TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
106ncı
Birleşim
1
Temmuz 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, ülkenin deprem gerçeğine ve fay hatları
üzerindeki yapılaşmaya ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneşin, Şırnak ilinde yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, 5. İslami Dayanışma
Oyunlarının 2021 yılında Konya ilinde
gerçekleştirileceğine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında
Süper Lig ve 1. Lig maçlarının oynanmasında engel görmeyen Türkiye
Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun 2. ve 3. Lig maçlarının
oynanmaması yönündeki kararının yanlış olduğuna
ve bu yanlış kararın düzeltilmesi için Gençlik ve Spor
Bakanını göreve davet ettiklerine ilişkin açıklaması
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilinde yaşanan dolu
yağışının Hüsniye ve Eminlik köyleri ile Ovacık
beldesindeki ekili arazilere zarar verdiğine, sulama suyu abonelerinin
borçlarından dolayı yaşadığı elektrik
kesintilerinin mağduriyetlere neden olduğuna ilişkin
açıklaması
4.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlunun, Bartın ili Amasra ilçesine termik santral kurma
çalışmalarına karşı hukuk düzlemindeki mücadelelerini
sürdüreceklerine ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, TÜVASAŞın gerçekleştirdiği
proje kapsamında yerli ve millî imkânlarla üretilen millî elektrikli
trenin hayırlı olmasını dilediğine ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere
emeği geçenlere teşekkür ettiğine, sosyal medya
aracılığıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
ile eşi Esra Albayraka yapılan hakareti kınadıklarına
ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, dünyaya yeni gelmiş bir bebek üzerinden
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine, Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak ve ailesine sosyal medya
aracılığıyla hakaret eden ahlak yoksunlarını
lanetlediğine, sosyal medya terörünün önlenebilmesi için ivedilikle yasal
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, salgın sonrasında oluşacak yeni dünya
düzeninde güçlü olarak yer alabilmek için çok daha fazla
çalışılacağına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde yerli ve millî demir yolu sanayisinde büyük
mesafeler katedildiğinin kanıtının millî elektrikli tren
olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, dünyaya gözlerini yeni açan Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrakın oğlu Hamza Salihe Allahtan uzun ömür
dilediğine, siyasilerin aileleri üzerinden sosyal medya aracılığıyla
yapılan çirkin paylaşımları nefretle
kınadığına ilişkin açıklaması
9.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, kaderi Doğu Akdenizde, mavi vatanda ve denizde
şekillenecek olan devletin denizcilik bakanlığının
bile olmadığına ilişkin açıklaması
10.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, halkın yerel ve ortak ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kurulan il özel idarelerinin iş makineleri ve
araçları için kullandıkları akaryakıta ödediği ÖTVnin
kaldırılması için düzenleme yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, baroların yapısını
değiştiren kanun teklifinin kabul edilmesi hâlinde 83 milyonun
yaşamında nelerin değişeceğine ve Türkiyenin
sürükleneceği tehlikelere ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, İzmir ili Güzelbahçe ilçesi Yelki Mahallesinde sit
alanı olan ve tarım arazilerinin bulunduğu bölgede yapılmak
istenen go-kart pisti projesinin durdurulması için Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 1 Temmuz Kabotaj Kanununun yürürlüğe
girmesinin 94üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu
Üyesi Rojbin Çetinin evinde işkenceye maruz
bırakıldığına, Genel Kurulun 105inci
Birleşiminde Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, tıp, fizik, matematik,
geometri, metafizik, musiki ve astronomi ilimlerinde üstat payesini alan
Farabinin sözlerine ilişkin açıklaması
16.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, yaz okulu açılması konusunda inisiyatifin
rektörlere bırakılmaması gerektiğine, öğrencilerin
ikamet ettikleri ilde uzaktan eğitimle tüm dersleri kapsayacak
şekilde yaz okulları açılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
17.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, AK PARTİ iktidarının yatırım
ortamını iyileştirmek için attığı adımlara
ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, pandemi sürecinde mezuniyet işlemleri
tamamlanamadığı için birçok öğrencinin mağdur
olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, tek başına içim özelliğine
sahip tütün üreticilerinin mağduriyetlerini giderecek bir
yönetmeliğin hazırlanmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
20.- İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınarın, güçlü sağlık sistemiyle
dünyaya örnek olunduğuna ve sosyal devlet anlayışıyla
ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek olmak için seferberlik
anlayışıyla çalışma yürütüldüğüne ilişkin
açıklaması
21.- Kocaeli Milletvekili
Sami Çakırın, annelerin ve anneliğin
kutsallığını yerle bir eden tüm
anlayışların, bakışların lanetlenmeye mahkûm
olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Şanlıurfa
Milletvekili Aziz Aydınlıkın, Konya ilinde meydana gelen trafik
kazasında hayatını kaybeden Şanlıurfalı mevsimlik
tarım işçilerine Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutladığına,
Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini Sakellaropulunun ilk
sınır ötesi ziyaretini Eşek Adasına
gerçekleştirmesinin üzerinde durulması gereken önemli bir konu
olduğuna, TBMM İdare Amiri olarak görevlendirilen İzmir
Milletvekili Fehmi Alpay Özalanı tebrik ettiğine, 1 Temmuz
itibarıyla normalleşmede yeni bir döneme girildiğine,
Afyonkarahisar ilindeki askerî havaalanının 31 Mart 2019 yerel
seçimlerinde söz verildiği gibi sivil uçuşlara açılması ve
Ankara-Afyonkarahisar yüksek hızlı tren seferlerinin
başlatılması konularında Hükûmeti duyarlı olmaya davet
ettiklerine ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı
vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürke ve hizmeti geçen devlet büyüklerine
Allah'tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Van ili Erciş ilçesinde
yaşanan sağanak yağış nedeniyle zor durumda kalan
bölge halkına geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, 2014
yılında Danıştay
kararıyla durdurulan Zilan Deresi HES Projesine pandemi döneminde yeniden
başlandığına, Demokratik Toplum Kongresine yönelik
soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve örgüt üyesi olmak
iddiasıyla tutuklanan başta 72 yaşındaki Makbule Özbek
olmak üzere 23 Kürt siyasetçinin serbest bırakılması
gerektiğine, iktidarın ekonomiyi yönetemediğine, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
83 milyonun sosyal medya terörü karşısında elinin kolunun
bağlı kalmasını kabul edemeyiz. İfadesine
ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı vesilesiyle
cumhuriyetin kurucu kadrolarını bir kez daha rahmetle
andıklarına, Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini
Sakellaropulunun ilk sınır ötesi ziyaretini Eşek Adasına
gerçekleştirmesiyle nasıl bir anlam ve önem atfedildiğinin
ortada olduğuna, Rize ili Fındıklı Belediye Meclisi
tarafından Millet Bahçesi isminin 100. Yıl Atatürk Parkı
olarak değiştirilmesi nedeniyle hakkında soruşturma
başlatılan Fındıklı Belediye Başkanı
Ercüment Şahin Çervatoğlunun iradesinin arkasında
olduklarına, 21 Mayısta İzmir ilindeki bazı camilerin
hoparlörlerinden müzik yayını yapanların ortaya
çıkarılmadığına, Esra Albayrak ve bebeğine
yönelik sosyal medya paylaşımını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
27.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Parlamentonun millî iradenin tecelligâhı
olduğuna ve ülkenin ortak menfaatlerine göre hareket edilmesi
gerektiğine, kişi güvenliğini ve kişi özgürlüğünü
koruma noktasında ilk düzenlemeyi yapan ülkelerin başında
ABDnin geldiğine, sosyal medya aracılığıyla Hazine ve
Maliye Bakanı Berat Albayrak ile eşi Esra Albayraka yapılan
hakareti telin ettiklerine, sosyal medyanın disiplin altına alınmasının,
kişi hak ve özgürlüklerini tehdit etmeden faaliyetlerini yürütmesine imkân
sağlanmasının medya anlayışının ve hukuk
sisteminin olmazsa olmazı olduğuna, AK PARTİnin mütecaviz
yaklaşımlara ve saldırgan tutumlara karşı tavrının
belli olduğuna, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramının yerli
ve millî gemilerle kutlanıyor olmasından kıvanç
duyduklarına, Danıştayın Ayasofyanın yeniden cami
olarak ibadete açılması için açılan davada vereceği
kararın Türk milleti adına olacağına ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, sosyal medya aracılığıyla Hazine
ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile eşi Esra Albayraka yapılan
hakareti kınadıklarına ve sosyal medya konusunun hukuki zemine
oturtulması gerektiğine, Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün 5651 sayılı Kanunda değişiklik
yapılmasını öngören kanun teklifini TBMM
Başkanlığına sunduğuna ilişkin
açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, sosyal medya
aracılığıyla Esra Albayraka yapılan
saldırıyı kınadıklarına ve aynı hassasiyetin
Başak Demirtaşa yapılan saldırı konusunda da
gösterilmesi gerektiğine, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün HDP grup önerisi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, vatandaşların sorunlarına çözüm üretecek yasama
faaliyetlerini beklediğine, çoklu baro düzenlemesini öngören teklifin
Meclis Başkanlığına sunulduğuna ve ilgili komisyonun
İç Tüzükün 26 ve 36ncı maddeleri gereğince 3 Temmuz Cuma günü saat 11.07den önce toplanması
hâlinde bir İç Tüzük ihlaliyle karşı karşıya
kalınacağına ilişkin açıklaması
32.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Adalet
Komisyonu tarafından çoklu baro düzenlemesini öngören teklifin
görüşmeleri için yapılan çağrının doğru
olmadığına ve Komisyon Başkanının
uyarılması için Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuş aracılığıyla ihbarda bulunduklarına
ilişkin açıklaması
35.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç;un, Ankara Milletvekili İbrahim
Halil Oralın HDP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul Milletvekili Mustafa
Demirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Aksaray ili Eskil ilçesi çiftçilerinin 1994
yılında tarımsal amaçlı kullanmak üzere devlet tarafından
dağıtılan arazilere yönelik mağduriyetlerinin
giderilebilmesi için yasal düzenleme yapılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
39.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, 30 Haziran Emekliler Günü vesilesiyle emeklilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi, EYTlilerin sorunlarının
çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
40.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, 2 Temmuz Madımak katliamının 27nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
41.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, coronavirüs salgını nedeniyle yaşanılan
mağduriyetin önlenebilmesi için yeni normalde halı sahaların da
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
42.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, anayasal düzen açısından kaygı verici olan çoklu
baro düzenlemesini öngören teklifin geri çekilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
43.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, 2 Temmuz Madımak katliamının 27nci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
44.- Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın, 11844 sayılı tarımsal sulamada
kullanılan elektrik tüketim bedelinin desteklenmesine yönelik Bakanlar
Kurulu Kararının Bursa ilini kapsamadığına
ilişkin açıklaması
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, ülkede doğal afetler nedeniyle zor
durumda olan çiftçilerden tarım sigortası yaptırmamış
olanların devlet yardımından yararlanması yolunun
açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle geçici
işçi olarak Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde işe
alınanların mağduriyetlerinin giderilmesi talebine ilişkin
açıklaması
47.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Kayseri ili Develi Muhtarlar Derneği
Başkanı Abdullah Ganioğlunun 31 Mart yerel seçimlerinde
Develilere verilen vaatlerin yerine getirilmesi talebine ilişkin
açıklaması
48.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçukun 25 Martta
düzenlenen basın toplantısında ücretli öğretmenlerin
mağdur edilmeyeceğini ifade etmesinin ardından 5 Haziranda
mevcut mevzuatın uygun olmadığını ifade ettiğine
ilişkin açıklaması
49.- Muş Milletvekili
Şevin Coşkunun, Muş Devlet Hastanesine coronavirüs
şüphesiyle giden yurttaşlara test yapılmadığına
ve Muş ilinde YKS sınavında yaşanan tedbirsizliklere
ilişkin açıklaması
50.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaşın
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 29uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, kanuni düzenleme yapılıncaya kadar MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçelinin aldığı kararı
takiben MHP Grubu olarak sosyal medya hesaplarını askıya
aldıklarına ilişkin açıklaması
55.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Trabzon ili Akçaabat ilçesi Hıdırnebi Yaylasında
elektrik sorunu nedeniyle yaşanan mağduriyetin giderilmesi için Çoruh
AKSA yetkililerini göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
56.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, Covid-19 salgınıyla mücadele
kapsamında 2. ve 3. Lig müsabakalarının
oynatılmamasına karar veren Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim
Kurulunun ligleri tescil edeceğine, liglerinde ve gruplarında ilk
sırada yer alan takımların bir üst lige terfi hakları
muhafaza edilecekse lig ve gruplarında 2nci, 3üncü, 4üncü ve 5inci olan
kulüplerin de play-off oynama hakkının korunması
gerektiğine ve Kastamonulular olarak aksi bir kararı kabul
etmeyeceklerine ilişkin açıklaması
57.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, 2000 yılı sonrasında emekli olanlar ile
emekli olacak tüm emekli yurttaşlar arasındaki maaş
adaletsizliğinin giderilmesi, intibak sağlanması ve en
düşük emekli maaşının asgari ücretle eşitlenmesi için
bir çalışmanın olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
58.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, fındık üreticilerinin rekolte
tahmini, temmuz ayı içinde destekleme alımı
yapılacağı ve taban fiyat açıklamasını
beklediğine ilişkin açıklaması
59.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağın görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
60.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
61.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
62.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
63.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
64.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Tunceli ilinde kayıp üniversite öğrencisi Gülistan
Doku meselesini takip etmekten vazgeçmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
65.- Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
66.- Konya Milletvekili
Hacı Ahmet Özdemirin, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
67.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 34üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, Konya ilinde meydana
gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
Şanlıurfalı mevsimlik tarım işçilerine
Başkanlık Divanı olarak Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, ülkemizde iktidarın kronik bir sorun hâline
getirdiği nepotizm gerçeğinin hangi kurum ve kuruluşlarda
nasıl uygulandığının ortaya
çıkarılması, konunun detaylarıyla incelenmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapılması amacıyla 1/7/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları
tarafından, 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak
katledildiği Sivas katliamının araştırılması
amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbulun çeşitli
ilçelerinde olmak üzere tüm Türkiyede konut satış vaadiyle
gerçekleştirilen dolandırıcılık iddialarının
araştırılarak hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/3007) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Temmuz 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin Hukuk
Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Konya Milletvekili
Hacı Ahmet Özdemirin, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun
görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğan'ın, uçak kargo fiyatlarında indirim
yapılması önerisine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/30191)
2.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahin'in, 2020 yılındaki çocuk istismarı vakalarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün cevabı
(7/30558)
1 Temmuz 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, deprem
gerçeği ve fay hatları üzerinde yapılaşma hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkine aittir.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, ülkenin deprem gerçeğine ve
fay hatları üzerindeki yapılaşmaya ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün gündem dışı söz almamın
nedeni arkadaşlar, ülkemizin yüzde 92sinde var olan fay hatlarına
dikkat çekmek ama bundan daha önemlisi, ülkemizde ekonomik olarak ve demokratik
olarak da fay hatları yaşanıyor. 13 milyona yakın
insanın iş gücünden uzaklaştığı, 6 milyonun da bu
pandemi döneminde onlara eklendiği bir ortamda bu ekonomik fay
hatları üzerinde konuşulması gerekirken ne yazık ki
ülkemizde baroların bölünmesi, TMMOB, Kıdem tazminatlarını
nasıl kaldırabilirim? gibi sanal gündemlerle
uğraşılıyor. Arkadaşlar, burada
tartışılan tüm kanunları siz biliyorsunuz; bugün
itibarıyla, bu Meclisin derhâl bunlara son verip ülkemizde beklenen 7 ve
üzeri büyüklüğünde olası bir depreme karşı önlem
alması gerekiyor.
Neden bunu söylüyoruz değerli milletvekilleri?
Ocak ayından günümüze kadar geçen yaklaşık altı aylık
süre içerisinde, 5 ve üstü büyüklüğünde 15e yakın deprem meydana
gelmiş olup bu süreçte 52 vatandaşımız hayatını
kaybetti, 1.700e yakın vatandaşımız yaralandı ve
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından almış
olduğumuz verilere göre de 20 bini aşkın bina ve iş yeri
ağır hasarlı durumda. Peki, bu bitti mi? Bunun
dışında 17 Haziran 2020de 217 sıra sayılı Kanun
Teklifinde yapmış olduğum konuşma ve uyarılardan
sonra iki hafta geçmeden, bildiğiniz gibi, Manisa ve Muğlada yine
art arda 5 büyüklüğün üzerinde depremler meydana geldi.
Değerli milletvekilleri, yine, son günlerdeki
-ülkemizde afetler sadece depremlerle sınırlı değil tabii-
sel afetinde İstanbulda 1 ve Bursada 6 olmak üzere 7
vatandaşımızı kaybettik. Yine, bildiğiniz gibi,
şubatta çığ altında kalan 5
vatandaşımızı kurtarmaya kalkarken liyakatsiz
kişilerin görevde bulunması nedeniyle ne yazık ki 41
vatandaşımızın çığ altında
yaşamını yitirdiği bir olayla karşı
karşıya kaldık.
Sonuç olarak ocak-haziran ayları arasında
çığ, heyelan ve sel afetlerinden dolayı toplam 99
vatandaşımız hayatını yitirdi. Bunu rakam olarak ifade
etmekten de utanç duyuyorum, o ölen insanların anısı önünde de
saygıyla eğiliyorum değerli milletvekilleri. Bu süreçte 7 milyar
lira hasar oluştu. Bütün bu pandemi döneminde
topladığınız yardım miktarı ne kadar
arkadaşlar? 2 milyar civarında. Sadece maddi hasar 7 milyarın
üzerinde; can kayıpları
Zaten onu konuşmamak bile gerekiyor.
Peki, tüm bu yaşananların nedeni Hükûmet
tarafından tartışılıyor mu ya da TBMMnin gündemine
taşındı mı? Şu an 18 ilimizin, 80i aşkın
ilçemizin, 502yi geçen mahalle ve köyümüzün doğrudan 5,5 ve üzeri deprem
oluşturacak fay hattı üzerinde olduğunu bilmemize rağmen,
bütün bilim adamlarının ve Jeoloji Mühendisleri Odasının
defalarca 7 büyüklüğü üzerinde bir deprem geliyor. diye
uyarmalarına rağmen, bu konuda tek bir çözüm sunulmadı ve bunu
burada hâlâ tartışmıyoruz arkadaşlar. Bu, çok önemli bir
handikaptır. Bırakın artık bu baroları,
bırakın TMMOBu, bırakın kıdem tazminatıyla
uğraşmayı. (CHP sıralarından alkışlar)
Fay zonları üzerindeki alanlarda günümüzde 100
bini aşkın konut var, 500 bin de insan barınıyor buralarda.
Burada hâlâ fay hatları veya zonlarının yapılaşmaya
kapatılması ve 7269 sayılı Afet Yasasında değişiklik
yapılması üzerine vermiş olduğum kanun teklifi üç
aydır Mecliste, hâlâ ne yazık ki gündeme gelmedi. Bunun bir an önce
gündeme gelip tartışılması gerektiğini de buradan
ifade etmek istiyorum.
Evet, bu alanda çalışan çok sayıda
bilim insanı, jeoloji mühendisleri 1935 ve 1945 yılları
arasında bu tarz depremlerin meydana gelerek bir deprem
fırtınası olduğunu ifade etmelerine ve uyarmalarına
rağmen, hâlâ bununla ilgili tek bir çalışma yapılmıyor.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve İmar Kanunuyla
ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mevzuat gereği
afet bölgelerinde alınması gereken önlemlere ilişkin hâlâ bir
çözüm önerisi getirmiyor. Kentsel dönüşüm rantsal dönüşümden
çevrilemedi arkadaşlar. İmar planlarına esas jeolojik ve
jeoteknik etütler hâlâ imar planlarına işlenmiyor, kent bilgi
sistemine işlenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum Başkanım.
İmar barışı adı
altında çıkardığınız imar affı,
fırsatçıları koruyup kolladı, kanuna nizama uyan
insanları bir bakıma cezalandırdı. Ne yazık ki kurala
uyanlar ötekileştirildi, kurala uymayanlar ise ödüllendirildi. Bununla
ilgili hâlâ bir önlem alınıyor mu? Hayır.
Peki, birinci derecede sorumlu İçişleri
Bakanlığı ve AFAD üzerine düşeni yapıyor mu konuda?
Yine kocaman bir Hayır. Ne yazık ki kaya düşmesi, heyelan,
deprem, sel baskını ve benzeri afetlere dönük AFAD üzerine
düşeni yapması gerekirken liyakati olmayan, bu konuda bilgisi olmayan
çeşitli meslek disiplinlerinden insanlar -bir araştırın
lütfen- ne yazık ki AFADa atanmıştır,
dolayısıyla çığ felaketinde yaşanan aymazlık gibi
olaylar yaşıyoruz.
Evet arkadaşlar, bugün yapmamız gereken,
bu Meclisin yapması gereken siyasi saiklerden ayrı, hepimizin, 83
milyonun canını ilgilendiren bir deprem olgusuyla karşı
karşıya olduğumuzun bilinmesidir. Bakın, pandemiyle ilgili nasıl
bir sağlık kurulu oluşturulduysa derhâl bir deprem kurulunun
oluşturulması gerekiyor. Enkaz altından çıkarmak marifet
değil arkadaşlar, önemli olan enkaz altında insanların ölmemesini
sağlamak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bravo!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Selamlayalım, buyurun efendim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Önemli bir
konu olduğu için
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Çok
önemli bir konu Başkanım.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Bu kürsüden
bir kez daha çağrı yapıyorum: Hükûmetin sorumluluğu
taşıması gerekiyor, MHPli milletvekilerine de sesleniyorum
arkadaşlar, yüz binlerce insanın canının sorumluluğunu
taşıyoruz. Bir an önce bu Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
hep beraber, bu ülkenin kanayan yaralarından biri olan 550 aktif fay hattı
üzerinde yaşayan yüz binlerce insanımız için fay
yasasını gelin, çıkaralım; afetler gibi ulusal bir sorunu
birlikte ele alalım, afetlerden sorumlu kurumlara liyakatli kişileri
atayalım. Kaynakları ve önceliği Kanal İstanbul gibi uçuk
projelere değil; kentlerin, depreme hazır kentler olmasına
verelim. Unutmayalım, insan yaşamı çok önemli, daha kaç
insanın ölmesini bekleyeceğiz? Biz unutsak da deprem unutmuyor.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Şırnakın sorunları hakkında söz isteyen
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşe ait.
Buyurun, Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
2.-
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, Şırnak ilinde
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, bu ay itibarıyla yani
geçmiş ay itibarıyla haziranda bir normalleşme süreci
başlatıldı Hükûmet tarafından. Normalleşme süreci
öncesi Şırnak bölgesinde toplam corona vaka sayısı 82 ya da
83tü ama haziran ayı itibarıyla bu sayı 750ye çıktı,
merkezi de Cizre. Sebebi de şuydu: Yeterince alınmayan önlemler. Bir
de şunun tespitini kriz komisyonumuz yapmıştı: Vefa
Grubundan 2 arkadaşımız yardım dağıtırken
tespit sonucu coronalı çıkıyor ve bunlar yüzlerce aileyi
gezmişler, gezdikleri ailelerin büyük bir çoğunluğu bir anda bu
mikrobu almış oluyorlar. Aldığımız son bilgilere
göre vaka sayısı 750nin üzerinde ve karantinaya alınan bina
sayısı 200ü çok aşmış. Tabii, bu burada durmuyor,
Cizrede durmuyor; Silopiye aynı oranda yansımış,
Şırnak merkezine aynı oranda yansımış,
İdile de yansımış ve giderek yayılıyor.
Tabii, televizyonlarda çokça anlatıldı bu
konular, tedbir alma konuları ama değerli arkadaşlar, biz parti
olarak, demokratik kitle örgütleri olarak da önlemlerimizi çokça aldık
fakat yetkililer buna karşı duyarsız kaldılar. Bakın,
ben bu yayılım esnasında iki gün boyunca Vali Beyi aradım,
Sağlık İl Müdürünü aradım; hiçbiri bizim
telefonlarımıza cevap vermediler. Mesele şuydu: Bu konuyu
birlikte ele alıp halkın sokağa çıkmaması
noktasında ya da diğer tedbirlerini daha rahat alabilmesi
noktasında ne yapabiliriz? idi. Maalesef HDPli Vekil olduğumuz için
onların zihninde biz sakıncalıyız ve bizimle
görüşmediler. Oysa Devlet Memurları Kanununda deniyor ki: Devlet
memuru dil, din, ırk cinsiyet siyasi düşünce mezhep
farklılığı vesaire gözetmeksizin topluma hizmet etmek
durumundadır. Oysa siz AKP Hükûmeti olarak memurları o denli
korkutmuşsunuz ki kendi ilinin sorunlarını dile getirmek
isteyen, bunu görüşmek isteyen vekille görüşmekten
kaçınıyorlar. Niye? Çünkü muhaliftir, çünkü düşman kategorisine
konulmuştur. Şimdi siz, toplumun birliğinden, bütünlüğünden
bahsediyorsunuz; bu toplumda birlik bırakmamışsınız;
sosyolojik olarak da bölmüşsünüz, siyaseten de bölmüşsünüz,
memurları da bölmüşsünüz; parti devleti hâline getirmişsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Türkiye tarihinde
olmadığı kadar birlik beraberlik içerisinde ülkemizdeki derin ve
paralel yapıları temizledik.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, devlet hastaneleri yetersiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ülkemizdeki derin ve
paralel yapıları temizledik, nifakları ortadan
kaldırdık.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şırnakta,
İdilde, Cizrede, Silopide, hastanelerin teknik araç gereçleri son
derece yetersiz; doktor, memur yetersiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hamdolsun, Kürtüyle
Türküyle Lazıyla Çerkeziyle, Alevisiyle Sünnisiyle birlik ve
beraberlik içerisindeyiz.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Dolayısıyla, ne yapıyorlar? Her taraf dolmuş, dış
illere göndermek durumunda kalıyorlar. Dolayısıyla bizim
talebimiz şudur: Bir an önce müdahale edilmesi, gerekli ölçümlerin
yapılması, tedavi imkânlarının
yaratılmasıdır.
Diğer bir husus: Değerli arkadaşlar,
yıllardır siyaset malzemesi yapılıyor
Şırnakın güneyine bölge hastanesi kuracağız. diye.
Biz de dört gözle bekliyoruz, nerede bu hastane? Bir ara dediler İdilde
yapacağız. Sonra dediler Cizrenin kuzeyinde yapacağız.
En son dediler Şırnakın güneyinde yapacağız.
Halkı avutuyorlar, ortada hastane yok; mevcut hastaneler sağlık
ocağının ölçüsünü aşan bir durumda değildir.
Diğer bir husus: Değerli arkadaşlar,
her yıl yazın gelmesiyle bölgenin ormanları,
coğrafyamızın ormanları çatışma ya da güvenlik
nedeniyle top ateşine tutuluyor ya da bizatihi kesiliyor. Şimdi
Şırnakın hemen güneyinde, 4 köyde bütün halkın
itirazlarına rağmen, Ormanlarımızın kesilmesini
istemiyoruz. demelerine rağmen gidip Uludere korucularını
getirip ormanları kestiriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Niye? Güvenlik
gerekçesiyle. Oysa orada hiçbir güvenlik gerekçesi yoktur. Orada gözetleme
kuleleri, karakollar o köylülerin nüfusunu çok çok aşan bir sayıda
varlığını gösteriyor.
Diğer bir husus, değerli arkadaşlar,
Şırnakın yol durumu. Şırnaktaki bütün ilçelerin,
bütün il bağlantıları ve köylerin yolları fecaattan
öteyedir. Aylarca bunu dile getirdik, basın açıklamalarıyla dile
getirdik, Mecliste dile getirdik; göz boyama rötuşlarının
dışında hiçbir şey yapılmıyor; bir çukura bir
dolgu yapıyorlar, ertesi gün gidiyorsunuz, aynı durumda.
Şırnak merkezde belediyeler AKPnin olursa çok iyi hizmet eder.
Arkadaşlar dün aradılar, kırk gündür birçok mahallesinde su yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın
Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Suyu tankerlerle
veriyorlar Şırnaka. Oysaki Şırnakın mevcut suyu 3
tane, 5 tane Şırnakın ihtiyacını rahatlıkla
karşılayabilir.
Şimdi Sayın
Cumhurbaşkanının bir sözünü hatırlatıyorum:
Şayet ülkede bir kesim çok zenginleşirken diğer kesimler
yerinde sayıyor veya fakirleşiyorsa orada adalet yok demektir.
Şimdi, Türkiyede fakirleşme yüzde 70-80, burada adalet yok.
Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır. Evet, zulüm
vardır, dün de tartıştık. Zulüm ise bizim
inancımızda küfre eş değerdir arkadaşlar. Yükünüz çok
ağır, bir an önce kendinize gelmenizi diliyorum. Zihninizi
değiştirin, bu tek parti devletleşme zihniyetinden vazgeçin,
toplumu düşmanlaştırmayın.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir ülkenin birlik, beraberlik ve kardeşliğinin,
ulus birliğinin, geçmişte birlikte yaşamış
olmasının ve gelecekte de birlikte yaşama ülküsünün en önemli
göstergesi anayasal hukuk güvencesi ve vatandaşlarının temel hak
ve özgürlükleridir.
Hamdolsun bugün, geçmişle
kıyaslandığı zaman, ülkemizde derin ve paralel
yapıların siyasete, topluma, ekonomiye müdahalelerini önledik.
Ülkemizde siyasi suikastlar üzerinden millete istikamet veren
anlayışı ortadan kaldırdık. Her gün şehir
merkezlerinde, sokaklarda, caddelerde vatandaşlarımızın
terörden dolayı hayatını kaybetmesini ortadan
kaldırdık ve bu ülkede FETÖyle, PKKyla, petrol, silah ve faiz
üzerinden yürütülen emperyalist saldırıları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Olayla bağını kuramadık Sayın Özkan.
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hamdolsun, ülkemizin
birlik ve beraberliğini koruyarak bu emperyalistleri ve onların
uşaklarını temizledik. Eğer bugün, Edirneden Karsa, Samsundan
Antalyaya kadar bu ülke barış ve huzur içerisinde
yaşıyorsa demek ki anayasal hukuk güvencemiz ile 83 milyon
vatandaşımızın hak ve özgürlüğünü ve 83 milyon
vatandaşımızın millî emanetini hakça, adaletli bir
şekilde paylaştırmamızdan kaynaklanmaktadır. Bunu
Genel Kurul ve aziz milletimizin dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Konya Milletvekili Selman Özboyacının, 5. İslami
Dayanışma Oyunlarının 2021 yılında Konya ilinde
gerçekleştirileceğine ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
2021 5inci İslami Dayanışma Oyunları hakkında söz
isteyen Konya Milletvekili Selman Özboyacıya aittir.
Buyurunuz Sayın Özboyacı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Gazi Meclisimizi ve bizleri
ekranları başından izleyen vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, yeni
doğmuş masum bir bebek üzerinden kirli ağızlarıyla
nefret kusanların, gerçekten, ahlakı da izanı da
olmadığını buradan ifade etmek istiyorum. Biz,
insanlıktan nasibini alamamış bu zavallıların
seviyesine inmeyecek ve siyasette ahlakı şiar edinmeye devam
edeceğiz.
Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın
Berat Albayrak ve değerli eşi Esra Albayrakın 4üncü
evlatları Hamza Salihe Rabbimden hayırlı,
sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Rabbim evlatlarını
Albayrak ailesine göz aydınlığı kılsın.
Bu vesileyle, aile kurumunun kısır ve
gündelik hiçbir siyasi tartışmaya konu edilmemesini yürekten temenni
ediyorum. Bu konu, zannediyorum, siyasetçiler olarak hepimizin ortak tavır
takınması gereken, hepimizin hassasiyetle üzerinde durması
gereken bir konudur diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, Anadolu Selçuklu
medeniyetine başkentlik yapan Konyamızın Selçuklu
başşehri oluşunun 923üncü yılını kutluyorum.
Asırları aşan tarihiyle, yüz ölçümü bakımından
Türkiye'nin en büyük alanına sahip olan Konya, doğu ve batı
arasında stratejik bir konumda olmasıyla beraber, gelişmiş
ulaşım imkânları, oturmuş sanayi yapısı,
tarımda Türkiyenin tahıl ambarı olması, ilme hürmeti,
manevi iklimi, kültür ve sanata olan ilgisiyle marka bir şehirdir.
Özellikle AK PARTİ döneminde şehrimizin almış olduğu
yatırımlar Konyamızın ivmesini her geçen gün daha da
yukarıya taşımaktadır.
31 ilçesi ve 2,5 milyona yakın nüfusuyla
ülkemizin tarımdan sanayiye birçok alanda üreten gücü ve stratejik
noktası olan Konya, yüzde 25e yakın genç nüfusuyla
geleceğimizin şekillenmesi anlamında da ön plana
çıkmaktadır. Şehrimiz, ilim, kültür, sanat ve spor
alanlarında da gençlere birçok farklı değerler katmaktadır.
Köklü bir spor geçmişine sahip olan ve
asırlar boyu spora adanmış hayatlara ev sahipliği yapan
Anadolu başkentimiz, Selçuklulardan bu yana atçılık, okçuluk
gibi geleneksel ata sporlarımıza öncülük etmesinin yanında
güreşçiler tekkesi olarak da anılmıştır.
Bugün, Türkiyede ilk defa bisiklet master
planı onaylanan şehir olan Konya, aynı zamanda 550 kilometrelik
bisiklet yoluyla New Yorktan sonra dünyada 2nci en uzun bisiklet yoluna sahip
şehir olma unvanını da taşımaktadır.
Geçmişten günümüze birçok farklı önemli
organizasyona ev sahipliği yapan şehrimiz, son dönemlerde spor
alanında almış olduğu yatırımlarla beraber, Türk
sporuna büyük katkı sağlamaktadır. Sportif faaliyetler konusunda
elinde bulundurduğu imkanlarla, sporcuya ve kulüplere büyük imkânlar
sunarak 40ın üzerinde branşta 294 spor kulübünde 145 bine yakın
lisanslı sporcuya gelişmiş tesislerinde hizmet vermektir. Sporcu
sayısının her geçen gün daha da arttığı
şehrimiz, bu alanda marka bir şehir olma yolunda emin adımlarla
yürümektedir.
Tüm bu paylaşımlar doğrultusunda,
bugün, Konya çok önemli bir spor organizasyonuna daha ev sahipliği yapmaya
hazırlanıyor. İslam İşbirliği Teşkilatının
İslami Dayanışma Spor Federasyonu tarafından organize
edilen ve 5incisi düzenlenecek olan İslami Dayanışma
Oyunları 10-19 Eylül 2021 tarihlerinde kadim şehrimiz
Konyamızda yapılacaktır. 56 ülkeden 3 bine yakın sporcu ve
binlerce seyirciyi hoşgörümüzle ağırlayacağımız
bu programa, devletimiz ve şehrimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla
büyük bir özveriyle hazırlanmaktadır.
Daha önce Suudi Arabistan, İran, Endonezya,
Azerbaycan gibi ülkelerde gerçekleştirilen bu dev organizasyonun
heyecanını Konya olarak tüm hemşehrilerimizle ve milletimizle
birlikte paylaşacağız. İnşallah 2021 yılında
şehrimizde yapılacak olan İslami Dayanış
Oyunları, milletimiz adına gurur vesilesi olarak hem şehrimizin
hem de ülkemizin tanıtımına büyük katkı
sağlayacaktır.
Birçok branşta İslam dünyasının
dört bir yanından önemli sporcuları Konyamızın manevi
iklimiyle tanıştıracak olmanın sevinciyle, oyunların
şehrimize kazandırılması konusunda büyük destek veren
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Gençlik
ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet Muharrem Kasapoğluna
hemşehrilerimiz adına teşekkürlerimi sunuyor; oyunların
Konyamıza, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor,
yüce Meclisi saygıyla hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım,
efendim, burada başlık İslami Dayanışma
Oyunları aslında bu, İslamın
sulandırılmasıdır.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Adı bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aslında
İslami Dayanışma Oyunu demek... Yani İslamı böyle
bir oyun hâline getirmekten ziyade bir hak ve adalet mücadelesidir
İslamiyet. İslamiyet oyunları denen bir şey yok yani bu
bir sulandırma, başka bir şey değil bu, böyle bir şey
olabilir mi!
Teşekkür ederim, saygılar.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Yılmaz...
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Covid-19 salgınıyla
mücadele kapsamında Süper Lig ve 1. Lig maçlarının
oynanmasında engel görmeyen Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulunun
2. ve 3. Lig maçlarının oynanmaması yönündeki
kararının yanlış olduğuna ve bu yanlış
kararın düzeltilmesi için Gençlik ve Spor Bakanını göreve davet
ettiklerine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Futbol Federasyonu, dün
yaptığı toplantıyla 2. ve 3. Lig maçlarının
oynanmaması yönünde karar almış ve bunu kamuoyuyla
paylaşmıştır. Daha önce yaptığı
açıklamada liglerin oynanacağı yönünde beyanatta bulanan TFF, bu
açıklamasıyla şehir takımlarının tepkisine neden
olmuştur. Covid salgınıyla mücadele bahanesiyle yapılan bu
uygulamayı yanlış buluyoruz. Zira, Düzce gibi bir üst lige
yükselmeyi bekleyen şehir takımlarının
yaptığı yatırımlar ve hevesleri kursağında
kalmıştır. Süper Lig ve 1. Ligin oynanmasında bir engel
görmeyen, sporu sadece para gözüyle gören, üç beş futbol baronunun
tahakkümüyle karar alan TFF yönetimi bu ikircikli kararlardan bir an önce geri
adım atmalıdır. Salgınla mücadele ya topyekûn
yapılmalı, bütün ligler oynanmamalı ya da diğer liglerde
alınan önlemler alt liglerde de alınarak hepsinde
oynanmalıdır.
Kendini sadece Süper Ligin federasyonu zanneden TFF
yönetimini alt liglerin bir taraftarı olarak kınıyoruz ve bu
yanlış kararın düzeltilmesi için Gençlik ve Spor
Bakanını göreve davet ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürer...
3.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ilinde yaşanan
dolu yağışının Hüsniye ve Eminlik köyleri ile
Ovacık beldesindeki ekili arazilere zarar verdiğine, sulama suyu
abonelerinin borçlarından dolayı yaşadığı
elektrik kesintilerinin mağduriyetlere neden olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, Niğde ilinde farklı bölgelerde dolu nedeniyle üreticiler
ciddi sorun yaşadı ve çok yerde sıkıntılar
oluştu; bu bağlamda Hüsniye, Eminlik ve Ovacıkta ekili araziler
büyük zarar gördü.
Tabii, üretici bu sorununu düşünürken bu arada
sulama suyu abonelerinin borçlarından dolayı elektrikleri kesildi.
Bölgemizde yer altından elektrikle çıkarılan ve sulama suyu
olarak kullanılan bu suların ekili alanlara verilmemesi verim
kaybına ve üreticinin ciddi mağduriyetlerine neden olmaktadır.
Elektrikle ilgili yapılması gereken düzenlemenin hasat dönemine bırakılması,
çiftçilerin kesilen elektriklerinin açılması, bu yolla da sulama
suyundan yararlanmalarının önünün açılması gerekmektedir.
İlgili Bakanlığı ve konuyla ilgili yetkilileri duyarlı
olmaya çağırıyorum. Hüsniyede, Eminlikte, Ovacıkta
şu anda sulama suyu kesik.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
4.-
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Bartın ili Amasra
ilçesine termik santral kurma çalışmalarına karşı
hukuk düzlemindeki mücadelelerini sürdüreceklerine ilişkin
açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Evet, güzel
ilçemiz Amasrada termik santral istemiyoruz. Geçtiğimiz hafta da
Danıştay 6. Dairesinden olumlu bir karar geldi bu anlamda. Zonguldak,
Bartın, Karabük bölgesine ait değiştirilen çevre düzeni
planının yürütmesini durdurdu Danıştay. Karar önemli çünkü
bu plan Amasraya termik santral yapılmasının önünü
açıyordu. Danıştay şunu da özellikle vurguladı:
Ülkenin enerji ihtiyacı varsa bunu yerli kaynaklarla karşıla,
ithale yönelme. dedi.
Evet, amaç sadece kömür çıkarmaksa Amasra
Taş Kömürü İşletmesi de bu işi gayet iyi yapabilir. Kömür
çıkarmak için özel şirkete verilen ancak sözleşme süresi biten
Amasra B sahası acilen Türkiye Taşkömürü Kurumuna devredilmelidir
diyoruz. Termik santral kurma çalışmalarına karşı biz
hukuk düzlemindeki mücadelemizi sürdüreceğiz çünkü bizim için insan
sağlığı ve çevre, birtakım grupların para
hırsından asla daha değerli değildir diyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, TÜVASAŞın
gerçekleştirdiği proje kapsamında yerli ve millî imkânlarla
üretilen millî elektrikli trenin hayırlı olmasını dilediğine
ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere
emeği geçenlere teşekkür ettiğine, sosyal medya
aracılığıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
ile eşi Esra Albayraka yapılan hakareti kınadıklarına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın liderliğinde başlatılan Millî
Teknoloji Hamlesinin son harikası millî elektrikli trenimiz raylara indi
ve fabrika testlerine başlandı. TÜVASAŞ tarafından yerli ve
millî imkânlarla geliştirilen elektrikli millî trenin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diyorum. İlk etapta 5
vagonlu, 324 koltuk kapasiteli, 3 set imal edilen trenlerin hızı
saatte 160 kilometre iken daha sonra yükselecek olan setlerin
hızının saatte 225 kilometre olması planlanmaktadır.
Savunma sanayisi başta olmak üzere çeşitli sektörlerdeki kritik
teknolojilerin yerli ve millî üretimine yönelik önemli atılımlar
gerçekleştiren Türkiye, millî elektrikli trenle raylı
ulaşım sistemlerinde yerlilik ve millîlik bakımından yeni
bir dönem başlattı. Bizlere bu gururu yaşatan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta
olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, dünyaya yeni gelmiş bir
bebek üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine,
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ailesine sosyal medya
aracılığıyla hakaret eden ahlak yoksunlarını
lanetlediğine, sosyal medya terörünün önlenebilmesi için ivedilikle yasal
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, dünyaya yeni
gelmiş masum bir bebek üzerinden başta Sayın
Cumhurbaşkanımız ve değerli ailesine, Hazine ve Maliye
Bakanımız Sayın Berat Albayraka ve ailesine dönük çirkin
ifadelerle ve ahlaksızca yorumlarla kinlerini kusan ahlak ve haysiyet
yoksunlarını lanetliyorum. Bu ahlaksızlıklara zemin
hazırlayan, cesaretlendiren zihniyeti kınıyorum.
Kendilerinin ve ailelerinin rızasıyla
erken evlilik yapmış, çocuk sahibi olmuş, yıllar geçtikten
sonra babalarının hapse atılmasıyla dağılma
noktasına gelmiş on binlerce ailenin probleminin giderilmesi için
arkadaşlarla vermiş olduğumuz önergenin içeriğine bakmadan,
önergede ismi olan arkadaşlarıma, bana, aileme yapılan
saldırıları, hakaretleri, hatta 1999 Marmara depreminde rahmetli
olan kız çocuklarımla ilgili kullanılan
aşağılık ifadeleri unutmam mümkün değil.
Sosyal medya terörünü önlemek ve sosyal medyayı
kendilerine siper edinen ahlak yoksunu aşağılıkların
cezalandırılması için ivedilikle yasal düzenlemeyi bu Meclisin
yapması gerekir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
7.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, salgın sonrasında
oluşacak yeni dünya düzeninde güçlü olarak yer alabilmek için çok daha
fazla çalışılacağına, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde yerli ve millî demir yolu sanayisinde
büyük mesafeler katedildiğinin kanıtının millî elektrikli
tren olduğuna ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tedbirleri ihmal etmeden mücadelemizi
kararlılıkla sürdürerek salgının üstesinden geleceğiz.
Bunu yaparken ekonomimizi, üretimimizi ayakta tutacağız. Sadece
salgının etkilerini gidermek için değil, sonrasında
oluşacak yeni dünya düzeninde en güçlü şekilde yerimizi almak için
çok daha fazla çalışacağız. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde her alanda olduğu
gibi yerli ve millî demir yolu sanayisinin gelişimi kapsamında da çok
büyük mesafeler katettik. Tasarım ve üretim sürecini tamamlayarak fabrika
testi aşamasına getirilen yerli ve millî elektrikli trenimiz bunun en
güzel kanıtıdır. Bu yılın sonunda raylara indirilecek ve
kısa bir sürede yolcu taşımacılığına da
başlayacak olan millî elektrikli trenimizin hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
8.-
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, dünyaya gözlerini yeni açan Hazine
ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın oğlu Hamza Salihe Allahtan
uzun ömür dilediğine, siyasilerin aileleri üzerinden sosyal medya
aracılığıyla yapılan çirkin
paylaşımları nefretle kınadığına
ilişkin açıklaması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız
Berat Albayrakın dünyaya yeni gelen oğlu Hamza Salihe hoş
geldin diyor, Allahtan uzun ömürler diliyorum.
Son günlerde, siyasilerimizin aileleri üzerinden
sosyal medya aracılığıyla alçakça, adice, ahlaksızca
saldırılar yapılmaya başlanmıştır. En son
olarak Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrakın
dünyaya gözlerini yeni açan evladı üzerinden
yapılmıştır. Sayın Bakanımızın ve
siyasilerimizin aileleri üzerinden yapılan bu çirkin
paylaşımları, en hafif tabirle, nefretle kınıyorum. Bu
olaylar göstermiştir ki sosyal medyayla ilgili bir düzenleme
yapılması şart oğlu şart olmuştur.
