TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
102nci
Birleşim
18
Haziran 2020 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, Türkiyede yaşayan Süryanilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın, 21 Haziran Zonguldakın
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ve Uzun
Mehmeti Anma Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, ülkenin kültürel
miraslarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Mardin Milletvekili Tuma
Çelikin yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, pandemi sürecinde e-ticaret sisteminin
yaygınlık kazanmasıyla zor durumda kalan esnafın
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesir Barosunu kuran
ve eğitim fakültesine ismi verilen, cumhuriyetin ilk Millî Eğitim
Bakanlarından Mustafa Necati Uğuralın evine Nuri Pakdilin
isminin verilmesi yanlışından dönülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Şırnak ilinde meydana
gelen terör saldırısında hayatını kaybeden
işçilere Allahtan rahmet dilediğine, sınırların
güvenliğini tehdit eden PKK terör örgütüne karşı
başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonunun devam ettiğine
ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, sınırların
güvenliğini tehdit eden Irakın kuzeyindeki terör örgütlerine
karşı düzenlenen Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan Operasyonlarında
başarı elde edildiğine, ülkenin
terör sorunu bitene kadar bu kararlı tutumun devam edeceğine
ilişkin açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 17 Haziran Türkiye
Maarif Vakfının kuruluşunun 4üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
8.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Türk
çayına zarar veren ve pazar payını daraltan her türlü
girişime karşı çıkacaklarına ilişkin
açıklaması
9.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonu ili İnebolu
ilçesi berber ve kuaförlerinin yeni normalde hizmet vermeye
başlamalarıyla yaşadıkları mağduriyete
ilişkin açıklaması
10.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, salgınla mücadele
kapsamında uygulanan kısıtlamaların toplumun birçok
kesiminde mağduriyet yarattığına ilişkin
açıklaması
11.-
İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınarın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın önderliğinde
Hükûmet olarak son on sekiz yılda tarımda pek çok yeni ve etkin
destekleme politikaları geliştirildiğine ilişkin
açıklaması
12.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, hudutların
güvenliğini tehdit eden PKK ve diğer terörist unsurlarını
etkisiz hâle getirmek için başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonuna
kararlılıkla devam edildiğine, Birleşmiş Milletler
75inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
13.-
Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, İstanbulun fethinden sonra
Ayasofyanın camiye çevrilerek çevresindeki yapıların vakıf
hâline getirildiğine ilişkin açıklaması
14.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, ödeme güçlüğü çeken ve
sözleşmesi tehlikeye giren vatandaşların mağduriyetinin
giderebilmesi için 2/B arazilerinin ödeme sürelerinin
uzatılmasını amaçlayan bir kanun teklifi
hazırladıklarına ilişkin açıklaması
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
Şırnak ilinde meydana gelen terör saldırısında
şehit düşen işçilere Allahtan rahmet dilediğine, devlet
adamlarına siyaset sanatı hakkında bilgi veren Nizamülmülkün
Siyasetnamesinin kaynak olarak önemini koruduğuna ilişkin
açıklaması
16.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantep ili Araban ilçesi
Çat Boğazı Barajı Projesinin inşaat
çalışmalarına başlanılmasını bölge
halkının umutla beklediğine, Gaziantep 3üncü Organize Sanayi
Bölgesinde çıkan yangın nedeniyle işletme sahiplerine
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
17.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Soma tazminat mağduru maden
işçilerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının sözünü
verdiği torba kanunla düzenlemenin yapılmaması üzerine 24
Haziranda yeniden Ankara yürüşü kararı aldığına,
redevans mağduru madencilerin mağduriyetlerinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, ekonomideki
olumsuzluklar nedeniyle ülkede şiddet ve intihar olaylarının
arttığına, Hükûmeti gerekli önlemleri alarak çözüm odaklı
politikalar üretmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
19.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Şırnak ili Silopi
ilçesinde meydana gelen terör saldırısında hayatını
kaybeden işçilere Allahtan rahmet dilediğine, 16 Haziran terör
örgütü PKK tarafından kaçırılarak şehit edilen
Öğretmen Necmettin Yılmazı vefatının 3üncü yıl
dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Birleşmiş
Milletler 75inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı
tebrik ettiğine, Turkcellin ana hissedarlarından Telia Companynin dolaylı
hisselerini Türkiye Varlık Fonuna 530 milyon dolara satmak için ileri
aşamada müzakere yürüttüğüne, Artvin ilinin işsizlik, geçim
sıkıntısı, üretim yetersizliği ve ulaşım
problemlerine çözüm bulunması konusunda Hükûmete çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
20.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Şırnak ili Silopi
ilçesinde meydana gelen terör saldırısında şehit olan 4
işçiye Allahtan rahmet dilediğine, 16
Haziran terör örgütü PKK tarafından kaçırılarak şehit
edilen Öğretmen Necmettin Yılmazı vefatının 3üncü
yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine ve Birleşmiş Milletler
75inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkıra
başarı temenni ettiğine ilişkin açıklaması
21.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Şırnak
ili Silopi ilçesinde meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 4
işçiye Allahtan rahmet dilediğine ve saldırıyı
kınadığına, pandemi sürecinde öğrencilerin
mağduriyetine ve aksayan eğitim sürecine, Millî Eğitim
Bakanı Ziya Selçukun YKS, LGS sınavlarına dair
açıklamalarına, Bingöl ili Karlıova ilçesinde olası deprem
riskinin yüksek olması nedeniyle ihtiyaçların önceden
hazırlanmasının önemli olduğuna ve Adaklı ilçesi
Altınevler köyü halkının depremden kaynaklanan
mağduriyetlerinin devam ettiğine, pandemi sürecinde iş yükü
artan kargo emekçilerinin koşullarının iyileştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Şırnak
ili Silopi ilçesinde şehit düşen 4 işçiye Allahtan rahmet
dilediğine, Birleşmiş
Milletler 75inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkıra
başarı temenni ettiğine, milletin temsilcisi olan
milletvekillerinin şiddetle karşılaşması durumunda ilk
önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin karşı durması, demokrasiye
ve siyasete sahip çıkılması, devlette görev yapanların
milletin birliği ve bekasıyla ilgili sözlerinde dikkatli olması
gerektiğine, gazetecinin
yazdığından, vekilin milletinden, çalışanların da
emeğinden sorumlu olduğuna ilişkin açıklaması
23.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Şırnak
ili Silopi ilçesinde terör örgütü PKKnın saldırısı sonucu
hayatını kaybeden 4 işçiye Allahtan rahmet dilediğine,
değişik gerekçelerle sözde demokrasi yürüyüşü yapanlara
çağrıda bulunmak istediğine, Birleşmiş Milletler
75inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı
tebrik ettiklerine, Yassıada yargılamalarının hukuki
dayanağının ortadan kaldırılmasını öngören
kanun teklifinin Anayasa Komisyonunda oy birliğiyle kabul edilmesi
vesilesiyle eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri eski
Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye eski Bakanı Hasan
Polatkanı rahmetle andığına, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
25.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, ülkede demokratik rejim içerisinde herkesin kendini
ifade etme, yürüyüş yapma hakkının var olduğuna ve
olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
27.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devleti, iktidarı, Anayasal kurumları muhatap
aldıklarına ilişkin açıklaması
28.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.-
Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Balıkesir
Milletvekili Mustafa Canbeyin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.-
Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, besi çiftliklerine destek verilerek besi
yetiştiricilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
34.-
Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirne ili Lalapaşa ilçesi
Vaysal, Hacıdanişment, Demirköy ve Hanlıyenice köyleri, Havsa
ilçesi Arpaç köyü, Süloğlu ilçesi Küküler ve Keramettin köylerindeki
vatandaşlara şiddetli dolu yağışı nedeniyle
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve üreticilerin madddi
kayıplarının giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
35.-
Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adana ili Yumurtalık ilçesinde
termik santralin faaliyete geçmesiyle birlikte kanser vakalarında
artış görüldüğüne ve ilçenin 2nci santrali olarak faaliyet
gösterecek olan Hunutlu Termik Santrali inşaatının
durdurulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
36.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatay ili nakliyeci
esnafının ve taşıma sektörünün yaşadığı
sıkıntıların giderilmesini Ulaştırma ve
Altyapı Bakanından talep ettiğine ilişkin
açıklaması
37.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Çelebinin görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın görüşülmekte olan 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, kahveci esnafının coronavirüs
salgını nedeniyle yaşadığı mağduriyetin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
41.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, ölüm
orucunda olan Avukat Ebru Timtik ile Avukat Aytaç Ünsalın adil
yargılanma taleplerinin karşılanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
42.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatay ili Payas ve Arsuz ilçelerinin
devlet hastanesine olan ihtiyaçlarının karşılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ
PARTİ Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili
tarafından, Trabzon ili Güney Çevre Yolu Projesinin mevcut durumunun
incelenmesi amacıyla 6/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/943) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2020
Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, kapatılan Twitter hesaplarının iktidarla olan
ilişkisinin araştırılması amacıyla 18/6/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Haziran 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, ülkemizde orman yangınlarını
etkileyen faktörleri ve orman yangınlarına karşı
alınabilecek önlemleri belirlemek amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1736) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Haziran 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur
Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2945) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 217)
VII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 217) Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve
399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in, yurt dışına hibe
edilen koruyucu sağlık ürünlerinin tedarikinin
sağlandığı firmalara ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/29607)
2.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 2018-2020 yılları arasında
üretilen, ihraç ve ithal edilen bakır tel ve kablo ürünlerine ilişkin
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/29768)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin'in, hayvan yemi ve süt tozu
ithalatına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/29769)
4.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, koronavirüs
salgını nedeniyle 3 ay işten çıkarmanın
yasaklanmasına ve bazı vatandaşların ödemelerinin 3 ay
ertelenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/29971)
18 Haziran 2020 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyede
yaşayan Süryanilerin sorunları hakkında söz isteyen Mardin
Milletvekili Tuma Çelike aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, Türkiyede
yaşayan Süryanilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
TUMA ÇELİK (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ülkeyi yönetenler yıllardır ülkenin
geçmişinde yaşananları hatırlamayı istemiyorlar; daha
doğrusu, inkâr ediyorlar. Ancak inkâr, geçmişin hakikatlerini
değiştirmez ki; bu ülke bunları yeteri kadar tecrübe etti.
Şunu unutmayalım: Yaşananları inkâr etmek yeni
katliamların, yeni baskıların, yeni darbelerin
yaşanmasına neden oluyor ve bu, ülkeyi bir adım bile ileriye
götürmüyor. Bizim yaşadıklarımız bunu açık bir
şekilde ortaya koyuyor. Bakın, yirmi dört saat dağ
başında bir manastırda bulunan bir rahip sabahın köründe
apar topar tutuklanıyor ve hapse konuluyor ki bu rahip, her an
çağrıldığı yere gelen birisi.
Süryanilerin yaşadığı
coğrafyada her yıl yangın çıktığı bilinmesine
rağmen hiçbir tedbir alınmıyor. Çıkan yangınlara ise
duyarlılık gösterilmiyor ve yangınlar kendi kendine sönene kadar
devam ediyor.
Süryanilere ait binlerce yıllık mülkler
gasbediliyor ve Süryanilerle hiçbir şekilde temasta bulunmayan Diyanet
İşleri Başkanlığının kullanımına
veriliyor. Büyük bir tepki ortaya çıkınca da iade ediliyor ama bir
kısmı iç ediliyor ve bu aralıklı bir şekilde, her
yıl, her zaman devam ediyor.
Lozan ve uluslararası antlaşmalara
rağmen kimliğimizle yaşamamıza, dilimizi öğrenmemize,
kültürümüzü geliştirmemize, kısacası yaşamamıza
karışılıyor, izin verilmiyor, haklarımızı
kullanmamıza izin verilmiyor. Karşı çıkınca da bizler
hain diye saldırıya maruz kalıyoruz. Oysa bizler bu ülkeyi en
az sizin kadar seviyor ve ona sahip çıkıyoruz. Aslında 1915te
yaşananlar, Süryanilerin Seyfo diye adlandırdıkları
dönemde başladı bütün bunlar ve hâlâ devam ediyor. 1915
yılında bu topraklarda 700 bine yakın Süryaninin 500 bini yok
oldu, yok edildi. Ülkenin değişik bölgelerinde yaşayan 300 bin
insan katledildi, 200 bine yakın insanın da kimliği
değiştirildi ya da göç etmek zorunda bırakıldı. 1924
yılında Hakkâride yaşayan 80 bin Doğu Süryani ya da
Nasturi bu ülkeden sürgün edildi. Sürgün yollarında başlarına
neler geldiğini ise hepimiz çok iyi biliyoruz.
1928 yılında Diyarbakırda ve
Mardinde bulunan son iki Süryani okulu kapatıldı, yine aynı
dönemde Mardin Deyrulzafaranda altı yüz yıldan beri ikamet eden
Süryani Kilisesinin Patriği bu ülkeden çıkarıldı. Bu
politikalar, 1942 yılındaki varlık vergisi, 6-7 Eylül
olayları ve daha sonra Kıbrıs olaylarında, Kıbrıs
sorununda tekrarlandı. Bütün bu süreçlerde Süryaniler bir hedef hâline
getirilerek bu ülkede yaşamaları engellendi, bu ülkeden göç
etmelerine neden olundu.
Süryani çocukları, 1980 cuntasının
bir ürünü olan zorunlu din derslerine girmeye zorlandı. Sırf bu
yüzden, binlerce Süryani bu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 90lı
yıllarda 50den fazla Süryani, faili meçhul cinayetlerle kurban edildi,
katledildi. Karanlık güçlerin hedefi hâline gelen Süryaniler de bu
topraklardan yine göç etmek zorunda kaldı.
Bütün bunlara rağmen Süryaniler, devletin tek
bir çağrısını dikkate alarak diasporada
oluşturdukları yeni yaşamlarını bırakıp bu
ülkeye geri döndüler ama yine rahat bırakılmadılar.
Sorunlarına çare bulunması için yıllar boyunca hiç kimse en ufak
bir çaba sarf etmedi çünkü bugüne kadar iktidara gelenler, geçmişle
hesaplaşmak istemiyor ve sorumluluklarını yerine getirmiyorlar.
Bu yüzden sitemimiz, şikâyetimiz bütün iktidarlaradır; talebimiz de
herkestendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUMA ÇELİK (Devamla) Müsaade ederseniz
bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
TUMA ÇELİK (Devamla) Bizler, yaşanan
bütün bu sorunları çözmenin ilk adımının geçmişle
yüzleşmek olduğunu; geçmişte yaşanan olumsuzlukların
bir daha tekrarlanmaması için de bunların ortaya
konulmasını; sorumlularının tespit edilmesi, mahkûm edilmesi
ve cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, yaşanan
olumsuzlukların yok sayıldığı bir ortamda insanlar
için güvenli bir gelecek kurabilmenin imkânı yoktur. Bu yüzden hepimiz
için, güvenli bir gelecek için, geçmişin mahkûm edilmesi gerekiyor. Bu,
aynı zamanda ülkemizde toplumsal barışın ve ortak bir
gelecek umudunun sağlanması için de önemli ve gerekli bir durumdur.
Bu anlamda talebimiz, ortak bir ülkede eşit yurttaşlık
temelinde, herkesin kendi kimliğini hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan
yaşayabilmesidir diyor, 1915te hayatını kaybedenleri
saygıyla anıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Zonguldakın düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümü ve Uzun Mehmeti Anma Günü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak
Milletvekili Hamdi Uçara aittir.
Buyurun Sayın Uçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın, 21
Haziran Zonguldakın düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümüne ve Uzun Mehmeti Anma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerim; konuşmama
başlarken Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına seçilen ve içimizden biri, değerli büyüğümüz
Sayın Volkan Bozkırı tebrik ediyor, yeni görevinde
başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Zonguldak ilimizin düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümü dolayısıyla söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Millî Mücadelede bağımsızlık ve
özgürlük meşalesinin yakılmasıyla birlikte Zonguldak 21 Haziran
1921 tarihinde Fransız işgalinden kurtarılmıştır.
Ülkemizin sanayileşmesinde, ekonomik ve toplumsal gelişiminde
lokomotif şehirlerden biri olan Zonguldak kara elmas diyarı olarak
anılmaktadır.
1 Nisan 1924 tarihinde sancaklar
kaldırılınca Zonguldak bağımsız
mutasarrıflığı vilayet yapılmış, böylece
cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olma unvanını
kazanmıştır.
Bugünün diğer bir özelliği ise Uzun
Mehmeti Anma Günüdür. Bilindiği üzere, bahriye erlerinden Uzun
Mehmetin, 8 Kasım 1829 yılında, Ereğlinin
Köseağzı köyünde, dere kenarında taş kömürü bulmasıyla
başlayan kara elmas macerası hem ülkemizin hem de bölgemizin kaderini
etkilemiştir. Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde
Zonguldak havzası yıllarca önemli bir rol üstlenmiştir.
Zonguldakta 10 Haziran 1919 yılında
başlayan Fransız işgali 21 Haziran 1921de sona erer.
İşgalin sebebi ise günümüzde petrol kadar önemli olan taş
kömürüdür.
Zonguldak, Birinci Dünya Savaşında
Sarıkamışa gidecek mühimmatlara ev sahipliği
yapmış limanıyla, 1919 yılında, Kurtuluş
Savaşı döneminde Fransızlara karşı göstermiş
olduğu cesur mücadeleyle tarihe geçmiştir.
Toplam 3.310 kilometrekare yüz ölçümü olan Zonguldak
yaklaşık 600 bin nüfusa sahiptir. Nüfusun yüzde 38i köy ve
beldelerde, yüzde 62si merkezde bulunmaktadır. Taş kömürü
madenciliği ve civarında oluşturulan demir çelik endüstrisi,
termik santral gibi ağır sanayi tesisleriyle ülkemizin can
damarı durumundadır.
Zonguldak yakın dönemde de orta ve büyük ölçekli
imalat ve iş yerleri ile buralarda çalışanların ekonomik
faaliyet kollarına katılımıyla önemli bir sanayi kenti
kimliği taşımaktadır. Şehrimiz için büyük önemi olan
Türkiye Taşkömürü İşletmesini daha verimli hâle getirmek ve
ayakta tutmak için belli dönemlerde işçi alımı ve diğer
yatırımlarla desteklemekteyiz. Ayrıca, Hükûmetimizin
redevanslı sahalarımızı da güçlü kılmak vaadiyle
verdiği destek de ekonomimize yansımaktadır. Bölgemizin ve
ülkemizin en büyük tesisi olan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları da yeni
yatırımlarla üretim ve istihdama katkıda bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kara elmas diyarı
Zonguldaka Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde,
son on sekiz yılda, eğitimden sağlığa,
ulaşımdan altyapıya birçok alanda devrim niteliğinde
yatırımlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Şehrimizin
tüm ilçelerinde çeşitli kamu yatırımları yapıldı.
Adliye, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü hizmet binaları ile okul
ve hastane yatırımlarımız da hızlı bir
şekilde devam etmektedir.
İşte, Zonguldak için hayati öneme sahip
Filyos Projemiz Zonguldak için bir rüyaydı. Sultan Abdülhamit döneminde
planlanan yatırım şükürler olsun ki AK PARTİyle hayata
geçiriliyor. Şehrimiz ve bölgemiz için büyük önem taşıyan 2,2
milyar harcanan Filyos Projesi yıl sonunda teslim edilecek ve böylece
Karadenizin en büyük ve en etkili, Türkiyenin ise 3üncü büyük limanı
olacaktır. Filyos Limanı Projesi bölgede ekonomik
kalkınmayı tetikleyecek, bölgenin ulusal ve uluslararası düzeyde
tanınmasını ve yatırım çekmesini sağlayacak en
önemli projedir. Projeyle, yaklaşık 20 ila 30 bin civarında
kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak istihdamı
sağlanacak, bölge de göç alan bir cazibe merkezi hâline gelecektir.
Değerli milletvekillerim, şehrimizin
ulaşımı için önemli bir diğer proje Mithatpaşa Tünellerimizdir.
Kent trafiğini rahatlatacak Mithatpaşa Tünellerinin kavşak
düzenleme ihalesi yapılmış olup kısa sürede bitirilip
hizmete geçecektir.
Son yerel seçimlerde CHPden
aldığımız Zonguldak Belediyesi, hemşehrilerimizin
yıllardır beklediği hizmetleri yeni dönemde hayata geçirmeye
başlamıştır. Millete sevdamız ve hizmet
aşkımızla, şehrimize yakışan sahil düzenlemesi,
lavvar alanı, dere ıslahı gibi daha pek çok proje ve hizmet en kısa
sürede hayata geçirilmeye başlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen toparlayın.
HAMDİ UÇAR (Devamla) İçinde
bulunduğumuz salgın sürecinde devletimiz, milletimiz el ele büyük bir
sınav verdi ve dünyanın parmakla gösterdiği ülke olduk.
Madenciliğin şehri Zonguldak, bu süreçte risk taşıyan iller
içerisindeydi. Hükûmetimizin aldığı etkin ve kapsamlı
tedbirlerle şehrimizde bu süreci başarılı bir şekilde
yönettik. Pandemi sürecinde sık sık 30 büyükşehir ve Zonguldak
olarak gündeme gelen ilimizde, hastalıkla mücadelede emeği geçen
sağlık çalışanlarına, güvenlik güçlerine, yerel
yöneticilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Zonguldak, emek şehridir, mücadele
şehridir. Ülkemizin güçlü yarınlarında söz sahibi olmaya devam
edeceğiz. On sekiz yıla başarıları nasıl
sığdırdı isek Allahın izniyle bundan sonra da yolumuz
açık. Başarılarımıza şükrederek büyük Türkiye
hayalimize inandığımız yolda durmadan devam edeceğiz.
Zonguldaklı hemşehrilerim daima
şerefiyle bu vatana hizmet etmiş, yer üstünde ve yer altında
kanıyla canıyla çalışmıştır; bu hizmetleri
yaparken canlarını kaybetmiş aziz şehitlerimizle birlikte
maden şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum; ruhları
şad olsun diyor, yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Mardin Milletvekili Tuma Çelikin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bir önceki konuşmayı yapan HDPli hatip,
Türkiyede 1915 yılında Süryanilere soykırım
yapıldığını, 500 bin Süryaninin yok edildiğini
iddia etmiştir. Bu iddialar, bizim ilk defa duyduğumuz iddialar
değildir. Bunlar, tarihimize, geçmişimize yönelik iftira
niteliğinde iddialardır. 500 bin rakamı gibi rakamlarla, Ermeni
soykırımı iddialarında bulunanların
kullandığı, ifade ettiği rakamlarla, sonrasında dile
getirilen Pontus soykırımı gibi sözde birtakım iftiralarla Türk
devletini, Türk milletini kimse köşeye sıkıştıramaz.
Bu konuda Türkiyenin verdiği açık çek her zaman ortadadır.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin arşivleri herkese açıktır, bunu
tarihçilerimizle bilimsel manada her ortamda tartışmaya da
hazırız. Bu noktada bugüne kadar en ufak bir teşebbüste
bulunmayanların bundan sonra da bu konuda söyleyecek sözü
olmadığı kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu meseleler,
burada kaynak olarak gösterilen belgelerin vesair atıfta bulunulan
belgelerin tamamı, aynı Ermeni soykırımı
yalanında olduğu gibi, birtakım Batılı özellikle
İngiliz kaynaklarına dayanan ve İngilizlerin o yıllarda bu
coğrafya üzerindeki emellerini gerçekleştirmek üzere
kullandığı, istismar ettiği meselelerdir. Bu konuda
tarihimize, geçmişimize yönelik olarak atılan bu iftirayı kabul
etmediğimizi, şiddetle reddettiğimizi ve bu meselenin siyasetin
değil tarihin, tarihçilerin, tarih biliminin meselesi olduğunu ve bu
konuda Türkiyenin her zaman, her ortamda, her zeminde tartışmaya
hazır olduğunu burada tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu hatibimizi eminim herkes
dinlemiştir dikkatle. Seyfo diye bilinen, 1915in 15 Haziranında
gerçekleşen ve büyük bir katliam olma niteliğini taşıyan,
herkesçe de bilinen, 500 bin Süryaniden 300 bininin yaşamını
yitirdiği bir vakadan söz ediyoruz, yani öyle basit bir mesele değil.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yeni duyan
Süryaniler oldu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve
şu anda, dünyanın dört bir yanında Süryaniler ülkelerini terk
etmiş durumdalar. Biz Tarihçiler araştırsın. sözünü
şöyle değerlendiriyoruz
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Tartışalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tarihte
olan hiçbir şey siyasetten bağımsız değildir ve tarihi
maalesef muktedirler yazıyor. Bu yüzden bizim çağrımız her
zaman şudur: Geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin ortaya
çıkarılması başka ülke parlamentolarına,
uluslararası platformlara hiç meydan vermeyecek bir yerden, burada çözebileceğimiz
meselelerdir. Biz, bir şeyi ret ve inkâr etmekle o meselenin yok
olmadığını yüz yıldır deneyimliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Süryani
Milletvekilimiz Sayın Tuma Çelik, kendisinin de bir ayağı yurt
dışındaydı aslında. Yapılanları
ayrıntılı anlatabileceğim bir söz hakkı almadım
-bunu geçiyorum- ama şunu söylemek isterim: Ben de dün burada andım,
1915in 15 Haziranında kaybettiğimiz canları bir kez daha saygıyla
anıyorum ve burada hodri meydan diyorum. Bir araştırma önergesi
verelim; 1915in 15 Haziranında Türkiyede ne yaşandı, kaç yüz
bin Süryani yaşamını yitirdi, nereye gittiler; bunu
araştıralım, kendileri de evet desinler, Meclis
açığa çıkarsın.
BAŞKAN Sayın Sümer
3.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, pandemi sürecinde
e-ticaret sisteminin yaygınlık kazanmasıyla zor durumda kalan
esnafın mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Alışveriş merkezleri ve zincir
mağazaları karşısında ezilen esnafımız,
şimdi de e-ticaret tehlikesiyle karşı karşıya. Son
yıllarda daha fazla hayatımızın içine giren e-ticaret,
pandemi sürecinde giderek yaygınlık kazandı. Ekmek ve süt gibi
temel gıda maddelerini bile cep telefonu uygulamaları ya da internet
üzerinden sipariş verdik. Lokantalar yine aynı uygulamalar üzerinden
paket servisi yaptılar. Bu alışkanlık belki de bundan sonra
daha devam edecek yani yeni dönemde hazırlıksız yakalanan
esnafımızın mağdur olmaması, dijital dünyaya adapte
olabilmesi için bir dönüşüm ve destek paketi hazırlanması
gerekiyor. Bu pakette öncelikle esnafa eğitim ve
danışmanlık hizmeti yer almalı, ardından bilgisayar ve
tablet alımlarında vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlanmalı,
esnafın kullanacağı yazılımlar geliştirilmeli,
GSM operatörleriyle anlaşmalar sağlanarak esnafa internet
desteği sağlanmalı.
Ekonomimizin çarklarını döndüren
esnafı, yeni durum karşısında hazırlıksız ve
çaresiz bırakmamalıdır.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
ülkenin kültürel miraslarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
kültürel miraslarımız hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili
Bahar Ayvazoğluna aittir.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; konuşmamın hemen
başında ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör örgütüne
karşı sınırlarımız dışında, terörü
asli bataklığında kurutma maksatlı başlatılan
harekâtı selamlıyor, Yüce Rabbimden muzaffer Başkomutan Recep
Tayyip Erdoğana ve kahraman Mehmetçikimize kutlu bir zafer nasip
etmesini diliyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buna bağlı olarak uzun bir zamandır
akılcı bir güvenlik kavramıyla, aynen Osmanlının
imparatorluğu aşağıda Trablusgarptan,
Kızıldenizden; yukarıda Balkanlardan itibaren savunması
gibi cumhuriyet Türkiyesi de barışını, huzurunu Afrinden,
Erbilden itibaren korumaya, terörü içeride kabul etmek yerine adresinde
bitirmeye karar vermiştir. Türkiyeye tehdit teşkil edebilecek her
türlü oluşuma karşı dünyanın neresinde olursa olsun
önleyici vuruş hakkını kullanacağını da dosta
düşmana göstermiştir.
On sekiz yıllık iktidarımız
döneminde her alanda olduğu gibi kıymetlere kıymet verme
noktasında da ülkemizin bilinen yakın tarihi gibi, öğrenilen
kadim tarihimiz de hareket noktamızı oluşturmuştur.
İşte tam da bu nedenle çizgisinden hiç sapmayan iktidarımız
ve hükûmetlerimiz döneminde atalarımızın kanıyla,
canıyla bizlere emanet ettiği miraslar göz bebeğimiz
olmuştur; kıymet bilen ve kıymeti bilinmeye layık Fatih
Sultan Mehmet Han gibi. İstanbulu fethedeceğim ve Ayasofyadan ezan
sesleri yükselirken o mabette şükür namazı kılacağım
ve İstanbulun fethi ancak Trabzonun fethiyle
tamamlanmıştır. diyen Fatihin dünyanın 3
Ayasofyasından birine ev sahipliği yapan ve üstelik ibadete
açılmış bir Ayasofya şehrinin vekili olarak bu vicdani
huzuru İstanbul Ayasofyasına da nakşetme iradesinin
tartışma konusu olamayacak kadar bize ait bir mesele olduğunu
ifade etmeliyim.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız,
sınırlarımızın ötesinde savunma hatları
kurduktan, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış
Pınarı Operasyonlarından sonra Türkiye içeride son kırk
yılın en huzurlu, en güvenlikli dönemini yaşamaya
başladı, içerideki terörü sıfırladı. Ülkemizin belirli
bölgelerinde daha dün gibi hatırladığımız türlü
çeşit haydutluklar, barbar ve faşist girişimler, yol kesen, adam
kaçıran ciğersizler, canlı ama ruhsuz bombalar tarih oldu. Daha
da önemlisi sınır boylarımızda oluşturulmaya
çalışılan terör koridorları yok edildi, tıpkı
ecdadımızın güvenlik anlayışı gibi. Tam da bu
yüzden eğer Fatih yaşasaydı, Ayasofyada bir kez daha şükür
namazı kılmak isterdi çünkü toplumsal mirasımızın
oluşumuna katkı sağlayan unsurlardan bazıları da
nesilden nesile geçen uygulamalar, sözlü tarih, performans sanatları,
bilgi birikimi ve yeteneklerdir aynı zamanda; somut değildirler ama
nesilden nesile aktarıldıklarında millet olmayı da, ulus
olmayı da beraberinde getirirler. Aynı coğrafyada yaşayan
bizlerin aynı vatan, aynı hedef için her çeşit cephede omuz
omuza savaştığımız ve göğsümüzü siper ettiğimiz
varlık mücadelesinin mirasıdır bizi ayakta tutan çünkü.
İnsanlığımızı da inşa eden bu kültürü
korumak ve mücadelemizi bu yolda vermektir amacımız ama maalesef,
Gazi Meclisimiz içinde bazen öyle söylemlere tanıklık ediyoruz ki pes
dedirtiyor. Birileri için Hangi millet, hangi bayrak, hangi vatan, hangi
devlet? dedirtiyor. Dünyanın neresinde bir ayağı dağda,
bir ayağı bağda bir oluşuma müsaade edecek bir demokrasi
vardır Allah aşkına? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ya demokrasi ve hukuka bağlı kalarak demokratik
yol ve yöntemleri deneyeceksiniz ya da tükeneceksiniz; bu kadar net ve bu kadar
basit. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve siz,
ecdadımızın hayalini unutup veya ecdat mirasına yüz çevirip
yüzyıllarca Ayasofyadan yükselen ezan sesini kısan veya kesen değil,
o mirasa sahip çıkan nesillerin zaferini de hazmedeceksiniz.
Saygıdeğer milletvekilleri, devletin ve
milletin ekseriyetinin sahip çıktığı mirasımız,
tıpkı bir gün önce 2 çeşmeye musluk takmayı nimetten
sayıp bir gün sonra o çeşmeleri yapan ecdadın türbesine
saygısızlık yapmayı marifet bilen, millî değerlerimizle
kavgalı bir zihnin yabancı ülke televizyonlarına çıkıp
ülkesini şikâyet edecek kadar pervasız ve tutarsız
hezeyanlarına kurban edilemeyecek kadar değerlidir. 1934
yılında tartışmalı bir kararla müzeye
dönüştürülen Ayasofyanın seksen altı yıl sonra tartışmasız
bir biz kültürüyle yeniden aslına rücu etmesiyle şükrümüzü eda
edebilmek temennisini sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Başkanım, bugün
şahsımdan çok aslında partimizi hedef alan maksatlı ve
kasıtlı bir haberle ilgili Meclisin kürsüsünden Meclisin sahibi aziz
milletimize kısa bir açıklama da yapmak istiyorum müsaade ederseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Siyaset insan için,
insanlık için ve gelecek için yapılan kutsal bir görevdir.
Kadının siyasette varlık göstermesi ise daha da kutsal bir
değeri baş tacı yapar. Kendisine gazeteci unvanını
layık görüp bir kadının ahlaki değerlerine saygı
duymayı layık görmeyen, iftira ve itibar zedelemeyi kendisine hak
görenlerin sözleri mesleki, ahlaki ilkelerini de yerle bir etmekle eş
değerdir. Toplumsal duyarlılığın en yoğun
olduğu kadın hakları konusunun partilerüstü bir kavram
olduğunu düşündüğüne inandığım yüce Meclisimizin
bu vahametteki iftiralara, karşısındaki kadının kimlik
sorgulamasını yapmadan, vicdan muhasebesiyle karşılık
vereceğinden şüphem yoktur.
Masabaşı dedikodu kültüründen beslenerek
haber yaptığını zannetmenin mesleki cüceliğinden dev
aynası inşa etmeye çalışmak bir
yaradılmışı nereye taşır bilemem ama tüm görev ve
sorumluluklarım bir yana bir anne olarak, sizlerin
karşısında bu kürsüden şu sözü vermek istiyorum:
İtibar zedelemesinin en uç noktasında atılan ve hiçbir
dayanağı olmayan bu iftiraların dünyevi hesabını, yargı
karşısında takip edeceğimin ve gerekli hukuki
girişimleri yaptığımın bilinmesini isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Çok affedersiniz,
biraz daha müsaade isteyebilir miyim?
BAŞKAN Süre vermiyorum, tamamlayın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Ve daha da önemlisi
elbette ki en adil yer olan ahir hesap gününde yüzlerinin kızararak Yüce
Allaha verecekleri hesaplarında söz hakkımı
kullanacağım zamanı da sabırsızlıkla
beklediğimi beyan etmek isterim.
Saygılarımla.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Grup
Başkan Vekillerimiz de kürsüden konuşurken son selamlama için bir
dakika veriyoruz, dolayısıyla milletvekillerimizin bir dakikadan
sonra talepte bulunmamalarını rica ediyorum; milletvekillerimiz
adına ben üzülüyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Akın
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Balıkesir Barosunu kuran ve eğitim fakültesine
ismi verilen, cumhuriyetin ilk Millî Eğitim Bakanlarından Mustafa
Necati Uğuralın evine Nuri Pakdilin isminin verilmesi
yanlışından dönülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Teşekkürler.
İktidar bir kez daha cumhuriyeti ve onun
kazanımlarını hedef alan bir uygulamaya imza attı. Mustafa
Necati Kültür Evine, Millî Mücadele Döneminde Kuvayımilliyenin
başkenti Balıkesirde gazete çıkaran, baroyu kuran,
Balıkesirde eğitim fakültesine ismi verilen Mustafa Necati
Uğuralın adının yerine, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu,
Türk milletinin kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürke hakaret
eden Nuri Pakdilin adı verildi. Mustafa Necatinin anısına
saygı gereği evine sahip çıkılması gerekirken bu
düşmanca tavır niyedir? Atatürkün yol arkadaşlarının
isimlerine de tahammül edemeyen anlayışı kabul etmemiz mümkün
değildir; derhâl bu yanlıştan dönülmelidir. Yüce Türk milleti,
Türkiye Cumhuriyetini kuran ve kazanımlarını emanet edenlerin
hatırasına yapılan her türlü yıkıcı girişime
asla izin vermeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Şeker...
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Şırnak ilinde meydana gelen terör saldırısında
hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet dilediğine,
sınırların güvenliğini tehdit eden PKK terör örgütüne
karşı başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonunun devam
ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; PKKlı teröristlerin
Şırnakta yol yapımında çalışanlara
yaptığı saldırıda şehit olan işçilerimize
Allahtan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.
Ülkemizin
kalkınmasını, güçlenmesini, büyümesini, 2023, 2053, 2071
hedeflerine ulaşmasını engellemek isteyen dış güçler,
Atatürke de suikast düzenleyen ASALA terör örgütünü, PKK terör örgütünü,
sağ-sol çatışmalarını, FETÖ terör örgütünü,
uluslararası DEAŞ terör örgütünü ülkemizi zayıflatmak için piyon
olarak kullandılar ve kullanıyorlar.
Aziz
vatanımızı bölmek isteyen terör örgütlerine karşı
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde yapılan kararlı mücadele sonucu ülkemizde
barınamayan PKK terör örgütünün sınır dışındaki
tehditlerine karşı başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonu devam
ediyor. Şehitlerimizin emaneti olan bu cennet vatanımıza göz
dikenin inini başına yıkan Mehmetçikimize Allah güç kuvvet
versin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Demir...
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
sınırların güvenliğini tehdit eden Irakın kuzeyindeki
terör örgütlerine karşı düzenlenen Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan
Operasyonlarında başarı elde edildiğine, ülkenin terör sorunu bitene kadar bu kararlı tutumun devam
edeceğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Milletimiz terör
örgütlerinin zalimliğinden ve zulmünden çektiği kadar hiçbir
şeyden çekmedi. İstikrarı ve gelişmeyi, demokrasi ve
özgürlüğü içine sindiremeyenler, güçlü Türkiye vizyonuna engel olmak
için hiç durmadan faaliyetlerine devam ediyorlar.
Kahraman ordumuz
Irakın kuzeyindeki terör örgütlerine karşı operasyonda büyük
başarılar elde etti. Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde atılan kararlı adımlarla yurt içinde ve yurt
dışında iyice köşeye sıkışan terör
örgütlerine karşı başlatılan Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan
Operasyonlarıyla Irakın kuzeyinde, başta Hakurk olmak üzere PKK
tarafından üs olarak kullanılan terör merkezlerine hava
harekâtından sonra kahraman askerlerimiz de alana intikal etmiştir.
Bu harekâtla sınır güvenliğimizin sağlanması
amaçlanmış, terör yapılanmasının harekât alanı
iyice zayıflatılmıştır. Ülkemizdeki terör sorunu
bitene kadar bu kararlı tutumumuz devam edecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 17 Haziran Türkiye Maarif Vakfının
kuruluşunun 4üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda 2016da
çıkarılan 6721 sayılı Kanunla kurulan Türkiye Maarif
Vakfı 4üncü yılını kutlamaktadır. Ülkemizin yurt
dışında bayrak taşıyıcısı olan ve bugün
küresel bir eğitim markası hâline gelen Türkiye Maarif Vakfı
modern fen bilimleri, sosyal bilimler, robotik kodlama ve bilişim
teknolojileri, yerel millî kültür, Türkçe ve en az bir yabancı dil
eğitimi sunmaktadır. Kurulduğu günden bugüne 104 ülkeyle resmî
temas kuran ve 52 ülkede temsilcilik ofisi açan Maarif Vakfı bugün 43
ülkedeki 332 eğitim kurumunda 40 bine yakın öğrenciye
eğitim hizmeti vermektedir. Maarif Vakfı yaptığı
çalışmalarla önemli bir kamu diplomasisi faaliyeti de
gerçekleştirmektedir. Dünyamıza geniş bir vizyonla medeniyet
perspektifi sunmadaki değerli katkıları için Maarif
Vakfındaki tüm eğitim görevlilerine teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
8.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Türk çayına zarar veren ve pazar payını daraltan her türlü
girişime karşı çıkacaklarına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Cumhuriyetin ilk
yıllarından beri bu ülkede çay üretimine özel bir önem verilmiş
ve ısrarlı çalışmalarla hem ülkenin çay
ihtiyacını karşılayacak hem de birçok insanımıza
geçim kapısı olacak çay üretimi mümkün olmuştur.
