TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
99uncu
Birleşim
9
Temmuz 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili
Ahmet Tanın, Kütanya iline yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, 9 Temmuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
yürürlüğe girişinin 1inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya Milletvekili Ahmet Tanın
yaptığı gündem dışı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Isparta Milletvekili Recep Özelin CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında CHP Grubuna ve şahsına sataşmaları
nedeniyle konuşması
10.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
11.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında CHP Grubuna ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldızın 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulamada millete ne
yaşattığının müzakere edilmesi ve millet iradesinin
önünün kapatılmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, halkın görüşlerini ifade
edebileceği mekanizmaları da harekete geçirerek
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
tartışılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çok partili siyasi hayatımız bakımından en fazla
temsiliyetin olduğu Meclis olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Milletvekilleri takla atıyor. ifadesini Milletvekilleri
her yolu deniyor. anlamında kullandığına ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, 8 Temmuz Çorlu tren
kazasının seneidevriyesi vesilesiyle acılar yaşanınca
hiçbir şey olmamış gibi davranan devletin saygı duyulabilir
devlet olmadığına ilişkin açıklaması
15.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce
yapılan saldırı sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet dilediğine ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin idrak edilmesinin 1inci yılı dolayısıyla
yapılan tartışmaların MHP Grubunun düşüncelerinin
ortaya konulması bakımından kifayet ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, kolluk gücü tarafından
Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ ve
danışmanlarının maruz kaldığı uygulamaya
yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına sahip çıkması
çağrısında bulunduklarına, ODTÜde KYK yurdu için
girişilen ağaç katliamını protesto eden öğrencilere
karşı gazlı müdahalede bulunulduğuna ve ruhsatsız
inşaat girişiminden vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen
saldırı sonucu şehit olan askerlerimize, 9 Temmuz Metin
Altıokun ölümünün 26ncı yıl dönümü vesilesiyle Madımak
katliamında hayatını kaybeden aydınlara Allahtan rahmet
dilediğine, kolluk gücünün Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağa
yönelik tutumunu benimsemediklerine, ihtiyat akçesine el atmak noktasına
gelinmesinin Türkiye Cumhuriyetinde son on yedi yılda yapılan
ekonomik tahribatların itirafı olduğuna ve 9 Temmuz Maltepe
mitinginin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce
düzenlenen saldırı sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet dilediğine, eylül ayından itibaren İstanbul
Büyükşehir Belediye Meclisinin beş gün çalışmasına
yönelik verilen grup önerisini İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ekrem İmamoğlunun hangi hakla, hangi yetkiyle
gündeme almadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
21.- Muğla Milletvekili
Yelda Erol Gökcanın, Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen
saldırı sonucu şehit olan hemşehrisi Üsteğmen Emre
Kargın ile Uzman Onbaşı Hüseyin Nayıra Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde uzman jandarma
statüsünde görev yapan personelin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Konya Milletvekili Ahmet
Sorgunun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
adaletsizliğin, zorbalığın ve sömürünün aracı olmaya
devam ettiğine ilişkin açıklaması
24.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, otomotiv fabrikasının Niğde ilinde
kurulmasının Niğdenin gelişimine katkıda
bulunacağına ilişkin açıklaması
25.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, şehit Eren Bülbülün anısına THYnin rüya
uçağına "Maçka" isminin verildiğine, uçağın
ilk seferini Trabzon iline gerçekleştirdiğine ve şehit Eren
Bülbülün mezarı başında düzenlenen anma törenini
alkışladığına; kendisinin ve İYİ PARTİ
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün davet edilmemesini
kınadığına ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Türkiyenin 150 bin uluslararası öğrenciye
ev sahipliği yaptığına ilişkin açıklaması
27.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce
düzenlenen saldırı sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet dilediğine, AK PARTİ iktidarları döneminde
sağlık alanında ciddi yatırımlar
gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması
28.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, kamuda çalışan işçilerin 2019-2020
dönemine ait ücret zammının belirleneceği toplu iş
sözleşmesinin içinde bulunulan ekonomik şartların göz önüne
alınarak yapılması gerektiğine, ODTÜde yurt
yapımı için ağaçların katledilmesini doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Bosna-Hersekin ilk
Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçin Yeryüzünün öğretmeni
olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, anayasa konusunda
rehabilitasyon ve restorasyon ikileminde bulunan AK PARTİyi yargı
reformu konusunda ya birlikte çalışmaya ya da kendi teklifini gündeme
getirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
31.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Düzce ilinin yüksek turizm potansiyeline sahip olduğuna,
iç ve dış turizmin canlanmasını sağlayacak, bölge
ekonomisine katkıda bulunacak batı Yeşil Yol Projesinin
başarıya ulaşabilmesi için Düzce Üniversitesi, Turizm
Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların birlikte
çalışması gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Kayseri ili Tomarza ilçesinde yaşanılan
sorunlara ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Başkanının görevden alınmasının keyfî ve hukuk
dışı olduğuna ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Kuzey Irakta yürütülen Pençe
Harekâtında terör örgütlerine darbe vurulduğuna ve
şehitlerimizi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, kontrolden çıkan ateşli silah
kullanımında düzenleme yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
36.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, yaşanan afetler nedeniyle zor durumda
olan Gaziantep ili ve bölge çiftçisinin kredi borçlarının faizsiz
olarak ertelenmesini sağlayacak düzenlemenin yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
37.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, Çanakkale ilinde üreticinin zor durumda olduğuna,
ülke tarımının düzelebilmesi için Türkiyenin planlı
tarıma geçmesi, çiftçiye mazotun indirimli verilmesi, yerli yem, gübre ve
ilaç sanayisinin geliştirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, ODTÜde KYK yurdu için girişilen ağaç
katliamını protesto eden öğrenciler ile Kadıköyde ODTÜlü
gençlerle dayanışmak için eylem yapan üniversite öğrencilerine
yönelik polis baskısı ve şiddetini kınadıklarına
ilişkin açıklaması
39.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Aydın ilinde hastanelerdeki yoğun bakım
ünitesinin yetersizliği nedeniyle sorunlar
yaşandığına, ülkenin eğitim, adalet sistemi gibi
sağlık sisteminin de çöktüğüne ilişkin açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, 2 Temmuzda insanların hunharca
yakılmasına kimlerin zemin hazırladığını
öğrenmek istediğine, Sivas Madımak katliamını
unutmadıklarına, unutturmayacaklarına ve sorumlularından
hesap sorulacağına ilişkin açıklaması
41.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, medya silahşörleri ne kadar
köşelerinden ateş ederse etsin, sermaye patronları hangi
barikatı kurarsa kursun, kimler yan yana gelirse gelsin umut treninin AK
PARTİ istasyonuna demir attığına ilişkin
açıklaması
42.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, hem üreticinin hem de tüketicinin kazanacağı bir sistem
için tarımsal faaliyetlerin ve çiftçilerin desteklenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
43.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, iktidarın ODTÜde ağaçların kesilmemesini,
doğal yaşamın korunmasını isteyen öğrencilere
cevabının şiddet olduğuna ve bu şiddeti kınadığına
ilişkin açıklaması
44.- Manisa Milletvekili
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, Manisa ili Saruhanlı ve
Akhisar ilçesi çiftçilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
45.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, mevsimlik tarım işçilerinin
çalışma, yaşam ve ulaşım koşullarının
iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
46.- Diyarbakır
Milletvekili Salihe Aydenizin, Diyarbakır ilinde HDPli
milletvekillerinin ve partililerin emniyet güçlerinin gayrihukuki
saldırılarına maruz kaldığına ilişkin
açıklaması
47.- Manisa Milleltvekili
Özgür Özelin, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana
geçirdiği trafik kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
48.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana
geçirdiği trafik kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik kazası nedeniyle
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
50.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana
geçirdiği trafik kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
51.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği
trafik kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
52.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, HDP Grup önerisinin oylaması öncesinde istediği söz
talebinin görmezden gelindiğine ve iktidarın öz eleştiri
yapması için önerge verildiğine ilişkin açıklaması
53.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Gaziantep Milletvekili Ali
Şahinin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve SETA
Vakfının nasıl finanse edildiğinin ve arkasındaki
güçlerin kimler olduğunun tartışılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
54.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, grup önerileriyle ilgili kategorik
yaklaşımı doğru bulmadığına ve SETAnın
bağımsız bir kurum olduğuna ilişkin
açıklaması
55.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
56.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
57.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İç Tüzükün 64üncü maddesine göre Genel Kurulda oturumu
yöneten Başkanın asıl konu görüşülürken
tartışmalara katılamayacağına, sözlerinin hakaret içermediğine
ilişkin açıklaması
58.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
59.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin 94
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, yeni bir İç Tüzük
düzenlemesiyle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde hem
Meclisin işleyişinin hem de yasamanın yürütmeyle
ilişkisinin çerçevesinin çizilmesi gerektiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Başkanlık Divanı
olarak Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen saldırı
sonucu şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik kazası nedeniyle
Başkanlık Divanı adına geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- TBMM
Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin, Azerbaycan
Cumhuriyeti Millî Meclisi Uluslararası ve Parlamentolararası
İlişkiler Komitesi Başkanı Samed Seyidovun davetine
icabetle 14-17 Temmuz 2019 tarihlerinde Azerbaycanın başkenti
Baküde gerçekleştirilecek Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü
Toplantısına katılımına ilişkin tezkeresi
(3/778)
B) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili
Mahir Polatın (2/923) esas numaralı Çam Fıstığı
Araştırma ve Koruma Enstitüsü Kurulması Hakkındaki Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/38)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 20 milletvekilinin, son dönemde
meydana gelen tren kazalarının nedenlerinin incelenerek benzer
kazaların yaşanmaması için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla 20/12/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/702) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 9 Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları tarafından,
gazetecileri hedef gösteren SETA raporu hakkında 8/7/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 9 Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ve arkadaşları
tarafından, Çorlu tren kazasındaki ihmallerin ve sorumluların
tüm boyutlarıyla incelenmesi, Anayasa Mahkemesine başvuran acılı
ailelerin basın açıklamasına biber gazıyla, plastik
mermiyle müdahale eden emniyet güçlerinin ve onlara emir verenlerin
araştırılması amacıyla 25/6/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
sıralamasının yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 11 Temmuz
2019 Perşembe günkü birleşiminde gündemin Seçim kısmında
15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 35inci maddesine
göre RTÜKte boşalacak 3 üyenin seçiminin yapılmasına ve 94
sıra sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun
Teklifi (2/1988) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 94)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, İstanbulda bir avukatın
Cumhurbaşkanının korumalarınca darp edildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/11939)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından hazırlandığı
iddia edilen dinî oluşumlarla ilgili bir rapora ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/12658)
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Diyanet İşleri Başkanlığında
vekil imam olarak görev yapan kişilerin sayısına ve vekil imam
ile vekil müezzin kadrolarıyla ilgili bir çalışma
yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/12667)
4.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Kültür ve Turizm Bakanına yönelik çeşitli
iddialara ilişkin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktaya sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun cevabı
(7/12923)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2016-2019 yılları
arasında Bakanlık bünyesinde kullanılan araçlarla ilgili
bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/13036)
6.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/13080)
9 Temmuz 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kütahyanın
değerleri ve ildeki gelişmeler hakkında söz isteyen Kütahya
Milletvekili Ahmet Tana aittir.
Buyurun Sayın Tan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tanın, Kütanya iline
yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET TAN (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
ekranları başında bizleri izleyen Kütahyalı
hemşehrilerimi, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Kuruluşun ve kurtuluşun şehri olan
Kütahyamız, çelebi ruhlu insanlarıyla, doğasıyla,
şifalı termal sularıyla, tarih ve kültür turizmiyle içinde
birçok değeri barındırmakta ve 650 milyon dolarlık
ihracatıyla ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar
sağlamaktadır.
Kütahyamızda 1inci, 2nci, Gediz ve
Tavşanlı Organize Sanayi Bölgeleriyle birlikte şu an
yapılmakta olan Zafer Organize Sanayi Bölgesi ve Simav Jeotermal Sera
Organize Sanayi Bölgelerinin ilimiz ve ülkemiz ekonomisine, istihdama ve
ihracata ilave çok ciddi katkılarının olacağı
muhakkaktır.
Zafer Organize Sanayi Bölgesinin doğal gaz ve
elektrik meseleleri çözüme kavuşturulmuş olup, inşallah, 2021
yılında; Simav Sera Organize Sanayi Bölgesinin ise önümüzdeki
yıl faaliyete geçmesi planlanmaktadır. Sanayicilerimizi organize
sanayi bölgelerimize, turizmcileri de farklı turizm alanlarına
yatırım yapmaları için ilimize davet ediyoruz ve sizleri de
bekliyoruz inşallah.
Kütahyamızın il bağlantı
yolları bölünmüş yol olarak tamamlanmıştır; ilçe
bağlantı yollarımızdan Emet-Tavşanlı,
Hisarcık-Emet, Tavşanlı-Dursunbey-Harmancık, Emet-Simav,
Çavdarhisar-Emet, Abide-Simav-Bigadiç, Balıköy-Dağardı-Simav,
Abide-Uşak yolları müteahhitlerin uhdesindedir ve çalışmaları
devam etmektedir. Bununla beraber, sadece müteahhidin iş
bıraktığı Domaniç-Tavşanlı yolu ile 35-40
kilometrelik Emet-Hisarcık-Gediz yolunun ihaleye çıkması için çalışmalarımız
devam etmektedir.
İlimizin bir başka cevheri olan ve ülkemiz
rezervinin yüzde 70i Kütahyada bulunan bor madeniyle ilgili 1inci ve 2nci
Borik Asit Fabrikası, borik asit zenginleştirme ünitesi AK PARTİ
iktidarları döneminde ilimize kazandırılmıştır ve
şu an hepsi de faaliyetlerine devam etmektedir. Yine bu sene temelini
attığımız ve 2021 yılında faaliyete geçecek
sülfürik asit fabrikasının yapımı ve
yatırımı devam etmektedir. Bor karbür fabrikasının
olmazsa olmazlarından sülfürik asit fabrikasının faaliyete
geçmesiyle birlikte, inşallah, bor karbür fabrikası da Kütahyamızda
kurulacaktır. Bu husustaki çalışmalar ve
irtibatlarımız devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kütahyanın gündeminde olan Murat Dağı
altın madeni hakkında başlatılan hukuki süreç devam
etmektedir. Ancak burada madalyonun diğer bir yüzünü de sizlerle ve milletimizle
paylaşmadan geçemeyeceğim. CHP Kütahya Milletvekili, siyanür
kullanımı ve doğa tahribatı gerekçesiyle Murat
Dağında işletme kurulmasına karşı çıkarken,
daha bundan dört beş ay önce, yerel seçim sürecinde, yine, otuz yıldır
açık ocak işletmeciliği yapan ve gümüşün işlenmesinde
siyanür kullanan gümüş fabrikasının önünde Burası
kapanmasın, çalışmasına devam etsin. diye beyanatlar
veriyordu ve gösteriler yapıyorlardı. Şimdi bu tavrı
görünce bizlerin aklına, işine geldiğinde kuş, işine
geldiğinde deveyim diyen devekuşu kıssası geliyor.
Bizler ve halkımız, sizden
tavrınızı belirlemenizi ve bir duruşunuzun
olmasını bekliyoruz. Yani siyanürle altın
çıkartılmasına karşı çıkarken niye siyanürle
gümüş çıkartılmasının yanındasınız?
Yine, CHP Milletvekili Ali Fazıl Kasapın
geçen hafta Meclis kürsüsünden yollarımız için söylediği
-ifadesini aynen söylüyorum- Cumhuriyette yapılan yollara ilave
yapılmamış. sözünü bizler değil, üzerinden geçtiği
yollar yalanlıyor.
Yine, aynı milletvekilinin Emette sülfürik
asit fabrikası için geçen yıl Bu fabrika yapılmayacak, AK
PARTİliler sizi kandırıyor. ifadesini de yapımı
devam eden sülfürik asit fabrikasının temelleri, duvarları, Emet
ve Hisarcık halkı yalanlıyor, yarın da orada
çalışacak hemşehrilerimiz yalanlayacak.
Yine, geçen hafta Meclis kürsüsünden CHP Milletvekili
Sayın Kasapın hem meslektaşı olan hem de ilimize hizmet
için gayret göstermiş, önceki dönem milletvekilimiz, Kütahya
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Sayın Profesör Doktor
Vural Kavuncu için Boş kalmasın diye dekan, rektör
yapılıyor. ifadesini talihsiz bir açıklama olarak
değerlendiriyor ve kendisine yakıştıramıyorum.
Kütahyayı ve Kütahyalıyı
itibarsızlaştırmanın ve hakaret etmenin ne kendisine ne
ilimize ne de halkımıza hiçbir faydası yoktur,
olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Tan.
AHMET TAN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle,
kuruluşun ve kurtuluşun şehri Kütahyamızın daha da
gelişmesi ve kalkınması, insanlarımızın huzur ve
mutluluğu için çalışmaya devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu
ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, Murat
Dağında altın madeni
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, bir sataşma var ismen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, sayın
hatip ismen bir sataşmada bulundu, nazarıdikkatinizden
kaçmış olabilir. Gerçi, ilk söz aldığımda görevinizde
başarılar dileyecektim ama birden söz verince dileyemedim, birazdan o
görevi yerine getireceğim.
Uygun görürseniz, ismen bir sataşma olduğu
için Kütahya Milletvekilimiz Ali Fazıl Kasap konuşacaktır.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Kasap, siz de ikinci bir
sataşmaya mahal vermeden konuşun lütfen.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Vermeyeceğim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sürenizi yedi dakika olarak
başlatıyorum.
Gündem dışı söz de sizindi, Murat
Dağında altın madeni çıkarılması projesi
hakkında söz istemiştiniz, ikisinin süresini birlikte size veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Kütahya Milletvekili Ahmet Tanın yaptığı gündem
dışı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, yeni görevinizde başarılar dilerim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kütahya, bor madeni yönünden dünya
rezervinin yüzde 70ini haiz olan bir ilimiz. Yerel seçim öncesi Kütahyaya bor
karbür fabrikası yapılacak diye bir söz verilmişti, iktidar partisinin
o zamanki
AHMET TAN (Kütahya) Sülfürik asit fabrikası
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Bor karbür
fabrikasının Balıkesirde temeli atıldığı
dönemde -o zamanki Bakan Berat Albayraktan istendi- şöyle denmişti:
Sayın Bakanım, bir de Kütahyaya böyle bir söz verelim. Aradan bir
hafta geçti En büyüğünü de Kütahyaya yapacağız. diye bir
söylemde bulunuldu. Hâlâ bor karbür fabrikasını bekliyoruz.
Bor, ham madde olarak, borik asit olarak
işlenip yurt dışına ihraç edilen bir madde, yapılan
hiçbir şey yok.
Onun dışında, yol yapıldı.
Biz, kervansaray kültürü olan bir ülkeyiz. Şehirler arası yollar
yapıldı, duble yollar yapıldı ama şehir
bağlantı yolları, ilçe bağlantı yolları ve köy
yolları yapılmadı. Ben, sayın vekilimizin kendisinden
Karbasan yoluna gitmesini isterim, Şeyhlerin yoluna gitmesini isterim.
AHMET TAN (Kütahya) Karbasan yolu sıcak
asfalt.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Kütahyanın
Sırören köyüne gitmesini isterim; sizin, gitmediğiniz yerlere
gitmenizi isterim.
Onun dışında, şu anda, Kütahyada
Dumlupınar diye bir ilçemiz var. Yakında, 30 Ağustosta,
Dumlupınar Meydan Muharebesini, Büyük Taarruzu, Başkomutanlık
Meydan Muhaberesini anacağız. Bin nüfuslu bir ilçe ve burada
yapılmış bir tek tesis yok. Tek bir tesis yapıldı
sosyal donatı olarak, o da Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi
Beyin yaptığı bir sosyal tesistir, konaklama tesisidir. Onun
dışında, yapılan hiçbir şey yok. Dumlupınar bin
nüfusludur. Kütahyada Dumlupınar Üniversitesi var, adını
Dumlupınar ilçemizden alıyor ama Dumlupınarda bir tek meslek
yüksekokulu dahi yoktur adını oradan almasına rağmen.
Onun dışında, hastanesi olmayan bir
yerde tıp fakültesi kuruldu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi
kuruldu. Bu, Türkiyeye mahsus bir şey herhâlde. Kütahyada devlet
hastanesi yoktur, merkezdeki hastanenin adı da Evliya Çelebi Eğitim
ve Araştırma Hastanesi. Dumlupınar Üniversitesi Eğitim ve
Araştırma Hastanesiydi, kendim de çalıştım,
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hastanesi oldu.
Kütahyada ve birçok ilimizde kurulan
sağlık bilimleri üniversitelerine -bakın isterseniz, çoğu
da eski milletvekilleridir- eski milletvekilleri şu anda rektör olarak
atanmışlardır.
Benim söyleyeceklerim bu kadar.
Teşekkür ediyorum.
Başkanım, gündem dışı da
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Kütahya ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı için söz
veriyorum.
Buyurun, devam edin.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; Kütahyanın Gediz bölgesinde,
Murat Dağında altın madeni çıkarılması projesi
hakkında gündem dışı söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Kütahyada Gediz ilçesinde yer alan, Gediz havzası için büyük bir öneme
sahip Murat Dağında siyanürle altın madeni
çıkarılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu Olumlu
verildi. Bu karar Gediz havzasını yok etmektedir. Gediz Nehrinin
kirlenmesine, tarım alanlarının yok olmasına ve çevre
katliamına yol açacaktır. Doğal dengeyi bozacak, suyumuzu,
havamızı, insan sağlığını tehlikeye sokacak
bu kararın kabul edilmesi mümkün değildir. Bu karar, başta
Kütahya olmak üzere, Manisa, Uşak, İzmir, Eskişehir illerimiz de
dâhil olmak üzere, toplamda 21 ilçenin bölümlerini de içine alan bir alanı
etkilemektedir. Gediz havzasının toplam alanının 17 bin kilometrekare
olduğu ve Türkiye'nin yüz ölçümünün yüzde 2,7sini oluşturduğu
dikkate alınırsa, nüfusun büyük çoğunluğunun, endüstriyel
faaliyetlerin ve sulamalı tarım alanlarının bu havza içinde
yer almakta olduğunu görürüz. Murat Dağının altın
madenine açılmasına izin verilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, öyle bir havzaya
ismini veren Gediz Nehri tam 275 kilometre uzunluğundadır. Gediz
Nehrinin 175 kilometresi Manisa ili, 40 kilometresi Kütahya ili, 25
kilometresi Uşak ili, 35 kilometresi ise İzmir ili topraklarında
bulunmaktadır. Havzada su talebinin yaklaşık yüzde 80i
tarımsal sulama amaçlıdır. Havza, Gediz Nehrinin
oluşturduğu çok verimli ova topraklarına ve tarıma
elverişli bir iklime sahip olduğundan, Ege Bölgesi
tarımında ilk sırada yer almaktadır. Arazi
dağılımına göre tarım alanları havzanın
yüzde 50sini oluşturur. Gediz, Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Menemen
Ovalarındaki toplam tarımsal üretim Türkiye'nin toplam tarımsal
üretiminin yüzde 10udur; Gediz Nehri bittiğinde bu üretim
kaybolacaktır. Türkiye'de bulunan sebze alanlarının yüzde
6sı, zeytin alanının yüzde 10u, üzüm bağının
yüzde 16sı bu havzadan etkilenmektedir. Şimdi Murat
Dağında altın madeni çıkarılması
uygulamasına göz yumulursa İzmir Körfezine dökülen Gediz Nehri
alanlarının yok olmasıyla karşı karşıya
kalacağız. Bu yüzden Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını bu konuda tekrar uyarıyoruz,
sorumluluğa davet ediyoruz.
Altın madeni çıkarılmak istenen Murat
Dağının başka bir önemi var, tarımsal önemin
dışında tarihî olarak da büyük önem arz ediyor, şöyle ki:
Murat Dağı, Yunan Komutan Trikopisin yakalandığı
dağdır. Gediz, Kurtuluş Savaşının önemli bir
parçasıdır. Murat Dağının eteklerinde Başkomutanlık
Meydan Muharebesi gerçekleşmiştir, 137 bin şehidimiz
vardır. Altın madenine açılmak istenen Murat
Dağını içine alan Başkomutanlık Meydan Muharebesinin
geçtiği yeri kapsayan bu bölgeye Başkomutanlık Meydan
Savaşları Zafer Tarihî Alanı Kurulması Hakkında Kanun
Teklifini geçen hafta vermiş bulunmaktayız. Değerli Kütahya
milletvekili arkadaşlarımdan da -hatta bölge milletvekillerinden-
Millî Mücadelenin geçmiş olduğu bu alanın zafer tarihî
alanı olarak ilan edilmesi hakkında vermiş olduğumuz kanun
teklifini desteklemelerini talep ediyorum.
Ayrıca, Kütahyadaki gümüş
fabrikasından siyanür akmıştı. Bizim karşı
gelmemiz Kütahyadaki gümüş madenine değil idi; Kütahyada
yapmış olduğumuz eylem, orada özlük hakları
lağvedilerek, özlük hakları tanınmadan işsiz bırakılan,
kapının önüne bırakılan işçilerimizin
hakkını savunmak için idi. Fabrikanın kapanması, madenin
kapanmasıyla ilgili bir talebimiz olmamıştır. Bütün
işçiler, bütün Türkiye de bu durumu biliyor. Sayın vekillerim de
bilirler, yaklaşık bin işçi şu anda özlük
haklarını kaybetmiş olarak sokaktadır, işsizdir,
açtır. Kütahyada İŞKURa kayıtlı mevcut 31 bin
işsiz vardır. Bin işçinin işsiz kaldığı
kışın ortasında, ocak ayında, sayın vekillerimi
de aynı işçilerle omuz omuza görmek isterdim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 1inci yılı
münasebetiyle söz isteyen Manisa Milletvekili Erkan Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 9 Temmuz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe
girişinin 1inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 9 Temmuz 2018 tarihinde fiilen yürürlüğe
giren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 1inci yıl
dönümü münasebetiyle söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine neden, nereden ve
nasıl geldik? Bu sorulara açıklık getirmek için, günümüze kadar
yaşadığımız siyasal süreçlere ve hadiselere bakmalıyız.
Uyguladığımız siyasal sistemlere bir tarih şuuruyla;
dün, bugün ve yarın perspektifiyle bir bütünlük içinde bakma ve anlama
mecburiyetimiz vardır. Doksan altı yıllık cumhuriyet
tecrübemiz, hatta 1908 Meşrutiyetinden bu yana geçen yüz dokuz yılda
yaşadıklarımız, hatta ve hatta 1839 Tanzimatından bu
yana tecrübe ve birikimlerimiz bu soruların cevabını
fazlasıyla vermektedir.
Geçen yüz dokuz yıl içinde demokrasimiz ve
siyasi hayatımız çok sayıda darbelerle, muhtıralarla,
vesayet girişimleriyle kesintiye uğramış, yapısal
sorunlar nedeniyle çıkan hükûmet krizleriyle siyasal istikrar
sağlanamamıştır. Sistemdeki tıkanmalar, erkler
arasındaki kaymalar devlet çarkının bozulmasına ve karar
süreçlerinin laçkalaşmasına sebep olmuştur. Eski sistemle daha
fazla mesafe alamayacağımız 15 Temmuz hain darbe
girişimiyle artık iyice belli olmuştur. Yasama, yürütme ve
yargı arasındaki yetki ve sorumluluk çizgilerinin belirgin
şekilde netleştirilmesi büyük bir mecburiyet hâline gelmiştir.
Devlet yönetiminde varlığı malum olan fiilî düğümün
çözülmesi ve anayasal bir hüviyete kavuşturulması, devletin
zamanında ve hızlı karar alması, etkin ve verimli
çalışması gerekmektedir. İşte, bütün bunlar, siyasal
sorumluluk taşıyan bizleri sistem arızalarını gidermek
için vazifeye davet etmiştir.
Sonuç itibarıyla, Türk milleti, 16 Nisan halk
oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine evet
demiş, 24 Haziran 2018 genel seçimleriyle de bu karar teyit ve tescil
edilmiş, mühür vurulmuştur; artık geri dönüş
olmayacaktır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
kefil ve referansı millî irade ve siyasal tarihimizdir. Bu sisteme keyfî
olarak, günlük siyasi dürtülerle değil, bir zaruret sonunda
geçilmiştir. Yapacağımız iş, bu sistemin bütün kurum
ve kurallarıyla yerleşip işletilmesine
çalışmaktır. Her ne ad altında olursa olsun eski sisteme
dönüş özlemi taşımak siyasal gericiliktir. Tarafsız
Cumhurbaşkanı partisiz Cumhurbaşkanı gibi söylemler yeni
sistem bakımından gerçekçi olmayıp Cumhurbaşkanlığı
makamını bir vesayet makamı olarak görmekten başka
anlamı olmayan düşüncelerdir. Yeni sistem üzerinden öylesine garip
eleştiriler ve özlemler dile getiriliyor ki bu eleştirileri ciddiye
alırsak bunların âdeta siyasetsiz siyaset, iktidarsız iktidar
istediklerine hükmedebiliriz.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin bir yıllık karnesine
baktığımızda görüyoruz ki bu sistemle yönetimde istikrar ve
temsilde adalet sağlanmıştır. Hem kuvvetler
ayrılığı daha belirgin hâle gelmiş hem de her kuvvet
kendi içinde güçlenmiştir ancak kuvvetler ayrılığının
daha belirgin hâle gelmiş olması iki erkin arasına kalın
kale duvarları örülmesi anlamına da gelmemektedir. Yürütme ile yasama
ilişkilerini kurumsallaştırıp formel hâle getiren
düzenlemeler zaman içinde elbette yapılacaktır,
yapılmalıdır.
Güçlü yürütme, güçlü Meclis hedefine
ulaşılmıştır. Cumhurbaşkanı seçiminde
barajın yüzde 50+1e çıkması millî iradeyi daha güçlü
şekilde tahkim etmiş, iktidarın seçiminde müstesna bir
uzlaşmayı sağlamıştır. Yürütmede çift
başlılık ortadan kalkmıştır. Artık, hükûmet
krizleri yaşanmayacaktır. Bu sistem, aynı zamanda,
demokrasilerin temel özelliği olan uzlaşma imkânlarını
teşvik etmiş ve ittifaklara imkân vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) 24 Haziran 2018 seçiminde
toplam 9 parti Meclise girmiş, 5 parti grup kurmuş, doksan altı
yıllık Türkiye Büyük Millet Meclisinde en yüksek temsiliyete
ulaşılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye
Cumhuriyetinin varlığı ve güçlenmesi için
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin doğru bir sistem
olduğuna o gün olduğu gibi bugün de inanıyor ve bu sistemin
sonuna kadar arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Cumhur
İttifakı, bu sistemin layığıyla işletilmesi için
elinden gelen çabayı sarf edecek, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine sahip çıkacaktır.
Bu irade beyanıyla sözlerime son verirken Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akçay.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın grup başkan
vekili konuşması sırasında Bundan önceki sistemi istemek
gericiliktir. diye bir ifade kullandı. Sayın Genel
Başkanımızın da bu konuda çeşitli beyanları var,
doğrudan kendisinin sözlerine atfedildiği de açık. Belki
kürsüden değerlendirilmeyebilir ama grubumuz adına, konuya
ilişkin, yerimden söz talep ediyorum.
BAŞKAN Bir sataşma söz konusu
değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşma olarak
değil.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
yani Cumhuriyet Halk Partisi görüşlerini ifade edebilir, memnuniyetle
fakat bu konudaki düşüncelerindeki çelişkileri ortadan
kaldırırlarsa seviniriz çünkü bir diyorlar Eski sisteme
geçeceğiz. bir diyorlar Güçlendirilmiş parlamenter sistem. bir
diyorlar Eski sisteme geçmeyeceğiz. Dolayısıyla
görüşlerini netleştirmelerinde fayda vardır fakat konuşmam
kesinlikle bir sataşma değildir.
BAŞKAN Bir sataşma olarak
değerlendirmiyorum.
Yerinizden söz veriyorum, buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
konuşmanın içeriğinde doğrudan hedef alma, sataşma
olmadığı için zaten ben de onu söyledim ama konuşmanın
bu kısmı doğrudan sataşmadır ve yerimden cevap
verebilecek kabiliyetteyim buna.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN O da doğrudur ama yerinizden söz
vereyim ben.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın grup başkan vekilini dinledik. Sayın grup başkan
vekilinin söylediği sözleri, rejime kasteden 16 Nisan Anayasa
değişikliğinde son birkaç güne kadar kararsız olup son
günlerde kendilerinin ve bugünkü ittifak ortaklarının
kampanyalarını dinlemiş bir vatandaş duysaydı
şöyle söylerdi: Ama siz bana bunu böyle
anlatmamıştınız. Bugün yapılan bütün anketlerde,
referandum bugün yapılsa yüzde 65 ila 70 arasında hayır oyu
alacağı görülüyor.
Güçlü Meclis sözü billboardlarda kaldı.
İktidar partisine mensup milletvekilleri dahi, basına yansıyan
ve yalanlanmayan Sayın Genel Başkanlarının
başkanlığındaki değerlendirme
toplantılarında, bakanların Meclise gelmemesini, yürütmenin
milletvekillerinden kopukluğunu, eleştirilerin bakanlar
tarafından dikkate alınmadığını ifadelerinde
söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu rejimi, yeni dönemi en çok
iktidar partisi kendi içinde tartışıyor, tartışmaya da
muhtaç. Bugüne kadar Meclise muhalefetten sunulan bir tek kanun teklifi
yasalaşmamışken iktidar partisininkiler geçiş
üstünlüğünü haiz şekilde yasalaşıyor. Ama maalesef,
milletvekilleri, bakanların ağzıyla söylediği,
Hazırlığımız tamam, Meclise yolluyoruz. dediği
ama kampanyada Böyle bir şey olmayacak. diye millete taahhüt ettiğiniz
kanun tekliflerine muvazaa suçu işleyerek imza atıyorlar.
Her doğana değil, Erdoğana göre
yapılmış Anayasa, bir yıl sonunda Erdoğana da bir
kolu uzun, bir paçası kısa gelmeye başladı. Bu yüzden bugün
çıkıp da kürsüde Yaptığımız işin
arkasındayız. demek, ne günah çıkarmaya ne rejime
karşı işlenen bu asli kusuru hafifletmeye ne ülkeye
yaşatılan gerilemeyi geri almaya yeter.
Milliyetçi Hareket Partisi savunuyor ama sistemin
McKinsey tarafından dayatılmış olduğunu da artık
cümle âlem biliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul ) Sayın
Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
2.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, bunlar, propagandaya yönelik, bizce dikkate
alınmayacak ifadelerdir. Bir kere, rejime kasteden değişiklik
veya rejim değişikliği gibi yansıtılması
doğru değil. Bunu biz, sistemde bir reformasyon, bir sistem
değişikliği olarak değerlendiriyoruz.
Ayrıca, elbette,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bir yıldır
fiilen yürürlükte olduğu için bunun değerlendirmesini gerek AK
PARTİ gerekse Milliyetçi Hareket Partisi yapacaktır. Kaldı ki
biraz evvelki konuşmamda -beş dakikalık sürenin
yetersizliği nedeniyle de- vurguladım, mesela, dedim ki: Kuvvetler
ayrılığının daha belirgin hâle gelmiş
olması, iki erkin yani yasama ile yürütmenin arasına kalın kale
duvarları örülmesi anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla,
yasama ve yürütme ilişkilerinin -daha evvel en az 5-6 defa kürsüde de
ifade ettiğim gibi- mesela, İç Tüzükte yapılacak
değişikliklerle kurumsallaştırılıp formel hâle
getirilebileceği konusundaki düşüncelerimi de ifade etmiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ve dedik ki: Bunlar tecrübe
ettikçe -bunu bütçe görüşmeleri sırasında da hep birlikte,
gruplar olarak da çok ayrıntılı mütalaa etmiştik- zaman
içerisinde, bir kısmı da yaşayarak ve deneyerek olacak
hadiselerdir.
16 Nisan 2017 Anayasa referandumu yüzde 51,5la
millet tarafından kabul edildi. Ayrıca, 24 Haziran 2018 seçimleriyle
de bunun bir teyidi, tescili yapıldı ve gerek Cumhur
İttifakının seçimde elde ettiği yüzde 52yi aşkın
sonuç gerekse yüzde 53le Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesi
bunu gerçekleştirmiştir. Hatta 31 Mart yerel seçimleri de Cumhur
İttifakı olarak alınan toplam netice itibarıyla da bunun
teyidi doğrultusunda olmuştur. Dolayısıyla, anketlere
değil de bu seçim sonuçlarına bakmak daha iyi olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sayın grup başkan vekiline
şunu hatırlatmak isterim: Bizim partimizin toplantılarından
sonra parti sözcümüz gerekli açıklamaları yapıyor. Efendim,
şurada, şunu söyledi. Burada, bu kişi, şunu söyledi.
Herhangi bir kaynağa dayanmadan, aslı astarı olmayan ifadeler
üzerinden bizim toplantılarımıza atıf yapmasını
doğru bulmuyorum. Kendi MYKsinde konuşulanları burada
anlatabilir kendisi, açıklayabilir, izah edebilir. Kendisi bizim
toplantılara katılıyor mu? Bizim MYKlerimizde mi vardı
veya milletvekillerimizle beraber o toplantıya mı katıldı
da kendinden bu kadar emin konuşabiliyor, anlayabilmiş değilim.
Dolayısıyla toplantılar sonrasında parti sözcümüzün
yaptığı açıklamalar bizim için geçerli olanlardır,
cari olanlardır.
Bir diğer konu: Sistemle alakalı
eleştiri var. Senin fikrin ne, önerin ne, neyi savunuyorsun?
Savunduğunu vatandaşa bir anlat. Şimdi anket yapsak yüzde 60-70
şöyle çıkar. Vatandaş bunu oylamış. Senin bir önerin
varsa, buradan, gücün yeterse çıkarırsın; götürürsün halka, ne
alacağını görürsün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Anketlerde o
çıkıyormuş. Hangi ankete göre, kime göre, neye göre? Bir ankette,
sisteme olan güven şöyle azaldı, şimdi gitse yüzde 60
çıkmaz, yüzde 70 çıkmaz. Bir kere, siz, parti olarak neyi
savunduğunuzu ortaya koyun; neyin peşindesiniz, onu bir
açıklayın. Parlamenter sistem mi diyorsunuz, başka bir
şey mi söylüyorsunuz, ne söylediğiniz belli değil. Az önce
Sayın Akçay da söyledi, ne söyledikleri belli değil. Sürekli bir
eleştiri; sisteme eleştiri, gelen kanun teklifine eleştiri, her
şeye eleştiri. Önerinizi bir ortaya koyun, topluma gidin,
paylaşın, ne istediğinizi anlatın, ne istediğinize bir
kere bir karar verin. Siz ne istiyorsunuz? Parlamento güçsüzleşti,
yürütme güçlendi, AK PARTİ milletvekilleri şöyle söylüyor, onlar
böyle söylüyor. Onları bir tarafa bırakın. Bizim
arkadaşlarımızın ne söylediklerini biz biliyoruz, neyi savunduğumuzu
da biliyoruz, ne yaptığımızı da biz biliyoruz ama siz
ne istediğinizi bilmiyorsunuz. Çıkın, söyleyin bakalım,
nedir sizin görüşünüz, neyi eleştiriyorsunuz, ne istiyorsunuz, onu
bir açıklayın, biz de görelim. Çünkü Genel Başkanınız
başka bir şey söylüyor, siz burada başka bir şey
söylüyorsunuz, ikinizin arasında da çelişkiler var. Bir
açıklayın, biz de öğrenelim, siz neyi savunuyorsunuz?
Açıklayın, kamuoyu bilsin.
BAŞKAN Açıklayacak
mısınız Sayın Özel?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle, bu kadar
açık sataşmadan sonra kürsüden
(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklamasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Öncelikle, ilk kez, yönettiğiniz bir oturumda
grup başkan vekili olarak görev alıyorum ve kürsüdeyim. Adaletle
yöneteceğinizden, Anayasaya ve İç Tüzüke
bağlılığınızdan ödün vermeyeceğinizden
eminiz, bunu umuyoruz, görevinizde size başarılar diliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, Çıkın
açıklayın... Biz 16 Nisandan önce de çıktık anlattık,
geçen gün Genel Başkanımızın ifadeleri de çok açık,
geçen hafta burada da defalarca söyledim. Hem 16 Nisanı geri alan ama 12
Eylül darbe anayasasıyla da yüzleşen demokratik, sivil,
katılımcı bir Anayasaya ihtiyaç var. Bugün 12 Eylül
anayasasının en kirli tortusu yüzde 10 seçim barajını on
yedi yıl önce seçim bildirgesine yazıp şimdi arkasına
sığınanların gözüne bakarak konuşuyorum şu anda.
Biz 12 Eylülün faşist darbe anayasasının işine gelmeyen
kısımlarını reddedip işine gelen
kısmının etinden, sütünden, yününden yararlanan, Kenan Evrene
rahmet okutacak olağanüstü hâl ilanıyla Anayasayı
değiştirmiş, OHAL döneminde seçime gitmiş, OHAL olmazsa
seçim başarısını sağlayabileceğini kendine
inandıramamış bir öz güvensizliğin dizlerini
titrettiği, birbirine tutunarak ayakta kalmaya çalışan iki
ittifak ortağına karşı biz Türkiyeyiz. Biz, kurulduğu
günden beri demokrasiyi savunan, daha iyiye, daha güzele gitmek için, daha
özgürlüğe gitmek için bir arada duran, Kürtüyle, Türküyle,
Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle biz hep birlikteyiz ve karşımızdaki
bu korkak, bu tükenen, bu titreyen, bu saldıran ve zulmeden iktidara
gerekli cevabı geçen iki sandıkta olduğu gibi önümüzdeki ilk
sandıkta da vereceğiz evelallah. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Zulmeden iktidar,
korkan iktidar, kaçan iktidar. gibi ifadeler açık sataşmadır
partimize.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aslında
doğruları söylüyor Sayın Başkan. Bu, ifade özgürlüğü
sataşma değil ki, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü.
BAŞKAN Ne zaman buraya oturursanız o
zaman o şekilde hareket edersiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zaten bir dahaki
dönem ben orada oturacağım.
BAŞKAN - Buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söylediklerimiz çok açık, çok
net.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bizimki de...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Efendim Korkuyorlar.
Şunu yapıyorlar... Arkadaşlar, kimseden çekindiğimiz yok,
hele hele CHPden hiçbir çekincemiz yok. CHP kendi hâline baksın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi: Millet sandıkta hangi
kararı vermişse, hangi takdiri kullanmışsa
başımızın üstündedir. dedik. Seçimi kaybettikten sonra
milleti suçlamaya, aşağılayıcı ifadeler kullanmaya
hiçbir zaman kalkışmadık, böyle bir yola hiçbir zaman girmedik,
girmeyiz de.
Az önce söyledim, ne istiyorsunuz? Efendim Sivil
anayasa istiyoruz., efendim Şunu istiyoruz... Tamam. Peki, Anayasada
ne istiyorsun? Parlamenter sistemi mi istiyorsun, yarı başkanlık
mı istiyorsun; başkanlığı mı savunuyorsun, neyi
savunuyorsunuz? Ne savunduğunuz belli değil, ne istediğiniz
belli değil. Az önce sordum, hangi sistemi istiyorsunuz, çıkın o
zaman onu söyleyin. O zaman hazırlığınızı
yapın, Parlamentoya sunun, Parlamentodan geçirirseniz, 400ü aşarsanız
referanduma ihtiyaç yok, aşamazsanız referanduma gidersiniz, millet
ne karar verirse başımızın üstünde yeri var ama sürekli
konuşma, daha bir hazırlık yok ortada, hiçbir şey yok
ortada. Hazırlayıp siz Meclisin gündemine bir anayasa mı
getirdiniz? Yok. Toplumla bir şey paylaştınız mı? Yok.
Sırf lafta, sırf laf, onun haricinde bir icraat yok. Var mı
arkadaşlar bir taslağınız, soruyorum size, nerede
taslağınız? Neyi savunuyorsunuz? Ne konuşuyorsunuz,
konuştuğunuz belli değil. Az önce açık açık sordum:
Sayın Özel, ne istiyorsunuz? Parlamenter sistem mi, başkanlık
mı, yarı başkanlık mı, güçlendirilmiş mi veya
başka bir şey mi, ne? Ne olduğu belli değil.
Açıklamalarımız var. Açıklamalarınızı
şu kürsüden bir daha ifade edin o zaman. Anayasa yapacağız.
Yaptınız mı? Diyorsunuz ya Biz cumhuriyetle yaşıt bir
partiyiz. Şimdi, böyle bir partinin elinde bir taslağı olmaz
mı arkadaşlar? 82 Anayasasından şikâyet ediyorsunuz. Bizim
de eleştirdiğimiz konular oldu, biz bir referandum yaptık,
milletimiz yüzde 52yle bunu kabul etti. Peki, sizin öneriniz ne, nasıl
bir taslak koydunuz vatandaşın önüne, var mı? Yok. Biz ne
yapıyorsak aleyhinde, karşısında, eleştirel bir
tabloda; Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir yere varamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Bak, hâlâ Anayasa
yapacağız. diyorsunuz, elinizde bir taslak yok arkadaşlar,
sunabileceğiniz metin- hiçbir şey yok. Ya, bunları polemik
olsun, tartışma olsun diye söylemiyorum ama bir ana muhalefet
partisinin kendi içerisindeki çelişkilerini ifade etmek için söylüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Muş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben ifade edeyim mi Sayın
Başkan? Bu açık sataşmalara cevap verme zarureti doğdu.
BAŞKAN Bu sataşma değil, soruydu;
yerinizden vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok Sayın Başkan.
Ama şöyle: Cumhuriyet...
BAŞKAN Yani her soruyu sataşma gibi
algılarsak bu işin sonu gelmez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Elinizde
taslağınız yok, hazırlığınız yok,
bilginiz yok., ne demek bu Sayın Başkan?
BAŞKAN Bu sataşma mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşma.
BAŞKAN Peki, siz öyle kabul ediyorsanız
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Yerinizden üç dakika kullanabilirdiniz ama burada
iki dakikayla sınırlısınız.
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Birincisi, şöyle bir dönüp bakıyorum da,
karşımda, on yedi yıldır bu ülkeyi yöneten bir partinin
grup başkan vekilinin söylediği sözler hakikaten o ağızdan
çıkıyor olabilir mi diye. Yahu, ister 1inci parti olun ister 2nci
parti olun, ister iktidar olun ister ana muhalefet, Anayasa yapmaya Elimde bir
taslağım var, ben şunu öneriyorum. diyorsan sen
Anayasanın bir toplumsal mutabakat metni olduğunu bilmiyorsun
demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bizim taleplerimiz var, demokratik, parlamenter
sistem. 16 Nisandan önceki de iyi değildi diyoruz her zeminde. Çünkü neden?
