TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
105inci
Birleşim
30 Haziran 2020
Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Erzurum ili ve ilçelerinin turizme katkılarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana
gelen tren kazasına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, raylı sistemlerin Eskişehir ili ve Türkiye için
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
28 Haziran İzmitin düşman işgalinden kurtuluşunun
99uncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini Sakellaropulunun Eşek
Adasını ziyaretine ilişkin açıklaması
3.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinin devam
etmesi nedeniyle esnafın mağduriyetinin giderilebilmesi için 7143
sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan
borçlarına yönelik yeni bir düzenleme yapılmasını Hazine ve
Maliye Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması
4.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, mahkemelerce FETÖ davalarından beraat ettirildiği
hâlde devlet memurluğundan el çektirilen vatandaşlardan idare
tarafından görevlerine döndürülmeyenlerin olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçalın, Onur Yürüyüşü adı altında millî ve manevi
değerlere saldırıldığına, gençleri kötü
alışkınlıklara sürükleyecek her türlü oluşuma ve
düşünceye fırsat vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, ilk
coronavirüs vakasının ülkede görüldüğü tarihten itibaren
belediyelerin 81 ilde kurulan pandemi kurulları ve Vefa Sosyal Destek
Gruplarıyla koordineli şekilde çalışmalarını
sürdürmeye devam ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 28 Haziran Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluşunun
2.229uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
8.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge Mahallesindeki Havuzlu Parkta yaşanan
olumsuzluklara ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, adaletin olmadığı yerde haktan, hukuktan ve
devletten bahsetmenin mümkün olmadığına, ölüm orucuna devam eden
Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsalın adil yargılanma
taleplerinin karşılanarak yaşatılmaları
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 30 Haziran Profesör Fuat Sezginin vefatının
2nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyeyi demokraside ve ekonomide dünyanın en büyükleri arasında
görmekte kararlı olduklarına ilişkin açıklaması
12.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, üniversitelerin ait olduğu topluma ve dünyaya bilimsel
açıdan nitelikli eğitim sağlamakla yükümlü olduklarına
ilişkin açıklaması
13.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
cumhuriyetin ilk Millî Eğitim Bakanlarından Mustafa Necatinin evine
Nuri Pakdilin isminin verilerek neyin amaçlandığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, coronavirüs salgınının önlenmesi ve kontrolü
noktasında önemli katkıları olan birinci basamak
sağlık kuruluşlarının verimli kullanılabilmesi
için yapısal sorunlarının çözülmesinin zorunluluk arz
ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri ili Sarıoğlan ilçesi Palas Mahallesinin kanalizasyon
sorununun giderilerek Tuzla Gölü ve çevresinin turizme
kazandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, kiraz üreticilerine üretim maliyeti ve satış için
destek verilmesi, tarımsal desteklemelerin artırılması ile
taban fiyat uygulamasının getirilmesini Tarım ve Orman
Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
geçim sıkıntısı yaşayan emeklilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
18.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
coronavirüs salgını nedeniyle zor durumda olan kahvehaneci
esnafının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
19.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
iktidarın Ege Denizindeki ada, adacık ve kayalıkları
işgal eden Yunanistana ne zaman ses çıkaracağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, yeterli
tıbbi personel ve pandemi uzmanı olmayan Adana Dr. Ekrem Tok Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde Covid-19
vakalarının nasıl tedavi edileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 24 Haziran
2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan atama kararlarıyla 6
üniversiteye yapılan rektör atamalarına, Sağlık
Bakanlığınca Covid-19la mücadele çerçevesinde
Sırbistanın Sancak bölgesine tıbbi yardım ve doktor
gönderilmesinin oradaki soydaşlar için önemli olduğuna, kıdem
tazminatıyla ilgili yapılmak istenen düzenlemeye, Mardin ili
Kızıltepe ve Derik ilçeleri başta olmak üzere elektrik
kesintilerinin neden olduğu mağduriyetlerin giderilebilmesi için
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına çağrıda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
27nci Dönem İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun
kardeşi Ünal Osmanağaoğluna ölümünün 6ncı yıl
dönümünde Allahtan rahmet dilediğine, temmuz ve ağustos
aylarına ait Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
çiftçi borçlarının da ertelenmesi gerektiğine, millî elektrikli
trenin fabrika testlerine Sakarya ilinde başlanması vesilesiyle
üretim kararını veren devlete ve emeklerinden dolayı
TÜVASAŞa teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, işkence meselesinin Türkiyenin temel gündemleri
arasında yer almaya devam ettiğine, 26 Haziran İşkenceye
Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma
Gününde HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi Rojbin Çetinin evinde
işkenceye maruz bırakıldığına, işkencenin
zaman aşımı olmadığına ve hesabının
yargı önünde verileceğine, Meclise sunulan çoklu baro düzenlemesini
öngören teklifin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Irakın
kuzeyinde düzenlenen Pençe-Kaplan Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman
Onbaşı Recep Yüksele, 27 Haziran Cumartesi günü Giresun ili Bulancak
ilçesinde kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılan 7
yaşındaki İkranur Tirsiye Allahtan rahmet dilediğine,
yeniden görevlendirilen AK PARTİ Grup Başkan Vekillerine
başarılar dilediklerine, Covid-19 testi pozitif çıkan
milletvekillerine geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına,
coronavirüsle ilgili kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılmasının
ardından vaka sayısının artması nedeniyle
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın süreçle ilgili Meclisi
tekrar bilgilendirerek yeni bir yol haritasının ele
alınması gerektiğine, 2011 yılında Çocuk Hizmetleri
Genel Müdürlüğü adını alan Çocuk Esirgeme Kurumunun
kuruluşunun 99uncu yıl dönümüne, Mustafa Necati Kültür Evinin
adının Nuri Pakdil Kültür Evi olarak değiştirilmesini kabul
etmediklerine, İzmir ili Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy
hakkında terör örgütlerine üyelik suçlamasıyla hazırlanan iddianameye
ilişkin açıklaması
25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
TÜVASAŞ projesi kapsamında yerli ve millî imkânlarla üretilen millî
elektrikli trenin test sürüşüne Sakarya ilinde
başlandığına, Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Hükûmetin yaptığı
çalışmaların milletin nezdinde büyük güven
oluşturduğuna ilişkin açıklaması
26.- Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlunun, Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa
Milletvekili Atilla Ödünçün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Bursa
Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun ve Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, GAPın merkezi olan Şanlıurfa ilinden Türkiyenin
her bölgesine mevsimlik tarım işçilerinin gittiğine ve Konya
ilinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
Şanlıurfalı mevsimlik tarım işçilerine Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
34.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
Trabzon ilinde Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlı
tıp fakültesi açılması kararının Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girdiğine ilişkin açıklaması
35.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı ve avukatların meslek
onurları için çoklu baro teklifine karşı olduklarına
ilişkin açıklaması
36.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, dolu
afetinden zarar gören Yozgatlı çiftçilerin mağduriyetlerini giderecek
bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirliye seslenmek istediğine ilişkin açıklaması
37.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
İzmir ili Bayındır ilçesinde kurulacak çinko ve kurşun ocağının
bölgede bulunan tarım alanlarına ve yer altı sularına zarar
vermesinin kaçınılmaz olduğu için sürecin durdurulmasına
yönelik gereken mücadeleyi vereceklerine ilişkin açıklaması
38.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
özel güvenlik işçilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için iktidara
seslendiklerine ilişkin açıklaması
39.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçmişinden
devraldığı mirasla dünyanın çeşitli milletlerine
yardım kapısı ve sığınağı olma
geleneğini devam ettirdiğine ilişkin açıklaması
40.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, mağduriyetin önlenebilmesi için yeni normalde
halı sahaların ve eğlence sektörünün gerekli önlemlerin
alınarak açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
41.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
27-28 Haziran tarihlerinde gerçekleşen YKS sınavında
yaşanan olumsuzluklara ve Diyarbakır ilinde sınav
sırasında rahatsızlandığı için izin isteyerek
dışarı çıkan Ömer Ateş isimli öğrencinin tekrar
sınava alınmaması nedeniyle intihar etmesine ilişkin
açıklaması
42.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
46.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
50.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
51.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
54.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
55.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, Sivas ili
Gölova ilçesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle zarar gören esnafın
bir an önce tespit edilerek gereğinin yapılmasını arz
ettiğine ilişkin açıklaması
56.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
57.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
58.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, 31 Temmuz
2018 tarihinde terör örgütünün saldırısında hayatını
kaybeden hemşehrisi Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği
Bedirhana Allahtan rahmet dilediğine ve terörün kökü kazınana kadar
mücadeleye devam edileceğine ilişkin açıklaması
59.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
62.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın ve Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
63.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
65.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
66.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
67.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
68.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
69.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
70.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
71.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
72.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
73.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
74.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
75.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraken açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, TBMM Başkanı
adaylarının 2 Temmuz 2020 Perşembe gününden itibaren 6 Temmuz
2020 Pazartesi günü saat 24.00e kadar Başkanlık Divanına
bildirilmesi gerektiğine ilişkin duyurusu
B) Önergeler
1.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, (2/2086) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/82)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 30/6/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın, ihmalin ve sorumlularının tespit
edilmesi, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve aynı felaketin
bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en aza indirgenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 30/6/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede son zamanlarda artan işkence
vakalarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Covid-19 salgınının esnaf ve sanatkârlar üzerindeki etkilerinin
araştırılarak bunların yaşadıkları sorunlara
karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/3002) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
30 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin TBMM İç Tüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz 2020
tarihinde tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 1, 2, 7,
8, 9, 14, 15 ve 16 Temmuz 2020 salı, çarşamba ve perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine;
TBMM Başkanı seçiminin 7 Temmuz 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına, Başkan seçilene kadar tüm
turların yapılmasına ve bu birleşimde Gündemin
""Seçim kısmında yer alan işlerin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Başkan hariç 20 üyeden kurulmasına ve görev
yerleri dağılımının; Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna 1 başkan vekili, 6 kâtip üye, 3 idare amiri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 3 kâtip üye, 1 idare amiri; Halkların
Demokratik Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri; İYİ
PARTİ Grubuna 1 kâtip üye şeklinde olmasına;
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarından;
Dilekçe Komisyonunun 12 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun 30 üyeden, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun 3346 sayılı Kanunun
3üncü maddesi gereği 35 üyeden, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun
2937 sayılı Kanunun ek 2nci maddesi gereği 17 üyeden,
diğer komisyonların 26şar üyeden kurulmasına ve komisyon
üyeliklerinin siyasi parti gruplarına dağılımının
ekli listedeki şekilde olmasına ilişkin önerisi
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel
felaketinde hayatını kaybeden Bilen ailesine Başkanlık
Divanı olarak Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin,
Hazineye ait arazilerin tarıma açılmasına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29528)
2.- Diyarbakır Milletvekili Hişyar
Özsoyun, Diyarbakır ilinde 2016 yılında tamamlanan operasyonlar
sonrası hak sahiplerine verilecek konutlar üzerindeki sözleşmelerin
tek taraflı olarak feshedildiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29529)
3.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Narman Kanyonunda bulunan Göndere Vadisinin
girişinde yapımına başlanan bina inşaatına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun
cevabı (7/29530)
4.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
Pazarcık-Narlı bölgesindeki Çöçelli köyünde yapılması
planlanan kalker ocağı ve kırma-eleme tesisine ve kalker
ocağının bölgedeki olası etkilerine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29531)
5.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
Covid-19 salgını nedeniyle risk oluşturabilecek plastik,
kâğıt ve diğer atık ithalatının durdurulması
önerisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun cevabı (7/29532)
6.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, devlet
garantili kamu özel iş birliği ile yapılan projelerde
yapılan ödemelerin Türk Lirası olarak belirlenmesi önerisi ile Merkez
Bankasının son 5 yılda bastığı para
miktarına ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/29544)
7.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, 2020 yılı Ocak, Şubat ve Mart
aylarına ait geçici vergi beyannamesinin verilme süresine ilişkin
sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı
(7/29547)
8.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun,
koronavirüs salgını sürecinde devlet bankalarına ihtiyaç kredisi
için yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29548)
9.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurda
koronavirüs salgınından olumsuz etkilenen esnafa ve sağlanan
desteklere ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın
cevabı (7/29606)
10.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Filyos Vadisi Projesi kapsamında Zonguldak iline
yapılması planlanan termik santral olup olmadığına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun
cevabı (7/29668)
11.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, 2017-2020 yılları arasında kamu
bankaları tarafından reklam verilen ve abone olunan dergiler ile
kullanılan kaynak miktarına ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29685)
12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, TÜİK ek hizmet binasına ilişkin sorusu ve
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29690)
13.- İzmir Milletvekili Ednan Arslanın,
2014-2020 yılları arasında yapılan çöp, hurda ve katı
atık ithalatına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29954)
14.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
Ağrının Doğubayazıt ilçesinde etkili olan
şiddetli rüzgâr nedeniyle zarar gören yerleşim yerlerinin
zararlarının giderilmesi talebine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29959)
15.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kayanın, 10 Mart-29 Mayıs 2020 tarihleri arasında
Bakanlıkça yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/29960)
16.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 2017-2020
döneminde kamu özel iş birliği projeleri için yapılan ödemeler
ile bu kapsamda firmalar ile yapılan sözleşmelere ilişkin sorusu
ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29974)
17.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
salgın döneminde yapılan bütçe harcamalarına ilişkin sorusu
ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/29976)
18.- Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin
Maçinin, Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyası kapsamında toplanan
bağış miktarına ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/30109)
19.- Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoyun,
Kayseri ili Tomarza ilçesinde Mayıs ayı
sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde
seyretmesinden dolayı zarara uğrayan çiftçilerin
zararlarının giderilmesi önerisine ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/30125)
20.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın,
2020 yılı Mayıs ayı içerisinde yaşanan
aşırı sıcaklıklar nedeniyle zarara uğrayan
narenciye üreticilerinin zararlarının giderilmesine yönelik
yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/30126)
21.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, Adanada
poyraz ve çöl sıcakları nedeniyle zarara uğrayan narenciye üreticilerinin
zararlarının giderilmesi ve Tarım Sigortaları Havuzunun
kapsamının genişletilmesi önerisine ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/30128)
22.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Denizli
ili Çal, Baklan ve Bekilli ilçelerinde etkili olan şiddetli
yağış ve dolu sebebiyle zarara uğrayan çiftçilerin
zararlarının giderilmesi ve bu kişilerin zirai kredi
borçlarının ertelenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/30129)
23.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Adanada poyraz ve çöl sıcakları nedeniyle zarara
uğrayan narenciye üreticilerinin zararlarının giderilmesi ve
Tarım Sigortaları Havuzunun kapsamının genişletilmesi
önerisine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirlinin cevabı (7/30130)
24.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Bakanlık tarafından alınan sermaye
şirketlerinin 2019 yılı net kâr
dağıtımının
sınırlandırılması, geçmiş yıl
kârlarının da dağıtılmaması yönündeki kararın
kaldırılması önerisine ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/30131)
25.- Hakkâri Milletvekili Sait Dedenin, Giresun
ilinde koronavirüs salgını nedeniyle iflas eden esnaf
sayısı ile bu kişilerin yaşadıkları
mağduriyetin giderilmesi için alınacak önlemlere,
Gümüşhane ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Çankırı ilinde koronavirüs
salgını nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Erzincan ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere ilişkin,
Kayseri ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kilis ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak önlemlere,
Denizli ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Çorum ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kütahya ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Elâzığ ilinde koronavirüs
salgını nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu
kişilerin yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için
alınacak önlemlere,
Kahramanmaraş ilinde koronavirüs
salgını nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu
kişilerin yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için
alınacak önlemlere,
Edirne ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Erzurum ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kırklareli ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Bolu ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Isparta ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Bartın ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kırşehir ilinde koronavirüs
salgını nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu
kişilerin yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için
alınacak önlemlere,
Bayburt ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Çanakkale ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kars ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Konya ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Bursa ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Karaman ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Bilecik ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Burdur ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kastamonu ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Balıkesir ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Karabük ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Aydın ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Artvin ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Kırıkkale ilinde koronavirüs
salgını nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu
kişilerin yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için
alınacak önlemlere,
Ardahan ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Amasya ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Sakarya ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Aksaray ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Adıyaman ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Muğla ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Afyonkarahisar ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Nevşehir ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Osmaniye ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Mersin ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Ordu ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Rize ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Samsun ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Sivas ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin yaşadıkları
mağduriyetin giderilmesi için alınacak önlemlere,
Manisa ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Malatya ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Sinop ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Uşak ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Tekirdağ ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Yalova ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Yozgat ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin yaşadıkları
mağduriyetin giderilmesi için alınacak önlemlere,
Trabzon ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Tokat ilinde koronavirüs salgını nedeniyle
iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
Zonguldak ilinde koronavirüs salgını
nedeniyle iflas eden esnaf sayısı ile bu kişilerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için alınacak
önlemlere,
İlişkin soruları ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/30133), (7/30134), (7/30135),
(7/30136), (7/30137), (7/30138), (7/30139), (7/30140), (7/30141), (7/30142),
(7/30143), (7/30144), (7/30145), (7/30146), (7/30147), (7/30148), (7/30149),
(7/30150), (7/30151), (7/30152), (7/30153), (7/30154), (7/30155), (7/30156),
(7/30157), (7/30158), (7/30159), (7/30160), (7/30161), (7/30162), (7/30163),
(7/30164), (7/30165), (7/30166), (7/30167), (7/30168), (7/30169), (7/30170),
(7/30171), (7/30172), (7/30173), (7/30174), (7/30175), (7/30176), (7/30177),
(7/30178), (7/30179), (7/30180), (7/30181), (7/30182), (7/30183), (7/30184),
(7/30185), (7/30186), (7/30187), (7/30188)
26.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
Covid-19 sebebiyle iptal edilen uçuşlardan dolayı ödedikleri bilet
ücretlerini geri alamayan vatandaşlara ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/30189)
27.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Tarım Kredi Birlik A.Şnin 2018 ve 2019 yılında zarar
etmesinin gerekçelerine ve Tarım Kredi marketlerine yapılan ürün
alımlarına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/30299)
28.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
2019 yılında aile içi şiddete maruz kalan ve polis koruması
talep eden kişi sayısı ile 18 yaş altı cinsel istismar
davası sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30310)
29.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
ülkemiz genelinde uydu yayını yapan ve koronavirüs salgını
sürecinde yayına ara veren veya kapanan televizyon kanallarına,
Son beş yıl içinde RTÜK tarafından
yayın durdurma ve para cezası verilen televizyon kanallarına,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30311), (7/30312)
30.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, koronavirüs
sürecinde konkordato ilan eden iş yerleri ile işten
çıkarılan ve emekliye ayrılan kişi sayılarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/30313)
31.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, 11
Mart-2 Haziran 2020 tarihleri arasında öldürülen kadın
sayısı ve kadına şiddet vakalarına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün cevabı (7/30316)
32.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
son 10 yılda yabancı uyruklu kişilerce satın alınan
arazi miktarı ile konut ve iş yeri sayısına ilişkin
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/30416)
33.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, 31 Mayıs 2020 tarihinde Ankaranın Etimesgut
ilçesinde işlenen bir cinayetin nedeninin
araştırılmasına,
2016 yılında şehit olan Derik
Kaymakamının ağabeyinin yaptığı bir sosyal medya
paylaşımına,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30425), (7/30427)
34.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, üniversitelerin öğretim üyesi alımına
yönelik verdiği ilanlarda aranan ek koşullara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30426)
35.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, Kars Belediyesi tarafından düzenlenen dolmuş
hattı ihalesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/30428)
36.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, Siirt Belediyesine atanan kayyumların icraatlarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/30429)
37.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, sözleşmeli kamu personelinin atama işlemlerine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/30430)
38.- Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin, 7 Haziran 2020 tarihinde Şırnakın Cizre
ilçesinde boğularak hayatını kaybeden iki kardeşe ve Dicle
Nehrindeki boğulma vakalarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30431)
39.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, 7 Haziran 2020 tarihinde Şırnakın Cizre
ilçesinde boğularak hayatını kaybeden iki kardeşe ve Dicle
Nehrindeki boğulma vakalarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/30432)
40.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, 696 sayılı KHK kapsamında olan ve
gerekli koşulları taşımalarına karşın Van
Büyükşehir Belediyesinde işe alınmayan işçilere
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün cevabı
(7/30433
30 Haziran 2020 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
105inci Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Erzurumun ve
ilçelerinin yaz aylarında turizme katkıları hakkında söz
isteyen Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemire aittir.
Buyurunuz Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Erzurum ili ve ilçelerinin turizme katkılarına ilişkin gündem
dışı konuşması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Değerli
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, her vesile, her fırsatta
altını çizdiğimiz bir husus var, diyoruz ki:
Vatanımızın her zerresi, her karışı mübarektir,
bereketlidir, güzeldir. Dolayısıyla fırsatı olan,
imkânı olan gezsin görsün, yaşasın ve yaşatsın; buna
vurgu yapıyorum. Erzuruma dönük yerleşik bir kanaat var, Erzurum
kış turizm merkezidir. Evet, doğrudur, bu böyledir ancak sadece
kış turizm merkezi değildir arkadaşlar. Erzurum, yaz
aylarında da gezilecek görülecek muhteşemlikte, nefasette bir ildir.
Dolayısıyla buna ilişkin birtakım kayıtlar düşmek
istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sırf yazın
değil efendim, sonbaharda, ilkbaharda da gezilir.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, 40 kilometrelik eşi emsali görülmemiş kayak
pistlerimiz var ve dünyanın dimağına Erzurumu bu yönüyle
raptetmişiz, kaydetmişiz ve Sayın
Cumhurbaşkanımıza minnettarız, Erzurumu hakikaten
kış turizmi merkezi yaptı, 1 milyarlık
yatırımlarla, sportif tesislerle donattı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, çok gürültü
var, hatibi anlayamıyoruz. Yeniden, baştan süre verelim.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Başkanım, Mahmut Beyin bir talebi var.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar lütfen,
yoksa baştan başlatmak durumunda kalacağım.
Buyurunuz Sayın Aydemir, siz devam edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Zaten
süre bitti yani.
Efendim, yazın bu aylarda, hele özellikle
temmuzda ve ağustosta gece ve gündüz sıcaklık farkından
kaynaklı bir başka nefis hâl yaşanıyor Erzurumda. Gece
yorgana sarılıp yatmanın lezzetini ancak Erzurumda
yaşarsınız. Dolayısıyla, arkadaşlar, yazın
Erzurumu tatil merkezi olarak, Erzurumu ziyaret merkezi olarak vurguluyorum
ve hepinizi davet ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Lütfen, Erzuruma bu yönüyle de bakın diyorum ben.
Erzurumun başka hususiyetleri var, tarihî
süreç içerisinde Cenab-ı Hakkın bahşettiği nimetler var.
Bunlardan birincisi, Erzurum, Saltuklunun başkenti olmuştur, Türk
tarihinde eşi emsali az görülür bir pozisyon almıştır.
İkincisi: Mekkeyle aynı meridyeni
paylaşıyoruz, bu da bir başka nimettir; bundan dolayı
Cenab-ı Hakka şükrediyoruz.
Bir başka hususiyetimiz -Horasanı hepiniz
bilirsiniz- Ahmet Yesevi hazretlerinin közünün ulaştığı
mekândır Erzurum, zerre zerre, nokta nokta Yesevi Hazretleri
damgasını vurmuştur. Aziziye, Mecidiye, Hamidiye Türbeleri ve
daha onlarcası ziyaretçi bekliyor, çok sayıda turist yurt
dışından gelip ziyaret ediyor, o nefaseti, o lezzeti hazmederek
gidiyorlar arkadaşlar.
Erzurum, eskiden kar, külfeti ifade ediyordu,
hakikaten öyle ama sonradan nimete evrildi kış turizminden
dolayı, kayaktan dolayı. Şimdi de yazın, büyükşehir
belediyemizin yaptırmış olduğu Yüksek İrtifa
Merkezinden dolayı, o yüksek irtifadan istifade maksatlı, çok
sayıda futbol kulübü, spor kulübü Erzurumdan gelip faydalanıyorlar.
Bu da bir başka nimete evrildi yani eskiden Yüksek rakım
hastalık getirir. derlerdi oysa tam tersi bir hâl oluştu. Bundan
dolayı da Cenab-ı Hakka şükranımız var, minnetimiz
var.
Tabii, süre bitiyor ama Değerli
Başkanım, bunun önemli bir kısmı o arada gitti,
dolayısıyla sizden istirhamım ilave süre istiyorum ben.
BAŞKAN Tamamlayacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İstek üzerine,
iki üç dakika daha uzatalım Başkanım.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Bakın, arkadaşlar, bu yüksek irtifadan istifade eden kaç tane ülke
olmuş, ne için istifade etmiş, özellikle burada saymak istiyorum:
Türkiye, Macaristan, Ukrayna, Hollanda, İtalya, Almanya geçtiğimiz
yıl, 2019da yüzme millî takımlarını Erzurumda kampa
aldılar, yüksek irtifadan istifade maksatlı yaptılar. Dolayısıyla
böyle bir nimetimiz var, tabii, buna mümasil, buna eş değer inanç
turizmi var, tarih turizmi var, kültür turizmi var, turizmin envaitürü var.
Daha önce denize uzaktık biz ama Sayın
Cumhurbaşkanımızın katkısıyla, özel yönelmesiyle,
Ovit Tüneli sayesinde denizle mesafemiz de iki saate düştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya, deniz mi geldi
Erzuruma?
BAŞKAN Buyurun efendim.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Dolayısıyla Denizden istifade etmek
istiyorum. diyenler de Erzuruma gelirse o nimet de onların emrinde olur.
Dolayısıyla oraya da bekliyoruz.
İlçe ilçe arkadaşlar, sadece Erzurum
merkezi değil, her ilçemizde görülecek yerler, tadılacak lezzetler
var, tarihî eserlerimiz var. Mesela Pasinler; efendim Pasinler sadece
İbrahim Hakkıyla değil, Pasinler Savaşının
yapıldığı, Bizansa karşı ilk zaferimizin
kazanıldığı mahaldir, orayı mutlaka görmek lazım.
Yani bu millete mensubiyet duyan herkesin oraya bir yönünü tevcih etmesi
lazım; bunun için bekliyoruz.
Dahasını söyleyeyim, İsmâil Hâmî
Dânişmend çok hususi bir not düşüyor ve diyor ki: Osman Gazi,
Erzurum Pasinler doğumludur. Dolayısıyla Osman Gazi bizim
hemşehrimiz, Erzurumlu yani Osmanlının banisi, kurucusu. Böyle
de bir özelliğimiz var.
Köprüköy ilçemiz var, envaitürden dertlere deva
çermiklerimiz var, mutlaka bekleriz. Ve Horasan, az önce söyledim, Yesevi
ahfadının mukim olduğu mekânlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
İBRAHİM AYDEMİR
(Devamla)
Tamamlıyorum.
Başkanım, çok çok teşekkür ediyorum.
Tekman, zirveleri ifade ediyor, Karayazı,
Anadolu irfanının açığa çıktığı
Söylemez Baba gibi bir mübareği bağrında besliyor; Karaçoban,
hakeza latif coğrafyasıyla hakikaten yönelenleri büyülüyor ve
Hınıs, dört bir yanı turizm mekânı, Seyyid Halil
Türbesinden tutun da uzunluğuyla turistleri cezbeden kanyonlarına,
Akkoyunlu Uzun Hasanın amcası Şah Şapur tarafından
yaptırılan Hınıs Kalesine varıncaya kadar her yönüyle
hakikaten parmak ısırtan bir görüntüye sahip.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Akyazı,
Karayazı
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Yayla
turizminde Çat öne çıkıyor. Efendim, gene bizim Tortum, İspir,
Pazaryolu, Oltu, Olur, Narman, Şenkaya, Çoruh Vadisinde olmalarından
dolayı kanyonlarından istifade edilebilecek mekânlardır.
Buralara da yönelmesini bekliyorum insanlarımızın. Ve
Aşkale
Aşkaleyi de not düşeceğim, inşallah vaktim
yetecektir. Efendim, Aşkalenin Kandilli muhitinde -kardeşim de
burada Yaşar Bey de oralıdır- tek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karayazıyı
unutmayın.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Saydım Karayazıyı, Söylemez Babadan bahsettim ama belli ki
cankulağıyla dinlemiyorsun, cankulağıyla dinleyeceksiniz.
AYHAN EREL (Aksaray) Nene Hatun, Nefi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir iki dakika daha
verin Sayın Başkanım.
BAŞKAN Selamlayalım efendim.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Başkanımın hoşgörüsüne çok teşekkür ediyorum.
Şunu özellikle söyleyeyim: Arkadaşlar,
başta söyledim, ülkemizin her yanı mübarek, her yanı lezzet
ifade ediyor. Her tarafa gidelim gelelim ama Erzuruma hususen buradaki bütün
milletvekili kardeşlerimi bekliyorum. Dahası sizler
şahsında milletimizi, aziz Türk milletini Erzurumu ziyarete
bekliyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Cağ
kebabından bahsetmediniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Hepinize
cağ kebabı ikram etmeyi de burada taahhüt ediyorum Mahmut Bey.
Çok teşekkür ediyorum, var olun, sağ olun.
(AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, aslında Erzurum ilinin ne Erzurum Valisi ne Erzurum
Büyükşehir Belediyesi tanıtımını yapıyor. Yani
gerçekten Erzurum Belediyesi ile Valilik tanıtımı yapsa turistik
anlamda, turizm anlamında yani orası felaket gelişir.
Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yapma
bunu ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, Tekirdağ
Çorlu tren kazası hakkında söz isteyen Tekirdağ milletvekili
İlhami Özcan Ayguna aittir.
Buyurunuz Sayın Aygun (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, 8 Temmuz 2018 tarihinde Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde meydana
gelen tren kazasına ilişkin gündem dışı
konuşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
8 Temmuz 2018de meydana gelen ve 25 canımızın aramızdan
ayrılmasına yol açan tren kazası hakkında konuşmak
üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizi izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Tam sekiz yüz yirmi üç gün geçti arkadaşlar,
evet, sekiz yüz yirmi üç günden beri bu tren kazasında hayatını
kaybeden ailelere adalet arıyorlar ama gelinen nokta da maalesef içler
acısı. Bakınız, tarihler 8 Temmuz 2018i gösterdiğinde
Edirne Uzunköprü-İstanbul Halkalı demiryolu hattı üzerinde sefer
yapan tren 5 vagonuyla beraber Tekirdağ Çorlu Sarılarda devrildi. Bu
kazayla beraber yaşanan acılar bitmedi. Maalesef, her gün yeniden
deşilen yara gibi acılar demleniyor. Bu elim kazada, göz göre göre
gelen faciada çocuğunu, ana babasını kaybeden aileler sadece
yakınlarını değil, aynı zamanda devlete olan
güvenlerini de yitirdiler. Bu ailelere devletin ceberut yüzü gösterildi,
acıları küçümsendi.
Devlet Demiryolları yetkilileri
tarafından, çocuğunu kaybeden annelere hiç utanmadan, arsızca ve
umarsızca Daha çok gençsiniz, yine çocuk yaparsınız. denildi.
Anayasa Mahkemesi önüne gittiler, seslerini haykırmak, bireysel
başvuruda bulunmak istediler. Acılı ailelerin
acısını az gördüler biber gazıyla bir de şiddet
uyguladılar Vekilleri ayırın, diğerlerini süpürün.
dediler. Sonra da biber gazı sıkan polisleri darbettikleri
gerekçesiyle bu mağdur aileleri yargılıyoruz şimdi.
Sayın Başkan, değerli vekiller; biz
konuyu defalarca Meclis gündemine getirdik, defalarca AKP ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu reddetti. Maalesef, Gazi Mecliste bu göz göre göre gelen
facianın ardındaki ihmalleri araştırmak üzere
verdiğimiz araştırma önergelerinin görüşülmesi devamlı
reddedildi. Soru önergeleri verdik, eski Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Turhandan gayriciddi yanıtlar aldık. Şimdi,
bu yanıtları yalanlayan belgeler ortaya çıktıkça
vatandaşın temsilcisi olarak bulunduğumuz Mecliste yalan rüzgârıyla
karşı karşıya kaldığımız
anlaşılıyor. Su akar yolunu bulur, yalanlar bir gün
anlaşılır.
İşte, önceki hafta bu büyük kazanın
görüldüğü mahkemenin 5inci duruşması için Çorludaydık.
Duruşmada kazanın büyüklüğüyle ters orantılı olarak
trajikomik bir tiyatro seyrettik. Kazanın olduğu mevkideki
çiftliklerden 3 kişi tanık olarak getirilmişti. Mahkemede bu
tanıklara sorulan soruları gördükçe vay diyorum hâlimize.
Evet, mahkemede bu tanıklara kaza olan gün çok
yağmur yağdığı söyletilmeye ve kazanın
sorumluluğu doğal afete yıkılmaya
çalışıldı. Tanık çok yağmur
yağdığını leğenin dolmasıyla
anladığını söyledi. Bir başka tanık, çok
yağmur yağınca suların kümese akın ettiğini,
tavukların kümese akın ettiğini söylüyor arkadaşlar. Bu,
mahkemede kayıtlara geçti. Hâkim, tavukların telef olup
olmadığını merak etti ve bu yönde sorular yöneltti ama ne
hikmetse kazaya en yakın olan bölgedeki ambulans ve AKUTun da
konakladığı Akın Çiftliğinden 1 tanık
getirilmedi.
Sayın Başkan, değerli vekiller;
Menfez ve Köprülerden Sorumlu Şef Mümin Karasu, gördüğünüz
fotoğraftaki Mümin Karasu ödüllendirildi. Ne iş yapardı?
derseniz, Devlet Demiryolları 1. Bölge Müdürlüğü Haydarpaşa
Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğünde Servis Müdürü Vekiliyken Mümin
Karasu birden Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünde Genel Müdüre
danışman yapıldı. Acaba bu neden danışman
yapıldı yüce Meclise soruyorum. Nerede kritik bir konu varsa Devlet
Demiryollarında ya da Ulaştırma Bakanlığında
danışman oluyor.
Yine, bakınız, eski bilirkişi heyeti
de biliyorsunuz, Devlet Demiryollarından seçilmişti. Gene,
şimdi, yeni bir heyet oluşturuldu, 16 Temmuzda bölgede keşif
yapılacak, 3 İTÜden, 2 Yıldız Teknik Üniversitesinden, 2
de Eskişehir Meslek Yüksek Okulundan olmak üzere teknik danışman
heyet kuruldu ama geldiğiniz noktada bakıyoruz ki maalesef 2
ayrı heyet kurulmasına rağmen yedi yüz yirmi üç günden beri daha
bir arpa boyu yol alınmadı. Yoldaki bakım onarım
eksikliklerini ve yol çavuşluğu sayısındaki
sıkıntıları eski Bakan Turhana defalarca sorduk ve
halkın milletvekili olarak ben bu Meclise seçilmiş, gelmişim
fakat Sayın Turhan o kadar ciddiyetsiz ve seçilmiş milletvekiline
gayriciddi cevaplar verdi ki ama güneş balçıkla sıvanmadı
ve geçtiğimiz günlerde iç yazışmalarda çıkan bu 3
yazıyla beraber Sayın Bakanın ve Devlet Demiryollarının
yalanları -nasıl taze boya sürersiniz duvara yağmurda akar-
aynen yüzüstüne çıktı arkadaşlar; yazıktır,
günahtır! (CHP sıralarından alkışlar) Devletin
vekiline yalan söylenmez. Evet, devletin seçilmiş vekiline siz
yanlış bilgi veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Yine,
geldiğimiz noktada, bakınız, kaza olan menfez, arkadaşlar,
kazadan sonra da yapılan menfez... Menfezlerin hiç bakım ve
onarıma gerek olmadığı söyleniyor ama ne hikmetse kazadan
sonra yapılan menfezin hâli bu. Sayın Genel Müdür bakıyor bana.
Evet, Sayın Genel Müdür, eski hâli bu, yeni hâli bu. İşte suç
burada, suçlu burada.
Gene gelin, bakınız, dedik ki: Yol
bekçileri lazım. ve Çerkezköyden, Haydarpaşaya kadar 4 yol bekçisi
var ama iç yazışmada 67 yol bekçisine ihtiyaç olduğu söyleniyor,
Haydarpaşa birinci bölgenin ihtiyacı var. Ama Sayın Bakan diyor
ki: Ya, ne gerek var; ultrasonik, elektronik sistem kurduk biz. O sistem,
hatırlarsanız, Ankarada hızlı trende de elektronik sistem
patladı. Orada 7 canımızı yitirdik, 25
canımızı da Tekirdağ Çorluda yitirdik. Kalkıyor bana
diyor ki: Yol bekçisine gerek yok. Ama iç yazışmalara
geldiğimiz zaman da 67 yol bekçisine ihtiyaç olduğunu kendileri söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Evet,
arkadaşlar, bir de Meclis Başkanımız var,
Tekirdağlı. İlk araştırma önergesini
verdiğimizde: -AKP ve MHP yine o zaman da reddettiler- Biz, yakın
zamanda daha geniş bir şekilde bunu Genel Kurula getireceğiz.
dediler. Tam yedi yüz yirmi üç gün geçti hâlâ daha araştırma önergesi
gelmedi.
Buradan Sayın Başkana da sesleniyorum:
Gelin, hep beraber vermiş olduğumuz araştırma önergelerini
gündeme alalım, mahkeme heyeti bir yerden, Yüce Mecliste bir yerden bir
araştırma grubu kursun, buradaki suçlular kimse -en alttan
yukarıya kadar, Sayın Bakana geliyorsa Bakana kadar- suçluları
bulalım, mahkeme önüne çıkartalım diyorum.
Sayın Başkanım, hassasiyetiniz için
teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
raylı sistemler sektöründe Eskişehirin durumu ve talepleri
hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, raylı sistemlerin Eskişehir ili ve Türkiye için
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, sayın vekiller;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Eskişehir Sanayi Odasının
hazırladığı rapordan hareketle, raylı sistem
sektöründe Eskişehirin durumu ve Türkiyenin durumu hakkında
birtakım bilgiler arz edeceğim.
Avrupa ülkelerinde taşımacılıkta
demir yolu ağırlıkta, bizde ise kara yolu
ağırlıkta. Lojistiğin getirdiği yükü azaltmak için
demir yolu taşımacılığında
ağırlığı artırmamız gerekiyor.
Eskişehirin okullarında Eskişehir,
demir yollarının kavşak noktası. diye bahsedilir.
Eskişehir, ülkemizin önemli bir sanayi merkezidir, yüksek katma değerli
ürünler imal edilmektedir, içinde pek çok sanayiciyi barındırır.
Eskişehirde bulunan Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi (TÜLOMSAŞ)
demir yolu imalatında önemli bir fabrikadır. 1920 yılında,
Kurtuluş Savaşının içinde kurulmuştur. O zamanlar
demir yolundan başka, silah sanayisinde de ülkesinin insanlarına
hizmet vermiştir. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinin 780 üyesi
vardır. 880 bin nüfuslu ilin 250 bin kadarı geçimini organize sanayi
bölgesinden temin etmektedir. Cirosu 9,5 milyar dolar, ihracatı 2,5 milyar
dolardır. Kırk yılda ihracatını 50 misli
artırmayı başarmıştır.
Eskişehirin raylı sistemler konusunda
birtakım zorlukları vardır. Çözüm üretmek için, ESO
öncülüğünde, TÜLOMSAŞ ve şehrin üniversiteleri dâhil 19 kurum ve
kuruluşun katılımıyla Raylı Sistemler Kümelenmesi
tüzel yapısı oluşturulmuştur. Ayrıca, Hükûmet
birtakım düzenlemeler yapmıştır. Türkiye Lokomotif ve Motor
Sanayii AŞ, Türkiye Vagon Sanayi AŞ, Türkiye Demiryolu Makinaları
AŞ birleştirilerek Türkiye Raylı Sistem Araçları AŞ
(TÜRASAŞ) şemsiyesi altına getirilmiştir. Ayrıca,
TÜBİTAK, pek çok üniversitemiz, HAVELSAN, ASELSAN bu projelerde yer alan
kurumlarımızdır.
Raylı Sistemler Kümelenmesinin projeleri
şöyledir arkadaşlar:
1) Millî Yüksek Hızlı Tren Projesi.
İlk etapta 106 set temin edilecek, bunlar gruplar hâlinde getirilecek ve
bunlardaki yerlilik oranı gittikçe artacak ve son grup tamamen yani yüzde
100 yerli olacaktır. Millî Yüksek Hızlı Tren Projesinin
diğer hedefleri: Millî elektrikli tren seti, yeni nesil millî yük vagonu
yapımıdır. Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve
Test Merkezi (URAYSİM) Eskişehirde yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, eğer ki
imalatınız testten geçmezse önemli olmuyor, değer
kazanmıyor, imalat sayılmıyor. URAYSİM, Balkanlardan
Avrupaya kadar kıtanın tek test merkezi olacaktır. Ayrıca
saatte hızı 400 kilometreye ulaşan trenleri test eden dünyadaki
tek test merkezi olacaktır.
2) Eskişehir-Gemlik demir yolu
bağlantısı. Eskişehirin limana ulaşımında
en ucuz nakliye yolu demir yoludur. Gemlike yapılacak demir yolu
hattı Eskişehir için çok hayatidir.
3) Hasan Bey Lojistik Merkezi. Organize sanayi
bölgesine uzaklığı 9 kilometredir. Çok önemli olan bu
hattın yapımı bir türlü gerçekleştirilmemiştir. AK
PARTİli Cumhurbaşkanı, başbakanlar, bakanlar söz verdikleri
hâlde bu 9 kilometrelik demir yolu hattını bir türlü yapmadılar
ve lojistik merkezi atıl hâlde kaldı.
4) Hafif Raylı Sistem, ESTRAM.
Eskişehirin şehir içi ulaşımını sağlamada
büyük payı vardır. 2004 yılında Uluslararası Toplu
Taşıma Birliği tarafından 13 aday ülke arasında
1inciliğe layık görüldü ve o yıl hizmete girdi. 7 hatta hizmet
veriyor, toplam uzunluğu 40 kilometre ve 2009 yılında 41 milyon
yolcu taşımıştır.
ESOnun Avrupaya yaptığı 2
taşıma modellemesinin sonucu şöyledir: 2009 yılında Avrupaya
1,5 milyar dolarlık ihracat yaptığından hareketle,
Eskişehir kara yolu ve oradan Avrupadaki adrese teslim edilirse bu
kargonun taşıma maliyeti 142,5 milyon dolardır. Eğer ki
Eskişehir demir yolu, Gemlik limanı ve oradan Avrupaya teslim
edilirse maliyeti 84,5 milyon dolardır. Kara yoluyla yapılan
taşıma masrafı Eskişehir sanayicisine yılda 58 milyon
dolara mal olmaktadır ki ihracatın artmasıyla bu yük daha da
artacaktır. 58 milyon doları küçük göremeyiz arkadaşlar.
Biliyorsunuz, biz, 50 milyon dolar için Tank Palet Fabrikasını
devrettik.
Sayın milletvekilleri, demir yolları
sanayisi, sadece komşu ülkeleri dikkate alırsak, Türkiye için çok
önemli bir pazardır. Ayrıca, İpek Yolu hizmete girdiği
takdirde -ki eninde sonunda girecektir- raylı sistemler Türkiyenin
kalkınmasında çok önemli bir yer temin edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Türkiyenin
kalkınması için raylı sistemler çok önemli bir fırsat
hazırlamıştır Türkiyeye, beklemektedir. Raylı
sistemler ülkemize büyük fırsat getirecektir. İnşaat,
gayrimenkul yerine üretime, kalkınmaya yönelik en önemli
yatırımlardan birisidir.
Hepinize teşekkür eder, saygılar
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Şeker
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
28 Haziran İzmitin düşman işgalinden kurtuluşunun
99uncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, milattan önce
262 yılında Nikomedia adıyla Bitinya
Krallığına, 284 yılında Roma İmparatorluğuna
başkentlik yapan Kocaeli İzmit, 1078 yılında Selçukluların
yönetimine geçer. 1337 yılında Orhan Bey tarafından Osmanlı
topraklarına katılarak İstanbul Boğazından Düzce
Melen Çayı arasına kadar olan yarımada Kocaili
Sancağı olarak adlandırılır. Birinci Dünya
Savaşında işgal edilen Kocaeli 28 Haziran 1921de işgalden
kurtarılır. Konu İzmitin kurtuluşu olunca Erzurumlu Fatma
Seheri anmadan geçmek olmaz. Kara Fatma lakaplı Fatma Seher, millî
mücadeleye katılmak için İzmite gelerek büyük başarı
gösterir. Bu vesileyle Fatma Seheri ve Türk milletinin kaderini
değiştiren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
Kâzım Karabekiri, Fevzi Çakmakı ve silah
arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi rahmetle, şükranla,
minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini Sakellaropulunun Eşek
Adasını ziyaretine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yunanistan Cumhurbaşkanının Eşek
Adasına ziyareti son derece kışkırtıcıdır.
Bu ziyaret barış ve istikrara asla katkı sağlamayacak bir
manipülasyondur. Eşek Adası statüsünde olan, egemenliği
Yunanistana anlaşmalarla devredilmemiş 153 ada, adacık ve
kayalığın varlığından kaynaklı egemenlik
sorununun hukuki veya silahlı çatışma dışında bir
başka çözüm yolu olmadığını bildiği hâlde Yunanistan,
bu sorunu kışkırtma ve inkâr politikasıyla yönetmeye devam
ediyor. Kışkırtma ve tahrikle hiçbir yere
varamayacaklardır. Sorunun devletler hukuku ve özelde halefiyet hukuku
zemininde silahlı çatışmaya gidilmeden çözülmesi bölgesel
barış ve istikrar için en uygun çözümdür. Türkiyenin de artık
uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak gerek
silahsızlandırılmış statüdeki adaları gerekse
egemenliği Türkiyede olan, Yunanistana anlaşmalarla
devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar sorununu gündeme
getirerek hukuki hamlelerde bulunması gerekir diyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karadağ
3.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinin devam
etmesi nedeniyle esnafın mağduriyetinin giderilebilmesi için 7143
sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan
borçlarına yönelik yeni bir düzenleme yapılmasını Hazine ve
Maliye Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dünyada ve ülkemizde devam eden Covid-19
salgınıyla mücadele sürecinde çalışanların ve
işverenlerin mağduriyetlerinin en aza indirgenmesi için esnafa
sağlanan kredi kolaylıkları ve çalışanlara ödenen
kısa çalışma ödeneklerinin bir ay daha uzatılması
büyük memnuniyet yaratmıştır. Ayrıca esnafın 7143
sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması Kanunu kapsamında
yapılandırılan borçlarının Ocak, Mart, Mayıs 2020
tarihlerinde ödenmesi gereken taksitlerinin ödenmemesi ya da süresinde
ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde kanun hükümlerinden yararlanma
haklarının kaybolmaması için Hazine ve Maliye
Bakanlığımız tarafından bir an önce yeni bir
düzenlemenin yapılarak esnafımızın mağduriyetinin
giderilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan...
