TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
101inci
Birleşim
17
Haziran 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 15 Haziran Aksarayın yeniden il oluşunun 31inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili Murat
Emirin, Ankara Resim ve Heykel Müzesindeki kayıp eserlere ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Düzce Milletvekili
Ayşe Keşirin, Düzce ilinde yaşanan sel felaketine ve
yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, Burdur ili Başmakçı köyünde meydana gelen deprem
nedeniyle hemşehrilerine geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, depreme dayanıksız kamu binalarının ve
devlet hastanesinin rehabilitasyonunun yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
2.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne, deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine
ve Trakya bölgesinde yaşanılan doğal afetler sonucu oluşan
üreticilerin mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemin, Bingöl ilinde meydana gelen depremde
hayatını kaybeden güvenlik korucusuna Allahtan rahmet
dilediğine, engelli bireylerin toplum hayatında
varlıklarını sürdürebilmeleri için istihdam edilmeleri ve atanamayan
engelli öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, doğal afetlerin yaşandığı
bir coğrafyada bulunulduğuna, afetlerin zararlarını
azaltabilmek için afet yönetiminin ve koordinasyonunun önemli olduğuna,
depremlerde can kaybını en aza indirebilmek için herkesin mücadele
etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Manisa Milletvekili Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlunun, Soma maden ocağında
çalışan ve mağduriyetleri giderilmeyen madencilerin verilen
sözlerin tutulmasını istediğine ve çözüm yeri olan Meclisi
göreve çağırdığına ilişkin açıklaması
6.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili Ergene ilçesi,
Bakırca, Karamehmet, İğneler ve Ahimehmet Mahallelerinde dolu ve
sel nedeniyle zarara uğrayan vatandaşlara geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, tarımsal desteklerin ödenmesini ve
çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
7.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesi Karacaali, Maltepe ve
Çobançeşmesi köyleri ile Paşayiğit Mahallesindeki tarım ve
orman alanlarını tehdit eden patlatma işlemiyle linyit üretimi
projesine bölge halkının karşı çıktığına
ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin, İstanbul ilinin ülkenin küresel
imajında ve turizm politikasında belirleyici bir role sahip
olduğuna, turizm sektörümüz için uygulan sertifika programı,
tedbirler ve sağlık turizminin etkinleştirilmesiyle pandemi
nedeniyle yaşanan olumsuzlukların ortadan kalkacağına
ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 17 Haziran Mısırın 5inci
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin ölümünün 1inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
10.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin
ölümünün 5inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 17 Haziran Mısırın 5inci
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin ölümünün 1inci yıl dönümüne ve
Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın himayelerinde başlatılan ulusal
ağaçlandırma seferberliği ve Geleceğe Nefes
kampanyasıyla fidan dikme çalışmalarının devam
ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili Emine
Yavuz Gözgeçin, terörle, teröristlerle mücadele görevinin sadece askerlerin
değil bu milletin kürsüsünde vatanın ve milletin bölünmez
bütünlüğünü korumaya namusu ve şerefi üzerine yemin edenlerin ve tüm
milletin olduğuna ilişkin açıklaması
13.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, 17 Haziran Nevşehir CHP eski İl
Başkanı Mehmet Zeki Tekiner ile parti üyesi Yavuz Yükselbabanın
ölümünün 40ıncı yıl dönümü vesilesiyle Cumhuriyet Halk
Partisinin hiçbir tehdide ve baskıya boyun eğmeyeceğine
ilişkin açıklaması
14.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, 16 Haziran 2017de terör örgütü PKK tarafından
kaçırılarak şehit edilen sınıf öğretmeni
Necmettin Yılmazı ve tüm şehitleri rahmetle
andığına, terörü, teröristi ve destekçilerini
lanetlendiğine ilişkin açıklaması
15.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, ekonomik kriz nedeniyle vatandaşların araç
muayene cezalarına ve vergi borçlarına af getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, Tarım ve Orman
Bakanlığının zamansız kural
değişiklikleriyle çiftçileri belirsizliğe sürüklediğine
ilişkin açıklaması
17.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, ekolojik çeşitlilik ve tabiat varlıkları
bakımından zengin bir ülke olunduğuna, 17 Haziran Dünya
Çölleşmeyle Mücadele Günü vesilesiyle sürdürülebilir bir gelecek inşa
etmek için çalışan Tarım ve Orman Bakanlığına,
sivil toplum kuruluşlarına ve vatandaşlara teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, ekonomik ve sosyal konularda bölgenin yükünü çeken Hatay
halkının sağlık konusunda daha fazla mağdur olmaması
için Arsuz ve Defne devlet hastanelerinin yapımının
tamamlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Irakın kuzeyinde başlatılan Pençe-Kaplan
Operasyonunda Mehmetçike başarılar dilediğine, 17 Haziran
9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl
dönümüne, ülkede liyakat ve adalet kavramlarının
kalmadığına, İstanbul Havalimanı üçüncü pistinin ihale
şartnamesine aykırı yapıldığına dair
basında çıkan haberlere, Kocaeli ilinde vatandaşların
SEDAŞla ilgili şikâyetlerine ve 21inci yüzyılda bir sanayi
şehri olan Kocaelinde elektrik kesintilerinden bahsedilmesinin kabul
edilebilir olmadığına, Çorum ilinin demir yolu ve
havalimanına kavuşmasının önemine ilişkin
açıklaması
20.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Irakın kuzeyinde faaliyetler icra
ettiğine, sınırlara yönelik saldırıları önlemek
amacıyla gerçekleştirilen Pençe-Kartal Operasyonunda 81 hedefin,
Pençe-Kaplan Operasyonunda da 150 hedefin başarıyla imha
edildiğine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapılan bütün
operasyonlarda devletin ve Hükûmetin yanında olunduğuna ilişkin
açıklaması
21.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Almanyanın coronavirüs
nedeniyle Türkiye dahil 130 ülkeyi risk bölgesi ilan ettiğine, ülkede yeni
normalle birlikte vaka sayısında ciddi artış
görüldüğüne ve bazı yerleşim yerlerinin karantinaya
alındığına, 2nci dalganın mı
yaşandığı yoksa 1inci dalganın mı pik
yaptığı konusunda netliğin söz konusu
olmadığına, Meclisteki pandemi vakalarına ilişkin
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adandan bilgilendirme
yapmasını talep ettiğine, sınavların
şartsız, koşulsuz ertelenmesi ve iktidarın YKS
muamması konusunda bir an önce adım atması gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, 17 Haziran Nevşehir CHP eski
İl Başkanı Mehmet Zeki Tekiner ile parti üyesi Yavuz
Yükselbabayı ölümünün 40ıncı yıl dönümünde rahmetle
andığına, teslim tarihi 20 Nisan 2017 olduğu hâlde hizmete
açılmayan Nevşehir Öğretmenevinin akıbetini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
23.- Aksaray Milletvekili
Ramazan Kaşlının, Aksaray ilinde yaşanılan
şiddetli yağmur ve dolu nedeniyle zarar gören çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi konusunun takipçisi olacaklarına
ilişkin açıklaması
24.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, Kastamonu ili Devrekani ilçesinde etkili olan dolu
yağışı nedeniyle zarar gören çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilebilmesi için 2090 sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında
Kanunda düzenlemeye gidilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin
ölümünün 5inci yıl dönümüne, hayatını kaybeden Deniz
Gezmişin kardeşi Hamdi Gezmişe Allahtan rahmet
dilediğine, salgınla mücadelede gelinen safhanın endişe
verici olduğuna, sosyal devletin vergi ödeyen milletinin birikimlerini doğru
ve yerinde kullanması gerektiğine, ülkenin itibarının
milletinin sosyal yaşantısıyla, başının dik
yaşamasıyla mümkün olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin ölümünün 5inci ve Mısırın seçilmiş ilk
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin ölümünün 1inci yıl dönümüne,
sınırların güvenliğini tehdit eden PKK ve diğer
terörist unsurlara karşı Pençe-Kaplan Operasyonuyla Irakın
Kuzeyindeki Haftanin bölgesine Türk komandolarının intikal
ettiğine ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
30.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İnsan Hakları Derneği
Eş Genel Başkanı Eren Keskinin ikametgâhına girilerek
hırsızlık süsü verildiğine, Türkiye İşçi Partisi
Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlunun aracına
yönelik sabotaj girişiminin arkasındaki güçlerin kimler olduğunu
öğrenmek istediklerine ve bir milletvekiline yönelik olaya Mecliste grubu
bulunan siyasi partilerin de tepki göstermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
33.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 17 Haziran Sakaryasporun kuruluşunun 55inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
34.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 17 Haziran Sakaryasporun kuruluşunun 55inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
35.- Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın, Türk sporunda önemli yeri olan Sakaryasporun
Süper Lige dönmesini arzu ettiklerine ve İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, 15-16 Haziran 1970 işçi direnişinin 50nci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
37.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte
olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun görüşülmekte
olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlunun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Cumhurbaşkanının mensup
olduğu parti ile Parlamento çoğunluğunu oluşturan
partilerin farklı olması hâlinde Parlamento çoğunluğunun
Cumhurbaşkanından teklif gelmediği hâlde onun borçlanma ya da
harcama yetkisini azaltabileceğine ve bunun da yanlış bir sonuca
yol açacağına ilişkin açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, coronavirüs pandemisine karşı devlet
ve millet olarak büyük mücadele verildiğine, sağlık personelinin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Ardahan ili Göle ilçesi Köprülü beldesi Canibek ormanındaki
ağaç kesimine karşı mücadele verildiğine ilişkin
açıklaması
45.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, coronavirüs salgını nedeniyle
zarara uğrayan esnaf ve sanatkârların mağduriyetlerinin
giderilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
46.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 15 Haziranda Edirne ve Hakkâriden
başlayan demokrasi yürüyüşüne her türlü engellemeye rağmen devam
edildiğine, Van ilinden Diyarbakır iline doğru yürüyen HDP
milletvekillerine kolluk güçleri tarafından uygulanan müdahalelere yönelik
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın tutum
belirlemesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
47.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demireli ölümünün 5inci yıl dönümünde rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
48.- Isparta Milletvekili
Recep Özelin, İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin görüşülmekte olan
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- İstanbul
Milletvekili Emine Gülizar Emecanın, mühendis, mimar ve şehir
plancılarının KPSSden yüksek puanlar almalarına
rağmen kamuda kendilerine yeterince kadro ayrılmadığı
için atanma şansı bulamadıklarına ilişkin
açıklaması
51.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili Malkara ilçesi
Develi ve Yenice Mahallelerinde dolu yağışı nedeniyle zarar
gören çiftçilere geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında bayrak asılmayan okulları
sosyal medya hesabında paylaşan EĞİTİM-İŞ
Sendikası temsilcisi Barış Özer hakkında soruşturma
başlatıldığına ilişkin açıklaması
52.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
53.- Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
54.- Düzce Milletvekili
Ayşe Keşirin, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
55.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
56.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Behiç Çelikin görüşülmekte olan
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
57.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelikin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
58.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Behiç Çelikin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
59.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, milletvekillerinin Grup Başkan
Vekilleriyle istişare ederek bölgeleriyle ilgili söz talep etmelerini rica
ettiğine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, polis, öğretmen, sağlık çalışanı
ve din görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi hakkında gerekli
çalışmaların yapılması, yaşanan
adaletsizliğin giderilmesi, kamuya maliyetiyle birlikte bu durumdan
yararlanacak kişi sayısının hesaplanması amacıyla
17/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları tarafından, kamu
bankalarının ekonomiye etkilerinin incelenmesi ve siyasi
atamaların araştırılması amacıyla 17/6/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Haziran 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, risk grubunda bulunan sağlık
personelinin pandemi sürecinde çalışma koşullarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2919) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Haziran 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63
milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Muğla Milletvekili
Metin Ergunun, memurların Tarım ve Orman Bakanlığına
2020 yılında yapılacak sözleşmeli personel atamaları
kapsamının dışında tutulmasına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29496)
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Covid-19 ile mücadele kapsamında yardım yapılan ülkelere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29497)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Musa Farisoğullarının, Kürtçe dilinin
kullanımına ve konuyla ilgili bazı sorunlara ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/29498)
4.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, koronavirüs salgını sürecinde
cezaevlerinde bulunan hasta ve yaşlı kişilerin tahliye edilmesi
talebine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/29500)
5.- Van Milletvekili Murat
Sarısaçın, Kürtçe el yazması kitapların bulunduğu
kütüphanelere, bu kitapların sayısına ve tasnifine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29502)
6.- Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun, Kürtçe dilinin kullanımına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29503)
7.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Tarım Kredi Birlik A.Şnin 2018 ve 2019
yılında zarar etmesinin gerekçelerine ve tarım kredi
marketlerine yapılan ürün alımlarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29504)
8.- Ankara Milletvekili Murat
Emirin, koronavirüs salgınıyla ilgili başlatılan
normalleşme sürecinde Bilim Kurulunun rolüne ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/29505)
9.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, Milli Dayanışma Kampanyası ile
toplanan bağışlara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29506)
10.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, geçici, dönemsel, yapısal ve teknolojik işsizlik
sebebiyle işini kaybeden kişilere,
Çeşitli nedenlerle
çalışma hayatına katılamayan kişilere dair verilere,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29507), (7/29508)
11.- Van Milletvekili Murat Sarısaçın,
Vanda koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlere ve
esnafa yönelik desteklere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29509)
12.- Şanlıurfa
Milletvekili Nusrettin Maçinin, İstanbulda yapılmakta olan iki
salgın hastanesinin proje ve ihale bilgilerine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29510)
13.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işıkın, koronavirüs salgını ile mücadelede
alınacak sosyal ve ekonomik önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29611)
14.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, bazı cenazelerin defin işlemleri ile
ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29612)
15.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, hasta ve yaşlı mahkûmların
tahliyesine,
Hasta ve yaşlı
mahkûmların tahliyesine,
Hasta ve yaşlı
mahkûmların tahliyesine,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29613), (7/29614), (7/29615)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 11 Mayıs 2020 tarihinde
YÖK tarafından üniversitelerde eğitim ve öğretim
yılının kapatılmasına,
Yükseköğretim Kuruluna
bağlı birimlerde görülen koronavirüs vakalarına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29616), (7/29619)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumuna bağlı birimlerde görülen koronavirüs vakalarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29617)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Hâkimler ve Savcılar
Kuruluna bağlı birimlerde görülen koronavirüs vakalarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29618)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 65 yaş üstü
vatandaşlara maske ve kolonya dağıtımı
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29620)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Tütün ve Alkol Dairesi
Başkanlığına bağlı birimlerde görülen koronavirüs
vakalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29621)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuna bağlı birimlerde görülen koronavirüs
vakalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29622)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumuna bağlı birimlerde görülen koronavirüs vakalarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29623)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kuruluna bağlı birimlerde görülen koronavirüs
vakalarına,
Doğal Afet Sigortalar
Kurumuna bağlı birimlerde görülen koronavirüs vakalarına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29625), (7/29626)
24.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Atatürk Havalimanı
alanına inşa edilen hastaneye ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29627)
25.- Adana Milletvekili Kemal
Peközün, Adana ili Yüreğir ilçesinde bulunan mevsimlik tarım
işçilerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29628)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, asgari ücretli
çalışan sayısına ve asgari ücretten alınan vergilere
ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın
cevabı (7/29683)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlıkça alınan
suyun markasına ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/29684)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, koronavirüs sebebiyle
alınan ekonomik tedbirlere ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29686)
29.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, sosyal medya
paylaşımları nedeniyle soruşturma açılan yahut
mobbinge uğrayan personel olup olmadığına ilişkin
sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı
(7/29687)
30.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2017-2020 yılları
arasında Bakanlığın yabancı firmalardan temin
ettiği mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29688)
31.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Mayıs 2020 itibarıyla
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda mobbing
nedeniyle yapılan şikâyetlere ve yapılan işlemlere
ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın
cevabı (7/29689)
32.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık tarafından koronavirüse
karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29691)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık tarafından
dışarıdan satın alınan hukuk ve
danışmanlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29692)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa
bağlı birimlerin kullanımındaki taşıtlara,
bunlardan kiralık olanların sayısına ve yıllık
kira giderlerine ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/29693)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık
çalışanlarının çocukları için kreş hizmeti
verilmesine ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/29696)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda yapılan mobbing
şikâyetleri ve şikâyetlerin sonuçlarına ilişkin sorusu ve
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29697)
37.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işıkın, Vanda 4 Mayıs 2020 tarihinde bir siyasi
partinin parti meclisi üyesinin kaçırılarak tehdit edildiği
iddiasına,
Bazı belediyelere kayyum
atanmasına ve Van Büyükşehir Belediyesine atanan kayyumların
dönemlerinde gerçekleştirilen faaliyetler ile Belediyenin borçlarına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29781), (7/29790)
38.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, bazı belediye yönetimlerine kayyum
atanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29783)
39.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, İstanbul ili Üsküdar
ilçesinde bulunan bir arazinin kiralanmasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29784)
40.- Mardin Milletvekili Pero
Dundarın, Mardin ili Nusaybin ilçesinde inşa edilen TOKİ
konutlarıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29785)
41.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, bazı belediyelere kayyum atanmasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29786)
42.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, bazı belediyelere kayyum
atanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29787)
43.- Şırnak
Milletvekili Nuran İmirin, bazı belediyelere kayyum atanmasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29788)
44.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, bazı belediyelere kayyum
atanmasına ve kayyum atanan belediyelerde kadınlara yönelik hizmetlere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29789)
45.- Muş Milletvekili
Şevin Coşkunun, bazı belediyelere kayyum atanmasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29791)
46.- Şanlıurfa
Milletvekili Nusrettin Maçinin, Malatyada 3 PKK terör örgütü üyesinin
cenazelerinin yıkanmasına izin verilmediği ve cenazeler için
araç tahsis edilmediği iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29792)
47.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, koronavirüs sürecinde işçilere yönelik alınan
önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/29905)
48.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, mevsimlik tarım işçilerinin koronavirüs
salgınından korunması adına alınan önlemlere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/29906)
49.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, Suriyeli göçmenlerin sınava girmeden kamu
kurumlarında istihdam edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29907)
50.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, mülteci ve göçmenlerin Covid-19 salgınından
korunması için alınan önlemlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29909)
51.- Aydın Milletvekili
Aydın Adnan Sezginin, 15 Ağustos 2019 tarihli ve 1463
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile özelleştirme
kapsamına alınan taşınmazlara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29911)
52.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, uzaktan öğretim uygulama ve araştırma merkezi
bulunan ve bulunmayan üniversitelerin sayısı ile herkesin uzaktan
eğitime erişebilmesi için alınacak önlemlere ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/29914)
53.- Şırnak
Milletvekili Nuran İmirin, bazı cenazelerin defin işlemleri ile
ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30078)
54.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, bazı belediyelere yapılan kayyum
atamalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/30079)
55.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaranın, bazı belediyelere yapılan kayyum
atamalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30080)
56.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Biz Bize Yeteriz kampanyasında toplanan
bağışlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30081)
57.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, kamu bankalarının reklam ve
ilanlarının yayınlandığı medya
kuruluşlarının seçim kriterlerine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30082)
58.- Şırnak
Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, koronavirüs salgını nedeniyle
uygulanan sokağa çıkma yasaklarında denetim yapan polislerin
bazı vatandaşlara kötü muamelede bulunduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/30084)
59.- Şırnak
Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, aralarında kadın derneği
yöneticilerinin de bulunduğu çeşitli kişilerin
tutuklanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30085)
60.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, bazı kişilere polis tarafından
kötü muamelede bulunulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30086)
61.- Diyarbakır
Milletvekili Remziye Tosunun, aralarında kadın derneği
yöneticilerinin de bulunduğu çeşitli kişilerin
tutuklanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30087)
62.- Zonguldak Milletvekili
Ünal Demirtaşın, TÜİK Başkanlığına
yapılan atamaya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30088)
63.- Şanlıurfa
Milletvekili Nusrettin Maçinin, Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyası
kapsamında toplanan bağış miktarına ve yapılan
bağışlara dair resmî kurum çalışanlarından bilgi
istendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30089)
17 Haziran 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
101inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Aksarayın
il oluşunun 31inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Aksaray
Milletvekili Ayhan Erele aittir.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 15 Haziran Aksarayın yeniden il
oluşunun 31inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti, ekranları
başında bizi izleyen çok kıymetli hemşehrilerim;
Aksarayımızın yeniden il oluşunun 31inci yıl
dönümünde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kadim şehir, garip şehir; evliyalar
diyarı; Somuncu Baba dergâhı; Yunus Emre, Taptuk Emre
ocağı; Cemâleddin Aksarâyî, Zenbilli Ali Efendi, Pir Ali Paşa
otağı; Sultan II. Kılıç Arslanın sarayı; Fatih
Sultan Mehmet Hanın göz bebeği Aksaray. Kılıçla
alınmış, kanla yoğurulmuş, bu toprakların
vefalı, samimi, yürekli insanların anası, Anadolusu Aksaray.
Selam olsun güzel şehrin yiğit insanlarına.
Aksarayımızın yeniden il olmasında
emeği geçen dönemin Başbakanı merhum Turgut Özalı, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı, Aksaray Milletvekilimiz Mehmet
Altınsoyu, Raşit Daldalı, Mahmut Öztürk Beyi; hayatta
kalanları şükranla, rahmete kavuşanları da minnet ve
rahmetle anıyorum. Yine o dönemin tüm siyasi parti teşkilatı
yöneticilerine, sivil toplum kuruluşlarına, Aksarayın il
olmasını Türkiye gündeminde, Meclis gündeminde sıcak tutan
basın yayın kuruluşlarına, gazetecilerimize,
radyocularımıza ve basın-yayın cemiyeti
başkanlarına -Mahir Südemen Hocamıza, Çapan Tekeliye rahmet
diliyorum- yine Ali Genç ve Ahmet Erbaşa, kısacası bu
uğurda kelam üreten, kalem oynatan, emek veren tüm hemşehrilerime
Aksaraylılar adına teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Aksarayın
yeniden vilayet oluşunun 31inci yıl dönümünde, en son bundan iki
yıl on dört gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız Aksaray
Meydanında Ulukışla-Aksaray demir yolunun artık ihale
edilerek hizmete sunulması sözünü vermişti ancak bugüne kadar,
maalesef, devletin yoğun işleri yüzünden bu söz yerine getirilemedi
diye düşünüyoruz. Aksarayın bir an önce Aksaray-Ulukışla,
dolayısıyla İskenderun ve Mersin Limanına bağlayacak
demir yoluna acilen ve şiddetle ihtiyacı vardır.
Yine, Aksarayda yirmi beş yıl önce temeli
atılan, yüzde 60ı tamamlanan ancak 2002 yılında programdan
çıkarılan, Yolcu yok. iddiasıyla kaderine terk edilen 75inci
Yıl Havaalanının bitirilmesi ve Aksaraylıların
hizmetine sunulması beklenilmektedir.
Aksaraylıların yüzde 80i geçimini
tarım ve hayvancılıktan temin ederler. Aksarayda tarımda
sulamada büyük sorunlar yaşanmaktadır. Aksarayda yer altı
suları artık bitmiştir. Çekilen bu yer altı
sularının yerine Tuz Gölünün tuzlu suları gelmekte ve Aksarayın
verimli toprakları tuzlaşarak çoraklaşma tehdidi ve tehlikesiyle
karşı karşıya kalmaktadır. Bir an önce
Kızılırmak suyunun Aksaray Ovasına getirilerek bu sorunun
çözülmesi gerekmektedir.
Aksarayımızın içme suyu on beş
yıldır çözülemedi. Aksaraylılar, bırakın çeşmeden
akan suyu, abdest almakta bile tereddüt eder hâle gelmişlerdir.
Aksarayda geçen yıllarda açılan
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yeterli sayıda doktor
bulunmamaktadır. Hastanemizde çocuk hastalıkları doktoruna,
çocuk psikolojisi, onkoloji uzmanına, kadın hastalıkları
doktoruna, göğüs hastalıkları doktoruna acilen ihtiyaç
duyulmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanına bundan bir
yıl önce bildirdiğim hâlde maalesef Aksaray için, Aksaraylılar
için sağlık açısından büyük tehlike oluşturan
kanalizasyon şebekesinin arıtması bir türlü hizmete sokulmamıştı.
Bu yıl şubat ayında ihalesi yapılacak sözü verildi ama
maalesef bu söz yerine getirilemedi. Burası Aksaray Eğitim ve
Araştırma Hastanesine bin metre uzaklıktadır. Hemen bu
kanalizasyon atıklarının geçtiği yerde Hırkatol,
İsmailağatolu, Kazıcıktolu, Yenimahalle ve Yeşilova
yerleşim birimleri vardır. Buralarda
yaşayan insanlarımız, çocuklarımız,
analarımız, bebelerimiz, dedelerimiz büyük bir tehdit
altındadır. Dolayısıyla bir an önce bu kokunun giderilmesi,
çevreye verilen olumsuzluğun giderilmesi adına arıtma tesisinin
yapılmasını talep etmekteyiz. İnsanlarımız
21inci yüzyılda bunu hak etmemektedirler.
Yine,
Aksaraylılar bir an önce 20 bin kişilik bir futbol
sahasının Aksaraylılara kazandırılmasını
heyecan ve sabırsızlıkla beklemektedirler.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
AYHAN EREL (Devamla)
- Venus Sultanlar Ligine yükselen Kuzeyboru Voleybol
Takımımızı ve Türkiye Kadınlar Hentbol Süper Ligine
yükselen Aksaray Belediyespor Takımımızı, teknik ekibini,
futbolcularını kutluyor, başarılarının
devamını diliyorum. Ancak, Aksaray Spor Salonunun eksikliklerinin
giderilmemesi hâlinde burada müsabakaların yapılamayacağı
yetkililer tarafından bildirilmiştir; bir an önce bu eksikliklerin
giderilmesi gerekmektedir.
Aksaray-Ortaköy
arasındaki 50 kilometrelik yol yılan hikâyesine dönmüştür.
Dağları delen, denizleri aşan devlet, maalesef, on beş
yıldır Aksaray-Ortaköy arasındaki bu yolu
yapmamıştır. Bu saatten sonra Hükûmetin ve devletin Aksaraya
vadettiği hizmetleri yapmak Aksaraya bir lütuf değil, devletin namus
borcudur diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesindeki
kayıp eserler hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Murat Emire
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Ankara Milletvekili Murat Emirin, Ankara Resim ve Heykel Müzesindeki
kayıp eserlere ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT EMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gündem
dışı olarak Ankara Resim ve Heykel Müzesinde çalıntı,
kayıp 302 eseri Meclisin gündemine taşımak üzere söz aldım.
Değerli
arkadaşlar, geçmişi 2006lara dayanan, 2009 yılında
teftiş kurulu raporuyla 302 eserin kayıp veya çalıntı
olduğu, müzede bulunmadığının teftiş raporuyla
sabitlendiği, sonrasında bazı teftiş kurullarının
oluşturulduğu ama sağlıklı
çalışmadıkları, iki yıl çalışıyor görünüp sadece
yirmi saat çalıştığı, ucunun mahkemelere gittiği,
savcılıklara gittiği ama zamanın Kültür
Bakanlarının ve ilgili müdürlüklerin hiçbir şey
yapmadığı bir konu bu.
Değerli arkadaşlar, biz bu konuyu bir
yıldır söylüyoruz, diyoruz ki: Bu 302 kayıp eser nerede?
Buldunuz mu, bulmak için ne yaptınız? Bulamadıysanız
ilgililer hakkında ne yaptınız? Bir Allahın kulu bize
cevap vermiyor. Bu sefer de umarım sessizliklerini bozarlar,
kulaklarının üzerine yatmaktan vazgeçerler ve sizin de
katkılarınızla elbette bu sorumuza cevap verirler.
Bakınız, Kasım 2019da ben bir soru
sordum, dedim ki: Bu 302 eseri arıyor musunuz? Buldunuz mu? Bu eserler
neredeymiş? Bunları kaybedenler, çalanlar, ilgililer hakkında ne
yaptınız? Gelen cevabı şöyle söyleyeyim: Bence Meclis
açısından utanacak mıyız, gülecek miyiz; şaşıracağımız
bir cevap. Diyor ki Bakanlık: Çağdaş müzecilik
anlayışına uygun olarak -halkımıza, sanatçılara
vesaire- bunun için iki yıldır tadilata aldık. Ben ne
soruyorum, bakanlık ne söylüyor? Bu, Sayın Bakan adına utanç
vericidir, bürokratlar adına utanç vericidir. Bu konuya Meclisin mutlaka
eğilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, biz bu işin
peşini bırakmıyoruz çünkü somut bir biçimde 302 eser var ve
bunlar nerede; bulunması lazım. Bu sefer kendi
olanaklarımızla bulduğumuz demirbaş numaralarıyla soru
önergesi veriyoruz. Demirbaş numaralarını tek tek sayıyoruz
bu 302 eserin. Bu eserler nerede kardeşim, buldunuz mu, buluyor musunuz,
arıyor musunuz? Bunların hepsi bizim için millî değerlerimiz,
sanat değerlerimiz, tarihî değerlerimiz. diyoruz ama sonunda gelen
cevap yine hayal kırıklığı. Kısa bir paragraf
bakın, içinde hiçbir bilgi içermeyen, cevapmış gibi görünen ama
cevap içeriği taşımayan saçma sapan bir cevap. Âdeta yüce
Meclisimizle dalga geçen, alay eden bir anlayış.
Değerli arkadaşlar, soru çok basit: 302
tane eser var, bu eserler nerede? Bu eserleri arıyor musunuz? Bu eserleri
buldunuz mu? Hangilerini buldunuz? Bulamadıysanız niye, kimler
kaybetti? Sorumlular ne durumda? Sayın Bakanlar o sırada niye
işlem yapmadılar? Şimdi vaktim olmadığı için size
Teftiş Kurulu raporlarını ayrı ayrı sunamıyorum
ama inanın, baksanız o raporlara hepinizin yüreği sızlar.
Bakınız, bu 302 eser arasında paha
biçilemeyecek, bizim tarihimize, sanat geçmişimize ait ve mutlaka sanat
dünyasında ve bizim müzemizde olması gereken eserler var. Bunlara bir
örnek: Bedri Rahmi Eyüboğlunun Muradiyede Kahve. Bakınız, bu
eser kayıp. Bu eser nerede, bu eseri kim çaldı, bu eseri kim
sattı ve bu eserlerin İstanbulda karaborsada
satıldığına dönük müfettiş ve polis raporları
var. Bu, ciddi bir konu arkadaşlar.
Yine, devam ediyoruz. Bakın, İbrahim
Çallıdan Manzara tablosu. Bunun gibi 302 eser. Hani Yerliyiz ve
millîyiz. diyorsunuz ya, yerli ve millî olmak böyle bir şeydir
arkadaşlar. Bu ülkenin çakıl taşına sahip
çıkacaksınız ama bu ülkenin geçmişine, sanatına da
sahip çıkacaksınız. Bu ülkenin, ülkemizin çok değerli
ressamlarının ürettiği, tarihe bıraktığı,
bize emanet ettiği, müzemize emanet edilmiş olan bu 302 eser nerede
ve Bakanlık bu konuda on yıldır nasıl susabilir? Birisi çıksın
desin ki Murat Emir, sen yanlış söylüyorsun, yalan söylüyorsun, bu eserler
şurada.
Açıkça davet ediyorum, aksi
olmadığı sürece de hepinize görev düşüyor ve yüce Meclisi
ve tüm milleti göreve davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Düzcede yaşanan afetler ve yapılan yatırımlar
hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili Ayşe Keşire aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.-
Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin, Düzce ilinde yaşanan sel
felaketine ve yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Düzcede yaşanan sel felaketi,
daha sonra yapılan ödenekler ve yatırımlar üzerine gündem
dışı söz almış bulunuyorum.
Düzce ülkemizin en genç ilidir ve demografik
çeşitliliği en zengin illerinden de biridir. 17-18 Temmuz 2019
tarihinde yaşanan sel felaketinde -TBMM çalışmaları o gün
devam ediyordu sabah saatlerinde- izin alarak İçişleri Bakan
Yardımcımız ve AFAD yetkilileriyle ilime hemen intikal ettim.
TBMM çalışmalarının ardından Sayın Fahri
Çakır ve Ümit Yılmaz milletvekillerimiz de hemen bölgeye intikal
ettiler. İlk günden itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız
süreçle çok yakından ilgilendi. İlgili tüm bakanlarımız
bürokratlarıyla âdeta Düzceye aktılar. Çevre Bakanımız,
Çalışma Bakanımız, İçişleri Bakanımız
ve Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Düzcede bir
seferberlik başlattılar. Akabindeki süreçte de Sayın Binali
Yıldırım ilimize gelerek hem hemşehrilerimizle hem
yetkililerle çeşitli görüşmeler yaptılar. Milletvekilleri olarak
bizler haftalarca bölgeden çıkmadık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben de dört gün
kaldım orada.
AYŞE KEŞİR (Devamla) - Bu sürecin
devamında afetzedelere toplam 9,5 milyon nakdî ödeme
yapılmış, yıkılan köprü ve menfezler için özel idare
üzerinden 40 milyonu aşkın ödenek ayrılmış, bölge belediyelerimize
7 milyonu aşkın ödenek gönderilmiştir; toplamda 57 milyonu
aşan bir ödenekle selin bıraktığı izler silinmeye
çalışılmıştır. Büyük Melen Çayı üzerinde
olan Bezirgan Köprüsünün proje ve ihale çalışması DSİ
3üncü Bölge Müdürlüğü tarafından devam etmektedir. Yine, çoğu
sel bölgesinde olmak üzere 49 adet, altını çiziyorum 49 adet köprü ve
menfez için DSİ 40 milyon lira ödenek ayırmış ve nisan
ayının 28inde bu köprülerimizin ihalesi yapılmıştır.
22 Mayıs tarihinde yaşanan fırtınadan zarar gören çiftçilerimizin
de TARSİM süreci devam etmektedir.
Düzcenin AK PARTİ döneminde eğitim,
sağlık, ulaştırma, sanayi, DSİ, gençlik hizmetleri,
sosyal politikalar, yerel yönetimler konusunda aldığı
yatırımları ben burada ne beş dakikada ne elli dakikada
anlatabilirim, saatler sürer fakat sadece son üç beş yılda
yaptıklarımızın birkaçına değineceğim:
Bizler AK PARTİ ve iktidar partisi milletvekilleri olarak sorunları
konuşmuyoruz; biz çözüyoruz, çözümleri anlatıyoruz. Sadece son
beş yılda 300 yataklı hastanemiz, otogar, kültür merkezi, OSB
otoban bağlantı yolu, Kaynaşlı bağlantı
kavşağı yapılmıştır. Kalıcı
iş yerleri sorunumuz çözülmüş ve bölgeye 2 yurt kazandırılmıştır.
Aynı zamanda yine o bölgeye 1 gençlik merkezi, 1 semt polikliniği, 1
aile sağlığı merkezi kazandırılmıştır.
İlimizdeki eski hastane binamız, yine 100 yataklı fizik tedavi
hastanesi bu dönemde olmuştur. Geçtiğimiz hafta
yaptığımız çalışmalarla da hastane kapasitesini 145e
çıkartıyoruz ve yine hidroterapiyi de inşallah Muncurlu
Hastanemizde başlatacağız.
2014 yılında 3 tane ilçe hastanemizi
tamamladık. Bu yıl da Çilimli İlçe Entegre Hastanemiz son
aşamasına geldi, inşallah en yakın zamanda
açılışını gerçekleştireceğiz. Sadece son iki
yılda, altını çiziyorum, sadece son iki yılda 11
sağlık birimini yaptık, bitirdik ve
açılışını gerçekleştirdik.
Bu arada, büyükşehir olmayan tek il olan
Düzcede, geçtiğimiz hafta çocuk izlem merkezini açtık. Bu konuyu son
derece önemseyen bir milletvekiliyim, tüm milletvekillerimiz de bu konuyu son
derece önemsiyorlar.
Aynı zamanda, sadece eğitimde, sadece dört
yılda 398 derslik açtık ve toplam ödeneği 124 milyon TL. Düzce,
yurt sorunu hiç olmayan bir ildir. Sadece son beş yılda 7.608
kapasiteli 10 yurt açılmıştır.
Diğer yandan, Sayın Bakanımız
Faruk Özlünün de Bakanlığı döneminde, ilimiz 28 milyonluk bir
teknopark kazanmıştır ve çalışmaları devam
etmektedir.
Düzce, bir büyükşehir hariç -bakın,
buranın altını özellikle çiziyorum- tüm ilçelerinde doğal
gaz kullanılan ilk ildir ve Yığılca ilçemiz dahil iki
yıldır Düzcemizde doğal gaz kullanılmaktadır.
AK PARTİ döneminde, 5084 sayılı
Teşvik Yasasıyla birlikte, ilimize sadece il dışından
72 sanayi kuruluşu tesis açmış ve bunlar 2.500 artı
istihdam sağlamıştır. Geçtiğimiz yılda
yapılan istihdam seferberliğinde 7.500 olan hedef 10 bini
aşmış ve İŞKUR faaliyetlerinde Düzce birinci ildir.
Düzce, istihdam seferberliğinde öncü illerden biridir.
Anlattıklarımın eksiği var,
fazlası yok. Bütün bu yatırımları tek tek anlatmaya -az
önce de söyledim- saatler yetmez. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız
olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE KEŞİR (Devamla) Sayın
Başkan, selamlayacağım son bir cümleyle.
BAŞKAN Toparlayın.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Ayrıca,
fındık hasat dönemimiz yaklaşıyor, fındık
üreticilerimize alan bazlı destek -malumunuz bazen unutuluyor- AK
PARTİ döneminde başlamıştır ve biz, daha dün, her
yıl yaptığımız gibi, fındık üretimi
yapılan illerin AK PARTİ milletvekilleri olarak bir çalışma
grubumuzu tekrar çalışmaya başlattık ve bu yılki
ihtiyaçlarımızı müzakere ediyoruz.
Tabii, kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar
sınırsız ama Düzcemize Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve AK PARTİnin ciddi bir teveccühü
var ve biz bu sınırlı kaynakları maksimum faydayla hemşehrilerimize
hizmet olarak ulaştırmaya çalışıyoruz.
Bu anlamda, emeği geçen herkese tekrar
şükranlarımı sunuyorum.
Sorunları tek tek çözmeye devam edeceğiz
ve çözümleri de buradan anlatmaya devam edeceğiz.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, yerimden
Özür dilerim ben.
Sayın Hatip Düzceye gelenleri söylerken mesela
18 Temmuz 2019 tarihindeki sel felaketine Ankara Belediyesi, İstanbul
Belediyesi, Kocaeli Belediyesi, Sakarya Belediyesi yardım ettiği hâlde
bunları saymamıştır. Dört gün boyunca sarı çizmelerle
o alanda dolaştığımı da belirtmemiştir.
Mesela AK PARTİ öncesi, AK PARTİ
sonrası Düzcede ne oldu? AK PARTİ öncesinde Melenağzı
köyünde okul vardı, postane vardı, sağlık ocağı
vardı; AK PARTİ döneminde bunların hepsi kapatıldı.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim,
saygılar sunarım.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, deprem
ve sel mağduru olduğunu ifade eden milletvekillerimiz oldu. Arzu
Hanım da mazeret belirtti. Özellikle sel ve deprem acil olabilir
düşüncesiyle
Mehmet Göker, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdur ili Başmakçı köyünde
meydana gelen deprem nedeniyle hemşehrilerine geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, depreme dayanıksız kamu
binalarının ve devlet hastanesinin rehabilitasyonunun
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, dün gece Burdurumuzda merkez üssü Başmakçı
köyümüz olan, 3,8 şiddetinde meydana gelen deprem nedeniyle tüm
hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Evet, deprem maalesef bölgemizin bir gerçeği.
Bu vesileyle özellikle kamu binalarının depreme dayanıksız
olanlarının rehabilitasyonunun bir an önce yapılmasını
ve dahi dayanıksız olan devlet hastanemizin yenisinin bir an önce ve
ivedilikle yapılmasını yetkililerden talep ediyorum.
BAŞKAN Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayan, buyurun.
2.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, 17 Haziran 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne,
deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine ve Trakya bölgesinde yaşanılan doğal afetler
sonucu oluşan üreticilerin mağduriyetlerine ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
9uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demirele ölüm yıl dönümü dolayısıyla ışıklar
içinde yatsın diyorum.
Ayrıca, deprem bölgelerimizde de zarar gören
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, canını
kaybedenlere de Allah rahmet eylesin diyorum.
Bölgemizde bu yıl maalesef büyük bir doğal
afet yaşanmaktadır. Özellikle büyük rüzgâr dolayısıyla
ekinlerde yatmalar, bunun yanında dolu vurması nedeniyle de bütün
başaklarını dökmüş olan buğday, arpa gibi bitkilerin aşağı
yukarı yüzde 100ünün zarar görmesi
Ama bu özelliğin en büyük
tarafı da aşağı yukarı 6-7 köyümüzde toplam 35 bin
dönüm arazinin bu yıl hasadının yapılmasının
tamamen mümkün olmamasıdır. Gerek ayçiçeği gerek buğday ve
gerek diğer tahıllarda büyük zarar vardır. Bu zararlar
çiftçimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Arzu Erdem Hanım
3.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, Bingöl ilinde meydana gelen depremde
hayatını kaybeden güvenlik korucusuna Allahtan rahmet
dilediğine, engelli bireylerin toplum hayatında
varlıklarını sürdürebilmeleri için istihdam edilmeleri ve
atanamayan engelli öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, Bingölde meydana gelen ve çevre illerde
hissedilen depremde zarar görenlere buradan geçmiş olsun dileklerimi
iletmek istiyorum.
Hayatını kaybeden korucu kardeşimize
Allahtan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum. Yaralılara da
acil şifalar diliyorum.
Bu vesileyle, engelli kardeşlerimizin toplum
hayatında varlıklarını sürdürmeleri için özellikle
öncelikli istihdam konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar
çalışmalarımızı yaptık. Bu vesileyle, engelli
kardeşlerimize öncelikli istihdamın sağlanması gerçekten
önem arz etmekte toplumda varlıklarını sürdürmeleri
açısından. Bu vesileyle, bizim çocuklarımızın,
evlatlarımızın yetişmesine önemli katkı sağlayan
engelli öğretmenlerimizi de buradan selamlamak istiyorum, tüm
öğretmenlerimizi selamlamak istiyorum.
Son yapılan Millî Eğitim
Bakanlığı alım açıklamasında, 200 engelli
öğretmen alımı yapılacaktır. 3.500den bugün 450ye
kadar düşmüş olan atanamayan engelli öğretmenlerimizle ilgili,
kalan 200-250 civarındaki engelli öğretmenlerimizin de
atanmasının bundan sonraki süreçte yapılmasını talep
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren milletvekillerimize söz vereceğim.
Sayın Şeker
4.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, doğal afetlerin
yaşandığı bir coğrafyada bulunulduğuna, afetlerin
zararlarını azaltabilmek için afet yönetiminin ve koordinasyonunun
önemli olduğuna, depremlerde can kaybını en aza indirebilmek
için herkesin mücadele etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemiz,
başta deprem olmak üzere doğal afetlerin
yaşandığı bir coğrafyada bulunmaktadır. Afetlerin
zararlarını azaltmak için afet yönetimi ve koordinasyonu önemlidir.
Merkez üssü Kocaeli Gölcük olan 99 Marmara Depremi, afet ve acil durumlarda
yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanması gerektiğini ortaya
koydu. Bu nedenle on bir yıl önce 17 Haziran 2009da yürürlüğe giren
5902 sayılı Yasayla Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) kuruldu. Kriz yönetimi yerine risk
yönetimi modeline geçildi. Oluşacak deprem riskine karşı afet
öncesi yapılacak iyileştirme çalışmaları, can
kaybı ve zararları azaltmada ters orantı etkisi yapacaktır.
Depremlerdeki ölüm nedeni, deprem değil, insanoğlunun hataları, ihmalleri
ve bilgisizliğidir.
Ülkemizin kaderi olan depremlerde can kaybını
en aza indirmek için mücadele etmek hepimizin görevidir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bakırlıoğlu
5.-
Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, Soma maden
ocağında çalışan ve mağduriyetleri giderilmeyen
madencilerin verilen sözlerin tutulmasını istediğine ve çözüm
yeri olan Meclisi göreve çağırdığına ilişkin
açıklaması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bildiğiniz gibi tazminat mağduru
Somalı madenciler ekim ayında bir yürüyüş
başlatmışlardı. Yürüyüşleri durdurulmuş ancak
eylemleri otuz üç gün sürmüştü. Sonrasında bu haklı talepleri
karşılık bulmuş, sorunun çözüleceği bizzat Enerji
Bakanı tarafından açıklanmıştı. O günden bugüne
sorun kısmen çözülmüş durumda. Hizmet alımı sözleşmesi
yapılan Eynez Ocağında çalışan madencilerimizin
tazminatları ödenmekte ancak redevans sözleşmesi yapılan Uyar
Madencilik mağdurlarının ve Soma AŞnin Işıklar,
Atabacası Ocaklarında çalışan madencilerin alacakları
verilen sözlere rağmen ödenmemiştir. Sorunun çözümü için yasal
düzenleme yapmak gerekir. İlk torbada bu düzenlemeyi
yapacağız. denilmesine rağmen bu konuda bir adım
atılmamıştır. Bugün mağduriyeti giderilmeyen 1.500
işçi Somada çadır kurmuş, verilen sözlerin
tutulmasını istemekte. İşçilerimiz haklıdır ve
çözüm yeri bu yüce Meclistir.
Meclisi bu konuda göreve çağırır,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Aygun
6.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili Ergene
ilçesi, Bakırca, Karamehmet, İğneler ve Ahimehmet Mahallelerinde
dolu ve sel nedeniyle zarara uğrayan vatandaşlara geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, tarımsal desteklerin ödenmesini ve
çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Ülkemizde iklim değişikliği sebebiyle bir çok ilde olduğu
gibi seçim bölgem Tekirdağın Ergene ilçesine ait Bakırca,
Karamehmet, İğneler ve Ahımehmette dolu ve sel zararı
ortaya çıkmıştır. Sel ve dolu zararına göre
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yine, 2006da çıkarılan Tarım
Kanununun 19uncu maddesinde tarımsal desteklemelerle ilgili maddede
Tarımsal destekleme, usûl ve yönetmelik tebliği Bakanlık
tarafından belirlenir ve tarımsal destekleme tebliği ilgili
yılın ilk iki ayı içerisinde yayımlanır. der ancak
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinden bugüne, geçen
yıl 23 Ekim 2019da, bu yıl hâlâ tarımsal desteklemeyle ilgili
tebliğden haber yok. Çiftçi pamuğunu sattı, ayçiçeğini
sattı, yenisini ekti, hâlâ daha yeni tebliğden haber yok. Aynı
zamanda daha ödenmeyen tarımsal desteklerin bir an evvel ödenmesi ve
çiftçimizin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum. Bakanlık
gözünü aç, Cumhurbaşkanı gözünü aç, çiftçi perişan. Doğal
afetle mücadele ederken bir de ödenmeyen tarımsal desteklerine el
konulmasını buradan kınıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
7.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan
ilçesi Karacaali, Maltepe ve Çobançeşmesi köyleri ile Paşayiğit
Mahallesindeki tarım ve orman alanlarını tehdit eden patlatma
işlemiyle linyit üretimi projesine bölge halkının
karşı çıktığına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Edirnenin Keşan ilçesinin
Karacaali köyünde patlatmalı linyit sahası açılmaya
çalışılıyor. Bölgedeki tarım ve orman
alanlarını tehdit eden bu proje hiçbir ekonomik ve çevresel
değerlendirmeye göre yapılamaz. Zaten bir defa reddedilmiş,
şimdi şirket isim değiştirerek yeniden ÇED olumlu raporu
almak istiyor. Keşandaki Karacaali, Maltepe, Çobançeşmesi köylerini
ve Paşayiğit Mahallesini tehdit eden bu maden işletmesine asla
izin verilemez. Pandemi günlerinden hiç ders almamışçasına
buralarda linyit madeni açmaya çalışmak akılla açıklanamaz.
Buralar tarım alanı ve orman bölgesi. Proje öylesine ucube ki
eğer yapılırsa Karacaali köyümüzün dış dünyayla
bağlantısı bile kesiliyor. İnsanlarımız
endişeli, patlama sesleriyle evlerinde, köylerinde her an
başımıza ne düşecek diye bekleyerek yaşamak
istemiyorlar. Bölgede yaşayan hemşehrilerimin karşı
çıktığı bu proje için 30 Haziranda
halkımızın katılımıyla ÇED toplantısı
düzenlenecek. Ülkesini seven, evlerini, sularını,
topraklarını, ormanlarını korumak isteyen herkesi destek
olmaya çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın Demir
8.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, İstanbul ilinin ülkenin
küresel imajında ve turizm politikasında belirleyici bir role sahip
olduğuna, turizm sektörümüz için uygulan sertifika programı,
tedbirler ve sağlık turizminin etkinleştirilmesiyle pandemi
nedeniyle yaşanan olumsuzlukların ortadan kalkacağına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
İstanbul tarihî, kültürel, doğal, kentsel
ve ticari özellikleriyle ülkemizin küresel imajında ve
dolayısıyla turizm politikasında kritik ve belirleyici bir role
sahiptir. Küresel Barış Şehirleri Endeksine göre 2015
yılında İstanbul 12,5 milyon turistle dünyada 5inci
olmuştur. 2005-2015 yılları arasında Türkiye'ye gelen
ziyaretçi sayısı Türkiye'de yüzde 72 artmışken bu oran
İstanbul için yüzde 156 olmuştur. 2016 yılından sonra hem
dünyada hem Türkiye'deki gelişmelere paralel olarak İstanbulda
turist sayısında bir düşüş yaşanmıştır.
Geçen yıl yaşanan olumlu turizm tablosuna da bu yıl maalesef
pandemi sekte vurmuştur. Ancak turizm sektörümüz için
uyguladığımız sertifika programı, tedbirler ve
özellikle sağlık turizminin de İstanbulda
etkinleştirilmesi ile pandemi nedeniyle yaşanan olumsuzlukların
ortadan kalkacağına olan inancımız tamdır.
Saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın.
9.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 17 Haziran
Mısırın 5inci Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin
ölümünün 1inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2012 yılında seçimle
Mısırın 5inci Cumhurbaşkanı olan, şiddet ve
teröre bulaşmayan, bilakis şiddet yanlılarına mesafe koyan
Muhammed Mursi, Batılı emperyal güçlerin desteklediği Sisi
tarafından bir darbeyle devrilmiştir. İdamla yargılanan
Mursi, bir yıl önce duruşma salonunda vefat etmiştir. Bir kez
daha net bir şekilde anlaşılmıştır ki bütün
Batı, kendine demokrat olup, üçüncü ülkelerin emellerine amade
olanını, otoriter olanını sever. Vefatının
birinci yılında Muhammed Mursiyi rahmetle anıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel.
10.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Yenilmiş kul hakkını ne Mekke
temizler ne de tekke. Biz, tanesi dolmadan kurumuş başakların
arkasından geliyoruz diyen, Türk siyasetinde derin izler bırakan,
kendisine has tarzı, engin hoşgörüsü ve ileri
görüşlülüğüyle bilinen, etik ve rekabet kültürünü
hafızalarımıza kazıyan, ülkemizin ekonomik ve sosyal
kalkınmasında büyük emeği olan, Türk dünyasının
saygın devlet adamı, köy çocuklarının
Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselebileceğini
gösteren cumhuriyetin en önemli örneklerinden, tarafsız ve yol
göstericiliğiyle Türkiyenin babası unvanını alan,
ülkemizde seçimle birçok kez Başbakanlık yapmış 9uncu
Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demireli ölümünün 5inci
yılında rahmet ve saygıyla anıyor, ruhu şad,
mekânının cennet olmasını Cenabı Haktan niyaz
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu.
11.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 17 Haziran
Mısırın 5inci Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin
ölümünün 1inci yıl dönümüne ve Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü
vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
himayelerinde başlatılan ulusal ağaçlandırma
seferberliği ve Geleceğe Nefes kampanyasıyla fidan dikme
çalışmalarının devam ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sözlerimin başında, geçen yıl mahkeme
salonunda hayatını kaybeden, Mısırın demokratik
yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursiyi
rahmetle yâd ediyorum.
17 Haziran, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla
Mücadele Günü. Çölleşmenin, dünyayı tehdit eden ve gün geçtikçe
büyüyen savaşlardan daha tehlikeli ve sinsi olduğu günümüzde daha
yeşil bir dünya için suyumuzu ve toprağımızı korumalıyız.
Gelecek nesillere çölleşme endişesi olmayan bir dünya bırakmak
için AK PARTİ olarak çölleşmeyle mücadele de her zaman öncelikli
hedefimiz olmuştur. Son on sekiz yılda 5 milyon 402 bin hektar alanda
çalışma yaparak 4 milyar 700 milyon adet fidanı toprakla
buluşturduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın
himayelerinde başlatılan ulusal ağaçlandırma
seferberliği ve Geleceğe Nefes kampanyalarıyla fidan dikme
çalışmalarımız da devam etmektedir.
Dünyamızı çölleşme tehlikesine
karşı en iyi şekilde koruyarak gelecek nesillerimize temiz suyu,
verimli toprağı, ormanı olan bir miras bırakmak için
durmadan çalışacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gözgeç
12.-
Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, terörle, teröristlerle mücadele
görevinin sadece askerlerin değil bu milletin kürsüsünde vatanın ve
milletin bölünmez bütünlüğünü korumaya namusu ve şerefi üzerine yemin
edenlerin ve tüm milletin olduğuna ilişkin açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 83 milyonun kalbi, ülkemizin birlik
ve bütünlüğü, milletimizin güvenliği için terörle mücadele eden,
teröristlerin inlerine giren kahraman askerlerimiz için atıyor.
Yüreklerimiz her daim onların muzaffer olması için dualarla destek veriyor.
Bu milletin kürsüsünden dağı bir referans
ve tehdit olarak sunma talihsizliğinde bulunanlara, dağda
savaştan bahsedenlere söylüyorum: Dağda savaş olmaz, dağda
terörle mücadele olur. Dağa 2 nedenle çıkılır; ya terörist
olmak için ya da terörle mücadele için. Kız çocuklarını
dağa kaçıran, tecavüz eden, canlı bomba olarak kullanan, en
temel hak yaşam hakkını hedef alan terörle, teröristlerle
mücadele görevi, sadece kahraman askerlerimizin değil, bu milletin
kürsüsünde vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumaya namusu
ve şerefi üzerine yemin edenlerindir, tüm milletimizindir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karasu
13.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, 17 Haziran Nevşehir CHP eski
İl Başkanı Mehmet Zeki Tekiner ile parti üyesi Yavuz
Yükselbabanın ölümünün 40ıncı yıl dönümü vesilesiyle
Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir tehdide ve baskıya boyun
eğmeyeceğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Nevşehir İl Başkanımız
Mehmet Zeki Tekiner ile parti üyemiz Yavuz Yükselbaba, kırk yıl önce
bugün 12 Eylüle giden karanlık yolun yarattığı
katliamların birinde uğradıkları silahlı
saldırı sonucu hayatını kaybetti. Buradan partimizin 2
neferini, 2 demokrasi şehidini de saygıyla anıyorum. Zeki
Tekineri ve Yavuz Yükselbabayı kalleşçe öldüren o karanlık
zihniyet, Cumhuriyet Halk Partisinden öylesine nefret ediyordu ki cenazeye
katılanların üzerine çapraz ateşle kurşun
yağdırıp Zeki Başkanın cansız bedenine 13
kurşun sıkmıştı. Kırk yıl önce o nefrete ve
demokrasi düşmanlığına karşı nasıl
göğsümüzü siper ettiysek bugün de aynı kararlılıkla, hak,
hukuk ve adalet mücadelemizle tüm darbelere karşı çıkmayı
sürdürüyor, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir tehdide, sindirmeye ve
baskıya boyun eğmeyeceğini bir kez daha haykırıyoruz.
BAŞKAN Sayın Güneş
14.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, 16 Haziran 2017de terör
örgütü PKK tarafından kaçırılarak şehit edilen
sınıf öğretmeni Necmettin Yılmazı ve tüm
şehitleri rahmetle andığına, terörü, teröristi ve
destekçilerini lanetlendiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç yıl önce görev yaptığı
Şanlıurfadan memleketi Gümüşhaneye giderken Tuncelide hain
terör örgütü PKK tarafından kaçırıldıktan sonra şehit
edilen sınıf öğretmeni Necmettin Yılmazı ve tüm
şehitlerimizi rahmet ve duayla anıyorum. Necmettin Yılmaz,
Şenay Aybüke Yalçın, İlyas Acar ve daha niceleri; yöre
halkının çocuklarını yetiştirmek için çaba gösteren bu
öğretmenlerimizin suçu, günahı neydi de canlarına kastettiniz?
Bu terör örgütüne destek verenler, sizlere
sesleniyorum: Bu öğretmenlerimizin öldürülmesine karşı gelemeyen
ve lanetleyemeyenler, sakın insan hakları, demokrasi, özgürlük,
eşitlik gibi kelimeleri ağızlarınıza alarak, bu
kelimeleri kirletmeyin. Biz ve halkımız, sizlerin gerçek yüzünüzü ve
niyetlerinizi biliyoruz, sizler de bizim bildiğimizi biliyorsunuz. Sizler,
işbirlikçileriniz ve güvendiğiniz emperyalistler, asla emellerinize
ulaşamayacaksınız.
Her türlü terörü, teröristi ve destekçilerini lanetliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım.
15.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, ekonomik kriz nedeniyle
vatandaşların araç muayene cezalarına ve vergi borçlarına
af getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Araç muayene ücretleri, aldı
başını gidiyor. Egzoz ile birlikte binek bir otomobil muayene
ücreti 410 TLyi buldu. Sormak lazım, yirmi dakika bile sürmeyen bu
işlemde acaba hangi emek harcanıyor, ne masraf yapılıyor da
zorunlu, resmî bir soygun ve vurgun var. Ekonomik kriz nedeniyle
taşıt vergisini ödeyemeyen ve sigortasını yaptıramayan
vatandaşlar da cabası. Derhâl, vergi affıyla birlikte katlanarak
artan araç muayene cezalarına af getirilmelidir. 2020 yılında
araç muayene ücretleri otobüs, kamyon, çekici ve tankerler için 462,56 lira,
otomobil, minibüs, kamyonet ve özel taşıtlar, arazi araçları
için 342 TL; traktör ve motosiklet için ise 174,64 TLdir. Bu bağlamda
coronavirüs sebebiyle araç muayenesini yaptıramayan birçok vatandaşımız
maalesef aylık yüzde 5 ceza ödemektedir. Bu da senelik yüzde 60tır.
Yani bu, bir soygunculuktur. Bu bağlamda bir an önce affın
getirilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünver.
16.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, Tarım ve Orman
Bakanlığının zamansız kural
değişiklikleriyle çiftçileri belirsizliğe sürüklediğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Tarım
ve Orman Bakanlığı, zamansız kural
değişiklikleriyle çiftçimizi belirsizliğe sürüklemektedir. Ocak
2018 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla, lisanslı depolara teslim
edilen ürünler için ton başına 25 lirayı geçmemek üzere nakliye
desteği verilegelmiştir ve herhangi bir tavan öngörülmemiştir.
Bu yıl mart ayında yayımlanan yeni tebliğe göre ise her
ürün çeşidi bakımından 750 lira tavan belirlenmiştir.
Bakanlığa sesleniyorum: Bu, çiftçinin
cebine el uzatmaktır. Bugün depolarda bulunan ürün, geçen yılın
ürünüdür. İki yıldır tavan konulmadan uygulanan nakliye
desteğinin yine verileceğini düşünerek ürününü lisanslı
depolara teslim eden üreticiler, tebliğle mağdur edilmiştir.
Başta Karaman ve Konya olmak üzere tüm İç Anadoluda geniş
arazilerde hububat yetiştiren çiftçilerimiz için tavandan
hesaplandığında 30 ton ürüne denk destek anlamına gelen bu
düzenleme yetersizdir. Uygulama yeniden gözden geçirilmelidir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Etyemez
17.-
Konya Milletvekili Halil Etyemezin, ekolojik çeşitlilik ve tabiat
varlıkları bakımından zengin bir ülke olunduğuna, 17
Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü vesilesiyle sürdürülebilir bir
gelecek inşa etmek için çalışan Tarım ve Orman
Bakanlığına, sivil toplum kuruluşlarına ve
vatandaşlara teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiye, ekolojik çeşitlilik ve tabiat
varlıkları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. AK
PARTİ olarak bu zenginliğimizi ve mirasımızı gelecek
kuşaklarımıza aktarmak için var gücümüzle çalışmaktayız.
Bu kapsamda son on sekiz yılda orman alanımızı 22,7 milyon
hektarın üzerine çıkardık. 4,5 milyarın üzerinde
fidanı toprakla buluşturduk. 2023e kadar 7 milyar fidanı
toprakla kavuşturacağız. 30 bin futbol sahası alanı
kadar toprağın erozyonla taşınmasını önledik.
Konyamızda ise yıllık ortalama 6 milyon fidan üretiyoruz. 118,4
milyon fidanı toprakla buluşturduk. 6 adet şehir ormanı, 13
adet bal ormanı ve 35 adet mesire yeri tesis ettik.
Bugün kutladığımız
Çölleşmeyle Mücadele Gününde, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek
için çalışan Tarım ve Orman Bakanlığına, sivil
toplum kuruluşlarımıza ve vatandaşlarımıza
teşekkür ediyorum.
Vicdanlarımız da topraklarımız
da çölleşmesin diyor, tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
18.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, ekonomik ve sosyal konularda bölgenin
yükünü çeken Hatay halkının sağlık konusunda daha fazla
mağdur olmaması için Arsuz ve Defne devlet hastanelerinin
yapımının tamamlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yaşadığımız pandemi
sürecinde bir kez daha gördük ki her şeyden tasarruf yapabilirsiniz ancak
söz konusu insan ve toplum sağlığı ise hiçbir gerekçe,
tasarrufa neden olamaz.
Hatay ilimizde Arsuz ve Defne ilçe devlet
hastanelerinin yapımıyla ilgili defalarca buradan Hükûmete seslendim.
Bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Bakana
sesleniyorum: Türkiye, kırk günde tam teşekküllü hastane yapacak
olanaklara sahiptir. Geçtiğimiz günlerde kısa sürede tamamlanan acil
durum hastanesinin açılışını yaptınız. Dört
yıldır Arsuz ve Defne hastanelerine çivi dahi çakılmıyor. O
hastaneleri de kırk günde yapın demiyoruz, en azından bir
yılda bitirin. Ekonomik ve sosyal konularda bölgenin yükünü çeken Hatay
halkı, hiç olmazsa sağlık konusunda daha fazla mağdur
olmasın.