Kuvvetler ayrılığı konusunda onun da eksikleri vardı
ama elhamdülillah kuvvetler ayrılığının canına
okudunuz. Yasama, yürütme, yargının birbirinden tamamen
ayrılacağını, yasamanın tekelinin Mecliste
olacağını, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle
özgün bir alan tanımlanacağını söylediniz, Bakanlar
artık kanun yollayamayacak. dediniz, bugüne kadar bu Meclisten
bakanların müjdeleyip, üstünde çalışıp kamuoyuna bilgi
vermediği bir kanun çıkması nasip olmadı. Ve siz bugün
milletin vekillerini Osmanlıda kalem efendisi diye eleştirilen
memurlar düzeyine indirgemeye çalışıyorsunuz. Oysa bizler,
milletin oylarıyla gelmiş vekillerin kendilerine öz güvenle bu
Mecliste yapacakları yasalara inandığımız için kuvvetler
ayrılığını savunuyoruz. Siz Sen birini seç, o kimi
atarsa beş yıl boyunca atar, sen beş yıl boyunca kenara
geç. diyen bir anlayışla ülkeyi yönetiyorsunuz. Sistemi kuran
McKinsey, McKinseyi savunan bir başka, kendisinin özünde milliyetçilik
olan bir parti. Ve Topal ördek olursun. dediklerinize nispet yapar gibi
topallığı bırakın. Bir kolunuza Milliyetçi Hareket
Partisini almışsınız, birlikte karanlıkta
şarkı söyleyen korkaklar gibi Türkiyeyi tehdit ede ede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim korkak ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ben söylüyorum, sensin korkak;
korkak sensin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Kimin
korktuğu belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Türkiyeyi tehdit ederek,
korku iklimi yaratarak, şantaj yaparak
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ses verir misiniz
Başkanım, anlaşılmıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
ve hepimize
aklınız sıra, gücünü milletten aldığı hâlde
milletten oy almış bir seçilmiş belediye
başkanının seçimini haksızca iptal ettirip daha sonra,
kırk beş gün sonra 800 bin farkla demokrasi tokadını
yemiş birileri olarak hâlâ daha akıllanmıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, yerimden
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, müsaade ederseniz
söz vereceğim.
Müsaade ederseniz size de söz vereceğim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, yeni bir İç Tüzük düzenlemesiyle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde hem Meclisin
işleyişinin hem de yasamanın yürütmeyle ilişkisinin çerçevesinin
çizilmesi gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, tabii,
bu sayın grup başkan vekillerimiz arasında Genel Kurulda
başlayan tartışmanın ana özünü kanun yapma süreçlerinde
yasama ve yürütme ilişkileri oluşturuyor. Tabii bütün siyasi parti
gruplarının ve milletvekillerimizin de bilmesi gerekiyor ki yeni
hükûmet sistemine geçmeden önce de Türkiyedeki yasamanın, Meclisteki
yasamanın ana omurgasını teşkil eden Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülen kanun tasarı ya da tekliflerine baktığımızda
bunların yüzde 95inin Hükûmetten gelen tasarılar olduğunu
görüyoruz. Yeni hükûmet sistemiyle birlikte yasama erki tamamen
milletvekillerine geçtiğine göre de mutlaka acil bir İç Tüzük
düzenlemesiyle hem Meclisin işleyişi hem de yasama, yürütmeyle ilgili
ilişkilerin çerçevesinin de yeni İç Tüzükle beraber çizilmesi
gerekiyor. Bütün siyasi parti gruplarının üzerinde anlaşıp
yapmış oldukları bu en son İç Tüzük
çalışmasına baktığımızda
ağırlıklı olarak komisyon çalışmalarını
düzenleyen 29, 30 ve 31inci maddelerin hepsinin birbiriyle de, kendi
içerisinde de çeliştiğini görüyoruz. Belki bu
tartışmaları sonlandırmanın en iyi yolu acilen yeniden
İç Tüzük meselesinin siyasi parti gruplarınca ele alınması
olacaktır diye düşünüyorum.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sataşmadan dolayı
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Özel, bu kürsüde
konuşurken üslubunuzda kaba ve nobran ifadeler kullanmamanızı
ben salık veririm. Burada -düşüncelerimizi- sakin,
soğukkanlı bir şekilde, hakarete varmayan, tahkir etmeyen,
tezyif etmeyen ifadeler kullanmaya davet ediyorum. İkide bir
Korkaksınız. Bir kolunuza MHPyi almışsınız,
karanlıkta ıslık çalıyorsunuz. gibi
Bunlar doğru
ifadeler değil, daha güzel üslup kullanabilirsiniz; yani, bu konuda
yeterli, gerekli tecrübeye ve birikime de sahipsiniz.
Şimdi bu McKinsey konusuna bir
açıklık getirmemiz gerekir. Kimdir bu McKinsey? Hangi haddini bilmez
Milliyetçi Hareket Partisine veya bize böyle bir sistem
değişikliği için akıl verecek? Biz CHP gibi sokma
akılla hareket etmeyiz. (MHP sıralarından alkışlar) O
zaman ben sorarım ki, Sayın Kılıçdaroğlunun İMC
TVye verdiği röportajda Anayasanın ilk 4 maddesini
değiştireceğiz. ifadesi hangi akılla söylenmiştir?
Onu mu ifade etmemiz lazım bizim de mukabele ederken? Ve 2011
yılında kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonunda 4 siyasi partinin
hangi konuda neler düşündüğü, neler önerdiği açık seçik
tutanaklarda var zaten ve hatırlayacak olursak bunun 70-80 maddesinde de
bir uzlaşma sağlanmıştı ve şunu da hatırlatırım
ki: O 2011deki Anayasa Uzlaşma Komisyonu Milliyetçi Hareket Partisinin
önerisi ve teklifi üzerine kurulmuştur. İlk teklifi Sayın Genel
Başkanımız 2007 yılı Ekiminde dile getirmişti hem
de zamanın Meclis Başkanına mektup yazmak suretiyle. Fakat,
kısmet, 2011 yılında oldu ve önemli ve değerli
çalışmalar da yapıldı, geniş toplum kesimleriyle çok
uzun görüşmeler yapıldı, görüşleri alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Her parti grubu da
eteğindeki taşı döktü. Belli bir konsensüs de
sağlanmıştı. Fakat bu 16 Nisan 2017de
yaptığımız Anayasa değişikliği farklı
bir kategoridedir. Filancanın önerisiyle
Hem de siz söylediniz Dünyada
hiçbir örneği yok. diye. Yani dünyada örneği elbette yok, bu bizim
örneğimiz.
Yine defalarca ifade ettiğimiz gibi -biraz
evvel konuşmamda da söyledim- Ta 1839 Tanzimatından bu yana, 1908
Meşrutiyetinden bu yana ve doksan altı yıllık cumhuriyet
birikimlerimizin ve tecrübelerimizin bir neticesi olarak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kabul edilmiştir.
dedik. Darbeler, darbe girişimleri, vesayet girişimleri ve
yaşadığımız bunca siyasal hadiseler artık
yolumuzu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
doğrultusunda aydınlatmıştır. Şimdi, sistem
tartışmaları yapmak yerine Bu sistemi bütün kurum ve
kurallarıyla nasıl daha iyi işletiriz? bunun
tartışmasını, bunun müzakeresini yapmamızda fayda var
diyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, öncelikle
buyurun.
Sayın Muş, sataşma var, kürsüden
buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden mi söz istiyorsunuz?
Buyurun Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu Ce-Ha-Penin bu
tutarsızlıklarıyla meşgul etmek istemiyorum.
Şimdi, çok açık ve net bir soru soruyorum:
Toplumsal mutabakat arıyoruz. Arkadaşlar,
çıkarırsınız taslağınızı, toplumun
önüne koyarsınız dersiniz ki: Bizim böyle bir taslağımız
var. Milletin ne kadar destek vereceğini, ne kadar toplumsal bir
uzlaşma sağlayacağınızı görürsünüz. Elde bir
şey yok, heybede bir şey yok, boş boş sallanıyor
heybe. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, böyle bir şey
bizim karşı olacağımız bir konudur.
Koyarsınız, ona göre toplumdan eleştiri
alırsınız.
Bir diğer konu: Kolunuza MHPyi
taktınız, milleti tehdit ediyorsunuz. diyorsunuz. Tamam, biz MHPyle
hareket ediyoruz, siz kiminle hareket ediyorsunuz arkadaşlar? Siz kiminle
hareket ettiğinize bir baksanıza?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün Türkiyeyle
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz kiminle
hareket ettiğinize baksanıza? Dolayısıyla bak, burada racon
keserler size sesinizi çıkaramazsınız, o duruma düşmeyin
bence.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada bir racon
keserler size, burada konuşamayacak durumda kalırsınız.
Şimdi, arkadaşlar, bu, bir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne raconu ya? Burası
Meclis, Meclis; Meclis burası.
ORHAN SÜMER (Adana) Racon kelimesi
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Racon ne demek yani?
ORHAN SÜMER (Adana) Adanada başka âlemlerde
kullanılıyor racon kelimesi ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Buranın
Meclis olduğunu biliyorum. Arkadaşlar, bunun anlamı siyasal
anlamdadır, onu gayet iyi biliyorsunuz, hiç uzatmayın.
ORHAN SÜMER (Adana) Siyasal anlamda racon
kelimesi
MEHMET MUŞ (İstanbul) İkinci konu
şu
ORHAN SÜMER (Adana) - Adanada değişik
alanlarda kullanılıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Arkadaşlar,
lütfen, grup başkan vekiliniz orada.
Sayın Genel Başkanları diyor ki:
Evet oyu kullananlar, onlar Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetine ihanet
ediyordur. 5 Ocak 2017 Tekirdağ ilinde konuşuyor.
Kılıçdaroğlu: İç savaştan yana mıdır halk
yoksa barıştan yana mıdır? Eğer Türkiyeyi ateşe
atmak istiyorlarsa evet oyu verebilirler. 27 Ekim 2016 Haber Türk TV.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Muş, tamamlayın,
buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Böyle bir
başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede
gerçekleştiremezsiniz, açık ve net. 11 Mayıs 2016.
Değerli arkadaşlar, CHP görünürde demokrat
kesilir, demokrasinin aslanı kesilir ama arka plandaki cemaziyelevveli
budur. Kılıçdaroğlu elinden geldiği kadar CHPyi
demokratikleştireyim diye bir çalışmanın içerisinde gibi
görüntü verir ama o bile onların kurumsal aklından kendisini
kurtaramaz, CHP budur. CHPnin yapacağı da, toplumla olan ünsiyeti
de, topluma olan saygısı da, milletin verdiği karara olan
saygısı da budur. Böyle bir parti Türkiye Cumhuriyeti devletinde ve
Türkiye'de toplumsal uzlaşıdan yana, öyle mi? CHP toplumsal
uzlaşı arıyor, öyle mi? CHPnin böyle bir derdi yok. CHP
toplumda hiçbir zaman uzlaşı aramaz, eğer arıyorsa
çıkarsın anayasa taslağını toplumun önüne koysun
görelim kendisini. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Muş.
Sayın Özel, söz vereceğim size ama müsaade
ederseniz Sayın Ağıralioğlu topa girmek istiyor.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Evet, ben de müsaadenizle girmek istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başımızla
beraber.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ağırailoğlu.
5.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin uygulamada millete ne yaşattığının müzakere
edilmesi ve millet iradesinin önünün kapatılmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
İktidar grubumuzun Grup Başkan Vekiline bir şeyler söylemem
lazım, ben de topa gireyim.
Taslak ihtiyacımız olmadan da, elimizde
bir taslak olmadan da mevcut sistemin yanlış olduğunu
söyleyebiliriz. 1980 ihtilalinden sonra başımıza bela oldu bir
Anayasa; elimizde bir taslak olmadan hep beraber feveran ettik ki, bu
Allahın belası Anayasadan bizi biri kurtarsın. Elimizde bir
taslak yoktu ama Siyasi Partiler Kanunundan tutun da temsil imkânındaki
aksaklıklara kadar Türk demokrasisini pek çok mevzuda
sıkıntıya sokan sistemden, yirmi-yirmi beş sene Bu
Anayasadan Allahını, kitabını, Peygamberini seven biri
bizi kurtarsın. demekle geçti. Taslağa ihtiyacımız tabii
ki var ama taslaktan daha evvel bizi ilgilendiren şey Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. duvarlarında böyle yazan bir Meclisin
içerisinde tek iradenin millete ait olduğu gerçeğinden gafil
olmamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yani statükoya çarparken mukaddesatçılığımız evvel
zaman hep derdik ki: Millet iradesinin üstünde bir güç yoktur, millet ne
isterse onu getirir.
Şimdi, bu sistemi tecrübe ediyoruz,
kâğıt üstünde çok güzel olabilir bu sistem, uygulamada
aksaklıklarını da görüyoruz. Yani hiç kimse devletine, milletine
kötülük olsun diye kanun getirmez. Biz, Hükûmete, eskiden şerhleri
olmasına rağmen, şu anda size siyasi kuvvet veren Milliyetçi
Hareket Partisine Niçin böyle bir sistem getirdiniz? filan demiyoruz ya da
bunu getirerek memlekete kötülük etmek istediğinizi de iddia etmiyoruz.
Sadece uygulamalarında aksaklıkları gördüğümüz bu sistemin
dengesini, denetimini zihinlerimizde şöyle kodlamamız lazım,
siyasi hasımlık, siyasi muarızlık dolayısıyla
söylüyorum, AK PARTİnin zihninde bu işin dengesi şöyledir:
Kemal Bey, Tayyip Beyin salahiyetlerini kullansa razı
mısınız?ın cevabı evet ise sistem doğrudur ya
da CHP için, Tayyip Beyin salahiyetlerini kullanırken evet ise
doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Yani siz bugün Sayın Cumhurbaşkanının siyaset üslubunun
siyasete hâkim olan siyasi kuvvetini kullanma şeklinin inisiyatifi
üzerinden bizim konuşmalarımıza kızıyorsunuz.
Aynı inisiyatifi, siyasi muarızınız olduğu için
söylüyorum, Kemal Kılıçdaroğlu kullansaydı, razı
olabilecekseniz doğru sistem üzerindeyiz. Ben sistem inşa edilirken
sistemin suistimal edilecek taraflarının böyle dengelenmesi
gerektiğine inanıyorum. Parti grubumuz aslında bu mevzuda
şöyle bir hassasiyet izhar ediyor: Bizim, sistemin uygulamada aksayan
yönlerini görüp bunları düzeltme iradesinde egemen gücün millet
olduğunu unutmamamız lazım. Denedik, millet hayrına olsun
diye denedik, oldu, makbul bir şey oldu, teşekkür edeceğiz;
olmadı, değiştireceğiz. Hâkim unsur millet.
Şimdi, bugün bir yıl sicilini
gördüğümüz bu sistemin uygulamalarındaki aksaklıkları
konuşacağız. Bunların uygulamadaki
aksaklıklarında görünen hâkim hissiyat şu: Kâğıt
üstünde çok güzel olsa da uygulamada keyfe dair bir model
karşımıza çıktı. Nice monarşiler var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlıyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Avustralyada
monarşi kendisini oyladı, biliyorsunuz, daha doğrusu, demokrasi
kendisini oyladı, monarşi çıktı ama öyle monarşiler
var, demokrasiye parmak ısırtır; öyle demokrasiler var,
faşizme parmak ısırtır. Dolayısıyla sistemin adından,
sistemin isminden, sistemin kâğıt üstünde nasıl durduğundan
çok, aslında sistemin uygulamada millete ne
yaşattığını müzakere etmek zorundayız. Bunu bu
Mecliste konuşamayacaksak, bunu bu Mecliste aksayan yönleriyle müzakere
edemeyeceksek nerede müzakere edeceğiz bunu? Dolayısıyla, lütfen
ikide bir Elinizde taslak var mı? falan demeyin. Uygulamada
aksaklıklarını gördüğümüz bu sistemin
yanlışlarını görüp itiraz ediyoruz. Son tahlilde
diyebiliriz ki ihtiyaç hâline gelebilir ki: Arkadaşlar, iyi bir şey
olsun diye yaptığımız bu sistem, çalışamaz ve
memleketi taşıyamaz hâle geldi. Bunu tekrar milletimize götürüyoruz.
Bundan imtina etmeyelim, önünü kapatmayalım millet iradesinin.
Genel Kurulumuza saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, vereceğim.
Sayın Oluç, sizin söz talebiniz var galiba,
sisteme giremediniz gördüğüm kadarıyla.
Buyurun.
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
halkın görüşlerini ifade edebileceği mekanizmaları da
harekete geçirerek Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
tartışılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu konuyu her açılışta bir kez
tartışıyoruz, iyi bir şey tabii bunu
tartışmamız çünkü bu tartışmaların sonunda
herhâlde belli bir noktaya geleceğiz sonbahar itibarıyla.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisinin
farklı sözcüleri çeşitli kavramlarla durumu ele aldılar. Grup
Başkan Vekili Sayın Turan revizyon demişti, o zaman
konuşmuştuk. Sonra revizyon değil, tadilat üzerinde duruldu.
En son parti sözcüsü Sayın Çelik MRını çekeceğiz
sistemin. dedi.
Şimdi, bunlar tabii önemli şeyler yani
hakikaten bir MR çekimine ihtiyaç var ve bu MR çekimini de sadece Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi yapmamalı. Yani bu;
şeffaf, açık, herkesin görebildiği bir MR çekimi olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu sistemin
aksayan ve uygun olmayan, demokrasiyle bağdaşmayan, hukukun
üstünlüğüyle bağdaşmayan, kuvvetler
ayrılığını bertaraf eden ve denge denetleme
mekanizmalarını yok sayan bütün noktalarına dair ciddi bir
tartışmaya ihtiyaç var. Dolayısıyla, hangi kavram
kullanılarak bu tartışma yapılır bir önemi yok yani
revizyon mu, tadilat mı, MR çekimi mi ama bu tartışmayı
mutlaka Meclis yapmalıdır. Yani bunun için gereken komisyonlarda
çalışma yapılmalıdır; herkes önerileriyle, eleştirileriyle,
taslaklarıyla bu tartışmaya katılmalıdır ve
elbette bu tartışma toplumdan, halktan uzak
yapılmamalıdır; yani sivil toplum kuruluşları, Meclis
dışındaki siyasi partiler, dernekler, sendikalar, yurttaş
girişimleri yani halkın örgütlü olan ve örgütsüz olan bütün
kesimlerinin de bu tartışmaya katılabileceği
mekanizmaları yaratmak gerekir. Daha önce bu Meclis bu tür şeyler
yaptı, anayasa çalışmalarını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir kez daha bu
tür bir çalışmayı yapabilir. Üstelik de geçmişte
yapılmış olanın dersleri de var elimizde Eksikler nelerdi,
nasıl yaparsak daha iyi olur.u görebileceğimiz. Dolayısıyla,
toplumun tartışmaya katılabileceği, halkın
görüşlerini ifade edebileceği mekanizmaları da harekete
geçirerek var olan sistemin mutlaka tartışılması ve elden
geçirilmesi gerekir. Bu elden geçirme kimine göre köklü bir elden geçirme
olabilir, köklü bir değişim olabilir, kimine göre daha ufak
reformlarla olabilir. Ama bu tartışmadan kimse çekinmemelidir ve
kaçmamalıdır çünkü çok ciddi sorunlarla karşı
karşıya olduğumuz aşikârdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
kez, sayın grup başkan vekilinin -Meclis çatısı
altında kullanılacak kelimeler var, yasamaya ilişkin kelimeler,
bir de sokakta, böyle racon kesmek, aklını almak bilmem ne- o
sözlerini kendisine oy veren seçmenlerine havale ediyoruz. Burası Meclis,
konuşulacak yer. Konuşulacak yerde ne yapılacağı
bellidir, o dediklerinin muhatapları kimse gitsin orada yapsın. Ama şöyle
bir gerçekle karşı karşıyayız: McKinsey konusunda ben
şöyle bir dönüp bir sene geriye gitmelerini tavsiye ederim sayın grup
başkan vekiline. Türkiye Varlık Fonu kuruldu, McKinseyden
danışmanlık alacak. Türkiye ayağa kalktı ve AK
PARTİli arkadaşlar da dedi ki: Ne var bunda McKinseyle ilk kez de
çalışmıyoruz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin mimarisinde de McKinseyden danışmanlık
alındı. Alınmadıysa çıkar açıklarlar. Bir sene
önce Millî Gazete, çok uzağınızdaki bir gazete değil,
unutmuş olamazsınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Size daha
yakın Sayın Özel, size daha yakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu söylüyorum yani gömlek
çıkarmakla gazete kapatılmıyor, gömlek değiştirmekle
gazete kapatılmıyor. Millî Gazete manşet yaptı bunu ve bir
tekzip gelmedi. Varsa bir sene gecikmeli tekzip edersiniz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin mimarisinde
McKinseyden danışmanlık alındı.
Şimdi, Bülent Arınç parti üyesi değil
mi? Bülent Arınç Cumhurbaşkanlığı İstişare
Konseyine seçilmedi mi? Bülent Arınç çıkıp Bu sistem Türkiye'ye
iyi gelmedi, partili Cumhurbaşkanı kabul görmedi, bu sistem
tıkandı. diye açıkça söylemiyor mu? Ali Babacan dese Dün
partiden istifa etti. der, kurtulursunuz. Bülent Arınça bir de maaş
bağladınız, artışı da polemik konusu oldu; adam
sistemi takır takır eleştiriyor. Kahvaltılı
istişare toplantılarına içinizden yarınız
katıldı, yarınız yarın öbür gün katılacak.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sana ne!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu toplantılarda sistem
eleştiriliyor, diyor ki: Benim sözcüm demedikten sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, kendi arkanda oturan grup
biliyor ki kahvaltıda ne konuştuğunuzu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen nereden biliyorsun?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sen nereden
biliyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kimi neden, Allahın
bildiğini kuldan gizliyorsun?
Şimdi, bakın, yeni ortaya koydukları
bu durumda şu yok: Gensoru yok, güvenoyu yok, sözlü soru yok, denetim diye
ola ola elde yazılı soru kalmış.
Bakın, değerli milletvekilleri, 14.073
soru önergesi verilmiş, süresinde yanıtlanan önerge sayısı
811; yüzde 5,7. Bu birinin atadığı, burada yemin etmek için
kürsümüzü ödünç alan ama bizden güç almayan ve bizim denetimimizde olmayan
bakanlar sizi bir şeye saymıyorlar. Onlar diyor ki: Ben Meclisin
niye sorularını cevaplayayım? Yüzde 5,7. Sistem tıkanmasa
verilen yazılı soru önergelerinin yüzde 94ü cevapsız kalır
mı kardeşim, süresi içinde ya? Sözlü soru yok, o yok, bu yok; bir
sorumluluğu var sana karşı, onu yapıyor.
Bugünkü kanuna 52 AK PARTİ'li değerli
milletvekili imza atmış. Cümle âlem biliyor ki bu turizm ajansı
teklifini Turizm Bakanı hazırladı. Sektörle
tartışıyorum. dedi, bilmem ne yapıyorum dedi. Şimdi,
siz oraya imzayı attınız, Anayasaya karşı
muvazaalı bir işlem yaptınız diye o metni istediğiniz
kadar sahiplenin, Mehmet Muş burada yalan yere yemin etsin, vallahi de
billahi de buna kimseyi inandıramazsınız, milleti
inandıramazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
Başkanım
Son cümlem
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yüzden, bu sistemin bir
yılın sonunda çuvalladığı, daha limandan çıkmadan
geminin, demokrasi gemisinin karaya oturduğu, kendi içinizde
tartışıldığı ortada. Ama bu sistem oldukça, sizi
kendilerine muhtaç düşünen birileri bu sistem değişmesin diye
sizden fazla panik hâlinde. Siz tartışıyorsunuz, siz
eleştiriyorsunuz ama birileri diyor ki: Bu sistem varsa ben varım,
yoksa, bana ihtiyaçları olmazsa, bir de baraj da duruyor, maazallah bay
bay
O yüzden, bu sistemi bütün hatalarını görmeden savunanlara
bakmayın siz. Size bir gün gelecek yine
kandırıldığınızı, yine
aldatıldığınızı söyleyecekler ama o zaman
bunları konuşurken Meclis koridorlarında değil, belki
siyasetten emekli olduğunuz bir yerlerde olacaksınız. Bu hataya
düşmeyin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada ifade ettiğimiz bizim görüşlerimiz. Şimdi,
başından beri çok açık, net bir soru soruyorum: Gensoru
mekanizması yok. Neden yok gensoru mekanizması? Çünkü Hükûmet,
doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. Yani
vatandaş önce Cumhurbaşkanını seçiyor, sonra Parlamentoyu
seçiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu yüzden de seni
takmıyor, sorularını bile cevaplamıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Güvenoyunu
vatandaş sandıkta zaten veriyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pişman
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
ısrarla şu soruyu sordum: Şimdi sistemi eleştiriyor,
Demokratik değil. diyor, Milletvekillerinin gücü yok. diyor, o
diyor, bu diyor...
Şimdi, değerli arkadaşlar,
parlamenter sistem vardı, Cumhuriyet Halk Partisinin teklif ettiği
kaç tane kanun Parlamentodan geçti? Söylesin Sayın Özel. 2002den beri
iktidarda biz varız. Kaç tanesi geçmiş? Ya da önceki dönemlerde
iktidarda olan parti ya da partilerin haricinde muhalefette olan partilerin kaç
tane kanun teklifi geçmiş, bana bir açıklasın.
BAŞKAN Teklif değil, tasarılar
geçti; yüzde 95.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tasarı ya da
teklif, yeni sistemde teklif olduğu için
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Diğer konu
şu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakanınki tasarı
olur, tasarı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakanlar
Kurulununki o, bakanınki değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakanlar Kurulununki
tasarı, zaten bakan tek başına vermiyor, milletvekili veriyor;
tasarı o.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Diğer konu
şu: Şimdi, güvenoyu mekanizması vardı. Arkadaşlar,
Türkiye Cumhuriyeti devleti 1923te kuruldu parlamenter sistemle. 50den
itibaren çok partili hayata geçtik, mutlak anlamda geçtik. O günden bugüne
kadar bakalım, kaç tane hükûmet gensorudan dolayı düştü? Benim
bildiğim 2. Kaç tane? Kaç tane bakan düşürüldü? Kaç tane? Kaç tane?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 8 de bakan düştü.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla etkili bir denetim mekanizması olsaydı bu çok
daha hızlı işlerdi. Dolayısıyla, ben açıkça
şunu soruyorum, açık bir soru
Kendi içlerinde
tartışıyorlar, kendi içlerinde müzakere ediyorlar. Biz kendi
içimizde tartışan, toplumu dinleyen, değerlendirmeler yapan,
toplumun seçimlerde verdiği mesajı dikkate alan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E tamam, bunu söyleyince niye
bozuluyorsun?
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
ve bu
şekilde, önümüze çıkan seçimleri kazanabilen bir partiyiz, bizim
özelliğimiz ayrı, bizim özelliğimize zaten gelemezsiniz, bizi
zaten yakalayamazsınız arkadaşlar bu anlamda, merak etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Soru şu
Biz
oturduk, bir çalışma yaptık, Parlamentoya sunduk bunu ve bu
buradan geçti. Efendim, McKinsey yapmış. Arkadaşlar, ne McKinsey
var ne başka bir şey var bunun içerisinde. Bunu organize eden,
çalışan, milletvekillerimiz; Milliyetçi Hareket Partisiyle
destekledik, beraber çalıştık ve Genel Kurulda kabul edildi ve
milletimiz buna yüzde 52 oy verdi. Bunun haricinde, o anlamda, o bahsettiğiniz
yabancı kuruluş anlamında bunun içerisinde kimsenin dahli yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne anlamda var?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir daha
söyleyeyim mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne anlamda var onu söyle.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiçbir anlamda
yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) McKinsey bu işin
neresinde?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiçbir yerinde
yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E nasıl yok?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiçbir yerinde
yok. Hiçbir yerinde yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mimari tasarımı
McKinseyden aldık. diyor, tabloyu yayınlıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiçbir yerinde
yok.
Şimdi gelelim diğer konuya
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yemin etsene be!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiçbir yerinde
yok. Hiçbir yerinde yok. Yemin et olduğuna.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yemin et, kayda girsin.
BAŞKAN Sayın Özel, söz
istediğinizde veriyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, hiçbir yerinde yok.
İkinci konu şu: Israrla soruyorum, hâlen
kaçınıyor. Siz, parlamenter sistemi mi istiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, evet.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Genel
Başkanınız istemiyor ama bak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstiyor, istiyor.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kapının
önüne koyarım konuşanı. diyor, koyabilir dikkat et.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendininkiyle karıştırma
onu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Parlamenter
sistemi mi istiyorsunuz, güçlendirilmiş parlamenter sistemi mi
istiyorsunuz; ne istiyorsunuz?
BAŞKAN Ben o kısmı
kaçırdım, ne dediniz?
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Konuşanı kapının önüne koyarım. diyor Kılıçdaroğlu
da
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendininkiyle
karıştırma onu.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Sayın Özele
Genel Başkanın öyle söylemiyor, seni kapının önüne
koymasın, dikkat et. dedim de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O demokratik bir adam, seninki
gibi değil. Kapının önüne kaç kişi koymuş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Dikkat et. dedim
de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben sayarım,
Başbakanı kulağından tutup koydu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, ne
istediğinizi, çıkın
Bakın, buradan bizi Kemal Bey de
dinliyordur, haftaya grup toplantısı var, çıksın, desin ki:
Bakın, bizim böyle bir isteğimiz var, biz bunu istiyoruz. Siz önce
neyi savunduğunuzu bir bilin, toplumun karşısına onunla
gidin. Parlamenter sistemse parlamenter sistem deyin, başka bir
şeyse başka bir şey söyleyin. Şu anki sistemimiz bu.
Şu an biz bunu çalıştık, vatandaşlarımız
kabul etti, oylandı ve ülke bununla yönetiliyor. Çeşitli
eleştiriler olabilir, her zaman olabilir. Parlamenter sistemde de vardı,
o zaman da eleştiriliyordu ama eleştiren bir kişi der ki:
Bakın, ben böyle böyle bir öneri sunuyorum. Tabloları
beğenmiyor ya, bizim yaptığımız grafikleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - O şekilde
grafiklerini yazar, tasarlar, gelir, toplumun önüne koyar.
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Böyle bir şey
yok Sayın Başkan, ne istediklerini bilmiyorlar, bunun
altını çiziyorum. Mesela Kemal Bey konuşsun, haftaya
açıklasın grup toplantısında ne istediklerini.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun, size de son
bir kez daha söz vereyim.
Buyurun.
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok partili siyasi hayatımız
bakımından en fazla temsiliyetin olduğu Meclis olduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, gensoru meselesinde, Cumhuriyet Halk
Partisinin bu referandumla bu sisteme geçmeden evvel İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu hakkında verdiği gensoruyu
hatırlıyorum. Hatırlarsanız o gensorudaki gerekçe metninin
500 kelimelik bir sınırı vardı.
Hatırladığım kadarıyla 148-150 kelimelikti ve onun gensoruyu
gerektirecek de birtakım gerekçeleri yoktu. Oylamada da -çok iyi hatırlıyorum-
Cumhuriyet Halk Partisi 30-40 milletvekiliyle bu katılımı
yaptı ve Sayın Genel Başkanlarının bu gensoru
oylamalarının hiçbirine katılmadığını da
hepimiz iyi hatırlıyoruz. Yani hani Kör ölür, badem gözlü olur.
misali bu gensoru, yeni sistemde kalktıktan sonra kıymete bindi;
ondan evvel yani bir geçerli etkisi, fonksiyonu olmayan ve çok
sulandırılan bir müesseseydi.
BAŞKAN Yeni sistemde zaten geçerliliği
yok, pek çok yeni denetim mekanizması var.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, zaten şu anda
gensoru yok ama yürütmede şu an itibarıyla yüzde 53 millet iradesi
var yani millet iradesi hem güçlü bir şekilde tahkim edilmiş hem de
geniş bir konsensüs, uzlaşma ve kucaklaşmayı da temin eden
bir sistem ve Türkiye Büyük Millet Meclisi de yine bu doğrultuda, 9 siyasi
partinin
(Mikrofon otomatik sistem tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın, sabrınızı da
zorluyoruz bu tartışmalarla ama.
BAŞKAN Yok, estağfurullah.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine, bu beş
dakikalık konuşmada tutanakları tekrar okumalarını ben
salık veriyorum arkadaşlarımızın, orada da tekrar
ettik. Şu anda Meclisimizde 9 siyasi parti, 5 parti grubu var. Meclis
güçlenmiş. derken Meclisin temsiliyeti de artmış.
Geçtiğimiz gün Askeralma Kanununu çıkardık ve yine bugün de
bazı kanun görüşmelerini yapacağız. Bu Kanunu nasıl
çıkardık? Ortak biz uzlaşma, bir mutabakat sağlamadık
mı? Güçlü Meclis değil mi?
Ayrıca, çıkacak her kanunun son maddesi
Bu kanunu Cumhurbaşkanı yürütür. Eskiden Bakanlar Kurulu yürütür.
deniyordu. Şimdi, yürütmenin uygulamaya koyacağı,
yürüteceği bir kanunla ilgili olarak elbette tekrar ediyorum, defalarca
tekrar ettim- yasama ile yürütme arasındaki bu ilişkileri daha
kurumlaştırıp normal hâle getirecek düzenlemeler
aşamasındayız.
(Mikrofon otomatik sistem tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben bu konuda bir
yıllık birikimin de tecrübenin de yeterli olduğu kanaatindeyim.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi işte
bakanlıkta hazırlandı, vesaire
Şimdi, Askeralma Kanununu
Millî Savunma Bakanlığıyla görüşmeden, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ihtiyacını dikkate almadan, bu sistemin
sürdürülebilirliği, öngörülebilirliği dikkate alınmadan elbette
Meclisten bu kanun çıkmaz. Neticede, ittifakla
çıkmıştır büyük ölçüde. HDP dışında bütün
parti gruplarının Evet. oyuyla çıktı ve bu konuda gerekli
görüşmeler, tartışmalar yapıldı.
Bu hususları da unutmamak lazım. Şu
anda Türkiye Büyük Millet Meclisi, 96 yıllık Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve çok partili siyasi hayatımız bakımından en fazla
temsiliyetin olduğu bir Meclistir. Bunu da tekrar hatırlamamızda
fayda var.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
10.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Kısaca şunu ifade edeyim: Gerçekten bu
çatı altında bazen öyle şeyler duyuyoruz ki insan üzülüyor,
insan utanıyor. Ya, böyle bir şey olur mu? Şimdi, gensorunun ve
güvenoyunun etkisizliği
Ya, bütün dünyada güçlü parlamenter sistemlerde
en etkili denetim yolu gensorudur, bakanların Meclise karşı
sorumluluklarını hatırlamalarının en önemli
manivelası da oradan aldıkları güvenoyudur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Güvenoyu demiyorum, gensoru
BAŞKAN Sayın Akçay sistemin
istismarından bahsetti.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 12 Eylül Anayasası
yeterince demokratik değil diye, önemli bir kısmında yer
aldıkları hatta iktidar ortağı oldukları bir süreçte
bile bu Meclis demokratik açıdan parlamenter sistemi
aşındırdı diye bu yüce çatının altında söz
isteyip de gensoru mekanizmasının etkisizliğinden falan
bahsetmek yerine, nasıl bu bakanların icraat sırasında
halkın daimî denetiminde tutulabileceğini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parlamenter sistem onu
şöyle öngörüyor: Ben milletvekilini kahvede bulurum. diyor. Buluyor mu
bizi? Buluyor Allah için. Her partiden milletvekilini buluyor mu seçim
bölgesinde? Buluyor. Yapışıyor mu yakasına?
Yapışıyor. Tarımla ilgili bir derdi varsa söylüyor mu?
Söylüyor. Gelip de burada o bakanları bulup, bulmasan bile nöbetçi bakana
söyleyip
Bir yerde dozer devriliyor, şuradan söz alıyoruz Bilgi
verin kardeşim. diyoruz İlgili bakanla görüştüm. diyor, üç
dakika sonra bilgi veriyordu. Şimdi milletvekilleri bakanlarla
görüşebilmek için kırk takla atıyorlar, o kadar
uğraşıyorlar, araya dünya kadar adam koyuyorlar. Bu bir gerçek,
istendiği kadar inkâr edilsin.
Biz yapıcı bir öneri getiriyoruz, diyor ki
Mehmet Muş: Bir yukarısıyla konuşsun. Buranın
yukarısı mı var kardeşim ya? Allah aşkına,
elinizi vicdanınıza koyun! Bu Meclisin bir yukarısı varsa
yazıklar olsun hepinize ya! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Parlamentonun hukukunu konumum itibarıyla korumak durumundayım.
Sayın Özel, bunun içerisinde siz de varsınız, o yüzden de
Milletvekilleri takla atıyor. ifadesini şiddetle reddettiğimi
buradan kayıtlara geçirmek istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Deyimdir, deyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, bu tartışmaları sürdürmenin peşinde
değiliz. Her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor.
Şimdi, Sayın Özel, şunu
söylediğiniz zaman Efendim, yukarıya soralım, buraya
soralım, şununla yapalım
Siz Genel Başkanla hiç
görüşmüyor musunuz? Burada bir karar alacağınız zaman Genel
Başkanınızla hiç görüşmeden mi karar alıyorsunuz? Ya,
bunları yapmayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hepsinde görüşüyorlar,
hepsinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yasanın içeriğinden
bahsediyoruz. Bakanlara soruyorsunuz, cümle âlem biliyor bunu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakın, bu,
değerli arkadaşlar, bir yasa çalışması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakana soruyorsunuz, cümle
âlem biliyor bunu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Arkadaşlar,
sakin olun ya, sakin olun ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Göz göre göre yalan
atıyorsun. At, ben de inanayım hadi. Ben biliyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sakin ol.
Şimdi, bakın arkadaşlar, size bir
açıklama okuyacağım, ondan sonra bu polemiği daha fazla
sürdürmek istemediğimizi ifade etmek isterim.
BAŞKAN Polemik yok.
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Veya
tartışma deyin.
CHPnin Türkiye demokrasisi üzerine söz söyleme
hakkı yoktur. Tüzük ortada. CHPnin bu tüzüğünü okuyan biri Sende
demokrasi var mı? der. Bu tüzük değişmelidir. CHP'de denetim
mekanizması yok; CHP'de liyakat, kural, demokrasi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir
milletvekilini alıyor, diğerini çıkarıyor; seni alıyor
öbürünü koyuyor.
Şimdi, ben bunları söylesem Sayın
Özel Bize sataştın. diye ortalığı birbirine katar
ama bunları ben söylemiyorum. Bunları sizin Genel
Başkanlığa aday olmuş, Cumhurbaşkanı
adayınız olan Muharrem İnce söylüyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Sen
Başbakanı aldın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kendi partinizin,
yürütmenin başına aday gösterdiğiniz, Genel
Başkanlığa aday olmuş, Kılıçdaroğlunu devirmeye
en yakın olan adam söylüyor, ben söylemiyorum.
ORHAN SÜMER (Adana) Davutoğlunu kim
aldı?
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla CHPnin demokrasi anlayışı budur. Bu
ifadeler bize ait değildir, yanlış anlaşılmasın,
bunları biz söylemiyoruz ha. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Davutoğluna ne oldu, Davutoğluna?
ORHAN SÜMER (Adana) Davutoğluna el
çektirdiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi
sataşmadan söz ister, bence Muharrem İnceyi Yalovada şu an
herhâlde- çiftliğinde bir ziyaret edin, ona sorun niye bunları
söylemiş, bize sataşmayın buradan.
ORHAN SÜMER (Adana) Davutoğluna kim el
çektirdi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bize ait
değil, Muharrem İnceye ait bu sözler.
Teşekkür ediyorum.
ORHAN SÜMER (Adana) Davutoğlu başka
partide herhâlde.
BAŞKAN Muharrem Babanın da mı
çiftliği var?
Sayın Özel, buyurun.
12.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Milletvekilleri
takla atıyor. ifadesini Milletvekilleri her yolu deniyor.
anlamında kullandığına ve İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Nazik uyarınız için teşekkür ederim.
Şunu ifade edelim: Biraz önce kullandığım bir deyim, Türk
Dil Kurumunda da var her yolu denemek anlamına geliyor, her yolu
denemek.
BAŞKAN Bu daha güzel bir ifade.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman sizin de
katkınızla o şekilde değiştirmiş olalım, her
yolu deniyorlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, şu: Parti içi
meselelerle ilgili baştaki hassasiyete bak. Tabii, fokur fokur fokur
kaynayan bir parti oralara girmek istemez. Şimdi
sıkışınca, konunun, aslında taklayı atınca
dönüp de gelip burada Cumhuriyet Halk Partisi
Allaha şükürler olsun
liderine rakip çıkabilen bir partideyiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Allaha şükürler olsun ki il
başkanlarını, ilçe başkanlarını Ankaraya
çağırıp teke indiremediği zaman kongreyi ileri tarihe alan
bir parti değil, çoklu yarışla bütün yöneticilerini belirleyen
bir partiyiz.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) Ben
sana örneklerini anlatayım istersen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Muharrem
İnceye anlatın, bana niye söylüyorsunuz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Gel bakalım
Muharrem İnce buraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve Muharrem İncenin,
Cumhuriyet Halk Partisinin kendi içinde yapmış olduğu bir
konuşmasına, on yedi yıllık ittifak ortağıyla
birlikte Meclisin yüzde 55ini temsil eden bir partinin grup başkan
vekili, çok övünerek getirdikleri Anayasa değişikliğini savunmak
için Muharrem İncenin kurultay konuşmasına
sığınıyorsa vay sizin hâlinize kardeşim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz daha sabredin, bir
de Sayın Ağıralioğluna söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz zevkle dinliyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Ağıralioğlu.
13.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Mehmet Bey, Ahmet Davutoğlunun hatırı sayılır uzun
bir metinle itirazı oldu. Sizin Cumhurbaşkanı
adayınız sizin parti başkanınız, daha önce sizin
siciliniz falan diye hatırlattığımız her işin
kendimizde de var olduğunu bilelim. Ahmet Davutoğlunun metnini ben
de okudum, siz de okumuşsunuzdur. Şu anda
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi
Bülent Arınç Bey eleştirilerine konu cümleleri partide olmadan
kurunca ona ne dendiğini hep beraber biliyoruz. Şimdi de çok memnun değilsiniz
galiba ama tenkit cümleleri kuruyorlar. Bizim maalesef sicilimiz
Ben bugünkü
yirmi dakikalık konuşmamda Başkanım, bu sistem
tartışmasına devam etmek zorundayım. Şunu çok
rahatlıkla istişare etmek zorundayız: On yedi yıllık
aralıksız iktidarın, elinde alternatifi olmayacak bir siyasi
kuvvetle iktidar etmenin Türk bürokrasisini, Türk akademisini, Türk
basınını Türk siyasetini ne hâle getirdiğini gerçekten
çalışmak zorundayız. Yani bugün Milliyetçi Hareket Partisi size
büyük bir kuvvet, bugün Milliyetçi Hareket Partisi sizin hem sayısal hem
de siyasal kuvvetinizin ardında büyük bir jest olarak duruyor olabilir.
Birbirinize karşı bu kadar nezaketli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
olmadığınız zamanlarındaki eleştirilerini
bilirim ben Devlet Beyin. İnanın, bunu iş edinirim, Devlet
Beyin tek adamlığa, keyfî uygulamalara, kontrolsüz güç biriktirmenin
Türk toplumuna vereceği zararlara dair ettiği veciz cümlelerini
burada virgülüne dokunmadan gelip okurum size. Çünkü o zamandan bu zamana kadar
siyasi koordinatlarımızın tamamını
vicdanımızda karşılık bulacak şekilde oynatan bir
güçle karşı karşıyayız. Hiç kimse yerinde siyaset
yapamaz hâle geldi. Bunu müzakere etmek zorundayız, bunu istişare
etmek zorundayız. Hiçbir şey olmamış gibi
davranamazsınız. McKinsey meselesi buna örnektir. McKinseyi iman
meselesini savunur gibi savundunuz, hep beraber savundunuz. Bizim tenkitlerimiz
kaba tenkitler değildi. Bir iman hattında bize karşı
mücadele ediyor gibi savundunuz. Allahtan imdada Cumhurbaşkanı
yetişti. Cumhurbaşkanı en son Bu işten vazgeçelim.
deyince herkes sanki bir haftadır savunmuyormuş gibi derin bir
sessizliğe büründü.
Dolayısıyla bugün bunu böyle savunuyor
olmanız, şuraya kadar geçerli: Sayın Cumhurbaşkanı,
demez de bu ara, olur ki ağzından şöyle bir şey
çıkarırsa: Ya arkadaşlar, bu sistemi biz iyilikle kurduk ama
elhak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
kurduğumuz ve hayal ettiğimiz gibi olmadı. Bunu bir
istişare edelim. dese bugün söylediklerinizin tamamının tersini
söyleyeceksiniz. Daha önce defalarca dediniz çünkü. Yani sizin herhangi bir
mevzuyu tersinden de savunmanıza imkân veren şey,
Cumhurbaşkanının bu mevzuda kanaat izhar etmesidir. Siz dua
edin, inşallah Cumhurbaşkanı bu ara gözünden, gönlünden bu
başkanlık sistemiyle ilgili Ya bir tenkit, bir istişare süreci
başlasın. demesin inşallah... O yüzden tedbirli davranın.
Daha önce dört beş sefer başınıza geldi. Yine başınıza
gelebilir diye korkuyorum. Tedbirli olun efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, şimdi söz
taleplerini karşılayacağım ama ben bir uygulama
değişikliği yapıp önce grup başkan vekillerinden
başlamak istiyorum.
Sayın Ağıralioğlu, buyurun. Söz
talebiniz var mı?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Var efendim.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yalnız, Sayın
Başkanım, usul yönünden bu konuyu konuşalım.
Yerleşmiş bir uygulama var, şundan
Yine takdir sizin.
Müsaade olur mu Sayın Başkan?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Buyurun efendim.
BAŞKAN Hayır, başladınız,
gerisini getirin diye dedim. Bir saat, on dakika oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, bize bugüne özgü, örnek
teşkil etmeyecek, birazcık da eleştirel bir şeyse, bir
şey demem.
BAŞKAN Eleştirel, eleştirel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ona eyvallah. Ama öbür türlü,
bazen şu oluyor: On beş konuşmanın içinde
BAŞKAN On beş değil, ben
milletvekillerimizden söz talebi olan otuzunun da konuşma taleplerini
karşılayacağım bugün.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, tamam, harika. Bunu
alkışlayabilirsiniz arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu,
buyurun.
14.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, 8 Temmuz Çorlu tren kazasının
seneidevriyesi vesilesiyle acılar yaşanınca hiçbir şey
olmamış gibi davranan devletin saygı duyulabilir devlet
olmadığına ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorlu tren
kazasının üstünden bir yıl geçti. Seneidevriyesinde Devlet
Demiryollarının sitesinde paylaştığı Huzur
taşıyoruz, güven taşıyoruz, mutluluk taşıyoruz.
cümlesini kastından bağımsız, aynı güne tevafuk eden
acıyla düşünerek nezaketsizlik sayıyorum. Bu devleti, milleti
karşısında saygın kılacak şey, milletin sadece
mutluluğuna, huzuruna, sevincine taşıdığı
iradeyle nezaret etmesi değil, acılarına da nezaret etmesidir.
