıstığı üreticileri de dekar
başına 170 TL alan bazlı gelir desteğini veya kilo
başına 2 TL ürün desteğini hak etmektedir. Hasat mevsiminin
yaklaşması, tarladaki Antep fıstığının
ağaç altına düşmesiyle beraber hırsızlık
vakaları artarak çiftçilerimizin yetersiz güvenlik tedbirleri, adli
vakalara ve silahlı yaralanmalara sebep olmaktadır. Güvenlik
tedbirlerini henüz zaman varken kolluk kuvvetlerimizin şimdiden
alması çiftçilerimizi rahatlatacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
17.-
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, şehit Eren Bülbül'ün
anısına THYnin rüya uçağına "Maçka" isminin
verildiğine ilişkin açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Trabzonumuzun, Maçkamızın çocuk
yaşta kahramanı, şehidimiz Eren Bülbülün adının
ülkemizin dünya çapında markası Türk Hava Yollarının yeni
aldığı uçağa verilmesi amacıyla sosyal medyada
adı Eren olsun hashtagiyle başlatılan kampanya sonuç
vermiş, Türk Hava Yolları yönetimi, yeni uçağın
adının Maçka olacağını kamuoyuna
açıklamıştır. Türk Hava Yollarının
aldığı ilke kararı gereği uçaklarına verilecek
ismin yer ismi olması gerekliliğinden hareketle şehrimizin
önemli bir turizm destinasyon bölgesi olan Maçka, rüya uçak olarak tabir edilen
ilk Boeing Dreamliner tipi uçağın adı olarak
belirlenmiştir.
Yine, birtakım çevreler anlamasa da bizler
ısrarla anlatmaya, unutturmaya çalışsalar da ısrarla
hatırlatmaya devam edeceğiz. Türkiyenin millî imkânlarıyla
geliştirilen SİHAsı, Eren Bülbül adıyla
vatanımıza kastedenlerin başına karabasan gibi çökecektir.
Emeği geçen herkese Genel Kuruldan teşekkür etmek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
18.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Hakkın rahmetine kavuşan
Nihat Çetinkayaya Allahtan rahmet dilediğine ve şehit Eren
Bülbül'ün anısına THYnin rüya uçağına "Maçka"
isminin verildiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbul Ülkü Ocakları
başkanlığı yapmış olan Sayın Nihat Çetinkaya
ağabey, Hakkın rahmetine kavuşmuştur, dua ve minnetle
anıyorum, mekânı cennet olsun, camiamızın başı
sağ olsun.
Türk Hava Yolları, yeni uçağına isim
verme konusunda bir anket başlatmış ve twitterdan adı
Eren olsun başlığına gelen binlerce tweet sonucu
şehidimiz Eren kardeşimizin memleketi olan Maçka adının
verilmesi neticesine varılmıştır. Gencecik yaşına
rağmen kocaman yürekli kahraman askerlerimize ve polislerimize
yardımcı olurken 11 Ağustos 2017de hain terör örgütünün
saldırısında şehit olan Eren Bülbül kardeşimize
yönelik hassasiyetlerinden dolayı Türk Hava Yolları yönetimini
yürekten kutluyorum. Şehidimizin aziz hatırasına ithafen ilk
uçuşun Trabzona olması ve uçuş ekibinin Erenimizin kabrini ve
ailesini ziyaret etmesini memnuniyetle karşılıyorum. İyi ki
varsın Eren diyorum. Tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
19.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Kömür
beldesinde bulunan lise binasının yetersizliği nedeniyle
yaşanan mağduriyetin giderilebilmesi için Millî Eğitim
Bakanlığı ile Adıyaman Valiliğini göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yaklaşık 5 bin nüfuslu Adıyaman
ilimizin Kömür beldesinde bulunan lise binası eski ve sınıf
sayısı olarak yetersiz olduğundan talebi
karşılayamamaktadır. Binanın yetersizliği, bazı
öğrencilerin kendi imkânlarıyla il merkezindeki okullara gitmesine;
imkânları olmayan yoksul aile çocuklarının ve özellikle kız
çocuklarının ise eğitim hakkından mahrum kalmasına
neden olmaktadır. Bina yetersizliği, yüzlerce kız
çocuğumuzun eğitim imkânını elinden almaktadır.
Belediye tarafından 11 dönüm arsa tahsis
edilmiş olmasına rağmen, Bakanlık tarafından bugüne
kadar bu okulun yapılması konusunda herhangi bir çalışma
yapılmamıştır. Beldenin nüfusu ve çevre köylerin nüfusu
dikkate alındığında, burada bir lise binasının
yapılması zorunluluk arz etmektedir.
Lise binasının yapılması
konusunda Millî Eğitim Bakanlığını ve Adıyaman
Valiliğini göreve davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
20.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, 10 Ekim Ankara Garı
katliamında yaşamını yitirenler adına yapılan
anıtın saldırıya uğradığına, katillerin
ve onları koruyanların hesap vermekten kurtulamayacağına
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Sayın
Başkan, 10 Ekim gar katliamında yaşamını yitiren 103
insanımızın adına yapılan sembolik anıt, 23
Haziranda bir kez daha saldırıya uğradı. Bizden habersiz
sinek uçmaz. diyen İçişleri Bakanlığı ve Emniyet, her
nedense, kameralara rağmen hiçbir sorumluyu yakalayabilmiş
değil. Yani 103 insanı ellerini kollarını sallayarak
katledenler hâlâ aramızda dolaşıyorlar ve hâlâ kolluk güçleri
tarafından korunuyorlar. Sizi katlederiz, acınızı da
yaşamanıza izin vermeyiz. diyenler bilsinler ki katiller ve
onları koruyanlar hesap vermekten asla kurtulamayacaklar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ok
21.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, seçim zamanında verilen
sözlerin tutularak Balıkesir Büyükşehir Belediyesi
çalışanlarının mağdur edilmemesi gerektiğine ve
Belediyeyi iflas noktasına getiren yönetimi kınadığına
ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AK PARTİli Balıkesir Büyükşehir
Belediye Başkanı, parti içi çekişme ve iflas noktasına
getirdikleri belediyenin ekonomik yükünü azaltmak adına, ramazan
arifesinde 400 çalışanı çıkarmakla kalmadı,
hızını alamayan yönetim, şimdi de çalışanlara
baskı, tehdit ve mobbing uygulayarak emekli olmaları ya da başka
kurumlara gitmeleri yönünde, bunu kabul etmeyenleri de sürgünle tehdit
etmektedir.
Dün Genel Kurulda bunu dile getirdiğimde, AK
PARTİ Balıkesir Milletvekili Sayın Yavuz, maalesef sessiz
kalarak zulme ortak olmuştur.
Belediyeyi iflas noktasına getiren yönetimi
kınıyorum. Seçim zamanında verdiğiniz sözlerin
arkasında durun. Bu kıyıma son verin. İçişlerini de
göreve davet ediyorum. Bu zulüm ve kıyım durdurulsun.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
standardı tutturmak ve itirazları önlemek amacıyla
belirlediği konuşma sürelerine uyulması konusunda grup
başkan vekillerinden anlayış beklediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Teşekkürler değerli
milletvekilleri.
Şimdi, grup başkan vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım ama öncesinde çok kısa bir
açıklama ve sizden bir konuda da anlayış isteyeceğim.
Süre konusunda 3+1 kuralını
uygulayacağım ve süreyi uzatmayacağım grup başkan
vekillerinin ilk tur konuşmaları için, daha sonra söz
alındığında da 1+1 kuralını
uygulayacağım. Bu konuda hem standardı tutturmak hem de
itirazları önlemek gibi bir amacım var. Sizden anlayış ve
yardım bekliyorum. 3+1 kuralını titizlikle uygulayalım.
Uzatmayacağımı önceden belirteyim, böylece
konuşmanızı ona göre ayarlayabilesiniz.
Evet, ilk konuşma, İYİ PARTİ
Grubu Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz
Ağıralioğuna ait.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, TRTnin
eşit mesafede yayın yapabilmesi, herkese söz hakkı
tanıyabilmesi ve Türk milletinin hassasiyetlerine ihtimam gösterecek
ciddiyeti taşıyabilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Çalışma temposunu hızlandıralım diye grup önerisi
vermekten feragat ettik Sevgili Başkanım.
BAŞKAN 2+1 iken 3+1 yaptık.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Şimdi gündem dışıları da birazcık azaltmaya
çalışıyoruz tempomuzu tutturalım diye,
dolayısıyla bu, biraz yığılmaya sebep oluyor. Bu
anlamda biraz anlayış istirham ediyoruz.
Şimdi girizgâh yapıyoruz, sonra maddeler
arasında alakasız da olsa gündem dışında
konuşacaklarımızı maddelerde konuşacağız
diye böyle yapıyoruz, o yüzden biraz anlayışınıza
havale ediyorum. Süreye dikkat etmeye çalışacağız.
TRTyle ilgili bir hassasiyetim var,
girizgâhını böyle yapıyorum, devamını maddelerde ilave
edeceğim. TRT, biliyorsunuz, eşit yayın yapmak mükellefiyeti
altında devlet kuruluşu. Ama on yedi yıllık
aralıksız iktidarın biriktirdiği güçten dolayı
Türkiye'deki siyasal temsiliyet imkânlarını AK PARTİnin lehine
kullanabilme imkânı burada da bir taassuba sebep oldu.
Girizgâhını yaptığım işin devamını
kürsüde söyleyeceğim.
Osman Öcalanın çıkabildiği TRTye
biz çıkamadık. Otuz yıldır cemiyetçilik yapıyorum,
otuz yıldır memleket, millet meselesine cümle kuruyorum. Bizim
vergilerimizle ben AK PARTİnin siyasi vizyonuna dair cümle
kurulmasın demem. Derim, şöyle diyebilirim: AK PARTİnin siyasi
vizyonuna göre cümle kursun ama AK PARTİnin yayın organı olsun.
A Haber siyasi perspektif itibarıyla AK PARTİnin siyasi vizyonuna
destek verir, efendim Halk TVnin siyasi paradigması bellidir,
onların da ne söyleyeceği, ne söylemeyeceğiyle ilgili bir kabul
vardır. Bunları yadırgamayız ama TRTnin eşit
yayın hakkı tanıması gereken bir kurum olması
cihetiyle, TRTnin böyle yayın yapıyor olmasından muzdaribiz.
Bilabedel, bütün müştemilatıyla beraber TRTnin AK PARTİye
devrine ilişkin cümle kuruyorum. Yani TRTnin bilabedel, bütün müştemilatı,
bu yayından rahatsız olmayan personeliyle beraber AK PARTİye
geçirilmesi, o anlamda devletin kurumlarına itibarsızlık olarak
yansımasından daha iyidir. Yani TRT eşit mesafede yayın
yapabilmeli, herkese söz hakkı tanıyabilmeli, ortalama Türk
milletinin hassasiyetlerine, değerlerine ihtimam gösterecek bir ciddiyet
taşıyabilmeli. Yok, biz bu yayından muzdarip değiliz.
diyorsanız, bu ciddiyetin ya da bu ciddiyetsizliğin yayın
organı olarak devletle ilişkisi, rabıtası kesilmeli.
Girizgâhını yaptım
Başkanım, devamını maddelerde söyleyeceğim. Bu Osman
Öcalanın televizyona çıkış süreci dâhil, bu süreçte seçime
birkaç gün kala Abdullah Öcalan üzerinden geliştirilen,
geliştirilmeye çalışılan ve seçmen
davranışını değiştirmeye matuf teşebbüslerle
ilgili tenkitlerimi maddeler üzerindeki itirazlarımıza
saklıyorum.
Genel Kurulumuza saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbüle söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Bülbül.
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türkiye'nin egemenlik
haklarına yönelik saldırılar ile siyasi oyunların
olduğuna, Doğu Akdenizde Türkiyenin ve Kıbrıs Türklerinin
haklarının yok sayılmaya çalışıldığına,
Bahreynde gerçekleştirilen yüzyılın anlaşması
olarak ifade edilen planın Filistinlilerin ve Filistin yönetiminin
dışında yürütüldüğüne ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün Sayın Genel
Başkanımızın ifade ettiği gibi, günümüzde Türkiye'nin
egemenlik haklarına yönelik çok ciddi saldırıların ve
siyasi oyunların olduğunu müşahede etmekteyiz. Yakın
zamanda ABDnin S400 hava savunma sistemleri üzerinden Türkiye'ye
yapmış olduğu açık tehdit, tarafımızca ve
milletimizce, devletimizce asla ve asla kabul edilemez. Amerika Birleşik
Devletleri, Türkiye'den bu vesileyle önemli tavizler beklemekte, devletimizin
diz çökmesini ve çözülmeye girmesini beklemektedir. Türkiye, kendi kaderini
kendisi tayin edecek, bağımsız, hür bir devlettir. S400 hava
savunma sistemleri, Türkiye'nin millî güvenliği açısından
önemlidir ve bu konuda Türkiye bu hava savunma sistemlerini almaya
kararlıdır.
Diğer taraftan, Doğu Akdenizde
Türkiyenin hükümranlık hakları yok sayılmaya
çalışılmakta, Kıbrıs Türklerinin hakları, yine,
aynı şekilde, yok sayılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye, bu fiilî duruma asla ve asla müsaade etmeyeceğini ifade
etmiştir. Bizler bu hususta devletimizin atacağı
adımların sonuna kadar arkasındayız. Türkiye, yapacağı
sondaj faaliyetleriyle birlikte orada, Doğu Akdenizde oluşabilecek
her türlü oldubittiye, her türlü zorbalığa karşı kendi
haklarını ve Kıbrıs Türklerinin haklarını
savunmaya kararlı olacaktır.
Yunan Hükûmetinin ve Yunan
Başbakanının Türkiyeye karşı hasmane tutumu ve
düşmanca açıklamaları da son günlerde kamuoyunda yerini
almıştır. Bu açıklamaları da kesinlikle ve kesinlikle
kabul etmemekteyiz. Sözüm ona, AByi arkasına alarak Türkiyeye
birtakım yaptırımlar uygulamakla Türkiyeyi tehdit etmek,
akıllara zarar bir tutumdur. Türkiye, Doğu Akdenizde, Egede ve
Batı Trakyada üzerine düşen sorumlulukları her zaman yerine
getirecek, millî menfaatleri konusunda dik duruşunu devam ettirecektir
diye ümit ediyoruz. Bu duruşun da sonuna kadar arkasında
olduğumuzu ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 1967 yılında gerçekleşen, tarihe Altı Gün
Savaşı olarak geçen Arap-İsrail savaşı,
Arapların yenilgisiyle sonuçlanmış, 28 Haziran 1967de de
Doğu Kudüs, İsrail tarafından işgal edilmiştir.
Birleşmiş Milletler tarafından defakto ilhak olarak
görülmüş olmasına rağmen bu işgal, 1980 yılında
İsrailin Kudüsü tam ve birleşik İsrail başkenti olarak
tek taraflı ilan etmesine kadar devam etmiştir. Şu anda fiilî
durum devam etmektedir. İsrailin uluslararası hukuku ve
Birleşmiş Milletler kararını hiçe sayan bu tutumu, ne
yazık ki dünyada, bizim de sözde müttefikimiz olan güçler tarafından
hâlen koşulsuz bir şekilde desteklenmiştir. Bahreynde
gerçekleşen yüzyılın anlaşması olarak ifade edilen
bu çalışma da şu an Filistinlilerin, Filistinli Arapların,
Filistin yönetiminin tamamen dışında yürütülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN Bu kuralı nasıl
uygulayacağız Sayın Bülbül?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bağlıyorum, sıkıntıya sokmayacağım efendim.
BAŞKAN - Tamam, bağlayın lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederiz.
Efendim, refah için barış gibi
birtakım güzel sözlerle ifade edilen bu oyun, Amerikanın ve
İsrailin Büyük Orta Doğu ve Büyük İsrail Projesinin
devamı niteliğinde olan bir çalışmadır ve buna bölge
ülkelerinin vermiş olduğu destek de manidardır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak bu çalışmalara mesafemizi, ihtiyatlı
tutumumuzu devam ettirmemiz memnuniyet vericidir.
Filistinlilerin, Kudüsün geleceğini
inşallah Filistin halkının vermiş olduğu kararlar
belirleyecektir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
Şimdi de Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluça söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Oluç.
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Türkiyede milyonlarca insanın
açlık ve yoksulluk sınırı altında
yaşadığına, dünya Türkiye'deki ekonomik krizi
konuşurken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın verecek
cevabının olmadığına, Urfanın operasyon merkezi
hâline getirildiğine, işkenceci ve baskıcı
mantığın uygulamaları sürdüğü müddetçe ne ekonomik
krizin aşılabileceğine ne siyasi alanda demokratikleşmenin
gerçekleştirilebileceğine ne de hukukun üstünlüğünün
sağlanabileceğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın vekiller, dün açıklanan
Türk-İş verilerine göre 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması
gereken gıda harcaması 2.067 lira olarak belirlendi yani açlık
sınırı diyebiliriz buna. Yoksulluk sınırı da
6.733 lira olarak belirlendi. Evli olmayan, çocuksuz bir
çalışanın yaşama maliyeti ise 2.559 lira oldu.
Bu rakamlara baktığımızda,
Türkiyede milyonlarca ailenin geçinmeye çalıştığı
asgari ücreti çok geride bırakan sonuçlar olduğunu görüyoruz. Ülkede
milyonlarca insan 2.020 lira asgari ücretle çocuklarına bakmaya, ev
geçindirmeye çalışmaktadır ve Türkiyede milyonlarca insan ki
nüfusun yüzde 60ından fazlasıdır, açlık ve yoksulluk
sınırı altında yaşamaktadır. Bu vahim tabloyu
düzeltmek için çaba harcaması gereken iktidar, halkın üzerine yeni
zamlarla gidiyor. Seçim geçti, zamlar başladı. Seçim ekonomisinin
sonuçları ortada. Seçim sürecinde halka meydanlardan çay poşetleri
atanlar -ki bunların kimler olduğu biliniyor- şimdi kuru çaya
yüzde 15 zam yaptılar, şekere de yüzde 16 oranında zam
yapıldı. Bu Çay ve simitle üç öğün geçinebilirsiniz ve
yaşayabilirsiniz. diyenlere hatırlatıyoruz, artık üç
öğün beslenmek, çay ve simitle de mümkün hâlâ gelmiyor
anlaşılan. Motorine 23 kuruş zam yapıldı, bunun bütün
gıda ürünlerine yansıyacağı çok açık ortada. Görünen o
ki başka zamlar da gelecek ve halkın sofrasına, çiftçinin
gelirine el konmaya devam edilecek.
Hazine ve Maliye Bakanı hayal dünyasında
yaşıyor bütün bu gerçekler karşısında, makroekonomik
dengeleri yok sayıyor ya da bilmesine rağmen dile getirmiyor ki bu
daha büyük bir suç. Bütün dünya, Türkiye'deki ekonomik krizi konuşuyor,
tartışıyor ama biz yok gibi davranıyoruz.
Şimdi, maceracı yollara başvurma
emareleri artmış vaziyette yine son günlerde.
Aldığımız duyumlara göre, Merkez Bankası kaynaklarına
el atma hazırlığı var yeniden, 46 milyar Türk liralık
ihtiyat akçesini Hazineye aktarma duyumları ortalıkta dolaşmaya
başladı. Derinleşen ekonomik krize ve durgunluğa Hazine ve
Maliye Bakanının vereceği bir cevap yok. Siyasi alanda
demokratikleşme, hukukun üstünlüğünü tesis etme gibi adımlar
atılmadığı müddetçe de ekonomik krizden uzaklaşma
şansı görünmüyor.
Şimdi, ekonomik krizin faturasını emekçilere,
işçilere, çiftçilere, yoksullara, dar gelirlilere, küçük üreticilere,
esnafa yükleyerek bu krizden çıkma ihtimali de yok; buna bir kez daha
vurgu yapmak istiyoruz ve ekonomi yöneticilerini, Hazine ve Maliye
Bakanını ciddiyete davet ediyoruz.
Bir konu daha var değinmek istediğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Diğer değinmek istediğim konu Urfa.
Biliyorsunuz, Urfayı neredeyse her hafta burada konuşur hâle geldik.
Çünkü Urfayı bu ülkeyi yönetenler, bir tür operasyon merkezi hâline
getiriyorlar. İşkence, gözaltı, katliam, baskı hep Urfada
yaşanıyor. Bakın, Urfa/Halfetide işkenceyi dün de
konuştuk, daha önceki günlerde de konuştuk, hâlâ sonuç
alınamadı, Urfa/Siverekte bir katliam yapıldı, hâlâ sonuç
alınamadı, Urfa/Suruçta daha önce Şenyaşar ailesi
katledilmişti, şimdi Ceylanpınar. Bu sabah 3 ayrı eve
baskın yapıldı, gözaltılar var. Biri, partilimizin evi.
Dilan Ablay, HDPnin belediye meclisi üyesi aynı zamanda, babası,
annesi, kız kardeşi gözaltına alınmış.
Emniyet güçleri, evin bahçesine iş
makineleriyle duvarları yıkarak giriyorlar, bahçedeki meyve
ağaçları dâhil bütün ağaçları söküyorlar yani bir
vahşet. Evi darmadağın ediyorlar. Neden? 3 kişiyi, 4
kişiyi gözaltına alacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Evet, teşekkür ederim.
Normal bir şekilde gözaltı operasyonu yok,
tamamen işkenceci ve baskıcı bir mantığın
uygulamaları var. Kolluğun bu uygulamalarını
kınıyoruz ve kolluğun böyle davranmasına cevaz veren, emir
veren, yol veren İçişleri Bakanlığını en sert
biçimde kınıyoruz. Bu İçişleri Bakanlığı bu
işleri sürdürdüğü müddetçe, ne ekonomik krizi
aşarsınız ne siyasi alanda demokratikleşme
gerçekleştirirsiniz ne de hukukun üstünlüğünü sağlayabilirsiniz.
Bunu bir kez daha net olarak vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili, Manisa Milletvekili Özgür Özele söz veriyorum.
Buyurun Sayın Özel.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 27 Haziran Ceyhan depreminin 21inci
yıl dönümüne, Parlamentonun inisiyatif alarak başta İstanbul
olmak üzere tüm Türkiyede depreme karşı hazırlıkların
yapılması gerektiğine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
İstanbul İttifakı olarak 28 Haziran Cuma günü hâkim
karşısına çıkacak olan CHP İstanbul İl
Başkanı Canan Kaftancıoğluna sahip çıkacaklarına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün 27 Haziran, 1998de yaşanan Ceyhan
depreminin yıl dönümü. 145 yurttaşımızın
yaşamını yitirdiği, 1.500
vatandaşımızın yaralandığı depremde ölenleri
bir kez daha buradan rahmetle anıyoruz.
Deprem, Türkiye'nin ne yazık ki çok ciddi bir
problemi. 21inci ve 23üncü yasama dönemlerinde bu konuda Parlamento 2 kez
araştırma komisyonu kurmuş, raporlar kaleme
alınmıştı ancak yasama organı, kendi üzerine
düşeni yapıp, kendisine Parlamentonun verdiği ödevleri yerine
getirmedi.
Türkiye, en kaygı vericisi İstanbul olmak
üzere, bir deprem kuşağında yaşayan çok sayıda
kentiyle birlikte bu konuda bir şeyler yapmak zorunda. Biz, seçilen
büyükşehir belediye başkanlarımızın, bu konuda,
Hükûmetle birlikte her türlü tedbiri almak üzere ortaya koydukları iradeyi
burada tekrar ediyoruz ve depreme karşı Parlamentonun önümüzdeki
dönemde bir inisiyatif almasını ve başta İstanbul olmak
üzere tüm Türkiyede bu hazırlıkların yapılması
gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda, bugün mazbatasını alacak
olan Sayın Ekrem İmamoğlunun da hep birlikte çalışma
konusunda ifade ettiği iradeyi burada tutanaklara bir kez daha geçirmek
istiyoruz.
Yarın İstanbulda olacağız.
İktidar partisi, kuvvetler ayrılığını belirgin
hâle getirdiği, rejime kasteden Anayasa değişikliğiyle
yasama, yürütme, yargı üzerindeki bir tek kişinin egemenliğini
sağladığı ve yargıyı kendisinden doğrudan
talimat alır bir hâle getirdiği süreçte, Recep Tayyip Erdoğan,
16 Ocak 2018 günü, partisinin grup toplantısında, bir kısmı
montajlanmış, bir kısmı doğrudan üretilmiş, bir
kısmı çarpıtılmış ifadeler üzerinden
İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğluna
demediğini bırakmamıştı. Kendisini hedef
göstermiş, nefret suçu işlemiş, hakaretler
yağdırmış ve yargıya talimat vermişti. Altı
yıl öncesinin, yedi yıl öncesinin tweetleri, tozlu raflardan
indirilen birtakım dosyalarla, on yedi buçuk ay sonra, 31 Mart yerel
seçimlerinin öncesinde ve 23 Haziran tekrar seçimlerinin öncesinde, algı
operasyonu için iktidar yanlısı medya tarafından tepe tepe
kullanıldı. Yarın Canan Kaftancıoğlu
yargılanacak. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Cumhuriyet Halk
Partililer olarak, İstanbul İttifakı olarak ve
İstanbullularla birlikte Canan Kaftancıoğluna sahip
çıkmaya gideceğiz çünkü İstanbul İttifakı, Ekrem
İmamoğlunu kucaklayan İstanbul İttifakı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
şunu biliyor ki Canan
Kaftancıoğlu, İstanbul İttifakı konusunda üstlendiği
görev, yaptığı görev ve o konudaki emeğinden dolayı ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kazanılmasına
göstermiş olduğu katkılardan dolayı
yargılanmaktadır, bu yüzden hedef alınmıştır.
Kaftancıoğlunu yargılamak demek, İstanbul
halkının tercihini yargılamak demektir. Canan
Kaftancıoğlu yalnız değildir çünkü Canan
Kaftancıoğluna 23 Haziranda Ekrem İmamoğluna sahip
çıkan İstanbullular sahip çıkmaktadırlar. Bir kişinin
hedef gösterdiği ve verdiği talimatlar üzerinden yapılacak bu
yargılamaya karşı İl Başkanımızın
yanındayız, arkasındayız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Şimdi de AK PARTİ Grup Başkan Vekili,
Tokat Milletvekili Özlem Zengine söz veriyorum.
Buyurun Sayın Zengin.
26.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Ankara Emniyet Müdürlüğünde cebir ve
darbın yaşandığına dair herhangi bir izin
olmadığının doktor raporlarında belirtildiğine ve
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan
Çavuşoğlunun konuyla ilgili bilgilendirme toplantısı
yapacağına, İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Benim birkaç başlığım var.
Doğrusu, tabii ki konuşmalarda bize yapılan saldırılar
ve sözlü saldırılar vardı, onlara da cevap vermek istiyorum, ona
göre süreyi kullanmayı rica ediyorum.
Bir tanesi: Tabii, dün burada işkenceyle
alakalı bir mesele konuşulmuştu, bir sayın hatip
konuşmasında işkence iddialarından bahsetmişti. Bu
konuyla alakalı ben de İçişleri
Bakanlığımızla görüşeceğimi ve devamında da
Mecliste Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun bu konuda ne yaptığını tekrar
bir soracağımızı ifade etmiştim. İkisiyle ilgili
ben bilgileri paylaşmak istiyorum. Şimdi, burada, tabii,
gözaltına alınan kişiler, Dışişleri
Bakanlığı sınavını usulsüzce
kazandığı iddiasıyla gözaltına alınan
Dışişleri Bakanlığı personeli olan kişiler.
Bu kişilerle ilgili olarak iddia: FETÖ/PDY örgütünün üyesi olmakla
alakalı olarak gözaltındalar o tarihlerde ve kendileriyle
alakalı olarak da her bir yirmi dört saatte doktor raporu var ve bu doktor
raporunda da cebir ve darp izinin olmadığı belirtiliyor.
Devamında, 139 avukatla birlikte bu görüşmeleri yapıyorlar ve
658 defa da görüşme gerçekleştiriyorlar. Nihayetinde,
Bakanlığımızın iddiası şöyle, ben de o
kanaati paylaşıyorum: Önce bir haber yapılıyor ya da
tweet atılıyor, buna benzer pek çok örnek var. Haber ve tweetler
üzerinden önce kamuoyu algısı oluşturuluyor ve devamında da
artık gerçeğin bir önemi kalmıyor yani gerçek kayboluyor. Daha
sonrasında da Ankara Barosunun hazırlamış olduğu bu
rapor Barolar Birliği tarafından Meclisimize
ulaştırılmış durumda. Teşekkür ediyoruz, Komisyon
Başkanımız Sayın Hakan Çavuşoğlu bu konuyla
ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğüne bir yazı yazarak ve Barolar
Birliğini de konudan haberdar ederek bir davette bulundu kendilerine ve
seçim süreci nedeniyle vekil arkadaşlarımızın Mecliste
olmaması hasebiyle, çok yakın bir tarihte, önümüzdeki günlerde bu
konuya dair, tüm bu mevzularla alakalı detaylı bir soru-cevap da
olacak şekilde bir bilgilendirme toplantısı Komisyonda olacak.
Bunu belirtmek istiyorum.
Şimdi, devamında Sayın İslam bir
konuşma yaptı. Tabii, gündem dışı
konuşmaların biliyoruz çerçevesini. Ben Sayın İslamı
da anlıyorum, siz de ifade ettiniz, partisinin daha az söz hakkı var.
Ama orada konuşurken öyle zannediyorum, buradaki konuşmalarda hem
kendi partisinin içinde bulunduğu süreci göz önünde bulundurarak hem de en
azından asgari bir nezaket içerisinde daha uygun kelimelerle hitap etmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, diyor ki: Ense köküne bir tokat. Yani
benim, bu sözü -bilemiyorum- çok yakışıksız
bulduğumuzu söylemem lazım. Eğer böyleyse, eğer kendisi bu
sözü beğeniyorsa, ense köküne tokat ifadesini, kendisinin partisinin en
son seçimde oyu yarıya düştü yani kendisi tokat üstüne tokat mı
yemiştir? Yani yarı yarıya düştü. Partisi
tokatlanmış mıdır? Böyle mi anlayacağız lafı
tersinden anladığımızda?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin, bir dakika
daha süre veriyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ya da sayın
muhalefet partilerindeki arkadaşlarım, işte Yirmi beş
yıl sonra İstanbulu kazandık. diyorlar. Yirmi beş
yıldır tokat mı yiyorlardı? Böyle mi telakki ediyorlar?
Bir sözü söylerken muhataplarınıza, önce
dönüp kendi geçmişinize, neler yaşadığınıza
bakmak lazım. Bu sebeple, ben, kendisinin bu kelimeleri idrak ederek, bir
kez daha kafasından geçirerek kullanması gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Son olarak da Sayın Yavuz
Ağıralioğlu bir giriş yaptılar fakat konuşma
yapacağını söylediler kürsüde. Orada da ifade etmek istediklerim
var ama kürsüde yapacağı konuşmayla muhtemelen paralellik arz
edecek. O konuşmadan sonra cevap vermeyi tercih ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Sinop Milletvekili
Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 90) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 11 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
Bu bölüm üzerinde söz isteyen milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: İYİ PARTİ Grubu adına Adana
Milletvekili İsmail Koncuk, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Ali Keven, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Ali Muhittin Taşdoğan;
şahıslar adına Nevşehir Milletvekili Yücel Menekşe.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Adana Milletvekili İsmail Koncuka ait.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
Lütfen, süreye dikkat edelim, bir kere bir dakika
uzatma vereceğim bu konuşmalarda, şimdiden onu belirteyim.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünkü konuşmamda da sözleşmeli personelin
durumunu dile getirmiştim. Tabii, konuşmamdan sonra Sayın
Komisyon Başkanımız Emrullah İşler, bu 3+1
dışında kalan sözleşmelilerle ilgili bir çalışma
yapılacağını ifade etti. Tabii Ne zaman yapılacak?
soruma bir cevap alamadım. İYİ PARTİ olarak bu sözün
takipçisi olacağımızı ifade ediyorum. Çünkü sözler
veriliyor, maalesef, ya zamanında tutulmuyor ya çok uzun zaman alıyor
ya da hiç tutulmuyor. Bu söz, tutulmayan sözler arasında olmasın
çünkü yüz binlerce insan bu sözlerin yakın takipçisi olacak bizimle beraber.
İnşallah, bu konuşmamdan sonra Sayın İşler bir
açıklama yapar, işte, altı ayda mı, sekiz ayda mı, bir
yıl içerisinde mi yeni bir düzenlemenin yapılacağının
ya da yapılmayacağının bilgisini de bizlere ve kamuoyuna
verir.
Değerli milletvekilleri, bugün Ceyhan
depreminin yıl dönümü. 27 Haziran 1998 tarihinde Ceyhan merkezli bir
deprem oldu, Adana bölgesini etkileyen bir deprem. Hayatını kaybeden
bütün vatandaşlarımıza, hemşehrilerime Yüce Allahtan
rahmet diliyorum. O tarihte ben de Adanadaydım, o depremi bizzat
yaşayanlardan biriyim. Gerçekten, depremleri yaşadıkça
depremlerle ilgili tedbirler almanın ne kadar önemli olduğunu o
yıkıntılar arasında bir canlı var mı,
yaşayan var mı araştırması yapılırken daha
iyi anlıyoruz ama inşallah, o günleri, bu acıları, bu
felaketleri yaşamadan bunların tedbirleri alınır diye
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kanımıza
dokundu. TRTye bir teröristin -Erdal Sarızeybekin verdiği bilgiye
göre- 74 Mehmetçikimizin katili Ferhat kod adlı Osman Öcalanın
çıkarılması ve kamuoyuna konuşma yaptırılması
bir Türk vatandaşı olarak, şehit askerlerimizi, gazilerimizi ve
bu millete bu seçim sathımailinde söylenen sözleri düşününce
kanıma dokundu. Peki, şimdi ne yapacağız? 74
Mehmetçikimizin katline sebep olan bir teröristbaşını, bir
teröristi Türk televizyonuna, TRTye çıkaran TRT Genel Müdürü İbrahim
Eren orada oturmaya devam edecek mi? Eğer, İbrahim Eren, bu ülkeyi
yönetenlerin bilgisi dışında, talimatı
dışında bir iş ve işlem yaparak bu teröristi TRT
televizyonuna çıkarmışsa istifa etmelidir, derhâl görevden
alınmalıdır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Talimatı
burası verdi Sayın Vekilim.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Yok Bu
talimatı iktidar vermiştir, yürütme vermiştir, biz verdik, bunun
da arkasındayız. diyorsanız onu da söyleyin, artık bu
millete bundan sonra söyleyeceklerinizi bu olayla
karşılaştırarak biz değerlendirelim.
Şimdi, merhum Eren evladımızın
adının bir yere verildiğini az önce bir milletvekilimiz ifade
etti, gurur verici ama bir yandan bunu yaparken, bir yandan bu
evlatlarımızı şehit eden bir teröristbaşının,
teröristin TRTde ne gezdiğini, kırmızı bültenle
arandığı söylenen bu şahsın TRTde nasıl olur da
program yaptığını, yapabildiğini millete izah etmeniz
lazım. Artık böyle tenakuzlarla istediğimizi yaparız
keyfiyeti Türkiyede bitmiştir. Türkiyede her adımınız,
her söyleminiz kayıtlardadır, bilgisayar
kayıtlarındadır, insanlarımızın da
hafızalarındadır. Lütfen, TRT Genel Müdürü İbrahim Erenle
ilgili, iktidar gereğini yapsın bir an önce yoksa bu bir tarihî
ihanettir. Bu tarihî ihanetin kim parçası olmak istiyorsa olma
hakkına sahiptir.
Evet, şimdi, Millî Eğitim
Bakanlığıyla ilgili bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu
kanun teklifi aslında...
VELİ AĞBABA (Malatya) Talimatı
burası verdi Sayın Vekilim. Oy getirsin, Fetullahı bile
televizyona çıkarırlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ona hiç şüphe yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tüm siteleri sizin için
yayın yapıyor, hepsi.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bunlar biraz oy
artıracağını bilseler Fetullah Gülene Fetullah Hocaefendi
hazretleri derler yani.
SALİH CORA (Trabzon) İmamoğlu
lehine Kandilden canlı yayın yapıyorlar, ona ne diyeceksin?
VELİ AĞBABA (Malatya) Fetullah
Hocaefendi hazretleri, yetiş imdadımıza. diyebilirler.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Vallahi
bilmiyorum yani Öcalanı TRTye çıkardıktan sonra yarın o
FETÖ hainiyle ilgili ne gelişme olur, onu bilmiyorum. Göreceğiz,
yaşayacağız, göreceğiz. İnşallah, görmeyiz ama bu
milletin, bu aziz milletin bir büyük feraseti olduğunu herhâlde şu
İstanbul seçimlerinden sonra sadece AKP değil, bütün siyasi
partilerimiz görmüştür. İnşallah ders alınacak.
VELİ AĞBABA (Malatya) Fetullah
Hocaefendi hazretleri Mezarınızdan kalkıp oy verin. dese
çıkarırlar, çıkarır yaparlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Öyle yapıyor
şimdi size.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yaparlar.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Şimdi, bu
4+4+4 eğitim sistemi geldiğinde ben o zaman sendika genel
başkanıydım, TÜRK EĞİTİM-SENin Genel
Başkanıydım. O zaman Millî Eğitim Komisyonuna gelmiş,
görüşlerimi de ifade etmiştim; tabii, dinlemediler. Hatta o zaman -enteresan
bir durumdur, bir anekdot olarak sizlere de anlatmak istiyorum- Sayın Ömer
Dinçerin böyle bir sistemin geleceğinden haberdar bile
olmadığını biliyoruz, haberi yok yani Millî Eğitim
Bakanının 4+4+4 sisteminin geleceğinden haberi yok. Ya, nereden
biliyorsunuz? diyebilirsiniz. Şuradan biliyorum: Sayın Dinçere
soruyorlar Efendim, bu sınıf öğretmenleri 5inci
sınıfa da girecek mi ya da 5inci sınıfta hangi
öğretmenler öğrencileri okutacak? diyorlar. Ömer Dinçerin
cevabı şu: 5inci sınıfta sınıf
öğretmenleri okutmaya devam edecek. diyor. Bir gün sonra, o zamanki
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Hayır,
5inci sınıfta branş öğretmenleri okutacaklar. diyor.
