TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
97nci Birleşim
3 Temmuz 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun, Türk
tarımında yaşanan sorunlara ve Bursa ilinin tarım
sektöründeki yerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ilinde
muhtarlık hizmet binalarının elektrik aboneliği sorununa
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniye iline
yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, Birleşmiş
Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi Virginia
Gambanın PKKlı terörist Ferhat Abdi Şahinle
Birleşmiş Milletlerin Cenevre ofisinde anlaşma imzalamasının
kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
2.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, gençlerimizi geleceğe
hazırlayan eğitimcilere ve onları her açıdan en güzel
şekilde yetiştirmenin mücadelesini veren AK PARTİ hükûmetlerine
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kandıra ilçesinin Kocaeli
ilinin deniz ve doğa turizminde parlayan yıldızı
olduğuna ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, haziran ayı
dış ticaret rakamlarının açıklandığına
ve ülke ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre
dış finansman ihtiyacının azalması nedeniyle Hükûmete,
ihracatçılara ve üreticilere teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
5.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, devlet hastanesi sağlık
ocağına dönüştürülen, askerlik şubesi kapatılan,
cezaevi Bünyan ilçesine bağlanan Sarız ilçesini iktidar partisinin
neden cezalandırdığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
6.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, 1 Temmuz itibarıyla
kapatılan Gediz Cezaevindeki mahkûmların Kütahya Cezaevine
taşınmasıyla yaşanan mağduriyete ve KHKyle
uzaklaştırılan mağdurların özel sektörde
çalışması yolunun açılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkalenin Atikhisar içme suyu
havzasında yaşanan ağaç katliamına Çevre ve Şehircilik
Bakanının ne zaman dur diyeceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
8.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, dünyada deniz ticaretinin
öneminin her geçen gün arttığına ilişkin
açıklaması
9.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, 5 Temmuz Başbağlar
katliamının 26ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
10.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, AK PARTİ iktidarları döneminde
kamu çalışanları ile emeklilerin mali ve sosyal haklarında
önemli iyileştirmeler yapıldığına ilişkin
açıklaması
11.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, AKP hükûmetlerinin
tarımı, çiftçiyi, üreticiyi perişan ettiğine, zamlar
altında üretmeye çalışan köylünün neden
cezalandırıldığını ve tarım desteklemelerinin
ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
12.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Urfa ili Halfeti ilçesi
ile Ankara Emniyet Müdürlüğünde yaşanan işkence iddiaları
karşısında İnsan Hakları Komisyonunun harekete
geçmemesini kınadığına ilişkin açıklaması
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, orman yangını
vakalarının artması nedeniyle vatandaşları dikkatli
olmaya ve yetkilileri konuyla ilgili tedbir almaya davet ettiklerine
ilişkin açıklaması
14.-
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşın, Ankaradan
Çayırhana kadar giden duble yolun Nallıhana kadar
uzatılması için daha kaç kişinin yaşamını
yitirmesinin beklendiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
15.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa ili
Büyükorhan ilçesi Derecik Mahallesinde bulunan bin beş yüz
yıllık bazilikanın gün yüzüne çıkartılıp ziyarete
açılması için Kültür ve Turizm Bakanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, artan
ekonomik ve siyasi gücü ile istikrarlı yapısının Türkiyeyi
göç hareketlerinin çekim merkezi hâline getirdiğine ilişkin
açıklaması
17.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, kronik aktif hepatit C tedavisinde
kullanılan ilaçlarla ilgili yaşanan mağduriyete ilişkin
açıklaması
18.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 28 Haziran-4 Temmuz Emekliler Haftasına
ilişkin açıklaması
19.-
Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, terörle mücadelede ön saflarda
bulunması gereken Birleşmiş Milletlerin terör örgütü SDGyle
aynı masada oturmasının kabul edilemez olduğuna
ilişkin açıklaması
20.-
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, Tarsus Çukurova
Havaalanının faaliyete geçmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
21.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, 15 Temmuz itibarıyla
vergi borcu olan yerel ve ulusal gazetelere resmî ilan verilmemesi
kararının zor koşullar altında hayatını
sürdürmeye çalışan Anadolu basınının can
damarını ortadan kaldırmak anlamına geldiğine, Hazine
ve Maliye Bakanlığı tebliğinin ertelenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Sağlık Bakanlığının
iş bulamayan ve hastane laboratuvarlarında çalışması
gereken tıbbi laboratuvar teknikerlerine istihdam sağlanması
konusunda çalışma yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
23.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin töreye uygun devlet
düzeni olduğuna ve eskimiş siyaset anlayışına sahip
muhterislerin bakış açılarının Türk milletinin kutlu
direnişi önünde saygıyla eğilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Aladağ yurt yangını
davasının sadece çocuklarını kaybeden ailelerin değil,
tarikatlara teslim edilen eğitim sistemine karşı laik ve kamusal
eğitimi savunanların davası olduğuna, Aydın ili Efeler
ilçesindeki tarikat yurdunda çıkan yangına ve bundan sonra bu tür
yangınların yaşanmaması için bir an önce önlem
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
25.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adana ili Sarıçam ilçesindeki
mülteci kampının sebep olduğu çevre kirliliği konusunda
önlem alınması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
yetkililerini göreve çağırdıklarına ilişkin
açıklaması
26.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 3 Temmuz Kemal Sunalı
vefatının 19uncu yıl dönümünde rahmetle andıklarına,
Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana gelen tren faciasında
yakınlarını kaybeden ailelerin adalet beklediğine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Çin Devlet
Başkanı Şi Cinpingle yaptığı görüşmede
Sincanda insanlar mutlu bir yaşam sürüyor. ifadesinin gaflet ve dalalet
içinde söylenmemişse cehalet olduğuna, Suriyeliler meselesinin
ülkemizin kanayan yarası olmaya devam ettiğine ve ülkelerine
dönmelerini kolaylaştıracak projelerin geliştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 3 Temmuz spor kulüplerine
karşı düzenlenen Şike kumpasının 8inci yıl
dönümü vesilesiyle FETÖ terör örgütüyle mücadelenin her alanda devam etmesi
gerektiğine, 15 Temmuz darbe girişimiyle FETÖnün eli kanlı bir
terör örgütü olduğunun anlaşıldığına ve devlet
mekanizmalarını felç etmek için kurulan Ergenekon kumpas davasında
mahkûm edilenlerin beraat etmesiyle adaletin geç de olsa tecelli ettiğine,
3 Temmuz Mısırın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı
Muhammed Mursinin devrildiği askerî darbenin 6ncı yıl
dönümüne, darbecilere hep birlikte karşı durmanın öneminin
altını çizdiklerine ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Tekirdağ ili Çorlu
ilçesinde meydana gelen tren kazasıyla ilgili davanın ilk
duruşmasında Biz adalet için buradayız. diyen ailelerin polis
tarafından salona alınmak istenmediğine ve mahkeme heyetinin
davadan çekildiğine, İfade Özgürlüğü Derneğinin Engelli Web
2018 raporuna göre Türkiye kadar internet içeriklerine müdahale eden bir
başka ülke olmadığına, Özgür Gazeteciler
İnisiyatifinin 2019 yılının ilk altı aylık
raporuna göre basın tarihinin en baskıcı ve sansürcü döneminin
yaşandığına, açıklanan haziran ayı enflasyon
oranına ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Hakkın rahmetine
kavuşan CHP eski Genel Sekreteri Şeref Bakşıka Allahtan
rahmet dilediğine, Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana gelen tren
kazasıyla ilgili davanın ilk duruşmasında mahkeme heyetinin
davadan çekilmesinin üzerinde düşünülmesi gerektiğine, 23 Haziran
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
sonucunun Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin
çalışmadığını gösterdiğine, Ergenekon kumpas
davasının çöktüğü şu günlerde Türkiyenin yeni bir kumpas
süreciyle karşı karşıya olduğuna, kin ve öfke dilinin
terk edilerek toplumun kutuplaştırılmasından vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
30.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Hakkın rahmetine kavuşan CHP eski Genel Sekreteri Şeref
Bakşıka Allahtan rahmet dilediğine, 3 Temmuz Kemal
Sunalın vefatının 19uncu yıl dönümüne, G20 Zirvesinde
önemli kazanımlar elde edildiğine, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk
devleti olduğuna, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunun rövanşının
alındığına yönelik değerlendirmelere, 3 Temmuz
Mısırın demokratik yollarla seçilmiş ilk
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin devrildiği askerî darbenin
6ncı yıl dönümüne, 15 Temmuzda demokrasinin gerçek
beşiğinin Türkiye olduğunu bütün dünyaya tekrar yüksek sesle
haykıracaklarına ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden geri
dönüşün söz konusu olmadığına ve bu sistemin bütün kurum ve
kurallarıyla yerleşip işlemesine katkıda bulunulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili AK PARTİ
içerisinde en ufak bir tartışmanın söz konusu
olmadığına ama sistemin daha iyi çalışması için
önerilere açık olduklarına ilişkin açıklaması
36.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Hakkın rahmetine
kavuşan Trabzon eski Senatörü Hasan Güvene Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Hakkın rahmetine kavuşan Trabzon eski Senatörü Hasan Güvene
Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve herkes için bağlayıcı olan yargı
kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
39.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Meclisin görevinin var olan sistemin
aksayan yönlerini gözden geçirerek tartışmak olduğuna,
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetilen bir devlet
hâline gelindiğine ilişkin açıklaması
40.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, 23 Haziran İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunda
Hükûmetin başlattığı zam sağanağını
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin devam ettirdiğine
ilişkin açıklaması
41.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, 3 Temmuz hemşehrisi
Kemal Sunalı vefatının 19uncu yıl dönümünde rahmetle
andığına, 16 Temmuz itibarıyla Malatya ilinde mobil vize
hizmetinin hayata geçirildiğine ilişkin açıklaması
42.-
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, gittikleri her
seçim bölgesinde Türk devletinin vatandaşlığından imtina
etmeyen, Türk Bayrağından rahatsız olmayan, dini, dili, mezhebi
ne olursa olsun her Türk vatandaşının oyuna talip
olduklarını ifade ettiklerine ve terör unsurlarının hiçbir
irtibatını meşru görmedikleri gibi desteğini de doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
43.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, tek çözümün demokratik çözüm olduğuna, ortak
vatanda, ortak bayrak ve ortak değerler altında özgür yurttaşlar
olarak Kürtlerin yaşamak istediğine ilişkin açıklaması
44.-
Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, 4 Eylül Sivas Kongresinin 100üncü
yıl dönümünün başta Sivas ili olmak üzere ülke genelinde
coşkuyla kutlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
45.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 91 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Trabzon ili Araklı
ilçesinde ve Ağrı ili Diyadin ilçesinde meydana gelen sel felaketinde
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine,
Karadeniz Bölgesinde dere kenarındaki yapılaşmalar konusunda
yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
47.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Başkanı Tahir Akyürekin Teklifle ilgili diğer sorulara
Bakanlığımız yazılı cevabını
iletecektir. ifadesinin sistem değişikliğinden haberdar
olmadığını gösterdiğine ilişkin
açıklaması
48.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, Samsun ili Terme ilçesinde
yaşanan sel felaketi nedeniyle Terme ilçesinin afet kapsamına
alınıp alınmayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
49.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa
Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.-
Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
bakanların partiden değil yasama görevinden istifa ettiğine
ilişkin açıklaması
52.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Mecliste grubu bulanan siyasi parti
mensuplarının Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
bütün kurum ve kurallarıyla yerleşip işlemesi için katkıda
bulunmaya odaklanmasında demokrasimiz bakımından fayda
olduğuna ilişkin açıklaması
53.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve yanlışta ısrar etmemek gerektiğine, daha
güçlü demokrasiyi getirecek güçlü bir sistemin kurulabileceğine
ilişkin açıklaması
54.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
55.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha iyi işlemesi
hususunda kanaatlerin ortaya konulmasında sakınca
olmadığına, yürütmeyi de yasamayı da doğrudan milletin
belirlediğine ilişkin açıklaması
56.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiyenin geri
gidişinin başladığına ilişkin
açıklaması
57.-
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Başkanı Tahir Akyürekin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve teknik konularda Bakanlığın bilgisine
başvurulduğuna ilişkin açıklaması
58.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, 31 Mart yerel seçimlerinden bu tarafa
belediyelerde işçi kıyımı yaşandığına
ilişkin açıklaması
59.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Isparta
Milletvekili Aylin Cesurun görüşülmekte olan 91 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.-
Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
61.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde verilen
önergeyle bitkisel üretim amacı ibaresinin tarımsal amaç
şeklinde değiştirilmesinin uygun bir düzenleme olduğuna
ilişkin açıklaması
62.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oralın görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet
Başkanının resmî davetlisi olarak Çine giden
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Uygurların
Çinde huzur ve refah içinde yaşamalarının yegâne temennimiz
olduğunu ifade ettiğine ilişkin açıklaması
63.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oralın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
64.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 2 Temmuz Sivas Madımak
katliamının 26ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
65.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Siirt ili Eruh ilçesi
kırsalında PKKya karşı yapılan operasyonda şehit
düşen hemşehrisi Jandarma Uzman Çavuş Yasin Barana Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
66.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesi üzerinde Genel
Kurulun takdirine sunulan önergenin Bakanlık bürokratları
tarafından kaleme alınan önerisiyle düzenlendiğine ilişkin
açıklaması
67.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
68.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifine genel olarak olumlu hususlar
içerdiğinden Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kabul oyu
vereceklerine ilişkin açıklaması
69.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, 91
sıra sayılı Kanun Teklifine katkıda bulunan gruplara ve
milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
70.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 91 sıra sayılı Kanun
Teklifine olumlu oy vereceklerine, gerek komisyonlarda gerekse Genel Kurulda
görüşülen kanun tekliflerine vatandaşların hayrına
olduğunu düşündükleri katkıları sunduklarına
ilişkin açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 27/6/2019 tarihinde İYİ PARTİ
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu tarafından, Tunceli Munzur Üniversitesi
Sosyoloji Bölüm Başkanı Doçent Doktor Ali Kemal Özcanın PKK
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalanla yaptığı
görüşmede hangi amaç, sıfat ve vasıfla bu görüşmeyi
gerçekleştirdiği sorusuna açıklık getirilmesi, Ali Kemal
Özcanın devletin uygun görmesi sonucu İmralıya giderek
görüştüğünü dile getirmesi üzerine devletin böyle bir görüşmeye
niçin ihtiyaç duyduğunun kamuoyuyla paylaşılması ve
teröristbaşıyla yapılan görüşmenin açık ve net bir
şekilde milletimizle paylaşılarak milletimizin vicdanında
hissettirdiği rahatsızlığın giderilmesi
maksadıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Temmuz 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 3/7/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulan ile Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Ağrı Diyadin Belediyesinde
yaşananların araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Temmuz 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, yargı
bağımsızlığını etkileyen durumların
incelenerek bağımsız ve tarafsız yargılamanın
sağlanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/753) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1984) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 91)
2.-
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak ve 48 Milletvekilinin Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1974) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 92)
VII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
milletvekillerinin demokrasimizin vazgeçilmezi olan Parlamentoda zamanı
iyi planlanmasını rica ettiğine ilişkin konuşması
VIII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 91) Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
oyalaması
IX.-YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrulun, Selahattin Demirtaşa gönderilen bazı
mektupların kendisine iletilmediği iddiasına ilişkin sorusu
ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/11717)
2.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Çelebinin, Hakkâri ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/11718)
3.-
Siirt Milletvekili Sıdık
Taşın, Siirtin çevresine ulaşımı sağlayan
yolların yapımının ne kadar sürede bitirileceğine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/11721)
4.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Adana-Mersin arasındaki demiryolu hat kesiminde bulunan hemzemin
geçitlerin sayısına ve güvenliğine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/11722)
5.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun,
15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçiş yapan hafif ticari araçlara
kesilen trafik cezalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/11723)
6.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Türk Hava Yolları tarafından işten
çıkarılan bir çalışana ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/11816)
7.-
İstanbul Milletvekili Zeynel
Emrenin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde 2. sınıf araçlara
kesilen trafik cezalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12136)
8.-
Ankara Milletvekili Murat Emirin, Ankara
metrosu için ihaleyi alan ortaklık tarafından temin edilen vagonlarla
ilgili bazı iddialara ve Bakanlığın denetimine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/12137)
9.-
Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Zonguldak-Ereğli karayolunda meydana gelen
heyelan neticesinde yola düşen kayaların
kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12138)
10.-
İstanbul Milletvekili Dilşat
Canbaz Kayanın, THY bünyesindeki sendikalı çalışan
sayısına ve bu sebeple işten çıkarılıp dava
sonucu işine iade edilenlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12139)
11.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, Batman-Diyarbakır arası tren seferlerinin
arttırılması talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12140)
12.-
İzmir Milletvekili Murat Bakanın, ülkemizdeki genel
havacılık hava araçlarının yakıt eksikliği
sorunlarının çözümüne ve bu araçların kullanımına
uygun meydanların artırılmasına,
Genel
havacılık hava araçlarına vergi indirimi sağlanması ve
yabancı tescilli uçaklara uygulanan yer hizmet bedellerinin
düşürülmesi önerisine,
Ülkemizde
genel havacılık sektörünün geliştirilmesi ve SHGM ve DHMİ
bünyesinde Genel Havacılık Dairesi açılması önerisine,
İlişkin
soruları ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/12246), (7/12247), (7/12248)
13.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
UKOME kararıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçişi
yasaklanan araçlara kesilen cezalara yönelik şikayetlere ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/12249)
14.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Bakanlığa bağlı kadrolu çalışan ve taşeron
olarak çalışan sayılarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12253)
15.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, birinci sınıf araçlara 15 Temmuz Şehitler
Köprüsünden geçiş izni verilmesi ve geriye dönük cezaların
affedilmesine yönelik çalışma yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12255)
16.-
İstanbul Milletvekili Ümit
Beyazın, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden geçen araçlara kesilen
cezalara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/12256)
17.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Çukurova Bölgesel Havalimanının yapımının hangi
aşamada olduğuna ve ne zaman hizmete açılacağına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/12390)
18.-
Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Zafer Havalimanından 2018 yılında uçuş
gerçekleştiren yolcu sayılarına ve yolcu garantisinin
karşılanıp karşılanmadığına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit
Turhanın cevabı (7/12591)
19.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlığın taraf olduğu adli ve idari
davalar ile icra işlemlerinin sayısına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/12594)
20.-
Kütahya Milletvekili Ahmet
Erbaşın, yüklenici firmaya yolcu garantisi verilen Zafer
Havalimanına yeni seferler konulması önerisine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/12651)
3 Temmuz 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bursada
tarım sektörü ve tarım üreticilerinin ekonomik krizden etkilenmeleri
hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlunun, Türk tarımında yaşanan sorunlara ve
Bursa ilinin tarım sektöründeki yerine ilişkin gündem
dışı konuşması
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygın mensupları;
hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum.
Tarım sektörü Türk ekonomisinin ve günlük
hayatımızın çok önemli bir parçası. Son yirmi yıla
baktığımızda, Türk tarımının ve Türk
çiftçisinin ekonomiden aldığı payın giderek
küçüldüğünü ve azaldığını görüyoruz. Mesela 1999da
tarımsal katma değer bakımından dünyada 5inci olan Türkiye
bugün 10uncu sıraya düşmüş; arazi verimliliği
bakımından 17nci sırada olan Türkiyenin 23üncü sıraya
düştüğünü görüyoruz. Bütün bu düşüşlerin hem kuru
tarımda hem sulu tarımda hem meyvede hem hububatta
yaşandığını görüyoruz. Ayrıca, fert
başına millî gelir paylaşımında da tarım
sektörünün daha alt gelir gruplarında yer aldığını
görüyoruz. Türkiyede tarım sektöründeki fert başına millî gelir
ortalama millî gelirin üçte 1ine tekabül ediyor. Yani 8.500 dolar ortalama
millî gelir söz konusu ise fert başına aşağı
yukarı 2.500 dolar, 3 bin dolar millî gelire sahip bir tarım
kesiminden bahsediyoruz. Bu, diğer ülkelerde ortalama millî gelirin
altında da olsa yaklaşık yarısından daha
aşağıya düşmemektedir. Mesela, bir aylık öğrenci
maliyeti için bir tarım kesimi çalışanının 2009
yılında 92 litre süt satması gerekirken 2017 yılında
çocuğunun bir aylık eğitimi için satması gereken süt
miktarı 155 litre. Böyle bir gerileme var. Türkiye'de de tarım
sektörünün önemli merkezlerinden biri, hepimizin bildiği gibi,
Bursadır. Bursada yaklaşık 344 bin hektar tarım
alanı var ve bunun 92 bin hektarlık kısmında meyve, 41 bin
hektarlık kısmında da sebze ekimi var.
Bursa otomotiviyle, tekstiliyle Türkiye için önemli
olduğu kadar, belki stratejik olarak ondan daha fazla, tarımıyla
da önemlidir. Tarım üretimi, meyve üretimi 2018 gerçekleşmiş
rakamlarıyla toplam olarak 770 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Bursa 770 bin ton meyveyi Türk ekonomisinin emrine amade etmiştir.
Hayvan varlığı olarak da 1906
salnamelerine göre 7 milyon baş hayvan bulunan Bursada bugün bu rakam
bunun çok altına düşmüş ve ne yazık ki buna bağlı
olarak et ve süt üretimi de düşmüştür.
Bursa'nın temel sembollerinden ve Türkiye'nin
sembollerinden biri de Bursa şeftalisidir. Özellikle ziraat odaları
bilhassa Bursada bu konunun gündeme gelmesi için ciddi olarak
çalışmalar yapmakta ve bütün kesimleri uyarmaktadırlar. Bursada
ve bütün Türkiyede tarım kesimi maliyetler nedeniyle çok mağdur
durumdadır. 1 kilogram şeftalinin maliyeti 1,75 lira, depolama ve
paketleme maliyeti ilaveten 1,60 lira olmasına rağmen, suluk
şeftalinin alım fiyatı 40 kuruş civarındadır. Bu
nedenle bu maliyetlerle tarım sektöründe geçtiğimiz dönem
görüldüğü gibi -patates, soğanda görülen- yönetememe ve problemler
Türkiyede meyvede de görülmeye başlanacaktır. Bursada şeftali
üretimi, meyve üretimi bu bakımdan bir mağduriyet yaşamaktadır
ve şeftali üreticileri ağaçlarını kesmektedirler.
Yaklaşık 10 milyon adet şeftali ağacı bulunan Bursada
alanlar yüzde 7 daralmakta, ağaç sayısı da yaklaşık 1
milyon azalmış bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Bu
anlamda üreticilerimizin, tarım kredi kooperatiflerinden satın
alım yapılması konusunda talepleri vardır. Fiyat
tekelleşmesinin önüne geçilmesi konusunda yani satın alıcıların
tekelleşmesi konusunda tedbir alınması gerektiği
şeklinde talepleri vardır. Maliyet Türk tarımının
önemli bir sorunudur özellikle meyvecilikte ve şeftali üreticileri bu
konuda önemli taleplerini dile getirmektedirler. Maliyet içerisinde tabii ki
finansman maliyeti de yer almaktadır ve üretim için finansal
sıkıntıları konusunda bir düzenleme
yapılmasını talep etmektedirler.
İnşallah, Türk tarımının
daha iyi günlerde olacağı temennisiyle hepinize saygılar
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
muhtarlık hizmet binalarının elektrik aboneliği
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mahmut Tanala aittir.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa ilinde muhtarlık hizmet binalarının elektrik
aboneliği sorununa ilişkin gündem dışı
konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla hürmetle
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; muhtarlık hizmetleri binalarının
elektriklerinin abonelik sorununu dile getirmek üzere gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Memleketim olan
Şanlıurfa ilinde Büyükşehir Belediye Başkanlığını
AK PARTİ kazanmış durumda. Ancak Şanlıurfa ili
Büyükşehir Belediyesiyle ilgili yani Büyükşehir Belediyesi eliyle
Şanlıurfadaki muhtarlar mağdur edilmektedir.
Şanlıurfadaki muhtarlık binalarının bir
kısmını belediye yapmıştır; bu hizmetlerinden
dolayı da ben teşekkür ediyorum. Ancak Büyükşehir Belediyesi
muhtarlara -bazı muhtarlarına, tamamına değil-
yaptıkları bu binaların elektrik ve su aboneliğini belediye
yapmadığı için ve bu binalarda su ve elektrik
sıkıntısı nedeniyle muhtarlar, vatandaşımıza
kamu hizmeti verememektedir. 91 merkez mahallenin muhtarlığında
elektrik ve su aboneliği yapılmadığı için elektrik
idaresi şunu söylüyor: Ya bu aboneliği üstünüze alın veyahut da
elektriklerinizi keseceğiz.
Değerli arkadaşlar, burada bulunan
arkadaşlarımızdan aşağı yukarı herkesin
kendi adına, eşi veya çocukları adına bir su aboneliği
ve elektrik aboneliği vardır. Abonelik yapmanız için sizin ya
tapunuzu götürmeniz lazım veyahut da kira sözleşmesini götürmeniz
lazım. Bu muhtarlık binalarının da tapusu belediyeye ait
olduğu için, belediyeler yaptığı için, burada elektrik
idareleri ve su idaresi aboneliği yapmadığı gibi
vatandaş, muhtar orada mağdur durumda ve hizmeti vatandaşa
verememekte. Bu anlamda, muhtarlar bize dert yanmakta, abone olanların da
gelen elektrik faturaları 400 ile 900 TL arası olduğu için,
muhtarlar bu parayı da ödeyemedikleri için bazı
muhtarlarımızın elektrikleri de kesilmiş durumda
Şanlıurfada.
Değerli arkadaşlar, muhtarlar kamu
görevlisidir yani devlet memurudur ve kamu görevlisi olmaları nedeniyle
hem adli hem idari anlamda çok görevleri vardır. Peki, kamu görevlileri
bulundukları yerlerle ilgili olarak, orada kendisi elektrik
parasını ödüyor mu? Mesela bizler de kamu görevlisiyiz; muhtarlar
seçimle geldi, biz de seçimle geldik. Biz, oturduğumuz
makamlarımızın, bürolarımızın kirasını
ödüyor muyuz? Yok. Elektrik parasını ödüyor muyuz? Yok. Su
parasını ödüyor muyuz? Yok. Kullandığımız cep
telefonlarının faturaları için 2 maaşımız kadar
bir ödenek, devlet tarafından ayrılıyor mu? Ayrılıyor.
Peki, aynı imkânı, aynı fırsatı muhtarlara niçin
ayırmıyoruz? Muhtarlar kamu görevlisi mi? Kamu görevlisi. Seçimle
geliyor mu? Seçimle geliyor. Kullandıkları makamları, o
büroları kendi işleri için mi kullanıyor? Yok, kamu hizmeti için
kullanıyor. Kamu hizmetinde kullanıldığı için o
binaların elektrik ve su paralarının da devlet tarafından
ödenmesi lazım. Hatta bazı muhtarlarımızın
elektrikleri kesildiği için, muhtarlık binalarında o elektrik
hizmetini ancak jeneratörle alabiliyorlar ve bazılarının da bu
elektrik ve su parası yüzünden maaşlarına haciz gelmiş
durumda.
Yani burada, Şanlıurfa Büyükşehir
Belediyesi, 91 merkez muhtarlığını mağdur ediyor.
Şanlıurfa milletvekillerini aramışlar; bilmiyorum burada
var mı yok mu AK PARTİden arkadaşlarımız, keşke
söz alsa, gelip burada konuşsalar. Milletvekillerini arıyor, valiyi
arıyor, kaymakamı arıyor, belediye başkanını
arıyor, belediye meclis üyesini arıyor ama 91 mahalle
muhtarımız orada mağdur.
Gerçi AK PARTİ Şanlıurfada sadece
muhtarları mağdur etmiyor, turizmde tanıtım yok. Mesela
tarihî yerlerle ilgili, tarihî yerlerin tabelası yok, turistik yerlere
gidildiği zaman orada soğuk su içilecek veyahut da beş dakika
dinlenilecek bir mekânları yok. Mesela engelli kardeşlerimizin ibadet
yapmak için camilere girebilecekleri o rampaları yok. Şehrin bir ucundan
girin, diğer ucunda engelli kardeşlerimizin tuvalet
ihtiyaçlarını sağlayabilecek mekânları yok; sadece
Balıklıgölde var, onun dışında hiçbir tarafta yok.
Otopark sorunu var, tapu sorunu var, hastanelerde büyük bir
yığın var. Çocuk hastanesi, kadın doğum hastanesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ederim
değerli Başkanım.
Mesela uçak biletleri, Türkiyede en pahalı
uçak biletleri Şanlıurfada. Neden? Hatta çoğu sefer direkt
değil, aktarmalı. Çok öğrenci var Kıbrısta,
Kıbrısa direkt uçuş yok. Bu anlamda benim sayın
Urfalı hemşehrilerimden ricam şu: Şikâyetleri Cumhuriyet
Halk Partisine yapıyorsunuz, oyları AK PARTİye veriyorsunuz, ne
olur yapmayın bunu, yapmayın. Yine sözcülüğünüzü burada
Cumhuriyet Halk Partisi yapıyor, sorunlarınızı yine biz
dile getiriyoruz. Yani Şanlıurfalı kardeşlerim, bir sefer
yanıldınız, iki sefer
Hastanede sorun var. Mesela eğitim;
okullarda öğretmen yok. Uzman doktor yetersizliği var. Şu anda
hastanelerin önüne gidin, hastanelerin önünde bekleme yerlerinde dünya kadar
insanımız orada bekliyor çünkü kapasite yetersiz.
Bu anlamda hepinize teşekkür ediyorum. Selam ve
saygılarımı herkese yolladığım gibi buradan
tekrar Şanlıurfalı kardeşlerime de yolluyorum ancak
şikâyetleri bize yaparken ne olur oyları da bize verin.
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Osmaniyede ekonomik yatırımlar ve gelişmeler hakkında söz
isteyen Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğluna aittir.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Osmaniye iline yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Osmaniye
ilinin genel ekonomik durumu ve ilimize yapılan yatırımlar
hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Ekranları başında bizleri izleyen aziz
vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisimizin siz değerli
üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Binlerce yıllık tarihi, geleneksel halk
kültürü, muhteşem doğal güzellikleriyle kaleler şehri Osmaniye
ilimize Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde 2002 yılından bu yana eğitimden sağlığa,
altyapıdan ulaştırmaya, tarım ve hayvancılıktan
çevre, orman ve KÖYDES projelerine, enerjiden sanayiye, kültürden spora
yaklaşık 10,8 milyar TL tutarında kamu yatırımı
yapılmıştır. Osmaniyemizin yatırımda öncelikli
bölge statüsü kazanmasıyla birlikte yapılan yatırımlar
Osmaniye ekonomisine önemli ivme kazandırmıştır. Osmaniye
son on yedi yılda ekonomisini yüzde 350nin üzerinde büyütmeyi
başarmıştır. İlimiz, 2002 yılında 81 il
içerisinde 55inci büyük ekonomiyken bugün 41inci büyük ekonomi durumuna
gelmiştir. İlimizdeki bu ekonomik sıçramanın en önemli
nedeni, Osmaniye ve Kadirli organize sanayi bölgesi yatırımları,
özellikle de demir çelik sektöründeki yatırımlardır.
Bu vesileyle, ekonomik büyüme hızı
sıralamasında Osmaniyemizin ilk sıralarda olmasını
sağlayan, bu kadim topraklarda yaşayan insanlarımıza
güvenen tüm sanayicilerimize şahsım ve Osmaniyeli
hemşehrilerimiz adına bir kez daha şükranlarımı
sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarları döneminde Osmaniyenin bölgesel
gelişmişlik düzeyi farkını azaltmak; üretimi,
istihdamı, ihracatı ve teknoloji ağırlıklı
yatırımları artırmak için, Osmaniyeye verilen
yatırım teşviklerini 307 kat artırdık. 2002
yılında yaklaşık 2 milyon TL olan yatırım teşviklerinin
tutarı 2018 yılında 614 milyona yükseldi. 2003
yılından bu yana sabit yatırım tutarı 5,3 milyar TL
olan 396 adet yatırım teşvik belgesi verilmiştir. Bu
teşviklerin yatırıma dönüşmesiyle birlikte 11 bin
hemşehrimize ilave istihdam sağlanmıştır. İlimize
verilen teşviklerin yatırıma dönüşmesiyle birlikte,
ilimizin ihracat potansiyeli önemli ölçüde artmıştır. Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Osmaniye, son on yedi
yılda ortalama ihracatı en hızlı artan iller
sıralamasında yüzde 63le 2nci sırada yer almaktadır.
2018 yılının Ağustos ve Eylül
aylarında, bir önceki yılın aynı aylarına göre
ihracatını en fazla artıran il olmayı başaran
Osmaniye, başarılı ihracat performansını 2019
yılında da devam ettirmektedir. Bugün Osmaniyemiz, başta çelik
ve tekstil ihracatı olmak üzere 70i aşkın ülkeye irili
ufaklı ihracat gerçekleştirmektedir.
Elbette ki çalışmalarımız bu
saydıklarımızla sınırlı kalmayacaktır. Biz,
ülkemizin bekası için en çok şehit veren illerden olan Osmaniye
olarak, vatan savunmasında gösterdiğimiz bu azmi ülkemizin ihracat
seferberliğinde, sanayileşmeye ve yüksek teknolojiye geçişte,
kısaca ülkemiz üzerinde uygulanmaya çalışılan topyekûn
ekonomik savaşta da göstermeye, üzerimize düşen görevi yapmaya gayret
edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; genellikle tarım ve hayvancılıkla akla gelen
seçim bölgem Osmaniyenin iktidara geldiğimiz son on yedi yılda
eğitimde, sağlıkta, sanayide, ulaşımda, enerjide ileri
bir il olması için durmaksızın çalışıyoruz.
Sağlık alanında 600 yataklı, 800 yatak kapasiteli devlet
hastanemizin yapım ihalesi yapılmış, süreç devam etmektedir.
Kadirli 100 yatak, 150 yatak kapasiteli; Düziçi 100, Bahçe 50; Toprakkale,
Sumbas, Hasanbeyli entegre ilçe hastanelerimizin proje
çalışmaları devam etmekte olup en kısa zamanda
hemşehrilerimizin hizmetine sunulması için çalışmalarımız
devam etmektedir.
Enerji alanında da büyük yatırımlara
imza atmış durumdayız. Temelden yüksekliği 89 metre olan 93
milyon metreküp su biriktirme hacmine sahip Kadirli Savrun
Barajımızın inşaat çalışmaları
başlamış ve temelden yüksekliği 117 metre olan 34 milyon
metreküp su biriktirme hacmine sahip Düziçi Çatak Barajımızın
proje çalışmaları devam etmektedir. İnşallah, en
kısa zamanda her iki barajımızın tamamlanmasıyla elde
edilecek enerji üretimi ve tarım alanlarının su
ihtiyacının karşılanmasıyla ülke ekonomisine büyük katkı
sağlayacaktır.
Hemşerilerimizin daha hızlı ve
güvenli bir şekilde gidecekleri yerlere ulaşması için OsmaniyeNurdağı
yolu, OsmaniyeKadirli yolu, AndırınGöksun yolu,
ÇukurköprüCeyhanKadirli yolu, kuzey çevre yolu,
DüziçiYarbaşıKanlıgeçit duble yolu, Toprakkale otoban
bağlantı yolu, KadirliSumbas yol çalışmaları da devam
etmektedir.
MersinAdanaİncirlikOsmaniyeGaziantep
hızlı tren hattı yapımı planlanmış olup
projemizin tamamlanmasıyla birlikte AdanaOsmaniye arası seyir süresi
otuz beş dakikaya, MersinOsmaniye arası ulaşım süresi
altmış dakikaya inmiş olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Ayrıca,
AdanaİmamoğluKozanSumbasKadirliOsmaniye Demir Yolu Projesi ve
maliyet çalışmaları tamamlanmış olup 2020
Yılı Yatırım Programına alınmasıyla ilgili
çalışmalarımız devam etmektedir.
20022018 yılları arasında il özel
idare ve KÖYDES bütçesinden ulaşım ve içme suyu
çalışmaları kapsamında 160 köyümüze 3.636 projenin
tamamlanmasıyla 228 içme suyu ve sulama tesisi yapımı, 206 içme
suyu geliştirme çalışmaları tamamlanmış olup
2.272 kilometre asfalt yol; 1,5 milyon metrekare parke yol, 5.018 kilometre
stabilize yol, 506 bin metrekare beton yol yapılmış ve
vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur.
AK PARTİ olarak yatırımlarda 1inci
sıraya eğitimi koyduk. 2002-2018 yılları arası
ilimizde toplam 2.378 derslik yapılmıştır. 390
dersliğin inşaatı, 219 dersliğin de proje çalışmaları
devam etmektedir. Eğitime vermiş olduğumuz önem,
yaptığımız ve yapacağımız proje ve
yatırımlar herkes tarafından görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) -
Sayın Başkanım, affınıza
sığınıyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on yedi yıllık iktidar dönemimizde hem bölgemiz hem
de ülkemiz için çok önemli ve büyük, hatta bazıları tarafından
imkânsız sayılabilecek birçok projeyi hayata geçirdik ve geçirmeye
devam ediyoruz. Önümüzde dört yıllık seçimsiz geçireceğimiz bir
zaman dilimi var. Her şeyi bir kenara bırakıp Bu ülke için daha
fazla ne yapabiliriz? diye düşünüp 2023, 2053 ve 2071 vizyonuna
ulaşmak için hiç durmadan, usanmadan çalışmaya devam
edeceğiz.
Sözlerime son verirken başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, bakanlarımıza, genel müdürlerimize, tüm
bürokratlarımıza, bölgemize ve ülkemize yapılan tüm
yatırımlarda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren yirmi milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Buyurun Sayın Taytak
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet
Taytakın, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı
Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gambanın PKKlı terörist
Ferhat Abdi Şahinle Birleşmiş Milletlerin Cenevre ofisinde
anlaşma imzalamasının kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı
Çatışma Özel Temsilcisi Virginia Gambanın terör örgütü
PKK/PYD-YPG güdümündeki sözde Suriye Demokratik Güçlerine komutanlık eden
PKKlı terörist Ferhat Abdi Şahinle Birleşmiş Miletlerin
Cenevre ofisinde üyelerin bilgisi dışında bir eylem planı
imzalaması hiçbir şekilde kabul edilemez. Birleşmiş
Milletlerin kuruluş amacına hiçbir şekilde uymayan bu kirli ve
gizli anlaşmanın bizim nezdimizde hiçbir değeri yoktur. Son
derece vahim bu gelişme karşısında Dışişleri
Bakanlığımızın gereğini yapacağına
inancımız tamdır. Birleşmiş Milletlerin sorun
çözdüğünü düşünerek polislerimizi, Mehmetçiklerimizi, masum
insanlarımızı, çocuklarımızı katleden eli
kanlı teröristleri muhatap alması kabul edilemez. Bu sözde
anlaşma, Birleşmiş Milletlerin terörizmle ilgili aldığı
kararların bizzat kendisi tarafından açık bir ihlalidir. Bu
ihaneti şiddetle kınıyor, devletimizin yanında
olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
2.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
gençlerimizi geleceğe hazırlayan eğitimcilere ve onları her
açıdan en güzel şekilde yetiştirmenin mücadelesini veren AK
PARTİ hükûmetlerine teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Gençlik geleceğimizdir, istikbalimizin
teminatıdır; daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiyenin garantisidir.
Gençliğini ihmal edenlerin geleceği de tehlikededir. Bilinmelidir ki
gençliğine değer vermeyen, gençlerine ihtimam göstermeyen bir
devletin ayakta kalması mümkün değildir. Bu anlayışla AK
PARTİ hükûmetleri olarak son on yedi yıldır gençlerimize sahip
çıkmanın, onları her açıdan en güzel şekilde
yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Seçim bölgem Mersinde, bu anlamda,
sportif altyapılarıyla bu sezon da 3.500 müsabakada 350 bin gencimizi
sporla buluşturarak enerjilerini doğru yönlendiriyoruz. Sportif başarılarıyla
göğsümüzü kabartan millî sporcularımız başta olmak üzere
tüm sporcularımızı kutluyor, gençlerimizi geleceğe
hazırlayan eğitimcilerimize ve bu imkânları şehrimize
sağlayan hükûmetlerimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kandıra ilçesinin Kocaeli ilinin deniz ve doğa turizminde parlayan
yıldızı olduğuna ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Marmara Denizine ve Karadenize sınır
olan Kocaeli ilimizin 12 ilçesinden 9u Marmara Körfezine, Kandıra
ilçemiz ise Karadenize sınır olup özellikle Kandıra ilçemiz
Kocaeli ilimizin deniz ve doğa turizminde parlayan
yıldızıdır. İl merkezine uzaklığı 45 kilometre
olup tertemiz bir denize, yeşil bir doğaya, huzurlu bir atmosfere
sahip olan Kandıra ilçemiz, cumartesi günü 5inci mavi bayraklı Miço
Koyu Kadınlar Plajının açılışıyla 5i mavi
bayraklı olmak üzere toplam 18 plajla halka hizmet vermektedir. Kocaeli
fatihi Akçakoca Beyin mezarının bulunduğu panoramik bir
dağ, doğa ve deniz manzarası sunan Babadağıyla,
doğa harikası pembe kayalarıyla, Kartal Kayalarıyla,
tarihî Kefken Adasıyla, Uzunkum Tabiat Parkıyla tatilcilerin
gözdesi olan ilçemize tatil yapmak isteyen tüm
vatandaşlarımızı bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, haziran ayı dış ticaret
rakamlarının açıklandığına ve ülke ekonomisinin
geçen yılın aynı dönemine göre dış finansman ihtiyacının
azalması nedeniyle Hükûmete, ihracatçılara ve üreticilere
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Haziran ayı dış ticaret
rakamları açıklandı. İlk altı aylık ihracat yüzde
2,18 artışla 88,2 milyar dolar oldu. Haziran ayındaki dokuz
günlük Ramazan Bayramı tatiline rağmen ihracat 11 milyar 597 milyon
dolar, ithalat 15 milyar 86 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Söz
konusu dönemde dış ticaret açığı yüzde 42,50
düşüşle 3 milyar 177 milyon dolar olarak gerçekleşti.
İhracatın ithalatı karşılama oranı da Haziran
2018de yüzde 70,1 iken bu yılın aynı ayında yüzde 77,7ye
çıktı. Yılın ilk altı ayında dış
ticaret açığımızdaki daralma 27 milyar 974 milyon dolar
seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer bir ifadeyle, ülke
ekonomimizin geçen yılın aynı dönemine göre dış
finansman ihtiyacı 27 milyar 974 milyon dolar azalmıştır.
Bu başarının elde edilmesinde
emeği geçen başta Hükûmetimize, ihracatçılarımıza ve
en önemlisi üreticilerimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
5.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
devlet hastanesi sağlık ocağına dönüştürülen, askerlik
şubesi kapatılan, cezaevi Bünyan ilçesine bağlanan Sarız
ilçesini iktidar partisinin neden cezalandırdığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2002de AK PARTİ iktidara gelirken
Kalkınmayı kırsaldan başlatacağız.
demişti, Sarızdan başlatacağız. demişti.
Yalanla dolanla Sarızlıdan oy aldı. Ne oldu Sarızın
hâli? Sarız unutuldu, Sarız yok olmak üzere. Yazık değil mi
Sarıza?
AK PARTİ iktidara gelene kadar devlet hastanesi
vardı, sağlık ocağına dönüştürüldü. Bir tane
uzman hekimimiz yok. Askerlik şubesi kapatıldı. Şimdi de
cezaevini kapatıp Bünyana bağlıyorsunuz. Ayıp değil
mi? Oldu olacak, bütün devlet kurumlarının kapısına kilit
vurun, olsun bitsin.
Ben buradan iktidar partisine sesleniyorum:
Sarız size oy vermekten başka ne yaptı da neyin
intikamını alıyorsunuz? Neden suyu sert, insanı mert
Sarızımızı cezalandırıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
6.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, 1 Temmuz itibarıyla kapatılan Gediz Cezaevindeki
mahkûmların Kütahya Cezaevine taşınmasıyla yaşanan
mağduriyete ve KHKyle uzaklaştırılan mağdurların
özel sektörde çalışması yolunun açılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gediz Cezaevi 1 Temmuz itibarıyla
kapatıldı. Mahkûmlar Kütahya Cezaevine taşındı. 900
kapasiteli cezaevinde 1 yatakta 3 kişi yatıyor, bazen yerlerde
yatıyorlar. Adi mahkûmların bulunduğu çoğu cezaevinde
insanlara farklı şekilde işkence yapılıyor,
gayriinsani şartlarda cezaevinde kalıyorlar.
Ayrıca, OHAL komisyonlarında daha sonuca
bağlanmamış binlerce mağdur var. Doktorların özelde
çalışması gibi, KHKyle görevden uzaklaştırılan,
hiçbir yargı kararı bulunmayan öğretmen, avukat, mühendis, mimar
gibi mağdurların da özelde çalışması yolunun
açılması gerekiyor. Vebali de bize kalıyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
7.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Çanakkalenin Atikhisar içme suyu havzasında yaşanan ağaç
katliamına Çevre ve Şehircilik Bakanının ne zaman dur
diyeceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Çanakkalenin tek içme
suyu havzasında yaşanan ağaç katliamına buradan bir kez
daha dikkat çekmek istiyorum. AKP, Çanakkaleyi fosil yakıtlı enerji
ve vahşi madencilik faaliyetleri açısından cazibe merkezine
çevirdi. Atikhisar içme suyu havzasından elinizi çekin. Çanakkalenin
üstü, altından değerlidir. Anayasamız Herkes, sağlıklı
ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. der.
Danıştay Kanada firmasının talebini reddetmiş ve ÇED
raporu için yeni bir bilirkişi incelemesi gerektiğini karara
bağlamıştı ancak mülki idare anayasal çerçeveyi ve
yargı kararlarını göz ardı ederek verdiği ruhsatla
Çanakkalenin ve binlerce yıllık tarihî mirasıyla Kaz
Dağlarının yok edilmesine çanak tuttu, ağaç katliamı
yapıldı. Şimdi de Enerji Bakanlığından
aldıkları işletme izniyle Balaban Tepesini çöle çevirmeye devam
ediyorlar. Sayın Çevre Bakanı, buna ne zaman dur diyeceksiniz?
BAŞKAN Sayın Karahocagil
8.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, dünyada deniz ticaretinin öneminin her geçen gün
arttığına ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Dünyada
artan ticaret hacmiyle birlikte deniz ticaretinin de önemi her geçen gün
artıyor. Bugün deniz yolu taşımacılığı dünya
ticaretinin yaklaşık yüzde 86sını oluşturuyor.
Sektörün yıllık faaliyeti 2,5 milyar dolar aşmış
durumdadır. 2003 yılından önce deniz ticaret filomuz 8 milyon
dwt iken bugün 20 milyon dwta çıkmış durumdadır ve bu
artış 2023 hedeflerimiz doğrultusunda devam edecektir.
Türkiye'nin 2018 yılında 391 milyar dolar olarak gerçekleşen
dış ticaret hacminin 2023 yılında, 500 milyar dolar ihracat
hedefimiz gerçekleştiği takdirde, 1,1 trilyon dolara
ulaşması öngörülmektedir. 2002 yılında 37 olan tersane
sayımız, bugün itibarıyla 73e, bunların üretim
kapasiteleri de 4,5 milyon dwta ulaşmıştır. Tersanelerimizde
inşa edilen gemilerimizin çoğu, başta Avrupa Birliği ülkeleri
olmak üzere, birçok ülkeye ihraç edilmektedir. AK PARTİ olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaman
9.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın,
5 Temmuz Başbağlar katliamının 26ncı yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkanım, Gazi Meclisimizin kıymetli üyeleri; yirmi altı
yıl önce 5 Temmuz 1993te seçim bölgem Erzincanın Kemaliye ilçesine
bağlı Başbağlar köyüne teröristlerce gerçekleştirilen
menfur saldırıyı telin etmek ve bu saldırıda
katledilen vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet,
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
dilemek üzere söz almış bulunmaktayım.
1993 yılı Temmuz ayı,
birliğimizin, dirliğimizin ve kardeşliğimizin hedef
alındığı, canımızı yakan iki elim olaya
sahne olmuştur. 2 Temmuzda yaşanan Madımak faciasının
ardından üç gün geçmişken bu kez de Başbağlar köyünde
neredeyse bütün evler, araçlar, köy okulu, köy camisi ve halkevi ateşe
verilmiş, 5i kadın olmak üzere toplam 33 vatandaşımız
bölücü terör örgütü PKK tarafından hunharca şehit edilmiştir. Bu
acı olayda hayatını kaybeden
vatandaşlarımızı rahmetle anıyor,
acısını taze tutan hemşehrilerimizin yanında
olduğumuzu, onlarla aynı hissiyatı
paylaştığımızı bir kez daha tebliğ ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Ödünç
10.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, AK
PARTİ iktidarları döneminde kamu çalışanları ile
emeklilerin mali ve sosyal haklarında önemli iyileştirmeler
yapıldığına ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz 2002
yılından bu yana kamu çalışanlarının ve
emeklilerin mali ve sosyal haklarında önemli ölçüde iyileştirmeler
yapılmıştır. Ülkemizde emekli ve memur zamları belli
olmuştur. Buna bağlı olarak, SGK ve BAĞ-KUR emeklilerinin
aylıklarına yüzde 5 oranında zam yapılacaktır, memur
ve memur emeklileri ise aylıklarını temmuz ayından itibaren
yüzde 6 oranında zamlı alacaktır. Devlet memurları,
sözleşmeliler, geçici personel ve memur emeklileri zamlı
maaşlarını ve enflasyon farkını 15 Temmuz tarihi
itibarıyla alacaklardır.
Emekli ve memurlarımıza yeni zamların
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gündoğdu
11.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, AKP hükûmetlerinin tarımı, çiftçiyi, üreticiyi
perişan ettiğine, zamlar altında üretmeye çalışan
köylünün neden cezalandırıldığını ve tarım
desteklemelerinin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tarım Bakanından öğrenmek istiyorum:
Artık, seçimler bitti, geçim derdi başladı. On yedi
yıllık AKP hükûmetleri tarımı da çiftçiyi de üreticiyi de
perişan etti. Yedi sülalesiyle saltanat sürenler, 70-80
yaşlarındaki emeklimizi sokaklarda patates, soğan
kuyruklarına reva gördüler. Buna da varlık kuyruğu diyerek
milletle dalga geçtiler. Seçimlerin ardından elektriğe, mazota,
benzine, çaya, şekere yapılan fahiş zamlar milletimizin
sırtına âdeta bir hançer gibi saplandı. Zamlar altında
üretmeye çalışan milletin efendisi köylümüzü neden
cezalandırıyorsunuz? Tane mısırda destekleme primlerinin
tamamı, buğdayda ikinci etap desteklemeleri neden hâlâ ödenmedi? Ayçiçeğinde
kalan yüzde 30 prim neden ödenmiyor? Desteklemelerin tamamı ne zaman
ödenecektir? Çiftçimiz maalesef hâlâ bekliyor.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
12.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Urfa ili Halfeti ilçesi ile Ankara Emniyet
Müdürlüğünde yaşanan işkence iddiaları
karşısında İnsan Hakları Komisyonunun harekete
geçmemesini kınadığına ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu insan hakları ihlallerine göz yumma komisyonu hâline geldi.
Kendilerine ihlaller hakkında defalarca sorduğumuz sorulara
lakayıt cevaplar vererek konuları sümen altı eden bir komisyon
başkanlığı hâline geldi Başkanlık.
Soru önergeleriyle sorduğum Halfeti ve Ankara
Emniyetindeki işkence iddiaları konusunda
Geçtiğimiz hafta Ankara
Emniyetiyle ilgili Genel Kurulda sorduğum sorulara AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Özlem Zengin İnsan Hakları Komisyonunda
araştırılır. demişti ancak bugün yapılan
Komisyon toplantısında da hiçbir araştırma
yapılmadı ve ihlale devam ediyor Komisyon.
Bu kadar açık işkence iddiaları
karşısında İnsan Hakları Komisyonunun harekete
geçmemesini şiddetle kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, orman yangını vakalarının artması
nedeniyle vatandaşları dikkatli olmaya ve yetkilileri konuyla ilgili
tedbir almaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde şehrim
Kahramanmaraşta ve diğer illerimizde orman yangını
vakaları artmıştır. 2018 yılında Türkiyede 2.167
yangın olmuş, 5.644 hektar ormanımız
yanmıştır. Kahramanmaraşta ise 47 yangın olmuş
ve 142 hektar ormanımız yanmıştır. Yangının
nedeni insandır. Anız yakma, avcılık, yakılan
ateş -piknikte yapılan faaliyetler- ormana atılan çöpler orman
yangınlarına sebep olmaktadır. Bunun için, tüm
vatandaşları dikkatli olmaya ve kurallara uymaya davet ediyoruz,
yetkilileri ise konuyla ilgili tedbir almaya davet ediyoruz. Kasıtlı
olarak kundaklama veya açmayla yangına sebep olanlar en ağır
şekilde cezalandırılmalıdır.
Şehrim Kahramanmaraşta ve diğer
illerde bazı uyanıkların orman içine konut yapmasına asla
müsaade edilmemelidir. Kötü örnek olmaması için, yapılmış
konutlar yıkılmalıdır diyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Altıntaş
14.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, Ankaradan Çayırhana kadar giden duble yolun
Nallıhana kadar uzatılması için daha kaç kişinin
yaşamını yitirmesinin beklendiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AK PARTİ Ankara Büyükşehir Belediye
Başkan adayı Sayın Mehmet Özhaseki 4 Mart 2019 tarihinde
Nallıhan ilçemizde yaptığı konuşmada Ankaradan
Çayırhana kadar gelen duble yolun 30 kilometre daha ilaveyle
Nallıhana kadar uzatılmasını sonuna kadar takip
edeceğiz. Görev Karayollarının ama bizim de takip
edeceğimiz bir iş. demişti. Bu yolda sık sık ölümlü
kazalar meydana gelmektedir. Sadece 2019 yılında meydana gelen
kazalardan bazı örnekler verecek olursak: 21 Haziranda meydana gelen
kazada 1 bebek öldü, 5 yaralı var. 1 Haziranda meydana gelen otomobil
devrilmesi sonucu 2 yaralı var. 27 Ocakta bu yolda meydana gelen kazada 6
genç yaşamını yitirdi. Bu 30 kilometrelik tehlikeli yolun duble
yol hâline getirilmesi için daha kaç bebeğin ve yetişkinin yaşamını
yitirmesi ve yaralanması bekleniyor? Karayolları Genel
Müdürlüğünün dikkatine sunuyorum.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
15.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ili Büyükorhan ilçesi Derecik Mahallesinde
bulunan bin beş yüz yıllık bazilikanın gün yüzüne
çıkartılıp ziyarete açılması için Kültür ve Turizm
Bakanına seslendiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursa Büyükorhanın Derecik köyünde on sekiz
yıl önce bin beş yüz yıllık bazilika bulunmuştur.
Tabanında çok önemli mozaikleri olan ve Hristiyanlık
açısından tarihî öneme sahip bu yapı, yarım kalan
çalışmalar nedeniyle kaderine terk edilmiştir. Bursanın bu
bölgesi yoğun işsizlik nedeniyle göç veren bir bölgedir. Aslında
tarım, hayvancılık potansiyeli ve doğal zenginlik yönünden
çok zengin ve desteklenmiyor; bu nedenle de göç veriyor. Bu bazilika, tarihî
zenginliği de ortaya koyuyor, bu vesileyle, en azından bir nebze çare
olması açısından bu bölgeye, bir an önce gün yüzüne
çıkarılmalıdır. Turizm Bakanına sesleniyorum, Derecik
bazilikası gün yüzüne çıkarılıp ziyarete açılsın.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kılıç
16.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, artan ekonomik ve siyasi gücü ile istikrarlı
yapısının Türkiyeyi göç hareketlerinin çekim merkezi hâline
getirdiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Göç, insanlık tarihinin her döneminde var
olagelmiştir. Bizde Osmanlı Devletinin geri çekilmesi sürecinden
sonra göç hareketleri daha da hızlanmıştır. Karpata göre
Türkiyenin günümüz nüfusunun yüzde 30-35i göçmen ya da göçmen çocuğu
veya torunudur. Göç, siyaset, ekonomi, sosyal ve kültürel hayatla yakından
ilgilidir; toplumları, politikaları, devletleri sistemleri ciddi
şekilde etkilemektedir. Göç hareketleri iyi yönetildiği takdirde
olumlu, değilse olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle son
zamanlarda artan ekonomik ve siyasi gücü ve istikrarlı yapısı
Türkiyeyi düzenli ve düzensiz göç hareketleri için çekim merkezi hâline
getirmiştir. Türkiyede bugün 190 farklı ülkeden, farklı
statülerde, 4,3 milyon göçmen yaşamaktadır. Biz 1951 tarihli
Sığınmacı Sözleşmesi olmadan da mazlumlara kapılarını
ve gönlünü açan bir medeniyetin çocuklarıyız.
BAŞKAN Sayın Ersoy
17.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
kronik aktif hepatit C tedavisinde kullanılan ilaçlarla ilgili
yaşanan mağduriyete ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Etken maddesi sofosbuvir olan ve kronik aktif
hepatit Cde kullanılan ilaçla ilgili olarak hastaların
yaşadığı mağduriyetleri dile getirmek istiyorum.
İlaç için hazırlanan rapor süresi bir yıldır ve bir
yıldan sonra ilaç bedeli SGK tarafından ödenmemektedir. Tedaviye
devam etmek isteyen birçok hasta ne yazık ki mağdurdur. Bunu Sosyal
Güvenlik Kurumunun dikkatine sunmak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beko
18.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 28
Haziran-4 Temmuz Emekliler Haftasına ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Emekliler Haftasını
kutladığımız bugünlerde ne yazık ki 12 milyon
emeklinin 8 milyonu açlık sınırının altında ücret
almaktadır, geri kalanı ise yoksulluk sınırı
altında yaşamaktadır, 5 milyon emekli ikinci iş
aramaktadır. Elektriğe yüzde 15, çaya yüzde 15, şekere yüzde 16,
Erdoğana yüzde 26, Bülent Arınçın da içinde olduğu Yüksek
İstişare Kuruluna yüzde 40 zam yapılırken, BAĞ-KUR ve
Sosyal Güvenlik Kurumu emeklisine yüzde 5, memur ve emeklisine yüzde 6 zam
yapılmıştır. Saraya para var, memura, emekliye yok. Bu
durum kabul edilebilir değildir, çalışanlara ve emeklilere
gerçek enflasyon oranından zam yapılmalıdır. Ayrıca
ekonomik krizden ve enflasyondan etkilenen emeklilere Avrupa ülkelerinin
bazılarında uygulanan eşel mobil sistemi ve artı olarak zam
uygulanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Esgin
19.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, terörle
mücadelede ön saflarda bulunması gereken Birleşmiş Milletlerin
terör örgütü SDGyle aynı masada oturmasının kabul edilemez
olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN ( Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
2011 yılının Mart ayından bu
yana iç savaşın yaşandığı Suriyede sadece insan
hakları ihlal edilmiyor, gözlerimizin önünde, insanlığa
karşı her açıdan suçlar işleniyor. SDG ismini kullanan PYD,
YPG, PKKnın, önceki gün Birleşmiş Milletler Cenevre ofisinde,
bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması için
hazırlanan eylem planına imza attığı ortaya
çıktı. Terörle mücadelede ön saflarda bulunması gereken
Birleşmiş Milletlerin Suriyede SDG ismini kullanan terör
örgütleriyle aynı masada oturması kabul ve izah edilemez bir
olaydır. Birleşmiş Milletler üyelerinin bilgisi
dışında, terör örgütleriyle bir araya gelerek eylem planı
imzalaması Birleşmiş Milletler adına skandal bir
gelişmedir. Bir diğer açıdan baktığımızda
ise terör örgütü PYD, YPG, PKKnın yıllardır 11-16
yaşındaki çocukları ailelerinden kopararak
savaştırdığının da açık seçik
itirafıdır. Birleşmiş Milletler tarafından
gerçekleşmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başarır
20.- Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın, Tarsus Çukurova Havaalanının faaliyete
geçmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Tarsusta inşasına yıllar önce başlanan ama bir türlü
bitmek bilmeyen Tarsus Çukurova havaalanı inşaatı
Çukurovanın çilesi hâline gelmiştir. İnsanlar cenazelerine,
düğünlerine gidemez hâldedir. Geçen hafta sonu, Mersin Milletvekili
Sayın Lütfi Elvan pistlerin bittiğini, şu anda yaklaşık
700 işçinin çalıştığını söylemiştir; bu
tamamen gerçek dışı bir beyandır, şu anda inşaat
tamamen durmuştur. Biz bir an önce bu çilenin bitmesini,
Çukurovalının özgürce, rahat seyahat etmesini, Çukurova
havaalanının açılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Utku Bey
21.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, 15 Temmuz itibarıyla vergi borcu olan yerel ve ulusal
gazetelere resmî ilan verilmemesi kararının zor koşullar
altında hayatını sürdürmeye çalışan Anadolu
basınının can damarını ortadan kaldırmak anlamına
geldiğine, Hazine ve Maliye Bakanlığı tebliğinin
ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Kâğıt maliyetlerinde dövize
bağlı yükseliş nedeniyle zor koşullar altında
hayatını sürdürmeye çalışan Anadolu basını
diğer yandan da devletin ilan baskısı altında ezilmekte.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tebliğine göre, 15 Temmuz tarihi
itibarıyla, vergi borcu olan yerel ve ulusal gazetelere resmî ilan
verilmeyecek, verilenlerin de paraları ödenmeyecek. Bu karar, ulusal
basının ama özellikle Anadolu basının can
damarını ortadan kaldıracak; 1.200 yerel gazetenin ülkemizde
yaklaşık yarısı zor duruma düşecek, yayın
hayatına son vermek durumunda kalacak; binlerce işsiz basın
emekçisine yüzlercesi daha eklenecek. Ekonomik göstergeler iyileşinceye
kadar, Anadolu basınının nefes borusunu kesecek olan bu
tebliğ en az bir yıl süreyle ertelenmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Sağlık Bakanlığının iş bulamayan
ve hastane laboratuvarlarında çalışması gereken tıbbi
laboratuvar teknikerlerine istihdam sağlanması konusunda
çalışma yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Meslek yüksekokullarının tıbbi
laboratuvar bölümü mezunları iş bulamamaktan şikâyetçiler.
Stajlarını hastanede yaparak ilgili bölümden mezun olan ön lisans
diplomalı tıbbi laboratuvar teknikerleri hastanelere
atanamadıklarını ve bu şekilde atanamayan 60 bin
civarında işsiz teknikerin olduğunu belirtmektedirler. Hastane
laboratuvarlarında çalışmaları gerekirken,
aldıkları eğitim alanında mesleklerini icra edemediklerini
dile getiren gençler devlet hastanelerinde taşeronlara bağlı
olarak çalıştıkları için de iş
bulamadıklarını ifade etmektedirler. Boşta gezen 60 bin
civarında öğrenciye ilaveten, her sene 288 meslek yüksekokulundan
binlerce tıbbi laboratuvar mezunlarının işsizler ordusuna
katıldığı anlaşılmaktadır. Daha önceki
konuşmalarımda bahsettiğim gibi, üniversite kontenjanlarının
istihdam alanı gözetilerek tespit edilmesi gerektiğini bir defa daha
hatırlatıyor, Sağlık Bakanlığının
işsiz teknikerlere istihdam sağlama konusunda gereğini
yapmalarını belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
23.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin töreye uygun devlet düzeni olduğuna ve eskimiş siyaset
anlayışına sahip muhterislerin bakış açılarının
Türk milletinin kutlu direnişi önünde saygıyla eğilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Büyük Türk milleti 16 Nisan 2017 tarihinde
gerçekleştirilen referandumda gösterdiği iradeyle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine kuvvetli bir
şekilde evet demiştir. Tıkanan sistemi açmak için geçilen
süreçte ortaya çıkan ve Türk devletini tehdit eden gelişmelere
karşı daha hızlı refleks gösterebilecek bir
mekanizmanın inşası anlamına gelen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, töreye uygun bir devlet
düzenidir. 9 Temmuz 2019da 1inci yılını dolduracak olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi iki yüzlü siyaset
bezirgânlarının şahsi hırslarına kurban edilmeyecek
kadar önemlidir. Eskimiş siyaset anlayışına sahip muhterislerin
kadük duruma düşmüş bu bakış açıları Türk
milletinin kutlu direnişinin önünde saygıyla eğilmeye mecburdur.
BAŞKAN Sayın Sümer
24.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Aladağ
yurt yangını davasının sadece çocuklarını
kaybeden ailelerin değil, tarikatlara teslim edilen eğitim sistemine
karşı laik ve kamusal eğitimi savunanların davası
olduğuna, Aydın ili Efeler ilçesindeki tarikat yurdunda çıkan
yangına ve bundan sonra bu tür yangınların yaşanmaması
için bir an önce önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adananın Aladağ ilçesinde 29 Kasım
2016 tarihinde bir cemaat öğrenci yurdunda çıkan yangında 11i
çocuk 12 kişi yaşamını yitirmiş, 24 çocuk da
yaralanmıştı. Yılan hikâyesine dönen, mahkemeler arasında
gidip gelen, sürüncemede bırakılan davanın yarın Kozan 1.
Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmasında karar
çıkması bekleniyor. 12 kişinin öldüğü bir davada söz konusu
derneğin tutuklu yöneticilerinin hepsi serbest bırakıldı.
Yani ailelerin ve kamuoyunun adalet beklentisi yerini bulmadı. Yarın
görülecek duruşma da sadece çocuklarını kaybeden ailelerin
değil; yoksulluğun, çaresizliğin istismar edildiği,
tarikatlara teslim edilen eğitim sistemine karşı, laik ve
kamusal eğitimi savunan herkesin davasıdır.
Ayrıca belirteyim ki Aydının Efeler
ilçesinde de dün yine bir tarikat yurdunda yangın
çıkmıştır ama Allahtan -kesinlikle- bir ölüm ve yaralanma
yoktur. Bununla ilgili bir an önce önlem alınmasını tekrar
gündeme getiriyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
25.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adana
ili Sarıçam ilçesindeki mülteci kampının sebep olduğu çevre
kirliliği konusunda önlem alınması için Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yetkililerini göreve
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Adana Sarıçamda yerleşim birimlerinin
ortasında kalan Sofulu Katı Atık Entegre Tesisinin çevre ve
halk sağlığına yönelik tehditleri yetmezmiş gibi,
ilçemiz yeni bir çevre felaketiyle karşı karşıya kalmıştır.