Bir yıllık süreç içerisinde -25 vefatımız var, 301
yaralımız var- bunca işin arasında, seneidevriyesinde
Huzur taşıyoruz, mutluluk taşıyoruz. diye bir sosyal paylaşım,
bir açıklama yapmak yerine acı paylaşmak ya da sorumluluk
paylaşmak ya da hesap vermek gibi bir ciddiyeti taşımak daha çok
yakışırdı devlete. Bu açıklamayı, aynı güne
denk gelen açıklamayı ciddiyetsizlik ve kazada yaralananlara
nezaketsizlik, ölenleri olan ailelerimize saygısızlık
sayıyorum. Bu anlamda, devleti, bir yıldır devam eden davada
-peşinden birkaç tane daha kaza oldu- hesap vermek iradesiyle göremiyor
olmaktan da muzdaripiz. Devlet devamlı hesap sormaz, devlet hesap da
verir; devlet her zaman doğru yapmaz, devlet yanlış da
yapabilir; yanlış yapınca Yanlış yaptım.
iradesini beyan edebilir; edince, kendi hissesine düşecek sorumluluğu
yerine getirebilir, istifa mekanizmasını
çalıştırabilir. Yani bugün bu Mecliste birine istifa ettiği
için teşekkür etmek gibi bir şey düşürsek hissemize, öyle bir
günümüz de olsa, bir gün bir kusurun, bir kabahatin hissesine istifa
düşürdüğü bir adamın istifa etmesine teşekkür edebilsek
keşke. Devamlı burada olandan bitenden sonra hiçbir şey
olmamış gibi rayları suçlayacak bir savunma mekanizmasıyla
insanların karşısında devlet olunmaz. Çorlu tren
kazasından sonra burada mütemadiyen bu mevzuyu dile getiren önergeler
verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Tamamlayayım Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Bu önergeler görüşülerken konuşmak için söz alan iktidar grubumuzun
bütün hatipleri, menfezlerle ilgili bütün işlerin sağlıklı
olduğuna, raylarla ilgili her şeyin sağlıklı
olduğuna, üstten defalarca kontrol edilecek şekilde deneme test
sürüşlerinin yapıldığına dair cümleler kurdu. Kurulan
cümlelerin nihayeti kazayı şu noktaya getirdi: Haşa huzurdan,
kader suçlu, trenler de suçlu çünkü aynı gün kaza yapılan yerden 5
tane yük treninin geçtiğine dair cümleleri de eski Ulaştırma
Bakanlığı bürokratımız, Sivas Mebusumuz kurdu.
Dolayısıyla, devleti en azından insanların acılarına
saygı duyarken de görmek milletimizin hakkıdır diye
düşünüyorum.
Bu memlekette bir istifa mekanizmasını
çalıştıracak bir siyasi iradeyi hâkim kılmak sizin
boynunuza borçtur yani birisi doğrudan sorumlu olsun ya da olmasın
sorumluluğu üstüne alıp diyebilsin ki Arkadaşlar ben görevimi
bihakkın yerine getiremedim, görevimden istifa ediyorum. Biz de ona bu
Mecliste teşekkür etmiş olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Böyle bir usulü başlatmaya, böyle acılar milat olsun. Temennimiz,
acılar yaşanmasın falan ama böyle acılar
yaşanınca hiçbir şey olmamış gibi görünen devlet
saygı duyulabilir devlet değildir.
Genel Kurulumuza saygılarla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bülbül, buyurun.
15.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Hakkâri
ilinde askerî araca teröristlerce yapılan saldırı sonucu
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin idrak edilmesinin
1inci yılı dolayısıyla yapılan
tartışmaların MHP Grubunun düşüncelerinin ortaya
konulması bakımından kifayet ettiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hakkâride bir askerî araca bölücü
teröristlerce yapılan saldırı sonucu 2 kahraman askerimiz
şehit olmuş, 1 kahraman askerimiz de yaralanmıştır.
Hain saldırıda şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı dilerken
yaralı Mehmetçiğimize Yüce Allahtan şifalar diliyorum.
Ben de bugün, Cumhurbaşkanlığı
yönetim sisteminin 1inci yılını idrak etmemiz dolayısıyla
birtakım düşüncelerimizi grubumuz adına paylaşacaktım
ancak daha öncesinde yapılan tartışmaların bu manada
kifayet ettiğini düşünerek teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oluç
16.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
kolluk gücü tarafından Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ ve
danışmanlarının maruz kaldığı uygulamaya
yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına sahip çıkması
çağrısında bulunduklarına, ODTÜde KYK yurdu için
girişilen ağaç katliamını protesto eden öğrencilere
karşı gazlı müdahalede bulunulduğuna ve ruhsatsız
inşaat girişiminden vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, ilk değinmek
istediğim konu, Sayın Başkan hem size yönelik bir
çağrı hem de Sayın Meclis Başkanına yönelik bir
çağrı olacak.
Bütün kurumlar kendi içlerindeki kişileri ve
çalışanlarını korurlar ve savunurlar; bir
saldırıyla karşı karşıya
kalındığı zaman gereken hassasiyeti gösterirler, tedbirler
alırlar, varsa eğer bir hata, bunun da ortaya
çıkarılmasını sağlarlar. Fakat ne yazık ki Meclis
bugün ciddi bir sorun yaşıyor, özellikle bizim vekillerimiz.
Başka partilerden de bu tür şeyler oluyor, evet, farklı
partileriz, farklı görüşlere sahibiz, birbirimizi beğenmek
zorunda değiliz fakat vekillerin ve Meclisin itibarını korumak
aslında Meclis Başkanlığının ve bütün vekillerin
ve bütün grupların da bir görevidir diye düşünüyoruz. Yani biz, hangi
parti bu tür bir saldırıyla karşı karşıya
kalırsa bu konuda hassas olmalıyız.
Bakın, bizim vekillerimiz dün yine birçok
saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Bir
tanesi, vahim, Dersim Dağ, Diyarbakır Vekilimiz,
danışmanlarının gözaltına alınması üzerine,
gözaltına alınan, o araca binerek danışmanlarının
yanına gidip onların bırakılmasını sağlamak
istiyor. Fakat o aracın yönetiminde olan kolluk yani son derece gayriciddi
ve hukuksuz bir davranış içinde bir saat boyunca kapıyı
açmayarak vekilimizin içeride tutulmasına neden oluyor. Anayasa'nın
83üncü maddesi çok açık bir şekilde böyle bir tutulmayı
kabullenmez ve bu, Anayasa'yı açıkça çiğnemektir. Yani bu, hiç
kabul edilebilir bir durum değildir. 83üncü maddeyi o kolluk ihlal
etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Birincisi, bu
kolluk hakkında derhâl soruşturma açılmalıdır
Anayasa'nın 83üncü maddesini ihlalden dolayı. Şaka
değildir bu, yaptıklarının farkında değiller, ya
şuursuzlar ya şuurlu olarak Anayasa'yı çiğniyorlar,
ikisinden bir tanesi. Biz bunun takipçisi olacağız. Ancak bir kez
daha söyleyeyim ki, hem Meclis Başkanına hem Meclisteki bütün siyasi
parti gruplarına da çağrıda bulunuyoruz. Bakın, vekillerin
itibarının sarsılmasına ve bu şekilde Anayasa'nın
çiğnenmesine izin verilmemesi gerekiyor. Gerçekten çok vahimdir bu. Bu,
bir kere dokunulmazlıklar kaldırılarak
yapılmıştır, şimdi bu şekilde
saldırılarla karşı karşıya kalınarak
yapılmaktadır. Dolayısıyla bu konuda Meclis, itibarına
sahip çıkmalıdır diyoruz.
Değinmek istediğim ikinci konu Orta
Doğu Teknik Üniversitesiyle ilgili. Orta Doğu Teknik Üniversitesi
bizim çok güzide kurumlarımızdan biridir, hakikaten herkesin
eğitim sistemi açısından da çok önem verdiği bir kurumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Orta Doğu
Teknik Üniversitesi her dönemde iktidarların hedeflerinden biri
olmuştur; kimi zaman muhalif kimliğine
saldırılmıştır kimi zaman baskı görmüştür.
Şimdi yine böyle bir durumla karşı karşıya.
Bakın, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde kavaklık diye bilinen
bir arazi var, burası kırk dokuz yıllığına Kredi
ve Yurtlar Kurumuna devredilmiştir ve orada bir yurt yapılması
planlanmıştır. Yani onca arazi varken ormanlık bir alan
seçilmiştir, Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından ağaçların
kesilerek orada yurt yapılması planlanmıştır. ODTÜde
19 tane yurt vardır ODTÜ yönetimi altında ama bu 20nci yurt nedense
Kredi ve Yurtlar Kurumuna devredilerek yapılmak istenmektedir.
Öğrenciler, doğal olarak, oradaki yaşam alanına,
ağaçlara, o güzel ortama sahip çıkmaktadırlar ve burada bu
inşaatın yapılmasını istememektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
buna ilişkin de protestolar görülmektedir, 15 Mayıstan bu yana bir
nöbet eylemi vardır. Şimdi, iki gündür orada ağır bir
saldırı yaşanıyor, yine kolluk içeri giriyor rektörün
talebiyle, gözaltılar yaşanıyor, darp yaşanıyor,
vekillere yönelik saldırılar yaşanıyor. Yani bunlar hiç
olmaması gereken işler aslında. Üstelik de orada yapılmak
istenen binanın ruhsatı da yok yani o alana ruhsat da verilmiş
değil fakat dün itibarıyla o alanın etrafına beton da
dökülmeye başlanmış durumda.
Şimdi, bunların doğru işler
olmadığını düşünüyoruz ve hem öğrencileri
rahatsız edecek hem ODTÜdeki öğretim elemanlarını
rahatsız edecek bu ruhsatsız inşaat girişiminden bir an
evvel vazgeçilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Bunu vurgulamak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, yapmış olduğunuz
konuşmada Sayın Dersim Dağın gözaltına alınan
iki danışmanıyla birlikte gitmek istediği için araca
bindiğini ifade ediyorsunuz ama sosyal medya üzerinden Sayın Dersim
Dağın paylaşımıyla basına yansıyan sonuca
baktığımızda, Sayın Dağ sosyal medya
paylaşımında kendisinin 2 danışmanıyla birlikte
gözaltına alındığını ifade ediyor. Zannediyorum,
burada bir bilgi kirliliği söz konusu, önümüzdeki süreçte bunun nasıl
geliştiğini de anlamış oluruz ama Sayın
Dağın paylaşımında kendisinin gözaltına
alındığı ifadesi var sizin paylaşımınız
da kendi isteğiyle arabaya bindiği şeklinde.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, izin verir misiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, arz ettiğim gibi yaşanmış bir olay;
danışmanları gözaltına alınmak isteniyor, o da
gözaltına alınan otobüse kendi isteğiyle biniyor
danışmanlarının yanında olmak için
BAŞKAN Sayın Dersim Dağın
paylaşımı öyle değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Anladım.
Biraz o olayın heyecanıyla olmuş
olabilir yani bir gözaltı olayı yok milletvekili açısından
fakat bir saat boyunca otobüsün kapıları açılmıyor ve
milletvekili olduğunu söylemesine rağmen indirilmiyor otobüsten yani
orada tutuluyor, mesele bu. Yoksa bir gözaltı olduğunu ifade etmedim,
öyle anlaşıldıysa düzelteyim.
BAŞKAN Basına yansıyan şekli
yanlış o zaman.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, evet.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hakkâri ilinde askerî
araca teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu şehit olan
askerlerimize, 9 Temmuz Metin Altıokun ölümünün 26ncı yıl
dönümü vesilesiyle Madımak katliamında hayatını kaybeden
aydınlara Allahtan rahmet dilediğine, kolluk gücünün Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağa yönelik tutumunu benimsemediklerine, ihtiyat
akçesine el atmak noktasına gelinmesinin Türkiye Cumhuriyetinde son on
yedi yılda yapılan ekonomik tahribatların itirafı
olduğuna ve 9 Temmuz Maltepe mitinginin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün acı bir haber aldık ve Hakkâride
askerî araca düzenlenen saldırı sonucunda 2 askerimiz şehit
düştü, 1 askerimiz de yaralandı. Şehit askerlerimize Allahtan
rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz ve bu 2
anamızın ağlayan son 2 anamız olmasını, bir daha
hiçbir Mehmetçikimizin böyle elinde kınalarla gittiği askerden
bayrağa sarılmış bir tabutla dönmemesini ümit ederiz ve
hiçbir ana için temenni etmediğimiz bir acının
yaşanmamasını, bundan sonra asla böyle bir acıyla hiçbir
annenin karşılaşmamasını, hiçbir babanın
karşılaşmamasını temenni ederiz Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak.
Bugün 9 Temmuz. Madımak katliamı 2
Temmuzda olmuştu, Metin Altıok yedi gün sonra, 9 Temmuzda
hayatını kaybetmişti, yoğun bakımdaydı. Bugün
onun ölüm yıl dönümü. Bir kez daha Madımak katliamında
yaşamını yitiren tüm aydınlarımızı,
yurttaşlarımızı anıyor, şair Metin Altıokun
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Biraz önce aktarılan, Meclisin gencecik bir
milletvekili Dersim arkadaşımız, kürsüde de izliyoruz ve dün
yaşananları ve milletvekillerine karşı takınılan
tutumu benimsemediğimizi, bu konuda parti ayrımı
olmaksızın herkesin hassas davranması gerektiğini
düşünüyoruz. Eğri oturup doğru konuşalım, Cumhuriyet
Halk Partili milletvekillerine davranıldığı gibi davranılmıyor
Halkların Demokratik Partisi milletvekillerine. Bize de AK PARTİ
milletvekillerine davranıldığı gibi
davranılmıyor. Oysa herkes milletin vekili, gücünü oradan alıyor
ve demokratik siyaset yapmak için burada herkes.
Milletin vekilini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte,
İçişleri Bakanının söylemlerinden veya o kötü, hedef
gösteren dilden etkilenen bazı kamu görevlileri Anayasayı
çiğneyecek işler yapıyor. Bunu bugünkü konuya özel olarak da
söylemiyorum; genel olarak da bakıyorum, televizyonda biraz önce
bahsettiğim sırada bir kamu görevlisine yakışmayacak bir
ayrımcılık var. Güneş çarığı
sıkıyor, çarık ayağı sıkıyor. Bu işler
yönettiğiniz devlette oluyorsa sorumluluk hissetmeli ve düzeltmelisiniz.
Bu Mecliste hangi partiden milletvekiline birisi şöyle dokunuyorsa, o,
iktidar partisinin milletvekilini ittirmek anlamına gelir. O kadar
ağırınıza gitmesi lazım. Bu sorumluluk önemli olarak
sizde.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitmedi Sayın
Başkanım, müsaadenizle tamamlayacağım.
1930 Buhranını yaşadık, Atatürk
el atmadı; İkinci Dünya Savaşını yaşadık,
İnönü el atmadı; Kıbrıs Barış Harekâtında
Ecevit el atmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demirel ellemedi, Özal
ellemedi; yaşlıların kefen parası dediği ihtiyat
akçesine, yedek akçeye el atma noktasına geldiniz. Bu, Türkiye
Cumhuriyetinde son on yedi yılda yaptığınız ekonomik
tahribatların itirafı noktasında bir gerçeklik. Bunu herkes
oturup bir daha bir düşünsün Ben neye güç veriyorum? diye.
Ve Merkez Bankası Başkanı görevden
alınıyor bir gece yarısı operasyonuyla; bizim borsa
kapansın, dünya borsaları kapansın, beyler biliyorlar çünkü ne
yaptıklarını. Türkiye'nin itibarını ortadan
kaldırıyorlar. Ekrem İmamoğlunun mazbatasını
alırken demiştim ki size: İstanbula üç ay ama Türkiyeye
tarifsiz bir itibar kaybettiriyorsunuz. Ne oldu? 14 bin fark 806 bin oldu.
İstanbul iki ay kaybetti ama Türkiyeyi bütün dünyaya rezil ettiniz ve
Türkiye, mazbatasına çökülen bir büyükşehir belediye
başkanıyla dünyada tanındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu bir kez daha herkes
düşünsün. Bugün yapılan bu ihtiyat akçesi de Merkez Bankası
Başkanının görevden alınması da Türkiye'nin onu
dünyada itibar suikastına uğratan bir iktidar tarafından
yönetildiğini gösteriyor hepimize.
Son olarak; 9 Temmuz, Maltepe mitinginin de yıl
dönümü. Biz 432 kilometre Hak, hukuk, adalet! diye yürüdük.
Vardığımız yerde Türkiye siyasi tarihinin en büyük
mitinglerinden birini yaptık. O gün Yaptınız da ne oldu?
deniyordu. O gün, o meydandaki İstanbul ittifakı İstanbulun
makus talihini değiştirdi. Bundan sonra da İstanbulda da
Türkiyede de her şey çok güzel olacak diyor, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak Hak, hukuk, adalet! demeye devam ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun lütfen.
18.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Hakkâri
ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, eylül
ayından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin
beş gün çalışmasına yönelik verilen grup önerisini
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlunun hangi hakla, hangi yetkiyle gündeme
almadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bugün Hakkâride terör
örgütünün saldırısında şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, şöyle bir açıklama
getirmek istiyorum, Sayın Özel beni dinlerse eğer. Kendisi burada
demokrasiden bahsetti, millet iradesinden bahsetti, ediyor. Kendisinin iyi
dinlemesini tavsiye ediyorum.
Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisinde Temmuz ayı çalışma takvimi iki güne
düşürülsün. diye Belediye Başkanının bir talebi
olmuş. Meclis üyelerimiz bunu kabul etmişler. Temmuz ayı, yeni
Başkan, sistemi öğrensin, iki gün çalışsın; makul.
Yıllardır İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi beş gün
çalışır, beş gün; ayda beş gün çalışır,
bir hafta çalışır ve ağustos ayı tatildir. Eylülden
itibaren tekrar beş gün çalışılması için
verdiğimiz grup önerisi Ekrem Bey tarafından gündeme alınmıyor,
almıyor gündeme. Niçin Meclisi çalıştırmak istemiyorsun?
Neden çalıştırmak istemiyorsun eylülden itibaren beş gün?
Sen seçilmişsin de o Meclis üyeleri oraya başka yerden mi geldiler?
Onlar da seçildi, onlar da oy aldılar. Hani demokrasi
anlayışınız? Siz bir yerde, bir makama geldiğiniz
zaman demokrasiyi rafa kaldırırsınız.
Şimdi Sayın Özele soruyorum, ara Ekrem
İmamoğlunu sor: Neden eylül ayından itibaren Meclisin beş
gün çalışmasıyla ilgili verdiğimiz grup önerisini gündeme
almıyor? Hangi hakla, hangi yetkiyle bunu yapıyor? Ali kıran
baş kesen gibi adam, izleyin Meclis toplantılarını, böyle
rezillik olur mu ya! 174 üyesi bulunan AK PARTİ Grubunun önerisini gündeme
almıyor. (CHP sıralarından gürültüler) Dert ne? Meclis beş
gün çalışmasın. O Meclis çalışacak arkadaşlar.
Milletin verdiği yetkiyi Meclis üyelerimiz sonuna kadar kullanacak.
Şimdi burada, Cumhuriyet Halk Partisinin grup
başkan vekiline sesleniyorum: Arayıp düzeltebiliyor musun? Ekrem
Beyi ara, neden gündeme almadığını açıklasın.
Beş günlük
Arkadaşlar, grup önerimiz var. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, size sormuyor, siz
cevap veriyorsunuz. Sayın İmamoğluna soruyor Sayın
Muş.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
İmamoğlu hepimize ait Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Meclis
yıllardır beş gün çalışır. Burada verilen bir
önerge var. Bunu gündeme almamak gibi bir hakkı olamaz, meclis karar
versin. Neden gündeme almıyorsun? Beş gün çalışmasını
talep ediyor meclis üyeleri. Bizim dönemimizde de beş gün
çalışıyordu o Meclis. Niçin gündeme almıyorsun, neden
korkuyorsun?
Değerli arkadaşlar, burada demokrasiden,
haktan hukuktan bahsederken İstanbulda bunu yaparsanız kendi
içinizde çelişirsiniz.
Şimdi Özgür Özele soruyorum: Ara Ekrem Beyi,
niçin önergemizi gündeme almıyor? Önergemizi gündeme alsın. Böyle bir
hakkı yok, böyle bir haddi de yok, kusura bakmasın beyefendi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sataşma yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok.
BAŞKAN Hiçbir sataşma yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, siz ne
diyorsanız onu yapayım.
BAŞKAN Yerinizden 60a göre bir dakika söz
vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ya,
gerçekten enteresan; mesela büyükşehir belediye meclisleri buradan
etkilenir, buradaki tartışmalar oraya yansır, oranın grup
başkan vekilleri seni beni örnek alırlar ve buradaki
tartışmalar yerele yansır. Ama bir büyükşehir meclisi,
orada koca grup, zavallı bir grup başkan vekili, bugün buradaki grup
başkan vekili tarafından kifayetsizlikle, yetersizlikle
suçlanıyor ve onun hakkı buradan savunuluyor; akıl alır
gibi değil.
BAŞKAN Zavallı bir grup başkan
vekili falan demeyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değerlendirmeleri kendim
yapayım.
BAŞKAN Ama ağır ifadeler bunlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) O, zavallı
belediye başkanınızdan kaynaklanıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben kendim yapayım
değerlendirmemi, siz zaten, öze yönelik İç Tüzüke göre,
yapamıyorsunuz ya Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ama yani cevap veremez ki size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, diyor ki: Bizimki
orada gereğini yapamadı, burada
Cevap bekliyorsunuz ya cevap, hani
Dinle beni. diyordun ya, gözümün içine bakabilecek misin, söylüyorum bütün
Türkiye'nin önünde. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
toplantılarının yüzde 87si, döneminizde, imar komisyonundan
gelen plan tadilatları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yani hani, helikopterden
bakıyorsunuz ya, pata pata pata pata
Bu arsayı kim aldı?
Efendim, şu aldı. Ona bir 8 kat daha verin. Pata pata pata pata
pata
Bu kupon arsa, geldiler beni buldular da bunun Hsini bir sonsuz
yapın. diyordunuz ya, sonra da gelip o plan tadilatlarını
yapıyordunuz ya
Ekrem İmamoğlu diyor ki: Köylü için
çalışacağım, işçi için çalışacağım,
öğrenci için çalışacağım, işsiz için
çalışacağım, İstanbul için
çalışacağım ama rant çetelerinin yeşil alanı,
tarım arazilerini, ormanları plan tadilatıyla ellerine geçirip
İstanbulun kanını emmesine çalışmayacağım.
Yüzde 87 sizin olsun, biz iki günde bu işi hallederiz. Anladın
mı? Anladın mı? (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş,
yerinizden bir dakika söz veriyorum.
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, çok açık bir şey soruyorum.
Kusura bakma, o rant işlerinde siz kendinize
bakın. İzmire bakın, orayı bir gecekondu şehrine
çevirdiniz. Türkiye'nin en büyük gecekondu şehri İzmirdir,
yıllardır onlar yönetiyor, gecekondu şehridir, İzmire
yakışmıyor o görüntü. (CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Halk seçimini
yaptı ya, halk seçimini yaptı kardeşim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, açık, basit bir şey soruyorum: Bir kere orada
zavallı olan kim, biliyor musunuz? Ekrem, Ekrem. (CHP
sıralarından gürültüler) Ekrem zavallı çünkü bir partinin
verdiği grup önerisini gündeme almaktan korkuyor. Ne hadle? Hangi
yetkiyle? Hangi yetkiyle? Böyle bir yetkisi yok.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sen söyle
buradan, olacak. Oraya bir tane düzgün grup başkan vekili koyalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Beş gün
çalışmaktan korkuyor. Niçin korkuyorsun? Niçin meclisin beş gün
çalışmasından korkuyorsun? O zaman biz de burayı hiç mi
çalıştırmayalım, iki gün yetiyorsa? Böyle bir yetki var
mı arkadaşlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok öyle bir şey.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - O Genel Kurul buna
karar verir, Meclis karar verir kaç gün çalışacağına, siz
de öneri sunarsınız, biz de sunarız, buradaki milletvekilleri
karar verir.
Değerli arkadaşlar, anlatmak
istediğim şudur: CHP budur. CHPnin demokrasi anlayışı
bir yerde gücü eline geçirene kadardır. Köprüyü geçene kadar CHP
demokrasi diye bağırır, Hak, hukuk, adalet. der. CHP bir
yere geldikten sonra bunların tamamını unutur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, arkadaşlar,
kifayetimüzakere
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ama şunu
söyleyeyim: Eylülden itibaren O Meclis beş gün çalışacak. Ekrem
ister o tarafa kaçsın, ister bu tarafa kaçsın, o Meclis beş gün
çalışacak, aklınıza sokun bunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, özür
dilerim
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
kifayetimüzakere
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eyvallah, söz de istemiyorum
ama tutanağa geçmezse otuz yıl sonra Özgür bunu niye eksik
bıraktı? derler.
Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi bir gün,
Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi bir gün çalışır,
yaptıkları işlerin çok cüzi bir kısmı imar
komisyonundan gelen plan tadilatlarıdır ama AKPli belediyeler imar
komisyonunda O arsanın tadilatı, bu arsanın yüksekliğini
değiştir, oradaki yoğunluğu artır. derken beş
gün bile yetmez. Rant çetelerine çalışmadığımız
için iki günde çalışıp bitiriyoruz kardeşim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, rant çetelerine çalışan, Yamyamları
doyuramıyorum. diyen kendi belediye başkanları.
Arkadaşlar, bakın, basit bir soru
soruyorum. Ekremin haddi değildir orayı iki gün tutmak. Oranın
kaç gün çalışacağına karar verecek olan Büyükşehir
Meclis üyeleridir.
Bakın, Sayın Özel ısrarla cevap
veremiyor. Ara. Niçin önergeyi gündeme almıyor? Meclisin beş gün
çalışmasını niçin istemiyor? diyorum. Buranın
nasıl bir denetim görevi varsa Büyükşehir Meclisinin de aynı
şekilde bir denetim görevi var. Yürütme ayrıdır, Meclis
ayrıdır. Büyükşehir Meclisini her zaman Ekrem Bey yönetmek
zorunda değil; meclis başkan vekilleri var, onlar yönetirler, kendisi
işine gücüne bakabilir orada. Meclis başkan vekilleri bu iş için
seçildi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Belediye iç
tüzüğünü bilmiyor Sayın Başkan. Belediye meclisi, belediye iç
tüzüğüne göre idare edilir, onu bilmiyor arkadaş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada, CHPnin
nasıl ikiyüzlü bir tavır içerisinde olduğunun ben de
kayıtlara geçmesini istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Ekrem
İmamoğlu nasıl bir siyasetçidir ki on yedi yılın
sonunda bütün yetkileri eline almış, güçlü bir yürütmenin
başındaki Cumhurbaşkanının Meclisteki başkan
vekili Ekrem İmamoğluyla baş edemeyen grubu için ta Ankaradan
kendisiyle uğraşmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren otuz milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Öncelikle, Muğla Milletvekili Sayın
Gökcana söz vereceğim.
Buyurun Yelda Hanım.
21.- Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın,
Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu
şehit olan hemşehrisi Üsteğmen Emre Kargın ile Uzman
Onbaşı Hüseyin Nayıra Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Muğlalı kahraman evladımızı
şehit vermenin hüznünü yaşıyoruz. Hakkâri Şemdinlide
bulunan 34üncü Hudut Tugayı 5inci Hudut Tabur Komutanlığı
sorumluluk sahasındaki Irakın kuzeyi Avaşin bölgesinde Türk
Silahlı Kuvvetlerimize düzenlenen roket saldırısında
Dalamanlı hemşehrimiz, üsteğmen Emre Kargın kardeşimiz
şehit olmuştur. Şehitlerimize Allahtan rahmet, acılı
ailesine ve Muğlalı hemşehrilerime sabırlar diliyorum,
mekânı cennet olsun. Yaralı askerimize geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyoruz.
Kadim devletimiz ve milletimiz bu hain
saldırıları göğüsleyecek güç ve kudrettedir. Başta PKK
terör örgütü olmak üzere terörle mücadeleye kararlılıkla devam
edilecektir. Terör örgütü bu son çırpınışlarıyla
tarihin karanlık dehlizlerinde yok olmaya mahkûm olacaktır. Bu
bilgiler ışığında yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, Başkanlık Divanı olarak Hakkâri ilinde askerî
araca teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu şehit olan
askerlerimize Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Başkanlık Divanı
olarak şehit askerlerimize Rabbimden rahmet, ailelerine ve bütün
milletimize başsağlığı diliyor, yaralı askerimize
de acil şifalar diliyoruz.
Sayın Çelebi, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde uzman jandarma statüsünde görev yapan
personelin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Uzman jandarma statüsünde bulunan 30 bin personelin
yıllardır çözülemeyen sorunları bulunmaktadır.
Bir: Astsubayların kadro ve görevlerini yerine
getirmelerine rağmen astsubaylara tanınan özlük haklarının
sadece üçte 2sine sahipler. Astsubaylarımıza uygulanan 3600 ek
gösterge onlara da verilmelidir.
İki: Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde
görev yapan subay, astsubaylarımızın askerî okulda geçen
süreleri hizmetten sayılmaktadır, uzman erbaşların
askerlikte geçen süreleri hizmetten sayılırken uzman
jandarmaların askerî okulda geçen süreleri hizmetten
sayılmamaktadır, bu sayılmalıdır.
Üç: Silahlı Kuvvetler Yönetmeliğine göre
herhangi bir hastalıktan dolayı subay, astsubay ve uzman
erbaşlar emeklilik hakkı kazanırken uzman jandarmalar bu haktan
faydalanamamaktadır. TSK Sağlık Yönetmeliğinde
değişiklik gerekmektedir. Bu sorunları yüce Meclisin takdirine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sorgun
23.- Konya Milletvekili Ahmet Sorgunun, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinin adaletsizliğin, zorbalığın ve sömürünün
aracı olmaya devam ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET SORGUN (Konya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Cemiyeti Akvam yani Milletler Cemiyeti Birinci Dünya
Savaşı sonrası 10 Ocak 1920de kuruldu. Birleşmiş
Milletler ise İkinci Dünya Savaşı sonrası 24 Ekim 1945te
kuruldu. Bugün, 9 Temmuz ise Türkiyenin Birleşmiş Milletlere
üyeliğinin yıl dönümü.
Birleşmiş Milletler bilindiği üzere
haklılar tarafından değil güçlüler tarafından
kurulmuştur, hâlen de bu özelliğini sürdürmektedir.
Haklıların güçlü olduğu değil güçlülerin haklı
göründüğü bir dünya sisteminin sürdürülebilmesi mümkün değildir. Ne
yazık ki bugünkü dünya düzeni güçlülerin delip geçtiği,
zayıfların takılıp kaldığı bir örümcek
ağı gibidir. Sadece beş ülkenin söz sahibi olduğu Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi adaletin değil adaletsizliğin,
zorbalığın, sömürünün aracı olmaya devam ediyor.
BAŞKAN Sayın Gürer
24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, otomotiv
fabrikasının Niğde ilinde kurulmasının Niğdenin
gelişimine katkıda bulunacağına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Niğdenin İstanbul, Ankara, Ege illerinde
bulunan dernekler federasyonları başkanları yaptıkları
ortak basın toplantısında ülkemizde kurulacağı
konuşulan otomotiv fabrikasının Niğdeye
kurulmasını talep ettiler. Niğde ili avantajlarına
karşın AKP iktidarlarından yeterince destek alamadı; göç
veren bir il durumundadır. Sahipsiz kalan Niğde için otomotiv
fabrikası bir umuttur. İktidarın bu yönde Niğdeye destek
vermesi beklentidir. Yatırımcılar Niğdeye yönlendirilerek
otomotiv fabrikasının Niğdede kurulması göçü engelleyecek,
Niğdenin gelişimine katkıda bulunacaktır.
İktidarın bu yönde yapacağı çalışmalarda Niğdeyi
gündeme taşımasını temenni ediyorum.
Teşekkürler Başkan.
BAŞKAN Sayın Kaya
Arkadaşlar, Sayın Öztunçun mikrofonunu
açın.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu, her
seferinde karışıklığa sebep oluyor.
AHMET KAYA (Trabzon) - Bildirdim ben Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yeniden açarız mikrofonunuzu. Ama
benim nöbetlerimde bu yer değişimlerine -söz taleplerinde- bundan
sonra müsaade etmeyeceğim.
Buyurun Sayın Kaya.
25.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, şehit
Eren Bülbülün anısına THYnin rüya uçağına
"Maçka" isminin verildiğine, uçağın ilk seferini
Trabzon iline gerçekleştirdiğine ve şehit Eren Bülbülün
mezarı başında düzenlenen anma törenini
alkışladığına; kendisinin ve İYİ PARTİ
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün davet edilmemesini
kınadığına ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Trabzonumuzun Maçka ilçesinde PKKlı
teröristlerin alçakça saldırısında şehit olan, masumiyetin
simgesi, 15 yaşındaki Eren Bülbül kardeşimiz, ülkemizdeki hain
terörün karanlık ve kirli yüzünü ortaya koyan en acı örneklerden
biridir. Türk Hava Yolları, filosuna kattığı Boeing 787-9
Dreamliner tipi uçağına Eren Bülbülden yola çıkarak Maçka
adını vermiştir. Bu Maçka uçağı ilk seferini önceki gün
Trabzona gerçekleştirmiş ve ardından Eren Bülbülün mezarı
başında da bir anma programı düzenlenmiştir. Bu
yaklaşımı alkışlıyoruz ancak burada
ağır bir ayrımcılık ve yanlış
yapılmıştır. Bu programa AKPnin 4 Trabzon milletvekili
davet edildiği hâlde ne Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak bana
ne de İYİ PARTİ Trabzon Milletvekilimiz,
arkadaşımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
AHMET KAYA (Trabzon) Benim vaktimi
çaldınız Sayın Başkanım, otuz saniye
konuşmadım ya!
Sayın Başkan, otuz saniye
konuşmadım.
BAŞKAN Bir dakika konuştunuz.
AHMET KAYA (Trabzon) Hayır,
konuşmadım Sayın Başkan. Ayıp ya!
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
26.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiyenin
150 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği
yaptığına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yükseköğrenimde küresel düzeyde bir fırsat
eşitliği hâline dönüşen burs programımızı
geliştirerek sürdürmekte kararlıyız. Türkiye, şu anda
burslu ve kendi imkânlarıyla olmak üzere 182 ayrı ülkeden 150 bin
uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapmaktadır.
İnşallah, 2023 yılında uluslararası öğrenci
sayısını 200 bine çıkarmak hedefini taşıyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
ifade ettiği gibi dünyanın en kadim eğitim kurumlarına ev
sahipliği yapan bu toprakları, inşallah, yeniden en ön
sıralara çıkaracağız. Türkiye burslarına en çok
başvurunun ciddi sıkıntılarla uğraşan ülkelerden
gelmesinden de programın asli görevine ulaştığını
görüyoruz. Çalışmalarıyla hem kendi ülkelerine hem de tüm
insanlığa hizmet edecek gönül neferlerimizi tebrik ediyor,
başarılar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
27.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Hakkâri ilinde askerî araca teröristlerce düzenlenen saldırı sonucu
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, AK PARTİ
iktidarları döneminde sağlık alanında ciddi
yatırımlar gerçekleştirildiğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hakkâri bölgesinde bölücü terör örgütü PKKlı
teröristlerce askerî araca yapılan hain saldırı sonucu
şehit olan kahraman askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı askerimize
de acil şifalar diliyorum.
2002 yılından bu yana on yedi
yıllık AK PARTİ iktidarları döneminde sağlık
alanına çok ciddi yatırımlar gerçekleştirdik.
Sağlıklı bir toplum olma hedefimize ulaşmadaki en büyük
gücümüzün kendini sağlık hizmetine adamış olan
sağlık personelimiz olduğu bilinciyle sağlık
çalışanlarımızın her zaman yanlarında olduk.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
geçtiğimiz aylarda müjdelemiş olduğu, bu yıl içinde
istihdam edilecek olan 29.689 sağlık personeli
alımının ilk etabı olan 12 bin personel alımı
için önümüzdeki ay ilana çıkılacak. İnşallah bir ay sonra ÖSYM
üzerinden KPSS puanıyla mülakatsız gerçekleşecek olan
alımların hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz...
28.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
kamuda çalışan işçilerin 2019-2020 dönemine ait ücret
zammının belirleneceği toplu iş sözleşmesinin içinde
bulunulan ekonomik şartların göz önüne alınarak
yapılması gerektiğine, ODTÜde yurt yapımı için
ağaçların katledilmesini doğru bulmadığına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kamuda çalışan 200 bin işçinin
2019-2020 döneminde alacağı ücret zammının
belirleneceği toplu iş sözleşmesi çerçevesinde bugün ikinci
toplantı yapılacaktır. TÜRK-İŞin tüm kamu
işçilerine seyyanen brüt 300 TL zam; ilk altı ay yüzde 15, ikinci,
üçüncü ve dördüncü altı aylarda enflasyon artı 3 puan refah payı
talebi iyi değerlendirilmelidir. Toplu iş sözleşmeleri, günde üç
öğün çay ve simit hesabına göre değil, içinde bulunduğumuz
ekonomik şartların ve asgari geçim standartları yani kira,
sağlık, eğitim, ulaşım ve ısınma giderleri
göz önüne alınarak yapılması gerekir.
Ayrıca mezunu ve uzun yıllar mensubu
olduğum ODTÜde kavaklık olarak bilinen yerdeki ağaçların
ve endemik bitkilerin yurt yapımı için katledilmesini doğru
bulmadığımı belirtiyor, öğrencilerin Çankaya
Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve başkanlarının...
BAŞKAN Sayın Kılıç, buyurun.
29.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Bosna-Hersekin ilk Cumhurbaşkanı Aliya
İzzetbegoviçin Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün
öğrencisi olmak lazım. ifadelerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilge Kral unvanlı, güzel insan Aliya
İzzetbegoviç şöyle diyor: Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için
gökyüzünün öğrencisi olmak lazım. Soykırımı asla
unutmayın çünkü unutulan şey tekrarlanır. Biz de zalimlerden
olursak zulme karşı savaşmamızın bir anlamı
kalmaz. Ben Avrupaya giderken başım eğik gitmiyorum çünkü
çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik çünkü hiçbir kutsal yere
saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptı,
hem de Batının gözü önünde, Batı uygarlığı
adına. Güç ve kanun sadece adaletin vasıtalarıdır.
İktidara gelirseniz hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın.
Kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri
almayın. Güçsüzlere yardım edin ve ahlâk kurallarına uyun.
Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes er
veya geç önce milletin ve nihayet Allahın önünde hesap verecektir.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, anayasa konusunda rehabilitasyon ve restorasyon ikileminde
bulunan AK PARTİyi yargı reformu konusunda ya birlikte
çalışmaya ya da kendi teklifini gündeme getirmeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasa arayışında 4 hedef:
1) Görev, yetki ve sorumluluk üçlüsüne dayanan,
hesap verebilir bir yönetim.
2) Erkler ayrılığı ve yargı
bağımsızlığı.
3) Denge ve denetim düzenekleri.
4) İnsan haklarına dayanan hukuk devleti.
4 de itici güç söz konusu siyasal ve anayasal
kazanımlar düzleminde:
1) Pozitif anayasa hukuku düzlemi.
2) Siyasal uzlaşmalar düzlemi.
3) Sivil toplum emeği.
4) Uluslararası kazanımlar.
Anayasa konusunda rehabilitasyon ve restorasyon
ikileminde bulunan AK PARTİyi özellikle yargı reformu konusunda ya
birlikte çalışmaya ama birlikte çalışmıyorsa teklifini
gündeme getirmeye davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz.
31.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Düzce
ilinin yüksek turizm potansiyeline sahip olduğuna, iç ve dış
turizmin canlanmasını sağlayacak, bölge ekonomisine katkıda
bulunacak batı Yeşil Yol Projesinin başarıya
ulaşabilmesi için Düzce Üniversitesi, Turizm Bakanlığı ve
ilgili bakanlıkların birlikte çalışması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Düzce zengin doğal güzellikleriyle
Ankara-İstanbul arasında bulunan yüksek turizm potansiyeline sahip
bir ilimizdir. Günümüze gelene kadar bu potansiyelini kullanamamış
olsa da son dönemde turizme verilen önem ilimizin umutlarını
artırmıştır.
Doğu Karadenizde yapılan Yeşil Yol
Projesiyle Karadenizin yaylalarının doğaya zarar vermeden
turizme kazandırılması olumlu bir adımdır.
Yeşil Yol Projesinin benzeri Hendek Dikmen
Yaylasından başlayarak Kardüz, Sinekli, Odayeri, Torkul, Abant
yaylaları üzerinden Yeniçağa ilçesine kadar yapılarak bir
batı yeşil yol projesi oluşturulabilir. Proje hem iç ve
dış turizmin canlanmasına vesile olacak hem bölge ekonomisine katkıda
bulunacak hem de iki büyükşehirdeki insanlarımızın nefes
almasını sağlayacaktır. Konuyla alakalı, Düzce
Üniversitemizle beraber Turizm Bakanlığı ve ilgili
bakanlıkların birlikte çalışması projeyi
başarıya ulaştıracaktır.
BAŞKAN Sayın Arık
32.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri
ili Tomarza ilçesinde yaşanılan sorunlara ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kayserinin diğer ilçeleri gibi, Tomarza
ilçemiz de günbegün nüfus kaybediyor, kan kaybediyor. Türkiyenin en kaliteli
kabak çekirdeğini üreten Tomarza teşvik alamıyor. Âdeta Siz
kalkınmakta önceliklisiniz, ne işiniz var kabak çekirdeğiyle, ne
işiniz var ekmekle dikmekle. deniyor. Tomarzalı esnaf can
çekişiyor. Kredi taksitlerini ödeyebilecekleri bir banka şubesi
istiyorlar ama bir türlü açılmıyor. Kredi taksitlerini ödeyebilmek
için her ay kilometrelerce yol gidiyorlar. 2002de iktidar olurken Kayseride
ne varsa Tomarzada da olacak. denilmişti ama banka şubeleri
ellerinden alındı, askerlik şubeleri ellerinden alındı,
buna rağmen vatandaş bir kez daha AKPye oy verdi, maalesef bu kez de
adliyeleri ellerinden alınacak gibi görünüyor. Tomarzalı
hemşehrilerim haklarını istiyor, verdikleri verginin
karşılığını istiyor; iş istiyor, aş
istiyor, hizmet istiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanının görevden
alınmasının keyfî ve hukuk dışı olduğuna
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanım,
Cumhurbaşkanlığının 3 numaralı Kararnamesi, Üst
Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama
Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 7nci
maddesi şöyle diyor: 4 üncü madde hükümleri bu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesine ekli (III) sayılı cetvelde yer alanlar hakkında
uygulanmaz. Bunların görev süreleri ekli (III) sayılı cetvelde
gösterilmiştir. Yani (III) sayılı cetvele göre, Cumhurbaşkanı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanını görevden alamaz
denildiği hâlde, Cumhurbaşkanı kendisinin
yayınlamış olduğu (III) sayılı cetvele
aykırı hareket etmiştir. Bu görevden alma keyfîdir, hukuk
dışıdır. Cumhurbaşkanı yayınlamış
olduğu genelgeye kendisi uymamaktadır. Bu anlamda, keyfî olan bu
düzenden bir an önce vazgeçilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
34.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Kuzey
Irakta yürütülen Pençe Harekâtında terör örgütlerine darbe
vurulduğuna ve şehitlerimizi rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Irakın kuzeyinde düzenlenen Pençe
Harekâtında terör örgütlerine büyük darbe vurulmuştur. Başta
kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve İçişleri
Bakanlığımıza takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Yapmış oldukları kutsal mücadeleyi gönülden destekliyor, üstün
başarılar diliyorum.
Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, millî
güvenliğini tehdit eden çetelere, millî bekamızı karartmaya
çalışan taşeronlara asla geçit vermeyecektir.
Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ne mutlu Türküm diyene!
BAŞKAN Sayın Aycan
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
kontrolden çıkan ateşli silah kullanımında düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şehrim Kahramanmaraştan
ve diğer illerimizden hemen hemen her gün silahla yaralanma haberleri
alıyoruz. Trafikteki tartışmada, evdeki tartışmada,
düğünde, askere giderken, her fırsatta ateşli silah
kullanılmakta, buna bağlı yaralanma, hatta bazen ölüm
olayları yaşanmaktadır. Maalesef, herkesin elinde ateşli
silah vardır. Ateşli silah, büyük küçük herkesin oyuncağı
olmuş durumdadır. Her vesileyle ateşli silah kullanır hâle
gelmiş durumdayız. Öfke kontrolü olmayan, birbirine saygısı
olmayan kişilerin elindeki silahın kime patlayacağı da
belli değildir. Bu iş kontrolden çıkmıştır, buna
bir düzenleme yapmak gerekir. Bana göre, sivil hiç kimseye silah taşıma
hakkı verilmemelidir.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
36.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
yaşanan afetler nedeniyle zor durumda olan Gaziantep ili ve bölge
çiftçisinin kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesini
sağlayacak düzenlemenin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gaziantep Barak Ovası ve bölge çiftçimiz bu
yıl zor durumda maalesef. Çiftçinin aşırı
yağıştan kuraklığa, selden doluya, dondan
fırtınaya, su baskınına ve ardı arkası kesilmeyen
afetlere maruz kaldığı bir yıl geçirdik. Meydana gelen
yağışlar özellikle tarla ürünlerinde ve açıkta
yetiştirilen sebzelerde, meyvelerde hastalık ve zararların
çoğalmasına yol açtı. Bölgede yaşanan olumsuz hava
şartlarından dolayı, zeytin ve hububatta çiçek döneminde
sıcakların ani yükselmesinden dolayı verim kaybının
çok olması, ayrıca fıstıkta da geçen yıl doludan
dolayı göz oluşumu olmadı. Gaziantepte yüzde 30lara varan
oranlarda üretim kaybı yaşanacağı öngörülmektedir.
Kısacası, bu yıl da yaşanan afetler nedeniyle
borçların ödenmesi mümkün görünmemektedir. Bu nedenle, 2019 yılı
içinde afet yaşayan çiftçilerin kredi borçlarının faizsiz olarak
ertelenmesini sağlayacak düzenleme yapılmalıdır. Yüce
Meclisin ve iktidarın bilgisine.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
Yoklar.
Sayın Erel
Yoklar.
Sayın Ceylan
37.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale
ilinde üreticinin zor durumda olduğuna, ülke tarımının
düzelebilmesi için Türkiyenin planlı tarıma geçmesi, çiftçiye
mazotun indirimli verilmesi, yerli yem, gübre ve ilaç sanayisinin
geliştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hasat mevsimi başladı ancak tüm Türkiye'de olduğu gibi, seçim
bölgem Çanakkalede de üretici zor durumda. Tarlalarda buğday hasadı
başladı, domatesler toplanıyor ancak çiftçimiz tüccarın
insafına bırakılmış durumda. Buğdayda devletin
açıkladığı taban fiyat, maliyetini dahi
karşılamıyor; tüccar bu fiyatın da altında fiyat
veriyor. Depolama imkânı olmayan ve yağmurlardan çekinen çiftçimiz
mecburen, istemeyerek de olsa buğdayını vermek zorunda. Domates
ise neredeyse geçen yılın fiyatlarıyla satılıyor ve
fiyatlar düşme eğiliminde. Son bir yılda mazota yüzde 30 zam
gelirken, gübre, ilaç ve yeme gelen zamlar yüzde 100ü geçmiş durumda;
çiftçi üretemez hâlde. Piyasada müthiş bir ekonomik kriz hâkim. Defalarca
dile getirdik, yine söylüyoruz: Ülke tarımının düzelmesi için
Türkiye planlı tarıma geçmelidir, çiftçiye mazot indirimli
verilmelidir, yerli yem, gübre ve ilaç sanayi geliştirilmeli, fiyatlar
indirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Sayın Süleyman Bülbüle
devrettim.
BAŞKAN Evet, Sayın Sümer geçti.
Sayın Pekgözegü, buyurun.