Saygıyla Genel Kurulu selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
9.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, kaderi Doğu Akdenizde,
mavi vatanda ve denizde şekillenecek olan devletin denizcilik
bakanlığının bile olmadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kabotaj hakkı, Osmanlıyı kemiren ve
Türklerin denizcileşmesine en büyük engel teşkil eden kapitülasyonlara
Mustafa Kemalin en okkalı tokadıdır. Atatürk zamanında
limanların devletleştirildiği, Türk Bayraklı ticaret
filosunun, kabotaj şehitleri verecek kadar eski ve neredeyse denize
çıkamayacak durumdaki gemileriyle millî firmalar ve hatların
oluşturulduğu, denizcilik kültürünün baş tacı edildiği
günlerden bugünlere geldik. AK PARTİ hâlâ Türkiye'nin geleneksel
karacı zihniyetini devam ettiriyor. Kaderi Doğu Akdenizde, mavi
vatanda, denizde şekillenecek devletimizin, denizcilik
bakanlığını bırakalım, denizcilikten sorumlu
devlet bakanı bile yok, sadece Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığında bir genel müdürlük var; işte, AK
PARTİnin denizciliğe bakışı. Unutulmasın,
Anadolu, mavi vatanda yüzen toprak gemidir. Devletimiz ve halkımız
denizcileşmelidir diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ceylan
10.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, halkın yerel ve ortak
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan il özel idarelerinin
iş makineleri ve araçları için kullandıkları
akaryakıta ödediği ÖTVnin kaldırılması için düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
il özel idareleri, halkın yerel ve ortak nitelikteki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar
organı, seçmenler tarafından seçilen il genel meclislerinden
oluşan, idari ve mali özerkliğe sahip, kamu tüzel
kişiliğini haiz kurumlardır. Yat ve kotralardan ÖTV almayan
devletin, ilin çevre düzeni planından bayındırlık ve
iskânı, sosyal hizmet ve yardımları, çocuk yuvalarının
ve yetiştirme yurtlarının, okul binalarının
yapımı, bakımı ve onarımı gibi hizmetleri
yürütmenin yanında, daha çok, köylere hizmet götürmeye çalışan
il özel idarelerinin dozerinin kepçesinin kullandığı
akaryakıttan ÖTV alması, yapılan işin kamusal
niteliğiyle çelişmektedir. İl özel idarelerinin makine ve
araçlarının kullandığı akaryakıta ödediği
ÖTVnin kaldırılması, halka daha etkili hizmet sunumunun önünü
açacaktır. Bu yönde acil bir düzenleme yapılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Özdemir
11.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, baroların
yapısını değiştiren kanun teklifinin kabul edilmesi
hâlinde 83 milyonun yaşamında nelerin değişeceğine ve
Türkiyenin sürükleneceği tehlikelere ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Partili Cumhurbaşkanlığının
tek başına hazırladığı ve aslında toplumda
herhangi bir talep ve ihtiyaç da yokken baroların yapısını
değiştiren teklif kabul edilirse 83 milyonun yaşamında
neler değişecek ve Türkiyeyi hangi tehlikelere sürükleyecek diye
baktığımızda, zaten sorunlu olan yargıya güven hiç
olmadığı kadar zedelenecek, yine temel sorunumuz olan
yargının bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ilkesi topyekûn ortadan kalkacaktır.
Avrupa Birliği, ülkemizle ilgili tüm raporlarında, ısrarla,
uluslararası normlara uygun, bağımsız ve tarafsız bir
adalet ve yargı sistemi vurgusu ve çağrısı yaparken
yargının daha fazla siyasileşmesinin ve bağımlı
yapıların oluşmasının önü açılacak; itaatkâr
barolar, iktidardan yana olan barolar, iktidara karşı olan barolar, etnik
köken ve inanç bağlamında ayrışan, bölünen barolar
yaratılacak. Cumhuriyetimizin en köklü kamu kurumlarından barolara ve
ülkemizin birliğine yönelik bu girişimden bir an evvel vazgeçilmesi
uyarısında bulunmak istiyorum tekrar.
BAŞKAN Sayın Çepni
12.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, İzmir ili Güzelbahçe ilçesi Yelki
Mahallesinde sit alanı olan ve tarım arazilerinin bulunduğu
bölgede yapılmak istenen go-kart pisti projesinin durdurulması için
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
İzmir Güzelbahçe Yelkide birinci ve üçüncü
derece sit alanı olan, etrafı tarımsal araziyle çevrili mevkide,
özel bir şahıs, kamu kurumlarından gerekli olumlu görüşü
alarak go-kart pisti yapmak istiyor. Belediyenin ve vatandaşların
itirazı sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
İl Müdürlüğü, planı revize ediyor ve plan yeniden askıya
çıkarılıyor. Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme
Derneği (GÜLDER) ve vatandaşlar, İzmir 5. İdare Mahkemesine
yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. Bakanlığa
çağrımız, bu projenin durdurulmasıdır, tarım
arazisinin yok edilmemesidir, bir kişinin kârı uğruna
halkın ve doğanın talanına son verilmesidir.
BAŞKAN Sayın Filiz
13.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 1 Temmuz Kabotaj Kanununun
yürürlüğe girmesinin 94üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Kabotaj Kanununun yürürlüğe girmesinin
94üncü yılı yani denizlerimiz üzerinde egemenliğimizin tesis
edildiği ve mavi vatan oluşturulmasında Türkiye Cumhuriyetinin
ilk adım attığı gündür. Bu kanunla, bütün kara sularda,
körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde deniz araçları bulundurma, bunlarla
mal ve yolcu taşıma hakkı Türk vatandaşlarına
verilmiştir. İtalyan Amiral Fioravano kapitülasyonlar için: Türkler
hiçbir zaman denizlere sahip çıkmak istemediler, tam tersi
yabancılara deniz ticareti imtiyazı vermekten başka, kendi
mallarını da çok büyük navlunlar vererek onlara
taşıttılar. Bu yüzden de imparatorluklarını
kaybettiler. demişti.
24 Temmuz 1923te Lozanda kapitülasyonların
kaldırılması ve 1926da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunuyla
Atatürkün denizcilik alanında yarattığı vizyon ve
politikalar sanki İtalyan amirale cevap niteliğindedir diyor, Kabotaj
Bayramını kutluyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
14.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, HDP Demokratik Yerel Yönetimler
Kurulu Üyesi Rojbin Çetinin evinde işkenceye maruz
bırakıldığına, Genel Kurulun 105inci
Birleşiminde Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlunun HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, HDP Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi Rojbin Çetine,
Diyarbakırdaki evine yapılan baskın sonrasında, üç buçuk
saat süreyle köpekle işkence yapılmış ve
komşuları da tehdit edilmiştir. İşkenceye
sıfır tolerans diyenler, şimdi işkenceyi ve
işkencecileri savunur hâle gelmiştir.
Dün, burada, İnsan Hakları Komisyonu
Başkanının konuşmasını hayretle ve ibretle
dinledik. Komisyon Başkanı, işkencecilere sahip çıkan
Emniyetin ve Valiliğin açıklamasını okudu. Farklı bir
şey söylemesini beklemiyorduk ama bari Meclise saygısı
gereğince İddiaları inceleyeceğiz. diyebilirdi, ona bile
lüzum görmedi diyemedi çünkü Evet, işkence var. derseniz o koltuklarda
oturamazsınız, oturtmazlar, biz de bunu biliyoruz.
Rojbin Çetin işkencecilere boyun eğmeyecek
ve kaybeden siz olacaksınız. İşkenceyi ve
işkencecileri bir kez daha lanetliyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, tıp,
fizik, matematik, geometri, metafizik, musiki ve astronomi ilimlerinde üstat
payesini alan Farabinin sözlerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Farabi, 873 tarihinde Türkistanın Farab
şehrinde doğdu. Kendini ilme verdi; Arapça, Farsça, Grekçe ve
Latinceyi çok iyi öğrenerek Aristo ve Eflatunu defalarca okudu. Tıp,
fizik, matematik, geometri ve metafizik ilimlerinde üstat payesini aldı.
Hava titreşimlerinden ibaret olan ses
olayının ilk mantıki izahını o yaptı.
Titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp
çoğaldığını deneylerle tespit etti. Musiki ve
astronomide de üstattı. Kanun adlı çalgıyı bulup,
rebabı geliştirdi ve çalgı aletleri yapmanın ilk
kurallarını o koydu.
Farabi şöyle der: Erdemlerin en büyüğü
ilimdir. Sevginin kurduğu devleti, adalet devam ettirir. Düşünmek
ruhun kendisiyle konuşmasıdır. Önce doğruyu bilmek gerekir;
doğru bilinirse yanlış da bilinir, önce yanlış
bilinirse doğruya ulaşılamaz. İsteksiz, bilinçsizce ve
tesadüfen yapılan işler mutluluk getirmez.
BAŞKAN Sayın Kasap
16.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, yaz okulu açılması
konusunda inisiyatifin rektörlere bırakılmaması
gerektiğine, öğrencilerin ikamet ettikleri ilde uzaktan eğitimle
tüm dersleri kapsayacak şekilde yaz okulları açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, üniversitede okuyan 7 milyon öğrencimiz var, 1 milyonu yaz
okulları açılmamasından dolayı
sıkıntılı durumda; üniversite rektörlerinin inisiyatifine
bırakılmamalı. Covid sürecinde ikinci dalga riski var, 2020-2021
öğretim yılında amfilerde öğrenci sayısının
bu kadar yoğun olmaması, yurtlarda öğrencilerin bu kadar dip
dibe olmaması gerekiyor. Bu sebeple ücretsiz, öğrencinin ikamet
ettiği ilde, uzaktan eğitimle, uygulamalı ve teorik tüm dersleri
kapsayacak şekilde yaz okulları açılmalı. Öğrencilerimizin
bir yılını daha yakmayalım. Öğrenciler yaz okulu
istiyor, öğrenciler yaz okulu istiyor, öğrenciler yaz okulu istiyor,
öğrenciler yaz okulu istiyor, öğrenciler yaz okulu istiyor,
öğrenciler yaz okulu istiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
17.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, AK PARTİ
iktidarının yatırım ortamını iyileştirmek
için attığı adımlara ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Efendim,
Şirazinin ak tarzı tarif eden hoş bir tespiti var, diyor ki:
Yolda laf atmak değil adım atmak lazım, yürümedikten sonra
lafın manası kalmaz. Adım atan yaklaşım; onun için
diyoruz ya Onlar konuşur, AK PARTİ yapar. Yatırım
ortamını iyileştirmek için son yapılanlara
bakınız. Gümrük kapıları için yerli, millî x-ray sistemleri
üretmeye başladık; bu sayede yasa dışı ticaret
önlenecek. Risk sermayesi fonu oluşturduk, bununla yüksek teknoloji üreten
millî firmalarımıza finansman desteği
sağlayacağız. Teşvik ve desteklerde
yatırımcılara dönük başvuruda tek pencere sistemi
çalışmaları tamamlanmak üzere ve ASELSAN, savunma gücümüzü
doruklara çıkarmak için büyük atılımlar yapılıyor ve
nihayet salgına rağmen organize sanayi bölgelerinde 600e
yaklaşan fabrikanın açılması, adım atan üslubumuza en
net nişanedir. Bereketli olsun,
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
18.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, pandemi sürecinde mezuniyet
işlemleri tamamlanamadığı için birçok öğrencinin
mağdur olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Benim de mezun olduğum Hacettepe Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi öğrencileri -son sınıf
öğrencileri- mezuniyet belgelerini bugün itibarıyla
alamamalarından dolayı büyük mağduriyet
yaşamaktadırlar. Yarın, 2 Temmuzda Sağlık
Bakanlığının kura çekimleri vardır, ancak pandemi sürecinde
mezuniyet işlemleri tamamlanamadığı için birçok
öğrenci mağdurdur. Dünden beri onlarcası bizlere
ulaşıp bu sorunun çözülmesini, o çözülmezse en azından
Sağlık Bakanlığının başvuru
işlemlerinin bir hafta süreyle uzatılmasını talep
etmektedirler; aksi takdirde birçok öğrencinin bir yılı heba
olmuş olacak, sadece bir günlük, iki günlük süreçten dolayı da bir
yıl beklemek zorunda kalacaklardır. Buradan sesleniyorum:
Sağlık Bakanlığının eczacılık
mezunları için kura işlemlerini en az 9 Temmuza kadar uzatması
birçok öğrencinin mağduriyetini giderecektir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
19.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, tek başına içim
özelliğine sahip tütün üreticilerinin mağduriyetlerini giderecek bir
yönetmeliğin hazırlanmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Tarım Bakanlığınca tek
başına içim özelliğine sahip tütün üreticilerinin
kuracağı kooperatiflere ilişkin yönetmelik
çalışmaları tamamlanmış olup taslak metin
görüşmelere açılmıştır. Taslak metin üzerinde
yapmış olduğumuz incelemelerde bu yönetmeliğin
sorunları çözmekten uzak olduğu, mevcut sorunu çözmekten ziyade
sorunu derinleştireceği açıktır. Zor coğrafyada,
sınırlı arazilerde üretim yapan tütün üreticileri, Tarım
Bakanlığından, sorunun çözülmesi noktasında Tarım
Kredi Kooperatiflerinin, tütün kooperatiflerinin önünü açacak şekilde bir
yönetmelik hazırlanmasını beklemektedirler. Buradan Tarım
Bakanlığını uyarıyorum, özellikle kurulacak kooperatiflerin,
sadece sarmalık tütün üreticilerinin kuracağı kooperatiflere
ilişkin ayrı başlık altında ayrı bir yönetmelik
hazırlanmasını, bu kooperatiflerin her türlü vergiden muaf
olmasının sağlanmasını ve her türlü destekten
yararlanacak şekilde yönetmeliğin hazırlanmasını
bekliyoruz, aksi takdirde şu andaki mevcut taslak sorunları
çözmeyecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
20.-
İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınarın, güçlü
sağlık sistemiyle dünyaya örnek olunduğuna ve sosyal devlet
anlayışıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek olmak için
seferberlik anlayışıyla çalışma yürütüldüğüne
ilişkin açıklaması
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, yeni tip coronavirüs
salgınının yayılmasını engellemek için
zamanında aldığı sıkı tedbirlerin yanı
sıra, güçlü sağlık sistemi, sosyal yardımlar gibi birçok
başarılarla ismini dünya kamuoyuna duyurdu. Güçlü sağlık
sistemiyle dünyaya örnek olan ülkemiz bu alandaki tüm tedbirleri önceden
alırken sosyal devlet anlayışıyla yurt çapında ihtiyaç
sahibi vatandaşlara destek olmak için bütün kurumlarıyla âdeta
seferberlik içerisinde çalışma yürüttü. Sayın
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yapılan
çalışmalardan sadece birkaç tanesinden bahsetmek istiyorum. Yerli ve
millî solunum cihazımızı üreterek dünyaya örnek olduk, Vefa
Sosyal Destek Grupları oluşturuldu, ihtiyaç sahiplerine maddi
yardım yapıldı, evsizlerin barınma ve diğer
ihtiyaçları karşılandı, vatandaşlara ücretsiz maske ve
benzeri malzemeler dağıtıldı, Ekonomik İstikrar Kalkanı
Programı devreye alındı, yeni hastane projeleri
hazırlanarak devreye sokuldu. Ülkemiz yardım taleplerini geri
çevirmeyerek yardım isteyen bütün ülkelere yardım elini uzattı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır
21.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, annelerin ve anneliğin
kutsallığını yerle bir eden tüm
anlayışların, bakışların lanetlenmeye mahkûm
olduğuna ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
İsmet Özelin mısralarıyla başlamak istiyorum:
İnsan
eşrefimahlukattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı
kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
Dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan
dünyanın
yanık yağda boğulan
yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
Annelerin ve anneliğin
kutsallığını yerle bir eden tüm
anlayışların, bakışların; kimden, kime
karşı olursa olsun, dün de, bugün de, yarın da lanetlenmeye
mahkûm olduğunu, eşrefimahlukat olan insanın bu makama
layık olması için her mücadelenin içinde
olacağımızı, bunun aksi bir anlayış olan belhüm
adal olma gayreti yürütenlerin karşısında olmaya devam edeceğimizi
buradan haykırıyoruz. Sadece bedenleriyle hareket edenlerin bu kadar
arttığı bir dünyada delirmek hakkını saklı
tuttuğumu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
22.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın, Konya ilinde
meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Şanlıurfalı
mevsimlik tarım işçilerine Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, geçen hafta Konyada trafik kazasında
hayatını kaybeden mevsimlik tarım işçisi 7 hemşehrime
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Yaşanan bu kaza, Şanlıurfanın
içler acısı durumunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Tarımın başkenti Şanlıurfanın 48 ile mevsimlik
işçi göndermesini gurur tablosu olarak gösterenler Şanlıurfaya
en büyük kötülüğü yapanlardır.
Sayın Başkan, bu fotoğraf kazada
kaybettiğimiz 7 hemşehrimin cenazesinde çekilmiştir.
Vatandaştan şeritle ayrılan ve polis korumasında VIP safta
bulunanlar, iktidarının bölgedeki temsilcileri ve belediye başkanlarıdır.
Ne yazık ki, bu görüntü şehrimize yakışmamış, yürekleri
daha da fazla sızlatmıştır. Şanlıurfanın
sorunlarından haberi dahi olmayan bu kişileri milletimizin takdirine
bırakıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun,
Konya ilinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden
Şanlıurfalı mevsimlik tarım işçilerine
Başkanlık Divanı olarak Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
BAŞKAN Biz de Divan olarak Konyada, elim
trafik kazasında hayatlarını kaybeden Urfalı
hemşehrilerimize Allahtan rahmet diliyor, kederli
ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Şimdi, Sayın
Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Lütfü Türkkan...
Buyurunuz Sayın
Türkkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramını kutladığına, Yunanistan
Cumhurbaşkanı Ekaterini Sakellaropulunun ilk sınır ötesi
ziyaretini Eşek Adasına gerçekleştirmesinin üzerinde
durulması gereken önemli bir konu olduğuna, TBMM İdare Amiri
olarak görevlendirilen İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalanı tebrik
ettiğine, 1 Temmuz itibarıyla normalleşmede yeni bir döneme
girildiğine, Afyonkarahisar ilindeki askerî havaalanının 31 Mart
2019 yerel seçimlerinde söz verildiği gibi sivil uçuşlara
açılması ve Ankara-Afyonkarahisar yüksek hızlı tren
seferlerinin başlatılması konularında Hükûmeti duyarlı
olmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Temmuz 1926
tarihinde ilan edilen Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, gemi
işletmeciliğini desteklemek, millî ekonomiye önemli bir katkı
sağlamak ve kabotaj hakkının elde edilişi
açısından millî bayramlarımızdan biri olarak kabul
ediliyor.
Denizcilik ve Kabotaj
Bayramımızın 94üncü yılı kutlu olsun. Bu
bağımsızlık anlayışı kapsamında, millî
deniz sınırlarımız içerisinde yer alan bir kaya
parçası dahi vatandır. Vatan paylaşılamaz, vatan terk
edilemez. Hâl böyleyken, Yunanistan, Ege adaları üzerinden yeni bir
küstahlığa daha imza attı. Mart ayında görevine
başlayan Yunanistanın ilk kadın Cumhurbaşkanı
Aydın ilimize bağlı Eşek Adasını ziyaret etti.
Yunan Cumhurbaşkanının ilk sınır ötesi ziyaretini
Eşek Adasına gerçekleştirmesi, üzerinde durulması gereken
çok önemli bir konudur.
Yunan
Cumhurbaşkanı adada bulunan anı defterine şunları
yazdı: Adanın fahri vatandaşı olma onuruna
eriştiğim için teşekkür ederim. Tarihin derinliklerindeki bu
ada, Yunanistanın ayrılmaz bir parçasıdır. Burada olmak
benim görevim, buraya sahip çıkacağız. diyor.
Bu arada, Sayın
Alpay Özalan kardeşimizi de tebrik ediyorum yeni görevinde. Yeni
görevlerinin arasında Meclisteki sükûneti sağlamanın da
olduğunu bir de buradan hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
Yunan Cumhurbaşkanının
bu söyledikleri asla kabul edilemez. İYİ PARTİ olarak bu
küstahlığı şiddetle reddediyoruz.
Diğer yandan,
kabul edemediğimiz bir diğer husus ise, Hükûmetin buna sessiz
kalması, görmezlikten gelmesidir. Eşek Adası Türktür, vatan
toprağıdır fakat ada on altı yıldır Yunanistan
işgali altında ve yüzlerce silahlı Yunan askeri orada.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bağımsız bir devlet için bu, kabul edilebilir bir durum
değildir. Hükûmeti derhâl vatan topraklarına sahip çıkmaya ve
küstah Yunan Cumhurbaşkanına hak ettiği cevabı vermeye
davet ediyoruz.
Türkiye bugün itibarıyla normalleşmede
yeni bir döneme daha girdi. Bu kapsamda sinema ve tiyatrolar, açık hava
konserleri, internet kafe, elektronik oyun yerleri, düğün ve nişan
salonları bugün itibarıyla yeniden faaliyete geçti. Artık çok
klasik hâle geldi bu uyarılar ama bir daha tekrar etmekte fayda görüyorum:
Normalleşme çerçevesinde lütfen, sosyal mesafeye dikkat etmeyi unutmayalım,
maske takmaya özen gösterelim. İnsanlarımız yine eğlenecek,
eşiyle dostuyla yine vakit geçirecek ama kurallara riayet etmek
kaydıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Son olarak Afyondan
bahsetmek istiyorum. Afyonda bulunan Askerî Havaalanıyla ilgili olarak
Afyonlulara 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Askerî
Havaalanının sivil uçuşlara açılacağı sözü
verilmişti. Ancak o sözün unutulduğu ve şimdi talep olursa
Askerî Havaalanının uçuşlara açılabileceği
söyleniyor. Afyonlular Vadettiniz, söz verdiniz; şimdi Talep olursa
diyorsunuz. Biz bir an önce havaalanının sivil uçuşlara
açılmasını bekliyoruz. diyorlar. Afyonluların bir
diğer acil isteği de yüksek hızlı trenin
Ankara-Afyonkarahisar arasında açılması. Hükûmeti Afyonun
ihtiyaçları konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül
Buyurunuz Sayın Bülbül.
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürke ve hizmeti geçen devlet
büyüklerine Allah'tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir ülkenin kendi kara sularında ve kendi limanları
arasında gemi işletme ve her türlü liman hizmetlerini kendi
kontrolünde bulundurma hakkı olarak tarif edilen kabotaj hakkı bir
devletin egemenlik unsurlarından biridir. Osmanlının son
döneminde uygulanan kapitülasyonlar nedeniyle kabotaj hakkımız
bulunmamaktaydı. İstiklal mücadelemizin ardından imzalanan Lozan
Barış Antlaşmasıyla kapitülasyonların lağvedilmesi
sonucunda ülkemiz kabotaj hakkına da kavuşmuştur. 1 Temmuz 1926
tarihinde çıkarılan 815 sayılı Kanunla, Türkiye
limanları arasında sadece Türk teknelerinin, gemilerinin hizmet
vermesi zorunlu hâle gelmiştir. 1935 yılından itibaren de 1
Temmuz günü Türkiye'de Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaya
başlamıştır. 8.333 kilometre kıyı
uzunluğuyla 462 bin kilometrekarelik mavi vatanda Türk milletinin ve Türk
devletinin menfaatleri için görev yapan donanmamız ile Sahil Güvenlik
güçlerimiz ve Türk denizciliğine hizmet eden bütün denizcilerimize güç,
kuvvet ve başarılar diliyoruz. Vatanımızın
bağımsızlığıyla birlikte kabotaj
hakkını bize temin etmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürkle
birlikte, hizmetleri geçen devlet büyüklerimize minnet ve
şükranlarımızı sunuyor, kendilerine Allah'tan rahmet
diliyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç
Buyurunuz Sayın Oluç.
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Van ili Erciş
ilçesinde yaşanan sağanak yağış nedeniyle zor durumda
kalan bölge halkına geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına,
2014 yılında
Danıştay kararıyla durdurulan Zilan Deresi HES Projesine
pandemi döneminde yeniden başlandığına, Demokratik Toplum
Kongresine yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan
ve örgüt üyesi olmak iddiasıyla tutuklanan başta 72
yaşındaki Makbule Özbek olmak üzere 23 Kürt siyasetçinin serbest
bırakılması gerektiğine, iktidarın ekonomiyi yönetemediğine,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
83 milyonun sosyal medya terörü karşısında elinin kolunun
bağlı kalmasını kabul edemeyiz. İfadesine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, geçtiğimiz günlerde Bursa
Kestelde bir sel felaketi yaşanmıştı; dün de Vanın
Erciş ilçesinde öğle saatlerinde başlayan sağanak
yağış sele neden oldu. Mahalledeki derenin taşması
sonucu bazı ev ve ahırlar su altında kaldı. Sele
kapılan 100e yakın koyun öldü. Zilan Deresinde hukuksuz bir
şekilde HES yapılıyor ve Erciş sellere karşı
korumasız kalıyor bu nedenle ve diğer bütün doğal afetlerde
olduğu gibi bölge halkı, önlemsiz bir şekilde, bu tür
felaketleri kendi imkânlarıyla atlatmaya çalışıyor.
2014te Danıştay kararıyla durdurulan
Zilan Deresi HES Projesine pandemi döneminde yeniden başlandı. Bu
iktidarın bu adımının, bu tür sel felaketlerinin bu kadar
fazla kayıpla geçirilmesinin ve bu kadar ağır geçirilmesinin
sorumlusu olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Erciş halkına
da geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha iletelim.
Demokratik Toplum Kongresi soruşturması
kapsamında gözaltına alınan ve sonrasında da örgüt üyesi
olmak iddiasıyla tutuklanan 23 Kürt siyasetçi var. Bu siyasetçilerin
içinde 72 yaşındaki Makbule Özbek de Makbule ana da var.
Yaşına, birçok hastalığına ve pandemiye rağmen
hukuksuzca tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Makbule Özbek
yaşı açısından da cezaevi koşullarını
kaldıramayacak düzeydedir ve sağlığı ve
yaşamı büyük risk altındadır.
Bütün ömrünü barış mücadelesine ve
barışın elde edilmesi için katkı sunmaya
çalışarak geçirmiş olan ve ağır sağlık
sorunları bulunan Makbule Özbek başta olmak üzere hukuksuzca
tutuklanan herkesin serbest bırakılmasını bir kez daha vurgulamak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ek
gümrük vergileriyle iç piyasayı korumak istediğini iddia ediyor ve
görüyoruz tabii, aksini iddia etse de iktidar mensupları- ekonomiyi
yönetemiyorlar ve çözüm geliştiremiyorlar.
Şimdi, bütçe açık veriyor, belli. Hazine
açık veriyor, belli. Açıklar rekor düzeylere ulaşıyor, bu
da belli. Şimdi de dış ticaret açıkları aldı
başını gidiyor. Geçen yıl mayısta 1,7 milyar
dolarlık dış ticaret açığı, bu yılın
aynı ayında 2 katına çıkarak 3,4 milyar dolara yükseldi.
Ocak-mayıs döneminde dış ticaret açığı yüzde 102
arttı ve 10 milyar dolardan 21 milyar dolara yükseldi,
küsuratlarını da söylemiyorum. İhracatın ithalatı
karşılama oranı geçen yılın aynı döneminde yüzde
88 iken bu yıl yüzde 74e gerilemiş vaziyette.
Şimdi, 5 binden fazla ürüne ek gümrük vergisi
getirildi ve iktidar her ne kadar İç üretimi koruyor ve artıyoruz.
dese de gördüğümüz gibi Türkiyeyi üretimden o kadar
uzaklaştıran ve bağımlı hâle getiren bir iktidar ki
dış ticaret açıkları da her geçen gün artıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İhracat
yine mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına
göre yüzde 40,9 azaldı, 9 milyar 900 milyon dolar oldu; ithalat yüzde 27,8
azaldı, 13 milyar 300 milyon dolar olarak kaydedildi. Yani ihracatın
ithalatı karşılama oranı yine düşük kaldı.
Şimdi, bu iktidarın ekonomi
politikası, ekonomiyi yönetme anlayışı israfa,
kayırmacılığa, borçlu yaşama anlayışına
dayanıyor. Böyle bir ekonomi yönetiminin başarılı
olmayacağı ve toplumu daha büyük sıkıntılara
sürükleyeceği çok açık ortada.
Bütün veriler de gösteriyor ki siz ne kadar
TÜİK verileriyle oynamak için TÜİK başkanlarını, bölge
müdürlerini değiştirseniz de ne yaparsanız yapın,
makroekonomideki veriler bütün TÜİK müdahalelerine rağmen ekonominin
iyiye gittiğini göstermiyor. Kanatlandık, uçuyoruz. söylemlerinin
bir karşılığı olmadığı çok açık
bir biçimde görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Halk da bunu yaşıyor, yaşayarak
görüyor üstelik. Yani, işsizlik açısından da
baktığımızda, hayat pahalılığı
açısından da baktığımızda bütün sorunların katlanarak
büyüdüğünü çok açık bir şekilde görüyoruz.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı geçtiğimiz hafta sonu gençlerle bir buluşma
gerçekleştirdi, izledik hep beraber. Bu buluşmada dislike rekoru
kırıldı. Yani, Erdoğanın gençlerle görüştüğü
gün Twitterda gençler Oy moy yok. etiketiyle -Z kuşağı
denilenler- yeri göğü inlettiler. Şimdi, bugün Erdoğan bir
açıklama yaptı ve dedi ki 83 milyonluk Türk
vatandaşının sosyal medya terörü karşısında eli
kolu bağlı kalmasını kabul edemeyiz. Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı, bu açıklamayla aslında
sosyal medyanın gücüyle baş edemediğini, Z
kuşağıyla baş edemediğini itiraf etmiş oldu.
Şimdi yine bir yasaklama
arayışına girildi ve yani, şöyle bir yaklaşım var
Elindeki tek aracı çekiç olan her şeyi çivi sanır. misali
baş edilemeyenler, ya baro kanun teklifinde görüldüğü gibi
baroları bölüp güçsüzleştirmeye çalışıyor ya da
şimdi önümüze geleceği belli olan sosyal medya yasaklarındaki
gibi yasaklayarak ortadan kaldırmaya çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın, bu
iktidar 3Yyle iktidara geldi Yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara
karşıyız. diyerek. Bu iktidar 25 milyon yoksul yarattı;
yolsuzlukları hiç konuşmuyoruz bile, yani ne durumda olduğunu
herkes biliyor; yasaklar her geçen gün artıyor ve neyle baş
edemezseniz onu yasaklamaya başladınız. 3Yyle geldi bu iktidar,
inşallah tek Z yüzünden gidecek, o da zulüm olacak. Yasaklar zulmü
artırır ama bilin ki zulümle abat olanın sonu berbat olur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı
vesilesiyle cumhuriyetin kurucu kadrolarını bir kez daha rahmetle
andıklarına, Yunanistan Cumhurbaşkanı Ekaterini
Sakellaropulunun ilk sınır ötesi ziyaretini Eşek Adasına
gerçekleştirmesiyle nasıl bir anlam ve önem atfedildiğinin
ortada olduğuna, Rize ili Fındıklı Belediye Meclisi tarafından
Millet Bahçesi isminin 100. Yıl Atatürk Parkı olarak
değiştirilmesi nedeniyle hakkında soruşturma
başlatılan Fındıklı Belediye Başkanı
Ercüment Şahin Çervatoğlunun iradesinin arkasında
olduklarına, 21 Mayısta İzmir ilindeki bazı camilerin hoparlörlerinden
müzik yayını yapanların ortaya
çıkarılmadığına, Esra Albayrak ve bebeğine
yönelik sosyal medya paylaşımını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı. Kabotaj sözlük anlamıyla,
ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme yetkisi,
işi olarak söylenmektedir ve aynı zamanda, bir ülkenin ulusal
egemenliği için en önemli hususlardan bir tanesidir. Maalesef,
Osmanlının son döneminde verilen kapitülasyonlarla Türkiyenin kabotaj
hakkı yoktu yani limanlarımız arasında kendimiz denizcilik
işletmesi yapamıyorduk. 24 Temmuz 1923te imzalanan Lozan
Anlaşması uyarınca kapitülasyonlar lağvedildi ve Türkiye
kabotaj hakkına kavuştu. 1 Temmuz 1926da yürürlüğe giren 815
sayılı Kanunla artık kabotaj hakkımız kanunla da
tescil edilmiş oldu ve yürürlüğe girdi. 1935 yılından
itibaren bu yasanın yürürlüğe girdiği bu günü, 1 Temmuz gününü
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutluyoruz. Kendi denizlerimizdeki
egemenlik hakları ve kontrolün sağlanması vesilesiyle
cumhuriyetin kurucu kadrolarını burada bir kez daha rahmetle ve
minnetle anıyoruz.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde
Yunanistanın seçilen ilk kadın Cumhurbaşkanı ilk
ziyaretini Aydın ilimizin sınırları içinde yer alan
Eşek Adasına yaptı. Cumhurbaşkanlarının ilk
ziyaretleri semboliktir. Bizde de cumhurbaşkanlarımız ilk
ziyareti Kıbrısa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine,
ikincisini de Baküye, Azerbaycana yapar. Yani en anlamlı yere
yaparsınız, bunu da oraya verdiğiniz önemi, hissettiğiniz
yüksek duygu durumunu ifade etmek için yaparsınız. Yavru vatan
dediğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gitmek ya da çift
devlet tek millet dediğimiz Azerbaycana gitmek böyle vurgulardır.
Yunanistanın Cumhurbaşkanı Eşek
Adasına geldi, bilmem dikkati çekiyor mu? Buna karşı
Dışişleri Bakanlığından veya her konuda
şahsım diyerek gerekli açıklamaları yapan yürütmenin
başından, dün burada ifade edildiği hâlde Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup Başkan Vekillerinden Yunanistanın bu salvosuna
hiçbir cevap yok. İlk ziyaret yapılıyor; nasıl bir anlam,
önem atfedildiği ve nasıl bir iddia koyulduğu ortada ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kabotaj Bayramında,
maalesef şahsım susuyor, bu konuda bir şey söylemiyor; grubu
susuyor, bir şey söylemiyor; bakanı susuyor, bir şey söylemiyor;
Millî Savunma Bakanı susuyor, bir şey söylemiyor. Biz bu konuda
milletimize bu durumu şikâyet ediyoruz, dikkatlerini çekiyoruz; bu
sessizliğin, bu pervasızlığın hayra alamet
olmadığını ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, ikinci husus: Cumhuriyet
Halk Partili belediyelere yönelik operasyonlar, algı operasyonları,
elde bulundurulan kamu gücünü kullanarak yapılan idari vesayet
operasyonları ya da yargı kullanılarak yapılan operasyonlar
hız kesmeden devam ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi de Fındıklı Belediye Başkanımız
Sayın Ercüment Çervatoğlu hakkında soruşturma
başlatılmış. Sebep ne? Sebep, Belediye Meclisi
kararıyla Millet Bahçesi adının Atatürk Parkı olarak
değiştirilmesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu soruşturma hem
seçilmiş Belediye Başkanına hem seçilmiş Belediye Meclisine
bir gözdağı verme, ayrıca Atatürk ismine karşı bir
tahammülsüzlüğün göstergesidir. Defalarca stadyumlardaki Atatürk ismini
kaldırıp başka isimler verdikleri, Atatürk ismindeki
kapalı spor salonlarına başka isimler verilerek tadilatın
sonlandırıldığı süreçlerde şimdi de bir ilçenin seçilmiş
Belediye Meclisi Atatürk ismini koyuyor ama geçmiş dönemde bir partinin
seçim beyannamesinde adı geçirilen, oldubittiyle Millet Bahçesi diye
söylenen eski bir parkın Atatürk Parkı adına
kavuşturulmasına soruşturma açılıyor. Biz
Fındıklının iradesinin arkasındayız, Ercüment
Çervatoğlunun iradesinin arkasındayız; kendisini
selamlıyoruz, onu seviyoruz. Asla korkmasın, dağlar gibi
arkasındayız Ercüment Başkanın. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bundan bir buçuk ay kadar önce, 21 Mayısta, İzmirde bazı
camilerin hoparlörlerinden Çav Bella çalınması provokasyonu
yapıldı. Bu duruma hepimiz tepki gösterdik. Bu durumu görüntüleyen ve
daha sonra İzmir Müftülüğüne Bu konuda ne yapacaksınız?
diye soran üyemiz Banu Özdemir tutuklandı bir algı operasyonu olarak.
Bayramı ailesinden ayrı, karantinada, Şakran Kadın
Cezaevinde geçirdi, daha sonra salıverildi ama bir buçuk ay geçtiği
hâlde bu provokasyonları yapanların kim olduğu ortaya
çıkarılmadı. Eğer, Diyanet İşleri
Başkanlığı ve İzmir Müftülüğü, caminin
hoparlörlerinden sisteme girerek o şarkıyı kimin
çaldığını bulmuyorsa bu acziyettir, buluyor da
söylenmiyorsa buradaki mesele siyaseten bir istismar konusudur. Burada devlet
dediğin şeffaf davranır; bir partinin hak ve menfaatini
değil, kamunun hak ve menfaatini korumak durumundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm: Sayın Esra
Albayrak ve bebeğine yönelik sosyal medyadaki iğrenç
paylaşımı kınadığımızı -dün de
kınadık sosyal medyadan, partimizin yetkili kurullarında görevli
pek çok arkadaşımız da kınadı- burada bir kez daha
ifade ediyoruz. Burada, Sayın Demirtaşa yapılan nasıl
kınandıysa, kınanmalıysa Sayın Albayraka yapılan
da kınanmalıdır. Suçlunun kimliğinden ve mağdurun
kimliğinden bağımsız olmak durumundayız, aksi durumda
samimiyetimiz sorgulanır. Ancak, bugün Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın bu durumu hareket noktası kabul edip de sosyal medya
üzerindeki işte Netflixi de, onu da, bunu da kapatmaya varacak
ifadelerini -öyle bir algı yaratan ifadelerini- sorunlu buluruz.
Birincisi, kendi ailesine yönlendiğinde bunu
söylemesi doğru değil. Bu, kime yapıldığından
bağımsız olacaksa bugüne kadar bu şikâyet neden dile
getirilmemiş?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi, devletin
başında olan kişinin yetkileriyle ve hemen, bir
kısıtlama yerine bir düzenleme yapılma ihtiyacı varsa bunun
bütün siyasi partilerle, bunun akademisyenlerle, bunun sivil toplum
örgütleriyle, toplumun tüm kesimleriyle, özellikle gençlerle oturulup,
konuşulup evrensel ölçütlerde, demokrasiden, ifade özgürlüğünden
taviz vermeden ama nefret söylemini ve ayrımcı dili, hakareti ve
eleştiriyi keskin çizgilerle birbirinden ayırabilecek ve bu etik
değerlerin hepimizin içine sineceği etik kurullarla takip
edilebileceği bir süreci başlatmanız lazım. Yoksa Onu
kapatırım. Buna... Bakın, başımıza gelen.
Dünkü durum iğrenç ama Adanadan bir meczubu
bulmuşlar, cezai ehliyeti olmamasına da dikkat etmişler. Bana,
İstanbul İl Başkanımıza en ağır küfürler;
anneme, eşime, kızıma
Bu kişi hakkında suç
duyurusunda bulunuyorsunuz, yirmi gün sonra kişi teşekkür ediyor yine
aynı videoyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özgür Bey suç duyurusunda
bulunmuş, sağ olsun İçişleri Bakanımız,
Yüreğirimizin Belediye Başkanı, İlçe
Başkanımız arayıp arkamda olduklarını söylediler.
diyor, biri çıkıp demiyor ki: Öyle bir telefon açmadık.
Demiyorlar ki: Biz, bu meczubun, bu delinin bir siyasinin annesine, eşine
ettiği bu ağır küfürlere karşı
Yüreğir Belediye
Başkanı yalanlamıyor, AK PARTİ yalanlamıyor. Hadi
Süleyman Soyludan geçtim, onun kendi ahlakı kendisinde tapulu olsun, yani
onu sorgulamaya dilim varmıyor ama çıkıp da Bakanlıktan
birisi Bakanımız böyle bir şey yapmaz. demiyor. Ama böyle
olunca Efendim, gerekirse kapatırız...
Şimdi, iktidar iğneyi kendisine, çuvaldızı
muhalefete batıracak. Bu başka bir bakış açısı.
Bu meselelere, evrensel ölçütlerde, elbette hakareti, iftirayı, bilmem
neyi
Sayın pergolacı Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı, pergolayı yapmış; adres söylendi diye -ki
hiçbirimiz söylemedik- hem fezlekeler ışık hızıyla,
erişim bir saat içinde, ertesi gün bilmem ne
Bize Türkiyenin dört bir
yanından sövenlere, on altı gün sonra evinde ifade almaya
yollamış Süleyman Soylu, evinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Jest yapıyor beyefendiye,
polisler gitmiş evinde ifade almış, o da teşekkür ediyor.
Söylediği sözler kimse için kabul edilmez sözler. Biz o günden bugüne de
sustuk. Dün Esra Hanıma yapılan, bebeğe yapılan işi
de an ağır dille kınadık, geçen hafta Sayın
Demirtaşa da yaptık ama bu meselelerde siz de devlet gibi
davranacaksınız. Parti gibi -bir partiye de yakışmaz-
böyle, bir suç örgütü gibi kendine olunca En ağırını yapacağım.
öbürlerine susalım. Teşekkür telefonu açıyor ya, Amca
arkandayız. telefonu açıyor. Utanmıyor musunuz Yüreğir
Belediye Başkanınızdan? Utanmıyor musunuz İlçe
Başkanınızdan? Utanmıyor musunuz bunu yalanlamayan Süleyman
Soyludan? İsteyen açar şimdi bakar, adamın videosu da duruyor
orada.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
27.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Parlamentonun millî iradenin
tecelligâhı olduğuna ve ülkenin ortak menfaatlerine göre hareket
edilmesi gerektiğine, kişi güvenliğini ve kişi
özgürlüğünü koruma noktasında ilk düzenlemeyi yapan ülkelerin
başında ABDnin geldiğine, sosyal medya
aracılığıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
ile eşi Esra Albayraka yapılan hakareti telin ettiklerine, sosyal
medyanın disiplin altına alınmasının, kişi hak ve
özgürlüklerini tehdit etmeden faaliyetlerini yürütmesine imkân
sağlanmasının medya anlayışının ve hukuk
sisteminin olmazsa olmazı olduğuna, AK PARTİnin mütecaviz
yaklaşımlara ve saldırgan tutumlara karşı
tavrının belli olduğuna, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramının yerli ve millî gemilerle kutlanıyor olmasından
kıvanç duyduklarına, Danıştayın Ayasofyanın
yeniden cami olarak ibadete açılması için açılan davada
vereceği kararın Türk milleti adına olacağına
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tabii, burası millî
iradenin tecelligâhı, Parlamento. Parlamento, göreve başlarken her
bir milletvekili olarak Anayasaya, yasalara, millî iradeye, milletin iradesine
bağlılık yemini ettiğimiz millî iradenin tecelligâhı.
Burada bizler yakınma, karanlığa bağırma makamı
değiliz, biz şikâyet makamı değiliz. Burada, ülkenin ortak
menfaati, hukukun üstünlüğü neyi gerektiriyorsa bunları hayata
geçirmek zorundayız.
Tabii, hukukun üstünlüğü denildiği zaman
malum, geleneksel devlet anlayışında sadece resmî devlet
otoritesinin uyması gereken hukuk ve prensipler
anlaşılıyor. Ancak, gelişen teknolojik imkânlar, bilgi, iletişim,
özellikle veri, veri transferi, veri depolama ve veri güvenliği dikkate
alındığı zaman artık küresel şirketlerin, küresel
bilgi iletişim merkezlerinin, ağlarının, veri
tabanlarının farklı bir anlayışla kişi
özgürlüklerini ve güvenliğini tehdit ettiği süreçten geçiyoruz. Bu
anlamda, hukuktan bahsediyorsak eğer, hukuk güvenliği
olmadığı takdirde gerek devletin gerek devlet
organlarının, yetkililerinin gerekse devlet tanımayan küresel
şirketlerin ve internet sosyal medya uygulamalarının kişi
özgürlük ve güvenliğini tehdit ettiğini görüyoruz. Şu anda,
görünen o ki biraz önce sosyal medyayla ilgili değişik Grup
Başkan Vekillerinin her birisinin yakındığı konu var.
Demek ki sosyal medya güvenliği anlamında, kişi güvenliği
noktasında, bireysel güvenlikler noktasında sosyal medyanın
ortaya koyduğu bir tehdit söz konusu, bu tartışılmaz.
Sadece ülkemizdeki siyasi çevrelerin bu konuda
ortaya attığı fikirler değil, aynı zamanda küresel
anlamda Amerika Birleşik Devletleri merkezli olmasına rağmen
sosyal medya uygulamalarının, en çok Amerika Birleşik
Devletlerinde sosyal medyayla ilgili düzenlemelerin olduğunu görüyoruz.
Hatta bu noktada, kişi güvenliğini ve kişi özgürlüğünü
koruma noktasında ilk düzenlemeyi yapan ülkelerin başında
Twitter, Facebook, Instagram, YouTube, Netflix gibi uygulamaların merkezi
olan- ABDnin olduğunu görüyoruz.