4.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, mahkemelerce FETÖ davalarından beraat ettirildiği
hâlde devlet memurluğundan el çektirilen vatandaşlardan idare
tarafından görevlerine döndürülmeyenlerin olduğuna ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
FETÖ davasında açığa alınan,
devlet memurluğundan el çektirilen vatandaşlarımızın
bir kısmı idari olarak göreve başladılar, bir
kısmı mahkeme kararıyla göreve döndürüldüler fakat diğer
bir kısmı var ki üç dört yıldır açığa
alınmış vaziyette, görevlerini yapamıyorlar ve
görevlerinden el çektirildiler. Mahkemede suçsuz oldukları belirlendi,
beraat ettiler. Mahkemeler beraat ettirdiği hâlde idarece dokuz on
aydır görevlerine döndürülmeyen insanlarımız vardır. Mahkemeye
başvuruyorlar, mahkeme Biz beraat kararı verdik, bizim işiniz
yok, idareye başvurun. diyor. İdareye
başvuruyorlar, idare de Bakalım. diyor fakat bu bakmak, hâlâ, dokuz
on yıldır bir netice vermedi.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öçal
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın,
Onur Yürüyüşü adı altında millî ve manevi değerlere
saldırıldığına, gençleri kötü
alışkınlıklara sürükleyecek her türlü oluşuma ve
düşünceye fırsat vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Teşekkürler Sayın Başkan.
Birileri yine sözde onur
yürüyüşü adı altında onursuzca, millî ve manevi
değerlerimize saldırmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca
kabul görmemiş sapkınlıkları normalleştirerek
özellikle gençlerimizi zehirlemeye çalışmaktalar.
İnancımıza, toplumsal kodlarımıza aykırı bu
tür marjinal sapkınlıkları destekleyenler de aynı
çirkinliğe ortaktırlar. Gençlerimizi kötü
alışkınlıklara sürükleyecek, neslimizi tehlike altına
alacak her türlü oluşuma, düşünceye, projeye karşı
mücadelemiz sürecek ve bunlara fırsat vermeyeceğiz. Birileri onur
yürüyüşü görmek istiyorsa 15 Temmuzda tankların
karşısında yürüyen yiğitlere baksın, terör örgütünün
karşısında korkusuzca mücadele eden kahraman askerlerimize
baksın, Şenay Öğretmenimize, Necmettin Öğretmenimize, Eren
Bülbüle ve Fethi Sekine baksın diyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Demir
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, ilk
coronavirüs vakasının ülkede görüldüğü tarihten itibaren
belediyelerin 81 ilde kurulan pandemi kurulları ve Vefa Sosyal Destek Gruplarıyla
koordineli şekilde çalışmalarını sürdürmeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Dünyayı etkisi
altına alan coronavirüs vakasının ülkemizde görüldüğü ilk
tarihten itibaren belediyelerimiz, 81 ilimizde kurulan pandemi kurulları
ve Vefa Sosyal Destek Gruplarıyla koordineli bir şekilde
çalışmalarını sürdürmeye devam ediyorlar. 780 AK
PARTİli belediyemiz, bugüne kadar 51 milyon maske üretmiştir. Dağıtılan
toplam malzeme ise 82 milyon maske, 3 milyon tulum, 13 milyon eldiven, 5
milyondan fazla yaşam ve hijyen malzemesi kolileridir. Bunun yanında,
belediyelerimiz 1 milyon iş yerini dezenfekte etti, 65 yaş üstü 8,5
milyon vatandaşımıza yardım etti, ihtiyaç sahibi ailelere
62 milyon TLden fazla destek sağladı. Belediyelerimiz her şeyi
Hükûmetten beklemek yerine, bahane üretmeden çözüm odaklı hizmet
politikası yürüterek pandemi sürecinde üzerimize düşeni en iyi
şekilde yapmaya devam ediyor. Vatandaşlarımız için
çalışmaları aralıksız olarak devam ettiriyoruz.
BAŞKAN
Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 28 Haziran Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluşunun
2.229uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR
TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
28 Haziran, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin en büyük gücü Kara Kuvvetlerinin 2.229uncu
kuruluş yıl dönümüydü. Türk ordusunun temel unsuru Türk Kara Kuvvetlerinin
kuruluş yıl dönümünü kutluyor, tüm şehit ve gazilerimizi
saygı, rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Milletimizin bağrından çıkan köklü,
millî, manevi ve mesleki değerleriyle birlikte dünyanın en modern
savunma taktikleri ve araçlarıyla donatılan kahraman Türk ordusu, her
zaman dosta güven, düşmana korku veren bir güce sahiptir. Tarihin her
döneminde zalimlere karşı durmuş, masumun kalkanı, mazlumun
hamisi, mağdurun destekçisi olmuştur. Ülkemize yönelik her türlü hain
plana karşı en büyük caydırıcı gücümüz, kahraman
ordumuzdur.
Aziz milletimizin sevgisi, güveni ve duasından
aldığı güçle Türk Silahlı Kuvvetleri, binlerce
yıllık tarihinde olduğu gibi istiklalimizin ve istikbalimizin en
büyük güvencesi olmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
8.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge Mahallesindeki Havuzlu Parkta yaşanan
olumsuzluklara ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bursanın Çekirge semtinde -tarihi,
cumhuriyetle yaşıt- 1935 yılında kurulan Çekirge Havuzlu
Park, üç yıl önce Büyükşehir Belediyesi tarafından Gençlik ve
Spor İl Müdürlüğüne teslim edildi. Ancak durum o kadar kötü ki
içerisinde uyuşturucuların, hapçıların ve
şarapçıların kol gezdiği ve bir o kadar da zararların
oluştuğu bu Çekirge Havuzlu Park, Bursalıların, ülkemizin
vergileriyle, katkılarıyla, tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla
yapılmıştır.
Dün incelemelerde bulundum ve şu hâle
gelmiş: Parkın içerisinde otlar, ağaçlar çıkmış,
milyonlarca liralık tesiste her taraf talan edilmiş,
hırsızlar çalmış çırpmış ve atıl duruma
gelmiştir. Bu ayıbın ve bu talanın,
hırsızlığın bir an önce son bulmasını,
yetkililerin bu duruma el atmasını ve sorumluların da bir an
önce bulunup cezalandırılmasını talep ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
9.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, adaletin olmadığı yerde haktan, hukuktan ve
devletten bahsetmenin mümkün olmadığına, ölüm orucuna devam eden
Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsalın adil yargılanma
taleplerinin karşılanarak yaşatılmaları gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Avukat Ebru Timtik yüz seksen gündür, Avukat Aytaç Ünsal yüz
kırk yedi gündür ölüm orucundalar. Bu avukatlar, yine pek çok muhalif
siyasiye yapıldığı gibi önce serbest
bırakıldıkları hâlde, sonradan gizli tanık
yöntemleriyle tutuklanmışlardır. Yargının
bağımsız olmadığı, yargıya güvenin
kalmadığı yani adaletin olmadığı yerde haktan,
hukuktan ve tabii ki de devletten bahsetmek mümkün değildir. Darbe dönemi
yargı uygulamalarına son verilmeli ve avukatların ve tüm
toplumun talebi olan adil yargılanma talebi yerine getirilmelidir. Bu
adım atılmalı, Avukat Ünsal ve Avukat Timtik
yaşatılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Kılıç
10.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 30 Haziran Profesör Fuat Sezginin vefatının
2nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
30 Haziran, İslam bilim tarihi
araştırmacısı Profesör Fuat Sezginin vefat yıl
dönümü. Ona göre, Müslüman bilim adamlarının ortaya koyduğu
bilimsel teori ve icatların birçoğu, bugünkü Batı medeniyetinin,
biliminin temelini teşkil etmektedir. Türkiye'nin bir bilim markası
olan Fuat Sezgin, kırk yıl görev yaptığı Frankfurt
Goethe Enstitüsünde, Müslümanların bilim dünyasına
yaptığı katkıları somut delillerle ortaya koydu;
Müslümanların bilim üretmedikleri, üretemeyecekleri ön kabulünü
yıktı.
Batıyı iyi tanıyan Fuat Sezgin,
gelişmenin temelinde özgürlük ve hoşgörünün olduğunu söyler.
Batı dünyası için karanlık çağ olarak
adlandırılan dönemin, aslında İslam dünyası açısından
aydınlık çağ olduğunu ortaya koyar. Ona göre, insanlar
bilmemenin kurbanı oluyorlar. Batı medeniyeti, İslam
medeniyetinin çocuğudur. Din gerilemenin nedeni değildir, bilimle
ters düşmez. Bilginin zevkine varıp okumak o kadar güzel ki
başlayınca sürüklüyor insanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
11.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyeyi demokraside ve ekonomide dünyanın en büyükleri arasında
görmekte kararlı olduklarına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ülkemizin büyümesi ve gelişmesini
hazmedemeyenler, demokrasimize ve kalkınmamıza yönelik
saldırılarıyla Türkiye'nin önünü kesmek, ülkemize diz çöktürmek,
milletimizi bölmek, devletimizi zayıflatmak istiyorlar. Allahın
yardımı ve milletimizin dirayeti, duruşu sayesinde bunu
başaramadılar, başaramayacaklar. Türkiyeyi 2023 hedefine
ulaştırana kadar hiçbir engelin, tuzağın ve oyunun bizleri
yoldan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye
hedefine ulaşana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Ülkemizin
potansiyeline ve büyüklüğüne inanıyoruz; milletimizin azmine ve
gayretine güveniyoruz. Hedeflerimize sıkı sıkı
bağlıyız. Türkiyeyi demokraside ve ekonomide dünyanın en
büyükleri arasına sokmakta kararlıyız.
83 milyon hep birlikte çarpan yüreğimizle
geleceğimize umutla bakmayı sürdüreceğimize inanıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
12.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, üniversitelerin ait olduğu topluma ve dünyaya bilimsel
açıdan nitelikli eğitim sağlamakla yükümlü olduklarına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üniversiteler, ait olduğu toplum ve dünyaya
bilimsel açıdan tutarlı, nitelikli eğitim sağlamakla ve
nitelikli araştırma yapmakla yükümlüdür. Avrupa ve dünyanın
çeşitli yerlerinden 388 rektörün 1988de Bolognada
imzaladıkları Magna Charta Sözleşmesinde bu yükümlülüğün
yerine getirilebilmesi için, üniversitede sunulan eğitim ve bilimsel
araştırmanın etik ve entelektüel açıdan her türlü siyasal
güç odağından bağımsız olması
vurgulanmıştır.
Uluslararası Higher Education dergisinde, 70
civarında rektörün bilimsel üretim yerine, siyasi güce
bağlılıklarını belirten tweet
attıklarını ve rektörü oldukları üniversitelerimizin
akademik performanslarının zayıf olduğu belirtilmektedir.
Rektörlerin akademik niteliği yüksek olan kişilerden atanması,
üniversitelerimizin uluslararası saygınlığı ve
ülkemizin geleceği açısından önemlidir. Sayın
Cumhurbaşkanının bundan sonraki atamalarda bu konuyu dikkate
alacağını ümit ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
13.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
cumhuriyetin ilk Millî Eğitim Bakanlarından Mustafa Necatinin evine
Nuri Pakdilin isminin verilerek neyin amaçlandığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Ankara Mithatpaşada,
ilk Millî Eğitim Bakanlarından Mustafa Necatiye ait olup ölümünden
sonra Kültür Bakanlığına bağışlanan eve Atatürke
firavun diyen Nuri Pakdilin ismi verilmiştir. Mustafa Necati,
Kurtuluş Savaşında en ön cephede savaşan, Atatürkün silah
arkadaşı bir Kuvayımilliyecidir. Cumhuriyetin kurulmasıyla
birlikte İmar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve
Millî Eğitim Bakanlığı yapmış, eğitimin
millîleştirilmesine öncülük etmiştir. Bu kadar görevi, genç bir
yaşta, 35 yaşında vefat edene kadar çok kısa bir sürede
yapmış, Atatürk arkasından ağlamıştır.
Mustafa Kemalin silah arkadaşı Mustafa
Necatinin tapulu evine Mustafa Kemal düşmanı bir adamın ismini
vererek ne yapılmak isteniyor? Bu, Mustafa Necatinin hatırasına
bir hakarettir. Sadece ona da değil, cumhuriyeti, Atatürkü ve silah
arkadaşlarını bu ülkenin ortak değeri gören herkese
hakarettir. Ömrünü ve tüm mal varlığını cumhuriyete feda
etmiş insanlara yapılan bu ayıba derhal son verin.
BAŞKAN Sayın İlhan
14.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, coronavirüs salgınının önlenmesi ve kontrolü
noktasında önemli katkıları olan birinci basamak
sağlık kuruluşlarının verimli kullanılabilmesi
için yapısal sorunlarının çözülmesinin zorunluluk arz
ettiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
Coronavirüs salgınının önlenmesi ve
kontrolü noktasında çok önemli katkıları olan ve büyük
fedakârlıklarla çalışan aile hekimleri, görev
tanımlamalarında yer verilmemiş olmasına rağmen,
salgınla doğrudan bağlantılı olarak, aile
sağlığı merkezi dışında da filyasyon
çalışmalarında Covid-19la mücadele kapsamında büyük risk
altında mesleklerini icra etmişlerdir. Maalesef birçok aile
hekimimizi ve çalışanlarını da bu süreçte kaybettik.
Sağlık Bakanı, aile ve toplum sağlığı
merkezlerinde çalışanlara ek ödeme konusunda bir çalışma
içinde olduklarını beyan etti. Ancak henüz bu konuda bir ilerleme
sağlanamadığı gibi, hasta olan doktorların
maaşlarından da bu süreçte çeşitli kesintiler yapıldı.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarının önemi, pandemi
döneminde daha fazla anlaşılmıştır. Bu sebeple
Hükûmetin, birinci basamak sağlık kuruluşlarının daha
verimli ve işlevsel kullanılmasını sağlayarak
doğru işleyen bir sağlık sistemini oluşturmak
adına bir an önce, elzem olan bu yapısal sorunları çözmesi
zorunluluk arz etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arık
15.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri ili Sarıoğlan ilçesi Palas Mahallesinin kanalizasyon
sorununun giderilerek Tuzla Gölü ve çevresinin turizme kazandırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sarıoğlan ilçemizin Palas Mahallesi
sınırlarında yer alan Tuzla Gölü keşfedilmeyi bekliyor.
Tuzla Gölü, kuşların uğrak yeridir, zengin bir biyolojik
çeşitliliği barındırır. Endemik bir bitki türü olan
Işıl lalesini sadece burada görebilirsiniz. Kuş gözlemi,
doğa gezileri ve doğa fotoğrafçılığı için
mükemmel bir yerdir. Bölge, aynı zamanda İpek Yolu üzerinde
bulunmaktadır. Tuzla Gölüne gelince, tarihî Sultanhanını ve
Şahruh Köprüsünü de göreceksiniz. Böylesi değerli bir alan turizme
kazandırılmalıdır. Ancak gelin görün ki 5 bin nüfuslu Palas
Mahallesinin yapılmayan arıtmasından dolayı kanalizasyon
buraya akıyor. Palas Mahallesi Muhtarımız Yunus Beyazıt
Atık boşaltma alanı köy mezarlığına 150 metre,
yerleşim yerine 100 metre uzaklıkta. diyor. Dirimize
saygınız yok bari ölümüze saygınız olsun,
sorunlarımızı çözün. diyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
kiraz üreticilerine üretim maliyeti ve satış için destek verilmesi,
tarımsal desteklemelerin artırılması ile taban fiyat
uygulamasının getirilmesini Tarım ve Orman Bakanından talep
ettiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, kiraz üreticilerinin çilesi bitmiyor, sıkıntılar
her yerde aynı. Afyonkarahisar Sultandağı, Çay; Konya
Akşehir ve Isparta Uluborludaki kiraz üreticileri için 1 kilogram
kirazın maliyeti ortalama 4 liraya çıkmışken bu üreticiler,
ihracatlık 1 kilogram kirazı ortalama 5-6 liraya ve iç piyasaya giden
kirazın 1 kilogramını da ortalama 2-3 liraya satabilmektedir.
Elektrik, gübre, mazot gibi desteklemeler verilmediği için kiraz
üreticisi, çoğunlukla maliyeti bile karşılayamamakta. Kiraz, bir
süre toplanmazsa çürüyeceğinden, alıcı firmalar da bu durumu
bildiğinden sürekli fiyat düşürmektedir. Çiftçi ise çaresizce
zararına da olsa kredi borçlarını ödeyebilmek için
alıcı firmaların verdiği düşük fiyatlara
kirazını satmak zorunda kalmaktadır. Kiraz üreticileri âdeta
isyan etmekte; artık, Bakanlığın konuya el
atmasını, kiraz üreticilerine üretim maliyeti ve satış için
destek vermesini, tarımsal desteklemeleri artırmasını,
taban fiyat uygulamasını getirmesini bekliyorlar.
BAŞKAN Sayın Güler
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
geçim sıkıntısı yaşayan emeklilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emeklilerimiz, ciddi geçim
sıkıntısı yaşamaktadır. Ocak ve temmuz
aylarında emekli maaşlarında tüketici fiyat endeksi esas
alınıp düzenleme sağlanmaktadır. Emeklilerin maaş
artışında dikkate alınan enflasyon sepetinde emekliyi
ilgilendirmeyen ürünler yer almaktadır. TÜİK, emekli
aylığı dönemlerinde emeklinin tükettiği ürünleri esas
alarak hesap yapsa gerçekler ortaya çıkacaktır. Emekli
maaşları, gerçek enflasyon rakamlarına göre
ayarlanmadığı için artış düşük kalmaktadır.
Bu hesaplamayla emeklilerin mağduriyetleri katlanmaktadır. Emekli
maaşlarının belirlenmesinde esas alınan tüketici fiyat
endeksleri hesaplanırken ortaya konan verilerin gerçekçi
olmadığını her emekli de görmekte, bilmektedir.
İktidar, bu hesaplama yöntemiyle bir taşla iki kuş
vurduğunu sanmaktadır. İktidar ocak ve temmuzda enflasyonu
düşük çıkarıp emekli maaşı
artışını da düşük vererek bu sayede fayda
sağladığını düşünmektedir. Bu yol, yol
değildir.
Aylık bağlama oranı, emeklilik
hakkı sınırlanırken iktidar, emeklinin hak edişini de
vermemekte ve bu, emeklilerin mağduriyetinin katlanarak devam etmesine
neden olmaktadır. İktidar, bu yoldan vazgeçmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya
18.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
coronavirüs salgını nedeniyle zor durumda olan kahvehaneci
esnafının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Coronavirüs nedeniyle seksen gün boyunca kapalı
tutulan kahvehaneler, 1 Haziranda tekrar açıldı; tabii, buna
açılmak denirse. Bir kahveci esnafımızla konuştum,
söylediklerini aktarıyorum: Kapat. dediler, kapattık. Üç ay
cebimize kuruş para girmedi. Kapat. diyenler gelip hâlimizi
hatırımızı sormadılar. Aç mısınız
susuz musunuz, evde ekmeğiniz var mı? demediler. Sonra Açın.
dediler. Masalar arasına mesafe koyduk, her türlü tedbiri aldık ama hâlâ
oyun oynatmamıza izin vermiyorlar. Maçları oynatıyorlar ama biz
oyun oynatamıyoruz. Oyun yoksa müşteri de yok. Bu yüzden
işlerimiz yüzde 70 nispetinde azaldı. Şu an tamamen
zararına çalışıyoruz. Bu şekilde ayakta durmamız
mümkün değil. Sigortamız, vergimiz, kiramız, çoluğumuz
çocuğumuz var ama bizi düşünen yok. Böyle giderse iş yerlerimizi
kapatacağız, aç kalacağız. Kahvehaneci
esnaflarımızın durumu bu. Hükûmete sesleniyorum: Artık bu sesi
duyun ve gereğini yapın.
BAŞKAN Sayın Bülbül
19.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
iktidarın Ege Denizindeki ada, adacık ve kayalıkları
işgal eden Yunanistana ne zaman ses çıkaracağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aydına Cumhurbaşkanı gelmiş ama
haberimiz yok ama Yunanistan Cumhurbaşkanı gelmiş. Yunanistan
Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou, Aydın
sınırları içinde bulunan işgal altındaki Eşek
Adasını ziyaret etti Bu ada, Yunanistanın ayrılmaz
parçasıdır. dedi. 21inci Yüzyılda ne yazık ki Ukraynadan
sonra toprak kaybeden ikinci ülke olduk, hem de savaşmadan.
AKP iktidarına soruyorum: Yunanistan
tarafından Egede 153 ada, adacık ve kayalık işgal
edilmiş durumda. Adalarımızı işgal eden Yunanistana
karşı iktidar olarak ne zaman ses çıkaracaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
20.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, yeterli
tıbbi personel ve pandemi uzmanı olmayan Adana Dr. Ekrem Tok Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde Covid-19
vakalarının nasıl tedavi edileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adana Doktor Ekrem Tok Ruh
Sağlığı Hastanesi, 530 yatak kapasitesiyle Türkiyenin
ikinci büyük ruh sağlığı hastanesidir; aynı zamanda 16
ilin bağlı olduğu bölge hastanesi konumundadır. Çok
sayıda personel ayrıldı; hastanede kalan
sağlıkçılar da büyük baskı altında
olduklarını belirterek görev yapmak istemiyorlar.
Tüm bunların üzerine hastanede bir de
coronavirüs tehlikesi yaşanıyor. Adana Tabip Odasının
verdiği bilgilere ve açıklamalara göre hastanede 10a yakın
hastada Covid-19 testi pozitif çıktı; bu hastalar, hiçbir hastane
tarafından kabul edilmiyor. Ekrem Tok Ruh Sağlığı
Hastanesi, pandemi hastanesi değil ve yoğun bakım ünitesi de
yok. Adananın sağlık yöneticileri ve hastane yönetimi bu duruma
sessiz.
Ben buradan Sayın Sağlık
Bakanına sesleniyorum: Yeterli tıbbi personeli ve pandemi uzmanı
olmayan bu hastanede Covid-19 vakası nasıl tedavi edilecek? Bu durum,
hem diğer hastalar hem de sağlık çalışanları için
bir risk değil midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grubu Başkan Vekili
Sayın Lütfü Türkkan
Buyursunlar Sayın Türkkan.
21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 24 Haziran
2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan atama kararlarıyla 6
üniversiteye yapılan rektör atamalarına, Sağlık
Bakanlığınca Covid-19la mücadele çerçevesinde Sırbistanın
Sancak bölgesine tıbbi yardım ve doktor gönderilmesinin oradaki
soydaşlar için önemli olduğuna, kıdem tazminatıyla ilgili
yapılmak istenen düzenlemeye, Mardin ili Kızıltepe ve Derik
ilçeleri başta olmak üzere elektrik kesintilerinin neden olduğu
mağduriyetlerin giderilebilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
imzasıyla 24 Haziran tarihli Resmî Gazetede yayımlanan karara göre 6
üniversiteye yeni rektör atandı. İçlerinden birisinin de AK
PARTİ milletvekili aday adayı olduğu bu 6 rektörün bilimsel
dergilerdeki toplam makale sayısı sadece 6; özür diliyorum sadece 3!
Bu 6 rektörün 4ünün bir bilimsel makalesi bile yok. Yani maksat hasıl
olmuş; niteliksiz eğitim için niteliksiz de rektör lazımdı,
bu da yerine gelmiş aslında.
Geçtiğimiz hafta sonu çocuklarımız da
bu üniversitelere girmek için canhıraş yarıştılar. Her
alanda olduğu gibi rektör atamalarında da liyakatsizliğin çok ön
plana çıktığını görüyoruz. Problem olmayan her konuda
önerdiğiniz her çözümün bizatihi kendisi problem oluyor. Türkiye
liyakatten, kıdemden ne zarar gördü ki bu değişiklikler
yapılıyor; merak ediyorum. Kırk yıldır uygulanan
kanuna göre rektör atanmak için en az üç yıl profesör olmak gerekiyordu.
İki defa KHKyle bu kural kaldırıldı, birkaç aylık
profesörler rektör yapılınca, iktidarın arzuları
tamamlanınca üç yıl şartı bir daha geri getirildi. Yani
devlet o kadar zafiyete uğramış ki. Kararname
yayımlıyorsunuz, bu üç yıllık kararı
kaldırıyorsunuz, istediğiniz rektörlerin atamalarını
yaptıktan sonra bir daha tekrar üç yıl şartı getiriyorsunuz!
Üniversitelerin her şeyden önce ilmin ve
bilimin bilgi dağarcığını genişletmek
olduğunu düşünürsek kurumun başına gelecek kişinin de
bunu başaracak niteliklere sahip bir bilim insanı olması
gerekiyor. Fakat, yayımlanmış bir makalesi bile yoksa o
kişiden bunları beklemenin de bir anlamı yok. Böylesi
liyakatsiz, yandaş atamalarla eğitimin kalitesini artırmak ya da
üniversitelerimizi dünyayla yarışabilir hâle getirmek ne kadar
mümkün; buradan sormak istiyorum.
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak
bugün yazı yazmış, diyor ki: Bu iş, kadrolaşma
değil, devlete çökme olayıdır. Bunu yazan, Abdurrahman Dilipak,
Yeni Akit gazetesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet
Bu iş, bir
kadrolaşma değil, devlete çökme olayıdır. demiş,
dikkatiniz çekmek istiyorum.
Bütün dünya, Türkiyede olduğu gibi Covid-19la
mücadele ediyor, bunlardan bir tanesi de Sırbistan. Sırbistanın
Sancak Bölgesi, Müslümanların yoğun yaşadığı bir
bölge. Sırbistanın bu bölgesine maalesef Sırp Hükûmeti, en ufak
bir yardım dahi yapmıyor. İnsanlar orada inleyerek ölüyorlar,
videoları sosyal medyada dolaşıyor. Dünyanın her
tarafına yardım götürmekle övünen Sayın
Cumhurbaşkanımız, orada doktor dahi yok. Bakın, ilaç, maske
vesair değil, doktor dahi yok. Hasta bakıcılarla bu tedavi
sürecini götürmeye çalışıyorlar, en azından geçici süreyle
Sağlık Bakanlığının oraya birkaç hekimi göndermesi
bu soydaşlarımız için, Müslüman kardeşlerimiz için çok önemli
olacaktır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kıdem tazminatı,
söz konusu. Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün Aranızda niye
çözmüyorsunuz? dedi. Böyle bir sorun yoktu ki, çözülmesi gereken bir problem
yoktu ki. Biraz evvel söylediğim gibi, problemi yaratıp çözümü
konusunda getirdiğiniz, esas problem oluyor. Kıdem tazminatı
meselesinde bir mesele yoktu, o meseleyi mesele hâline getiren bizzat sebep
şu: Kıdem tazminatında biriken paraların büyüklüğü,
çok ciddi şekilde dikkatinizi çekti yani oradaki o paralar da sizin
iştahınızı kabarttı. Bunu nereden anlıyoruz?
İşsizlik Fonu vardı, 133 milyar lira, hüp etti gitti. Deprem
fonu için 64 milyar lira, o da hüplendi gitti. 15 Temmuz şehit aileleri ve
gaziler için toplanan para 309 milyon liraydı, o da gitti. Bakın
arkadaşlar, nerede ne fonda para varsa onların üstüne çökmek için
bekliyorsunuz.
OYAK vardı; OYAK, Türkiye'nin en güçlü
kurumlarından bir tanesiydi. FETÖ, OYAKa çökmek istediği zaman
-hatırlıyorum- Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Ulusoy ve
o zamanki OYAK Otomobil Fabrikası Genel Müdürü, Yönetim Kurulu üyeleri
Ankaraya gelmişlerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Her partiyi
dolaştılar Bizi bu FETÖnün gazabından kurtarın; FETÖ,
OYAKa konmak istiyor, çökmek istiyor." dediler. FETÖden kurtardılar,
sizden kurtaramadılar. OYAK, şu anda sadece ve sadece sizin
yandaş şirketlerinizi kurtarmak için kullanılan bir şirket
hâline geldi. Geçen hafta Total ve M Oili 450 milyon dolara satın
aldı OYAK. Böyle bir ihtiyacı var mı OYAKın? Hayır,
yok. Totalin ve M Oilin arkasındaki kişiye bakarsanız o
Doğan Grubunu satın aldırdığınız grupla
aynı olduğunu görürsünüz. Orada zarar ettiriyorsunuz, bu zararı
da kalkıp OYAKa finanse ettiriyorsunuz. OYAKa da çöktünüz.
Son olarak, Mardinde yaşayan vatandaşlarımızın
sıkıntılarından söz etmek istiyorum. Mardinli
kardeşlerimiz özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Son, Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mardinli
vatandaşlarımız, özellikle çiftçilerimiz, Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde elektrik dağıtımını gerçekleştiren
Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinden uzun süredir
sıkıntı yaşıyorlar. Kısa adıyla DEDAŞ,
Mardinli çiftçilerimize fatura kesmiyor. Çiftçiler, kendilerine faturalar
bildirilmediği için ne kadar elektrik tükettiklerini bilmiyorlar. Çiftçi,
elektrik borcunu ödemeye gittiğinde kendisine bir ödeme pusulası
veriliyor ancak zaman zaman bu pusulalardaki tutarlar da farklılık
gösteriyor. Mardinli vatandaşlarımız, elektrik
faturalarının kendilerine detaylı bir şekilde
bildirilmesini istiyorlar.
Mardinde daha vahim bir olay var: DEDAŞ,
faturayı göndermediği hâlde elektrik borçlarını
ödemedikleri gerekçesiyle çiftçilerin elektriklerini kesiyor. Bu durum,
özellikle Kızıltepe ve Derik ilçeleri başta olmak üzere,
Mardinin köylerinde tarımla uğraşan çiftçilerimiz için çok
ciddi bir sıkıntı. Mardinli vatandaşlarımız en
çok ihtiyaç duydukları zamanda üretim yapmaya çalışırken,
geçimini sağlamaya çalışırken elektriklerin kesilmesi ne
anlama geliyor? Bununla ne yapılmak isteniyor? Bu soruların
cevabını merak ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Buradan Sayın Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanına çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen,
Mardinin sesini duyun ve yıllardır yaşadıkları bu
sıkıntıları yarından tezi yok çözün, zira
vatandaş gerçekten çok zor durumda.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
27nci Dönem İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun
kardeşi Ünal Osmanağaoğluna ölümünün 6ncı yıl
dönümünde Allahtan rahmet dilediğine, temmuz ve ağustos aylarına
ait Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan çiftçi
borçlarının da ertelenmesi gerektiğine, millî elektrikli trenin
fabrika testlerine Sakarya ilinde başlanması vesilesiyle üretim
kararını veren devlete ve emeklerinden dolayı TÜVASAŞa
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, 2014 yılında hayatını kaybeden
İzmir Milletvekilimiz Tamer Osmanağaoğlunun da kardeşi
olan Sayın Ünal Osmanağaoğlunun ölüm yıldönümü; kendisine
Allahtan rahmet diliyor, mekânı cennet olsun diyorum.
Sayın Başkan, çiftçilerimizin mayıs
ve haziran aylarındaki Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçları ertelenmişti. Çiftçimize pandemi
sürecinde rahat nefes aldıran bu erteleme kararının
ardından temmuz, ağustos aylarına ilişkin çiftçi
borçlarına dair bugüne kadar herhangi bir erteleme işlemi
gerçekleşmemiştir. Bu pandemi sürecinin de devam ettiği göz
önüne alındığında, çiftçimizin de hasat zamanının
olduğu ve olacağı değerlendirildiğinde onları
oldukça zor durumda bırakabilecek olan bu borçların, yine aynı
şekilde ertelenmesinde büyük yarar vardır. Bu hususta gerekli
tedbirin alınmasını talep etmekteyiz.
Sayın Başkan, dün, Sakaryanın ve
Türkiyenin gururu olan Türkiye Vagon Sanayii TÜVASAŞın yerli ve
millî imkânlarla üretmiş olduğu millî elektrikli tren setinin fabrika
testlerine başlama törenine katılmış bulunmaktayız.
Seri üretimde yüzde 80 yerlilik oranına kavuşacak olan ve 324 yolcu
kapasitesine sahip olan millî elektrikli tren seti, saatte 160 kilometre
hız yapabilmektedir. Bu yolcu taşımacılığına
kısa bir süre içerisinde başlaması beklenen tren setinin
devamında 225 kilometre hız yapabilecek olan başka bir tren
setinin de üretimine başlanmış olmasını büyük bir
mutluluk ve heyecanla öğrenmiş bulunmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 160 milyar
avroluk bir piyasa olarak, pazar olarak ifade edilen bu sektörde
TÜVASAŞın attığı bu adımlar, dünya çapında
Türkiyenin yüzünü ağartacaktır. Bu vesileyle millî tren setinin
üretim kararını veren devletimize teşekkür ederken,
çabaları ve emekleriyle bu gurur tablosunu bize hediye eden
işçisinden Genel Müdürüne kadar TÜVASAŞ ailesini buradan bir defa
daha tebrik ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, işkence meselesinin Türkiyenin temel gündemleri
arasında yer almaya devam ettiğine, 26 Haziran İşkenceye
Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma
Gününde HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi Rojbin Çetinin evinde
işkenceye maruz bırakıldığına, işkencenin
zaman aşımı olmadığına ve hesabının
yargı önünde verileceğine, Meclise sunulan çoklu baro düzenlemesini
öngören teklifin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, çok kötü bir
konuyla başlayacağım, işkence. İşkence meselesi,
2020 yılında hâlâ Türkiyenin temel gündemleri arasında yerini
almaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan
edilen 26 Haziran İşkenceyle Mücadele Gününde Diyarbakırda çok
korkunç bir işkence olayı yaşandı. Biz bunu basın
toplantılarıyla da duyurduk ama Genel Kurulda bir kez daha, bir kez
daha ve asla söylemekten vazgeçmeyeceğimiz bir görüntü var. Evet, bütün
Türkiye görsün. Rojbin Çetin, bizim Demokratik Yerel Yönetimler Komisyonu
üyemiz, önceki dönem Edremit Belediyesi Eş Başkanımız.
Kendisi, Diyarbakırda ikamet eder. Yapılan bir soruşturma
sebebiyle 26 Haziranda -altını çizerek söylüyorum-
İşkenceyle Mücadele ve Dayanışma Gününde, akşama
doğru saat on altı sıralarında yarısı özel
harekât timi olmak üzere 100 kişilik bir kolluk gücüyle evine
gidilmiş. Eve gidilirken ilkin 2 tane operasyon köpeği dedikleri
iki köpek içeri girmiş ve şu gördüğünüz, iki
bacağını et koparır derecesinde parçalamış ve
kendisi, kendi direnciyle köpeklerle boğuşmuş, akabinde üç buçuk
saat Rojbin Çetine evinin içinde işkence yapılmış. Cinsel
içerikli küfürler, hakaretler, tek tek bunların hepsi kendi sesinden bizim
elimizde mevcut.
Bununla da yetinilmemiş, binanın ikinci
katında oturuyor, her bir dairenin önüne bir özel harekât timi
konumlandırılmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
ve
komşularına demişler ki Sakın dışarıya
çıkmayın yoksa hepinizi aynı muameleye tabi tutarız. diye
bir de tehdit etmişler, ve orada sorguya başlamışlar, daha
Emniyete götürülmeden, daha ortada hiçbir şey yokken hakaret, küfür,
tehdit ve her türlü kaba işkence diyebileceğimiz yöntem
uygulanmış. Gözünün altı, tekmelerle dudağı
patlatılarak, vücudu sırtında ve kollarında çok derin darp
izleri yaratacak kadar neredeyse parçalanmış bir vaziyette.
Şimdi neymiş: Emniyet Müdürlüğü,
Diyarbakır Emniyet Müdürü açıklama yapmış, demiş ki:
Rojbin Çetin kaçıyormuş, köpekler de yakalıyormuş. Bu ne
ya? Biz hep söylüyoruz: Halkın, toplumun aklıyla alay etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Artık köpekler de Türkiyede bir işkence aracına
dönüştürülmüştür. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
orada, Sayın Çavuşoğlu. Dün kendisine, Komisyona 58 vekil olarak
başvuruda bulunduk ve derhâl olay yerine gidip Rojbin Çetinin vücudundaki
izlerini tespit etmelerini ve gerekli işlemlerin
yapılmasını istedik. Aradan üç gün geçti, Rojbin Çetin
yürüyemediği için tekerlekli sandalyeyle hastaneye götürüldü ve bu sözünü
ettiğim bütün izler de doktor raporunda belgelenmiş durumda.
Şimdi, bu bize ne anlatıyor? Biz geçen
hafta Canan Kaftancıoğlu davası vesilesiyle Selahattin
Demirtaş davasını ve daha birçok örneği vererek
aslında yargının, kolluğun ve iktidarın tarihler
üzerinden topluma birer mesaj verdiğini ve siyasi saiklerle hareket
ettiğini söylemiştik.
26 Haziranda bir kadına bu şekilde
vahşice işkence yapılması Bizim işkenceyle mücadele
etme gibi bir derdimiz yok. demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz,
dünyada İşkenceyle Mücadele Gününde işkence yapmakla
övünüyoruz. demektir. Biz, Emniyet Müdürümüzün açıklamasıyla, bu
işkencecilerin arkasında duruyoruz. demektir.
Şu ana kadar yaptığımız
bütün çağrılara rağmen ne Emniyet Müdürü ne Vali ne oraya
operasyona giden 100 kolluk görevlisi hakkında hiçbir işlem
yapılmadı. Aksine, Valilik ve Emniyet Ben işkencenin sahibiyim,
işkenceyi mazur görün; Rojbin Çetin kaçıyormuş, köpek de
yakalamış. dedi. Halkın aklıyla alay ediyorlar. Bu
alayı ettirmeyiz biz, bu işkencenin peşini bırakmayacağız.
Evet, AKP, darbeciliğiyle bütün dünyada nam
saldı, şimdi de sokakta yaptığı işkencelerle
büyük nam salmaya devam ediyor. Bu da yetmedi, işkenceyi evlere
taşıyor. İnsanlara artık evin içinde işkence
yapılıyor. Yakalamaya giden kolluk, üç buçuk saat neden evde
işkence yapar, neden? Bunu iktidar grubuna soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca şunu da hatırlatmak istiyorum: Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 3üncü maddesi işkenceyle ilgilidir.
Hemen hemen bütün maddelerde bir tanım verilir ve istisnaları
konulur. İstisnası olmayan madde, işkence maddesidir ve
işkencede sadece şu söylenir: Hiç kimse işkenceye,
insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere
tabi tutulamaz. nokta. Bunun istisnası yoktur, hiçbir gerekçe
işkenceyi mazur gösteremez. Ülke, 90lı yıllarda ne yazık
ki gözaltında kaybolan insanlar, karakola gidip dönmeyenler ya da merdiven
dibinde dövülerek öldürülenlerle doludur. Bu kanlı geçmiş yeniden
hortladı. Bu dönemde artık işkenceci bir iktidar
anlayışıyla yüz yüzeyiz. Evet, geçen yıl Halfetide
yurttaşı yüzükoyun yere yatıran, işkence yapan
işkencecilere takipsizlik kararı verilirse, aklanırsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diyarbakırda da evde üç buçuk saat işkence yapıldı.
Cezasızlıkla işkence özendiriliyor, işkence teşvik
ediliyor. AKP hukuk tanımazlığını, darbeyi devam
ettirirken şimdi de işkenceci iktidar namını dünyaya
salmış durumda. Biz, insanlık onuru bu işkenceyi mutlaka
yenecek diyoruz ve bu konuda behemehâl, vali başta olmak üzere,
İçişleri Bakanı eğer bu işkenceyi desteklemiyorsa derhâl
gereğinin yapılmasını ve açığa
alınmalarını, soruşturmanın
başlatılmasını ve tutuklanmalarını talep
ediyoruz. Çünkü işkencenin zaman aşımı yoktur, işkence
insanlığa karşı bir suçtur ve ne olursa olsun, kaç yıl
geçerse geçsin bu işkencenin hesabı yargı önünde verilecektir.
Sayın Başkan, uzattım, kusura
bakmayın ama çok çok önemli bir mesele olduğu için
ayrıntıya girme ihtiyacı duydum.
Diğer bir can alıcı mesele, çoklu
baro meselesi. Bu sabah bir teklif sunuldu, evet, içler acısı bir
kanun teklifi gerçekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu
teklifin, çoklu baro teklifinin aslında ne kadar vahim olduğunu ve
baroların tavrının ne kadar doğru olduğunu bugün daha
iyi anladık. Geçen hafta yirmi yedi saat Ankara girişinde
baroları, baro başkanlarını bekleten iktidar, bugün
teklifini sunmuş oluyor. Evet, bir yönetememe ve bir beka sorunu var. Tüm
kurum ve kuruluşları tek elde toplama anlayışıyla
hareket ediliyor. Evet, geçen yıllarda Demirören Medya Grubu olarak
tekeline aldırdı muhalif basını, Demirörene 750 milyon
liralık bir kredi kullandırdı ve basını kendi
basını hâline getirdi.
Hâkim ve savcıların kendi sözlerinin
dışına çıkmaması için her türlü önlemi alan iktidar
şimdi savunmayı teslim almak istiyor. Çünkü Türkiyede şu anda
hukukun, özgürlüklerin, eşitliğin tek güvencesi barolar ve savunma
kalmıştır. Bu teklif sadece baroları ilgilendirmiyor, bu
teklif sadece avukatları ilgilendirmiyor, bu teklif
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
82
milyon yurttaşı ilgilendiriyor. Herkesin hayatının bir
döneminde mutlaka mahkemelerle, avukatlarla, savcılıklarla bir
işi olur ve bununla Bizim avukatlarımızı, bizim
yarattığımız baroları tutacaksınız.
Avukatlar da yargının hukuksuzluğuna ortak olacak. diyorlar.
Yandaş avukat ve yandaş baro yaratılacak ve bu geçerse
-geçmemesi için parti grubu olarak en büyük muhalefetlerimizden birini
yapacağız- hiç kimsenin, hiçbir yurttaşın kişi
özgürlüğü ve güvenliği kalmayacak çünkü savcı ve avukat
kimliği birleşecek. Çünkü savcı, avukat ve hâkim kimliği
birleşecek, kimse hukuku savunamayacak. Çünkü herkes, iktidarın
düşüncelerini mahkemelerde mecburen savunmak zorunda kalacak, savunma ile
iddia makamı arasında bir ayrım kesinlikle kalmayacak. Bu
nedenle tüm Türkiyenin bu teklife çok güçlü bir şekilde Hayır.
dediğini biliyoruz, baroların yanındayız. Yol yakınken
bu teklifi geri çekin diyoruz.
Başka bir konu vardı, onu bilahare
aktarırım.
Çok teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Irakın
kuzeyinde düzenlenen Pençe-Kaplan Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman
Onbaşı Recep Yüksele, 27 Haziran Cumartesi günü Giresun ili Bulancak
ilçesinde kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılan 7
yaşındaki İkranur Tirsiye Allahtan rahmet dilediğine,
yeniden görevlendirilen AK PARTİ Grup Başkan Vekillerine
başarılar dilediklerine, Covid-19 testi pozitif çıkan
milletvekillerine geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına,
coronavirüsle ilgili kısıtlamaların kademeli olarak
kaldırılmasının ardından vaka sayısının
artması nedeniyle Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
süreçle ilgili Meclisi tekrar bilgilendirerek yeni bir yol
haritasının ele alınması gerektiğine, 2011
yılında Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü adını alan
Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluşunun 99uncu yıl dönümüne, Mustafa
Necati Kültür Evinin adının Nuri Pakdil Kültür Evi olarak değiştirilmesini
kabul etmediklerine, İzmir ili Menemen Belediye Başkanı Serdar
Aksoy hakkında terör örgütlerine üyelik suçlamasıyla hazırlanan
iddianameye ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle pazar günü ateş,
Manisamızın Ahmetlisinde -eski beldemiz- Gökkaya Mahallesine
düştü ve Kuzey Irakta Uzman Onbaşı Recep Yüksel şehit
oldu. Manisa milletvekilleri olarak oradaydık, bu
büyük acıyı bir kez de burada, yüreğimizde hissettiğimizi
ifade ediyor, kendisine Allahtan rahmet, ailesine ve tüm Gökkayaya sabır
diliyoruz.
Giresunun Bulancak
ilçesinde 27 Haziran Cumartesi günü kaybolan 7 yaşındaki İkra
Nur Tirsinin maalesef cansız bedenine ulaşıldı. Ailesi ve
Giresunun bu endişeli bekleyişi büyük bir hüzünle sonlandı. İkra
Nura başsağlığı, ailesine ve Giresuna sabırlar diliyoruz.
Sayın
Başkan, bugün iktidar partisi Grup Başkan Vekillerinin yeniden
görevlendirildiğini öğrendik, mevkidaşlarımıza
başarılar diliyoruz.
Sayın
Akbaşoğlunun sağlık durumuyla ilgili olumsuz bir haber
aldık, çok üzüldük, yakından takip ediyoruz ve kendisine acil
şifalar diliyoruz.
Coronavirüsün
Mecliste milletvekillerini de etkilediği bu süreçte 3 HDPli
arkadaşımızın tedavileri hastaneden eczaneye geçmiş,
bunu memnuniyetle öğrendik ancak tedbirleri dikkatle
uygulamalıyız. Hepimize bir görev düşüyor, 29 Haziran günü yani
dün açıklanan rakamlarda vaka sayısı 1.374 oldu, oysa
kısıtlamaların kademeli kaldırılma takvimindeki en
önemli tarih olan 1 Haziranda 827ye kadar düşmüştü ve oradaki
yoğun bakım hasta sayısının 650ye düşmesi
geçtiğimiz günlerdeki 20nin altına düşen vefat
sayılarını müjdeliyordu. Maalesef, şu anda, yoğun
bakım sayısı binin üzerine çıktı, entübe hasta
sayısında artış var ve alınması gereken birçok
tedbir Sağlık Bakanının da zaman zaman teyit ettiği
şekilde uygulanamıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Örneğin, Türkiyede yayıncı kuruluş -ne kıymetliyse
bu Katarlılar- zarar etmesin diye futbol maçları
oynatılıyor, seyircisiz oynatılıyor ama maçların
yayınlandığı kahveler var veya yayına sahip olmayanlar
komşularının evlerinde toplaşıyorlar. Ben bunu
Mecliste konuştum, iktidar partisinden arkadaşlar da Sağlık
Bakanına ileteceklerini, bizim de iletmemizi söylediler. Ben Bakanla
bizzat konuştum, aynı endişeyi paylaştığını,
çok haklı
bir endişe olduğunu, buna çözüm getirilmesi gerektiğini söyledi.