Türkiyenin en büyük konteyner kenti
niteliğinde olan mülteci kampı Sarıçamdadır. Mülteci
kampının ilk etapta 35 bin olan nüfusunun 40 binin üzerine
çıkması sonucu, evsel atık ve pis suların
toplandığı arıtma tesisi yetersiz kalmaktadır. Kampın
arıtmadan çıkan atıkları ilçede bulunan Balcalı
Deresine akmakta, derenin üzerinde geniş bir atık tabakası
oluşmaktadır. Kirlilik, çevrede bulunan tarım arazilerini ve
insan sağlığını tehdit etmektedir. Sarıçamlı
hemşehrilerimiz çevre felaketinin boyutları büyümeden acil olarak
önlem alınmasını talep etmektedir. Bu anlamda, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının yetkililerini göreve
çağırıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden grup
başkan vekillerimize söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
26.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 3
Temmuz Kemal Sunalı vefatının 19uncu yıl dönümünde
rahmetle andıklarına, Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana gelen
tren faciasında yakınlarını kaybeden ailelerin adalet
beklediğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Çin
Devlet Başkanı Şi Cinpingle yaptığı
görüşmede Sincanda insanlar mutlu bir yaşam sürüyor. ifadesinin
gaflet ve dalalet içinde söylenmemişse cehalet olduğuna, Suriyeliler
meselesinin ülkemizin kanayan yarası olmaya devam ettiğine ve
ülkelerine dönmelerini kolaylaştıracak projelerin geliştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3 Temmuz 2000 tarihinde, henüz 55
yaşındayken geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayata veda eden usta
sanatçı Kemal Sunalın 19uncu ölüm yıl dönümü bugün.
Türk sinemasına çok sayıda unutulmaz ve
birbirinden komik eserler bırakan Kemal Sunal, herkes tarafından
sevilmeyi başarmış değerli bir şahsiyet olarak
akıllarda yer alıyor, yer almaya da devam edecek. Ölüm yıl dönümünde
merhum Kemal Sunalı özlem ve rahmetle anıyoruz.
Bugün, Tekirdağın Çorlu ilçesinde 25
kişinin öldüğü, 328 kişinin yaralandığı tren
kazasıyla ilgili asıl kusurlu bulunan tutuksuz 4 personelin
yargılanmalarına başlandı Çorlu 1. Ağır Ceza
Mahkemesinde ancak daha kazanın üzerinden henüz bir sene bile geçmemesine
rağmen davanın üstünü kapatma çabaları, zaten acılı
olan ailelerin sinirlerini altüst etti. Bugün de bazı aileler saatlerce
duruşmaya alınmadı. En sonunda müdafi avukatlar
tartaklandı, aileler tartaklandı, davayı görmekte olan mahkeme
heyeti de mahkemeden istifa ettiğini ifade etti, davadan çekildiğini
ifade etti. Mahkeme heyetinin de davadan çekildiği bu duruşmada
yakınlarını kaybetmiş bu aileler sadece adalet bekliyorlar,
mağduriyetlerini hakkaniyete dönüştürmek istiyorlar. Yapmamak
lazım, bu acılı ailelere daha fazla yüklenmemek lazım.
Toplumun vicdanını daha fazla kanatmamak lazım.
İnsanların acılarına saygı duymak lazım. Adaleti
eksiksiz işletmek lazım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; G20 Zirvesi sonrasında Çine giden Sayın
Erdoğanın Çin Devlet Başkanı Şi Cinpingle
yaptığı görüşmeler Çin basınına
yansıdı. Çin devlet medyası, Cumhurbaşkanı
Erdoğanın Pekinde Çinin Sincan politikasına destek
verdiğini, Sincanda insanlar mutlu bir yaşam sürüyor.
dediğini aktardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Cumhurbaşkanı öncelikle bilmelidir ki o bölgenin adı Sincan
değil, Doğu Türkistandır ve Doğu Türkistan davası iki
bin yıllık kadim Türk devletinin millî politikasıdır. Çine
kadar gidip de soydaşlarımızın
yaşadıklarını dile getirip çözüm bulacağı yerde
yapılan zulmü alkışlamasını şiddetle kınıyoruz.
Soydaşlarımızın Çin zulmü altında mutlu bir yaşam
sürdüğünü ifade etmek gaflet ve dalalet içinde söylenmemişse
şüphesiz şifa bulmaz bir cehalettir. Daha geçen günlerde Doğu
Türkistanın ünlü akademisyen ve yazarlarından olan Nurmuhammed
Tohti, Çin yönetimi tarafından toplama kampında şehit edildikten
sonra naaşı ayakları kelepçeli olarak ailesine teslim edildi.
Ölülerin bile kelepçelenmesi midir sizin mutlu yaşam dediğiniz
şey?
Terörist Osman Öcalanın kırmızı
bültenle arandığından haberi olmayan Sayın
Cumhurbaşkanının, Doğu Türkistanda yaşanan
eziyetlerden de bihaber olmasına açıkçası şaşırmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde mülteci olan Suriyeliler Halepli
Taksi adı altında korsan taksi durağı açmış,
yurt dışından vergisiz getirdikleri ve misafir plakası
taktıkları araçlarıyla Ankara-Kırıkkale arasında
şehirler arası ve şehir içi korsan taksi
çalıştırmaya başlamış. Bizim esnafımız
vergi verirken Suriyelilerin vergisiz çalışmasını kabul
etmiyoruz. Suriyeliler meselesi her geçen gün ülkemizin kanayan yarası
olmaya devam ediyor. Vatandaşlarımız Suriyelilere harcanan para
ve uygulanan imtiyazlardan oldukça şikâyetçi. Taksici esnafı
çalışma saatlerinden ve ödedikleri yüksek vergilerden şikâyetçiyken
Hükûmetin vatandaşlarımızı rahatlatacak çözümler bulmak
yerine Suriyeli taksicilere ayrıcalık tanıması artık
bardağı taşıran son damladır. İlk günden beri
söylediğimizi tekrar ediyoruz: Suriyelilerin vatanlarına
dönüşünü sağlamak devletimizin gerçekleştirmesi gereken en öncü
meselesidir. Bunu bizler söylüyoruz diye birtakım köşe
yazarlarının da hedef gösterip bizleri faşist diye
nitelendirmelerini kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Suriyeliler meselesindeki
söylediklerimiz ırkçı bir ifade değil, ülkenin ulusal güvenlik
meselesidir. Yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra, projeksiyonu
uzattığınız zaman ülkenin en önemli ulusal güvenlik
meselesi olacak bir konuya biz bugün işaret ediyoruz diye sadece iç
siyasete saik birtakım mesnetleri önümüze getirmeyin. Bunu ciddiyetle, bir
Hükûmet meselesi, bir devlet meselesi hâline getirip ülkelerine dönmelerini
kolaylaştıracak birtakım projeler geliştirmeniz gerekiyor.
Bütün Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay
27.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 3
Temmuz spor kulüplerine karşı düzenlenen Şike
kumpasının 8inci yıl dönümü vesilesiyle FETÖ terör örgütüyle
mücadelenin her alanda devam etmesi gerektiğine, 15 Temmuz darbe
girişimiyle FETÖnün eli kanlı bir terör örgütü olduğunun
anlaşıldığına ve devlet mekanizmalarını felç
etmek için kurulan Ergenekon kumpas davasında mahkûm edilenlerin beraat
etmesiyle adaletin geç de olsa tecelli ettiğine, 3 Temmuz
Mısırın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursinin devrildiği askerî darbenin 6ncı yıl dönümüne,
darbecilere hep birlikte karşı durmanın öneminin
altını çizdiklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, terör örgütü FETÖnün spor kulüplerine
karşı düzenlediği 3 Temmuz şike kumpasının
yıl dönümü. Terör örgütünün sadece orduya, kamu kurumlarına, sivil
toplum kuruluşlarına değil, Türk sporuna da kumpaslar düzenlediğini
3 Temmuz 2011 tarihindeki kumpas faaliyetleriyle öğrenmiş olduk. Bu
vesileyle, FETÖ terör örgütüyle mücadelenin hiçbir tavsamaya uğramadan
devam etmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Bilindiği gibi, eli kanlı terör örgütü
FETÖnün Türkiye Cumhuriyetine kastı ilk olarak 2007 yılından
itibaren Ergenekon kumpaslarıyla başlamış, ordumuza,
aydınlara ve sivil toplum örgütlerine yönelik saldırıları
bu kumpasla birlikte sistematik bir hâl almıştı. Devletin en
önemli kurumlarını hedef alan bu kumpas davalarında Türkiye'nin
Genelkurmay Başkanı dahi mahkûm edilmişti. Bu örgütün 15 Temmuz
darbe girişiminde ise FETÖnün eli kanlı bir terör örgütü
olduğunu acımasızca, tanklarla, uçaklarla
halkımızı, milletimizi, demokrasimizi, Hükûmetimizi,
Cumhurbaşkanını hedef aldığını gördük. Çok
şükür ki milletimizin feraseti ve cesaretiyle ve siyaset kurumunun da
karşı duruşuyla bu hain darbe girişimi
püskürtülmüştür.
Bu darbe girişimi sonrasındaysa devletimiz
FETÖyle her alanda mücadelesini sürdürmüştür. Dün, FETÖnün devlet
mekanizmalarını felç etmek için kurduğu bu kumpas
davasının sözde yargılamalarıyla mahkûm edilenlerin
tamamı beraat etti; adalet geç de olsa tecelli etti diyebiliriz. Beraat
edenlere Geçmiş olsun. diyor, bu tarz sinsi, illegal terör örgütlerinin
devlet içinde devlet olma girişimlerine karşı daima uyanık
olunması gerektiğini, mücadelenin her alanda gösterilmesi
gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Sayın Başkan, 3 Temmuz 2013 tarihinde
Mısırda ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi ve
iktidarı askerî darbeyle görevden
uzaklaştırılmış, Mursinin yanı sıra
yüzlerce kişi hapse atılmış, idam edilmiştir.
Demokratik seçimlerle iktidara gelen ve darbeyle iktidardan indirilen Mursi ise
hepimizin bildiği gibi, 18 Haziran 2019 tarihinde
yargılandığı mahkeme salonunda şüpheli bir
şekilde hayatını kaybetmiştir. 3 Temmuz, aynı zamanda,
Orta Doğu ülkelerinde başlatılan ve bu ülkelerin
parçalanmasına, darbelerin önünün açılmasına yol açan ABD Soros
destekli Arap Baharının da Sisi gibi darbeye ve dikta yönetimlerine
nasıl evrildiğinin sembol tarihlerinden biridir. Türkiyede de
aynı art niyetlerle 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ hain darbe
girişimiyle demokrasimize kastedilmiş, milletimize yönelen tanklar,
uçaklar milletimizin basiretiyle defedilmiştir. Milletimiz o gün sivil
iktidara, istikbal ve istiklaline ve demokrasiye sahip çıkarak, demokrasi
mitingleri ile Yeni Kapı ruhuyla Türkiyenin bir Mısır, bir
Suriye olmasına müsaade etmemiştir. Ancak ABD ve Avrupa Birliği
mahfillerinin tutumu ibretliktir ve ikiyüzlülüktür. Resmen Sisiyi
desteklemektedirler ve FETÖye de hamilik yapmaktadırlar. Türkiyede de
demokrat maskeli ancak Sisi ve FETÖ muhiplerini de ibretle izliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Erkan Bey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu vesileyle, hep birlikte
darbecilere, vesayet odaklarına karşı durmanın önemini,
demokrasimizin ve millet egemenliğinin değerini yeniden
hatırlatıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
28.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana gelen tren kazasıyla
ilgili davanın ilk duruşmasında Biz adalet için
buradayız. diyen ailelerin polis tarafından salona alınmak
istenmediğine ve mahkeme heyetinin davadan çekildiğine, İfade
Özgürlüğü Derneğinin Engelli Web 2018 raporuna göre Türkiye kadar
internet içeriklerine müdahale eden bir başka ülke
olmadığına, Özgür Gazeteciler İnisiyatifinin 2019
yılının ilk altı aylık raporuna göre basın
tarihinin en baskıcı ve sansürcü döneminin
yaşandığına, açıklanan haziran ayı enflasyon
oranına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; 8
Temmuz 2018de Çorluda gerçekleşen ve 25 insanımızın
ölümüne, 328 insanımızın da yaralanmasına sebep olan
facianın üzerinden neredeyse bir yıl geçti ve bugün Çorlu tren
faciasının ilk duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza
Mahkemesinde görüldü. Soruşturmada siyasetçiler, bürokratlar ve Devlet
Demiryollarının üst denetiminde yer alan kişiler hakkında
kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti
hatırlarsanız, sadece Devlet Demiryollarının 4 personeli
hakkında bir duruşma görülecekti. Zaten bu bile bir tuhaflık
yani büyük bir adaletsizlik. Ailelerin buna karşı çok büyük tepkileri
var, Anayasa Mahkemesi önünde de açıklama yapmışlardı. Bu
adaletsizliği kabul etmediklerini, sorumluların gerçekten
yargılanması gerektiğini, 4 personelle
sınırlanmayacağını ifade etmişlerdi. Sabahtan bu
yana adliye önünde ve duruşma salonunda yaşananları izledik.
İlk duruşmada kolluk kuvvetlerinin aldığı tutum bizi
elbette şaşırtmadı çünkü bunlar, malum, o
İçişleri Bakanının kolluk kuvvetleri;
vicdansızlık ve saldırganlık had safhada. Biz adalet için
buradayız. diyerek adliye binasına gitmek isteyen ailelerin önü
polis tarafından kesildi, aileler salona alınmak istenmedi,
avukatlara saldırıldı, mahkeme heyeti duruşmadan çekildi.
Mahkeme heyeti duruşmadan Davadan önce gerçekleşen polis
saldırısının heyetimizin talimatıyla
yapıldığı iddia ediliyor. gerekçesiyle çekildi ve Çorlu 2.
Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi konu. Yani yargının
düştüğü duruma bakın, İçişleri Bakanının
yaptığı hukuksuzluk nedeniyle yargı
yargılamasını yapamıyor, mahkemeden çekilmek durumunda
kalıyor. Bu duruma gerçekten son vermek gerekiyor. Aileler çok acılı,
yakınlarını olmadık bir faciada kaybetmişler ve bu
acının görünmesi ve bu acının daha fazla
yaşanmaması, büyütülmemesi için de gereken adımların
atılması gerekiyor. Bunu bir kez daha buradan duyurmuş
olalım.
Bilindiği üzere, Türkiyede erişime
engelli web siteleri, haber ve sosyal medya içeriklerinin toplamına dair
resmî bir istatistiki bilgi bulunmuyor. İfade Özgürlüğü Derneği,
dün, Türkiyede devam eden internet sansürlerini konu edinen bir rapor
yayımladı ve Türkiyede erişimi engellenen web sitelerini
sıraladı. Engelli Web 2018 isimli rapora göre, Türkiyede 2018 sonu
itibarıyla erişim engeli bulunan web sitesi sayısı en az
245.825 olarak saptandı. Türkiyenin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi
ülkeleri arasında Türkiyede olduğu kapsamda internet içeriklerine
müdahale eden bir başka ülke yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Diğer
ülkelerde çocuk pornografisi, nefret söylemi ya da telif hakları için
engellemeler yapılıyor ancak Türkiyede çok daha geniş bir
mekanizma devrede ve tam bir sansürcü anlayışla, muhalefet eden,
muhalif haberleri yapan, gerçek haberlerin yayılmasını
sağlamaya çalışan internet sitelerine ağır bir
baskı ve yasaklama uygulanıyor. İnternet sitelerini kapatmak,
erişim engeli getirmek Türkiye'nin demokrasiden nasibini almaması
demektir aslında. Kendi toplumundan gerçekleri saklamak isteyen bir
iktidar son derece baskıcı bir anlayışa sahip olduğunu
göstermektedir. Bu sansürcü anlayıştan vazgeçmek gerekir,
haberleşme ve iletişim haklarının çiğnenmesinden
uzaklaşmak gerekir ve gerçekten, internet medyası bugün,
dünyanın her tarafında haberlerin, bilgilerin en hızlı
şekilde yayılmasını ve yurttaşlara
ulaşmasını sağlayan bir mecradır. Buna yönelik
engelleri bir an evvel sona erdirmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Türkiyede
medyanın karşılaştığı yasaklar,
baskılar ve sansürler bununla sınırlı değil tabii.
Geçtiğimiz günlerde de Özgür Gazeteciler İnisiyatifi gazetecilere
yönelik 2019un ilk altı ayının raporunu açıkladı ve
bu rapora göre şu anda 154 gazeteci tutuklu, 34 gazeteci 2019un ilk
altı ayında gözaltına alınmış, 11 gazeteci
tutuklanmış, 287 gazeteci yargılanmış ve 41 gazeteciye
toplam yüz on dokuz yıl üç ay hapis cezası verilmiş yani ülke,
basın, tarihinin -yazılı basın açısından da
baktığımızda- en baskıcı ve sansürcü dönemini
yaşıyor ve bu durumu, gazetelerin hapishanelere sokulmasını
bile engelleyen, buna karşılık gazetecileri hapishanelere
dolduran ve onları yargılayan bir zihniyeti kınıyoruz.
Son olarak şuna değinmek istiyorum: Bugün,
biliyorsunuz, Haziran Ayı Tüketici Fiyat Endeksi açıklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başkan,
toparlayalım efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) TÜFE, bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,72 artış
gösteriyor, on iyi aylık ortalamalara göre ise yüzde 19,88 artış
gerçekleşmiş oluyor. Bu enflasyon dünya ortalamasının 3
katı ortalamaya baktığımızda. Keza, işsizlikte de
dünya ortalamasının 2 katı bir orana ulaşmış
vaziyetteyiz. Son 4 çeyrekte eksi büyüme devam ediyor. Paranın değer
kaybında dünya 1incisi olmuş vaziyetteyiz. Dış borç
oranında da cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı ve
gayrisafi millî hasılanın yüzde 61ine ulaştı dış
borç oranı. Ekonomide tablo bu.
Tablo buyken, enflasyon oranı buralarda
seyretmiyormuş gibi, memur ve emekli maaşlarına yüzde 5-6
bandında bir zam yapılacağı bugün açıklandı. Yani
İnsaf! demekten başka bir şey söyleyemiyor insan. Gerçekten,
bu ülkede memurluların, emeklilerin, dar gelirlilerinin, düşük
ücretle çalışan yurttaşlarımızın durumları
hakikaten içler acısı bir vaziyete gelmiştir. Yüzde 5-6
bandında yapılan bir zam, memur ve emeklilerin hayatlarını
sürdürmesini daha da zorlaştırmaktan başka bir anlam
taşımamaktadır. Ekonomideki bu durumu, iktidarın bütün
uygulamalarıyla birlikte tartışmaya elbette ki devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Hakkın rahmetine kavuşan CHP eski Genel Sekreteri Şeref
Bakşıka Allahtan rahmet dilediğine, Tekirdağ ili Çorlu
ilçesinde meydana gelen tren kazasıyla ilgili davanın ilk
duruşmasında mahkeme heyetinin davadan çekilmesinin üzerinde
düşünülmesi gerektiğine, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunun
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin
çalışmadığını gösterdiğine, Ergenekon kumpas
davasının çöktüğü şu günlerde Türkiyenin yeni bir kumpas
süreciyle karşı karşıya olduğuna, kin ve öfke dilinin
terk edilerek toplumun kutuplaştırılmasından vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyoruz.
Sayın Başkanım, partimiz
açısından bugün bizleri üzen bir gündeyiz, partimizin eski genel
sekreterlerinden, İzmir il başkanlığımızı,
milletvekilliğimizi ve İzmir senatörlüğünü yapan Şeref
Bakşık Hakkın rahmetine kavuştu; bugün İzmirde
defnedilecek. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak
merhum önceki genel sekreterimize Allahımdan rahmet diliyoruz, başta
İzmir halkı olmak üzere bütün Cumhuriyet Halk Partililerin ve
ülkemizin başı sağ olsun diyorum efendim.
Sayın Başkan, sol tarafımda oturan
sayın mevkidaşımın biraz önce söylediği gibi,
Çorludaki -benim kepazelik diye niteleyeceğim- tren faciası
duruşmasında olanlarla ilgili, milletvekillerimiz ve genel
başkan yardımcılarımız orada, kamuoyuyla bilgi
paylaşacaklar. Ama yargının içinde bulunduğu hâl
bakımından -sadece bugün Çorluda görülen duruşma değil- Allah
var, şu Parlamentodaki herkesin oturup kara kara düşünmesi gereken
günlerden geçiyoruz. Yargı bağımsızsa yargıdır
yoksa bir siyasi iradenin ya da bir gücün -siyasi olur ya da olmaz- giyotinine
dönüşür, kolluğuna dönüşür, tabancasına dönüşür. Bu,
demokrasilerde kabul edilebilir bir durum değildir Sayın Başkan.
Sayın Başkan, İstanbulda yenilenen
seçimlerden sonra Türk siyasetinde her kesimde, her kademede -en küçük
taşradan, beldeden parti genel merkezlerine kadar- yeni siyasi senaryolar
doğal olarak gündemdedir, konuşulmaktadır. Bizim Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, Millet İttifakı olarak İstanbulda yenilenen
seçimlerdeki neticeler üzerinden bir şımarıklık, bir
böbürlenme, bir zafer sarhoşluğu içine girmediğimizi
Parlamentodaki bütün sayın milletvekilleri ve kamuoyu görmüştür.
Bizce sandıktan ders alınır, sandık sonuçlarından yola
çıkarak hesaplaşma yapılmaz, hele hele dışa dönük
hesaplaşma hiç yapılmaz. Partiler içe dönük
hesaplaşmalarını yapabilirler, o bizi ilgilendirmez; her
partinin iç muhasebe yapma hakkı vardır. Ama İstanbulda
yenilenen son seçimler yeni sistemin Türkiyede
çalışmadığını,
çalışamadığını, işlerliğini ve
kamuoyundaki karşılığını şimdiden
yitirdiğini gösterdi ve gerek Adalet ve Kalkınma Partisi gerek
diğer siyasi parti yöneticileri kendi aralarında yeni sistemi
sorgulamaya başladılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tam bu olurken AK
PARTİnin iki hamlesiyle karşı karşıya kaldık.
Birinci hamlesi, Yüksek İştişare Kurulu ve KİT yönetim
kurulu üyeliklerine AK PARTİnin mevcut yönetiminin şu anki
uygulamalarından rahatsız olan kimi AK PARTİli eski siyasetçi
ve yöneticilerinin yerleştirilmesi suretiyle parti tabanının ve
parti kadrolarının bir konsolidasyonu bu şekilde sağlanmak
istenmekte gibi duruyor. Kamuoyu da bunu böyle algılıyor ve bu, aynı
zamanda, kamu vicdanında da karşılık bulmuyor. Nasıl
bulmuyor? Biraz önce Kani Beko Milletvekilimizin söylediği gibi, Yüksek
İstişare Kurulu üyelerinin maaşlarına yüzde 40 yapar,
memura yüzde 5 verirseniz siz kendi kadrolarınızı, size gönül
veren seçmenlerimizi soğutmaya devam edersiniz. İstanbul
seçimlerinden, İstanbulda seçmenin verdiği cevaptan AK
PARTİnin ders almadığını anlıyoruz.
Bir şey daha yapılıyor Sayın
Başkan; bu, daha da önemli. Bir, dediğim gibi, konsolidasyon
amaçlı Yüksek İstişare Kurulu üyelikleri ve KİT yönetim
kurulu üyelikleri pazarlanıyor, birilerine lütuf gibi sunuluyor, âdeta
ulufe dağıtılıyor. İkincisi şu oluyor: Ergenekon
ve benzeri kumpas davalarının çöktüğü bugünlerde yeni bir kumpas
süreciyle Türkiye karşı karşıyadır. Bu seferki kumpas
şöyle hayata geçiyor: Eski defterler
karıştırılıyor, kapanmış davalar yeniden
açılıyor ve yeni davalar açılıyor tıpkı
Ergenekon, Balyoz ve benzerlerinde olduğu gibi. Şöyle bir iki örnekle
bunu Genel Kurulun ve milletin takdirine sunmak istiyorum: Altı yıl
önce tamamlanan, sonuçlanan Gezi davası yeniden açılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Altı
yıl önce Geziyi, doğa ve çevre hassasiyetiyle başlayan bir
mücadeleyi kan gölüne çeviren, orayı terörize eden dönemin Valisi ve
Emniyet Müdürüdür. Dönemin Valisi ve Emniyet Müdürü, dönemin
Başbakanına bağlıdır ama şimdi onlar bir kenara
konulmuş, bir Gezi süreci üzerinden, bir Gezi sürecini yeniden terörize
etmek üzerinden topluma bir mesaj veriliyor. Bu, bir kumpastır.
Sayın Başkan, ikinci kumpas, İstanbul
İl Başkanımızın altı yıl önce
attığı kimi tweetlerinden dolayı devleti
aşağılamak suçuyla bugünlerde yargılanması. Adalet ve
Kalkınma Partimizin İstanbul seçimlerini bir sağduyuyla,
olgunlukla karşıladığını düşünürken apar
topar İstanbul İl Başkanımızın altı yedi
yıl önce attığı tweetler üzerinden yargılanmaya
başlanması bize göre İstanbulun son seçimde ortaya çıkan
iradesinin yargılanmasıdır ve bunun da Ergenekon ve benzeri
kumpas davalarından bir farkı yoktur.
Son olarak İYİ PARTİ Genel
Başkanı Sayın Meral Akşenerle ilgili açılan FETÖ
soruşturması, FETÖ ilişkisi, illiyeti, Türkiyede Erdoğana
destek vermeyen herkesin başında bir giyotinin sallandırılmak
suretiyle korku iklimiyle iktidarı sürdürme arzusunun devam etmesinin
ortaya konulduğu bir iradedir.
Biz tam bunu beklerken, son iki günde yeni ve çok
anlamlı bir gelişme daha cereyan etti. AK PARTİ eski kurucu
yöneticileri ve bakanlarından Sayın Ali Babacanla ilgili de bir FETÖ
soruşturmasının başladığı, kamuoyunda
herkesçe bilinen bir hâl olarak ortaya çıktı. Şimdi buradan
şu çıkar: Eğer Sayın Erdoğan, İstanbulda 23
Haziranda yapılan seçimlerde -gerekli olgunluğu göstermekle birlikte-
buradan bir hesaplaşmayla parti tabanından kaybettiği 750 bin oyu
konsolide edeceğini düşünüyorsa bilmeli ki 750 binin üstüne 2 milyon
250 bin daha kaybeder.
Sayın Erdoğana çağrım, toplumu
kutuplaştırmaktan ve kamplaştırmaktan bir an önce
vazgeçmesidir. Sayın Erdoğana çağrım, kin ve öfke dilini
terk etmesidir. Eğer kendisinden müşteki olan herkese bir
soruşturma açacaksa Sayın Erdoğana bir teklifim var: 50 milyon
kapasiteli bir cezaevi inşa etmesidir, anca baş edebilir. Bunun da bu
şekilde kayıtlara geçmesini istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Hakkın rahmetine kavuşan CHP eski Genel
Sekreteri Şeref Bakşıka Allahtan rahmet dilediğine, 3
Temmuz Kemal Sunalın vefatının 19uncu yıl dönümüne, G20
Zirvesinde önemli kazanımlar elde edildiğine, Türkiye
Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğuna, 23 Haziran İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sonucunun
rövanşının alındığına yönelik
değerlendirmelere, 3 Temmuz Mısırın demokratik yollarla
seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin devrildiği
askerî darbenin 6ncı yıl dönümüne, 15 Temmuzda demokrasinin gerçek
beşiğinin Türkiye olduğunu bütün dünyaya tekrar yüksek sesle
haykıracaklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikli olarak CHP
eski Genel Sekreteri 92 yaşındaki Şeref Bakşıkın
vefatları nedeniyle hem CHP Grubuna hem Meclisimize hem de
yakınlarına başsağlığı diliyorum eski
milletvekilimiz olması münasebetiyle.
Bugün, aynı zamanda, yediden yetmişe
hakikaten bütün milletimizin filmlerini izlediği,
insanlarımızın çocukluğunu, gençliğini filmleriyle
geçirdiği önemli ve değerli bir sanatçımız Kemal
Sunalın da vefatının yıl dönümü. Bu münasebetle de
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye önemli
bir süreçten geçiyor. Bu manada, en son, G20 Zirvesinde Türkiye
açısından önemli birtakım kazanımlar elde edildi. Bir dünya
lideri olarak Sayın Cumhurbaşkanımız liderlerle
yapmış olduğu ikili görüşmelerde, ekonomiyle ve güvenlikle
ilgili hususlarda Türkiye lehine önemli kazanımlara imza attı.
Aynı zamanda da bölgesel ve küresel anlamda gelecek açısından,
insanlığın ve bölgemizin daha iyi bir ortak geleceğe sahip
olması açısından gerek G20nin gerekse Birleşmiş
Milletlerin yeniden yapılanmasıyla ilgili önemli çağrılarda
bulundu ve bu çağrılar nedeniyle de insanlığın umudu
ve vicdanı olarak Türkiye'nin hakikaten ilkeli ve kararlı
duruşuyla barış, özgürlük, refah ve güvenlik anlamında her
zaman öncü bir rol oynayacağının altını çizdi. Bu
manada, gerçekten, Türkiye'nin G20 Zirvesine önemli bir mühür vurduğunu
hatırlatmak isterim. Bu manada, millî güvenlik meselesi hâline gelen
S400lerle ilgili de önemli kazanımlar elde edildiği herkesin malumu.
Bu konuda ve diğer ekonomik gelişmeler hususunda ikili
görüşmelerin Türkiyeye önemli katkılarda bulunacağını
hatırlatmak isterim.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu mealde,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğunu,
yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
kendi kararlarını kendi içinde ve net bir
şekilde kendi usulü dairesinde, kendi çalışma usul ve
esasları dairesinde, herhangi bir yerden asla talimat almadan
verdiğini, kanun hükümlerinin açık, genel ve herkes için geçerli
olduğunu, kanunların herkese eşit
uygulandığını bu vesileyle de hatırlatmak isterim. Ve
yargının vermiş olduğu kararların herkesi
bağlayıcı nitelikte olduğunu hepimizin her an bilmesi
gerektiğini hatırlatıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili
yakışıksız bir şekilde, kin ve öfkeyle 23 Haziran
seçimlerinin âdeta rövanşının alınmasına ilişkin
birtakım değerlendirmelerin hakikatle, gerçekle hiçbir ilgi ve
alakasının olmadığını net bir şekilde ifade
etmek isterim. Bu manada, hakikaten bir algı yönetimi çerçevesinde
birtakım iftirayı ifade eden diktatörlük otokratiklik
faşizanlık vesaire gibi her türlü kötü kelimeyi bulup, seçip
yakıştırmaya Çamur at, izi kalsın. hesabıyla
hakikaten, gerçekten doğru olmayan yaklaşımlarla bir algı
oluşturmaya ilişkin söylemleri hep beraber seçimlerden önce
duymuştuk. İstanbulun Belediye
Başkanlığının verilmeyeceğiyle ilgili, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığının
verilmeyeceğiyle ilgili gerçek dışı bir ton laf ortaya
konmuştu. Şimdi, o lafı söyleyenler acaba yüzü kızarmak
suretiyle gerçekten demokratik bir olgunlukla bu hususta hem Sayın
Cumhurbaşkanımızın hem de AK PARTİnin demokratik
olgunluğunu tebrik etmek durumunda değiller mi? Birçok cümlenin
boşa çıktığını ve iftira niteliğinde
olduğunu milletimiz görmüyor mu?
Değerli arkadaşlar, sonuç itibarıyla,
bu konuda söylenen her sözün önünüze getirileceğiyle ilgili lütfen bir
düşünceyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Her söylenen sözün önünüze getirileceği sorumluluk
duygusuyla hareket edilmesi gerektiğini de hepimize tekrar
hatırlatıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bugün 3 Temmuz
olması münasebetiyle Mısırda da yapılan darbenin yıl
dönümü. Gerçekten, halkoyuyla, demokratik seçimler sonucunda iktidara gelen
Mursinin bir darbeyle alaşağı edilmesinin yıl dönümü
olması münasebetiyle, eş zamanlı olarak Tahrir
Meydanını harekete geçirenler ile Taksim Meydanını
harekete geçirenlerin aynı el olduğunu, aynı amaca matuf bir
netice almaya ilişkin uluslararası bir operasyon olduğunu da
tekrar hatırlamakta fayda var. Evet, Mısırda uluslararası
el, operasyonu yapanlar netice aldı ama Türkiyede devlet, millet
kaynaşmasıyla ve Cumhurbaşkanımızın da
liderliğiyle gerçekten demokratik usuller çerçevesinde, elhamdülillah, o
günkü Turuncu Devrim girişimleri netice alamadı. Bu iki tabloyu her
zaman hatırda tutmakta fayda var. Darbecilere Batının nasıl
yaklaştığını, kırmızı halılar
serdiğini, ikircikli tutum ve davranışlarıyla, sahte
demokrat söylemleriyle maalesef zihniyetlerinin sakat olduğunu, onlara da
bel bağlanılmaması gerektiğini, mandacı zihniyetlerle
hareket edilmemesi gerektiğini bir daha bu yüce Mecliste, bu Gazi Mecliste
ifade etmek isterim. Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralık
olaylarıyla süren, MİT olaylarıyla ve diğer birtakım
girişimlerle
15 Temmuzdaki darbe ve işgal girişiminin de
elhamdülillah 15 Temmuzda milletçe nasıl püskürtüldüğünü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 15 Temmuz özel oturumunda burada hep beraber,
inşallah gündemi belirlemiş olacağız ve 15 Temmuz
uluslararası darbe ve işgal girişiminde buradaki
maşaların, FETÖ terör örgütünün ve diğer
yandaşlarının hep beraber demokrasiyi inkıtaya
uğratmaya yönelik bu yaklaşımların o günkü liderlikle,
Sayın Cumhurbaşkanımızın meydanlara sözüyle, millet
devlet kaynaşmasıyla nasıl püskürtüldüğünü hep beraber,
inşallah burada kuvvetli bir şekilde ortaya koyacağız. Bu
manada, ben hakikaten 15 Temmuzda -Mısırda yapılanları-
darbenin olumlu neticelenmesini engelleyen 251 şehidimizi ve 2.200e
yakın gazimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyor ve 15 Temmuzda
inşallah tekrar demokrasinin gerçek beşiğinin Türkiye
olduğunu bütün dünyaya buradan yüksek sesle
haykıracağımızı ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
mevkidaşım, benim, son yapılan, yenilenen İstanbul
seçimlerinin sonuçlarını Tayyip Erdoğanın olgunlukla
karşılamadığını söylediğimi hissettirecek,
öyle algılanacak bir beyanda bulundu. Müsaade ederseniz 60a göre
düzelteyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, size yönelik değildi, Genel Kuruldaki
konuşmalara yönelikti.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, ama
benim konuşmamın üstüne söylediniz efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Genel Kuruldaki konuşmalara yönelikti.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
31.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkan, keşke
Bir kere şunu kabul etmem mümkün
değil: İşte Seçimi kazansak da vermeyecekler. bizden öyle bir
söz çıkmaz. Vermeyecek ne demek? Yani sandıktan bir sonuç
çıkacak ve verilmeyecek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Öyle dendi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kim dedi efendim?
Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili böyle bir şey diyemez.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Diyenlere diyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hayır, bunu
kabul etmemiz mümkün değil, onu söyleyeyim; bir.
23 Haziran gecesi Sayın Binali
Yıldırımın bir kere -on numara- çıkıp tebrik
etmesi ve bilahare de Sayın Erdoğanın seçimleri olgunlukla
kabul etmesi güzel, biz buna teşekkür de ettik ama keşke bunu 31
Martta yapsalardı, güzel olan, yakışık alan buydu ve millet
de takdiriyle zaten kimin ne kadar kusuru varsa orta yere serdi. Bunu belirtmek
isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalnız
Başkanım, söz almışken, Geziyi, Gezide akan kanı,
Gezide çıkan kimi olayları, milletin, doğa ve çevre
hassasiyetiyle meydana inmiş insanların üstüne yıkmak doğru
değildir. Geziyi kan gölüne çeviren sizin partinizin iktidarda
olduğu dönemdeki sizin emrinizdeki validir, emniyet müdürüdür ve
onların bağlı olduğu siyasi üst organlardır;
İçişleri Bakanıdır, Başbakandır. Gezide
ölenlerin sorumluluğu, orada doğa ve çevre hassasiyetiyle
birleşen, toplanan insanlara yüklenemez. Sizin devlete
yerleştirdiğiniz FETÖcü valilerin, FETÖcü emniyet müdürlerinin
ortalığı kan gölüne çevirmek için yaptıkları
provokasyondur, şiddettir. Orada şiddet uygulayan, oraya katılan
sivil toplum örgütleri, partiler değildir, bizatihi devletin kendidir.
Bunu dediğim için de şimdi bir savcı, Canan
Kaftancıoğluna açtığı gibi, bana da bir
soruşturma açacak, bunu da biliyorum, varsın açsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akçay
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden geri dönüşün söz
konusu olmadığına ve bu sistemin bütün kurum ve
kurallarıyla yerleşip işlemesine katkıda bulunulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Engin Altayın konuşması
üzerine ben de birkaç dakika içerisinde görüşlerimi ifade etme
ihtiyacı duydum.
Şimdi, yenilenen İstanbul seçimleri
üzerinden herhangi bir şımarıklık
yapılmadığını ve yapılmaması
gerektiğini gayet doğru bir şekilde ifade ettiler ve
zatıalilerinin de zaten böyle bir tutumu kesinlikle söz konusu
olmadı. Ancak, değişik mahfillerde bunun
şımarıklığını yapanları da görüyoruz,
onlar da birkaç ay sonra herhâlde kalkar. Fakat bu yenilenen İstanbul
seçimleri üzerinden bir sistem tartışmasının
başlatılacağı öngörüsü bizim Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bir öngörümüzdü ve maalesef bu İstanbul seçimlerinden sonra bu
tartışmaların başlatılmak istendiğini görüyoruz,
Sayın Altay da bu minvalde bir görüş ifade etti ve Sayın
Altayın yaptığı eleştirinin, mesela Yüksek
İstişare Kuruluyla ilgili yaptığı eleştirinin
sistemle uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Sistemle ilgili
eleştiri
Örneğin Yüksek İstişare Kurulunun
işleyişi, fonksiyonu, ilişkileri vesaire bağlamında
tartışılabilir, eleştirilebilir. O atamalar, birtakım
ücretlendirmeler vesaireler zaten kırk yıldır, elli
yıldır vesairedir sistem ne olursa olsun yapılabilecek eleştiriler
ve tartışmalardır. Artık
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden bir geri dönüş
söz konusu değildir. 24 Haziran 2018 genel seçimleriyle birlikte 16 Nisan
2017 tarihinde yapılan Anayasa referandumu tescil edilmiş, teyit
edilmiş, mühür vurulmuş ve 9 Temmuz 2018 tarihinde de
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi fiilen yürürlüğe
girmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi artık tek
amacımız, bu sistemin bütün kurul ve kurallarıyla yerleşip
işlemesine katkıda bulunmak, buna gayret etmek; siyasi partiler
olarak da buna katkı vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Şunu hatırlatıyorum: Değerli
arkadaşlar, demokrasi dediğimiz nedir? Bunun, az çok mutabakat
sağlayacağımız tanımları vardır. Bir,
demokratik ve meşru serbest seçimlerle iktidarın belirlenmesi. Bu
sistemle yürütme erki
Yüzde 50den fazla oy almakla iktidar olunabiliyor yani
daha fazla halk rızası alındığını görüyoruz;
burada demokrasinin bir şartı daha da belirginleşip
kökleşiyor.
İkinci olarak, yasama bakımından
baktığımda da istirham ederim, şunu
hatırlatırım: Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde, seçimlerle
birlikte
Şu an itibarıyla kaç siyasi parti var? 9 siyasi parti
Türkiye Büyük Millet Meclisinde şu an. Peki, kaç parti grubu var? 5 siyasi
parti grubu var. Acaba geçmişte ne zaman 5 parti grubu oluşmuş
ki? Ve hiçbir siyasi parti de bu Mecliste tek başına kanun
çıkarma yetkisine ve imkânına sahip değil. O zaman demokrasinin
ikinci şartı daha belirgin olarak devreye giriyor. Demokrasinin bir
uzlaşma olduğunu, birlikte daha da pekiştiren bir husustur.
Ayrıca ittifaklara cevaz veren yapısı da halk temsiliyetini daha
kuvvetli bir şekilde yasamaya taşımıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bundan sonra
yapacağımız... Dünkü grup toplantısında Sayın
Genel Başkanımızın da gayet veciz şekilde ifade
ettiği üzere, elbette sistem, yani ayet değil bunlar. Mutlaka bir
ileri hamlesi, muhasebesi filan yapılır fakat bu sistemden geri
dönmek, siyaseten gericiliktir; onu ifade edeyim. Bundan sonra, daha ileri
katkılar, bu sistemin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesine
katkı verme şeklinde olmalıdır.
Benim sadece Genel Kurul kürsüsünde buna
ilişkin en az 7-8 konuşmam var. İç Tüzükte neler
yapabileceğimizi ifade ettik, bunları mutlaka hayata geçirmemiz
lazım, bunları tartışmamız lazım dedik, örnek
verdik, bütçe gelince bakanların komisyonlardaki, Genel Kuruldaki, durumu
ne olacağını, sonra yasa yapma süreçlerinin ne
olacağını, bunları, bu görüşlerimizi dile getirdik.
Yani yasama ve yürütme erkinin daha belirgin bir şekilde, bu kuvvetler
ayrılığının belirgin hâle gelmesi, yürütme ve yasama
arasında bir iletişimsizlik, diyalogsuzluk olması ve
arasına kale duvarları örülmesi anlamına gelemez, gelmemelidir.
Bunun için de İç Tüzükte gerekli değişiklikleri de yapabiliriz,
yürütme ile yasama arasındaki ilişkileri formel hâle, kurumsal hâle
getirebiliriz ve getirmeliyiz dedik. İşte bu yeni sistem üzerinde
asıl konuşmamız gereken hususlar bunlardır diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu daha
önce söz istemişti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Buyurun isterseniz.
BAŞKAN Artık toparlama
konuşmaları olsun.
Buyurun Sayın Altay.
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben söz
almayacaktım, Sayın Akçay benim konuşmama atfen söz
aldığını söylediği için aldım.
Bir kere şunun bilinmesini isterim, yenilenen
İstanbul seçimlerinden sonra sistem tartışmasını
Cumhuriyet Halk Partisi açmadı, sistem tartışması AK
PARTİnin içinde başladı, sonra Sayın Bahçeli topa girdi.
Bizi ilgilendiren bir durum yok, siz önce aranızda anlaşın,
sonra biz sistem tartışmasıyla ilgili düşüncelerimizi
söyleriz. Ancak şunu söylememiz lazım: Millet ve Millet Meclisi
isterse bu sistem değişir. Hani Bu sistemin değişmesi
mümkün değil. derken, millete ve Millet Meclisine rağmen hiçbir
şey ayakta kalmaz. Dolayısıyla bu sistemin bir yıl içinde
eskidiğini düşünüyoruz.
Bizim Sayın Ali Şeker uyardı, Bu
sisteme karşı olmak gericiliktir. dedi Sayın Akçay;
yeniliğe karşı olmak gericiliktir, bu sistem bir yıl içinde
eskimiş, külüstürleşmiş, alı pulu dökülmüş bir
sistemdir. Bunları zamanı gelince konuşuruz.
Yasama-yürütme ilişkisiyle ilgili de biraz
sonra İYİ PARTİ grup önerisi üzerine söz
aldığımda Sayın Akçaya buradaki tezadı inşallah
anlatma fırsatı bulurum.
Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bunlar toparlama konuşmaları
olsun arkadaşlar.
Buyurun.
34.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Altay, topa girdiğimizden falan
bahsediyor, CHP olarak böyle bir tartışmayı
başlatmadıklarını söylüyor. Ya, bismillah, daha iki dakika
evvel kendisi başlattı bu tartışmayı, ben de bunun
üzerine söz aldım. Yenilenen İstanbul seçimleri göstermiştir ki
işte bu sistem işlemiyor. vesaire diyerek girmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK PARTİ
yöneticilerinin beyanları. Sayın Akçay, bunlar AK PARTİ
yöneticilerinin beyanları.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Lütfen, istirham ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi de Bu sistem
külüstür olmuştur. diyor. Yani istirham ederim, tutanakları tekrar
görelim. Sistem tartışmalarını başlatan mahfillerin içerisinde
Cumhuriyet Halk Partisi de vardır.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki, oldu.
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın
Akbaşoğlu.
Buyurun.
35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili AK PARTİ
içerisinde en ufak bir tartışmanın söz konusu
olmadığına ama sistemin daha iyi çalışması için
önerilere açık olduklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
tabii iki husus var Sayın Altayın gündeme getirdiği: Bir Gezi
olayları, bir de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi.
Öncelikli olarak şunu söyleyeyim: Gezi
olaylarıyla ilgili benim ifadem, orada haftalar öncesinden birtakım
Batılı ajansların, televizyonların canlı yayın
araçlarını kiralamak suretiyle, hazırlık yapmak suretiyle
uluslararası bir boyutu gündeme getirip onu provokatif bir şekilde
anbean bütün dünyaya yayınlamasıyla Tahrir ve Taksim
meydanlarının karşılaştırılması
denkleminde söylenmiş sözlerdir; bir. İkincisi, orada başta
Atatürk Kültür Merkezi olmak üzere, hakikaten birçok kamu binasının,
iş yerlerinin, bankaların -yaklaşık 44 tane binanın-
tarumar edilmesi, yakılıp yıkılmasını, 65 tane
kamu aracının, polis araçlarının, panzerlerin ve diğer
birçok otobüsün, halk otobüslerinin, İETT otobüslerinin orada
yakılmasını nasıl izah ediyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Devlet
yaktı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla asla ve kata
ENGİN ALTAY (İstanbul) Devlet yaktı
diyorum, devlet yaktı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu, devlete bir bühtandır, alakası yoktur,
hiçbir alakası yoktur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Devlet
yaktı. Senin valin yaktı, senin emniyet müdürün yaktı. Onlar
şimdi cezaevinde, FETÖden yargılanıyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla orada çapulculuğu ve
Vandalizmi hiç kimse, hiçbir hukuk sistemi ve hiçbir devlet meşru göremez,
gösteremez. Hiç kimse de buna izin vermez.
Sonuç itibarıyla burada yapılan iş,
asla ve kata bir çevrecilik meselesi değil. Tabii ki sadece çevre
meselesiyle ilgili düşüncesiyle gelip orada
kandırıldığını gören
vatandaşlarımız müstesna. Onlara asla ve kata herhangi bir
şey söylememiz söz konusu değil ancak burada uluslararası bir
operasyon olduğunun da herkesin malumu olduğu hususunu dile
getirmiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başkan,
toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Daha bitirmedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kalan
kısmı ayakta dinleyeceğim. Mani var mı?
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili de AK PARTİ
içerisinde en ufak bir tartışma asla ve kata söz konusu
değildir.
Bakınız, algılar başka,
gerçekler, olgular bambaşkadır. Bir algı operasyonu uzun süredir
hakikaten bir sistem şeklinde, sistematik bir şekilde bazı
çevrelerin ortaklığıyla profesyonel bir şekilde ortaya
konmaya çalışılıyor ama hakikat, güneş balçıkla
sıvanmaz. Siz belki kafanızı kuma gömmüş deve kuşu
misali birtakım şeyler söylemeye çalışıyorsunuz ama
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hayda!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
hakikat apaçık ortada, millet görüyor.
Dolayısıyla deve kuşu misali bunu ben görmüyorsam
başkası da görmüyor diyemezsiniz. Milletin maşerî vicdanı,
basireti ve feraseti olup biten her şeyi çok güzel bir şekilde
görüyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) İstanbulda
gördük, İstanbulda.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bizim söylediğimiz şey şudur:
Bakınız, 16 Nisanda referandum yapıldı ve millet bir karar
verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Millet bir karar verdi 16 Nisanda.
BAŞKAN Toparlayarak bitirin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlayarak bitiriyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 16 Nisanda millete gittik, millet bir karar verdi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hay maşallah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Demokratik parlamenter hükûmet sisteminden demokratik
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesine karar verdi
ve iş bitti. Artık eski hâl, muhal.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Allahın emri.!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Geri dönüşü yok, tamam!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Artık parlamenter hükûmet sistemi değil,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi geçerli ve 24 Haziran
seçimleriyle de bütünüyle bu sistem cari oldu, anayasal olarak yürürlüğe
girdi. Yapılması gereken şey nedir?
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha güzel bir
şekilde çalışması ve organizasyonu bakımından hep
beraber her fikre biz açığız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Temel çürük, temel.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yeni sistemin en güzel şekilde milletimizin lehine,
devletimizin lehine çalışmasıyla ilgili her öneriye
aklıselim olarak ortak akılla açık olduğumuzu, demokratik
bir yaklaşımla, ortak akılla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
ortak kazanımlarla bu sistemi en güzel şekilde
uygulayacağımızı ifade ediyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Çürük temele bina
yapılmaz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunu kendi bağlamından kopararak oradan
başka bazı politik fitne ateşleri yakmaya ilişkin algı
operasyonlarının hakikatle ilgisi olmadığını ve
bunun bir bühtan ve iftira olduğunu net bir şekilde açıklığa
kavuşturmak için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekilim, bir cevap hakkı doğurmadan sistematik bir
açıklama bekliyoruz sizden.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Takdir tabii ki
sizin ama beni fitne fitilini ateşlemekle itham etti, deve kuşuna
benzetti. Yani ben sataşmadan söz istiyorum bu durumda ya da yerimden de
iki dakika verirseniz olur.
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
36.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Ben, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir grup
başkan vekilinin, FETÖcü oldukları tescilli kimi eski
bürokratları aklamak için bu feryat ve figanını, bu Gazi
Meclisin bir üyesi olarak, bu Meclisi bombalayanların devlete
sızmış valisini, emniyet müdürünü aklama telaşını
anlayamadım. Bu, bir aklama telaşı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beyefendi, ben Gezideydim,
Gezide olmaktan da iftihar ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz yaptığınız konuşmada benim ve
benim gibilerin otobüs yaktığını, araç
yaktığını söylediniz, AKMye yıkıcı pankart,
döviz astığını söylediniz. Bunları iki şey
astı: Ya ben astım ya da şimdi FETÖden ceza alan valiniz,
emniyet müdürünüz, MİTçileriniz, kripto, devletin içine
sızmış, sizin sızdırdığınız,
yerleştirdiğiniz, sonra, şimdi hesaplaşmaya çalıştığınız
FETÖcüler astı. Ortası yok, o otobüsü ya Engin Altay yaktı ya FETÖ
yaktı ya da MİT yaktı. Ben yakmadım, o hâlde onlar
yaktı. Sizin, şimdi, bu valiyi, bu emniyet müdürünü, orada görev
yapan, bir gecede çadırları yakarak infial yaratan insanları
savunup bizim doğa ve çevre hassasiyetinden kaynaklı samimi, halisane
girişimimizi fitne fitilini ateşleyen insanlar olarak göstermenizi
yadırgıyorum. Tekrar söylüyorum: Ben, AK PARTİnin en
azından 15 Temmuzdan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
FETÖyle tümüyle
ilişkisini, ilgisini duygusal bağlamda kestiğini düşünüyor
idim ama -hoş, 7 Şubatla 17-25 Aralık arasında iki yıl
neler olduğunu da bir gün burada konuşmamız lazım- AK
PARTİnin bir sayın grup başkan vekilinin FETÖcüleri
arkalayıp, doğa ve çevre ve hassasiyetiyle Taksime çıkan insanları
terörize etmesi, kriminalize etmesi bizim açımızdan, Gezide olan
biri açısından kabul edilemez efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebinin bir taziye
mesajı var.
Buyurun.
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Hakkın rahmetine kavuşan Trabzon eski Senatörü Hasan
Güvene Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1982 Anayasası öncesinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olarak iki organdan
oluştuğu dönemde Trabzon Senatörü olarak görev yapan Sayın Hasan
Güven, Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Örnek kişiliği,
siyaset biçimi, yaşamı, ağabeylik rolüyle hepimizin,
tanıyan insanların üzerinde çok olumlu etkiler bırakmış
olan Sayın Hasan Güvene Allahtan rahmet diliyorum; Trabzonlulara,
ailesine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine başsağlığı
diliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, hiç
buraya bakmıyorsun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Çoktandır istedi.
BAŞKAN Daha önceden Akbaşoğluna
verdik, görmedim ben.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Hakkın rahmetine kavuşan Trabzon eski
Senatörü Hasan Güvene Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve herkes için
bağlayıcı olan yargı kararlarına saygı gösterilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
biraz evvel çok değerli eski Meclis Başkan Vekilimizin ifade
ettiği gibi, biz de aynı şekilde
başsağlığı diliyoruz, bütün geçmişlerimize rahmet
diliyoruz.
Bu vesileyle, tabii, Engin Altay Beyin ifade
ettiği veçhile aslında bir suçlamada bulunuldu Bir grup başkan
vekili, FETÖcü bürokratların -güya- arkasında duruyor. gibi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz beni
suçladınız Otobüs yaktı. diye.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbir suçlunun arkasında durmuyorum. Hangi bürokrat
olursa olsun, hangi siyasetçi olursa olsun, kim olursa olsun, kanunlar herkese
eşittir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Kim hukuka
aykırı davranışta bulunmuşsa, siyasetçi veya bürokrat
veya vatandaş, hepimiz için bu kurallar geçerlidir. Sonuç itibarıyla
benim söylediğim çok açık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Orada hatta şu istisnayı da ortaya koydum: Yani
gerçekten sadece bir çevre olayı gibi algılayıp oraya çevreyi
korumaya ilişkin gelip de aslında sızan birtakım terörist
gruplarla
ENGİN ALTAY (İstanbul) MİT
mensupları, MİT, MİT.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
birtakım Vandalizmi ve hakikaten çapulculuğu
ortaya koyan, devlete, millete zarar veren, demokrasiyi ortadan kaldırmaya
yönelen ve birtakım dış güçlerin nüfuzu çerçevesinde Türkiye'nin
büyük projelerini engellemeye kalkışan yaklaşımlar, yakan,
yıkan, bürokratsa bürokrat, siyasetçiyse siyasetçi, vatandaşsa
vatandaş, bensem ben, kimse kim, herkes için geçerli olan kuralı
hatırlatıyorum. Gezi olayları, sonuç itibarıyla
yargının önündedir. Yargı, kim suçlu, kim suçsuzsa tarafsız
ve bağımsız bir şekilde ortaya koyacak, nihayetlendirecek
ve hepimizi bağlayıcı kararını verecektir. Buna
hepimizin saygı göstermesi gerekir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
Buyurun Sayın Grup Başkan Vekili.
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Meclisin görevinin var olan sistemin aksayan yönlerini gözden geçirerek
tartışmak olduğuna, Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle yönetilen bir devlet hâline gelindiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yani Sataşma olmasın. dediniz ama
gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın grup başkan
vekilinin söyledikleri sataşılmadan cevaplanacak gibi değil ama
ben yine de dikkat etmeye çalışacağım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben kimseye sataşmadan cevap verdim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, hatırlatayım çünkü unutuluyor bazı şeyler.
Bizim şu anda cezaevinde olan Milletvekilimiz Sırrı Süreyya
Önder, hatırlıyor musunuz, Gezi nasıl başladı buraya
gelip anlatmıştı bu kürsüden de. Yani sabahın köründe
kepçeler gidip, Gezi Parkındaki ağaçları sökmeye
başlayınca Sırrı Süreyya Önder Vekilimiz kepçelerin önüne
dikiliyor Hop, ne yapıyorsunuz arkadaş? diyor.
Fotoğrafları var, kendisi çıktı anlattı ve Gezi böyle
başladı. Gezi, sadece parktaki ağaçlar için değil,
aynı zamanda çok önemli bir yerel demokrasi talebiyle
başlamıştır. İnsanlar Bizim
kullandığımız, gittiğimiz, oturduğumuz, çay
içtiğimiz, sohbet ettiğimiz bir parkı, siz istediğiniz gibi
tarumar edemezsiniz. dedikleri için, Bize sormadan karar
alamazsınız. dedikleri için Gezi başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ve yine
Sırrı Süreyya Önder Milletvekilimiz burada kürsüde çıktı,
hatta sıyırdı gömleğini de kendisine nasıl gaz
fişeğiyle ateş edildiğini izleriyle gösterdi. Bunları
unuttunuz mu? Kim ateş etti gaz fişeğiyle Sırrı
Süreyya Öndere? Sizin Valiniz ve Emniyet Müdürünüzün emir verdiği kişiler.
O Vali Hüseyin Avni Mutlu, FETÖden yargılandı, ceza aldı. Onu
mu savunuyorsunuz? Hüseyin Çapkın, Emniyet Müdürü; FETÖden
yargılandı, ceza aldı. Onu mu savunuyorsunuz? O gün
arkasındaydınız. O gün her türlü işi provoke edenler, o
provokasyonların başında olanlar, o Vali ile o Emniyet
Müdürüydü, sonra FETÖden ceza aldılar. Şimdi neyi savunuyorsunuz
siz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlayacağım hızla.
Şimdi, dolayısıyla tarihi böyle
çarpıtamazsınız. Gezi eylemlerinde 8 genç insan vurularak
öldürüldü. Kim öldürdü bunları? Gezi eylemlerinde onlarca insan,
atılan gaz fişekleri yüzünden gözlerinden oldu, gözleri
çıktı. Kim yaptı bunları? Bunları unutmayın.
Dolayısıyla bu tartışmayı yapacaksak bu
tartışmayı bütün verileriyle birlikte yapmak lazım. Bugün
Gezi davası diye ortaya çıkmış olan dava, tam bir
düzmecedir; iddianame felakettir, böyle bir iddianame, hukuk fakültelerinde
kepazelik diye okutulmalıdır. Daha önce Gezi davaları
açıldı ve o davalar beraatle sonuçlandı. Bunları unutuyor
musunuz? Böyle bir gerçeklik de var. Dolayısıyla bunu böyle
tartışmak gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son bir iki
cümle de bu sistem tartışmasına ilişkin söylemek istiyorum.
Şimdi, efendim, bir sistem tartışması, elbette ki bir
Anayasa tartışmasıdır ve bu, gayet sakin bir şekilde
Mecliste hem komisyonlarda hem Genel Kurulda yapılması gereken bir
şeydir, bunda bir acayiplik yoktur. Çünkü bu Meclisin görevi, var olan sistemde
bütün veçheleriyle aksayan her şeyi her an gözden geçirmek ve
tartışmaktır, yasaysa yasa çıkarmaktır, Anayasa
değişikliği yapmaksa Anayasa değişikliği
yapmaktır. Bakın, son bir yıl
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi adı altında
işlemiş olan sistemde 39 tane Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi çıkmış, 1.900 civarında maddeyi içeriyor; bu
Meclis çıkarmış 34 tane kanun, 600 maddeyi içeriyor sadece.
Şimdi, burada tartışmalı bir durum yok mu? Denge-denetleme
mekanizması işlemiyor, kuvvetler ayrılığı ortadan
kalkmış. Memleket, Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle yönetilen bir devlet hâline geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Grup
Başkan Vekili.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Böyle bir
şeyi konuşmak, tartışmak, denge-denetleme
mekanizmaları nasıl yeniden işler hâle gelir, nasıl
yürütmenin yasama üzerindeki ve yargı üzerindeki tahakkümü ortadan
kaldırılabilir; bunları tartışmak abes bir şey
değildir. Bunları tartışalım, konuşalım,
gerekiyorsa Anayasa değişiklikleri
Sayın Grup Başkan Vekiliniz Bülent Turan
geçen gün söyledi Revizyon gerekiyorsa revizyon yaparız. dedi. Biz de
diyoruz ki: Revizyon yetmez, daha köklü bir değişikliği
tartışmak gerekir. Bu tartışmanın neresi gericilik
olabilir? Bu tartışma, tam tersine, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı altında var olan sistemin uluslararası,
evrensel normlara ve siyaset bilimine uyumlu, uygun bir hâle getirilip
getirilemeyeceği tartışmasıdır esas itibarıyla.
Dolayısıyla bu tartışmayı yapmak
ihtiyacımızdır, bundan kaçınmamak gerekir. Bir kez daha
bunu vurgulamış olalım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ok
40.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimi sonucunda Hükûmetin
başlattığı zam sağanağını
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin devam ettirdiğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Hassaten
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
23 Haziran İstanbul Seçiminden sonra Hükûmetin
başlattığı zam sağanağına seçim bölgem de
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi de tam gazla devam etmektedir.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkanı daha önce Hiç
kimseyi işten çıkarmayacağım. dedi ama yaklaşık
500 çalışanı işten çıkardı, hem de mübarek
ramazan gününde. Ulaşıma zam yapmayacağım. dedi ama zulüm
derecesinde zam yaptı. Bir öğrenci 2,25 TLden 3 TLye, sivil 2,5
liradan 3,5 liraya çıkarıldı. Bu rakamları yanlış
duymadınız. İstanbulda bir öğrenci 40 TLye bir ay boyunca
sınırsız hizmet alırken, dolaşırken,
Balıkesirde ayda sadece 20 gün gidiş geliş yapan bir
öğrenci 120 lira ödemektedir. 40 liraya sınırsız
biniş, 120 liraya sadece ayda 20 gün. Dolayısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
41.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, 3 Temmuz hemşehrisi Kemal Sunalı
vefatının 19uncu yıl dönümünde rahmetle
andığına, 16 Temmuz itibarıyla Malatya ilinde mobil vize
hizmetinin hayata geçirildiğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Öncelikle, hemşehrimiz olan Kemal Sunala ölüm
yıl dönümünde Allah rahmet eylesin diyorum, ailesine
başsağlığı diliyorum.
Malatya ve bölgemizde iş
insanlarımızın, sanayicilerimizin ve Avrupada yaşayan
Türklerin bir büyük sorunu da vize sorunuydu. Almanya Büyükelçiliğiyle
görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerde Vize Dairesi
Başkanlığını ve Almanya vizesi yetkili kuruluşu
olan İDATAyı geçen mart ayında Malatyada misafir ettik. Bu
görüşmemizde Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız
Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ve Fırat Kalkınma Ajansıyla
birlikte Malatyada bir mobil vize hizmeti kurulmasına karar verildi. 16
Temmuz itibarıyla da Malatyadan Schengen vizesi alacak olan
vatandaşlarımızın, başvurularını ticaret
odasındaki vize bürosuna yapmaları gerekmektedir.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 27/6/2019
tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, Tunceli Munzur
Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doçent Doktor Ali Kemal
Özcanın PKK Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalanla
yaptığı görüşmede hangi amaç, sıfat ve vasıfla bu
görüşmeyi gerçekleştirdiği sorusuna açıklık
getirilmesi, Ali Kemal Özcanın devletin uygun görmesi sonucu
İmralıya giderek görüştüğünü dile getirmesi üzerine
devletin böyle bir görüşmeye niçin ihtiyaç duyduğunun kamuoyuyla
paylaşılması ve teröristbaşıyla yapılan
görüşmenin açık ve net bir şekilde milletimizle
paylaşılarak milletimizin vicdanında hissettirdiği
rahatsızlığın giderilmesi maksadıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3/7/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/7/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili Yavuz Ağıralioğlu
tarafından, Tunceli Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı
Doçent Doktor Ali Kemal Özcan'ın, PKK terör örgütü elebaşı
Abdullah Öcalanla yaptığı görüşmede hangi amaç, sıfat
ve vasıfla bu görüşmeyi gerçekleştirdiği sorusuna
açıklık getirilmesi, Ali Kemal Özcan'ın devletin uygun görmesi
sonucu İmralı'ya giderek görüştüğünü dile getirmesi üzerine
devletin böyle bir görüşmeye niçin ihtiyaç duyduğunun kamuoyuyla
paylaşılması ve teröristbaşı ile yapılan
görüşmenin açık ve net bir şekilde milletimizle
paylaşılarak milletimizin vicdanında hissettirdiği
rahatsızlığın giderilmesi maksadıyla 27/6/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 3/7/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Yavuz Ağıralioğluna söz veriyorum.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Naci Bostancı Beyle Genel Kurul öncesinde
bir istişare yaptık. Ritmini hızlandıralım, Meclisin
çalışma temposunu artıralım, önergeyi haftaya
bırakalım diye istişare ettik. Bir hassasiyet izhar ettim,
sebebi şu: Şimdi, Türkiye, Türk Parlamentosu, Türk yurdu, Türk
milleti gibi tarihin adını, sanını bildiği
yazılı ya da rivayetle intikal eden milletler içerisinde adı
şerefle zikredilebilen bir milletin şu anda en yetkili mercisindeyiz
biz. Naci Beye de söyledim, dünyanın görüp görebileceği en büyük
devletleri kurabilmiş, medeniyetler inşa etmiş bir milletin
Meclisinde bir cinayet şebekesiyle ilgili cümle kuruyor olmanın
utancıyla konuşuyorum.
Sebebi şu: Terör örgütleri sansasyonel eylemler
yaparlar ki adları duyulsun diye. Türk devletinin Parlamentosunda bir
cinayet şebekesinin adıyla sabahtan akşama kadar birtakım
mevzularda birbirimize sataşıyor olmanın zilleti bize, buradan
doğacak kuvvet de PKKyadır. PKK, eline geçirdiği bütün
imkânları harcasa Türk devletinin Parlamentosunda kendi adına cümleler
kuran parlamenterler, kendi adına cümleler kuran bakanlar, kendi
adına cümleler kuran Cumhurbaşkanları çıkaramazdı ama
Türk devleti, siyasi mücadele edeceğim hevesleri içerisinde, devletin
güvenlik konseptinin halletmesi gereken, güvenlik stratejisinin belirlemesi gereken
hamleleri rayından çıkarıp siyasi mecrada avantaj hâline
dönüştürmeye çalışan bir cinnetin elinde PKKya inanılmaz
bir propaganda avantajı olarak sunmuştur.
Dolayısıyla biz şimdi neyle
karşı karşıyayız? Devlet müzakere etmez. demedik,
yanlış anladı Hükûmetimiz bizi. Devlet terör örgütünün
unsurlarıyla birtakım görüşmeler yapmaz. demedik,
yanlış anladı Hükûmetimiz bizi. Devlet görüşür, bir cinayet
şebekesinin başıyla, yakalandığı zaman uçakta
Anam da Türk. diyecek kadar teslim bayrağı çekmiş bir alçakla
görüşebilir devlet, görüşür ama daha fazla can yanmasın, daha
fazla evlat kaybolmasın diye görüşür. Görüşür ama bu terör
başına, bu teröristin başına şöyle demez devlet:
Adımız ne olsun? Anayasamız nasıl olsun? Anayasayı
nasıl yazmamızı münasip görürsünüz? Acaba biz millet olarak
hangi bayrağı kendimize seçelim?