Hiçbir tasarruf, Arsuz ve Defne halkının
canından daha kıymetli değildir. Arsuz ve Defne halkı
adalet bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
ATİLA SERTEL (İzmir) 20 kişiye
kadardı Başkanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
sizin adaletinize sığınıyoruz, 30 kişiye verin.
19.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Irakın kuzeyinde
başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonunda Mehmetçike
başarılar dilediğine, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne, ülkede liyakat ve adalet
kavramlarının kalmadığına, İstanbul
Havalimanı üçüncü pistinin ihale şartnamesine aykırı yapıldığına
dair basında çıkan haberlere, Kocaeli ilinde vatandaşların SEDAŞla
ilgili şikâyetlerine ve 21inci yüzyılda bir sanayi şehri olan
Kocaelinde elektrik kesintilerinden bahsedilmesinin kabul edilebilir
olmadığına, Çorum ilinin demir yolu ve havalimanına
kavuşmasının önemine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin,
Irakın kuzeyinde yer alan terör yuvası Haftanine
başlattığı Pençe-Kaplan Operasyonunda Mehmetçikimize
başarılar diliyorum; Allah, ayaklarına taş
değdirmesin; Yüce Rabbim, ordumuzu muzaffer kılsın.
İYİ PARTİ, terörle ve teröristle mücadelenin her daim
yanındadır ve sonuna kadar destekçisidir.
Bugün, Türkiyenin gelişmesine büyük
katkılar sunan devlet ve siyaset adamı olarak Türk milletinin gönlünü
kazanan 9uncu Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirelin
vefatının 5inci yıl dönümü, onu vefatının 5inci
yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle anıyorum, mekânı cennet,
ruhu şad olsun.
Geçtiğimiz günlerde, Sayın
Cumhurbaşkanınca, Türkiyeyi şoke eden ama aslında
ülkemizde liyakat ve adalet gibi kavramların
kalmadığını bir kez daha gösteren atamalar
gerçekleştirildi. Dışarıda yabancıların,
dışarıda vatandaşımızın en büyük sorunu
işsizlikken, elinde diploması olan, yabancı dil bilen,
liyakatli, üniversite mezunu birçok gencimiz iş ararken, içeride
Sayın Cumhurbaşkanına yakın olmak, en büyük CV olarak kabul
ediliyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiyeyi
getirdiği nokta, işte tam olarak da budur. Bugün de basında
çıkan haberlerde AK PARTİ İstanbul İl Başkanı
Bayram Şenocakın oğlunun da Türk Hava Yolları Özel Kalem
Operasyon Müdürü olarak atandığını öğrendik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Türk Hava Yolları,
kamuyla beraber özel sektörün de vatandaşın da ortak olduğu bir
kurum; sizlerin il başkanlarınızın yakınına,
akrabasına, eşine dostuna iş bulacağı, istihdam
alanı açacağı bir yer değil.
Türk Hava Yolları demişken, geçenlerde
üçüncü pisti şovlarla açılan, Türkiyenin zafer abidesi denilen
İstanbul Havalimanına da değinmek istiyorum. İstanbul
Havalimanı üçüncü pisti, ihale şartnamesine göre 3.750 metre
uzunlukta ve 60 metre genişlikte olması gerekiyordu. Ancak pistin 690
metre daha kısa ve 15 metre daha dar olduğuna dair basında
çıkan haberler var. Şimdi, buradan sormak istiyorum: Pistin gerisi
nerede? Pistin gerisini kim çaldı? Hangi vatansever, ülkesinin zafer
abidesinden çalar Allah aşkına ya? Zafer abidesi diye
anlattınız, oradan da çalınmış.
Seçim bölgem Kocaeliden neredeyse her gün
SEDAŞla ilgili bir şikâyet geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ben de Kocaelideki bu
elektrik kesintilerini vakit buldukça, fırsat buldukça hep dile
getiriyorum. Vatandaş diyor ki: Ne kadar elektrikli eşyamız varsa
devamlı bu elektrik kesilmesinden, voltaj düşüklüğünden -bütün
elektrikli eşyalarımız- bozuldu. Elektrikli eşyaya
verdiğimiz para kadar tamir parası veriyoruz. Buradan sormak
istiyorum: Bu SEDAŞ, bu gücü nereden alıyor? Bu kadar uyarıya
rağmen bu kadar pervasız davranmasının sebebi nedir,
arkasında kim var? SEDAŞı özelleştirirken hangi
yakına, hangi akrabayıtaallukata öncelik tanındı? Onu da
topluma açıklayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 21inci yüzyılda bir
sanayi şehrinde hâlâ elektrik kesintilerinden bahsetmek, bir sanayici
olarak, bir Kocaeli Milletvekili olarak beni üzüyor. Kocaelinin
karanlığa mahkûm edilmesi, kabul edilecek bir konu değil. Havada
dokuz yıldır uçan, yakıtı bitmeyen bir uçak
yaptınız, dokuz yıldır havada uçuyor, Kocaeliye hâlâ
elektrik getiremediniz; ne kadar garip değil mi?
Konuşmama son vermeden önce, Çorumdan
bahsetmek istiyorum. Çorum, sanayileşme yönünde attığı
adımlarla dinamik bir kent olarak gelişimini sürdürüyor. Merkez,
Sungurlu ve Osmancık olmak üzere, 3 organize sanayi bölgesine ev
sahipliği yapan ve yatırımcılarını bekleyen
Çorumun en acil talebi, demir yolu. Özellikle, ürünlerinin nakledilmesi ve dünya
pazarındaki rekabette kentin gücünü artırmak adına bu
ihtiyacın karşılanması, Çorumlu sanayici
açısından önemli bir ihtiyaç.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitti Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çorumun bir diğer eksiği
de havalimanı. Üreten Çorum, giderek ihracata da yöneliyor, bu yüzden
şehrin bir an önce bir havalimanına kavuşması ya da
yakınındaki Merzifon Havalimanının daha iyi bir hâle
getirilmesi önem taşıyor. Hükûmeti Çorumun sesini duymaya ve Çoruma
büyük avantaj kazandıracak bu projeleri bir an önce yaşama geçirmeye
çağırıyoruz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
20.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 17 Haziran 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve
Irakın kuzeyinde faaliyetler icra ettiğine, sınırlara
yönelik saldırıları önlemek amacıyla gerçekleştirilen
Pençe-Kartal Operasyonunda 81 hedefin, Pençe-Kaplan Operasyonunda da 150
hedefin başarıyla imha edildiğine, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak yapılan bütün operasyonlarda devletin ve Hükûmetin yanında
olunduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türkiye Cumhuriyetinin
9uncu Cumhurbaşkanı, Adalet ve Doğru Yol Partilerinin eski
Genel Başkanı, Başbakanlarımızdan ve yakın dönem
siyasi tarihimizin en önemli siyasi aktörlerinden merhum Süleyman Demirelin
vefatının 5inci yıl dönümüdür. Bu vesileyle, Sayın Demirele
Cenab-ı Allahtan rahmet, yakınlarına, sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, Türk Silahlı
Kuvvetleri, Libyada, Doğu Akdenizde, Suriyede ve Irakın
kuzeyinde, 4 ayrı sahada önemli faaliyetler icra etmektedir. Kış
mevsimi gelmeden bölgedeki terör yuvalarını yok edip
sınırlarımıza yönelik saldırı teşebbüslerini
bertaraf etmek ve önlemeyi hedef alan operasyonlardan Pençe-Kartal
Operasyonunda 81 hedefin, Pençe-Kaplan Operasyonunda da 150 hedefin başarıyla
vurulduğu bildirilmiştir. Vurulan bu hedeflerin ardından,
Irakın kuzeyinde bulunan bölgeye karadan ve havadan intikal eden Türk
komandosunun Haftanin bölgesine girdiği de ifade edilmektedir.
İçişleri Bakanlığının
yapmış olduğu açıklamayla yurt içinde 400lü rakamlara
gerilediği ifade edilen PKK terör yapılanmasının, terör
örgütünün Irakın kuzeyinde yer alan yuvalarına da bu yapılan
operasyonlarla öldürücü darbe indirilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak yapılan bütün bu operasyonlarda ve terörle mücadelede devletimizin,
Hükûmetimizin yanında olduğumuzu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ve bu mücadelenin
içerisinde payları olan bütün güvenlik güçlerimizi, ordumuzu,
Mehmetçikimizi, güvenlik korucularımızı da bu
başarılarından dolayı tebrik ettiğimizi ifade ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
21.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Almanyanın coronavirüs nedeniyle Türkiye dahil 130 ülkeyi risk bölgesi
ilan ettiğine, ülkede yeni normalle birlikte vaka sayısında
ciddi artış görüldüğüne ve bazı yerleşim yerlerinin
karantinaya alındığına, 2nci dalganın mı
yaşandığı yoksa 1inci dalganın mı pik yaptığı
konusunda netliğin söz konusu olmadığına, Meclisteki
pandemi vakalarına ilişkin Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Celal Adandan bilgilendirme yapmasını talep ettiğine,
sınavların şartsız, koşulsuz ertelenmesi ve
iktidarın YKS muamması konusunda bir an önce adım atması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Evet, corona gündemiyle başlamak istiyorum.
Gerçekten, büyük bir alarm var, herkes büyük bir endişe içinde ve toplam
vaka sayısı dün itibarıyla 181.298, can kaybı
sayısı ise 4.842 ve Bilim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Tezerin bugün
yaptığı açıklama oldukça dikkat çekici, şunu söylüyor:
1 Hazirandan itibaren başlayan yeniden açılma sürecinde corona
virüsünde ciddi bir artış var, 900lü rakamlardayken 1.500lü
rakamlara geldik, kurallardan uzaklaşma var; bu, ciddi bir uyarı.
Şimdi, Almanya, bir karar aldı; Türkiye
dahil olmak üzere 130 ülkeyi coronavirüs tehlikesi nedeniyle risk bölgesi ilan
etti ve Türkiyede 7 kentte bazı yerleşim yerleri karantinaya
alındı. Bunların tek tek hepsini söylemeye zamanımız
yok ama bu konuda Şırnak ve Cizrenin kepenk
kapattığını, devletin, iktidarın bu konuda önlem
almadığını ifade ederek kendi başlarının
çaresine baktıklarını biliyoruz.
Benim vekili olduğum Siirtte de sürekli
aranıyorum ve vaka sayısı 1.327ye yükseldi, hiçbir tedbir yok,
hastanelere test yaptırmaya gidenler, yeni virüs kapıyorlar. 3
apartman, 4 köy karantinada. Yine, Kayserinin merkezinde 3 katlı
apartmanda on dört gün karantina ilan edildi; Bitliste, Urfa kent merkezinde,
Antalyada birçok yerde karantinalar ilan edildi, karantina kararları. Mecliste,
Sayın Başkan, 1 personelde corona çıktı ve gazetecilere
test yapılması kararı alındı ve bu pozitif çıkan
testin, basın koridorunda çay ocağında çalışan görevli
bir personele ait olduğunu öğrendik. Şu anda bütün testler
yapılıyor ve Meclis Hastanesi, nöbetçi gazeteciler için
açıldı ve basın koridoru dezenfekte ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani
şu aşamada iktidar, bazı ekonomik hesaplar uğruna pandemi
döneminde normale döndü ancak ne yazık ki yeni vaka sayıları
gerçekten çok ciddi bir alarm veriyor.
Sayın Sağlık Bakanı, her gün
açıklama yapıyor ama kendisi de olumlu bir tablo çizemiyor, sadece
Tedbirleri artırın. diyor ve kısıtlamaların
kaldırılmasını izleyen beş gün içinde özellikle,
hiçbir iç açıcı haber yok. En son rakam sanırım 42ydi,
maske takma zorunluluğunun getirildiği iller. Sürekli, sosyal
mesafenin korunması yönündeki çağrılara fabrikadaki işçi,
kreşteki çocuk, cezaevlerinde kalan mahpuslar, her gün toplu
taşıma kullanmak zorunda kalanlar nasıl uyacaklar? Bunun alt
yapısı kurulmadan bu çağrıların hiçbir kıymeti
yoktur ve şu anda Türkiye'de 81 milyon, 82 milyon yurttaş şunu
merak ediyor: 2nci dalga mı yaşanıyor, yoksa 1inci dalga pik
mi yaptı? Bu konuda bile bir netlik söz konusu değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Pandemiye ilişkin Meclisteki vakalar konusunda Meclis Başkan Vekili
olarak bilgilendirme yapmanızı tekrar rica ediyorum, bunu
güncellememiz gerekiyor. Ve iktidardan da bu konuda alınan ya da
alınması muhtemel önlemlere dair de kamuoyuna bir bilgilendirme talep
ediyoruz.
Değerli Başkan, diğer bir mesele YKS
sınavları. Bu sınav, Türkiyenin temel gündemi hâline geldi ve
AKP iktidarının Türkiyeyi yönetemediğinin aslında en
yakın örneği. Üniversite sınavına bu yıl öğrenci
sayısı olarak, tam olarak 2 milyon 433 bin 219 öğrenci
sınava girecek. Yani bu sınav, hem ülkenin ve öğrencilerinin
geleceğini hem de aile bireyleriyle birlikte 10 milyon insanı
ilgilendiriyor. Bu hafta sonu yapılacak lise giriş sınavına
1 milyon 600 bin öğrenci girecek. Aileleriyle birlikte 8 milyon
yurttaşımızın sağlık ve geleceğini ilgilendiren
bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum Başkan.
Pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte 10
milyon yurttaşın hayatını ilgilendiren YKS ertelendi. YKS
2020nin 25-26 Temmuz 2020 tarihinde yapılacağı
açıklanmıştı; daha sonra, pandemiyle baş edemezken,
27-28 Hazirana alındı. En basit sınav tarihi sorununu bile
çözemeyen bu iktidar, bu ülkeyi yönetemiyor. Gençler ve aileleri, bu iktidardan
şikâyetçi; bütün toplumsal kesimler, bu iktidardan şikâyetçi.
İktidarın sendikalara, siyasal partilere, akademisyenlere sormadan,
öğrencilerin fikri alınmadan YKS tarihini erkene çekmesini
reddediyoruz. İktidar, zaten salgınla mücadele edemiyor, şimdi
de 2 sınav yüzünden milyonlarca yurttaşı coronavirüs riskinin
tam içerisine atıyor. YKS ve LGS sınavları ertelensin, hiçbir
sınav, gençlerin ve ailelerinin hayatından daha değerli
değildir. HDP olarak sınavların şartsız, koşulsuz
ertelenmesini, salgının yayılımına göre ileride tekrar
değerlendirilmesini talep ediyoruz ve değerli gençlere sesleniyoruz:
İktidar, artık bu ülkeyi yönetemiyor, ülkenin geleceği olan
sizlerin hayatını riske atarak yönetiyorum algısı üretmek
istese de sizler gerçeği biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son cümlem
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Değerli gençler, bu sınavlar ertelense de ertelenmese de,
sınavda çözeceğiniz her soruda hem sınavı hem bu
iktidarı hem adaletsiz düzeni yeneceksiniz.
İktidarın bu YKS muamması konusunda
bir an önce adım atmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Faruk Sarıaslan,
ilinizle ilgili bir hassasiyeti dile getirmek için söz talebiniz oldu.
Buyurun.
22.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, 17 Haziran
Nevşehir CHP eski İl Başkanı Mehmet Zeki Tekiner ile parti
üyesi Yavuz Yükselbabayı ölümünün 40ıncı yıl dönümünde
rahmetle andığına, teslim tarihi 20 Nisan 2017 olduğu hâlde
hizmete açılmayan Nevşehir Öğretmenevinin akıbetini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Demokrasi şehidimiz Nevşehir CHP İl
Başkanı Zeki Tekiner ve yönetim kurulu üyemiz Yavuz
Yükselbabayı rahmetle anıyorum.
Nevşehir ilimizde 210 yatak kapasiteli, 14
kattan oluşan öğretmenevi, inşaatının sona ermesinin
ve teslim tarihinin 20 Nisan 2017 olmasına rağmen henüz hizmete
açılmamıştır. Buradan soruyorum: Nevşehir
öğretmenevi inşaatı, hangi firmaya, hangi koşullarda
verilmiştir? İhale bedeli ne kadardır? Toplam bedelin ne
kadarı, müteahhit firmaya ödenmiştir? İnşaatın
temelinin su dolu olduğu ve binanın 40 santimetre çöktüğü
doğru mudur? İnşaatın tamamlanamayıp faaliyete
geçmemesinin nedeni nedir? 18 trilyonluk devlet yatırımı çöpe mi
atılmıştır? Yapılan işlemler hukuksuz ise
ilgililer hakkında neden suç duyurusunda bulunulamamıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ramazan Kaşlı, buyurun.
23.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksaray ilinde
yaşanılan şiddetli yağmur ve dolu nedeniyle zarar gören
çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunun takipçisi
olacaklarına ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Aksaray merkez başta olmak üzere ilçelerimizde,
belde ve köylerimizde son iki haftadır meydana gelen dolu ve şiddetli
yağmur yağışı sebebiyle ekili alanlarda ciddi zararlar
meydana gelmiştir. Aksaray il ve ilçe teşkilatlarımızdan
oluşan heyetimizle birlikte Aksaray İl Tarım ve
Hayvancılık Müdürümüz, Aksaray Ziraat Odası
Başkanımız; zarara uğrayan alanlarda incelemelerde
bulunmuşlardır. Bu doğal afet sonucunda çiftçilerimizin
yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için
çiftçilerimizin borçlarının faizsiz olarak iki yıl
ertelenmesini, Cumhurbaşkanlığı fonundan hasar tespit
bedelinin sigortalı-sigortasız ayrımı
yapılmaksızın tam olarak ödenmesini, TARSİM poliçe
bedellerinin düşürülmesini yetkililerden çiftçilerimiz adına talep
ediyorum.
Başka felaketlerin yaşanmaması
ümidiyle, çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda takipçi
olacağımızı belirtiyor, ürünleri zarar gören tüm
çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN Hasan Baltacı, buyurun.
24.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonu ili Devrekani
ilçesinde etkili olan dolu yağışı nedeniyle zarar gören
çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilebilmesi için 2090 sayılı
Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar
Hakkında Kanunda düzenlemeye gidilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kastamonuda çiftçimiz, son yıllarda sayısı
ve şiddeti artan doğal afetlerle boğuşuyor. 11 Haziran
Perşembe günü Kastamonu Devrekani ilçesinde etkili olan şiddetli dolu
yağışı nedeniyle 20nin üzerinde köyümüzde ve 50 bin dönüme
yakın tarım arazimizde zarar meydana geldi. Mazota, gübreye, ilaca para
yetiştirmek için çabalarken şeker pancarı, patates,
silajlık mısırda yüzde 100e yakın kaybı olan
çiftçimizin zararlarını karşılayacak ve gelecek yıla
hazırlık yapmasını sağlayacak maddi katkı mutlaka
sunulmalıdır.
Küresel iklim değişiklileri nedeniyle bu
ve benzeri doğa olayları daha sonra da yaşanacak. İşte
bu nedenle, üreticileri korumaktan uzak olan 2090 sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki
Kanunda düzenlemeye gidilmeli, bütün ürünleri kapsayan geniş tabanlı
ve maliyeti düşük sigorta güvencesi uygulamaya geçirilmelidir.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
milletvekillerinin Grup Başkan Vekilleriyle istişare ederek
bölgeleriyle ilgili söz talep etmelerini rica ettiğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Grup
Başkan Vekillerine söz vermekte olduğum bir sırada
milletvekilimiz buraya geliyor Benim ilimde çok hassas bir konu var: Sel.
diyor, birtakım şeyler söylüyor. Buraya kadar gelmiş olan milletvekilimizi
özellikle Grup Başkan Vekillerimizin hoşgörüsüne
sığınarak araya koymak istiyorum.
Rica ediyorum, taleplerinizi Grup Başkan
Vekilleriyle şekillendirip bölgedeki ciddi hassasiyetleri duyurmak üzere
talep geliştirirseniz sevinirim.
Sayın Özkoç, buyurun efendim.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 17 Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin ölümünün 5inci yıl dönümüne, hayatını
kaybeden Deniz Gezmişin kardeşi Hamdi Gezmişe Allahtan rahmet
dilediğine, salgınla mücadelede gelinen safhanın endişe
verici olduğuna, sosyal devletin vergi ödeyen milletinin birikimlerini
doğru ve yerinde kullanması gerektiğine, ülkenin
itibarının milletinin sosyal yaşantısıyla,
başının dik yaşamasıyla mümkün olduğuna
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilli
arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyetinde Başbakanlık
yapmış, Cumhurbaşkanlığı yapmış
Sayın Süleyman Demirelin, değerli devlet adamının 5inci
ölüm yıl dönümünde kendisini rahmetle anıyorum.
Türkiye devrimci hareketinin önde gelen sembol
isimlerinden Deniz Gezmişin kardeşi Hamdi Gezmişi de
kaybettik, kendisine Allahtan rahmet, ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde hemen hemen bütün muhalefet partilerinin Grup Başkan Vekilleri
üç dakikalık konuşmalarında konuyu pandemi sürecine
ayırdılar; salgınla mücadelede geldiğimiz safha endişe
vericidir. Normalleşme sürecinin başladığı 1 Haziran
günündeki vaka sayısı 827 iken bugünkü vaka sayısı 1467ye
ulaşmış vaziyette. Daha da kötüsü vaka sayısından daha
çoktu iyileşme sayısı, şimdi iyileşme sayısı
da vaka sayısının altına düşmüş durumdadır.
Şimdi, Sağlık Bakanı,
çıkıyor sayıları veriyor, iktidara mensup kişiler de
çıkıyorlar milletin dikkatli olmasını istiyorlar. Millet
nasıl dikkatli olsun? Millet çalışmak istiyor;
çalışacak, ekmek kazanacak çünkü kendisine kendisinden başka
çare olan yok. Onlar evlerine ekmek getirmek için dışarı
çıktığında otobüsler tıklım tıklım,
yollar tıklım tıklım her tarafta, her yerde;
kaçabilecekleri bir yer olmadan kendi iş yerlerine gitmeye
çalışıyorlar. Böyle zamanlarda devletin yani sosyal devletin,
hazinesine yıllardan beri vergi ödeyen kendi milletinin birikimlerine o
güne kadar dokunmamış olması gerekirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Deprem parası
topluyoruz, deprem parasını depremde harcamıyoruz.
Kaynakları tüketip fuzuli masraflar yaptığımız zaman
deprem parasının kaynakları oraya aktarılıyor.
İşsizlik Fonunda para birikiyor, işçilerle ilgili değil,
götürüp başka yerlerde harcıyoruz. Varlık Fonundaki
paraları böyle harcıyoruz. O yetmiyor, şehitler için toplanan
yardım paralarına dahi göz dikiyoruz. E, millet kime güvenecek
devletine güvenmeyecek de? Milletimizi evde tutabilmenin bir tek koşulu
var: Ya sosyal devlet olmanın gereğini yerine getireceğiz,
milletimize vergileriyle sağladığı kendi birikimi olan
hazinedeki birikimlerinden geriye ödeyeceğiz ya da milletimizi borç üstüne
borçla borçlandıracağız ve milletimiz nefes alamayacak, ölümle
ile kalım arasında tercih yapacak bir noktaya gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Değerli
arkadaşlar, gerçekten paramız yoktu da mı bu duruma geldik?
Kapatılan bütün iş yerlerindeki çalışanların kredi
kartı ve tüketici kredi borçları üç ay ertelensin,
borçlarının faizi devlet tarafından karşılansın.
dedik. Peki, buna bir kaynak yok mu? Sadece, Atatürk Havalimanını
sözleşme tarihinden erken uçuşa kapattıkları için, bir tek
şirkete ödenen 3 milyar lira tazminat milyonlarca
vatandaşımızı rahatlatabilirdi yani sadece, 3 milyar
lirayı, eski parayla 3 katrilyon lirayı -vaktinden önce bir iş
yaptık diye- kendi vatandaşımıza vermemiz gerekirken bir
yandaşın cebine koyduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Pandemi sürecinde yol,
köprü, tüneller için hazineden üç ila beş şirkete
yapacağımız 7 milyar 877 milyon lirayla tüm otobüs ve minibüs
esnafının koltukları üç ay kiralanabilir, şoför
esnafının MTVsinin iki taksiti alınmayabilir, üzerine de
ülkedeki bütün küçük esnafın, kapalı kaldığı üç
aylık dönem kirası kapatılabilirdi. Ücretsiz izne çıkarılan
vatandaşlarımıza 1.170 TL yerine 1.752 lira verilsin. dedik,
bunun devlete üç aylık maliyeti 2 milyar liraydı; Olmaz. diyenlere
hatırlatıyorum, sadece 2019da örtülü ödenekten harcanan para 2
milyar liradır. Bunu uzatabilirim, sayabilirim.
Bir tercih yapmak zorundadır iktidar, ya
milletini tercih edecek ya yandaşlarını tercih edecek; ya
çiftçiyi, esnafı, öğrenciyi, işçiyi, çalışanı,
işvereni, bunları tercih edecek ya da kendi sarayında bir
yılda 1 milyon tüketerek tıka basa yemeyi tercih edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu milletin ve bu
ülkenin itibarı milletinin sosyal yaşantısıyla,
başı dik bir durumda yaşamasıyla mümkündür. Saraylarla ve
onun yandaşlarıyla bu millet itibar kazanamaz.
BAŞKAN Sayın Turan
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 17 Haziran 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin ölümünün 5inci ve
Mısırın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursinin ölümünün 1inci yıl dönümüne, sınırların güvenliğini
tehdit eden PKK ve diğer terörist unsurlara karşı Pençe-Kaplan
Operasyonuyla Irakın Kuzeyindeki Haftanin bölgesine Türk
komandolarının intikal ettiğine ve Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirelin vefatının 5inci yıl dönümü. Sayın Demirel
devlet ve siyaset adamı olarak ülkemizin gelişmesinde ve
kalkınmasında çok değerli hizmetler etmiş, kendine has
üslubu ve doğallığıyla gönüllerde farklı bir yer
edinmiş bir siyasi şahsiyetti. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum,
sevenlerine başsağlığı temennilerimi iletmek
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Mısırın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı
Muhammed Mursi bir yıl önce bugün, mahkemede zalimlerin gözü önünde
hayatını kaybetti. Mursi Çocuklarımız arkamızdan
bizler için Onlar adamdı. diyecekler. demişti. Bizler de
şahidiz ki Mursi ve arkadaşlarını ne darbeciler, ne
zindanlar, ne idamlar korkutamadı. Mursinin şehadeti gösterdi ki
herkes ölümünden sonra kendi hatırasıyla anılacak; Mursi bugün
rahmetle anılıyor ancak onun ölümüne sebep olan darbeciler de lanetle
anılıyor. Tarih Mursinin duruşunu, cesaretini,
imanını ve inancını hep hatırlayacak. Mekânı
cennet olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün gece saatlerinde milletimizin ve
sınırlarımızın güvenliğini tehdit eden PKK ve
diğer terörist unsurlara karşı kahraman komandolarımız
Irakın kuzeyinde Haftanine intikal etti. Uluslararası hukuktan
doğan meşru müdafaa haklarımız çerçevesinde icra edilen
Pençe-Kaplan Operasyonunda komandolarımız hava kuvvetleri, ateş
destek vasıtaları, ATAK helikopteri, İHAlar ve SİHAların
desteğiyle kara hücum harekâtına başladılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Terör örgütleri, terör
örgütlerini maşa olarak kullananlar ve terör destekçileri bilsinler ki bu
ülke, bu millet tarih boyunca terörün karşısında asla diz
çökmedi ve çökmeyecek. Allah kahraman askerlerimizin yâr ve
yardımcısı olsun.
Sayın Başkan, bir konuyu daha
hatırlatmak isterim: Az önce kıymetli Grup Başkan Vekili birkaç
soruyu ifade ettiler ancak benim bildiğim bu, Grup Başkan
Vekillerinin söz alması ortak gündemimizle ilişkili mesele.
Örneğin, Sayın Demirelin rahmetli olması hepimizle ilgili bir
mesele, pandemi hakeza, terör örgütlerine karşı operasyon hakeza,
bunları beraber gündeme getirmek, tartışmak, karşılıklı
bir nezaket çerçevesinde değerlendirmek için bu sözü bize veriyorsunuz,
yoksa soru sormak ve cevap vermek şeklinde bir usul İç Tüzükte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
başka imkânlarla
beraber var. Bir Grup Başkan Vekili soru sorduğunda, biz cevap
verdiğimizde bunun sonu yok, başı yok. Oysa Tüzük bize
nasıl soru sorulacağını, kimin cevap vereceğini ifade
etmiş, izah etmiş. O yüzden ben, Meclise olan saygımızdan
dolayı, usul ekonomisinden
dolayı o cevaplara girmeyeceğim ama Grup Başkan Vekiline olan
saygımdan dolayı da kendisine yazılı olarak, telefonla
cevapları atacağım Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.
27.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Turanın
hassasiyetini anlayabiliyorum ama bir meseleye dikkat çekmek istiyorum. Bu
Meclis sorunları aktarabileceği Bakan görmüyor getirdiğiniz
sistem sayesinde. Kanunlar görüşülürken bile buraya 1 Bakan
Yardımcısını koyuyorlar. Meselelerin çözümü yönünde bir söz
duymak isteyen milletimiz bu soruları bizim tevdi etmemizi istiyor. Bakanları
görmüyoruz, Meclise getirmiyorsunuz, haklı olarak siz de diyorsunuz ki:
Ya, bu Bakanların vereceği cevabı ben nasıl vereyim? Ben
de size soruyorum: Bu millet sesini nasıl duyursun? Bu milletin vekilleri
bunları nasıl iletsin? Bütün bu imkânların hepsini ortadan
kaldırdınız. Meclisi bir kukla Parlamento hâline çevirdiniz.
Kötü bir sistem bu, hepimiz için çok üzüntü verici bir sistem.
Bakın, bizler oy alarak geldik ama burada
işlevi olmayan bir Parlamentonun üyesi olarak görev yapıyoruz. Ben
bir daha söylüyorum, bu serzenişinize hak veriyorum. Bu serzenişiniz
bu sistemi tekrar gözden geçirmenize vesile olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
28.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
çok katılmak isterdim ama katılamayacağım Sayın Grup
Başkan Vekiline. Örneğin, İYİ PARTİ, bugün Toplumun
talebi. diye ifade ederek 3600le ilgili bir öneri vermiş,
görüşeceğiz, konuşacağız az sonra; aynı
şekilde HDP atamalarla ilgili, kamu bankalarıyla ilgili bir öneri
hazırlamış, az sonra görüşeceğiz; CHP pandemi
süreciyle ilgili bir öneri vermiş, görüşeceğiz. Şunu demek
istiyorum: Her konu görüşülüyor ama bırakın da usulünce
görüşelim, yerinde görüşelim, Tüzüke uygun davranalım diyorum
Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
29.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
görüşülecek konular vatandaşın talepleriyle ilgili olarak
getirilen konular ama vatandaşın derdi bir değil ki
vatandaşın derdi bin. Bunlardan kaçını, hangi fırsatta
dile getirebilirsek bunu biz kâr olarak sayıyoruz, milletimizin kârı
olarak görüyoruz. Dolayısıyla bu sözlerimizden ne erinin ne gocunun
ne de gücenin; dinleyin, hatta varsa cevaplarınızı verin, yoksa
da bu sesimizi duyan gerçek muhatapları cevap verirler, bu milletimiz de
aydınlanmış olur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, polis, öğretmen, sağlık
çalışanı ve din görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi
hakkında gerekli çalışmaların yapılması,
yaşanan adaletsizliğin giderilmesi, kamuya maliyetiyle birlikte bu
durumdan yararlanacak kişi sayısının hesaplanması
amacıyla 17/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
17/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/6/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından kamu çalışanı olan polis, öğretmen,
sağlık çalışanı ve din görevlilerine 3600 ek gösterge
verilmesi hakkında gerekli çalışmaların
yapılması, yaşanan adaletsizliğin giderilmesi, kamuya
maliyetiyle birlikte bu durumdan yararlanacak kişi sayısını
hesaplamak ve söz konusu meslek gruplarına 3600 ek gösterge verilebilmesi
için gerekli çalışmaların yapılabilmesi amacıyla
17/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
17/6/2020 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın
Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun
verdiği araştırma önergesiyle ilgili olarak gerekçesini
açıklamak üzere söz aldım. Yüce Parlamentoyu saygıyla
selamlıyorum.
Biraz evvel Sayın Grup Başkan Vekili bizim
Grup Başkan Vekili olarak yerimizden aldığımız
sözlerde vatandaşın dertlerini anlatmamızdan mutazarrır
olduğunu ifade etti. Keşke biz bunları yerimizden anlatmak
yerine, Meclis, Parlamento çalışmalarında, vatandaşların
sorunlarına çözüm getirecek kanunları görüşsek. Biz, işte
söyledim ya, vatandaş Acaba bizim için ne getirildi? diye beklerken bir
baktık Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununu getirdik,
arkasından vatandaş on-line nasıl kredi alabilir, ona
kolaylık getirsin diye Rekabet Kurumu adı altında rekabetin
korunmasıyla ilgili bir kanun getirdik ama vatandaşın
dertleriyle alakalı şu ana kadar hiçbir çalışma
yapamadık. Biz de her fırsatta vatandaşın dertlerini burada
dile getirmeye devam edeceğiz.
Bugünkü araştırma konumuz 3600 ek
gösterge. Bu 3600 ek göstergeyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı
başta olmak üzere burada grubu bulunan bütün partilerin genel
başkanları, Cumhurbaşkanı adayları, milletvekili
adayları seçim meydanlarında vatandaşlara söz verdiler,
Parlamento açılır açılmaz sizin bu meselenizi çözeceğiz.
dediler. Polislere, öğretmenlere, din görevlilerine, sağlık
çalışanlarına dedik ki sizin bu 3600 ek gösterge meselesini
mutlaka Parlamento açılır açılmaz dile getireceğiz,
çözeceğiz. Ne yaptık biz? Hiç. Kulağınız
sağır oldu, gözleriniz kör oldu, diliniz lal oldu, 3600 deyince
sadece bakıyorsunuz. Bir de arada Yapacağız ama
sırası gelecek
Ya iki sene geçti, iki sene geçti. İki senede
her şeye fırsat buldunuz, işte bugün İstanbul İl
Başkanını Türk Hava Yollarına atamaya bile fırsat
buldunuz; polisin, sağlık çalışanının, din
görevlisinin, öğretmenin 3600 ek göstergesine bir türlü sıra
gelmiyor. 3600 ek göstergeyle ilgili Cumhurbaşkanı demişti ki:
Mutlaka ve mutlaka bu imkânı size sağlayacağım. Fakat
3600e yükseltilmesi beklenen bu göstergeyle ilgili, seçimin üzerinden iki
yıl geçti, hiç ses yok. Tek başına iktidar olan bir partinin
3600 ek göstergeyi çıkarması için çok uzun bir zaman iki yıl,
eğer yapmak isterse. Seçim döneminde ağızdan kolayca
çıkıyor, iktidar olunca unutuluyor ama vatandaş unutmadı,
unutmadı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Ya, hepimiz bir yerde
karşılaştığımızda, polis bir
arkadaşımıza rastladığımızda Sayın
milletvekilimiz, ne olur bizim bu 3600 ek göstergeyi dile getirin. diyor, size
de diyorlar. Bir sağlık çalışanı aynı dilekte
bulunuyor, bir öğretmen aynı şekilde, din görevlisi aynı
şekilde. Ülkemizin refahıyla, güvenliğiyle ilgili gece gündüz
çalışan, burada şehit olan polislerimizin verdiği emek ne
olursa olsun biz onlara o haklarını ödeyemeyiz. En azından
polisimize hak ettiği sosyal ve ekonomik haklar verilerek onlara görev
sürelerinde, emekli olduklarında rahat bir yaşam sunmamız
bekleniyor. Bakın, polis, emekliliği gelmiş, 3600 ek gösterge
çıkmadığı için emekli olamıyor. Diyor ki: Benim
çocuğum okuyor ya, ben emekli olduğum andan itibaren maaşım
çok düşecek, ben bu çocuğu bu maaşla okutamam. O yüzden
görevine devam etmek zorunda kalıyor.
Polis teşkilatı sizden hak etmedikleri zam
veya ödeme de istemiyor. Eşit işe eşit ücret. prensibi
gereği görevde ve emeklilikte ücret adaletsizliğinin giderilmesini ve
ek göstergenin 3600 olmasını istiyor. Türk milletinin güvendiği
ve kamu düzeni için hayatlarını ortaya koyan Türk polisini 3600 ek
gösterge hakkından yoksun bırakarak emeklilikte onları sefalete
sürüklemeyin. Gelin, hep beraber bu hakkı onlara teslim edelim,
hakları olan bu hakkı kendilerine verelim. Aynı şekilde,
geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı teslim
ettiğimiz, emanet ettiğimiz, güzel nesiller yetiştirmek üzere
ülkemizin her köşesinde canını dişine takarak
çalışan öğretmenlerimizin aralarında şehit olanlar
var, PKKnın şehit ettiği öğretmenler var. Aybüke
Öğretmen hâlâ aklımızda, geçen gün doğum günüydü,
aklımızdan çıkmıyor. Bu öğretmenlerin ve sağlık
çalışanlarının da verdikleri emeklerin
karşılığında aldıkları ücretlerin
iyileştirilmesi gerekiyor. Özellikle, pandemi virüsünü
yaşadığımız bu süreçte sağlık
çalışanları canları pahasına görev yapıyorlar,
mevzideki askerler gibi görev yapıyorlar.
Bakın, burada her birimiz bir sosyal mesafeye
dikkat ediyoruz, bir koltuk atlıyoruz, aman yanımıza kimse
oturmasın diye dikkat ediyoruz, çay ocağında pandemi var, aman,
orada pozitif bir vaka var, uzak duralım diyoruz ama sağlık
çalışanları bizzat virüsün olduğu kişiyle yüz yüze
çalışmak zorunda. Bunlara bu hakkı böyle bir zamanda vermek
onların çalışmasına da çok ciddi moral olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sayın Başkan,
bitmek üzere.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Din görevlilerimiz var,
mesleki tutum ve motivasyonları ile mesleğe
bağlılıklarını artırıcı şekilde
düzenlemelerin ve iyileştirmelerin yapılması gerekiyor.
Bakın, onların her cuma günü ellerine Hükûmetin propagandasının
yapıldığı kâğıtlar tutuşturuyorsunuz, onlar
da hutbe diye onları okuyorlar, cuma hutbesinde. Hükûmet propagandası
yaptırıyorsunuz, bari onları -3600 ek göstergeden-
propagandanızı yapıyorlar diye görmemezlikten gelmeyin.
Yapıyorlar, sizlerin propagandasını yapmaya başladılar;
maalesef, üzülerek söylüyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Burada insanımızı daha da
borçlandırarak torba yasalar getireceğinize, bekçilere düzenleme
getireceğinize bu konuyu bir an önce Genel Kurula getirmenizi istiyoruz.
Benim size çağrım, gelin, hepimiz, tüm
Meclis grupları bu önergeye destek verelim. Yine kaçak dövüşüp Bu
iş araştırma önergesiyle olmaz, kanun teklifiyle olur. derseniz
kanun teklifimiz içeride bekliyor, Meclis Başkanlığından
gelin getirelim, yasalaştıralım; bizimkini
beğenmiyorsanız siz getirin, yasalaştıralım. Bu Meclis
yaz tatiline girmeden evvel 3600 ek göstergeyi mutlaka ve mutlaka çözmesi
gerekiyor.
Önergemize destek vermenizi rica ediyor, yüce
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamu emekçilerinin bir kesimine 3600 ek gösterge
verilmesi hakkında verilen araştırma önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Kamu emekçilerini boş vaatlerle bugünlere kadar
kandıranların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. 24 Haziran
seçimleri öncesinde, 24 Mayıs 2018 tarihinde düzenlenen AKP seçim
beyannamesi toplantısında bizzat AKP Genel Başkanı
Erdoğan tarafından açıklanan Polis, öğretmen,
hemşire, din görevlilerine bir müjde vermek istiyorum. sözü unutulmamıştır.
Bu ülkede yaşayan tüm kamu emekçileri ve kamu emekçisi emeklileri, bu
sözlerin seçim malzemesi olarak kullanıldığını
bilmektedir. Ancak kamu emekçilerinin artan tepkisi ve ek gösterge adaletsizliğinin
giderilmesi için sadece 4 meslek grubuna değil, tüm kamu emekçilerini
kapsayan bir düzenleme yapılması talebi tüm kamu emekçilerinin
gündemindedir. Buna rağmen AKP iktidarı milyonlarca kamu emekçisini
ve emeklisini oyalama taktiğini sürdürmektedir.
13 Aralık 2018 tarihinde açıklanan
İkinci 100 Günlük Eylem Planında sadece öğretmenlere 3600 ek
gösterge verilmesi yer almıştır. Böylece bırakalım tüm
kamu emekçilerini kapsayan adil bir ek gösterge sistemini, en başta 3600
ek gösterge sözü verilen diğer meslek grupları dahi
unutulmuştur. Kısacası 3 milyon kamu emekçisinin,
milyonların adil bir ek gösterge talebi bir kez daha seçim malzemesi
yapılmış ve bilinmeyen bir başka bahara ertelenmiştir.
Üstelik AKP sözcülerinin yaptıkları açıklamalara göre, 3600 ek
gösterge konusu gündeme getirilmesi düşünülen personel reformu içinde ele
alınacakmış. Ancak bu ülkenin kamu emekçileri, AKPnin iktidara
geldiği ilk günden bugüne, iş güvencelerine göz koyduğunu,
yıllardır çıkarılan torba yasalarla, KHKlerle, OHAL ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda yaptığı değişikliklerle
iş güvencelerinin alabildiğine
sınırlandığını çok iyi bilmektedir.
Kamu emekçileri, emekliler, işçiler bugüne
kadar siyasal iktidar tarafından reform dönüşüm devrim müjde
denilerek cilalanan her düzenleme sonrasında temel haklarının daha
da budandığını, kaşıkla verilenlerin kepçeyle
geri alındığını ne yazık ki acı tecrübelerle
öğrenmiştir. Bugüne kadar reform dönüşüm adı
altında hayata geçirilen politikalarla kamu hizmetleri alanının
yıllar içerisinde gittikçe daraltılması, piyasa
açılması, istihdamın parçalı hâle getirilmesi, kamu
emekçilerini daha da fazla güvencesiz hâle ve yoksulluk ortamına
sürüklemiştir. Ücret geliriyle yaşam mücadelesi veren tüm kesimler
gibi kamu emekçileri de uzun yıllardır mali, sosyal, özlük hakkı
kayıplarını yaşamaya devam etmişlerdir. Buna
karşın kamu emekçilerinin maaşlarını eriten gelir
vergisi adaletsizliğine son verilmesi, temel ücretlerin insanca
yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi, ek ödemelerin emekli
aylığına yansıtılması, ek gösterge sisteminin
adil hâle getirilmesi, her türlü güvencesiz istihdama son verilmesi,
sözleşmelilerin kadroya alınması temel talepleri hep görmezden
gelinmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Sayın
Başkan, nihayetinde şunu söylemek istiyoruz. Bu 3600 ek gösterge ve
kamu emekçilerinin yıllardır mücadelesini verdiği temel
talepler, iktidarın canının istediğinde hayata
geçireceği, istemediğinde erteleyeceği ya da başka bir hak
karşılığında vazgeçilmesini isteyeceği talepler
değildir. 3600 ek gösterge lütuf değil, haktır ve yerine
getirilmesi gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçele söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gökçel.
CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkede yıllık 7
bin liranın altında geliri olan 11 milyon kişi var. 11 milyon
kişi, aylık 583 lirayla geçinmeye çalışıyor. Yıllık
8 bin liranın biraz üstünde geliri olan 16 milyon vatandaş var.
Mutfak yangın yeri, vatandaşın alım gücü günden güne
düşüyor, çalışanlar enflasyon karşısında
eziliyor, inim inim inliyor, ay sonunu getiremiyor.
Vatandaşlarımız, ya kredi kartı
borçlusu ya da icralık. TÜİK enflasyon oranını
açıklıyor, vatandaş bir raftaki ürüne bakıyor, bir
cüzdanına bakıyor, ne yapacağını
şaşırıyor.
Türk halkı giderek yoksullaşıyor. AKP
Genel Başkanı, son üç seçimdir Bu durum değişecek.
diyordu, 2018 seçimleri öncesi, doksan günde çıkarmak üzere 3600 ek
gösterge sözü veriyordu ama değişen hiçbir şey yok. Hani polis,
öğretmen, hemşire ve din görevlilerimizin ek göstergelerini 3600e
çıkaracaktınız?
İş, konuşmak olunca AKP Genel
Başkanının maşallahı var, bu konuda icraata gelince
maalesef fos. Neden biliyor musunuz? Rant yok, rant. AKP için varsa rant, varsa
yoksa talan. Şimdi, çalışanlardan çalıp
yandaşlarınıza kaynak aktarmaya çalışıyorsunuz,
milyonlarca işçinin, emekçinin kıdem tazminatına göz
dikiyorsunuz, seksen dört yıllık kazanımlarını
ellerinden almaya çalışıyorsunuz. Atamasını
yaptığınız 20 bin öğretmeni işe
başlatmıyorsunuz ama kendi yakınlarınıza, akrabalarınıza
arpalık şirketi kuruyorsunuz. Yandaşın cebi
dolmayınca, işçinin, emekçinin alın terini çalmayınca AKPliler
rahat uyku uyuyamıyor herhâlde. Yıllardır ülkesine ve
halkına sadakatle hizmet eden polisin, öğretmenin, hemşirenin,
din görevlisinin refahı ve çocuklarının geleceği
umurlarında değil. 3600 ek gösterge memurun kanayan yarası.
Memurun maaşı o kadar düşüyor ki mutfak masrafını
karşılayamıyor, çocuklarına iyi bir gelecek
hazırlayamıyor. Emeklilik süresi geliyor ama emekli olmak istemiyor.
Oysa yaşı gelen memur mutlu, mesut emekli olsun ki yerine
gençlerimizi istihdam edelim. Bir ülke kendisine hizmet edeni mutlu edebilirse,
vatandaşının yüzünü güldürebilirse büyük ülkedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Yıllardır
verdiğiniz sözü tutun. CHP olarak biz memurun hakkı olan 3600 ek göstergenin
verilmesini istiyoruz. Gelin, el birliğiyle memurun hakkı olan 3600
ek göstergeyi çıkaralım, memuru rahatlatalım.
Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Çiğdem Erdoğan Atabeke
söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİnin grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Covid-19 salgını
sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Pençe-Kaplan Harekâtında görevli kahraman
Mehmetçikimize Rabbim zaferle dönmeyi nasip eylesin inşallah.
2008 yılında hayata geçirilen Sosyal
Güvenlik Reformuyla, sigortalılar arasında norm ve standartlar
açısından uyumlaştırılmış bir emeklilik
sistemi tesis edilmiş ve mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal
güvenlik sistemi oluşturulmuştur. Geçtiğimiz on sekiz
yıllık süreçte emeklilerin refah seviyesini artırmaya yönelik
olarak pek çok uygulama hayata geçirilmiştir ve dezavantajlı
grupların emeklilik hakları korunmuştur. 2002 Aralık ve
2020 Ocak döneminde en düşük işçi emekli aylıklarına yüzde
73, BAĞ-KUR emekli aylıklarına yüzde 169, memur emekli
aylıklarına yüzde 46 reel artış
yapılmıştır. Emeklilerimize yapılan ödemelerin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 4,6
iken bu rakam 2019 yılında yüzde 7ye yükseltilmiştir.
Emeklilerimizin yaşam standartlarını daha üst seviyelere
çıkarmak için ayrı bir çaba içerisinde olduk ve olmaya devam
edeceğiz. Emeklilerin gelir güvencesine kavuşturulması
devletimizin kudretinin en somut göstergesidir. Popülist ve günübirlik tartışmaların
dışında, toplumumuzun geleceğine sahip
çıkmaktayız. Geçmişteki yanlış ve yersiz politika ve
uygulamaların maliyetini başarılı bir şekilde
üstlenmeye devam ederken, vatandaşlarımıza adil hizmet
anlayışıyla hareket ediyoruz.
Kamuda çalışan, polis, öğretmen,
sağlık çalışanı ve din görevlilerinin ek
göstergelerinin 3600e çıkarılmasıyla ilgili Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından söz verilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızca verilen sözler, bugüne kadar
olduğu gibi budan sonra da yerine getirilecektir. Ancak, bu konu kendi
içerisinde farklı dengeler barındıran teknik ve hassas bir
konudur. Kamu içerisindeki hiyerarşik kademelerin de dikkate alınarak
çözümü gerekir ve tabii ki de personel sisteminde meslekler arası
dengelerin gözetilmesi de hassas bir konudur. Konuyla ilgili
bakanlıklarımızın çalışmaları devam
etmektedir. Geçtiğimiz dönemde olduğu gibi emeklilerimizin
haklarını ve gelir güvencelerini korumaya devam edeceğiz. Bunun
için geçmiş on sekiz yıldaki Türkiyenin gelişimine bakmanız
yeterli. Biz halkın gönül terazisinde tartılmaya talip olduk,
sözümüzü halka verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
Kefeniyle yola çıkanlar verdikleri sözü popülist siyaset yaparak
değil, vicdan tartısı korkusuyla yaparlar.
Sözlerime son vermeden önce 17 Haziran 1965
tarihinde kurulan Anadolu Güneşi Sakaryasporumuzun 55inci kuruluş
yıl dönümünü kutluyorum.
Grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, kamu bankalarının ekonomiye etkilerinin incelenmesi
ve siyasi atamaların araştırılması amacıyla
17/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/6/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
17 Haziran 2020 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları tarafından verilen 7801
sıra numaralı kamu bankalarının ekonomiye etkilerinin
incelenmesi ve siyasi atamaların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 17/6/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere sözü Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Sayın Garo Paylana veriyorum.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz birkaç
yıl önce Erdoğan Türkiyeyi bir şirket gibi yönetmek
istiyorum. demişti. Vatandaşa Bir şirket gibi yönetirsek hem
refah bulursunuz hem de geliriniz artar. demişti. Ve vatandaş da ona
inandı, yüzde 51 oyla onu Cumhurbaşkanı yaptı.
Cumhurbaşkanının ilk işi ne oldu arkadaşlar? Bir
şirket kurmak oldu, Varlık Fonu AŞ. Ben açıkça Sayın
Cumhurbaşkanına o şirketin ismini değiştirmesini
öneriyorum. O şirketin adını şahsım AŞ
yapsın arkadaşlar, şahsım AŞ! Neden? Çünkü
aslında bir anonim şirket bile kurmadı, bir şahıs
şirketi kurdu. O şahıs şirketine şahsını
başkan olarak atadı. Başkan Vekili olarak da damadını
atadı arkadaşlar. Kendi damadını şahıs şirketinin,
kasanın başına koydu. Hani şahıs şirketlerinde
böyle olur ya, ya çocuk ya damat kasanın başına oturtulur.
Arkadaşlar, şimdi, bu şahıs
şirketinin bankalara ihtiyacı vardı. Parayı nereden
yaratacak? Bankalardan yaratacak. Hangi bankalardan? Ziraat Bankası,
Halkbank ve Vakıflar Bankası. Bu bankaları da şahsım
AŞye bağladı arkadaşlar. Şahsım AŞnin
kendine bağlı bir ekonomik düzen kurması gerekiyordu.
Arkadaşlar, bunun için de kamu bankalarına atamalar yaptı. Zaten
mevcut atamalar vardı, biliyorsunuz. Vakıfbankın Yönetim Kurulu
Başkanını tanıyorsunuz, Sayın Abdülkadir Aksu, AKPnin
kurucularından. Sayın Faruk Çelik, Ziraat Bankasını
yönetiyor arkadaşlar, sizin bakanınız, dönemlerce
milletvekiliniz. Veysi Kaynak, milletvekiliniz, AKPde
bakanlığınızı yaptı, şu anda Ziraat
Bankasında Başkan Vekilliği yapıyor. Ragıp Ertem,
Vakıfbankta yönetimde.
Arkadaşlar, bu hafta ilave ilginç atamalar var.
Bakın, ilginçtir, ülkemizin ünlü bir güreşçisi, millî formayı
giymiş, dünya çapında asrın güreşçisi olarak kabul edilen
Sayın Hamza Yerlikaya. Burada milletvekilliği de yaptı.
Değerli arkadaşlar, Hamza Yerlikaya Vakıfbankın yönetimine
atandı. Hani diyoruz ya liyakat diye bir kavram var, sadakat değil
liyakati öne alalım. Sayın Hamza Yerlikaya hangi liyakatiyle acaba
şu anda Vakıfbankın yönetimine atandı, biz bunu çok merak
ediyoruz. Kendi eğitimine baktım, ekonomiyle ilgili hiçbir
eğitimi yok. Tek bir vasfı var, güreşçilik. Acaba ne yapacak
Sayın Hamza Yerlikaya? Kredi verilirken vatandaşa nasıl künde
atılır, vatandaş nasıl taklaya getirilir, vatandaş
nasıl tuş edilir, yandaş olmayan şirket nasıl kündeye
getirilir ve tuş edilir, acaba bunu mu öğretecek yönetim kurulunda?
Bunu çok merak ediyoruz arkadaşlar.
Bir atama daha var o da çok ilginç. Bunu da
tanıyorsunuz, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Sayın
Ebubekir Şahin, Vakıfbank yönetimine atandı. Değerli
arkadaşlar, gerçekten hâliniz vahim. Şimdi, Ebubekir şahin ne
yapıyor, ne iş yapıyor? Radyo ve Televizyon Üst Kurumunu
yönetiyor değil mi? Sabah kendisi Mercedesine binip Radyo ve Televizyon
Üst Kuruluna gidiyor, ne yapıyor? Efendim, getir bakalım şu
dosyaları, Halk TV ne yapmış, efendim Tele1 ne yapmış,
FOX TV ne yapmış? Hele onların bir cezalarını
keselim. diyor, öyle değil mi? Yandaş olmayan bütün kanallara, basın
ilkelerini savunan bütün kanallara cezaları kesiyor sabahları. Peki,
öğleden sonra aynı Mercedesine binip Halk Bankası Yönetim
Kurulu toplantısına gidecek, ne yapacak? Yandaş kanallara
nasıl reklam verileceğini tartışacak, yandaş
kanalların programlarına nasıl sponsor
olunacağını tartışacak arkadaşlar. İşte
böyle bir vahamet içinde arkadaşlar bu yönetim kurulları.
Neden böyle yapıyor Sayın Erdoğan?
Yalnızca bu arkadaşlar değil, bu 3 bankanın yönetiminden
geçen herkes yandaş arkadaşlar. Herkes AKPnin bir yerinden
girmiş bir yerinden çıkmış. Ya vekili, ya bakanı, ya
eski yöneticisi, ya kurucusu. Niye böyle yapıyor? Nasıl ki siz burada
saraydan gelen talimatlara göre el kaldırıp saraydan gelen talimatları
onaylıyorsanız aynı şekilde bu yönetici arkadaşlar da
saraydan gelen talimatlara göre yandaş şirketlere kredi veriyorlar
arkadaşlar ve verecekler. Ve bunun sonucunda ne olacak? Yalnızca
yandaş şirketler ayakta kalacak, yandaş olmayan şirketlerin
hepsi batırılacak. Aynı Rusyada olduğu gibi bir oligark düzeni
kurulacak arkadaşlar, her sektörde yalnızca yandaşlar ayakta
kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) Mesela, 5 tane müteahhit
bütün kamu ihalelerini alıyor ya, bütün kredileri bu 3 bankadan gidiyor.
İşte tüyü bitmemiş yetimin haklarından gidiyor o krediler.
Onlar daha da büyütülecek, diğer bütün oyuncular kaybedecek
arkadaşlar. Ne olacak bunun sonucunda? Bütün şirketler hizaya
çekilecek. Bakın, dün basında bir tartışma vardı.
Niye HDPlileri çıkarmıyorsunuz? Efendim, biz özel bir
şirketiz, bu bir tercihtir. diyor. Tercih değildir çünkü patronu
devletten ihale alıyor. Devletten ihale alıyor,
finansmanını nereden yapıyor? Kamu bankalarından
yapıyor. Eğer bir HDPliyi çıkarırsa Habertürk, CNN,
diğer televizyonlar, o ihaleler kesilir, çark bozulur arkadaşlar.
İşte buralarda bir yerlerde kaybediyoruz, bu düzeni
değiştirmek için bu yandaş ekonomisine son vermeliyiz.
Bakın, 90lı yıllarda da bu yandaş ekonomisi sürdürüldü ve
sonuçta 2001 krizi yaşandı. Şimdi de kamu bankaları bir
arpalığa çevriliyor, yandaşlara bu anlamda krediler
hortumlanıyor, yine, yeni krizin taşları döşeniyor. Gelin,
bu araştırma önergesine destek verelim ve bu durumu tersine çevirelim
arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Ramazan Bey.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Burada özellikle AK PARTİ milletvekillerine
dönerek Saraydan talimat alıyorsunuz. şeklindeki beyanlara
katılmamız mümkün değildir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Alıyoruz. dediniz
daha önce ya.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Daha önce Alıyoruz. dediniz ama.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Biz 24 milyonu
aşkın oy almış, yüzde 52yle seçilmiş Başkandan
talimatı seve seve alırız. Asla dağdan, Kandilden, PKKdan
talimat almayız. Siz kendinize bakın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yahu
kendinle niye çelişiyorsun ki?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
31.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, Sayın Canı dinlerken acaba
geçen haftaki konuşmasını tevil mi edecek, düzeltecek mi diye
beklerken
Bu, vekilliklerin düşürülmesi sırasında kendisi
kürsüden Evet, talimatı aldık. demişti Sayın
Cumhurbaşkanımızdan her zaman talimat alırız, bundan
mutluluk duyarız. mealinde bir şeyler söylemişti.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Aynen öyle.
METİN YAVUZ (Aydın) Alırız
tabii, alırız tabii; ne var bunda? Kandilden almaktan iyidir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bugün de
tekrar etti, teşekkür ediyoruz samimiyeti için, içtenliği için. Yani
bunu bütün Türkiye biliyor, tabii ki biz de biliyoruz ve özellikle bunun burada
ikrar edilmesi bizim açımızdan da önemlidir.
METİN YAVUZ (Aydın) Senin de Kandilden
aldığını biliyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Zorunuza mı
gitti? Alıyoruz. Allah Allah! Liderimi dinlemeyeceğim, seni mi
dinleyeceğim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
vekillerin tek tek iradelerinin, parti içi demokrasinin, demokratik bir
yönetimin olmadığını ve kararların Mecliste
alınmadığını
METİN YAVUZ (Aydın) Sizin kararlar da
Kandilde alınıyor. Ne var?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yahu, Kandilden mi
alacağız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
yasaların aslında Meclisten geçmediğini de itiraf etmek gibi
oldu.
Teşekkür ediyorum.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, kamu bankalarının ekonomiye etkilerinin incelenmesi
ve siyasi atamaların araştırılması amacıyla
17/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 17
Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu çok gündeme gelen bir konu son günlerde.
Nepotizm aslında bir hastalık. Gerçi nepotizm akrabayı korumak
ama tabii, böyle, dostlarınız, yakınlarınız, bazen
akrabadan da öteye gidiyor. Ancak burada bizim anladığımız
şu: AK PARTİ Grubu belki bunu itiraf etmez ama yüreklerinden tasdik
ederler; AK PARTİ içerisinde de bir kaymak tabaka oluştuğunu,
âdeta bir kast sistemi oluştuğunu sayın milletvekillerimiz de
diliyle ifade etmeseler de yürekleriyle tasdik edeceklerdir.
Değerli milletvekilleri, bakın, yüce
dinimizin, millî kültürümüzün o kıymetli değerlerini kimseye
bırakmıyorsunuz yani söz konuşmaya gelince sınırı
yok söylediğiniz sözlerin. Şimdi, adam koruma, yandaş koruma;
bunu bir dereceye kadar anlarız ama adalet neresinde bunun? Adalet
neresinde? Bunu sağlayabiliyor muyuz?
Sıklıkla tarihimizden örneklerle
övünüyoruz, elbette gurur duyacağız. Adaleti savunurken Fatih Sultan
Mehmetin bir Hristiyan vatandaşla kadı karşısına
çıkıp o Hristiyan vatandaş karşısında
kaybettiği davayı gururla ifade ediyoruz. Ama sizin
yarattığınız adalet sisteminde var mı böyle bir
şey? Yok. Vatandaş evinde huzur içerisinde, kapısını
kilitlemeden oturabiliyor mu? Bu ülkede güvenlik esas mı? Yok.
Dolayısıyla, adil gelir dağılımı var mı?
Şimdi, bir insana 4 ayrı kaynaktan
maaş vermek için elimizi vicdanımıza koymamız lazım.
Bir vatandaşın durumuna bakalım; ya emeklinin durumu belli,
memurun, işçinin durumu belli, esnafın durumu belli. Bu millet bir de
üç aydır salgın belasıyla âdeta baş başa
bırakılmış, yalnızlığa terk edilmiş.
Siz böyle bir ortamda birkaç insana
İsimlerini söylemeye gerek yok, isim
önemli değil, Ahmet, Mehmet olmasının ne önemi var? Önemli olan
bu olaydır. Yarın köylere gittiğinizde, vatandaşın
karşısına çıktığınızda bir kişiye
4 maaş -bu maaşın 110 bin lira olduğu söyleniyor-
verildiğini nasıl izah edeceksiniz? O aç vatandaşa, kazanamayan,
zarar eden esnafa, çiftçiye, işsize, asgari ücretliye nasıl
bakacaksınız? Dolayısıyla, kendinizi bir sorgulayın
ya, bir sorgulayın. Bu, şımarık bir iktidar
anlayışıdır. Ayağınız yere basmak
zorundadır diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Özgür Karabat
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Arpalık nedir, nedir arpalık? Çok basit
anlamıyla, devlet kurumlarının ve kamu iktisadi
teşebbüslerinin kadro ve kaynaklarını bir parti, bir zümre, bir
aile lehine kullandırmaktır. Peki, böyle bir şey var
mıdır? Hepinizin de bildiği gibi, sizin de bildiğiniz gibi
bu, ülkemizde fazlasıyla vardır. Bunun sebebi nedir? Devletin
malı deniz anlayışının devam etmesidir değerli
arkadaşlar. Ve hiç reddedilemeyecek bir şekilde, Googlea girip arpalık
yazdığınızda boy boy sizin siyasi ödüllendirmelerinizi
gösteriyor. Bakan mı dersiniz, milletvekili mi dersiniz, eş mi
dersiniz, damat mı dersiniz, gelin mi dersiniz
Hepsi var, her türlüsü
var. Arpalık deyince sizin siyasi ödüllendirmelerinizi ama aslında bu
kurumları siyasi çöplük hâline getirdiğinizi açık bir şekilde,
her yerde görüyoruz. Dolayısıyla, bu düzenin sonu elbette gelmelidir.