Tarımın her alanında olduğu gibi Hükûmet çayda da üretimin
ve üreticinin yanında değildir. Çay alımında kota
uygulaması üreticiyi özel sektöre mecbur ediyor ve üretici elindeki
ürününü ucuza vermek zorunda bırakılıyor. Öte yandan kaçak çay
ve ithal çay piyasayı bozuyor ve yerli çayın önünü kesiyor. Yerli
çayı ülkemizde 30-40 TLye satamazken, yurt dışına ihraç
edemezken Sri Lankadan gelen çayın 90-150 TLye iç piyasaya
satılması neyin nesidir? Türkiyede Türk çayına zarar veren ve
pazar payını daraltacak her türlü girişime karşı
çıkacağız. Çay ithal ederken ve kaçak çay üzerinden kimlerin
rant elde ettiğini de deşifre etmeye, üreticimizin yanında
olmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Baltacı
9.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu ili İnebolu ilçesi berber ve
kuaförlerinin yeni normalde hizmet vermeye başlamalarıyla
yaşadıkları mağduriyete ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kastamonu İnebolu ilçemizdeki berber ve
kuaförlerimiz, yeniden hizmet vermeye başladıkları günün hemen
ertesinde ilçe Kaymakamı ile Belediye Başkanının
talimatıyla denetimden geçirilmiş ve ödemelerinin mümkün
olmadığı para cezalarına
çarptırılmıştır. Kamuoyunda oluşan tepki sonucu
berber ve kuaförleri tek tek ziyaret eden ilçe Kaymakamı ile ilçe Belediye
Başkanı kesilen cezaların Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı tarafından ödeneceğine dair söz
vermiştir. İlginçtir, bir hafta sonra bu cezaların gıda
çeki verilerek telafi edileceği taahhüt edilmiştir. Ankara'da
Erdoğan, İneboluda da onun temsilcileri ne yaptığını
bilmemektedir. Erdoğan Türkiye'yi, temsilcileri ise İneboluyu
yönetememektedir. Berber ve kuaförlerimizin gıda çekine değil,
kiralarının karşılanmasına, iki aydır ekmek
kapıları kapalı kaldığı için BAĞ-KUR
primlerinin devlet tarafından ödenmesine ihtiyacı vardır.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
10.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, salgınla mücadele kapsamında uygulanan
kısıtlamaların toplumun birçok kesiminde mağduriyet
yarattığına ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Salgınla mücadele kapsamında uygulanan
kısıtlamalar toplumun birçok kesiminde mağduriyet yarattı.
Bunlar arasında yaklaşık 3.500 öğretmenevi
çalışanı da vardır. Bu insanlara geride kalan üç aylık
dönemde Siz kısa çalışma ödeneğinden
faydalanamazsınız. denilmiştir yani öğretmenevi personeli üç
aydır parasız pulsuz bırakılmıştır. Mevzuata
göre öğretmenevleri özel işletme statüsünde,
çalışanların kadrosu yok, özel sektör işçisi gibiler ama
kısa çalışma ödeneğinden faydalanmak isteyince kamu
çalışanı muamelesi yapılıyor bu insanlara.
Öğretmenevleri kendi giderini kendi karşılayan kurumlardır;
doğrudur, maaşlarını da devlet değil, işletmeler
veriyor. O hâlde bu çalışanlar da kısa çalışma
ödeneği kapsamına alınmalı ve tabii ki üç aylık
kayıpları bir an önce giderilmelidir.
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
11.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınarın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın önderliğinde Hükûmet olarak son on sekiz yılda
tarımda pek çok yeni ve etkin destekleme politikaları geliştirildiğine
ilişkin açıklaması
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde, Hükûmet olarak tüm alanlarda olduğu gibi, tarım
alanında da üstün başarılara imza attık. Sadece 2020
yılında verilen tarımsal desteklerdeki tarihî rekorun, 2002
yılından bu yana izlenen yapıcı politikalarımızın
bir eseri olduğunu ifade etmek istiyorum. Hükûmetimizin çiftçilerimize
verdiği destekte 2002 yılına göre 8 kat artış
sağlandı. Tarımsal desteklerde 2020 yılında geçen yıla
göre yüzde 36,7 artışla -yaklaşık 22 milyar lira- tarihî
bir rekora imza atıldı.
Son on sekiz yılda pek çok yeni ve etkin
destekleme politikaları geliştiren Tarım ve Orman
Bakanlığımız, ilk kez bu dönemde üreticilerimizi dane
zeytin desteği gibi birçok yeni desteklemelerle tanıştırdı.
2019 yılında 12 yeni destek ve 32 destek birim fiyatında
artış sağlayarak çiftçilerimizin yanında olduğumuzu,
üretici dostu olduğumuzu gösterdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
12.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, hudutların güvenliğini tehdit eden PKK ve
diğer terörist unsurlarını etkisiz hâle getirmek için
başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonuna kararlılıkla devam
edildiğine, Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından
halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini
tehdit eden PKK ve diğer terörist unsurları etkisiz hâle getirmek
için başlatılan Pençe-Kaplan Operasyonumuz tüm
kararlılığıyla devam etmektedir.
Hava Kuvvetleri ateş destek
vasıtaları, tamamen yerli üretim ATAK helikopterleri, İHA ve
SİHAlarla desteklenen komandolarımız, milletimizin sinesinden
yükselen istiklal sancağını dalgalandırarak destan
yazmaktadır. Gücünü uluslararası hukuktan ve haklılıktan
alan bu güçlü mücadele dünyanın en meşru mücadelesidir. Son
zamanlarda karakol ve üs bölgelerimize artan taciz ve saldırı
teşebbüsünde bulunan PKK ve diğer terörist unsurlarını
yerinde bitirene kadar son bulmayacaktır. Bu vatan için, bayrak, ezan için
şehadete eren tek bir evladımızın kanı yerde
kalmayacaktır. Allah kahraman şanlı ordumuzu ve
Mehmetçiklerimizi muzaffer eylesin.
Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına üye ülkelerin ezici çoğunluğuyla
seçilen ilk Türk vatandaşı İstanbul Milletvekilimiz ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyon
Başkanımız Sayın Volkan Bozkırı da tebrik
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik
13.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
İstanbulun fethinden sonra Ayasofyanın camiye çevrilerek
çevresindeki yapıların vakıf hâline getirildiğine
ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türk İslam geleneğinde fethedilen yerlerin
en büyük ibadethanesini camiye çevirmek vardır ki buna kılıç
hakkı denir. Bu gelenek Ayasofyaya özgü değil, fethedilen tüm
topraklarda uygulanan kadim bir gelenektir.
Ecdadımız Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri,
İstanbulu fethettikten sonra, fethin sembolü olarak Ayasofyayı
camiye çevirmiş ve çevresindeki yapıları vakıf hâline
getirerek gelecek nesillere emanet etmiştir. Vakfiyenin bozulması
hâlinde de Allahın, meleklerin, Müslümanların laneti üzerlerine olsun.
diye bedduada bulunmuştur. Ayasofya camisinin açılması tamamen
ülkemizin iç meselesi olup konunun uluslararası hukuku bağlayan bir
tarafı olmadığı gibi, hukuki geçerliliği dahi
tartışmalı olan bir karar üzerinden polemik yaratanları,
ortak değerlerimizi, fethi ve fethin sahibini hatırlamaya davet
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
14.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, ödeme
güçlüğü çeken ve sözleşmesi tehlikeye giren vatandaşların
mağduriyetinin giderebilmesi için 2/B arazilerinin ödeme sürelerinin
uzatılmasını amaçlayan bir kanun teklifi
hazırladıklarına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
2/B arazisi satın almış olup, ödeme
güçlüğü çektiği için sözleşmesi tehlikeye girmiş olan
vatandaşlarımız mağduriyetlerini iletiyorlar. Daha önce
2019 yılı sonuna kadar uzatılan ödeme sürelerinin yeniden gözden
geçirilmesini istiyorlar. Hazineye ait arazilerin satılmasına
ilişkin mevzuata göre, ödemelerini zamanında yapamayanların
sözleşmeleri feshediliyor. Bu nedenle, ilgili kanunda bir
değişikliğe gidilerek 2/B arazilerinin ödeme sürelerinin
uzatılmasını amaçlayan bir kanun teklifi verdik. Buna göre, 2/B
alanlarında bulunan taşınmazlar ile hazineye ait tarım
arazilerinin ilgili kanunla satışına ilişkin olarak
kendilerine yapılan tebligatta, belirtilen bedeli süresi içerisinde
ödeyemeyenlerin ödeme süresinin, taksitli satışlarda
sözleşmesindeki taksitlerden 2sinden fazlasını vadesinde
ödeyemeyenlerin ödeme süresinin 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılması
teklifimizi milletvekillerinin bilgisine sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
15.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Şırnak ilinde meydana gelen terör
saldırısında şehit düşen işçilere Allahtan
rahmet dilediğine, devlet adamlarına siyaset sanatı
hakkında bilgi veren Nizamülmülkün Siyasetnamesinin kaynak olarak
önemini koruduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Terör saldırısında şehit
düşen işçilerimize Allahtan rahmet, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Devlet adamlarına siyaset sanatı
hakkında bilgi vermek, devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken
hususlara dair tavsiyelerde bulunmak amacıyla yazılan
siyasetnamelerden en ünlüsü Nizâmülmülkün Siyasetnamesidir. Sultan Alparslan
ve Melikşahın Veziri olan Nizâmülmülk eserinde yalnız öğüt
ve tavsiyelerde bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda uygulanabilir
teklifler de getiriyor. Ayrıca, dönemin devlet ve bürokrasi yapısını,
yöneten-yönetilen ilişkisini ve muhalif söylemleri de yansıtır.
Birçok dile çevrilen eser hâlâ önemli bir kaynak olarak elimizdedir.
Nizâmülmülk şöyle der: İşleri adalet terazisi ve siyaset
kılıcıyla çekip çevirmeli.
BAŞKAN Sayın Filiz
16.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ili Araban ilçesi Çat Boğazı Barajı
Projesinin inşaat çalışmalarına
başlanılmasını bölge halkının umutla
beklediğine, Gaziantep 3üncü Organize Sanayi Bölgesinde çıkan yangın
nedeniyle işletme sahiplerine geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantepin Araban ilçesinde
yılan hikâyesine dönen Çat Barajı inşaatına ilk
kazmanın vurulmasını Araban ve bölge halkı umutla
beklemektedir. Bu barajla 130 bin dönüm arazi sulanacak ve yılda 2-3 defa
ürün alınacak ve çiftçilerimize nefes olacaktır.
Ayrıca, Gaziantep 3üncü Organize Sanayi
Bölgesinde bulunan bir elyaf fabrikasında bu sabah saatlerinde henüz
sebebi bilinmeyen bir nedenle yangın çıkmıştır. Olay
yerine intikal eden çok sayıda itfaiye ve sağlık ekibi
yangına müdahale etmekte fakat yangını söndürmekte güçlük
çekmektedir. Umuyorum ki ekiplerimiz yangını kısa sürede kontrol
altına alıp söndürebilirler, Allah yardımcıları olsun.
Ayrıca işletme sahiplerine geçmiş olsun diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
17.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Soma tazminat mağduru maden işçilerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanının sözünü verdiği torba kanunla düzenlemenin
yapılmaması üzerine 24 Haziranda yeniden Ankara yürüşü
kararı aldığına, redevans mağduru madencilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Haklı tazminat talepleri için
direnişlerini sürdüren ve ekim ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ve AK PARTİ Grup Başkan Vekilleriyle
görüşen Soma madencileri, bir torba yasayla tazminatların
tamamının tek seferde ödeneceği sözünü almışlardı.
Fakat söz verilen tarihten bu yana maden işçilerimiz için hiçbir adım
atılmadı. Burada görüşülen hiçbir torba yasaya Soma madencileri
lehine bir düzenleme eklenmedi.
Işıklar, Atabacası, Geventepe ve Uyar
Madencilikten tazminat mağduru işçilerimiz, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanının 2020nin ilk çeyreğinin sonuna kadar
çıkaracağız. diye söz verdiği torba kanunun
çıkarılmaması üzerine, 24 Haziranda yeniden Ankara yürüyüşü
kararı aldı. Söz verilen yasal düzenleme aradan geçen bunca aya
rağmen neden yapılmamaktadır? Yasa bir an önce bu Parlamentodan
geçirilmeli, redevans mağduru madencilerimizin bu mağduriyetleri
bitirilmelidir.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
18.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, ekonomideki olumsuzluklar nedeniyle ülkede
şiddet ve intihar olaylarının arttığına, Hükûmeti
gerekli önlemleri alarak çözüm odaklı politikalar üretmeye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, umutları tükenen vatandaş maalesef çareyi intiharlarda
arıyor. Ekonomik sıkıntıların ve salgın döneminin
yarattığı karamsar tablodan dolayı umutları tükenen,
intihar eden insanların arttığı, gençlerimizin
karamsarlığa sürüklendiği, şiddetin giderek
arttığı, vatandaşın geleceğe kaygıyla
baktığı bir dönemden geçiyoruz. Son on ayda 1 milyonun üzerinde
vatandaşımızın icralık olduğu bu süreçte
vatandaş çaresizlik yüzünden intihar ediyor. Maalesef, işsizlik ve
borç batağı içinde olan vatandaş, psikiyatri ilaçlarıyla
ayakta durmaya çalışıyor. Sadece son bir haftada Gaziantepte
işsizlik ve borç yüzünden tükenmişlik yaşayan birkaç
vatandaşımız intihar girişiminde bulundu. Belediye
binasının önünde işsizlik yüzünden kendini yakmak isteyen
vatandaş mı dersiniz, Şahinbey ilçesinde 5 çocuk babası 59
yaşındaki vatandaşın yaşadığı maddi
sıkıntı sonrası iş yerinde kendini asarak intihar
etmesi mi dersiniz, daha kaç vatandaşımız
Ekonomideki olumsuzluklar nedeniyle ülkemizde ve
Gaziantepte artan şiddet ve intihar olayları için Hükûmeti
uyarıyor, gerekli önlemleri almak için çözüm odaklı politikalar
üretmeye davet ediyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Türkkan.
19.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Şırnak ili Silopi ilçesinde meydana gelen terör
saldırısında hayatını kaybeden işçilere Allahtan
rahmet dilediğine, 16 Haziran terör örgütü PKK tarafından
kaçırılarak şehit edilen Öğretmen Necmettin
Yılmazı vefatının 3üncü yıl dönümünde rahmetle yâd
ettiğine, Birleşmiş Milletler 75inci Genel
Kurul Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı tebrik ettiğine,
Turkcellin ana hissedarlarından Telia Companynin dolaylı
hisselerini Türkiye Varlık Fonuna 530 milyon dolara satmak için ileri
aşamada müzakere yürüttüğüne, Artvin ilinin işsizlik, geçim
sıkıntısı, üretim yetersizliği ve ulaşım
problemlerine çözüm bulunması konusunda Hükûmete çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün Şırnakın Silopi ilçesinde
işçileri taşıyan araca hain terör örgütü PKK tarafından
bombalı saldırı yapıldı. Bu alçak saldırıda
ne yazık ki 4 masum işçi hayatını kaybetti. Şehit olan
bu 4 kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum; ailelerine,
yakınlarına ve milletimize başsağlığı
diliyorum; hain terör örgütü PKKyı da burada bir kez daha nefret ve
şiddetle lanetliyorum.
Görevli olduğu Şanlıurfanın
Siverek ilçesinden memleketi Gümüşhaneye giderken PKK tarafından
kaçırılarak şehit edilen Necmettin Yılmaz
Öğretmenimizi de vefatının 3üncü yıl dönümünde rahmetle
yâd ediyorum. Bu vesileyle bütün şehitlerimize de Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum.
Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurulu
Başkanlığına seçilen Meclis Dışişleri
Komisyon Başkanı Büyükelçi Sayın Volkan Bozkırı
tebrik ediyorum. Bu önemli görevinde Türkiye Cumhuriyeti devletini
layıkıyla temsil edeceğine inancımız tamdır.
Sayın Bozkıra yeni görevinde başarılar diliyoruz.
Turkcellin ana hissedarlarından İsveçli
telekom operatörü Telia Company Turkcelldeki dolaylı paylarını
Türkiye Varlık Fonuna 530 milyon dolara satmak için ileri aşamada
müzakere yürüttüğünü açıkladı. Açıklamada Müzakereler
ileri seviyede ve devam ediyor, ancak henüz anlaşmaya
varılmış değil. denilmiş. Piyasa değeri
yaklaşık 35 milyar lira olan Turkcell için İsveçli şirketin
açıkladığı tutar, değerinin yarısının
altında bir değerlendirmeye işaret ediyor. Türkiyenin en
değerli şirketlerinin, Türkiye Varlık Fonu altında
toplanması Düyun-ı Umumiyenin günümüze uyarlanmış hâline
benziyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O yüzden Fon bu
Katarlıların -o meşhur Katarlıların-
iştahını çok kabartıyor. Çünkü bu Fona sahip olan
Türkiyenin ekonomik dinamiklerine de sahip olur. Türkiye Varlık Fonunu
Türkiyenin varı yoğu fonuna çevirdiniz desek yanlış
olmaz.
Son olarak, Artvinden bahsetmek istiyorum
Sayın Başkan. 25 bin nüfuslu Artvinin sorunlarının
başında Türkiyenin de 1inci problemi olan işsizlik geliyor.
Artvinde nüfus her yıl azalıyor, umudunu kaybeden gençler iş
bulma vaadiyle hep başka şehirlere gidiyorlar. Artvinde üretim
yetersiz, geçim sıkıntısı çok ciddi bir sorun.
Artvinde ciddi anlamda bir ulaşım
problemi de var. Artvin sınırları içerisindeki yolların
diğer illerin yollarıyla kıyaslandığında, tek
şerit olması büyük sıkıntı arz ediyor. Arazi
yapısı nedeniyle meydana gelen trafik kazaları da ne yazık
ki ölümle sonuçlanıyor. Artvinin bu temel problemleriyle ilgili olarak
Hükûmete buradan çağrıda bulunmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir diğer
çağrımız da Artvinden çıkıp şu anda Türkiyenin
en büyük müteahhitleri arasında -hatta bizim beşli çete diye
adlandırdığımız o çetenin içerisinde- yer alan
şirket sahiplerinedir: Memleketinize sahip çıkın, oraya gidin
istihdam yaratan fabrikalar açın, o gençlere iş bulun, o gençlere
umut olun. Bu memleketin üzerinden aldıklarınızın en
azından bir kısmını gidin, doğduğunuz,
büyüdüğünüz o topraklara yatırın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Muhammed Levent Bülbül,
buyurun.
20.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Şırnak ili Silopi ilçesinde meydana gelen terör
saldırısında şehit olan 4 işçiye Allahtan rahmet
dilediğine,
16 Haziran terör örgütü PKK
tarafından kaçırılarak şehit edilen Öğretmen Necmettin
Yılmazı vefatının 3üncü yıl dönümünde rahmetle yâd
ettiğine ve Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkıra başarı temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün Şırnakın Silopi ilçesi Kurtik Tepe
mevkisinde yol yapım çalışması sırasında iş
makinelerine yakıt taşıyan aracın geçişi esnasında
PKKlı teröristlerce el yapımı bombanın
patlatılması sonucu 4 işçimiz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve büyük Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Görev yaptığı
Şanlıurfanın Siverek ilçesinden memleketi Gümüşhaneye
giderken PKKlı teröristlerce kaçırılarak şehit
edilmiş olan Necmettin Öğretmenimizi şehadetinin 3üncü
yılında rahmetle, minnetle anıyor; bu vesileyle şehadete
ermiş olan bütün öğretmenlerimizi aynı şekilde
şükranla buradan yâd etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, Birleşmiş
Milletler 75inci Genel Kurul Başkanlığına Türkiyenin
adayı olan eski AB Bakanı ve Başmüzakereci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı, Büyükelçi Volkan
Bozkır seçilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda
yapılan seçimde 178 üye ülkenin oyuyla, çok güçlü bir destekle
seçilmiş olan Sayın Bozkıra hayırlı olsun diyor,
önemli görevinde kendisine üstün başarılar temenni ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
21.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Şırnak ili Silopi ilçesinde meydana gelen
patlamada yaşamını yitiren 4 işçiye Allahtan rahmet
dilediğine ve saldırıyı kınadığına,
pandemi sürecinde öğrencilerin mağduriyetine ve aksayan eğitim
sürecine, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçukun YKS, LGS
sınavlarına dair açıklamalarına, Bingöl ili Karlıova
ilçesinde olası deprem riskinin yüksek olması nedeniyle
ihtiyaçların önceden hazırlanmasının önemli olduğuna
ve Adaklı ilçesi Altınevler köyü halkının depremden
kaynaklanan mağduriyetlerinin devam ettiğine, pandemi sürecinde
iş yükü artan kargo emekçilerinin koşullarının
iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Şırnak Silopide meydana gelen
patlamayla ilgili başlamak istiyorum. Dün öğrendik, Şırnak
Silopide işçileri taşıyan bir aracın geçişi
sırasında yaşanan bir patlama neticesinde 4 işçi maalesef
yaşamını yitirmiştir. Saldırıyı
kınıyorum, kabul edilemez bulduğumuzu ve 4 işçinin orada,
olay yerinde yaşamını yitirmesinden büyük bir üzüntü
duyduğumuzu belirterek ailelerine, sevenlerine
başsağlığı, yaşamını yitirenlere
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, pandemi gündemimiz hiç
bitmedi ama bu pandemi sürecinde en çok zarar gören çocuklar ve
öğrenciler, aksayan eğitim süreci. Millî Eğitim Bakanı Ziya
Selçuk bugün bir açıklama yaptı, aslında yapmasaydı daha
iyiydi çünkü gerçekten hiçbir soruya yanıt vermeden
Birazdan
söyleyeceğim, mesela şöyle bir cümle kuruyor: Uzaktan eğitimle
yüz yüze eğitimin tamamını yaptık. diyemeyiz. Fakat yapmak
istediğimizin fevkinde işler yaptık. Ama gerçeğin böyle
olmadığını velilerin hepsi biliyor.
Yine, eğitim sisteminin, bildiğimizin de
ötesinde, hiçbir altyapısı olmayan, çocukları heba etmeyi göze
alan durumu pandemi süreciyle de bir kez daha ortaya çıktı.
Dünyanın çeşitli ülkeleri bundan sonra internet üzerinden eğitim
sürecinin devam ettirileceği kararını alırken Sayın
Bakan velilerin kaygısını aşan bir kaygıya sahip
olduğunu dile getirirken 31 Ağustos tarihi itibarıyla devlet
okullarında başlayacak olan telafi eğitimlerine
katılımın zorunlu olmadığını ilan etti. O
hâlde soruyoruz: Telafi eğitimleri neden yapılıyor? Sadece yasak
savmak ve Biz üzerimize düşeni yaptık. demek için mi?
Yine, bu telafi derslerinin dışında,
çocukların mağduriyetini giderecek bir altyapı kurulmasının
bu kadar zor olduğunu düşünmüyoruz. Sayın Bakana soruyoruz: Bunu
yapmak bu kadar mı zor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yine, en
son da YKS ve LGS sınavlarına dair çok tartışılacak
bir açıklama yapmış, Sınava giriş zorunlu
değil. demiş yani bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum. Milyonlarca
öğrenci geleceklerine dair bir karar almak, bir geçiş yapmak
Öğrencilik hayatının en önemli dönüm noktalarından birine
Zorunlu değil. diyor. LGS ve YKS sınavının bu dönemde
yapılması öğrencilerin yaşam hakkını tehlikeye
atmaktır. Öğrencilerin Covid-19 taşıyıp
taşımadığını hiç kimse ezbere bilemez. Yine
eğitmenlerin, gözetmenlerin Covid-19 taşıyıp
taşımadığını kimse bilemez. Bu yönüyle, hem
öğrenciler hem veliler hem de eğitmenler, gözetmenler bir bütün
olarak bu şüpheyi giderecek şekilde test sürecinden geçirilmek
zorundadır. Kapalı ortamlarda böyle bir sınavın
yapılması çok çok büyük bir risktir. Bu nedenle, Millî Eğitim
Bakanı LGSye yönelik şunu söylüyor: Biz sınava girecek
çocuğa yeni maske vereceğiz, yine, arada dışarı
çıkan çocuğun maskesini değiştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya insaf
yani, maske çözüm mü? Yeni maske verecekmiş; yok bir de
kullanılmış versin, yok bir de öğrencilere
kullanılmış maske verelim! Yani toplumun aklıyla bu kadar
alay edilen bir dili kesinlikle reddediyoruz. Eğer sınav yapmakta
hâlâ kararlılarsa bütün öğrencilere, eğitmenlere, gözetmenlere
Covid-19 testi yapılsın, gerekli altyapı hazırlansın.
Diğer bir mevzu deprem Sayın Başkan.
Biliyorsunuz, Doğu Anadolu fay hattının hareket hâlinde
olduğu bilim insanlarınca sürekli söyleniyor ve şu anda
Karlıovada olası deprem riski çok yüksek. İl vekilimiz ve
heyetimiz de orada. Biraz önce konuştum, Karlıovada kesinlikle bir
deprem merkezine, ihtiyaçların önceden hazırlanması, bir
çalışma yapılması yönünde bir ihtiyaç olduğu söylendi.
Yine, Bingöldeki depremde evi hasar gören Adaklı ilçesi Altınevler
köyü halkı bugüne kadar kimsenin kendilerine
uğramadığını ve çadırsız beklediklerini
söylüyorlar. Bunu da kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
olarak, kargo emekçileri meselesi
Biliyorsunuz, pandemi sürecinde en çok
çalışanların başında kargo emekçileri var. Hiçbir
önlem alınmadı, geceleri saat 20.00ye kadar çalışan kargo
emekçilerinin fazla mesai ücretleri de ödenmiyor ve kargo hizmetlerine talebin
artmasıyla birlikte her gün çalıştılar; eldiven, maske gibi
gerekli ekipmanlar dahi sağlanmadı ve bir de ücret gasbıyla
karşı karşıyalar. Yeri geliyor Şirket daha fazla
kazansın. diye tek başımıza mobilya bile
taşıyoruz. diyorlar kargo emekçileri, onların
ağzından. Neredeyse bin kargo geldiği için normaldir, çok çok
üzerinde bir çaba göstermek durumundadırlar. Koşullarının
düzeltilmesi, gerekli çalışmaların yapılması çok acil
bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Kargo emekçileriyle hepimiz temas
ediyoruz. Onların yaşamlarının riske
atılmasını kabul edemeyiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
22.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Şırnak ili Silopi ilçesinde şehit düşen 4 işçiye
Allahtan rahmet dilediğine, Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkıra başarı temenni
ettiğine, milletin temsilcisi olan milletvekillerinin şiddetle
karşılaşması durumunda ilk önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinin karşı durması, demokrasiye ve siyasete sahip
çıkılması, devlette görev yapanların milletin birliği
ve bekasıyla ilgili sözlerinde dikkatli olması gerektiğine,
gazetecinin yazdığından,
vekilin milletinden, çalışanların da emeğinden sorumlu
olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Şırnakta
şehit düşen 4 kardeşimize Allahtan rahmet diliyor,
yakınlarına tekrar başsağlığı diliyorum.
Birleşmiş Milletlerde yeni görevine atanan
Volkan Bozkıra bundan sonraki görevinde başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde insanlarımızın oylarıyla gelen ve milletvekili
seçilen hiçbir kardeşimize, Türkiyede yaşayan, sözünü söylemek
isteyen hiçbir insana şiddet uygulanması taraftarı değiliz.
Özellikle milletvekilleri, milletin temsilcileridir. Milletin temsilcisi olan
milletvekillerinin şiddetle karşılaşması
Üstelik de
bu emniyet güçleri tarafından yapılıyorsa bunun
karşısında önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin durması
gerekir.
Değerli arkadaşlar, bu Meclisin
çatısı, ülkenin siyasi zeminidir, demokrasinin beşiğidir.
Hepimizin demokrasiye, siyasete sahip çıkması gerekir. Ancak o zaman
uzlaşıyla, ancak o zaman güç birliğiyle, birlikte ülkemize,
milletimize, bayrağımıza sahip çıkarız. Onun için,
kürsüye çıkan milletvekili arkadaşlarımızın
Türkiye'nin gündeminden uzak söylemleri milletimizi üzüyor. Onlar, gerçekten,
oturdukları yerde, yaşadıkları ortamlarda, televizyon
kanalını açıp da Milletvekilleri bizim geleceğimizle
ilgili nasıl bir karar alacaklar? diye bekliyorlar. Onların, kendi
geçimleriyle ilgili, çocuklarının hayatlarıyla ilgili,
yarın sabah yiyecekleri ekmekle ilgili kaygıları var.
Onların bu kaygıları varken Türkiye Büyük Millet Meclisinde
özellikle iktidara mensup kişilerin hamasetle, hâlâ bazı
duygularımızı istismar ederek gündemin dışında
yaptıkları konuşmalar doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İktidar
onların elindedir. Buradan çıkartmak istedikleri yasaları
rahatlıkla çıkartabiliyorlar. O yüzden hangi yasayı
çıkartmak istiyorlarsa çıkartsınlar. Bunu sebep-sonuç
ilişkisi kurmadan yapsınlar ama önce milletimizle ilgili yasalara da
dikkat etsinler, onların dertlerine de çare olmaya çalışsınlar.
Devlette görev yapan insanlarımız
milletimizin birliği ve bekasıyla ilgili kendilerini ifade ederken
sözlerine dikkat etmelidir. Gazeteci görevini yapacak, milletvekili görevini
yapacak, işçi alın terinin karşılığını
alacak; gazeteci yazdığından sorumludur, vekil milletinden
sorumludur, çalışan insanlarımız emeğinden sorumludur.
Hedef gösteren bir Bakan olmaz. Eğer bir gazetecinin
yazısını siz beğenmiyorsanız, yanlış
gördüyseniz onu tekzip etme hakkına sahipsiniz, daha fazlası,
Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. diyorsanız, o zaman gidersiniz
dava açarsınız fakat gidip de siyasi parti liderlerini,
insanlarımızı, işçiyi, vatandaşımızı,
gazeteciyi tehdit eden sözler kullanamazsınız, onları hedef
hâline getiremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Bu sizin göreviniz değildir; sizin göreviniz,
Türkiye Cumhuriyetinde kendi görevinizi layıkıyla yapmak ve
milletimize sahip çıkmaktır. Ne demek bir gazeteciyle ilgili Bu
namussuzdur, bugünden sonra da bu namus düşmanını kim muhatap
alırsa gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır.
demek? Sen hem Emniyetten hem Jandarmadan sorumlu olacaksın, kendine
Bakanım. diyeceksin ama gazeteci kendi fikrini yazdı diye onu
namussuz olarak nitelendireceksin. Hiçbir insana bu şekilde
yakıştırma yapmak kimsenin haddi değildir. O yüzden,
vazifeni yapamıyorsun, milleti sokağa döküyorsun, salgınla yüz
yüze bırakıyorsun; insanları tehdit ediyorsun, Müyesser
Yıldızı tehdit ediyorsun, cezaevinde tutulmasını
sağlamaya çalışıyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Gazeteciyi tehdit ediyorsun ama görevini de
layıkıyla yapmaktan âcizsin. İstifa ediyormuş gibi yapma,
istifa ediyormuş gibi, sonradan vazgeçiyormuş gibi milletin
duygularıyla, Türkiye Cumhuriyetinin itibarıyla daha fazla oynama,
istifa et. Senin yerine gelecek, Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği
çok evlatlar vardır, onlar layıkıyla görevlerini yaparlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
23.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Şırnak ili Silopi ilçesinde terör örgütü PKKnın
saldırısı sonucu hayatını kaybeden 4 işçiye
Allahtan rahmet dilediğine, değişik gerekçelerle sözde demokrasi
yürüyüşü yapanlara çağrıda bulunmak istediğine,
Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkırı tebrik ettiklerine,
Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının
ortadan kaldırılmasını öngören kanun teklifinin Anayasa
Komisyonunda oy birliğiyle kabul edilmesi vesilesiyle eski Başbakan
Adnan Menderes, Dışişleri eski Bakanı Fatin Rüştü
Zorlu ve Maliye eski Bakanı Hasan Polatkanı rahmetle andığına,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İyice köşeye sıkışan terör
örgütü PKK dün gece alçak saldırılarına maalesef bir yenisini
daha ekledi. Şırnak Silopide hain teröristlerce yola
yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda gariban 4
işçimiz hayatını kaybetti. Evine ekmek götürmekten başka
derdi olmayan insanları öldürecek kadar hadsiz olan bu örgüt, 8 Haziranda
da Van Çatakta yine bir işçimizi şehit etmişti.
Değişik gerekçelerle sözde demokrasi yürüyüşü yapanlara buradan
çağrıda bulunuyorum: Bu yürüyüşün istikametini artık
Silopiye çevirmeleri lazım, bu yürüyüşü artık PKKya karşı
yapmaları lazım. Daha ne bekleyecekler? Bu örgüt, terör örgütü
olmanın çok ötesinde her türlü katliamı yapmasına rağmen
daha ses çıkarmayacaklar mı? Genç-ihtiyar, yaşlı-genç,
kadın-erkek, çocuk-bebek demeden, hiçbir ahlaki değer
taşımadan insanları katleden bu örgüte karşı daha
mesafe koymayacaklar mı Sayın Başkan? Ben tekrar
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün gece Birleşmiş Milletler 75inci Genel Kurul
Başkanlığına Meclisimizin Dışişleri
Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekilimiz Büyükelçi Sayın
Volkan Bozkır 192 ülkeden 178 ülkenin oyunu alarak seçildi. En üst karar
organının yönetimine ilk defa bir Türkün, ülkemizin bir
yöneticisinin seçilmesi uluslararası diplomasi açısından çok
kıymetli. Sayın Bozkırı yürekten tebrik ediyoruz.
Uluslararası topluma değerli katkılar sunacağına
inanıyor, bu vesileyle tekrar başarılar diliyoruz Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; darbelerden çok çeken ülkemiz, bugün sadece
darbeleri tarihin çöp sepetine atmakla yetinmiyor, darbe
kalıntılarını ve izlerini de yok etmek için yoğun
mesai harcıyor.
Dün akşam, Yassıadadaki sözde
yargılamaların hukuki dayanağını geçmişe dönük
olarak ortadan kaldırmak için verilen kanun teklifi, tüm partilerimizin
katılımıyla, oy birliğiyle Anayasa Komisyonunda kabul
edildi biliyorsunuz. Demokrasi ve hukuk adına önemli bir adım bu
adım, darbeye karşı çok anlamlı bir tepki bu tepki. Tüm
partilerimize teşekkürü bir borç biliyorum. Bu vesileyle merhum Adnan
Menderesi, Çanakkale Milletvekili Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorluyu, Eskişehir Milletvekili Maliye Bakanı Hasan
Polatkanı rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Meclis takvimimiz
elverirse de, haftaya salı günü, tüm partilerimizin ortak motivasyonuyla
kanun teklifini görüşmeye başlayacağımızı ifade
etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce kıymetli Grup Başkan Vekili,
İçişleri Bakanımızla ilgili, her zamanki sert
yaklaşımla tepkilerini ifade ettiler. Bakan bizim
Bakanımız, biz memnunuz, çalışıyoruz. Fakat bir hususu
ifade etmek isterim: Efendim, gazeteci haber yapmış da, Sayın
Bakan da buna tepki göstermiş de, nasıl gösterir? Ne demiş
Sayın Bakan? Bir anneye iftira atan kişi namussuzdur. demiş.
Ben de söylüyorum, bir anneye iftira atan namussuzdur. Sayın Başkan.
Bir anne, eş, kadın
Siyasi partilerin çok üzerinde olması
lazım olan bu konuyu, Bakan düzeyinde, Twitter düzeyinde, polemik
yapıp da Mecliste bir araya getirmek çok yanlış diye
düşünüyorum Sayın Başkan.
AHMET KAYA (Trabzon) Bülent Bey, o haberde iftira
yok; iftira yok o haberde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaldı ki daha geçen
hafta Demirtaşın eşine hepimizin kınadığı,
hepimizin rahatsız olduğu -kim olduğunu da bilmediğimiz-
bir metinle, tweetle hakaret edildiğinde herkes ayağa kalktı;
doğrusunu yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Demirtaşın
veya benzer bir şekilde muhalefetten birinin eşine, ne bileyim,
evladına hakaret edildiğinde ayağa kalkıyoruz da ya, bizim
vekilimize bir hadsiz, namussuz söylem olduğunda neden bu konuda
anlayış göstermiyorsunuz? O yüzden, diyorum ki: Ailenin, eşin bu
tartışmaların dışında olması lazım
Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Bey, kalkma ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki, AKP dâhil olmak üzere bütün siyasi
partilerde görev yapan kadın ve erkek milletvekillerimiz milletimize
hizmet etmek için vardır. Hiçbir ayrım yok, hepimiz burada birlikte,
kardeşçe milletimize hizmet edeceğiz. Birbirimizi
eleştireceğiz, birbirimizle ilgili söyleyecek sözümüz varsa söyleyeceğiz
ama kadın milletvekilimizle ilgili, namusla ilgili bir olayı
olmadığı hâlde, sadece ona saldırmak için onu bu noktaya
çekiyor olmak milletvekilimize zarar vermekten başka bir şey
değildir. Bunu siyasi bir argüman olarak kullanmak, namusuna halel getirecek
hiçbir şey olmadığı hâlde, olması da mümkün
olmadığı hâlde, bunu siyasete alet etmek doğru
değildir. Onun için, biz hem milletvekilimizin arkasında dururuz hem
de yanlışın karşısında dururuz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Beştaş, buyurun.
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğrusu, ben kadın milletvekilimiz hakkındaki haberi bulmaya
çalışıyorum, buldum da.
Önce şuradan başlayayım: Sayın
Turan bugün nedense başlangıçta böyle bir gerilim yaratmak istiyor
galiba.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok, gayet keyifliydik,
Engin Bey istedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
gayet rahatız, relaksız. Yani bizim yürüyüşümüze sözde
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Maskelerinizi niye
çıkarıyorsunuz 3 Grup Başkan Vekili de? Bu corona virüsü Grup
Başkan Vekillerine torpil yapmıyor, haberiniz olsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, mikrofona
konuşurken çıkardık ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
sadece konuşurken açıyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hepsi aynı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
iktidar partisinin Grup Başkan Vekilinin bizim demokrasi yürüyüşümüze
sözde demesini kınıyorum, reddediyorum. Siz, demokrasi
yürüyüşü yapamayalım diye dağı taşı,
yolları, her tarafı tuttunuz, vekillere bile
saldırttınız -tamam mı- engellemeye
çalışıyorsunuz. Buna rağmen demokrasi yürüyüşü öyle
güzel bir coşkuyla gidiyor ki
Dün Kadıköyde on binler,
Diyarbakırda on binler bir araya geldi ve biz dağıttık
onları pandemi sebebiyle; tahammül edemediğiniz budur.
Aynı sakızı çiğniyorsunuz,
aynı cümleleri kuruyorsunuz, o yüzden doğrusu cevap vermeyeceğim
ama sözde demokrasi yürüyüşü lafınızı geri
almanızı önemle söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Demokrasiyi bitirdiniz ama biz demokrasiyi tesis edeceğiz.
Kadın meselesine dair de lütfen bu eril
siyaset, bu eril siyaset dili kadınlar üzerinden konuşmayı
bıraksın bir kere, lütfen bırakın. Yani hangi partiden
olursa olsun, kesinlikle parti ayrımı yapmıyorum. Sayın
Başak Demirtaş olabilir, Sayın Bahar Ayvazoğlu olabilir,
başka biri olabilir. Böyle, yok kadının eşi şu, yok
namusumuz, yok iffetimiz
Biz kimsenin namusu falan değiliz ya, biz
kendimizi koruruz. Erkekler bizi böyle sahiplenmesin. Gerçekten bunu
reddediyoruz yani kadına yönelik en ufak bir tartışmada namus
şeref onur kavramını reddediyoruz. Tıpkı
Başak Demirtaşa yapılan aşağılıkça sözler
gibi, kime karşı yapılırsa yapılsın
kınıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunun
karışındayız; biz HDP olarak, biz Halkların Demokratik
Partisi olarak amasız, fakatsız, kadına yönelik
cinsiyetçiliği reddediyoruz, kadın ayrımcılığını
reddediyoruz, kadınların namus olarak görülme
anlayışını reddediyoruz ve kadınlar olarak bu ülkede
bu erkek egemenliğini de bitireceğimize inanıyoruz.
Ama ne yazık ki iktidar gazeteciliği
bitirdi, basın etik ilkeleri yok, basında herkes istediğine
istediğini söylüyor, yargı işlemiyor. Öyle bir hâle getirdiniz ki bu da sizin eseriniz. Ama bu arada,
kadın vekilimize yapılan hakaretin karşında, varsa
-okuyamadım gerçekten, hakikaten okuyamadım, okuyacağım-
karşısında duracağımıza da hiç kimsenin
şüphesi olmasın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçelim isterseniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan
26.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, ülkede demokratik rejim
içerisinde herkesin kendini ifade etme, yürüyüş yapma hakkının
var olduğuna ve olması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu ülkede, demokratik rejim içerisinde herkesin kendini ifade etme,
yürüyüş yapma hakkı şüphesiz, tabii ki var, olmalı.
Kaldı ki AK PARTİ ve onun camiası hep iktidar olmadı. Biz
de yürüdük, toplantılar yaptık, muhalefet kültürüyle beraber
yetiştik. Bunların olması lazım fakat şunu deme
hakkımız var diye düşünüyorum Sayın Başkanım:
Siz, şimdiye kadar ülkenin birçok meselesinde, temel sorunda
aklınıza demokrasiyi getirmeden, yürüyüşü getirmeden bir siyaset
ortaya koyacaksınız fakat Eren Bülbülün katilinin cenazesine
katılan bir sözde vekilin mahkeme kararıyla vekilliği
düştükten sonra aklınıza demokrasi yürüyüşü gelecek. Bizim
buna sözde demekten daha doğal bir yaklaşımımız
olabilir mi?