Demek ki sosyal medyanın kullanılması
ayrı bir şey, sosyal medyanın -konvansiyonel medyanın
olduğu gibi- belirli hukuk disiplini altında kişi özgürlüğü
ve güvenliğini tehdit etmeden faaliyet göstermesi ayrı bir konu.
Bakınız, eğer amasız, fakatsız ortada bir hata,
bir yanlışlık varsa, bir çirkeflik, kişi özgürlüğünü,
güvenliğini, aile hayatını tehdit eden bir hadise varsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
bunu amasız ve
fakatsız kınayıp lanetlemeliyiz ve gereğini de bu
çatı altında hayata geçirmeliyiz, bu çok önemli.
Bu noktada, Sayın Maliye Bakanımız
Berat Albayraka ve eşi Esra Albayraka yapılan bu hakareti telin
ediyoruz, kınıyoruz. Bunun aması fakatı olamaz.
Eğer biz burada tevil yollu amalı fakatlı cümleler kurarsak
veya bu tartışmaları farklı mukayeseli şekilde gündeme
getirecek olursak bunun ardı arkası kesilmez. Çünkü maalesef bu
ülkenin barışını tehdit eden, bu ülkede aynı bayrak
altında, aynı topraklarda birlikte yaşama ülküsünü tehdit eden
çevreler varsa sadece onların ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
Bu noktada, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın bugün değil; dünden, geçmişten itibaren sosyal
medya üzerinden yürütülen bu tür sınır tanımaz, bu tür
mütecaviz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ahlaktan, hukuktan,
ilkesel duruştan, medeniyet değerlerimizden ilham almayan, bu
değerlerle çatışmalı anlayışla dünden bugüne
verdiği mücadeleyi tüm Türkiye kamuoyu biliyor. Sadece Twitter, Facebook,
sosyal medya üzerinden yapılan tartışmalara dün, bugün
değil, geçmişten beri dikkat çekip Avrupanın, Amerikanın
yaptığı gibi yasal disiplin altına alınması
gerektiğini ifade ediyor.
Bakınız hukuk devleti hukukun
üstünlüğü demek anayasal anlamda hem devletin hem de özellikle günümüz
dünyasını tehdit eden bu tür küresel saldırgan
anlayışların bir şekilde tabi olması gereken ilkelerdir.
Bu anlamda, bakınız, Almanya yasal düzenlemeler yaptı Kıta
Avrupasında ABDden farklı olarak. Özellikle, verinin dünyada en
önemli değer, aynı zamanda en tehlikeli anlayış olduğu
dikkate alındığında bizim sosyal medyayı disiplin
altına almamız gerekli ve zorunlu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sosyal medyayı
disiplin altına almamız, hukuki çerçevede kişi hak ve
özgürlüklerini tehdit etmeden faaliyetini yürütebilmelerine imkân
sağlamamız günümüz medya anlayışının, günümüz
hukuk sisteminin olmazsa olmaz değeridir. Bu anlamda ortada
çatışan tabii ki değerler var. Eğer hukuk varsa, bir hukuk
normu ortaya konuluyorsa bu anlamda farklı değerler çatışabilir.
Bir tanesi, yine, anayasal güvence altına alınan haber alma
özgürlüğü, ifade özgürlüğü; yine, anayasal güvence altına
alınan kişi hak ve özgürlükleri, özel hayatın güvenliği,
gizliliği. Şimdi, bu ilkeleri bir arada elbette hukuk normları
çerçevesinde hayata geçirebiliriz. Biz bu düzenlemeyi yapmadığımız
takdirde 83 milyonun kişi hak ve özgürlüğü, aile hayatı, maddi,
manevi dokunulmazlığı tehdit altındadır. Bu düzenleme
nasıl yapılacak? Bir taraftan, kendi altyapımız hamdolsun
buna müsait; diğer taraftan, ABDde var, Avrupada Almanya merkezli bu
noktada düzenlemeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz de bir taraftan hem
günümüzün en önemli teknoloji alanı olan veri transferi, veri üretimi,
verinin depolanması ve veri güvenliği noktasında yasal
altyapımızı tahkim etmeliyiz, diğer taraftan da suç ve
suçlulukla mücadele bağlamında özellikle kişilerin
güvenliğini, anayasal hak ve özgürlüklerini tehdit eden bu tür mütecaviz
çalışmalara, yaklaşımlara karşı inşallah,
vatandaşlarımızın güvenliğini teminat altına
alacak yasal düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz diyorum.
Son bir iki cümleyi de Kabotaj Kanunuyla ilgili,
malum olduğu üzere
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Özgüre
yapılan terbiyesizliğe ne diyorsunuz, Özgüre yapılan
terbiyesizliğe? Bir cümle de ona söyle.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Herhâlde bütün
çapı etraflı bir şekilde anlattık. Kaldı ki AK
PARTİ olarak bugüne kadar nerede mütecaviz bir yaklaşım varsa,
nerede saldırgan bir tutum varsa, kim olursa olsun bunlarla ilgili
tavrımız bellidir. Daha geçen hafta
(CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) Yapılanı
kınayın, yapılanı! Ya, Yüreğir Belediye
Başkanınız, Yüreğir İlçe Başkanınız
MAHMUT TANAL (İstanbul) Net olun
birazcık, net!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Özel,
grubunuzun yaklaşımlarını duyuyoruz ancak müsaade ederseniz
bakın, burada objektif, evrensel ve hakikaten 83 milyonun
kardeşliğini, güvenliğini
Böylesi bir konuşmada bile
çatışma arıyorsak ben bunu çok üzüntüyle
karşılarım. Bakınız, burada net tavrımız
var: Sayın Özelin, diğer Grup Başkan Vekillerinizin, 83
milyonun, milletvekili olsun olmasın, ekonomik durumu, sosyal, siyasi
statüsü ne olursa olsun hiçbirisini ayırmadan 83 milyonun
özgürlüğünü, özel hayatını, kişisel
dokunulmazlığını güvence altına almak zorundayız.
Bakın, konu suç ve suçlulukla mücadele. Yani,
bir tarafta, televizyondan yapıldığı zaman cezası var,
yüz yüze yapıldığı zaman cezası var. Yahu bugün
televizyonu kimse izleyemiyor belki de, gündeminde de yok; yüz yüze belki
karşı karşıya gelmiyor. Ancak sosyal medya üzerinden
yapılan saldırılar gerçekten çok mütecaviz. (HDP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
dinlemesini bilin ya!
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Oradan
konuşmanıza gerek yok arkadaşlar.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Nereden
konuşacağız?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani bu kadar objektif,
tarafsız, yani konu teorik çalışma, yasal altyapısıyla
ilgili konuşmamızdan bile rahatsız oluyorsak alacak daha çok
yolumuz var.
Bakınız, müsaadenizle
(CHP
sıralarından gürültüler) Sayın Başkan, cevap bekliyorum.
Müsaade ederseniz ben sözümü tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen
sayın milletvekilleri
Buyursunlar Sayın Başkan.
ORHAN SÜMER (Adana) Ama bak, Yüreğir
Belediye Başkanı diyor, Yüreğir İlçe Başkanı
diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kim olursa olsun,
zihniyeti, düşüncesi, dünya görüşü, yaşam tarzı ne olursa
olsun, bir kişinin özel hayatını, kişisel
dokunulmazlığını tehdit eden her türlü mütecaviz sözü,
eylemi yasal disipline, yasal yaptırıma bağlamak
zorundayız. Biz de bunun takipçisiyiz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Her gün
yapıyorlar, her gün binlerce hakaret var bize, her gün! Bir tanesine bir
şey yapmıyorsunuz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yahu işte bunun
düzenlemesini yapalım diyoruz ya! Ne konuşuyorsun!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sakin ol şampiyon!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz bitireyim. (HDP sıralarından gürültüler)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Her gün
binlerce hakaret var, binlerce! Binlerce hakaret var, bir tanesine bir şey
yapılmıyor!
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu, lütfen
Buyursunlar Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bundan rahatsız
oluyorlarsa
HÜDA KAYA (İstanbul) Rüzgâr ters esmeye
başladı artık.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, 1 Temmuz
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanıyor. (HDP sıralarından
gürültüler) Özellikle 20 Nisan 1926da kabul edilen ve 1 Temmuz 1926da
yürürlüğe giren bu bayramın, bu imtiyazın aziz milletimize
verilmesi anlamlıdır, önemlidir. Özellikle,
limanlarımızın ve denizlerimizin aziz milletimiz tarafından
kullanılması önemlidir ancak bunun sadece yasal zemini değil,
aynı zamanda fiilen de özellikle deniz
taşımacılığından deniz
vasıtalarının üretimine kadar son on yıllık süre
zarfında ürettiğimiz 40 tane millî gemimiz ve denizaltımız,
özel sektörümüz tarafından üretilen tekne, gemi ve deniz ulaşım
araçlarına kadar hamdolsun Kabotaj Bayramının sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
düzenleme
açısından değil, aynı zamanda ete kemiğe bürünmüş
yerli ve millî gemilerimizle kutlanıyor olması bizim en büyük
kıvancımız, sevincimizdir. Onun için Kabotaj
Bayramını kutluyoruz. Deniz ticaretinin, deniz
taşımacılığının, kılavuzluk ve
rehberlik hizmetlerinin Türk denizciler tarafından verilmesi
anlamlıdır.
Son olarak, yarın 2 Temmuz, 2 Temmuz tarihinde
özellikle Danıştayın vereceği Ayasofya kararı Türk
milleti adına verilecek bir karardır. İnşallah, milletimizi
sevince ve kavuşmaya vesile kılacaktır. Şimdiden bu
kararın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
28.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, sosyal medya
aracılığıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
ile eşi Esra Albayraka yapılan hakareti kınadıklarına
ve sosyal medya konusunun hukuki zemine oturtulması gerektiğine,
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün 5651 sayılı Kanunda
değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifini TBMM
Başkanlığına sunduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz de Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak ve eşi
Esra Albayrak aleyhine sosyal medya üzerinden yapılan alçak ve
ahlaksız saldırıyı nefretle
kınadığımızı ifade etmek istiyoruz.
(Uğultular)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Arkadaşlar,
duyamıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Bingöl
Buyursunlar Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu vesileyle,
sözün sırası şimdi buraya geldi bizce, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Özkanın da ifade ettiği üzere, sosyal
medyayla alakalı bu meselenin bir hukuki zemine oturması
gerekliliği artık tartışmasız bir hâl almıştır.
Yaşadığımız her hadise bunun gerekliliğini ortaya
koymaktadır. Bugün bu şekilde bir saldırı
yapılmıştır, dün başkalarına aynı
şekilde saldırılar yapılmıştır. Bunun
tahammül edilebilir bir hâlde olmadığını buradan ifade
etmek istiyoruz. İtibar suikastlarına, kişilerin özel
hayatına, ahlakına, haysiyetine, şerefine yönelik birçok
saldırıya bugünlerde şahit olmaktayız. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak çok yakın zamanda Kırıkkale Milletvekilimiz
Sayın Halil Öztürkün bu konuda vermiş olduğu bir kanun teklifi
mevcuttur. Bu mesele, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak hareket
edebileceği bir husustur. Bununla alakalı olarak, tabii ki temel hak
ve hürriyetleri esas almak koşuluyla bu meselenin artık bir neticeye
varması gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi
olarak hiçbir kimseye, özellikle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan
hiçbir ferdimize bu manada yapılabilecek saldırıları kabul
etmemiz mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunları
önleyecek düzenlemelerin yapılması gerekliliğine ve artık
sahte hesaplar üzerinden birtakım manipülasyonların önleneceği,
saldırıların önleneceği bir zemine artık Türkiyenin
kavuşması lazım. Bunun hiçbir şekilde ayıbı
yoktur, hukuka aykırı bir tarafı söz konusu değildir;
aksine, kişilerin hürriyetini, haysiyetini, şerefini muhafaza
noktasında büyük önem arz etmektedir. Bu noktada acilen tedbir üretilmesi
gerektiğini biz de ifade ediyoruz. Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, sosyal medya
aracılığıyla Esra Albayraka yapılan
saldırıyı kınadıklarına ve aynı hassasiyetin
Başak Demirtaşa yapılan saldırı konusunda da
gösterilmesi gerektiğine, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, önce şunu söyleyeyim:
Sayın Esra Albayraka yönelik bu ağır saldırıyı
amasız, fakatsız lanetliyoruz. Bu konuda bizim
açımızdan hiç tartışma yok çünkü kişilik
haklarına yönelik bu tür saldırılar, insanın haysiyetine
yönelik bu tür saldırılar hiçbir şekilde kabul edilemez,
hakaretler asla kabul edilemez; bu konudaki fikrimiz net.
İsterdik ki geçen hafta siz de Sayın
Başak Demirtaşa saldırı yapıldığı
zaman aynı hassasiyeti gösterseydiniz keşke, isterdik bunu. Ama
şimdi bunu bir kenara koyalım, bunlar üzerinden
tartışmayalım çünkü bu konudaki bizim de tutumumuz çok net.
Fakat Sayın Özkan, şimdi öyle bir konuşma yaptınız ki
bazı şeyler sanki yaşanmıyor gibi konuşuyorsunuz. Bu
trol ordusunu kim kurdu? Kim kurdu trol ordusunu, hani ak troller diye
adı geçen orduyu kim kurdu? Şimdi o trol ordunuzu siyasi manipülasyon
amaçlı olarak kullandığınızı sadece biz bilmiyoruz,
bütün dünya biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani Twitter
7.340 tane hesabı kapattı. Biz geçen hafta buraya araştırma
önergesi indirdik Twitterın kapattığı hesaplar üzerine, bu
konuyu araştıralım diye. Siz karşı
çıktınız. Niye? Yani bu yeşil top meselesini kim icat etti,
sonra ayağına dolaşınca vazgeçti?
Şimdi, her gün bizim vekillerimizin
hesaplarının, kurumsal hesaplarımızın altına
sizin kurduğunuz o trol hesapların saldırılarının
haddi hesabı yoktur, hakaretlerin haddi hesabı yoktur. Yani bir gün
kalkıp demediniz ki Ya ayıp oluyor, bu nedir? diye. Bu da yok, bunu
da yaşamadık. Şimdi, bütün bunlar varken bunlar
yaşanmıyor gibi konuşunca yani Marstan geliyormuşuz gibi
hissediyoruz. Öyle değil, siz de biliyorsunuz ki bu alan sizin yüzünüzden
bu kadar sorunlu bir hâle geldi. Şimdi bu alandaki sorunları
aşmak lazım, o konuda elbette ki kimsenin itirazı olmaz ama yani
siciliniz çok kabarık, kusura bakmayın, yasakçısınız,
biraz evvel söyledim. Siz o alandaki sorunları, yani kişilik
haklarına yönelik saldırıları, hakaretleri engellemek için
adım atmak yerine yasakçılık yapacaksınız, onu
biliyoruz. Yani sosyal medya paylaşımları yaptı diye
düşünce ve ifade özgürlüğü engellerini sizler yine
yaşatıyorsunuz insanlara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Sabaha karşı gözaltı
yapıyorsunuz, insanları hapse atıyorsunuz. Neden? Sosyal medya
paylaşımı yaptı, sizi eleştirdi diye. Hakaret
kısmını dışında tutarak söylüyorum. Bunları
da siz yapıyorsunuz; düşünce, ifade özgürlüğünü engelliyorsunuz,
haber alma özgürlüğünü engelliyorsunuz, bütün bunları yapan sizsiniz.
Şimdi hiç bunlar yokmuş gibi Ya sorunlar var, burada hukuki
düzenleme yapalım. diyorsunuz. Hukuki düzenlemede siciliniz kabarık
olduğu için getireceğiniz her düzenlemenin aslında yasakçı
zihniyete hizmet edeceğini biz biliyoruz. O yüzden bunu şimdiden
söyleyelim. Daha evvel getirdiniz, hazırlığınız da
var, -son cümlem efendim, onu söyleyeyim- daha evvel Plan ve Bütçe Komisyonuna
gelen bir torba teklifin içine sosyal medya yasaklarını koydunuz 4
madde. Biz muhalefet partileri itiraz ettik diye çıkardınız.
Hazırlığınız zaten var, biliyoruz. Yani yeni
çıkmadı bu konu. Siz zaten yasaklamak istiyorsunuz birçok şeyi,
o fırsattan istifade bunu da yapalım diyorsunuz. Tutumunuz budur
açıkça.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.30
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, ülkemizde iktidarın kronik bir sorun hâline
getirdiği nepotizm gerçeğinin hangi kurum ve kuruluşlarda
nasıl uygulandığının ortaya
çıkarılması, konunun detaylarıyla incelenmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapılması amacıyla 1/7/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
1/7/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/7/2020 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından, ülkemizde iktidarın kronik bir sorun hâline
getirdiği nepotizm gerçeğinin hangi kurum ve kuruluşlarda
nasıl uygulandığının tam olarak ortaya çıkarılması,
konunun tüm detaylarıyla incelenmesi ve gerekli düzenlemelerin
yapılması amacıyla 1/7/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 1/7/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun verdiği
araştırma önergesiyle ilgili olarak söz aldım. Yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün verdiğimiz araştırma önergesi
çok önemli bir konuyla ilgili, ülkemizin kanayan bir yarası aslında:
Nepotizm. Nepotizm ne? Nepotizm, eş, akraba, yakın, hısım
kayırmacılığı, en basit tarifiyle bu. Zaten
iktidarın gerçek anlamda alışkanlık hâline getirdiği
Geçmiş iktidarlarda da vardı bu yani ilk defa olmuyor ama AK
PARTİ zirveyi yakaladı. Kelimenin tam anlamıyla zirve, şu
anda nepotizm konusunda dünyada totaliter rejimlerle yarışacak
şekilde. Yani Suudi Arabistanda nasıl kardeşi Maliye
Bakanı, öbür kardeşi Savunma Bakanı, prens hazinenin
başında gibi, Türkiyede de buna benzer şeyler olmaya
başladı. Artık öyle bir vahim hâle geldi ki ciddi şekilde
mücadele edilmesi gereken bir rahatsızlık, toplum
rahatsızlığı hâline geldi bu. Özellikle monarşilerde,
hanedanlıkla yönetilen üçüncü dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde
de nepotizm bir yönetim biçimine dönüştü. Kamuya yönelik istihdam ve
atamalarda ehliyet, liyakat yani bilgi birikimi, tecrübe, kıdem,
eğitim, böyle temel kabul görmüş nitelikler artık
aranmıyor, onun yerine AK PARTİnin biat kültürüne dayalı parti
devleti şeklinde bir yönetim tarzı yer aldı. AK PARTİ
döneminde yapılan atamalara bakın, iktidar partisinin nepotizm
hastalığına nasıl yakalandığını
göreceksiniz. Burada isim isim saymam mümkün değil, vakit buna yetmiyor
ama siz bunların genelini biliyorsunuz, Parlamentoda da var, Parlamento
dışında da var. Eş, dost, akraba ve yandaş
olmanın tercih edildiği atamalar toplumsal adalet ve eşitlik
duygusunu tahrip ediyor.
İktidar tarafından yaratılan bu tablo
karşısında insanımız ne hâle geldi biliyor musunuz?
Özellikle gençlerimiz geleceklerine olan inançlarını yitirdiler.
Toplumda huzursuzluk yaratan atamalar ve görevlendirmeler yüzünden
gençlerimizin kendi ülkelerine dair umutları da yok oldu. Yani,
yapılan araştırmalara bakın, Adalet ve Kalkınma
Partisine oy vermiş gençler arasında bile yurt dışında
yaşamak isteyen gençlerin sayısı yüzde 60. Bunlar bizim çocuklarımız,
geleceği emanet etmek istediğimiz çocuklarımız; bu
şekliyle de o çocukları kaçırıyoruz.
Üniversitelere bakıyorsunuz, nepotizmin
örnekleriyle dolu, daha geçen gün yapılan atamalar aynı şekilde
Üzülerek beyan ediyorum yani akademik çevrelere hakaret ediyorsunuz
aslında, orada çok değerli hocalar var, o hocaların
başına getirdiğiniz rektörlerle o akademik çevrelere hakaret
ediyorsunuz. O hocaların devlet üniversitelerinde kalmalarının
önüne geçiyorsunuz böylece.
Bakıyorsunuz, bir AK PARTİ milletvekili
arkadaşımızın kardeşi Beştepeye
danışman olmuş, bir bakıyorsunuz eski bir bakanın
kardeşi hatta kardeşleri en iyi görevlere getirilmiş. Ekonominin
atardamarı konusundaki kamu bankalarında çok iyi eğitim
almış iyi ekonomistler var, Adalet ve Kalkınma Partisi
kadrolarında da var, bir sürü gençler var aşağıdan gelen,
onların yerine tercih edilenlere baktığınızda, bu
nepotizm hastalığının Covid-19 gibi ciddi bir salgın
hâline geldiğini görüyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Daha beter, daha beter.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Nepotizm, toplumda ahlaki
çürüme yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda liyakat, kariyer,
yaratıcılık, çalışkanlık gibi değerlerin de
çürümesine yol açıyor. İş hayatında da var. İş
hayatında da bir iş yapmak istiyorsanız Hayır, sen
yapamazsın, şununla yaparsın...
Size bir örnek anlatacağım. Yurt
dışında, Afrikada bir yatırım yapmak istemiştim
yıllar önce. Dünyanın önemli araştırma ve
değerlendirme kuruluşu Deloittea 3 tane ülke verdim, dedim ki: Bu
ülkeleri bir araştır; siyasi risk, pazar, sağlanan avantajlarla
ilgili bir rapor getir. İki ay sonra gelen raporda karar verdiğimiz
bir ülke vardı. Ülke ismi vermek istemiyorum. Ülkenin İstanbuldaki
başkonsolosuyla görüştüm, niyetimi anlattım. Müsaade ederseniz
ben Sanayi Bakanımızı İstanbula getireyim. Görüşür
müsünüz? dedi. Ne kadar hevesle yatırım bekleyen bir ülke diye çok
mutlu oldum. Sanayi Bakanı, genç bir hanım kardeşimiz geldi.
Oturduk, konuştuk. Sunulan fırsatlar muhteşem; vergi indirimi,
arazi, işçilerin sigorta primleri vesaire vesaire bir sürü avantajlar var.
Hepsinde anlaştık. Yerli ortak ister misiniz? dedi. İsteriz
ama yüzde 10u geçmesin dedim. Yok, daha yüksek olması lazım. dedi.
Sektördense olabilir yani sektör olmayınca zor olur dedim. Sektörden
değil ama yüzde 50 olursa iyi olur, kolay olur. dedi. Bu bir grup mu yani
bizim tanıdığımız, bildiğimiz bir grup mu dedim.
Bizim kralın kardeşi. dedi. Bakın, Sayın Bakan, ben bir
şey söyleyeceğim. Ben bu yatırımı Almanyaya
yapmış olsaydım ve Merkelin sanayi bakanıyla böyle bir
konuşma yapsaydım Merkelin sanayi bakanı bana Merkelin
kardeşini ortak alırsan olur. der miydi? Hayır, demezdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) O yüzden, size ve bize
üçüncü dünya ülkeleri diyorlar. Geldiğimiz nokta bu, üzülerek ifade
ediyorum.
Benim bu ülkeden başka gidecek yerim yok. Ben
göç haritasını tamamlamış bir ailenin çocuğuyum. Son
vatan burası. Bu vatanın en iyi şekilde idare edilmesini
istiyorum. Bütün çabalarımız bu yönde.
Sayın Başkan, biraz vaktinizi
alacağım, bir konuya daha değineceğim.
Dün, Hamza Salih, sevgili bebeğimiz, yavrumuz
dünyaya gözünü açtı. Cenab-ı Allah iyi insanlarla
karşılaştırsın, rızkı bol ömrü bereketli
olsun. Çok mutlu olduk, her yeni doğan bebek bu ülkenin yeni bir umudu.
Bunda, o bebeğin annesi, babası, dedesi, torunu vesaire herhangi bir
akrabalık bağına gerek yok, her doğan çocuk gibi Hamza
Salihe çok sevindik ama bir baktık ki bir şerefsiz hatta birkaç
şerefsiz, birkaç haysiyet celladı kalkmış, Hamza Salih
üzerinden annesine ve babasına atıfta haysiyet
cellatlığı yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bakın, okur okumaz,
partimin fikri nedir veya bilmem bir başkası ne der demeden bu
haysiyet celladını kınayan bir tweet attım, aynı
anda, baktım Sayın Genel Başkanımız da
atmış. Böyle bir cellatlığı asla kabul edemem kim
olursa olsun. Üstelik, ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı; muhalefet
edebiliriz, uygulamalarını beğenmeyiz ama ailesine, iffetine
uzanan o eli kırmak bizim vazifemiz. Çok net söylüyorum, yürekten
söylüyorum, gider bizzat ellerini kırarım. (İYİ PARTİ
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aynı gün bir şeye rastladım. Bu
sefer, Adalet ve Kalkınma Partisi Küçükçekmece Belediye Meclis üyesi Hamza
Gönenç aynı tarihte Facebook hesabında bir resim
paylaşmış. Resim bu. Sayın Meral Akşener, yanında
diğer siyasi Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer hatta
teröristbaşı böyle bir fotoğraf verilmiş. Montaj bu
fotoğraf.
Sayın Süleyman Soylunun bugün
açıklamasını gördüm. Bu haysiyet cellatlarının birkaç
tanesini yakalamışlar, birkaç tanesi de yurt dışında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sayın Başkan,
özür diliyorum toparlayacağım.
Verilmesi gereken en ağır cezanın
verilmesi gerektiğini biliyorum hatta ve hatta diyorum ya, bu işin
hukuki boyutunu çıkartıp gidip kendi ellerimle,
parmaklarını kırmak istiyorum ama buna da ne yapacak merak
ediyorum, bu haysiyet celladına Süleyman Soylu ne yapacak onu merak
ediyorum. Meral Akşenerin de bir eşi var, onun da torunu var, onun
da evladı var, onun da iffeti ve namusu var. Bana emanet kadar size de
emanet o, ben Süleyman Soylunun bu konuda ne yapacağını çok
merak ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, yıl 1933, Hitler ve faşist
partisi Almanyada iktidara gelir ve kendinden olmayana, kendi gibi
düşünmeyene yönelik ağır bir baskıyı hemen yaşama
geçirmeye başlar. Yalnızca keyfî gözaltılar, tutuklamalar,
işkenceler, infazlar vesaireler değildir iş, muhalif
yurttaşların iş ve çalışma olanaklarını
ellerinden alarak onları kamusal yaşamın dışına
iter; çok geçmeden on binlerce Alman yurttaşı, bilim insanları,
sanatçılar, doktorlar, mühendisler ülkeyi terk etmek zorunda kalır.
Benzeri görülmemiş bir beyin göçü yaşanır.
Şimdi, yıl 2018 -TÜİK
rakamlarına göre de söylüyorum bunu- 253.640 kişinin, üstelik bir
önceki yıla göre yüzde 42 oranında bir artışla Türkiyeden
yabancı ülkelere göç ettiği ifade edildi. Üstelik bu göç, açıkça
bir beyin göçü niteliği taşımaktaydı; çoğunluğu
yüksek eğitim görmüş, bilimsel ve mesleki vasfı bulunan
insanlarımız, yurttaşlarımız, gençlerimiz kitleler
hâlinde ülkeyi terk ettiler ve terk etmeye de devam ediyorlar.
Şimdi, bu göç o kadar
şaşırtıcı bir boyut kazanmış ki birçok
yabancı basın kuruluşunda Yetenekli Türkler kitleler hâlinde ülkeyi
terk ediyorlar diye manşetler çıktı. Şimdi,
tıpkı ari ırka mensup olmayan kimse örneğinde olduğu
gibi, AKPye yakın değilseniz, AKPye yakın olanların
yakını değilseniz, akrabası, eşi, dostu, kardeşi
değilseniz bugün Türkiyede işe girmek bile bir problem. Zaten kamu
çalışanı olamıyorsunuz, yıllardır özellikle
güvenlik soruşturması, mülakat, arşiv araştırması
yapan kurum, tamamen AKPli olmayan ya da onlara yakın olmayan, onlar gibi
düşünmeyen herkesi kamudan dışlamak üzerine
kullanılıyor, üniversitelerden dışlamak üzere
kullanılıyor ama şimdi öyle bir hâle geldi ki özellikle ülkedeki
işsizliğin 13 milyonu bulduğu noktada İŞKURa müracaat
etmeniz yetmiyor, aynı zamanda bulunduğunuz yerdeki AKPnin il ve
ilçe kurumlarına başvurmanız gerekiyor herhangi bir yerde
çaycı olabilmek için bile. Şimdi, getirdiğiniz nokta bu. Yani
akrabayı, eşi, dostu kayırmayı öyle bir hâle getirdiniz ki
kolluk güçlerinin pandemi koşullarında karantinadan insan
kaçırdığı noktaya kadar ulaştırdınız.
Gelelim 2016 yılında yapılan sınavlarla
beraber hâkim ve savcı atamalarına. OHAL KHKsi
çıkardınız, standart başarı puanını
düşürerek hâkim ve savcı alımına başladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Çok özür dilerim.
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
OYA ERSOY (Devamla) Bunlardan en az 113ü AKPde
aktif görev alıyordu.
Üniversitelerde rektörlerin seçimini
kaldırdınız, bizzat AKP Genel Başkanı üniversite
rektörü atıyor ve son olarak 24 Haziranda atanan 6 rektörün indeksli
dergilerdeki toplam makale sayısı 3; 4 yeni rektör de sıfır
makaleli. Şimdi, üniversiteleri getirdiğiniz hâl bu. Pandemi
koşullarında bununla da yetinmediniz, bilimsel açıklamalarda
bulunan Kayıhan Hocamıza bugün itibarıyla soruşturma
açtığınızı öğrenmiş bulunuyoruz. Şimdi,
biz, bilimin yanındayız, bilim insanlarının
yanındayız ve onların bu ülkede halkın çıkarına
her türlü açıklamasının da yanındayız; bunun
koşullarının sağlanması için de hep birlikte mücadele
edeceğiz, bunu da bilin. Yani, Kayıhan Pala Hocamız hiçbir
şekilde soruşturmayla sindirilecek bir insan değildir, bir
öğretim üyesi değildir, bunun da hepiniz bilgisine sahip olunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Son bir dakika daha, özür
dileyerek
BAŞKAN Buyursunlar.
OYA ERSOY (Devamla) Barolara geleceğim.
Şimdi, hâkim ve savcıları atama hâlinizi, 2016dan beri OHALi
fırsata çevirerek yarattınız, ele geçirdiniz yargının
o ayağını. Bugün itibarıyla yapmaya
çalıştığınız şey pandemi
fırsatçılığıyla baro yasalarını
değiştirerek o hiçbir şekilde etkileyemediğiniz
avukatları da -yani bağımsız ve kendi işini yapan
avukatları- artık yandaş hâle getirmeye
çalışıyorsunuz, yandaş olmayan avukat iş
bulamasın, yandaş olmayan baro olmasın, aynen HAK-İŞe
yaptığınız gibi işçi hareketi açısından,
bugün de savunma hareketine darbe vurmanın koşullarını
yaratmaya çalışıyorsunuz ama savunma direniyor, direnmeye devam
edecek ve bu yandaş ve tek ses yaratma operasyonunuza karşı bu
ülkede tek sese -yani bunun adı diktatörlüktür- diktatörlüğe
karşı mücadele herkesin görevidir diyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanal.
Buyurunuz Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle, gerçekten, dünyada iyi yönetim
sistemleri, kötü yönetim sistemleri açısından adlandırma
yapılırken, yönetim sisteminde egemen olan ilkenin liyakat olup
olmaması önem teşkil etmekte. Türkiyedeki bu çürümüşlük ve
çürümüşlüğü bir an önce durdurabilmek için bu araştırma
önergesini getiren İYİ PARTİye teşekkür ediyorum. Çünkü,
eğer gerçekten bir ülkenin bir an önce yıkılmasını
istiyorsanız tank, top, tüfek yerine, o ülkede eş dost ataması
yapacaksınız, liyakati rafa kaldıracaksınız.
İdare hukukunda Profesör Doktor Sait Gürhanla biz
Onun doktora teziydi
aynı zamanda liyakat Eğer devlet yönetiminde biz liyakati esas edersek
o devlet iyi yönetilen bir devlet olur, efendim, adaletli bir devlet olur,
özgürlükçü bir devlet olur, eşitlikçi bir devlet olur; üretim artar,
istihdam artar, hukuka olan ve devlete olan güven artar. Ama şu andaki
durumumuz o mu?
Anayasamızın 70inci maddesi diyor ki:
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka
hiçbir ayrım gözetilemez. Ama biz şu anda Türkiyeye sokakta
sorduğumuz zaman, en büyük sorunun torpil olduğu,
kayırmacılık olduğu, eş dost atamalarının
olduğu söylenmektedir ve bunu görüyoruz.
Peki, bunu genel ifadelerle söyledikten sonra,
diyeceksiniz ki: Yahu, arkadaşım, somuta indirgeyin. Yani bu
eş dost atamaları -gerçekten isim isim sayarsam- var mı
elimizde? Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi tarafından,
kamu kurumlarındaki eş dost atamalarının böyle tek bir
vaziyette, isim isim, hangi kurumda kimin akrabasının, kimin
eşinin, kimin dostunun, kimin oğlunun, kimin kızının,
kimin gelininin, kimin damadının
çalıştığının açık ve net bir vaziyette
haritası çizilmiş durumda. Ben, burada fırsat buldukça,
şimdi size
Rahmetli İsmet İnönünün bir sözü var, diyor ki:
Namuslular, namussuzlar kadar cesaretli, cesur olsa namussuzlar bu kadar
çoğalmaz. Onun için, bu isimleri şimdi tek tek ifşa ediyorum.
Birden fazla maaş alan Cumhurbaşkanlığı
bürokratları: Fahrettin Altun, Borsa İstanbul; Ali Taha Koç, TÜRKSAT;
İbrahim Kalın, TÜRKSAT; Metin Kıratlı, Borsa İstanbul;
Profesör Doktor Uğur Ünal, TDİ; Yunus Arıncı,
Vakıfbank, Borsa İstanbul; Arda Ermut, Türk Hava Yolları,
Varlık Fonu; Doçent Doktor Mehmet Zahid Sobacı, BİK Yönetim
Kurulu Başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Özür dilerim
Başkanım.
BAŞKAN Estağfurullah.
Buyursunlar.
MAHMUT TANAL (Devamla) Birden fazla maaş alan
eski bakanlar: Naci Ağbal, Vakıf Katılım, eski Bakan; Faruk
Çelik, Ziraat Bankası; Atilla Koç, Turkcell; Abdülkadir Aksu,
Vakıfbank; Mehmet Hilmi Güler, Turkcell ve belediye başkanı;
Köksal Toptan, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı. Birden fazla
maaş alan eski milletvekilleri: Şahap Kavcıoğlu,
Vakıfbank; Sadık Yakut, Vakıfbank; Halil Aydoğan,
Vakıfbank; İsmail Alptekin, Vakıfbank; Mahmut Kaçar, Ziraat
Bankası; Gülseren Topuz, Takasbank; Nureddin Nebati TÜRK TELEKOM ve Bakan
Yardımcısı; Selim Dursun, TÜRK TELEKOM, Bakan
Yardımcısı; Edibe Sözen BİK Yönetim Kurulu ve rektör,
Ziyaeddin Akbulut, Kamu Görevlileri Etik Kurulu üyesi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada,
Nükleer Düzenleme Kurulu üyesi olan aile yakınları var. Efendim,
burada aynı şekilde Mehmet Fatih Alptekin, 44 yaşında bir
avukat arkadaşımız
Cumhurbaşkanı
Başdanışmanlığından maaş alan eski vekiller:
Mehmet Uçum, Seyit Sertçelik, Gülay Samancı, Reha Denemeç, Milli
Eğitim Bakan Yardımcısı İhsan Şener, Oktay Saral,
Mustafa Akış, Ayşe Türkmenoğlu, Gülşen Orhan,
İsrafil Kışla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım, özür diliyorum.
Hamza Yerlikaya, Gençlik ve Spor Bakan
Yardımcısı. Cumhurbaşkanı Danışmanı
maaşı alan yandaşlar: Ahmet Selim Köroğlu, AK PARTİ
eski il yöneticisi Serkan Taranoğlu
Hatta, bu etik yasası geçsin
diye o dönem Davutoğlu dediği zaman Sayın
Cumhurbaşkanı şu cümleyi sarf etmişti Ya kardeşim,
etik kurulu yasası gelirse biz Türkiyede il başkanı, ilçe
başkanlarını bulamayız. demişti. Yani bu anlamda,
eğer gerçekten o etik kurulu yasası geçmiş olsaydı, biz
bugün bu liyakat olayını konuşmamış olacaktık.
Tabii ki burada liyakati nasıl anlıyoruz veya nasıl
anlatılıyor AK PARTİ cenahı tarafından?
Değerli arkadaşlar, her cuma
namazında dinlediğimizde orada ne diyor? Burada, kardeşim, Allah
bize Adaletli olun, iyiliği sevin, akrabalarınıza
yardımcı olun. derken, siz bu ayeti devlet yönetiminde eş dost
atamaya ve kayırmacılığa ayırıyorsunuz. Bunu
böyle yapmayın. Bunu söyleyen de keşke burada olsaydı, önceki
dönem milletvekiliniz Mehmet Metiner derdi, burada onun da kulakları
çınlasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Tanal,
selamlayalım efendim.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Yani ayetteki o akrabaya yardımı ne kadar
kayırmacılık açısından meşru hâle
getirdiğinizin de bir göstergesi. Benim sizden istirhamım, burada
eğer devlet yönetiminin iyi işlemesini istiyorsak, iyilik istiyorsak,
iyi yönetim istiyorsak, gelin bu araştırma önergesine evet diyelim
ama Yok, biz eş dost kayırmacılığına, atamalara
devam edeceğiz. diyorsanız o zaman da hayır diyeceksiniz.
Sizi Allahla baş başa bırakıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarında alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Abdülkadir
Aksuyu unuttunuz.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekilimiz Sayın Halil Etyemez.
Buyurunuz Sayın Etyemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİnin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, sosyal medyada virüs gibi yayılan
aşağılama, küfür ve hakaretin son derece rahatsız edici bir
hâl aldığı hepimizin malumudur. Bu ifadelerin çoğunlukla
söz söyleme becerisi zayıf, öfkesini kontrol edemeyen kişilerde bir
üstünlük sağlama yöntemi olarak kullanıldığını da
görmekteyiz. İnsanın kullandığı üslup kendi
değerini göstermektedir. Sadi Şirazinin Yanlış üslup
doğru sözün celladıdır. Sözü, güzel üslubun geleceğimize,
çocuklarımıza ve insanlığa olan borcumuz olduğunun
veciz bir ifadesidir.
Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız
Berat Albayrakın evladının dünyaya gelmesinin ardından,
yeni doğum yapmış bir anneye, bir kadına, bir bebeğe,
bir babaya kalleş ve çirkince saldıran insanlıktan,
şereften nasibini almamış haysiyet yoksunlarını
şiddet ve nefretle kınıyorum. Bir bebek üzerinden ailesine ve
onların değerlerine saldıranlar hukuk önünde elbette hesap vereceklerdir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ,
kurulduğu günden beri eşitliği, adaleti, temel insan hak ve
özgürlüklerini esas almıştır, yapılan tüm
çalışmaları bu esas üzerine inşa etmiştir. AK PARTİmizde,
millete tepeden bakan, milleti hiçe sayan, sadece şahsi
çıkarlarını korumak için kullanan zihniyetlerin yeri
olmamıştır, olmayacaktır da. AK PARTİ olarak her daim
milletimize karşı samimi ve ilkeli duruşumuzu koruduk, korumaya
da devam ediyoruz. Adalet duygumuza, vicdanımıza,
ahlakımıza, dirayetimize, ülkemize ve milletimize hizmet etme
aşkımıza daima sahip çıkacağız.
Değerli milletvekilleri, kamuda verimlilik,
liyakat, kariyer ve adalet ilkelerini temel alan,
çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarını
gözeten insan kaynakları yönetim modelimiz Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemimizin esasını oluşturmaktadır.
Kamu yönetimi perspektifimiz, insanı
yaşatan devlet anlayışına dayanmaktadır. Hepinizin de
bildiği gibi kamuda görev almanın ilk şartı Kamu Personel
Seçme Sınavına girmek ve bu sınavda başarılı
olmaktır. Kamuda yapılan tüm atamalar, memuriyete alımlar,
kariyer planlamaları ehliyet ve liyakat esas alınarak
yapılmaktadır. 30 Haziran 2020 tarihinde yani daha dün, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın
274 şehit yakını, gazi ve gazi yakını ile devlet
korumasından yararlanmış 926 gencimizin kura çekimiyle
dikkatinizi çekiyorum kura çekimiyle- yine, geçtiğimiz aylarda,
Sağlık Bakanlığımızın 21 bin
sağlık personeli, 14 bin de sağlık çalışanı
kurayla belirlenmiş ve atamaları gerçekleştirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ETYEMEZ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyursunlar.
HALİL ETYEMEZ (Devamla) İşinde
uzman, geçmişi başarılarla dolu, ülkemize ve milletimize hizmet
etmeyi şiar edinen bazı yöneticilerimizin sırf birilerinin
tanıdığı olduğu için hedef alınması ve bunun
nepotizmle ilişkilendirilmesi asla kabul edilemez.
Bu yöneticilerimizin de bu vatanın bir ferdi ve
bir evladı olduğunu hatırlatıyor, bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
Her zaman yoklama talebi karar yeter
sayısı talebinden önceliklidir.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Öyle bir
yarış mı var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasal dayanağı
var.
BAŞKAN Sayın Özel, yoklama talebiniz
var.
Sayın Özel, Sayın Polat, Sayın Sümer,
Sayın Karabat, Sayın Aygun, Sayın Emecan, Sayın Yeşil,
Sayın Keven, Sayın Tanal, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Bulut, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Bingöl,
Sayın Şahin, Sayın Girgin, Sayın Kılınç,
Sayın Ünlü, Sayın Güzelmansur, Sayın Özdemir, Sayın Beko.
Yoklama için üç dakika veriyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üç nereden çıktı?
Başkanın takdiriyse iyi de nereden üç diyorsunuz yani?
Başkanın takdiriyse başımla beraber.
BAŞKAN Şu ana kadarki uygulamam böyleydi
Sayın Özel, aynı uygulamayı devam ettiriyorum efendim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III - YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Pusula veren sayın milletvekilleri, lütfen
salondan ayrılmayın.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, ülkemizde iktidarın kronik bir sorun hâline
getirdiği nepotizm gerçeğinin hangi kurum ve kuruluşlarda
nasıl uygulandığının ortaya
çıkarılması, konunun detaylarıyla incelenmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapılması amacıyla 1/7/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları
tarafından, 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak
katledildiği Sivas katliamının araştırılması
amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
1/7/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/7/2020 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
30 Haziran 2020 tarihinde, İstanbul
Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları tarafından 2 Temmuz 1993
tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak katledildiği Sivas
katliamının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (7976 sıra numaralı) Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, görüşmelerinin 1/7/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi grubu adına Antalya
Milletvekilimiz Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül
(HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, Genel Kurulu, sizi ve Divanı saygıyla selamlıyorum.
Okunan bölümde de belirtildiği üzere 2 Temmuz
1993 tarihinde, Sivas Madımak Otelinde hakikate, adalete, edebiyata,
nefese, sanata, saza, söze, deyişe, aşka kastedilerek yapılan
katliamda 33 canımızı yitirmiş bulunmaktayız. Bu
katliamla ilgili süreç; hukuki süreç, araştırma süreci tamamen
savsaklanmış olup bununla ilgili yeniden bir
araştırmanın yapılması gerekmektedir. O nedenle
huzurdayım.
Bilindiği üzere, benim de yöneticisi
olduğum, Genel Başkan olduğum Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği ve Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından 2008
yılında başlatılan Ankarada 150 bin, İstanbulda 500
bin, İzmirde 300 bin insanla Eşit Yurttaşlık
İstiyoruz mitinginden sonra, 3 Haziran 2009da Sayın Başkan,
bir açılım başlattınız: Alevi açılımı,
Roman açılımı, Kürt açılımı. Alevi
açılımında; gele gele cemevlerine saldırı, cemevlerini
tanımama, kapıları işaretleme, Alevi toplumunun eşit
yurttaşlık talebini tanımama noktası. Kürt
açılımında; kayyum atama, belediye başkanlarını
tutuklama, milletvekillerinin vekilliğini düşürme, inanılmaz bir
zulüm, inanılmaz bir inkârcılık. Roman
açılımında; Sulukulenin başına gelene hep birlikte
tanık olduk.
Şimdi ben öncelikle huzurda hak için, adalet,
eşitlik, özgürlük için, dünya insanlığı bir arada kendi
inancı ve kimliğiyle eşit yaşasın diye Hakka yürüyen
Pir Sultan Abdal ve tüm hakikat âşıklarıyla birlikte 33
canı sevgiyle saygıyla anarken diyorum ki bu açılımı
yapamama sebebiniz düşünce kabızı olmanızdan
kaynaklıdır. Düşünce kabızı olduğunuz, inkârcı
olduğunuz için bu açılımı yapamadınız.
Bakın, Meluli Babanın diliyle söyleyecek olursak bu
açılıma ne diyor: Ateş ile ülfet olmaz el atarsan yakar
hemen/Cahil ile sohbet olmaz yaptığını yıkar hemen.
Yarın Sivasta 2 Temmuz anması olmasına rağmen maalesef
bugün duyuyoruz ki cemevinden Madımaka kadar olacak meşru,
demokratik yürüyüşü engelleme çabası var ve denmiş ki:
Katılımcıların isimlerini istiyoruz. Ben buradan Sivas
Valiliğine, Hükûmet yetkililerine söylüyorum,
katılımcıların ismini değil katliamı
yapanların ismini açıklayın lütfen.