Şair diyor ya:
Hasan Dağı arpalıktır,
eğer saban yürürse,
Her derede bir değirmen, eğer suyu
gelirse,
Her kümesten bir tavuk, eğer köylü verirse,
Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonunuz
gelirse! değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla, bir şeyin farkına
varınız: Atadığınız, atama
yaptığınız yerler kanka yönetim kurulları
değil, banka yönetim kurulları, farkında mısınız?
Değerli arkadaşlar, bir sürece daha dikkat
çekmek isterim. Sadece eş ve akraba değil, aynı zamanda, son
zamanlardaki atamalarda ülkemiz açısından tehlikeli kokular
alıyorum. Nedir biliyor musunuz? Daha önce Pensilvanyaya gidenlerin, bir
zamanlar uzak durduklarınızın şimdi yavaş yavaş ödüllendirmeden
pay aldıklarını görüyoruz değerli arkadaşlar. Hem de
öyle ödüllendirmeler ki eşi bir tarafa atanıyor, kendisi de bir
tarafa atanıyor.
Değerli arkadaşlar, bu devlet sizin
mülkünüz mü? Bu devlet babanızın malı mı değerli
arkadaşlar? Böyle bir şey olur mu? Ve dolayısıyla bu
tehlikeye buradan, bakın, buradan dikkat çekiyorum, Pensilvanyada
fotoğrafları olanlar yeniden atanmaya başlıyor.
Diğer bir tehlike şu: Büyükşehirleri
kaybettiniz, şimdi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını oradaki bürokratlarınızla
dolduruyorsunuz yani yine partiniz lehine atamalara devam ediyorsunuz. Her gün
yeni bir örnek çıkıyor ortaya, bugün de çıktı; ÇAYKURda
var bugün daha, Türk Hava Yollarında var bugün daha, yarın
çıkacağından da eminiz arkadaşlar. Dolayısıyla,
biraz daha hakkaniyet, biraz daha vicdan, biraz daha ahlak gerekiyor. Devlet
böyle yönetilir, biraz daha vicdanınıza kulak vermenizi sizlerden
diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Toparlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Düzen öyle bir düzen ki
Mahzuninin dediği gibi: Hırsıza kaç kurtul, mazluma vergi /
Böyle adalet kazık değil mi? Gerçekten durum bu.
Ve son olarak bugün eski bir milletvekiliniz,
ateşli bir savunucunuz bir tweet attı az önce benim dediğimi
destekler nitelikte. 15 Temmuz akşamı İstanbulda indiği
uçaktan kayıplara karışan bir bakandan bahsediyor. O bakan daha
sonra bir yerlere atanmış. Kıssadan hisse çıkar mı
bilmem, nasıl çıkar? Ama bu işe de benim aklım ermedi.
diyor eski bir milletvekiliniz değerli arkadaşlar.
Bakın, bunların hepsini sorgulayın.
Biz, daha önce de Sorgulayın. dedik, dikkate almadınız,
başımıza hep beraber türlü belaları aldık. Şimdi
de yeniden sorgulayın, gerçekten sorgulayın ki, Bu devletin
bekası diyorsunuz ya, işte o bekayı hep beraber
sağlayalım istiyorum.
Hepinize saygılar ve sevgiler sunarken bir
şeyi de söylemek isterim değerli arkadaşlar. Bakın, bir
millî güreşçi
Sporcular hepimizin sporcusu, burada eski millî
kaptanlarımız var, eski millî futbolcularımız var, hepsine
saygı duyduk ve hepsini alkışladık. Onlar madalya
kazanınca beraber ağladık değil mi, ağladık.
Şimdi şunu söylemek gerekir: O sporculara da yazık etmeyin,
milleti kündeye getirmeyin, milleti tuş etmeyin.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tamer
Dağlıda.
Buyurun Sayın Dağlı.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TAMER DAĞLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
9uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demireli ölüm yıl dönümünde saygıyla, rahmetle, minnetle
anıyorum.
Kamu bankalarımız başarılı
çalışmalarıyla üretimden istihdama, eğitimden tarıma
birçok alanda ülkemizin kalkınmasına önemli katkılar
sunmalarının yanında ülkemizin son on sekiz yılda
tamamladığı mega projelere de finansman desteği
sağlayan kurumlardır. Türkiyede kamu bankalarının vatandaşlarımıza
yeterince hizmet veremediği hâlde görev zararı
açıkladığı dönemlerden büyümeye direkt katkı
sunduğu bugünlere gelmesi için Meclisimiz, Hazine ve Maliye
Bakanlığımız, BDDK ve ilgili kurumlar çok önemli
çalışmalar yapmıştır.
Hükümetlerimiz döneminde yapılan düzenlemelerle
altyapılarda oldukça güçlenen kamu bankaları toplumun her kesimine
hizmet sunmaktadır. Banka yönetim kurulu, iç kontrol, iç denetim ve risk
yönetimini kendisine bağlı birim ve personellerle yürütür. Kredi açma
yetkisi, onay verme ve diğer idari esaslara ilişkin politikaları
belirleme, bunların uygulanması ve izlenmesini sağlamak ve
gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Banka yönetim kurulu kredi açma
yetkisini kurulca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kredi komitesine
veya genel müdürlüğe devredebilir. Ağırlıklı görevi
finansal tabloların oluşumu, denetimi ve ilgili mercilere sunumu ve
politikaların belirlenmesidir.
5411 sayılı Bankacılık Kanununa
göre, bir kişinin kamu bankasında genel müdür ya da yönetim kurulu
üyesi olmasıyla ilgili şartlar açıktır. Kanunda genel müdür
için öngörülen şartlar yönetim kurulu üyelerinin yarıdan bir
fazlası için aramaktadır. Yani kurul 8 kişiden oluşuyorsa
en az 5 kişinin genel müdürlük için istenen şartları
taşıması gerekiyor. Genel müdürlük için istenen şartlar
nedir? Hukuk, iktisat, maliye, bankacılık, işletme, kamu
yönetimi ve dengi dallarda en az lisans düzeyinde; mühendislik alanında
lisans düzeyinde öğrenim görmüş olanların ise belirtilen
alanlarda lisansüstü öğrenim görmüş olmaları ve
bankacılık veya işletmecilik alanında en az on
yıllık mesleki deneyime sahip olmaları şarttır.
Dolayısıyla kamu bankalarına yapılan atamalarda 5411
sayılı Bankacılık Kanununa aykırı bir husus
yoktur ve 9 kişiden ağırlıklı olarak oluşan
yönetim kurulu üyelerinden en az 6 üye bu şartları
taşımaktadır. Yapılan atamalar hukuki olduğu gibi,
kamu bankalarımızın başarıları tercihlerin ne
kadar doğru olduğunun da göstergesidir. Türkiyede görev
zararı adıyla hazineye büyük yükler oluşturan kamu
bankalarının yerinde şimdi vatandaşlarımızın
ihtiyacına cevap veren, toplumun tüm kesimlerine hitap eden, büyük
yatırımlarımıza finansman sağlayan güçlü kamu
bankalarımız vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
TAMER DAĞLI (Devamla)
Ağırlıklı olarak eleştiriler Dünya ve Olimpiyat
Şampiyonu olmuş, Asrın Güreşçisi dediğimiz Hamza
Yerlikaya üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hamza Yerlikaya, bu
vatanı seven, bayrağını seven, ülkesini seven ve
İstiklal Marşımızı defalarca okutan, bu bayrağı
defalarca dalgalandıran bir sporcumuzdur.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Aksini söyleyen
mi var?
TAMER DAĞLI (Devamla) Bu bankaların
sporla ilgili hizmetleri de vardır. Hamza Yerlikaya gibi bu vatanı
seven bütün sporcularımıza ne yapsak azdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ne
alakası var sporla bunun?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Az! 5 daha
verin. 5 yönetim kurulu
TAMER DAĞLI (Devamla) Eğer Hamzadan
rahatsız oluyorsanız vatan sevginizden şüphe etmeniz lazım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hadi lan! Hadi lan! Senin
terazin tartmaz bizim vatan sevgimizi.
TAMER DAĞLI (Devamla) Sözlerime son verirken,
PKK ve diğer terör unsurlarına Haftaninde başlatılan
Pençe-Kaplan Operasyonunda görev alan kahraman askerlerimize dua ve
selamlarımı iletiyorum. Cenab-ı Allah yâr ve
yardımcıları olsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin terazin bizim vatan
sevgimizi tartmaz. Aynaya bak önce sen. Terbiyesiz adam!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yazıklar
olsun! Sen kim Türklük kim!
TAMER DAĞLI (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sen kim Türklük
kim! Şuursuz!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin terazin tartmaz, git
terazini bir tamir et.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kandilde, Osloda tamir
et.
TAMER DAĞLI (Adana) Sen orman arazine bak,
orman arazine bak, orman!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Osloda, Kandilde tamir
et.
TAMER DAĞLI (Adana) Gasbettiğin orman
arazisine bak.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Orman değil,
alayı tapulu yerim, ne ormanı!
TAMER DAĞLI (Adana) Gasbettiğin orman
arazisine bak.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Terbiyesiz adamlar! Hâlâ
utanmadan konuşuyorlar!
TAMER DAĞLI (Adana) Gasbettiğin orman
arazisine bak sen!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şuursuz adam! Utanmaz
adam! Utanmazsın sen!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Şuursuz!
TAMER DAĞLI (Adana) Bak, bayrağı
dalgalandırmış. Sen ne yaptın? Devletin arazisini
gasbettin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yürü! Terbiyesiz adam!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, risk grubunda bulunan sağlık
personelinin pandemi sürecinde çalışma koşullarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2919) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 17 Haziran 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma kurulu; 17/06/2020 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri: Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin,
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan risk grubunda bulunan
sağlık personelinin pandemi sürecinde çalışma
koşullarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan (10/2919) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 17/6/2020
Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kayseri milletvekili Sayın
Çetin Arık.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Pandemi süresince sağlık çalışanlarının
yaşadığı sorunların araştırılması
ve çözümü üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum, Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Pandemide hayatını kaybeden
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, hastalarımıza da
acil şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, pandemi süresince
Amerikada sağlık çalışanları istifa edip sokağa
çıktılar, yaşlılarını tabiri caizse ölüme terk
ettiler. Ama bizim sağlık çalışanlarımız her türlü
olumsuzluğa rağmen hastalarını bırakıp
kaçmadılar, her şeye göğüs gerdiler, günlerce evlerine
gitmediler, çocuklarına sarılmadılar, maskeleri yüzlerinde yara
yaptı, tulumlarının içerisinde çatlayacak derecede terlediler,
kendi hayatları pahasına yurttaşlarımızın
hayatını kurtarmak için büyük mücadele verdiler. Buradan,
başhekimden hasta bakıcısına kadar tüm sağlık
emekçilerine yürekten teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bu süreçte 43
sağlık çalışanımız şehit oldu. İlk
görev şehidimiz de Profesör Doktor Cemal Taşçıoğlu oldu.
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Her ne kadar, iktidar görevi
başında hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarını yasal olarak şehit saymasa da biz
biliyoruz ki şehitlik analarının ak sütü gibi helal.
Sayın milletvekilleri, vatan savunmasında
şehit düşen Mehmetçikimizle, virüse yakalanırsa öleceğini
bile bile çalışan sağlık emekçilerimiz arasında ne
fark var? Gelin Gazi Meclis olarak bir hakkı teslim edelim, görevi
başında hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımızın şehit sayılması için
gerekli yasal düzenlemeleri hep birlikte yapalım.
Sayın milletvekilleri, bu doktor Yavuz
Kalaycı, bunlar da minik yavruları. Görevi başında
coronadan hayatını kaybetti. Annesini, babasını ve
kardeşini de kaybetti. Yavuz Kalaycı sosyal medyasından
Kızlarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?
diye sizlere sesleniyor. Yavuz Kalaycının minik yavrularına
sahip çıkmak bu Gazi Meclisin boynunun borcu değil mi? (CHP
sıralarından alkışlar) Yoksa biz de Zonguldak Valisi gibi
ilinde 567 corona vakasının 137si sağlık çalışanı
çıkınca Bu sağlık çalışanları bize yük
oldu. mu diyeceğiz? Gelin, Zonguldak Valisi gibi
düşünmediğimizi hep birlikte gösterelim. Gelin, Yavuz
Kalaycının bize emanet ettiği bu minik yavrulara hep birlikte
sahip çıkalım.
Bakınız sayın milletvekilleri, Doktor
Salih Cenap Çevli Beyin paylaşımını okuyorum sosyal medyasından:
Hâlâ koruyucu giysimiz yok. Ellerimiz alkolden hışır oldu.
Bulaşma korkusuyla yemek yiyemez olduk. Evde çocuğumuza
sarılmaya korkuyoruz. Yurt dışından gelen 2 doktor
arkadaş da pozitif çıktı, yatırdılar. Bizi kim
koruyacak? diyor. Sayın milletvekilleri, gelin, Cenap Çevlinin sorusunun
yanıtını bu Gazi Mecliste birlikte arayalım.
Tuğba Kuşdemir, 2 çocuk annesiydi, 2015te
kansere yakalanmıştı; görevi başında coronadan
hayatını kaybetti. Gelin, Tuğba Hemşireye hakkını
helal ettirelim. Tuğba Hemşirenin coronaya
yakalandığında öleceğini bile bile niçin
çalıştırıldığını, hangi koşullarda
çalıştırıldığını hep birlikte
araştıralım.
Sayın milletvekilleri, bu da Dilek Akçabelen.
34 haftalık hamileydi, coronadan hayatını kaybetti. Bebeği
yaşıyor, bebeğini göremeden gitti. Gelin, hayatı son bulan
Dilek Akçabelen Hemşireye -duygulandım hekim olduğum için-
saygı duyalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bu da Zeliha Kadak.
Bakınız, iktidar partisi milletvekilleri özellikle sizlere sesleniyorum:
Kayseri Şehir Hastanesinde, pandemi servisinde çalışan yirmi
altı yıllık bir hemşire Zeliha Kadak. Biz, bir saat bile
maske takmakta zorlanırken Zeliha hemşireler gün boyu bu gibi
tulumların içerisinde çalışıyorlar ve bu maskeyi
takıyorlar ve Ramazanda iftar vakti, İftarı otuz beş
dakika geçti, yemeğimiz hâlâ gelmedi. dediği için sürüm sürüm
süründürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Toparlayın.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ederim.
Görev yeri değiştirildi, gün
aşırı nöbetler tutturuluyor, soruşturmalar açıldı
çünkü yemek dağıtım firması çok güçlü, arkasında
iktidar partisi var. Bu kadar kalpsiz, bu kadar vicdansız, bu kadar
acımasız olmayın, sağlık
çalışanlarını bu kadar değersizleştirmeyin.
On sekiz yıllık iktidarınız
döneminde hep mağdur edebiyatı yaptınız,
başınız sıkıştığında
Kandırıldık. dediniz ama maalesef ki kandıran da hep siz oldunuz.
Bu milletin parasını milletin ihtiyaçları doğrultusunda
harcamadınız. Sağlık çalışanlarına, pandemi
süresince üç ay ayrım yapmaksızın tavandan ek ödeme
vereceğiz. dediniz; sözünüzü tutmadınız,
sağlıkçılarımızı kandırdınız.
Röntgen teknisyeni ek ödeme istedi, vermediniz ama RTÜK Başkanı 2
maaş yetmiyor, 1 maaş daha verin. dedi, verdiniz. Tıbbi
sekreter ek ödeme istedi, vermediniz ama Hamza Yerlikaya 2 maaş yetmiyor,
1 maaş daha verin. dedi, verdiniz.
Ben buradan milletimin vicdanına sesleniyorum:
Bunlar 3600 ek göstergeyi vermiyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Bu şartlarda çalışan hemşire
hanımlara 3600 ek göstergeyi vermiyorlar ama buna 3 maaş veriyorlar.
Selamlıyorum Sayın Başkan,
toparlıyorum, eğer müsaade ederseniz son sözlerim.
BAŞKAN Dün Grup Başkan Vekiline
vermedim.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Çetin,
konuş, konuş
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zamanında ifade
etmek de başarıdır. Teşekkür ediyoruz, anladık,
değerlendirdik.
ÇETİN ARIK (Devamla) Ben milletim adına,
milletin kürsüsünden, sözümü kesseniz de konuşmaya devam edeceğim
Sayın Başkanım.
Ek ödemeyi geçtim, tuttukları nöbet
parasını dahi vermediniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Diğer
konuşmacıyı bekliyoruz Sayın Başkanım.
ÇETİN ARIK (Devamla) - Pandemi süresince
sağlık çalışanları sorgusuz sualsiz nöbet tuttular;
nisan ayında yirmi dört saat hak edilen nöbeti sekiz saat üzerinden
hesapladınız, onu da vermediniz. Geri kalan on altı saatlik
nöbet parasını niçin vermediniz? Çünkü sağlık
çalışanlarının on altı saatini hastaneyi yapan
müteahhite verdiniz de onun için vermediniz.
Sayın milletvekilleri, sağlık
çalışanları emekli olunca onurlu bir yaşam sürmek istiyor.
Sağlık çalışanlarımız coronadan değil,
emekli olmaktan korkuyor. Sağlık çalışanlarına
seçimden önce söz verdiğiniz 3600 ek göstergeyi şimdi değilse ne
zaman vereceksiniz?
Saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, sadece
selamlama için ek bir dakika süre veriyoruz. Biraz evvel Grup Başkan
Vekili arkadaşımız konuşurken de bir dakika söz verdik.
Dolayısıyla konuşmalara ve zamanlamaya dikkat edersek sevinirim
sizin adınıza.
İYİ PARTİ Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Fedakâr ülke vatandaşları olarak
sağlık ordusu pandemi süresince doğusundan batısına,
güneyinden kuzeyine tüm dünyaca kabul edilen bir başarı örneği
koymuştur ortaya. Covid-19 pandemi esnasında hayatını
kaybeden sağlık çalışanlarına ve
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına
sabır diliyorum.
Türk sağlık sektörü, gayrisafi millî
hasılamızın yüzde 4,7siyle hizmet götürürken Avrupa
Topluluğu ortalaması yüzde 9,9dur. Bunun yanında,
sağlık personelimizin Avrupadaki muadillerine göre
aldığı ücret dörtte 1i kadardır. Yani bunca az
desteğe rağmen sağlık personeli Türk sağlık
hizmetini bunca fedakârlıkla başarıyla yerine getirmektedir ve
dünyayla boy ölçüşecek bir hizmet ortaya koymaktadır.
Sağlık personeli bunca hizmeti yaparken
Hükûmetin desteği sadece pandemi esnasında ortaya
çıkmıştır. Aslına bakarsanız, Hükûmetin
sağlık personeliyle olan ilgisi yapılan şehir hastaneleriyle
ilgilidir. Şehir hastanelerine 10,5 milyar dolar yatırım
yapılmıştır. Türk milleti yirmi beş otuz yıl
içerisinde bunu 95 milyar dolar olarak -biz değil, bizden sonra gelecek
nesiller- müteahhitlere ödeyecektir. Hükûmetin sağlıkla ilgisi budur.
Hizmet nasıl olsa veriliyor. diye hizmet
verenlere köle muamelesi yapılmamalıdır. Şu pandemi
süresince, kaşla göz arasında pazarlık usulü değişik
ihaleler ortaya çıkartıldı ve değişik ihaleler
verildi, yandaşlar memnun edildi ama pandeminin başında gerek
Cumhurbaşkanı gerekse Sağlık Bakanı tarafından
sağlık çalışanlarına vadedilen ödenekler yerine
getirilmedi, bu paralar verilmedi.
Ayrıca, sağlık personeliyle ilgili
birtakım değişiklikler, düzenlemeler yapılsın diye
Meclise önermeler getirildi. Bunların en başında gelen,
sağlıkta şiddetin önlenmemesi yasasıydı! Bu yasaya
şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan 2 partinin sayın
yöneticileri destek vermediler ve bu yasayı eksik çıkardılar.
Pandemi süresince sağlık personeli yine şiddet görmeye devam
etti.
Sağlık personelinin çalıştığı
ortam kötüdür, iş yükleri ağırdır; sağlık
personeli, vatandaşın şiddetine maruz kalmaktadır, maddi
yetersizlikler içerisindedirler. Bu ve benzeri sorunların araştırılması,
ortaya çıkartılması ve bunların düzeltilmesiyle Türk
sağlık ordusu vatandaşına çok daha yerinde ve iyi bir
hizmet verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bu nedenlerle,
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırma
önergesini destekliyoruz.
Hepinize saygılarımı sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Pandemi
karşısında canla başla çalışan bütün
sağlık çalışanlarını saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
Şimdi, başından beri iktidar bu
süreci şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde yönetmedi. Maalesef,
bugün itibarıyla toplam vaka sayısı 181.298i buldu,
hayatını kaybeden yurttaşlarımızın toplam
sayısı 4.842 oldu ve son normalleşme süreci Yeni normal
denilen süreçle birlikte dün itibarıyla günlük vaka sayısı
1.467ye ulaştı. Şimdi, o yeni normal süreçte de iyileşen
hasta sayısı tanı konulan hasta sayısının
altında kaldı; bunu Sağlık Bakanının kendisi de
ifade etti.
Şimdi, burada, sağlık
çalışanlarına baktığımızda;
başından itibaren Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası başta olmak üzere sağlık
sektöründeki bütün örgütlenmeler bu sürecin nasıl yönetilmesi
gerektiğine dair özel uyarılarda bulundular ama bütün bu
uyarılara rağmen hastanelerde sağlık
çalışanlarına yönelik gerekli tedbirlerin
alınmadığı ve planlı bir şekilde
yönetilmediği için 23ü hekim 43 sağlık çalışanı
hayatını kaybetti, şikâyet eden, durumunu anlatan
sağlık çalışanları idari yaptırım tehdidi
altında kaldı. Sağlık çalışanlarının
çoğu hastanelerde yirmi dört saatlik nöbetler şeklinde
çalıştı ve hâlâ da çalışıyor. Uzun ve riskli
çalışma koşulları nedeniyle de
bağışıklık sistemleri çökmüş durumda ve virüse
açık hâle getiriliyor olmalarına rağmen yaygın testten bile
mahrum bırakıldılar ve sağlık
çalışanlarına test yapılabilmesi için semptom göstermeleri
beklenildi. Bütün bunların yanında, bir de çalışırken
hastalanan çalışanlar için, biliyorsunuz, SGK bir şey
açıkladı, dedi ki: Covid-19 iş kazası ve meslek
hastalığı değildir.
Şimdi, bu kadar tehdit altında, en önde
çalışan sağlık çalışanları
hastalandığında bu meslek hastalığı
sayılmayacak, öyle mi? Aynı zamanda ek ödeme, işte, nöbet
paraları; bunlar için şu an sağlık
çalışanları hastanelerin önünde eylemler yapıyor ama bütün
bunlara, bütün bu taleplere bu Meclis başta olmak üzere iktidarın
kulağı kapalı.
Türkiye'de öncelikle sağlık sürecinin
yönetimi katılımcılıktan ve veri
paylaşımından uzak olmaktan çıkarılmalıdır.
Sağlık çalışanlarını korumanın yolu
Öncelikle, halkı bu pandemiye karşı, salgına
karşı koruyacaksınız ki sağlık
çalışanlarını da koruyasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) Ve bunun için, öncelikle
baştan itibaren söylenen, Şeffaf ol, kit bul ve test yap. Ve
başından itibaren, daha vaka 191 iken sağlık
çalışanları çağrılarını yapmıştı
şu an 1.467 vakada bu sese kulak verilmelidir, belediye kent konseyleri,
muhtarlıklar ve tabip odalarının da yer alacağı
koordinasyon merkezleri acilen kurulmalıdır. Yurttaş
katılımı sağlanamayan tek adam kararları ve Twitter
nasihatlarıyla salgınla başarılı mücadele
edilemeyeceği açıktır. Bugüne kadar da bu durum, kendinizin
şu ana kadarki iddialarınızın gerçekliğini
göstermiştir.
Bütün sağlık hizmetlerinin pandemi
koşullarına göre, hekimlerin ve sağlık
çalışanlarının ve halkın sağlık
hakkının korunacağı bir anlayışla düzenlenmesi
zorunludur ve Covid-19 hastalarının ve Covid-19 dışı
hastaların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (İstanbul) -
hastalıklarının tedavisi için gerekli süreç dikkatle
planlanmalıdır.
Ben buradan vebaya karşı nasıl
mücadele edildiyse Covide karşı da mücadele edilebileceğini,
bizim bunun yeteneğine ve birikimine sahip olduğumuzu bir kez daha
söylemek istiyorum ve veba karşısında mücadele eden, Sevgili
Türkan Saylanı bir kez daha saygıyla anarak hepinizi
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKÇUOĞLU (Eskişehir) Veba
değil!
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Karaman Milletvekili Sayın Recep Şekere söz veriyorum.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ŞEKER (Karaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi
üzerine grubum adına söz aldım, Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığımız
coronavirüs vakalarının Çinde duyulduğu ilk günden itibaren
tedbirlerini almaya başladı, Bilim Kurulunu oluşturdu ve Bilim
Kurulundan gelen önerilerin birebir sahada uygulamalarını
yapmış, coronavirüs vakalarının olduğu ülkelerle, kara
yolu, hava yolu bağlantılarını kapatmış,
sağlık personelimizin eğitimlerini yapmış, yol
haritalarını belirlemiş, pandemi hastanelerini
oluşturmuş, PCR tanı kitlerimizi üretmiş, tanı
yapılan laboratuvarları tüm ülke geneline yaymış
İçişleri Bakanlığımız illerdeki yasakların
alınması uygulamasını yapmış, emniyet güçlerimiz
sahada gece gündüz çalışmış; Sanayi
Bakanlığımız ventilasyon cihaz yapımına önderlik
yapmış; Gençlik ve Spor Bakanlığımız Kredi
Yurtlar Kurumunda, yurtdışından gelen
vatandaşlarımızın karantina süresince
konaklamasını yapmış; AFAD konaklama süresince tüm
malzemeleri temin etmiş, Vefa Destek Grubuyla
vatandaşlarımızın evlerine kadar hizmet götürmüş;
Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Aile Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığımız esnafımıza,
işsizimize destekler vermiş, kırk beş günde biner
yataklı pandemi hastaneleri açılmış, 125 ülkeye yardım
malzemesi gönderilmiş; kısaca, Sayın
Cumhurbaşkanımız önderliğinde, tüm
bakanlıklarımızın personeli canhıraş
çalışmıştır. Tüm meslek sahipleri, acil, ani olarak
vatana hizmet sırası geldiğinde tıpkı Kandilde,
İdlibde, Pençe harekâtlarında görev alan askerlerimizde olduğu
gibi canı pahasına çalışmaya hazırdır. Bunun en
iyi örneklerinden birisini de coronavirüs sürecinde cephenin en ön
saflarında olan sağlık çalışanlarımızda
gördük. Sağlık Bakanlığımız sağlık
çalışanlarımızla ilgili kişisel koruyucu
ekipmanları dağıttı, sağlık mekânları
düzenli olarak dezenfekte edildi, sağlık personelinden,
yakınlarına virüs bulaştırma endişesiyle evlerine
gitmek istemeyenlere KYK yurtlarında,
bakanlıklarımızın illerdeki misafirhanelerinde ücretsiz
kalmaları için olanak sağlandı. Sayın
Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle, sağlık personelimize
toplu taşıma, ulaşım araçları ücretsiz oldu, esnek
mesai uygulamasına geçildi, döner sermayeler tavandan ödendi. 2018
yılında Meclisimiz tarafından çıkartılan 7146
sayılı Yasa ve 7151 sayılı Yasayla aile hekimleri ve aile
sağlığı çalışanlarının
çalışma yaş hadleri, izin hakları gibi düzenlemeler
yapıldı, sağlık personelinin emekli maaşlarında
iyileşme yapıldı, sağlık çalışanlarına
karşı şiddetin önlenmesiyle ilgili düzenleme yapıldı.
Yine buna ilaveten pandemi sürecinde, 15/04/2020 tarihinde 7243
sayılı Yasayla Mecliste bulunan 5 partinin ortak kararı ile
sağlıkta şiddetle ilgili çok önemli bir düzenleme
yapıldı, sağlık ordumuza destek amacıyla 18 bin
sözleşmeli sağlık personeli, sağlık
kurumlarımızdaki diğer hizmetler için 14 bin sürekli işçi
alımı yapıldı. Yine Sağlık Bakanımız 3
bin sözleşmeli sağlık personeli alımı müjdesini verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
RECEP ŞEKER (Devamla) - Cephede ön saflarda
mücadele ederken hayatını kaybeden, aynı zamanda hemşehrim
olan doktor Yavuz Kalaycının görev yaptığı Eyüpsultan
Nişanca Aile Sağlığı Merkezine ismi verilmiştir,
evlatlarına da Karaman dernekleri ve Karamanlılar olarak sahip çıkmaktayız
ve Sağlık Bakanlığımız da aynı desteği
vermekte. Yine aynı şekilde Profesör Doktor Murat Dilmenerin,
Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlunun, Profesör Doktor Feriha
Özün isimleri de yeni yapılan hastanelere isimleri yaşatılmak
üzere verilmiştir. Vefat eden tüm sağlık çalışanlarımızı
rahmetle anıyorum, hasta olanlara şifayı inşallah Allahtan
temenni ediyorum.
Tabii ki sağlık
çalışanlarımıza ne yapsak azdır ama gündemin
gerektirdiği, olanakların el verdiği her türlü imkân Sayın
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, Sayın Sağlık
Bakanımız ve diğer kabine üyelerinin destekleriyle
sağlık çalışanlarımıza sunulmaya devam edecektir.
Maske, mesafe ve hijyene dikkat. diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 101inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili
Uğur Aydemir ile 63 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur
Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 217) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Geçen
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmış ve maddelerine geçilmesi kabul
edilmişti. Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 11inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili
Sayın İsmail Tatlıoğluna söz veriyorum.
Buyurun Sayın
Tatlıoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Parlamentomuzun kıymetli mensupları; Erzurum
Milletvekili Sayın İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Sayın
Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin birlikte hazırladıkları
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümüyle ilgili,
partimizin görüşlerini dile getirmek üzere huzurlarınızda
bulunuyoruz.
Öncelikle, yine rutin olarak -çünkü gelişi
rutin olduğu için sözlerimize de değerlendirmemize de buradan
başlamamız gerekir- torba kanun sürecinden kısaca bahsetmek
istiyoruz. Bu kanunların, bildiğimiz gibi, bir bütünlüğü yok;
1inci maddesi, 3üncü maddesi, 7nci maddesi ve 13üncü maddesi çok
farklı alanlardan. Dolayısıyla, maalesef partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi kendi yasama sürecini
oluşturmadan bitecek gibi duruyor. Bu teklif Komisyona geldiğinde 18
maddeydi, toplam maddelerin yarısı kadar da Komisyonda eklenerek 27
madde olarak çıktı yani yarısının Komisyonda eklenmesi
de artık nasıl bir yasama sürecinde olduğumuzun gerçekten iyi
bir göstergesi.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, temel olarak şuna dikkatimizi çekmek istiyorum:
Strateji olmayınca buna bağlı plan ve programlar da yok. Tabii
hiç mi yok? Var, elbette ki var ama bunlar bu plan ve programlar olsun diye
var. Mesela, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulamaya
geçmesinden itibaren sadece Hazine ve Maliye Bakanlığı
-Sayın Albayrak- ortalama bir buçuk ayda bir istikrar programı ve
paketi yayınlamış, ilan etmiş ama bu paketler herhâlde
naylon çıktı, çabuk patlıyor, gerçekten hepsi de patladı.
Bir program yok ki hedefleriyle beraber, sonuçlarıyla beraber
değerlendirilsin. Bu, gerçekten, kamunun enerjisinin ciddi zayiatı,
esas enerji zayiatı burada, yoksa buralarda kanunlar yapılıyor,
geçiyor. Mesela, bu paketteki 3üncü madde gibi
Bu pakette bizim lehinde
olduğumuz maddeler var ve lehinde olduğumuz maddelerin lehinde oy
kullandık her dönemde olduğu gibi. Milletimiz için uygun
bulduğumuz maddelerin lehinde olduk. Bu pakette de lehinde olduğumuz
maddeler var ama mesela, bu strateji ve buna bağlı bir plan
olmadığı için 3üncü madde, yurt dışındaki
vatandaşlarımız için yapılan düzenleme, sosyal güvenlik
için yapılan düzenleme; daha bir yıl olmadı bu konuda bir
düzenleme oldu ama istikrarlı bir yasama süreci olmadığı
için, sağlıklı olmadığı için ve Parlamentoda
yasama süreci işlevsel olmadığı için yine geldi, muhtemelen
bir müddet sonra yine gelir. Aynen Maden Kanunu gibi üç ayda, beş ayda
aynı konuları tekrar tekrar ele alıyoruz.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlar,
Parlamentomuzun kıymetli mensupları; bu 27 maddelik torba kanunun
bazı maddelerinin lehinde, bazı maddelerinin aleyhinde oy verdik.
Burada özellikle aleyhinde oy verdiğimiz maddeler üzerinde değerlendirmeler
yapmak istiyoruz, bunlardan bir tanesi de 1inci madde, Vakıfbankın
Kamu İhale Kanununun dışına çıkarılması.
Geçenlerde Toprak Mahsulleri Ofisi Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarıldı. Dedik ki: Nedir
çıkarılma sebebi Toprak Mahsulleri Ofisinin? Bakan
Yardımcısının beyanatı Bazı acil durumlarda
ihale dosyası oluştururken fiyatların yükseldiği.ydi ama
biz şunu anlamadık: Buğdayda, mercimekte, nohutta nasıl bir
aciliyet kesbediyor? Ama burada da Kamu İhale Kanununun 190 defa değiştirildiği
bir süreç içerisinde yaşıyoruz.
Çok değerli arkadaşlar, bakın, Kamu
İhale Kanununun 3üncü maddesi temel olarak istisnaları düzenliyor.
2002den itibaren yaptığımız düzenlemelerde alfabe
sırası bitmiş yani plakanın bittiği gibi. Şimdi,
yeni bir dizin yarattık ama bugün, özellikle partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminden sonra yürütme denetimin dışına çıkmakta ve
kuralların dışına çıkma, taşma konusunda
ısrarla düzenleme yapmaktadır, aynı Varlık Fonu gibi. Ne
kamu denetimine tabi ne özel hukuka tabi ne kamu hukukuna tabi, dünyada
eşi benzeri görülmedik bir süreç.
Burada, 3üncü maddede yurt dışındaki
vatandaşlarımız için bir düzenleme yapılıyor. Bu
düzenlemenin yurt dışındaki
vatandaşlarımızın mağdur olmamasını
gerektirecek bir vaziyet içerisinde yapılması gerektiğini ve bu
düzenlemelerin, bu maddeyle ilgili geçen yapılan düzenleme ve
değerlendirmelerin bir yıl olmadan tekrar gündeme
alınmasında, tekrar ele alınmasında ciddi bir
mağduriyeti ortaya çıkarması ihtimalini dile getirdik. Ama bu
konularda, özellikle sosyal güvenlik konusunda, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın lehine olan süreçlerin hep yanında
olduk.
4üncü madde borçlanmayla alakalı, borç yetkisi
istiyor; borçlanmadaki yüzde 3lük oranın yüzde 5e
çıkarılmasıyla alakalı.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii ki kamu
borcu veya kamu için borçlanma bir gelir yöntemidir, bunda şeksiz ve
şüphesiz itiraz edecek bir şey yok. Ayrı bir şey söylemek
lazım; pandemi dönemlerinde borç normal ve yoğunlukla
kullanılması gereken bir gelir kaynağı olarak da kabul
edilir, burada da bir sıkıntı yok. Ancak son dönemlerde
Maliye-Hazine ilişkileri, Hazine-Merkez Bankası ilişkileri,
Maliye-Hazine-Merkez Bankası ve
bankaların ilişkileri, artık, Parlamento mensupları olarak
bizler, akademik dünya ve ilgililer tarafından takip edilemeyecek duruma
geldi. Örtülü götürülüyor; ilişkiler, uygulamalar örtülü götürülüyor.
Özellikle veriler çok geç açıklanıyor, geçen yıla ait henüz
açıklanmayan birçok konuda veri var. Hâlbuki, Türkiyenin istatistik
geleneği, kurumları ve veri geleneği çok güçlüydü. Türkiye,
istatistik konusunda ve veri konusunda çok başarılı bir ülkeydi,
ciddi bir birikimi vardı ama bugün, bir veri anarşizmi var, bizzat da
yürütme ve kamu tarafından kurgulanan bir veri anarşizmi var.
Artık, bu veri anarşizmi üzücü olmayı geçti, komiklik çizgisini
takındı, istihdamdaki gibi; yani nüfus artıyor,
çalışma çağındaki nüfus artıyor, iş gücü
artıyor ama işsizlik azalıyor gibi; yani bir yolda hızla
yürüyorsunuz ama siz yürüdükçe yol uzuyormuş gibi; bunlar, bir devletin
-hangi devlet olursa olsun- prestijini birinci derecede sarsan
gelişmelerdir. Dünya -ciddi ülkeler- ülkelerin prestijini ve
itibarını bunun üzerinden ölçer. Eğer Türkiye İstatistik
Kurumunun veya verilerin güvenilirliğini uluslararası kuruluşlar
ve akademik dünya tartışıyorsa bu, Türkiye'nin
güvenilirliği tartışılıyor demektir ve bugün
tartışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - O
nedenle, buradan hareketle, borçlanma konusunda, Maliye-Hazine ilişkileri
ve sosyal güvenlik konusunda verilerin sağlıklı ve hızla
yerini bulması gerekiyor.
Şunu da ifade etmek istiyorum: Evet, biz de
pandemi döneminde borçlanmanın kullanılmasından yanayız ama
bu, bir bütüncül program içerisinde kullanılmalı. Ne kadar
kullanılacağı, nasıl bir geri ödeme
yapılacağı, bunlar kamuoyuna çok iyi ilan edilmeli; aksi
takdirde, başka sorunlar olur.
Bakın, bir konuyu da pandemiden
bağımsız olarak söyleyeyim. Partili
Cumhurbaşkanlığından itibaren kamu borç yükü millî gelir
bazında yüzde 5 artmış. Bu, pandemiden bağımsız
bir gelişme. Bizim dış finansmanımızda sorun var, iç
finansman konusunda ciddi bir sorun büyüklüğü var.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İnsan Hakları Derneği Eş Genel
Başkanı Eren Keskinin ikametgâhına girilerek
hırsızlık süsü verildiğine, Türkiye İşçi Partisi
Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlunun aracına
yönelik sabotaj girişiminin arkasındaki güçlerin kimler olduğunu
öğrenmek istediklerine ve bir milletvekiline yönelik olaya Mecliste grubu
bulunan siyasi partilerin de tepki göstermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yani ivedi iki mesele var, onları
paylaşmak için söz aldım.
İnsan Hakları Derneği Eş Genel
Başkanı Eren Keskinin evine, ikametgâhına girilerek
hırsızlık süsü verilmiş ve eşyalar
dağıtılmış, tehdit edilmiştir. Şu anda, sosyal
medyada da toplumsal anlamda ciddi bir tepki oluşmuş durumda.
Açıkçası, Eren Keskin Türkiyede
tanınmış bir insan hakları savunucusu ve İnsan
Hakları Derneğinin Eş Genel Başkanı. Zaten, kendisi
hakkında her konuşması sebebiyle yargı tacizi olarak da
nitelendirebileceğimiz sayısız dava mevcut ve Türkiye'nin
uluslararası hukuktan doğan sorumlulukları, asli ödevleri bu
olayı -aynı zamanda, sadece iç hukuk değil, uluslararası
hukuktan da kaynaklı- açığa çıkarması gerekiyor. Eren
Keskin yalnız değildir. Eren Keskinin yanındayız demek
istiyorum.
Diğer bir mesele: Bizim Parlamentonun üyesi,
Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Sayın Barış Ataya
yönelik suikast girişimi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğrusu, dün bekledim, hiç kimse söylemedi ve Meclis
Başkanlığından da hiçbir açıklama gelmedi, ben onu
paylaşacağım. Hatay il örgütünün kullandığı araca
ve kısa bir süre sonra Barış Atayın bineceği araca
lastik bijonları gevşetilmiş ve sabotaj düzenlenmiştir. Bu,
son derece vahim ve karanlık bir gelişme. Neyse ki Barış
Atay bu olaydan zarar görmeden kurtuldu ama ya aksi olsaydı
Umarım
bundan sonra olmaz. Valilikten yapılan açıklamada, Emniyet
görevlilerinin teknik incelemeyi yaptığı, araca
kasıtlı olarak müdahale edildiği ve aracın takla
atmasının hedeflendiği belirtilmiş. Şimdi, bu,
açıkçası, karanlık odakların milletvekillerine varacak
kadar işbaşında olduğunu gösteren vahim bir durumdur ve
şans eseri kurtulmuş. İktidarlar, devletler işi şansa
bırakmazlar.
Biz, buradan, başta Meclis Başkanı
olmak üzere İçişleri Bakanlığı ve ilgili yetkilileri,
bu suikast girişimiyle hedeflenen nedir, arkasındaki güçler
kimlerdir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başka hedeflenenler var mıdır, bunların derhâl tespit
edilmesini ve Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin de aslında
bir milletvekiline yönelik böyle bir olay karşısında
ayrımsız tutum göstermesi gerektiğini ifade ederek teşekkür
ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, Pençe-Kaplan
Operasyonunu icra eden Silahlı Kuvvetlerimize başarılar
diliyor, Allah Mehmetçikimizin yâr ve yardımcısı olsun diyorum.
Türkiye, milletimizin ve ülkemizin güvenliğini
tehdit eden terörist unsurları bertaraf etmek, sınır
güvenliğimizi sağlamak, vatandaşlarımızın huzur
ve güven içinde olmasını temin etmek için uluslararası hukuktan
kaynaklı meşru hakkını kullanmaktadır. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu mücadeleyi sonuna kadar destekliyor ve
inanıyoruz ki -kim ne derse desin- bu kararlılıkla Türkiye
terörü bitirecek, teröristlere ve terörden medet umanlara hak ettikleri
cezayı verecek ve bu beladan milletimizi kurtaracaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, tüm dünyada
yakıcı etkisini gösteren Covid-19 salgınına karşı
millî bir dayanışma ruhuyla etkili bir mücadele yürütmekte,
salgının ekonomik ve sosyal hayata olumsuz etkilerinin en aza
indirilmesi için tedbirler almaktadır. Bu kapsamda, salgın nedeniyle,
pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de üretimi ve çalışma
hayatını durdurabilecek ve hizmetlere erişimi engelleyebilecek
tedbirler uygulanmıştır. Bu durum, elektronik haberleşme
hizmeti sunan kuruluşlar, bankacılık ve finans sektörü ile
sermaye piyasalarından hizmet alan, ticari işlemlerini, para ve fon
transferlerini şube üzerinden gerçekleştiren müşterilerin
hizmete erişim sorunu yaşamalarına yol açmış,
gerçekleştirilemeyen işlemler sebebiyle zincirleme mağduriyetler
söz konusu olabilmiştir. Kanun teklifiyle, bu mağduriyetleri gidermek
üzere, elektronik haberleşme hizmeti sunan kuruluşlarla birlikte
finansal kuruluşların müşterileriyle yaptıkları
sözleşmelerin elektronik ortamda düzenlenebilmesi ve finansal hizmete
erişim ile kullanmanın uzaktan erişim araçları üzerinden sağlanabilmesi
mümkün hâle getirilmektedir. Bununla birlikte, uygulamaya ilişkin usul ve
esaslar düzenlenirken, uluslararası literatürde kimlik doğrulama
yöntemleri olarak güvence sunduğu kabul edilen parola ve şifre gibi
kişinin bildiği; donanım, telefon, uygulama gibi kişinin
sahip olduğu; parmak, göz ve ses izi gibi kişinin biyometrisi
faktörlerinden asgari 2 tanesinin bir arada kullanıldığı
yöntemlerden yararlanılması unutulmamalı, vatandaşlarımızın
hakkı korunmalıdır.
Teklifin 1inci maddesiyle Vakıflar
Bankası Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
Kamu İhale Kanununa tabi olmadığı düzenlenerek kamu
bankaları arasında uygulama birliği sağlanması
öngörülse de bu konuda sık yapılan münferit düzenlemeler yerine,
kanun bütünüyle ele alınarak, ihtiyaçları da dikkate alan, kamu
menfaatlerini en üst düzeyde koruyan ve daha etkin bir ihale sürecine imkân
veren şekilde düzenlenmesi daha uygun olacaktır.
Teklifin 2nci maddesiyle, 2020 yılında
meydana gelen ve Manisa, Elâzığ, Malatya, Diyarbakır,
Adıyaman, Tunceli ve Van illerimizi etkileyen depremde zarar gören
binalarda zorunlu deprem sigortası aranmaksızın afetzedelere
destek verilmesine imkân sağlanmakta, bu nedenle oluşan
mağduriyetler giderilmektedir. Bununla birlikte, son yaşadığımız
Bingöl Karlıova merkezli depremden etkilenen yerlerin de madde
kapsamına dâhil edilmesi gerekli bulunmaktadır.
Teklifin 4üncü maddesiyle, kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu sermayeli bankaların mali yıl
içerisinde oluşabilecek ilave finansman ihtiyaçlarını
karşılayabilmek amacıyla ihraç edilebilecek ikrazen özel tertip
devlet iç borçlanma senetleri için bütçe kanunundaki başlangıç
ödeneğinin yüzde 3ü oranındaki limitin yüzde 5e
çıkarılması öngörülmekte, böylece gerektiğinde
kullanılmak üzere 21,6 milyar TL ilave kaynak oluşturulmaktadır.
Teklifin 5inci maddesiyle, idare adına kesin
tesciline karar verilen kamulaştırma işlemlerinin yargı
kararıyla iptal edilmesi nedeniyle doğabilecek hukuki
uyuşmazlıkların hakkaniyete uygun olarak çözülebilmesi
imkânı getirilmektedir.
Bir diğer düzenlemeyle de yurt
dışında bulunan vatandaşlarımızın kısa
süreli çalışmalarından dolayı aylık
bağlanamamasının veya bağlanmış
aylıkların kesilmesinin önüne geçilmektedir.
Çek Kanununda yapılan düzenlemede ise
ödenmeyen çek bedellerine ilişkin olarak borçlunun ödeme
imkânının, alacaklının da tahsil imkânının
güçlendirilmesi hedeflenmekte, bu amaçla 5941 sayılı Çek Kanununun
geçici 5inci maddesindeki üç aylık süreler bir yıla
çıkarılmaktadır. Hatırlanacağı gibi, 24 Mart 2020
tarihine kadar işlenen karşılıksız çek
suçlarının infazı durdurulmuş, borçlunun üç ay içinde çek
bedelinin 1/10unu, kalan kısmını ise 15 eşit taksitte
ödemesi hâlinde cezanın kaldırılacağı hükme
bağlanmıştı.
Diğer önemli bir düzenleme ise Tarım ve
Orman Bakanlığından izin almadan tütün ticareti yapan üreticiye
yönelik ceza uygulamasının bir yıl süreyle ertelenmesi suretiyle
üreticinin mağdur olmasının önlenmesine yöneliktir.
Teklifle ayrıca KİTlerde iç denetim
sistemi getirilmektedir. İç denetim, idarenin denetim yoluyla kendisini geliştirmesinin
önemli bir unsurudur. Hâlen, bakanlıklarda 5018 sayılı Kanuna
göre uygulanan iç denetim, KİTlerde yasal altyapısı olmadan
uygulandığı için yapılan iş ve iş yapanlara ilişkin
bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Düzenlemeyle, iç denetim
KİTlerde de yasal hâle getirilmekte ve iç denetçilerin sorunları
giderilmektedir. Kanun teklifiyle üst kademe kamu yöneticilerinin görevden
alınmaları veya görevlerinin sona ermesi hâlinde tabi olacakları
hükümlerin yeniden belirlenmesi ve bu nedenle oluşan farklı
uygulamaların yarattığı mağduriyetlerin giderilmesi de
öngörülmektedir. Bununla birlikte daire başkanı ve bölge müdürü gibi
orta düzey görevlerde bulunup farklı düzenlemelere tabi tutulmuş
olanları da kapsayacak şekilde düzenlemenin genişletilmesi,
bazı hak kayıplarının önüne geçebilecektir. Esasen bu ve
benzeri sorunlara kalıcı çözümler getirilmesi kamu personelinin
statü, unvan ve maaş gibi hukuki ve mali statüsünü ilgilendiren
hususların tüm kamu çalışanlarını kapsayacak
şekilde ve bütüncül bir anlayışla ele alınması hâlinde
mümkün olabilecektir.
Sayın milletvekilleri, Covid-19
salgını, başta sağlık olmak üzere iktisadi ve sosyal
anlamda tüm ülkeler üzerinde hâlen devam eden yıkıcı etkilere
yol açmıştır. Dünya Bankasının, Türkiye ekonomisine
ilişkin beklentilerinin de yer aldığı Küresel Ekonomik
Beklentiler Raporunda, salgının, küresel ekonomiyi İkinci Dünya
Savaşından bu yana görülen en derin ekonomik durgunluğa
soktuğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere yakın zamanda
Türkiye ekonomisi dört ayrı operasyona maruz kalmıştır.
Buna rağmen, 2019 yılını pozitif yönlü büyümeyle kapatan
Türkiye ekonomisi de şüphesiz yaşanan bu daralmadan etkilenmektedir.
Bununla birlikte mayıs ve haziran aylarında açıklanan bazı
öncü göstergeler, yaşanmakta olan sıkıntılarla birlikte
önümüzdeki süreçte Türkiye ekonomisinin süratle toparlanacağına
işaret etmektedir. Nitekim, mayıs ayında, Ekonomik Güven
Endeksiyle birlikte Tüketici, Reel Kesim, Hizmet Sektörü, Perakende Ticaret Sektörü
ve İnşaat Sektörü Güven Endeksleri yüzde 30lara varan oranlarda
artış göstermiştir. İnanıyoruz ki, ülkemiz, Türkiye
hasmı çevrelerin beklentilerini boşa çıkararak bu süreçten de
güçlenerek çıkacaktır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
sayesinde Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan işgal
planının çok cepheli olarak devam ettirildiği süreçte, tüm
meydan okumaların karşısında durabilmiştir.
Başta millî güvenliğimiz ve terörle
mücadele olmak üzere, etkin kararların alınması
kolaylaşmış, ekonomik operasyonlara karşı
koyulabilmiş, Covid19 salgınıyla dünyanın gıpta
ettiği etkili bir mücadele yapılabilmiş, aynı zamanda da
vatandaşlarımızın huzur ve refahına dönük yasal ve
idari düzenlemeler süratle gerçekleştirilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ekonomi
politikalarımızın merkezine insanı koyuyor ve toplumsal
refahın artırılmasını, çağdaş dünya
nimetlerinden bütün vatandaşlarımızın
yararlanmasını, ekonomik ve sosyal politikaların da buna göre
tanzimini gerekli görüyoruz.
Bu düşüncelerle, desteklediğimiz kanun
teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, tabii, torba yasayla ilgili
konuşmadan önce, Türkiyede pandemi nedeniyle, Covid nedeniyle
geldiğimiz aşamayı bir özetlemek gerekir. Niçin özetlemek
gerekir? Salgın başladığında hep beraber
İşte, ne yapılabilir? diye düşünülürken, Türkiye
aslında İranda bu olay patladığında ve Çinden
geldiğinde bir nevi seyirci kaldı. Beraberinde de hemen birçok adım
atılmaya çalışıldı fakat bu adımların
hiçbirisi aslında toplumun geniş tabanında bir
karşılık bulmuyor. Niçin bulmuyor?
Baktığınızda, sadece belli bir kesimi korumuş oluyor.
Aslında, Türkiye, dünya nüfusuna baktığımızda, nüfus
olarak 17nci fakat Coviddeki vaka sayısına, ölümlere
baktığımızda en yüksek oranda duruyor. Bunu niçin
söylüyorum? Diyarbakırda, Mardinde, Siirtte, Şırnakta,
Urfada, Vanda hatta gelelim Samsunda, Denizlide pandemi şu anda pik
yapıyor. Diyarbakırda, Batmanda, Siirtte pandemi boyunca ilk iki
ayda görülen vakaların tümünden daha fazlası son iki haftada
görülüyor. Batmanda son iki haftada görülüyor. Yoğun bakımlarda yer
yok. Bir taraftan AVMleri açacaksınız, bir taraftan toplu
taşıma araçlarını açacaksınız sadece büyük
kentlere yöneleceksiniz fakat bölgeler arası eşitsizlik, özellikle
dezavantajlı kesimlerin olduğu yerlerde hiçbir önlem
almayacaksınız. Arkadaşlar şunu bir kere unutmayalım:
Elazığda, depremde orada kalana Kürtçe seslenip çıkartmaya
çalışanı iki gün boyunca sosyal medyada konuşanlar, bu
illerde Kürtçe bir afiş, bir söylem çıkartmadılar ve bugün
geldiğimiz aşamada HDPnin yürüdüğü yerde her türlü engeli
çıkartanlar, Covidi bahane gösterenler, Covidin bölgede
artışına bir nevi seyirci kalmak zorunda kalıyorlar. Ne
oluyor peki? Bütün açıklanan paketler bu süreçte ben bu Plan ve Bütçede
de konuştuğumuz gibi- hepsi borçlanmayla ilgili, gerçekten tabana
yayılan, gündelikçi olarak çalışan, işsiz olan, işten
çıkanlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı.
Sağlıkla ilgili en büyük kargaşa
-Diyarbakırda, Mardinde, Siirtte konuştuğumda- bir
koordinasyon olmaması. Arkadaşlar, koordinasyonsuzluğun en büyük
nedenlerinden biri de 65 yaş üstü gittiğinde test
yapılıyor, diğer insanlara test yapılmıyor,
yapılmadığı gibi, bir nevi de özel hastanelere
yönlendiriliyorlar.
Bir diğeri, burada birçok kişi
sağlık çalışanlarını alkışlamaya
kalkmıştı. Ama önemli olan alkışlamak değil,
gerçek anlamda sağlık çalışanlarına sahip çıkmak
lazım. Bugün verilen araştırma önergesinde nasıl ki
sağlık çalışanlarının durumu
paylaşılıyordu, bizlerin daha önceki verdiği
araştırma önergelerinde sağlık
çalışanlarından yaşamını yitirenlerin meslek
hastalığı kapsamına alınması gerektiği, bunu
iş kazası değil, iş cinayeti olarak
tanımladığımız bu süreçle ilgili de hiçbir adım
atılmadı, hiçbir işlem yapılmadı. Bütün bu süreç
haziran ayına endekslenmişken, sağlık
çalışanlarıyla ilgili söylenen ekonomik düzenleme neye
dönüştü? Haziran ayından sonra hiçbir işlem yapılmadı.
Sevgili arkadaşlar, bir diğeri de
Ekonomik kriz var mı yok mu? diye konuştuğumuzda Kriz yok.
deniyor ama Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı diyor ki:
Ekonomimizin krizden çıkış formülü için İslami modellere
bakalım. Bir taraftan, kriz var mı yok mu onu konuşmak
istediğimizde karşı çıkıyorsunuz
Gelin hep beraber
araştıralım, vatandaşa gidelim soralım, vatandaş
gerçekten sonuna kadar borçlanmış, gelen yasa yine
borçlandırmaya çalışıyor. Bir taraftan devlet
borçlanıyor, bir taraftan yurttaş borçlanıyor ve bu borçlanmayla
da giderek dezavantajlı kesim, yoksul daha yoksul, daha perişan. Ama
bir kesim borçlanmıyor; sermaye sahipleri, yandaşlar, şirketler
borçlanmıyor. Bununla ilgili birçok düzenleme yapılması için biz
teklifler verdik, kanun teklifleri verdik, çağrı yaptık, kimse
gelmedi.
Bir diğeri, 2014 yılından beri
Türkiye'de kaç asgari ücretli var hâlâ bilmiyoruz, sayı
açıklanmıyor. En son açıklandığında Yüzde 40
civarında. denilmiş. Şu anda asgari ücret açlık
sınırının altında ve tahmin edilen rakam Türkiyede
asgari ücret alanlar yüzde 40ı geçmiş, yüzde 50ye yakın ve
bunun dışında gündelikçi olarak çalışanları,
günübirlik çalışanları da katarsak Türkiyede ciddi bir
işsizlik var, ciddi bir mağduriyet var, açlıkla karşı
karşıya olan insanlar var. Getirilen herhangi bir düzenleme gerek
pandemi süresince gerek pandemi sonrası ya güvenlikle ilgilidir
-İnfaz, Bekçi Yasası- ya da borçlanmayla yine yandaşadır.
Ve torba kanuna geldiğimizde -bu kürsüde her
seferinde biz dile getiriyoruz torbayla bu iş konuşulmaz, bu iş
düzelmez, bunu düzeltmek lazım- bu sefer ne yapıldı?
Torbanın içine torba katıldı. Bu da yeni bir kavram.
Torbanın içine torba katıldı. Niçin? Biz gittiğimizde 18
maddeyle ilgili, Plan ve Bütçe Komisyonunda oturmuşuz, ne olacak diye
konuşurken hemen 9 tane madde daha tekrar getirildi; komisyonmuş,
sevkmiş, hiçbir şey yok. Yani buna artık pes denir, ayıp
denilir, yazıklar olsun denilir. Yani torbanın içine torba katmak, bu
Meclisi onay mercisine döndürmek, tümüyle gelen talimatlarla gitmek, hem
Komisyona hem bu Meclise hem halka, sorumlu olduğumuz insanlara karşı
saygısızlıktır. Bunun bir an önce düzenlenmesi lazım.
Bir diğeri, bu torba yasada gördüğümüz
birçok şeyi daha önceki hatipler de dile getirdi, dün geneli üzerinde
konuşan Sayın Katırcıoğlu bir nevi ona da
değinmeye çalıştı yani tümüyle deneme-yanılma yöntemi.
Çekle ilgili düzenleme yapmış, şimdi Düzelmedi, bir daha
uzatalım. diyor. Depremle ilgili bu Mecliste binlerce kez konuşuldu.
İki yıl içerisinde biz birçok kez konuştuk. Siz imar affı
getiriyorsunuz, düzenleme yapıyorsunuz, para gelsin diye birçok şeye
göz yumuyorsunuz, deprem çıktığında, her seferinde
yaptığınız hataları düzeltmek için palyatif, geçici
olarak çözümler buluyorsunuz. Böyle olmaz. Böyle gitmez. Sadece sermayeye yol
açıp, sadece para getiren her şeye olanak yaratıp Türkiyenin
gerçek sorunlarına sahip çıkmazsanız ne yol alabiliriz ne de bu
Meclisin çalışmasını düzenleyebiliriz.
Bir diğeri, bu torba yasada, arkadaşlar,
birçok kanun geldiği hâlde bir de borçlanmayla ilgili yetki
artırılırken Kamu İhale Kanununda değişiklik
yapılıyor. Kamu İhale Kanunu artık öyle bir hâle geldi ki
Kamu İhale Kanunundan kimler muaftır? Böyle bir liste
hazırlamak lazım ya da Kimler bundan yararlanabilir? diye bir liste
hazırlamak lazım. Hiç değiştirmeye gerek yok. Şunlara
şunlara Kamu İhale Kanunu uygulanmaz 5 şirket mi, 10 şirket
mi, bunu açıklayalım. Her seferinde birilerine peşkeş
çekmek için bir düzenleme yapmak gerçekten büyük bir sıkıntı.
Burada en çok da bizi şaşırtan şu oldu: İki gün önce
daha önce Genel Başkanlık yapmış, Başbakanlık
yapmış, Adalet ve Kalkınma Partisinde sürekli ayakta
alkışlanmış, birçok kurullarında yer almış
kişi Ben ihalelere neler yapıldığını gördüm,
müdahale edemedim. diyor. Ya, bunu sizden ayrılanlar söylüyor, eminim
gelecekte bunu sizler de söyleyeceksiniz. Bugün bu ihalelerdeki yapılan
yolsuzluk, yüzsüzlük ayyuka çıkmış; herkes bunu biliyor ve buna
bir formül bulmaya gerek yok, yasa yapmaya gerek yok, zaten
ayrıcalıklı olarak bir süreç gelişiyor.
Bir diğeri, arkadaşlar, hiç Türkiyede
işsizliği azaltmayla ilgili bir hamle yapmıyoruz; Türkiyede
borçlanmayla ilgili hiçbir düzenleme yapmıyoruz; Türkiyede
mağdurlarla, yoksullarla ilgili hiçbir düzenleme yapmıyoruz. Sadece
bankalarla ilgili, tekrar sermaye sahipleriyle ilgili bir kısım
düzenleme yapıyoruz; vatandaşa dönük hiçbir şeyi
geliştiremiyoruz. En kötüsü zaten yurttaş borçlu, zaten yurttaş
perişan; bu yapılan borçlanmalarla, bu getirilen aşamayla
çocuklara, torunlara ciddi bir borç bırakılmakta ve insanlar tümüyle
geleceği nasıl olacak konusunda endişeye girmekte.
Getirdiğiniz bütün çözümler borçlanma üzerine, getirdiğiniz bütün
çözümler haziran ayına kadardı. Peki bugünden sonra ne olacak?
Bugünden sonra ne yapılacak? Hiçbir açıklama yok. Birçok teşvik
paketi açıkladınız, birçok yasal düzenlemeye kalkıştınız;
hepsi deneme yanılma, birilerine kolaylık sağlamak içindi. Siz
hukukun üstünlüğü için, demokrasi için, işsizlik için, gerçek adalet
için bir çaba harcamazsanız ülke daha da karanlık sürece girecek ve
en büyük kısım da şu: Sarayda belli bir şakşakçı
grup diyeceğimiz veya medyada belli bir şakşakçı grup
diyeceğimiz bir kısım insanlar güllük gülistanlık tozpembe
gösteriyorlar her yeri. Böyle bir şey var mı, tozpembelik var mı
ya? Gelin, yurttaşların arasına, vatandaşların arasına
gidelim, Hakkâriye gidelim, Siirte gidelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Edirneye gidelim,
birçok yere gidelim. İnsanlar perişan, insanlar artık bu dönemin
bitmesini istiyor, bu karanlık dönemin sona ermesini istiyor.
15 Haziranda arkadaşlarımızın
başlattığı Edirneden Hakkâriye olan yürüyüş az önce
arkadaşlarla konuştuğumda Batman ilinde, benim vekil
olduğum ilde. Arkadaşlar şimdi bir kısım engellere
rağmen Batman ilinden konvoyla Diyarbakıra gitmekte.
İstanbulda da tekrar yürüyüşler devam etmekte. Demokrasi, adalet,
barış için ve darbelere dur demek için bu barış
girişimini desteklemek lazım, yan yana durmak lazım, demokrasiye
inançla hep beraber yürümemiz lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 17 ayrı kanun ve kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yapan 217 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine
grubum adına konuşacağım.