38.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
ODTÜde KYK yurdu için girişilen ağaç katliamını protesto
eden öğrenciler ile Kadıköyde ODTÜlü gençlerle dayanışmak
için eylem yapan üniversite öğrencilerine yönelik polis baskısı
ve şiddetini kınadıklarına ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Dayanışma ezilenlerin inceliğidir. ODTÜde doğasına,
kimliğine, üniversitesine sahip çıkan gençlere polis
baskısı ve şiddeti uygulanmıştır. Dün
Kadıköyde ODTÜlü gençlerle dayanışmak için üniversiteliler bir
eylem yaptılar ve bu eylemde de polis şiddetine maruz kaldılar.
Biz, mevcut iktidarın ve İçişleri Bakanının üniversite
gençliğine yönelik bu şiddetini kınıyoruz; ellerinizi
üniversite gençliğinden çekin diyoruz. Üniversiteler polislerin yeri
değil, üniversiteler gençliğin üniversitesidir.
BAŞKAN Sayın Süleyman Bülbül, buyurun.
39.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın
ilinde hastanelerdeki yoğun bakım ünitesinin yetersizliği
nedeniyle sorunlar yaşandığına, ülkenin eğitim, adalet
sistemi gibi sağlık sisteminin de çöktüğüne ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Aydında hastanelerde yoğun bakım
ünitelerinin yetersizliği nedeniyle vatandaşlarımız ciddi
sorunlar yaşamaktadır. Acil hastalar yakın illerin hastanelerine
sevk edilmekte ancak bu da hastaların risk durumunu
artırmaktadır. Aydın İl Sağlık Müdürlüğü,
Aydındaki yoğun bakım yatak sayısını, görevli
sağlık personeli sayısını vermekten imtina etmektedir;
topu Sağlık Bakanlığına atmaktadır.
Sağlık Bakanlığının ise 2018 yılına ait
verisi yoktur. Sağlık Bakanlığının resmî web
sitesinde verilerin olduğu bölümün güncellenme tarihi 2015tir. Bizler
hastanelerdeki yatak sayısını bile öğrenemezken iktidar,
seçim döneminde kullanmak için vatandaşların kişisel verisi olan
ve gizli kalması gereken sağlık verilerini
kullanmıştır.
Kısaca, ülkenin eğitim, adalet sistemi
gibi sağlık sistemi de her anlamda çökmüştür. AKP iktidarı,
bakanlarıyla birlikte, vatandaşı tabir yerindeyse- kanser
etmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şirin Ünal? Yok.
Sayın Özkan Yalım? Yok.
Sayın Girgin? Yok.
Sayın Önal? Yok.
Sayın Tutdere? Yok.
Sayın Özen, buyurun.
40.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 2 Temmuzda
insanların hunharca yakılmasına kimlerin zemin
hazırladığını öğrenmek istediğine, Sivas
Madımak katliamını unutmadıklarına,
unutturmayacaklarına ve sorumlularından hesap sorulacağına
ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Değerli
Başkan, geçtiğimiz günlerde gazeteci Cüneyt Özdemir, Sivas
katliamı sırasında 32. Gün ekibi olarak bir dosya haber
hazırladıklarını ancak Mehmet Ali Birandın o dönemin
şartları nedeniyle dosyayı
yayınlatmadığını söyledi.
Özdemir Sivas katliamına
baktığımız zaman, büyük bir halk geliyor ve Yakın
lan, yakın! Yakın lan, yakın! diyorlar. İnsanlar otelde
sıkışıyor ve ellerinde silahlarla bir grup asker geliyor ve
sonra o askerler çekiliyor, sonra da bildiğimiz olaylar oluyor
Özdemirin sorduğu soruyu ben burada
yetkililere soruyorum: O gün askerler neden çekildi, kimler çekti? 2 Temmuzda
insanların hunharca yakılmasına kimler zemin
hazırladı?
Madımak katliamını unutmadık,
unutmayacağız. Bu katliamın sorumlularından bir gün mutlaka
hesap sorulacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil, buyurun.
41.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, medya
silahşörleri ne kadar köşelerinden ateş ederse etsin, sermaye
patronları hangi barikatı kurarsa kursun, kimler yan yana gelirse
gelsin umut treninin AK PARTİ istasyonuna demir attığına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Tohumken
fidana, fidanken ağaca, ağaçken ormana dönüştük. Sessiz
yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olduk.
Haksızlıkların diz boyu, hukuksuzlukların adam boyu
olduğu günlerden bugünlere geldik. Ne bir iç güç ne bir dış güç
ne de bir şer güç, hiçbir kirli senaryo bizi bu kutlu yoldan alıkoyamadı.
Bazen yürüyerek, bazen koşarak, bazen ıslanarak geldiğimiz bu
nokta, yolun sonu değil başıdır. Daha almamız gereken
çok yol, adımlamamız gereken çok iş vardır. Binmiş
olduğumuz umut treni, yoluna devam etmeye ahdetmiştir. Medya
silahşörleri ne kadar köşelerinden ateş ederse etsinler,
kendilerini derin güçlerin temsilcisi sayanlar ne kadar çirkinliklerini
gösterirse göstersinler, sermaye patronları hangi barikatı kurarsa
kursunlar, kimler yan yana gelirse gelsin umut treni AK PARTİ istasyonuna
demir atmıştır. Dört yıllık bir hizmet için devam
diyorum. Allah yâr ve yardımcımız olsun.
BAŞKAN - Sayın Barut
42.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, hem üreticinin hem de
tüketicinin kazanacağı bir sistem için tarımsal faaliyetlerin ve
çiftçilerin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, geçen
hafta seçim bölgem Adanadaki bereketli topraklarda karpuz
tarlalarını gezdik. Karpuzun tarlada kilogramı 10 kuruşa
kadar düştüğü için ne yazık ki üreticiler karpuzunu hasat
edemeden tarlayı terk edip traktörlerle tarlalarını sürüyor.
Tarlada kilosu 10 kuruş olan karpuz, büyük şehirlerdeki marketlerde 1
liranın üzerinde. Üretici zarar ederken tüketiciler ise yüksek fiyattan
karpuzu almak zorunda kalıyor. Hem üreticinin hem tüketicinin mutlu
olacağı ve birlikte kazanacağı bir sistem için
tarımsal faaliyetlerin ve çiftçilerin mutlak surette desteklenmesi
gerekiyor. Yurt dışında üretilen ürünlere ve diğer
ülkelerin çiftçilerine değil, kendi çiftçimize, tarımımıza
destek verilmesi gerekiyor. Böyle olursa bu tablo yaşanmaz. Çok
acıdır ki sarı sıcağın altında yüksek
girdilerle üretilen karpuz maalesef tarlada kaldı, hasat dahi
yapılmadan sürüldü. Tarımsal üretimin, çiftçilerin desteklenmesini
isterken ulusal bir tarım politikasının belirlenmesini ve
tarımsal üretim planlamasının yapılmasını talep
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ünsal
43.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, iktidarın
ODTÜde ağaçların kesilmemesini, doğal yaşamın
korunmasını isteyen öğrencilere cevabının şiddet
olduğuna ve bu şiddeti kınadığına ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sayın Başkan, nevi
şahsına münhasır Sayın ODTÜ Rektörüne ve
İçişlerine baktığı söylenen Sayın Soyluya
ODTÜde ağaçların kesilmemesini, doğal yaşamın
korunmasını isteyen öğrencilere iktidarın cevabı
şiddet oldu. Okuluna, yaşam alanına, doğaya, ağaca ve
yeşile sahip çıkan ODTÜlü öğrencilere iktidar emri ve polis
emriyle yapılan saldırıyı kınıyorum. Olaydaki en
büyük skandallardan biri de zorla ağaç kesimi yapılan kavaklık
için kazı izni ve inşaat ruhsatı olmaması. Yani iktidar ve
ODTÜ Rektörlüğü devlet gücünü kullanarak kaçak iş yapıyor.
Girişimler sonucu bu skandal şu an devam etmiyor ama bu işin
sorumluları telaşla çok sayıda ağacı yok etti bile.
Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur
Yavaşın yurt inşa edip ODTÜye hibe etme teklifinden sonra bu
işe girişenlerin gerçek amaçlarını da kamuoyu görecektir.
ODTÜ göz bebeğimizdir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakırlıoğlu
44.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun, Manisa ili Saruhanlı ve Akhisar ilçesi
çiftçilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hafta sonu Saruhanlı ve Akhisar ilçelerimizde
çiftçilerimizle bir aradaydık. Üreticimize bir dokunduk bin ah
işittik. Ağır maliyet baskısı altında üretmek
isteyen, ürünü ne yazık ki para etmeyen, primlerini henüz
alamamış, konkordato ilan etmiş çiftçimizin derdi ne yazık
ki bununla sınırlı değil. Mesela, Kızlaralanı
köyü sakinleri tüm bunların üzerine bir de elektrik dağıtım
şirketleriyle uğraşmak zorunda. Köyün sulama kooperatifi Gediz
Elektriğe olan 52 bin liralık borcunu ödemesine rağmen kesilen
elektriğini bir türlü açtıramamıştır. Zaten yorgun
olan çiftçimize 172 bin liralık yeni abonelik bedeli
çıkarılmış, yorgun yokuşa sürülmüştür. Çiftçimiz
şu anda sulama yapamamaktadır. Mahsullerimiz tarlada
yanmaktadır. Fahiş abonelik bedelleri indirilmeli,
taksitlendirilmeli, çiftçimizin sorunu çözülmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Kaplan
45.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
mevsimlik tarım işçilerinin çalışma, yaşam ve
ulaşım koşullarının iyileştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yaşadıkları illerde iş
bulamayan, yoksulluk sınırında yaşayan
vatandaşlarımızın birçoğu yılın beş
altı ayı aileleriyle mevsimlik tarım işçiliği yapmaktadır.
Sağlıksız yaşam koşulları, düşük ücretle
çalıştırılma, ulaşım, güvenlik gibi
sorunları yaşam hakkı ihlallerine neden olmaktadır. Kendi
imkânlarıyla çadırlarda yaşayan işçiler beslenme, elektrik,
su, tuvalet gibi ihtiyaçlarını da karşılamakta zorluk
çekmektedir. Mevsimlik tarım işçilerimiz kamyonların ve
traktörlerin arkasına tıka basa bindirilerek trafiğe
çıkması uygun olmayan araçlarla yaptıkları yolculuklarda
kazalara kurban gitmektedir. İşçilerimizin koşulları
iyileştirilmeli, en büyük sorunlarından biri olan ulaşım
sorununu Hükûmet acilen çözüme kavuşturmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydeniz.
46.- Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydenizin,
Diyarbakır ilinde HDPli milletvekillerinin ve partililerin emniyet
güçlerinin gayrihukuki saldırılarına maruz
kaldığına ilişkin açıklaması
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Teşekkürler Başkan.
Diyarbakırda özellikle vekiller ve
partililerimiz emniyet güçleri tarafından gayrihukuki ve ahlaki
saldırılara maruz kalmaktalar. Bu, kabul edilemez ve çirkin bir hâl
almaktadır. Yaşadıklarımız ile havuz medyası
üzerinden kamuoyuna yansıyanlar arasında dağlar kadar fark var.
Çok uzağa gitmeye gerek yok, daha dün Diyarbakırda, özellikle
kadın vekillere karşı yaşatılan şiddetin hiçbir
açıklaması yoktur. Diyarbakır TEM Şube Müdürü daha önceden
şahsıma yönelik bu tarz saldırıda bulunmuş ve elimden
telefonumu aldığının görüntüleri medyada ve elimizde
mevcuttur. Suç duyurusunda bulunduk ve alınan kararlar da takipsizlik
olarak karşımıza çıktı. Verilen karar ülkenin içinde
bulunduğu hukuksuzluktan dolayı tabii ki
şaşırtmadı bizi. İşte verilen bu takipsizlik
kararı TEM Şube Müdürü Alper Güneşi cesaretlendirmiştir ki
dün Diyarbakırda aynı pervasızlıkla, aynı
düşmanlıkla ve bu ülkeyi yönetenlerden aldığı
talimatla saldırmış ve darbetmiştir. Vücudumuzda izleri ve
medyada görüntüleri mevcuttur. Diyarbakır TEM Şube Müdürünün yeni
görevi özellikle Diyarbakır vekillerini darbetmek mi?
BAŞKAN Sayın Taytak
Sayın Kaya, otuz saniye süreniz var.
25.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, şehit
Eren Bülbülün anısına THYnin rüya uçağına
"Maçka" isminin verildiğine, uçağın ilk seferini
Trabzon iline gerçekleştirdiğine ve şehit Eren Bülbülün
mezarı başında düzenlenen anma törenini
alkışladığına; kendisinin ve İYİ PARTİ
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün davet edilmemesini
kınadığına ilişkin açıklaması (Devam)
AHMET KAYA (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Trabzonumuzun Maçka ilçesinde PKKlı
teröristlerin alçakça saldırısında şehit olan, masumiyetin
simgesi 15 yaşındaki Eren Bülbül kardeşimiz, ülkemizdeki hain
terörün karanlık ve kirli yüzünü ortaya koyan en acı örneklerden
biridir.
Türk Hava Yolları, filosuna
kattığı Boeing 787-9 Dreamliner tipi uçağına Eren
Bülbülden yola çıkarak Maçka adını vermiştir. Bu Maçka
uçağı ilk seferini önceki gün Trabzona gerçekleştirmiş ve
ardından Eren Bülbülün mezarı başında da bir anma
programı düzenlenmiştir. Bu yaklaşımı
alkışlıyoruz. Ancak burada ağır bir
ayrımcılık ve bir yanlış yapılmıştır.
Bu programa AKPnin 4 Trabzon milletvekili davet edildiği hâlde ne
Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili olarak bana ne de İYİ
PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örse bir davet
yapılmamıştır. Bu ayrımcılığı
kınıyorum, ayıplıyorum. Eren Bülbül Türkiyede barışın,
teröre karşı mücadelenin, birlik ve beraberliğin, masumiyetin
ortak simgesi olmuştur. Bu şehit hepimizin şehididir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.30
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyoruz efendim oylamada.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- TBMM Başkanlığının, TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve
beraberindeki heyetin, Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi Uluslararası
ve Parlamentolararası İlişkiler Komitesi Başkanı Samed
Seyidovun davetine icabetle 14-17 Temmuz 2019 tarihlerinde Azerbaycanın
başkenti Baküde gerçekleştirilecek Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü
Toplantısına katılımına ilişkin tezkeresi
(3/778)
5/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Volkan
Bozkır ve beraberindeki heyetin Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi
Uluslararası ve Parlamentolararası İlişkiler Komitesi
Başkanı Sayın Samed Seyidov'un davetine icabetle 14-17 Temmuz
2019 tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleştirilecek
Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Parlamentoları Dışişleri
Komisyonları Üçlü Toplantısı'na katılımı
öngörülmektedir.
Adı geçen heyetin söz konusu toplantıya
katılımı 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunup karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir,
karar yeter sayısı vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Isparta Milletvekili
Aylin Cesur ve 20 milletvekilinin, son dönemde meydana gelen tren
kazalarının nedenlerinin incelenerek benzer kazaların
yaşanmaması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla 20/12/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/702) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 9 Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/7/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 20
milletvekilinin, son dönemde meydana gelen tren kazalarının
nedenlerinin incelenerek benzer kazaların yaşanmaması için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi maksadıyla 20/12/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 9/7/2019 Salı
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aylin
Cesur, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Cesur.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın 98inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması konusunda
İYİ PARTİ olarak verdiğimiz öneri için söz almış
bulunmaktayım.
Öneriyi huzura getirmeden önce acı haber
aldık Hakkâriden, 2 şehidimiz var; Muğla
Dalamanımızdan Üsteğmen Emre Kargın ve Burdur
Çeltikçimizden Onbaşı Hüseyin Nayır. Kendilerine Allahtan
rahmet, acılı ailelerine ve milletimize
başsağlığı ve sabır diliyorum.
2018 yılında birbirine yakın
tarihlerde gerçekleşen iki tren kazası neticesinde 34
vatandaşımız hayatını kaybetti, 387
vatandaşımız yaralandı. Faciayla sonuçlanan bu tren
kazalarının nedenlerinin ilgili yetkili kurumlarca net olarak
açıklanmaması basında ve kamuoyunda konuyla ilgili bilgi
kargaşası yaşanmasına ve huzursuzluğa neden oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2004
yılından bu yana yaşanan tren kazaları sonucunda 2.715
vatandaşımız yaralandı, 1.290 vatandaşımız
da hayatını kaybetti. 22 Temmuz 2004te İstanbul-Ankara seferini
yapan hızlandırılmış tren Sakaryanın Pamukova
ilçesi yakınlarında Mekece köyü mevkisinde raydan çıkarak devrildi;
41 kişi yaşamını yitirdi, 74 kişi yaralandı.
Yine, 27 Ocak 2008de İstanbul-Denizli seferini
yapan Pamukkale Ekspresi Kütahya yakınlarında raydan çıktı
ve 9 kişi yaşamını yitirdi. 27 Ağustos 2009da Bilecik
Bozüyükte Eskişehir-İstanbul seferini yapan tren hemzemin geçitte
iş makinesine çarptı ve 5 kişi hayatını kaybetti.
Yetkili merciler Kazaya ne sebep oldu? sorusuna net bir cevap
veremediğinden, kazaların nedenleriyle ilgili olarak basında her
geçen gün farklı haberler yer aldı ve konuyla ilgili bir bilgi
karmaşası oldu.
Saygıdeğer milletvekilleri, yetkililerin
kamu vicdanını rahatlatacak açıklamalarda bulunmaması, yeni
kazaların yaşanmaması için nasıl önlemler
aldıkları konusunda gerekli bilgilendirmeleri yapmamaları ve
basındaki bu bilgi karmaşası nedeniyle tren kazalarının
araştırılması konusu gerçekten araştırılmaya
muhtaç bir konu. Biz İYİ PARTİ Grubu olarak 24 Temmuz 2018de
Çorlu tren kazasının araştırılması amacıyla
bir öneri vermiştik. Eğer önerimiz reddedilmemiş olsaydı,
bu konuyla ilgili bir komisyon kurulmuş olsaydı belki de 13
Aralık 2018de Ankarada bir büyük faciayla daha
karşılaşmamış olacaktık.
Geri dönelim, tarih 8 Temmuz 2018, günlerden Pazar,
saat 17.15; 25 can yitirdik ve tam 300ün üzerinde yaralı. Tam bir sene
oldu. Kazayla ilgili sorular var, hâlâ duruyor. Aileleri, kamuoyunun
vicdanını rahatlatmamız gerekiyor. Mesela, birinci senesinde
Çorludaki tren kazası davasında mahkeme heyeti geri çekildi, neden?
Olay şöyle: Kazanın ardından Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığında
geniş kapsamlı soruşturma başlatıldı.
Bilirkişi raporunda kazanın, 1900lü yıllardan kalan kâgir
menfez ile rayların arasının sağanak nedeniyle
boşalması sonucu meydana geldiği belirtildi. Kazadan on gün önce
uyarılmasına rağmen gerekli bakım ve kontroller
yapılmadığı gerekçesiyle bakım müdürü, yol bakım
ve onarım şefi, hat bakım onarım memuru, köprüler şefi
olarak çalışan 4 görevli asli kusurlu bulundu ve bu personellerin
taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan yargılanmalarına Çorlu 1.
Ağır Ceza Mahkemesinde başlandı. Aileler salona alınmayınca
arbede çıktı. Avukatlar ailelerin içeri alınmamasını,
aileler ile bazı avukatların verilen talimatlarla darbedildiğini
ileri sürdü ve suç duyurusunda bulundu. Mahkeme savcısı da suç duyurusunda
bulunulması kararını destekledi, mahkemeden talimatı kimin
verdiğinin belirlenmesini istedi. Sonra mahkeme heyetinin davadan
çekildiği öğrenildi. Ardından 1. Ağır Ceza Mahkemesi
heyetinin davadan çekilme kararı 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti
tarafından uygun bulunmadı, dosyadan çekilme kararı
kaldırıldı yani birinci yılında yepyeni yeni sorularla
karşı karşıyayız. Soru: Mahkeme heyeti neden
çekildi? Cevap: Mahkeme heyeti çekilmeyi 22nci maddeye
dayandırdı. Yani bu maddeye göre suçtan zarar gördüğünde hâkimler
şüpheli ya da mağdurla bir yakınlığı varsa
Gerekçesi
rahatlattı mı kamuoyu vicdanını? Hayır
rahatlatmadı. Ve mahkeme heyeti şüphelileri adli kontrol
şartıyla serbest bıraktı. Sonuç: Akıllarda dinmeyen
sorular, vicdanlar yaralı, sabaha varmayan, sabah olsa da doğan
güneşe rağmen uyanılmayan geceler; Pamukovada 41 kişi,
Kocaelide 8 kişi, Kütahyada 9 kişi, Sivasta 1 kişi, Ankara,
Kırıkkalede 1 kişi, Elâzığda 2 kişi, Çorluda
25 kişi, Ankarada 9 kişi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Cesur,
buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bunlar sayı değil, can. Tesadüf mü bunlar?
O hâlde tesadüfse bunu ortaya çıkaralım, araştıralım.
Tren kazalarına neden olan eksiklik ve ihmallerin
araştırılması ve telafisi mümkün olmayacak yaralar açan
yeni tren kazalarının önüne geçilmesi, ihmal ve eksikliklere neden
olanların, yetkililerin, personellerin, kişilerin tespit edilmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasını arz
ediyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, ne yapıp
edip mahkûm ettiğiniz vicdanlarımızı ve acılı
ailelerin bitmek bilmeyen ve bitmeyecek de olan yasını
şeffaflıkla bir nebze rahatlatalım. Varsa kusurlular
bulalım ki yeni canlar vakti dolmadan sonsuz uykuyla ve bizler de yeniden
müebbet hapsindeki vicdanlarımızla baş başa
bırakılmayalım.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talebi yok.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Oya Ersoy.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 9 Temmuz. 8 Temmuz 2018 Pazar günü
Tekirdağ Çorluda meydana gelen -adı kaza- tren kazasının
üzerinden tam bir yıl geçti. Bir yıl içinde ailelerin adalet talebine
hiçbir şekilde yanıt bulunamadığı gibi kazalar da
devam etti.
Evet, buradan, öncelikle, bütün yitirdiklerimizin
yakınlarının ve tüm yurttaşlarımızın
acısını paylaştığımızı ifade etmek
istiyorum. Acıları acımız, adalet mücadelesi mücadelemizdir
diyorum.
Kazanın nedeni, yaşanan şiddetli
yağmur sonucu kaza mahallinde travers ve rayların altında
bulunan en az 30 santimlik balast tabakasının sürüklenmesi ve tamamen
ortadan kaybolmasıdır. Evet, balastın sürüklenmesi sonucu raylar
askıda kalmış ve tren bu raylardan geçerken sarsılmaya
başlamış ve durumu fark eden makinistlerin treni durdurma
gayretlerine rağmen trenin beş vagonu devrilmiştir. Olay
şu: Bu iktidar tarafından her zamanki gibi -bizi
şaşırtmadı- bir açıklama yapıldı, dendi ki:
Şiddetli yağmur sonucunda kaza mahallinde bu ortaya çıktı;
bu, önlenemez. Çünkü her bir katliamdan sonra bunun sorumlusu ya
doğadır ya fıtrattır ya kaderdir, sürekli bu
açıklamalarla karşı karşıya geliyoruz.
Şimdi, açılan bu davada, bilirkişi
raporunda, normal olarak çalıştığı söylenen menfez yani
bunun altındaki menfez muhtemelen 1873 yılından kalma, yüz
kırk beş yıllık kâgir bir yapı. Ve senelik umumi
muayene raporunda menfezde mutlaka balast tutucu yapılması
gerektiği belirlendiği hâlde
Ki bu rapor ne zaman
açıklanmış? Mayıs 2018de yani kazadan birkaç ay önce. Bu
rapora rağmen menfezde hiçbir çalışma yapılmamış.
Edirneden Eskişehire 750 kilometrelik hatta yaklaşık 250 köprü
ve 2.500 menfezin kontrolü nasıl yapılıyor? Bu kontrol, maalesef
bu ülkede elektronik algılayıcılar bulunmadığı
için sadece haftada 2 kez özel donanımlı vagonlar ve ray bekçileri
tarafından yapılıyor. Bütün bu hat boyunca kaç ray bekçisi var?
Sadece 1 bekçi var ve bu Çorlu kazasının olduğu gün bu ray
bekçisi de pazar günü yani haftada bir gün olan tatilini, resmî tatilini
kullanıyor. Demir yollarının izlenmesinde akıllı
sensör teknolojilerinin kullanılması şarttır ama
bırakın akıllı sensörü, Ankara tren kazasından sonra
Ulaştırma Bakanı çıkıp Yüksek hızlı tren
için sinyalizasyon sistemi şart değildir. diye açıklama yapmıştır.
İşte, kazaların temel nedeni, bu kabul edilemez, çağ
dışı ve bilim dışı anlayıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Toparlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Şu çok nettir:
İktidarın, bilimi, kamu yararını, insan hayatını
hiçe sayan politikalarının sonucu, bu politikalardaki
ısrarı, yaşanan her katliamı doğa olayı
fıtrat diyerek sorumluluktan kaçma ve sınırsız sorumsuz
tavrı, hesapsız yetki kullanımı bu ülke halklarına
ölüm, adaletsizlik ve yıkımdan başka bir şey getirmiyor,
bunu defalarca gördük.
Devlet Demiryolları en önemli kamusal
alanlardan biridir ve gerekli önlemler derhâl alınmalıdır.
Kamusal yararı şirket yararının yerine koyma esastır
ve bu Meclis çatısı altında, bundan sonra bu tür
katliamların yaşanmaması için acilen önlem
alınmalıdır. Bu önlemlerin alınabilmesi için özellikle
bilim insanlarının açıklamalarına kulak verilmelidir ve
gerekli yasal düzenlemeleri de hep birlikte yapmak zorundayız çünkü
yapmazsak bundan sonra yaşanacak bütün katliamların sorumlusu tamamen
bizler olacağız.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gürer konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen yıl bugünlerde
yitirdiğimiz 25 canı rahmetle anıyorum. Biraz evvel haberini
aldığımız şehitlerimize de Allahtan rahmet diliyorum.
Nedense ülkemizde yaşanan olaylardan sonra
değerlendirmeler yapıyoruz ve o acılar oluşmadan önce
kurumlarla da çok ilgili değiliz. Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarları döneminde, var olan, mevcuttaki kamu kurumlarının ya
içleri boşaltıldı ya da içlerinin
boşaltılmasının ötesinde işlevleri
değiştirildi.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları da bu
kapsamda Türkiye'nin önemli bir kamu kuruluşuyken serbestleştirme
mantığıyla şirketlere ayrılarak iyi
kısımları şirketler eliyle özel sektöre yönlendirilirken
sorunlu bölümleri kamuda bırakıldı.
2013 yılında çıkarılan
serbestleştirme kanunu çerçevesinde, Devlet Demiryolları ne
yazık ki artık ruhunu yitirdi. Kuruma ait olma duygusundan
uzaklaşan çalışanların varlığıyla, Devlet
Demiryollarında sorunlar bundan sonra da bitmeyecek. Teknolojik anlamda
yenileşme adına yüksek hızlı trenin dışında,
söylenebilen çalışmalara rağmen, hâlâ yüzde 90ı tek
hatlı olan demir yollarından bahsediyoruz. Aynı zamanda, 3.010
hemzemin geçidin ne yazık ki 230unda bekçi var. Bu geçiş
noktalarında meydana gelen tekli ölümlü kazalar ne yazık ki
basının da gündemine gelmiyor kamuoyunun da gündemine gelmiyor.
Demiryollarının bütün olarak
işleyişinin Meclis araştırmasıyla ele
alınması ihtiyaç. Bugün, makinistlerin yedi buçuk saat görev
yapması gerekirken on beş saate kadar
çalıştırılanlar oluyor. Onun ötesinde, üniversiteli
işçi statüsünde olanların memur olmasının önü
açılmadı. Kurum içinde çalışan, geçmişte var olan
kısım şefi, yol çavuşu ya da buna benzer Devlet
Demiryollarıyla bütünleşmiş, kurumu sahiplenen görev
anlayışı içindekilerin kurumdan ayrılmasının
ardından, yeni yapılanmada, ne yazık ki kurumun
işleyişinin bütünüyle değişmesi bu sorunların
oluşumuna neden oluyor. Yol bekçisi küçümseniyor. Verilen yanıtta
Bakan diyor ki: 10 kilometrelik mesafeyi yol bekçisi gelip gidip ne
yapacaktı? Teknolojiyle bu işleri çözüyoruz. Önemli olan, o yolda
gelip giden bekçinin orayı sahiplenme duygusudur, orada
çalışanın kendisini oraya ait hissetmesidir. Bugün, yüksek
hızlı trene biniyorsunuz, yüksek hızlı tren
çalışanları hâlâ taşeron. Onların kurumla
bağları yalnızca asgari ücret düzeyindeki bir maaşla
gerçekleşiyor. Kurum çalışanlarının huzurlu ve mutlu
olmadığı yerde sorunların bitmesi olası değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Bu anlamda, Devlet
Demiryollarının bir bütün olarak ele alınıp işleviyle
yeniden geçmişteki konumuna erdirilmesi lazım. Adalet ve
Kalkınma Partisinin geldiği yıldan beri yaptığı
bir şey var, Cumhuriyet Döneminde sembolleşmiş hangi
kuruluş varsa onun üzerinde oyun oynuyor; On yılda demir
ağlarla ördük... mantığını bertaraf edeceğini
düşünüp, yüksek hızlı treni yaptığını
söyledi. Ama Ankara-İstanbul arasında hâlâ Arifiyede 70 kilometre
hızla giden bir tren var. Yüksek hızlı trenle ilgili projeler
anlatılıyor, birçok şehir her seçimde yüksek hızlı
tren geleceğini sanıyor ama projelerin bitiş tarihi geçti, daha
o projeler başlamadı.
Değerli arkadaşlar, Devlet
Demiryollarını kurum olarak sahiplenmenin yolu -giyiminden- oradaki
çalışanına kadar bir bütün olarak değerlendirilmesi ve
kuruma ait birliğin, dirliğin yeniden sağlanmasıyla mümkün
olur. Yoksa kazalar olmaya devam ettikçe biz de gelir, burada bunu
konuşuruz. Bu Meclis araştırmasının buna vesile
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Güler, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Saygıdeğer Başkanım, çok
saygıdeğer milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubunun 2018
yılında yaşanan tren kazalarıyla ilgili Meclis araştırması
açılması için vermiş olduğu grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle aziz milletimizi ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, üzücü bir haber aldık. Hakkâride, Irak
sınırında bir üsteğmenimiz ve uzman
onbaşımız atılan bir bomba sonucu Rahmetirahmana
kavuştular, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralı
askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bundan bir
yıl önce, 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağın Çorlu ilçesinde ve
daha sonra, 13 Aralık 2018 tarihinde Ankarada meydana gelen tren
kazalarında hayatını kaybeden 34
vatandaşımızın acısını çok derinden
yaşadığımızı, ailelerinin ve yakınlarının
duymuş olduğu acıyı da
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Bu
kazalarda rahmetli olan 34 vatandaşımıza Allahtan rahmet
diliyoruz, yakınlarına da sabrıcemil niyaz ediyoruz.
Tabii, sevdiğimiz bir insanın ölümü
duygusal açıdan yıkıcıdır, insanın hayatında
mücadele etmek zorunda kaldığı en büyük kayıplarından
biridir. Elbette hayatını kaybeden insanlarımızı geri
getirmemiz mümkün değil ancak hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın yakınlarının
acısını derinden paylaşarak, onlara her türlü desteği
vererek ve aynı zamanda da meydana gelen bu kazaların idari, teknik
ve adli yönden mutlaka derin bir soruşturmaya tabi
kılınması ve bir daha bu kazaların meydana gelmemesi için
her türlü tedbiri almak ve her türlü araştırmayı yapmak da
bizlerin sorumluluğu altındadır.
Değerli milletvekilleri, demir yolu
işletmeciliği, ulaşım modları açısından dünyanın
en güvenli ulaşım modu olarak yer almakla birlikte, dünyada ve
Avrupada olduğu gibi ülkemizde de son dönemlerde çok ciddi altyapı
yatırımlarına Ulaştırma
Bakanlığımız devam etmektedir.
Elbette, biraz önce bahsettiğimiz gibi bu
manada çok ciddi tren kazaları da meydana gelmiştir. Bunların,
gerek temelden, altyapı noktasında çözümlerinin sağlanması
gerek dünyada gelişmekte olan bu teknolojinin ülkemizde en yaygın
şekilde uygulanması için Ulaştırma
Bakanlığımızın yapmış olduğu
çalışmalara yakinen bizlerin de destek vermesi, bu kapsam içerisinde
elden geldiği kadar destek vermesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, kadim
devletimizin en köklü, en tecrübeli ve bu manada birikim sahibi olan bir
kuruluşudur. Mevcut şikâyetlerimizi, eleştirilerimizi yaparken
bu kurumun sahip olduğu geleneğe dair, tecrübeye dair
eleştirilerimizi belli bir seviyede tutmamız da önem arz etmektedir.
Bu kadim kuruluşumuzun elde etmiş olduğu birikim ve tecrübenin
bundan sonra da gelecek nesillere taşınması için her türlü
desteği vermemiz bizler açısından önem arz etmektedir.
Bu kapsam içerisinde, mevcut grup önerisine
hayır oyu kullanacağımızı ifade ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Güler.
İYİ PARTİ grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Peki.
Yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın Arık, Sayın
Gürer, Sayın Bülbül, Sayın Kaya, Sayın Antmen, Sayın
Ceylan, Sayın Ünlü, Sayın Tığlı, Sayın
Yavuzyılmaz, Sayın Özer, Sayın Şahin, Sayın Bingöl,
Sayın Emir, Sayın Zeybek, Sayın Aygun, Sayın Çakırözer,
Sayın Çelebi, Sayın Özcan Özel, Sayın Aksoy.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
sayın milletvekilleri; pusula veren arkadaşlarımız lütfen
salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.28
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önceki işlem üzerinde yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Pusula veren arkadaşlarımız lütfen
Genel Kurulu terk etmesinler.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Isparta Milletvekili
Aylin Cesur ve 20 milletvekilinin, son dönemde meydana gelen tren
kazalarının nedenlerinin incelenerek benzer kazaların
yaşanmaması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla 20/12/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/702) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 9 Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi adına
verilmiş bir grup önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaran ve arkadaşları tarafından, gazetecileri hedef
gösteren SETA raporu hakkında 8/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/7/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
8 Temmuz 2019 tarihinde Batman Milletvekili
Sayın Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, gazetecileri hedef gösteren SETA raporu hakkında Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (2973 sıra numaralı) Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 9/7/2019 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, arka
arkaya grup önerilerimiz vardır, oylama yapılacaktır.
Milletvekillerinin bilgilerine sunuyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Sayın Başaran.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz,
çok uğultu var.
Sayın Başaran, siz buyurun.
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grubumuzun SETA raporunun Mecliste
araştırılması için komisyon kurulmasıyla ilgili
vermiş olduğu önergede grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, birkaç gün önce
200den fazla sayfaya sahip olan bir rapor, tarihte medya andıcı
olarak anılabilecek bir rapor basına ve kamuoyuna
açıklandı. Şimdi, değerli arkadaşlar, aslında bu
rapor, başından sonuna neresinden tutarsanız tutun elinizde
kalacak, neresinden tutarsanız tutun hukuksuzlukla dolu. Bir
tarafıyla, bir kısım basın mensubunu fişleyen, bir
kısım basın mensubunu marjinal olarak tanımlayıp
aslında baştan sona hedef gösteren bir raporla karşı
karşıyayız.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz,
lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Şimdi
niye buna yine andıç diyoruz, niye buna fişleme diyoruz; biraz
açıklama yapmak gerekiyor galiba değerli arkadaşlar. Şimdi,
bu raporun, aslında -iktidara yakın olduğunu zaten
bildiğimiz ama- girişinde ve sonucundaki açıklamalarıyla da
tarafını, iktidara yakın olduğunu belli eden, iktidar
haricinde bu ülkede hiç kimsenin söz söyleme hakkının
olmadığını, söz söyleyen basın mensuplarının
hedef gösterilebileceğini
Aslında Bakın, biz bunları bir
yerde toparlıyoruz, bir rapor hâline getiriyoruz; aman kendinize dikkat
edin. diyen bir rapor var karşımızda. Bu raporu inceledik.
Aslında, incelemeye değer mi, bu rapor ne amaçla
hazırlanmış hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu raporda,
dediğim gibi, iktidar mensuplarının hoşuna gitmeyen her
türlü haber bir saldırıymış gibi
değerlendirilmiş, her türlü haber marjinal bir kesimin görüşü
olarak verilmiş. Şimdi, bunlardan birini ya da birkaçını
örnek vereceğim değerli arkadaşlar:
Mesela, BBC News Türkçede İstanbul Yeni
Havalimanı İşçileri: Şantiye açık cezaevi gibi
denilmiş; bunu yazdıkları için bu haber kesilmiş, rapora
eklenmiş.
Yine, bununla beraber, hatırlarsınız,
bir dönem dolar 8 liraya çıkmıştı ve ülkenin geneli dolarla
ilgili ya da işte, yükselen dövizle ilgili çıkıp
yorumlarını, söylemlerini geliştiriyordu. Bununla ilgili haber
yapan BBC Newsin haberi yine sanki bir saldırıymış gibi
değerlendirilip buraya konulmuş.
Ama aslında bu raporun genelindeki en dikkat
çekici detaylardan biri de 8 Martın yasaklı bir gün gibi, 8
Martın illegal bir gün gibi değerlendirilip 8 Martla ilgili
yapılan paylaşımların neredeyse polis fezlekelerinde suç
unsuru olarak kullanılabilecek biçimde değerlendirilmesi. Şöyle
bir cümle geçiyor mesela burada: BBC Türkçenin diğer muhabirleri gibi
eleştirel bir bakış açısıyla paylaşımlarda
bulunmaktadır. 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle kadın
hakları konusunda paylaşımlara ağırlık
vermiştir. Şimdi, bu raporda bu söylemin ya da bu içeriğin ne
işi var? Bir açıklama bekliyoruz değerli arkadaşlar.
Bununla beraber, yine bir gazeteci
arkadaşın fişlendiği sosyal medya
paylaşımını burada size söyleyeyim: HDPnin 5 Haziran
Diyarbakır mitinginde yapılan saldırı sonucunda iki
bacağını kaybeden Lisa Çalan bugün Amed Nevrozunda halaya
durmuş. Ben bundan daha muazzam bir halay, daha devasa bir direnç, inat,
öğretici bir ders görmedim, bilmiyorum. Şimdi, bu raporda bu tweet
ne arıyor? Birinin bir açıklama yapması gerekiyor.
Yine, başka bir bakış
açısını söyleyeyim: Fehim Taştekin, bir gazeteci.
Hatırlarsınız, YSKnin yaptığı usulsüz
işlemleri; siz kendiniz bunları söyleyerek itirazlarda bulundunuz.
Onun bu işlemlerle ilgili attığı bir tweet raporun
içeriğinde. Yani raporun neresinden tutsanız tutun sanki
basının tek ses olması gerekiyormuş gibi, diğer,
muhalif bir sesin çıkmaması gerekiyormuş gibi, iktidarın
aleyhine söylenen hiçbir söz basında yer almayacakmış gibi bir
algı yaratılıyor. Şimdi siz tek, tek, tekleri
sıralıyorsunuz ya, bir de tek basın yaratmaya
çalışıyorsunuz. Türkiyedeki basını bir taraftan
tekleştirdiniz, gerçekten hâlâ size direnen bir grup kaldı;
işte, bu direnenlere aslında göz dağı vermektir bu raporun
içeriği, bu direnenlere Bakın, sizi listeye ekledik. demektir,
Bakın, başınıza her an her şey gelebilir. demektir
ki sonuç bölümünde de uyarılarda ve önerilerde bulunuyor rapor sahipleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Başaran, buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Şimdi
değerli arkadaşlar, bu, Türkiye demokrasisi açısından,
basın özgürlüğü açısından sadece bizi yaralaması
gereken bir mesele değildir; bu, Meclisin tümünü, burada oturan bütün
milletvekillerini yaralaması gereken bir meseledir. HDPnin
açıklamalarına yer verdiği için suçlu gibi gösterilen, neredeyse
fezleke mahiyetini taşıyan ve hedef göstermelerle, fişlemelerle
dolu bir rapor var karşımızda.
Onun için, bu Meclis, Türkiye demokrasisi
açısından, Anayasanın en temel ilkelerinden olan basın
hürriyeti çerçevesinde bu raporu oturup incelemek ve raporun sonucunda da
kamuoyuna bir açıklama yapmak zorunda. Bu komisyonunun şunu net bir
şekilde ifade etmesi gerekiyor: Biz bu raporu savunmuyoruz, bu raporun
karşısındayız çünkü bu yapılan, askerlerin
yaptığına benzer bir andıç
çalışmasıdır, bir fişleme
çalışmasıdır; biz de bunun karşısında
duruyoruz. demek zorundadır. Aksi hâlde, basın
mensuplarının işini kaybetmesinden, başlarına gelecek
herhangi bir durumdan Meclisteki bütün milletvekillerinin sorumlu
olacağını bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Çakırözer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Hakkârideki terör
saldırısında şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifa dileyerek sözüme başlıyorum.
Yine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkanın Eskişehirimizin
Sivrihisar ilçesinde bir trafik kazası geçirdiğini öğrendim,
kendisine grubumuz adına da geçmiş olsun diyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün
gazeteciler cezaevinde. İşte Eren Erdem, işte Musa Kart; haber
yazmak, karikatür çizmek dışında, ellerine kalemden başka
ne taş ne silah almış isimler ama aylardır terör
suçlamasıyla cezaevindeler. Onların özgürlüğü için bu kürsüden
her gün bir an önce yargı reformunu talep ediyoruz. Hapiste
olmayanların başında ise Demoklesin kılıcı gibi
davalar var.
Yine, Türkiyede gazeteciler iktidardan gelen
telefonla işsiz kalmakta, daha da kötüsü işsiz kalmamak için kendi
kendini sansürlemekte. Medyanın yüzde 95i iktidar kontrolü altında;
eleştirel, sorgulayan düşünceye hiç tahammül yok ama görüyoruz ki
bunlar yetmiyor. İktidar partisine yakın bir vakıf bir rapor
yazdı. Buna rapor demek mümkün değil çünkü tam bir fişleme,
tam bir andıçlama. Toplam 200 sayfalık bu belgenin özeti şu: BBC
Türkçe, Deutsche Welle, Amerikanın Sesi, Sputnik, Euronews, Independent,
Çin Ulusal Radyosu Türkçe yayınları ve burada çalışan 150
gazeteci fişlenmiş, haberleri, tweetleri cımbızlanmış,
algı oluşturulmuş, gazeteciler hedefe konulmuş; meşhur
28 Şubat andıcından farksız. Raporun amacı sonunda
yazılı; dünyanın en saygın yayın
kuruluşlarından BBCye Türkiyeye özgü denetim mekanizması
kur. deniyor yani Haberlerini, gazetecilerini sansürle; sansürle ki buradaki
tek adam yönetimini, baskıları, işsizliği, yolsuzluğu
kimse bilmesin. Bu rapora göre, geçmişte Cumhuriyet, Radikal, Birgünde,
el değiştirmeden önce CNN Türk, Hürriyet, Milliyette
çalışmak hep kötü sicil; Onları kov, yerine Hükûmeti öven
kalemleri al; al ki cici BBC olasın.
Bu rapora göre yayıncılıkta en iyi
örnek TRT. Gerekçesi yazmıyor, biz tahmin yürütelim: Ya
kırmızı bültenle aranan Osman Öcalanla yapılan röportaj
nedeniyle ya Heyet Tahrir el-Şam adlı terör örgütünün siyasi
kanadından devrime katkı plaketi aldıkları için ya da kim
bilir belki de TRTden sürülen yüzlerce basın emekçisinin yerine yeni
dönemin makbul habercilerini bu raporun sahibi SETAdan transfer ettikleri
için.
Raporda BBC ve diğer basın
kuruluşlarına çalıştırdıkları gazeteciler
ihbar ediliyor siyasi tweet atıyorlar diye. Ama ne tesadüf ki bu
vakfın yöneticileri arasında da köşe yazarları var,
açın bakın tweetlerine, ne kadar uyuyorlar BBCye verdikleri
öğütlere.
Değerli arkadaşlarım, ben bu raporda
fişlenen basın emekçilerinin çoğunu tanıyorum,
yıllarca beraber haber takibi yaptık; hepsi dün de bugün de gerçek
gazetecilerdir, yarın da bu rapor yazıldı diye gerçekleri
yazmaktan asla vazgeçmeyecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Arkasındaki örtülü,
örtüsüz iktidar gücü çekildiğinde ortada ne SETA kalacak ne
andıçları ama onlar yine gazetecilik yapacaklar. Bu raporu kaleme
alanlara değil ama aldıranlara sormak isterim: Bugün
fişlediğiniz gazeteciler geçmişte Türkiyenin en saygın, en
çok izlenen basın organlarında çalışıyordu; kendileri
ve çalıştıkları kuruluşlar ne tür baskılarla,
yasaklarla, sansürlerle karşılaştılar ki bu gazeteciler
işsiz kaldı ve çareyi uluslararası kuruluşlarda
çalışmakta buldular? Gazetecileri
andıçlayacağınıza gelin bu soruların
yanıtlarını birlikte arayalım.
İşin bir de şu boyutu var: Bu vakfa,
2013 yılında, kamu yararına çalıştığı
tespitiyle, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınmış.
Bilemiyoruz, belki de Hükûmet kaynaklarından maddi destek de alıyor
olabilirler. Hepinize sormak isterim: Gazeteci fişlemekte,
andıçlamakta, hedef göstermekte kamunun yararı nerededir? Bu rapor
kim tarafından, hangi amaçla yazdırılmıştır? Biz
Meclis olarak bunları sorgulamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN Son cümlenizi söyleyin, buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Teşekkür ederim.
Aksi hâlde, hedefe konulan bu gazeteciler
hakkında, bu andıçtaki cımbızlanmış veriler delil
gösterilerek dava açılmasından, başlarına kötü bir şey
gelmesinden en az raporu yazdıranlar kadar bizler de tarih önünde sorumlu
oluruz.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Manisa Milleltvekili Özgür Özelin, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik kazası nedeniyle
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, AK
PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Sayın Cahit Özkanın bugün bir
trafik kazası geçirdiğini hep birlikte ve endişelenerek
öğrendik. Kendisiyle görüşmeden de buradan bir şey söylemeyi doğru
bulmadığımız için bekledik. Sağlık durumunun iyi
olduğunu, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının
burnunun bile kanamadığını ama çok büyük bir kaza
atlattığını öğrendik. Hem kendisine hem grubuna
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bülbül, buyurun.
48.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, AK
PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik
kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz de aynı şekilde, az önce Sayın Grup Başkan
Vekili Cahit Özkan Beyle görüştük, geçmiş olsun dileklerimizi
ilettik ama Genel Kurulda da ben kendisine geçmiş olsun dileklerimi,
yanında olan personele de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Aynı şekilde AK PARTİ Grubuna da geçmiş olsun diyorum.
Allah beterinden saklasın.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ağıralioğlu, buyurun.
49.- İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit
Özkana geçirdiği trafik kazası nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, biz de geçmiş olsun dileklerimizi iletmiş
olalım. Görüştük, çok yoğun koşturma temposu içerisinde
toplantıya yetişmeye çalıştığı için o kadar
süratli geldiğini söyledi. Hamdolsun, aslında çok ağır bir
kaza atlatmışlar, araba pert olmuş. Çok büyük geçmiş olsun.