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sözdeyle alakası yok,
yok öyle bir şey.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Yürüyüş önceden belliydi zaten, önceden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben bir daha söylüyorum:
Sizin 11 aylık Bedirhan Karakaya bebeğin annesiyle beraber
öldürülmesinde yürüyüş aklınıza gelmeyecek
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Para
nerede, para?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
sizin 9 aylık
Muhammed Omarın öldürülmesinde aklınıza demokrasi gelmeyecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
3 yaşındaki
Ceylin Naz Aydın öldürüldüğünde aklınıza yürüyüş
gelmeyecek, 16 yaşındaki Eren Bülbül öldürüldüğünde
aklınıza gelmeyecek, 16 yaşındaki Yasin Börü katledildiğinde
aklınıza gelmeyecek, 22 yaşındaki Aybüke Öğretmen
şehit edildiğinde aklınıza gelmeyecek, 23
yaşındaki Necmettin Öğretmen öldürüldüğünde
aklınıza yürüyüş gelmeyecek
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hep
yürüyoruz biz, hep.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
ama -bir daha
söylüyorum- Eren Bülbülün cenazesine katılmayan, katilinin cenazesine
katılan o adamın yürüyüşüne demokrasi diyeceksiniz. Bu
sözdedir ama ne zaman ki siz teröristlerin değil de şehitlerin
cenazesine katılmaya başlarsınız, ne zaman ki bu ülkenin
temel meselelerine size -Kandilden gelen talimatla değil- oy veren
insanların iradesinin, o millî iradenin beraber yansımasını
sağlarsınız, o zaman yürüyüşünüze saygı gösteririz.
Şehitlerle beraber aynı ruhu paylaşmadıkça, bu milletin
bölünmesinde, terör örgütleriyle olan ilişkisinde mesafe koymadıkça
biz sizin yürüyüşünüze sözde demeye devam edeceğiz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devleti, iktidarı, Anayasal kurumları muhatap
aldıklarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bugün bütün gün böyle devam edelim. Biz varız,
hiçbir sıkıntı yok. Ben de demokrasi yürüyüşümüze sözde
diyen Sayın Grup Başkan Vekiline sözde Grup Başkan Vekili
diyebilirim herhâlde.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ya, seviyeyi bu kadar
düşürmeyin ya! Bu ne seviyedir? Allah Allah!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yüz
binlerce insanın, milyonlarca insanın yürüdüğü bir demokrasi
yürüyüşüne böyle bir saygısızlığı kabul etmemiz
mümkün değil, önce onu söyleyeyim.
Diğeri, Sayın Başkan, şunu
söyleyeyim: İktidar partisi 90lı yıllardaki binlerce faili
meçhul cinayetin faillerini akladı kendi döneminde. Biz bu faili meçhul
cinayetlerin isimlerini sayarsak buradan Hakkâriye kadar yol uzar. Ben
1988-1994 yılları arasında İnsan Hakları Derneği
Diyarbakır Şubesi yöneticisiydim ve her gün en az 4 tane faili meçhul
cinayet başvurusu aldım. Bu konuda isimleri
yarıştırmayalım çünkü biz, bu ölen bütün isimlerin ölmemesi
gerektiğini savunan ve bu ölümlerin karşısında olan bir
siyaset yürütüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
yaşamın yanındayız, siz ölümün yanındasınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah Allah! Tam tersi ya!
Gerçekten, yine karıştırdın herhâlde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yeter,
yeter! Şimdi, şöyle bir şey: Biz bu ülkede nefes almayan
milyonlar adına yürüyoruz; işçiler adına da yürüyoruz, gençler
adına da yürüyoruz, kadınlar adına da yürüyoruz ama sizin
bugünkü konuşmanız, Otoriter bir iktidarız biz. Biz tek adam
rejimini tahkim ettik. Bizim istediklerimizi söyleyin. diyorsunuz. Biz sizin
istediklerinizi söylemiyoruz çünkü sizin gibi düşünmüyoruz. Sizin gibi
düşünseydik şu anda sizin sıralarda otururduk.
RECEP ÖZEL (Isparta) Düşünmeyin zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
muhalefet partisi olarak sizin politikalarınızın tam
karşısında yer alıyoruz, tam karşısında ve
siz zayıfladıkça, HDPye saldırıyorsunuz çünkü gerilimden
besleniyorsunuz, çünkü gerilim olunca siz iktidarınızı tahkim
ediyorsunuz. Aha, bugün sınır ötesine gitmenizin de anlamı bu.
Oylarınız oynuyor, Hadi bir sınır ötesi operasyon yapalım,
belki halkı biraz daha tahkim ederiz. Ayıptır ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın, ne olur
yapmayın ya!
RECEP ÖZEL (Isparta) Onun için oraya gitmiyoruz
biz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Azıcık askerlere saygınız olsun, yiğitlere
saygınız olsun ya!
AYŞE KEŞİR (Düzce) Türk
Silahlı Kuvvetleri için bu söylediğiniz çok ayıp!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Halk
açlık sınırının altında yaşarken siz
milyonlarca dolar güvenlik harcamalarına harcıyorsunuz.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Yiğitlik bu kadar ucuz mu ya? Askerimiz orada savaşıyor ya!
Ayıp denen bir şey var!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
muhatabımız bir örgüt değil.
TUMA ÇELİK (Mardin) Dinlemeye bile tahammül
edemiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
devleti, iktidarı, anayasal kurumları muhatap alıyoruz. Siz bize
Şunun yanındasınız, bunun yanındasınız.
derken, biz HTŞyi sizin gözünüzün önüne getiriyoruz. Yani içinden bir
terör örgütü doğuran, zamanla sınırlayan, bu kadar şaşaalı
bir geçmişi olan bir partinin bu özgüvenine hayran olmamak da mümkün
değil gerçekten.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Beştaş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir dakika daha izin istiyorum.
BAŞKAN İsterseniz gündeme geçelim
Sayın Turan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, yok
geçmeyelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
şahsıma sözde Grup Başkan Vekili diyerek sataştı,
ona cevap vermek zorundayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bilerek
sataştım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Aman ne komik!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
komik, çok komik, çok komik Belma Hanım!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Burası Meclis, burada çalışmak istiyoruz, burası Meclis.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Grup
Başkan Vekiliniz izin vermiyor. Allah Allah!
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
Siz sataşmayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok,
sataşacağım Başkanım.
BAŞKAN Peki.
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
HDPnin Grup Başkan Vekili -şaşkınlıkla izledim-
sözde Grup Başkan Vekili diye bize ithamda bulundu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu kadar
gerçek bir şeyi reddediyorsunuz diye.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öncelikle şunu
söyleyeyim: Tüm dünyanın arasına terörle mesafe
koymadığını bildiği bir partinin Grup Başkan
Vekilinin bana sözde demesinden şeref duyarım Sayın
Başkanım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bravo!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İkincisi: Sözde
kimmiş, kim değilmiş diye bir evrak göstermek isterim. HDPnin
Genel Başkanı Müzakere için muhatap Öcalandır. diyor. Siz
kimsiniz o zaman?
HÜDA KAYA (İstanbul) Allah Allah! Adaya kim
gönderdi ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir başka belge
göstereyim size. Asıl muhatap Öcalandır. diyor. O zaman siz
kimsiniz burada?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz
bizimle mi müzakere yaptınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Cemil Bayık diyor
ki: PKK olmasaydı HDP yüzde 5 bile oy alamazdı. Kim sözde, kim
değil, milletimizin takdirine bırakıyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Daha da cevap vermeyeceğim Başkanım.
HÜDA KAYA (İstanbul) Korkuları belli,
bütün korkuları HDP, başka bir şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben
BAŞKAN Bana göre, Sayın
Beştaş, aşağı yukarı
Ben buradan dinlerken
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitireceğim, bitireceğim.
BAŞKAN Tabii, tabii
Hayır, ben söz
vereceğim de
Ne söyleyeceğinizi tahmin ediyorum, o bakımdan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok,
yok, hiç tahmin edemezsiniz.
BAŞKAN Buyurun, buyurun, peki.
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, dediğim gibi, Sayın Turan bugün
tartışmaya gelmiş, karar vermiş, biz de buradayız yani
hani kaçmıyoruz tartışmadan, onu söyleyeyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gidiyorum zaten.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Gitme
Bülent Turan, gitme!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yalnız, 2013 ve 2015 yılları arasında Türkiye'nin
doğusundan batısına, Akdenizinden Karadenizine 82 milyon
yurttaşın nefes aldığını hatırlatmak
isterim. Çözüm süreci döneminde toplumun yüzde 70i -anketler hâlâ
arşivimde var- Bu sorun çözülsün. diye destek beyan ettiler.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye bozdunuz o
zaman, niye bozdunuz!
BAŞKAN Oya Hanım, bir dakika
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Akil
İnsanlar Heyeti, Türkiye'nin her tarafında on binlerce yurttaşla
bir araya gelerek Bu sorunu nasıl çözeriz? diye sordular ve bu sorunun
yanıtını aldılar. Biz bugün de o sözlerimizin
arkasındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
İmralıda yapılan görüşmeler neticesinde muhatap
kendileriydi ve biz bunu doğru bulduk yani yanlış falan da
bulmuyoruz, öyle başka bir yöne de çekmesinler.
Sayın Erdoğan o dönemde her şeyi
söyledi. Ben zehir içeceğim. dedi ve biz o noktadayız, o noktada.
OYA ERONAT (Diyarbakır) İçtik biz, içtik!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Baldıran zehri içmekten bugün imha politikasına gelinen noktada
tutarsız olan biz değiliz, tutarsız olan onlardır.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi oradan!
BAŞKAN Peki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gündeme geçelim
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama bu
dili
Biz yine muhatap, Kürt sorununun çözümünde muhatap
İmralıdır diyoruz zaten; bunu reddetmiyoruz. Biz bunu tek
başımıza çözemiyoruz.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
19 milletvekili tarafından, Trabzon ili Güney Çevre Yolu Projesinin
mevcut durumunun incelenmesi amacıyla 6/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/943)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Haziran 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
18/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/6/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili
tarafından Trabzon ili Güney Çevre Yolu Projesinin mevcut durumunun
incelenmesi amacıyla 6/2/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 18/6/2020 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bizim bölgemizde
özellikle transit taşımacılıkta bölge şehirleri
güneyden geçişlerle biraz rahatladı. Bizim de Trabzonda her seçim
dönemi billboardları süsleyen, her seçim kampanyasındaki seçim
beyannamelerinin en renkli fotoğrafını oluşturan, dillere
destan bir projemiz var, bunun ismi de Güney Çevre Yolu Projesi. 2009
yılında Trabzonda, AK PARTİnin, yerel seçimlerde mega proje
olarak gösterdiği bir projeydi bu. Ondan sonra tekrarlanan her seçimde -2011,
2015, 2018, aralardaki mahallî seçimler, Anayasa oylamaları,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde- her zaman dile getirilen bir
Güney Çevre Yolu Projemiz var ama maalesef, bu Güney Çevre Yolu Projemiz sadece
billboardlarda, reklam ilanlarında ve seçim kampanyasının
kitapçıklarında kaldı ve bununla ilgili de hiçbir şey
yapılmadı.
Şimdi, bu Güney Çevre Yolu Projesi sadece bir
ulaşım projesi değil; Güney Çevre Yolu Projesi,
sıkışan, ekonomisi daralan Trabzona yeni bir Trabzon katma
projesi, şehirleşme projesi, kentleşme projesi; modern,
çağdaş, insanların daha rahat yaşayabileceği bir
şehirleşme projesi. Eğer biz buna sadece ulaşım projesi
olarak bakarsak yanılmış oluruz. Trabzonu 1 milyonluk nüfusu
taşıyabilecek bir merkez hâline getirme projesi bu proje. Bu proje
önceki yıllarda, ta Anavatan Partisi döneminde dile getirilmişti.
Daha sonrasında, 57nci Hükûmet döneminde, o zamanki Bakanımız
Sayın Koray Aydın Bey bu projenin proje ihalesini yaptırmıştı,
hatta temsilî bir ödeneği de koydurmuştu ama ondan sonra gelen AK
PARTİ döneminde her ne hikmetse bu proje unutuldu ve bu proje tozlu
raflarda kaldı. Biz diyoruz ki her seçim dönemi söz verdiğiniz, her
seçim dönemi vadettiğiniz bu projeyi hayata geçirelim. Kime söylüyoruz
bunu? AK PARTİli arkadaşlarımıza söylüyoruz.
Şimdi, o kadar çok vaatte bulundular ki bu
projeyle ilgili, mesela 7 Haziran 2015te demişler ki: Trabzonda ikinci
yarı başlıyor. İlk yarısı 2011di. Hemen
baktığınızda, Güney Çevre Yolu Projesi vaatleri var ve onun
üzerinde de Trabzon-Erzincan demiryolu vaatleri var. Yetmedi, 2015 dedik,
hızımızı alamadık, yine geldik 24 Haziran seçimlerine.
Orada da yine AK PARTİnin Trabzondaki en büyük vaatlerinden bir tanesi
güney çevre yolu. Şimdi biz de diyoruz ki
Bakıyoruz, bize Trabzonda
da çok söylüyorlar, buradaki milletvekili arkadaşlarım da diyor Ya,
Hüseyin Hoca, siz iyisiniz. diye. E, biz iyiyiz. Sizin Trabzonlu 4
Bakanınız var. diyorlar. Evet, doğru, Kabinede bizim Trabzonlu
4 Bakanımız var. Şimdi, biz de 2009dan beri her seçim dönemi
tekrar tekrar önümüze getirdiğiniz bu Güney Çevre Yolu Projesi Trabzonlu 4
Bakanımız varken tamamlanmayacak da ne zaman tamamlanacak diye AK
PARTİli arkadaşlarımıza soruyoruz. Gelin, Trabzon için
elzem olan, olmazsa olmaz olan bu Güney Çevre Yolu Projesini tozlu raflardan
indirelim ve işlerliğe kavuşturalım.
Bizden önce Samsun Çevre Yolu bitti, Ordu Çevre Yolu
bitti, Giresunun ihalesi yapıldı, yapım aşamasına
geldi, Rize devam ediyor, Gümüşhane bitti ama her ne hikmetse, Trabzonlu 4
Bakanın olduğu bir şehrin Güney Çevre Yolu Projesi hâlâ daha
hayata geçirilemedi.
Sevgili arkadaşlar, çok kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; bunu sadece güney çevre yolu olarak
söylemeyeyim, aynı zamanda Trabzonun bir de bir demir yolu projesi var.
Trabzonun demir yoluna da ihtiyacı var. Eğer biz güney çevre yoluna
bir an önce başlarsak onu da demir yoluyla beraber tamamlarsak,
ilişkilendirirsek önümüzdeki dönemlerde Trabzona yeni bir Trabzon
katılır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Örs.
Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Benden sonra, yine bu
konuyla ilgili, muhtemelen Trabzon vekili arkadaşlarım
konuşacaklardır. Özellikle AK PARTİ Grubu adına
konuşacak olan arkadaşımdan da bu Güney Çevre Yolu Projesiyle
ilgili
Muhalefetiz biz ama biz de ne düşüyorsa yapalım hep beraber
bu güney çevre yolumuzu Trabzona kazandıralım diyorum.
Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz
önce milletvekili arkadaşımızın söylediği, ben
İstanbul milletvekiliyim Trabzon değil ama bu öneri üzerine
konuşmuş olacağız.
Doğaya karşı işlenen suçlar
yaşamımızı her geçen gün daha olumsuz etkilemektedir. AKP
iktidarı boyunca, ekolojik denge ve yarar gözetmeksizin kâr
kaygısıyla doğaya karşı büyük suçlar işlenmiştir.
Tüm insanlığın ortak değerleri olan doğal, tarihî ve kültürel
birçok bölge, yarısı oranında kapasiteyle dahi
çalışmayan HESlere kurban edilmiş durumdadır.
İnsanlığın ortak mirası on
iki bin yıllık Hasankeyf, bu HES talanının en son can
alıcı kurbanı olmuştur. Kaz Dağlarında on
binlerce ağaç, içindeki hayvan yaşamıyla birlikte altın
uğruna yok edilmiştir. Bugün, Munzur Vadisi Millî Parkı ve
Dağları altın madenciliğinin hedefinde, nehirleri HES
tehdidi altındadır. Mega projeler uğruna Marmaranın Kuzey
Ormanları yok edilmektedir. Doğaya rağmen
sınırsız bir gelişim, sürdürülebilir değildir.
Artık, her ne yapılacaksa doğa yok sayılarak
yapılamaz, ekoloji düşünülmeden hiçbir proje hayata geçirilemez.
Planlandığı günden beri büyük
tartışmalara neden olan Karadeniz Sahil Yolunda, özellikle Doğu
Karadeniz kıyısına yönelik birçok ekolojik suç
işlenmektedir. Doğu Karadeniz Bölgesi, genelde her türlü arazi
çalışması ve özelde de kara yolu yapımı
bakımından oldukça zor bir bölgedir. Kıyı şeridinin
önü deniz, arkası ise kıyıdan başlayarak yükselen sahile
paralel dağlarla kuşatılmıştır. Bu
dağların denize bakan yamaçlarında yağış
yüksekliği fazladır ve bu yamaçlar sık aralıklarla
kıyıya dik derelerle derin vadiler şeklinde yarılmıştır;
vadi ve tepelerden oluşan çok düzensiz bir yüzey şekli
oluşmuştur. Bu gerçekten hareketle, mevcut kara yolunun
güzergâhı belirlenirken yolun tamamının kıyıdan
geçmesi planlanmış, daha kötüsü, bölünmüş yol olarak
yapılmakta olan Doğu Karadeniz Sahil Yolunun tamamen deniz
doldurularak inşa edilmesi yoluna gidilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Karadeniz Sahil Yolu gibi deniz doldurularak yapılan yollarda hem
halkın kıyılardan yararlanması büyük oranda engellenmekte
hem de sürekli taşkınlar, heyelanlarla çoğu zaman tahribatlara
uğramaktadır. Bölge ulaşımının
iyileştirilmesi bir gerekliliktir ancak bunu yaparken alanda
çalışan bilim insanlarının, demokratik kitle örgütlerinin,
çevre örgütlerinin ve bölge insanının görüş, uyarı ve
beklentileri dikkate alınmalı ve her şeyden önce doğa
merkezli bir planlama yapılmalıdır diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KAYA (Trabzon) Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Trabzonumuzun çok
önemli ve öncelikli ihtiyaçlarından bir tanesi güney çevre yoludur. İYİ PARTİnin bu
konuda verdiği önerge üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
Gerçekten, bugün, Trabzonda kime sorsanız
Trabzonun en önemli öncelikleri, sıkıntıları nedir diye,
size İşsizlik, yoksulluk, geçim derdi ve trafik. derler. Trabzon
için trafik sıkıntısı büyük bir sıkıntı ve
bu sıkıntının çözümüne yönelik kentte yapılan bütün
toplantılarda, bu konunun uzmanlarıyla yapılan bütün görüşmelerde
ortaya şöyle bir sonuç çıktı: Trabzon ve Karadeniz Bölgesinin
trafik sıkıntısını çözebilecek temel proje güney çevre
yolları projeleridir.
Bakın, Samsun bu sıkıntıyı
çözdü, Samsun ilimizde Güney Çevre Yolu yapıldı ve Samsun kent içi
geçişi kısmen rahatladı. Orduda yapılıyor, 2 etap
hâlinde yapılıyor, 1inci etap tamamlanmak üzere. Giresun Güney Çevre
Yolu projelendirildi, Rizeninki bitmek üzere ama Trabzon güney çevre yolu
sadece konuşuluyor. Ne zamandan beri konuşuluyor? Bizim
geçmişte, Anavatan Partisi döneminde Trabzon milletvekilimiz vardı,
Ali Kemal ağabey, tanırsınız, buradan kendisine selam
yolluyorum. Ali Kemal ağabey bu projeyi gündeme getirmişti, o günden
bugüne aradan yirmi üç yıl geçti, 1997den beri konuşuluyor ama bir
adım yol atılmadı, bir adım yol alınmadı.
Özellikle, on sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde, güney çevre
yolu -az önce Hüseyin Hocamın da ifade ettiği gibi- her seçime
malzeme yapıldı, her seçimde Güney çevre yolunu yapacağız,
güney çevre yolunu yapacağız, güney çevre yolunu
yapacağız. Maalesef, bu sadece sözde kaldı, proje tozlu
raflarda duruyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Akyazıdaki
tünel
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Bağırmayalım!
AHMET KAYA (Devamla) - Arkadaşlar, sevgili AK
PARTİ Trabzon milletvekili arkadaşlarım, buradan size samimi bir
çağrı yapıyorum, elimi uzatıyorum, Hüseyin Hocam da
aynı samimiyette. Bakın, Trabzonun bugün 4 bakanı var, 6
milletvekili var. Gelin, bu dönemde bu 4 bakan varken, bu kadar kudretiniz
varken Trabzonun bu sıkıntısını hep birlikte çözelim.
Trabzon bunu bekliyor, Karadeniz bunu bekliyor. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Sizlere samimi bir
çağrı yapıyorum buradan. Konuşmaktan öte geçmiyorsunuz,
artık iş yapın, iş yapın, yetti!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olur mu ya! 2 tane
tünel yapıldı.
AHMET KAYA (Devamla) - Bu sözlere artık
karnımız tok. Güney çevre yolunu yapın, bizler de sizlere
teşekkür edelim arkadaşlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hep
bakanın olduğu yere mi iş yapılıyor?
AHMET KAYA (Devamla) Bakın, bir yol
yapıldı, Karadeniz Sahil Yolu yapıldı, teşekkür
ediyoruz. Ben, yapı olarak hiçbir zaman hizmeti eleştirmiş bir
insan değilim. Teşekkür ediyorum ancak arkadaşlar, şu boyutunu
da konuşmadan geçemeyeceğim. Bakın, bir Karadeniz Sahil Yolu
yaptınız, güzelim Karadeniz sahillerini, güzelim Karadeniz
kıyılarını yok ettiniz, mahvettiniz. Bugün, o projenin
altına imza atan insanlar bile hata yaptıklarını
söylüyorlar. Karadeniz geçmişte bolluk, bereket fışkıran
bir denizdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Ahmet Bey.
Buyurun.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ahmet, imza attılar
da gittiler
AHMET KAYA (Devamla) Her çeşit balık
çıkıyordu, bugün Karadenizden balık çıkmaz oldu. Karadeniz
kıyılarını dolguyla yok ettiniz. Oysa çözüm güney çevre
yoluydu arkadaşlar. Bakın, Trabzon kenti bugün doğu-batı
aksına sıkıştı kaldı, kenti güneye doğru
büyütmemiz lazım, bunun yolu da güney çevre yoludur. Güney çevre yolu Trabzon
için olmazsa olmazdır, güney çevre yolu Trabzonun vizyon projesidir. Ben,
hep birlikte bu projeye sahip çıkalım diyorum. Bu dönem güney çevre
yolunu Trabzona kazandırılalım diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, hatip
konuşurken laf atılmamasını rica ediyorum. Bundan sonra laf
atana buradan söz vereceğim; gelsin buradan konuşsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eski Sayın
Bakanı davet edelim.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Adnan Günnar.
Buyurun, Sayın Günnar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan, her laf atanı çıkarırsanız herkes
birden laf atar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım, laf atmak bir gelenektir.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN GÜNNAR (Trabzon)
Saygıdeğer milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Milletvekili, bir dakika
Arkadaşlar, hatip konuşamıyor.
Buyurun.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Trabzon güney çevre yolu,
30 kilometre uzunluğunda projelendirilmiş olup 2008 yılında
projesi onaylanmıştır; elbette, Anavatan Partisi döneminde ve
sonraki dönemlerde de gene gündeme gelmiştir. Fakat Trabzon,
coğrafyası itibarıyla, diğer Karadeniz illeri gibi sahile
yakın yerleşim alanlarıyla birlikte, yoğun
kentleşmeyle yol meselesiyle ilgili sürekli ihtiyacı olan
bölgelerimizden bir tanesidir. Bununla ilgili olarak da AK PARTİ Hükûmeti,
Karadeniz Sahil Yolunun önemli bir kısmını Hükûmete geldikten
sonra hızlı bir şekilde tamamlamaktan başka, Trabzon, Rize,
Giresun, Ordu ve Samsun illerinin de trafik
sıkıntılarını çözebilmek adına hem Sahil Yoluyla
hem şehir içi yollarıyla hem de güneyden geçen büyük yollarla
hizmetlerine devam etmektedir. Gerekçede ifade edildiği gibi, Samsunun
Güney Çevre Yolu, Orduda yapılmış olan güney çevre yolları,
Giresunda planlananlar ve Rizede bitmekte olan, güneyden geçen yollarla
ilgili, hakikaten, Ulaştırma Bakanlığı büyük
hizmetlere imza atmaktadır.
Aynısını da biz şimdi, 28
kilometre uzunluğunda olan, İstanbuldaki Yavuz Sultan Selim
Köprüsünün beşte 2 maliyetine mal olan Kanuni Bulvarıyla
gerçekleştiriyoruz. Ki Kanuni Bulvarını gerçekleştirirken
herkesin Siz bu yolu yapamazsınız. demesine rağmen, çok
pahalı kamulaştırma bedelleri olmasına rağmen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu yola
imzayı atmış, kararlı bir şekilde Bu yolu
yapın. demiştir ve yapılmaktadır. Şimdi İYİ
PARTİden Hüseyin Bey, Cumhuriyet Halk Partisinden Ahmet Bey de bu yoldan
geçerken Allah için çok güzel oldu. deyip takdirle
karşılamaktadırlar. Güney çevre yoluyla ilgili beklentilerini
ben de takdirle karşılamakta ve buradan ifade etmekteyim ki: Evet,
Kanuni Bulvarı bittikten sonra güney çevre yolunun hemen hızlı
bir şekilde projesinin aktif hâle getirilmesi için uğraşıyoruz,
aynı kanaatteyiz ve Ulaştırma Bakanlarımızla hem Cahit
Beyle hem Cahit Beyden önceki Bakanımızla ama özellikle, Cahit Bey
zamanında ve şimdi Adil Bey zamanında konuyu biz
harmanladık, yoğurduk. Şimdi, ilk işimiz, buradan müjdeyi
veriyorum: Ulaştırma Bakanlığımızla Kanuni
Bulvarını bitirdikten sonra güney çevre yoluna başlıyoruz.
Kanuni Bulvarı bitiyor mu Hüseyin Bey? Bitiyor. Evet Ahmet Bey, bitiyor.
Allaha şükürler olsun, sadece bu değil,
Trabzonla ilgili, sahil yerleşiminden kaynaklanan problemi halledebilmek
adına Pazarkapıdan Çömlekçiye bir tünel açıyoruz; yine,
Değirmenderede Maçka yolu üzerinde çok ciddi, mükemmel bir projeyle
beraber Değirmendere Kavşağını
başlatıyoruz. Bütün bunlar başladı aslında, bunu hemen
Imperial Hastanesinin yanındaki çalışmalardan göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Sayın
Başkanım, bitirmek için bir dakika müsaade
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Yine, yetmedi; Erzurum yolu
üzerinde dünyanın en büyük 2nci tünelinden bahsetmiyorum, Zigana
Tünelinden, ondan bahsetmiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bahset, bahset ya!
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Maçkada
yapılmış olan tünellerle birlikte Trabzon dudak
ısırtırcasına önemli hizmetlere kavuşuyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Akyazıdaki
tüneli de söyle.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Sadece Trabzondaki
tüneller, yollar, yatırımlar, sağlık
yatırımları, ulaştırma yatırımları ve
diğer ekonomik yatırımlar değil, bütün Türkiye dünyanın
göz bebeği olmuş durumda.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Beşirlideki
tüneli de söyle.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) İstanbulda
boğazın altına 1 değil 2 tünel açan AK PARTİ
iktidarı, Trabzonda da inşallah, güney çevre yolunu 28 kilometrelik
Kanuni Bulvarının çok yakında bitirilmesiyle birlikte
başlatacaktır. Biz de güney çevre yolunun bir an önce
açılması için uğraş verirken sizin de bizi motive
etmenizden dolayı sizlere teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kapatılan Twitter hesaplarının iktidarla olan ilişkisinin
araştırılması amacıyla 18/6/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/6/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Haziran 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
-7822 grup numaralı- kapatılan Twitter hesaplarının
iktidarla olan ilişkisinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 18/6/2020 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Osman Aşkın Bak,
sen gitme; laf atacak adam lazım!
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, Türkiyede son
derece etkin bir şekilde kullanılan dünyanın büyük sosyal medya
platformlarından Twitter bir açıklama yaptı ve dedi ki:
Türkiyedeki kullanıcıları hedef alan, koordineli bir
şekilde sahte faaliyetlerde bulunan kullanıcıların
oluşturduğu bir ağ tespit edilmiştir. ve bunun üzerine
7.340 hesabı kapattığını duyurdu. Gerekçe olarak da
manipülasyonu engelleme politikalarının ihlalini gösterdi.
Hesaplardan yapılan paylaşımlarda AKP yanlısı siyasi
söylemlerin yapıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğana
çok güçlü destek verildiğini belirtti.
Şimdi, Twitterın birlikte çalıştığı
Stanford İnternet Gözlemevinin raporuna göre bu hesaplardan, bu ağdan
37 milyon paylaşım yapılmış. Bu Stanford
araştırmacıları ak troller adlı bu grubun sıklıkla
gazetecileri, politikacıları ve muhalifleri hedef
aldığını; sadece hedef almakla kalmadığını,
aynı zamanda bazılarının hesaplarını
çaldığını; bununla da kalmadığını, bu
trol ağının aynı zamanda kripto para birimiyle ilişkili
ticari etkinlikler için de kullanıldığını
açıkladı. Şimdi, Twitterın ilgili hesapları ifşa
etmiş olması durumu iddia olmaktan çıkarmakta ve söz konusu
organizasyonun varlığı somut verilerle açıklanıyor.
Global sosyal medya ajanslarının
yayınladığı 2020 Türkiye İnternet Kullanımı
Raporuna göre Türkiye nüfusunun yüzde 74ü internet kullanıyor ve yine
yüzde 64üne tekabül eden 54 milyon kişi de sosyal medya
kullanıcısı. Şimdi, internet ve sosyal medyanın bu
kadar yaygın kullanıldığı, yoğun
kullanıldığı bir ülkede, sosyal medya aracılığıyla
siyasi manipülasyon yapılması demokrasi açısından ciddi bir
olaydır, sosyal medyanın kullanılması veya manipüle
edilmesi ifade özgürlüğünün de çok açık bir şekilde ihlalidir.
Bu ifşa edilen ve kapatılan hesaplar muhalif olan çok sayıda
internet kullanıcısını, siyasi partiyi, meslek
odasını, gazetecileri ve siyasetçileri hedef gösterdi ve tehdit etti,
nefret söyleminde bulundu ve bunlar üzerine, özellikle seçim dönemlerinde ciddi
seçmen eylemlerinin yönlendirildiği ve manipüle edildiği
açıklandı ve bu hesaplar üzerine polis harekete geçti, adliye
harekete geçti ve birçok insan hakkında soruşturma yapıldı,
gözaltılar yaşandı.
Yine aynı araştırmada, AKPnin
özellikle 2013 yılında, Gezi eylemleri sırasında, sosyal
medya üzerinden kamuoyu düşüncesini şekillendirmek ve muhaliflere
karşı çıkmak için 6 bin kişiyi işe
aldığı açıklandı. Yani siz bu ülkenin kamu
kaynaklarını, halkın parasını sosyal medyada insanlara
hakaret etmeleri ve tehdit etmeleri için bu trollere mi harcadınız?
Twitterın somut verilere dayandırarak yaptığı açıklaması
göstermektedir ki Türkiyede sosyal medya aracılığıyla siyasi
manipülasyon yapılmaktadır.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Fahrettin Altun bu açıklamalar
üzerine bir açıklama yaptı ve dedi ki: Bu uygulamalar bir siyasi
hareketi hedef almaktadır. Fahrettin Altun Twitterın
kapattığı hesapların AKPnin gençlik faaliyetiyle
bağlantılı olduğunu söyledi. Şimdi, Bir siyasi
hareketi hedef alıyor. açıklamasını Fahrettin Altunun
yapması ayrı bir tartışma konusu ama bu bir itiraftır
ve biz demiyoruz, kendisi diyor, bizzat gençlik faaliyetini trol olarak nitelendiriyor
Altunun bu açıklaması.
Troller, âdeta AKPnin sosyal medyadaki istihbarat
gücü olarak çalıştırıldı ve AKP döneminde,
biliyorsunuz, basın artık özgür değil, tamamen talimatlı
medya, HDPlilerin olmadığı programda HDPliler
tartışılıyor, kadınların olmadığı
programlarda kadınlar tartışılıyor ve artık, hiç
kimse televizyonu doğru düzgün seyretmiyor, halkın
çoğunluğu sosyal medyadan doğru bilgi alma ve haber alma
hakkını kullanıyor ve bunun üzerine, anlaşılan o ki
sosyal medya ele geçirilmeye çalışılıyor ama bu sosyal
medya bildiğiniz gibi değil, öyle talimatlı, ele geçirilecek bir
mecra değil. Tabii, bu sırada AKP sosyal medya hesaplarında
Etik kurallara uyuyorum. diyerek yeşil top uygulaması başlattı,
biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Ve dün, Mahir Ünal yeşil
top uygulamasının başarıya
ulaştığını ve artık bitirileceğini
açıkladı. Şimdi, sosyal medyadan özellikle Sayın Başak
Demirtaş ve Canan Kaftancıoğluna hakaret edip kadın
düşmanı ve cinsiyetçi saldırıda bulunanlara Bunlarla
ilgili suç, kişiseldir. diyenlerin, bu yeşil toplu
paylaşılan hesaplarla ilgili, herhâlde, suçun
kişiselleştirilmeyeceğine dair bir açıklama yapması
gerekiyor ve Kişiseldir. diyerek sorumluluktan kaçamayacağını
da bilmesi gerekiyor. O nedenle, bu hesapların yaptığı tüm
manipülasyonların araştırılması, iktidarla
ilişkisinin tespit edilmesi, bunlara kamu kaynaklarından para verilip
verilmediğinin açıklanması, ayrıntılı olarak
araştırılması gerekmektedir ve bu da halk adına
Meclisin sorumluluğudur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
HDPnin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Yüce Allahtan ordumuzu muzaffer
kılmasını niyaz ederim. Allah, ayaklarına taş
değdirmesin.
BAŞKAN Amin.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Dışişleri Komisyonu Başkanımız, Büyükelçi Volkan
Bozkırı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
Başkanlığına seçilmesinden dolayı tebrik ederiz.
Uluslararası başarılar partilerüstüdür, ülke olarak
gururumuzdur.
Öneride bahsedildiği gibi Twitterın
kapattığı bu 7.340 hesap, trol hesap olarak da bilinen,
manipülasyon yaptığı iddia edilen hesaplardı.
Twitterın açıklamasında, bu hesapların Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Erdoğanla iltisaklı olduğu da
belirtildi. Gezi olaylarına kadar sosyal medyayı es geçen
iktidarın, bu tarihten sonra, Sayın Bülent Arınçın
tabiriyle trol ve troliçe ordusu kurduğu söylendi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Sayın Fahrettin Altun bu durumu reddetti. İktidar lehine övme,
muhalifleri karalama ve iftira kampanyaları açan bu hesapların gerçek
niteliğini ortaya çıkarmak amacıyla verilen bu öneriyi
destekliyoruz.
Sosyal medyaya bakıldığında, bu
trollerin birinci görevleri Sayın Cumhurbaşkanını övmek,
ikinci görevleri de muhaliflere sövmek. Sövmek diyorum çünkü
baktığınız zaman, bu kişilerin pek çoğu iki
kelimeyi yan yana getirip mantıklı cümle kurabilecek kadar yetenekli
değiller, o açıklarını söverek kapatıyorlar.
Değerli milletvekilleri, dün Genel
Başkanımızın grup toplantısındaki
konuşmasına, TRT maalesef yer vermedi; basında, medyada
kurduğunuz baskıdan dolayı da konuşmalarına yeterince
yer verilmiyor. Bu vesileyle Genel Başkanımız Meral
Akşenerin dünkü konuşmalarından konumuzla ilgili bazı
cümleleri okumak istiyorum, bu sayede TRT de mecburen yayınlayacaktır.
Dün, grup toplantımızda Genel
Başkanımız ne demişti: İktidardakilerin yönetim
anlayışına bakın, güzelim memleketi düşürdükleri
duruma bakın. Türkiye, parayla sanal şakşakçı tutacak bir
liderliği hak etmiyor. Türkiye, demokrasi fukarası Rusya ve Çinle
birlikte anılmayı hak etmiyor. Türkiye, bir kabile devleti muamelesi
görmeyi hak etmiyor. Sen gitmişsin, parayı bastırıp insan
istihdam edip sahte isimlerle sahte hesaplar açtırmışsın.
Troller sanal ama 3600 ek gösterge bekleyenler, EYTliler gerçek.
Açtığınız ekonomi paketleri sanal ama mutfaktaki
yangın gerçek. TÜİKin rakamları sanal ama atanamayan
öğretmenler gerçek. Uçan Türkiye sanal ama işsiz milyonlarca
gencimiz, geçinemeyen vatandaşımız gerçek.
Aziz milletim Biz iş bulamıyorken siz bu
ahlaksız trollere ne hakla para yedirirsiniz? diye hesap sorun. Telefon
açın, e-posta yazın Siz benim aklımla, ferasetimle alay mı
ediyorsunuz? diye sorun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum.
Sorun ki belki utanır, temiz siyasete mecbur
kalırlar. Sorun ki belki utanır, siyasetin millet için
yapıldığını hatırlarlar. Dün Genel
Başkanımız bunları ve daha çok fazlasını söylemişti
ama vaktim bu kadar.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil.
Buyurun Sayın Kadıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın üyeler; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Söz almışken ben de dün
Şırnaktaki terör saldırısında yitirdiğimiz 4
emekçi kardeşimizi ve üç yıl önce bugünlerde hayatını
kaybeden hemşehrim Necmettin Öğretmenimi saygıyla anarak
sözlerime başlamak istiyorum.
Şimdi, Gerektiğinde yalan söylemekten
kaçınmayın. Halka anlattıklarınızın gerçek
olması şart değil, önemli olan kitleleri inandıracak ve
uykuya geçirecek yalanlar söyleyebilmektir. Halkı her zaman
ateşleyin, soğumasına, düşünmesine asla izin vermeyin.
Gerekirse sadece tek bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyi
onun üzerine yıkın. Hâkimlere, savcılara dikkat edin, olumsuz
kararlar alanlar hakkında derhâl işlem yapın. Gazeteciler
önemlidir, onları ve patronlarını satın almak,
devşirmek ve çıkarlarımız doğrultusunda kullanmak için
her şey yapılmalıdır. Bunlar iktidar partisinin sözleri
değil bundan seksen yıl önce sarf edilmiş, Goebbels
tarafından ortaya konulmuş ilkeler ama eminim, gittiği
cehennemde gururla, yukarıdan bir yerlerden sizi izliyor çünkü
inanın, o dönemde bile bu kadar bu ilkelere sıkı
sıkıya bağlı kalınmamıştır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bunlar CHPyi tarif ediyor.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Gerçeğin peşindeki gazetecileri hapislerde çürütüyorsunuz şu
anda. Bunu yaparken kimsenin almadığı, okumadığı
yüzlerce gazete, kimsenin bakmadığı televizyon
oluşturdunuz. Baktınız olmadı, bu sefer insanların
okuduğu, insanların izlediği yerleri ele geçirip bunlar
vasıtasıyla bu yalanları yaymaya çalıştınız.
Ya, baktınız yine olmadı, herkes sosyal medyaya kaçtı. Bu
sefer ne yaptınız? Sosyal medyada maaşları nereden
ödendiği hâlâ belirsiz bir grup trol ordusu kurdunuz ve bununla önünüze
gelen herkese iftira attırmayı, hakaret ettirmeyi âdeta marifet
sandınız ve devam ediyorsunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Şu
anda senin yaptığın gibi değil mi?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Şimdi, kim bu troller? Bu troller kim? Bu trollerin kim olduğunu bir
anlatayım ben size. 3 grup trol var biliyor musunuz? Birincisi; HDPnin
grup önerisi verdiği konu, maaşlı trolleriniz,
ordularınız, maaşlarını ödüyorsunuz bunların.
İkinci grup kim? Kendisini gazeteci sanan ama ilk grupla aynı yerden
mamalanan -havuz medyası diyorlar burada, ben sevmiyorum- lağım
medyasının fareleri ikinci grup. Üçüncü grup var;
yaptığı rezillikler yüzünden sizin bile dayanamayıp
görevden aldığınız, tek ekmeği orada internette ona
buna sarmak olan siyasi mevtalar. 3 grup trolden bahsediyoruz.