Dolayısıyla, bugün de İmralıya,
seçime iki gün kala, bu meseleyle ilgili ihtisası olduğu söylenen bir
akademisyenin gönderilmesi, problem değildir. Devlet, bir caniye, bir
terörist başına mevzunun uzmanı olan bir adamı
gönderebilir, mevzuda ihtisası olan, kariyeri olan, bu mevzuda
birtakım faydaları olacağına itimat ettiği bir
adamı gönderebilir; problem yok ama bu gönderdiği adama seçmen
davranışlarını yönetebilir mi diye tembihte, telkinde
bulunamaz yahut bir devlet, İmralıdan, bir caniden gelen mektubu
devletin başına televizyonlarda yorumlatamaz, yorumlayamaz.
Cumhurbaşkanını her şekilde
görmeye razı olabiliriz, hükûmet sistemimiz değişti,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de olsa, partili
cumhurbaşkanı da olsa, Tayyip Beyi bize kızarken de görsek,
bazen kantarın topuzunu kaçırıp bizi ilzam edebilecek
şekilde, bize hareket edecek şekilde cümle kurarken de görsek bile
bunlara dayanabiliriz; lakin evlatlarımızın katili bir
alçağın yazdığı mektubu yorumlarken görmek istemeyiz.
Dolayısıyla, burada, bu mevzuda birkaç
şeyin cevaplanması lazım. Bir, bu konu, bir istihbarat
stratejisi midir? Yani istihbarat organizasyonumuz Millî İstihbarat
Teşkilatımız, bir güvenlik endişesiyle kendine ait bir
perspektifi Hükûmete mi sunmuştur; yoksa, Hükûmet, kendisi pozisyon
alıp buradan memlekete, millete hayrının olacağına
inandığı bir süreci başlatmak mı istemiştir?
Şimdi, bununla ilgili endişelerimizi
yüreğimizi ağzımıza getirecek şekilde
tekrarlamamızın sebebini ifade etmeye çalışacağım
size. Daha önce pek de parlak olmayan bir siciliniz var bu mevzuda yani
Memlekette kan dursun. diye teşebbüs ettiğiniz işlerden
evlatlarımızın kanı gitti, canı yandı. Daha önce
Kanı durduracağım. diye heves ettiğiniz işlerden
Türk devletinin vakarına ziyan oldu. Türk devleti, arama, kontrol
noktalarını gevşetin. diye heves ettiğiniz çözüm
sürecinden o kazılmış çukurlara 793 evladını gömerek
çıktı. Dolayısıyla şimdi benzer hatalar
yapacaksınız diye ödümüz patlıyor. Ben -parti grup kararı
müstesna, efendim, liderlerin bu mevzudaki ısrarı ve telkinleri
müstesna olmak üzere- herhâlde İmralının
muhataplığından HDP haricinde hiçbir milletvekilinin hoşnut
olduğuna inanmam yani HDPnin haricinde İmralıyla muhatap
olmaktan bu Parlamentodaki hiçbir mebus asla hoşnut olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Lakin
vaka önümüzdedir, olan şey şudur: Seçime iki gün kala Seçmen
davranışını yönetebilir miyiz? heveslerine kurban olacak
şekilde, izni kimin verdiği belli olmayan, ziyaretçi tasarrufu kimden
olduğu belli olmayan
Mektup yazılınca, mektubun amacı
siyasi korkularımızı dehşete çevirecek şekilde seçmen
davranışını değiştirmeye matuf cümleleri
Cumhurbaşkanının kurabildiği bir zemine dönünce yeni bir
çözüm rezaleti mi, devlete, millete yeni bir suikast mi diye ödümüz
koptuğu için önerge verdik. Benim elimde imkân olsa -parti grubumuz
adına da bu hassasiyeti izhar ediyorum- bu TBMMnin çatısı
altında, bu şerefli mekânda PKKlıların adını,
PKKlıların ismini, PKK denilen alçak örgütün ismini anmayı
yasaklarım. Onbaşı düzeyinde, tercihen, biraz daha ciddi olursa
yüzbaşı düzeyinde bir muhataplığın mevzusu hâline
getirilmelidir. Devlet, sabahtan akşama kadar, Cumhurbaşkanı,
bakanları nezdinde, Hükûmet nezdinde, parti gruplarının
birbirlerine sataşmasına imkân verecek şekilde birbirine PKK
cümlesi kuramaz. Burası Türk devletinin Parlamentosudur, Türk yurdudur
burası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bizim
için mesele şu, Genel Kurulunuzun takdirine arz ediyorum: Devletin
başı PKKyla muhatap olmaz, devlet PKKnın gönderdiği
mektupları yorumlarken görülmesin, devletin başı Kürt seçmenin
oyunu avlayacağız diye Abdullah Öcalana Kürtleri borçlandırmasın,
borçlandırmasın. Abdullah Öcalan bir cinayet şebekesi
başıdır, bundan bir kanaat önderi çıkarılmasın.
Abdullah Öcalandan, Kürtlerin sözünü dinlemesi gereken bir kanaat önderi
çıkarma teşebbüsünün bedelini çok ağır ödedik biz. Bir daha
böyle bir zafiyetin içine devlet ve siyaset yuvarlanmasın. O yüzden
hassasiyet izhar ettim, o yüzden grubumuzla beraber, bu konuda Meclisin bir
daha devleti bu düzeyde cinayet şebekesinin başıyla muhatap
etmeyeceği bir siyasal iklim oluşturma mecburiyetine dokunayım
diye önerge verdim, gerekçesini bu şekilde arz ettim.
Cumhurbaşkanımızın, Çinde -iki
bin yıllık Türk yurdudur- Sincan bölgesinde yaşayan Türklerle
ilgili Mutlu ve huzurlular. cümlesini doğru bulmadım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlayayım Başkanım, anlayışınıza
sığınıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ben
bugün kendi adıma da grubum adına da Türk milliyetçileri adına
da Sayın Cumhurbaşkanım, Çinde mutlu olduklarına
hüsnüşehadet ettiğiniz Türklerin mutluluğu size de nasip olsun.
desem bedduadır. Onlar kadar mutlu olursunuz inşallah. desem
mutluluk dileğim bedduadır. Ben Sayın Cumhurbaşkanına
İnşallah, siz de Doğu Türkistandaki Türkler kadar mutlu
olursunuz evladüıyalinizle. desem bedduadır ve ben devletin
başına beddua etmekten imtina ediyorum çünkü böyle bir şey
dersem, eğer Siz de Doğu Türkistandaki Türkler gibi mutlu olun.
dersem Tayyip Beye şöyle demiş olacağım: Sümeyyeyi
alsınlar elinizden, torunlarınızı kaçırsınlar
sizden, çocuklarınızın canına okusunlar, dininize musallat
olsunlar, ibadet haklarınızı gasbetsinler. Ben böyle bir
şey demiş olmaktan imtina ediyorum, Cumhurbaşkanımız
da imtina etsin. Türkler orada mutludur. demek yerine Türk yurdunda feryat
figan arşıâlâyı yıktı. diyeceksiniz, öyle demek
zorundasınız. 35 milyon Türk, orada, dinî imanı, çoluğu
çocuğu izzeti çiğnenerek mücadele ediyor. Biz vatan terk edecek
insanlar değiliz. Vatan terk etmek, Türkün tabiatına hiç uymayan bir
iştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Oradan
medet ummuyorlar, sizden destek beklemiyorlar; bir tek şey bekliyorlar:
Direnişlerine irade beyan edeceksiniz. Orada Çinin yaptığı
zulmü meşrulaştırır gibi Çok mutlular. cümleleri orada mukavemet
eden Türklerin omurgasını kırar. Allah kerimdir, size devleti
yönetecek bir siyasal dil diliyorum.
Allaha emanet olun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu önerge üzerinde sözümüz yoktu ancak
İYİ PARTİnin Ali Kemal Özcanın İmralıya niye
gittiğinin araştırılmasından yola çıkarak daha
sonra farklı mecraya götürmek niyetinde olduğu bir
konuşması bizi biraz zorunlu kıldı bu konuşmayı
yapmaya.
Şöyle bir durum yani İYİ
PARTİnin uzun zamandan beri, seçim öncesinde her zaman
takındığı bir tavır vardı. Şunu
söylemiştik, bu kürsüde de söyledik, orada da söyledik: İYİ
PARTİnin daha çok, MHPden biraz oy devşirmeye dönük, şimdi de
MHP tabanından biraz insan devşirmeye dönük bir tutum içerisinde
olduğunu her daim söyledik, hâlâ da onun peşinde.
Aslında, ülke bütün olarak
kutuplaşmış, gerilmiş, bölünmüş, parçalanmış
ama İYİ PARTİ hâlâ Osman Öcalan niye TRTye
çıkmış? diyor. TRT diye bir şey mi kalmış
arkadaşlar? TRT diye bir şey yokken Osman Öcalanın TRTye
katılmasını oturup burada bu kadar insanı da meşgul
eden bir tavır içerisinde
Ali Kemal Özcan niye gitmiş? Tamam,
doğru, bunu sorun. Ali Kemal Özcan kimdir, niye gitmiş, kimin
adına gitmiş? Ancak Kürt sorunu gibi devasa bir sorunu böyle cani,
şu şudur, bu budur, bilmem nedirle örtbas edemezsiniz
arkadaşlar.
Açlık grevi diye bir süreç yaşandı.
Bir milletvekiliniz, buranın bir üyesi doksan gün, yüz gün açlık
grevine girdi. 4 bin insan açlık grevine katıldı, 8 kişi
bedenini orada yok etti, yaşamına son verdi, Abdullah Öcalanın
üzerindeki tecridi ben kınıyorum. dedi. Böyle bir lider dünyada yok.
Ben onu övmek için buraya gelmedim, hiç onun da buna ihtiyacı yok. Benim
kimseyi, HDPnin kimseyi
Burada PKKyi övmesine ihtiyacı da yok. Ancak
böyle bir realite yaşandı ve daha önce Özalın
yaptığı gibi, Demirelin yaptığı gibi, rahmetli Erbakanın
da yaptığı gibi Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında
da üç yıl bu devlet Öcalanla görüştü arkadaşlar.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Biz de tam olarak onu diyoruz işte.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Katil diyorsunuz,
şu diyorsunuz, bu diyorsunuz ama bu devlet üç yıl boyunca Gel,
anlaşalım. Bu sorun bitsin. dedi. Kötü mü yaptı? Belki bu
Hükûmetin yaptığı en iyi iştir, tek yaptığı
iştir bu ülke yararına.
AYLİN CESUR (Isparta) Demirel, ne zaman
konuştu ya? Yalan beyan vermeyin. Demirel, Suriyeden getirtti,
yakalattı.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bırak, Allah
aşkına! Konuşmayın oradan.
Sonuç ne oldu? Birileri AKPnin paçasından
tuttu, saçlarından tuttu, Ergenekon çizgisine getirdi ve bu süreç de
sonuçlandı. Şimdi, ödünüz kopmuş, acaba tekrar bir çözüm süreci
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Ödümüz kopmadı, bizim ödümüz kopmaz.
FATMA KURTULAN (Devamla) Evet, çözüm süreci
başlarsa koltuklarınız gider, doğru söylüyorsunuz. Bu
telaşınızı sürdürün. Eğer çözüm olursa, Kürt sorununun
demokratik çözümü bu Mecliste hayata geçerse sizin varlık nedenleriniz
ortadan kalkacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Bize demiyorsun
değil mi, karşı tarafa diyorsun.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
FATMA KURTULAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Kürt sorunu gibi önemli bir sorunu böyle terörize eden, böyle
kriminalize eden, bizi, HDPyi farklı şekilde itham eden
tutumlarınızdan vazgeçin.
İYİ PARTİ, size söylüyorum: Size
rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKKye içinde gönül
vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Niye? Gururunuz yok mu sizin?
FATMA KURTULAN (Devamla) Şu an,
koltuklarınızda HDPnin oylarıyla oturuyorsunuz. Bu ittifakta,
CHPyle yaptığınız ittifakta HDPnin oylarının
etkisi vardır. Ne yapacaksınız şimdi? Ne diyeceksiniz
şimdi buna?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Haydi söyle
bakayım, ne yapacaksın?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Söyleyeyim, söyleyeyim.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Söyle hadi, buraya
söyle.
FATMA KURTULAN (Devamla) Hayır, sadece size
Orada öyle sataşmayın.
Hepinize şunu söylüyorum: Hepiniz bu sorunu
çözmek zorundasınız.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Çözeceğiz, çözeceğiz.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bir kesiminiz de
koşa koşa İmralıya gittiniz, ne dediniz? Siz, Apoyu
dinlemiyorsunuz. dediniz bize.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Biz dertlerimizi çözeceğiz; siz, PKKya alçak diyeceksiniz,
çözeceğiz. Siz, Abdullah Öcalana alçak diyeceksiniz, çözeceğiz.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bizim kime ne
diyeceğimizi biz biliriz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Deriz, deriz. Çocuklarımızın katillerini gelin burada övün,
ondan sonra
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yavuz Bey, işte
orada destek verin de çözelim ya!
FATMA KURTULAN (Devamla) Bize böyle ayar
veremezsiniz. Kırk defa söylemişiz, bize ayar veremezsiniz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
İşine bak! İşine bak! Biz, oy avcılığı
yapmadık, işine bak!
FATMA KURTULAN (Devamla) Kime ne diyeceğimizi
siz bilemezsiniz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Oy avcılığı yapan sizlersiniz, sizler!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU( İstanbul)
Yapmadık, yapmadık! İşinize bakın, biz oy
avcılığı yapmadık.
FATMA KURTULAN (Devamla) Haddinizi bileceksiniz.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, Sayın Grup
Başkan Vekili, Meclise hitap edin.
FATMA KURTULAN (Devamla) Tamam, toparlıyorum.
Bir dakikada toparlıyorum Sayın
Başkan.
Siz şunu bileceksiniz: En köşede
oturuyorsunuz. Bakın, aritmetiğe bakın. Zar zor şu
kapıdan içeri girdiniz, en köşede oturuyorsunuz, kapının
eşiğinde oturuyorsunuz.(HDP sıralarından
alkışlar) Böylesi bir partiye Haddinizi bilin. Şunu deyin,
bunu deyin. diyemezsiniz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Diyen yok zaten!
FATMA KURTULAN (Devamla) Siz haddinizi
bileceksiniz.
Teşekkür ediyorum, saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Flu bile görmüyoruz, rahatına bak.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Konuşacağım Başkan, konuşacağım Başkan.
O kadar parmağa razı değilim ben, konuşacağım
Başkanım. Öyle, böyle
dediği gibi değil,
İstediğimi konuşurum. yeri değil burası.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sizin için de öyle, siz de
öyle istediğinizi konuşup oturamazsınız.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Konuşacağız, problem yok.
BAŞKAN Sayın Altay
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
(HDP ve İYİ PARTİ sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Benim oyumla senin Meclis
üyen o koltukta oturacak, oturuyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlamakla birlikte, Genel Kuruldaki tartışmayı
bitirmenizi talep ediyorum efendim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hepiniz
muhtaçsınız o oya, hepiniz muhtaçsınız bizim oyumuza, bizim
desteğimize.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Vermeseydin, kim yalvardıysa ona söyle.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Biz oy için yalvarmadık kimseye, Oy verin. demedik ki.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
sayın milletvekilleri; bir grup başkan vekili konuşma
yapıyor, sizi sükûnete davet ediyorum.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, bu kürsüde -ben diyeyim 50, siz anlayın 100
defa- Türkiye'nin Kürt sorununa, siyasetçiler için bir siyasi çıkar, bir
siyaseten oy devşirme, güç toparlama meselesi olarak bakılmaması
gerektiğini hep söyleyegeldim. Kim kime ne diyecekmiş, bu bizim
işimiz değil. Yani şöyle yaklaşmayı da doğru
bulmuyorum: PKKnın, PKK terör örgütünün Kürt sorunundan beslendiği
bir vakıa ama siyasetin terörden beslenmesi daha vahim bir durum ve
tablodur. Siyasetin ve siyaset kurumunun bundan uzak durması lazım.
Değerli arkadaşlar, Vay sen PKKya
şu kadar düşük sesle terörist dedin, ben bu kadar yüksek tonla
terörist dedim.le bu mesele çözülmez, olan evlatlarımıza olur, bu
coğrafyanın çocuklarına olur; bir kere bunu söyleyeyim.
Yazık, günah! Yazık, günah! Yani şehitler ölmez, vatan bölünmez
Doğrudur, inancımıza göre şehitlerimiz ölü
değillerdir; bu vatan da bölünmez, kimse bölemez. Ben buna da
inanıyorum ama arkadaşlar, orta yerde bir tablo var. Kürsüye göre sol
taraftaki partinin içinden çıkan hükûmetlerin bu konuda geriye dönük
sicili zaten hırlı değil, iyi değil. Sıfır
terörle teslim alınan Türkiyede gelinen nokta, verilen şehit
sayısı belli.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kaç
sıfır? Kaç sıfırdı Engin Ağabey?
ENGİN ALTAY (Devamla) Efendim, ben
söylüyorum, bu benim düşüncem.
19 Ekim 2009da başlayan, 11 Kasım 2014te
biten çözüm süreciyle ilgili herkes laf etti, söz etti; biz de ettik. Mesela,
bizim orada çok samimi söylediğimiz bir şey var: Bu meselenin
adını koymak lazım, cesurca koymak lazım; bunun adı
Kürt sorunudur kardeşim.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Değildir efendim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Edersin, etmezsin; sen
de Değil. dersin. Sen diyorsun ki Burası Türk yurdu. Türk
kavramına kafatasçı bir yaklaşımla bakarsam ben de derim ki
Hayır efendim, burası Gürcü yurdu. Böyle bir şey olabilir mi?
Burada şunu nakledeyim madem, sürem de az,
biraz da tatlıya bağlayalım, bu iş bitmez ama bir
şeyin bilinmesini istiyorum: Siyasi partilerin terör örgütleriyle,
devletin terör örgütleriyle ilişkileri noktasında, AK PARTİnin,
HDPnin, diğer partilerin PKKyla, şu bu terör örgütleriyle
ilişkisi noktasında Türkiyede çok tartışılacak konu
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Başkanım,
toleransınıza sığınıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben yeni bir
tartışma açayım: 7 Şubat 2012, ne ifade ediyor? MİT
operasyonu, meşhur. Şimdiki Sayın
Cumhurbaşkanımızın ameliyat yatağından
kalkıp MİT Müsteşarına yönelik operasyona müdahale
ettiği gün değil midir arkadaşlar? Bu 7 Şubat operasyonunu
Fetullah Gülene bağlı, devlete yerleştirdiğiniz
savcıların, kolluk kuvvetlerinin yaptığı yanlış
mıdır? Doğrudur, burada mutabıkız zaten. Şu arka
odanın dili olsa da konuşsa -orada konuşulanları biz
konuşamıyoruz- AK PARTİnin o dönemki yöneticileriyle
konuştuklarımızı konuşsak. Peki, şimdi soru
şu: 7 Şubat 2012den 17 Aralık 2013e kadar tahminen yirmi iki
ay, iki yıl
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Karıştırıyorsun, on sekiz ay.
ENGİN ALTAY (Devamla) On beş ay olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Teşekkür ederim,
çok naziksiniz.
7 Şubat MİT Müsteşarı kriziyle
başlayan süreçten 17-25 Aralıktaki son darbe ve
ayrılışa kadar geçen yaklaşık iki yıllık
süre içinde AK PARTİnin, kimi AK PARTİli siyasetçilerin FETÖyle,
ne pazarlıklar yaptığının, neler
konuştuklarının da burada konuşulması lazım. Hani
Gittiler, Abdullah Öcalanla konuştular. diyoruz ya yani PKK, FETÖden
daha mı tehlikeli ya da FETÖ, PKKdan daha mı az tehlikeli? Bunu da
sorgulamak lazım.
Son süreçte, İstanbul seçmeninin aklıyla
ve hâliyle alay edercesine İmralıdan mektup taşıyarak
İstanbuldaki Kürt seçmenin oyunu alabileceğini zannedenler,
İstanbuldaki Kürt seçmenden çok güzel bir ders ve cevap aldı. Devlet
adabını, devlet adamlığını, siyasi ahlak ve
etiği İstanbuldaki Kürtler AK PARTİye öğretti. Onları
kutluyorum, helal olsun onlara. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Açmayın
Başkan, suistimal etmiş olmayayım, kürsü işgali gibi de
olmasın.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu tür meseleleri çok
kaşıyarak bir şey elde edilmez.
Arkadaşlar, olan, ölen evlatlarımıza
oluyor; olan, ağlayan analara oluyor. Bizim burada tuzumuz kuru. Gelin,
biraz, Allahtan korkalım, milletten utanalım, bu meseleye samimi ve
objektif bakalım diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yavuz Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, gittikleri her seçim bölgesinde Türk devletinin
vatandaşlığından imtina etmeyen, Türk
Bayrağından rahatsız olmayan, dini, dili, mezhebi ne olursa
olsun her Türk vatandaşının oyuna talip olduklarını
ifade ettiklerine ve terör unsurlarının hiçbir irtibatını
meşru görmedikleri gibi desteğini de doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bizim seçim sathında söylemekten imtina etmediğimiz bir şey var.
Gerek Millet İttifakının adaylarına gerek
ittifakımız lehine devletin, milletin istikbaline pusu kurmuş ne
kadar alçak varsa sağdan, soldan destek açıklamaları yaptı;
göz yummadık, tolerans tanımadık, sadece tweet atmadık,
tweet siyaseti yapmadık. Gittiğimiz her seçim bölgesindeki
çalışmada avazımız çıktığı kadar
bağırdık ki: Biz, Türk devletinin
vatandaşlığından imtina etmeyen, utanmayan, Türk
Bayrağından rahatsız olmayan, dini, dili, mezhebi,
meşrebi, ekalliyeti ne olursa olsun her Türk vatandaşının
oyuna talibiz. Özellikle söyledik. Kimin oyuna talip değilizi üstüne
basa basa, altını çize çize söyledik Başkanım. PKKya
selam duranlardan oy istemiyoruz. dedik, Kandile selam duranlardan, Abdullah
Öcalana hürmet edenlerden oy istemiyoruz. Oyunuzun da sizin bize
vereceğiniz desteğin de
cümlelerinin hepsini avazımız
çıktığı kadar bağırdık ama bunu şöyle
yaptık: Popülizme kurban gitmesin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Başkanım, tamamlayayım.
Oy avcılığı yapmıyoruz.
derken onu kastettim. Cesaretle, Sayın Cumhurbaşkanının
bazen murat ettiğinden fazlasını, bazen de memleketi tasnif
edecek cümlelerin kabasını söylediği zamanlarda yine popülizme
kurban gitmedik. AK PARTİ sözcüleri ve münhasıran
Cumhurbaşkanı HDP eşittir PKK. dediğinde dedik ki: Her
PKKlı HDPlidir ama her HDPli PKKlı değildir.
Dolayısıyla kendi vatandaşını terörize eden bir
siyasal dili de doğru bulmadık. Dolaysısıyla ne
yaptık? Biz, al bayrağın altında yaşamaktan imtina
etmeyen, Türk devletinin vatandaşı olmaktan zoru olmayan herkesin
oyuna talip olduğumuzu söyledik. Bu arada, bir tek hassasiyetimiz var
dedik: Devletin bütünlüğü. Bir cinayet şebekesiyle iltisak -aynı
şeyi FETÖcüler için de söyledik- Kandilden açıklama geldi,
biliyorsunuz, Efendim, Ekrem İmamoğlunu destekliyoruz. diye;
Pensilvanyadan açıklama geldi, biliyorsunuz, Bu dehşet günleri
bitsin. falan diye. Hükûmeti ilzam edecek açıklamalar yapıldı,
duydunuz, biliyorsunuz; biz de duyduk, duyar duymaz cevabını verdik,
duyar duymaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Son cümle Başkanım.
Bakın, cevabımız şu, şimdi
söyleyeyim, devamlı söyleyeceğimizi bilesiniz diye arz ediyorum:
Kandilden, FETÖcülerden gelecek her açıklamanın bizdeki
karşılığı şudur: Sizin açıklamanıza bu
milletin, bu devletin ihtiyacı yoktur. Sizden bir tek şey bekliyor millet:
Geleceksiniz, Türk adaletine teslim olacaksınız. Kandildeki
alçaklara da yurt dışında Türk devletinin itibarına suikast
yapan FETÖcülere de aynı şeyi söylüyoruz. Şimdi, bunları
bu kadar açık açık söylüyor olmamıza rağmen, siyasetin
iltihaplı alanlarında üstümüze bir şey değdirmemeye
çalışıyoruz, bu kadar oluyor. Sizinki de bizden farklı
değil, bunu da biliyorum ama ortak bir şuurun, ortak bir aklın
Türk devletinin yönetimine nezaret etmesi lazım.
Engin Bey, Türklük hiçbir zaman bu topraklarda bir
ekalliyetin, kavmiyetçiliğin asla konusu olmamıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Eyvallah.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) -
Yani Türk deyince asla hiç kimse bir kavmin, kanın hesabıyla cümle
kurmamıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok güzel.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Türk milleti, bu topraklarda bütün unsurlarıyla yaşayan 82 milyonun
ortak adıdır efendim.
Dolayısıyla bilinmesi lazım: Bu
hassasiyetlerimizin içerisinde olan, meşru olan her türlü talep partimizin
meşru talebidir. Hukuk dışı, gayrimeşru terör
unsurlarının hiçbir irtibatını meşru görmediğimiz
gibi desteğini de doğru bulmuyoruz.
Genel Kurulunuza saygılarımı
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
43.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, tek
çözümün demokratik çözüm olduğuna, ortak vatanda, ortak bayrak ve ortak
değerler altında özgür yurttaşlar olarak Kürtlerin yaşamak
istediğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tekrar şunu söylemek isterim: Böyle Gelin,
teslim olun. demekle olmadı. Bu ülkede defalarca liderler bunu söyledi.
Kendilerinin genel başkanı bunu çok iyi bilir. Bir dönemin özel
savaş yürütücülerinden birisiydi, önemli katkıları da oldu ancak
başarıya gitmedi, kendileri çok iyi bilir. O deneyimi
başkanları kendileriyle paylaşsın. Yapılacak tek çözüm
var bu Meclisin önünde: Demokratik çözümdür. Ortak vatanda, demokratik bir ülkede,
ortak bayrak altında, ortak değerler altında özgür
yurttaşlar olarak Kürtler yaşamak istiyor, bu kadar.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ortak vatan. yok, Ortak bayrak. yok; tek vatan, Türk vatanı, Türk
Bayrağı, Türk devleti.
FATMA KURTULAN (Mersin) Üstü, altı,
yanı, sağı, solu hepsi budur. Kürtler özgür yurttaşlar
olarak yaşamak istiyorlar. Bunu görmeleri lazım. Bunu görmesi
lazım İYİ PARTİnin. Öyle dalga geçilemeyecek kadar derin
bir sorundur. Oluk oluk insanların kanı akıyor. Her gün asker
cenazeleri geliyor. Öyle gülünmez orada. Çok ciddi bir meseledir, çok ciddi bir
mesele.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bana mı diyorsun?
FATMA KURTULAN (Mersin) İYİ PARTİ,
öyle dalga geçeceğiniz, yerinizde güleceğiniz bir mesele değil.
Her gün bu vatanın evlatları toprağa düşüyor,
bazılarının, üçte 1inin bile cenazelerine gidemiyorsunuz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Neyine gidemiyoruz?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Biz hepsinin cenazesine gidiyoruz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu ülkenin evlatları
-askerlerden de bahsediyorum, askerlerden bahsediyorum- İdlibde
toprağa düşüyor, Afrinde toprağa düşüyor, her yerde
toprağa düşüyor bu ülkenin evlatları.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sen hoparlörü başka tarafa çevir.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Nasıl
konuşuyorsun? Seviyeli ol biraz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Saygılı ol, saygılı.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunu durdurmak gibi bir
sorumluluğumuz var hepimizin. Bunu durdurmak zorundayız.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Var, var, durduracağız. Durduracağız,
durduracağız.
FATMA KURTULAN (Mersin) Öyle, orada bir oy
devşirmenin derdine düşmek ayıptır, ayıptır,
günahtır size! Utanın biraz ya! (HDP sıralarından
alkışlar)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Durduracağız, durduracağız. Kanı
durduracağız, durduracağız.
BAŞKAN Ahmet Bey, buyurun
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Önce devlet ülkünün eline düşseydi de bir görseydiniz, Refah Partililere
denk geldiniz siz.
FATMA KURTULAN (Mersin)
Toplanmışsınız oraya
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Siz dua edin, siz dua edin AK PARTİ denk geldi size.
FATMA KURTULAN (Mersin) Tabii, siz gelseydiniz
Sizin başkanınız da geldi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tabii, tabii, siz dua edin, onlar denk geldi size.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Ne yapardınız?
Siz ne yapardınız, hadi dua ettik, ne yapardınız?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Katliamdan mı
geçireceksiniz, ne yapacaksınız?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ya, görürsünüz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Seviyeli
olun biraz ya! Saygılı olun!
FATMA KURTULAN (Mersin) 17 bin faili meçhulde
imzanız var. Ne oldu?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Ya, devletin hizmetini alırız da görürsünüz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne göreceğiz?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Gelin,
gelin! Gelin buradayız.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Siz oradan öyle bağırarak
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Devletin hizmetini alırız da görürsünüz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
İstediğiniz yerde buluşuruz, gelin.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bir
milletvekilimize
FATMA KURTULAN (Mersin) 17 bin faili meçhulde
imzanız var.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Hiç mi
gururunuz yok?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ne gururu?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Her gün
şehit cenazesi geliyor, umurunuzda değil ya! Biz bıktık,
siz bıkmadınız ya! Yeter ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Buyurun Ahmet Bey.
44.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, 4 Eylül
Sivas Kongresinin 100üncü yıl dönümünün başta Sivas ili olmak üzere
ülke genelinde coşkuyla kutlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Burada PKKya bir kere alçak diyememiş adamın cümle kurmaya
hakkı yok.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ölüm yoruldu, yoruldu, bu
ülkede ölüm yoruldu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Hanımefendi, bırakın bu işleri!
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Kültür ve Turizm
Bakanımızın öncülüğünde Sivas Kongresinin başta
Sivasımız olmak üzere ülke genelinde 100üncü yılının
coşkuyla kutlanmasını diler, birkaç güne sıkıştırılmamasını
arzularım. Bu vesileyle Sivas Kongresinin 100üncü yılını
kutlar, vatanımızın bağımsızlığı
için savaşmış başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
(HDP ve İYİ PARTİ sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Yavuz Bey, bu ülkede ölüm
yoruldu artık, ölüm ölüm; yorgun artık, yorgun düştü.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Burada kimseye diyemezsiniz. PKKya bir kere bile diyemediniz, gelip burada
bize diyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neyi diyemeyiz
ya, istediğimizi deriz. Senden izin mi alacağız!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yahu bırakın bu işleri!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Senden izin mi
alacağız, istediğimizi deriz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Diyemezsiniz! Burası Türk Parlamentosu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Deriz,
diyeceğiz de.
FATMA KURTULAN (Mersin) Diyeceğiz.
Diyeceğiz istediğimizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yeter be! Her
gün aynı şey.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Diyemezsiniz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biraz
saygılı ol ya! Saygılı ol ya! Konuşma!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Diyemezsiniz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Saygılı ol! İstediğimizi söyleriz. Senden izin
almayacağız.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir Bey.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Almayacağız senden izin, istediğimiz gibi konuşuruz,
burası milletin kürsüsü. Yeter ya!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Diyemezsiniz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Askere kurşun atana da sesini yükselt. Kandile konuş.
Fikrî namusunuzu İmralıya karşı savunun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Terbiyesizlik
yapma! Saygısız adam!
FATMA KURTULAN (Mersin) Askerlerin kanına
giren sizsiniz. Askerlerin canını kurtarın, askerlerin
yaşamını kurtarın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ne
konuşuyorsun!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Böyle bir şey yok!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ne
konuşuyorsun! Yok öyle, sana da yok.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Edebinizi takının, öyle bir şey yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Burası
milletin Meclisi, biz halkın oylarıyla seçildik,
anlaşıldı mı?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mensubusunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
İstediğimizi konuşuruz. Senden izin almayacağız.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İstiklal Marşını da istemiyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan!
Yürü! Hadi oradan! Saygısız adam!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bölücü örgütle iltisakımız yok. diyeceksin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sana mı soracağım!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sen kimsin be!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sen kimsin!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sana hadi oradan!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Haddini bil!
Terbiyeli ol!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Oturduğun koltuğa layık ol!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Utanmaz adam
ya! Hadi oradan!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen layık ol,
sen! Bu ülkenin gençlerine layık ol!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Kim bu ülkenin gençleri?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Provokasyon
yapıyorsun be! Provokasyondan başka bir şey
yaptığın yok!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Provokasyonu siz yapıyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
sensin!
BAŞKAN Sayın Kurtulan
FATMA KURTULAN (Mersin) İYİ PARTİ
provokasyon yapıyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ne yapalım, Abdullah Öcalanı kutsarken seyirci mi
kalalım?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Her zaman
aynı şey.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 27/6/2019
tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, Tunceli Munzur
Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doçent Doktor Ali Kemal
Özcanın PKK Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalanla
yaptığı görüşmede hangi amaç, sıfat ve vasıfla bu
görüşmeyi gerçekleştirdiği sorusuna açıklık
getirilmesi, Ali Kemal Özcanın devletin uygun görmesi sonucu
İmralıya giderek görüştüğünü dile getirmesi üzerine
devletin böyle bir görüşmeye niçin ihtiyaç duyduğunun kamuoyuyla
paylaşılması ve teröristbaşıyla yapılan
görüşmenin açık ve net bir şekilde milletimizle
paylaşılarak milletimizin vicdanında hissettirdiği
rahatsızlığın giderilmesi maksadıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu önerisi
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Ziver Özdemire söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, 23 Haziran İstanbul Büyükşehir
Belediyesi seçimlerine üç gün kala Türkiyedeki basına düşen ve
yapılan görüşmeler, AK PARTİyi töhmet altında
bırakmak adına diğer siyasi partiler tarafından
kullanılan bir argüman olarak Türkiyenin gündemine düşmüştür.
Tabii, bu kürsüdeki beyanları; bazı odakların, kişilerin,
şahsiyetlerin veyahut da organizasyonların yaptıkları
değerlendirmeleri ve Türkiyenin içine yönelik beyanları,
bunların hepsini kale aldığımızda, dikkate
aldığımızda çok kişiye fatura edilebilecek sonuçlar
ortaya çıkıyor. Biraz önceki tartışmalarda da aslında
bunun gerçek fotoğrafı ortaya çıkmış oldu, daha önceki
sözcü arkadaşlarımızın birbirine hitaben
yaptıkları, dile getirdikleri beyanlarda.
Tabii, burada bu ittifakın, çoklu
ittifakın özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi için 23
Haziranda yapılan seçimlerde bir araya gelmesi ve bunun bu şekilde
sonuçlanmasını vatandaşlarımız
Bu beyanların
veyahut da bu mesajların kime yönelik olduğu veyahut da kimlerin
işine yaradığı ortadadır, seçim sonuçları bunu
çok net olarak ortaya koymuş bulunmaktadır. Tabii, AK PARTİ on
yedi yıllık iktidarı süresince çok güzel hizmetler
yapmıştır. Türkiye'de, sorunsal alanlar yani 2001den bugüne
kadar, geçmişte, cumhuriyet tarihi boyunca bazı temel sorunlar
vardı. Onlardan biri de -biraz önce konuşulan- elbette ki
Türkiye'deki Kürt sorunuydu ve bu Kürt sorununa yönelik de AK PARTİ ilk
defa o cesareti gösterdi ve bu soruna çözüm bulunması için her türlü
fedakârlığı yapmış oldu. Tabii, biraz önceki
diğer siyasi partilerin bu süreçteki, o çözüm süreci dönemindeki o günkü
duruşlarını da keşke zaman olsa da bu kürsüden tek tek
vatandaşlarımıza hatırlatabilsek; o günlerde
yapılanları, o günlerde gösterilen duruşları, o günlerde
çok iyi niyetle özellikle Türkiye'nin sorununu çözmek adına yapılan
adımların nerelere çekildiğini ve bu siyasi aktörlerin
nasıl bir tavır gösterdiğini keşke buralarda
konuşabilsek ve gündeme getirebilsek.
Ben tekrar Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 3/7/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ile Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Ağrı Diyadin Belediyesinde yaşananların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/7/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Temmuz 2019 tarihinde Mersin Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından (2924 grup
numaralı) Ağrı Diyadin Belediyesinde yaşananların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 3/7/2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı
Milletvekili Sayın Abdullah Koça söz veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün yani 2 Temmuz 2019
tarihinde bu saatlerde Ağrının Diyadin ilçesi Belediye
Başkanlığı saldırıya uğradı.
Saldırıyı kim yaptı? Saldırıyı polis
memurları yaptı. Polisler, Vandallıkla Ağrının
Diyadin Belediye Başkanlığını bastı, 50-60 polis
memuru ellerindeki coplarla belediye çalışanlarını ve
belediye eş başkanlarımızı darbetti. Peki, bu ne
şekilde gerçekleşti? Olayın kısaca özeti şöyle
değerli arkadaşlar: Şimdi, bir ay önce, yine polis
tarafından ablukaya alınan Diyadin Belediyesinin sorununu burada gene
gündeme getirmiştim. X-ray cihazından geçmek üzere olan ve Diyadin
Belediyesinde çalışan, aynı zamanda makam şoförü olan
Mehmet Hayri Oruç içeri girerken polis tarafından tacize uğruyor,
sözlü olarak buna karşı koyunca 3 polis tarafından darbediliyor
ve sesler yükselince de belediye eş başkanlarımız olaya
müdahil olmak durumunda kalıyorlar, müdahale ediyorlar ve bu
arkadaşımızı bir odaya alıyorlar, oradaki darbı
önlemek için bunu yapıyorlar. Bu sırada iki üç dakika içerisinde 60
polis memuru coplarla beraber Diyadin Belediyesinin içerisine giriyor, belediye
eş başkanlarımızı ve çalışanlarını
darbediyorlar. Belediye Eş Başkanımız Evren Demiri ve o
çalışan arkadaşımızı ters kelepçeyle yere
yatırıp üzerlerine basıyorlar, darbediyorlar, bu şekilde
gözaltına alıyorlar. Olay bu şekilde cereyan ederken halk toplanıyor,
polis memurları aynı zamanda belediyenin bahçesini de işgal
ediyorlar ve halka dönük olarak Kafalarına sıkın, gereğini
yapın. şeklinde tehditlerde bulunuyorlar.
Değerli arkadaşlar, Diyadin Emniyet
Müdürlüğü bünyesinde çalışan polis memurları bunu
kendilerine alışkanlık hâline getirdiler. Bir ay önce yine
belediyeyi işgal ettikleri zaman gündeme getirdim, burada basın
açıklaması yaptım; bu süreçte tekrar yine saldırı
yaparak cevaplandırdılar. Ne yaptılar? Değerli
arkadaşlar, Belediye Eş Başkanımız Betül
Yaşarın elini kırdılar, elini. Bakın, Kürtler size el
uzatıyor, el, Kürtler size barış elini uzatıyor, siz
Kürtün elini kolundan koparıyorsunuz, kolundan kırıyorsunuz.
Buna hakkınız yok. Diğer taraftan, yine Belediye Eş
Başkanı Evren Demirin kafası patlatılıyor, iki üç
yerden kırılıyor, altı yedi saat müşahede altında
zaman geçirmek durumunda kalıyor. Belediye şu anda hâlâ kontrol
altında ve şu anda insanlar giriş çıkışlarda
polisler tarafından taciz ediliyor.
Arkadaşlar, bir diğer taraf: Polis memuruna
soruluyor, deniyor ki Sen niye buradasın, niye işgal ediyorsun?
Devlet benim, devlet benim. diyor yani Yargı da benim, polis de benim,
buranın bütün yetkileri bende. diyor. Olayın
kanıtlarını yok etmek için belediyenin kamera dairesine giriyorlar
ve oraya da el koyuyorlar. Yine belediye eş başkanlarımız
durumu sorunca dedikleri cevap şu: Bütün yetki bizdedir, biz
buradayız. Mahkemenin vermiş olduğu, savcının
vermiş olduğu karar yoldadır, gelene kadar biz burayı terk
etmiyoruz ve el koyuyoruz. İşin vahametine bakıyor musunuz,
görebiliyor musunuz böyle bir şey? Yani mahkeme de onlar, kolluk
kuvvetleri de onlar, işgal eden de onlar. Böyle bir şeyi kabul etmek
mümkün değil. Bakın, bugün Diyadinde meydana geliyor bu
saldırı, yarın Ankarada meydana gelecek, İstanbulda
meydana gelecek. Buna karşı koymak gerekiyor çünkü yereli, adli
makamlarla bu şekilde denetim altında tutmuş durumdalar.
İşgal ediyor, haber gönderiyor, emir gönderiyor; Diyadin Savcılığı
karar çıkarıyor. Diyadin Savcılığının
kararı, el koyma kararı işgalden on dakika sonra ortaya
çıkıyor.
Bakın, bu Meclis dün şunu konuştu
arkadaşlar: Yirmi altı yıldır Madımak Otelindeki o
sanıklar daha henüz cezalandırılmadı. Nasıl oluyor da
peki, on dakika içerisinde bir arama ve el koyma kararı alınıyor,
sadece on dakika? Ben burada kendim dün izledim, dün burada ben kendim
telefonla görüşüyordum, telefonla olayı takip ediyordum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Sadece on dakika içerisinde
savcılık o kararı alıyor ve o memurların o
hukuksuzluklarını örtbas etmek için, delilleri yok etmek için
savcılık bu kararı çıkarıyor.
Arkadaşlar, bu halk, yalnız değildir,
biz bu halkın yanındayız. Muhakkak ki bu memurlar adalet önünde
bir gün hesap vereceklerdir; bunun takipçisi de olacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, dün Diyadinde yaşananları kabul etmek
mümkün değil. Daha öncesinde millî irade diyerek iktidara gelenler,
yüzde 70 oy alan varken yüzde 20 alana mazbata verdiler; beğendiği
kişi kazanmayınca beğenmediğinin mazbatasını
vermediler; KHKliler aday olabilir ama seçimi kazandığı
takdirde mazbatayı vermem. dediler; mazbatayı verdiklerinin de dün
Diyadinde ellerini kollarını bağladılar. Bu ellerini
kollarını bağlama anlayışı ANAP zamanında
vardı, Anavatan Partisi zamanında vardı, Siz belediye
başkanlarını seçerseniz, biz elini kolunu bağlar iş
yaptırmayız. demişlerdi. Bu millet, o anlayışı
merkezî idareden bu millet gönderdi; dedi ki: Sen benim irademe ket
vuramazsın, saygı duymak zorundasın. Ve o anlayış
Türkiye siyasetinden silindi. Ellerini kollarını bağlamak için o
ipi eline alanlar ipin ucunu kaçırınca bir daha bağlayacak ip
bulamadılar, siz de insanların elini kolunu bağlayacak ip
bulamayacaksınız; mutlaka demokrasiye dönmeniz lazım,
sandığa saygı göstermeniz lazım.
Polislerin bu davranışları sadece
belediyelerde olmuyor; Çorlu tren faciasında yakınlarını
kaybedenler Anayasa Mahkemesine başvurdular ve orada siz onları polis
zoruyla darbettiniz, Meclise gelmek isteyen kadınları kapının
önünde darbettiniz, Ölüyoruz. diyen havalimanı işçilerini
şantiyelerinde darbettiniz. Bunlar millî iradeye darptır. Avukat
Trafikte sıkıştık, bunu yapamazsınız. dedi,
darbettiniz. Bu otoriterleşen anlayışınız sizi
hızla iktidardan uzaklaştırıyor. Bu uzaklaştırma
bizim işimize gelse de bu zulmü yapmayın bu millete, bu
anlayışınıza son verin. Kuvvetler
ayrılığını tekrar hayata geçirelim; eksiklikleri
giderilerek parlamenter sistemi, kontrol ve denetleme mekanizmalarını
tekrar bu ülkede hâkim hâle getirelim.
Çağdaş şiirimizin değerli
şairi Küçük İskenderi, Derman İskender Överi kaybettik;
saygıyla anıyorum, Allahtan rahmet, yakınlarına sabır
diliyorum. Dünyanın sabıka kaydını şairler tutar.
diyen, Ben öldüğümde Böyle bir adam iyi ki bu dünyada yaşadı.
diye sevinsinler, eğlensinler. diyen Küçük İskender geçti bu
dünyadan. Gücü yetenler şiire iltica etsin, hele imkânı olanlar tez
zamanda. Son sözüm de bu olsun. diyen Küçük İskender aramızdan ayrıldı.
Ben mi iyileşmeyen yarayım, herkes mi keskin bıçak?
Sormadım. Sadece kanadım. dedi Küçük İskender. Artık
soralım: İyileşmeyen, kanayan yarayı, Kürt sorununu bu
Mecliste konuşalım ve çözelim. Şiddeti değil, demokratik
siyaseti hâkim kılalım.
Ülkeyi bölüyorsunuz. Sınırdan geçer gibi
belediyelerin etrafına çit örüyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın
ALİ ŞEKER (Devamla) Bu ülkede belli
bölgedeki belediyelerin etrafını çitle çeviriyorsunuz, güvenlik
kuvvetleri aramadan sonra geçiriyor, aynı başka bir ülkenin
sınırından geçer gibi. Hâlbuki Avrupada insanlar
sınırlardan ellerini kollarını sallayarak geçiyor ama
Türkiyede, maalesef, bir bölünme var; bölen de bu ülkeyi yönetenler ve polis
devleti hâline getirmek isteyenler. Kendi ülkesinde kendi belediyesine sanki
bir yabancı ülkeye geçermiş gibi geçirilmek bu ülkenin hak
ettiği bir uygulama değil. Bu bölücü anlayışa bir an önce
son verin.
Meclisi de Kürt sorununun çözümü konusunda üzerine
düşeni yapmaya davet ediyorum. Bu ülke daha fazla kanamasın, bu ülke
evlatlarını daha çok kaybetmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ağrı Milletvekili Sayın Ekrem Çelebiye söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; HDP Grubunun Ağrı Diyadinde meydana gelen olayla
ilgili verdiği grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2 Temmuz 2019
tarihinde Ağrı ilimiz Diyadin ilçemizde meydana gelen olayla ilgili
kamuoyunu doğru bilgilendirmek için birkaç hususu huzurlarınızda
belirtmek istiyorum.
Olayda görevli Emniyet mensuplarımız
Diyadin Belediye Başkanlığı binası önünde bulunan
polis arama noktasında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu gereğince
kimlik kontrolü yapıyorlar veya yapmaktaydılar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hangi belediyede
yapılıyor?
TUMA ÇELİK (Mardin) Veya!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bu arada kendisini
Diyadin Belediye Başkanının şoförü olarak tanıtan
bir kişi kimliğini vermek ve göstermek istemiyor polis
memurlarına.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Kayseri
Belediyesinde böyle bir uygulama var mı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağabeyciğim, dinleyelim ya! Biz sizinkine müdahale ettik mi?
Dinleyelim ya!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yalanlarınızı mı dinleyelim, ne yapalım yani! Her gün
yalan söylüyorsunuz.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bir de kamu adına
görev yapan memurlara yüksek sesle bağırıp
çağırıyor, hakaret içeren sözlerle mukavemet gösteriyor; bu da
yetmiyor, görevli bir polis memurumuza yumruklu bir saldırıda
bulunuyor. Bu olay üzerine doğal olarak gözaltına alınan ilgili
şahıs, adli işlemlerin yapılması için İlçe
Emniyet Müdürlüğüne götürülmek istenirken Diyadin Belediye Başkan
Yardımcısı ve beraberindeki kalabalık bir grup, hakaretle
Emniyet mensuplarımızın üzerine yürümeye
çalışıyorlar. Akabinde, mukavemette bulunan şahsın,
gözaltına alınan şahsın Emniyet Müdürlüğüne
götürülmesini engellemeye çalışmışlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ne
işi vardı, o polisin orada ne işi vardı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Dinleyin,
dinleyin, doğruları söylüyor, dinleyin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yerel
yönetimde polisin işi ne?
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, grup önerisinde ileri sürülen, Belediye Eş
Başkanlarıyla ilgili olarak, Emniyet mensuplarımızın
kendilerine karşı herhangi bir müdahalesi veya
şahısların kelepçelenmesi söz konusu değildir.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Peki, bu ne?
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Olaya
karışan ve Emniyet mensuplarımıza küfür ve hakaretle
mukavemette bulunan Belediye Başkan Yardımcısı ve
beraberindeki birkaç kişinin gözaltına alınmasına Belediye
Eş Başkanlarının darp edilmesi, tekmelenmesi ve yere
yatırılarak kelepçelenmesi şeklinde açıklamalarda bulunulması
tamamıyla doğru değildir.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Bu ne? Peki, bu ne,
bu?
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Gerçek gerekçe ise
Bu
hadise sebebiyle Diyadin Cumhuriyet Başsavcılığı
gerekli adli soruşturmayı ve kovuşturmayı
başlatmış ve olayın vuku bulduğu mahaldeki kamera
kayıtlarını soruşturma kapsamında muhafaza altına
almıştır. İlk saldırıyı gerçekleştiren
şahıs Diyadin Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından gözaltına alınmış olup olay tüm yönleriyle
araştırılmaktadır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Utanın, utanın!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Yaşananların
sosyal medyada ve basın-yayın organlarında
çarpıtılarak Belediye Eş Başkanlarına
yapılmış gibi yansıtılmasını, ilin
milletvekili olarak doğru bulmadığımı burada belirtmek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Peki, nedir olay?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yazıklar olsun, yazıklar olsun size!
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Yazıklar olsun
vallahi, yazıklar olsun!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Yargıya intikal
etmiş olan bu olayda herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesini
gerçekten arzu ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorsunuz.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Ağrıya
nasıl gideceksin? Yazıklar olsun, halkın yüzüne nasıl
bakacaksın?
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Ayrıca, 31 Mart
seçimlerinden önce kayyum tarafından devralınan Diyadin Belediye
Başkanlığının borcu resmî kayıtlarda 13 milyon TL
iken 31 Mart seçimleri sonrası devredilen borç miktarı 8,5 milyon
TLdir. Bunun yanında, belediye kasasında nakit 2,5 milyon TL para
bırakılmıştır. Yaklaşık üç yıllık
süre içerisinde, kayyum tarafından, 27 milyon TL bedelli altyapı,
üstyapı, çevre düzenlemesi, taziyeevleri olmak üzere birçok
yatırım yapılmıştır.
HABİP EKSİK (Iğdır) Olayı
anlat, parayı değil. Önergeyle ilgili konuş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Anlattı olayı işte, doğrusunu anlattı.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bu vesileyle,
huzurlarınızda, bir taraftan borç ödeyip öte taraftan devleti için
çalışan insanlara teşekkür ediyorum. Ben yüce Meclise
saygılarımla arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama buradan ayrılmadan önce de bir şeyi arz etmek
istiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ediyorsunuz, utanın.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Değerli
kardeşlerim, deminki arkadaşlardan biri söyledi: Biz el
uzatıyoruz. Hiç kimse bunu unutmasın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Halkın seçilmişlerine yaptığınız bu olaydan
utanın.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Burada daha önce
24üncü Dönemde milletvekili olan arkadaşlarımız da vardı,
Tayyip Erdoğan dedi ki: Ben baldıran zehrini dahi içsem bu Kürt
sorununa bir çözüm getireceğim. Kim ne yaparsa yapsın, Recep Tayyip
Erdoğan bu devletin gerçekten şifrelerini değiştirdi,
özellikle Kürtlere ve Alevilere farklı bir kimlik verdi ve ne olursa olsun
herkesin her yerde konuşmasını sağladı. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
Yüce Meclise saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
yargı bağımsızlığını etkileyen
durumların incelenerek bağımsız ve tarafsız
yargılamanın sağlanması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/753) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/7/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, yargı
bağımsızlığını etkileyen durumların
incelenerek bağımsız ve tarafsız yargılamanın
sağlanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/753) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 3/7/2019
Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın İbrahim Özden Kaboğluna söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
yargı bağımsızlığı konusu
Anayasamızın 138inci maddesinde ayrıntılı olarak ve
iç ve dış boyutlarıyla düzenlenmiş bulunuyor. Bu madde,
aslında Anayasanın hemen hemen istisna tanımayan
başlıca maddesidir. İç boyutu, yargıçların sadece
yasa, hukuk ve Anayasaya göre karar vermesini emretmektedir. Vicdani kanaat
ancak bu çerçevede ortaya çıkar. Dış boyutu ise hiçbir organ,
makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye
ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde
yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz,
görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. En sonunda
da bütün mahkeme kararlarına, devletin bütün organları uymak
zorundadır. Bu madde -belirttiğim gibi- istisna tanımayan bir
maddedir. Öyle bir madde ki biraz önce tartışılan Geziyi
suçlandırma söylemi başta yargıya müdahaledir. Bu
bakımdan, esasen yargı
bağımsızlığını burada
tartışırken yasama, yürütme ve yargı
organlarının, görülmekte olan davanın öncesinde, esnasında
ve sonrasında herhangi bir müdahalede bulunmamaları gerekmektedir.
Anayasanın birçok maddesinde bunu güvence
altına alan hükümler vardır. Bu hükümler, Anayasanın
farklı maddelerine dağılmış olmakla birlikte, madde
19da, kişi güvenliği ve özgürlüğü yargıçlara hitap
etmektedir. Madde 38, özellikle adil yargılanma hakkının
gereklerini, bunun ilkelerini belirlemektedir. Madde 25, düşünce suçunu
tümüyle yasaklamaktadır. Madde 34, barışçıl eylem
özgürlüğünü tanımaktadır. Madde 159 ise Hâkimler ve
Savcılar Kuruluna ilişkin madde, Anayasamızın en sorunlu
maddesidir. Çünkü bu Hâkimler ve Savcılar Kurulunun oluşumu, burada
sürekli gündeme getirildiği üzere, parti başkanı olan
Cumhurbaşkanının güdümünde oluşmaktadır ve
işlemektedir.
Bu itibarla, adil yargılanma hakkının
gereklerine ilişkin hükümler Anayasamızda başta madde 138 olmak
üzere mevcuttur fakat esasen en başta Anayasanın 159uncu maddesinin
değiştirilmesinden başlanmak üzere, adil yargılanma
hakkını güvence altına alan yasal düzenlemenin
yapılması gereğini belirtmek isterim.
Bu çerçevede, esasen Türk Ceza Kanunu madde 299 yine
aynı bağlamda; Cumhurbaşkanı parti başkanı
olduğu için bu maddenin suç bakımından manevi unsuru ortadan
kalkmış bulunmaktadır fakat Cumhurbaşkanına hakaret
suçundan hapishanede bulunan yurttaşlarımızın
sayısı 80 binler şeklinde ifade edilmektedir. Oysa madde 25
düşünce özgürlüğünü kesin olarak güvence altına almaktadır.
SALİH CORA (Trabzon) 275.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Bu
açıdan, Türkiye bir tür düşünce suçu hapishanesine dönüşmüş
bulunmaktadır; ya içeride bulunuyorlar düşünce ve ifade
özgürlüğünü kullanan kişiler veyahut da potansiyel mahpus
durumundadırlar.
Bu çerçevede, yine, yapılması gereken
düzenlemede sav-savunma- hüküm diyalektiğinde esasen sav ve
savunmanın eşit olması, hükmün ise bundan ayrılması
gerekmektedir ama tabii ki mevzuat düzleminde Türk Ceza Kanunu madde 299un
yürürlükten kaldırılması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ya bu düzenlemenin ortadan kaldırılarak
parti başkanlığından çekilmesi gerekiyor
Cumhurbaşkanının veyahut da 299uncu maddenin yürürlükten
kaldırılması gerekiyor.
Bu itibarla, esasen ana sorunumuz, saygı
duyulmayan Anayasa maddeleridir, Anayasanın amir hükümleridir ve bunun
başında da 138inci maddesi gelmektedir. 159uncu maddenin
değiştirilmesi gerekiyor çünkü taraflı Cumhurbaşkanı
tarafsız hâkim atayamaz. Bu itibarla, esasen yapılması gereken
yasal düzenleme de adil yargılanma hakkının güvence altına
alınması amacıyla hazırlanacak olan ortak teklif metni bu
Meclis tarafından, partiler arasında uzlaşma komisyonu
çalışmasıyla hazırlanmalı ve şu anda acil ihtiyaç
olan adil yargılanma hakkı doğrultusundaki yargı reformu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, toparlayayım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Vekil.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Kesinlikle, düşünce özgürlüğünü güvence altına almadan, kanun
hükmünde kararnamelerle infaz edilen 200 bin kamu görevlisini dikkate almadan,
onların mahkemelere erişim hakkını düzenlemeden bir
yargı reformu söz konusu edilemez. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
biliyoruz ki burada beş ayrı parti var ama hepsinin ortak
paydası adil yargılanma hakkının güvencesi
doğrultusunda çalışma yapmaktır, ürün üretmektir, yasal
düzenleme yapmaktır, gerekirse Anayasa değişikliğinde
bulunmaktır. Bu hedefte, partimizin yargı
bağımsızlığı doğrultusunda verdiği
önergeyi bütün partilerin destekleyeceği umuduyla hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşına söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Kaboğlu Hoca Anayasanın
138inci maddesini okudu. Ben de çok önemine binaen en azından son
cümleleri okumak istiyorum.
hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. cümlesi vardır ve Görülmekte olan
bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Şimdi, Anayasanın 138inci maddesindeki
bu cümlelere baktığımız zaman Cumhuriyet Halk Partisinin yargı
bağımsızlığını ihlal eden uygulamaların
araştırılması dediğimiz zaman bunun her gün her an,
Anayasa hükmü de dâhil bu hususun ihlal edildiğini her an
yaşıyoruz. Yargının
bağımsızlığının yanı sıra 139uncu
madde de hâkim teminatını güvenceye alır hâkimleri güçlendirmek,
cesaretlendirmek adına fakat yeni kurgulanan HSK sistemiyle de hâkimlerin
bu teminatı elinden alındığı için yargıçlar
siyasi kurumların talimatlarıyla hareket eder hâle gelmiştir,
siyasetten talimat alır hâle gelmiştir. En önemli sorun da
-Sayın Kaboğlu Hoca belirtti- yeni sistem,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, taraflı
Cumhurbaşkanlığı da bu sistemi en çok ihlal edenlerin
başında olmaktadır. Bizim gibi ayrışmış,
kamplaşmış, birçok konusu siyasete kurban gitmiş bir ülkede
Cumhurbaşkanı, devletin başındaki kişi taraflı
bir kişi olduğu zaman o yargının
bağımsızlığı düşünülemez, yargı
bağımsız olmazsa o ülkede adaleti ve hukuku tesis etmek mümkün
değildir. Adalet ve hukuk zedelenirse devlet zedelenir, devletin bütün
kurumları zedelenir ve de orta yerde saydığımız ne
terör sorunu ne ekonomi sorunu, devletin adaleti ve hukuk olmadan çözülemez.
Bunların hepsinin de temelinde yatan yargı
bağımsızlığıdır. Sadece hukukçuları dinlemeyin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekilim,
toparlayın.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
içerideki ya da
dışarıdaki ekonomistleri dinleyin. Hukuk güvencesi olmadan
ekonominiz de düzelmez. demektedirler ki çok doğru. Bir ülkede yargı
güvencesi ve hukuk olmadan ekonomiyi de düzeltmek mümkün değildir.
31 Mart seçimleri ile 23 Haziran seçimleri
arasındaki fark nedir? derseniz halkın büyük kaygıları
vardı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili.
Fakat 31 Mart ile 23 Haziran seçimleri arasında, bir taraflı
Cumhurbaşkanının yargı üzerindeki baskısı ve
muhalefete tehdit dili halkı paniğe sevk etmiştir. Hatta
liderimiz Sayın Meral Akşenere yöneltilen iddialar, hatta parti
kurma hazırlığından söz edilen Babacana dair birtakım
kuşkular ve soruşturmalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekilim.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Cumhuriyet Halk
Partisi İl Başkanı Kaftancıoğluna altı yıl
önceki tweetlerden dolayı açılan soruşturma, bir taraflı
Cumhurbaşkanı hakkında çok ciddi kaygılar ve panik yaratmıştır.
Bu fark, elde edilen fark, tabii ki İmamoğlunun
başarısı, Millet İttifakının ve demokrasi
isteyenlerin başarısı olduğu kadar halkın bu sisteme
vetosunun etkisidir. Halk bu sistemi ve taraflı
Cumhurbaşkanını veto etmiştir.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
üzerine bir önerge var. En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim:
Türkiyede yargı, tarafsız ve bağımsız değildir;
Türkiyede yargı, taraflı ve bağımlıdır.
İbrahim Hocanın ifade ettiği anayasal kuralların tümü
şu anda askıdadır. Hiçbir şekilde hiçbir yargıç ve
hiçbir savcı -buna üst yargıçları da dâhil ederek söylüyorum,
Anayasa Mahkemesini dâhil ederek de söylüyorum- kendi vicdanına göre,
mevzuata göre karar veremez, vermek isteyebilir ama veremez çünkü üzerinde
iktidarın ve Cumhurbaşkanının doğrudan
baskısı vardır. Geçen hafta, Anayasa Mahkemesinin sitesinde,
hangi davalarda nasıl karar verileceğine dair bir liste
çıkı ve bir saat sonra Anayasa Mahkemesinin sitesi erişime
kapatıldı. Ne gördük? Anayasa Mahkemesi kararlarını önceden
vermiş aslında, hangi davada neye göre karar vereceğini
belirlemiş. Uzun uzun anayasal mevzuatı anlatmaya gerek yok;
doğru, Anayasaya göre, yargı tarafsız ve bağımsız
olmalı. Sadece şunu söyleyeyim: Şu anda binlerce hâkim ve
savcı cemaat soruşturması sebebiyle hapiste ve AKP iktidarı
hâkim ve savcı alımında; 900 kişi aldı, bunun 800ünün
AKPli olduğu konusunda zaten yaygın veriler var. Ne oldu? Önce, 70
puan şartı getirildi, 900 kişi alındıktan sonra 70
puanı tekrar değiştirdiler. Yani öyle bir dizayn var ki
ihtiyacına göre yargı mensubu alıyor; ilçe
başkanını, il başkanını, adayını, PM
üyesini, çalışanını alıyor, onları aldıktan
sonra, ihtiyacı bittikten sonra bir üst limit getiriyor. Gerçekten, bu
konuda örnek verebileceğimiz maalesef binlerce deneyimimiz var. Yargı
herkese karşı eşit davranmıyor. Yargı kadınlara
karşı erkekten yana, işçi davalarında patrondan yana, çocuk
istismarı davalarında maalesef yine istismarcılardan yana,
kadın cinayetlerinde katillerden yana, Kürtlere karşı devletten
yana bir yargı var. HDPye karşı yine iktidardan yana,
iktidarın sözlerini söyleyen bir yargı var. Şu anda, AKP
iktidarı kendi yargısını kurmuştur, tüm hatlarıyla
kurmuştu; gerçekten vicdanıyla direnen, Ben hukuka göre karar vermek
istiyorum. diyen yargıçlar tek tük kalmış olabilir. Bütün
yargıçların bağımlı olduğunu söylerken isteyerek
yapmıyorlar, onu karıştırmayın, istemeden, mecburen
uyuyorlar çünkü hâkim ve savcılar istenilen kararları vermezlerse ya
hapishaneye gidecekler ya uzaklaştırılacaklar ya disiplin
cezası alacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bunu
ben söylemiyorum, kendileri söylüyor çünkü şu anda, hapishaneler yüksek
yargıçlarla, hâkimlerle, başsavcılarla dolu. Kendilerinden
korktukları için hepsinin gönüllü biat ettiğini söyleme
haksızlığını kesinlikle yapmayacağım ama
bunu kabul etmek zorunda bırakılıyorlar.
İki gündür Ergenekon davasında
alkış çalınıyor, beraat ettiler. Adil yargılamayla
beraat edilirse biz de alkışlarız ama ortada şöyle bir
şey var: Siz, cemaatçi savcı ve hâkimler bu yargılamayı
yaptı diye Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda beraat kararına
muhalefetiyle -HDP hariç- iktidarıyla alkış çalarsanız size
sorarlar: Sırrı Süreyya Önder niye hapiste? İdris Baluken niye
hapiste? Gültan Kışanak niye hapiste? Aynı hâkim ve
savcıların iddianame ve kararlarıyla şu anda rehin
tutulmaya
Tutsak demiyorum, dün tutsaka karşı
çıktılar. Bu, bir rehine siyasetidir ve maalesef üzülerek izliyoruz
ki KCK davaları başta olmak üzere şu anda, milletvekili,
belediye başkanları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
teamül oluştu, galiba ben de ona kapıldım. Bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
tutuklamaların tümünde cemaatçi savcı ve hâkimlerin imzası var.
Bu ne demek? İktidar, hâlâ cemaatçi yargıyla ittifak hâlinde iş
birliğini devam ettiriyor çünkü aynı durum, Ergenekon ve Balyozda,
dediğim gibi, bütün partiler -HDP hariç- herkes bir güzelleme yapıyor
ama kimse Ya, Kürtlere, HDPye, sosyalistlere, muhaliflere bu yargı ceza
verdi. demiyor. Bu nedenle yargı da taraflı ve
bağımlı değil sadece, aynı zamanda yargı çifte
standartlıdır, ayrımcıdır, Kürtlere karşı
ayrımcıdır, muhalefete karşı
ayrımcıdır, kadınlara karşı
ayrımcıdır, çocuklara karşı ayrımcıdır,
işçilere karşı ayrımcıdır. Ama yargıyı
tarafsız ve bağımsız hâle getiremezsek demokrasiden söz
etmeyelim, edemeyiz, demokrasinin temeli yargının
tarafsızlığı ve
bağımsızlığıdır. Bunu hep birlikte
savunmazsak emin olun yarın bunun hesabını yargı önünde
vereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Yozgat Milletvekili Sayın Yusuf Başere söz veriyorum.
Buyurun Sayın Başer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi
aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygımla selamlıyorum.
AK PARTİ, kurulduğu günden bu yana,
Türkiye'de tüm vesayet odaklarına karşı demokrasinin
güçlendirilmesi, kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin önündeki
engellerin kaldırılması ve daha da geliştirilmesi için,
hukuk devleti için ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için
mücadele etmiştir ve bu mücadeleye de aynı kararlılıkla
devam etmektedir.