Değerli arkadaşlarım, torba yasayla
ilgili, temel kanunla ilgili benden evvel konuşan arkadaşlar
söylenmesi gerekli şeyleri söylediler. Maalesef yani hukuk arkadan
dolanmak için falan yapılmaz yani bu hukuka uymak gerekiyor
arkadaşlar. Yarın başka şekilde de uymazsanız
eğer bir kere çiğniyorsanız, bunu başka şekilde de
çiğnersiniz. Gerçi geçmişten kalma Anayasa bir kere delinirse bir
şey olmaz. lafları var ama.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi
genellikle ekonomiyle ilgili özellikle de sanki yaşanan pandemiyle ilgili
düzenlemeler yapıyor, öyle görülüyor. Evet, Türkiye maalesef dünyada
birçok ülkede olduğu gibi bu pandemiye zaten çok zor şartlarda
yakalanmıştı. 2008den beri devam eden kriz, son zamanlarda
derinleşen, Türkiyede özellikle derinleşen mali kriz şiddetli
bir şekilde devam ederken bu kriz geldi. 2019la ilgili rakamlar maalesef
hiç de iyi değil. Evet, yüzde 0,9luk bir büyümeden söz ediliyor ama çok
ciddi problemler var. Bu problemlere pandemi dolayısıyla arz, talep
ve finans yönünde çok daha ağır sıkıntılar
eklenmiştir değerli arkadaşlarım. Birkaç tane rakam
vereyim: Ulusal ekonomideki daralma konjonktürüne karşı
geliştirilen genişleyici maliye harcama politikasının
sonucu merkezî yönetim bütçesinde bütçe açığı millî gelirin
yüzde 2,9una ulaşmıştır, bu ciddi bir problem. Mali
dengelerde bozulma, iç borç stokunun millî gelire oranının yüzde
32,1e yükselmesi
İç borç çevirme oranı -en önemlisi- yüzde 132,4e
gelmişti Covidle karşı karşıya
kaldığımızda arkadaşlar. Şu anda maalesef iç borç
çevirme durumumuz çok ciddi bir noktaya gelmiş, 380i bulmuştur bu
endeks, bu son derece önemlidir değerli arkadaşlarım, gerçekten
iç borcu çevirme konusunda Türkiye büyük sıkıntı
yaşamaktadır. Dış borç ise değerli arkadaşlarım
Şubat ayından bu yana dış borç alamıyoruz.
Alamıyoruz, bunun yerine işte, Katarla falan swap
anlaşmaları yaparak borç almış gibi yapıyoruz yani
hatır senedi imzalatarak işte, tırnak içinde,
dostlarımızdan borç almış gibi yapıyoruz. Böylesine
bir ortamda getirilen bu düzenleme gerçekten düşündürücüdür.
İşte, çeklerle ilgili öngörülen hapis cezası bir süre
erteleniyor. Bunlardan bir yere gidilmez değerli arkadaşlarım.
Bakın, kanun teklifinin birinci bölümünde yani 1-11 arasında, 1inci
maddede Kamu İhale Yasasında değişiklik
yapılıyor. Değerli arkadaşlarım, Kamu İhale Yasasında
defalarca değişiklik yapılmıştır. Artık
kitapta, defterde yer kalmamış, alfabe bitmiş AA diye
başlamıştır. Herkese her kuruma imtiyaz,
ayrıcalık, muafiyet getirmişsizin yetmemiş. Şimdi,
bakın, geçtiğimiz günlerde Merkez Bankasıyla ilgili bir ihale
çıkmış. Bu ihalede Kamu İhale Yasasında muafiyetleri
düzenleyen 3üncü maddenin (b) bendine göre Cumhurbaşkanı Merkez
Bankasının yapacağı ihalelerde muafiyet olması
gerektiğine karar vermiş ve bu maddenin içine sokulmuş. Ne
olmuş ondan sonra biliyor musunuz? Merkez Bankası finans merkezinde
bina yapmaya kalkmış ve Limaka verilmiş bu şey. Bakın,
siz ne yapıyorsunuz arkadaşlar biliyor musunuz? Bir ülkenin
ihtiyacına filan bakmıyorsunuz. Yandaşın bir
ihtiyacından hareketle, Limaka ya da herhangi X şirketine ihale mi
verilecek, hadi bakalım, ne var? İşte, Merkez Bankası falan
bunları aramaya başlıyorsunuz. Şimdi ise Kamu İhalesi
Yasasında bir değişiklik yapılamıyor. Kanunda,
Vakıflar Bankasının kuruluş kanununda değişiklik
yapılarak oraya bağlı inşaat şirketlerinin
ihalelerinde Kamu İhale Yasasına tabi olmamasına karar
veriliyor değerli arkadaşlarım. Oysa Kamu İhale Kanunu
şey yapmış, eğer bu kanunla ilgili bir düzenleme
yapacaksanız bu kanunda değişiklik yapmanız gerekiyor,
yapmıyorsunuz. Niye? Artık utanıyorsunuz yani. AA, AB, BB, CC,
bu şekilde gidecek.
Bakın, bu kanun, cumhuriyet tarihinde
çıkan adaleti sağlama yönünde en önemli kanunlardan bir tanesidir.
Gerçekten, ihalelerde şeffaflık olacak, adalet olacak, denetim olacak
ve en ucuza, en iyisini yaptıracağız; bu milletin, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız. Ama siz bunu
delik deşik ettiniz değerli arkadaşlarım, etmeye de devam
ediyorsunuz.
Diğer kanunlarla ilgili değişiklikler
var. O depremle, işte yurt dışında kısa süreli
işe girenlere birtakım muafiyetler getiriyorsunuz, tarihî değeri
olan binaların kamulaştırılmasıyla ilgili düzenleme
yapıyorsunuz, sanal ortamda bazı işlemlerin
yapılmasıyla ilgili düzenlemeler yapıyorsunuz ve Çek
Yasasında biraz evvel ifade ettiğim- çekle getirilen hapis
cezasının süresini bir süre daha erteliyorsunuz.
En önemli madde de değerli
arkadaşlarım, borçlanmayla ilgili 4üncü maddedir. Biraz evvel ifade
ettim yani Türkiye'nin gerçekten iç borç çevirme limiti kabul edilebilirin çok
çok ötesine geçmiş vaziyettedir. Hâlâ borçlanmaya
çalışıyorsunuz. Bakın, 2020 yılı bütçesinde
öngörülen 139,5 milyar TLlik borçlanma limitini siz mayıs sonu
itibarıyla geçtiniz değerli arkadaşlarım. Bütçe Kanununun
3üncü maddesinde geçen yıl değişiklik yaparak 2ye, 3e
katlamıştınız. Bu sene de öyle anlaşılıyor
ki önümüzdeki günlerde getireceğiniz tekliflerle bu maddede değişiklik
yapacaksınız ve borçlanma limitini artıracaksınız ama
şu anda yapılan değişiklik çok enteresan bir
değişiklik değerli arkadaşlarım. Şu anda ne
yapılıyor? Şu anda 4üncü maddeyle yapılan şey
şu: 21/12/2019 tarihli 7197 sayılı 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 12nci maddesinin (2)nci fıkrası
uyarınca belirlenen mali yıl içerisinde ikrazen ihraç edilecek özel
tertip Devlet iç borçlanma senetlerinin limiti 2020 yılı için 7197
sayılı Kanunun 1inci maddesinin (1)inci fıkrasının
(a) bendiyle belirlenen başlangıç ödeneklerinden yüzde 5ine kadar
uygulanır. Bu yüzde 3tür Bütçe Kanununda. Bu değişikliği
yapabilmeniz için değerli arkadaşlarım, Bütçe Kanununu
değiştirmeniz gerekiyor yani ek bütçe yapmanız gerekiyor.
Anayasanın 161inci maddesi ortada, çok açık ve çok net; bu konuda
kimseye yetki veremezsiniz, başka kanunlarda değişiklik yaparak
bu düzenlemeyi yapamazsınız. Bu borçlanma eğer ihtiyaçsa ve
yapılacaksa ek bütçe getirirsiniz. Bir de yani siz hani şu
Cumhurbaşkanına çok bağlısınız falan ya dün
burada arkadaşınız bağırdı: Bizim Rizede
Cumhurbaşkanımız var, biz uçuyoruz, ne yaparsak yapalım
Rizeye, Rize bize oy vermeye devam ediyor, istesek çayı yasaklayalım
yine oy verecektir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sözlerimizi
çarpıtma lütfen, çayla ilgili yatırım yaptık, onu söyledik.
Lütfen sözlerimizi çarpıtmayın.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ya
Cumhurbaşkanının bir tek kanun getirme yetkisi var, bir tek
kanun teklifi getirebiliyor Cumhurbaşkanı o da bütçe yasası.
Bütçe yasası getirebiliyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O zaman Rizeden aday
olursunuz, seçilirsiniz
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Siz
Cumhurbaşkanınızın bütçe yasasının teklifini
getirme yetkisini gasbediyorsunuz. Ayıp arkadaşlar, ayıp,
olmuyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çarpıtmayın
laflarımızı. Yapılan yatırımları
görüyorsunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Şu
Osmanı bir susturun, Osmanı susturun. Sonra söz verirsiniz
konuşur. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Konuşacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 2 Rizeli birbirinize
girdi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sataşma var, sataşma.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlarım, burada yapılan değişiklikle
şu anda 21 milyar 640 milyon lira olan bu borçlanma 54 milyar 100 milyon
TLye çıkarılıyor. Bunun gerekçesi ne biliyor musunuz? Kamu
sermayeli bankaların mali yıl içerisinde oluşabilecek ilave
finansman ihtiyacını karşılayabilmek için.
Bakın, demin Arkadaşlar, siz artık
dış borç alamıyorsunuz. dedim. Gerçekleri görmek gerekiyor.
Gerçek tedbirler alabilmeniz için gerçekleri görmeniz lazım.
Başınızı kuma gömerek bir yere gidemiyorsunuz.
Dışarıdan borç alamıyorsunuz, Katarla
Onu da Katarla,
bakın, başka hiçbir ülkeyle değil; Amerikayla, İngiltereyle,
her tarafla, Japonyayla, bütün ülkelerle görüştünüz, hiç kimseyle swap
anlaşması yapamadınız, Katarla yaptınız. Yani
Katardan hatır senedi aldınız. Hatır senedi nedir
biliyorsunuz değil mi değerli arkadaşlar? Konyalılar,
Kayserililer bunu çok iyi bilirler. Bu yaptığınız
değişikliklerle hatır senedi alacaksınız. Ne demek
biliyor musunuz? Yani Hazine bankalara, devlet bankalarına senet verecek,
iç borçlanma senedi verecek, bu senedi devlet bankaları götürecekler
Merkez Bankasına verecekler, Merkez Bankasından para alacaklar; bu
parayı kredi olarak dağıtacaksınız ve Türkiye
gelişecek.
Peki, Merkez Bankası bu parayı nereden
buluyor arkadaşlar? Merkez Bankası bu parayı kesiyor, kesiyor.
Bizde Basıyor. demezler, Osman Aşkın Bak bilir Para kesiyor.
derler. Merkez Bankası bu parayı kesiyor. Osman konuşsun diye
sürekli olarak ona fırsat veriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Merkez
Bankası para basıyor. Bakın, geçmişte kısa vadeli
avans filan denilirdi, Merkez Bankası açıkça para basardı ve
Türkiye'de yaşanan krizlerin en büyük nedenlerinden biri buydu;
karşılıksız para basmak. Siz, son beş seneden beri,
özellikle son yıllarda sürekli olarak Merkez Bankası marifetiyle bu
şekilde finans cambazlıkları yaparak para basıyorsunuz ve
bu paranın karşılığı yok, bu para ciddi bir
şekilde Türkiye'yi sıkıntıya sokacak değerli
arkadaşlarım.
Bir şey daha söyleyip bitireyim. Bakın,
şunu anlamıyorum, siz anlıyor musunuz: Bir üst düzey yöneticiniz
var, çok yeteneklidir, RTÜKe getiriyorsunuz, Bakan Yardımcısı
yapıyorsunuz, Belediye Başkanı yapıyorsunuz; yahu yetmiyor,
ona bir yönetim kurulu üyeliği veriyorsunuz, bir daha veriyorsunuz.
Bakın Ekrem Yüce diye bir ÇAYKUR Genel Müdürü vardı, ÇAYKURu bu
hâle getirenlerden bir tanesi. Sakarya Büyükşehir Belediye
Başkanı oldu, şimdi, döndü tekrar yönetim kuruluna seçildi.
Bu nedir arkadaşlar ya? Doymuyor musunuz
arkadaşlar ya? Bu nedir? 1 tane, 2 tane, 3 tane, 5 tane
(CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Gerçekten, bu ülkeyi siz bir yere
götüremeyeceksiniz, görülen budur diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Osmana
sataştım, söz verin Osman Aşkın Baka.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bir Grup Başkan Vekiline söz
verdim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 17
Haziran Sakaryasporun kuruluşunun 55inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii, efendim,
bu sataşmaların önüne geçmiş gibi oluyoruz, söz alacakların
önüne geçmiş oluyoruz ama
Şöyle, bugün Türk futbolunun marka ve güzide
kulüplerinden birisi olan
Sakaryasporumuzun 55inci kuruluş yıl dönümüdür. Kulüp olarak elde
ettiği başarılarla, yetiştirdiği futbolcularla ve
muhteşem taraftarıyla Türk futbolunda mümtaz bir yere sahip olan
Sakaryasporumuza başarılarla dolu daha nice elli beş
yıllar diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç.
34.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 17 Haziran
Sakaryasporun kuruluşunun 55inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, Sakaryalı iki Grup Başkan
Vekili olunca böyle oluyor.
Evet, burada ikimizin de yüreği ama tüm
Türkiyeye gerçekten çok önemli futbolcular kazandıran Sakaryaspor için
herkesin yüreğinin aslında bizimle aynı şekilde
attığını biliyorum.
55inci yıl dönümünde, tüm Anadolu kulüplerinin
de aynı başarıları yakalayarak tarih yazan ve gönülleri
fetheden Sakaryaspor gibi başarılı olmasını diliyorum.
Bu vesileyle Sakaryasporumuza ileride daha parlak,
daha güzel, 1. Ligde başarılar diliyor, hepinizi bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grup adına Osman Bey
konuşacak Sayın Başkanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şöyle,
sataşmadan dolayı
BAŞKAN Oradan, yerinizden söz veriyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim,
sataşmadan dolayı
BAŞKAN Sesin çok güçlü çıkıyor
senin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım lütfen
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekiline
bakın, o ne diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, efendim,
bakın
BAŞKAN Grup Başkan Vekilim sana bir
şey söylüyor ya.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, ismimizi 3
defa söyledi, cevabı yerimizden mi vereceğiz?
BAŞKAN Senin sesin güçlü
35.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın,
Türk sporunda önemli yeri olan Sakaryasporun Süper Lige dönmesini arzu
ettiklerine ve İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun
görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, tabii, ben de Grup Başkan
Vekillerinin Sakaryasporla ilgili görüşlerine katılıyorum çünkü
Türk sporunda önemli bir yeri var Sakaryasporun. Sakaryasporun
yetiştirdiği oyuncular Fenerbahçede, Galatasarayda, bütün
kulüplerde yer almıştır. Çok başarılı bir
kulüptür. Tekrar 1. Lige, Süper Lige dönmesini arzu ediyoruz. Tabii,
Sakaryaspora yapılan stadyum da devriiktidarımızda yapıldı
ve ben açılışına gittim. Dolayısıyla o da bir
keyifti.
İkinci konu, Sayın Mehmet Bekaroğlu
tabii bana sataşmadan duramıyor; neyse, Rizeliler arasında
bunlar olur.
Öncelikle şunları düzelteyim: Bir, Ekrem
Yüceyle ilgili söyledikleri
Ekrem Yüce, yaklaşık on yıl ÇAYKUR
Genel Müdürlüğü yapmıştır ve çay konusunda tecrübeli
birisidir; orada, yönetim kurulunda bulunması bu nedenle takdir
edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Başka
adam yok muydu?
BAŞKAN Buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İkincisi,
ÇAYKURla ilgili söylediğiniz konu hakkında ifade ettim, şunu da
ifade edeyim: Çayla ilgili, devriiktidarımızın
yaptıkları ortada. Daha önce denize dökülen çaylar ve parası
ödenmeyen çaylar vardı, şimdi onlar bir ay içerisinde ödeniyor. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÇAYKURun kapasitesi yükseltildi,
yatırımlar yapıldı. Vatandaşımızın
sorunlarıyla ilgileniyoruz, organik tarımla ilgili
çalışıyoruz, özel sektörün sorunlarıyla görüşüyoruz.
Biz özel sektörle toplantılar yapıyoruz ve her zaman çayın
fiyatını enflasyonun üstünde yapıyoruz. Hiçbir zaman bunu eksik
bırakmadık.
Bir de şunu söyleyeyim, herkes şunu
söylüyordu: ÇAYKUR özelleştirilecek, ÇAYKUR şöyle olacak
Sayın Cumhurbaşkanımız o bölgenin çocuğu, ÇAYKUR her
zaman o bölgede amiral gemisi olmaya devam edecek,
vatandaşımızın en önemli gücü olacak. Çay bizim
geleceğimiz, çay her zaman Rizede, bölgede, Doğu Karadenizde en
önemli şey. Her zaman üreticimizin yanındayız, ben de
üreticiyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Buradan Rizeye sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beko
36.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 15-16 Haziran
1970 işçi direnişinin 50nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15-16 Haziran büyük işçi
direnişinin 50nci yılındayız. Halklarımıza ve
özgürlüklerimize kasteden iktidara karşı işçilerin
başlattığı direnişin üzerinden elli yıl geçti.
1970 yılında sendikal hakları ve örgütlenme özgürlüğünü yok
etmek isteyenleri, tarih de işçi sınıfı da unutmadı.
Anayasal hakları ortadan kaldırmak ve DİSKin yükselişini
durdurmak isteyenlere 15-16 Haziran büyük işçi direnişi cevap
vermiştir.
DİSKin ve örgütlü toplumun direnişi, elli
yıldır işçi sınıfına ve Türkiye emekçilerine
rehberlik etmeye devam ediyor. 15-16 Haziran direnişinin mimarı olan
başta kurucu Genel Başkanımız Kemal Türkleri;
fabrikaları boşaltan, hayatı durduran, meydanları zapt eden
yüzbinlerce işçiyi anıyor ve bu direnişte hayatını
kaybedenlerin; Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram, Mehmet
Gıdak, Doğukan Dere, Hüseyin Çapkan ve Necmettin Giritlioğlunun
anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Yaşasın 15-16
Haziran direnişimiz! Yaşasın işçi sınıfının
birlik mücadelesi, dayanışması! Yaşasın halkların
kardeşliği diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına söz Erzurum
Milletvekili Sayın İbrahim Aydemirin.
Buyurun Sayın Aydemir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, hak teslimi kadar mübarek kavram yok.
Hakkı teslim edelim ki burada hakikaten yapılan düzenlemeye dönük
tenvir edici, aydınlatıcı ifadeler, tarifler, tanımlar
geliştirildi. Efendim, bu bağlamda Cumhur
İttifakımızı ifade eden esaslı 2 vatansever, kanuni
düzenlemelerin künhüne varmış bir şekilde tarif
geliştirdiler, anlattılar. Mustafa Kalaycı Beye, İsmail
Aksu Beye çok çok teşekkür ediyorum. Hakikaten,
yaptığımız çalışmaların tamamını
ayrıntısıyla burada kayda geçtiler.
Ben, söz almışken bir hususun
altını çizmek istiyorum arkadaşlar. Medeniyetimizin çok özel
öğretileri var bize. Ara ara aforizmalar şeklinde geçmiştir,
zihin haritamızı şekillendirmiştir bunlar. Bunlardan bir
tanesi çok mühimdir, şu zemini tarif açısından da hakikaten çok
değerlidir. Deniyor ki: Tamamı yapılmayan ya da
yapılamayan şey bu sebeple terk edilmez, elden gelen mutlaka
yapılır. Bu bir tekdir, bu bir uyarıdır. İşte bu
uyarıyı biz kanuni düzenlemelere teşmil ediyoruz. Efendim
torba kavramıyla yer yer muaheze ettiğimiz; efendim, düşük
göstermeye çalıştığımız çalışmalara
lütfen bu zaviyeden de bakalım. Çünkü torba evvel emirde bir rastgelelik
çağrışımı yapıyor. Torba gölgeleyen bir kavram,
öyle bir anlayışı açığa çıkarıyor; oysa çok
ciddi, çok değerli çabalar, gayretler konuyor. Kim koyuyor bunu? Bütün
milletvekili arkadaşlarımız koyuyor. Öyleyse kendimizi inkâr edici
bir pozisyona zinhar düşmemek lazım. Biz milletten
aldığımız yetkiyle özel çalışmalar
yapıyoruz. Torba diye tarif edilenleri biz şu şekilde izah
etmeye çalışıyoruz: Yasaları zaman zaman hem vakte, zamana
adapte etmek hem senkronize etmek gibi bir gayret koyuyoruz. Bir
başkası, ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevap vermeye
çalışıyoruz. Ve dahi zamanla hasıl olan eksiklikleri,
noksanlıkları gideriyoruz; daha mühimi, küresel boyuttaki
çağın yaklaşımlarına uymaya gayret ediyoruz. Öyleyse
biz saygıda kusur etmeyi zül kabul ettiğimiz yasaları torbaya
sokmuyor, milletin huzuruna sunuyoruz. Amacımız bütünüyle budur.
Ve şimdi yaptığımız
çalışmalar, arkadaşlar, 27 maddeden müteşekkil, tamamı
milletimizin ihtiyaçlarına mebni, ihtiyaçlarını giderici
çalışmalar. Buradaki bütün arkadaşlarımız hem Plan ve
Bütçe Komisyonunda katkı sunarak buna muttali oldular hem de şu
süreçten sonra hep beraber madde madde görüyoruz bunları.
Karşılıksız çekten finans sektörünün ihtiyaçlarına,
depremzedelerden efendim, yurt dışındaki Türklerin
maaşlarındaki sıkıntılı hâli izale etmeye
varıncaya kadar. Öyleyse bu zaviyeden bakalım ve ara ara da
maddelerin içerisinde kanunen bir uyumu gerektiren ve mutlaka
yapılması gereken maddeler var. Mesela 1inci madde bunu havidir,
bunu içermektedir. Vakıflar Bankası, Vakıf Gayrimenkul
Ortaklığı
Hazineye Vakıflar Bankası devredildikten
sonra mecburen böyle bir düzenlemenin yapılması lazım yani
Ziraat Bankasının, Halkbankın, Emlak Bankasının tabi
olduğu hâl mutlaka Vakıflara da uygulanmalıydı, bundan dolayıdır
yapılan.
Bir başkası, depremle ilgili olan
Deprem
hayatımızın bir parçası ama bir vakıa daha var ki
arkadaşlar, insanlarımız deprem sigortasına çok da
duyarlı değiller. Orta yerde de yaşanmış bir hadise
var, izale edilmesi gereken bir noksan var, bunu ne yaparız? Bunu ancak
burada kanuni düzenlemelerle giderebiliriz. İşte, depremzedelere
yardım maksatlı yaptığımız kanun maddesi bunu
içermektedir.
Efendim, ben özellikle 4üncü maddeye vurgu yapmak
istiyorum. Sayın Hamzaçebi Plan ve Bütçe Komisyonunda tafsilata girerek
aydınlanmamızı da sağlayarak bir takım izahlar
getirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bu madde
-ben vaktim yetmediği için çok detaya girmeyeceğim- devleti ifade eden,
devletin gücünü, muhkemliğini açığa çıkaracak bir maddedir,
yapılan çalışma budur. Bankaların sermaye
yapısını güçlü kılmak için yapılmıştır
ve süreç içerisinde ihtiyaç hasıl olan, efendim, vatandaşın
taleplerini karşılama maksatlıdır bu;
ayrıntılı teknik izahları vardır, vakit olsaydı
onlara da girerdik.
Arkadaşlar, bir şeye vurgu yapmak
istiyorum, müsaadenizle Değerli Başkanım. Elbette ki bu
çalışmaya dönük bütün tenkitlere eyvallah. Bütün aydınlatmalara
çok teşekkür ediyorum, müteşekkiriz. Ancak çalışmaların
dışında kürsüye gelip konuşanlar da oldu;
dahasını söyleyeyim, Ayasofyaya dönük vurguları olanlar oldu;
bunlardan kulak tırmalayan, can sıkanları burada gördük,
şahit olduk. Ben ak kadro adına ve burada Cumhur
İttifakını ifade eden kardeşlerim adına çok net bir
şey söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sıkıştınız siyasette
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Ayasofya
bu milletin yüreğini ifade ediyor. Ayasofya bizim rüyalarımız,
hülyalarımız, bizim hakikatimiz; öyleyse onun hayata geçmesi olmazsa
olmazımızdır. Ve bizim hep terennüm ettiğimiz, hep
altını çizdiğimiz, Ayasofyada bir gün sabah namazı
kılmadan ölürsem ona yanarım, terennümüyle hayatımız
geçmiştir. Hayata geçireceğiz.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygı
sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin teklif maddesinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Emine
Gülizar Emecan Faruk
Sarıaslan Kani
Beko
İstanbul Nevşehir İzmir
Cavit
Arı Özgür
Karabat Neslihan
Hancıoğlu
Antalya
İstanbul Samsun
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
İstanbul
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa milletvekili Lale Karabıyık.
Buyurun Lale Hanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatırlarsınız, 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu vardı. Ancak bu Kanundaki
istisnalar o kadar fazla artmıştı ki şeffaflık olsun,
eşitlik sağlansın, artan istisnaların önüne geçilsin diye
2002 yılında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu getirildi
hatırlayacaksınız, 2003te de yürürlüğe girdi. Bu Kanun
aynı zamanda Avrupa Birliği uyum programları çerçevesinde
çıkartılmıştı, bunu da hatırlıyoruz ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu bir reform düzenlemesiydi aynı
zamanda. Açıklık, rekabet, güvenilirlik, kamuoyu denetimi gibi de
özellikleri vardı. Ancak ne oldu? Gelin görün ki 2003 yılından
bugüne kadar kanunla veya KHKyle 195 kez değişiklik
yapıldı, 195 kez değişiklik yapıldı. En çok da
istisnayla ilgili maddelerde değişiklik yapıldı, her
şeye istisna getirildi. Peki, durum ne oldu? Neredeyse her üç ayda bir
eklenen istisnalar sayesinde, istisnası bulunan kurum sayısı
bulunmayan kurum sayısını geçti, gerçekten. Bu kanunun
getiriliş amacı kamu kurum ve kuruluşları arasında
eşitliği sağlamak diyor yani bugün torba yasayla şu anda
üzerinde görüştüğümüz 1inci maddenin amacında kamu kurum ve
kuruluşları arasında eşitlik sağlamak diyor ancak
şu anda eşitlik sağlamaktan uzak bir de devletin kurumları
arasında ve piyasada rekabet eşitsizliğini de meydana
getirebilecek bir durum söz konusu değerli milletvekilleri. Bugün gelinen
noktada o kadar çok değişmiş ki 4734 sayılı Kamu
İhale Yasası, artık (z) harfine kadar gelmiş, alfabede harf
kalmamış (AA), (AB) gibi alt bentlere filan geçmiş.
Değerli milletvekilleri, bir yasa getirildi;
uyum amaçlı denildi, şeffaflık amaçlı denildi
Böyle
bir istisna, böyle bir değişiklik, 195 tane; bu kendisini inkâr
etmektir, bu başarılı olamamaktır, bu doğru
yönetememektir. Şimdi, artık, bunu şöyle düşünmek
gerekiyor: Eşitlik ilkesine aykırı mıdır? Evet,
aykırıdır yani diğer kurumlarla rekabet eşitsizliği
konusunda Anayasaya bir aykırılık söz konusudur burada, bunun
altını çizmek isterim.
Yine, bakıyorsunuz dışarıdan
Türk bankacılık sistemine ya da içeriden bakıyorsunuz güven
diye bir problem söz konusu. İşte bu tür oynamalar, sürekli
değişiklikler ve işine geldiği gibi davranılan
modeller, mantıklar bu güven problemini de had safhaya
çıkarıyor, bakış açısını olumsuz etkiliyor.
Ama ne olacak? Yine Biz yaptık, oldu. mantığıyla bugün bu
madde buradan geçecek. Ama bu maddeye imza atanlar şunu bilsinler ki bir
müddet sonra, kısa bir süre sonra, önceden de gördüğümüz gibi
yanlışı yanlışla düzeltme tekniğinizle tekrar
tekrar torba yasalarla gündeme gelecek, Yeni istisnalar, yeni düzeltmeler
yaptık ama yanlış oldu, bir daha şunu düzeltelim.
şeklinde. Ama bunların hepsinin yanlış olduğunu
değerli milletvekilleri, defalarca söyledik, hem piyasaya zarar veriyor
hem de güveni sarsıyor. Oysa şu anda Türkiyenin o kadar önemli
sorunları var ki
Bugün burada, bu torba yasada vatandaşın
sorunlarına çözüm üretmek gerekiyordu ama baktığımız zaman
çözüm üretecek bir şey görmüyoruz, sadece Biz yaptık. ya da
İstersek olur. mantığında birtakım düzenlemeler var.
Oysa Hazine sürekli borçlanıyor, iç borç çevirme oranı yüzde
400lerde. 21inci istihdam paketini yaptılar, işte getiriyorlar yakında.
21inci istihdam paketi ne kadar çare olabilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
LALE KARABIYIK (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Başka sorunlar da var: Kadın
yoksulluğu var, yaşlı yoksulluğu var, bütçe
anlamını yitirmiş durumda. Ama bütün bu sorunları ne dış
etkilere bağlayınız ne de Covide
sığınmayınız. Çünkü buradaki sorunların esas
sebebi bu ülkenin özellikle ekonomide doğru yönetilmemesi. Bu ülke
yönetilemiyor, bütün bu sorunların altında yatan neden de budur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesinde geçen maddesinin ibaresinin maddesi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Tuma
Çelik Ali
Kenanoğlu
Mardin İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Kemal Peköz.
Buyurun Kemal Bey. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanunun 1inci maddesi üzerine grubum adına
söz aldım, saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, Vakıf Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı Anonim Şirketinin diğer kamu bankaları
ve bunlara bağlı ortaklık iştiraklerine Kamu İhale
Yasasından muaf olma hakkı tanınmak isteniyor. Bu
anlaşılabilir bir şey gibi görünmekle birlikte benzeri
düzenlemeler, istisnalar kural hâline getirilmekte ve dolayısıyla da
biz bu maddenin tekliften çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, günlerdir HDPnin
demokrasi için hep beraber yürüyüşü tartışılıyor.
Niçin yürüyorlar? diye soruyorlar; arkadaşlarımız dünden beri,
niçin yürüdüğümüzü söylediler. Şimdi, konunun başka bir
cephesine bakacağız. Demokrasinin olmadığı bir yerde
işsizliğin de ne duruma geldiğini anlatmak için bu konuyu
alacağım ve dolayısıyla işsizler için de
yürüdüğümüzü ifade etmeye çalışacağım.
Şimdi, TÜİKin
açıklamalarını dinliyoruz: 13,6dan 13,2ye işsizlik
düştü. diye ifade ediyor çünkü TÜİK farklı argümanlar
kullanıyor. Özellikle, istatistiğin yapıldığı
günden geriye doğru son dört haftalık süreyi alıyor, bu dört
haftalık süre içerisinde iş arayanları ancak kayıtlara
alıyor. Oysaki, Türkiyede özellikle bu son dönemlerdeki salgın
dönemi nedeniyle çok sayıdaki insan ücretli ya da ücretsiz izne çıkartıldı,
kısmi çalışma ödeneğinden yararlanmak için ayrıca
işlemler yapıldı, bunların hiçbirisi iş arıyor
gibi görünmediği için de işsiz sayılmıyorlar. Oysaki,
DİSKin ILOyla birlikte, ILOnun değerlerini kullanarak
yaptığı istatistiklere göre işsizlik oranı özellikle
son dönemlerde 13 milyona çıkmış durumda, daha önce 4 milyon
küsur görünüyordu ama gerçek işsizlik 9 milyon civarındaydı, 13
milyon 385 bine çıkmış durumda. Yani, 33 milyon aktif nüfus
düşünüldüğünde yüzde 39u işsiz kalmış durumda ama
Türkiyede istatistiklere baktığımız zaman sanki böyle bir
şey yokmuş ve insanlar yeniden iş sahibi olmuş gibi
görünüyorlar. Geçen sene hatırlarsanız Maliye Bakanımız
açıklama yaptığında 2,5 milyona istihdam
yaratacaklarını söylüyorlardı ama tam tersi, 2,5 milyon yeni
işsiz yaratılmış oldu. Dolayısıyla söylenenden 5
milyon daha geriye gidilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar, şubat ayında
119 bin kişi işsizlik ödeneğine başvurmuş, oysa bu bir
ay sonra 221 bine çıkmış, başvuruların kapsamı da
2 milyon 700 bine ulaşmış, işsizlik oranı buna
rağmen düşmüş gibi görünüyor. Şimdi, işsizlik
oranları niçin düşmüş gibi görünüyor, daha doğrusu niçin
gösteriliyor? Çünkü yapılması gereken, üretime yapılması
gerekirken, Türkiyede son dönemlerde özellikle banka kredileri kullanılarak
2 sektöre, otomotiv ve inşaata alan açılmaya çalışılmaktadır.
Türkiyede bankaların borçluluk oranları
kendi varlıkları üzerinden yaklaşık olarak yüzde 60a
ulaşmış durumda. Bunun yüzde 44ü de kamu bankalarına ait.
Şimdi, yüzde 8,5la mevduat toplayan bankaların yüzde 7yle kredi
veriyor olmasının sonuçlarını önümüzdeki dönemde hep
beraber göreceğiz. Çünkü üretime herhangi bir yatırım
yapılmıyor. Sadece inşaata ve otomotiv sektörüne
yatırım yapılıyor. Onun dışında iş
alanları açılmadığı için de önümüzdeki dönemde
işsizlik çok daha fazla artacaktır. İşsizliğin bu
kadar arttığı, yatırımsızlığın bu
kadar geliştiği bir alanda da insanların demokratik
haklarını kullanmaları maalesef her gün zorla, baskıyla
biraz daha engellenmeye çalışılıyor ve onun üzerinde
oyunlar oynanmaya çalışılıyor.
2002de iktidara geldiğiniz zaman, AKP iktidara
geldiği zaman yeni doğan bir çocuk 1.800 dolar borçlu olarak
doğuyordu, bugün yeni doğan bir çocuk 6 bin dolar borçlu olarak
dünyaya geliyor. Tıpkı hastanelere, 10,5 milyar maliyeti olan hastanelere
yirmi beş yıl, otuz yıl içerisinde 90 milyar ödeneceği
gibi, ciddi bir borç yükü altına insanlar sokulmuş oluyor. Sadece
bugünümüzü değil, yarınımızı, öbür günümüzü, daha öbür
günümüzü de böylece borçlandırmış, borç altına sokmuş
oluyorsunuz.
İşsizlik oranları da gün geçtikçe,
her gün biraz daha artacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) 510 bin esnafın,
yanında çalışan insanlarla birlikte işsiz
kaldığı bir ortamda işsizliğin düştüğünü
söylemek ancak ve ancak abesle iştigaldir. Siz borçlanarak, yüksek
faizlerle borç alarak ve düşük faizlerle de içeride krediler
kullandırarak birnevi elin ağzıyla çorba içmiş oluyorsunuz.
Elin ağzıyla çorba içtiğiniz zaman da bazen
ağzınız acıyla yanar, bazen tuzlu bazen de tuzsuzlukla
karşı karşıya kalırsınız. Bunlardan
vazgeçin; yatırıma, üretime ve üreticilere öncelik verirseniz ancak
Türkiyeyi o zaman düze çıkarmamız mümkün olur.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Behiç
Çelik
Ahmet Çelik
Aksaray Mersin İstanbul Yasin
Öztürk Ümit
Beyaz Muhammet
Naci Cinisli
Denizli İstanbul Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİsi, ekonomiyi
batırıp yedek akçeyi de harcadığı için, Covid-19
canavarına teslim ettiği ülkemin vatandaşlarının kendi
kendilerini korumasını bekliyor. Vatandaşlar kendi
sağlıkları konusunda sorumsuz davranabilirler ancak devleti
yöneten kişilerin anayasal görevi gereği tedbir alması ve bu
tedbirlere uyulması konusunda zorlayıcı olması gerekmektedir.
İnsanların canı söz konusu olduğunda ne tedbirler vatandaşın
tercihine bırakılır ne de bir salgın
karşısında vatandaş sahipsiz bırakılır.
Covid-19 salgını yetmezmiş gibi,
deprem ve sel felaketlerini de bir arada yaşayan güzel ülkemin
vatandaşlarını geçmiş olsun dileklerimle selamlıyorum.
AK PARTİsinin geleneksel çorba torba
yöntemiyle sürekli önümüze getirdiği kanun tekliflerinin bir örneği
Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 1inci maddesi, Vakıflar
Bankası Türk Anonim Ortaklığının gayrimenkul
yatırım ortaklarının da Kamu İhale Kanununda bankaya
sağlanan istisnalardan yararlanmasını düzenliyor. AK
PARTİsi iktidarlarında delik deşik olan Kamu İhale
Kanununda sağlanan istisnalardan muaf tutulmayan kamu kurum ve
kuruluşu neredeyse kalmamıştır. Şeffaflık,
eşitlik ve rekabetin sağlanması amacıyla getirilen kanun,
tüm bunların tersini tesis etmeye hizmet eder hâle gelmiştir.
Sağlanan bu muafiyetler sayesinde makro ölçekte tam rekabeti bozucu
sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.
Kamu ihaleleri, birçok yönden hükûmetler için kritik
bir öneme sahip faaliyetlerden sayılırlar. Kamu alımları,
kamu ve özel kesimlerin ilişkide bulunduğu en önemli alandır. Bu
da hem kamu görevlilerinin hem de özel kesimin kamu fonlarını
kişisel çıkarlar için kullanmalarına yol açabilir.
Dolayısıyla hem ortadaki pastanın büyüklüğü hem de kişisel
çıkarların söz konusu olduğu bir çerçeve içine oturan kamu
alımları, hükûmetler açısından ciddi bir risk alanı
oluştururlar. Kamu alımları, her şeyden önce rekabet ve
bunu sağlayacak olan saydamlığı içermelidir. Bunun
anlamı, ihaleye katılanların hepsini kapsayacak şekilde
açık ve net kurallar konulmasıdır. Zorunlu hâllerde istisna
getirilmesi gerekiyorsa istisna kuralları ve uygulamaları da
açık olmalıdır. Kamu alımları için rekabeti
sağlayacak saydamlık gerekli şart olmakla beraber, yeterli
değildir. Bu konuda yapılan çalışmalar kamu
alımları için harcanan kaynakların iyi yönetilmesi
gerektiğine, dolayısıyla bu işle uğraşan kurumsal
yapıların ve kamu görevlilerinin mesleki yeterliliklerinin tam
olması gerektiğine işaret etmektedir. Bu açıdan, kamu
alımları işi basit bir idari işlem olarak değil
kurumun stratejik bir fonksiyonu olarak görülmelidir. Peki, eşitlik,
şeffaflık ve rekabeti sağlamaktan tamamen uzak istisna usulünün
AK PARTİsi iktidarında tercih edilmesinin sebebinin ne olması
gerekir? Cevabın özeti şudur: Siyasi rant, popülist rant ve
bürokratik rant. Siyasi rant, siyasi iktidarı elinde tutan grupların
bu iktidar gücünü kullanarak, kendileri de dâhil olmak üzere, kendilerini
destekleyen çıkar gruplarına yaptıklarına; popülist rant,
daha geniş kitlelere oy karşılığı iktidara
gelinmesi ve/veya iktidarda kalınması koşuluyla kaynak
aktarılması durumuna işaret eder. Bürokratik rant ise
bürokrasinin elinde tuttuğu yetkileri kendi yararına kullanmak
suretiyle durumunu koruması ve iyileştirmesi ve bu yolla maddi ve
manevi çıkar sağlaması durumunu ifade eder. Bazı durumlarda
bu 3 rant grubu çatışır gibi görünse de çoğu kez birbiriyle
iş birliğine yatkın durumları tercih ederler.
İşte ihale mevzuatı bu rant gruplarından özellikle siyasi
ve bürokratik rantın en fazla söz konusu olduğu alan olarak dikkati
çekmektedir. Zira siyasetçi için ihale dağıtımı yandaş
bir sermaye birikimi ve bu yolla iktidarın temellerinin güçlendirilmesi
açısından önemli bir araçtır. Kamu kurum ve
kuruluşlarının Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına çıkartılmasının bir diğer
adı da fotoğrafı eksik ihaledir. İşte, şimdi
yapılmaya çalışılan bu düzenlemeyle Vakıfbankın
gayrimenkul yatırım ortaklığının
yapacağı ihalelerin de adresi belli olacak, ihalede sadece fotoğraf
eksik kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, söz Vakıfbanktan
açılmışken, geçtiğimiz günlerde kamu bankalarının
yönetim kurullarına atamalar yapıldı; bunlardan biri de
Vakıfbank. Atama yapılan üyelerin neredeyse tamamı birçok
kurumdan maaş alıyor; kimsenin ne maaşında ne kariyerinde
gözümüz yok; hakkıyla kazanan, liyakatla görevini yapan herkese Allah daha
çok versin. Atanan kişilerin ismi üzerinde durmayacağım ancak
vatandaş salgın sürecinde işsizlikten kırılırken,
kısa çalışma ödeneğinden bile seçilmiş firmalar yararlanırken
Biz bize yeteriz. deyip vatandaşa IBAN verince bu atamalar daha bir
anlam kazanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) İşte bu
atamaların adı da Liyakat, ehliyet, eğitim, deneyim bizim için
önemli değil, biz bize yeteriz. ataması. Banka yönetim kuruluna
ataması yapılan birincilik kürsüsüne defalarca çıkarak
bayrağımızı dalgalandıran millî güreşçimize
saygımız sonsuz. Kendisinin ismi göz önünde olduğu için,
milletimizi zamanında tüm dünyada en iyi şekilde temsil ettiği
için bizlerde hayal kırıklığı oluştu. Lakin buna
benzer, ismi ön planda olmayan, sadece etiketi olan Geçmiş dönemlerde AK
PARTİsine hizmet etmiş. diye kaç kişi
kurumlarımızdan üçer beşer maaş alıyor. Bizim içimizi
tam olarak da karartan budur. Bu atamayla birlikte, Atatürkün Ben, sporcunun
zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim. sözü ve
Kurtdereli Mehmet Pehlivanın bir anısı aklıma geldi.
Kurtdereli Mehmet Pehlivanın yurt dışında
kazandığı bir başarı üzerine Atatürk kendisiyle önce
tanışıyor, sonra da içine kendi maaşından kesilmek
kaydıyla bin liralık bir çeki de koyduğu mektubu kendisine
ulaştırıyor. Kurtdereli kısa bir süre sonra bankaya gidip
çeki veriyor, bin liralık ödül kendisine ödeniyor ama Kurtdereli bankadan
gitmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım,
önemli, tamamlayayım lütfen.
BAŞKAN Grup Başkan Vekillerine vermedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Uzatmıyoruz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Kıssayı ben
tamamlayayım.
Niçin beklediğini soruyorlar kendisine, Çeki
vermenizi bekliyorum. diyor. Parayı aldın, çek bizde kalacak, bu
işlerin usulü böyle. diyor banka müdürü. Kurtdereli de O hâlde alın
bu bin lirayı, benim çekimi geri verin. diyor. Şaşıran
banka müdürü Neden? diye sorunca verdiği cevap Orada Mustafa Kemalin
resmi ve altında imzası vardır. diyor. Atatürkün kendi
maaşından keserek uygun gördüğü ödülü, Atatürkün el
yazısı ve imzası bulunan o çeki ömür boyu saklayabilmek için
reddediyor. Umarım, kıssadan hisse
almışsınızdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 4
önerge vardır. Önce aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Behiç
Çelik Arslan
Kabukcuoğlu
Aksaray Mersin
Eskişehir
Ümit
Beyaz Muhammet
Naci Cinisli Ahmet
Çelik
İstanbul
Erzurum İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Faruk
Sarıaslan
İstanbul
İstanbul Nevşehir
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan Müzeyyen
Şevkin
Antalya İstanbul Adana
Kani
Beko
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 2nci
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Öncelikle, 14 Haziran tarihinde Bingölde meydana gelen depremde
canını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralananlara şifalar dilerim.
Bilindiği üzere, bu yıl 22 Ocakta Manisa,
Akhisar ve Kırkağaçta, 24 Ocakta Elâzığ ve Malatyada, 23
Şubatta Van Başkalede deprem yaşandı. Deprem sonrası
yaklaşık 31.500 konut/iş yeri tümüyle yıkıldı
veya orta derecede hasar gördü. Meri kanunlara göre DASK yaptırmayanlar
devletin sunduğu kredilerden faydalanamıyorlar, depremde zarar gören
binaları için tazminat alamıyorlar. Yaşanan her depremden sonra
7269 sayılı Yasaya deprem bölgeleri eklenerek vatandaşın
zararı telafi edilmektedir. Aslında meseleyi kökten çözüme
kavuşturmak için devamlılık gerektiren uygulamalar
yapılmalıdır. Mesele, zorunlu deprem sigortasının
yaygınlığının istenen düzeye
çıkarılamamış olmasıdır. İstisnasız tüm
binalar sigorta kapsamına alınmalıdır. Zorunlu deprem
sigortasının yaygınlaşması için neler
yapılabilir? Buna odaklanmamız lazım.
Değerli milletvekilleri, devletin anayasal
görevlerinden biri de sağlıklı, güvenli kentler
oluşturmaktır. Bunun için, yapılan yapıların
sağlam olması zorunludur. Öncelikle, depreme dayanıklı
binalar yapmalıyız, sonra da tüm konutları depreme
karşı sigortalandırmalıyız. Bu felsefeyi zedeleyen,
hükûmetin, iki uygulaması bulunmaktadır: Birincisi, yıllar
boyunca oy uğruna, rant uğruna defalarca imar affı
çıkarılmış olmasıdır; bu, tıpkı vergi
aflarına benzemektedir. Vergi aflarıyla, vergisini ödeyen
cezalandırılmakta, vergisini ödemeyen ise ödüllendirilmektedir. Bunun
son örneğinde 9 milyon 210 bin yapı için af çıkarıldı.
Bunlar, bir nevi, devlet eliyle garantili mezarlardır, maalesef böyledir.
Siz bu affı çıkardınız da ne oldu? Bu 9 milyon yapı
sağlamlık mı kazandı? Bu imar barışıyla izin
verilen yapıların bırakın deprem beklemesini kendi kendine
ayakta durması bile mümkün değildir, bunun örnekleri vardır. En
son, İstanbul Kartalda, 6 Şubat 2019 tarihinde yaşanan bir
olayla bina olduğu yerde çöktü; 21 vatandaşımız
hayatını kaybetti, 14 vatandaşımız yaralandı.
İmar affından kesinlikle vazgeçilmelidir.
İkincisi, vatandaş-devlet ilişkisi
köle-sahip ilişkisinden çıkarılmalıdır. Vatandaş
deprem durumundaki hakları neyse bunları bilmeli, bunlardan
yararlanmalı ve bunlardan yararlanması için ağlaması
sızlaması gerekmemelidir; bu tazminat, ulufe
dağıtılır gibi dağıtılmamalıdır.
Valilik, maliye kanalınca vatandaşlardan ödeme gücüne göre primler
almalıdır; 5 lira verenden 5 lira, 10 lira verenden 10 lira, bin lira
verenden bin lira; bunların eksiklerini devlet
karşılamalıdır. Allah korusun, afet durumunda
alacağı tazminat neyse onu alır ve sorun çözülür. Hükûmet
vatandaşını kendine köle yapmaya
uğraşmamalıdır.
Konuyu bilenlerin uyarılarına kulak
tıkayan yönetim anlayışı artık terk edilmelidir. Biz
biliyoruz ki son depremden sonra iki büyük fay hattı tetiklenmek üzeredir
ve burada bir kırılma meydana gelecektir. Devlet böyle ıvır
zıvır işlerle uğraşmak yerine buradaki
vatandaşların problemlerine eğilmelidir, binalar
güçlendirilmelidir ve deprem yönetmeliği için ne gerekiyorsa o
yapılmalıdır.
Deprem Türkiyenin bir gerçeğidir. Deprem
öldürmez, denetimi yapılmamış, imar affıyla oturma izni
verilmiş çürük binalar öldürür. Bilim adamlarının söylediği
uyarılar dikkate alınmalıdır. İnşaat yapmayı
seviyorsunuz, sağa sola, olur olmaz, rantabl olmayan yatırımlar
yapıyorsunuz, milletin parasını çarçur ediyorsunuz. Deprem
geliyor, depremin nerede olacağı belli, hiç olmazsa buralara gerekli
tedbirler alınsın ki vatandaşın parası çarçur
olmasın, vatandaşın hayatını,
sağlığını koruyacak yatırımlara geçilsin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 2nci maddesi üzeri grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. 14 Haziran 2020de meydana gelen,
yaklaşık yerin 8 kilometre derinliğinde ve büyüklüğü 5,7
olan depremde maalesef 1 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir, 30 vatandaşımız enkazın altından
kurtarılmış, onlarca hayvan telef olmuş ve onlarca ev de
maalesef yıkılmıştır. Değerli milletvekilleri,
2nci maddeyle elbette önemli bir konu, vatandaşımızın
yanında olacağımız bir konu gündeme getirilmektedir.
Burada, Tunceli, Adıyaman, Van, Elâzığ, Malatya, Diyarbakır
ve Manisada yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için ek önlemler
alınması öngörülmektedir. Tabii ki, depremlerden zarar gören vatandaşlarımıza
yönelik yapılacak her türlü desteği doğru ve olumlu
bulduğumuzu buradan ifade etmek isterim ancak bu vesileyle önemli bir
konuyu dile getirmeyi de bir görev kabul ederim. Ülkemizde hâlâ yara sarma
politikasıyla afet yönetim sistemi yürütülmektedir ne yazık ki. Buna
bir an önce son vermek gerekmektedir. Deprem sonrasını içeren yara
sarma harcamaları çok yüksek değerlere mal olmasına rağmen
-can kayıpları dışında- zarar azaltmayla,
yapılacak 1 birim harcamanın afet zararında en az 5 birim azalma
anlamına geldiği gerçekliği ısrarla göz ardı edilmeye
devam edilmektedir iktidarınız tarafından.
Değerli milletvekilleri, başta deprem
olmak üzere, heyelan, sel, su taşkını ve benzeri gibi pek çok
doğa olayı insan eliyle ne yazık ki afete dönüşmektedir.
Nasıl afete dönüşmektedir? Çünkü bu doğa olayları yeterli
önlem almadığımız için, bilimsel verileri baz
almadığımız için, bilimsel verilerden ve multidisiplinerden
yararlanmadığımız için maalesef afete dönüşmektedir.
Evet, değerli milletvekilleri, her afette ve
her depremde sürekli olarak böyle istisnalar yaratıp yeni ilaveler mi
yapacağız? Burada yapmamız gereken, köklü yapısal
değişikliklere gitmektir. Değerli milletvekilleri, meydana gelen
mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir elbette ama palyatif çözümler
üretmek yerine asgari zararın yaşanacağı kanunlar bir an
önce hayata geçirilmelidir. Bu konuda Çevre Bakanlığı,
üniversiteler, odalar, ilgili kurumlar bir araya gelerek, bundan sonra, ortak
aklın baz alındığı çözümler mutlaka üretilmelidir.
Depremlerin neden olduğu hasarlardan sorumlu başlıca faktörler,
bizce, sağlıksız, yasa dışı yapılaşmaya
dayalı, hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel
normlara dayanmayan arazi kullanımı ve yer seçimi kararları,
denetimsizlik ve tüm bu olumsuzları giderecek yasal düzenlemelerin
yapılmamasıdır.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki
Türkiyede 20 milyona dayanan yapı stokunun yüzde 75i ruhsatsız ve
kaçak olarak yer almakta, yüzde 60tan fazlası 20 yaş üzeri
konutlardan oluşuyor, yüzde 50ye yakını da ya oturulamaz
durumda ya da yıkılması gerekiyor, güçlendirilmesi gerekiyor.
Türkiye, acilen, deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında
yapılacak çalışmalara ilişkin kamu ve toplum
yararını önceleyecek deprem stratejisi, bir ulusal deprem stratejisi,
Türkiye deprem master planı ve afet yönetimi stratejik planını
hayata geçirmelidir. İmar, yapı, dönüşüm alanları,
yapı denetimi ve afet yasaları tüm birimlerin
katılımıyla, tüm mühendislik birimlerinin
katılımıyla yapılmalı imar affı ve kentsel
dönüşüm adı altında rantsal dönüşüme derhâl son
verilmelidir.
1999 depremi üzerinden yirmi bir yıl
geçmiş olmasına rağmen, on sekiz yıllık AKP
iktidarında ne yazık ki hâlâ köklü bir değişiklik
olmamıştır. 2020 Ocak ayından bugüne kadar 50yi aşan
ölümlü deprem vakası yaşanmıştır. Doğu Anadolu
fay kuşağı 580 kilometre uzunluğunda olup burası
sismik fırtınalar olabilecek bir alandır arkadaşlar, Kuzey
Anadolu fay kuşağı da. Artık, zannediyorum, bu
haritayı ezberlemeyenimiz kalmadı. Yüzde 92si deprem kuşağında
olan ülkemizde bir an önce fay yasası çıkarılmalı, bu fay
zonu üzerinde tıpkı sit alanlarında olduğu gibi
yapılaşma yasağı getirilmelidir. Bu bilimsel veriler
ışığında, bu yapılaşma alanlarında,
zonların dışında yapılaşmaya izin verirken de
zemin etütlerinden başlayarak yapıların denetlenmesi,
yapının denetimi, yapı kalitesi ve işçiliğe uzanan bir
dizi yasal tedbirlerin de alınması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitiriyorum.
Artık şu görüntüler, taşların
üst üste dizildiği, hiçbir yapısal denetimin olmadığı
şu görüntüler 20nci yüzyılda Türkiyeye yakışmıyor
arkadaşlar. Kuzey Anadolu fay kuşağı ve Doğu Anadolu
fay kuşağı hareket hâlindedir. Olası bir depremde on
binlerce vatandaşımızı kaybedeceğimizi bilmemize
rağmen ne yazık ki hâlâ sanal gündemlerle uğraşıyoruz.
Bir an önce bu fay yasası ve afet yasasının
çıkarılarak önlemlerin alınması gerekiyor. Bugün
başlansa İstanbuldaki depremle ilgili en az otuz beş yıl
çalışmamız gerekiyor. Bu kentsel dönüşümlerin rantsal
dönüşümden bir an önce kurtarılması gerekiyor. Sahici, rantabl
ve günü kurtaran çalışmalardan uzak bir çalışmanın
yapılması gerekmektedir.
Ülke kaynaklarının
halkımızın afetlere karşı sağlıklı ve
güvenli yaşaması için ayrılması gerektiğini ifade
ediyorum, halkımıza tekrar başsağlığı ve
geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, hepinize saygılar sunuyorum (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen maddesinin
ibaresinin maddesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Ali
Kenanoğlu Zeynel
Özen
İstanbul İstanbul İstanbul
Kemal
Peköz Tuma
Çelik
Adana Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine parti
grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Söz konusu 2nci
madde 2020 yılı içerisinde deprem ve doğal afetlerden zarar
gören Elâzığ, Diyarbakır, Malatya, Adıyaman, Tunceli, Van
ve Manisada yaşayanların mağduriyetlerinin giderilmesini
önlemek amacıyla getirilmiştir. Sanırım benden sonra bir
teklif daha verilecek ve Bingöldeki son yaşanan depremdeki zararlar da
buna eklenecek. Bu, olumlu bir şeydir ve bu vesileyle Bingöl ve
ilçelerinde meydana gelen depremlerde yaşamını yitirenlere
rahmet ve yaralılara acil şifa ve halkımıza da
başsağlığı diliyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bingöl ve Erzurum,
Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Evet, Bingöl ve
Erzurum.
Bu nedenle değerli arkadaşlar, biz, bu
maddelerde, bu tür düzenlemelerin her depremden sonra bu tür
değişikliklerle düzeltilmesi yerine, bu konularda kalıcı
bir çözüm bulunmasını önemsiyoruz. Netice itibarıyla ülkemiz bir
deprem bölgesi ve çok sıklıkla bu depremler yaşanıyor. Bu
nedenle de her deprem sonrasında bu tür palyatif öneriler ve kanunlar getirmek
yerine, bu konuda ne yapılması gerekiyorsa -üzerinde
çalışılarak- bu işi kalıcı bir şekle
dönüştürmemiz lazım.
Bu düzenlemede, tabii, bir şey daha var yani bu
kredi desteği meselesi var. Yani bizim en çok itiraz ettiğimiz
konulardan bir tanesi de bu borçlandırma üzerine kurulu sistem.
Aslında bu bir yardım ya da kolaylık değil çünkü
borçlandırma, bir taraftan da modern kölelik dediğimiz,
insanları kendine mahkûm eden, o insanları artık iktidarın
politikalarına ya da iktidarda kim varsa onların politikalarına
mecbur eden bir yaklaşıma götürüyor. Herkes, kredi kartı borcu
ya da kredi borcu nedeniyle bu sorunları sıklıkla
yaşıyor.
Biz, tabii, bu arada şunu da
soracağız, iki gündür soruluyor: Para nerede? diye. Şimdi, bir
deprem vergisi vardı ve burada bir hayli de para
toplanmıştı. Şimdi biz de buradan soruyoruz yani: Para
nerede? Bu paraların da nerede olduğu bir türlü
açıklanmıyor, söylenmiyor, ifade edilmiyor, hesap verilmiyor;
verilmeyeceği de
Yani, o kadar rahatlıkla da Hesap
vermeyeceğiz. de denilebiliyor. Şimdi, tabii, biz tam da bunlar için
itiraz ediyoruz ve biz HDP olarak aslında yapmış olduğumuz
itirazları, yürümüş olduğumuz o demokrasi yürüyüşünü bu tür
hesap vermemezlikler üzerine, bu tür, böyle keyfî davranışlar üzerine
itirazlarımızı yükselterek de yapıyoruz. Bu anlamıyla,
bu yürüyüş darbeye karşı bir demokrasi yürüyüşü olduğu
gibi bir çok konuda itirazımızı topluma duyurma
yürüyüşüdür; bu yürüyüş aynı zamanda bugün genç
işsizliğin yüzde 25lere dayandığı bir Türkiye
gerçekliğine itiraz yürüyüşüdür. TÜİKin Türkiyedeki
işsizlik oranı Ocak 2020 itibarıyla yüzde 13,7dir; işsiz
sayısı 4 milyon 394 bin kişidir ve bu oran içerisindeki genç
işsizlik oranı yüzde 25tir. Ocak ayı verilerine göre, 15-24
yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı bir önceki
yıla göre 0,5 puan artışla yüzde 25 oranına
yükselmiştir; her 4 gençten 1i işsizdir, üniversite mezunları
İŞKUR kapılarında iş beklemektedir.
TÜİK verilerine göre işsizliğin en
yüksek olduğu iller, toplamı yüzde 30,9la Mardin, Batman,
Şırnak ve Siirt olarak belirlenmiştir ve işsizlik
oranı Edirneden Hakkâriye doğru artarak devam etmektedir.
İşte, biz de Edirneden Hakkâriye bu itirazlarımızı
yükseltmek ve genç işsizlerin de sesi olmak için yürüyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu yürüyüşler
sürerken çok yoğun itirazlarla da karşı karşıya
kaldığımızı görüyoruz. Tabii, biz bunun sebebini
biliyoruz. Son yapılan anketler şunu gösteriyor: HDPsiz bir iktidar
mümkün değil. Yani, her iki ittifak da HDP olmadan bir iktidar, bir
hükûmet kuramıyor; yani yüzde 51i alamıyor. Bu nedenle hem AKP hem
de derin devlet HDPnin bu pozisyonundan son derece rahatsızlar. Yani,
HDPnin Türkiyede belirleyici bir siyasete sahip olmasından, sonucu
etkiliyor olmasından, Türkiyede iktidarı belirliyor olmasından
son derece rahatsızlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Bu
rahatsızlıklardan kaynaklı olarak da her gün HDPye yönelik
saldırılar artmaktadır. Her gün, her kanalda, HDPsiz HDP
tartışılmakta. Ancak şunu unutmasınlar ki HDP dimdik
ayakta ve HDP her koşulda varlığını sürdürecektir. HDP
halktır, halkın temsilcisi de, temsilcileri de buradadır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
. Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesine "23/2/2020
tarihinde ibaresinden sonra gelmek üzere , Bingöl İli Karlıova,
Yedisu ve Adaklı İlçeleri ve çevresinde, Erzurum İli Çat
İlçesi ve çevresinde 14/6/2020 tarihinde ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Turan Feyzi
Berdibek Orhan
Yegin
Çanakkale Bingöl Ankara
Ahmet
Kılıç Selami
Altınok Cevdet
Yılmaz
Bursa Erzurum Bingöl
Mihrimah
Belma Satır
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 14/6/2020 tarihinde meydana gelen
depremden Bingöl ve Erzurum illerinde zarar görev
vatandaşlarımızın olası mağduriyetlerinin
giderilmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Bu suretle 7269
sayılı Kanunun geçici 26ncı maddesi kapsamında, bu
depremde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı fen heyetleri
tarafından tespit edilmiş olan yıkık, ağır veya
orta hasarlı konut, ahır ve işyerlerinden hak sahibi olan
afetzedelere destek sağlanmasına imkân verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır;
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Faruk
Sarıaslan
İstanbul İstanbul Nevşehir
Neslihan
Hancıoğlu Emine
Gülizar Emecan Kani
Beko
Samsun İstanbul İzmir
Cavit
Arı Utku
Çakırözer
Antalya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime cezaevlerinde haksız, hukuksuz
tutuklu meslektaşlarım Müyesser Yıldız, Hülya
Kılınç, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu,
Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser, Ahmet Altan ile
duruşu, düşüncesi nedeniyle zindanlarda tutulan Osman Kavala gibi,
Selahattin Demirtaş gibi siyasi tutuklulara özgürlük dileğimle
başlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yurt
dışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız ya
da Türkiye kökenli olup bulundukları ülkenin
vatandaşlıklarını almış Avrupadaki yüz binlerce
kardeşimiz büyük sıkıntılarla karşı
karşıya. İçinden geçmekte olduğumuz pandemi, ülkeler
arası giriş çıkışlara getirdiği engeller
nedeniyle yurt dışındaki kardeşlerimizin vatan özlemlerinin
yanı sıra çektikleri sıkıntıları da
artırmış durumda.