Peki, bir tek bunlarla mı
uğraşıyoruz arkadaşlar? Yok, bir tek bunlarla
uğraşmıyoruz. Acıklı bir şey göstereceğim:
Yeşil beneklilerden sorumlu devlet bakanı Sayın Mahir Ünal yani
bakın, burada, aşağıdan -kendi de trollenmiş galiba-
yapma bir şeyi almış, bir CHP üyesi olan Mücahit
Avcıyı resmen hedef gösteriyor. Ya, bu
arkadaşımızın almadığı hakaret,
almadığı tehdit kalmadı ve İsmail Emre Telci
-avukatı sağ olsun- gitti, şimdi bir başvuru yaptı
Mahir Ünal hakkında, iftira ve hakaretten şikâyetçi oldu. Ben gerçekten
ne bir milletvekiline ne bu mevkilerdeki bir arkadaşımıza bu
şekilde bir yalan belgeyi internete koymayı
yakıştıramıyorum ve hâlâ, girdiğimde baktım
Dedim herhâlde hatasını anlamıştır ve
kaldırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Sütlü.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Ne yazık ki üzülerek söyleyeceğim, bu
tweet hâlâ yerinde duruyor.
Bir tek biz mi nasibimizi alıyoruz? Bir tek biz
nasibimizi almıyoruz ama en çok biz nasibimizi alıyoruz. Biz derken
kim bu? Biz, kadınlar. En çok yine kadınlar nasibini alıyor. Az
önce Sayın Ersoyun da belirttiği gibi, en çok Sera Kadıgil
alıyor, en çok Nurhayat Altaca Kayışoğlu alıyor, Canan
Kaftancıoğlu alıyor, Başak Demirtaş alıyor, Nevşin
Mengü alıyor, Berna Laçin alıyor. Neden alıyorlar peki? Neden bu
kadınlar sizi bu kadar delirtiyor? Çünkü çok sevdiğim bir laf var
benim, İtalyan bir yazarın: Hiçbir gerici hareket
kadınların desteği olmadan iktidarını sürdüremiyor ama
aksine, hiçbir diktatörlük de kadın mücadelesi olmadan devrilmiyor.
İstiyorsunuz ki evde oturalım ve sadece çocuk bakalım. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar) İstiyorsunuz ki memlekete
dair hiçbir derdimiz olmasın. O yüzden, özellikle kadınları
hedefe oturtuyor sizin bu maaşlı askerleriniz. Bir kez daha buradan
yazıklar olsun diyorum ve bunların maaşlarını kim
ödüyor? Bunun araştırılması için de bu önergeye destek
verdiğimizi Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az sonra konuşmacımız zaten tüm cevabı verecek ancak afaki
konuşmalarla tüm AK PARTİyi itham eden, ilzam eden bir tarzı
reddediyoruz. AK PARTİ hiçbir trole para vermemiştir; hiçbir trolle
benzer, iddia edilen bir iş yapmamıştır. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
OYA ERSOY (İstanbul)
Araştırılsın diyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Araştıralım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaldı ki mahkeme
konusunda ifade etmiş olduğu mesele yargının konusudur.
Mahir Beyin ortaya koyduğu belge mi doğru, Sera Hanım mı?
Yalan doğru bunu yargı ortaya koyacaktır. Biz halktan, adaletten
gayri hiçbir şeyin doğru olmadığını
düşünüyoruz.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) - Kendi söylediğine kendin inanıyor musun? Maaşlı
trolleriniz hepimizin peşinde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Beştaş, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir sus, bir sus, bir dinle
Car car car
Bir dur ya! (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
OYA ERSOY (İstanbul) Ne demek o car car, ne
demek o? Car car ne demek? Car car ne demek?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Öyle diyemezsiniz Sayın Turan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şu demek: Bir adam
konuşurken bağırana car car denir.
OYA ERSOY (İstanbul) Öyle diyemezsiniz, özür
dile! Kadın olduğu için diyorsun.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Bir kadın milletvekiline car car diyemezsin!
RECEP ÖZEL (Isparta) Kadın da erkek de
yapabilir, erkeğin car carı yok mu? Kadının da var,
erkeğin de var.
OYA ERSOY (İstanbul) Kadın olduğu
için diyorsun.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri bu
bağırmaların bir yararı yok. Grup Başkan Vekilleri söz
istiyor.
Sayın Beştaş, söz talebiniz var,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, car car lafını -takdir edersiniz ki
Meclisin dili değil- kabul edemeyiz. Yani bizim partiye mensup bir
arkadaşımız olması gerekmiyor. Dün bizim bir
arkadaşımıza sokak ağzı demişti hem de bir
akademisyene, bir profesöre, Amerikada eğitim görmüş bir
arkadaşımıza. Ama bu bir sokak dili ve bir kadına
yapılması kesinlikle kesinlikle tasvip edilecek bir mesele
değil; bence, geri almalı bunu öneriyorum.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, bir
şey daha söyleyeceğim.
Sayın Turan çok önemli bir şey söyledi,
dedi ki: AK PARTİ hiçbir trole maaş vermiyor. Tamam, vermiyorsa
lütfen bu önergeye olumlu oy versinler. Çünkü biz, 7.500e yakın bu trol
ordusunun içinde ağırlıklı zaten yeşil küre
dedikleri bu insanların hayatları nasıl tehdit ettiğini,
nasıl cinsiyetçi küfürler ettiklerini, nasıl
aşağılamalar yaptıklarını kendi tweetlerimizden
biliyoruz ve Twitter bile dayanamadı, Twitter Genel Merkezi bile
dayanamadı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Merkezî
düzeyde -tam sayıyı bilmiyorum- 7.500 -diyeyim- hesabı,
milyonlarca atılan tweeti yasakladı, Twitterdan çıkardı.
Mahir Ünal sahiplendi, iktidar sahiplendi, Cumhurbaşkanlığı
bu hesapları sahiplendi. Biz de diyoruz ki gelin, burada
araştıralım. Trollerle ilgiliniz nedir? Para verdiniz mi? Ne
kadar para verdiniz? Eğer bu önergeyi reddederseniz siz korkuyorsunuz
demektir. Ben bunu Türkiye'ye de söylüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Beştaş.
Sayın Turan, buyurun.
31.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
öncelikle CHPyle olan tatlı bir polemiğimize HDPnin bu kadar sahip
çıkıyor olmasını garipsiyorum; bu, bir.
OYA ERSOY (İstanbul) Kadın, kadın
Parti değildir burada.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu kadar cinsiyetçi
olmayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - İkincisi: Şu
anda olduğu gibi, burada bir
(CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman hep konuşun,
biz dışarı çıkalım, olur mu?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Erkeklerin konuştuğu yeter, biraz da kadınlar konuşsun
Sayın Turan.
BAŞKAN Bir dakika
Değerli
milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
şu an klasik bir yaklaşım görüyoruz. Her şeyi
söyleyecekler, hakaret edecekler, iftira atacaklar ama biz daha kelimenin
başındayken bile bağırmaya başlayacaklar. Bir daha
söylüyorum: Car car demek Hiç durmadan yüksek sesle gürültü yapmak. demek.
OYA ERSOY (İstanbul) Kime göre?
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne kadar ayıp bir
şey ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüde konuşurken
her türlü hakaret yapmalarına, iftira atmalarına rağmen daha
ağzımızı açtığımızda bizi anlamak
yerine, Ne diyor bu adam? demek yerine bir insan bağırıyorsa
bir daha söylüyorum: Car car yapma kardeşim, dinle bir önce. derim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) O yüzden meseleyi böyle
kadın-erkek tartışması gibi görmek büyük yanlış.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Şu ana kadar hangi erkeğe söyledin bunu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dinle bir, sonra sakin
olunca cevap verirsin.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kapatılan Twitter hesaplarının
iktidarla olan ilişkisinin araştırılması amacıyla
18/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey.
Buyurun Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Twitter, geçtiğimiz günlerde
yaptığı bir açıklamayla Türkiye'de 7 binden fazla
hesabı kapattığını duyurdu. Arkadaşlar, deminden
beri burada konuşuldu, raporla ilgili bir şey duydunuz mu? Rapor
dışında her şeyi konuştular fakat düzmece raporla
ilgili burada hiçbir şey söylenmedi. Şimdi, ben, size bazı
şeyleri anlatacağım.
OYA ERSOY (İstanbul) Ben söyledim dinlemedin
herhâlde.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Raporu kimin
hazırlandığını da göstereceğim, kimin o raporu
hazırlandığını siz de çok iyi biliyorsunuz zaten,
anlatacağım şimdi size. Yapılan açıklamada
kapatılan hesapların AK PARTİye,
Cumhurbaşkanımıza destek amacıyla açılan sahte
hesaplar olduğu iddiası yer aldı; tamamen yalan, tamamen yalan.
Partimizin kapatılan bu hesaplarla uzaktan yakından, maddi, parasal
hiçbir bağlantısı yok. Gençlik Kolları Genel Merkez
hesabımızın
OYA ERSOY (İstanbul) Altun söyledi, Altun
söyledi.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Rapordan bahsediyorum,
sizin gibi öyle konuşmuyorum.
OYA ERSOY (İstanbul) Altun
açıkladı, Altun açıkladı.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Rapordan bahsediyoruz,
devam edelim; dinleyin.
Gençlik Kolları Genel Merkez
hesabımızın takipçi sayısında hiçbir azalma yok. Hani
7 bin hesap silinmişti? Buyurun, burada
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Açtılar,
açtılar
Merak etmeyin, açtılar, hepsi var.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Nasıl açtılar?
Burada 407 binden 409 bine çıkmış; artmış hesap,
artmış.
Şimdi, bakın devam edelim, bunlardan kaç
tanesi AK PARTİyle ilgili? Bunlardan sadece 724 tanesi AK PARTİyle
ilgili, bin küsur tanesi de Cumhurbaşkanımızı retweet
etmiş; diğerlerinin yaklaşık 500 bini EYTyle ilgili, çek
ceza indirimiyle ilgili; AK PARTİyle ilgisi yok arkadaşlar.
Rapor, sizin
hazırlattığınız rapor, HDP sempatizanlarına
hazırlattığınız rapordur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) İnanmıyor
musunuz? Buyurun, burada. Kim hazırlamış? Ayça Alemdaroğlu;
bak, burada kimin amblemi var arkadaşlar? HDPnin amblemi var,
hazırlayan bu. Ondan sonra diyorsunuz ki AK PARTİ şöyle, AK
PARTİ böyle
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz öyle demiyoruz, biz
söylenmiyoruz.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Alp Akis. Kim bu Alp
Akis? Raporu hazırlayanlardan, diğeri. Bu arkadaş kim?
Bakın Kavala, HDP, yine Grup Yoruma dair paylaşımları olan
arkadaş. Raporu hazırlayanlar bunlar, bir kere bunu öncelikle
bilmeniz gerekiyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Ne olmuş Ayça
Alemdaroğlu hazırladıysa?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Biliyorlar onlar biliyorlar, yalan söylüyorlar; bile bile yapıyorlar.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Biz, rapora sizin kadar
hâkim değiliz, siz raporu içeriden biliyorsunuz; biz
dışarıdan bakıyoruz. O kadar biliyorsunuz ki kaç tane
hesabın kapatıldığını bile söyleyemiyor Grup
Başkan Vekiliniz 7 bin küsur. diyor. 7.340 tane hesap
kapatıldığını söylüyor Twitter.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Bak, sen ezbere
biliyorsun.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ne kadar eksik diye sen
bakmışsındır.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ben biliyorum; ben
çalıştım, dersime çalıştım! Öyle gelip
sallamıyorum burada. Akşam AK PARTİye salla, sabah AK
PARTİye salla
Çalışacaksınız rapora, ondan sonra
geleceksiniz buraya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir)
Kullanıcıları sizden, kullanıcıları sizden.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Mahir Ünal ne olacak, Mahir Ünal?
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
MUSTAFA CANBEY (Devamla)
Cumhurbaşkanımızı övdü diye hesap
kapattırıyorsunuz; Suriye operasyonunu, Zeytin Dalı Operasyonunu
övdü diye hesap kapattırıyorsunuz. Yani, bu milletin
çıkarları korunuyor diye, bu milletin çıkarlarıyla ilgili
operasyon yapılıyor diye hesap kapattırmak için Türkiyeyi yurt dışına şikâyet ediyorsunuz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Aynen yaptıkları o, hayatları o.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Çarpıtma, çarpıtma!
MUSTAFA CANBEY
(Devamla) - Siz yapıyorsunuz bunu.
AHMET TUNCAY ÖZKAN
(İzmir) En çok şikâyeti sen yaptın ya.
MUSTAFA CANBEY
(Devamla) - Arkadaşlar, bu hesapların bizimle uzaktan yakından
alakası yok. Bakın, bunların büyük bir çoğunluğuna,
sahte hesap diyorlar ama bunların büyük bir çoğunluğu gerçek
hesap; akademisyenler var, bir sürü insan var bunların içinde; gidin,
bakın. Neymiş efendim, AK PARTİliymiş. Yok öyle bir
şey. Biz, sizlerin nasıl mesaj atarak üye
topladığınızı, Bizimle olur musunuz? Bizimle
birlikte çalışır mısınız? Bizim
Twitterımıza güç verir misiniz? dediğinizi biliyoruz; onun da
görselleri var, açıklayın. (HDP sıralarından gürültüler)
Öyle AK PARTİye sallamakla yok, AK PARTİye sallamakla yok öyle,
yok, yok.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Çarpıtma! Ya yakaladın mı,
aferin sana (!)
MUSTAFA CANBEY
(Devamla) - Bakın, Twitter üzerinden siyaseti dizayn etmek gibi
hedefleriniz var ama bu millet size bunu hiç bir zaman yaptırmayacak, bunu
bilin.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ
(Amasya) Twitterın değil, milletin sözcüsü olun biraz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Beştaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle biz
partileri savunmuyoruz, siyasi fikirleri savunuyoruz. Demin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin bir kadın milletvekili
arkadaşımıza yönelik tutuma da karşı durdum, başka
bir partide de olsa ayrımsız bu duruşu devam ettireceğiz.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Ya, konu kadın-erkek konusu değil burada.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hani, bize siyasi- İşte size vurunca
CHPden ses çıkıyor. falan, böyle bir garip mana var ama şu da
komik gerçekten: Biz Perinçeke laf söylüyoruz, ses sizden çıkıyor;
onu da ben anlamadım yani, hani sizinki daha manidar bir ilişki.
HASAN ÇİLEZ
(Amasya) Ama çok doğru bir tarz değil bu sizin söyledikleriniz;
hepimizin annesi var, eşi var.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, Sayın Başkan, hatip öyle bir
konuşma yaptı ki gerçekten toplumun öğrenmesi için tane tane
söyleyeceğim, rakamı bilmiyor değilim, 7.340.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Ama önce sen söyledin Rakamı bilmiyorum. diye.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben konuşmanın gelişi 7.500 dedim,
hani tam rakamı ıskalamayayım diye; 7.340, önergemizde var,
görüyorsunuz.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Evet, öğrendin az önce.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, biz, HDPnin çok büyük olduğunu
tabii ki biliyoruz, Türkiyenin her tarafına hitap ettiğini tabii ki
biliyoruz ama bir dünya...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - HDPnin Twitterı yönettiğini de
öğrendik, artık bir dünya partisiyiz.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Twitterı değil, raporu hazırlatan sizin
firmanız, raporu!
HASAN ÇİLEZ
(Amasya) Hayır, sözcülüğünü yapıyorsunuz, Twitterın
sözcülüğünü yapıyorsunuz burada.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Biz Twittera rapor
hazırlatmışız(!)
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Ya, bu ne, bu? Bu kim, bu?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Şimdi, şöyle: Ak troller The Guardianda
-uluslararası bir gazete, çok saygın bir gazete- neymiş biliyor
musunuz?
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Bu ne, bu? Al sana! Burada, burada.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Bu ak trollerin favori konusu -2016daki rapor-
Kürtlere karşıtlık.
Yine, AKPnin pelikan çetesi
-hatırlatıyorum- Twitter ve medya üzerinden kendi
Başbakanını kovdu; bunu hatırlıyoruz. Kendi
aranızda da bir uyum yok troller konusunda. Şimdi 7.500 trole
maaş vermiyoruz. dedi ama bizdeki rapora -hani biz
hazırlamışız ya raporu- okuduklarımıza göre ayda
800 lira ila 4 bin lira arası maaş veriliyor; bunu hesapladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bak biliyorsunuz
yani bir şeyler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hesapladım, şimdi hesapladım.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Haberiniz var yani
bir şeyler biliyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz veriyoruz
ya maaşı(!) Siz veriyorsunuz, siz!
BAŞKAN Bir dakika, hatip konuşsun.
Sayın Beştaş
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Sen devam et,
devam et; konuş. Biliyorsunuz raporun içeriğini; biz o kadar
bilmiyoruz vallaha, biz o kadar bilmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 7.500
trole, ortalama bir hesapla, ayda 18 milyon 750 bin TL AKP kasasından
mı veriliyor, örtülü ödenekten mi veriliyor? Bu soruların
cevabını istiyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) HDPnin değil de
sanki Twitterın sözcüsü gibi davranıyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Amerika da PKKya maaş veriyor ya!
BAŞKAN Çok teşekkür ederiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
cümlem Başkanım, özür diliyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Twitterın, dünya genelinde bu kadar saygın bir sosyal medya
kuruluşunun raporuna karşı da Bunu siz yaptınız.
dediniz ya, teşekkür ediyorum. HDP çok güçlü, çok düzgün parti; bunu
biliyoruz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ne raporu ya!
Stanford Üniversitesi hazırlıyor onu, Twitter hazırlamıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Twitter
hazırlıyor, kim hazırlayacak?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Beştaş.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kapatılan Twitter hesaplarının
iktidarla olan ilişkisinin araştırılması amacıyla
18/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Haziran 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İç Tüzükün
10uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizde orman
yangınlarını etkileyen faktörleri ve orman
yangınlarına karşı alınabilecek önlemleri belirlemek
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1736) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 18 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
18/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/6/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizde orman
yangınlarını etkileyen faktörleri ve orman
yangınlarına karşı alınabilecek önlemleri belirlemek
amacıyla verilmiş olan (10/1736) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 18/6/2020
Perşembe günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla
Milletvekili Suat Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ormanlar iklim dengesini
sağlayan; binlerce bitki, hayvan ve mikroorganizma çeşitliliğini
barındıran; hava kirliliğinin yaklaşık yüzde 50sini
temizleyen doğanın olmazsa olmazıdır.
Sayın milletvekilleri, unutmayalım ki Bir
kuşağın diktiği ağacın gölgesinde gelecek
kuşaklar serinler. özdeyişindeki gibi ormanlar ekolojik
yararının yanı sıra, geçmişi de geleceğe
bağlayan doğanın önemli bir parçasıdır. Her yıl
çıkan orman yangınlarında ormanlarımızın önemli
bir yüzdesini kaybetmekteyiz. Mayıs-ekim arası yangın sezonu
olarak görülmektedir ve Türkiye, riskli ülkeler arasında
bulunmaktadır. Resmî verilere göre, Türkiye'de her yıl ortalama 8-10
bin hektar orman yanıyor. 2019 yılında Adana Pozantıdan
Bursa Yenişehire, Erzincan Üzümlüye; İzmir, Antalya, Muğla
Seydikemerden Milasa; Türkiye'nin dört bir köşesinde büyüklü küçüklü
yangınlarla boğuştuk ve yerleşim alanlarında evler
tehdit altında kaldı, boşaltıldı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçen yıl fiziki tedbirler alınarak 2.688 orman yangınına
müdahale edildi ve bu olaylarda 11.332 hektar orman alanı zarar gördü.
Ciğerimiz yanıyor, nefes alamıyoruz. gazete manşetlerini
çok okuduk; hatta yanmış orman alanlarında otel, turizm tesisi
ve benzeri yapıların olduğu iddia edildi. On sekiz
yıllık AK PARTİ yönetiminde bu soru işaretleri ve iddialar
daha çok arttı.
Uzmanlar Türkiye'deki yangınların
mevsimsel, iklim değişikliği, bitki örtüsü,
yıldırım düşmesi gibi doğal kaynaklı olabileceğini
söylese de -ormanlık alanlardaki taş, mermer ve maden ocakları,
baz istasyonlarının da bulunduğu alanlarda olmak üzere- yüzde
90ının insan kaynaklı gerçekleştiği bilinmektedir.
Ormanların yanması, iklim değişikliği ve kuraklık
başta olmak üzere, ekolojik ve maddi zarara sebep olmaktadır. Akdeniz
ve Ege sahillerinden İstanbul'a kadar uzanan ve ülke
ormanlarımızın yarısına karşılık gelen
yangına birinci derecede hassasiyet taşıyan orman
alanının bulunduğu 12 milyon hektar büyüklüğündeki
kıyı bandı, yangın açısından büyük bir risk
taşımaktadır. Araştırmalar, gelecekte çok sıcak
iklim koşulları altında yangın sezonlarının
uzayacağını ve orman yangınlarının
sayısında ciddi artışlar olacağını
göstermektedir.
Anayasa'nın 169uncu maddesine göre yanan orman
alanları hiçbir koşulda imara açılamaz ve bu alanların
yeniden ormanlaştırılması gereklidir. Devlet
ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna
göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zaman
aşımıyla mülk edinilemez ve kamu yararı
dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanları yakmak,
ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve
özel af kapsamına alınamaz.
Covid-19 salgını sebebiyle insanların
evden çıkamadığı ve ara ara yağmurların devam
ettiği bir süreçte -yani içinde bulunduğumuz mayıs, haziran
aylarında- seçim bölgem Muğlada -yüzde 65i ormanlarla
kaplıdır- Milas, Bodrum ve Seydikemerde pek çok orman
yangını meydana gelmiştir. İstatistikler de bu yangınların
devam edeceğini göstermektedir. Bir an önce yangınların
çıkış nedenlerinin ortaya konup ihmallerin, yetersizliklerin
giderilmesi için araştırma önergemizin kabul edilmesini bekliyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Ocak 2019da Ormanları betona çevirme gayretinde olanlar var. diyerek
kapitalizmin iştahının ülkemizde ormanlara nasıl zarar
verdiğini ifade etmişti. Bu önergeyi oylarken de bu söylemi dikkate
alacağınızı umuyorum.
Değerli milletvekilleri, gelişmiş
ülkelerde kaynakların yüzde 80'i yangını önlemek için
ayrılır. Bütün masraflar yangının oluşmasını
engellemeye yönelik olarak yapılmaktadır. Fakat ülkemizde henüz bu
böyle değildir. Türkiye, artık yılın her zamanı orman
yangını çıkma riski taşımaktadır. Orman
yangınlarını sadece yaz aylarında çıkan yangınlar
olarak düşünmememiz gerek, yangın söndürme organizasyonumuzu bütün
bir yıla yaymamız gerekiyor. Orman işçilerinin ekiplerinin
güçlendirilmesi ve tüm yıl istihdam edilmesi zaruridir. Orman Genel
Müdürlüğünün artık kiralama yapmak yerine kendi uçak ve helikopter
filosunu kurması, bu ekiplerin artık yer ekipleriyle koordineli bir
şekilde çalışması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SUAT ÖZCAN (Devamla) 2019 yılı, orman
yangınları açısından dünyanın gördüğü en kötü
yıldı. 2020 yılı ve sonrası böyle olmasın
istiyoruz.
Bugüne kadar özveriyle görev yapan orman
işçilerimize teşekkür eder, başta 1994 yılında
Çanakkalede orman yangınında vefat eden Orman Müdürü Talat Göktepe
ve tüm orman şehitlerimizi saygıyla anarken Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Türkiyede orman yangınlarının çıkış sebeplerinin
ortaya çıkarılması, yangınların önlenmesi ve
yayılması sürecinde kasıt ve ihmali olanların tespit
edilmesi, orman yangınlarının zararlarının tüm
boyutlarıyla araştırılması ve zarar gören bölgelerin mağduriyetlerinin
giderilmesi amacıyla, Anayasanın 98 ve İç Tüzükün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını istiyoruz; desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Muğla Milletvekili Metin Ergun.
Buyurun Sayın Ergun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Efendim, CHP Grubunun orman yangınlarıyla ilgili
vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan evvel Silopide PKK
tarafından şehit edilen işçilerimizi rahmetle anıyor,
kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi Ege
Bölgesi, ülkemizin orman varlığı ve tabiat güzellikleri
bakımından en zengin yörelerinden biridir. Fakat paha biçilmez
doğal güzelliklere sahip olan bu bölgemiz, her yıl çok sayıda
orman yangınıyla gündeme gelmektedir. Son günlerde, yine bu
bölgemizde orman yangınlarıyla ilgili, maalesef, üzücü haberler
alıyoruz. İlim adamlarına göre Türkiyedeki orman
yangınlarının en az yüzde 80i insan kaynaklıdır. Bu
yangınların önemli bir kısmının ise orman arazilerinin
orman vasfını kaybedip ranta açılması için kasten
çıkarılan yangınlar olduğu herkesin bildiği bir
sırdır. Yani ormanların büyük bir kısmı, rant yaratmak
için yapılan ve telafisi mümkün olmayan çevre katliamları neticesinde
yok olmaktadır.
Söz konusu orman katliamlarından en büyük
payı ise maalesef seçim bölgem olan Muğla almaktadır.
Türkiyenin cenneti niteliğindeki Muğla ilimizde, bu sene olduğu
gibi, istisnasız her sene orman yangını çıkmaktadır.
Ama şunun bilinmesini isterim ki son yıllarda Muğlada
karşılaştığımız yangınların büyük
kısmı doğal yangınlar değildir, bilakis kasten
çıkarılan yangınlardır. Son yıllarda Muğlada
çıkan yangınların çok büyük bir bölümü akıllı
yangınlardır, bununla ne demek istiyorum? Bir ormanın ne kadar
yanması gerekiyor ise o kadar yakan yangınlardır.
Şimdi size bu konuda bizzat şahit
olduğum ibret verici bir olaydan bahsetmek istiyorum. 2007 senesinde Pina
Yarımadasında çıkan yangını bizzat gördüm ve
yetkilileri bilgilendirdim. O dönem, Başbakanlıktan Orman Bölge
Müdürlüğüne kadar bütün yetkililer Burası
ağaçlandırılacak çünkü burada koruma altında olan Halep
çamları var. demişler idi. O yangında ne kadar alan
yanması gerekiyor ise o kadar yanmış idi; yanması gereken
miktar 4 otelin sığacağı alan kadardı ve o kadar
yanmış idi. Zira, otellerin sığacağı alan kadar
yer yandıktan sonra yangın söndürülmüş idi ve sonraki
yıllarda söz konusu oteller bu şekilde ortaya çıkmış
idi. Bu, o bölgenin asli, yanmadan önceki hâli ve şu andaki hâli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN ERGUN (Devamla) Bu kadar alan
yandı ve bu kadar alana oteller sığdı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kimin o oteller
Başkan, onu da anlat.
METİN ERGUN (Devamla) Söylerim.
Özellikle, bu sene yaşanan bir
sıkıntı daha var. Basında yer alan iddialara göre,
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Türk Hava Kurumu arasında
yaşanmış olan bir ihtilaftan, yangın söndürme uçakları
ve helikopterlerle ilgili bir ihtilaftan söz edilmektedir. İnşallah,
basında yer alan şeyler doğru değildir çünkü
ormanlarımızı korumak hepimiz için millî bir vazifedir diye
düşünüyorum.
Önergeye destek olduğumuzu, kabul
ettiğimizi belirtiyor; hepinize saygılarımı sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Muğla Vekilimizin vermiş olduğu
önerge gayet önemli bir konu fakat konuyla ilgili olarak gerek orman
yangınları gerek orman kesimi gerek ormanın korunması gerek
orman köylüleri gerek orman ürünlerinden elde edilen mahsullerin
değerlendirilmesi ve bunun bir maddi gelir, bir girdi olarak toplumla
paylaşımı konusunda bir bütün olarak tepeden tırnağa
bir sorunlar manzumesi yaşamaktayız.
Deminden beri bir sözde tartışması
oluyor. Sözde diyenler, maalesef, ne yazık ki, ne utanç vericidir ki Kaz
Dağını sözde yapmışlardır, Cerattepe
artık sözdedir; nice ormanlar, nice ağaçlar, nice yeşillik alanlar
yok edilmiş ve sözde kalmıştır. Bu, kimin sözde
olduğunun çok bariz göstergesidir diye belirtmek istiyorum.
Dün basında 2 tane yangın söndürme
uçağının alındığı söylenmiş idi. Bugün
bu yangın söndürme uçaklarıyla ilgili olarak çok ciddi spekülatif
tartışmalar var basında. Bunlar yangın söndürme
ihtiyacından çok, kimi şirketleri zengin etmek maksadıyla
alınmıştır. diye basında kimi tartışmalar
var, bunun üzerine de gidilmesi gerekiyor.
Bakın, burada, özellikle orman köylülerinin
kooperatifleşme çalışmalarına dair tüm engellerin ya da tüm
marazaların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu orman
köylülerinin tek geçim kaynağı orası olduğu gibi,
aslında bu insanların kendileri de doğaya aitler, ormana aitler;
bir yaşam biçimi olarak ormanla, doğayla, ağaçla, çiçekle,
böcekle birlikte yaşıyorlar.
Ben bir Antalya Vekiliyim, Antalyada tahtacı
diye bir kavram vardır ve bizim tahtacılarımız;
hatırına, katırına, yatırına diye bir üçleme
belirtirler. Bu üçlemeyi ağacın, çiçeğin, böceğin, varlığın,
kainatın huzuruna giderek söylerler. Bu tahtacıların
ağaçla hemhâl olması ibadet gibidir, ağacı incitmeden
ihtiyacları kadarını karşılarlar; biraz önce
Sayın Muğla Vekilinin söylediği gibi ölçüp biçerek bir yeri
yakıp da sonra orayı -bilmem ne için- paravan hâline, arpalık
hâline getirmezler.
Bu önergenin desteklenmesi gerektiğini ve
Türkiyede ormancılığa, orman köylülerine, ormana ciddi anlamda
sahip çıkılması gerektiğini belirtiyor, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın İbrahim Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimi
saygıyla selamlıyorum.
2003 yılında orman
varlığımız 20,7 milyon hektarken şimdi 22,7 milyon
hektara çıktı ve dünyada orman varlığını
artıran nadir ülkelerden bir tanesiyiz. Tabii ki bu ülkemizin zengin orman
varlığının 12 milyon hektarı, yangına birinci
derece hassas bölge. Hataydan başlayıp tüm Akdeniz sahili ve
Çanakkaleye kadar olan yerler -12 milyon hektar- kızılçam
ormanlarının ağırlıklı olduğu yerler,
yangına birinci derece hassas bölgelerdir. Biraz önce Muğla
Vekillerimiz de konuştu; ben de Antalya Milletvekiliyim, Antalyada yirmi
iki yıl görev yaptım ve dört yıl Muğlada Orman Bölge
Müdürlüğü yaptım, yine dört yıl İzmirde Orman Bölge
Müdürlüğü yaptım; meslek hayatımın otuz yılının
hemen hemen tamamına yakını orman yangınlarıyla mücadeleyle
geçti.
Tabii ki Orman Genel Müdürlüğü, orman
yangınlarıyla mücadelede kendisini çok iyi yetiştirmiş ve
geliştirmiş bir kurumumuzdur -diğer kurumlarımız gibi-
ve stratejisini de üç ana başlık üzerine oturtmak- eğitimle
bilinçlendirme, erken uyarı ve hızlı mücadele, yanan
alanların hızla ağaçlandırılması- suretiyle
yürütmektedir.
2003 yılından önce, benim ilk şeflik
yaptığım yıllarda, biz yangına ancak kırk
dakikada falan müdahale edebiliyorduk ama son yıllarda bu süre on iki
dakikaya düştü ve Orman Genel Müdürlüğümüzün 2023 yılı
hedefleriyle on dakikada yangına ulaşacağız inşallah.
Tabii bunu yapmak için ülkemizde 776 adet yangın gözetleme kulesi var,
yedi gün yirmi dört saat gözetleniyor; yine, yeni yapılan 36 adet
insansız kule, 254 adet kamerayla izlenmektedir ve 3 milyon 500 bin hektar
saha da bu sene 361 kulenin vazifesini tek başına yapabilen
insansız hava araçlarıyla gözetlenecek. Yine, aynı şekilde
2003 yılında 645 olan arazöz sayımız 1.072ye, 137 adet
olan dozer sayısı 185e, 2003 yılında olmayan su ikmal
aracı 2020 yılında 281 adetten 586 adete
ulaşmıştır.
Evet, yanan alanlarımızı yıl
içerisinde ağaçlandırıyoruz. Bunu ben her seferde, her ortamda
bu kürsüden konuşuyorum. Tabii ki yanlış bir algılama var
ve anlama var; sanki bir yer yanıyor, oralar otel yerleri oluyor, hiç
böyle bir şey yoktur.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Olanlar nasıl
oluyor? Bodrum nasıl oldu? Nasıl oluyor, onlar gerçek değil mi?
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Geçen yıl
Dalamandaki yerler de ağaçlandırıldı. Yine, aynı
şekilde, İzmirdeki yanan yerler de -biraz önce
arkadaşlarıma sordum- bu sene yıl içerisinde
ağaçlandırılacak.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Gösterdi, otel
yapılmış yerine işte.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) O yerlerle
ilgili de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Turizm alanı
olarak ilan edilmiş bir yerdir orası -1987 yılında turizm
alanı ilan edilmiş- ve 1992 yılında tahsis edilmiş bir
alandır. Yani Muğla Milletvekilimiz Metin Bey de benim nasıl bir
çalışma yaptığımı çok iyi bilir. Orada öyle
akıllı bir yangın yoktur, 223 hektar alandır o yanan yer ve
ağaçlandırılmıştır. Orada, ucundaki daha önce
tahsis edilen yerdir.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Onu yapınca
olmuyor mu yani?
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Şu anda hava
araçlarıyla ilgili kendini o kadar çok geliştirdi ki Orman
teşkilatı, eskiden kırk dakikada ulaşılan yere
helikopterler şimdi anında gidiyor ve orman içinde yapılan
havuzlarla anında söndürebiliyoruz. Hatta dün Bakanımız
İzmirde bir tatbikat yaptı. Biliyorsunuz, orman
yangınlarıyla mücadele bir savaştır.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Tatbikat
olmadı, gerçekte oldu ya.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Eğitim
olmadan ve tatbikatlar yapılmadan bu savaş kazanılamaz, onun
tatbikatı yapıldı. Orman teşkilatı çok hazırdır
bu konuya ve kendini çok iyi geliştirmiştir. Yani bu konuyla ilgili
bir araştırma açılmasına gerek yoktur. Zaten CHP Muğla
Milletvekilimiz de güzel bir şekilde anlattı, gerçekten çok güzel çalışmalar
var, bu konuda müsterih olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Ben bu duygu ve
düşüncelerle, şu ana kadar orman yangınlarında şehit
olmuş 117 şehidimizi rahmetle anıyorum ve kulecisinden
işçisine, dozercisinden helikopter pilotuna kadar hepsine teşekkür
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Metin Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, besi çiftliklerine
destek verilerek besi yetiştiricilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
Et üretimi konusu, ülkemizde çok büyük potansiyel
olmasına rağmen maalesef hâlâ büyük bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Geçtiğimiz günler içinde,
yurt dışından ithal edilen damızlık, besilik
sığırlara ilişkin ithalat izni açıklandı. Ancak
çoğu besi çiftliklerimiz, karantina ve işletme uygunluk belgesi için
zorunluluk arz eden, çiftlikteki kapasiteyle doğru orantılı olan
bağımsız, kapalı karantina bölümlerine sahip değildir.
Şartnamede karantina bölümünün kapalı olmasına dair bir ibare
olmamasına rağmen il ve ilçe tarım müdürlükleri bu konuda
üreticilerimizi mağdur etmektedirler. Hâlbuki besi çiftliklerinde,
kapalı olmasa dahi karantina için izole alanlar mevcuttur. Zaten ekonomik
krizle mücadele eden üreticimiz, şimdi de milyonluk besi çiftliklerinin
boş kalması tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Hükûmetin bir an önce bu sorunun çözümü için besi çiftliklerine gereken
desteği vermesi şarttır. Aksi durumda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Okan Gaytancıoğlu
34.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirne ili
Lalapaşa ilçesi Vaysal, Hacıdanişment, Demirköy ve
Hanlıyenice köyleri, Havsa ilçesi Arpaç köyü, Süloğlu ilçesi Küküler
ve Keramettin köylerindeki vatandaşlara şiddetli dolu
yağışı nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve üreticilerin madddi kayıplarının giderilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Lalapaşanın Vaysal,
Hacıdanişment, Demirköy ve Hanlıyenice köylerine, bu hafta da
Havsa ilçemizin Arpaç köyüne, Süloğlu ilçemizin Küküler ve Keramettin
köylerine şiddetli dolu yağışı olmuştur.
Şiddetli dolu, ekili arazilerimize ciddi maddi hasar vermiştir.
Tarlaların büyük bir bölümünün doluya karşı sigortalı
olmadığını biliyorum. Tüm çiftçilerimize ve
yurttaşlarımıza geçmiş olsun diliyorum. Çiftçilerimiz ciddi
anlamda borçlu oldukları için sigortaya ayıracak para
bulamadıklarından tarlaların büyük bir bölümü sigortalı
değildir. Ancak, bu bir millî servettir, üreticimizin maddi
kayıplarının giderilmesi için yüce Meclisi göreve
çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
35.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adana ili Yumurtalık
ilçesinde termik santralin faaliyete geçmesiyle birlikte kanser
vakalarında artış görüldüğüne ve ilçenin 2nci santrali
olarak faaliyet gösterecek olan Hunutlu Termik Santrali inşaatının
durdurulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adanalılar tabiri caizse zehir soluyor.
Yılın neredeyse iki yüz otuz yedi gününde kirli havaya maruz kalan,
kanser vakaları artan Adananın Yumurtalık ilçesine 1
yetmezmiş gibi 2nci termik santral yapılıyor. Suyumuzun,
toprağımızın, havamızın rant uğruna
katledilmesine karşı çıkıyoruz. Yumurtalık Hunutluya
kurulmak istenen termik santral derhâl iptal edilmelidir. Yumurtalık
ilçemizde zaten bir termik santral mevcuttur. Bakınız, bu bölgede 2009-2014
yılları arasında kanser vakalarında 11 kat artış
görülmüştür, buna rağmen Yumurtalıkta 2nci bir kömürlü termik
santral olacak. Hunutlu Termik Santrali Projesi, Sugözü sahilinde bulunan
İSKEN Santralinin sadece 1,8 kilometre doğusundadır.
İnşaatı tamamlanırsa 2 santralin yarattığı
kümülatif etki; havayı, suyu, toprağı,
biyoçeşitliliği, iklimi zehirleyecek. Adana kent merkezinde bulunan
Meteoroloji istasyonunun PM10 kirleticisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gelen
talep üzerine görevliler Meclisi havalandırsınlar.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.57
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (´)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 217 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 12nci maddenin önerge
işlemlerinde kalmıştık.
12nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu
İstanbul Adana İstanbul
Tuma Çelik Oya Ersoy
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
12nci maddesi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım.
12nci madde, elektronik haberleşme hizmetleri
ve finansla ilgili çeşitli hizmetlerdeki abonelik sözleşmelerinin
elektronik olarak uzaktan da yapılabilmesi veya feshedilebilmesiyle ilgili
maddelerden birisi. Teklifte, Bankacılık Kanununda yer alan
bankaların faaliyet konularına ilişkin bankalar ve
müşteriler arasındaki sözleşmelerin şekli düzenleniyor.
Bankacılık Kanunu, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu,
Elektronik Haberleşme Kanunu, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu, Sermaye Piyasası Kanununda ve Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanunda değişiklik
yapılarak sözleşmelerin elektronik ortamda akdi ve feshi mümkün
kılınıyor.
Ülkemizde finansal ve elektronik
okuryazarlığın ne seviyede olduğunun etkili bir analizi
yapılmadan böylesi bir kanun değişikliğine gitmenin uzun
vadede çeşitli mağduriyetler yaratacağını düşünüyoruz
ve bu maddenin kanun teklifinden çıkarılmasını istiyoruz.
Bilhassa finansal konulardaki anlaşma ve fesihlerde önem arz eden yüz
yüzelik ilkesinin ikinci plana atılmasını öngören bu
değişiklikler kötüye kullanımlar dolayısıyla
dolandırıcılık vakalarının artmasına sebep
olacaktır diye endişe ediyoruz.
Bu madde hakkındaki görüşlerimi
aktardıktan sonra biraz da 15 Hazirandan beri darbelere karşı
yaptığımız demokrasi yürüyüşümüzden söz etmek
istiyorum. Niçin demokrasi yürüyüşü yapıyorsunuz? diye sık
sık soruluyor, arkadaşlarımız defalarca anlattı ama
bir kez daha anlatmak gerekiyor anladığım kadarıyla.