Şimdi, buradan anlıyoruz ki Ömer Dinçerin olayla yakından
uzaktan ilgisi yok.
Biliyor musunuz, aslında bu bir tarihî gündür,
bu bir tarihî gündür. Niye tarihî bir gündür? Çok konuşuldu, diğer
vekillerimiz de buradan ifade ettiler; 60 ayla ilgili, o zaman iktidar tarafından,
bilhassa Sayın Başbakanın bu rapor alanların
çocuklarına ihanet ettiğiyle ilgili cümleleri
hafızalarımızda kazılı duruyor âdeta, kazılı
duruyor. Yani Çocuklarınızı geri zekâlı olarak mı
fişliyorsunuz? gibi bir laf söylemişti Sayın Başbakan. Olabilir,
büyük bir yanlış yapıldı ama, yedi yıl, bakın,
yedi yıl bu yanlışı yaptıktan sonra bugün
çıkıp şunu diyebilmelisiniz, bunu diyebilmelisiniz:
Kardeşim, biz yanlış yaptık, biz hata yaptık. Ya,
çocuklarımız bizim kobay filan değil, hele Türk millî eğitimi
böyle el yordamıyla yönetebileceğiniz bir alan asla değil çünkü
Türk milletinin geleceğiyle ilgili en önemli alandan bahsediyoruz. Ha,
çıkarsınız dersiniz ki: Hata yaptık, özür dileriz, bugün
düzeltiyoruz. Bugün 69 aya çıkartılmasını doğru
buluyoruz ve destekliyoruz, bir yanlıştan dönülmüştür ama bir
özür borcunuz yok mu ya? Bu fazilet sahibi insanlar hata
yaptıklarında, yanlış yaptıklarında özür dilemeyi
de bilmeliler. Onun için, bu konu önemli bir konudur ama daha nelerden, 4+4ten
geri adımlar atacağız? Tabii, ben, bunu Sayın Ziya
Selçukun başarısı olarak görüyorum ve Ziya Selçuku tebrik
ediyorum. Yani bu 69 ay konusunda demek ki bir istek ortaya koymuş ve
arkasında durmuş bir yanlıştan dönülmesini
sağlamıştır.
Şimdi başka şeyler de
görüşeceğiz bundan sonra, bu 4+4le ilgili. Bakın hâlâ 5inci
sınıfların ne olacağını
tartışıyoruz. 5inci sınıfı ne yapalım?
Bakın, yıllardır tartışıyoruz. Acaba hazırlık
sınıfı mı yapalım? 5inci sınıfı tekrar
ilkokul bölümüne mi ekleyelim? gibi tartışmalar hâlâ devam ediyor
yani 4+4+4 sisteminin oturmadığını, hâlâ
tartışıldığını yakinen biliyorum. O zaman
demiştik ki: Ya kardeşim, siz 5 yıllık ilkokul
eğitimini 4 yıla düşürürseniz sınıf
öğretmenlerinin yüzde 20si boşa çıkar. Ne yaptılar
biliyor musunuz? Sayın Ömer Dinçer şöyle bir şey yaptı: Bu
sınıf öğretmenlerinin yüzde 20sini zihinsel engelliler
öğretmeni yaptılar. Ne anlar? Teknoloji tasarım öğretmeni
yaptılar. Daha sonra da teknoloji tasarım dersini
kaldırdılar. Ve hâlâ bu öğretmenler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Koncuk.
Bir dakika ek süre veriyorum.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Hâlâ
Hükûmetinizin 4+4+4 sisteminden dolayı meydana gelen öğretmen norm
fazlalığını düzeltebilmiş değiliz.
Dolayısıyla eğitimde atılan adımların
etraflıca düşünülmesi gereken adımlar olduğunu, milletin
geleceğiyle ilgili önemli adımlar olduğunu, geri adım
atmanın bile yapılan yanlışların telafisini mümkün
hâle getirmediğini hepimizin bilmesi gerek diyorum.
Bu kanunun memleketimize, milletimize, ülkemize
hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koncuk.
Şimdi, söz sırası
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sisteme girmişsiniz,
sırası gelince söz vereceğim. Sizden önce sisteme 7 kişi
girmiş. Sıra gelince söz vereceğim Sayın Ağbaba.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) - Sayın Başkanım
BAŞKAN - Şimdi söz sırası
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Erol Katırcıoğlunda. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
Süreniz on dakikadır.
Sadece bir kere bir dakika ilave süre
verebileceğimi belirteyim.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi bu 90 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümüyle ilgili olarak genel görüşlerimizi sizlerle
paylaşacağım. Maddeler üzerinde daha sonra zaten söz
alınacak ve üzerinde konuşulacak.
Şimdi, sayın vekiller, bu kanunun ikinci
bölümü, esas itibarıyla, iki kanunda bazı ufak tefek
değişiklikleri ima ediyor. Bunlardan bir tanesi 5580 sayılı
Özel Eğitim Kurumları Kanunu ve 652 sayılı, yine özel
eğitim değilse de barınmayla ilgili hizmet veren kurumlarla
ilgili kanunda bazı ufak tefek değişiklikler yapılması
çerçevesinde bir bölüm bu bölüm.
Şimdi, maddelere
baktığınızda, tabii ki tartışılabilecek
birkaç madde var ama doğrusunu isterseniz, bu ufak tefek
değişikliklerin arka tarafına baktığımızda,
esasında Millî Eğitim Bakanlığından gelen böyle bir
kanunda bence perspektif olarak değiştirilmesi gereken bir yan var ve
fakat o yanla ilgili olarak hiçbir şey konuşulmuş, hiçbir
şey önerilmiş değil. Nedir bu yan, onu anlatmaya
çalışacağım benim görebildiğim kadarıyla.
Şimdi, 12nci madde gerekçesinde şöyle
diyor, okuyayım buradan: Özel okul öncesi eğitim, özel ilkokul,
ortaokul ve liselere devam eden öğrencilere okulun öğrenim süresi
kadar eğitim ve öğretim desteği verilmesi için öğrencilerin
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şartı
bulunmaktadır. Şimdi bu madde, esas itibarıyla,
yükseköğrenim öncesi bütün özel eğitim kurumlarına verilecek
desteklerle ilgili ve bu destekleri de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olma koşuluna bağlıyor, yeniliği bu. Daha önce böyle bir
ibaresi yoktu, şimdi genel bir yabancıları çıkararak
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma koşulunu getiriyor. Fakat
arkadaşlar, burada asıl sorulması gereken ya da asıl
konuşulması gereken mesele şu değil mi: Biz neden özel ilköğretim
okullarına, neden özel ortaöğretim okullarına ve neden özel
liselere Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinden
yardım yapıyoruz, destek veriyoruz? Bana, bunu konuşmadan bu
düzenlemeyi yapmanın çok bir anlamı yok gibi geliyor. Neden yok?
Şundan dolayı yok: Şimdi bırakın her şeyi,
hepiniz biliyorsunuz, halkımız çocuklarını iyi eğitim
alsın diye -genel bir geleneği var- dolayısıyla da elindeki
bütün imkânları kullanarak iyi bir anaokuluna belki önce, sonra ilkokula,
sonra ortaokula, liseye ve üniversiteye göndermeyi amaçlayarak kendi bütçesini
ayarlamaya çalışıyor. Fakat arkadaşlar, bugün
itibarıyla baktığımızda, bu özel eğitim
kurumlarının bu ailelere olan maliyeti inanılmaz ölçülerde yani
diyebilirim ki: Ortalamadan bakarsak eğer, mesela özel bir ortaokulda
öğrenci okutmaya kalktığınızda en az 40-50 bin lira
yıllık bir masrafınız olacağını
düşünmeniz gerekiyor. Yani arkadaşlar, özel okullara destek veriyoruz
ve fakat özel okulların halkımıza olan maliyeti inanılmaz
derecede yüksek. Peki, niçin bunu yapıyoruz? Şimdi, diyebilirsiniz
ki: Özel okullar daha kaliteli bir eğitim veriyor. Öyle mi
arkadaşlar hakikaten? Ben Komisyona da sormak isterim: Yani elimizde böyle
bir data var mı? Özel okullar yani özel ilkokullar, özel ortaokullar, özel
liseler devlet ortaokulundan, liselerinden daha mı iyi eğitim
veriyor? Bir kere bunu doğrusunu isterseniz öğrenmek isterdim ben
şahsen. Ama ben size şöyle bir şey söyleyeyim: Belki bu
yükseköğrenim öncesi özel eğitim kurumlarıyla ilgili, oradaki
eğitimin kalitesiyle ilgili bilgimiz yok ama yine özel sayılması
gereken vakıf üniversitelerinin kalitesiyle ilgili bilgimiz var ve o bilgi
açıkçası özel vakıf üniversitelerinin kalitesinin çok düşük
olduğuna dairdir. Yani hatırlayacaksınız, Adalet ve
Kalkınma Partisinden arkadaşlar çok sayıda yoklar burada ama
onlar en azından duyduklarını hatırlayacaklardır:
Sayın Cumhurbaşkanı bundan şikâyetçi olmuştu, özel
vakıf üniversitelerinden ya da özel üniversitelerden herhangi bir
şekilde dünya listelerine giren bir üniversitenin olmamasının
neden olduğunu araştırmak gerektiğini söylemişti.
Nedeni çok basit: Bu okullar ticari okullar, ticarileşmiş
okullardır. Ve size şunu söyleyeyim: Neredeyse bütün eğitim
sistemimiz özelleştirilmiş vaziyettedir şu anda.
Arkadaşlar, bunun bir anlaşılır
yanı olabilir. Nitekim, bu 5580 sayılı Kanunun arka
planına gittiğimizde, ta 60lı yıllardaki bir kanuna
dayalı, 625 sayılı Kanuna dayanıyor. Fakat daha bir
yakına geldiğimizde, 1984te yani dünyada küreselleşme denilen
akımın başladığı tarihlerde, Türkiyenin de
bildiğiniz gibi 24 Ocak Kararlarıyla bu küreselleşme
akımına dâhil olmasıyla birlikte, bir değişiklik
yapılıyor bu yasada. Bu değişikliğin esası, özel
eğitim kurumlarına izin veren yani bir kamu hizmeti olması
gereken dolayısıyla devlet bütçesinden karşılanması
gereken, devletin bir borcu olması gereken eğitimi özel eğitim
kurumlarıyla paylaşmayı bir ilke olarak kabul ederek
başlıyor. Neden? Çünkü mesela şöyle diyor: Devletin eğitim
yükünü hafifleteceği gibi, finans sorunlarının
aşılmasında da etkili olacak ve daha kaliteli eğitim
verilmesinde olumlu gelişmelere ortam hazırlayacaktır.
Dolayısıyla özel sektörden azami ölçüde yararlanılması
gerekli ve kaçınılmaz görülmektedir. Yani böyle bir anlayışla,
özel eğitim kurumlarının kamu kurumlarından daha kaliteli
eğitim verdiği inancıyla oluşturulmuş olan bir yasadan
bahsediyoruz, bir perspektiften bahsediyoruz, o perspektif üzerine kurulu bir
eğitim sisteminden bahsediyoruz bugün. Dolayısıyla da burada
yapılması gereken şey, bence artık bu dönemin bittiğinin
kabulüyle yeni bir perspektif üretmektir. Yani 2008 krizi, küreselleşmeyle
birlikte liberal dünya görüşünün esasında
çakıldığı ve daha ileri bir umut olmaktan
çıktığını gösterdi. Ve nitekim, bugün itibarıyla
bakarsanız -bilmiyorum Sayın Komisyon baktı mı ama- benim
okumalarımdan anladığım kadarıyla, bütün dünyada
şu tartışılıyor: Özel eğitim kurumları kamu
kurumlarından daha etkili midir? diye soruyorlar ve çıkan sonucun
-özellikle OECD raporunu öneririm size- hiç de beklendiği gibi
olmadığı ve özel eğitim kurumlarının
esasında görece olarak başarısız olduğunu ortaya
çıkarıyor. Şimdi, durum buyken biz ne yapıyoruz? Özel
eğitim kurumlarına destek veriyoruz ve üstelik de özel eğitim
kurumları ne yapıyorlar? Çok yüksek fiyatlarla bu hizmeti veriyorlar
topluma. Bir de arkadaşlar -vaktim dolmak üzere, onun için atlayarak
söyleyeyim- şöyle bir maddesi var bu yasa düzenlemesinin: Madde 11-
Gerçeğe aykırı veya yanıltıcı reklam ya da ilan
vermesi, reklam veya ilanlarda öğrenci resim ya da bilgilerini
kullanması, durumlarından herhangi birini gerçekleştirmesi
hâlinde özel eğitim kurumlarının cezai işleme tabi
tutulmasını söylüyor. Peki, arkadaşlar, şu soruyu niçin
sormuyoruz: Niçin yanıltıcı reklam yapıyor bu
kuruluşlar? Ya da neden reklam yapıyorlar? Bir. İkincisi de
neden yanıltıcı reklam yapıyorlar? Açıkçası,
ticarileşmiş bir eğitim sisteminin doğal sonucudur bu ve
sadece yanıltıcı reklamlar değil, ben size söyleyeyim,
yanıltıcı çok şey yapıyorlar.
Şöyle toparlayarak bitirmiş olayım bu
bölümle ilgili konuşmamı. Benim bütün bu sözlerimle özel eğitim
kurumlarına tümüyle karşı olduğum çıkamasın
lütfen. Özel eğitim kurumlarının da ihtiyaç duyulduğu
takdirde bu sistemin içinde yer almasında bir sakınca olmayabilir.
Fakat arkadaşlar, bunların gerçekten denetlenebilmiş olması
lazımdır, regüle edilmesi lazımdır. Bugün itibarıyla
baktığımızda, bu regülasyon hizmetinin yeteri kadar
olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla da son sözlerim
olarak şunu söyleyeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bu
anlayışla oluşturulmuş olan bir millî eğitim
sisteminde ufak tefek birtakım palyatif değişiklikler yaparak
gerçekten eğitim sistemini daha etkin hâle getirmemiz mümkün değildir.
Hele hele -vaktim olmadığı için üzerinde konuşamadım
ama- özellikle bu yasanın ima ettiği şey, yabancı uyruklu
öğrencilere eğitim verilmemesi şeklinde bir saptama vardır
burada. Bu, Türkiyenin bugüne kadar gösterdiği iyi komşuluk
ilişkileri, vesaire, insan hakları konusundaki sözde
yaklaşımında doğrusunu isterseniz büyük bir delik açacak
gibi geliyor bana. Özellikle Suriyeliler kastedilerek -tahmin ediyorum- bu konu
buraya konulmuş ama bizim, eğitim sistemine ihtiyacı olan
herkesi o eğitim sisteminde eğitebilmeyi sağlamamız
lazımdır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Komisyon Başkanı Sayın
İşler, söz talebiniz vardı.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşlerin, Adana Milletvekili İsmail Koncukun 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK
VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, aslında ben birinci
konuşmacıdan sonra söz talebinde bulunmuştum ama
BAŞKAN Bana geç ulaştı Sayın
İşler, o nedenle veremedim.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Evet.
Sayın Koncukun da kendisi burada yok ama
arkadaşlar herhâlde ifade ederler. Dün ve Komisyonda da sanırım,
Sayın Koncukla Türkçe konuşmamıza rağmen bir türlü
anlaşamıyoruz. Benim söylemediğim şeyleri burada
söylemiş gibi, Meclis Genel Kurulunun kürsüsünden söylüyor. Ben dün burada
yapmış olduğum açıklamada, bu kanun teklifi
görüşülürken bize, parti grubumuza çeşitli talepler geldi personel
rejimiyle ilgili... Ben de buna binaen dedim ki personel rejimine ilişkin
farklı talepler olduğunu biliyoruz ve önümüzdeki dönemde AK
PARTİ olarak bunları ilgili paydaşlar ve kurumlarla
görüşerek kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Ama
kendisi yine spesifik hâle getirerek, görüşmekte olduğumuz süreli
sözleşmeliler gibi bir de süresizler var, onları kastederek burada,
Genel Kurul kürsüsünde söyledi. Dolayısıyla, bir defa, bu durumu
düzeltmemiz lazım. Ben burada bu cümleyi 2 defa kullandım ve bir ad
koymadım çünkü baktığımız zaman, personel rejiminde
onlarca farklı statüde kesimin olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla, genel bir çalışma
yapılacağını, yapılma iradesini Genel Kurula ve
kamuoyuna duyurmuş oldum, onu bir kez daha tekrar ediyorum.
Diğer bir husus da: Sayın
Katırcıoğlu önemli bir konuya değindi ama yeni bir uygulama
olacak, onu kendisine buradan duyurmuş olayım. Evet, daha önce özel
eğitime teşvikler verildi biliyorsunuz, son yıllarda 75 bin
öğrenciye verildi ama önümüzdeki yıldan itibaren bu teşvikler
Bakanlık tarafından verilmeyecek, biliyorsunuz, böyle bir teklif
Maliye Bakanlığına yapılmayacak ve dolayısıyla
özel eğitim kurumlarına verilen destek kesilmiş olacak ancak OSB
içerisindeki ve OSB dışındaki mesleki eğitim
okullarına teşvik devam edecek. Bunu da Genel Kurulun bilgisine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İşler.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren, İç Tüzük 60a göre söz talebinde bulunan milletvekillerinin bir
kısmının söz talebini karşılayacağım.
Sayın Yılmaz
28.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Düzce ili Akçakoca ilçesinde 28-30
Haziran tarihleri arasında yapılacak olan 17nci Kültür, Turizm ve
Fındık Festivaline ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
28-29-30 Haziran tarihleri arasında
Karadenizin incisi Düzce ili Akçakoca ilçemizde yapılacak olan 17nci
Kültür, Turizm ve Fındık Festivaline, başta Meclisimizin
değerli üyeleri olmak üzere, ülkemizin tüm vatandaşlarını
bekliyoruz. Vatandaşlarımız gelirken tatillerini biraz uzun
süreye göre ayarlayabilirlerse sadece Akçakocanın denizini,
kumsalını ve Fakıllı Mağarasını değil,
geldiklerince Yığılca Sarıkaya Mağarasını
da gezebilir, Cumayerinde rafting yapıp Gölyaka Efteni Gölü ve Kuş
Cennetini görebilir, harika fotoğraflar çekebilir; sıcak yaz
günlerinde serinlemek için Güzeldere ve Samandere Şelalelerini gezip
sayıları 10u geçen yaylalarımızda dolaşabilir,
Konuralp Müzesini ve Kırk Basamakları gezerek tarihî sit
alanlarını görebilir ve muazzam bir tatil geçirebilirler.
Bu arada, dünkü saldırıda gazi olan Baran
Top adlı Akçakocalı hemşehrimize geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersoy
29.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Adana Büyükşehir
Belediyesinde çalışan personelin sözleşmesinin
feshedileceği iddialarına ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adana Büyükşehir Belediyesinde 1.700
sözleşmeli personelin sözleşmesinin bugünlerde feshedileceği
konuşulmakta. Bu sorun, hepimizin bildiği gibi, her belediye
seçiminden sonra ne yazık ki gündeme geliyor. Ben yeni seçilen belediye
başkanının tabii ki yararlılık esasıyla ve de
vicdani bir bakış açısıyla bu sorunu yönetmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Enginyurt? Yok.
Sayın Ünsal
30.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, yanlış politikalar
nedeniyle dibe vuran sağlık ve sigorta sisteminin hizmet, kalite,
süreklilik ve verimlilik temelinde yeniden düzenlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sevgili Başkan,
teşekkürler.
Yanlış politikalar nedeniyle devletin her
kurumu giderek daha kötü bir duruma geliyor. Sağlık ve sigorta
sistemimizin temeli olan Sosyal Güvenlik Kurumu rekor düzeyde bütçe
açığı veriyor yani SGKdeki delik hızla büyüyor. Hazineden
çok büyük miktarda yardım almasına rağmen SGKnin zararı
astronomik boyutlara ulaştı. 2018de 75 milyar lira hazine yardımı
alan kurum, bu yılın sadece ilk beş ayında aldığı
48 milyar liradan fazla yardıma rağmen açık veriyor. Rekor
düzeyde açık ve zarara rağmen sağlık ve sigorta hizmetleri
yurttaşların ihtiyaçlarını ve kamunun yararını
koruyamıyor. Bu yönetim şekliyle her geçen gün dibe vuran sistemin
hizmet, kalite, süreklilik ve verimlilik temelinde yeniden düzenlenmesi
gerekmektedir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Subaşı
31.-
Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşının, Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun Genel Kurulu yanlış
bilgilendirdiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli hemşehrim İYİ PARTİ
Balıkesir Milletvekili hem dün hem bugün iki farklı konuda Genel
Kurulu yanlış bilgilendirdi. Biri Balıkesir Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Yücel Yılmaz hemen göreve gelir gelmez
400 işçi çıkardı. ifadesi. İlgili ihaleyi alan firmayla
karşılıklı iş akdi feshedilmiştir, çok geniş
bir alana sahip olan Balıkesirdeki 20 tane belediyeyle -CHP,
İYİ PARTİ ve Demokrat Parti de dâhil olmak üzere- bu
işçileri paylaştırmak üzere anlaşılmıştır.
Diğer bir konu, mobbing meselesi. Yine,
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Yücel
Yılmazla görüştüm, sayın vekilimin de görüşmesini ben arzu
ederdim, mobbing meselesi gerçek dışıdır. Emekliliği
gelen ve hâlâ çalışmak isteyen arkadaşlarımızın
emekliliğiyle ilgili bir teşviki vardır.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
32.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Tarım ve Orman
Bakanlığına bağlı olarak çalışan orman
işçilerinin bütçe olmadığı gerekçesiyle işsiz
bırakıldığına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı
olarak çalışan ve çoğunluğu yangın müdahale
işçisi olan yaklaşık 10 bin işçiden 6 bin orman
işçisi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın imzasıyla
gönderilen yazıyla, bütçe olmadığı gerekçesiyle işsiz
bırakıldı. Cumhurbaşkanlığının ve
örtülü ödeneğin 2019 yılı harcamalarının daha şimdiden
1 milyarı geçtiği ülkemizde 6 bin işçinin Bütçe yok. diye
işten çıkartılmasının takdirini kamu vicdanına
bırakıyorum. İşçilerin işten
çıkarılmasıyla işsiz kalmasının yanı
sıra, önümüzdeki günlerde orman yangınlarının
artacağına ve personel yetersizliğinin sorun
yaratacağına da dikkat çekiyorum.
Ayrıca, 31 Mart seçimlerinden önce bu
işçilere İş sürenizi uzatacağız. diye oy
avcılığı yapanlara ve kandıranlara da yazıklar
olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gürer
33.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 27 Haziran Sözcü gazetesinin
kuruluşunun 12nci yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, Sözcü gazetesi bugün 13 yaşına ermiştir. Sözümüz
namusumuzdur. diyerek yayın hayatına başlayan Sözcü gazetesi,
değerli köşe yazarları ve haberleriyle doğru ve gerçek
habere erişilmesini sağlamaktadır. Atatürk çizgisindeki gazete,
ne yazık ki haksız ve mesnetsiz bir davaya da konu edilmiştir;
bu da ayrıca düşündürücüdür. Dürüst gazetecilikte milyonlara eren
Sözcü gazetesinin nice yıllar yayınlarına devam etmesini
diliyorum. Özgür basının sesi olan Sözcü gazetesinin yeni
yaşını kutluyor, başarılarının
devamını temenni ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ağbaba
34.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, TRT Genel Müdürü İbrahim
Erenin MİT Müsteşarı yapılmasını önerdiğine
ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, benim AKPye bir önerim var: TRT Genel Müdürü İbrahim Ereni
MİT Müsteşarı yapsınlar. Yıllardan beri
kırmızı bültenle aranan, MİTin ve Emniyet teşkilatının
uzunca süreden beri aradığı ama bulamadığı Osman Öcalanı
seçime iki gün kala, AKPye övgüler dizdirtip CHP'yi eleştirtmek için TRT
ekranına çıkaran İbrahim Ereni MİT Müsteşarı
yapmaları lazım çünkü İbrahim Eren bunu çoktan hak ediyor. Bu
önerimi lütfen değerlendirsinler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
35.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Polis Akademisinin
yayımladığı Dünyada ve Türkiye'de Kadın Cinayetleri,
Verileri ve Analizler adlı rapora ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yeni yayınlanan bir Birleşmiş
Milletler raporu var, Kadınlar için en tehlikeli yerlerden biri kendi
evleri. tespitiyle yayınlanan bu raporda kadın cinayetlerinden yüzde
60ının aile üyelerinden biri tarafından işlendiği
belirtiliyor.
Aynı şekilde bir başka rapor daha var
ama bu rapor, İçişleri Bakanı ve Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanı tarafından kamuoyuna
açıklanacağı söylendiği hâlde sadece bazı kurumlara
gönderilmiş ve açıklanmamış, Dünyada ve Türkiye'de
Kadın Cinayetleri, Verileri ve Analizler adını
taşıyan Polis Akademisi yayını. Bu yayında da
aynı şekilde evde işlenen cinayetlerin oranı korkunç;
cinayet mekânları olarak ev yüzde 72,8; sokak ise yüzde 15. Bu aralık,
gerçekten korkunç bir aralık. Bugün aileye, eve çok büyük önem, kutsiyet
atfeden politikalar yürütürken bir yandan, aslında, suç mahallinin ev
olduğunu unutmamak gerekiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eksik
36.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, Iğdır Valiliğine
bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Geri Gönderme Merkezinde
ortaya çıkan verem vakalarıyla ilgili Iğdır
halkının açıklama yapılmasını beklediğine
ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Iğdırda, Iğdır Valiliğine
bağlı Göç İdaresi Müdürlüğü Göçmen Geri Gönderme Merkezinde
verem vakaları ortaya çıkmıştı. Bu konuyu daha önce de
Genel Kurulda dile getirmiştim, yazılı soru önergesi de
vermiştim. Kamuoyu bu konu hakkında iktidarın ne yaptığını
merak ediyor. Açıkçası bu konuyla ilgili bu soruları tekrar
sormak istiyoruz: Otobüslere konulup Kırklareline gönderilen göçmenlerin
akıbeti ne oldu? Bu göçmenlere bir tedavi uygulandı mı?
Göçmenlere hizmet eden personele tarama yapıldı mı? Bu konu
hakkında Sağlık Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığı bir soruşturma başlatmış
mıdır ya da başlatacak mıdır? Göçmenlere
sağlık hizmeti, hijyenik bir barınma ortamı ve yeterli
beslenme imkânları sağlanmış mıdır? Bu konuyla
ilgili, açık söylemek gerekirse cevap bekliyoruz çünkü Iğdır
halkı bu konuyla ilgili çok tedirgindir ve bir an önce bir açıklama
yapılmasını bekliyor.
BAŞKAN Sayın Öcalan
37.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, Şanlıurfa ili
Bozova ilçesi Yaslıca Mahallesinde husumetli aileler arasında
çıkan silahlı kavgada can kaybı yaşandığına,
vatandaşların elindeki silahların toplatılması ve
heyelan nedeniyle kapanan Birecik-Halfeti yolunun açılarak
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Dün de ben belirtmiştim, dün yaralanan
yurttaşımız, maalesef bugün hayatını kaybetti.
Bozovanın Yaslıca beldesinde silahlı olaylarda 8 kişi
yaralanmıştı, maalesef 1i yaşamını yitirdi.
Urfa, maalesef bir savaşta verilen kayıp kadar kayıp veriyor.
Tekrar belirtiyorum, burada olduğumuz sürece de AKP Hükûmetine ve iktidara
belirteceğiz; bu silahların bir an önce toplatılması
gerekiyor.
Diğer bir konu: Birecik ile Halfeti
arasındaki yol heyelan sebebiyle uzun süredir kapalıdır.
Belediye Başkanı maalesef görevini yapmıyor. Belediye
Başkan Yardımcısına ulaşmaya çalıştık;
kendisinden çıktığını, AFADın
ilgilendiğini
Bir an önce bu yolun açılması gerekiyor çünkü bu
yol 40-50 köye gidiyor, yollar 35 kilometre uzamış durumda.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaşlı
38.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Zeytin Dalı
Herekâtı bölgesinde şehit düşen Uzman Onbaşı Mikail
Candana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Aksaray ili Bağlıkaya beldesinde dün
ikindi namazını müteakip defnettiğimiz kahraman kardeşim
Mikail Candana Yüce Allahtan rahmet diliyorum. Babası Raşit
Candana, ailesine sabırlar diliyorum. Aynı çatışmada
yaralanan kardeşlerime acil şifalar diliyor, Türk Silahlı
Kuvvetlerine başsağlığı diliyor, bu
çatışmada vesile olanları milletin mikrofonundan lanetliyor;
ailesine, Aksaray halkına tekrar sabırlar diliyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
95inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
90 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Sayın Başkan, şahsıma bir sataşma var. Ben
basın toplantısındaydım. Sadece bir dakika, yerimden
BAŞKAN Yerinize geçin, sisteme girin, ben
size söz vereceğim Sayın İslam.
Şimdi gruplar adına konuşmalara devam
ediyoruz.
Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Yozgat Milletvekili Ali Kevene ait.
Buyurun Sayın Keven. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbulu yönetecek olana ben karar veririm.
Egemenlik kayıtsız şartsız İstanbulluların.
diyerek hanların, sarayların baskısını yıkıp
Sayın Ekrem İmamoğluna ikinci kez sahip çıkan
İstanbul halkını buradan şükran ve sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) Her türlü çirkinliklere
karşın soğukkanlılığını ve terbiyesini
bozmayarak seçimi ikinci kez büyük farkla kazanan Sayın Ekrem
İmamoğlunu da buradan kutluyor, başarılar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören kanun
teklifi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere ilk Millî Eğitim Bakanımız Hasan Âli Yücel ve bütün
eğitim emekçilerini sevgiyle saygıyla anıyorum. AKP Hükûmetinin
on yedi yıldır millî eğitim sisteminde yarattığı
tahribata karşı mücadele eden eğitim emekçilerimizi ve
eğitim sendikalarını da buradan saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklarımız bu ülkenin temelinde yapı
taşlarıdır. Çocuklarına nitelikli, bilimsel, eşit ve
parasız bir eğitim ortamı sunmayan bir ülke kalkınamaz. Bu
doğrultuda, zorunlu eğitim çağı için okullaşma
oranının yüzde 100 olduğu, eğitimin eğitim
uzmanlarınca şekillendirildiği, insani değerleri önemseyen,
bilgi çağıyla uyumlu, bölgesel eşitsizliklerin giderildiği
bir eğitim sistemini ülkemiz acilen oluşturmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde
değişiklik öngören 16ncı madde teklifine göre Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı 18 yaş altı çocukların yüzde 20
üzerinde engellilik durumlarına göre özel eğitime tabi tutulmaları
hakkında çeşitli teknik detaylar düzenlenerek mağduriyetlerin
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinin niteliğinin ve sayısının
artırılması sorun olarak ayrıca karşımızda
durmaktadır. 2017-2018 döneminde 353 bin öğrenci özel eğitim
kurumunda eğitim almıştır. Ancak Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı özel eğitim
kurumlarının sayısı artırılmalı ve özel
eğitim öğretmenlerinin istihdamına yeterli kontenjan
ayrılmalıdır. Engelli bireylerimizi topluma kazandırmak,
nitelikli bir eğitime tabi tutmak millî eğitim sisteminin
başlıca görevi olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; millî eğitim sistemimizde yaşanan başlıca
sorunların çözülebilmesi için geniş kapsamlı bir şûra
toplanmalıdır. Toplumun tüm kesimleri, eğitim uzmanları,
eğitim sendikaları, akademisyenler, veliler yani tüm paydaşlarla
birlikte, bu sorunlar nasıl çözülür diye kafa yorulmalıdır.
Alelacele getirilen torba kanun teklifleriyle bu sorunlar çözülemez. Millî
eğitim sisteminde yaşanan sorunları ve tavsiyelerimizi defaatle
paylaştık ancak bu sorunlara hep beraber, birlikte, kolektif bir
çözüm yolu bulacak çalışma ortamı oluşturmak maalesef bu
iktidarın anlayışından uzaktır. Bunun en bariz
örneğini ülkemiz yedi yıl, başta Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olmak üzere her kesimce eleştirilen, ilkokula başlama
yaşının önce 60 aya düşürülmesi, sonra da yönetmelikle 66
aya çıkarılmasında yaşadı. Bunu tartışmaya
bile izin vermediniz. Şimdi aynı iktidar tarafından, bir gecede
alınan bu yanlış karardan yedi yıl sonra dönülerek bu kanun
teklifiyle 69 aya çıkarılmaktadır. Çocuğun sosyal, motor
becerilerinin 6 yaşında yani 72 ayda tamamlandığı
bilimsel bir gerçektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eğitim öğretim dönemi bu yıl yeni Millî
Eğitim Bakanıyla başladı ancak eski sorunlar hâlâ devam
etmektedir. 2019 yılı bütçe kanunu görüşülürken bu kürsüde
Bakanlığın bütçesini sorgulayan konuşmalar
yapıldı. Millî Eğitim Bakanlığının 2019
bütçesi, 2019 yılı faiz giderine maalesef yenik düştü. Millî
Eğitim Bakanlığının bütçesi 113 milyar lira, oysa
faize ayrılan bütçe 117 milyar lira. Bakanlığın bütçesinin
zaten yüzde 83ü personel giderleridir. Yani geriye eğitimin
niteliğini, teknolojisini, donanımını artırmak için 20
milyar bile kalmıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eğitimin gitgide daha fazla paralı hâle
getirildiği ülkemizde özellikle yoksul aile çocuklarında kendini
okula ait hissetme duygusu azalıyor ve okullaşma oranı
aşağı doğru seyrediyor. İlkokulda yüzde 91 olan
okullaşma oranı ortaokul için yüzde 94, liseler için maalesef yüzde
83 olmuştur. Bu rakamlar çağdaş, gelişmiş bir ülke
verileriyle örtüşmemektedir. Suç oranına bakarsanız çocuk
denecek yaşta işlenen suç oranları da yine çağdaş,
gelişmiş bir ülke verileriyle örtüşmemektedir. Ülkemizde
çocuklarımızın hızla suça sürüklendiği,
uyuşturucu kullanım yaşının 9-10 yaşlara
düştüğü bir ortamda biraz olsun yüzümüz kızarmalı ve oturup
düşünmeliyiz diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; okulların yurt sorunu büyüyerek devam ediyor ve
çocuklarımız tarikat yurtlarına mahkûm ediliyor. Hangi odaklara
ait olduğu belirsiz merdiven altı tarikat yurtları, Adana
Aladağ'da yaşanan yangın faciası gibi ve çocuğun
istismarı gibi başka örnekler yaşanmadan acilen
kapatılmalıdır. Özellikle yoksul ailelerin çocukları
niteliksiz yurtların insafına bırakılmamalıdır.
Millî Eğitim Bakanlığı kimi vakıf ve derneklerle
yaptığı protokollere bir an önce son vermelidir.
Çocuklarımızın sosyal, ekonomik durumlarına
bakılmaksızın eşit, bilimsel bir eğitim almaya
hakkı vardır. Kolejde okuyan bir öğrenci ile en ücra kasabada
okuyan bir öğrenci arasında yaşanan fırsat
eşitsizliği mutlaka giderilmelidir. Özel okul furyasına bir son
verilmeli ve mevcut olanlar da düzenli denetlenmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu ülkede FETÖ denen terör örgütü ülkenin millî eğitim
sisteminin her tarafına kanser gibi yayıldı. Nasıl
yayıldığını gayet iyi biliyorsunuz. Altın nesil
diye yüz binlerce çocuğun geleceğiyle oynandı, hayatı
karartıldı. Bu FETÖ terör örgütünün okulları, dershaneleri çok
sayıda tanınmış siyasetçi ve bürokrat eşliğinde
açıldı ve topluma pazarlandı. Bu açılışlarda boy
gösterenleri gayet iyi tanıyorsunuz, sizler iyi biliyorsunuz. Yani bu
Hükûmetin gözetiminde yüz binlerce çocuğumuz göz göre göre bu
alçakların kucağına itildi ve hayatları
karartıldı. Şimdi aynısını, ne
yaptığı belirsiz tarikatlara ait okullar ve vakıf
yurtları yapmaktadır. Yine aynı şekilde, tüm bunlar bu
Hükûmetin gözü önünde gerçekleşmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on yedi yıldır bir gecede aniden köklü
değişiklikler yaparak, sınav sistemlerini bir sabah aniden
değiştirerek millî eğitim sisteminde büyük tahribat yaratan AKP
iktidarı uzunca bir süredir Kindar ve dindar nesil
yetiştireceğiz. diye diye eğitim sisteminin
hafızasını yok etti. Ortaya matematik sınavlarında
sıfır çeken binlerce öğrencinin olduğu, kendi ana dilinde
kendini ifade etmekte zorlanan yüz binlerin olduğu bir sistem
çıkardı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözleşmeli öğretmenlerin zorunlu görev sürelerinde
değişikliği öngören 17nci madde teklifine göre, 4+2 yıl
olan zorunlu görev süresi 3+1 yıla indirilmektedir. Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak sözleşmeli öğretmenlik sisteminin ve mülakatla
atama sisteminin kaldırılması hakkında verdiğimiz
kanun teklifleri AKP ve MHP tarafından maalesef reddedilmiştir. On
yedi yıl boyunca AKP iktidarının en çok hata
yaptığı alanlardan birisi Millî Eğitim olmuştur çünkü
liyakatsiz yandaş atamalar ve Her şeyi ben bilirim.
anlayışı hata üstüne hata yapılmasına neden
olmuştur. Öğretmenlere dayatılan tek seçenek olan
sözleşmeli öğretmenlik uygulaması ve 4+2 yıl zorunlu görev
süresi de bu hatalardan biridir çünkü eğitim sisteminin ana unsuru olan
öğretmenlerimizi rahat ve huzurlu bir çalışma ortamına
kavuşturmadığınız sürece eğitim sisteminde
sorunlar büyümeye devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devlet okullarında yaklaşık 80 bin ücretli
öğretmen çalıştırılmaktadır. Ücretli
öğretmenlik, bilindiği gibi, girdiği ders başına ücret
alan, hiçbir özlük hakkına sahip olmayan, insanların güvencesiz
çalıştırıldığı bir görevlendirme
şeklidir. Bir eğitim fakültesi mezunu olmanıza gerek yok, bir
lisans veya ön lisans bölümünden mezunsanız herhangi bir öğretmen
açığı olan okulda derse girebilirsiniz ve üstelik,
yaklaşık asgari ücret düzeyinde bir ücretle çalışmak
zorundasınız. Ücretli öğretmenlik adı altında bir
öğretmenin iş güvencesi olmadan devlet eliyle
çalıştırıldığı bir gelişmiş ülke
gösterebilir misiniz?