Bakınız, dünya tarihinde görülmüş bir
şey değildir; Madımak katliamıyla ilgili sayı
binlerceyken bu iddianame yirmi sekiz gün gibi kısa bir sürede
yapılmış ama bugün yıllarca tutuklu olan demokrasi,
eşitlik, adalet isteyen insanlarımızın iddianameleri hâlâ
hazırlanmamıştır. Bu bir ayrımcılıktır.
Madımak konusunda, Alevi inancı konusunda, eşit
yurttaşlık konusunda ayrımcı oldunuz, taraf oldunuz.
Nasıl taraf oldunuz? Madımak katliamıyla ilgili zaman
aşımı kararı verildiğinde Cumhurbaşkanı Bu
karar Türkiyeye hayırlı uğurlu olsun. demekle taraf oldu.
Madımak katilini affederek taraf oldu. Elbette bir hükümlü affedilebilir
ama bebekler tutukluyken, anneler tutukluyken, suçsuz mazlum insanlar
tutukluyken seçip bunu bırakmak taraf olmaktır. Cemevine cümbüş
evi demekle taraf oldunuz. Diyanet İşleri
Başkanlığı taraf olmuştur, Hükûmet taraf
olmuştur. Bu taraflık konusunda kapılarımızın
işaretlenmesine sessiz kalarak, hiçbir kimse hakkında yasal
işlem yapmayarak taraf olunmuştur. Taraflık açık ve net bir
şekilde ortadadır. Bu taraflık hâlini ortadan
kaldırmanın yegâne şartı bu önergenin kabul edilmesi;
meşru, demokratik, açık, aleni ve net bir araştırmanın
kabul edilmesidir. Başka bir şekilde taraflık ortadan kalkmaz.
Devlette devamlık esastır. diyorsunuz ya, Sayın Abdullah Gül
Cumhurbaşkanıyken -ben Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel
Başkanıydım, 90 şubeyi temsilen- Devlet Denetleme Kurulu
tarafından Madımak katliamıyla ilgili yeniden
araştırma görevlendirmesi yapmış idi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Biz de o zaman derneğimizi temsilen gidip
Çankaya Köşkünde ilgili kurulla görüşmüştük ama ne yazık
ki sizin iktidarınız döneminde bu da ortadan
kaldırıldı. Ha, o araştırma neye yol açacaktı, o
da ayrı bir tartışma konusu.
Şimdi, biz Türkiye'de Aleviler, Sünniler,
inanmayanlar; Kürtler, Türkler, Araplar, Lazlar, Çerkezler, cümle Türkiye
halkları, cümle Türkiye'nin inananları, inanmayanları, Türkiye
insanlığı; eşit yurttaş olarak yaşayacaksak
Madımak katliamıyla ilgili hakikati ortaya
çıkarmadığımız surece eşit yurttaş olarak
yaşayabilmemiz mümkün ve olası değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bakınız, katliamla ilgili on sekiz
yıl arandığı hâlde bulunamayan, Madımak Oteline
yakın, hemencecik 500 metre mesafede yaşamını yitiren, ölen
insanı hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi ben buradan
diyorum ki, Madımak katliamı 1550li yıllarda Pir Sultan
Abdalı Mal Meydanında katletmenin tekrarıdır.
Madımak katliamıyla ilgili söylenen zaman aşımı
kararına bu davayı hakaret unsuru, bu davayı ötekileştirme
unsuru bilmek de bir türlü Madımak katliamıdır. Madımak katliamıyla
ilgili araştırmayı kabul etmemek, bu konuda savsaklamak da bir
Madımak katliamıdır. Ha, biz Aleviler olarak şunu demesini
de biliyoruz:
(x) Ama edep erkân, ilim
irfan sahibi olduğumuz için adaletle, hoşgörüyle, demokrasiyle
çözülmesini bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Demokrasiye, adalete,
hoşgörüye müptela olanlara, demokrasiyi, adaleti, hoşgörüyü,
kardeşliği, hakikati, varlığı, birliği, bir arada
yaşamayı, eşit yurttaş olmayı, hak ve hakikat
bilenlere, buna hizmet edenlere aşk olsun. Bir kere daha, Madımakta
yitirdiğimiz canlarımızı,
sanatçılarımızı, aşıklarımızı,
kadın semahçılarımızı, çocukluğumuzu sevgiyle,
saygıyla, hürmetle anıyor, onlara aşkıniyaz olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün
HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde ak dava bugüne kadar hep taraf olmuştur; milletten,
medeniyetimizden, millî ve manevi değerlerimizden yana taraf
olmuştur. Hamdolsun bu değerlere düşman olanlarla da
mücadelemize biteviye devam ediyoruz.
Bakınız bu ülkeye, medeniyetimize,
milletimize, birlikte yaşama kültürümüze kim düşman, kim dost, kim
milletimizden yana, kim milletimizin karşısında, işte bugüne kadar verdiğimiz mücadele net bir şekilde bunu
göstermektedir. Yaptığımız anayasal ve yasal reformlar,
idari uygulamalar, teknik, medeniyet, refah, üretim, istihdam, kalkınma
istikametinde verdiğimiz mücadeleler, Türkiyeye dost olanlarla yan yana, düşmanların
karşısında olmuştur ve olmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar efendim.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Sivası konuş.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Bakınız, bu ülkede birlikte yaşama kültürümüzü
ortadan kaldırmaya dönük, kardeş kavgasını körükleyen
yapılar dünden bugüne var olageldi. Sivastan Başbağlara,
Bingöl katliamlarına, Uğur Mumcu katliamından Hablemitoğlu
cinayetine kadar bu ülkeye istikamet vermek isteyen derin ve paralel
yapılar oldu. PKKsıyla, FETÖsüyle, DEAŞıyla, DHKP-Csiyle,
petrol şirketlerinin desteğiyle, silah baronlarının ve faiz
lobilerinin desteğiyle bu ülkeye kastettiler.
Bakın, bugün bu
tür kumpas ve siyasi suikastlarla ülkemiz, hamdolsun, karşı
karşıya kalmıyor. Bu, derin ve paralel yapılarla mücadelede
başarıya ulaşılmasıyla sağlandı.
Bakınız, bu ülkede şehirlerin, büyük şehirlerin
meydanlarında işlenen suikastlar, hamdolsun, ortadan
kaldırıldı. Terör saldırıları ortadan kaldırıldı.
Terör sınırlarımızın dışına
çıktı ve ta okyanusun ötesine sığınmak zorunda
kaldı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Demek oluyor ki biz milletimizden, medeniyetimizden,
bayrağımızdan, vatanımızdan ve tarihimizden
yanayız, bu mücadeleyi de inşallah devam ettireceğiz. Türküyle,
Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle bu
kardeşlik mücadelemizi, inşallah, geleceğe
taşıyacağız.
Teşekkür
ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyursunlar Sayın Özel.
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, vatandaşların sorunlarına
çözüm üretecek yasama faaliyetlerini beklediğine, çoklu baro düzenlemesini
öngören teklifin Meclis Başkanlığına sunulduğuna ve
ilgili komisyonun İç Tüzükün 26 ve 36ncı maddeleri gereğince 3
Temmuz Cuma günü saat 11.07den önce
toplanması hâlinde bir İç Tüzük ihlaliyle karşı
karşıya kalınacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, bu hususta itirazlarımız var ama onu
konuşmacı arkadaşlarımız zaten dile getirecekler.
Benim ifade etmek istediğim bir başka husus var Başkanlık makamına.
Malum olduğu
üzere, aslında, vatandaşlarımız Meclisten hızla
sorunlarına çözüm
üretecek yasama faaliyetleri bekliyorlar. Örneğin Somadaki işçiler
söz verildiği hâlde
Sayın Özlem Zengin de Önümüzdeki bir torba
yasaya ilave ederek 2 madenin mağdurlarının
sorunlarını çözeceğiz. dediler; gözleri kulakları burada,
ellerinde baretleriyle Somada oturma eylemi yapıyorlar. Bunun
yanında zaman zaman ifade ettiğimiz birtakım süre
uzatmalarına ihtiyaç var. Örneğin sendikalar için bir
yıllık süre uzatımının altı ayı pandemide
geçti, örgütlenme için ilave süreler istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çiftçilerin, esnafların
beklentileri var ama bu sırada, bir buçuk ay önce ortaya çıkan bir
polemiğe misilleme olarak barolarla ilgili kanun
değişikliği ifade edilmişti. Bir buçuk ay boyunca
farklı boyutlarıyla tartışıldı, dün
bahsettiğimiz -içeriğine girmeyeceğim- kanun
değişikliği Meclis Başkanlığına sunuldu ve
kırk sekiz saat kuralının işletilmesi suretiyle
Neden var
kırk sekiz saat? Komisyon üyeleri ve diğer milletvekilleri
Komisyondaki görüşmelere katılmadan önce hazırlık
yapacaklar çünkü taslakla ilgili 100 tane tevatür vardı, bambaşka bir
öneri geldi, o taslak üzerinde çalışacaklar. Biz, tabii, usulüne uygun
bir dağıtım bekledik; İç Tüzükün 26ncı maddesi
dağıtımın komisyon üyelerinin yanında
Cumhurbaşkanlığına, parti gruplarına ve diğer
ilgili komisyonların başkanlıklarına
dağıtılması gerektiğini söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Malumunuz olduğu üzere,
36ncı madde de bekleme süresini komisyon açısından ve
komisyonun görevleri açısından tarif ediyor. Biz bugün Meclis
Kanunlar Kararların zimmet defterinin fotokopisini aldık. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kendimize dağıtılan her
evrakta tarih ve dakikasına kadar saat yazarız. Şu anda zimmet
defterindeki görüntüye göre, en erkeni Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna olmak
üzere -çünkü ilk bize geldi- bu sabah 11.07de, ardından da diğer
siyasi parti gruplarına Komisyon toplantısıyla ilgili
bilgilendirme yapılmış.
Otomatikman Komisyon üyeleri açısından
sadece 6 arkadaşımız ama geri kalan 132 milletvekilimiz
açısından da kırk sekiz saatlik kaliteli yasama için
hazırlanma süresi işletildiğinde Komisyonun çağrısı
cuma sabahı saat 11.07den erken olamaz, bu son derece açık ancak
yarın akşam üstü saat 16.00 olarak belirlenmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, ben bunu basın
toplantımda söyledim, bir saat vardı Meclisin toplanmasına;
sonra geldim, baktım, AK PARTİ grup önerisi yok. Nasıl
olabiliyor? Danışma Kurulu kırk sekiz saatlik süreyi beklemeden
çalışmayla ilgili bir mutabakat sağlayabilir ya da İç Tüzük
19a göre toplanamayan Danışma Kurulu sonucu -ki bugün öyle
olmuştur- grupların önerileri Meclis Genel Kuruluna getirilebilir.
Diğer partilerin grup önerilerine hâkimiz, öyle bir şey yok; AK
PARTİnin grup önerisinin olmadığını gördük ve ben
Sayın Başkanı da uyardım Grup öneriniz yoksa kırk
sekiz saati, bekleme süresini öne çekmiyorsanız bu toplantıyı
yarın 16.00da yapamazsınız. diye. Şimdi sizin
Başkanlığınızda Meclis
Başkanlığına, yapmış olduğu
çağrının süresini cuma günü saat 11.07 olarak veya 11.30 olarak
değiştirmesinin doğru olacağını
hatırlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aksi takdirde,
Başkanlığın yarınki AK PARTİ Danışma
Kurulu toplantısını beklemesi ya da gruplardan birinin bu
sürenin öne çekilmesiyle ilgili bir grup önerisi vereceğini tahmin etmesi,
Başkanlık makamının tarafsızlığı
konusunda ve grupların vereceği önerilerden önceden haberdar
olması gibi bir arıza yaratır ki bunu hiç kabul etmek istemeyiz.
O yüzden, bu konuda -ki sizin, komisyonların çalışma usul ve
kurallarını İç Tüzüke göre denetleme göreviniz de var
Başkanlık Divanı olarak- Anayasa Komisyonu
Başkanlığının uyarılması gerektiğini,
yapılan toplantı çağrısının usulüne uygun
şekilde, kırk sekiz saat kuralına göre en erken cuma sabahı
için yapılması gerektiğini, aksi takdirde bir İç Tüzük
ihlaliyle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isterim
Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Özel.
Buyurun Sayın Özkan.
32.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; tabii, gerek Genel Kurul gerekse komisyonlar
İç Tüzükte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde faaliyet ve
görevlerini yerine getirirler. Burası Genel Kurul ve şu an
itibarıyla Genel Kurulun gündemi de bellidir. Genel Kurulda Avukatlık
Kanunu ya da başka kanunlar değil, şu an itibarıyla grup
önerileri görüşülmektedir. Komisyon da kendi gündemiyle ilgili gerek usul
tartışmalarına gerekse esasa ilişkin görüşleri almak
suretiyle nihai kararı verecektir. Bu noktada, özellikle Adalet
Komisyonunun yasayla ilgili toplanma çağrısının İç
Tüzükün 26 ve 36ncı maddelerine uygun yapıldığı
kanaati ve inancındayız. Bu noktadaki tartışmalara
Komisyonda devam edilecektir. Orada gerekli kararlar ilgili Komisyon
Başkanı ve yönetimince alınacaktır.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Türkkan.
33.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Meclis, gündemindeki konuları görüşmek üzere toplanır,
doğru. Ancak Sayın Grup Başkan Vekilinin sözünü ettiği
konu, Türkiyede herkesin çok özel bir şekilde beklediği, toplumun
hassasiyetlerini ciddi anlamda sıkıntıya koyan bir kanunla
ilgili bir komisyon daveti yapıyoruz. Yarın saat dörtte toplanmak
üzere yaptığınız bu davetin İç Tüzükün amir
hükümlerine aykırı olduğunu söylemek Meclis
çalışmalarını ne aksatır ne de Meclisin mevcut
düzenini bozar.
Bunun gündeme getirilmesini, bu konunun burada
tartışılmasını daha sonra yarın- Komisyon
toplandığında çıkacak arızanın önüne geçmesi
açısından çok önemli olarak görüyorum. Dolayısıyla Bunu
hemen biz kapatalım, konuşmayalım, yarın Komisyonda
Hayır, yarın Komisyonda değil, bugün konuşalım.
Tüzüke aykırı yaptığınız bu
toplantının düzeltilmesi talebi, doğru bir taleptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu konuda
yanlışlık olabilir, ihmal olabilir. Bunun düzeltilmesi yolunda
adım atmak da doğru olan harekettir. Biz sizden bunu bekliyoruz,
Konuyu konuşmayalım. demeyi değil.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Adalet Komisyonu tarafından çoklu baro düzenlemesini öngören
teklifin görüşmeleri için yapılan çağrının doğru
olmadığına ve Komisyon Başkanının
uyarılması için Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuş aracılığıyla ihbarda
bulunduklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şimdi, tabii, Meclis kendi gündemine hâkimdir ve ona sadık
kalacaktır, o konuda bir sıkıntı yok. Meclis
Başkanının görevleri, madde 14, 6ncı fıkra: Türkiye
Büyük Millet Meclisi komisyonlarını denetlemek; işlerde birikme
olması halinde komisyon başkanı ve üyelerini uyarmak ve durumu
Genel Kurulun bilgisine sunmak. Sıkıntı şu: Şimdi,
burada, komisyon başkanı İç Tüzüke aykırı hareket
ediyorsa onu kim denetleyecek? Meclis Başkanı. Konu hakkında
nereye bilgi veriyormuş? Buraya veriyormuş. Peki, biz o zaman, Meclis
Başkanının resen harekete geçmediği ihlalleri nerede ihbar
edeceğiz? Benim, özel randevu alıp çay kahve içerken söyleyecek hâlim
yok Başkana. İç Tüzük Denetim görevini yapıp Genel Kurulu
bilgilendirir. diyorsa ben, Başkanın resen hareket etmediği
durumlarda ihbarımı kendisine buradan yapmak durumundayım ve
sizin aracılığınızla yapmak durumundayım. Çünkü
siz, Meclis Başkanına vekâleten oturumu yönetiyorsunuz. Ben, bu
ihbarımı yapıyorum ve diyorum ki Komisyon tarafından
yapılan çağrı doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyon Başkanı,
Meclis parti gruplarını ertesi sabaha bırakarak ne
yapmıştır? Otomatikman komisyon üyesi olmayan milletvekilleri
açısından kırk sekiz saat kuralını ihlal
etmiştir. Milletvekilinin komisyon üyesinden farkı oy hakkı
olmamasıdır, önerge verememesidir; onun dışında
Komisyona katılır, çalışır, söz hakkı
vardır, üzerinde konuşur. diye ilgili maddelerde zaten yazıyor.
Kaldı ki Komisyon üyelerine de tebligatın uygun saatte
yapıldığına dair bir zimmet defteri bilgisi henüz bizimle
paylaşılmadı; paylaşılmış olduğunu
kabul etsek dahi, grubumuz için örneklersem, kalan 132 milletvekili
açısından, bu bilgiyi benim onlara ulaştırmam için bana yapılan
dağıtım saati, zimmet defterine göre bu sabah 11.07dir. Durumu
bilginize sunuyor ve Başkanın, Komisyon Başkanını
uyarması için kendisine bu durumu ihbar ediyoruz. Bu konuda görevini
İç Tüzükün 14üncü maddesine göre yapmasını, Komisyon
Başkanını da İç Tüzükün 26ncı maddesine uygun
davranmaya davet etmesini talep ediyoruz efendim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları
tarafından, 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak
katledildiği Sivas katliamının araştırılması
amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Devam edeceğiz görüşmelere.
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekilimiz Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin Sivas
olayları için verdiği grup önerisi üzerine İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime Sivas Madımakta hayatını
kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle minnetle ve dualarla
anarak başlamak istiyorum. Cenab-ı Allah onların
mekânlarını cennet etsin, onlara bu zulmü yaşatanlara, o canlara
kıyanlara da Kahhar ismişerifiyle muamele etsin inşallah.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Türk-İslam tarihi -üzülerek belirtmek isterim ki- maalesef bu tür acı
hadiselerle doludur. Biz bunlardan ders almadığımız için
tarih tekerrür etmektedir. Artık bu ayrımcılıktan, fitne
kaynaklı acılardan ders almalıyız. Biz, istiyoruz ki dini,
etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun canlarımız yanmasın,
acı çekmesin.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivasta Madımak
Otelde yaşanan korkunç olayın 27nci yılındayız.
Yirmi yedi yıldır bu hadisenin tam
aydınlatılamamış olması, hâlen karanlık
yönlerinin kalması devletimiz açısından bir utançtır. Yirmi
yedi yıldır Madımak için adalet tecelli etmemişse vebal
-siyasi parti ayırt etmeksizin- devleti temsil eden bizlerindir.
İnsan hayatının söz konusu olduğu hadiseleri siyasi rant
elde etmek için kullanmak, oradaki insanların ölümüne sebep olmak kadar
kötüdür, kabul edilemezdir, vebaldir.
Bu bağlamda, kalabalığı kim
provoke etmiştir, ortaya çıkartılmalıdır. Günler
öncesinden dağıtılan bildiriler, kin ve nefret söylemleri kimden
kaynaklanmıştır, tespit edilmelidir. Muhafazakâr nüfusun
yoğun olduğu bir ilimizde sorunlara yol açabilecek, bir provokasyon
oluşturabilecek organizasyonu yapmayı kim akıl etmiştir,
bakılmalıdır, bulunmalıdır. Yargılama sürecine
düşen gölgeler tekrar değerlendirilmelidir,
aydınlatılmalıdır. İnsanlar yanarken film izler gibi
izleyenlerden kim hesap sormadıysa onlardan hesap sorulmalıdır.
İYİ PARTİ olarak biz bütün bunlara varız, ancak bütün
bunlar araştırılırken samimiyet de şarttır
kıymetli milletvekilleri. PKKya terör örgütü diyemeyen, üstüne bebek
katili teröristbaşına halk önderi diyen bir siyasi
anlayış Madımakı araştıralım. derken
samimi değildir kanaatindeyiz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz
araştırın o zaman, buyurun siz araştırın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Ne
zaman Başbağları da Eruhu da Şemdinliyi de
Beşiktaşı da aynı şekilde araştırmak isterseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
o
hain terör örgütünü lanetlerseniz, o zaman sizinle oturur bütün bunları
milletimizin huzuru ve birliği için konuşuruz. Yoksa sözünüzün ve
iradenizin bizim nezdimizde hiçbir kıymeti yoktur.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Oluç.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç;un, Ankara Milletvekili
İbrahim Halil Oralın HDP grup önerisi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle bir şeyi
belirteyim: Bizim irademize ve samimiyetimize yönelik tabii ki sorgulama
yapılabilir, eleştiride bulunulabilir ama bizim bu konuda en ufak bir
şüphemiz yok. Bu ülkede yaşanmış olan ve ülkenin tarihine
çok ciddi kara harflerle geçmiş olan bir konuyu konuşuyoruz.
Şimdi, acılar, yarıştırılarak,
karşılaştırılarak aşılamaz.
Dolayısıyla, bugün konuştuğumuz mesele 2 Temmuz
meselesidir. 2 Temmuz katliamı, maalesef, hukuken de siyaseten de ortaya
çıkarılamamış, bütün boyutlarıyla açığa
çıkarılamamış bir konudur. Biz, bunu
tartışıyoruz bugün. Eğer, bunun
araştırılması konusunda bir irade, bir kararlılık
varsa bu hepimiz için elbette ki sevindirici bir durum olur; birincisi bu, bunu
söylemiş olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İkincisi,
dönüp dolaşıp bizim bazı konularda nasıl cümle
kurmamız gerektiğini bize öğretmeye çalışanlara
tavsiyemiz; herkes kendi cümlesini kendi bildiği gibi kursun, biz kendi
cümlelerimizi bildiğimiz gibi kurarız. Bu konuda, kimseden tavsiye
almaya ihtiyacımız yok.
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları
tarafından, 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak
katledildiği Sivas katliamının araştırılması
amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Temmuz 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sivas Milletvekilimiz Sayın Ulaş Karasu.
Buyurunuz Sayın Karasu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ULAŞ KARASU (Sivas)
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi hakkında söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2 Temmuz 1993 günü 33
aydınımızın, cumhuriyetin temellerinin
atıldığı, Pir Sultanın, Aşık Veyselin
yetiştiği topraklarda, Sivasta vicdanları kararmış
bir güruh tarafından katledilmesinin üzerinden tam yirmi yedi yıl
geçti. Yirmi yedi yıldır bu toplumsal acı, ülkemizin üzerinde
kara bir leke olarak durmaya devam etmektedir.
Bu öneriyi tartışabilmek için, öncelikle 2
Temmuzun ne anlama geldiğini, ne ifade ettiğini ve neye karşı
yapıldığını iyi bilmek gerekiyor. 2 Temmuz,
başlı başına Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarının kurduğu cumhuriyetin
yıkılmasına dönük gerici bir kalkışmadır. O gün
Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak. sloganı
atanları biz Menemenden, Maraştan tanıyoruz. İskilipli
Âtıflardan, fesli saray tarihçilerine kadar uzanan ve bugün de devam eden
cumhuriyet düşmanlığı, 2 Temmuz günü Sivasta
cumhuriyetimizi, laikliği ve demokrasiyi hedef almıştır. O
gün Türkiye, yeniden Orta Çağın karanlık zihniyetine
hapsedilmeye çalışılmıştır. Orada Alevisi
Sünnisi, Hristiyanı, ozanı, sanatçısı, şairi,
emekçisi katledilerek yüzlerce yıldır bu coğrafyada ekilen
barış, kardeşlik tohumlarına darbe vurulmak
istenmiştir.
Bugün de bu toplumu inanç üzerinden, etnik kimlik
üzerinden ayrıştırmaya çalışan bir siyasi iktidarla ne
yazık ki karşı karşıyayız. Ama şunu bilin ki
bugün Anadolu, Suriye olmuyorsa, Irak olmuyorsa, Yemen olmuyorsa bunu
cumhuriyete, cumhuriyetin kurucularına ve başta da Mustafa Kemal
Atatürke borçludur. (CHP sıralarından alkışlar)
Ne yazık ki Madımakta hayatını
kaybedenlerin ardından ailelerinin ve sevenlerinin içini ferahlatacak en
ufak bir adım bile atılmamıştır. Kalkışma
için verilen zaman aşımı kararından sonra dönemin
Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Milletimiz için, ülkemiz
için hayırlı olsun. demekten kendini
alıkoymamıştır.
Utanç müzesi olması gereken Madımak Oteli,
sırf utanç müzesi yapılmamak adına bilimin bsinin kültürün
ksinin olmadığı bilim ve kültür merkezi hâline
getirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kurulu raporunda bile katliamcı güruhta yer aldığı sabit
olan 2 kişinin ismi bugün Madımakta hayatını kaybedenlerle
yan yana anılıyor.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Bu tarz
acıların bir daha yaşanmaması, yaşanılan
acılardan ders alınması için Madımak Oteli utanç müzesine
dönüştürülmelidir, katliamın faillerinden 2 kişinin adı
silinmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Karasu.
ULAŞ KARASU (Devamla) Bu haklı talepleri
bile görmezden gelmek katliamı meşrulaştırmak demektir.
İktidarı bu yanlıştan bir an önce dönmeye davet ediyorum.
Bir kez daha Madımakta kaybettiğimiz tüm
canlarımızı saygı ve özlemle anıyorum. Sözlerimi,
Madımakta yitirdiğimiz Muhlis Akarsunun şiiriyle
tamamlıyorum:
İşte geldim gidiyorum dünyadan
Ne yazık ki çözemedim ben beni
Haksızlık dünyada sürüp giderken
Şekil verip çizemedim ben beni.
Akarsu'yum hâlden hâle büründüm
Cahilin gözüne nokta göründüm
Derya idim damlalara bölündüm
Çok bulandım süzemedim ben beni.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sivas Milletvekilimiz Sayın İsmet Yılmaz.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET YILMAZ (Sivas)
Muhterem Başkanım, sayın milletvekilleri; Sivas
olaylarıyla ilgili verilen Meclis araştırması önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, Sivas
olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına bir kez daha
başsağlığı diliyorum.
Öncelikle belirtmem gerekir ki 83 milyon
vatandaşımızı bu ülkenin asli sahibi yapmak cumhuriyetin
amacı ve hedefidir. Bu amaca ulaşmak için epey mesafe
alınmış olmakla birlikte yine de yapılacak çok şey
olduğunu açıkça belirtmem gerekir. Bu ülkede hiçbir etnik ya da dinî
grubun diğerine üstünlüğü veya ayrıcalığı yoktur,
kanun önünde herkes eşittir. Dün bu kürsüden bir arkadaşımızın
da ifade ettiği gibi, bizim kültürümüzde içimizdeki güçsüzler
haklarını alıncaya kadar en güçlümüzdür; güçlü görünenlerse
kendilerinden güçsüzlerin hakları alınıncaya kadar en
zayıfımızdır.
Bu ülkede, geçmişte olduğu gibi bugün de
etnik ve inanç temelli fay hattı oluşturma çabaları devam
etmektedir. Bugüne kadar bu çalışmaları birlikle, beraberlikle
aşmasını bildik. Ancak birlikte yapmamız gerekenler de var
hem de daha fazla gecikmeden. Biz ne kadar Türksek o kadar Kürt, ne kadar
Sünniysek o kadar Aleviyiz. Kerbelâda İmam Hüseyinin, Kudüste
Salâhaddin Eyyubînin yanındayız.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Mehmet Metiner Yezitin
yanındayız. dedi.
İSMET YILMAZ (Devamla) 83 milyonun bu ülke ve
millet üzerine duası birdir. Allah bizi ehlibeyt yolundan
ayırmasın. dediğimizde buna Amin. demeyecek tek bir kimse
yoktur.
Aşık Veyselin ifadesiyle:
Allah birdir Peygamber Hâk
Rabbülâlemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyeyim geldi sırası
Kürt´ü Türk´ü ve Çerkezi
Hep Adem´in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Yezit nedir, ne Kızılbaş
Değil miyiz hep bir gardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi
Cümle canlı hep topraktan
Var olmuşuz emir Hakktan
Veysel sapma sağa sola
Sen Allah´tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü
maddesi Meclis araştırmasının tarifi ve
açılmasını düzenler. Burada Meclis araştırmasının
belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibaret olduğu
belirtilir.
Bu konuyla ilgili olarak 1-2 Temmuz 1993
tarihlerinde Sivas ilinde meydana gelen Madımak olayının,
Madımak katliamının oluş şekli, amacı, sonuç ve
tesirleri Devlet Denetleme Kurulunun 24 Mart 2014 tarihli ve 2014/5
sayılı Raporuyla incelenmiş ve binlerce sayfalık raporda
birçok bilgi aradan geçen zamana karşı kayda geçirilmiştir.
Sivas, pek çok topluluğun, kavimlerin
yerleştiği ve dinleri, inanışları, örf ve âdetleriyle kültür
çeşitliliği oluşturan bir yerleşim merkezidir. Bu çerçevede
Sivasta Alevi ve Sünni nüfus yüzyıllardan beri bir arada yan yana yaşar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
İSMET YILMAZ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Söz konusu raporda Katliamın ortaya
çıkmasında, önlenememesinde, soruşturulmasında ve
yargılanmasında devlete terettüp eden ağır bir hizmet
kusuru bulunmaktadır. ifadesine yer verilmiştir.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivasta yaşanan olay,
farklılıklara ilişkin ön yargılarımız, tahammül
ve hoşgörü eksikliğimiz, ötekine zarar vermek amacıyla hegemonik
güçle kurduğumuz iktidar ilişkileri, tektipleştirme ve
ötekileştirmeye dair siyasetlerimiz ve toplumsallaştırma
çabalarımız, tüm yaşanan tecrübeleri tarihselleştirmedeki
geçmişi günümüzde yaşatmaya yönelik çabalarımız neticesinde
hep birlikte oluşumuna katkıda bulunduğumuz bir olaydır.
Bir daha böyle bir olayın yaşanmaması
için herkesin üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine
getirmesi gerektiğini ifade ediyor, sözlerimi Pir Sultanla bitirmek
istiyorum.
Pir Sultan Abdal'ım sözlerim haktır.
Hakk diyen canlardan hiç şüphem yoktur
Cehennemde ateş olmaz, nâr olmaz
Herkes ateşini buradan götürür.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.(AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Sayın Özel, yoklama talebiniz
var.
Sayın Özel, Sayın Emre, Sayın Sümer,
Sayın Yalım, Sayın Erdan Kılıç, Sayın Bakan,
Sayın Emecan, Sayın Şevkin, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Bankoğlu, Sayın Bulut, Sayın Aydoğan, Sayın
Bülbül, Sayın Arı, Sayın Demirtaş, Sayın Beko,
Sayın Antmen, Sayın Özdemir, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın
Gaytancıoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.26
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Zeynel Özen ve arkadaşları
tarafından, 2 Temmuz 1993 tarihinde gerçekleşen 33 canın yanarak
katledildiği Sivas katliamının araştırılması
amacıyla 30/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbulun çeşitli
ilçelerinde olmak üzere tüm Türkiyede konut satış vaadiyle
gerçekleştirilen dolandırıcılık iddialarının
araştırılarak hak sahiplerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/3007) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Temmuz 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
1/7/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/7/2020 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, başta İstanbulun
çeşitli ilçeleri olmak üzere tüm Türkiyede konut satış vaadiyle
gerçekleştirilen dolandırıcılık iddialarının
araştırılarak hak sahiplerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/3007) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
1/7/2020 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul Esenyurt, Kadıköy Fikirtepe ve Tuzla ilçeleri başta
olmak üzere Türkiyenin muhtelif yerlerinde, konut satış vaadiyle
dolandırılan vatandaşlarımızın dertlerini
anlatmak üzere huzurunuzdayım. Bu çerçevede, bu konudaki sorunların
tespiti, çözüm önerilerinin ortaya konulması için bir Meclis
araştırması açılması talebimiz vardır. Şimdi
size bu önergemizin, Meclis araştırması önergemizin gerekçesini
zamanın izin verdiği ölçüde açıklayacağım.
İstanbul Esenyurt ilçesi 2008 yılında
ilçe olmuştur. 2008 yılında Esenyurtun nüfusu 373 bindir, 2019
yıl sonu nüfusu 954 bindir, kayıtlı olmayanlarla birlikte hâlen
nüfusunun 1 milyon 200 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Sadece resmî nüfusu dikkate alırsak, 2008 yılından 2019
yılı sonuna kadar Esenyurttaki nüfus artış hızı
yüzde 156dır. Bu yoğun, hızlı nüfus
artışının yarattığı bir konut talebi
vardır. Konutta olağanüstü bir talebin meydana gelmesi, bazı
açıkgöz kişileri, müteahhitleri ya da arsa sahiplerini harekete
geçirmiş; birçok vatandaşımız, bugüne kadar, konut
satın alma umuduyla, arsa sahibi-müteahhit iş birliğiyle
girmiş olduğu projelerin sonucunda mağdur olmuşlardır.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
getirmiş olduğu birtakım kurallar vardır. 1994
yılındaki 4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun, kampanyalı satışları Ticaret
Bakanlığının iznine bağlamıştır. 2014
yılında yürürlüğe giren yeni 6502 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun çok daha sıkı kurallar
getirmiştir. Neleri getirmiştir? Konut satış
kampanyaları çerçevesinde ön ödemeli bir satış yapabilmek için
sözleşmenin noterde düzenlenmesi gerekir. Ön ödemeli konut
satışına ilişkin sözleşmenin tapuya tescil edilmesi
gerekir. Bu şekilde resmî bir nitelik taşımayan sözleşme
düzenlenmedikçe, tapuya tescil edilmedikçe vatandaşlardan herhangi bir
şekilde para toplanamayacağı hükmü getirilmiştir. Birçok
yasak getirilmiştir. İnşaat ruhsatı alınmadan asla ve
asla vatandaştan para toplanamaz. hükmü, sınırlaması
getirilmiştir. Ama, Esenyurtta bunların hiçbiri
uygulanmamıştır. Bu konuda birçok örnek vardır.
Vatandaşlardan, bunların hiçbiri yapılmaksızın, bu
kuralların gereği yerine getirilmeksizin paralar
toplanmıştır, inşaatlara başlanan projeler
olmuştur, başlanmayan projeler olmuştur ama milletin gözü
önünde, Esenyurt Belediye Başkanının gözü önünde, onun göz
yumması nedeniyle, Ticaret Bakanlığının görevini
yerine getirmemesi sayesinde on binlerce vatandaşımız bugün
maalesef mağdur konuma düşmüştür. Bu
vatandaşlarımız kendilerini dolandırılmış
hissetmektedir ve bu vatandaşlarımız Türkiye Konutla
Dolandırılanlar Hak Sahipleri Platformu altında
örgütlenmişlerdir. Ben şimdi burada bu platformun sözcülüğünü
yapıyorum.
Nasıl işlemiş süreç? Bir örnek,
şu çarpıcı bir örnek: Zamanın Esenyurt Belediye
Başkanı var şu sağ başta, bir projenin
tanıtım töreninde bulunuyor, yanında müteahhitler de var. Bu
projenin adı, ismi her yerde malum. Maket proje 13 katlı ama bu proje
önünde fotoğraf verdiği tarihte buna verdiği inşaat
ruhsatı 5 kat. Satış 13 kat üzerinden yapılıyor ama
inşaat ruhsatı 5 katlı ve bu ruhsat da bugün iptal edilmiş
durumda. İnşaat 5 kata kadar yapılmış ama 13 kat
üzerinden satışlar yapılmış. Vatandaşların
şikâyeti üzerine yapılan soruşturma sonucunda açılan
davadan dört bin yılla yargılanan müteahhitler olayı ortaya
çıkınca da Bana mı sordunuz? demiş Esenyurt Belediye Başkanı.
Bu sadece bir örnek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Esenyurt
Belediye Başkanı zamanında Esenyurtta büyük bir imar cinayeti
işlenmiştir. Bu imar cinayetinin kurbanları da vatandaşlar
olmuştur. Bir vatandaşımız Memduha Kayacan, gazetelerde
beyanatı var: Engelli bir çocuğum var, gazetede bir ilan okudum Engelli
vatandaşlara indirimli ev mutlu oldum, adrese gittim, beni ikna ettiler,
bu zaten devletin görevi, devletin politikası dediler, projeye girdim,
bugüne kadar tam 100.800 lira para yatırdım ama paramı
kaptırdım. Benim binamda benim aldığım daireyi başka
kişilere de satmışlar. Şu an ben dolandırılmış
durumdayım ama beni dolandıran müteahhidi de başka
dolandıranlar var, beni 2 kere dolandırdılar. dedi. Esenyurtta
2 kere dolandırılıyor vatandaşlar; bir, vatandaşı
dolandıranlar, bir de vatandaşı dolandıranı
dolandıranlar.
Değerli milletvekilleri, bir başka örnek,
örnekleri çoğaltabilirim, bakın, Tuzlada bir örnek var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan, müsamahanıza teşekkür
ediyorum.
Tuzlada 184 ev 350 kişiye
satılmış. Bu şekilde ne kadar kişi var biliyor
musunuz? On binlerce insan var, mağdur olan toplam vatandaş
sayısı 100 bine ulaşmakta Türkiye genelinde. Bunun
dolandırılan kısmı, vatandaşların ifadesine göre
üçte 2si, üçte 1i inşaat sektörünün içine girdiği krizden
etkilenmiş durumda. Ticaret Bakanlığı görevini
yapmamış, Sayın Ticaret Bakanından iki hafta önce randevu
istedim Esenyurtluları size
getireceğim. dedim. Ben inceleyeyim, size döneceğim. dedi.
Bekliyorum, herhâlde Sayın Bakan çok yoğun, incelemesini
tamamlayamadı; umarım önümüzdeki günlerde dönecektir.
Değerli milletvekilleri, bu soruna Türkiye
Büyük Millet Meclisinin el atması lazım. Bu vatandaşlar çare
bekliyor, yasa bekliyor. En kısa sürede bu sorunu çözecek bir yasayı
Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkarmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu
çerçevede, araştırma önergesini sizin desteklerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Samsun Milletvekilimiz Sayın Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii bu olay yine tipik Türkiye manzarası; hep
böyle dolandırıcılarıyla övünürüz ya. Şimdi, 300 bin
nüfustan 900 bin nüfusa çıkan bir ilçeden bahsediyoruz. İmar
planları yapılırken genelde nüfuslara göre yapılır, o
bölgede yaşayacak insanların sayısına göre de altyapıları
dizayn edilir, yolu, izi, köprüsü, telekomünikasyonu, şehir
planlamaları yapılır ama öyle enteresan şeyler duyuyoruz ki
sanki bu kurallar Türkiye'de yok gibi. Esenyurtta son yağmurlarda da
gördük ki bodrumlara dolan sular, yine can kayıpları her zaman
Türkiyenin gündeminde. Yani, biz önce çarpık kentleşmeyi
yapıyoruz, ondan sonra dönüp buna tedbir almaya
çalışıyoruz. Bunun en tipik örneği de Esenyurt.
Şimdi, bu müteahhitliğin bir belgesi yok.
Herkes orta yere çıkıp, bir projeyi orta yere koyup Ben böyle bir ev
yapıyorum, konut yapıyorum -beş yıldızlı
otellerin balo salonlarında itibarlı insanların olduğu- ben
de burada yaşıyorum, ben de buradan ev aldım. gibi Türkiye'de
saadet zincirleri var. Tosun Paşalardan tutun, işte Çiftlik
Banklardan tutun, saadet zincirlerinden tutun, konutla ilgili de bu tür saadet
zincirlerinden bir sürüsü var.
Değerli arkadaşlar, bakın, artık
devletin bu işe bir el koyması lazım, bu konutu kimler yapar,
hangi şartlarda yapar, hangi yeterlilikteki insanlar bu işleri yapar,
buna bir kimlik kazandırması lazım. Özetle şu: Arsa
sahipleri ve müteahhitler kendi aralarında bir sözleşme imzalarlar,
bu sözleşmeyi götürüp tapuya şerh ettirirler. Ondan sonra gider,
mevcut yapıya göre de kat irtifakını kurarlar. Bundan sonra da
inşaata başlarlar. Bu çerçevede devlete de müracaat ederler, derler
ki: Biz konut kampanyası yapıyoruz. Ticaret
Bakanlığından da yetkisini alır, bu çerçevede işler
yapılır ama biz de ortada şahane bir maket, beş
yıldızlı bir otel, hatırlı müşteriler, Buradan
işte şu daire aldı, bu ev aldı
Sonunda binlerce
mağdur... Hâlbuki Tüketici Yasası bununla ilgili diyor ki:
Vazgeçtiği takdirde yüzde 8 eksiğiyle beraber altı ay
içerisinde bunu ödemekle yükümlüdür. ama bizde kanunlar da
çalışmıyor. Bir tüketicinin hakkını kullanıp da
-binlerce mağdur olmasına rağmen- müteahhitten
parasını aldığına ben şahsen rastlamadım.
Ümit ediyorum ki bu bir dönüm noktası olur. Bu,
Türkiyenin kanayan yarasıdır. Esenyurtta da var, Tuzlada da var,
Türkiyenin değişik şehirlerinde bu tür
dolandırıcılık olayları bol miktarda var.
Dolayısıyla, bunu yapan insanların bir kimliğinin
olması lazım, bir sorumluluğunun olması lazım. Türk
Ticaret Kanunu yeterli değil, bunu Bakanlığın da bilfiil
takip etmesi lazım.
Yapı denetim şirketleri oluşturduk
depremden sonra.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Normal şartlarda bu inşaatlar
yapılırken daha ruhsatı alındığı andan
itibaren yapı denetim şirketlerinin bu projeleri takip etmesi
lazım. Hiçbir yapı denetim şirketinin ben bunlardan dolayı
yargılandığını da duymadım. Hâlbuki bunların
inşaatın her aşamasını kontrol etme yükümlülükleri
var, sorumlulukları var, proje müellifleri var. İşte 5 kata
ruhsat alınmış, belediye başkanı projenin yanında
poz veriyor ama verilen 5 kat 14 kat olarak yapılıyor yani ne
yapılıyorsa bu imar rantı üzerinden yapılıyor.
Bunu aslında herkes biliyor, biz yeni bir
şey de söylemiyoruz. Başlangıçta 0,50lerle başlayan
emsallerin daha sonra şartlara ve değişen yakın
ilişkilere göre 2ye, 3e çıktığını,
şehirlerin canına okuduğumuzu başta Sayın
Cumhurbaşkanı da söylüyor.
O zaman bu bir başlangıç olsun, gelin bu
önergeye hep beraber evet oyu verelim, hiç olmazsa şu saadet zincirinden
Türkiye bir miktar kurtulsun, bu toplumun kanayan yarası olan konuya da
hep beraber bir parmak basmış olalım diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye gibi ülkelerde ev sahibi olmak
insanların birinci hayalidir. Ben çocukluğumdan da bilirim,
gençliğimden de bilirim, etrafımızdaki bütün
arkadaşlarımız, dostlarımız, herkes önce bir evi olsun
ister. Gelişmiş demokrasilerde, Avrupa ülkelerinde, baktığınız
zaman, insanlar ev sahibi olmaya ihtiyaç duymazlar, kiralarda yaşarlar.
Onlar için önemli olan bu sene tatili hangi ülkede geçirecekleri ya da
mesleklerindeki kariyerleri, kendilerini bu konuda yetiştirmek; bunun
üzerine kurulu bir hayat felsefeleri vardır fakat bizim gibi ülkelerde
yani ekonomik ve siyasi istikrarın, öncelikle siyasi istikrarın
olmadığı ve akabinde ekonomik istikrarın
olmadığı ülkelerde insanların barınma ihtiyacı,
başlarını sokacakları bir ev ihtiyacı en önemli
ihtiyaç hâline dönüşür. Yıllarca okursunuz, üniversite bitirirsiniz,
üniversitede hoca olursunuz, profesör olursunuz, herhangi bir
kaygınızın olmaması gerekirken bir gece, sabahleyin bir
kalkarsınız ki bir KHKyle işsiz kalmışsınız,
hem de öyle bir işsiz kalmışsınız ki başka hiçbir
işte çalışacak pozisyonunuz da kalmamış.
İşte böyle bir ülkede yaşadığınız zaman
birincil hedefiniz ev sahibi olmak oluyor; bir evin size ait olması, kira
derdinden kurtulmak meselesi birincil mesele oluyor.
Bu, müteahhitlerin, kimi
dolandırıcıların da iştahını kabartan bir
durum. Bu anlamıyla İstanbulda Esenyurt, Başakşehir,
buralar yeni yerleşim projelerinin yapıldığı alanlar;
yine, Tuzla ve kentsel dönüşümle birlikte de Fikirtepe bu durumda. Bu tür
yerlerde yapılan projeler var, işte maketten satılan evler var
fakat bunlar teslim edilmemiş, hatta bir kısmı inşaat
hâlinde, kaba inşaatı yapılmış ve çürümeye terk
edilmiş. İnsanlar yıllarca para ödemişler, bir sürü
hayallerini ve umutlarını bağlamışlar ama bir türlü
sorunlarına çözüm bulunamıyor. Türkiye Cumhuriyeti iktidarı yani
AKP iktidarı şu anda meselelere müteahhitleri düşünen bir yerden
bakıyor. Mesele, müteahhitlerine nasıl iş imkânı
sağlanacağı, onların yeni işlerinin nasıl finanse
edileceği, onlara yeni iş alanlarının nasıl
oluşturulacağı üzerine kurulu ama bu sektörde mağdur
olmuş 100 bin civarında insan var ve bunlar ödedikleri para
karşılığında evlerini almak istiyorlar. Aynı
şekilde, bu inşaat şirketlerine iş yapan çok sayıda
taşeron ve onların çalıştırdığı
işçiler de var; özellikle Esenyurt bölgesinden çok iyi biliyorum.