Birincisi, emekçilerin kapitalist sömürüye
karşı mücadelesine destek olmak için yürüyoruz, kadınların
daha fazla öldürülmemesi için yürüyoruz, geleceği birkaç saatlik
sınavlara sıkıştırılan gençler için yürüyoruz,
ana dilinde eşit eğitim alamayan çocuklar için yürüyoruz,
savaşın sebep olduğu kayıplar yüzünden gözünün
yaşı dinmeyen analar için yürüyoruz, ekolojik katliamlara
karşı direnenler için yürüyoruz, dereleri ve yaylaları gözü
dönmüş müteahhitlerce tarumar edilen yoksul köylüler için yürüyoruz, zorla
yerlerinden, yurtlarında edilen mülteciler için yürüyoruz, iş
cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler için yürüyoruz,
düşünceleri yüzünden cezaevinde olanlar için yürüyoruz, gazetecilik
yaptıkları için cezaevine atılanlar için yürüyoruz, adil
yargılanma talebiyle ölüm orucunda olanlar için yürüyoruz, inanç, din ve
mezhep özgürlüğünün güvenceye kavuşturulması amacıyla
mücadele edenler için yürüyoruz, demokratik bir anayasa için yürüyoruz,
demokratik bir Türkiye için yürüyoruz
Tüm bu saydığım
nedenlerle, programımız demokratik, ekolojik, cinsiyet eşitlikçi
ve kadın özgürlükçü bir programdır, bu nedenle yürüyoruz. Yeni bir
yaşam mümkün, çalışarak çabalayarak kuşaklar boyunca hepsi
kendi eserimiz ve ortak mülkümüz olan büyük imkânlar biriktirdik. Bu
zenginliğin bir avuç haraminin elinde yoksulluğumuzun
kaynağı olmasına son verebiliriz hep birlikte. Eşit ve
özgür bireylerin ve hür toplulukların ortaklığı üzerinde
yükselen yeni bir toplumsal doku yaratabiliriz. Çağrımız tüm
Türkiye halkalarına ve tüm ezilenleredir. Batıdan doğuya,
güneyden kuzeye savaşa karşı barışı savunanlara,
yoksulluğa karşı hakça paylaşımı
savunanlaradır çağrımız. Çağrımız, hep
birlikte demokrasi için, hep birlikte adalet için, hep birlikte barış
için, hep birlikte özgürlük için, hep birlikte iş ve aş içindir.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüye gelen
arkadaşlar anma yaparken genellikle tek taraflı davranıyorlar;
biz, öyle yapmıyoruz. Biz, Necmettin Öğretmenin katlinden dolayı
duyduğumuz acı kadar, aynı zamanda Yüksekovada 6 çocuğunun
yanında, onların gözlerinin önünde katledilen bir diğer
Necmettin için de aynı acıyı duyuyoruz. Sizlerin de
acıları ayrıştırmak değil, acıları
ortaklaştırmak için bir çaba sarf etmenizi bekliyoruz; Türkiyeyi
ancak böyle huzura kavuşturabiliriz, geleceğimizi ancak bunun
üzerinde kurabiliriz. Sizin öldürüleniniz, benim öldürülenim, şunun
yapılanı, bunun yapılanı dememiz hâlinde ise maalesef
ayrım daha da derinleşir, birlikte yaşama irademiz daha fazla
sakatlanmış olur.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 12- 21/11/2012
tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında
bulunan birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Finansal
kiralama sözleşmesi, yazılı veya uzaktan iletişim araçlarının
kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun
olmasın Kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini
belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme
cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulacak şekilde
düzenlenir ve buna ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından
belirlenir."
Neslihan Hancıoğlu Faruk Sarıaslan Mehmet Bekaroğlu
Samsun Nevşehir İstanbul
Müzeyyen Şevkin Kani Beko Özgür Karabat
Adana İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Kani Beko.
Buyurun Sayın Beko.
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Şırnakın,
Silopi ilçesinde yaşanan patlama sonucu şehit olan 4 işçimize
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Geçen hafta, Cumhurbaşkanı Kabineyi
topladı. Toplantıda tamamlayıcı emeklilik sistemi, yani TES
çıktı. Peki, TES nedir? 60 yaşına kadar işçiler
yaşarsa kıdem tazminatlarının yüzde 25ini alabilecekler.
16 milyon 500 bin kişi açlık sınırı altında
yaşarken, 65 milyon kişi yoksulluk içinde yaşarken, emeklilik
yaşı 65ken ben sizlere buradan soruyorum: Bu işçi arkadaşlar
bu ülkede emekli olabilirler mi? Dolayısıyla, sevgili
arkadaşlarım, değerli kardeşlerim; Türkiye işçi
sınıfının ne kadar zor koşullarda ayakta kalmaya
çalıştığını bir kere daha anlamaya
çalışalım. Emeklilik yaşının bir an önce 65ten
aşağıya çekilmesinin, bana göre çok acil bir şekilde yerine
getirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Görüyoruz ki Hükûmet, işçilerin, emekçilerin
mevcut kazanılmış kıdem tazminatı hakkını
budamak için yeniden harekete geçmiştir. Cumhurbaşkanının
sarayda kapalı kapılar ardında bazı sendika
başkanlarıyla, üstelik de DİSK gibi önemli bir konfederasyonun
başkanını çağırmadan toplantı yapması ve
işçinin, emekçinin hakkını gasbetmeye çalışması
kabul edilemez. Hükûmetin, sosyal tarafların taleplerini dikkate
alması ve taraflara her zaman aynı mesafede davranması gerekir
diye düşünüyorum.
Sevgili mücadele arkadaşlarım ve
milletvekilleri, kıdem tazminatı, 1936 yılından itibaren
uygulanmaktadır. Kıdem tazminatı, seksen dört yıldan bu
yana işçi arkadaşlarımızın -anasının ak sütü
gibi helal- almış oldukları bir haktır. Kıdem
tazminatı, işçinin 13üncü maaşıdır. Kıdem
tazminatı olmayan işçinin iş güvencesi olmaz. Kıdem
tazminatı, işverenlerin bir yükü değil, işçilerin bir
hakkıdır. Bugün kıdem tazminatı alan, 3600 gün prim
yatıran ve on beş yıl çalışan bir işçi
arkadaşımız kıdem tazminatını alabilir. Onunla
birlikte, kadınlar, bir yıl içerisinde evlenirlerse kıdem
tazminatlarını alabilirler. Erkek arkadaşlarımız,
askere giderken kıdem tazminatlarını alabilirler. Bugün, yasaya
göre bir yıl çalışan işçi kardeşlerimiz kıdem
tazminatlarını alabilirler. Bu konu sadece TÜRK-İŞin,
HAK-İŞin, DİSKin sorunu değildir; Türkiyede
çalışan 15 milyon işçinin sorunudur. Yani 50 milyon aileyi
ilgilendiren bir konu olduğundan dolayı bu, işçilerin meselesi
değil, memleket meselesidir. AKP Hükûmetinin asıl hedefi, kıdem
tazminatını bireysel emeklilik fonuna devretmektir. Bireysel
emeklilik fonunda toplanan paralar, buradan iddia ediyorum, Kanal İstanbul
Projesine gidecektir. 19 müteahhitle yıllardır yapılan ön
anlaşmalar vardır, kasada para kalmadı diye ihale
yapamıyorlar. Tek umutları işçilerin kıdem
tazminatıdır ama kesinlikle işçiler, kıdem
tazminatlarını gasbetmek isteyenlere karşı gerekli
cevabı vereceklerdir.
Sevgili mücadele arkadaşlarım, sevgili
milletvekilleri; İşsizlik Fonu 2020 Nisan sonu itibarıyla 133
milyar olması gerekirken Hükûmet tarafından gasbedilmiştir. 2019
yılında Fondan ödenen yaklaşık 29 milyar TLnin sadece 10
milyar TLsi işçilere ödenmiştir, kalan 19 milyar TL işverenlere
ödenmiştir; sanki işverenler açlık sınırı
altında yaşıyorlarmış gibi. Üstelik sanki burası
bir ticarethaneymiş gibi maalesef İşsizlik Fonundan damat bey 3
milyar lira almıştır. Bunun yanı sıra 2018 Ekim
ayında Halkbank, Vakıfbank ve EXİMBANKın
İşsizlik Fonuna 10,8 milyar liralık tahvil
sattığı ortaya çıkmıştır. Yüzde 90ı
işverenlere, yüzde 10u ise sadece işçi kardeşlerimize
verilmiştir. Bugüne kadar fonların tamamı şaibelidir.
Hatırlarsanız bir dönem de ANAP tek
başına iktidardayken Bu memlekette çok fakir fukara var. dediler ve
Fakir Fukara Fonunu kurdular, akıbetinin ne olduğunu bugün hiç kimse
bilmiyor. Daha sonra işçi kardeşlerimize dediler ki Biz bu ülkede
Konut Edindirme Fonu kuracağız, her işçiye birer ev alacağız.
ama milyonlarca işçiye sorun, bugüne kadar Konut Edindirme Fonundan ev
alan bir işçiyi siz göremezsiniz. Daha sonra Tasarruf Teşvik Fonunu
kurdular.
Biz 1995 yılında Kocaelide büyük bir
miting yapmıştık, o dönemlerde 6 milyara yakın
İşsizlik Fonunda para vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Beko
KANİ BEKO (Devamla) Bu 6 milyarlık
işsizlik paramızı geri verin dediğimizde 54üncü Hükûmet
kesinlikle kasada para olmadığını söyledi.
Bireysel emeklilik fonunun dünyada ilk
uygulandığı ülke neresi biliyor musunuz? Şili, 1973
yılında sosyalist Allende iktidardayken faşist Pinochet, Allende
hükûmetini darbeyle devirdi ve daha sonra ilk defa bireysel emeklilik fonunu
Şilide uyguladılar. Uyguladılar ama aradan kırk yıl
geçti, kırk yıl sonra 500 bine yakın emekli bir araya geldi.
Ellerinde 3 tane pankart vardı. Pankartlarda diyorlardı ki: Biz
açlık sınırı altında yaşıyoruz. Biz asgari
ücretin altında maaş alıyoruz. Biz açız.
Arkadaşlar, Avrupada işsizlik
fonları var ancak Avrupadaki işsizlik fonlarının
yönetiminde işçiler var, işverenler var, sembolik olarak siyasi
iktidarlar var. Maalesef bizim ülkemizdeyse sadece siyasi iktidarlar
olduğundan dolayı fonları istedikleri gibi harcıyorlar,
amacı dışında kullanıyorlar. Fonlar Türkiyede tam bir
arpalık gibi olmuştur. Dolayısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KANİ BEKO (Devamla) Buradan sesim duyulur.
Kıdem tazminatlarının işçilere
verilmesini istiyorlarsa -1475 sayılı Yasa bugün yürürlükte- sadece
oraya bir madde koyarak yani çalışan işçi bir gün de
çalışıp kıdem tazminatı alabilir diyebiliyorsak
Onunla beraber, konkordato ilan edilen fabrikalarda işçiler 6ncı,
7nci sırada; devlet 1inci sırada sigortasını alıyor,
2nci sırada vergilerini alıyor. Yani işçiler 1inci sıraya
yerleşirlerse işçi kardeşlerimiz de kıdem
tazminatlarını alabilirler diyorum.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum.
Son olarak, işçilerin göndermiş
olduğu pankartı size göstermek istiyorum: Gücümüz birliğimizden
gelir. Benim önerim ve tavsiyem: Sakın kıdem tazminatlarına el
uzatmayın.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyoruz.
KANİ BEKO (Devamla) Bugüne kadar birçok
Çalışma Bakanı el uzattı, sonunda siz de biliyorsunuz,
Çalışma Bakanları kalmadı ama işçiler hâlâ ayakta.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Tokdemir
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
Hatay ili nakliyeci esnafının ve taşıma sektörünün
yaşadığı sıkıntıların giderilmesini
Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ettiğine
ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hatay uluslararası nakliye sektörü ülkemizin
ilklerindendir. 2011 yılında başlayan Suriyedeki iç savaş
nedeniyle Orta Doğuya açılan en önemli kapı olan Cilvegözü
Sınır Kapımızın kapanması nedeniyle
uluslararası nakliye sektörümüz ve ihracatımız uzun yıllardır
sıkıntı yaşamaktadır. Alternatif olarak Hatay Ro-Ro
taşımacılığı İskenderun
Limanımızdan devreye sokulmuştu fakat şu an
itibarıyla Ro-Ro taşımacılığı hizmet
verememektedir. Konunun önemine binaen çözüm olarak Suriye-Ürdün arası
güvenlikli bir yol veya Ro-Ro taşımacılığının
devlet destekli olmasını, nakliyeci esnafımızın ve
taşıma sektörünün sıkıntılarının giderilmesi
adına, nakliyecilerimiz adına Ulaştırma ve Altyapı
Bakanımızdan Ulaştırma Komisyonu üyesi olarak talep
ediyorum.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan verecek
ibaresinin sağlayacak ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Aksaray Konya
Ayhan Altıntaş Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Torba yasa içerisinde düzenlenen, özellikle görevden
alınan bürokratlarla ilgili güzel bir düzenleme var. Deniyor ki: Görevden
alınan bürokratların yani araştırmacı ya da
müşavir yapılanların çalışırken, emekli olduktan
sonra da ücretleri bir hayli düşüyor -vallahi doğru- bunları
düzeltelim. Evet, düzeltelim. Sayıları ne kadar? 1.100 adet.
Kardeşim, güzel de on sekiz yıl boyunca iktidarınızda
binlerce üst düzey yöneticiyi görevden aldınız.
Özelleştirmelerden dolayı kapattığınız yüzlerce
firma ve iştirakin, KİTlerin görevden aldığınız
elemanları araştırmacı olarak kamu kurumlarına
atandı. Yıllarca bu insanlar araştırmacı
kadrolarında kaldılar, maaşları donduruldu ve sonunda
emekli olup gittiler. Madem güzel bir düzenleme yapacaksınız niye
yarım yamalak yapıyorsunuz? Deyin ki bu düzenlemede
Hâlen
KİTlerde çalışan müşavirler var, danışmanlar
var, niye onları dâhil etmediniz? Yani niye eksik yapıyorsunuz? Bu yasayı
yaparken iktidarınız boyunca emekli olup gitmiş o bürokratları,
maaşları dondurulmuş ve şu anda çok az maaş almaya
devam eden insanları da korusanız yani adaleti tam getirseniz
kıyamet mi kopar? Ama ne yazık ki her işiniz böyle.
Şimdi gelelim 10 Nisan 2020 tarihli
Cumhurbaşkanımızın kararnamesine. Orada da 1.750 bürokrat,
kamu iktisadi kurumlarında yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi. E,
ne yapalım, bunlar 2 maaş alıyor? Ne yapalım? İkinci
aldıkları maaşlardan vergi almayalım, yazık bu
bürokratlara ya, daha fazla gelir elde etsinler. Yani, gerçekten şaşkınlıkla
izliyorum. Ya, bürokratlarını bu denli koruyan, hani eski
vekillerinizi -anlattık- koruyorsunuz da eski partililerinizi koruyorsunuz
da onlara mutlaka yeni bir iş buluyorsunuz, icat ediyorsunuz da yahu bu
bürokratlara da niye bunu yapıyorsunuz? Hiç aklınıza geliyor mu?
Ya, bunları yaparken Asgari ücret vergi dışı
bırakılsın. dendiğinde, milyonlarca asgari ücretli
beklerken hiç aklınıza gelmiyor mu milyonlar? Ya da memurların
her yıl mayıs, haziran ayından itibaren emekli dilimi yüzde
15ten 20ye çıkıyor ve temmuz maaşları, yüzde 4
artırılan temmuz maaşı yüzde 2ye iniyor. Niye? Vergi
dilimine gidiyor. Yahu hiç olmazsa enflasyon kadar zam
yaptığınızı söylediğiniz -kendi uydurduğunuz
enflasyon- çalışanlardan O enflasyon zammından daha
aşağı düşen -vergiler nedeniyle- memurların
maaşını düzeltelim, ya asgari ücretten vergi almayalım,
asgari ücret kadar tutardan memurlardan da vergi almayalım, tüm
çalışanlardan vergi almayalım, gelir vergisi almayalım.
diye hiç düşünüyor musunuz? Hayır. İşiniz, gücünüz
yandaşlarınız dediğimiz zaman da alınganlık
yapıyorsunuz. Hak, hukuk, adalet üzerine bir işlem yapın
dediğimizde yine alınıyorsunuz; alınmayın.
Bakın, efendim, şimdi, memurlar zam
alacaklar temmuz ayında. Eğer enflasyon rakamı, ocak-haziran
dönemi için, yüzde 4ün üstünde gerçekleşirse enflasyon farkı
alacaklar. Alacaklar ama vergi dilimleri yüzde 15ten yüzde 20ye çıkacak.
En düşük memur maaşı 3.974 lira. En düşük memur, 6ncı
aydan itibaren yüzde 20 vergi dilimine girecek. Yine asgari ücretli, 2.324
lirasını alan asgari ücretli de 8inci, 9uncu ve 10uncu aylardan
itibaren vergi dilimine girecek. Yani niye bunları düzeltmek için bir
gayretiniz, bir çabanız olmuyor; vallahi size şaşıyorum.
Şaşmıyorum, iyi ki bunları yapıyorsunuz, milletimiz
her şeyi görüyor.
İşçilerin kıdem tazminatıyla
ilgili bir şey de söyleyeyim ve bitireyim. TÜRK-İŞ
Başkanı diyor ki: Ölürüm de kıdemimizi vermem. Evet,
Başkan, ölmene gerek yok; bu millet o kıdemi verdirmez, biz
verdirmeyiz, bu Meclis verdirmez diyor, saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya OyaErsoy Kemal Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Ali Kenanoğlu Tuma Çelik
İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Sağlık Bakanı her gün
sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapıyor, sayılar
açıklıyor ve bu açıklamalarıyla da halkı
sorumluluğa davet ediyor. Öncelikle bu açıklananlar sayı
değil, insan, insan. Bu rakamlar, asıl iktidara bir mesaj veriyor,
halka değil. Şunu söylemek istiyorum açıkçası: Twitter
nasihatleriyle bu süreci yönetemezsiniz.
Bakın, biraz önce bir haber aldık
İstanbul Çağlayan Adliyesinden ve bu sabah avukat
arkadaşlarım, meslektaşlarım, duruşma sırası
beklerken 2 tane mahkeme karantinaya alındı. Bakın, 15inden
beri İstanbul Adliyesinin durumu bu. İnsanlar, halk ve avukat
arkadaşlarımız bu durumda, bu hâlde, salgınla baş
başa bırakılmış durumdalar.
Şimdi, şunu anlıyorum: Ekonomik
krizle beraber Türkiye pandemi sürecine girdi ve iktidar, AKP iktidarı, bu
memleketin kefen parasını da bitirerek bu pandemi sürecine girdi.
Pandemi süresince çıkarılan bütün yasalar ve bütün önlemler tamamen
sermayenin çıkarı doğrultusunda alındı. Her türlü kredi,
teşvik sermaye için yapıldı ve pandemi süresince ekonomik kriz,
yüksek işsizlik, yüksek enflasyon ve döviz kurunun fırlaması
krizi derinleştirerek devam ettirdi.
Yaşanan kriz karşısında siz
kontrollü hayat diye bir şey icat ettiniz, kontrollü sosyal hayat ve
bir normalleşme, yeni normalleşme adını verdiğiniz
bir normalleşme süreci başlattınız. Önce turizm
beldelerinin olduğu illerin şehir dışı
yasaklarını kaldırdınız ve şu tabloya neden
oldunuz. Ardından turizm sektörü kazansın diye sınavları
öne aldınız ve bu hafta sonu, 20 Haziranda LGS sınavına 1
milyonun üzerinde öğrenci girecek, 27-28 Haziranda da YKS
sınavına 2 milyon 433 bin 219 öğrenci katılacak. Bunun
karşısında Millî Eğitim Bakanı diyor ki: Sınava
girmek zorunlu değil. Sınava girmek zorunlu değil. ne demek?
Şimdi, bu fotoğraf geçtiğimiz haftaki
Millî Savunma Üniversitesi sınavından. Sınava girenler
karantinaya alındı; 1 kadın öğrenci sınav salonunda
fenalık geçirdi, Covid-19 olduğu ortaya çıktı ve bütün
öğrenciler karantinaya alındı. Bu hafta sonu yapılacak
sınavlarda bütün öğrenciler ve ailelerinin yaşamını
tehdit altına alıyorsunuz. Bu sınavlar derhâl iptal edilmek
zorunda.
AVMleri açtınız ki sermaye kazansın,
toplu ulaşımda yüzde 50 sınırını
kaldırdınız, adliyeleri açtınız ve halkı,
açıkça, salgın karşısında korumasız bırakıyorsunuz.
Sorumluluk paylaştığınız bir dönem olarak ilan ettiniz
bu ikinci dönemi ve aslında bu, kendinizi
sorumsuzlaştırdığınız ve salgına
karşı koruma sorumluluğunu tamamen halkın üzerine
yıktığınız bir dönemdir. Salgın süresince
açlıkla, işsizlikle, eve gelen faturalarla baş başa
bırakılan yurttaşlara evde aç kalma ile salgına yakalanma
arasında bir tercihte bulunmayı dayatıyorsunuz bu süreçte.
Bakın normalleşme dönemi adını
verdiğiniz bu dönemin simgesel fotoğrafını AKP Genel
Başkanı Erdoğan verdi. Fotoğraf budur... Bakın, bu
fotoğrafta ne var biliyor musunuz? Bu, Sancaktepe Sahra Hastanesinin
inşaatını ziyarette çekilmiş bir fotoğraf. Sahra
hastanesi inşaatının bu fotoğrafında kent talanı
var, bu fotoğrafta işçilerin durumu var ve 50 metre ileriden
kendisine sosyal-fiziki mesafe koyan bir Cumhurbaşkanı var. Bu
Cumhurbaşkanımız bu fotoğraftaki konuşmasında
şunu ifade ediyor, diyor ki: Sağlıkta özelleştirmeye devam
edeceğiz.
Şimdi, saray iktidarının yeni
normalinde halkın yaşamı pahasına neoliberal politikaların
dizginsiz sürdürülmesi var. Bugüne kadar görülmemiş bir işsizlik,
yoksulluk, açlık koşullarında halkın ölümle burun buruna
yaşaması var ve hayatın her alanında iyice
derinleştirilen eşitsizliğin, yukarıdan
aşağıya kurumsallaştırılması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) Tüm bunların
yönetilebilmesi için de faşizm var. Pandemiyi fırsata çevirdiniz,
yarattığınız krizi halka ödetmeye
çalışıyorsunuz.
Şimdi, burada yapılması gereken
açıktır. O kazandırdığınız,
iktidarınız boyunca kazandırdığınız sermaye
halkla biraz paylaşsın o kadar kârını. O yüzden buna
ilişkin bir vergi getirin ve halka geçim ücreti getirin. Halkın en
temel yaşamsal hakları salgın boyunca ve ihtiyacı
oranında parasız karşılansın. Dolaylı vergileri
bir kaldırın, her zaman sermayeye teşvik, vergi indirimi yapacak
değilsiniz ya. O yüzden fırsata çevirmeyin bu salgını ve
işçilerin alın teriyle birikmiş kıdem tazminatına el
koymaktan vazgeçin.
Bir yurttaş tepkisini gösterdi diye
gözaltına aldırıyorsunuz, açım dedi diye ve HDP yürüyor
diye bütün illeri, o Gezi Parkını açtığınız,
kapattığınız günler gibi bu sefer illeri yasaklamaya,
illeri aç kapa yapmaya başladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Bu memleketi böyle
yönetemezsiniz. Unutmayın ki bu halkın her birinin başına
bekçi dikseniz de halkın gerçek sorunlarını çözmeden iktidarda
kalamazsınız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 6361 sayılı Kanunun 38 inci
maddesinde bulunan ikinci fıkra aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(2) Faktoring sözleşmesi, yazılı
veya uzaktan iletişim araçlarının kullanılması
suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun olmasın Kurulun
yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir
bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden
gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulacak şekilde
düzenlenir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Kurul yetkilidir.
Mehmet Ali Çelebi Faruk Sarıaslan Neslihan Hancıoğlu
İzmir Nevşehir Samsun
Müzeyyen Şevkin Kani Beko Mehmet
Bekaroğlu
Adana İzmir İstanbul
Özgür Karabat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi.
Buyurun Sayın Çelebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Artık milletimizin ekmek gibi, su gibi CHP
zihniyetine ihtiyacı var çünkü bu zihniyet, emperyalizme karşı
mücadeleyi ilk kez kazanmış bir zihniyettir. Sevri imzalayan
değil, onu yırtıp atarak Lozanı yapandır.
Egemenliği saraylardan alıp halka verendir, halktan alıp saraya
veren değil. Medeni Kanun, kadın-erkek eşitliği demektir.
Türkiyeyi ayağa kaldıran kalkınma planlarıdır. Bir
Müslüman toplumun demokratik bir atılım yapabileceğinin
ispatıdır. Emek kavramını ilk kez konuşan, sendika
diyendir. Millet mektepleri, köy enstitülerini kuran, köylü çocuğunu
alıp pilot yapan, keman çaldıran, karma eğitim diyen modern bir
anlayıştır. 12 Eylüllerde Zincirbozana sürülen, sürgün sürgün
direnen, işkence gören, sevdikleri katledilen, ekmeğiyle oynanan ama
asla vazgeçmeyen bir teamüldür.
CHP zihniyeti, şeker, kâğıt, tekstil,
cam, çimento, silah fabrikalarıdır. Zirai kredi kooperatiflerini,
FİSKOBİRLİKi, Toprak Mahsulleri Ofisini kurandır. Maden
Tetkik Arama Enstitüsü, Etibank, Sümerbanktır. Deutsche Bankın
elindeki bakır madeni işletmesini kamulaştıran,
Haydarpaşa Limanını millîleştiren, Karabük Demir Çelik
Fabrikasını, halk için ucuz ve dayanıklı ayakkabı
üretmek amacıyla Beykoz Fabrikasını açandır. Kayseride
uçak fabrikası inşa edip, ilk uçak seferlerini başlatıp
kendi imalatımız olan 6 uçağı sefere koyandır. 1938e
kadar 64 kilometresi tünel, 3.100 kilometre demir yolu yapandır. Düyun-ı
Umumiye binasını teslim alıp Merkez Bankasını
kurandır. Doğu Anadoluda muhtaç köylülere toprak
dağıtandır.
CHP zihniyeti, millî Kurtuluş Savaşı
veren, kapitülasyonları kaldıran, savaşın küllerinden
cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürktür. Yurtta barış, dünyada
barış ilkesiyle ülkemizi İkinci Dünya Savaşına
sokmayan, koltuğuna yapışmayan, Türkiyeyi çok partili siyasi
hayata geçiren, seçim kaybedince elinde çantası ve paltosuyla Çankayadan
ağır ağır inmesini bilen Millî Mücadele kahramanı
İsmet Paşadır. CHP zihniyeti, milliyetçiliği
Kıbrısın dağlarına, Egenin deniz yataklarına,
Anadolunun haşhaş tarlalarına yazan Bülent Ecevittir. 1 Mart
tezkeresine Olur mu öyle şey! Türkiye terör bataklığına sürüklenemez.
diyerek itiraz eden Deniz Baykaldır. Yeter artık! Zulümler son
bulsun; hak, hukuk, adalet istiyoruz. diye milyonlara tercüman olan Kemal
Kılıçdaroğludur. CHP zihniyeti, Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinden
doğmuştur, her CHPli Özgürlük ve bağımsızlık
benim karakterimdir. der.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öncedendi o, önceden.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - CHP
zihniyetinde başka devletin himaye ve etkisine girme, mandası olma
yoktur, kula kul olma yoktur; CHP zihniyeti için egemenlik millete aittir, tek
adama asla devredilemez. (CHP sıralarından alkışlar) Bu
anlayış, uçurumlar arasından, ölüm yollarından,
topların, tüfeklerin namlusundan geçerek zihnimize ve yüreğimize
intikal etmiştir. CHP zihniyeti mütevazılıktır; Atatürk,
sarayları tercih etmedi, kendi kurduğu çiftliklerden gelen yoğurdun,
sütün, tereyağının parasını kendi ödüyordu,
harcırah almıyordu ve tüm mal varlığını milletine
bağışladı. İsmet İnönünün çocukları pençe
çakılmış ayakkabı giyiyorlardı. Ecevit, ömrü boyunca 3
oda 1 salon mütevazı evde oturdu. Bu dönemdeyse devleti yönetenler bin
küsur odalı saraylara sığmıyorlar. Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, talimat vererek
kazandığınız tazminatları kendi evini satarak
ödemiştir. CHP zihniyeti Millî Kurtuluş Mücadelesini cumhuriyetle
taçlandırmış, cumhuriyeti de bugün demokrasiyle
taçlandıracaktır.
Evet, geliyoruz, milletimizin gözü aydın. CHP
zihniyeti iktidara geliyor. 12 Martların, 12 Eylüllerin
yıkamadığı, gladyonun kurşunlarının
durduramadığı, hapislerin, işkence tezgâhlarının yıldıramadığı
CHP zihniyeti geliyor. Tefecilerle mücadele etmek için Halk
Bankasını, İş Bankasını kuranlar geliyor,
ordusuna kumpas kurdurmayacaklar geliyor. Millî stratejik tesis Tank Palet
Fabrikasını pazarlayanlar gidiyor. Keşke Yunan galip gelseydi.
diyene hürmet edenler gidiyor, Türkân Saylanlar, Mustafa Necatiler geliyor.
(CHP sıralarından alkışlar.) Haraç mezat satarak yok
edenler değil, üretip inşa edenler geliyor. Sürekli aldatılanlar
gidiyor, devletin kurucu aklı geliyor. Türkiyenin büyük değişiminin
öncüleri geliyor, evet, geliyoruz. Şafak
çığlıklarıyla sabaha eren o müthiş gece gibi
geliyoruz. Kara kışlara inat dallara yürüyen bahar gibi çiçek çiçek
geliyoruz. Köpürecekse köpürsün ihanetin suları, karaya hücum eden
dalgalar gibi geliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin görüşülmekte olan 217
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Mehmet Ali Beyi keyifle dinledik, sataşma olmadan nasıl cevap
vereyim bilmiyorum ama şunu söyleyeyim: Konu 13üncü madde biliyorsunuz,
faktoring sözleşmesi, bununla ilgili de çok güzel bir önerge
vermişler. Yani usulen verilen bir önerge değil,
çalışılmış bir önerge. İnsan hatır için,
Meclise olan saygıdan dolayı bir kelime olsun önergeyle ilgili bir
ifadede bulunur. Eline verilen bir CHP bildirgesini okudu. Eyvallah, baş
tacı, saygı duyuyorum, inanıyordur ama ben de şuna
inanıyorum: Mehmet Ali Beyin okuduğu, anlattığı
CHPyle şu anki CHP arasında sadece isim benzerliği
kalmıştır Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan
verecek ibaresinin sağlayacak ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan
Altıntaş
Eskişehir Konya Ankara
Ayhan Erel Ümit Beyaz Feridun Bahşi
Aksaray İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.
Buyurun, Sayın Beyaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; kanun teklifinin 13üncü maddesi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, terör örgütüne
yönelik başlattığımız Pençe Harekâtında görev
yapan Mehmetçikimizin muzaffer olmasını canıgönülden diliyorum.
Değerli milletvekilleri, dijitalleşen dünyada
yüz yüze olmadan, uzaktan işlemlerin yoğunluğunun
arttığını kabul ederek özenli bir şekilde düzenleme
yapılması gerekmektedir. Ülkemizde dolandırıcılık
olaylarının yaşanma sıklığı
düşünüldüğünde, bu uygulamanın, art niyetli
davranışlara ve olumsuz sonuçlara sebebiyet vermemesi için söz konusu
düzenlemelerin etrafından dolanmaya yer vermeyecek şekilde titizlikle
hayata geçirilmesi önemlidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi çok
zorda. Önümüze gelen ekonomik veriler Türk ekonomisindeki bütün dengelerin
sarsıldığını gösteriyor. Siz suni
tartışmalarla ekonomideki kötüleşmenin üstünü örtmeye
çalışırken işsizlik çığ gibi büyüyor, iş
yerleri kapanıyor, iflaslar artıyor, esnaf kepenk kapatıyor,
ekonomik tablo giderek ağırlaşıyor. Başta esnaf ve
KOBİler destek beklerken siz işçinin kıdem tazminatına göz
dikiyorsunuz. Türk ekonomisinin kötü durumunun sorumlusu işçiler
değil, sizin kötü ekonomi yönetiminiz. Bütün sorumsuz iktidarların
kriz anlarında yaptığı gibi sizler de işçinin
kıdem tazminatına göz diktiniz. Tamamlayıcı emeklilik
diye bir fon uydurdunuz ve işverenlerin tazminat yükünü hafifletmek
adına işçinin parasını azaltmak istiyorsunuz. Kimsesizlerin
kimi olarak çıktığınız yola güçlünün sesi olarak devam
ediyorsunuz. EYTlilerin ahını aldığınız
yetmezmiş gibi şimdi de işçinin tek güvencesi olan kıdem
tazminatını kırparak işçinin alacağı toplu
paranın peşine düştünüz. Kıdem tazminatı işçinin
alın teridir, siz bu hakkı gasbetmek istiyorsunuz. Yapmayın,
etmeyin; kötü yönetiminizin bedelini işçi kardeşlerimize ödetmeyin.
Değerli milletvekilleri, insanlar
İşsizlik Fonundaki paraların akıbetini soruyor, insanlar
15 Temmuz şehitleri için toplanan paraların nereye
harcandığını merak ediyor. Siz, bu paraların hesabını
vermek yerine yalana başvuruyor, abidik gubidik işlerle rakamlarla
oynuyor, iş gücü verilerini ve iş gücüne katılma
oranlarını çarpıtıyorsunuz. Aktif İşgücü
Programları sayesinde işsiz insanlarımızı istihdam
içinde göstermeye çalışıyorsunuz. Vatandaşlarımız
sizden verileri düzeltmenizi değil, ekonomiyi düzeltmenizi bekliyor.
Değerli milletvekilleri, on sekiz
yıllık kötü yönetiminizin ardından, ekonomik bunalımdan
çıkışın adresi olarak İslam iktisadını
öneriyorsunuz. İnsani, ahlaki ve çevreci karakteri, faiz ve sömürüyü
reddeden yapısıyla İslam iktisadı krizden
çıkışın anahtarıdır. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, İslam
haklının hakkını ödemeyi emreder, İslam emek
koyanın emeğinin verilmesini ister. Siz, bırakın
hakkını ödemeyi, işçinin kıdem tazminatını bile
ödemek istemiyorsunuz. 15 Temmuz darbesi sonrası şehit ve gaziler
için topladığınız paraları şehit
yakınlarına ve gazilere ödemiyorsunuz.
Biz, İşsizlik Fonunda toplanan
paraların nereye harcandığını merak ediyoruz. Biz,
2004-2019 arası toplanan 65 milyar TL tutarındaki deprem vergisinin
nereye gittiğini öğrenmek istiyoruz. Biz, 15 Temmuz şehit ve
gazi yakınları için toplanan 338 milyon TLnin akıbetini
öğrenmek istiyoruz. Siz, daha Biz bize yeteriz. kampanyasında
toplanan 2 milyar TLnin hesabını veremiyorsunuz. Faiz ve sömürüyü
ortadan kaldıracağınızı öne sürüp ihtiyacını
kredi kullanarak karşılayan, boğazına kadar faize
batmış bir toplum yaratıyorsunuz. Allah size hidayet versin
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Beyaz.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya KemalPeköz Tuma Çelik
İstanbul Adana Mardin
Ali Kenanoğlu Oya Ersoy Kemal Bülbül
İstanbul İstanbul Antalya
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yapılan kanunlar toplumsal, ekonomik,
yaşamsal bir ihtiyaçtan çok iktidarın görünür görünmez kendi
yapısını organize etmek maksadıyla düzenlendiği için,
kanun metninde anlaşılır bir şeyin olması da çok dert
edilmiyor. Elektronik haberleşme
Yani Türkiyede elektronik
haberleşme, bilgisayar kullanımı, elektronik okuryazarlık
denilen seviyenin, ihtiyacın ya da bu bölümü anlamış kesimin
nüfusa oranı dikkate alındığında, aslında bu,
toplumun tümü için değil belirli bir kesim için yapılan bir yasa
çalışması olmuş oluyor. Hâl böyle olunca da aslında,
şu pandemi süreci bir şeyi çok net bir şekilde ortaya
çıkardı ki iktidarın iki tane görevi varmış: Biri,
elinde bulunan ekonomik olanakları yandaşlara pay etmek,
basını kontrol altında tutmak, öbürü de muhalefeti bastırmak,
susturmak; muhalefetin üzerine her türlü olanakla, şiddetle,
baskıyla, karalama kampanyasıyla yürümek. Bunun
dışında iktidarın dert edindiği hiçbir şey
yokmuş.
Bunun en bariz örneği dün yaşandı.
Bakınız, Tayip Temel Vekilimiz, Dersim Dağ Vekilimiz bariz bir
şekilde kameraların önünde polis tarafından darbedildi. Sebep?
Bismil ilçeye girmek istiyor vekillerimiz, Bismil ilçeye sokulmuyor ve bunu
polis yapıyor ve bunu AKP sözcüsünün talimatıyla yapıyor ve
bunun hukukta, bunun demokraside, bunun insan haklarında, bunun
özgürlüklerde hiçbir yeri, hiçbir karşılığı yok ve suç
işlenmiş oluyor. Bu suçları tek tek tespit ediyoruz ve
anlatıyoruz bu kürsüden Niye bu yürüyüşü yapıyoruz? diye. Ben
de söyleyeyim, niye yapıyoruz: Trakyadan yürüyoruz; Trakyada
Spartaküslerin, Şeyh Bedreddinlerin özgürlük, eşitlik, adalet,
hakkaniyet, Şeyh Bedreddinin Yârin yanağından gayri her
şeyde ortak. özlemini Hakkârideki Ahmed-i Haniyle buluşturmak için
yürüyoruz. Ahmed-i Haninin Türkiye halklarına, Orta Doğu
halklarına eşitlik, özgürlük, Kürt halkının da kendisi olma
özlemi için yürüyoruz. Başka? Ne padişah ne saltanat tevekkeltü
tealallah! diyen Şeyh Bedreddinin halifeleri Torlak Kemal ve Börklüce
Mustafa için yürüyoruz. Başka? Orta Anadolunun Türkmen halkının
değerli sesi Şah Kalender Çelebi için yürüyoruz. Türkiye halklarının
eşit, özgür, adil bir ortamda yaşayabilmesi, emeğin özgür
olması için yürüyoruz. Bu yürüyüşe sözde demek akla ziyan bir
şeydir, bu yürüyüşe sözde demek akıl
noksanlığıyla alakalı bir şeydir. O nedenle, herkes
demokrasinin, adaletin, eşitliğin ve yasaların gerektirdiği
düzeyde, sosyalitede, bakış açısında, siyasi bir
felsefeyle, siyasi bir düzeyle yaklaşırsa Türkiyenin sorunları
çözülebilir. İkide birde şiddet kullanarak, ikide birde baskı
yöntemiyle, ikide birde inkâr yöntemiyle, sokakları kapatarak, pandemiyi
bir fırsat bilerek, darbeyi bir fırsat bilerek ve bunu toplum
üzerinde bir baskı aracına çevirerek toplumu susturmaya
çalışarak yapılan siyasetin sonuna halk ne demişti? Zulüm
ile abat olanın sonu berbat olur. diye söylemişti ve Türkiyede
bunun çok da örnekleri yaşandı.
O nedenle, bakın, dün Alanyadan örnek verdim,
hiç ses çıkmadı. Alanyada çeteleşmiş bir polis
yapısının topluma, 42 aileye, bunun çocuklarına,
bunların çocuklarına uyguladığı zulmü ve tespit
edilmiş, tutuklanmış hâlini söyledim, ses çıkmadı. Bu
Alanyada, bakınız, bu Alanyada
Bu Alanya tarihi çok önemli.
Alanyalı Gaybiyi bilir misiniz, Gaybi kimdir, bilir misiniz? Kaygusuz
Abdal. O Kaygusuz Abdal ki şöyle demişti:
Şu insan dedikleri
El, ayak ile baş değil.
İnsan manaya derler,
Suret ile kaş değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
İnsandaki manayı öğrenmek yerine,
insanı suret ve kaştan ibaret gören ve ne yazık ki ne günah ki ne
ayıp ki, yüz yıllık cumhuriyet tarihinde Kaygusuz Abdal gibi
Türkiye tarihine, insanlık tarihine nakşetmiş, bu kadar nefes
söylemiş, bu kadar yaşam ve felsefe üretmiş bir kişinin
anıtı, Gaybinin anıtı Alanyada yok, düşünebiliyor
musunuz? Kaygusuz Abdal, Abdal Musa Dergâhında yetişmiş ve
dünya edebiyatına, Türkiye edebiyatına bu kadar değerler
sunmuş bir mürşitle ilgili Alanyada bir anıt yok. Alâiye
Beyinin oğludur Gaybi, bunu da bir yere belirtmiş olalım. Bu
demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet yürüyüşünün, barış,
insan hakları, özgürlükler için yapıldığını ve
Türkiyenin, mutlaka, barış, insan hakları, özgürlüklere
kavuşacağını, halkların eşit, inançların
eşit, emeğin özgür olacağını belirtiyor, sevgi ve
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 6361 sayılı Kanunun 39 uncu
maddesinde bulunan üçüncü fıkra aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
(3) Finansman sözleşmesi, yazılı
veya uzaktan iletişim araçlarının kullanılması
suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun olmasın Kurulun
yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir
bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden
gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulacak şekilde
düzenlenir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Kurul yetkilidir.