Bu ülkede atanamayan öğretmen sayısı
460 bine ulaşmıştır. Sayıştay raporuna göre
153.640 öğretmen açığı, Millî Eğitim Bakanının
açıklamalarına göre ise 117 bin öğretmen açığı
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öğretmenlerimiz her türlü ekonomik
sıkıntılardan kurtarılarak özlük hakları
iyileştirilmelidir. Öğretmenlik meslek kanunu üzerinde acilen
çalışma yapılmalıdır. 3600 ek gösterge mağduriyetinin
giderilmesi için ben dâhil pek çok milletvekili arkadaşım kanun
teklifi verdi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan seçim
meydanlarında bunu açıkça dile getirdi. 3600 ek gösterge
analarının ak sütü gibi helaldir. Bir an önce bu mağduriyet
giderilmelidir. 3600 ek gösterge düzenlemesinin yapılmasını, söz
verildiği gibi öğretmenler, emniyet görevlileri, sağlık
personeli ve din görevlileri beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven, bir dakika daha süre
veriyorum.
Buyurun, toparlayın lütfen.
ALİ KEVEN (Devamla) Ayrıca, kamuda görev
yapan ama seslerini bir türlü Hükûmete duyuramayan lisans mezunu kamu personeli
de 3600 ek göstergeden mutlaka yararlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
organize sanayi bölgelerinin ve özel sektörün meslek lisesi açabilmesini
sağlayan kanun düzenlemesi, kamusal bir hizmet olan eğitimin tamamen
özel sektöre devredilmesi yolunda bir adımdır. Bir tarafta yüz
binlerce meslek lisesi mezununun işsiz olduğu bir ortam var iken
diğer tarafta Meslek edindireceğiz, iş garantisi
sunacağız. ve benzeri vaatlerle ailelerin ekonomik yönden
sömürüleceği, kandırılacağı bir ortam
oluşturulmaya çalışılmaktadır. Çıraklık
eğitimi gören çırakların mesleki eğitim merkezi adı
altında örgün öğretim mezunu sayılabileceği düzenleme ise
aslında çocuk işçiliğini
meşrulaştırmaktadır. Çocuk emeğini sömüren ve
çaresizlikten, maddi imkânsızlıktan okulunu bırakmış
çocuklarımızın örgün öğretim dışında
değilmiş algısı oluşturacak bir aldatmacadan öte
başka bir şey değildir. Mesleki eğitim ve meslek lisesi
konusu detaylıca ele alınması gereken bir konudur. Maalesef yine
Biz yaptık oldu. diyerek ani bir değişiklik öne sürülmektedir.
Oysa daha önce bu kürsüde de dile getirdiğim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KEVEN (Devamla) - Peki, çok teşekkür
ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Keven.
60a göre söz istekleri var, onları da
karşılayacağım.
Sayın Enginyurt buradayken hemen söz vereyim.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, kamudaki sözleşmeli 4/Bliler ile
ücretli öğretmenlerin kadro beklediğine ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
tabi olmalarına rağmen 4/Bliler maalesef sözleşmeden kadroya
geçememişlerdir. Bu insanlarımızın kadro
haklarının verilmesi, tıpkı diğerlerinde olduğu
gibi eşit bir şekilde kadro sahibi olmaları gerekmektedir.
Ayrıca, 900 ücretli öğretmen kadro beklemektedir. 100 binin üzerinde
öğretmen açığı var ise 900 ücretli öğretmen
yıllardır perişan bir hâldedir, kadro talep etmektedirler. Bu
konuda hassasiyet gösterilmesini bekliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İslam
40.-
İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önce basın toplantısındayken
aldığım bir eleştiriyi zabıtlarda gördüm. Hemen
şunu söyleyeyim: Kendi gözündeki merteği görmez, el gözündeki çöpü
destan eyler âleme.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bize Bay Temel, particik, terörist
sıfatlarını kullanan siyasi partiyi hepiniz biliyorsunuz. Hatta
bu yüzden özür dilediklerini de biliyorsunuz. Ben size bu kadarını
söylüyorum. Ama şu hatırlatmayı yapmak zorundayım ki,
milletin tokadı siyasetçiyi acıtmaz arkadaşlar. Aslında ben
size meseleyi hafifleterek anlatmıştım. Şu eksiğimi
kabul edelim, meseleleri ben sizin gibi güzel anlatamıyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
Sağ olun efendim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
41.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, glikoz şurubundan sahte bal
üretiminin had safhaya ulaştığına, çıkarılacak
mevzuatla sıkı denetimin sağlanarak doğal bal üretiminin
teşvik edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Glikoz şurubundan
sahte bal üretimi had safhaya çıkmış, merdiven altı birçok
tesiste arı görmemiş bal üretilmektedir. Birçok turistik tesiste,
kahvaltı merkezinde ve marketlerde maalesef bu ballar
satılmaktadır, bu bir gıda güvenliği sorunudur. Doktor
ağzıyla söylüyorum: Resmen çocuklarımıza ve
insanlarımıza bal değil, zehir yediriyoruz.
Çıkarılacak bir mevzuatla sıkı denetim, etkili önleme ve
doğal bal üretiminin teşviki ve tüketimi gereklidir. 87 bin aile
geçimini arıcılıktan sağlıyor. Hava
şartlarının bu yıl kötü gitmesi nedeniyle yüzde 50 verim
kaybı var. Bu yüzden Ziraat Bankasının kredilerinde erteleme
gerekmekte. Arı kovanına destek kovan başına 15 TL olarak
açıklanmasına rağmen bununla ilgili henüz düzenleme
başlamadı. Az miktarda olsa da bu üreticiler için önemli, bu konuda
düzenleme bekliyoruz. Balmer, Orduda 10 milyon euroya bir paketleme tesisi
kurdu; bu tesisi işler hâlde kılmak için kamu ihalelerinde muhakkak
Balmere paketleme için destek olunmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ünsal
42.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, Ankara Büyükşehir Belediyesine
bağlı Halk Ekmek AŞde yaşanan skandala ve yolsuzluk
yapanların hukuken bedelini ödemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı
Halk Ekmek AŞyle ilgili yeni bir skandal daha ortaya çıktı.
Değerli arkadaşlar, önceki dönem göreve
getirilen şirket yönetiminin faturasız olarak çok büyük miktarlarda
ekmek gönderdiği belirtiliyor. Bu ekmeklerin parti kongrelerine, gençlik
kolları toplantılarına ve seçim merkezlerine gönderildiği
ortaya çıkarken, kamu kaynaklarını siyasi olarak kullanan bu
yöneticiler hakkında soruşturma
başlatılmıştır. Yaşanan bu son olayın
ardından Sayın Mansur Yavaşın görevlendirmelerinin
nasıl engellendiğini bir daha gördük.
Buradan bir kez daha belirtmek istiyorum: Kamu
kaynaklarının farklı amaçlar için kullanılması dönemi
sona ermiştir, tüm kaynaklar halka hizmet için kullanılacaktır.
Bu örnekte olduğu gibi, yolsuzluk ve usulsüzlük yapanların hukuken
bedelini kesin ödemesi gerekmektedir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özel, söz talebiniz var
galiba.
Buyurun.
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 27 Haziran
eczacı Neşe Gülersoyu şehit edilişinin 40ıncı
yılında rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 27
Haziran 1979da, Manisada eczanesinde üzerinde beyaz önlüğü varken
Eczacı Neşe Gülersoy şehit edilmişti. Olay yerine gelen
polisler, elinde buldukları kâğıtta bir gün önce bir başka
siyasi görüşten öldürülen eczacı arkadaşının
öldürülmesini kınayan ve bunu bir katliam ve cinayet olarak nitelendiren
bir metni kaleme aldığını görmüşlerdi ama o cinayete
misilleme olarak böyle bir cinayet işlenmişti.
Neşe Gülersoy Manisada MEDAK adı
altıda ilk ecza kooperatifini kuran kişidir. Bugün biz
eczacılar, çocuklarımız ekmek yiyorsak; zincir eczanelerin
çalışanları ya da market eczanelerin köşelerinde birer
tezgâhtar değilsek Neşe Gülersoy ve arkadaşlarının
çağdaş eczacılık hareketinin kooperatifleşmeyle
getirdiği koruyuculuk ve ivme sayesindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha süre veriyorum,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neşe Gülersoy
katledildiğinde eczanesi Manisadaydı, MEDAKın kurucusuydu,
İzmir Eczacı Odasının da Genel Sekteriydi Manisada oda
olmadığı için. Kendisinin yaptığı görevleri
yaptıktan sonra bugün Mecliste görev alan biri olarak aziz
hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Kendisini rahmetle,
minnetle anıyorum. Bütün eczacıları da Neşe Gülersoy ve
arkadaşlarının açtığı yolda kurulan
kooperatiflere sıkı sıkı sarılarak; o dünya
görüşünün bugünlerde mesleğimizi sürdürmemize katkı
sağladığını unutmayarak devam etmelerini arzu ediyorum
ve bir kez daha tüm eczacılık camiasının
acısını 40ıncı yılında
paylaşıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gruplar
adına son söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğana aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Taşdoğan, siz ayrıca
şahıslar adına konuşma almıştınız, iki
konuşmayı birleştiriyorum ve sürenizin on beş dakika
olduğunu hatırlatıyorum.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, 90 sıra sayılı Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülerek Genel Kurula sunulan bu
kanun teklifinin içeriğinde sözleşmeli öğretmenlerin,
45/Alı sözleşmeli sağlık
çalışanlarının ve Diyanet personelinin kadroya alınma
sürelerinin 4+2den 3+1e indirilmesiyle ilgili düzenleme de kabul
edilmiştir. Bu düzenlemeyi kadroya geçiş süresinin
azaltılması açısından olumlu buluyoruz. Kadroya geçiş
süresinin azaltılması doğru bir adımdır. Temennimiz
kamuda sözleşmeli personel istihdamı yerine, tamamının
kadroya alınması olsa da bu adım sözleşmeli personelin
çalışma motivasyonunu olumlu yönden artıracağından
dolayı yerinde bir düzenlemedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 24 Haziran 2018
Milletvekili Genel Seçimi öncesinde beyannamemizde 27nci Yasama Dönemindeki
Başlıca Taahhütlerimiz başlığı adı
altında; atanamayan öğretmenlerin tamamının kademeli olarak
atanmasını sağlayacak şekilde kadro ihdası
yapılması, sağlık hizmetlerinde sürekliliği ve
erişilebilirliği sağlamak amacıyla sağlık insan
gücünün ülke genelinde dengeli dağılımını temin edecek
bir istihdam ve ücret politikası uygulanması, sağlık
çalışanlarına yıpranma payı hakkı verilmesi
konularının Türkiye Büyük Millet Meclisinde güçlü bir şekilde
takipçisi olacağımızı belirtmiştik. Takip etmeyi
sürdürüyoruz ve gerekli çalışmaları yapıyoruz, yapmaya da
devam edeceğiz.
Hatırlanacağı gibi 4+2ye dayalı
sözleşmeli istihdam modeli 2017 yılında fiilen hayata
geçmişti. Sözleşmelilere kadro verildiği son düzenleme 2013
yılında yasalaşmıştı. 2013 yılından bu
yana kamuda istihdam edilen 4/Bliler için herhangi bir süre olmaması
ayrı bir sorun olarak durmaktadır. Bu çalışanlara da
kadroya geçişleriyle alakalı çalışma yapılabilir.
Çalışanların bu yönde yoğun beklentileri vardır. Bu
talebin karşılanması gerektiğini düşünüyoruz.
Aslında kamunun 2 kere kurtulduğu sözleşmeli istihdamdan üçüncü
ve son kez kurtularak kamuda sözleşmeli çalışma devrinin
sonlandırılması gerekmektedir. Böylelikle tüm
çalışanlar için bir eşitlik sağlanacak ve bu konu sorun
olmaktan tamamen çıkarak çalışma barışı
sağlanmış olacaktır.
Bakınız, Sağlık
Bakanlığına bakıldığında, 657 kadrolu
personel yani 4/A maddesinde çalışanlar; 4/B sözleşmeli
çalışanlar yani 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
4/B maddesi ve bu maddeye göre çalışan personel; 4+2 sözleşmeli
çalışanlar, 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 76ncı
maddesi ile 663 sayılı Sağlık Bakanlığı
Kanun Hükmünde Kararnamesinin 45/A maddesine göre çalışanlar; 4924
sayılı çakılı sözleşmeli personel yani 4924
sayılı Kanuna tabi olanlar; 4/Cden 4/Bye geçirilen personel;
taşerondan 4/Dye işçi kadrosuna geçen personel; vekil ebe,
hemşireler; kamu dışı aile sağlığı
elemanları olmak üzere 8 farklı istihdam modeliyle sağlık
çalışanları görev yapmaktadırlar. Asıl olması
gereken, çalışma barışını bozan bu
çeşitliliği bir an önce sonlandırmaktır. Geleceğe
umutla bakmak isteyen çalışanların bu haklı talepleri
karşılanmalıdır. Bizim isteğimiz tüm
çalışanlara, hakları olan kadronun bir an önce verilmesi, tayin
başta olmak üzere mahrum kaldıkları haklarına
kavuşmalarıdır. Anayasal hak olan aile bütünlüğü
sağlanmalı, çocuklar anne babasız büyümemeli, yüzleri
gülmelidir.
Bu kanun teklifinin 16ncı maddesiyle ilgili
düzenlemede Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak
faaliyet gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine ve bu
merkezlerde hizmet alan bireylere yapılan ödemelerin Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları için yapılmasına karar verilmesi, ayrıca,
destek verilecek olan hastalık türlerinin net olarak, yazılarak
açıklık getirilmesi, vatandaşlarımızın
yaşayabileceği problemlerin önüne geçilmesi açısından
faydalı olmuştur. Kanunun yazımında kullanılan dilin
düzeltilmesi bizim için ayrıca anlamlı olmuştur.
Yine, 16ncı maddede belirtilen
Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporuyla asgari
%20 oranında engelli olduğu, 18 yaş altı çocukların
Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu ile özel gereksinimi olduğu
şeklinde yapılan değişiklik, kamuda çalışan
aileler için çocuklarının bakımı açısından
mazeret olarak kabul edilmeye devam edecek midir? Bu ayrıntıya da
özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, liderimiz Sayın
Devlet Bahçeli Beyefendinin Öğretmensiz bir toplum; ruhen, fikren,
ahlaken ve vicdanen fakir düşecek, geride kalacak, bu yüzden
canlılık emarelerini kaybedecektir. sözünden hareket ederek,
öğretmenlerimizin sorunlarını gelecek nesillerin sorunu olarak
değerlendirmekteyiz. Bu nedenle, Millî Eğitim
Bakanlığımızın eğitim alanındaki kamuda tek
çalışma şekli kadrolu istihdam biçimi olmalı, kadrolu
istihdam haricindeki, sözleşmeli öğretmenlik, 4/B ve 4/C gibi
statülerde çalışan personel ivedilikle kadroya geçirilmelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından son dönemde yapılan öğretmen
alımlarının sözleşmeli öğretmenlik şeklinde
yapıldığı görülmektedir. Sözleşmeli öğretmenlik
uygulamasından vazgeçilmeli ve tek istihdam şekli kadrolu
öğretmenlik olmalıdır. Kadroya geçirilme işlemleri
gerçekleşene kadar sözleşmeli öğretmenlerin özür grubu tayin
talepleri karşılanmalıdır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam
edilen personelin farklı mevzuatlara tabi olması nedeniyle meydana
gelen mali, sosyal ve özlük haklarındaki farklılıkları
gidermek ve kadrolu çalışanlarla eşitlemek amacıyla gerekli
düzenlemeler yapılmalıdır.
Kadrolu öğretmenlerde olduğu gibi,
sözleşmeli öğretmenlere de başarı, üstün başarı
belgesi ve ödül verilmesinin yolu açılmalı, hiç değilse bu
konudaki çifte standart ortadan kaldırılmalıdır.
Sözleşmeli öğretmenlere yapılacak öğretim yılına
hazırlık ödeneği ödemelerinde SGK kesintisinin
yapılmasının önüne geçilmelidir.
Sözleşmeli öğretmenlerin ücret
hesaplamasında dikkate alınan hizmet sürelerinde özelde
çalışılan sürelerinin de dikkate alınması
gerekmektedir.
Sırasıyla 4/Cde çalışırken
4/Bye ve 4/Aya alınan ve genel bütçeden maaş alamayan kamu
kurumlarındaki personelin ortak bütçeden maaş alabilmeleri için
düzenlemeler yapılmalıdır.
4/Bli personelin ek ödeme tutarları, emsali
kadrolarda çalışanlarla aynı tutarda olacak şekilde
artırılmalıdır.
4/Bli personelin hizmet sözleşmesinin 8inci
maddesinin (b) fıkrasındaki 5510 sayılı Kanun hükümleri
uyarınca yaşlılık ve malullük aylığına hak
kazandıkları tarihte sözleşmesi sona erer. ifadesinin
diğer sözleşmeli çalışanlarda olduğu gibi 65
yaşını doldurduğu takdirde emekliliğe hak
kazanır. şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.
Sözleşmeli öğretmenlerin hizmet süresinin
hesabında özel öğretim kurumlarında geçen sürelerinin üçte
2sinin dikkate alınarak hizmet sürelerinin hesabında
değerlendirilmeli ve ücret ödemelerinde yeni belirlenen hizmet süreleri de
dikkate alınmalıdır. Sözleşmeli olarak görev yapmakta olan
öğretmenlerimize de 2019 yılı Ağustos ayında
yapılacak özür grubuna bağlı yer değiştirmelerde özür
durumlarına göre yer değiştirme hakkı verilmelidir.
Sayın milletvekilleri, bir başka konu da
illerde görev yapan 1.100 civarındaki maarif müfettişlerinin görev ve
yetkilerini tanımlayan herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. Maarif
müfettişlerinin görev tanımlarının yapılması ve
mağduriyetlerinin giderilmesi temennimizdir. Bununla birlikte, eğitim
öğretim dönemlerinde görev yapan ücretli öğretmenlerin
aldığı ek ders karşılığı ücretin en
azından asgari ücret seviyesine yükseltilmesi de gözden geçirilmelidir.
Sayın milletvekilleri, Başöğretmen
Atatürkün ifadesiyle Geleceğin güvencesi sağlam temellere
dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene
dayalıdır. Bu itibarla toplum geleceğinin mimarı her öğretmen
saygıyı hak eder, hürmet ve minnetle anılır. Buradan,
saygıyı ve hürmeti en fazla hak eden şehit öğretmenleri yâd
etmeden geçemeyeceğim.
Konyada Ülkü Ocaklarında
arkadaşımız olan, henüz on beş günlük öğretmenken
Diyarbakır ili Hazro ilçesi Dadaş köyüne ilkokul öğretmeni
olarak atanan, vatana ve millete hayırlı bir nesil
yetiştirmekten başka hiçbir amacı olmayan Hüseyin Yavuzu, daha
22 yaşındayken Batmanın Kozluk ilçesinde PKK'lı
teröristlerin hain saldırısında katledilen Şenay Aybüke
Yalçını; adına ağıtlar yakılan, Gaziantepin
yiğit evladı Cemil Doğanı; daha adını
sayamadığım, Anadolu topraklarında vatan bilincinin
oluşmasını sağlayan, ilim yayıp kanıyla bedel
vermiş bütün öğretmenleri rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.
Ayrıca, şehit edilen sağlık
personellerini, daha yakın zamanda hendek operasyonlarında şehit
edilen ve yaralanan bütün sağlık personellerini de buradan rahmet,
minnet ve saygıyla yâd ediyorum.
Görüşülmekte olan bu kanunun memleketimize,
devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Gaziantep gibi gazi olan yüce Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşdoğan.
Değerli milletvekilleri, şimdi bölüm
üzerinde şahsı adına Nevşehir Milletvekili Yücel
Menekşe konuşacaktır.
Buyurun Sayın Menekşe. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) Sayın
Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; 90 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz
hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Afrinde Zeytin Dalı Operasyonunda
şehit olan, dün ebediyete uğurladığımız Mikail
Candan şehidimizi rahmetle anıyorum.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; eğitim, bir toplumun gelişmesi ve uygar seviyelere
ulaşması için gerekli en önemli yapı taşıdır.
Eğitim, yediden yetmişe devam eden, bireye hayatın her
alanında katkı sağlayan bir süreç olmakla beraber, bunun
yanında toplumların siyasal, sosyal ve ekonomik olarak gelişerek
güçlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
İnisiyatif alan, eleştirel düşünen,
iletim becerileri yüksek ve yenilikçi bireyler yetiştirmenin en önemli
dinamiğini oluşturan yegâne unsur eğitimdir. Dünya olanca
hızıyla değişim ve dönüşüm süreci yaşarken yeni
Türkiyeyi şekillendirecek gençlerimizi ve insan
kaynağımızı en iyi şekilde yetiştirmek AK
PARTİ hükûmetlerimizin her zaman önceliği olmuştur.
AK PARTİ iktidarları 2002den bu yana
bütçede en büyük payı Millî Eğitim Bakanlığımıza
ayırmıştır. İktidarlarımız döneminde
eğitimde geldiğimiz noktayı siz değerli milletvekillerimize
rakamlar üzerinden kısaca bahsetmek istiyorum. 2002 yılında
Millî Eğitim Bakanlığımızın toplam eğitim
bütçesi 10 milyar TL iken 2018 yılında yüzde 1.201lik
artışla 134 milyar TL olmuştur. 2019 yılı için ise 161
milyar TL olarak öngörülmektedir. 2002-2003 eğitim öğretim
yılında 343 bin resmî derslik mevcut iken derslik başına
düşen öğrenci sayısı ortalama 32ydi. 2018-2019 eğitim
öğretim yılında bu sayı 575 bin resmî dersliğe
çıkmış ve bu dersliklerde öğrenim gören öğrenci
sayısı ortalama 22 olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığımızca, ücretsiz kitap dağıtımı
kapsamında, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı için
eylül ayı itibarıyla öğrencilerimize 873 milyon 63 bin TL
değerinde toplam 163 milyon 33 bin ders kitabı
dağıtılmıştır. 2003 yılından 2019
yılına kadar 631 öğretmen alımı
sağlanmıştır. Mart 2019 tarihi verilerine göre
Bakanlığımıza bağlı resmî kurumlarda 83 bini
sözleşmeli olmak üzere 854 bin öğretmen görev yapmaktadır. Bu
veriler de bize gösteriyor ki Millî Eğitim Bakanlığı
olarak, herkesin eğitim öğretime ait şartlara eşit
şekilde erişmesi, çağın gerektirdiği bilgi, beceri,
tutum ve davranışı kazanması, girişimci, yenilikçi,
dil becerisi yüksek, iletişime ve öğrenmeye açık, öz güven ve
sorumluluk sahibi, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak
yetişmesi önceliğimizdir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde nüfus
piramidi göz önünde bulundurulduğunda okula başlama
yaşının 69 ay olması gerekmektedir. Öyle ki,
çocuklarımızdaki gelişim evrelerini göz önüne
aldığımızda çocuklarımızın okula uyum sorunu
çekmemeleri, okul kültürünü tam olarak edinebilmeleri, okulda öğrendikleri
bilgileri neden sonuç ilgisi dâhilinde yorumlayarak hayatlarında
kalıcı, izli davranış değişiklikleri
oluşturabilmeleri ve soyut düşünme bağlamında ortaya ürün
koyabilmeleri adına bu durum son derece önem arz etmektedir.
Jean Jacques Rousseau, her yaşa uygun
eğitimde çocukluktan yetişkinliğe geçişi 4 evre olarak
tanımlamakta: Ön çocukluk, 0-3 yaş arası; çocukluk, 3-12
yaş arası; ön ergenlik, 12-15 yaş arası; ergenlik, 15-20
yaş arası. Bu evrelerin ihtiyaçlarına göre eğitmen rol
üstlenmelidir.
Ön çocukluk evresinde çocuğun keşif
yeteneği ve gücünü oluşturması teşvik edilmelidir.
Çocuklukta fiziksel gelişimi, taklit ederek
öğrenme ilgisi, deneme yanılma yoluyla öğrenmeye
çalışma isteğini tecrübe etmesi desteklenmelidir.
Ön ergenlik aşamasında ise algı ve
mantığın güçlendirilmesi gerekir çünkü muhakeme yeteneği bu
zaman diliminde oluşur.
Ergenlik çağında ise kendisinin
dışında başka kişi ve nesnelere sevgi hissetmeye
başlayacaktır. Coşku, tutku, ihtiras ve buna benzer birçok
duyguyla bu yaşta tanışacağı için eğitmenin
görevi, çocuğa arkadaşlık etmek ve bu süreçte ona eşlik
etmek olacaktır. Eğitmen, ergenlik çağında
başkalarının acısını hissetmeyi çocukta ortaya
çıkarmak ve bu duygunun gelişmesi için teşvik etmek
yükümlülüğünde olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha süre veriyorum.
Buyurun Sayın Menekşe.
YÜCEL MENEKÇE (Devamla) Yine, dünyaca ünlü
Psikolog Jean
Piaget, eğitime başlama yaşının 69 ay
olması gerektiğini ve bunu desteklediğini ifade etmektedir.
Sonuç olarak, ilgili müfredat programı
dâhilinde, çocuklarımızın okul kültürünü tam anlamıyla
benimseyebilmeleri, gelişim düzeyleri dâhilinde müfredata tam
anlamıyla uyum sağlayabilmeleri, psikomotor
davranışların gelişmesiyle birlikte okulda sosyal ve
akademik etkinliklerde zorluk çekmemesi amacıyla okula başlama
yaşının minimum 69 ay olması gereklidir.
Ben bir anonim atasözünden bahsetmek istiyorum
ayrıca: Bir günü düşünüyorsanız balık tutun, bir
yılı düşünüyorsanız ekin ekin, beş yılı
düşünüyorsanız ağaç dikin ve yüzyılları
düşünüyorsanız insanları eğitin. der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bugün söylemiştim, bir dakika ek
süre vereceğim sadece. Sizden önce de aynı uygulamayı
yaptım.
YÜCEL MENEKŞE (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Menekşe.
Değerli milletvekilleri, böylece bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmış oldu.
Sisteme giren milletvekili
bulunmadığı için soru-cevap işlemini yapmıyoruz.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinde yer alan resim ibaresinin fotoğraf ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel İsmail
Koncuk Yavuz
Ağıralioğlu
Aksaray Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Muhammet Naci
Cinisli
Denizli Adana Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır, artı 1den
daha fazla uzatmayacağımı hatırlatayım tekrar.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Önerge üzerinde konuşmayacağım, Doğan Beyle mutabık
kaldık. Üç dakika grup başkan vekillerinin konuşmasına
ilave devam ediyorum.
AK PARTİ Grubundan bekledim, TRTde seçim
sathında yaşadığımız, aslında hepinizin de
muzdarip olduğuna inandığım o münasebetsizliğin
sebepleri nedir diye, kamuoyunu ve Meclisi aydınlatırsınız
diye, bir açıklama gelmedi. Hepinizin huzursuz olduğunu
bildiğim, münhasıran Milliyetçi Hareket Partisinin bütün
mebuslarının Ha, bu ne münasebetsizlik? diye belki sohbet
edebildiği bir teröristin seçim sathında mektubunun
yorumlanmasına sebep olan süreçle beraber Osman Öcalanın TRTde
arzıendam etmesiyle ilgili kamuoyunu rahatlatacak bir açıklama
gelmedi. Şimdi, bu seçim sonuçları üzerinden durduğumuz siyasi
koordinatların, siyaset üretme şeklimizin, siyaset yapma
parametrelerimizin mütalaa edileceğine dair cümleler bekliyordum muhasebe
olur diye. Muhasebe cümleleri de gelmedi. Biz kendi adımıza muhasebe
ettik, cümlelerimizi kurduk, seçim sathına kurban edilmeyecek
hassasiyetlerimiz vardı, onları izhar ettik. Yanlış
yapınca, kendi tarafımızdan bile sâdır olsa bir
yanlış, mukabele ettik. Yani Sayın Cumhurbaşkanına
kızarken kendi milletvekillerimizin kastı aşan beyanlarına,
seçim sathında hem de belki partimizin siyasi iradesini de istifham
oluşturacak şekilde suçlayacak açıklamaları kendimiz
yaptık.
Şimdi, bu seçim sathında mesela en çok
muzdarip olduğum şeylerden bir tanesi şuydu: İçişleri
Bakanımızın bir devlet dilinden daha çok bir parti taassubunun
cümlelerini kuruyor olmasına kızdım da, sitem de ettim, seçim
sathında cümle de kurdum. Beyefendi hızını alamadı,
yenilenmiş seçimde İstanbul Belediyesine sızması muhtemel
PKKlılar için teyakkuz hâlindeyim, ben burada o yüzden arzıendam
ediyorum, buraya Zaptan geldim. falan diye böyle kanırta kanırta
cümleler kurdu. Belediyeye sızması muhtemel PKKlıları
ararken belediyeye sızması muhtemel PKKlılar yerine TRTye
sızmış bir tane teröristi Cumhur İttifakı lehine cümle
kurarken gördüm. Efendim, Adli Sicil Genel Müdürlüğünden
aldığımız iyi hâl kâğıtlarını seçim
kurulunun tasdikine sunup Aday olmanızda bir mahzur yoktur. irade
beyanı şeklinde kabul ettiğimiz, müracaatlarımızdan
sonra da yayımlanmış listeler üzerinden seçim kurulunun
onayladığı, adli sicil kâyıtlarında aday
olmalarına mâni bir şey olmamasına rağmen
adaylıkları onaylanmış kadromuzun PKKlı gibi itham
edildiği günlerden geldik Sayın Cumhurbaşkanın TRT Genel
Müdürlüğü ya da ilgili yetkilileri oraya birini çıkarmışlarsa
mutlaka gerekçelerini bilirler.dir gibi kefaret cümlelerini duyduk.
Şimdi, dolayısıyla ne ihsas ettiriyorum bu açıklamayla?
Şunu demeye çalışıyorum: Adli Sicil Genel Müdürlüğünü
kaldırıp TRTye müracaat edelim. Seçime başlarken TRT Genel
Müdürüne gidip diyelim ki: Efendim, sen bize bir bak hele, biz teröriste
benziyor muyuz yani biz seçime girebilir miyiz?
Otuz senedir cemiyetçilik yapıyoruz, uzunca bir
süredir partimizin yükünü çekiyoruz, temsil imkânları yok diye televizyon
imkânları falan yokluyoruz ama bulamıyoruz, belli kanallara
çıkınca da kendimizin de ait olduğu dünyanın şöyle
sitemlerine konu oluyoruz: Çıkacak başka kanal mı
bulamadınız? Sanki böyle sabahtan akşama kadar bizi kanallar
davet ediyorlarmış da biz bunları seçiyormuşuz gibi. Kendimize
ait hissettiğimiz bir kanal var, TRT, bizim de kanalımız, bizim
de vergilerimizle oluşmuş bir kanal, bu kanala çıkamıyoruz.
O kanalda, AK PARTİ Grubuna bile, AK PARTİnin siyasi mesuliyetine
bile, sizi öyle ya da böyle ayakta tutan Milliyetçi Hareket Partisinin
hassasiyetlerini de bile bile konuşuyorum; bu seçim sathında, seçim
kazanmak için, seçmen davranışını değiştirsin
diye Abdullah Öcalandan gelen bir mektubun yorumlayıcısı
konumunda bir fotoğrafın oluşma süreciyle ilgili açıklama
bekliyorum sizden. Efendim, TRTde yorum yapıldı. Her seçimde millî
uçak, öbür seçimde -kavuşturamadık- millî otomobil, bu seçimde millî
teröristimiz oldu. Devletin yayın organlarında, Anadolu
Ajansının verdiği haberlerde, ziyaretçi şartları belli
olmasına rağmen, kimler ne gerekçeyle ziyaret edilebilir kanunla
kayıt altına alınmış olmasına rağmen,
gerekçesini anlayamadığımız, idrak edemediğimiz
-siyasi olarak da biz sizin rakibiniziz ama devletimizi böyle zillette
görmekten memnun değiliz- seçim sathında 50 bin-100 bin farkla
alırız diye heves ettiğimiz bir yarıştan 800 bin gibi
bir farkla çıkmamızda böyle fahiş bir hatanın da etkisi
olduğunu düşünüyorum. Yani AK PARTİ tabanının da
milletvekili grubunuzun da Milliyetçi Hareket Partisinin de Bu ne münasebetsiz
bir stratejiydi, taktikti. diyebileceği, kızabileceği bir
şeyi seçimden önce Millet İttifakının avantajı hâline
getirdiniz. Lakin 1 oyla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika süre veriyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Yani
tercihen şöyle bir imkânım olsaydı, bunu kalbimle söylüyorum,
benim şahsen böyle bir imkânım olsaydı; ben devletimi,
devletimin başını, çocuklarımızın katilinin
gönderdiği bir mektupla oyu konsolide etmeye çalışırken
görmektense bin defa seçim kaybetmeyi tercih ederdim. Benim bir tercih
hakkım olsaydı ben cumhurun başını,
Cumhurbaşkanını çocuklarımızın katilinden gelen
bir mektubu tevil etmeye çalışıp Millet
İttifakını ilzam etmeye çalışırken, Cumhur
İttifakını kuvvetlendirmeye çalışırken
görmektense bin defa İstanbul seçimlerini kaybetmeyi tercih ederdim. 1
oyla kazanmayı tercih ederdim, 800 bin farkla kendi incinmiş
onurumuzun, seçim sathında gasbedilmiş irademizin tekrar
kazanılmış yarışında 800 bin fark değil, 1
oya razı olurdum, devletimizin başını böyle münasebetsiz
cümleler kurarken görmek istemezdim.
Şimdi, bununla ilgili bir açıklama
bekledik aslında birkaç gündür. Çünkü bu, pek siyasi pratiği çok
kuvvetli olan, AK PARTİ gibi seçim kazanabilmiş, iyi bir sicile sahip
bir partinin çok böyle paldır küldür yapabileceği bir hata
değildir. Cumhurbaşkanı referans oldu ki mutlaka bu mevzuda
arkadaşlarımız yapmışlarsa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açmayacağım çünkü herkese
eşit muamele gereği böyle yapacağım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Açmayacak mısınız, peki, kalanını öbür maddede devam
ederim.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, söz talebiniz var,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Yavuz Ağıralioğlunun görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sayın grup başkan vekili kürsüden Milliyetçi Hareket
Partililerin ne düşündüğü, hissiyatı konusunda birtakım
açıklamalar yaptı. Milliyetçi Hareket Partisinin düşündükleri,
değerlendirdikleriyle alakalı olarak Milliyetçi Hareket Partisinin
yetkilileri dışında kimsenin herhangi bir söz söyleme hakkı
yoktur Milliyetçi Hareket Partisi adına; bunun altını çizmek
istiyorum.
İkincisi: Bu meseleyle alakalı olarak
Milliyetçi Hareket Partisinin en üst makamı olan Genel Başkanlık
makamından Sayın Genel Başkanımız dün itibarıyla
yapmış olduğu grup toplantısında bahsedilen meseleyle
alakalı düşüncelerini ifade etmiştir, değerlendirmelerini
ortaya koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Orada en önemli
cümle bizce şudur: Bu mektuptan medet uman namerttir, MHP medet umdu.
diyen de namerttir. sözünü tekrar ederek, altını çizerek
konuşmama son veriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
Sayın Zengin
45.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
kırmızı bültenle aranan kişiye TRTnin mikrofon
uzatamayacağına ve konunun takipçisi olacaklarına ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Sayın Ağıralioğlunun
parça parça konuşmasını dinlemiş olduk, daha
devamının da geleceğini söyledi.
Şimdi, samimiyetinize inanıyorum bu
konuşmayı yaparken ama sizin de bizim samimiyetimize inanmanız
lazım. Terörden beslenen herkesi lanetlememiz lazım. Eğer
Kandilden gelen mesajı normal ama böyle bir açıklamayı anormal
görüyorsanız bir sorun var, hepsi anormal yani sonuç olarak terörden
destek alan siyaseti reddediyoruz. Meclisin içinde ya da dışında
Kandilden gelen mesaj, İmralıdan gelen mesaj; biz bunları
reddeden bir partiyiz. Fakat günün sonunda bu açıklamaların toplum
üzerinde bir tesiri var ve buradan yola çıktığımızda
biz AK PARTİ ve MHP -zaten sayın grup başkan vekili de ifade
ettiler- teröre kati bir şekilde mesafesi olan, mücadele eden siyasi
partileriz. Tüm partilerin de böyle olması gerektiğine
inanıyoruz.