Bu maddede ne yapıyoruz değerli
arkadaşlarım? Avrupadaki yüz binlerce yurttaşımız
birikimlerini değerlendirerek, borçlanarak Türkiyeden emekli oldular ama
iktidarınız dönemindeki bir düzenlemeyle bu kardeşlerimizin
emekli maaşları o ülkede çalışmaları hâlinde
bağlanmıyor, bağlansa da kesiliyor, 2012den bu yana hâl böyle.
Bunun yanlışlığını,
saçmalığını defalarca hem Türkiyede hem Avrupada dile
getirdik. Sadece biz de değil, iktidar partisi kendisi de dile getiriyor.
Getirdiği yasağı kaldırmayı kaç seçim dönemidir
Avrupada vadetmekte. Şimdi, burada yapılan ise Türkiyeden
borçlanarak emekli olanlara getirilen bu yasağı kısmen
esnetmekten başka bir şey değil. İşte, haftada birkaç
saatlik çalışma imkânı ayda 450 euroya denk gelecek bir miktara
tolerans gösterilecek ve Türkiyeden borçlanarak kazandıkları emekli
maaşları kesilmeyecek. Peki, ama soruyorum: Niçin
sınırlıyoruz? Bu yurttaşımız, bu kardeşimiz
Türkiyede borçlanarak emekli olmuşsa onun yurt dışında yarı
zamanlı ya da tam zamanlı çalışıyor olması bizi
neden rahatsız etsin? Ayrıca, Türkiyeden çalışarak emekli
olan birisiyle borçlanarak emekli olan birisi arasında siz nasıl
ayrımcılık yaparsınız? Bu düpedüz eşitsizlik
değil de nedir? Tam tersine, biz yurt dışında yaşayan
vatandaşımızı ama kısmi ama tam zamanlı
çalışmaya teşvik etmeliyiz. Kazansınlar, kazansınlar
ki refahları da o ülkelerdeki etkinlikleri de artsın. O yüzden
değerli arkadaşlarım, madem hayırlı bir iş
yapacağız, böyle bir sınırlama getirmek doğru
değildir. Bu hâliyle eşitlik ilkesine aykırı bir
düzenlemedir. Sen Türkiyeden emekliysen, Almanyada, Fransada, Amerikada
çalışamazsın diye bir yasal düzenleme çıkarılamaz bu
Meclisten. Hele de on yıllardır gurbette, alın terini bu ülke
için döken kardeşlerimize bu çifte standart kabul edilmez.
Değerli arkadaşlarım, söz yurt
dışı emekliliklerden açılmışken, geçen yıl
burada yurt dışındaki kardeşlerimize
yaptığımız büyük haksızlığı
hatırlatmak isterim. Ne yapmıştık? Yurt
dışındaki emekçilerimizi patron yapmıştık yani
SGK kapsamından çıkarıp BAĞ-KURlu yaptık; primleri
iki kat arttırdık, maaşlarını yarıya
düşürdük. İşte bu nedenledir ki, her yıl yaklaşık
30 bin olan yurt dışından emeklilik başvuruları 1
Eylül 2019dan sonra bıçak gibi kesildi. Yıllık borçlanarak
emeklilik başvurusu sayısının 5 bin seviyesini bulması
dâhi güçtür çünkü o kardeşlerimiz kendisini nimet-külfet dengesi içinde
sadece paraya sıkıştıkça aranacak bir döviz makinesi gibi
gören bu anlayışa isyan ediyor; haklılar da. Bunun da bir an
önce eski hâline dönmesi gerekir. Bitmedi, haksız yere emeklilikleri iptal
edilen yüzlerce, binlerce kardeşimiz var. Aracı şirketler
tarafından devlet dolandırılmış ama bedelini
vatandaşımız ödemek zorunda kalıyor. Bu
yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin de bir an önce
giderilmesi gerekir.
Değerli arkadaşlarım, pandemi
sürecinde Türkiyede olduğu gibi yurt dışında da
yurttaşlarımız mağduriyetler yaşamakta. Bunların
başında, en önemli kitlelerden biri de aile birleşimi bekleyen
yurttaşlarımız. Bakın, Almanyadaki eşleriyle,
aileleriyle birleşmeyi bekleyen binlerce yurttaşımız var. Almanyadaki
Türklerin, Türkiyede yaşayan eşleriyle aile birleşiminde dil
şartı var; bir çok ülkeden istenmiyor ama Türkiyeden isteniyor.
Şimdi pandemi döneminde bu dil sınavları süresiz ertelenmiş
durumda. Dil öğrenmek için geçerli dil kursları ertelenmiş
durumda. Almanyada yaşayan on binlerce Türk vatandaşı sırf
bu nedenden aileleriyle birleşimi gerçekleştiremiyor, mağduriyet
yaşıyor. Pandemi öncesi sınavı geçenler var, vizesi
onananlar var. Normalde vize onandıysa vatandaşımıza
verilmesi lazım ama Alman konsoloslukları pandemi gerekçesiyle bu
vizeleri teslim etmiyor. Uçuşlar başladı ama vizeler
verilmediği, sınavlar yapılmadığı için binlerce
ailemiz perişan. Aralarında eşinden çocuğundan
aylardır ayrı olanlar var, babası yanında olmadan
doğan çocuklar var. Bunların hepsi bizim insanımız, bizim
vatandaşımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) O çocuklara, o ailelere
sahip çıkmak bizlerin birinci görevidir. İşini kapatanlar, iki
ülkede iki ayrı kirayı ödeyemeyenler var; psikolojik bunalımlar,
evlilikleri bozulma noktasına gelenler var. Buradan bu binlerce
yurttaşımız adına Dışişleri
Bakanlığımıza çağrıda bulunmak isterim: Bu konuyu
Almanyayla konuşun ve çözün. Almanyadan gelecek turistler evet önemlidir
ama bizim birleşemeyen ailelerimiz, babasız ya da annesiz büyümek
zorunda kalan çocuklarımız da o kadar hatta ondan daha da önemlidir.
Sorun siyasiyse cezalandırılacak kişiler, yuvalarını
yeni kurmuş yurttaşlarımız asla olmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım, iki farklı
mağduriyet daha var, onlara da hızla değineyim. Birincisi
fahiş uçak biletleri fiyatlarının mutlak surette kontrol
altına alınmasında Hükûmet, Meclis devreye girmelidir.
İkincisi de değerli
arkadaşlarım, sağlık hizmetleri konusunda, yurt
dışında yaşayan Türklerin Türkiyede sadece acil
servislerde, sadece acil durumlarda bakılması kabul edilemez.
Son söz olarak, değerli arkadaşlarım,
ister Avrupadaki Türkler diyelim ister yurt dışındaki
vatandaşlarımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Son cümlemi bitiriyorum
Sayın Başkanım, selamlama yapacağım.
BAŞKAN Hiç kimseye vermedim, uzatmayın.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Selamlama
yapacağım sadece.
İster Avrupadaki Türkler diyelim ister yurt
dışındaki vatandaşlarımız ister gurbetçi diyelim,
bu insanlar bizim ailelerimiz, akrabalarımız, köylülerimiz,
komşularımız, on yıllardır gurbette en zor
koşullar altında alın teri döküyorlar,
kazandıklarını harcamadan biriktirip ülkemize gönderiyorlar. Onlara
vefamızı, minnetimizi göstermenin sırası geldi de geçiyor.
Onların derdini kendi derdimiz bilerek bu Mecliste
çalışmalı, kararları, kanunları
çıkarmalıyız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sayılı Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinde geçen aşağıdaki ibaresinin
aşağıda bulunan şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Kemal
Bülbül
İstanbul İstanbul Antalya
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Tuma
Çelik
Adana İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
Değerli Genel Kurul; tabii, yasanın getiriliş biçimi,
içeriği, yapmak istediği yenilikler, değişiklikler ya da
karmaşıklıklar konusunda birçok şey söylendi ama
yasanın bu maddesinin özellikle esnek çalışmaya yol
açacağı ve esnek çalışmadan kaynaklı hak
kayıplarının olacağı -torba yasa mıydı,
tombala yasa mıydı neydi- son derece karmaşık ve
anlaşılmaz bir durum söz konusu burada. Bu yöntemden de bir türlü
vazgeçilmiyor.
Şimdi, ben, size son bir hafta içerisinde
gerçekleşmiş bir skandalı, çok büyük bir skandalı
anlatacağım. Alanyayı biliyorsunuz, değil mi? Alanya,
Antalyanın Alanya ilçesi turizmle bilinir, 72 milletin
yaşadığı bir kenttir, son derece güzel bir kenttir ve bu
Alanyada 6 Aralık 2019da, sabahın en erken saatlerinde bir telefon:
Sayın Vekilim, gözaltına alınıyoruz. Sebep, 42 tane insan
gözaltına alındı, sebep? Teröre maddi destek. Bakın, daha
önce ne olmuştu? 2015in 8-9 Eylülünde Alanyada 11 tane iş yeri
yakılmış, 27 tane iş yeri yağmalanmış ve
yakılan bu yerler arasında bizim ilçe binası da var ve bu,
tamamen polis gözetiminde ve denetiminde yapılmıştı.
Başka ne olmuştu? Gar katliamında
katledilen 5 insanın cenazesi Alanyaya götürülmüş, Alanyada
ırkçı bir saldırıyla, bu cenazeler Alanya Mezarlığına kabul
edilmeyip tepedeki yabancılar mezarlığına
gönderilmişti. Şimdi, bu 5 arkadaşımızın mezarı
orada.
Meğer bunların tümü neymiş, biliyor
musunuz? 4 polis tutuklandı, 1i komiser, 3ü polis. Sebep? Lütfen, iyi
dinleyiniz. Sebep şu: Bu 42 arkadaşımız tehdit
edilmiş, denmiş ki Sizin aslında terörle bir alakanız
yoktur, biz sizi bilerek aldık, biz sizin alakanız
olmadığını ispatlayacağız, Ankarada
insanlarımız var. Bu insanlardan biri yatını satıp
yüz binlerce lirayı rüşvet olarak vermiş. 700 bin lira, 800 bin
lira, 500 bin lira rüşvet istemiş bu çete ve Ankarada
insanlarımız var, göndereceğiz, onlarla da görüşeceksiniz.
denmiş. Bir: Kimdir bu çetenin Ankaradaki insanı ya da
insanları?
İki: İşte, bizim kirli özel
savaş dediğimiz budur. Bu, münferit bir olay değildir,
yüzlercesinden, binlercesinden biridir ve Alanyada 42 ailenin
yaşamına, emeğine, ekmeğine, dükkânına, ekmek
teknesine, iş yerine kastedilmiştir. İnsanlığa,
topluma, hukuka karşı suç işlenmiştir. Bir onurlu hukukçu
çıkıp bununla ilgili davada 4 kişiyi tutuklamıştır.
Bu 4 kişiden ibaret değil, bu yakılan dükkânların da
yakılan partimizin de el konulan, gasbedilen paraların da ve cenazesi
mezarlığa gömülmesi engellenen canların da sorumlusu bu çetedir.
Bu çetenin üzerine gidilmeli, Ankaradakiler de ortaya
çıkarılmalı. Türkiyede Kürt illerinde, başkaca yerlerde buna
benzer örnekler çok oluyor ve münferit diye geçiştiriliyor. Bu, münferit
değil; bu bir derin devlet, bu bir çete yapılanması ve bu çete
yapılanması, hukuku, emniyeti ve benzeri kuruluşları ele
geçirmiş durumda. Bu ele geçirmeye karşı ne yapılması
gerekiyor? Bu ele geçirmeye karşı yapılması gereken
şey, tüm bu çete yapılanmaları için hukuku işletmektir. Bu
Alanyadaki ailelerden özür dilenmeli, ailelerin giderleri,
kayıpları, dükkânları tazmin edilmeli. Ve bu çok ciddi bir konu,
bu konunun üzerine gideceğiz. Bütün belgeleri var bizde, eksik
kalanları da avukat arkadaşları aradım, gönderecekler. Ne
konuşulmuş, ne söylenmiş, telefonda ne söylenmiş,
yurttaşı çağırıp nasıl tehdit etmişler,
nasıl para istemişler, tüm kayıtlar burada mevcut ve bu kadar
cesaretle, Alanya gibi bir yerde bunu yapanların münferit olabilmesi
mümkün değil. Bu bir çete yapılanmasıdır, bu çete
yapılanması giderek Türkiyeye sirayet etmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL
(Devamla) Sayın Başkanım, bir dakikanızı daha rica
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu çete
yapılanmasına karşı, hukukun, adaletin, yasaların
gerektirdiği ehemmiyeti, gerektirdiği tutarlılığı
göstermek durumundayız. Suç işleyen herkes -hani Kuran-ı
Kerimde ayet var ya her can ölümü tadacaktır- yargılanmayı
tadacaktır, her suç işleyen yargılanacaktır; bundan
kaçış yoktur. Hukuk, adalet, evrensel hukuk, yasalar, bunu söylüyor
ve bunu hatırlatarak bitiriyorum.
Saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin İlave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Behiç
Çelik Hüseyin
Örs
Aksaray Mersin Trabzon
Muhammet Naci
Cinisli Ahmet
Çelik Ümit
Beyaz
Erzurum İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın
Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım, hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddede
yapılan bu değişiklikle emeklilik hakkını elde
etmiş olup tekrar yurt dışında kısmi süreli
çalışmaya başlayan vatandaşların SGK aylıklarının
kesilmemesi yönünde bir düzenleme yapılmaktadır. Bu maddede yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımız için bir
iyileştirme öngörülüyorsa da gurbetçi
vatandaşlarımızın beklenti ve taleplerini tam olarak
karşıladığını söyleyemeyiz.
Değerli milletvekilleri, 5510 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili Kanun kapsamında Türkiyede bir işçi
emekli olduğunda -kamu kurumları hariç- SGK emekli
aylığında kesinti olmaksızın özel bir iş yerinde
çalışabilmektedir. Aynı durum ne yazık ki gurbetçi
vatandaşlarımız için geçerli değildir. Yurt
dışında uzun yıllar çalıştıktan sonra o ülkedeki
çalışma gün primlerini Türkiyede saydıran ve eksik kalan günler
için borçlanma yoluyla emekli olan gurbetçi vatandaşlarımız
tekrar yurt dışında çalışmaya başlarsa emekli
aylığında kesinti yapılmaktadır. Emeklilikle ilgili
bütün yükümlülüklerini yerine getirerek bu hakkı elde etmiş olan
vatandaşlarımızın yeniden çalışmaya
başlaması kapsamında bu haklarından mahrum
bırakılması yanlıştır. İlgili maddeyle, bu
vatandaşlarımızın yarı zamanlı
çalışmaları ve emekli aylıklarında kesinti
yapılmaması yönünde bir düzenleme mevcuttur. Olumlu bulmakla birlikte
eksik ve düzenlenmeye muhtaç olduğunu da belirtmek isterim. Türkiyedeki
vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu nasıl
savunuyor, onlara sahip çıkıyorsak gurbetteki
vatandaşlarımızın da haklarına aynı şekilde
sahip çıkmalıyız diyorum.
Değerli milletvekilleri, vatandaşın
gündemi ile Meclisin gündemi aynı mıdır? Biraz onun üzerinde söz
alıp konuşmak istedim. Vatandaşın gündemi ile Meclisin
gündemi aynı olmalıdır fakat iktidarın getirmiş
olduğu bu torba yasa maddelerine baktığımızda
memleketi idare edenlerin gündemi ile vatandaşın gündeminin
farklı olduğunu görmekteyiz.
Bakın, ben sizlere bir şey söylemek
istiyorum: Eğer siyasetçi vatandaşın gündemini
konuşamıyorsa bir sıkıntısı vardır, ondan
dolayı konuşamıyordur. Bu pandemi sürecinde vatandaşın
sırtındaki yük iyice ağırlaşmış, ay sonu
gelmez olmuş, mutfakta tencere kaynamaz olmuş; esnaf, köylü,
işçi perişan olmuş. 1 dolar bugün 6 lira 85 kuruş
olmuş. 2005 yılında 35 lira olan çeyrek altın bugün 623 TL
olmuş. Yani cebimizdeki para kuş olmuş uçmuş, işsizlik
almış başını gitmiş, hazine
boşalmış; kara günde, zor günde merhem olsun diye
saklanması gereken ihtiyat akçesi yok olmuş, İşsizlik Fonu
tükenmiş. Bu coronalı günlerde ekonomik destek paketi diye de
vatandaşa Git bankadan becerebiliyorsan kredi al. denmiş.
Bakın, nisan ayında 920 bin kişi
ihtiyaç kredisi kullanmış, bireysel kredilerin miktarı 664
milyar lirayı geçmiş, 38 bin vatandaşımız bu dönemde
ilk defa kredi kartıyla tanışmış. Yani vatandaş
borcunu ödemek için yeniden borçlanmış borçlanmış.
Şimdi buradan soruyorum: Borcunu
aldığı krediyle ödeyen vatandaş kredisini ödeme zamanı
geldiğinde ne yapacak, taksitini nasıl ödeyecek? Ülke bu durumdayken
ülkeyi idare edenler sizce ekonomi konuşmak isterler mi, kalkınma
konuşmak isterler mi; işsizlikten, istihdamdan konuşmak isterler
mi, üretimden konuşmak isterler mi, emeklilikte yaşa
takılanları konuşmak isterler mi, 3600 ek göstergeyi
konuşmak isterler mi; atanamayan öğretmeni, 400 bin civarındaki
iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu genç işsizimizi konuşmak
isterler mi? Tabii ki konuşmazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim.
Unutmayalım, aklımızda bulunsun,
vatandaşın derdini konuşamayan, oluşturmaya
çalıştığı algılar üzerinden ve troller
vasıtasıyla farklı gündem yaratıp onu konuşmak zorunda
olur. Bizim, aslında üniversiteyi bitirip iş bulamayan, iş
arayan milyonlarca gencimizi konuşmamız lazım.
Kirasını ödeyemeyen esnafımızı konuşmamız
lazım. Çiftçimizi, üreticimizi konuşmamız lazım. Emekliyi,
dulu, yetimi konuşmamız lazım. Enflasyon altında ezilen dar
gelirliyi konuşmamız lazım. Meclisimizin gündemi de bu
olması lazım diyor, hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Buyurun okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Garo
Paylan Ali
Kenanoğlu
İstanbul Diyarbakır İstanbul
Zeynel
Özen Kemal
Peköz Tuma
Çelik
İstanbul Adana Mardin
Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Cavit
Arı
İstanbul İstanbul Antalya
Faruk
Sarıaslan Kani
Beko Emine
Gülizar Emecan
Nevşehir İzmir İstanbul
Neslihan
Hancıoğlu Bülent
Kuşoğlu
Samsun Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, Komisyon Başkanı diyor ki: Katılamıyoruz.
Bir baskı mı var? Yani, ya Katılmıyoruz. ya
Katılıyoruz. desin. Katılamıyoruz. demek sanki bir
baskı olduğunu hissettiriyor. Biz o baskıları
kaldırırız.
BAŞKAN Nezaketten öyle söylüyor.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, derin bir ekonomik
krizin içindeydik, coronavirüs kriziyle birlikte ekonomik kriz daha da
derinleşti. Milyonlarca vatandaşımız işsiz,
aşsız kaldı.
Coronavirüs krizi başlar başlamaz Mecliste
dedik ki: Gelin, bütün vatandaşlarımızı güvence
altına alacak bir ekonomik programı çalışalım ve
Meclis, bütün vatandaşlarımızın temel
ihtiyaçlarını güvence altına alacak yasal
değişiklikler yapsın. Hayır. dediler. Neden? Çünkü Recep
Tayyip Erdoğan bilir, bir de onun damadı bilir. dediler.
Peki, arkadaşlar, bu coronavirüs
sırasında tedbir olarak ne çıktı? Bir kolonya gördü
bazı vatandaşlarımız, bir de ne dedi Tayyip Bey? Bizde
para bitti, size IBAN numarası gönderiyorum, bana para gönderin. dedi.
Bakın, dünya ülkeleri, demokratik ülkeler
vatandaşlarının işini, aşını güvence
altına almışken, onların hesabına para
yatırırken biz IBAN numarası verdik, vatandaştan para
istedik.
Değerli arkadaşlar, bakın,
vatandaşlarımız böyle bir güvencesizlikle karşı
karşıya bırakıldı. Şimdi, geldik, bakın,
Meclis açıldı. Ne diyor Recep Tayyip Erdoğan? Bir ferman
göndermiş, diyor ki: Kamu bankalarına para aktaracağız.
Niye? Efendim, kamu bankaları kredi veriyorlar. Versinler, güzel, biz de
versinler diyoruz ama önce vatandaşımızı gelirle
buluşturmamız lazım.
Bakın, kamu bankalarına para
aktarılıyor, Merkez Bankası parayı basıyor, kamu
bankalarına aktarıyor. Kamu bankaları, çoğunlukla
denetimden uzak bir şekilde, atadığınız güreşçiler,
RTÜK başkanları aracılığıyla gelen talimatlarla
yandaşlara krediler veriyor. Her türlü şeffaflıktan ve
denetimden uzak bir şekilde bunu yapıyor.
Biz diyoruz ki: Elbette, kaynak
aktarılmalı ama bu gelir olarak aktarılmalı, borç olarak
değil ve yandaşlara aktarılmamalı. Bir denetimle
aktarılmalı. Peki, arkadaşlar, ben buradan soruyorum. Niye kamu
bankalarında para bitti, neden bitti? Çünkü yandaşlara milyarlarca
dolar aktardınız. Demirören -Doğan Holding- Hürriyet gazetesini,
Kanal Dyi alsın diye milyar dolar aktardınız,
hortumladınız kamu bankalarını. 5 yandaş müteahhide
milyarlarca doları kamu bankalarından hortumlattınız
arkadaşlar. O yüzden para bitti. Bu coronavirüs günlerinde de milyarlarca
lira kamu bankalarından hortumlandı arkadaşlar. Şimdi, ne
diyor? Para bitti. diyor. Tabii biter. Bu yandaş düzenine, bu soygun
düzenine, bu sıcağa kar mı dayanır? Dayanmaz
arkadaşlar. Şimdi ne diyor: 22 milyar lira daha
aktaracağız. 22 milyar lira çok da büyük bir para değil
arkadaşlar ama Türkiyedeki yoklukta büyük para.
Bakın, Japonyadan örnek vereyim: Japonya bütün
vatandaşlarını güvence altına almak için 300 milyar
dolarlık ek bütçeyi bütün siyasi partilerin mutabakatıyla
çıkardı arkadaşlar, biliyor musunuz? Meclisten
çıkardı. Niye? Orası demokratik bir ülke. Bütün siyasi partiler,
demokratik bir şekilde ek bütçe çıkardılar, 300 milyar
dolarlık ek bütçe ve bütün vatandaşlarının temel
ihtiyaçlarını güvence altına aldılar. 22 milyar lira 3
milyar dolar yapar arkadaşlar, 3 milyar dolar ama yoklukta o da büyük
paradır. Kamu kaynakları, yetimin hakkı bu anlamda kamu
bankalarına aktarılmakta, oradan da yolsuzluk çarkına
aktarılmaktadır.
Bakın, sizi uyarıyorum buradan: 2018
yılında da kamu kaynaklarını yandaşlara
aktardınız. Kredi Garanti Fonu adı altında 100
milyarlarca lira yandaşlara aktarıldı. Sonra ne oldu? Döviz kuru
7 liraya çıktı, faizler yükseldi, enflasyon yükseldi, büyük bir
faiz-döviz-enflasyon sarmalına girdik.
Şimdi de Merkez Bankasından yıl
başından bugüne kadar 180 milyar lira para basıldı
arkadaşlar, 180 milyar lira. Nereye gitti bu para? Vatandaş gördü mü?
Hayır. Yandaşlara gitti kamu bankaları üzerinden 180 milyar
lira. Peki, bu parayı basıyorsunuz, zannediyor musunuz ki bu
parayı bastığınızda hiçbir sonucu olmayacak? Hani siz
bünyeye istediğiniz kadar kortizonu verin, bunun sonucu ne olur, biliyor
musunuz? Piyasaya 180 milyar lira karşılıksız para
veriyorsun, bunun karşılığında herhangi bir döviz
kaynağın yok, uluslararası itibarın yok, CDS primin 500e
çıkmış, dışarıdan borç bulamıyorsun. Sonra
ne olur arkadaşlar? Geçici bir rahatlama olabilir. Pandemide ikinci dalga
şimdilik yok. Dünyada bol para var diye geçici bir rahatlama olabilir ama
bunun sonucunda yan etkileri olur. 180 milyarlık parasal genişlemeyi
200 milyara, 300 milyara çıkarabilirsin; para elinizde, Merkez
Bankası elinizde ama arkadaşlar, bunun sonucunda, emin olun, yeniden
enflasyon patlar, yeniden faizler yükselir ve yeniden dolar yükselir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Uçacağız,
uçacağız!
GARO PAYLAN (Devamla) Peki, bunun bedelini kim
öder? Yandaşlar mı öder saray mı öder? Değil,
vatandaşımız öder. Her ekonomik krizin, sizin
yarattığınız ekonomik krizin bedelini
vatandaşlarımız ödemiştir. Sizleri bu yoldan vazgeçmeye çağırıyorum
arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) Niye özel sektör
bankaları kredi vermiyor arkadaşlar? Bakın, onları sopayla
kredi vermeye çağırıyorsunuz. Niye vermiyor? Çünkü piyasaya
güvenmiyor, sizlere güvenmiyor, yandaşlara kredi aktarmıyor, ekonomik
düzene güvenmiyor. Ama siz onlara zorla kredi verdirmeye
çalışıyorsunuz, Vermezsen de Hazineye borç ver. diyorsunuz.
Ya, arkadaşlar, ayakkabıcı bir insan, esnafa güveniyorsa niye
borçla ayakkabısını satmasın? Satar değil mi piyasaya
güveniyorsa, esnafa güveniyorsa ama güvenmiyorsa satmaz. Banka da böyledir,
eğer ki piyasaya güveniyorsa satar ama özel sektör bankaları kredi
vermiyor. Kamu bankalarına da para basarak yandaşlara kredi
verdiriyorsunuz.
Arkadaşlar, bunun sonu büyük krizdir.
90lı yıllarda da bu işi yaptınız. 90lı
yıllarda kamu bankaları yandaşlara kredi aktardı, sonu 2001
büyük ekonomik buhranı oldu. Şimdi de böyle bir yanlış
yoldasınız, bu yoldan behemehâl dönün, bunun bedelini
vatandaşlarımıza ödetmeyin.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Özlem Hanım.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın hatip konuşmasına
başladığında
Biliyorum yani burada konuşulurken hacminden
öte, abartarak konuşmak âdettir fakat bunun da bir boyutu var diye
düşünüyorum.
Şu Bizde para bitti. ifadesini düzeltmek
istiyorum. Böyle bir ifade hiçbir zaman söylenmemiştir ne Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından ne de ilgili bakanlar ve
milletvekilleri tarafından. Yardım kampanyasıyla bunun hiçbir
alakası yok. Yani, Türkiye Cumhuriyeti, kendi elindeki imkânlarıyla
doğru orantılı olarak, hatta belki onun da üstünde
yardımlar yaparak bu zor günlerden geçmekle alakalı çok önemli
işler yaptı şu ana kadar. Ama bu arada da Biz Bize Yeteriz
adlı bir kampanyayla daha fazla ihtiyaç sahibi olanlarla ilgili olarak bir
yardım kampanyası düzenledi. Bunu daha evvel biz depremde
yaptık, 15 Temmuzdan sonra yaptık. Bu çok tabiidir, bizim hep
yapageldiğimiz bir şeydir millet olarak. Bu manada bunları
doğru ifade etmek lazım.
Tabii, kredilerden bahsediyorsunuz. Kredilerin
boyutlarına bakarsanız, bunun önceliğinin de küçük ölçekli esnaf
olduğunu göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tabii, biz -ben kendi
illerimizde görüyorum- bize ulaşan bütün vatandaşlarımıza
bu konuda yardımcı olmak için çok özel gayret sarf ettik. Ben, bütün
milletvekili arkadaşlarımızın da aynı gayret
içerisinde olduğunu görüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yani, doğrusu genel olarak ekonomik krize dair
hatibimiz çok ayrıntılı ve değerli değerlendirmeler
yaptı. Sayın Grup Başkan Vekili de bakış
açısını ortaya koydu. Ama şöyle bir hatırlatma yapmak
istiyorum: Bankaların başarılarından sıkça söz edildi,
önergede de söz edildi ama şu rakamı paylaşmak isterim; 2020
yılı için kamu bankalarının toplam görev zararları
ocak-mayıs dönemlerinde yüzde 47,5 artışla 2,7 milyar liraya
çıktı ve bu görev zararlarının en büyük sebebi
yandaşlara aktarılan kaynaklar. Hatibimiz de bunu çok
ayrıntılı bir şekilde ifade etmişti.
Şimdi, yani, öyle bir hâle geldik ki
İstiklal Marşı okutmakla bankacılık
bağını kurmaya çalışıyorlar ve özellikle iktidar
partisi her yanlış yaptığında İstiklal Marşı
ya da vatan sevgisini ortaya atıyor. Bunun bankacılıkla,
zararla, ekonomik krizle, vatandaşın
sıkıntılarıyla hiçbir ilgisi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ülke
sevgisini yandaş bir güreşçiyle ölçmek kabul edilemez gerçekten. Jean
Jacques Rousseau şöyle demişti zamanında: Zenginlerin menfaati
neresiyse vatanları orasıdır. Evet, zenginler, vatanı
hırsızlık yapabildikleri yerler olarak görür. AKP,
zenginleşmiş devletin kurumlarını arpalık olarak
kullanıyor. Hiçbir vasfı olmayan maalesef bir güreşçi için de
vatan sevgisini dile getiriyorlarsa bazı hırsızlıkları
örtüyorlar anlamına gelir. Yani bunun da kayıtlara girmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Özlem Hanım, buyurun.
39.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şöyle bir durum var şimdi: Hatip
çıkıyor, önerge var, kanun teklifimiz var bizim, bize söz söylüyor.
Ben hatibe cevap veriyorum. Ayrıca gene şimdi siz tekrar
konuştuğunuzda bir cevap hakkı daha doğuyor. Yani ben bunu
anlamakta zorlanıyorum. Hatibin söylediğine eğer ben Grup Başkan
Vekili olarak cevap vermeyeceksem bu süreç nasıl ilerleyecek?
Şimdi, daha ağır bir
tartışmaya geliyoruz. Vatan
Bu nasıl bir ifadedir yani
Soygunculuk yapmaya imkân verilen yere vatan denir. Bilmiyorum, Jean Jacques
Rousseau böyle bir şey söylemiş olabilir mi? İnanamıyorum
böyle bir şeye ve biz bunu reddediyoruz, bu nasıl bir ifadedir
anlamıyorum yani. Eğer sizin vatan algınız böyleyse
bilemiyorum. Bizim vatan algımız böyle değil; biz vatan için
kanını, canını, her şeyini veren insanlarız yani
biz vatanı böyle tanımlıyoruz. Bu kadar basittir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Bülent
Kuşoğlu.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sıra sayısı 217 olan Kanun Teklifinin 4üncü
maddesi üzerinde söz aldım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeni dönemde kanun yapma tekniğiyle ilgili olarak
sıkıntılar yaşıyoruz, bazı garabetler
yaşıyoruz. Bu da yaşadığımız bu garabetler
konusunda cuk oturan bir örnek maalesef tabii ki. Bu maddeyle yıl
başında çıkardığımız bütçe kanununda
değişiklik yapıyoruz, yıl başında buradan
çıkan bütçe kanununda değişiklik yapıyoruz bu maddeyle.
Bütçe kanununun 12nci maddesinde bir değişiklik yapıyoruz,
borçlanma yetkisi veriyoruz iktidara, Hükûmete. Şimdi, böyle bir dönemde,
pandeminin olduğu bir dönemde borçlanmanın olması normal,
yürütme erkinin masrafları artacaktır tabii ki, harcamaları
artacaktır. Gelir biliyoruz, vergi gelirleri olan
kısıtlanıyor, dolayısıyla ihtiyaç var, borçlanmada
artış olması lazım. İktidarın da Hükûmetin de
borçlarında bir artış olacaktır, belediye borçlarında
da bir artış olacaktır; bunlar, normal. Ancak sorun, bunun
yönteminde. Yöntemiyle ilgili sıkıntı var değerli
arkadaşlar, burada çok değerli hukukçular var, devletteki usulü,
erkânı bilen arkadaşlarımız var.
Şimdi, bütçe kanunuyla ilgili bir
değişiklik yapıyoruz. Anayasamıza göre, bu dönem
çıkan Anayasamıza göre diyor ki: Bütçe kanunu özel bir kanundur;
sadece Cumhurbaşkanı tarafından teklif edilebilir. Sadece
Cumhurbaşkanı tarafından teklif edilebilen kanun, bütçe
kanunudur; diğer bütün kanunlar, milletvekilleri tarafından teklif
edilir.
Şimdi, burada yılbaşında
çıkan 2020 bütçesiyle ilgili değişiklik yapıyoruz; bunun
teklifini, çok değerli arkadaşlarım var, imza sahibi olanlar,
onlar yapıyorlar. Peki, bütçe kanununda değişiklik
yapıyorsanız bütçe kanununun usulüne neden uymuyorsunuz, böyle bir
garabet olur mu? (CHP sıralarından alkışlar) Bütçe
kanununun usulü, erkânı neyse o usulle yapılması lazım. Bu,
Anayasaya aykırıdır, bariz bir şekilde
aykırıdır.
Biraz önce söylediğim gibi 2020 bütçesinin
12nci maddesinde değişiklik yapıyoruz, bu
değişikliği yapıyorsak aynı usulde yapmamız
gerekirdi bir kere, böyle bir yanlışlık var.
İkincisi, biz bütçe kanununu yaparken neyi
konuşuyoruz? Ekonominin durumunu konuşuyoruz, devletin durumunu
konuşuyoruz; İç, dış borçları konuşuyoruz;
dış politikayı konuşuyoruz, her şeyi masaya
yatırıyoruz. Ona göre bütçe kanununu yapıyoruz. Burada öyle bir
şey söz konusu değil. Burada bize bunlarla ilgili bilgi verecek hiç
kimse yok. Ne Komisyonda ne de burada, ülkenin durumuyla ilgili bilgi verecek
hiç kimse yok, bir diğer garabet de burada. Diyeceksiniz ki: Ya sonuçta
kanun çıkıyor, öyle de olsa, böyle de olsa kanun çıkıyor,
ne fark eder? Çok şey fark eder değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bu işlerde esas olan güvendir, itibardır, siz usule,
esasa uymazsanız güven yitirirsiniz, itibar yitirirsiniz, ondan sonra da
borç alamazsınız ya da aldığınız borcun faizi çok
fazla olur; sıkıntı burada. Yoksa borçlanın, böyle bir
dönemde borçlanmak gerekir, biz de bunun farkındayız ama bunun
usulünü doğru koyacaksınız, doğru
borçlanacaksınız, gerekçelerini anlatacaksınız, Evet, biz
yılbaşında geldik böyle bir kanun çıkardık, o zaman
yüzde 3 öngörmüştük, şimdi yüzde 5e çıkarıyoruz, bunun da
gerekçesi budur, şu kadar ihtiyacımız var. diyeceksiniz.
Ha, şimdi, şöyle bir eksiklik de var:
Diyelim ki görüştüğümüz bu kanun, Cumhurbaşkanı
tarafından teklif edilseydi, kim gelip bilgi verecekti? Atanmış
birileri gelip bilgi verecekti, bürokratlar. Burada seçilmiş değerli
milletvekilleri var, bazıları bakanlık yapmış
geçmişte. Siyasi iradeye sahiplerdi, bakanlıklarıyla ilgili
iş ve esaslar konusunda sorumluluk sahibiydiler Anayasaya göre. Onlar
gelip siyasi sorumluluğu alıp bilgi verebiliyorlardı.
Şimdi, atanmış bakanlar gelip de o siyasi sorumluluğu da
alamayacaklardı, bilgi de veremeyeceklerdi, bir de böyle bir garabet var,
böyle bir sıkıntı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayınız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.
Yani 2020 bütçesiyle ilgili bir borçlanma yetkisi
ama baştan aşağı usulsüz, yanlış bir şekilde
getiriliyor, Anayasaya aykırı olduğu çok bariz bir şekilde
getiriliyor. Bu yanlışın giderilmesi lazım, bir daha böyle
bir usulde bulunulmaması lazım. Zaten biz muhtemelen Anayasa
Mahkemesine gideceğiz, bu yanlıştan dönülecektir ama bu
yanlışın devam ettirilmemesi gerekir değerli
arkadaşlarım.
Bakın, bu sene 162 milyar 818 milyon lira net,
nakit borçlanma yapılmış. Normalde yapılması gereken
borç 139 milyar lira, artı yüzde 5, yüzde 5 yani 150 milyar lirayı
geçmemesi gerekiyordu, 162 milyar 818 milyon lira olmuş, borçlanma limiti
aşılmış. Bunun için de ek borçlanmaya gidilmesi, kanun
çıkması gerekiyor. Bunlarla ilgili, iktidara mensup
arkadaşlarımızın gereğini yapması lazım,
Anayasaya uygun bir şekilde bunları getirmeleri lazım.
Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Özlem Hanım, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlunun görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, tabii, hukukta farklı görüşler ve
ekoller var. Ben sayın hatibin Anayasaya aykırılık
iddiasını bir manada saygıyla karşılıyorum. Zaten
Anayasa Mahkemesine gideceklerini söylediler. Muhakkak Anayasa Mahkemesi karar
verecektir fakat tabii, ben bu ifadeyi doğru
bulmadığımı söylemek istiyorum.
Anayasaya aykırılık
iddiasını kabul ettiğinizde şöyle bir şey ortaya
çıkıyor: Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi, mali yükümlülük
doğuran hiçbir şeyi yapamayacak hâle geliyor. Biz bugün, burada,
bulunduğumuz yerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yeni bir idare
oluşturamayacağız o zaman. Geçtiğimiz hafta bekçilerle
alakalı bir düzenleme yaptık, onların da maaşları,
işte, yeni oluşan yapı gereğince bütçeye ek bir yükümlülük
getiriyor. Böyle bakıldığı zaman biz bunu yapamayacak gibi
görünüyoruz, bu yorumu eğer doğru olarak kabul edecek olursak.
Şunu da ifade etmek isterim: Şimdi, evet,
bütçeyi yürütme getirecek yani daha doğrusu
Cumhurbaşkanlığı getirecek bu teklifi, kanun teklifini
fakat biz bunu olduğu gibi kabul etmek durumunda değiliz;
değiştirebiliriz, ilave yapabiliriz, çıkarabiliriz. Yani, hâl
böyle olunca sanki Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuya dair, mali
yükümlülüklere dair hiçbir hakkı yokmuş gibi bir anlam ortaya
çıkıyor.
Muhalefetteki arkadaşlarımız, Anayasa
Mahkemesine giderler fakat ben neticenin -şahsi kanaatim- bizim
savunduğumuz tez üzerine olacağı kanaatindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Yaptığımız işin, ortaya koyduğumuz teklifin
Anayasaya uygun olduğu kanaatindeyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın hatibin
yaptığı konuşmayı Sayın Grup Başkan Vekili,
amacının dışında bir şekilde ifade ederek hatibin
konuşmasını kendi bütünlüğü içerisinden çıkarmıştır.
Bu yüzden, Sayın Bülent Kuşoğluna 60a göre yerinden söz
vermenizi rica ediyorum efendim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben bir yerden
çıkarmadım ama cevap olabilir. Ben söylenenlere cevabımı
söyledim. Sayın Kuşoğlu zaten cevap
BAŞKAN Buyurun Sayın Kuşoğlu.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Kimse
konuşmasın, hep siz konuşun o zaman.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen, ben bir şey
söylemiyorum yani bir yerden çıkarmadım; tezler var, farklı
tezler, kendi tezimizi söylüyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Her şeye
cevap vermek zorunda değilsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen laf söylemeyin
yani. Ben ne söyleyeceğimi gayet iyi biliyorum ve Bülent Beye de zaten
söyledim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuşoğlu.
41.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Evet, Sayın
Başkan teşekkür ederim.
Sayın Grup Başkan Vekilinin söylediği
şekilde tabii ki bu Meclisin iradesi olmalıdır, olmak
durumundadır, Türkiye Büyük Millet Meclisi burası, Parlamento. Ama
şöyle: Anayasamızın 87nci maddesi çok açık, burada kanun
tekliflerinin milletvekillerince yapılabileceği çok açık bir
şekilde ifade ediliyor ancak sadece bütçe kanununun
Cumhurbaşkanı tarafından teklif edilebileceği yazıyor,
çok açık. Dolayısıyla bütçe kanunu üzerindeki
değişikliklerin de aynı yönteme tabi olması gerektiği
çok izahtan varestedir. Dolayısıyla da Anayasaya
aykırılık çok net bir şekilde ortadadır Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım. Sadece bunu ifade
ettik, bunu anlatmaya çalıştık.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle 28/03/2002 tarihli 4749
sayılı Kanuna eklenen geçici madde 32nin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 32- 21/12/2019 tarihli ve 7197
sayılı 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 12nci
maddesinin (2)nci fıkrası uyarınca belirlenen mali yıl
içerisinde ikrazen ihraç edilecek özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinin
limiti, 2020 yılı için 7197 sayılı Kanunun 1inci
maddesinin (a) bendiyle belirlenen başlangıç ödeneklerinin yüzde
5ine kadar tatbik edilir.
Ayşe
Sibel Ersoy Cemal
Enginyurt Mustafa
Kalaycı
Adana Ordu Konya
İsmail
Faruk Aksu Abdurrahman
Başkan Muharrem
Varlı
İstanbul Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küresel salgın ve yarattığı
belirsizliğin küresel bakış açımızı
değiştirdiği, hepimiz için bilinen bir gerçek hâline geldi.
Artık, içinde yaşadığımız dünyaya, hayata, hatta
kendimize, kendi hayatımıza daha farklı bakma zorunluluğu
içindeyiz. Pandemi sürecinin devam etmesi, ne yazık ki öngörüyü de
zorlaştırmaktadır. Coronavirüs etkilerini farklı disiplin
ve farklı bakış açılarıyla ele almak gerekmektedir
çünkü pandemi sırasında atılan adımlar, pandemi
sonrası dönemi şekillendirmekte kilit rol oynayacaktır. Yeni bir
dünya düzeninin kurulmasında güçlü devlet olmanın önemi
açıktır ancak bir milletin gücünü diğer devletlerin
başarısızlığı değil, ülke içinde ortaya
koyduğu başarısı oluşturmaktadır.
Kendi kendine yetebilmenin ilk şartı,
tarımsal açıdan kendi kendine yetebilmektir. Gelinen bu noktada,
tarımsal üretimin artırılması mutlak zorunluluktur. Bu
durum, bizim ülkemiz için bir fırsattır, bu fırsatı
lehimize çevirerek el birliğiyle üretimi artırmalıyız. Tüm
bunların ışığında, millî ekonominin en önemli
ayağı olan tarımda iyi bir yerde bulunan ülkelerin yolunun çok
açık olacağı da kesindir. Şunu önemle belirtmek istiyorum
ki su, hem gıda güvenliği hem de sağlık hizmetleri açısından
büyük bir öneme sahiptir. Yapılan bilimsel araştırmalarda, iklim
değişiklikleri nedeniyle Doğu Akdeniz havzasında
yaşanabileceği belirtilen kuraklık ve susuzluk tehlikesine
karşı şimdiden gerekli önlemleri alarak
topraklarımızın verimliliğini korumalıyız.
Ülkemiz, tarım konusunda kendi kendine fazlasıyla yetebilecek konumda
olmasına karşın, tabii ki birçok yapısal reform ve
değişikliğe ihtiyaç duymaktadır. Piyasanın tarım
alanında yeni döneme uyum sağlamasının önemi
düşünüldüğünde, ilk olarak bu sektörde yapılacak
değişikliklere öncelik verilmelidir.
Adana ilimizin ülkemizin narenciye üretimindeki yeri
de hepimizce malumdur. Ülke ekonomisine yaptığı tarımsal
ihracatla katma değeri yüksek bir ilimizdir. Geçtiğimiz günlerde
yaşanan poyraz sonrasında çöl sıcağı ve kuvvetli
fırtına, meyvelerin tamamına yakınını yerle bir
ederek işçimizi perişan etmiştir. Bu yıl Adanada narenciye
hasadı yapılmayacağı gibi gelecek yılın
hasadı da tehlike altındadır. Yaşanan afet sebebiyle
mağdur olan çiftçilerimiz, borçlarını ödeyemeyecek ve boş
kalan bahçelerinin gelecek seneye hazırlığı için
bakımlarını yapamayacaktır. Bu durum, bahçelerdeki
hastalıkların başlamasına sebep olacak ve bakımı
yapılmayan bahçelerden bir sonraki yıl da ürün
alınamayacaktır.
Çiftçilerimizin, her yıl ürünleri için Ziraat
Bankasından kullandıkları sübvansiyonlu kredi tutarı
kadarına TARSİM poliçesi yaptırma zorunluluğu
bulunmaktadır. Bu sebeple de rüzgârın hızını
önemsemeyen TARSİM, poyrazı afet kapsamına almamaktadır.
Yaşanan felaketle çiftçimiz mağdur olmuştur. TARSİMin yeni
ve eski sorulara ve sorunlara eski cevaplar vermeyi bırakması ve yeni
cevaplar vererek, poliçedeki klozları genişleterek, mağduriyete
neden olan konularda ödeme yapması gerekmektedir. Başta tarım
gibi hayati sektörler olmak üzere tüm sektörlerde yüksek dayanışma
ruhu içinde bulunmamız gerekmektedir.
Çiftçilerimizin mayıs ve haziran aylarında
vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi Kooperatiflerine olan
Hazine destekli kredi geri ödemeleri faizsiz olarak altı ay ertelenmiş
bulunmaktadır. Fakat, bu ertelemenin süresinin bir ila iki yıl olacak
şekilde düzenlenmesi, çiftçilerimizin ödemelerinin daha kolay
olmasını ve bir sonraki ekim döneminde daha rahat etmelerini
sağlamış olacaktır. Ülkemizin karşısına
çıkan, üretim ve insan kaynağı gücüne dayanan
fırsatları iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.
Konuşmama son verirken Kuzey Irakın
Haftanin bölgesinde düzenlenen Pençe-Kaplanı Harekâtına katılan
kahraman Mehmetçikimize ve şanlı ordumuza zaferler diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Ayhan
Altıntaş
Aksaray İstanbul Ankara
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz Muhammet
Naci Cinisli
Mersin İstanbul Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, kanun teklifi sahipleri, 2020 Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda verilen ek borçlanma limitini yüzde 3ten yüzde 5e
çıkarmayı hedeflemektedir. Öncelikle, bahsi geçen bu teklif maddesini
Anayasa'mıza uygunluk açışından değerlendirmek
istiyorum. Bu teklif, konunun uzmanı vekillerimizin de şerhlerde
belirttiği gibi usulen uygun değildir. Bu teklif, Cumhurbaşkanı
tarafından ek bütçe talebiyle iletilmeliydi. Çünkü Anayasa'mıza göre,
bütçeyle ilgili kanun teklifleri bizzat Cumhurbaşkanı
tarafından, diğer kanun teklifleri ise Meclis üyelerince Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulur.
Tabii, yine, teklifin 4749 sayılı Kanuna
geçici madde ekleyerek yapılması öngörülüyor. Fakat bu
değişiklik, bütçe kanununun 12nci maddesi (2)nci
fıkrasını da etkilemekte ve orada da değişiklik
yapmaktadır. Bu nedenle Cumhurbaşkanınca teklifi gerekmektedir.
Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özlem
Hanımla bu konuda farklı düşünüyoruz, onu da belirtmek isterim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kanunu tekrar
hatırlatırım. Birinci cümlesini okursanız
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Maddenin
muhteviyatına bakacak olursak, dediğimiz gibi, ek borçlanma limiti
yüzde 3ten yüzde 5e çıkarılıyor. Yani sayısal olarak
söyleyecek olursak, 32 milyar lira olan limit, 21 milyar lira daha
artırılarak 54 milyar liraya çıkarılmak isteniyor. Bu
teklife gerekçe olarak Covid salgını gösterilmekte.
Tabii ki bu salgın, tüm dünyayı ve hemen
hemen tüm devletlerin ekonomilerini olumsuz etkilemiştir, bu yüzden bu
tarz tedbirler anlayışla karşılanabilir. 2020 bütçesinde
öngörülen 140 milyar liralık borçlanma yetkisinin 119 milyar liralık
kısmının Nisan 2020 sonuna kadar kullanıldığı
görülmektedir. Hâlbuki, nisan ayında corona etkisi henüz yeni
başlamıştı. Demek ki sorunun kaynağı, corona
etkisi değildir, ekonominin yönetilemez hâle gelmesi ve esas olarak bir
borç yönetimine dönüşmesidir. Tekliften anlaşılıyor ki
önceki yüzde 3lük borçlanma yetkisi kullanılmış, bu da
yetmemiş, şimdi yüzde 5e çıkarılması öngörülüyor.
Sorulması gereken, bu borçların nerede
kullanıldığıdır; vatandaş, çiftçi, köylü, esnaf
rahatlamış mıdır? Esnafa ve çalışana üç ay
ödemesiz krediler verdiniz ama üç ay bitince iş yapamayan esnaf
bunları nasıl geri ödeyecek? Ayrıca, esnafın pek çoğu,
kefil ve teminat bulamayıp bu krediyi de alamadı.
Açıkladığınız desteklerden sadece 5 milyar
lirası, yoksullara hibe olarak verildi; gerisi, iktidara yakın
müteahhitlere ve savurgan harcamalara gitmiş görünüyor. Yönetim kurulu
üyelikleri dağıtılarak 3-4 maaş ödemek için de para
lazım elbette.
Değerli milletvekilleri, en son TÜİK
işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik
geçen senenin aynı dönemine göre 573 bin kişi azalmış görünüyor.
İlginç tarafı, istihdam da 1 milyon 622 bin kişi
azalmış. Yani istihdam oranı da 3,4 puan azalarak yüzde 42
olmuş. İşsizlik hesaplanırken maalesef işi olmayanlar
değil, son üç ay içerisinde iş arayanlar sayılıyor. Yani
artık ümidini kaybeden, iş bulamayacağını düşünen
işsiz vatandaşlarımızla, kısa dönemli
çalıştığı için iş arayamayanlar bu istatistik
içinde değerlendirilmiyor. Bu da işi olmayan vatandaşlarımızın
sayısının sadece TÜİKin rakamıyla
sınırlı kalmadığını göstermektedir.
Kısacası, TÜİK, üzmeyen istatistikler vermeye son hızla
devam ediyor. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik gerilemede corona
pandemisinin etkisi vardır ama asıl neden bu değildir. Mesele,
ekonominin doğru yönetilmemesidir. Pandemiden önce de ülkenin tüm
kaynaklarını, Merkez Bankası yedek akçelerini,
İşsizlik Sigortası Fonunu dibine kadar kullanıp
bitirmiştiniz. Kamu bankalarını zorlayarak krediler
açtınız, bankaların mali dengelerini bozdunuz. Şimdi, bu
maddeyle bu bankaların bilançolarını düzeltmeye
çalışıyorsunuz. Şu anda tüm amacınız, ekonomi
gemisini birkaç ay daha yüzdürebilmek. Ekonomiyi doğru yönetebilseydiniz,
işi liyakate göre vermiş olsaydınız belki yine ekonomik
sorunlar yaşanacaktı ama bu ekonomik sorunları vatandaşı
korurken yaşayacaktık.
Bu maddeye destek vermeyeceğimizi belirtir,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, 60a göre bir söz alabilir miyim lütfen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
42.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Cumhurbaşkanının mensup olduğu parti ile Parlamento
çoğunluğunu oluşturan partilerin farklı olması hâlinde
Parlamento çoğunluğunun Cumhurbaşkanından teklif
gelmediği hâlde onun borçlanma ya da harcama yetkisini azaltabileceğine
ve bunun da yanlış bir sonuca yol açacağına ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce
oylamasını yaptığınız maddeyle ilgili ben de
teknik bir açıklama yapmak isterim, aynı açıklamayı
maddenin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında da
yapmıştım. Bütün demokrasilerde yürütme organının bir
yılda yapacağı harcamaların miktarına ve bu
harcamaların yapılabilmesi için halktan toplanacak olan vergilere,
yapılacak borçlanmanın miktarına halkın temsilcilerinden
oluşan parlamentolar karar verir. Parlamentolar, bu kararını
bütçe kanunlarıyla alır, bütçe kanunlarıyla yürütme
organına vergilerin toplanması konusunda izin, harcamaların ve
borçlanmanın yapılması konusunda da yetki verilir. Bu nedenle
başkanlık sistemlerinde bütçe kanun tekliflerini
cumhurbaşkanı veya başkan teklif eder; bu, onundur. Elbette ki o
teklif üzerinde parlamento her türlü tasarrufta bulunabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
2020 bütçesinin 12nci maddesiyle ikrazen borçlanma konusunda
Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisinden
almış olduğu yetki, Cumhurbaşkanının teklifi
olmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
değiştirilir ise Cumhurbaşkanının yetkisine tecavüz
edilmiş olur; bu yetki Cumhurbaşkanındır. Efendim,
nasıl olsa Cumhurbaşkanı da bu teklifi yapabilirdi. derseniz
bu, şuraya gider: Yarın Cumhurbaşkanının mensup
olduğu parti ile Parlamento çoğunluğunu oluşturan partiler
farklı olabilir. Parlamento çoğunluğu,
Cumhurbaşkanından bir teklif gelmediği hâlde onun borçlanma
yetkisini, vergi toplama yetkisini -gerçi o, Anayasaya aykırı olur,
onu ihmal ediyorum, Genel Kurulda vergilerin azaltılması konusunda
önerge verilemez ama komisyonda yapılabilir, azaltabilir- harcama
yetkisini azaltabilir. Bu, çok yanlış bir sonuca yol açacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN 5inci madde üzerinde 2si aynı
mahiyette 3 önerge vardır, önergeleri aynı mahiyetteki önergelerle
birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Ali
Kenanoğlu Tuma
Çelik
İstanbul Mardin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kani
Beko Faruk
Sarıaslan Emine
Gülizar Emecan
İzmir
Nevşehir İstanbul
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Neslihan
Hancıoğlu
İstanbul İstanbul Samsun
Cavit
Arı
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifinin tamamına dair çokça
tartışacağız, daha da tartışacağız
ancak bu madde, çok önemli bir madde. Bu 5inci maddeyle, idarenin
kamulaştırma işlemlerine karşı yurttaşların
hak arama özgürlüğü ağır biçimde sınırlanıyor.
Bakın, idare gidecek, sermayenin
çıkarı için halkın bağına bahçesine, tarlasına
Yok, yol geçireceğim, buraya mega proje yapacağım, kent
dikeceğim
vesaire halkın yaşadığı bu alanlara,
geçimini sağladığı yerlere üç kuruşa el koyacak ve
buna karşı hak arayışına giden, bunun için dava açan
halka denecek ki: Önce idarece ödenmiş kamulaştırma bedeli,
davacı tarafından mahkeme veznesine yasal faiziyle beraber
yatırılsın, ondan sonra davanız görülecek. Yani burada
şimdiye kadar kentlerin talanına, doğanın
yağmasına karşı mücadele eden halkın önüne polis barikatını,
jandarma barikatını, TOMAsını, panzerini
çıkarın
Şimdi bu düzenlemeyle dava açma hakkını da
engelliyorsunuz. Bu düzenlemeyle birlikte bence o Kanal İstanbul
Projesini bir daha konuşalım, bir daha değerlendirelim ve Kanal
İstanbul gibi bütün o gayrimenkul zenginleştirme projelerini
konuşalım. Şimdi, memleketin tüm yer altı ve yer üstü
varlıklarını sermayenin talanına açarken, kentler talan
edilirken, doğa yağmalanırken diyorsunuz ki: Önümde de hiçbir
engel kalmasın, dava da açamazsın ancak paran kadar konuş, paran
varsa aç.
Gelelim, bu coronavirüs önlemleri kapsamında
neler yapıldı: Farkındaysanız, o ev yasaklarının,
sokağa çıkma yasaklarının, evinde kal
çağrılarının olduğu dönemde enerji ve maden
şirketleri lehine 20 tane olumlu ÇED raporu verildi, tam bir çevre
talanı için.
Yine Türkiyede coronavirüs önlemleri
kapsamında alınan bütün önlemler 30 büyük il ve Zonguldakı
kapsadı, biliyorsunuz. Peki, neden Zonguldak? Çünkü Zonguldakta termik
santraller var ve bu termik santraller yüzünden, Zonguldakta yaşayan
insanların çoğunda zaten akciğer hastalığı var.
Vaka ve ölüm sayılarının fazla olması, yalnızca
Zonguldakta değil, sanayi kentlerinde ve termik santral bulunan kentlerde
de benzer oranda fazla. Bu nedenle şu ana kadar
yaptığınız o doğayı katleden, yağmalayan
projeler sadece doğayı katletmekle kalmıyor, insanların
yaşam alanlarını ortadan kaldırmakla kalmıyor
aynı zamanda insanların yaşamına da kastediyor.
Değerli milletvekilleri, şimdi pandemi
süreci boyunca hem sağlık açısından hem de ekonomik
sonuçları itibarıyla halkı baş başa bıraktınız
ve halk, yaşam tehdidi altındayken kırk sekiz gün Meclis
kapandı. Ve açar açmaz ne oldu? Önce bekçiler yasası geldi, ertesi
gün 3 milletvekilinin vekilliği düşürüldü. Kapalı kapılar
ardında, nasıl yaparız da iktidarın
yarattığı o hukuksuzluk düzenine karşı mücadele eden
Baroları etkisizleştirip, avukatları örgütsüzleştiririz
diye planlar içine girdiniz. Kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının ortadan kaldırılması planları
yapıyorsunuz.
Yasama da yürütme de saraya bağlı,
yargı da zaten talimatlı yargı ve yaratmak istediğiniz
düzen, toplumsal muhalefetin önüne de tamamen bekçileri koyan, itiraz eden
herkesin önüne bekçileri koyan ve
Tüm partileri aynen Cumhur
İttifakı içindeki AKP, MHP ve BBP gibi yapma derdindesiniz. Meslek
odalarını ortadan kaldırmak, işçi sendikaları da
HAK-İŞ gibi olsun ve medyayı nasıl tek ses hâline
getirdiyseniz, tüm memleketi tek seçeneğe mahkûm etmek istiyorsunuz.