Müzeyyen Şevkin Faruk Sarıaslan Ali Mahir
Başarır
Adana Nevşehir Mersin
Mehmet Bekaroğlu Özgür Karabat Kani Beko
İstanbul İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün, Anayasa Komisyonunda darbeleri konuştuk,
demokrasinin ne kadar önemli olduğunu konuştuk, darbelerin halk
iradesine yapmış olduğu tahribatı konuştuk ve oy
birliğiyle de hep beraber darbeleri lanetledik. Ama Komisyon
sırasında aklıma sürekli bir şey geldi, halk iradesi
dedikçe bir şey geldi, Yalova geldi.
Değerli milletvekilleri, Yalova Belediye
Başkanı 28.796 kişinin oyuyla seçilen bir belediye
başkanı ve bir imzayla görevden alındı. Şimdi, neden
görevden alındı? En trajikomik olay da bu. 2012de, AKP döneminde bir
muhasebe memuru atanıyor ve bu memur, yine AKP döneminde zimmet yapmaya
başlıyor. Sonra bizim Belediye Başkanımız ikinci dönem
seçiliyor, sürekli Sayıştay, İçişleri müfettişleri
geliyor. En son, hiçbirinin tespit edemediği zimmet olayını
Belediye Başkanımız tespit ediyor, akşam Emniyete, sabah
savcılığa bildiriyor ve zimmeti yapan memur tutuklanıyor.
Aslında, ödüllendirilmesi gerekiyor. Ne oluyor? Bir imzayla görevden
alınıyor. Peki, yerine gelen Belediye Başkanı ne
yapıyor? Ankara Büyükşehir Başkanımızın
kapının önüne koyduğu, Halk Ekmekte yolsuzluk yapan bir
kişiyi belediye başkan yardımcısı yapıyor. Onunla
yetinmiyor -4 maaş almaya alışkınlar ya- şirket
yönetimine getiriyor, özel kalem müdürü yapıyor ve bu kişinin bir
görevi daha var -spordan bürokrasiye çok kişi geldiği için- Karate
Federasyonunun Yönetim Kurulu üyesi. Şimdi, bakın, yolsuzluğu
ortaya çıkaran Belediye Başkanı görevden alınırken
yolsuzluk yapmış bürokratlar Yalovaya getiriliyor.
Yalova Belediye Başkanlığına
geçen hafta bir yazı yazıldı -İl Emniyet Müdürlüğü-
diyor ki: Hesaplarınızdan -isim de veriyor- Halk TVye ne kadar para
yatırdınız? Ben söyleyeyim buradan: Bayram ilanları için 3
bin liralık bir makbuz kesilmiş, o para da ödenmemiş. Ama
bakın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, hani o
şaibeli bir Belediye Başkanı var ya, Melih Gökçek
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Damacana,
damacana.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
sizin
için milat kabul edilen 17-25 Aralık tarihinden sonra, Samanyolu TV olmak
üzere FETÖnün kanallarına 8 milyon lira para yatırmış.
Bunu soracak olan bir emniyet müdürü, bir savcı yok. İstanbula
geliyorum, işte, bu Samanyolu, Beyaz TV, havuz medyasına toplam
yatırılan para 80 milyon lira. Bu ülkedeki savcılar, emniyet
müdürleri 3 bin liranın hesabını sorarken, bakın, FETÖnün
kanallarına yatırılan parayı sormuyor.
Ben, merak ediyorum, neden Melih Gökçek
yargılanmıyor, Vefa Salman yargılanıyor? Neden buna hesap
sormuyorsunuz?
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Soramıyorsunuz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bakın, Darbe diyorsunuz. Darbe yapan bu örgütün televizyon kanalına,
size göre milat olan o tarihten sonra 8 milyon lira para
yatırılmış ve Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı da bunu savcılığa bildirmiş ama hâlâ bu
Melih Gökçek Twitterda sörf yapıyor. Ben şaşırıyorum,
neden siz trol arıyorsunuz. Neden arıyorsunuz? Çok
şaşırıyorum, bu ülkenin İçişleri Bakanı, bir
gazeteci Saygı Öztürk için ne diyor? Namussuz bir yazı. diyor.
Saygı Öztürkün yazdığı yazı namussuz oluyor da senin
o belediyelere görevden almak için yazdığın yazı namuslu mu
oluyor?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp bir
şey bu ya! Çok ayıp bir şey ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerçekleri söylüyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Ayıp olan ortada. Ayıp olan nedir biliyor musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne kadar ayıp bir
şey bu ya! Bu dil nasıl bir dil Sayın Başkanım? Temiz
bir dile çağırır mısınız beyefendiyi?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Ayıp olan, bir Grup Başkan Vekilinin kürsüye laf atması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Ayıp olan, bir İçişleri Bakanının bir gazeteciye
namussuz demesi. Ayıp olan, halkın seçtiği belediye
başkanlarının görevden alınması. (CHP
sıralarından alkışlar) Ayıp olan,
tırnağına kadar, saçının teline kadar yolsuzluğa
bulaşmış Melih Gökçekin yargılanmaması. Bunları
sorgulamak ayıp mı? Ankarada, Halk Ekmekte yolsuzluk
yapmış, görevine son verilmiş bir bürokratı Yalovaya
yolluyorsunuz, sonra da demokrasi
Ayıp olan bu, Sayın Grup
Başkan Vekili, ayıp olan bu!
Demokrasi diyorsunuz, hukuk diyorsunuz; hiçbir
suçu yok bu Belediye Başkanının. Yolsuzluğu sizin
atamış olduğunuz o memur yapmış, ortaya da Vefa Salman
çıkarmış. Ödül olarak görevden alıyorsunuz. Gerçekten çok
yazık ama yakıştırıyorum. Ne diyeyim! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın görüşülmekte olan 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
böyle bir üsluba cevap vermeyi inanın zül addediyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Verme o
zaman. Verme! Verme!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) O ne demek ya!
Grup Başkan Vekiline ne bağırıyorsun ya! Ayıp ya! Grup
Başkan Vekili konuşuyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cevap verme.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İşte, CHPnin
doksan yıldan beri neden iktidar olamadığının
canlı örneği; şu kürsü ve şu üslup. Eğer gerçekten
temiz bir dille eleştirse baş tacı ama neresini düzelteyim ki?
Bu üslup, bu Meclisin üslubu değil. Sayın Grup Başkan Vekilini
davet ediyorum arkadaşı uyarmaya, böyle bir üslup olmaz Sayın
Başkan.
Ayrıca, Sayın Bakanın tweeti bir
anneye atılan iftiraya ilişkin ifadedir. Gazetecilikle ilgili
değildir iftirayla ilgili bir iştir ama siz, belediyeyle ilgili idari
bir işleme veya yargısal bir işleme bu ifadeyi
kullanırsanız çok çok ayıp edersiniz. Aslında, hak
ettiği cevap ayıp etmenin çok ötesinde bir ifade ama buranın
mehabeti için bunu söylemek istemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir diğer ifadeyle Sayın
Başkan, Melih Gökçek, eksiğiyle fazlasıyla yıllarca
Ankaraya hizmet etmiş bir siyaset adamı. İddialar mahkeme
nezdinde değerlendirilir fakat ifadelerin hepsi Melih Bey tarafından
dava açılacak bir konudur. Elde belge olmadan, bilgi olmadan hüküm ifadesi
kullanmak yargıya taşınacak konudur, göreceksiniz, Melih Bey o
konuda adım atacaktır.
Yalovadaki mesele, bazen de yanlışı
savunmayın ya! Herkesin bildiği, Yalovadaki CHPlilerle de
konuştuğumuz zaman, arkadaşlarla konuştuğumuz zaman
gördüğümüz bir rahatsızlık var. Muharrem İnce gibi
başarılı bir siyasetçinin
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Hah!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Doktora filan gönder
Sayın Başkan, garip sesler çıkarıyor arkadaş.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Gerçekten de öyle. O yüzden söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Söylüyorum, Muharrem
İnce senden bin kat başarılı. Adam kırk yıl Grup
Başkan Vekilliği yaptı, Cumhurbaşkanlığı
adaylığı yaptı. Yanlış bir şey mi söyledim?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Doğru söylediğin için söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat Muharrem
İncenin bile
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın
Turan.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Yani bunu
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de deseydiniz Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, Tayyip
Erdoğanın kılı olamaz, tüyü olamaz,
kıkırdağı olamaz, onu söylüyorum. Senden
başarılı, Tayyip Beyden değil. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Laf atmayalım arkadaşlar,
niye laf atıyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
çok ayıp ya! Bakın, arkadaş yok bir haftadan beri Mecliste,
kürsüye geldi konuştu, her türlü ağır lafı söyledi, bir
dakika 60a göre cevap hakkım var, hâlâ devam ediyor. Ayıp,
yapmayın bunu. Bu Meclisin mehabetine, doksan yıllık partiye
yakışmıyor. Bir daha söylüyorum, eksiğimiz vardır,
eleştirin kardeşim ama bu dilin sizin diliniz olmaması
lazım, bu dilin Meclisin dili olmaması lazım. O yüzden,
Yalovadaki meseleye de sahip çıkmayın. Zaten yargı
gereğini yapıyor, bırakın beraber takip edelim. Yalovadaki
CHPlilerin bile meseleye sahip çıkmamasından ders alın. Sen
Yalovalı değil Mersinlisin. Bir bak bakalım, öyle midir
değil midir diye. Bence, daha çok çalışmalarını, daha
üsluplu bir tarzda konuşmalarını tavsiye ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
39.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Yalova Belediye Başkanımızın gerçekten hukuk
karşısında da vicdanlar karşısında da tertemiz
bir kişi olduğu ve milletimizin iradesiyle seçilmiş bir belediye
başkanı olduğunu herkes kabul etmektedir. Değerli hatibimiz
bunu anlatırken başka örnekler vererek Yalova Belediye
Başkanına isnat edilen suçlardan çok daha fazlasını
yapmış belediye başkanlarının adlarını verip
Yalova Belediye Başkanı yargılanıyorsa onlar da
yargılansın. demiştir.
Sayın Melih Gökçeki eğer gerçekten o
kadar çok seviyor ve ona bağlıydıysanız, millet iradesiyle
seçilmiş bir Belediye Başkanını neden görevden
aldınız? Bunu sorarlar size hâlâ cevabınızı
vermiyorsunuz. Aslında Başbakanınızı da sorarız,
ona da verecek bir cevabınız yoktur diye düşünüyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kendi kanaati, saygı
duyuyorum Sayın Başkan.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
verecek ibaresinin sağlayacak ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin Yokuş Şenol Sunat Ayhan Erel
Konya Ankara Aksaray
Ayhan Altıntaş Bedri Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara Samsun Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Ankara Milletvekili Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, on sekiz
yıldır tek başına iktidarda olan Adalet ve Kalkınma
Partisinin ülkemizi getirdiği noktada artık ne adaletten ne de
kalkınmadan söz etmek mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, adaletin
olmadığı yerde kalkınma olmaz, adaletin
olmadığı yerde rahmet ve bereket de olmaz, adaletin
olmadığı yerde refah olmaz, huzur olmaz ve güven olmaz, adaletin
olmadığı yerde gelişme olmaz, adaletin
olmadığı yerde gelecek olmaz. Soruyorum sizlere: Milyonlarca
gencimiz işsizken -hangi liyakate göre- AKP eski milletvekillerinin, RTÜK
Başkanının ballı maaşlarla banka yönetim
kurullarına atanmalarında adalet var mıdır? Görevleri
sadece iktidarın başını ve icraatlarını övmek
adına muhalefete her türlü iftirayı atan, hakaret eden, yalan
söyleyen, her dönemin bilinen omurgasız, cambaz yazarları
köşkler ve saraylarda yaşarken sadece doğruları
yazdıkları, yolsuzlukları araştırdıkları ve
teröristlerin, casusların, hainlerin ve yolsuzların ipini pazara
çıkardıkları için gazetecilerin tutuklanması ne kadar
adildir? 15 Temmuzda devleti sokaktan toplayan gaziler için toplanan
paraların üstüne yatılması, haklarını isteyen
gazilerimizin sokak ortasında dövdürtülmesi hangi devletin adaletinde
vardır? Yandaş müteahhitlerin milyonlarca dolarlık borçları
silinirken namusuyla para kazanan esnafın yardım kolisine muhtaç
edilmesi ne kadar adildir? Vesayeti bahane ederek FETÖ terör örgütüyle kol kola
girip Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslarla Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Atatürkçü subaylarını hapislerde yatıran, ihraç eden ve
darmadağın eden; ettikten sonra bu terör örgütünün Türk Silahlı
Kuvvetlerinin tüm birimlerine yerleşmesini sağlayan sonra da
Birbirine kırdırdık. diyen zihniyetin yönettiği bir
ülkede adaletten söz etmek mümkün müdür?
Ne acıdır, iktidar
hesaplarınızı, tek adam sistemini kurma
planlarınızı vatanını, milletini seven insanları
Amerikan uşağı, FETÖ alçaklarına kırdırmak
üzerine mi yaptınız?
Değerli milletvekilleri, adaletin
olmadığı yerde kalkınma olmaz demiştim. Bugün
ülkemizin içinde olduğu duruma baktığımızda kalkınmadan eser yok. 83 milyonluk Türkiyede küçük bir
ayrıcalıklı yandaş sınıfın
dışında hâlinden memnun olan bir kesim kaldı mı?
Nerede insanı merkeze alan kalkınma? Yatırım olmadan
kalkınma olur mu? Her 3 gençten 1inin işsiz olduğu bir ülkede
kalkınmadan söz edilebilir mi? Gençlerimiz işsiz, emeklimiz mutsuz,
çocuklarımız umutsuzdur; esnaf kan ağlamakta, siftah yapamadan
dükkân kapatmaktadır. Engelliler, EYTliler, atanamayan öğretmenler,
devlet memurları, hepsi kan ağlıyor. On sekiz yıldır
uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle Türkiye gibi
bir ülkede tarım neredeyse bitmiş, çiftçimiz borç batağına
saplanmıştır.
Evet, AK
PARTİlilere sorduğunuzda ülke uçmaktadır. Kalkınmayı
yol yapmak, köprü yapmak, kamu kurumlarını satmak zannediyorlar.
Cumhuriyetin yüz yıllık kazanımlarını on sekiz
yılda sattılar Yol yaptık. diye övünüyorlar, onu da
yapmasaydınız bari. Siz ne yaptınız değerli
milletvekilleri? Türk milleti bir yandan salgınla, bir yandan da ekonomik
krizle mücadele etmeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT
(Devamla) Sayın Başkan, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ŞENOL SUNAT
(Devamla) Milletimiz devletinden yardım bekliyor. Türkiyenin gerçek
gündemi mutfaktaki yangındır, işsizliktir, ödenemeyen
borçlardır, geçim sıkıntısıdır,
açlıktır, yokluktur. Suni gündemler oluşturmak, her gün televizyonda
pembe tablolar çizen onlarca propagandist seçilmiş yazarlar ve sözde
aydınlarla, paralı trollerle kamuoyu yaratmaya çalışmak,
TÜİK raporlarıyla oynayarak iyimser tablolar çizmek Türk milletinin
aklıyla alay etmektir. Sarayın duvarları yüksek, görmüyorsunuz;
sarayın duvarları kalın, duymuyorsunuz; çıkın artık
saraylarınızdan.
Vatandaş Evimi geçindiremiyorum. diyor,
iktidar darbeden bahsediyor; vatandaş İşsizim. diyor, iktidar
düşük kredili evden bahsediyor; vatandaş Bana destek verin. diyor,
iktidar uçak biletlerinde vergi indiriminden bahsediyor; vatandaşı
duyun artık.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Ali Kenanoğlu Kemal Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Oya Ersoy Tuma Çelik
İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 15inci maddesi üzerine parti
grubumuz adına söz aldım. Tabii, bu madde kamu iktisadi
teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklardaki iç kontrol sisteminin
oluşturulması ve istihdam edilen iç denetçilerin mali ve sosyal
hakları ile harcırahlarının bakanlık iç denetçilerine
denk olmasına yönelik bir düzenleme.
Günümüzde Kamu iç denetçilerinin görevi ne? diye
sorarsak maalesef artık böyle Üst yöneticilerinin önerilerini yerine getirmekten
ibaret. diye bir cevap verebiliriz. Aslında kamuda yapılan bu iç
denetimler tamamen sahte denetimler. İç Denetim Koordinasyon Kurulundan
tutun da iç denetçilik teşkilatı sanal bir görev icra ediyor. Kamu
kaynaklarının israfını önlemek bir tarafa, asıl
kendileri israfa neden oluyorlar ve bu israfları da ortaya
çıkarmayarak israfa da bir şekilde hizmet etmiş oluyorlar;
itiraz etseler, ortaya çıkarsalar da görevlerinden alınıyorlar
yani geldikleri pozisyon budur. Dolayısıyla bu teklif, kanunda
olduğu gibi, KİTlerde de iç denetçilerinin mali ve sosyal
haklarının bakanlıkla aynı düzeye getirilerek yeni bir
israf kapısı açmaktan öteye giden bir şey değildir.
Keşke hakkıyla, adaletiyle, hukukuyla iç denetim görevlerini yerine
getirseler de biz de gönül rahatlığı içerisinde onların
bütün sosyal haklarının, her türlü haklarının daha da fazla
artırılmasını desteklesek.
Tabii, bu haksızlıklar ve hukuksuzluklar,
işte, bizim tam da itiraz ettiğimiz ve hep sorulan Siz niye
yürüyorsunuz?un cevabını içeren şeylerdir. Biz Türkiye'nin
normalleşmesi için yürüyoruz. Yani Türkiye'nin normalleşmesi, sadece
AVMlerin açılmasıyla, insanların alışveriş
yapmasıyla olacak bir şey değildir; normalleşmek sadece sağlık
sistemi üzerinden ya da bu alışveriş merkezlerini kullanmak,
gidip oralarda alışveriş yapmak üzerinden
değerlendirilebilecek bir durum değildir. Türkiye'nin bir bütün
olarak normalleşmesi için siyaseten de normalleşmesi gerekiyor;
haklarını, hukuklarını kullanma anlamında da
normalleşmesi gerekiyor.
Şimdi, bakın, Tüketici Başvuru
Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu şöyle
diyor: Bu elektrik faturalarındaki haksızlıklara yeterli tepki
verilemediği için bu haksızlıklar ve hukuksuzluklar devam ediyor.
Şimdi, halk buna yeterli tepkiyi niye veremiyor? Çünkü iktidar torpili
deşifre edenlere namussuz diyor çünkü iktidar bir güreşçiyi
bankacı yapanları eleştirenlere vatan haini diyor çünkü
iktidar haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği
bir bütün olarak toplumda dile getirenlerin hepsine de terörist diyor.
Şimdi, bu koşullar altında yaşanılan bütün bu
haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında insanlar
sesini çıkaramaz, sokaklarda itirazlarını yükseltemez vaziyete
getiriliyor. İşte, biz HDP olarak diyoruz ki: Türkiye'nin
normalleşmesi lazım. Bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun
yaşandığı bir yerde bu itirazların yükseltilmesi
gerekir ki
İnsanlar pandemi sürecinde evde kaldıkları bu süre
içerisinde -elektrik, su, doğal gaz ve internet faturaları- bu tür
faturalardaki bütün haksızlık ve hukuksuzluklara karşı da
itiraz edebilmeliler.
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki bu faturalar
insan hayatının, bir ailenin geçiminin en önemli giderlerinden biri
hâline geldi. Bakıyorsunuz, şöyle bir durumla karşı
karşıya kaldık bu süre içerisinde, pandemi süreci içerisinde:
Şimdi, kıyas fatura yapıldı, kıyas fatura. Yani
dediler ki: İşte sağlık koşulları gereğince
personel gitmesin, bunları okumasın, öncekine göre kıyas
yapalım. Ya bu kıyas öyle bir şey olmuş ki sayaç okuma
bedelini de kıyas olarak fatura etmeye başladılar. Ya
sayacı okumamışsın, neyini kıyas olarak tekrar
yazıyorsun buraya? Fatura bedeline onu da koydu. Bu yetmiyormuş gibi
ayrıca açma-kapama bedelini de kıyas olarak kesmeye
başladı. Yani kimi yerlerde ödeme tarihinin son gününde gelip fatura
kesti ya da faturayı kestiği gün son ödeme tarihini koydu, ondan
sonra da açıp-kapama yapmadığı hâlde -yani bir elektrik
kesintisi, su kesintisi, doğal gaz kesintisi gibi- özellikle elektrik
firmaları birçok yerde kesmiş gibi kıyas fatura yaparak
açma-kapama bedelini faturaya yansıttı.
Şimdi, tabii vatandaş bunlara tepki
göstermekten çekiniyor. Niye? E, Türkiye artık hiçbir konuda normal
değil, demokratik haklar konusunda da normal değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) İşte,
biz tam da bu anlamda, Türkiyede bütün halkların, bütün insanların,
bütün emekçilerin haklarını arayabileceği anlamda Türkiye'nin
normalleşmesini de istiyoruz.
Burada şunu biz önerdik ve tekrar ediyoruz:
Elektrik, su, doğal gaz ve internet artık internet de zorunlu
giderler arasına girdi- faturalarının, mutlaka asgari
limitlerdeki fatura tutarının muaf edilmesi gerekir. Yani bir ailenin
ihtiyacının asgari düzeydeki fatura tutarlarının muaf
edilmesi gerekir. Bu, sosyal devlet olmanın gereğidir. Yani sosyal
devlet olmak, insanları kolay kredi kullanabilir hâle getirmek
değildir, Biz insanları kolay borçlandırıyoruz. demek
değildir. İşte, sosyal devlet olmak, insanların asgari,
mecburi giderlerini bu anlamıyla faturalardan muaf ederek
yaşamlarını kolaylaştırmaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 15 6/12/2012 tarihli ve 6362
sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 42 nci maddesinin
başlığı Mali sorumluluk sınırlarına ve
çalışanlarına ilişkin esaslar ve müşterilerle akdedilecek
sözleşmeler şeklinde değiştirilmiş ve maddeye birinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave
edilmiştir.
(2) Bu Kanunda yer alan faaliyet konularına
ilişkin yatırım kuruluşları ve portföy yönetim
şirketleri ile müşterileri arasındaki ilişkiler,
yazılı şekilde veya uzaktan iletişim araçlarının
kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun
olmasın Kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini
belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme
cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkân verecek yöntemler yoluyla kurulacak
sözleşmelerle düzenlenir ve buna ilişkin usul ve esaslar Kurul
tarafından belirlenir.
Mehmet Bekaroğlu Faruk Sarıaslan Neslihan
Hancıoğlu
İstanbul Nevşehir Samsun
Müzeyyen Şevkin Kani Beko Ahmet Tuncay Özkan
Adana İzmir İzmir
Özgür Karabat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.(CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri sırasında söz
almış ve şunu söylemiştim: Bu bütçe çürük bir bütçedir, bu
bütçe çürük bir bütçe olduğu için, çürüyen her şey gibi o da
düşecektir, bugün düştüğünü gördük. Bu bütçe bizim hiçbir
yaramıza ilaç olmadığı gibi daha çok borç, daha çok
yoksulluk, daha çok yoksunluk getirmiştir bize. Çünkü, bütçe halk için yapılan
bir şey değildir. Bütçeyi sadece çıkar odaklarının
çarkı dönebilsin diye yapıyoruz. Faiz lobisinden daha çok borç,
sermaye piyasasına daha çok taze borç, borç, borç, borç
Sonunda çürüyen
bütçe düşmüştür. Peki, bunu nasıl durduracaksınız?
Nasıl bastıracaksınız? Elinizde bir tek araç var: Korku.
Daha çok korkutmak, konuşan herkesi korkutmak. Gazeteci yazı yazacak,
yanlış yazdı, mahkemeye mi? Hayır, İçişleri
Bakanı müdahale edecek: Namussuz, sana gösteririm!
Sonuç, artık milletin korkacak herhangi bir
şeyi kalmadı. Sonuç şu, biz söylüyoruz, diyoruz ki daha çok
özgürlük, daha çok demokrasi, talebimiz budur. Daha çok özgürleştirelim,
daha çok demokratik bir toplum yapısına doğru dönüşelim,
cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıralım. O zaman çürüyen bütçenin
yerine de para buluruz, üretiriz, birlikte başarırız. Ama siz
her birimizi yeşil toplu trollerle, küfürle, hakaretle,
İçişleri Bakanıyla, başka kimselerle korkutmaya
çalışırsanız toplumun dinamizmini kaybetmesine yol
açarsınız ve bir daha ayağa kalkamayız.
Ben, bazen -bu Meclisin eski hâlini bilen bir
adamım- şu çatıyı söksek de yukarıdaki güneşle,
aydınlıkla karşılaşsak diyorum. Toplumun bu kadar
uzağında, bu kadar politize olmuş bir yapıyı yani
politika üretmek için politize olmuş değil, paralize etmek için
politize olmuş, bir araya gelip bir şey üretememek üzerine politize
olmuş bir yapıyı biz taşıyamayız arkadaşlar.
Erol Hoca geçen gün burada bir konuşma
yapıyor, bir şey söyledi, daha birinci dakika, aman Allahım
Yani niye bu kadar azsınız, arkadaşlar? dedi. Sen nasıl
bu kadar az dersin! Ya, Erol Hoca işte, 90lı yıllardan
itibaren birlikte çalıştığımız, bu ülkeye
katkı sunmaya çalışan bir insan. Onu dinlemeyeceksiniz,
Tuncayı dinlemeyeceksiniz, Ali Mahir konuşurken Sen
CHPnin
şu adamı var ya, o daha iyi. diyeceksiniz. Peki, biz, buradaki
herhangi birisi, sizi bir başkasıyla kıyaslıyor mu? Siyaset
bu mu demek? O zaman ben, sizi pek çok kişiyle kıyaslarım hatta
İçinizde kıyaslanacak kimse de yok. diyebilirim ama bu, hakikat
olmaz arkadaşlar.
Gelin, daha özgürleştirelim; gelin, daha demokratik
bir yapı kuralım. Bakın, Şırnakta 4 işçimizin
şehit edilmesi olay
Terör hâlâ can alıyor, ona karşı bir
çözüm üretelim.
Bakın, bir büyük başarımız var:
Arkadaşımız gitti, Birleşmiş Milletlerde çok önemli
bir koltuğa oturdu, bir sene boyunca o görevi yapacak. Burada gönül
rahatlığıyla birbirimizi desteklemeyi de başaralım ama
herkesi çivi gibi görürseniz siz de kendinizi keser yerine
koyarsınız, bunun sonunda gidilecek bir yer yoktur.
Bütçeyi birlikte yapalım. dedik, hayır,
saraya kaçırdınız; sonuç? Borçlanacağız, para
bulacağız, gelecek, 3 zenginin cebi daha şişecek; yoksuldan
IBAN numarasıyla para toplayacağız ve daha çok
korkutacağız. Peki, İçişleri Bakanı, Saygı
Öztürke bu korkuyu saldı; bir anlamı, bir
karşılığı var mı? Hayır, yok. Neyi
sağladı? Artık İçişleri Bakanlığı
makamının hiçbir değeri yoktur. Ne değeri olabilir ki? (CHP
sıralarından alkışlar) Yoktur, yok hükmündedir,
çürümüştür. Çürüyen her şey düşecek, o da düşecek. Peki, bu
bize zaman kaybından başka ne kazandıracak? Hiçbir şey.
Erol Hocayı dinleyin, çok iyi bir
iktisatçıdır; bilen insanları dinleyin, o insanlar kötü bir
şey söylemiyorlar, biz size kötü bir şey söylemiyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) HDPli
diye dinlemiyorlar.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Hanımefendiyi
dinleyin, yüreği yanmış bir ana olarak dinleyin; onun
söyleyeceği şeyler bizim yürek yangınlarımıza çare
olabilir. Birbirimizden korkmadan, ürkmeden; birbirimizle konuşarak ve
korkuya karşı direnerek daha çok özgürlük, daha çok demokrasi
diyerek bu yolları geçebiliriz.
Ben altı yıl boyunca yattım
cezaevinde, burada cezaevinde yatan insanlar var; biz korkmayız
arkadaşlar, biz korkmayız, korkuyu bilmeyiz. (CHP
sıralarından alkışlar) O nedenle, gelin, şu korkutma
huyundan vazgeçin. O nedenle, gelin, bu tehditten vazgeçin. Gelin, daha çok
özgürlük isteyelim, daha çok demokrasi isteyelim ve gelin, birlikte
çalışalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika içinde toparlayacağım efendim.
Bakın, 15 Temmuz alçaklığı -hep
birlikte, el ele- bizim için bir fırsat yaratabilirdi ama sadece 15ten
20ye kadar geçen beş günlük süre içerisinde Ben bunu Allahın bir
lütfu olarak görür, 20 Temmuzdan sonra gerçekleştireceğim bir siyasi
darbeyle, bir sivil darbeyle ülkenin yönetimini daha despotik bir şekilde
kendime çevirebilirim. diye düşünürseniz, böyle bir darbe
gerçekleştirirseniz birlikte demokrasiyi ve cumhuriyeti güçlendiremeyiz,
özgürlükleri büyütemeyiz. Yapmamız gereken tek bir şey var, ister
asker ister sivil, bizi korkutmak isteyen herkese karşı daha çok
özgürlük, daha çok demokrasi diye sokaklarda bağırmak
zorundayız, burada bağırmak zorundayız. Bizim
yapacağımız şey şudur: Biz özgürlük için, demokrasi
için ve bu ülkenin çocuklarına -borcumuz olan- daha müreffeh ve
yaşanabilir büyük bir ülke bırakabilmek için varımızı
yoğumuzu ortaya koyacağız, bunu birlikte
başaracağız. Biz söz veriyoruz, sizin de buna
inandığınıza canıyürekten inanıyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Erel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, kahveci
esnafının coronavirüs salgını nedeniyle
yaşadığı mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Coronavirüs nedeniyle yaklaşık üç
aydır kapalı bulunan ve 1 Haziran tarihi itibarıyla açılan
fakat oyun oynama yasağının olması sebebiyle kahvehanelere
müşteri gelmemektedir. Tüm önlemlere uyarak iş yerlerini açan
kahvecilerin artık dayanacak gücü kalmamıştır. Kahveci
esnafımız iş yerlerini ya hiç açmadı ya da açıp
kapatmak zorunda kaldı. Kira ödemeleri konusunda çaresiz kaldılar.
Geçim sıkıntısı, aile içi sıkıntılara da
sebebiyet vermektedir. Kahveci esnafımız çok zor durumdadır,
acil can suyu desteği sağlanmalıdır. Kahveci esnafı
faizli, ötelemeli kredi istemiyor, hibe istemiyor; devletimiz tarafından
acilen sıfır faizli, bir yıl ödemesiz, otuz altı ay vadeli
en az 30 bin TL kredi istiyor. Aksi takdirde, iş yerlerini bir bir
kapatıp işsizler ordusuna katılacaklar. Kahveci
esnafımızın feryatlarına ilgililerin kulak vermesini talep
etmekteyiz.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan
verecek ibaresinin sağlayacak ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin Yokuş Feridun Bahşi Ayhan Erel
Konya Antalya Aksaray
Ayhan Altıntaş Arslan Kabukçuoğlu Bedri Yaşar
Ankara Eskişehir Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde son yıllarda yaşanan adalet
bunalımının hangi boyutlara vardığını bizzat
yaşadığım hukuksuzluklar üzerine anlatacağım. Bu
sayede konunun daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
2013 yılında girdiği hâkimlik
sınavında 94 puan alan ve mülakatta elenen bir kız
çocuğunun amcasıyım. Geçtiğimiz yıllarda
yazılı sınav ile mülakatı geçtikten sonra, benim
kızım olduğu anlaşılınca Bakan talimatıyla,
kazananlar listesinden adı çıkarılan bir kız çocuğunun
da babasıyım. En son, dün çıkarılan kararnameyle
haksız yere tayin edilen bir hâkimin de eşiyim.
Şimdi, olayı özetleyerek sizlerle
kısaca paylaşmaya çalışacağım. Geçtiğimiz
hafta çarşamba günü, HSK tarafından eşimin atamasının
yapılabileceğine dair bir duyum aldım. Akşam kendisiyle
konuştuğumuzda, otuz sekiz yıllık başarılı
bir hâkimin gerekçesiz bir atamaya tabi tutulmasının mümkün
olmadığı kanaatine vardık. Biz, karı koca hâlâ hak,
hukuk ve adalet konusunda umudumuzu kaybetmemişiz ancak perşembe günü
beni arayıp da eski bakanlardan birisinin 2017 yılından beri
süregelen bir davasını fark ettiğini ve bakanın
avukatının kendisi hakkında reddihâkim talebinde
bulunduğunu iletince şaşırdık. Hâkimler, üç yılda
bir HSK müfettişlerince denetime, performans denetimine tabi tutulurlar.
Bu incelemenin sonucu da HSK tarafından salı günü yani önceki gün
eşime tebliğ edildi. Eşim, hâkimler arasındaki tabirle,
mümtazen yani pekiyiyle terfi etmişti. Dünse aynı HSK, bir gün
önce mümtazen terfi ettirdiği hâkimi habersiz olarak başka yere
atadı. Görüyoruz ki mesele adalet değil, mesele tayin de değil,
mesele şahsi menfaat meselesi; mesele, iki ayrı partideki
milletvekillerini siyasi hasım olarak gösteren zihniyet meselesi. Burada
yapılan, hukuk ya da adalet değil, adaletçilik oynamaktır.
Bir noktanın altını özellikle çizmek
isterim: Mesele, hâkimin benim eşim olması değil; mesele,
kutsallığına inandığım mesleğimin onurudur;
mesele, otuz sekiz yıllık bir hâkimin siyasi saiklerle
haksızlığa uğratılmasıdır; mesele,
haksızlığın da ötesinde siyasi saiklerle yargıya
müdahaledir.
Sonuçta asıl mesele, en tehlikeli işin
yapılması, milletimizin adalet duygusu ve beklentilerine darbe
vurulmasıdır. Bir toplumu çürütebilecek en büyük yanlış da
budur. Adalet heykelindeki göz bağı, hâkimin,
yargıladığı kişinin kim olduğuyla
ilgilenmeyeceğinin sembolüdür. Önemli olan, yargılananın kim
olduğu değil, nüfuzu değil, önemli olan adaletin gereğidir.
Hâkim, baktığı davada, davalının eski bir bakan
olmasına, bir siyasi nüfuzunun olmasına bakmaz. Salı günü
meslekte mümtazen terfi ettiğini öğrenen bir hâkimin çarşamba
günü eski bir bakana ait davadan el çektirilebilmesi için tayin edilmesi,
adaleti nüfuz karşısında kilim etmektir. Hazreti Peygamber bir
hadisinde buyuruyor ki: Bir saat adaletle hükmetmek, bin sene ibadet etmekten daha
evladır. Bu hayrın peşindeki insanları cezalandırmak
Müslümanların işi olamaz. Çünkü hepimiz biliriz ki suçlunun beraat
ettiği yerde hâkim mahkûm olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Devleti
şahsım ülkesi diye tarif eden bir zihniyetin adaleti ve
yargıyı da şahsının yargısı hâline getirmesi
vakayiadiye hâline gelmiştir. Ancak bu, bir milleti ayakta tutan
duygulardan olan adalet duygusunu sahipsiz bırakacağımız
anlamına gelmemelidir. Yargı siyasallaşır, ülkeyi
yönetenler hukuk sistemine çiftlik muamelesi yaparsa o ülkede tuz kokmuş
olur. Hâkimin adaletsizliğe uğradığı yerde hukuksuzluk
hâkim olur. Temiz bir hayat için mesele, yastığa başınızı
koyduğunuzda huzur içinde uyuyabilmektir. Temiz bir adalet içinse hâkimin
yirmi dört saat huzur içinde bulunması gerekir. Hâkimin, adaletin
kurallarını, yasaları ve vicdanının emrettiğini
uygularken uğradığı haksızlık, onun sicilinde bir
şeref madalyasıdır ancak bunu yapanların sicilinde kara bir
leke olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Çok az
kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kimseye vermedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Verin
Başkanım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Önemli
bir konu bu Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Buradan,
Adalet Bakanına ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna seslenmek istiyorum:
Vicdanınız varsa, içinizde zerre kadar adalet duygusu varsa,
milletimizin devletine ve adalete inancı devam etsin istiyorsanız
yargının üzerine en küçük bir gölgenin dahi düşmesine engel
olmalısınız. İşini hakkıyla, adaletle
yapmış bir hâkim olarak isyan ediyorum arkadaşlar, isyan
ediyorum: Devleti yönetenlerin adaletsizliğine, devleti yönetenlerin
keyfiyetine, devleti yönetenlerin siyasi bir nüfuz karşısında
adalete diz çöktürme gayretine isyan ediyorum ama umutsuz değilim çünkü
inanıyorum ki ilahî adalette zaman aşımı yoktur, o bir gün
mutlaka tecelli edecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Alayına isyan reis.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Beştaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, ölüm orucunda olan Avukat Ebru Timtik ile Avukat
Aytaç Ünsalın adil yargılanma taleplerinin
karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ya, doğrusu görünmez ama bir mektup aldım
ölüm orucundaki Aytaç Ünsaldan, onu hatırlatmak istiyorum. Mektup bir
karikatür niteliğinde. Ebru Timtik avukat, Aytaç Ünsal avukat; Ebru yüz
altmış sekiz gündür, Aytaç Ünsal yüz otuz yedi gündür ölüm orucunda ve
talep adalet, adil yargılama. Avukatların adil yargılama için
ölüm orucuna girdiği realitesi Türkiye açısından altından
kalkılamayacak bir durumdur. Meslektaşım aynı zamanda,
ikisi de avukat ve şu anda hapishanede ölüm orucunda, yaşamları
da kritik bir dönemeçte. Ben bu konuda duyarlılığın çok
yüksek olduğunu biliyorum toplumda, avukatlar arasında, barolar
arasında. İki gün önce hemen hemen bütün barolar açıklama
yaptılar. İktidar partisinin ve Adalet
Bakanlığının bu konuda duyarlılık göstermesini ve
cübbeleriyle adaleti savunan avukatların bugün açlıklarıyla adil
yargılamayı savunmaları karşısında bu taleplerin
kabul edilmesi gerektiğini önemle ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN 16ncı madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Hüda Kaya Tuma Çelik
Adana İstanbul Mardin
Ali Kenanoğlu Oya Ersoy
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu konuşma
gündemim, çokça gelen şikayetler, halkımızdan gelen talepler
doğrultusunda özel rehabilitasyon merkezleriyle ilgili bir durumu sizlere
aktarmaktır. Biliyorsunuz, rehabilitasyon merkezleri özel okullar gibi
özel eğitim merkezleri. Millî Eğitim Bakanlığı devlet
okullarını ve özel okulları açmama kararı alıp
eğitimi eylüle kadar kapattı, ara verdi fakat buna rağmen özel
rehabilitasyon merkezleri için 15 Haziranda açılma kararı veriliyor
ve zaten daha günler öncesinden de bu kurumlar açılmış idi.
Kurumlardaki çalışanlar ve öğretmenler, engelli
öğrencilerle yakın temas etmek zorunda kalıyorlar ve maalesef bu
öğrencilere maske taktırabilme sıkıntısı da
yaşadıklarından dolayı daha büyük bir risk içerisindeler
hep beraber.