Ancak Katarlının hatırının üstüne hiçbir şey
geçmiyor bu memlekette. Ve nasıl analiz edilecek bilmiyoruz ama hepsi
mümkün bunların çünkü menşeine göre, filyasyona göre. Ama Süleyman
Soylunun acemice ilan ettiği bir sokağa çıkma
yasağının 3.670 ek vakaya sebebiyet verdiği
hesaplanmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Birçok çalışma
yapmak lazım ama şehirler arası ulaşımın serbest
bırakılmasından sonra İstanbuldaki vakaların
İstanbula en çok göç vermiş illere
yayıldığını gözlemliyoruz. Bu konuda bence Meclise
-birkaç saat bir kayıp değildir- Sayın Fahrettin Kocanın
yeniden davet edilmesi, ilk başta yaptığı bilgilendirme ve
etkileşim gibi bütün grupların bu konuda görüşlerini ifade
etmeleri ve Türkiye'nin bu konuda yeni yol haritasını ciddiyetle ele
alması gerekiyor. Yoksa bir başarı hikâyesi anlatılmak
istenen böyle bir sürecin hepimizi üzecek sonuçlara evrilmesinden hepimiz
endişe ediyoruz.
Sayın Başkan, tam doksan dokuz yıl
önce bugün Çocuk Esirgeme Kurumu kuruldu. Savaş meydanlarında
emperyalist ordulara karşı mücadele eden kahraman Mehmetçikin,
askerlerimizin evlatları yetim kalıyordu ve bu yüce Meclis oturdu ve
Çocuk Esirgeme Kurumu gibi bir kurumu akıl etti ve onu kurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle bir kurum kurdular ki
1924te pastörize süt dağıtımına, 1927de anne ve
çocukların ücretsiz sağlık hizmetinden ve ürünlerinden
yararlanmasına, 1928de çocuk bahçelerinin tüm yurtta
açılmasına, 1929da diş muayeneleri ve tedavinin
başlamasına karar verdiler ve uyguladılar ve bugüne kadar Çocuk
Esirgeme Kurumunun yaptıklarını biliyoruz. Bir Manisa
Milletvekili olarak devrin Saruhan Mebusları, Manisa Milletvekilleri
İbrahim Süreyya Bey ve Mustafa Necati Beyin başını
çektiği bu yasama faaliyetiyle gurur duyuyoruz.
Ve şimdi, bugün bir şeyi
hatırlatalım ki o ilk imza sahiplerinden, teklif sahiplerinden,
Kurumun akıl hocalarından, hamilerinden bir tanesi Mustafa Necati
Beydi, Manisa Milletvekili, Saruhan Mebusumuz. 3 dönem milletvekilliği
yaptı, Adalet ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı, üç
yıllık Millî Eğitim Bakanlığı efsaneydi. 32
yaşında hayatını kaybetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Otuz iki yıla
bunları sığdırdı. Ardında Atatürkün
gözyaşlarını bıraktı. Atatürkün
gözyaşlarıyla uğurladığı Mustafa Necatinin, bu
Meclisin de korumasında olan, tapusu kendine tahsisli olan ve bir
şekilde Kültür Bakanlığı bünyesine devredildikten sonra
Mustafa Necati Kültür Evinin adı Nuri Pakdil Kültür Evi olarak
değiştirildi.
Şimdi, Nuri Pakdile sahip çıkan
çıkar. Ben Atatürke firavun demesini bilirim. Ama o Nuri Pakdilin
adını bir yere verecek olan varsa gitsin partisinin teşkilatına,
toplantı salonlarına nereye veriyorsa versin, nereye
yakıştırıyorsa ama cumhuriyetin, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi
bir kurumun kurucularından, ilk fikir sahiplerinden, Millî Eğitim
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, otuz iki yıla
müthiş bir ömür sığdırmış birinin ismini
kaldırıp da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Atatürke firavun diyen
birinin isminin verilmesi bu Meclise saygısızlık, kurucu Meclise
saygısızlık, Çocuk Esirgeme Kurumuna saygısızlık,
Atatürkün hatıratına saygısızlık. Bunların
hiçbir tanesini kabul etmiyoruz ve bir Manisa Milletvekili olarak Meclisteki
bütün Manisa Milletvekillerini de Saruhan Mebusumuza sahip çıkmaya, onun
hatırasına sahip çıkmaya davet ediyorum. Turizm Kültür
Bakanını kim arasa Çok haklısınız, çok üzgünüz, çok
pişmanız, aman neler oldu, halledeceğiz
Hani, kaç gün geçti,
nereye hallediliyor. Bu konuda herkesin tutum alması lazım, bunu
kesinlikle kabul etmiyoruz.
Barolarla ilgili, AK PARTİ grup önerisinde
kürsüden konuşarak burada bu süreyi tekrar etmemiş olayım ve
usul ekonomisi olsun.
Sayın Başkan, bütün Türkiyeye bir
meselenin dikkatini çekmemiz lazım ki nasıl bir kirli kumpasla
karşı karşıyayız, neler oluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gazeteleri açanlar
geçtiğimiz günlerde şok oldu, ben de şok oldum. Menemen Belediye
Başkanımız hakkında bir dava açılıyor,
iddianamede Menemen Belediye Başkanımız THKP-C, Dev-Yol, Dev-Genç,
MLKP, MKP, TKP/ML, TKP/ML-TİKKO ve TKP/ML Konferans ve KP-İÖ
örgütlerine üye olmakla suçlanıyor. Okudum inanamadım, Dizgi
hatasıdır. dedim. İnternetten baktım böyle; 9 tane örgüte
üye, 9 örgütten faaliyetini sürdüren yok. 1984te faaliyetini sürdürmüş,
tamamlamış olan örgütlere üyelikle suçlanıyor, Deniz
Gezmişin bizatihi üç ay üyesi olmakla suçlandığı THKOya
üyelikle suçlanıyor. Dedim Bu nasıl oldu? Aradım, iddianameyi
falan istedim, geldi, gözlerimle gördüm. Sayın Başkan, suç şu:
Sayın Serdar Aksoy ilçe kongresinde konuşma yapıyor, diyor ki:
Biz, kim miyiz? Biz, Sivasta, Maraşta katledilen canlarız; biz,
Başbağlarda katledilen insanlarız; biz, Uğur Mumcuyuz,
Bahriye Üçokuz. Biz kim miyiz? Kızılderede öldürülen Mahir,
Diyarbakır Cezaevinde sır verip ser vermeyen İbrahim
Kaypakkayayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mayıs 1972de
altındaki sehpayı kendisi tepikleyip, itekleyip şehit düşen
Deniz Gezmişiz. Biz Mustafa Kemalin askerleriyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Serdar Aksoy bunu dedi ya, yönteme bakın:
Hayatını kaybetmiş, geçmişte asılmış, idam
edilmiş devrimcilerin isimlerine bakıyorlar, Biz oyuz. dedi ya,
onların üye oldukları örgütlere bakıyorlar veya üyelikle
suçlandıkları, O örgütlerden ayrılan örgütler de kökünü buradan
almıştır, bunu da yazalım. diyorlar, 9 örgüte birden
üyelikten terör soruşturması. Aklın durduğu, insanın
kanının donduğu bir iddianame. Hani bir bakıma
bakıyorsun, ben geçen hafta burada hem Erdal Ereni hem Mustafa
Pehlivanoğlunu birlikte andım, bu savcının eline
düşersem -ki düşeriz, yollar- adam beni hem THKOdan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
hem ülkücü kuruluşlar
üyeliğinden yargılayabilir. Ama işin akıllara ziyan bir
gerçek tarafı var, bu tarafı şaka gibi geliyor hepimize. Gerçek
tarafı şu: Serdar Aksoyun seçimlerdeki AK PARTİden rakibi,
seçimden sonra İçişleri Bakanlığında hukuk
müşaviri olarak görevlendirilmiş ama Menemende yaşıyor,
Serdar Aksoyun her adımını takip ediyor. Onunla ilgili bir
hevesi var ama belediye meclisi CHPde olduğu için kayyum atayamayacak,
bir terör suçu bulacak, bula bula bunu bulmuş. Biz Deniz Gezmişiz
demiş, THKO üyesidir diye Serdar Aksoya dava açıyor.
Arkadaşlar, bunu izah edebilecek, buna Evet. diyebilecek biri varsa beri
gelsin. Ama ihbarı yapan kim konuşmayla ilgili? AKPnin önceki dönem
ilçe başkanı, belediye başkanının en yakın
siyaset arkadaşlarından bir tanesi İdris Akkoyun. Kurucu
başkanı olduğu MEGİAD FETÖden kapatılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Beyefendinin üyesi olduğu
9 tane derneğin 9u da faaliyette değil, hepsi
kapatılmış 15 Temmuz sonrası ama belediye
başkanımıza terör örgütü üyeliği suçlaması yapan eski
ilçe başkanınız Ankarada olması gerekirken
İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri Menemende
-özel ilgi alanında- helikopter gibi uçuyor belediyenin üstünde, bir şey
bulacak, görevden aldıracak, kendisini atatacak. Arkadaşlar, darbeci
eylemleriniz öyle muhterislerin ihtiraslarını kabartıyor ki
akıllara gelmeyecek şeyler oluyor. Utanırsınız bundan
arkadaşlar, bunun savunulacak değil, susulacak tarafı yok,
susulacak. Buna bir kelime söylemeniz lazım.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
TÜVASAŞ projesi kapsamında yerli ve millî imkânlarla üretilen millî
elektrikli trenin test sürüşüne Sakarya ilinde
başlandığına, Covid-19 salgınıyla mücadele
sürecinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Hükûmetin
yaptığı çalışmaların milletin nezdinde büyük
güven oluşturduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; millî iradenin hâkimiyeti bir taraftan ülkemizin anayasal ve
yasal reformlarla hukuk, özgürlük ve demokrasi standartlarını
artırırken bir taraftan da üretim, istihdam, teknolojiyle ülkemizi
dünyanın parlayan yıldızı hâline getirmeye devam
etmektedir. İşte bu anlamda Sakaryada yapımı tamamlanan
TÜVASAŞ projesi kapsamında millî elektrikli trenimiz raylara test
sürüşü için indirildi hamdolsun. Bugüne kadar nasıl yerli ve millî
teknoloji hamlelerimiz ülkemizin refahını, teknolojisini,
kalkınmasını artırmışsa inşallah yakın
vadede -yani ilk beş yıllık süre zarfında- ülkemizin
lokomotif ve tren sanayisinde gereksinimi olan yaklaşık 15 milyar
dolarlık ihtiyacını da karşılayacaktır.
Şimdiden hayırlı, mübarek olsun.
Tabii, yaklaşık altı aydan beri
dünyayı kasıp kavuran salgınla mücadelemiz devam ediyor. Çinden
dünyaya yayılan ve ülkemize de bulaşan Covid-19 salgınıyla
hamdolsun sağlık altyapımız ve devlet-millet
dayanışmamız sayesinde büyük bir başarı elde ettik. Ve
bugüne kadar vaka sayımız her ne kadar 150 binlere
ulaşmışsa da açıkçası şifa bulan,
sağlık altyapımızın nimetlerini gören vatandaşlarımız
sağlığına kavuşmuş ve bu noktadaki
başarımız da bütün dünya milletleri nezdinde dikkati
çekmiştir, çekmeye de devam etmektedir. Tabii bunu yaparken ekonomik ve
sosyal alanda da ülkemiz dünyada parlayan bir yıldız olarak yoluna
devam etmektedir. Malum olduğu üzere şu an itibarıyla dünyada
sağlık bakanları bir bir istifalarını sunarken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
hamdolsun milletimiz
nezdinde siyasi düşüncesi, fikri ne olursa olsun Sağlık
Bakanımızın ve Hükûmetimizin yapmış olduğu
çalışmalar milletimiz nezdinde büyük güven oluşturmaktadır.
Şu anda sözlerimi tamamlarken görüşmekte
olduğumuz 216 sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Teklifinin görüşmesine inşallah devam edeceğiz. Bir taraftan da
salgınla mücadelemizde sosyal mesafe ve diğer tedbir
kurallarına, temizlik ve diğer maske kurallarına riayet etmek
suretiyle inşallah çalışmalarımıza devam
edeceğiz.
Hayırlı, başarılı bir
çalışma diliyor, Genel Kurulu saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, TBMM Başkanı
adaylarının 2 Temmuz 2020 Perşembe gününden itibaren 6 Temmuz
2020 Pazartesi günü saat 24.00e kadar Başkanlık Divanına
bildirilmesi gerektiğine ilişkin duyurusu
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, içinde
bulunduğumuz 27nci Yasama Döneminin ilk devresi için yapılan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı seçim süresi 12 Temmuz 2020 tarihinde
sona erecektir. Anayasanın 94üncü, İç Tüzükün 10uncu maddesine
göre, ikinci devre için yapılacak seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan adaylarının Meclis üyeleri içinden birinci devre için
seçilen Başkanın görev süresinin dolmasından 10 gün önce
başlamak üzere 5 gün içinde Başkanlık Divanına
bildirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle,
Başkan adaylarının, Başkanın görev süresinin
dolmasından önceki 10uncu gün olan 2 Temmuz 2020 Perşembe günü ile 6
Temmuz 2020 Pazartesi günü saat 24.00e kadar Başkanlık Divanına
bildirilmesi gerekmektedir.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri, İYİ PARTİ
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 30/6/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın, ihmalin ve sorumlularının tespit
edilmesi, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve aynı felaketin
bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en aza indirgenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
30/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 30/6/2020 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından Bursa Kestelde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın tam olarak tespit edilmesi ve oluşan
mağduriyetlerin giderilmesi, selin felakete dönüşmesindeki ihmalin ve
oluşan hasarın sorumlularının tespit edilmesi, aynı
felaketin bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en
aza indirgenmesi amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 30/6/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekilimiz
Sayın İsmail Tatlıoğlu konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 20 Haziran
2020 Cumartesi günü Bursada akşamüstü bir yağmur
yağışı söz konusu oldu ve bunun neticesinde 6
vatandaşımızı kaybettik, 1ini Dudaklı Mahallesinde -eski
tabiriyle köyünde- 5ini de Narlıdere Mahallesinde -veya köyünde- sele
kaptırdık. Bunun dışında, Yenişehire
bağlı Marmaracık köyünde ve yine Kestelde Gölbaşı
civarında arazinin ciddi bir sel altında kalmasıyla
tarımsal ürün zayiatına neden olduğunu görüyoruz.
Çok değerli arkadaşlar, parti olarak,
İl Başkanlığı olarak geniş bir teknik ekiple
yöreye ziyaretler yapıldı. Selin olduğu köyün üstüne, selin
başladığı yere, bütün araziye teknik bir heyet
dağıldı ve incelemeler sonucunda bir rapor elde edildi. Buradaki
temennimiz şudur tek tek bakarsak: Dudaklı köyünde -bir
vatandaşımızı kaybettiğimiz selde- beş yüz
yıla yakın yerleşik olan bu köyde ve
varlığını sürdüren bu derede ilk defa böyle bir sel oluyor,
ilk defa. Meteoroloji raporlarına baktığımızda saatte
20 kilogram bir yağış yani böyle bir sele neden olma ihtimali
olmayan bir yağış tespiti var. O nedenle, inceleme raporu bize
şunu diyor, diyor ki: Köyün üzerinde Orman bir yol yaptı ve bu yolun
yapımında DSİyle irtibatsızlık var. Yol
yapımından kaynaklanan hafriyat ve kayalar dere yatağına
yuvarlandı. Bu yağmur zamanla bent teşkil eden kayaların
oraya birikti ve buradan patladı. Gerçekten -biz de- değerli AK
PARTİli, Cumhuriyet Halk Partili ve Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımız
da yerinde görmüştür, bu boyda, bu kürsü boyunda kayalar söz konusu. Bu
yağmurun, normalde oralara bu kayaları götürmesi mümkün değil.
Dolayısıyla, burada gerçekten DSİ anlamında bir ihmal var.
Narlıdere mevkisinde de benzer durum var. Vatandaşlar oraya bir bina
yapmış. Bu binanın orada mevcudiyetine izin verilmesi her
hâlükârda yerel yönetimlerin ihmalidir.
Biz İYİ PARTİ olarak -Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Orhan Çakırlar, Eskişehir
Milletvekilimiz, Ankara Milletvekilimiz ve 2 Bursa Milletvekilimiz-
Marmaracık köyüne bir inceleme heyeti olarak 5 milletvekili
arkadaşımız gittik, yerinde incelemeler yaptık.
Marmaracık köyünde, sulama kanallarına su çok geldiği zaman bir
arazinin su basmasını her hâlükârda önlemek için yapılan pompa
sisteminin tam o an çalışmadığı bilgisi var.
Sorduğumuzda Arıza meydana geldi. deniyor ama DSİye
soruyoruz, arıza bilgisi yok. Dolayısıyla, burada temel olarak
bir arka planında siyasi bir ithamdan ziyade meselenin ele
alınması ve bu can kayıplarının bir daha tekrarlanmasını
önlemek amacıyla bir araştırma önergesi verdik, lütfen buna
sahip çıkın. Bu, burada çok açık, 6 canımızı
kaybettik ve binlerce dönüm arazi sular altında kaldı. Bakın,
Gölbaşında sel suları söz konusu. Buralarda sel suları söz
konusu değildi daha önceleri. Bu yağmur, bu seli yapacak bir
yağmur değil ama hızlı tren çalışması,
buralarda müteahhitlerin hafriyatlarını düzenli, belirlenen veya
uygun yerlere değil, gelişigüzel yerlere atması nedeniyle
araziler sular altında kalmış ve bunları CİMERe de
şikâyette bulunmuşlar. Vatandaş bir çare aramış ama
maalesef buralar ciddi şekilde tarımsal ürün zayiatına neden
olacak şekilde bir sel altında kalmış. Biz İYİ
PARTİ olarak bir Meclis araştırma komisyonu kurulması ve
bunun araştırılmasını istiyoruz. Bu örnek teşkil
eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Bakın, Pamukova tren kazasında bir araştırma komisyonu
kurulsaydı daha sonraki nice tren kazalarındaki can
kayıplarını önlemiş olurduk. Tekrar ediyorum: Burada çok
kesin bir ihmal var. Kimin ihmali olduğuna ve neden olduğuna bir
bakalım, bu ihmalleri ortadan kaldıralım. Bunun aleyhinde oy
veren herkesin bundan sonraki benzer olaylarda vebali olacağını
düşünüyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel
felaketinde hayatını kaybeden Bilen ailesine Başkanlık Divanı
olarak Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Divan olarak Bursada sel
felaketi münasebetiyle yaşamlarını yitiren değerli Bilen
ailesi fertlerine Allah'tan rahmet, hayatta olanlarına da sabrıcemil
niyaz ediyoruz. Hemşehrilerim olan Bilen ailesinin acısını
paylaştığımı da ifade etmek istiyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 30/6/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın, ihmalin ve sorumlularının tespit
edilmesi, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve aynı felaketin
bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en aza
indirgenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, Bursa Kestel ilçemizde meydana gelen sel
felaketi nedeniyle yaşamını yitiren bütün canların
ailelerine başsağlığı, kendilerine de Allah'tan rahmet
diliyorum. 6 vatandaşımız yaşamını yitirdi ve çok
sayıda da tahribat var hem maddi olarak hem de manevi olarak. Bütün
Bursaya, bütün Kestel halkına da geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz.
Bu küresel ısınma, küresel iklim nedeniyle
ülkemizde çok sayıda felaketin oluşabileceğini, bu tür sel
felaketlerinin, taşma felaketlerinin, heyelan felaketlerinin yaşanabileceğini
öngörmemiz gerekiyor. Bütün bunlardan kaynaklı olarak da özellikle dikkat
edilmesi gereken hususlar var. Tabii ki bizlerden kaynaklı yani
yönetenlerden, insanlardan kaynaklı ihmaller olmadığı
takdirde küresel iklimin, ısınmanın meydana getirdiği
kazaların çok daha büyük felaketlere yol açmadığını da
görebiliyoruz. Burada biraz önce de ifade edildi, özellikle vahşi
kapitalizmin önlenemeyen birtakım fütursuzlukları ve yönetimlerin,
idarecilerin bunlara karşı tedbir almaması bu tür sonuçlara yol
açıyor.
Şimdi şunun yapılması gerekiyor
öncelikle: Küresel ısınma nedeniyle de, ekolojik yaşamı
tahrip eden bu tür yaklaşımlar nedeniyle de öncelikle bütün illerde
bir harita çıkartılması lazım, risk haritaları
çıkartılması gerekir. Bu iklim değişikliğinin
getirdiği sonuçlar nedeniyle yaşanabilecek bütün bu felaketlerin
hangi bölgelerde etkin olabileceği, nereleri vurabileceği konusunda
bütün illerde bu çalışmanın yapılması gerekiyor. Dere
yataklarına yerleşim izinlerinin verilmemesi gerekiyor. Eğer
varsa yerleşim izinleri de bunların boşaltılması
konusunda gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Bu tür tedbirler
alınmadığı takdirde dere yataklarına yerleşimden
tutun -ki birçok ekolojik yaşamı tahrip eden- sırf dağlarda
taşlarda maden arayacak diye maden şirketlerine yol açacak
şekilde bu tür yolların yapılması da bir bütün olarak
dağımızın taşımızın,
coğrafyamızın ve doğamızın yok edilmesine ve
bunun sonucu olarak da tarım alanlarının ve insanların da
can kaybına sebep olabiliyor, Bursada
yaşadığımız gibi.
Bu anlamıyla biz şunu savunuyoruz, diyoruz
ki: Tabii ki bir doğa ve canlıların içerisinde insan
buranın, bütün bu canlıların bir parçasıdır ve bütün
yaşamımızı doğanın bütünlüğü içerisinde
oluşturmamız gerekir. Hiçbir şekilde doğanın dengesini
bozacak ve sırf para hırsı üzerinden, sırf kâr
hırsı üzerinden doğayı tahrip edecek kimi fütursuzluklara
karşı durmamız gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bu
anlamıyla Bursa Kestel ilçesinde meydana gelen felaketin öyle
görüldüğü gibi sadece bir doğal afet olmadığı
anlaşılıyor. Bunun araştırmaya, incelemeye
ihtiyacı var. Çok farklı iddialar var. Bahsedilen iddiaların
araştırılması gerekiyor ve ayrıyeten mutlaka burada
maddi olarak da manevi olarak da zarara uğrayan
yurttaşlarımızın zararlarının giderilmesi
açısından da bu araştırma önergesinin kabul edilmesi ve
burada bir araştırma komisyonu kurularak bunların tespit
edilmesi ve tüm yurttaşlarımızın zararlarının
karşılanması gerekiyor. Devlet olmanın gereği budur.
Bu yerine getirilmediği takdirde sizin devletliğiniz de
iktidarlığınız da sorgulanır hâle gelecektir. Bu
anlamıyla her zaman vatandaşın yanında olabilecek, onun
hayrına olabilecek işlerden kaçınmamamız gerekir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekilimiz Sayın Nurhayat Altaca
Kayışoğlu.
Buyurunuz Sayın Altaca
Kayışoğlu.(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, 20 Haziran gecesi Bursada gerçekleşen
sel felaketiyle maalesef 6 vatandaşımızı kaybettik. Ben
tekrar hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
O gece biz de sahadaydık. Hemen felaketi
öğrenir öğrenmez İl Başkanımızla köyleri
dolaşmaya çıktık. Bu arada Gürsu İlçe
Başkanımıza ulaşan tarım işçilerinin bölgeden
kurtarıldığını, Kesteldeki Narlıdere
Kayacık mevkisinde vatandaşların kaybolduğunu, arama
kurtarma çalışmalarının
yapıldığını öğrendik, yerinde takip ettik
çalışmaları. Ertesi gün yine bütün gün hem Kestel, Gürsu,
Orhangazi, Yenişehir, İznik ilçelerimizin köylerini hem il
başkanımız hem milletvekili arkadaşlarımızla
dolaştık ve yerinde felaketi gördük maalesef.
Biraz önce İsmail Bey de söyledi. Gerçekten
bütün evlerin çamur deryasında kaldığı, arabaların üst
üste bindiği Dudaklı köyünde... Yani bir traktör, traktörün üstünde
bir araba, arabanın yarısı görünüyor şeklinde bir felaketle
karşı karşıya olduğunuzu düşünün. Yaklaşık
altı yüz yıllık bir köyün neden bugün felakete
uğradığını, neden sel baskınıyla
karşı karşıya kaldığını
sorgulamamız gerekiyor ve bu araştırma komisyonunu da bu nedenle
kurmamız gerekiyor.
Yine 2018 yılında o zaman için Orman ve Su
İşleri Bakanlığı, bugün Tarım ve Orman
Bakanlığı diye geçen bakanlığın sitesinde 2018de
hazırlanmış, 330 sayfa civarında bir rapor var -Susurluk
Havzası Taşkın Yönetim Planı- ve orada Bursa Kestel
Dudaklı köyünde risk yok çünkü yerleşim ile dere arasında kot
farkı fazladır. diyor. 2018 yılındaki raporda böyle
söylüyor ama bugün bir selle karşı karşıya kaldık.
Demek ki bu rapordan sonra orada birtakım değişiklikler
olmuş. Ne olmuş? Biraz önce orman yolunu anlattı İsmail
Vekilimiz. Bu da şu: Dudaklı köyünün üstündeki hızlı tren
projesi. Onunla ilgili de kuşkular var, tereddütler var ve yağmur
sularının akışıyla ilgili projede dikkate
alınmayan birtakım şeyler olduğu ileri sürülüyor. Bununla
ilgili de hem soru önergesi verdik hem geçen hafta araştırma önergesi
verdik. Bunların gerçekten araştırılması gerekiyor.
DSİ ne dedi geçen hafta? Dedi ki: Kaynak yok, dereleri ıslah
edemiyoruz. Ve bu işin, hakikaten bu felaketlerin çok yönlü bir
şekilde araştırılması için bu komisyonun
kurulması gerekiyor. Dereler neden ıslah edilemiyor? Dere
ağızlarına neden konutlar yapılıyor? Bunlar neden
denetlenmiyor? Neden taşınmıyor? Aynı aileden 5
vatandaşımızı maalesef dere kenarında konut
yapıldığı için kaybettik. 2 kişi de kurtuldu o
aileden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Devamla) - Yine iklim değişikliği bir gerçek.
Yine 2014 yılındaki bir sempozyumun verileri, meteorolojinin
hazırladığı veriler 2021-2030 yılları
arasında yağışların bugünün daha fazla üstüne
çıkacağını bilimsel olarak açıklıyor. Yani bundan
sonra bu tarz yağışlarla, bu tarz felaketlerle karşı
karşıya kalma riskimiz çok çok daha yüksek. O hâlde ne
yapılması lazım? Bir araştırma komisyonu kuralım,
biz de bunun çalışmasını yapalım ama derelerin
ıslahı, iklim değişikliğinin göz önünde
bulundurulması ve buna yönelik projeler, yollar, hızlı tren
hatları yapılırken bunların göz önünde bulundurulması,
yine, derelerdeki konutlarla ilgili gerekli çalışmaların
yapılması, bunların taşınması, izin verilmemesi
ve önlenmesi gerekiyor.
Vatandaşların
zararının giderilmesi çok çok önemli. Çekici bedellerinin çok yüksek
olduğunu öğrendik, sonra kaymakamlığın Sosyal
Yardımlaşmadan karşıladığını
öğrendik ama araçların tamir bedelinin köylüler üzerinde
kalacağı söyleniyor. Binlerce dönüm ekili alan sular altında
kaldı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Devamla) Çok özür dilerim, tamamlıyorum.
BAŞKAN
Estağfurullah, buyursunlar efendim.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Devamla) Binlerce dönüm ekili alan sular altında
kaldı. TARSİM nedeniyle, eksiklik nedeniyle birçok çiftçimizin
zararının karşılanması mümkün olmayabilir,
bunların afet nedeniyle karşılanması gerekiyor. Vatandaşın
aracından, evinden, çekici bedelinden tutun, hakikaten, şimdi bizim
burada yaşamadığımız için bilmediğimiz en ince
ayrıntısına kadar her türlü zararının mutlaka karşılanması
gerekiyor diyorum ve sorumlular varsa yapılacak araştırmalarla
-yol yapımı, tren hattı yapımı vesaireyle ilgili-
bunların da bedelinin ödetilmesi gerekiyor ki bir daha böyle felaketler
yaşanmasın.
Biz bu önergeyi
destekliyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekilimiz Sayın
Atilla Ödünç
Buyurunuz Sayın
Ödünç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
İYİ
PARTİ tarafından Bursa Kestelde yaşanan sel felaketi dolayısıyla verilen
grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle şu tarih meselesine burada bir netlik
kazandırmak istiyorum. Olay anında, sel felaketi
yaşandığı anda ben o ilçede bulunmaktaydım. O ilçede
yaşayan bir kişi olarak olay 21 Haziran 2020 Pazar günü meydana
gelmiştir. Önergeyi veren hatip de burada açıklamalarda bulunan
hatipler de tarihleri 20 Haziran Cumartesi günü olarak belirtmişlerdir.
Olay 21 Haziran 2020 tarihinde meydana gelmiştir.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Bağlayan gece. Yağış 20sinde başladı da yani o
gece işte.
ATİLLA ÖDÜNÇ (Devamla) Bursamızda
aşırı yağışın neden olduğu sel ve su
baskınlarında Kestel Dudaklı Mahallesi, Kayacık ve
Narlıdere Mahallelerinde, üzülerek ifade ediyoruz ki, 6
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Olay yerine
bir saat içerisinde başta Sayın Bursa Valimiz olmak üzere içinde
şahsımın da bulunduğu milletvekillerimiz, bakanlarımız,
büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarımız, BUSKİ, Devlet
Su İşleri, AFAD, Türk Kızılayı ve ilgili yetkililerle
süratli bir şekilde intikal sağlanmıştır. Sahadaki
çalışmalar koordineli bir şekilde yürütülmüştür.
Olayın Sayın Cumhurbaşkanımıza intikal etmesiyle
birlikte zatıalilerinin talimatlarıyla İçişleri Bakanımız
Sayın Süleyman Soylu ve Tarım Bakanımız Sayın Bekir
Pakdemirli gecenin geç vakitlerine kadar Kestel ilçesindeki Afet Yönetim
Merkezindeki çalışmalara bizzat katılmışlardır.
Hani, söylüyorsunuz ya Burada bir araştırma komisyonu kuralım.
diye, biz o komisyonu olayın olduğu o gece Kestel ilçesinde kurduk.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve bu komisyon
çalışmalarına sabaha karşı dörde kadar, gecenin o
saatlerinde başlamıştır ve devam etmiştir. Arama ve
kurtarma çalışmaları Kayacık, Narlıdere Mahalleleri
arasında belirlenen 4 bölgede 216 arama kurtarma personeli, 47 araç ve 3
arama kurtarma köpeğiyle sürdürülmüştür. Ayrıca jandarma arama
kurtarma timleri çalışmalara destek vermişlerdir. Olay
anından ve şu ana kadar enerji verilmeyen yerleşim birimi yoktur.
7 adet 112 ekibi, 4 adet UMKE ekibi olmak üzere 11 ekip ve 41 sağlık
personeli koordineli bir şekilde çalışmaları
sürdürmüşlerdir. Vatandaşlarımızın sel sebebiyle
uğradığı maddi zararlarla ilgili teknik
çalışmalar olay anından itibaren büyük bir titizlikle
hazırlanmıştır.
Şuradan bir kez daha ifade etmek istiyorum ki
Allah bir daha Bursamıza ve ülkemizin hiçbir noktasına böyle bir
acı yaşatmasın; ülkemizi her türlü afet, bela ve salgından
uzak eylesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLLA ÖDÜNÇ (Devamla) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ATİLLA ÖDÜNÇ (Devamla) Hükûmetimizin sel
felaketi dolayısıyla Bursamızda yaptığı
çalışmalar takdire şayandır. Ben de bu çalışmalar
dolayısıyla desteğini esirgemeyen başta Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere kıymetli Bakanlarımıza,
yetkililerimize, belediye başkanlarımıza, sivil toplum
kuruluşlarına ve desteklerinden dolayı oradaki köy halkımıza
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
bir söz talebim var.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, 60a göre söz almak istiyorum.
BAŞKAN İzninizle efendim.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun,
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Efendim,
Atilla Beyin sözüne binaen söylüyorum. Sayın Ödünç bizim konuşmamızda
olumsuz olarak sadece yağmurla ilgili bölümü tespit etti herhâlde.
Yağmur o tarihte başladı. dedik, O gün oldu. demedik.
Ayrıca kendisine şunu da söyleyeyim: Kendi ifadelerini TRT
spikerinden işitmiştik zaten. Ayrıca tekrar olduğu için de teşekkür
ederiz, sağ olun.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ayıp!
Ayıp! Ayıp!
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Ne
ayıbı? Hakaret mi etti?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ne
ayıbı? Otur yerine!
BAŞKAN Sayın Özel
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Kim o
Ayıp! diyen? Hakan Bey, siz misiniz?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Milletvekili
arkadaşımıza hakaret ediyorsun. Ayıp! TRT spikeriymiş!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Sayın milletvekilleri
Sayın Özel, buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
Bursanın acısını bir kez daha paylaşıyoruz.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Aferin,
alkışlıyorum sizi!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kendini
alkışla, kendini! Milletvekili olarak aynaya bakarak kendini
alkışla!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Onu millet alkışlıyor,
rahatına bak!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hak ettin o
alkışı, hak ettin! Bravo, çok tebrik ediyorum seni.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Ayıp!
BAŞKAN Sayın Özel, siz lütfen
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir laf ettin
karşılığını verdi. Ne yaptı? Küfür mü etti?
Zoruna giden bir şey mi oldu? Kendine saygın yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Size mi soracak ne
konuşacağını be? Oturun oturduğunuz yerde.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, böyle bir
üslubun olmaması lazım.
Sayın Özel, buyursunlar.
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa
Milletvekili Atilla Ödünçün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha
rahmetle anıyoruz.
Mesele son derece ciddi. Ben bütün
konuşmacıları dinledim. Bu konunun
araştırılmasıyla ilgili ciddi bir ihtiyaç var. Değerli
konuşmacı arkadaşımız uygun bir üslupla konuştu
ama herhâlde maksadını aşan bir şey söyledi. Siz, hadi
bir komisyon kurun. diyorsunuz ya, biz o komisyonu o gece orada çoktan
kurduk. Şimdi, anayasal bir Meclis araştırma komisyonu,
Meclisteki muhalefet partilerinin de denge ve denetim görevini yerine
getirebildikleri, bürokrasinin size söyleyemediğini burada herkesin gözünün
önünde söyleyebildiği, siyaseten bazı gerçeklerin sizin
ulaşamadığınız veya sizin
ulaşılmasını istemediğiniz bazı gerçeklerin,
Meclis eliyle sorgulanabildiği çok önemli bir denetim ve yasama içinde
öncül bir yoldur. Dediğinizi yapsaydık derdik ki Soma faciasının
gecesi biz orada bütün Manisa Milletvekilleri vardık, bunu da
kurmayalım. O zaman o rapor ortaya çıkmazdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çocuk istismarı
meselesinde, kadına karşı şiddette Biz, morgun önünde o
komisyonu 3 milletvekili kurduk. derlerdi. Bu üslup üstten bir üslup, Meclisi
küçük gören bir üslup ve siyasi partilerin katkılarının ne kadar
önemli ve anayasal bir dayanağa sahip olduğunu görmezden gelen bir
üslup.
Ben size bir kez daha geçmiş olsun diyorum.
Yeni acılar yaşamamanız, hemşehrilerinizin bir daha
hayatını kaybetmemesi böyle bir komisyon çalışmasına
ve bütün bakanlıklar açısından da yönleyici ve
bağlayıcı olacak komisyon raporuna muhtaçtır. Tarih önünde
bunu size hatırlatmayı bir görev bilirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Bursa
Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun ve Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; malum olduğu üzere duvardaki yazı egemenliğin
kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ifade ediyor ve
millet bu yetkisini temsilcileri vasıtasıyla kullanıyor yani
milletvekilleri, parlamenterler vasıtasıyla kullanıyor ve bugün,
burada, Meclisin gündemine hangi siyasi parti grubu getirirse getirsin gündeme
gelen konu önemlidir, millet adına gelen bir konudur ve biz bunu
önemsiyoruz. Ancak gerek Parlamentonun vakarına, onuruna uygun
çalışma yapalım. sözleri gerekse buna karşı, vakara
uymadığı iddia edilen sözler, her kim ifade ederse etsin
Yahu,
burada milletvekilimiz kendi görüşlerini sunuyor. Bu görüşler bazen
TRTnin görüşleriyle aynı olabilir. Oradaki gazetecilerin de
gazetecilik faaliyetlerini yerine getirirken gördüğü, tanık
olduğu hadiseleri aktarmaları gerekiyor ve biz de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İlin,
büyükşehrimizin milletvekili orada bizzat kendisinin müşahede
ettiği, tanık olduğu, keşfen değerlendirmelerde
bulunduğu, gördüğü, bildiği ve o çerçevede de Hükûmetimizin
yapmış olduğu çalışmaları yerinde inceliyor,
değerlendiriyor, burada da anlatıyor. Yani her türlü istiskalden,
istihzadan uzak bir şekilde, bir parlamenterin vakarına uygun
şekilde eleştirilerimizi yapmamız gerektiğini
düşünüyorum. Bu çerçevede, milletvekilimize yapılan bu
yaklaşımın doğru olmadığını ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
dün akşam televizyonda bir arkadaşımız güzel bir cümle
ifade etti, Sayın Müsavat Dervişoğlu dedi ki: Birisi bekçi
dese siz Hırsız var. diye bağırmaya
başlıyorsunuz.
Muhterem, arkadaşımız burada diyor
ki: Bir ihmal varsa -öyle olduğu görünüyor- bununla alakalı ihmali olanların
ortaya çıkarılması ve bundan sonraki muhtemel sel
baskınlarında tekrar herhangi bir can kaybı olmaması için,
zarar ziyan olmaması için bir komisyon kuralım. 20 Haziranda
yağışlar başladı. Siz Sel 20 Haziranda değil,
daha sonra oldu. dediniz, kendisi de onu düzeltti. Bunun neresinde ayıp
var ya! Oradan kalkıp Ayıp, ayıp! Neresi ayıp? Yani
insanlar bir şey ifade ederken herhangi bir gruptan izin almak zorunda
mı, böyle bir şey mi hissediyorsunuz? Yok öyle bir şey, öyle bir
şey yok. Katılırsınız katılmazsınız,
bizim talebimiz var; bir daha can kaybı olmasın, Bursalılar
zarar görmesin diye bir araştırma komisyonu kurulmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bunu da nezaketle ifade
ediyoruz, nezaketle de dinlerseniz bir problem yok.
Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 30/6/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın, ihmalin ve sorumlularının tespit
edilmesi, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve aynı felaketin
bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en aza
indirgenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama isteyeceğim
Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir dakika ya, bu ne?
BAŞKAN Sayın Özel
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
burada biz söz istiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Allah, Allah!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yoklama talebinden sonra
söz mü istenir?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır. Bu söz ne
zaman talep edilmiş Bayram Bey, bakar mısınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu sonra verirsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, bunlar
kalkmadan önce
BAŞKAN Önce bir talep vardı Sayın
Özkan.
Buyursunlar Sayın Özel.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz
efendim.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Özel, Sayın Bakan, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Yalım, Sayın Bankoğlu, Sayın Bülbül, Sayın
Kılıç, Sayın Çakırözer, Sayın Zeybek, Sayın
İlhan, Sayın Keven, Sayın Tanal, Sayın Beko, Sayın
Şevkin, Sayın Serter, Sayın Tokdemir, Sayın Bulut,
Sayın Akar, Sayın Tanrıkulu, Sayın Hamzaçebi.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 30/6/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, Bursa ili Kestel ilçesinde yaşanan sel felaketinden
kaynaklı hasarın, ihmalin ve sorumlularının tespit
edilmesi, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve aynı felaketin
bir daha yaşanması durumunda oluşacak hasarın en aza
indirgenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 30/6/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede son zamanlarda artan işkence
vakalarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
30/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/6/2020 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Baştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
30 Haziran 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen (7974) grup numaralı Türkiyede son zamanlarda artan işkence
vakalarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 30/6/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bu ülkede yaşayan
her bir yurttaşın, yurttaş olmayan ancak ülkemizde bulunan her
insanın en az bizler kadar, her birimiz kadar, her biriniz kadar insanca
muameleyi ve saygıyı hak ettiğini düşünüyorum.
Evet, Türkiyede işkence vakaları
artıyor. Artık sistematik ve olağan hâle gelmiş
işkence vakalarından söz ediyoruz. Evet, Türkiyede işkence
iddiaları karşısında bir cezasızlık politikası
var. İktidar, somut, fotoğraflanmış, kayıt altına
alınmış işkence iddialarını bile reddediyor,
tevil ediyor ve bu cezasızlık politikası işkenceyi
meşrulaştırıyor. Ve evet, Türkiye bir hukuk devletiyse
işkencenin meşrulaştırılmasının yarattığı
mağduriyet ve zararlarının araştırılması ve
insan haklarına uygun tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir çözüm
bulunması zorunlu ve kanımızca bu konuda atılacak en önemli
adımların başında bir araştırma komisyonu
kurulması geliyor.
Öncelikle, size Uluslararası Af Örgütünün,
İnsan Hakları Derneğinin ve İnsan Hakları
Vakfının raporlarında kayıt altına
alınmış verilerden birkaç tane örnek vereceğim.
Birincisi, Uluslararası Af Örgütünün 2019
yılı Raporunun özetlerinden alınma. Raporun Türkiyeye dair
bölümü özetle şöyle: Olağanüstü hâl dönemi Temmuz 2018de sona
ermesine rağmen muhaliflere veya muhalif olduğu varsayılan
kişilere yönelik baskılar 2019da da devam etti. Binlerce kişi,
çoğunlukla uluslararası hukukta tanımlanmış bir suç işlediklerine
ilişkin hiçbir kanıt olmadan, cezalandırma amacı
taşıyan uzun süreli tutuklu yargılamalarla cezaevinde tutuldu.
İşkence ve zorla kaybetme iddiaları güvenilir kaynaklarca
kayıt altına alındı. diyor Uluslararası Af Örgütü.
İkinci veri, İnsan Hakları
Derneğinden: 2019 yılı İnsan Hakları bilançosu;
işkence ve kötü muamele, gözaltında işkence ve kötü muamele vaka
sayısı 726, gözaltı yerleri dışında işkence
ve kötü muamele 751, köy korucuları tarafından işkence ve kötü
muamele 1, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele 495, kolluk güçleri
tarafından tehdit ve ajanlık teklifi 137, toplumsal gösterilerde
güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dövülen ve yaralananların
sayısı 3.935, özel güvenlik görevlileri tarafından işkence
ve kötü muameleye maruz kalanların sayısı 23; toplam 6.068
işkence ve kötü muamele vakası. 2018de ne kadarmış bu?
4.513. Yüzde 50 artmış işkence ve kötü muamele.
Üçüncü veri de Türkiye İnsan Hakları
Vakfından: 2019 yılında, işkence ve kötü muameleye maruz
kaldığı için İnsan Hakları Vakfına başvuran
ve destek isteyenlerin sayısı 908 kişi. 908 kişi psikolojik
destek almak için İnsan Hakları Vakfına başvurmuş.
2020 yılının ilk beş ayında İnsan Hakları
Vakfına başvuran kişi sayısı 107.
Şimdi, bu veriler
ışığında Türkiyede işkence ve kötü muamele
olmadığını kim söyleyebilir, Türkiyede işkence ve
kötü muamelenin sistematik olmadığını kim söyleyebilir?
Gelelim bizim araştırma önergesi
vermemizin nedenine; önceki dönem Van Edremit Belediye Eş
Başkanımız, partimizin Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Sevil
Rojbin Çetine. 26 Haziran günü evine yapılan polis baskını
sırasında üç buçuk saat boyunca işkence gördü. İşkence
raporla belgelendi, fotoğraflandı; her iki bacağında köpek
ısırması mevcut, belinde postal izleri var, dudağında
patlama var, vücudunun pek çok yerinde ekimoz ve darp izleri var.
Gizlenemeyecek bir işkence vakası. İşkencenin basın
yayın organlarında yer almasından sonra Diyarbakır
Valiliği bir açıklama yaptı. Ne beklersiniz? Valilikçe
işkence kabul edilmese bile -çünkü Türkiyede işkence kabul edilmez-
Olay bütün ayrıntılarıyla
araştırılmaktadır, işkence insanlık suçudur.
Falan, böyle bir açıklama yapacaktır. Yok, öyle değil.
Valiliğin açıklaması tam olarak şöyle: İkamete
giriş yapıldığı sırada dışarıda
bulunan özel eğitimli arama köpeği, şahsın balkon
kapısından atlamaya çalışması üzerine sağ
ayağından tutmak suretiyle kaçmasını engellemiş,
operasyon köpeği -sanırsınız ameliyat yapacak köpek-
eğiticisi tarafından derhâl kontrol altına
alınmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
şüpheli şahsın görevlilerimize ve kendisine zarar vermemesi
amacıyla kademeli oranda zor kullanılarak yakalanması
sağlanmıştır. Yazıklar olsun! Bu açıklamayı
yapan Diyarbakır Valiliğine yazıklar olsun! Bu açıklamalar
sadece 12 Eylülden sonra yapılırdı, kırk yıl sonra
Türkiyenin geldiği nokta işte, darbecilerin işkenceleriyle
aynı noktadır ama Rojbin Sevil Çetine yapılan işkence
bununla sınırlı kalmadı, bununla da bitmedi. Bütün dünyada
insanlığa karşı suç olarak kabul edilen işkence
iddiasını Valilik inkâr ediyor, savcılık da bunun üzerine
bir araştırma yapmadı ama savcılık bir şey
yaptı biliyor musunuz, savcılık bir şey yaptı; bu
işkence fotoğraflarını yayınladığı için
işkenceyi yapanlar hakkında değil, bunu fotoğraflayan
avukatlar hakkında soruşturma başlattı.
İşkencenin resmini mi görmek istiyorsunuz?
İşkenceye sıfır tolerans diyerek iktidara gelen ve her
değeri bir tarafa bırakan Adalet ve Kalkınma Partisine
bakın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mustafa Sezgin
Tanrıkulu.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Değerli milletvekilleri, yine en baştan söyleyeyim:
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, özellikle bu döneminde
işkenceye sıfır toleranstan sınırsız tolerans
aşamasına gelinmiştir. Bunun en büyük kanıtı, Avrupa
İşkencenin Önlenmesi Komitesinin 29 Ağustos- 6 Eylül 2016, 4-13
Nisan 2018, 6-17 Mayıs 2019 ve 10-23 Mayıs 2017 tarihli ziyaretlerine
ilişkin raporun açıklanmasına Bakanlığın izin
vermemiş olmasıdır.
Bakın, 2016 tarihinden önce Avrupa İşkencenin
Önlenmesi Komitesinin Türkiyeye sözleşme uyarınca
yaptığı bütün ziyaretlerin raporları
yayınlanmıştır; ilk önce Hükûmete gönderilmiştir,
Hükûmet görüşlerini söylemiştir sonra
yayınlanmıştır. Ama 2016 yılından bu yana 3 özel
ziyaret, 1 düzenli ziyaretin raporları Hükûmetinizin izin vermemesi
nedeniyle yayınlanmamaktadır. Bu, tek başına ama tek
başına Türkiyede işkencenin sistematik hâle geldiğinin
göstergesidir. Eğer Türkiyede işkence ve kötü muamele yoksa
sözleşme olarak taraf olduğumuz bu Komitenin raporları neden
yayınlanmıyor? Neden Hükûmet bu rezervini kaldırmıyor? Tek
başına bu olgu Hükümetinizin, Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetinin işkenceci bir Hükûmet olduğunu ortaya koymaktadır
aynı zamanda.