Kurmak istediğiniz düzen bu, oturtmak istediğiniz bu. Halkı hem
ekonomik yükünden koruyacak önlemler almazken hem de zapturapt altına
almak istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - O yüzden
milletvekilliğinin düşürülmesi, o beş yıl boyunca 13 HDP
milletvekiliğini düşürdüğünüz gibi bir şey değil. Bu,
sadece milletvekilliğinin düşürülmesinden ibaret değil. Bu
konuda HDP bir program açıkladı, üç aylık bir mücadele
programı ortaya koydu ve ben bir sosyalist olarak bu programı sonuna
kadar destekliyorum. Bu düzenden ancak ve ancak hep birlikte mücadele ederek,
yarını beklemeyerek yani atı alan Üsküdarı geçmeden
eşit, özgür, kardeşçe yaşayacağımız laik ve
demokratik bir ülkeyi birlikte kurma mücadelesi yürütmek zorunda olduğumuzu
söyleyerek herkesi de bu mücadeleyi bir şekilde büyütmeye
çağırıyorum. O yüzden, bu memleket hiç kimsenin mülkü
değil, bu halk da tebaa değil ve tebaa olmayacak ve yaşamın
her alanında bu yaratılmak istenen düzene karşı mücadele
etmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Bu memleket bizim, Edirneden
Hakkâriye, Artvinden İzmire, Diyarbakırdan Zonguldaka kadar bu
memleket bizim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşan hatibin partimizle ilgili olarak ortaya koymuş
olduğu iddiayı hiçbir şekilde kabul etmediğimizi,
reddettiğimizi ifade etmek istiyorum. Tutanaklara geçmesi için söz
aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Antalya milletvekili Cavit Arı.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, bu madde neyi
düzenlemekte, önce onu sizlere izah etmek istiyorum. Bu maddeyle, 5366
sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz
Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak
Kullanılması Hakkında Kanuna geçici bir madde eklenilmeye
çalışılmakta. Burada ne istenilmekte değerli
arkadaşlar? Bakın, önce kamulaştırma hukukuyla ilgili
kısa bir bilgilendirme yapmak zorundayım. Kamulaştırma
hukukunda, bir idare bir taşınmazla ilgili kamulaştırma
kararı aldığında taşınmazın sahibine bir
tebligat gönderir, der ki vatandaşa: Bu kamulaştırma
işlemine karşı otuz günlük yasal süre içerisinde idare
mahkemesine kamulaştırma işleminin iptali için dava aç. ya da
Dava açma, bekle. Vatandaş, idare mahkemesine dava açar ve davayı
açarken de yürütmeyi durdurma talep eder. İdare mahkemesi, açılan bu
dava sonrasında yürütmeyi durdurma kararı verirse işlem durur ve
taşınmazın idare adına tesciliyle ilgili açılacak olan
dava ve bedel tespiti davası yürütmeyi durdurma nedeniyle bekletici mesele
sayılır ve işlem, olduğu yerde durur. Bu aşamada sorun
yok. Ancak yürütmeyi durdurma kararı verilmezse asliye hukuk mahkemesinde
görülmekte olan tapu iptal ve tescil davası ile bedel tespiti davası
devam eder. Bu bedel davası devam etti, yargılama safahatı tamamlandı,
bilirkişi raporları ortaya çıktı ve mahkeme, tapu iptal
tescil ve tespit edilen bedelin vatandaşa ödenmesine karar verdi ve tapu,
taşınmaz idare adına tescil edildi. Aradan uzun yıllar
geçti, iki sene, üç sene; idare mahkemesine açılan ama yürütmeyi durdurma
kararı verilmeyen o davada kamulaştırma işleminin iptaline
dair karar verildi. İşte şimdi, her ne kadar özel bir düzenleme
olsa da bu madde bu aşamayı düzenlemekte değerli
arkadaşlar. Burada diyor ki, idare mahkemesi kararıyla
kamulaştırma işlemi esastan iptal edilmişse tapunun sahibi
olan, taşınmazın sahibi olan kişiye diyor ki bu düzenleme:
İdareye karşı dava aç. E vatandaş, haksız yere
taşınmazı elinden alındığı için zaten idari
yargıda bunu iptal ettirmiş, şimdi genel mahkemede dava açacak
ama kişiye diyor ki bu düzenleme: Sen bu davayı açarken, daha önce
kamulaştırma aşamasında aldığın parayı
peşin yatır. Değerli arkadaşlar, aradan iki sene
geçmiş, üç sene geçmiş, vatandaş aldığı
parayı harcamış, elde parası yok. Veya
açılmış bir dava var, şu an devam eden bir dava var, devam
eden davada da On beş gün içerisinde parayı yatır. hükmü
getirilmekte.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, vatandaşımızın elinden taşınmazı
alınmış; belki bu taşınmaz ortada yok, belki bu
taşınmaz zarar gördü, bedelinde eksilme var veya tersi, bedelinde birtakım
tadilat, tamirat çalışmalarıyla değerinde
artışlar var. Şimdi, burada yapılması gereken konu,
öncelikle açılacak olan davada bedelin yatırılması dava
şartı olmaktan çıkarılmalı, dava açılmalı,
yargılama safahatı sürecinde biraz önce belirttiğim gibi
taşınmazın kamulaştırma anındaki değeri ile
bugünkü değeri arasında bir değer farkı var mı yok mu,
bunlar karşılaştırılmalı, bilirkişi raporu
alınmalı ve bunun üzerine belirlenecek olan rakam kişiye süre
verilip yatırılmalı. Aksi hâlde, değerli arkadaşlar,
kişinin dava açabilme hürriyeti elinden alınmış olur. Bu
düzenleme Anayasaya aykırı bir düzenlemedir. Çünkü siz, bedeli dava
şartı olarak koyarsanız vatandaşın dava açabilme
imkânını elinden alırsınız. Ben, vatandaşın
kamulaştırma bedeli olarak aldığı parayı ödemesin
deme durumunda değilim. Tabii ki idare bu parasını alacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
CAVİT ARI (Devamla) Ancak dava
şartı yaparsanız vatandaşın hakkını arama
imkânını elinden almış olursunuz. O nedenle yargılama
safahatı sürecinde belirlenecek olan rakamın karar
aşamasında yatırılması istenilmeli, vatandaş
parasını o aşamada yatırmalı ve karar öyle
çıkmalı. Değerli arkadaşlar, aksi hâlde, dava
şartı olarak siz bunu koyarsanız ortaya Anayasaya
aykırı düzenleme yapmış olursunuz ve Anayasanın
35inci maddesindeki mülkiyet hakkının ihlali, 36ncı
maddesindeki hak arama hürriyetinin ihlali sonucu doğar. Bu düzenleme özel
bir maddeye ilişkin olsa da doğar olmasa da doğar değerli
arkadaşlar. Bu düzenlemeyi dava şartı olmaktan çıkarıp
karar aşamasında ödenecek hâle getirmeniz gerektiğini bir kez
daha ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Arkaz, mazeretinizin olduğunu
söylediniz; buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
coronavirüs pandemisine karşı devlet ve millet olarak büyük mücadele
verildiğine, sağlık personelinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Coronavirüsle devlet ve millet olarak büyük bir
mücadele veriyoruz. Türk milleti olarak dünyada eşi benzeri olmayan bir
başarı sağladık. Türkiyeye Covid-19la mücadelesinden
dolayı dünya gıptayla bakıyor. Başta Sağlık
Bakanlığımız ve Bilim Kurulu üyeleri olmak üzere büyük
riskler alan doktorlarımız, hemşirelerimiz ve yardımcı
sağlık personelimiz canla başla mücadele etmektedir;
birçoğu evlerine gitmeyerek çocuklarına hasret kaldı, Türk
milleti için fedakârlık gösterdi. Doktor ve hemşirelerimize ilave
ücretler ödenmişken yardımcı personelin de bir kısmına
ödeme yapılması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
44.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Ardahan ili Göle
ilçesi Köprülü beldesi Canibek ormanındaki ağaç kesimine
karşı mücadele verildiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
geçtiğimiz hafta doğal afetten kaynaklanan tarımsal üretimdeki
hasarı yerinde görüp tespitlerde bulunmak için üretici ve
yetiştiricilerimizle görüşmek için iki gün boyunca Kars ve Ardahanda
incelemelerde bulunduk. Tarihin ve medeniyetin beşiği olan bölgemiz
doğal güzellikleriyle de herkesi büyülüyor ama ne yazık ki cennet
güzelliğindeki bu bölgemize darbe vurulmak isteniyor. Ardahanda Göle
ilçesi Köprülü Beldesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği Başkanı Erol Özkurt ile arkadaşları bölgenin
akciğeri olan Canibek ormanlarında ağaç kesimine karşı
mücadele veriyor. Geçen yıl özel bir şirkete ihaleyle verilen iş
kapsamında binlerce ağaç kesilmiş. Bölge insanlarının
tüm itirazlarına, çevreye ve yaban hayatına verilen zarara
karşı bölgede yine ağaçlar damgalanmış ve kesim
yapılacağı söyleniyor. Doğal yaşamın kalbi olan,
bölge insanlarının tek mesire yeri olan ormanlık alanlara
kıymayın. Yaşlı ağaç kesimi yapılacağı,
yerine fidan dikileceği söylense de bu durumun rant amaçlı
olduğuna dikkat çeken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin
45.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin,
coronavirüs salgını nedeniyle zarara uğrayan esnaf ve
sanatkârların mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs salgınında büyük zarara
uğrayan esnaf ve sanatkârlarımızın iktidardan yeterince
destek görememekten şikâyetçi olduklarına şahit oluyoruz.
Şu konularda destek talep ediyor esnaflarımız: Salgın
süresince kapalı kalan işletmelerinden su paralarının
alınmamasını; işletmelerden işgaliye bedellerinin
alınmamasını; tabela vergisi, çevre temizlik vergisi, emlak
vergilerinin ertelenmesini veya imkânlar dâhilinde alınmamasını;
kamuya ait iş yerlerinden kapalı kaldığı sürece kira
bedellerinin alınmamasını, açık olan iş yerlerinin ise
kira bedellerinin ertelenmesini; pazar esnafından pazar yeri işgaliye
bedeli talep edilmemesini veya indirim yapılmasını; durak
işgaliye bedellerinin ertelenmesini; şehir içi toplu taşıma
yapan esnafımızdan yapılan kesintilerin salgın bitinceye
kadar kaldırılmasını veya düşürülmesini
esnaflarımız talep etmektedir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray İstanbul Gaziantep
Ahmet
Çelik Muhammet
Naci Cinisli Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Erzurum
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, ya Katılıyoruz. desin ya da Katılmıyoruz.
Baskı var sanki, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarında alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Bu maddeyle, 5366 sayılı Yıpranan
Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek
Korunması ve Yaşatılarak Kullanması Hakkında Kanuna
geçici madde eklenerek kamulaştırmayla ilgili iptal davalarında
takip edilecek yöntem belirlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, tarihî ve kültürel
taşınmaz varlıklarımız sadece geçmişten bize
kalan miras değil, gelecek nesillerimize ulaştırmamız
gereken emanetlerdir. Bu emanetlerin korunması, ayakta tutulması,
gelecek kuşaklara doğru şekilde aktarılması çok
önemlidir.
Değerli milletvekilleri, binlerce yıl
ayakta kalmış ve yıpranmış eserlerimizin kendi
dönemine uygun şekilde restore edilmesi, tarih bilincinde olmanın
gereğidir. Ancak görülen o dur ki, restorasyon çalışmaları
acemi ellerde, liyakatsiz kişilerin gözetimi ve yönetiminde, tarihî
mirasın değerinin farkında olmayan kurumlar ve sadece para
kazanmak derdinde olan firmalar tarafından resmen katledilmektedir.
Size şimdi bazı örnekler göstereceğim
bu restorasyonla ilgili. Bu, İstanbul Şilede bulunan Ocaklı Ada
Kalesi; yapılan restorasyonu görüyorsunuz.
1591 yılında İstanbul Beyoğlu
Fındıklıda Süheyl Bey tarafından yaptırılan,
Mimar Sinana inşa ettirilen cami sekizgen köşeliyken şurada
görüyorsunuz, en son camlı bir cami hâline getirilmiş, köşegen
falan kalmamış.
Bir diğer örnek, 1844 yılında
Fatihte inşa edilen Mesnevihane Camisi. Tuğladan oluşan bu
cami, daha sonra tamamen sıvanmış, betonarme olmuş, rengi
de değiştirilmiş, bu hâle getirilmiş.
Bir diğer örnek, Çanakkalede bulunan Apollon
Tapınağı. Bu restorasyon sırasında mermer tozu yüklü
tonlarca ağırlıktaki tır tapınağın üzerine
çıkarılmış, burada görüyorsunuz.
Bir de son örneğim var, o da benim seçim bölgem
Gaziantepten. Bu resimde gördüğünüz yer, Araban ilçesinde Roma dönemine
ait Septimius Severus Köprüsü. 2015 yılında restorasyona
başlanıyor, 6 milyon TL harcanıyor ama maalesef şekil
tamamen orijinalinden farklı.
Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi
yüzlerce hatta binlerce yıl ayakta kalmayı başarabilmiş
tarihî eserler restorasyon adı altında âdeta kılık
değiştirmiş. Restorasyon özen, beceri, emek, bilgi ve
uzmanlık gerektiren bir alandır ve disiplinler arası bir
çalışmayı gerektirir. Farklı meslek gruplarından
birçok uzman söz konusu değerlerin korunması için beraber
çalışmalıdır. Restorasyon farklı disiplinlerin iş
birliğini gerektiren çok yönlü bir alandır.
Değerli milletvekilleri, doğru iş
yapmanın tek yolu işi ehline vermektir. Sadece becerikli değil, aynı
zamanda ahlaklı insanlar yetiştirmek durumundayız. Bu da ancak
nitelikli eğitimle elde edilebilir. Bugün itibarıyla otuz yedi devlet
ve yirmi beş vakıf üniversitesinin meslek yüksekokullarının
restorasyon programına her yıl 3.370 öğrenci
alınmaktadır. Çok ilginçtir, öğrenci başarı
sıralaması 250 bininci ile 1 milyon 650 bininci
arasındadır. Her programda olduğu gibi devlet üniversitelerinde
kontenjan oldukça yüksektir. Burada da yanlış yapılmaktadır.
Kalifiye ara eleman için kontenjanlar sınırlandırılmalı
ve öğrencilerin uygulamalı eğitim alarak, hatta restorasyon
yapan firmaların öğrencilere uygulama yaptırma zorunluluğu
getirilerek nitelikli ara eleman yetiştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, tarihî ve kültürel
değerlerimizin somut olanlarının yanı sıra sahip
çıkılması gereken soyut kültürel miraslarımız var.
Meddahlık, Mevlevi sema törenleri, âşıklık geleneği,
Karagöz, Nevruz, yârenlik, sıra geceleri gibi geleneksel sohbet
toplantıları, Alevi-Bektaşi ritüelleri gibi
miraslarımıza sahip çıkılmalı ve halk oyunları da
bu listenin içine dâhil ettirilerek yaşatılmaları
geçmişimiz için bir gelecek olacaktır diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.46
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.10
BAŞKAN: Başkan Vekili
Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
101inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 15 Haziranda Edirne ve Hakkâriden başlayan
demokrasi yürüyüşüne her türlü engellemeye rağmen devam
edildiğine, Van ilinden Diyarbakır iline doğru yürüyen HDP
milletvekillerine kolluk güçleri tarafından uygulanan müdahalelere yönelik
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın tutum
belirlemesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, bilindiği üzere, temsilî
heyetlerimiz, 15 Hazirandan bu yana Edirne ve Hakkâriden başlayan
demokrasi yürüyüşüne devam ediyor. Ve bugün 3üncü gün, her türlü
engellemeye, her türlü hukuksuzluğa, her türlü saldırıya
rağmen bu yürüyüşümüz devam ediyor ve edecek. Bunu öncelikle not
edeyim.
Bugün 23 milletvekilimiz -Sayın Başkan,
altını çizerek söylüyorum- Vandan Diyarbakıra doğru
geliyorlar. Vanda bir uğurlama yapıldı. Zaten heyetimiz
temsilî. Hani basında bize soran olmadığı için bunu
kamuoyuna duyurma şansımız da yok. 23 milletvekilinin
yanında MYKden, PMden birkaç arkadaşımız ve en fazla 50
kişilik bir temsilî heyetten söz ediyorum. Vandan Bismile kadar bütün
engellemelere rağmen yine geldiler. Oraya kadar en azından bir fiziki
müdahale ve darp yok. Bismilde yolun kenarının çok
aşağısında bir yerde -şimdi ayrıntılı
konuştum- vatandaşlar karşılamaya gelmişler,
milletvekillerimiz de hani bir selam vermek için arabalarından
inmişler. Görüntüler de var medyada, sosyal medyada. Ve bizim müzakereci 2
milletvekilimiz de var. Üç gündür bunu böyle yürütüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Emniyet
müdürlükleriyle, ilgili sorumlularla konuşarak o mesafeyi bir şekilde
yürütüyorlar. Hiçbir şekilde konuşmadan, hiçbir uyarı yapmadan
doğrudan milletvekillerimizin gözlerine gaz sıkarak, kalkanlarla...
Bir görüntü var, izlerken dehşete düştüm. Bizim Muş
Milletvekilimiz Gülüstan Kılıç Koçyiğiti kalkanlarla iterek
böyle neredeyse sürüklüyorlar. Diğer milletvekillerimizin adını
söylemeye gerek yok. Ve bunu niçin yapıyorlar? Milletvekilleri inip halka
selam verecek yani orada duran vatandaşla bir araya gelmelerine bile izin
vermiyorlar. Şimdi bunu kabul etmemiz, bunu sineye çekmemiz mümkün
değildir. Şimdi kolluğun görevi ve İçişleri
Bakanlığının görevi güvenliği sağlamaktır,
güvenliği tehdit etmek değildir. Hele hele milletvekillerine yönelik
bu muamele 2020 Türkiyesinde buysa artık halka her gün
yapılanları anlatıyoruz, bunu tartışmaya bile gerek
duymuyorum. Ama şunu da söyleyeyim: Biz halktan daha iyi değiliz.
Halk gaz yiyorsa, biz de gaz yiyoruz zaten. Halk coplanıyorsa biz de bu
şekilde bir tavra muhatap oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Başkanım,
bitince tamamlayacağım, özür dilerim.
Şunu da söyleyeyim. Burası halk iradesinin
tecelli ettiği en üst organ. Hepimiz milletvekiliyiz ve hepimiz
aynıyız yani partilerimiz farklı, düşüncelerimiz
farklı, ideolojilerimiz farklı ama sonuçta halkı temsilen
buradayız. Şimdi kolluk gücünün bu yetkiyi, bu gücü, bu
hadsizliği nereden aldığı çok önemlidir. HDPye saldırıların
bir sonucudur bu maalesef. Şimdi, Anayasa 34ü 34 bin kere söylememe gerek
yok. Anayasa 34e iktidar partisi şöyle bir ek yapsın HDPliler
hariç. desin, HDPliler bu ülkede siyaset yapamaz, yürüyemez, gösteri
yapamaz, hiçbir itirazda bulunamaz. desin biz de bunu anlayalım. Şimdi,
biz anayasal bir hakkı kullanırken bu muameleye maruz kalmamız
Türkiyenin demokrasisinin ne kadar olduğunu -zaten demokrasisi falan yok
da- artık hukuk devletinin ne aşamada olduğunu gösteriyor. Son
olarak söyleyeceğim, bizim bu muamelelere karşı değil
başımızı eğmek, gözümüzü
kırptığımızı göremeyeceksiniz. Göz
kapağımızın kapandığını göremeyecekler.
Biz dimdik ayaktayız. Bizim binlerce arkadaşımız hapiste
rehin ve bu konuda tek bir adım geri atmadan halkın gücüyle, halk
iradesiyle, HDP halktır. diyerek biz buradayız ve mücadelemize
devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bitiriyorum.
Bazı
milletvekilleri konuşmamı gülümseyerek izliyor olabilir ama bu
gülümsemeler acıdır, acı. Gerçekten can yakıyor ama
artık yanmaması lazım. Artık buna
alışmalıyız belki ama alışmayacağız,
buna da alışmayacağız, buna da
alışmayacağız. Gülenler kendilerini biliyor.
Meclis Başkan
Vekili olarak sizden İçişleri Bakanlığıyla
görüşerek 23 milletvekilimize yönelik bu saldırı konusunda bir
tutum belirlemenizi talep ediyoruz. Ve bu kolluk gücünün, müdahale edenlerin
yüzleri açık, bizim arkadaşlarımız maskeli. Bizim Dersim
milletvekilimizin gözlüğünü kıracak kadar sert bir saldırı
var. Bunu bütün Türkiyeye de ilan ediyorum ama demokrasi yürüyüşümüzden,
mücadelemizden bir milim geri adım atmayacağız. Hukuksuz olan,
haksız olan, zorba olan karşımızdaki güçtür. (HDP
sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - 6ncı
madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
kanun teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Hüda
Kaya
Adana İstanbul İstanbul
Tuma
Çelik Ali
Kenanoğlu
Mardin
İstanbul
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya.
(HDP sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kaz
Dağlarıyla ilgili ve hapiste ölüm orucu tutan ve adalet bekleyen
avukatlarla ilgili notlarım var ama şu anda Grup Başkan
Vekilimiz Meral Başkanın ifade ettiği vekillerimize yönelik saldırı haliyle
atmosferimizi de değiştiriyor, gündemimizi değiştiriyor.
Söylenecek çok söz var, gerekeni söyledi Meral Başkan. Ben yine de bugün
Avukat Ebru Timtik ölüm orucunun 167nci gününde, Avukat Aytaç Ünsal 136ncı
gününde
Değerli vekil arkadaşlarım,
değerli arkadaşlar; bakın, Mustafa Koçak terörizmle itham
edildi, davasından dolayı çok şeyler söylendi burada ama onunla
ilgili tanıklık yapan gizli tanık bile sözünü geri aldı,
boşa düştü dava. Masumluğu tamamen ispat edildiği hâlde
cezadan vazgeçilmedi ve 28 yaşında bir genç göz göre göre, tahliye
bile istemedi Adalet istiyorum, beni adaletle yargılayın. dedi,
masumluğunu haykırdı ama bütün toplumun önünde eriye eriye bu
yaşamdan gitti. Aynı şekilde Helin ile İbrahim de böyle
oldu. İnanmadılar Yiyorlar, içiyorlar. dediler ve 2 genç daha bu
yaşamdan gitti.
Bakın, Ebru ve Aytaç avukatlar takip edenler
bilirler- aynı şekilde çok büyük bir haksızlıkla,
hukuksuzlukla, adaletsizlikle aylardır hapishanedeler
arkadaşlarıyla beraber ve bu avukatların hedef
alınmasının en önemli sebepleri ne biliyor musunuz? Şu
örgüt mörgüt, hiçbir şey yok, hepsi boş; Somada tekmelenen
madencilerin hakkını savunmak. Orada vefat eden 300 küsur madencinin
geride kalan yoksul ailelerinin hakkını takip etmek,
davalarını takip etmek. Patronları kızdırdılar ve
iktidar tarafından da hedef hâline geldiler. Berkin Elvanın
davasını takip etmek suçlarından bir tanesi. Suçlarından
bir tanesi, yine haksız yere KHKlerle görevlerinden atılanların
davasını takip etmek, eğitimcilerin hakkını savunmak
idi. Dolayısıyla arkadaşlar bakın, yine çok kritik günlere
gelindi, bu avukatlar da adalet istiyorlar, tahliye istemiyorlar; başka
bir söz yok, adalet. Bu ülkede adalet için insanlar yaşamını
kaybediyor arkadaşlar. Telafisi mümkün olmayan o kritik günlerin
yaşanmasına, bu gençlerimizin de bu yaşamdan yitip gitmelerine
tekrar göz yummayalım ve her birimiz elimizi taşın altına
koyarak, gerekli girişimleri yaparak adaletin bu ülkede
sağlanmasına destek olalım değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar -hemen hızlı
bir şekilde- bildiğiniz gibi Kaz Dağlarında yaşam
nöbeti devam ediyor. Ormanların nasıl tarumar edildiğini ve
yurdumuzun nefes aldıran bu alanlarının nasıl yok olmakla
karşı karşıya kaldığını hepimiz gördük,
biliyoruz. Ülkemizin doğasına, ağaçlarına, suyuna,
toprağına zarar verilmesin diye aylardır gece gündüz nöbet tutan
insanlara binlerce liralık cezalar yazıldı ve şimdi de
ormanlara bile sokulmuyorlar. Sebep ise ne? Çok komik bir sebep; corona
tedbirleri. diyorlar arkadaşlar. AVMler açık, işçilerin nefesi
atölyelerde, şantiyelerde birbirine karışıyor ekmek
parası için. Bir yandan onların hayatı riske atılırken
en temiz, en güvenli alanlara, ormanlara girmek yasak hâle getiriliyor.
Arkadaşlar, corona bile iktidarın
politikalarındaki samimiyetsizlikleri yansıtır hâle geldi.
Corona sebebiyle şoförlere, pazarcılara, esnafa en sıradan
sebeplerle binlerce liralık cezalar kesiliyor. İsraf ve
başarısız yönetimle boşalan bütçe emekçinin, yoksulun
üzerinden kesilen cezalarla doldurulmaya çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Yine corona sebebiyle diye HDPnin işte
Hakkâriden, Edirneden Ankaraya doğru bir demokrasi umudu, bir demokrasi
direnişi, yürüyüşü olarak gerçekleştirilmeye
çalışılan ve bugün 3üncü gününde olan, eş
başkanlarımız, vekil arkadaşlarımız ve
yöneticilerimizin dâhil olduğu bu güzergâhta yasaklar ilan ediliyor.
Corona sadece HDPnin yürüyeceği yollarda mı geziyor? Tekstil
atölyelerinde coronanın olmadığını mı biliyoruz?
İnşaat şantiyelerinde çalışanların coronaya
karşı bir güvenceleri mi var? Maden ocaklarında, yer
altında çalışan emekçilerin coronaya karşı bir
dokunulmazlığı mı var? Hapishanelerdeki
kadınların, çocukların, hasta mahkûmların, düşünen
mahkûmların coronaya karşı bir güvenceleri mi var? Bütün bunlar
hiç kale alınmıyor ama ne hikmetse en tehlikeli güzergâh HDPnin yürüyeceği
yollar oluyor ve yasaklar getiriliyor.
Teşekkür ediyorum. Sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 6- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 76 ncı maddesinde bulunan ikinci fıkra
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan faaliyet
konularına ilişkin bankalar ve müşteriler arasındaki
ilişkiler, yazılı şekilde veya uzaktan iletişim
araçlarının kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da
mesafeli olsun olmasın Kurulun yazılı şeklin yerine
geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim veya elektronik
haberleşme cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri
kimliğinin doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla
kurulacak sözleşmeler ile düzenlenir ve buna ilişkin usul ve esaslar
Kurul tarafından belirlenir. 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, bankalar ile bireysel müşterileri arasında akdedilecek
sözleşmelerin içeriğinde yer alması gereken asgarî hususlar ile
tip sözleşmelerin uygulanacağı işlemler Kurulun uygun
görüşü alınarak kuruluş birlikleri tarafından belirlenir.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Kani
Beko
İstanbul İstanbul İzmir
Faruk
Sarıaslan Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Nevşehir İstanbul Antalya
Neslihan
Hancıoğlu Uğur
Bayraktutan
Samsun Artvin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 6ncı maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önce konuşma yapan milletvekili
arkadaşlarım da ifade ettiler. Biliyorsunuz, torba kanun
düzenlemesiyle, buna ilişkin yasa tekniğiyle alakalı
eleştirilerimiz devam ediyor. Burada, 17 ayrı kanunda 27 maddelik bir
düzenleme getiriliyor. Torba kanun teklifinin yasa yapma tekniği
açısından ne kadar sakat olduğunu bütün
arkadaşlarımız Parlamentoda olduğumuz müddetçe buradan dile
getirdiler ama ne yazık ki AKPnin yasa yapma tekniğinde bu konuda olumlu
bir gelişme yok.
Değerli arkadaşlarım, özellikle, bu
kanun teklifi 3, 4 ve 5inci maddeleri nedeniyle -kanunların Anayasaya
uygunluğunun yargısal denetimiyle ilgili- Anayasa Mahkemesinin önüne
gidebilecek bir teklif olabilecektir. Muhtemelen buna ilişkin bir iptal
gerekçesi çıkacaktır. Tarihe not düşülmesi açısından,
Meclis tutanaklarına not düşülmesi açısından bunu ortaya
koymak istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, 6ncı
madde de getirilmek istenen düzenleme şu: Coronavirüs tedbirleri nedeniyle
özellikle ekonomide ve sosyal hayatta meydana gelen gelişmelere paralel
olarak dijital ortamda ve elektronik ortamda yapılacak sözleşmelerle
alakalı, ıslak imzayı ortadan kaldıran bir anlamda ve bunun
haricinde fiziki belgeyi ortadan kaldırıp sadece elektronik ortamda
sözleşme yapılması ve feshiyle alakalı bir düzenleme
getiriliyor. Bu, normalde coronavirüs tedbirleri kapsamında olması
gereken bir şeydir ama bu düzenlemeyi yaparken sivil toplum örgütlerini,
bununla alakalı olayın aktörlerini masaya alarak, bunların
görüşlerini alarak, ortak bir noktada ve konsensüste buluşarak bir
düzenleme yapılması daha doğru olurdu diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım -biraz önce
ifade ettim- bu torba teklifteki asıl amaç, coronavirüs nedeniyle
özellikle ekonomide ve sosyal yaşamda ortaya çıkan birtakım olumsuzluklar
ve buna ilişkin düzenlemeler yapılması gerçeği. Bunlar
nedir? Türkiyenin diğer ülkelerle bir
karşılaştırmasını yapmakta, bir
fotoğrafını çekmekte yarar var.
Değerli arkadaşlarım, IMFnin
yapmış olduğu araştırmalara göre, bizim gibi dünyada
vatandaşından bağış toplayan beş altı tane
ülke var. Yani, eğer dünyada buna ilişkin bir skala ortaya koyarsak
çok ayrıntılı ülkeler yok. Sri Lankada var, Senegalde var,
Irakta var ve bunların haricinde Güney Afrikada var. Başka ülkeler
bağış toplamıyor değerli arkadaşlarım, buna
ilişkin bağış toplayan herhangi bir başka ülke yok.
Türkiye de ne yazık ki bu tip ülke sınırlamaları
içerisinde.
Bakın, bazen karşılaştırma
yaptığınız, hani Bizi kıskanıyor. demiş
olduğunuz Batı ülkeleriyle alakalı bir
sınıflandırma yaptığımız zaman
Örneğin
Almanyayı ortaya koyalım. Almanya vatandaşlarıyla
alakalı ki dünyanın en büyük ekonomilerinden bir tanesi- müthiş
bir paket açıklıyor, 750 milyar euroluk bir paket değerli
arkadaşlarım; kendi gayrisafi millî hasılasının yüzde
20sine tekabül eden bir miktar, ciddi anlamda bir miktar. Ve vergilerle
alakalı öteleme yapmıyor, bir anlamda gelir artırıcı
tedbirleri ortaya koyuyor. Almanya kendi vatandaşlarına
karşı öyle tedbirler ortaya koyuyor ki 15 bin euro
karşılıksız, küçük esnafla alakalı kredi verebiliyor.
Eğer buna ilişkin, bu tedbirler kapsamında bir olumsuzluk ortaya
çıkarsa Almanyadaki küçük işletmelerin veya buna ilişkin sanayi
kuruluşlarının yabancılara devriyle alakalı yasak
ortaya koyuyor değerli arkadaşlarım. Bakın, Alman ekonomisi
coronavirüs tedbirleri kapsamında, önleyici tedbir anlamında, gelir
artırıcı tedbirlerle alakalı en üst tedbirleri alıyor.
Amerika ne yapıyor? Amerika 2,2 trilyon
dolarlık müthiş bir paket açıklıyor. Normalde senatodan bu
şekilde bir yasanın oy birliğiyle çıkması da mümkün
değildir ki Amerika bu düzenlemeyi yapıyorken senatoda oy
birliğiyle müthiş bir rakam açıklıyor değerli
arkadaşlarım.
Bakın, Japonyanın 1,1 trilyon
dolarlık bu şekilde tedbirleri var. Ama bütün bu tedbirlere, geriye
doğru baktığınız zaman tedbirlerin ana
temasının
Bunlarla alakalı düzenlemeler yapıyorken
vergileri ötelemek gibi, sadece geçici, palyatif tedbirlerin ötesinde,
asıl yaraya merhem olan düzenlemeler ortaya koyuyorlar.
Biz ne yapıyoruz değerli
arkadaşlarım? Açıklamış olduğunuz tedbirlere
baktığımız zaman, sokağa çıkma yasağı
koyduğumuz günlerde, hatırlarsanız, özellikle hava yollarıyla
alakalı yüzde 18lik KDV oranlarını yüzde 1e indirdik
değerli arkadaşlarım ve Avrupada alay konusu olduk.
Biliyorsunuz, toplu konut kredileriyle alakalı rakamlarla oynadık ve
konut satışlarının artacağına ilişkin bir
beklenti içerisine girdik.
Yani şunu anlatmaya çalışıyorum:
Sağlık politikalarını kendisine temel alan, bilim ve
teknolojiyle alakalı akıl ve pozitif bilimi kendisine rehber edinen
Batı ülkeleri bu tedbirlerle coronavirüsü en hafif şekilde atlatmaya
çalışıyor. Ama bizim ülkemizle alakalı ne yazık ki bu
şekilde problemler var.
Ama bunlar olumsuz mu? Bunları giderebilecek
reçeteler var mıdır? Vardır tabii ki. Bunların en temel
dayanakları geçmiş dönemde
Geçen hafta içerisinde özellikle
Sayın Genel Başkanımız da ifade ettiler. Bir kere, hukuk
devleti kavramını asla unutmamamız gerektiğini bu zor
günlerde bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Sosyal devletin ne
olduğunu asla unutmamamız gerektiğini bir kere daha ifade etmek
istiyorum. Bakın, parlamenter demokrasinin bugünlerde bize ne kadar
ihtiyacı olduğunu, Kuvvetler ayrılığı denilenin,
bu ülkenin Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri gerçeğinden
öte gerçekten demokrasinin bir temel noktası olması gerektiğini
bir kere daha ifade etmemiz açısından çok önem arz ediyor.
Bunları neden ifade ediyorum değerli
arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurunuz.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Zor günlerden geçiyoruz ve zor günlere
düştüğümüz zaman aynı gemide olduğumuzu
hatırlıyorsunuz. Evet, aynı geminin içerisindeyiz ve zor
günlerden geçiyoruz. Eğer biz ülkenin sanayicisini, bu ülkenin emekçisini,
berberini, esnafını, sokakta gezen vatandaşını bu
günlerde sosyal devlet kavramıyla kucaklayamazsak değerli
arkadaşlarım, zor günlerde onları yanımızda
bulamayız.
O nedenle 6ncı madde ve diğer
düzenlemelerde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun özellikle muhalefet
şerhleriyle alakalı yaptığı uyarıları, her
ne kadar dikkate almasanız da yüce Parlamentodan bir kere daha
dikkatlerinize sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Filiz
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 17
Haziran 9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demireli ölümünün 5inci
yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vefatının 5inci yılında 9uncu
Cumhurbaşkanımız Süleyman Demireli minnet, şükran ve rahmetle
anıyorum. Üniversitelerimiz cumhuriyetimizin en büyük projesidir, sizler
cumhuriyetimizin yüz akısınız. sözüyle üniversiteleri bilim
yuvaları olarak çok önemseyen, her yıl mart ayının son
cumartesi günü rektörleri toplayarak sorunları dinleyen ve sorunların
giderilmesinde aktif rol oynayan; Rektörlüğünü yaptığım
Gaziantep Üniversitesinde desteklerini unutamadığım,
üniversitemizin fahri doktoru; hoşgörü sahibi, Türk siyaset ve devlet
hayatının duayeni, yeri doldurulamayan bir devlet adamıydı.
Ülkemizin yüzde 10u gibi büyük bir alanına yayılan GAP gibi
olağanüstü bir projenin mimarı, hem Başbakan hem
Cumhurbaşkanı olarak sayılamayacak kadar çok esere
imzasını atmış, milletimizin gönlünde çok ayrı bir
yere sahip olmuştur.
Atatürkü unutursak her şeyimizi kaybederiz.
diyen 9uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirelin ruhu şad,
mekânı cennet olsun.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte Olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer
alan değiştirilmiştir ibaresinin düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Hayrettin
Nuhoğlu
Aksaray İstanbul İstanbul
Zeki
Hakan Sıdalı
Muhammet Naci Cinisli Ümit
Beyaz
Mersin Erzurum İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba kanun teklifinin 6ncı maddesi üzerine söz aldım,
selamlarımı sunuyorum.
Bu madde, kanun teklifinin 4üncü maddesinde yer
alan faaliyet konularına ilişkin bankalarla müşteriler
arasında işlemlerin bilişim veya elektronik haberleşme
cihazları üzerinden gerçekleştirilmesine imkân verecek yöntemlerin
belirlenmesiyle ilgilidir. Her ne kadar zorunlu bir uyarlama
yapıldığı görülse de bu düzenleme yapılırken
konunun taraflarının görüşü alınmadan, ihtisas
komisyonlarında ayrıntılı bir değerlendirme
yapılmadan yasalaşmasını doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, biz, burada kanun tekliflerini
görüşür gibi yapıyoruz, aslında görüştüğümüz bir
şey yok; torbaya doldurulan maddeler biz ne konuşursak
konuşalım buradan geçip gidiyor. Nerede
hazırlandığı ve hangi amaca hizmet ettiği iktidar
parti milletvekillerinin çoğunluğu tarafından bile bilinmeyen
bir durum söz konusudur. Burada görüşmeler devam ederken yapılan
yoklamaların neredeyse hiç birinde çoğunluğun
olmadığını, verilen arada milletvekillerinin telefonlarla
çağrılarak çoğunluğun zorlanarak
sağlandığını görmekteyiz. Bu isteksizliğin sistemin
tıkanmasından, devlet kurumlarında ciddiyetin
zayıflamasından kaynaklandığını düşünüyoruz.
Yakın zamanlara kadar, kanunlarda en küçük bir madde
değişikliği yapılması için aylarca hatta bazen
yıllarca süren araştırma, inceleme ve çalışmalar
yapıldığı hâlde AKP hükûmetleri, ülke yönetimini ele
aldıktan sonra hızla yaptığı düzenlemelerle devletin
işleyen çarklarını bozmaya başladı. Öncelikle, kamu
harcama sisteminde kontrol mekanizmaları gevşetildi, devlet
harcamalarında verimliliği düşüren, usulsüzlük ve yolsuzluklara
zemin hazırlayan bir yapı oluşturuldu. Teftiş yetkileri
kaldırıldı, iç denetim kurulları
zayıflatıldı; harcamaların denetlenmesi ve yasalara uygun
yürütülmesinin imkânı kalmadı. Bu arada Sayıştaya
geniş bir denetleme alanı sağlandığı izlenimi
verilmiş olsa da gerçekte Sayıştay, fonksiyonlarını
yerine getiremez hâle sokulmuştur.
Değerli milletvekilleri, devlet sisteminde
yaratılmış olan bu başıboşluk ve kontrolsüzlük
partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tam bir kaosa
dönüşmek üzeredir. Bunun bir sebebi de devletin kıymetini bilen,
geleneksel yapıya hâkim olan ve devlete bağlı kadroların
giderek azalması ve onların yerine sadece parti ve kişiye
bağlı kadroların gelmesidir. Son atamalara dikkat edilecek
olursa görülecektir ki asla uzmanlık, ihtisas, liyakat, beceri söz konusu
değildir. Devlet bazı kişilere maaş kapısı
olmakta, bazılarına 3üncü, 4üncü maaşlar sus payı olarak
verilmekte, parti hizmeti yaptırılmaktadır. Bu yeni kadrolarla
bürokratik çöküş gerçekleşmektedir hem de hepimizin gözünün önünde
gerçekleşmektedir. Bu çöküşle meydana gelecek devlet
tahribatını onarmak da çok zorlaşacaktır. Devlet yönetimi
açısından son derece tehlikeli görülen bu olumsuzlukların
ortadan kaldırılması için ülkeyi yönetmekte olan zihniyetin
değişmesi şarttır. Makul sürede tedbirlerin
alınabilmesi için ortak aklın hemen devreye girmesi gerekmektedir.
İşte onun için, Genel Başkanımız Sayın
Akşener Memleket masasını önermiştir. Gelin, o
masanın etrafında acil tedbirleri hep beraber alalım ve devletin
çöküşünü birlikte önleyelim.
Bu ısrarlarımıza kulak verilmesini
bekliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır;
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Kemal
Peköz Tuma
Çelik
Adana
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizler her türlü darbeye
karşıyız. Darbeyi sadece askerler yapmaz, sivil darbeler de
ülkemizde sıklıkla yaşanmaktadır. AKP, bugüne kadar bizlere
karşı birçok sivil darbe yapmıştır; Kürt halkının
iradesini yok sayıp, belediyelerimize el koymuştur. Son olarak, milletvekillerimizin
milletvekilliğini düşürerek halkımızın iradesini hiçe
saymıştır. Bugünkü milletvekillerine yapılan
saldırı da bu darbenin bir uzantısıdır. Bunun için
partimiz Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşünü
başlatmıştır. Edirne ve Hakkâriden Ankaraya doğru
gerçekleşen bu demokrasi yürüyüşü tüm engellemelere rağmen büyük
bir coşkuyla devam etmektedir. Aleviler ve alevi kurumları bu
yürüyüşü desteklemektedir. Biz kararlıyız, Zap Suyu ile Meriç
Nehrini birleştireceğiz. Bu demokrasi yürüyüşünde yürüyen
yoldaşlarımın hepsini selamlıyorum. İktidarın
bizleri engelleme çabaları boşadır. HDP halktır, halkı
teslim alamazsınız.
Güvenlik güçleri, Armutlu Cemevimize çirkin bir
saldırı yapmıştır. Saldırı sonrasında
yöneticilerimiz yargılama olmadan uzun süre cezaevinde tutuldular. Daha
sonra, yakında Gazi Cemevimizde bir cenaze erkânı
yapılırken polis, cenaze erkânına gaz bombasıyla
saldırdı; kapılar kırılıp cemevi tahrip edildi.
Her ibadet yeri gibi cemevi de bizim kutsalımızdır. Sizler
cemevlerini ibadet yeri olarak kabul etseniz de etmeseniz de cemevleri bizim
ibadet yerimizdir. Cemevleri konusunda hep Diyanetten referans alıyorsunuz
ama Diyanet, Aleviler için bir asimilasyon merkezidir. Biz Aleviler olarak,
Diyaneti meşru bir kuruluş olarak kabul etmiyoruz. Bugün bir çok
ülkede Alevilik, kendine özgü bir inanç olarak tanınırken, diğer
inançlarla aynı muamele görürken ülkemizde Alevilerin kendi ülkelerinde
eşit yurttaşlık temelinde, kardeşçe bir arada yaşama
talebi kabul edilmemektedir. Ülke genelinde ırkçılığın
beslendiği iklimin bir yansıması olarak son yıllarda
Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Ezidilerin ve Alevilerin mezarlarına
sıklıkla saldırılar gerçekleştirilmektedir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, metni kim verdi
size be? Metni bile okuyamıyorsun. Dışarıdan mı
verdiler metni size?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Dinle,
dinle!
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bunun en trajik
örneklerinden birisi Erzincan Zini Gediğinde yaşandı. 8
Ağustos 1938de herhangi bir suç isnadı, sorgulama, yargılama
olmadan köylerinden, tarlalarından, evlerinden alınan 100ün üzerinde
Alevi can Zini Gediğinde kurşuna dizildi. 8 Temmuz 2014te
yapılan anma ve anıt mezarlar tahrip edildi. Irkçılık, bir
ideoloji değildir arkadaşlar; ırkçılık, bir
hastalıktır, hastalık hâlidir. Fakat buna çözüm bulması
gerekenler maalesef buna neden olan ırkçılıktan
beslenmektedirler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bir de
Başbağları anlat bakalım!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Başbağları da anlattık arkadaşlar, merak etmeyin.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Eşit
yurttaşlık taleplerini dile getiren kurum ve kişiler
ısrarla kriminalize edilmeye çalışılmaktadır. Bu hak
taleplerini dile getiren kurumlar zan altında bırakılarak Alevilerin
tüm hakları, talepleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve
Türkiyedeki yargı kararlarına rağmen görmezden geliniyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen mi temsil
ediyorsun Alevileri?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sana ne
ya!
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Alevi kimlik mücadelesi
yapanlara zulmedilmesinin en somut örneklerinden birisi Turgut Öker nezdinde
Aleviliğin yargılanması ve bitmeyen yargı sürecidir.
Yarın yine bu davalardan birisi gerçekleşecektir. Turgut Öker,
mahkemedeki savunmasında Bugüne kadar bizim fikirlerimiz
karşısında düşünsel düzeyde cevap veremeyenler, bugün
bulundukları konumun kendilerine sağladıkları avantajlarla
bize zulmetmeye çalışıyorlar. Artık bu zulme bir an önce
son verilsin. Ceza vereceklerse versinler, hiç kimseden veya hiçbir şeyden
korkumuz yok. Beni yargılayabilirsiniz ama bizim inancımızı
ve değerlerimizi bugün iktidardasınız diye
yargılayamazsınız. demiştir.
Geçmişten bugüne kadar pirlerimiz bu mücadele
içinde canlarını vermişlerdir ama asla biat etmemişlerdir.
Pirimiz Pir Sultan idam sehpasına giderken Ben yolumdan dönmezem, dönen
dönsün. demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Ve Pirimiz Şehit
Rıza demiştir ki: Ben sizin yalanlarınızla, oyunlarınızla
baş edemedim, bu bana ders oldu ama ben de sizin önünüzde eğilmedim,
diz çökmedim, biat etmedim; bu da size ders olsun.
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Isparta Milletvekili Recep Özelin, İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkanım, hatibin bu ayrımcı dilini kabul etmemiz mümkün
değildir. Türkiyenin birliğini, bütünlüğünü eğer burada
sağlamak istiyorsak bu ayrımcı dilden hızlı bir
şekilde uzaklaşmamız, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev
alan her partinin görevidir, her milletvekilinin sorumluluğu
altındadır.
Ayrıca, Güvenlik güçleri çirkin bir
saldırı yapmıştır. gibi talihsiz bir açıklama
yaptı. Güvenlik güçleri, hain saldırı yapan terör örgütlerine
karşı mücadele içerisindedir. Bu mücadeleyi bir saldırı
olarak algılamak, burada lanse etmek hiç kimseye yakışmaz
diyorum. (HDP sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Helal olsun sana,
helal olsun!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Cemevinin
içine işediler ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye
bağırıyorsun Sayın Bak.
RECEP ÖZEL (Isparta) Herkesi bu birliğimizi
muhafaza etmeye davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Cemevinin
içine polis girdi, işedi ya! Ayıp yani.
BAŞKAN Bir dakika beyler, Grup Başkan
Vekilinize söz verdim.
Buyurun.
49.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Isparta Milletvekili Recep Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrımcılığın tarihini yazanlar, bizi
ayrımcılıkla suçlamasın; ayıp oluyor gerçekten.
Ayrımcılık, faşizm, tek adam rejimi
Daha biraz önce 23
vekile kolluk gücünün bırakın çirkince
saldırısını, çok daha ağırını söyledim.
Ne demek Kolluk gücü çirkince saldırmaz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz söylediniz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kolluk
gücü bugün saldırıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz söylediniz çirkin
saldırı diye.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cemevine
kolluk gücünün girmesinin çirkinlik en hafif deyimidir. Bir ibadethaneye
kolluk gücü giremez ve kolluk gücü İstanbulda cemevine girip orayı
talan etmiştir. Biz bunu şiddetle kınıyoruz, buna çirkin
demek basit bile kalır. Bu, yasa dışıdır, hukuk
dışıdır, gayrimeşrudur, Vandallıktır.
Ayrıca, hak olan, cemevlerinin ibadethane
sayılmasıdır; ortada, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararları var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarını tanımayan bir akıl, bir iktidar bize
ayrımcılık dersi vermesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin, BMnin, Konseyin, uluslararası
kurumların, mekanizmaların Türkiyeyle ilgili kararlarına bir
göz atın lütfen, lütfen bir göz atsınlar. Bize şunu da
anlatmayın: Onlar yalan atıyor. Onlar büyütüyor. Onlar bize
düşman. O zaman şunu deyin: BMden çıkıyoruz, Avrupa
Konseyinden çıkıyoruz, AKPMden çıkıyoruz, Avrupa
Birliğine girmek istemiyoruz. Bütün dünyayla bağımızı
kopardık. deyin, biz de anlayalım.
Cemevlerine yapılan saldırı
çirkindir, iğrençtir, Vandallıktır, inanç
dışıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Emecan, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecanın,
mühendis, mimar ve şehir plancılarının KPSSden yüksek
puanlar almalarına rağmen kamuda kendilerine yeterince kadro
ayrılmadığı için atanma şansı
bulamadıklarına ilişkin açıklaması
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Her yıl on binlerce mezun veren mühendis, mimar
ve şehir plancılarımız için kamuya atama kadroları
maalesef yok denecek kadar azdır. Kendim de inşaat mühendisi olmam
nedeniyle işsiz mühendislerden çok sayıda talep almaktayım. Daha
önce de defalarca atama sayılarının artırılması
taleplerini gündeme getirmiştim fakat anlaşılan o ki iktidar,
mühendis ve mimarlarımız için yeterince kadro ayırmayarak on
binlerce işsiz mühendis ve mimar mağdur etmeye devam etmektedir. Zor
koşullarda okuyan, KPSSden 90 puan üzerinde puanlar alarak
başarı sağlamış, iki yıldır atama bekleyen
mühendis ve mimarlarımızın bu puanları yanmak üzeredir.
Buradan bir kez daha onlar adına
çağrı yapıyorum: Mühendis ve mimarlarımıza daha fazla
kadro ayırarak atanmalarını sağlayın, bu ülkenin
yetişmiş gençlerinin sesine kulak verin.
Saygılarımla.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 7- 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 24üncü maddesinde bulunan
birinci fıkranın birinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Kart çıkaran kuruluşlar ile kart
hamilleri arasındaki ilişkiler, bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat
çerçevesinde en az on iki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanacak
yazılı şekilde veya uzaktan iletişim araçlarının
kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun
olmasın Kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini
belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme
cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulacak
sözleşmelerle düzenlenir ve buna ilişkin usul ve esaslar Kurul
tarafından belirlenir."
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Faruk
Sarıaslan
İstanbul İstanbul Nevşehir
Emine
Gülizar Emecan Kani
Beko Cavit
Arı
İstanbul
İzmir Antalya
Neslihan
Hancıoğlu Servet
Ünsal
Samsun Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Servet Ünsal.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili kardeşlerim; bu kürsüde, bu Parlamentoda son iki
yıl içinde FETÖ olayı o kadar çok tartışıldı ama
şu an herkesin kafası karışık gibi, bana öyle geliyor.
Bir ülkede çok önemli iki olgu vardır: Biri
adalettir, biri liyakattir; bunlar o ülkeyi ya kalkındırır ya da
batırır. Aklı öldürürseniz, ahlak ölür; aklı ve ahlakı
öldürürseniz, millet bölünür; kadıyı satın
aldığınız gün, adalet ölür; adalet öldüğü gün de
devlet ölür arkadaşlar. Evet, şu devletin ölümüyle tepemizdeki
çatı hepimizin üzerine çöker, altında kalırız.
Evet, arkadaşlar, yargıda uzun süre görev
alan bir arkadaşınız olarak bütün bu olaylara, yakın
tarihimizle ilgili gerçeklere ışık tutacağım, sizi
tarihî bir yolculuğa çıkaracağım. Evet, ben konuşurken
tarihin de canlı tanığı olacaksınız. Yıl 1999
arkadaşlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel
bir FETÖ iddianamesi hazırlar. Evet, orijinali bu. FETÖ, orada evrensel ve
küresel ifadeler kullanmaya başlar, dinler arası diyalog, evrensel
insan hakları gibi küreselleşme konseptine uygun bir söylem
geliştirir. FETÖ terör örgütü, kurulduğundan beri her zaman
iktidarın ve güçlünün yanında yer almıştır
arkadaşlar.
2002 yılı; genel seçimlerde iktidar olan
AK PARTİ Hükûmetine FETÖnün çok çok yakın olduğunu, görüntü
verdiğini buradan söylemek istiyorum. Arkadaşlar, tabii, bu süreçte
ordu, Emniyet, HSYK, Danıştay, Yargıtay ve TÜBİTAK gibi
kritik, stratejik yerlerde kadrolaşma hareketi zirveye ulaştı.
FETÖnün 1970lerde attığı tohum 1980lerde Kenan Evren
döneminde filizlendi ve hızla yeşerdi, 1990larda dal budak
saldı, 2000li yıllarda altın vuruş yapacak hâle geldi.
Savcı Nuh Mete Yüksel FETÖye, laik devlet yapısını
değiştirerek dinî kurallara dayalı bir devlet düzeni kurmak
amacıyla örgüt kurmak suçundan kamu davası açtı.
Arkadaşlar, örgüt bu dönemde ekonomik anlamda hızlı büyüdü.
Tansu Çillerin kurdelesini kestiği bir Bank Asya olayı var. Tansu
Çiller, Sayın Abdullah Gül, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
Fetullah Gülen bu kurdeleyi kesen arkadaşlardı.
Arkadaşlar,15/03/1999da Ankara Emniyet Müdürü
Cevdet Saral FETÖ Devlet Yapılanması ve Amaçları Raporunu
hazırlar, emniyet istihbarat şubesine gönderir, gönderirken FETÖye
bu bilgi sızar, FETÖ 21/03/1999 da Amerikaya kaçar arkadaşlar.
FETÖ, yıllar sonra, 2000li yıllarda kendisine hazırlanan bu
komplodan haberdar olduğunu söyler. Bu ara -hatırlıyorum,
hepiniz de hatırlarsınız- İlhan Cihaner bu dönemde kumpasla
tutuklanır, Nuh Mete Yüksele bir kaset operasyonu yapılır;
bunun üzerine Savcı Salim Demirci bu olaya bakar.
2003 yılında, AK PARTİnin ilk
dönemidir arkadaşlar, çok önemlidir çünkü AK PARTİ tarafından bu
dönemde Terörle Mücadele Kanununda bir değişiklik yapılır,
terör tanımı değiştirilir, FETÖ silahlı terör örgütü
olmaktan çıkartılır. Kim tarafından? O dönemki iktidar, AKP
tarafından. Tüm bu gelişmelere rağmen Savcı Salim
Demircinin itirazları iddianameyi ve Gülen davasını
başlatır; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama
başlar, hâkim Orhan Karadenizdir arkadaşlar. 2006 yılında
yargılama biter, Terörle Mücadele Yasasının terör
tanımı 11. Ağır Ceza Mahkemesinde Fetullah Gülen beraat
eder. Savcı Demirci, beraat kararını temyiz eder,
Yargıtaya gider. Gerekçe olarak savcı: Gülenin
savunmasının olmadığını, bunun usul ve yasalara
aykırı olduğunu, Emniyetten gelen son raporun da bir önceki
raporla çeliştiğini. söyleyerek temyiz eder. Bunun üzerine
Savcı Salim Demirci birden bire yasal olmayan bir dinlemeye
takılır. Dinleme, tabii, Nuh Mete Yüksele yapılan olay gibi
FETÖ tarafından yapılmıştır. Dava Yargıtaya
gelir, 9. Ceza Dairesindeki görüşmelerde -Yargıtay 9. Ceza Dairesi
Başkanı FETÖ davasından tutuklanan hâkim Ekrem Ertuğruldur
arkadaşlar- FETÖ burada beraat eder. İlginçtir ki, bu dairede FETÖ dosyasının
tetkik hâkimi, daha sonra Yargıtay üyesi seçilir; bu da FETÖden
tutuklanır, ismi Ahmet Tokerdir.
Evet, arkadaşlar, Yargıtay, 11.
Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onayınca
Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya bu olaya itiraz eder, dosya
tekrar Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gider.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Buralarda hâkimlere o
dönemde yapılan tehdit ve tekliflerle Ceza Genel Kurulunda 17ye 6
onanır. İlginçtir, o dönem, FETÖ'nün aklanmasına oy veren 3
yüksek yargıç, bugün 6. Ceza Daire Başkanı Erkan Öztürk, 7. Ceza
Dairesi Başkanı Mehmet Mutlu ve yeni emekli olan Yargıtay
Başkanı İsmail Rüştü Cirittir. Yani özetlersek, FETÖ terör
örgütü lideri Fetullah Gülen mahkûm olacakken bu terör tanımı
yasasından kurtarmıştır.
Bugüne gelindiğinde, liyakat ve hukukun yok
olduğunu görüyoruz arkadaşlar. Yargıya baktığımda,
yargının otuz yıllık bir doktoru olarak, yargının
Hakyol, Menzil ve Pelikan gibi yapılara teslim olduğunu görüyoruz.
Ayrıca kendini saklayan bütün FETÖ'cülerin -sayılarını da
verebilirim- Hakyol, Menzil ve Pelikana kanalize olduklarını
görüyoruz.
Son olarak, AK PARTİ Medya ve Tanıtım
Başkan Yardımcısı Emre Cemilin yaptığı
itiraflar bir kere daha doğruları ortaya koymuştur. AK
PARTİ yetkilisi olan Emre açıkça ne demiştir: Biz asla
kandırılmadık, aksine onları kullandık. FETÖ'yle
birlikte kol kola girip ortaklık ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Devamla) Açık
yürekliliğinden dolayı Emreye de teşekkür ediyorum.
Şimdi, vicdanlarınıza sesleniyorum:
Kim FETÖ'cü? (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Önergeniz neydi?
Önerge neydi? Nasıl oy kullanacağız şimdi? Ne
diyeceğiz? (AK PARTİ sıralarından Yalan söylediniz.
sesleri)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Nasıl?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Evet. mi
diyeceğiz, Hayır. mı diyeceğiz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cevap vermeye gerek
yok.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Aygun, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
Tekirdağ ili Malkara ilçesi Develi ve Yenice Mahallelerinde dolu
yağışı nedeniyle zarar gören çiftçilere geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramında bayrak asılmayan okulları sosyal medya
hesabında paylaşan EĞİTİM-İŞ Sendikası
temsilcisi Barış Özer hakkında soruşturma
başlatıldığına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Malkara ilçemizin Develi ve Yenice Mahallelerinde yeniden bir dolu felaketi
oldu. Bu afette zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum.
İnşallah can kaybı olmaz diye beklentimiz var.
Yine, geçtiğimiz günlerde, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramında, Türk Bayrağı ve Atatürk posteri
asılmasıyla ilgili Millî Eğitim Bakanlığı 21
Nisanda bir genelge yayınladı. Maalesef 22 Nisan 2020de
Tekirdağda 8 okulumuz Türk Bayrağı ve Atatürk posteri
asmadı. Bunu tespit eden EĞİTİM-İŞ sendikası
temsilcisi Barış Özere, yapmış olduğu
paylaşımdan dolayı Valilik, öncelikle teşekkür etmiş,
daha sonra da soruşturma açmıştır; bayrak asmayana
soruşturma açılması gerekirken tam tersi
yapılmıştır.
Barış Özere açılan
soruşturmayı Sayın Bakana soruyoruz: Türk Bayrağı ve
Atatürk posteri konusunda hassasiyeti olan öğretmenin bayrak asmayanı
göstermesi suç mu? Ama geldiğimiz noktaya bakıyoruz ki
Ünlü
yazarımız, şairimiz Mithat Cemal Kuntay diyor ki:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda
ölen varsa vatandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiktik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan verecek ibaresinin sağlayacak ibaresi
ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Ümit
Özdağ
Aksaray İstanbul İstanbul
Zeki
Hakan Sıdalı Muhammet
Naci Cinisli Ümit
Beyaz
Mersin Erzurum İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesi ile ilgili
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım.
Dijitalleşen dünyada yüz yüze olmadan, uzaktan
yapılan işlemlerin yoğunluğunun arttığı
kabul edilerek özenli şekilde düzenleme yapılması gerekmektedir.
Ülkemizde dolandırıcılık olaylarının yaşanma
sıklığı düşünüldüğünde bu uygulamanın art
niyetli davranışlara ve olumsuz sonuçlara sebebiyet vermemesi için
söz konusu düzenlemeler titizlikle hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle üzerinde
durmak istediğim diğer bir husus ise, canları pahasına
memleketimizi savunan ve terörizmle mücadele noktasında sahada her an
varlıklarını ortaya koyan sözleşmeli erbaş ve
erlerimizle ilgili 6191 sayılı Kanunun 5inci maddesi uyarınca:
En az yedi yıl hizmet yılını tamamladıktan sonra ve
nitelik belgesi olumlu bulunduğu takdirde Devlet Personel
Başkanlığınca kamu kurumu ve kuruluşlarında
istihdam edilmeleri gerekmektedir. Bu, yasayla güvence altına
alınmış bir haktır ancak her yıl mayıs
ayının başında ilan edilmesi gereken kadrolar bu yıl
hâlâ ilan edilmemiş ve şartları taşıyan er ve
erbaşlara herhangi bir bildirim yapılmamıştır. Bununla
birlikte, bu konuyla ilgili net adımlar atılıp
atılmayacağı da ilgili merciler tarafından henüz
açıklanmamıştır.
Değerli milletvekilleri, gerek ülke
sınırları içinde gerekse sınır ötesinde
şanlı Türk ordusunun birer neferi olarak canları pahasına
ülkelerini savunan, vatan ve millet aşkıyla gözünü kırpmadan
terörle mücadele eden er ve erbaşlarımızı daha fazla
mağdur etmeyelim. Bu arkadaşlar, ülke böyle ekonomik bir krizden
geçerken hem işsizler hem de yardım alamıyorlar. Bu konunun
ivedi bir şekilde çözüme kavuşturulması, hakları olan
kamuda istihdamın bir an önce sağlanması için gereken
adımların atılması gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, bir diğer önemli
konu da üniversite mezunu öğrencilerimizin üniversite eğitimleri
boyunca aldıkları KYK ödemelerinin geri ödenmesi noktasında
yaşanıyor. Her şehirde üniversite kurmakla övünen Hükûmet
yetkilileri mevzu mezun öğrenciye iş bulmaya gelince bir sessizlik
içine gömülüyorlar. Genç işsizlik oranının yüzde 25 olduğu
bir ülkede, devlet, işsiz öğrenciden geri ödeme talep ediyor.
Yandaş müteahhitlere uygulanan vergi indirimleri işsiz üniversite
mezunu gençlere ne yazık ki uygulanmıyor. KYK öğrenim kredisi
almak zorunda olan öğrencilerimiz erteleme başvurusu yapmaları
durumunda karşılarına fahiş miktarda erteleme faizi
çıkarılıyor, 21 bin lira alan 27 bin lira geri ödeyecek. Üç
aylık bir erteleme yapıldı ama haziran ayı
başından itibaren tekrar bu gençlerden ödeme istenmeye
başlandı. Hâlihazırda yüzde 25 olan genç işsizlik
oranını göz önünde tuttuğunuzda, bu işsiz
kardeşlerimizden, daha fazla, bu kadar yüksek faizle geri ödeme istemeyin;
en azından bir seneliğine faizsiz şekilde bu geri ödemeler
durdurulsun ki çocuklar bu ağır baskıdan kurtulsunlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8- 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı
Nüfus Hizmetleri Kanununun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan "finansal kiralama şirketleri ile
finansman şirketleri ifadesinden sonra gelmek üzere, 6/12/2012 tarihli
ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki
aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketleri, 20/6/2013 tarihli ve
6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunu kapsamındaki
ödeme hizmeti sağlayıcıları ibaresi, "finansal
kiralama şirketleri ve finansman şirketleri ibaresinden sonra gelmek
üzere , 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki
aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketleri, 6493 sayılı
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunu kapsamındaki
ödeme hizmeti sağlayıcıları ifadesi üçüncü
fıkrasına üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş ve beşinci
fıkrasında yer alan "takip eder ifadesi "takip eder ve
denetler şeklinde değiştirilmiştir.
"Birinci fıkrada belirtilenler, Kimlik
Paylaşımı Sistemi kullanıcılarının, sistemi
bu madde hükümlerine uygun kullanmalarına yönelik gerekli her türlü idari
ve teknik tedbirleri almak, takip etmek ve idari ve teknik tedbirlere
ilişkin raporları talep edildiğinde Bakanlığa
bildirmekle yükümlüdür.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Emine
Gülizar Emecan
İstanbul İstanbul İstanbul
Cavit
Arı Faruk
Sarıaslan Neslihan
Hancıoğlu
Antalya Nevşehir Samsun
Müzeyyen
Şevkin Kani
Beko Mahmut
Tanal
Adana İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
Görüşülmekte olan bu teklifle, ilgili Afet
Yasasına bir madde ilave edilmekte. Tabii Afetlerden Zarar Gören
Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun biz 1inci
maddesine baktığımız zaman, fırtına, sel, don,
dolu, kuraklık ve benzeri nedenlerden dolayı zarara uğrayan
vatandaşımıza devletin yardım edeceği söyleniyor.
Ancak aynı kanunun 2nci maddesi Afet bölgelerinin ilan edilmesi ve bu
sürecin başlatılmasında ise Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yetkilidir. diyor. Ancak getirilen bu teklifin 2nci
maddesinde afet bölgesinde olan illeri sayarken
Şu anda Komisyon
sıralarında oturan... Düzcede de meydana geldi, hem de 2 sefer
geldi; 17-18 Temmuz 2019da, 21-22 Mayıs 2020 tarihlerinde oldu.
SALİH CORA (Trabzon) Deprem ayrı, sel
ayrı.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Deprem, deprem
Biz düşündük merak etmeyin.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, 2nci maddede
Ben, ısrarla Arkadaşlar, Düzce
gerçekten mağdur, Düzceyi afet bölgesi ilan edin. 17-18 Temmuz 2019daki
-Allah rahmet eylesin, 7 ölüm meydana gelmişti- vatandaşın bu
zarar ziyanını ödeyin. diye Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına dilekçe verdim. Arkadaşlar, Esmahanım
köyünde 5 tane mahalle var; 5 tane mahalleyi birbirine bağlayan 5 tane
köprünün 3 tanesi yıkıldı, hâlen 3ü de yapılmadı,
duruyor. Aynı şekilde, Uğurlu köyünün Bezirgan Köprüsü var; arkadaşlar,
bir sene geçti, hâlen yapılmadı, duruyor. Aynı şekilde,
daha yeni, 22 Mayıs 2020 tarihinde yağan yağışlar ve
fırtına nedeniyle vatandaşımız zarar gördü,
vatandaşımız perişan. Ne diyorlar, biliyor musunuz?
Efendim, biz ovada bulunan fındıkçıların
zararını ödemiyoruz Başkanım. diyorlar. Neyi ödersiniz.
dediğimizde Biz meyilli arazideki çiftçinin zararını öderiz,
ovadaki çiftçinin zararını ödemeyiz. diyorlar. Peki, arkadaş,
çiftçi garibim ne yapsın ya, vergisini veriyor, askerliğini
yapıyor, size oy da veriyor, milletvekili seçiyor, belediye
başkanı seçiyor ama Düzceliler mağdur. Olmaz değerli
arkadaşlar.