Aziz milletimizin iradesinin tecellisi için
verdiğimiz bu haklı mücadelede zaman zaman darbe teşebbüslerine,
zaman zaman askerî ve sivil vesayet odaklarının müdahalesine maruz
kaldık. Ama bu haklı mücadelemizde, hiçbir güç odağına
teslim olmadan, azim ve kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hukukun üstünlüğü ile yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
arasında yapısal bir bağ bulunmaktadır. Demokrasilerde
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığının güvence altına
alınmasını hukukun üstünlüğünün temini için bir ön
şart olarak görüyoruz. Bu, aynı zamanda kişilerin temel hak ve
özgürlüklerinin de güvencesini oluşturmaktadır. Yargı
bağımsızlığının sağlanmasının
birçok temel ilkesi bulunmaktadır ama bu temel ilkelerin tamamına
yakını, esasında hâkim ve savcıların güçlendirilmesine
hizmet etmektedir. AK PARTİ olarak 2017 yılında milletimizin
onayıyla yapmış olduğumuz Anayasa
değişikliğiyle Hâkimler ve Savcılar Kurulunun
yapısını bağımsızlık ve
tarafsızlık ilkelerine dayandırdık. Hâkimler ve
Savılar Kuruluna Parlamentonun da üye seçmesine imkân sağlayarak
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun demokratik meşruiyetini de güçlendirdik.
Yargı bağımsızlığının ve
tarafsızlığının sağlanması için
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından açıklanan ve Adalet Bakanımız Sayın
Abdulhamit Gül ve çalışma arkadaşlarınca hazırlanan ve
geniş istişareler yapılarak düzenlenen Yargı Reformu
Stratejisinde işte biz tam da bunu yapmak istiyoruz. Hâkim ve
savcıların mesleki verimliliğinin artırılması,
hâkim ve savcıların kariyerlerinin güvencesinin geliştirilmesi,
hâkim ve savcıların atamalarındaki ve nakil mevzuatındaki
bölgesel sistemin yeniden düzenlenmesi, hakkında disiplin işlemi
yapılan hâkim ve savcıların haklarının
genişletilmesi, bu kapsamda disiplin prosedüründeki güvencelerin
artırılması ve bu alanda şeffaflığın
güçlendirilmesi mesleki güvenceyi de garanti altına alacaktır diye
düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
YUSUF BAŞER (Devamla) Bunun yanı
sıra, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun disiplin işlemlerine
karşı kişisel verilerin korunması suretiyle de
bunların şeffaflaştırılması yoluna gitmek
suretiyle de biz o noktada hukukun üstünlüğünün, yargı
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının geliştirilmesi için azami gayret
gösteriyoruz.
Burada bir hususu özellikle belirtmek istiyorum
değerli milletvekilleri: Biz, kişisel görüşlerin düşünce
özgürlüğüne, evet, varız ama hiçbir düşünce özgürlüğünün de
başka bir kişiye hakaret ve sövme hakkı
tanımadığına inanıyoruz.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde CHP grup
önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Kırklareli
Milletvekili Selahattin Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 91 sıra sayılı
Teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 15inci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde, İYİ
PARTİ Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; selamlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
konuşuyoruz. Torba kanun niteliğindeki bu teklifle Tapu Kanunu,
İmar Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Toprak Koruma ve
Arazi Kullanımı Kanunu, Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile orman ve
hazine arazileriyle ilgili 6292 sayılı Kanun olmak üzere toplam 8
kanunda değişiklik yapılmak istenmektedir.
Yürürlüğe girerse sonuçları
itibarıyla toplumun hayatını doğrudan etkileyecek böyle
önemli bir teklifin yasalaşmadan önce sağlıklı bir
istişare sürecinden geçtiğini söylemek mümkün değildir. Teknik
kısımlarının yoğun olması dolayısıyla
sağlıklı istişare için kamuoyu gündemine makul süre önce
gelmesi, konuyla ilgili meslek odaları, üniversite çevreleri ve sivil
toplum kuruluşları tarafından yeterli ölçüde
tartışılması elbette daha doğru olurdu. Toplumu ikna
etmenin yolu da aslında budur.
Bu teklifin Komisyonda görüşülme süreci de son
derece eksik olmuştur. Doğrusu, acele edilmesinin sebebini anlamakta
zorlanıyorum. Acaba kaybedilen belediyelerle ilgili bir kötü niyet mi
vardır, yoksa acil işlem yapılması gereken kupon araziler
mi vardır? Komisyonu oluşturan bazı iktidar milletvekilleri ile
toplantıya katılan ilgili Bakanlık bürokratları, getirilen
teklifin bırakın cümlesine, noktasına ve virgülüne bile
dokundurmamak için her şeyi yaptılar, sadece kendilerinin
verdiği bazı önergeleri yine kendileri kabul ettiler.
Biz teklifin tümüne karşı
olmadığımızı belirttik. Getirilen teklifle
yapılması gereken bazı değişiklikleri makul
gördüğümüzü, ancak ileride yaşanacak sorunların bugünden
düzeltilmesinin de doğru olacağını belirtiyoruz. Bu konuda
inat ediyorlar ama bir müddet sonra yeniden değişiklik teklifiyle
gelecekler. Kanun yapmada bile ciddiyet kalmadı. Onun için sık
sık torba kanunlara her şeyi doldurarak geliyorlar.
Ayrıca, tali komisyon olan Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunun devre dışı
bırakılmasını da doğru bulmuyoruz. Tapu, kadastro,
arazi ve arsaların kullanımı, imarı, alım
satımı, şehirleşme ve kentsel dönüşüm gibi pek çok
teknik işlemlerde yeniliklerin getiriliyor olması
dolayısıyla basında da konunun uzman kişiler
tarafından tartışılması, kamuoyunun
aydınlatılması gerekirdi. Ama ne acıdır ki, Türk
basınında, uzun süredir talimatla ve sadece iktidarın izin
verdiği konularda ve iktidarın izin verdiği kişilerce ve
sadece iktidarı öven tartışmalar yapılabilmektedir. Arada
sırada televizyon programlarına çıkmasına izin verilen
muhalif görünümlü kişilerin pek çoğu da kontrollü
konuşabilmektedir. Toplumun ihtiyaç duyduğu konularda gerçeğe
dayalı, aydınlatıcı konuşmalara tahammül edemeyen,
izin vermeyen anlayış böyle devam edemez. Herkes görecek, çok
yakında yandaş medyanın dışında uyanma
başlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkenin her yöresinden
teklifle ilgili beklentilerini ileten vatandaşlarımıza tercüman
olmak, isteklerini Genel Kurula sunmak bize verilen bir görevdir. Öncelikle,
getirilen her yasa teklifinde olduğu gibi, burada da kimlere kazanç
sağlanacak? Talan ve soygun yapmak için yasaya sokuşturulmuş
cümleler, maddeler var mıdır? En çok bundan endişe ediliyor.
Vatandaş haksız da sayılmaz çünkü bu iktidarın
yaptığı işlerin pek çoğu şaibelidir. Özel okul ve
özel hastanelere peşkeş çekilecek yerler mi
hazırlanmaktadır? Devlet, eğitim ve sağlığı
tamamen özelleştirmek niyetinde midir? Bu konuda Komisyonda da
tartışmalar oldu fakat değişen bir şey olmadı.
Kentsel dönüşüm denilen ucube yasa kapsamında binlerce
mağdurun isyanını ve şüphelerini görmezden gelemeyiz. Suça
konu olan yerlerin ve bu yerlerdeki şirket ve şahısların
kötü niyetlerine, paravan firmalar vasıtasıyla esas firmaların
suistimallerine fırsat verilmemesi talep edilmektedir. Kamu ortaklık
payı alanlar için getirilen değişikliklerle bu alanlarda
mülkiyeti vatandaşa ait olan parsellerde uygulamaların çok
uzatılarak vatandaşların mağdur olmasına yol
açılmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifi
kapsamına alınması mümkün görülen bir başka mağdur
kesimin haklarını da Genel Kurulda sizlerin vicdanına sunuyorum.
Bu konuda dün konuşan bazı arkadaşlar oldu. Konu, 5 bin civarında
Millî Emlak Genel Müdürlüğü personelini ilgilendirmektedir. Hazine ve
Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi
Başkanlığı personeli için kurum içi
uzmanlığın önünü açan düzenleme yapılmasına
rağmen, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
bağlı bulunduğu bakanlıktan ayrılarak Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına bağlanan Millî Emlak Genel
Müdürlüğü kadrolarında bulunan personelin
uğradığı haksızlığı gidermek, zaruret
hâline gelmiştir. Oluşan haksızlığı gidermek,
eşit işe eşit ücret ödenmesinin yolunu açacak düzenlemeyi yapmak
için bu konuda vereceğimiz önergeye destek verilmesini talep ediyor ve bu
sayede adaletin sağlanacağını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, yenilenen
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
üzerine birkaç söz söylemek istiyorum. Çıkan sonuca etki eden sebepleri
uzun uzun anlatmayacağım ancak şunu söylemeliyim: Yalan, iftira,
tehdit ve hakaret üzerine kurulu çirkin sözler ve asık suratlar
karşısında güler yüz, doğru söz, yumuşak tavır ve
cesaret kazanmıştır. Yalanlardan birini söylemeden geçemeyeceğim.
Yıllarca yağmalanan, soyulan İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin durumunu biz Sayıştay raporlarından öğrendik.
Aynı Sayıştaya Böyle rapor yayımlamadık. diye
açıklama yaptırdılar. İşte, o Sayıştay
raporlarının ön sayfası burada. Bu ayıbı Türk milleti
yutmadı, tepki çok arttı. Seçim listelerinde olup İstanbulda
bulunamayan birçok seçmenin Artvinden, Hataydan, Ardahandan, Sivastan,
Muğladan, Edirneden ve hatta Kanadadan, Fransadan sadece oy kullanmak
için geldiklerini bizzat gördüm. Bu bir uyanışın göstergesidir.
Ziya Gökalpin dediği gibi Uyanan millet bir daha uyumaz. Biraz gecikse
de AKP Hükûmeti için beklenen gidişat zaten böyleydi çünkü umutlar
tükenmek, toplum çökmek üzereydi, Türk milleti bunu hak etmiyordu. Onun için,
uyanış muhteşem oldu. Bakın, İbni Haldun önemli eseri
Mukaddimede ne diyor: Devletlerin son dönemi sefahatin, şehvetin ve
hırsların egemen olduğu, çöküntünün
başladığı zaman dilimidir. Çöküşün belirtileri de
şunlardır: Toplumda dayanışmanın yok olması,
üretimin zayıflaması, fiyatların ve vergilerin artması,
liyakatin yok olması, adaletsizliğin ve
kayırmacılığın artması, umutların
kırılması, güvensizliğin ve karamsarlığın
hâkim olması ve göçün hızlanması hem de yurt dışına
göçün hızlanması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bitmek üzere, mümkünse
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, çok şükür, Türk milleti tam zamanında, olup
bitenleri fark etmiş ve üzerine düşen görevi hakkıyla
yapmıştır, İstanbul sonuçları bunu göstermektedir.
Seçim sonuçlarının analizini yapmaya elbette fırsat buldukça
devam edeceğiz. Şu kadarını söyleyeyim ki: Artık, yüz
yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran felsefeye uygun olarak
derlenip toparlanma zamanı gelmiştir. Hiç kimsenin şüphesi
olmasın, İYİ PARTİ üzerine düşeni mutlaka
yapacaktır, Türkiye Cumhuriyeti devleti kurucu iradeye geri dönecek,
temelleri üzerine oturacaktır.
Saygılarımı sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Baki Ersoy konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 91 sıra sayılı Tapu Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini
saygıyla selamlıyorum.
Davamızın yiğit ağabeylerinden,
çileli ömrünün kısa baharında şehadete eren ülkücü
büyüğümüz Ünal Osmanağaoğlunu vefatının 5inci
yıl dönümünde rahmet, minnet ve hasretle anıyorum.
Gönül verdiğim, ekmeğini yediğim
seçim bölgem olan Kayserimizin takımı Kayserisporumuzun 53üncü
yıl dönümünü tebrik ediyor, şanla, şerefle dolu, hak ettiği
noktalara geleceği nice yıllara erişmesini temenni ediyorum.
Ayrıca, on dört yıl boyunca
Kayserisporumuza başkanlık yapıp sayısız
başarılara ulaştıran sevgili büyüğümüz Recep Mamur
Başkana geçirmiş olduğu rahatsızlıktan dolayı
geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, bir an önce
sağlığına kavuşmasını Cenab-ı Allahtan
diliyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; söz konusu kanun teklifini partimiz açısından genel
olarak olumlu değerlendiriyoruz. Teklifle, farklı tapu müdürlükleri
veya yurt dışı teşkilatında bulunan tarafların
tapu ve kadastro işlemlerini oldukları yerlerdeki görevliler
huzurunda yapabilmelerine olanak sağlanması hedeflenmektedir.
Böylece, yurt içinde ve özellikle de yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın tapu işlemleri
hızlandırılmış ve vatandaşlarımıza
kolaylık sağlanmış olacaktır.
Teklifle, tapu kayıtlarındaki hisse
hatalarının düzeltilebilmesi amacıyla düzenleme
yapılmaktadır. Hataların oluşum nedenleri belirlenerek
sınırlandırma yapılmakta ve hatalı hisselerin
malikleri ile hak sahiplerine hatanın nedenleri ve düzeltme sonrası
oluşacak tabloya ilişkin bilgilendirici tebligat yapılması öngörülmektedir.
Tebligat sonrası taşınmaz üzerinde hak sahibi olacak
kişileri korumaya yönelik olarak tapu sicilinde bilgilendirme amaçlı
belirtme yapılarak bu belirtmenin düzeltmenin kesinleşmesine kadar
sicilde tutulması hedeflenmektedir. Belirlenen sürede muvafakat
verilmemesi durumunda ise tapu müdürlüğünce hatalı kaydın resen
düzeltilmesi ve işlem sonucundan ilgilisine bilgi verilerek
altmış gün içinde dava açılabileceği hususunun ilgiliye
ihtar edileceği hüküm altına alınmaktadır.
Söz konusu teklifle ipotek şerhlerinin
malikinin talebi üzerine tapu müdürlüğünce terkin edilebilmesine
ilişkin olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 883üncü
maddesine hüküm eklenmektedir. Böylece söz konusu hükmün yürürlüğe
girmesinden önce tesis edilmiş ve süresini doldurmuş ipotekler hakkında
geçiş hükmü düzenlenerek hak kaybının oluşmasının
engellenmesi amaçlanmaktadır.
Teklifle tapu işlemlerinde fotoğraf
yapıştırma zorunluluğunun kaldırılması,
kırtasiyeciliğin ve bürokrasinin azaltılması
amaçlanmıştır.
Teklifle hatalı blok veya
bağımsız bölüm numaralarının daha kolay ve külfetsiz
bir şekilde düzeltilebilmesi amacıyla düzenleme
yapılmaktadır. Uygulamada hatalı bağımsız
bölümlerin malikleri bu hatanın giderilmesi için bağımsız
bölümlerin trampası veya satışını yapmak zorunda
kalmakta ve blok numarasında yapılan düzeltme işlemlerinde oy
birliğinin aranması çoğu zaman karar alınmasını
imkânsız hâle getirmektedir. Böylece vatandaşlarımızın
mağduriyetinin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Mevcut kanunda tarım arazilerinin tarım
dışı kullanım izni alınmaksızın planlanamayacağı
hükmü bulunmaktadır. Ancak valilikler ve belediyeler tarafından plan
gerektirmeyen yapılar için tarım dışı amaçla
kullanım izni alınmaksızın ruhsat verildiği tespit
edilmiştir. Ayrıca yine köy ve mezraların yerleşik
alanı ve civarı ile yerleşik alanlar plan
yapılmadığı, mevcut durumun tespit edildiği
gerekçesiyle tarım dışı amaçla kullanım izni
alınmadan kullanılmakta olduğu belirlenmiştir. Teklifle
tarım arazilerinin korunması ve ihtiyaç hâlinde planlı
kullanımı için köy yerleşik alanı belirlenirken 5403
sayılı Kanun kapsamında tarım izni alma zorunluluğunun
getirilmesi öngörülmektedir.
Söz konusu teklifle uygulama imar planlarında
umumi hizmet alanına ayrılan veya
kamulaştırılması gereken alanların kamu eline
geçmesini sağlama, nüfusun ihtiyaç duyduğu açık ve yeşil
alanların elde edilmesini sağlama yönünde kanuni düzenlemelerin
hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, yol, meydan, ibadet yerleri, park ve
çocuk bahçeleri hariç olmak üzere, yapı yapılabilecek diğer
alanlarda alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar,
maliklerin talebi hâlinde, ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü
alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis
yapılabilmesine imkân sağlanması öngörülmektedir.
Teklifle, uygulamada tanım karmaşası
olduğundan, parselasyon planı yapılması gereken yerlerde
ifraz ve tevhit işlemleri yapılmaktadır. Bu nedenle, maddeyle,
ifraz ve tevhidin hangi durumlarda yapılabileceği açıklanmakta
ve ifraz ve tevhit şartlarının daha anlaşılır
hâle getirilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte, kamu yararı
düşünülerek, gecikmelerin önüne geçilmesi amacıyla, ifraz ve tevhit
işlemleri yönünden, kamu mülkiyetine ait alanlar için istisna getirilmesi
öngörülmektedir. Ayrıca, resen ifraz ve tevhit yapılabilmesi
yapılaşmaya elverişli olmayan bu parsellerin yapılaşmaya
elverişli hâle getirilmesini sağladığından,
yaşanan sıkıntıların önüne geçebilmek için ilgili
düzenlemenin yapılması önem arz etmektedir.
Teklifle, kadastro ve imar yollarının
zaten kamunun kullanımındaki yollar olduğu, yani bir nevi plan
öncesi umumi hizmet alanı olduğu değerlendirildiğinden, bu
alanların ihdasa konu edilmeden öncelikle imar planıyla belirlenen
umumi hizmet alanlarından düşürülmesi ve sonrasında düzenleme
ortaklık payının hesaplanması öngörülmektedir.
Çok hisseli parsellerdeki mülkiyet probleminin
parsel sahiplerinin muvafakatleri olması hâlinde imar uygulamalarıyla
çözülmesi ve bu suretle müstakil parsel oluşması
sağlanmaktadır.
Uygulama imar planında hüküm bulunmaması
hâlinde, yönetmelikte belirlenen asgari parsel büyüklüklerinin altında
parsel oluşturulmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.
Teklifle, tarımsal seralarda ruhsat
aşamasında yaşanan sıkıntıların
giderilmesine yönelik çözüm sağlanması ve bu suretle tarım
üretiminin artırılması amacıyla seraların, fen, sanat
ve sağlık kurallarına uygun olmak, ilgili il tarım ve orman
müdürlüğünün uygun görüşü bulunmak ve entegre tesis niteliğinde
olmamak kaydıyla, ruhsat alınmadan ve yola cephesi bulunan
parsellerden geçiş hakkıyla yapılabilmesine imkân
sağlanmaktadır. Teklifle yapılaşmamış parsellerin
belirli şartlarda açık otopark olarak kullanılabilmesinin
sağlanması öngörülmektedir.
Genel güvenlik ve asayiş bakımından
tehlike arz eden yapılar hakkında kamu güvenliği dikkate
alınarak bir an önce işlem yapılabilme olanağı
getirilmiştir.
Yapı kayıt belgesine konu
taşınmazlar için tapu tahsis belgesi alınması ve bu belgeye
esas arsa bedellerinin ödenmiş olması hâlinde ayrıca
satış bedeli alınmaması öngörülmektedir.
Teklifle, vatandaşlar tarafından çözümü
gerçekleştirilmeyen alanlardaki süreçlerin etkinleştirilmesi, ülke
düzeyindeki iyileştirme, yenileştirme ve dönüşüm
çalışmalarının bütüncül bir anlayışla
koordinasyonunun sağlanması, benzer alanlarda tekil çözümlerin üretilmesi
gerekliliği karşısında söz konusu düzenlemenin
yapılması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; kamuoyunda imar barışı olarak bilinen 3194
sayılı İmar Kanununa eklenen geçici 16ncı madde
kapsamında vatandaşlarca yapı kayıt belgeleri
alınmıştır. Her ne kadar yapı kayıt belgeleri
düzenlense de vatandaşlarımız kanun kapsamına giren
taşınmazların neler olduğunun ayrımını tam
olarak yapamamaktadır.
Kayserimizin Pınarbaşı ilçesinin
başta Mezgitli Yaylası olmak üzere diğer yaylalarında, yine
aynı şekilde Sarız ilçesinin yaylalarında,
vatandaşlarımız, yayla evleri için aldıkları yapı
kayıt belgeleriyle elektrik aboneliği işlemlerinde
sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bahse konu kanuna
ilişkin Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve
Esaslar Tebliğinde yapı kayıt belgesi alınabilecek
taşınmazlar ve alanlar tarif edilmiş ve bunların
dışındaki yapılar için düzenlenen yapı kayıt
belgelerinin iptal edileceği ve yapılan ödemelerin geri
verilmeyeceği belirtilmiş, böylece vatandaşlarımız
mağdur edilmiştir.
Bununla birlikte, Kayserimizin Develi ilçesi Sindelhöyük
Mahallesinde parselasyon çalışması yapılarak hazineye
devrolan mera arazilerinin bir an evvel hazine tarafından orada
yaşayan mahalle sakinlerimize uygun bir bedelle
satışının gerçekleştirilerek tapularının
kendilerine verilmesi beklenmektedir. Bu problemlerin bir an önce çözülmesinin
elzem olduğunu düşünüyor, ilgili birimlerin
vatandaşlarımızın mağduriyetlerine hassasiyetle
yaklaşacaklarından şüphe duymuyorum.
Develimizin problemlerine değinmişken
geçtiğimiz günlerde ailesiyle birlikte piknik yapmak için gittiği
Develi ilçesi Homurlu Şelalesine düşerek hayatını kaybeden
kardeşimiz Serkan Turan Timurboğaya Allahtan rahmet,
acılı ailesine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; söz konusu teklifin ülkemize, milletimize ve devletimize
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler, sağ olun.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum
adına 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Genel Kurulu ve
bizleri takip eden tüm Türkiye halklarını saygıyla
selamlıyorum.
Dün Ağrı Diyadin ilçemizde güvenlik
güçlerinin eş başkanlarımıza yaptığı
saldırıyı kınıyorum. Gönül isterdi ki AKP
Ağrı Milletvekili çıkıp bu önergeye destek versin,
araştırma yapılmasını önersin. Ne yazık ki
algı operasyonuyla olguyu örtbas etme çabasına girişmiş,
suçluluk psikolojisiyle olayı kapatma çabasına girmiştir.
Araştırmadan niçin imtina ettiğinizi anlamak mümkün değil,
gerçeklerin ortaya çıkmasından niçin korkuyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, tasarının
içeriğine dair görüş ve düşüncelerimi belirtmeden önce usule
ilişkin birkaç hususu belirtmek istiyorum. Teklif 24 Haziranda Komisyona
gelmiş, 27 Haziranda ise Komisyonda görüşmeleri
gerçekleştirilmiştir.
Tapu Kanunu gibi toplumun büyük bir
kısmını ilgilendiren bir konuda önemli düzenleme içeren bir
teklif söz konusu. Bu teklife Komisyon üyelerinin sağlıklı bir
şekilde hazırlanması için verilen süre kırk sekiz saatten
az. Bu neyin acelesi, jet hızıyla neyi yetiştirmeye
çalışıyorsunuz? Teklifle, ilgili mevzuatın 17 maddesinde
değişiklik, 9 yeni madde eklenmesi ve 2 maddenin yürürlükten
kaldırılması öngörülüyor. Tüm bu düzenlemeler yarım günden
kısa bir sürede Komisyondan geçiriliyor. Tekrar sormakta fayda var: Bu
acelenizin nedeni nedir? Bir yasanın ne kadar hızlı
çıktığı, bir parlamentonun çalışma kabiliyetini,
etkinliğini göstermez; tam tersine, vesayetin, baskının,
keyfîliğin büyüklüğünün göstergesidir.
Usule ilişkin diğer bir eleştirim de
yasa yapım sürecinin tek yanlı olarak işletilmesidir. Konunun
doğrudan tarafı olan belediyeler başta olmak üzere, ilgili sivil
toplum kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları sürece dâhil
edilmemiştir. Kamuoyunun teklifi tartışması için gerekli
çalışmalar yürütülememiş, anlaşılan 31 Mart ve 23
Hazirandan iktidar ve minik ortağı hiçbir ders
çıkarmamışlardır. Kamuoyundan alelacele kaçırılan
nedir? Yasayla kamuoyuna tapu işlemlerinde sürecin hızlandırılması,
bürokratik engellerin kaldırılması ve bunlar gibi mavi boncuklar
dağıtılmaktadır fakat mavi boncukların arasında
gizlenmiş çok sayıda tuzak söz konusudur.
Yasayla kent, doğa yağmasını
daha da kolaylaştıran ve bunu pazarlayan, yeni özelleştirmelere
olanak sağlayan, yerel yönetimlerin yetkilerini daraltan, merkezî gücü artırmaya
dönük bir strateji izlenmiştir. Teklifin birinci bölümündeki maddelere
yakından bakınca bu strateji açık bir şekilde
izlenebilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifin 2nci maddesine baktığımızda 2644
sayılı Tapu Kanununa ek bir madde ekleniyor. Ek maddeyle kadastro
tespiti veya tapu sicilinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle
oluşan hatalara ilişkin kurumun hak sahiplerine durumun nedenlerini
ve düzeltme sonrası oluşacak hisse durumunu tebliğ etmesi, hak
sahipleri arasında öncelikle muvafakat aranması,
bulunamadığı takdirde ise kurumun bunu mahkeme hakkı
saklı kalmak kaydıyla otomatik olarak yapması öngörülmektedir.
Yani kurum, tapu maliklerinin hisselerinde artırmayı ya da azaltmayı
resen yapabilecek. Her ne kadar mahkeme yolu açık tutulmuş olsa da bu
durum mülkiyet hakkıyla çatışmaktadır.
Teklifin 7'nci maddesine
baktığımızda bu sefer de ücretsiz kamu hizmeti için
ayrılan alanların özel sektöre açılması söz konusudur.
Düzenlemeyle ortaklık payına konu kullanımlardan, yol, meydan,
ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı
yapılabilecek diğer alanlarda -okul ve sağlık
ocağı dâhil- kamuya geçiş sağlanıncaya kadar
maliklerin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşlarının izni
alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis
yapılabilir.
Madde bize diyor ki: Kamusal, ücretsiz hizmet için
ayrılan alanları sana özel tesis olarak belli/belirsiz bir
süreliğine verebilirim. Bu düzenleme kamusal hizmet
anlayışıyla çelişmekte, özelleştirmenin başka bir
türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Teklifin 10'uncu maddesiyle tarımsal
amaçlı seralar entegre tesis niteliğinde olmamak ve ilgili il
tarım ve orman müdürlüğünden uygun görüş alınmak
koşuluyla yapı ruhsatı olmadan yapılabilecek. Bu maddeyle
tarım alanlarında yapılan planlamanın
azaltıldığını, her isteyen kişinin sera
yapabilmesinin önünün açıldığını görüyoruz. Oysa bir
yere sera yapılması oranın iklimini, bitki örtüsünü, hayvansal
varlığını etkilemektedir. O yüzden sera rastgele
yapılabilecek bir yapı değildir. Örtü altı yetiştiriciliği
ise planlı ve denetlenebilir olmalıdır. Bu durum hem çevreye
verdiği zarar hem de gıda güvenliği açısından önem
taşımaktadır. Yani çok basit inşaatlar
Bunu hiç
küçümsememek lazım, kesinlikle buna da bir standart getirmemiz gerekir.
Nasıl, hangi şekilde, hangi örtüyle olacak bu seralar, iki sera
arasındaki mesafe ne kadar olacak? Bunların görüntü kirliliği
yaratmaması açısından düzenli bir şekilde
yapılması, kontrol edilmesi gerekir.
Şimdi, konunun başından beri Toprak
Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'ndan bahsedip duruyoruz ama ben size
bir şey söyleyeyim: Biz ne tarım arazisini koruyoruz ne de toprak
korumasına ciddi bir önlem alıyoruz. Bir alanın tarım
arazisi olabilmesi için minimum 20 santimlik nebati toprak örtüsüne ihtiyaç
vardır -İngilizlerin dediği bir "topsoil mesafesi- minimum
20 santim bir toprağa ihtiyaç var ve bu nebati toprağın iki yüz
yılda ortalama 1 santim oluştuğunu düşünürsek, bir
alanın tarım arazisi olabilmesi için en az dört bin yıla
ihtiyacımız var. Biz bu oluşumu bir kalemde tamamen heba
ediyoruz.
Bu düzenlemede diğer bir husus da belediyelerin
yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlüklerine
devrediliyor olmasıdır. Bizler yerel yönetimlerin güçlenmesinin
doğru olduğu kanaatindeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 11inci maddesinde ise yapılaşma olmayan parsellerin zemin
geçirimli malzemeyle kaplanarak ve gerekli işaretlemeler yapılarak
açık otopark yapılabileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeyle
kent meydanlarında olan birçok boş arazinin otoparka
çevrileceğini görüyoruz. Bir yandan rant ve gelir getirmeye dönük bir
uygulama, diğer yandan ise yapılaşma olmayan parsellerin neden
yeşil alan, çocuk parkı, park gibi kent sakinlerinin hizmetine
açılmadığı sorusunu gündeme getiriyor.
Sorunun bir başka boyutu ise -kentsel
planlamayı bilmiyoruz- kentsel planlamada ulaşım meselesinin
hâlen özel araçlara dönük yapılması. Oysa otoparkçılık
yapmak yerine kaynaklar toplu taşımaya ayrılarak hem kent
arazisinden tasarruf sağlanabilir hem de tüm vatandaşlara eşit hizmet
verilebilir.
Şimdi, bu çok basit bir olay. Bazı
örnekler vereyim size: Esenboğa'ya giderken sağ tarafta bir sürü
tarlayı görüyorsunuz; otopark yapılmış. Şimdi
"Tarım arazilerini koruyoruz. falan diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - En güzel örnek de
Çayyolu'na bakın, bütün tarlalar imara açıldı, biz hâlâ
tarım arazisini koruyoruz iddiasındasınız.
Teklifin 13'üncü maddesiyle saraya, sorunlu
taşınmazların belirlenmesinde geniş yetki
tanınmış, imar yetkisi verilmesi istenmektedir. Partili
cumhurbaşkanı sistemine geçişle birlikte bakanlıklara ait
yetkileri elinde toplayan cumhurbaşkanının her konuya
ilişkin yetkileri bir de gün geçtikçe genişletilmekte, tüm yetkiler
tek elde toplanmaktadır. Bu düzenlemeyle Cumhurbaşkanı yeni bir
yetki daha elde etmektedir. Söz konusu yetkinin imarla ilgili olması,
dağıtılacak kent rantlarının AKPye yakın yandaşlar
arasında paylaşılacağı kuşkularını da
akla getirmektedir.
İktidar uzun yıllardır halkı
düşünerek siyaset üretmemektedir, katılımcı yönetim
anlayışını işletememektedir. Jet hızıyla
getirdiği torba kanunlarla siyasal önceliklerini yasalaştırmaktadır.
Kuşkusuz hepimiz, tapu iş ve işlemleri başta olmak üzere halkımızın
eşit ve tarafsız hizmet almasını savunmakta ve
öncelemekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Fakat iktidar,
kendi çıkarlarını önceleyen, toplumsal kesimleri
dışlayan bir noktaya çok önceden gelmiş bulunmaktadır. Talebimiz,
bu yanlıştan dönülmesidir. Teklifin yeniden Komisyona çekilmesi ve
üzerinde uzmanlarla sağlıklı çalışmalar yürütülmesi
gerekmektedir.
Şunu da size hatırlatayım: Hitler
döneminde yapılan her şey yasaldı çünkü yasaları kendileri
yapıyordu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan Baltacı
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Baltacı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dün, 2 Temmuz Sivas katliamının
yıl dönümüydü. Size Metin Altıokun dizeleriyle seslenmek istiyorum:
Öt İshak kuşu, öt; bizim payımıza avaz kaldı. Böyle
diyordu Metin Altıok; barış diyenlerin, eşitlik
diyenlerin, kardeşlik diyenlerin, adalet diyenlerin, bilim
diyenlerin soyundan gelen Metin Altıok. Bundan tam yirmi altı
yıl önce, 2 Temmuz 1993te Sivasta 33 aydınımızla birlikte
2 otel görevlisi toplam 35 insanımız hayatını kaybetti.
Faillerinden hesap sorulmadı. Utancı hepimize kaldı.
Yalnız, onların sözüyle, sazıyla, kalemiyle vermiş
oldukları eserler insanlığın yolunu aydınlatmaya devam
ediyor.
Yine, yirmi altı yıl önce 5 Temmuz 1993te
Başbağlar katliamında hayatını kaybeden yurttaşlarımızı
saygıyla anıyorum. Herkes şunu bilmeli ki
acılarımız ortaktır, kalbimizin kuyusunda
yaralarımız kardeştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu teklifle birlikte toplam 8 kanunun 17 maddesinde
değişiklik yapılacak, 9 madde eklenecek, 2 madde yürürlükten
kaldırılacak. Yine, anlayacağınız gibi bir torba kanun
teklifiyle karşı karşıyayız. Her şeyden önce
şunu belirtmek lazım, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle bize ve kamuoyuna söylenen şuydu: Bundan sonra torba kanun
teklifi olmayacaktı, bundan sonra Parlamento daha güçlü olacaktı,
yasamanın ve yürütmenin sınırları daha belirgin, daha
kalın çizilecekti. Ama görünen o ki sistem böyle işlemiyor, sistem
bürokrasinin emri altına girmiş durumda, siyaset bürokrasinin emri
altına girmiş durumda. Peşinen şunu söylemem lazım: Bu
kanun teklifi bu hâliyle yasalaşırsa bundan önce yapılan yasalar
gibi en fazla bir yıl sonra tekrar bir yasal düzenlemeye ihtiyaç
olacağı açıktır çünkü bu kanun kentleşme sorunuyla
ilgili hiçbir sorunumuzu çözmeyeceği gibi daha karmaşık hâle
getireceği açıktır. Bir kere, şunu belirtmek istiyorum: Bu
kanun aceleyle hazırlanmış bir kanundur. Bu kanunun içerisinde
kentlere dönük bütüncül bir yaklaşım yoktur. Kentlerimiz söz konusu
olunca örneğin kentleşmenin paydaşları olan meslek
odaları niye dışlanıyor? Üniversiteler, sendikalar, yerel
yönetimler, o Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun olarak
kurmuş olduğumuz kent konseyleri neden dışlanıyor,
neden onların fikirleri alınmıyor anlamış
değilim.
Evet, bizim yeni bir imar kanununa
ihtiyacımız var, bizim yeni bir tapu kanununa ihtiyacımız
var, bizim yeni bir Toprak Koruma Kanununa ihtiyacımız var. Bizim
kentsel dönüşüm başta olmak üzere kentle ilgili bütün kanunları
tekrar, yeniden uzun boylu konuşmaya ihtiyacımız var ama
bunları konuşurken ben şunu isterdim: Örneğin Komisyonda
İmar Kanunu görüşülürken Harita Mühendisleri Odasının
olmasını isterdim. Planlamayla ilgili bir mevzuat görüşülürken
Mimarlar Odasının, Şehir Plancıları Odasının
Komisyonda olmasını isterdim. Çevre Mühendisleri Odasının
Komisyonda olmasını isterdim. Bu alanda çalışan akademiye
mensup bilim insanlarının, üniversitelerin, sendikaların, kent
üzerinde söz söyleyebilecek bütün organların Komisyonda olmasını
isterdim. Ama maalesef, Komisyona bu teklif bürokratlar eliyle
hazırlanıp geldi, bir günde tartıştık, şimdi de
Genel Kurula geldi.
Şimdi, bu kanun teklifi
yasalaştığında hiçbir sorunumuzu çözmeyeceği gibi
esasında yerel yönetimlerin gücünü de azaltan bir kanun teklifiyle
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi
özellikle metropoller ve metropollerdeki kentsel dönüşüm alanları
başta olmak üzere, bu alanlarda yapılacak tasarruflarla ilgili yerel
yönetimlerin yetkilerini kısıtlıyor, Cumhurbaşkanı ve
bakanlara devrediyor. Hâlbuki olması gereken, yerel yönetimlerin söz
hakkını daha da fazlalaştırıp, ranta geçit vermeyen
düzenlemeleri önümüze koymamız gerekiyordu. Bakın, bir yerel seçim
atlattık, 31 Mart ve 23 Haziran tekrar seçimlerini atlattık, şunu
gördük: Türkiyede yerel yönetimlerin gücü siyasette giderek artacak. Çünkü,
seçmenimiz ve yurttaşımız şunu görüyor: Merkezî
iktidarın çözemediği problemlerin bundan sonra yerel yönetimler
eliyle çözülmesini istiyor. Yurttaşlarımız işsizlik sorununun
çözümünü de artık yerel yönetimlerde görüyor, eğitim ve
sağlık sorununun çözümünü de artık yerel yönetimlerde görüyor,
ulaşım, doğal gaz, su sorununun çözümünü de artık
belediyeler çözsün istiyor. Sokakta yurttaş, merkezî iktidarla ilgili
umutlarını kaybetmiş durumdadır, bunu da 23 Haziran
seçimleriyle tescillemiştir ve ortaya koymuştur.
Her şeyden önemlisi, yurttaş, huzur
içerisinde yaşayabileceği, güven içerisinde yaşayabileceği
bir kent istiyor. Hâlbuki, yasa metnine bakıyorum, kanun teklifine
bakıyorum, Cumhurbaşkanına ve bakanlara bazı yetkiler daha
veriyoruz. Örneğin, kentsel dönüşümle ilgili, örneğin afet riski
altındaki alanların dönüştürülmesiyle ilgili, hazineye ait imar
parsellerinin ve tarım arazilerinin üzerindeki hak sahibi
kullanıcıların devredilmesi konusunda yerel yönetim özellikle
dışlanıyor.
Bu kanun teklifi, düzenleme, ortaklık
payına konu alanlarda eğitim, sağlık, spor, kültür,
kreş alanları gibi alanların kamu eline geçmeden önce özel
sektör eliyle yapılaşmasına imkân sağlıyor.
Değerli arkadaşlar, eğer böyle
yaparsak biz bu kanunla birlikte aslında eğitimi,
sağlığı bir nevi özelleştiriyoruz demektir. Buradaki
bir maddede şöyle söylüyor: 18 uygulaması yapılmadan önce malik
adına kayıtlı bir parselde eğitim ve sağlık
alanı varsa özel sektör eliyle yapılabilir. Peki, düzenleme
yapıldıktan sonra, arazi kamu arazisi olduktan sonra üzerine
yapılan bina nasıl kamuya geçecek? Bununla ilgili ciddi bir soru
işareti var.
Ayrıca, örneğin, çok sık bahsedildi,
otoparklarla ilgili bir düzenleme var. İnsan şunu sormadan edemiyor
-ben kendi seçim bölgem olan Kastamonudan örnek vereyim- 2000
yılından beri otoparklar için inşaat ruhsatlarından pay
alınıyor ama hâlâ otoparklar için yeterli alan yok. Şimdi, bu
alınan paralarla ilgili, paraların nereye gittiğiyle ilgili
hesap sorduk mu da Bundan sonra bulduğun boş arazilere otopark
yapabilirsin. diyoruz? Bunu öncelikle bir kez daha düşünmemiz
gerektiğini söylüyorum değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu teklifin özüne
baktığımızda esasında her şeyden önce şunu
görüyorum: Maddelerle ilgili söylenebilecek çok söz var ama bu maddelerde
uygulamayla ilgili bazı düzenlemeler yapılmış yani bir plan
yapılmış, bu planın uygulamasıyla ilgili bazı
düzenlemeler yapılmış ama bizim esas sorunumuz şu:
Yanlış plan doğru uygulanmaz değerli arkadaşlar.
Şimdi, biz planlama süreçlerini bir kenara
bırakıp uygulama sürecini konuştuğumuzda yanlış
bir planın doğru uygulamasını yapamayız
arkadaşlar, mümkün değil. Biz Nasıl bir kentte yaşamak
istiyoruz? sorusuna öncelikle cevap vermek zorundayız. Mümkünse
çocuklarımızın yürüyerek gidebileceği okul alanları
olmalı, bunun için planlamada yer ayırmalıyız.
Hastanelerimiz şehir dışında olmamalı, bunun için
planlama yaparken uygun yerlerde hastane alanları ayırmalıyız.
Her mahallede bir annenin sokağa çıktığında
çocuğunu güvenle, huzurla bırakabileceği kreş alanları
ayırmadan uygulamaya ilişkin düzenlemelerle bu sorunların
üstesinden gelemeyiz.
Şurası açıktır değerli
arkadaşlar: On yedi yıldır iktidardasınız ve on yedi
yıldır kentlere rant gözüyle bakıyorsunuz. Kentlere rant gözüyle
bakmaktan uzaklaşılmadığı sürece kentlerle ilgili
yapılacak her çaba bence nafiledir. İnşaat sektörüyle büyümenin
sonuçlarını yaşıyoruz değerli arkadaşlar.
Türkiyeye giren bütün parayı gittik inşaat sektörüne
yatırdık. Şu anda inşaat sektörü ve Türkiye ekonomisi kriz
hâlinde. Kentsel dönüşümle kentsel dönüşüm mağdurları
yarattık değerli arkadaşlar. Hâlbuki kentsel dönüşümle
vatandaşın istediği, beklediği şey şuydu: Hiçbir
vatandaşımızın saray yapacak parası yok, herkes
sağlıkla ve güvenle yaşayabileceği bir konut sahibi olmak
istiyordu ve bu da onların hakkıydı ama rant için kentsel
dönüşüm fırsatını da heba etmiş bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, asıl
yaşadığımız sıkıntı yerel yönetimlerin
zayıflatılması ve merkezî iktidarın güçlendirilmesi
sıkıntısıdır. Bakın, 23 Hazirandan sonra iktidar
partisi de başta olmak üzere, Millet İttifakını
oluşturan partilerde de sık sık şu söyleniyor: Artık
bu sistemi revize edebiliriz diyoruz. Yüksek İstişare Kuruluna
atanan Bülent Arınç Parlamenter sistemi konuşabiliriz. diyor.
Şimdi, biz bunları tekrar geriye doğru konuşacaksak neden
bu yasayla birlikte, özellikle İmar Kanunu, toprak kanunu gibi önemli
kanunlarda bazı yetkileri tutup Cumhurbaşkanına, bakana
devrediyoruz, bunu tekrar sorgulamalıyız arkadaşlar.
Ben şunu görüyorum değerli
arkadaşlar: Bu şekilde kanun yapmakta ısrar ettiğimiz
sürece kentlerimizi yok edeceğiz. Zaten nefes alacak alan kalmadı,
kentlerimizi içinden çıkılmaz durumlara sokacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
HASAN BALTACI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, planlama süreçlerini yeni baştan organize etmeliyiz.
Planlama süreçlerinin içerisinde kentin paydaşları olan herkesi bir
araya getirmediğimiz sürece uygulamaya ilişkin yapacağımız
düzenlemelerin hiçbirisi kentlerimizle ilgili bir iyileştirme
sağlamayacaktır diyorum. Yeniden yerel yönetimleri güçlendirme
politikasına dönmemiz gerektiğini söylüyorum.
Ayrıca bu yasa vasıtasıyla şunu
da söylemem lazım: Biz on yedi yılda binlerce mimar, mühendis
yetiştirdik; binlerce mimarı, mühendisi işsizler ordusuna
kattık. Hâlbuki o gençlerin bilgisini, enerjisini, yeteneğini
planlama süreçlerine aktarabilirdik ama bugün başta Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü olmak üzere harita mühendislerini istihdam eden diğer
kurumlarda yeterince mimar, mühendis ve şehir plancısı istihdam
edilmiyor değerli arkadaşlar. Bu gençlerimizin emeğine,
enerjisine güvenmeden geleceği inşa etme şansına sahip
değiliz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına ilk olarak İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay
Pekgözegü konuşacaklardır. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP bir faşist
hareket olarak iktidara gelmedi fakat iktidardayken bir faşist parti
hâline geldi. Diyadinde yaşanan, halka karşı işlenmiş
suçu, seçilmişlere karşı işlenmiş suçu,
saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar daha fazla
ihtiyaç duyduğu kentsel imar rantını yönetmek amacıyla
getiriyor bu tapu kanun teklifini. Bir sosyal medya kullanıcısı
Türkiye'de hard kapitalizm olduğunu söylemişti. İşte bu
kanun teklifi de 6306 sayılı Kanun da hard kapitalizmin kendisidir.
Biz bu suça ortak olacak mıyız diye size sormak istiyorum. Deniyor
ki: Bu yasa teklifi yurttaşın mülkiyet hakkını elinden
alıyor. Hayır arkadaşlar, mülkiyet hakkı bu ifadede tam
yerine oturmuyor, mülkiyet hakkı bir avuç servet sahibinin elinde
toplanıyor; yoksullardan, emekçilerden, işçilerden, Kürtlerden,
Romanlardan, ezilenlerden konutlarına el konularak alınan rant olarak
bu servet sahiplerine veriliyor.
Hatırlayın, bir Roman yurttaş ne
demişti? Bir şarkı yazmıştı, şöyle
demişti: Tok tok TOKİ, yaktın bizi TOKİ!
şarkısını yazmıştı. Boşuna
dememişti. Bu teklif inşaat şirketlerine, Cengize, Koline,
Limaka, Kalyona yani bu dörtlü çeteye daha çok ve daha hızlı rant
devşirmek için ekspres kanun olarak geliyor. Dörtlü çete, Dünya
Bankasının 1990-2018 verilerine göre dünyada en çok kamu ihalesi alan
şirketler oluyor yani gönül belediyeciliği yapılıyor.
Ben size yerleşim alanlarının her
türlü sorununda ve her türlü rantçı suistimallere karşı bir
araya gelen Mahalleler Birliğinin sözlerini aktarmak istiyorum, onlardan
söz etmek istiyorum. Daha çok İstanbul, Kocaeli, İzmir ve
Eskişehirde örgütlüler. Kentsel dönüşümle rantsal alan ilan edilen
yerlerde oturan, tapu hakkı verilmiş bu insanlar bir anda kendilerini
evsiz ve haklarından mahrum bir şekilde buldular, mahallelerinden
sürüldüler ya da sürülmek üzereler. Mahalleler Birliği temsilcileri
grubumuzu ziyaret ettiklerinde bize şu taleplerini ilettiler, şöyle
ifade ettiler sorunlarını: Hiçbir bilimsel ve teknik analize
dayanmadan riskli alan ve riskli yapı kararları
alınmaktadır. dediler, Mahkeme kararlarına
uyulmamaktadır. dediler, Hangi amaca hizmet edeceği belli olmayan
rezerv alan kararları alınmaktadır. dediler, Karşılığı
olmayan ve abartılı rant hesapları dolaşıma sokularak
komşu komşuya düşürülmektedir. dediler, 2981, 775 ve 4706
sayılı kanunlardan doğan tapu hakları kullanılamaz
hâle getirilmiştir. dediler, Diğer gerekçelerin yetmediği
noktalarda ise acele kamulaştırma kararları
alınmaktadır. dediler, Adaletli dönüşüm için organize olan ve
haklarını savunanlar engellenmekte ve daha birçok adaletsiz
uygulamayla karşılaşmaktayız. dediler.
Şimdi, önümüze gelen bu kanun teklifinde
doğrudan bu yurttaşlarımızı ilgilendiren birçok madde
değişikliği öngörülmektedir ancak soruyoruz: Bu
değişiklikler önerilirken sorunun taraflarıyla müzakere
edilmiş midir? O sorunun mağdurlarının ve
muhataplarının görüşleri alınmış mıdır?
Hayır, alınmamıştır.
Değerli arkadaşlar, biz HDP olarak,
kentsel rant ve talana karşıyız, yurttaşların dâhil
olduğu yerinden dönüşümü savunuyoruz. Sosyal devletin görevi herkes
için konut sağlamaktır. Barınma hakkının temel
koşulu konuttur. HDP, konut hakkını en temel haklardan biri
olarak görmektedir ve bunun için çalışmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) -
Başta kadınlar olmak üzere herkesin barış içinde, onurlu
bir şekilde yaşamını sürdürebileceği bir evde
oturabilmesi gerekiyor. Biz, yaşam odaklı bir kentsel dönüşümü
savunuyoruz; kentsel dönüşümü rant aracı olarak gören, sosyal dokuyu
ve kent hafızasını yok eden, insanları yerinden eden,
komşuluk ilişkilerini bitiren kentsel dönüşüm ve imar
planlarına karşı çıkıyoruz; halkın da
onayıyla, katılımıyla yerinden dönüşümü destekliyoruz,
savunuyoruz. Yurttaşların hizmetlere erişim olanağı
olan sağlam, sağlıklı, güvenli konut sahibi
olmasını sağlamak devletin görevidir. Devlet
yurttaşları için sosyal konut projeleri geliştirmeli ancak bu
projeler ranta dayalı TOKİ projeleri olmamalıdır. Bu
projelerde planlamadan imalata kadar tüm süreçlere yurttaşların
katılımı sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Biliyoruz
ki, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisine engelliler,
uyuşturucuyla mücadele, deprem ve doğal afet içeren tekliflerden daha
çok imar teklifi gelmiştir. 2014-2018 yılları arasında
İmar ve Bayındırlık Komisyonunda 8.470 imar teklifi
görülmüştür. Bunun anlamı, işte bu rant politikasının
alabildiğine İstanbulda sürmekte olduğudur, İstanbul
seçimlerinin de bu rantı paylaşmama kavgası olduğudur.
Komisyonda ise sadece 70 teklif rapor olarak görüşülmüştür deprem ve
doğal afet konusunda.
Bütün bu doğayı, kentleri talan edenlere
karşı 23 Haziranda gereken dersi tüm demokrasi güçleri birlikte
İstanbulda vermiştir AKP iktidarına. AKPnin İstanbulu
kaybetmesi aynı zamanda bu rant düzeninin de sona ermesi anlamına
gelmektedir. Hepimiz bunun için çalışmalıyız.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel hatip konuşmasında AK
PARTİ demokratik yoldan geldi ama faşist bir parti niteliğine
büründü. gibi bir yaklaşım sergiledi. Bunu kesinlikle reddediyoruz.
Demokratik yolla gelen demokratik bir partidir AK PARTİ. Özgürlükleri
genişleten, artıran, ülkemizin ve milletimizin refahını
artıran, aynı zamanda güvenliğini sağlayan bir partidir.
Bunun kayıtlara geçmesini istirham ediyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Diyadin
Diyadin
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tabii ki Diyadinle ilgili de ilgili grup adına
verilen önerge çerçevesinde konuşmalar ve hakikatler ortaya kondu.
TOKİyle ilgili şunu ifade etmek isterim:
TOKİ, sosyal konutlarla vatandaşlarımıza hakikaten daha
ucuz konutlar sağlayan bir kuruluştur. Aynı şekilde kaynak
oluşturmaya ilişkin de, meblağı daha yüksek yerlere de kaynak
oluşturmakla ilgili, bu sosyal konutları finanse etmek noktasında
bir politika izlemektedir. Bunu da kayıtlara geçmesi açısından
hatırlatıyorum.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
konuşma Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs Beye ait.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Getirilen kanun teklifi tapu, kadastro, parselasyon,
imar, kentsel dönüşüm, arsa satışı ve benzeri pek çok
teknik işlemde değişiklikler içermektedir. Teklifin
kırtasiyeciliği azaltan, bürokrasiyi hafifleten ve
vatandaşların bazı işlemlerini kolaylaştıran
maddeleri bulunmasına rağmen son derece de tartışmalı
ve eksik yönleri olan maddeleri içerdiği de bir gerçektir. Bu maddelerle
ilgili de gördüğümüz eksikleri, çekincelerimizi muhalefet şerhimizde
ayrıntılı olarak ortaya koyduk zaten.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
Doğu Karadeniz Bölgesinde meydana gelen ve aşırı
yağışlara bağlı olarak sonuçlanan sel ve heyelanlar
hem can hem de mal kayıplarına sebep olmaktadır. Bölgemizde
afetlerin yaşanmasında oldukça etkisi olan coğrafi koşullar
ve iklim göz ardı edilerek dere yatakları ve yüksek eğilimli
heyelan tehlikesi arz eden yamaçlardaki yapılaşma, kontrolsüz
yapılan yol ve temel kazıları, bu kazılar neticesinde dere
yataklarının taş ve toprakla doldurulması, dere ıslah
çalışmalarının yapılmaması ya da yetersiz
olması gibi insan etkisiyle doğa dengesinin bozulması maalesef
bu doğa olaylarını afet, felaket boyutuna taşımakta,
can ve mal kayıplarının ortaya çıkmasına neden
olmaktadır.
Son acı tecrübeyi geçtiğimiz günlerde
Trabzonun Araklı ve Yomra ilçelerinde yaşadık. Bildiğiniz
gibi, Araklıdaki felakette 8 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 2 vatandaşımıza da maalesef
hâlen ulaşılamamıştır. Selde büyük hasar gören
Çamlıktepe Mahallesinde yapılan hasar tespit
çalışmalarında 7 konut, 1 iş yeri, 1 depo ve 2 kamu
binasının yıkıldığı, 11 konut ve 3 iş
yerinin ağır hasar aldığı, 11 konutun az hasar
gördüğü tespit edilmiştir. Sel nedeniyle tarımsal ve hayvansal
zararların meydana geldiği Çamlıktepede 60 dekar
fındıklık, Yeşilyurtta 30 dekar, Yüceyurtta 20 dekar
fındık arazisi de zarar görmüştür. Araklı ilçemize AFAD
Başkanlığınca 1,5 milyon TLlik acil yardım
ödeneği çıkartılmıştır. Felaket sonrası
yapılan bu acil yardım inşallah yaraların
sarılmasına vesile olur.
Değerli milletvekilleri, Araklıdaki
felaketin hemen akabinde Yomra ilçemizde de sel ve heyelan felaketi
yaşanmıştır. Yomra için tesellimiz, Araklıda
olduğu gibi can kaybı olmayışıdır. Bunun için de
Allaha şükürler ediyoruz ki Yomrada can kaybı
yaşanmamıştır. Ancak sel ve heyelanın boyutları
Yomra ilçemizde de oldukça büyüktür. Yomra ilçemizin özellikle Demirciler ve
Çamlıyurt mahallelerinde meydana gelen selde yaklaşık 3-4
kilometrelik yol selden dolayı kullanılamaz hâle gelmiştir. 3
tane köprü, mahalle merkezlerindeki menfezler ve eski yollar
yıkılmıştır. Yomra-Oymalı Grup Yolu günlerce
ulaşıma kapanmış ve bölgede uzun süreli elektrik
kesintileri yaşanmıştır. Bazı mahallelerdeki elektrik
kesintileri hâlen de yaşanmaktadır. Şu anda Yomra Belediyesi,
iş makineleri yetmediği için dışarıdan kiralama
yaparak tahribatı ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
Bu noktada bir hususu dile getirmek istiyorum:
Meydana gelen afet ve acil durumlar nedeniyle, afetzedelere, acil temel
ihtiyaçlarının karşılanması ve içme suyu,
kanalizasyon, istinat duvarı, menfez gibi, altyapıda meydana gelen
hasarların giderilmesi amacıyla Yomra ilçemize de AFAD
tarafından bir an önce acil yardım ödeneği
çıkarılması gerekmektedir. Bu konuda ilçe belediyesi, Sayın
Valimiz ve diğer ilgili birimlerin harekete geçtiğini biliyorum.
Konunun önemine binaen, Ankaradan Yomra için de acil yardım gönderilmesi
hususunu oradaki vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesi açısından yüce Meclisimizde dile getirmek istedim.
Bu arada, değerli arkadaşlar, şunu da
ifade etmek isterim: Kendim de bizzat, sel felaketi olan bölgedeydim,
vatandaşlarımızla görüştüm, yetkililerden bilgi aldım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Hem Trabzon
Büyükşehir Belediyesi hem DSİ, AFAD, Karayolları ve diğer
kamu kurumlarına ait ekipler hem de Araklı ve Yomra ilçe belediye
ekipleri canla başla orada felaketin acı izlerini silmek adına
çalışmalarına devam ediyor. Onlara da sizlerin huzurunda
teşekkür ediyorum, kolaylıklar diliyorum ve inşallah bir daha
hiçbir yerimiz böyle afetle, felaketle karşılaşmaz diyorum.
Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Trabzon ili Araklı ilçesinde ve Ağrı ili Diyadin
ilçesinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, Karadeniz Bölgesinde dere
kenarındaki yapılaşmalar konusunda yasal düzenlemelerin
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Hüseyin Örsün, Araklıdaki sel
felaketiyle ilgili yapmış olduğu açıklama vesilesiyle ben
de doğum yeri, memleketi Araklı olan bir Milletvekili olarak
kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Sel felaketinin olduğu günün ertesi günü sabah
ilk uçakla Trabzona gittim; yanımda Trabzon Milletvekilimiz Ahmet Kaya ve
Samsun Milletvekilimiz Kemal Zeybek vardı. Doğruca sel mahalline
hareket ettik; Karadereden yukarı doğru, yukarıda solda
Çamlıktepe köyüne gittik, Yüceyurt köyüne gittik. Giderken diğer
köylerin halkıyla yakın görüşmelerimiz oldu. Gerçekten, sel felaketinin
orada yaratmış olduğu büyük tahribatı ve o köylülerin
yaşadığı büyük acıyı, moral çöküntüsünü yerinde
gördük, köylülerimizin acılarını paylaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Vefat
eden ve cesetlerine o anda ulaşılmış olan 2
vatandaşımızın cenaze namazını hep birlikte,
Araklılılarla birlikte kıldık.
Şöyle bir gerçek var, Trabzonun ve Karadeniz
Bölgesinin genel gerçeğidir bu: Dere yataklarındaki
yapılaşmalar. Bu yapılaşmalar sadece vatandaşın
yapıları, yapılaşmaları olarak düşünülmemeli,
kamunun da burada yapıları var. Örneğin söz konusu
Çamlıktepe köyünde dere yatağında bir okul binası var. O
gün okulun kapalı olması, eğitim öğretim
yılının sona ermiş olması nedeniyle okulda öğrencilerin
bulunmamış olması gerçekten büyük bir şans; bunu o
acının bir başka olumlu tarafı olarak değerlendirmek
isterim. Orada yine dere yatağının üzerine kurulmuş olan
HES santrali vardı, sel o HESi de silip götürmüş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekilim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sadece bir seferlik önlemlerle değil, selin Karadenizde, o bölgede
yaratmış olduğu tahribatı, buna neden olan
yapılaşmaları ortadan kaldırmak amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ciddi bir çalışma yapması ve gerekli yasal
düzenlemeleri bir an önce gerçekleştirmesi gerekir.
Bu vesileyle, selde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza tekrar Allahtan rahmet diliyorum; onların
ailelerine, yakınlarına, Trabzonlulara geçmiş olsun diyorum.
Aslında Ağrı Diyadinde de bir sel
felaketi olmuştu. Orada da hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza yine Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Şimdi on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır. Bu sürenin yarısı
sorulara, yarısı cevaplara ayrılacaktır.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Madde 12de Genel güvenlik ve asayiş
bakımından riskli görülen yapılar -işte, buradaki madde
uzun uzun- yıkılır. vesaire deniliyor. Peki, imar
barışı yasası uyarınca bu tür yerler
yıkılmaktan kurtarılmış oldu. Parlamento eliyle
vatandaşa pusu kurularak vatandaşın
dolandırılması caiz midir?
Geliyoruz, madde 13te mahkemelerin çözemediği
sorunlu sınır ve alanlar var. Bu, Cumhurbaşkanına yetki
verilerek çözülüyor. Mahkemeler nasıl bu sorunu çözemiyor da
Cumhurbaşkanı çözebiliyor?
Madde 19 kamping ve günübirlik tesislerle ilgili.
Kaç tane böyle kamping var? Kaç tane böyle günübirlik tesis var? Bu kampingleri
ve günübirlik tesisleri kimler kullanıyor? Bize bunun fizibilite raporunu
verir misiniz? Yoksa birilerine şahsi olarak, adrese teslim kamping ve
günübirlik tesisler mi var?
Bu konuda bilgi rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik
TUMA ÇELİK (Mardin) Ben başka madde için
rica etmiştim, onun için sorum yok.
BAŞKAN Peki.
Sayın Cesur
AYLİN CESUR (Isparta) Ben de başka bir
madde için rica etmiştim, başka bir konuda konuşacaktım,
sorun değil Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
ODTÜ yerleşkesi içerisinde yeni bir KYK yurdu
yapılma projesi var ve elli gündür ODTÜde öğrenciler bu yeni KYK
yurdu inşaatına karşı çıkıyorlar.
Birincisi; bu inşaat 3 bin ağacın
kesilmesiyle yapılacak. Oysa öğrenciler, bu inşaatın
başka bir alanda yapılabileceğini ifade ediyorlar. Ayrıca,
KYK yurduna, yurdun KYKye bağlı olmasından dolayı da itiraz
ediyorlar. Çünkü yurtlar ODTÜye bağlı olmalıdır. KYKye
bağlı olmasına itiraz, yine daha önce de yurt
istismarlarında görüldüğü üzere, iktidarın istismar alanına
dönüşebileceği kaygısıyla. ODTÜdeki bu KYK yurdu
inşaatından hızlıca vazgeçilmelidir. ODTÜlü
öğrencilerin elli günlük direnişine yanıt verilmelidir,
talepleri karşılanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Kaya
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Başkan.
AKP Hükûmetinin kaldırdık dediği
taşeron çalışma düzeni işçilerimizi maalesef mağdur
etmeye devam ediyor. Karayolları 10. Bölge Müdürlüğünde taşeron
olarak çalışan 100e yakın şoför kardeşimiz, ödenek
olmadığı gerekçesiyle nisan ayından bu yana
maaşlarını alamıyorlar. Sadece Trabzonda değil,
birçok bölgede aynı sıkıntının yaşandığını
biliyoruz. Allah aşkına, bir empati yapalım, iki üç aydır
maaş alamayan bu insanlar nasıl geçinecekler? Kirada oturan, tek
maaşla evini geçindirmeye çalışan bu işçilerimizin yerine
kendimizi koyup düşünelim. İki aydır maaş
alamadığınızı, ev kiranızı, faturalarınızı
ödeyemediğinizi, mutfak masraflarınızı,
çocuklarınızın masraflarını
karşılayamadığınızı düşünün, ne
yapardınız? Bu insanlarımıza bu
sıkıntıyı yaşatmaya ne hakkınız var?
Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları yetkililerine
çağrıda bulunuyoruz: İşçi kardeşlerimizin alın
teriyle hak ettikleri maaşları bir an önce ödenmelidir ve bundan
sonra maaşlarının gecikme yaşanmaksızın
kendilerine ödenmesi için tedbirler alınmalıdır ve en önemlisi
de artık bu işçilerimize kadro hakları verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) 1999
yılında yaşanan Marmara depremi sonrası düzenlenen
çeşitli şûralar sonucunda 2009 yılında 5902
sayılı Kanunla Afet ve Acil Durum Yönetim
Başkanlığı kurulmuştur ancak şu anda 7269
sayılı Yasa gereği AFAD Başkanlığının
sorumluluğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bu kanun
teklifiyle devredilmektedir. Oysa deprem, heyelan, kaya düşmesi, su
baskını, çığ gibi doğal kaynaklı afetlerde;
patlama, yangın gibi kimyasal ve biyolojik felaketlerde uzman olan kurum
AFADdır. Yine on yıl önce AKP iktidarı eliyle kurulan bu
kurumdan acaba ne oldu da vazgeçildi? Uzman olan bu kuruluşlar,
yılların birikimi ve tecrübesiyle oluşmuş bu kamu
kurumları, görev ve yetkileri neden altüst edilerek kapatılıyor?
Yanlış üzerine yanlışlar yapılıyor. Acaba bu
kurum ranta mı peşkeş çekiliyor diye sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Eksik
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Açlığın, yoksulluğun,
haksızlıkların, kavgaların, zulmün, geri
kalmışlığın panzehri demokrasidir. Eğer
gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak insanımızın seçtiği
kişilere saygı duymalıyız, basın özgürlüğüne
saygı duymalıyız; tarafsız, eşit bir hukuk sistemi
olmalıdır. Memurlar, polisler, askerler, Biz her şeyiz.
dememelidir, diyememelidir. Bir ülkede polisler, askerler Ben her şeyim,
devlet benim. diyorsa işte o zaman adı konmamış bir darbe
var demektir. Maalesef bugün Ağrı Diyadinde ve belediyelerimizin
olduğu birçok ilde bir vali, polis, kolluk gücü darbe hukukuyla
karşı karşıyayız. Seçilmiş kişilere
karşı Ben devletim. diyen memurlara onların değil
halkın iktidar olduğunu
Kesinlikle, bu konuda onlara bir cevap
verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan,
ülkemizde otistik çocukların bağımsız yaşayabilmeleri,
davranış problemlerini en aza indirerek ihtiyaç duydukları becerileri
kazanabilmeleri için Otistik Çocuklar Eğitim Programı
uygulanmaktadır. Program, otistik çocukların özelliklerine ve
eğitsel ihtiyaçlarına göre 3-6, 7-11 ve 12-15 yaş şeklinde
üç ayrı gelişim evresine göre düzenlenmiştir. Bu program özel
eğitim okullarında verildiği gibi, örgün eğitim veren
devlet okullarımızda da oluşturulan kaynaştırma
sınıfları eliyle uygulanmaktadır. Ancak, son olarak
İstanbul Tuzla ilçemizde karşılaştığım,
otistik evladı olan bir baba, okullarda alanında uzman
öğretmenlerin bulunmadığından, eğitim için gerekli
ekipmanların olmadığından ve çocukların
sınıflarda kendi hâllerine bırakıldığından
şikâyet etmektedir. Bakanlığın otistik çocuklarımızın
eğitim aldığı özel ve resmî okullarda
sınıfları daha dikkatli ve büyük bir hassasiyetle denetlemesi
gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığını gerekli her
türlü tedbiri almaya, çocuklarımızı topluma yararlı bireyler
hâline getirmeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Pekgözegü
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
6306 sayılı Kanunun kendisi problemli ve
esastan itiraz edilmesi gereken bir kanundur; düzeltilecek yeri olmayan bir
kanun aslında. Bir de buna uygulamaların resen yapılması
maddesi eklenmek isteniyor. Sormak istiyoruz, yangından mal mı
kaçırılıyor, neden uygulamalar resen yapılıyor? Yani,
bu ne cürettir ve bu ne aceledir?