Şimdi, siz konuşmanızda biraz böyle
müstehzi bir şey yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin, bir dakika
daha süre veriyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben aynı zamanda
yirmi yıla yakın televizyon yayıncılığı
yapmış birisiyim. TRTye eskiden biz hiç çıkamazdık,
önünden geçemiyorduk, daha dün bir, bugün iki, bizi konuk diye bile
almıyorlardı. Ben çok yaşadım bunları. Şimdi,
TRTyle alakalı konuda, bir yayıncı, programlarına isim
davet ederken kademe kademe herkesten izin almaz. Böylesine önemli bir konuda
bence muhakkak sormalıydı, sormalıydı ve devamında da
bu kim, nerede, nasıl, kırmızı bültenle aranan bir
kişiyle röportaj yaptı; bunu ben de öğreneceğim yani
öğrenmek isterim çünkü bunun bir bedeli var nihayetinde. O sebeple,
buradan bakıldığında, bu parti içerisinde hiç kimse bunun
normal, olabilen bir şey olduğunu asla iddia edemez, olmaması
gereken bir şeydir yani bu haber yayıncılığı bu
şekilde olamaz, kırmızı bültenle aranan birisine TRT
mikrofon uzatamaz, belki başka haber kanalları istiyorsa bunu
yapabilir ama TRT bunu yapmamalıdır. O sebeple biz de bu konunun
takipçisi olacağız, sizi tatmin eder mi bilemiyorum ama takip
edeceğiz yani.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
Sayın Özel
46.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir konuda tabii grup
başkan vekili olarak sözü alıp bir şey söylemek zorunda
olmanın güçlüğünü biliyorum. Değerli
mevkidaşlarımı da o konuda daha büyük bir
sıkıntıya sokmak istemem. Ama Kırmızı bültenle
aranan birini yurt dışında TRT nasıl, nereden irtibat
kuruyor, nasıl güç alıyor, o yolları nasıl gidiyor? falan
derken bir kenara kaydedelim dursun. Bu işler Millî İstihbarat
Teşkilatı olmadan olmaz. Cümle âlem biliyor ki ta en tepeden
talimatla MİT Müsteşarına, MİT Müsteşarının
sağladığı ekiple TRTden alınan ekibin
götürüldüğü, kaydın yapıldığı ve partinizin
hiyerarşisi içinde bunun aleniyet
kazandırıldığını cümle âlem biliyor. Ha burada
bunun dışında hepimiz milletvekiliyiz, devlet nasıl
yönetiliyor biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha süre veriyorum
Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Devleti bir suç örgütü gibi
yönetme maharetinizi de biliyoruz, geçmişte sahte delil üretenleri
arkalayıp onların sahte delilleri üzerinden algı oluşturup
siyaset kurmaları biliyoruz. O yüzden daha burada bu bazı
eleştirileri duyacaksınız, bu eleştirileri hazmetmek ve
bunun üstüne bir şey söylememek hiç olmazsa şahsen sizi de kurumsal kimliğinizi
de daha az sıkıntıya sokar. Milletin Meclisinde, milletin gözü
önünde ve tarihe tutanak bırakırken bu söylediğiniz sözleri
söylediğinizde size kimse inanmaz, tarih önünde de mahcup olursunuz.
Yarın birisi tutar anılarının ikinci kısmını
yazar, nasıl gidilmiş, görüşülmüş, o gitmiş, bu
gelmiş veya MİT Müsteşarı yarın bir yerde ifade
verirken yine olanları söyler, ondan sonra mahcup olursunuz. Bunları
yapmayın, daha fazla da bir şey söylesem nasıl cevap verecek
mevkidaşlarım bilemiyorum yani hakikaten mahcup olmayın diye
üstünüze gelmiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Ağıralioğlu
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Geri alıyorum.
BAŞKAN Geri aldınız söz talebinizi.
Sayın Zengin, buyurun.
47.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
tabii bir cümle söylemem lazım.
Şimdi, bunları söylemeye gerek yok
Sayın Özel yani böyle bir üsluba gerek yok. Ben bulunduğum konum ve yer
itibarıyla bildiğimle alakalı amel ettiğim ve
söylediğim şeyden mesulüm. O sebeple, yani, size, herhâlde MİT
özel haber mi veriyor, telefon mu ediyor? Benim öyle MİTle bir
konuşmam falan olmadı buraya gelirken. Demek ki size içeriden özel
bilgi geliyor, herhâlde hâlâ FETÖcüler size haber geçiyor içeriden.
Suç örgütü gibi yönetmek dediğiniz şey
Çok, çok acayip derecede radikal bir şey söylüyorsunuz. Ne demek devleti
suç örgütü gibi yönetmek? Eğer elinizde bu konuyla alakalı bilgi,
belge varsa, buyurun, başvurun, hâkim, savcı, her şey orada,
başvurun. Bir defa, bu devleti hukuka uygun yönetiyoruz, siz de bunu kabul
etseniz iyi olur. Geçmişte siz çok hukuksuzluk yaptınız bugüne
kadar, çok ama bunlarla alakalı bir kere özür dilemediniz. Kayıtlar
-sizin yaptıklarınıza ben dönüp baksam, bazen dönüp
bakıyorum- öyle tuhaf cümlelerle dolu ki, şu Meclis herhâlde
inliyordur, ne kadar hukuksuz işlere el
kaldırdığınız, ne kadar hukuksuz işlerle uğraştığınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O yüzden, lütfen önce
kendinize bakın. Ben, sonuçta, hayatım boyunca
yaptığım her işin, her sorumluluğun sonuna kadar
arkasındayım, grubum adına da söz söylemeye yetkiliyim. İnşallah,
hayat bizi karşılaştırdığında da
bunları yan yana koyma imkânımız olur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
48.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şunu anlayalım ve anlatalım: Kimsenin karşısında
çocuk yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz de çocuk
değiliz, kimse çocuk değil. Bu lafları söylemeye gerek yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 31 Marta kadar
ağzına gelen her şeyi söyleyip bu Parlamentoda temsil edilen
siyasi partileri terör örgütleriyle birlikte anan, terör örgütlerinin her yerde
reklamını yapacak kadar çok isimlerini geçiren, İstanbul
seçimlerinin sonucunu belirlemeye onları kudretli gören bir dili
kullanarak bu ülkeye kötülük yapanlar, sonra da hukuksuzca bu seçimi, vicdana
aykırı bir şekilde iptal ettirenler, daha sonra 806 bin farka
çıkacak kadarki süreçteki hataları yapanlar, üç gün kala durumu
görünce 2 tane hamle yaptılar. Çocuk değiliz, kimse
kandırmasın. Ne İmralıya kendi avukatı dahi olmayan
birisinin gidip de mektup alıp gelip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Anadolu Ajansına
konuşması ve o mektubun bütün Türkiyeye, dünyaya servis edilmesi
mümkündür MİTin ve sarayın rızası olmadan ne de
kırmızı bültenle aranan birinin TRTnin kameramanıyla
Ya
nereyi geçiyor, hangi ülkeye gidiyor? Hangi pasaportla, hangi vizeyle? Hangi
izinle görevli? O gün onu Ankarada arıyorlar mesela. Nerede kameraman?
Coşmuş, gitmiş, Osman Öcalanı bulmuş. Ya, bunu
söyleyip de sonra da bizi çocuk yerine, salak yerine koymayın. Milleti
koymaya çalıştınız; ne Kürtler ne Türkler,
İstanbuldaki hiç kimse bu yaptığınıza teslim
olmadı. Teessüf ediyorum bize karşı bu
aşağılayıcı yaklaşımınız için.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, söz mü
istiyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir cümle, evet.
BAŞKAN Buyurun.
49.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, Sayın
Başkan, Sayın Özel bağırdıkça daha iyi
anlaşıldığını zannediyor. Ne demek yani
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bağırmak değil
ya! Sakin konuştum, anlamadın, ondan yüksek sesle söyledim ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kimse kimseye çocuk
muamelesi yapmıyor. Siz bize öyle muamele ediyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kargalar güler. Karga
muamelesi yapıyorsunuz takip edenlere.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, niçin? Ben
hiçbir şeyin muamelesini yapmıyorum. Siz demek ki kendinizi öyle
hissediyorsunuz. Ben kimseye ne çocuk ne karga, hiç böyle bir muamele
yapmıyorum; son derece net bir şekilde fikrimi ifade ediyorum. Öyle
cıyak cıyak bağırmaya da gerek yok, hiç gerek yok böyle
şeylere. Velhasılıkelam benim anlattığım şey
budur. Ama siz kendiniz yaptığınız işlerde normal
görüyorsunuz. Kandil sizi onayladığında; Kandil, FETÖ Oy
verin. dediğinde; baktığınızda
dışarıdaki bütün FETÖcülerin web sayfaları, Twitter
hesapları sizi desteklerken hiçbir rahatsızlık duyuyor musunuz
bundan? Hayır, duymuyorsunuz. Kampanyanızı onlar organize ediyor
ya!
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu
da söz istiyor deminden beri. Kendisine söz vereyim, sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Lütfen değerli milletvekilleri
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
50.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve devletin kurumlarına itibarı örselememek
gerektiğine ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Özlem Hanım, isabet oldu. Kayıtlarda vardır, burada da
vardır, seçim sathında gezilerimizde de vardır; inanın,
kendi adıma, kendi partimiz adına çok rahatlıkla, gözlerinizin
içine baka baka, grubunuza şunu söyleyebilirim: Biz seçim sathında
bu, biraz önce, mikrofonu kapatmadan önce söylediğiniz son cümleye
mukabele ediyoruz- ne Kandilden ne Pensilvanyadan ne onların
sözcülüğünü yapanlardan Millet İttifakı lehine,
adayımız lehine bir açıklama geldiği zaman Buna sessiz
kaldık, üstüne yattık, görmezden geldik. asla böyle bir cümlenin
muhatabı değiliz. Cümlelerimize bakın lütfen, bakın,
istirham ediyorum, bakın, var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yavuz Bey, ben size
söylemiyorum zaten, bakın, ben size söylemiyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Özlem Hanım, partimiz adına açıklama yaptım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Özgür Beyin üslubuna
binaen kendisine söylüyorum, size değil, şahsınıza
almayın.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
FETÖcülerden, PKKlılardan bize, Millet İttifakı lehine, adayımız
lehine gelen açıklamaya lütfen bakın, hak teslimi yapın lütfen.
Partim adına da açıklama yaptım, grup başkan vekiliyim, bak
yeminle söylüyorum vardır, eğer merak edenler varsa kendinize takdim
edeceğim onları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bizim Kandilden, çocuklarımızın katillerinden, FETÖcülerden,
uluslararası bütün irtibatlarını Türk devletinin, Türk
milletinin itibarsızlığına harcayan ne kadar alçak varsa
hepsinden Millet İttifakı lehine münasebetli münasebetsiz bir sürü
açıklama geldi. Hemen peşine Sizden bir açıklama falan bekleyen
yok. Sizden beklediğimiz tek açıklama, Türk adaletine teslim olmanızdır.
Eğer illa bir açıklama yapacaksanız Kandilden, gelip Türk
adaletine teslim olacaksınız. Pensilvanyadan illa bir açıklama
yapacaksanız, geleceksiniz burada Türk adaletine teslim
olacaksınız. Milletin çoluğunun çocuğunun üstünde tepinip
tepinip gidip orada milletin çocuklarından topladığınız
paralarla Türklerin, Türk milletinin, Türk devletinin istikbaline pusu
kurmayacaksınız. dedik, açıklama yaptık.
Bunu şu yüzden ihsas ettiriyorum: Siyaset o
kadar iltihaplı bir alan hâline geldi ki, zaten her şey yerinden
oynadı, zaten ama bu arada vicdanımızı karartmayalım,
vicdanımızı kanatmaya devam edelim diye diyorum ki zaten memnun
değilsinizdir ama bu memnun olmadığınız
münasebetsizliği size, bize kim yaptırıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Türk devletine bu pusuyu kim kuruyor? Burada, bakın burada,
Cumhurbaşkanı diyor ki: Ben bilmiyorum. Ben Osman Öcalanın
kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum.
Sonra da TRTye referans oluyor, diyor ki
Açabilir misiniz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu
ama bir dakika
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İstirham ediyorum Başkanım. Ya, Başkanım, bir dakika,
bir dakika
BAŞKAN Doğrudur da bir düzen koyduk, ona
uyacağız. Bir dakika daha süre veriyorum, olur mu? Yani bunun bir
sınırı olmalı Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamam Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Devletin kurumlarına itibarı böyle örselememek lazım. Bu
işler başımıza çok geldi, geçti. Ben seçim sathına
girerken kurban etmeyeceğimiz şeyler diye söylüyorum. Normalde
popülizm yapabilirdik, yapmadık. Efendim, seçmenin Kürt seçmen diye
kategorize edilmesine karşı çıktık. Seçmen kimsenin
marabası değil. Laz seçmen Kürt seçmen Alevi seçmen Sünni
seçmen yok, seçmen var. Ne HDPnin marabasıdır Kürt seçmen ne
PKKnın marabasıdır ne AK PARTİnin marabasıdır,
kimsenin marabası değil seçmen affedersiniz, nezaketimi kaybetmemeye
çalışıyorum- seçmen seçmendir. Seçmen, Türkiye tasavvuruna,
Türkiye vizyonuna, gelecek Türkiye'ye dair endişelerini, ümitlerini
birleştirme kabiliyeti olan siyasi iradeye oy verecek. O yüzden, seçmeni
mektuplarla konsolide etmekle, terörün salladığı parmak ile
sağa sola kanalize etmek arasında sıkışmışlık
alanından biz kurtarmak için şöyle yaptık, dedik ki: Biz,
şöyle bir Türkiye hayali kuruyoruz. İstanbulu kazanmaya değil,
İstanbulda temsil edilirken yanlış gördüğümüz şeyin
cezalandırılmasına cümle kurduk. Yani İstanbulun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Cümlenin
kalanını tamamlayacağız, yapacak bir şey yok.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, söz talebiniz
var.
Buyurun.
51.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, ülkenin ihtiyacının
barışı tesis etmek ve demokratik anayasa yapmak olduğuna
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kısaca şunu söylemek isterim: Kürt
sorununun demokratik çözümünü bu Meclis önüne koymadığı sürece
her zaman böyle, vatanseverliği -tırnak içinde söylüyorum,
arkadaşların anladığı biçimiyle- vatanseverliklerini,
birbirlerini suçlayarak, tartarak, tartışarak kısır bir
döngü içerisinde
Şu an tüm halklarımız bizi izliyor. Demokratik
bir çözüm getirmek, barışı tesis etmek bu ülkenin ihtiyacı,
Meclisin artık bunu tartışması lazım. Defalarca biz
HDP olarak şunu söyledik: Geçenlerde askerlikle ilgili bir yasa geçirdik
burada. Asıl askere yapılacak en büyük iyilik, onların sağ
salim görevlerini yaparak evlerine dönmelerini sağlamak, kimseyi öldürmek
ve ölmek zorunda bırakmadan askerin bu görevini yapmasını
sağlamak. Hep taziye dilemekten vazgeçin, gelin, demokratik çözümü burada
Meclis önüne koysun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunun için çaba gösterelim
tüm gruplar. Demokratik bir anayasa ülkemizin ihtiyacı, bunu yapabilecek
yer burasıdır, Meclis buna kafa yorarsa ülkemizin geleceğine
hizmet etmiş oluruz, aksi takdirde birbirimizi yanıltmaktan,
kandırmaktan, oyalamaktan öteye gidemeyiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Sayın Özel
52.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, hatırlatılacak, söylenilecek ve
ortalama ahlaktaki bir siyasetin utanacağı çok şey olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aslında
hatırlatılacak çok şey, söyleyecek çok şey ve söyledikçe
aslında ortalama ahlaktaki bir siyasetin utanacağı çok şey
var. Dünya kadar hakareti, iftirayı hatırlatabiliriz, her şeyi,
her şeyi ama Allah kimseyi, hem ne yapıldığını
bile bile, neye tevessül edildiğini bile bile, neye bel
bağlandığını bile bile, bunu kimin istediğini,
kimin komutlandırdığını bile bile, aksi olsa kimlerin
nasıl görevden alınacağını, neler
yapılacağını bile bile bunları savunmak ve Grup
başkan vekilim mecburen bunu savunuyor. diye bunları
alkışlamak zorunda bırakmasın. Allah beni bu hâle bir daha
getirmesin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin, artık son, bu
tartışmayı burada noktalamamız gerekiyor.
Buyurun.
53.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, inanmadığı hiçbir şeyi
söylemediğine ve önemli olanın beyan olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
Yani, doğrusu ben Âmin. diyorum. Çünkü öyle
yapmadığıma çok eminim yani o yüzden Âmin. Yani sonuçta
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Günahı boynunuza.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, aynı
şekilde, sizin de boynunuza.
Çünkü ben hayatım boyunca
inanmadığım hiçbir şeyi söylemedim. Ben burada tasdik eden
bir şey söylemiyorum ki ben de aynı şekilde
rahatsızım, aynı şekilde olmaması gerektiğini
söylüyorum. Niçin ben bundan rahatsızlık duyacağım,
anlamadım.
Yani Sayın Ağıralioğlunun
anlattığı şeylere baktığım zaman, her
platformda yani böyle bir şeyle
karşılaştığımız her platformda biz de buna
itiraz eden insanlarız. Kendi itirazınızı değerli
buluyorsunuz, neden muhataplarınızın itirazını
değerli bulmuyorsunuz? Sonuç olarak, ben de burada
arkadaşlarımla birlikte, biz de tablonun böyle olmaması gerektiğini
söylüyoruz. Ha, siz buradan yola çıkarak diyorsunuz ki: Öyle, böyle
Yani sonuç olarak, irade beyanı olarak kendi
inandığımızı ben grubumuz adına ifade ediyorum.
Önemli olan burada bence beyandır. O sebeple, bunun ciddiyetle kale
alınması gerektiği inancındayım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Ağıralioğlu, sisteme
girdiniz, bir şey mi diyeceksiniz? Bunu burada şimdilik virgülle
bıraksak, sonra devam etsek
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hayhay.
BAŞKAN Önergenin oylamasını bile
yapamadık henüz, sizin üzerinde konuştuğunuz önergenin.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 90)
(Devam)
BAŞKAN - Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 11inci maddesindeki reklam veya ibaresinin reklam ve
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevda
Erdan Kılıç Alpay
Antmen Neslihan
Hancıoğlu
İzmir Mersin Samsun
Ahmet
Kaya İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya
Trabzon Tekirdağ Ankara
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK ve SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; 90 sıra
sayılı Teklifin 11inci maddesi vesilesiyle söz almış
buluyorum.
Bu sabah yayınlanan CBK 41, bir torba
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi. Bu da torba bir yasa. Yani
Meclisimiz ve saray torbada yarışıyor. Hangisi daha Anayasaya
aykırı? Anayasa Mahkemesine götürmek için bunları okurken görme
imkânımız oluyor ama ikisi arasındaki fark, burada hiç
değilse tartışıyoruz, gerekçe üretmeye
çalışıyoruz, niçin, neyi değiştirdiğimize ama
CBK adı altında sayısı 41e varan saray kararnamelerinin
kimin tarafından yazıldığı, hangi gerekçeyle
yazıldığı hiç belli değil; âdeta paralel meclis. Ama
bu, keşke Anayasaya uygun bir norm koyma faaliyeti olsaydı.
Şimdi, konumuza gelince, konumuz,
Anayasanın madde 41 ve 42siyle ilgili, doğrudan bu çerçevede yer
alan ama Anayasa madde 41 ve 42deki çocuk hakları ve eğitim hak ve
öğrenim özgürlüğü sosyal haklar içerisinde yer aldığı
için bu -madde 2- doğrudan sosyal devletle ilgili bir konu, bir alan.
Burada tabii ki eğitim hakkı bir kamu hizmetidir, o nedenle gerek
özel eğitim kurumları gerekse yurtlar ve bunların statüsü devletin
gözetimi ve denetimi altında yürütülmelidir, işletilmelidir ve bu
konuda sosyal devlet ilkesinin gerekleri yerine getirilmelidir. Ama sadece
bunlar mı? Hayır, değil. Eğitim denince Anayasa madde 70
hemen öne çıkıyor, Anayasa madde 24 son karşımıza çıkıyor.
Çünkü 70inci madde liyakat ilkesine ilişkin, madde 24 son ise dini
politikaya alet etme yasağını öngörüyor yani eğitim
programlarında dinin politikaya alet edilme yasağını
çocuklarımıza öğretmek durumundayız.
Şimdi, bu gereklilikler ortadayken Sayıştay
raporuna göre öğretmen açığı 153.641, Sayın
Bakanın açıklamalarına göre 117 bin fakat göreve alınan
öğretmen sayısı sadece 20 bin. Bakın, şimdi, bu tablo
karşısında, herhangi bir savunma alınmadan, sorgusuz
sualsiz atılan öğretmen sayısı 41.397. Biz burada üç gündür
tartışıyoruz üç kategori öğretmen var; kadrolu,
sözleşmeli ve ücretli, bunlar Anayasa'ya aykırı. diye. Fakat
bir de Anayasa dışı yarattığımız kategori
var, 40 binin üzerinde -200 bin kamu görevlisi üstünden- tamamen
yargısız infaz yoluyla kamu görevlerinden atılanlar -153 bin
öğretmen açığı bulunduğu hâlde- ve bunlar tamamen
aileleriyle birlikte ölüme terk edilmiş bulunuyorlar. Biz de burada
liyakati, Anayasa madde 70i tartışıyoruz. Böyle bir ortamda, bu
kadar öğretmen açığının bulunduğu bir ortamda,
gezdiğim İstanbul köylerinin yüzde 90ında
taşımalı eğitimle -yani öğretmensiz ve okulsuz köyler
bunlar- çocuklara eğitim verilmeye çalışılıyor ve
İstanbulun göbeğinde İsmail Tarman Ortaokulunun imam-hatip
okuluna dönüştürülmesine dair işlem mahkeme tarafından iptal
edildiği hâlde o karar uygulanmıyor, oysa yakınlarda birçok okul
var ve öğrenciler klasik ortaokula kayıt
yaptırılmıyor. İşte, Anayasa madde 138
O kadar
Anayasa maddesi var ki ihlal edilen, hangilerini burada sayalım? Ama belki
de eğitimin içeriği bakımından, özellikle İstanbul
seçimlerinin ardından yurttaşlığı ciddi bir biçimde
sorguladığımız bir ortamda öğrencilere nasıl bir
eğitim vermemiz gerektiği hakkında birkaç şey söylemekte
yarar var; bu da yurttaşlık eğitimi. Hatta Anayasa ve
yurttaşlık eğitimi çerçevesinde öğrencilere bir eğitim
programını uygulamaya koymamız gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaboğlu, bir
dakika daha süre veriyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Şöyle ki: Öğrencilerin neyi düşüneceklerini değil,
nasıl düşüneceklerini öğretmemiz gerekir. Bu da ancak anayasal
yurtseverlik çerçevesinde hazırlanacak olan programlar sayesinde mümkün
olabilir. Bunun temeli de eşitlik, özgürlük ve insan onuru temeline
dayanır, dayanmalıdır.
Bu itibarla tabii ki çocuklara -bir halkın öz
geçmişi olan ve özellikle anayasal uygulama geleceği olan-
anayasayı öğretirken, o zaman aslında anayasanın nasıl
yapılması gerektiğini, çocukları anayasaya nasıl
katmamız gerektiğini, cumhuriyetin kazanımları olan
eşitlik, yurttaşlık ve laikliğin ne olduğunu
öğretmemiz gerekir; yoksa anayasal bilgilenme hakkını, belirli
bir dönemde belirli kişilerin beklentileri sonucu yürürlüğe konulan
kuralları anayasa olarak addetmek suretiyle değil.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12nci maddesinin tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Koç Mehmet
Ruştu Tiryaki Ali
Kenanoğlu
Ağrı Batman İstanbul
Ömer
Öcalan Nusrettin
Maçin Dirayet Dilan
Taşdemir
Şanlıurfa Şanlıurfa Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryaki konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi 12nci madde üzerinde söz aldım.
diyorum ama daha önce de söyledim, esasen böyle bir uygulama yok. Biliyorsunuz,
torba kanun olduğu zaman ancak bir değişiklik teklifi vererek
söz alabiliyorsunuz. Bir uluslararası sözleşme olsa madde üzerinde
çok daha rahat söz alabilirdik. Bu yüzden, torba yasa uygulamasına derhâl
son verilmelidir; her maddeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin
ayrıntılı olarak tartışmasının önünü ancak
böyle açabiliriz.
Önce ve kısaca şunu söyleyeyim: Bu madde
geri çekilmelidir çünkü bu madde, üstü örtülü biçimde de olsa yabancı
düşmanlığı anlamına gelmektedir. Bunun niçin böyle
olduğunu birazdan söyleyeceğim ama önce şunu söyleyeyim:
Organize sanayi bölgesi içerisinde veya dışında olsun, meslek
lisesi olsun, genel amaçlı bir lise veya eğitim kurumu olsun, kamusal
kaynakların özel eğitim kurumlarına eğitim ve öğretim
desteği olarak verilmesi uygulamasına derhâl son verilmelidir.
Bakanlık bütçesinde bu yıl veya önümüzdeki yıl bunun için bir
ödenek ayrılmamış olması, bu uygulamanın sona
erdiği anlamına gelmez çünkü 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Yasasının 12nci maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkrası olduğu gibi yerinde durmaktadır.
Dolayısıyla, bu yıl ödenek ayırmayan Millî Eğitim
Bakanlığı önümüzdeki yıllarda özel öğretim
kurumlarına, özel eğitim kurumlarına kamunun
kaynaklarını aktarabilir. Parti olarak buna açıkça
karşı çıkıyoruz.
Şimdi Bu yasa değişikliği üstü
örtülü biçimde yabancı düşmanlığı içeriyor. dedim;
neden? Yasa maddesine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ibaresinin
eklenmesi başka biçimde açıklanamaz. Yani Türkiye Cumhuriyeti, özel
öğretim kurumlarında eğitim gören öğrenciler için kamu
kaynaklarıyla destek sunabilecek. Tek koşul ne? Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmak. Dolayısıyla, bir yabancı ülke
vatandaşına bu destek sağlanamayacak. Bunun anlamı, üstü
örtülü biçimde yabancı düşmanlığıdır.
Şimdi, şöyle bir şey var: Hükûmet
sürekli övünüyor, Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşan
herkes övünüyor, diyor ki: Biz 3 milyon Suriyeliye kapımızı
açtık. İyi ki açtınız, iyi ki Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin bu konudaki önerisini uygun
buldunuz, kapıyı açtınız, çok doğru bir şey
yaptınız. Ama esasen Suriyelilere mültecilik hakkı
tanımadınız. Çünkü, yasalar Türkiyenin doğusundan gelen
herhangi birisine mülteci olarak Türkiyeye sığınma hakkı
tanımıyor. Ne diyor herkes? Sığınmacı diyor.
Ama bu vatandaşlar, Suriye vatandaşları, Irak
vatandaşları veya bir başka ülke vatandaşları
Avrupaya gittiklerinde gerçekten mülteci olabiliyorlar, mülteciliğin
bütün haklarından yararlanabiliyorlar. Ama Türkiyeye gelenler sadece
sığınmacı, mültecilik haklarının hiçbirinden
yararlanamıyorlar. Şimdi bu değişiklikle de üstü örtülü
biçimde de olsa bir açıdan yabancı düşmanlığı
yapıyor olacaksınız. Bu yüzden bu uygulamadan vazgeçilmelidir
diyorum.
Bu yabancı düşmanlığı iyi
bir şey değil. Bakın, çoğunuz bunu görmüştür, Suriyeli
öğrenci Muhammet Halil LGSde tüm soruları doğru
yanıtlayarak tam puan aldı, 500 tam puan almış bir
öğrenci. Türkçe konuşmayı bilmeyen öğrenci, birkaç yıl
içerisinde Türkçe öğrenmiş ve LGS sınavına girmiş, 500
tam puan almış. Dolayısıyla, bu çocuklara bu
kapıları açacak önlemler alınmalı ve düzenlemeler
yapılmalıdır, yabancı düşmanlığı
anlamına gelecek her türlü uygulamadan derhâl vazgeçilmelidir.
Çok az sürem var, bir şeyin özellikle
altını çizmek istiyorum: Şimdi, Komisyon
Başkanımız iki şey söyledi, dedi ki: Biz artık kaynak
ayırmıyoruz. Söyledim, 5580 sayılı Yasanın 12nci
maddesi orada durdukça, bugün olmasa da yarın Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesine kaynak aktarılarak özel öğretim
kurumlarına gönderilebilir, dolayısıyla bu uygulama sona
erdirilmiş değil.
Son olarak bir şey daha söyleyeceğim: Yine
Komisyon Başkanımız diyor ki: Eğer personel rejimi yasa
taslağı önümüze gelirse bu tartışma sırasında
sözleşmelilerle ilgili bütün sorunları tartışabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Burada personel rejimiyle ilgili bir öneri yok.
İYİ PARTİ milletvekilleri de Sözleşmeli personelin
tamamı 4+2 yerine 3+1 uygulamasından yararlansın. diyor.
Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekilleri de bunu söylüyor, biz de
söylüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri de söylüyor, Adalet ve
Kalkınma Partisinin milletvekilleri de arada konuştuğumuzda bunu
söylüyorlar. Peki, bu sözleşmelilerin kadroya geçirilmesine kim
karşı çıkıyor o zaman? Personel rejimi
değişikliğine gerek yok. Evet, bütün kamu görevlileri 4/Alı
çalışmalıdır fakat o güne kadar, bugün 4+2den, 3+1den
yararlanan personel gibi sağlık personelinin tamamı da bu haktan
yararlanabilir. Biz bu yasa geçmeden ek bir maddeyle, ek bir fıkrayla bu
sorunu çözebiliriz. Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak
sağlık personelinin bir kısmını bu haktan yararlandırırken
bir kısmını bu haktan yararlandırmamış
olmayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Emin
olun, sayıları çok değil; hepsi Meclisin, milletvekillerinin
gözünün içine bakıyor.
Umarım bugün bu sorunu çözeriz diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tiryaki.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel İsmail
Koncuk Yavuz
Ağıralioğlu
Aksaray
Adana İstanbul
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Adana Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zamanı yine böyle
yöneteceğiz, kaldığım yerden devam edeyim.
Biz İstanbul seçimlerinde kimin
kazanacağından çok, kimin kaybedeceğinden çok, seçim bitince
kimin kazanıp kimin mağlup olduğundan çok neyin
kaybettiğine odaklandık yani aslında seçimde, seçim
yarışında siyaseten yapmaya
çalıştığımız her işte olduğu gibi,
yerel seçimleri konuşuyor olsak bile temsil etmeye
çalıştığımız şey memleketi, milleti
yönetebilme kabiliyetimizdir. AK PARTİ, aslında kurulduğu günden
bugüne kadar yerel yönetimlerdeki maharetini siyasi kuvvete kalp edebilen bir
siyasi organizasyondu. Bizim lehimize, siyasi olarak Millet İttifakı
lehine nihayetlenen yarışın bizim avantajımız hâline
dönmesinin sebebi, AK PARTİnin millete verip de sözünde
duramadığı ne kadar mevzu varsa onlardır yani AK PARTİ
kendi iddialarının arkasında duramadığı için
Millet İttifakı itibar bulmuş, milletin ümidini yönetebilme
kabiliyetini belediye başkanlığı seçimiyle taçlandırmıştır;
vakıa budur. AK PARTİ de daha önce sözünü tutamamış olan
kendinden önceki partilerin yerine iktidara gelmiştir.
Biz, İstanbul seçimlerini kimin
kazandığının değil, kimin kaybettiğinin de
değil neyin kaybettiğinin üzerine cümle kurduk, muhasebelerimizi buna
göre yapıyoruz. Bugün Millî Eğitim Kanununu konuşuyoruz, bundan
evvel Askerlik Kanununu konuşurken de Millî Eğitim Kanununa
atıf yaparak bunu konuşacağımızı ihsas
ettirmiştik. Sebep şu: Aslında Türk yurdunda işlerimizi
düzgün yapabilme kabiliyetini maharetle gösterebilme irademizi milletimiz
görsün diye elimize geçirdiğimiz her mevzide arzıendam ediyoruz yani
biz, belediyeyi konuşurken de Millî Eğitim Kanununu konuşurken
de Askerlik Kanununu konuşurken de sizi tenkit ederken de bir parti
taassubunun kılıcını sallamıyoruz, demeye
çalışıyoruz ki: Memleketimizin, milletimizin meseleleri var, bu
meselelere parti taassubunun gözlüğüyle bakmayın da
vicdanlarınızı bize, biraz dediklerimize açın.
Feveranımızın sebebi budur. Bir yılımızı
doldurduk bu Parlamentoda -tırnak içinde söylüyorum- sebep olduğumuz
bir hayır olmadığı gibi, mâni olduğumuz -yine
tırnak içinde söylüyorum- bir şer de yoktur; sadece kalbimizde,
hançeremizde biriktirdiklerimizi seçmenlerimiz lehine, sizin de
yaptığınız işleri engellemek adına, münasip
görmediklerimizi engellemek adına size söylemiş oluyoruz. Bütün
bunlar olup biterken vakıa şu: Ağlama duvarı gibiyiz,
hâlinden ahvalinden memnun
Ben bu Parlamentoya girdiğim günden beri,
sizin de milletvekilliği yaptığınız bölgelerde de
seçim sathında gezerken taleplerden de anlayabildiğiniz
kadarıyla, Türk yurdu uzunca zamandır sitemlerin konusu hâline geldi.
Öğrenciler feveran hâlinde, işsiz
Öğrenciler uluslararası
rekabet imkânlarından mahrum. Öğrenciler barınma
ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından, burs
paralarını, burs imkânlarını
oluşturamadıklarından, burs borçlarını
ödeyemediklerinden muzdarip. Öğretmenler öğrencilerinden muzdarip.
Öğrenciler yeterli imkânları bulamadıkları için, iyi
tedrisat göremedikleri için muzdarip. Esnaf siftahsızlıktan muzdarip.
Çiftçi alın terinin hakkının ödenmediğini
düşündüğü için muzdarip. İş adamı yeterli finans
desteğini bulamadığı için muzdarip. Faiz yükü altında
olanlar muzdarip. Müteahhitler fiyat farklarından muzdarip. Kadroya geçmek
isteyenler, geçenler özlük hakları standartlara
kavuşturulamadığı için muzdarip. Dar gelirlilerimiz
geçinememekten muzdarip. Bu memlekette Allah razı olsun, hâlimizden,
ahvalimizden çok memnunuz, müteşekkiriz, sizlere de
medyunuşükranız, iyi ki varsınız. diyen, böyle bir cümle
duymamıza konu olan bir meslek grubuna, bir topluluğa şahit olduysanız
söyleyin, gidip ellerinden öpelim, bize de söylesinler, biz de mutlu
olalım.
Şimdi, Türk yurdu, seçim sonuçlarına göre
Biz doğru yapıyoruz, yanlış yapıyor olsaydık
niçin yüzde 40 alalım? cümleleriyle yönetilebilecek bir yurt olmaktan
çıktı. Artık bu memleketi ayağa kaldırmak, artık
bu memlekette işlerimizi düzgün yapmak zorundayız. Memleketin sadece
yönetimini elinde bulundurmak için, memleketi içine çekmiş olduğunuz
siyasi üslupsuzluğunuzdan dolayı bu darboğazın memlekete
maliyetini görmeye başladık artık. Finans imkânlarımız
sınırlı hâle geldi, faizi yönetemez hâle geldik, işsizlik
oranlarımız dayanılmaz hadlere vardı, her gün intihar
vakası duymaktayız. Güvenlik endişelerimiz, uzunca senelerdir en
sadık müttefiki olduğumuz NATO tarafından örselenmekte.
Altmış yedi yıllık beraberliğimizin ramına
güvenlik konseptimizi değiştirecek makaslarla karşı
karşıyayız. Doğu Akdenizde risk var. Altımızda
bir PKK devleti kurulmak üzere. Bütün komşularımızla
sınırlarımızda problem yaşıyoruz. İç
siyasetimizde, memleketin bir yarısı bir yarısına
hasım cümleler kurmakta. Memleketin finans imkânlarını
yönetebilmek için uluslararası itibara ihtiyacımız var, bu
itibarı yönetecek demokrasi standartları düştü.
Bu memlekette, bizim, dünyada rekabet edilemez,
taklit edilemez mallar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu, bir dakika daha süre veriyorum.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
listesine Türk markalarını sokmamızı sağlayacak ciddi
bir eğitim kalitemiz yok. En yetkin, en yetişkin
çocuklarımızı bir terör örgütüne kaptırdık. Memleketin
en dâhi çocuklarını, Erzurumdan yarışmaya
katılmış bir emekli vaizin devleti alma şehvetine kurban
verdik. Bu şekilde devşirmiş bir adamın elinden memleketin
en nitelikli bürokratlarını, devletin yetişmiş, yetkin
çocuklarını kurtaramadık. Eğitim sistemi felç oldu. Okul,
eğitim sistemindeki zafiyetleri kendi cemaati lehine kullanan bir
adamın berbat ettiği bir sürecin elinden Türk dâhi çocuklarını,
istikbalimizi kurtaramadık. Şimdi, biz eğitim sistemini
toparlayamayınca özel eğitim kurumlarıyla
çocuklarımızın geleceğini inşa etmeye
çalışıyoruz, çok pahalı. Okullarda bir standart
oluşturamadığımız için, 25 bin lira, 30 bin lira okul
parası vererek çocuklarımıza istikbal oluşturmaya
çalışıyoruz. Çocuklarımızın denklik
ihtiyaçlarını Türkiyede görebilsek bile, uluslararası
denkliği sağlayabilmek için, rekabet alanlarını
onların lehine dönüştürebilmek için onları yurt dışına
göndermek zorunda kalıyoruz. Türk yurdu böyle ayağa kalkamaz
arkadaşlar. Toparlanmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bir
dakika istirham ediyorum Başkan. Yine mi Başkan?