Bakın, burada Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına teklif ettik, olmadı. Geldim, AK PARTİ
Grup Başkan Vekillerine dedim ki Arkadaşlar, ya, bu Düzcelilerin
sizin elinizden çektiği ne? Siz niye burayı afet bölgesi ilan
etmiyorsunuz? Bunu kanuna ekleyin. Bakarız, düşünürüz. dediler.
Şurada Bakanlık temsilcileri var, onlara da dedim, dediler ki: Ya,
kardeşim, bu, kanunun kapsamına girmiyor. Bu kanunu ben mi ters
okuyorum, siz mi ters okuyorsunuz? Burada bu kanunun kapsamına giriyor.
Niye Düzceyi bu afet bölgesi alanına yazmıyorsunuz, sokmak
istemiyorsunuz? Yazık günah değil mi?
Bakın, arkadaşlar, şu anda
Yığılcanın yolu yapılmıyor,
Yığılcanın yolu. Gelelim, aynı şekilde,
Melenağzı köyü yani Akçakoca-Melenağzı köyü arasında
yol kısmen yapılmış; kalan kısmını da ne
yapmışlar, biliyor musunuz? Vatandaşlar kamulaştırmışlar.
Kamulaştırma parasını ödemişler ama ihalesini de
yapmamışlar. Hem devletin parası gitti hem
kamulaştırıldı, hem vatandaş o araziyi ekip biçiyor
ama yol tek şeritli, sürekli trafik kazaları oluyor. Yazık
günah.
Şimdi, mevcut olan bu köylerden 47 köy 22
Mayıs 2020 tarihinde zarar gördü. Bu köylüler ne istiyor arkadaşlar?
Bakın, Altunçay köyünde sağlık ocağı var; hemşire
yok, ebe yok ya, olacak şey mi? Tepeköy Sağlık Ocağı
yine boş duruyor. Köylüler burada perişan arkadaşlar. Sizden
istirham ediyorum
Sayın Başkanım, bu AK
PARTİliler ağırlığını koymuyor, bari siz
ağırlığınızı koyun, bu 2nci maddede
Düzcenin afet bölgesi olarak ilanına
Siz bu konuda destek verin.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Turan, söz talebi
Ne diye
söz talebi
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gerçi ben daha
kürsüden ayrılmadım Başkanım. Ben bir ayrılayım,
ondan sonra talep etsinler.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Ya,
açıklığa kavuşturmak istiyorum Sayın
Başkanım. Sel afetinin kanun maddesiyle ilgisi yok.
BAŞKAN Bülent Beyle bir görüşün, Bülent
Turan Beyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 60a göre istemeniz
lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
burada bir tarım müdürünün raporu da var. Zaman verseniz onu da
anlatacaktım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
edinildiğinde ibaresinin edinildiği takdirde ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Bedri
Yaşar
Aksaray İstanbul Samsun
Zeki
Hakan Sıdalı Muhammet
Naci Cinisli Ümit
Beyaz
Mersin Erzurum İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM
(Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce,
9uncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirelin 5inci
ölüm yıl dönümü dolayısıyla kendisine Allahtan rahmet
diliyorum.
Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, şu an, bir
salgın süreci yaşıyoruz. Salgın sürecinden dolayı
esnafımızın, çiftçimizin çok ciddi problemleri var. Biz, bu
problemleri çözmek yerine, yine bir torba yasayla, içerisinde 12 farklı
kanun teklifi olan, 12 farklı bakanlığı ilgilendiren
konularla baş başayız. Hâlbuki, özellikle, vakaların bir
türlü binin altına düşmediği ve ikinci salgının
beklendiği bugünlerde inşallah korkulan olmaz, ikinci salgına
muhatap olmayız- daha da derinleşecek bu problemlerle ilgili ciddi
çözüm önerileri sunmamız gerekiyor. Özellikle esnafın kira problemi
var, üç ay oldu, üç aydır kira ödemedi. Bu kiraların nasıl
ödeneceğine dair henüz bir fikir yok. Hiç olmazsa bir tanesini devlet
ödesin, bir tanesini mülk sahipleri ödesin, bir tanesini de biz ödeyelim. gibi
en asgari seviyede teklifleri var. Bu konuda bizlerden yardım bekliyorlar,
bu konuda bizlerden bir çare bekliyorlar ama maalesef, biz, yine birbirine
benzemeyen, birbirinden farklı konularla Parlamentonun huzurundayız.
Bunlardan bir tanesi de yine Kamu İhale Kanunu. Şu Kamu İhale
Kanununu değiştirmekten siz yorulmadınız, biz de
konuşmaktan, inanın, yorulmayacağız; haberiniz olsun.
Alfabede sayılar bitti, 21/a, b, c, d; derken şimdi 21/aa, 21/bb
gibi
Arkadaşlar,
sağladığınız bu imtiyazlar şartlar ne olursa
olsun kul hakkıdır, bunu unutmayın. Birilerine yönelik
imtiyazlar sağlıyorsanız, özel bir şeyler
getiriyorsanız burada kul hakkı vardır. Ben buradan sizleri
uyarıyorum.
İkincisi, Vakıflarla ilgili mesele.
Şu an, bugün tesadüfen, KİT Komisyonunda Vakıf
İnşaatın görüşmelerini yapıyorduk. Ne diyor, biliyor
musunuz? Diyor ki: Vakıflar Genel Müdürlüğünün portföyünde
olmamıza rağmen, Vakıflar Genel Müdürlüğü bizi ihalelere
çağırmıyor. 2 tane devlet kurumu
Neden
çağırmıyor? sorusuna maalesef bir cevap alamıyoruz.
Hâlbuki, bugün, Türkiye'nin doğusundan batısından tutun da özellikle
Balkanlarda, dünyanın farklı yerlerinde tarihî eserlerimiz var.
Bunların, gerçekten, ruhuna uygun olarak onarılması gerekiyor
ama düşünün ki bir devlet kurumu bir diğer devlet kurumunu,
portföyünde olmasına rağmen davet bile etmiyor.
Dolayısıyla, bunun altını bir kez daha çiziyorum. Zaten bu
tarihî eserlerin onarımıyla ilgili konu burada saatlerce
konuşulacak mesele; ruhuna uygun tamir edilmediğini, restore
edilmediğini siz de bulunduğunuz yerlerde muhakkak görüyorsunuzdur.
Modern malzemelerle geçmişe yönelik tarihî eserleri onarmak mümkün
değil, o günün ruhuna uygun materyallerle bu işlerin
yapılması lazım. Onu da buradan uyarıyoruz.
Yine, aynı şekilde, Çek Kanunu
Zaten
ekonomik sıkıntılar vardı, bunun ertelenmesi bizim de
sıcak baktığımız bir konuydu. Tabii, bu konuda
desteklediğimiz maddeler var, desteklemediğimiz maddeler var.
Aynı şekilde, afet
İşte,
bakın, bunu torbayla getirdiniz, yine değiştireceksiniz. Bugün,
işte, Bingölde deprem oldu; tuttunuz, 2nci maddeyi önerge verdiniz ve
değiştirdiniz. Hâlbuki, bizim, Parlamentonun buna topluca bir çözüm
üretmesi mümkün. Allah korusun, eğer bu akşam bir deprem olursa o
deprem olan belde bu kanundan istifade edemeyecek, onun için de ayrıca bu
kanun teklifinden yararlanması için yine farklı bir teklif yapmak
gerekecek. Dolayısıyla, arkadaşlar, Türkiye olarak deprem
kuşağı içinde olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Her an,
İstanbul da dâhil, 7 şiddetinde bir depremin ayak seslerini
televizyonların bütün kanallarında uzmanlar söylüyor. Biz hâlâ burada
kentsel dönüşümden, kentsel tasarımdan bahsedip geziyoruz; bahsetmek
artık yetmez. Arkadaşlar, özellikle şu an gücü elinde bulunduran
iktidara buradan sesleniyorum: Değerli arkadaşlar, bugün bile
başlamak geç, bir an önce bu kentsel dönüşümlere başlamamız
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Belediyelerin bu
işin altından kalkması mümkün değil; bunun devlet eliyle
yapılması lazım, behemehâl yapılması lazım, bir
an önce yapılması lazım. Yoksa biz depremden sonra, burada, bu
kürsüde Merak etmeyin, yaralar sarılacak; merak etmeyin, devlet bu
işin altından kalkar; merak etmeyin, deprem sabahı oraya
AFADın, bakanlarımızın
Tabii, orada bulunmaları
güzel bir şey ama onun yerine, tedbir alıp oluşan bu depremlerde
de inşallah Türkiyenin zarar görmediği, vatandaşın zarar
görmediği, kayıplarımızın olmadığı
olayları hep beraber yaşarız ama onun yolu da burada
alınacak tedbirlerden geçiyor.
Tabii, mühendis olarak şunu da ifade etmek
isterim: Arkadaşlar, Hükûmet özellikle teknik eleman alım konusunda
Farkında mı değil, bilmiyor mu bilmiyorum ama binlerce
mühendisimiz, binlerce harita mühendisi, elektrik mühendisi, makine mühendisi,
endüstri mühendisi işsiz. Dolayısıyla, kamu
alımlarında teknik eleman alımı konusuna da özel hassasiyet
gösterilmesinde fayda mülahaza ediyoruz. İnşallah, böyle liyakat,
ehliyet, sadakat diyorsunuz ya, böyle beş parmağında beş
marifet olanlar değil de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım, teşekkür ederim.
Son dönemde, bu kadar işsizin olduğu bir
dönemde, hani liyakat, ehliyet, sadakat derken liyakat kısmına da
biraz önem vermenizi rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sayılı Kanun
Teklifinin 8inci maddesinde geçen 45 inci maddesinin ibaresinin 45 inci
maddesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Kemal
Peköz Tuma
Çelik
İstanbul Adana Mardin
Ali
Kenanoğlu Hişyar
Özsoy Zeynel
Özen
İstanbul Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Önce, hemen az önce Grup Başkan Vekilimizin
bahsettiği hadiseyle başlamak istiyorum. Bugün devam eden HDPnin
yürüyüşünde kolluk güçlerinin milletvekillerimize yönelik bir müdahalesi
olmuş. En hafif tabiriyle çirkin çünkü kalkanlarla vesaire vekillerimizi
biraz hırpalamışlar. Şimdi, burada, ilginç olan, polisin
yaptığı bu tutum değil, biz şaşırmadık
yani bu, maalesef yoğunlukla yapılıyor ama ilginç olan, bu
yasama organı, biz milletvekilleriyiz, iktidardan bu konu hakkında
herhangi bir ses çıkmadı; işin doğrusu, muhalefetten de ana
muhalefetten de bir şey söylenmedi bu konuda. Arkadaşlar, o
insanların şahıs olarak kim olduklarının ötesinde,
burada 23 milletvekilinden bahsediyoruz, ortalama bir hesapla en azından 2
milyon insanın oyunu almış insan bunlar, oy temsil ediyorlar ve
bir şekilde itilip kakılmalarına yasama kurumu -Divan başta
olmak üzere- eğer bir şey demiyorsa gerçekten işimiz kötü.
Yarın öbür gün iktidar değişirse -biz HDP olarak sizi temin
ediyoruz- herhangi bir siyasi partinin üyesine demokratik, meşru bir eylem
yaparken polis müdahalesi olursa -İYİ PARTİden, MHPden tutun
buraya kadar- biz HDP olarak bunun karşısında
tavrımızı göstereceğiz.
Ben, bugün burada bulunan bütün arkadaşlara
milletvekili gözüyle bakıyorum, o şekilde sesleniyorum. Uzun bir
dönemdir bir sıkıntı yaşıyoruz, Mecliste beş
yıldır benim bir gözlemim bu. Şuraya baktığım
zaman, yoğunlukla -lütfen hemen tepki göstermeyin, bir argüman kurmaya
çalışıyorum- şu sıraya baktığınız
zaman, şuraya kadar sürekli FETÖcü
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne diyor bu ya!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Olmaz.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Müsaade edin. Bir
saniye
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ayıp
ediyorsun!
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Hayır,
müsaade edin
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Parmakla
gösteriyorsun ama.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ya, bir müsaade
edin ya. Bir dakika ya
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
devam edin.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - CHPye
baktığınız zaman, size bol, yerine göre FETÖcü
Ergenekoncu PKKli falan; bize bakıldığı zaman PKK;
buraya bakıldığı zaman, kimi zaman Ergenekon;
İYİ PARTİ, işte FETÖ falan
Ben söylemiyorum
bunları. Şu Mecliste o kadar laf
yarıştırıldı ki birbiriyle, herkes herkesi bir
şekilde yaftalıyor. Sonuç ne? Memleketin gerçek meseleleri
hakkında hiç kimse bir söz üretemiyor. Kürt meselesi
konuşalım. diyoruz, Hayır, terörizm
Ya, şu meseleyi
konuşalım. Yok, FETÖcüsünüz. Siz bir şey diyorsunuz,
Hayır, Ergenekoncusunuz. Ben, bugün buradaki bütün milletvekillerine,
seçilmiş, halkı temsil eden şahıslar olarak sesleniyorum;
bu şekilde de alın lütfen.
Kıymetli arkadaşlar, zamanım çok yok,
çok uzatmadan bir konuya değineceğim: Birkaç gün önce
Cumhurbaşkanı İslami iktisat dışında bizim bir
kurtuluşumuz yok. dedi, böyle bir ifadede bulundu. İlginçti
aslında, çok uzun zamandır biz böyle bir tartışma duymamıştık.
En son Erbakan Hocaydı İslami iktisat üzerinden konuşan fakat 28
Şubatta başına ne geldiğini biliyoruz zaten o
düşünceleri yüzünden. Ben şöyle okudum bu İslami iktisat
tartışmalarını: Biliyorsunuz, 2002 yılından beri
iktidardasınız, Türkiye'nin uluslararası sermayeyle,
uluslararası kapitalist sistemle bütün bağlarını siz
kurdunuz; özelleştirmeler, gümrük birliği, Türkiye'nin küresel
sermaye içerisine yerleştirilmesi yoğunlukla AKP dönemindeki
yapısal reformlarla gerçekleştirildi. Benim anladığım,
yirmi yıl sonra gelip Bizim, İslami iktisat dışında
başka bir çıkış yolumuz yok. diyerek aslında yirmi
yıldır bütün bu Avrupa Birliğiyle, gümrük birliğiyle, bütün
bu küresel süreçlerle yürüttüğünüz çalışmaların
iflasını ilan ediyorsunuz. Peki, ne yapıyorsunuz? Yani
şimdi, mesela, gümrük birliğinden Türkiye vazgeçiyor mu? Yani bu
popülist söylemin somut getirisi ne? Mesela, ben soruyorum: Türkiye Almanyayla
kapalı kapılar ardında, gümrük birliği konusundan,
genişletilmesi konusundaki durumdan vaz mı geçti? Nedir? Bizim
görebildiğimiz; bakın, Türkiye Schengenden falan vazgeçmiş
değil ama orada çok ciddi tıkanmış durumda. Fakat
Cumhurbaşkanının İslami iktisattan bahsettiği gün -çok
önemli bir konu; hepinizin dikkatini çekiyorum ve iktidar grup sözcülerinden de
lütfen cevap bekliyorum- Heyet Tahrir el-Şam İdlibde Türk
lirasını resmî para olarak kullanmaya başladı. Bilmiyorum
kaçınızın bundan bilgisi var. Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinin talebiyle, Türkiyede Bakanlar Kurulunun da onayıyla
Heyet Tahrir el-Şam resmî olarak terör örgütü listesine eklendi
Türkiyede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özsoy.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Toparlıyorum.
10 Haziran günü İdlibde Türk lirası resmî
para olarak kullanılmaya başlandı, maaşları artık
bunlarla verecekler. Şimdi, Türkiye, bu parayı ya hibe etti veyahut
da bir şeyin karşılığında verdi. Kayıtlarda
kuyutlarda var mı yok mu, bilmiyoruz. Bakın, bu, basit bir şey
değildir; çok büyük, çok tehlikeli bir şeydir bir noktada. Belki bazılarının
ekonomik ilhak duyguları kabarabilir. CHP, İYİ PARTİ;
Türkiyenin oraya bu müdahalesine siz de Evet. dediniz o müzakere buradan
geçirildiği zaman; bunun için verdiniz mi, bilmiyorum, bence vermediniz bunun
için. Fakat şu an, Türkiye parası -tırnak içinde- Türkiyenin
resmî olarak terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgütün resmî
parası. Türk lirasının resmî olarak
kullanıldığı tek yer İdlib şu an. Bu konuda, biz,
hem Grup Başkan Vekillerinden hem de daha önce Türkiyenin Suriyeye bu
müdahalesine yönelik tezkereye Evet. diyenlerden, lütfen, bir açıklama
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Çünkü bu konu çok
büyüyecek. Bu cevapları almadan, en azından, bu meseleyi
uluslararası platformlara götürmeyi düşünüyoruz. Önce
cevaplarımızı alalım, ondan sonra bakacağız. Yani
terör örgütü olarak ilan edip paranızı balya balya göndereceksiniz,
onların bütün maaşlarını o parayla vereceksiniz, sonra da
gelip herkesi terörizmle itham edeceksiniz; biz bunu kabul etmiyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkürler Sayın
Özsoy.
Sayın Bülbül...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun görüşülmekte olan 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmacı, konuşması sırasında
Siyasi parti gruplarını teker teker örnek olsun diye ifade ediyorum.
dedi ama belli bazı terör örgütlerinin isimlerini kullanarak bir
yaklaşımda bulunması kabul edilebilir bir durum değil. En
azından, Milliyetçi Hareket Partisine İşte, zaman zaman
Ergenekonla bağdaştırılıyor. gibi ifadeler bu
noktada partimizce kabul edilebilecek şey değildir çünkü bu ince bir
siyasi üslup veya bir metot olarak da görülebilir. İsnat edilecek olan
şey neyse direkt, doğrudan söylenmesinde fayda vardır.
Doğrudan söyleyene de biz doğrudan cevabımızı
verebilecek imkâna sahibiz. Bu tarz etraftan dolanmaya gerek yok, böyle bir
bağlantının söz konusu olmadığını cümle âlem
de bilmektedir.
Bu para meselesiyle alakalı olarak da yani
tüyleri diken diken eden şey nedir, onu hep beraber göreceğiz de
Türkiyenin bu manada gayrimeşru bir şekilde başka topraklarda
hâkimiyet iddiası, ilhak, iltihak vesaire gibi bir heves içerisinde
olmadığını bütün süreçler içerisinde tekrar tekrar ifade
ettik. Buna rağmen bu sıkıntının temelini, bu sıkıntıyı
çözebilmek mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Zira, Amerikan
bütçesinden ayrılan paylarla PYDli, YPGli teröristlerin, orada faaliyet
gösteren teröristlerin maaşlarının dolarla ödendiği
süreçte, orada -dolar üzerinden- doların para olarak
kullanıldığı süreçlerde hiçbir şekilde bundan
rahatsızlık duymayanların, şimdi, Türkiyeyle alakalı
olarak, Türkiyenin yönlendirmesi veya siyaseti dışında
gelişen, geliştiğini düşündüğümüz bir hadiseyle ilgili
olarak böyle bir yaklaşım getirmesini de anlamak mümkün değil.
Orada Amerikanın iştahının kabardığı
süreçlerde Amerikaya dair en ufak tek bir kelime etmeyenlerin, Batıya
dair tek kelime etmeyenlerin, orada emperyalist emellerini gerçekleştirmeye
çalışan bütün yapılara karşı tek söz etmeyenlerin ve
hatta orada ortaklık kuranlarla beraber olanların Türkiyeye dair bu
anlaşılamaz ve hasmane olarak gördüğümüz
tavırlarını da biz kabul etmediğimizi ifade etmek istiyor,
saygılar sunuyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Açıklama için hatibimize söz...
BAŞKAN Buyurun.
53.- Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yani şu kadar söyleyeyim: Konuşmamda,
zaten yapılan ithamların yersizliğine dair bir konuşma
yapmıştım. Ben, Meclisin gerçek anlamda bir istişare yeri
olması gerektiğini ve insanları birtakım kalıplarla,
yaftalarla sınırladığımız zaman
tartışamadığımızı düşünüyorum. Naif
gelebilir belki ama gerçekten bu söylediğimin dışında
başka bir şekilde yorumlanması doğru olmaz, onu söyleyeyim.
İkincisi: Bu para meselesiyle ilgili olarak,
bakın, uluslararası hukuktan bahsediyoruz, biz, Amerikanın
bölgedeki emperyal müdahalelerine bir parti olarak her zaman için kesinlikle
tavır almış, bunu da rahatlıkla ifade etmiş
durumdayız. Artı, şöyle de ilginç bir durum var: Türkiye
lirasının Heyet Tahrir el-Şam tarafından resmî para olarak
kullanılması Amerikanın Sezar Yasası, şimdiki
yaptırımlar, bugün ilan edilen yaptırımlar
bağlamında ortaya çıkmış. Zaten, Amerika,
İdlibde Türkiye parasının kullanılmasını
istiyor, ortada bir de böyle bir durum var. Bu şekilde, İdlib
bölgesini yaptırımlardan muaf tutmaya çalışıyorlar
Türkiyeyle birlikte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Hemen
toparlıyorum Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, Türk lirasının
İdlibde şu an resmî olarak kullanılması Amerikaya
karşı değil, tam da Amerikanın Sezar Yasası, bu yeni
yaptırımların içerisinde, Türkiye ve Heyet Tahrir
el-Şamın yaptırımları delebilmesi için James
Jeffreyin özellikle yaptığı bir durumdur, kamuoyunun bu
şekilde bilmesi lazım.
Yani sıkıntı şu: Biz,
Türkiyenin her zaman için söylüyoruz- Suriyede kalıcı,
yapıcı bir barışçıl siyasete hizmet etmesi
gerektiğini düşünüyoruz. Şu an, bu paranın bu şekilde
kullanılması, uluslararası hukukta ekonomik ilhak
tartışmalarını, hatta Suriyenin bölünmesi
tartışmalarını başlatmış durumda. Kamuoyunun
ve Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Ayşe Hanım, sizin söz talebiniz
mi var?
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın görüşülmekte olan 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkanım, az önceki maddeyle ilgili söz alan hatibin hem madde
içeriğiyle ilgili hem ilimle ilgili söylediği birkaç hususta
açıklık getirmek istiyorum.
Ben, aynı zamanda Plan ve Bütçe Komisyonu
üyesiyim. İlgili madde, DASK yani deprem sigortasıyla ilgili bir
konu, sel afetinde
Oradaki afet kavramı depremi kastetmektedir.
Aynı zamanda komisyon üyesi olarak
çalıştığımız bir konu bu, bunu ifade etmem
lazım.
Sel ve diğer afetlerde Düzceye yapılan
yatırımları tekrar anlatacak değilim, bugün sabah gündem
dışı aldığım sözde, tek tek rakamları
anlattım ve bu yaptığımız hizmetlere Düzceli seçmenin
ve vatandaşın teveccühü bütün seçimlerde ortadadır, bunu
ayrıca izaha ihtiyaç olmadığını düşünüyorum,
tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Grup adına Ayhan Beyin söz
talebi var.
Buyurun Ayhan Bey.
55.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Az önce sayın hatip, İYİ
PARTİnin, Türk ordusunun Suriyeye yapmış olduğu harekât
hakkında bizi sorgular mahiyette bir tavır takındı. Türkiyenin
varlığını,
bağımsızlığını, bütünlüğünü,
bekasını tehdit eden unsurlar, içeride veya dışarıda,
dünyanın neresinde olursa olsun Türk ordusu tarafından, güvenlik
güçleri tarafından yapılacak her türlü harekâtta biz İYİ
PARTİ olarak devletimizin, bayrağımızın, ordumuzun
yanındayız. Dolayısıyla onun ötesinde, siyasi iradenin
ekonomik şekliyle yapmış olduğu eylemlerin ve
girişimlerin ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğu
hususunda net bir bilgimiz olmadığı için bilgimiz
olmadığı bir konuda da fikir yürütmemiz mümkün değil. Ama
şunu üstüne tekrar basa basa ifade etmek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bekasına, varlığına, bütünlüğüne yönelik
her türlü iç ve dış tehditlere karşı biz devamlı
ordumuzun ve güvenlik güçlerimizin yanında olmuşuzdur; dün bu
böyleydi, bugün de böyle olacak, yarın da böyle olacaktır. Bunu Genel
Kurulun ve yüce Türk milletinin bilgilerine arz ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN 9uncu madde üzerinde 4 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Necdet
İpekyüz Kemal
Peköz
İstanbul Batman Adana
Ali
Kenanoğlu Tuma
Çelik Zeynel
Özen
İstanbul Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Elektronik haberleşme hizmeti aboneliklerinin
elektronik ortamda yapılabilmesi için düzenleme yapılıyor.
Maddenin düzenleme gerekçesi, ülkemizin dijital dönüşüm stratejilerine
uyum sağlaması ve Covid-19 tedbirlerine uygun olarak aboneliklerin
uzaktan akdedilmesi veya
feshedilmesi. İnsan buna bakınca benimsiyor, diyorsunuz ki:
Kolaylık sağlanıyor. Ama bugün basında bir haber
çıktı: 2023 yılında 7 milyon genç sandığa gidip
ilk defa oy kullanacak ve buna Z kuşağı deniyor. Ve gençler
artık sosyal medyadan haber almaya bakıyor; internetten kısa
mesajlarla takip edebiliyorlar bütün her şeyi. Ve
baktığımızda, Türkiyedeki yandaş medyanın tek
taraflı, her tarafı suçlayan bir tarzdaki haberlerine bakınca,
gençler sosyal medyadan hem tepkileri hem de güncel durumu takip etmeye
çalışıyor ve bu bilgilere bakanlar yeni bir şey
keşfetmiş gibi Gençlerle ilgili ne yapabiliriz? diyor. Siyasi
partiler de var ve Adalet ve Kalkınma Partisi, medyadan
öğrendiğimize göre, böyle bir çalışma yürütüyor. Peki, bu
gençler sizce hiçbir şeyin farkında değil mi? Aslında
anketler de gösteriyor ki gençler birçok şeyin farkında. Ve gençler
şunu da çok iyi biliyor: Sosyal medya üzerinde daha bir hafta önce 7 bin
küsur trol engellendi ve bunların hesapları silindi. Türkiye dünyada
enteresan bir şeyle karşı karşıya kaldı; 7 bin
küsur trol kümelenmiş; istediği zaman linç kampanyası
geliştirebiliyor, istediği zaman hedefe dönüştürebiliyor;
propaganda yapan bir grup. Bununla ilgili bir düzenleme yapıldı ve
tepki ne? Gerekirse Twitterı kapatabiliriz veya bunların tekrar
sosyal ortama dönmesi için çaba harcanıyor.
Bir taraftan da bakıyoruz, Türkiyede
dijitalleşme adına bir kolaylık getiriliyor ama dijital ortamda
birçok haber yapan internet sitesi, kurum, organ yayınları
engelleniyor. Yani, siz sermayeyle ilgili, kolaylaştırmayla ilgili
birçok şeyi düzenlerken özgürlükle ilgili, insanların
haberleşmesiyle ilgili dijital ortamı, hele hele bu çağda önünü
açmanız gerekirken engel olmaya çalışıyorsunuz. Çünkü onu
zapt edemiyorsunuz. Kısa mesajla aslında insanlar, milyonlara mesaj
veriyorlar.
Bir diğer konu, madem bu kadar gençler önemli,
önümüzdeki hafta sınav var, üniversite sınavı var. En başta
açıkladığınız pandemi sürecinde dediniz ki: Biz bunu
24-25 Temmuza erteliyoruz. Ne güzel, pandemi sürecinde insanlar evine
kapanmış, öğrenciler için herkesin desteklediği bir
şeydi. Ne oldu birden? Az önce konuşmamda da belirttim, her şeyi
hazirana ertelemiştiniz. Bir taraftan da sizi sıkıştırıyorlar
sermaye sahipleri, iflas ediyoruz, perişanız. Siz gerçek iflas
etmiş, perişan olanlara zaten dönmüyorsunuz, yurttaşa
dönmüyorsunuz. Neydi? Turizmciler diyor ki: Biz perişanız, yurt
dışından da gelenler yok, uçak seferleri yok, ne yapalım?
İç turizmi patlatalım. Peki, ne yapalım? Tamam, haziranda her
şeyi çevirelim yeni normalleşme diyelim. Ama gençler sınava
girecek temmuzda, gelemeyecekler; tamam basittir, sınavı alalım
erkene. Şimdi, sınavı getirdiniz erkene. Bu süreçte gençler, bir
planlama yaptılar, aileler bir planlama yaptılar her şeyi altüst
ettiniz. Sonra da gençlere yönelik diyorsunuz ki oy isteyeceğiz, bir çaba
harcayacağız.
Arkadaşlar bir yıl boyunca insanlar bir
çaba harcadılar. Gençler, gerçekten gelecekleriyle ilgili her gün
değişen eğitim sistemine rağmen bir çaba harcarken 2 milyon
genci hatta 2,5 milyon genci ve ailelerini kötü bir sürece mahkûm ettiniz.
Buradan da bunu kınamış olalım.
Bir diğer talep, kulaklarınızı
tıkadığınız gençler öyle bir hâle geldi ki, gençler
kendileriyle ilgili, gelecekleriyle ilgili kurgularda söz almak istiyorlar.
Sözde Parlamentoda oy kullanmak için, temsiliyet için gençlere ortam
yaratıyorsunuz ama hangi koşullarda? Gençler bir basın
açıklaması yaptığında, bir haberle ilgili tepki
gösterdiklerinde, üniversitelerde yemekleriyle ilgili, burslarla ilgili, harçlarla
ilgili, YÖKle ilgili bir şey yaptıklarında tek yapılan
şey kolluk güçlerinin baskısıyla karşılaşmak,
engellerle karşılaşmak. Öyle bir hâle geldi ki üniversitelerin
içine kolluk güçleri yerleştirmeye çalıştınız.
Gençlerle ilgili bir normalleşme düşünüyorsanız, dijital
yaşamla ilgili bir normalleşme düşünüyorsanız demokratik
zeminin önünü açmanız lazım, demokratikleşmenin önünü
açmanız lazım, özgürlüklerin önünü açmanız lazım. Bu konuda
yapılacak her çabaya desteğimiz vardır ama sermayeye yönelik
dijitalleşmeyi öne alan süreçlerin hepsinin de
karşısındayız.
Saygılarımı sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 9 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı
Elektronik Haberleşme Kanununun 49 uncu maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan imzalanırken ibaresi kurulduğu
sırada şeklinde değiştirilmiştir.
Arzu
Erdem Ramazan
Kaşlı Cemal
Çetin
İstanbul
Aksaray İstanbul
Ali
Muhittin Taşdoğan Ümit
Yılmaz
Gaziantep
Düzce
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Arzu Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Bazı Kanunlarda
ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Ekranları başında bizi izleyen aziz Türk
milletini ve sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve
Barış Pınarı Harekâtlarının ardından
Pençe-Kartal ve hemen ardından Pençe-Kaplan Operasyonlarıyla
şanlı şerefli Türk ordusu yine bir destan yazmakta. Rabbim ayaklarına
taş değdirmesin ve muzaffer eylesin. Buradan şunu belirtmek
isterim, son terörist öldürülene kadar, son silah kırılana kadar
terörle mücadele kahraman ordumuz tarafından yürütülecektir ve
uzantılarıyla da mücadele yürütülecektir. Ayrıca, nasıl ki
Afrine Türk Bayrağı dikilmişse, Kandile de Türk
Bayrağı dikilecektir. Buradan bunun altını çizmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 14 Haziran tarihinde Bingölde
meydana gelen ve Malatya, Elazığ, Erzurum, Erzincan, Muş ve
Diyarbakırda hissedilen 5.9 büyüklüğündeki depremde zarar gören
herkese buradan geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
Hayatını kaybeden korucu kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum,
kederli ailesine ve Türk milletine baş sağlığı
diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun
teklifiyle, milletimizin çeşitli alanlardaki hizmet sunumlarına
günümüz teknolojisinin verdiği imkânlar doğrultusunda güvenle ve daha
kolay erişiminin sağlanması, 2020 yılı içerisinde 7
ilimizi etkileyen, üç deprem afetinden etkilenen afetzedelere yardım
edilebilmesi, 3201 sayılı Kanun kapsamında aylık alan
vatandaşlarımızın aylıkları kesilmeksizin yurt
dışında yarı zamanlı çalışabilme
imkânının sağlanması, ilgili mevzuat kapsamında
ödenmeyen çek bedellerine ilişkin borçlunun ödeme imkânının,
alacaklının da tahsil imkânının güçlendirilmesi gibi 12
farklı kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik
yapılması amaçlanmaktır. Böylelikle milletimizin ihtiyaç
duyduğu kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, burada
engellilerimizle ilgili hassasiyetlerimizin üzerinde durmak istiyorum. Bugüne
kadar da dile getirdiğimiz gibi özellikle engelli kardeşlerimizin,
tüm engellilerimizin hayata tutunmaları için, toplum hayatında var
olmaları için desteklenmeleri gerektiği bir gerçek. Tabii, bununla
ilgili birçok düzenleme yapıldı ve yapılmaya da devam
edilecektir mutlaka çünkü engelli kardeşlerimiz aslında bizim
aynamız. Biz de aynaya baktığımızda ne
yaptığımızı hepimiz tekrar tahlil edebiliriz. Engelli
kardeşlerimizin sayılarına göre kendi alanlarında atama
yapılması noktasında özellikle projeksiyonun
sağlıklı yapılması, planlamanın da titizlikle
yapılması gerektiğini buradan tekrar vurgulamak istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler engelli kardeşlerimizin toplum
hayatında varlıklarını sürdürmeleri için engelli istihdamının
önemini her zaman vurguladık, vurgulamaya da devam edeceğiz.
Çocuklarımızı yetiştiren, bu anlamda geleceğimizi
temin eden öğretmenlerimizin tamamına buradan selamlarımı,
saygılarımı göndermek istiyorum ama bilhassa engelli öğretmenlerimizin
talebini de tekrar buradan belirtmek istiyorum: Yaklaşık 3.500 olan
atanamayan engelli öğretmen sayısı yapılmış olan
çalışmalarla birlikte bugün 450ye kadar düştü. Millî
Eğitim Bakanlığının açıklamış
olduğu takvimde bugün 200 öğretmen ataması daha yapılacak
bu dönem. Tabii, bu, çok sevindirici bir haber. Bu açıdan ben Millî
Eğitim Bakanlığımıza teşekkürlerimi iletmek
istiyorum. Geride kalan 250 öğretmenimiz var, engelli öğretmenimiz
var, onların da sesini tekrar buradan duyurmak istiyorum: Değerli
milletvekilleri, 2018 yılı içerisinde e-KPSS sınavına
girmiş ve yüksek puan almasına rağmen hâlâ atanamamış
engelli kardeşlerimiz var. Bir an önce alım yapılmazsa
puanları yanacak ve tekrar sınava girmek zorunda kalacaklar. Yeni
sınav dönemi gelmeden 3 atama talep etmektedirler, bunu da buradan
belirtmek istiyorum.
Milletvekillerinin -benim de doğal olarak-
hepimizin aslında görevi, Türk milletinin çözümü geciktirilmiş sosyal
sorunlarının çözümüne derman bulmak. Gerçekten, siyasi
kısır çekişmeler bir tarafa, yapılması gereken
çalışmaların hepsini el birliği içerisinde yapmamız
gerekiyor. Hele hele hassasiyet burada engellilerimizse, hepimizin
hassasiyetiyse, bizim aynamızsa mutlaka ki hepimiz elimizi değil,
gövdemizi taşın altına koyacağımıza
inanıyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 9 5/112008 tarihli ve 5809 sayılı
Elektronik Haberleşme Kanununun 49 uncu maddesinin 2nci
fıkrasında bulunan imzalanırken ifadesi kurulurken
şeklinde değiştirilmiştir.
Neslihan
Hancıoğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Samsun
İstanbul
Antalya
Faruk
Sarıaslan Mehmet
Bekaroğlu Müzeyyen
Şevkin
Nevşehir İstanbul Adana
Kani
Beko Özgür
Karabat
İzmir
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün âdet olduğu üzere yine
bir torba yasa mesaisi yapıyoruz. Önce usulden başlayalım. Bu
teklif 5 Haziranda Meclis Başkanlığına sunulmuş,
Başkanlık aynı gün incelemiş ve şunu demiş: Bunu
Plan ve Bütçe Komisyonu görüşsün ama teklifte hem Adalet hem de Sanayi ve
Teknoloji Komisyonunun alanına giren maddeler var, onlar da bu maddeleri
müzakere edip raporunu sunsun. Peki, nerede bu iki komisyon? Elektronik
Haberleşme Kanunu kapsamındaki abonelik sözleşmeleri ve dijital
imzayla ilgili çok kritik düzenlemeler var. Bilgi ve teknolojiyle ilgili
komisyonun bu konuda söyleyecek hiç mi sözü yok?
Çalakalem yasa hazırlamanın,
kanunları torbaya doldurmanın vardığı yer işte
burasıdır. İhale Kanunu yüzlerce kez değiştirilir, Çek
Kanunu elli gün içinde 2 kez değiştirilir, vatandaşa da yasa
yaptık diye övünürsünüz. Bu usul, Meclisimize, Meclisin iradesini temsil
ettiği milletimize saygısızlıktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar sözcüleri kabul etmemekte, gizlemekte ne kadar
ısrar ederse etsinler makroekonomik açıdan hazırlıksız
yakalandığımız olağandışı bir süreçten
geçiyoruz. Haklı olarak devreye sokulan kısıtlamalar tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizin ekonomisinde de ağır bir tahribat
yarattı ve oluşan bu hasarın onarımı hepimiz için son
derece zorlu bir süreç olacak. Elbette ki güçlü bir ülkeyiz, her zorluğu
aşacak birikime sahibiz. Milletimiz de bir o kadar çalışkan ve
sabırlıdır fakat bu mücadelede önceliklerimizi doğru bir
şekilde planlamak zorundayız ve bu da iktidarın görevidir.
Bugünün önceliği, bir avuç yandaş
müteahhide verilen hazine garantilerinin ödenmesi değildir. Bugünün
önceliği, millet bahçesi değildir. Bugünün önceliği,
salgını fırsat bilip vatandaşın elinde kalan son
kuruşa da göz diken lobileri koruyup kollamak değildir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, nisan ayında
Ticaret Bakanımıza Samsunda kaç esnaf var, hangi alanda faaliyet
yürütüyorlar? diye sordum. Sayın Bakan lütfetti ve cevapladı.
Verilen cevaptan şu ortaya çıktı: Samsunda 2.063 kahvehane,
2.500den fazla servisçi, 1.778 erkek ve kadın kuaförü, 945 lokanta, 315
kafeterya neredeyse üç ay boyunca faaliyetini durdurdu. Yaklaşık 20
bin esnaf da aynı durumda. Bunlardan kaçı bu üç ayın sonunda
işine dönebildi, kaç kişi kısa çalışma
ödeneğinden faydalanabildi, şu an kaç kişi işsizlik
maaşı alıyor? Şimdi, bu soruların cevabını
bekliyorum. Devletimiz ne dedi esnafımıza? Salgın sürecinde
iş yerini açamazsın. Peki, bu dönemde esnafımızın
yaşadığı kayıplar nasıl telafi edilecek?
İktidarın cevabı şu oldu: Bana gelme, bankaya git; verirse
kredi alırsın. Devlet gibi devlet Ekmek kapını sana ben
kapattırdım. Bu kararımdan dolayı
yaşayacağın kayıpları, işletmenin sabit
giderlerini ben karşılarım. Seni bir avuç tefeciye, faizciye yem
etmem. derdi ama devletimiz bunu demedi.
Şimdi, bu teklifle Ek borçlanmaya
gideceğiz. deniliyor. Yani, sırtımızdaki borç yüküne bu
yıl yaklaşık 300 milyar lira daha eklenecek. Günlerdir sosyal
koruma kalkanlarıyla Zor durumdaki vatandaşa 20,4 milyar
liralık destek verdik. diye reklam yapılıyor. Peki, az önce
bahsettiğim 300 milyarlık borç kime ödetilecek? Bu paranın büyük
bir kısmı işte o Size 20,4 milyar dağıttık.
denilen insanlara ödetilecek. Aradaki 280 milyar nerelere gidecek, kimler ihya
edilecek, hangi yandaşlar ceplerini dolduracak? İşte,
cevabını aradığımız sorular bunlardır. Bir
kez daha altını çiziyorum. Elbette çalışkan milletiz, kaynağımız
var, her zorluğu aşarız fakat bunun tek bir yolu var.
Harcadığı her kuruşun hesabını bu millete veren
bir iktidarla bunu başarırız ve tabii adaletli, hakkaniyetli ve
liyakatli bir iktidarla. Bugün böyle bir iktidara sahip mi değil mi bunun
takdirini milletimize bırakıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin düzenlenmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Muhammet
Naci Cinisli
Aksaray İstanbul Erzurum
Zeki
Hakan Sıdalı Behiç
Çelik Ümit
Beyaz
Mersin Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN ve BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi için söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen otokratik yönetim,
hayata geçirildiği son iki yıl içinde çökme noktasına
gelmiştir. Bir zehirli sarmaşık gibi uzandığı
yeri kurutan, bitiren bu rejim yakın tarihimize antidemokratik bir rejim
olarak geçecektir. Yargıya bulaşıyor, yargı darmadağın
oluyor. Adalet neredeyse bütünüyle geçerliliğini ve anlamını
yitiriyor. Yasama erkine bulaşıyor, yasama sürecinin her
aşamasında tek bir kişiye endeksli olarak âdeta çürüyor.
Yasamanın denetim yetkisi olmadığı gibi sözlü soru, gensoru
ve Meclis soruşturması yöntemlerinin Anayasa metninden
çıkarılması da tam bir faciadır. Kanun tasarısı
da ne yazık ki ortadan kaldırılmıştır. Türk
milleti adına ülkenin tüm gelirlerini bütçe hakkıyla uhdesinde tutan
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu mali kudretini Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle saraya kaptırmıştır. Bütçe bütünüyle bir
kişinin iki dudağının arasına
sıkışmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu batak rejim göreceksiniz sizin de, bizim de ve tabii ki
milletimizin de başını yakacaktır. Onun için yol
yakınken iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter rejime
geçmek hepimizin, milletimizin hayrına olacaktır. Görüyorsunuz,
sürekli temel kanun teklifi getirerek Meclisin bir noter kurumu hâline
getirildiğini hiç kimse inkâr edemez, hâlbuki burası
egemenliğin, bağımsızlığın biricik mercisidir;
aşağılanmayı, yetkilerinin gasbedilmesini hak etmemektedir.
Şimdi, temel kanun getiriliyor, yetmiyor ardından torba kanun
şeklinde bir düzenleme getiriliyor. Vıcık vıcık
olmuş bir kanun mezbeleliğinden sağlıklı bir hukuk
devletine uzanamazsınız. Bu da AKPnin hukuktan, adaletten ne
anladığına işaret olsun.
Değerli
milletvekilleri, biz İYİ PARTİ olarak 217 sıra
sayılı Kanun Teklifine de bu gözle bakıyoruz. Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülerek kabul edilen metin, üyelerimizin yani Sayın
Durmuş Yılmaz ve Sayın Tatlıoğlunun muhalefet
şerhinde de ifade ettikleri gibi, en az 12 adet kanunda
değişiklik getirmektedir. Bu yasama yöntemi de devletin güç ve
azametine zarar vermektedir. Bundan vazgeçmek bir erdemdir değerli
arkadaşlarım.
Değerli
milletvekilleri, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu elektronik haberleşme
sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabet tesisini getiren ve
bununla ilgili usul ve esasları düzenleyen bir kanundur. Biliyorsunuz
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da bu kanunla etkin, yasal bir
bağımsız kurum olarak kendisini ortaya
çıkarmıştır. Şimdi, bu dürüstlük kuralından
bahsediliyor ama her kurumun işleminde, icraatında halk yüksek
bedellerle soydurtuluyor. İletişimin bu denli pahalı olduğu
bir ortamdan yaratıcılık çıkmaz, ilerleme ve gelişme
maalesef hayal olur.
Değerli milletvekilleri, bu süreç içerisinde
gördüğümüz manzara, tablo diğer açıdan esnafın corona
sürecinde çok büyük mağduriyete düçar olduğu yönündedir.
Esnafımız, aynı zamanda, iş yerlerini kapatmasının
yanında büyük bir işsizlik, işsizler ordusuna dâhil
olmuştur ve corona öncesinde 4,3 milyon olan işsiz
sayısının, bir ara 7,5 milyona, ardından 11 milyona kadar
çıktığını gözlemliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Böylece geçinebilmenin
bedeli de ağırlaşmıştır. Dolayısıyla
3.500 liranın üzerinde bir gelir olursa belki açlık
sınırının üzerine çıkma durumu söz konusu
olabilecektir. Devletin dış borç stoku ne yazık ki 561 milyar
doların üzerindedir. Böylesine, devlet muhasebesinin de çökertildiği
bir Türkiyenin tam ortasındayız ve şu anda ihtiyat akçelerini
kullanmış ve zorluklar içerisinde olan Türkiyede Tayyip Erdoğan
hükûmetinin, iktidarının artık yapabileceği bir şey
olmadığını yüce heyetinizle paylaşırken
önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuşmacının daha önce de ifade ettiği sistem
tartışmasına ilişkin söylemlerini açıkçası iyi
niyetten uzak olarak değerlendiriyoruz. Sistem
tartışmasının bu ülkeye faydası yok, partiye de
faydası yok. Bunlar geride kaldı Sayın Başkan. Halk
söyleyeceğini söyledi, partiler söyleyeceğini söyledi fakat daha
vahim olan, güya eski sistemde torba yasa yokmuş da şimdi
varmış tarzı tamamen gerçekten uzak, tamamen suni
yaklaşımlarla bu konunun değerlendirmesini kamuoyunun takdirine
sunuyorum. Yani parlamenter rejimde çok iyi kanun yapılıyordu da
başkanlık sistemi içerisinde mi torba yasa bir mesele hâline geldi?
Şu anki görüştüğümüz torba yasayla, usulle eskinin ne farkı
var? Efendim, bütçe bir adamın iki dudağı
arasındaymış. Önceden sayın vekil bütçe mi yapıyordu
da şimdi bu tartışmayı yapmaya çalışıyor?
Türkiye'nin önüne bakması lazım Sayın
Başkan. Türkiye'nin önünde terörle mücadele gibi, uluslararası
meseleler gibi, pandemi gibi, ekonomik sorunlar gibi çok iddialı meseleler
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dönüp dönüp Türkiye'ye
ayak bağı olacak tartışmaların hiç kimseye, Genel
Kurula da, partiye de, ülkeye de faydası yok. Torba yasa eski sistemde de
vardı, şimdi de var. Bunun olma sebebi de, iki günden beri kanun
görüşüyoruz hâlâ 9uncu maddedeyiz. Sayın vekilin verdiği
önergeye baktım, inanın okumaya utanıyorum çünkü ya yerine ya
da olsun falan tarzı, tamamen ciddiyetten uzak, tamamen mesleki Meclis
çalışmasından uzak bir yaklaşım. E şimdi siz bir
önerge vereceksiniz bunun da tartışmasını sisteme
yükleyeceksiniz.
Ben bu tartışmaların partiye de,
kamuoyuna da faydalı olmadığını düşünüyorum
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Parti seni ilgilendirmez!
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu kadar laf söylemeyelim
mi Sayın Başkanım? Bir şey demedik ki.
AYHAN EREL (Aksaray) Daha ne diyeceksin ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Her şeyi söyleyin,
cevap verince hemen cevap verin.
57.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin bu tepkisini
anlayabilmiş değilim. Çünkü Türkiyede oturmuş bir devlet
nizamı vardı. On sekiz yıl içerisinde kurumların içi
boşaltıldı. Bunu müteaddit kez bu kürsüden ifade ettik. Ben de
dahil olmak üzere bizim hatiplerimiz ve başka siyasi partilerin hatipleri
de ifade etti. Kurumların içi boşaltıldı, teamül
kalmadı. Devlet borç batağına saplandı, dış borç
stokumuz 565 milyar dolar dedim. Niçin siz buna cevap vermiyorsunuz?
Bu sebeple
Parlamenter sistem içerisinde meclis
faaliyetleri, meclis çalışmaları nasıl yürüyordu? Torba
kanun tabii ki vardı eskiden. Temel kanun uygulaması da vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Ama bunlar istisnai
olarak geliyordu. Kendi mecrasında yürüyen bir sistem bozuldu, istisnai
olan temel oldu, esas oldu ve onun üzerinden yasama faaliyetini yürütmeye
çalışıyorsunuz. Gensoru kaldırıldı dedim, yalan
mı? Meclis soruşturması kaldırıldı dedim, yalan
mı? Bunlara lütfen cevap verin. Meclis denetimi ortadan
kaldırıldı dedim, yalan mı? Meclis etkisizleşti dedim,
yasama faaliyeti yürütmenin kontrolü altına girdi diye bunu dolaylı
olarak ifade ettim, yalan mı? Bu böyledir. Meclisi etkinleştirelim,
bütçe hakkını Meclise etkin bir şekilde iade ettirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Asıl sorun bu.
BAŞKAN Peki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
58.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın vekile saygı duyuyorum ancak söyledikleri tamamen gerçek yasama
faaliyetlerinin dışında, usulün de dışında bir
işlem.
Bakınız, Meclisin yasama faaliyetleri yeni
sistemde zayıflamış(!)
Şimdi, görüştüğümüz kanunun 1inci
maddesi banka düzenlemesi. Sayın vekilin verdiği önergenin 1inci
maddedeki ifadesi
eklenmiştir. yerine
ilave edilmiştir. Bu mu
ciddiyet, bu mu yasama faaliyetindeki ciddiyet?
Madde 2: Afetlerle ilgili düzenleme yapıyoruz,
sayın vekilin verdiği önerge
eklenmiştir. yerine
ilave
edilmiştir.
Madde 3: Yurt dışındaki Türkleri
konuşuyoruz. Sayın vekilin partisinin verdiği önerge
eklenmiştir. yerine
ilave edilmiştir.
Madde 4: Kamu finansmanını
konuşuyoruz. Sayın vekilin verdiği önerge
eklenmiştir.
yerine
ilave edilmiştir.
Madde 5: Tarihî ve kültürel varlıkları
konuşuyoruz. Sayın vekilin verdiği önerge
eklenmiştir.
yerine
ilave edilmiştir.
Bu mu yasama faaliyetinin ciddiyeti? Sistem
bozukmuş da muhalefet üzgünmüş. Bence yasama faaliyetine en büyük
haksızlığı sistem değil kendi partisi ve kendi vekili
yapıyor Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN 10uncu madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dilşat
Canbaz Kaya Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Ali
Kenanoğlu Zeynel
Özen Tuma
Çelik
İstanbul İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün pandemiyi
konuştuk, ekonomik krizi konuştuk, işsizliği konuştuk
ama kadın cephesinden bir iki kelam edelim istiyoruz, bir iki cümle edelim
istiyoruz çünkü kadına dair birçok şeyi konuşmadık diyoruz.
Evet, ülkemizde adil olmayan bir ekonomik
bölüşüm mevcuttur. Her yıl zenginliklerine zenginlik katan az
sayıda milyonere karşı milyonlarca insan açlık
sınırı altında yaşama tutunmaya çalışmaktadır.
Banka hesabında 1 milyon TL üzeri para bulunan kişilerin toplam
sayısı 2019 sonunda 225.440a yükseldi. 2018e göre milyoner
sayısı 45.314 kişi arttı. Aynı döneme ait bir
başka rapora göre ise 16 milyon kişinin yoksul, 18 milyon
kişinin ise yoksulluk riski ile karşı karşıya
olduğu belirtilmektedir.
Coronavirüs sürecinde en büyük bedeli, yine her kriz
döneminde olduğu gibi emeğiyle çalışan emekçiler
ödemektedir. AKP iktidarı tarafından açıklanan ekonomik
paketlerin tamamı öncelik olarak patronları korumayı
hedeflemektedir. Milyonlarca işçinin, emekçinin oldukça zor olan
yaşam koşulları coronavirüs süresince her geçen gün daha çok
ağırlaşmıştır. İktidar, TÜİK
marifetiyle saklama girişimlerinde bulunsa da şimdiden on binlerce
emekçinin işsiz kaldığı, binlerce esnafın iflas
ettiği saklanamayacak kadar gerçek ve yakıcıdır maalesef.
Türkiyede erkek nüfusunun yüzde 72,7si iş
gücüne katılabilirken kadın nüfusunun yalnızca yüzde 34,2si
iş gücüne katılmaktadır. Kadınlar iş gücüne dâhil olsa
bile istihdamda yeterince yer almamaktadır. İş gücü içerisindeki
her 10 kadından yalnızca 3ü istihdama katılabilmektedir.
Coronavirüs salgını süresince, kadın
hakları ve kadın emeği konusunda birçok hak ihlaliyle yine
karşı karşıyayız. Bunlardan birkaçı: Kadına
yönelik cinayetler, kadına yönelik şiddet, maalesef çok fazla
artmakta.
Yaşanan ekonomik ve sağlık krizinin
en ağır yükünü yine kadınlar çekmektedir. Sokağa çıkma
sınırlamasının bulunduğu ve kısmen devam
ettiği bugünlerde kadına yönelik şiddette büyük bir
artış yaşanmaktadır. Türkiyede 28 kentte 1.873
kadınla yapılan bir araştırmanın sonuçlarına
göre, karantina sürecinde kadına yönelik şiddetin yüzde 27,8
arttığı görülmektedir.
Emeği en çok değersizleştirilen
kadınların, coronavirüs sürecinde ilk olarak işten
çıkarılanlar arasında olduğu açıktır. Salgın
sürecinde özellikle hizmet sektöründe çalışan birçok kadın
emekçi işsiz kalmıştır. Berber, kuaför ve güzellik
salonlarında çalışanların sayısı ortalama 504 bin
kişidir. Özellikle, kuaför ve güzellik salonlarında kadınlar
yoğun olarak çalışmaktadır.
Güzellik salonlarının virüs nedeniyle
kapalı olmasından dolayı birçok kadın ya işsiz
kalmış ya da büyük oranda gelir kaybı
yaşamıştır. Gündelik olarak ev işlerinde kayıtsız
çalışan yaklaşık 1 milyon kadının tamamına
yakını işsiz kalmış durumdadır. Çalışan
az sayıda kadın enfekte olma riskiyle karşı
karşıyadır. Virüs nedeniyle evde esnek çalışmak
zorunda kalan kadınların ise iş yükü daha fazla
artırılmış durumdadır. Ev işleriyle de ilgilenmek
zorunda kalan kadınlar evde aynı zamanda, bazen hem mesleki
işlerini hem ev işlerini yapmakta hem çocuklarına bakmak zorunda
kalmaktadır hem de pandemi süreciyle birlikte sınırlanmak
zorunda kalan sosyal ve kültürel yaşamlarını evde çalışmayla
neredeyse ortadan kaldırmak durumundadırlar. Bunların
birçoğu; sadece güzellik salonunda değil, markette çalışan
kadınlar, AVMlerde çalışan kadınlar yani birçok kadın
bu sürece maalesef maruz kalmak zorunda.
Evet, iki gündür burada
konuşmalarımızda HDP Grubu olarak bir dert, meram
anlatıyoruz, bir şeylerimizi dile getiriyoruz. Yani neydi bizim bu
dönem aldığımız kararlar, HDPnin almış
olduğu kararlar? Antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalar;
ırkçılığın, faşizmin, despotluğun yani
nefret dilinin, kutuplaştırma dilinin,
kutuplaştırıcı söylemlerin derinleştiği bu
süreçlerde, partimiz tarafından, HDP olarak darbeye karşı
demokrasi yürüyüşü başlattık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla)
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) Evet, bu
yürüyüş sadece, coğrafyamızda emek, demokrasi, adalet ve
özgürlük mücadelesi veren tüm kesimlerin talebiydi yani sadece, tek
başına HDPnin talepleri değildi. Ülkede demokrasi sorunu
yaşayan herkesin talebi için yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz.
Yani biraz önce söylediğim gibi, işsiz kadınlar adına
yürüyoruz; gençler için, çocuklar için, doğayı talan edenlere
karşı, işsizler için, işçiler için, cezaevlerindeki siyasi
tutsaklar için yürüyoruz ve bulunduğumuz her yerde adalet, demokrasi,
özgürlük, eşitlik, barış demeye devam edeceğiz. Buradan da
herkesi bu yürüyüşe, bu kesime katılmaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 10- 5809 sayılı Kanunun 50nci
maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümleler ilave edilmiş ve dördüncü
fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan yazılı olarak
ifadesi taleplerini şeklinde değiştirilmiştir.
Sözleşme; yazılı olarak veya
elektronik ortamda kurulur. Elektronik ortamda kurulacak sözleşmelerde,
başvuru sahibinin kimliğinin doğrulanmasına imkân verecek
şekilde, Kurum tarafından belirlenecek yöntemler kullanılır
ve bunlara ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Faruk
Sarıaslan
İstanbul İstanbul Nevşehir
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı Neslihan
Hancıoğlu
İstanbul Antalya Samsun
Müzeyyen
Şevkin Kani
Beko
Adana
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin düzenlenmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ahmet
Çelik Zeki
Hakan Sıdalı
Aksaray İstanbul Mersin
Ümit
Beyaz Muhammet
Naci Cinisli Bedri
Yaşar
İstanbul
Erzurum Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime Pençe-Kaplan
Harekâtında görev alan Mehmetçikimize başarılar dileyerek
başlamak istiyorum.
Türk demokratlık geleneğinin sembol ismi,
ülkemizin kalkınmasında büyük emekleri olan 9uncu
Cumhurbaşkanımız merhum Sayın Süleyman Demireli
vefatının 5inci yıl dönümünde rahmet, saygı ve özlemle
anıyorum.
Görüşmekte olduğumuz torba kanun
teklifinin 7 maddesi bankalar ve müşterileri arasında yapılan
mesafeli sözleşmelerin nasıl yapılacağını
düzenlemeye çalışıyor.
Her geçen gün daha hızlı şekilde
dijitalleşen dünya hem iş dünyasında hem de bireysel
hayatımızda bilgiye erişimin kolaylaşmasından,
işlem sürelerinin kısalmasına ve kırtasiye
masraflarının azalmasına kadar pek çok avantaj
sağlıyor.
Dijital bankacılığın ikinci
evresi sayabileceğimiz mobil bankacığın da işlemlerde
kullanılmasıyla, bu teknolojiyi kullanarak kolay işlem yapan
vatandaşlarımızın da sayısı arttı. Türkiye
Bankalar Birliğinin Mart 2020 istatistiklerine göre dijital
bankacılık müşteri sayısı 56 milyon kişiyken
sadece mobil bankacılık kullanan kişi sayısı ise 44
milyon oldu. Pandemi öncesi ocak-mart arasında yapılan dijital
işlemlerin tutarıysa 1,5 trilyon liraya kadar ulaştı. Tüm
bunlar göz önünde bulundurulduğunda, yapılan bu
değişiklikler teknolojiyi sindirmek ve dijitalleşen dünyada
kurumlarımızla yerimizi almak açısından önemli. Bunlar iyi
yanları fakat bu dijital işlemler veri güvenliği ve dijital dolandırıcılık
konusunda ciddi riskleri de beraberinde getiriyor. Mevcut riskleri en aza
indirgemek ve vatandaşların mağduriyetini engellemek için ilgili
kurumlara, dijital işlemlerin güvenliğinin sağlanmasından
kamunun bilinçlendirilmesine kadar çeşitli görevler düşüyor. Çünkü
sadece kanunu çıkartmak yetmez, bunun sağlıklı bir
şekilde uygulanmasını sağlayacak yönetmeliklere ve
düzenlemelere ve etkili bir dolandırıcılık önleme ve çözüm
mekanizmasına da ihtiyaç var. Aksi takdirde, hız ve kolaylık
diye yola çıkıp dolandırılmış ve mağdur
edilmiş vatandaşlarımızla sıkça
karşılaşırız.
Değerli milletvekilleri, bankacılık
sistemimizin modernize olmasını konuşurken ekonomimizdeki
çağ dışı bakışı da
konuşmalıyız. Türkiye ekonomisi AK PARTİyle birlikte yalnızca
ulaşım ve konut politikalarıyla değil, enerji
politikalarıyla da boğazına kadar fosil yakıt, çimento ve
asfalta boğulmuş durumda. Hükûmetin oluşturduğu bu model,
dünyanın aksine emisyon salınımını azaltmak yerine
daha çok fosil yakıt, daha çok asfalt ve daha çok beton
kullanımını tetikleyip daha fazla karbon emisyonunu finanse
ediyor. Bu ekonomik tercih derinleştikçe yani Türkiye daha fazla
yık-yap ekonomisine, inşaat hükûmetine, beton kentler ülkesine
dönüştükçe ekonomimiz adeta obez bir hâl alıyor. Oysa artık dünya
fosil yakıtlardan ve yüklerinden uzaklaşıp yenilenebilir
kaynaklara yöneliyor. Bildiğiniz gibi, 15 Haziran Dünya Rüzgâr Günü tam da
bu konuda muhasebe yapma zamanıydı. Memleketimiz sert
rüzgârlarıyla rüzgâr enerji santralleri için oldukça müsait. Buna rağmen
Danimarka elektrik üretiminin yüzde 48ini, Almanya yüzde 31ini, Avrupa
Birliği ülkeleri toplamda yüzde 15ini rüzgârdan sağlarken biz henüz
yüzde 8deyiz. 10 milyon nüfuslu İsveç 9 gigavat kurulu güce sahipken biz
ancak 8 gigavat kurulu güce ulaşabilmiş durumdayız. Aradaki
ihtiyacı ise her zamanki kolaycı, ithalatçı anlayışla
ithal kömür ve ithal doğal gazla karşılıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün 17 Haziran Dünya
Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Muhasebe yapmamız gereken
bir diğer konu da çölleşme ve kuraklıktır. Çünkü bu iki
afet ülkemiz dâhil dünyanın bütün bölgelerini etkileyen küresel bir sorun.