Grubuna da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz kabul etsinler lütfen.
BAŞKAN Sayın Oluç
50.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik
kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz de Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkanın bir kaza geçirdiğini
öğrendik, çok üzüldük; kendisine ve gruba geçmiş olsun diyoruz. Neyse
ki cana herhangi bir zarar gelmemiş. Bundan sonra umarız hiçbirimizin
başına böyle bir şey gelmez. Tekrar geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Turan.
51.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, AK
PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana geçirdiği trafik
kazası nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kıymetli grup başkan vekillerimizin
ifade ettiği gibi, çok değerli kardeşimiz, Grup Başkan
Vekilimiz Cahit Özkan Bey Sivrihisar bölgesinde bugün öğle saatlerinde
aracıyla ağır bir trafik kazası geçirdi. Araç pert olacak
kadar ağır bir kaza olmasına rağmen -emniyet kemerinin takılı
olmasından dolayı olduğunu düşünüyoruz- Cahit Bey gayet
sağlıklı, keyfi yerinde, morali yerinde, bugün evinde
istirahatte. Bu durumda tekrar emniyet kemerinin ne demek olduğunu
anlamış olduk aslında. Bu, çok kıymetli bir uyarı oldu
bizler için de. Ben hem Cahit kardeşime teşekkür etmek istiyorum bu
davranışından dolayı hem geçmiş olsun dilemek
istiyorum. Aynı şekilde tüm grup başkan vekillerine
teşekkür etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkana
geçirdiği trafik kazası nedeniyle Başkanlık Divanı
adına geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Biz de Başkanlık Divanı
olarak Grup Başkan Vekilimiz Sayın Cahit Özkana ve çalışma
arkadaşlarına geçmiş olsun diyoruz. Rabbim bu tarz
kazaları inşallah göstermez. Ama emniyet kemeri uyarısı son
derece doğru, aracın arkasında dahi mutlaka emniyet kemerini
takmamız gerekiyor.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaran ve arkadaşları tarafından, gazetecileri hedef
gösteren SETA raporu hakkında 8/7/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisi üzerinde son
konuşma, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın
Şahinin.
Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; SETA
Vakfının hazırlamış olduğu SETA raporu
hakkındaki HDP grup önerisi üzerinde görüşlerimi belirtmek için söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle şu konuya bir değinmek isterim:
Değerli dostlar, konvansiyonel savaş dönemleri kapandı. O
dönemin kapanmasının birkaç önemli sebebi var. Bunlardan biri,
konvansiyonel savaşlar sonuçları öngörülen savaşlar değil.
İkinci geçerli sebep ise çok yüksek maliyetli savaşlar olması.
Bir üçüncü olarak da yine insan kaybı, can kaybının olması.
Bu sebeplerle artık konvansiyonel savaşlar döneminin kapanması
söz konusu. Bunun yerine postmodern savaş yöntemleri oluşturuldu.
Nedir bunlar? Birincisi terör örgütleri. Artık küresel güçler veya
emperyalist güçler, küresel ölçekteki menfaatlerini kimi zaman vekâlet
savaşları da diyebileceğimiz kendi ürettikleri manufactured
terror organizations dediğimiz terör örgütleri üzerinden yönetmeye
çalışıyorlar. Diğer ikinci bir savaş yöntemi,
postmodern savaş yöntemi, halk hareketleri. Konulara çok fazla
giremeyeceğim maalesef, zamanımız kısıtlı. Üçüncü
konu ise, üçüncü savaş yöntemi ise algı savaşları.
Artık küresel güçler veya emperyal güçler, kendi menfaatlerini gözetmek
adına bir ülke üzerinde veya bölge üzerinde algı savaşları
üzerinden menfaatlerini yürütmeye, korumaya çalışıyorlar.
Şimdi şöyle: Algıyla, algı
savaşıyla bir seri katili veya arkasında 40 bin kişinin
kanı olan bir örgütü ziyaret ederek İşte, bu örgütün
mensupları, içtikleri sigaraları dahi yere atmıyorlar. diyerek
o terör örgütü mensuplarından, üzerinde 40 bin kişinin kanı olan
insanlardan muhteşem çevreciler yaratabiliyorsunuz.
Şimdi SETA Vakfı, bu algı
meselesinden yola çıkarak son dönemlerde uluslararası medyanın
Türkçe yayına geçmesiyle birlikte ve o bölgede, o alanda bir
kümeleşmenin oluşmasıyla birlikte, o alana bir mercek
tutmuş ve bir rapor hazırlamış. Bir sivil toplum örgütü
olması hasebiyle, bir think tank kuruluşu, bir düşünce
kuruluşu olması hasebiyle, alanına da giriyor olması
hasebiyle yapılan böyle bir çalışma ve bu çalışma
sonucu açık kaynaklardan toplanan bilgilerden ortaya çıkan bir rapor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Şahin
lütfen
ALİ ŞAHİN (Devamla) Sayın
Başkanım, ben çok fazla konuşan biri değilim.
BAŞKAN Biliyorum Sayın Şahin ama
kurallar.
Buyurun.
ALİ ŞAHİN (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum.
İkincisi: Ne yapılmış? Rapor,
son derece şeffaf bir şekilde devletin önemli özel birimleriyle
paylaşılmamış, rapor yayınlandığı gün
Twitter ortamında kamuoyuyla paylaşılmış.
Üçüncüsü: Rapor içeriğinde bu yayın
kuruluşlarında, Türkçe yayın yapan uluslararası medya
kuruluşlarında çalışan birtakım medya
mensuplarının öz geçmişlerine yer verilmiş ve geçmiş
Twitter hesaplarındaki paylaşımları söz konusu olmuş.
Burada öncelikle bunu andıç olarak veya bunu
bir fişleme olarak algılamak son derece haksız bir tutum.
Fişlemenin olması için bir gizliliğin olması gerekiyor,
fişlemenin olması için dar bir kapsamda paylaşılması
gerekiyor, fişlemenin olması için şeffaf olmaması
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tüm bunlardan
yola çıkarak HDPnin bugün vermiş olduğu bu SETA raporunun
araştırılması yönündeki Meclis araştırması
komisyonu kurulması önerisinin gerekli bir altyapıya sahip
olmadığını düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bu
raporu normal buluyor olamazsın, bu raporu doğru buluyor
olamazsın.
BAŞKAN Evet, grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
hayır. Sayın Başkan, birincisi, söz talebimiz var; ikincisi,
yoklama isteme imkânımız fiilen ortadan kaldırılamaz.
Biliyorsunuz ki yoklama isteyeceğim ama
BAŞKAN Nereden bileyim, ben müneccim miyim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce konu
hakkında kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Söz talebinizi veririm ama maalesef
oylama işlemine geçtim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Geçmediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz Sayın Başkan,
olmaz!
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, olmaz Sayın
Başkan!
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir şey olmaz ki!
BAŞKAN Sayın Özel, işlemi
başlattım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın
Başkan
BAŞKAN Bakın, siz her seferinde yoklama
ya da karar yeter sayısı isteyeceğiniz zaman bunu önceden ihsas
ediyorsunuz, söylüyorsunuz. Yani kusura bakmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Cumhuriyet Halk Partisi
BAŞKAN Yoksa ben bundan imtina edecek
değilim. Ben size yerinizden söz vereceğim.
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, HDP Grup önerisinin
oylaması öncesinde istediği söz talebinin görmezden gelindiğine
ve iktidarın öz eleştiri yapması için önerge verildiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Mehmet
Muş -kulakları çınlasın- dün, aynı konuda
verilmiş bir önergenin birkaç dakika sonra bir yenisi işleme
alınmadı diye burada bir sayın büyükşehir belediye
başkanının ismiyle hitap edip dünya kadar hakaret etti;
şimdi Sayın Meclis Başkan Vekilince, hem de bir grubun ülke
gündemini çok ciddi şekilde ilgilendiren bir konudaki önergesi öncesinde
bizim söz talebimizin nasıl görmezden gelindiğini ve oylamanın
nasıl yapıldığını Mehmet Muş görsün. Bu,
işin başka bir tarafı.
BAŞKAN Umuyorum seyrediyordur şu anda
ekrandan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce Mehmet Muş
dünyanın lafını söyledi de nasıl önergesi
oylanmazmış İstanbul Büyükşehirde
Neyse
İkincisi: Sayın Başkanım,
şimdi bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Kürsüye
çıkan AK PARTİ milletvekili, raporu olumlayan, masum gösteren,
meşrulaştıran bir tavır takındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ama fikirlerini söyledi. Zaten içeride
de konuştuk bunu.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, ben de fikrimi
söylüyorum.
Bugün buradaki mesele şu: Türkiyede pek çok
gazeteci, yaratılan baskı, yaratılan korku, yaratılan
otosansür ve aynı zamanda devletle farklı ticari ve sınai
ilişkiler içinde olan kişilerin ülkenin medya kuruluşlarına
sahip olmasından, el konulmuş televizyon ve gazete
organlarının devlet bankalarının kredileriyle iktidara
yakın, hatta aileden kişiler tarafından işletiliyor
olmasından dolayı Türkiyedeki merkez medyada kendilerine yer
bulamamış ve sadece çalışabilecekleri uluslararası
haber ajanslarında kalem tutar hâle gelmişlerdir. Bir kere,
iktidarın bunun öz eleştirisini yapması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İki: Eğer ülkenizde
en çok takip edilen internet siteleri -birtakım- işte, Rusyanın
Sesi, Almanyanın Sesi, BBC olmaya başladıysa işte
Efendim, algı yapıyorlar malgı yapıyorlar. yerine
ülkedeki tek sesli, Fahrettin Altuna bir gece önceden gazete
manşetlerinin gittiği medya düzenini sorgulamak lazım. Bizim,
iki yüz yıllık Babıali geleneğinden gelen gazetelerimiz ve
onların internet siteleri yerine insanlar bambaşka yerlere
bakıyorsa bakana değil baktırana, orada yazana değil
başka yerde yazdırtmayana; gazeteciyi fişleyene, mimleyene, onun
muhalif duruşundan gırtlağına çökene bakarlar. Öz
eleştiri yapın diye veriyoruz bu önergeleri; oldubittiye getirip,
reddedip olumlayın diye vermiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir gün böyle bir komisyon
kursanız, Türkiyenin gerçeklikleriyle yüzleşseniz vallahi de iktidar
olarak ömrünüzü uzatırsınız; sizi rahatlatır, size oksijen
olur bu işler. Baskı, sindirme, susturma, otosansür bir iktidarın
kendini yaşam destek ünitesinden ayırmasıdır. İlk
başta bunu anlamazsınız ama gitgide daralıyorsunuz, gitgide
bunalıyorsunuz. Türkiyeyi sıktınız ama kendiniz
perişan hâle geliyorsunuz ve sürdürülemez hâle geliyor bu düzen, bunu
görün. Ve bugün yapılan iş, SETA eliyle -gizliden mizliden
değil- gazetecileri hedef göstermektir. Fişlemek mi?
Daniskasıdır. Andıç mı? Daniskasıdır. Yıl
2019dur. Bu ayıbı kendinize yakıştırıyorsunuz
ama Türkiyeye yakışmamaktadır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Sayın Özel, grup önerisi üzerine gruplar
adına bütün siyasi partilerin sözcüleri çıkıp bu öneri
üzerindeki ve bu rapor üzerindeki düşüncelerini paylaştı.
Sayın Şahin de bu rapora bakışını ve düşüncelerini
ortaya koydu.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Çok güzel bir
rapor(!)
BAŞKAN - Bundan dolayı sinirlenecek bir
şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sinirlenme diye bir şey
yok.
BAŞKAN İkincisi: Tabii ki grup
başkan vekillerimizin her zaman söz hakkı var ama dediği gibi,
her içeriğe ve düşünceye itiraz, herhangi bir şekilde hakaret
şu bu olmadan sürekli olarak bu söz alma işlemiyle bir noktaya
gidemeyeceğimiz de sayın grup başkan vekillerinin takdirindedir.
Sayın Oluç, buyurun lütfen.
53.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Gaziantep Milletvekili Ali Şahinin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ve SETA Vakfının nasıl finanse edildiğinin
ve arkasındaki güçlerin kimler olduğunun
tartışılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tabii rapor dedi bizim vekilimiz de
konuşurken ama ben rapor demeyi çok uygun bulmuyorum bu fişleme ve
ihbar belgesine. En azından biraz daha özenli olmasını beklerdik
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına yapılan
konuşmanın. Yani raporun giriş, gerekçe kısmının
burada kürsüden okunması, konuşulması özenli bir tutum
değildir.
Bakın, rapordaki gazetecilerle ilgili
kısımları bizim vekilimiz sunum yaptı, o konuda bir
şey söylemeyeceğim. Başka bir şey var: Yani Mecliste grubu
bulunan partilerin bu konuda, böyle bir rapor konusunda bir tutum alması
lazım. Diyor ki o raporu yazmış olan kişiler: HDP
milletvekillerine çeşitli basın-yayın
kuruluşlarını kastederek bunu söylüyorlar- güvenilir haber
kaynağı muamelesi yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ve siz Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu olarak bu ifadeyi de benimsiyorsunuz yani HDP
milletvekillerine güvenilir haber kaynağı muamelesi
yapmıştır. diyen bir raporun doğru olduğunu
düşünüyorsunuz. Bu ne demek biliyor musunuz? Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun tamamı HDP milletvekillerine de güvenilmez. demiş
oluyor bu raporun arkasında böyle durarak. Bunu yazıyoruz bir kenara.
Eğer siz bu şekilde davranıyorsanız elbette ki bizim de
hakkımız doğuyor sizin grubunuz hakkında benzer
değerlendirmeler yapmak için. Bu rapor denen ihbar belgesinin,
fişleme belgesinin neresini savunabiliyorsunuz Allah aşkına, savunulabilir
mi? Andıçlardan bile daha beter bir belge olarak ortaya konmuştur.
Bunu yazanlar, bunu destekleyenler, arkasında duranlar -sadece sizi
kastetmiyorum- bunu finanse edenler, SETAyı finanse edenler de gerçekten
bu utanç belgesinin altına imza atmışlardır; yıl 2019.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamamlıyorum.
Dolayısıyla bugün esas
tartışılması gereken şey, bu SETA isimli vakfın
nasıl finanse edildiğidir, kaynaklarını nereden
bulduğudur, arkasındaki güçlerin kimler olduğudur; sadece yerel
değil, uluslararası alandaki güçlerin kimler olduğudur, ABDdeki
destekçilerinin kimler olduğudur, eski ve yeni destekçilerinin kimler olduğudur.
Bunları tartışmaya başladığımız zaman o
kadar kolaylıkla bu raporun arkasında duramazsınız; bunu da
bilin, biz biliyoruz çünkü.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Turan.
54.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, grup
önerileriyle ilgili kategorik yaklaşımı doğru
bulmadığına ve SETAnın bağımsız bir kurum
olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, arkadaşlarımızın
grup önerisiyle ilgili kategorik olarak yaklaşımlarını
doğru bulmadığımı söylemek istiyorum.
Burada her gün öneriler verilir; bu önerilerin
reddinde veya kabulünde Meclisin çalışma takvimi, sayısal
durumlar ve sair hepsine bakılarak karar verilir. Yani biz önergeye
hayır deyince şunu düşünüyorsunuz evetse bunu. Bunu
doğru bulmuyorum; bu bir.
İkincisi Sayın Başkan, SETA, bahsi
geçen kurum, uzun yıllardan beri ülkemizde önemli çalışmalar
yapan bağımsız bir kurum. Bunu burada
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çok
bağımsız, çok! Çok bağımsız!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hocam, sakin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çok
bağımsız!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
(X) sakin!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Gülelim!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar, sizin
dediğinizi kabul etmeyen herkes havuz medyası, dediğinizi
kabul etmeyen herkes yanlış yapıyor falan. Andıçı
biz biliyoruz, neler çektiğimizi biliyoruz. Fişlemenin ne olduğunun
bedelini ödedik; bunu iyi biliyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Biz de biliyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden diyorum ki
Sayın Başkan, bağırarak söylüyorum, net söylüyorum:
Andıça karşıyız, fişlemeye karşıyız.
Her kurumun özgür çalışmasına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Biz
de bunu söylüyoruz Karşı olun. diyoruz zaten.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Her kurumun kendi
çalışmasına saygı duyuyoruz.
Siz konuşmanızı yaparken merkez
medya diyeceksiniz, havuz diyeceksiniz, yandaş diyeceksiniz; ee, bu
da bir kategorize etmek, bu da fişlemek ama istediğiniz söylenmeyince
de komple karşı çıkacaksınız. Bunu doğru
bulmuyoruz.
AK PARTİ Grubu önergelerle ilgili kanaatini hür
olarak kullanır ve karar verir. Biz Meclis takvimi açısından
baktığımızda bu çalışmayı doğru
bulmuyoruz ama bir daha söylüyorum: Andıça karşıyız, net;
demokratik olmayan her türlü çalışmaya karşıyız, net;
onun dışında, fişlemeye karşıyız; net ama
SETA -arkadaşımız izah etti- açık bilgilerle kamuoyundaki
çalışmaları kamuoyuyla tekrar paylaşmış. Daha
önce bize yapılan gibi gizli bilgi yok, saklı bilgi yok. Adam
Twitterda yurt dışındaki bir örgütün yandaşı
olmuş. demiş. Adam Twitterda buradaki yabancı medyanın
uzantısı olmuş. demiş, gibi
Bunu kendi
bağlamında bir mesleki çalışma olarak değerlendirmekte
fayda var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygun ve arkadaşları tarafından, Çorlu tren
kazasındaki ihmallerin ve sorumluların tüm boyutlarıyla
incelenmesi, Anayasa Mahkemesine başvuran acılı ailelerin
basın açıklamasına biber gazıyla, plastik mermiyle müdahale
eden emniyet güçlerinin ve onlara emir verenlerin
araştırılması amacıyla 25/6/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
9/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/7/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun
ve arkadaşları tarafından, Çorlu tren kazasındaki
ihmallerin ve sorumluların tüm boyutlarıyla incelenmesi, Anayasa
Mahkemesine başvuran acılı ailelerin basın açıklamasına
biber gazlı, plastik mermiyle müdahale eden emniyet güçlerinin ve onlara
emir verenlerin araştırılması amacıyla 25/6/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1002
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
9/7/2019 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Aygun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Temmuz
2018de Çorlu tren kazasındaki ihmaller, bu ihmallerin ortaya
çıkması için verilen mücadelelerin engellenmesi, sorumluların
yargılanması için mağdur ailelerin adalet
arayışının engellenmesi, polisin orantısız güç
uygulaması sebebiyle vermiş olduğum araştırma önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Evet, hatırlanacağı üzere 8 Temmuzda,
Uzunköprü-Halkalı demir yolu hattı üzerinde faaliyette olan
trenimizden işte, bu 25 can bize bakıyor ama saat 17.15 sularına
geldiği zaman Sarılar mevkisinde facia, cinayet işleniyor. Evet,
cinayet işleniyor. Bu 25 can için adalet arıyoruz. Aileler adalet
arıyorlar ama geldiğimiz noktada bu tren kazasında 25 vatandaşımızla
beraber 387 yaralımız var. Ama bu kaza sonrasında
evlatlarını, ailelerini, annelerini, babalarını,
yakınlarını kaybeden acılı ailelere, devlet daha büyük
bir acı hissettiriyor. Tren kazasında evlatlarını
yitirmiş, evlatlarının bedenleri tren altında
kalmış, yakınları feci şekilde can vermiş
ailelere hiç utanmadan -arsızca bir cevap- diyorlar ki:
Yaşınız genç, çocuk yapabilirsiniz. Evet, bunu söyleyen
yetkilileri buradan kınıyorum. Ben böyle bir sözü kabul etmiyorum.
Yine, bakınız, bu kazadan sorumlu
kişiler, ihmali olanlar, bilirkişi raporlarıyla beraber
aklanmışlar. Aileler sorumluların yargılanmasını
istediği sürece aileler hep itilmiş, kakılmışlar ama
Devlet Demiryollarının üst yönetimi, bürokratlar ve siyasiler bu
kazanın sorumlusu olduğu hâlde, pişkin pişkin Meclis
sıralarında oturmuşlar ve makamlarında koltuklarına
oturmuşlardır. Yerel mahkemelerde hak ettikleri adaleti
bulamadıkları için 12 Haziran 2019da Anayasa Mahkemesine giden
ailelere, polisler orada işte şöyle sis bombalarıyla, el
bombalarıyla beraber saldırıda bulundular. Ama nerede diyorum
ben? İşte, aileler. Arda Selin dedesi torununu kaybetmiş, Arda
Selin dedesi gelmiş, adalet arıyor kızıyla beraber ama
emniyet güçleri diyor ki: Vekilleri ayırın, diğerlerini
süpürün. Ben bu sözü kabul etmiyorum, vekilleri de o zaman süpürün diyorum.
Bunlar mal mı, çöp mü de bunları süpürün diyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu söyleyen güvenlik
teşkilatının amirine buradan sesleniyorum, o gün de seslendim,
diyor ki: Bu bizim jargonumuz. Ben böyle bir jargonu kabul etmiyorum. Ben
vatandaşım, ben milletvekilliysem ben de vatandaşımla
eşit kategorideyim. O milletvekillerini ayırın,
diğerlerini süpürün. Bunun emniyet güçlerinin sözlüğünden
çıkarılmasını talep ediyorum Sayın Başkan.
Evet, o gün dede zehirlendi, hastaneye
kaldırıldı, tansiyonu 20ye çıkmıştı, Allah
korusun, o dedemizi de kaybetseydik, acaba bunun hesabını kimler
verecekti?
Yine, bakınız, değerli
arkadaşlar, ondan sonra geldik 3 Temmuzda Çorluya. Mülki amirimiz dedi
ki: Marjinal gruplar faaliyette bulunduğu için orada güvenlik tedbirleri
artırılmıştı. Ben şimdi size soruyorum:
Oğlunu kaybeden bu kişi marjinal güç mü? Marjinal mi? Evet, marjinal
militan bu mu? Yine, boynunda boyunluğuyla gelen yaralı
kardeşimiz mi marjinal militan? Yine, annesini, babasını
kaybeden İsmail Kartal kardeşimiz mi marjinal militan? Oradaki
mahkeme başkanının emniyet güçlerine talimatıyla onlara
kapılar kilitlendi ve müdahil oldukları hâlde mahkemeye
alınmadılar. Ya, ben soruyorum: Yaralıyım ben, davaya
müdahilim, mahkemenin dışarısındayım. Ya, içeri girmek
istiyorum, diyorlar ki Giremezsin. Mahkeme başkanı emir verdi,
kapıyı kilitledi. Ondan sonra da evet, marjinal militanın
elinde su şişesi var, buna müdahale ediliyor. Arkadaşlar darp
raporu aldılar, emniyet güçleri hakkında, emir verenler hakkında
suç duyurusunda bulundular. Ama o gün mahkeme başkanımız Ben
mahkemeyi sürdüremeyeceğim. dedi, çekildiler. Sonra, 2. Ağır
Ceza tekrar mahkemeye geri gönderdi.
Şimdi arkadaşlar, bunlar mı marjinal
militanlar? Utanmıyor muyuz bizler? Bunlar ne arıyorlar? Hak
arıyor, adalet arıyor, hukuk arıyor. Ama biz ne yapıyoruz?
Emniyet güçleriyle bunlara saldırıyoruz.
Evet, geldiğimiz noktada Ardanın annesi.
Evet, görün arkadaşlar, Ardanın annesi baygınlık geçiriyor
yapılan uygulamalarda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Aygun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
Sevgili Devlet Demiryolları Genel Müdürümüz
burada, eski Genel Müdürümüz de buradalar.
Bakınız, bilirkişi
O kadar
hızlı bir şekilde bilirkişi oluşturuldu ki
Pamukovayı paklayan bilirkişi heyeti Çorluya gönderildi. Bunlar
kimler? Devlet Demiryollarıyla ortaklığı olanlar. Devlet
Demiryollarında, evet, sinyalizasyon işleri yapan Savronik
firmasının yönetim kurulu başkanı. Yine, ötekisi kim?
İkmal bakım işlerini yapan firmada danışmanlık
yapan
Ha, ondan sonra kalkıyor diyorlar ki: Ya, ne olur ne olmaz. Ama
bakıyorsunuz, Ankarada bilirkişi değişti, tepeden
tırnağa herkes sorumlu. İşte, o 4 kişiye bu
sorumluluğu yükleyemezsiniz, en alttakine yükleyemezsiniz. Aileler diyor
ki: Tepeden aşağıya sorun var. Çünkü meteorolojiye, doğal
afete bu işi yıkamazsınız ama biz doğal afete bunu
yıkıyoruz.
Bu bağlamda, gelin, hep beraber bu sese kulak
verelim, bu ailelere kulak verelim diyoruz. Hep birlikte elinizi
vicdanınıza koyun. Buradan, Sayın Meclis
Başkanımıza, Tekirdağ Milletvekiline sesleniyorum: O gün
buraya getirmiş olduğumuz araştırma önergesine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Yok, toplamayın da son cümlenizi
alayım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Sayın
Başkan Çorluda bir fuar açılışında şu cümleyi
kullandı: Biz Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini reddetmedik,
ilerleyen günlerde biz AKP olarak bunu getireceğiz. dedi. Vallahi hâlâ
bekliyoruz Sayın Başkanım; Sayın Şentop, hâlâ biz
araştırma önergesini bekliyoruz. Gelin, hep beraber bugün buna
birlikte destek olalım, bu araştırma önergesine evet deyip hep
birlikte adalete gidelim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Kabukcuoğlu
(İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde
aşırı yağışa dayanamayan menfezin kayması
sonucu Kapıkule-İstanbul seferini yapan yolcu treninin yoldan
çıkarak devrilmesiyle meydana gelen kazada 25 vatandaşımız
hayatını kaybetti, 340 vatandaşımız da yaralandı.
Kazada sorumluluğu alan üst düzey yönetici bulunamamıştır;
sorumluluk, alt düzey birkaç demir yolu bakım görevlisine yüklenilmeye
çalışılmıştır. Kaza sonrası yapılan
incelemelerde kaza sebebi olarak çok vahim sonuçlar ortaya
çıkmıştır. En önemli sebep, demir yolu hatlarında
bulunan menfezlerin yüzde 99unun mühendislik kurallarına dikkat edilmeden
standart dışı yapıldığının tespit
edilmesi olmuştur. Bu ihmali bilen yöneticiler ise eksiklikleri düzeltmek
bir yana, sözde tasarruf etme gerekçesiyle demir yolu
altyapısının olmazsa olmazı olan yol kontrol görevlilerini
kaldırmışlardır. Demir yolu altyapısındaki
eksiklikleri tespit edecek uyarı sistemleri de olmayan bu yol kazaya
hazır hâle getirilmiştir. Yine, mahkeme dosyasında
gördüğümüz, kazanın olduğu menfezin de içinde bulunduğu
menfezlerin hatalı inşa edildiğine dair kontrol mühendislerinin
raporları vardır. Bu raporlara rağmen bölge yöneticilerinin Bir
şey olursa sorumluluk benim. diyerek imza atmaları geldiğimiz
durumu özetlemektedir. Neyse ki Çorlu kazası ders olmuş, günümüzden
üç hafta önce aynı olay yani menfez hatası nedeniyle yüksek
hızlı tren Adapazarı Geyvede son anda durdurulmuş ve kaza
önlenmiştir. Demek ki Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
eksiklikleri devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kime
sorsanız son on yıla kadar en güvenli ulaşım aracı
olarak görülen trene artık binmeye korkulmaktadır, Türk milleti treni
tercih etmekte tereddüt etmektedir. 13 Aralık 2018den sonra Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları Genel Müdürünün görevden alınması olumlu bir
davranıştır ancak üç hafta önce aynı ihmalin tekrar
yaşanması yeterince tedbir alınmadığını
göstermektedir. Bu vesileyle kaza inceleme kurullarının tavsiye
niteliğindeki kararlarının artık yaptırımı
olan kararlar olarak değerlendirilmesi gereklidir. Üstüne üstlük böyle bir
olayın mahkemesinde devletin devletliğini gösterip
ağırbaşlılıkla adalet dağıtmak yerine güvenlik
görevlilerinin birtakım sert davranışlara girmesi
vatandaşlar arasında ayrıca büyük üzüntü
yaratmıştır.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Pekgözegü konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sözlerime başlarken bugün, Sevgili Selahattin
Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir dava
kazandı, kendisini tebrik ediyorum ve bütün siyasi tutsakları buradan
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Suç, düzenin
aynasıdır. diye bir söz var ve gerçekten, bu tam da şu anda
içinde bulunduğumuz durumu ifade ediyor. Halkın
sağlığına ve yaşamına karşı
işlenen bir suç var burada. Şöyle ki: AKP iktidarı boyunca en az
11 tane tren kazası olmuş -bunlara kaza demek mümkün değil,
bunlar aslında cinayettir- her bir kazada da yaşamını
yitiren insanlar var; 38 kişi, 7 kişi, 8 kişi, 25 kişi.
Hatta öyle ki 8 Temmuzda yani bundan bir yıl önce olan kazadan sonra
tekrar bir kaza oluyor, bir facia gerçekleşiyor ve yine, 7 kişi
yaşamını yitiriyor.
Şimdi, bu tabloya bakarak şunu diyemeyiz:
Bu, kazadır. Hayır, bu, kaza değil, kader değil -Oya
arkadaşım ifade etti- fıtrat değil. Bu aslında nedir?
Bu bir politik tercihtir arkadaşlar; AKP iktidarının, sermaye
düzeni iktidarının politik tercihidir. Öyle ki bu düzen yani bu suç
düzeni şöyledir: Ahbap çavuş düzenidir, sermaye biriktirmek için bir
araya gelmiş ahbap çavuşların düzenidir; polis, asker düzenidir;
biraz önce SETAda konuşuldu, andıç düzenidir. Eğer biz bu
düzeni sorgulamazsak o zaman hiçbir şeyi de sorgulayamayız.
Şimdi, aileler AYM önünde basın
açıklaması yapıyor, karşısında devlet güçlerini
buluyor, polisi buluyor, polis copunu buluyor. Ne diyorlar? Polis diyor ki:
Şov yapmayın. Şov yapan, acılı Çorlu aileleri
değil arkadaşlar. Şov yapan sizsiniz; o hızlı trenleri
vaktinden önce, bütün donanımını gerçekleştirmeden açarken
siz şov yaptınız. Seçimlere yetişmek için siz şovu
yaptınız ve bunun karşılığında da
insanları öldürdünüz. Sonra, yönlendirilmiş bilirkişi
raporlarıyla, taraflı bilirkişilerle cezasızlık
politikasını sürdürüyorsunuz. Bu cezasızlık politikası
kabul edilemez. Mahkemelerde de aldığınız tutum aynı
şekilde. Mahkemede de polisleri ailelerin karşısına diziyorsunuz
ve sanki orada bir suç varmış gibi davranıyorsunuz. Suç
işleyen sizlersiniz arkadaşlar, siz her gün halka karşı suç
işliyorsunuz. Halka karşı işlediğiniz bu suçun
arkasında yatan, işte sizin bu neoliberal düzeninizdir. Siz TCDDyi,
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarını özelleştiriyorsunuz,
taşeronlaştırıyorsunuz ve her şeyi maliyet olarak
görüyorsunuz. Her harcamanızı maliyet olarak görürseniz elbette ki
insanlar tren kazalarında yaşamını yitirir ve biz bunlara
kaza diyemeyiz facia deriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Aileler ne istiyor? Aileler adil bir yargılama
istiyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin ismi adaletsizlik partisi
olmuştur, çoktan beri bu böyledir, kurulduğundan beri böyledir bana
sorarsanız. Aileler şunu öğrenmek istiyor: Bilim insanları
ve meslek odalarının görüşleri alınarak mı
yapılmıştır bu demir yolları? Demir yolu hatları
ciddi ve bütünlüklü bir tarzda onarılarak yeniden
yapılandırılıyor mu ve burada denetimler düzenli olarak
yapılıyor mu? Aileler bunu öğrenmek istiyorlar ve bu suçu
işleyen, özellikle siyasi sorumluların, özellikle yukarıdaki
bürokratların cezalandırılmalarını istiyorlar. Fakat
bakıyoruz, bu suçu işleyenler ödüllendirilmiş; Başbakan
olmuş, Meclis Başkanı olmuş. Bu suçu işleyenler o
siyasi kararı verenlerdir; oradaki Devlet Demiryollarında
çalışan 4 kişi olamaz yani onların da bir suçu varsa onu da
irdeleyelim ama asıl suçlu, siyasi sorumlu AKP düzenidir, AKPnin bu
andıç düzenidir, yağma, talan düzenidir, yalan düzenidir.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önerge üzerinde son konuşma,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Sayın Recep Özele aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ÖZEL (Isparta) Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şehitlerimiz var, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Evet, bundan bir yıl kadar önce bir trenin
raydan çıkması dolayısıyla kaza meydana geldi. Bunun
üzerinden siyaset yapmak, acılar üzerinden siyaset yapmak,
acıları kapatmak için soruşturmaların sabote
edildiğini söylemek
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Geçin
bu ezberlerinizi, geçin. Örtmeyin üstünü, örtbas etmeyin.
RECEP ÖZEL (Devamla) İnanın ki bunu da
AK PARTİyle özdeşleştirmeyi kabul etmemiz mümkün değil.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kim,
sorumlusu kim, çıkarın sorumluları.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Oradaki acılı
ailelerin acısını sonuna kadar da paylaşıyoruz.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Katilleri kim,
katilleri?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Soruşturmalar da kime
uzanıyorsa uzansın sonuna kadar gitmelidir diyoruz, altına da
imza atıyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Ailelere niye saldırıyorlar?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) O zaman
gelin araştıralım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dinleyelim.
RECEP ÖZEL (Devamla) - O günkü yetkililerden
birisinin Daha gençsiniz, tekrar çocuk yapabilirsiniz. cümlesi eğer
varsa onu da reddediyoruz. Onu kim söylemişse kabul etmemiz mümkün
değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kınıyoruz,
kınıyoruz.
RECEP ÖZEL (Devamla) Kınıyoruz, sizinle
bu konuda aynı düşüncedeyiz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Önergeyi kabul edelim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) O
zaman gelin araştıralım.
RECEP ÖZEL (Devamla) Bununla ilgili olarak
soruşturmada kimi Bürokratlar
kimi 4 işçiye indirgendi. gibi bir
söylem içerisinde. Yargı içerisinde takipsizlik kararına kimlerin
nezdinde itiraz edileceği belli, aileler bu prosedürü sonuna kadar
götürmeli. Eğer arada soruşturmaları engelleyen bir makam varsa
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Var.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
kişi varsa,
kuruluş varsa AK PARTİ olarak da bunun arkasından, peşinden
gideceğiz diye söz veriyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sizsiniz, siz tabii, siz engelliyorsunuz, siz engelliyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Vekil,
dinleyelim hatip konuşurken.
RECEP ÖZEL (Devamla) Acılar üzerinden kimse
lütfen burada gelip AK PARTİyi sorumlu tutmaya, bizleri sorumlu tutmaya
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) 11
acı var burada, 11.
RECEP ÖZEL (Devamla) Orada bir bürokratın
yanlışı varsa, oradaki kişiler sorumluluğunu yerine
getirmiyorsa sonuna kadar üstüne gidilsin.
Evet, bu aileler Anayasa Mahkemesine bireysel
müracaat için gittiklerinde bir basın açıklaması yapmak
istemişler ve orada engellenmişler. Oradaki acılı ailelerin
acısını paylaşarak keşke bu imkânlar onlara
sağlanabilseydi, keşke polisimiz bunlara o imkânı
sağlayabilseydi, hoşgörülü davranabilseydi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Bırakın ağlamayı, bırakın.
RECEP ÖZEL (Devamla) Oradaki görüntülerden
hiçbirimiz memnun değiliz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Timsah
gözyaşları bunlar, timsah gözyaşları.
RECEP ÖZEL (Devamla) Onların gaz
bombalarına maruz bırakılmasını, onlara plastik mermi
sıkılmasını biz de reddediyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok öyle bir şey
Sayın Özel, yok.
RECEP ÖZEL (Devamla) - Ama Türkiye bir hukuk
devleti, hak ararken de bir yasal çerçeve içerisinde aranması
gerektiğini de hepimiz biliyoruz. Eğer yasal çerçeve içerisinde hak
aramanın dışına çıkarsak Türkiye bir kaos olur. Yasal
çerçeve içerisinde aranan bütün hakların aranmasının önünde kim
engel oluyorsa biliniz ki AK PARTİ Grubu olarak bunun karşısındayız
diyoruz.
Tekrar, ölenlere rahmet diliyoruz. Ülkemiz bu tür
kazaları bir daha yaşamasın. Yargılanması gerekenleri
yargı önüne çıkarması gerekenler de kimse göreve davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özgür Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın hatip
konuşması sırasında hem önergeyi veren parti grubumuza hem
de önerge üzerinde konuşma yapan kendisinden önceki hatiplere acılar
üzerinden siyaset yapmak, acıyı istismar etmek gibi çok
ağır bir suçlamada bulundu.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yapmamak
lazım. dedi aslında.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buna İç Tüzük 69a göre
partimizin kurumsal kimliği adına cevap vermek istiyoruz.
BAŞKAN Suçlamadı da Böyle yapmamak
lazım. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yaptınız. dedi.
BAŞKAN Öyle mi? Peki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Milletvekilimiz İlhami Özcan Aygun konuşacak.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın Sayın
Başkan.
Hiç konuşmayalım o zaman Sayın
Başkan. Bunu söylemeyeceksek konuşmayalım o zaman.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
Isparta Milletvekili Recep Özelin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Ben hiçbir şey katmıyorum, sadece
bilirkişi raporunu okuyacağım. Bakın, bilirkişi raporu
ne diyor: Devlet Demiryolları ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü
arasında koordinasyon olmadığı, meteorolojik
değerlendirme yapacak uzman personel ve idari birimin
kurulmadığı, Devlet Demiryollarındaki dönüşümün
tamamlanamadığı, kaliteli teknik personel
sayısının yetersiz olduğu, yeni gelişen hat izleme ve
demir yolu yapım teknolojilerinin mevcut eski hatlarda etkin şekilde
kullanılmadığı, menfez kontrol ve bakımlarında
herhangi bir meteorolojik ve jeolojik verinin değerlendirilemediği,
taşkın sularının izlediği yolların
değerlendirilemediği, yapılan rutin kontrol ve muayenelerin
gözle yapıldığı, yağış istatistiklerinin
tutulmadığı, menfez temizliği ve ıslah
yapılmadığı gözlenmiştir. Kim diyor, bilirkişi
diyor.
Arkadaşlar, ben kimsenin üzerinden siyaset
yapmıyorum ama siyaseti yapanlar sizlersiniz. 25 tane el üzerinizde
sizlerin.
Bakınız, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi önünde açıklama yapan işçilere bir saldırı var
mıydı? Ama dedesi, annesi, babası gelmiş o gün. Sizlere
soruyorum: Sizin de evlatlarınız olabilirdi, sizin de anneniz, babanız
olabilirdi. Suç mu o trene binmek? Az önceki İYİ PARTİ
önergesinde AKPli hatip dedi ki: En güvenilir ulaşım aracı.
Evet, en güvenilir ulaşım aracıydı. O Arda Sel
merakından o trene binmişti ama merakından bindiği o tren
onun tabutu oldu.
Biz, acılar üzerinden siyaset yapmıyoruz
ama gelin, hep beraber bu acıyı hafifletelim diyoruz. O ailelere
sıkılan gaz bombalarına, atılan coblara hep beraber
göğsümüzü siper edelim ve acılarını hafifletelim. Adalet
istiyorlar, başka bir şey istemiyorlar arkadaşlar sizden, hukuk
istiyorlar. Onun için, acıları üzerinden siyaset yapmıyoruz, o
sözü, o hatibe iade ediyorum ve kabul etmiyorum. Ve yüce Meclise diyoruz ki:
Gelin, bu araştırma önergesine destek olun, kimler hata yaptıysa
çözüm bulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygun ve arkadaşları tarafından, Çorlu tren
kazasındaki ihmallerin ve sorumluların tüm boyutlarıyla
incelenmesi, Anayasa Mahkemesine başvuran acılı ailelerin
basın açıklamasına biber gazıyla, plastik mermiyle müdahale
eden emniyet güçlerinin ve onlara emir verenlerin
araştırılması amacıyla 25/6/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Temmuz 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatleri ile gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının
sıralamasının yeniden düzenlenmesine; Genel Kurulun, 11 Temmuz
2019 Perşembe günkü birleşiminde gündemin Seçim kısmında
15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 35inci maddesine
göre RTÜKte boşalacak 3 üyenin seçiminin yapılmasına ve 94
sıra sayılı kanun tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
9/7/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/7/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Muş
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
94, 93, 52 ve 36 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 1'inci, 2'nci,
3'üncü ve 4'üncü sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun,
9 Temmuz 2019 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 94 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
10 Temmuz 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
94 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
11 Temmuz 2019 Perşembe günkü birleşiminde
gündemin "Seçim kısmında 15/2/2011 tarihli ve 6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunun 35'inci maddesine göre RTÜK'te boşalacak
3 üyenin seçiminin yapılmasını müteakip, "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer
alan 36 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
12 Temmuz 2019 Cuma günkü birleşiminde 33
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
94 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzük'ün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
|
94 Sıra
Sayılı Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988)
|
|
|||||||||
|
||||||||||
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın
Dalkılıç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; ben
de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, grup önerileri çok yoğun bir
şekilde tartışıldı, vakit de hayli ilerledi,
gündemimize geçmek istiyoruz, bir an önce turizmle ilgili kanun teklifine
başlamak istiyoruz. Eğer muhalefetteki partiler de buna destek
verirlerse gecikmeden bir an önce gündemimize başlayalım, inşallah
turizmle ilgili kanun teklifimizi görüşelim ve daha sonra, perşembe
günü de RTÜK seçimlerimiz var, gündemimize devam edelim. İnşallah,
vaktinde Meclisimizi çalıştıralım ve milletimizin
beklediği, turizm acentelerinin, turizm çevrelerinin beklediği kanunu
bir an önce çıkaralım.
Ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Zaten gereken açıklamaları grup önerimizde
kâtip üyemiz okudu.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Özel.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi,
Meclisin buradan sonra nasıl çalışacağını ve
nasıl tatile gireceğini planlamış. Türkiye'de belki bunu
müjde olarak görenler vardır ama bundan büyük hüzün duyanlar da var.
Nereye gidiyorsunuz arkadaşlar? Nereye
gidiyorsunuz? Geçen sene, 24 Haziran seçimlerinden önce affı ortaya
atıp, cezaevlerinde yatan kişilerin, onların
yakınlarının duygularını istismar edip, daha sonra bu
konuda hiçbir şey yapmayanlar nereye gidiyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
Yargı reformu diye, İstanbul
seçimlerinden önce şaşaalı salonlarda yargı
mensuplarını da karşınıza alıp, Meclisin
yapacağı bir işi yürütmenin işiymiş gibi ele alıp
müjdeler verenler, avuçları patlarcasına yargı reformunu
alkışlayanlar nereye gidiyorsunuz? Gazeteciler hapisteyken,
milletvekilleri hapisteyken, partilerin başkanları, eş genel
başkanları görevlerinden dolayı hapisteyken nereye gidiyorsunuz?
3600 ek göstergeyi polise, infaz koruma memuruna kaçıncı kere söz
veriyorsunuz da yapmadan nereye gidiyorsunuz? Geçen sene ilk yüz günde
yapacaktınız. Unuttuk, ikinci yüz günde yapacağız. 31
Marttan sonra yapacağız. 23 Haziran
Nereye gidiyorsunuz? O polisler
sizin yüzünüzden İstanbulda, sandık başında,
milletvekillerimizle birlikte on yedi gün kaskın üzerinde uyudular.
Onların ek göstergesini vermeden nereye gidiyorsunuz? Çiftçinin mazotu...
Yarısı sizden, yarısı bizden
Prompterdan okuyordu
beyefendi. Vermeden nereye gidiyorsunuz? Ne tatili?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buradayız, nereye
gidiyoruz ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tatili hak edecek hangi
kanunları yaptık da gidiyoruz? Nereye gidiyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler; CHP sıralarından Dinle, dinle
sesleri)
RECEP ÖZEL (Isparta) Grup önerisinde tatil diye
bir şey yok ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bakın, af diye
beklentiye soktuklarınız, ceza indirimi diye umudu olanlar, bugün
partilerin genel başkanlarının önüne kendilerini attılar
ağlayarak Kandırıldık, aldatıldık, istismar
edildik, bize sahip çıkın. diye. Bizim af taahhüdümüz yok ama macun
çıktı tüpten, geri girmiyor. Toplumsal mutabakat olan bir ceza
indirimi, mağdurun da rencide olmayacağı, rıza
göstereceği toplumsal bir mutabakatın aranması, bulunması
gerekiyor. Tutuklu gazeteci ayıbından, tutuklu siyasetçi
ayıbından bu ülkenin kurtulması gerek. Bunları söz verip,
söz verip, söz verip ondan sonra Gelecek haftaya perşembeye kadar bunlar,
ondan sonra bize müsaade
Size müsaade yok. Millet sizi bunları yapmadan
gidin diye görevlendirmedi.
Saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Evet, grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Etmeyenler
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
bakın, sürekli bu konuyu tartışmayalım. Biraz önce de
söyledim, yoklama istedik biz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Daha yeni indi kürsüden
Sayın Başkan, bir dakika oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, kürsüde
konuşmacıyım
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İndi kürsüden, bir
daha mı konuşacak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
daha Teşekkür ederim.
dediğimde oya sunmak demek, bu yoklama
RECEP ÖZEL (Isparta) Hayır, hayır,
şuradaydın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, git, ize bak.
RECEP ÖZEL (Isparta) Tam şuradaydın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tenis gibi şey
yapalım. Geliyor ya, kartal gözü bakıyor, neredeydi diye.
BAŞKAN Tamam, bundan sonra sizin gözünüzün
içine bakacağım İç Tüzük 37de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
bakın, İç Tüzük 37de de isteriz, başka yerde de isteriz ama bir
gerçek var, ben kürsüde Teşekkür ederim. derken siz oylamaya geçerseniz
burada bir iyi niyet olmaz.
BAŞKAN Sayın Özgür Özel, ben sizin
deneyiminize ve tecrübenize güveniyorum. Yani siz son derece deneyimli,
saygıdeğer ve her zaman zamanında hareket eden bir grup
başkan vekilisiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Meclis
çalışsın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Sayın
Başkan, siz benim deneyimime güveniyorsunuz ya, ben de sizin
vicdanınıza güveniyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkimizin de
yanılmadığını ispat edebilmemiz için bu
BAŞKAN Edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok rica ediyorum, yoklama
taleplerinde bunu yaptırmamak üzere bir tutum içinde olmayın lütfen.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Size dönüp bakacağım bundan
sonra. Tamam, size dönüp bakacağım.
MURAT EMİR (Ankara) Özgür Özele
bakmanız gerekmiyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Müsaade eder misiniz arkadaşlar.
Grup önerisi kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamayı
yapmadınız ama değil mi? Yaptı mı şimdi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yaptı, yaptı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, tamamlandı
mı oylama işlemi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yaptı Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamamlandıysa tamam.
BAŞKAN - Sayın Bülbül, söz talebiniz var
galiba.