BAŞKAN Evet. Eşitlik ilkesi diye bir
şey var. Sayın Ağıralioğlu, biraz sonra gene önergeniz
var, orada konuşacaksınız.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Yeter ya! Aynı
şeyleri söylüyorsun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Aynı şeyleri duymaktan muzdarip olmayın, biz on yedi senedir
aynı şeyleri dinliyoruz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Ağıralioğlu, biraz sonra yine konuşmanız var.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Kurtulan, söz talebiniz var, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
54.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Ben şöyle bir
katkı sunmak isterim: İYİ PARTİ seçimin tüm
sonuçlarını yani hatip, bu seçimin sonucunu daha çok AKPnin
yanlışlarına bağladı. Oysaki kendilerinin de üyesi
olduğu bir ittifak vardı. Acaba hiç kimseden vaatlerinin
karşılığını alamadılar mı, insanların
kendilerine oy vereceği bir gerekçe sunamadılar mı? Kendi
kendini inkârdır, bunu söylemek isterim.
İYİ PARTİye şunu da söylemek
istiyorum: Bu sonucun ortaya çıkmasında -artık bunu da kabul
etmeleri lazım- HDPnin ve Kürtlerin büyük katkısı vardır.
HDP, bir önceki seçimden çok daha güçlü bu seçime yüklenerek ortaya bir sonuç
çıkarmıştır. Bunun da hakkının teslim edilmesini
bir zahmet artık dile getirmeyi, bu kibri bırakmayı...
Kendilerine biraz yedirsinler diye
BAŞKAN Teşekkürler.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Anladın mı?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Atı alan
Üsküdarı geçti.
AHMET KILIÇ (Bursa) - Cevap vermeyecek misiniz ona?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Cümle kurayım, hazır geldi ortam. Söz vermedi.
Konuşacağım, şimdi çıkacağım, Abdullah
Öcalanın mektubunu yorumlayacağım size.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12nci maddesindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
ibaresinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevda
Erdan Kılıç Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
İzmir Mersin Trabzon
Yıldırım
Kaya Sibel
Özdemir Neslihan
Hancıoğlu
Ankara İstanbul Samsun
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemir konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de teklifin 12nci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde söz aldığım 12nci maddeyle
organize sanayi bölgelerindeki mesleki ve teknik eğitim okullarındaki
öğrencilere verilen eğitim öğretim desteğiyle ilgili bir
düzenleme yapılmaktadır. Bu destekten yabancı uyruklu
öğrencilerin yararlanmasının önüne geçilecek. Burada, özellikle
organize sanayi bölgelerindeki eğitim kurumlarında var olan bir
kanuni boşluğun düzeltilmesine yönelik bir düzenleme
yapıldığı belirtilmiştir. Ancak bu düzenleme
yapıldığında bizim beklentimiz, Millî Eğitim
Bakanının daha önce defalarca paylaşmış olduğu,
özel okullara giden öğrencilere verilen teşvike ilişkin bir
değişikliğin ve ayrıca özel eğitim kurumları ile
devlet okulları arasındaki farkın azaltılmasına
yönelik düzenlemelerin de yapılmasıydı. Ancak bu kanun teklifinde
bu düzenlemenin yapılmamasını bir eksiklik olarak görüyoruz.
Şöyle ki: Yine bu iktidarın bir eğitim bakanı döneminde
yapılan bir düzenlemeyle özel okullara gidecek öğrencilere
eğitim desteği bir teşvik verildi ve bu teşvikle
eğitimdeki fırsat eşitsizliğindeki makas maalesef daha da
açıldı. Eğitim politikalarının
özelleştirilmesinden ya da özel öğretim kurumlarının
teşvik edilmesinden ziyade, bu eğitim bütçesinin devlet
okullarının altyapısına, donanım, nitelik ve sosyal
imkânlarına ayrılması gerekmiyor muydu? Bu teklifle de devlet
okullarına giden öğrenciler ile özel okullara giden öğrenciler
arasındaki öğretim, nitelik farkını kapatmamız
önceliğimiz olmalıydı. Ama bugünkü düzenlemeyle bu temel
eşitsizlik sorununa ilişkin bir adım atılmadı ve
işte bu eksikliklerin yaşanmasının temel nedeni de bu kanun
teklifinde olduğu gibi geçici çözümlerle sorunlara
yaklaşılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde,
ilkokula başlama yaşı, mesleki eğitim, sözleşmeli
personelin mecburi çalışma süresi, özellikle öğretmenlerin kadro
hakları, yurtların denetimi ve işletilmesinin devri gibi
eğitim sistemimizde gerçekten çok önemli, detaylı çözümler gerektiren
konularda maalesef günübirlik geçici çözümler üretilmesi çabasını
görüyoruz. Bu kanun teklifindeki bu önemli düzenlemeler aslında önceden
çok büyük tartışmalar sonrasında değiştirilen,
örneğin sizlerin de bildiği gibi, ilkokula başlama
yaşı, sözleşmeli öğretmenlerin süreleri gibi... Aslında
bu konularda bir ilerleme kaydedilmediği gibi, geldiğimiz noktaya geri
döndüğümüze de şahit oluyoruz ve zamanında, yerinde
yaptığımız eleştirilerde ne kadar haklı
olduğumuzu da bir kez daha görmüş oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
göreve büyük beklentilerle geldi, aradan geçen bir yılda maalesef
eğitim sistemimizde somut bir ilerlemeye imza atamadı. Eğitim
sistemimiz bugün gelinen aşamada uzun süren AK PARTİ
iktidarlarının en başarısız olduğu alan olarak
ortadadır. Evet, bugün hep tartıştığımız, en
çok bakanın değiştiği, gelen her bakanla sistemin
değiştiği ve neticede, nitelik anlamında eğitim
sistemimizin başarısız olduğu konusunda sanırım
hepimiz hemfikiriz. Oysa Mecliste şu anda 1inci parti olan AK
PARTİli hatiplerin özellikle değindiği konu, en fazla bütçenin
Millî Eğitim Bakanlığına ayrılması konusudur.
Ancak bu bütçe dağılımına baktığımız
zaman, bu bütçenin yüzde 83,4 gibi büyük bir kısmı personel
giderlerine ayrılmıştır ve daha çarpıcı bir veri,
2008 yılında Millî Eğitim Bakanlığının
yatırım ödeneği yüzde 14,8 iken bu pay 2019da yüzde 10a kadar
düşmüştür. İşte bu oranlarla gelişmekte olan ülkeler
arasında da geri sıralarda yer almaya devam etmekteyiz. Yani
altyapı, nitelik, sosyal olanaklar, fırsat eşitsizliğini
giderme gibi eğitimdeki temel sorunlara yeteri kadar bütçenin
ayrılmadığı da açıktır ki gerek ulusal düzeyde
gerekse uluslararası düzeydeki raporlarda, değerlendirmelerde
maalesef eğitimde beklenen ilerlemeyi sağlayamıyoruz. AK
PARTİ iktidarları döneminde eğitim politikamıza makro,
bütüncül ve stratejik bir bakış açısı çabaları oldu
ama maalesef, bu sağlanamadı. Eğitimdeki
başarının ölçütünü sadece -tırnak içinde- bütçedeki
artış, yapılan okul sayısı, açılan derslik
sayısı, ataması yapılan öğretmen sayısı -ki
hâlâ temel sorun alanı- gibi nicel verilerle değerlendiren bir
öngörüsüz, plansız bakış açısını iktidar partisi
artık terk etmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu konuya da değinerek sözlerimi
tamamlayacağım: Övünerek gerçekleştirilen yeni anayasal
düzenlemedeki yönetim anlayışı sadece ekonomide, hukuk
devletinde, güçler ayrılığında, bağımsız
işleyen kurumsal yapılarda değil, eğitim sistemimizde de
bir ilerleme maalesef gerçekleştiremedi, hatta bir geriye gidiş de
yaşanmaktadır. İşte bu yeni yönetim
anlayışının bir eksikliğini biz Mecliste
yaşıyoruz. Biz burada gerek Komisyon aşamasında gerekse
Genel Kurulda eğitimin temel sorunlarını
tartışıyoruz, görüş ve eleştirilerimizi
paylaşıyoruz ancak burada Sayın Millî Eğitim Bakanı
yok maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdemir, bir dakika
daha süre veriyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim.
Evet, çok Değerli Komisyon Başkanı,
kanun teklifini hazırlayan, sunan değerli milletvekillerimiz,
değerli bürokratlar buradalar ancak önemli yasal düzenlemeler
yaptığımız alanların ilgili bakanları ile yasama
organı arasında bağın kopmuş olması da yeni
yönetim sisteminin en büyük zafiyeti olarak karşımızda
durmaktadır. İşte, özellikle de eğitim
politikalarını -ki en stratejik politikamız- detaylı olarak
tartıştığımız bu Genel Kurulda Millî Eğitim
Bakanının olmaması durumu dahi, sorunları çözme
iddiamızdaki çelişkiyi ortaya koymuyor mu?
Ben, bu görüşlerle, bu düşüncelerle,
stratejik olan eğitim politikamıza bütüncül olarak ve
sorunlarımıza ise gerçekten ideolojik bakış
açısından uzaklaşarak yaklaşmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özdemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevda
Erdan Kılıç Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
İzmir Mersin Trabzon
Yıldırım
Kaya İlhami
Özcan Aygun Neslihan
Hancıoğlu
Ankara Tekirdağ Samsun
Tekin
Bingöl
Ankara
MADDE 13- 5580 sayılı Kanunun Ek 1 inci
maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Tekin Bingöl konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
23 Haziranda Türkiye siyaset tarihine müthiş
bir başarı hikâyesi yazılarak bir seçim gerçekleştirildi.
Bunu niçin söylüyorum? Bu seçim sonucu yıllarca hafızalarda
kalacaktır ve siyaset tarihi her döneminde bu seçime atıfta
bulunacaktır. Bakın, daha dün Amerika televizyonlarının çok
önemli bir yetkilisi Sayın Ekrem İmamoğluyla bir röportaj
gerçekleştirdi. Dünyanın en önemli televizyonları ve
gazetecileri Sayın İmamoğluyla bir röportaj
gerçekleştirmenin arayışı içerisinde; onun için çok önemli
bir seçim değerli arkadaşlar.
Bununla sınırlı değil, sık
sık bu seçim dile getiriliyor, getirilmeli çünkü bu seçimin
sonuçlarından, daha önce yaşananlar ve sonrasıyla ilgili herkes
mutlaka kendi payına düşeni almalı. Buradan
çıkarılacak çok önemli dersler var. Biz bunu enine boyuna
irdeliyoruz; tavsiye ederim, bütün siyasi partiler de bu seçimi ve
sonuçlarını dikkatle irdelemeliler. Daha önceki seçimler
yaşandı, hepimiz şahidiz, o seçim sonuçları
sonrasında, daha o gece, Genel Merkezimizin önünde kurşunlar
sıkılıyordu, taş yağmuruna tutuluyorduk; oradaki
bindirilmiş kıtalar büyükşehir belediyesinin otobüsleriyle,
kamyonlarıyla Genel Merkezimize gelip hakaretamiz küfürler sarf
ediyorlardı.
Peki, 23 Haziran gecesi ne oldu? Sadece, bir futbol
karşılaşmasının sonucunu sevinçle karşılayan
ölçüde, sevinçli, mütevazı gösteriler yapıldı; o kadar, o kadar.
SALİH CORA (Trabzon) Şampanya
patlattınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şampanya
patlatırız tabii ya. Ne var şampanya patlatmakta?
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Arada böyle büyük
bir fark var; ne silahlar sıkıldı ne taş yağmuruna
tutuldu ne de hakaretler yapıldı.
SALİH CORA (Trabzon) Caminin önünde
şampanya patlattınız ya, şampanya patlattınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Şampanya patlatmakta ne
var?
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bu iki
olayın da çok ciddi bir şekilde
karşılaştırılması lazım. Seçim bitti. 31
Mart seçimlerinden sonra Türkiye'nin birçok
SALİH CORA (Trabzon) HDP bayraklarıyla
kutlama yaptınız.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Ya,
bindirilmiş kıta! Oradan konuşup durma!
SALİH CORA (Trabzon) HDP bayraklarıyla
kutlama yaptınız.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Sus da dinle,
feyz al, feyz al! Aklını başına topla, feyz al, feyz al;
öğren, öğren, bir şeyler öğren!
BAŞKAN Lütfen, Değerli Milletvekili,
Sayın Bingöl
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Salih,
hazımsızlık yapma Salih, hazımsızlık yapma. Adam
da öyle kutluyor, kutlar.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Siz laf atma
kıtasısınız, laf atma timisiniz! Otur da öğren, dinle.
Dinlemeyi öğren önce. Önce dinlemeyi öğren, dinlemeyi öğren.
Ayıp!
BAŞKAN Sayın Bingöl, siz Genel Kurula
hitap edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin 6ncı Filoya dönüp
namaz kılmanızla aynı şey.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Seni
rahatsız edecek bir kelime kullanmadım. Dinlemeyi öğren. Senden
önce de bu kürsüde laf atma timleri vardı ama hepsinin sonunu gördük.
SALİH CORA (Trabzon) Gördük. Biz
buradayız. Ben geçen dönem de laf atıyordum.
BAŞKAN Lütfen, Sayın Cora
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Salih,
hazımsızlık yapıyorsun.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlar, bu seçim sonucunda birtakım
girişimlerde bulunuluyor, yasal düzenlemeler yok sayılıyor,
haksızlık hukuksuzluk had safhada. Bir genelge yayımlandı,
genelgenin içeriği şu: Büyükşehir belediyelerinin meclisleri
şirketlerin yönetimini atamalı. Ama yirmi beş yıldır
böyle bir uygulama yok. Adalet ve Kalkınma Partisi sürecinde Ankarada,
İstanbulda bütün şirketlerin yönetimi belediye başkanı
marifetiyle atanıyordu. Niçin? Bu bir yasal zorunluluk. 5393
sayılı Yasanın 37nci maddesi der ki: Belediye
başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel
kişiliğinin temsilcisidir. Bu kadar açık. AKP ne yaptı?
Bir genelge yayımladı. Genelgeyle birlikte özellikle Ankarada BELKO
yönetimi, o Ticaret Sicil Müdürlüğünün değerlendirmesiyle iptal
edildi. Burada asıl haksızlık size yapılıyor, yasa
koyuculara yapılıyor. Bir yasal düzenleme genelgeyle yok
sayılabilir mi? Vallahi, Adalet ve Kalkınma Partisinin ilgili
bakanlığı, yasal düzenlemeyi bir genelgeyle yok saydı.
Bununla da sınırlı değil, dönüp mahkemeye başvuruldu,
mahkeme anında bunun doğru bir uygulama olmadığını
karara bağladı. Heyhat, bunu dinleyecekler kimler? Herkes kulağını
kapattı. Ardından Ankara Halk Ekmek Fabrikasının yönetim
kurulu atandı, sanki o mahkeme kararı yokmuş gibi bu kez Ankara
Halk Ekmek Fabrikasının atanmış yönetimleri, Ticaret Sicil
Müdürlüğü tarafından, bakanlık genelgesi gerekçe gösterilerek
tescil edilmedi. Haksızlık, hukuksuzluk, yasal düzenlemeyi yapan
Parlamentonun yok sayılmasının üstüne bir de mahkeme kararı
yok sayıldı. Niye? Bunun çok temel nedenleri var değerli
arkadaşlarım. Bir tanesi, acaba bu şirketlerde daha önce
yaşanan usulsüzlüklerin, haksızlıkların ortaya
çıkmasından mı korkuluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl,
tamamlayın lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bu endişe
niye? Bu kaygı niye?
Bakın, bugün Halk Ekmek Fabrikasında yüz
binlerce ekmeğin faturasız, nereye gittiği belli olmadan
dağıtıldığı tespit edildi. Nereye gitti bu
ekmekler? Eğer bu ekmekler usulüne uygun olarak fakire fukaraya, garip
gurebaya dağıtılmışsa afiyetler olsun ama yok, o
ekmekler başka yerlere gitmişse işte bunları sorgulatmamak
için bu yönetim kurulu değişikliğinin üstü örtülmeye
çalışılıyor.
Bununla da sınırlı değil. 15
Temmuzdan sonra kanun hükmünde kararnameler yayımlandı, bunlardan bir
tanesi de 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname. Ne diyor o kararname?
O kararname şunu diyor: Belediyenin bazı ihaleleri şirketler
eliyle yapılmalı. Ha, demek ki bu yönetimi, meclis
çoğunluğuyla yönetimi biçimlendirip o ihalelerin bu şirketlere
verilmesini sağlamak amaç.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bütün
bunların hiçbirisinin bu ülkeye de, bu şehre de, İstanbulda
yaşayanlara da bir faydası yok değerli arkadaşlar. Siz, o
gece demokrasi kazandı diyorsanız, o gece bu konuda kazananları
tebrik ediyorsanız önce bu tür yasal düzenlemelerle, idari vesayetle
belediye başkanlarının elini kolunu bağlamaya
çalışmayın. Bırakın, halka hizmet etsinler;
bırakın, haksızlık hukuksuzluk varsa, garip gurebanın
hakkı yenmişse onların hepsinin hesabı sorulsun ve
hakları teslim edilsin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 13- 5580 sayılı Kanunun ek 1 inci
maddesinin yedinci fıkrasında yer alan eğitim ve öğretim
desteği, ibaresi madde metninden çıkarılmış,
müştereken ibaresi ortaklaşa ibaresi ile
değiştirilmiştir.
Ayhan
Erel Yavuz
Ağıralioğlu Yasin
Öztürk
Aksaray İstanbul Denizli
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Adana Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Yasin Öztürk konuşacaktır.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 13üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Eğitim, çağa uygun olarak sürekli
değişen ve gelişen, birikim ve tecrübeler
ışığında yenilenen bir süreçtir. Temel hedefi ise
bilgi toplumunun gerektirdiği beceri ve etkinlikle donanmış, millî
kültür ve insanlığın evrensel değerlerini
içselleştirmiş bireyler yetiştirmektir. Bu nedenle eğitim,
yıllardır bir millî eğitim politikası geliştiremeyen
AK PARTİye bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. Bunun
içindir ki İYİ PARTİ olarak Türk milletinin yararına olacak
her düzenlemeyi desteklemeyi ve katkı sunmayı görev biliyoruz ve
teklifteki bazı düzenlemeleri geç kalınmış da olsa olumlu
karşılıyoruz.
Biliyorsunuz, 2017 yılında yapılan
bir değişiklikle özel okullara devam eden öğrencilere okulun
öğrenim süresi kadar eğitim ve öğrenim desteği verilmesine
karar verilmiştir ve bunun için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olma şartı konulmuştur. Görüştüğümüz kanun teklifinin
12nci maddesinde de kanunun farklı maddeleri arasında birliktelik
sağlanması amaçlanmıştır ve mesleki ve teknik
eğitim okullarına verilecek desteklemede de Türk
vatandaşlığı zorunlu kılınmaktadır. Buraya
kadar bir sorun yok, hatta AK PARTİyi bu konuda tebrik de etmek gerekir.
Çünkü şerefli Türk askerinin yakalasa kellesini alacağı bir teröristin
seçim uğruna devletin televizyonuna çıkarılarak bu kadar
aşağılandığı bir dönemde, bu kanun maddesiyle,
ilgili kanunlarda insicam sağlamak adına da olsa Türk
vatandaşlığının hatırlanması sevindirici bir
konu. Ancak bu vesileyle şunu da sormak istiyorum: Hangi Türk
vatandaşı faturalarından kesilen TRT payıyla yayın
yapan devlet televizyonunda, evlatlarını katleden, hem de nasıl
oluyorsa Sayın Cumhurbaşkanının kırmızı
bültenle arandığını bilmediği bir teröristle röportaj
yapılmasını kabul eder?
Yine konumuza dönelim. Hepimizin malumu olduğu
üzere, ülkemizin en önemli sorunu işsizlik, hem de eğitimli
işsizlik. Üniversite sayılarının
arttırılması, hemen her ilimize üniversite açılması
olumlu bir yaklaşım gibi görülse de istihdam noktasında
kapatılamayan bir boşluğu engelleyemedi; kalifiye elemen
ihtiyacı. Neden kalifiye eleman boşluğu var? Çünkü mühendis
yetiştiriyoruz, akademisyen yetiştiriyoruz ama meslek erbabı
teknisyen, usta, çırak yetiştiremiyoruz. Mühendis iş aramaya
başladığında sanayi sektörünün istediği iş
tanımını karşılayamıyor ya da kendisinden beklenilen
işin ara elemanlar tarafından yapılması gerektiğini
düşünerek işi kendine yakıştıramıyor ya da
yapamıyor. Geçtiğimiz günlerde, iki hafta önce Alman Meclisinden bir
yasa geçti; kalifiye eleman olanlara çalışma ve oturma izni
verilecek. Şu an Türkiye'den 10 binin üzerinde özel başvuru
yapılmış. Yani 10 binin üzerinde kalifiye eleman elimizden
kaçmak üzere. Beyin göçünü engelleyemediniz, sıra kalifiye eleman göçüne
geldi. Zaten kalifiye elemanı zor buluyoruz, bir de elimizden
kaçırmayalım.
Meslek liselerindeki eğitim müfredatı,
teknik donanım, staj ve istihdam imkânlarının da yeterli boyutta
sağlanamaması bu okulları sadece "Bizim çocuk okumayacak,
bari bir meslek diploması olsun. noktasında işlevsiz
bırakıyor. Oysa ülkemiz gibi sanayileşmeye başlayan
toplumlarda mesleki ve teknik eğitim özel önem verilmesi gereken
konuların başında geliyor.
Ülkemizde üretimin ortalama yüzde 3,5'u yüksek
teknolojiye dayalı ürünlerden oluşmaktayken imalat sanayisinde
üretimin yüzde 40'ı düşük, geri kalanı ise ortanın altında
teknolojik düzeydedir. Teknoloji yoğun bir üretim yapmadan ne
kıskanılacak bir ülke olmamız mümkündür ne de istihdamı
arttırabilmemiz mümkündür. Bu nedenle, bilim, teknoloji ve eğitimde
toplumsal bir mutabakata dayalı gerçek bir yapısal dönüşüm gerçekleştirmek,
küresel rekabette yer alabilmek ve nitelikli iş gücü ihtiyacını
karşılayabilmek için, verilen mesleki ve teknik eğitimin
sektörün beklentilerine uygun yapılandırılması zorunludur.
Aslında kilidi açacak anahtarı uzakta da
aramaya gerek yoktur. Biliyorsunuz bütün dünyaya meslek eğitimi ve
ahlakı anlamında örnek olduğumuz Ahilik teşkilatı ilk
sanat eğitiminin verildiği kurumlardan olmuştur. Daha 13üncü
yüzyılda iktisadi ve ekonomik alanda büyük önem taşıyan Ahilik
sisteminde mesleki eğitimi sanat ustalarının dükkânlarında
öğrenirlerdi. İlk sanat eğitiminin başladığı
bu dükkânlarda çıraklar mesleği öğrendikten sonra önce kalfa,
sonra da usta olarak kendi mesleklerini icra edebilecek yeterliliğe
ulaşabilirlerdi. Mesleki bir okul niteliğinde olan Ahilerde
eğitim hayata dönük uygulamalı bir şekilde
gerçekleştirilirken Ahi ve pir denilen öğreticiler teşkilata
girenlere mesleklerinin inceliklerinden okuma yazmaya, temizlik ve görgüye
kadar birçok konuda dersler de vermişlerdi. Şimdi zaman, teknik eleman
açığımızı 13üncü yüzyılda başlayan sistemi
çağın imkânlarıyla geliştirerek kapatma zamanı.
Gebze Güzeller OSB Özel Adem Ceylan Teknik Koleji bu
anlamda örnek bir okul, geleceğimizde ve güvenliğimizde büyük önem
arz eden savunma sanayisine ara eleman yetiştirme maksadıyla
kurulmuş ve mezun olacak öğrencilerimizin işi hemen hazır.
Bu tarz örneklerin çoğaltılması lazım. Bu sayede genç
işsizliğimizin önüne geçebiliriz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Akçay, söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
55.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 25 Haziran eczacı Cemil Çöllüyü
şehit edilişinin 40ıncı yıl dönümünde, 27 Mayıs
eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazakı şehit edilişinin
39uncu yıl dönümünde ve görevleri başında saldırıya
uğrayarak şehit edilen MHP il, ilçe ve belediye
başkanlarını rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Genel Kurul çalışmalarına ancak bugün
katılabildiğim için şimdi sözlerimi ifade etmek durumunda
kaldım.
Tüm Manisalıların gönlünü kazanan
Milliyetçi Hareket Partisi Manisa İl Başkanımız Eczacı
Cemil Çöllü 25 Haziran 1979 tarihinde eczanesinde bir terör örgütünün
silahlı saldırısı sonucu şehit edilmişti. Bu,
onun uğradığı ilk saldırı değildi, daha önce
de benzeri saldırılara uğramıştı ancak o,
davasından, vatan, millet ve bayrak sevdasından vazgeçmemişti.
Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanıydı ama her parti ona
âdeta kendinin il başkanı gibi bakıyor, seviyor ve saygı
duyuyordu.
27 Mayıs 1980 tarihinde şehit edilen eski
Gümrük ve Tekel Bakanımız rahmetli Gün Sazak, Manisa İl
Başkanımız Cemil Çöllü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
İstanbul İl
Başkanımız Recep Haşatlı, Mardin İl
Başkanımız Ata Pehlivanoğlu, Bingöl Belediye
Başkanımız Hikmet Tekin, Milliyetçi Hareket Partili ancak
bağımsız seçilen Malatya Belediye Başkanımız
Hamit Fendoğlu, Şişli İlçe Başkanımız Yusuf
Bahri Genç, Zeytinburnu İlçe Başkanımız Bekir
Şendilmen olmak üzere 40ı aşkın il, ilçe başkanı
ve belediye başkanımız görevleri başında
saldırıya uğrayarak şehit edilmişlerdi. Buradan tüm
şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum; mekânları
cennet olsun.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sisteme giren milletvekillerine yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim şimdi.
Sayın Filiz
56.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, tematik liselerin kurulup
kurulmayacağını ve Gaziantep ilinde de kurulmasının
düşünülüp düşünülmediğini Millî Eğitim
Bakanlığı yetkililerinden öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, aracılığınızla sayın
Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerine bir soru iletmek
istiyorum.
4üncü endüstri devrimi çerçevesinde Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı ve paydaşlarının önümüzdeki
on yılda tamamlanmasını düşündükleri imalat sanayisinde
dijital dönüşümü hızlandırmak için bulut bilişim, büyük
veri, yapay zekâ, otonom robotlar gibi teknoloji alanlarına yönelik insan
gücünün hazırlanmasına imkân sağlayacak, aynı zamanda
gençlerin istihdamını artıracak tematik liseler kurulmakta
mıdır? Kurulduysa nerelerde kurulmuştur? Gaziantepte de
kurulması düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
57.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, ekonomik kriz nedeniyle
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde kesintiler
yapılırken, öğretmenler atama beklerken, çocuklar kaynak
yetersizliği nedeniyle kaliteli eğitim alamazken misyonerlik
faaliyetleri, emperyalist hayaller için mi para
harcandığını öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün Cumhurbaşkanlığı
kararıyla Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden 541
milyon lira daha Türkiye Maarif Vakfına aktarıldı. Yurt
dışındaki FETÖ okullarının devralınması için
bu vakfın kurulduğunu gayet iyi biliyoruz. Açıkça söylemek
gerekirse, bu vakıf FETÖnün eğitim faaliyetlerini iktidar tekeline
almaktan başka bir amaç taşımıyor. 2016 yılında
kurulurken de itiraz etmiştik. Bugüne kadar vakfa aktarılan bütçe 1
milyar 120 milyon liraya ulaştı. Kriz nedeniyle Bakanlık
bütçesinde sürekli kesintiler yapılırken, binlerce öğretmen
atama beklerken, çocuklar kaynak yetersizliği nedeniyle kaliteli bir eğitim
alamazken, bunca parayı, bu faaliyetler, misyonerlik faaliyetleri için mi,
emperyalist hayaller için mi harcıyoruz? Ülkede ekonomik kriz varken bunca
harcama neden? Yanıt bekliyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Bahşi
58.-
Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, Hakkın rahmetine
kavuşan ülkücü hareketin yolbaşçılarından Nihat
Çetinkayaya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli ağabeyim, 1970-1971
yıllarında İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı olan,
Ülkücü Hareketin yolbaşçılarından Nihat Çetinkaya dün vefat
etmiştir. Başta ailesi, sevenleri ve Türkçü ülkücü camiaya
başsağlığı ve sabır diliyorum. Ruhu şad
olsun.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünsal
59.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, yurttaşlarımızın
insanca yaşayabildiği, emeğinin
karşılığını alabildiği ekonomik yapı
için adımlar atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, ekonomik veriler her
geçen gün daha kötüye gidiyor. Sadece geçinmenin bile büyük bir sorun hâline
geldiği ülkemizde açıklanan veriler durumun vahametini ortaya
koyuyor. Son açıklamalara göre, açlık sınırının
2.067, yoksulluk sınırının ise 6.733 lira olduğu
belirtiliyor. Bu utanç verici durum karşısında
yurttaşlarımızın geçinmesi bile âdeta hayal olmuş
durumdadır. Sarayın bir günlük harcamasının 8 milyon lira
olduğu söyleniyor. Açlık sınırının asgari ücretin
bile altında kalması kabul edilemez.
İnsanlarımızı açlığa, yoksulluğa mahkûm
etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu utanç verici durum
karşısında acil olarak harekete geçilmeli ve
yurttaşlarımızın insanca yaşayabildiği,
emeğinin karşılığını alabildiği bir
ekonomik yapı için adımlar atılmalıdır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
95inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
90 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
14üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 14- 17/2/2011 tarihli ve 6114
sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri
Hakkında Kanuna geçici 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3- (l) 4
sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili,
İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve
Kuruluşların Teşkilatı Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 350 nci maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca sayısı onu geçmemek üzere Başkanlıkta
soru hazırlamak üzere görevlendirilen yükseköğretim kurumlarında
görevli öğretim elemanları ile Millî Eğitim
Bakanlığında görevli öğretmenlere (40.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak miktarı geçmeyecek tutarda her ay ek ödeme
yapılabilir. Ek ödemenin tutarı ile usul ve esasları
Bakanlıkça belirlenir.
İsmail
Koncuk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Adana
Adana
İstanbul
Yasin
Öztürk Ayhan
Erel
Denizli
Aksaray
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Erel. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
AYHAN
EREL (Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri,
yüce Türk milleti; Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz mesleki eğitim
merkezlerinde, işleyişinde yaşanan
sıkıntıları ve çözüm önerilerini iki grupta toplayabiliriz;
Öğretmen ve idari personelin yaşadığı eksik ve
sıkıntılar, buna ek olarak üretim sektörünün içinde çarkın
dönmesinde önemli payı olan öğrencilerimizin
yaşadığı eksiklik ve sıkıntılar.
Öğretmen, öğrenci ve idari personelin
sorunlarına baktığımız zaman geçmişte
yazılmış olan ders modülleri hem özensiz hem de günümüz
şartlarına uymamaktadır, teknolojiye uygun içeriğe sahip
değiller. İşverenlerimiz teknolojiyi ve toplumun beklentilerini
eksiksiz bir şekilde takip ederken Bakanlığımız
gelişen teknolojinin getirdiği yenilikleri anlatmak için kaynak
olarak belirlediği modüllerde bu teknolojiyi maalesef
yakalayamamıştır. Yeni yönergeyle oturtulmaya
çalışılan ve teorik beceri sınavı hâlinde ikili
sınav sisteminde temellendirilmeye gidilen denklik yönergesi, ustalık
ve kalfalık belgesi alımında beceri sınavlarında tüm
yükümlülüğü öğretmenin üstüne yıkarken meslek öğretmeninin
yıl içinde yaptığı birkaç yazılı sınavdan
elde ettiği gelirleri maalesef kesmiştir. Meslek öğretmenleri
uygulamada ölçtükleri kalfa ya da usta adayını yazılı
sınavda da ölçebilecek yeterliliğe sahiptirler. Sınav sisteminde
son yapılan değişiklik isabetli olmamıştır.
Mesleki Yeterlilik Kurumu ve mesleki eğitim
merkezleri arasındaki fark daha iyi anlatılmalıdır. Mesleki
Yeterlilik Kurumu ne belgesi verir? Verilen belge süreli midir? Belgeyi kim
verir? Mesleki eğitim merkezlerinin verdiği belgeyle arasında ne
fark vardır? Bunlar hem bizler hem iş hayatında
çalışanlar hem de işverenler açısından cevap bekleyen
sorulardır. Mesleki Yeterlilik Kurumu hakkında hem çalışma
camiası hem de mesleki eğitim camiası daha çok
bilgilendirilmelidir.
Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında
çalışan idareciler, Bakanlığımızın
diğer eğitim kurumlarında çalışan eğitim
çalışanlarıyla çalışma süresi ve şartları
bakımından aynı kategoride değerlendirilmemelidir. Bir
mesleki eğitim kurumunda çalışan idareci işleyişteki
devamlılığı sağlamak amacıyla ilk ve
ortaöğretim kurumlarındaki gibi süreli çalışma kriterlerine
bağlı kalmamalı, devamlılık
sağlanmalıdır.
Genel müdürlük tarafından yemek için gönderilen
ödenek miktarı artırılmalı, çıraklıktaki
öğrencilere fakir-zengin diye ayırım
yapılmamalıdır. Yemek ücretleri tüm öğrencilere
verilmelidir. Son dönemlerde, öğrencilerden fakirlik belgesi istenerek
fakir öğrencilere yemek bedeli ödenmekte, bu belgeyi veremeyen
öğrencilere ise herhangi bir yemek bedeli ödenmemektedir. Oysa bu ödeneğin
bütün öğrencilerimize gönderilmesi gerekmektedir. Hayat Boyu Öğrenme
Genel Müdürlüğüne bağlı olduğu dönemde bütün
öğrencilere ödenek geliyordu ve 4 çeşit yemek yiyebiliyorlardı.
Tekrardan bu ödenek tüm öğrencilere gönderilmelidir.
Bu çocuklarımızın okula geliş
gidişleri, taşımalı öğrenci statüsüne alınarak
yol ücretleri karşılanmalıdır. Zira bu çırak
çocukların ceplerinde okula gelecek paraları olmadığı
gibi karda kışta bisikletlerle veya yaya olarak buralara
gelmektedirler. Bu da çeşitli problemleri beraberinde getirmektedir.
Yine, çıraklık eğitim merkezindeki
geçen sürenin sigortalılıktan, bu yapılamıyorsa da en
azından çıraklık eğitiminde başlanılan sürenin
sigortalılık başlangıç tarihi olarak belirlenmesi, burada
daha önce çalışan vatandaşlarımızın
beklentileridir. Kalfalık ve ustalık sınavlarında
birleştirilen mesleki dersler tekrardan ayrılmalı,
sınavları ayrı ayrı yapılmalıdır.
İş hayatına atılacak öğrencilerimizin girişimcilik,
ekonomi, iş hukuku, işletme ve muhasebe dersleriyle hayata
hazırlanmaları da gerekmektedir. Mesleki eğitimin toplumumuzda
kabul görmesi, velilerin bilgilendirilmesi için çalışmalar
yapılmalı, kamu spotlarıyla değerlendirilmelidir.
Mesleki eğitim merkezlerinde eğitim dört
yıla çıkartıldı, ancak buradan mezun olan
öğrencilerimizin lise mezunu sayılmaması da ayrı bir
problemi beraberinde getiriyor. Fark dersleri verip mezun olabilirsiniz.
deniliyor, oysa bu öğrencilerimize vermiş olduğumuz ustalık
belgesinin lise diploması ve haklarına sahip olmalarının
sağlanmasıyla mesleki eğitimlerin öğrenci
sayıları artacak, ara eleman sıkıntısı
giderilecektir. Mesleki eğitim okullarına atanacak okul müdürlerinin
mutlaka atölye ve laboratuvar öğretmenlerinden olması gerekmektedir.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesindeki
(40.000) ibaresinin (45.000) şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ahmet
Kaya Sevda Erdan
Kılıç Alpay
Antmen
Trabzon
İzmir
Mersin
Neslihan
Hancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya
Samsun
Tekirdağ
Ankara
Mustafa
Adıgüzel Ali
Öztunç
Ordu
Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzel konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Adıgüzel.
Süreniz beş dakikadır.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; getirdiğiniz teklifle öğrenime
başlama yaşını tekrar 69 aya çıkarıyorsunuz. 30
Mart 2012de 60 ayla ilgili düzenleme yapılmıştı, neye
rağmen? Velilere rağmen, pedagojinin gerçeklerine rağmen,
öğretmenlere rağmen, biz milletvekillerinin uyarılarına
rağmen. Sonra ne yaptınız? 60 ay oldu 66 ay, şimdi de 69
ayı getiriyorsunuz.
Sayın Erdoğan Eylül 2012de şu
ifadeleri kullanıyor: Bakın, bu 66 ay meselesinde gidip rapor
alanları evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye?
Benim evladım geri zekâlı. diyor. Yani iki ay mı senin
evladını iyi noktaya getirecek? Şimdi de siz bunu üç ay
yapıyorsunuz; biz ise gündelik değil, gerçeklik ve bilimsellik
üzerinden konuştuğumuz için bu durumlara düşmüyoruz.
Bu uygulamayla yedi senede yaklaşık 8,5
milyon çocuğumuz bu sorundan, 60 ay sorunundan etkilendi. Millî Eğitimde
kötü idare edilen, kötü kurgulanan, sınava dayalı ancak
sınavların da hakkaniyetli yapılmadığı sistemde
90 puan alacak çocuk, hiç almadığı, bilmediği dersten
sınava sokulup 60 puanda kalıyor. Bu hayal
kırıklığını, başarılı olamama
psikolojisini, haksız bir şekilde yenilme duygusunu o genç
yüreklerden, beyinlerden nasıl sileceksiniz? Bu deneme ve yanılma,
baştan aşağı bozuk eğitim düzeninin sonucu işte
bu: PISAda ve TEOGda yerlerdeyiz.