Evet, yine Birleşmiş Milletler
işkence özel raportörü 18 Aralık 2017 tarihinde Türkiyeye
tam 31 maddelik tavsiyelerde bulundu; Hükûmetiniz döneminde bugüne kadar
hiçbiri yerine getirilmedi değerli arkadaşlar ve tam da otokratik bu
düzeninize uygun bir biçimde yurttaşlarımıza kaygı ve korku
salmak amacıyla işkenceyi sokakta ve her yerde görünür hâlde yapmaya
başladınız. Bunun tek bir nedeni var: Bütün topluma korku salmak
ve insanları korkutmak. Eskiden, işkence gizli
yapılırdı, iz bırakılmamaya
çalışılırdı ama şimdi, özellikle, Türkiyenin her
yerinde yurttaşlarımız görsün diye açık bir şekilde
yapılıyor ve yapanlar da bir cezasızlıktan
faydalanıyor.
Aynı zamanda
şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar sizlere, bir kez daha burada
ifade etmiştim: Sizin hükûmetleriniz döneminde yurttaşlarımız
neden güvenlik güçlerine karşı bu kadar çok mukavemette bulunuyor ve
itiraz ediyor? Neden? Hükûmetinizden önceki dönem var, Hükûmetinizden sonraki
dönem var. Ondan önce polise mukavemet ve hakaret suçlarında bir
artış yok ama Hükûmetiniz döneminde olağanüstü artmış.
Mesela, 2018 yılında 163 bin yurttaşımıza
karşı polise mukavemetten dolayı soruşturma
başlatılmış.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar.
MUSTAFA SEZGİN
TANRIKULU (Devamla) Tam 46 bin dava açılmış. Ne oldu?
Yurttaşlarımız neden bu şekilde güvenlik güçlerimize
karşı mukavemet gösteriyorlar? Tek bir nedeni var, güvenlik
güçlerinin yaptığı işkence ve kötü muamelenin, bu suç
adı altında örtülmesi ve karartılması. O nedenle buradan
bir kez daha ifade ediyorum: Gelin, bu araştırma önergesini kabul
edelim; yurttaşlarımızın neden bu cumhuriyetin polislerine
ve askerlerine karşı bu kadar çok mukavemet ettiklerini de
araştıralım aynı zamanda. Neden, neden saygı
göstermiyorlar? Tek nedeni var; işkence ve kötü muamele değerli
arkadaşlar. İşkenceyi görünür hâle getirdiniz ve bunu, bütün
Türkiye ve dünya görsün diye Ankaranın girişinde baro
başkanlarına yirmi yedi saat boyunca yaptığınız
kötü muameleyle taçlandırdınız; o görüntü tek başına
Sandalye vermeyerek, çadır vermeyerek, su vermeyerek ve
ihtiyaçlarının karşılanmasını engelleyerek yirmi
yedi saat boyunca Türkiye'de
60 baro başkanına kötü muamele yaptınız. Şimdi,
Türkiye'de kim söyleyemez? Bir kez daha söylüyorum: Türkiye'de Hükûmetiniz
döneminde işkence ve kötü muamele sistematik hâle gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Sokakta,
gözaltı merkezlerinde, cezaevlerine sistematik bir şekilde
yapılmaktadır ve sıfır toleranstan sınırsız
tolerans noktasına gelmiş durumdasınız.
Aynı zamanda, bugün, kanun hükmünde kararname
zulmüne uğramış, ondan dolayı büyük eza çekmiş,
işkence görmüş, kötü muamele görmüş, yurt dışına
çıkamamış bir hocamız Profesör Doktor Haluk Savaş
biraz önce kanserden yaşamını yitirdi. KHK'li isimlerin sembolü
bir isimdi aynı zamanda, insandı ama bu zulüm nedeniyle
yaşamını yitirdi kanser hastalığından. Ben ona da
buradan Allahtan rahmet diliyorum ve bütün kanun hükmünde kararnameyle ihraç
edilenlerle de dayanışma içerisinde olacağımızı
bir kez daha burada ifade ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekilimiz Sayın Hakan Çavuşoğlu.
Buyurun Sayın Çavuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; HDP Grubu önerisinin aleyhinde söz aldım. Hepinizi
bu vesileyle saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Şimdi, buraya çıkan HDP Grubunun
temsilcisi bir kısım veriler paylaştı, bir kısım
vakfın verilerini paylaştı, bir kısım derneğin
verilerini paylaştı.
Bakınız, Türkiye, 1987 yılında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru
hakkını kabul etti. Size bir rakam vereceğim, en güzel gösterge
bu olacak: 2012 yılından 2019 yılının sonuna kadar
Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine toplam 71.257
başvuru yapılmış. Bunların sadece 820si hakkında
Türkiye aleyhinde karar vermiş ve bu 820nin içerisinde de hiçbir
tanesinde işkence kararı yok; daha söze hacet var mı? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakınız,
bizim siyasetimizin temel felsefesi insan merkezlidir, zaten yola çıkarken
de İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. anlayışıyla
ortaya çıktık. İnsan onur ve haysiyetini her türlü değerin
üzerinde tuttuğumuzu her vesileyle tekrar ediyoruz,
uygulamalarımızda da bunu gösteriyoruz. Onun için işkence de
insan hak ve hürriyetine, onuruna yapılmış en ağır
şiddet eylemi olduğu için bu konuda tavizsiziz. Her ne kadar kabul
etmeseniz de İşkenceye sıfır tolerans. mottosunun
muhtevası da içi de dopdoludur ve Türkiyede, 2002 yılından bu
yana, her alanda olduğu gibi demokratikleşme ve insan hakları
alanında da büyük gelişim ve dönüşüm süreci
yaşanmıştır. Bakınız, bir: İşkence
konusunda ve insanlığa karşı suçlarda zaman
aşımını kaldırdık. İki: Anayasanın
94üncü maddesinde bir değişiklik, yaptık, bu bir devrimdir;
çoğu Avrupa Konseyi üyesi ülkenin de böyle bir düzenlemesi yoktur, sadece
Hollandada vardır. Nedir o? Eğer temel hak ve hürriyetlerini
düzenleyen uluslararası bir metin ile yerel mevzuat birbiriyle
çelişirse mahkemeler, uygulayıcılar uluslararası normu esas
almak zorundadır, bu bir devrimdir. 2010 yılında
yapmış olduğumuz Anayasa değişikliğiyle beraber
Kamu Denetçiliği Kurumunu getirdik, Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru hakkını getirdik, İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumunu getirdik.
Değerli arkadaşlarım,
dolayısıyla, Türkiyenin bu anlamda geçmişine nazaran
değerlendirdiğimizde, işkence Türkiyede sıfır
toleransla, hiçbir şekilde kabul edilecek bir durum değildir ve
yoktur. Şöyle bir şey var, Sayın Cumhurbaşkanımız
da zaman zaman ifade ediyor: Bal, bal demekle ağızlar tatlanmaz.
diye. İşkence, işkence demekle de Türkiyeyi işkenceci
gösteremezsiniz. Açık ve net. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bahse konu önerideki somut olaya ilişkin birkaç
şey söyleyeceğim: Bakınız, burada da ifade edildi.
Şimdi -ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanı olarak- işkence iddiaları bize geliyor tabii,
genelde HDP grubundan gelen iddialar bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Halfetiyle
ilgili geldi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Resimleri görmediniz mi Hakan Bey?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Halfetiyle
ilgili konuyu ciddi bulduk ve İçişleri Bakanlığı
bürokrasisini Bakan Yardımcımızla beraber Komisyonumuza davet
ettik.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Canlı canlı videolarını izledik.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinle! Dinle!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Şimdi,
Halfetide, mesela, o gün orada milletvekili arkadaşlarımızdan
birisi bir şey sordu; ilginçtir, ne demek istediğinin de
anlaşılması bakımından. Dedi ki: Birinin kolunda
ekimoz meydana gelmiş. Bakan Yardımcımız dedi ki:
Kamerayla tespit ettik, pet su şişesinin kapağıyla ekimozu
kendisi meydana getirdi.
Arkadaşlar, her işin başı
samimiyettir; inançta, düşüncede, yaşamda, siyasette samimiyet. Siz,
şimdi İşkence vardı. diyenlerin bir gün olsun Eren Bülbülün
katilinin cenazesine omuz verip de Eren Bülbülün annesine yapılan o
işkenceye karşı burada bir söz söylediğini gördünüz mü? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Göremezsiniz. (HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Şimdi işkenceyi savunuyorsun.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) -
Bakınız, burada yapılmak istenen şey Türkiye aleyhine bir
malzeme oluşturabilir miyiz? Olmaz arkadaşlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
İşkenceyi örtbas etmek
Ne alakası var!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İşkenceyi örtbas etmeye çalışıyor,
kabul edin hâlinizi. Tebrikler!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Olmaz
arkadaşlar, olmaz çünkü samimiyet gerekli, samimiyetin
olmadığı yerde herhangi bir neticeye ulaşmanız mümkün
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bahse konu bu
Sevil Rojbin Çetinle alakalı olarak Mardinde, Van mahkemelerinde teröre,
bölücü terör örgütüne yani PKKya üye olmaktan arandığı
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sizin iddianız, sizin kumpasınız.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) -
ve ikametinde
yapılan arama neticesinde, kaçmak üzere olduğu ve kaçma
esnasında kademeli olarak, ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
ve Anayasa Mahkememizin de o anda kademeli olarak
Kendisine ve olaya müdahale
eden memurlara herhangi bir zarar vermemesi için yapılan bir eylemle
derdest edildi ve iş mahkemeye intikal etti.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) 50 kiloda bir kadın ya, bir kadın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bu konu da
zaten tekrardan mahkeme gündeminde değerlendirilecek.
Değerli arkadaşlar, Türkiye işkence
konusunda gerçekten tavizsizdir. Son olarak da İçişleri
Bakanlığı bünyesinde Kolluk Gözetim Komisyonu adı
altında öz denetim kurumu kurulmuştur. Onlar da şu anda kendi
bünyesindeki personelinin, memurlarının bu konudaki
uygulamalarıyla ilgili olarak denetim ve gözetimini devam ettiriyorlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İşkenceyi çok iyi savundunuz, tebrikler! Tebrik
ediyorum!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Son cümle,
tekrar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu konuda esas
alacağımız yerdir; ne İnsan Hakları Vakfı, ne
şu bu dernek ne şu örgüt; Avrupa insan Hakları Mahkemesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin 2012 yılından 2019
yılının sonuna kadar verdiği Türkiye aleyhindeki hiçbir
kararda işkenceyle ilgili hüküm yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Danış Beştaş
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanını tebrik ediyorum(!) İşkenceyi
savunanlar kervanına kendisi de katıldı. (HDP
sıralarından alkışlar) Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi
için bir utanç anıdır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bütün beyanlarımız
ortada, gayet açık her şey. Eski beyanlarımızı tekrar
ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yazıklar olsun! Ne diyeyim yani dilim varmıyor gerçekten.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana yazıklar
olsun!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana
yazıklar olsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı
çıkıp Valiliğe Ben işkencecinin arkasındayım,
ben işkenceyi savunuyorum, ben onları koruyorum. diyor. Şu
fotoğrafı gösteriyorum. İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanı önündeki yüzlerce dilekçeye rağmen
çıkıp burada bize hikâye anlatıyor, evet, hikâye anlattı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşkence yok,
kötü muamele yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşkence nasıl belgelenir? Doktor raporuyla. Doktor raporu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşkence nasıl belgelenir? Görüntülerle belgelenir. Elimizde
görüntüler var. Hastaneye gidemeyecek kadar, yürüyemeyecek kadar ağır
bir işkence var; tekerlekli sandalyeyle gidiyor.
Üçüncüsü nedir? Ses kaydı var. Ben
işkenceyi ispatlamak gibi bir durumda değilim normalde. Buna
rağmen, açıkça bir işkence vakası var ve İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı sıfatıyla
utanç verici bir konuşma yaptı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanımız gerekli
açıklamaları yaptı, bütün bu hususlara ilişkin
cevapları zaten verdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, bana diyor ki: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararı yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu çerçevede tekrar
cevap vermeye de gerek görmüyoruz. İşkence ve kötü muameleye
sıfır tolerans.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
İnsan Hakları Komisyonu üyesiydim, Halfetiyle ilgili ben de
başvurdum, hatta Kâtip Üyeydim. Halfetide insanların yüzükoyun yere
yatırıldığı, işkence
yapıldığı aynen bu olay gibi sabitti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kılını
kıpırdatmadı, İçişleri Komisyonundan görevli
çağırdı: Hadi sorularınızı sorun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani bunları kabul
etmiyoruz, cevaplarını verdi Komisyon Başkanımız,
ekstra bir cevap vermeye gerek duymuyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sorularımızı soralım da bizim elimizde maddi deliller var,
maddi bulgular var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşkenceye
sıfır tolerans.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz o
İçişleri temsilcisine ne soralım Bu yere yatırma ne
içindir? diyelim, Köpeği niye önceden gönderdiniz, dişleriyle
etleri kopardı? diyelim. Bir insan gözaltındayken yürüyemeyecek
durumda, neyi soralım? İnsan Hakları Komisyonu üyeliğini
uzun süre yaptığım için şunu söylüyorum: Türkiyedeki insan
hakları ihlallerini de işkenceyi de sadece kapatmak için
çalışıyor, kesinlikle göstermelik bir komisyon faaliyetini
yürütüyor, özellikle bugün Başkanının yaptığı
açıklama daha da vahimdir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bununla ilgili iddialar
tamamen algı oluşturmak içindir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Efendim,
diyorlar ki samimiyet yani burada açıkça bir işkence vakasına
karşı gerçek dışı yalan beyanlarda bulunuldu. Kademeli
zor nedir ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kademeli zor,
orantılılıktır. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini tam okusaydın. Kademeli demek
orantılılıktır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kademeli
zor, bir insanın gözünü patlatmak mıdır, dudağını
patlatmak mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Biz kademeli işkence
yaptık. diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Orantılı güç
kullanıldı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Üç buçuk
saat, eve -bir kadına üstelik- bir orduyla, 100 kişilik bir kolluk
gücüyle gidip üst tarafının hepsini çırılçıplak
soymuşlar, cinsel içerikli küfürler etmişler, istismarda
bulunmuşlar, hatta şu cümleyi kurmuşlar -konuştum-
demişler ki: Keşke 5inci katta olsaydın, atlardın o
zaman. Burası 2nci kat, atlasan da ölmezsin. Bunların hepsini
iktidar partisi biliyor, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanı da biliyor; diğer üyeleri -AKP
dışındakiler- bilmiyor olabilir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Her şey açık,
her şey hukuka uygun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu ara,
Grup Başkan Vekili non-stop tutanağa geçmesi için bir şeyler
söylüyor ama bunun hiçbir kıymetiharbiyesi yok. AKP, Türkiyede
işkenceyi tekrar görünür kılarak, yaptırarak, arkasında
durarak AKPnin bir işkence iktidarını devam ettirdiğini göstermektedir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Halep orada işte
arşın burada. Mahkeme kararları ortada, Anayasa Mahkemesine
müracaatlar ortada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki dosyalar da
ortada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sadece
CPTnin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Başkan.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tamamlamıyor ki,
tamamlamıyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sinirlerimi bozamayacaklar.
Sadece son söz, demin Sayın Tanrıkulu da
söyledi, defalarca burada sorduk.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz anayasal reformları
sizlere rağmen yaptık.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) CPTnin raporlarının açıklanmasına izin vermeyen
bir iktidar Ben işkenceciyim, işkenceye devam ediyorum, bu
insanlık suçunun arkasındayım. demiştir; bunu bütün dünya
da böyle bilsin. (HDP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kabul etmiyorum,
reddediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir yerlere referans olsun
diye yapıyorsunuz. Kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kabul
etmeyin kendi kendinize.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
İşkence oylama değil ki kabul etmeyesin ya, işkencenin
oylaması mı olur?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Avukatsın, delil
getirirsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Al sana
delil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Anayasa Mahkemesi
ortada. Nasıl oluyor ya? Rüyanızda mı görüyorsunuz bunları?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Yerinizden bir dakika lütfen
Sayın Çavuşoğlu.
31.- Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Evet, Sayın
Başkanım, şimdi, bir kere benim söylediklerimden elbette HDP
Grubunun memnun olmayacağını biliyorum ama gerçek bu, yapacak
bir şey yok. Utanç duymaları kendisinin bileceği bir
şeydir. Bir şeyi eksik söyledim Sayın Başkanım,
Halfeti konusunda, onu da kayıtlara geçireyim. O günkü görüşme
yaptığımız esnada bir de fotoğraf ortaya
çıktı, işkenceyle ilgili fotoğraf; sonradan
anlaşıldı ki o fotoğraf da Vandaki bir fotoğrafmış,
Urfa Halfetideki değilmiş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yalan
söylüyorsun!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yalan
söylüyorsun, uyduruyorsun!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yalan
söylüyorsunuz!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (
Ağrı) Yalan! Gözaltında ses kaydı dinleteyim.
İşkencenin ses kayıtlarını dinledim.
Başkanlarımız dinletti.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Yani bu kadar
gerçeklikten ve bağlamından kopup Türkiyeyi zor durumda
bırakmaya matuf bir çabanın ürünü olduğunu görüyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama şunu söyleyeceğim: İnsan
hakları konusu üzerine hepimizin titremesi gereken bir konu; kesinlikle
siyasi bir konu olarak değerlendirilmemeli, bunun üzerinden istismar
güdülmemeli. İnsan hakları konusunda herkes samimiyet içerisinde
olmalı.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Beştaş.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, maske taksınlar. Maske takarak konuşalım
lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Canınız tatlı tabii!
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hiç kimse bizim samimiyetimizi ölçemez, biz gerçekleri
gerçek delil ve verileriyle burada açıklıyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aynı şeyleri
tekrar ederek gerçekleri göremezsiniz, aynı şeyi tekrar ediyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanının görevi, bugüne gelmeden, biz o 58 dilekçeyi
verdiğimizde hemen Rojbin Çetini dinlemesi, olay yerine gitmesi, ilgili
kişilere bu şekilde soruşturma var mı yok mu diye acilen
bir karar alması gerekiyordu. Ama İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanı, inceleme talebine gelip buradan,
kürsüden üç dakika yanıt vererek emir ve talimatları yerine
getiriyor. Yani bu, aslında, işte diyorlar ya dış dünya,
biz burada her gün Birleşmiş Milletlerin, CPTnin, AİHMin
kararlarını birçok kararı getiriyoruz; reddedenler, CPTnin üç
yıl boyunca raporlarının neden açıklanmadığını
bugün bize cevap versinler. Hangi işkenceyi gizliyorsunuz biz biliyoruz ama
Türkiye İnsan Hakları Vakfının ve İnsan Hakları
Derneğinin 26 Haziranda açıkladığı raporlar var,
Sistematik işkence devam ediyor. yönünde raporlar var; kolluk
merkezlerinden işkence evlere ve sokağa
taşınmıştır artık. Bu konuda biz cevap
alamadık. Aldığımız cevap budu. Şu ana kadar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şu
ana kadar aldığımız cevap şudur: Evet, işkence
yapılmıştır, biz o işkencecileri savunuyoruz,
onların arkasındayız ve biz onuru hiçe sayıyoruz, biz
artık işkenceyle insanları teslim olmaya
çağırıyoruz. Ama teslim alamayacaksınız. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Böyle bir şey yok.
Defaatle söyledik, kürsüden söyledik, yerimizden söyledik, hoparlörden
söyledik. Bunları kabul etmiyoruz. Kayda girsin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Baro
başkanlarının Ankaraya sokulmamasından daha büyük
işkence olabilir mi? Sayın Başkan, eza ve cefa yönünden her
türlü işkencedir.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 30/6/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede son zamanlarda artan işkence
vakalarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Haziran 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisinin
önerisini oylarınıza
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Tamam, karar yeter
sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf olduğundan
dolayı elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, toplantılarımızda Genel Kurul
konuşmalarını dinlemeden oy kullanmak hangi sağduyuya
sığar. Bence kapıları kilitleyin siz, ondan sonra varsa
var, yoksa yok.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Başkanım, dışarıdan geliyorlar,
dışarıdan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkanım, Parlamento hukukunun temel ilkeleri, milletvekilleri,
burada, kürsüde konuyla ilgili anlatımlarını yaparken buradaki
milletvekillerini ikna etmek, doğru olan hususta karar verip oy
kullanmaktır ama karar yeter sayısı istediğimizde
dışarıdan gelen arkadaşlarımız burada konudan
uzak, konu hakkında bilgi sahibi değil, başkalarının
yönlendirmesiyle oy kullanıyorlar. Bence siz bu kapıları
kapatın, dışarıdan gelenler oy kullanmasın.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, öneri reddedilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 17.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Covid-19 salgınının esnaf ve sanatkârlar üzerindeki etkilerinin
araştırılarak bunların yaşadıkları sorunlara
karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/3002) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
30 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/6/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/6/2020 Salı günü
(bugün) oy birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Covid-19
salgınının esnaf ve sanatkârlar üzerindeki etkilerinin
araştırılarak bunların yaşadıkları sorunlara
karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/3002) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
30/6/2020 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Bedri
Serter.
Buyurunuz Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEDRİ SERTER (İzmir)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; partimizin grup
önerisi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, hepimizin ortak
noktası olan bir yorumla başlamak istiyorum konuşmama.
Aramızda esnaf çocuğu olmayan; amcası, eniştesi, yengesi,
bir ucundan da olsa esnaflığa dokunmamış olan bir
milletvekilinin bile olmadığını düşünüyorum bu Mecliste.
Yani bu demek ki esnaflık da en az doktorluk, öğretmenlik,
mühendislik ve buna benzer meslek dalları gibi sözü geçen erdem
mesleklerden biridir.
Esnaflığı, Ahilik denen
kavramı hepimiz bilmekteyiz. Bu kavram sadece esnafa atfedilmiş bir
kelimedir. Özü dürüst, doğru ve yetkin esnaflara takılan addır.
Bu tabir başka hiçbir meslekte mevcut değildir. Ben de esnaf
çocuğuyum ve ben de bir esnafım; dükkâncılığın ne
demek olduğunu bilirim. Çocukluğumdan beri bir esnaf dükkânına
girerken Selamünaleyküm, hayırlı işler. demeyi Kâzım
dedemden 5 yaşındayken öğrendim. Aynı üslup ve terbiyeyi
çocuklarımla paylaşarak onların da öğrenmesini sahiplendim.
Gün bugün, hayatımızın her
noktasına dokunan esnafımıza destek günü bugün. Kahveci,
lokantacı, çorapçı, kasap, manav, bakkal, ayakkabıcı gibi
değişik iş kollarıyla uğraşan
esnaflarımıza uğramadan evimize gitmiyoruz hiç birimiz. Onlardan
alışveriş yapmadan hayatımızı idame etme şansımız
maalesef ki yok. Esnaflarımız en vazgeçilmez ana
damarlarımızdandır. Ben bu konuşmayı hazırlarken
önce İzmirde ve Ankarada birçok esnaf dükkânına uğradım.
İşte, esnafın durumunu, hayatın gerçeklerini oradan daha
gerçekçi öğreniyoruz. Bir sözleri çok canımı acıttı.
Covidde belediyelerin dağıttığı bir koliye muhtaç
kaldık. diyorlar. Maalesef! İnanın arkadaşlar -ve sizler
de çok farkındasınız, biliyorum- bir tek
esnafımızın yüzü gülmemekte, kendi gülmediği gibi
kalfası da ustası da ailesi de kan ağlamakta. Zaten yıllardır
krizdeydik, hayatımızı zor idame ettiriyorduk ama bu Covid-19dan
sonra gerçekten bittik Vekilim. dediler. Düşünebiliyor musunuz 1 milyon
895 bin esnafımızın 16 milyon haneye ekmek ve aş
götürdüğünü? Bu rakamları ortaya koyduğum tablonun yorumunu
sizlere bırakıyorum.
Şu anda Türkiyede yaşayan herkesin,
geleceği için çok kaygılı olduğunu bilmekteyiz. Acı
bir gerçek de esnafımızın yüzde 74ü yani 1 milyon 300 bine
yakını yarın için gerçekten çok ama çok endişeli.
Talepliler, öncelikli olarak iktidarın ve Hükûmetin en kısa zamanda
kendilerine yönelik bir kira politikası ortaya koymasını talep
ediyorlar. Çünkü hiçbiri kiralarını ödeyemiyor. Pandemi sürecinde, üç
buçuk aydır kapalı olan iş yerlerine gelen elektrik, doğal
gaz ve su faturalarının o dönem için iptal edilmesini istiyorlar.
Çünkü 1 liralık bile tüketmedik ama makbuzlarda tüketim vergisi olarak
bir yığın rakam yazmakta. demekteler.
Esnafımızın yüzde 70e yakını BAĞ-KURumu,
yanımda çalışan arkadaşımın SGK borcunu
ödeyemiyorum. diyor. Hepimiz biliyoruz ki BAĞ-KUR da SGK de
çalışan bir insan için gelecek garantisidir. Esnaf kardeşlerimiz
hiç değilse mart ayı başı itibarıyla BAĞ-KUR ve
SGK ödemelerini altı ay ödemesiz, kalan borcunu on iki ay taksitle,
faizsiz ödemek istiyor. Esnaflar kredi kartlarıyla ekonomilerini
döndürüyor, cepleri para görmüyor, siftah yapmadan dükkânlarını
kapatıyorlar. Salgın öncesi geçmişten gelen krizden dolayı
ödeyemedikleri vergi, çek ve senetlerle ilgili sicil affı talep ediyorlar.
Suni ve yüzeysel değil kapsamlı ve akılcı bir yapılandırmayla
hayatlarına tekrar, sil baştan başlamak istiyor hepsi.
Yarın bankaya gidip ya da Halk Bankasına gidip bir esnaf kredisi
talep ettiklerinde Sicilin bozuk. denmesini istemiyorlar -çok acı- çünkü
onlar Ahilik kültürüyle yoğrulmuş onurlu insanlar.
Sizlere esnafın durumunu bilmeniz için bir
rakam daha vermek isterim. Adliyeler açıldı, mahkemeler devam ediyor
ama Covid-19 salgını öncesi 21 milyonu bulan icra ve iflas
dosyası -yani Normalleşiyoruz. diyoruz ya-
sayılarının nereye varacağını düşünemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Serter.
BEDRİ SERTER (Devamla) Teşekkür ederim.
Esnaflar kredilerini ilgilendiren icra
dosyalarının hiç değilse bir sene faizsiz olarak ertelenmesini
talep etmektedirler. Hükûmetler, halkın refahını,
sağlığını, mutluluğunu ve geleceğini
garantiye almak için hükûmet olurlar, her şeyi halktan beklemezler.
Kaldı ki esnaflarımız, şu andaki AKP iktidarının
Cumhurbaşkanlığı sistemi sonrası her şeyi kontrol
altında tuttuğunu ve ülkenin ne hâle getirildiğini bizlerden çok
daha iyi biliyorlar. Bunun fazlası da idraklerinde. Bu sorumluluğu da
göz önünde bulundurarak bu kürsüden bir esnaf diliyle konuşuyorum sizlere.
Bizi namerde mahkûm etmeyin yani tefecilerin eline bırakmayın.
diyor esnaf.
Son söz: Hayırlı işler. diyerek
girebildiğimiz, teşekkür ederek dükkânlarından
çıkabildiğimiz mutlu esnafları görmek istiyoruz. Güç elinizde,
sorumluluk sizde, takip görevi de biz muhalefet milletvekillerinde. Gerekirse
bu kürsüden her ay onların sesi olup bunları dile getireceğimi
belirtiyorum. Bütün esnaf kardeşlerime hayırlı işler
diliyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Samsun Milletvekilimiz Sayın Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Esnaflar, sanatkârlar, küçük ve orta boy
işletmeler ekonomik yapı içinde ticaretin temel unsurlarından
biri olarak görülmektedir. Bu işletmeler ülkemizdeki toplam işletmelerden
yüzde 98lik, toplam istihdam içinden yaklaşık yüzde 60lık,
toplam üretim içinden yüzde 37lik, toplam yatırım içerisinde de
yüzde 26lık bir paya sahiptir. Corona salgını döneminde çok
sayıda mahalle ve sokakta dükkân ve iş yerleri
kapanmıştır; üretim, istihdam ve ticaret durma noktasına
gelmiştir. Bu süreçte sadece esnaf ve sanatkâr kesiminden 500 bin iş
yeri mücbir sebeplerden dolayı kepenk kapatmıştır. Bu
iş yerlerinde çalışan çıraklar, kalfalar aynı
esnaflarımız gibi işsizler ordusuna katılmıştır.
Bu dönemde kurulan şirketlerin sayısında da yüzde 66
oranında bir azalma olmuştur. Sadece 2019 yılında 114.977
esnaf iflas ederek kepenk kapatmıştır; bu süreçte kendi
göbeğini kendisi kesmiş, kendi yağıyla kendisi kavrulmaya
çalışmıştır. Bu süreçte borçlar artmış,
kiralar ödenemez hâle gelmiştir.
Şunu da unutmayalım ki
esnafımız, sanatkârımız, küçük işletmelerimiz aynen
ekonominin ve sanayinin sinir uçları gibidir; bunlar ilk tedbirde -hani en
ufak bir yağmur, en ufak bir rüzgâr olduğu zaman grip olurlar ya-
ekonomideki en küçük sarsıntılarda bile ilk etkilenen kısım
olmuştur ve krizin yükünü de hep bunlar
taşımıştır.
Hepimiz biliyoruz ki sıkıntılı
dönemlerde, paraları peşin olduğu zaman bilinen zincir
marketlerden alışveriş yapanlar, ceplerinde parası
olmadığı zaman yine tanıdığı, bildiği
manavın, esnafın, berberin kapısını
çalmıştır; yine bunların yükünü bu küçük işletmeler,
küçük esnaf taşımıştır. Bunların bizden çok fazla
bir isteği yok. Yani bir firmaya sağladığınız
krediyi bütün Türkiyedeki esnafa sağlasanız, inanın bu
sorunların çoğu kendiliğinden çözülür. Bakın Üç ay süreyle
sigorta borçlarımız, vergi borçlarımız, BAĞ-KUR
borçlarımız ötelendi. Nereye geldi? Ekim ayına geldi. Ekim
ayına geldiği andan itibaren 2 vergiyi, 2 SGK primini beraber ödeme
şansımız yok. Bunu yapılandıralım; vergi
borcumuzu, SGK borcumuzu, BAĞ-KUR primlerimizi
yapılandıralım. diyorlar. Yani şu an Hükûmetin her türlü
çareyi bulduğu bir dönemde çok mu şey istiyorlar? Bunun
yapılandırılması bu kadar zor mu? Buradan sizlere
sesleniyorum: Bugün bunlar devlete yük olmadığı gibi 1
kişiye bile iş verdiklerini sayarsanız, bunların
sayısı 3 milyonun üzerinde, 3 milyon kişiye iş veriyorlar
demektir. Aile 2 kişiden oluşsa 6 milyon demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Dolayısıyla, bunlara, en azından kira konusunda olsun, elektrik,
su, doğal gaz konusunda olsun katkı sağlamamız lazım.
Geçtiğimiz hafta Kahveciler Odası
Başkan İsa Bey, grup salonumuzda misafirimizdi. Ne diyor biliyor
musunuz: Üç aydır kirayı ödeyemiyoruz, hiç olmazsa birini devlet
ödesin, birini biz ödeyelim, birini de ev sahipleri ödesin. Bununla ilgili bir
çalışma yapın. diyor.
Bizim bu kürsüden söylediğimizin hep tersini
yapıyorsunuz. Biz diyoruz ki: Bursada sel olmadı, ekonomi de kötüye
gitmedi, Kırklarelinde de 25 vatandaş ölmedi. Belki tersine oy
verirsiniz de bu araştırma önergesi bu sefer geçer diye düşünüyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin Grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce çözüm sürecinde
Meclis tarafından muhatap kabul edilen, sivil, demokratik ve meşru
bir oluşum olan DTKye yönelik başlatılan
saldırıları kınıyor ve gözaltına alınan
siyasetçi ve kadın hakları savunucularına yapılan
işkenceleri lanetlediğimizi belirtmek istiyorum.
Bilindiği üzere, Mart 2020 tarihinden bugüne
Türkiyede yoğun bir şekilde etkilerinin
yaşandığı ve sokağa çıkma yasaklarının,
toplumsal karantinanın uygulanmak zorunda olduğu bir pandemi süreci
yaşadık. Bu süreç, anormal bir normalleşme politikasıyla
kısmi olarak sonlandırılmak istense de salgın etkilerini
korumaya ve yayılmaya devam ediyor.
Elbette, bu toplumsal karantinanın en büyük mağduru
olan başta emekçiler, kadınlar, gençler ekonomik ve sosyal
belirsizliklerin etkisi altında yaşamlarını idame ettirmeye
çalışmışlar; iktidarın sözde ekonomi kalkan
paketlerinin dışında bırakılmıştır.
Diğer yandan, ekonomide ilk 10a gireceğiz diyen iktidar IBAN
numarası göndererek yurttaşlardan yardım talep edecek noktaya
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, toplumsal
belirsizliğin diğer mağdur edilen kesimi şüphesiz esnaf ve
sanatkârlardır. 20 Mart 2020 tarihinden bu yana iş yerlerini açamayan
ve dolayısıyla ticari hiçbir faaliyette bulunmayan çoğu esnaf ve
sanatkâr -başta kira yardımı olmak üzere- elektrik, su,
doğal gaz faturalaları gibi zorunlu giderleri destek
almaksızın ödemek zorunda bırakılmıştır. Biz
de bu dönemde HDP olarak esnaf ve sanatkârların desteklenmesi,
mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla hem kanun teklifi hem
araştırma önergesi hem de soru önergeleriyle bu konudaki
hassasiyetimizi dile getirdik. Çözüm yolları ve yöntemlerini kamuoyu ve
kurumlarla da paylaştık. Ancak, tarafımıza Ticaret
Bakanı Sayın Ruhsar Pekcan tarafından gönderilen cevapta tam
manasıyla bir Halkbank güzellemesi yapılmış olup esnaflara
verilen kredilerin miktarı, faiz oranları ve ödeme
koşulları içerikli âdeta bir reklam broşürüyle
karşılaştık.
Değerli milletvekilleri, bakın, ilgili
cevapta 3/6/2020 tarihi itibarıyla 627.352 esnaf ve sanatkârın kredi
kullandığı belirtilmiş olup bu sayının
137.329unun kefaletle kredi kullanabildiği belirtilmiştir. Bu durum,
hâlihazırda ekonomik olarak zor durumda olan esnaf ve sanatkârların
gittikçe borçlandırılarak daha kötü bir senaryoyla
karşılaşacağının göstergesi olmaktadır.
İktidar, gerçekleştirdiği
borçlandırmayı bir lütuf olarak göstermekte. Sözüm ona esnaf ve
sanatkârların sorunlarına çözüm ürettikleri yanılgısı
içerisine girmektedirler. Ekonomiyi yöneten damadın kutularından
sürekli olarak yurttaşı borçlandırma çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
hemen hemen bütün ticaret odaları, esnaf sanatkâr odaları ve ilgili
konuda yaptığımız saha çalışmaları göstermektedir
ki işletmelerin yüzde 82,3ü pandemi sürecinden etkilenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Dede.
SAİT DEDE (Devamla) İşletmeler
üretim kapasitelerini düşürmüş, yarı zamanlı üretime
geçmiş veya üretimlerini durdurmuşlardır. Bu dönemde farklı
sürelerle üretimini durduran işletmelerin oranı yüzde 25,1dir.
İşletmelerin yüzde 61,2sinin hâlihazırda bankalara kısa,
orta ve uzun vadede kredi borçları bulunmaktadır. Açılan kredi
desteklerine işletmelerin yüzde 57si başvurmuştur. Başvuru
yapmama nedenleri arasında mevcut kredi borçları ve işletmenin
sicili önemli bir paya sahiptir. Banka kredi başvurusu yapan
işletmelerin de sadece yüzde 51,2si kredi alabilmiştir. Genel olarak
bakıldığında açıklanan tedbirlerden yararlanma
oranları oldukça düşüktür. İşletmelerin sadece yüzde
20,30u banka kredi desteğinden, yüzde 18,40ı SGK ve vergi borcu
ötelemeden, yüzde 29u kısa çalışma ödeneğinden
yararlanmıştır. İşletmelerin yüzde 84'ü pandemi
döneminde açıklanan desteklerin yetersiz olduğunu belirtmiştir.
Bu nedenle sorunların kredi ve borçlanma dışı yöntemlerle
çözülebilmesi için geri ödenmeksizin yapılacak desteklerin verilmesi
sağlanması açısından grup önerisini desteklediğimizi
belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Abdullah Nejat Koçer.
Buyurunuz Sayın Koçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, coronavirüs
salgını nedeniyle tüm dünya zor günler yaşıyor, zor bir dönem
geçiriyor. Salgınla mücadelede ülkemizin hedefi ilk andan itibaren
süreçten en az zararla çıkmak oldu. Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
bakanlıklarımızın fevkalade koordinasyonu ile Ekonomik
İstikrar Kalkanı çerçevesinde birçok tedbir hemen devreye
alındı. Çalışanlardan işverene, KOBİlerden esnaf
ve sanatkârlara kadar tüm vatandaşlarımız için ayrı
ayrı destek paketleri açıklandı. Devletimizin
sağladığı imkân ve desteklerin katkısıyla
esnafımızın işlerinin kısa sürede yeniden
canlanacağına ve ekonomik aktivitenin eskiye döneceğine yürekten
inanıyorum. Bu süreçte Hazine ve Maliye ile Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlıklarımız esnafımıza nefes
aldıracak çeşitli destek paketleri açıkladılar. Esnaf ve
sanatkârlarımızın HalkBanka olan kredi borçlarının
anapara ve faiz ödemelerini üç ay süreyle ve faizsiz olarak ertelediler. Esnaf
destek paketinden işe devam kredi desteğine; SGK, BAĞ-KUR prim
ödemelerinin ertelenmesinden kısa çalışma ödeneği ve sicil
kayıtları düzenlemesine kadar birbirinden önemli çok kolaylık
sağlandı. Esnaf ve sanatkârlarımız için 25 bin TL limitli
36 ay vadeyle, 6 ay ödemesiz kredi imkânları sunuldu. Esnaf destek paketi
kapsamında 1 milyon 100 bin esnafımıza 25 milyar TL finansman sağlandı,
374 bin esnaf ve sanatkârımızın 3,5 milyar tutarında kredi
taksidi ötelendi ve yapılandırıldı, 181 bin işletmeye
145 milyar TL işe devam finansmanı sağlandı.
Millî bir mücadeleye dönüşen bu coronavirüs
salgınıyla mücadelede devletimiz destek ihtiyacı hisseden her
bir vatandaşımızın, işletmemizin,
esnafımızın yanında yer almıştır. Ekonomik
İstikrar Kalkanı destekleriyle milletimizin ve
esnafımızın yanında olmaya ve Türkiye ekonomisini büyütmek
için çalışmaya devam edeceğiz diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin TBMM İç Tüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz 2020
tarihinde tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 1, 2, 7,
8, 9, 14, 15 ve 16 Temmuz 2020 salı, çarşamba ve perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine;
TBMM Başkanı seçiminin 7 Temmuz 2020
Salı günkü birleşiminde yapılmasına, Başkan seçilene
kadar tüm turların yapılmasına ve bu birleşimde Gündemin
""Seçim kısmında yer alan işlerin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Başkan hariç 20 üyeden kurulmasına ve görev
yerleri dağılımının; Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna 1 başkan vekili, 6 kâtip üye, 3 idare amiri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 3 kâtip üye, 1 idare amiri;
Halkların Demokratik Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna 1 başkan vekili, 1 idare amiri;
İYİ PARTİ Grubuna 1 kâtip üye şeklinde olmasına;
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarından;
Dilekçe Komisyonunun 12 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun 30 üyeden, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun 3346 sayılı Kanunun
3üncü maddesi gereği 35 üyeden, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun
2937 sayılı Kanunun ek 2nci maddesi gereği 17 üyeden,
diğer komisyonların 26şar üyeden kurulmasına ve komisyon
üyeliklerinin siyasi parti gruplarına dağılımının
ekli listedeki şekilde olmasına ilişkin önerisi
30/06/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30.6.2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin; TBMM
İçtüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz 2020de tatile girmeyerek
çalışmalarına devam etmesi,
Genel Kurulun;
1, 2, 7, 8, 9, 14, 15 ve 16 Temmuz 2020 salı,
çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesi,
30 Haziran 2020 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin 30 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde 1 Temmuz 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin 1 Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde 2 Temmuz 2020 Perşembe günkü
birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin 30 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde
tamamlanması hâlinde 1 ve 2 Temmuz 2020 Çarşamba ve Perşembe
günleri toplanmaması,
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin 1 Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
tamamlanması hâlinde ise 2 Temmuz 2020 Perşembe günü
toplanmaması,
Anayasanın 94'üncü ve TBMM
İçtüzüğünün 10'uncu maddeleri uyarınca yapılacak TBMM
Başkanı seçiminin 7 Temmuz 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılması, Başkan seçilene kadar tüm turların yapılması
ve bu birleşimde gündemin "Seçim kısmında yer alan
işlerin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Başkan hariç 20 üyeden kurulması ve görev yerleri
dağılımının; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna 1
Başkan Vekili, 6 Kâtip Üye, 3 İdare Amiri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna 1 Başkan Vekili, 3 Kâtip Üye, 1 İdare Amiri; Halkların
Demokratik Partisi Grubuna 1 Başkan Vekili, 1 İdare Amiri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna 1 Başkan Vekili, 1 İdare Amiri; İYİ
PARTİ Grubuna 1 Kâtip Üye şeklinde olması,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarından;
Dilekçe Komisyonunun 12 üyeden, Plan ve Bütçe Komisyonunun 30 üyeden, Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun 3346 sayılı Kanun'un
3'üncü maddesi gereği 35 üyeden, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun
2937 sayılı Kanun'un ek 2'nci maddesi gereği 17 üyeden,
diğer komisyonların 26'şar üyeden kurulması ve komisyon
üyeliklerinin siyasi parti gruplarına dağılımının
ilişikteki listedeki şekilde olması, önerilmiştir.
İHTİSAS
KOMİSYONLARI ÜYE DAĞILIMI
İHTİSAS KOMİSYONU ADI |
AK PARTİ |
CHP |
HDP |
MHP |
İYİ PARTİ |
BAĞIMSIZ |
TOPLAM |
|||||||
adalet komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
anayasa komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
avrupa birliği uyum komisyonu |
13 |
6 |
2 |
2 |
2 |
1 |
26 |
|||||||
bayındırlık,
imar, ulaştırma ve turizm komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
çevre komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
dışişleri komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
dilekçe komisyonu |
6 |
3 |
1 |
1 |
1 |
- |
12 |
|||||||
güvenlik ve istihbarat
komisyonu |
9 |
4 |
2 |
1 |
1 |
- |
17 |
|||||||
içişleri komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
insan haklarını
inceleme komisyonu |
13 |
6 |
2 |
2 |
2 |
1 |
26 |
|||||||
kadın erkek fırsat
eşitliği komisyonu |
13 |
6 |
2 |
2 |
2 |
1 |
26 |
|||||||
kamu iktisadi teşebbüsleri
komisyonu |
17 |
8 |
4 |
3 |
2 |
1 |
35 |
|||||||
millî eğitim, kültür,
gençlik ve spor komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
millî savunma komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
plan ve bütçe komisyonu |
15 |
7 |
3 |
3 |
2 |
- |
30 |
|||||||
sağlık, aile,
çalışma ve sosyal işler komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
sanayi, ticaret, enerji, tabii kaynaklar, bilgi ve teknoloji
komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
tarım, orman ve
köyişleri komisyonu |
13 |
6 |
3 |
2 |
2 |
- |
26 |
|||||||
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
bunu okudunuz, güzel de, Avukatlık Kanunu bize geldi. Yeni teklifte
deniyor ki Birden fazla baro varsa komisyonlarda eşit avukat
alınır, komisyon başkanı dönüşümlü olur. Niye biz
bunu dönüşümlü yapmıyoruz, eşit almıyoruz? Bunun da aynısını
yapalım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama bu sizin
yetkinizde.
BAŞKAN Çok sağ olunuz,
aydınlattınız Sayın Tanal, çok sağ olun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Eşit deniyor,
bunu, dönüşüme göre eşit yapalım, tam konu geldi yani bence tam
bu.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Tanal oturursa belki müzakereye devam
ederiz.
Doğrusu önergeyi dinledik yani şu ana
kadar genelde gruplar arası bir mutabakatla oluşan bir sistemdi ama
maalesef bunu önergeyle getirmeyi iktidar partisi tercih etmiş yani
komisyon üyeliklerinin kime ne kadar düşeceği işte, grup idare
amirleri, kâtip üyeler, Meclis Başkan Vekilliği
Bu da aslında
bize bir şeyi daha gösteriyor, hep söylediğimiz bir mesele var:
Meclisi etkisizleştirmenin her türlü yol ve yöntemi kullanılıyor
yani burası halk iradesinin temsil edildiği en yüksek organ diye
hepimiz çıktığımızda ifade ederiz ama maalesef burada
bir yasama faaliyetinden ziyade muhalefet olarak biz çıkıp
sözlerimizi söylüyoruz, eleştirilerimizi yapıyoruz, düzeltilmesi
gereken önerilerimizi ısrarla komisyonlarda, Mecliste ifade ediyoruz ama
yüzde 100 ya da çok ufak yüzde 99,9 bir hata yapılmamışsa
kendileri tarafından bir değişiklik yapılmıyor. Bunu
da yasama faaliyeti ve diğer partilerin buna etkisi şeklinde
tartışmamız mümkün değil.
Şimdi, barolarla ilgili de aynı tablo
oluştu. Yine bütün gruplar ziyaret edildi. Biz sözlü olarak, şifahi
olarak işte ne getirmek istedikleri konusunda bir
karşılıklı konuştuk ve sonra taslak geldi. O
taslağa ilişkin Bizim önerilerimiz nedir, bizim çoklu baroya, bu
nispi temsile, avukatların, savunmanın hukuk içindeki konumu nedire
dair cevabımız bile alınmadan iktidar ve ortağı
tarafından, MHP tarafından bir taslak sunuldu. Şimdi, şu
anda bütün barolar alanda. İstanbuldan Adanaya, Adanadan
Diyarbakıra birçok ilde, İzmire kadar binlerce, on binlerce avukat
bu sistemi, bu taslağı kabul etmediklerini; bunun hukuka, savunmaya,
yargı tarafsızlığı ve
bağımsızlığına vurulacak ciddi bir darbe
olduğunu haykırıyor. Ben Ankaradan, Genel Kuruldan, bütün
meslektaşlarımı bir kez daha saygı ve sevgiyle
selamlıyorum; Mücadelelerinde yanlarındayız, yanlarında
olmaya devam edeceğiz.