Sayın Bülbül, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, sayın grup başkan vekili kürsüden Af veya
şartlı ceza indirimi meselesini çıkarttınız, mahkûm
yakınlarının, mahkûmların duygularını istismar
ettiniz. gibi bir açıklamada bulundu. Şartlı ceza indirimi
noktasında kanun teklifi vermiş olan Milliyetçi Hareket Partisinin,
mahkûmların veya mahkûm yakınlarının duygularıyla
oynamak veya onların duygularını istismar etmek gibi bir gayesi
asla olmamıştır. Bu zamana kadar şartlı ceza
indirimiyle alakalı olarak bunun neden gündeme geldiğini, nasıl
bir ihtiyaç olduğunu defaatle dile getirmiş olmamıza rağmen
bu konuda hâlâ bu şekilde ifadeler kullanılmasını
açıkçası yadırgıyoruz ve kabul etmiyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisi son derece gerçekçi nedenlerle böyle bir talepte
bulunmuştur ve imkânları ölçüsünde şartlı ceza indiriminin
yasalaşması için, kanun olarak Meclisimizden geçmesi için çok samimi
çalışmalar yapmaktadır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
ve şu anda
bu noktada beklenti içerisinde olan bütün mahkûm yakınlarıyla bire
bir ilgilenmektedir, onların dertlerini,
sıkıntılarını dinlemekte ve bu konuda bir uzlaşma
temin etmek için çalışmaktadır. Bir yıldan beri bu
mücadeleyi biz verirken kalkıp da şimdi bir konuşmayla, bir
kürsü konuşmasıyla bu işlerde kahraman olmaya
çalışmayı da asla ve asla kabul etmiyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu konuyla alakalı olarak
Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar mücadelesini verecek ve inşallah,
bu Meclisten bir uzlaşma temin edilerek...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Meclise
getirin, Meclise.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Meclise getirmek
çözüm olsa 37ye göre getirdiklerinizin akıbetinden bir netice
alırsınız. Yaptığınız iş
reddettirmekten ibaret.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Komisyona
getiremediniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada gerçeklik
ortadayken Adalet ve Kalkınma Partisinin de içerisinde yer
alacağı bir uzlaşma temin edilmeden bunun uygulanma
imkânının olmayacağını biliyor olmanıza rağmen...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Komisyona
getirsinler, uzlaşalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) ...sadece millete
poz vermek için buralardan bu şekilde konuşmayı
kınıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bırakın
milletin duygularıyla oynamayı, bir senedir bizim omzumuzda bu
iş. Milleti dinliyoruz biz, bırakın bu işleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel, gözünüzün içine
bakıyorum ama bir dakika.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Dalkılıç, neyle ilgili
söz talebiniz?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım, grup önerimizle ilgili. Biz grup önerimizin içeriğini
anlattık ancak çarpıtarak, grup önerimizde hiç geçmeyen şeyleri
anlatarak bizim grubumuza sataşmada bulundu.
BAŞKAN Yok, yok, bir sataşma yok
Sayın Dalkılıç.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) O zaman
yerimden açıklama yapayım.
BAŞKAN Bir sataşma söz konusu değil
Sayın Dalkılıç.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Açıklama
yapayım. Yani bizim tatile gitmek gibi bir arzumuz var gibi, sürekli
bunlardan bahsetti Başkanım, yerimden söz verin, açıklama
yapayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu grup yöneticiniz cevaplar
ağabeyciğim, siz değil.
BAŞKAN Efendim, sizin arzunuz olmayabilir
Sayın Dalkılıç.
Bir iki dakika müsaade edin de önce ben sayın
grup başkan vekiline söz vereyim, sonra size söz vereceğim.
Buyurun Sayın Özel.
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bir grup başkan vekili mikrofonu önüne
aldığında aklında Anayasa, elinde İç Tüzük, sözün
terazisinde de vicdan olacak.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bana mı
söylüyorsun bunu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hepimiz biliyoruz, af önerisi verdiğinizde,
kanun teklifini getirdiğinizde komisyonunun olağanüstü
toplantıya çağrılması ya da olağan toplantı
gündemine alınması için bir başvurunuz yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi
açıkladığım şeyin tersine cevap veriyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi, bütün Türkiye
şunu biliyor: Ben ittifak ortağı olacağım, büyük
ortağın başı sayemde Türkiyeyi yönetecek, bir tane
bakanlık almadan görülmedik desteği vereceğim, her şeyi
yapacağım ama seçmene af sözü vereceğim, sözümü tutmak için ittifak
ortağımı komisyon toplantısına kadar
getirtemeyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
başka bir işin yok mu ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Böyle bir iş varsa ya
milleti kandırıyorsunuz ya size gönül vermiş partililerinizi,
size oy vermiş insanları kandırıyorsunuz
(MHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) Sana ne! Sana ne!
RAFET ZEYBEK (Antalya) Dinle! Dinle!
MUHARREM VARLI (Adana) Dinlemezsem ne olacak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ya hepimizi birden kolayca
yani iktidar ortağınız gibi, ittifak ortağınız
gibi, iktidarına kayıtsız şartsız destek
verdiğiniz ittifak ortağınız gibi kolayca
kandırılabilecek kişiler sanıyorsunuz.
Çok net söylüyoruz: 24 Haziranda size oy veren
mahkûm yakınları kendilerini açıkça aldatılmış,
kandırılmış ve istismar edilmiş hissediyorlar.
Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim, kürsüden
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun lütfen.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Özgür Özele şunu
hatırlatmak isterim: Milliyetçi Hareket Partisini tanımakta çok
güçlük çektiğinin farkındayız ama inşallah, bir gün olur
tanırsınız, bir gün olur anlarsınız. Bu sizin için çok
büyük bir kazanç olur.
Milliyetçi Hareket Partisi bu manada tekliflerin
hiçbirini memleketimizden, milletimizden oy devşirmek, bu konuda
mağduriyet yaşayan insanların oyunu almak maksadıyla
yapmaz. Eğer Milliyetçi Hareket Partisinin siyaset anlayışına
bakarsanız, sizin o çıldırdığınız zamanlar
var ya Patron çıldırdı, dükkân kapanıyor. Bunlar
nasıl olur? Şöyle olur, böyle olur
İşte bunlara
rağmen oluyor. Allaha hamdolsun ki Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya
koymuş olduğu siyaset anlayışı, sizlerin bu
şekilde karalamasına rağmen, milletimizden bir
karşılık buluyor.
Burada, mahkûm yakınlarının hepsini
toplasanız bunun oy olarak karşılığı ne olabilir?
Milliyetçi Hareket Partisini bu konuda oy avcılığı
noktasında değerlendirmek büyük bir hezeyandır, bühtandır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'nin şartları içerisinde bunun
gerekli olduğunu ifade etmiş ve kapsamını da
çizmiştir. Fakat her meselede olduğumuz gibi, Türkiyede 15 Temmuz
sonrası yaşanan bütün hadiselerde dile getirdiğimiz gibi -bu tür
yasal düzenlemelerin Milliyetçi Hareket Partisinin çoğunluğu
olması hâlinde- Milliyetçi Hareket Partisinin taahhüdünün arkasında
olduğunu
Ancak buna rağmen, mevcut 49 milletvekilimizle de bu
meselenin halli için samimi çabalar içerisinde olacağımızı
fakat Mecliste birinci parti durumunda olan ve 290 milletvekiline sahip olan, yürütmeyi
de şu an temsil eden Adalet ve Kalkınma Partisinin içerisine dâhil
olmadığı, olmayacağı bir düzenlemenin ve o anlamda,
aramızda görüş ayrılığı olan meselelerin halli
noktasında bu uzlaşmayı bekliyor olmak o insanlara, o
işlerden medet uman insanların yakınlarına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Mikrofonu açar
mısınız efendim.
BAŞKAN Siz devam edin ama süreniz doldu. Bu
69dan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla)
Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN Evet, son cümlenizi alayım.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu insanlara,
3600den bekleyenlere, EYTden bekleyenlere hepsi için samimi çaba sarf etmek
demektir. Asıl sizin çabalarınız sahtedir. Siz Mecliste gündeme
gelsin diye yapıyorsunuz bunları, gelsin de reddedilsin diye
yapıyorsunuz bunları. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Reddetmeyin o zaman!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sayın
Kılıçdaroğluna saldırı için burada
araştırma önergesi verdiniz. O araştırma önergesinde kaç
kişi olduğunuzun cevabını verin önce. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Araştırma açacak yüreğiniz var mı? Altından siz
çıkarsınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sayın Genel
Başkanımıza saldırı var. dediniz, 46 kişiydiniz.
Bir partinin namusudur bu. 46 kişiyle
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Altından
siz çıkarsınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) 140 kişilik
grup kendi genel başkanına sahip çıkmadığı o
ahvalde kalkıp da burada, Mecliste sahte birtakım şeyleri
gündeme getirip de bize sahte kahramanlık yapmayın.
Saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Verin
yanıtı, 46 kişiydiniz. 100 kişi neredeydiniz? Kendi genel
başkanınıza sahip çıkmadınız, bizden sahip
çıkmamızı bekliyorsunuz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Biz
çıkarız, siz merak etmeyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, sırayla,
sırayla
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
CHP Grup Başkan Vekili Sayın Özel konuşmasında grubumuzu
kastederek, hatibimizin konuşmalarından yola çıkarak itham etti.
Cevap vereyim, izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
8.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasında AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce AK PARTİ grup önerisi hakkında
grubumuz adına sayın vekilimiz, beş dakika hakkı
olmasına rağmen sadece bir dakika konuştu; İYİ
PARTİ konuşmadı, MHP konuşmadı, HDP
konuşmadı çünkü bir derdimiz var, kanun var, gündem var, 37 var,
bunlar için adım atmak istiyoruz. Ama polemikten başka bir şey
yapmayan, ama laftan başka hiçbir icraatı olmayan bir partinin
sayın grup başkan vekili çıktı kürsüye, herkese
yağdı gürledi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, okumamış
olabilirsiniz, biz Halis Beyin anlattığı grup önerimizde bugün
gündeme geçelim diyoruz, gündeme.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Adalet
stratejisini ne yapacağız?
BÜLENT TURAN (Devamla) Saat sekiz, hâlâ polemik
yapıyorsunuz; saat sekiz, hiçbir derde derman olacak bir sözünüz
olmadı, polemikten, kavgadan, gerginlikten başka hiçbir öneriniz
olmadı.
Bakınız, siyaset samimiyettir, samimiyet
gözle görünür. Bu kürsüden az önce yok Tatile gidiyorsunuz. yok İş
yapmıyorsunuz. diyen insanların nasıl samimiyetsiz
olduğunu tüm kamuoyu, tüm Meclis biliyor. Değerli arkadaşlar,
tatile falan gitmiyoruz, 1 Temmuz resmî olarak Meclisin tatilidir ama
buradayız. Halkımızın beklediği ne kadar kanun varsa
çalışacağız, bunlarla ilgili adımlar atacağız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) EYT bekliyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bilmiyor olabilirsiniz
değerli arkadaşlar, turizm kanunu bugün, perşembe günü RTÜK,
haftaya vergi kanunu, daha sonra kalkınma planı; daha çok işimiz
var, 15 Temmuz özel gündemimiz var. Kaldı ki Meclis kapanınca biz
tatile değil milletimizin bağrına gideriz, böğrüne gideriz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakınız, af
meselesi kürsüde ezbere konuşulacak, polemik yapılacak, birçok
kesimin beklentisini yanlış yere sevk edecek kadar ucuz bir politika
değildir. Ağzımızdan çıkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Turan, süreniz doldu ama
cümlenizi tamamlayın lütfen.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, af bizim Yargı Strateji Belgemizde erişilebilir
yargı güvenilir yargı gecikmesiz adalet gibi ana
başlıklar içerisinde bir alt başlıktır. Bu konuda da
MHP başta olmak üzere birçok partiyle görüşüyoruz, kanunları
inceliyoruz ama her kanunun artısı, eksisi var. Siz af derken kimin
çıkmasını ümit ediyorsunuz, biz biliyoruz ama biz af derken ne
olduğunu beraber değerlendiriyoruz. Soruyorum: Madem bu kadar
mağdur aile olduğu iddiasındasınız, CHPnin afla
ilgili önerisi ne? Verin metni, tatil olmadan beraber değerlendirelim. Var
mı öneriniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var, var.
BÜLENT TURAN (Devamla) Var mı
arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Varsa yoksa Ona karşıyım, buna karşıyım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, laf sokarak, fitne çıkararak MHPyle aramıza nifak
sokamazsınız.
Sayın Başkan, son bir dakika istirham
edebilir miyim?
BAŞKAN Sayın Başkan, bu, İç
Tüzük 69, sataşmadan
Söyleyin, kayıtlara geçsin.
BÜLENT TURAN (Devamla) Özgür izin verir mi? Son
bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne haddime,
başımızla beraber!
BÜLENT TURAN (Devamla) Özgür Bey izin verdi
Sayın Başkan, izin verirseniz bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ne haddime! Başkan
takdir eder yoksa seve seve
BAŞKAN Yok, efendim. Estağfurullah
Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Devamla) Peki
Değerli arkadaşlar, zapta geçsin diye
söylüyorum: MHPyle ittifakımızın ufak, ucuz polemiklerle
zedeleneceğini düşünmek bir ham hayal. Bu ittifakı biz gururla
söyledik, sizin gibi gizli kapaklı yapmadık. Biz, MHPyle
ittifakımızı Yenikapı Meydanında bu milletin
birliği için, beraberliği için hep beraber onurla yaptık. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Gizlice,
İttifakınız kiminle? deyince başınızı yere
eğdiniz. Biz söylüyoruz, Cumhur İttifakı AK PARTİ ile
MHPnin Türkiye'nin kaderi için kurduğu ittifak bu. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, mikrofonu açalım
bari. Sayın Turanı yormak istemiyorum.
BÜLENT TURAN (Devamla) Af meselesi başta
olmak üzere daha birçok konuyu beraber değerlendireceğiz, halkımızın
beklentisi doğrultusunda hayata geçireceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her iki hatibin
BAŞKAN Buyurun.
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül ile Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHP
Grubuna ve şahsına sataşmaları nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
Grup önerimiz üzerinde konuşmasak.
diyordunuz, bir ihtiyaç varmış demek ki değil mi? Toplumda bir
beklenti varken bu Meclisi kendi kafanıza göre, işte, turizmle ilgili
yandaşları kayıracak, Plan Bütçede yandaşlara birtakım
katkılar sağlayacak maddeleri çıkarıp toplumun gerçek
meselelerini konuşmadan kaçıp gitmeye kalkarsanız böyle
yakalanır, böyle sobelenir, konuşmadığınız
önergede çıkıp böyle söz almak zorunda kalırsınız,
bir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz mi
yakaladınız bizi?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Parmak sallama, parmak sallama!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İkincisi: Siz EYTlilere
söz verip, kanun teklifi verip burada EYTlilere sözünü tutan grup başkan
vekilini görevden alan partisiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Biz Milliyetçi Hareket Partisini çok iyi tanırız da siz MHPyi
tanınmaz hâle getirenlersiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii, tabii!
HASAN KALYONCU (İzmir) Sizi iyi
tanıyoruz biz, sizi!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biz İstanbul
seçimlerinde onurla, gururla, kararlılıkla mücadele ederken Seçim
tekrar edilirse mitili İstanbula atıp oradan
ayrılmayacağım. diyenlerden değil
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) Biz
mitili Kandile atmadık, Kandile!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
mitili oraya
atacağım diye devletin arabasıyla cafcaflı gidip daha
sonra, iki gün içinde havluyu atansınız.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sen kaç kilometre
kullandın? 300 bin kilometre kullandın aracı.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Devletin arabasını kullanan sensin, benzin
paraların ortada.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Mitil atmaya gelip havlu atan
Milliyetçi Hareket Partisi, sana söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN KALYONCU (İzmir) 31 Martta havluyu
attınız, 31 Martta, konuşma!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) PKKyla yaptığınız ittifakı söyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Mitil atmaya gelip de iki
günde havlu atanlar -bütün, içinizden yepyeni bir parti çıktı- hâlâ
daha üyeleriniz kahvelerde
HASAN KALYONCU (İzmir) Havlu ata ata bir hâl
oldun, hâlâ konuşuyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
MHPliyim. demeye
utanır hâle geldiler, bir de onu düşünün.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar; MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin.
(MHP ve CHP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine
yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Evet, arkadaşlar, herkes yerine
lütfen. Bütün milletvekillerimiz yerlerine.
HASAN KALYONCU (İzmir) Sırf
provokatörsünüz!
BAŞKAN Arkadaşlar, bütün
milletvekillerimiz, yerlerine.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.50
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere devam ediyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, ben kürsüden söz istiyorum, partimize karşı çok
ağır hakaretler olmuştur.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun kürsüye.
10.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekilinin son derece tahrikkâr ve haksız, ağır
ithamlarıyla karşılaşmış olmaktan dolayı söz
almış bulunuyorum.
Milliyetçi Hareket Partisine Utanın. deme
hakkına, haddine hiçbir zaman, hayatınız boyunca sahip
olamayacaksınız; buna asla müsaade etmeyiz, bunu bilin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parmak sallama.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Parmağı
salladığınız için sallıyorum.
Bunu bilin, bir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parmak sallayan yok ya.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Yahu sana ne oluyor?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle,
dinle!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Ülkü
Ocaklarından mı yetiştiniz; Milliyetçi Hareket Partisinin içinde
bulunduğu durum, partimizin politikalarındaki tercihleri sizi parti
içi değerlendirme yapacak kadar, bu partiye dâhil hissettirecek kadar
nasıl bir maceranız oldu geçmişte veya kötü bir şey mi
yaşadınız bu partiden dolayı? Yani bunlar psikolojik
altyapılardır, bunların derinine inilmesi gerekir. Ancak
şuna kesinlikle kanaat etmek lazım, bunun tersinden
baktığımızda şöyle bir şey olabilir mi acaba:
Yani Ha bitti. diyorsunuz, bitmiyor; Ha şimdi gömülür. diyorsunuz,
gömülmüyor; Ha şimdi başarısız olur. diyorsunuz,
başarısız olmuyor. 24 Haziran seçimlerinde Yüzde 2-3 oy
alacak. dediğiniz parti bugün 50 milletvekiliyle Mecliste şahsiyetli
bir şekilde, grubunu kurmuş bir şekilde şu an
karşınızda, milletin karşısında. Aynı
Milliyetçi Hareket Partisi, bu seçimlerde, 130 olan belediye
sayısını 240lara, 250lere çıkarmış bir siyasi
parti. Acaba rahatsızlık bunlardan mı kaynaklanıyor?
Milliyetçi Hareket Partisi ne yaptığını çok iyi bilir,
siyasetini size ispat etmek gibi bir mecburiyet içerisinde değildir. Biz
siyasetimizi de, düşüncelerimizi de, inandıklarımızı
da yüce Türk milleti için yaparız. Bunun dışında herhangi
bir endişemiz yok. Özgür Özelin bizi beğenmemesi lazım zaten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Özgür Özel bizi
beğendiği zaman kendimizde bir problem aramamız lazım çünkü
bu noktalardaki bakış açılarımızın bir araya
gelebilmesi çok zordur.
Ancak şunu da bilmenizi isterim, Cumhuriyet
Halk Partisinin sayın üyelerine sesleniyorum bu noktada: Sayın Özgür
Özelin ifade tarzı ve yaklaşımlarının grubunuzu
temsil eder nitelikte olmadığı inancında olmak istiyorum,
şundan dolayı
(CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Arkasındayız.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sakın bunu
yanlış anlamayın. Diğer grup başkan vekillerinizle,
Milliyetçi Hareket Partisi adına şu ana kadar yaşanmış
böyle bir vaka, böyle bir üslup söz konusu olmamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisinin tarzı bellidir, her zaman Cumhuriyet Halk
Partisine de diğer siyasi partilere de belli bir saygı ve Meclisin
gerektirdiği ölçüler içerisinde hareket etmeye ve düşüncelerini,
eleştirilerini dile getirmeye çalışmaktadır. Bu noktada
bunu aşar nitelikte ve bu Meclisin çatısına hiç
yakışmayacak tarzda bu tarz yaklaşımlar, sonu
itibarıyla ne siyasete ne Meclise ne de inanın Cumhuriyet Halk
Partisine bir fayda getirmeyecektir diyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
doğrudan ismimi birkaç kez de zikrederek kürsüden hem
şahsımı hem partimizi hem de partimizi
RECEP ÖZEL (Isparta) Bir şey demedi ya.
BAŞKAN Partiye bir şey söylemedi de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söyledi. Grubumuza sanki
Özgür Özel gibi düşünmüyorsunuz. diyerek de aslında tüm grup
hakkında da İç Tüzük 69a göre hak tanıyacak bir konuşma
yaptı. Grubumuz adına ve şahsım adıma olan
konuşmaları birleştirerek kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
(CHP
sıralarından alkışlar)
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında CHP Grubuna ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadaşlar,
hayatımızda hiç böyle şeyler yapmayız ama duymak istiyor
diye soruyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Grup Başkan Vekilinin
arkasında mı arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Maşallah, maşallah!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, içinde
bulunduğumuz kıvanç şahsımızdan değil,
dünyanın en eski 3üncü, Avrupanın en köklü siyasi geleneğinin
verdiği gururdur, kıvançtır. Teşekkür ediyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Şunu söyleyeyim: Ben liderinizin size Özgür
Özeli fikirle bastıramazsanız kaba kuvvetle bastırın.
diye bir telkin yaptığını hiç sanmıyorum. Eğer
böyleyse bu bir tükenmişliktir ama içinde bulunduğunuz köklü siyasi geleneğe
yakışmaz. Ama şöyle bir şey var: Daha önce yapmadık.
diyorsunuz; ilk günlerdeydi, Engin Altay Vekilimiz gecenin üçünde
(MHP
sıralarından gürültüler)
MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul)
İftira
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bakın, hâlâ aynı
şey yapılıyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu, şu demek
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Ne
diyorsun be?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu, şu demek, bu
yaptığınız şu demek: Grup başkan vekilim partiyi
savunamıyor, biz sizi fikren yenemiyoruz
HASAN KALYONCU (İzmir) Tahrik ediyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
biz sizin
karşınızda konuşulacak bu çatıda konuşmayı
tükettik. Yumruklaşmak istiyorsunuz. (MHP sıralarından
gürültüler)
HASAN KALYONCU (İzmir) Tahrik ediyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak her türlü kaba kuvvetin karşısında olduk.
HASAN KALYONCU (İzmir) Arkasına
saklanıp kaş göz yapma!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Buradan Sayın Devlet
Bahçeli, eğer bu tehdit eden, şantaj yapan
HASAN KALYONCU (İzmir) Provokatörsün,
şovmensin!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
yok dövüşle,
saldırıyla tehdit edenlerin siyasetini partisinin siyaseti görüyor mu
bilmem ama tehditleriniz vız gelip tırıs gider. Buradayız,
konuşacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN KALYONCU (İzmir) Provokatörsün!
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tutanaklara
geçsin. Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisine fikir üstünlüğü
BAŞKAN Sayın Bülbülün mikrofonunu
açalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Milliyetçi
Hareket Partisine
Fikir yönünden üstün gelemiyoruz. O mu çıkıyor
şu an, gördüğümüz o mu, manzara o mu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, saldırıyorlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yani siz
Utanın sizin siyasetinizden. deyip de hakaret edip de arkasından
buna dair bir tepki yükseldiğinde bunu fikir tartışması
olarak mı görüyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nerede hakaret? Hangi söz
hakaret? Bir hakaret varsa aç dava, al parasını. Var mı öyle bir
hakaret?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Lütfen, rica
ederim. Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu tahrik edip arkasından herkes
ayağa kalktığı zaman orada kenarda oturup tebessümle
bunları takip etmek hoş bir tavır değildir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, yani Parasını vereyim,
hakaret edeyim. gibi bir anlayış bu Genel Kurula yakışmaz,
hani öyle bir ifade kullandınız ama bu olmaz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
bakın
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İç Tüzükün
64üncü maddesine göre Genel Kurulda oturumu yöneten Başkanın
asıl konu görüşülürken tartışmalara
katılamayacağına, sözlerinin hakaret içermediğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Başkan İç Tüzük 64e göre tartışmanın özüne yönelik bir
şey söylemez.
BAŞKAN Bu tartışmanın özü bu
değil zaten canım, ben üsluba ilişkin söyledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben bu tip
hatırlatmaları Meclis başkan vekillerine karşı da çok
sık yapmayı şık bulmuyorum. Ama çok rica ediyorum -bugün
üç, dört tane oldu- tartışmada siz bir başka yerde durun. Emin
olun
BAŞKAN Sayın Özel, ben de
utanıyorum sizi uyarmaktan dolayı. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, sizin
bu söylediğiniz söz gerçekten utanmanız gereken bir sözdür, önce onu
söyleyeyim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve
MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Siz onu öyle algılayabilirsiniz,
takdir milletin.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sözüm bitmedi.
BAŞKAN Sayın Özelin sözü devam ediyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir diyaloğa da
girmek istemezdim ama tutanağı takip edin, işi bu seyre kim
getirdi bakın.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Sen getirdin,
sen!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Benim söyleyeceğim
şu: Konuşulan yerdeyiz, kimseye hakaret etmiyoruz. Bir hakaret varsa
o hakarete ilişkin Ceza Kanunu açısından da mahkeme yolları
açıktır, İç Tüzükte hükümler vardır. Cümleyi
çıkarırsın Bu bana hakaret. dersin.
MUHARREM VARLI (Adana) - Sen hastasın!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama
cevaplayamadığın bir sözü kaba kuvvetle bastırıp Bana
hakaret ettiler. diyemezsin, bu bühtandır. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Utanın
diyorsun, Utanın diyorsun.
BAŞKAN Evet arkadaşlar, lütfen müsaade
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sen bizi
utanmazlıkla suçlayacak nasıl bir hadde sahip oldun! Sen nasıl
bizi utanmazlıkla suçlayabiliyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şu kadarını
söyleyeyim: İstediğiniz kadar tehdit edin, istediğiniz kadar
saldırın, istediğiniz kadar bağırın,
konuşmaya, eleştirmeye, kaba kuvvete karşı da cesaretle
direnmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Al
zabıtları, kendin bak! Zabıtlara kendin bak!
BAŞKAN Evet, arkadaşlar
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Milliyetçi
Hareket Partisini utanmazlıkla suçlayamazsın sen!
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Mahir Polatın (2/923) esas
numaralı Çam Fıstığı Araştırma ve Koruma
Enstitüsü Kurulması Hakkındaki Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/38)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM Başkanlığına vermiş
olduğum ancak kırk beş gün içerisinde komisyonlarda
görüşülmeyen (2/923) esas numaralı Çam Fıstığı
Araştırma ve Koruma Enstitüsü Kurulması Hakkındaki Kanun
Teklifimin TBMM İçtüzüğünün 37nci maddesi uyarınca
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mahir
Polat
İzmir
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Teklif sahibi Sayın Polat, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkanımı, değerli milletvekili
arkadaşlarımı ve bizleri televizyonları
karşısında izleyen, başta Kozak Yaylası köylüleri olmak
üzere tüm yurttaşlarımı sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Gergin bir Meclisten sonra, biraz daha naif bir
konuda, umarım hep beraber destek vererek
yasalaştıracağımız bir konu üzerinde
konuşacağım.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Gergin
derken Özgür Beye bakıyorsunuz.
MAHİR POLAT (Devamla) Hayır, ben size
baktım.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Özgür Beye
bakıyorsunuz.
MAHİR POLAT (Devamla) Size de bakıyorum.
Çam fıstığı araştırma
enstitüsü kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi vermiştim. Bugün bu kanun
teklifi Genel Kurulumuza geldi. Bugüne kadar çam fıstığı
araştırma enstitüsünün kurulmamasını bir eksiklik olarak
sayıyoruz. Ülkemizde çokça tarımsal araştırma enstitüsü
vardır. Bunlar, bölgesine göre, merkezine ve konusuna göre
ayrılmıştır fakat çam fıstığıyla ilgili
böyle bir kurumun olmaması bir eksikliktir sevgili arkadaşlar.
Ülkemiz açısından çok değerli bir
üründür çam fıstığı. Önemli bir ihraç ürünüdür ve
İspanyadan sonra, bizim coğrafyamızda 195 bin hektar üretimle
dünyada 2nci olduğumuz bir üründür. Ülkemizin ürettiği bu ürünün
yüzde 80i Kozak Yaylasında, dünya üretiminin de yüzde 10u yine Kozak
Yaylasında üretilmektedir.
(Uğultular)
Sevgili Başkanım
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz.
Buyurun Sayın Polat.
MAHİR POLAT (Devamla) Kozak Yaylasında
11-12 bin civarı çiftçi geçimini bu ürünle sağlamaktadır. 17
tane köy var; bunlardan 16 tanesi Bergamaya, 1 tanesi de Ayvalıka
bağlıdır. Yine bu ürün Aydın Koçarlıda, Muğlada
ve Balıkesirde üretilmektedir.
Çam fıstığı özel bir üründür.
Bunların, Kozak Yaylasında üretilen ürünlerin arazi sahipleri
genelde
Özel arazilerdir, kendilerine ait bir ormanlıktır ya da
Orman Bakanlığı tarafından köy tüzel kişiliğine
ağaçlandırmayla ilgili olarak tahsis edilmiş bölgelerdir. Yani
buradaki arazilerin sahipleri bellidir, tapuları bellidir. Bütünşehir
Yasasıyla birlikte köy tüzel kişilikleri ortadan
kaldırıldıktan sonra bunlar belediyeye devrolmuş olsa da
Kozak Yaylasında belediyeler, köylülerin kurmuş oldukları
kooperatiflere tahsis ederek bir mağduriyeti gidermişlerdir; bu
anlamda, Kozak Yaylası örneği Türkiyede dağ köylerinin
kırsal kalkınması adına önemli bir modeldir sevgili
arkadaşlar. Çünkü sahibi belli, tapusu belli olan bölgelerde hemen hemen hiç
yangın çıkmaz, bölgeler bakımlıdır, buralar zengindir
ve köylerinden kente doğru hiçbir şekilde göç vermezler. Çam
fıstığı değerli bir üründür; köylüler bunu gerçek
altın olarak algılarlar, kendi altınları olarak
algılarlar. Buralardan hiç göç verilmediği gibi geleneksel
yapısı, etnografyası ve kültürü bozulmamıştır.
Kozak Yaylasının çocukları Somaya işçi olarak gitmezler
sevgili arkadaşlar. Yine, Bergamaya indiklerinde Bergama
esnafının göz bebeğidir bu çiftçiler.
Sevgili arkadaşlar, son yıllarda çam
fıstığı rekoltesinde ciddi bir düşüş
yaşanmıştır. Bununla ilgili, Bergama Ticaret
Odamızın yapmış olduğu çalışmada,
yaklaşık on yıl önce 1.000-1.200 ton civarında bir rekolte
varken bugün 150-200 ton civarında bir rekolte olduğu görülmektedir.
Yaşanan bu düşüşün sebebi ise çam fıstığı
ağaçlarındaki hastalıklardır. Kozak Yaylasında çam
fıstğı ağaçlarında yaşanan hastalığa
bir çözüm bulunmazsa diğer bölgelere de sirayet edeceği
açıktır. Ülkemiz iyi bir ihraç gelirinden yoksun kalacağı
gibi yine maalesef, bunları ikame etmek için Pakistan gibi ülkelerden
ithal etmek zorunda kalacağız.
Bölgede on yılı aşkın
zamandır süren verim kaybının, derin yoksulluğun
yanında getirdiği şeyler şunlar: Özellikle gençlerin
köylerden göç etmesiyle köylerde nüfusun düşmesi sağlık
ocaklarının ve okulların kapanmasına yol açmış.
Yine, alanın madencilik faaliyetlerine açılmasında çiftçilerin
yeterince direnç göstermediği görülmüş. Kültür ve geleneksel
yaşam tarzının bozulduğuna rastlanıyor. Borç ödemek
için ağaçlar kerestelik olarak kesilip satılmaya
başlanıyor. Yine, araziler şehirlere ucuz fiyatlarda
satılarak buralarda kaçak yapılaşmanın önü
açılıyor.
Sevgili arkadaşlar, daha önceki yıllarda
Süleyman Demirel Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi gibi yerler bunlarla ilgili araştırmalar
yaptılar fakat bir çözüme ulaşamadılar yani bu
hastalığın kaynaklarıyla ilgili çözüme ulaştılar,
hastalıkla ilgili bir çözüm bulunamadı.
Sevgili arkadaşlar, burada bu teklif, sadece
benim verdiğim bir teklif olarak değil, bütün Genel Kurulun
sahiplenmesi gereken bir teklif çünkü Türkiye'nin önemli bir değeri yok
olmak üzere. Hep beraber bütüncül bir çözüm için araştırma
enstitüsünün kurulması şarttır.
Hepinize, Kozak Yaylası çiftçileri adına,
şimdiden verdiğiniz oylar için teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Bu kısmın 1inci sırasına
alınan, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 94 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına Sayın Nuhoğlu, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlarken selamlarımı sunuyorum.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifini görüşüyoruz. Geçtiğimiz
aylarda yasalaşan Turizmi Teşvik Kanununda olduğu gibi bu
kanunda da Komisyon görüşmeleri sırasında değişiklik
önergelerimiz kabul edilmedi.
Turizmin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu
hepimiz biliriz. Arkeolojik varlıklarımız, tarihî eserlerimiz,
doğal güzelliklerimiz, iklim şartlarımız, yaşayan
kültürel değerlerimiz ve mutfağımız ile Türk
konukseverliği sayesinde bir turizm cenneti olduğumuzla övünürüz ama
turizm geliri olarak hak ettiğimiz payı almayı bir türlü
başaramayız. O bakımdan, turizm adına atılacak her
olumlu adımı desteklemek, katkı vermek istiyoruz fakat bu iyi
niyetli yaklaşımlarımıza olumlu bir karşılık
göremiyoruz. Komisyona getirilerek iktidar partilerince onaylanan, Genel
Kuruldan da geldiği gibi aynen geçmesi istenilen bu teklifin bizce eksik
ve sakıncalı yönleri yakın gelecekte sıkıntı
yaratacaktır. Bu tavır bizlere haklı olarak Acaba başka
niyetleri mi var? sorusunu sordurmaktadır.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessizlik; çok
uğultu var. Lütfen
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Getirilen
her teklifte şaibeli ne var diye bakmak durumunda kalıyoruz.
Geçmişte yağma ve soygun anlayışına dayalı
uygulamalar ve bugünkü uzlaşmaz tavır bizi haklı çıkarmaktadır.
Turizmi Türkiyenin tamamına ve on iki aya
yaymanın gerekli olduğunu turizmle ilgili herkes kabul etmektedir. O
hâlde bu konuda uzman kişiler, üniversitelerimiz, meslek odaları,
sivil toplum kuruluşları, sektör temsilcileri ve siyasi partiler
ortak akıl geliştirebilmek için bir araya gelmelidir. Oluşacak
ortak akılla turizm gelirimizi çok artıracak başarılı
işler yapılabilir. Bu sayede son yılların en
başarılı işi olarak gördüğüm Göbeklitepe gibi daha
yüzlerce kültür varlığımızı da ortaya
çıkartabiliriz.
Bu ajansın kurulmasına niçin
karşı olduğumuzu Komisyonda açıkladık, geri
çekilmesini istedik, kabul görmedi. Şimdi, burada, Genel Kurulda
eksiklerin giderilmesi için bir gayret gösterelim istiyoruz. Onun için
maddelerle ilgili düşüncelerimizden bazılarını tekrar dile
getirmek istiyorum.
Ajansın organlarını düzenleyen 3üncü
maddede sektör temsilcilerinin yönetimde adil ve yeterli olacak şekilde
yer almasını, yönetimde temsil edilmedikleri hâlde katkı
payı istenen turizm belgesi olmayan işletmelerin
haksızlığa uğratılmamasını, kaybedilen
belediyelerden intikam alma duygusundan vazgeçerek yerel yönetimlerin de
ajansın yönetiminde temsil edilmesini öneriyoruz.
4üncü maddedeki ajans gelirlerini turizm
yatırımı yapmak amacıyla kurulan şirketlere
iştirak etmek, destek olmak ve kaynak aktarmanın şaibelere
kesinlikle yol açmayacak açıklıkta olmasını istiyoruz.
5inci maddedeki ajansın gelirleri
arasında her türlü bağış ve yardımlardan
ifadelerinin yer alması bu hâliyle Sektörden haraç mı
alınacak? sorusunu akla getireceği için bunların
çıkartılması gerektiğini, ajans kaynaklarının
yüzde 30unun yatırım yapacak yerli ve yabancı
yatırımcılara iştirak edilmesinin kurallara
bağlanması gerektiğini ifade ediyoruz.
6ncı maddedeki turizm payları adaletsiz
ve yüksek belirlendiği için düzeltilmesinin mutlaka gerekli olduğunu
düşünüyoruz.
8inci maddede yer alan denetim ve muafiyetlerin
eksik ve suistimale yol açmaya müsait olduğunu görmekteyiz.
Sayıştay denetiminden kaçırılmaması, Kamu İhale
Kanunu kapsamı dışında tutularak yandaşları
koruma izlenimi verilmemesi, damga vergisinden ve bazı teminatlardan muaf
tutulmamasını öneriyoruz.
Personel alımına hiçbir kural getirmeyen
tutumun doğru olmadığını, yeniden düzenlenmesi
gerektiğini söylüyoruz.
Gelin, burada, Genel Kurulda bunların hepsini
düzeltelim. Kaybedilen belediyelerden kaybedilen bazı imkânları
başka kaynaklardan sağlama gibi, sakat düşünceyi
değiştirecek her şeyi yapalım. Bu konularda
hazırladığımız önergeleri görüşerek kabul edelim.
Değerli milletvekilleri, biraz da mahallî
seçimler kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi
üzerine analiz yapmaya devam edeceğim. 31 Mart mahallî idareler seçiminin
üzerinden üç ay geçmeden tekrarlanan İstanbul seçimiyle Türk milleti
önemli mesajlar vermiştir.
1) Seçime katılma oranının yüksek
olmasının yanında, ülkenin her yöresinden siyasi partilere
mensup olsun olmasın, duyarlı insanların İstanbula
akın ederek destekledikleri adaya sahip çıkmaları, sandık
başlarında bile gönüllü görev alarak beklemeleri ve çıkan sonucu
bütün tarafların olgunlukla karşılaması Türk milletinin
demokratik tavrı olarak ortaya çıkmıştır.
2) Partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminin uygulamaya geçilmesinin üzerinden bir yıl geçmeden gözden
düştüğü, tıkandığı, yürümesinin zor olduğu
anlaşıldı ve partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine desteğin kaybolduğu görülmüş oldu. Biz İYİ
PARTİ olarak bu konudaki hazırlığımızı
tamamlamak üzereyiz. Üstelik Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu gibi
kanunları da düzeltmek suretiyle parlamenter sisteme yeniden dönüşün
Anayasa maddeleri bizim tarafımızdan hazırlanmak üzeredir.
Bugün bu konuda bu Mecliste bir hayli
tartışma yapıldı. O tartışmanın devamı
niteliğinde bazı sözleri ben de ifade etmek istiyorum. Adalet ve
Kalkınma Partisinin Grup Başkanı Sayın Naci Bostancının
önemsediğim birkaç cümlesi: Şüphesiz yeni sistemler süreç içerisinde
rehabilite edilerek ilerlemek durumunda. Başlangıçta her şeyi
öngöremezsiniz. Pratikte -giderken- kimi problemler ve aksamalar
yaşanır ve bunları iyileştirerek yolunuza devam etmek
durumunda olursunuz.
Aynı şekilde, Adalet ve Kalkınma
Partisi mensuplarından, şimdi köşkte İstişare
Kurulunda görevli Sayın Bülent Arınç: Arkadaşlar, bu partili
Cumhurbaşkanlığı doğru model olmadı. Acaba hem
ülkemiz hem de Başkanımız Erdoğanın geleceği
için parlamenter sisteme dönmemiz daha mı hayırlı olur diye
düşünüyorum, bunu tartışmalıyız.
Adalet ve Kalkınma Partisinin eski Genel
Başkanı, eski Başbakan Sayın Davutoğlunun da 30
Haziranda Elâzığda yaptığı bir konuşmadan
bazı bölümleri aktarmak istiyorum, diyor ki Sayın Davutoğlu: 13
bin oyla kaybettiğimiz bir seçim yenilenmesinde 800 bin oyla tekrar
kaybetmişsek bugün susma vakti değildir. AK PARTİ bir
kişinin, bir faninin, bir ailenin, bir grubun partisi değildir. Bir
seçimde beka kaygısından bahsedip bu şekilde düşünmeyen
herkesi terörist olarak itham ettikten sonra diğer seçimde beka
kaygısının en büyük tehdit edici odağı olan
İmralıyla temasa geçmeye çalışmak veya onu meşru
göstermek milletin vicdanından kopuştur. Davutoğlu devam ediyor:
FETÖ suçlamalarıyla sıradan bir memurun dayısının
oğlunun, amcasının oğlunun tutuklandığı bir
Türkiye'de, FETÖ darbesinin baş sorumlusu olanların
kardeşlerinin, akrabalarının en yüksek makamları işgal
ettiği görülürse orada adalete güven kalmaz. Cumhurbaşkanlığı
makamı ile Genel Başkanlık makamının
birleştirilmesi hem Cumhurbaşkanlığı
makamının kuşatıcı kimliğine hem de Genel
Başkanlığın ve AK PARTİnin
kurumsallaşmasına zarar vermiştir. Devlet yapısı ile
aile ilişkileri kesinlikle ayrı olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bunları herhangi
bir İYİ PARTİli söylemiş olsa sol taraftan kıyamet
kopardı ama Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticiliğini, Genel
Başkanlığını yapmış,
Başbakanlığını yapmış olan bir kişi
söylüyor, dikkatlerinize ayrıca sunmuş oldum.
Devam ediyorum analizime.
3) Gerginleştirme stratejilerine sert
tavırlara rağmen, Türk milletinin uzlaşma kültürünü
benimsediği farklı görüş ve düşünce yapılarına
rağmen, kurulan ittifaklarla uyumlu ve başarılı
çalışmalar yapılabilmesi önemli bir gelişmedir.
4) Yolsuzluk şüphelerinin ciddiye
alındığı ve tepki gördüğü, halka dönük projelerin ise
kolayca destek bulduğu görülmüştür.
5) Âdeta öğretilmiş çaresizlik içinde Tek
adam ne yapar eder bir yolunu bulur, seçimi kazandıklarını ilan
eder; şayet kaybederse gene iptal ettirir. düşüncesi yerle bir oldu.
Korku imparatorluğu yıkıldı. Muktedire biat edenler ise
yanlıştan dönme ve kurtulma fırsatı yakalamış
oldular. En önemlisi, geniş umutsuz kesimler ülkeyi terk etmekten
vazgeçmeye başladılar.
6) Kentli orta sınıf, ekonomideki
başarısızlığın kendini hissettirdiğini ve
bütün ülkeyi etkilediğini, iktidarı ciddi olarak uyarmak
gerektiğini anlamış ve tepkisini göstermiştir.
Değerli arkadaşlar, Devlet Planlama
Teşkilatı gibi çok önemli bir kuruluş hakkında, bugünlerde
Meclisimize On Birinci Kalkınma Planının sevk edildiğini
öğrendiğimiz için söyleyeceğim birkaç söz vardır.
Devletin temel kurumlarından olup kalkınma
planlarını hazırlarken diğer kurumların yönetilmesi
için aday yetiştiren bir kurum olan Devlet Planlama Teşkilatı
son yıllarda itibardan düşürülüp hatta neredeyse devre dışı
bırakılmıştı. Bu kurumun önemsiz hâle getirilmesinden
sonra, Her şeyi Reis tek başına nasıl olsa bilir,
yönetir. anlayışı bakın nerelere geldi. Bugünlerde
işte sevk edilecek olan, dört yıllık diyorum çünkü bir yıl
gecikmeyle Meclisimize geliyor On Birinci Kalkınma Planı. 2023
hedeflerini söylüyorum: Gayrisafi yurt içi hasıla 1 trilyon 80 milyar
dolar, ihracat 226,6 milyar dolar, kişi başı millî hasıla
12.484 dolar, işsizlik yüzde 9,9. Daha dün, yakın geçmişte 2023
hedeflerini söyleyen Reis, gayrisafi yurt içi hasılayı 2 trilyon
dolar, ihracatı 500 milyar dolar, kişi başı millî
hasılayı 25 bin dolar, işsizliği yüzde 5,5 olarak
açıklamış ve G20de ilk 10a girme hedefimizi ortaya koymuştu.
Bugün geldiğiniz noktayı da bilgilerinize sunmuş oldum.
7) Metal yorgunluğu ve Şehirlere ihanet
ettik. ifadelerinin halk tarafından doğru
algılandığı ve değişim ihtiyacının
etkili olduğu görülmüştür.
8) Dinin siyasete açıkça alet edilmesi, cami
çıkışlarında ve teravih namazında söylenen sözler,
bazı sözde hocaların saldırgan tavırları seçmen
tarafından nefretle karşılanmış ve kardeşlik
hukuku ağır basmıştır.
Bu konuda seçim öncesini hatırlatmak için
birkaç notu bilgilerinize sunmak istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin
Sayın Genel Başkanı 24 Mayısta bir cami açılışında
Bu sandığın hakkını vereceğiz.
İnşallah, hırsızlara bu işi
bırakmayacağız değil mi? Yani kendi kültürlerinde şu
gördüğünüz anlayışın olmadığı kişilere
bunu bırakmayacağız. diyebilmişti ve Adalet ve
Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanı 2 Haziranda
Yenikapıdaki teravih namazı sonrası da Benim sizden bir
istirhamım var. Burası İstanbul, bir diğer adıyla
İslambol. Burası Konstantinapol değil ama burayı böyle
görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı yirmi iki
günümüz var. diyebilmiştir, İstanbul da cevabını
vermiştir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Aynı günlerde, pek çok sözde hocalardan birisi
de Gaziantepte, üstelik bayram namazında Bize yalan bir tarih
öğrettiler, bizi aldattılar, bizi kandırdılar. Nerede?
Yunanlıların hepsi yaşıyor işte, denize menize dökülen
yok. Keşke o gün savaşı kaybetseydik, belki daha sonra tekrar
Osmanlıyı kurardık. demiştir.
Türk milleti bunları nasıl
karşıladı sizce? Argo bir kelime geldi aklıma,
utandım, söylemeyeceğim. Nasıl
karşıladığını sandık sonuçlarından
herkes görmüştür.
9) 31 Marta kadar en etkili söylem olan beka
sorunu yerine doğrudan teröristlerle muhatap olunması ve bu konuda
devlet kurumlarının kullanılması tepkiyle
karşılanarak gereği yapılmıştır, tıpkı
Sayın Davutoğlunun dediği gibi.
10) Seçim iptal edilirken takip edilen yol,
konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerine duyulan güvensizlik
ve bir haksızlığın yapıldığı
inancı ve göstere göstere yaratılan mağduriyet tepkiyle
karşılanmıştır.
11) Esenler Belediye Başkanının
densizliğinden sonra, İçişleri Bakanı ve onun bir
yardımcısı ile Giresunlu bir eski bakanın Pontus üzerinden
isabetsiz, haksız ve yakışıksız suçlamaları
karşılığını bulmuştur.
12) Ordu Havaalanı üzerinden yaratılmak
istenen kötü imaj, inandırıcı olmadığı gibi
mağduriyete dönüşmüş ve bir çiftçiye Ananı da al git.
denmesi, maden ocağı mağdurunun tekmelenmesi, Çırağan
Sarayındaki sosyete düğünü vesilesiyle
Cumhurbaşkanlığı korumalarınca dövülerek hastanelik
edilen avukatın durumu sosyal medyada ciddi etki yaratmıştır.