Bir kere, millî eğitim sistemimizi siyasetten
tamamen arındırmamız lazım. İşte FETÖ ve
okullarıyla yaşanan tecrübe ortada. Her eğitim yılı
başında bir düz lise ve imam-hatip lisesi kontenjan sorunu
çıkıyor. Sırf siyasi tercihle, ihtiyaç fazlası imam-hatip
lisesi kontenjanları varken düz lisede yer bulamıyorsunuz. Nasıl
ki imam-hatip lisesine gidecek olan yavrularımızın hakkı
varsa düz lisedeki çocuklarımızın da hakkı var; bunun da
karşılanması lazım. Seçmeli derslerde, özellikle din
dersleri seçiminde, mülki idare amirinden okul müdürüne kadar yapılan
dayatma da ayrı bir sorun tabii ki.
Bilgi Çağına Notlar diye bir kitap; bunu
PTT finanse etti. Geçen yıl ilköğretim okullarına
dağıtmışlar. Bunun adında bilgi yazıyor ama
içinde bilgi yok, bol bol ilgi var, devlet büyüklerine ilgi var. Sayın
Erdoğanın 6 tane, Binali Beyin 5 tane, Ulaştırma
Bakanının 4 tane resmi var kocaman kocaman; Ulu Önder Atatürke
sayfanın sadece üçte 1ini lütfen bir layık görmüşsünüz. Böyle
bir kitabı, AKP ve hükûmetin İcraatın İçinden gibi bir
propagandasını, ilkokul, ortaokul çocuklarına hangi akılla,
hangi eğitim ve siyasi ahlak ölçüsünde
dağıtırsınız? Velilerden bunun için izin
aldınız mı?
Daha geçenlerde Millî Eğitim
Bakanlığındaki yönetici ataması tercih başvurusunda
yapılan usulsüzlük Bakanlık tarafından da doğrulandı.
Başvuruda normal sürecinde tercih yapmış yönetici
adaylarının tercihlerine göre bir sendika üyesinin adaylara bilinçli
ve avantajlı tercih yaptırılabilmesini sağlamak için süre
uzatımı yapılmıştı. Bu, haksızlık ve
dahi emek hırsızlığı değil midir? Artık
atama ve nakillerde liyakati esas almanızı öneriyorum. İl içi
yer değiştirmelerde eskisi gibi sıra sisteminin işletilerek
boşalan yerlere sıradaki öğretmenlerin atanması
uygulaması da başlatılmalıdır. 4-6 yaşın
okul öncesi zorunlu eğitime dâhil edilmesi
tartışılmalıdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu tüm
tarafların, eğitim emekçilerinin görüşü alınarak ekonomik
ve özlük haklarının korunacağı bir meslek kanunu olarak
hedeflenip ivedilikle çıkarılmalıdır. Bugün Cumhurbaşkanının
dahi itiraf ettiği eğitimdeki
başarısızlığın çözümü için tüm
paydaşların görüşü alınarak hazırlanacak bilimsel
düşünceye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin
gerekliliği kaçınılmaz hâle gelmiştir. Kamusal,
parasız, bilimsel ve laik eğitim hakkından tüm
yurttaşlarımızın yararlanması mutlaka
sağlanmalıdır.
Bir de İstanbul seçimini kaybettikten sonra
5393 sayılı Belediye Kanununun 37nci maddesini yok sayarak belediye
şirketlerinde atama yetkisini belediye başkanından
alınıp belediye meclisine devretme hazırlığını
duyuyoruz. Belediye başkanlarımızı zora koşmak,
çalıştırmamak için çoğunlukta olduğunuz İstanbul,
Ankara gibi belediye meclislerini hizmeti kolaylaştıran, katkı
yapan, başkanıyla takım olan değil de hasım olan,
engelleyen bir anlayışa sokarsanız olacakları ben size
söyleyeyim: 31 Martta ortaya konan halk iradesine karşı
geliştirdiğiniz ayak oyunlarının, halkın tercihine
karşı durmanın cevabı olarak İstanbul
halkının 23 Haziranda verdiği ayardan ders almayıp, seçilmiş
belediye başkanlarımıza engeller koymaya kalkışıp
sonraki seçimde halkın bu defa ne tepki vereceğini test etmek
istiyorsanız buyurun devam edin diyorum, Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Adıgüzel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 15inci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Dirayet
Dilan Taşdemir Erdal
Aydemir
İstanbul Ağrı Bingöl
Abdullah
Koç Nusrettin
Maçin Ömer
Öcalan
Ağrı Şanlıurfa Şanlıurfa
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlu konuşacaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
Süreniz beş dakikadır.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, şimdi, bu madde
esas itibarıyla bir yetki göçerilmesi anlamına gelen bir madde, bir
bakıma. Maddenin ayrıntısına
baktığımızda özellikle yükseköğrenim
kurumlarının öncesinde yani ortaöğretime ilişkin olmak
üzere açılacak olan özel barınma yerlerinin yani yurtların
açılma yetkisi Millî Eğitim Bakanlığına verilirken
yükseköğretimle ilgili olarak da bu yetkiyi Gençlik ve Spor Bakanlığına
göçermiş oluyor. Yani esas itibarıyla masum bir madde yine
karşımızda. Fakat, bu maddenin tabii, yani böyle gelmiş
olması üzerinde şu cümleleri etmemizi gerekli kılıyor gibi
geliyor bana: Şimdi, arkadaşlar, benim yaptığım hesaba
göre 7,5 milyon öğrenci var bu ülkede ve yaratılmış olan
kapasite de 700 bin civarında yani aşağı yukarı 11
öğrenciye 1 yatak düşüyor. Şimdi, bu ne demektir? Bu şu
demektir arkadaşlar, bu alan öyle bir alan ki özel sektör bu alana
girdiği zaman çok kârlı bir işletme kurma imkânına sahip
demektir. Çünkü çok yüksek bir talep var dolayısıyla da bu talebi
karşılamak üzere kuracağı her türlü barınma yerine
-yani yurt diyelim- uygun fiyatlarla kendi kârlarını maksimize edecek
bir biçimde müşteri bulma şansına sahip, yani bedava bir iş
kolu esas itibarıyla ve bu iş kolu sonuç olarak nereye
bağlanmış diye baktığımızda
bakanlığa bağlanmış ve bu yetkinin verilmesi
anlamında söylüyorum, bence bir kere bu doğru bir şey değil
gibi geliyor bana. Yani özel sektörün etkinliğini kullanmak isteyebilirsiniz
ama -demin yaptığım konuşmada da altını çizmeye
çalıştığım gibi- bu ancak ve ancak çok ciddi bir
regülasyonla mümkündür ki bu bizde de hiç yoktur neredeyse.
Dolayısıyla, bir anlamda, öğrencilerin sömürülmesine yönelik
olmak üzere yeni bir potansiyelin olduğu bir alandan söz ediyoruz. Bir bu
konunun altını çizmek istedim.
Bir diğer konu da şu: Ben merak ettim, Bu
yetki daha önce kime aitmiş acaba? diye merak ettim. Arkadaşlar, çok
ilginç bir şey çıktı, belediyelere aitmiş. Yani yurt açma
yetkisi kamunun bir ajanı olarak, bir aktörü olarak belediyelerin
yetkisine bırakılmış olan bir alanmış. Ve
anlaşılan o ki -yanılmıyorsam 2011 tarihinde madde 13te
yapılan bir değişikle- bu yetkiyi belediyelerden
almışlar, Millî Eğitim Bakanlığına
vermişler, şimdi de bu yetkilerin bir kısmı Millî
Eğitim Bakanlığında, bir kısmı Gençlik ve Spor
Bakanlığına devredilmiş olacak.
Şimdi, benim sık sık yürütmeye
yaptığım bir eleştiriyi burada tekrar etmeme izin verin
lütfen. Belediyeler yereldir ve üniversiteler de yereldedir sonuç olarak.
Dolayısıyla da yurt gibi bir ihtiyacın
karşılanması için -ki söylemeye
çalıştığım gibi, çok şiddetli bir ihtiyaç var,
talep çok yüksek- bunun karşılanabilmesi için gerekli kaynakları
devletin ayırması söz konusudur ama bunun Ankaradan, merkezî hükûmet
tarafından yapılması gerekmemektedir ve işin doğrusu
-geçmişte öyleymiş anlaşılan- bunun belediyelerce
karşılanmasıdır. Çünkü zaten arazinin bir kısmı,
belki yurt yapılacak arazinin bir kısmı belediyeye aittir.
Belediye orada yurt yapabilir, ayrıca, denetleyebilir; belediyenin
temizlik hizmetleri vardır, dolayısıyla da daha etkin bir
çerçeve sunabilir bu işlere ama gördüğünüz gibi 2011den sonra her
şeyi merkezîleştirdiğiniz gibi bu meseleyi de
merkezîleştirmişsiniz. Şimdi, bence, Komisyona düşen
şey bunu tersine çevirici bir şeyler yapmaktır diye
düşünüyorum çünkü demin de söylediğim gibi, özel sektörün ekonomiyle
ilişkisi ancak ve ancak regülasyonla anlamlıdır arkadaşlar,
artık bu iş bitmiştir. 2008 krizi bize şunu söylüyor: 2008
krizi özel sektörün etkinliğinin bir hikâye olduğunu söylüyor yani
kamuyla karşılaştırdığımız zaman demek
istiyorum. Dolayısıyla da yeniden kamuyu tanımlamak ki kamunun
yeniden tanımlanması dediğim şey büyük ölçüde Nasıl
regüle edeceğiz biz bu alanları? diye regülasyonların
konuşulmasını gerektiren bir konudur. Benim görebildiğim
kadarıyla, yine onların da bütün regülasyon kurumlarının
hepsini de -kusura bakmayın arkadaşlar ama- 2011 yılında, o
zamanlar Başbakan olan Sayın Erdoğan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın lütfen
Sayın Katırcıoğlu.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) -
bütün o
bağımsız kurumları tekrar bakanlıklara bağlayarak
bağımsızlıklarını yok etmiştir.
Dolayısıyla, burada bence bir perspektif
problemimiz var diye düşünüyorum. Perspektif şu: Dünya
değişmiş, özel sektörün etkinliğinin anlamsız
olduğu anlaşılmış ki benim deminki konuşmamda
altını çizmeye çalıştığım gibi, Amerika
başta olmak üzere, Kanada başta olmak üzere yapılan birçok
çalışma özel sektörün kurduğu üniversitelerin çok da
başarılı olmadığını söylüyor; tam aksine,
kamu sektörünün daha başarılı olduğunu söylüyor.
Dolayısıyla da hayat böyle gelişirken siz, şimdi, eski
paradigmanın içinden tekrar özel sektöre yetki vererek bu ihtiyaçları
karşılamaya yönelik olmak üzere birtakım önlemler öneriyorsunuz
ama size tavsiyem, bu perspektif, emin olun, bir çözüm getirmeyecektir ve
dolayısıyla da önümüzdeki günlerde yine bu konuları
konuşuyor olacağız diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıloğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 15 25/8/2011 tarihli ve 652
sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı
Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinde yer
alan "Milli Eğitim Bakanlığınca ibaresi
"ortaokul ve ortaöğrenim düzeyinde Milli Eğitim
Bakanlığınca, yükseköğrenim düzeyinde Gençlik ve Spor
Bakanlığınca şeklinde ve "Bakanlık bu yetkisini
ibaresini ilgili Bakanlıklar bu yetkilerini şeklinde
değiştirilmiştir.
İsmail
Ok Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi
Balıkesir Denizli Antalya
Ümit
Dikbayır Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Sakarya Adana İstanbul
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili İsmail Ok konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifle ilgili
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ve özellikle dün yaptığım bir
eksikliği hatırlatmak istiyorum. Komisyonumuzu selamlamayı ve
gönlümüzden geçtiği gibi olmasa da yaptıkları
çalışmalar için teşekkür etmeyi unuttuk, bunu bugün telafi etme
imkânı bulduğum için de mutluyum, affola.
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Estağfurullah.
İSMAİL OK (Devamla) Öncelikle esas
konuya geçmeden önce dün partimiz Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs,
İstanbul, Trabzon ve Trabzonsporla ilgili öyle bir bağlantı yaptı
ki mest olduk. 31 Martta 13 bin küsur oy farkı, Trabzonun plakası
61, çarpı, 800 bin küsur. Ben de bugün bir jest yaptım, bordo mavili
kravatla geldim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Teşekkürler.
İSMAİL OK (Devamla) Teşekkür
ederim.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Balıkesirliler
küsmesin size.
İSMAİL OK (Devamla) Balıkesir bize
hiç küsmez, biz bütün illeri kucaklıyoruz, çok teşekkür ederim bu
hatırlatma için de.
Şimdi, Yine Esas Konuya Geçmeden Önce, Biraz
Önce, Hemşehrim Balıkesir AK PARTİ Milletvekili Sayın Yavuz
Subaşı, Balıkesir Büyükşehir Belediyesindeki
çalışanların kıyımıyla ilgili
yaptığım konuşmada Büyükşehir Belediye
Başkanıyla görüştüğünü, bunların gerçekle bir ilgisi
olmadığını söyleyip Keşke Büyükşehir Belediye
Başkanını arasaydı. diye çok diplomatik ve nazik bir dille
açıklamada bulundu. Elbet hatasız kul olmaz ama İsmail Ok öyle
işkembeyikübradan konuşmaz. Buradan tutanaklara geçmesi için
söylüyorum: Konuyu tek tek, isim isim zikredebilirim ama zamanı bununla
geçirmek istemiyorum. Yine AK PARTİli önceki belediye başkanı
döneminde işe alınan basın emekçisi sırf parti içi
meselelerden dolayı, parti içi kavgadan dolayı kapının
önüne konuldu; adı da Umut Sözen. İsterse tek tek bu 480 ismi burada
zikredebilirim.
Şimdi, yine esas konuya geçmeden önce, AK
PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin Hanımefendi,
biraz önce hain, terörist ve kırmızı bültenle aranan, yüzlerce
Mehmetçikin kanı elinde bulunan kişinin devletin kurumu TRTye
çıkarılmasından dolayı
rahatsızlığını ifade etti. Bunu duymaktan hassaten
memnun olduğumu ifade etmek istiyorum ama ilk oturumda kendisinden bu
konuda açıklama bekliyoruz, bunun da takipçisi olacağız.
Yine bu vesileyle bir konuya değineceğim.
Dün ucube Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğim
için dünkü grup başkan vekili bize demediğini bırakmadı.
İşte, ucube olduğunu bugün görüyoruz. Özlem Hanım grup
başkan vekili olarak araştırma yapacak; peki, yaptığı
araştırmanın sonucunda Meclisin ne etkisi, yetkisi var?
İşte, parlamenter demokratik rejim olsaydı o bakanla ilgili
burada soruşturma önergesi, hatta gensoru verebilirdik. Meclisin hiçbir
yaptırımı yok. Dün de ifade ettiğim gibi, 550
milletvekilini 600e çıkarmakla sadece obezleştirirsiniz Meclisi.
Bunu söylemekten gerçekten utanıyorum.
Şimdi -tabii, zaman çok hızlı
geçiyor- dün AK PARTİ grup başkan vekili, Millî Eğitimin yazboz
tahtasına döndüğünü, özellikle FATİH Projesi adı
altında milyonların yok edildiğini,
buharlaştırıldığını söylediğimde çok
rahatsız oldu ve tabii, grup başkan vekili olma avantajıyla
dakikalarca konuştu, ağır ithamlarda bulundu, bir dakikalık
konuşmamı yüksek sesle ve durmadan konuşarak sabote etti. Bir
defa, gerçekten şahsına ve makamına
yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.
Bakın, arzu ederseniz, buradan Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın ağzından
dinletebilirim. Pilot uygulamanın ne demek olduğunu, şahsım
dâhil olmak üzere burada herkes biliyor. Aslında, grup başkan
vekilinin de bunu çok iyi bildiğini zannediyorum ama Bu bir pilot
uygulamaydı, işte onun için vazgeçildi. Tarihi burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Ok.
İSMAİL OK (Devamla) Hemen tamamlamaya çalışacağım.
Sayın Cumhurbaşkanı, 22 Mayıs
2015 tarihinde, şaşaalı, debdebeli, bakanları da başka
illere göndererek Türkiye'nin en büyük eğitim projesi olduğunu iddia
etti. Pilot uygulama, Türkiye'nin 81 ilinde ve yaklaşık 800 bin
tablet dağıtılarak yapılmaz. Öyle çok bağırarak,
sesi yükselterek gerçeklerin meydana çıkmasını
geciktirebilirsiniz ama engelleyemezsiniz. Dolayısıyla, bu tabletler
şu anda çöp oldu. Paralar ne oldu? Buharlaştı. Ya, bunu dile
getirmemizden niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Bu trilyonlarca lira
para kimin parası? Fakir fukaradan toplanan vergilerle alınan para.
Bunun üzerine gitmek yerine, şahsıma demedik bir şey
bırakılmadı.
Tabii, zaman doluyor, inşallah, ikinci bölümde
esas konulara girerim, bu sataşmalardan dolayı, ağır
ithamlardan dolayı giremedim.
Ben, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
İnşallah, bu seçimler, 23 Haziran
seçimleri insanların, grupların birbirini anlamasına,
dinlemesine vesile olur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Zengin, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
60.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Balıkesir Milletvekili İsmail
Okun görüşülmekte olan 90 sıra sayılı Kanun Teklifinin
15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Sayın Oka kısa bir cevap vermek
istiyorum.
Şimdi, tabii ucube ifadesi çok ağır
oluyor Sayın Ok. Yani şu anlamda çok ağır: Siz sistemi
elbette eleştirebilirsiniz ama burada seçilen kelimeler çok önem arz
ediyor.
Bir de tabii şunu görmek lazım:
Aslında bu sistemin sadece işleyişi anlamında değil,
sistemi ortaya koyan fikriyat aslında belki de pek çok siyasi partinin
burada olmasının temeli, ittifakların temeli. Yani bir
tarafıyla siz reddettiğiniz sistemin aslında size getirdiği
bütün nimetlerden istifade ediyorsunuz. Böyle bakıldığı
zaman temel bir çelişki olduğu kanaatindeyim. Sisteme dair
eleştiri elbette ama isimlendirilirken ister sistem ister isimler ister
şahıslar bu manada bakıldığı zaman çok daha
buranın şahsına uygun, buranın değerine uygun bir
ifadeyle anlatmak lazım. Yani ucube diyerek bu meseleyi anlatmanız
mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Anlatmak
istediğinize daha uygun kelimeler seçerseniz, o zaman mesele çok daha
faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Ve bir defa daha söylediniz ama ben de reddetme
ihtiyacı duyuyorum arkadaşlarımız gibi; ucube kelimesi
gerçekten çok rahatsız edici, kullanmamanızı tercih ederiz.
Diğer konuyla alakalı, zaten ben kendim
takip edeceğimi söylemiştim. Aldığım bilgiyi de
inşallah Genel Kurulda paylaşacağım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, sataşmak için değil, sadece açıklama
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika süreyle
söz vereyim, açıklama yapın.
61.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
grup başkan vekilinin hassasiyeti için gerçekten teşekkür ediyorum.
Ben biraz önce aslında daha sert konuşabilirdim
ama bunların faydası olmuyor. Dün ucube dedim diye grup başkan
vekili ağza alınmayacak şeyler söyledi. Bu
yakışmıyor.
Bakın, bu referandumda tıpkı 2010
referandumunda olduğu gibi hayır dediğimiz için FETÖcü ilan
edildik. Oysa 1 Aralık 2012de FETÖnün kumpasıyla ben şu anda
hâlâ yargılanıyorum. O zaman 1 Eylül 2010 referandumuna hayır
dediğimiz için bizim tövbe haşa imanımız
sorgulanıyordu, şimdi de FETÖcü ilan ediliyoruz. Bunlar gerçekten
çok ağır ithamlar. Bizim izimizden şüphemiz yoktur.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ok.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir şeklinde değiştirilmesini ve
maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Tüm eğitim düzeylerinde yurtların
denetimi Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
yapılır.
Özcan
Özel İlhami
Özcan Aygun Neslihan
Hancıoğlu
Yalova Tekirdağ Samsun
Yıldırım
Kaya Alpay
Antmen Sevda Erdan
Kılıç
Ankara Mersin İzmir
Ahmet
Kaya
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Yalova Milletvekili
Özcan Özel konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
15inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Ziya Selçuk, millî eğitimde
yaşadığımız sorunların büyüklüğüne paralel
olarak büyük beklentilerle Bakan oldu. Daha önce Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı yapmış olması kamuoyunda iyimser
bir beklentiye yol açtı. Aradan bir yıl geçti, öncesinde hangi
sorunları yaşıyorsak aynı sorunları yaşamaya
devam ediyoruz. Sayın Bakan göreve geldiğinden beri bir yıl
geçmesine rağmen Her ay bir proje açıklayacağız. demesine
rağmen açıklanan herhangi bir proje yok, herhangi bir
değişiklik yok. Bir tek öğrencilerin tatilini yazdan
kısıp araya beş günlük iki tatil daha konuldu, o kadar. Nitekim
gümbürtüyle duyurulan projelerin sonu da hüsran oldu. Bunların
başında öğrencilerin internet ve tablet yoluyla eğitim yapmasını
öngören FATİH Projesi vardır. Onca para gereksiz ve anlamsız bir
biçimde boşa gitmiştir, ne dağıtılan tabletler
eğitimde işe yaradı ne de okullara kurulan akıllı
tahtalar. Bugün her biri çöptür ama ne yazık ki ortada sorumlusu yoktur.
Ücretli öğretmenlerin ders ücretini 2 katına
çıkaracağız. dediniz, henüz bir gelişme yok. Eğitim
kurumlarına yönetici görevlendirmede ucube bir sistem kuruldu, o da
işlemiyor. 3 kez takvim değiştirdiniz, yönetici atamada liyakati
yok ettiniz, partiye sadakati ve partinize yakın sendikaya üye olmayı
kriter hâline getirdiniz.
Bir de öğrencilerin mitinglere götürülmesi var.
Öğrencilerin parti mitinginde ne işi var? Hiç kimse
çocuklarımızı, gençlerimizi, geleceğimizi siyasal rekabetin
aracı hâline getirme hakkına sahip değildir. Okulların
ihtiyaçlarını velilere yıktınız. Kayıt
parası almayacağız. diyorsunuz ama pek çok okulda bu velilerden
para talep edildiğini biliyoruz. Bir tarafta okullarda öğrenciden,
veliden para talep ederken Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı
kararıyla 541 milyon TL Maarif Vakfına aktardınız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Amerika Birleşik Devletlerinde 1980lerin
başında hazırlanan Geleceği Tehlikedeki Ulus Raporunda,
Reagan döneminde uygulanan eğitim için raporu hazırlayan Eğitimde
Mükemmellik Komisyonu rapora şu cümleyi yazmak zorunda
kalmıştır: Eğer dost olmayan yabancı bir güç, mevcut
vasat eğitim performansını Amerika Birleşik Devletlerine
empoze etmeye kalksaydı, bunu bir savaş nedeni olarak görebilirdik.
Eğitimde yapılan
yanlışların hiçbirini bize birileri dayatmadı. Muhalefetin
bütün itirazlarına rağmen, sizler bunu tercih ettiniz. Sadece okula
başlama yaşında yaptığınız
yanlışı bugün düzeltmeye çalışıyorsunuz, oysa o
yasa çıkarken Komisyon toplantısını basıp muhalefeti
susturarak yaptığınızın doğru olduğuna
inanıyordunuz. Dünyanın hiçbir yerinde pozitif bilimlerden
uzaklaşılarak bir yere varılmamıştır. On yedi
yıldır iktidardasınız. Eğitimde eksiklikleri gidermek
ve bilime dayanan, içeriği laik kamu eğitimini daha ileri
taşımak dururken yok etmeyi seçtiniz. Demokrasi diyerek
geldiğiniz bu ülkeyi tek adam rejimine teslim ettiniz. İktidar
sorumluluktur, hesap vermektir. Bu nedenle, her kararda gerçekçi olmak
zorundaydınız. Bunu yapmak yerine tüm kararlarda duygusal ve
ideolojik saplantılarınızla hareket etmeyi tercih ettiniz.
Sorunları, nedenlerini ortadan kaldırarak çözmek yerine ertelemeyi,
makyaj yapmayı, günü kurtarmayı tercih ettiniz. Sorumluluk
bilincinden uzak olduğunuz için yanlışlarınızı
üstlenmek gibi erdemli davranışlardan uzak durdunuz. Bu nedenlerle de
asla eleştirilerden hoşlanmadınız, farklı
konuşanı kendinize düşman bildiniz. Demokrasinin gereği
katılımcılığı, sizleri her koşulda
onaylamak, yanlışlarınıza Evet efendim. denilmesi olarak
gördünüz.
Millî eğitimde devlet aklı, millî olma
güdüsü terk edildi. Bunun doğal sonucu olarak da eğitim Türkiyede
yapboz oyununa döndü. İktidar aynı. İstikrar var. diyorsunuz.
Her gelen Bakan kendisinden önceki Bakanın yaptıklarını yok
ediyor. Bunun neresinde istikrar var? On yedi yılın sonunda
eğitim sorunlarını çözmek adına bu iktidardan hiçbir
beklentimiz yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZCAN ÖZEL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Umutlu olmak için küçük bir neden bile bulunmuyor.
Türkiye nasıl demokrasisini yeniden kazanmak zorundaysa kendi millî
eğitim sistemini geçmiş hatalarından arındırarak
yeniden kazanmak ve kurmak zorundadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde iki adet önerge
vardır, aykırılık sırasına göre okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 16- 652 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"sağlık kurulu raporuyla asgarî %20 oranında engelli
olduğu ibaresi "Erişkinler İçin Engellilik
Sağlık Kurulu Raporuyla asgarî %20 oranında engelli olduğu,
18 yaş altı çocukların Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu
ile özel gereksinimi olduğu şeklinde, "dil-konuşma,
spastik, zihinsel, ortopedik veya ruhsal engelli ibaresi "zihinsel,
bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma, özel
öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerden
ilgili destek eğitim programında belirtilen yaşlardaki Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı şeklinde ve "Çalışma,
Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığının ibaresi "Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ve Millî
Eğitim Bakanlığının şeklinde
değiştirilmiştir.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Aksaray Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Ümit
Dikbayır Aylin
Cesur
Denizli
Sakarya
Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Isparta Milletvekili
Aylin Cesur konuşacaktır.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Belediye
Başkanlığı seçimlerindeki başarısı için
Sayın Ekrem İmamoğlunu tebrik ediyor ve kendisine
başarılar diliyorum
İlk kez söz aldığım için
(CHP sıralarından alkışlar)
31 Mart İstanbul seçiminin iptaliyle
toprağa gömülen demokrasimizi hak ettiği yere yani
başımızın üzerine koymaya imkân tanıdıkları
için yüce milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Değerli iktidar partisi vekilleri, bütünlemesi
olmayan bir sınavda YSK aracılı olarak bir bütünleme
sınavı icat ettiniz ve üzgünüm, 23 Haziranda fena çaktınız.
Bugün, dersinizi iyi
çalışmadığınız konulardan birisi yani millî
eğitim görüşülüyor. On yedi yılda 7 millî eğitim
bakanı göreve gelmiş. Tek parti hükûmetinin olduğu böyle bir
dönemde 7 bakanın atanmış olması millî eğitimde
aslında işlerin iyiye gitmediğinin önemli bir göstergesi.
Gelenler illaki bir şeye imza atmak isteyince KPSS, OKS, SBS, TEOG, LGS ve
aslında bana göre bunların hepsi büyük bir hadise. Şimdi ÖSYM ve
YÖK nezdinde yapılan sınavlar ve sistemler de bunlara dâhil
değil. Sözü uzatmayalım. Ha bire değiştirilen sistemlerle
öğrenciler deneme tahtası ve vekiller de artık sabır
taşı. Bu sınavları atlatıp da mezun olanlar ya da aday
öğrenciler umutsuz. Sizin, genç işsizliği oranını da
ne eğitimde ne istihdamda olanların oranını da azaltma
vaatleriniz gerçekleşmedi. İşte asıl mesele de bu. Mart
2018de yüzde 17,7 olan genç işsizliği bir yıl içinde yüzde
25,2ye çıkarak maalesef tüm zamanların en büyük rekorunu
kırdı.
Gelelim öğretmenlere. Ataması
yapılmayan öğretmenler çok konuşuldu, çok detaya
girmeyeceğim ama iki gün önce burada iktidar partisi vekillerince dile
getirilen veriye göre 2002den bu yana 632 bin öğretmen
atandığı belirtiliyor. Biz de diyoruz ki bir yıldır
burada sürekli tekrar tekrar söylüyoruz: Atama bekleyen 460 bin öğretmen
var. Hem de neye rağmen? 153 bin öğretmen açığına
rağmen. Şimdi altını çizelim: İhtiyaç var, mezun var,
bir yandan da açık var. Bunun adı zu-lüm-dür, zulüm.
Şimdi, Hazine ve Maliye
Bakanlığından gerekli ödenek mi alınamıyor, mevzu bu
ise ülkenin dış borcunun on yedi yılda 445 milyar dolara
geldiğini ve bu paraların ya betona gömüldüğünü ya israfa gittiğini,
37 milyar doların da mesela Suriyelilere harcandığını
tekrar tekrar hatırlatacağız. Hatırlatmak zorundayız
çünkü bu öğretmenler bizim okullarımızda yetişti.
Onları, dişinden tırnağından ayırarak okutan
aileler bizim ailelerimiz ve öğretmensiz okullarda öğretmen bekleyen
çocuklar bizim çocuklarımız çünkü değerli
arkadaşlarım, bu memleket bizim memleketimiz.
Şimdi diyorsunuz ki -benim
anladığım- verdiğimiz sözü tutup tümünü atayamıyoruz
ama dört yıl sözleşmeli kalmayı üçe, ardından iki yıl
aynı yerde olmayı bire indiriyoruz ya işte daha ne istiyorsunuz?
İyi, tamam, bu yanlışınızdan döndünüz tamam da o kadar
çok sorun var ki teğet bile geçmeyen bir değişiklik olarak
kalacak ve yine geçer not alamayacaksınız. Benden söylemesi.
Özel sektör eğitim kurumlarında
çalışan öğretmenlerin bir kısmı dertli. Asgari ücrete
tabi olmuşlar neredeyse. Yani bu şu demek: Özel sektörde
çalışan öğretmenlerin özlük haklarını düzeltmeliyiz.
Öğretmenliğe denk iş tanımı
bulunan ancak aynı ölçüde özlük haklarına sahip olmayan Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı özel rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan binlerce eğitimci var; bize
başvuruyorlar. Dört yıllık üniversite mezunu
çoğunluğu, sınıf öğretmenliği, fizyoterapi
bölümlerinden, çocuk gelişimden mezunlar. İş tanımları
öğretmenlerle aynı. Toplumda bakıcı olarak
adlandırılıyorlar. Onların mesleki itibar kaybı
değil sadece dertleri; haftada kırk saati aşan mesai,
yıllık izinden mahrumlar ve yükümlülükler açısından 657ye
tabi ama özlük hakları açısından iş güvencesiz ve asgari
ücrete tabiler.
Şimdi, bir grup daha var acil çözüm bekleyen.
Onların sorunu hepimizin sorunu, onlar engellilerimiz. Engelli
bireylerimize istihdam sağlanması hepimizin boynunun borcu.
O koltuklarda -sizi rencide etmek değil
amacımız inanın- boş boş oturmak da olmuyor
değerli arkadaşlarım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kim boş boş
oturuyor? Daha nasıl yapacağız ya?
AYLİN CESUR (Devamla) - Orada
oturuyorsanız yani devleti yönetiyorsanız, devlet devlet olmaktan
çıkarılmayacak. Asıl önemli mesele bu.
Ne yapacaksınız? Hemen söyleyelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl
konuşma ya? Müsamerede konuşuyor gibi konuşuyorsun.
AYLİN CESUR (Devamla)
Bağırmayın, bağırmayın, hemen söyleyeceğim
ne yapacağınızı.
Mesela yüzde 4 olan engelli kotasını yüzde
5e çıkaracaksınız gerek Millî Eğitimde gerek diğer
bakanlıklarda. Buradan başlayın işe.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Bize gelen bir
diğer sorun: Belirli nedenlerle istifa etmiş öğretmenlere
güvenlik soruşturmasının tekrar yapılması
kaydıyla sınavsız doğrudan dönüş hakkı
tanınmaması. Bu 657 no.lu Devlet Memurları Kanununa göre belli
koşullar altında çalışanlara tanınan şeyi bu
öğretmenlere de tanıyın. İnsanlar mağdur olmuş ve
tekrar geri dönmek istiyor olabilirler.
Şimdi 2023 Vizyonu diye yola
çıktığınız eğitim sistemimizin vizyondan
kalkmış bir film senaryosuna döndüğü bu durumda, hâlin
icabını yapmak gerekiyor değerli arkadaşlar. Büyük ve kapsamlı
bir eğitim reformu gerekiyor yani.
Benim abaküs -geçenlerde gösterdiğim- çok
işe yaradı, literatüre girdi bayağı. Önemli gazetecilerimiz
de, değerli gazetecilerimiz de kullanıyor size bir abaküs lazım
diye. Ben de buraya -haberim yoktu, Sayın Ok da söylemiş- bu defa da
acaba bir yapboz tahtası mı getirsem diye düşünmüştüm, geri
vazgeçtim. Çünkü yapboz tahtası hâline getirdiğiniz eğitim
sistemimizin hâli bu.
Özetle, öğrenciler mutsuz, veliler umutsuz,
işverenler memnuniyetsiz, öğretmenlerimiz ise sistemin en büyük
mağduru ve tekrar ediyorum, bunun adı zulüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bir cümle söyleyebilir
miyim?
BAŞKAN Uzatamam, herkese aynı muameleyi
yapmak durumundayım.
AYLİN CESUR (Devamla) Peki.
Ve artık zulüm bitecek çünkü her şey çok
güzel olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Cesur.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 16ncı maddesindeki Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı ibaresinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevda
Erdan Kılıç Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
İzmir Mersin Trabzon
Neslihan
Hancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya
Samsun Tekirdağ
Ankara
Mustafa Adıgüzel Ali Öztunç
Ordu Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunç konuşacaktır.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bir toplumun gelişmesi için ilk adım
eğitimle başlar, eğitimin gelişmesi gerekiyor ama maalesef
ülkemizde -sadece AK PARTİ hükûmetini kastederek söylemiyorum-
geçmişten bugüne kadar eğitim sistemimiz bir türlü oturmadı, bir
türlü oturtamadık. Dünyada Avrupa bunu oturttuğu için belki de
başarılı oldu ama bizde oturmuyor. İktidar
değişiyor, gelen iktidar kendine göre bir eğitim sistemi
getiriyor; aynı iktidar içerisinde, on yedi yıldır AK PARTİ
iktidarında olduğu gibi, gelen her bakan kendine göre bir eğitim
sistemi getiriyor ve bu işin acısını kim çekiyor?
Öğrenci çekiyor, veli çekiyor.
Bakın, az önce Yalova milletvekilimiz bir
yılını değerlendirdi Sayın Bakanın. Geçmişte
yapılırdı, keşke her bakan bir yıllık
icraatım, yaptığım, yapamadığım,
yapacağım diye bir basın toplantısı düzenleyebilse.
Geçmişte yapılırdı artık yapılmıyor. Ben, onun
aksine şöyle düşünüyorum: Geçmişteki AK PARTİli millî
eğitim bakanlarına göre belki de en başarılısı
şu anki bakandır yani en azından mesleğin içerisinden
geliyor, mesleği tanıyor. Ve ne yapmak gerekir? Bugünlerde,
işte, revizyon, hükûmette revizyon konuşuluyor, umarım Millî
Eğitim Bakanı bu arada gitmez çünkü geçmişteki bakanlara
bakarsak bu bakanın, ben şahsen, başarılı
olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşlar, benim ilim Kahramanmaraş
geçtiğimiz yıl LGS sınavında 35inci sıradaydı,
Türkiye 35incisiydi.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) 17nci.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Kaç efendim?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) 17nci.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) 17nciydi. O zaman
yanlış söylemişim Sayın Vekilim, özür dilerim.
Geçtiğimiz yıl LGS sınavında
Kahramanmaraş 17nci sıradaydı.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Şu anda
17nci sırada.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Şu anda
17nci.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) 35ti. Bu yıl
64üncü sırada arkadaşlar.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Hayır,
17nciliğe yeni geldi.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) 17, 17.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Arkadaşlar, izin
verirseniz
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Rakamlar farklı şeyi ifade ediyor, tüm illerde aynı
sıkıntı var.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Peki, tamam, hata varsa
düzeltilir arkadaşlar, sıkıntı yok, sorun da yok.
BAŞKAN Siz devam edin, sonra gerekirse bir
açıklama yaparsınız.
Buyurun.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ama size ben başka
bir bilgi vereyim: TEOG sınavlarında Nurhak ilçemiz bölge
1incisiydi, bu yıl berbat durumda. Niye, biliyor musunuz? Oradaki
EĞİTİM-SENli öğretmenler ihraç edildiği için,
Nurhakta, Elbistanda, Pazarcıkta EĞİTİM-SENe üye
öğretmenler. Suçu ne? Sendikal örgütlenmeye girmiş, anayasal haktır
bu. Ne yapmış? O sendikanın doğrultusunda bir eyleme
katılmış. Eyleme katılır sendikalı, çok
doğaldır bu, olabilir bu arkadaşlar. Gitmiş, eyleme
katılmış, Vay, sen bu eyleme katıldın, ihraç
edileceksin. Yanlış oldu, Nurhakta ihraç edilen öğretmenlere
haksızlık yapıldı. Suçu varsa bir adamın mahkemeyle
sabittir ki bunların tamamına yakını da beraat etti, hatta
hakkında dava açılmayanlar da var. Ben bu
EĞİTİM-SENli öğretmenlere yapılanın
haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bunlar çok başarılı
öğretmenlerdi, bunlar o ilçede sadece öğretmenlik
yapmıyorlardı, çocuklara sadece ders vermiyorlardı, ders
anlatmıyorlardı, aynı zamanda onlara arkadaş gibi
davranıyorlardı ama baktığımız zaman maalesef bu
öğretmenler ihraç edildi, yanlış oldu. Geri dönebilirler mi?