Ben girişte de ifade etmiştim, çoklu baro
sistemi -daha ayrıntılı da anlatacağız- dünyada
aslında eşi benzeri görülmemiş bir sistem. Yani kamu kurumu
niteliğindeki bir meslek odasını sırf yönetimi ele
geçiremiyorsunuz diye, sırf muhalefetten oluşuyor diye bölmek,
parçalamak ve tıpkı yargı erki gibi, iddia ve karar erki gibi
kendisine bağlı kılma çabasından başka hiçbir şey
değildir. Bu, sadece avukatları ilgilendirmiyor; bu, hukukun üstünlüğünü,
hak ve özgürlükleri, savunmanın yargının temel sacayağı
olduğu gerçeğini de kökten sallayan bir taslak olarak önümüze
getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu, şu anlama geliyor; daha Komisyon başlamadı
ama ben bütün Türkiyeye şunu söylemek istiyorum: Bundan sonra mahkemeye
gittiğinizde savcı ve yargı yani mahkeme heyeti nasıl
düşünüyorsa aslında savunma da aynı düşüncede olacak.
Savunma yapmaktan imtina edecek çünkü nasıl ki İnsan Hakları
Komisyonu Başkanı çıkıp işkenceyi savunuyorsa oradaki
avukat da müvekkilinin hak ve özgürlüklerini savunmak yerine iktidarın,
AKP'nin hak ve özgürlüklerini savunmak durumunda kalacak.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İşkenceyi
savunmadı Komisyon Başkanımız, tolerans konusunu söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu,
yandaş avukat yaratma çabası, yandaş baro yaratma
çabasından başka hiçbir şey değildir; yol yakınken
gelin, hukuka bu büyük darbeyi vurmayın. Gerçekten, bu mesleğin
sadece avukatlıkla ilgili olmadığını, herkesin
kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkıyla ilgili olduğunu,
tazminat hakkıyla ilgili olduğunu, velayet hakkıyla ilgili
olduğunu, düşünceyi ifade özgürlüğü hakkıyla ilgili
olduğunu, tecavüze karşı mücadeleyle ilgili olduğunu
hepimiz biliyoruz. Buna karşı Dur. diyelim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın
Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iktidar partisi Meclis önümüzdeki günlerde nasıl
çalışsın? diye bir grup önerisi getirdi. Aslında, genel
bir mutabakat var: Bu şartlar altında çalıştıkça
sağlığımızı kaybediyoruz. Çeşitli
partilerdeki milletvekillerimiz Covide yakalandı, çok sayıda Meclis
çalışanının Covid rahatsızlığı var ama
her şeye rağmen çalışalım deniyor. Aslında, elde
üzerinde mutabakat sağlanabilecek pek çok konu var ve aslında
Meclisin bunları halledip hepimizin sağlığı için bir
süreliğine ara vermesi -belki bir hafta- mümkün ama buna imkân yok. Çünkü
bir kesin karar var: Baroların seçim sistemi değiştirilecek.
Buna karar verildi ve bununla ilgili de
Bugün savunma
mesleği için kara bir gün ama Meclis için, Meclis tarihi için hakikaten
utanç verici bir noktaya geldiğimiz bir gündeyiz. Verilen teklifi inceleme
imkânınız oldu mu bilmiyorum, teklif tam olarak şu noktada:
İstanbulda 46 bin avukat var, Tuncelide 42, Ardahanda 48 avukat var.
Avukatların sayısına göre temsilci yani delege geliyor Barolar
Birliği yönetimi seçilirken o kuralı değiştiriyorsunuz.
Böylece ne oluyor biliyor musunuz? 46 bin üyeli İstanbul sizin teklifinize
göre 13 delegeyle, 42 üyeli Tunceli, 48 üyeli Ardahan 4 delegeyle temsil
ediliyor. Yani, Ardahandaki 10 avukat 1 delege yollarken İstanbuldaki 3
bin avukat 1 delege yolluyor. Yani Ardahandaki avukatın oyu,
İstanbuldakinin 300 katı değerli hâle gelmiş oluyor.
Şimdi, temsilde adaleti konuşacağız ya
Örneğin, bakın
yaptığınız iş şu: Sayın
Cumhurbaşkanı Barolar Birliği meselesine şöyle
bakıyor: Memleketim Rizede 181 avukatın olduğu bir baro var, o 4
delege yollasın; İzmirde 9.612 avukat var, onlar da 5 delege
yollasın. Yani Rizeli avukatın oyu İzmirli avukatın 60
katı değerli olsun, önergeniz bu. Sebep ne? Sebep şu:
Geçmişte, bir Anayasa Mahkemesi açılışında onur
kırıcı tavırlarınıza muhatap olan, sonra
-nasıl olduysa oldu- makulleşen ve sizin için makbulleşen
Barolar Birliği Başkanının artık bir seçim
kazanması mümkün değil. Ne yapacaksınız? Seçim sistemini
değiştirip -ama akla hayale gelmez yöntemlerle- kendisinin yeniden
seçilmesini olanaklı kılacak bir delege yapısı
hazırlamaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bunu hem de Anayasa üzerine ant
içilen, Anayasa'nın temsilde adalet noktasında Anayasa Mahkemesi
kararlarının
Elimde 3 tane karar var, bunun yirmide 1i kadar kötü
uygulamaları Temsilde adalete uymaz. diye iptal etmiş,
İstanbul Tabip Odasında, Veteriner Hekimleri Odasında ama durum
şu: Bakın, arkadaşlar, bu kafa sizi nereye götürür biliyor
musunuz? O, zamanında -söyleyeni bağlar- çok
ayıpladığımız, Efendim, dağdaki çobanın
oyuyla benim oyum bir mi olacak? diyen bir kafa var ya, sizin bu kafanız
şuraya geliyor: Efendim, ben İzmirden oy alamıyorum, Rizeden
alıyorum. O zaman İzmirliler 200 bin kişiye 1 milletvekili
seçsinler, Rizeliler 40 bin kişiye 1 milletvekili seçsinler, 20 bin
kişiye 1 milletvekili seçsinler.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizeden yüzde 77 oy
alıyoruz. (CHP sıralarından Dinle! Dinle! sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu ne kadar adilse, bu ne
kadar mertçeyse, bu ne kadar elde bulundurulan yasama imkânını
demokrasiyi ortadan kaldırma noktasında kullanmaksa barolar için
yaptığınız iş de odur, barolarla ilgili
yaptığınız iş de odur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Toparlıyorum efendim.
Barolar Birliği ve barolar Anayasa'nın
135inci maddesinden kuvvet alırlar, güç alırlar. O madde der ki:
Bunlar, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleridir, kamu tüzel
kişilikleridir. Siz, nasıl Marmarise ikinci bir kaymakam
atayamazsanız, nasıl İstanbula ikinci bir defterdar
atayamazsanız, nasıl bakanın, nasıl bakanlıkların
ikinci bir tanesi olmazsa kamu kurumu niteliğinde olduğu ve bu,
Anayasada yazdığı için baroların da ikincisini, üçüncüsünü
yapamazsınız. Yaparsanız ne olur? Yaparsanız şu olur:
Ak avukatlar barosu, sosyal demokrat avukatlar barosu, milliyetçi avukatlar barosu;
baro logolarında Rabialar, kurtlar, kuşlar, altı oklar ve
tamamen birbirinden ayrışmış, birbirine düşmüş,
kutuplaşmış bir meslek örgütü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bitireyim, kapatıyorum
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bunu yapmanın size bir faydası
olmadığı gibi, savunma mesleğine bir faydası
olmadığı gibi, Türkiyenin dışarıdan
görünüşüne
Ya bunun bir İngilizcesi var mı, Almancası,
Fransızcası var mı? Yurt dışından Türkiyeye
bakan adam bakacak, zaten ülkeyi kim yönetiyor? Recep Tayyip Erdoğan.
Ekonominin başında kim var? Damadı. Zaten görüntü bir Orta
Doğu görüntüsü. Bunun üstüne, efendim, Türkiyede 40 tane üyesi olan baro
4 delege yolluyor, 9 bin tane üyesi olan baro 5 delege yolluyor; Sırf
Recep Tayyip Erdoğana yakınlık ya da onun duyduğu husumet
üzerinden kurulmuş bir denklem. Bu ayıbı teşhir etmeye,
buna direnmeye, Türkiyeye bu ayıbı yaşatmamanız için
gerekli tüm mücadeleyi vermeye biz hazırız. Hodri meydan! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, (2/2086) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/82)
15/1/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/2086) esas numaralı ve 16/7/2019
Başkanlığa geliş tarihli Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifimin ilgili komisyonda kırk
beş gün içerisinde ele alınmaması sebebiyle İç Tüzükün
37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ve talep ederim.
Saygılarımla.
Deniz
Yavuzyılmaz
Zonguldak
BAŞKAN Teklif sahibi Sayın Deniz
Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın Deniz Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2003-2014 yılları
arasındaki tarihlerle sınırlandırılan, maden
kazalarında şehit olan madencilerin ailelerine devlette istihdam
hakkı tanıyan kanundaki bu süre sınırlamasının
kaldırılması için verdiğim kanun teklifine destek istemek
için huzurunuzdayım, maden şehitlerinin çocuklarına destek
istemek için huzurunuzdayım.
Zonguldak ili Kozlu ilçesinde büyümüş bir
milletvekiliyim. Kozlu neresi, size hatırlatmak istiyorum: 1992
yılındaki grizu faciasıyla anılan, 263 madencimizin
şehit olduğu ve o gecenin sabahı babalarını kaybeden
263 maden şehidimizin çocuğuyla bu acıyı birlikte
yaşadığımız bir ilçemiz, Zonguldak Kozlu ilçesi.
Arkadaşlarım o gün babasız kaldılar, babasız büyüdüler,
bugün hâlâ babasızlar. Grizu faciasının acıları onlar
için sadece bir gün içinde yaşanıp bitmedi. Şehit madenci
aileleri hâlâ o acıları yaşıyor. Bugün itibarıyla 2003
yılı öncesi ve 2014 yılı sonrası maden
kazalarında şehit olanların ailelerine devlette istihdam
hakkı tanınırsa bu sadece 500 ve 600 kardeşimize bir
istihdam hakkı tanıyacak yani devlete neredeyse bir yük getirmeyecek
ve Ben bu vatanın evladıyım. diyen herkesin boynunun borcu
olan, maden kazalarında öldüğü tarihe göre şehitler arasında
ayrımcılık yapan bu tarih sınırlamasının
kaldırılmasını talep ediyoruz. Bakın, bu konuda AK
PARTİnin daha önce verdiği bir söz var. Bu sözü hangi tarihte
verdiniz? Yıl 2018, yer Zonguldak; konuşan, dönemin
Başbakanı Sayın Binali Yıldırım.
(Hatibin tablet bilgisayardan bir ses kaydı
dinletmesi)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Evet,
hayırlı uğurlu olmadı çünkü verdiğiniz bu sözü
tutmadınız. Yani demek ki neymiş? Her zaman kandırılan
siz olmuyormuşsunuz, bazen de siz çok güzel kandırıyormuşsunuz,
artık hangisi işinize geliyorsa. (CHP sıralarından
alkışlar)
Evet, değerli milletvekilleri, unutmayın,
bir avuç kömüre ömrünü vererek çalışan, hastalanan, ciğerlerini
tüketen madencileri unutmayın. Ülke kalkınması adına
şehitler veren madenci kentlerini unutmayın. 3 Mart 1992
yılında 263 madencinin şehit olduğu Kozluyu
unutmayın. 1983te 103 işçinin yaşamını yitirdiği
Armutçuku unutmayın. 1990 yılında Amasyada 3ü yanarak olmak
üzere kaybettiğimiz 65 maden işçimizi unutmayın. 1995
yılında 38 madencinin göçük altında kalarak can verdiği
Yozgatı unutmayın, Somayı unutmayın. 2014
yılından sonra maden kazalarında şehit olanları
unutmayın, şehit madencilerin ailelerini unutmayın. Hâlâ
kanıyor yüreklerimiz, acımız hâlen taze.
Hangisi daha acıdır değerli
milletvekilleri, soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz,
tamamlayalım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Hangisi daha
acıdır? Babasız büyüyen bir çocuk olmak mı yoksa
çocuğu hayatta çaresiz kalan bir maden şehidi olmak mı? Onların
ailelerine, çocuklarına sahip çıkmak hepimizin görevi değil mi?
Bir çocuğun gözlerinin içine bakıp Senin baban şu yıllar
arasında ölmedi, o yüzden sen bizi ilgilendirmiyorsun. diyebilecek
vicdansızlar var mı bu Mecliste? (CHP sıralarından
alkışlar) Birazdan oylamada bunu da göreceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 60a göre 9 arkadaşımıza
söz veriyoruz.
Sayın Tanal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, GAPın merkezi olan Şanlıurfa ilinden Türkiyenin
her bölgesine mevsimlik tarım işçilerinin gittiğine ve Konya
ilinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
Şanlıurfalı mevsimlik tarım işçilerine Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Mevsimlik tarım işçisi olarak yollara
düşen Şanlıurfalı hemşehrilerimiz Konyadaki kazada
can verdi. 7 tabut yan yana dizildi, 11 kişi hastanede tedavi görüyor.
Kaza ve defin görüntüleri karşısında hepimiz kahrolduk. Ölenlere
Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
GAPın merkezi olan
Şanlıurfamız mevsimlik işçilerin başkentine
dönüştü. Topraklarımız bereketli ama yanlış
politikalar yüzünden hemşehrilerim memleketinde ekmek bulamıyor,
başka şehirlerde tarlalarda çalışıyor. Türkiyenin
neredeyse tüm şehirlerine Şanlıurfadan mevsimlik tarım
işçileri gidiyor. Türkiye İstatistik Kurumuna göre
Şanlıurfanın geliri ha bire, sürekli artıyor gösteriliyor.
Ancak Şanlıurfanın geliri bu kadar yüksekse insanlar niye
başka şehirlere çalışmaya gidiyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) -
Şanlıurfalıların geliri artmış olsaydı
Şanlıurfalılar başka şehirlere gitmezlerdi.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
34.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
Trabzon ilinde Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlı
tıp fakültesi açılması kararının Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girdiğine ilişkin
açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Sağlık
Bilimleri Üniversitesine bağlı olarak Trabzona kurulması
planlanan tıp fakültesi açılması kararı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane
adıyla eğitim hayatına başlayan, yurt
dışında eğitim faaliyeti vermeye tek yetkili devlet
üniversitesi unvanı taşıyan ve kuruluş misyonu
geçmişle gelecek arasında köprü olmak üzere belirlenen, yeni
adıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kadim şehrimizde
kurulacak tıp fakültesinde eğitim görecek olan
evlatlarımızın taşıyacakları haklı gururu
aynı şekilde hissetmekteyiz. Bölgemizin sağlık merkezi
olan, yapılacak şehir hastanesiyle sağlık turizminde de
marka olmaya aday Trabzonumuzda, ilme ve bilime verdiği destekle
kuruluşundan bu yana çizgisinden bir adım sapmayan partimin,
ecdadımız II. Abdülhamit Hanın açtığı bu
kapı ve kapılardan geçerek, adımlarını
geliştirerek devam ettireceğine inancım tamdır.
Şehrimizin sağlık ve eğitim alanlarındaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan
35.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı ve avukatların meslek
onurları için çoklu baro teklifine karşı olduklarına
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AK PARTİ Hükûmeti tarafından
hazırlanan çoklu baro düzenlemesi avukatlık mesleğine
karşı yapılmış bir sabotaj girişimidir. Çoklu
baro ciddi bir siyasal kutuplaşma ve bölünmeye sebep olacak, avukatları
siyasi görüşlerine göre ayrıştıracaktır. Çoklu baro
avukatlık mesleğinin ve baroların
siyasallaştırılmasıdır, yargı
bağımsızlığına vurulan bir darbe ve savunma
bağımsızlığının yok olması demektir.
Barolar siyasi partilerin yan kuruluşlarına dönüştürülemez,
mahkemeye siyaset karıştırılamaz. Avukatların onurlu
cübbelerine hiçbir siyasi iktidar düğme eklemeye
çalışmasın. Hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı ve avukatlarımızın
meslek onurları için çoklu baro teklifine karşıyız.
Adaletin terazisiyle oynamanıza izin vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven
36.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, dolu
afetinden zarar gören Yozgatlı çiftçilerin mağduriyetlerini giderecek
bir düzenlemenin hayata geçirilmesi için Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirliye seslenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgatın merkez ilçesinde Büyükmahal,
Sarımbey köyleri; Sorgun ilçesinde Mehmetbeyli, Şahmuratlı,
İdrisli, Temrezli köyleri; Aydıncık ilçemizde
Sakızlık, Güroğlu, Mollaismail köylerinde dolu afetinde zarar
gören kişilerimize buradan tekrar geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
19 bin dekar arazide etkili olan dolu afetinde, ne
yazık ki çiftçimizin mahsulü büyük ölçüde zarar gördü. Geçen hafta
Boğazlıyanda 11 bin dekar zarar gördü hem de ikinci kez. TARSİM
sigorta eksperleri zarar gören tarlalarda tespit çalışmaları
yapıyor ama ne yazık ki sigorta yaptıramamış
çiftçilerin mağduriyetinin nasıl giderileceği hakkında bir
açıklama yapılmıyor.
Tarım ve Orman Bakanı Sayın Pakdemirliye
tekrar sesleniyorum: Yozgatlı çiftçilerimizin mağduriyetini giderecek
bir düzenlemeyi acil hayata geçirelim. Borçlarına faizsiz erteleme talep
ediyorlar, borçlarını erteleyelim ve bir kısmını da
zararları oranında hibe edelim. Bu önerilere artık kulak verin
aksi hâlde üretim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beko
37.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
İzmir ili Bayındır ilçesinde kurulacak çinko ve kurşun
ocağının bölgede bulunan tarım alanlarına ve yer
altı sularına zarar vermesinin kaçınılmaz olduğu için
sürecin durdurulmasına yönelik gereken mücadeleyi vereceklerine
ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İzmirde orman ve yeşil
alanlar başta olmak üzere çevre ve hava kirliliğine neden olan maden
ocaklarının yapımının hız kesmediği
görülmektedir. Bayındırın Sarıyurt, Kızıloba ve
Ovacık Mahallelerinde yaban hayatı koruma ve geliştirme
sahasına, yıllık 150 bin ton kapasiteli kurşun ve çinko
ocağı için çevre etki değerlendirme onayı verilmiştir.
Bu çevre katliamları öncelikle İzmir halkına, İzmire ve
ülkemize ihanet demektir. Kurulacak kurşun ve çinko ocağı
tarım, orman ve zeytin alanının içinde ve karacaların
yaşam alanında yer almaktadır. Bölgede bulunan tarım
alanlarının ve yer altı sularının bu ocak nedeniyle
zarar göreceği açıktır. Buna rağmen süreç
başlatılmıştır, bunun bir an önce
durdurulmasını talep ediyorum, durması için gereken tüm
mücadeleyi vereceğimizi bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
38.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
özel güvenlik işçilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için iktidara
seslendiklerine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
320 bini aşkın özel güvenlik işçisi
esnek ve güvencesiz çalışmanın en ağır
koşullarına muhataptırlar. Özel güvenlik işçileri ne
istiyor? Yetki ve sorumluluktan doğan haklar konusunda bir
iyileştirme, görev tanımı dışında
çalışmalarının engellenmesi, kendilerine yönelik yeni bir
işçi sağlığı ve iş güvenliği düzenlemesinin
yapılması, çalıştıkları kamu iktisadi
teşekkülüne bağlı taşeronda değil
çalıştıkları kurum bünyesinde istihdam edilmek, 696
sayılı KHKyle belediye şirketlerine geçen özel güvenlik
işçilerinin iş kollarının belirsizliğinin giderilmesi;
maaş, özlük hakları ve risk tazminatları konularında
iyileştirme; yıpranma hakkı, ödüllendirme, şehitlik ve
gazilik taleplerinin karşılanması ve kadroya dâhil edilen
işçilerin tayin talepleri hakkında düzenleme.
İktidara sesleniyoruz: Özel güvenlik işçilerinin
sesine kulak verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
39.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçmişinden
devraldığı mirasla dünyanın çeşitli milletlerine
yardım kapısı ve sığınağı olma
geleneğini devam ettirdiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Başta adalet ve insani değerlere
verdiği önem sayesinde kısa sürede 3 kıtada hâkimiyet kurma
başarısını gösteren ecdadımız zor ve zayıf
durumlarında bile mazlumlar için sığınak olma
özelliğini korumuştur. Bu sebeple cihânpenâh âlempenâh
cihanın, âlemin sığınağı, koruyucusu gibi
vasıflarla anılmışlardır. Günümüz terminolojisinde
insani diplomasi olarak da adlandırılan bu tür uygulamalar
Osmanlı Devletine medeniyet tesis eden bir devlet olma özelliği
kazandırmıştır. Geçmişinden devraldığı
mirasla, Türkiye Cumhuriyeti devleti de dünyanın çeşitli milletlerine
yardım kapısı ve sığınağı olma
geleneğini devam ettirmektedir.
BAŞKAN Sayın Yalım
40.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, mağduriyetin önlenebilmesi için yeni normalde
halı sahaların ve eğlence sektörünün gerekli önlemlerin
alınarak açılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sağlık Bakanı ve Spor Bakanının
dikkatine
Futbol ligleri başladı ve maçlar oynanıyor ancak
halı sahalar hâlâ kapalı. Sayın Bakanlara soruyorum: Stadyumda
Covid-19 riski yok da halı sahalarda var mı? Bu sebepten, halı
sahaların gerekli önlemler alınıp acilen
açılmasını buradan talep ediyorum.
İkinci bir sıkıntı ise hâlâ
eğlence sektörüne izin verilmedi. Bu sektörde çalışan 1 milyon
kişi ve işverenler son derece mağdurlar. Gerekli destekler
verilmediğinden bu sektörde çalışanlar ciddi derecede
sıkıntı içindeler. Gerekli önlemlerin alınmasını
ve bu sektörün de acilen açılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
41.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
27-28 Haziran tarihlerinde gerçekleşen YKS sınavında
yaşanan olumsuzluklara ve Diyarbakır ilinde sınav sırasında
rahatsızlandığı için izin isteyerek dışarı
çıkan Ömer Ateş isimli öğrencinin tekrar sınava
alınmaması nedeniyle intihar etmesine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Bütün
uygulamalarınızda olduğu gibi 2 milyon 433 bin çocuğumuzun
geleceğini belirleyecek YKS sınavını da yüzünüze gözünüze
bulaştırdınız. YKS sınavları öncesi
çocukların psikolojisi ve geleceğinin yok sayılmasından
başlayarak ne sıralarda ne de sınıflarda sosyal mesafe
kuralına uyulmamıştır. Kronik hastalığı olan
çocuklarımız tüm hastalık kapma riskine karşın
aynı sınıflarda sınava girmişlerdir. Öğretmen
olmayan, işin ehli olmayan sınav gözetmenleri
atanmıştır. Kimi çocuklarımızın geleceğini
bütünüyle etkileyecek sınavı otuz dakika erken bırakma vahameti
yaşanmıştır. Ama hepsinden acısı ve daha vahimi,
affedilmeyecek olanı, midesi bulanarak izin isteyip dışarı
çıkan Ömer gencin tekrar sınava alınmaması nedeniyle
intihar etmesine sebep olunmuştur.
Her hak arayanı kriminalize etmeye
çalıştığınız gibi, sorununa sahip çıkan
Size oy moy yok! diyen gençleri de FETÖcü yaptınız ya, pes
doğrusu size! Oy moy yok size! Oy moy yok size! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:18.55
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 Milletvekilinin Hukuk
Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
24/6/2020 tarihli 104üncü
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümünde yer alan 23üncü maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
23üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Aksaray Konya
Aydın
Adnan Sezgin Yasin
Öztürk Ahmet Kamil
Erozan
Aydın Denizli Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Ahmet
Kamil Erozan, Bursa Milletvekilimiz.
Buyurunuz Sayın Erozan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bu corona vesilesiyle üç
aydır ben bu kürsüde söz almadım, dolayısıyla
bazılarınız açısından bir dış politika
güncellemesi yapılamadı ama ben bu fırsatı
değerlendireceğim. AKP sıralarının boş
olması üzücü ama arkadaşlara söylerseniz tutanaklardan okurlar.
Öncelikle, Sayın Çavuşoğluna
teşekkür etmek isterim. Geçen akşam bir televizyon programına
çıktı ve Libya tezkeresi konusunda, sipariş ettiği bir
soruya cevap verdi. Sipariş ettiği diyorum çünkü gazeteci, evvelden
bilgilendirilip Sen bana bu soruyu sor, ben de bu cevabı vereceğim.
kurgusuyla yaptı bunu. Şunu sordu gazeteci, Bu muhalefet tezkereye
hayır dedi, herhâlde bugün pişmanlardır. dedi. Enteresan bir
soruydu ve Sayın Çavuşoğlu buna cevap verdi, dedi ki: Ben o
tezkere öncesinde muhalefet partilerini ziyaret ettim, -muhalefet partileri
dediği zaman bizi ve Cumhuriyet Halk Partisini kastediyor- ve altı ay
evvel, bugün ne olacaksa onlar konusunda kendilerini bilgilendirdim. Şunu
demeye getiriyor, O gün ne söylediysek bugün gerçek çıktı. diyor.
Ben bu beyan karşısında, üzülerek, şunu beyan etmek
isterim: Bunun, söylediklerinin hiçbiri doğru değil. Ama kendisi o
toplantıya ilişkin kendi versiyonunu aktardığı için, o
gün toplantıda ne olduğunu ben söylemek durumundayım şimdi.
Bunu sosyal medyada da yapabilirdim ama yapmayacağım çünkü devletin
tutanaklarına girmesini istiyorum. O toplantıya geldiğinde biz 4
milletvekiliydik Sayın Genel Başkanla birlikte, kendisi vardı ve
Dışişleri Bakanlığının memurları
vardı, -Sayın Ümit Özdağ Bey yok ama- birtakım sorular
sorduk. Ümit Özdağ Bey şu soruyu sordu: Sizin elinizde en kötü durum
senaryosu var mı? En kötü durum senaryosu yani ters bir şey olursa
tezkere, Mehmetçiki gönderiyoruz; ne yapacaksınız?
Çavuşoğlu bu kavramı ilk defa duymuş gibi davrandı,
sustu. Buradaki stenograf arkadaşlarımız kadar, en az onlar
kadar iyi tutar Dışişleri Bakanlığı
mensupları not -onlar da tutuyorlar- ve onların özelliği
şudur; söylenmeyeni de tutar yani memur açtı parantezi Sayın
Bakan bu soruya cevap vermemeyi tercih etti. dedi, kapattı. 1inci soru
cevapsız kaldı.
2nci soru: Bir tezkere çıkaracağız
öğleden sonra, 2 Ocakta, bize söyler misiniz bizden ne isteniyor? Bir
mektup gelmiş, o mektuba sizin olumlu cevap vereceğiniz
anlaşılıyor. Bizden ne istiyorlar; asker mi istiyorlar, tank
mı istiyorlar, tüfek mi istiyorlar, uçak mı istiyorlar, ne istiyorlar
bizden? Ki ona göre biz karar verelim öğleden sonra. Veyahut siz bize
deyin ki: Bizden şunları şunları istiyorlar,
şunları şunları veremeyiz ama şunları veririz.
Bize şu mektubun bir örneğini verir misiniz? dedik. Veremem. dedi
ama o istedi. Dolayısıyla biz o gün Mehmetçiki bir bilinmeyene
yollamamak için hayır oyu verdik; madde bir.
İkinci konuya geçiyorum, biliyorsunuz, Libya.
Aşağı yukarı Libyaya Suriyeden sevk edilenlerin
sayısı 10 bine yaklaştı; bunlar tek yön biletle gidiyorlar.
Ne demek tek yön bilet? Ucuz olsun diye değil, dönecekleri belli
değil. İki türlü dönecekleri belli değil: Ya orada ölecekler,
bir savaşın içine gidiyorlar ama başka bir sebebi daha var,
bunlar orada aşağı yukarı 2 bin dolar maaş
alıyorlar. Bunlar kendi vatanlarını korumuyorlar, paralı
asker durumundalar; oraya, başka bir toprağı, başka bir
ideolojik hedef için korumaya gittiler. Niye oraya gittiklerinin ikinci sebebi
ise İtalyaya kaçmanın en kestirme yolu orası çünkü. Bunlar geri
dönmeyecekler, başınıza bela olacaklar. Bunları götürdünüz
geri getiremeyeceksiniz.
Üçüncü konu: Eşek Adası. Biliyorsunuz,
geçmişte, Sayın Çavuşoğlu 26ncı dönemde bir söz
söyledi: Birtakım adalar işgal edildi ama bizim dönemimizde
değil, başka bir dönemde işgal edildi. Sanki devletin
sürekliliği yokmuş gibi, başkasının günahı, sanki
bugün o devlet yok. Ben 2 defa yazılı soru önergesi verdim, ikisini
de cevapsız bıraktı. Neyse ki komşudan haberi aldık
dün, komşudan aldık haberi. Niye? Çünkü sözde işgal altında
olduğu söylenen adalar 18 ada artı bir kayalık diye
anılıyor. Dün ne oldu? Eşek Adasına Yunanistan
Cumhurbaşkanı gitti. Dışişleri
Bakanlığı tıs, Cumhurbaşkanlığı
tıs. Kime ben teşekkür edeceğim, Yunanlılara mı
teşekkür edeceğim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Ama en
azından şunu öğrendik: İşgal edilen adalar
dediğimiz şeyler artık 18 değil, 17ye düştü. Dün
akşam Dışişleri Bakanlığının ve
Cumhurbaşkanlığının sessizliğiyle bir adanın
Yunanistana ait olduğunu da Yunanlılardan öğrendik,
Çavuşoğlundan değil.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
23üncü maddesinde geçen şartlara ibaresinin koşullara olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun
İstanbul Şırnak Muş
Murat
Çepni Züleyha
Gülüm Hişyar
Özsoy
İzmir İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Hişyar Özsoy.
Buyurunuz Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bizim bugünkü önergemiz görüşülürken
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı... Şu an kendisi
sanırım burada değil. Ben gerçekten büyük bir dehşetle
dinledim kendisini. Şu açıdan söylüyorum: Bakın, dün 58
milletvekili bir başvuru yapıyor, diyorlar ki: Ciddi bir
işkence davası var, bir durumu var. Fotoğraflar var,
konuşuyoruz, gösterildi. Şu, işkence gören bir eski belediye
başkanı, bir siyasetçi, bir kadın. 100 polis evi
basmış, durum bu. Şimdi, normalde şunu beklersiniz
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı
olması hasebiyle, der ki: Tamam, biz aldık, inceliyoruz, Valiyle
konuşacağız, savcılıkla konuşacağız.
Bunların hiçbirisini yapmıyor, yani minimum nezaketten bile yoksun,
gelip burada, dönüp bize Siz zaten teröristsiniz. demek istiyor. Bu terörle
mücadele lafı arkasında dünya kadar çirkinliği kapatmaya
çalıştılar, hâlen aynı yöntemde ısrar ediyorlar.
Bakın, burada ciddi bir iddia söz konusu. İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanının yapması gereken, ya
yereli arayacak ya oraya bir heyet gönderecek. Ya, sizin hiç mi bu Meclise
saygınız yok? 58 milletvekili başvuru yapmış. Yani
hadi tamam, en azından... Minimum nezaketten yoksunsunuz. Kendisi intihar
etmiştir, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanı olarak o Komisyona ihanet etmiştir. Biz bundan sonra
kesinlikle o Komisyonu da, o Komisyonun Başkanını da
tanımıyoruz. Çıkıp şu Meclisin
karşısında aleni bir şekilde işkenceyi savunacak ve
minimum nezaketten yoksun olacak; kendisine El Fatiha diyoruz; bu bir.
Arkadaşlar, arkadaşlarımız
bakın konuşuyorlar şu mesele hakkında. Nereden
bakarsanız bakın, dehşet verici bir durum fakat bu yakın
zamanda olan şeylerden beni daha fazla dehşete sürükleyen bu aleni
işkence davası değil, ya bu, köpeklerle
Ya, köpeklerle eve
girilir mi? Fakat biz alıştık, buna alıştık.
Diyarbakırda daha önce de oldu, geçen ay da oldu, köpeklerle, 3
çocuğu olan eve girdiler, raporlar alındı, başvurular
yapıldı ama bir türlü sonuç alınamıyor. AK PARTİ 1980
darbesini eleştirerek iktidara geldi. 1980 darbesini Diyarbakırlılar
Esad Oktayın köpeği Codan bilirler. Belli ki kırk yıl
sonra geldiğimiz noktada köpekler yine işkence aracı olarak
kullanılıyor fakat bu yeterince dehşet verici değil.
Aranızda Kayseri Milletvekili olanlar var mı, Sayın
Bakanımız bir ara buradaydı, orayla ilgili bir şey
söyleyeceğim çünkü.
Kıymetli arkadaşlar, beni daha fazla
dehşete düşüren, şu fotoğraflar. Bir hikâyesi var,
kısaca anlatacağım. Fotoğrafta gördüğünüz kişi
Şöyle yakın tutayım da kadrajdan çıkarmasınlar, bazen
kameralarla da oynuyorlar, iyi gözüksün. Şurada, Selçuk
Başkanımız var. Selçuk Mızraklı Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanıyken yerine kayyum atandı,
şu an Kayseri Cezaevinde. Bir dönem, burada on ay milletvekilliği
yapmıştı. Kendisi Diyarbakırın çok yakından
tanıdığı bir cerrah; bütün bölgenin
tanıdığı, yüzlerce insanı ameliyat etmiş,
şifaya vesile olmuş bir insan. Şöyle yaptılar, böyle
yaptılar, bir şekilde Selçuk Başkanı cezaevine gönderdiler.
Selçuk Başkanın kendi resimleri; bakın, burada, birisi Amedspor,
gençlerle çekilmiş fotoğraf; bir tanesi uçurtma
şenliğinden; bir tanesi Evin diye bir kız çocuğuyla burada
konuşuyor; burada da bir çocuğun elini öpüyor.
Şimdi, iyi dinleyin lütfen, özellikle Grup
Başkan Vekilleri, bu 4 resmi yirmibeşer adet
çoğaltmışlar ve cezaevine göndermişler. Selçuk Başkana
sadece her birinden birer tane verilmiş, 96 tanesi iade edilmiş.
Gerekçe ne? Şu maddeye dayandırmışlar, şu maddeye,
bakın, fotoğrafları gördünüz: Kurumun asayiş ve
güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve
çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya
kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri vesaire, vesaire, vesaire
Hükümlüye verilemez. diyor. Görüyorsunuz
değil mi arkadaşlar? Şimdi, ben size basitçe şunu sormak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Başkan,
hemen toparlıyorum.
Şimdi, fotoğraflar bunlar. Görüyorsunuz,
bu. Şimdi, Selçuk Başkan burada gülmüş, çocuklarla
konuşmuş, sohbet etmiş, uçurtma uçurmuş. Ya bunun içinde
siz terörizmi nerede gördünüz, terörizm bunun neresinde? Hangi yönetici
cezaevinde bunun için paniğe kapılmış? Bunlar ne yiyip ne
içiyorlar, neyin kafasını yaşıyorlar? Yani bundan terörizm
çıkarabilecek mantık nedir ben size söyleyeyim mi? Faşizm böyle
bir şeydir işte. Selçuk Başkan gülüyor ya burada, uçurtma
uçuruyor ya burada, çocuklarla konuşuyor ya. Meşhur Uçurtmayı
Vurmasınlar filmini siz bilirsiniz; uçurtmayı vuruyorlar ya.
Bakın, bir uçurtma resmini orada kartpostal olarak kullanacak, sağa
sola gönderecek, bunu bile kendisine vermiyorlar. Bakın Şu resim
bizi korkutmuyor. dedim az önce, şu resim, çok alıştık,
maalesef alıştık. Tekme mi yedik? Valla ben de yedim
polislerden, yemeyen vekilimiz neredeyse yoktur, günlük rutin şeyler fakat
bu faşizm korkutmuyor bizi. Asıl korkulması gereken, asıl
büyük problem olan, şuradaki küçük bir gülüşü, çocuklarla
oynamayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
bir uçurtmayı vatana millete tehdit unsuru
olarak görüp cezaevine sokmamaktır. Yarattığınız
faşizm budur. Faşizmi biz polis copunda çok fazla aramıyoruz,
biz bir şekilde başa çıkıyoruz, eylemlerimizi
yapıyoruz, geri adım atmıyoruz, sevgili
arkadaşımız, Rojbin arkadaşımız da zerre kadar
mücadelesinden vazgeçmiş falan değil ama bu utancı da Selçuk
başkanın, bir belediye başkanı, bir hekimin
uğradığı bu muamelenin utancını da ben
halkın huzuruna sunuyorum; karar onların, takdir onların.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Konuşmacının iddia ettiği konu
bizim açımızdan çok hassas değerlendirilmesi gereken bir konu.
Türkiyede uzun yıllar işkence en önemli gündemken ısrarla
sıfır işkence deyip bu konuda çok önemli -hükûmetlerimiz
tarafından- mevzuat değişiklikleri yapmış, uygulamalar
yapmış bir Hükûmetiz; dolayısıyla, bu kanunları
Meclisten beraber geçirdik zamanında. Ve biz işkenceyle ilgili hep
çok hassas davrandık. Konuya ilişkin iddiaları not aldık.
Sabahleyin de bildiğim kadarıyla çok uzun
tartışıldı, o yüzden tekrar Meclisin gündemini bu konuyla
ilgili uzatmak istemem ama sabahki tartışmalarda ifade edildiği
gibi, bu konu araştırılacaktır ve yargı
açısından özellikle değerlendirilecektir Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
43.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Başkan.
Sayın Turan burada olmadığında
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı çıkıp
İşkence doğrudur, yapılmıştır; kademeli güç
kullanılmıştır. dedi ve İnsan Hakları
Komisyonunun hiçbir işlevinin olmadığını sadece
Meclise değil, bütün Türkiyeye de ilan etti; yani bu, kayıtlara
geçmiş olsun.
Tabii ki, diğer bir mesele: Bir iddiaları
vardı, onu da söylemek isterim. Israrla konuşmacı, Sayın
Çavuşoğlu dedi ki: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
Türkiyeyle ilgili, işkence ihlali yoktur. Ben de araştırdım.
Şimdi, bir kere, önce şunu not edelim: 2010 yılından önce
başvuru yapılıp 2010 sonrası sonuçlanan birçok işkence
vakası var, danışman arkadaşlar hâlâ çıkarıyor.
2011de 2; 2015te 2 ihlal kararı var; isterlerse kararları
verebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca, şu notu da özellikle ifade etmek isterim: 2012
yılında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı
tanındı, AİHMe direkt başvuru yolu kapatıldı; bu
nedenle, AİHMe gidebilmek için AYM iç hukuk yolu olarak tüketilmek
zorunda. Bu, tabii ki, süreyi uzattı fakat Anayasa Mahkemesinin
işkence ihlali konusunda çok sayıda kararı var. Ve şunu o
zaman da söyledik, dedik ki: Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
açılmasının yolu aslında işi uzatmak, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine gidişi engellemektir; bir ara kademe
görevi görüyor. Bunu da kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
İşkence ihlali yoktur. diyen İnsan Hakları Komisyonu Başkanına
buradan duyuruyorum; isterse kararları kendisine gönderirim.
Son olarak da Sayın Turanın
söylediğini önemsiyoruz çünkü ilk defa böyle bir yanıt aldık.
İşkenceye sıfır tolerans diyen bir iktidar, her
fırsatta bununla övünen bir iktidar
Bizim delilleriyle, verileriyle,
belgeleriyle getirdiğimiz bir işkence vakasına valilik ve
İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sahip çıktı.
Bizim burada beklediğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
tek bir
şey var. Bu işkenceyi yapanlar, talimatı verenler neden hâlâ
görevde? Neden haklarında bir soruşturma yok? Bunun
yapılmasını ivedi olarak istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Turan.
44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu konuyu uzatmayı doğru bulmadığımı ifade
etmiştim. Prensibi bir daha söylüyorum: Biz, kim olursa olsun, nasıl
olursa olsun tüm işkence iddialarına karşı hassas olan,
işkenceye sıfır toleransı prensip edinen bir partiyiz.
Bunula ilgili de uzun yıllar çalışmalar yapmış ve
bununla ilgili de Meclisimizde önemli düzenlemeler geçirmiş bir partiyiz.
İddia konusu ya da diğer konularla ilgili ne varsa, eldeki belgelerin,
bilgilerin yargıya verilmesini ve takibinin yapılmasının
ısrarla altını çizmek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Beştaş.
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Turan iyi bilir, meslektaşız, suç
duyurusu için söylemek yeterlidir, ihbardır. Şu anda, biz,
olayın hemen akabinde Diyarbakırda basın toplantısı
yapıp verileri kamuoyuyla paylaştık, avukatları gerekli
şikâyetleri yaptılar ama arkasından, valilik ve emniyetin
açıklamasıyla Bu suçu soruşturmayacağız. diye bir
ilan yapıldı. Bu şikâyet yapılmıştır, hem de
ilk gün yapılmıştır. Ayrıca Rojbin Çetin ifadesinde
diyor ki: Ben işkencecileri teşhis edebilirim çünkü yüzleri
açıktı, bir süre sonra gözlerimi bağladılar. Bu suç
duyurusunu bir de buradan ben yapmış olayım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
23üncü maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222nci
maddesinin 3üncü fıkrasına eklenen cümledeki hususta kelimesinin konuda
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aysu
Bankoğlu Murat
Bakan Sevda Erdan
Kılıç
Bartın İzmir İzmir
Özkan
Yalım Metin
İlhan Bülent
Tezcan
Uşak Kırşehir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aydın Milletvekilimiz Sayın Bülent Tezcan.
Buyurunuz Sayın Tezcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifini
görüşüyoruz. Şimdi kaldığımız yerden devam
ediyoruz. Yine, biliyoruz ki bu kanun teklifi daha önce ilan edilen yargı
reform paketi denilen paketin bir parçası olarak kamuoyuna sunuldu, ikinci
ayağı olarak, ikinci etap olarak kamuoyuna sunuldu. Herkes şunu
biliyor ki bu paketin içerisinde yargı reformu denebilecek, buna
yargı reformu diyecek ciddi reform niteliğinde düzenlemeler yok. Bu
tartışma dışı ama böyle de olsa bunlar görüşülüp,
konuşulup bu teklif yasalaşabilirdi. Oysa, öyle bir iklimde, öyle bir
tabloda bu teklifi görüşüyoruz ki bu teklifin görüşülmeye
başlandığı gün Türkiyede baro başkanları
başkente sokulmadı, Ankaranın kapısında sabaha kadar
eziyete tabi tutuldu. Yani, bir Meclis düşünün ki yasama faaliyetinde
yargı reformunun parçasını görüşüyoruz derken, aynı
gün aynı anda yargının en önemli unsuru olan savunmayı
ayaklar altına almakta beis görmeyen bir anlayış Parlamento
çalışmalarına hâkim olmaya çalışıyor. Bu
tarihimizin en büyük utançlarından ve ayıplarından biri olarak
yazılı kalacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün,
kaldığımız yerden görüşmeye başlıyoruz.
Yine, bugün, Türkiyede savunma mesleğini yok etmeye, savunma
örgütlenmesini, baroları güçsüzleştirmeye, yok etmeye ve
iktidarın köleleri durumuna sokmaya dönük bir kanun teklifi Türkiye Büyük
Millet Meclisine sarayın talimatıyla getirilip teslim ediliyor.
Aynı gün öğle sıralarında Ankara Çağlayan Adliyesinde
bunu protesto etmek isteyen avukatlar önce adliye kapısından
sokulmayacak noktada bir muameleyle karşı karşıya
kalıyorlar. Her hafta baroları ve avukatları, savunma
mesleğini ayaklar altına alan bir anlayışın hâkim olduğu
iklimde biz bunları konuşuyoruz. Hangi yargı reformundan
bahsediyorsunuz, hangi yargı reformuyla savunma mesleğini
parçalayarak sarayın köleleri durumuna getiren savunma
anlayışıyla, yargının sacayağı olan savunma
ve yargıdan birini kırarak, yok ederek, topal hâle getirerek hangi
yargı reformunu yapacaksınız? Sizin reform dediğiniz
şey, daha önce FETÖ döneminde yaptığınız reformlar
gibi, o anlayışla yargıyı bir anlayışa teslim
edip iktidarın kontrolünde yargı yaratma adına Türkiyeyi
paramparça eden ve yargı sisteminin onarılmasını neredeyse
imkânsız noktalara getiren uygulamanızın devamı değil
mi? Bu tecrübeyle, sicili bozuk bir anlayışın bugün yargı
reformu adı altında milletin önüne getireceği hiçbir şeyin
samimiyeti olmadığını, olamayacağını geçen
hafta Ankara kapısında yaptıklarınız ve bugün bu kanun
teklifini Meclise getirmenizle açıkça ortaya
çıkmıştır, ifşa olmuştur, yapmak istediğiniz
şey ifşa olmuştur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Grup Başkan
Vekilimiz rakamları verdi, ben vermeyeceğim. 46 bin avukat var
İstanbulda. İstanbulda 23 baro kurulabilir. diyorsunuz.
Maksadınız ve muradınız nedir, baroları bölmekten ne
elde edeceksiniz? Bakın, adliyeyi böldünüz, adaleti böldünüz. Bugün
çıkın mahkeme koridorlarında, adliye koridorlarında her bir
koridor bir tarikat ve cemaat tarafından parsellenmiş. Dün
yargıda yükselmek için FETÖcü olmak gerekiyordu, bugün yargıda
yükselmek için Hakyolcu, İskender Paşacı, bilmem neci, bilmem
Menzilci, başka bir tarikatın mensubu olmak artık gerekli,
zaruri bir şart hâlini almış. Şimdi, adliyeyi böldünüz,
baroları da bölmeye çalışıyorsunuz. Adliye
koridorlarını Menzilcilere, Hakyolculara tahsis ettiniz, Türkiye'de
baroları da Menzilcilerin barosu, Hakyolcuların barosu, filanca etnik
kökenin barosu, filanca cemaatin barosu, filanca ideolojinin barosu diye
baroları da bölme peşindesiniz. Yazıktır bu yargı
sistemine yaptığınız kötülükler. Yazıktır,
yazıktır! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, avukatı adliyeye sokmayan bir rejim yarattınız,
avukatı başkente sokmayan bir rejim yarattınız. Bakın,
bilinen bir söz vardır: Avukatlar köle kullanmadı ama hiçbir zaman
efendileri de olmadı. Şimdi siz bu yasayla avukatların efendisi
olma peşindesiniz, saray rejimini avukatların efendisi yapmanın
peşindesiniz ama yargı camiası, savunma mesleği ve bu
ülkenin demokratik güçleri baroları köleleştirmenize müsaade etmeyecek,
buna müsaade etmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sonra, ben bir şeyi merak ediyorum: Bu, nedir
bu FETÖ merakı? 2013 yılında FETÖ projesiydi bu. FETÖnün
yarım bıraktığı işleri ikmal etme peşinde
misiniz? Ya, eskiden anladık, bir zamanlar Amerikayı hac yolu,
Pensilvanyayı istikbali kıble yapmıştınız ama
yollarınız ayrılmıştı, bugün niye buluştunuz
yeniden, niye aynı yere geldiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Son sözüm, bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Son sözüm: Bu tekliften
vazgeçin. Daha önce milletin karşısına
çıktığınız gibi Allah da millet de bizi affetsin.