Dolayısıyla, bu insanların mağduriyetinin giderilmesi
hepimiz açısından bir görevdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bir iktidarın, bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti
iktidarının, ülkesinin, devletinin bu sorunu çözebilecek gücü ve
imkânı vardır. Önemli olan niyettir yani müteahhidi mi
düşüneceksin, yoksa orada ev sahibi olmak için yıllarını,
emeğini vermiş vatandaşı mı düşüneceksin; önce
buna karar vermek gerekiyor. Biz o nedenle diyoruz ki: Bir avuç müteahhidi
değil; sayıları 100 binleri bulan, dolandırılmış,
mağdur vatandaşları ve oralara iş yapan
taşeronları ve onların işçilerini düşünmemiz gerekir
öncelikli olarak, onların sorunlarını çözmemiz gerekir. Bu
dolandırıcılık belasına evlerine oturamayan, evlerine
sahip olamayan bu insanların sorununa da çözüm olacak, bunu
araştıracak ve çözüm bulacak imkânların oluşturulması
gerekiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mustafa Demir.
Buyurunuz Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
CHPnin grup önerisi münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Esenyurtta bahsi
geçen konut dolandırıcılığı veya
olumsuzluğuyla ilgili şikâyetler olmuştur. Bunu Belediye
Başkanlığı dönemimizde de takip ettik. Şu anda konu
yargıya intikal etmiştir ve bu konuyla ilgili, sadece Esenyurt
Belediyesi değil, herhangi bir belediyenin imara aykırı,
mevzuata aykırı herhangi bir şey yapması mümkün
değildir. Ayrıca, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yine
bu Mecliste, 2013 yılında, AK PARTİ Grubunun önerisiyle
yasalaşmıştır ve 6502 sayılı Yasa, tüketicinin
gerçek anlamda hakkının korunması ve mağduriyetlerin tekrar
yaşanmamasıyla ilgili önemli bir yasadır.
Bu yasada uygulama ve düzenleme maddeleri
vardır. Aslında 2 tane önemli uygulama maddesi var. Bunlardan bir
tanesi, halk arasındaki deyimiyle topraktan satışlar veya
maketten satışlar münasebetiyle yapılan ön ödemeli satışlarda
genellikle bankalardan kredi alınmaktadır; işte bu süreçte,
mağdurlarımızın veya talep edenlerin kesinlikle bankadan
garantörlük sözleşmesiyle birlikte yola çıkmalarıyla ilgili
önemli bir sigorta çalışması vardır. Arkasından, yine,
başlanan inşaatların müteahhitler tarafından suistimal edilmemesi
veya olumsuz şartlar neticesinde yarım bırakılmaması
konusunda da -tamamlayıcı sigorta yapılması konusunda-
tüketicilerin önü açılmıştır.
Değerli arkadaşlar, peki, bu işlemler
yapıldı, özellikle Esenyurtta bu kadar mağduriyetin
yaşanmasının temel sebeplerinden bir tanesi nedir biliyor
musunuz? Ben size onu söyleyeyim. Esenyurtta 2004 yılında
başlanmış imar planları, 2008 yılından sonra da
1/1.000lik, 1/5.000lik uygulama imar planlarıyla ilgili
çalışmalar devam ederken ve bu nazım imar planları kabul
edildikten sonra mevcut müteahhitler, geçerli imar planları üzerinden
yapılmış çalışmalar neticesinde oluşturulmuş
projelere dayanarak işlemlerini sürdürdüler. İşte, bu arada, tam
imar planları onaylanmış ve herkes kendi işlerini yapma
konusunda epey mesafe katettikten sonra genellikle bütün belediyelerin
başlarına gelen Esenyurtun da başına gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Demir.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Konu nedir?
Yine, o meşhur odalardan biri olan Mimarlar Odasının 2010
yılında Esenyurt Belediyesinin geçerli, reel nazım imar
planlarına yaptığı itiraz neticesinde 2014
yılında 5 nolu İdare Mahkemesi Esenyurtun uygulama imar
planlarını durdurmuştur.
Şimdi, şöyle düşünün: Normalde, geçerli imar planları
üzerine yapılmış çalışmalar var. Arkasından
Mimarlar Odası tarafından mahkemeye götürülmüş ve
durdurulmuş imar planları var. Arkasından tekrar bir imar
planları daha yapılmak zorunda kalındı. İşte, bu
ikinci imar planları ile birinci imar planları arasında yüzde
50ye varan yapıda kısıtlama söz konusu oldu.
İşte, asıl problemin kaynağı, asıl bu
mağduriyetin temel kaynağı, birinci imar planları ile
ikinci imar planları arasındaki yapı stokundaki azalmadır
ve bunun tek müsebbibi, en önemli müsebbibi de yine o meşhur odalardan
biri olan Mimarlar Odasıdır. Bunu sadece Esenyurta değil, benim
Belediye Başkanı olduğum dönemde Fatihe de
yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Hazırunu,
sayın milletvekillerimizi bu vesileyle de bilgilendirme durumu oldu.
Hepinize çok teşekkür ediyorum; sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, İç Tüzük 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Demiri dikkatle dinledim, Fatih eski
Belediye Başkanı olarak Esenyurttaki bu devasa yolsuzluğu
sahiplenmesini doğrusu yadırgadım. Demek ki bu 100 bin
civarındaki vatandaşımızın sorumluluğu müteahhitlere
ait değil, arsa sahiplerine ait değil, Git istediğin kadar,
istediğin emsalle inşaat yap. diyen belediye başkanına ait
değil; Mimarlar Odasına ait. Teessüf ediyorum, üzüntülerimi
bildiriyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Sonuçta, bu vatandaşlarımız
yıllardır sürünüyor, evlerini alamıyorlar, paralarını
yatırmışlar, hayalî konutlar var. Bir belediye başkanı
5 kata ruhsat verip, 13 katlı maket projenin önünde durup O projenin
arkasında belediye başkanı var. güvenini, imajını
vatandaşa verirse bunun sorumlusu doğrudan belediye
başkanıdır.
Ayrıca, o sigorta dediğiniz
konuların hiçbirini Ticaret Bakanlığı bugüne kadar
uygulamamıştır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Demir...
37.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Aslında problemin hepsini Mimarlar Odasına
yüklemiş değiliz. Şüphesiz orada mağduriyet söz konusudur.
Daire sahipleri tabii bizim için son derece önemli; bütün
varlığını, bir daire edinebilmek için hayatını
ortaya koymuş, çalışmış insanlar bizim için de son
derece önemli ama orada arsa sahipleri var, orada hakikaten düzgün
çalışıp inşaatları yarım kalmış
müteahhitler de var yani baktığımızda bir sürü problemle
karşılaşabiliyoruz. Bunların çoğunda zaten hukuk
açısından şu anda süreç devam ediyor ve maalesef bunu da göz
ardı edemeyiz. Mimarlar Odası sadece Esenyurtta değil... Biz
koruma amaçlı imar planlarını Fatihte yaparken ben Belediye
Başkanı sıfatıyla bizzat onların oda
başkanlıklarına gittim. Bütün projeleri, bütün detayları,
bütün planları onlarla paylaştıktan sonra, onların onayını
aldıktan sonra koruma amaçlı imar planlarımız tekrar
Mimarlar Odası tarafından mahkemeye verildi, durduruldu, Tarihî
Yarımada tam beş yıl kaybetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Bu süregelen
alışkanlık- sadece insanların mağduriyeti değil,
aslında şehirlerin de çok ciddi mağdur olduğunu
yaşayarak görenlerden birisiyim; bunu da ayrıca paylaşmak
istedim.
Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbulun çeşitli
ilçelerinde olmak üzere tüm Türkiyede konut satış vaadiyle
gerçekleştirilen dolandırıcılık iddialarının
araştırılarak hak sahiplerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/3007) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Temmuz 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi sisteme giren 8 sayın
milletvekilimize yerlerinden 60a göre söz vereceğim.
Sayın Gürer
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Aksaray ili Eskil ilçesi
çiftçilerinin 1994 yılında tarımsal amaçlı kullanmak üzere
devlet tarafından dağıtılan arazilere yönelik
mağduriyetlerinin giderilebilmesi için yasal düzenleme
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Başkan.
Aksaray ili Eskil ilçesinde devlet tarafından
1994 yılında yaklaşık 33 dekar hazine arazisi tarımsal
amaçlı kullanmak üzere çiftçilere dağıtıldı. Bu
yerlerin kirası 2009 yılına kadar ekenden alındı.
Çiftçilerin ekip diktiği yerler tapulu duruma getirildi ve bu yerleri
yıllardır eken diken çiftçilere hak sahipliği verilmedi. 2019
yılında çıkarılmış olan 4706 sayılı
Kanunun 4üncü maddesinin on ikinci fıkrası kapsamında
toplulaştırmadan sonra da hazine arazisi olan yerlerin yüzde 50 fiyat
indirimiyle hak sahiplerine satılması için başvurular kabul
edilmektedir. Ancak çiftçiler, yıllarca ekip diktiği yerler tapulu
alan olarak geçtiği için bu haktan yararlanamıyor. Hazine
arazilerinin ihaleye çıkarılarak yüzde 50 indirimli
satıştan yararlandırılmaları için yasal düzenleme
yapılması talep ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi İlçe
Başkanının yanı sıra Belediye Başkanı ve tüm
ilçe başkanları, tüm siyasi partiler bunun düzeltilmesi için Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına dilekçe verdiler. Gereğinin
yapılmasını talep ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beko
39.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 30 Haziran Emekliler Günü vesilesiyle
emeklilerin mağduriyetlerinin giderilmesi, EYTlilerin
sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünya çapında her yıl 28
Haziran-4 Temmuz tarihleri arası Emekliler Haftası, ülkemizdeyse
Mustafa Kemal Atatürkün emekliye ayrıldığı tarih olan 30
Haziran Emekliler Günü olarak kutlanmaktadır. Ancak ne yazık ki
ülkemizde emeklilerimiz, küresel bir salgın ve ekonomik krizle beraber
belirsizlik ve güvensizlik sarmalından geçiyorlar. Bugün, 13 milyon
emeklinin 6 milyonu emeklilik sonrası ikinci bir işte
çalışmak zorunda kalırken çok büyük bir bölümü yoksulluk ve
hatta açlık sınırı altında yaşamaktadır.
Emekliler, yaşamı boyunca çalışan, üreten, alın teri
döken, prim ödeyen, emeğinin karşılığını
emekli olduğunda hak ettiği biçimiyle alması gereken
yurttaşlarımızdır. O nedenle emeklilerimizin adaletli
intibak yasası bu Meclisten mutlaka çıkmalı, EYTlilerin de
sorunu çözülmeli, gasbedilen hakları iade edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Kaplan
40.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, 2 Temmuz Madımak
katliamının 27nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yarın 2 Temmuz, Madımak
katliamının 27nci yıl dönümü. Yirmi yedi yıl önce Sivasta
şiirler yakıldı, Sivasta türküler yakıldı, Sivasta
insanlık yakıldı; aydın düşünürler, yazarlar,
demokratlar, bizim canlarımız yakıldı; 33 Alevi can, diri
diri, organize bir şekilde yakıldı. Tarihimizin en karanlık
olaylarından biri olan bu katliamda yakanları,
alkışlayanları, savunanları unutmadık,
unutturmayacağız. Madımak katliamı Türkiye tarihinde kara
bir lekedir ve hiçbir katliamın zaman aşımı olmaz. Yirmi
yedi yıl önce Sivasta 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Otelinde
yakılarak katledilen canlarımızı sevgi ve saygıya,
rahmetle anıyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
41.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, coronavirüs
salgını nedeniyle yaşanılan mağduriyetin önlenebilmesi
için yeni normalde halı sahaların da açılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Mağduriyetleri üç ayı aşan
sektörlerimizden biri de sayıları 25 bin civarında olan
halı saha işletmeleri. 1 Haziranda fitness salonları, hamamlar
ve havuzlar açıldı ama halı saha işletmeleri
açılmadı. Şimdi olmaz, bire bir temas var. diyeceksiniz,
Bundan dolayı açılmaması gerek. diyeceksiniz. Belki doğru
ama kamu kurumlarına ait olan futbol sahalarında maçlar
oynanıyor, zemini halı olan semt sahalarında başta gençler
olmak üzere herkes basketbol oynuyor. Halı sahaları yaparken ciddi
masraflar yapan girişimciler halı sahaları işletebilmek
için yine büyük bir maliyetle karşı karşıyadırlar. Her
halı sahada en az 3 kişinin çalıştığı kabul
edilirse 75 bin aile ne yiyor ne içiyor, farkında mısınız?
Her türlü sağlık önlemlerini alarak mağdur olan halı saha
işletmelerini bir an önce açın, yeni mağduriyetler
yaratmayın.
BAŞKAN Sayın Şahin
42.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, anayasal düzen açısından
kaygı verici olan çoklu baro düzenlemesini öngören teklifin geri çekilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler.
AKP Grubu çoklu baro yapılanmasının
önünü açacak düzenlemeyi Meclise sundu, hem de 78 baronun itirazına
rağmen. Anayasanın 135inci maddesi baroları, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarını kamu tüzel kişisi
olarak nitelendirdiği sürece çoklu baro diye bir proje söz konusu olamaz.
Barolar, kamu tüzel kişiliğine sahip kamu kurumlarıdır;
aynı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi. Nasıl Türkiye Büyük Millet
Meclisi yanında ikinci bir paralel meclis açamazsanız, paralel baro
da açamazsınız. Vekil oldukları gün Anayasaya sadakat andı
içen, namus ve şeref sözü veren AKP milletvekillerine bu yeminini
hatırlatıyor, anayasal düzen açısından son derece
kaygı verici olan bu teklifin geri çekilmesi konusunda bir kez daha
uyarıyoruz. Çoklu baro demek, yandaş baro demektir, ülkeyi bölmek
demektir, paralel yapı oluşturmak demektir. Savunma, hak ve özgürlük
ihlallerine karşı milletin itirazıdır; itiraza tahammülünüz
yok. Sesi kısık, cübbesi düğmeli topluluk oluşturmak için
yapmaya çalıştığınız yasa utanç vericidir. Hukuk
için susmayacağız, biat etmeyeceğiz!
BAŞKAN Sayın Bülbül
43.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, 2 Temmuz Madımak
katliamının 27nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Yirmi yedi yıl önce, 2 Temmuz 1993te Pir
Sultan Abdal Kültür Şenliklerine katılmak için Sivasta olan 33
aydınımız Madımak Otelinde yakılarak katledildi.
Aradan yirmi yedi yıl geçti ama asıl failler yargı önüne
çıkarılmadığı gibi, ceza alan sanıklar Cumhurbaşkanı
Erdoğanın affıyla cezaevinden çıktı. Bir yargı
sistemi düşünün, katliamı zaman aşımına uğratan;
bir yargı sistemi düşünün, failleri adaletten kaçıran;
işte, bu, ülkemizin ayıbı, cezasızlığın
görünen resmidir. Sivas katliamı bir insanlık suçudur. Bu böyle kabul
edilmeli ve 2014te Anayasa Mahkemesine, yaşam hakkı ve uzun yargılama
nedeniyle yaşanan hak kayıpları olduğu için yapılan
başvuru bir an önce sonuçlandırılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
44.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 11844 sayılı tarımsal
sulamada kullanılan elektrik tüketim bedelinin desteklenmesine yönelik
Bakanlar Kurulu Kararının Bursa ilini kapsamadığına
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Bazı illerde
tarımsal sulamada kullanılan elektrik tüketim bedelinin
desteklenmesine ilişkin karar 2018 yılında 11844
sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe girmiştir.
Bu karar, tarımsal sulama abone grubuna dâhil üreticilerin elektrik
faturalarının yüzde 35ini ödemeleri koşuluyla, geri kalan yüzde
65inin Bakanlığın destekleme bütçesinden ödenmesini içermektir.
Bursa ili ve ilçeleri ürün çeşitliliği ve üretimi konusunda Akdeniz
Bölgesinden sonra 2nci sırada yer almaktadır fakat ne yazık ki
Bursa çiftçimiz bu programa dâhil edilmemiştir. Sadece Yenişehir
ilçemizde çiftçimize ait yaklaşık 1.800 elektrik trafosu mevcut olup
üreticimiz sulama döneminde açma-kapama ücreti olarak her yıl 300 lira
ödemektedir. Çiftçimiz, tarımsal sulamada elektrik tüketim bedelinin
desteklenmesini talep etmektedir, ayrıca da her yıl ödediği
açma-kapama ücretinin alınmamasını istemektedir.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, ülkede doğal afetler
nedeniyle zor durumda olan çiftçilerden tarım sigortası
yaptırmamış olanların devlet yardımından
yararlanması yolunun açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, çiftçilerimizin ürünleri zaman zaman kuraklık, sel,
aşırı yağış, dolu gibi çeşitli doğal
afetlere uğramaktadır. Şehrim Kahramanmaraşta ve tüm
ülkemizde ekili alanların doğal afetlere uğraması
sonrası ciddi mahsul kayıpları yaşanmaktadır ve
çiftçiler mağdur olmaktadır. Devletimiz bu durumdaki çiftçilerimize
yardım etmektedir; bu doğru bir uygulamadır, destekliyoruz fakat
afetzede çiftçinin yardımdan yararlanması için tarım
sigortası yaptırmış olması şartı
aranması sıkıntı yaratmaktadır. Tarım
sigortası yaptırmamış çiftçilerin yardımdan
yararlanmasının yolu açılmalıdır. Genellikle küçük
çiftçilerin, sigorta yaptırma gücü olmayanların durumu dikkate
alınarak bu çiftçilerimize bir kolaylık sağlanmalı,
mağduriyetleri giderilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel
46.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle geçici işçi olarak Millî Eğitim Bakanlığı
bünyesinde işe alınanların mağduriyetlerinin giderilmesi
talebine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, birçok
milletvekilimize ve grubumuza ulaşan bir ileti var. Bizler 32 bin
kişi, Millî Eğitim Bakanlığında, 696 nolu
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle geçici kadroya alınan
işçileriz. Sözleşmemizde İşveren isterse iki ay süreyle sizi
ücretsiz izine çıkarabilir. maddesi vardı. Temmuz, Ağustos
aylarında ücretsiz izine çıkarıldık, bu iki ay süresince
işsizlik ödeneği dâhil hiçbir hakkımız yok. Bu corona
pandemisi döneminde bizler nasıl geçimimizi sağlayacağız,
çoluk çocuğumuza ne yediririz? Kısaca, sıkıntımız
çok büyük. Herhangi bir yasal ve sendikal dayanağımız da yoktur.
Bizler zaten asgari ücretle çalışan gariban işçileriz. Bizlere yardımcı
olmanızı rica ediyoruz. demişler. Onların sesini yüce
Meclise duyurmuş olalım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Arık.
47.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri ili Develi Muhtarlar
Derneği Başkanı Abdullah Ganioğlunun 31 Mart yerel
seçimlerinde Develilere verilen vaatlerin yerine getirilmesi talebine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aşağı Everek Mahallesi
Muhtarımız, Develi Muhtarlar Derneği Başkanı
Sayın Abdullah Ganioğlu bakın ne diyor: Zengin ortak geliyor
diyerek bizi kandırdılar. Bir zamanlar il olmasını hayal
ettiğimiz Develimizi köye dönüştürdüler. Şapka düştü, kel
göründü. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Memduh
Büyükkılıça sesleniyorum: 31 Mart yerel seçimlerinde verdiğiniz
vaatler nerede? Develiye yakışan termal nerede? Köylere yol
yapacaktınız, nerede? Kentsel dönüşüm sözünüz nerede? Yarım
kalan devlet hastanesi nerede? Sindelhöyük, Çayırözüne verdiğiniz
vaatler nerede? Mehmet Cabbar kardeşimizi kazandırın, koluma
takın, hizmet yapacağım. demiştiniz, Mehmet Cabbarı
kolunuza taktık, 55 çılgın projemiz nerede? diye soruyor.
Lafı mı olur? demiştiniz. Evet, lafı oluyor, Develi
artık hizmet bekliyor. Aslında sayın muhtar, sadece mahallesinin
ya da ilçesinin değil, bir şehrin isyanını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ceylan
48.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Millî Eğitim Bakanı Ziya
Selçukun 25 Martta düzenlenen basın toplantısında ücretli
öğretmenlerin mağdur edilmeyeceğini ifade etmesinin
ardından 5 Haziranda mevcut mevzuatın uygun
olmadığını ifade ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Millî Eğitim Bakanı 25 Martta Sağlık Bakanıyla
düzenlediği basın toplantısında Telafi derslerine ücretli
öğretmenler girecek, o zaman ücret alacaklar. dedi. 1 Nisandaki
açıklamasında da Ücretli öğretmenler uzaktan eğitim
yoluyla yaptığımız çalışmalara
katkılarını sürdürecek, ücretlerini almaya devam edecek.
diyerek ücretli öğretmenleri mağdur etmeyeceklerini belirtti.
Destekleme, yetiştirme kursu ücretli öğretmenleri 13 Marttan,
diğer ücretli öğretmenler ise 19 Hazirandan beri işsizdir.
Destekleme öğretmenlerinin son maaşları 300 ila 400,
diğerlerinin ise 1.900 liradır. Bu rakamlarla geçinmek mümkün
değildir. Aynı Bakan 5 Haziranda yaptığı
açıklamada ise Mevcut mevzuat içinde bunu yapmamız mümkün
görünmüyor. diyor. Sayın Bakan mevzuatı yeni mi öğrendi?
Artık umut tacirliği yapmayın. Anlaşılıyor ki
sarayın izni, damadın harcama onayı olmadan Bakanların bir
hükmü yok.
BAŞKAN Sayın Coşkun
49.-
Muş Milletvekili Şevin Coşkunun, Muş Devlet Hastanesine
coronavirüs şüphesiyle giden yurttaşlara test
yapılmadığına ve Muş ilinde YKS sınavında
yaşanan tedbirsizliklere ilişkin açıklaması
ŞEVİN COŞKUN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Muş Devlet Hastanesine coronavirüs
şüphesiyle giden yurttaşlara hiçbir şekilde test yapılmadığı,
Bakanlıkça talimat geldiği ve ayakta durabilen hiçbir hastaya
müdahale edilmeyeceği yönünde yurttaşlara bilgi verildiği
tarafıma iletilmiştir. Aynı zamanda hafta sonu yapılan YKS sınavlarında
Muşta okul içlerindeki güvenlik birimlerinin üst aramasını
eldivenle yaptığı ancak eldivenlerin değiştirilmeden
tüm öğrencilerle temas edildiği de gelen bilgiler
arasındadır. Bölgede pozitif vaka sayısının hızla
artmış olduğu görülürken bu ve benzeri tedbirsizliklerin neye
dayanarak yapıldığı Bakanlıkça izah edilmelidir.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.27
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.36
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 Milletvekilinin Hukuk
Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216)(´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 216 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 28inci maddenin önerge
işleminde kalınmıştı.
28inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
28inci maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 306ncı
maddesinin başlığında yapılan değişiklikteki
tavzih kelimesinin açıklama kelimesi şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Tezcan Orhan Sümer Süleyman Bülbül
Aydın Adana Aydın
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Rafet Zeybek Ünal Demirtaş
Bursa Antalya Zonguldak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüda Kaya Hasan Özgüneş Şevin
Coşkun
İstanbul Şırnak
Muş
Züleyha Gülüm Murat Çepni Ali Kenanoğlu
İstanbul İzmir İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurunuz Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bugün yargıyı konuşuyoruz. Maalesef, bugün yargı sistemimiz
sorunlar yumağı hâline gelmiştir ve bugün yargıda çok büyük
yapısal ve zihinsel sorunlar vardır. Aslında, yargıda AK
PARTİ öncesinde de büyük sorunlar olmuştur. Yani özellikle darbe
dönemlerinde yargının
bağımsızlığını ve tarafsızlığını
yitirdiği ve büyük adaletsizliklerin yaşandığı
dönemler olmuştur ancak bugüne kadar, hiçbir zaman için yargıda bu
kadar çok siyasallaşma yaşanmamıştır,
yargının tarafsızlığını ve
bağımsızlığını yitirdiği başka bir
dönem bu kadar yaşanmamıştır ve
vatandaşlarımızın yargıya bu kadar az güvendiği
bir dönem hiç yaşanmamıştır. Tarihten bugüne kadar
iktidarlar, her zaman için yargıyı kontrol etmek, yargı kendi
emirlerinde olsun isterler. Siz de AK PARTİ Grubu olarak yargıyı
kontrol etmek ve yargının kendi emrinizde olmasını
istiyorsunuz yani yargıyı vesayet altına almak istiyorsunuz.
İşte, bu sebeple de yargının DNAsıyla
oynadınız ve yargının sistematiğini bozdunuz.
Değerli milletvekilleri, bugün itibarıyla,
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı, ülkemizde maalesef yoktur,
yargıçlarımız ve savcılarımız
bağımsız ve tarafsız karar verememektedirler. Bu sebeplerle
de yargıya olan güven, ülkemizde en dip noktalara kadar gerilemiştir.
Vatandaşlarımız sizin yargınıza güvenmemektedir.
Bakın, yargıya güven 2014 yılında yüzde 31 iken 2018
yılında yüzde 38 oldu. Tabii ki bu oranlar, yüzde 20nin çok
üzerinde olmakla beraber yeterli oranlar değildir. diyen kimdir?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay söylüyor bunu yani
Cumhurbaşkanının Vekili söylüyor. Aslında bu bir
itiraftır, yargının içler acısı hâle gelen durumunun
en üst düzeyde itiraf edilmesidir. Bir itiraf daha var: Yargıya olan
güven yüzde 70 idi, şimdi yüzde 30lara geriledi. diyen kimdir? Kim
yaptı bu itirafı? Yargıtay Başkanı İsmail
Rüştü Cirit. ORC, kamuoyu araştırma şirketi, 2019 yılı
Kasım ayında bir araştırma yapıyor. 4.156 kişiyle
yapılan araştırmada, ankete katılanların yüzde 68i ne
diyor biliyor musunuz; Yargıya güvenmiyorum. diyor; yüzde 20si
Kısmen güveniyorum. diyor; Yargıya güveniyorum. diyenler ise
yüzde 11,7 arkadaşlar yani yüzde 11,7! Bu, daha kasım ayında
yapılan bir araştırma, aradan yedi sekiz ay geçmiş. Bu
rakamlar, maalesef, yargının ne kadar güvenilmeyen bir kurum hâline
getirildiğini ortaya koymaktadır. Neden böyle? Çünkü
siyasallaşmış bir yargı var, çünkü siyasallaşmış
yargının sonucudur bu güvenilmeyen yargı.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ Grubu
olarak son aylarda bir gerginlik politikası izliyorsunuz, toplumun sinir
uçlarıyla oynuyorsunuz. Anlaşılıyor ki yerel seçimlerin
yenilgisini ve travmasını hâlâ üzerinizden atamamış
durumdasınız. Ekonomi kötüye gidiyor, ülkeyi yönetemiyorsunuz ve
gündemi değiştirmeniz gerekiyor; tüm bunları unutturmak için
Türkiyenin gündemini değiştirmeniz gerekiyor ve gerginlik
politikası uyguluyorsunuz bunun için çünkü gerginlikten besleniyorsunuz.
Hâkimler ve Savcılar Kuruluyla vesayet altına alınan hâkim,
savcılardan sonra sırada avukatlar var. Şimdi de avukatları
vesayet altına almaya çalışıyorsunuz. Barolarla ilgili dün
sunduğunuz teklifle, FETÖyle beraber yürüdüğünüz dönemde FETÖnün
çıkmasını istediği çoklu baro önerinizi güncellediniz. Bir
FETÖ projesi olan çoklu baro sistemini kanunlaştırmak istiyorsunuz.
Aslında, çoklu baro değil yapmak istediğiniz. Nedir? Paralel
baro. Paralel baro teklifiyle, baroları bölüp parçalamak istiyorsunuz,
avukatları kutuplaştırmak, kamplaştırmak istiyorsunuz,
bağımsız baroları vesayet altına almak istiyorsunuz ve
baroları susturmak istiyorsunuz. Baroları bölüp parçalamak, paralel
baro FETÖnün hedeflerindendi. İşte, şimdi, FETÖnün yarım
bıraktığı bu hedefi siz tamamlamak istiyorsunuz.
İşte, burada, bu teklifle AK PARTİ Grubunda FETÖnün ruhu
dolaşıyor. Avukatları bölmenin, parçalamanın, paralel
baronun kime yararı olacak? FETÖnün hedeflerini uygulamak size ne
kazandıracak?
Değerli milletvekilleri, avukatlık bir
kamusal meslektir, yargının 3 ayağından biridir.
Bağımsız baro, bağımsız yargının
olmazsa olmazıdır. 80 baronun 80i de çoklu baroya karşı
çıkıyor yani paralel baroyu istemiyor. Baro başkanları
geldiler, Mecliste sizin Grup Başkan Vekillerinizle görüştüler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Burası millî iradenin
tecelligâhı, burada millet adına parlamenterler, siyasi parti
grupları kanun tekliflerini getirirler.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Çoklu baro
istemiyoruz, bu teklifi getirmeyin. dediler ama siz ne yaptınız?
Biz bunu illa getireceğiz. dediniz.
Değerli milletvekilleri, baro
başkanları, baroların tarihinde ilk defa kendi bulundukları
illerden yürüyüş yaptılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Yaptığımız yasal düzenleme, avukatlık ve hukuk
alanında en büyük reformlardandır.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Üç gün yürüdüler
baro başkanları, değerli arkadaşlarım. Zonguldak
Barosu Başkanımız Özel Eroğlu da 73 yaşına
rağmen üç gün yürüdü. Peki, siz ne yaptınız? Ankaranın
girişinde baro başkanlarına barikat kurdunuz, baro
başkanlarının Ankaraya girmesini engellediniz. Güvenlik
güçleriyse baro başkanlarını tartakladılar. Baro
başkanları barikatın kurulduğu yerde, yağmur çamur
demeden yirmi yedi saat beklediler.
Avukatlara yeşil pasaport verdiniz, tebrik
ediyoruz, güzel bir olaydı; evet, avukatlar için önemli bir olaydı.
Avukatlar şimdi yeşil pasaportla istedikleri ülkeye gidebiliyorlar
vize almadan ama Türkiyenin başkentine giremediler değerli
arkadaşlar. İşte, bu durum trajikomik bir durumdur. Ne oldu?
Yine, tüm dünyaya rezil olduk. Siz, ısrarla paralel barolar kurulsun
istiyorsunuz, avukatlara da bunu dayatıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun efendim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Anayasanın 135inci maddesine göre kurulan
20nin üzerinde kamu niteliğinde meslek kuruluşu vardır, Barolar
Birliği de bunlardan biridir değerli arkadaşlar. Şoförler
odasını veya Odalar ve Borsalar Birliğini veya Noterler
Birliğini bölmüyorsunuz, parçalamıyorsunuz da niye baroları
bölüyorsunuz? Hani, bunu derken de bu meslek gruplarını da bölün
demiyorum, onu da yanlış anlamayın ama niye Barolar
Birliğine özel bir kanun çıkarmak istiyorsunuz? Bu kurumların
hepsi size göre düzgün işliyor da barolar mı yanlış
işliyor? Buradan da MHP Grubuna söylüyorum, hani Tek millet, tek bayrak,
tek vatan, tek devlet diyordunuz; ne oldu? Vali tek, kaymakam tek, belediye
başkanı tek, ticaret ve sanayi odaları tek, noterler tek, her
kurum tek, saraydaki tek adam dahi tek; barolar niye tek değil
değerli arkadaşlar, barolar niye çoklu, barolar niye paralel?
Baroları bölmek bölücülüktür, vatana ihanettir ve hiç kimseye de
yararı yoktur, bu memlekete de yararı yoktur.
Bu teklifi derhâl geri çekmenizi rica ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hukuk muhakemeleri kanun teklifinin 28inci maddesi
üzerine söz aldım. Bu madde tabii, teknik bir madde. Kanunun bütünü
üzerinde parti sözcülerimiz görüşlerimizi dile getirdiler ve bu maddeye,
bu teklife ilişkin muhalefetimizi de dile getirdik.
Ben, şimdi size bu hukuk, mahkeme,
kardeşlik, eşitlik, hak, hukuk, adalet, hani Alevi kardeşlerimiz
filan sözleri çok söylendi ya bugün, bunun üzerinden bir yargı kararı
aktaracağım. Şimdi, aynı zamanda seçim bölgem olan
İstanbulda Arnavutköyde 2018 yılında bir okulda, Arnavutköy
Cumhuriyet Ortaokulunda, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni oruç
üzerine konuşuyor, ders veriyor orada ve oruçları anlatırken
Aleviler de muharremde oruç tutarlar. diyor ve ekliyor: Ama Alevilerin
yemeği yenmez. Şimdi, bunu, din kültürü ve ahlak bilgisi
öğretmeni söylüyor. Neyse, çocuklar bunu dışarıya
taşıyorlar, arkasından da Arnavutköy Cemevi
Başkanımız Yüksel Yılmaz bu konuyla ilgili şikâyette
bulunuyor, konu soruşturulmaya başlanıyor. Geçtiğimiz
hafta, bu konuyla ilgili cumhuriyet savcısı bir karar veriyor ve
diyor ki: Kovuşturmaya yer olmadığına
Yani, bunu
kovuşturmaya gerek yok.
Şimdi, gerekçeleri şunlar
Alevilerin
yediği yenmez. diye söylenen
Hatta, şöyle ilginç bir şey oluyor;
çocuğun birisi diyor ki: Ya Öğretmenim, ben az yedim, bir şey
olur mu öğretmenim bana? Öğretmen de Az yediysen bir şey
olmaz. gibisinden bir cevap da veriyor. Yani böyle bir diyalog ortamında
da bu konu konuşuluyor ve arkasından, cumhuriyet savcısı
şunu söylüyor, diyor ki: Bu söylem, aleniyet unsuru bakımından
gerçekleşmediği için yani aleniyet
taşımadığı için kovuşturmaya gerek yok. Bu
söylem, kamu güvenliği açısından da bir sorun teşkil
etmemektedir. Bu nedenle de soruşturmaya gerek yok. Ve bunun TCKnın
216ncı maddesinin 2nci fıkrasında düzenlenen suç
kapsamında olmadığını ifade ediyor oysa Türk Ceza
Kanununun 216ncı maddesi çok açık yani kin, nefret, belli bir etnik
gruba, dinî inanca, mezhebe yönelik nefret söylemlerinin
cezalandırılmasına ilişkin bir madde fakat bu savcı,
bütün bu söylemden kaynaklı olarak Herhangi bir soruşturmaya,
kovuşturmaya gerek yok. diye bir karar veriyor.
Şimdi, arkadaşlar, söyle bir
düşünelim: Bu, bir öğretmen ve bunu öğrenciye söylüyor,
öğrencilere söylüyor, Alevilerin yemeği yenmez diye
öğrencilere söylüyor. Hani, şöyle düşünüyorum: Bu öğretmen
ya da herhangi bir öğretmen ya da herhangi bir kişi,
bırakın öğretmen olmayı, Twitterdan, herhangi bir sosyal
medyadan, ne bileyim, Alevilerle ilgili değil de yani başörtüsüyle
ilgili, camiyle ilgili, Müslümanlıkla, Sünni insanlarımızın
inançlarıyla ilgili kötü bir laf etmiş olsaydı, ne olurdu? Bir,
bu savcı böyle bir karar verebilir miydi? İki, bu savcı böyle
bir karar verse görevinin başında durabilir miydi; kendisine
bırakın haritadan yer beğenmeyi, bu mesleği, bu görevi
yerine getirebilir miydi; savcı olarak görevinde kalabilir miydi?
Bunların hepsinin cevabını biz biliyoruz. İşte, o
zaman şunu diyoruz biz: Ya, buraya çıkıyorsunuz, güzel
konuşuyorsunuz, diyorsunuz ki Ya, Aleviler bizim kardeşimizdir, biz
mezhepçilik yapmıyoruz, Kürtler bizim kardeşimizdir. Biz etnik,
inançsal ayrımcılık yapmıyoruz. İyi de pratik öyle
değil ki yani burada daha ne diyecekti bu öğretmen? Yani Alevinin
yediği yenmez Alevinin yemeği yenmez hakaret değilse, bir
topluma yönelik kin, nefret değilse daha ne diyecekti? Yani ne
bekliyordunuz, ne söylemesini bekliyordunuz ki kin, nefret ve hakaret olsun?
Şimdi, o yüzden burada güzel laflar ederken bunun
karşılığının olup olmadığını
da bir tartmanız gerekiyor. Oysa bütün bunların bir
karşılığı yok, sadece güzel laflar ediyorsunuz.
Sayın Başkan belki söz alır biraz sonra ve der ki Ülkemizde
eşitlik, adalet
Devletimiz hukuk devletidir, yargımız
bağımsızdır. Artık, ezberledik bunları ama bu
kararlar bunu demiyor, bu kararlar bunu söylemiyor arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bülbül.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Zonguldak Milletvekili Ünal
Demirtaşın görüşülmekte olan 216 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 28inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, benim burada bulunmadığım sırada,
arkadaşlarım ifade ettiler, Cumhuriyet Halk Partili hatip, madde
üzerindeki değişiklik önergesi hakkında söz alan hatip,
Milliyetçi Hareket Partisine seslenerek Vatanın, milletin
bütünlüğünden, tekliğinden bahsediyorsunuz -barolarla alakalı
olarak herhâlde- bu bölünmüş barolar nedir? diye sormuş; MHPye
bölücülük ve bu noktada ağır ithamlarda bulunmuş. Bana ifade
edilen o.
Şimdi, şu an, Hukuk Muhakemeleri Kanunu
üzerine bir görüşme yapıyoruz. Allah nasip ederse Komisyon sürecinde
de Genel Kurul sürecinde de barolarla alakalı Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini net bir şekilde ifade edeceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisi vatanın, milletin, memleketin bölünmez
bütünlüğü üzerine hayatını bu yolda feda edecek noktada
düşünceye sahip olan bir siyasi harekettir. Bu noktada en ufak bir hesap
verme zorunluluğumuz, kendimizi savunma zorunluluğumuz söz konusu
değildir. Bu mesele, bu kanun sürecinde bizim içerisine gireceğimiz
değil, barolarla alakalı görüşmeler sürecinde
değerlendireceğimiz bir meseledir. Bu söylenen, ifade edilen
hususları tamamen, sonuna kadar reddettiğimizi, kabul
etmediğimizi ifade etmek istiyorum, saygılar sunuyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 128 Milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Sayın Özel, yoklama talebiniz
var.
Sayın Özel, Sayın Aygun, Sayın Sümer,
Sayın Bakan, Sayın Zeybek, Sayın Kaya, Sayın
Tığlı, Sayın Şeker, Sayın Budak, Sayın
Gürer, Sayın Kılınç, Sayın Kayan, Sayın Güzelmansur,
Sayın Demirtaş, Sayın Yılmazkaya, Sayın Aydoğan,
Sayın Tutdere, Sayın Polat, Sayın Ünsal, Sayın
Başevirgen
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.58
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 28inci maddesinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren milletvekili
arkadaşlarımız, lütfen ayrılmayın.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 128 Milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı 216) (Devam)
BAŞKAN 28inci madde üzerinde verilen
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
28inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 28inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Aydın Adnan Sezgin
Eskişehir Konya Aydın
Yasin Öztürk Aylin Cesur Ümit Dikbayır
Denizli Isparta Sakarya
Hüseyin Örs
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon
Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs.
Sayın Örs, buyurunuz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ilgili teklifin 28inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 6100 sayılı
Kanunun 306ncı maddesinin başlığı Tavzih ve
tamamlama talebi ile usulü şeklinde değiştirilmiş,
(1)inci fıkrasına Tavzih ibaresinden sonra gelmek üzere veya
tamamlama ibaresi ile (1)inci ve (3)üncü fıkralarına tavzih
ibaresinden sonra gelmek üzere veya tamamlama ibaresi getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde de millî ve stratejik ürünümüz olan fındık üzerinde bir
şeyler söylemek istiyorum.
Fındık Düzceden Artvine, Trabzondan
Gümüşhane, Tokata kadar 16 il, 123 ilçe ve 3.200 köyde 720 bin hektar
alanda yaklaşık 500 bin çiftçiyle üretilen bir ürünümüzdür. Dünya piyasasında
fındığın yaklaşık yüzde 75i ülkemizden
karşılanmaktadır. Bu sebeple fındık, ülkemiz için
millî ve stratejik bir üründür. Dünyada tartışmasız en kaliteli
fındık da ülkemizde yetiştirilmektedir. O yüzden,
fındıkla ilgili stratejilerimizi bu gerçeklik çerçevesinde
belirlemeliyiz diyorum.
Ülkemizde fındığın önemi, bundan
tam seksen beş yıl önce 10 Ekim 1935 yılında
Başkanlığını dönemin Ekonomi Bakanı rahmetli
Celal Bayar'ın yapmış olduğu 1inci Millî Fındık
Şûrasında ortaya konulmuştur. 1inci Millî Fındık
Şûrasında Fındık mahsulünün tam değerlendirilmesi ve
müstahsil ile tüccarın işlerinin
çabuklaştırılması, kolaylaştırılması
bakımından bir bankanın kurulması zarureti
vardır." denilmiştir. Üreticilerin örgütlenmesi, iç ve
dış pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin
artırılmasına yönelik kararlar alınmıştır.
1938 yılında kurulan ve binlerce üyesi
olan Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
yani FİSKOBİRLİK, maalesef, bugün, işlevsiz hâle
getirilmiştir. Buna bağlı olarak piyasada tekelleşme
artmış, özel sektör ve yabancı sermayeli şirketlere
mahkûmiyet kaçınılmaz olmuştur.
Değerli milletvekilleri, her yıl
fındık sezonu gelmeden, bu kürsüden gerekli tedbirlerin
alınması ve hem üreticilerimizin hem de sektörümüzün
rahatlatılmasıyla ilgili planlamaların yapılması ve
önemli tedbirlerin uygulanması yönünde uyarılarda bulunuyoruz.
Fındıkta her sezon öncesi yapılan rekolte açıklamaları
ve spekülatif hareketlere buradan dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Hayalî,
abartılı rekolte açıklamaları ve spekülatif hareketlerin
amacı piyasa fiyatını aşağıya çekmektir. Nitekim,
piyasada 24 liraları gören fındık, son birkaç haftada 19-20 lira
seviyelerine düşmüştür.
Her sezon öncesi fındık taban
fiyatıyla ilgili sorunlar ortaya çıkmakta ve üretici mağduriyet
yaşamaktadır. Fındık hasadının
başlamasına çok az bir süre kala fiyatın belirlenmemiş
olması ayrı bir sorun teşkil etmektedir. Taban fiyatın
acilen açıklanması üreticinin lehine olacaktır. Yaşanan
salgın süreci ve şartları göz önünde bulundurularak çay taban
fiyatında yapılan yanlışların fındıkta
yapılmaması gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum. Bu
yıl için maliyetin üzerine enflasyon ve çiftçinin yaşam payı da
ilave edilerek üreticiyi memnun edecek bir taban fiyat belirlenmeli ve hasat
başlamadan önce bu taban fiyat muhakkak açıklanmalıdır.
Devletin, TMO ya da FİSKOBİRLİK
üzerinden bir alım politikası oluşturması gerekmektedir.
Bunun yanında, ekonomik ömrünü tamamlamış fındık
bahçeleri iklim ve arazi koşullarına göre acilen yenilenmeli, verim
ve kaliteyi ön planda tutan politikalar uygulanmalıdır.
FİSKOBİRLİKe işlevsellik kazandırılmalı;
üretim, pazarlama ve ihracata kadar her durumda inisiyatif alınarak
üreticinin yanında olunmalıdır.
Buradan, başta iktidar ve TMO olmak üzere,
fındıkla ilgili tüm paydaşlara seslenmek istiyorum:
Yapılması gereken, üreticiyi çeşitli söylemlerle algı
yaparak oyalamak değil, alın terinin
karşılığını almasını
sağlamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Son olarak değerli
arkadaşlar, bölgemizdeki üreticilerimizden tarafıma iletilen bir
talebi de yüce Meclisimize arz etmek isterim. Alan bazlı destek müracaat
süresi, 30 Haziran itibarıyla bitmiştir. Ziraat odalarından
aldığım bilgiye göre, bu corona tedbirleri kapsamındaki
yasaklardan dolayı, birçok üreticimiz müracaatlarını
gerçekleştirememişlerdir. Bu nedenle, bu müracaat süresinin bir ay
daha uzatılması talepleri vardır. Ben de bu durumu, bu kürsüden
Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerine iletmek istiyorum.
Aksi hâlde, binlerce üreticimiz bu destekten mahrum kalacaklardır.
Son olarak diyorum ki: Yine yeşillendi
fındık dalları, inşallah iyi olur bizim üreticinin hâlleri.
Hepinize en derin saygılarımı
sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 29uncu maddesinde geçen
veya ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda Kaya Hasan Özgüneş Şevin
Coşkun
İstanbul Şırnak Muş
Züleyha Gülüm Murat Çepni Gülüstan Kılıç Koçyiğit
İstanbul İzmir Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Muş Milletvekilimiz Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit.