Evet, geri dönebilirler. Bu konuda Hükûmetin EĞİTİM-SENli
öğretmenlerle ilgili olsun, diğer öğretmenlerle ilgili olsun
tekrar baştan sona bir değerlendirme yapması gerekiyor. Acaba
bunların suçu var mı yok mu? Kurunun yanında yaş da
yandı mı diye bakılması gerekiyor. Bakın, bu son
seçimlerde aslında bir yandan da böyle bir mesaj geldi, size de çok
geliyordur sevgili milletvekilleri, iktidar milletvekillerine daha çok
geliyordur. Oğlum öğretmen, işte, şu oldu. Bir yıl
yurtlarında kalmış öğrenciyken. Ne yapayım? Garibandım.
diyor ama ondan sonra ihraç edildi. Belki bunların arasında gerçekten
masum, hiçbir ilgisi olmayan insanlar vardır, öğretmenler
vardır, bunu bir değerlendirmenizi tavsiye ederiz. 3600 sözü
vardı öğretmenlere, maalesef 3600 sözü de gerçekleşmedi.
Bizim Elbistan ilçemizde engelli okulu isteniyor. AK
PARTİnin değerli Kahramanmaraş milletvekillerine sesleniyorum,
engelliler için bir okul yapılması ihtiyaçtır, istek var, talep
var. Bu konuda eğer bir adım atarsanız çok mutlu oluruz.
İstiklal Üniversitesi kuruldu
Kahramanmaraşta. Sütçü İmam Üniversitesinden sonra ikinci
üniversitemiz ama tabela üniversitesi gibi oldu; rektör var, daha okul yok.
Nasıl yapılacak, yeri neresi olacak? Bu konuda da İstiklal
Üniversitesinin kısa süre içerisinde geliştirilmesi için size biz de
destek olabiliriz, ne gerekiyorsa -bizim üzerimize düşen- hep beraber
yapabiliriz ama İstiklal Üniversitesi bizim şehrimizi büyütecektir,
ben buna inanıyorum.
Bir başka konuya gelmek istiyorum: Bakın,
yerel seçimler yapıldı. Her belediyenin şirketi var. Belediyenin
şirketini yöneten yöneticiler var. Bunları belediye
başkanları atıyordu; Ankarada Melih Gökçek atıyordu,
İstanbulda Kadir Topbaş Bey atamıştı. Şimdi,
seçim kaybından sonra Bu belediye şirketlerinin yönetimlerini,
hayır, belediye meclisi seçecek. deniyor. Ya, on yedi yıldır,
yirmi dört yıldır, yirmi beş yıldır siz
yapıyordunuz, o zaman neden yapmadınız, düzeltmediniz de -bu
yanlış ise- bugün niye bunu yapıyorsunuz diye insan merak
ediyor. Soruyoruz ama ortaya çıkıyor: Halk Ekmekte yapılanlar.
Şimdi, Ankarada vatandaşın gidip
temiz ekmek aldığı, daha ucuza ekmek aldığı
firma, yer Halk Ekmek. Halk Ekmekte maalesef usulüne uygun kurul
yapıldığı hâlde ticari sicil onaylamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha süre veriyorum
Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın
Başkanım, pekâlâ.
Şimdi, Halk Ekmek maalesef ciddi
sıkıntı yaşıyor. Yani, AK PARTİli belediyeydi,
CHPli belediyeye geldi, yarın CHPli başka biri gelebilir, belki siz
gelirsiniz tekrar ama ezilen aşağıda vatandaş oluyor arkadaşlar,
yanlış yapıyorsunuz. Vatandaş gidip ekmeğini daha
ucuza alabiliyordu. Bakıyorsun, Halk Ekmekte bugün soruşturma
açılmış. Halk Ekmeğin mevcut Genel Müdürü ve Genel Müdür
Yardımcısı AK PARTİ kongrelerine ekmek göndermiş,
çıkmış ortaya, tek tek yazıyor, kalem kalem İlçe
kongresine şu kadar, seçim bürosuna bu kadar. diye. Bu yanlış
değil mi? Bu soruşturma da mutlaka önümüzdeki günlerde kamuoyuyla
paylaşılacaktır.
Sayın Özlem Zengin Hanımefendi demin
TRTyle ilgili konuşmuştu. Evet, doğru, dediniz ki: Ya, dün bir
bugün iki, biz artık yeni çıkıyoruz. dediniz. Evet,
çıkıyorsunuz; on yedi yıldır biz çıkamıyoruz. Siz
kendiniz için istemediğiniz bir şeyi başkası için de
istemeyin. Çıkarmıyorlar Özlem Hanım, çıkarmıyorlar.
TRTye CHP milletvekilleri çıkamıyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Valla TRT beni de
çıkarmıyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Geçmişte siz
çıkamıyordunuz, doğru, Refah Partisi döneminde sizi
çıkarmıyorlardı, doğru ama bugün de bizi
çıkarmıyorlar; aynı hesap. O zaman yapılan
yanlışsa bugün yapılan da yanlıştır, bunu da
söylemek gerekiyor diyor, teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztunç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Abdullah
Koç Ali
Kenanoğlu
Antalya Ağrı
İstanbul
Nusrettin
Maçin Erol
Katırcıoğlu Ömer
Öcalan
Şanlıurfa
İstanbul
Şanlıurfa
Dirayet
Dilan Taşdemir
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK
VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
23 Haziran İstanbul seçimi tamamlandı.
Seçimlerde bizim katkımız ve emeğimizle birlikte seçimi kazanan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ekrem
İmamoğlu da bugün mazbatasını aldı. Kendisini tebrik
ediyor ve başarılar diliyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Demokrasi kuralları çerçevesinde, olgun bir
davranış sergileyen Sayın Binali Yıldırımı
da kutluyoruz.
Tabii, bu seçimler çok
tartışılıyor ve tartışılacaktır ancak
biz siyasetçilerin, siyasi partilerin bu seçimlerden halkın yararına,
olumlu sonuçlar geliştirmesi gerekiyor. Bu seçimlerin verdiği en
büyük mesaj demokrasi, uzlaşı ve kardeşlik siyasetinin egemen
kılınması yönündedir; ötekileştirici,
ayrıştırıcı dilin terk edilmesi yönündedir ve
toplumsal uzlaşı, toplumsal barışın tesis edilmesi
talebi vardır bu seçimlerin sonucunda ve bu da yeni bir demokratik
anayasayla mümkün olacak bir şeydir. Bize verilen görev bu seçimlerde budur.
Bizim de Parlamento olarak bunu yerine getirmemiz, bunu bir ödev olarak
almamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu madde, üzerinde
konuştuğumuz 17nci madde, sözleşmeli öğretmenlerin
başka bir yere atanmaları için doldurulması gereken sürenin dört
yıldan üç yıla, bu sürenin ardından öğretmen
kadrolarına atananların aynı yerdeki görev süresinin iki
yıldan bir yıla kadar indirilmesi hususunu düzenlemektedir.
Tabii, teklif edilen açısından bu süre
meselesi sorunlu, sıkıntılı bir mesele değil ancak
bütün mesele atamalarda. 27 Temmuz 2016 yılında yayımlanan 668
sayılı KHK şöyle diyor: Sözleşmeli öğretmenler, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde öngörülen
genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel
şartları taşıyanlardan Kamu Personeli Seçme
Sınavı -yani KPSS- puan sırasına konulmak kaydıyla
alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday
arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav
başarı sırasına göre atanır. Yani burada
öğretmen atamalarında KPSSyi, yazılı sınavları
yeterli görmeyip arkasından mülakat dediğimiz sınavlarla
sonucu etkileyen bir durum var.
Şimdi, bütün problem olarak
karşımıza çıkan da bu durum. Aslında bu, daha önce
FETÖnün sınav sorularını çalıp sonuçları
değiştirmesi açısından yandaşlarına vermesi ile mülakatlarla
aynı şeyi ifade ediyor. Yani siz ha sınav sonuçlarını
çalmışsınız yandaşlarınıza vermişsiniz
ve sonucu değiştirmişsiniz, ha mülakat yaparak işinize
gelen şekilde sorularla sonucu değiştirmişsiniz, bunun çok
bir şey fark ettiğini söyleyemeyiz. Kaldı ki bu konuda
geçmişte en çok mağdur edilenler de yine mütedeyyin kesimler
olmuşlardır ama maalesef kendi yaşadıkları
mağduriyetin şimdi de diğer kesimlere
yaşatılmasıyla karşı karşıyayız.
KPSSde Türkiye 6ncısının bile
mülakatla aşağıya çekildiğini ve onun yerine
başarı sıralamasında daha aşağılarda
olanların yukarıya çekildiğini çok fazlasıyla biliyoruz. Bu
sözlü mülakatlarda sorulan soruların da mesleki konularla hiç
alakasının olmadığını kamuoyuna yansıyan
haberlerden de biliyoruz. Yani bunların, işte Reis kimdir? Geziye
katıldınız mı? Ezanın Kürtçe okunması
hakkında ne düşünüyorsunuz? gibi soruların da bu mülakatlarda
sorulduğu daha öncesinde bu kürsülerde çok dile getirildi ve buralarda
tartışıldı. Bütün bunlar aslında konunun en büyük
mağduriyet oluşturan kısmını teşkil ediyor ve
mutlaka bu KPSS sınav sonuçlarında elde edilen başarı
durumuna göre, mülakatlara tabi tutulmadan, liyakat esasına göre
atamaların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu
mülakatlarda inançsal kimliklere göre, etnik kimliklere göre ve siyasi
düşüncelere göre sonuç belirleniyor, mülakatlarda buna göre sonuç
çıkartılıyor ve oradan kaynaklı olarak da atamalar
düzenleniyor, bu da birçok haksızlığa ve eşitsizliğe
yol açılmasına sebep oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Gezi
davasındaydım geçen gün, son bir dakikada da oradan birkaç bir
şey söylemek isterim. Biliyorsunuz, Gezi davasını Alevilerle çok
ilişkilendirmişlerdi, hatta bunun bir Alevi ayaklanması
olduğunu iddia eden Emniyet raporları dahi vardı. O yüzden de
biz
Tabii, şöyle bir durum da vardı: Gezi direnişi,
itirazı esnasında yaşamını yitiren, öldürülen gençlerimizin
büyük çoğunluğu -belki de hemen hemen hepsi de olabilir- Alevi
inançsal kimliğine sahipti. Ancak Gezi davasında şunu gördük:
Sanırım zengin bir Alevi bulamamışlar, uluslararası
ilişkileri olan bir Alevi de bulamamışlar ki davanın
sorumluluğunu Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğluna
yıkmışlar. İddianameyi hepimiz gördük ve o gün Yiğit
Aksakoğlu iddianameyi şöyle özetledi, dedi ki: Tek tutarlı
taraf vardı, o da sayfa numaralarıydı, 1den 657ye kadar hiç
hata yapmadan sayfa numaralarını düzgünce yerleştirmişlerdi;
iddianame tamamen bundan ibaret düzmece bir iddianameydi.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 17- 652 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan dört
ibareleri üç şeklinde ve iki ibaresi bir şeklinde
değiştirilmiştir. Fıkraya Sağlık
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığı ve tüm kurumlarda çalışan 4-B ve 5393 sayılı
Kanun kapsamında çalışanlar ile vekil ebe ve hemşirelere de
uygulanır. cümlesi eklenmiştir.
Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Antalya Adana Denizli
Yavuz
Ağıralioğlu Ümit
Dikbakır Ayhan
Erel
İstanbul Sakarya Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Feridun
Bahşi konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 90 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 17nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Zorlu bir üniversiteye hazırlık sürecini
ve yapboza dönen sınav sistemini aşarak üniversiteye girmeyi
başaran öğrencilerimizin çilesi, üniversiteye yerleştikten sonra
da devam etmektedir. Öğrencilerin
karşılaştığı en önemli sorunlar, eğitimin
niteliğine ve mezuniyet sonrası iş bulmaya ilişkindir.
Öğrencilerin dile getirdiği sorunlar yumağı içerisinde
özellikle dikkat çeken ise yurt sorunudur. Üniversite öğrencilerinin yurt
sorunu, yeni bir sorun değildir. Ne var ki bu dönemde çok daha büyük
boyutlara ulaşmıştır. Son on yedi yılda
öğrencilerin yurt talebi ile öğrencilere sağlanan imkânlar
arasındaki uçurum giderek büyümüştür.
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun 81
ilde bulunan yurtlarında yatak kapasitesi 650 bin civarındadır
ancak kontenjan artışları ve yeni üniversitelerin
kurulması, öğrenci sayısını hızla
artırmaktadır. 2019 yılı itibarıyla Türkiye'deki
devlet ve vakıf üniversitelerinin sayısı 208e
ulaşmıştır. 2018-2019 öğretim yılında
yükseköğretim öğrenci sayısı ise 8 milyon
civarındadır. Üniversite sayısı ve öğrenci
sayısındaki hızlı artışa rağmen yurt
sayısı, talebi asla ve asla karşılamayacak boyuttadır.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ olarak üniversitelerin yurt çapında
yaygınlaştırılmasından ve sayılarının
artmasından yanayız. Ancak yeterli altyapı, bina, mekân ve donanıma
sahip, yeterli öğretim kadrosuna sahip olması gerekliliği de göz
ardı edilmemelidir. Üniversitelerimizde öğrencilerin mesleki
açıdan yeterli bireyler olarak yetişmesini sağlayan etkenlerin
başında öğretim kadrosu gelmektedir. Yeterli ve aranılan
düzeyde öğretim kadrosuna sahip olmayan fakülte ve yüksekokullarda okuyan
öğrenciler, kendilerini geleceğe hazırlayacak bilgileri
edinememektedir.
Bu konuda sadece bir örnek vereceğim: Türkiye
Barolar Birliğinin 2014 yılından bu yana hukuk fakülteleri
arasında yaptığı ölçme ve değerlendirmede elde
ettiği sonuçlar içler acısıdır. Benim de mezun olduğum
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giriş puanı
480lerdeyken 185 puanla girilen hukuk fakültesi bulunmaktadır. Hukuk
fakültesi mezunları, mezun olduğu okula bakılmaksızın
hâkim, savcı ve avukat olmaktadır. Hele de son yıllarda çokça
görüldüğü gibi yapılan mülakatlardaki haksızlıkların,
ülkeyi ne hâle getirdiği de hepimizce malumdur. Binbir zorluğa
göğüs gererek üniversitelerden mezun olan gençlerimiz, istihdam sorunuyla karşılaşmakta,
iş bulmakta zorlanmaktadır. Yeterince düşünülüp planlanmadan
açılan üniversitelerden mezun olanlar boşta gezmektedir. Şu anda
yüz binlerce yüksekokul ve üniversite mezunu genç, iş bulmak için devlet
kurumlarının ve özel şirketlerin kapısında
bekletilmektedir. Bu tablonun sorumlusu, gençlerimiz değil,
iktidardır.
Değerli milletvekillileri, ekonomik ve
toplumsal statü bakımından toplumumuzun en üst sırasında
yer alması gereken öğretmenlerimizin değeri de ne yazık ki
uygulamada her geçen gün biraz daha düşürülmektedir. Öğretmenlerimiz
atanamama, ekonomik sıkıntılar, okullarda yaşanan günlük
sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bu
yoksulluk, öğretmenlerimizi psikolojik bunalıma, hatta intiharlara
götüren bir hâl almıştır. Bu dönemde, yoksulluk
sınırının altında, hatta yoksulluk
sınırının neredeyse yarısı ücretlerle
çalıştırılmaktadırlar. 2019 yılının
Mayıs ayında açıklanan verilere göre, 4 kişilik ailenin açlık
sınırı 2.124; yoksulluk sınırı ise 6.918dir. Bir
kişinin aylık geçim maliyeti ise 2.625 lira civarındadır.
Yirmi yıllık bir öğretmenin bugünkü ortalama maaşı ise
4.150 liradır.
Bir de sözleşmeli öğretmenlerimiz var ki
durumları içler acısı. Öğretmenin sözleşmelisi mi
olur? Şu an ülkemizde 153 bin öğretmen açığımız
var, atanamayan öğretmen sayımız ise 460 bin
civarındadır; bu kadar öğretmen açığı varken
neden öğretmenlerimiz sözleşmeli olma baskısı altında
çok az ücretlerle köle gibi çalıştırılmaktadır? Bu mu
gelecek nesillerin mimarı eğitimcilerimize verdiğimiz
değer? 3600 ek göstergeyle ilgili her parti, genel seçimlerde seçim
vaadinde bulunmasına rağmen hâlâ tık yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Birinci parti ve iktidar, neyi bekliyorsunuz? 3600
ek göstergeyi vermek için ne gerekiyor? Başta öğretmenlerimiz olmak
üzere kamu çalışanlarının
sıkıntılarını neden görmezden geliyorsunuz? Gelin, bir
an önce 3600 ek göstergeyi verelim ve hayatlarını biraz da olsun
kolaylaştıralım.
Bu düşüncelerle Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bahşi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 17- 652 Sayılı Özel Barınma
Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin, Ek 4'üncü maddesi, kanun hükmünde kararnameden
çıkarılmıştır. Bu madde kapsamında
sözleşmeli olarak çalışmakta olup maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan dört yıllık bekleme süresini doldurmamış olan
öğretmenler bakımından bu sürenin doldurulması
beklenilmeden söz konusu üçüncü fıkra kapsamında işlem tesis
edilir ve bu kişiler bakımından maddenin dördüncü, beşinci
ve altıncı fıkraları uygulanmaya devam edilir.
Ali Fazıl Kasap Ahmet
Kaya Alpay
Antmen
Kütahya Trabzon Mersin
Sevda Erdan Kılıç Yıldırım Kaya Neslihan
Hancıoğlu
İzmir Ankara Samsun
İlhami Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kütahya Milletvekili
Ali Fazıl Kasap konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maarif Vakfı diye bir vakıf kuruldu, bu
sene 541 milyon TL tekrar bir ödenek ayrıldı. Maarifin bir
asını eksik olarak düşünürsek, marifet konumunda
düşünürsek beceriklilik olması gerekiyor ama burada da beceriksizlik
oldu. İçeride eğitimdeki faciayı yaşamış iken,
PISAda yerlerde sürünürken, yurt dışındaki öğrenciler için
ve Türkiye kökenli olmayan öğrenciler için bu miktarın
ayrılması faciadır. İster 66 ay ister 72 ay olsun
adaletsizliğin, liyakatsizliğin ve
ayrımcılığın ön planda olduğu, adam
kayırmanın ön planda olduğu Benim hırsızım
iyidir. mantığının devletin tüm kademelerine
sızdığı bir ortamda yaşıyoruz.
Türkiye'de bir şehir ve o şehirde bir
müdür düşünün, okul aile birliğinin, okulların ödeneğinden
toplanan paralarla lojmanına beyaz eşya, dev ekran televizyon
aldırıyor. Okul müdürlerine baskı uygulanıyor.
Valiliğe ve Bakanlığa durum bildirilmesine rağmen,
muhakkik, usulen soruşturma yapıyor ve olayı örtbas ediyor. Eşyalar
lojmandan apar topar taşınıyor. Buraya kadar her şey güzel
ama kriminolojide, adli tıpta bir durum var: Kusursuz cinayet, kusursuz
hırsızlık yoktur. derler. İlgili firmanın montaj
yaptırdığı adres, müdürün evi, müdürün lojmanıdır
Sayın Bakanım. Usulsüzlük had safhadadır. Önce adalet, önce
ahlak, önce insan mantığıyla hareket etmediğiniz zaman
isterseniz öğretmenlerimizi üç yılda bir tayin ettirin, isterseniz
sözleşmeli, mülakatsız, kadrolu, güvencesiz öğretmen istihdam
edin, sonuçta hiçbir yere varamayacaksınız.
Fatihin sözünü hepiniz biliyorsunuz, tekrarlama ihtiyacı
duyuyorum: Aklı öldürürsen ahlak da ölür, akıl ve ahlak
öldüğünde millet bölünür, kadıyı satın
aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet de
ölür.
İyiliği emret, kötülükten alıkoy.
düsturu neydi? Sahi siz onu çok iyi bilirsiniz, bilmemiz gerekiyor hepimizin.
Bir Karadeniz fıkrası
anlatacağım, kötü olarak algılanmasın: Temel, bir
inşaat yapıyor, inşaat yıkılıyor, beş
katlı, dört katlı bir bina. Mahkemede hâkim soruyor, diyor ki: Neden
yıkıldı? Anlat oğlum. Efendim, birinci kattayken 1
metreküp kuma 5 torba çimento kattık, bir şey olmadı.
İkinci katta 1 metreküp kuma 4 torba çimento kattık, bir şey
olmadı, yıkılmadı. Üçte
Anlatsana oğlum. diyor.
Üçüncü katta 1 metreküpe 3 kattık, dördüncü katta 2... Peki, neden
yıkıldı oğlum? diyor. Demek ki çimentosuz olmuyormuş
hâkim bey. diyor.
Demek ki adaletsiz bir sistem olmuyor. Ahlaki
nosyonlardan yoksun, bu şekilde öğrencilerin parasını
kayıran ve bunun arkasında duran millî eğitim sistemi, bunun
arkasında duran İçişleri Bakanlığı, bunun
arkasında duran valilerin olduğu bir ülkede istediğiniz kadar,
66 değil, 72 aya çıkarın, hiçbir yere varamazsınız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kasap.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifine 17nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki
maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Özlem
Zengin Özgür
Özel Muhammed Levent
Bülbül
Tokat Manisa Sakarya
Yavuz Ağıralioğlu Hakkı Saruhan Oluç
İstanbul İstanbul
"MADDE 18- 652 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 16- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış engelli
sağlık kurulu raporları bulunan bireylerden sürekli raporu
bulunanlar ile süreli raporu bulunup rapor süresi devam edenler rapor süreleri
bitene kadar 43 üncü madde kapsamında destek eğitimi almaya devam
ederler.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Salt çoğunluğumuz vardır, salt çoğunlukla katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İşler.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Soru-cevap yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir ve teklife yeni bir madde
eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için, bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
Sayın Zengin, söz talebiniz var, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
62.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın görüşülmekte olan 90 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, arkadaşlarımın geç kalmasını istemiyorum
ama bir cümleyi söylemem lazım sayın hatibin ifadesine binaen. Sizin
hırsızınız bizim hırsızımız olmaz,
hırsız hırsızdır, bunu ifade etmek istiyorum. Her
birimiz bunun karşısındayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN 18inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 18inci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Dirayet Dilan Taşdemir Ali Kenanoğlu
Ankara Ağrı İstanbul
Abdullah Koç Nusrettin
Maçin Ömer Öcalan
Ağrı Şanlıurfa Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özelleştirme, güvencesizlik ve biat; kamu
kurumlarını sarıp sarmalayan hummayı bu üç kelimeyle
özetleyebiliriz. Sözleşmeli istihdam, mülakatla alım, güvenlik
soruşturması uygulamaları gitgide yaygınlaştı.
Şimdi, bu kanun teklifiyle tamamen normalleşsin isteniyor. Bu, ne
demek? Fikir ve görüşleri, etnik ya da dinî aidiyeti hoşuna gitmedi
mi mülakat ya da güvenlik soruşturmasında elersin, Mesleki
yeterliliğindense bize ne? deniyor, kamuya değil, iktidara hizmet
edilsin isteniyor.
Bu teklifle, diyanet, eğitim ve
sağlık alanında çalışan sözleşmeli personelin
kadroya atanması için gereken süre azaltılıyor. Ancak atama
sürelerinin düşürülmesi kamuda çalışan yüz binlerce emekçinin
yüz yüze kaldığı güvencesizliği ortadan
kaldırmıyor. Sözleşmeli personel uygulaması, bugün,
çalışanlar arasında çok ciddi eşitsizlikler yaratıyor.
Çalışanlar aynı işi yapsa da farklı koşullarda
farklı haklarla ve farklı güvence biçimleriyle çalışmak
zorunda. 4/A, 4/B sözleşmeli, 4+2 sözleşmeli, kadro
karşılığı sözleşmeli, ek ders
karşılığı sözleşmeli, 4/Cden 4/Bye
geçirilenler, taşerondan 4/D işçi kadrosuna geçirilenler; artık
bu ayrımların son bulması gerekiyor arkadaşlar. Bu
ayrımlar, emek gücünün maliyetini düşürmekten başka bir amaç
taşımıyor. Oysa kaliteli kamu hizmetinin tek yolu, nitelikli
personel istihdam etmek ve nitelikli personel içinde insana
yakışır iş koşulları sağlamaktır. Bu
nedenle tüm sözleşmeli çalışanlar kadroya geçirilmelidir fakat
öncelikle, acil olarak -sağlık çalışanları için- 4/B
statüsündeki tüm çalışanların anayasal eşitlik ilkesi
gereği kadroya geçirilmesi ve aynı işi yaptıkları
meslektaşlarıyla eşit haklara kavuşmaları gerekiyor.
Bakın, aynı ikilik, içinde yaşadığımız
Mecliste de var, her birim, sözleşmeli-kadrolu olarak
ayrılmış. Mesela, birlikte
çalıştığımız danışman
arkadaşlarımızın durumu. Oldukça nitelikli bu
çalışanlara, Meclis yani Türkiye Cumhuriyetinin en önemli kurumu,
hileli bir iş sözleşmesi dayatıyor. Her yıl işlerine
otomatik olarak son verilip yeniden işe alınıyorlar ki tazminat
hakları doğmasın. Sabah akşam bizimle birlikte
çalışmalarına rağmen hiçbir ek ödenek, dil tazminatı,
yol harcırahı alamıyorlar; işsizlik maaşları,
emeklilik ikramiyeleri yok. Danışmanların Meclis
çatısı altında edindiği deneyim ve bilgi birikiminden de
faydalanmak adına, çalışma alanları göz önünde
bulundurularak onların da kadroya geçirilmesini değerlendirmeliyiz.
Meclisteki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve milletvekili
danışmanlarının özlük haklarına
kavuşturulması için artık birlikte çalışmamız
gerekiyor. Bu konuda partimizin verdiği birçok kanun teklifi de bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, kamusal ve ücretsiz
sunulması gereken çok hayati hizmetler, özel sektöre devrediliyor yani
yine devletin kaynakları, yurttaşların vergileriyle küçük bir
kesim zengin ediliyor. Bu vesileyle bu kanun teklifindeki 16ncı maddeye
de kısaca değinmek isterim.
16ncı madde, özel eğitim ve
rehabilitasyon kurumlarına verilecek desteği, yalnızca Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarıyla sınırlıyor. Engelli, özel
gereksinimli çocuklara eğitim hizmeti veren kurumlar bunlar. Devlet,
öğrenci başı 800 lira para ödüyor bu kurumlara. 2.750 kuruma
yıllık 250 milyon civarı para aktarılıyor. Belki de bu
desteğe en çok ihtiyaç duyan göçmenler neden bu hizmetten
yararlanamıyor? Bu, ırkçılıkla ilgili ayrı bir soru.
Asıl soru ise bu hizmetler neden kamusal olarak sunulmuyor? Bu kurumlarda
özel bilgi ve tecrübe sahibi öğretmenlerin çalışması
gerekiyor. Burada çalışan öğretmenler, günlerdir bize
ulaşarak şikâyetlerini dile getiriyorlar. Üstelik, asgari ücretin
üstünde maaşlarla çalışan öğretmenler dahi SGK primlerinin
asgari ücret üzerinden yatırıldığını söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Buradan sormak istiyorum: Bir öğretmen yılın on iki
ayı tatilsiz nasıl çalışabilir? Devlet okullarında normal
gelişim gösteren çocuklara bile maksimum altı saat ders
verilebiliyorken rehabilitasyon öğretmenleri özel çocuklara nasıl
günde sekiz saat ders verebilir? Bir öğretmenin hastalanmaya hakkı
yok mudur? Bir öğretmen neden İş Kanununa tabi asgari ücretle
çalıştırılır? Bu şekilde öğretmenlerin özlük
hakları gasbedilirken Meclis buna nasıl göz yumar?
Engelli yurttaşlara verilen eğitim ve
rehabilitasyon hizmetlerinin kamusal hizmetler olarak sunulması, bu
öğretmenlerimizin de kamuda istihdam edilmesi ve özlük haklarına
kavuşmaları gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı kanunlarda ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 18- 11/10/2011 tarihli ve 663
sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 45/A maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan "dört ibaresi "üç şeklinde, dördüncü
fıkrasında yer alan "dört ibaresi "üç şeklinde ve
"iki ibaresi "bir şeklinde değiştirilmiştir.
Maddeye "Sağlık Bakanlığı, Adalet
Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve tüm
kurumlarda çalışan 4/B ve 5393 sayılı Kanun kapsamında
çalışanlar ile vekil ebe ve hemşirelere de uygulanır.
fıkrası eklenmiştir.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Aksaray Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Behiç
Çelik
Denizli
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Behiç Çelik konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 90 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi için söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Arkadaşlar, yine bir torba kanunla
karşı karşıyayız. 7 kanun ve 1 kanun hükmünde
kararnamede bu torba yasa değişiklik getiriyor. Sıklıkla
ifade etmemize rağmen, demokrasiyi ve hukuk devletini tahrip eden torba
kanun yönteminden inatla vazgeçilmiyor. Bunu bir kez daha hatırlatmak
istiyorum, umarım bırakılır.
Değerli arkadaşlar, on yedi
yıllık AK PARTİ iktidarında oturmuş bir eğitim
politikasının olmadığı açıktır.
Bakanlık teşkilatlanması tahrip edilmiştir. Kariyer ve
liyakat ilkesi yok edilmiştir. Millî Eğitim gayrimillî eğitime
dönüştürülmüştür, Talim Terbiye işlevsiz
bırakılmıştır. Bunun sonucu olarak millî eğitim
politikası mevcut değildir. Buna ilaveten sık sık bakan
değişiklikleri, müfredatın sulandırılması,
eğitim öğretim hizmetleri sınıfının unvanları
çoğaltılarak etkisizleştirilmesi ve diğer tahribatlar,
eğitimi âdeta mezara gömmüştür ve çökertmiştir. Diğer
yandan, 2014 yılına kadar neredeyse okullar çökertilmişti,
dershaneler özendirilmişti, şehirlerimizde neredeyse tüm binalarda
dershaneler açılmıştı. Aslında bu, millî eğitimin
iflasının bir kanıtı olarak tarihte yerini
almıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ortaöğretim ve yükseköğretim yurt planlamasına
göre yeterli yeni yurtlar açılmıyor; çocuklar ve gençler, bazı
odaklar tarafından devşiriliyor, 215 bin öğrencimiz,
sakıncalı addedilen yurtlarda barındırılıyor.
Gençliğin millî ve manevi değerlerle donatılması ne
yazık ki yapılmıyor. Kötü alışkanlıklar,
uyuşturucu kullanımı üzerinde bir mücadele iradesi konmuyor.
Dolayısıyla gençlik politikasının da
olmadığı ortaya çıkıyor. Demek ki ifrat ve tefrit
arasında bir sarkaç olan sistemi buradan çıkarıp kurtarmak
gerektiği açıktır.
Sayın milletvekilleri, bu torba kanun teklifi
birçok olumlu düzenlemeleri de içermektedir ancak millî eğitim, gençlik ve
spor, diyanet, sağlık gibi devlet omurgasının
parçalarında aspirin tedavisi asla sonuç vermez. O hâlde, konumuzla ilgili
olarak, bir millî eğitim politikası, bir gençlik politikası,
baştan, bütüncül olarak ele alınmalı, çalışanlar ve
millet rahatlatılmalıdır.
Biliyorsunuz, biz, bugünlerde ciddi siyasi
birtakım gelişmelerle karşı karşıyayız.
Bunlardan bir tanesi, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediyesi
seçimi. Bu seçim, halkımızı gerginlikten kurtarmıştır,
rahatlatmıştır. Türk toplumunun demokrasiye olan vurgusunu
özellikle burada görüyoruz. Bunun yanında, insanlar arasında
dayanışma ve özellikle birtakım partisel fanatizmin önüne geçen
bir seçim olmuştur. İşte, bunun da bir numaralı aktörü
Millet İttifakının adayı Sayın Ekrem
İmamoğlu olmuştur, İmamoğlunun ismi üzerinden Türkiye
rahatlamıştır. En büyük faydası da bu olmuştur ama bu
yetmiyor, diğer taraftan, 21 Haziran tarihli Resmî Gazeteye
baktığımızda, burada Şehircilik Bakanlığının
bir uygulama yönetmeliğini görüyoruz. Burada kentsel dönüşümle ilgili
bütün yetkiler Bakanlığa çekiliyor, bu da yetmiyor, zaten imar
yetkisi önemli ölçüde Şehircilik Bakanlığına
çekilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - İmar
Kanununun uygulaması, gerek nazım imar gerekse uygulama imar
planı çerçevesinde Bakanlığa bu yetkiler çekilmişti ve
bütün imar yetkisi dışında -yine, birçok konuşmacı
ifade etti- özellikle şirketlerin temsiliyeti konusunda
çıkarılan genelge de bunu kanıtlıyor. Bu durum -1940lı
yılları hep eleştiriyorlar ya- 1940lı yıllara
dönüş gibi algılanıyor yani vali olacak belediye
başkanı. İstanbulda öyle olmadı mı 23 Hazirana kadar?
Arkadaşlar, AK PARTİ ve yürütmeyi bu
konuda demokrasiye çağırıyoruz, hukuk devletine
çağırıyoruz, adalete çağırıyoruz, hukuka
çağırıyoruz. Duamız ve temennimiz odur ki bu gidişte
şunu arzu ediyoruz: Devletimizin kaybı asgari düzeyde olsun diyor,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 18inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fikret
Şahin Yıldırım
Kaya Neslihan
Hancıoğlu
Balıkesir Ankara Samsun
Alpay
Antmen Ahmet
Kaya Sevda Erdan
Kılıç
Mersin Trabzon İzmir
İlhami
Özen Aygün
Tekirdağ
"MADDE 18- 11/10/2011 tarihli ve 663
sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 45/A maddesi kararnameden
çıkarılmıştır. Bu madde kapsamında
sözleşmeli olarak çalışmakta olup maddenin dördüncü
fıkrasında yer alan dört yıllık bekleme süresini
doldurmamış olan sağlık personeli bakımından bu
sürenin doldurulması beklenilmeden söz konusu dördüncü fıkra
kapsamında işlem tesis edilir ve bu kişiler bakımından
maddenin beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları
uygulanmaya devam edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahin konuşacaktır.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, kanun teklifine ait konuşmamdan önce,
geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen İstanbul seçimleriyle ilgili
birkaç söylemde bulunacağım müsaadenizle. Efendim, öncelikle ikinci
kez seçilen ve mazbatasını bugün alan İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlunu
tebrik ediyor ve çalışmalarında başarılar diliyorum.
Yine, bu büyük başarıda emeği olan ve büyük
başarının mimarı olan Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğluna da şükranlarımı
sunuyorum, çok teşekkür ediyorum huzurlarınızda.
Efendim, 31 Mart seçimleri İstanbul için bir
yerel seçim niteliğindeydi. Fakat Yüksek Seçim Kuruluna yapılan
baskılar ve YSKnin haksız ve hukuksuz olarak verdiği yenilenme
kararıyla 23 Haziran seçimleri artık bir yerel seçim olma
niteliğinin uzağında, tüm Türkiyeyi ilgilendiren hatta
dünyanın da ilgisini çeken bir seçim niteliğini kazanmıştır.
Daha doğrusu, özetle, 23 Haziran seçimleri siyasi bir seçim olma
niteliğinden ziyade artık ahlaki bir seçim olarak
karşımıza gelmiştir. Yalan, iftira ve karalamaya
karşılık doğruluk, dürüstlük ve temizliğin bir seçimi
olmuştur. Sonuçları itibarıyla da Türk siyasi tarihinde uzun
yıllar konuşacağımız, üzerinde uzun uzadıya
analizler yapacağımız bir seçimdir.
Efendim, çalındığı iddia edilen
oyların kimler tarafından çalındığı hâlen
bilinmiyor, kim çaldı, bu hâlen açıklık
kazanmamıştır fakat seçimin sonuçları itibarıyla, milletimizin
verdiği kararla kimin çaldığı ortaya
çıkmıştır.
Şöyle örnek vermek istiyorum ben sizlere: 31
Marttaki seçimlerde oy farkı 13.729 iken 23 Hazirandaki oy farkı
806.415tir. Birbirinden çıkardığımız zaman aradaki
fark 792.686 oydur yani 31 Mart seçimlerinde 792.686 oy çalınmıştır,
halkımız da kimin çaldığını 23 Haziranda
göstermiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Efendim, yine, 23 Haziran seçimlerinin diğer
bir sonucu, diğer bir analizi de şu olsa gerek: 24 Haziran 2018
tarihinde yani bizlerin burada bulunmasını sağlayan genel
seçimlerle Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini ülkemize
getirdik, daha doğrusu getirdiniz. İşte,
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin halk tarafından
bir yıllık değerlendirmesiydi 23 Haziran İstanbul seçimleri
ve halkımız dedi ki: Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi
bize uygun değil. ve size bu konuda vize vermedi. Daha doğrusu,
halkımız Tarafsız bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. diyor.
Milletimiz diyor ki: Cumhurbaşkanı tarafsızlık üzerine
yemin etmiştir ve bu yemini gereği hareket etmesini bekliyoruz.
Ve yine, seçim sonuçları bizlerin toplum olarak
ne kadar çok kutuplaştırıldığımızın,
birlik ve beraberliğe ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun da
bir göstergesi olmuştur. Özellikle ülkelerinin geleceğine dair
umutlarını tüketen gençlerimizin yeniden ülkelerinin geleceğine
dair umutlanmalarına ve umutlarının giderek artmasına sebep
olmuştur bu seçimler. Ülkemizin de gerçek gündeminin seçim değil,
vatandaşımızın geçim derdi olduğunun; ülkemizin ekonomik
sorunlarının, terör, göçmen sorunlarının sadece iktidar tarafından
alt edilemediğinin bir göstergesidir bu sonuçlar ve halkımız bu
seçimler sonucunda Sizler, evet, ekonomik sıkıntıları,
terör ve göçmenlikle ilgili, ülkemizin tamamını ilgilendiren sorunları
hep birlikte çözün. demiştir ve hep birlikte daha güçlü bir şekilde
ülkeyi yönetebileceğimizi işaret etmiştir.