Hata yapmışız." deme hakkınızı tükettiniz.
Böyle bir hakkınız bundan sonra yok, hiç olmazsa şu saatten sonra
yargı camiasına, savunma mesleğine, adalet duygusuna kötülük
yapmaktan ve tahrip etmekten vazgeçin.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, hatibin
konuşmasını çok heyecanla yaptığını
tebessümle izledik. Aslında bugün verilen kanun teklifini daha rahat
inceleme imkânı olsaydı bu kadar agresif olmaya, kızmaya gerek
yok diye düşünüyorum. Ancak şu ifade hoşumuza gitmedi,
Sayın Tezcanın nezaketine yakışmadı diye
düşünüyorum: Sarayın talimatıyla yaptınız.
Bakınız saray dediği, bizim gözümüzde milletin evi. Milletin
evi diye hitap edilen yere, bir ithamda bulunuyormuş gibi ifadede bulunmanın
şık olmadığı kanaatindeyiz. Ayrıca saraydaki
kişi dediği de milletin çok büyük oy oranlarıyla
yaklaşık yirmi yıldan beri hep destek verdiği bizim Genel
Başkanımız. Dolayısıyla bizim -o ifadeyle-
saraydakiyle istişare etmemiz, toplantı yapmamız çok
doğal diye düşünüyorum. Bunu böyle bir itham konusuymuş gibi
tekrar tekrar kullanmak şık değil Sayın Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onun
dışında, yine Sayın konuşmacı Barolar bu
teklifle siyasallaşacak. dedi. Yani şu an barolar hiç
siyasallaşmış değil, sadece mesleki faaliyetlerini
yapıyor da siyasallaşacakmış iddiasında bulundu.
Bakınız, şu an DHKP-Cnin arka bahçesi olmuş birçok baronun
açıklamalarını bu millet nasıl olur gördü. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, çoklu
baroyla, o baro olacakmış, bu itham olacakmış; bunları
bırakın. Şu an siyasallaşmış baronun en
ağır örneğini görüyoruz. Mesleki olarak yapılacak her türlü
çalışma baş tacıdır. Ancak Diyanetten
başlayın da birçok konuya kadar, başörtüsünden
başlayın da darbeye kadar birçok baronun nerede yer
aldığını tüm milletimiz yakinen takip etti.
Ayrıca FETÖnün projesiymiş.
Bakınız insaf deriz. Bu çalışma yapılırken ne
kadar vakıf, dernek ve benzer kuruluş varsa istifade edildi. Bu
ithamda bulunacaklarını düşündüğümüzden dolayı o zaman
ki FETÖnün derneğinin de ne dediğine baktık. Asla iddia
edildiği gibi bir konu değil Sayın Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman muhtemelen
Sayın Başkanın ifade ettiği, FETÖ projesi olarak ifade
ettiği yaklaşım Türkiyedeki bütün baroların
kapatılması, tekrar isteyenlere baro kurulması imkânı
verilmesiydi. Ama şu an ki teklif öyle değil ki. Şu an her
mevcut baro yerini kolluyor, koruyor. İstersek, belli sayıda avukat
bir arayı gelirse tekrar bir baro kurulabiliyor. Mevcutlar
kapatılmıyor, mevcutlar zaten var, istemiyorlarsa kurmasınlar,
istemeyen kurmasın ama isteyene tekrar bir baro hakkı vermek de hem
örgütlenme özgürlüğünün hem fikir özgürlüğünün bir gereğidir.
Bunun dünyada örnekleri var, vesaire. O yüzden meseleye daha soğuk
akılla, mesleki yaklaşımla, bir kamuoyu hassasiyetiyle bakmakta
fayda olduğu kanaatindeyim Sayın Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kanun teklifinin
imza sahibi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak konuşmacının
bu imza ve kanunun oluşmasıyla alakalı beyanlarını
partimiz adına, grubumuz adına reddediyoruz. Külliyen iftiradan
ibarettir. İspata davet ediyorum kendisini.
BAŞKAN Sayın Özel
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bülent Turanı dinleyince, hani okumamış olsak,
bakmamış olsak diyeceksiniz ki gayet demokratik bir teklif
gelmiş, bu teklifi de gönül rahatlığıyla savunuyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynen öyle Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle mi, yani hiç şundan
erinmiyorsunuz: 46 bin tane üyesi olan İstanbul Barosunun delege
sayısı 13 olacak, 42 tane üyesi olan Tunceli Barosunun, 48 tane üyesi
olan Ardahan Barosunun delege sayısı 4 olacak. Bir tarafta 3 bin
avukat 1 temsilci seçecek, öbür tarafta 10 avukat 1 temsilci seçecek, Ankaraya
geldiklerinde oyları birbiriyle eşit olacak. Yani 3 bin avukatın
sözüyle 10 avukatın sözünü denkleyince birinin reyi öbüründen 300 kat
kıymetli olacak. Kiminki kıymetsiz olsun? Yandaşlaştıramadıklarınızın,
saraya çağırıp da düğmesi olmayan cüppeleri düğmesi
varmış gibi iliklemeyenlerin, kuvvetler
ayrılığı deyip de sizin güdümünüze girmeyenlerin oy gücünü
üç yüzde 1 azaltacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz insaf, biraz vicdan!
Şunu nasıl savunabiliyorsunuz: Recep Tayyip Erdoğanın
memleketi Rizenin 181 avukatı var, 4 delege yollayacak; İzmirin
9.612 avukatı var, 5 delege yollayacak; birbiriyle eşit güç.
Peki, siz iktidara gelmeden hemen önce,
çıkıp da bir iktidar partisi -o günkü koalisyon hükûmeti veya X
partisi- Siz çok oy alacağınız yerlerde 400 bin kişiye 1
vekil çıkaracaksınız ama örneğin CHPnin çok oy
aldığı Muğlada, Aydında, İzmirde 40 bin
kişiye 1 milletvekili çıkacak. Sonra Ankaraya gelince
çoğunluğu kim sağlayacak, bakacağız. denseydi bunun
akılla, vicdanla, ahlakla bağdaşır tarafı olur muydu?
Eldeki yasama gücünü kullanarak darbe yaptılar, millî iradenin Genel
Kurula yansımasına ve yasama çoğunluğunu almasına engel
oldular. demez miydiniz?
Sırf sizin nitelemenize göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Anayasadan güç
alan, hem de kaç Anayasa değişikliğinde de değişmeden
kalan, kamu kurumu niteliğinde bir yere Kendi reklamını yapmak
için saldırılar düzenleyen aciz bir terör örgütünün arka bahçesi.
derseniz iki şey olur; birincisi, o terör örgütü hayatının en
büyük reklam fırsatını bulur, ayıptır. (CHP
sıralarından alkışlar) İkincisi: 9 bin, 10 bin, 30 bin
avukata dersiniz ki Teröristler odayı yönetiyor, siz dönüp dönüp bu
adamları seçiyorsunuz. Bunu yapmaya hakkınız yok. Mecliste
oturup da ele geçirdiğiniz yasama çoğunluğuyla kötücül
işler yapmaya, demokrasiyi ayaklar altına almaya hakkınız
yok. Utanırsınız! Gelecek dönemlere bunu
bırakırsınız. Bir gün çıkarlar, bu tabloyu böyle
alnınıza yapıştırırlar sizin. Derler ki: Bak,
güç sizdeyken ne yapmışsınız? Savunamazsınız,
utanırsınız. Rizeden 4, İzmirden 5 delege, öyle mi?
Birinde 180 avukat var, birinde 10 bin avukat var. Bunu savunacak
babayiğit varsa hodri meydan, ikna etsin, ben
alkışlayacağım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
soru bana ilişkin o yüzden önce ben izin verirse Sayın Başkan da
sonra ifade etsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olur,
önce kendisi tamam.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
48.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu O babayiğit nerede? falan tarzı yaklaşımlara burada
diye cevap veririz de gereksiz bunlar yani daha saygın, daha
saygılı konuşulabilir, bir. İkincisi, Bülent Tezcan Beye
dikkat etmesini öneriyorum şundan dolayı: Maskeyi
çıkarıyoruz bağırırken, konuşurken. Pandemi ciddi
bir problem, tehlike. Çok bağırıyorsunuz, yanınızda
arkadaşınız var. Ya takın maskenizi ya
bağırmayın. Zaten, bu, bağırmamak için var, ciddi
söylüyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Anlatsana
hukuktan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bak,
bağırmıyorum. O yüzden diyorum ki bağırmayın,
burası konuşma yeri, bağırarak değil, konuşarak
yapabiliriz Başkanım, birinci söyleyeceğim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bir de
akıl vereceksin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Pandemi var,
bağırma, bağırma.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Pandemi varsa
bu yasayı niye getirdin kardeşim? Pandemiyle uğraş!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey, grubunuza
sahip olur musunuz?
Bakın, Özgür Bey konuşurken bir sürü de
böyle meydan okudu, nerede o yiğitler falan. Hiç
ağzımızı açmadık, dinlesinler iki dakika, cevap
vereceğim Başkanım.
Şöyle: Özgür Beye teşekkür borcumuz var.
Bu manayla bu konunun tartışılmasını ve belki de
anlaşılmayan tarafları varsa anlaşılmasına
katkı sağlamış oluyor. Bakınız, mesela diyor ki
Sayın Başkan: İstanbulun delegesi ile Tuncelideki nasıl
eşit olur? Bakın Başkanım, avukatların birliği
barolardır yani illerdeki baroları avukatlar seçer, birliği
oluşturur. Ancak Türkiye Barolar Birliği, başkanların
birliğidir, tüzel kişiliklerin birliğidir. Aynen Odalar
Birliğinde olduğu gibi. Şu an Odalar Birliği mevcut hâliyle
Türkiyede başkanların temsil edildiği bir yer değil midir?
Aynı mantığı o zaman Odalar Birliğine de biz
getirelim; İstanbulun çok olsun, Ankaranın az olsun vesaire, bu
yanlış bir yaklaşım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dolayısıyla
avukatlar mesleki çalışmaları için birliklerini illerde
oluşturur. Kim çok oy alırsa oraya gelir, baş tacı ancak
Barolar Birliği, bir daha diyorum, başkanların, tüzel
kişiliklerin Odalar Birliğinde olduğu gibi temsilidir,
Almanyada her ilin başkanlarının eşit temsili olduğu
gibidir. Dolayısıyla, Barolar Birliğinin eşit temsille bir
araya gelip toplantı yapması aslında tüm baro
başkanlarının bir gelecek kaygısı
taşımamasının siyasi anlamda bir gereğidir.
Bakınız, şimdi, isim soracaklar ama konu
CAVİT ARI (Antalya) - Yeni mi aklına
geldi, on sekiz senedir ne yaptınız da ne anlatıyorsunuz?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) -
Dinleyin, dinleyin. Ondan sonra cevap verin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
dinlemeyene bir şey anlatamam ki.
CAVİT ARI (Antalya) - On sekiz senedir ne
yaptınız da ne anlatıyorsun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Size anlatıyorum,
belki faydalanırsınız, size anlatıyorum.
Ben bu Kanunu ezbere biliyorum, bilmeyenlere
anlatıyorum Başkanım, dinlesinler anlatayım.
İkincisi, Almanyada öyle, dünyanın birçok
yerinde öyle, baro birliklerinin ortak yönetimidir. Ancak İstanbulun çok
delegesi olacakmış da Tuncelinin bilmem ne olacakmış.
Bakınız, 50 bin avukatın olduğu İstanbulda 8 bin oy
alan kişi, delege bağlamında hesap yapılırken kalan 42
bininkini de yapıyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sizin
adayınız 2 bin oy aldı, 2 bin. Ona bir baro kuruyorsunuz, onu
anlatsana.
TAMER DAĞLI (Adana) Ne saygısız
adamsın sen ya! Ayıp yahu, ayıp! Dinlemeyi öğren,
dinlemeyi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ben
İstanbul Barosu üyesiyim, 2.300 oy aldınız, ona baro
kuruyorsunuz.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) -
Dinle, dinle!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ne
dinleyeceğim ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın Turan, buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunlar demokratik
kişiler, biz değiliz, değil mi Sayın Başkan! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
bu tarz, bu üslup Meclisin mehabetine yakışmıyor, demokratik
mütalaaya yakışmıyor.
Beğenmeyebilirler, ben bunu istiyorum, bunu
söylüyorum. Senin dediğini mi söyleyeyim illa, senin dediğini mi
yazayım illa? Ben öyle düşünmüyorum, bırakın söyleyeyim.
Bir daha söylüyorum: 50 bin avukatlı
İstanbulda 8 bin oy alan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sen
inanıyor musun söylediklerine?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, Allah aşkına,
çok rica edeceğim ya! Allah aşkına yapmayın ya! Bak, dört
değil, beş değil, gözünü seveyim ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Özgür Bey, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Turan, tamamlayalım
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın
Başkanım, konuşabilsem tamamlayacağım.
Bakınız, bir daha söylüyorum: 50 bin
avukatlı bir baroda 8 bin oy alan kişi, oylamaya katılmayan 42
binin de delege hesabını Ankaraya taşıyor. Önemli bir
şey söylüyorum, hani İstanbul çok olsun diyorsunuz ya. Ama oy
vermeyen 42 binin de delege hesabı yapılıyor,
dolayısıyla bu hesap yanlış bir hesap. O yüzden diyorum ki
Barolar Birliği, başkanların birliği olması lazım;
onu hazırlıyoruz, 3+1. Ama yine de Özgür Beyin
eleştirisini ciddiye alarak diyorum ki: Bu hassasiyeti önemli, o yüzden 5
bin avukatın olduğu yerde ilave bir baro imkânı varsa aynı
şekilde delege imkânı da olsun diyoruz. Dolayısıyla,
İstanbul, Ankara, İzmir tarzı yerlerde her beş binde 1
ilave delege vererek zaten nüfusa ilişkin bir delegasyon
yapılanmasını da kısmen sağlamış oluyoruz.
Her sistemin eleştirilen tarafı olabilir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Her demokratik rejim içerisinde seçim sistemleri, benzer
çalışmalar eleştirilir, daha iyisi önerilir, baş
tacıdır ama bağırarak, kızarak, arkadan laf atarak
olmaz. Bir daha söylüyorum, Barolar Birliğine
yaklaşımımız başkanların birliğidir.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Hâlâ konuşmayın diyorsunuz, ya!
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Ne dediniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sana demedi, sana demedi.
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Yeni gelene baştan başlayalım o zaman
Başkanım.
Dolayısıyla,
bu çalışma komisyonda görüşülecek, teklifleri
değerlendiririz tekrar, benzer çalışmalar varsa mutlaka ispat
ederiz. Fakat benim dediğim doğrudur, şu anda yapılan
doğrudur; bu, doğru bir yaklaşım değil. 1960
Anayasasından sonra farklı hesaplarla Türkiyede çok sayıda
-statükoyu da temsilen- siyaseti zayıflatmak niyetiyle kurulan kurumlardan
diyenler de var. O yüzden sakin bakmakta, tartışmakta, felsefi
bakmakta da fayda var. Türkiyenin önünü açmak, Türkiyede daha demokratik bir
rejim, daha demokratik bir sistemi beraber tesis etmekte büyük fayda var diye
düşünüyorum Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan çok kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN -
Sayın Özel
49.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, kamu kurumu niteliğinde meslek
örgütleriyle ilgili en ufak bir fikri olanlar şunu bilirler ki Anayasa bu
kurumların oluşumunu tarif ettiği gibi, seçiminin hâkim
gözetiminde yapılmasını ve temsilde adaletin gözetildiği
bir seçim sistemi getirilmesini öğütlemiştir. Bunun kuruluş
kanunlarında da anayasal dayanağı ve temsilde adalet gerekçesi açıkça
anlatılmıştır. Yani, şöyle bir şey yoktur: Barolar
Birliği bir tane soba firmasının genel merkezi gibi 81 ildeki temsilcilerini toplayıp
da İstanbul temsilcisi ile Kayseri temsilcisini eşit kefeye koyamaz
çünkü en ideali doğrudan seçmektir. Doğrudan seçimin mümkün
olmadığı durumlarda delege sistemine geçilmiştir. Bu,
demokrasinin gereğidir. Delege sistemi doğrudan temsili ne kadar
yansıtırsa o kadar başarılıdır.
Şimdi, ben mi doğru söylüyorum, Bülent Bey
mi, buna anayasal olarak kim karar verecek? Anayasal olarak buna Anayasa
Mahkemesi karar verecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, 3 karar: 2002/31,
2009/98, 2011/146. İstanbul Tabip Odası; Ankara Veteriner Hekimleri
Odası, Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası ve Veteriner Hekimleri
Birliği büyük kongresi; ayrıca da Diş Hekimleri Odasıyla
ilgili kararlar. Kararların ortak noktası şu, okuyorum:
Demokrasimizin olmazsa olmaz kuralı seçimlerdir. Demokratik seçimin en
önemli niteliği ise adil bir temsil ilkesine dayalı, serbest,
eşit ve genel oy esasını içermesidir. Hukuk devletinin bir
gereği olarak adaletli bir hukuk düzeninin kurulabilmesi de diğer
seçimler yanında kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin
seçimlerinin de seçime katılacakların adil bir şekilde temsil
edilmesine bağlıdır. Temsilde adaletin
sağlanamadığı bir seçimin demokratik olmasından ve
hukuk devleti ilkesine uygunluğundan söz edilemez. İtiraz konusu
kural demokrasiye aykırı düşmektedir. diyor ve diyor ki Tabip
Odasıyla ilgili kararda 14 bin üyesi bulunmasına karşın
500 üyeli bir oda eşit delegeyle temsil yapıldığı için
bozdum kararı, İstanbul kararını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum, son cümlem.
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbul Diş Hekimleri
Odasının da delege üst sınırı 10la
sınırlandırıldığı için bu kadar üyeye 10
delege temsilde adalete uygun değil. diyor, bozuyor. Yani Sayın
Bülent Beyin ifade ettiği gibi, İlin büyüklüğüne bakma,
başkanlar 1er tane, 81i de eşit. değil, tam tersine diyor ki:
Üye sayısını yansıtacak. Aynı şöyle: 25 milyon
oy alınca, burada yüzde 50nin üzerinde temsiliniz aranıyor ya, salt
çoğunluğu sağlamanız gerekiyor ya, kuralı değiştirip
25 milyon oya size burada 100 sandalye verirlerse ne yapılmaya
çalışılırsa, nasıl darbecilikse bu yapılan da
öyle bir darbeciliğin daniskasıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklif nasılsa gelecek ve
tartışılacak.
Buyurunuz Sayın Turan.
50.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hani derler ya ağzımızdan aldınız, aynı şeyi
söyleyecektim. Perşembe günü bu kanun teklifi komisyonda görüşülecek,
haftaya olursa Komisyon takdirine bağlı Genel Kurulda
görüşülecek. Özgür Bey başta olmak üzere bekleriz
arkadaşlarımızı, konuşuruz,
tartışırız. Ancak ifade ettiği için söyleyeyim izin verirseniz.
Bir defa, bu kanun teklifini verdikten sonraki tüm takdir yetkisi Meclisindir.
Meclisin kabulüne bağlı olarak yasalaşacaktır. Bu
çalışmaların nihayete ermesi yani yasalaşması hâlinde
bu yaklaşıma darbeci vesaire ithamlarını doğru
bulmuyorum Sayın Başkan. Meclis takdir ederse yasalaşır,
değilse yasalaşmaz.
İkincisi: Komisyon çalışması
var, Genel Kurul safhası var; orada değerlendiririz. Ancak Özgür Bey
ifade ettiği için söyleyeceğim. Zaten iddia ettiği gibi bir
Anayasa engeli varsa, teklifin yasalaşmasından sonra mahkemeye
götürülebilir, Anayasa denetimi de aynı şekilde yapılabilir.
Fakat ben de bir bilgi paylaşayım Özgür Beyle. Anayasa 135teki kamu
kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin birden fazla olup
olmadığını 2012 yılında özellikle turist
rehberleri örneğinde Anayasa Mahkemesi tartışmış
-yanlış hatırlamıyorsam CHP götürmüş mahkemeye- ve
oradaki mahkeme kararında 135in zorunlu üyeliğine evet ama birden
fazla algılanmasına hayır tarzında özetlenebilecek bir
karar vermiş Sayın Başkan. Dolayısıyla bu
çalışmaları yaparken Anayasa Mahkemesinin kararlarına da
diğer çalışmalara da bakıp ona göre değerlendirmeye
çalışıyoruz. Ama buna rağmen söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
perşembe günü
tartışalım, konuşalım, hep beraber bu
tartışmanın sonucunda da en iyi kararı verelim Sayın
Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
buyurunuz.
51.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bu cümleleri çok duyduk infaz paketinde, iç
güvenlik paketinde, daha yüzlerce teklifte Gelin komisyonda
konuşalım, yasamada konuşalım, o zaman
karşılıklı değişiklikler olur. ama hiçbir zaman
bir virgül, bir nokta değişmedi. Bu da tipik bir yöntem olarak
kullanılıyor, bu birincisi.
İkincisi: Tutarlılık, insanın
yaşamında çok önemli bir yere tekabül eder. Bu, aynı zamanda
karşıya güven veren bir olgudur. Nereden geldim buraya?
Tutarlılık sadece kişilere özgü değildir, kurumlara özgü de
tutarlılık ve sözün devamlılığı çok hayati bir
değerdedir.
Şimdi, Sayın Turanı dinlerken yani
öyle bir manzara çizdi ki sanki Türkiye yönetiminde öyle bir çoğulcu
yaklaşımı savunuyorlar ki sanki öyle bir demokrasiyi savunuyorlar
ki bir barolar kalmış, baroları da çoğulcu yapıya
göre, efendim, birden fazla barolar kurulabilsin, işte temsilde adalet
önemli değil; bize bunları anlatıyor. Ya, bence, hani halk
dilinde bir söz vardır, Gidin onu çocuklara anlatın. derler.
Gerçekten gidin çocuklara anlatın 5 yaşından küçük çocuklara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tabii,
çocuklardan da özür diliyorum bu arada.
Yani şöyle bir şey var: Türkiyede tek tek
tek diye diye her şeyi tek elde toplayan, bütün kuralları altüst
eden, yargıda bütün atamaları kendi elinde toplayan, Yargıtay
seçimlerinden AYM üyelerinin atanmasına kadar ve
Cumhurbaşkanlığı sistemi -her gün söylediğimiz gibi-
tek adam sistemi olarak hâlâ yürürlükteyken baroları; anayasal bir kurum
olan baroları hem de hukukun icrasında adalet, özgürlük ve
demokraside hayati bir rol oynayan baroları bölelim demek kendi kendisiyle
uzlaşmaz bir çelişki içinde olduğunu gösteriyor. Şunu
söylerlerse belki anlarız, daha doğrusu bunu biliyoruz da kamuoyu
anlasın: Ya, biz, baroların seçimlerinde baro yönetimlerini
kazanamıyoruz. Bizim de nispeten bir kısım
avukatlarımız var, onlara bir baro kurdurmak istiyoruz. Türkiye Barolar
Birliği yönetimini de ele geçirmek istiyoruz. Bunun anlamı budur.
Türkiye Barolar Birliği yöneticileri de buna karşı, 78 baro da
karşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 78 baro
bildiri yayınladı, haftalardır barolar, avukatlar, baro
başkanları feveran hâlinde sokaktalar, yirmi yedi saat bekletilen
baro başkanları gerçeği ile işkencesi var, burada bize
çoğulculuk hikâyesi anlatmasınlar. Burada çoğulculuk değil
Ben savunmayı ele geçiremedim. Savunma makamı, benim hukuksuzluğumu
teşhir ediyor. Kadın cinayetlerinde verdiğim
cezasızlık kararlarına karşı tepki veriyorlar.
İşkenceyi aklamama izin vermiyorlar. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine gidiyorlar. İnsan haklarını savunuyorlar, ben bunu
engellemek istiyorum. diyorlar. Bunun meali budur, bunu daha çok
konuşacağız, ben de bunu demek istiyorum.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyoruz.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.01
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Teklifin 23üncü maddesi üzerinde Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
24üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
(2/2735) sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 24üncü maddesine eklenen metnin, tekliften çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Hasan
Özgüneş Şevin
Çoşkun
İstanbul Şırnak
Muş
Murat
Çepni Züleyha
Gülüm Dirayet Dilan
Taşdemir
İzmir İstanbul Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
Önerge hakkında konuşmak isteyen
Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurunuz Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta Demokratik
Toplum Kongresine yani DTKye bir operasyon yapıldı; kurum
basıldı, tabelalar indirildi ve kurumun kapısına mühür
vuruldu. Farklı meslek grupları ve demokratik kitle örgütlerinde
çalışan 65 Kürt siyasetçi hakkında yakalama kararı
çıkarıldı; 45i gözaltına alındı, bunlardan 22si
tutuklandı. Tutuklananlardan birisi de 72 yaşındaki Makbule
Özbekti. Makbule Ana, aslında otuz yıldır barış
mücadelesi yürütüyor, kendisi aynı zamanda Barış Anneleri
aktivisti ama maalesef, bu operasyon kapsamında, kendisi de
yaşlı hâliyle, birçok hastalığı olmasına
rağmen tutuklandı. Bu tutuklamayla da bir kez daha görüyoruz ki
aslında AKP, barıştan ne kadar da çok korkuyor.
Değerli arkadaşlar, DTK,
yıllardır Kürt meselesi üzerine çalışma yürüten bir
platform; farklı siyasi görüşlerden insanların da olduğu,
bu konuda katkı sunduğu bir platformdan oluşuyor. Bu platformda
dönem dönem çalıştaylar düzenlendi, o zamanlar bu
çalıştaylara AKPli milletvekilleri de katıldı, hatta
Mecliste görüşüne başvurulması için DTK, Meclise davet edildi ve
görüşleri soruldu kuruma ama dün görüşüne başvurulan DTK, bugün
tam tersi bir şekilde -ne yapılıyor- terörize edilmeye
çalışılıyor.
Peki, bu, neyin üzerine inşa ediliyor?
Bakın, DTKyle ilgili dosyaları hazırlayan hâkim ve
savcılar, Fetullahçı terör örgütüne üye olmaktan -yani sizin
hazırladığınız iddianameler bunlar- cezaevinde, bu
hâkim ve savcılar şu an cezaevinde bulunuyor. Evet, bu hâkim ve
savcılar cezaevinde ama fikirleri, fikriyatları adliye
saraylarında, mahkeme salonlarında devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, aslında DTKnin
bir sivil toplum örgütü olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Sorun
DTKnin ne yaptığı değil; asıl sorun, siz Kürtler
adına söz kuran, Kürtler adına konuşan bütün kurumları
ortadan kaldırmak istiyorsunuz; işin özü, meselesi de bu. Diğerleri
de aslında sizin gerekçelendirdiğiniz gerekçeler.
Değerli arkadaşlar, hatta biz şunu da
söyleyebiliriz: Yandaş olmayan bütün sivil toplum örgütlerini tasfiye
etmek istiyorsunuz. İlk olarak da elbette ki her zaman bu işin
laboratuvarı Kürtlerdir, Kürtlerin kurumlarıdır, buradan
başladınız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kürtlerin kurumu yok,
Kürtçülüklerin kurumları var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın, Kürtler kendi adına gidip Marsta Kürtlük adına bir
tane fidan dikse siz gidip bu fidanı da sökeceksiniz; bundan eminiz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle
ayrımcılık olabilir mi ya.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Ayrımcılık sizin yaptığınız
faaliyetlerdir, bunu anlatıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Kürtlerin
varlığı inkâr ediliyor, yüzyıllık siyaset AKP şahsında
yeniden yeniden güncelleniyor; bunun özü de budur. Bugün DTKnin
kapısına vurulan mührün demokratik siyasete vurulduğunu,
barış istemine vurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, diğer
vekil arkadaşlarım da ifade etti, ben de bir kez daha ifade
edeceğim çünkü bizim öyle kolayca geçiştireceğimiz bir durum
değil bu mesele. Bir önceki dönem Edremit Belediyesi Eş
Başkanımız Rojbin Çetini -ki Edremitte yüzde 51 oy alarak
seçilmişti- Diyarbakırda, Vanda yani Emniyet de dâhil tanımayan
kimse yoktur. Bakın, Rojbine bir tebligat gönderilseydi, ifadeniz var
denilseydi Rojbin gidip ifadesini verecek tanınan bir siyasetçi, bir
kadın siyasetçi ama bu, tercih edilmiyor. Ne yapılıyor?
Yalnız başına evinde kalan Rojbinin evine neredeyse bir ordu
gönderiliyor, evi basılıyor ve üç buçuk saate yakın Rojbine
evinin içerisinde işkence yapılıyor. Neler
yapıldığını arkadaşlarım burada ifade
ettiler, ben tekrara düşmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, son dönemlerde
Diyarbakırda siyasetçiler dâhil halkın evi basılıyor ve
köpekler eşliğinde basılıyor. Biz bununla ne denmek
istendiğini çok iyi biliyoruz çünkü bu köpeklerle saldırma,
işkence yapmanın bizim hafızamızda bir yeri var ve çok
canlı bir şekilde duruyor. Bakın, 12 Eylül 1982 darbesinde
cezaevlerinde tutsaklara köpeklerle işkence edilirdi. Bugün bu ruh,
yeniden Diyarbakırda canlandırılmak isteniyor. Evet, biliyoruz
sizin her şeye bir cevabınız, bir kılıfınız
var; işkenceye de kılıfınız var. Sizden önceki
muktedirlerin de vardı. Bakın, Metin Göktepe gözaltında
katledildiğinde ne demişti dönemin muktedirleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Vallahi, bir duvardan düştü, yaşamını yitirdi.
demişlerdi.
Evet, biz, Rojbin için de
yaptığınız açıklamalara
şaşırmıyoruz. Hatta, şunu bekliyorduk: Vallahi,
AKPyi zor durumda bırakmak için kendini köpeğe
ısırttı. Bunu bile diyebileceğinizi tahmin ediyordum,
gerçekten bunu söylemediğiniz için kendimizi bu anlamda biraz daha şanslı
hissediyoruz.
Değerli arkadaşlar, işkence,
insanlığa karşı suçtur. Bu Meclis, insanlık onurunu
korumak zorundadır, üzerine düşen sorumluluğu da yerine getirmek
durumundadır. Biz, Rojbinin neden hedef seçildiğini çok iyi
biliyoruz. Onun için de biz, Rojbinin yanında olmaya devam edeceğiz.
Rojbinin verdiği mücadele, hepimizin ortak mücadelesidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuşmacının özellikle AK PARTİ barıştan
korkuyor. Kürtler için konuşan tüm kurumları kapatıyor. tarzı,
çok genel ve şık bulmadığımız ifadelerini
reddediyoruz, net bir şekilde.
Biz, 82 milyonu kardeş bilen, tüm milletleri,
dünya milletlerini kardeş bilen bir felsefenin sahipleriyiz.
Dolayısıyla böyle, bir grubu, bir mezhebi, bir ırkı itham
eden, onların kurumlarına karşı ön yargılı
olduğumuzu iddia eden tüm söylemleri reddediyoruz Sayın
Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
53.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biz de onların söylediğini reddetmekle
yetinmiyoruz, diyoruz ki: Gelin, son bir ay içinde Kürtlere karşı
yapılan uygulamalara bir bakalım, gerçekten 82 milyon bir mi, bütün
dünyada barış politikası yürütüyorlar mı, bunu hep birlikte
görürüz. Nedir? Sadece 2 tane örnek vereyim: Geçen hafta Kobanide 3 kadın,
SİHAlarla atılan bombalarla öldürüldü, sivil, evinde oturan
kadınlar. Yine, Irak Federal Kürdistan Bölgesinde piknik yapan baba ve
çocuklar bombalama sonucunda öldürüldü, çocukların gülüşü yarım
kaldı. Kürte dair her şeye düşmanlık yapıp sonra Biz
herkesle kardeşiz. hikâyesini artık Kürtler yutmuyor.
Teşekkürler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
54.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu, çok bölücü bir dil
Sayın Başkan. Çok bölücü bir dil, bu dil; bu dili reddediyoruz
Sayın Başkan. Ne demek Kürtler için şunu yaptı, bunu
yaptı.
Biz bir daha diyoruz: İşkence varsa, 82
milyona karşı işkence suçtur ve bunu kabul etmeyiz. Ama iddia
konularının hepsi yargı konusu, bunları yargı
değerlendirir Sayın Başkanım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş Aydın
Adnan Sezgin
Eskişehir Konya Aydın
Yasin
Öztürk Dursun
Ataş Ayhan
Erel
Denizli Kayseri Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Sayın Dursun Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 24üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri seyreden, takip eden yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Hazreti Ali der ki:
Devletin dinî, adalettir. Fatih Sultan Mehmet Han da der ki: Adaleti öldürdüğün
gün devlet ölür. Hadisişerife göreyse Bir saat adaletle hükmetmek, bir
yıllık ibadetten üstündür. Yine, Sayın Erdoğanın
ifade ettiği gibi Adaletin olmadığı devlet,
yıkılmaya mahkûmdur. Acımasız orduların
kumandanı Timurlenk bile Memleketler kılıçla alınır,
lakin adaletle muhafaza edilir. demiştir. Kısacası, insan için
ekmek, su, hava nasılsa devlet için, millet için de adalet odur. Ancak AKP
iktidarı döneminde Türk adaleti ağır yara almıştır.
Uydurma delillere dayanan Ergenekon, Balyoz davaları, hâkim cübbelerinde
düğme arayan, Cumhurbaşkanıyla çay toplamaya giden yüksek
mahkeme başkanları, sarayda yapılan adli yıl
açılış törenleri, Sayın Erdoğanın tek bir
cümlesiyle gelen tutuklama veya tahliye kararları, sarayda yapılan
törenle göreve başlayan yargı mensupları, ancak AKPden
referansı olanların girebildiği hâkim ve savcılık
meslekleri, Kandilden gelen PKKlı teröristlerin davul, zurnayla
karşılanıp ayaklarına gönderilen hâkim ve
savcıların kararlarıyla Türkiyeye sokulması;
kısacası, on sekiz yılda Türk yargısı AKP
yargısı hâline dönüştürülmüştür.
Sayın milletvekilleri, adalet olmadan
insanlık olmaz. Adında adalet olmasına rağmen
uygulamalarında adalet görülmeyen AKP iktidarının son vahim
icraatı ise adaletin kurucu unsuru olan savunmanın temsilcilerine
yani binlerce avukatın temsilcilerine yaptıklarıdır.
Adalet, özgürlük ve meslekleriyle ilgili olarak
Türkiyenin dört bir yanından Ankaraya yürüyen baro başkanları,
Ankaranın girişinde hiçbir yasal gerekçe olmaksızın
engellendi, hatta darbedildikleri görüntüleri kamuoyuna yansıdı.
Orada darbedilen avukatlar değildi, adalet oldu; engellenen baro
başkanları değil, özgürlükler ve insan hakları oldu.
Avukatların bile hak, hukuk, adalet için sesini duyurmaya
çalışıp duyuramadığı, seslerinin kesildiği
bu ortamda ülkeyi yöneten partinin isminde adaletin olması hiçbir anlama
gelmiyor.
Sayın milletvekilleri, AKP iktidarında
ağır yaralanan adalet elbet bir gün kazanacak çünkü adalet
topaldır, ağır ağır yürür ama varacağı yere
er veya geç varır. İnsan hakları kazanacak, hukuk kazanacak ama
zorbalık kaybedecek, iktidar kaybedecektir.
Değerli milletvekilleri, sürekli kanunlar
çıkarıyoruz. AKP sürekli adına reform dediği paketler
getiriyor ancak getirilen kanunlar yargının hiçbir sorununa merhem
olmuyor, hukukun üstünlüğünü tesis edemiyor. Kısacası, yasa çok
ama adalet yok.
Daha geçtiğimiz aylarda Hukukun Üstünlüğü
Endeksi yayımlandı, Türkiye dünyada 2020 yılında 128 ülke
içerisinde 107nci sırada yer aldı. İktidar gücünün hukuka
bağlılığı sıralamasında 128 ülke
arasında 124üncü sıradayız, temel haklara saygıda 123üncü
sıradayız. Adalet anlayışı ve hoşgörüyle tarih
boyunca milletlere örnek olan Türk milletinin ve devletinin bu duruma
düşürülmesi çok üzücüdür. Türkiye Cumhuriyetini bu hâle getiren AKP
iktidarına bu utanç dahi tek başına yeterlidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde adaleti
sağlamalıyız, hukukun üstünlüğünü ve özgürlükleri tesis
etmeliyiz, tek bir adamın elinde toplanan yasama, yürütme ve yargı
gücünü birbirinden ayırmalıyız ama bunlar, bu kanunlarla olmaz,
bu ucube hükûmet sistemiyle hiç olmaz. Adalet için, geleceğimiz için,
Türkiye için iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter
hükûmet sistemine bir an önce geçmeliyiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
24üncü maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 281inci
maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümledeki mahsus kelimesinin
özgü şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aysu
Bankoğlu Murat
Bakan Sevda Erdan
Kılıç
Bartın İzmir İzmir
Özkan
Yalım Metin
İlhan İsmail
Atakan Ünver
Uşak Kırşehir Karaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Karaman Milletvekilimiz Sayın İsmail Atakan Ünver.
Buyurunuz Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şunu bilelim ki yargıda
reform yapabilmek için önce, hâkimin kafasındaki hukuku, evrensel hukuku
uygulamak üzere değiştirmek lazım ama AK PARTİ hiçbir zaman
bunu istemedi, bilakis hâkimin kafasına kendi hukuk
anlayışını yerleştirmeye çalıştı,
olmadı kendi teşkilatında görev yapanları hâkim yaptı.
Bugün yargının sorunu öncelikle geniş anlamda ceza hukukuyla
ilgilidir, haksız tutuklamalar, hukuksuz yargılamalar, adaletsiz
cezalar, keyfî olarak suç oluşturan eylemleri yargılamamak, suç
olmayanları yargılamak, yargıya siyasi müdahaleler; bugün
yargının öncelikli sorunları bunlar. Sözde reform
yapıyorsunuz ama bunlarla ilgili hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Şimdi bir de çoklu baro istiyorsunuz, Barolar Birliği seçim sistemini
değiştiriyorsunuz.
Barolar kamu tüzel kişiliğidir. Kamuda
ikilik olmaz. Kamuda ikilik olursa paralel devletten bahsetmek gerekir. Gerçi
paraleli size mi anlatacağız? Ne boş bir çaba! Çünkü paralel
sizin uzmanlık alanınız, paraleli en iyi siz bilirsiniz. Tarihî
görevimizi yapıyor ve sizi yine uyarıyoruz: Bunu yapmayın, her
zamanki gibi yine pişman olursunuz. Sizin barodan, baroculuktan
anladığınız Baro başkanı benimle aynı
siyasi görüşte mi, değil mi?dir. Baro avukatı temsil eder,
avukatın durumu ne, umurunuzda mı; mahkeme salonunda hâkime,
savcıya karşı ne, dışarıda müvekkile
karşı ne; daralan iş potansiyeli; küçülen pasta; artan avukat
sayısı; düşen gelirler; avukat kirasını ödeyebiliyor
mu, BAĞ-KURunu ödeyebiliyor mu, evini geçindirebiliyor mu mesleğin
sorunları bunlar. Var mı bunlara çözümünüz? Yok. Tek derdiniz Baro
başkanı kim olsun, Barolar Birliği
Başkanlığına kim seçilsin. Bırakın bu
işleri. Hukukun üstünlüğünün peşinde olanlar için bu en son
konuşulacak şeydir. Hukukun üstünlüğü hâkim
kılınsın da baro başkanı kim olursa olsun hiç kimsenin
umurunda olmaz.
Soruyorum: Nasıl olacak çoklu baro? Barolar
arasında rekabet mi yaratacaksınız, rekabet hangi konuda olacak,
üyelerine disiplin cezası veren barolar, vermeyen barolar veya az ceza
veren barolar mı olacak, barolar nasıl ayrılacak, siyaseten mi
ayrılacak? Sizce sağcı-solcu diye mi ayrılacak?
İnanan-inanmayan diye mi, ak-kara diye mi ayrılacak? Yoksa
sarayın avukatları-milletin avukatları diye mi ayrılacak?
Bence, yapmak istediğinizi en iyi anlatan tarif budur. Sarayın
avukatları bir tarafa, milletin avukatları öbür tarafa. Size
bölücüsünüz dendiğinde kızıyorsunuz, o yüzden demiyorum. Siz
avukatın cübbesine düğme dikmeye, ilik açmaya
çalışıyorsunuz. Unutmayın avukat cübbesine düğme de
diktirmez, ilik de açtırmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu dünya üzerinden ne diktatörler ne hukuk
tanımazlar ne hak bilmezler geldi geçti. Onların hiçbirisinin
şimdi esamesi yok ama hukuk devletinin, hukukun üstünlüğünün olmazsa
olmazı gerçek hukukçu avukatlar hâlâ var, barolar hâlâ var, savunma hâlâ
var, sonsuza dek de olmaya devam edecekler. Faşizm, bir çok kişiyi
korkutur ama en çok kimi dehşete düşürür biliyor musunuz,
hukukçuları. Hukukçu faşizmi görünce korkmaz ama dehşete
düşer çünkü faşizm önce hukuku yok eder. Tarih boyunca faşizmin
ağına düşen mağdurların en yakınında her
zaman ona yardım etmek için çırpınan bir hukukçu olmuştur.
O yüzden faşizmin vatandaşa ne yapabileceğini en iyi hukukçular,
avukatlar bilir ve faşizmin ayak seslerini duyduklarında dehşete
düşerler. Sizin döneminizde insanların yürümesi yasak ama
yandaşın yürütmesi serbest. Üzerinde avukat cübbesi olan baro
başkanlarının Ankaraya girmesi yasak ama üzerinde hâkim cübbesi
giymiş FETÖcülerin kozmik odaya girmesi serbest.
Devriiktidarınızda Ankara Büyük Şehir Belediyesinin Ankaraya
sokmadığınız baro başkanlarına yağmurdan
korunmaları için çadır kurması yasak ama sizin teröristlere
Haburda çadır mahkemesi kurmanız serbest. Baro başkanları
üzerlerine takım elbise giyip otomobilleriyle gelselerdi Ankaraya
girişleri serbest olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Ancak
cübbelerini giyip yürüyerek geldiklerinde Ankaraya girmelerini
yasakladınız. Çünkü siz hukuktan korkuyorsunuz, hukuktan. Baro
başkanlarını yıldırmak için tuvalete gitmelerini bile
engellemeye çalıştınız. En insani durum bile sizin
baskı ve yıldırma politikanızı uygulayabilmeniz için
bir fırsat. Pes yahu! İnsanlıktan istifa etmiş bir zümrenin
son zalimliğiydi bu. Bu kadar da olmaz. dediğimiz ne varsa
devriiktidarınızda oldu, oluyor.
Ey milletim, avukata, baro başkanına bunu
yapan sana ne yapmaz. Sizin isteğiniz, barolar konuşmasın,
avukatlar konuşmasın, hukukçular konuşmasın, bilim insanları
konuşmasın, gazeteciler konuşmasın, yazarlar
konuşmasın. Ya kim konuşsun? Troller konuşsun,
yandaşlar konuşsun, şakşakçılar konuşsun,
yalakalar konuşsun, istediğiniz bu. Kötüsü, bunu millete demokrasi
diye yutturmaya çalışıyorsunuz. AKP zihniyetinin herkesin
susmasını istediği bu otoriter yönetim
anlayışını tarif etmek için sadece demokrasi kelimesi
yetmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Bu
yaşadıklarımız olsa olsa ileri demokrasi
olmalıdır, yerseniz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim.
Sayın Özel, Sayın Hakverdi, Sayın
Kaya, Sayın Yalım, Sayın Sümer, Sayın Antmen, Sayın
Ünver, Sayın Biçer Karaca, Sayın Bulut, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Keven, Sayın Göker, Sayın
Demirtaş, Sayın Erdan Kılıç, Sayın Tığlı,
Sayın Şevkin, Sayın Özdemir, Sayın Şahin, Sayın
Adıgüzel, Sayın Kılınç.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.45
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Teklifin 24üncü maddesi üzerinde
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 25inci madde üzerinde üç önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 25inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresi ile değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Aksaray Konya
Şenol
Sunat Aydın
Adnan Sezgin Yasin
Öztürk
Ankara Aydın Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Ankara Milletvekilimiz Sayın Şenol Sunat. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Değerli
milletvekilleri, 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bugün burada hukuk
muhakemelerinden konuşuyoruz. Haktan, hukuktan sözde söz ediyoruz ve en
önemlisi adaletten bahsediyoruz. Peki, adaletin ne demek olduğunu
anlayabiliyor muyuz sayın milletvekilleri? Adalet demek, hak edene
hakkını vermek demek. Adalet, insan kayırmamak, adil olmak
demek. Adalet, kul hakkı yememek, yetim hakkı yememektir. O yüzden
deniliyor ki: Devletin dini, adalettir. Peki, soruyorum sizlere: on sekiz
yıllık AK PARTİ iktidarında
yandaşlarınızın dışında hakkı yenmeyen
bir kesim kaldı mı? Çiftçisinden esnafına, EYTlisinden ve
birbirinden farklı emekli maaşı alan emeklilere, yoksulundan
işsizine, imtihanlarda kazandığı hâlde hakkı yenen
gençlere, atanamayan öğretmenlerden engellilere
Uzayıp giden bir
liste. Engelli demişken değerli milletvekilleri, kamuda
çalıştırılacak engelli personel için ilan edilen kadro
sayısı ile göreve başlayan engelli memur sayısı arasında
2012-2019 yılları arasında ilan edilen kadrolarda 3 bini geçen
kadro boş duruyor. 2019 ve 2020de yeni kadro ihdas edildi mi, bu
sayıyı da bilmiyoruz. Engelli KPSS imtihanını
kazanmış olmasına rağmen engelli kardeşlerimiz neden
atanmadı, neden hakları yeniyor? Ayrıca bu pandemi sürecinde
Ekim 2020de yapılacak Engelli KPSS imtihanına girecek engelli
vatandaşların başvuru süresinin uzatılması konusunda
çağrıda bulunmuştum. Çünkü, pandemi sürecinde engelli
kardeşlerimiz başvuramadılar, hastanelerden rapor
alamadılar. Tekrar ediyorum, bu kardeşlerimizin
başvurmaları için acilen yeni bir başvuru tarihi belirlemek
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, sıra bir türlü
ele geçirilmeyen barolara geldi. Avukatlık kanun teklifi hiçbir baronun ve
baroların üst kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliğinin,
üniversitelerin, akademisyenlerin -ve benzerlerinin- görüşü
alınmaksızın sarayda hazırlandı. Anayasa
tarafından düzenleme altına alınmış bir meslek
kuruluşu olan, en önemli görevleri arasında hukukun üstünlüğünü,
sosyal hukuk devletini, insan haklarını savunmak ve korumak olan
baroları da artık yok etmek için karar aldınız.