Yine, yurttaşlarımızın 2981,
775, 4706 sayılı Kanunlardan doğan tapu hakları neden
kullanılamaz hâle getirilmiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Komisyon.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Özellikle Sayın Tanalın 12nci maddeyle
ve 13üncü maddeyle ilgili soruları oldu. Tabii, 12nci madde, genel
asayiş ve güvenlik açısından sorun oluşturan metruk
yapılarla ilgili yani oturulamaz durumda olan, bazen farklı amaçlarla
kullanıldığını gördüğümüz, sokaklarda, caddelerde
kimsesiz gibi gözüken yapılarla ilgili, onların
yıkılmasına yönelik bir düzenleme.
13üncü maddede de özel kanunlarla çözülen bazı
sorunlu alanlar var. Özel kanunlarla çözülmesi yerine Bakanlıkça bunun
çözümü için Cumhurbaşkanına bir yetki veriliyor. Bu konuda bir
problem olduğunu düşünmüyoruz.
Kamping ve günübirlik tesislerle ilgili sorusu oldu
Sayın Tanalın. Şu anda tespit ettiğimiz -arkadaşlarımızın
verdiği bilgi- 32 tesisten bahsediliyor bu konuda, kanun kapsamına 8
yatırımcının girdiği ilk etapta tespit edilen. Bu
konuda Bakanlıkça detaylar incelenip yazılı olarak da bilgi
verilecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yatırımcıların listesini paylaşır
mısınız efendim?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Yani
şu anda yatırımcıların listesini biz
paylaşamıyoruz ama Bakanlıkça bu konuda, sorunuz üzerine, yazılı
olarak cevap verilecek.
Ayrıca, ODTÜ yerleşkesiyle ilgili ve
taşeron düzenlemesiyle ilgili diğer değerlendirmeler ayrı
bir değerlendirme.
Kanun teklifiyle ilgili olan diğer sorulara
Bakanlıkça yazılı olarak cevap verilecektir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul)
İstanbuldaki üçüncü havalimanının, yeni İstanbul
Havalimanının hizmete açılmasından sonra uçakların
kalkış ve özellikle de iniş rotalarında yoğun nüfusun
yaşadığı ilçelerde -Küçükçekmece, Başakşehir,
Büyükçekmece, Beylikdüzü, Avcılar, Bağcılar, Esenyurt gibi
ilçelerde- insanlar gürültü kirliliğinden dolayı uyuyamamakta. Bu
rotaların insanların yaşamadığı alanlara
yönlendirilmesi mümkünken 6-7 milyon insanın yaşadığı
alanların üzerinden bu uçakların geçmesi hem hastaları hem
eğitim kurumlarını ciddi manada gürültü kirliliğiyle
muhatap etmekte. Bu konuda bir çözüm bekliyor İstanbul halkı. Biz
1970lerde bu gürültüleri duyuyorduk, bu yeni havalimanının
açılmasıyla birlikte o gürültüleri tekrar duymaya başladık.
Buna çözüm bulma konusunda bir öneri getiriyorum. Mutlaka bunun üzerinde
durulsun, daha fazla rahatsızlık yaratılmasın
İstanbula.
BAŞKAN Sayın Erel
AYHAN EREL (Aksaray) Niğde-Aksaray
arasında yapılmakta olan otobanın geçtiği Aksaray
ilçelerine bağlı köylerde kamulaştırmadan dolayı
vatandaş zor durumdadır. Kamulaştırma bedellerini
alamadıkları gibi takasta da emsal değerlerde yerler
verilmemiştir. Bu sorunlar iki yıla yakındır
çözülmemiştir, bu konuda bir çalışmanız var mı?
Yeni kanunda düzenleme ortaklık payı yüzde
45e çıkarılıyor, bunun gerekçesi nedir? Bu yüzde 45,
Anayasadaki mülkiyet hakkını zedelemez mi? Bu konuda
görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Arı
CAVİT ARI (Antalya) Sayın Başkan,
içinde bulunduğumuz mevsim itibarıyla, başta ilimiz Antalya
olmak üzere ülkemizdeki tüm ormanlar yangın tehdidi altında
bulunmaktadır. Ülkemizin ve dünyanın akciğerleri olan
ormanlarımızı yangınlara karşı etkin bir
şekilde korumak, başta Orman Genel Müdürlüğünün asli görevidir.
Ancak, aldığımız bilgiye göre Maliye
Bakanlığı, orman yangınlarında hizmetine ihtiyaç
duyulan mevsimlik orman işçileri için istenen ilave dört aylık hizmet
süresi talebine yeterli bütçe olmadığı gerekçesiyle onay vermemiştir.
Bu durum, mevsimlik olarak çalışan işçilerin en az
yarısının, ekim ayının sonuna kadar süren yangın
sezonunun tam ortası olan temmuz ve ağustos aylarında işten
çıkarılması anlamına gelmektedir. İtibardan tasarruf
olmaz. diyerek Cumhurbaşkanlığı sarayının yüksek
harcamalarına savunma yapanlar akciğerlerimiz olan
ormanlarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ediyoruz.
Özellikle, düzenleme ortaklık payı ve
KOPla ilgili, yüzde 45e çıkarılmasıyla ilgili sayın
milletvekilimizin sorusuna cevap vermek istiyorum. Tabii, imarsız
alanlarda, özellikle düzenleme ortaklık payı ve kamu ortaklık
payı, malumunuz, kamu hizmetine esas olan alanlar, sosyal tesisler ve
hizmete yönelik yatırımlar için kullanılıyor. Birçok yerde
düzenleme ortaklık payı için, bu yüzde 45lerin bile
yetemeyeceği gözüküyor. Bu konuda yerel yönetimlerin yüzde 40la
sınırlandırılan ortaklık payının
yükseltilmesine yönelik yıllardır yoğun talepleri var, bu konuda
belediye meclislerine yetki verilmesine ilişkin talepleri var. Düzenleme
ortaklık payının yüzde 45e çıkarılması kamu
hizmetlerinin daha yerinde, verimli ve daha iyi bir şekilde verilebilmesinin
yolunu açma amaçlıdır; özellikle onu belirtmek istiyorum.
Tabii, 8 kanunda değişiklik öngören, Tapu
Kanunu ve diğer kanunlarda değişiklik öngören bu
çalışma, bir ihtiyaca cevap verme ve vatandaşın talebini
karşılama, hayatını kolaylaştırma, çözüm
üretilmesi gereken alanlara dokunma ve o alanlar için çözüm üretme amaçlı
getirilen bir tekliftir.
Yine, yasama dönemi içinde çıkabilecek
problemlere karşı bunun dışında çözüm üretilmesi
gereken, ihtiyaç duyulan alanlarda da teklif çalışmaları devam
edecektir, kanun çalışmaları devam edecektir; bunu da belirtmek
isterim.
Diğer sorularla ilgili
Bakanlığımız yazılı cevabını
iletecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, grup adına bir söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Başkanı Tahir Akyürekin Teklifle ilgili diğer
sorulara Bakanlığımız yazılı cevabını
iletecektir. ifadesinin sistem değişikliğinden haberdar
olmadığını gösterdiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Komisyon Başkanı,
milletvekillerinin sormuş olduğu soruların bir kısmına
cevap verdi, cevap vermediği sorularla ilgili olarak da Bakanlık bu
konulara cevap verecektir. dedi, 2 kez söyledi. Birinci bölümdeki, ilk
bölümdeki sorulara cevaben şöyle bir cümle kullandı: Teklifle ilgili
sorulara Bakanlık cevap verecektir. dedi.
Şimdi, önümüzdeki 91 sıra sayılı
Teklif, Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz ve 35
milletvekilinin imzasını taşıyor. Teklif sahipleri
buradayken, teklif sahibi milletvekilleriyken Buna Bakanlık cevap verir.
demek nasıl bir yol acaba? Teklifin sahibi burada, Sayın Minsolmaz
burada oturuyor. Ben Sayın Minsolmazdan şunu beklerdim: Bir dakika,
ben buradayım. Teklif sahibi olarak, sorulan sorulara ben cevap
vereceğim. diyerek teklifi sahiplenmesini beklerdim.
Sayın Minsolmaz, anlıyorum, bu teklifi
Bakanlık hazırladı, bürokratlar hazırladı, sizler imza
attınız ama hukuken sahibi sizsiniz. Hukuken sahibi milletvekilleri
olan bir teklife Komisyon Başkanının Bakanlık cevap
verecektir. demesi doğrusu Komisyon Başkanının yasama
sürecine ilgisiz kalmış olduğunu gösteriyor, sistem
değişikliğinden haberdar olmadığını
gösteriyor. Üzüntülerimi belirtiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Bedri Yaşar Bey, 60a göre size söz vereyim.
Buyurun.
48.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın,
Samsun ili Terme ilçesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle Terme ilçesinin
afet kapsamına alınıp alınmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ben de aracılığınızla
Biliyorsunuz, 23-24 Haziran tarihinde Samsunun Terme ilçesi de bir sel
felaketine uğramıştı. Termede de çok ciddi problemler
yaşandı; özellikle çeltik ürününde, soya fasulyesinde ve
mısırda çok ciddi hasarlar oluştu, 4-5 tane köprümüz
yıkıldı. Özellikle Terme ilçesinde organize sanayi bölgesinde
altyapıda ciddi problemler yaşandı. Yine, nehrin denizle
birleştiği yerde ciddi yığılmalar oluştu, ondan
dolayı da zaten sel taşkınları oluşmuştu.
Termelilerin çok ciddi kayıpları var. Terme ilçesini afet
kapsamına sokmayı düşünüyor musunuz? Afet kapsamına girmediği
takdirde, Termede yaraları sarmanın güç olacağını
ifade ediyorum. Şimdiden afet kapsamına girmesi için elinizden gelen
katkıyı göstereceğinize inanıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım
söz verdiğiniz için.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Sayın
Başkan, bir cümle
BAŞKAN Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 1- 22/12/1934 tarihli ve 2644
sayılı Tapu Kanununun 26 ncı maddesine birinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Taşınmaz mülkiyetinin devrini
amaçlayan sözleşmelerde, tarafların farklı tapu müdürlükleri
veya yurtdışı teşkilatında bulunmaları halinde,
taraf iradeleri tapu ve kadastro teşkilatının resmi görevlileri
tarafından ayrı ayrı alınarak sözleşme tamamlanabilir.
Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Ümit
Dikbayır Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Sakarya Tekirdağ Edirne
Dursun
Ataş İsmail
Tatlıoğlu
Kayseri Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekili Sayın İsmail Tatlıoğlu.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Parlamentonun değerli temsilcileri; hepinizi şahsım
ve partim adına saygıyla selamlarım.
1inci maddede, mülkiyet hakkının devri
sözleşmelerinde farklı tapu memurluklarında, farklı tapu
müdürlüklerinde veya yurt dışında işlem
yapılmasının önü açılıyor. Bu anlamda
kolaylaştırıcı gözüküyor. Ancak, zaten vekâletname yoluyla
mümkün olan bir işlem bu. Dolayısıyla, burada vekâletnameyi de
aşarak kişilerin bizzat gidip farklı yerlerde resmî görevlilere
kendi kimliklerini kabul ettirerek işlem yapmaları çok daha fazla bir
fayda sağlar ama bununla beraber, yine de -altyapı eksikliği bir
tarafa, tamamlanmak şartıyla- biz bunu olumlu buluyoruz. Ancak, 12
farklı ülkede tapu ve kadastro temsilciliği açılacağı
belirtiliyor; sadece Berlinde var. Bu vekâletnameden buraya geçişe
gerekçede de tam bir izah yok. Esasında teklifin bütününe
baktığımızda yine benzer bir sıkıntımız
var.
Çok değerli arkadaşlar, bakın, bir
yıldır burada kanun yapıyoruz. Nasıl bir Mecliste? Yeni bir
sistem içerisinde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
içerisinde. Ama görüyoruz ki bütün Sahipleniyoruz. demenize rağmen, tam
bir senedir, sadece hükûmetin Cumhurbaşkanı tarafından
belirlenmesi dışında hiçbir işlem gerçekleşmedi. Kanun
yapma kalitemiz bu nedenle oldukça düştü ve maalesef, AK PARTİnin
bunun kurumsallaşması yönünde hiçbir gayretini de görmüyoruz.
Bakın, sayın Cumhuriyet Halk Partisi grup
başkan vekili sordu: Teklifin sahibi buradayken niçin bunlara cevap verilmiyor?
Hepimiz biliyoruz, sahiciliğin öldüğü bir yerde rol yapmanın çok
anlamı yok birbirimize. Gerçekten, sahiciliğin ölmemesi gereken bir
çatı. Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
kurumsallaşmasını istiyorsanız bunun gereğini
yapmamız gerekir, yapmanız gerekir.
Mesela AK PARTİ olarak Sayın Hulusi
Akarın AK PARTİ Grubunda ne işi var? diye sizin sormanız
lazım. Mesela Sayın Süleyman Soyluya İstanbul seçimlerinde
senin ne işin var? diye sizin sormanız lazım. Öyle değil
mi? Bunlar AK PARTİ milletvekiliydi ve tarafsız bir bakanlık
için istifa ettiler. Mesela Berat Albayraka AK PARTİnin faaliyetlerinde
ne işin var? diye sizin sormanız lazım. Bunları
sormazsanız, o zaman ne değişti? Burada değiller,
Cumhurbaşkanlığı sarayındalar. Ne değişti?
Bunları kim soracak? Niçin Hulusi Akar AK PARTİ gruplarının
devamlı müdavimi. Bilgi edinmek istiyorsa niçin Cumhuriyet Halk Partisinin
grubuna gelmiyor, niçin Milliyetçi Hareket Partisinin veyahut da İYİ
PARTİnin grubuna gelmiyor. Bir bakan, bir parti için, AK PARTİ için
İstanbul seçimlerinde veya başka bir seçimde -Trabzon Milletvekili
olması ayrı- niçin faaliyet gösteriyor? Bu, Anayasa suçu; bu çok
açık.
Bakın, pozitif eleştiri yapıyorum;
kurulan sisteme sahip çıkmıyorsunuz. Biz karşıyız ama
siz bu sistemin sahibisiniz, sahip çıkmıyorsunuz. Bence Milliyetçi
Hareket Partisinin şikâyet nedeni de bu. Siz kurumsal olarak sahip
çıkmıyorsunuz. Bu yapı yanlış bir şekilde
götürülüyor ve dolayısıyla bu, kanun yapma kalitemizi de son derece
kötüleştiriyor. Bakın, şubat ayında
yaptığımız kanunu mayıs ayında tekrar getirdiniz.
Yine burada var
Bizde şöyle bir söz vardır: Yavaş acele
ediniz. der Yavaş acele ediniz. Paldır küldür kanun
çıkarıyoruz. Bu kanun teklifinde de var. Ben sayın Meclis
başkan vekilimize de Başkanlık Divanına da rica ettim dil
konusunda titizlik gösterilmesi gerektiği hususunu. Sağ olsun, bütün
Başkanlık Divanının katkılarıyla inşallah bu
konuda mesafe alınacak. Dili bile anlaşılır değil.
Lütfen, kendimize, kanunlara ve Meclise saygı
Kendi getirdiğimizi
takip edip saygı gösterirsek olumlu şeyler olur, aksi takdirde böyle
devam ederiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun
görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvel İYİ PARTİnin hatibini
dinledik, ismi geçen sayın bakanlarımızla ilgili AK PARTİ
grup toplantısında ne işleri var? Anayasal suç. gibi hakikaten
hakikatle alakası olmayan, hayrete düşürecek cümleler sarf edildi.
Şunu ifade edeyim: Bu bakanlarımız AK PARTİli bakanlar, AK
PARTİnin bakanları.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Genel Kurula da gelsinler!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani AK PARTİ grup toplantısına
katılmalarından, seçim çalışmalarına
katılmalarından daha doğal ne olabilir? Sistemi bir ara
inşallah beraber görüşür, anlatırız, daha detaylandırırız.
Sistemi anlamak lazım. Yasama, yürütme, yargı birbirinden ayrı;
bu noktada yürütme de yasama da sonuç itibarıyla bütün partilerin
almış oldukları oylar çerçevesinde
Cumhurbaşkanını ve yasamayı ayrı ayrı seçen
millet iradesiyle oluşuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum hemen.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama biliyorsunuz, seçimlere partiler giriyor. Yürütme de
AK PARTİnin, yasamada çoğunluk da AK PARTİnin. İşin
özü ve özeti bu.
Değerli Milletvekilim, daha sonra
detayları görüşürüz ama anayasal suç dememiz nedeniyle ben söz
aldım, yoksa eleştirileri her zaman ortaya koyabilirsiniz ancak bunun
anayasal bir suç olduğu cümlesini lütfen tashih edelim.
Teşekkür ederim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Hâkim
ve savcılar da sizin o zaman.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Her şey sizin,
atananların hepsi sizin, bürokratlar sizin, öyle mi?
AYLİN CESUR (Isparta) Kuvvetler
ayrılığı yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok, alakası.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Tatlıoğlu.
50.- Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlunun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Efendim,
ben önce sayın grup başkan vekilinin anayasa hukukçuları
tarafından bu sistemle ilgili doğrusu bir bilgilenme
ihtiyacının olduğunu düşünüyorum, belki hepimizin de
bilgilenme ihtiyacı var. Anayasal suçtan kastım şudur:
Anayasaya aykırılıktır buradaki suç da.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Alakası yok.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Hulusi Akar, AK PARTİli midir? AK PARTİli midir Sayın Hulusi
Akar? Başka? Bir adım daha gideyim, yasamada çoğunluk AK
PARTİnin midir? Şunu kastediyorum: Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi eğer yasama, yargı ve yürütmeyi ayırıyorsa,
Sayın Berat Albayrak ve Sayın Süleyman Soylu AK PARTİden
milletvekili seçilmişken niçin istifa edip hükûmet mensubu oldular? Çünkü
partiden bağımsız bir hükûmet yapısı var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İlgisi yok.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Bunların siyasi parti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Kaboğlu burada. Bunların partili olma vasıfları bu nedenle
sona ermiştir. Biz, bu konuda
Sayın Cumhurbaşkanı
aynı zamanda partinin Genel Başkanıdır, o sıfatla
tabii ki devam etmektedir ama Bakanlar Kurulunun partili olması bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin temel felsefesine
aykırıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu
51.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, bakanların partiden değil yasama görevinden
istifa ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar;
benim Anayasa Komisyonu üyesi olarak, bu Anayasa değişikliğinde
çok aktif olarak görev yapmış başkanlık divanı üyesi
olarak meseleye -mutlaka hepimizin öğreneceği çok şey var ama-
vâkıf olduğumu da ifade etmek isterim. Hukukçuyum aynı zamanda,
şunu ifade ediyorum: İlgili bakan arkadaşlarımız
partiden istifa etmediler, yasama görevinden istifa ettiler. Sonuç
itibarıyla -bunları isterseniz detaylı olarak görüşürüz-
olaya gayet iyi vâkıfız. Bu konudaki bilgi eksikliklerinin hakikaten
giderilmesi zarureti de ortada, çok açık bir şekilde görülüyor. Bu
hususu tashih etmek istedim.
Teşekkür ederim, çok sağ olun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Erkan Bey.
52.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Mecliste grubu bulanan siyasi parti mensuplarının
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve
kurallarıyla yerleşip işlemesi için katkıda bulunmaya
odaklanmasında demokrasimiz bakımından fayda olduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Tatlıoğlunu da dinledim biraz
önce. Öncelikle bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili
şikâyetimizin olması bir tarafa -kesinlikle yok- artı hemen
hemen her gün Sayın Genel Başkanımız, partilerimizin
sözcüleri, biz grup başkan vekilleri bu sistemi anlatıyoruz, bunun
doğruluğunu, ileri ve demokratik bir adım olduğu hususunu;
öncelikle bu durumu ifade edelim.
Zannediyorum, burada yaptığım sabahki
konuşmayı izlemiş olsaydı herhâlde bu sözleri sarf etmezdi.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Aynı
şeyi söyledim Sayın Başkan, aksine bir şey söylemedim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Artı, şunu ifade
edeyim: Bu tartışmalardan, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak
üzere yaptıkları eleştirilerden şu anlam çıkıyor:
Partisiz cumhurbaşkanı, partisiz bakan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Şimdi, bir
milletvekilinin bakan olmaması ayrı bir konu, bir bakanın bir
siyasi partiye üye olup olmaması ayrı bir bahistir. Tarafsız
Cumhurbaşkanı demek, bu sistemde âdeta siyasetsiz faaliyet,
siyasetsiz hükûmet, siyasetsiz iktidar istemek gibi garip bir duruma yol açar
ve tarafsız Cumhurbaşkanlığı istemi vesayet arzusundan
başka da bir mana ifade etmemektedir. Bunu, yeni sistemi iyi anlamaya
çalışmamız gerekir. Artık siyasetin tarzı, dili,
üslubu da elbette buna göre değişecektir.
Yine, tekraren söylüyoruz: Bu seçimlerden evvel
öngörmüştük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Şimdi, öngörümüz neydi? Seçimlerden sonra,
bilhassa İstanbul seçimlerini de vesile ederek bir sistem
tartışması başlatılacak demiştik. Şimdi bunu
görüyoruz. Bilhassa 23 Haziran seçimlerinden sonra bu başladı. Sabahleyin
Sayın Altaya bu konuda bir eleştiri yöneltmiştim. Sistem
tartışmasını biz başlatmadık. diye ifade etti.
Oysa sistem tartışmasını kendisi
başlatmıştı. Ancak görüyoruz ki İYİ PARTİ de
CHPde bu sistem tartışmalarını başlatmak istiyor.
Biraz önce de öğrendim, bunu söylediği dakikalarda Sayın Engin Altay
basın toplantısı yapıyor, yine sistem
tartışması yapıyor, konuştuğu sözler de burada.
Bu tartışmalar yapılabilir. Yalnız
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çok özür diliyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Estağfurullah.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Toleransınıza da
ayrıca teşekkür ediyorum.
Bütün siyasi partiler olarak, bilhassa Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunan veya bulunmayan siyasi partilerin
mensupları olarak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
bütün kurum ve kurallarıyla yerleşip işlemesi için katkıda
bulunmaya odaklanmamızda demokrasimiz bakımından fayda var.
Ayrıca ülkeyi, böyle gereksiz, lüzumsuz hatta geri dönüşü arzulayan
sistem tartışmalarından çıkarmak gerekir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, grup adına
söz istiyorsunuz değil mi?
Buyurun.
53.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve yanlışta
ısrar etmemek gerektiğine, daha güçlü demokrasiyi getirecek güçlü bir
sistemin kurulabileceğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Erkan Akçay çok değer verdiğim
bir grup başkan vekili arkadaşımdır. Yaptığı
değerlendirmelerden bir cümle doğrudan doğruya bizim grubumuzu
da ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını
istemek vesayeti istemektir. şeklinde bir değerlendirme yaptı.
Tabii, kendi görüşü o şekilde olabilir. Ancak önce şunu ifade
edeyim: Anayasada bir çelişki var. Referandumla kabul edilen ve hâlen
yürürlükte olan Anayasaya göre bir Cumhurbaşkanı siyasi parti genel
başkanı olabilir. Ancak o Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yemin ederken Anayasanın 103üncü maddesindeki metne
göre yemin eder ve 103üncü madde de Cumhurbaşkanı
tarafsızlığını vurgular,
tarafsızlığı üzerine ant içer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Toparlayacağım şöyle bir iki dakika izin verirseniz Sayın
Başkan.
Bir kere, hem tarafsız Cumhurbaşkanı
yemini var hem de Cumhurbaşkanının siyasi partinin genel
başkanı olabileceği yazılı. Tarafsız
Cumhurbaşkanı istemek vesayet istemektir. dersek bugüne kadarki
bütün cumhurbaşkanlarını vesayet sisteminin yani parlamenter
sistemin cumhurbaşkanlarını vesayet sisteminin
cumhurbaşkanları olarak değerlendirmek lazım. Yani,
Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu tarihten
başkanlık sistemine geçildiği tarihe kadar vesayet sisteminin
Cumhurbaşkanı mı olmuştur? Sayın Gül vesayet
sisteminin Cumhurbaşkanı mıdır? Sayın Sezer,
Sayın Demirel
Bunlara asla katılmıyorum. Genel
Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu bir öneride
bulunmuştur: Sadece ve sadece halka soralım, referanduma gidelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Son cümlelerim Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu şunu
önerdi: Halka gidelim, Cumhurbaşkanının tarafsız
olmasını mı istiyorsunuz yoksa bir siyasi partinin genel
başkanı olmasını mı istiyorsunuz? Sayın
Kılıçdaroğlunun kastettiği şu aslında: Toplum bu
yeni modeli, partili Cumhurbaşkanını benimsemedi, konu budur.
Bunun zararlarını gördük. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı
da bu yeni sistemde oy kaybettiğini görmüş olmalı ki Bunu en
azından inceleyelim. demiş. Yanlışta ısrar etmemek
gerekir. Türkiyenin parlamenter sistem tecrübesi vardır, o sistemin
zayıflıkları vardır, arayışlarımız
olabilir; daha güçlü bir demokrasiyi getirecek daha güçlü bir sistemi
kurabiliriz. Bunu hep birlikte oturup konuşursak yararlı olur diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
54.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ayrıca Sayın Hamzaçebiye de teşekkür
ediyorum Meclisimizde böyle bir tartışmaya vesile olduğu için
de.
Tabii, halkımıza sorduk, 16 Nisan 2017de
bu Anayasa değişikliğini yüzde 52 itibarıyla kabul etti.
Şimdi, sadece yemin bahsinde bu tarafsızlık konusu, söz konusu
edildi.
Benim Vesayet mi istiyorsunuz?dan kastım
şudur: Evet, 1961 Anayasası ve bilhassa 12 Eylül 1982 Anayasası,
Cumhurbaşkanlığını âdeta bir vesayet kurumu olarak
odaklamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hemen tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ve bunu pekâlâ vesayet kurumunun
bir unsuru, bir yönü olarak da değerlendirmek mümkündür.
Partili Cumhurbaşkanlarına, partisiz
Cumhurbaşkanlarına baktığımızda, partisiz
Cumhurbaşkanları -bizim hatırladığımız
kadarıyla- Anayasa Mahkemesi Başkanlığından seçilen
Sayın Sezer ile asker kökenli kişilerin
Cumhurbaşkanlığı; onun dışında seçilen
Cumhurbaşkanlarının tamamı partili
Cumhurbaşkanları olmuştur.
Tarafsızlık bahsinde de yani diğer
Cumhurbaşkanları tarafsız mıydı, tarafsız
değil miydi? Şimdi, merhum Sayın Demirel hem parti kurucusu hem
de partinin üyesi olmuştur; pekâlâ son derece başarılı bir
Cumhurbaşkanlığı yürütmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan, şartları fazla zorlamayayım.
BAŞKAN Peki, sağ olun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, son olarak
BAŞKAN Bana göre bu konu çok
tartışıldı, bir şekle bağlandı Türkiyede.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili bir
cümle sarf edildi.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Grup
Başkan Vekili.
55.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin daha iyi işlemesi hususunda kanaatlerin ortaya
konulmasında sakınca olmadığına, yürütmeyi de yasamayı
da doğrudan milletin belirlediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; şunu ifade edeyim: Öncelikli olarak
Sayın Cumhurbaşkanımızın
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini bir inceleyelim. gibi
bir yaklaşımı söz konusu değil, o konuda net bir irade var.
Eski parlamenter hükûmet sistemi artık millet iradesiyle tarihe
karışmıştır, 16 Nisan ve 24 Haziranla tam
manasıyla yürürlüğe girmiş bir
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi söz konusudur.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha iyi işlemesi
hususunda herkesin ortak kanaatlerini ortaya koymasında da hiçbir
sakınca yoktur. İşin özü ve özeti budur.
Biz 16 Nisanda oylamayla, halk iradesiyle, sert bir
kuvvetler ayrılığı sistemini öngören
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini kabul ettik ve yasama,
yürütme ve yargı birbirinden tamamen ayrıldı. Eski parlamenter
hükûmet sisteminde bir kişinin hem yasamada milletvekili hem de yürütmede
bakan olabilme imkânı vardı, bu iki sıfat birleşiyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum efendim tek bir cümleyle.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yasama organı olan Meclisin bir mensubu olarak
milletvekili olabiliyor, aynı zamanda Hükûmetin, yürütmenin de bir
bakanı olabiliyordu. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi sert kuvvetler ayrılığını öngördüğü için
Ya milletvekili olarak yasamada faaliyetlerinize devam edeceksiniz, eğer
yürütmede görev alacaksanız yasamadaki görevinizden istifa edeceksiniz.
kuralını getirdi ve dolayısıyla aslında tam demokratik
anlayışı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
cari kıldı. Biraz evvel değerli milletvekilimizin, değerli
hatibimizin konuyu açması üzerine konuştuğumuz,
tartıştığımız bu hususun da özü ve özeti budur.
Artık yürütmeyi de yasamayı da doğrudan millet kendi belirliyor.
Evvelden buradan Hükûmeti, yürütmeyi güvenoyuyla yasama belirliyordu,
şimdi millet kendi iradesiyle sandıkta yürütmeyi de doğrudan,
yasamayı da doğrudan belirliyor. İkisi farklı, bu sebeple
birleşemiyor. Bunu takdirinize sunmak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, kimseye söz
hakkı doğurmadan bir değerlendirme yaparsanız sevinirim.
56.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle Türkiyenin geri gidişinin başladığına
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hayır, konuyu uzatmayacağım.
Sayın Akbaşoğlu Sert kuvvetler
ayrılığı sistemi geldi. dedi. Bunun
ayrıntısına girmeyeceğim, çok tartıştık
ancak biraz önce Sayın Komisyon Başkanı, Kırklareli Milletvekili
Sayın Selahattin Minsolmazın teklifiyle ilgili kendisine yöneltilen
sorulara Çevre ve Şehircilik Bakanlığı cevap verecektir.
dedi. Bu, sert kuvvetler ayrılığı sistemine nasıl
geçtiğimizin -ünlem işareti tabii- çok güzel bir göstergesi oldu. AK
PARTİ hükûmetlerinin, AK PARTİ yönetiminin en başarılı
dönemi hangisidir arkadaşlar, biliyor musunuz? 2003-2007 dönemidir.
Uluslararası konjonktürün yardımı vardır, Türkiye'ye çok
miktarda yabancı sermaye gelmiştir, bunlar ayrı konu. O ekonomik
büyümeyi AK PARTİ başka hiçbir dönemde yakalayamamıştır.
Neden? Çünkü bütün güçler tek bir kişide değildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Son bir dakika Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı bir başka kişiydi
-AK PARTİli olmayan bir kişi olarak isimlendirelim- hukuken
tarafsız bir Cumhurbaşkanı; yargı bağımsız,
medya bağımsız, iş dünyası bağımsız,
sivil toplum örgütleri bağımsız, herkes konuşabiliyor. AK
PARTİ Hükûmeti, Sayın Erdoğan Başbakan; Avrupa
Birliğinden müzakere takvimi aldı, geldi. Özgürlükçü bir
anlayışla Anayasa değişiklikleri yapıldı, 2004te
burada hep birlikte ABye uyum kapsamında ciddi bir Anayasa
değişikliği paketini oy birliğiyle geçirdik. Ne zaman ki bu
yetkiler tek bir kişide toplandı ve bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak isimlendirilen
sistemle güçlendirildi, Türkiye'nin geri gidişi başladı, problem
buradadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
57.- Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Tahir Akyürekin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve teknik konularda
Bakanlığın bilgisine başvurulduğuna ilişkin
açıklaması
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Tabii, yasama yürütme ayrılığı,
yasama yürütme düşmanlığı,
karşıtlığı anlamına gelmiyor. Kastettiğimiz
şey, Bakanlıkla ilgili hususlarda, teknik düzenlemelerde
Bakanlığa konuyu ileteceğimizdir. Mesela Sayın
Tanalın isimleri sorması
Kaç tesis yararlanıyor, bunlar hangileridir,
kapsama neler giriyor? Bunlarla ilgili teknik konuları
Bakanlığa ileteceğimizi kastettik.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, benim adım geçtiği için
BAŞKAN Tanal, bir şey söylemedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hemen söyleyeceğim.
Sayın Başkanın arkasında
Bakanlığın bürokratları oturuyor, teknik kadro arkada. Yani
Efendim, bunu Bakanlığa soracağız. demek topu taca
atmaktır. Yani buradaki 19uncu madde adrese teslimdir. Bana bu
işletmelerin isimlerini söylemeniz bir devlet sırrı mı?
Bürokratlarınıza sorun, isimleri
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Cevap vereceğiz. diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ama bunu
vermiyorsunuz.
BAŞKAN Tanal, çok teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, milletvekillerinin demokrasimizin vazgeçilmezi olan
Parlamentoda zamanı iyi planlanmasını rica ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
şey söyleyeceğim, bir dakika.
Çok değerli milletvekilleri, başta da
ifade ettiğim gibi, bütün milletvekillerimize saygı duyarak faaliyetlerimizi
yürütüyoruz ancak iyi hazırlanmış beş dakikada yapılan
bir konuşma, iki saat yapılan konuşmadan daha verimli. Bazı
milletvekillerimiz -özellikle söylüyorum, isim vermemeyim, yanlış
anlaşılır- bir dakikalık söz aldığında, bir
dakikaya sığdırdığı ifadenin, şurada bizim
verdiğimiz süreyi üç dakika, beş dakika aşandan daha fazla etki
ettiğini ifade etmek istiyorum. Burada ben diyorum ki:
Milletvekillerimizle olan münasebetlerimizden yola çıkarak, bizim
gösterdiğimiz tavırdan, anlayıştan yola çıkarak
şahsen ben zamanı planlamalarını rica ediyorum. Ben
Sözünüzü keseyim. Sözünüzü kestim. demem yani kolay kolay ama bizim
milletimizin kalbi olan burada, demokrasimizin vazgeçilmezi olan burada,
Mustafa Kemal Atatürkün yönettiği Mecliste, bağımsız Türk
devletini ortaya çıkaran iradenin olduğu bir yerde hepinizden rica
ediyorum, zamanı iyi planlayalım -eski bir arkadaşınız
olarak- hazırlıklı gelmekte büyük yarar var.
Dolayısıyla beni dinlediğiniz için
tekrar teşekkür ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ, CHP VE MHP sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1inci maddesiyle 2644 sayılı Tapu
Kanununun 26ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek
üzere eklenen fıkradaki hâlinde ibaresinin durumunda olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Mürsel
Alban Hüseyin
Yıldız
Muğla Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bundan tam yirmi
altı yıl önce, 2 Temmuzda yani dün 33 aydın sanatçımız
ve 2 otel personeli maalesef katledildi. Onları saygıyla, özlemle
anıyorum.
Karanlığa karşı
aydınlığı, zorbalığa karşı adaleti,
ayrımcılığa karşı kardeşliği savunmaya
devam edeceğiz. Sivasın ışıkları hiçbir zaman
sönmeyecektir.
Değerli arkadaşlar, teklifin 1inci
maddesi, tarafların farklı tapu müdürlükleri veya yurt
dışı teşkilatında bulunmaları hâlinde,
işlemlerin bir araya gelmeden yapılmasına cevaz veren
düzenlemedir. Temelde kolaylaştırıyor ama işin
gerçeği, yurt içinde yapılacak olanda bu sistemde bir
sıkıntı yok. Ama yine Sayın Başkana da o dönemde
söyledik, yurt dışında hangi teşkilatlar bunu yapacak?
Dışişleri Bakanlığı mı yapacak? Yoksa
buradan, Tapu Kadastrodan memur mu göndereceksiniz? Bunun tam
açıklaması yapılmadı. Evet, bu yaralı bir kanundur.
Yurt dışında da düzenli bir şekilde bir sistem kurulursa,
en azından insanlar 500-600 euro verip Türkiyeye gelip de bu
işlemleri yapmazlar. Eskiden vekâlet sistemi oluyordu,
sıkıntılar oluyordu ama bu, doğru bir mantık,
destekliyoruz da.
Değerli arkadaşlar, bizim -aynı
zamanda ben Aydın Milletvekiliyim-494 tane köyümüz var, bunun 250 tanesi
orman köyü arkadaşlar. Daha önce bir yasa çıkardınız, biz o
zaman burada defalarca söyledik: Türkiyenin en yoksul insanları orman
köylüleridir. Şunu dedik: Şu orman köylülerine vereceğiniz
yerleri bedava o insanlara verin. Örnek, diyelim ki Nazillinin bir köyü, Bayındır
köyü. Yüz yıl önce dedesi hazine yeri üzerinde kestane, incir ve zeytin
yetiştirmiş. Bu, torunlarına kalmış ama maalesef anca
ve anca o aileyi geçindiriyor arkadaşlar, aileyi geçindiriyor. Yarın
bunu ne yaptınız? Uzattınız. İyi yaptınız
ama uzatsanız dahi orman köylüsünün bu parayı verme şansı
yok. Onun için, o yeri, yıllardan beri incir, zeytin, kestane
yetiştiren o köylüye lütfen bedelsiz olarak verin.
İki: Tarım arazileri için -doğru,
yılbaşına kadar uzattınız- rayiç bedelin
yarısı diyoruz. Değerli arkadaşlar, hepimiz gördük, tarımı
on yedi yıldan beri ne hâle getirdiğinizi biliyoruz, bunu
tartışmamıza gerek yok. Gördük, soğan, patates
çadırları kuruldu, insanlar kuyruğa girdi; öyle değil mi?
Yani, buna yüzde 50, rayiç bedelin yarısı dediğiniz zaman
şuna emin olun ki tarımla uğraşan hiçbir
vatandaşımızın bunu ödeme şansı yok. Onun için,
gelin, bu tarımla uğraşan çiftçilerimize burayı bedelsiz
verelim, orada üretim yapsın arkadaşlar. Zaten sizlerin
yanlış politikanızdan dolayı şu an köylüler köylerini
terk ettiler, yavaş yavaş şehre yerleşiyorlar. Bugün 8,5
milyon işsiz varsa gerekçeleri bunlardır değerli
arkadaşlar. Onun için muhakkak bunları tekrar değerlendirmemiz
lazım. Bu yasa zaten bir yıl önce gelmişti, tekrar aynı şey
geldi, düzeltmek için getirdiniz, doğrusu bu.
Kentsel dönüşüm
Değerli arkadaşlar,
demin hepiniz konuştunuz, Grup Başkan Vekilim
Sayın
Başkanımın Konya Büyükşehir Belediye Başkanı iken
gerçekten doğru hizmetleri olmuştur, takdirleri toplamıştır.
Şimdi ben size soruyorum: Neden bu sisteme geçtik? Siz dediniz ki:
Eğer Cumhurbaşkanlığı sistemine geçersek bürokrasiyi
ortadan kaldıracağız, uçuracağız ülkeyi. Değerli
arkadaşlar, siz 2002de geldikten sonra şunu dediniz: Biz yerel
yönetimleri güçlendireceğiz. Ee, siz bu yasayla yerel yönetimlerden bütün
yetkileri alıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
veriyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp televizyonda
demedi mi Biz İstanbula ihanet ettik. diye? Dedi. Neden ihanet ettiler
biliyor musunuz? Bu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
kurulduktan sonra bütün planlar, ruhsatlar, projeler burada yapıldı.
Ben soruyorum AKP milletvekilli -arkada bürokratlar oturuyor- arkadaşlara:
Acaba bu yasayı yaparken gerçekten Cumhurbaşkanının,
AKPnin milletvekillerinin haberi oldu mu? Yani sen hem yerel yönetimleri
güçlendireceksin hem de yerel yönetimlerdeki bütün yetkiyi Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına vereceksin. Böyle saçma bir şey
olabilir mi arkadaşlar, mümkün mü?
Değerli arkadaşlar, demin söyledi grup
başkan vekili: Biz, halkın seçtiği Cumhurbaşkanına
saygı duymak zorundayız. Başımız üstüne, tabii ki
halka saygı duyacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Peki, halkın
seçtiği büyükşehir belediye başkanlarına, halkın
seçtiği ilçe belediye başkanlarına, halkın seçtiği
meclis üyelerine neden saygı duymuyorsunuz? Halk seçti Ekrem
İmamoğlunu, dedi ki: Kardeşim, İstanbulda yerel meclis
üyeleri var bırakın da İstanbulun sorununa İstanbul'da
yerel yönetime seçilen meclis üyeleri ve belediye başkanı karar
versin. Eğer siz o yetkiyi, büyükşehir belediye
başkanlarının yetkilerini alıp Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına devrederseniz o zaman İstanbul halkına,
İzmir halkına, Adana halkına, Mersin halkına ihanet de
etmiş olacaksınız. Onun için, özellikle bu maddeyi muhakkak
oturup konuşmamız lazım.
Sevgili Başkanım, büyükşehir belediye
başkanlığı yapmış kişisiniz,
başarılı bir belediye başkanı yalınız. Bu
yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
devrettiğimiz takdirde inanın ki İstanbul ihanete uğrar.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Enginyurt, 60a göre söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, 31 Mart
yerel seçimlerinden bu tarafa belediyelerde işçi kıyımı
yaşandığına ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
31 Marttan bu tarafa, Cumhuriyet Halk Partisi
iş, emek, aş diye mücadele ederek belediyeleri kazandı ama -on
binlerce insan- büyük bir işçi kıyımı yaşanıyor.
Birçok belediyede, sekiz on yıldır çalışmasına
rağmen insanların onurlarıyla oynanarak -bankamatik memuru diye-
Gelmediği için işten attık. denilerek işçi
kıyımı yaşanıyor. Bu konuda CHPyi ve yetkilileri
samimi bir davranışa davet ediyorum.
Ayrıca Kırşehirin Mucur ilçesinde AK
PARTİli belediye de işçi kıyımı yapıyor. Bu
konuda AK PARTİ grup başkan vekillerini ve AK PARTİli
yetkilileri göreve davet ediyorum. İşçi kıyımı hiçbir
yerde olmamalı, işçinin emeğiyle, ekmeğiyle hiç kimse
oynamamalı.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN 2nci madde üzerinde iki önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 2- 2644 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Tapu kaydındaki hisse hatalarının
düzeltilmesi
EK MADDE 3- Kadastro tespiti veya tapu sicilinde
gerçekleştirilen işlemler nedeniyle oluşan hatadan olumsuz
etkilenen hisselerin maliklerine, ayni ve şahsi hak lehtarlarına
hatanın nedenleri ve düzeltme sonrası oluşacak hisse durumunu
gösteren tebligat yapılır.
Yapılacak işlem konusunda tapu
kaydının beyanlar hanesine belirtme yapılır ve bu belirtme
düzeltme işlemi kesinleşinceye kadar korunur.
Tebliğ tarihinden itibaren altmış gün
içinde ilgililerince muvafakat verilmesi halinde düzeltme işlemi
yapılır. Bu süre içinde muvafakat verilmez ise tapu müdürlüğünce
hatalı kayıt resen düzeltilerek işlem sonucu ile birlikte
düzeltme işlemine karşı tebliğden itibaren altmış
gün içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılabileceği ilgilisine
ihtar edilir.
Ayhan
Erel Yavuz
Ağıralioğlu Şenol
Sunat
Aksaray İstanbul Ankara
Aylin
Cesur Feridun
Bahşi Ümit
Dikbayır
Isparta Antalya Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında
konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Şenol Sunat. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2nci madde üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu madde tapu
maliklerinin bilgisi dışında, mülkiyetlerinde kısıtlamalar
veya hisselerinde düşme ve artma olması durumunda tapu maliki onay
vermese de resen tapu tarafından yapılacağını
belirtiyor. Biz, muhalefet şerhimizde otuz gün sürenin yetersiz olduğu, bu
sürenin uzatılması gerektiği, düzeltmeler için yapılacak
duyuruların yetersiz kalması durumunda vatandaşların
mağdur olma ihtimali üzerinde durduk.
Sayın milletvekilleri, İYİ PARTİ
milletvekilleri olarak değişiklik önergeleriyle çıkarılacak
kanunlara bugüne kadar destek vermeye çalışıyoruz.
Verdiğimiz değişiklik önergeleri, araştırma
önergeleri, kanun teklifleri iktidar partisinin sayısal çokluğuyla
reddediliyor. Bizler milletin Meclisinde ve tek konuşma mecramız olan
Gazi Meclisimizde birçok konuda hem vatandaşlarımızın
isteği üzerine hem de gerçekler üzerine konuşmaya
çalışıyoruz ve bir şekilde tarihe de not düşüyoruz.
Değerli milletvekilleri, biraz önce grup
başkan vekillerinin yapmış olduğu konuşmalar dikkatimi
çekti. Gerçekten üzgünüm; hukukun ve adaletin olmadığı, bizzat
yönetenlerin yasaları ve Anayasayı çiğnediği bir süreci
yaşıyoruz. Devlet sisteminin darmadağın edildiği,
millî bir devlet anlayışından parti devletinin
oluşturulmaya çalışıldığı hatta
oluşturulduğu bir süreç bu sayın milletvekilleri.
Evet, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi
Övüyorsunuz. Bu getirdiğiniz, özellikle hediye ettiğiniz bu
ucube, bu garabet sistemin Türkiyeye neler
yaşattığını hepinizin görmesi gerekir milletin
vekilleri iseniz. Efendim, bunu millet iradesiyle, referandumla
çıkardık. Yüzde 51 oyla bu sistemi getirdik. diyorsunuz. 82
Anayasası da yüzde 92 halkın oyuyla gelmişti. Yani Allahın
emri midir, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yanlış
olduğunu görerek, bu ülkeye zararlarının ortada olduğunu görerek
Bu ülkede artık enerji kaybetmeden -yeniden düzenlenerek- parlamenter
sistem veya kuvvetler ayrılığının yeniden tesis
edilmesi gerektiğini hepiniz görmüyor musunuz sayın hukukçular?
Sayın milletvekilleri içinde olan hukukçulara da sesleniyorum.
Sayın grup başkan vekili diyorlar ki:
Kuvvetler ayrılığının sert
ayrımlarıymış bu sistem. Gülerim! Nerede güçlü Meclis
sayın milletvekilleri, nerede güçlü Meclis? Burada, sarayda
hazırlanan veya bakanlıklarda da gözden geçirilen kanun tekliflerini
sayın milletvekillerinin ellerine vererek ve
Burada
tartışılmayan, Sayın Komisyon Başkanının
Bakanlar cevap verecek. dediği ama aslında milletvekillerinin
sorularına bile cevap vermeyen bakanların sunuşlarını
mı bekleyeceğiz? Burada milletvekillerinin ne gücü var? Güçlü
Meclis diye getirdiniz ve üstüne bastıra bastıra
Bağımsız ve tarafsız yargı olacak. dediniz. Bu mu
bağımsız ve tarafsız yargı sayın milletvekilleri?
Evet, Ergenekon davası nihayetlendi sayın
milletvekilleri. On iki yıla yakın süre zarfında suçlananlar
beraat ettiler. Bunca yıl insanlar hapis yattı, aileler perişan
oldu, istikballer söndü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Öyle acılar
çekildi ki çocuklarını kaybedenler, hastalığa yakalananlar,
ülkenin yetiştirdiği onca değer, heba oldu gitti. Evet,
Ergenekon kumpasını kuranlar ve bu kumpasa destek verenler, yazarlar,
omurgasız, edepsiz fikir adamları, savcılığa soyunan
başbakan ve bakanlar, bu günahı nasıl ödeyecekler? Yani Oldu,
bitti, beraat ettiler, iş bitti. mi diyecekler? Kumpas kuranların
büyük bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir
kısmı içeride; destek verenler iktidar koltuklarında rahat
oturuyorlar; yazarlar, çizerler de yalılarında oturuyorlar ve bir
kısım kripto da görevlerine devam ediyor.
Aklımızı başımıza
alalım sayın milletvekilleri. Burası milletin Meclisi, her
şey konuşulur. Lütfen, milletin vekilleri olduğunuzu hiçbiriniz
unutmayınız.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesiyle 2644 sayılı Tapu
Kanununa eklenen ek 3üncü maddedeki altmış gün ibaresinin doksan
gün olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban Ayhan Barut
Aydın Muğla Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Adana Milletvekili Ayhan Barut.
Buyurun Sayın Barut. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplamda 8 yasayı ilgilendiren Tapu Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde partimiz adına söz almış
bulunmaktayım.
Burada en sonda söyleyeceğimi en baştan
söylemek istiyorum: AKP iktidarı, ülkemizi ve insanlarımızı
yakından ilgilendiren her konuda olduğu gibi burada da, bu yasal
düzenlemede de sadece Ben bilirim ve yaptım, oldu.
anlayışıyla hareket ediyor. Bu tutumu bir kez daha reddediyor ve
kınıyoruz.
Osmanlıdan bu yana tapu alanında ne
yazık ki etkili ve etkin bir çözüm üretilemeyen ancak birtakım
pansuman tedavilerle geçiştirilmeye çalışılan çok
yakıcı sorunları konuşuyoruz. Bu nedenle -hadi muhalefeti
yok sayıyorsunuz- en azından konunun uzmanlarının, ilgili
meslek örgütlerinin, odaların, akademisyenlerin, üniversitelerin, çiftçi
birliklerinin ve üreticilerimizin de görüşlerinin alınması gerekmez
miydi? Yangından mal kaçırır gibi hazırlanan ve sunulan bu
yasa teklifinin içeriğini doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz.
Teklifin Meclise getiriliş biçimi,
komisyonlarda ele alınış biçimi, ne kadar özensiz
olunduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Oysa burada yakıcı bu
sorunlara karşı ortak akılla kalıcı ve etkin bir çözüm
üretmek mümkündür. Sözüm ona, bu teklifte tapu uygulamalarında
bürokrasinin azaltılması, işlemlerin hızlandırılması,
hazine arazilerinin satışlarında yurttaşlara kolaylık
sağlanması, hazineye ait taşınmazlar ile tarım
arazilerinin satışında uygulama birliğinin
sağlanması gibi birçok temenniler yer alıyor ancak
yapılması öngörülen yasal düzenleme bunlardan uzak görünüyor. Komisyonlarda
yasa teklifi görüşülürken muhalefetin sesine kulak verilmemesi,
yapıcı eleştirilerin ve çözüm önerilerinin dikkate
alınmaması, iktidarın bu sığ
anlayışını gösteriyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Öte yandan, bu teklifi getirenler, yerel yönetimin
vücut bulduğu belediyelerimizin görüşünü alma ihtiyacını da
hissetmemiştir. Halkı ve yerel yönetimleri bu kadar ilgilendiren bu
konuda, bu yasayla yerel yönetimler sürecin dışına itilecektir.
Özü itibarıyla, hazine arazileri imar ve
planlama alanlarında çok önemli değişikliklerin oldubittiye
getirilmek istenmesine, öneri ve eleştiriler dikkate alınmadan,
sağlıklı bir danışma ve tartışma süreci
işletilmeden teklifin Meclise sunulmasına tepki gösteriyoruz.
Şimdi, üzerinde
tartıştığımız ve tapu kayıtlarındaki
hisse hatalarının düzeltilmesini öngören 2nci maddenin amacı da
net değildir. Bu maddeyi ayrıntılı olarak ele
aldığımızda, Anayasayla güvence altına alınan
mülkiyet hakkının da hiçe sayıldığını
görmekteyiz. Tapu maliklerinin bilgisi dışında, mülkiyetlere
kısıtlılıkların ya da hisselerinde düşme ya da
artma konusunda tapu maliki onay vermese bile bu işlemin resen tapu
tarafından yapılmasının önü açılıyor. Bu, düpedüz
bir hak gasbıdır. Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecek
bu düzenlemelerin yeniden ele alınıp değiştirilmesini
istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hazineye ait milyarlarca metrekare büyüklükteki tarım
arazilerinin çiftçilere ecrimisil bedeli karşılığında
kullandırılması, kiralandırılması,
satılması, arazi toplulaştırma ve hazine arazilerindeki
üretime destek verilmemesi konusunda da büyük sorunlar yaşıyoruz.
Aynı zamanda, çiftçilik yapan bir ziraat mühendisi olarak, bir köylü
çocuğu olarak bu sorunları yaşıyorum. Daha önce de söz
ettiğim gibi, bu sorunların giderilmesi amacıyla yasal
düzenlemeler yapıldı ancak net bir çözüm üretilemedi. Hazineye ait
arazileri kullanan üreticilere ve köylülere satışta kolaylık
sağlanmasını istiyoruz. Ecrimisil bedeli ödenerek üretim
yapılan hazine arazilerinde yetiştirilen tarımsal ürünlere,
aynı kiralanan hazine arazilerinde olduğu gibi destek verilmesini
istiyoruz. Ecrimisil bedeli ödenerek üretim yapılan hazine arazilerinde
toprağa değil, ürüne destek olunmasını istiyoruz.
Üreticiler Kullanım hakkımız, geçmişten kalan
haklarımız kaybolmasın. diye hazine arazilerini kiralamaktan
kaçınıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
AYHAN BARUT (Devamla) Bu duruma açıklık
getirilip çiftçinin rahatlatılmasını talep ediyoruz. Hazine
arazilerinin satışında üreticilerimize, köylülerimize
kolaylık istemekten dilimizde tüy bitti ama bir türlü çözüm bulunmuyor.
Adanada, köylerde şahıs arazilerinin dönümüne dekarın,
örneğin 15-20 bin lira istenirken Millî Emlaktaki hazine arazileri için
bunun tam 2 katından fazla, 35-40 bin lira gibi bir fiyat istenmektedir.
Oysaki bunun çok düşük ücretle verilmesi gerekmektedir.
Hazine arazilerinin satışında
çiftçiye kolaylık sağlanmasını, rayiç bedellerinin uygun
tutulmasını, ödemelerinin de hasattan hasada, ekimden ekime iki
yılda bir ödemeyle taksitlendirilerek yapılmasını istiyoruz.
Ayrıca hazine arazilerinin satışında ihale gibi uygulamalar
yerine o bölgenin insanına, araziyi kullanan kişilere, köy
halkına öncelik verilmelidir diyorum, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Yavuz
Ağıralioğlu Feridun
Bahşi
Aksaray İstanbul Antalya
Tuba
Vural Çokal Ümit
Dikbayır Aylin
Cesur
Antalya Sakarya Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Isparta Milletvekili Aylin Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tapu Kanunu üzerine konuşmamı
planlamıştım ancak son iki gündür Mecliste yapılan, Genel
Kurulda yapılan konuşmalardan sonra biraz hafıza tazelemek
gerektiğine inandığım için konuşmamı
değiştirdim.
Öncelikle, cuma günü Ispartada Kurusarı
köyünde şehit cenazesindeydim. Çok genç kardeşimiz, 21
yaşında Mustafa Önlemeç, Hakkâride şehit oldu. Annesi
Rahimenin sımsıkı tuttuğu elinin izi hâlâ bu elimde benim.
Bir kardeşim daha, Güngör Dolunay, yine Ispartalı, İzmirde
toprağa verildi pazar günü. Bu teğmen kardeşim, o da Hakkâri
Doğanlıda şehit oldu. Kendilerine ve tüm şehitlerimize
Allahtan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize sabır
diliyorum.
Şimdi Benden ne istersin, ne yapabilirim senin
için kardeşim? dediğim Rahime, şehidimizin yakamıza
taktığımız resmini göstererek orada bana dedi ki: Lütfen
oğlum bu resimde kalmasın. Bu resmi saklayın ve ara ara bu resme
bakın, olur mu? Şimdi, Rahimenin ve tüm şehit annelerinin
hatırına 31 Marttan sonraki şehitlerimizi bir hatırlatmak
istiyorum: Mehmet Kaya, Siirtli, Hatay Yayladağında; Halis
Sayın, Niğdeli, Suriyede Melkiye bölgesinde; Erhan Çiyapul,
Iğdırlı, Hakkâri-Irak sınırında; Murat
Şahin, Giresunlu, Hakkâri-Irak sınırında; Şevket
Çetin, Kırıkkaleli, Hakkâri-Irak sınırında; Yener
Kırıkcı, Ankaralı, Hakkâri-Irak sınırında;
Hüseyin Bulut, Konyalı, İzmir Urlada; Nihat Akcalı, Burdurlu,
Ankara Polatlıda; Yalçın Koca, Çankırılı, Suriye Azez
bölgesinde; Mehmet Erdoğan, Adanalı, Hakkâri Derecikte; Ethem
Barış, Konyalı, Hakkâri Derecikte; Servet Akkuş, Afyonlu,
Hakkâri Derecikte; Celalettin Özdemir, Ankaralı, Suriyede Azez
bölgesinde; Ercan Can, Hataylı, Şırnak Gabar Dağında;
Ali Çeker, Hataylı, Şırnak Gabar Dağında; Görkem Akkuş,
Aydınlı, Şırnak Gabar Dağında; Hakan Özdemir,
Kırıkkaleli, Iğdır Dilucunda; Zekeriya Zencirli,
Antalyalı, Hakkâri Yüksekovada; Ertuğrul Üstün, Niğdeli, Hatay
Reyhanlıda; Mehmet Köklü, Yozgatlı, Irakın kuzeyinde;
Yaşar Yıldırım, Mersinli, Suriye Afrinde; Raşit
Aydın, Sakaryalı, Irakın Hakurk bölgesinde; Mehmet Taşhan,
Kahramanmaraşlı, Irakın kuzeyinde; Yasin Çubuk, Afyonlu,
Iğdır-İran sınırında; Ali Yılmaz,
Kütahyalı, Iğdır Aralıkta; İbrahim Alıcı,
Tokatlı, Iğdır Aralıkta; Fatih Öz, Ankaralı, Hakkâri
Yüksekovada; Celal Hayta, Sakaryalı, Hakkâri-Irak sınırında;
Uğur Görkem Harmankaya, İzmirli, Niğde Çamardıda; Halil
Kurt, Hataylı, Suriye Azez bölgesinde; Ökkeş Ede, Osmaniyeli, Tunceli
kırsalında; Emre Üçkan, Kütahyalı, Tunceli kırsalında;
Şafak Evren, Afyonlu, Şırnak İdilde; Mikail Candan,
Aksaraylı, Suriye Afrin bölgesinde; Adem Tunç, Ağrılı,
Suriye El Bab bölesinde; Mehmet Dursun, Hataylı, Şanlıurfada;
Kadir Yıldırım, Tokatlı, Hakkâri Çukurcada.
Değerli milletvekilleri, bunlar terörle ilgili
can kayıplarımızın 31 Marttan beri olan dökümü. 40 binin üstünde
insanın ölümü, binlerce köyün tahribi; masum, kadın, çocuk,
yaşlı öldüren bir örgütün elebaşından gelen bir mektup.
Şehit anaları için söz aldığımı belirttim,
Şehit Anaları Derneği Basın Sözcüsü Beyza Tufan, Dernek
Başkanı Pakize Akbabanın ağlayarak dediklerini sosyal
medyada paylaşmış, diyor ki: 21 yaşındaki bahar
kokulu oğlumun bedenine bir cuma saati 7 kurşun sıkan katiline
yerli ve millî dediler. Bugün tüm acılarım yeniden
dağlandı, bugün 7 kurşun da bana sıktılar. Şehit
annesi Pakize Anne devam ediyor: Çözüm sürecinde de Öcalanın
mektupları okunuyordu, Öcalanın mektubuyla Haburda teröristleri
karşılatan iktidar, şimdi kendi seçim başarısı
için Öcalanın mektuplarını okutturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Ben anlamıyorum,
Türkiyeye ihanet eden bir teröristbaşının eteğinden
tutulur mu? Türkiye bitti, fabrikalar bitti, iş yerleri kapandı,
işsizler almış başını gidiyor, eğitim
bitmiş, hukuk görevini yapmıyor; bu kadar sorun varken iktidar,
İstanbul seçimiyle uğraşıyor, bunun için de
bölücübaşından bile medet umuyor. Benim çocuğumun katiline seçim
için beyanat verdiriyorsun, İstanbulu kazanırsan
karşılığında ne vereceksin?
Şimdi, ben de tüm şehit anneleri
adına soruyorum: Eğer İstanbul seçimlerini
kazansaydınız o mektup için, o beyanat için
karşılığında ne verecektiniz; ne verecektiniz? Bu
şehit anneleri için, buradaki çocukların anneleri için hepinize
soruyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tüm şehit
anneleri adına soramazsın ki ben buradayım, tüm şehit
anneleri adına sen soramazsın.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesurun görüşülmekte
olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvel konuşan hatibin konuşmaları
tamamen bağlamından kopartılarak, kendi anlam boyutundan
kopartılarak bir neticeye bağlanmış vaziyette. Kendilerinin
cevaplaması lazım bu soruyu. Zira Bese Hozatların ve diğer
birtakım terör elebaşlarının çağrılarına
kendilerinin aslında bu seçim münasebetiyle ittifak içerisinde
bulundukları kişilere yönelik cevap verilmesi lazım.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Yazıklar olsun!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı zamanda biliyorsunuz değerli
arkadaşlar, hakikaten şehitlerimizi hepimiz rahmetle yâd ediyoruz.
Din ve devlet, vatan ve millet müdafaası için canlarını feda
etmiş bütün şehitler bizim baş üstünde tuttuğumuz, aziz
hatıralarını hep beraber milletçe
yaşattığımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
şehitlerimiz üzerinden böyle bir bağlamdan
başka bir noktaya hakikaten meseleyi getirip neticelendirmek hiç
yakışık almamıştır. Bu konuda hiçbir şekilde
partimizin ilişkilendirilemeyeceği bir durumu bize yamamaya
çalışmak haksızlıktır ve iftiradır; bunu kesin
bir dille reddettiğimizi ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Aylin Hanım, buyurun.
60.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekilinin benim
konuşmamı dinlemediğini düşünüyorum. Çünkü eğer
dinleselerdi, şehit anneleri adına konuşuyorum deyip
okuduğum konuşmalardaki beyanlar, Şehit Anaları Derneği
Başkanı ve şehit annesi olan bir hanımefendinin
beyanlarıdır.
Şimdi, partimizle ilgili ve kendi partisiyle
ilgili olan kısma gelince, burada elimde eğer vaktimiz varsa
Sayın Cumhurbaşkanının Abdullah Öcalanın mektubuna
yönelik değerlendirmesi ve Sayın Devlet Bahçelinin mektuba ilişkin
değerlendirmesi, Osman Öcalanın mektuba ilişkin TRT
televizyonunda değerlendirmesi ve tüm bunların kayıtları
var. İki gündür de bunları bu Mecliste insanların, kamuoyunun
gözü önünde tartışıyoruz. İki gündür biz soru önergesi
veriyoruz, bugün de gittik adliyede İYİ PARTİ Grubu olarak suç
duyurusunda bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili, buyurun.
AYLİN CESUR (Isparta) - Şimdi bütün
bunlardan sonra bu konunun asla algı operasyonlarıyla giderilemeyeceğini
size ben değil, aranızda bulunan şehit annesinin
anlatacağını düşünüyorum. Allah hepsine sabır versin,
şehitlerimizin hepsine rahmet diliyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bunların hepsinin gerekli cevapları verildi, o
cevaplara bakmanızı rica edeceğim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, sataşma var.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınızı
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesiyle 2644 sayılı Tapu
Kanununa eklenen geçici 4üncü maddedeki otuz günlük ibaresinin otuz
iş günü olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban
Aydın Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Muğla Milletvekili Mürsel Alban.
Buyurun Sayın Alban. (CHP sıralarından
alkışlar)
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Tapu Kanunu teklifinin
3üncü maddesinde verilen önerge üzerinde söz aldım, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin yıllardan beri
uğraştığı temel sorunlardan biridir imar sorunu.
Yıllardan beri çözülemeyen imar sorunuyla karşı
karşıyayız. Şimdiye kadar yapılan gerek imar
planları gerekse imarlara ilişkin kanunlar, yönetmelikler, hukuki
düzenlemeler sorunlara çözüm üretememiştir. Bugüne kadar ne yazık ki imar
konusunda kuralsızlık kural olmuştur. 1950li yıllarda
başlayan 2000li yıllarda hızlanan göç ve kentleşme
sürecini yaşıyoruz. Bu kentleşme sürecinde hiçbir zaman
planlı düzenleme olmadı. Devlet kurumları, bu hızlı
göç ve büyüme karşısında hukuki ve teknik önlemleri yeterince
alamadı. Yapılan yasal düzenlemeler de hep kâğıt üzerinde
kaldı. Çünkü çıkartılan yasaların çoğu, toplumun
ihtiyaçlarını karşılamak yerine küçük bir rant grubuna hizmet
etti.
İmar kavramı, basitçe
geçiştireceğimiz bir konu değildir.
Yaşadığımız evimizden sokağımıza,
mahallemizden kentimize kadar tamamını kapsayan,
hayatımızın merkezindeki bir kavramdır. Aceleyle
hazırlanmış kanun teklifleriyle imar konusundaki sorunları
çözemezsiniz, aksine kördüğüm olmuş bu soruna bir düğüm de siz
atmış olursunuz. Konut ve kentleşme sorunları ancak merkezî
yönetim, belediyeler, hak sahipleriyle el birliğiyle çözüme
kavuşturulabilir. Bu süreçte şehir plancıları, mimarlar,
mühendislerle, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarıyla
iş birliği yapılmalıdır. Kamu, şeffaflık
anlayışı içerisinde bilgilendirilmelidir.
Şimdi size soruyorum: Bu kanun teklifini
hazırlarken yukarıdaki hangi kurumların görüşünü
aldınız? Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi,
yıllardan beri birikmiş olan sorunları çözmeyecektir. Çünkü bu
kanun teklifi aceleyle yapılmıştır, yeteri kadar
tartışılmamıştır, meslek örgütlerinin
görüşleri alınmamıştır. Temeli olmayan bir
binanın yıkılmaya mahkûm olması gibi bu
yapacağınız kanun sadece kâğıt üzerinde
kalacaktır, uygulamada sorun yaratacaktır. İlerleyen dönemlerde
tekrar bir düzenleme yapmak zorunda kalacaksınız. İmar konusunun
temeline inmediğiniz sürece sorunu çözemezsiniz. AKP iktidarlarında
imar konusunun temelinde ranta dayalı bir kalkınma modeli
vardır. Bu ranta dayalı zenginleşme düzeni
değişmediği sürece imar konusundaki sorunları çözme
şansınız yoktur. Kanunlara sürekli yama yapmak yerine önce bu
rant zihniyetini değiştirmeniz gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde,
halkımızın eğitim, sağlık, spor, kültür
alanlarını ücretsiz olarak kullanmasının önüne geçiliyor,
bunun yerine sizler bu alanları özelleştirmeye açıyorsunuz,
kamuya ait alanları ortadan kaldırıyorsunuz. 1/1000 ölçekli
planın 18inci maddesinin uygulamasının yapılmasında
eğitim ve sağlık alanlarında binalar yapılır. Bu
yerleri kamu adına tescil edeceğinize özelleştirme yaparak
yandaşa peşkeş çekiyorsunuz. Gelin, biz bu yerleri kamu
adına tescil edelim, kamu ortaklık alanları yaratalım,
böylece kamunun hakkını korumuş, yandaşa peşkeş
çekmenin de önüne geçmiş oluruz.