13) Yalan, kibir ve nefret dilinin kaybettiği,
sevgi ve umut dilinin kazandığı bir seçim olduğu
görülmüştür.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Başka da
sermaye yok, dört sene konuş böyle.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Duyamadım Sayın Feti Bey.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Dört sene
konuş bunu. diyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Anlayan
anlasın değil mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kırk sene
konuşacak, kırk.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) 14) Ve
nihayet, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesinden
uzaklaştığı, kurucu iradeye ters düşüldüğü,
medyanın yandaş hâle getirilerek susturulduğu ve tek
taraflı yayın yaptırıldığı, Sevrin
hortlatılmak istendiği, Türk milletinin geleceğinin tehlikeye
atıldığı inancıyla, Atatürkün Samsuna
çıkışının 100üncü yılında sabrın da
bir sınırının olacağı gösterilerek gereken
sandıkta yapılmıştır.
Türk milletine hayırlı olsun. Her şey
daha iyi olacak. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür dileyerek zapta
geçsin diye ifade edeceğim.
Az önce çok büyük bir gerginlik oldu, zaman
kaybettik, kürsüden konuşmayı talep etmeyeceğim ama şunu
söylemek isterim Sayın Başkan: Israrla Mecliste müzakere imkânı
yok, müzakere edemiyoruz. diyen arkadaşların bu dil ve söylemle
hiçbir konuya katkısı olmadığını ifade etmek
istiyorum. Konumuz, turizm ajansı kanunu; eksiği vardır,
fazlası vardır, tüm grupların taleplerine açığız.
Bugün Özgür Beye ifade ettim Gelin, öneri verin buna. dedim ama baştan
aşağıya dinledim, yirmi dakikada kanunla ilgili bir tek cümle
yoktu, dedikodu yapar gibi Onun dediği, bunun dediği
falan
tarzı Meclisin genel kültürüne, adabına aykırı bu dilin Meclise
yakışmadığını ifade ediyorum Sayın
Başkan.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sizi mutlu etmek zorunda mıyız?
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, ama olmaz böyle.
BAŞKAN
Sayın Erbaş, buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, söylediği lafları duydunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yakışmıyor
Sayın Başkan, bunu söylüyorum, istifade edemedik, dinleyemedik.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Söylenen laflar doğrudan bana.
BAŞKAN Oturun, Sayın Erbaşın
konuşmasından sonra dinleyeceğim sizi.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 94 sıra sayılı Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin tümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bugün alçakça bir
saldırı sonucu Hakkâride şehit olan kardeşlerimize Allahtan
rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Kanun teklifini genel hatlarıyla olumlu
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Hazırlanan kanun teklifinin
amaçlarına göz atacak olursak: Ülkemiz dünyanın en eski
medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, zengin tarihi, kültürü,
kültür varlıkları ve eşsiz doğal güzellikleriyle dünyadaki
diğer rakip ülkelerin önünde yer alan önemli bir turizm merkezidir.
Ülkemizde bacasız sanayi olarak adlandırabileceğim turizm
sektörünün dolaylı ve dolaysız istihdama katkısı 11 milyondan
16 milyona ulaşmıştır, 50 farklı sektörle
ilişkisi vardır. Bu açıdan, turizm sektörü sürekli istihdam
yaratan ve teknolojinin istihdam üzerindeki olumsuz etkisinin en az olduğu
sektördür. Turizm geliri gelen ziyaretçi sayısına bağlı
olduğundan, dünya seyahat hareketinin ülkemize doğru
kaymasını sağlamak, ekonominin güçlenmesi, turizm gelirlerinin
ve istihdamın artması, bölgesel kalkınmanın dengeli
şekilde gerçekleşmesi, turizm faaliyetlerinin tüm yıla
yayılması, istihdamdaki mevsimliğin azalması ve
yılın tamamına yayılmasını desteklemek
açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak temel
prensipte ziyaretçi sayısı ile turizm gelirleri doğrudan ilgili
olmakla beraber, yüksek harcama eğilimine sahip ziyaretçilerin ülkemize
çekilmesi, farklı ülkelere yönelerek ülkeye göre turistlerin karar alma
mekanizmaları ve tercihleri incelenerek pazar çeşitliliğinin
artırılması, gelen ziyaretçilerin kalma sürelerinin
uzatılması, güzergâh boyunca farklı yerleri ziyaret etmelerini
sağlayacak tanıtım unsurlarının yaygınlaştırılması
turizm gelirlerinin artırılmasında önemli rol oynamaktadır.
Görüştüğümüz konularda belirttiğimiz
nedenlerden ötürü, oluşturulan bu kanun teklifiyle Türkiye'nin turistik
değerlerinin yurt içi ve yurt dışında
tanıtılması sağlanacaktır, ülkemize gelen ziyaretçi
sayısı ve buna bağlı olarak turizm gelirleri
artacaktır. Böylece, Türk turizminin, turizm kültürünün, ekonomisinin,
endüstrisinin ve ticaretinin geliştirilmesine maddi destek sağlamak
amacıyla Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
kurulması öngörülmektedir.
Konu hakkında dünya örnekleri incelenmiş,
Dubai, Singapur, İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, Kanada,
Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya ve Fransa gibi dünya turizm
gelirleri pastasından en çok pay alan ülkelerde başarılı
turizm geliştirme ofisleri ve büroları bulunduğu tespit
edilmiştir. Örnek vermek gerekirse Singapurda bu ajans 1964
yılında, Almanyada 1948 yılında, Amerika Birleşik
Devletlerinde 1981 yılında, en son da İngilterede 2003
yılında kurulmuştur. Bu oluşumların hem ziyaretçi
sayısı hem de turizm gelirlerinin artması konusunda ülkelerine
önemli katkılar sağladığı görülmüştür.
Teklifle, Kültür ve Turizm
Bakanlığının ilgili kuruluşu olarak tüzel
kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine tabi şekilde kurulacak
ajansla turizm yatırımlarını destekleyerek turizmin
kıyı bandından çıkarılıp ülkenin geneline ve tüm
yıla yayılması, ülkemizin algısına yönelik
olumsuzluklara anında müdahale edilerek sektörün
kırılganlıklarının azaltılması
amaçlanmaktadır. Tabii ki teklif yüce heyetinizin katkılarıyla
ve eklenecek maddelerle son hâlini alacaktır. Kusursuz ve eksiksiz bir
kanun yoktur, mutlaka bu tartışmalar sonucunda güzel sonuçlar
çıkacaktır.
Bu kanunda denetleme tabii ki olsun ve
olmalıdır da ama bizler orduyla sefere çıktığında
yolda üzümden dal koparıp akçesini bahçeye bırakan bir millet iken
şimdi çok katı kurallar ve cezalarla şaibeleri
önleyeceğimizi zannediyoruz. Biz ne kadar cezaları
artırırsak artıralım Benim memurum işini bilir.
Benim siyasetçim işini bilir. Benim yatırımcım
işini bilir. diyen birileri çıkacak ve bu boşlukları
dolduracaktır. Bizim ivedilikle cüzdanlarını
başlarının üzerinde taşıyan nesiller değil,
vicdanlarında sırat köprüsü olan nesiller yetiştirmemiz
gerekmektedir. Çünkü mazisi böyle olan bir ecdadın torunlarıyız.
Vatan, millet sevdalısı, dürüst, ahlaklı, vicdanlı, devlet
malına el sürmeyi dahi aklından geçirmeyen bir nesil
yetiştirmeliyiz, kaygımız bu olmalı, mücadelemiz neslimizi
korumak ve bu şekilde yetiştirmek olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, turizm sektörüyle
alakalı fikirlerimi daha önce bu kürsüden çok kez ifade etmiştim.
Turizmi partiler ve siyasetüstü görmeliyiz ve turizmin doğru hamlelerle
herkesin kabul edeceği bir devlet politikası hâline getirmeliyiz. Millî
bir dava olarak benimsemeli, gerektiğinde, böylece de şu ekonomik
darboğaz içinde ülkemizin en önemli ekonomik gücü olabileceğini
göstermeliyiz. Ayrıca, meseleye ekonomi meselesi değil, ülkemizin
tanıtımı için kültürel ihraç aracı olarak da
bakmalıyız.
Türkiye'nin turizmde dünyanın ilk 3 ülkesinden
biri hâline gelmesini ve gelebileceğini devamlı ifade ettik. Turizmin
ülkemiz için sadece deniz, kum, güneş olmaması gerektiğini,
İsviçre Alplerinden ve Kapadokyadan örnekler vererek belirtmiştim.
Bizler, yıllarca okyanus ülkelerine deniz, kum, güneşi pazarlamaya
kalktık, yıllarca deniz, kum, güneş üçlüsünden
dışarıya çıkamadık. Turizm sektöründe kendi
başlarına verdikleri mücadelelerle 2 milyon Asyalı turisti
Kapadokyaya çeken turizmci arkadaşlarımı tebrik ediyor ve
takdir ediyorum. Ancak tebrik etmemiz, destek vermemiz gereken Kapadokyadaki
arkadaşlarımıza destek olmadığımız gibi
çoğu zaman köstek oluyoruz. Örneğin, Kapadokya bölgesinde
Paşabağında yapılan iş yerleri, o tarihî
alanına, o sit alanına inşa ettiğimiz
alışveriş merkezi ucube bir alışveriş merkezidir,
maalesef, bunu da yıllar önce Turizm Bakanlığı
yapmıştır.
Şimdi, geldiğimiz noktada, ajansa duyulan
ihtiyacın görülmesi bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Devlet
mantığıyla bu işlerin yürümesi zordur ve yürümüyor da. Bunu
derken kastım şudur: Yıllarca Türkiye'nin
tanıtımlarında klişeleşmiş videolar, resimler
gördük, bunlarla ve broşürlerle filan bu işlerle
olmayacağını defalarca anlattık.
Değerli kardeşlerim, Kütahyanın
tanıtım broşürü altı yıldır yenilenmemiş.
Bir lale, İstanbul Boğazı, antik heykeller, arkada bir fon
müziğiyle denizin üzerinden çekilmiş görüntülerin Türkiye'yi
tanıtmasına yettiğini zannettik. Komisyon
toplantılarında da ifade ettim, ülkemize gelen turistler bu
tanıtımlar sayesinde gelmedi, sektörün kendi çabaları, kendi
tanıtımları sayesinde bu noktalara geldi. Bu işi devlet
politikası hâline getirip turizm alanında bulunan yöneticilerin,
belediye başkanlarının, valilerin, kaymakamların, gittiği
yere göre turizm sektörüne katkısını sağlayabilmek
adına çalışmalar yapması, düzenlemeler getirmesi gereken
bir sistem geliştirebilirsek daha başarılı
olabileceğimize inanıyorum.
Keşke Turizm alanları içinde saat on
ikide her şeyi yasakladım. diyen kaymakamların yerine turizm
sevdalısı kaymakamlar gönderebilsek, keşke o bölgelerde turizm
sevdalısı belediye başkanlarımızı seçiyor olsak,
belediye başkanlarımızın turizm üzerine vaatleri o
seçimlerde ön plana çıkabilse.
Değerli kardeşlerim, bu memleket bizim,
hep beraber kalkındıracağız inşallah, ancak bu
işler profesyonellikle olur.
Sayın milletvekilleri, turizmi lütfen sen-ben
kavgasının dışına çıkaralım, bunu millî bir
politika olarak görelim ve böyle düşünelim.
Bu teklifin devletin kamu personel
yasalarının dışında tutulması gayet normaldir
çünkü turizm sektöründe devlet maaşıyla profesyonel insan bulmak çok
zordur. Örneğin, bizlerin devamlı milletin ağzındaki
maaşımız ortadadır; yanlış bilmiyorsam üç ayda 60
bin lira Türkiye Cumhuriyeti devleti milletvekillerine maaş veriyor.
Beş yıldızlı otellerde bir aşçının
aldığı maaş en az ama en az 5 bin dolardır.
Turizm, ulaşım olmadan olmaz. Acilen
ulaşım sektörünü ve bunun altyapısını düzenlememiz
gerekmektedir. Uçak biletleri inanılmaz pahalı.
Ulaşımın kolay olmadığı yerlerde turizmi nasıl
canlandıracağız? Şimdi sizlere net bir örnek
vereceğim: Değerli kardeşlerim, 13 Temmuz 2019 tarihinde
gidiş, 20 Temmuz 2019 tarihinde dönüş olmak üzere Londra-Barselona
arası bilet fiyatı bizim paramızla 729 lira yani 100 pound.
Aynı tarihlerde Londradan İstanbula gidiş-dönüş bileti
toplam 300 pound. Evet, mesafe farkı var ama o fark bu kadar fiyatı
getirmemeli. Ulaşım problemi çözülmeden milyarlarca liralık
reklam da versek, ajanslar da kursak, fonlara aktarma da yapsak
ulaşım ücretleri ve sorunları çözülmeden bu konunun tek
ayağı eksik kalır.
Ulaşım demişken bir konuya değinmek
istiyorum. Yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen Kütahya Zafer
Havalimanının iyi niyetle yapıldığına
şüphemiz yoktur ancak yüklenici firmaya verdiğimiz yolcu garantisinin
ancak yüzde 3üne, 4üne ulaşabildik. Bu konu üzerinde
uğradığımız zararı örnek olması
açısından ifade ediyorum. Buna benzer bir zararla
karşılaşmamamız için buradan bir uyarıda bulunmak
istiyorum; o da son zamanlarda basında duyduğumuz, Çeşmeye
yapılması planlanan havalimanı. Bu havalimanı neden
yapılacak? Çeşmenin önceliği havalimanı değildir.
İzmir Adnan Menderes Uluslararası Havalimanı şu anda yüzde
44 doluluk oranıyla çalışmakta iken Çeşmeye
yaklaşık 1.500 dönüm bir araziyi kapatarak bir havalimanı yapmak
nereden çıktı? Farz edin ki Alaçatıya bir havalimanı
yaptınız. Alaçatıda yabancı turist var da biz mi görmedik?
Alaçatıda beş yıldızlı otel var da biz mi görmedik?
Alaçatıda, malum, biliyorsunuz, küçük butik otellerin
dışında hiçbir otel yok. O yüzden buradan Sayın Turizm
Bakanımıza seslenmek istiyorum: Zafer Havalimanında
yaptığımız hatayı lütfen Alaçatıda
yapmayalım. Ekonomik krizle uğraştığımız
şu günlerde Zafer Havalimanından zaten bir zarar ediyoruz, yeni
zararlar eklemeyelim iyi niyetle yapmayı düşünsek bile.
Diğer bir konu da şu: Turizm sektöründe
adaletli davranmak zorundayız. Kütahya Simavda bulunan bir otel ile
Bodrumdaki bir oteli aynı şekilde değerlendirmemek gerekir.
Kıyı illerimiz haricindeki diğer tüm illerimizin turizm
sektörünün nimetlerinden faydalanmaları için gerekli düzenlemeleri
yapmalıyız, yeni söylemler geliştirmeliyiz. Bu konuda, bu fonun
bir kısmını mutlaka -tanıtım derken- iç turizm için
ayırmalıyız. Bu konuda destan yazan illerimiz var, ilçelerimiz
var, bölgelerimiz var. Safranbolu, Karadeniz yaylaları, Nemrut, Kastamonu,
Erzincan Kemaliye, Mardin, Urfa, Amasya, Antep ve birçok ili
sıralayabiliriz. Bir gün mutlaka bu listeye Kütahyayı da
yerleştireceğiz hem de ilk sıralara çünkü fazlasıyla hak
ediyor; hem tarihî yerleri hem çinisi hem doğası hem termal
tesisleriyle turizm için cazibe merkezi hâline getireceğiz inşallah,
tabii ki yollarımızı çözersek, tabii ki Tunçbilekteki hava
kirliliğini çözebilirsek, tabii ki doktor ataması yapabilirsek ve
dört beş saati geçen elektrik kesintilerini engelleyebilirsek. Eğer
bunları halledebilirsek Kazıklı Voyvodayı
hapsettiğimiz Eğrigöz Kalesine, Emete tüm
vatandaşlarımızı davet ederiz.
Özellikle bir meseleden daha bahsetmek istiyorum:
Bugün bizim, yarın hepimizin içinde kanayan yaraya dönüşecek olan
Murat Dağından bahsetmek istiyorum. Murat Dağında açılması
düşünülen altın madeni tesisinin sahadaki madencilik faaliyetleri
sırasında yapılacak patlamalar nedeniyle termal kaynakların
kaybolacağını ve o bölgenin deprem bölgesinde bulunması
sebebiyle sızmaların olabileceğini; bölgede göçer ve yörüklerin
konaklama ve mera alanlarının olduğunu, doğada nadir
bulunan kuşların, yine bu doğada nadir bulunan endemik
bitkilerin olduğunu bildiğimiz Murat Dağına lütfen sahip
çıkalım. Birinci derece deprem bölgesi arkadaşlar bu bölge, 2
milyondan fazla ağacın kesileceği söyleniyor, bu çok büyük bir
kaygıdır. Doğanın kanunudur; bir şeyi yoktan var
edemeyiz, varken de yok edemeyiz ama maalesef katledebiliriz. Sayın
milletvekilleri, Murat Dağındaki katliama hep beraber dur diyelim.
Turizm diyoruz, doğal güzellikler diyoruz, bu
tarz işletmelere müsaade etmememiz gerekir, gelecek nesillere güzel bir
dünya bırakmak istiyor isek doğa kaynaklarımıza sahip
çıkalım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; konu hazır turizm ajansına gelmişken 30
Ağustos Zafer Bayramıyla ilgili birkaç konuyu ifade etmek istiyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramının gereken önemle icra
edilmediğini düşünüyoruz Kütahyalılar olarak çünkü
geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz. Bu konuyla Gençlik ve Spor
Bakanlığı değil, Kültür ve Turizm
Bakanlığının ilgilenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tabii ki gençlerimizin bu kutlamalarda, bu millî bayram uygulamalarında
yer almasından gayet memnunuz ancak bu konu, çok daha derin, kültürel ve
millî bir konudur. Örneğin, bu yıl 75inci yıl dönümünde Avrupa
ve dünya tarihinin seyrini değiştiren olaylardan biri olan Normandiya
Çıkarması Fransada
nasıl kutlanmıştır? En son kutlamaya Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı ve İngiltere Prensi
katılmıştır. Yedi düvele, emperyalizme karşı elde
ettiğimiz kendi zaferimizi biz geçiştiriyor gibi kutluyoruz. Dumlupınar,
Kocatepe, Sakarya, Türk milletinin ve gözü Türk milletinde var olan mazlum
milletlerin yeniden şahlanış yeridir. Düşmanı
İzmire kadar kovaladığımız ve acısını
hâlâ dindiremedikleri kutlu bir zaferdir. Bu zaferle Avrupanın, Orta
Doğunun, dünya tarihinin seyrini değiştirmişizdir.
Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir. sözünün söylendiği bu
toprakların tarihî önemini gelecek nesillere aktaracak, o tarihte
yaşananları hissettirecek çalışmalar yapmalıyız.
Atatürkün o ünlü fotoğrafının olduğu ve savaşı
tepeden yönettiği Dumlupınarımıza mutlaka bir panoramik
müze kurmalıyız. Şu andaki müzemizde, maalesef, 1960 model
silahlar sergilenmekte.
Değinmek istediğim başka bir konu da
Kütahyada kurulması planlanan Suriyeliler için toplama kampı.
Öncelikle, liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendinin ifade ettiği gibi,
Türkiye Türk milletinindir, Anadolu Türk vatanıdır. Ülkemizdeki
Suriyelilerin güvenli ve süratli bir şekilde asıl yurtlarına
sevki acilen planlanıp hayata geçirilmelidir. Sınırlarımıza
diktiğimiz duvarlarımızın aşılmaması için,
yeni göç akınlarıyla millet varlığının
geleceğini tehlikeye düşürmemek için bir an önce bu
kardeşlerimizi yurtlarına göndermeliyiz.
Bizler, misafirperverliğimizi ensar ruhuyla
gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz ancak bu mesele, Türk milleti
açısından hem sosyolojik hem demografik hem de ekonomik sorunlara
dönüşmüştür, kronik bir toplumsal problem hâline gelmek üzeredir. Bu
işe bir an önce el atmak lazım. Eğer bir kamp yapmak istiyorsa
İçişleri Bakanlığımız, buradan sesleniyorum:
Oraya Özel Harekât eğitim kampı kurabiliriz mesela.
Kütahya, henüz hastanesi tamamlanmayan,
yatırımları tam anlamıyla hissedilemeyen bir ilimizdir.
2020 yılında tamamlanması beklenen hastanemiz, şehrimizde
olmayan uzman doktorlarımız, görev yaptığı ilçelerde
kalacak yeri olmayan ve şehri terk eden sağlık görevlilerimizle,
sadece sağlık sektörüyle ilgili bile bu kadar ciddi problemler
yaşayan şehrimize, bir de kamu düzenini bozan ya da kaçak yollarla
ülkemizde bulunan yabancılar için geri gönderme merkezinin
kurulmasını istemiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde son
günlerde yaşananlar hakkında konuşmak istiyorum. Medyaya
yansıdığı üzere, İsrail hava saldırısına
pazartesi gecesi karşılık veren Suriye hava savunma sistemleri,
S200 füzelerini hedefe kitleyip füze rampalarından otomatik
fırlatarak savunmaya geçmiştir. S200 füzelerinden biri hedefinden
sapması sonucu maksimum menzile ulaşarak KKTC
sınırları içerisinde bulunan Taşkent-Güngör köyü
arasındaki boş alana düşmüştür. Değerli vekiller, bu
alanın 500 metre yakınında bir köyümüz var.
Soydaşlarımızın yaşanan vahim olayda zarar
görmemiş olması sevindiricidir fakat görülmüştür ki ülkemizin
sınırları gibi, KKTC de bulunduğu konum gereği âdeta
bir barut fıçısı gibidir. Bu nedenle, teknik incelemeler
yapılarak KKTCyle yeni bir savunma anlaşması imzalanmasına
ve yeni bir savunma stratejisi hazırlanmasına acil ihtiyaç
vardır.
Değerli vekiller, Akdenizde malum doğal
gaz aramaları nedeniyle ciddi bir hareketlilik gözlemlenmektedir.
Doğal gaz geriliminin yanında, ada üzerinde hiç söz sahibi olmayan
Fransa gibi devletler ayrı ayrı ses çıkarmakta, kendilerince
Kıbrısın kıta sahanlığının
bulunduğu Akdenizde bir oldubitti yaratmak istemektedirler.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve
Sayın Genel Başkanımızın da belirttiği gibi, ada
üzerinde sadece ve sadece garantör ülkeler olarak Türkiye, Yunanistan ve
İngilterenin söz söylemeye hakkı vardır. Burada, neden Fransa
konuşur, hâlâ anlamakta zorluk çekiyoruz. Hiçbir devletin konuşmaya,
müzakere etmeye hakkı yoktur. Yaşanan bu gelişmeler
bağlamında hem soydaşlarımızın güvenliğini
sağlamak hem de uluslararası anlaşmalardan doğan
haklarımızı koruyarak barışı uzun soluklu
kılmak için acilen bir deniz üssü kurulmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinin KKTCyle ilişkilerinin
bütün yönleriyle uyumlu olarak yürütülmesi ve genel koordinasyonun
Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya bir bakan
aracılığıyla yürütülmesi maksadıyla Kıbrıs
İşleri Koordinatörlüğünün oluşturulması için genelge
yayımlanması da son derece mutluluk vermiştir.
KKTCde yakın bir zamanda Ulusal Birlik Partisi
ve Halkın Partisinden oluşan yeni bir ortaklık hükûmeti
kurulmuştur. Önceki hükûmetin değerli çalışmalarından
ötürü hükûmetin Başbakanı Sayın Tufan Erhürman nezdinde
teşekkür ediyor, hiç kuşkusuz yeni kurulan hükûmeti bekleyen çok
önemli ekonomik problemlerin, altyapı sorunlarının ve kamuda
çözülmeyi bekleyen problemlerin olduğunu biliyoruz. KKTCdeki
soydaşlarımız, izolasyonlardan, çözüme odaklı olmayan
hantal devlet yapısına sıkışmış
durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erbaş, son
cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Kapalı Maraş
konusunda yeni hükûmetin attığı adımları son derece
takdir ediyoruz. Sayın Ersin Tatar başkanlığında
kurulan yeni KKTC Hükûmetini tekrar tebrik ediyor, başarılar diliyor,
bu vesileyle sayın yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Nuhoğlu, söz talebiniz var, neye
ilişkindi?
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmamın önemli bir bölümünü
görüşülmekte olan kanuna ayırdım çünkü Komisyonda zaten bu
konuları konuşup ayrıca muhalefet şerhi
düşmüştük, Genel Kurula da o konuları getirmiş oldum.
Esasen kürsüde konuşmacı dilediği gibi
konuşma hakkına sahiptir. Adalet ve Kalkınma Partisinin grup
başkan vekillerinin âdet edindiği gibi tahrik edici tarzda
konuşmalarını yadırgamıyorum çünkü onlara
yakışan bu aslında. Ama o kürsüde benden önce konuşan ve
benden sonra konuşan konuşmacı gibi, ana bölümü bitirdikten
sonra her şey konuşulabiliyor.
Benim söylediklerimin bazıları grup
başkan vekilini belki üzmüştür, acı gelmiştir ama
genellikle de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müzakere talebimizi
ilettik, başka bir şey söylemedik.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 94 sıra sayılı Türkiye Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifinin geneli üzerine
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şu ajans kavramı üzerine
birkaç şey söylemek istiyorum. Ajans denilince, biliyorsunuz, herkesin
aklına, haber toplayıp yayma işiyle uğraşan
kuruluşlar geliyordu eskiden, ajans denilince hepimizin aklına
gelen şey buydu. Önce reklam sektörü bütün hayatımızı
işgal etti, daha sonra reklam sektörünün ve reklam ajanslarının
yaptıkları işlerin büyük bir bölümünün abartılı olduğu
ve gerçeği yansıtmadığı anlaşıldı ve
yine aynı reklam kuruluşları, reklam kuruluşlarına
ajans ismini vererek yeni bir saygınlık kazandırmaya
-tırnak içerisinde- profesyonellik adı altında havalı bir
isim vermeye başladılar. Şimdi, akla gelecek her türlü
tanıtım ve reklam türünün önüne veya arkasına ajans diyerek
havalı bir isim veriyoruz. Nasıl? Grafik ajansı, kast
ajansı, organizasyon ajansı, dijital ajans, manken ajansı,
gençlik ajansı, çevre ajansı, web tasarım ajansı,
fotoğraf ajansı, kreatif ajans gibi yüzlerce çeşit ajans var.
Bir de kamuda kullanılan ajanslar var birkaç tip: Kalkınma
ajansı, yatırım geliştirme ajansı.
Bunu niye söyledim biliyor musunuz? Aslında,
kanun yaparken kullandığımız kavramları bile reklam
şirketlerinden alıyoruz. Reklam şirketlerinin stratejisi kanun
yapma tekniğine bile müdahale anlamına geliyor. Şu anda üzerinde
tartıştığımız kanun teklifinin isminin de esasen
turizm tanıtım reklam şirketi kanun teklifi
olmalıydı ama biz buna ajans diyerek daha profesyonel, daha
havalı bir isim vermiş oluyoruz.
Yasa teklifine gelince: En sonda söyleyeceğimi
en başta söyleyeyim, bu hâliyle bu teklifi doğru bulmuyoruz, bu
teklifi kabul etmiyoruz çünkü bu ajansın kuruluş amacını
gerçekleştirmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı içerisinde
bir genel müdürlük var ve bu genel müdürlüğün adı da Tanıtma
Genel Müdürlüğü. Tanıtma Genel Müdürlüğüyle neredeyse aynı
işi yapacak bir ajans kurulması yalnızca yeni bürokratlar
yaratacak -birazdan anlatacağım- yeni rant alanları yaratacak;
ülkemize kazandıracağı hiçbir şey yok.
Bu ajans, Türkiye ekonomisi için çok çok önemli bir
yer tutan turizm sektörüne yalnızca salma salacaktır. Bir yandan
turizmin önemine vurgu yaparken diğer yandan ülke ekonomisine çok önemli
katkısı olan turizm şirketlerinden, bakın, kârları
üzerinden değil bütün gelirleri üzerinden, kanundaki ifadeyle faaliyetleri
sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı
üzerinden ve verdikleri vergiler dışında yüzde 1lik pay almak
başka biçimde açıklanamaz; bunun ismi salma salmaktır.
Kurulacak olan Tanıtım ve Geliştirme
Ajansında turizm emekçilerinin de yerel yönetimlerin de sözü de yeri de
olmayacaktır. Ajansın karar organı olan ve 13 üyeden oluşan
ajansın yönetim kurulu üyelerinde, ajansın yürütme organı olan
ve 5 üyeden oluşan ajansın icra kurulunda da danışma
kurulunda da turizm emekçilerini temsilen ne işçi sendikaları ne kamu
görevlileri sendikaları yer alacaktır. Yine, yerel yönetimlerin bu
ajanslarda hiçbir sözü olmayacaktır.
Yine, kurulacak olan Tanıtma ve Geliştirme
Ajansının yapacağı yatırım alanlarını
ve oranlarını tek başına Cumhurbaşkanı
belirleyecektir. Bir yandan turizm gelirlerinin neredeyse yüzde 1inin
kurulacak ajansa devredilmesi, diğer yandan bu gelirlerin nerelere
harcanacağına Cumhurbaşkanının karar vermesi, bir
biçimde Cumhurbaşkanına her geçen gün büyüyen örtülü ödenek
yanında bir de örtüsüz ödenek tahsis etmek anlamına gelmektedir.
Kurulacak olan tanıtım ve geliştirme
ajansı her nedense Kamu İhale Kanunundan ve Sayıştay
denetiminden de muaf olacaktır. Esasen kamu yararını
gerçekleştirme vasfından çoktan uzaklaşmış Kamu
İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkarılmasını anlayabilmiş değiliz. Zaten Kamu İhale
Kanunumuz kamu yararını gerçekleştirme amacından
uzaktır. On yedi yılda defalarca kez değiştirilmiş,
dönüştürülmüş bir Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına çıkarılmasının hukuk devletiyle ve
kamu yararıyla bağdaştırılmasına olanak yok.
Teklif sahipleri bu konuda hem bize hem de kamuoyuna bir açıklama yapmak
zorundadır.
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının,
Anayasanın 160ıncı maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetim yetkisini, denetim görevini yerine getiren
Sayıştay denetimi dışında tutulması da kabul
edilemez. Kaldı ki Sayıştay denetimi, esasen bir yerindelik
denetimi değildir, bir uygunluk denetimidir. 6085 sayılı
Sayıştay Yasasının 1inci maddesinde de belirtildiği
gibi, Sayıştay, kamu kaynaklarının öngörülen amaç, hedef,
kanunlar ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olarak elde edilmesi,
muhafaza edilmesi ve kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetim görevini yerine getirmektedir. Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının elde ettiği kamusal kaynağın
hukuka uygun olarak muhafaza edilip edilmediğini, kullanılıp
kullanılmadığını Sayıştay denetlemesin.
demek Anayasanın 160ıncı maddesiyle korunmak istenen kamu
menfaatleriyle de bağdaştırılamaz. Kanımca
ajansın ekonomik faaliyetlerinin Sayıştay denetimi
dışında tutulmak istenmesinin, uygunluk denetimi bile
yapılmasının istenmemesinin tek nedeni son dönem çokça
tartışılan Sayıştay raporlarıdır. Bu konuda
da iktidar, anlaşılan o ki yeni bir Sayıştay raporu görmek
istemiyor.
Son olarak, yasa teklifiyle ilgili birkaç şey
söyleyeceğim. Burada yasa yapma tekniği açısından ciddi
sorunlar var. Bakın, arkadaşlarımız diyor ki: 3 Temmuz
günü saat 15.00te bize, Komisyon üyelerine bilgi verildi ve denildi ki 5
Temmuz günü saat 15.00te toplantı yapılacak. Yani iki gün
öncesinden kendilerine haber verilmiş. Daha sonra bir kez daha haber
verilmiş ve 4 Temmuz saat 11.00de Komisyon toplanmış.
Dolayısıyla tarafların da Komisyon üyelerinin de bu yasa teklifi
üzerinde çalışmasının olanağı ortadan
kaldırılmış.
Ayrıca, bir tür vergi anlamına gelen bir
iş yapıyorsunuz çünkü sektörün tamamından neredeyse yüzde 1lik
pay istiyorsunuz, bütün gelirleri üzerinden. Bunun ismi, ne ad altında
olursa olsun vergi toplamaktır ve bir biçimde kamu maliyesini de
doğrudan ilgilendirmektedir, parasal konular içermektedir fakat bu yasa
teklifi -esas komisyon mu dersiniz, tali komisyon mu dersiniz, ne derseniz
deyin- Plan ve Bütçe Komisyonunda da
tartışılmamıştır. Bu hız neden? Bu
hızın bir tek anlamı var: Neredeyse 10 milyarı bulacak,
belki de üstündeki bir paranın denetimini doğrudan Cumhurbaşkanına
vermek. Bu yasanın bu kadar hızlı çıkarılmak istenmesinin
başkaca bir amacı yoktur. Umarım bu son örnek olur ve
komisyonlar da ilgililer de bir hazırlık yaparak yasa koyucuyu
etkileme şansına sahip olurlar.
Konuşmamın ikinci bölümünde birkaç
başlıkla ilgili görüşlerimi paylaşmak isterim. Aynı
zamanda Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi olarak...
Millî Eğitim Bakanlığınca kısa süre önce ABİDE
diye bir rapor yayınlandı, Akademik Becerilerin İzlenmesi ve
Değerlendirilmesi Raporu. Bu raporu çoğunuz okumuşsunuzdur;
üzerinde de çokça yazıldı, çizildi. Şimdi, önceki hafta bu
Meclis kürsüsünden ana dilde eğitimle ilgili birkaç şey
söylemiştim; bu önümüzdeki dört yılda seçim baskısı olmadan
bu ülkenin bazı temel sorunlarını birbirimizi dinleyerek tartışabileceğimizi
ve bu konularda bir dizi adım atabileceğimizi söylemiştim,
bunlardan biri de ana dilde eğitim konusu. Bu ana dilde eğitim konusu
ile bu ABİDE raporu hakkındaki ilişkiyi anlatmaya
çalışacağım.
Şimdi, ana dilde eğitim kuşkusuz
siyasi bir talep, hiç kuşkunuz olmasın siyasi bir talep. Neden? Çünkü
bu ana dilde eğitim konusunda siyasi iktidarın atması gereken
adımlar var. Evet, ana dilde eğitim talebi siyasi bir talep çünkü bu
Mecliste, bu Parlamentoda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuya
ilişkin bir dizi yasal düzenleme yapılması gerekiyor ama siyasi
olduğu kadar, aynı zamanda eğitime ve kültüre dair, temel insan
haklarına dair bir talep. Bu yüzden bunun
tartışılmasının bu ülkede yaşayan milyonlar
açısından çok yaşamsal bir önemi var.
Şimdi, ikisi arasında nasıl bir
ilişki kurduğumu anlatayım. Önce şunu söyleyeyim: Evet, bu
ülkede eğitim iyiye gitmiyor, hepimiz bunun üzerine çok şey
söyleyebiliriz. İlk 500 üniversite arasında 2 tane üniversitemiz var,
ilk 300 üniversite arasında Türkiyeden 1 tane üniversite yok.
Yine, OECD ülkeleri arasında 70 ülkeden 540 bin
civarında öğrencinin katılımıyla yapılan PISA
sınavları var ve bu PISA sınav sonuçlarına göre de
çocuklarımız eğitim seviyesi açısından diğer ülkelerin
çok çok gerisinde, hatta pek çok alanda neredeyse son sırada; daha önce de
söyledim, kendi dillerinde kendilerini ifade edemiyorlar. Bakın Ana dili
Türkçe olan çocuklar kendilerini Türkçe ifade edemiyorlar. diyor bu PISA
raporları.
Yine, bu yeni hazırlanan ABİDE raporuna
göre, 8inci sınıf öğrencilerinin yüzde 16sı yani her 100
çocuğumuzdan 16sı dört işlemi bilmiyor, 8inci sınıfa
gelmiş her 100 öğrenciden 16sı dört işlemi bilmiyor. Bu
çocuklar bizim çocuklarımız, bu çocuklar bu ülkenin çocukları ve
hepimizin geleceği. Bu açıdan bakıldığında
eğitimin çok temel sorunları var, bunların hepsinin
tartışılması gerekir. Bütün bunlar ortak
sorunlarımız, bütün ülkenin ortak sorunları.
Yine, bu ortak sorunlardan bir tanesi de -esasen
ortak sorundur, ben öyle görüyorum- ana dilde eğitim sorunu. Bakın,
LGS sonuçları açıklandı, il bazlı başarı
sıralamasını söyleyeceğim, il bazlı başarı
sıralamasını. 81 il içerisinde son 20 ilin 18 tanesi bizim Kürt
illeri dediğimiz, Kürtlerin daha yoğunlukta
yaşadığı kentler nasıl nitelendirirseniz
nitelendirin- son 20 ilin 18 tanesi bunlar. Ben size son 10 ili
okuyacağım şimdi: 70inci sırada Bitlis var, 71inci
sırada Ardahan var, 72nci sırada milletvekili olarak seçildiğim
Batman, 73üncü sırada Diyarbakır, 74üncü sırada Muş,
75inci sırada Van, 76ncı sırada Mardin, 77nci sırada
Ağrı, 78inci sırada Şanlıurfa, 79uncu sırada
Siirt, 80inci sırada Hakkâri ve 81inci sırada da Şırnak
var. Evet, kendi ana dillerinde, Kürt çocukları kendi ana dillerinde
eğitim alamadıkları için bunu yaşıyorlar.
Bakın, Boğaziçi Üniversitesinin
akademisyenleri Çocuklara sadece 1inci sınıfta -öyle dört yıl,
sekiz yıl, on iki yıl, üniversiteye kadar değil- sadece bir
yıl kendi ana dillerinde eğitim verin, sorunu önemli oranda
çözebilirsiniz. demişlerdi; sadece bir yıl, 1inci
sınıfta. Ama çocuklarımızın, milyonlarca Kürt çocuğunun
onlarca yıldır okula gittiklerinde en büyük sorunları kendi ana
dillerinde eğitim almamış olmaları. Belki sizin için çok
önemli olmayabilir çoğu kişi için- ama biz çokça paylaştık
bunu; bir öğretmen, bir Kürt çocuğuna, okula yeni
başlamış Kürt çocuğuna Türkçe 3 elma ile 2 elma kaç elma
eder? diye soruyor 3 kez arka arkaya, çocuk bunu yanıtlayamıyor ama
öğretmen Kürtçe biliyor, aynı soruyu Kürtçe soruyor, soruyu
tamamlamadan çocuk Kürtçe 5 diyor yani çocuk aslında matematik biliyor
ama çocuk Türkçe bilmiyor. O yüzden, çocuklarımızın ana dilde
eğitim sorunu hepimizin sorunu, bu sorunu ancak böyle çözebiliriz diyorum.
Bunun için bir temel önerim vardı, Millî Eğitim
Bakanlığında bu amaçla bir çalışma grubu
oluşturulabileceğini ve dışarıdan akademisyenlerin,
siyasilerin, konuyla ilgilenenlerin de bu çalışma grubuna destek
verebileceklerini söylemiştim. Bu, bir ilk adım olabilir, Millî
Eğitim Bakanlığı bu konuda bir çalışma grubu
oluşturabilir.
Az evvel reddedildi ama şimdi bu SETA
Vakfının rapor denilemeyecek andıcı üzerine birkaç
şey söylemek istiyorum. Gerçekten bu, hepimiz açısından çok
önemli bir sorun. Şimdi bir araştırma komisyonu kurulması
önerisi reddedildi; bu, reddedilebilir, bunda hiçbir sorun yok yani burada
onlarca, yüzlerce araştırma komisyonu kurulması önerisi
reddedildi. Bizce çok önemli bu araştırma komisyonunun kurulması
ama buna rağmen reddedilebilir, bunda da bir sorun yok. Asıl sorun
şu: İktidarı oluşturan partinin milletvekillerinin bu
raporu desteklemesi, bu raporu olumlaması. Bakın bir milletvekiliniz
çıktı, bu raporu destekledi, grup başkan vekiliniz de SETA
raporunu destekledi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin araştıracak
daha önemli konuları var. diyebilirsiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisi
için önemli değil. diyebilirsiniz, Bu araştırma komisyonunu
gerekli görmüyoruz. diyebilirsiniz; bunu anlayabiliriz ama SETA
Vakfının bu raporunu desteklemenizi anlayamıyoruz çünkü
yıllarca bu andıçlara karşı çıktınız. Demek
ki karşı çıktığınız andıçlanma
değilmiş, karşı çıktığınız sizin
andıçlanmanızmış. Yani birileri sizi
andıçlıyorsa, birileri sizi fişliyorsa siz buna
karşısınız ama size yakın duranlar başka
gazetecileri fişliyorsa, başka gazetecileri andıçlıyorsa
siz bunu destekliyorsunuz demektir. Bu durumda
demokratlığınızı hiç kimseyle
tartışamazsınız, hiç kimse sizlere demokrat gözüyle bakmaz.
Buna bir bütün olarak karşı çıkacaksınız yani Ben
andıçlanırsam sorun var, başkası andıçlanırsa
sorun yok. diyemezsiniz, bu kabul edilemez.
Ayrıca, bu yöntem, özel olarak
tartışılması gereken bir yöntem. Bakın gazetecilerin
çalıştıkları kurumlar, gazetecilerin öz geçmişleri ve
gazetecilerin sosyal medya etkileşimlerini paylaştılar. Bu
sosyal medya etkileşimleri nedir, biliyor musunuz, hiç incelediniz mi
bilmiyorum ama bizler bu sosyal medya etkileşimlerinin ne olduğunu
biliyoruz. FETÖ soruşturmalarında çok önemli bir yer tutardı bu
sosyal medya etkileşimleri Kimin, kiminle ilişkisi var; kim, kimi
takip ediyor; kim, kimi okuyor? diye. Bu, içine FETÖ kaçmış bir
rapordur, bunun arkasında durmamalısınız, bunun
arkasında durmamalıydınız; emin olun, yarın öbür gün
bundan utanç duyacaksınız, bu raporun arkasında durmaktan utanç
duyacaksınız çünkü bütün milletvekilleri bunu destekledi, bu da
tarihe bir not olarak düşecektir.
Burada önemli olan şey şu: İşte,
bu yüzden biz 180 ülke arasında basın özgürlüğü
açısından 157nci sıradayız. Demek ki bundan rahatsız
olanlar var. Bu SETA Vakfı gibiler 157nci sıradan da
rahatsızlar, illa 180inci yapacaklar Türkiyeyi, 180inci, 157 çok
demokrat gözüküyor. 3-5 tane uluslararası basın-yayın
ajansı var, 3-5 tane muhalif gazete var diye, muhalefetin sesine yer
veriyor diye hâlâ 157nci sıradayız, onları da
susturursanız, emin olun, 180inci sıraya ramak kaldı
diyeceğiz.
İki konu hakkında fikirlerimi
paylaşıp konuşmamı tamamlayacağım. Bir tanesi
şu: Japonyada yalnız kadınların gittiği üniversiteler
varmış ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı,
Sayın Cumhurbaşkanı bununla ilgilendiğini söylemiş.
1950li yıllarda Amerikada da böyle kolejler vardı. Amerikadaki bu
kadın kolejlerinin amacı da iyi bir ev kadını, iyi bir
eş yetiştirmekti. Bakın, akademisyenlere sordular ve
akademisyenlerin Japonyadaki bu kadın üniversiteleri için söyledikleri
şey de buydu; bu üniversitelerin akademik olarak hiçbir değeri yok,
bu üniversiteler iyi bir eş, iyi bir ev kadını
yetiştiriyor; yoksa akademisyen yetiştiren, akademik eğitim
veren kuruluşlar değil. Evet, Japonyadan öğreneceklerimiz var;
Japonyadan öğreneceğimiz onurlu siyasetçiler, Japonyadan
öğreneceğimiz iyi bir sanayi, gelişmiş bir sanayi,
gelişmiş bir teknoloji ama kadın üniversitesi değil.
Uzağa gitmeye gerek yok; çevrenizdeki kadınlara sorun, onlar da
eşit ve özgür birer yurttaş olmak istiyorlar. Bu konuda çok önemli
bir film tavsiyem de olacak: Mona Lisa Gülüşü diye bir film. Julia
Robertsın 2003 yapımı bir filmiydi; o da böyle bir koleje
öğretmen olarak atanıyordu, onun başından geçenleri
izlemenizi öneririm.
Son olarak bir şey daha söyleyip
bitireceğim: Bitliste bir il genel meclisimizi daha görevden uzaklaştırdınız.
Bakın, kaybettiğiniz her yeri gasbetmeye devam ediyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Uzaklaştırmıyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Gasbetmeye devam ediyorsunuz Recep Bey. Kaybettiğiniz 6 tane belediyeyi
gasbettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
6 tane belediyeyi gasbettiniz, Bağları
gasbettiniz, Vanda 3 belediyemizi gasbettiniz, Erzurumda 1 belediyemizi
gasbettiniz, Karsta 1 belediyemizi gasbettiniz. Meclis üyesi 57
arkadaşımızın üyeliğini KHKli oldukları
gerekçesiyle düşürdünüz. Yetmedi -daha önce de söyledim- Tatvanda ilçe
belediye meclis üyesi çoğunluğu elimizdeydi; haklarında
Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma başlatıp
9 belediye meclis üyesini görevden uzaklaştırdınız ve
böylece, hileli bir şekilde çoğunluğu elde ettiniz. Bitlisle
oynamaya devam ediyorsunuz. Kürtçe tabelaları indirdiniz. Şimdi de
bir il genel meclisi üyesini, soruşturma gerekçesiyle,
uzaklaştırdınız. Tekrar söylüyorum: Kaybettiğiniz
yerleri kazanmak için çalışın, gasbetmeyin. Biz buna sonuna
kadar direneceğiz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Zeybek konuşacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, söz istedim.
BAŞKAN - Görmedim Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ayaktaydım
efendim ama
BAŞKAN - Görmedim ama yani Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yok, ben de
ayakta olduğumu söyledim sadece yani. Ama söz hakkım saklı
kalırsa sevinirim.
BAŞKAN - Sayın Zeybekin
konuşmasından sonra size söz vereyim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zeybek.
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 94 sıra
sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; öncelikle şunu söylemem gerekiyor: Türkiyede turizm
tanıtım ajansına ihtiyaç var mı? Evet, var. Bu ajans
gerekli mi? Gerekli. Niye gerekli? Türkiye dünyada en çok turist çeken
6ncı ülke. Bulunduğu coğrafi konum, gerek Orta Doğu gerek
Avrupayla yakın mesafede olması ve coğrafi açıdan da
dünyada hareket eden 1,5 milyar nüfusun dört saat içinde
ulaşabileceği bir lokasyonda bulunması Türkiye'yi çok cazip bir
turizm ülkesi hâline getiriyor. Başka önemli bir avantajımız
var, o da şu: Dünyanın en çok turist yollayan 10 ülkesinden 6 tanesi
Avrupa ülkesi ve bizimle uçuş mesafesi iki ile dört saat arasında
değişiyor yani ulaşımla ilgili temel avantajlara sahip olan
bir ülkeyiz. Türkiye'nin turizmle ilgili ana müşterisi de Avrupa.