Yargıyı tamamen bağımlı hâle getirmektir
dileğiniz. Ele geçiremedikleri, sözünü geçiremedikleri barolar ve meslek
kuruluşları böl, parçala ve yönet taktiğiyle ele geçirilerek
dize getirilmek isteniyor. Avukatları ve meslek
kuruluşlarını siyasetin kucağına atmaya kimsenin
hakkı yoktur sayın milletvekilleri. Getirilmeye
çalışılan Avukatlık Kanunu değişikliğinin
iki önemli unsuru var. İstiyorsunuz ki iktidarın hukuka uymayan
yanlışlarını eleştiren baroların sesini kısmak;
böylece böl, parçala, yönet yöntemlerini uygulamak. Bu bir FETÖ
taktiğiydi, bunu uygulamaya çalışıyorsunuz. Bir dönem
sendikalar üzerinde yapılanlar şimdi de meslek kuruluşları
üzerinde yapılmak istenmektedir. Alternatif çoklu baro sisteminin çok büyük
sakıncaları var, çekin bu yasa teklifini. Türkiye hukuk devleti
olmaktan uzaklaştırıldı; kanun devleti ve parti devleti
hâline geldi, buna asla hakkınız yok.
Şimdi işçilerin kıdem
tazminatını yok etmek üzere yine hazırlık
yapıyorsunuz. Tamamlayıcı emeklilik sistemi denilerek
makyajlanıp sunulan teklif kıdem tazminatını kuşa
çevirmek, yok etmek üzerine planlandı. Ayıptır,
yazıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Hem işverenlerin
hem de işçilerin gündemi bu zor şartları nasıl
aşacağı yönündeyken yaşadığımız bu
süreçte böyle bir teklifin gündeme getirilmesi,
tartışılması hem işverenler açısından hem de
işçiler açısından çalışma hayatının huzurunu
bozmaktadır.
Değerli milletvekilleri, biz bu ülkenin
ekonomisini nasıl düzeltelim diye düşünen yok. Türk milletini
nasıl zenginleştirelim diye düşünen yok. Gençleri istihdam
edecek alanları nasıl açarız diye düşünen yok. Eğitim
kalitesini nasıl artırırız diye düşünen yok.
Fakirliği, yoksulluğu nasıl önleyelim diye düşünen yok. Biz
İYİ PARTİ olarak projelerimiz ve programlarımızla bu
millete hizmet etmeye hazırız. Siz yönetemiyorsanız biz
varız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Özyürek
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, Sivas ili
Gölova ilçesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle zarar gören esnafın
bir an önce tespit edilerek gereğinin yapılmasını arz
ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Bugün Sivas ilimizin Gölova ilçesinde yaşanan
sel nedeniyle ciddi anlamda yollarımız ve esnaflarımız
zarar görmüştür. Zarar gören esnaflarımızın bir an önce
tespit edilerek devletimizin onlara sahip çıkmasını talep ediyor
ve gereğinin yapılmasını buradan arz ediyorum.
Gölovalı hemşehrilerime de buradan geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
25inci maddesinde geçen hâkimin kelimesinden sonra gelmek üzere varsa taraf
vekillerinin de ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
kaya Züleyha
gülüm Murat Çepni
İstanbul İstanbul İzmir
Hasan
Özgüneş Şevin
Çoşkun Mehmet
Ruştu Tiryaki
Şırnak Muş Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen
Batman Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesi
üzerine sizlerle görüşlerimi paylaşacağım. Sizlerle
görüşlerimi paylaşacağım diyorum ama aslında böyle bir
yöntem yok çünkü yine bir torba kanunla karşı
karşıyayız. Madde üzerinde görüşlerimizi paylaşabilmek
için usulen bir önerge vermek zorunda kalıyoruz, bu da böyle bir önerge.
25inci maddeyle ilgili birkaç şey
söyleyeceğim ama ondan önce üç konu var özellikle paylaşmak
istediğim. Profesör Doktor Haluk Savaşı kaybetmişiz. Emin
olun bir kişi daha sizden alacaklı gitti. Öbür dünyada her iki eli yakanızda
olacak binlerce kişi olacak, bunlardan bir tanesi de Haluk Hoca olacak.
Haluk Hocaya terörist dediniz, Haluk Hocayı
yargıladınız, Haluk Hoca beraat etti, aklandı, göreve iade
etmediniz, göreve iade etmediğiniz gibi yurt dışına
çıkmasını bile engellediniz. Aylarca tedavi göremedi ve sonunda
BİMERe başvurun dediniz, Oraya başvurun. dediniz. Dokuz ay
sonra yurt dışına tedaviye gidebildi ve tedavisinden sonuç
alamadı, onu da kaybetmişiz, mekânı cennet olsun. Ama bir daha
söylüyorum, emin olun öbür dünyada her iki eli de yakanızda olacak.
Şimdi, insan hakları ihlalleriyle ilgili
bir sürü şey söylüyoruz, hak ihlallerini söylüyoruz, bakın çok somut
şeyler söylüyoruz. Emin olun burada söylediğimiz şeyler hamasi
şeyler değil. Bakın, işkencenin fotoğrafını
paylaştık sizinle, bundan daha somut ne olabilir. Kaç tane vaka
görülebilir işkencenin fotoğrafının
paylaşıldığı? O kadar talihsiz bir iş
yaptınız ki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun
Başkanını çıkardınız ve bu işkenceyi ona
savundurdunuz bugün burada bu kürsüde. İşkenceyi savundu. İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun Başkanı, valinin
söylediğini tekrar etti. Ne dedi: İşte balkondan atlarken
operasyon köpeği saldırmış da, şöyle olmuş da,
böyle olmuş da, terör örgütü üyesi olmaktan aranıyormuş da
Nerede aradınız? Diyarbakırda yaşıyor, herkes
biliyor, saklanan birisi değil. Arkadaşımız, siyaset yapan,
bizim yerel yönetimler kurulu üyesi olan bir arkadaşımız.
Kaçıyormuş da, saklanıyormuş da, gecenin bir
yarısında evini basıyorsunuz. En büyük insan hakları
ihlallerinden birisi budur. Bakın, FETÖ döneminde biz ne diyorduk?
Diyorduk ki: Eğer sabah kapınızı çalan sütçü değilse,
bilin ki o ülkede insan hakları ihlali vardır. Ya bırakın
sabahı, gece saat on ikide ev basıyorsunuz, gece saat ikide ev basıyorsunuz,
gece saat dörtte ev basıyorsunuz, her evin kapısını
kırıyorsunuz istisnasız, otuz saniye beklemeden, sonra
çilingirle o kapıyı yaptırıyorsunuz, daha önce de söyledim,
size yakın kişilere oradan menfaat temin ediyorsunuz. Bu kadar büyük
vicdansızlık olmaz.
Üçüncü şey barolar meselesiyle ilgili.
Gerçekten yandaş sendika yarattınız, ben size bunu uzun uzun
anlatabilirim. Burada aramızda milletvekili olarak bulunanlardan o
yandaş sendikanın yöneticileri de var. Başka konfederasyonların
başkanı da var burada. 40 bin üyeli bir sendika birkaç yıl
içerisinde nasıl 1 milyon üyeli oldu? On üç yıl içerisinde 40 bin
üyeye ulaşan bir sendika sizin iktidarınız döneminde birkaç
yıl içerisinde 1 milyona ulaştı. İşte siz barolarla
ilgili yapacağınız yasa değişikliğiyle tam olarak
bunu yapacaksınız, yandaş baro oluşturacaksınız,
yandaş baro. Ve sonra bunu hukuku savunan kurumlar olarak bize yutturmaya
çalışacaksınız öyle mi?
Son olarak şu teklifle ilgili bir şey
söylemek istiyorum. Bakın, bilirkişilik kurumu gerçekten ciddi bir
sorun yani sorun yaratan bir alan. Siz 2016 yılında yine bir yasa
teklifi getirdiniz ve Bilirkişi Kanunu, çıktı fakat bu yasa
bilirkişilik kurumuyla ilgili temel sorunları çözmedi. Neden? Çünkü
yargıçların sırtında o kadar çok iş yükü var ki
istemedikleri hâlde zaten dosyaları bilirkişilere gönderiyorlar.
Karşıda bir yargıç var, yargıcın
karşısında iki taraf var, her ikisinin de birer vekili var -avukat-
ve o yargıç bilebilecek bir kişi diye dördüncü bir avukata
dosyaları gönderiyor. Türkiyedeki bilirkişilik kurumu böyle yürüyor.
Ben size sabaha kadar bunun eksiklerini sayabilirim
ve emin olun, buradaki hukukçu arkadaşlarımızın büyük bir
bölümüyle de bu bilirkişiliğin eksikliği, sorunları
konusunda ortaklaşabiliriz. Ama bu teklifin içerisinde sadece bir
şeyi getiriyorsunuz bilirkişilikle ilgili. Ne, biliyor musunuz? Zar
zor bilirkişiden bir rapor aldınız. O bilirkişi raporunu
incelemek için süre verdiniz taraflara. Taraflar da o süre sonunda incelediler,
ona karşı beyanda bulunacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi diyorsunuz ki: Eğer bu süre içerisinde çözemezse yani hani
diyeceklerini anlatamayacak durumdaysa iki haftalık süre daha vereceksiniz
taraflara. Bu mudur yani? Bilirkişilik kurumunun Türkiyedeki en büyük
sorunu bu mudur? Çözecekseniz buradan mı başlayacaksınız?
Gerçekten, 57 maddelik koca HUMK kanunu içerisine bilirkişilikle ilgili
koyduğunuz tek madde o, o da hiçbir soruna palyatif bile çözüm olamayacak
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin görüşülmekte olan 216
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuşmacı sabahleyin bu konuyu
tartıştığımızda muhtemelen burada değildi. O
yüzden duyamamış olabilir. Bir daha söylemek isterim: AK PARTİ
işkenceyle mücadele için çok büyük mesai harcamış, bedel
ödemiş bir parti.
Başından beri söyledik, bir daha
söylüyoruz: Biz işkenceyi insanlık suçu olarak kabul ediyoruz.
İşkenceye karşı sıfır tolerans olmasını
savunan bir partiyiz. Bununla ilgili, işkence suçlarının zaman
aşımına konu olmaması gibi birçok yasal mevzuatı
burada beraber geçirdik. Dolayısıyla, burada, ilgili kişi
terörist midir değil midir, suçu var mıdır yok mudur, güvenlik
güçlerinin güç artırımı var mıdır yok mudur;
yargıya intikal etmiş anladığım kadarıyla ama ben
prensibi söylüyorum.
Burada yüksek sesle bağırılarak -bir
grubu ilzam edercesine- sanki işkenceyi savunuyormuşuz gibi itham
edilmemizin doğru olmadığı, haksızlık olduğu
kanaatindeyim. Bu ülkede on sekiz sene önce
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Savunduğunuz için cevap verdik.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, bunu bile
dinleyemiyorsunuz Allah aşkına ya!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Dinliyoruz, dinliyoruz. Sabahtan beri de buradayız Sayın Turan.
BAŞKAN Sayın Beştaş
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İşkenceye
karşıyız diyoruz, onu dinlemiyorlar Sayın Başkan ya.
57.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ederiz.
İşkenceye karşı olmak;
işkence suçunu işleyenleri görevden almak, soruşturma açmak,
dava açmak ve hatta tutuklanmasını, en azından iktidar olarak bu
iradeyi ortaya koymayı gerektirir.
Şimdi ben bu arada kararları toplamaya
devam ediyorum. Son gelen rakam
Çünkü ısrarla İnsan Hakları
Komisyonu Başkanı bize dedi ki: Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin verdiği ihlal kararı yoktur. Bu sayılar
arttı, 2010dan sonra verdiği karar sayısı 7, daha önce
söylemiştim ama AİHS madde 3 işkence yasağı ve kötü
muamele yasağı ve etkin soruşturma yokluğu
başlıklarını da içerdiği için -2010 ve sonrası
bütün ihlaller toplamda- AİHMnin 3üncü madde bağlamında 327
ihlal tespiti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
rakamlar şu anda mevcut. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 2012-2018
yılları arasında 68 ihlal kararı var.
Sayın Başkan, Rojbin Çetin meselesi yeni
bir mesele olduğu için buraya getirdik çünkü hâlâ valilik
açıklaması üzerine İçişleri Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı bir açıklama yapmadı ve bugün
-maalesef mecburen söyleyeceğiz çünkü bu çok korkunç bir tablo
oluşturdu- İnsan Hakları Komisyonu Başkanı işkenceyi
savundu ve sahiplendi. Bizim beklentimiz: Sayın Turanın
söylediklerine atfen söylemiyorum, bu işkence yapanların -o 100
kişi kimdir? Üç buçuk saat işkence yaptılar- bunun
hesabını vermelerini bekliyoruz. Aklanmaları hâlinde bunun
peşini bırakmayacağımızı söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun Teklifinin
25inci maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 290ıncı
maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümledeki yazılır
kelimesinin, eklenir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aysu Bankoğlu Murat
Bakan Özkan Yalım
Bartın İzmir Uşak
Sevda
Erdan Kılıç Metin
İlhan Ali Haydar
Hakverdi
İzmir Kırşehir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekilimiz Sayın Ali Haydar Hakverdi.
Buyurunuz Sayın Hakverdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Torba kanun teklifinin 25inci maddesi üzerine söz
aldım. 25inci maddeyle 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 290ıncı maddesine bir cümle ekliyoruz ve bu
eklediğimiz cümleyle de hâkime keşif tutanağına keşif
sırasındaki gözlemlerini yazmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu madde aslında
bizce uygun bir madde değil. Gerekçesi şu: Zira hâkimler dosya
üzerinde herhangi bir not almayı bırakın, şifahen herhangi
bir beyanda dahi bulunmaya çekinirlerken hâkimleri keşif
tutanağında böyle bir maddeyi dercetmeye ya da gözlemlerini yazmaya
zorlarsanız hâkimler ciddi sıkıntı yaşar. Bu sebeple
de aslında bu maddeyi ne amaçla buraya koyduğunuzu biz anlayabilmiş
değiliz ama amacın da maalesef imza sahibi milletvekili
arkadaşlara ait bir amaç olmadığı kanaatindeyim, biraz
sonra açıklayacağım.
Şimdi, bu torba yasa teklifine
baktığımızda birkaç süre değişikliği
dışında reform olarak değerlendirilebilecek herhangi bir
husus tarafımızdan gözlenmemiştir. Şimdi, ismi yargı
reformu strateji belgesi kapsamında hazırlanan ikinci paket ama
paketi açtığımızda maalesef reform niteliğinde
herhangi bir şey yok. Hatta yönetmelikle değiştirilme ihtimali
olan şeyleri bile yazmışsınız buraya ve maalesef
burada reform olarak savunmak zorunda kalıyorsunuz.
Kanaatimizce de teklifi imza sahipleri zaten
hazırlamadı. Nereden geldi? Cumhurbaşkanlığı
Hukuk Politikaları Kurulu ile Adalet Bakanlığından birkaç
kamu görevlisi arkadaşımız bir araya geldi ve bu metni
hazırladılar. Sonra da bu metni Sayın AK PARTİ Grup
Başkan Vekiline ve bir kısım milletvekili
arkadaşımıza imzalattıktan sonra onların
aracılığıyla da Meclis
Başkanlığına sundular. Aslında, kendilerinin
hazırladığı bir yargı paketinin de
olmadığı ve başka taraftan hazırlandığı
kanaatindeyiz. Şimdi niye söylüyoruz bunu? Ne fark eder? diyorsunuz.
Anayasa referandumundan önce sizler şunu savunuyordunuz, milletten
şöyle oy istediniz, dediniz ki: Kanunu milletvekilleri yapacak ve güçlü
Meclis olacak. Şimdi, geldiğimiz noktada ne kanun yapabiliyoruz ne
Meclisin eski itibarı kaldı. Ama, mevcut hâlden AK PARTİ
milletvekillerinin kendileri de rahatsızken maalesef inanmadan bu sistemi
savunmak zorunda kalıyorlar, ben böyle düşünüyorum.
Şimdi,
aslında tam da bu durumla ilgili -hukukçu milletvekili
arkadaşlarım bilir- bir hikaye var, bunu sizinle paylaşmak
istiyorum. Bir kasaba merkezinde çok işlek bir caddede caminin tam
karşısına bir meyhane açılmış. Tabii, imam bu
duruma sinirlenmiş ve meyhanenin kapatılması için
girişimlerde bulunmuş ama bu girişimlerden sonra bir taraftan da
her gün ama her gün Allaha dua ediyormuş, diyormuş ki:
Allahım ne olur bir yıldırım düşür, şu meyhane
yerle bir olsun. Bu duayı cemaatle birlikte de yapmış.
Aslında kasabada imamın bu duasını duymayan kimse
kalmamış. İmam her gün ısrarla ısrarla Allahım
ne olur bir yıldırım düşür, şu meyhaneyi yerle bir
et. diyormuş. Gün gelmiş, aradan birkaç gün geçmiş, bir gece
yarısı yağmur, fırtına, boran, şimşek, gök
gürültüsü derken meyhanenin tepesine bir yıldırım
düşmüş, meyhane yerle bir olmuş. Ertesi sabah meyhaneci hemen
koşmuş mahkemeye müracaat etmiş. Demiş ki: Benim meyhanem
imamın dualarıyla yerle bir oldu, imam benim zararımı
tazmin etsin. Mahkeme kurulmuş, deliller toplanmış,
tanıklar dinlenmiş, karar günü geldiğinde de taraflar bir araya
gelmiş. Hâkim şöyle bir dilekçeye bakmış, bir taraftan da
taraflara bakmış. Bir tarafta bir meyhaneci ve meyhanesinin duayla
yıldırım sonucu düştüğünü savunuyor. Bir tarafta da
imam, ya duayla yıldırım düşer mi diye savunuyor.
Şimdi AK PARTİli milletvekillerimin işi gerçekten zor. Burada
davacının ve davalının da işi zor, hâkimin de işi
zor ama AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımın da
gerçekten işi zor. Neden? Hani, dediniz ya: Güçlü Meclis, yasaları
biz yapacağız. Bugün getirdiğiniz Avukatlık Kanunundaki
değişiklere dair de inanmıyorsunuz ama savunmak zorunda kalıyorsunuz. Ben
sizler için şunu isterim: Allah kimseyi ama hiç kimseyi
inanmadığı bir şeyi savunmak zorunda bırakmasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Âmin.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyle ilgili 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Aksaray Konya
Aydın
Adnan Sezgin Yasin
Öztürk
Aydın Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 26ncı maddesi üzerine partim İYİ PARTİ
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
26ncı maddesiyle 6100 sayılı Kanunun Beşinci
Kısmının İkinci Bölümünün Hükmün Tashihi ve Tavzihi
şeklinde olan başlığı Hükmün Tashihi, Tavzihi ve
Tamamlanması şeklinde değiştirilmiştir.
Maddeye baktığımızda, bu
getirilen teklifle birlikte buradaki bir boşluk doldurulmaya
çalışılıyor. HMKde hâkimlerin vermiş olduğu
hükümde zaman zaman düzeltmeye ihtiyaç duyulan kısımlar meydana
geliyor veya açıklama ihtiyacı hissedilen hükümde bölümler yer
alıyor. Taraflar mahkemeye verdikleri bir dilekçeyle hükmün düzeltilmesini
veya açıklığa kavuşturulmayan bölümlerin
açıklanmasını talep edebiliyorlardı ancak bazı
zamanlarda da teknolojinin azizliğine uğrayarak hâkimlerin
kes-kopyala-yapıştır uygulamasından dolayı zaman zaman
hükümlerin eksik olduğunu ve dolayısıyla hükümde bir anlam
bütünlüğünün olmadığı ortaya çıkıyordu. Getirilen
bu düzenlemeyle de eksik kalan ve kes-kopyala neticesinde hükmü eksik
yazılan hükümlerin tamamlanmasına bir dilekçeyle imkân
sağlanmıştır. Kanun teklifi bu yönüyle bir eksikliği
gidermektedir, dolayısıyla kanaatimizce uygun bulunmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından üretim
kapasitesinin artırılması ve dışa
bağımlılığın azaltılması amacıyla
çiftçilerimize destekleme ödemeleri yapılmaktadır. Sayın
Tarım Bakanının 18 Haziranda yatacağını
söylediği yağlık ayçiçeği desteği başta Aksaray
Eskilli çiftçilerimiz olmak üzere Türkiyenin birçok yöresindeki çiftçilerin
maalesef henüz hesaplarına yatmamıştır. Sayın
Bakanın bu beyanlarına güvenerek alacaklılarına
karşı çiftçiler, bu tarihi vade olarak vermişler ancak hesaplarına
para yatmadığı için çiftçilerimiz alacaklılar karşısında
mahcup duruma düşmüşlerdir ve sözünü tutamama gibi bir durumla
karşı karşıya kalmışlardır. Devlet
desteği en az bir yıl sonra vermekte, ayçiçek için ton
başına 400 TL ödeneceği söyleniyor ancak askıda olan
listelere bakıldığında bu rakamlardan kesinti
yapıldığı ve çiftçilerimize 400 lira ödeme
yapılmadığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, Suriyeli mültecilere, Suriyeli
sığınmacılara veya Suriyeden gelen vatandaşlara 40
milyar dolar harcıyor ve Gerekirse bir 40 milyar dolar daha harcarız.
şeklinde beyanda bulunurken ülkemizde üretime katkı sunan, eli
öpülesi çiftçilerimize maalesef ödemeler zamanında
yapılmamaktadır ve destek paraları da bölük pörçük, parça parça
verilmekte ve çiftçilerimizin yaralarına merhem olmamaktadır.
Çiftçilerimizin hakları, çiftçilerimizin alın terleri kurumadan
kendilerine verilmelidir.
Yine, Hükûmet, yerinde bir kararla, özellikle
güneydoğuda bulunan illerimizde, tarımda kullanılan elektrikte
yüzde 75lere varan bir indirim uygulamaktadır. İç Anadolu Bölgesi;
devletine, vatanına, milletine, bayrağına sevdalı, kanunlar
karşısında tabiri caizse boynu kıldan ince bir şekilde
hareket etmektedir. Konyalı, Aksaraylı, Kırşehirli,
Karamanlı, Nevşehirli, Niğdeli çiftçilerimizin Güneydoğuya
sağlanan bu avantajlardan biz niçin mahrum bırakılmaktayız,
bizim günahımız borcumuzu tamamen ödemekten mi kaynaklanıyor?
Biz de borcumuzu ödemeyelim de bize de mi indirim yapılsın.
şeklinde serzenişleri vardır.
Hükûmetin bugünlerde çok zor şartlar
altında üretim yapan, tarlasını ekerek milletimizi doyurma sevda
ve çabasında olan çiftçilerimize bu katkıyı
sağlamalarını bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.37
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Teklifin 26ncı maddesi üzerinde Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.46
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL
(Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
Teklifin 26ncı maddesi üzerinde Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşlarının verdiği önergenin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
Sayın Ekinci
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, 31 Temmuz
2018 tarihinde terör örgütünün saldırısında hayatını
kaybeden hemşehrisi Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği
Bedirhana Allahtan rahmet dilediğine ve terörün kökü kazınana kadar
mücadeleye devam edileceğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
31 Temmuz 2018 yılında hain terör
örgütünün saldırısı sonucu şehit olan hemşehrim Nurcan
Karakaya ve 11 aylık bebeği Bedirhanımıza tekrar Allahtan
rahmet diliyorum, ailesine sabır diliyorum.
Çok şükür kahraman güvenlik güçlerimiz,
şehitlerimizin kanını yerde bırakmadı; bugün
olayın faili olan bir terörist etkisiz hâle getirildi.
Herkes şunu bilsin ki terörün kökü
kazınana kadar mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadeleyi yapan başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
sayın bakanlarımıza buradan bir kez daha
şükranlarımı sunuyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26ncı maddesinde
geçen tavzihi ibaresinin açıklaması olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Züleyha
Gülüm Murat Çepni
İstanbul İstanbul
İzmir
Hasan
Özgüneş Şevin
Çoşkun Erdal
Aydemir
Şırnak Muş Bingöl
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bingöl Milletvekilimiz Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin kürsüye avukat
cübbesiyle çıkması)
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, İç Tüzüke
aykırı bu, İç Tüzüke aykırı!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne oldu?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Konuşamaz böyle,
konuşamaz!
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Burası Adliye değil, Adliye; burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Süre hakkım
saklı kalsın Başkanım.
Siz Çıkarın. deyin, çıkarayım.
BAŞKAN Efendim?
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Siz deyin,
çıkarırım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Aykırı işlem
yapıyorsunuz, olur mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir
durun!
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Sayın Aydemir, maksat hasıl olmuştur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Bitti, o kadar işte ya! Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, bu cübbe hiçbir
iktidara, hiçbir güce, hiçbir egemene, hiçbir krala, hiçbir padişaha tabi
olmayan, güce karşı sürekli mücadele etmiş olan avukatların
cübbesi.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Eğer siz şu
anda konuşuyorsanız avukatlar sayesinde konuşuyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, ne oluyor böyle ya?
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, deminden beri Türkiyede işkence yok. diye
ve aleni bir şekilde yapılan işkenceleri aklamak için Meclis
İnsan Hakları Komisyonu gelip işkence iddiasının
olmadığını savunmak zorunda kaldı. Bu, AKP Grubu için
utanç verici bir durumdur. Bu, utancınızdır, tarihe geçtiniz.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Öyle
bir şey yok çünkü!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, bundan daha dört gün önce, 82 milyonun huzurunda naklen
yayın
Arkadaşlar, baro başkanları da seçilerek geliyor,
seçim sonucunda avukatlar tarafından seçiliyorlar ve Baro
Başkanı unvanını alıyorlar. İşte, bu AKP
iktidarı seçilmiş baro başkanlarına 82 milyonun huzurunda
başkentte alenen işkence yaptı, sizler işkence
yaptınız -işte, AK PARTİ Hükûmeti işkenceci bir
Hükûmettir- hem de bütün halkın huzurunda avukatlara yönelik
yaptınız bunu.
Bakın, arkadaşlar, avukatlar,
mesleğin doğası gereği, tabiatından kaynaklı hak
savunuculuğu, özgürlük savunuculuğu yaptığı için
hiçbir güce, hiçbir iktidara, hiçbir padişaha; bu, tek adam olsa bile,
1.100 odalı sarayından buyursa bile hiçbir zaman ama hiçbir zaman
pabuç bırakmazlar. Bu hak savunuculuğu avukatlık mesleğinin
tabiatında olan bir husustur; bundan dolayıdır ki hiçbir güç
barolara, avukatlara istikamet veremez, menzil çizemez.
Bakın, özellikle, tarihten yargının
durumuyla ilgili iki çarpıcı örnek vermek istiyorum: Değerli
arkadaşlar, İslam öncesinde Hazreti Ömerle birlikte Sad bin Ebu
Vakkas isminde bir kişi (AK PARTİ sıralarından sahabe,
sahabe sesleri) 200 develik bir kervanla İrana bir sefer yapar; bu,
ticari bir seferdir ama gittikleri zaman bu 200 develik kervanları orada
talan edilir. Tabii, üzerlerinde maddi anlamda hiçbir para, altın da
kalmadığı için bir hancıya sığınırlar,
hancıya durumlarını anlatırlar. Hancı da der ki: Siz
İranın Hükümdarı, Padişahı Nuşirevana
başvurun. Hiçbir inançları ve umutları olmadan
Nuşirevanın huzuruna çıkarlar, derler ki:
Başımızdan böyle bir vaka geçti, böyle bir vaka
yaşadık. Nuşirevan da uğramış oldukları
bütün zararlarını karşılar, 200 deve ve altınları
da kendilerine iade eder; Ebu Vakkas ve Ömere der ki: Siz bu şehri terk
ederken iki ayrı kapıdan çıkın. Tabii, bu
çıkışta da bir kapıda Nuşirevan, Padişah kendi
oğlunu astırmış; diğer kapıda da vezirini
astırmış bir durumda. İşte, Hazreti Ömerin adaletini
size hatırlıyorum. Adil olun, adaletten her koşul ve şartta
hiçbir şekilde ayrılmayın, hukukun üstünlüğüne inanın;
tek kişinin, sarayın hukukuna, üstünlüğüne inanmayın.
Burada 90 hukukçu vekil var. Hepinizin vicdanına sunuyorum. Bu tek
kişinin iradesi dışında bir tasarruf mudur? Adalet
Bakanına şu soru soruldu, denildi ki: Barolarla ilgili bir düzenleme
yapılacak. Adalet Bakanı aynen şu cevabı verdi, dedi ki:
Bizim gündemimizde böyle bir tasarı yok. Bir gün sonra, saray,
Barolarla ilgili çalışma başlatın. dediği zaman Adalet
Bakanının haberi oldu arkadaşlar. Bakın, ülkeyi
yönetemiyorsunuz, Adalet Bakanının bile barolarla ilgili bir
düzenleme yapılırken bu işten haberi yok, vah ki vah hâlinize!
Bütün iradenizi maalesef ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Meclis
Genel Kuruluna, buraya gelen, iktidar partisine mensup olan her milletvekili
arkadaşımız -âdeta yarışa girercesine-
varlıklarını saraya armağan etmek için yarış
içerisindeler.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Siz de PKKya
mı varlığınızı armağan ediyorsunuz?
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar,
adalet armağan işi değildir. Bakın, buna inanın,
adalet bir gün size de lazım olacak.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Siz de PKKya
mı varlığınızı armağan ediyorsunuz?
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Baroları
işportaya düşürmeyin. Bakın, şuradan söylüyorum: Bu baro
yasası değişirse, eğer bunu geri çekmezseniz bakın,
buna adınız gibi emin olun, AK PARTİnin içerisinden nasıl
barolar çıkacak; pelikancılar çıkacak, İskender Paşacılar
çıkacak, Menzilciler çıkacak, her etkin grup tarikatın bir
barosu olacak, bunu yapmayın. Adaletle, adaletin temel direği olan
savunma mekanizmasıyla ve onun kurumsal temsilcisi barolarla
oynamayın; sarayın akıl tutulmasına ortak olmayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Parlamento millî iradenin
tecelligâhıdır. Bu Avukatlık Kanununu, barolara ilişkin
düzenlemeyi bilerek, isteyerek, planlayarak, analiz ederek, farklı
görüşleri dinleyerek ve bu çerçevede, katılımcı
demokrasinin bir gereği olarak ve baroların Anayasada ve yasada
belirtilen görevlerini de dikkate alarak Meclisin gündemine getirdik, AK PARTİ
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grupları getirdi.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Adalet Bakanının haberi yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Ha, eğer, bu ülkede baroları kendi arkabahçeniz olarak
görüyorsanız bunlardan sakınacaksınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakın, şu karar. Bu
karar şu anda kürsüden bağıra bağıra savunulan bir
baronun yönetim kurulundan çıktı. Ne diyor, okuyayım, dikkatle
dinleyin çünkü bunları savunurken tarih nezdinde de mahkûm
olacaksınız, bunun farkında olun. Bakınız,
İstanbul Barosunun kimin arkabahçesi olduğunu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) 78 baro karşı çıkıyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bakınız İstanbul Barosu diyor, İstanbul Barosu; kimin
arkabahçesi? Diyor ki: Müşteki -şikâyet eden- Şerdil Dara
Odabaşı. Herhâlde tanıyorsunuz.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Seni de
tanıyoruz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Şikâyetinin konusu şu: Kendisi de avukat olan müşteki
Şerdil Dara Odabaşı kendisiyle ilgili bir davada avukatın
kendisi de avukat olan Kadıköy Belediye Başkanı dediği
için
Alt tarafı Kendisi de avukat olan Şerdil Dara
Odabaşı
demiş. Devamla: Yerel yönetimler ve yöneticiler
yerele hizmet etmek için vardır; yerele düşmanca tavır
takınmak için, kişisel hırslarını yansıtmak için
değil. dediği için İstanbul Baro yönetimi ilgili avukat
hakkında soruşturma başlatıyor. Eleştiri ne kadar
ağır, dikkat ettiniz mi! Biraz önce hatibin kürsüden bu ülkenin
seçilmiş Cumhurbaşkanına, milletvekillerine
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) İşkenceyi atladın sen, o savunulmaz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
millî iradenin tecelligâhında inanılmaz hakaretler yapacak, biz
bunlara Eyvallah! diyeceğiz ancak İstanbul Barosu bu
ahlaksızlığa, bu hukuksuzluğa maalesef hukuku
peşkeş çekecek. Biz bunu kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Barolar, Anayasanın ve yasanın öngördüğü çerçevede demokratik
bir anlayışla görev yapacak. Bunun hesabını İstanbul
Barosundan ve onu savunan iradeden sonuna kadar soracağız.
Teşekkür ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) Sayın Başkan,
soruşturma için sadece muhakkik görevlendirilmiş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne demek Cavit Bey,
muhakkik ne demek ya! Böyle bir şey var mı!
Biliyorsunuz, konuyu
araştırmışsınız.
CAVİT ARI (Antalya) Soruşturma açmak
zorunda Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tartışmanın bitmesini bekliyorum Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha,
soruşturmayı açan da Belediye Başkanı zaten. Bu Belediye
Başkanı göreve gelse, yetki alsa ne olacak! Bu ne biçim iştir
ya, bu nasıl bir şikâyettir ya. Şikâyetin konusuna bak!
CAVİT ARI (Antalya) Soruşturma
Avukatlık Kanunundan kaynaklıdır. Bilmiyorsanız
öğrenin.
BAŞKAN Sayın vekiller, değerli
arkadaşlar, kendi aramızda konuşmayalım lütfen.
Buyurunuz Sayın Beştaş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizden hesap
soracakmış!
CAVİT ARI (Antalya) Senin de kafana
yatmıyor ama savunmak zorunda kalıyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onu da tekrar
savunacağım. Bak nasıl yürürlüğe giriyor!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, arkadaşlar, lütfen
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) İnan ki içten
söylemiyorsun, elini kalbine koy. Hukukçusun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bu tartışmayı
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sizin Belediye
Başkanınız şikâyette bulunmuş.
CAVİT ARI (Antalya) Şikâyet dilekçesi
verdi mi yönetim işlem yapmak zorunda.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O nasıl Belediye
Başkanı? Nasıl bir belediye başkanı?
CAVİT ARI (Antalya) Onun problemi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sizin Belediye
Başkanınız.
CAVİT ARI (Antalya) Ne alakası var!
BAŞKAN Grup Başkan Vekili diyaloğun
bitmesini bekliyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
biz konuşurken de lütfen sessizliğe davet edin, tamam mı,
lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biraz
önce görseydiniz, davet ettiğimi görürdünüz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Başkan.
60.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan, öncelikle şunu söyleyeyim bizim Bingöl
Milletvekilimiz sayın Erdal Aydemir on yıl Baro
Başkanlığı yapmış bir hukukçudur. Ve cübbesiyle
kürsüye çıktığında var olan tepkileri aslında o
cübbeyedir işte, o iliklenmeyen cübbeyedir. Unutmasınlar, o cübbeler
iliklenmeyecek asla, asla ve asla!
SALİH CORA (Trabzon) HDP yönetiminde DE
ilikliyor milletvekilleri.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Diğeri, Sayın Başkan, yani biz cübbe giyebiliriz, İç
Tüzükte de buna engel bir durum yok, ceketimizi giyeriz, üstüne de cübbemizi
giyeriz ama burada barolar tartışılırken avukatların
cübbelerine gösterilen tepki aynı zamanda bu teklifin gelmesindeki arka
planı da ortaya koyuyor. Şimdi, Sayın Özkan 29 Haziranda -dün- yaptığı
bir röportajda şunu söylemiş: Demokratik katılım ve
çoğulcu temsil gerçekleşecek, hukuk ve hukukçu kalitesi artacak,
Türkiye hukuki ihtilafların çözüm merkezi olacak. Ya, bu nasıl bir
anlatımdır ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yandaş baroları oluşturacaksın, yandaş avukatlarla
yeni barolar kuracaksın, temsilde adaletin dibine dinamit vuracaksın,
3 bin kişi ile 10 kişinin oyunu eşitleyeceksin ve sonra da
diyeceksin ki Çoğulcu bir yaklaşım var. Buna kendileri de
inanmıyor, bunu gayet iyi biliyoruz.
Şimdi, savunmaya sıra geldi. Neden? Çünkü
savunma
Biraz önce kendisinden önceki Grup Başkan Vekili dedi ki:
Siyasetin arkabahçesi olmuş barolar. Eğer, 78 baro muhalefetin -siz
de muhalefetin dediniz- arkabahçesiyse vay sizin hâlinize! Zaten
gidiyordunuz, şimdi bu gidişiniz daha da hızlanmış
vaziyette. Bu baro meselesini daha çok konuşacağız ama
tutarlılık, tutarlılık; bunu istiyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Antmen, buyurun.
61.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Burada, Sayın Grup Başkan Vekilinin,
sanıyorum, Avukatlık Kanunuyla ilgili bir bilgi eksikliği var.
Barolara verilen her şikâyet sonrasında avukat hakkında barolar
bir soruşturma açarlar, önce savunma isterler avukattan, savunma geldikten
sonra muhakkike verirler, muhakkik raporundan sonra bu baro yönetim kurulunda
disiplin kuruluna sevk edilip edilmeyeceğine karar verilir, bu da Türkiye
Barolar Birliğinde itiraza tabidir. Burada, ayrıca, ortada hiçbir
husus yokken Sayın Grup Başkan Vekilinin Kadıköy Belediye
Başkanımız Şerdil Odabaşını konu etmesini
de kabul etmiyoruz. Sayın Şerdil Odabaşıyla görüştüm,
verilen dilekçeyi gönderecek. Verilen her dilekçe, bir avukat tarafından
verilen her dilekçe avukatlığın vakar ve haysiyetine uygun
olması gerekiyor, aksi hâlde disiplin suçudur. Bununla ilgili dilekçeyi,
karşı tarafın verdiği dilekçeyi Sayın Grup Başkan
Vekiline arz edeceğiz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
62.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın ve Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
öncelikle burada iki tartışmayı aynı anda yapıyoruz.
Bir tanesi, kendisi avukat olan bir Belediye Başkanı kendisiyle
ilgili bir davada, sadece bu kadar, eleştiri sınırında bile
değil, böylesi bir konuda hemen avukatı disiplin
soruşturmasıyla muhatap bırakmasıdır; birinci konu bu.
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Onun
gündemle ne alakası var, gündemle ne alakası var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız
Belediye başkanı sadece yerele hizmet etmek için vardır,
kişisel hırsları için değil. ifadesi çok ağır
gelmiş ve Belediye Başkanı hemen şikâyet ediyor; bu bir.
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Onun
gündemle ne alakası var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, böylesi bir
anlayış bu ülkede Cumhurbaşkanı olsa, yetkili makamlara
gelse ben Vay hâlimize! derim; bu bir.
İkincisi: Bakınız...
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Yahu baro
başkanlarını dövdünüz, dövdünüz; baro
başkanlarını dövdünüz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
sayın milletvekilleri, lütfen...
Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, temsil
-biraz önce Grup Başkan Vekili anlattı- demokratik temsil diyoruz.
Bana birisi çıkıp şunu demesi lazım: 46 bin üyeli
İstanbul Barosunda son seçimde 8 bin oy alıp, Baro
Başkanlığını ve yönetimini alıp ve Barolar
Birliği delegasyonunda yüzde 25 -yüzde 8 oyla yüzde 25- temsil
sağlayıp ondan sonra da bize gelip demokrasi dersi veremezler. (CHP
ve HDP sıralarından gürültüler)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Böyle bir
yakıştırma yakışmıyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
sadece İstanbul, Ankara ve İzmir Baro Başkanlarının
aldıkları oy Türkiyedeki toplam avukatların almış
olduğu oyun sadece yüzde 15i. Yüzde 15 alacaksınız, yüzde 100
Barolar Birliğinin yönetimini belirleyeceksiniz, bu nasıl bir
demokrasi anlayışı! Bunu kabul etmiyoruz. Demokratik temsili,
temsilde adaleti sağlayacağız.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Yakışmıyor, böyle bir yakıştırma
yakışmıyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak burada, kitap
burada, rakam burada.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş...
63.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Doğrusu dehşetle izliyorum. Bugün,
Sayın Özkan demokratlığa soyunmuş...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Her zaman öyleyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) ...ama
çok garip bir şey var, çok garip bir durum var. Hakikaten dehşetle
izliyorum. Neden? diyeceksiniz. Çünkü bir baronun yönetim kurulunun disiplin
soruşturması açmasını büyük bir haksızlık olarak
görüyormuş; ne kadar güzel bir düşünce bu, haksızlığa
karşı çıkıyorsunuz. Ya, bu ülkede parti Genel
Başkanları rehin hâlâ cezaevinde, bu ülkede belediye
başkanları -başkan oldukları hâlde- kendilerine muhalif
oldukları için hâlâ cezaevinde. Selçuk Mızraklı, Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanı, kendi
fotoğraflarının kendisine gitmesi engelleniyor. AKP sokakta
insanlara işkence yapıyor, AKP her türlü zulmü yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demek ki cevap
veremediğinizden konuyu dönüp dolaştırıp buraya
getiriyorsunuz. Cevabını verdik kapattık. Demek ki bize
verdiğiniz cevap yetmedi, cevabınızı aldınız,
cevaplayamadınız, söz sabahki konuya geldi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
bugün nedense bir çoğulcu, bir demokrasi havarisi kesilmiş. Ya, bu
teklifi savunmak için buna gerek yok. Sizin bu söylediklerinize ne biz
inanırız
Siz konuşurken ben dinliyorum, biraz saygı
lütfen, lütfen saygı
Bakın, siz konuşurken -ben grubuma da
söyledim, size de söyledim- dinledim sizi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne yapmaya
çalıştığınızı biliyoruz. Ne
yaptığınızı çok iyi biliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dinleyin önce, sonra cevap verin, bir dinleyin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Konu ne, konu ne?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir dinleyin, dinleyin. Ne konuşuyorsun
şimdi! Ben anlatıyorum, Meclise anlatıyorum. Niye yerinden
konuşuyorsun?
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
Genel Kurula hitap edelim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, yerinden bir Grup Başkan Vekili konuşurken
diğer Grup Başkan Vekilinin aralıksız sataşması
herşeyden önce şık değil, çirkindir, çirkin bir durum yani.
Ben buradan bir şey anlatıyorum. Diyorum ki, bugün demokrasi havarisi
kesildi, eyvah ki ne eyvah!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu
ülkede kendilerine muhalif herkesi bir şekilde terörist ilan eden bir
akıl, bugün gelmiş barolarda disiplin soruşturmasını
tartışıyor yani ben de size diyorum ki bu politikayla zaten
ikiye bölündünüz, yakında 5e, 10a da bölüneceksiniz ve gideceksiniz.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kadıköy Belediye Başkanımızla
ilgili çok haksız bir ithamda bulunuldu, olayın gerçeğini
söyleyeyim. Yanımda, arkamda hukukçu arkadaşlar var,
karşımda çok saygın hukukçular var tüm Mecliste.
Şimdi, bir firma kesinleşmemiş bir
alacağı için 170 milyon TL parayı belediyeden istiyor. Bu
parayı isterkenki dilekçesinin başına da Kadıköy Belediye
Başkanlığına, kendisi de hukukçu olan Belediye
Başkanı Şerdil Dara Odabaşı diye yazıyor. Avukatlık
etiğinde, mesleki etikte nasıl rekabet yasağı, reklam
yasağı varsa bir avukatın mesleğiyle ilgili savunma
görevini yapmak dışında, onun seçimle geldiği bir görevde
avukatlığını ima ederek Belediye benim paramı ödesin,
bak bir de avukat olacaksın, meslektaşım olacaksın!
iması doğrudan meslek etiğine aykırı olduğu için
ve ondan sonra yapılacak her türlü iş ve işlemi idare
açısından da sakat gösterebileceği için kendi meslek örgütünün
Haysiyet Divanına -onur kuruluna- Bu yapılan iş doğru bir
iş değil, uyarın. diye söylüyor. Ben Belediye
Başkanı kimliğimle buradayım, paralı pullu işlere
meslektaş, kendisi de avukat olan diye bir tuhaf imayı niye
yapıyor? diye söylüyor. Bir başka meslektaşı da burada bir
meslektaşının meslek onurunun korunması için kullanabileceği
dilekçe veya şikâyet hakkını kullanmasını mahzurlu
görüyor. Demek ki buradaki durum, Sayın Şerdil Dara
Odabaşının yapmış olduğu bir eksiklik
değil, bir diğer meslektaşının, şikâyet
hakkının kendisine kullandırılması konusunda bir
farklı tutum takınmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de bunu bu Meclisin çok
değerli hukukçularının bilgisine ve değerlendirmelerine arz
ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, son kez olsun mu?
Buyursunlar efendim.
65.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, zaten
tartıştığımız konu bu. Demokrasiden, özgürlükten,
tahammülden, farklı görüşlere saygıdan bahsediyoruz. Herkes
kendi fikrini hür, özgür şekilde ifade etsin, her mesele yargıya
götürülmesin, her konu şikâyet konusu olmasın, biraz tahammül
edelim. deniliyor ve zaman zaman çıkıp bu kürsüden Sayın
Cumhurbaşkanımıza Yahu, niçin Cumhurbaşkanına hakaret
suçu var, niçin böyle şikâyetler yapılıyor? diye
şikâyetlerde bulunacaksın, yakınacaksın, sonra da
çıkıp gülüp geçilecek bir dilekçeyi disiplin soruşturmasına
konu edeceksin; mesele bu.
Bakınız, gönlümüz arzu ederdi ki
Kadıköy Belediye Başkanı -böylesi bir dilekçe gelmiş; hani,
bu şikâyetleri yapıyorsak- Yahu, şuna baksana, ne
yazmış? deyip kenara koysaydı; bak, o zaman tahammül derdik.
Yanlış olarak gördüğümüz mesele bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bunlar şikâyet
konusu olursa yarın bu yollar açılır; bizim derdimiz,
anlayışımız bu. Bunun için -mademki tahammül tavsiyesinde,
çağrısında bulunuyoruz- herkes bir şekilde tahammül
sınırını zorlasın.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, buyursunlar.