AKP olarak iktidarda olduğunuzdan beri ekonomik
büyümenin merkezine inşaat sektörünü aldınız, Türkiyeyi bir
şantiyeye çevirdik. diye övündünüz, bugün ise, her alanda olduğu
gibi, inşaat sektöründe de dibe vurdunuz. Türkiyeyi beton
mezarlığına döndürdünüz; binalar yaptınız fakat
içerisinde yaşayan yok çünkü vatandaşın o evi alacak parası
yok. Ne müteahhit yaptığı evi satabiliyor ne de vatandaş ev
alabiliyor.
Şimdi sizlere inşaat piyasasından
güncel birkaç örnek vereyim: 1 ton demir 3.400 lira, 1 torba çimento 15 lira,
beton 200 lira, tuğla 1 liraysa bu fiyatlarla hangi müteahhit iş
yapacak, hangi vatandaş ev alacak? Vatandaşın durumuysa daha
vahim. Banka faiz oranlarına baktığınızda konut
kredilerinde 1,80 ile 1,65 arasında. Binaları yapsanız dahi
nasıl satacaksınız? Bu faiz oranlarıyla hangi vatandaş
ev alacak, merak ediyorum doğrusu. Çocuğuna ayakkabı alamayan,
okula giden evladına harçlık veremeyen, akşam evine ekmek
götüremeyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Çözüm üretemediniz.
Getirdiğiniz bu kanun teklifiyle yine bir avuç rantçıya ve
yandaşa kıyak çektiniz. Bu yasa düzenlemesi hiçbir soruna çözüm
olmayacaktır.
Sözlerime son verirken, 2 Temmuz 1993 tarihinde
Sivas Madımakta yobaz ve gericilerin saldırısıyla
katledilen aydınlarımızı bir kez daha saygıyla
anıyor, Ekilir ekin geliriz/ Ezilir un geliriz/ Bir gider bin geliriz/
Bizi yakmak kurtuluş mu? Karanlığa inat, yaşasın
aydınlık diyor hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4- 22/12/1934 tarihli ve 2644
sayılı Tapu Kanununun 22 nci ve 27 nci maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
Ayhan Erel Arslan
Kabukcuoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray Eskişehir Antalya
Tuba Vural Çokal Ümit Dikbayır Aylin Cesur
Antalya Sakarya Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, çok değerli Komisyon üyeleri
ve bürokratlar; 91 sıra sayılı Tapu Kanunu Teklifinin 4üncü
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, çok merak ettiğim
bir konuyu, burada hazır Tapu Kadastronun teknokratları,
bürokratları varken öğrenmek istiyorum.
Şimdi, Türkiyede kuru, sulu tarım
yapılabilecek araziler sanırım Bakanlığın veya
Genel Müdürlüğün kayıtlarında vardır. Bu arazilerde hangi
ürün nasıl yetişir; bu da Tarım Bakanlığının
kayıtlarında vardır. Türkiyenin hangi ürüne ne kadar
ihtiyacı olduğu da sanırım ki devletin verilerinde
vardır ama ne hikmetse bir sene bakıyorsunuz, Türkiye soğana
muhtaç oluyor, diğer sene soğan depolarda çürüyor veya bir sene
patates bulunmazken diğer sene patates yine depolarda çürüyor. Şu anda
limon 10 lira ama geçen sene 1 liraya yüzüne bakan yoktu. Yani Türkiye'de
ürünlerin ihtiyaç olan miktarı, yine topraklarda yetişecek olan
ürünler, bunlar tespit edilemez mi? Yani önceden çiftçimize, mesela
Aksaraydaki çiftçilerimize Siz patates ekiniz, sarımsak ekiniz. diye,
Nevşehirdeki çiftçilerimize Siz de soğan ekiniz. ne bileyim
Ayçiçeği ekiniz. diyerek bir yönlendirme, bir planlama yapılamaz
mı? Yani çiftçiyi her sene kaderiyle baş başa bırakmanın
bir anlamı var mı, açıkçası bunu merak ediyorum. Tarım
Bakanlığında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde bu kadar
teknokrat, bu kadar bürokrat varken bu planlamayı neden yapmazlar,
açıkçası millet adına ben sormaktayım.
Yine, Tapu Kanunu görüşülürken tapu kadastro
müdürlüklerinde çalışan insanlarımızın,
çalışanlarımızın sorunlarına değinmek
istiyorum. Bu sorunların başında personel eğitimi ve
personel sayısı gelmektedir. Personel her ne kadar belirli okul
mezunları arasından seçilerek atanmaktaysa da ilk atanan personel
tapu ve kadastro mevzuatı konusunda yeterli bilgiye sahip değildir.
Ankara'da zaman zaman düzenlenen kısa süreli ve uygulamadan uzak kurslarla
personelin gerektiği gibi eğitilmesi mümkün değildir.
Diğer sorunsa personel
sayısıdır. Günümüzde neredeyse hiçbir tapu dairesinde personel sayısı
yeterli değildir. Tapu daireleri ihtiyaç duyduğu kadronun
yarısı kadar personelle hizmet vermekte ve mevcut personelin büyük
çoğunluğu da genelde meslek mensubu olmayan insanlar arasından
atanmaktadır. Bu kişiler, özelleştirilen kurumlardan, Diyanet İşleri
Başkanlığından, bankalardan, belediyelerden tapu dairesine
geçen ve meslek mensubu olmadıkları için, iyi niyetle
çalıştıkları hâlde uzunca bir süre hatta bazen hiçbir verim
alınamayan personeldir. Tapu daireleri az personelle çok iş yapmaya
çalışmaktadır.
Değerli milletvekilleri, tapu dairelerinde
çalışan sözleşmeli personel de birçok sorunla karşı
karşıyadır. Sözleşmeli personelin ve kadrolu personelin
yaptığı işler ve sorumluluklar aynı olmasına
rağmen, maalesef aldıkları ücretler farklıdır. Atama
ve tayin konusunda hiçbir imkân tanınmamaktadır. Geçici görev
sırasında görev yolluğu ve harcırah alamamaktadırlar.
Tapu dairelerinde çalışan kadrolu personelin sorunları ise
şöyledir: Kamu kurumları arasında belki de en çok
çalışan personel olmalarına rağmen en az ücret alan meslek
elemanları maalesef tapu memurlarıdır. Hiçbir kurumun
personelinin tapu sicil memuru kadar yoğun bir iş ortamında,
maddi risk ve sorumluluk altında çalıştığı görülmemektedir.
Tapu daireleri taşındıkları sokaklara veya caddeye anında
bir hareketlilik, bir değer, bir canlılık getirdiği hâlde,
tapu dairelerinin bu önemine karşın ne devlet ne de kamuoyu tapu
dairelerinin önemini idrak edebilmiş değildir. Personel
ağır ve sınırsız bir mali risk ve sorumluluk
altında çalışmaktadır.
Sayın milletvekilleri, en uzun süren hukuk
davaları tapu ve kadastro davalarıdır. Dava, dede hayattayken
açılır, torunla devam eder ve hâlâ bitmez. Davaya bakan hâkimler,
savcılar, avukatlar emekli olur, onların yerine diğerleri gelir
ama maalesef bu dava bitmez. Elli altmış yıl süren davalar
vardır. Son dönemde yedi yüz otuz günde sonuçlandırılması
hedeflenmiştir ama günümüz şartlarında bu mümkün değildir.
İllerde müstakil tapu kadastro mahkemeleri kurulmalı ve bu
yığılan dosyalar bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 5- 23/6/1965 tarihli ve 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"Hatalı blok veya bağımsız
bölüm numaralarının düzeltilmesi
EK MADDE 5- Kat mülkiyetine tabi yapıların
projesindeki hatalı blok numaralarının düzeltilebilmesi için;
blok bazında kat malikleri kurulunun salt çoğunluğuyla
alınmış karar ile lisanslı harita ve kadastro bürosu veya
kadastro müdürlüğü tarafından hazırlanan teknik rapor
gereğince düzenlenen ve ilgili idarece onaylanan yeni vaziyet planı
ilgilisi tarafından tapu müdürlüğüne sunulur.
Kat mülkiyetine tabi yapıların
projesindeki hatalı bağımsız bölüm numaralarının
düzeltilebilmesi için; lisanslı harita ve kadastro bürosu veya kadastro müdürlüğü
tarafından hazırlanan ve ilgili idarece onaylanan teknik rapor
ilgilisi tarafından tapu müdürlüğüne sunulur. Bu fıkra
kapsamında yapılan düzeltmelerde ayni ve şahsi hak
lehtarlarının muvafakatlerinin bulunduğunu gösterir belge
aranır.
Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray Eskişehir Antalya
Tuba
Vural Çokal Ümit
Dikbayır Hasan
Subaşı
Antalya Sakarya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesi için söz almış bulunuyorum. Birçok kanunda
değişiklik yapan torba yasa, 8 kanunda değişiklikler
getirmektedir. Benim bu değişiklik yapılan kanunlar içinde önem
verdiğim kentsel dönüşüm kanunu, bu Hükûmet zamanında
çıkarılmış önemli kanunlardan biridir. Bir
fırsattı kentsel dönüşüm kanunu. Geçmişte kentlerimizde
yapılan hataların, sorunların giderilmesi için, yeni bir vizyon
koyabilmek için, sosyal donatıların yeterli olabilmesi ve daha
sağlıklı, sağlam yapıların yapılabilmesi
için bir fırsattı. Fakat kentsel dönüşüm yasası, sadece
binayı yıkıp biraz daha fazla yoğunlukla ya da birkaç kat
fazlasıyla benzer binayı yapmak şeklinde yorumlandığı
için yeterli sonucu alamadık. Oysa bu kanun gereği ada bazında ya
da mahalle bazında birleştirmelerle geniş alanlarda kanunu
uygulamak ve sosyal donatı alanlarını yeterli şekilde;
yeşil alanıyla, ibadet alanıyla, oyun ve spor alanlarıyla
yapabilmek mümkündü fakat hiçbir belediyenin bu şekilde uygulama
yaptığı pratikte çok da görülmüyor maalesef.
Ben, 1990lı yılların
başında Antalyada şöyle bir manzara görmüştüm: 100 bine
yakın konut vardı; 50 bin civarında konut ruhsatlı, 50 bin
civarında da kaçak yapı, gecekondu vardı. O zaman 2981
sayılı, bugün de yine geçerli olan, bir tapu tahsis kanunu
yürürlükteydi.
Ben, 1990lı yılların
başında Antalyanın en önemli sorunlarından biri olarak
kanalizasyon yapımını ve gecekonduculara da tapu tahsis
belgelerinin karşılığında tapu vermeyi hedef olarak
almıştım. Binlerce gecekondu alanını
kamulaştırmak suretiyle, bu tahsis belgeleri
karşılığında bu kişilerin tapularını
verebilmiştik. Ancak son yıllarda
hazırladığımız 1.500 dönüm tapuyu ki 3.500
gecekonducunun gecekondusuna tekabül eden araziydi, birkaç yıl
uğraşarak onu da kamulaştırdık ve Büyükşehrin
kasasına koyduk. Ancak bizden sonra gelen belediyeler, gecekondu hak
sahiplerine onu dağıtmak yerine, yine TOKİ
mantığıyla Türkiye'nin en büyük kentsel dönüşüm
alanını meydana getiriyoruz. diye gururlanarak onun
yapımına başladılar ve 20 bin konut yapılıyor.
İnşallah, sonuçlandırmak ve arsa sahiplerine, tahsis belgesi
sahiplerine de dairelerini vermek kısmet olur diyorum ama bence uygun olan
bu değildi. 1990lı yıllarda, Türkiye'de ilk kez Antalyada biz
başlamıştık tapularının dağıtılmasına.
Geçenlerde Sayın Binali Yıldırımın ifadesinden
anladığım kadarıyla, yirmi beş yıldır
maalesef, İstanbulda böyle bir çalışmanın
yapılmamış olduğunu görmek doğrusu üzüntü vericiydi.
Oysa bu işlem kentler için son derece önemlidir çünkü o araziler gelecekte
de birer arsa rezervidir.
Bu kanunda yine önem verdiğim maddelerden biri
10uncu madde. Çiftçiye sera yapımını özendiren, entegre tesis
değilse ruhsat alma zorunluluğu olmadan sera yapımına cevaz
veren bir madde. Ben bunu da yararlı görüyorum. Ancak şöyle bir sorun
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) İzin verirseniz
toparlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Çiftçi o kadar zorluk
içinde ki bu girdi fiyatlarıyla, maalesef, zaten modern seralar
yapamadıkları gibi, küçük çiftçinin bunu da yapma şansı
kalmamıştır. Bilmiyorum fiyatlardan haberiniz var mı ama
Antalya Toptancı Halinde domates fiyatı 40 kuruş, patlıcan
40 kuruş, karpuz 40 kuruş ki üreticide 10 kuruş maalesef ya da
sürülüp geçiliyor- kavun 50 kuruş. Bu fiyatlarla, tabii düşünün bir
fidenin 1,5 lira, 2,5 lira olduğunu, 2-3 bin tane dikildiğini; 1
dönüm sera yapmak ya da açık alanda tarım yapabilmek için 3-4 bin
lira masraf gerekiyor. Bunların hiçbirisi maliyetini kurtarmıyor.
Geçenlerde Sayın Grup Başkan Vekilimiz
Lütfü Türkkan
Brezilyada yeni gelen bir merkez bankası
başkanının Saksılarınızda bile
toprağınızı ekin. diyerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Brezilyayı,
bütün tarım arazilerini değerlendirmek suretiyle bugün büyük bir
krizden kurtarmış ve dünyanın en büyük üretici ve tarım
ürünü ihraç eden ülkeleri arasına sokmuştur. Türkiye'de girdi
fiyatlarını ayarlayarak, tarım özendirilerek yeniden
tarımda bir seferberlik yaratılmalıdır diye fikrimi ifade
ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesiyle değiştirilen 3194
sayılı Kanunun 8inci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinde yer alan bitkisel üretim amacı ibaresinin tarımsal
amaç şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Mehmet Doğan Kubat Ramazan
Can
Çankırı İstanbul Kırıkkale
Lütfü Türkkan Cemil
Yaman Sermin Balık
Kocaeli Kocaeli Elâzığ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, tarım arazilerinin 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında
kullanılamayacağı düzenlenmektedir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bir söz talebim var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Oyladıktan sonra versem
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Öncesinde
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
61.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde verilen önergeyle bitkisel üretim amacı
ibaresinin tarımsal amaç şeklinde değiştirilmesinin uygun
bir düzenleme olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önergeyle önerilen hususu Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak biz de doğru buluyoruz. Aynı konuyu Komisyonda,
görüşmeler sırasında ben önermiştim. Yürürlükteki yasada bu
kavram tarımsal üretim olarak yer aldığı hâlde, teklif
metninde bu bitkisel üretime dönüştürülmek suretiyle kapsam oldukça
daraltılmıştı. Bunun amacını sordum, tatmin edici
bir açıklama alamadım. Şimdi doğrusu yapılıyor.
Yine tarımsal üretim kavramı buraya yerleştirilmek suretiyle
daha amaca uygun bir düzenleme yapılıyor. Onu ifade etmek için söz
aldım.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Milet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984)
esas numaralı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi Tuba Vural
Çokal
Aksaray Antalya Antalya
İbrahim
Halil Oral Ümit
Dikbayır Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara Sakarya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (KONYA)
Katlamıyoruz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde kullanım amacına uygun tesis
yapılmasının önünü açarken düzenleme ortaklık payına
konu kullanımlarda özel eğitim kurumu ya da özel hastane
yapımı durumunda, bölgeyi bu özel işletmelere mahkûm etme durumu
ortaya çıkabilir. Bu maddenin etraflıca tekrar ele alınması
ve suistimallere yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesi ile başlığıyla
birlikte değiştirilen 3194 sayılı İmar Kanununun
13'ncü maddesinin ikinci fıkrasındaki Düzenleme ortaklık
payına konu kullanımlardan, yol, meydan, ibadet yerleri, park ve
çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer
alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar
maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü
alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis
yapılabilir" ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban
Aydın Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 91 sıra
sayılı Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma, ve Turizm Komisyonu Raporu üzerine söz
almış bulunuyorum.
7nci maddeyle ilgili şöyle bir
değerlendirmeyi yapmak bence doğrudur: Bir bölgeyle ilgili imar
planı yapıldığında plan yapım
koşullarının başında zaten o bölgede var olan kurumların
görüşlerinin alınması plan yapım sürecinin
başlangıcını oluşturur. O nedenle de doğal olarak
kurum görüşlerine aykırı planın yapılmaması
gerekir. Ancak görünen o ki burada çok sayıda imar planı yapılmış.
Başta Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre
Bakanlığı, ilgili İSKİ, BEDAŞ ya da
değişik kurumlar tarafından verilmiş olumsuz görüşlere
rağmen, imar planlarının gerek Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından gerekse ilgili yerel yönetimler
tarafından yapıldığını görüyoruz. Kurum
görüşlerine aykırı plan yapmanın sonucu olarak da
kamulaştırma hizmetlerinde ciddi sıkıntılar ortaya
çıkmakta, kamulaştırılması gereken, düzenleme
ortaklık payı adı altında ayrılmış
alanlarda da binlerce insan mağdur edilmektedir. Düzenleme bu biçimiyle
Kamulaştırmayı artık ben yapamıyorum.
Kamulaştırmayı yapacak bütçemde bir tek kuruşum yok, yerel
yönetimlere aktaracağım ödeneklerim yok. Merkezî hükûmet olarak ben
yıllardır bir kamulaştırma hizmetinden dolayı
yükümlülüklerimi yerine getiremedim ve yurttaşları mağdur
ettim. diyor ve bunu belgeyle, teklifle de birlikte ikrar etmiş oluyor.
Burada, tabii, bir düzenleme getiriliyor, deniyor
ki: Eğer imar planıyla düzenleme ortaklık payı adı
altında ayrılmış alanlarda biz eğer
vatandaşın mülkünü alıyorsak ve burayla ilgili kamulaştırmayı
yapmadan, burada 18 uygulaması yaparak vatandaşa hakkı olan
tapuyu da veremezsek o zaman vatandaş bize müracaat etsin, kurumların
da görüşünü alarak gelsin ve biz o kişiye düzenleme ortaklık
payı adı altında ayrılmış, hangi amaçsa o amaca
uygun özel tesis yapılması iznini verelim. Yani hastaneye
ayırmışsak, kamunun ihtiyacı olan hastaneyi biz devlet
olarak yapamıyoruz, o zaman sen buraya özel hastane yapabilirsin.
İlköğretim okulu, ortaöğretim okulu olarak
ayrılmış eğitim alanına biz devlet olarak zaten okul
yapamıyoruz, bunu bir kamu hizmeti olarak görme
anlayışını da yavaş yavaş terk ediyoruz, o zaman
biz eğitimi de özel sektörün yapmasının önünü açıyoruz.
Daha da ilerisi, kültür tesisi alanları, spor tesisi alanları, kreş
gibi bütün bu alanlarla ilgili özelleştirmenin bütünüyle önü
açılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz plan
yapıcının
Tabii, plan yapıcının esas olarak
yerel yönetimler olması gerekir çünkü biz, Avrupa Birliğiyle birlikte
geliştirdiğimiz yerel yönetim anlayışını, uzun
yıllardır yerelin güçlendirilmesini hedef almış bir ülkeyiz
ama görünen o ki burada merkezi güçlendirmek, merkezi güçlendirirken de o
bölgede yer alan yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını
ortaya koyacak olan temel hizmetleri yani düzenleme ortaklık payının
kapsamı içine giren hizmetlerde de kamucu, toplumcu, halkçı
anlayışı tümüyle terk ediyoruz. Bu biçimiyle, iktidar, bu alanda
da büyük bir başarısızlığını bu teklifin
içine bu maddeyi koyarak da kabul etmiş oluyor.
Başka önemli bir sıkıntı da
şu arkadaşlar: Gene bu yasanın içinde hep görüyoruz ki DOP
alanlarının içine mezarlıkları da dâhil ediyorlar. Yani
yeni düzenleme ortaklık payı adı altında
ayrılmış alanlara şehir merkezlerinde bulunan
asırlık mezarlıkların da dâhil edilerek DOP hissesine dâhil
edilmesi de kentlerin geleceği açısından ciddi sıkıntılar
doğurmaktadır.
Yasa metni, bazı alanlarda
yaratılmış olan sıkıntıları çözüyor ama
özellikle Esenyurt gibi, Fikirtepe gibi, Küçükçekmece gibi, Gaziosmanpaşa
gibi ciddi biçimde kentsel dönüşümde hak mağduriyetine uğramış
yani müteahhitlerden daire almış, dükkân almış,
bunların karşılığında sözleşmelerle hak
sahibi olmuş olan binlerce İstanbullu yurttaş
açısından ya da Anadoluda yaşayan binlerce yurttaş açısından
yeni bir düzenleme getirmiyor, bu biçimiyle de sorunları da gelecek
yıllara ötelemiş oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; yasa, evet, içinde çok sayıda ilgili yasaya
atıf yapan yeni düzenlemeler getiriyor ama bu yasanın içinde tapu ve
kentsel dönüşümle ilgili bir düzenleme geliyorsa o zaman, yasa
hazırlayıcının öncelikli olarak toplumda en fazla
yasanın çıkmasına ihtiyacı olan toplum kesimlerini dikkate
alması
Gerçekten, son üç yıl içinde yaşanan ağır
ekonomik problemler, inşaat sektöründe yaşanan büyük daralmalar ve
gerek arazi sahiplerinin, arsa sahiplerinin gerekse müteahhitlerin içinde
bulundukları ekonomik çıkmazlar sebebiyle iflas etmelerinin sonucunda
yaşanan bu büyük kentsel çöküntü alanlarından mağdur olmuş
yurttaşların, tekrar söylüyorum, Esenyurt başta olmak üzere,
kentsel dönüşüm mağdurlarının ve kent
mağdurlarının sorunlarını çözecek yasanın
hızla Parlamentodan çıkarılması gerektiğine
inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesi ile 3194 sayılı Kanunun
15inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen
fıkradaki üç ay ibaresinin 90 iş günü olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban Ulaş
Karasu Aydın Muğla Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu.
Buyurun Sayın Karasu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken, dün 26ncı
yıl dönümünde çeşitli programlar ve anma etkinlikleriyle yâd
ettiğimiz Madımak katliamında hayatını kaybeden tüm
aydınlarımızı sevgi ve saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifi 8 yasada
değişiklik öngörmektedir. Öncelikle yasa yapmanın
amacını sorgulamamız gerekiyor. Burada temel
çıkış noktası, halkın ihtiyaçlarının karşılanması
olmalıdır. Yasalar hazırlanmadan önce konuyla ilgili STKlerin,
üniversitelerin, yerel yönetimlerin ve uzman kişilerin görüşleri
alınmalıdır.
İktidar, özellikle imarla ilgili konularda
sadece 3-5 yandaş müteahhidin taleplerini dinlemektedir. Kanun teklifleri,
yangından mal kaçırır gibi Komisyona gelmekte, muhalefet
partileri konular hakkında gerekli incelemelerini yapamadan Komisyon
toplanmakta, Komisyonda muhalefetin eleştirileri ve önerileri iktidar
milletvekilleri tarafından kabul görmesine rağmen, oylamaya gelince
muhalefetin görüşü dikkate alınmadan geçirilmektedir.
Kentlerimiz, sürekli değişen imar
yönetmelikleriyle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
verdiği inşaat ruhsatlarıyla, kişiye özel imar
planlarıyla âdeta bataklığa saplanmıştır. İktidar,
şehirleri yandaş 3-5 müteahhidi zengin etmek için bir rant
kapısına dönüştürmüştür. Sadece İstanbulda,
geçmiş İstanbul Büyükşehir yönetimi ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının yaptığı imar
değişikliğiyle 76 projede 12 milyon metrekare emsal
artışı sağlanmış, haksız olarak 250 milyar
TL birilerinin cebine aktarılmıştır. Bakın, 250 milyar
TLyle 3 tane GAP yapılmaktadır. Ama ne yapıldı? Üç
beş şirkete peşkeş çekildi. Esenyurt, Esenler, Tuzla,
Fikirtepe gibi bölgelerde binlerce vatandaşımız konut
mağduru durumundadır. Eylemler yapıyorlar, basın
açıklaması yapıyorlar ama seslerini duyan yok ya da duymak
istemiyorsunuz. Bununla ilgili neden bir düzenleme yapılmıyor? Konut
mağdurları seslerini duyuramıyor. Bugün, büyük şehirlerde
kentsel dönüşüm mafyası türemiş durumda. Evlerini satmak
istemeyen ya da kentsel dönüşüm çerçevesinde yetkili makamların uygun
gördükleri yerlerde ikamet etmek istemeyen yurttaşlar çeteler yoluyla
tehdit ediliyor.
Bugün ülkemizde yaşanan konut
mağduriyetinin tek sebebi iktidardır. Plansız ve programsız
yapılaşmaya izin verirseniz, yandaşlarınız
tarafından istenilen imar planını anında devreye
sokarsanız, kentsel dönüşüm adı altında şehirleri
beton yığınına çevirirseniz; toplumun tamamını
ilgilendiren her konuda akıldan, bilimden, toplumsal uzlaşıdan
çözüm aramak yerine Benim her yaptığım doğrudur.
dayatmasına girerseniz, şehirler de size gereken cevabı
sandıklarda verir. (CHP sıralarından alkışlar)
Şehirlere ihanet ettik. itirafı da sizi kurtaramaz. Önce 31 Martta,
sonra 23 Haziranda vatandaşlarımız sizin bu anlayışınıza
sandıklarda gereken cevabı vermiş, şehirlerin gerçek
sahiplerinin o bölgede yaşayan insanlar olduğunu sizlere
sandıkta oylarıyla göstermiştir.
Şimdi getirdiğiniz kanunla
kaybettiğiniz belediyelerde yerel yönetimlerin yetkisini azaltıp
Cumhurbaşkanının yetkisini artırıyorsunuz. Bu
anlayış milletin iradesine karşı rövanş alma
mücadelesidir. Geçmişte bunu yapanların sonu siyasi partiler
çöplüğü olmuştur.
Üç imparatorluğa başkentlik
yapmış, Fatih Sultan Mehmet fethettiğinde bir çağın
kapanıp yeni bir çağın açılmasına neden olmuş,
dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbulun yönetimini
sizin ayrıştırıcı, rantçı, ötekileştirici
anlayışınıza karşın, Ekrem İmamoğlunu
tarihî bir farkla Belediye Başkanı seçen tüm İstanbullulara teşekkürlerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 8inci maddesinin altıncı fıkrasında
yer alan talebi ibaresinin isteği ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Yavuz
Ağıralioğlu Feridun
Bahşi
Aksaray İstanbul Antalya
Tuba
Vural Çokal Metin
Ergun Aylin Cesur
Antalya Muğla Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muğla Milletvekili Metin Ergun.
Buyurun Sayın Ergun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla) Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Hazreti Ali şöyle
buyuruyor, diyor ki: Şu üç şey üç şeyi bozar: Bir, kendini
beğenmişlik istişareyi; iki, acele etmek tecrübeyi; üç,
başkalarını küçük görmek iyi düşünmeyi bozar. Bu hikmetli
ifade, âdeta Adalet ve Kalkınma Partisinin kanun yapma tarzını
resmetmektedir. Kendinizi çok beğendiğinizden dolayı kimseye
danışmıyor, farklı fikir ve görüşlere itibar
etmiyorsunuz. Alelacele kanunlar çıkararak bu Gazi Meclisin
asırlık tecrübesini ve birikimini yok sayıyorsunuz.
Başkalarını küçük gören anlayışınız,
yaptığınız kanunlar üzerinde enine boyuna düşünmeyi ve
milletimizin tamamını ilgilendiren konularda ince eleyip sık
dokumayı imkânsız hâle getirmektedir. Nitekim bugün görüşülmekte
olan teklif de bu şekilde Genel Kurulun huzuruna getirilmiştir.
Bu kanun teklifi, genel itibarıyla İmar
Kanunu, Tapu Kanunu ve kentsel planlamayla ilgili kanunlarda
değişiklik öngören bir tekliftir. Dolayısıyla
görüşülmekte olan teklifin getireceği değişikliklerin en
fazla muhatabı olan kurumlar belediyelerdir. Fakat gelin görün ki bu
sorunlarla en fazla karşı karşıya kalan kurumlar
olmasına rağmen belediyelerden ne bir görüş ne bir öneri
alınmıştır. Dolayısıyla asli vazifesi imar ve
planlama olan yerel yönetimleri böylesi değişiklik süreçlerinden
dışlamış oluyorsunuz.
Bildiğiniz gibi, şehirlerimizin en büyük
sorunu çarpık kentleşmedir. Çarpık kentleşme ne bilimsel
olarak ne de ekonomik olarak geri kalmanın bir sonucudur; tam aksine,
çarpık kentleşme bir siyasi zihniyet ve kültür meselesidir. Hâlbuki
bugün Türkiyenin kamu yönetiminde, üniversitelerimizde, meslek
odalarımızda ve sivil toplum kuruluşlarımızda bu
sorunları çözebilecek birikim ve tecrübe fazlasıyla vardır ama
siz danışmıyorsunuz çünkü her şeyin en iyisini siz
biliyorsunuz. Her şeyin en iyisini biz biliriz mantığıyla
yirmi beş yıl yönettiğiniz İstanbul ve Ankaranın
durumu ortadadır. Bir imparatorluğun başkenti olarak
fethettiğimiz İstanbulu kendi kültürel anlayışımızla
öyle dokumuştuk ki onu bir devletin idare merkezi olmaktan çok öte, âdeta
medeniyetin, zevkin ve estetiğin de başkenti hâline getirmiş
idik. Ya bugün, bugün bu şehirlerimiz ne hâldedir? Bugün bu
şehirlerimizi plansızlık, kaçak yapılaşma ve vizyonsuz
yönetim anlayışı allak bullak etmiştir. Şehirlerimizi
içine soktuğunuz durum, ne medeniyet tarihimize ne de tasavvurumuza
uygundur.
Sayın milletvekilleri, Hükûmetiniz,
dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan
ülkemizde depreme dayanıklı yapılaşmayı teşvik
etme konusunda da sınıfta kalmıştır. Bilim
adamlarınca önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesi beklenen, tahmin
edilen İstanbul depremine gerekli hazırlıkları
yapmadınız. Hâlbuki yirmi beş yıl yönettiğiniz
belediyelerde arkasında güçlü bir iktidar desteği bulunan
yönetimlerinizin elinde bu imkân var idi. AKP hükûmetleri ve belediyeleri bu
uzun zamanı israf etmiş, şehirlerin yapısal
sorunlarını çözememiştir. Özellikle İstanbulda bir türlü
entegre hâle getiremediğiniz toplu taşıma sistemlerinin
başarısızlığından dolayı trafik sorunu
içinden çıkılmaz bir hâl almıştır. Bugün yönetimleri
Millet İttifakına geçen ve bu kadar ağır sorunların
altında ezilen büyükşehirlerin yönetimlerini, onları
ilgilendiren bu değişiklikleri yaparken göz ardı etmeniz hiçbir
problemi çözmeyecektir.
Sayın Başkan, teklifin genelinde bürokrasi
ve kırtasiyeciliği azaltan düzenlemeler olmakla beraber son derece
tartışmalı maddeler de vardır. O yüzden söz konusu
maddelerin gözden geçirilmesinde fayda vardır.
Ayrıca, görüşülmekte olan teklifin
düzenlediği bu alanların her birinde çok ciddi reformlara ihtiyaç
duyulmaktadır fakat bu reformlar yapılırken ortak akıl ve
uzlaşma aranmadan oldubittiye getirilmemesi gerekmektedir. O sebeple, biz
İYİ PARTİ olarak sorunları, katılımcı bir
şekilde ortak akılla çözmek gerektiğine inanıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken hepinize saygılarımı sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesiyle 3194 sayılı Kanunun
15inci maddesine eklenen dördüncü fıkrada yer alan "alanlar ile koruma
amaçlı imar planlarında parselasyon planı yapılması
mümkün olmayan durumlar için ibaresinin "alanlarda, parselasyon
planının tatbiki mümkün olmayan meskun alanlar ile koruma amaçlı
imar planı bulunan alanlarda ve büyük bir kısmı uygulama imar
planına uygun şekilde oluşan imar adalarının geri
kalan kısımlarında şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Mehmet Doğan Kubat İsmail Tamer
Çankırı İstanbul Kayseri
Radiye Sezer Katırcıoğlu Ramazan Can Hüseyin Şanverdi
Kocaeli Kırıkkale Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen yok, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Şehir merkezleri gibi yoğun
yapılaşmaların olduğu alanlarda mevcut yapılar
nedeniyle parselasyon planlarının uygulanması
zorlaşabilmektedir. Ayrıca imar adalarının büyük bir
kısmının imar planına uygun olarak oluşması
durumunda, geri kalan imar parsellerinde parselasyon planı yapılmadan
ifraz ve tevhit yoluyla bu parsellerin plana uygun olarak
oluşmasının sağlanması gerekmektedir. Önergeyle
uygulama sırasında oluşması muhtemel olası
sorunların önüne geçilerek hem vatandaşların mağdur
olmaması hem de ilgili idarelere uygulama kolaylığı
getirilmesi hedeflenmektedir.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray Eskişehir Antalya
Tuba
Vural Çokal Behiç
Çelik Ümit
Dikbayır
Antalya Mersin Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen
Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 91 sıra sayılı Tapu
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9uncu maddesi için verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
3194 sayılı İmar Kanununun 18inci
maddesi Arazi ve arsa düzenlemesi başlığıyla
yıllardır uygulanagelen, kendi iç çelişkileri olan, suiniyetli
uygulayıcılar elinde mülk sahiplerini mağdur da eden bir
maddedir; çok tartışmalıdır, Anayasanın 35inci
maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının
kutsallığına da dokunmaktadır.
Burada bir hususa da değinmeden esasa geçmek
istemiyorum, o da planlama. Planlama sadece imarla ilgili değil, genel
anlamda bir planlama kavramının devlet hayatında yer
edindiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Planlama derken özellikle
Devlet Planlama Teşkilatı, Türk kamu yönetimi içerisinde çok etkili
bir yere sahip iken maalesef AK PARTİ iktidarları döneminde bu
teşkilat ortadan kaldırılmıştır.
Dolayısıyla şu anda ciddi anlamda plansız,
karmaşık bir ufka doğru akan Türkiyeyle karşı
karşıyayız. Bu büyük devletin tüm ekonomik işlerini ve
faaliyetlerini yürüten bir planlama süreci bu hâliyle maalesef ortadan
kaldırılmıştır. Planlamanın sahibi olan devlet
örgütü artık mevcut olmadığına göre, bunun
dışında yapılan çevre düzeni planı vardır
1/100.000lik, bunu dikkatinize sunuyorum. Bunun yanında spesifik planlamalar
vardır; turizm, özelleştirme, sit alanlarıyla ilgili plan
faaliyetleri hâlihazırda aktif durumdadır. İmar ve planlama
faaliyetleri ise gerek nazım gerekse uygulama imar planları
açısından da Türkiyemizde maalesef tam oturmuş değildir
ancak bunlar mevcut belediye ve valilikler eliyle yürütülmeye
çalışılıyor. Netice olarak plan sürecinin bir
sistematiğe bağlanmasını ve birbirini destekler mahiyette
olmasını mutlaka hayata geçirmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, tekrar imar
planları konusuna dönersek niye plan yapılır? Kentlerin ve
diğer sahaların düzenli kalkınması, halkın yaşam
kalitesini artırmak için plan yapılır ama bir grubun veya
ailenin veya şahsın çıkarı gözetilerek plan yapmak mensubu
bulunduğunuz topluma büyük bir ihanettir; bunda vebal vardır, kanunen
de suç teşkil etmektedir.
18inci madde değişikliğine
geçtiğimizde bu maddede 3194 sayılı Kanunun ilgili maddesinde
önce yüzde 35 oranında bir terk söz konusuyken bu daha sonra yüzde 40a,
şimdi yeni düzenlemeyle yüzde 45e çıkarılmaktadır yani
maliklerin mülkünün yüzde 45ine resen el koyuyorsunuz ve bir grup belediye
bürokratı veya dışarıdan temin edilen haritacı,
şehir plancıları ya da yerel siyasilerin insafına terk
ediyorsunuz. Arazi ve arsa düzenlemesi başlığının
yerine Parselasyon planlarının hazırlanması demenin de
aslında keyfe keder bir düzenleme olduğunu burada ifade etmek
istiyorum.
Burada belediyelerin ve valiliklerin eli
güçlendirilirken vatandaşın menfi veya haksız uygulamalar
karşısında korunmasız kaldığına da
dikkatinizi çekmek istiyoruz. Burada birçok konuşmacı
İstanbulda imar faaliyetlerine değindi, Ankara özelinde de
konuşanlar oldu. Gerçekten İstanbula ihanet edildi, Ankara parsel
parsel satıldı ve Türkiyede kentlerimiz son yirmi beş yıllık
süreç içerisinde daha yaşanabilir, imar yönünden fevkalade oturmuş,
gelişmiş kentler olmaktan ne yazık ki
çıkarılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Ama hatanın
neresinden dönersek kârdır düşüncesiyle yeni imar
uygulamalarının iyi niyetle hayata geçirilmesi ve şehirlerimizi
bundan sonraki süreçte daha yaşanabilir, yaşam kalitesinin
artırıldığı yerleşim alanları ve kentler
hâline dönüştürmemiz uygun olacaktır diyorum ve değişiklik
önergemizin kabulünü diliyor, sözlerime son verirken hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9'uncu maddesiyle 3194 sayılı Kanunun
18'inci maddesinin onuncu fıkrasında yapılan değişiklik
metninde "maksatlarla" ibaresinin "amaçlarla" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul
İstanbul
Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban Jale Nur Süllü
Aydın
Muğla
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü.
Buyurunuz Jale Hanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gözünüzün önüne bir şehir
getirin, herhangi bir şehir, vekili olduğunuz şehir de olabilir;
eminim hepinizin gözünün önüne koca koca beton binalar ve uzayıp giden yollar
geliyor. Ne yazık ki o şehirlerin büyük bölümünde yerel yönetimler de
şehirleri o beton binalardan ve yollardan ibaret görüyor. O şehirde
yaşayanlar binalar arasında sıkışmış
evlerinden çıkıyorlar, şehri hiç duyumsamadan o yollardan geçip
yine sıkıcı binaların içine çalışmak için
giriyorlar. Şehirde yaşayanlar yaşamsal gereksinimlerini
bulundukları bölgede karşılayamıyorlar. Eğitime
erişmek için çocuklar erken saatlerde servislere biniyorlar ve yol gitmek
zorunda kalıyorlar; oyun oynayacakları, koşturacakları
alanlardan yoksunlar.
Binalar arasında nefes alamayanların
şöyle bir bunaldığında gidip nefes alabileceği
yeşil alanlar da yok ne yazık ki. Ülkemizde kişi
başına düşmesi gereken yeşil alan miktarı 15 metrekare
olması gerekirken ne yazık ki 8 metrekare.
Sağlık hizmetlerine erişmek için ise
uzun yollar katediliyor; hele bir de şimdi, şehir merkezlerindeki
hastaneleri kapatıp diktiğiniz yeni şehir hastaneleriyle
sağlık hizmetlerine ulaşmaları iyice güçleşti.
Pek çok insan, yaşadığı çevrede
spor yapabileceği alanlar olmadan yetişti, büyüdü. Sporu sadece,
aidiyet duygusuyla bağlı olduğu futbol takımı olarak
görüyor. Ve biz bu yasadan sonra sporda şiddet yasasını
görüşeceğiz.
Oysaki şehir medeniyettir, şehir bir
okuldur; içinde yaşayanları eğitir, şehirlileştirir.
Şehirler, o şehirlerde yaşayanları ortak mekânlarda
buluşturur. Yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler için imar
planlarının, tüm bu fonksiyonların herkesin
yararlanabileceği ve kolay erişebileceği şekilde
planlanması gerekir.
Aslında Düzenleme Ortaklık Payı imar
uygulaması, orada yaşayanların tüm gereksinimlerinin
giderilebileceği düzenlemelerin yapılması için uygun yerlerin
kamu yetkisiyle özel mülkiyet sahiplerinden alınarak buna olanak
sağlamak amacıyla oluşturulan bir uygulamadır. 18 uygulaması
olarak bilinen bu işlem, parselde oluşan değer
artışının karşılığı mülkiyet
haklarından belli bir oranın alınması anlamına
geldiğinden, oldukça hassas düzenleme yapılması gereken bir
maddedir. İmar uygulama planlarında umumi hizmet alanlarında
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğindeki standartlar gereği DOP
yeterli gelmemekte ve kamulaştırma gerekmektedir. Yaşanabilir
bir şehir için aslında bu oranın minimum yüzde 50 olması
gerekir. Ancak DOPta bu kesintiler kişisel mülkiyet haklarından
yapıldığından, DOP için ayrılması gereken
yerlerin olabildiğince kamuya ait taşınmazlardan ve hazine
arazilerinden karşılanması gerekir. Ancak kamu arazilerinin arsa
değerleri yüksek olduğundan, sosyal donatı alanlarına
tahsis yerine rant getirici projelere verilmesi anlayışı çok
yaygın. Örneğin, İstanbulda Etilerdeki polis okulu
alanına ne yazık ki koskoca binalar dikiliyor, şehrin kalbine
hançer gibi saplanıyor o binalar; oysaki o alanlar o şehirde
yaşayanların, o bölgede yaşayanların kullanımına
sosyal donatı olarak açılabilir. Hem de ne pahasına? Rant
uğruna yapılıyor ve orada yoğunluğu artırmak
pahasına yapılıyor.
Örneğin, biz, Eskişehirde MİT
binasını şehrin merkezinde kaldığı için belediye
hizmet alanı olarak tahsis ettik ve takas yaparak orayı
vatandaşlarımızın kullanımına açtık. Bu tür
çözümler mutlaka uygulanmalıdır. Kamuya ait alanlar yeterli
olmadığından, özel mülkiyet alanlarından kesinti
yapıldığından vatandaşın gerçek gereksinimleri
mutlaka DOP kapsamına alınmalıdır.
Önergemizde yer aldığı üzere, lejantta
yer alan teknik altyapı alanları, idari hizmet alanları, büyük
alanlar gerektiren yüksek gerilimin orta gerilime dönüştüğü trafo
merkezleri trafo alanı olarak DOP kapsamına
alınmalıdır.
Bakın, MEBe bağlı alanlar Komisyonda
kreş olarak getirilmiş ama MEBe bağlı alanlar yer
aldığı için ne yazık ki reddedilmiş. Oysaki MEBe
bağlı anaokullarından sadece ve sadece 36 ay yani 3 yaş
üzeri çocuklar yararlanabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Başkanım, süre
rica edebilir miyim teknik konu olduğu için.
BAŞKAN Buyurun.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Teşekkür ederim.
Oysaki kreşlerden 0-18 aylık çocuklar da
yararlanabildiği için ve kreşler de Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına bağlı olduğu için mutlaka
DOP kapsamına alınmalıdır.
Maddedeki semt spor alanları her tür spor
tesisi yapımına olanak sağlayacağından spor
alanları olarak değiştirilmelidir.
Mezarlıklar, özel mezar yeri olarak
satılabilmesi ve büyük alanlar olması nedeniyle hazine arazilerinden
karşılanması daha doğru göründüğünden DOP
kapsamından çıkarılmalıdır.
Maddedeki kapanan imar yolları yerine
kapanan kadastral yolların yasal ve uygulama pratiği
açısından daha doğru bir tanımlama olduğunu
düşünüyoruz.
Bakın, imar planları, en az yirmi yıllık
nüfus artış projeksiyonlarına göre yapılmakta ancak
belediyeler sınırlı bütçe imkânlarıyla bunu
gerçekleştiremediğinden imar uygulamaları kâğıt
üzerinde kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, içinde
yaşadığımız şehirleri çok iyi planlamamız
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Başkanım
tamamlıyorum hemen.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Teşekkür ederim.
Bütçe görüşmelerinde yerel yönetimlerle ilgili
yaptığım konuşmalarımda
yanlışlarınızı sıralamıştım ve
şehirleri yeşile değil griye boyadığınız için
gidiyorsunuz; mutlu bir azınlık, mutsuz bir çoğunluk
yarattığınız için gidiyorsunuz demiştim. Evet, 31 Mart
seçimleri ve 23 Haziranda tekrarlanan İstanbul seçimleri bunu açıkça
ortaya koydu. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, hâlâ, önerilerimizi hiç dikkate
almıyorsunuz. Yerel yönetimlerin sorunlarını çözmek,
vatandaşlarımızın daha yaşanabilir şehirlerde
yaşamalarına öncelik vermek yerine, sürekli merkezî idarenin
işini kolaylaştıracak uygulamaları torba yasaların
içine doldurup getiriyorsunuz. Oysaki biz milletvekillerine bu konuda çok büyük
sorumluluk düşüyor. E, ne diyelim, karar sizin, siz bilirsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesine "üçüncü, dördüncü ve
altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, maddeye ibaresinden sonra gelmek üzere üçüncü
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra,
ibaresinin eklenmesini ve maddeyle değiştirilen üçüncü fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Tamer
Çankırı İstanbul Kayseri
Radiye
Sezer Katırcıoğlu Hüseyin
Şanverdi Ramazan
Can
Kocaeli Hatay Kırıkkale
Üçüncü fıkrada belirtilen bölgenin
ihtiyacına ayrılan alanlardan belediye hizmetleri ile ilgili olanlar
bu amaçlarla kullanılmak kaydıyla ilgili belediyesi adına,
diğer alanlar ise imar planındaki kullanım amacı
doğrultusunda bu amacı gerçekleştirecek olan idareye tahsis
edilmek üzere Hazine adına tescil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle, 3194 sayılı Kanunun 18inci
maddesiyle KOP ve DOP alanları birleştirildiğinden söz konusu
alanların tahsisine ilişkin uygulamada
karşılaşılabilecek sorunların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Rıdvan
Turan Ayşe
Sürücü
Gaziantep Mersin Şanlıurfa
Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
Siirt Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (KONYA)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Rıdvan Turan. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri ve ekranları karşısında bizi
takip eden sevgili halkımız; hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde söz
aldım
Şimdi, 10uncu maddede seralarla ilgili
düzenleme var arkadaşlar, deniyor ki: Tarımsal amaçlı seralarda
yapı ruhsatı aranmayacak, tabii, öncelikle il tarım ve orman
müdürlüğünün olurunu alması ve daha sonrasında ise ruhsat
vermeye yetkili mercinin incelenmesinde fen, sanat ve sağlık
açısından herhangi bir problem görülmemesi koşuluyla. Yani biraz
tercüme edecek olursak siz sera kurmak istiyorsanız il tarım ve orman
müdürlüğü Olur. diyecek, belediyeye gideceksiniz, belediye Ruhsat
alabilir mi? diye bakacak, bu açılardan inceleyecek fakat size ruhsat
vermeyecek. Kardeşim, ruhsat almaya ehilse, böyle bir problem yoksa verin
vatandaşın ruhsatını. Ruhsat, sadece bir kâğıt
değil ki; aynı zamanda ruhsat, onun kimin tarafından
denetleneceği, nasıl denetleneceği gibi kriterlerin belirlenmesi
anlamına da gelir. Yani bütün kriterler uygun olsun diyorsunuz ama ruhsat
vermeyi uygun görmüyorsunuz, bir garip totoloji yani işin içinden
çıkabilene aşk olsun.
Yine, teklifte bu seraların büyüklüğü,
niteliği ve neden ruhsatsız olması gerektiğine ilişkin
herhangi bir açıklama da yapılmamış durumda değerli
arkadaşlar. Yine, az önce ifade ettiğim gibi, denetleme usulünün
nasıl olacağı açık değil.
Şimdi, eğer bürokrasiyi ortadan
kaldırmak ve süreci hızlandırmaksa yapılacak şey,
ruhsat verip vermemekle bu süreci hızlandırmak mümkün değil.
Zaten sera kurma maliyetleri son derece yüksek. Yani örneğin, düşünün,
bir topraklı sera, dönümü 50 bin lira civarında kurulabiliyor.
Eğer topraksız seraysa, mesela, bir topraksız domates
serasıysa söz konusu olan şey, dönümü 200 bin-250 bin liraya kadar
çıkabiliyor. Takdir edersiniz ki bunu yoksul köylünün, küçük aile
işletmelerinin kurabilmeleri söz konusu değil.
Arkadaşlar, tarım konusunda yapılacak
düzenlemelerde hassas olmak gerekir. Bakın, menemene
doğradığınız bir domatesin içerisinde binlerce üretim
ve tüketim ilişkileri kristalize olmuş durumda, insanlar seferber
olmuş durumda. Şimdi, genellikle şöyle bir yaklaşım
var bizim yasa yapış tarzımızda: Bir düzenleme
yapılıyor, bu gariban tarım her şeyin mücavir alanı
olduğu için herkes kendine göre bir düzenleme yapıyor, bunun ceremesi
de ne yazık ki tarıma çıkıyor. Şimdi, burada da tapu
üzerinden, Tapu Kanunu üzerinden yani başka alanların
ihtiyaçları üzerinden tanımlanmış olan
yaklaşımlarla tarım dizayn edilmiş oluyor. Bu, doğru
bir yaklaşım değil arkadaşlar, tam tersine stratejik bir
alan olan -bunu yalnızca biz söylemiyoruz; aynı zamanda,
biliyorsunuz, Birleşmiş Milletler, FAO ve sair örgütler söylüyor-
tarımın ihtiyaçları üzerinden diğer alanları ve
sektörleri tarif etmek gerekir çünkü tarım aşımızdır,
ekmeğimizdir ve aynı zamanda işimizdir. Burada tarımı
mücavir alan gibi gören bir perspektifle, bir zihniyetle bu iş
düzenlenmeye çalışılıyor. Bakın, daha önce de oldu,
örneğin Büyükşehir Yasası da arzıendam ederken tarıma
ilişkin son derece olumsuz, mesela köylerin mahalle hâline
dönüştürülmesi, meraların üzerinde Demoklesin kılıcı
gibi sallanıp duran belediye tehditleri vesaire dikkate
alındığında tarımın bir kez daha bu
alanların ardılı gibi görüldüğü bir durumla karşı
karşıyayız. Bu, hayırlı sonuç doğurmaz, onu
açık yüreklilikle ifade edeyim.
Peki ne yapmak lazım? Yapılması
gereken şey şu: Bir yerde, imar dışı alanda eğer
sera kurulacaksa birer dönümlük 50 sera kurmak yerine bunu Bakanlık
planlamalı ve 50 dönümlük bir sera kurmaya yönelik adım atmalı.
Peki, ayrı ayrı sahipler nasıl yan yana gelecekler?
Kooperatifleşmeyle. Kooperatifler kurulacak, bunlar örtü altı
tarımsal üretim konusunda ehil olacaklar, bu kooperatiflerin
kurulması suretiyle örtü altı tarım hem daha düşük girdiyle
hem daha ekolojik ve organik bir muhtevayla yapılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Yoksa, başka türlü bir biçimde sürekli
tarım alanından yiyen
Bakın, on yedi yıllık AKP
iktidarında tarım alanlarımızın yaklaşık
yüzde 10una beton döktük biz yani böyle bir realiteyle karşı
karşıyayız. Başka türlü, tarımı başka
alanların mücavir alanı olarak gören, tali gören, esastan ülkenin
bugününü ve yarınını garanti altına alacak bir sektör
olarak tariflemeyen bütün yasalar eninde sonunda tarımın
ağırlığının altında kalmaya mecburdur
değerli arkadaşlar. Dolayısıyla 10uncu maddenin de böyle
bir mantık hatasıyla malul olduğunu bir kez daha ifade etmek
isterim.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10uncu maddesiyle 3194 sayılı
Kanunun 27nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere
eklenen fıkradaki veya ibaresinin ve olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Hüseyin
Yıldız İsmet
Tokdemir Mürsel Alban
Aydın Hatay Muğla
Aydın
Özer
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Aydın Özer.
Buyurun Sayın Özer. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYDIN ÖZER (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun 10uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu ruhsat meselesi iki yıl önce Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından türetildi. Dedik ki
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına: Siz bu işi
uygulayamazsınız -ben sahadan geliyorum, ben seranın içinden
gelmiş bir milletvekilinizim- yapamazsınız çünkü belediyeler
imar planı yapmadığı yerlerde ruhsat veremez. Her yer imar
planına dâhil değil; arazilerde, köylerde böyle bir durum var. ve
şimdi düzeltmeye çalışmışlar sağ olsunlar ama
orada bir eksiklik var, onu ben size bildirmek istiyorum. Burada
müellifi ve
fennî mesulü olan mimar ve mühendislere aittir. diyor. Sayın Komisyona
tavsiyem şudur: Buradaki mimar ve mühendis kavramını
kaldırın, burada harita mühendisini koyun sadece. Zaten tarım il
ve ilçe müdürlükleri bu konuyu kontrol ediyor, belediye imar mevzuatına
göre imar müdürlükleri de bunu kontrol edecek. Sadece paftaya işlenmesi
konusunda ve bu işin yürürlüğünün düzgün gitmesi konusunda ne
yapılsın? Harita mühendisleri burada görevlendirilsin.
Bizim derdimiz şuydu: Uygulayamayacağınız
yasaları, uygulayamayacağınız maddeleri bir deneme
yanılma sistemine koyuyorsunuz, iki sene içerisinde patlıyor yasa,
yürümüyor, ondan sonra geri çekmeye kalkıyorsunuz şimdi yaptığınız
gibi.
Şimdi şunu söylemeye
çalışıyorum arkadaşlar: İkinci mahsul ürün
yetiştirenler Akdeniz Bölgesinde şu anda yangında. İki
yıla kadar, geçen yıla kadar Iraka yaptığımız
bütün ihracat, domates ihracatı bitmiş durumda, Irak bir tane domates
almıyor bizden. Katara domates ihraç ediyorduk, sebze ihraç ediyorduk,
almıyor Katar şimdi bizden. Suudi Arabistan kapıları
kapatmış durumda. Domates 40 kuruş olmuş, karpuz 40
kuruş olmuş, patlıcan 40 kuruş olmuş, alan satan yok.
Arkadaşlar, 1 kilo domatesin maliyeti 2 lira.
Şimdi tanzim satış
çadırlarını hep merak ediyorum ben. Hani bu 31 Marta kadar
yaptığınız tanzim satış çadırları
şimdi ne iş yapıyor? Hadi gelsinler, alsınlar domatesleri,
biberleri; şimdi satsınlar bakalım. Seçime kadar yaptığınız
yatırımlar nereye gitti, kime yaradı? Hiçbir işe
yaramadı.
Sayın Antalya milletvekilleri, sayın
iktidar partisinin milletvekilleri, buyurun efendim, bir şey mi
söylüyorsunuz? Söyleyin efendim.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Çiftçi kazandı.
AYDIN ÖZER (Devamla) Kim kazandı?
KEMAL ÇELİK (Antalya) Çiftçi, çiftçi.
AYDIN ÖZER (Devamla) Efendim, şu anda ikinci
mahsul domates var, 40 kuruşa satılıyor, 50 kuruşa
satılıyor, 2 lira maliyeti var.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Hayır,
pahalı değil şu anda.
AYDIN ÖZER (Devamla) Çiftçiyi batıracak
mısınız orada? İhracat kapılarını açın
kardeşim, açın. İhracat kapılarını açın,
millet domatesini, biberini satsın. (CHP sıralarından
alkışlar) İki gün sonra sahaya indiğinizde size sorarlar,
ne yaptınız diye soracaklar size. Çıkın, gelin de çiftçinin
hakkını savunun burada bir. Hiç öyle bir şey yaptınız
mı? Bir tane konuşma yaptınız mı? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
KEMAL ÇELİK (Antalya) Birçok tane...
AYDIN ÖZER (Devamla) Bırakın bu
işleri. Bırakın canım!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Genel Kurula hitap edin.
AYDIN ÖZER (Devamla) Ya Başkanım,
sataşmasın, sataşmasın. Bir şey söylemezse biz de bir
şey söylemeyiz. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar(!)] Sataşmayın. Çiftçinin hakkını
koruyacaksınız, önce üreteceksiniz, ondan sonra birim alandaki
üretimi artıracaksınız, artırdıktan sonra da
fiyatları aşağı düşüreceksiniz. Öyle tanzim
satışlarla falan filan olmuyor, yaptık, gördük her
şeyinizi.
Tarım Bakanlığı, Sudanla ortak
bir tarım projesi yaptı hatırlıyorsunuz. Doksan dokuz
yıllığına 7 milyon 800 bin hektar tarım arazisi
kiraladı. Sudanda yönetim değişince bu büyük proje yattı,
proje bitti. Yani Türkiyede 3 milyon 400 bin hektar tarım alanı on
dört yılda ekim dışı kaldı.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Antalya kazandı.
AYDIN ÖZER (Devamla) Kazanmadı.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Kazandı.
AYDIN ÖZER (Devamla) Kazanıyorsa
çıkın buraya şimdi söyleyin üreticiye, Kazandınız,
konuşmayın. deyin.
BAŞKAN Meclise hitap edin.
AYDIN ÖZER (Devamla) Lütfen
Arkadaşlar, her şeyi bitiriyorsunuz; bak,
hayvancılığı bitirdiniz, kuru tarımı bitirdiniz,
elinizde bir örtü altı tarım kaldı, yakında onu da
bitireceksiniz. Türkiyeyi 82 milyonluk bir açık pazar hâline
getiriyorsunuz. Yapmayın, sonra bu millete yedirecek bir şey
bulamazsınız. Karnı doymayan millet iki gün sonra ne yapacak onu
merak ediyorum ben. Eti de ithal ettiniz, o da olmadı. Demek ki ithalatla
bir şey olmuyor, üretimle oluyor. Üretim için çiftçiyi korumak
zorundasınız.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin
tekliften çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Rıdvan
Turan Ayşe
Sürücü
Gaziantep Mersin Şanlıurfa
Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir Necdet
İpekyüz
Siirt
Ankara Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli vekiller; 31 Mart yerel seçimlerinde 13 bin oy farkla
kaybedilen İstanbulda yenilgiyi kabul etmeyip seçimi tekrar
yaşadık ve fark 806 bine çıktı. Halkın tercihine,
seçilmişine saygı duymamanın ağır faturasını
gördüğünüz hâlde bundan bir ders çıkarmak yerine bazı
şeyler tekrar yaşanıyor. Nasıl? Ağrının
Diyadin Belediyesinde eş başkanların dün maruz
kaldığı olayla ilgili arkadaşlarımızın verdiği
önerge az önce oylarınızla reddedildi. Değerli vekiller,
Diyadinde yaşanan olayın aslında hepimize bir ders vermesi
lazım. Bunun araştırılması gerekirken, gerçeklerin
ortaya çıkartılması gerekirken bunun
araştırılmaması, sorumsuzluğu,
cezasızlığı ve peşinden bu uygulamayı yapanlara
özendirmeyi getirmektedir ve giderek toplumsal barışa bir barut gibi
düşmektedir.
Değerli milletvekilleri, yerel yönetimleri
konuşurken, birçok belediyeye, daha önce DBPnin aldığı
belediyelere tekrar kayyumlar atandı. Kayyumların o dönem
yaptığı işlerden birisi de belediyelerin
logolarını değiştirmekti. Vekili olduğum Batman ilinde
de kayyum tekrar geldiği gibi logoyu değiştirdi ve 31 Mart
seçimlerinde Batman Belediyesinde büyük bir çoğunlukla seçilen eş
başkanlar 38 üyeli belediye meclisinde -36 üyesi- oy çokluğuyla
tekrar eski logoya dönmek istedi. Logo ne yapıldı? Valilik
tarafından kamu yararı görülmediği için reddedildi. Bakın,
sadece bu olayın reddedilmesi değil, bugün birçok yerel yönetimde
yerel yönetimle idare arasında ciddi sıkıntılar var.
Halkın seçtiği, halkın büyük çoğunlukla buna teveccüh
gösterip kendisinin geleceğiyle ilgili beraber yönetmek istediği
kesime karşı atanan insanlar el birliğiyle halkın
çıkarları doğrultusunda çalışması gerekirken
onların işlerine engel olmakta ve beklentileri tümüyle boşa
çıkartmaya çalışmaktadırlar. Bu tür anti uygulamalar
gelecek açısından da sıkıntı doğurmaktadır.
Gelelim maddeyle ilgili konuşmaya. 11inci
madde daha çok otoparklarla ilgili düzenleme fakat hazırlanan 91 sıra
sayılı Kanun Teklifinin aslında -ben burada cümleyi tekrarlamak
istiyorum- genel gerekçesindeki giriş cümlesini okuduğumuzda
şöyle bir şey deniyor: Sağlıklı, yaşanabilir ve
insan onuruna yakışır uygulamaların gün geçtikçe tüm
dünyaya örnek olduğu ülkemizde
Sağlıklı, insan onuruna
yakışır ve yaşanabilir tüm dünyaya örnek bir ülke
Daha
geçtiğimiz ay İsveçte bir üniversitenin yaptığı
çalışmada 170 ülke arasında Demokrasi Endeksine göre 147nci
ülke Türkiye. İşsizlik açısından, genç işsizliği
açısından Avrupada en başta gelen ülke, örnek ülke!
İşsizlik nedeniyle intiharların olduğu en güzel örneklerden
biri olarak mı göstereceğiz burayı? Bizim en iyi dediklerimizin
hepsi kötü örnekler, hepsi utanmamız gereken örnekler.
İşkenceden mi söz edeceğiz, basın-yayın
yasağından mı söz edeceğiz, cezaevindeki gazetecilerden mi
söz edeceğiz, insan hakları ihlallerinden mi söz edeceğiz,
içerideki siyasetçilerden mi söz edeceğiz? Bakın, üniversiteler
diyorsunuz, ilk 500e giren üniversitelerden mi söz edeceğiz? Yani
gerekçede bile bu yazılmış. Madde ne diyor? Her zamanki gibi -dün
partimiz adına aslında geneli üzerindeki konuşmamda da
belirttim- birilerine, yandaşa tekrar bir rahatlık yaratmak için,
ekonomik ortam yaratmak için, rant yaratmak için yapılıyor.
Otopark meselesi gerçekten önemli. Fakat ona
geçmeden önce büyük kentlerde veya kentlerde her tarafta bir baba, her tarafta
bir bariyer, otopark olmasın diye; bir taraftan da daha bugün
yayınlandı, Ankara Belediyesinde yapılan uygulamalarda
otoparkların yüzde 13ü denetlenmiş, hiçbir yer denetlenmiyor,
otoparklar denetlenmiyor. Binalara ruhsat veren sizlersiniz, binalarla ilgili inşaatları
hizmete açan sizlersiniz, otopark konusunda da verdiğiniz şeylerle
uygulamaları değiştiren sizlersiniz. Daha iki gün önce, ismini
imar affı değil de imar barışı koydunuz, 3 kez
uzattınız para gelsin diye; bir taraftan da bunlara tümüyle
hoşgörüyle bakıyorsunuz, saklıyorsunuz, ortam
yaratıyorsunuz.
Otopark normalde kamunun işidir, kamunun bu
işi çözmesi lazım. Bir, bireysel araç kullanımından daha
çok toplu taşımaya önem verilmelidir. Toplu taşımanın
gerçekten eşit
Yoksulluğun bu kadar fazla olduğu bir yerde
insanların daha rahat gezebileceği toplu taşımayı
geliştirmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Türkiyede afet
konusunda yetkililer açıkladılar, dediler ki: Afetler konusunda,
depremler konusunda birçok alan yaratmışız. İnternete
girin, e-devletten izleyin, hiçbir afet toplanma bölgesi kalmamış;
apartmanlar arasındaki sıkışık bölgeler var.
Şimdi bunu da otoparka dönüştürmeye çalışıyorsunuz ve
birilerine rant çekmeye çalışıyorsunuz. Normalde yasayla
beraber, kapalı otoparklar yapılabilir, yer altında otoparklar
yapılabilir, birçok düzenleme yapılabilir ama yol, köprü, otopark
konusunda, özelleştirme konusunda her şeye varsınız, bunu
göremiyorsunuz.
Bizim söylemek istediğimiz, aslında
topluma gerçekten ulaşılabilir, eşit, huzur içerisinde, herkesin
yararlanabileceği alanlar yaratmaktır. Burada birilerine gerçekten
fayda getirmek yerine toplumun tümüne yarar getirmek lazım, onu
sağlamak lazım.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.16
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylelikle birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 16 ila 30uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil
Oral konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Türk
sinemasının en güler yüzü, evlerimizin neşesi olmuş, büyük
üstat Kemal Sunalı vefatının 19uncu yıl dönümünde rahmet
ve minnetle anıyorum. Mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, tapu, imar ve kentsel
dönüşüm gibi hususlarda yaptığımız kanunlar üzerinde
iktidar ve muhalefet arasında zaman zaman anlaşma olmakta, zaman
zaman olmamaktadır. Bu meselelerde de telafisi mümkün olmayan,
vatandaşın mağdur olacağı ve
topraklarımızın zarar göreceği hususlar vardır. Ancak
telafisi olmayan asıl meseleler bir milletin geleceği,
bağımsızlığı ve refahıdır.
Dün Çin basınına yansıyan bir haber hepimizi
derinden üzmüştür. Sayın Cumhurbaşkanının kadim Türk
yurdu Doğu Türkistana Çin ağzıyla Şincan demesi, orada
zulüm altında inim inim inleyen soydaşlarımızın refah
içerisinde yaşadığını söylemesi kabul edilemezdir.
Bunu ne vicdanımız ne Türk tarihinin bize verdiği sorumluluk
duygusu asla onaylamayacaktır. Madem Doğu Türkistanda
soydaşlarımız mutludur, haydi hep beraber Urumçiye gidelim,
orada yaşayalım. Malum, ülkemizde ekonomik kriz, insan hakları ihlalleri,
adaletsizlikler almış başını gitmiş durumdadır.
Bizler belki orada rahat ederiz, mutlu oluruz. Eğer bu beyanlar Sayın
Cumhurbaşkanımıza ait değilse Çin medyası her zaman
yaptığı gibi bir çarptırma yaptıysa neden hâlâ
Cumhurbaşkanlığı sözcülüğünden ya da
İletişim Başkanlığından bir açıklama gelmemiştir?