(HDP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 1 Temmuz, yarın 2 Temmuz yani Sivas
katliamının yıl dönümü. Yirmi yedi yıl önce yarın yani
2 Temmuzda Sivasta Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için kente
giden yüzlerce aydının 33ü ne yazık ki gerici güruhlar
tarafından katledildi, yaşamdan koparıldı. Sadece onlar
değil, aynı zamanda 2 otel çalışanı da bu
saldırı sırasında yaşamını yitirdi.
Peki, Sivasa gidenler niçin gitmişlerdi? Pir
Sultan Abdal Şenlikleri için gitmişlerdi ve aslında, o dönemin
valisi olan Sivas Valisi Ahmet Karabilginin de misafiriydiler, resmî
davetlisiydiler. Ama buna rağmen 1 Temmuzdan itibaren kentte gerici
bildiriler dağıtılmaya başlandı ve Sivasa gelen
aydınlar, yazarlar, Alevi inancının önde gelenleri, erenler
hedef hâline getirildi ve aslında 2 Temmuzun önü 1 Temmuzdan
açıldı ve ne yazık ki dönemin Hükûmeti, dönemin kolluk güçleri
bütün bu sürecin seyircisi oldular.
Peki, Sivas ilk miydi? Hayır, Sivas ilk
değildi. Aslında 38 Dersim katliamını yapan
anlayış ile 1978de Maraş katliamını yapanlar ile
1980de Çorum katliamını gerçekleştirenler ile Sivas
katliamında insanları diri diri yakanlar aynı
anlayışın ürünüydüler. Dersimde Silahlarımızın
kabzası bozulmasın. diye odun kütükleriyle çocukların,
gençlerin ve kadınların kafasını ezenler, Sivasta
Yakın onları! diye bağırıyorlardı ve o yakma
eyleminin bir düşüncenin, bir ideolojinin, bir anlayışın
dışa vurumu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Nedir bu? Aleviyi
yok sayan anlayış, Alevi inancını sistem içerisinde eritmek
isteyen anlayış; Alevinin inancını, Alevinin mabedini,
Alevinin dergâhını hiçe sayan anlayış; Aleviyi asimile
edip makbul Alevi, devletin Alevisi yaratmak isteyen anlayış,
işte Sivasta kendini gösterdi. Ama dediğim gibi, Sivas ne ilkti ne
yazık ki son da olmadı. Sivasla yüzleşilmediği için,
Sivasın hesabı verilmediği için, Sivastaki adalet süreci takip
edilmediği için biz sonrasında Gazi katliamını, Ümraniye
katliamını da yaşadık değerli arkadaşlar. Bugün,
şuradan da bakmamız gerekiyor; IŞİD nasıl Türkiyenin
2 askerini canlı canlı yaktıysa, nasıl kafa kestiyse o gün
Sivasta insanları yakanlar da aynı anlayıştan, aynı
ideolojiden, aynı duygudan besleniyorlar. Ötekini yok sayan, ötekine
tahammül etmeyen, ötekini biat ettirmeye çalışan bir
anlayışın, bir aklın yansıması olduğunu çok
iyi biliyoruz.
Peki, dönemin muktedirleri ne dedi? Dönemin
Başbakanı Çiller, çıkıp televizyonlarda Çok şükür
otel dışındaki yurttaşlarımıza bir şey
olmamış. dedi. Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ne dedi? Bu
olayda karşılıklı bir çatışma yoktur. Otel
yangını nedeniyle oteldeki insanlar yaşamını
yitirmiştir. dedi. Tabii ki karşılıklı bir
çatışma yoktu, çünkü bilerek ve isteyerek bir katliam planlanmıştı
ve bu katliamın önüne geçmek için hiç kimse hiçbir şey yapmadı
ve 33 aydınımız, bu ülkenin 33 geleceği, 33 yürek, 33 insan
diri diri yakıldı. Bunun utancı da -tabii ki- onun faillerini
aklayanların üzerine kalmış durumda.
Değerli arkadaşlar, biz şunu çok iyi
biliyoruz: Bu ülkede öteki olmak zor. Dün Alevilere
yaptığınızı bugün Kürtlere yapıyorsunuz; dün
Ermenilere yaptığınızı bugün Alevilere, Kürtlere,
Çerkezlere, kadınlara yapıyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yalan
söylüyorsun yalan! İftira atıyorsun, yalan söylüyorsun!
Yalancısın sen, iftiracısın sen!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Siz bütün farklılıklara düşman, bütün
farklılıkları yok etmek isteyen, bütün
farklılıkları ötekileştirerek hedef hâline getiren
insanlarsınız.
Tabii, eylemleriniz bununla da
sınırlı değil, son dönemde özellikle LGBTİ bireylerini
hedef göstermeniz, bunun üzerinden siyaset yapmanız, gençleri hedef
göstermeniz, baroları hedef göstermeniz, bu ülkenin muhaliflerini, muhalif
kurumlarını hedef göstermeniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
aslında zihinsel kodlarınızı ve kiminle
örtüştüğünüzü çok iyi bir şekilde ortaya koyuyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas)
Irkçılık yapma, ırkçılık yapma!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Ben ırkçılık yapmıyorum ama ırkçılık
yapanları çok iyi tanıyorum, hiç merak etmeyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bölücülük
yapıyorsun, bölücülük.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, yaptıklarınız sadece Sivasla da
sınırlı değil. Bakın, sabah akşam mülteciler için
söz söylüyorsunuz, Kucak açtık 4 milyon Suriyeliye. diyorsunuz,
Göçmenlere ev sahipliği yaptık. diyorsunuz ama bakın bu ülkede
2 İranlı genç -biri 25 yaşında, biri ise 27
yaşında- Saeed Tamjidi ve Mohammad Rajabi idam edilecekleri
bilindiği hâlde İrana iade edildiler ve ölüm cezaları
kesinleşti. İşte, sizin iktidarınız bu.
Başka ne yapıyorsunuz? Siz, düzensiz
göçmenliği, göçmen kaçakçılığını teşvik eden
bir Hükûmetsiniz ve şu anda Van Gölünde 110 can gölün altında, siz
burada kılınızı kıpırdatmadan oturuyorsunuz ve bu
insanlar sizin Hükûmetinizin politikaları nedeniyle öldüler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Siz, belki de hiçbir zaman onlar için bir şey yapmadınız.
İçişleri Bakanınız açıklama
yapıyor ama üzerinden dört gün geçmesine rağmen -27sinde oldu olay-
hâlâ bu insanlara ulaşılmış değil ve Van yeni
göçmenliğin, kaçakçılığın, insan
kaçakçılığının üssü hâline gelmiş durumda. Sizin
İçişleri politikanız, sizin Hükûmet politikanız, sizin
göçmen politikanız nedeniyle bu ülkede göçmenler ya gemilerde, teknelerde
ya botlarda ya da donarak kar altında yaşamlarını
yitiriyorlar. Bu gerçekle yüzleşseniz iyi olur diyorum, Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Yalan söylüyorsun. sözünü de iade ediyorum bu
arada.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İşin gücün yalan, yalancı!
BAŞKAN Sayın Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğitin görüşülmekte olan 216 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 29uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatibin kürsüden nefret söylemini
kınıyorum, lanetliyorum; yazıklar olsun! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu ülkenin millî iradesinin tecelligâhından
çıkıp Madımakta bu ülkenin birliğine, beraberliğine
kastedenleri, barışı tehdit edenleri âdeta bu milletin
içerisinden çıkmış gibi görerek buradan başka ihanetlere,
başka fitnelere, başka din ve inanç tahrikine neden
olmanızı kınıyorum, lanetliyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Siz kendi politikalarınızı kınayın, siz kendi
politikalarınızı kınayın!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biliyorum
kaygınızı, sebebini biliyorum bunun. Bunun arka planında bu
ülkede millî güvenlik politikalarının, hukukun, refahın,
özgürlüklerin ihanete fırsat vermeyişinden rahatsızlık
duyuyorsunuz; bu ülkede PKKnın kökünün kazınmış
olduğundan rahatsızlık duyuyorsunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sizin Genel Başkanınız Sivas davası için Hayırlı
uğurlu olsun. dedi.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Bağırma, bölücü!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ülkenin
şehirlerini karıştıran, saldırılarla bu ülkeyi
tehdit eden derin ve paralel yapıların kökünün kazınmış
olduğundan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sizin Genel Başkanınız Sivasın
katliamcılarını affetti, affetti; önce bunun hesabını
ver! Öyle konuşmakla olmaz!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hikâye anlatma!
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamamlamak için henüz
erken. Kürsüden söz alıp bu kadar ihanet ve tahriki yapıp ondan sonra
bizden tamamlamamızı beklemeyin..
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İhanet eden sizsiniz! Hem de halka ihanet ediyorsunuz, siz halka ihanet
ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cevabımız
var, söyleyecek sözümüz var.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Davayı ne yaptınız? Sen onların müdafisiydin,
avukatları sizsiniz! Siz Sivasın avukatlarısınız! Siz
Sivasın avukatlarısınız, affedilemezsiniz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ülkenin birlik ve
beraberliğine kasteden PKKya laf söyleyemezken, ihanet odaklarına
laf söyleyemezken, onların burada tevil yollu
borazanlığını yaparken bizden susmamızı
beklemeyin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Siz Sivasın avukatlarısınız.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Bölücü!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Aynaya bak aynaya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, bu ülkede
o Madımak ihanetini gerçekleştirenler ile PKKnın
sözcülüğünü yapanlar aynı çevreden besleniyorlar, dert belli.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya sıkışınca PKK, söz olmayınca PKK.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, bu
ülkede on yedi yıldan beri anayasal reformlarla birliğimizi,
dirliğimizi, kardeşliğimizi tahkim etmeye başladık.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Başka yerlerden gel Cahit Özkan, bize gerçeği söyle, gerçeği!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ülkede içişleri
politikasıyla, güvenlik politikalarıyla Türklerin, Kürtlerin,
Alevilerin, Sünnilerin, 83 milyon vatandaşımızın
birliğini, beraberliğini, kardeşliğini tahkim ettik.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sen Sivası savundun mu?
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Vatan
hainisiniz!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bölücü
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Aynaya bak!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, evet, evet(!)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
bütün derdiniz, bütün kavganız on sekiz yıldan beri özellikle millî
birlik, beraberlik ve kardeşlik açıklamalarımızı
engellemeye çalışmak olmuştur. Bunun hesabını
vereceksiniz.(Gürültüler)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyoruz.
Kapanma Saati: 19.30
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.40
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
29uncu madde üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve arkadaşları
tarafından verilen önergenin oylamasında kalınmıştı.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Oluç, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
tartışmanın içinden çıkamayınca en kolay yol
karşısındakine hakaret etmektir. Aciz içindesiniz, aciz
içindesiniz. Böyle tartışarak, böyle konuşarak hiçbir yere
varılamaz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Siz hakaret
ettiniz, siz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi
bakın, Sayın Grup Başkan Vekili Cahit Özkan
konuşmasında bir sürü hakaret etti, bir sürü hakaret etti ama, az buz
değil. Bu ilk yaptığı da değil çünkü kendisinin
temizlemesi gereken bir geçmişi var; o Fetullahçı geçmişini
temizlemek için bize hakaret etmeyi en uygun yol olarak bulmuş. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sana nasıl hesap
soracağım, bak şimdi sen! Dur sen!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sorun. Ne
hesabı soracaksan sorarsın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen bize hakaret
edeceksin biz de hukuk çerçevesinde cevap vereceğiz, susacağız
ha.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın, ben
size bir tane açıklama okuyacağım şimdi; Sayın Devlet
Bahçeli, Ergenekon, Balyoz davalarıyla ilgili yıllar önce
tarafsız ve bağımsız yargı çağrısı
yapmış, Fetullah Gülen faaliyetlerini askıya alsın.
çağrısı yapmış. Peki, Cahit Özkan koşa koşa
televizyonlara çıkmış, ne demiş? Bakın, demiş ki:
Bu çağrıyı süren Balyoz, Ergenekon davalarının
itibarsızlaştırılması, yargıçların,
savcıların itibarsızlaştırılması ve davanın
akamete uğratılması gayreti olarak görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öncelikle bu
davalar hukuk çerçevesinde devam etmektedir. Cemaat bir terör örgütü
değildir ki böyle bir ateşkes ilan eder gibi bir yaklaşım
içine girsin. Cemaatin faaliyetleri bir hukuki, siyasi çalışma
içerisinde değildir ki. Buyurun, televizyonda bu sözleri siz
söylemişsiniz. Siz şimdi bu sözlerin üzerini örtebilmek için
oturduğunuz yerden bize hakaret etmeyi iyi ve doğru yol olarak
görüyorsunuz. Bu doğru bir tutum değil, biz bunu eleştiriyoruz.
Bakın, biz diyoruz ki: Varsa tartışılacak bir şey
tartışırız ama hakaretle olmaz. Ne hainliğinden
bahsediyorsunuz ya! Siz kendi yaptığınız hainliklere
bakın! Sizin bize hain deme hakkınız yok, size bu hakkı
vermiyorum ben.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Sen kimsin
ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bana da
diyemezsiniz, hiçbir arkadaşıma da hain diyemezsiniz, yok öyle
hakkınız! Siz kendinizi ne zannediyorsunuz! (HDP
sıralarından alkışlar) Sizin günahlarınızın
gölgesi boyunuzu çok aştı, sizin günahlarınızın
gölgesi her yeri kapladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Fazla gaza gelme,
fazla gaza gelme.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öyle kolay
kolay oturacaksınız camdan bir kulenin içinde, bize taş
atacaksınız. Yok öyle şey, attırmayız!
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bağırma,
bağırma.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
eğer terör örgütlerinden bahsedeceksek -ben buradan kürsüden de söyledim,
yerimden de söyledim- konuşuruz, evet. Ahrar-uş Şamı
konuşalım, IŞİD artıklarını
konuşalım, El Kaide türevlerini konuşalım, FETÖyü
konuşalım, HTŞyi konuşalım, kurmuş
olduğunuz bütün bu ilişkileri konuşalım. Ya, söyleyince
Geç onları. oluyor, söyleyince Geç onları. Bütün bunları
konuşalım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) PKKyı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yok öyle,
oturacaksınız camdan kulenin içine, bize
saldıracaksınız. Önce kendi geçmişinizi temizleyin, ondan
sonra konuşun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru dürüst konuş, sen kendi geçmişine bak!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKyı da konuşsana! PKK bozuntularını konuş! Haddini
bil!
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürsüden istiyorum
efendim, sataşma var. Sataşma açık efendim. Böyle bir şey
var mı!
BAŞKAN Sayın Özkan 69a göre söz
veriyorum size, buyurun.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizim siyasi çizgimiz milletvekili olmadan önce,
hukuk mücadelesi verdiğimiz dönemden itibaren medya önünde, milletimizin
huzurunda, şeffaf bir şekilde cereyan etmiştir. Her şey
şeffaf, demokratik ortamlarda olmuştur. Savunduğumuz
değerler: Millî iradenin üstünlüğü, demokrasi, hukuk devleti ve hukuk
reformları
HÜDA KAYA (İstanbul) Ya hikâye
anlatıyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
insan hak ve
özgürlükleri, başörtüsü mücadelesi, bu ülkede
ayrımcılığa karşı mücadele
HÜDA KAYA (İstanbul) Git, yalan söylüyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bunların
içerisinden geldik ve Balyoza müdahale talebinde bulunduk.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hepsi yalan, hepsi
sahtekârlık, hepsi tiyatro! En net bölücü sizsiniz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Şu anda Balyoz,
Türkiye Cumhuriyeti yargısında, yüksek yargıda görülmeye devam
etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığının
vermiş olduğu bozma kararı talebi çerçevesinde derdesttir.
Burada sanık olanların 28 Şubat davasından hüküm giydikleri
malumdur. Burada, demokrasinin gereğini Mecliste ve milletin huzurunda,
medya önünde ifade etmiş, haykırmış birisiyim. Tarih
boyunca FETÖyle mücadelede de çizgimiz nettir. (HDP sıralarından
gürültüler) 17-25 Aralıktan 15 Temmuza kadar bu ülkede birileri koltuk
sevdasıyla FETÖye yaltaklık yaparken biz meydanlarda bunun
mücadelesini verdik. [CHP ve HDP sıralarından alkışlar(!)]
4 tane FETÖcü hâkim ve savcı ihraç edildi diye çıkıp da
yargıya sarayın yargısı dediniz.
Biraz önce yapılan tartışmaya bakacak
olursak biraz önce neyi tartıştık? Çıktı birisi, bu
ülkede derin ve paralel yapılar, Madımak Sivastan,
Başbağlara, Bingöl katliamına, bu ülkede aydınların
katledilmesine kadar, terör üzerinden Türkiyeye istikamet vermek isteyenlere
kalkıp onun üzerinden otuz küsur yıl geçmiş iken gelip milletin
kürsüsünde onların gösterdiği istikamette at gözlükleriyle bakmaya
devam ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Elli
yıl da geçse anlatacağız!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ya, milletin kürsüsünden ne
konuşuyorsun?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen ne konuşuyorsun? Sen niye konuşuyorsun
milletin kürsüsünden?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Alevi-Sünni, laik-antilaik
çatışması çıkarmak istiyorlardı, maalesef o ihanetin
üzerinden otuz yıl geçmiş hâlâ terörün gösterdiği istikamet
huzurunda, onun gösterdiği istikamette yol almaya devam ediyorlar. (HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yargılasaydın! Yirmi yıldır siz
iktidarsınız, yargılasaydın o zaman!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bu ihanetle mücadele
edeceğiz. (HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katili cezaevinden
çıkardınız!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Kavgamız,
mücadelemiz bu ülkenin huzurundan, istikametinden yana. (HDP
sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katili cezaevinden siz
çıkardınız!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Dert belli,
PKKnın kökünü kazıdık, FETÖyü ülkenin dışına
kovduk, ne kadar ihanet unsuru varsa onları temizledik diye
rahatsızsınız. (HDP sıralarından gürültüler)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Diri diri
yaktınız, ne konuşması ya!
HÜDA KAYA (İstanbul) Hesabını
vereceksiniz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ne kadar rahatsız
olursanız olun bunlarla mücadeleye devam edeceğiz. Bu ihanetlerin
milletin kürsüsünden dillendirildiği zaman susmayacağız, hukuk
önünde, millet önünde hesabını sormaya devam edeceğiz. (HDP
sıralarından gürültüler)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Sizin paradan
başka kimseniz olmaz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katili cezaevinden sizin
çıkardığınızı söyle! Kim çıkardı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hadi bakalım
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cevap kalmayınca,
filan tarihte bilmem ne
Bak bakalım o konuşmaların önüne
arkasına.
BAŞKAN Sayın Oluç
Sayın Oluç,
bitirelim bu konuyu lütfen.
Buyursunlar.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
53.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakalım
tabii.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak tabii, getir
buradan yayınla.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakalım,
bakalım, hepsine bakalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gel! 17-25
Aralıkta hepiniz Acaba koltuk bölüşür müyüz? dediniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, FETÖyü
ülkenin dışına biz kovduk diyorsunuz, nerede kovdunuz FETÖyü
ülkenin dışına siz? Nerede kovdunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hadi bakalım!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İktidar
iş birliği yaptınız kaç yıl boyunca? Ya, Gel hoca,
gel. diye konuşmalar yaptınız! Bak daha demin orada diyorsun
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İş
birliği yapsaydık oradan gelirdi o.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bırak,
bırak bunları! Hoca gel. diye salya sümük siz
ağladınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İş
birliği yapsaydık gelirdi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Salya sümük siz
ağladınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İş
birliği yapsaydık oradan gelirdi. Hadi gelseydi! Gelseydi hadi!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bak, Bülent
Arınç ne demiş: FETÖ konusunda hiçbirimiz masum değiliz. dedi
daha geçen gün. Neyi siz kovdunuz? Neyi siz kovdunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İş
birliğimiz olsaydı orada kalmaz gelirdi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yıllarca
iktidar ortaklığı yaptınız, birlikte bu ülkenin
canına okudunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İş
birliği olsaydı orada durmazdı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Devletin bütün
kurumlarına siz yerleştirdiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Amerikada,
Pensilvanyada durmazdı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Geçin
onları, geçin onları!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hadi gelseydi! Öyle
diyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın Grup
Başkan Vekili öyle değil o işler; siz hikâye
anlatıyorsunuz, bu hikâyeyi kimse yemez. Yaşananlar ortada, bütün
belgeleriyle ortada.
Bak, tekrar söylüyorum, camdan kulenin içine oturup
bize taş atmayacaksınız. Vazgeçin bu işten!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Geç onu, geç!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Atmaya
başladığınızda biz de sizin o camdan kulenizi her
seferinde kıracağız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terörle arasına
mesafe koyamayanlar kalkıp burada konuşmasın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öyle değil
o işler, öyle değil.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O camdan kuleyle
kastettiğin ne Sayın Grup Başkan Vekili, onu söyle bakayım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
arkadaşlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Söyleyeyim, onu
söyleyeyim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Söyle, öyle maval
okumayla olmuyor bu işler; ne olduğunu açık söyle.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Mavalı sen
okuyorsun! Terbiyeli konuş! Terbiyeli konuş! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Aynaya bakın,
aynaya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ne demek camdan kule
ya! Camdan bir kule mi var! Bırak onu. (HDP sıralarından
gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Anlatacağım, bilmediğin şeyi sor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Suçunuzu göreceksiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Neyi anlatacaksın!
Hep aynı şeyi söylüyorsun, iki yıldır aynı şeyi
dinliyoruz; hiç farklı bir şey yok. İmayla olmuyor bu
işler.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Dinleyeceksin
çünkü camdan kulenin içindesin; evet, camdan kulenin içindesin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Müsaade ederseniz Grup Başkan
Vekili konuşacak.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Biz size tek bir
şey diyoruz: Terör örgütüyle aranıza mesafe koyun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bırak,
senin Grup Başkan Vekilin cevap versin; konuşma fazla ya!
BAŞKAN Müsaade ederseniz Grup Başkan
Vekili konuşacak.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir dakika
Başkanım
Onu koyamazsan hiç konuşma hakkın yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayret bir
şey! Hep aynı şey ya, Terör Terör başka bir şey
yok! Hep aynı şeyi tekrarlıyorsunuz, başka bir
yanıtınız yok çünkü. Aciz içindesiniz, aciz!
Zavallısınız ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siz yapıyorsunuz
aynısını ya, bütün tutanaklar ortada, her çıkan aynı
şeyi konuşuyor ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi canım
sen de! Sen kendi Grup Başkan Vekiline bak.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu ülkeye
azıcık bir faydanız olsun ya! Bu ülkenin ekmeğini
yiyorsunuz ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi, hadi
işine! İşine bak, işine!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İşim bu,
işim bu! Terörle mücadele, işim bu benim. (HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.51
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Maddeye geçmeden önce Sayın Bülbül bir
izahatınız olacaktı.
Buyursunlar efendim.
54.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, kanuni düzenleme
yapılıncaya kadar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin
aldığı kararı takiben MHP Grubu olarak sosyal medya
hesaplarını askıya aldıklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Bugün de tüm siyasi parti gruplarının dile
getirdiği bir meseleydi sosyal medyadaki bu fütursuzluk, ahlaksızca
yapılan saldırılar, kişi hak ve özgürlüklerini tamamen yok
sayarcasına yapılan itibar suikastları bizim konumuzdu,
bunları dile getirmiştik.
Sayın Genel Başkanımız da bugün
Twitter üzerinden, sosyal medya aracılığıyla birtakım
mesajlar ortaya koymuştur, dile getirmiştir. Burada insan
şerefine, insan namusuna, insan haysiyetine envaiçeşit saldırganlığı
provoke eden sosyal medyanın bu hâliyle varlığı akla,
ahlaka ve insani değerlere tamamen aykırıdır. Sosyal medya
terörü insan ve toplum huzuruna kastetmektedir. demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Devamında:
Bu nedenle sosyal medyanın temiz kullanımı
sağlanasıya, konuyla ilgili kanuni düzenleme TBMMde
yapılasıya kadar şahsen sosyal medya hesaplarımı
tümden askıya alıyor, duruşumu, düşüncemi, tarafımı,
tavrımı, tercihimi ve tepkimi alenen ilan ediyorum. Sosyal medyada
yaşanan dehşet verici ve şiddet dolu kirlenme nihayete ermeden
bir daha ne Twitter hesabımı kullanacağım ne de Facebook
paylaşımı yapacağım. Bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gündeme gelecek her muhterem ve müstesna kanun teklifine de sonuna
kadar destek vereceğim. şeklinde ifadeler kullanarak toplumumuzla
mesajını paylaşmıştır Sayın Genel
Başkanımız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak Sayın Genel Başkanımızın, Grup
Başkanımızın, liderimizin bu ifade
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
ettiği
hususlar muvacehesinde almış olduğu kararı takiben bizler
de bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir kanun yapılıncaya
kadar sosyal medya hesaplarımızı askıya
aldığımızı ifade etmek istiyor, saygılar
sunuyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1. İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 128 Milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 29ncu madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
29uncu maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 310uncu
maddesine eklenen 2nci fıkranın ek karar verilir ibaresinin ek
karar alınır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aysu Bankoğlu Sevda Erdan
Kılıç Murat
Bakan
Bartın İzmir İzmir
Özkan Yalım Metin İlhan Cavit Arı
Uşak Kırşehir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekilimiz Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun teklifinin
29uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, bu madde HMKnin
310uncu maddesiyle ilgili bir düzenleme getirmekte. Mevcut hâlinde ne var?
Mevcut hâlinde, bir mahkeme kararı verildiğinde Feragat ve kabul,
hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. hükmü mevcut. Yeni
getirilmeye çalışılan ilave hüküm ise Feragat veya kabul, hüküm
verilmesinden sonra yapılmışsa taraflarca kanun yoluna
başvurulmuş olsa dahi dosya temyize gönderilmeden veya ilk derece
mahkemesince feragat ve kabul doğrultusunda ek karar verilebilir. Yani
nedir? Artık temyize göndermeye gerek yok. denilmekte. Eğer dosya, feragat
veya kabul dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra
yapılmışsa Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın
dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren
mahkemeye aynen geriye gönderir değerli arkadaşlar.
Yani buradaki mesele şu: Hükümden sonra davadan
feragat edilmesi hâlinde mahkemenin ilk karar bozulmadan dosyayı tekrar
ele alıp alamayacağı meselesiyle ilgili bir düzenlemedir. Hüküm
verildikten sonra davadan feragat edilmesi hâlinde yerel mahkemenin davadan
feragat hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086
sayılı HUMKta bir düzenleme bulunmamaktaydı. Ancak 1940 tarihli
içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde, Eğer bir mahkeme
karar vermişse feragat dahi yapılmış olsa artık karar
temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulduktan sonra yerel mahkemece
karar verilir. hükmü yerleşmişti, uygulama bu şekildeydi.
Ancak, değerli arkadaşlar, bakın, 6100 sayılı HMKde
bu konuda da yine bir açıklama, bir düzenleme
yapılmamıştır ancak kanun bu şekilde olmakla beraber
yani bir düzenleme taşımamakla beraber, sizin çıkarmış
olduğunuz bir yönetmelikte, yenisi çıkıncaya kadar -yenisi de 6
Ağustos 2015 tarihinde yürürlüğe girmiş- bu tarihe kadar sanki
yasada bir düzenleme varmış gibi yönetmelikle Temyize göndermeden yerel
mahkeme karar verebilir. hükmü getirmişsiniz.
Değerli arkadaşlar, yasada yok ve tam
tersi Yargıtayın yerleşik içtihadına aykırı bir
şekilde yönetmelik çıkarmışsınız ve artık,
dosya sanki Yargıtaya gönderilmeden yerel mahkemede feragatla ele
alınabilir gibi bir düzenleme getirmişsiniz, bu da hukuka
bakış açınızı açıkça göstermektedir.
Değerli arkadaşlar, bakın, barolarla
ilgili bir düzenleme getirmektesiniz. Barolarla ilgili getirmeye
çalıştığınız düzenlemenin gerekçe
kısmını size okumak istiyorum. Gerekçe kısmını,
değerli arkadaşlar, Avukatlık Kanununun 76ncı maddesinden
almışsınız, bakın 76ncı maddesinden
almışsınız. 76ncı maddede geçen ve sizin bu düzenlemeye
dayanak yaptığınız gerekçe aynen şu şekilde:
Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek
mensuplarının birbirleri ve iş sahipleriyle olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini,
ahlakını, saygınlığını, hukukun
üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak
diye devam
ediyor. Ancak, değerli arkadaşlar bakın, sizin gerekçeye
yazmadığınız bölüm avukatlık mesleğinin
saygınlığı kısmı, hukukun üstünlüğü
kısmı, insan haklarını savunmak ve korumak kısmı.
(CHP sıralarından alkışlar) Bakın, bu bölümleri
gerekçenize yazmamışsınız çünkü siz bunlarla
ilgilenmiyorsunuz. Maddenin geri kalan diğer her şeyini
yazmışsınız ama bu bölümlerini gerekçede
yazmamışsınız değerli arkadaşlar, gözümüzden
kaçmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyursunlar.
CAVİT ARI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yine bu düzenlemeyle ilgili gerekçenizde, avukatlık
hukukuna ilişkin iş ve işlemlerin yürütülmesinde yaşanan
gecikmelerin ortadan kaldırılması ve baro hizmetlerinin daha sağlıklı
bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla, özellikle avukat
sayısı fazla olan barolar bakımından, aynı ilde birden
fazla baro kurulabilmesi imkânı getirilmekte. Ben soruyorum buradan
sizlere: Burada iş ve işlemlerde hangi gecikme var? Barolar hangi
işlemleri geciktirdi de şimdi siz böyle birden fazla baro düzenlemesi
getirmeye çalışıyorsunuz? Bugüne kadar ben hiçbir baronun
iş ve işlemini geciktirdiğini duymadım. Yıllarca
baroda yöneticilik yaptım, 5 dönem Barolar Birliği delegeliği
yaptım; hiçbir avukatın bu anlamda bir şikâyeti
olmamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım, son cümlem.
BAŞKAN Buyursunlar.
CAVİT ARI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, avukatlık, yargının kurucu unsuru olarak kabul
edilir ve bağımsız savunmayı temsil eder ancak siz, getirmeye
çalıştığınız çoklu baro sistemiyle
savunmanın zayıflatılmasının,
siyasallaştırılmasının, bölünmesinin, yargı
üzerinde imtiyazlı bir sınıf oluşturulmasının
resmîleştirilmesini yaratmaya çalışmaktasınız. Amaç sadece hizmetlerin
kolaylaştırılması olsaydı delege sistemi
değiştirilmezdi. Hadi birden fazla baro sistemini bu nedenle izah
ettiniz. Peki, delege sistemini niye değiştirmektesiniz? Değerli
arkadaşlar, burada 1 taşla 2 kuş vurma hikâyesi var. Bakın,
çoklu baroyla iktidar savunmayı da disipline etme derdine girmiştir,
son kaleyi de zapt etme peşine düşmüştür. Delege
yapısıyla oynamayla da birisinin elindeki koltuğu ona teselli
ikramiyesi olarak tekrar geri verebilme hareketidir bu işlem.
Bu duygu ve düşüncelerle, barolarla ilgili
düzenlemeden vazgeçmeniz gerektiğini ifade ediyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin Nuhoğlu Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş
İstanbul Eskişehir Konya
Aydın Adnan Sezgin Aylin Cesur Yasin Öztürk
Aydın Isparta Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta bu kürsüden
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulunun bir
açıklamasıyla ilgili tepkimi ortaya koymuş ve bu Kurulun,
Türklüğe düşmanca tavrından dolayı
Cumhurbaşkanlığı bünyesinden
uzaklaştırılmasını talep etmiştim. Bu Kurul, çok pervasızca,
tezlerini Anayasaya aykırı ve yalan üzerine kurarak açıklama
yapmıştır. Yapılan tüm araştırmalarda hiçbir
kimlik grubu yüzde 50den fazla bir sosyolojik güce sahip değildir.
şeklindeki ifadenin aynı zamanda kasıtlı ve kötü niyetli
olduğunu düşünüyorum. Konuşmamda, bir araştırmadan
alıntı yapmış ve bu araştırmadan başka
alıntılar da yapacağımı söylemiştim.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu
araştırma, 2004 değil 2014 yılında
yapılmıştır. Bir devlet üniversitesi tarafından
Türkiyede Kimlikler, Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci: Kamuoyundaki Algılar
ve Tutumlar. başlıklı olarak yaptırılan söz konusu
araştırma çok değerli ve faydalı sonuçlar vermiştir.
Bu araştırmanın üçüncü bölümü Türk
kimliği, dili ve kültürü hakkında algılarla ilgilidir. Sonuçlara
bakıldığında, yüzde 85i Türkçenin tek ana dilleri, yüzde
8i ise ana dillerinden biri olduğunu söylemiştir. Buna göre, yüzde
93ün ana dilinin Türkçe olduğu görülmektedir.
Türkiye gibi nüfus ve toprak bakımından
büyük bir ülkede yüzde 93 gibi çok yüksek bir oranda Türkçenin ana dili olarak
belirtilmesi, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek oranlardan biridir.
Türk dili ve kültürünü etnik dil ve kültürleriyle
günlük hayatlarında nasıl kaynaştırdıkları
sorulduğunda, yaklaşık yüzde 82lik çok büyük bir çoğunluk
Türk dili ve kültürünün hayatlarında ya tek veya birinci sırada
olduğunu belirtmiştir.
Değerli milletvekilleri, Atatürkün sağlam
sosyolojik temellere dayanarak ortaya koyduğu milletleşme sürecinin
mükemmel şekilde devam ettiği ama 21inci yüzyılın ilk on
sekiz yılına damgasını vuran AKP iktidarlarıyla
birlikte çok ağır saldırılara maruz kalmasına
rağmen, milletin feraseti ve irfanı sayesinde halâ sürmekte
olduğu görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş
felsefesine ve kurucu iradeye karşı amansız bir savaş açan
Adalet ve Kalkınma Partili birçok kimse ve yandaş yazarlar Atatürke,
arkadaşlarına ve Türklüğe hakaret etmişlerdir.
Bir tarafta 36 etnik grup diyerek yaralar
kaşınmış, millî birlik ve kardeşlik duyguları
bozulmaya çalışılmış, diğer taraftan Türk
milliyetçiliği küçümsenerek ayaklar altına
alınmıştır. Türk ve Türkiye adı resmî kurumlardan
bile silinmeye başlanmıştır. AKP sayesinde Türk olmaktan
kurtulduk.. diyenler il başkanı ve milletvekili
yapılmıştır.
Son zamanlarda Türk ve Atatürk sözlerini duysak
da samimi olup olmadıklarını henüz anlamadan
Cumhurbaşkanlığı bünyesinden resmî bir kuruldan, Hukuk
Politikaları Kurulundan duyduğumuz açıklama, hiçbir şeyin
değişmediğini, kafalarındaki yüzyıllık reklam
arasının devam ettiğini, 2023te sona ereceğini ve
hedeflerine varacağını zannetmektedirler. Türk milletinin
uyanık evlatları, Atatürkün Türkiye Cumhuriyetini emanet
ettiği Türk gençliği her şeyin farkındadır. Daha
altı ay önce İstanbulda, resmî birçok kişi ve kuruluşun
katılımıyla, o zamanki sıfatı
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve
Güvenlik Kurulu üyesi olan sakallı, emekli generalin kurmayı hayal
ettiği yeni devletin adını, dilini, başkentini, para birimini
ve niyetlerini biz duyduk ve takip ettik ama cumhuriyet savcılarının
takip edip etmediklerini henüz bilmiyoruz.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
başlangıç ilkeleri, değiştirilmesi teklif bile edilemez
olan ilk 3 maddesi, Anayasanın 81inci maddesine göre bu kürsüden
milletvekili olarak yaptığımız yemin ve aynı zamanda,
Cumhurbaşkanının gene bu kürsüden Anayasanın 103üncü
maddesine göre ettiği yemin, yasaklanan Andımız, Atatürkün
Gençliğe Hitabesi hep Türklük üzerine kurulmuştur, bundan aklı
başında hiçbir Türk vatandaşı rahatsızlık
duyamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
İşte, burada ifade ettiğim hiçbir Türk vatandaşı
derken bile etnik kökenine bakmadan, hiçbir ayrım yapmadan,
Anayasanın 66ncı maddesindeki Türk Devletine vatandaşlık
bağı ile bağlı olan herkes Türktür. ifadesine vurgu
yapmaktayım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biz milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı,
namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ediyoruz, Anayasadan
ayrılmayacağımıza söz veriyoruz, bu yemini Türk milletinin
önünde yapıyoruz; Cumhurbaşkanı, ayrıca tarih huzurunda
olduğunu beyan ediyor. Anayasaya bağlı kalmak bir namus ve
şeref ve sözü olması kadar, devletin varlığının
da garantisidir. Başka türlü devlet kalıcı olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Atatürk, 20 Ekim 1927
yılındaki Nutukunda Türk gençliğine hitap ederek
mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli, en kıymetli hazinesi
olarak gösterdiği Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza
ve müdafaa etmeyi birinci vazife olarak göstermiştir. Bu vazifeyi asla
unutmayacağız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Hırpalanan ve kutuplaştırılan millî birlik ve
beraberliğimiz, huzur ve güven içinde yaşama umudunu
azaltmıştır, kabul etseler de etmeseler de gerçek durum
böyledir. Bu gerçeği bizim söylememiz kadar ülkeyi yönetenlerin de görme
ve anlama mecburiyeti vardır. Yaptığımız
ikazların anlaşılmasını bekliyor, Genel Kurulu ve Türk
milletini selamlıyor, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, doğru
sayılsın. Biz daha çoğunluktayız, öyle görünüyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayılsın efendim,
sayılsın efendim.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sonradan gelenler var
Sayın Başkanım, sonradan geliyorlar.
BAŞKAN Evet, elektronik sistemden oylama
yapıyoruz efendim hemen, bir dakikalık süreyle oylama yapıyoruz.
Buyurunuz, oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
30uncu maddeyle ilgili 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 30uncu maddesinde geçen
veya ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda Kaya Hasan Özgüneş Şevin
Çoşkun
İstanbul Şırnak Muş
Züleyha Gülüm Murat Çepni
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekilimiz Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurunuz Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli vekiller; herkesi selamlıyorum.
Başta Sevil Rojbin Çetin
arkadaşımıza işkence yapanları lanetliyorum,
kınıyorum.
Ayrıyeten, Sivas Madımak
katliamını yapanları, onları koruyanları, onlara kucak
açanları, aklamaya çalışanları kınıyor ve
lanetliyorum. Onları mücadelemizde saygıyla yaşatacağız.
Değerli arkadaşlar, hukuktan çokça söz
edildi. Şimdi, düşünün, bir ülkede avukatlar açlık grevine
giriyor ve diyor ki: Beni adil yargılayın. Ziya Paşanın
çok güzel bir sözü var: Aynası iştir kişinin, lafa
bakılmaz. Burada demokrasi, hukuk, insan hakları, kardeşlik,
bütünlük, bilmem ne adına çokça laf ediliyor ama esamesi yok. Bu Mecliste
bile bize neredeyse Sus ve itaat et. denilecek. Bu, kabul edilebilir bir
şey değildir, bu ülke kimsenin babasının ekmek teknesi de
değildir. İşte Ekmeğini yiyorsunuz. Yiyorsak bizim
ekmeğimizdir, kimseden almıyoruz, bizim ülkemiz olduğuna göre
ekmeği de bizimdir.
Avukat Aytaç Ünsal 148inci günde, Ebru Timtik
181inci günde, ölüm eşiğine gelmişler. Bu Mecliste vicdan diye
bir şey varsa, insanlık sevgisi diye bir şey varsa bu meseleye
el atılır. Grup Yorum Ben müzik yapmak istiyorum. dedi, 2 insan
canından oldu değerli arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum.
Burada zihniyet her şeyin başında
gelir. Şimdi, Sarıkamışı hepimiz aşağı
yukarı biliyoruz. Enver Paşa, Hasan İzzet Paşaya diyor ki:
Harekete geçelim. O ne diyor? Diyor ki: Eksi 30-40 derece soğuk var,
asker aç, sefil, yazlık elbiseleriyle savaşamaz. Askerin hepsi
savaşa hazır. diyor. O da diyor ki: Sizden korktuğu için böyle
söylüyorlar. ve istifa ediyor. Enver Paşa askeri savaşa sürüyor;
kimi tarihçiler 90 bin, en azı 35 bin diyor. İşte, Enver
Paşanın zihniyeti o insanları orada öldürttü ama o zihniyet
bugün Türkiyeyi öldürüyor, bugün Türkiyeyi batırmaya çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, geçen günlerde
Demokratik Toplum Kongresine ve bir çok demokratik kitle örgütüne operasyon
düzenlendi. 23 arkadaşımız tutuklandı, 43
arkadaşımız gözaltına alınmıştı.
Şimdi, 2012de, bu Meclisin Başkanı
Cemil Çiçek onlara davetiye çıkarıyor, diyor ki: Sizden bir heyet
gelsin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu onlardan görüş alacak.
Dolayısıyla, Sayın Baluken kendi ifadesinde diyor ki: Bizim
toplantımıza eski MİT Müsteşarı geldi,
katıldı, DTKnin toplantısına. Şimdi ne
yapılıyor? Yasa dışı, neredeyse terör kurumu ilan
ediyorsunuz.
FETÖ bir zamanlar sizin için el öpme, etek öpme,
hasret türkülerini dizme merkeziyken, günün birinde terörist oldu,
çıktı. Yani işinize geldiğinde muhteşem hoca,
işinize geldiğinde demokratik kitle örgütü, gelmediğinde de
terör kurumu olarak lanse etmeye çalışıyorsunuz.
Sokak isimlerini değiştirdiniz, Kürtçe
tabelaları indirdiniz, park isimlerini değiştirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Yalan!
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Celadet Ali Bedirhan
Kürt alfabesini oluşturan bir aydın, onun kütüphanesini
yıktınız geçen günlerde. İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürt
derneğini, kadın derneklerini, dayanışma derneklerini
kapattınız. Sizin amacınız ne? Ülkede
yarattığınız diktatörlüğü, korkuyu Meclise de uzatmak,
Mecliste de yaşatmak, herkesi biata çekmektir. Şunu açıkça
söyleyelim, biz bir kişi olsak da demokrasiden, hukuktan, inançların
özgürlüğünden, kadın-erkek eşitliğinden, halkların
eşitliğinden, özgürlüğünden bir milim geri adım
atmayacağız, biat etmeyeceğiz.
Herkese saygılar, selamlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
30uncu maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 314üncü
maddesine eklenen fıkradaki ek karar verilir ibaresinin, ek karar
alınır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Aysu Bankoğlu Murat Bakan Özkan Yalım
Bartın İzmir Uşak
Sevda Erdan Kılıç Metin İlhan Ahmet Önal
İzmir Kırşehir Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Ahmet Önal.
Buyurunuz Sayın Önal. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hukuk Muhakemeleri Kanununda
yapılması planlanan değişiklik teklifinin 30uncu maddesi
üzerinde parti grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı
ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; güzel ülkemizin işsizlikten enflasyona, asgari ücretten
tarıma kadar onlarca sorunu varken bunları konuşmak ve çözüm
üretmek gerekirken, tüm bunlardan çok uzak bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız. Bu kanun teklifinde vatandaşımıza dokunan,
onun problemlerini önceleyen ve çözüm üreten hiçbir düzenleme yoktur. Olan,
sadece milleti oyalama ve sorunları örtme gayretinizdir. Kötü niyetli tüm
çabalarınıza rağmen vatandaşlarımız gerçeği
görmekte ve hesap sormak için sandığın önüne konulmasını
beklemektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz son on sekiz
yılda hukuk devleti olmaktan maalesef hızla uzaklaştı.
Kişiye özgü çıkarılan kanunlar, Anayasaya aykırı
düzenlemeler, keyfî uygulamalarla yüzlerce yıllık demokrasi
tarihimize ciddi zararlar verildi. Tüm bu uygulamalar nedeniyle, ülkemiz, 2019
yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 126 ülke arasından
109uncu sırada yer alıyor.
Bugün Türkiyede özel ve devlete ait hukuk
fakültelerinin sayısı 90ları bulmuştur. Türkiyede,
hâlihazırda 20ye yakın hukuk fakültesinin dekanı, kadro
eksikliği gibi gerekçelerle hukuk fakültesi mezunu bile değildir.
Üstelik, dekanı hukuk fakültesi mezunu olmayan üniversitelerin çoğu
devlete ait üniversitelerden oluşmaktadır. Özellikle son beş
yıl içerisinde, sırf üniversitelere prestij katmak amacıyla
açılan hukuk fakültelerinde öğretim üyesi bile yoktur.
Değerli arkadaşlar, yargı erkinin sacayağında
en önemli görevi üstlenen ve savunmayı temsil eden
avukatlarımızın sorunları her geçen gün daha da
artmaktadır. Toplamda 150 bini bulan ve çok büyük bölümünün üç büyük
kentte toplandığı avukatlarımız, serbest piyasa
koşullarında, ekonomik sıkıntılarla karşı
karşıyadır. İhtiyaçtan çok fazla sayıda açılan
hukuk fakültelerinden mezun olan ve avukatlık yapmak isteyen genç
stajyerler, ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bir şekilde ya da en az
derecede yararlanarak bir yıl staj yapmaktadır. Avukat stajyerlerin
birçoğu nitelikli staj yapmadan ve emek sömürüsüne maruz kalarak
avukatlık mesleğine adım atmakta ve genç işsizler ordusuna
katılmaktadır.