Yine diğer bir nokta, öğrenciler ve
veliler toplu taşımayı kullanarak kurumlara geliyorlar ya da servis araçlarını
kullansalar da hiçbir şekilde sosyal mesafe imkânı olmadan bu
eğitime geliyorlar ve kurumlarda dezenfektandan başka da hiçbir
korunma imkânı yok. Bu kurumlarda çalışan tüm öğretmenler
ve çalışanlarla beraber binlerce engelli öğrenci büyük risk
altında ve bunu bizlere iletiyorlar, ısrarla talep ediyorlar, Tüm
eğitim kurumları kapalı olduğu hâlde bizler maske bile
takamayan, takma sıkıntısı yaşayan ve yakın temas
içinde olmak zorunda kaldığımız engelli
öğrencilerimizle her gün bu risk altında hepimiz etkilenerek
yaşıyoruz. diyorlar ve acilen eylüle kadar bu kurumların da
tatile götürülmesini talep ediyorlar arkadaşlar. Burada kendileri
adına bunu da ifade etmiş olayım ve bir an önce kendilerine de
müjdeli haberleri verebileceğimizi umuyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, HDP
olarak sözde değil özde demokrasi talebimizle, umudumuzla
arkadaşlarımız Edirneden ve Hakkâriden Ankaraya doğru
yürüyüşlerine devam ediyorlar. Tabii ki demokrasi; sadece emekçilerimiz
için, sadece hapistekiler için, sadece kadın cinayetleri, katliamları
için, sadece işsizlerimiz için, sadece asgari ücretle köle gibi
çalışanlar için, sadece maden ocaklarında tekmelenen
emekçilerimiz için değil, sadece HDPliler için değil, sadece Kürtler
için de değil; 83 milyonun, tüm insanımızın, kim olursa
olsun, hep birlikte huzur içinde, güven içinde, barış içinde
yaşama talebiyle, arzusuyla, hedefiyle arkadaşlarımız bu
yürüyüşü, bu etkinlikleri başlattılar ve bu etkinlikler, bu
süreç hâlâ devam ediyor; inşallah hayırlısıyla da Ankarada
tamamlanacak.
Ne olursa olsun, ne denirse densin,
arkadaşlarımız da biz de, ama Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında, ama alanlarımızda, ama
sokaklarımızda, halkımızın her sokağında,
her kapısında, her yerde, her köşede halkımızın
geleceği için, gençlerimizin geleceği için,
çocuklarımızın geleceği için cinayetsiz, tacizsiz,
tecavüzsüz, şiddetsiz, adaletsiz, hukuksuz günlerin biterek gerçekten
huzur ve barışın geleceğine dair olan umudu büyütmeye devam
edeceğiz ve halkımız bunu görüyor. Burada verdiğimiz
mücadeleyi de görüyor halkımız; meydanlarda, sokaklarda huzur
içerisinde halkımız için ortaya koyduğumuz emeklerimizin de
farkındalar ve Türkiye de dünya da HDPnin ortaya koyduğu bu
demokratik çırpınışı, tüm linç ve tehditlere
rağmen ortaya koyduğu bu çabayı takdir ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, son günlerde hem
yürüyüş yapan arkadaşlarımıza hem Ankarada bu Parlamentoda
bizlere, kürsüde yaptığımız konuşmalarımız
sebebiyle, troller ordusu, sosyal medya ve kamuoyunda çok ağır bir
linç, tehdit ve hakaretlerle üzerimize saldırmaya devam ediyor. Önceki
oturumlarda trollere verilen maaşlar tartışıldı.
İnsanlar, çalışanlar, oynamak için çocuklarına evlerinde
bir saat vakit ayıramayan yoksullarımız, emekçilerimiz evlerine
ekmek götüremiyorken yalılarda, sahillerde, artık hangi saray
odalarında oturuyorlarsa, bu troller, nasıl, nereden geçimlerini
sağlıyorlarsa; nasıl, mücadele eden, insanlara hizmet etmek
için, huzur için mücadele eden tüm muhaliflere bu saldırıyı
kendilerine hak görüyorlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 16ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 16- 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 12nci maddesinin
üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.
"Çerçeve sözleşme yazılı
şekilde veya uzaktan iletişim araçlarının
kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun
olmasın Bankanın yazılı şeklin yerine
geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme
cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin
doğrulanmasına imkan verecek yöntemler yoluyla kurulacak şekilde
düzenlenir.
Kani Beko Müzeyyen Şevkin Faruk Sarıaslan
İzmir Adana Nevşehir
Mehmet Bekaroğlu Özgür Karabat Türabi Kayan
İstanbul İstanbul Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.
Buyurunuz Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, doğal afetler
ülkemizin yakasını bırakmıyor; depremler, sel
baskınları, fırtınalar, dolu vurmaları, doğu
bölgelerimizde yaşanan depremler
En son olarak Bingölde yaşanan
deprem mal ve can kaybına sebep vermiştir; hayatını
kaybeden yurttaşımıza Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Bunca depreme rağmen, bunca yıllık
iktidar zayıf binalarla ilgili hiçbir çalışma
yapmamıştır. Deprem vergileri yandaş müteahhitlere,
işsizlik sigortası yandaş müteahhitlere, şehit ve gazi
fonları yandaş müteahhitlere, kıdem tazminatındaki birikim
yandaş müteahhitlere, çiftçiye verilmesi gereken fakat verilmeyen 175
milyar yandaş müteahhitlere, o da yetmedi dere yatakları da yandaş
müteahhitlere, şehrin atık suyunu bir türlü taşıyamayan
kanalizasyon inşaatları yandaş müteahhitlere
Depremzedenin
gelecek güvencesi yok, işçinin gelecek güvencesi yok, yetimlerin ve
gazilerin gelecek güvencesi yok, kıdem tazminatına güvenenlerin de
gelecek güvencesi yok. Sanayicinin, tüccarın, esnafın gelecek
güvencesi yok, çiftçi ve hayvan üreticisinin gelecek güvencesi yok.
Hey, yandaş müteahhit, kendini güvencede sanma!
Efendin bir kükrediği zaman neyin var neyin yoksa hepsi bir anda dökülür
üzerinden. Bir bakarsın, efendinin cebine girmiş tüm servetin. Bu
ülkede mal ve can güvenliği var sanma, sarayınkinden başka,
onunki bile şüpheli. Emperyalist, bu bölgeyi ve diktatörlerini tarumar
ediyor; elinden tuttuğu her diktatörü önce bir yerlere getiriyor daha sonra
da ecel dahi nasip etmiyor, yurttaşlarını birbirine
düşürüyor. Türkiye bu durumlara düşecek ülke değil. Türk toplumu
bunu hak etmiyor. Emperyalisti iyi tanır bu toplum. Bu toplum
düştüğü bu durumdan ülkesini seçimle kurtaracaktır, sizi de
kurtaracak, reisinizi de, çağdaş demokrasiyi de kurtaracaktır
eninde sonunda. İşte o zaman, depremzede geleceğine güvenle
bakacak, işçinin gelecek güvencesi olacak; yetim ve gaziler de kıdem
tazminatı da güvencede olacak, işçinin iş güvencesi de; sanayici,
esnaf, tacir endişe duymayacak geleceğinden; çiftçi ve hayvan
üreticisi yarın ne olacak diye korkmadan dökecek alın terini
tarlasına, kışlağına, ahırına, mahsulüne sel
geldi, dolu vurdu, fırtına yatırdı diye
endişelenmeyecek çünkü hepsinin, fonlarındaki kasalarında
güvencesi hazır olacak, yandaşın, müteahhidin cebinde
değil. Deprem bölgesindeki vatandaşım Acaba bu akşam
deprem olur mu? diye korkarak girmeyecek evine çünkü evi depreme
dayanıklı hâle getirilecek.
Çevreyi mahvetti gözünü para hırsı
bürümüş siyasetçi ve iş adamları. Bu nedenle tabii afetler
dinmek, durmak bilmiyor. Sularımızı kirlettiler,
toprağımızı kirlettiler, havamızı kirlettiler,
iklimi ve atmosferimizi de kirlettiler. Her yerde durmak, dinmek bilmeyen tabii
afetler, şimdi çiftçimizin belini iyice büktü. Konyada Mavi Tüneli hâlâ
gerçekleştiremediniz. Yer altı sularının çekilmesiyle
obruklar oluşması tehlikenin boyutunun bir işaretidir. Yasal
hakları olduğu hâlde verilmeyen gelir desteği 175 milyarı
çiftçimize derhâl verilmelidir. Zarar gören çiftçilerimizin zararı
karşılanmalıdır. ÇKS yatırmayan çiftçilerimizin
sorunları mutlaka çözülmelidir. Hükûmet çözüm yeridir, çiftçimizin ÇKS
problemini çözmelidir. Ürün destekleri artırılmalı,
artırılan destek verilirken ürün sigortalanmalıdır.
Tohumculuk ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Hangi bölgede
ne tür tohum ekileceği tespit edilmelidir. Tohum ilaçlanmasını
devlet bizzat kendisi yapmalıdır. Türkiyenin her yıl 10 milyon
ton buğday kaybı olmaktadır tohumculuktaki
sakatlıklarımızdan dolayı. Diğer ürünlerde de durum
farklı değildir. Bunu biz biliyoruz, sizler biliyorsunuz ve Türk
halkı da biliyor. Bunu maalesef siz başaramayacaksınız.
İş yine Cumhuriyet Halk Partisine kalacak. O yüzden biz diyoruz ki:
Herkes için CHP, Türkiye için CHP.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde yer
alan verecek ibaresinin sağlayacak ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan Erel
Eskişehir Konya Aksaray
Ayhan Altıntaş Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Devlet kapısı her zaman
vatandaşlarımız için güven kapısı olmuştur.
Devlet kapısında ücretler düşük de olsa vatandaşın
gözünde daha muteberdir ve oradan alınan para daha bereketli kabul edilir.
Ülkemizde yaklaşık 3,2 milyon kişi devlet kurumlarında
istihdam ediliyor. AK PARTİ döneminde personel alımına
istisnasız AK PARTİliler müdahil olmuşlardır. Bu
iktidardan önce ne olursa olsun bazı gençler için birtakım kurumlara,
birtakım işlere girme şansı vardı, artık kimsenin
böyle bir beklentisi yok. Şimdi her şeyi AK PARTİ kontrolüne
alıp biat etmeyenlere -ellerinden ne gelirse gelsin- nefes dahi
aldırmamak istemektedirler. Örneğin bir inşaatta taşeron
firma A olsun -ihtisas alanınız inşaat olduğu için burada
örnek veriyorum- A firmasının kimden kum alacağı, kimden çimento
alacağı, kimden beton alacağı bellidir. Ayrıca, orada
çalışacak olan insanlar da o ilin AK PARTİ il başkanı
tarafından gönderilir ya da AK PARTİ rozeti taşıyan birisi
referans olursa işe girebilir, yoksa kimsenin şansı yoktur.
Bunlar yapılırken işin ehli olmanın yani liyakatin önemi
var mı? Asla böyle bir şey yoktur; keşke olsa. Tek bir
kriterleri vardır, o da sadakat. Kriter sadakat olunca bazı
terslikler kaçınılmaz oluyor, çalışan sadakat odaklı
çalışıyor, kendisini oraya getiren güce biat ediyor ve kendisine
sadakati hedef seçiyor ve buna öncelik veriyor. İşin kalitesi, genel
hizmet alanların memnuniyeti, bunların hiçbirinin önemi yoktur. Ondan
sonra da gelsin devlet işlerinde başarısızlık, gelsin
yanlış fizibilite raporları, gelsin zarar eden devlet kurumları
ve gelsin heba olan ülkenin geleceği. Zaman zaman devlet adamları bu
basamakları kişilerin inisiyatifine bırakmadan objektif bir
şekilde çözmeye uğraşmışlardır, adil işe
almayı sağlamak istemişlerdir, buna özgü sınav sistemleri geliştirilmiştir
ancak sizce makbul bulunmadı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi devriiktidarınızda
daha önce hiç görülmediği kadar yolsuzluklara şahit oldu. 2011-2015
yılları arasında akıllara durgunluk veren yolsuzluklara
şahit olduk. ÖSYMyle ilgili 14 Ocak 2020 tarihinde Sayın Millî
Eğitim Bakanına verdiğim yazılı soru önergesine gelen
cevapta 31 milyon 857 bin 911 gencimizin, kişinin bu sınavlara
girdiği ve burada haksızlıklara maruz kaldığı
anlaşılmıştır. Tekrar ediyorum sayın
milletvekilleri, bu yolsuzluklardan 31 milyon 857 bin 911 kişi
etkilenmiştir. Yaratılan tahribat çağın ötesindedir, dünya
bu denli yolsuzluğa alet olmamıştır. Bu denli sınav
yolsuzluğuna maruz kalmış başka bir ülke de olamaz.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Ölçme, Seçme ve
Yerleştirme Merkezi Başkanlığına getirdiğiniz
şahıs yolsuzluk suçundan yargılanıyor. ÖSYM yolsuzluk
yapıldığını kabul ediyor. 'Bu sınavları
iptal etmeyi düşünüyor musunuz, aldığınız sınav
ücretlerini iade edecek misiniz? diye sorduğum vakit, 15 Ocak 2020
tarihinde verilen cevapta, sınav sonucu atanan personelin atama
işlemlerinin devam ettiğini, sınavın geçerliliğini
koruduğunu, sınav sorusunu veya cevabını usulsüz elde
edenlerin sınavlarının iptal edileceğini bildirdiler. Ücret
iadesine gelince, bunun için olağanüstü hâl mevzuatını mesnet
göstererek ücretin de ödenmeyeceğini bildirdiler. Biliyorsunuz, benzer
sınav yolsuzluğu 1973 yılında üniversiteye giriş
sınavında da yaşandı ve o sınav iptal edildi. Tabii ki
doğrusu da aslında budur. Şimdi, böyle bir cevap gelince insanın
aklına şu geliyor: Bunlar kime soru verdiklerini ve kime cevap verdiklerini
biliyorlar, onların işine son verecekler gibi düşünülüyor.
Şu personeli buraya vermem, bu personeli
şuraya verdim. anlayışının ülkemize katkısı
olduğundan emin olamayız. Uygun olan, liyakattir. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin dediği gibi, on
sekiz yıllık AK PARTİ iktidarları tüm
açıklığıyla bize gösterdi ki liyakat meselesi ülkemizin
kanayan yarası olduğu gibi, aynı zamanda
sorunlarımızdan kurtulmamız için en önemli anahtarlardan
biridir. İşte, o yüzden devleti, iktidara yakın ve sadık
oldukları için makamlara taşınan insanlar değil, liyakat
sahibi insanlar yönetirse sorunlar yerine çözümlerle ilgileniriz ve çözümleri
konuşuyor oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Sayın
milletvekilleri, belki de bir yakınınız,
yandaşınız işe girdiği vakit memnun
olacaksınız ama orası hiç belli olmaz. Belki de işe girecek
liyakat sahibi bir vatandaşımız hem sizin
yakınınızın, yandaşınızın
geleceğini kurtarır hem de ülkenin geleceğini kurtarır.
Saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Şahin
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatay
ili Payas ve Arsuz ilçelerinin devlet hastanesine olan ihtiyaçlarının
karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatayın Payas ilçesinde acil olaylara müdahale
yapabilecek bir devlet hastanesi uzun zamandan beri yöre halkının
ihtiyacıdır. 40 binin üzerindeki nüfusuyla 4 sanayi bölgesinin
ortasında olan ve MMK Konteyner Limanı, İskenderun Demir Çelik,
Nursan gibi 3 limanı barındıran Payasta bir hastane
bulunmamaktadır. Hastalar Dörtyol ve İskenderun Hastanelerine
nakledilmekte, bu dahi hayati risk taşıyan durumlar ortaya
çıkarmaktadır.
Hatay, Türkiyenin en fazla vergi veren 7nci ili
olmasına rağmen yatırımlarda 56ncı sırada yer
almaktadır. Payas, bu vergide ciddi payı olan sanayi şehridir.
Her seçim öncesi mevcut iktidar tarafından hastane sözleri verilmesine
rağmen Payasa yıllardır hastane kararı dahi
alınmamıştır. Hiç olmazsa sağlık
yatırımlarında Hataya üvey evlat muamelesi
yapılmasın. Payas ile iki yıldan beri, her gün yarın
denilerek ihalesi yapılmayan Arsuza birer entegre devlet hastanesi
yapılarak ölümler engellensin, çığlıklarımız duyulsun.
Teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 63 milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2945)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 217) (Devam)
BAŞKAN 17nci madde üzerinde 2 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Garo Paylan Kemal Peköz
İstanbul Diyarbakır Adana
Ali Kenanoğlu Tuma Çelik
İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sigara kartelleri
gerçekten çok başarılı. Ben yıllardır milletvekiliyim
ve yıllardır Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Her torba yasada bu
sigara kartelleri bir maddeyi o torbaya sokmayı başarıyorlar.
Philip Morris, Japan Tobacco, British American
Tobacco pazarın yüzde 85ine hâkimler arkadaşlar, sigara
pazarının yüzde 85ine hâkimler, şimdi geriye kalan yüzde 15e
gözlerini dikmiş durumdalar çünkü geriye kalan yüzde 15i Türkiyenin
tütün üreticileri temsil ediyor. Tütün Adıyamanda, Bitliste, Malatyada
üretiliyor; bunlar makarona dolduruluyor veya sarma sigara olarak
kullanılıyor ve vatandaşlarımız ucuz sigaraya öyle
ulaşıyorlar. Çünkü piyasada sigaralar biliyorsunuz -içenler bilir- 15
lira ile 20 lira arasında. Arkadaşlar, bir sigara tiryakisi bir günde
1 paket içse sigaraya bir ayda 500 lira, 600 lira para vermesi lazım. Bu
500 lirayı da 600 lirayı da Türkiye'nin ancak çok küçük bir
azınlığı ödeyebiliyor, arkadaşlar, büyük
çoğunluğu bu parayı ödeyemiyor. Gidip sarma tütün içmeye
çalışıyorlar, makarona doldurulmuş tütün içmeye
çalışıyorlar. Bunlar 5 liraya, 6 liraya satılıyor,
köşedeki tezgâhta satılıyor, böyle içiyorlar.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Kaçak
satıldığı için.
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, arkadaşlar,
biliyorsunuz, babalarımız Maltepe, Samsun, Bafra sigaraları
içiyorlardı, öyle değil mi, yerli tütün içiyorlardı ama AKPyle
birlikte TEKEL lağvedildi, pazar yabancı kartellerin eline
bırakıldı. Bakın, her gün 20 milyon paket sigara satılıyor,
4 milyon, 5 milyon paket de gariban 4 liraya, 5 liraya sigarayı
alıyor. Şimdi diyorsunuz ki: Yok, onları da yabancı
kartellerin emrine vereceğiz. Vatandaş 15 liraya sigara içmeye
çalışacak, içemeyecek ama yabancı kartellere her gün 80 milyon lira
ödüyoruz Yetmez. diyorlar. 100 milyon lira, 120 milyon lira
ödeyeceğiz. diyor bu madde.
Değerli arkadaşlar, hani yerlilik,
millîlik? Japan Tobaccoyla mı yerli oluyorsunuz, Philip Morrisle mi
yerli oluyorsunuz, British American Tobaccoya bütün pazarı teslim
ettiğiniz zaman mı yerli ve millî oluyorsunuz? Maalesef bu madde onu
temsil ediyor ve yabancı kartellere bütün pazarı teslim ediyorsunuz
arkadaşlar.
Recep Tayyip Erdoğan üç hafta, dört hafta önce
Sigaraya vergiyi bindireceğiz. dedi. İlave 9 milyar lira para
toplayacakmış. Kimden alacak bu parayı? Garibanlardan alacak
arkadaşlar. Gariban her gün 15 lira, 20 lira para ödeyecek. Neşet
Ertaş Garibanın bir sigarası var, ona da dokunmayın.
diyordu, bunu Recep Tayyip Erdoğanın da yüzüne söyledi ama buna
rağmen, yeniden o garibanın sigarasına da dokunuyorsunuz
arkadaşlar, yabancı kartellere teslim ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, iki buçuk
yıl önce bir madde çıkardık. O zaman Süreyya Sadi Bilgiç
Başkandı, Cemal Bey de -orada, Komisyonda oturuyor- Komisyonumuzun
üyesiydi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Gene
benden mi bahsediyorsunuz?
GARO PAYLAN (Devamla) Evet, sizden bahsediyorum.
İki buçuk yıl önce bir madde çıkardık Süreyya Bey. Ne
olacaktı? Kooperatifler kurulacaktı, yerli üretici ihya edilecekti.
İki buçuk yılda bir yönetmelik çıkarılamadı Sürreya
Bey. Niye? Japan Tobacco, Philip Morris bastırıyor. Philip Morris
diyor ki: O yönetmeliği çıkarırsan, üretici kooperatif kurar,
bana rakip olur. İki buçuk yıldır yabancı kartel lobisi bu
yönetmeliği çıkarttırmıyor arkadaşlar. Hangi
yolsuzluklarla çıkarttırmıyor merak ediyorum, hangi siyasi
ilişkilerle çıkarttırmıyor merak ediyorum.
Adıyamanın, Bitlisin, Malatyanın tütün üreticisinin bir
sahibi var mı, bunu merak ediyorum. Bunu az sonra göreceğiz kalkan
ellerde. Pazarın yüzde 85ine sahipler, şimdi yüzde 100üne sahip
olmak istiyorlar. Ve öyle bir müeyyide getirmiş ki o yabancı
karteller, 1 paket sigara satılırsa vatandaş üç yıldan
altı yıla kadar da hapis yatacak.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bugün
doğru mu bu söylediğin?
GARO PAYLAN (Devamla) Ne kartellermiş be! Ne
yabancı kartellermiş!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu
söylediğin düpedüz yalan! Doğru değil bu söylediğin. Esas
konuya dön.
GARO PAYLAN (Devamla) İki buçuk yılda
bir yönetmeliği çıkartmayan, kartellere mağlup olmuş bir
iktidar var arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yapma
gözünü seveyim.
GARO PAYLAN (Devamla) İki buçuk yılda
bir yönetmeliği çıkarmadınız, kooperatifleri pazara
çıkarmadınız, kooperatifleri güçlendirmedik.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
ayıp bir şey ya
GARO PAYLAN (Devamla) Bu anlamda arkadaşlar,
gelin, şimdi, az sonra kalkacak ellerle kimlerin yerli, kimlerin millî
olduğunu göstereceğiz. Kimler Philip Morrisin, kimler Japan
Tobacconun, kimler Britihs American Tobacconun temsilcileri, onları
göreceğiz. Bu anlamda, hep beraber bu maddeye karşı
çıkalım. Sigara pazarını yapancı kartellere emanet
etmeyelim diyorum, yerli tütün üreticisini ayakta tutalım diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 17- 28/11/2017 tarihli ve 7061
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 123üncü
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, fıkraya (e) bendinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler
buna göre teselsül ettirilmiştir.
"e) 62 nci maddesiyle 4733 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek
üzere eklenen onuncu fıkrası ve 93 üncü maddesiyle 5607
sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin yeniden düzenlenen yirminci
fıkrası, ticari amaçla makaron veya yaprak sigara
kâğıdını, içine kıyılmış tütün,
parçalanmış tütün ya da tütün harici herhangi bir madde
doldurulmuş olarak satanlar, satışa arz edenler, bulunduran ve
nakledenler bakımından 1/7/2022 tarihinde,
"f) 63 üncü maddesiyle 4733 sayılı
Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (h) bendinin
yürürlükten kaldırılmasına ilişkin değişiklik ve
93 üncü maddesiyle 5607 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin yeniden
düzenlenen yirminci fıkrası, Tarım ve Orman Bakanlığından
yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlar
bakımından 1/7/2022 tarihinde,
Faruk Sarıaslan Neslihan
Hancıoğlu Abdurrahman
Tutdere
Nevşehir Samsun Adıyaman
Müzeyyen Şevkin Kani Beko Mehmet
Bekaroğlu
Adana İzmir İstanbul
Özgür Karabat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bu madde, Türkiyede yüz binlerce tütün
üreticisini yakinen ilgilendiren bir madde, onun için çok önemli. Ben
Adıyaman Milletvekiliyim, tütünün başkenti olan bir ilin
milletvekiliyim. Tütün parasıyla okuduk, avukat olduk, şimdi de
Parlamentoda, milletin Meclisinde milletvekiliyiz. Benim gibi Anadoluda yüz
binlerce insan var; tütünle, tütünden elde edilen kazançla okuyan, milletine,
ülkesine hizmet eden yüz binlerce, milyonlarca insan var.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede tütün bir
gerçekliktir. Türkiyede tütün, dış dünyada ülkemiz için önemli bir
stratejik üründür ancak biz bu ürünü, bu Parlamentoda, özellikle AK PARTİ
döneminde çıkan kanunlarla tek tek yok ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, 2017 yılında
bu Parlamentoda bir kanun çıktı. 2017 yılında
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa eklenen bir maddeyle, yetki belgesi
almadan tütün satan, satışa arz eden, bulunduran ve nakledenlere üç
yıldan altı yıla kadar hapis cezası getirildi. Buna paralel
olarak da tek başına içim özelliğine sahip tütün üreticilerinin
kuracağı kooperatifler tarafından tütünün alınıp
satılması, pazarlanması için de bir değişiklik
yapıldı. Buraya kadar tamam. Kooperatiflere ilişkin kanun
çıkarıldı ancak bu saate kadar, bu kanuna paralel olarak
çıkarılması gereken yönetmelikler ve diğer kanunlar
maalesef çıkarılamadı; ilgili mevzuat
çıkarılamadığı için de bugüne kadar üretici
kooperatifini kuramadı; üreticiler kooperatif kuramadıkları için
de şu anda ciddi bir sıkıntıyla karşı
karşıya kalacaklar. Zaten kooperatifler ve bu süreç
tamamlanamadığı için bu yasanın yürürlüğü 2018de
ertelendi, 2019da ertelendi ve en son temmuz ayında yürürlüğe
girecek.
Şimdi görüşmelerini yapmış
olduğumuz teklifte ne var? Burada hukuka karşı hile var
arkadaşlar. Ben yıllardır cezada çalıştım,
avukatlık yaptım. Kanun maddesini ikiye bölerek tütün
kısmını erteleyelim, tütünün ticari amaçla
Şu
gördüğünüz Adıyaman tütününü, bu sarmalık tütünü
Bu gördüğünüz
millî ve yerli bir tütün, şu gördüğünüz de boş makaron. Bu tütünü,
bu makaronun içine koyan, satan, satışa arz eden ve bulundurana da üç
yıl hapis cezası verilecek şekilde bu madde yürürlüğe
girsin. diye teklif veriyorsunuz.
Özellikle iktidar vekillerine sesleniyorum:
Değerli arkadaşlar, bu büyük bir travmaya yol açacak. Hepinizin
hafızalarında baklava çalan çocuklara verilen hapis cezaları
vardı ya, işte aynı şekilde, 1 paket sigara satan bir
kişiye üç yıl hapis cezası hangi vicdana sığar, hangi
hukukla açıklanabilir, hangi ölçülülük ilkesiyle açıklanabilir? Zaten
cezanın kendisi fahiş, bu cezanın yürürlüğe girmesi yüz
binlerce insanın cezaevine girmesinin yolunu açacak. Burada bir de kanunu
çıkarmayan sizlersiniz; Bakanlık çalışmamış,
Tütün Üst Kurulu çalışmamış, yönetmeliği
çıkarmamış; kabahat kurumlarda, cezayı siz çiftçiye
çıkarıyorsunuz. Bu nasıl bir vicdan değerli
arkadaşlar? Bu büyük bir travma yaratır. Onun için, şu anda
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergeye hep birlikte sahip
çıkalım. 2022ye kadar, kanun maddesini bir bütün olarak ertelemek
lazım.
Değerli arkadaşlar, tütün,
sarılmadan, makarona doldurulmadan tüketilecek bir madde değil.
Adamın önüne yemeği koyacaksınız, elini arkadan
kelepçeleyeceksiniz, Yemek ye. diyeceksiniz; yok böyle bir şey. Bu madde
bu hâliyle kanunlaşırsa Türkiyede yüz binlerce tütüncü mağdur
olacak; bu açık ve net. Parlamentoda çok değerli hukukçular var,
avukatlar var; bu kanunun, bu şekilde, uygulamada büyük
sıkıntılar çıkaracağı kesin.
Efendim, ticari amaçla olursa olur.
Arkadaşlar, ticari amacın kriteri ne? 5 paket mi, 3 paket mi, 50
paket mi, ne?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Yargıtay kararı var.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Yok öyle bir
şey üstadım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Yargıtay kararı var.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Yok, Yargıtayda
böyle bir karar yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Var, ben
gösterdim sana.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) 1 paketi satan
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ben
gösterdim.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Sayın
Başkanım, ben şu anda size şu elimde gördüğünüz tütünü
ve makaronu satsam, karşılığında 5 lira verseniz, ben
üç yıl hapis cezası yiyeceğim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok öyle
bir şey.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Var, var
Bulunduranla ilgili var ya.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Öyle işte,
ticari amaç
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
yapma! Ben Yargıtay kararını gösterdim sana.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Arkadaşlar,
bakınız, var böyle bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Burada bir kriter
yok. Eğer satarsa
Sattı, 5 liraya sattı
BAŞKAN Sayın Milletvekili, bir dakika
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) 150
paket, 150 paket
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yakalanması
ayrı bir şey, satması diyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Aydemir,
yanlış biliyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ticaretini yapmayacak kardeşim, bu kadar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
dakika
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir tezgâhta, bir büfede veya Anadolunun herhangi bir kentinde,
bir köyünde eğer bir kişi 1 paket sigara satarsa
Bakın, satmak
nedir? Ticarettir arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ticaretini yapmayacak kardeşim.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Ya, satıyor,
adamın geliri bu arkadaşlar.
HÜDA KAYA (İstanbul) 1 paket ticaret midir
ya? 1 paketin ticareti mi olur ya?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Adam içici, içici.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Biz bu tütünü
satarak, bundan elden edilen parayla okuduk. Çiftçi tütünü satmayacak da
İşte emekle üretilen Adıyaman tütünü, yerli ve millî. Çelikhan
Ovası burası. Bakınız, bu Çelikhan Ovası yüzde 90 AK
PARTİye oy veren bir yer. Tek geçim kaynağı tütün, tütün. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Onların hakkını hukukunu koruyoruz bu maddeyle. Ne diyorsun sen?
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yapmayın, yazıktır, günahtır!
Yapmayın, yazıktır, günahtır! Kanunu
çıkarmadınız, kooperatiflerin önündeki engelleri
kaldırmadınız, yapmadınız; şimdi 2 Temmuza kadar
çıkaramayacaksınız arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Biz
onların hakkını hukukunu koruyoruz bu maddeyle.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Kooperatif
kurulacak, binasını ne zaman yapacak, makinesini ne zaman alacak?
Nasıl olacak bu iş, yirmi günde nasıl olacak? Bu yasa hemen
yürürlüğe girsin. diye teklif veriyorsunuz değerli arkadaşlar.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Vergi kaçıran
makaroncuların yanında durmayın.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Makaronla bir
alakası yok Sayın Bakanım, hiç alakası yok.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Vergi kaçıran
makaroncuların yanında durmayın.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Vergi
kaçakçılığıyla da alakası yok. Yasal düzenlemeyi
yapmayan iktidarınız. Kanunu çıkardınız, diğer
kanunları çıkarmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu dönem
yapılacak, bu dönem bunların hepsi yapılacak.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Erteleyelim. Önergemizde yazıyor, erteleyelim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) O
zaman, erteleyin çıkıncaya kadar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Erteleyin
yürürlüğünü.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
arkadaşlar, erteleyin bunu, koşullar şu anda uygun değil.
Alın teriyle geçinen, çoluğunun çocuğunun nafakasını
tütünle kazanan şu insanlarımızı cezaevlerine göndermeyin.
Daha geçen gün, cezaevlerini boşaltmak için burada kanun
çıkardık hep beraber.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Milletvekili.
Ben süre de tanıdım size, toparlayın.
Buyurun.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hepinizden, bütün gruplardan, özellikle, tüm tütüncüler
adına rica ediyorum: Lütfen elinizi vicdanınıza koyun, 1 paket
sigara satan bir adama üç yıl hapis cezası yürürlüğe girsin.
demek, buna oy vermek gerçekten millete düşmanlıktır; başka
bir şey olmaz, bunun hiçbir gerekçesi olamaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Milletvekili, buyurun
yerinize; beş dakika geçti, ayıp yahu!
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Başkanım,
derdimiz çok, yüz binlerce insanın sorunu var.
BAŞKAN Anladım ama
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Ben hepinizi bu
konuda duyarlı olmaya, teklifimize destek olmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Tütüncüler görsün!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bana
göre, laf atmanın ne milletvekiline faydası var ne partisine
faydası var ne de Meclisin mehabetine yakışan bir tarafı
var. Dolayısıyla, hatipler konuşurken laf
atılmamasını rica ediyorum.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 18inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan
Altıntaş
Eskişehir Konya Ankara
Ümit Beyaz Ayhan Erel Aylin Cesur
İstanbul Aksaray Isparta
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
18inci maddedeki düzenlemenin amacı,
bakanlık müşaviri gibi üst kademe kadrolarda en az iki yıl görev
yapmış olanların görevden alındıktan sonra özlük
haklarında yaşanan düşüşü engellemekmiş. Aslında
tekrar eski kadrolara dönecek olsalar bile özlük hakları bakımından
üst kademede bulundukları dönemdeki şekliyle devam etmeleri
sağlanıyor, iki yıl çalışmak kâfi yani.
Değerli arkadaşlarım, siz geleli beri
dediniz ki: Biz bir geldik, artık gitmeyiz, ne yapar eder
çakılır kalırız burada. Bunu çeşitli şekillerde,
çeşitli yollarla söylediniz. Biz de dedik ki: Olmaz hemşehrim, vatandaşın
derdini dinlemiyorsan ve çözüm üretmiyorsan ve adalet
dağıtmıyorsan o olmaz, gün gelir gidersin. Siz ne
yaptınız? Araç olarak kalacak şekilde demokrasiyi sözde
zırh olarak aldınız elinize ve demokrasinin tüm
kurumlarını bir bir işlemez hâle getirdiniz; gitmemek için
yaptınız bunu. Şimdi bu maddedeki değişiklikle
görüyorum ki bizimle aynı noktaya gelmişsiniz ve bavulları
hazırlamaya başlamışsınız ve anlıyoruz ki
gitmeden önce yapılacaklar listesi hazırlanmış ve 2
Haziranda Meclis açıldığından beri bir bir önümüze
konuluyor.
Bakınız, ben milletvekili olmadan önce,
Allah nasip etti, ben de o yüksek bürokrat kadrolarında bulundum, 7200dü
ek göstergem. Aklımdan da fikrimden de ne benim ne
arkadaşlarımın geçmedi bir ömür bunu taşıyayım,
çakılıp kalayım diye. Çünkü o makamlar gelip geçicidir;
makamdaki kişiyle beraber gelirsiniz, görev tamamlanınca birlikte
gidersiniz. Aslında demokrasilerde de bunun gidenler ve gelenler
şeklinde işlemesi lazım.
Şimdi, biz görev yaptığımız
o kürsülerin şeref kısmıyla karnımızı doyurduk da
sizin karınlar bir türlü doymadı. Ben bu kürsüden daha önce
sormuştum Bir tokluk sınırınız var mı? diye. E,
yokmuş, onu da görmüş olduk.
Neden bavul aşamasına geldiniz, ben hemen
onu söyleyeyim. Bakınız, ben dün Isparta sokaklarındaydım,
vatandaşı dinledim. Bizim Ispartada bir Kaymakkapı Meydanı
var; güzeldir, güllerle süslüdür. Çok şikâyet vardı orayla ilgili.
Belediye bir iş yapıyor, gittim sordum Nedir? diye. O gül kokulu
meydanın ortasına getirmiş, bir yapı koymuşsunuz.
Şimdi ne meydanın meydanlığı kalmış -o
güzel, büyük, geniş meydanın- etrafındaki esnafın önü
kapanmış; esnaf işini yapamıyor, herkes çok şikâyetçi.
Aslında ne gördüm ben orada biliyor musunuz? Tam olarak adı kazulet,
dev bir kazulet.
Şimdi, AK PARTİli Belediye Başkanımız
sözler verdi gelirken, onlar ne oldu, bilen yok ama biz biliyoruz. Başkan,
büyük, dev eserler peşinde. İki tane iş yaptı. Bir tanesi
kazulet- devam ediyor. İkincisi de Gökkubbemiz var. Ispartada Gökkubbenin
tepesinde, daha önceki şeklinde üç hilal, üstünde de bir yıldız
vardı. Şimdi, dün Isparta sokaklarında dolaşırken
-vatandaşın derdi geçim sıkıntısı ama- bir de
sıklıkla bununla karşılaştım. Dediler ki: Bizim
hilallerin ortasına da Başkan yıldızlar koydu. Bu üç
hilalin ortasına yıldızlar koymuş Belediye
Başkanı ve vatandaşlar Sayın Milletvekilim, bunu gidin
Mecliste dile getirin lütfen. dediler.
Şimdi, ay yıldız bizim her
şeyimiz, Ortasına yıldız koyduk. diyerek sakın
buradan kurtarmaya çalışmayın. Biz canımızı
veririz o ay yıldız için ama Ispartanın, oranın büyük
sembolü olan o üç hilalin ortasına konan yıldızları,
ortağınızın milletvekili olmadığı için
Ispartada, oradaki, sokaktaki vatandaş söylediği için, ben onlar
adına dile getirmek istiyorum.
Şimdi, vatandaşın asıl derdi
geçim sıkıntısı. Bir yılda açarız. dedikleri ve
3 defa da törenini yaptıkları ITKM hâlâ duruyor. Üniversiteye
yapılacak banliyö treni, yaya koridoru, bisiklet istasyonu, Deri Organize
2nci Arıtma Tesisi, Otogar Bölgesi Projesi, Kent Ormanı, Kent
Meydanı Projesi, yaşlı bakımevi, 29 tarihî evin
restorasyonu, Gülpark Projesi, iki yılda 2.500 kişiye ev
Bir buçuk
yıl geçti, tık yok.
Siz Gökkubbeyle uğraşıp,
vatandaşın nefes aldığı en güzel meydana bir kazulet
koyup bir de bununla uğraşıyorsunuz ama vatandaş geldi dün
Ispartada -bir ağabeyimiz, İbrahim ağabey- bana dedi ki: 1.500
lira emekli maaşım var Sayın Vekilim, ev kira, çocuklar iş
bulamıyor, üniversite mezunu onlar; pazara çıkıyoruz, boş
fileyle dönüyoruz ve iki senedir aynı pantolonu ve bu yırtık
tişörtü giyiyorum. Ve utanarak sıkılarak bunu söylerken ekledi,
dedi ki: Gitmeleri lazım, gidecekler de bir an önce gitmeleri lazım,
artık gücümüz kalmadı.
Bir başkası, Mehmet ağabey geldi,
icralık olmuş, o da kanser hastası, aynı zamanda kalp
ameliyatı olmuş, 5 nüfusu geçindiriyor ve bankalar ödediği hâlde
10 bin lira borcun 9 binini ödemedi göstermişler, çok ciddi
sıkıntıları var, Açız. diyor, Açız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Şimdi siz gidince
sonraki maaşları azalır diye korktuğunuz üst
maaşlı bürokratlarınız, kamu görevlileriniz var ya, ben de
vatandaşın psikolojisinden korkuyorum.
Yapılan, Kaymakkapı Meydanına bir
kazulet ve vatandaşın tepesine inen Gökkubbe. Belediyelerle gelinip
belediyelerle gidildiği bilinen bir söz. Ben, buradan, bu üç belediyeden
sonra artık diğer belediyelerin de Anadoluda aynı durumda
olduğunu ve yapmanız gereken işleri yapmadığınız
için sonun belli olduğunu söylüyorum.
Tevfik Fikretin dizeleriyle huzurunuzdan
ayrılıyorum:
Bu harmanın gelir sonu,
kapıştırın giderayak,
Yarın bakarsınız söner bugün
çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın,
tıkıştırın, kapış kapış, çanak
çanak!
Saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 18inci maddesiyle değiştirilen 27/6/1989 tarihli ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 35inci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kani Beko Müzeyyen Şevkin Faruk Sarıaslan
İzmir Adana Nevşehir
Özgür Karabat Mehmet Bekaroğlu Fikret Şahin
İstanbul İstanbul
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin son maddelerine
yaklaştık. Tabii, burada yaptığımız
çalışma halkımızın ihtiyaçlarını ne ölçüde
karşılıyor, bunu da sizlere sormak istiyorum. Görüyoruz ki Meclisin
uzun bir çalışma arasından sonra buraya getirilen çalışmalar halkımızın
beklentilerinin bir hayli uzağında. Bu da bize bir kez daha gösterdi
ki coronavirüs salgını sonrasında hepimizin övgüyle
bahsettiği sağlık çalışanlarının
birtakım beklentilerini karşılamak varken karşımıza
ilk olarak bekçi yasası, daha sonra Anayasaya aykırı
şekilde, hukuka aykırı şekilde milletvekillerinin
milletvekilliğinin düşürülmesi geldi ve şimdi, biraz önce de bir
örneğini yaşadığımız üzere, tütün
satımı sonrasında üç yıl hapis gibi halkın beklentilerinin
uzağında bir yasama çalışmasını görüyoruz. Tabii,
bu da artık AK PARTİ iktidarının halktan koptuğunun,
milleti artık yönetemediğinin bir göstergesi. Burada bu yasama
çalışmalarını yapacağımıza keşke
hayatları pahasına hizmet veren sağlık çalışanlarının
isteklerini karşılamış olsaydık. Bakınız,
sağlık çalışanları neler bekliyor?