Ancak siz bu küresel problemlerle değil, doğrudan çevreyle mücadele
etmeyi tercih ediyorsunuz. AK PARTİ Hükûmeti artık asırlık
ormanları katleden, masmavi denizleri çimentoyla dolduran, masallara konu
olmuş bin yıllık akarsuları kurutan, rantçı,
yıkıcı beton sevdalısı anlayışı terk
edip memleketin insanına, doğasına ve ekonomisine fayda
sağlayacak işlere yönelmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Toparlıyorum
Başkan.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Malum
müteahhitleri desteklemek yerine o kaynakları doğaya dost
yatırımlara ayırmalıdır. Yerli-yabancı
yatırımcının önündeki YEKDEM belirsizliğini
kaldırıp uzun dönemli yenilenebilir enerji
yatırımlarının önünü açmalıdır. Memleket
sevdası sadece nutuk atmakla değil, elitlerin menfaati yerine
memleketin menfaatlerini tercih etmekle olur.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 11 14/12/2009 tarihli ve 5941
sayılı Çek Kanununun geçici 5inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan üç ay ibareleri on sekiz ay şeklinde ve
üç aylık ibaresi on sekiz aylık şekilde
değiştirilmiştir.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Karabat Faruk
Sarıaslan
İstanbul İstanbul Nevşehir
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı Süleyman
Girgin
İstanbul Antalya Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN ve BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ayhan Bey, söz talebiniz mi var?
AYHAN EREL (Aksaray) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Az önce Behiç Çelik Beyin kürsüden sormuş
olduğu sorulara AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Bülent
Bey, soruların cevabı yerine bizim vermiş olduğu önergeleri
eleştirerek bir nevi şark kurnazlığı yaptı.
İktidar muhalefet milletvekillerini konuşturmamak adına her
türlü engellemeyi yapıyor. Yirmi dakikalık konuşmaları on
dakikaya, on dakikalık konuşmalar beş dakikaya, beş
dakikalık konuşmalar üç dakikaya indi. Yani biz şimdi ne
yapalım? Duygularımızı, düşüncelerimizi milletimizle
paylaşmak için bundan başka bir yol bulamıyoruz.
Dolayısıyla AK PARTİ sanki suskun, sessiz, konuşmayan,
milletvekili olmayan bir parlamento ister gibi bir izlenim ortaya koyuyor. O
zaman burada bir demokrasi olmaz, olsa olsa bu diktatörlük olur ki bu rejim
Türk milletinin şahsiyetine, huyuna, karakterine yakışmayan bir
rejim olur; o rejim de şu duvarda yazan Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. ilkesiyle de kesinlikle örtüşmez.
Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
zabıtlara geçsin diye söylüyorum, ben bu konudaki kanaatimi aktardım.
Aksine, daha çok yasama faaliyeti olsun daha kaliteli olsun diye
düşünüyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muğla milletvekili Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi selamlıyorum.
Emeğiyle, alın teriyle bu ülkeyi var eden,
ekmeği pişirenlere, elinin nasırıyla tarlayı
sürenlere, binaları yapanlara ve sokakları süpürenlere, bilcümle
bütün işçi sınıfına Meclis kürsüsünden selam gönderiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, tamamlayıcı
emeklilik sistemi adı altında emekçinin üç kuruşuna göz diken
bir düzenleme konuşulmakta. Bu düzenlemeyle kıdem tazminatı
sorununun çözüleceği iddia edilmektedir. Adını doğru
koyalım arkadaşlar; bu ülkede kıdem tazminatı sorunu
yoktur, kıdem tazminatların ödenmemesi sorunu vardır.
İktidarın görevi ise tazminatların ödenmesini sağlamaktır,
yağmalamak değildir. Bakan Albayrak sevgili arkadaşlar, bir laf
etti Dünyanın üzerinden tır geçecek ama Türkiyeye motosiklet
çarpacak. dedi. Öyle mi oldu peki? 11 milyon kişi, aylık 583 TLyle
geçinmeye çalışıyor bu ülkede. Pandemide bu ülkenin emekçisinin,
yoksulunun üzerinden tır geçiyor, tır, sayenizde. Sarayda oturup
kirada oturandan para isteyeceğinize Sen
sağlığını düşün, kira paran devletten.
demediniz. Yetmedi, kaynak yaratmak için emekçinin alın teri kıdem
tazminatına göz diktiniz. Kıdem tazminatını ortadan
kaldırarak, gün miktarını düşürerek emekli ikramiyesi
hâline getirmeyi ve işveren yükümlülüğü olmaktan çıkarmayı,
böylece işten atmaları kolaylaştırmayı
hedefliyorsunuz. Oluşacak fonu amaç dışı kullanmak
istiyorsunuz yani ne yapmak istediğinizi çok iyi biliyoruz. Zorunlu
bireysel emeklilik dediniz, olmadı. İşçiler, kendilerinden
kesilen paralarla patronları finanse etmenize razı olmadı ve
zorunlu BESten ayrıldı. Şimdi de gündeme bireysel emeklilik
sistemiyle entegre edeceğiniz ve adına tamamlayıcı
emeklilik dediğiniz yeni bir kıdem tazminatı fonu getirmek
istiyorsunuz. Soruyorum: Tamamlayıcı mı yoksa yok edici mi?
Arkadaşlar, kıdem tazminatına dönük bu yaklaşım
işçiyi ve emeğini açıkça küçümsemek ve
değersizleştirmektir. Ayıptır ayıp!
Diyeceksiniz ki Biz kıdem tazminatına
erişemeyen yüzde 90ın kıdem tazminatına erişmesini
istiyoruz. Herkes kıdem tazminatı alsın istiyoruz.
Tamamlayıcı emeklilik sisteminin amacı bu. Öyle mi acaba?
İşçilerin tümü kıdem tazminatı alamıyor diye
uykularınız mı kaçıyor? İşçiler kıdem
tazminatına erişemiyor diye içiniz içinizi mi yiyor? Çok güzel.
Kolayı var; mevcut sistem bir kenarda dursun, kıdem tazminatına
erişemeyen işçinin sorununu hep beraber çözelim.
Önce kayıt dışı ekonomiyi
kayıt altına alalım. Sonra mevzuatta birkaç paragraflık
değişiklik yapalım, bütün işçiler rahatça kıdem
tazminatına ulaşsın. Kıdem tazminatının hak
edilmesinde yürürlükte bulunan bir yıllık çalışma süresini
kaldıralım. İşçi çalıştığı süreye
bağlı olarak tazminatını alabilsin. İşçinin
kıdem tazminatına erişemediği durumlarda hazine garantisi
devreye girsin. İşçi alacakları, işverenin iflası
hâlinde öncelikli alacak olsun. Var mısınız?
Arkadaşlar, işçi arkadaşlarım;
iktidarın meselesi kıdem tazminatına erişemeyen
işçinin sorununu çözmek değil. Mesele, ekonomi için yeni kaynak
yaratma meselesidir. İşçilerin ihtiyacı olan patronları
fonlayacağınız yeni kaynaklar, yeni havuzlar değildir.
İşçilerin ihtiyacı olan iş güvencesidir. Salgın
döneminde yaşanan gelir kayıplarının ortadan
kaldırılmasıdır. Salgın tehdidi altında, can
pazarında çalışmanın kontrol altına
alınmasıdır. İşçilerin ihtiyacı, makul yaşta
emekli olabilmektir. Emekliliğinde insan onuruna yakışır
ücret alabilmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkan.
Buradan iktidara sesleniyorum: Kıdem
tazminatı emekçinin alın teri ve hiçbir biçimde dokunulamayacak
hakkıdır. Hazineyi talan ettiniz, çarkı döndürmek için
kıdem tazminatına göz diktiniz. Nedir bu emek
düşmanlığı? Kıdem yılların emeğidir,
alın teridir, çocuğuna düğün parasıdır, başını
sokabileceği bir ev almak için tek toplu parasıdır.
Tamamlayıcı emeklilikmiş, her şeye de bir isim
buluyorsunuz. Kıdem tazminatları güvence altına
alınacakmış. İşçinin tazminatını nasıl
değerlendireceğinin kararını neden siz veriyorsunuz?
Kıdem tazminatı, işçinin ücretinin parçasıdır, onun
üzerinden hesap yapmayın. Salgın dönemi boyunca sermaye kesimi ve
yandaşlara çalıştınız. Kıdem tazminatı
işçinin ve çocuklarının kırmızı çizgisidir, orada
duracaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Muhammet
Naci Cinisli Ümit
Beyaz
Aksaray Erzurum İstanbul
Zeki
Hakan Sıdalı Dursun
Ataş Ahmet
Çelik
Mersin Kayseri İstanbul
Bedri
Yaşar
Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce Grup Başkan Vekilimiz dedi ki
işte İYİ PARTİnin önergeleri değiştirilebilir
eklenmelidir şeklinde hafif de alaya alan ifadeler kullandı.
Buradan ben ifade ediyorum: Açın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu maddelerle
ilgili ne tür şerhler yazdığımızı biraz
zamanınız olursa lütfen okuyun, bununla ilgili ne
düşündüklerimizi çok daha rahat bir şekilde orada görmeniz mümkün.
Şimdi düşünün, uzun zamandan beri
şurada verdiğimiz tek kelime değişikliğine dahi
tahammül edemiyorsanız kanun değişikliğini ben size
bırakıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Yani ısrarla, ısrarla, getirdiğiniz yasadaki
tek kelimeyi değiştiremiyoruz arkadaşlar, tek kelimeyi.
Lütfen, bundan bir sonuç çıkarın, bundan
sonra hiç olmazsa bu konuya samimiyetle yaklaşırsınız. Plan
ve Bütçe Komisyonunda da arkadaşlarımızın zaten bununla
ilgili şerhleri de var, öneririm, elinizdeki kitapçıkta
yazdığımız şerhler de var, oradan hangi kanunda
İYİ PARTİ olarak ne düşündüğümüzü çok rahat bir
şekilde görebilirsiniz. Dolayısıyla inşallah bu bir vesile
olur, kelimesini değiştiririz bugün, anahtar olur, anahtar kapıları
açar, bundan sonra madde değişikliklerine de bir yol
açılmış olur.
Bakın, aynı bu Çek Yasasıyla ilgili
burada konuşurken; bu konuyla ilgili yine ben konuştum, dedim ki:
Arkadaşlar, bakın, önümüzde bir pandemi süreci var, üç ay süreyle her
şeyi ertelediniz. Ya, çekle ilgili bu üç aylık ertelemeyle bu çeklerin
ödenmesi mümkün değil; gelin, bunu biraz uzun tutun dedik. Yok. dediniz,
yine bir torba yasayla getirdiniz, kaldırdık elleri, indirdik elleri.
E, ne oldu? Yine bugün torba yasayla geldi, dediniz ki: Pardon, bu üç ay
yetmedi, bunu bir yıl uzatalım. E, biz o gün bunu söyledik, siz de
buradaydınız. O gün Tamam. dediniz, tuttunuz, bugün tekrar gündeme
getirdiniz, diyorsunuz ki: Bunu bir yıl uzatalım. Doğru. Biz
şunu ifade ediyoruz: Yani çeki yazılan arkadaşlarımız,
bu ülkeye uzun yıllardır vergi ödeyen arkadaşlarımız;
içinde bulunduğu şartlardan dolayı bugün belli
sıkıntılara düşmüş arkadaşlarımız var.
Bunların tamamına hırsız, yolsuz, dolandırıcı
gözüyle bakamayız. Yani tabii ki bu çeki istismar eden
arkadaşlarımız da vardır, mal satan insanların da
hakkı hukuku vardır ama istisnalardan dolayı bu
arkadaşlarımızı da yükümlülük altında
bırakmamamız lazım. Ne yapabiliriz? Çekin şu anki bedeli ne
olursa olsun çeki bankaya ibraz ettiğiniz takdirde
aldığınız bedel 2.225 lira. Bu bedeli
artırabilirsiniz. Bankalar bunun bedelini bir miktar artırırsa
en azından mağduriyetlerin giderilmesine yönelik adımlar da
atılmış olur.
Bakın, bu kürsüden söylüyoruz: Sadece çek
değil, bu pandemi süreci dolayısıyla vergi ve SSK borçları
var. Bunları aldınız, ekim ayından itibaren ödeyin.
diyorsunuz. Ya, bu mümkün değil, yine zorlanacaklar. Bununla ilgili
Gelin, esnafımızın, çiftçimizin, iş dünyamızın
vergi ve SSK borçlarını yapılandıralım. diyoruz. Her
şeyi yapılandırdınız, bankalardan kredilerle önlerini
açmaya çalıştınız; e, bu da aynı şekilde. Bugün,
bu vergi ve SSKlerin mevcut şartlar altında ödenmesi mümkün
görünmüyor arkadaşlar. Dolayısıyla, vergi ve SSK
borçlarının da yapılandırılmasına yönelik
kesinlikle, muhakkak bir çalışmanın yapılması
lazım, onu da buradan ifade ediyoruz.
Yine, değerli arkadaşlar, önümüzdeki
günlerde -Samsun bölgesi için söylüyorum- fındık sezonu
açılıyor. Bizim Samsunda fındık çok önemli, önemli bir
gelir kaynağı. E, bu sene de doğal afetlerden bahsediyoruz.
Aynı şekilde, Samsunda da rekolteyle ilgili ciddi düşüşler
var, rekoltede yüzde 20 düşüş olacağını bekliyoruz.
Dolayısıyla, bugünden itibaren uyarıyoruz: İlla, felaket
başımıza geldikten sonra tedbir almayalım; doğru
olanı, felaketler başımıza gelmeden önce tedbir almak ve de
uygulamak. Ben bugünden söylüyorum: Fındıkta da rekolte düşük,
en az yüzde 20 düşük. Bununla ilgili de Samsun çiftçisi sizden destek
bekliyor. derken fiyatları bir miktar daha
7nci ayda
açıklanırsa çok iyi olur çünkü bizim orada ödemeler -elektrik, su,
düğünler dâhil- hep hasat zamanına endekslidir. Temmuz ayı sonu
itibarıyla zaten hasat başlıyor, o zamana kadar fındık
fiyatları bu sene için ciddi oranda bugünden tespit edilirse -ki bizim
teklifimiz 3,5-4 dolar civarındadır- bu gerçekleşirse
çiftçimizin bir miktar rahat edeceğini buradan ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Onun için,
Sayın Grup Başkan Vekilimiz, inşallah kelimelerin
değişmesine razı olursunuz, ondan sonra da diğer değişikler
arkasından gelir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Samsun
Milletvekili Bedri Yaşarın görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın vekilin saygın bir konuşma yapmasından dolayı
ben de aynı saygınlıkta cevap vermek istiyorum, izin verirseniz.
Aslında, sırf Meclis mehabetine
yakışsın diye bu teklifi kabul edelim diye baktım. Çünkü
ifade neydi? Ufak bir kelime değişikliğine bile tahammül
etmiyorsunuz. idi. Baktım, şimdi, metinde
değiştirilmiştir ifadesi yeniden düzenlenmiştir olsun
deniyor. Düz mantıkla, evet, kabul edilebilir, bir şey yok bunda.
Fakat, bu Meclisin yüz yıllık hatırası var Sayın
Başkan. Bir kanun yapma tekniği var. Bu kanun yapma tekniğinde
ibare değişiklikleri yani şu önergeye konu olan ibare
değişikleri değiştirilmiştir ifadesiyle yerine
getirilir. Eğer, biz yeniden düzenlenmiştir dersek bu Anayasa
değişikliğinin bir ifadesidir, bu yanlış olur,
doğru olmaz. Ya, baktığımızda belki küçük bir kelime
gibi düşünülüyor ama birisi Anayasa değişikliğinin birisi
kanun değişikliğinin ifadesi. Yoksa, biz neden arkadaşlarımızın
verdiği bir önergeye sırf hayır demek için hayır
diyelim. Ben diyorum ki bu tartışma hoş bir tartışma
değil ama başlama gerekçesi, bir önceki vekilin, ısrarla,
iktidar partisinin yasama çalışmalarını
zayıflattığı iddiasıydı. O yüzden bunu verdim...
Yoksa, tabii ki bu önergeler söz almak için kullanılır, benzer ifadeler,
ufak değişiklikler kürsü için kullanılır ama lütfen,
konuşma yaparken de bizi itham ederek yapmayın; onu söylemeye
çalışıyorum Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde geçen maddesinin
ibaresinin maddesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Ali
Kenanoğlu Zeynel
Özen
İstanbul İstanbul İstanbul
Tuma
Çelik Kemal
Peköz Mahmut
Celadet Gaydalı
Mardin Adana Bitlis
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu madde, 5941
sayılı Çek Kanununun geçici 5inci maddesinin (1)inci
fıkrasında bulunan ve karşılıksız çek keşide
etmekten mahkûm olanların tahliye tarihinden itibaren çek bedelinin
ödenmeyen kısmının onda 1ini en geç üç ay içinde ödeme
yükümlülüğü, bir yıl olarak yeniden düzenleniyor. HDP olarak
coronavirüs pandemisi koşullarında karşılıksız
çek vermekten mahkûm olan ile çekin karşılığını
alamadığı için mağdur olan tarafların ödeme ve tahsil
sıkıntılarını giderme çalışmasını
olumlu bulmakla beraber yetersiz görüyoruz. Üç ay önce bu madde Genel Kurul
gündemine geldiğinde HDP olarak üç ay ibaresinin yeterli olmayacağını,
bu sürenin uzatılması gerektiğini iletmiştik. O gün HDP'nin
öneri, eleştiri ve zenginleştirme çabalarına kapalı olanlar
bugün aynı hususu yeniden düzenleyerek önümüze getiriyor.
Maddeyle ilgili çok kısa birkaç şeye de
değinmek isterim: Bilindiği üzere, bu karşılıksız
çek düzenleyen kişi hem cezaevine giriyor hem de borcunu ödemesi
bekleniyor; hem hürriyeti kısıtlayıcı hem de borcun
ödenmesini amaçlayan bir yasa özü itibarıyla sakattır. Çek hususunda
hapis cezası getiriliyor fakat ekonomi üzerinde benzer etkilere sahip
poliçe ve bono gibi kıymetli evraklarda bu müeyyideyi getirmiyorsunuz.
Dolayısıyla cezaevi mantığının gözden geçirilmesi
en doğru karar olacaktır. Cezaevi yerine Avrupa Birliği ülkelerinde
olduğu gibi idari yaptırımlar veya çek hesabı açma
yasağı yaptırımları getirilebilir veya ticaretten men
gibi ağır ceza, caydırıcı maddeler olabilir.
Çek, Türkiye'de, gerçek fonksiyonu olan ödeme
aracı fonksiyonundan fiilen uzaklaşmış durumdadır;
kronik bir sorun hâline gelmiş ileri tarihli çek düzenlemeleriyle
geleceğe yönelik bir taahhüt belgesine dönüşmüştür. Çeklerle
ilgili, Hükûmet yeterli adımları atmamakta ve olaya tek boyutla
yaklaşmaktadır. Vatandaşa cezai müeyyideleri uygularken sermaye
grubu olan bankalara yönelik neredeyse elle tutulur bir yaptırım söz
konusu değil. Ticari alışverişler bankaların güvencesi
altında olmalı, belli teminatlarla bu çekler düzenlenmelidir yani her
önüne gelene çek defteri verilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, ticarette
karşılıksız çıkan her çekin, borcunu ödeyemeyen her
esnafın asıl sorumlusu sistemin bozukluğudur. Ekonomik sistemin
hastalıklı olduğunun emareleridir. Özellikle pandemi sürecinde
halkın ekmek tekneleri bir gecede kapattırıldı.
Hastalığın yayılmasını engellemek adına
iş yerlerinin kapatılmasına sözüm yok ama
kapatıyorsanız her türlü maddi ve manevi desteği de devlet
olarak vermemiz gerekir. Bizler bu sorumlulukla karar alınmasını
beklerken çıkan ekonomik paketler büyük sermaye gruplarına destek
mahiyetindedir. Bizler halka destek verileceğini beklerken IBAN
numarası verildi. Halkı borcundan arındıracak bir adım
beklerken, çıkan her paket halkı daha da yoksul, daha da borçlu konuma
getirdi. Mevcut borçlarını ödeyemeyecek durumda olan esnafı 25
bin lira yeniden borçlandırdınız. Ekonomik yönden büyük darbe
alan Türkiye halklarını düşük faizli 10 bin lira kredilerle yeni
borç batağına çektiğiniz. Halk bu paraları ne yaptı,
aldı cebine mi attı? Hayır. SSK primi ödedi, BAĞ-KUR primi
ödedi, elektrik faturası ödedi, su faturası ödedi, vergisini ödedi,
kira ödedi, stopaj ödedi; bu halk verdiğiniz destek kredisi için dosya
parası ödedi yani devlet paraları sağ cebinden çıkardı
sol cebine koydu, halk ise kazanamadığı her ay için devlete borçlu
hâle getirildi. Halka destek olarak anlattığınız şeyin
ertelenmiş faizli borç olduğunu bu halktan saklayarak siyaset
yapamazsınız. İşte HDPnin .bugün yaptığı
demokrasi yürüyüşü sadece sarayın Parlamentoya karşı
gerçekleştirdiği siyasi darbenin tepkisi değil, aynı
zamanda AKP Hükûmeti tarafından açlığa, yoksulluğa,
sefalete maruz bırakılan milyonların hakkını ve
hukukunu savunma yürüyüşüdür. Bu yolda her türlü engelleme, baskı,
caydırma çalışmalarınız boşunadır çünkü HDP,
demokratik, meşru zemini hakkı olan çerçevede kullanıyor ve
kullanacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, birinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, talep üzerine, salonun
havalandırılması söz konusu.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 101inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 12 ila 27nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Durmuş Yılmaza söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Yılmaz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Değerli milletvekilleri, 217 sıra sayılı
Yasa Teklifinin ikinci bölümünü oluşturan 12nci ila 27nci maddeleri
hakkında İYİ PARTİnin görüşlerini sizlerle
paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Eminim benden önce konuşan gerek iktidardaki
gerekse muhalefetteki tüm konuşmacılar torba yasaya değindiler,
torba yasanın ne tür bir sonuç getirdiği konusunda fikir beyan
ettiler ve şu anda görüşmekte olduğumuz teklifin de bir torba
yasa olduğunu, 18 madde olarak geldiği, arkasından yapılan
ilavelerle 27 maddeye çıktığını ve
dolayısıyla da kanun yapma tekniği açısından bunun ne
kadar zararlı olduğunu, hatta yasa teklifinde düzenlenen bazı
maddelerin en geç iki üç ay önce bu Parlamentoda tarafımızdan
yapılan düzenlemelerin tekrar düzenlemesi şeklinde düzenlemeler
olduğunu sizinle paylaşmışlardır. Ben de bunu bu
şekilde belirttikten sonra meselenin özüne geliyorum.
Şimdi, bu yasa teklifinde değişik
düzenlemeler var. 15inci madde KİTlerde iç düzenlemeyi, denetimi
düzenliyor; 17nci madde tütün piyasasında, sigara piyasasında ortaya
çıkan kaçakçılıkla ilgili daha önce yapılan ama ertelenen
düzenlemelerin tekrar ertelenmesini öngörüyor; 18, 19, 20, 21, devam eden
maddeler Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten
sonra kamu personel rejiminde ortaya çıkan mağduriyetlerin
giderilmesi için birtakım yapısal düzenlemeler getiriyor vesaire.
Fakat bu yasa teklifinin bence en önemli maddesi 4üncü madde. Bu 4üncü madde
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkı olarak hükûmete verdiği
harcama yetkisi çerçevesinde çıkarmasına izin verilen özel istikraz
tahvillerinin kullanıldığını ve dolayısıyla
ilave özel istikraz tahvillerine ihtiyaç olduğunu söylüyor ve
dolayısıyla da bu bizi şuraya getiriyor: Ekonominin içinde
bulunduğu koşullar hangi aşamada ve dolayısıyla böyle
bir ihtiyaç nereden doğuyor? Böyle bir ihtiyacın
doğmasının arkasındaki neden, eminim Şu anda içinden
geçmekte olduğumuz sağlık sorunlarının ve bu
sağlık sorunlarının ortaya çıkardığı
ekonomik aktivite üzerindeki etkilerinin ortaya çıkardığı
sonuçlarla nasıl mücadele edebiliriz?in özü ve esası. Şu anda
ortaya çıkan bu sağlık sorunlarıyla ilgili olarak
karşılaştığımız ekonomik sorunlara
verebileceğimiz yanıtın ve önerebileceğimiz çözümlerin
olası cevapları, aslında sağlık bilimiyle
uğraşanların ekonomi bilimiyle uğraşanlara
gösterebileceği yol ve yöntemlerle sınırlıdır diye
düşünüyorum ve onları yönlendirecek olan da onların bu
görüşleridir. Eğer sağlık bilimiyle uğraşanlar
Covid-19un yayılma sürecini, bulaşma katsayısını ve
bulaşma katsayının hangi yaş grubunda, hangi ekonomik
grupta ne ölçüde etkili olduğunu açık ve net olarak söyleyebilirlerse
ekonomiyle ilgili karar alıcılar da bunun sonucunu daha kolay tahmin
edebilirler ve o kolay tahmine göre de daha etkin, daha verimli politika
tedbirleri alabilirler ve bunu dizayn edebilirler. Şu anda karşı
karşıya olduğumuz bu sorunun sonucunda, bilim
insanlarının politika yapıcılara gösterdiği yol
çerçevesinde yapılması gereken husus, her şeyden önce, bunun bir
kere -dediğim gibi- bulaşma oranı, bu bulaşma
oranının ortaya çıkardığı artış
oranı, artış oranına bağlı olarak sürenin ne
kadar devam edeceği. Biz üç ayda mı normalleşeceğiz,
altı ayda mı normalleşeceğiz? Bu normalleşme
yapılırken de belli aralıklarla ekonomiyi kapatıp ondan
sonra tekrar açıp, üç gün sonra tekrar ekonomiyi kapatıp tekrar
mı açacağız? Tabii bütün bunlar, alınacak olan ekonomik
tedbirler ve önerilecek olan politika tedbirlerinde son derece etkili. Bu
çerçevede, kategorik olarak toplayacak olursak ekonomi yönetiminin, politika
yapıcılarının karşılarında bulunan sorun
şunlar: Birincisi, istihdamı, gelirleri ve toplam efektif talebi
canlı tutmak ve korumak. İkincisi, başta sağlık,
ulaşım ve eğitim olmak üzere toplumun her kesimi için kamu
hizmetlerine erişimi sağlamak. Üçüncüsü, şirketlerin ve tüm
üretim faaliyetlerinin düzenli işlemesini sağlamak üzere
yatırım ara malı ve teknik hizmet alanlarını
döndürebilmek ve bunu sürdürebilmek. Dördüncüsü, gıda tedarik zincirinde
olası eksikliklere yerinde, zamanında ve acilen müdahalede bulunabilme
kapasitesini muhafaza etmek. Beşinci olarak da tüm bu politikaların
sürdürülebilmesi için gerekli kamusal, özel ve uluslararası finansman
olanaklarını yönlendirecek maliye politikalarının
oluşturulması.
Bu çerçevede ortaya çıkan durum şunu
gösteriyor: Ekonomimizin mevcut üretken kapasitesinin en az zayiatla,
pandeminin sona erdiği tarihten itibaren daha hızlı harekete
geçmesini sağlayıp minimum zayiatla taşıyabilmek için, hem
ekonominin arz tarafında hem de talep tarafında ortaya çıkan
sorunların ortadan kaldırılabilmesi için bir paket değil
bir plan dizayn etmeli ve bunun başı, sonu, ortası, kime,
nerede, nasıl harcama yapılacağı konusunda açık ve net
bir program ortaya konulmalı. Şu anda, bir harcama
yapılıyor ama bunun başı, sonu, ortası belli
değil, ayrıca şeffaf da değil, net de değil, kamuoyu
takip edebilecek durumda da değil.
Dünyada, şu anda, bizim de karşı
karşıya olduğumuz sorunlara diğer ülkelerin verdikleri
yanıtlar da var. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinin,
sağlık konusunda Amerikan yönetiminin Covid-19a verdiği tepki
ile Türkiyedeki yönetimin Covid-19a verdiği tepki çok daha farklı
ama şunu biliyoruz ki: Covid-19un ortaya çıkardığı
ekonomik sonuçlara Amerikan yönetimi, Avrupadaki yönetim, Almanyadaki yönetim
çok daha etkin tepki veriyor. Elbette, kredi de bu ortaya çıkan sorunla
mücadelede önemli bir katkı fakat kredi ikincil bir tedbir. Burada
yapılması gereken şey, asıl önemli tedbir -harcama
kabiliyeti yüksek olan- yaşamını devam ettirecek, yemesini
içmesini, barınmasını devam ettirecek düşük gelirli
grupların cebine para koymaktan geçiyor.
Bugün içinde bulunduğumuz koşullar
çerçevesinde ve ekonomimizin bulunduğu devresel hareket noktasına
baktığımızda, Türkiye kötü bir noktada yakalandı bu
işe. Maliye politikasının ne olduğunu, bütçe
açıklarının ne olduğunu, cari açığın ne
olduğunu, ekonomik büyümenin ne olduğunu, borçlanmanın ne
olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Fakat buna rağmen, Türkiyede en
düşük gelir gruplarının, ekonomiyi ayakta tutacak,
aldığı parayla bakliyat alacak, zeytin alacak, sofrasına
tereyağı koyacak, ekmek koyacak insanların cebine para koyacak
bir program dizayn edilebilir ve bu da millî gelirin en azından yüzde
9una, yüzde 10una tekabül eder. Türkiye bu işle baş edebilecek güç
ve kabiliyette bir ekonomiye sahip.
Her siyasi partinin kendine uygun birtakım
çözüm önerileri var. Örneğin, İYİ PARTİ olarak biz diyoruz
ki: Özellikle hizmet sektöründe lokantacıların, turizm sektöründeki
insanların, berberlerin, kuaförlerin, işini, emeğini, gelirini
kaybeden insanların cebine para koymak için işletmelere
çalıştırdığı kişi başına 10 bin TL
verilsin diyoruz; hane halkında da her nüfus başına 500 lira
verilsin diyoruz. Tabii, bunun için kaynak lazım. Bu kaynak nereden
gelecek? sorusu hepimiz için önemli. Bu kaynak bu ülkede var.
Dünya örneklerine baktığımızda,
şu anda içinden geçmekte olduğumuz bu sorun ne 1929 buhranına
benziyor ne dünyanın karşı karşıya olduğu
2007-2008deki krize benziyor ne de bizim 1994, 2001 krizimize benziyor; bu,
bambaşka bir kriz ama oralardan bizim edindiğimiz dersler ve
tecrübeler var; o dersler ve tecrübeler sayesinde biz
vatandaşımızı aç bırakmadan
Maaşını
kaybeden, işini kaybeden insanların cebine para koyabilecek
kapasitemiz var ama bunun için irade lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Bu Hükûmet para
harcıyor fakat nakit olarak vatandaşın cebine parayı çok az
koyuyor, önemli bir kısmı kredi; hâlbuki tersi olması
lazım, nakdi daha fazla koyacak, kredi onun arkasından gelecek. Ne yapacak?
Değişik örnekleri var: Bir, Merkez Bankası Kanununda küçük bir
değişiklik yapar veyahut da özel bir kanun çıkarır, 3
maddelik bir kanun, kısa vadeli avansı tekrar geri getirebilir.
İki special purpose vehicle denilen kamunun yüzde 100 sahip olduğu
özel bir şirket kurar, o şirkete ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik koşulların ihtiyaç duyduğu nakdi sağlayacak
büyüklükte tek bir tahvil ihraç eder, o tahvili Merkez Bankası nakde
dönüştürür ve bu nakdi de Hükûmet alır -başta da söylediğim
gibi- kime, nerede, nasıl, hangi ölçüde, hangi zamana kadar ve sonucunda
nasıl geri döneceği şeklinde açık, net bir plan yapar ve
vatandaşın cebine para koyar. Şu anda Hükûmet belli ölçüde nakit
harcıyor, cebine para koyuyor fakat bu para, harcama kabiliyeti yüksek,
geçinmek zorunda olan, faturasını ödeyemeyen, evine aş, ekmek
getiremeyen insanlardan ziyade kredi müessesesi yoluyla, onların
vasıtasıyla şirket kurtarmalara gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Şirketler de
borçlu olarak bu paraları alıyorlar, tasarruf edip borçlarını
kapatıyorlar; ekonomiye çok fazla bir katkısı yok, çarpan etkisi
yok. Hâlbuki diyorlar ki: Biz şu kadar kaynak ortaya koyduk, bunun çarpan
etkisiyle 600e, 700e çıktı. Bu çarpan etkisi son derece düşük.
Çarpan etkisinin büyük olabilmesi için harcama yapanın cebine nakit
koyacaksın. Hükûmet bunu yapmıyor ama Türkiye bunu yapabilir.
Eğer bunu yapmazsak bu pandemi sona erdiğinde ekonominin sıçrama
noktasında elde edeceği ivme son derece zayıf olacak ve
dolayısıyla bu mesele, pandemi sona erdikten sonra harekete
geçtiğimizde altı ayda toparlanacaksak iki yılda zor
toparlanırız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Durmuş Bey.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Ankara
Milletvekili Sayın Mevlüt Karakayaya söz veriyorum.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile
63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin ikinci bölümüyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, ben, öncelikle,
bu kanun teklifinde gelen önemli değişikliklerle ilgili olarak böyle
bir ihtiyaca binaen bu teklifi getiren birinci imza sahibi Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemire teşekkür ediyorum. Tabii ki bu teklif içerisinde bizim
eksik gördüğümüz, daha ilaveler de olsaydı dediğimiz bir
takım uygulamalar söz konusu. Bunlar, parti grup temsilcilerimiz
tarafından dile getirildi. Ben de dilimin döndüğü kadarıyla bu
konularla ilgili değerlendirmelerde, önerilerde bulunmaya
çalışacağım.
Ağırlıklı olarak bu teklifte
uzaktan iletişim araçları kullanılması suretiyle
sözleşme yapılabilme imkânları getirildi. Bunun önemli bir
kısmı birinci bölümle ilgili maddelerde yer alıyordu.
İkinci bölümde de yine finansal kiralama, factoring, finansman
şirketleri, yine Sermaye Piyasası Kurulu, yatırım
kuruluşları ve portföy yönetim şirketlerinin
yaptıkları hizmetler ve müşterileriyle yapacakları
anlaşmalar konusunda da uzaktan, mesafeli haberleşme araçlarıyla
sözleşmelerin yapılabileceği getiriliyor. Tabii ki bunları
-bir bütün olarak baktığımızda- dijitalleşmenin bir
gereği olarak da göreceğiz ama bu konuyla ilgili bazı
uyarıları da yapmakta fayda var. Siber saldırı,
dijitalleşmenin getireceği küresel sorunlar bu coronavirüs gündemi
öncesinde de en çok konuştuğumuz,
tartıştığımız konulardı, özellikle
uluslararası toplantılarda konuşulan önemli konulardandı.
Biz, burada, dijitalleşmeyi biraz daha hızlandıran bu son pandemi
dönemiyle birlikte dijitalleşmeyle alakalı gerekli tedbirleri de
almamız gerektiğini, bununla ilgili riskleri bertaraf edecek
sistemleri de geliştirmemiz gerektiğini hatırlatmamız
lazım diye düşünüyoruz.
Yine, bu, elektronik haberleşmelerle
yapılacak sözleşmeler konusunda, bir de elektronik haberleşme
konusundaki abonelik
Burada, aslında elektronik ortamda sözleşmenin
yapılması ifadesi, elektronik haberleşme hizmetleriyle ilgili
yani işte, telefon abonelikleri, internet abonelikleri, bunların
oluşturulması, telefon aboneliklerinin, numaralarının
taşınması gibi konularda yani burada, biraz, böyle kavramsal
olarak bir sıkıntı sanki var gibi. Maddenin gerekçesine bakarsak
evet -diğerlerinde olduğu gibi- uzaktan yapılabilir ama kanun
maddesine baktığımızda, burada bir sıkıntı
var gibi görünüyor. Yani o kadar hizmetin altyapısını
oluşturan bu yapı içerisinde uzaktan haberleşme araçlarıyla
anlaşmanın yapılabilmesi bunun için de gerekli. Umarım
burada -kavram birliği yok ama- kastedilen, aynı diğerlerinde
olduğu gibi, uzaktan sözleşmenin yapılabilmesidir.
Değerli milletvekilleri, tabii önemli bir
düzenleme de teklifin 18, 19, 20, 21, 24 ve 25inci maddelerinde getirilen 375
ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan
değişikliklerle alakalıydı. Bu, üst kademe yöneticilerin
görevden alınmaları, görevlerinin bitmesi durumundaki atanacakları
görevlerle alakalı. Bu, tabii, bir ihtiyaca binaen getirilen düzenleme.
Buna bir şey demiyoruz, destekledik ama aynı şekilde
KİTlerle ilgili yıllardır devam eden bir mağduriyet söz
konusu. Ben müsaadelerinizle bu mağduriyeti buradan dile getirmek istiyorum
hem eski bir KİT Genel Müdürü hem de bugün KİT Komisyonu üyesi olarak
yakından bildiğim bir mağduriyet. Yani KİTlerde üst düzey
görev yapmış genel müdür, genel müdür yardımcısı,
bölge müdürü, daire başkanları görevlerden
alındıklarında orada müşavirlik kadrosuna atandı ama
bunlar bizim 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki (II)
sayılı cetvel olarak ifade ettiğimiz o cetvelde maalesef
sayılmamaları dolayısıyla KİTlerdeki
müşavirlikler hariç biçimindeki parantez içi bir hükümden dolayı
ciddi bir şekilde mağduriyete uğradılar. KİTler çok
önemli, Türkiye ekonomisi açısından baktığında,
gayrisafi yurt içi hasılaya katkıları düşünüldüğünde
çok ciddi katkıları olan birimler ki bu yöneticilerin de bu anlamda
ciddi katkıları var. Bugün, bunlar, örneğin bir
bakanlıktaki müşavirin yüzde 65i civarında ücret alabiliyorlar.
Özlük hakları yönünden bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi
gerektiğini ben buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, bu düzenlemeler içerisinde KİTlerle
ilgili önemli bir düzenleme iç denetçilerin özlük hakları,
atanmasıyla ilgili bir düzenleme var. Aslında, tabii, burada 5018
sayılı Yasadan konuya bakmak lazım. Bu, çok gecikmiş olan
bir düzenleme. Onun için teşekkür ediyoruz. KİTlerin bir
kısmı görevlendirmelerle iç denetçi çalıştırıyordu,
bir kısmı düzenlemeleri bekliyorlardı. O düzenlemeler en
azından sağlanmış olacak. Onun için teşekkür ediyorum
ama burada da bir iki hususun altını çizmekte fayda var. 5018
sayılı Yasa 2003 yılında malumlarınız kabul
edildi ve 2004 yılında uygulamaya geçti. 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun aslında temeline
baktığımızda Türk denetim sistemini önemli ölçüde
değiştirdi. Bunun bir reform olduğunu hep ifade ettik, ifade
etmeye devam ediyoruz, burada hemfikirim ancak denetim sistemi yapısıyla
ilgili yaptığı değişiklikteki itiraz hakkımı
hep başından beri saklı tuttum. Çünkü Türkiye, Kara
Avrupası hukuk sistemini uygulayan bir ülke, denetim yapısı da
vakti zamanında bu yapıya uygun olarak tasarlanmıştı.
5018le gelen yapıya baktığımızda Anglosakson hukuk
sistemi yani kamu hukuku olmayan bir yapının denetim sistemini bize
getiriyordu. Bunun özet hâli, somut şekli neydi? Paraya dayalı
dış denetim, yöneticiye bağlı iç denetim. şeklinde
ifade edebileceğimiz bir yapı. Tabii ki şu an itibarıyla
tamamen bu yapıya bir dönüş söz konusu olmadı,
Sayıştayın buradaki rolünü çok iyi anlamak lazım denetim
anlamında ama iç denetim önemliydi. İç denetim bazen
karıştırılıyor yani işlevleri,
fonksiyonları. Şunu hemen ifade edelim ki bizim KİTler için
genel yatırım ve finansman programı olarak her yıl -bu
şimdi Cumhurbaşkanı kararı olarak çıkarılmakta-
bu programda iç kontrol sistemleriyle ilgili KİTlere öneriler, tavsiyeler
getiriliyor. İç denetim dediğimiz olay bu iç kontrol sisteminin
önemli bir parçasıdır. Bu parça hep eksik kalmıştı. Bu
düzenlemeyle birlikte, iç denetçilerin yasal statüye yani 5018deki yapıya
kavuşmasıyla birlikte bu sorun ortadan kalkmış olacak.
Hemen bir iki cümleyle sözlerimi
tamamlayacağım.
Bu yapı içerisinde bir de İç Denetim Koordinasyon
Kurulu var. Bu, Maliye Bakanlığı içerisinde kurulmuş olan
bir yapı, önemli bir yapı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, toparlayalım.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
Ancak 5018 sayılı Yasa oluşurken
Türkiyedeki yönetim sistemi farklıydı. Bugün mevcut yönetim
sistemiyle bağlantılı olarak bunun tekrar dikkate alınarak
buradaki yapının değiştirilmesi uygun olacak ve bu,
Türkiyede KİTler dâhil, diğer kamu idarelerindeki iç denetimin
layık olduğu biçimde, verimli, etkili bir biçimde
yapılmasını sağlayacak. Bunun temel amacı da kamu
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılmasını sağlamaktır.
Çok teşekkür ediyorum.
Ben bu düzenlemelerin kamu idareleri
açısından hayırlara vesile olmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maalesef bir torba
yasayla daha karşı karşıyayız ve torba yasada
gerçekten ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken pek çok konu var.
Bakın, torba yasaya gece vakti 6 veya 7 madde
daha eklendi Plan ve Bütçe Komisyonunda, şunları içeriyordu:
Efendim, sözleşmeler için insanlar bankalara gidiyorlar, bankalarda
bankacıyla yüz yüze yapıyorlar, e buna ne gerek var, kâğıt
israfı. Vatandaş hiç bankaya gitmesin, factoring şirketine
gitmesin, telefon bayisine gitmesin; evinde telefonunu çıkarsın,
bankadan kredi sözleşmesi yapsın, bankadan hesap açabilsin.
Bakın, bankadan hesap açabilsin. Hesapla borçlansın evinde ve sonra o
borcu da ödesin.
Şimdi, arkadaşlar, kulağa hoş
geliyor, değil mi? Ne var, her şeyi evde yapalım, dijital
yapalım her şeyi. Her şey zaten dijitalleşiyor, artık
insanın bir önemi kalmıyor dijital çağda, yüz yüzelik ilkesi yok
ediliyor, insani ilişkiler yok ediliyor. Hani coronayı da Allahın
bir lütfuna çeviren bu anlayış, arkadaşlar, bu anlamda sosyal
mesafeyi kuralım dedik ya, corona sanki ilanihaye sürecek Evden herkes
borçlansın, evden banka hesabı açsın. diye bir
anlayışı dayattılar. Şimdi, kulağa hoş
geliyor ama insani değerler nerede arkadaşlar bu maddede yani yüz
yüzelik ilkesi?
Bakın, biz sözleşmeyi nasıl
öğrendik babalarımızdan, bizler nasıl yaptık? Bir
banka şubesine giderdin, bankacı belli bir donanımla sana: Ya
amca -teyze veya Garo Bey, Ahmet amca- gel, otur, sana bir hesap açalım,
mevduata paranı koyalım, şu faizi şöyle alabilirsin,
paranı buraya yatırırsan daha iyi olur, paranın bir
bölümünü şuraya yatırsan daha iyi olur. diye anlatırdı.
Yani finansal okuryazar olmayan bir toplumda, arkadaşlar, bu bilgileri yüz
yüze almak önemlidir. Ama biz şimdi ne yapıyoruz dijital çağda?
Bir telefon açıyoruz, karşımıza ne çıkıyor? Bir
robot çıkıyor, öyle değil mi? Robot çıkıyor Bilmem ne
için 2ye basın, bilmem ne için 3e basın -vatandaş
anlamıyor- kredi almak için 3e bas, 0,75 kredi. Hâlbuki o kredinin
arkasında dünya kadar masraf bindiriyor. Faizden bihaber amca, o anlamda
telefonun düğmesine basıyor. Şimdi de dijital olarak cep
telefonundan krediyi onaylayacak, hesap açacak.
Arkadaşlar, yüz yüzelik ilkesi nerede peki
bunun burasında? Düşünün ki bir kredi alacaksınız, hesap
açtınız, oğlunuz geldi Ya, benim kredi limitim doldu, baba
senin adına bir kredi alalım. dedi. Alalım, tamam.
Babasının adına krediyi aldı, baba borçlandı, ev de
teminat olarak kondu oraya. Bir baktı, oğlan krediyi ödememiş,
babanın da evi gitmiş. Böyle uygulamalarla karşı
karşıya kalacağız çünkü cep telefonundan girecek, hesap
açacak, kredi alacak, borçlanacak. Ya, düşünün ki biz telefon
şirketleriyle, değil mi arkadaşlar, belli sözleşmeler
yaparız. Telefon şirketi der ki: Bir yıl boyunca bana
bağlı kalırsan sana aylık 150 lira... Bir bakarsın ki
yanlış bir şeye imza atmışsın. Onun, hâlbuki,
erken kapattığın zaman 2 bin lira cezası varmış;
böyle meselelerle vatandaşımız karşı karşıya
kalıyor. Yani, uzaktan erişim her zaman iyi değildir.
Bir de ben Komisyonda bir şey daha sordum:
Diyelim ki bankalarda hesap açacağım ben, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları hesap açacak; iyi, güzel, olabilir, dayatıyorsunuz,
olsun. Peki, dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir insan da hesap
açabilecek mi? Hani, yerli ve millîlere söylüyorum: Dünyanın herhangi bir
yerinden 8 milyar dünya vatandaşı Türkiyede hesabı cep telefonu
üzerinden açabilecek. dedi. Peki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını,
hani, biliyor; sicili, adli kaydı, şusu busu, herkes görüyor.
Dünyadaki 8 milyar dünya vatandaşının Türkiyede istediği
gibi hesap açması acaba doğru mu? Şimdi, siz diyorsunuz ki:
Arkadaş, para bitti; para gelecekse nereden gelecekse gelsin. Ya, o
paranın ne parası olduğunu siz bilecek misiniz? O kişinin
gerçek bir kişi olup olmadığını nereden bileceksiniz,
nereden bileceksiniz? O kişi uğursuz mu hırsız mı,
parayı karanlık yönlerden mi kazanmış, nereden bileceksiniz?
Bilemeyeceksiniz arkadaşlar çünkü herhangi bir kişi dünyanın
herhangi bir yerinden hesap açacak çünkü burası kara para merkezi
olmuş; parayı buraya getirecek, efendim, siz de çarklar dönsün diye
kullanacaksınız. Ondan sonra, arkadaşlar Türkiye kara para
cenneti oldu. diyenlere bir şey diyemeyeceksiniz.
Bir konu daha var arkadaşlar bu konuda:
Bakın, büyük şirketler insan çalıştırmayı
sevmiyor, her şeyi dijitalleştirmek istiyor. Bir banka
şubesinde, biliyorsunuz, 7-8 kişi çalışır. Bu
yasayı çıkaracaksınız ya, el kaldıracaksınız
biraz sonra; o banka şubesindeki
Her banka şubesinde işçi
kıyımı olacak, biliyor musunuz? Çünkü niye? Her şey
dijital; banka hesabı aç, dijital; kredi al, dijital; efendim, her
şey dijital ya; e, insana gerek yok. On binlerce banka
çalışanı işinden olacak arkadaşlar bunun sonucunda,
büyük bir işçi kıyımı olacak, bunu düşünen var
mı? Bu Meclis vicdanlı bir Meclis mi? Bunu göreceğiz
arkadaşlar. Hem yüz yüzelik ilkesinden hem
vatandaşımızın finansal okuryazar olmamasından hem de
bir işçi kıyımına yol açacak bu nedenlerden dolayı bu
yasaya evet dememenizi öneriyoruz arkadaşlar. Dijital çağda her
şey Matrix gibi rakamlara dökülmüş durumda ama insan faktörünü devre
dışı bırakırsak
Her şeyi robotlar, dijital
teknoloji yönetecekse insan faktörü nerede arkadaşlar? Burada, maalesef
insan faktörü yok.
Diğer bir madde, sigarayla ilgili önemli bir
madde var arkadaşlar. Her torbamızda sigarayla ilgili bir madde var
biliyorsunuz. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bundan üç
hafta önce: Sigaraya vergiyi bindireceğiz. dedi arkadaşlar
Sigaraya vergiyi bindireceğiz. İçinizde sigara içen arkadaşlar
var. Ortalama bir paket 15 lira ile 20 lira arası, 15 lira farz edelim. 15
liralık bir paket sigarada 12 liralık vergi var arkadaşlar. Ya,
zaten sigaraya vergiyi bindirmişsiniz. Her gün bir paket içen bir tiryaki
bir ayda 450-500 lira sigaraya para veriyor arkadaşlar, o da bir paket
içenler, iki paket içenler bin lira veriyor. Ya, bu 500 lirayı, bin
lirayı kimler verebilir arkadaşlar? Vallahi, yalnızca zenginler
verebilir. Garibanlar, 500 lira, bin lira bir paket sigaraya veremiyor. Ne
yapıyor? Biliyorsunuz, tütün satanlar var, orada aynı zamanda
makarona doldurulmuş sigara var. O sigaralar, ben baktım, piyasada 4
lira, 5 lira veya 6 lira. Garibanın gücü ona yetiyor. Hani, rahmetli
Neşet Ertaşın söylediği gibi. Ya, garibanın
sigarasına dokunmayın, garibanın bir sigarası var. dedi
Neşet Ertaş Recep Tayyip Erdoğanın yüzüne. Recep Tayyip
Erdoğan Yine vergi bindireceğim diyor ve yalnızca 5
liralık sigarayı alabilen vatandaşımıza Hayır
diyor. Ben sana vergi bindireceğim, sen 15 liralık sigarayı
almak zorundasın diyor. Böyle vicdansız bir madde var
arkadaşlar ve bir şey daha var, o sigaradan bir paket satan
kişi, bakın, bir paket satarken yakalanırsa üç yıldan altı
yıla kadar hapis yatacak arkadaşlar, üç yıldan altı yıla
kadar. Bunun sonucunda da ne vergi toplayacaklarmış biliyor musunuz?
9 milyar TL vergi toplayacaklarmış. Kimden toplayacaksınız
bu vergiyi? Gariban vatandaştan toplayacaksınız.
Peki, arkadaşlar, bu yasayı buraya kim
getirdi biliyor musunuz? Recep Tayyip Erdoğan Vergi
toplayacağım diyor, keyfi yerinde. Ama kimin getirdiğini size
söyleyeyim, sigara kartelleri getirdi bu yasayı buraya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapma gözünü seveyim.
GARO PAYLAN (Devamla) Sigara kartelleri, Japan
Tobacco International ve Philip Morris getirdi. İşte, Philip
Morrisin getirdiği yasaya şu anda AKPli vekiller imza attı,
belki de MHPli vekiller de onay verecek.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İbrahim Bey cevap
verecek ama şimdi.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, sigara kartelleri
getirdi. Benim babam Maltepe sigarası içti hayatı boyunca, TEKEL
sigarası içti, babalarımız Samsun sigarası içti,
Adananın, Bitlisin sigarasını içiyordu babalarımız,
dedelerimiz ama şimdi uluslararası sigara kartellerinin
sigaralarını içiyoruz, onlara milyarlarca dolar para
kazandırıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, Adıyaman son can, bir sigara
üretiyor arkadaşlar ve sigara bu anlamda tüketilmeye
çalışılıyor, ona da engel koyacaksınız. Hani
yerliyiz, millîyiz diyorsunuz ya, yok, yerli ve millî değilsiniz. İşte,
arkadaşlar, Philip Morrisin ve Japan Tobacconun maalesef bu anlamda
yasasını buraya getirenlersiniz sizler. Arkadaşlar, bütün sigara
pazarının yüzde 85ini zaten ele geçirmişler, geri kalan yüzde
15e de göz dikiyorlar Adıyamandaki üretici kazanmasın, o da
kapatsın, tarlasını bıraksın, büyükşehre göç
etsin, benim Marlboromı, benim Camelımı içsin." diyor
onlar ve buna da yerli ve millîyiz diyen AKP-MHP birlikteliği maalesef
umarım onay vermezler- az sonra veya yarın onay verecek.
Değerli arkadaşlar, bakın, yerli
üretimi her anlamda korumalıyız, Bitlisin, Malatyanın,
Adıyamanın tütününü korumalıyız. Onlar kooperatif
kuracaklar." diyor. Ya, iki yıl önce yasa çıkardık, niye
kuramadılar kooperatifi?
İbrahim Aydemir, niye kuramadı onlar,
niye?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Onun
cevabını verdik sana.
GARO PAYLAN (Devamla) Kuramıyorlar
arkadaşlar. O koskoca karteller ile küçücük kooperatifler rekabet edebilir
mi? Devreye geçirin bakalım Rekabet Kurumunu. Rekabet edebilirler mi?
Edemezler.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Süreyi
uzatmayalım mı?
GARO PAYLAN (Devamla) Yapmamız gereken yerli
üretimi sağlamak -tütün üretilecek- yerli sigara markalarının
oluşmasını sağlamak, o küçük kooperatiflerin bu
sigaraları ucuz fiyata...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Tam da
bunu yapıyoruz işte, tam da bunu yapıyoruz biz. O
kooperatiflerle şu söylediğini yapıyoruz biz.
GARO PAYLAN (Devamla) Arkadaşlar, o yerli
kooperatifler sigara üretebilecekler mi? İbrahim Aydemir
Hayır." dediniz, kayıtlarda var. Sigara üretemeyecekler. Niye?
Vatandaş Marlboro içecek, vatandaş Camel içecek, uluslararası
sigara kartelleri para kazanacak diye...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bunları konuştuk biz. Kartellere sen destek oluyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) ...İbrahim Aydemir
buraya yasa getirmiş, 80 AKP milletvekili imzalamış. Yerliyiz,
millîyiz. diyorsanız bu yasaya hayır deyin arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hep
ezbere konuştun. Bile bile yalan konuşuyorsun.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi,
yürürlük ve yürütme dâhil 27 maddeden oluşmaktadır ama Komisyonda
ilave edilen maddelerle birlikte bu teklif, sahiplerinin metni olma
sınırlarını aşmıştır. Komisyona gelen
metin 18 maddeden ibaretti, toplam 12 farklı kanun ve kanun hükmünde
kararnamede değişiklik yapmaktaydı. Komisyonda 9 madde son
dakikalarda verilen önergelerle ilave edildi. İlave edilen bir 18inci
madde var, yaklaşık 3,5 sayfadır, önünüzdeki metne
baktığınız zaman görürsünüz. Yine, Komisyonda önergeyle
ilave edilen 20nci madde var, o da yaklaşık 3,5 sayfadır ve
yine ilave edilen 25inci madde var o da yaklaşık 1 sayfa
uzunluğundadır. Bunları birlikte dikkate
aldığımızda, Komisyonda önergelerle ilave edilenler de 6
kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor, hem de
bu değişiklikler öylesine bir hacim oluşturuyor ki Komisyona
gelen metin 7,5 sayfa, Komisyonda kaşla göz arasında önergelerle
eklenen metinler ise 9,5 sayfa civarındadır.
Değerli arkadaşlar, toplam 18 kanun ve
kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapan bir metni
görüşüyoruz ve bunu tartışıyoruz. Bu, tam bir torba
kanundur. Böyle bir curcuna, böyle bir düzensizlik aslında olmamalıydı,
bu mantıkla yasa yapılmamalıydı. Değişikliğe
uğrayan her maddenin görüşülmesi gereken komisyon farklı, her
bir maddenin farklı bir komisyonda görüşülmesi gerekirken tamamı
toplanmış, tek bir komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda ele
alınmıştır. Bu niteliğiyle bu metnin Anayasaya aykırı
olduğunu daha önce defalarca söyledik, bundan sonra da defalarca söylemeye
devam edeceğiz. Ama iktidar sürekli olarak Bu torba yasayı biz icat
etmedik, bizden önce yok muydu? gibi sözler söylüyor. Ben 1990lı yıllarda
hiç torba yasa hatırlamıyorum. Bu torba yasa Adalet ve Kalkınma
Partisinin iş başına geldiği, iktidara geldiği günden
sonra önce yavaş yavaş, birer ikişer başladı, bugünse
tam bir gelenek hâline geldi. Bu Meclise gelen hemen hemen tüm yasa teklifleri,
torba yasa niteliği kazanmıştır. Ama bu huydan vazgeçmek
lazım, bu yasama yapma biçimi, tamamıyla yanlıştır,
Anayasaya aykırıdır ve de hukuk sistematiğini, düzenini
topyekûn bozmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu özensizlik
nedeniyle Türk hukuk külliyatının Türkçesini tamamıyla
bozulmuş olarak görüyoruz ve bozuk metinler, bozuk ifadeler, maalesef,
bizim hukuk külliyatımızı oluşturmaya başlıyor.
Bakın, bu metinde İhale Kanununda değişiklik var. İki
yıldır Meclisteyim, Komisyondayım, İhale Kanununa
dokunmayan bir teklifin geldiğini hemen hemen görmedik. Bazı teklifler
de birkaç maddede dokunuyor İhale Kanununa. Yani bu iktidarı
tanımlamak gerekirse ihale sevici bir iktidar demek lazım. Bir
kanunla bu kadar çok uğraşıyorsanız bir derdiniz var
demektir. Bu derdin ne olduğu da bellidir. Bu kadar çok
değişiklik yapılır mı? Yine geldi İhale
Kanunundaki değişiklikle ilgili bir madde, bu paketin içerisine
yerleşti. Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın Türkiyede emekliliğiyle ilgili bir
türlü karar veremeyen, sürekli değişiklikler yapmaya
çalışan ve tamamen vatandaşlarımızın
kafasını karıştıran bir iktidardan söz ediyoruz.
İkide bir aynı maddeler tekrar tekrar değiştirilmez ama bu
Hükûmet, sürekli aynı maddeleri tekrar tekrar değiştiriyor.
Bakın, Çek Kanunuyla ilgili bir madde var, daha iki ay önce zaten o
konuda, o kanunda bir değişiklik yapılmış, şimdi
tekrar geliyor. Bankacılık Kanununda düzenleme yapıyorsunuz,
bir iki ay önce yine yapılmıştı. Banka Kartları ve
Kredi Kartları Kanunu da aynı şekilde, buradaki madde daha önce
de gelmişti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hepsinin cevabı var
da size vermeyeceğiz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Depremle
ilgili düzenleme daha önce gelmişti, tekrar depremle ilgili düzenleme
yapılıyor. 3201 sayılı Kanunla ilgili geçen yıl
yapılan düzenleme, şimdi yine aynı kanunda düzenlemeyle bu
paketin içinde önümüze geliyor. 4749 sayılı Kanunla ilgili geçen
sene düzenleme yapılmış, yine geliyor. Elektronik
Haberleşme Kanunuyla ilgili yapılan geçen yılki düzenlemeyi
hepimiz hatırlıyoruz, şimdi tekrar bir düzenleme getiriliyor.
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununda yine
düzenleme yapılmıştı, tekrar bu paketle getiriliyor.
Yani önünü, iki ay sonraki geleceği göremeyen,
planlayamayan, aynı maddeleri, aynı kanun maddelerini tekrar tekrar
torba yasalarla bir hercümerce çeviren ve önümüze getiren bir iktidardan söz
ediyorum. Burada paketi hazırlayan arkadaşlara da bir şey
demiyoruz, Komisyon arkadaşlarımız, ama Hükûmetin
yasalaştırma mantığı bu ve bu mantık
tamamıyla yanlıştır. 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede değişiklik yapılıyor, zaten daha önce de
sık sık değişiklik yapmıştınız ama bu
huydan bir türlü vazgeçilmiyor. Bütün maddeler böyle, bütün maddeler. Yani,
iktidarı topyekûn hesaba çekmemiz lazım. Kardeşim, düzgünce bir
düzenleme yapın ve görüşelim; önümüze beş yıl boyunca
aynı kanunla ilgili yeni bir düzenleme getirmeyin ve de derli toplu
hazırlayın. Hangi komisyonu ilgilendiriyorsa bütün maddeler o
komisyona gitsin ama yok, rastgele, ciddiyetten uzak bir yasalaştırma
mantığıdır bu ve cumhuriyet tarihi boyunca böyle bir
yasalaştırma mantığı, bu Mecliste hiçbir zaman
yaşanmamıştır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, bir olay anlatayım size:
Meşhur bir 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun vardır. Bu Kanunu maliyeciler çok fazla kullanırlar;
el kitabı gibidir. Aslında bu Kanun, sadece maliyecileri de
ilgilendirmez. Tüm kamu kuruluşlarında kamu alacaklarının
tahsiliyle ilgili usul hükümleri buradadır, bütün kamu
kuruluşları kullanır. Yani bütün bakanlıklar, mahkemeler,
il özel idareleri, belediyeler; kamu alacaklarıyla ilgili olarak bu Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna müracaat eder ve
bundan yararlanır, buna bağlıdır. Bu Kanun, 118 maddedir ve
yaşı. benden daha eskidir, 1953 yılında
çıkarılmıştır, böylesine bir temel kanundur.
Kırk yıl önce doktora yaparken eski bir
maliye bürokratı hocamız, bu kanunun hazırlanmasıyla ilgili
bir bilgi vermişti. Demişti ki: Bu kanunu hazırlayan, taslak
metni ortaya çıkaran ve üzerinde en büyük emeği olan kişi
Ayaşlı bir maliyeciydi. Adını Mehmet diye mi
anmıştı Hasan diye mi anmıştı
hatırlamıyorum. Ama Ayaşlı bu Mehmet veya Hasan Efendi o
yıllarda -40lı,50li yıllarda- Ayaştan merkebiyle
Ankaraya gelirmiş, Ulustaki Maliye Bakanlığının
önüne merkebini uygun bir yere park edermiş, sonra odasına geçer,
çalışmasını yaparmış. Bu Ayaşlı Mehmet
veya Hasan Efendinin hazırladığı bu 6183 sayılı Âmme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun -benden daha
yaşlı diyorum- o günden bugüne kadar hemen hemen ciddi hiçbir
değişikliğe uğramamıştır, sadece oranlarla
ilgili maddeler, ek maddeler veya teknolojinin değişmesiyle ilgili
bir iki ilaveden başka değişikliğe
uğramamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın
Şener.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, temel yasa dediğiniz şey, böyle bir şeydir.
Yani Ayaşlı Mehmet Efendideki ciddiyet, niye bu Mecliste
olmasın ya niye olmasın? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yani şu torbanın Allah aşkına
neresi temel yasadır? Temel yasa diye geliyor, Mecliste temel yasa
hükümlerine göre İç Tüzükün 91inci maddesine göre görüşülüyor,
olmaz böyle bir şey. Ticaret Kanununu yeni baştan
yazarsınız o, temel yasa olur. Vergi Usul Kanununu yeni baştan
yazarsınız o, temel yasa olur veya Medeni Kanunu. Bütün oradan
buradan topladığınız rastgele maddelerle hem de cümleler
bozuk düzensiz, bunu burada temel yasa olarak görüştürmeye kalkmanız
bile yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Yani Grup
Başkan Vekillerini de uyarıyorum, lütfen. Bu torba yasaları
lütfen buraya temel yasa diye getirmeyin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.39
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.40
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 101inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
217 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 18 Haziran 2020 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.41