Sayın Cumhurbaşkanımızdan da bu mesele hakkında net
bir açıklama bekliyoruz.
Biz İYİ PARTİ olarak Doğu
Türkistan meselesinin takipçisiyiz. Oradaki insan hakları ihlallerini, Çin
işkencelerini dile getirmeye devam ediyoruz. Bizim için al bayrak neyse
gök bayrak da odur, Ankara neyse Urumçi de odur.
Saygıdeğer milletvekilleri,
topraklarımızın imar rantına kurban gitmemesi için burada
mücadele veriyoruz. Ama topraklarımıza vatan evlatlarının
kanını döken cani teröristler bir seçim uğruna devlet televizyonuna
çıkartılıyor, Sayın Cumhurbaşkanımız ve
ortağı, bebek katili APOnun mektubunu yorumluyor. Bu çok önemli bir
sorundur.
Bugün İYİ PARTİ Grubu olarak TRTde
teröristlerin konuşturulması meselesini yargıya
taşıdık. Aslında cumhuriyet
savcılarımızın bizden önce harekete geçmesi
lazımdı ama ne hikmetse geçmediler. Biz de kendilerinin eksiğini
tamamlamak için yardımcı olduk. Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem
bu TRT faciasının araştırılması hem de
teröristbaşının mektubunun okunması meselesi için araştırma
önergeleri verdik ancak iktidar bunu reddetti. Neyin ortaya
çıkmasından korkuyorsunuz kıymetli AK PARTİli
milletvekilleri? Yoksa 2007de Kürt açılımı diye
başlattığınız, sonra sözde çözüm süreci adı
altında devam eden ve devletimizin temellerine dinamit döşeyen
sürecin bir yenisini mi başlatacaksınız? Yine bölücü hainler
televizyonlara mı çıkacak? Yine Türk adını yasaklayacak
mısınız? Yine hain teröristler Haburda davulla, zurnayla
mı karşılanacak? Bunları duyunca bizim tüylerimiz diken
diken oluyor, milletimiz adına korkuyoruz, sizleri de uyarıyoruz:
İstanbul seçimi için son bir kurşun atalım.
mantığıyla hareket ettiyseniz bunun devamından vazgeçin. O
kurşun hainlerin eline geçer ve vatan evlatlarının canına
mal olur. Siz seçim kazanacaksınız diye vatan evlatlarının
toprağa düşmesine asla izin vermeyiniz.
Peygamber Efendimizin meşhur
hadisişerifini hatırlatmak istiyorum: Mümin, aynı delikten iki
kere sokulmaz, ısırılmaz. Aynı yılan, ülkemizi ve
milletimizi tekrar sokmasın değerli milletvekilleri. Bu hususta
Cumhurbaşkanımızı, Kabinesini ve AK PARTİli
arkadaşlarımı sağduyuya davet ediyorum.
Sayın milletvekilleri, imar ve AK
PARTİ kelimeleri yan yana geldiğinde, bu konulardan hiç anlamayan
bir kişi bile durur, düşünür çünkü on yedi yıllık AK PARTİ
iktidarı, imar rantının sömürüldüğü, yandaş
müteahhitlerin zengin edildiği, kamu hizmetinin değil, yandaş,
özel teşebbüslerin düşünüldüğü bir dönem olmuştur. AK
PARTİnin imar rantı konusunda sicil notu son derece bozuktur.
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendinin sürekli işaret ettiği 5 müteahhit, AK PARTİ
iktidarları sayesinde ecdadımızın,
evlatlarımızın uğruna kan döktüğü toprakları
sömürmekte ve kul hakkı yenmektedir. Peygamber Efendimiz Veda Hutbesinde
Ey insanlar, sizin canlarınız, mallarınız, ırz ve
namuslarınız Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize
haramdır. buyurmuştur. Toprak, namustur; AK PARTİ
yandaşlarının toprağımıza el uzatmasına
dur denmelidir.
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz kanun teklifinde suistimale açık pek çok husus
vardır. Bu hususlarla alakalı görüşlerimizi hem Komisyonda hem
sonrasında teklif sahiplerine ilettik. Burada şunu ifade etmek
isterim: Biz yapılan işleri engellemek için değil,
icraatların millet menfaatlerine uygun bir şekilde
yapılmasını sağlamak, milletin sahibi olduğu
malın, toprağın istismar edilmesini önlemek için muhalefet
yapıyoruz. Vatan evlatlarının uğruna kan döktüğü bu
topraklar, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ifadelerindeki gibi, kaderine terk
edilemez. Bu sebeple, bizim buradaki bütün uyarılarımızı
iktidar dinlemeli ve istişare etmelidir. Ama görüyoruz ki Komisyon
Başkanımızın kanun teklifi hakkındaki sorulara
Bakanlığın cevap vereceğini söylemesi, Gazi Mecliste
görüşülen kanunların milletvekillerince değil, bürokratlarca
hazırlanarak getirildiğini bir kez daha göstermiştir. Meclisi,
bakanlıkların getirdiği teklifleri onaylayan bir noter gibi
çalıştırmaya hakkımız ve hakkınız yoktur.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde dikkat
çekmek istediğim bazı maddeler bulunmaktadır. Teklifin 18inci
maddesinde Çatalca ve Silivri ilçelerindeki köylerin arazileriyle alakalı
bir düzenleme var. Bu mesele yüz kırk yıldır çözülmemiş bir
meseledir. Burada padişah tapularından kalan araziler vardır,
vatandaş yüz kırk yıldır dededen toruna bu arazileri işletmektedir.
Ama teklif, buradaki hazineye ait taşınmazlarla alakalı
adaletsiz bir uygulama getirmektedir. Kanun, üç yıldır kullanan ile
yüz kırk yıldır kullanan arasındaki farkı
gözetmemektedir. Teklif ya kısa süre önce buralardan arsa alan ya da arsa
takip eden emlak spekülatörlerine rant kapısı açmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, birinci
bölümde de ikinci bölümde de kentsel dönüşüm kapsamında
Cumhurbaşkanına yetki verilen düzenlemeler vardır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kapsamında bu yetkiyi
veriyoruz ama biz korkuyoruz, yarın bir gün ikametgâh belgesini bile
Cumhurbaşkanından alacak hâle geleceğiz. Sayın
Cumhurbaşkanına her yetkiyi veren düzenlemelerden vazgeçmek gerekir.
Bakanlık bu konuda yetkilidir, gerekli teklifi de onayı da
verebilecektir. Cumhurbaşkanına yetkiyi vermek yerine Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına yetkiyi bırakmak daha
doğru olanıdır.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde 2/B
meselesi vardır. 2/B başvuruları 5 kez uzatıldı.
Niçin? Çünkü vatandaş oradaki bedelleri ödeyecek durumda değil. Önce
bu durum üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Mesela, çok net bir
şekilde imar rantı olmayan, tarım için kullanılan
arazilerin orman köylülerine ücretsiz verilmesinin ya da çok düşük
miktarlarla devredilmesinin yolu açılmalıdır, bu tarıma da
bir katkı olacaktır. 2/B çok sıkıntılı bir
geçmişe sahiptir. Şüpheli yangınlarla orman vasfını
yitiren araziler vardır, buralarda imar rantının, emlak
spekülatörlerinin, yandaş müteahhitlerin kol gezdiği bilinmektedir.
İktidar 2/B meselesini doğru yönetememiştir, hem talana hem de
mağduriyetlere yol açacak bir politika izlemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bu
mesele süre uzatılarak değil daha kapsamlı bir teklifle
düzeltilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bunun gibi çok teknik
meselelerin olduğu, vatandaşın mağduriyet
yaşadığı ve suistimallere yol açabilecek düzenlemelerde
önce Meclis araştırma komisyonları kurulması
gerektiğini düşünüyorum. Yapboza dönüşen kanuni düzenlemeler
yapacağımıza, tek seferde kalıcı çözüm yaratacak
düzenlemeler yapmalıyız.
Saygıdeğer milletvekilleri,
vatandaşımızın dile getirmemizi istediği bir husus da
Devlet Demiryollarının emekçi makinistlerinin sorunlarıdır.
Makinistlerimiz çoğu zaman ağır şartlarda ve uzun süreli
çalışma saatlerinde sağlıklarını etkileyecek
ortamlarda çalışmaktadırlar. Ancak 2008de bir kanun değişikliğiyle
yıpranma payı olarak bilinen fiilî hizmet zamları iptal edilmiştir,
kendileri bu haklarını geri istemektedirler. Ayrıca geçmiş
dönemden bu hakkı kazanan ve bazı yargı kararlarıyla da bu
durumları onaylanan eski personel de bugün bu haklarından mahrumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu hususu da yüce heyetinize dikkatle sunuyorum.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın
görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet
Başkanının resmî davetlisi olarak Çine giden
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Uygurların
Çinde huzur ve refah içinde yaşamalarının yegâne temennimiz
olduğunu ifade ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel hatibin konuşmasıyla ilgili
bahsettiği ve öğleden sonra da sayın grup başkan vekilinin
bahsetmiş olduğu Sincan Özerk Bölgesinde yaşayan Uygurlarla
ilgili işin aslını, esasını ortaya koymak için
Sayın Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altun Beyin de bu konuyla ilgili
paylaştığı bir açıklama var, o açıklamayı da
paylaşarak doğru bilgiyi vermek ve ona göre yorumlamalarını
rica edeceğim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Memnun
olurum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Cumhurbaşkanımız Çin Halk
Cumhuriyeti Devlet Başkanının resmî davetlisi olarak malum 2
Temmuzda Çini ziyaret etti. Pekinde ikili bölgesel ve uluslararası
meseleleri etraflıca değerlendirme fırsatı bulan iki lider,
ikili ilişkilerin ticaret, yatırımlar, AR-GE, bilim, teknoloji,
sivil havacılık, turizm ve kültür alanlarında ilerletilmesi
hususunda mutabık kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı, Türkiyenin orta koridor ve Çinin
kuşak ve yol girişiminin uyumlaştırılması
çalışmalarının hızlandırılmasını,
bu sayede tarihî İpek Yolunun Batı ve Doğu kapıları
arasındaki bağlantının güçlendirilmesini birlikte
kararlaştırdılar. Her iki taraf uluslararası düzene ve çok
taraflılığa yönelik ciddi meydan okumaların
yaşandığı bir süreçte bölgesel ve küresel güvenliğe,
refaha ve istikrara katkı bağlamında stratejik iş birliği
ilişkilerini ve temaslarını güçlendirme hususunda tam bir
görüş birliğine vardılar. Çin temaslarında Uygurlar dâhil
ikili ilişkilerin tüm yönleriyle etraflıca görüşülmesi söz
konusu oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bu manada Sayın Cumhurbaşkanımız,
Uygurların Çinde huzur, esenlik ve refah içinde
yaşamalarının yegâne temennimiz olduğunu ifade etmiş
ve bu meseledeki görüş ve beklentilerini muhatabına da açıkça
iletmiştir. Çin tarafı ayrıca Sincan Özerk Bölgesinde
yaşayan Uygurların durumlarını yerinde gözlemlemek üzere
Türkiyeden bir heyeti Çine davet etmiş, Sayın
Cumhurbaşkanımız da bu daveti olumlu olarak
karşılamışlardır. Doğru bilgi budur, bu çerçevede
değerlendirilmesini ben hatırlatmak istedim.
Teşekkür ederim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Konuşmadan sonra söz vereyim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç
konuşacaktır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde grubum adına söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun gerek getiriliş şekli ve gerekse de önemi
açısından birçok eksiklik içermektedir. Öncelikle metin Komisyona çok
kısa bir sürede getirilmiş ve Komisyon üyelerinin metnin
hazırlanmasında hiçbir şekilde katkıları
olmamıştır.
Diğer bir husus değerli arkadaşlar,
Osmanlı döneminden bu yana, Osmanlı İmparatorluğundan bu
yana sorun taşıyan Tapu Kanununda yapılacak olan bu
değişiklik de bambaşka sorunlar beraberinde getirecektir.
Başka bir deyişle, olay muhataplarıyla konuşulmamış,
tartışılmamış ve kaliteli bir kanun yapma sürecinden
asla geçirilmeden komisyona getirilmiştir. Muhatapları olan ve
birebir etkilenecek olan halktan hiçbir şekilde fikir
alınmamış, meslek odaları, mimarlar odası, çevre
mühendislerinden de bu yönde herhangi bir görüş alınmış
değildir. Böylece, vatandaşların ihtiyaçlarına cevap
olunurken kent halkı veya sağlıklı bir çevrede yaşam
hakkı gibi haklara da uyum sağlanamamıştır.
Değerli arkadaşlar, bu yasa tamamen
AKPnin kendi ihtiyacına uygun bir şekilde getirilen bir
yasadır. Kent, doğanın yağmalanması
kolaylaştırılmış ve daralan ekonomiye yeni bir nefes
aldırılmak istenmiştir. Zaten sanayileşmeyle teknolojiye
dayanamayan büyüme stratejisi bir kez daha yine imar ve plansız
kentleşme, yeni rant alanlarının açılmasına yol
açmaktadır.
Bir diğer konu ise partili
cumhurbaşkanlığı sisteminin halka ve özel mülkiyete olan
müdahalesine ilişkin bir düzenlemenin getirilmiş olmasıdır.
Peki, bu kanun teklifi başka neyi
getirmektedir? Bu kanun teklifiyle değerli arkadaşlar,
Bakanlığa, metruk mülkiyeti yıkmaya dair çok geniş yetkiler
vermektedir; bu, özel mülkiyete olan müdahaleyi, ihlali de beraberinde
getirecektir.
Diğer bir husus değerli arkadaşlar,
makul bir süre içerisinde itiraz etme hakkı
tanınmamıştır bu kanunla. İdareye tanınan
böylesine geniş bir yetki, bu eksikliğin giderilmesi için keyfî
uygulamaları da beraberinde getirecektir.
Diğer bir husus
değerli arkadaşlar, idare hukuku çerçevesinde
değerlendirildiğinde, görüşülmekte olan teklifin kamu
yararına olmadığı da ortadadır. Zira Anayasanın
125inci maddesine göre, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine
karşı makul sürede itiraz etme, makul sürede yargıya gitme
olanağı da ortadan kaldırılacaktır.
Kanun teklifi ayrıca,
özel bir yasa öngörmesi açısından da yoğun hak ihlallerini
beraberinde getirecektir. Bu nedenle, işbu kanun teklifinin tamamı
özellikle de vatandaşın, idari eylem ve işlemlere
karşı üç gün gibi bir süre içerisinde itiraz etme,
itirazını dile getirme olanağını da ortadan
kaldırmaktadır.
Bu kanun teklifiyle başka ne
yapılmaktadır? Tarihî eser veya tarihî yapı niteliğini
taşıyan, ancak ilgili kurumlarca tespiti, dokümantasyonu ve
sınıflandırılması yapılmamış olan
tarihî eserlere de dokunma ve ortadan kaldırma hürriyeti de getirmektedir.
Bu tarihî yapıların yıkılması veya müdahaleye
açık hâle gelmesi, mevcut kanun teklifinde özenle üstünde durulması
gereken bir diğer sakıncadır değerli arkadaşlar;
teklifi bu yönüyle de reddediyoruz ve karşı çıkıyoruz.
Bir diğer husus değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifiyle Hükûmetin, tarihî ve kültürel anlam ifade eden ancak
farklı kültür ve medeniyetlere ait olan binlerce tarihî esere olan
yaklaşımını da görüyoruz, biliyoruz. En yakın tarih de
Hasankeyfe olan yaklaşımlarıdır.
Yine, Diyarbakır Sur, Cizre gibi, Kürt halkı
ile bölgenin Ermeni, Süryani gibi diğer halkları açısından
önem arz eden yapı ve alanlara yönelik yaklaşım ve
uygulamaları da çok iyi bilmekteyiz. Bu kanun teklifinin Meclisten geçmesi
hâlinde, yukarıda sıra hâlinde saydığımız bütün
sakıncalarıyla yepyeni bir sorun alanı yaratılacaktır.
Değerli arkadaşlar, rant yaptırmak,
kendi müdahale ve hareket alanını geliştirmek için bu iktidar bu
kanun teklifini Meclisin gündemine getirmiş bulunmaktadır. Şunu
belirteyim ki bu Mecliste bu kanun teklifi lehine oy kullanacak olan birçok
milletvekili arkadaşın da bundan çok haberdar olduğunu
düşünmüyoruz. Zaten bu konuda yeterince kanun maddesi mevcuttur.
Türkiyeyi yeniden yepyeni bir kanunla kanuna boğmak istemektedir bu
iktidar. Neredeyse nefes alışverişlerimize ilişkin de yeni
bir kanun çıkaracaktır bu iktidar.
Değerli arkadaşlar, işbu kanun
teklifinin hazırlanması sürecinde de tekliften doğrudan
doğruya etkilenecek olan halkımıza yani ilgili kişi ve
gruplara ya da meslek kuruluşlarına da hiçbir şekilde yer
verilmemiş, tartışılmamış ve düşüncelerine
asla ve asla yer verilmemiştir. Bu bakımdan bugün bu kanun teklifi
Meclisten geçse dahi kanunun uygulanması noktasında büyük
sakıncalar ortaya çıkacaktır. Uygulanacak kanun hükümleriyse
yoksul halkımızın yararına olmayacak, teklifin Meclisten
geçmesi için ısrar eden çıkar çevrelerinin yararına
olacaktır.
Buradan bütün Türkiye halklarına sesleniyorum
değerli arkadaşlar: Bizler yani halklar olarak bu kanun teklifinin
hazırlanması için hiçbir talepte bulunmadık, buna dair bir
çalışma da yapmadık. Nitekim bu kanun teklifinin
hazırlanmasına dair bir talebimiz olmadığı gibi,
teklifin yasalaşmasından da bir yararımız
olmayacaktır. Peki, bu halk neyi istiyor da bu Meclisin gündemine
gelmiyor?
Değerli arkadaşlar, Türkiye toplumu olarak
kırk senedir demokratik bir anayasa talebi var bu halkın.
Çalışma yasasının emekçiler yararına yeniden
düzenlenmesi talebi var bu halkın. Doğamız, çevremiz ve
yeşil alanların HESler, barajlar ve betonlarla yok edilmesini
istemiyor bu halk. Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun,
çocuklarımızın beslendiği gıdaların zehirli
tarım ilaçları, atık su, gaz ve dumanla zehirlenmesini istemiyor
bu halk. Geleceğimiz olan çocuklarımız için demokratik ve
bilimsel bir eğitim sistemini talep ediyor bu halk. Bu halk başka ne
istiyor? Adaletli bir gelir dağılımı talebi var bu
halkın. Bu halkın adalet talebi var. Başka ne talebi var bu
halkın? Yaşama, doğaya, insan hayatına, farklı kimlik,
kültür ve yaşam tarzlarına saygı talebi var bu halkın.
Düşünce ve inanç hürriyetini talep ediyor bu halk. Toplumsal
barış talebi var bu halkın. Demokratik gösteri, yürüyüş ve
protesto hakkı talebi var bu toplumun. Özgür irademizle seçtiğimiz
temsilcilerin zindanlardan çıkarılması talebi vardır bu
halkın. Ana dilde eğitim talebi var bu halkın. Özgür ve özerk
üniversite talebi var bu halkın. Emeklikte yaşa takılanlar var.
Bu halkın, bu haklara yeniden kavuşturulması talebi vardır.
Sonuç olarak, insanca yaşamak istiyor bu halk. Halkların talebi budur
değerli arkadaşlar. Ancak bu siyasi iktidar kısmen
saydığım ihtiyaç ve taleplerimizin her birine kulak
tıkamakta, taleplerimiz ve ihtiyaçlarımız
karşısında duyarsızlığını
sürdürmektedir değerli arkadaşlar.
Halklar olarak sizin ve bizim taleplerimiz
bunlardır ama bu AKP-MHP hükûmetinin önümüze koyduğu yasalar da
maalesef ki halkın çıkarına olan yasalar değil, çıkar
çevrelerinin talep ettiği ve rantın çok yüksek oranda olduğu bir
yasa talebidir değerli arkadaşlar. İşte, biz bu noktadan,
bu kanun teklifinin tamamına karşı olduğumuzu belirtiyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Sayın grup başkan vekili, bir defa Cumhurbaşkanı adına
yapılan açıklama bizim sorularımıza cevap vermemektedir.
İkincisi: Oranın adı Sincan
değil, binlerce yıldır kadim Türk yurdu Doğu
Türkistandır. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
Bir de kurulacak komisyonda acaba millî iradeyi
temsilen içimizden birileri bulunacak mı yoksa gene kendileri adına,
kendileri çalıp kendileri oynayacaklar mı?
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Tabii, değerli konuşmacı kendisi
kürsüde dile getirmişti, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığından bir açıklama
yapılıp yapılmadığıyla ilgili. Aslında kürsüye
çıkmadan Twitter adresinden, sosyal medyadan baksa görebileceği bir
hadiseyi, bir hakikati, bu konuyla ilgili bir açıklamayı
paylaştım kayıtlara geçsin diye.
Ayrıca şunu da ifade edeyim ki:
Diyarbakır Surlarını, iki sene önce, UNESCO Dünya Kültürel Miras
Listesine AK PARTİnin aldırdığını ve
dolayısıyla da surların tam bir koruma altında
olduğunu da hatırlatmak isterim.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Teklifin ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken Sayın
Başkanı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin ikinci bölümünde yer alan maddeler, bu
teklife ruhunu veren maddelerdir. Kentsel dönüşüm düzenlemeleri, hazineye
ait arazilerin satışına ilişkin düzenlemeler ve bunları
tamamlayıcı mahiyette birçok düzenleme bu bölümde yer
almaktadır. Zamanın izin verdiği ölçüde bu maddelerle ilgili
görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.
Değerli milletvekilleri, 6306 sayılı
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki
Yasa 16 Mayıs 2012 tarihinde yürürlüğe girdi ve yasanın
yürürlüğe girmesinden sonraki süreçte, özellikle İstanbulda kentsel
dönüşüm süreci bir şekilde başladı. Bu sürecin iyi
gittiği ilçeler, bölgeler oldu ama başarıya
ulaşmadığı, başarısızlıkla
sonuçlandığı bölgeler oldu. Bunlardan sembol olan bir semtin
adı Fikirtepedir. Fikirtepede tam bir başarısızlık
hâli vardır ve teklifi hazırlayan -milletvekilleri demiyorum
artık- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu sorunu çözmek
üzere burada birtakım düzenlemeler yapıyor, evet, birtakım
adımlar atılıyor, atılmıyor değil ama gel
gelelim, bunların pratikte nasıl sonuç vereceği herhâlde biraz
daha üzerinde düşünülmeye, tartışılmaya ve yeni
düzenlemeler yapılmaya ihtiyaç duyuyor. Örnekleriyle
anlatacağım.
Kadıköy Fikirtepede -tamamen özel mülkiyete
konu olan bir yerdir- arsa sahipleri arsalarını kat
karşılığı inşaat sözleşmeleri ya da arsa
payı karşılığı inşaat sözleşmeleri
uyarınca müteahhitlere devretmişler. Bu devirlerin sonucunda bir
kısım adalarda bir kısım bloklar, inşaatlar belki
bitmiş ama çok büyük bir kısmında bu projeler henüz
bitmemiş hatta hiç inşaata başlanmamış olan projeler
var. Orada çok meşhur bir çukur var, o çukura ben gittim; sadece o çukura
değil, Fikirtepenin diğer bölgelerine de
arkadaşlarımız gitti, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yetkilileri de gitti, biliyorum. İşte o
sembol olan çukur bu düzenlemenin temelini oluşturuyor.
Fikirtepeli bir kardeşimiz var, Dürdane
Hanım, Dürdane Uluocak. Bakın, Dürdane Hanım otuz yedi yıl
dişinden tırnağından artırdığıyla oraya
bir ev yapmış. 6306 sayılı kentsel dönüşüm
yasasıyla otuz yedi yılda dişinden tırnağından
artırdığıyla yaptığı evini kaybettiği
gibi o semtini kaybetmiş, o komşuluk ilişkilerini
kaybetmiş, mahalle dayanışmasını kaybetmiş,
sosyal ilişkiler ağını kaybetmiş. Üzüntüden hasta
oldum. diyor ve şöyle devam ediyor: Sadece evimizi, mahallemizi
değil, komşularımızı da kaybettik. O kadar güzel
insanlardı, o kadar güzel dostluklar vardı ki burada, annemden bir daha
doğsam yine Fikirtepede komşularımızla birlikte
yaşamak isterim. Biri hasta olsa herkes hasta olurdu burada. Hele
yalnız yaşayan varsa onun kapısı her akşam
çalınır, Bir ihtiyacın, eksiğin var mı? diye
sorulurdu. Irk, millet ayrımı yoktu hiçbir şekilde.
Bakın, o eski gecekondu dediğimiz yapılarda
yaşayan insanların bugün yaşadığı travma
karşısında eskiye duyduğu özlemi Dürdane Hanım ne
güzel ifade etmiş.
Şimdi, teklif ne getiriyor bu konuda? Teklif
diyor ki: Buradaki arsa sahipleri toplansın, üçte 2 oranında karar
alsınlar, sözleşmeyi feshetmek üzere karar alsınlar; bu karar
sonrasında Bakanlığa başvursunlar, Bakanlık müteahhide
otuz gün süre versin, bu otuz günlük süreye rağmen müteahhit işe
başlamazsa bu sözleşme feshedilmiş sayılsın. Hatta en
az üçte 2 çoğunlukla karar alındıktan sonra, karara
katılmayan hisselerin satışından sonra müteahhitten
kaynaklanan sebeplerle bir yıl içinde yeni yapının yapım
işine başlanamamış olması hâli ya da yapım
işinin belli bir seviyede durdurulmuş olması hâli fesih sebebi
olarak sayılıyor ve başvurduktan sonra da bir yıllık
bir sürenin geçmesi gerekiyor.
Şimdi, bir kere, bu yasa yürürlüğe
girdikten sonra müteahhide tekrar bir yıllık bir süre mi verilecek?
Bakanlık yetkilerine sordum, bana tatmin edici bir cevap veremediler;
inceliyorlar, belki bir cevap verirler. Tekrar bir yıllık süre
verilecekse Fikirtepe gerçeği anlaşılamamış demektir.
Kanaatime göre bu konuda bir geçici maddeye ihtiyaç var; bu bir.
İkincisi şu: Fikirtepe homojen bir
yapı değil yani herkes aynı konumda değil. Bir
kısmı arsanın mülkiyetini müteahhide devretmemiş ama bir
kısmı devretmiş; Dürdane Hanım devretmiş, tapusunu
müteahhide vermiş. Tapusunu müteahhide vermişse bu madde onun hiçbir
sorununu çözmüyor, genel hükümlere göre Dürdane Hanımın dava
açması lazım. Bakın, bu hâli bu madde çözmüyor.
Üç: Müteahhidin maket üzerinden
sattığı projeden daire alan üçüncü kişiler var. Senet
vermiş müteahhide, müteahhit senetleri bankaya koymuş,
tıkır tıkır tahsil ediyor. Fikirtepeye gittiğimde
oradaki vatandaşlar bunu bana söyledi; bu sorunu da çözmüyor yani o senet
tahsilatı işlemini çözmüyor. Bu yasa yürürlüğe girsin,
sözleşme resen feshedilmiş sayılsın, o senetleri müteahhit
tıkır tıkır tahsil etmeye devam edecek. Sanki şöyle
bir sonuç doğuyor buradan: Müteahhidi bir beladan kurtarıyoruz,
sözleşmesini feshediyoruz. Feshedelim evet, feshedelim; feshedelim de
bunun bir cezası, bir yaptırımı olmalı, o burada yok.
Müteahhit bu beladan kurtuluyor. Sen geri çekil, inşaatı biz yeni
bir müteahhitle yapacağız. diyor Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, vatandaşlar da isterlerse müteahhide ayrıca
dava açabilirler. Vatandaşları dolandıran bu müteahhit bu kadar
kolay bu işten kurtulmamalı.
Kentsel -Fikirtepeyle ilgili daha söyleyeceğim
çok şey var- dönüşüm uygulamasında vatandaşın evi
gitti, verildi. Bazı hâllerde; heyelan, deprem, su basması, yer
sarsıntısı gibi doğal afetler hâlinde bütün o bölgedeki
özel mülkiyete konu taşınmazlar hazine mülkiyetine geçiriliyor,
hazine adına tescil ediliyor, asla rıza yok burada, izin yok,
muvafakat yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ben
yapacağım. Projeden sana bir daire vereceğim. Bu dairenin
maliyeti ile senin arsanın maliyeti arasında fark çıkarsa bunu
senden tahsil edeceğim, dairene de ipotek koyacağım. diyor. Bakın,
vatandaş bu süreçte yok. Bu asla kabul edilemez. Bakanlık diyor ki:
Bana güven, ben bunu yapacağım kardeşim. Ben sana neden
güveneyim? Yani devlete güvenin en çok zayıfladığı bir
dönemde vatandaşa hiçbir şey söylemeden Sana şu projeden
şurada şu daireyi vereceğiz. demeden, ne kadar fark
alacağını söylemeden vatandaş niye güvensin?
Esenyurt
Esenyurt çok ayrı bir örnek, bu yasa
kapsamına hiç girmiyor. Önümde, Esenyurtta Konutla Dolandırılan
Hak Sahipleri Platformunun bir bildirgesi var. Bakın, bu cümleyi
kuruyorlar: Konutla dolandırılan hak sahipleriyiz biz. 30 bin konut
var bu şekilde. Şöyle diyorlar bakın: Esenyurtta arsa sahibi
veya sahiplerinden vekâletlerle bazı kişiler onların vekili
oluyor; o vekâletleri toplayan kişiler, bu vekâletlere dayanarak herhangi
bir faaliyetsiz şirketi ele geçiriyorlar; bu şirketi oradaki
inşaatları gerçekleştirecek şirket olarak vatandaşa
sunuyorlar; bazı ünlüleri reklamlarında oynatıyorlar; sonra da
proje üzerinden daireyi satıyorlar; parayı alıyorlar, gidiyorlar.
Ortada konut yok ya da yarım kalmış konutlar. İmar cinayetinin
işlendiği bir Esenyurtta düşünün, onlarca, belki 50 kat, 60
kat, 70 katın olduğu konutları düşünün, bu insanlar Biz
dolandırıldık. diyor. Bu teklifte bu yok. Bu teklif o nedenle
eksik. İyi niyetle birtakım adımlar atılıyor ama ne
Fikirtepeyi tamamen çözüyor ne de Esenyurtu çözme konusunda herhangi bir
adım atıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
Bir kısım düzenlemelerle ilgili
görüşlerimi önergeler üzerinde ifade edeceğim ancak
konuşmayacağım bir önerge üzerindeki görüşümü şimdiden
ifade edeyim. Teklifin 17nci maddesi. Bu madde doğru değil.
Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri,
değerli Millî Emlak Genel Müdürü arkadaşım -o koltukta ben de
dört buçuk yıl kadar oturdum- bu maddeyi sizinle konuştuk. Bunda
ısrar etmeyin. 4706 sayılı Kanuna 4916 sayılı
Kanunla ilave edilen bir hüküm var. 4916nın o maddesinin yürürlük tarihi
19/7/2003, diyor ki: 19/7/2003 tarihinden sonra hazine arazisi üzerinde
yapılmış yapıların mülkiyeti, hazineye intikal eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum. Sabrınızı çok
taşırıyorum, biliyorum ama.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Daha
sonra muhtelif yasalarla bu maddedeki aftan yararlanma tarihleri, 30 Mart 2014
tarihine kadar çekildi. Önergemiz var, diyorum ki bu 19/7/2003ü gelin 30
Mart 2014 yapalım. Milliyetçi Hareket Partili bir milletvekili
arkadaşıma buradan seslenmek istiyorum, burada Sancaktepenin
bazı mahallelerini konuşmuştu, ben de o mahalleyle ilgili önerge
verdim, iktidar partisi dedi ki: Orayı çözeceğiz, daha kapsamlı
bir düzenleme yapıyoruz. O arkadaşıma sesleniyorum: Bu madde
onu çözmüyor, benim verdiğim önerge çözüyor. Sancaktepenin bakın
Hilal Mahallesi, Akpınar Mahallesi, Osmangazi Mahallesi, Veysel Karani
Mahallesi
Daha birçok mahalle, sadece Sancaktepe değil.
Milliyetçi Hareket Partisine de o sözünü
tutmasını tavsiye ediyorum.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Konuşan kimdi Sancaktepeyle ilgili Sayın Başkanım?
ERKAN AKÇAY (Manisa) İsim verebilir misiniz?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Komisyon
üyesi benim ama benim Sancaktepeyle ilgili bir beyanım olmadı.
BAŞKAN Daha önce yapılan bir
konuşma.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Yok, yok, siz değil, bir İstanbul milletvekili
arkadaşımızdı. Şimdi ismini yanlış telaffuz
etmemek için söylemedim, tutanaklardan çıkaracağım o
konuşmayı şimdi, söyleyeceğim size.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek
konuşacaktır.
Şahıslar adına da söz talebiniz var,
sürenizi birleştiriyorum; süreniz on beş dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanunu,
İmar Kanunu, kentsel dönüşüm, 2/B ve hazine
taşınmazlarıyla ilgili kanun teklifinin ikinci bölümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
hafta Komisyonda kanun üzerinde uzun süren görüşmeler yaptık. Ben
buradan Komisyon Başkanımıza teşekkür ediyorum, Komisyonda
söz alan her bir milletvekiline herhangi bir zaman kısıtlaması
yapmaksızın görüşlerini ifade etme imkânı
tanıdığı için. Burada yaptığımız
görüşmelerde elbette herkes kendi görüşlerini savundu, söyledi; belli
maddelerde mutabakata vardık, belli maddelerde mutlaka farklı
düşündüğümüz konular oldu.
Planlama, Türkiyenin en önemli ihtiyaçlarından
bir tanesidir. Türkiyede terör ve işsizlikten sonra en önemli konu
planlamadır. Tabii, burada arz-talep olayı önemlidir. Planlama
yapılan alanların tamamında uygulamayı hemen yapmak
doğru mudur, yanlış mıdır, bunlar da
tartışma konusudur. Çünkü bir bölgenin şimdi, düşünün, bir
kentin planlaması belki gelecek yirmi yılı, otuz yılı
hesaplanarak yapılıyor, buna göre bir nüfus planlaması,
artışı hesaplanıyor. Kentin nüfusu 300 binse belki 700-800
bin olacak şekilde 5000lik ve 1000lik imar planları
hazırlanıyor. Bunun tamamında 18 uygulamasını yaparsak
yarın vatandaşın biri en ücra köşedeki bir parsele gidip
Ben konut yapacağım, buraya altyapı getirin. dediği zaman
belediye ne yapacak? Burada arz-talebi göz önünde bulundurmamız ve
ihtiyaca göre mevcut yerleşim alanlarından itibaren kademe kademe bu
aşamaları takip edip mevcut planların ve bu planların
uygulamasının buna göre yapılması, işin doğrusu
olacaktır. Planların hepsinin aynı anda uygulanması da her
zaman doğru sonuç vermeyecektir.
Tabii, planlamayla ilgili sadece kentlerin
planlanması yetmiyor, artık belde ve özellikle büyük şehirlerde
köylerin ve yaylaların da planlanarak kontrol altına
alınması gerekiyor. Önümüzdeki dönemlerde inşallah Komisyonda
bunlarla ilgili de çalışmalar, belediyelere öneriler ve yasal
yaptırımlar konur. Her yerin kontrol altına alınabilmesi,
her yerin planlanabilmesi, tarım arazileri dâhil, turizm bölgeleri dâhil,
bütün her yerin planla kontrol altına alınabilmesi, bu ülkenin
geleceği adına herkesin hemfikir olduğu bir konu. Bununla ilgili
mutlaka çalışmaların yapılması lazım.
Tabii, Tapu Kanunu üzerinde konuşuyoruz.
Kadastral yenilemelerin büyük bir kısmı ülke çapında
tamamlandı, yüzde 90ın üzerindeki kadastro tamamlandı ama
buradaki 600 milletvekilinin her birine sorsanız herkesin mutlaka
gayrimenkulle ilgili, araziyle ilgili bir problemi vardır. Problem nedir?
Problem, kadastral yenilemeler yapılıyor ama tapuyla ilgili, miras
problemleriyle ilgili henüz bir yenileme çalışması
başlamadı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün mutlaka tapuyla
ilgili de bir yenileme çalışması başlatması gerekiyor,
mevcut bilgi ve belgeler ve fiilî kullananlar göz önünde bulundurularak
Türkiye'nin tamamında, özellikle eski kadastro gören yerlerden
başlanmak üzere. Yani 1950 yılında, 1960 yılında
kadastro görmüş, şu anda üçüncü, dördüncü nesil ama kime
sorsanız tapusu, dedesinin ya da babasının adına. Dolayısıyla,
burada ne oluyor? Hem planlamada hem uygulamada hem tarımsal destek
projelerinde bütün vatandaşlarımız, içinden çıkılmaz
sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğümüzün mutlaka bunu gündemine alması ve yeni yasama
döneminde bunun komisyonlarda tartışılarak
Türkiyenin bana göre
en önemli sorunlarından bir tanesi bu. Tapular üzerinde mutlaka bir
yenileme yapılmalıdır. Çok kolay bir iş değil, zor bir
iş ama Türkiye, bunca yıllık deneyimiyle, tecrübesiyle bunu
çözebilecek düzeyde. Her şeyi mahkemelerin yetkisine
bırakmamalıyız.
Bazı küçük hisselerin de büyük hisse
sahiplerine bedele dönüştürülerek, parası gerekirse bir hesapta bloke
edilerek devredilmesi gerekiyor. Hiç kimsenin bir kentin ya da bir arazinin
kaderiyle oynamaya hakkı yok. Bir kentsel dönüşüm bölgesi ilan
ediliyor. Kentsel dönüşüm bölgesi içerisindeki vatandaşların
belki yüzde 70iyle, 80iyle anlaşma yapılıyor, vatandaşlar
anlaşma sonucunda oturdukları evleri terk ediyorlar, elektrikleri,
suları kesiliyor ama burada küçük hissesi olan bir tane vatandaş
anlaşmıyor, olayı mahkemelere taşıyor. Aylarca,
yıllarca o televizyonlarda gördüğümüz gibi bütün mahalle
yıkılmış, ortada 2 tane bina kalıyor. Hiç kimsenin bir
kentin geleceğiyle oynama hakkı yok. Hukuk devleti her bir
vatandaşımızın hakkını mutlaka
korumalıdır. Ama burada dava, projeyi engelleme adına devam
etmemeli; burada dava sadece bedel yönünden, o vatandaşın kendi
malıyla ilgili hakkını, hukukunu koruma yönünden devam etmelidir
ama kesinlikle bu projeyi engelleme yönünden devam etmemelidir. Bununla ilgili
yeni dönemde mutlaka yeni çalışmalar yapılmalıdır.
Hazine ve 2/B arazileriyle ilgili de düzenlemeleri
yaptık, vatandaşın lehine birçok yasa çıkarıldı
ama uygulamada birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
İllerden illere bedel tespitlerinde vatandaşlar ile memurlar
arasında anlaşmazlıklar oluyor. Ben buradan şunu
söylüyorum: Tarım arazilerinin o araziyi eken köylülere
satılması, birinci hedef olmalıdır. Buradan
kazanılacak para, bunun bedeli devletin birinci önceliği
olmamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim vaatlerinde
olduğu gibi, özellikle orman arazilerinin, 2/B arazilerinin, orman
köylülerine ücretsiz olarak ya da çok düşük bir bedelle verilmesi
lazımdır, orman köylülerinin buna acil ihtiyacı vardır.
Üreten, o araziyi ekip diken
Aksi takdirde, buralara yüksek bedeller
konulduğu zaman, kesinlikle orayı ekip diken çiftçilerin bu arazileri
alma şansı yoktur.
Tarımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Bununla ilgili fiyat tespitinde de vatandaşlarımıza
kolaylıklar sağlanmalıdır. Burada ticari bir hesap
yapılmamalıdır. Ben bununla ilgili daha ılımlı
yaklaşılmasını ve vatandaşın sorununun
çözülmesini talep ediyorum.
Tabii, tarım arazileriyle ilgili bir de en
önemli sorun, 2014 yılından geriye dönük olarak üç yıl o araziye
ecrimisil ödeme, ekip dikme şartı konulmuştur. Şu anda 2019
yılındayız. Yasa çıktığı tarih
itibarıyla belki bu beş yıl, altı yıldı ama
şu anda sekiz yılı aşkın bir süre geçti. Buradaki
tarihin de mutlaka gözden geçirilmesi lazım. Yani 2014 yılından
üç yıl önce, 2011 yılından
Şimdi, 2012 yılında bir
vatandaş, bir araziyi satın aldı, tarlanın tapusunu
aldı. Tabii, tarlanın yanında bir de hazine arazisi var.
Tarlanın tapusunu alan vatandaş, tarlayı satandan o hazine
arazisini de ekme, dikme, kullanma hakkını satın alıyor,
tarlayı alırken bu pazarlığı yapıyor ama onun
ecrimisilini devralma şansı yok, alsa da bu malın
satışıyla ilgili herhangi bir hak sahibi olamıyor.
Dolayısıyla, ne oluyor? Bir tapu almış, yanındaki hazine
arazisi, başka birinin de işine yaramıyor. Zaten hazine
arazilerinin birçoğu
Özellikle seçim bölgem olan Mersinde, yine
komşu ilimiz Adanada herkesin tapulu arazisinin bir kenarında 3
dönüm, 5 dönüm, 10 dönüm hazine arazisi var. Başka birinin de işine
yaramıyor. Devlet kiracı olarak bunlarla uğraşamıyor,
bu kiraları doğru düzgün tahsil edemiyor.
Tarım arazileri, hiçbir gerekçe
aranmaksızın, istismara da yol açmadan o arazi veya
bitişiğindeki arazi ekip diken köylülere, çiftçilere
satılmalıdır, burada başka bir kriter
aranmamalıdır, bununla ilgili de mutlaka yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
Tabii, bu 2/B arazileriyle ilgili ve 2/A
dediğimiz, seçim bölgem Mersinde olan, Erdemli Arpaçbahşişte
Başbağlar katliamından sonra Başbağlar köylülerinin
yerleştirilmesi için tahsis edilen ama daha sonradan bu köylülerin
Mersine değil de Bursaya yerleşmesi dolayısıyla kalan
araziye Erdemlide birçok vatandaşımız bina yapmış,
bahçe yapmış ve içerisinde kırk elli yıl önce yapılan
evler var; elektriği var, suyu var, bahçesi var. Burası belediyelik
olmuş, 2014e kadar belediye olarak insanlarımıza hizmet
vermiş, 2014te büyükşehir yasasıyla belediye
kapatılmış ama bugün bu vatandaşlarımız buradan
herhangi bir hak sahipliği kazanamıyorlar.
İmar barışıyla beraber bu
yetkiyi Bakanlar Kuruluna verdik. Bakanlar Kurulunun elbette yoğun bir
gündemi var ama insanların sorunuyla da ilgili, bu tip bölgelerde,
gerekirse bölge vekillerinden, bölgedeki yetkililerden de önerileri dinleyerek
ivedi olarak bunlarla ilgili Bakanlar Kurulu kararlarının
alınması, bu yerleri, uygun görülen yerleri istismara açık olmayacak
şekilde vatandaşlarımızın satın
almasının veya on yıllık kiralama gibi hizmetlerden
faydalanmasının önü açılmalıdır. Yoksa, bugün
başka sorunlarla da
Özellikle kendi seçim bölgem olan Mersin Mezitlide
yine benzer şekilde kullanılan arazilerde orman bölge müdürlüğü
ve belediye, vatandaşların şu anda suyunu kesiyor,
elektriğini kesiyor, vatandaşlar kırk elli yıldır
oturdukları mekânlarda
Şu anda, daha yeni, dün itibarıyla beni
arayan insanlar var Bizim suyumuz kesiliyor, elektriğimiz kesiliyor, nereye
gideceğiz? Bu yetki mutlaka kullanılmalıdır. Bakanlar
Kurulu bu yetkiyi kullanarak insanlarımızın problemlerini
çözmelidir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzde de yine,
tapularla ilgili sorunların çözümünde ve Tapu ve Kadastro
çalışanlarımızın problemlerinin çözümüyle alakalı
Bakanlık -bunlara ödenen maaşlardan sosyal haklara kadar- mutlaka
iyileştirme yapmalı. Tapu ve Kadastroda çalışacak olan
insanların mutlaka öncelikle harita mühendislerinden, tapu kadastro lisesi
veya meslek yüksekokulu mezunlarından alınması da öncelik
olmalıdır. Sınav açılıyor, hasbelkader başka bir
bölümden mezun biri, tapucu oluyor veya kadastrocu oluyor. Bu, çok doğru
bir yaklaşım değil yani mutlaka o hangi sektörde
çalışacaksa onun eğitimini alan insanların, sadece o insanların
o sınava girmesi, onlar arasından seçilip tercih yapılması
da yine Tapu Kadastro çalışanlarımız ve tapu kadastro
eğitimi alan meslektaşlarımız açısından olumlu
bir yaklaşım olacaktır.
Yine, ayrıca, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının
Bunun da önümüzdeki günlerde ben mutlaka yeni
yasama yılında gündeme alınmasını talep ediyorum,
1/6/2013 yılına kadar dairelerde, inşaat yapılan yerlerde
balkon, emsal hesabına katılmıyordu. Tabii, bunu istismar eden
birçok müteahhit de 50 metrekarelik dairelere 60 metrekarelik balkon
yapıyordu, 70 metrekarelik balkon yapıyordu. Sonradan bu
balkonları cam balkon veya odanın içerisine, salonun içerisine dâhil
ederek istismar da ediyordu. İstismarın önünün de
kapatılması lazım. Buna belirli bir kriter getirilmesi de
doğrudur. Yalnız, daha sonradan bu yönetmelik, Mimarlar Odası ve
belli mühendis odalarının olayı Danıştaya
taşımasıyla iptal edildi.
Yalnız, burada da şöyle bir
mağduriyet yaşandı: Bu yönetmelik varken belirli kentsel
dönüşüm projelerinde veya müteahhidin vatandaşlarla yapmış
olduğu belirli anlaşmalarda bunlara göre yapılan anlaşmalar
var. Bu anlaşmalardan dolayı şu anda bu müteahhitler -zaten
inşaat sektöründe şu anda bir sıkıntı var, bir tıkanıklık
var- inşaata başlayamıyorlar. Daha önceden sözleşme yapan,
vatandaşlarla anlaşma yapan bu müteahhitlere
Sınırsız
olarak bir yetkiyle sadece balkonla ilgili değil, merdiven daireleri ve
sitenin içerisine yapılan havuzlar da veya tesisat odaları da bu
yoğunluğun içerisine alındı; bu, doğru bir
yaklaşım değil. Sitedeki havuzun yoğunlukla bir ilgisi,
alakası yok, bir sosyal donatı alanı olarak
kullanılıyor. Bunların mutlaka yeniden gündeme alınarak bu
yönetmelik gözden geçirilmeli ve müteahhitlerin de bu
sıkıntılı dönemde mağdur edilmemeleri için buna
belirli bir oran konabilir, yani İnşaat yoğunluğunun yüzde
20si kadar, yüzde 25i kadar balkon yapılabilir. denilebilir.
Özellikle benim seçim bölgem olan Mersinde,
Adanada balkon bizler için önemli. Belki Ankarada, Erzurumda balkon çok
önemli bir ihtiyaç olmuyor ama sıcak bölgelerde balkon önemli. E, böyle
olduğu zaman insanların ihtiyacı olacak bir mekân
yapılmadan binalar yapılacak. TOKİ, zamanında kentsel
dönüşüm projelerinde ve TOKİ binalarında buna benzer hatalar yaptı.
Yani gitti Erzurumda nasıl TOKİ binası yapıyorsa geldi
Adanada, Mersinde de aynı şekilde, aynı tip projelerle
TOKİ binaları yaptı. Bu, çok doğru olmadı. Bunun
mutlaka gözden geçirilmesini ve bunun yeni bir düzenlemeyle hem müteahhitlerin
hem de vatandaşlarımızın, müteahhitle anlaşma
yapmış olan vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyorum.
Yine, vatandaşın bu yönetmeliklerle,
çıkarılan yasalarla en büyük talebi, yatırım
yapacağı zaman uygun arsaya en kısa yoldan
ulaşmasının sağlanmasıdır. Şimdi, turizm
bölgeleri ilan ettik, turizm bölgelerinde imar planları yapıldı
ama mülkiyet sorunu ve uygulama yapılmadığı için bir turizm
yatırımcısı gelse, yatırım yapacak uygun arsa
arasa bulamıyor. Yani burada ben verilen önergeleri dikkatle takip
ediyorum. Tapudaki düzenlemeleri yapalım diyoruz. Bir önerge veriliyor,
tebligat süresi otuz gün konmuş Vay efendim, bu, altmış olsun;
vay efendim, doksan olsun. Yani şimdi, Allah aşkına, Komisyonda
bunları günlerce tartıştık. Biz süreyi kısaltalım
diyoruz, hızlı çözüme gidelim diyoruz ama burada verilen önergeyle
vatandaşa altmış gün, doksan gün süre verelim diyoruz. Yani bu,
yaklaşım olarak doğru bir yaklaşım değil. Elbette
önerge verilecek, herkes kendi fikrini söyleyecek ama biz hızlı
sonuca gidelim derken bu şekilde yaklaşımlarla da olayı
daha da uzun vadelere ve çıkmaza sokuyoruz.
Ben, çıkacak olan yasanın ülkemize
hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Yeni
yasama döneminde de komisyonlar daha aktif bir şekilde
çalıştırılarak çok sayıda yasa çıkarmamız
lazım. Yani sadece 3194 üzerinde belki günlerce tartışıp
birçok maddesi üzerinde çözüm önerileri üretmemiz lazım.
Ben saygılar sunuyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin ikinci bölümü üzerinde
şahsı adına ikinci ve son konuşmacı, İstanbul Milletvekili
Sayın Hulusi Şentürk.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifi hakkında görüşlerimi sunmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun teklifi, sağlıklı
kentleşme konusunda yaşanan sorunların çözülmesi ve bu
sorunların tekrar etmemesi amacıyla çok önemli, düzeltici ve önleyici
faaliyetler içermektedir. Şöyle ki: 16ncı maddesi, ülkemiz için
özellikle önem arz eden tarım arazileri hakkında
caydırıcı bir düzenleme içermektedir. Düzenlemeye göre, hazineye
ait tarım arazilerinin satışını takip eden otuz
yıl içerisinde eğer bu arazilerde herhangi bir imar
değişikliği olur ve bu araziler tarım dışına
çıkarılırsa ortaya çıkacak olan değer
farkının tamamının hazineye ödenmesi şartı
getiriliyor. Bununla yetinilmiyor, bu araziler üç yıl üst üste tarım
amaçlı kullanılmazsa satışın iptal edilerek arazilerin
hazineye geri dönmesinin önü açılıyor. Çünkü sizler de
duyuyorsunuzdur, ülkemizin bazı yerlerinde ne yazık ki bazı
kişi ve kurumlar geçmiş yanlış deneyimlere de bakarak
hızlı bir biçimde tarım arazilerini topluyorlar, bunlar bir süre
sonra buralarda imar değişikliği talebiyle önümüze gelecekler.
İşte bu düzenlemeyle bu gibi rant amaçlı satın
almaların caydırılması amaçlanmaktadır.
Yine, kanun teklifimizde son yıllarda önemli
bir problem hâline gelen, 4706 sayılı Yasadan dolayı da
sıkıntının arttığı bir durum vardı. O
da neydi? Biz hazine arazilerini kullanıcılarına
sattığımızda bu araziler üzerinde geçmişte
kullanıcı tarafından yapılan binaların bedelleri de
arazi bedeline ekleniyor ve zaten kullanıcının yaptığı
binanın parası, kullanıcıdan bir kez daha isteniyordu. Bu
düzenlemeyle bu kaldırılıyor, sadece yüzde 5 gibi bir miktar
alınıyor ve bir mağduriyetin giderilmesi amaçlanıyor.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin
22nci maddesi ise 2/B alanında binlerce vatandaşımızı
ilgilendiren bir mağduriyetin giderilmesini amaçlıyor. O da nedir? Bazı
arazilerde geçmişteki tapu iptallerinden kaynaklı kayıtlı
malik ile kullanıcı çakışması yaşanıyordu ve
bu yüzden de binlerce ilk tapu maliki, ne yazık ki 2/B
satışlarından haklarını alamamıştı.
Şimdi yeni düzenlemeyle bu mağduriyet ortadan
kaldırılmış olacak.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği
gibi, ülkemizin en önemli sorunlarından biri, deprem riski ve bizim
sağlıksız yapı stokumuzdur. Elhamdülillah, son
yıllarda yapı stokunun dönüştürülmesi yolunda önemli
adımlar atıldı, mesafeler katedildi ancak kentsel dönüşüm
kapsamındaki bazı projeler gerek malikler ile müteahhitler
arasındaki anlaşmazlıklar gerekse farklı sebeplerden
dolayı ne yazık ki durma noktasına geldi. Kanun teklifinin
25inci maddesi, bu gibi çalışmalarda bundan sonra aynı
problemlerin yaşanmaması için ciddi önlemler içermektedir. Eğer
müteahhit, sözleşmenin gereklerini yerine getirmez ve projeyi
tamamlayamazsa ya da tamamlayamayacağı anlaşılırsa
belli sayıda malikin Bakanlığa başvurması ve belli
şartların da yerine gelmesi şartıyla sözleşmenin
feshine imkân tanınmakta ve böylece bir daha mağduriyetlerin
oluşmaması amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği
gibi yakın bir zamanda Kartalda bir facia yaşamıştık,
bir bina çökmüştü ve ne yazık ki özellikle de büyükşehirlerimizde
acil yıkılması gereken tehlikeli yapılar bulunuyor. Fakat
mevcut prosedürlere göre sizin kısa sürede bu binaları
yıkmanız mümkün değil. Yeni kanun teklifimizdeki düzenlemeyle bu
binaların çok hızlı bir biçimde tahliye edilmesine ve
yıkımına imkân sağlanmaktadır.
Yine teklifin 20nci maddesi de belediyelere
devredilen araziler üzerindeki ecrimisil uygulamalarının
kaldırılması ve böylece kentsel dönüşüm üzerindeki bir
maliyetin daha iptal edilmesine yöneliktir. Bu anlamda kanun teklifi,
yaşanan birçok soruna çözüm getirdiği gibi bu sorunun
tekrarlanmaması açısından da önemli önleyici düzenlemeleri
içermektedir.
Bu teklifin hazırlanmasında emeği
geçen herkese teşekkür ederken bir konuyu da sizlere ifade etmek
istiyorum: Dünyanın neresinde olursa olsun insanların canlarına,
mallarına, dinlerine, nesil emniyetlerine, akıl emniyetlerine yönelik
her türlü zulmü, baskıyı şiddetle protesto ediyoruz. Bu arada
yeni sömürge toprakları anlamına gelen Sincan kelimesinin
kullanılmaması yönündeki hatırlatıcı hassasiyetinden
dolayı da vekil arkadaşımıza teşekkür ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeler ve
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
16ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Buyurun, okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 16ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
"MADDE 16- 29/6/2001 tarihli ve 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü
maddesinin on ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
yıl içerisinde ibaresi "31/12/2019 tarihine kadar şeklinde
değiştirilmiş, "rayiç ibaresi madde metninden
çıkarılmış, üçüncü ve dördüncü cümleleri yürürlükten
kaldırılmış, beşinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, beşinci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiş ve mevcut
altıncı cümlesinde yer alan "Hazineye ait tarım
arazilerinin satışına ilişkin olarak bu fıkrada hüküm
olmayan hallerde; ecrimisil ve kira bedellerinin mahsubuna ilişkin
hükümleri hariç olmak üzere, ibaresi Bu fıkra kapsamında
yapılacak satışlarda; satış bedeli, ödeme şekli,
taksit süresi ve sayısı, uygulanacak faiz oranı ve diğer
hususlarda şeklinde değiştirilmiştir.
"Satılan tarım arazilerinin
satış tarihinden itibaren otuz yıl içerisinde 1/5000 veya 1/1000
ölçekli imar planında tarım dışı amaca
ayrılması halinde, güncel satış bedeli ile satış
tarihinden itibaren TÜFE (bir önceki yılın aynı ayına göre
değişim) oranında artırılarak güncellenen bedel
arasındaki fark, bu fıkradaki hükümlere göre en son kayıt
malikinden tahsil edilir. "Bu süre içerisinde tarım arazilerinin iki
yıl aralıksız olarak tarımsal amaçla
kullanılmaması halinde, satış işlemi iptal edilir,
taşınmaz resen Hazine adına tescil edilir ve ödenen bedel
faizsiz olarak kayıt malikine iade edilir. Bu hususlarda tapu
kütüğüne gerekli belirtme yapılır.
Ümit
Dikbayır Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Sakarya
Tekirdağ Edirne
Dursun
Ataş İsmail
Ok
Kayseri Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Balıkesir Milletvekili İsmail Ok.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 91 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili, İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yine özellikle Komisyon Başkanının
şahsında bütün Komisyon üyelerine de emekleri için
teşekkürlerimle birlikte muhabbetle selamlarımı iletiyorum.
Tabii, her emek saygıdeğerdir ama
eleştiri hakkımız da mevcut. Zaten bu kitapçığa bu
çekincelerimizi de kaydettik, kayda girdi. Onun için ben çok tekrara girmek
istemiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Balıkesir
Büyükşehir Belediyesinde yapılan haksızlıkları,
hukuksuzlukları gerçekten dile getirmekten ben usandım ama her gün bu
zulüm ve hukuksuzlukların, haksızlıkların bir yenisinin
yaşandığına da şahit oluyoruz. Balıkesir
Büyükşehir Belediyesi Başkanı acaba bu yetkiyi nereden
almaktadır? Bunu özellikle Genel Kurulda ifade etmek istiyorum. Hatırlayacaksınız,
24 Haziran genel seçimleri öncesinde taşeronların kadroya
geçirilmesiyle ilgili bir kanun çıkarıldı. Ama ramazan
arifesinde yaklaşık 480 çalışanını çıkaran
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, yine taşerondan kadroya geçen
28 kişiyi -isimleri burada tek tek mevcuttur- Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yapılan düzenlemeye rağmen işten
atmıştır. Seçim bölgemin milletvekili olan hemşehrim
Sayın Yavuz Subaşı, geçen hafta çıktı, dedi ki Bunlar
doğru değil, keşke beni arasaydı. Ben de isim vererek
söyledim. Yine, taşerondan kadroya geçen bu 28 kişinin isimleri burada
mevcuttur. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu
kınıyorum, kimsenin aşıyla işiyle oynanmaz.
Belediyenin adı ne olursa olsun, şehrin adı ne olursa olsun,
ramazan mübarek gününde ve hâlen devam eden bu kıyımları
gerçekten bir vatandaş olarak ibretle, üzülerek izliyorum ve
kınıyorum.
Yine Balıkesirde
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Boluyu da izliyor
musunuz?
İSMAİL OK (Devamla) Evet, taş
yerini bulmuş, yandaş sendika Boludan buraya kadar davul zurnayla
geldi; kendi partisinin işe aldığı, sırf
Balıkesir Belediyesini ekonomik çıkmazın içine düşüren yine
AK PARTİli belediyenin bedelini
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Kazanamadınız belediyeyi! Balıkesiri kaybettiniz!
İSMAİL OK (Devamla)
yine kendilerinin
işe aldığı AK PARTİlilerin kapının önüne
konulmasında hiç seslerini çıkarmıyorlar. Gerçekten vicdanı
olanlara buradan sesleniyorum: Bu kıyım durdurulsun.
Yine İstanbulda, dünyanın birçok
ülkesinden büyük olan İstanbulda bir aylık toplu taşıma
ücreti sınırsız olarak 40 TLdir. Balıkesirde,
yapılan zamla sivilin bir defalık binişi 2,5 liradan 3,5 liraya
çıkarıldı, bir öğrencinin ise 2,25ten 3 liraya
çıkarıldı. Zam sağanağı devam ediyor.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Seçmedi Balıkesir! Olmadı!
İSMAİL OK (Devamla) Öğrenci
burslarına gelince yüzde 5li, 10lu artışlar
yapacaksınız ama toplu taşıma ücretlerine gelince böyle
yüzde 60ları, 70leri bulan zamlar yapacaksınız. Nerede adalet?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Bolu
Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarılanlarla ilgili niye
konuşmuyorsunuz?
İSMAİL OK (Devamla)
Dolayısıyla buradan haykırıyorum: İstanbulda bir ay
yani otuz gün 40 liraya sınırsız binen öğrenci
kardeşlerimiz, Balıkesirde bir ay günde 2 defa bindiğinde 180
lira ödemektedir. Gönül belediyeciliği, maalesef, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin seçimleri bittikten sonra bitmiştir.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Balıkesirde olmadı! Seçilemedin!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Boluyu da izliyor
musunuz?
İSMAİL OK (Devamla) Lütfen, partimiz ne
olursa olsun, bunun particiliği olmaz; bu zam
sağanağını durduralım.
Balıkesirde sanki sokağa çıkma
yasağı ilan edilmiş.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Balıkesirde seçilemedin! Balıkesirli seni istemedi!
İSMAİL OK (Devamla) Balıkesir
tarım ve hayvancılıkla geçinen bir şehir ve buna
bağlı sanayiden ekonomik gelişimini sağlıyor.
Balıkesirde şu anda trafik sorunu hallolmuş. Niye?
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Seçilemedin, hazmet artık, hazmet, hazmet!
İSMAİL OK (Devamla) - İnsanlar
sokağa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İSMAİL OK (Devamla) - Tabii, tabii,
bağlıyorum.
Balıkesirli hemşehrilerimiz
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) -
Hazmet artık, hazmet!
BAŞKAN Sayın Milletvekili, niye laf
atıyorsunuz ya kardeşim? (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL OK (Devamla) Niye laf atacaklar?
Taş yerini buldu da onun için. Millete zulüm yapılırken ses
çıkarma ama milletin hakkını savunurken yerimizden durmadan
sataşalım. Gelin, burada cevap verelim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Balıkesirde sanki sokağa çıkma
yasağı var. Niye? Tarım ve hayvancılık bitmiş,
esnaf siftah yapamıyor, öğrencinin içinde bulunduğu durum
ortada, dar gelirlinin hâli içler acısı.
İnanın, buradan bir tavsiyem olacak: Bu
zamları biraz daha artırmaya devam ederseniz, Türkiyede ne trafik
sorunu kalır ne de başka sorunlar kalır çünkü insanlar
kendilerinde dışarı çıkacak mecal, derman
bulamıyorlar.
Ben Balıkesir Büyükşehir Belediyesindeki
bu haksızlıkların ve hukuksuzlukların, zammın, zulmün,
işten çıkarmaların sonuna kadar takipçisi
olacağımı ifade ediyorum; yetkilileri de göreve davet ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hakkı
Saruhan Oluç Garo
Paylan Rıdvan
Turan
İstanbul Diyarbakır Mersin
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Tuma
Çelik
İzmir Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
yıllarda ekonomi politikalarında pek çok hata yapıldı,
kaynaklar betona gömüldü, saraylar yapıldı, kaynaklar şatafata
harcandı.
Değerli arkadaşlar, güvenlikçi
politikalara kaynaklarımız gitti; tanka, topa, füzeye gitti. Bütün bu
yanlış ekonomik politikaların sonucunda da
Hani bir bünyede
kalp olur, tansiyon olur, şeker hastalığına
yakalanırsınız, bütün bunlar yaptığımız
bedenî hataların sonucudur. İşte, yıllardır
yaptığınız yanlış ekonomik politikaların
sonucunda da -kalp, tansiyon, şeker- enflasyonda döviz
kurlarının artışı, faizin yükselişi ve
enflasyonun yükselişiyle karşı karşıya kaldık.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
yıl Tayyip Erdoğan Benim B planım var, C planım var.
deyince bankadaki kaynaklarla ilgili, bir anda döviz kuru 7,20ye
çıktı. Enflasyon rakamları açıklandı ağustos,
eylülde -rakamlar aylıkta bakın- aylık TÜFE yüzde 6ydı,
yıllık TÜFE yüzde 25e, yıllık üretici enflasyonu yüzde
46ya dayandı. Bunun sonuncunda ne yaptılar? Sayın Berat
Albayrak, damat bey ne yaptı? TÜİKin yani İstatistik
Kurumumuzun enflasyondan sorumlu kişisini, Enver Taştıyı
görevden aldı arkadaşlar. Hani, enflasyon yüksek çıkınca ne
yapacaksın? Enflasyonla mücadele etmeyeceksin, enflasyonu belirleyen
kişiyi görevden alacaksın. Yerine Yinal Yağanı getirdi. Ve
bunun sonucunda arkadaşlar, ağustos ve eylülde yüksek çıkan
enflasyon bir baktık, bir anda ekim, kasım, aralık
aylarında düşüşe geçti arkadaşlar. Neden? Çünkü sayın
Ekonomi Bakanımızın göreve getirdiği kişi enflasyon
rakamlarını düşük çıkarmaya başladı. Bakın,
bu yıl da enflasyon rakamları düşük çıkıyor ama
halkın enflasyonu gayet yüksek. Halk çarşıya, pazara, markete
gittiğinde Her şey ateş pahası. diyor. Filesini, sepetini
dolduramadan pazardan, çarşıdan dönüyor halkımız.
Bakın, arkadaşlar, bugün haziran
ayının enflasyon rakamları açıklandı. Tüketici
enflasyonu kaçmış haziranda? Yüzde sıfır arkadaşlar
yani haziran ayının artışı yüzde
sıfırmış ama arkadaşlar, haziran ayında
elektriğe yüzde 15 zam geldi, çaya yüzde 15 zam geldi, şekere yüzde
16 zam geldi, benzine, mazota ikişer kez zam geldi arkadaşlar. Ama
neymiş? Haziran enflasyonu yüzde sıfırmış.
Değerli arkadaşlar, buna inanıyor musunuz veya
halkımız buna inanıyor mu? Çarşı pazar enflasyonu
yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50yken değerli arkadaşlar, siz, bizim
haziran ayı enflasyonunun yüzde sıfır olacağına
inanmamızı mı bekliyorsunuz? Peki, altı aylık
enflasyon neymiş? Yüzde 5miş arkadaşlar. Yani 2019
yılının ilk altı ayında yüzde 5 enflasyon varmış.