Efendim, kanun teklifiyle ilgili olarak da genel
anlamda millî eğitimle ilgili bir kanun teklifi üzerinde konuşuyoruz.
Ben, tabii, on yedi yıllık bir iktidarın hâlen millî
eğitimde sıkıntılarının olmasını
kabullenemiyorum açıkçası. Yani bizler kendi eğitim
dönemimizdeki sistemi özler hâle geldik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Yani
devamlı eğitim sisteminin değişmesi, müfredatın
değişmesi, devamlı sınav isimlerinin
değiştirilmesi maalesef eğitimdeki sorunları halletmiyor.
Ve en son atanan Bakanla Plan ve Bütçe Komisyonunda
yaptığımız görüşmede, ameliyat masasında bir
eğitim sistemi olduğunu ve Sayın Bakana, evet, bir neşter
vurması gerektiğini söylemiştik ama bir yılı
aşkın bir süredir hâlen eğitim sistemindeki kanama maalesef
devam ediyor.
Efendim, eğitim sistemi sonuç itibarıyla
çocuklarımızın geleceğini ve ülkemizin geleceğini
ilgilendiren bir sistemdir; siyaset ötesi bir duruşla halledilmesi
gereken, arka planda herhangi bir ön yargı olmaması gereken bir
alandır. Bu konuda hepinizin katkı sunmasını bekliyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Kanun teklifinin de ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı olmasını diliyorum. Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şahin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sevda
Erdan Kılıç Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
İzmir Mersin Trabzon
Neslihan
Hancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya
Samsun Tekirdağ Ankara
Utku
Çakırözer
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıya
selamlıyorum.
23 Haziran seçimlerinde YSKnın hukuksuz
darbesiyle yaşanan büyük hak gasbına Dur. diyen, tüm iftira,
hakaret ve tehditlere rağmen sandıkta gösterdikleri iradeyle
ülkemizin demokrasiye bağlılığını ortaya koyan
tüm İstanbulluları kutluyorum. Aralarında çok sayıda
Eskişehirli hemşehrimizin de olduğu, Türkiye'nin dört bir yanından
İstanbula giderek demokrasimizin namusu için nöbet tutan tüm yurttaşlarımıza
da teşekkür ediyorum. Bugün ikinci kez mazbatasını alarak
görevine başlayan Sayın Ekrem İmamoğlunu tebrik ediyor,
Büyükşehir Belediye Başkanlığının İstanbula
hayırlı olmasını diliyorum. Bu tarihî
başarının mimarlarından olan ve 16 milyon İstanbullunun
iradesine sahip çıktığı için cezalandırılmak
istenen İstanbul İl Başkanımız Sayın Canan
Kaftancıoğluyla da tam dayanışma içinde olduğumuzu
vurgulamak isterim.
Değerli arkadaşlarım, 31 Mart ve 23
Haziran seçimleri gösteriyor ki vatandaş sorunlarının
çözülmesini istiyor. Bunlardan en büyüğü demokrasi eksiğimiz, hukuk
devleti eksiğimiz. Gazeteciler cezaevinde, siyasetçiler, akademisyenler,
öğrenciler, hukukçular, doktorlar cezaevinde. Çözüm hukuk devletinde,
bağımsız yargıda. Bunun için aylardır yargı
reformundan bahsediliyor. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı
sistemdeki bazı eksiklerin giderileceği yönünde umut ve beklenti
yaratan açıklamalar yapıyor. Bugün Adalet Komisyonumuz toplandı;
umut ettik, bekledik ki yargı reformu gelsin, görüşülsün ama bir de
baktık ki getirilen kanunun konusu spor, evet spor değerli
arkadaşlarım. Resmî gerekçe Sporda şiddeti önlemek. ama
işin aslı taraftarı fişlemek. Tribünde Her şey çok
güzel olacak." diyen, Mazbatayı verin." diyen on binleri
sindirip korkutmak. Maalesef, Meclisimizde hâlâ vatandaşlarımıza
daha fazla baskı, daha fazla ceza öngören yasalar çıkarmaya
çalışıyoruz. Oysa cezaevlerinde yüzlerce
aydınımızın, on binlerce yurttaşımızın
gözü bu Mecliste. Kimlerden bahsediyorum? Cumhuriyet gazetesinin eski
yazarı, meslektaşım Hakan Karadan bahsediyorum; haksız,
hukuksuz yatırıldığı Kandıra Cezaevinde
baypaslı bedeniyle direnmekte. Yanında ülkemizin en yetenekli
karikatüristi Musa Kart ve 70 yaşındaki yazar Güray Özle aynı
koğuştalar. Reform paketinde sözü verilen istinaf düzenlemesiyle
özgürlüklerine kavuşacakları günü bekliyorlar. Kandırada bir
başka koğuşta eski milletvekili arkadaşımız
Sırrı Süreyya Önder yatıyor; tamamen görüşleri, siyasi
faaliyetleri nedeniyle cezaevinde. Bu reform ona da özgürlük getirmeli.
Bakın, cezaevlerinde 458i ağır olmak
üzere 1.334 hasta tutuklu ve hükümlü var. Bunlardan birisi Mehmet Emin Özkan,
80 yaşında, yirmi üç yılda 6 cezaevi değiştirmiş.
Önce ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası verilmiş, sonra Pardon. denmiş, şimdi yeniden yargılanıyor.
Mehmet Emin Özkan birçok sağlık sorunuyla baş başa, yirmi
üç yıldır adaleti bekliyor.
Bir başka örnek, parti meclis üyemiz, eski
milletvekilimiz Eren Erdem. Yargılandığı davadaki
hukuksuzlukları bu kürsüde defalarca anlattık. Şimdi de
ağır sağlık sorunlarıyla mücadele vermekte. Cezaevine
girerken duyan bir kulağı şimdi işitmez olmuş. Acil
tıbbi müdahale gerektiren bir başka sağlık sorunu var ama
hastaneye elinde kelepçeyle götürüleceği, vatandaşların
arasında kelepçeyle tutulacağı ve ameliyatın ardından
hastanenin bodrum katındaki mahkûm koğuşunda yatağa yine
kelepçeleneceği için bu acil müdahaleyi reddediyor.
Nazlı Ilıcak 75 yaşında,
tweetleri, televizyondaki sözleri nedeniyle
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına
çarptırıldı. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı kararın bozulmasını
istedi, altı aydır ilgili daireden karar çıkmıyor.
70 bine yakın üniversite öğrencisi
cezaevlerinde tweet attıkları, bildiri
dağıttıkları, gösterilere katıldıkları için.
Sadece özgürlüklerinden değil, eğitim haklarından da mahrumlar.
Değerli arkadaşlarım, şu anda
700den fazla çocuk annesiyle birlikte cezaevinde. Filiz Karaoğlan
prematüre doğan ikizleriyle -henüz 1 yaşında değiller-
şu anda Patnos L Tipi Cezaevinde kalıyor. Bu reform o çocukları
da annelerini de cezaevinden çıkarmalı. Üniversite kürsüsünde
öğrencileriyle olması gereken Profesör Doktor Füsun Üstel, sadece
düşünceleri nedeniyle Eskişehir Kapalı Cezaevinde. Cezaevleri
öylesine dolu ki insanlar yer olmadığı için nöbetleşe
uyuyor; bir tuvaleti, banyoyu 25-30 kişi kullanıyor.
İçeridekiler böyle de
dışarıdakiler farklı mı? Binlerce
yurttaşımız yine sadece düşünceleri, eleştirileri
nedeniyle her an hapis cezası tehdidiyle karşı
karşıya. Sadece son bir yılda Cumhurbaşkanına hakaret
suçlamasıyla 36 binden fazla bireye soruşturma açıldı. Bu
yurttaşlarımız için de bu paketi çıkarmalıyız. Bu
soruşturmalar, bu davalar artık son bulmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Halkın gerçeklerden
haberdar olması için uğraş veren Sözcü gazetesi bugün 13üncü
yaşını kutluyor ama davalar eşliğinde. Yazarları
Emin Çölaşan, Necati Doğru; yöneticileri on yıl
ağırlaştırılmış hapis cezasıyla
yargılanıyorlar hem de FETÖcü olmak iddiasıyla.
Çıkaracağımız kanunlar bu akıl dışı,
mantıksız davaların da önünü kesmeli değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bir kez daha
ifade etmek isterim: Bu reformu çıkarmak için beklediğimiz her an,
her saniye, her dakika, her gün aslında insanlarımızın
hayatlarından, özgürlüklerinden çalınmaktadır.
Artık bugün, az sonra bu haftaki
çalışmalarımızı bitireceğiz ama önümüzdeki hafta,
bir an önce vatandaşlarımızı cezalandıran,
vatandaşlarımıza baskı uygulayan kanunlar yerine,
vatandaşlarımıza özgürlük getiren, demokrasimizi, hukuk
devletimizi geliştiren kanunlar çıkarmamız dileğimle, bu
düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakırözer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 19- Bu Kanun yayımı tarihinden on
gün sonra yürürlüğe girer.
Yavuz Ağıralioğlu İsmail Koncuk Mehmet Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Adana Adana
İsmail Ok Hüseyin
Örs
Balıkesir Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs konuşacaktır.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ilgili kanun teklifinin
19uncu maddesi üzerine söz aldım ama konuşmama başlamadan önce,
hem doğduğum, büyüdüğüm, şu anda da milletvekilliğini
yaptığım Trabzon ili hem de bordo mavi renklerine gönül
verdiğim Trabzonsporumuz için ve de Türk futbolu için güzel bir haberi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
28 Mayısta bu kürsüde yapmış
olduğum konuşmada Türkiye Futbol Federasyonunun lig sezonuna isimler
verdiğini, bu kararının doğru olduğunu
söylemiştim ve 2019-2020 sezonuna da bizim Trabzonsporumuzun, efsane
takımımızın kaptanı rahmetli Cemil Ustanın,
Trabzonluların, Trabzonspora gönül verenlerin deyimiyle Dozer Cemil
Ağabeyimizin adının verilmesini talep etmiştim. Biraz evvel
almış olduğum habere göre, Türkiye Futbol Federasyonu bugün
yaptığı toplantıda 2019-2020 futbol sezonunun Cemil Usta
Sezonu olarak oynanmasına karar vermiştir. Bu kararın Türk
futboluna hayırlı olmasını diliyorum.
Kendisi -rahmetli- sadece bir futbolcu, bir
takım kaptanı değildi, çok iyi bir ağabeydi, çok iyi bir
insandı, çok şefkatliydi, çok dürüsttü, çok temizdi.
İnşallah, onun adı verilerek oynanacak olan bu sezon da onun
adına yakışır şekilde temiz, saf, şaibesiz ve
şikesiz bir sezon olur diyorum, rahmetliyi tekrar burada sizlerin
huzurunda, yüce Meclisin huzurunda bir kez daha rahmetle anıyorum,
mekânı cennet olsun diyorum. (İYİ PARTİ, AK PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Trabzondan
başladık, Trabzonspordan başladık. Bugün bordo mavi
kravatlar çoktu burada. Ben, isterseniz, bu yürürlük maddesinde Trabzonun bir
iki sorununu da dile getireyim, güzel haberlerini veriyoruz, bir iki sorununu
da dile getireyim diyorum. Trabzonun turizmi ve Trabzondaki çarpık
kentleşmenin tarihî dokuya verdiği tahribata ilişkin
düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Trabzon, tarihsel
süreç içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Trabzon, tarihi, sporu ve kültürel birikimini doğal zenginlikleriyle harmanlayan
bir şehirdir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan kadim şehir
Trabzonun son dönemlerde tarihî dokuya uyumsuz imar uygulamaları
nedeniyle beton binaların işgali altında
kaldığını üzülerek ifade etmek zorundayım. Çarpık
yapılaşma ve tarihî dokuya uyumsuz imar uygulamaları yüzünden
özellikle Ortahisar Mahallemiz tarihî kimliğini kaybetmek üzeredir.
Aslında Ortahisar tarihî dokusuyla Osmanlı kenti hüviyetindedir.
Kanuninin doğduğu, Yavuzun Trabzonu yönettiği bölge Ortahisar
bölgesidir. Bugün baktığımızda, bu bölge beton
binaların işgali altındadır. Ortahisarı
Osmanlının dokusuna ve ruhuna uygun imar ve mimariyle restore edelim
ve Kaleiçini tekrar tarihine uygun hüviyete kavuşturalım diyorum.
İyi niyetli
çalıştıklarından zerre kadar şüphe duymadığım
yerel yönetici arkadaşlarıma bir çağrıda bulunmak
istiyorum: Daha önceden alınmış olan bazı kararları
bir kez daha gözden geçiriniz diyorum. Mesela, eşsiz doğa
güzelliğiyle ülke ve bölge turizmine kazandırılmayı
bekleyen mağaraların bulunduğu Araklı ilçesi Taşönü
Mahallesine çöp tesisi kurulması fikrini tekrar gözden geçiriniz. Mesela,
heyelan set göllerin en önemli örneklerinden olan Akçaabat
Yıldızlıdaki Sera Gölü Vadisinin turizm vadisi olarak
değerlendirilmesi gerekirken bu vadinin tamamlayıcısı olan,
denizle buluştuğu sahil kısmında bulunan
Yıldızlı mevkisindeki doğal koyda çöp ve kanalizasyon
arıtma tesisinin kurulması kararından vazgeçin diyorum.
Yine Trabzonun Akçaabat ilçesi ile şehir
merkezi arasında yapılması düşünülen Söğütlü ve
Yıldızlı sahilinden geçmesi planlanan dolgu yol projesini derhâl
gündemden kaldırınız. Denizi doldurarak şehirleri denizden
uzaklaştırmak doğru bir yaklaşım değildir. Burada
çözüm, Güney Çevre Yolunda aranmalıdır; böylece, Akçaabat ile
denizin irtibatını kesmemiş, doğal
koylarımızı muhafaza etmiş oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Örs.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Mesela, daha önce yine
bu kürsüden dile getirmiş olduğum Uzungölün -dikkat edin- uzun havuz
olmasına karşı gerekli önlemleri alınız, gerekli
yaptırımları acilen uygulamaya sokunuz.
Değerli milletvekilleri, son olarak da
Trabzonlu vatandaşlarımızın bir şikâyetini bu kürsüden
dile getirmek istiyorum. Trabzonlu hemşehrilerim, Trabzona gidiş ve
Trabzondan dönüş uçak biletlerinin pahalı olmasından
şikâyetçidir. Trabzonla yaklaşık aynı mesafedeki diğer
şehirlere kıyasla Trabzon uçuşları neden
pahalıdır? Özellikle yaz mevsimiyle birlikte seyahatlerin daha da
artacağı düşünülürse piyasanın insafına terk edilen
uçak bileti fiyatlarının Trabzon ve diğer şehirlere
yapılan uçak seferleri sayısıyla da ilişkili olduğu
dikkate alınarak devlete ait hava yolu firmalarının sefer
sayılarının artırılmasına yönelik bir
çalışma yapılmalıdır diyorum.
Hepinizi en derin saygılarımla tekrar
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Örs.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özlem Zengin Ramazan
Can Bekir Kuvvet
Erim
Tokat Kırıkkale Aydın
Yavuz Subaşı Selman
Özboyacı
Balıkesir Konya
MADDE 19- Bu Kanunun;
a) 5661 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri ibaresinin
değiştirilmesine ilişkin hükmü hariç 1 inci maddesi ile 15 inci
maddesi yayımı tarihinden bir yıl sonra,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, yükseköğrenim düzeyinde hizmet veren
özel öğrenci yurtlarına dair iş ve işlemlerin Gençlik ve
Spor Bakanlığı tarafından yürütülmesine ilişkin 1inci
ve 15inci maddelerin, kanunun yayımı tarihinden bir yıl sonra
yürürlüğe girmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Bu süre
içerisinde bu yurtlara ilişkin iş ve işlemler Millî Eğitim
Bakanlığınca yürütülmeye devam edilecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 90 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 20nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 20- Bu Kanunu Cumhurbaşkanı
yürütür.
Sevda Erdan Kılıç Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
İzmir Mersin Trabzon
Neslihan Hancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya
Samsun Tekirdağ Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe...
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metnindeki ifade bozukluğunun
düzeltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1963) esas numaralı
Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 20- Bu Kanun hükümleri Cumhurbaşkanı
tarafından yürütülür.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu İsmail
Koncuk Yavuz
Ağıralioğlu
Adana Adana İstanbul
İsmail Ok Yasin
Öztürk
Balıkesir Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN ERDEM (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu.
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 652
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair -17/06/2019 tarih ve 90 sıra sayılı-
Kanun Teklifi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle Meclisimizin siz değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 23 Haziran seçimlerinde bir hakkı
teslim eden seçmenlerimize teşekkür ediyor, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olarak mazbatasını alan Sayın Ekrem
İmamoğlunu kutluyor, başarılı çalışmalar
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİnin on
yedi yıllık döneminde eğitimde tam 7 bakan, 17 sistem
değişikliği yapıldı. AK PARTİ hükûmetleri ve
bakanlarının döneminde yapılan değişikliklere bir
bakalım:
2003 yılında üniversite
katsayısı farkı artırıldı. 2004 yılında
müfredat değiştirildi. 2005 yılında üç yıllık
lise dört yıla çıktı. Yine, 2005 yılında LGS yani
Liselere Giriş Sınavı gitti, Ortaöğretim Kurumları
Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) geldi. 2007 yılında
OKS yerine 3 aşamalı SBS (Seviye Belirleme Sınavı) geldi.
2019 yılında ÖSS yerine Yükseköğretime Geçiş
Sınavı ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) geldi. Yine,
2009 yılında üniversiteye girişte katsayı
kaldırıldı. 2010 yılında 3 aşamalı
sınav kalktı, yerine yine tek sınav geldi. Yine, 2010
yılında düz liseler Anadolu lisesi oldu. 2012 yılında 4+4+4
eğitim sistemi geldi. Yine, 2012 yılında tek seviye belirleme
sınavları yerine birçok sınav geldi. Hemen peşinden 2012
yılında dershaneler kaldırıldı. 2014 yılında
TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) ilk defa
uygulandı. Hemen peşinden -bakanın televizyondan
öğrendiği- TEOG kaldırıldı, Veli Tercihli Serbest
Kayıt Sistemi geldi.
Ülkemizin geleceği olan bireylerin çocuk
yaşlarda başlayıp genç ve olgunluk çağına
geldiklerinde iş, aş korkusu olmasının ana sebepleri, daha
ilköğretimde sınav korkusuyla başlayan, devamında
odaklandıkları bir sistem yerine hiç bilmedikleri bir sistemle
karşılaşmaları ve yarış atı gibi
sınavdan sınava gönderilmeleridir. Barınmadan yeme
sorunlarına kadar olan bütün dilimlerin artık gecikmeden bir çözüme
kavuşturulması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere
kamuda şu anda 300 bine yakın sözleşmeli, 4/Bli memur
bulunmaktadır. Bunların kadroya alınmaları beklenmekte ve
büyük bir haksızlığın ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Bu personelin kadroya alınmaları da öyle
sanıldığı gibi ek yük getirmemekte, hatta hiç yük
getirmemektedir. Sözleşmeli personele kadrolarının verilmesi
durumunda büyük bir eşitsizlik de ortadan kalkacaktır, tayin
hakları olacaktır. Sözleşmeli personel, eşlerinin ayrı
ayrı yerlerde görev yapmaları nedeniyle ayrı yaşamakta ve
aile birliği sağlanamamaktadır. Bu sözleşmeli personelin
çocukları da anne ve baba sevgisinden uzak kalmakta olup sorunun mutlaka
giderilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, daha önce 2012
yılında pek de uygun görülmeyen bir maddeyle okula başlama
yaşı 60 aya indirilmişti. 4+4+4 sistemi, eğitim modeli
uygulamalarına öncülük eden bu model, o zaman okula başlayan bugün
ortaöğretim seviyelerindeki çocuklarda büyük travma oluşturmuştu.
Bunun sonucunda ise okula başlama oranlarında büyük düşüş
yaşanmış ve sonrasında niteliksiz ve eğitimsiz
kişilerin işlettikleri okullara gitmek zorunda
bırakılmışlardı. Bu tahribat hâlen
sıcaklığını muhafaza etmektedir. Çocukların okul
eğitimine katılabilmesi, gerekli duygu ve becerilerinin gelişimi
için 72 ayı bitirmesi gerekirken bugün 69 ay olarak bu işi
düzenlemiş oluyoruz. Böylece yedi yıldır süregelen bu
yanlış uygulamadan da geri dönmüş oluyoruz. Bunu olumlu
gördüğümüzü belirtiyorum. Bu işlerle fazla oynanmaması
gerektiğini düşünüyorum. Daha fazla oynandığı zaman
travmalara yol açmış olursunuz. Hatadan dönmek bir erdemdir ama
çocuklar üzerinde hata yapılmaması da gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığında görev yapan sözleşmeli
personelin ve sözleşmeli öğretmenlerin kadro alabilmeleri için
mecburi hizmet sürelerinin altı yıldan dört yıla indirilmesini
öngörüyoruz. Bu sözleşmeli personelin her yıl sözleşmeleri
yenilenmekte olduğu için iş güvenceleri de yok diyebiliriz.
İYİ PARTİ Komisyon üyelerinin
teklifleriyle Sağlık Bakanlığında görev yapan
sözleşmeli personelin de çalışma süreleri 3+1 olarak teklif
edilmiş ve bütün siyasi parti gruplarınca uygun görülmüş ve
teklife dâhil edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Çulhaoğlu.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Bunları olumlu mütalaa ediyoruz ancak kurumlarda 4/Bli ve 5393
sayılı Kanuna tabi çalışan ebe ve hemşireler de
kesinlikle buna dâhil edilmelidir düşüncesindeyiz.
Bugüne kadarki bütün konuşma ve tekliflerimizde
öğretmenlerimiz, polislerimiz, sağlık
çalışanlarımız ve din görevlilerimiz için 3600 ek
göstergenin verilmesini istedik, bekliyoruz; iktidardan hâlâ tık yok. Öğretmen
alımında uygulanan sözlü sınavlardan vazgeçilmesini istiyoruz,
iktidardan yine tık yok.
Komisyonlarda görüşmeler yapılırken
İYİ PARTİ üyelerimiz, bunlarla ilgili yeni bir kanun
çıkarılmasıyla ilgili görüşlerini beyan etmişlerdir.
Yine İYİ PARTİ olarak, Komisyondaki değişiklik
tekliflerimizin uygun görülmesini arzu ediyoruz. Biz İYİ PARTİ
olarak vatandaşlarımızın yararına olacak her
düzenlemede katkı sunmaya hazırız.
Bu duygu ve düşüncelerle,
sabrınızı zorlamadan, hepinize saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çulhaoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
20'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi İç Tüzükün 86ncı maddesine
göre, oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte birer milletvekiline
beşer dakika süreyle söz vereceğim.
İlk söz, lehte olmak üzere Amasya Milletvekili
Hasan Çileze ait.
Buyurun Sayın Çilez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 90 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine oyumun
rengini belli etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
aziz milletimizi, Millî Eğitim camiamızı, öğretmenlerimizi
ve gözümüzün bebeği yavrularımızı saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Afrinde şehit olan Uzman Onbaşı
Mikail Candan kardeşimizin şehadetini Rabbim kabul etsin,
milletimizin başı sağ olsun. Görevi başında şehit
edilen öğretmenlerimizi, sağlık görevlilerimizi ve tüm
şehitlerimizi rahmetle, hürmetle anıyorum.
Mevcut teklifin görüşmeleri sona erdi. Teklifin
yasalaşmasıyla birlikte, millî eğitim hizmetlerinin
çağın gereklerine uygun, daha yüksek standartta, daha etkin ve
kaliteli olabilmesi için çeşitli düzenlemeler yapılmış
olacaktır. Yine bu çerçevede, yetki ve sorumluluklar tanımlanarak
uygulama birliği tesis edilmiş ve kamu kaynaklarının
kullanımında etkinlik sağlanmış olacaktır. Bu
teklifle birlikte, 66 ay olan okula başlama yaşı 69 aya
çıkarılmıştır. Milletlerarası okulların açılması
ve ruhsatlandırılması ile eğitim öğretim takvimleriyle
ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Millî Eğitim ve
Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri
Başkanlığında görev yapan personel için kadroya geçme
sürecindeki zorunlu hizmet süresinin altı yıldan dört yıla
düşürülmesi sağlanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığı yetki ve uhdesinde olan yükseköğrenim yurtlarındaki
hizmetlerin, bu alandaki tecrübeleri sebebiyle Gençlik ve Spor
Bakanlığına devredilmesi sağlanmıştır.
Çıraklık eğitimiyle ilgili düzenlemeler yapılarak
eğitim-istihdam arasındaki bağlantı güçlendirilmiştir.
Bu bağlamda, mesleki eğitim merkezlerinin organize sanayi bölgesi
yönetimlerince ve özel sektör tarafından açılabilmesi
sağlanmıştır. Böylece, nitelikli iş gücü
ihtiyacının üretim sektörüne düzenli arz edilmesinin önü
açılmıştır. Meslek liselerinin üretim sektörüyle uyumlu
hâle gelebilmesi kalifiye personel ihtiyacını giderecek ve işçi
verimliliğini yükseltecektir. Bu ilişkinin güçlenmesi için gerekli
istihdam ve teşvik politikalarına da ihtiyaç olduğu
aşikârdır. Yüksek teknoloji ihraç edebilmemiz için yani yükte hafif,
pahada ağır ürün ihracı için eğitim seviyemiz yükseltilerek
iş dünyamızla birlikte çalışabilir hâle getirilmesi
gerekmektedir.
AK PARTİ, iktidara geldiği 2002
yılından sonra, her yıl en büyük bütçeyi millî eğitim
alanına ayırmıştır. Bu sayede millî eğitim
altyapımız çok güçlenmiş, okullarımızın
işlevselliği ve kalitesi yükselmiştir. Bugün, eğitimde
yapılan okulları ve altyapıyı tamamlamayı küçümsemek
güneşi balçıkla sıvamaktır. Bu yatırımları
küçümseyenlere geçmişin 45-50 kişilik sınıflarını
hatırlatmak gerekir. 27 öğrenciye 1 öğretmen düşerken 17
öğrenciye 1 öğretmen olacak şekilde öğretmen
sayımız artırılmıştır. Ders kitapları
ücretsiz dağıtılmış, bütün
yavrularımızın okula gitmesi sağlanmıştır.
Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar her kademe,
vatandaşımız açısından daha ulaşılabilir
olmuştur ve millî eğitimdeki tüm öğrenci sayımız 18
milyon, yükseköğrenimdeki öğrenci sayımız 7,5 milyon olmak
üzere, toplamda 25,5 milyon öğrenci sınırına gelinmiştir.
Dünyadaki 143 ülkenin nüfusundan daha büyük öğrenci nüfusumuz vardır.
Önceki dönemlerde çoğunlukla eğitimli ve
zengin insanların çocukları üniversite tahsili yapabilirken bugün
üniversiteler her ilde açılarak yaygınlaşmış ve
ulaşılabilir olmuştur. Maalesef, yaygınlaşan
yükseköğretim imkânı da bazı çevrelerce sulandırılmaya
çalışılmaktadır. Eğitim, ideolojik çatışma
alanı değildir, millî ve bekamızı ilgilendiren en önemli
meselelerin başındadır. Aslolan, okullarımızın
ilim ve irfan yuvaları olarak hizmet vermeleridir.
Yavrularımızın hayata atılmadan önce bilgi ve beceriyle,
ilim ve irfanla, geçmişini bilerek geleceğe köprü atabilecek
kabiliyetlerle donatılması gerekmektedir. Kendisine,
ana-babasına, ailesine, vatanına, milletine ve insanlığa
hayrı olacak, ben değil biz diyebilen bireyler yetiştirmek ana
amacımız olmalıdır. Terbiyenin talim kadar önemli
olduğu bir sistem kurmamız geleceğimiz açısından son
derece önemlidir. Uluslararası arenada rekabet edebilecek bilgiye,
beceriye, lisana ve öz güvene sahip bir nesil yetiştirmemiz gerekmektedir.
Yine, iktidarlarımız döneminde
öğretmenlerimizin yaşam standartları ve ekonomik durumları
oldukça yükselmiştir. Millî Eğitim
Bakanlığımızın 93 bin öğretmen
açığı tespitini, Sayıştay raporlarına atfen 153
bin öğretmen açığı vardır. şeklindeki
değerlendirmeyi de doğru bulmuyorum. Eğitim politikalarını,
hedeflerini ve amaçlarını belirleyen kurum Millî Eğitim
Bakanlığıdır, öğretmen ihtiyacı da bu politikalar
sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu alan, siyasi rant alanı
olmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Çilez, bir dakika daha süre veriyorum.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifimizin ülkemize ve Millî Eğitim
camiamıza hayırlı olması dileklerimle lehte oy
kullanacağımı belirtiyor, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çilez.
Şimdi aleyhte olmak üzere Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayaya söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kaya.(CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce aldığım acı bir
haberi sizinle paylaşmak istiyorum. Millî güreşçimiz, Cumhuriyet Halk
Partisi Spor Kurulu üyesi Halil Özü elim bir trafik kazasında kaybettik.
Millî güreşçimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve spor
camiasına sabırlar diliyorum.
Sevgili arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; üç gündür yürütülen bir tartışma var. Mecliste grup
başkan vekillerimizin yani İYİ PARTİnin, Milliyetçi
Hareket Partisinin, Halkların Demokratik Partisinin, Cumhuriyet Halk
Partisinin ve AK PARTİnin grup başkan vekillerinin toplumun ve
eğitim camiasının önemli gördüğü konuları konuşarak
çözme yolunu tercih etmeleri ve bazı noktalarda ortaklaşmaları,
Türkiye açısından ve Meclisimiz açısından sevindiricidir.
Biz Komisyonda benzer tartışmaları yaptık; toplum için,
eğitim camiası için doğru olanı ve bilimsel olanı tartışarak
ortak bir yol bulmaya çalıştık.
Burada sizlerle şunu paylaşmak isterim:
Ortak yol bulmaya çalıştığımız andan itibaren
eğitim için güzel şeyler yapılabiliyor.
Ortaklaştığımızda çok şeyi başarabiliriz.
Başardığımız her şey, siyasi partilerin
milletvekillerine ve siyasi partilerin hanesine belki yazılmayabilir ama
Türkiyedeki öğrencilere, öğrenci velilerine ve halkımıza
yazılır. Bu da bizim için sevindiricidir. Bu konuda emeği geçen
hem Komisyon üyelerine hem milletvekillerimize ve grup başkan vekillerine
özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Biraz önce Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Engin Özkoçla paylaştığım bir düşünceyi AK PARTİ
grup başkan vekiliyle paylaştıktan sonra Komisyon üyeleri ve
Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle görüştüklerinde,
yasaya rağmen bir türlü ataması yapılmayan -yaklaşık
rakam 1.200 civarında- engelli öğretmenin sorununu çözme konusunda
ortaklaştıkları bilgisini aldığımda çok mutlu
oldum. Kim için? Engelli öğretmenler için. Bunun için başta Grup
Başkan Vekilimiz Engin Özkoç ve diğer grup başkan vekillerine ve
Komisyon üyelerine huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Komisyonda yaptığımız bir teklif
vardı; bu teklife İYİ PARTİ, Halkların Demokratik
Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi Komisyon üyeleri de
katılmıştı: 3600 ek gösterge. Biz teklif ettik. Daha sonra
şöyle dedik: Gelin, biz bu teklifi çekelim, Milliyetçi Hareket Partisi ile
Adalet ve Kalkınma Partisi bir teklif getirsin, biz de buna evet
diyelim, gelin şu kamu çalışanlarının yüzünü
güldürelim. Ne yazık ki orada başaramadık, burada da başaramadık.
Ama kamu çalışanlarına sözümüz olsun, 3600 ek gösterge
gerçekleşinceye kadar biz mücadeleyi devam ettireceğiz. Biz
iknayız. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerini de Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekillerini de karar çıkartma konusunda ikna etmek
için her türlü çabayı yapacağımıza söz veriyorum.
Ücretli öğretmenler, sizin altı
yıllık sürenizi dört yıla düşürmek, evet, önemlidir ama bu
yetmez; kadroya geçirilmeniz konusunda da sonuna kadar, 83 bin ücretli
öğretmenin sorununu çözene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Mutlaka
Parlamento buna ikna olacak çünkü öğretmenlerin lehine olan bir şeye
ikna olmamak mümkün değil.
Ücretli öğretmenler var, 5 bin kişi.
Sizleri de arıyorlardır. 37 yaşında, 40 yaşında,
on iki yıl, on üç yıl ücretli öğretmenlik yapmış,
açlık sınırının altında çalışan ücretli
öğretmenler var. Sayıları toplamda 5 bin kişi.
Bunların sorunlarını çözemedik, onlardan özür diliyorum ama bu
sorunun çözülmesi için de mutlaka bu işin takipçisi olacağız.
Mülakatın kaldırılması konusunda
Millî Eğitim Bakanlığını fikren ikna ettik, fiilen ikna
edemedik. Komisyonda ve Parlamentoda bunu yasal hâle getirmek mümkün
değil, onu biliyorum ama Millî Eğitim Bakanlığı
yetkilileriyle görüştüğümüzde, mülakatta sınavda
aldıkları puanın aynısını vererek eleme
işinden vazgeçeceklerinin sözünü verdiler. Ben, sözün çok anlamlı
olduğunu biliyorum, söz verenlerin de sözünün arkasında
duracağına inanmak istiyorum. KPSSde 95 puan almış
öğretmen adayımıza mülakatta 30 puan, 40 puan verilerek
elenmeyeceği sözü verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Kaya.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Burada aslında fiilen
mülakat işlevsiz hâle gelmiştir. Bunun için de Millî Eğitim
Bakanlığı yetkililerine bu konudaki uygulamaları
yaptıklarında bir çiçek alıp gideceğim, teşekkür edeceğim.
Bu arkadaşlarımızın mülakattaki sorunu mutlaka çözülsün.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yapıyorlar.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Biraz önce lehte
konuşan arkadaşımız, Sayıştay raporunda yer alan
153.640 öğretmen ihtiyacı için ısrarla diyor ki: O doğru
değil. Arkadaşlar, bu, doğru; bize hizmet veren
Sayıştay raporunu doğru olarak kabul edeceğiz.
Ortaokul ve liseye devam edemeyen 1 milyon 300 bin
öğrencimiz var, açık öğretime devam ediyor; üniversitede
açık öğretime devam eden de 3 milyon 700 bin öğrencimiz var; toplamı
5 milyondur. Bunları da bu ızdıraptan kurtaralım.
İstanbula beraber gidelim, Eseryurta gidelim,
60 kişilik sınıfları, okulları ben göstereceğim;
yok öyle. Ha, şu var: Bazı özel okullarda 17 kişilik, 12
kişilik sınıflar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Devamla) Ama İstanbulun
varoşlarına gidip baktığınızda 60 kişilik
sınıfları da görürsünüz.
Hepinize katkılarınızdan dolayı
teşekkür ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaya.
Değerli milletvekilleri
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir husus var,
bir söz verir misiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
63.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın görüşülmekte olan 90 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle ilgili oyunun rengini belli etmek üzere
aleyhte yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, aleyhte konuşan sayın vekil Milliyetçi Hareket Partisi
ile Adalet ve Kalkınma Partisini ikna ettiğimiz takdirde bu
sorunların çözüleceğini
dedi. Engelli öğretmenlerin atama problemi,
3600 ek gösterge meselesi gibi bazı problemleri sıralayarak Bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisini ikna
etmeye çalışıyoruz, ikna olurlarsa bu geçecektir. gibi bir
ifade kullandı, bunu kabul etmek mümkün değil. Milliyetçi Hareket
Partisi bu meselelerde ikna etmeye çalışan, bu konularda kanun
teklifi veren ve bu meselelerin hâlli için mücadele eden bir siyasi partidir.
Bunu şahsen sizin bilmediğinizi
düşünmüyorum, biliyorsunuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Çünkü engelli
öğretmenlerle alakalı Sayın Arzu Erdemin bütçe görüşmeleri
sırasında Sayın Millî Eğitim Bakanına buradan,
kürsüden rica etmiş olduğunu, bu konunun takipçisi olduğumuzu
sizler de Meclisi takip eden bir milletvekili olarak biliyorsunuz. 3600 ek
gösterge meselesinde ve kamu personelinin yaşadığı
diğer sıkıntılarla alakalı konularda Milliyetçi
Hareket Partisi öncü bir siyasi partidir. Meclis çalışmalarında
kanun teklifleriyle bu konuda bu mağduriyetlerin giderilmesi için mücadele
etmekteyiz. Fakat mücadele metodu, sizin demin çok güzel ifade ettiğiniz
gibi: Görüştük, bu konuda bir ortak zeminin aranması için mücadele
ediyoruz. Bu ortak zemin çerçevesinde bu meselelerin hâlli için çalışıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisinin de şu süreçte mantalitesi budur. Tabii ki
Adalet ve Kalkınma Partisinin de içerisinde bulunacağı, onunla
da birlikte uzlaşılan ve memleketin, milletin ve bu konudaki
mağdur olanların yararına olacak bir çözümün
bulunmasıdır esas olan. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda ikna
edilmeye çalışılan tarafta değil, ikna etmeye
çalışan taraftadır. Bunun altını çizmek isterim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Sinop Milletvekili Nazım Maviş ile 52 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 90) (Devam)
BAŞKAN Teklifin görüşmeleri
tamamlanmıştır değerli milletvekilleri.
Şimdi teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince, denetim
konuları ve kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 2 Temmuz 2019 Salı günü
saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.24