Son yıllarda, içi adalet üretmeyen ama ismi
saray olarak ifade edilen adalet sarayları kurulmakta ve Avrupanın
en büyük hizmet binalarının yapılması gurur sebebi
sayılmaktadır. Bir yandan içi boş ve sistemi kilitlenmiş
büyük adalet sarayları yapılmaya çalışılmaktayken, bir
yandan da bu çalışmalar mevcut adliyelerin yetersizliği bahane
edilerek yerel ve adli binaların birçoğunun özel kişilerden,
yüksek bedellerle kiralandığı da basına
yansımaktadır.
Yakın tarihe kadar, özellikle FETÖ
soruşturmaları kapsamında 4 bin hâkim ve savcı meslekten
ihraç edildi. Üstelik, bu hâkim ve savcıların birçoğu sizin
iktidarınızda göreve başlatıldı. Günümüzde de hâkim ve
savcı olmak isteyip yazılı sınavı geçen genç
meslektaşlarımızın mülakatı geçebilmek için siyasi
gücü olan kişiler aradıkları iddiaları gerçek ise bu, Türk
demokrasisi adına son derece vahim bir durumdur. Bu durum dahi tek
başına, son yıllarda göreve getirilen hâkim ve
savcıların liyakat yerine siyasi nedenlerle mesleğe kabul
edildiğinin en önemli göstergesidir. Tüm bu yaşananlar yakın
tarihte yapılan hatalardan ders alınmadığını
göstermektedir. Oysaki içinde bulunduğumuz sistem, yargının
güncel ve görünür sorunlarını çözmek yerine bu sorunları
görmezden gelmeyi ve yasaları halk üzerinde daha fazla baskı kuracak
şekilde değiştirmeyi amaçlamaktadır. Bunun yanında,
görevde bulunan hâkim ve savcılarımız yılda ortalama 700
ila 1.400 arasında dava dosyasına bakmaktadır. Hâkim ve
savcı sayısının azlığı ve yine adalet
sistemindeki yardımcı personel sayısının
azlığı nedeniyle adaletimiz kilitlenme noktasına
gelmiştir.
Yargı çalışanlarımız ve
kurumlarımız bu denli ciddi problemlerle karşı
karşıyayken, bu kanun teklifinde bu problemleri çözecek hiçbir
düzenleme maalesef yoktur. Bu kanun teklifinde, büyük bir özveriyle
çalışan mübaşirlerimizin, zabıt kâtiplerimizin, icra
memurlarımızın, yazı işleri müdürlerimizin özlük
haklarında da uğradıkları kayıpların giderilmesi,
aldıkları maaşların günün koşullarına göre
iyileştirilmesi için getirilmiş bir düzenleme de yoktur. Emekli olmaları
hâlinde alacakları tazminat ve bağlanacak emekli maaşları
çok düşük olduğundan birçoğu ilerleyen yaşına
rağmen çalışmak zorundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
AHMET ÖNAL (Devamla) Bu kanun teklifinde adliye
çalışanlarımızın emeklilik dönemleri için yapılan
bir düzenleme de yoktur. Peki, ne vardır? Sadece göz boyama, günü kurtarma
çabanız ve gayretiniz vardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken bunca haksızlığa ve hukuksuzluğa
rağmen tüm vatandaşlarımızın umutlarını
yitirmemelerini, CHP iktidarında adalete güvenin yeniden ve hızla
sağlanacağını, yargının siyaseti dizayn etme
aracı olmaktan kurtarılacağını ve bir gün herkesin
adalete ihtiyacı olacağını bilerek yargıyı
yeniden tarafsız ve bağımsız hâle getireceğimizin
sözünü veriyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 30uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Aydın Adnan Sezgin
Eskişehir Konya Aydın
Yasin Öztürk AylinCesur Ayhan Altıntaş
Denizli Isparta Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu
adına 216 sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 30uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifi de, maalesef, hemen hemen bütün
teklifleriniz gibi istişareden uzak. İstişareyi kendi
aranızda yapmış olabilirsiniz fakat muhalefetin fikirlerine
yeterince başvurulmadığı görülüyor. Komisyonlarda görevli
arkadaşlarımız bu hususu şerhlerinde de belirtmişler.
Muhalefetin ve meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin,
baroların görüşleri alınmayınca da kanunlarda hatalar,
eksikler oluyor ve siz de bu eksikleri gidermek için daha sonra tekrar kanun
teklifi vermek zorunda kalıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, teklifin veriliş
amacını, yargı sürecini hızlandırmak, gereksiz
mesainin önüne geçmek, yargılamayı daha etkin ve verimli hâle
getirmek olarak belirtmişsiniz. Amaç olarak katılıyoruz.
Avukatlar da mahkemeye işi düşen vatandaşlar da sürecin
yavaşlığından şikâyetçi fakat yargıyı daha
etkin hâle getirmek istiyorsanız, siyasetin yargı üzerindeki elini
çekmesini sağlamanız gerekir.
2020 yılında açıklanan Hukukun
Üstünlüğü Endeksine bir bakalım: 128 ülke var, Türkiye hukukun
üstünlüğünde 107nci sırada. Bizden önce kimler var? Nijerya bizden
önce, İran bizden önce, Rusya bizden önce. Hükûmetin gücünün
sınırlandırılmasında 124üncü sıradayız.
İran 109uncu sırada, bizden sonra sadece Kamboçya, Mısır,
Nikaragua ve Venezuela var. Temel haklar sıralamasında 123üncü
sıradayız. Nijerya, Rusya, Pakistan, Zimbabve bizden önde. Bu
endekste Türkiye, hukukun üstünlüğü sıralamasında 2014te
59uncu, 2015te 80inci sıradaymış. Gittikçe gerilere
düşmüşüz. Yargı sistemimiz sürekli darbe alıyor.
Endeksleri, akademisyenleri, hukukçuları, siyasetçileri bir tarafa
bırakırsak yargının hâlini anlamak için vatandaşa
bakmak gerekir. Halk yargıya güvenmiyorsa yargı adaletli karar
veremiyor demektir, hukuk güvenilmez demektir. ORCnin 2019 Kasım
ayında yaptığı bir araştırma vardı,
vatandaşa Yargıya güveniyor musunuz? diye sormuşlar.
Güveniyorum. diyenlerin sayısı yalnızca yüzde 11,7. Yüzde 68
ise Güvenmiyorum. demiş, geri kalanlar da Kısmen.
cevabını vermiş. Yargıya yeterince güvenilmediğini
Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül de reddetmiyor. Yargıya güven
artsın diye yargı reformları yapılıyor fakat bunlar da
pek işe yaramış gibi durmuyor.
Yargıya güven olmaması beraberinde büyük
sorunları getirir. Halk bir haksızlıkla
karşılaştığında devletin yardımını
ister. Bu şekilde halkın devletle bütünleşmesi
sağlanır. Devletin esas koruyucu gücü de bekçi, polis değil
yargıdır. Yargı karar verir, güvenlik güçleri destek olur.
Yargı işini iyi yapmazsa kargaşa çıkar. Halk devlete
sığınamaz, güçsüzler ezilir, güçlüler eşkıyalık
yapar.
Değerli arkadaşlar, bahsettiğim
endekslerde neden sürekli gerilediğimizi hiç düşündünüz mü? Sorunun
temelinde yatan neden nedir? Esasında bunun
araştırılması gerekir. Eğer yargıya güven
artsın istiyorsak halkın neden güvenmediğini
araştırmamız gerekir, Meclisin yapacağı işlerin
başında bu gelmelidir.
Bence yargıya güvensizliğin birinci
nedeni, yargıyı devletin bir genel müdürlüğü gibi talimatla
yönetilebilir görmektir. İstediğin kararları uygulayıp
istemediğin kararları veren hâkimleri cezalandırırsan ne
yargıya güven kalır ne de adalete.
Bir başka neden iktidarın her alanda içine
düştüğü nepotizm çukurudur yani adam kayırmacı
yaklaşımlardır. Yakın zamanda da hâkimlik,
savcılık sınavı için torpil isteyenleri duyduk. Bunların
önüne geçmedikçe reformlar işe yaramaz. Kayrılarak atanan yargı
ve hukuk bilincinden yoksun bir hâkimden ya da savcıdan adil
olmasını bekleyebilir misiniz? Adalet yalnızca duruşmalara
değil yargının her alanına yansımalıdır.
Öncelikle hukuk eğitiminin niteliğini artırmak, sonra o
mezunların liyakat sırasına göre adalet basamaklarını
birer birer çıkmasını sağlayacak bir sistem kurmak
lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Yargı mensuplarını hem liyakatle
seçmeyip hem de beğenmediğimiz karar veren hâkimleri HSK yoluyla
cezalandırırsanız ne hukuktan ne de adaletten bahsedebiliriz.
Gerçek demokrasilerde bütün vatandaşlar bir hak
ihlaliyle karşılaşırlarsa onları koruyacak bir
yargı düzeni vardır. Aksi hâlde demokrasiden bahsedilemez.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sisteme giren 4 sayın milletvekiline
yerlerinden 60a göre söz veriyorum.
Sayın Kaya
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
55.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Trabzon ili Akçaabat ilçesi
Hıdırnebi Yaylasında elektrik sorunu nedeniyle yaşanan
mağduriyetin giderilmesi için Çoruh AKSA yetkililerini göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Trabzon turizminin gözde merkezlerinden biri olan
Akçaabat ilçemize bağlı Hıdırnebi Yaylamızda
yıllardır devam eden elektrik sorunu bir türlü çözülmüyor.
Çözülmediği için de yayla sakinleri büyük mağduriyetler
yaşıyor. Voltaj yetersizliğinden buzdolabı,
çamaşır makinesi hatta televizyonlar dahi çalışmıyor.
Burada yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan
insanlarımızın buzdolaplarındaki yiyecekleri, içecekleri,
süt ve süt ürünleri ekşiyor, bozuluyor, tüm emekleri heba oluyor.
Aslında sorunu çözecek trafo gelmiş fakat ne hikmetse bir türlü
yerine takılmıyor. Elektrik dağıtım yetkililerinin
Başvuru programa alındı. Yıl sonu trafo bağlanacak,
sorun giderilecek. sözlerine rağmen bu trafo üç yıldır yerine
konulmadı. Bir trafoyu yerine koymak bu kadar zor mudur?
Hıdırnebi Yaylası sakinlerinin sesi neden duyulmuyor ve bu
insanlar neden elektriksiz bırakılıyor. Buradan, Çoruh AKSA
yetkililerine sesleniyorum ve Hıdırnebi Yaylasındaki elektrik
sorununun bir an önce çözülmesi için göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
56.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Covid-19
salgınıyla mücadele kapsamında 2. ve 3. Lig
müsabakalarının oynatılmamasına karar veren Türkiye Futbol
Federasyonu Yönetim Kurulunun ligleri tescil edeceğine, liglerinde ve
gruplarında ilk sırada yer alan takımların bir üst lige terfi
hakları muhafaza edilecekse lig ve gruplarında 2nci, 3üncü, 4üncü
ve 5inci olan kulüplerin de play-off oynama hakkının korunması
gerektiğine ve Kastamonulular olarak aksi bir kararı kabul
etmeyeceklerine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Futbol Federasyonu önceki gün bir
açıklama yaparak 2. ve 3. Liglerde müsabakaların
oynatılmamasına karar verdiğini, ligleri tescil edeceğini
ve tescil formatını da ilerleyen günlerde kamuoyuyla
paylaşacağını duyurdu. Bu açıklama sadece liglerinde
lider olan ekiplerin bir üst lige çıkartılacağını, bir
üst lige terfi ettirilecek diğer takımların ise Federasyonca
masabaşında belirleneceği yönündeki spekülasyonları da
beraberinde getirdi. Eğer ki liglerinde ve gruplarında ilk
sırada yer alan takımların bir üst lige terfi hakları
muhafaza edilecekse lig ve gruplarında 2nci, 3üncü, 4üncü ve 5inci
olan kulüplerin de play-off oynama hakkı mutlaka korunmalıdır.
Kastamonulu olarak aksi bir kararı kabul etmeyeceğimizi, Gün Medya
Grup Kastamonusporun hakkının gasbedilmesine göz
yummayacağımızın bilinmesini istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Girgin.
57.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, 2000 yılı sonrasında
emekli olanlar ile emekli olacak tüm emekli yurttaşlar arasındaki
maaş adaletsizliğinin giderilmesi, intibak sağlanması ve en
düşük emekli maaşının asgari ücretle eşitlenmesi için
bir çalışmanın olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasamızda Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadırlar. hükmü yer almaktadır. Buna
rağmen, bugün itibarıyla, aynı külfete katlanan hatta aynı
süre çalışmalarına ve aynı primi ödemelerine rağmen
emekli oldukları tarihlerin farklı olmasından dolayı
emekliler farklı aylık almaktadırlar. Emekliler ay sonunu
getiremiyor. Ülkemizdeki hayat şartları, geçim şartları her
geçen gün zorlaşırken emeklilerimizin alacakları 50 liraya, 100
liraya, 200 liraya çok ama çok ihtiyaçları var. Bu sebeple 2000
yılı Ocak ayı başından sonra emekli olan ve emekli
olacak tüm emekli yurttaşlarımız arasındaki maaş
adaletsizliğinin giderilmesi, intibak sağlanması ve
mağduriyetlerin giderilmesi için bir çalışmanız var
mıdır? En düşük emekli maaşının asgari ücrete
eşitlenmesi için bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Tığlı
58.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, fındık
üreticilerinin rekolte tahmini, temmuz ayı içinde destekleme
alımı yapılacağı ve taban fiyat
açıklamasını beklediğine ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bakanlık her yıl olduğu gibi
fındık rekoltesini henüz açıklayamadı, fakat yurt
dışı kaynaklı kuruluşlar biz dâhil tüm
fındık üreticisi ülkelere yönelik tahminlerini yaklaşık bir
ay önce duyurdu. Dünya ölçeğinde ve ülkemiz için yüksek rekolte
tahminlerinin her yıl olduğu gibi piyasayı manipüle etme
amaçlı olduğunu biliyorsunuz. Ağustos ayının ilk
haftası fındık hasadı başlayacak. Artan üretim
maliyetleri karşısında fındık üreticisi çaresiz, bir
an önce Bakanlığın rekolte tahmini bekleniyor. Temmuz ayı
içinde destekleme alımı yapılacağının
açıklanmasını, taban fiyatın açıklanmasını
bekliyor. Alın terinin, emeğinin
karşılığını alacağını bilerek
bahçesine girmek istiyor. Üretici Giresun kalite fındığın en
az 27 lira olmasını istiyor. Fındığını
satma, beklet, 2021 Nisan-Mayıs ayında satarsın. sözlerini
duymak istemiyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 128 Milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 31nci madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
31inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 317nci
maddesinin ikinci fıkrasında, davalıya, cevap süresinin bitiminden
itibaren işleme başlamak, bir defaya mahsus olmak şeklindeki
ibare değişikliğinin, davalıya, yanıt süresinin
bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya özgü olmak
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aysu Bankoğlu Murat Bakan Özkan Yalım
Bartın İzmir Uşak
Sevda Erdan Kılıç Metin İlhan Burhanettin Bulut
İzmir Kırşehir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana milletvekilimiz Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurunuz Sayın Bulut.(CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyonun Sayın
Sözcüsünün tek başına katılmıyoruz yerine
katılamıyoruz demesi gerekiyor Komisyonun salt çoğunluğu
olmadığı için. Takdirlerinize Sayın Başkanım.
RECEP ÖZEL (Isparta) Aynı anlamda efendim.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yeni rejim, Türkiye'deki tüm
kurumları parti devletinin hizmetine sunmuş hâle getirdi. Yani
Türkiye'deki tüm kurumlar, bunun içerisinde yargı ve yasama da dâhil olmak
üzere, sarayın siyasi tercihlerinin esiri oldu, onların taleplerine
ve isteklerine göre yasa teklifi gelir hâle geldi. Örneğin son günlerde
tartıştığımız kıdem tazminatı.
Adına her ne kadar emeklilikte yeni bir sistem denilse de tek amacı
var, işçinin kıdem tazminatını fonlamak. Peki, bu konuda
işçinin bir talebi var mı? Bu konuda işverenin bir talebi var
mı? Yok. Hatta işçinin isyanı var çünkü işsiz
kalmış durumda. Türkiye'de 10 milyona yaklaşan bir işsizlik
var. Türkiye'de esnaf hakeza aynı şekilde, üç aydır iş
yerini kapatan esnaf, belki de Türkiye tahinde, cumhuriyet tarihinde ilk defa
yargı paketlerine muhtaç hâle gelmiştir. Üniversite
öğrencilerinin talepleri var, örneğin bu taleplere karşı bir
başvuru oldu mu, bir iyileştirme oldu mu? Neydi o talep? Denildi ki:
Bu üniversite sınavlarını temmuza aldınız,
bırakın orada kalsın, biraz daha çalışalım. Ama
siz yine turizm şirketlerini öncelediniz.
Yine sosyal medyada birtakım
yazışmalar oluyor -son olayı hariç tutarak söylüyorum- orada da
örneğin Cumhurbaşkanı gençlerle buluşuyor, orada dislike
yapılıyor, anında Youtube kapatılması gerekiyor.
diye söylemler başlıyor. Örneğin Canan Kaftancıoğluna
atılan tweetleri, orada atılan küfürleri görmeniz gerekiyor ama
buna karşı en küçük bir reaksiyon yok. Yine, hani dediğimiz gibi
yasamanın ve yargının üzerinde tahakküm kuran yürütme,
yaptığı işleri sadece havuz medyasında anlatmak
istiyor, bunun dışındaki eleştirilere tahammülü yok.
İşte RTÜK -hatta Başkanı geçen haftalarda bir bankanın
yönetimine atandı- taraflı olduğu açık bir hâlde TELE 1 ve
Halk TVyi kapattı. Peki, bunu niçin kapatıyorsunuz?
Yaptığınız başarısızlıkları halk
öğrenmesin diye. Peki, ne yapıyorsunuz bunun yerine? Havuz
medyasından haber yapıyorsunuz; A Haberle tüm Türkiyeye haber
yapmaya çalışıyorsunuz ama ne yaparsanız yapın, tüm
kanalların kumandalarında sadece A Haber olsa bile bu halk A Haberi
izlemiyor.
Yine bu iktidar ilk geldiğinde, on sekiz
yıl önce şundan bahsediyordu, hep dediği şey: Avrupa
Birliğine girmek bizim en büyük hedefimiz. Ancak bu yapılanları
üst üste koyduğumuzda Avrupa Birliğine giremedik ama tipik bir Kuzey
Kore ülkesi hâline geldik.
Bugün de çokça konuşulan baro yasası
gündemimizde. Baro yasası, bir anlamda meslek odalarına yapılan
bir müdahaledir. Türkiyede 19a yakın meslek odası var, bunlar kamu
tüzel kişiliğiyle kurulmuştur; her şeyden önce
mesleğinden dahi, kendi bulunma varlığından dahi
öncelediği ülkedir, halktır. O yüzden kamu hizmeti ve adı üzerinde
kamu tüzel kişiliği olanlar. Ancak demin bahsettiğim gibi burada
eksik kalan bir taraf var, meslek odaları maalesef yandaş
olamadı. Yandaş olmak isteseler de aslında olamazlar çünkü
kanunun verdiği yetki onları yandaşlıktan uzak tutuyor.
Şunu istiyorlar: Aynı yandaşların dediği gibi beyaza
siyah denmesini istiyorlar ancak meslek odaları kesinlikle beyaza
beyaz der, beyaza siyah demez.
Peki, iktidarın böylesi bir dönemde meslek
odalarından nasıl faydalanması gerekiyor? Meslek odalarına
demokrasinin bir kalitesi olarak bakıp onlardan faydalanması
gerekiyor ama bakıyorsunuz pandemi döneminde Türk Tabipleri
Birliğinden yararlanmadı. Örneğin, kıdem tazminatı
konusunda yaptığı toplantılara DİSKi
çağırmadı. Bu yapılan baro çalışması, baro
yasa teklifi de tamamen yandaşlaştırmaktan öte başka bir
şey değil; diğerlerinin hepsi teferruat. Yapılan iş,
baroyu çoklu yapıya çevirip kendisine yandaş bir baro hüviyeti
oluşturmak. Burada da çeşitli örnekler var: 1924 yılından
önce, Osmanlı döneminde her milletin kendine ait bir
barosu vardı. 12 Eylülden önce de yine örnekleyebiliriz: Örneğin,
öğretmenlerin 2 ayrı derneği vardı; örneğin,
polislerin POL-BİR ve POL-DER diye 2 ayrı yapısı
vardı. Bu yapılar ne kadar parçalanırsa, ne kadar çoklu hâle
gelirse bu şu anlama gelmiyor, çok sese gelmiyor, ayrı ayrı
seslere tekabül ediyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar Sayın Bulut.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Burada yandaşlık adına adalet sistemini düzeltmek
yerine baronun bu yapısına müdahale etmek istiyor. Peki, baro bu hâle
gelirse ne olur? Yani çoklu yapıya girerse, delege sistemini dedikleri
gibi yaparlarsa ne olur? İşte o zaman barolar siyasetin arka bahçesi
hâline gelir, siyasi partilerin arka bahçesi hâline gelir çünkü herkes ideolojisine
göre bir yapının içerisine girer. Bunu da anlamamak, bilmemek mümkün
değil. Avukatlar da baronun esiri olur. Hangi avukat hangi baroya girerse
alnına o baronun ideolojisi yazılır, ister istemez, maalesef
bundan kurtulamaz.
Baronun bir başka
hüviyeti daha var, sadece avukatlar değil, hukukun güçlendirilmesine
ilişkin de bir amacı olması gerekiyor. Böylesi çoklu bir baro
ülkedeki hukuk sistemini de aşağıya alır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Çok kısa, bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Buyursunlar.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Sonuç olarak, Türkiyede 80 tane baro var ve bu baroların 78i
bu çoklu yönetime, bu yeni baro yasasına karşılar. Demin
bahsettiğim gibi, kıdem tazminatında işçinin, işverenin
karşı olması gibi, burada da bu baro yasasını getirdiğiniz
meslek örgütleri ve meslektaşlar bunu istemiyor. Peki, kim istiyor? Kimin
istediğini bilmiyoruz. Ama görünen o ki bu, Metin Feyzioğlunu
kurtarma operasyonu gibi geliyor. Metin Feyzioğluna o gün
sırtını dönen baro, siz ne yaparsanız yapın onu
Başkan yapmaz; ancak, kendi meslektaşları, avukatlar kimi
isterse, onu başkan yapar.
Çok teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 31inci maddesinde geçen
mahsus ibaresinin özgü olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda Kaya Hasan Özgüneş Şevin
Coşkun
İstanbul Şırnak Muş
Züleyha Gülüm Murat Çepni Dersim Dağ
İstanbul İzmir Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Dersim Dağ.
Buyurunuz Sayın Dağ. (HDP
sıralarından alkışlar)
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet 1 Hazirandan beri
normalleşme sürecini başlattı fakat o günden bu yana başta
Diyarbakır olmak üzere bölge illerinin çoğunda coronavirüs vaka
sayılarında ciddi bir artış olduğu gözlenmektedir.
Diyarbakırda günlük vaka sayısının 100ü geçtiği,
kentte entübe olan kişilerin çoğunun evlerine gönderildiği ve
sağlıklı bir şekilde takip edilmediği gözlenmektedir.
Kentte çalışan 155 sağlık emekçisinin testi pozitif
çıkmış durumdadır. Hastanelerde ciddi ve yeterli önlemler
alınmamakta, Covid şüphesiyle hastaneye giden yurttaşların
çoğuna test dahi yapılmamaktadır. Resmen ikinci dalganın
yaşandığı kentte yetkililer durumu halkın
kapıldığı rehavet ve tedbirsizlikle açıklamaya
çalışmaktadır. Bu konuyla ilgili birçok soru ve
araştırma önergesi verdik fakat maalesef şimdiye kadar alınan
ciddi bir önlem bulunmamaktadır.
Sabah akşam duyarlılık
çağrıları yapan iktidar bu pandemi koşullarında 2,5
milyon öğrenciyi sınava girmeye mecbur
bırakmıştır. Bildiğiniz üzere YKS daha önce ertelendi,
sonra tekrar ileri bir tarihe alındı ve en sonunda uzmanların
tüm uyarılarına, milyonlarca öğrencinin itirazına
rağmen sınav yapıldı ve Diyarbakırda sınav
öncesi midesi bulandığı için sınava alınmayan Ömer
Ateş intihar etti. Ömer Ateşin katili bu Hükûmettir. İktidar
sırf sermayedarlarını memnun etmek için milyonlarca gencin
sağlığını ve geleceğini riske atmaktan çekinmedi
çünkü sizin için önemli olan, gençlerin geleceği ve
sağlığı değil; sizler için önemli olan, kendi
rantınız ve lüksünüz.
Arkadaşlar, bizler altı yıldır
her yerde Gülistan Dokunun akıbetini soruyoruz fakat 5 Ocaktan bu yana
yani yüz yetmiş dokuz gündür Gülistan hakkında herhangi bir bilgiye
ulaşılmış değil. Gülistan Doku Dersim gibi küçük, her
tarafı 7/24 MOBESElerle izlenen bir şehirde kaybettirildi. Bugüne
kadar soruşturmayla ilgili bir gıdım ilerleme
sağlanmış değil. Dosyada baş fail olarak görünen
kişinin doğru düzgün ifadesi dahi alınmamış, teknik
hiçbir cihazı incelenmemiş ve dosyada bunun gibi onlarca ihmalkârlık
söz konusu.
Bir anne yüz yetmiş dokuz gündür çocuğunun
akıbetini soruyor ve artık anne umudunu kesmiş,
kızının cansız bedenine kavuşmayı bekliyor.
Yargı ve kolluk mensupları Gülistanı bulmak yerine,
Gülistanın akıbetini soran Gülistan bulunsun. diye basın
açıklaması yapan sıra arkadaşları hakkında
soruşturmalar açmaktadır. Arkadaşlarının
akıbetini soran 5 üniversiteli öğrenci hakkında
başlatılan soruşturma nedeniyle kadın öğrenciler
yurttan atıldı ve bursları kesildi. Gencecik bir kadın bir
şehrin göbeğinde kaybettiriliyor, faillerine dokunulmuyor fakat
arkadaşlarının akıbetini soran kişilere hemen
soruşturma açılıyor. İşte, sizin
yarattığınız düzen bu; yargınız ve
kolluğunuz katilleri koruyor, hak ve adalet arayan kişileri ise ceza
ve tehditle baskılamaya çalışıyor.
Gülistan Doku dosyası aynı zamanda
iktidarın kadınlara dönük yaklaşımını da
açık bir şekilde ortaya koymaktadır. AKP iktidarı döneminde
bu ülke, kadınlar için mezarlığa, şiddet yuvasına
dönüşmüştür. 2002-2019 yılları arasında 15.557
kadın katledilmiş, on binlercesi şiddete maruz kalmış
ve tecavüze uğramıştır. Bu nedenle kadınlardan,
kadın hakları ve mücadelesinden en son bahsedecek kişiler
sizlersiniz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlere dönük
yaptığı canlı yayında gençlerin yaptığı
yorumlardan rahatsız olacak ki yayını ilk önce yorumlara
kapattırdı. Yoruma kapatılan yayını gençler
dislikelamaya başladı. Erdoğan bunu da sevmemiş olacak ki
kaç gündür iktidar, iktidar basını ve kalemşorları gençlere
saldırma peşindeler. Sarayın baş kalemşorlarından
biri Gençler, şimdiden uyarayım dislike atan dislikelanır.
sözleriyle gençleri tehdit etmekten geri durmadı. İktidar kendisi
gibi düşünmeyen, haksızlığa ve hukuksuzluğa
karşı duran tüm muhalif kesimleri tehdit, tutuklama, açlık,
işsizlik ve işkenceyle baskılamaya çalışmaktadır.
Şunu çok iyi bilin ki:
İktidarınız döneminde hayatlarını
kararttığınız bu gençler sizlerden zerre kadar korkmuyor ve
bugüne kadar yaptığınız tüm hukuksuzlukların
hesabını tek tek soracaktır. İstediniz kadar tehdit edin,
baskılamaya çalışın ama bu gençler sizleri tarihin çöp
sepetine atacak, kurtuluşunuz yok.
Buradan bir kez daha dislike rekoru kıran tüm
gençler adına söylüyorum: Size oy moy yok.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
59.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağın görüşülmekte
olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatibin kürsüden Kolluk güçleri katilleri koruyor.
ifadesini reddediyorum.
Güvenliğimizin teminatı olan kolluk
güçleri, anayasal hukuk düzenimiz çerçevesinde 83 milyonun hak ve
özgürlüğünü, yaşam hakkını, vücut bütünlüğünü
korumaktadır.
Kolluk güçlerimiz, bu ülkenin
barışını güvence altına almak mücadelesi vermektedir.
Ülkemizin içinde ve dışında verdiğimiz mücadele de budur.
Yurt dışında, maalesef, suikastta kaybettiğimiz cinayetlerin
de takibini yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda, er ya da
geç, vatandaşlarımızın, kamu görevlilerimizin, bu ülkemizin
her bir ferdine karşı yurt içinde ve yurt dışında
cinayetleri işleyen bütün katillerin takibini yapacak ve hukuk önünde
hesabını soracağız.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
60.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu hatibimizin işaret ettiği
mesele çok mühim bir mesele. Sayın Grup Başkan Vekilinin
söylediği sözler açılmayı gerektiriyor, çok önemli bir mesele,
Gülistan Doku, Türkiyenin temel gündemlerinden biri. Bugün itibarıyla yüz
yetmiş dokuz gündür kayıp. Nerede kayboldu? Dersimde, Tuncelide,
iki adıyla da söyleyeyim. Peki, Dersim nasıl bir ildir? Küçücük bir
il, kuş uçsa devletin kolluk gücünün haberi olur. Her tarafta MOBESEler,
kamera kayıtları bulunur ama genç bir üniversite öğrencisi
kadın yüz yetmiş dokuz gündür bulunamıyor. Peki, neden
bulunamıyor? Zaynal Abarok isimli bir gençle duygusal bir
arkadaşlığı var. Bunun babası emniyet görevlisi ve bu
çocuk, bu genç, her kimse ilk günden itibaren korumaya alındı,
şehir dışına çıkmaları sağlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kamyonla
evlerini taşıdılar, görüntüler medyaya yansıdı. Anne
ve aile bu genç kızın bulunması için aylardır Munzur
Suyunda nöbet tutuyor. Peki, ne yapıldı? Savcılık, Zaynal
Abarok isimli şahsın telefonunu bile inceleme gereği duymuyordu.
Son kamera görüntülerinde Gülistan Doku ve bu genç birlikte görünüyorlar ve
sonra kayboluyor. Bununla da kalmıyor deliller karartılıyor.
Yani, Türkiyede bir ilde yüz yetmiş dokuz gündür bir genç kadın
kayıp ve bulunmuyor. Bulunamıyor. demiyorum, çünkü istenirse yirmi
dört saat içinde bulunur. Bununla da yetinmediler
Ben, Gülistan Dokuyla
ilgili önerge verdim ve önergede Zaynal Abarokun adı geçiyor doğal
olarak. Önergenin hikâyesinde bunu anlattım. Önergem nasıl
işleme konuldu biliyor musunuz? Zaynal Abarokun ismi silindi,
kişilik hakları korundu. Şimdi böyle bir olayda biz ne diyelim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hatibimiz bu olayı anlatırken Katilleri ya da katil
adaylarını koruyor. derken bu meseleden hareketle söyledi. Ve biz,
bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisinden önemle şunu istiyoruz ve
özellikle iktidar grubuna sesleniyoruz: Gülistan Dokuyu bulun. Gülistan Doku
nerede? Gülistan Doku Dersimde kaybolmaz, kaybettirilir. Dersimde insanlar
kaybolmaz, kaybettirilir. Tarihimiz bununla ilgili vakalarla doludur. Biz de
hatibimizin söylediğini tekrar ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.(HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurunuz.
61.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, elbette bir
mağduriyet varsa bunların takibi hukuk önünde, yargı önünde
devam eder. Bakınız, Türkiye Cumhuriyeti devletini bir muz
cumhuriyeti gibi kimse göremez.
HÜDA KAYA (İstanbul) Aynen öyle. Aynen öyle
yaptınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü yapılan
yargılamalar
Hadi diyelim ki ilk derece mahkemesine güvenmediniz,
istinafa güvenmediniz, Yargıtaya güvenmediniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kaybolan bir insan
ya, kaybolan bir insan!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yol açmışız,
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluna güvenmediniz. Hadi oradan da
bir şey çıkmadı, uluslararası mekanizmalar önüne
götürdünüz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine güvenmediniz. E,
soruyorum o zaman, acaba gerçekten yaşıyor muyuz? Neye güvenebiliriz?
Hayat gerçek mi? Düşünüyorum, o hâlde varım. Benlik şuurumuzun
nasıl, ne şekilde cereyan ettiğini mi
sorgulayacaksınız?
Şimdi, onun için, bir şeyi gelip bir
kazığa bağlamak lazım. Yani bu ülkenin hukuk düzeninin
güvencesi olan yargının delil toplama çalışmaları bir
şekilde kolluk üzerinden gerçekleşiyor. Kolluk bir şeyi eksik
yapmış olabilir, bunun da hesabı hukuk önünde sorulur, elbette
sorulur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kolluk güçleri bir
çalışma yaparken yasal mevzuata tam uymamış, eksik
uymuş olabilir. Yine ceza hukukumuz, mevzuatımız çerçevesinde
bunların hepsinin hesabı sorulur. Ancak bu ülkenin adli
kolluğuna, idari kolluğuna, kolluk güçlerine, güvenlik güçlerine
katil demeyi asla kabul edemeyiz, bunu kimse kabul edemez.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Katil demedik, sen
uyduruyorsun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Katil demedik.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
tutanakları çıkaralım, tutanaklarda var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Koruyor. diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Katillerin kolluk
güçleri tarafından korunduğunu iddia etmek
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Katil demekle
aynı şey mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
bakınız,
cinayete ortak olmaktır; bunun kabulü mümkün değil, bunu kabul
edemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz dediniz Görevini yapmayanlar olabilir. diye.
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama diğer
taraftan, elbette, bu ülkenin sınırları içerisinde ve
sınırları dışında al
bayrağımızın temsilcisi olan, oralarda
vatandaşlarımızın işlerini gören, konsolosluk yapan,
oralarda sefarette bulunan bizim vatandaşlarımızın
katledildiği hadiseler oldu. Onun için, bunların da takibini
yapıyoruz. Devlet bazen bakıyor ki orada cani var, orada katil var;
takip ediyor, ancak uluslararası mekanizmalara kadar, INTERPOLe kadar
çalışmalarını yürütüyor ama bazen devlet kendi
personelinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
kendi
vatandaşlarının güvenliğini veya bu
vatandaşlarımızın yaşam hakkını tehdit
edenleri elbette zaman zaman, baktığımız, gördüğümüz
usuller çerçevesinde takip edemiyor. Demek oluyor ki burada kolluk güçlerimiz
delilleri toplamaya çalışmış, eksik
bırakmış; bu iddiada iseniz yargısal yollar sonuna kadar
açık; iç hukuk yollarında, uluslararası mekanizmalarda takibini
yapın.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sorun yargının
işlememesi zaten.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bu ülkede
barışımızı tehdit ettiğini düşündüğümüz
bu ifadelerden hassasiyetle herkesin sakınması gerektiğini
düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınıyorum
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
62.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hoşgörünüze atfen uzatmak istemiyorum ama
Sayın Özkan neredeyse bir konferans verdi; doğrusu, anlamakta
zorlandım başta.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok iyi
anladınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
bize niye ilk derece mahkemelerini, niye AYMyi, niye AİHMi
anlattınız bilmiyorum; biz bu yolları çok iyi biliyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü burada
yargılama yapamayız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
biz işin yargılayan tarafı değiliz, adil yargı
mücadelesi veren bir partiyiz aynı zamanda.
Ben size, genç bir kadının
kaybolduğunu anlattım. Ya, küçücük bir ilde bir kadın kayboldu
ve yüz yetmiş dokuz gündür bulunmuyor dedim. Niye bulunmuyor dedim?
Baş şüphelinin, Zaynal Abarokun ifadesine
başvurulmamış dedim, telefonu incelenmemiş dedim.
Babası Emniyet görevlisi, kamyonla evini taşımasına göz
yumulmuş dedim, Munzur suyunun kenarında yüz yetmiş dokuz gündür
bir anne ağlıyor, ağıt yakıyor dedim.
Savcılık soruşturması var.
Savcılık soruşturması... Daha cenaze bulunmadan biz hangi
mahkemeye başvuralım? Siz de biliyorsunuz, soruşturma devam
ederken ben bir mahkemeye gidemem. O soruşturma ya takipsizlik verir ya
dava açar. Dava biter, istinafa gider. İstinaf biter -ben de sizin
üslubunuzla anlatayım- Yargıtaya gider. Yargıtay biter, AYMye
gider. AYM biter, İHMe gider.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RECEP ÖZEL (Isparta) Biliyoruz onları.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, kaybolan bir
insan ya!
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben size işin Asını anlatıyorum Asını.
Rahmetli Demirel bir zamanlar ne demişti: Fıratın
kıyısında bir kuzu kaybolursa hesabı bizden sorulur. Biz
kuzu demiyoruz ha, genç bir kadın diyoruz.
Katilleri koruyorsunuz. dedi hatibimiz Sayın
Dağ. Evet, koruyorsunuz. Size, koruduğunuz katillerin listesini
saysam, sabaha kadar konuşmam lazım. Kemal Kurkutun katili neden
serbest? Medeni Yıldırımın katili neden serbest? Faillerin
kimliği biliniyor. Berkin Elvanın katili neden serbest? Ali
İsmail Korkmazın katilleri nerede? Şimdi, katiller hem
korunuyor hem cezasızlıkla ödüllendiriliyor hem takipsizlik kararları
veriliyor hem de gelip bize burada hukuk dersi veriyorsunuz. Bu hukuk dersini
biz yaşayarak öğrendik. Tanık olduk, sanık olduk, avukat
olduk ve bunları gayet iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
Gülistan Dokunun bulunmamasının -bakın, hukuk diliyle
söylüyorum- objektif sorumlusu devlettir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yok canım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hukuk
aygıtıdır, İçişleridir, bunu bulmayanlardır. Ya,
Fıratın kıyısında kaybolan dedik, Munzurda
kaybolmuş. diyorlar. Munzurda bulamadık aramayı
bırakalım. diyorlar. Peki, bu genç kadın nereye gitti?
Dersimde biri slogan atıyor tweet atıyor, gidip evini
basıyorsunuz. Türkiyenin neresinde olursa olsun biri
ağzını açıyor, gidip yakalayıp mahkemeye
götürüyorsunuz. Peki, kaybolan bir genç kadını nasıl
bulamıyorsunuz? Buna inanmıyoruz. Katiller mevcut davalarla
korunuyor, dediğim gibi listesi o kadar uzun ki 2002ye kadar gitmem
lazım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
63.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz Parlamentoda yasama faaliyeti yapıyoruz.
Eğer, gerçekten burada yargının görev alanına giren bir
mesele varsa, bunun, bütün dosya münderacatıyla üzerine
çalışılıp, üzerine müzakere edip değerlendirme yapılabilir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
yargı değil, değil. Ben size soruşturma diyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız bir
soruşturma, bir kovuşturma bu Genel Kurulda ele alınıp, bir
tarafından bakılıp, değerlendirilip buradan bir sonuç
çıkarılacak, bu çıkan sonuç da devletin güvenlik güçlerinin
katilleri koruduğu sonucuna götürecekse eğer, bunun hukuk
anlayışı nezdinde karşılığı
olmadığını ifade edelim, dünyanın hiçbir yerinde yok.
Elbette, devletin suçla, suçlulukla mücadele etmesi,
soruşturmayla, kovuşturmayla suç faillerine ve suç delillerine
ulaşması, devletin yargı, kolluk ve güvenlik güçlerinin
görevidir. Burada bir tartışma yok ancak dünyanın hiçbir
ülkesinde bütün suçlulara, faillere ve delillere eksiksiz,
tartışmasız bir şekilde ulaşılabildiği,
kusursuz bir şekilde bu sistemin çalışabildiği örnek yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu dediklerimden
şu anlaşılmasın: Yahu, bir tane hukuksuzluk varsa, bir
tane kolluk güçlerinin eksik, yanlış yaptığı şey
varsa üstüne bir bardak su içelim. Kimse demez, diyemez; bunu da dedirtmeyiz.
Ancak, adı üstünde, bir hukuka aykırı eylemden bahsediyoruz. Suç
teşkil eden, hukukçuların tabiriyle tipe uygun, hukuka
aykırı ve kusurlu, kasten işlenen suç kanunda yazılır.
Böyle bir suç işlenmişse bunun delilleriyle ilgili elbette devletin
takip etme, arama, bulma, ortaya çıkarma, yargı önünde
hesabını sorma görevi var. Ama burada delillere
ulaşılamamışsa, bu noktada faile
ulaşılamamışsa bunun katilinin devlet tarafından
korunduğunu iddia etmek kesinlikle kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katil kaçtı, bir kontrol
bile edilmedi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Pasaportuyla uçağa bindi, gitti.
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, ceza
muhakemesi mevzuatımızda bir suçun tanıklarının
nasıl dinleneceği ifade edilmiştir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Dinlenmemiş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben dosyayı hiç
bilmiyorum, ancak burada, mesela 80 milyon vatandaşımızdan
herhangi birini getirip tanık olarak dinletebilir Ben istiyorum,
dinlensin. Şimdi, nasıl olacak bu iş? Burada bir yargılama
varsa yargılamanın usulüne uygun olarak yapılıp
yapılmadığı, bu noktada hukuka aykırı bir
yargılama yapılıp yapılmadığı, adil yargılanma
ilkelerinin yerine getirilip getirilmediği
Bunların, biraz önce
bahsettiğimiz mekanizmalar çerçevesinde ki bu mekanizmalar dünyada test
edilmiş, ileri, çağdaş hukuk sistemlerinin
mekanizmalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunların kusurlu
olması, eksiğinin olabilmesi mümkün değil. Ancak, buradaki
mekanizmalara rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
yanlış arkadaş, tanımıyorum; Türk hukukunu
tanımıyorum, Anayasa Mahkemesi benim için yok hükmündedir. diyerek
gayrimuayyen, bilinmezliğe işi götürmek mümkün değil. Bunun
için, buradaki mağduriyet neyse bununla ilgili takibin devlet
tarafından yapıldığı, varsa eksikliğinin de
mutlaka hak ihlalinin söz konusu olduğu, mağdurları
tarafından da uluslararası mekanizmalara götürme hakkının
olduğu ortadadır. Bunun için, devlete, hukuk sistemimize
eksikliğine rağmen- bu tür kasti bir ifadenin itham edilmesi, kasti
olarak bunun yapıldığının söylenmesi, kamu
görevlilerinin bu tür eylemleri kasti olarak yaptığını
iddia etmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ifadenin kendisinin
de doğrudan hukuka aykırı olduğunu bir hukukçu olarak ifade
ederim.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) 17 bin insan
kayboldu bu ülkede ya! Faili meçhuller nerede?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 30 bin insanı katletti
terör örgütü.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne alakası var
şimdi bizim söylediğimizle?
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
64.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Tunceli ilinde kayıp
üniversite öğrencisi Gülistan Doku meselesini takip etmekten
vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yani doğrusu Türkçe konuşuyoruz ama ben
galiba anlatamıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben de anlatamıyorum
herhâlde.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) En iyisi
dışarı çıkın da anlaşın ya. Yeter
arkadaş! Dışarı çıkıp anlaşın o zaman.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ana
dilimde yani Kürtçe konuşsaydım anlamamanızı anlardım
ama Türkçe konuşuyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Başkanım, çıkar şunları, dışarıda
konuşsunlar ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben bir
mahkeme kararından söz etmedim, ben bir yargılamadan söz etmedim. Ben
bir kadının kaybolması vakasından söz ettim ve
bulunmamasından söz ettim. Ama Sayın Özkan istiyorsa o yargı
süreçlerini aynı uzunlukta anlatayım, hiçbir sıkıntı
yok benim açımdan.
Ben size bugün çıkan bir haberi söyleyeyim
önce: JİTEM davası. Hani yargı korumuyor ya katilleri. Evet,
yeni haber: Mardinde 7 köylünün öldürüldüğü JİTEM soruşturmasına
takipsizlik kararı verildi. 2002den -siz de bakın- takipsizlik
kararı
Bu ülkede on binlerce insan faili meçhul cinayete ve faili belli
cinayetlere maalesef uğradı ve yaşamını yitirdi. Bu
ülkede yer altından cesetler fışkırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha
geçen ay Dargeçitte insan kemikleri, toplu bir mezarlık bulundu.
Bu dönemde -AKP iktidarı döneminde- o
davaların çoğunu yakından takip ettim; bütün bu katiller tek tek
aklanmaya devam ediyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yeter artık ya!
Her aşk intiharını burada mı konuşacağız?
Her aşk intiharı burada konuşulmaz ya! Her intihar, her aşk
intiharı bu yerin gündemi değildir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Eronat gelmiş, hoş gelmiş (!)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hoş buldum,
hoş buldum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Vallahi
hoş gelmiş.[HDP sıralarından gülüşmeler(!)]