Türkiye'deki turizm gelirlerine baktığımız zaman, çok
sayıda ülkeden turist getiriyoruz ama bunlar içinde Türkiye'ye en fazla
sayıda döviz bırakan ülkelerin tamamının Avrupa ülkeleri
olduğunu görebiliyoruz.
Tanıtım ve medya açısından
bakıldığı zaman da -ajansın da işini
kolaylaştırmak açısından- şöyle bir
avantajımız var: Dünyada turizm pastasından pay sahibi olan ülkelerde
turizm faaliyetlerini, konaklama ihtiyaçlarını ve hizmet alım
bedellerini, bütün bu turistik işlemleri ajans üzerinden değil,
tanıtımlar üzerinden değil, sosyal medya üzerinden
gerçekleştirme oranı giderek yüzde 60ların üzerine
çıkmış durumda.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; öncelikli olarak deniz, tarih, plajlar ve kumsalların
dışında turizmi çeşitlendirmemiz mutlaka önemli. Ne gibi?
Gençlik turizmine çok önem vermemiz gerekiyor. Kongre turizminin, gastronomi
turizminin; golf, futbol, şehir turları, sağlık, inanç,
eğitim turizminin ve ileri yaştaki insanlara yönelik -artık giderek
özellikle Avrupada çok yüksek oranlara ulaştı, 65 yaş
üzerindeki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 20lerin üzerine
çıkmaya başladı- turizmin Türkiye'de mutlak suretle
artırılması gerekiyor. Türkiye'nin turizm gelişimi
uygulanan yanlış ekonomik politikalarla birlikte son yıllarda
inişli çıkışlı grafikler göstermektedir.
Turizm sektörünün istediği şudur
arkadaşlar: Ülkenizde turizmi belli bir periyotta, yıllık
kalkınma hızınız yüzde 3-5 olabilir, bu seviyelerde
geliştirebilirsiniz ancak özellikle ekonomik, çoğu zaman da siyasal
nedenlerle ülkeye gelen turist sayısındaki anormal
değişkenlikler turizm firmaları açısından hayati
önemde sıkıntılar yaratmaktadır ve öylesine ki bu kriz dönemlerinde
küçük, orta boy aile turistik işletmeleri ile Anadolunun muhtelif
illerinde bulunan ve öz sermayesi kısıtlı olan şirketlerin
çok düşük bedellerle yabancıların eline geçtiğini
görebiliyoruz.
Örnek vermek gerekirse Rus savaş
uçağının düşürülmesiyle birlikte Adalet ve Kalkınma
Partisinin mahalle başkanından Genel Başkanına kadar Bu
uçağı ben düşürdüm. yaygarası koparıldı.
Öylesine etkili oldu ki Türkiyede bunun etkisini bütün sektörler çok
hızla hissetti, çok fazla hissetti ama turistik işletmeler en ağır
biçimiyle bedeller ödedi ve 2015-2016 yıllarında Türkiye, son yirmi
yılın en düşük turizm gelirine ve turist sayısına
sahip oldu.
O nedenle, siz eğer burada ajans üzerinden
turizmin gelişimini düşünüyorsanız, o zaman ülkenizin
uluslararası siyasette izlediği politikayı ve ülke içinde
barış, özgürlük, demokrasi, insan hakları, gazetecilerin tutuklu
olmaması, siyasetçilerin tutuklu olmaması gibi Batı
Avrupanın yani Türkiyeye en çok turist veren ve dünyada turizme en fazla
para ödeyen ulusların, halkların, oradaki sivil toplum örgütlerinin
çok değer verdiği konularda hata yapmamanız gerekir. Evet,
Türkiye, hata yapıyor mu? Çok fazla hata yapıyor.
Bakın, Türkiyenin güven endeksi haziranın
başında yüzde 57 idi, İstanbul seçimlerinden sonra yüzde 83e
çıktı. Yani İstanbuldaki seçimleri Cumhuriyet Halk Partisinin
adayı, Millet İttifakının, demokrasi ittifakının
adayı Sayın Ekrem İmamoğlunun kazanmasıyla birlikte
Türkiyede güven endeksi yüzde 50 oranında arttı. Bunun
sonuçlarına diğer konuşmacılar değindi, o alana çok
girmiyorum ama özellikle Türkiye'ye çok fazla turist gönderen başta İngiltere,
Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika gibi ülkelerin genel olarak
şirketlerinin, STKlerinin ve turizmde yol göstericilerinin önem
verdiği konu o ülkede demokrasi var mı yok mu? O nedenle Türkiye'nin
demokrasi ve özgürlük meselesi doğrudan doğruya turizmle ilintili bir
meseledir.
Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye'ye
gelen turist sayısında şöyle bir handikabımız var:
Biz, sınır kapılarından giren turistleri
değerlendirdiğimizde bunların içinde yaklaşık 39
milyonunu yabancı menşeli turistler oluşturuyor; 6,6 milyon
kadarını da yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşları ya da yabancı ülke
vatandaşlığına geçmiş olan Türkler oluşturuyor
ama biz, turizm gelirlerini hesapladığımız zaman yurt
dışında yaşayan Türkler ve başka ülkelerin
vatandaşlığına geçmiş olan kendi
vatandaşlarımızı da turist olarak kabul ediyoruz.
Bir başka handikabımız daha var. Sınır
kapılarından giren, özellikle çalışmak için kaçak işçi
olarak gelen, ev hizmetlerinde, yaşlı bakım hizmetlerinde,
geriatri hizmetlerinde ya da başka alanlarda Türkiye'ye doğrudan
doğruya kaçak çalışmak için gelen kişileri de maalesef
bugüne kadar biz turizmin pastası içinde kabul ettik ve bunları da
turizmin bir müşterisi, turist olarak kabul ettik. O nedenle de toplam
gelirlerimiz ile turist başına düşen gelirlerimizi hesapladığımız
zaman Gürcistan, Azerbaycan ve Orta Asya ağırlıklı
turistlerin gerçekten Türkiye'de otel, motel ve turistik işletmelere döviz
bırakmadığını, hesaplamaların da yeni baştan
değerlendirilmesi gerektiğini buradan belirtmek istiyorum.
2015-2019 dönemiyle ilgili olarak OECD ülkelerinden
Türkiye'ye giren turist sayısında ciddi azalma vardır
arkadaşlar. Bakın, dünyada en çok döviz bırakan turistler
Avrupalı turistler. 2015 ile 2019 yılları arasında Türkiye
turistte en fazla kaybı -İngiltere ve Yunanistan hariç-OECD
ülkelerinde yaşadı, tüm OECD ülkelerinde biz turist kaybettik. Bunu
iktidarın ya da Hükûmetin oturup başlı başına
düşünmesi gerekir. Buna Türkiyeyi iten koşulların mutlaka
ortadan kaldırılması gerekir.
Evet, özgürlüğün, demokrasinin, insan
haklarının, basın özgürlüğünün dışında özellikle
Batıdan gelecek turistler açısından sizin ülkenizde cinsiyetçi
politikaların, yaklaşımların olup
olmadığının çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Siz eğer insanların özel yaşamlarıyla ilgili ülkenizde
yapılacak olan gösterilere izin vermezseniz, anma günlerinin
kutlanmasına izin vermezseniz ve bunu birer insanlık suçu olarak,
bunu birer günah olarak görüp toplumu ayrıştırırsanız,
farklı cinsiyet kimliğine sahip olanları
ötekileştirirseniz, o zaman siz bu manada dünyada çok örgütlü olan turizm
firmalarının kara listesine girersiniz; bundan hızlı bir
biçimiyle uzaklaşmak gerekir.
Bir başka önemli nokta da şu:
İstanbul seçimlerini farklı kazanmamızda her
yaptığı konuşmayla bize derin katkılar sunmuş
olan Sayın İçişleri Bakanına buradan teşekkür ediyorum,
bu seçimin 806 bin farkla bitmesinde gerçekten olağanüstü
katkısı vardır. [CHP sıralarından
alkışlar(!)] Ama Türk turizminin OECD ülkelerinden turist
kaybetmesinde de Sayın Soylunun acaba şu açıklamasının
etkisi var mıdır: Siz Avrupada Türkiyenin aleyhinde
konuşacaksınız, konuşacaksınız ama
havaalanından içeri girip Türkiyede gezeceğiniz zaman size Yok öyle
yağma, dur. diyeceğiz. Sizi gerekli işleme tabi
tutacağız yani sizi mahkemeye sevk edeceğiz.
açıklaması da ciddi biçimiyle sakat bir düşüncedir ve
yanlış olmuştur, turizm açısından son derece
yanlış olmuştur.
Önemli bir sıkıntımız da
şu: Bakın, güney illerimizde mevsim etkileri dolayısıyla
sıcak deniz ve kumun olduğu bölgelerde çok sayıda emekli,
yılın çok önemli bir kısmını Türkiyede geçiriyor.
Bunların büyük çoğunluğu emekli maaşlarını
Türkiyedeki bankalar üzerinden alıyor ve harcamalarının
tamamını da Türkiyede yapıyor. Son zamanlarda özellikle
Muğla bölgesindeki, Antalya bölgesindeki ve Aydın bölgesindeki çok
sayıdaki yabancının konutlarını satarak Bulgaristan ve
Romanyadan ev aldığını ve buralara göç ettiğini
öğreniyoruz. Araştırdığımızda tek bir neden
çıkıyor karşımıza: Bu yabancıların
yaşam anlayışlarında ve yemek kültürlerinde alkol var, alkollü
içkiler var. Bu içkiler üzerinde ödedikleri yüksek vergiler bunların
emekli maaşlarıyla bile karşılanamaz hâle geldiği
için, özellikle çok düşük vergi matrahına sahip olan Bulgaristan ve
Romanyanın -giderek- Türkiyenin terk edilmesinde yeni alternatif ülke
olarak bu yaşlı yabancılar tarafından
kullanıldığını görmemiz gerekiyor.
Burada, turizmle ilgili getirilen ajans
çalışmasında daha çok işletmeler dikkate
alınıyor. Turizmi; otel, motel, işletme ve havayolu
şirketleri biçiminin dışına çıkararak, turizmden
asıl katkıyı sağlaması gereken el sanatları,
küçük-orta boy işletmeler, kuyumculuk, halı sektörü, konfeksiyon,
tekstil gibi sektörlerin de yani çarşılar, bedestenler, arastalar
gibi çarşıların da sektör açısından pazarlanması
gereken birer meta olduğunu mutlaka görmemiz gerekir. Yani Antalyada her
şey dâhil kampanyaları yerine, turistin daha çok tüketim yapabilmesi
ve turizmden gelen gelirlerin de geniş tabakalarla, geniş sektörlerle
yaygın bir biçimde paylaşılabilmesi için, turizmde şehir
turizmine, kent turizmine mutlaka dönmemiz gerekir.
Değerli arkadaşlar, şimdi, maddeyle
ilgili, yasa teklifiyle ilgili pek çok hata var. Bir kere bu madde, önümüze
getirilen teklif, bir vergi düzenlemesi getiriyor, diyor ki: Bütün
işletmeler yüzde 1den başlamak üzere, bazı sektörler
açısından binde 1 ile binde 2,5 arasındaki bir oranda
ciroları üzerinden vergi ödeyeceklerdir. Yani vergi olduğuna göre,
devlet vergi aldığına göre, bu da bir teklif olduğuna göre
nereye gitmesi gerekir? Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmesi gerekir. Şimdi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esaslarına göre içinde
vergi olan bir teklifin Plan ve Bütçe Komisyonuna hiç gitmemiş
olmasını anlamak doğru değil. Bu biçimiyle Anayasaya
aykırıdır. Bu biçimiyle yasa teklifinin gündeme gelmesi
Anayasaya aykırıdır.
İkincisi: Burada vergiyi getiriyorsunuz ama
vergiyle ilgili düzenlemelerde tam bir keyfîlik var. Eğer bir vergi
topluyorsanız, bunu bir ajans üzerinden koyuyorsanız
Burada hem
kurduğunuz ajansı özel hukuk tanımına koyuyorsunuz hem de uygulamaları
ve diğer işlemleriyle ilgili bir kamu tüzel kişiliği içine
dâhil ediyorsunuz. Yani, deyim yerindeyse, bir tarafıyla deveye benziyor,
bir tarafıyla kuşa benziyor, buradan bir yapı çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Başka önemli bir sıkıntı da
şu: Topladığınız yani öngördüğünüz gelirlerle ilgili
turizm sektörünün bir handikabı vardır, o da dönemsel, mevsimsel,
siyasal, ekonomik problemlerle ilintili olarak bazı dönemlerde
kârlılıkları düşer, zarar ederler yani buna biz doluluk
oranı deriz. Bir turistik işletmenin doluluk oranı eğer
yüzde 50lilerin altındaysa bu işletmenin zaten cari giderlerini,
finansman giderlerini, yurt dışı
bağlantılarını, reklam giderlerini falan
çıktıktan sonra kâr edebilmesi mümkün değildir. Şimdi yasa
koyucu diyor ki sen kâr etsen de etmesen de bu, bugüne kadar Türkiye'deki
vergi toplama usullerine de aykırı yeni bir düzenleme getiriyor-
ister 1 odanı sat, ister 100 odanı sat, ister altı ay boş
yat, ister altı ay dolu yat ben senin her ay beyannameni alırım
ve senin ciron üzerinden senden vergi toplarım. Bu biçimiyle
Anayasanın eşitlik ilkesine tamamen aykırıdır.
Başka bir handikabı daha var: Vergi
topluyorsunuz ama diyorsunuz ki biz bunu -denetim yetkisini- Sayıştay
denetimine tabi tutmuyoruz, 3 tane bağımsız denetim
şirketinden teklif alacağız, bunların vereceği
denetime göre bu ajansı denetleteceğiz. Arkadaşlar, şu anda
pek çok belediye Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarından partimize
ya da diğer partilere bu yeni yerel yönetim seçimlerinde el
değiştirdi. Sizin iştiraklerinizin de belediyenin yan
kuruluşlarının da bu tür denetim şirketleri tarafından
denetlendiğini görüyoruz. Görüyoruz ama oralarda çıkmayan
handikapların, oralarda çıkmayan usulsüzlüklerin tümü iktidar
değiştiğinde ortaya çıkıyor. Vergi varsa
Sayıştay denetiminin kaçınılmaz olarak sürdürülmesi
gerekir.
Başka bir handikap da şu: Bütün dünyada
artık bu tür reklam, tanıtım ya da başka işlemlerle
ilgili bir vergi toplamayı düşünüyorsanız bunu şehir
vergisi adı altında toplayacaksınız yani sizin tesisinize
gelen yabancı turistten tesisinizin özelliğine göre -bu,
dünyanın her yerinde farklı biçimde, farklı rakamlarla ama
aynı yöntemle uygulanıyor yani 0,5 eurodan 9 euroya kadar-
bulunduğu bölge olabilir, tesisin standardı olabilir,
yıldız sayısı olabilir belirleyicisi ama sizin bu konuda
alacağınız katkı payını o işletmeye gelen
turistlerden almanız gerekir. Bu konuyla ilgili bütün turizm
acentelerinin, Otelciler Birliğinin, TÜRSABın, bütün meslek
odalarının verdiği önerileri Bakanlık dikkate almadı.
Şimdi, teklif metnini incelediniz sevgili arkadaşlar,
teklif metninin Komisyona geldiği biçimi ile Komisyondan
çıktığı biçimi arasında nokta, virgül fark yok. O
zaman biz bu dokuz saat Komisyon çalışmalarını niye
yapıyoruz? Muhalefet partilerinin görüşleri hiçbir biçimiyle
Komisyonda dikkate alınmayacaksa, Bakanlığın
yaptığı yasa teklifi Komisyondan ve Meclisten
değişmeden geçecekse o zaman bu kuvvetler
ayrılığında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş
olan geniş yetkilerden nasıl bahsedebiliriz?
Değerli arkadaşlar, yine, yasa teklifinin
3üncü maddesinde biz şu öneriyi getirdik, dedik ki: Siz Egeden neden 1
üye alıyorsunuz; Marmaradan ve Akdenizden 2 üye alıyorsunuz, Türk
turizminin en önemli merkezlerinden olan Ege Bölgesinden niçin tek üye
alıyorsunuz? Burada eşitliği sağlamak için oradan da 2 üye
alınmasını önerdik. Hatta Karadeniz ve İç Anadolu
Bölgesini temsilen 1 üye, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadoluyu
temsilen 1 üye
Ya, ne demek Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadoluyu
temsilen 1 üye? Yani bizim eğer coğrafi manada bir
sınırımız varsa bu bölgelerin her birinden 1 temsilci
alınmasının çok daha uygun olacağını söyledik
Komisyonda. Karadeniz Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesinin turizm
potansiyeli, turizm beklentileri, müşteri çeşitliliği açısından
hiçbir birlikteliğinin olmadığını, benzerliğinin
olmadığını söylememize rağmen önerimiz dikkate
alınmadı.
Yerel yönetimler bu yasa teklifinin hiçbir
noktasında dikkate alınmıyor. Yani bu belediyeleri 31 Martta
kaybettiniz, 23 Haziranda kaybettiniz, şimdi onlardan intikam alır
gibi yasa teklifleri getiriyorsunuz. Ya, içinde yerel yönetimin
olmadığı bir turizm çalışmasından nasıl
bahsedebilirsiniz? Bu yolları kim yapacak? Bu bağlantıları
kim yapacak? Havaalanına gelen turisti şehrin merkezine metroyla ya
da HAVAİSTlerle veya toplu taşıma araçlarıyla kim
götürecek? Bu yeni alacağınız plan kararlarını kimler
uygulayacak? Turizm bölgeleriyle ilgili çalışmaları kim
götürecek? Ha, biz mademki belediyeleri kaybettik, o zaman bizim
açımızdan bu yoktur. Ne vardır? Vesayetçi bir merkeziyetçi
yönetim anlayışı vardır. Hem de öyle merkeziyetçi bir
anlayıştır ki hesap vermekten bile kendini muaf
tutmaktadır. Yine, burada, yasa teklifi bu ajansın İhale
Kanununa tabi olmamasını öngörüyor. Genel bütçeden pay alıyorsunuz
ama Kamu İhale Kanununun uygulamasının dışında olacaksınız.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi tamamlarken
bugün burada çok fazla söz edildiği için bir konuda açıklama yapma
ihtiyacını duyuyorum. Dokuz yıl İstanbul Büyükşehir
Belediyesinde Meclis üyesi ve grup sözcüsü olarak görev yaptım.
İstanbul Belediye Meclis üyelerinin çalışma esasları ve
prensipleri konusunda da görüş ve fikir sahibiyim. Belediye meclisleri,
özellikle büyükşehir belediye meclisleri ilçelerden kendisine gelen,
görüşülmesi gereken talepleri ve başkanlıktan gelen talepleri
görüşür ve sayın grup başkan vekilimizin söylediği gibi,
son on yıl içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin
görüştüğü maddelerin yüzde 87si imar dosyalarıydı.
İmar dosyaları nereden geliyordu? Ya ilçe belediyelerinden geliyordu
ya Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğünden geliyordu ya da hak
sahibi olan, mülkiyet sahibi olan kişinin talebi üzerine geliyordu. Niye
geliyordu? E, çünkü sizin ortamınız ve ikliminiz bu plan
tadilatlarını yapmaya o kadar uygundu ki herkes teklifini getiriyordu.
Şimdi, büyükşehir belediye meclislerinde
pazartesi günü gündem dağıtılır. Eğer sizin gündem
maddeniz 50-60 taneyse siz bunu bir günde bitirirsiniz. Eğer gündem
maddeniz 150, 200, 300 taneyse o zaman meclisi yöneten meclis başkanı
yani belediye başkanı, meclisin de aynı zamanda
başkanı sizin gündem yoğunluğunuza göre o ay içinde
meclisin bir gün, iki gün, üç gün ya da beş gün çalışmasına
imkân sağlayabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Zeybek.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Değerli arkadaşlar,
burada gündeme madde ilave edilmesi ve meclisin beş gün
çalışmasıyla ilgili düzenleme, İstanbuldaki yeni yönetim
anlayışının Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticileri
tarafından anlaşılmadığını gösteriyor. Ne
diyor yeni yönetim? Ben bu kentte tarım alanlarını, yeşil
alanları, sulama alanlarını, dere yataklarını imara
açmayacağım; insanların özel arsalarına özel, şahsa
dönük imar artışları vermeyeceğim, gökdelen ruhsatları
vermeyeceğim, onları benzin, akaryakıt istasyonuna
dönüştürmeyeceğim. diyor. Bunu söyleyen bir belediyenin
karşısında vatandaş da ilgili kurumlar da belediyeler de
teklif getirmezler, çıkmayacak olan teklifi, boşuna
hazırlık yapıp meclise getirmezler. O nedenle, göreceksiniz, Muğlada
ayda bir gün Büyükşehir Belediye Meclisi toplanıyor, İstanbulda
da iki gün toplanır, üç gün toplanır ama meclis asıl olan halka
hizmet çalışmalarını ekseriyetle verir.
İstanbulun seçilmiş Belediye
Başkanının adı da Ekrem değil Sayın Ekrem
İmamoğludur.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin 94 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Az önce HDP Grubu adına Genel Kurula hitap eden
hatip, doğu ve güneydoğu illerimizi Kürt illeri olarak tarif ederek
ana dilde eğitim olmadığı için, bu illerin
başarısız olduğunu
BAŞKAN Onu düzeltti yani Kürtlerin
yoğun olarak yaşadığı iller olarak düzeltti.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) O düzeltme olarak
yapılmadı efendim, hem Kürt illeri dedi hem de arkasından
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı iller olarak ifade
etti.
Türkiye'de ne Anayasamızda ne de sosyolojik
olarak böyle bir tanımlama yapma imkânı söz konusu değildir.
Hiçbir ilimiz hiçbir etnik kökene ait olarak tarif edilemez. Türkiye'de Kürt
ili diye bir il söz konusu değildir yani hiçbir ilimizde etnik kökene ait
bir dil yoktur. Türkiye'nin 81 ili 82 milyon Türk milletinindir. Sosyolojik ve
hukuki gerçeklik budur. Bu bölgelerimizde yaşanan problemleri ve
eğitim konusundaki eksiklikleri bir etnik gruba hasrederek tarif etmek kasıtlı
bir yaklaşımdır ve gerçek dışıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Türkiye'de Kürt
kökenli vatandaşlarımız ülkemizin her yerinde
yaşamaktadır. Ana dilde eğitim sebebiyle başarısız
olunuyor. deniyorsa doğu ve güneydoğu illerinden başka illerde,
her Türk vatandaşı gibi eğitim gören Kürt kökenli
kardeşlerimizin başarısını nasıl izah
edeceksiniz? Türkiyede eğitim dili Türkçedir ve bunun
dışında herhangi bir şekilde bir tedrisat söz konusu
değildir. Doğu ve güneydoğu illerindeki eğitim
sıkıntılarından bahsederken PKKnın şehit
ettiği öğretmenlerden, PKK tarafından yakılan okullardan,
PKKnın baskısıyla çocuğunu okula gönderemeyen ailelerden
başlayarak sözü devam ettirmek gerekir. Asıl, eğitimde
yaşanan sıkıntıların temelinde yatan faktör budur.
Terör baskısı ve terörün o hain emelleri oradaki
evlatlarımızın doğru bir şekilde eğitim alabilme
imkânlarını kısıtlamıştır veya ortadan
kaldırmıştır. Allahın izniyle, terörün bugün
itibarıyla beli kırılmış, kökü kazınma
aşamasındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
Bu konuda alınan güvenlik tedbirleri meyvesini
vermektedir ve bölge insanı bu güven ve huzur ortamından son derece
memnundur. Güven ve huzurun arttığı bir bölgede mutlaka bunun
eğitime ve eğitimdeki başarıya etkisi de olacaktır.
Devletimiz bu konuda fiziki imkânların temin edilmesiyle ilgili olarak çok
büyük bir çaba sarf etmektedir ve Türkiyenin her bölgesinden vatan
evlatları, Türkiyenin her ilinde olduğu gibi, büyük bir
fedakârlıkla nesillerimizin başarıyla yetişmesi için çaba
sarf etmektedir. Buradan kendilerine de teşekkür ediyorum. Bu hususun da
altını çizerek konuşmama son veriyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan
60.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yani bir grup PKKnin adı yasaklansın.
der bu Mecliste, bir grup her dediğimiz görüşün altına PKKyi
koyar. Doğrusu, biz de düşüncelerimizi nasıl ifade
edeceğimizi bazen bilemiyoruz. Partimizin resmî görüşleridir,
partimizin programında yer alan görüşleridir bunlar. Bunları
ifade ederken bazı gruplar özellikle düşüncelerimizden sonra,
hatiplerimizden sonra sözü alırlar, PKKyi konuşurlar.
Şimdi, HDP şunu her zaman söyledi, bir
Kürt vatandaşı olarak da bunu söylüyorum: Ana dil inkârı çok
ciddi bir hak inkârıdır, hak ihlalidir, bir insan hakları
ihlalidir.
Arkadaşlar, biz, bunu bu Mecliste
tartışmak istiyoruz, konuşmak istiyoruz. Meclisi çözüm yeri
olarak görüyoruz. Burada halkın iradesiyle bu kürsülere oturmaya hak
kazanmış tüm vekillerin ortak olarak görüşüne sunup
tartışmayı istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Meclisin Kürt sorunu
dediğimiz sorunu böyle inkâr ederek, yok sayarak bir yere
varamayacağını bir kez daha söylüyoruz. Kürt sorununun
demokratik çözümünün en temel adımlarından biri ana dilde
eğitimdir. Ana dili Kürtçeyi konuşmak, bunu bizim öğrenmemizi
sağlamak Türkçe dilinden bir şey eksiltmiyor, Türk
vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin bir hakkından
gasp olmuyor, eksilme olmuyor; tam tersi, Türkiye'nin bir zenginliğinin
hakkını teslim etmiş oluyoruz diyorum.
Teşekkürler Başkan.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN Grupları adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahısları adına ilk söz,
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebinin.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklif üzerinde kişisel görüşlerimi ifade
etmek üzere söz aldım. Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansını kurmayı öngören bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Teklifi görüşürken Türkiye turizmi nedir, bu
konuda birkaç rakamla bir tablo çizmek istiyorum: Turizm nerededir, turizm
pastasından yeterince payı alıyor muyuz alamıyor muyuz, turizmde
özellikle 2000li yıllardan sonra hangi mesafeleri katettik ya da nerede
tökezledik, nerede durduk, ona çok kısaca bakmakta yarar var.
2018 yılı rakamlarına göre Türkiyeye
46 milyon turist gelmiştir, buna yabancı ülkelerde yaşayan
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da dâhildir. 46 milyon turistin
Türkiye'ye kazandırdığı döviz miktarı 29 milyar
dolardır.
Değerli arkadaşlar, bu rakam güzel bir
rakam değil. Kişi başına turist harcaması da 647
dolardır. Özellikle kişi başına turist harcaması
tutarı turizmi ölçmek için iyi bir ölçüdür. Eski yıllardan örnek
vereceğim, yine AK PARTİnin iktidar olduğu dönemlerden örnek
vereceğim: Bu yıl, 2018 yılı 29 milyar dolarlık turizm
geliri elde etmişken, Türkiye, aynı geliri 2012 yılında da
elde etmiş. 2012 yılı turizm geliri 29 milyar dolar ve gelen
turist sayısı 37 milyon. 2018de 46 milyon turistle 29 milyar dolar
elde etmişken, 2012de 37 milyon turistle 29 milyar dolar gelir elde
etmişiz. 2012deki kişi başına turist harcaması 795
dolardır. 795 dolar da iyi bir rakam değil. 2003 yılı
kişi başına turist harcaması 860 dolar, 2004 yılı
843 dolar, 2005 yılı 842 dolar. Türkiye'ye gelen turistin
yapmış olduğu harcama, kişi başına harcama
giderek düşüyor yani Türkiye ucuz turist cenneti oluyor. 647 dolar
harcamayla Türkiye'de bir turist tatilini geçirebiliyor. 800 küsur dolarlardan
buraya inmişiz.
En iyi ölçü nedir? En iyi ölçü, toplam turizm
gelirinin millî gelire oranıdır, en iyi ölçü budur, en objektif ölçü
budur. Toplam turizm gelirinin Türkiye millî gelirine oranı -gayrisafi
yurt içi hasılayı alıyorum millî gelir olarak- 2003
yılında yüzde 4,4; 2004 yılında yüzde 4,2; 2006
yılında yüzde 4,1; yüzde 4lerin üzerinde. Şimdi neredeyiz? 2018
yılında bir atak yapmışız, yüzde 3,8e gelmişiz.
Özellikle 2015 sonunda Rusyayla yaşadığımız uçak
krizi turizmin baş aşağı dibe doğru gitmesine neden
olmuştur. Yani ülkeyi yönetenler iyi bir turizm politikası uygulasa,
Türkiye'de siyasal istikrar olsa, Türkiye'de ekonomik istikrar olsa, turizmin
kendi çarkları kendiliğinden dönecek, Belki bu ajansa bile ihtiyaç
duymayacağız. demeyeyim, Türkiye'nin tanıtıma
ihtiyacı var ama herhâlde böyle bir ajans modeliyle Türkiye
tanıtıma ihtiyaç duymuyor.
Teklifin özelliğini üç cümleyle özetlemek
istiyorum: Teklifin ruhu; canımızın istediği gibi turizm
sektöründen pervasızca, sorgusuz sualsiz para toplayalım,
canımızın istediği gibi harcayalım, kimseye de hesap
vermeyelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, teklifin özeti budur.
Teklifin özeti budur. Ben şimdi Komisyona soracağım, cevap
almayacağımı biliyorum -yanında Turizm
Bakanlığı bürokratları var,
Cumhurbaşkanlığından gelen bürokratlar var- merak ediyorum
cevap verecekler mi? Belki Komisyonda konuşulmuştur, Komisyon
toplantısına katılamadım, bir cenaze nedeniyle Trabzona
gitmek zorunda kalmıştım. Ne kadarlık bir hasılat
öngörülüyor? Bu ajansın bütçesi nedir? Yüzde 1lerden oluşan pay,
binde 1lerden, binde 2,5lardan oluşan payın toplam tutarı
nedir? Ben tahminî bir rakam vermek istiyorum, yıllık 300 milyon
dolar. Yıllık tahminen 300 milyon dolar. Kuru yaklaşık 6 TL
alsak 1,8 milyar TL. Sorgusuz sualsiz Deli Dumrul vergisi. Turizm belgeli
işletmelerin hasılatından yüzde 1 oranında turizm payı
alınıyor. Sektör zarar etti, uçak krizi oldu, yarın başka
bir kriz oldu, sektörün gelirleri yarı yarıya düştü diyelim
Hayır, vereceksin bu parayı.
Sayın milletvekilleri, teklif sahipleri,
Sayın Turizm Bakanı -izliyorsa, Turizm Bakanıyla ilgili daha
sonra başka maddelerde konuşacağım, bir soru önergemle
ilgili bazı soruları buradan soracağım bakalım, o
ayrı- siz, Anayasanın 73üncü maddesini okumadınız
mı? Orada bile der ki: Kanunun alt ve üst sınırları
içerisinde indirim yapmak veya oranı yükseltmek suretiyle
Cumhurbaşkanına yetki verilebilir. Aklınıza gelmiyor mu
yani Ya, buraya bir yetki maddesi koysak da Cumhurbaşkanına yetki
versek, bunu yüzde 1 yapmasak da örneğin binde 5 yapsak, sıfıra
kadar indirmeye, tekrar kanuni seviyesine kadar yükseltmeye
Cumhurbaşkanına yetki versek
Niye düşünmüyorsunuz bunu? Çünkü
gözünüz kara, para lazım; sorgusuz sualsiz harcamak için para lazım.
Teklifin özeti bu arkadaşlar. Değerli AK PARTİ Grubundaki
arkadaşlar, gördüğüm budur. Buna engel olun, bu teklifi durdurun.
Yarına kadar bunu düşünelim, bunu iyileştirelim, kendi
mantığı içerisinde tutarlı bir hâle getirelim.
Bırakalım bizim önerilerimizi kabul edip etmemeyi, kendi
mantığı içinde tutarlı bir hâle getirelim.
3üncü maddede bir yönetim kurulu
oluşturuluyor. Neye göre? Sektörün bütün bileşenleri burada olmak
durumunda değil mi? Yüzde 1 pay alıyorsunuz. Hem yüzde 1 pay
düzenlemesi hem yönetim kurulu düzenlemesi sektörün
dayanışmasını ifade etmeli. Bu dayanışmayı
yok ederseniz, oraya ayrımcılığı sokarsanız
sektörün dayanışması olmayacağı gibi, sektör ile
Bakanlığın da dayanışması olmaz. Bu
dayanışmayı yok ediyorsunuz. Niye TÜRSAB yok yönetim kurulunda?
Niye turist rehberleri yok? Niye deniz turizmiyle ilgili birlik yok?
Bunları -odalar birliği, TÜRSAB, Otelciler Federasyonu-
danışma kuruluna koymuşsunuz; sus payı, sus payı...
Arkadaşlar, konaklama tesisleri mi tanıtmayı yapacak, yoksa bu
sektörün tüm bileşenleri bir araya gelip onlar mı bu
tanıtımı yapacak?
İşin bir diğer tarafı, 3üncü
maddede yönetim kurulunun oluşmasına Bakan müdahale ediyor, diyor ki:
Otelciler bir araya gelsinler, seçim yapsınlar. E, TÜROFED var, Türkiye
Otelciler Federasyonu. Türkiye Otelciler Federasyonunun bildirdiği 3
kişi. diye niye demiyorsunuz? Hayır, ben TÜROFEDe hâkim
olmayabilirim. Onlar kendileri seçim sürecine girsinler. Bu seçimle ilgili
süreci zaten ben yöneteceğim, istediğim adamları oradan
getiririm. Yakışıyor mu bu? STKleri yok sayıyorsunuz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
teklife ara verilmesi lazım. Sanıyorum, tümü üzerindeki
görüşmelerden sonra yarına kalacak. Bu esnada gelin, oturalım,
hep birlikte bunu düzeltelim. Bu şekilde olmaz; para toplanacak,
Sayıştay denetlemeyecek, Kamu İhale Kanununa tabi değil.
Bu arada, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
sayılmadığı için istisnalar arasında, o kanuna tabi
olduğunu düşünüyorum; onu da söyleyeyim, her neyse.
Bir de toplanan parayı tanıtımda
kullanmak lazım değil mi? Hayır, oraya bir madde daha
konulmuş: Yüzde 70i tanıtımda kullanılır, yüzde 30u
diğer faaliyetlerde. Bakın, burası önemli. Hani
Tanıtım ve Geliştirme Ajansıydı bu? Hayır, biz
canımızın istediği turizm yatırımını
destekleyeceğiz. Otelcilerden para alacaksınız, o otelciyle
rekabet edecek başka bir otelciye inşaatı için yardım
yapacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu, asla
kabul edilemez. Yüzde 30u buralarda kullanılacak. Yani otelci otel
inşa ediyor turizm bölgesinde, kendi bütçesiyle bunu yapıyor, hemen
yanında otel inşaatı yapana: Gel, ben sana buradan 50 milyon
dolar veriyorum. Bu, tam bir yağma. Yağma Hasanın böreği
bu, tam bir yağmadır arkadaşlar. Buna asla ve asla izin vermemek
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
konuşacağımız elbette birçok husus var ama daha maddeler
var, önergeler var, bunlarla ilgili görüşlerimizi ifade edeceğiz
sırası geldiğinde.
Son olarak bir şey söylemek istiyorum: Turizm
Bakanlığında bir bürokrat var, bir bürokrat tweet atan
memurlarla ilgili onları tehdit eden bir tweet atıyor. Doktor
Serdar Çam Sizi sınavlarda çaktıracağız. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu
Serdar Çamla ilgili acaba Sayın Kültür ve Turizm Bakanı bir
işlem yapıyor mu, yapacak mı? Kamu Personeli Seçme
Sınavına girerek kazanan, sonra da Kültür ve Turizm Bakanlığına
girmek üzere sınava girecek olan o gencecik insanları,
vatandaşları, öğrencileri tehdit eden bu bürokratla ilgili acaba
hangi işlemi yaptılar?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, Sayın Ziya Altunyaldızın.
Sayın Altunyaldız, buyurun.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve tüm
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye üretmek
durumunda, Türkiye ihraç etmek durumunda, Türkiye gelir üretmek, Türkiye
refahı artırmak durumunda. Hane halkları ve kişilerin
gelirleri artmalı ki Türkiye hedeflerine ulaşabilsin, varabilsin.
İşte bugün, birkaç saattir çok değerli milletvekillerimiz
grupları ve şahısları adına yaptığı
konuşmalarda Türkiye Tanıtım ve Geliştirme
Ajansını konuştu, ajansla ilgili pek çok şey ifade edildi.
Onlara geçmeden önce, ajansa neden ihtiyaç duyduk? Türkiye bu noktaya nereden
geldi, nasıl geldi? Gelirlerimiz nereden nereye çıktı ve nereye götürmek
istiyoruz? Neden durup dururken ajans kurduk, yoksa bu bir stratejinin ürünü
mü?
Değerli arkadaşlar, Dünya Seyahat ve
Turizm Konseyinin hesaplamalarına göre, 2015 yılında turizm
sektörünün gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5 düzeyinde.
Ayrıca, dolaylı tüketim etkileri ve diğer unsurları
kattığımız zaman bu oran yüzde 12,9lara, yüzde 13lere
çıkıyor.
Diğer taraftan, istihdam oranlarına
baktığımız zaman, yine toplam istihdam içerisinde yüzde 2,3
payı olduğunu görüyoruz turizm istihdamının. Dolaylı
etkileri, tedarikçiyi ve diğer unsurları da olaya
kattığımız zaman yüzde 8,3e çıkıyor. Hâl
böyleyken önümüzdeki perspektife baktığımız zaman da her
yıl dünyada seyahat eden kişi sayısı yüzde 4 ila 6
oranında artarken bugün itibarıyla 1,4-1,5 trilyon dolar olan
yıllık turizm gelirlerinin de 2 trilyon dolarlara çıkması
öngörülüyor. Küresel perspektif bu.
Ülkemize döndüğümüz zaman, özellikle 80li
yıllarda yapmış olduğumuz yatırımlarla 80-90
arasında turizm gelirlerimizde çok büyük bir sıçrama olduğunu
görüyoruz. Turizm gelirleri binde 3ten 1,8e ve yabancı turist
sayısı 2,8 milyondan 9,7 milyona, gelir de 2 milyardan 7,2 milyar
dolarlara çıkmış.
İşte o dönemde yapılan
yatırımların bitmesi ve işletmeye alınmasıyla
birlikte 80-90 arasında ve 90lı yıllarda turizm gelirleri
katlanmış; sonra baktığımız zaman, 2000li
yıllara geldiğimiz zaman, 2002 yılında ziyaretçi
sayısı itibarıyla 13üncü ülke olduğumuzu görüyoruz ve 13
milyon kişiye 12 milyar dolar gelir elde ettiğimizi görüyoruz.
Yıllara baktığımız zaman, her yıl turizm
gelirlerimizde artış olduğunu ve turist sayısında da
artış olduğunu görüyoruz. Son olarak 2018 yılında 29,5
milyar dolarlık gelire karşılık turist sayısı 46
milyonu bulmuş.
Şimdi, değerli arkadaşlar, istihdamda
da 500-600 binden -doğrudan etkisiyle, toplam- dolaylı etkilerine baktığımız
zaman 3 milyona varan, baliğ olan bir istihdamdan bahsediyoruz.
Şimdi, Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansını niye kuruyoruz? Bir defa değerli
arkadaşlar, bir, Türkiye 1 milyon 500 binin üzerinde ya da
civarındaki yatak kapasitesiyle yeni bir faza geçmek istiyor. Şu anda
diyoruz ki dünyanın ilk 10 ülkesinin yani turizm gelirlerindeki ilk 10
ülkesinin belki ilk 3ünü, 5ini ya da 7sini baz aldığımız
zaman kişi başına, turist başına gelirin yaklaşık
bin dolar olduğunu görüyoruz. Bizdeki turist başına gelirin de
650-700 dolar civarında olduğunu görüyoruz. O hâlde burada
sıçraması gereken bir alan var.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlar,
önümüzdeki dönemde yaptığımız çalışmalarla hem
turist sayısında hem turizm gelirlerinde bir hedef koyduk. Nedir bu
hedef? 2023te 70 milyon turist, 70 milyar turizm geliri yani dünya
ortalamalarını tutturan bir turizm gelirinden bahsediyoruz, kişi
başına bin dolar. O hâlde ne yapmamız lazım? Kişi
başına bin doları tutturacağız, o zaman bugüne kadar
yaptıklarımıza ilave bir şey daha yapmamız lazım.
İşin özü bu. Bunun arkasında ya da önünde ya da gerisinde
başka bir şey aramak gerçekten hiçbir şey bulamadan boşuna
çaba sarf etmekten başka bir şey değil.
Değerli arkadaşlar, turizm gelirlerinde
dünyanın ilk 10 ülkesine baktığımız zaman 7sinde
ajans benzeri kuruluşlar olduğunu görüyoruz, ajans benzeri
kuruluşlar. O hâlde ajans benzeri kuruluşlar dünyanın ilk 10
ülkesinde başarılı olmuş ve bu başarıyla turizm
gelirlerini katlamışlar. Biz de önümüzdeki dönemde bir ajans kuruyoruz
ve ajansla birlikte gelirlerimizi artırmak istiyoruz,
tanıtımlarımızı artırmak istiyoruz. Mevsimsel
turizm sezonunu on iki aya yaymak istiyoruz. Türkiye'nin dört bir
tarafını turizme açmak istiyoruz. Turizmde markalaşmak
istiyoruz. Tesislerimizi dünyanın dört bir tarafında tanıtmak ve
Türkiye algısını ve olgusunu güçlendirmek istiyoruz. Bu sayede
önümüzdeki dönemde, bugün bahsetmiş olduğumuz gelirleri en az yüzde
50 artırmak suretiyle bin dolarları yakalamak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, eleştiriler
oluyor; bir defa, bu eleştirilerin hiçbirine
katılmadığımı özellikle belirteyim. Niye belirtiyorum
değerli arkadaşlar? Sektörle yaptığım
konuşmaların neredeyse tamamında sektör temsilcileri böyle bir
ajansın yerinde ve uygun olduğunu, doğru olduğunu söylüyorlar.
İkincisi: Ajansla ilgili yapıya
geldiğimiz zaman, ajans yapısı yönetim kurulu, icra kurulu ve
danışma kurulundan oluşuyor. Ajans yapısında dinamik,
esnek, şartlara göre hızlı hareket edebilecek, anında
olaylara müdahil olabilecek bir yapı öngörüyoruz. Bunun için de daha çok,
geliri topladığımız kesimin hem yönetimde hem icrada hem
danışmada olmasını istedik ve toplam 13 kişilik
yönetim kurulundan 9 kişi, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanını
da saydığımız zaman, evet, 10 kişi özel sektör temsilcisi
arkadaşlar. Bunun yanında, kamudan kim var? Turizm Bakanı var,
tanıtımdan sorumlu bakan yardımcısı var ve
tanıtım genel müdürü var. Dolayısıyla, yapı son derece
dinamik, piyasa dostu ve hızlı hareket edebilecek bir yapı.
Gelelim yapı nasıl oluşuyor?
Yapıya baktığımız zaman arkadaşlar, yapıda
kamunun etkisi son derece sınırlı. Yapı son derece
demokratik bir yapı, seçimle oluşuyor. CHP sözcüsü Akif Beyin ifade
ettiği şekilde bir bakan ataması yok ortada. Bir seçim var,
sektör temsilcileri var, sektör temsilcilerinin katılımı var ve
seçim süreçlerinin de yönetmelikle düzenlenmesi var, tüm bölgelerin temsili var
ve bölgesel temsille birlikte Türkiye algısını ve olgusunu tüm
zenginlikleriyle ve tüm dinamikleriyle tanıtım var.
İcra kuruluna baktığımız
zaman: İcra kurulu 5 kişiden oluşuyor ve sadece 2 kişi
kamudan bakan yardımcısı ve genel müdür- 3 kişi sektörden
geliyor.
Danışma kuruluna
baktığımız zaman: Sektörle ilgili tüm STKler ve tüm sivil
toplum kuruluşlarının yanında ilgili dernekler
danışma kurulunda üyeler.
Bütün bunlara baktığımız zaman,
evet, sektörle birlikte oluşan ve sektörle birlikte yürüyen, sektörün
gerçeklerini bir anlamda dünya gerçekleriyle birleştiren ve Türkiye
turizmini bir başka faza taşıyan bir hamledir bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım
Sayın Altunyaldız.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Sektör bu konuda
ajansın kurulması, dinamik yapı ve kurulların demokratik
bir şekilde oluşması konusunda son derece mutabık.
Diğer taraftan, önümüzdeki dönemde gelirlerin denetlenmesi
bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılacak ve bu
kuruluş dünya sıralamasındaki ilk 10 ülkede olduğu gibi,
Türkiye turizm gelirlerini inşallah 2023te 70 milyar dolara ve kişi
başına geliri de bin dolara çıkarmak suretiyle
başarılı bir hamlenin sonuçlarını hep beraber
görmüş olacağız ve göstermiş olacak.
Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyor,
Türkiye Turizm ve Geliştirme Ajansının hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Altunyaldız Akif Hamzaçebinin dediği gibi değil
BAŞKAN Değil. dedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Benim söylemediğim bir şeyi söylemiş gibi bir cümle kurdu.
Sataşma nedeniyle söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Size söz vermemek olmaz, siz burada çok
deneyimlisiniz çünkü, buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldızın 94 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Altunyaldız işin esasıyla
ilgili bir şey söylemedi, önce onu söyleyeyim. Bu teklifin ruhuna hâkim
olan üç tane ilke var: Canımızın istediği gibi para
toplayalım, istediğimiz gibi harcayalım, kimseye hesap
vermeyelim. Önce bu, madde öyle. İki, efendim özel sektör
ağırlıklı bir yapı, bölgesel dengeler kurulmuş.
Niye Akdeniz ve Marmara Bölgesi ikişer kişiyle yani toplam 4
kişiyle temsil ediliyor da Ege Bölgesi 1 kişiyle? Öyle mi? Peki,
İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi, ikisine birden sadece 1 tane, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi iki bölge, 1 kişi. Hedef bu turizmi
Türkiyenin bütün coğrafyasına yaymak değil midir, bu nasıl
bölgesel denge? Üç, icra kurulundan söz etmediniz, yönetim kurulunun seçim
şekli itibarıyla bakanın bu sürece hâkim
olacağını ifade ettim çünkü seçim işlemlerini, seçim
sürecini ajansın kendisi yürütecek. Bunun yönetmeliğini de
Bakanlık çıkaracak, Bakanlık müdahale edecek. İcra
kurulundan söz etmediniz, icra kurulu bakan, bakan yardımcısı,
tanıtma genel müdürü, 3 kişiyi de yönetim kurulundan bakan seçecek.
Bakan, kimi seçecek? Kendi sözünden çıkmayanları seçecek. İcra
kurulu ne iş yapacak? Bütün bu harcamaları o yapacak işte.
Arkadaşlar, bir yağma kanunu teklifidir
bu, yağma. Para lazım, bu para buhar olup gidecek, milletin
vergileriyle birileri zengin olacak, bakın özeti budur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ile 50 Milletvekilinin Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Teklifi (2/1988) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 94) (Devam)
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar,
geneli üzerinde soru talebi yoktur.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.18
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.20
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
94 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 10 Temmuz 2019 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.21