Öncelikle, tabii, hayatını kaybeden
sağlık çalışanlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Hâlen tedavileri devam eden vatandaşlarımıza ve
sağlık çalışanlarımıza acil şifalar
diliyorum. Pek çok sağlık çalışanı bu süreçte
hayatını kaybetti ve -dün de bahsetti arkadaşlarımız-
bazı meslektaşlarımız, Çocuklarıma
bakarsınız değil mi? diyerek, gözleri açık bu dünyadan
göçüp gittiler. Bakın, geride onların dul eşleri kaldı;
yetim, öksüz çocukları kaldı. Keşke bu sağlık
çalışanlarının çocukları için, eşleri için burada
bir şeyler yapabilseydik, keşke onlara yönelik bir yasama
çalışması yapabilseydik. Bakın, onlar neler istiyorlar:
Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının
yakınları, çocukları, eşleri kaybettikleri
yakınlarının hiç olmazsa sağlık şehidi olarak
kabul edilmesini istiyorlar. Çok zor bir şey değil, keşke burada
o yasama çalışmasını yapsaydık. Yine, herkes evdeyken
meslekleri gereği çalışmak durumunda kalan sağlık
çalışanları hastalandılar. Keşke hastalanan
sağlık çalışanları için coronavirüsü bir meslek
hastalığı olarak kabul edecek yasal düzenlemeleri burada
yapabilseydik. Yine, tüm partilerin seçim öncesi söz vermiş olduğu
-başta hemşireler, polisler, din görevlileri olmak üzere- 3600 ek
göstergeyi burada kabul etmiş olsaydık, ona yönelik yasama
çalışması yapmış olsaydık ve yine, keşke
sözleşmeli çalışan, 4/B statüsünde çalışan
sağlık çalışanlarımıza kadro verecek
çalışmayı burada yapsaydık. Hatta, atanmayı bekleyen
620 bine yakın sağlık çalışanının da
atamalarını burada yapabilecek çalışmaları keşke
göstermiş olsaydık. Yine, Sayın Sağlık
Bakanının, salgının başlangıcında
sağlık çalışanlarına vermiş olduğu bir söz
var. Tüm sağlık çalışanlarına yüzde 100, tavandan ek
ödeme yapılacağı sözü vermişti Sayın Bakan. Maalesef
bu da gerçekleşmedi ve sağlık çalışanları
arasında ayrımcılık yapıldı ve çalışma
barışı bozuldu. Keşke verilen bu sözün gereği de
yerine getirilmiş olsaydı.
Özetle, vatandaşlarımızın
beklentileri yönünde bir çalışma yapmamız gerekirken
vatandaştan bir hayli uzakta çalışmaları burada yapmak
durumunda kaldık mevcut iktidarın sayesinde. Halktan kopmuş,
milletle bağı kalmamış, 5 maskeyi dahi dağıtmayı
başaramamış bir iktidarla maalesef karşı
karşıyayız.
Salgın sürecinde de bürokratından
valisine, belediye başkanından Genel Başkanına kadar
halktan kopukluğun pek çok örneğini hep birlikte yaşadık.
Hatırlatmak istiyorum: Bakınız, İstanbulda Açım,
evde nasıl kalayım? diyen bir vatandaşımıza Sosyal
Hizmetler Müdür Yardımcısı Geber! diyebilecek noktaya
gelmiştir. Yine, Zonguldakta hayatları pahasına hizmet vermek
isteyen sağlık çalışanlarına Kendilerini
koruyamadılar ve onların yüzünden vaka sayısı arttı.
diyebilen bir Valiyle karşı karşıya kaldık. Yine,
benim kendi ilim Balıkesirde İşsiz güçsüz EYTlilere maske mi
vereceğim? diyebilen bir Belediye Başkanıyla
karşılaştık. Yani şunu söylemek istiyorum: Ta ki
bürokratından belediye başkanına, valisine kadar tamamen halktan
kopmuş, yönetmekten artık uzakta bir iktidarla karşı
karşıyayız. Hatta bakın, iktidarınız,
başlangıçta salgını nasıl yönetti?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Salgın başlarken
ilk aldığınız önlem şu: Ev kredisi limitlerini
yükseltmekle başladınız, uçak biletlerinin KDVlerini indirmekle
başladınız, daha sonra da sokağa çıkma
yasağı ilan ettiniz. Salgını bitirirken de güya -yani sizin
tabirinizle söyleyeceğim, bitmedi gerçi ama- efendim, Türkiye Büyük Millet
Meclisini açmadan AVMyi açtınız. Şöyle söylemek istiyorum: Siz
özünde bir AVM iktidarısınız, artık halktan kopmuş
durumdasınız, artık ülkeyi yönetemiyorsunuz. İşte, bu
gördüğümüz çalışmalar da sizin yönetimden ve halktan ne kadar
koptuğunuzun bir örneği, bunu gösteriyor. İnşallah
halkımız ilk seçimde bundan kurtulacak.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önerge geri
alınmıştır.
Komisyonun redaksiyon talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Sayın
Başkanım, 217 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci
maddesine ilişkin redaksiyon mahiyetinde bir düzeltme talebimiz
vardır.
Madde metninin Komisyon tarafından kabul edilen
hâli ile sıra sayısına basılan hâli arasında bazı
noktalama işaretlerinin farklı olduğu tespit edilmiştir. Bu
kapsamda bazı cümle sonlarında yer alan virgül işaretlerinin
Komisyonca kabul edilen metin esas alınmak suretiyle nokta olarak
değiştirilmesini talep ediyoruz.
Arz ederim.
BAŞKAN Redaksiyon talebiniz kayıtlara
geçmiştir.
Görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde
redaksiyon işlemi Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
18inci maddeyi Komisyonun redaksiyon talebiyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 4 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan Erel
Eskişehir Konya Aksaray
Ayhan Altıntaş Behiç Çelik Ümit Beyaz
Ankara Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 19uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
19uncu madde bakanlık müşavirliği
kadrolarını işgal edenlerin bu kadrodan ayrıldıktan
sonra ikinci yılın sonunda müktesep haklarının
kesilmemesini amirdir. Bu düzenlemeyle bakanlık müşavirliği
kadrosu uhdesinde olanların hukuki ve mali hakları korunmuş
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 14 Haziran 2020
tarihinde Bingölde meydana gelen deprem büyük bir yıkıma yol açmasa
da 1 şehit, 1 yaralı ve maddi hasara sebebiyet vermiştir.
Şiddeti 5,7 olsa da artçı depremler bölgede devam etmektedir.
Doğal olarak insanlar tedirgin olmaktadır. Yörede
Kızılayın, AFADın mevcudiyeti olumlu
karşılanmıştır. Karayolları ve Devlet Su İşlerinin
de personeli ve iş makinalarıyla aktif olmaları memnuniyet vericidir
ancak asıl rezalet, nasıl olur da Jandarma karakolunun nöbetçi
kulübeleri depremde çökebilir? Bunu anlamak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Karlıova ilçesine
giderken kara yolu sathı oldukça bozuk, yer yer kasislerle
kaplıdır. Karlıova ilçe merkezinin de bakıma ihtiyaç
gösterdiği görülmüştür. Vatandaşlarımızın yörede
refaha kavuşması için teknik tarım projelerinin de hiç
geliştirilmediği görülmüştür. Her yer mera, her yer otlak ve her
yer yayla; yüz binlerce büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılığın potansiyel gelişme alanı olabilir.
Görünen o ki Bingölden yüksek oranlarda oy almış iktidarın,
yöresel gelişme bağlamında hiçbir adım
atmadığını tespit etmiş bulunuyoruz. 15 Haziranda
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İçişleri
Bakanı ve Çevre ve Şehircilik Bakanı ziyaretlerde bulunup derhâl
bölgeyi terk etmişlerdir. 16 Haziranda görüştüğümüz
insanlarımız rahatsızlıklarını ifade ederken,
Adım geçmesin. diyerek korkularını ortaya çıkarmışlardır.
Demek ki bir korku rejimi Bingölün ücra dağlarına, vadilerine kadar
sinmiştir. Bu korkuyu karakol ziyaretinde bir komutanın
konuşmasında da hissettim.
Değerli milletvekilleri, bölgede depremde az
veya çok hasar gören her köyü ziyaret ettik. İYİ PARTİnin Genel
Başkan Yardımcısı Sayın Berna Sukas ve Sayın
Yavuz Temizerle birlikte bu acı gerçekleri hep birlikte tespit ettik.
Vatandaşlarımız bu şekilde, böylesine çaresiz
bırakılmamalıydı. Şehit Cengiz Pullunun taziyesine
hâlâ gidilmediğini de gördük. Namazı müteakip, oradaki yetkililer
derhâl bölgeyi terk etmişlerdir. Kümbet köyü, Kaynarpınar, Üçevler,
Dinarbey, Elmalı köyleri sırasıyla heyetimiz tarafından
ziyaret edilmiştir. Bölge bir bütün olarak ele alınmalı. Mera
ıslahı, tarım projeleri, altyapı yatırımları
ile arıcılık işleri bu bölgede hayata geçirilebilir.
Sırbistandan karkas et ithal edilinceye kadar sadece bu bölgede
geliştirilecek besicilik sayesinde binlerce ton et üretimi kısa
sürede sağlanabilir. Böylece yöre halkı da refaha kavuşmuş
olur. Maalesef, AK PARTİ, tarım politikası bakımından
tam bir müstemleke siyasetini, ithalat yolunu tercih etmiştir,
dolayısıyla vatandaşlarımız tedricen açlığa
ve yoksulluğa doğru savrulmuştur.
Değerli arkadaşlar, Kaynarpınar köyü
ziyaretimizde bu köyde bulunan Kaynarpınar Jandarma Karakolunu da ziyaret
ederek başsağlığı dileklerimizi ilettik. Nöbetçi
kulübelerinin yıkılmış hâlini görme
fırsatımız oldu. Burada anlaşıldı ki çöken 2 kule
proje müellifinin hatası, kontrol edenlerin ihmali veya müteahhitlerin
yolsuzluğu, hırsızlığı nedeniyle bu
şehidimizi vermiş olabiliriz. Bu, vahim bir durumdur, derhâl
soruşturma açılmalı ve suçlular ortaya çıkarılarak
cezalandırılmalıdır.
Bölgede genel bir kalkınma projesi hem Bingöle
hem de Türkiye'ye büyük bir katkı sunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - AK PARTİ,
insanları yoksulluktan kurtarma icraatları yerine
yoksullaştırıp yoksulluğu yönetme politikası
uygulamaktadır. Böylece yoksulluğu yöneterek bol oy al, bol korku
sal, muhalifleri ve doğruyu konuşanları terörist ilan et ve
sonunda saray hayatı yaşa ama bu, tabii ki sürdürülemez bir durumdur,
saraylar yıkılır ve millet özgürleşir diyorum.
Önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar
sunarım, teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 19- 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin geçici 33 üncü maddesinin son fıkrasında bulunan ikinci
yılın sonuna kadar ifadesi madde metninden
çıkarılmıştır.
Mehmet Bekaroğlu Özgür Karabat Faruk Sarıaslan
İstanbul İstanbul
Nevşehir
Müzeyyen Şevkin Kani Beko Burhanettin Bulut
Adana İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir salgın dönemini
yaşıyoruz, ne zaman biteceği belli olmayan bir küresel pandemi.
Tüm dünya bu pandemiyle uğraşıyor elbette, Türkiyede de böyle
bir salgın döneminde vatandaşlarımızın devletten
beklentileri oluyor. Çünkü vatandaşlar, yurttaşlar olağan
dönemde vergisini öder, yaptığı alışverişin
tümünde bir vergi öder; kriz döneminde de devletin kendisine sahip
çıkmasını ister çünkü devlet soyut bir kavramdır, krizde
somutlaşır; o zaman bir beklenti hâline gelir.
Şimdi, böylesi bir dönemde tabloya bir
bakalım; vatandaş gerçekten bu yaptığı
yatırımların, vergilerinin
karşılığını alıyor mu veya gelecekle ilgili
endişesi devam ediyor mu? Türkiyede pandemi döneminde yapılan
yardımlara bakıldığında, mevcutta dörtte 1 diye tarif
edilen, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan
vatandaşlara bile bir yardım yapılmadı; sadece 5,5 milyon
insana üç ayda yapılan bin liralık ödeme dışında bir
yardım yapılmadı. Ancak veriler bu kriz ne kadar devam ederse
sıkıntının o kadar artacağını gösteriyor.
Örneğin, işsizlik hissedilen oranıyla 10 milyonu bulmuş
durumda. Örneğin, sanayideki daralma geçen yılın bu ayıyla
mukayese edildiğinde yüzde 30 daralmış durumda, mobilyada yüzde
45lerde, giyimde yüzde 60ları bulmuş durumda. O anlamda, krizin
daha da derinleşerek devam edeceği açık. Burada ne yapmak
lazım? Öne çıkan sektörlere devletin destek
vermesi lazım; birincisi sağlık, ikincisi tarım ve üçüncüsü
de üretim ve onun içerisinde bulunan emek, emekçi yani. Eğer biz, bunlara
yardım yapmayıp bunları istihdamda tutamaz isek o zaman, 1929
yılındaki büyük buhrandan daha büyük bir tehlikeyle, bir ekonomik
krizle karşı karşıya kalacağız. Ancak
baktığımızda, iktidarın yöntemi şu: İktidar,
sürekli vatandaşını borçlandırarak bu krizi aşmaya
çalışıyor. Son yapılan açıklamalarda dahi her
açıklanan rakam krediye mahsus. Türkiyede devletin on sekiz yıllık
geçmişine baktığınızda, devletin borçlanma oranı
on sekiz yılda 5,5 katına çıkmış ama vatandaş on
sekiz yılda tam 100 kat daha çok borçlanmış. 2002
yılında vatandaşın bankaya olan borcu 6,6 milyar iken
şu anda 650 milyarı bulmuş durumda, 100 katına çıkmış
durumda. Vatandaşına şunu söylüyor iktidar: Üretme, tüket.
Sürekli bir tüketim ekonomisi üzerine kurmuş; bu tüketim ekonomisi toplumu
üretimden, emekten kaçar hâle getirmiş, sıcak parayla ekonomi döner
hâle gelmiş.
Yine aynı
iktidar, kamunun tüm fabrikalarını ya kapatmış ya da
kıymetli arsalar için şirketlere satmış. Yine aynı
iktidar, Merkez Bankasının yedek akçesine bile göz dikmiş, onu
genel bütçenin içerisine almış. Yine aynı iktidar, Varlık
Fonunu kurmuş, daha güçlü bir yönetim sağlayayım diye tüm
kârlı kamu kuruluşlarını bu Varlık Fonuna
almış durumda, dün itibarıyla Turkcell hisselerini de aldı.
Yine aynı iktidar, emekçinin parasına göz dikti, İşsizlik
Fonunu genel bütçenin içerisine aldı. Yine aynı iktidar, 15 Temmuz
şehitleri için toplanan paraya bile göz dikti. Aklınıza gelen
tüm yatırımları maalesef, ya sermayeye aktardı,
sermayedarlara ya da genel bütçenin içerisinde yok etti.
Şimdi de bir
kıdem tazminatı tartışması var; adını daha
böyle cafcaflı bir başlıkla yapıyor, tamamlayıcı
emeklilik sistemi diye. Bu modelle aslında yapılmak istenen tek
şey, diğer fonlarda olduğu gibi, işçinin kıdem
tazminatını genel bütçenin içerisine almak. Yani bugüne kadar
aldıklarının hiçbiri yeterli gelmemiş, şimdi de
işçinin hakkına göz dikmiş durumda. Emeklinin alın teri,
emeklinin son kalesi kıdem tazminatına bu Hükûmet, bu iktidar tenezzül
eder mi? Bence eder ama ne işçiler onu affeder ne de Allah affeder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
Çünkü bu gidişatta şayet biz tekrar
üretime dönemezsek, şayet işçileri, esnafı tekrar
canlandıramazsak gelecekte Türkiye yine sıcak ekonomiyle,
kırılgan ekonomiyle devam edecektir.
Burada bir başka önemli husus da şudur:
Esnaflarımız için de ciddi bir sıkıntı var; üç ay
boyunca kapattığımız esnaf şu anda kirasını
karşılayamamakta, vergisini verememektedir. En azından
işçinin kıdem tazminatına ve esnafın bu ödeme
zorluğuna karşı gereken desteğin verilmesi gerektiğini
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde geçen maddesinin
ibaresinin maddesi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda Kaya Hişyar Özsoy Kemal Peköz
İstanbul Diyarbakır Adana
Ali Kenanoğlu Tuma Çelik
İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, birkaç arkadaşımız Meclisin
tartışmalarında üsluba dair birkaç şey söyledi, ben o üslup
konusunda yapılan tartışmalara katılıyorum. Sayın
Bülent Turan orada, o biraz meşgul ama kendisi de üslup konusunda genel
olarak katıldığım şeyler söyledi fakat Bülent Turana
sadece şunu söylemek istiyorum: Tabii, söylemle olmuyor, örnek olarak da
bunu yapmak lazım çünkü benim şahsi gözlemim, üslup konusunda Meclisi
çoğu zaman en fazla geren arkadaşlarımızdan birisi kendisi.
Üslup önemli. Bugün Süleyman Soylunun da üslubunu
gördük, gerçekten üzerinde öyle çok konuşulabilecek bir şey
değil. Hele hele bir basın mensubuna ağza alınmayacak
Bazen, bu kelimeleri çok kullanmayalım arkadaşlar çünkü kullandığımız
oranda etkisini de artırıyoruz, onun için kullanmaktan imtina
ediyorum; çok hoş olmamış. Tabii, bir toplumda normları
belirleyenler hükûmet edenlerdir, önde gelenlerdir, en çok görünenlerdir.
Şimdi, toplumu, devleti yönetenler bu tür üsluplara girerlerse toplum
Herhâlde genel olarak da norm budur. deyip pekâlâ birçok üslupsuzluğun
içerisine giriyor. O açıdan, örnek olmak en iyi öğretme şeklidir
diyorum.
Kıymetli arkadaşlar, ekonomi ile demokrasi
arasında birkaç ifadede bulunmak istiyorum. Şöyle bir
yanılgı var Türkiye'de: Demokrasi, insan hakları, hukuk,
özgürlük gibi konular sanki ekonomiyle alakası yokmuş gibi, hatta
sadece muhalefette olanların, özellikle HDPnin ihtiyacı olan
şeyler gibi algılanıyor çünkü görebildiğimiz kadarıyla
öyle demokrasiden, hukuktan, insan haklarından bahseden çok fazla kimse
yok. Ama bakın, bu şöyle bir yanılgıya işaret ediyor,
lütfen, dikkatinizi çekiyorum: Türkiye'ye eğer şu an para gelmiyorsa,
Türkiye dünyadaki neredeyse bütün kapıları swap anlaşması
için çalıp sadece Katardan cevap alabiliyorsa, inanın bana, uluslararası
piyasaların ve kurumların Türkiye'nin iç siyasetine
istikrarsızlıkları yüzünden duydukları güven
eksikliğidir. Yani bir ülkede demokratik kurumlar işlemiyorsa, bir
ülkede minimum düzeyde hukuk devleti yoksa o en vahşi kapitalist sermaye
bile bir ülkeye gelmiyor, hatta siz Dünyanın en iyi faizini size
vereceğim. deseniz de size 3 kuruş para vermiyor.
Dolayısıyla bir ülkede ekonomiyi canlandırmak istiyorsanız
minimum düzeyde de olsa hukuku ve demokratik kurumları işletmek
zorundasınız.
Hatırlayın, Türkiye izleme sürecine
girdiği zaman 2017 yılında
İzleme süreci şu demek
Avrupa Konseyinde: İzleme sürecine girerseniz, Konsey Hukuk ile insan
hakları konusunda temel olarak demokratik bir işleyişiniz söz
konusu değildir. diyor. Siz diyebilirsiniz ki
Zaten demişti o zaman
Hükûmet Efendim, önemli değil. Ne diyordunuz? Hansın, Johnun ne
dediği önemli değil. diyordunuz. Ama uluslararası finans
kuruluşları için çok önemli, uluslararası sermaye için gayet
önemli çünkü izleme sürecine girmiş bir ülkenin kendi sermayeleri için
önemli oranda risk teşkil ettiğini düşünüyorlar
dolayısıyla daha risksiz alanlara doğru gidiyorlar.
Şimdi, ekonomik olarak daralmış bir
ülkede ne yaptı Türkiye? Bütün güçleri başkanlık sisteminde
merkezleştirdi
Hoş, bu başkanlık sistemi de değil,
ucube bir sistem oluşturuldu ama halka verilen söz şuydu: Biz size
istikrar getireceğiz.
Arkadaşlar, bakın, on sekiz
yıllık iktidardan sonra ülke yönetilemez bir durama gelmiş ya,
ben size birkaç tane istatistik vereyim, bence AK PARTİnin yöneticileri
bu konuda biraz düşünsün, kendilerine biraz sosyolojik öneriler
yapalım: Bakın, 2002 yılında AK PARTİ iktidara
geldiği zaman AK PARTİye olan medya desteği sadece yüzde 7, o dönem
Ecevite olan destek yüzde 80 civarındaydı medyada. AK PARTİnin
medya desteği neredeyse sıfırdı ama yüzde
sıfırdan yüzde 35e çıkabildi ilk seçimde; yüzde 21lerde olan
DSP, bir anda yüzde 1e geldi.
Bakın, şimdi, korkunç maaşlarla her
tarafta, o televizyonlarda, size yakın olan televizyonlarda
danışman diye konuşturuyorsunuz ya, gerçekten cehalet
akıyor, o kadar para vermeyin onlara. Medya sizi kurtarmaz. Şu an
bütün medya neredeyse sizin elinizde ama anketlerde eriyorsunuz; ortada
başka bir mesele var.
İkinci bir konu: İktidar eğer medya
üzerinden toplumu ikna edip toplumun rızasını alamıyorsa ne
yapıyor? Sopayı alıyor eline. Geçen gün siz söylemiştiniz:
Polis, jandarma yetmedi, bir de bekçi getirdiler koydular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hemen
toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Şu an,
devletin zor aygıtları üzerinden bu defa toplumu bastırmaya
çalışıyorsun. Niye? Çünkü rızasını
alamamışsın, ikna edememişsin, toplum karşı
çıkıyor O zaman döverim. diyorsunuz. Son on yıl içerisinde,
Türkiyedeki polis, jandarma sayısı -iç güvenlik- yüzde 26
oranında artmış, Avrupa Birliğinde yüzde 3,5 oranında
azalmış durumda. Tabii, yetmedi, siz buna bekçileri de eklediniz.
Şimdi, kıymetli arkadaşlar, ortada
şöyle bir durum var; az önce Oya Vekilimiz söyledi: Her
vatandaşın başına bir bekçi, bir polis dikseniz dahi siz
yönetemeyeceksiniz. Bunu niye söylüyorum? Siz 2002 yılında iktidara
geldiğiniz zaman poliste, askerde, yargıda tek bir insanınız
yoktu ama toplumda inanılmaz bir değişim arzusu vardı ve
sizi bir anda, yüzde 35le iktidara getirdi. Toplumda şu an çok büyük bir
değişim arzusu var. Benim size önerim şu: Medyada
pompaladığınız ideoloji ve toplum üzerinde kurduğunuz
baskı sizi kurtarmaz, başka yöntemler düşünün.
Teşekkür ediyorum.(HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan şeklindeki ifadenin bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Esin Kara Sefer Aycan Saffet Sancaklı
Konya Kahramanmaraş Kocaeli
Cemal Çetin İsmail Faruk Aksu
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Sefer Aycan.
Buyurun Sayın Aycan.(MHP sıralarından
alkışlar)
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 19uncu madde
üzerinde verdiğimiz önerge nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
19uncu maddede, bakanlık müşavirlerinin
-şahsa özel kadroda bulunan bakanlık müşavirlerinin- özlük
haklarıyla ilgili bir düzenleme vardır. Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak biz de bakanlık müşavirlerinin özlük
haklarının devamı konusunda kanun teklifleri vermiştik. Bu
maddeyle, bakanlık müşavirlerinin özellikle ekonomik haklarıyla
ilgili statüsünün devam etmesi sağlanmaktadır. Bu nedenle, bu maddeyi
destekliyoruz ve olumlu oy vereceğimizi de belirtmek istiyoruz. Çünkü
bakanlık müşavirleri, yıllardır bu ülkeye hizmet etmiş
kişiler, yirmi yıl, otuz yıl hatta kırk yıl hizmet
edip kamuda üst görevlerde bulunmuş bu kişiler. Bu kişilerin
mağdur edilmemesi gerekir, devlete hizmet etmiş bu kişilerin bir
şekilde ahde vefa gösterilerek en azından mali haklarının
devam etmesi konusunda fikrimiz var, görüşümüz var ve bu konuda kanun
teklifi vermiştik, bu nedenle bu maddeyi olumlu buluyoruz. Tabii, yasa
teklifinin tümünü de olumlu buluyoruz.
Sayın milletvekilleri, devlet millete hizmet
etmek için vardır, millet için vardır ve tabii ki devlet, memuruyla
vardır. Devletin gücü memurunun, kamu personelinin gücüyle ölçülür. Bu
nedenle, devlet memurluğu bizim açımızdan itibardır,
önemlidir ve devlet memurluğuna değer veriyoruz.
Anayasamızın 128inci maddesinde diyor
ki: Devletin daimî işleri devlet memurları
aracılığıyla verilir, devlet memuru
aracılığıyla sürdürülür. Bu, tabii ki
Anayasamızın hükmüdür, bununla paralel olarak 657 sayılı
Kanunumuz var. Biliyorsunuz, 657 sayılı Kanun 1965 yılında
çıkmıştır, devlet memurunun özlük haklarını
düzenler, statüsünü düzenler, çalışma hayatını düzenler.
Fakat tabii ki devir değişiyor, yönetim sistemleri değişiyor,
bununla paralel olarak da 1965 yılında çıkan 657
sayılı Kanunda birtakım değişiklikler
yapılması ihtiyacı da ortaya çıkmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 657 sayılı Kanunda
değişiklikler öneriyoruz, tüzüğümüzde de bu şekilde ifade
edilir ve seçim beyannamemizde de 657 sayılı Kanundaki
değişiklikleri destekliyoruz ve değişiklik
yapılmasını da öneriyoruz, hatta tümüyle yenilenmesinde de fayda
var. Yönetim sistemleri değişmiştir, personel yönetimi
anlayışından insan kaynakları yönetim
anlayışına geçilmiştir. Kamuda, kamu yönetiminde, personel
yönetiminde ciddi bir değişiklik yapılması
gerekliliğine inanıyoruz.
Tabii, burada, özellikle özlük hakları, statü,
maaş ve göstergelerle ilgili düzenleme yapılmasıyla ilgili
Milliyetçi Hareket Partisinin birçok teklifi vardır. Bir diğer konuda
da özellikle atama ve yükselmelerin objektif kriterlere dayalı olması
ve bunun açık bir şekilde ve merkezî sınavlarla olması
konusunda da Milliyetçi Hareket Partisinin teklifi vardır.
Tabii, kamu personelinin birçok sorunu var,
sağlık personelinin de sorunları var, tüm kamu personelinin
sorunları var; bunlarla ilgili geniş bir çalışma
yapılması lazım.
Biraz evvel de söylediğim gibi, 657
sayılı Kanunda esas statü devlet memurluğudur. Sözleşmeli
personel hükmü vardır fakat sözleşmelilik geçici durumlar için ifade
edilmiştir, daimî işler için sözleşmelilik yoktur. Bu nedenle,
esas çalışma şekli devlet memurluğudur ve sözleşmeli
şekilde atanan veya başka şekilde atanan tüm kamu personelinin
kadroya geçirilmesi konusunda da Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi
vardır. Esas sistem devlet memurluğu olduğuna göre, kamudaki tüm
sözleşmelilerin veya farklı statüdeki kişilerin devlet
memurluğu kadrosuna geçirilmesini istiyoruz. Ek göstergelerinin yeniden
düzenlenmesi ve buradaki karmaşaların da giderilmesi özellikle önemsediğimiz
konulardır. Atamaların liyakati esas alan kriterler
doğrultusunda ve şeffaf bir şekilde yapılmasını
da istiyoruz.
Tabii, devlet memurlarının derecelerinde,
göstergelerinde de düzenleme yapılmasına ihtiyaç vardır çünkü
özellikle farklı unvanlarla çalışan ama aynı işi yapan
insanlar arasında farklılıklar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
SEFER AYCAN (Devamla) Bitiriyorum.
Devlet memurluğunda aynı işi yapan
kişilere aynı ücretin verilmesi ve ücret eşitliğinin de bu
şekilde sağlanması konusunu da önemsiyoruz.
Devlet memurluğu veya devlet memurluğundan
emekli olan kişilerle ilgili yapılacak her türlü iyileştirmeyi,
düzenlemeyi destekliyoruz. Tüm memurlara sağlıklı,
hayırlı ömürler diliyoruz.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 20nci maddesiyle 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 36ncı
maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
müşavir kadrolarına veya ibaresinin müşavir veya
danışman kadro veya pozisyonlarına ya da şeklinde
değiştirilmesini ve dördüncü fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent Turan Vedat Demiröz Fehmi Alpay Özalan
Çanakkale İstanbul İzmir
Ahmet Kılıç Zülfü Demirbağ Recep Özel
Bursa Elâzığ Isparta
Abdullah Güler
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
mülga ek 18inci maddesinin uygulanmasında görevden alınanların
veya görevleri sona erenlerin kurumun özelliğine göre danışman
pozisyonlarına atanmış olmaları ihtimali de bulunduğundan
maddede teknik düzenleme yapılmakta ve üçüncü fıkrayla mükerrer
düzenleme içeren dördüncü fıkra uygulamada tereddüde mahal verilmemesi
için metinden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi, kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinde geçen
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Mahmut Celadet Gaydalı Kemal Peköz
İstanbul Bitlis Adana
Tuma Çelik Ali Kenanoğlu
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, Halkların Demokratik
Partisi bu çarpık düzene karşı, herkesin ve her kesimin
sorunlarını dile getirmek üzere bir demokrasi yürüyüşüne
başladı. Bu yürüyüş, sadece adalet yürüyüşü değil; bu
yürüyüş, adaletsizliklere karşı ayakta durmanın, her türlü
engelleme, baskı ve şiddete karşı göğsünü siper etmenin
yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, rehin alınan eş
başkanlarımız ve milletvekillerimizin yanında
iktidarın görmediği, görmezden geldiği kesimlerin
yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, tüm hakları gasbedilmiş, sefalete
mahkûm edilmiş herkesin yürüyüşüdür. Aynı zamanda bu
yürüyüş, her seçim dönemi umut verilmiş, sonra da unutulmuş
üreticimizin yani çiftçilerimizin yürüyüşüdür.
On sekiz yıllık iktidarınızda
çiftçiyi tarımdan koparan, üretimden uzaklaştıran
yanlış politikalarınız bugün oluşan manzaranın
temel sebebidir. Ekonomiye katma değer sağlayan en önemli
sektörlerden biri olan tarım, sizin iktidarınız döneminde, hiç
almadığı kadar ağır darbe aldı. Bu ülkede
çiftçilere aktarılması gereken tüm kaynaklar, maalesef, betonlara ve
müteahhitlere aktarıldı. Betonlaşmaya dayalı rant ve talan
politikanız, iktidara geldiğinizde 18 milyon hektar olan tarım
alanını 15 milyon hektara düşürdü; 3 milyon hektar alan bu
iktidar zamanında yok edildi. Bir daha geri dönüşümü olmayan bir yok
ediliş bu.
2002 yılında, 65 milyon olan Türkiye
nüfusunda, sisteme kayıtlı 2 milyon 588 bin kişi varken bugün,
83 milyon nüfusta 2 milyon 264 bin kişi kayıtlı durumda. Ülke
nüfusu yüzde 27 arttı, sisteme kayıtlı çiftçi sayısı
yüzde 12 düşmüştür. Bu durum, iktidarınızın çiftçi
politikalarında ne denli yetersiz ve hatalı olduğunu göstermeye
yeterlidir. İnsanlar, yeterli teşvik ve destekleme
almadığı için tarımdan uzaklaşıyor çünkü para
kazanamıyor. Gençlerimiz, kendi illerinde tarımla
uğraşmaktansa büyük şehre göç edip asgari ücretle
çalışmayı yeğler duruma geldi. Bu ülkenin bütün doğal
kaynakları sermayenin emrine sunuldu. Ekonomik paketler patronları
biraz daha rahatlatırken çiftçilerimize ödemeniz gereken gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1ini ödemekten dahi kaçındınız.
Çiftçiler, bankalara borcunu ödemek için gece gündüz çalıştı,
kazandığını bankaya verdi, tekrar üretim için yeniden kredi
çekmek zorunda kaldı; bu kısır döngüde çiftçinin borçları
hızla arttı.
Bugün çiftçilerin, bankalara 120 milyar, Tarım
Kredi Kooperatiflerine 10 milyar olmak üzere 130 milyar lira borcu var. Bu
borç, iktidarın yıllardır verdiği mazot, tohum, gübre,
sulama, elektrik gibi sözlerini yerine getirememesinden kaynaklı olarak
daha da artmakta, bunun yanında işçi alacaklarıyla çiftçinin
sırtındaki kambur gittikçe büyümektedir. Sadece geçtiğimiz ay
Mardinde tarımsal sulama abonelerinin ödenmemiş elektrik borcunun
1,3 milyar lirayı geçtiği ve borçlarını ödemezlerse
elektriklerinin kesileceği belirtildi. Bu ülkede tarım, iktidar
eliyle bitiriliyor. Tarım alanları müteahhitlere, tarımla
uğraşan çiftçilerse tefecilerin ellerine teslim edildi.
Değerli milletvekilleri, ciddi bir iş gücü
kaybından bahsediyoruz. TÜİK iş gücü anketleri 2018 Mart dönemi
sonuçlarına göre tarımda 4 milyon 983 bin kişi olduğunu
açıkladı, bir önceki yıl bu sayı 5 milyon 36 bindi. Bugün,
tarımda çalışanların yüzde 80i kayıt
dışı çalışıyor ve bunların yüzde 40ı
mevsimlik tarım işçileri. Tarımı ve çiftçiyi desteklemeyen,
üretimden değil tüketim ekonomisinden yana tavır sergileyen
iktidarın, mevsimlik tarım işçilerini de desteklemesi tabii ki
beklenemez. Güvencesiz, sağlıksız ve kayıt
dışı çalışan bu iş gücünden bahsediyorum. Bugün,
mevsimlik tarım işçilerinin yüzde 80i çadırlarda kalıyor;
uygun barınma alanları olmadan, yeterli dinlenme imkânları
bulunmadan günde on-on beş saat çalışarak
sağlıklı bir beslenme imkânı bulamadan emek sarf eden bu
insanların kendi haklarını savunabilecekleri hiçbir mekanizma da
bulunmamakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
MAHMUT CELALET GAYDALI (Devamla) Teşekkür
ederim.
Düşünün, bu hastalık
koşullarında ekonomik bir kazanç elde edebilmek için her tür
zorluğa çoluğuyla çocuğuyla katlanan insanlara, saatlerce toprak
kazan, çuval taşıyan ellere Hatay Ziraat Odaları İl
Koordinasyon Kurulunun belirlediği yevmiye 52 lira. İşte HDP, bu
emek sömürüsüne protesto için de yürüyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25inci maddesiyle 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 17nci maddenin
ikinci fıkrasında yer alan geçici 28 inci madde ibaresinin 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 28 inci maddesi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Turan Vedat Demiröz Fehmi Alpay Özalan
Çanakkale İstanbul İzmir
Recep Özel Ahmet Kılıç Zülfü Demirbağ
Isparta Bursa Elâzığ
Abdullah Güler
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede 703 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici
28inci maddeye atıf yapılması amaçlandığından
uygulamada tereddüde mahal verilmemesi için teknik düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı madde kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi teklifin tümünü oylamadan önce, İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere
lehte İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya konuşacak.
Buyurun Sayın Sırakaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde konuşma yapmak
için lehte söz almış bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında,
dünyayı etkisi altına alan ve son bir asırda
karşılaştığımız en büyük sağlık
sorunu olarak şimdiye kadar yaklaşık yarım milyon can alan
pandemi sürecinde ülkemizden talepte bulunan 150 ülkeden 127sine tıbbi
malzeme gönderen bir ülkenin milletvekili olmaktan onur ve gurur duyduğumu
Gazi Meclis kürsüsünde bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu haklı gurur
hepimizin. Büyük medeniyet, sadece yüz ölçümü, nüfusu, parası ve
teknolojisiyle değil, insanlığın Yaramı saracak kimse
yok mu? dediği zor zamanlarda Ben varım. diyerek el
uzatandır. Bugün, elhamdülillah, bu medeniyeti bizlerin temsil
ettiğini, 4 kıtaya merhamet elini uzatan ülkenin adının da
Türkiye olduğunu ifade etmek istiyorum. Yüce dinimiz, medeniyetimiz ve
davamız bütün ırkları tek ırk, tek renk, tek kalp, tek insan
olarak bizlere öğreten ve sevdirendir. Biyolojik bir vahdetin peşinde
asla koşmadık; ister siyah derili olsun ister sarı derili
insanlığa kardeş nazarıyla
baktığımızı attığımız
adımlarla dünyaya ilan ettiğimiz bu zor zamanlarda kendi
vatandaşlarımızla da yakinen ilgilenmeye devam ediyoruz.
Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın
vatandaşlarımız asla yalnız kalmayacak
anlayışımızın gereğini AK PARTİ Hükûmeti
olarak yerine getiriyoruz. Dünyada sağlık sistemlerinin çöktüğü,
kamu düzeninin yara aldığı bir dönemde dünyanın neresinde
yaşarsa yaşasın vatandaşlarımızın
yardımında olduğumuzu, gökyüzünde âdeta bir hava köprüsü kurarak
130 ülkeden 85 bini aşkın vatandaşımızı ülkemize
taşıdığımızı; mazlum ülkelere, Avrupa
Birliği ülkelerine, Amerika Birleşik Devletlerine bile uçaklar
dolusu sağlık yardım malzemesi gönderdiğimizi bir kez ifade
etmek istiyorum. Mücadelemizin, davamızın ve siyaset
anlayışımızın merkezinde hep milletimiz oldu. Bizler
kökleri Orta Asyada, gövdesi Anadoluda, dalları Balkanlarda, Orta
Doğu ve Batı Avrupada yaşayan ulu bir çınar
ağacıyız. Vatandaşlarımızın, soydaş ve
akraba topluluklarımızın yurt dışındaki
varlığının devam etmesi çok kıymetlidir çünkü onlar
bizim medeniyetimizin ve kültürümüzün dışarıdaki bekçileridir,
temsilcileridir, tanıtıcılarıdır ve
koruyucularıdır. Kâmil o dur ki koya her yerde bir eser, eseri
olmayanın yerinde yeller eser. düsturundan hareketle bugün yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın yıllardır
heyecanla beklediği bir düzenlemeyi hep beraber hayata geçireceğiz inşallah.
Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği
Komisyonu Covid-19 salgını nedeniyle bu yıl Avrupa Birliği
ekonomisinin yüzde 7,4; Avrupanın en önemli ekonomisi Almanyanın da
yüzde 6,5 civarında daralacağını öngörüyor. Bu olumsuz
şartların elbette, başta Avrupa olmak üzere, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın
ekonomik durumlarını da etkileyeceği yadsınamaz bir gerçek.
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın ekonomik verileri ve yurt dışında
hayatlarını devam ettiren vatandaşlarımızın
ekonomik durumları dikkate alındığında, yurt
dışındaki vatandaşlarımızın
hayatlarını kolaylaştıracak adımları atmak
boynumuzun borcudur. Pandemi sürecinde dünyanın ekonomik olarak içinde bulunduğu
durum göz önüne alındığında Türkiyeden bağlanan
emekli aylıkları kesilmeden yaşadıkları ülkelerde
yarı zamanlı çalışma hakkı talep eden
vatandaşlarımız için bir yasal düzenleme yapmanın tam da
zamanı olduğunu ifade etmek istiyorum. Yurt dışında
yaşayan ve ülkesine gönülden bağlı
vatandaşlarımızın bu taleplerine
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
kayıtsız kalmamış, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızla Bosna Hersekte gerçekleştirdiği
buluşmada bu sorunun bir şekilde çözüme kavuşturulacağının
müjdesini vermişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın
müjdesini verdiği ve Türkiyeden yurt dışı borçlanmasıyla
emekli olan vatandaşlarımızın yaşadıkları
ülkelerde yarı zamanlı çalışabilmelerinin önünü açan
düzenlemeyi, verdiğimiz kanun teklifiyle inşallah hayata geçiriyoruz.
Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın gönlünü rahatlatıp yaşam
standartlarını yükseltecek yasa teklifimize destek veren bütün
arkadaşlarıma yurt dışında yaşayan
kardeşlerim adına teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim, bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oylama
pusulalarını oylama için öngörülen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir ve Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile
63 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 269
Kabul : 248
Ret : 21 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Şeyhmus
Dinçel
Nevşehir Mardin
Bu sonuca göre, teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 23 Haziran 2020 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 20.12
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(´) 217 S. Sayılı Basmayazı 16/6/2020 tarihli 100üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.