66.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
meslek örgütünden de gelen bir milletvekili olarak şunu açık
söyleyeyim: Etik konularda, özellikle meslek etiği konularında
tahammül sınırı meselesi ile kişinin kendisine yapılan
eleştirilerin, Efendim, bana hakaret ettiler; bunun
karşılığında suç duyurusunda bulunayım, ceza
davası açayım, tazminat davası açayım, parasını
alayım. yaklaşımının aynı noktaya konulması
son derece sıkıntılıdır. Etik meselelere
göstereceğiniz tahammül bir başka meslektaşınıza
yapılacak bir etik ihlali doğurur; o yüzden, oradaki tahammül kişisel
değildir; meslek onurunu korumaya, mesleğin
yapılışını korumaya yöneliktir. Ama
Cumhurbaşkanına hakaret gibi bir de üstüne üstlük yoksul insanlara
dünya kadar tazminat davası açıp servete servet katma ve üstüne ceza
davası için suç duyurusunda bulunma başka bir şeydir,
şerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve kendi şahsında,
avukatlık mesleğinin onurunu
Ve bir başka
meslektaşına yönelebilecek bir başka saldırının
önünü kesmiştir. Etik meselelerde titizlik ama şahsi meselelerde
tahammül esastır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
67.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iki ayrı başvuruyu
birbirinden ayırır: Biri cezai kovuşturma, biri disiplin
soruşturması. Disiplin soruşturmaları Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin bireysel
başvurularına konu olamaz çünkü disiplin
soruşturmasıdır. Cezai müeyyide yoksa yok. Bakınız,
tam da bu nokta da hakkın hukuku hâlidir. Eğer ceza hukukuna giren
bir konunun koruduğu hukuki menfaate baktığımız zaman;
toplumsal yarar, birlikte yaşama kültürüne baktığımız
zaman disiplin soruşturmasından daha fazladır. Yani siz böylesi
bir konuyu disiplin soruşturmasına konu ederken Yahu, bu bir meslek
etiğidir, diğer meslek etiğinin mağduru olabilecek
kişilerin de korunması için şikâyette bulunuyorum.
anlayışını ben kabul edemem. Çünkü ceza hukukunun
koruduğu hukuki menfaat daha yukarıdadır ve bunu şikâyet
ediyorsanız, yarın, siz, ceza hukukunun konusuna giren bir konuda
olur olmaz şikâyetlerle insanları mağdur edersiniz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Arkadaşlara teşekkür
ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
26ncı maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun
Beşinci Kısmının ikinci Bölümünün
başlığında yapılan değişiklikteki tavzihi
kelimesinin açıklama şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent
Tezcan Orhan
Sümer Süleyman
Bülbül
Aydın Adana Aydın
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Rafet
Zeybek Gülizar Biçer
Karaca
Bursa Antalya Denizli
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekilimiz Gülizar Biçer Karaca.
Buyurunuz Sayın Biçer Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün konuşmamda, aslında, görüşülmekte
olan kanundaki düzenlemelerin aleniyet ilkesine nasıl aykırı
olduğunu ya da belirsiz alacak davalarında bu düzenlemenin
yasallaşmasıyla yaşanacak olan sıkıntıları
ya da tanıkların video konferans yöntemiyle yani görüntülü
ifadelerinin alınmasına ilişkin hukuki sakıncalardan
bahsedecektim ancak bugün başka bir şey oldu; savunmayı bölen,
parçalayan ve aslında savunmayı, aynı zamanda
vatandaşların hak ve özgürlüklerinin somutlaşmış hâli
olan, avukatlık mesleğini ne hâle getireceğini hepimizin
bildiği malum olan bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunuldu. Tabii, bu kanun teklifine -ben eminim- Cumhur
İttifakının tüm milletvekillerinin, hukukçu milletvekillerinin
kendilerinin bireysel ve kişisel anlamda itiraz etme hakları
olsaydı, ben inanıyorum ki hiçbir hukukçunun, hiçbir avukatın
vicdanı bu kanun teklifine imza atmaya el vermezdi. Ben sizlerin yerinde
olmayı hiç arzu etmem. Bu kürsüden üzülerek konuşmama devam
edeceğim. Yirmi yedi yıllık avukatım, savunmayı
savunmak zorunda kalmanın gerçekten zorluğuyla konuşmama devam
edeceğim.
Bu kanun teklifi verildiğinde bir tarihsel
kronolojiyi de hatırlatmak isterim. 2010 yılında, FETÖyle
aynı menzile birlikte yürünürken bir referandum yapıldı. O
referandum da yargının üstünü, Anayasa Mahkemesi gibi üst yargı
organlarını dizayn etme projesiydi ve o dönem de Fetullahçı
terör örgütünün lideri Mezardakileri de çıkarıp gelin, oy
kullansınlar. dedi ve kol kola, el ele yargının üst mercilerini
ele geçirme, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu -o günkü adıyla-
dizayn ederek hâkimlik ve savcılık mesleğini ve
yargının sacayağından 2sini ele geçirme projesini hayata
koydular. Yine, arkasından, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden
sonra 20 Temmuzda ilan ettikleri sivil darbeyle, 16 Nisanda yeni bir düzenlemeyle
karşımıza geldiler; o zaman da Hâkimler ve Savcılar
Kurulu olarak ismini değiştirdikleri Kurulun bütün hâkimlerini tek
kişiye, saray iradesine teslim edecek bir düzenlemeyi hayata geçirdiler.
Evet, bugünkü ironi bir başka ironi. Bugün Fetullahçı terör örgütünün
projesi olan çoklu baro düzenlemesini yani baroları siyasetin ele geçirme
projesini Türkiye Büyük Millet Meclisine kim sundu? İşte,
Fetullahçı terör örgütüyle aynı menzile birlikte yürüdükleri, örtülü
koalisyon yaptıkları dönemde bu Fetullahçı terör örgütünün
Türkiyenin onurlu, şerefli subaylarını derdest etmeye
kalktığında Fenerbahçe Orduevinin önünde Fetullahçı terör
örgütünün kumpas davasını savunmak için konuşma yapan, aynı
zamanda Fetullahçı terör örgütünün yardım ve yataklığı
nedeniyle 15 Temmuz sonrasında kapatılan İstanbul Genç
Girişimciler Derneğinin üyesi olan bir milletvekili Türkiye Büyük
Millet Meclisine bugün Fetullahçı terör örgütünün projesini kanun teklifi
olarak sundu. Ben, bunu tüm milletvekillerimizin, tüm arkadaşlarımızın
bilgisine sunmak istiyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, savunma
yargının kurucu unsurudur, vatandaşın hak arama
özgürlüğünün de somutlaşmış hâlidir. Peki, baroların
bu şekilde bölünmesi, parçalanması, temsilde adaletin sona
erdirilmesi, köküne dinamit konulmasının altında yatan gerçek
nedir? Cinsel istismara uğrayan çocuklarımızı savunan,
kadın cinayetlerinin mağdurlarının, kadın
cinayetlerinden sonra onun evlatlarının yanında olan
avukatların ya da kadına şiddetin yanında bedelsiz hukuki
yardımda bulunan avukatların sesini mi kesmek ya da doğa
talanlarına, çok sevdiğiniz rant ve yandaş talanlarına
karşı onurluca dava gören ve mücadele eden avukatların sesini mi
kesmek istiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Değerli milletvekilleri, o cübbe, gerçekten yirmi yedi yıl boyunca
onurla taşıdığım, hem çocukların hem
kadınların hem doğanın ve siyasi düşüncesi ne olursa
olsun hakkının peşinde koşan her yurttaşın
hakkını onurluca savunduğumuz bir meslektaşım ve
mesleğimdi. O cübbe bunu temsil ediyordu. Avukatlar hiçbir zaman o cübbeye
düğme dikilmesini kabul etmediler. Avukatlar hiçbir zaman o cübbenin
cepleri olmasını -asla- kabul etmediler ve bir avukat olarak diyorum
ki görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hâkime -hele de iktidara-
tabiyiz. Bizim aşağımızdaki insanların
varlığı iddiasında değiliz fakat hiçbir
hiyerarşik üst de tanımıyoruz. Avukatlar esir kullanmadı
ama hiçbir zaman da efendileri olmadı diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 27nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş Aydın
Adnan Sezgin
Eskişehir Konya Aydın
Aylin
Cesur İbrahim
Halil Oral
Isparta Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekilimiz Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Hukuk Muhakemeleri
Kanunu Teklifinin 27nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunda ikinci
yargı paketi olarak bilinen teklifi görüşmekteyiz. Yani adalet
üzerine konuşmaktayız ancak adaletin en temel kurumlarından olan
barolar ve avukatlarımızın dertlerine cevap verememekteyiz.
Üstüne üstlük geçtiğimiz günlerde barolar hakkında planlanan
düzenlemeyi protesto etmek için demokratik hakkını kullanan baro
başkanlarına yapılan muamele de ortadadır. Allah aşkına,
80 kişi, 80 baro başkanı yürüyerek Ankaraya girse darbe mi
olacaktı, savaş mı çıkacaktı, Ankara düşman
işgaline mi uğrayacaktı? Bu ne tahammülsüzlüktür, sürekli
aşırıya kaçmaktasınız. Geçtiğimiz hafta, 15
Temmuz gazilerinin darbedildiği hadise hâlâ
sıcaklığını korumaktadır.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Önce gazileri, sonra
avukatları darbettiler.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Yakında sayın milletvekillerimizden biri darbedilirse hiç
şaşırmayacağım.
Kıymetli milletvekilleri, iktidar elini
vicdanına koyup düşünmelidir. Yandaş baro başkanı yok
diye baroların yapısını kanunla değiştirmek
adalet midir? İşte mesele de tam burada başlamaktadır.
Mesele adalet kavramındadır. Adalet, bir duygudur, bir inançtır.
Adalet, bir yaşam biçimidir. Adalet inancını yüreğimizde
taşımazsak istediğimiz kadar kanun çıkaralım boşunadır,
beyhudedir. Yüce dinimizde adalet iman kadar, takva kadar, ibadet kadar önemli
bir kavramdır. Tarihimizde adaletle hükmetmek bir devlet ilkesi
olmuştur. Büyük Türk komutanı Emir Timur geniş arazileri
fethettikten sonra tarihe geçen şu ifadeyi kullanmıştır:
Memleketler kılıçla alınır ancak adaletle muhafaza
edilir. Yargının siyasallaştığı, HSKnin
Cumhurbaşkanının eline bakar hâle geldiği, mahkemelere
güvenin her geçen gün düştüğü bir ortamda memleketimizi adaletle
muhafaza edebilir miyiz? Bunu vicdanlarımıza sormamız gerekir.
Hazreti Peygamberin en yakın arkadaşı ilk halife Hazreti
Ebubekir, hilafet görevine geldiğinde ilk anda yaptığı
konuşmada bakın, neler söylüyor: Güçsüz olanınız
haklı ise hakkını alıncaya kadar benim yanımda
güçlüdür, güçlü olanınız haksız ise kendisinden hak sahibi
hakkını alıncaya kadar benim yanımda güçsüzdür. İşte,
devlet budur. Devletin varlık sebebi bu adalet dengesinin
sağlanmasındadır. Ancak AK PARTİ iktidarı, Hazreti
Ebubekir Efendimizin bu söylediğinin tam tersini yapmaktadır.
Eğer AK PARTİli iseniz güçlüsünüz, değilseniz güçsüzsünüz.
algısı toplumumuzda hâkimdir.
Memlekette
finansçı kalmamış gibi millî güreşçimiz Yerlikayanın
Vakıfbank Yönetim Kuruluna atanması işte bu algının
sebeplerinden birisidir. Muhalefetin sesini kısmak için cezalar
yağdıran RTÜK Başkanının Halkbank Yönetim Kuruluna
atanması adalet duygusunun yıkılmasının temelindedir.
Ankara Büyükşehir Belediyesinde Halk Ekmek Genel Müdürüyken istifa edip
Yalovada üç dört farklı göreve getirilen şahsın
varlığı Türkiyede adalet duygusunun bozulmasının bir
numaralı sebebidir.
Adalet sadece
mahkemede yoktur, Hazreti Ali Efendimizin işaret ettiği gibi
Devletin dini adalettir. Devletin dini adalet ise küfrü de zulümdür. Adaletin
olmadığı yerde zulüm hâkimdir. Sizleri
vicdanınızı dinlemeye, Allahın adalet ismi çerçevesinde
adil olmaya çağırıyorum. Bunu hep birlikte yapabiliriz diye
düşünüyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son olarak -bir dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde hizmet
vermiş olan- Mustafa Necati Kültürevinin isminin
değiştirilmesini doğru bulmadığımı da ifade
etmek istiyorum. Merhum Mustafa Necati Uğural, Millî Mücadele ve
cumhuriyet döneminde büyük hizmetler yapmış, Millî Eğitim ve
Adalet Bakanlıklarını icra etmiş, sonrasında ise genç
yaşında vefat etmiş bir şahsiyettir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar Sayın Oral.
İBRAHİM
HALİL ORAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu ismin
kaldırılıp tartışmaya mahal verebilecek bir ismin
oraya verilmesi asla doğru değil kanaatindeyim. Toplumsal
kutuplaşmaya mahal verecek işlerden kaçınmamız
gerekmektedir. Ayrıca, Mustafa Necatinin kendisinin
bağışladığı eve başkasının ismini
vermek hakkaniyete uygun olmadığı gibi ahlaki de değildir. Eminim ki Nuri Pakdilin
isminin yaşatılabileceği pek çok tesis vardır ve
bulunabilir. Bu durumun da düzeltilmesi gerektiğini düşünüyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27nci maddesinde geçen
veya ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Hasan
Özgüneş Züleyha
Gülüm İstanbul Şırnak İstanbul Şevin Coşkun Murat
Çepni Oya Ersoy Muş İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan
RECEP ÖZEL (Isparta) Herhâlde o cübbeyi
çıkaracak Başkanım
Başkanım, İç Tüzüke
aykırı bu, müdahale etmeniz lazım.
OYA ERSOY (Devamla) - Yıllardır
hukuksuzluk düzeninin tam karşısında mücadele eden savunmaya ve
savunmanın onuruna sahip çıkan, halkın haklarını ve
insan haklarını ve hukuku savunan tüm meslektaşlarımı
buradan saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkanım, böyle olur mu?
OYA ERSOY (Devamla) Korkmayın bu kadar bu
cübbeden.
RECEP ÖZEL (Isparta) Korkmuyoruz ya, niye
korkalım?
OYA ERSOY (Devamla) Korkmayın bu kadar bu
cübbeden.
SALİH CORA (Trabzon) O cübbeyi PKKnın
önünde ilikliyorsun, burada açıyorsun.
OYA ERSOY (Devamla) - Düzgün konuş benimle,
düzgün konuş.
BAŞKAN Sayın Ersoy, lütfen, lütfen
OYA ERSOY (Devamla) Tamam, düzgün
konuşacaksın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne demek ya?
OYA ERSOY (Devamla) - Şimdi, günlerdir baro
başkanları başta olmak üzere bütün meslektaşlarım
sokaklarda bir şey anlatmaya çalışıyor, bir şeyi
engellemeye çalışıyor. Ve bugün itibarıyla sarayın
yasa teklifi Meclise sunuldu ve bugün Çağlayan Adliyesinde, İzmirde,
Adanada meslektaşlarımız şu tabloda, buyurun bakın,
sizin ele geçirdiğiniz o yandaş medya bunları vermiyor. 78 tane
baro başkanımız bakın, ısrarla söylüyorum, 78 baro
başkanı, bir gazeteye ilan vermeye kalktı ve bu ilanda diyorlar
ki: Baroların bölünmesi, parçalanması bağımsız
savunma yerine siyasete ya da başka ortaklaşmalara dayalı, sesi
kısık, cübbesi düğmeli topluluklar yaratacaktır. Ve bu
ülkede yaşayan bütün vatandaşlara sesleniyor, hukuk devletine ve
insan onuruna inanan bütün vatandaşlarımızı tarihsel
sorumluluğa çağırıyor. Evet, siz bu ilanı görmediniz
çünkü sizin ele geçirdiğiniz medya -Hürriyet gazetesi mesela- bu
ilanı yayınlamadı. Tam da bu hâle getirmek istiyorsunuz
işte hukuku ve barolarımızı. Çok somut bir örnektir bu.
Barolarımızın çağrısı
bizim, hepimizin çağrısıdır ve ben buradan her ne kadar
sıralar boş olsa da bütün hukukçu vekillerimize seslenmek istiyorum:
Bırakın siyasi kaygılarınızı ve bir hukukçu
olarak gelin birlikte toplanalım, baro başkanlarımızı
davet edelim, meslektaşlarımızı davet edelim ve hep
birlikte sarayın derdini değil, bu mesleğin, hukukçuların
sorunlarını tartışalım ve birlikte çözümü
tartışalım. Ve buradan, bu halkın Meclisinden bunun
yasaları çıksın, yoksa sarayın yasaları değil,
onun derdi değil; halkın sorunlarına avukatların,
meslektaşlarımın sorunlarına çare bulalım burada.
Bakın, demokrasiden bahsediliyor sabahtan beri
burada, sunarken de zaten bu baro yasa teklifinin baroların
yapısını demokratikleştirilmesinden bahsediliyor.
Şimdi, demokrasi demek eşit temsil demektir, demokrasi demek
katılım demektir. Baro başkanlarından kaçırdınız
bu teklifi. Bırakın, Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeleri bile
Feyzioğlunun attığı tweetten öğreniyor bu teklifin
geleceğini. Geçtim bunları da, meslektaşlarımızın
zaten haberi yok, bizlerin zaten haberi yok, sizin bizzat
Cumhurbaşkanlığı Kabinenizin haberi yok, Adalet
Bakanının haberi yok. Bu mudur katılımcılık, bu
mudur demokrasi? Biz demokrasi deyince eşit temsili, baro yönetim
kurullarında kadınlara yüzde 50 kotayı savunuyoruz. Biz eşit
temsilden bunu anlıyoruz. Bu meslektaşlarımın yarısı,
bu halkın yarısı biz kadınlarız ve eşit temsilse
evet eşit temsil, biz bunu savunuyoruz.
Şimdi sizin derdiniz ne? Yargı ele
geçirildi değil mi? Adli yıl açılışları sarayda
yapılıyor, hazır olda yapılıyor. Hâkimler cübbelerini
iliklemek için birbirleriyle yarışıyor, bir de çay toplayanlar
var. Savcılar bir talimatla davalar açıyor, yakalama kararları
çıkarıyor. Peki, ya savunma? Yok. O hâlâ direnmekte, savunma hâlâ
direniyor. İstanbul Barosunu seçimlerde yıllardır ele geçirmeye
çalıştınız. Ben, İstanbul Barosuna bağlı bir
avukatım her şeyden önce. Aldığınız oylar,
şu ana kadar bırakın 2 bini, 3 bini geçmedi ve geçtiğimiz
seçimlerde ilk iki adayın 2ncisinin aldığı oy oranının
bile altında oy aldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Ersoy.
OYA ERSOY (Devamla) Sizin şu anki Genel
Başkanınızın İstanbula ilk belediye başkanı
olduğu seçimde aldığı yüzde 25in bile üstünde oy aldı
İstanbul Barosunda çıkan bizim 2nci listemiz.
Yani siz o zaman ele geçiremediniz, bir de ajan
sokarak yapmaya çalıştınız, devşirmeye
kalktınız, onlar da avukat camiasında tutmadı, şimdi
sarayda kadro verdiniz, para veriyorsunuz, maaşa
bağladınız. Artık hiçbir itibarları kalmadı.
Evet, bütün bunları yaptınız, ele geçiremediniz baroları,
dimdik ayakta savunma, direniyor, o zaman diyorsunuz ki
Örgütsüzleştirelim, bölelim, parçalayalım. Ama biz de diyoruz ki
Eğer avukatlar susarsa, eğer hukukçular susarsa bu halk susar.
Sizin de derdiniz bu zaten, halkı susturmak için savunmayı ele
geçirmeye çalışıyorsunuz, ele geçiremediniz, bölüp parçalamaya
çalışıyorsunuz ama şuna inanın, bu savunma direnmeye
devam eder, savunmayı durduramazsınız. Bu halk da size biat
etmeyecek; etmedi, etmeyecek. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27nci
maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305inci
maddesine eklenen 305/A maddesinin birinci fıkrasındaki
hususlarda kelimesinin konularda şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Aysu
Bankoğlu Murat
Bakan Sevda Erdan
Kılıç
Bartın İzmir İzmir
Özkan
Yalım Metin
İlhan Mustafa Sezgin
Tanrıkulu
Uşak Kırşehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi gecenin bu
saatinde saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, yargıyı konuşuyoruz. Bir
yargı mensubu olarak ifade edeyim ki Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti döneminde yargı kurumu yok oldu. 2010 yılından önce
Türkiye'de bir yargı kurumu vardı, onun bağımsızlığını
ve tarafsızlığını tartışıyorduk ama
şimdi kurum olarak bir yargı yok, yürütmenin bir parçası hâline
gelmiş olan bir yargı var. Burada hep ifade ediyorum, HSKnin
Karayolları Genel Müdürlüğünden farkı yok, Çağlayan
Adliyesindeki birimin İstanbul Karayolları Bölge Müdürlüğünden
bir farkı yok; yargıyı bu noktaya getirdiniz.
Bakın, baroları konuşacağız
perşembe günü ama ondan önce size sesleniyorum, buradaki hukukçu
milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum. Kıdemli bir avukatım.
Yargı aynı zamanda teamüllerle işler, yargının
teamüllerine herkes saygı gösterir ama siz bu teamülleri de yok ettiniz.
Örnek mi? Size söyleyeyim, bakın: İstanbul 26. Ağır Ceza
Mahkemesi -bir kez daha buradan söylüyorum tutanaklara geçsin diye- 7 Eylül
2018 tarihinde, hızla ama hızla, Selahattin Demirtaş ve
Sırrı Süreyya Öndere ceza verdi, tarihin en büyük cezasını
verdi; dört yıl sekiz ay. O davaları izledim, tümü hukuka
aykırıydı, adil yargılama ilkelerine
aykırıydı. Ne oldu, biliyor musunuz? 10 Ekim 2018 tarihinde Çağdaş
Hukukçular Derneğinin duruşması vardı 37. Ağır
Ceza Mahkemesinde. 37. Ağır Ceza Mahkemesi bunların tümünü
tahliye etti, 4 sayfa gerekçe yaptı. Ne yaptı, biliyor musunuz Adalet
Bakanlığınız HSKyle birlikte? 37. Ağır Ceza
Mahkemesini dağıttı, rüştünü Selahattin Demirtaş
davasında ispatlamış olan o heyeti 37. Ağır Ceza
Mahkemesi heyeti yaptı. O heyet Çağdaş Hukukçular Derneği
üyelerine adil olmayan koşullarda en ağır cezaları verdi.
Bakın, aynı adliye içerisinde bir yargıç, bir heyet alınıp
başka bir heyet yapılamaz; Türkiyenin yargı tarihinde bunun bir
örneği yoktu. Sonra hızla ama hızla aynı heyet, Sözcü
davasında, Canan Kaftancıoğlu davasında ve barış
akademisyenleri davasında aynen -o duruşmaların tümünü izledim-
intikam alır gibi, savunmayı yok sayarak kararlar verdi.
Şimdi, ne oldu, biliyor musunuz Cahit Bey? Bu
heyeti ne yaptınız biliyor musunuz? Daha dün, buralarda görevi bitti
ya, Hrant Dinkin yargılandığı 14. Ağır Ceza
Mahkemesi heyeti yaptınız. Ya, bakın, böyle gezen bir heyet olur
mu bir adliye binası içerisinde? Siz buna şimdi yargı mı
diyorsunuz? Buna ne diyorsunuz gerçekten, bir sözünüz var mı?
Çıkın burada söyleyin. (CHP sıralarından
alkışlar) Çağlayan Adliyesi içerisinde bir heyet iki yıl
içerisinde aynı derecedeki bu mahkemeleri nasıl gezer? İlk önce
26, sonra 37, şimdi 14. Neyi konuşuyorsunuz ya! Neyi
konuşuyorsunuz!
Adalet ve Kalkınma Partisinin
şanssızlığı -kuruluşundan beri takip ediyorum- bu
heyete teslim olmasıdır, bu hukukçu heyetine teslim
olmasıdır, gerçekten teslim olmasıdır. En başında
bizleri bile dinleyen, görüş alan bir Adalet ve Kalkınma Partisi
aklı vardı ama şimdi bütün bunları yok eden bir akıl
var sizde, gerçekten. Biraz dinleyin, etrafınızı biraz dinleyin.
Bakın nereye gidiyor, bir bakın. Akıldan, mantıktan,
gelecekten yoksun bir biçimde bu kadar berbat yasalara imza atamazsınız,
atamazsınız. Ve tarihin en ağır mahkûmiyetlerini
alıyorsunuz, bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Osman
Kavala, Selahattin Demirtaş davaları bu Hükûmetin sabıka
kaydıdır, sabıka kaydı. Faili meçhul cinayetlerde,
işkencelerde, köy yakmalarda Sözleşmenin 18inci maddesine göre
ihlal vermedi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ama ne dedi
Demirtaş davasında: Sen, Demirtaşı yargı eliyle
siyasetten diskalifiye etmek için tutukluyorsun, yargıyı kullanıyorsun.
dedi. En ağır mahkûmiyet, en ağır, anlayana tabii. Osman
Kavala davasında yine en ağır mahkûmiyeti verdi, 18inci
maddeden. Dedi ki: Sivil toplum örgütlerini tasfiye etmek için
yargıyı kullanıyorsun, onu zorla hapsediyorsun. dedi. Ve
itirazınızı büyük daire kabul etmedi, kabul etmedi ve kesinleşti
karar. Türkiyedeki yargıyı bu noktaya getirdiniz.
Daha dün Diyarbakırdaydım, bakın,
daha dün. Gidin, ilk önce, yargıda oluşturduğunuz borsaları
temizleyin barolara el atacağınıza, borsaları. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Daha dün,
bakın, daha dün Diyarbakırda Zerya Kuyumculuk diye bir yere
operasyon yapılmış, operasyon yapılmış nitelikli
dolandırıcılık
Yerel gazetelere bakıyorum, içlerinde
kamu görevlileri var, savcılar ve hâkimler var, oraya para
yatırmışlar, bu iddialar var. Bu paralar kimin parası? kuyumcuya
niye para verirler? Rüşvet parası, rüşvet! Adliyelerinizden
rüşvet dökülüyor, rüşvet! Avukatlar açlıktan, işkence
olmasın diye insan haklarına sahip çıkıyor, sizin
yarattığınız bu yargı düzeninde adliyeler rüşvet
kokuyor, yolsuzluk kokuyor, kayırma kokuyor. Yargıyı bu noktaya
getirdiniz. Gelin, bunları konuşalım ilk önce. Bu dediklerimize
cevap verin biraz, biraz cevap verin cevap! Gelin, burada konuşun bütün bu
söylediklerimizi. Kokmuyor mu? Rüşvet kokmuyor mu? Bunlara cevap verin.
(CHP sıralarından alkışlar)
Burada baroları konuşacağız,
Diyarbakır Barosunun onurlu bir Başkanı olarak burada da
konuşacağız. Ama tarih sizi demokrasiye darbe yapan,
Parlamentoya darbe yapan avukatlar olarak da -grubunuzu söylemiyorum- tarihe
geçirecek, bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, ben hassaten İç Tüzükün ilgili
hükümlerine dikkat ederek herhangi bir sataşmaya meydan vermeden
konuşmamı yapmak istiyorum; bu çok önemli.
Yani Türkiye anayasal bir hukuk devletidir;
eleştirebiliriz, yargı kararları da eleştirilir,
eleştirilecektir de, eleştirilmelidir de. Kaldı ki bu
eleştiriler, zaman içerisinde gerek akademik anlamda gerek yargı
pratikleri anlamında hukukun üstünlüğünün tahkim edilmesinde mutlaka
katkı sağlayacaktır. Ancak hukuk düzenimiz nasıl olursa
olsun ya da hangi ülkenin hukuk düzeni nasıl olursa olsun toplumları
bir arada tutan bir değer varsa o da yargıdır,
eleştirileriyle beraber yargıdır, doğrularıyla
yanlışlarıyla yargıdır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) -
Yanlış yargı nasıl bir arada tutar toplumları?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, Türkiyede
bir anayasal kurum var, yargı makamı ve bu yargı makamı
yanlışlarıyla ve doğrularıyla çünkü bu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Niçin çekişmeli
yargı diyoruz? Niçin nizalı kaza diyoruz? Niçin -farklı
tezlerin- tez, antitez, sentez anlayışıyla yapılan bir
yargılamadan bahsediyoruz? Düşünün, taraf vekillerinden birisi kendi
doğrusunun mutlak anlamda nihai doğru olduğunu düşünürse ve
bu kendi tezinden başka hiçbir tezin kabul edilemeyeceğini ve tezi, o
tez kabul edilirse de hukuksuz bir yargı olacağını ifade
ederse böyle bir yargıyı kabul edebilir miyiz? Bu da olmaz. Yani
"Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder. Mecelle kaidesi,
bugün çekişmeli yargı anlayışıyla bizim maddi
gerçeğin ortaya çıkmasına vesile olur. Yani taraf vekilleri
arasında yargıyla ilgili bir çekişme varsa, bir yanlış
varsa kendi iç denetimleri çerçevesinde istinaf, Yargıtay, akabinde
bireysel başvuruyla Anayasa yargısı, arkasından da
uluslararası yargı mekanizmaları bu tartışmaları
değerlendirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani rüşvetle
ilgili bir ithamı yargının geneline teşmil etmek suretiyle
yargıyı töhmet altında bırakmak ve varsa rüşvetle
ilgili bir iddia bunu ilgili makamlara bildirmek, takipçisi olmak her bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızın asli görevidir.
Velhasılıkelam yargıyla, yasamayla, yürütmeyle ilgili hukuk
çerçevesinde yapılması gereken eleştirileri sonuna kadar kabul
ederiz, destekleriz ancak tamamen itibarsızlaştırmaya ve
yargıyı töhmet altında bırakmaya dönük
yaklaşımların da doğru olmadığı
kanaatindeyiz.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadenizle, Sezgin Tanrıkulu yerinden konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanrıkulu.
69.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, tabii ki şu anda ben bir eleştiride bulundum
yargıya kurumsal olarak. Kurumsal olarak yargının bugün içinde
bulunduğu ortamda bağımsız ve tarafsız
olmadığını ifade ettim. Yargının her yerinde
tabii ki görevini doğru yapan hâkimler var, savcılar var, hukuka
saygılı olanlar var ama rüşvet, yolsuzluk, kayırma, görevi
kötüye kullanma, imtiyaz bu yargının bir parçası hâline
gelmiş, gelmiş maalesef. Yani ben soru önergesi de verdim üç gün önce
bu iddialara açıklık getirin diye. Dolayısıyla iddiaların
yazıldığı yerler belli.
Ayrıca şunu da ifade edeyim bakın,
yani bir yerden bahsetmek istemiyorum. Baro başkanlarına
karşı bu kadar saygısız olan bir yargı ortamında
adalet beklenmez. Diyarbakırdaki sulh ceza hâkimi Diyarbakır baro
başkanına duruşma sırasında terbiyesiz diyebiliyor.
Niye diyebiliyor, biliyor musunuz? Bu haddi kendisinde bulabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
İşte, bu cesareti bu hâkimlere sizler verdiniz. Bakın, ben
meslekten avukatım. Hâkimlere ve savcılara bir diyeceğim yok ama
onlara gereğinden fazla bir güç atfederseniz yarın sizin
başınız belaya girer. O yüzden sizleri burada uyarıyorum
hep, bu uyarıma dikkat edin. Kürsüden geliyorum; yarın bakın, bu
yargıçlar döner aynı hukuksuzluğu size yaparlar. O yüzden, bugün
kurum olarak yargıyı daha bağımsız, daha tarafsız
hâle getirmek için çalışalım; baroları elinize geçirmek
amacıyla değil, kurum olarak böyle yapalım. Hepsi birer
dukalığa dönüşmüş durumda. Bakın, bu salondaki
hâkimleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
bağladınız, bize kanun hükmünde kararnameyle kayyum
atadınız burada, kayyum; Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığını bize kayyum atadınız,
bütün bu milletvekillerine. O zaman size söyledik, yanlış
yapıyorsunuz. Yarın öbür gün size dönecekler, bakın
göreceksiniz, size dönecekler eğer güç dönüşürse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Çünkü yargı güçten çekinir, güçten korkar; bunu bilin. Şimdi siz
güçlüsünüz, yarın bu değişecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tanrıkulu.
Sayın Beştaş, çok kısa efendim,
kısa bir katkı
70.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Özkan şöyle bir şey söyledi, çok önemsiyorum,
Yargıyı itibarsızlaştırmayalım. dedi. Biz de
yargının itibarsızlaştırılmasının bütün
topluma tehlike vereceğini söylüyoruz, tehlikeli olduğunu söylüyoruz
ve şu anda, maalesef, Anayasa Mahkemesi kararları dâhil,
beğenilmeyen kararlara bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ya
da ortağının lideri tarafından açık eleştiriler
yapıldığını biliyoruz. Yine, bir yargıcın,
bir mahkeme heyetinin farklı bir karar vermesi sebebiyle sürgün
edildiğini, görev yerinin değiştirildiğini, terfisinin
durdurulduğunu biliyoruz. Bu konuda yüzlerce örnek var elimizde.
İşte budur yargıyı itibarsızlaştıran. Demin
hatibin söylediği bir mahkeme heyetinin üç ayrı mahkemeye
görevlendirilmesi tam da siyasetin yargıyı kullanmasının
ispatı niteliğindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz de
tüm bu uygulamalara karşıyız. Diyoruz ki yargı
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
hepimiz için lazımdır. Yargı kimseye bağımlı
olmamalıdır, bağımlı olduğu zaman yarın öbür
gün iktidardan düşersiniz, o yargı size de aynı şekilde
davranır. O kadrolaşma sizin ilelebet yargıdan muafiyetiniz
anlamına gelmez. Bunu daha çok konuşmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
71.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, HDP Grup Başkan Vekili, liderimizin yargı
kararlarına karşı, kabul etmeyen ve bunu dile getiren
tavrından bahsetti, böyle bir tavır içerisinde olduğunu ifade
etti. Milliyetçi Hareket Partisi ve sayın liderimiz yargı
kararlarıyla alakalı olarak mutlaka birtakım
değerlendirmeler yapabilir, bizler de yaparız bu
değerlendirmeleri; yargı kararlarını
eleştirdiğimiz, bunun hakkaniyete uygun
olmadığını düşündüğümüz durumlarda bunu dile
getiririz. Ancak mesele yargı kararlarına uyulup uyulmaması,
mesele yargı kararlarının gereğinin yapılıp
yapılmamasıdır. Bizler, çok açık bir şekilde bir
yargı yoluyla, bir FETÖ operasyonu olduğu belli olan, Milliyetçi
Hareket Partisinin kongre sürecine ilişkin yargılamalar neticesinde o
kararı veren hâkimlerin kimler olduğunu çok iyi biliyor olmamıza
rağmen, Milliyetçi Hareket Partisiyle alakalı olarak kongre
kararı çıktığı zaman, yapılması
noktasında bir karar verildiği zaman o mahkemelerde, o hâkimlerin
mahkemesinde, Sayın Genel Başkanımız Yargı
kararının gereği yapılacaktır. deyip Milliyetçi
Hareket Partisinin kongre tarihini belirtmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bizler, bunun bir
operasyon olduğunu bildiğimiz durumda
Ki 15 Temmuz sürecinde bunlar
samanlıklarda yakalanan hâkimler, güvenlik güçlerinin samanlıklarda
yakaladığı hâkimler bunlar. Dolayısıyla biz o durumda
dahi yargı kararını yerine getirme noktasında hassasiyet
göstermiş bir partiyiz. Bu manada Milliyetçi Hareket Partisinin
yargıya herhangi bir şekilde saygı duymadığı veya
yargı kararlarını kabul etmediği yönünde
anlaşılabilecek ifadeleri kabul etmediğimizi ifade ediyor,
saygılar sunuyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Özkan bir söz alsın.
72.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; tabii yargı kararlarının
eleştirilmesinin sınırlarını biraz önce
konuşmamda ifade etmiştim. Hukuk çerçevesinde eğer Türk milleti
adına karar veren mahkemeler verdikleri karar, dosya içeriği ve hukuk
normları açısından doğru mudur yanlış
mıdır, bunları değerlendirmek, eleştirmek hem hukuk
camiasının hem de akademik camianın hukukun gelişmesine
katkı sunan eleştiriler olması nedeniyle önemlidir,
yapılmalıdır. Ve bu eleştiriyi kimler yapabilir; sadece
vatandaşlar mı, akademisyenler mi, hukukçular mı, siyasiler mi?
Siyasilerin hangileri yapabilir; Cumhurbaşkanı, genel başkanlar,
milletvekilleri yapabilir mi? Buna baktığımız zaman,
dünyada, genel anlamda bütün dünya ülkelerinde bu bir özgürlük
alanıdır, bu bir eleştiri alanıdır. Hukukun
gelişmesine katkı sunar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şöyle tarihimize
baktığımız zaman -ben özellikle, sivil toplum
kuruluşlarında bugüne kadar bu mücadelenin içerisinde bulundum-
Türkiyeye, maalesef, zaman zaman millî iradeye, topluma yön vermek, istikamet
vermek için nice yargılamaların yapıldığını
geçmişte biliyoruz. Hiçbirimizin içini tatmin etmeyen, özellikle Sivas
davasından Başbağlar davasına, Uğur Mumcu cinayeti
davasından Hablemitoğlu cinayetine kadar veya buna benzer pek çok
davada yapılan yargılamalar maalesef kamunun vicdanında,
toplumun vicdanında, Türk milleti adına karar verilmiş
olmasına rağmen, milletimiz nezdinde vicdanlarda
karşılık bulmamıştır; bu çok önemli. Yani Türk
milleti adına karar veriyor olmak, yargı makamlarının
milletin vicdanında karşılık bulacak kararlar
almasını ifade eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve bugüne kadar, tabii,
yeni bir tartışmaya girmeyelim, Sayın
Cumhurbaşkanımız
Özellikle, Sayın İlker
Başbuğun tutuklanması sürecini anımsatacak olursak o dönem
Zekeriya Özün bu tutuklamayla ilgili attığı adım
karşısında Sayın Cumhurbaşkanımız
meydanlarda şunu söyledi -hatırlayın, yıl 2011-2011de: Bu
ülkenin Genelkurmay Başkanına terör örgütü lideri diyemezsiniz.
diye meydanlarda eleştirdi yargı kararlarını. Şimdi,
bakıyoruz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ama sen kapıda
bekliyordun, sen Fenerbahçe Orduevinin kapısında İlker
Başbuğu istiyordun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir müsaade et, bir
müsaade et! Sen bizi bir, yaptığımız mücadeleyi
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen de orada İlker
Başbuğ gelsin. diyordun, böyle bir durum vardı orada.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir müsaade et. Neyi
gizliyoruz ki?
Sayın Grup Başkan Vekili, söz alıp da
konuşursanız ben de cevap veririm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
- Hangi sivil toplum kuruluşundaydın o zaman? Söyle, söyle!
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Örnek vereyim, yerinden
dedi ki: Ey Cahit Özkan, sen Balyoz davasına müdahil oldun! bla bla bla
Yahu, ben gittim, mücadele verdim, Bu ülkenin millî iradesine bir
saldırı varsa yargıda hesap verecek. dedim;
hatırlayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Verdiğimiz mücadele hukuk mücadelesidir. (İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya, Allah
aşkına, bak, bir taraftan diyorsun ki Adam terörist değil.,
öbür taraftan Adamı teslim edin. diye Fenerbahçe Ordu Evinin
kapısında bekliyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
bitirebileceğim, yoksa bitiremem.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır, doğru
söylemiyorsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederseniz
bitireyim.
BAŞKAN Müsaade sizin efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ta, benim 2010
yılında hukuk camiasında görevlerim sırasında
Balyoz
davasına müdahil olmuşum; şu anda, bu dava bugün yüksek
yargıda derdest. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 6 Ekim
2016da, 15 Temmuz darbesinden de sonra Bu kumpas vardır ancak bu
davanın tamamı çökmüş değildir. diyerek yüksek
yargıda bozma talebinde bulundu ve Yargıtayda şu anda inceleme
aşamasında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen
Cumhurbaşkanıyla ters düşmüşsün, ters düşmüşsün
Cumhurbaşkanıyla.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Balyoz davasında
bir numaralı sanık zaten 28 Şubattan mahkûm olmuştu, bütün
kumpas iddiaları da bu bir numaranın kurtarılması için
yapılmıştı. Onun için, biz hukukun üstünlüğünün,
demokrasinin ve anayasal hukuk güvenliğimizin mücadelesini verdik. Bu
mücadele bugün yüksek yargıda derdesttir, bu da verdiğimiz
mücadelenin ne kadar hukuki olduğunu göstermektedir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
73.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Bülbül bir şey söyledi, onu açmak isterim. (AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından karşılıklı
laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Şimdi, ben yargıya yapılan müdahaleler dedim, eleştiri
olarak cevap verildi. Eleştirileri de biliyoruz. Eğer eleştiri
buysa, Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz. demek
eleştiriyse bunu Türkiye toplumunun, halkının takdirine
sunuyorum. Karşı hamle yapmak ve işi bitirmek tahliyeyi
engellemektir çünkü. Bu ülkede Cumhurbaşkanı bir dava hakkında
bu şekilde konuşursa hiçbir hâkim -düşüncesi ne olursa olsun-
aksi bir karar veremez, bu bir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nasıl veremez?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İkincisi, MHP lideri Sayın Bahçelinin -geçen hafta düştü-
Hâkimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesi
MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli -hakkında dönek fırıldak falan bir sürü laf var-
şikâyet etmiş hâkimleri ve HSK, istinaf hâkimleri hakkında
soruşturma başlattı, bu iki. Üçüncüsü, yine MHP Genel
Başkanı -daha önce de değişik konuşmaları var-
Mümtazer Türköneye ilişkin Bırakılmalıdır. dedi.
Hiç tartışmıyorum; bence de Mümtazer Türköne de dâhil, içeride
bulunan hasta bütün tutuklu ve hükümlüler behemehâl
bırakılmalıdır ama ben isim vermiyorum,
ayırmıyorum; ne Mehmet Emin Özkanı Mümtazer Türköneden
ayırıyorum ne Ahmet Altanı Osman Kavaladan
ayırıyorum ne de başka bir ismi ayırıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Burada bir hukuk ölçüsü koyuyorum. Diyorum ki: Cezaevinde her an
ölebilecek olan hasta mahpuslar Madımak sanığıdır.
diye bırakmayın ya da sizin ülküdaşınızın
kardeşidir diye birilerini yargıya Bırakın. demeyin.
Yargıyı rahat bırakın diyoruz, bizim söylediğimiz
budur.
BAŞKAN - Sayın Bülbül, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya)
Şimdi, Sayın Başkan, HDP Grup Başkan Vekili elinde telefon,
sanki
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Haber okuyorum, haber.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Haber
okuyorsunuz da nereden okuduğunuzu bilmiyorsunuz.
Şimdi, Genel Başkanımızın
sözü eğer Mümtazer Türköne bırakılmalıdır. gibiyse
o haber organını bir açıklayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O meale
gelir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim? Meal mi?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ne dedi, Sayın Bülbül?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Meal
yapmak için insan elinde tutmaz. Meal yapıyorsanız o elinizde hiçbir
şey olmaz Ben böyle hatırlıyorum. dersiniz o zaman
anlarım ama elinizde telefon tutup da sanki belgeli konuşuyormuş
havası yaratmaya çalışmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Okuduğum HSKnin soruşturma raporu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Mümtazer
Türköneye dair Genel Başkanımızın beyanları
açıktır. Genel Başkanımız, Mümtazer Türköne
dosyasının -şu an Yargıtaydadır- iyi
değerlendirilmesi gerektiğini, herhangi bir
haksızlığın yapılmaması gerektiğini ifade
etmiştir. Mümtazer Türköneyle ilgili olarak bu ifadesinin sebebinin de
kendisinin suçluluğu, suçsuzluğu noktasında bir
değerlendirme yapmamıştır ve hatta Yaptıysa ne
gerekiyorsa da yapılsın. demiştir ama bunu söylemesinin sebebi
olarak da bir ünsiyet
Nedir? diye sorulduğunda, bu, Mümtazer
Türkönenin kardeşinin bizim şehidimiz olduğu, bizim dava
arkadaşımız olduğu meselesini ifade etmiştir. Buradan
yargıya müdahale yorumu çıkartmak çok zorlama ve kasıtlı
bir yaklaşımdır.
Ayrıca, onu, bahsettiğiniz haberi
inceleriz, ben onun ayrıntısına bakarım fakat şunu
şimdiden ifade edeyim: HSKye hâkimleri de savcıları da
şikâyet etme imkânı mevcuttur. Bunlar değerlendirilir, eğer
hâkimin kendi haklarını ve yetkilerini kötüye
kullandığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
bir durum söz
konusuysa ilgili hâkimler ve savcılar hakkında gerekli idari disiplin
işlemleri yapılır. Bunlar son derece normal şeylerdir. Siz
hukuk içerisinde olan bu yaklaşımları ve bu ifadeleri sanki
hukuka bir müdahale gibi anlatmaya kalktığınız zaman biz
buna itiraz ederiz, biz bunu kabul etmeyiz. Bizim söylediklerimiz bundan
ibarettir.
Lütfen, ne diyorsak ona göre
yorumlarınızı yapın, bu tür zorlama ve kasıtlı
ifadelerden lütfen kaçının.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
75.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraken açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha
önce açtığım HSKnin soruşturma haberiydi, şimdi
diğerini açtım. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli
şöyle konuşmuş
diye haber var: Bugün, ülkücü şehidimiz
Mustafa Türkönenin şehadetinin 41inci yıl dönümüdür. 23 Haziran
1979da 21 yaşındayken şehit düşmüştü. Ağabeyi
Mümtazer Türköne ise cezaevindedir. Mümtazer Türköneyi öğrencilik
yıllarından itibaren tanırım, aleyhe de pek çok
yazısı ve beyanatı olmuştur. Ülkücü şehidimizin
ağabeyi olan ve geçmişte davamıza emek vermiş Mümtazer
Türkönenin gerçekten suçlu olup olmadığına karar verecek yegâne
merci Türk adaletidir. Adil ve hakkaniyetli yargılamayla Mümtazer
Türkönenin üzerine atılı isnatların netleşmesi de mümkün
olacaktır. Dileğim, bir haksızlık varsa -aynen okuyorum-
bunun acilen düzeltilmesidir. diyor ve sonra Abdulkadir Selvi -uzun bir
yazı- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin Yeniden
yargılansın. talebinde bulunduğu Mümtazer Türkönenin
tahliyesi için formüller açıklamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Beştaş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yahu, Meral
Hanım, hukukçusunuz; yeniden yargılama talebi var mı
okuduğunuz şeyde?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
Sayın Selvinin yazısını okuyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Selvinin
yazısını hukukçu olmayanlar yorumlasın da siz hukukçusunuz,
yeniden yargılama nedir biliyorsunuz, yapmayın Allah
aşkına!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz beni
dinlemediniz herhâlde, ben yazıyı anlatıyorum ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Genel
Başkanımızın beyanı açıktır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem
Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.11
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.12
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 105inci birleşiminin dokuzuncu oturumunu
açıyorum.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bugünkü gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 1 Temmuz 2020 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma saati: 23.12