Değerli arkadaşlar, enflasyon rakamları düşük gösteriliyor,
bu ne için yapılıyor? Çünkü memur, memur emeklisi ve emekçilerin
maaşı tüketici fiyat enflasyonlarına göre belirleniyor. Bu
yüzden memurlara ve memur emeklilerine yapılacak zam da yüzde 5le
sınırlı kalacak, emekçilere yapılacak zam yüzde 5le
sınırlı kalacak. İşte, enflasyonla böyle mücadele
etmeye kalkarsanız, TÜİKin başına eğer
arkadaşınızı atarsanız, yüzde 5 enflasyon
çıkarırsınız. Çünkü şöyle soruyorlar: Kaç lazım
sana damat bey? Yüzde sıfır. Ben de yüzde sıfır
açıklayayım. diye bir sonuç ortaya çıkıyor ve memura yüzde
5 zam yapılıyor. Oysa memurun enflasyonu son derece yüksek
arkadaşlar.
Bakın, temmuzda da ciddi zamlar
yapıldı. Sigara ve alkole bugün zam geldi arkadaşlar. Mobilyada,
arabada ve beyaz eşyadaki ÖTV yükseltildi ve ciddi zamlar olacak; mobilya,
araba ve beyaz eşyada. Bakalım, temmuz enflasyonunu da damat bey
yüzde sıfır çıkaracak mı? Ne diyecek TÜİKe?
Sıfır çıkar arkadaş, sıfır. Oysa yüzde 10, yüzde
20, yüzde 30 her şeye zam var.
Değerli arkadaşlar, bu işe bir son
vermeliyiz. Damat bey, Berat Albayrak dedi ki: Enflasyonda yılı
hedeflerin altında kapatacağız. Vallahi,
arkadaşını atamışsın İstatistik Kurumuna,
senin istediğin rakamları zaten çıkarıyor, istediğin
gibi çıkarırsın, hedefinin altında istediğin rakama
bağlarsın ama arkadaşlar, bu yol, yol değil; gelin,
ekonomide de siyasette de aklın yolunu bulalım.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Ünsal.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 2
Temmuz Sivas Madımak katliamının 26ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan ve arkadaşlarım.
Dün 2 Temmuzdu arkadaşlar, Sivastaydık,
yirmi altı yıl geçti Sivas katliamının üzerinden.
Diyeceklerim Sivas üzerine.
Temmuza düştü ateş, sazın teline,
turnaların kanadına, anaların göz bebeğine; o gün bugündür
yanar yüreğimizde. Unutmayın arkadaşlar, her devrin bir Yeziti
var ve de her devrin bir Hüseyini. Gericiler, yobazlar, cumhuriyet
düşmanları, bilin ki bizler yaktığınız Asım
Bezirciye söz, Hasret Gültekine saz, Nesimi Çimene deyiş
olacağız ve hiç dinmeyen bu derin sızı, tarifsiz acı
daha da kenetledi bizi yürüdüğümüz bu onurlu yolda. Kötü insanların
türküleri olmaz, türküler de yanmaz. Sivasta karanlık zihinler
tarafından aramızdan alınan güzel insanlarımızı,
ne Sivası ne Pir Sultanı ne bir Pir Sultanı asanı
unutmadık, unutmayacağız.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Can...
65.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Siirt ili Eruh ilçesi kırsalında PKKya karşı
yapılan operasyonda şehit düşen hemşehrisi Jandarma Uzman
Çavuş Yasin Barana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; nüfusuna oranla en fazla
şehit veren illerin başında gelen Kırıkkalemize yine
şehit ateşi düştü. Birkaç saat evvel, Siirt Eruhta Kahraman
Mehmetçiklerimizin PKKya karşı operasyonunda hemşehrimiz,
kardeşimiz Jandarma Uzman Çavuş Yasin Baran şehit
düşmüştür. Şehidimize Allahtan rahmet diliyorum, milletimizin,
Kırıkkalemizin başı sağ olsun.
PKKlı hainler şunu bilsin ki
şehitlerimizin kanları asla yerde kalmayacak, en ağır
bedelleri ödettik, ödetmeye devam edeceğiz. Rabbim kahraman
Mehmetçiklerimize güç, kudret versin, onları muzaffer kılsın,
hainleri de kahhar sıfatıyla kahretsin. Milletimizin başı
sağ olsun.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bu milletimizin birliğine,
milletimizin merhametine, sevgisine, kardeşliğine kurşun
sıkan alçaklar döktükleri kanda boğulacaklardır Allahın
izniyle. Biz de rahmet diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Gökan
Zeybek Mürsel Alban
İstanbul İstanbul Muğla
Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı Sibel
Özdemir
Aydın Kastamonu İstanbul
MADDE 17- 4706 sayılı Kanunun 5inci
maddesinin son fıkrasında yer alan Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten ibaresi 30/3/2014 tarihinden olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Ben
de Genel Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeyle 4706 sayılı Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununun 5inci maddesine yeni bir fıkra ekleniyor. Eklenen bu
fıkrayla, üzerinde yoğun yapılaşma bulunan hazine arazilerindeki
mülkiyet sorunlarının çözülmesine yönelik yurttaşlardan bedel
alınması amaçlanmaktadır. Bize göre, düzenlemenin bu
şekilde yasalaşması hakkaniyet ilkesine uymamaktadır.
Hakkaniyete uygun olan -ki değişiklik önergemizde de bunu biz
amaçlamaktayız- sorunları çözecek, vatandaşların ödeme
güçlüğünü de dikkate alacak bir düzenleme önermekteyiz. 30/3/2014
tarihinden sonra hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her
türlü yapıların başka işleme gerek kalmaksızın
hazineye intikal etmesini önermekteyiz.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; birçok değerli hatibin de dile getirdiği gibi,
görüşmekte olduğumuz bu tapu kanunu teklifi 8 farklı kanunda
önemli değişiklikler getirmektedir. Özellikle kentsel dönüşüm,
imar, tapu gibi kalıcı çözüm bekleyen bu sorun alanlarına geçici
çözümler getiren bir yaklaşımla yine karşı
karşıyayız. İşte bunlardan bir tanesi de bu yasa
teklifinin, uzun yıllardır vatandaşlarımızın
çözüm beklediği bir soruna 18inci maddesindeki bu değişiklikle
yine çözümsüz kaldığına şahit olmaktayız. Şöyle
ki yasa teklifinin 18inci maddesiyle yapılacak olan yasa
değişikliği, benim de seçim bölgem olan İstanbulun Çatalca
ve Silivri ilçelerinin bazı köylerinin sorunu gündeme getirmektedir.
Birazdan bu madde üzerinde detaylı söz alacak olan değerli hatibimiz,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hamzaçebi bu konuyu ve çözüm
önerilerimizi sizlerle tekrar paylaşacaktır.
Değerli milletvekilleri, kanundaki bu madde,
Silivrinin Sayalar, Çayırdere, Danamandıra köyleri; Çatalcanın
Aydınlar, Hallaçlı, Gümüşpınar, Karamandere, Yaylacık
köyleri ve Binkılıç, Fatih, Atatürk Mahallelerinde yaşayan
yurttaşlarımızın tapu ve mülkiyet sorunlarıyla
ilgilidir. Bu köylerde yaşayan vatandaşlarımızın -ki
büyük bir çoğunluğu köylülerimizin- mülkiyet sorununun geçmişi
uzun yıllara dayanmakta. Her defasında bu köylülerimize sözler verilmiş
ama sorun çözülememiştir. Evet, bu köylüler 1877-1878 tarihindeki
Osmanlı-Rus Savaşından sonra Balkanlardan, özellikle de Tuna
bölgesinden buralara getirilip yerleştirilen
yurttaşlarımızdır. Mülkiyet hakkı talebinde bulunan bu
vatandaşlarımız, o dönemde devletin iskân politikası
kapsamında bu topraklara yerleştirilmiş, yüz kırk
yılı aşkın süredir yaşamlarını burada kuran
ve büyük bir çoğunluğu da zor koşullarda tarımla
uğraşan vatandaşlarımızdır. Geçimlerini ve
yaşamlarını sürdürdükleri bu topraklarda kendilerine verilen
geçici tapu tahsis belgeleriyle, mevcut yasalardaki karmaşa ve maalesef,
haksızlık nedeniyle bu köylülerimizin alım güçlerini aşan
yüksek rayiç bedelle hakları olan tapularını almaları mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri, gerçeklik bu
şekilde olduğu hâlde, geçici çözümlerle sorun bugüne kadar maalesef
çözülememiştir. Kanunlar arasında bu belirsizlik maalesef devam
ediyor. İşte, hazineye ait arazi mi, 2/B statüsü mü belli
değildir. Her seçim öncesi -ki özellikle son dönemlerde- iktidar partisi
milletvekilleri tarafından kendilerine sözler verilmesine rağmen bu
sözler tutulmamıştır. Sorunun çözümü için bizlerin de özellikle
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Şekerin geçen dönem vermiş
olduğu bir kanun teklifi, yine bu dönem Sayın Hamzaçebinin
vermiş olduğu kanun teklifleri dikkate alınmamış,
gündeme getirilmemiştir. İşte, bu sorun sürekli devam
etmiş, 2006-2007 yıllarında bir ecrimisil istenmiş ama o
zaman da muhtarlar Bu ecrimisilleri ödeyin, öderseniz
tapularınızı rahatça alacaksınız. demişler.
Şimdi bu yurttaşlarımız haklı olarak Devlete
güvendik, ödedik fakat herhangi bir tapu alamadık. diyerek
mağduriyetlerini her fırsatta bizlere aktarmaktadır.
Bu konu, 2017 yılında bir oturumda Genel
Kurulda yine gündeme geldi. O dönemde kısmi bir düzenlemeye gidildi fakat
köylülerin bu sorunu yine çözülemedi çünkü yine köylülerin alım güçlerini
aşan bir rayiç bedelle bir çözüm sağlanamadı ve bugün gündemde
olan bu kanun teklifi de köylülerimizin sorununu çözecek gibi
durmamaktadır.
Ben de bölge milletvekili olarak Komisyon
aşamasındaki görüşmeleri takip etmeye çalıştım.
Ben de -Komisyonda yaptığım konuşmada da- farklı
kanunlarda bu köylülerin sorunlarını bir karmaşaya
dönüştüren düzenlemenin bir an evvel çözülmesi için Sayın Hamzaçebinin
önerisi ve kanun teklifinde belirttiği üzere rayiç bedel yerine,
belediyelerin belirlediği emlak vergi değerinin bu maddeye
dercedilerek sorunun çözümüne katkı olmasını tekrar talep
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hatta Sayın Hamzaçebi bu kanun teklifini geçen
hafta Meclis gündemine getirdi, burada detaylı anlattı, Komisyon
toplantısı öncesinde Komisyon Başkanlığına iletti
ancak maalesef, bu öneri dikkate alınmadı.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bu
köylülerimizin alım güçleri gerçekten çok düşük seviyede. Yasayla
kendilerinden talep edilen bu yüksek rayiç bedellerini ödemeleri mümkün
değildir. Bu nedenle, ben de bölge vekili olarak tekrar, bir kez daha
Meclis Genel Kurulunda Silivri ve Çatalca ilçelerimizdeki az sayıdaki,
sınırlı sayıdaki köylülerimizin bu mülkiyet ve tapu
sorununu tekrar dile getiriyor, 18inci maddede değişiklik yapacak
olan önergemizin desteklenmesi çağrısını tekrar Komisyonun
ve Genel Kurulun takdirlerine sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 17- 4706 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin altıncı fıkrasına üçüncü cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Bu maddenin on birinci fıkrası
kapsamında Hazineye intikal eden yapı ile tesislerin
satışında, yapı ve tesis bedeli yapı
yaklaşık birim maliyet bedelinin yüzde beşi olarak
hesaplanır.
Ümit
Dikbayır Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Sakarya Tekirdağ Edirne
Dursun
Ataş Tuba
Vural Çokal
Kayseri
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında
konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun Sayın Çokal.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime seçim bölgemden tarafıma
ulaşan bir feryadı sizlerle paylaşarak
başlayacağım. Antalya Manavgatın Çardak köylülerine
kırk elli yıldır tarım faaliyeti gerçekleştirdikleri
arazilerindeki yanlış, denetimsiz ve bilirkişilere sorulmadan
yapılan ölçümün bedeli ödetilmeye çalışılıyor. Bu
köylüler bu bedelleri ödeyebilmek için bankalardan kredi çekmek zorunda
kalıyorlar. Çardaklılar, herhangi bir rant konusu olamayacak,
üzerinde yalnızca basit tarım yapılabilen bu arazilerden elde
ettikleri cüzi gelirle evlatlarını yetiştiriyorlar; seslerine
kulak verilmesini ve arazilerinde uzman kişilerce yeniden ölçüm
yapılmasını talep ediyorlar.
Teklifte yer alan 2/B arazileriyle alakalı süre
uzatımı ne Çardak köylülerinin ne de diğer orman köylüsü
vatandaşlarımızın yarasına deva olmayacaktır.
Millî gelirden en düşük payı alan orman köylüleri, daha önce 5 kez
uzattığınız süreyi bir 5 kez daha uzatsanız dahi bu
bedelleri ödeyemezler. Bu soruna ayrıntılı yeniden
değerlendirmelerle çözüm yolları aranmalıdır. Bilmeliyiz ki
millî servetimiz ve yaşam kaynağımız olan
ormanlarımızın asıl bekçileri bu alanlara komşuluk
yapan orman köylülerimizdir.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; alelacele çıkarılmak istenen bir imar kanunuyla daha
karşı karşıyayız. Sadece bizleri değil
evlatlarımızı, ülkemizin geleceğini de ilgilendiren bu
kanunların yangından mal kaçırırcasına
çıkarılmak istenmesine bir anlam veremiyorum. Keşke bu kanun
maddelerini apar topar Meclise getirip daha sonra Şehirlere ihanet ettik.
demek zorunda kalmasanız, şehirlerimizin imar planlarını
yapboz tahtasına çevirmeseniz.
Sevgili milletvekilleri, dünyanın birer incisi
olan şehirlerimizi, medeniyetlere beşiklik eden bu
coğrafyayı sırf birkaç kişi rant elde edecek diye imar
aflarına, plansız programsız kentsel dönüşümlere kurban
etmeyelim. Ülkemizin dört bir tarafından, müteahhitlerin insafına
terk edilen vatandaşların mağduriyet
çığlıkları yükselmektedir. Anladığım
kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin çok kıymetli üyeleri
vatandaşlardan gelen bu sesleri duymuyorlar. İhtisas alanım
kulak, burun, boğaz olsaydı kendilerine inanın bu konuda
yardımcı olmak isterdim, bu sayede işlerine gelmediği için
mi duymuyorlar yoksa gerçekten duyma sorunu mu yaşıyorlar
anlardık ama ben bir göz doktoruyum, bu konuda kendilerine bir kulak,
burun, boğaz doktoruna gitmelerini öneriyorum.
Siyasete seferber ettiğiniz kara rantı
gelirlerini tükettiniz, gök kubbeyi delmeye giriştiğiniz ucube
yapılarla hava rantını da hallettiniz. Kanal İstanbul
Projesiyle deniz rantının da peşinde olduğunuzu duymayan
kalmadı.
Sayın milletvekilleri, bu aralar bir de
barışmak moda oldu. Kim kiminle, ne ile barışıyor
birbirine girdi. Bana göre bir şehre hatta bir medeniyete yapılacak
olan en büyük kötülük, güncel adı imar barışı olan imar
affıdır. Bu af, vergi affından çok daha fazla sorun
barındırmaktadır çünkü beraberinde çok büyük bir rantın
kapısını da açmaktadır. Bu affa göre, 31 Aralık
2017den önce kaçak bina yaptıysanız, fazla kat
çıktıysanız hatta hazine arazisinde binanız varsa biraz
para verip süresi uzadıkça uzayan dönemlerde yapacağınız
başvuruyla bina ve katınız resmiyet kazanacak hatta
binanızı 2017de yapılmış gibi gösterebilmeyi de
başaracak kadar kurnazsanız imar barışından
yararlanabilirsiniz. Kaçak bina, kaçak kat cezaları affedilecek. Bu ne
demek? Tarla vasfında bir yer alın, kendiniz alamıyorsanız
birkaç arkadaşınızla hisseli parsel alın; hiç paranız
mı yok, boş bir hazine, orman arazisi gözünüze kestirin,
kafanıza göre projesini yapın ama depreme de dayanıklı
olmasını göz ardı etmeyin, binanızı dikin. Çatı
katında oturuyorsanız dubleks daire yapın veya
çocuklarınızın oturacağı 2 kat daha çıkın.
Müstakil villalar, çiftlik evleri de yapabilirsiniz, nasıl olsa üç
beş senede bir imar affı, imar barışı ya da imar
kardeşliği çıkar.
Aslında, niyetim bir imar
barışına cümle kurmak iken dilim bir anda İmralı
barışına, TRTnin teröristle barışmasına gidiyor
ister istemez. Milletin vergileriyle saltanat süren TRT, öyle ya da böyle,
Türkiye Cumhuriyetinin televizyonudur, orayı terör örgütünün
borazanı hâline getirmekten hicap duymanız gerektiğini bir kez
daha söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Teşekkürler.
Düşünün ki bir ülkede devleti hiçe sayan,
kanunları çiğneyen, imarsız arsalara inşaat yapanlar
belirli aralıklarla çıkarılan kanunlara dayanarak yüzde 3 gibi
sembolik bir meblağ karşılığında iktidar eliyle
ödüllendiriliyor. Hükûmetin icraatlarıyla öyle bir ülkeye döndük ki devlet
kaçak inşaatları imar ediyor, kaçak vergileri affediyor, batık
kulüplerin borçlarını ödüyor ama asgari ücretlileri görmezden
geliyor. Bu af ve barışlar her şeyi kitabına göre yapan,
kanunlara uyan vatandaşı enayi yerine koymaktan başka bir
şey değildir. İnanın, bu kanunları yasalara uyan
vatandaşlara anlatamazsınız.
Bu kanunları çıkaran ve çıkarmak
isteyen partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi. Evet, ülkemizde
hukuk ve adalet kavramları her geçen gün biraz daha zedeleniyor, zarar
görüyor ama sevgili arkadaşlar, en azından partinizin adında adalet
kavramının olduğunu unutmayın lütfen. Bu kanunlar
çıkmadan önce şehirlerimize gidin, gezin, beton
yığınları hâline gelen mahalleleri turlayın,
evlatlarımıza miras bırakacağımız güzelim
şehirlerimizin hâlini bir görün. Ha, görme konusunda sorun
yaşarsanız, tanıdığınız bir göz doktoru olduğunu
da unutmayın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 18'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Gökan
Zeybek Mürsel Alban
İstanbul İstanbul Muğla
Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı
Aydın Kastamonu
MADDE 18- 29.6.2001 tarihli ve 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 22'nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 22- 6360 sayılı
Kanun ile tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı
bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılan İstanbul
İli Silivri İlçesine bağlı Sayalar, Danamandıra ve
Çayırdere köyleri, Çatalca İlçesi Hallaçlı,
Gümüşpınar, Aydınlar, Karamandere ve Yaylacık köylerinin
eski köy yerleşim alanları ile Çatalca İlçesi Binkılıç
Mahallesi (Fatih ve Atatürk mahalleleri) yerleşim alanında bulunan
Hazineye ait taşınmazlar ile anılan mahallelerin
sınırları içerisinde yer alıp da tarımsal amaçla
kullanılan Hazineye ait arazilerin tamamı; 19.7.2003 tarihinden önce
kullanılıyor olmaları ve kullanımın halen devam etmesi
kaydıyla bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki
yıl içerisinde idareye başvurulması halinde
kullanıcılarına veya bunların kanuni haleflerine emlak
vergi değeri üzerinden doğrudan satılır. Satış bedeli
peşin veya taksitle ödenebilir. Satış bedelinin taksitle
ödenmesi halinde, bu bedel idarece en fazla beş yılda on eşit
taksitte faizsiz olarak taksitlendirilmek suretiyle ödenir.
Bu madde hükümlerine göre satılan
taşınmazlardan ecrimisil alınmaz, tahakkuk ettirilen
ecrimisiller terkin edilir, daha önce tahsil edilmiş olan ecrimisil
bedelleri satış bedelinden mahsup edilir, bu bedellerden fazlası
iade edilmez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konumuz Silivrinin 3
köyü -şimdi mahalle oldu- Sayalar, Çayırdere, Danamandıra ile
Çatalcanın 5 köyü -şimdi mahalle oldu- Aydınlar, Hallaçlı,
Gümüşpınar, Karamandere, Yaylacık ve Çatalcanın eski
Binkılıç Mahallesi, yeni ismiyle Fatih ve Atatürk Mahalleleri.
Önce şunu hemen ifade edeyim, bu mahalle
halkına ve Genel Kurula sesleniyorum: Daha önce, 18 Mayıs 2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul etmiş olduğu 7020
sayılı Kanunun bir maddesiyle bu köylülere bu köylerde, köy
yerleşik alanındaki arazilerin 7 bin metrekareye kadar olan
kısmının rayiç bedel üzerinden satılacağı kabul
edilmişti.
Değerli köylü kardeşlerim, bu yasayla
sizin tam iki yılınız çalındı, iki yıl siz
oyalandınız. Burada, bu orman köylülerinin bu arazileri size rayiç
bedel üzerinden satılırken -ki satılamadı zaten fiyat
yüksek olduğu için- bir başka kanunda, 6292 sayılı Kanunda
hazineye ait tarım arazilerinin rayiç bedelin yüzde 50si oranında
bir bedelle köylülere satılacağı düzenlenmiş. Bakın,
bir başka kanunda, Anadolunun herhangi bir yerindeki tarım arazisi,
bir köylü kardeşimize, 31/12/2011 tarihi itibarıyla sadece üç
yıl kullanılmış olmak kaydıyla rayiç bedelin yani
piyasa fiyatının yüzde 50si oranında bir bedelle
satılabiliyor, 2012de çıkmış bu kanun.
Çatalcalılara ve Silivrililere diyorsunuz ki:
Size rayiç bedelden yani piyasa fiyatından, bir de köy yerleşik
alanındaki 7 bin metrekareyi satarım, kullandığım
tarım arazisini asla satmam sana.
Öte taraftan, bir başka kanun, 7061
sayılı Kanun 28/11/2017de çıkmış, o da diyor ki:
Mücavir alan sınırları içerisindeki taşınmazlar rayiç
bedelin yarısı üzerinden yine vatandaşlara, köylülere
satılabilir. E, peki, Çatalca ve Silivri köylülerinin ne günahı var?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Eşitliğe
aykırı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Bunları oyaladınız, iki sene oyaladınız. Ne zaman ben
ve arkadaşlarım gittik oraları dolaştık, bu sorununuzu
çözeceğiz bu seçimden önce dedik, buraya kanun teklifini getirdik verdik;
hemen telaşlandınız, kanun teklifini getirdiniz buraya.
Teşekkür ederim yine, geç de olsa bir adım attınız, geç de
olsa.
Şimdi, biraz önce bir konudan bahsettim.
Mesela, onun için zaman istedi AK PARTİ Grubu İnceleyeceğiz
onu. dedi, daha evvel de İnceleyeceğiz. demişti, bir sonuç
gelmedi. Seçimleri bundan kaybediyorsunuz; halkın arasında
dolaşırsanız, onların sorunlarına kulak verip,
popülizme gitmeyip çözüm için tekliflerinizi getirirseniz
kazanırsınız. Halkın arasında dolaşanlar
kazanır, halktan kopuk olursanız kazanamazsınız.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli)
15 seçimdir kazanıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Bakın, bir dönem halkın arasındaydınız, çok yüksek
oylar, destekler aldınız ama ne zaman ki halktan kopuk bir elite
dönüştü ülkeyi yönetenler, artık o elit seçimlerde sandıktan
çıkamıyor. Eskiden başka elitler vardı, şimdi
başka bir elit yönetiyor Türkiyeyi.
Şimdi, bizim önergemiz neyi getiriyor?
Vermiş olduğumuz önergenin teklifteki maddeden farkı şu:
Siz teklifte Bu fiyat hakikaten yüksek olmuş, rayiç bedelin yarısına
indirelim. diyorsunuz. Bugünkü rayiç bedelin yarısı iki sene önce bu
kanun çıktığı zaman, rayiç bedel kanunu
çıktığı zaman oradaki rayiç bedele eşit. Fiyatlar
yükseldi, aldı başını gitti. O fiyattan alamayan
vatandaşa diyorsunuz ki: Rayiç bedelin yarısına indirdim. Ama
bu, aslında 2017nin piyasa fiyatıdır. Ya da şunu
diyorsunuz: Yani bu fiyattan alırsan al, alamazsan git bir inşaat,
gayrimenkul spekülatörünü bul, onunla anlaş, arazinin bir bölümünü ona
ver. Öyle, çözmüyor, vatandaşın derdini çözmüyor. Bu
vatandaşlar yüz kırk bir yıldır burada oturuyor, Il.
Abdülhamitin iradesiyle oraya yerleştirilmiş, işgalci
değil. Bunları işgalci saydınız bir de, bir de
işgalci saydınız. Şimdi, kaldırıyorsunuz
ecrimisili çünkü biz kanun teklifimizde Ecrimisil alınmaz." dedik,
Bunlar işgalci değil." dedik, Alınan ecrimisiller de
satış bedelinden mahsup edilir." dedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir örnek vereceğim; 2/B kanunu yani 6292
sayılı Kanun 16 Mayıs 2012 tarihinde burada görüşülürken
kürsüye çıkıp şu konuşmayı yapmıştım
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, son konuşmaydı: Bu kanunu
destekleyeceğiz, sorunları çözmüyor ama bir adımdır,
destekleyeceğiz ama yanlış oldu, bedel yanlış oldu.
Buraya bir daha geleceksiniz." dedim, bir daha geldiniz. O kanun
görüşülürken yine kürsüye çıktım Bu da çözmeyecek,
yanlış oldu, eksik kaldı, bir daha geleceksiniz." dedim,
bir daha geldiniz. Sonra, gelmediniz. O fiyat yüksekliğini neyle
çözüyorsunuz biliyor musunuz? Süre uzatımıyla. Bakın, 2/B
arazilerinde yine ödeme için süre uzatımı veriyoruz. Niye? Fiyat
yüksek, bari vadeyi uzatalım." diyorsunuz. Bu maddeyi düzeltmek için
de buraya geleceksiniz ve bu konuşmamı size hatırlatacağım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Mehmet Doğan
Kubat
Çankırı İstanbul
Cemil
Yaman Tülay
Kaynarca Recep Özel
Kocaeli İstanbul Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen yok,
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla
işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece teklif metninden
19uncu madde çıkarılmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek için teklifin
görüşmelerine mevcut madde numaralarından devam edilecektir. Madde numaraları,
kanun yazımı sırasında teselsül ettirilecektir.
20nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/1984) esas numaralı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 20nci maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 20- 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 883 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin
bitiminden itibaren kırk beş gün içinde ipotekli taşınmaz
üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması halinde
ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir.
Ümit
Dikbayır Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Sakarya
Tekirdağ
Edirne
Aylin
Cesur Muhammet Naci
Cinisli
Isparta Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bağımsızlık mücadelemizin önderi
Mustafa Kemal Atatürkün Erzuruma gelişinin 100üncü yıl dönümü olan
bugün, kendisini ve Erzurum Kongresinin vatanperver delegelerini saygı ve
rahmetle anıyorum.
3 Temmuz 1919 tarihinde memleketim Erzurumun
hoş bir âdeti olarak, şehrin göründüğü bir yer olan
Ilıcada Mustafa Kemal Paşayı karşılayan, samimi bir
saygıyla Erzurumda elli yedi gün ağırlayan geçmişlerimizi
de rahmetle yâd ediyorum.
Erzurum Kongresi, üç buçuk yıl süren Millî
Mücadelemizin ilk adımlarını atmış,
vatanımızın parçalanmaz bir bütün olduğunu vurgulamıştır.
Bağımsızlık ülküsüyle vatan ve milletin kurtuluşu her
şeyden önemli görülmüştür. Boynunda idam fermanıyla hiçbir resmî
görevi olmadan milletimizin sinesinde yer alıp millet işi için
milletle beraber çalışmayı her türlü unvana tercih edenlerin yeridir
Erzurum Kongresi.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifleri,
maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında
hazırlanıyor, prosedür olarak kısıtlı bir süre
içerisinde komisyonda ve Genel Kurulda görüşmemiz dışında
bir dahlimizin olmadığı bu garip işleyiş Meclisimizin
yüksek itibarına yakışmıyor. Bu yöntem, Anayasa
değişikliğiyle düzenlenen yeni sistem öncesinde bize vadedilen
güçlü Meclis kavramıyla hiçbir şekilde bağdaşmıyor.
Biz İYİ PARTİ milletvekilleri olarak bu işleyişin son
bulması, Meclisimizin saygınlık kazanması için
çalışırken bir garip tutarsızlıkla daha yüz yüze
gelmiş bulunuyoruz. Önceki kanun tekliflerinin komisyonlarda
görüşülmesi sırasında yürütme organını temsilen bakan
yardımcılarını bilgi sunarken görüyorduk. Bu bağlamda,
yürütme organının bakanlar yerine bakan yardımcıları
tarafından temsil edilmesini bile doğru bulmayıp bunu yüce
Meclisimizin saygınlığına bir gölge düşürülmesi olarak
değerlendirirken şimdi yürütme organını bürokratların
temsil etmesiyle karşı karşıyayız. Değerli bürokratlarımız
şüphesiz ki devletimiz için kıymetli çalışmalar
yapıyorlar ancak onlar iktidar partisinin bir mensubu, yürütme
organının bir parçası değildirler. Hem
bürokratlarımızı partizanlıktan korumak hem de
bakanlarımızın Meclisimize karşı siyasi sorumluluk
taşımaları için düzenleme yapmalıyız. Bu husus,
milletvekili olarak denetim görevimizin en önemli kısmını
oluşturuyor. Yürütmedeki mesuliyet sahiplerini ciddiyete davet ediyorum.
Kanun teklifinin genel gerekçesinde ifade edilen
Sağlıklı, yaşanabilir ve insan onuruna
yakışır uygulamaların tüm dünyaya örnek olduğu
ülkemizde
sözleri ne kadar gerçekçi? Memleketim Erzurumda iktidarın
kendi eliyle dağıttığı kalitesiz kömürden kaynaklanan
hava kirliliği nedeniyle 621 hemşehrim bir senede vefat etmiş. Üzülerek
ifade etmeliyim ki akciğer kanserinin yanında KOAH, alt solunum yolu
enfeksiyonları gibi hastalıklar da sıklıkla görülmeye
başlandı. Erzurumdan bahsederken âdeta bir açık hava müzesi,
kış turizm merkezi olmasıyla övündüğümüz Erzurum, büyük bir
ulaşım sorunuyla da karşı karşıya bulunmakta. Son
derece az sayıya indirilen uçak seferleri hem civar illere göre çok
pahalı hem de saatleri uygunsuzdur. Bu uygulamanın derhâl
düzeltilmesini talep ediyorum. Ulaşımda yaptıklarıyla
övünen AK PARTİ iktidarı Erzuruma bu muameleyi yaparken bir daha
düşünmelidir.
Değerli milletvekilleri, üzerinde söz
aldığım 20nci maddeyle, tapu sicilinde süreli olarak tescil
edilmiş olan ipoteklerin süresinin sona ermesi hâlinde
kaldırılabilmesine yönelik bir düzenleme yapılıyor. Geç
kalınmış olmakla birlikte gayet makul ve yerinde bir teklif.
Ayrıca kentsel dönüşüm süreçlerinde yaşanabilecek
mağduriyetleri önlemek amacıyla yapılan düzenlemeleri de olumlu
buluyorum. Ancak teklif edilen maddenin kapsamına, geçmişte
inşaatları tamamlanamamış ve mağdur olmuş
vatandaşlarımızın da alınması gerekir.
Ayrıca, inşaat ruhsatı alımında müteahhitlerin maddi
yeterlilik sorgulaması da yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışında uygulanmış başarılı kent
ölçekli kentsel dönüşümler var, örneğin Beyrut veya Barcelona. Büyük
ölçekli tüm şehirdeki malik haklarının değerlemesi
yapılıp bu miktar bir şirket kurularak sermaye olarak konuluyor;
yatırımcı, yatırım tutarı kadar yerel ve merkezî
yönetim planı ve imar yetkisine istinaden ortak oluyor. Burada, parselinde
çözüm, şerefiyelendirme ortadan kalktığı için herkesin
kazandığı bir model üretmek çok kolaylaşıyor.
İhtiyaç bulunan noktalarda binalar yıkılıyor, rekreasyon ve
kentsel donatı alanları oluşturulup bunlara karşılık
başka noktalara imar hakkı kaydırmaları
yapılıyor.
Sözlerime son verirken tapu harçlarının da
yüksek olduğunu belirtmeliyim, geçici bir süre için satış
bedelinin yüzde 4ünden yüzde 3üne indirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Buna rağmen tapudaki çoğu satış,
gerçek satış bedeli üzerinden değil daha düşük bir bedelden
yapılıyor. Dolayısıyla harçların aşağı
çekilmesinin, ödenen harç tutarlarında büyük bir düşüşe sebep
olmayacağını ama işlemlerin doğru ve
sağlıklı olacağını belirtir Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 21'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Gökan
Zeybek Mürsel Alban
İstanbul İstanbul Muğla
Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı
Aydın Kastamonu
"MADDE 21- 3/7/2005 tarihli ve 5393
sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesinin altıncı
fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Devredilen bu taşınmazlar için ecrimisil
tahakkuk ettirilmez, tahakkuk ettirilen ecrimisiller terkin edilir, tahsil
edilenler ise iade edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; madde şunu düzenliyor: Bildiğiniz gibi, 5393
sayılı Belediye Kanununun 73üncü maddesine göre, kentsel
dönüşüm alanı ilan edilen yerlerde eğitim ve sağlık
alanları hariç olmak üzere kamuya ait taşınmazların tamamı
ilgili belediyelere devredilir. Güzel bir cümle ve bundan hareketle, şu
anda İstanbulda ve Türkiyenin muhtelif yerlerinde kentsel dönüşüm
kararları eskiden Bakanlar Kurulu kararıyla, şimdi Sayın
Cumhurbaşkanının kararıyla alınıyor ve kentsel
dönüşüm uygulaması başlıyor. Buralarda yer alan
yapıların önemli bir kısmı gecekondu. Gecekondu demek orada
oturan kişinin, onun sahibinin ödeme gücünün olmaması demektir, mali
gücü yok demektir. Bu vatandaşlar ecrimisil ödemeyle karşı
karşıya. İşi gücü olmayan insanlar, işlerini
kaybetmiş insanlar, kent hayatına tutunmaya çalışan
insanlar, dışlanmaya karşı mücadele eden insanlar
Böyle
zorluklarla karşı karşıya olan insanlardan ecrimisil
istemek hukuken belki kanun kitaplarına, kanun maddelerine
dayandırılabilir ama vicdanen insanı rahatsız eden bir
uygulama. Bu, herhâlde bir miktar görülmüş olacak ki belediyelere
devredilen bu gayrimenkuller için Cumhurbaşkanınca kentsel
dönüşüm kararının alındığı tarihten itibaren
ecrimisil alınmaz. hükmü getirilmiş. Tahakkuk ettirilen ecrimisiller
varsa da bunlar terkin edilecektir, kayıtlardan
çıkarılacaktır yani.
Önergemizle diyoruz ki: Madem bir ecrimisilden
vazgeçiyoruz, o zaman Cumhurbaşkanınca ya da Bakanlar Kurulunca -geçmişte-
alınmış olan kentsel dönüşüm kararı öncesi döneme ait
olan ecrimisilleri de silelim. Bu, yine, Akif Hamzaçebi ve Cumhuriyet Halk
Partili milletvekillerinin eski dönemlerde ve bu dönemlerde vermiş
olduğu kanun tekliflerinde yer alan bir öneridir arkadaşlar.
Herhâlde bu mahallelerde dolaşan AK PARTİli
milletvekillerimiz vardır, yoktur dersem yanlış söylerim. Ama
gittiğiniz mahallelerde bu şikâyetleri dinliyorsunuz. Yine
Sancaktepeden örnek vereceğim; Fatih Mahallesi, Çalılık Mevki,
Akpınar Mahallesi, Hilal Mahallesi, Sultanbeyli, Gaziosmanpaşa, Sultangazi,
Arnavutköy. Nerede gecekondu varsa bu sorun karşınızdadır;
kentsel dönüşüm olsun olmasın bu insanlar ecrimisil ödeyemiyor.
Bakın, insanların bütçesine kulak verin; işini kaybetmiş,
işsiz insandan para istiyorsunuz. Karar aldık, bundan sonrasını
almayacağız. Niye almıyoruz? Senin ödeme gücün yok çünkü.
Peki, ödeme gücü yoksa ondan önceki tarihi niye alıyoruz? Önceki tarih de
çok eski değildir ve 3 bin lira, 5 bin lira, 10 bin lira gibi
rakamlardır. Milletvekilleri için bu rakamlar bir anlam ifade etmeyebilir
ama o gecekondu sahibine gidin sorun, onun için bir servet büyüklüğündedir
bu rakamlar. Gelin, gerçekçi bir düzenlemeyle, hakkaniyete uygun bir
düzenlemeyle bu maddeyi düzeltelim.
Bu önerilerin hiçbirinde popülizm yoktur,
samimiyetle hazırlanmış, vicdanla muhakeme edilmiş,
kanunlar çerçevesinde değerlendirilmiş ve önerilmiştir.
Evet, biliyorum, kabul etmeyeceksiniz; ben yine de
görevimi yapayım, yarın o vatandaşlarımızın
karşısına gönül huzuruyla, alnımın akıyla
çıkayım. Bu doğru bir şeydir, gelin -yapmayın- bunu
kabul edelim.
Teşekkür ederim. Saygılar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİden 10
kişi el kaldırdı Sayın Başkan.
BAŞKAN 21inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 22nci maddesiyle 5403 sayılı Kanuna
eklenen geçici 6ncı maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Mehmet Doğan Kubat Abdullah
Güler
Çankırı İstanbul İstanbul
Ramazan Can Ali
Şahin Hasan
Baltacı
Kırıkkale Gaziantep Kastamonu
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
GEÇİCİ MADDE 6- 19/7/2005 tarihinden önce
onaylanmış 1/5000 veya 1/1000 ölçekli imar planları veya arsa
vasfı kazanmış parseller ile bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce belirlenen onaylı köy ve/veya mezraların
yerleşik alanı ve civarı ile yerleşik alanlar izinli kabul
edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5403 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan
19/7/2005 tarihinden önce tarım arazilerinin korunması ve
amacına uygun kullanılması yönetmelikle düzenlenmekteydi.
19/7/2005 tarihine kadar 3194 sayılı İmar Kanununda tarım
dışı izinler alınmadan planlama
yapılamayacağına dair bir hüküm bulunmaması nedeniyle
birçok belediye tarafından planlar yapılmış ve uygulamaya
konulmuştur. Bu planları yapan belediyelerden bir kısmı da
kapandığından plan yapma aşamasında tarım
dışı amaçla kullanım izni alınıp
alınmadığına dair belgeye de
ulaşılamamaktadır. Bu nedenle 5403 sayılı Kanunun
yürürlüğe girmesinden önce yapılan planlar geçerli kabul edilerek
vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 22nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hakkı
Saruhan Oluç Garo
Paylan Rıdvan
Turan
İstanbul Diyarbakır Mersin
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Tuma
Çelik Abdullah Koç
İzmir Mardin Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mardin Milletvekili Tuma Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
TUMA ÇELİK (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün burada
tartıştığımız Tapu Kanunuyla ilgili teklifle 8
kanunun 17 maddesinde değişiklik öngörülüyor. Ben 24üncü madde
üzerinde konuşmak istiyorum.
Aceleyle getirilen ve yarım günlük Komisyon
çalışmasıyla sunulan bu değişiklikler ülkemizde
Osmanlı Devletinden bu yana devam eden tapu sorunlarını
çözebilecek durumda değil çünkü ilgili kesimlerin, yurttaşların
kanun yapım sürecine bilfiil dâhil edilmesi gerekirken burada ne çevre
mühendislerinden ne mülkiyet konusunda ciddi sıkıntılar
yaşayan kesimlerden ne de ilgili diğer kesimlerden fikir
alınmıştır. Bu tutum, AKP iktidarının ben
yaptım oldu yaklaşımına ve bu teklifin belli bir zümrenin
kendi ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirildiğine bir örnektir.
Doğayı talan ederek, rant kapısına dönüştürerek ne
ekonomi kalkınır ne de toplumsal bir uzlaşı
sağlanabilir. Bu teklifle, zaten mevcut bir sorun olan plansız
kentleşmenin, çarpık yapılaşmanın ve mülkiyet
haklarını ihlal etmenin yolu daha da açılmaktadır.
24üncü maddeyle, orman vasfını yitiren
alanların satışını öngören ve ormanların idam
fermanı olan 2/Bnin süresi uzatılmaktadır. 2/B maddesinin
uygulama alanının ülkeye ekonomik getiri sağlayan turistik,
kültürel ve tarihî açıdan önemli olan alanlarında
uygulandığı görülmüştür. Biliyorsunuz, Karadeniz, Marmara,
Ege ve Akdeniz ormanları, yeşil alanları gerek yatay gerekse
dikey yapılaşmanın işgali altındadır. Bunun
yanında orman köylüsünü kalkındırmak amacıyla
kullanılabilecek bir yasal düzenleme, tamamen kent rantı ve
doğal varlıkların yok olmasına hizmet eden bir araca
dönüştürülmektedir. İstanbul kenti bunun en bariz örneğidir.
Üçüncü havalimanı benzer yapılaşma yüzünden tam bir 2/B
şehri hâline getirildi. Kuzey Ormanlarının ranta dönük
yapılaşmaya açılması bu teklife dayandırılarak
yapıldı. Sadece üçüncü havalimanı için 13 milyon ağaç
kesilmiştir. Bu teklifle 2/B alanındaki taşınmazlar ile
hazineye ait tarım arazilerinin satışında başvuru
yapma ve bedel ödeme süresi uzatılmaktadır.
Diğer taraftan, son dönemlerde Tur Abdin
dediğimiz Mardin, Batman, Şırnak arasında kalan bölgede
bulunan yerleşim alanlarında yapılan kadastro
çalışmalarında ciddi haksızlıklar ortaya çıkmasına
rağmen, sorunu çözmeye yönelik herhangi bir adım
atılmamaktadır. Biliyorsunuz, 90lı yılların
başında başlayan faili meçhuller, köy boşaltmaları ve
diğer baskılar nedeniyle adı geçen bölgede yaşayan Süryaniler
zorunlu olarak göç ettiler. Bugün Avrupada 300 bin civarında Türkiyeli Süryani
yaşamaktadır ve bunların arasında kendi ülkelerine ve
topraklarına dönüş yapan ve yapmak isteyen pek çok insan var. Ancak
bu insanların binlerce yıldır sahip oldukları topraklar,
tapu kadastro çalışmalarında yapılan haksızlıklar
nedeniyle ellerinden alınıp hazine arazisi veya ormanlık arazi
hâline getirildi çünkü bölgede yapılan tapu kadastro
çalışmalarının büyük bölümü Süryanilerin hazır
olmadığı bir sırada keyfî bir şekilde yapılmıştır.
Dolayısıyla da içinde birçok haksızlığı
barındırmaktadır. Bunun yanında, yine keyfî bir biçimde
Süryani vakıflarına ait birçok kilise, manastır, mezarlık
ve bağlı arazi ya hazineye ya da Süryani olmayan özel ve tüzel
kişilerin adına kaydedildi. Bu haksızlıklara ek olarak
yabancılar Türkiye'nin her yerinde tapuya sahip olabilirken
değişik nedenlerle vatandaşlığını
kaybetmiş olan Süryaniler atalarından kalan mülklerine sahip
olamıyorlar çünkü yabancıların Mardinde mülk satın alma
hakları yok.
Kısacası, eğer bir düzenleme
yapılacaksa dile getirdiğimiz bu sakıncaları ve yaşanan
haksızlıkları ortadan kaldıracak bir biçimde olması
gerekiyor. Bu ülkenin ortak değeri olan ormanlar ve 2/B kapsamına
giren taşınmazlar ekonomik rant kapısı veya hak
gasbına yol açmamalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
TUMA ÇELİK (Devamla) - Doğal ve kültürel
varlıklarımıza, birbirimize ve haklarımıza sahip
çıkabilmeliyiz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde iki tane önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hakkı
Saruhan Oluç Rıdvan
Turan Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul Mersin İzmir
Tuma
Çelik Garo
Paylan
Mardin
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Değerli arkadaşlar, bir müteahhit yasasıyla ve müteahhit kanunu
maddesiyle karşı karşıyayız yine.
Bahsi geçen maddede, riskli alanlarda bulunan
yapıların resen yıkılmasından bahsediliyor. Bu riskli
alanlar belirlenirken tarafsız ve objektif bir şekilde
yapılacağına dair herhangi bir işaret de emare de yok.
Riskli bulunan yapıların bulunduğu alanlardaki kentsel
dönüşüm uygulamaları, maliklerin muvafakati aranmadan Bakanlık
tarafından yapılacak ve yapılar hazineye geçecek, hazineye geçen
bu yapılar devri yapılana kadar hazinede kalacak; teslim
alınmazsa, teslim alınmaması durumunda ise değeri
ödenecekmiş. Hani insan sormak istiyor, sebep ne, bunun sebebi ne? Yani
insanları bu kadar dışarıda bırakarak, âdeta,
gerçekten yangından mal kaçırarak ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Bakın, bu riskli alanları belirleme yönteminden bahsedilmeyen bu
uygulamada, muhtarlığa asılacak bir listenin tebligat yerine
geçeceğini görüyoruz ve üç gün asılı kalıyor, üç gün sonra
da işlem yürürlüğe konuyor. Yani mülk sahibinin ya da mal sahibinin
itiraz hakkı engellenmiş oluyor. Riskli yapıları belirleme
konusunda yeterli olmayan idarelerin bu işi kimlere taşere
edeceğini burada sormamız gerekiyor. Bilimsel kriterlere ne denli
uygun olacağı konusu endişe verici. Artık, mühendis ve
mimarların imzaları bile bu belgelerde yer almıyor, raporlarda
yer almıyor. Odaları ve mühendisleri, teknik insanları baypas
eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu, iyi
niyetli bir tutumla bağdaşmıyor. Cumhurbaşkanı
yetkisinde yapı sahiplerine itiraz şansını fiilen ortadan
kaldırarak resen uygulama yapmak çok ciddi mağduriyetlere sebep
olacaktır. Bakın, Mahalleler Birliğinin buna benzer pek çok
yasal süreci, hukuki mücadelesi mevcuttur. Karar vericilerin nesnel
olmaları gerekiyor ama nesnel bir süreçten bahsedemeyiz. Objektif
kurallara göre hareket etmeleri gerekiyor, bilimsel esasları
kullanmaları gerekiyor. Meslek erbabının, meslek
insanlarının yetkinliği, alanda yetişmiş olmaları
gerekiyor ve etik kurallara uymaları gerekiyor fakat bunların
hiçbirinden bahsedemiyoruz. Bilime, tekniğe, akla aykırı bir
tutum söz konusudur. Mühendisler burada devre dışı
bırakılıyor. Yani bir müteahhit anlayışıyla
karşı karşıyayız, bir yık ve yap süreci
işletiliyor. Bakın, müteahhit anlayışıyla riskli
çıkmayacak bina, bu yasalara göre, yönetmeliklere göre yoktur. Yani onlar
istediklerini riskli alan olarak belirleyebilirler. Özellikle rantı çok
olan yerlerde gözlerinize kestirdiğiniz yeri riskli alan tayin edersiniz,
size göre riskli alan olur. Müteahhit anlayışıyla kent de
yaşanmaz kılınmaktadır; daire sayısını
artırarak kenti kirletirsiniz, insanları hasta edersiniz ve o trafik
altında hastanelere ihtiyacınız artar. Sosyal problemler
çıkar. Sağlıklı kentleşme ve adil paylaşım
olmaz.
Bakın, nana muhtaç kaldık, soğana
muhtaç kaldık ama yık ve yapta ısrar ediyorsunuz. Peki, bunun
hiç mi başka bir formülü yok? Yani yıkmadan, mesela az riskli bir
yapıyı iyileştiremiyor musunuz, iyileştirmek gibi bir
çözümü neden hiç düşünmüyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
milletvekili.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Mesela, 2000li yıllarda yapılan
binaları bile yıkmaya kalkıyorsunuz, yıkıyorsunuz.
Kentsel dönüşüm gerçekten yurttaşlarımızın ihtiyaç
duyduğu yerde ve yurttaşların refahı ve
sağlığı için yapılsa, devlet riskli yapıları
sübvanse etse işte bu büyük kötülüklerden hepimizi kurtarır. Ama öyle
mi? Öyle değil. Kentsel dönüşüm yapacaksanız, mahallede
yaşayan insanı mahallesinde tutmanız lazım fakat Surda
gördük, Sulukulede gördük, böyle olmuyor. Siz lüks yerler, lüks binalar
yaparak mahalleliyi oradan kovuyorsunuz ve rant devşiriyorsunuz. Siz,
mahalleliyi, mahalleyi korumuyorsunuz; insana, mahallelilik değerlerine,
kültüre saygınız yok. Bütün bunları yok sayıyorsunuz, varsa
yoksa rant, varsa yoksa talan peşinde koşuyorsunuz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 26ncı maddesiyle 6306 sayılı
Kanuna eklenen 6/A maddesinin (2) ve (7) numaralı
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Mehmet Akif
Hamzaçebi Hasan
Baltacı
İstanbul
İstanbul
Kastamonu
Hüseyin
Yıldız Mürsel
Alban Müzeyyen
Şevkin
Aydın
Muğla
Adana
(2) Bu madde kapsamında; riskli yapı
tespitleri, masrafları Dönüşüm Projeleri Özel Hesabından
karşılanmak suretiyle Bakanlıkça resen yapılır. Riskli
yapı tespit çalışmaları en az bir ay önceden ilgili
maliklere tebliğ edilir. Riskli olarak tespit edilen yapıların
listesi bu yapıların kapısına asılır, ayrıca
Bakanlığın internet sitesinde ve ilgili muhtarlıkta bir ay
süre ile ilan edilir. Riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce
veya kanuni temsilcilerince bir aylık süre içinde Bakanlığa
itiraz edilebilir. İtirazlar bir ay içerisinde teknik heyetler
tarafından incelenerek karara bağlanır.
(7) Maliklere verilecek konut ve işyerlerinin
niteliği ve büyüklüğü ile konuya ilişkin diğer hususlar
malikler ile Bakanlık arasında düzenlenecek sözleşme ile
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
26ncı maddesi dolayısıyla söz almış bulunuyorum.
Getirilen düzenlemeyle 2644 sayılı Tapu
Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 6306 sayılı Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu başta olmak üzere, mülkiyet
hakkına ilişkin çok sayıda yasada değişiklik
getirmektedir bu kanun teklifi.
Yapılan düzenlemeler yurttaşların
sahip oldukları yapı ve taşınmaz üzerinde Anayasa'nın
35inci maddesi, mülkiyet hukukunu düzenleyen maddeleri ile Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 1 no.lu maddesindeki hükümlerine açıkça
aykırı olarak düzenlenmiştir.
Değerli milletvekilleri, riskli
yapıların tespitleri Bakanlıkça yapılabileceği,
yapılan tespitten sonra tebliğin mülkiyetin kapısına
asılacağı, yapılan bu işlemin tebliğ yerine
geçeceği, iki gün içerisinde malik sahibinin itiraz edebileceği, üç
gün içinde de yapılan itirazların değerlendirilebileceği
gibi akıl almaz bir kısa süre içerisinde ne yazık ki bu
tebligatlar yapılmaktadır. Mahmut Tanal ağabeyim buradan az önce
dedi ki: Bir aspirin bile alınsa iki gün içerisinde bu vücuda sirayet
etmez. Gerçekten iki gün içerisindeyi AK PARTİli milletvekillerinin
insafına sunuyorum. Vatandaşı iki gün içerisinde evinden,
taşınmazından nasıl çıkaracaksınız?
Vatandaşın bu konuda bilgilendirilmesi, desteklerin daha insani bir
anlayış içerisinde yapılması gereklidir. Uygulama
yapılacak alanın sınırları uygulama bütünlüğü gözetilerek
belirlenir. denilmekte. Buradaki riskli alan ya da büyüklük mü kastediliyor?
Bu muğlak ifadenin mutlaka açık olarak maddede yerini bulması
gerekiyor diye düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, 1/1/2019 tarihinde
yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine göre şu anda
Türkiyenin yüzde 90-95i riskli yapı alanı içerisinde yer
almaktadır. Yani yapı stokunun yüzde 90-95i yıkılma
riskiyle karşı karşıya olarak görülmektedir. Bu işlem
tek kelimeyle deprem ve afet olgusu kullanılarak vatandaşın malına,
mülküne el konulmasının önünü açmaktadır. Buradan, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığını asli görevini yapmaya davet
ediyoruz değerli milletvekilleri. Çevre ve Şehircilik Bakanı,
bakın, haziran ve ağustos ayında Karadeniz Bölgesinde meydana
gelen heyelanlar ve sel afetlerine karşın -onlarca
insanımız yaşamını kaybetti- buraya ilişkin
herhangi bir kentsel dönüşüm uygulaması yapmazken AFADın
yapması gereken konular, AFADın yetkileri elinden alınıyor
ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veriliyor ne yazık
ki. Buna ilişkin sorduğumuz soruya da yanıt vermedi sayın
Komisyon üyeleri. Yazılı olarak vereceklerini
Yazılı
olarak cevabı da bekliyoruz işin doğrusu. Alanların
dönüşümüyle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyoruz, bu
Karadenizdeki sel baskını olan alanlarla ilgili.
Evet, MTA tarafından, 2011 yılında,
büyüklüğü 7.0 üzerinde deprem meydana gelecek deprem bölgelerinin ve 485
fay hattı üzerinde yerleşim alanlarının olduğu tespit
edilmiştir. Ülkemizde bu alanlar bulunurken, özellikle kırsal kesimin
buralarda yerleştiği göz önünde bulundurulursa buraların kentsel
dönüşüme uğraması zorunluluğu varken neden rantı
yüksek olan bölgelerin kentsel dönüşüme uğratılmak
istendiği de ayrı bir handikaptır.
Deprem konusunda çalışan bilim
adamlarının onlarca kez uyarmalarına rağmen Doğu
Anadolu fay zonunda ve Kuzey Anadolu fay zonunda tek bir kentsel dönüşümün
yapılmamış olması bir handikaptır. Varsa yoksa
İstanbul Boğazının iki yakasındaki rant bölgeleri.
Ankarada Kızılayın göbeğinde yer alan, hiçbir afet riski
olmayan Saraçoğlu Mahallesinin kentsel dönüşüme sokulması.
Değerli milletvekilleri, genel olarak tescilli
yapılar ile arkeolojik ve kentsel sit alanlarında bulunan
alanların da yer almamış olması
sakıncalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
toparlıyorum efendim.
Fesihle ilgili de yine Bakanlık,
yapıları resen yıkmakla kalmamakta, hak sahipleri ile müteahhit
arasında imzalanmış olan gayrimenkul satış vaadi
sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı
inşaat sözleşmeleri, ilgililerin muvafakati aranmaksızın
resen fesih kararı hakkına kavuşturulmaktadır. Taraflar
yıllar sürecek anlaşmazlıklar içine itilecektir. Gerekçeler
üzerinde herhangi bir açılım bulunmadan, uygulama içinde tüm
işleri genel hukuk kurallarına havale eden Bakanlığın
sözleşme iptalinde söz sahibi olması anlaşılır bir
durum değildir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine açıkça
aykırı olan, vatandaşlarımızın ellerinden
mülklerinin afat gerekçe gösterilerek alınmasına neden olabilecek,
sağlık ve güvenlik yaşam alanlarının inşa
edilmesine hiçbir katkısı olmayacak olan bu düzenlemenin yeniden ele
alınmasını rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.16
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop) İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
91 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
28inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin çerçeve 28inci maddesiyle 6306 sayılı Kanuna
eklenen geçici 4üncü maddesinin başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Muhammet Emin
Akbaşoğlu
İstanbul Çankırı
Abdullah
Güler Zeynep Gül
Yılmaz Meliha Akyol
İstanbul Mersin Yalova
Baki
Şimşek Mehmet
Doğan Kubat
Mersin İstanbul
Uygulama işlemlerine ilişkin geçiş
hükümleri
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu maddenin yürürlük
tarihinden önce, belirlenen riskli alanlarda, rezerv yapı alanlarında
ve riskli olarak tespit edilen yapıların bulunduğu parsellerde;
a) Kanunun
6 ncı maddesinin on dördüncü fıkrasında belirtilen bir
yıllık süre ile altı aylık sürenin hesabında bu
maddenin yürürlüğe girmesinden önce geçen süreler de dikkate
alınır.
b) Kanunun
6/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan şartların
Bakanlıkça tespiti halinde anılan madde hükmüne göre uygulama
yapılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, bir söz alabilir miyim efendim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
66.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 28inci maddesi üzerinde Genel Kurulun takdirine sunulan önergenin
Bakanlık bürokratları tarafından kaleme alınan önerisiyle
düzenlendiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına görüşlerimi kürsüden açıklarken 3194
sayılı Kanuna ve 6306 sayılı Kanuna bu teklifle eklenmesi
öngörülen 6ncı maddede birtakım sürelerin öngörüldüğünden
bahsetmiştim.
Örneğin, İstanbulun Kadıköy
ilçesinin Fikirtepe Mahallesinden örnekler vererek buradaki süreler Fikirtepe
için de uygulanırsa yıllardır kangren olmuş sorunu bir
yıl daha öteleyeceğiz, bu nedenle Fikirtepe için bir geçici madde
lazım önerisinde bulunmuştum. Bu önergeyle, yapmış olduğum
öneri Genel Kurulun takdirine sunuluyor. Önerim Bakanlık bürokratları
tarafından dikkate alındı, kaleme alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Önergenin (b) bendi bu dediğim hususu düzenliyor. Diğer hususlar
teklifin ilgili maddesinin yeniden düzenlenmesine ilişkindir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
67.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, biraz evvel Değerli Hamzaçebinin ifade
ettiği gibi, biz de MHPli değerli arkadaşlarımızla
beraber aynı önergeyi CHPyle beraber değerlendirerek oradaki
vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda bir yeni
düzenleme önerdik ve bunu Genel Kurulun takdirine sunuyoruz. İnşallah
hayırlara vesile olsun.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle, fıkranın yürürlüğe
girmesinden önce müteahhitten kaynaklanan sebeplerle inşaatına
başlanmamış ya da yapım işi belirli bir seviyede
durdurulmuş yapım işlerinde de bu fıkra hükümlerinin
uygulanarak bir yıllık ve altı aylık süreler beklenmeksizin
sözleşmenin fesih imkânı getirilerek vatandaşların bir an
önce mağduriyetlerinin önlenmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca, özellikle İstanbul ili, Kartal ve
Kâğıthane ilçelerinde kendiliğinden çöken yapıların
yerine yapılacak yeni uygulamalara başlanılmış
olduğu gözetildiğinde, uygulamalarına
başlanılmış olan alanlarda, yani geçici maddenin yürürlük
tarihinden önce ilan edilen riskli alanlarda, Bakanlıkça uygulamada
bulunulan riskli yapıların bulunduğu parsellerde ve bu alanlar
ve parsellerin dönüşümü için belirlenmiş olan rezerv yapı
alanlarında da uygulamaların bir an evvel neticelenmesi ve
vatandaşların mağduriyetinin önlenmesi bakımından,
Kanunun 6/A maddesi hükümlerine göre resen uygulama yapılabilmesi için
düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 28inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifine
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Akif Hamzaçebi Muhammet Emin
Akbaşoğlu
Manisa İstanbul Çankırı
Hakkı
Saruhan Oluç Ayhan
Erel Mehmet Doğan
Kubat
İstanbul
Aksaray İstanbul
Engin
Altay Abdullah
Güler
İstanbul
İstanbul
GEÇİCİ MADDE 1- Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü kadrolarında
bulunan ve sınav tarihi itibarıyla en az üç yıl görev yapan,
uyarma ve kınama hariç son üç yıl içinde herhangi bir disiplin
cezası almayan, Milli Emlak Uzmanı olabilmek için yaş ve
öğrenim alanı şartları hariç mevzuatında öngörülen
diğer şartları taşıyan personelden; usul ve
esasları Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından belirlenerek bu
maddenin yayımı tarihinden itibaren, beş yıl içinde iki
defa yapılacak sınavda başarılı olanlar, Milli Emlak
Uzmanı kadrolarına atanırlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Sayın
Başkanım, salt çoğunluğumuz var, önergeye
katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
29uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Çankırı İstanbul Kırıkkale
Hüseyin Şanverdi İsmail
Tamer Radiye Sezer Katırcıoğlu Hatay Kayseri Kocaeli
a) 1 inci maddesi, 3 üncü maddesi ile 20 nci
maddesi 1/1/2020 tarihinde,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle kanun teklifinin 1inci, 3üncü ve 20nci
maddelerinin yürürlük tarihinin 1/1/2020 olarak belirlenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylelikle ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Engin Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifine genel
olarak olumlu hususlar içerdiğinden Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
kabul oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Görüştüğümüz ve Genel Kurulda biraz sonra
tümü oylanacak kanun teklifiyle ilgili konuşan hatiplerimiz teklifin
olumlu, olumsuz yanlarıyla ilgili görüşlerini serdetmişlerdir.
Yapıcı bir muhalefet anlayışı sergileyerek toplumda çözüm
bekleyen kimi sorunlarla ilgili köklü çözüm olmamakla birlikte kısmi
iyileştirmelerin yapılmasına; vatandaşın, milletin
menfaatine konularla ilgili bütün olarak baktığımızda bu
kanuna evet oyu vereceğiz. Ancak unutulmaması gerekir ki bu kanun
teklifinin yasalaşmasıyla konut mağdurlarının, 2/B mağdurlarının,
kentsel dönüşüm mağdurlarının, kırsal alanlarda
yaşayan vatandaşlarımızın tarım arazileri ve mera
sorunlarının tümüyle köklü bir çözüme kavuşmuş olması
sağlanmıyor. Umarız ve dileriz ki Meclisimiz toplumun
beklentilerini gerçek anlamda karşılayacak kanunları
çıkarma konusunda iş birliğini, güç birliğini sürdürür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Her şeye
rağmen kanun, eleştirilerimiz saklı kalmak kaydıyla, genel
olarak olumlu hususlar içerdiğinden, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
bu kanunun tümüne kabul oyu vereceğimizi Genel Kurulun ve aziz
milletimizin bilgisine sunmayı bir görev saydım.
Teşekkür ederim. Hayırlı olsun
şimdiden.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
69.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, 91 sıra sayılı Kanun Teklifine
katkıda bulunan gruplara ve milletvekillerine teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hakikaten, biraz sonra inşallah kanunun tümünü elektronik olarak
oylayacağız. Ben katkıda bulunan bütün milletvekillerimize,
bütün gruplara bu manada teşekkür ediyorum.
Biliyorsunuz, en son biraz evvel bir madde
ihdası yaptık ve beş parti grubunun grup başkan
vekillerinin imzasıyla, Millî Emlak Uzmanı olabilmek için beş
yıl içinde 2 defa yapılacak sınavda başarılı olan
değerli arkadaşlarımızın Millî Emlak Uzmanı
kadrolarına atanabileceğine ilişkin bir düzenlemeyi hep beraber,
ortak akılla teklif ettik ve inşallah biraz sonra da Genel Kurulun
takdirine sunulmuş olacak.
Ben bu vesileyle kanunda emeği geçen bütün
milletvekili arkadaşlarımı, değerli Komisyonumuzu,
değerli milletvekillerimizi ve bütün bürokrat
arkadaşlarımızı çalışmalarından dolayı
tebrik ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Vatandaşlarımızın hayatının
kolaylaştırılmasına, sorunlarının giderilmesine
ilişkin bu yaklaşım nedeniyle bu kanunun da hayırlara
vesile olmasını Cenab-ı Hakktan niyaz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay
70.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 91
sıra sayılı Kanun Teklifine olumlu oy vereceklerine, gerek
komisyonlarda gerekse Genel Kurulda görüşülen kanun tekliflerine
vatandaşların hayrına olduğunu düşündükleri
katkıları sunduklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak 91
sıra sayılı Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ve
35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifine olumlu oy vereceğimizi ifade
ediyorum. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak da her zaman olduğu gibi
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerek komisyonlarda gerekse Genel Kurulda
görüşülen bütün kanun tekliflerine, parti programımız ve
politikalarımız çerçevesinde milletimizin,
vatandaşlarımızın hayrına olduğunu
düşündüğümüz katkıları veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu bağlamda,
münhasıran en son madde ihdasıyla teklife eklediğimiz madde,
şu an itibarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
bağlı olan Millî Emlak Genel Müdürlüğü kadrolarında bulunan
personele ilişkin kurum içi bir uzmanlık kadrosu ihdas edilmesi, bu
kadroya atanmaları ve bunun için de bir sınav
yapılmasını öngörmektedir. Hatırlayacağınız
üzere, bu geçtiğimiz ay, 30 Mayıs 2019 tarihinde de 7176
sayılı Kanunla Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir
İdaresi Başkanlığı kadrolarında bulunan personele
bu imkân getirilmişti. Millî Emlak Genel Müdürlüğü de Hazine ve
Maliye Bakanlığına bağlı bir birim idi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
fakat bundan bir süre evvel
Millî Emlak Genel Müdürlüğünün Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına bağlanması nedeniyle de bu 7176
sayılı Kanun kapsamına da dâhil edilememiş idi. Şimdi
bu görüştüğümüz kanun büyük ölçüde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını da ilgilendirdiği için bu madde
ihdası 30 Mayısta yapılan bu düzenlemenin devamı
niteliğindedir. Yoksa herhangi bir imtiyaz, ayrıcalık filan söz
konusu olmayıp sadece bir hakkın teslimidir. Aksi takdirde, bu
düzenleme yapılmasaydı hakikaten Millî Emlak personeline büyük bir
haksızlık yapılmış olacaktı, şimdi bu durum
giderilmiştir.
Çok teşekkür ediyorum bütün
milletvekillerimize.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kırklareli Milletvekili Selahattin
Minsolmaz ve 35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 91) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Açık oylama sonuç
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ve
35 Milletvekilinin Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
|
Kullanılan Oy
Sayısı |
: |
293 |
|
Kabul Ret |
: : |
279 13 |
|
|
|
|
|
Çekimser |
: |
1(x) |
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Barış
Karadeniz İshak
Gazel
BAŞKAN - Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan, 92 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak ve
48 Milletvekilinin Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1974)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 92)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 4 Temmuz 2019 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.46