Bağırmanızdan anladık, tanıdık hemen,
dışarıdan gelir gelmez.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Buradaydım,
burada, burada. Buradayım, dinlemişim, dinlemişim, gözün
görmüyor. Her aşk intiharı bu Meclisin gündemi midir ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha ne
dediğimi anlamadan, daha dinlemeden, daha bilmeden görevini yerine
getiriyorsun, anlıyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Saygılı ol
biraz! Gözün görmüyor, buradayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Senin
görevin bağırmak, bağırmak sadece.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Her aşk
intiharını bu Meclisin gündemine getiriyorsun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
hiçbir şey dinlemeden, anlamadan gelip böyle direkt saldırması
da işte budur yani.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinlemişim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Eronat
dediğin budur, Oya Eronat dediğin bağırır sadece. Ben
size bir şey anlatıyorum burada.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Her aşk intiharı
burada konuşulmaz, yeter artık ya! Yeter artık ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben bir
şey anlatıyorum burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın arkadaşlar,
teşekkür ediyoruz.
Buyurun, bitirelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Gülistan
Doku meselesinden öyle vazgeçmeyeceğiz. Gülistan Doku nerede? diye
tweet atan -tweet diyorum, ben de her gün atıyorum, atmaya
çalışıyorum- 5 öğrencinin bursu kesildi ve yurttan
atıldılar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yeter artık! Her
aşk intiharı burada gündeme alınmaz. Allah, Allah!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
Gülistan Dokuyu bulması gerekenler, Gülistan Dokuyu arayanları
soruşturuyor. Daha dün size işkence vakası anlattık.
İşkence vakasını belgeleyen, fotoğraf çeken avukat
soruşturuluyor, ifadeye çağrılıyor ama işkence
yapanların belleri sıvazlanıyor. İşte, Türkiyedeki
yargı budur.
Ben somut konuşuyorum Başkan, somut olay
veriyorum, dosya numarası veriyorum, vaka veriyorum; karşımda
bana bir hukuk dersi verilmeye çalışılıyor. Hukuk dersini
en son alacağım yer, iktidar partisinin grubudur, kusura
bakmayın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:21.46
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin
ile 128 Milletvekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
31inci madde üzerinde Diyarbakır Milletvekili
Sayın Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından verilen
önergenin oylamasında kalınmıştı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Oylama öncesi yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın Antmen, Sayın
Sümer, Sayın Bülbül, Sayın Kaya, Sayın Ünsal, Sayın Erdan
Kılıç, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın
Tığlı, Sayın Bakan, Sayın Emecan, Sayın
Yalım, Sayın Arı, Sayın Zeybek, Sayın Kayan,
Sayın Şahin, Sayın Önal, Sayın Kadıgil, Sayın
Güzelmansur, Sayın Bulut, Sayın Kılınç.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 31inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Aylin Cesur Aydın Adnan Sezgin
Eskişehir Isparta Aydın
Yasin Öztürk Fahrettin Yokuş
Denizli Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün sizlere Konyamızın Ilgın
ilçesinin Çavuşçugöl köyünden bahsedeceğim. Çavuşçugöl,
aynı zamanda bir gölün olduğu yer, bir eski kasaba, daha önemlisi,
Sayın Milletvekilimiz Hacı Ahmet Özdemir Beyin memleketi, doğduğu
yer. Çavuşçugölde bir madenimiz vardı, göle 4-5 kilometre uzakta,
kömür madeni; o maden 2019 yılında faaliyetlerine son verdi. Köylü,
tam Artık, kömür isinden kurtulacağız, kanser vakalarıyla
ölmekten kurtulacağız. derken bir olay yaşandı; Sayın
Cumhurbaşkanımız 2 Ocak 2020 tarihinde köyün hemen kenarında,
gölle bitişik bir alana acele kamulaştırma kararı
aldı. Nasıl aldı, kim aldırdı belli değil ama
yine, Çevre Bakanlığımız hem de 10 Şubatta bir karar
aldı, aynı bölgeyi doğal sit alanı ilan etti. Böyle
çelişkiler içerisinde şu anda bu köyümüz büyük bir felaketle yüz
yüze. Ben köylülerimizle gittim görüştüm, köyün en verimli arazileri, sit
alanında olan araziler maalesef acele istimlake kurban edilmiş ve
daha acısı, köyün ekili arazilerine iş makineleri girmiş,
köylünün haberi yok çünkü acele kamulaştırılması
lazımmış, aceleleri varmış! Niye aceleleri var
bilmiyoruz ama herhâlde seferberlik filan var ya da olağanüstü bir durum
var ki telafisi mümkün değil, acele etmişler. Sefer Bey,
tarlasına girilen Sefer, tekerlekli sandalyede oturuyor, 15 nüfusa bakıyorum.
Yahu, bari hasat yapsaydık da öyle girselerdi. diyor. Ama karar
almışlar, demişler ki: Bu devasa iş makineleri burayı
talan edecek. Ne var? Maden var. İyi de orada bin kişi
yaşıyor. Köylü zaten kanserden, hastalıktan perişan.
Şimdi, köylü diyor ki: Biz hangi suçu işledik? Ata
topraklarımız, hemen köyümüzün bitişiği istimlak edildi,
elimizden alındı ve bize Ölün. diyorlar. Ve köylü samimiyetle
şuna inanıyor: Sayın Cumhurbaşkanımızın
bundan haberi olsaydı buna imza atmazdı. Dedim ki: Vallahi olabilir.
Aldatılmış olabilir. diyorlar. Dedim ki: Billahi olabilir. Ben
götüreyim, Mecliste söyleyeyim, nasıl olsa Sayın
Cumhurbaşkanımızın orada partili vekilleri var, sonuçta
duyar ve sizin bir avuç kömür için ölmenize inşallah engel olur. Yani
tercih şu: Bir avuç kömür mü, Çavuşçugöl köyünün bini aşkın
yaşayanları mı?
Sayın Milletvekilimiz Hacı Ahmet
Özdemirden şikâyetçiler. Sayın Vekilimle de görüştüm, dedim ki:
Köyüne niye sahip çıkmıyorsun emmi oğlu? Vallahi, benim köyümde
-cidden söylüyorum- böyle bir durum olsa ben giderim, o iş makinelerinin
önüne yatarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Onun için, Sayın Vekilim, beraber gidelim, şu
köyüne sahip çıkalım, bu işi çözelim, yazık! Hani
diyorsunuz ya: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ama
siz bin kişiyi öldürmek için Aman, Ciner grubu yaşasın, 5
müteahhit yaşasın, varsın bin tane köylü ölsün. diyorsunuz. Ben
demiyorum, kadınlarımız diyor. Kadınlarımız Bizi
öldürüyorsunuz. Bize yaşam hakkı vermiyorsunuz. Hangi suçu
işledik? diyor; bakın, bunları Hacı Ahmet Beye de
vereceğim. Onun için, Sayın Vekilim, gel, şu köyüne sahip
çık.
İkinci bir husus -sürem bitiyor- şimdi,
burada bir de Atlantı diye bir eski kasabamız var. Bu da
Çavuşçugölden su alan bir kasabamız. Yasa gereği
anlaşmışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
SALİH CORA (Trabzon) Buna cevap verilmesi
lazım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Yüzde 65 su
Atlantı ve çevresindeki 9 köye verilecek ama gelin görün ki Ilgın
Belediye Başkanı -iddialara göre- Kaymakam, bu köylere su vermek
istemiyor yeterince. Su konusunda şikâyetçi olan Sulama Birliği ve
bütün köylülerle sohbet ettim. Vallahi onlar da diyorlar ki: Hacı Ahmet
Bey bize sahip çıkmıyor. Ben de onlara söz verdim. Ya, hakem olayım,
Hacı Ahmet Beyle beraber gelelim, bu köylerin sorununu çözelim. Çünkü
Atlantı ve 9 köy yani Karaköy, Çavdar, Karakaya, Mahmudiye, Kolukısa,
Pusat
Binlerce dönüm arazide, su kesildiği için, Ilgın Belediyesi
göldeki kapakları kırdırdığı için -iddia bu-
sulama yapamıyoruz, perişanız. Sayın
Cumhurbaşkanımız ne diyordu? Bir karış ekilmeyen alan
kalmamalı. E biz de ektik ama suyu vermiyorlar bize, kurutuyorlar
arazilerimizi. diye dert yanıyorlar. Dedim ki: Ben size aracı
olurum, ben bunları anlatırım, mutlaka Sayın
Cumhurbaşkanımıza duyururlar ama eğer bu sit alanına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Çünkü raporlar
var. Devlet Su İşleri Burada kömür kazılamaz. diyor, Çevre
öyle diyor, sit alanı diyor ama efendim, sebep ne biliyor musunuz?
Ilgında termik santral yapılıyor, Ciner grubunun. Oraya da
kömür buradan gidecek. Orası da mahkemelik, burası da mahkemelik ama
eğer ki o bin köylü kömüre heba edilirse vallahi billahi bu gayretullaha
dokunur, bu kul hakkına girer, benden söylemesi.
İyi akşamlar, hoşça kalın.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Özdemir
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Adımı
anarak sataşmada bulundu.
BAŞKAN Buyurunuz, 69a göre söz veriyorum
size Sayın Özdemir.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin, Konya Milletvekili Fahrettin
Yokuşun görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Sayın
Başkan, değerli Meclis; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın vekilim ismimi anarak sataşmada
bulundular.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Sataşmadım.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Kendilerine bu
durumu bendeniz bir özel oturumda çok güzel bir şekilde izah ettiğim
hâlde konusuna iyi çalışmadığını gördüm. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar; İYİ PARTİ
sıralarından gülüşmeler, alkışlar(!)]
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Seni kim tutar
be, devam!
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Maalesef,
hakikaten, ciddi anlamda birtakım yanlış ifadelerde de
bulundular. Yalnız, her şeyden önce şunu söylemek isterim:
Kendileri bizim Konyamızın muhalefet partilerinin bir
milletvekilidir. Ama bizim örfümüzde şöyle bir şey vardır:
Birisinin önce kapısının zilini çalarsınız, sonra
selam verirsiniz, sonra da Müsaade eder misiniz, girebilir miyiz? dersiniz,
ondan sonra evine girersiniz. Benim köyüme gideceksiniz, zilimi
çalmayacaksınız, selam vermeyeceksiniz, ondan sonra da mahremime
gireceksiniz, Ben size aracı olurum. diyeceksiniz. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; İYİ PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
Çocukluğumun geçtiği, herkesi tepeden
tırnağa tanıdığım köyümüzün kültüründen haberiniz
olmadığı için, kendinden büyüklerin hepsinin dayı
olduğu, hala olduğu, kendinden küçüklerin hepsinin de yeğen
olduğu köyün ben hem dayısıyım hem yeğeniyim.
Sıkıntı yok, burada bizim müdahalemiz yerindedir, herhangi bir
sıkıntı yoktur. Ciner grubuyla ilgili verdiğiniz bilgiler
yanlış. TKİnin burada işletmesinin olduğu hususunu
filan ben size uzun uzun burada anlatmak isterim ama maalesef vaktimiz
yetmiyor. 220 milyon ton kömürün olduğu, 1968den beri gelen Demirel,
Ecevit, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Erbakan ve diğer bütün
başbakanların sürdürdüğü kömürcülük faaliyetlerinin 6 kilometre
ötede başlayıp
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) IMFden
para al. diyorlar Hocam, IMFden. Boş ver kömürü. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Şöyle
söyleyeyim: 6 kilometre ötede, 1968den itibaren otuz beş yıl kömür
çıkarılıp bu kömürü eminim ucuz olduğu için Fahrettin
Beyin de seve seve yaktığı, tükettiği bir kömür
işletmemiz var. Biz 1,5 kilometre öteden kömür çıkarılan bir ocağa
sahibiz. Bu ocak Türkiye Kömür İşletmelerine aittir ve alanını
genişletmek istemiştir, yeni bir ocak açımı söz konusudur
fakat bu ocağın açılmasında biz köylümüzü, ben
hemşehrilerimi, yakınlarımı asla mağdur edecek
değilim elbette. Girişimlerimiz sürüyor, çevresel etkiler, tespitler
yapılıyor, bunların ölçümleri yapılıyor, gönlünüz
rahat olsun. Çavuşçu Gölünü emin olun, sizden çok daha fazla düşünen
milletvekilleri var ve kendilerinin de evladı olarak ben buradayım.
[AK PARTİ sıralarından alkışlar; İYİ
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
Atlantı konusunu da şöylece
açıklayayım: 1960larda kurulmuş olan bu baraj
Atlantı-Ilgın Sulama Ovası Projesi olarak yürürlüğe
konmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) 180 milyon
metreküp su tutulmak üzere yapılmıştır. Köyün su
kaynakları üzerine kurulan göletler ve yağışlar nedeniyle
bu sene 56 milyon ton su tutulabilmiştir. Gölün ölü hacmi 23 milyon
tondur. 23 milyon tona varıncaya kadar biz su veriyoruz. Hiçbir köyümüzü,
köylümüzü mağdur etmiyoruz fakat 23 milyon tona varan sudan köylümüz
tekrar yararlanmak istiyor. Bizim bu suyu o köylüye vermemiz gölün ölümü
anlamına gelir, ileride tarlaların tamamen kurak kalması,
sulanamaması anlamına gelir. Bu noktada biz Valilikle, belediye
başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla, kooperatif üyeleriyle
çok özel toplantılar yaparak konuyu büyük bir hassasiyetle sonuca
bağlamışızdır; sonuç bundan ibarettir. Kısa süre
içerisinde de ben zaten Çavuşçu Gölüne gidip bu konuları kendilerine
bire bir anlatacağım.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yokuş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
65.-
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, sayın vekilimin
töre, örf ve gelenekten bahsederek girmesi gerçekten çok ilginç. Ben Türk
töresiyle yetişmiş bir Türk evladıyım, töreyi çok iyi
bilirim, hiç mesele yok ama nerede yazıyor
Ben Konyanın
Milletvekiliyim -adım öyle- Konyanın her noktasına giderim, her
vatandaşımın kapısını çalarım, hepsiyle de
görüşürüm. Beni davet ettiler, çağırdılar, gittim yani
senden, sizden izin mi alacaktım? Yapmayın emmi oğlu,
yapmayın, yapmayın! Akıllı olun, akıllı olun!
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
EROL KAVUNCU (Çorum) Allah Allah!
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) Sen diye konuşma!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Benim köyüme de
rahatlıkla gidebilirsin. Töre, örf nedir Sayın Vekilim? Ben 2 milyon
200 bin Konyalının temsilcisiyim. Nerede haksızlık var,
hukuksuzluk var, adaletsizlik var; oradayım, hiç merak etme!
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) Sen diye
konuşma, sen diye!
EROL KAVUNCU (Çorum) Akıllı ol. ne
demek ya! Onun aklının zekâtı senin gibi 100 kişiye yeter!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Zekâtları
yemeye alışkınsınız ya, yersiniz, zekât da yersiniz;
haramzade olunca her şeyi yersiniz!
EROL KAVUNCU (Çorum) Ayıp ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yokuş.
Buyursunlar Sayın Özdemir.
66.-
Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Sayın
Vekilim, ben sizin töreye saygınız olduğunu, bir yere misafir
giderken hangi ölçülerle hareket etmeye dikkat ettiğinizi elbette
biliyorum, Konya Milletvekili olduğunuzu da biliyorum ama ben bir siyasi
nezaketten bahsediyorum. Ben köyümün Adan Zye sorunlarını bilen bir
insanım. Bunlar için de beş yıldır bu Mecliste,
alnımın akıyla, yüzümün akıyla görevimi icra etmekte olan
bir insanım. Bunları gelip bizimle konuşsanız, bu
konuları biz sizlere anlatsak, bu konularla ilgili bilgilendirmelerimizi
yapsak
Elbette biz sizi Çavuşçugölde ağırlamaktan büyük bir
onur duyarız. Kapımızı da açardık, evimizi de
açardık, ikramlarımızı da yapardık ve sizlerle beraber
köylülerimizle, oturur, orada çınar ağaçlarının, kavak
ağaçlarının altında çayımızı ikram eder, hep
beraber konuları konuşur dönerdik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Nezaket öğrenin ya!
Nezaket bu.
EROL KAVUNCU (Çorum) Nezakete bakar
mısın!
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyle ilgili 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 32nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Bülent Tezcan Orhan Sümer Süleyman Bülbül
Aydın Adana Aydın
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Rafet Zeybek Necati
Tığlı
Bursa Antalya Giresun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Giresun Milletvekilimiz Sayın Necati Tığlı.
Buyurunuz Sayın Tığlı. (CHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ TIĞLI (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 32nci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Komisyonlarda tartışılmadan, muhalefetin
görüşlerine ve önerilerine yer verilmeden burada yapılan birçok kanun
aslında halktan ve haklıdan yana değil de güçten ve güçlüden
yanadır.
Yıllarca görüldü ki sadece kanun
değişikliğiyle reform yapılmıyor. Yapılan
kanunlar Anayasaya uygun değilse, yargı
bağımsızlığını kaybetmişse, bireysel
hak ve özgürlükler kısıtlanmışsa, adaletin terazisi
doğru tartmıyorsa, ortada büyük haksızlık, hukuksuzluk ve
adaletsizlik vardır.
İktidar yıllardır burada
yaptığı ya da yapmak istemediği kanunlarla insanların
en temel haklarını ellerinden almıştır ve almaya da
devam etmektedir. Emekli olmak için yaş sınırına
takılanlara verdiği sözleri unutarak EYTlilere de
haksızlık yapmıştır. Bağımsız haber
yapan gazetecilerin özgürlükleri ellerinden alınmıştır.
İyi bir gelecek hedefleyen çocuklarımızın, gençlerimizin
hayali çalınmıştır. İşçinin, emekçinin
tazminatına göz dikilmiştir.
Bir ülkede adalet ve hukuk zedelenmişse, adalet
bağımsızlığını kaybetmişse, hukuk
devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkesi yok
sayılmışsa, baro başkanları polis tarafından
darbedilmişse ve sizler buna seyirci kaldıysanız, o ülkede önce
yaşamsal hakları olan güven azalmaya başlar, sonra
yatırımcılar ülkeden kaçar; peşinden sanayi çarkları
dönmez, üretim azalır; sonrası hızla artan işsizlik,
fakirlik, yoksulluk ve çaresizliktir, yani özetle, Türkiyenin bugünkü hâlidir.
Adalet ve hukuk deyince ilk akla gelen yer tabii ki
özgür barolar ve bağımsız mahkemeler oluyor. Baroların
yapısını ve seçim sistemini değiştirmek, baroları
bir pasta gibi bölmeye çalışmak ve birden fazla baro
kurulmasını istemek, çoklu baro sistemi üzerinde durmak, çoktan
seçmeli test içinde en yakın cevabı bulmak gibi bir şey.
Mahkemeler karar verirken hukuka değil de
savunma avukatının üye olduğu baronun adına, kime
yakın olduğuna bakarlarsa ne olacak? Tabii ki saray gücüne güç
katarken hak, hukuk ve adalet yerle bir olmuş olacak. Yarın öbür gün
birileri çıkar da Yok PKKcı baro, yok FETÖcü baro, yok
tarikatçı baro, yok bu mezhepçi baro, yok şu partili baro diye örgüt
kurarlarsa ve bu ülkeyi yıkmak için ellerinden geleni yaparlarsa,
aynı 15 Temmuzda olduğu gibi Bilmiyorduk. mu diyeceksiniz? (CHP
sıralarından alkışlar) Bırakın kanun teklifini
hazırlamayı, bunu düşünmek bile bu ülkeye, bu ülkenin
ecdadına ve bu ülkenin geleceği çocuklara ihanettir. AK
PARTİnin il ve ilçe teşkilatlarında görev yapmış
avukatları hâkim ve savcı yaparak yargıda nasıl bir AK
PARTİ kadrosu oluşturduğu çok açık bir şekilde
görülüyor.
Sayın milletvekilleri, bu ülkede yaşayan
herkese, hak ve özgürlükleri savunan, terazisi şaşmayan, kimsenin
önünde cübbe iliklemeyen bir anlayış lazım. Adaletsizliğin tüm kurumlara sirayet ettiği
iktidarınızda vatandaşımız hem kendi geleceğinden
hem de ülkenin geleceğinden umutlu değil. İşçimiz,
çiftçimiz, öğrencimiz, kadınımız ve gençlerimiz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine güvenmiyor artık.
Halk, yetkileri elinden alınmış Meclisin tekrar eski gücüne
kavuşmasını, tek adam rejiminin ve Ben dedim, oldubitti.
anlayışının artık sonlanmasını istiyor.
Üniversite sınavına giren gençlerimiz,
mağdur ettiğiniz gençlerimiz, gönüllerini almak isteyen AKP Genel
Başkanına disliketa rekor kırdırıyor. Onun için, ilk
seçimde oy kullanacak 5 milyondan fazla Z kuşağı gencimiz,
kardeşimiz, AK PARTİ iktidarının Z raporunu alacak ve
fişini çekecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 32nci
maddesinde geçen başvurma ibaresinin müracaat olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Züleyha Gülüm Hasan Özgüneş
İstanbul İstanbul Şırnak
Murat Çepni Şevin Coşkun
İzmir Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İzmir Milletvekilimiz Sayın Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul, değerli halkımız; bu akşam
Ankara Tuzluçayırda bir polis işgali yaşandı, yüzlerce
polis ve güvenlik gücü Tuzluçayıra yığıldı. Sebebi,
yirmi yedi yıl önce Sivasta IŞİD yöntemleriyle yakılarak
katledilen 33 canımızı anmak isteyen halkımızın
yapacağı basın açıklamasını engellemek. Evet,
günlerdir Sivas katliamını konuşuyoruz ve Sivas katliamıyla
bugün açısından hesaplaşma, yüzleşme ve katillerden hesap
sorma tartışması yapıyoruz. Fakat bugün bir kez daha
görüldü ki katliamlarla hesaplaşmak ancak katliamın
hesabını sormakla gerçekleşebilir. Yirmi yedi yıl önce
gerçekleşen, 33 canımızın diri diri yakılmasına
sebep olan bir katliamı bugün anmamızın önüne kimler geçmek
istiyorsa bunlar ancak ve ancak katliamı sahiplenenlerdir ve katliama
ortak olanlardır, katliama ortak olan aklın yirmi yedi yıl sonra
da hâlâ capcanlı ortada duruyor oluşudur.
Evet, biz Sivası, Sivasta diri diri
katledilen canlarımızı anmaya devam edeceğiz, ta ki
katillerden ve onları besleyen siyasetten hesap sorana kadar.
Sivasın ışığı sönmeyecek ve Sivasta yitirdiğimiz
canların anısı önünde bir kez daha saygıyla
eğiliyorum.
Evet, işkence konuşuldu ve işkenceye
dönük de iktidarın yaptığını, yapması gerekenleri
defaatle burada konuştuk. Evet, işkence evveliyatından beri bir
istisna kesinlikle değil, yani iş bilmez yöneticilerin, yoldan
çıkan görevlilerin yaptığı bir icraat değil;
işkence, bu coğrafyada, bir yönetme biçimidir. Çünkü
işkencecilerden hesap sormazsanız, işkence yöntemiyle gerçekten
samimi hesaplaşmazsanız, tam tersine, onları korur, kollar ve
onlara rütbe atlatırsanız, bunun adı çok net olarak
işkencecilere sahip çıkmaktır, işkenceye ortak
olmaktır.
Evet, Rojbin Çetin, Diyarbakırda üç buçuk saat
köpekli işkenceye maruz kaldı ve şu anda yürüyemiyor. Peki,
nerededir şu anda Rojbin Çetin, hastanede mi? Hayır, şu anda
Mardin Emniyetinde sorgusu hâlâ sürüyor. Evet, bu anlamda biz, işkenceyle
hesaplaşmayan AKP iktidarının işkence suçu
işlediğini tekrar tekrar söylemeye devam ediyoruz.
Bakın, size birkaç ifade okuyacağım:
Bana seninle ilgili sonsuz yetki verildi. Bu devlet senin için özel uçak
kaldırdı. Burası başka yere benzemez, buradaki herkes
profesyonel. Kaçamazsan, konuşmazsan buradan çıkamazsın.
Burası Emniyet ya da hapishane değil, burada süre sınırı
yok; bir Allah bir de biz varız, bizim sözümüz geçer. Bizi devlet
yetiştirdi, her türlü donanıma sahibiz; kırık olsa
alçıya alırız, organ nakli gerekiyorsa yaparız.
Bunları yaşayan Ayten Öztürk diye bir kadın. Bu kadın 8
Mart 2018de Lübnanda gözaltına alınıyor Lübnan devleti
tarafından, sonrasında Türkiyeye teslim ediliyor, bir uçakla
Ankaraya getiriliyor ve altı ay boyunca Ankarada, resmen neresi
olduğu kabul edilmeyen ama her boyutuyla bir devlet kurumu olduğu
belli olan bir yerde işkenceye maruz kalıyor. Bu işkence,
kelimenin gerçek anlamıyla, tümüyle vahşet bir işkence. Gözü
yirmi dört saat kapalı, tuvalete giderken bile kapalı;
tırnaklarına, bütün vücuduna elektrik veriliyor;
bayıldığında revir gibi bir yere götürülüyor, orada
vücuduna belli kremler sürülerek tedavi edilmeye
çalışılıyor. Konuşması, itiraf etmesi bekleniyor
ve bu işkence altı ay boyunca sürüyor.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Türkiyede işkence yok.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) İşkence
sonunda kapanan gözleri yine ilaçlarla açılıyor, ters askıya
alınıyor, ayaklarından asılıyor, falaka
yapılıyor ve bütün bunlar altı ay boyunca sürüyor.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Burası muz cumhuriyeti mi?
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Öyle olsa iyi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Altı ay sonra ne
oluyor? Altı ay sonra şunlar oluyor: Altı ay sonra yani 28
Ağustos 2018de bu kadın Ankarada bir açık alana
bırakılıyor. Bırakıldığı anda
etrafı Ankara TEM polisi tarafından çevriliyor ve Ankara TEM polisi
gözaltına alıyor. Niye? Hakkında ihbar var diye. Üç gün tekrar
gözaltında tutuluyor ve tutuklanıyor. Savcıya işkence
gördüğünü anlatmaya çalışırken savcı bakmıyor
bile. Vücudunda elektrikten kaynaklı yüzlerce yara var.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Türkiyede işkence yok.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) İşte, bu,
işkencenin bu ülkede bir yönetme biçimi olduğunun çok doğrudan
bir kanıtıdır. Ben buradan halkımıza sesleniyorum:
İşkenceyi, katliam siyasetini bir yönetme biçimi olarak
belirleyenlerden kurtulmak bizim elimizde. İşimizi, ekmeğimizi
çalanlar, işimize, ekmeğimize göz koyanlar ile bu işkencecilerle
katliam siyaseti yürütenler aynıdır. İşte, tam da burada
barolara gerçekleştirilen operasyonun da bir amacı budur.
İşte, halkımızın korunması, haklarının
korunması, işkenceye karşı mücadelenin de aynı
zamanda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Selamlayalım efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Baroya dönük bu
operasyon, aynı zamanda, işkenceye karşı mücadelenin de
engellenmesine yöneliktir.
Evet, buradan ben Alevilerin inanç
özgürlüğünün, eşit yurttaşlık mücadelesinin, tüm
halklarımızın, işçi sınıfının ve
emekçilerin iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin en güçlü biçimde yürütüldüğü
koşullarda olduğumuzun altını çizmek isterim. Karanlığın
en koyu olduğu anda olduğumuz doğrudur fakat
aydınlığa en yakın olduğumuz andır. Cesaret ve
kararlılıkla yan yana geldiğimizde bu ceberut sistemi, emin
olun, yerle bir edebiliriz.
Tüm halkımıza buradan bir kez daha selam
ediyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 32nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş Aydın Adnan Sezgin
Eskişehir Konya Aydın
Yasin Öztürk Aylin Cesur Dursun Ataş
Denizli Isparta Kayseri
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Kayseri Milletvekilimiz Sayın Dursun Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 32nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İki haftadır görüştüğümüz,
ikinci yargı reform paketi adını verdiğimiz bu kanun
teklifinin 32nci maddesinde celse harcı olarak geçen harcın ismi
başvurma harcı olarak değiştiriliyor ve tamamına
baktığımızda da maalesef bir reform paketi olmaktan çok çok
uzak. Haftalardır bunun üzerinde konuşuyoruz, muhalefeti ne dinleyen
var ne de verdiği tekliflere Acaba doğru mudur? diye dönüp bakan
var. O yüzden, kanun üzerinde çok fazla konuşmadan, şehrim olan
Kayserinin sorunlarını dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ticaretin merkezi,
sanayi şehri ve tarımda Anadolunun parlayan yıldızı
olan Kayseri bu özelliklerini günden güne kaybediyor; ulaşımı
zor, üretimden uzak, sıradan bir şehir hâline dönüşüyor.
1926 yılında uçak üretimi yapan, Sümerbank
Bez Fabrikasının olduğu Kayseri, Hava İkmal, Anatamir,
TANKSAN, ASPİLSAN gibi sanayi altyapısına sahiptir. Yerli
otomobil ve savunma sanayisi yatırımlarına uygun,
altyapısına sahip olan Kayserimize şimdi millet bahçesi yapmak
için uğraşıyoruz. Kayserinin kek ve çay verecek bahçeye
değil iş ve aş verecek sanayi yatırımlarına
ihtiyacı var, ancak maalesef ki yatırım yapacak Hükûmet yok,
yatırıma öncülük edecek Bakanlar yok fakat şehrimize gelen ve
söz verip verip giden birçok Bakan var. Bir yıl içerisinde şehrimize
Hazine ve Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Tarım ve
Orman Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gençlik ve Spor
Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Millî Savunma Bakanı
geldiler. En son geçen hafta yine Millî Savunma Bakanı, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı geldi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız şehrimize ilk defa
geldi, kendisinden önceki selefleri gibi hızlı trenin, Kayseri
havaalanının, tramvay hatlarının sözünü verdi ve gitti.
Kendisinden önce bu sözleri 2 Cumhurbaşkanı, 3 Başbakan, birçok
Bakan daha önce de verip gitmişlerdi. Bakalım çiçeği burnundaki
Bakanımız sözlerini tutacak mı? Ama bilsinler ki bu saatten
sonra Kayserinin boş laflara karnı tok, bu laflara verilecek
cevabı da çok. Kayseri artık söz değil icraat bekliyor.
Şehrimizi ziyaret eden Bakanlar zirai dondan ve
dondan zarar gören çiftçilerimizi ziyaret dahi etmedi, sanayici ve
esnafımızı dinlemedi, çiftçilerimizin sorunlarını
dinlemedi. Felahiye, Özvatan, Sarıoğlan, Akkışla,
Pınarbaşı ve Sarız ilçelerimizde hâlâ doğal gaz
bulunmuyor, bu ilçelerimize doğal gaz ne zaman gelecek, kim getirecek,
kimse bunu bilmiyor. Develide heyelan mağduru olan
vatandaşlarımızı dinlemediler, mağduriyetlerini
gidermediler, Develili hemşehrilerimiz bar bar bağırıyor.
Sarıoğlan ve Bünyan sınırındaki Palas Tuzla Gölünün bozulmakta
olan doğal çevresini defalarca gündeme getirdik. Seçim zamanı söz verdiler,
Camikebir, Argıncık ve Oruçreis kentsel dönüşümü ile TOKİ
yatırımlarından bahsetmediler, Develili hemşehrilerimizi
dinlemediler. Evet, Kayserili hayırseverdir, şehri için her şeyi
yapar, ülkesi için her şeyi yapar; şehre yatırım
gelmeyeceğini anlarsa da bu saatten sonra gereğini yapar.
Değerli milletvekilleri, Kayseriye 2020de 358
milyon TL ödenek ayrıldı. Yatırımlar toplamına
bakıldığında yüzde 0,46ya tekabül ediyor, yani yüzde 1
bile değil. Hâlbuki Kayserinin gayrisafi millî hasıladaki payına
bakarsak ülke sıralamasında 13üncü şehir.
Diğer taraftan
Cumhurbaşkanlığı sarayına bakalım, 2020
yılında 610 milyon TL harcanacak. 2019 yılında sarayın
bahçesine 2,8 milyar TL harcandı. Marmaristeki saraya 435 milyon TL
harcanacak, Ahlata yapılan saraya ne kadar harcanacağını
bilen dahi yok. Keyfî, şatafat ve israf harcamalarının tek
kalemi, Kayseriye yapılan yatırımlardan çok daha fazla.
Şimdi de, Kayserililer işsiz ve
aşsız gezerken, şehzade Bilal Erdoğanın Okçular
Vakfına Belediye 10 milyonluk tesis yapmayı planlıyor.
İstanbul ve Ankara Belediyelerinde ödenekleri kesilen yandaş
vakıf ve dernekler gözlerini şimdiden Kayseriye diktiler.
Kayserilinin işini ve aşını Suriyelilere, hakkını
vakıflara aktarıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, daha önce de söyledim, on yedi yılda AKP Kayseriden 1
Cumhurbaşkanı, 3 Bakan, birçok milletvekili ve sayısız
bürokrat çıkardı. Kurulduğu günden itibaren Kayseri AKPye her
seçimde rekor oy verdi. Buna rağmen Kayserili işini bilir.
mantığıyla şehrimize kamu yatırımları
yapılmıyor, şehrimiz devlet yatırımlarından
mahrum bırakılıyor ama bu böyle gitmez.
Kayserili uyanıktır, Kayserili zekidir;
dediğiniz gibi, işini de gayet iyi bilir, günü gelir yapılmayan
yatırımların hesabını sizden bir bir sorar diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 33üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
33üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Bülent Tezcan Orhan Sümer Süleyman Bülbül
Aydın Adana Aydın
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Emine Gülizar Emecan Rafet Zeybek
Bursa İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurunuz Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli vekiller, evet, bu
görüştüğümüz Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinde tam 66
madde var. Geçen haftadan beri bu kanun teklifini konuşuyoruz. İçinde
2-3 tane görüşülmesi gereken konu dışında reform adı
altında görüşülebilecek hiçbir şey yok. Bunu konuşuyoruz üç
haftadır. Üstelik dün de Meclise gelen, Avukatlık Kanununda
değişiklikler içeren kanun teklifi bu kanun teklifinin önüne
geçmiştir ve dünden beri de bu baroların seçim sisteminde
yapılan değişiklikleri konuşuyoruz. Şimdi, hangi
ortamda yapıyoruz bu konuşmaları? Şöyle bir bakalım:
Covid-19 gibi bir tehlikeyle karşı karşıyayız ve
Mecliste vakalar artmış durumda. Milletvekilleri bile pozitif
çıkmaya başladı; hepsine buradan, tabii, geçmiş olsun
diyorum, sağlıklar diliyorum. Personel aynı şekilde ve
burada tedirgin bir ortamda görüşmeler yapıyoruz. Ama
yaptığımız bu görüşmelerin, konuşmaların,
tartıştığımız konuların, getirdiğimiz
kanunların halkın, vatandaşın sorununa dokunan hiçbir yönü
yok.
Şimdi, değerli vekiller, çıkın
sokağa ve insanlara bir sorun Meclis çalışsın mı,
çalışmasın mı? diye. Çalışsın. derler.
Biz nasıl çalışıyoruz, siz de çalışın.
diyecekler tabii ki, elbette. Sonra onlara bir sorun, Ama biz, işte,
baroların seçimiyle ilgili kanunda değişiklikler yapıyoruz,
işte, Ceza Muhakemeleri Kanununu görüşüyoruz, uygun mudur? diye
sorun, Ben ne anlarım baroların seçimiyle ilgili kanundan? Bana ne
muhakemelerden, bana ne bunlardan? diye başlar size söylemeye. Ondan
sonra da şunları söyler: Ben kiramı ödeyemiyorum, ben evime
ekmek götüremiyorum, ben borcumu ödeyemiyorum, esnaf olarak kepengimi
açamıyorum. der. Gidin, sanayiciye sorun Ben üretemiyorum. der. Daha
yeni, 400 tane ürüne gümrük vergisi getirildi ve bunların içerisinde
sanayicinin üretimde kullandığı teçhizatlar, ham madde ürünleri
var. Sanayici nasıl üretecek? Üretemeyince işinden personel
çıkaracak, işsizlik artacak. Ondan sonra sorun işçiye Benim
kıdem tazminatıma dokunma! diyecektir. Şimdi, böyle bir
durumda, ülkeyi yönetemediğinizi ve çözümleri üretemediğinizi ve
bunları gölgelemek istediğinizi görüyoruz.
(Uğultular)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Duyamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Emecan, bir saniye efendim.
Lütfen
Genel Kurulda uğultu var, hatibi
dinleyelim efendim.
Buyurunuz Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sizin tek amacınız iktidarı korumak
olmuş ve gittikçe de otoriterleşen bir hâl almaya
başladınız.
Şimdi, değerli vekiller, hukuk devleti
olmak çağdaş bir demokrasinin en önemli göstergesidir. Bir ülkede
demokrasiyi, yargı bağımsızlığını, hak
ve özgürlükleri gerilettiğiniz zaman ekonomi de geriler, ekonomide de
başarısız olursunuz. Türkiye çağdaş demokrasinin
neresinde acaba? diye soracak olursak, tarihi incelediğimiz zaman, her
otoriter siyasal iktidarın hukuku tanımayıp yargıyı kendi
emrine almaya ve adaleti yok etmeye çalıştığını
görürüz. Bu da yetmez sadece; kültür, sanat, edebiyat alanlarında da hep
kendi istedikleri olsun isterler.
Eğitime geldiğimizde, eğitimi
egemenlik altına alarak gelecek kuşakların devlete değil
sadece kendilerine bağlı olarak yetişmesini isterler. Kendileri
gibi düşünmeyen STKleri de yok etmek isterler. Bilmiyorum bu
söylediklerim sizlere tanıdık geliyor mu? İşte siz,
çağdaş demokrasiden otoriter bir rejime doğru freni
patlamış bir kamyon gibi ilerliyorsunuz değerli arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Sanıyorsunuz ki
iktidarınız sonsuza kadar sürecek ve hukuk size hiç lazım
olmayacak. O kadar çok örnek var ki zamanım azaldığı için
hepsini sayamayacağım tabii ki burada ama en son kamuoyunda çok
tartışılan, bu Barolar Birliği seçim sistemindeki
değişiklikleri içeren teklifi dün Meclise getirdiniz. Barolar kamu
tüzel kişiliğidir. Ancak sizin gibi düşünmüyorlar diye,
baroların delege sistemini değiştirip çoklu baro
oluşturarak, yargının üç ayağından biri olan savunma
ayağını bölerek yeni bir ucube sistem yaratıyorsunuz.
İlk ucube sisteminiz neydi? Cumhurbaşkanlığı yönetim
sistemi, yani tek adam rejimi. Getirdiğiniz ikinci ucube sistem de
işte bu çoklu baro sistemidir değerli arkadaşlar. Bu teklifin
yanlışlığını ortaya koyabilmek için
çırpınan baro başkanlarının da temel hak ve
özgürlüklerini ayaklar altına aldınız. Baro
başkanlarını Ankara kapılarında yirmi sekiz saat beklettiniz.
Aç, susuz, tuvaletsiz zulmettiniz onlara, zulmettiniz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Sayın Başkan, müsaadenizi isteyeceğim.
Şimdi, tüm bunlar neden yaşanıyor
diye baktığımızda
Çünkü siz halkın
ihtiyaçlarını artık çözemiyorsunuz, onlara bir ilaç olamıyorsunuz
ve kendi iktidarınızı da korumanız gerekiyor,
kollamanız gerekiyor. Uluslararası alanda da otokrasiyle yönetilen
bir ülke değerlendirmesi yapılan bir noktaya gelmiş durumda
ülkemiz. Yakın zamanda yayınlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksinde
iktidar gücünün hukuka bağlılığı
sıralamasında 128 ülke arasında 124üncü sıradayız
değerli vekiller.
Şimdi, içinde yargının
bağımsızlık ve tarafsızlığını
sağlayan, temel insan haklarını koruyan ve güçlendiren, hukukun
önünde eşitliği sağlayan, hak arama yollarını açan,
adaleti sağlayan, hukukun evrensel ilkelerine saygı duyan, hayata
geçiren maddeler olan bir paket getirin, biz de destek verelim. Tabii,
getirdiğiniz Avukatlık Kanunu Teklifini de bir an önce geri çekin
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 33üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Yasin Öztürk Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin Yokuş
Denizli Eskişehir Konya
Aydın Adnan Sezgin Aylin Cesur Hüseyin Örs
Aydın Isparta Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 33üncü maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklif edilen maddeyle
6100 sayılı Kanunun 331inci maddesinin (2)nci fıkrasında
yer alan Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme ibarelerinin Görevsizlik
veya yetkisizlik şeklinde değiştirilmesi öngörülmektedir.
Kısaca, bu maddede bir lafzi değişiklik söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde, Trabzon ilimizin çok güzel bir ilçesi var, Akçaabat, bu
ilçemizden bahsetmek istiyorum. Akçaabat, Trabzonun batısında yer
alan çok güzel bir ilçemizdir. Deniziyle, yaylalarıyla, Sera Gölüyle,
Orta Mahallesiyle ve coğrafi tescilli Akçaabat köftesiyle, cumhuriyetle
yaşıt Sebatsporuyla ve yıllarca dünya 1incisi olmuş
horonuyla sadece bölgemizde değil Türkiye'de ve dünyada tanınan bir
ilçemizdir.
Bu noktada şunu da söylemeden
geçemeyeceğim: 1923 yılında kurulan bir futbol kulübü olan bu
Akçaabatımızda mevcut stadyumumuz yıkılarak yerine millet
bahçesi yapılmıştır. Bugün Akçaabat ilçemiz,
baktığımızda, 125 bin nüfusuyla 3 ilimizden daha fazla
nüfusa sahip olan bir ilçemiz olmasına rağmen maalesef stadyumu
yoktur. Akçaabatlı gençler ilçemize bir stadyumun derhâl, en kısa
zamanda tekrar kazandırılmasını istiyor.
Bu ilçemizin gelir kaynağı eskiden
denizcilik, ticaret ve tarımdı. Tütün üretiminin
yasaklanmasından bölge tarımı önemli bir darbe aldı. TEKEL
kapandı, insanlarımız işsiz kaldı. Bir zamanlar
Akçaabatımızla özdeşleşen zeytin bahçelerimiz yok oldu.
Akçaabat zagudası neredeyse unutuldu. Bugün, Akçaabata
baktığımız zaman verimli topraklarının, maalesef,
imara açıldığını görüyoruz. Beton binalarla perdelenen
o güzelim tarihî Orta Mahalle ne yazık ki kartpostallarda
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Akçaabat ilçemizin en
büyük sorunu işsizliktir. Bu ilçemiz için yapılması gereken,
bahçe tarımı, hayvancılık ve
balıkçılığın desteklenmesidir ama asıl üzerinde
durulması gereken turizmdir. Bu noktada Akçaabatta bulunan tarihî bir
kalemiz ve bu kalemizin bulunduğu bölgenin çok yakınında
yaşanan Rus işgaline karşı kadını ve
erkeğiyle Akçaabatlıların verdiği kahramanca mücadeleye
yani Sargana direnişine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Akçaabat ilçe merkezine 8 kilometre mesafede,
denizin hemen kıyısında tarihî Akçakale Kalesi yer
almaktadır. İşte, hemen denizin kenarında Akçakale Kalemiz.
Burada da baktığımız zaman, hemen denize sıfır,
güzel bir tarihî kalemiz, Akçakale Kalemiz. 14üncü yüzyılda
İmparator II. Aleksios tarafından
yaptırıldığı bilinen bu tarihî kale,
yıllardır ihmal edilmiştir. Moloz ve kesme taşlarla
yapılan bu kale, birçok bölümü yıkılmasına rağmen,
hâlâ daha orijinalliğini korumaktadır, bugün de Akçaabat Belediyesine
tahsisli durumdadır.
Bu kale, arkeolojik kazılar ve restorasyon
çalışmalarıyla bölge turizmine bir an önce
kazandırılmalıdır. Bu çalışmalar belediyenin
imkânlarıyla bitirilecek gibi değildir, Kültür ve Turizm
Bakanlığımız bu kalenin restorasyonuyla ilgili bir an önce
harekete geçmelidir, gerekli ödenekler çıkarılmalıdır. Söz
konusu kale, sadece Akçaabat için değil, hem Trabzon hem de ülke turizmi
açısından önemli bir turizm merkezi hâline getirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Akçakalenin
bulunduğu bölgenin çok yakınında yaşanan ama ne yazık
ki tarihî arşivlerde yer bulamayan bir kahramanlık destanından
da bahsetmek isterim. Akçaabatın tarihinde 1810 yılı Ramazan
ayı ayrı bir yer tutar. Bu tarihte, Rus donanması
Akçaabatın Sargana mevkisine çıkarma yapmak istemiş ancak
bölgede yaşayanların büyük bir direnişiyle karşılaşmıştır.
Akçaabat halkı, 48i kadın olmak üzere 969 kayıp vererek bölgeyi
savunmuş, Rus işgalini engellemiş ve Rusları geri püskürtmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Burada, Akçaabatlı
kadınlarımızın Ruslara karşı ortaya
koydukları mücadele ve direniş de çok önemlidir. Bu şanlı
Sargana direnişini ölümsüzleştirmek adına söz konusu yere bir
anıt inşa edilmesi, gelecek nesillere tarihimizin taşınması
açısından da çok faydalı olur diye düşünüyorum.
İnşallah, Akçakale Kalesi restorasyonu
tamamlanır, Sargana direnişinin simgesi bir anıt inşa
edilir ve bölge, tarihî ve kültürel bir merkez olarak turizmin hizmetine
açılır. Bu vesileyle bu direnişte hayatlarını
kaybedenleri, kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Konuşmamın son cümlesi olarak, hepinizi en
kısa zamanda Akçaabata bekliyorum. Hepinize iyi akşamlar
diliyorum.(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2735) esas numaralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde geçen
veya ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda Kaya Hasan Özgüneş Züleyha Gülüm
İstanbul Şırnak İstanbul
Murat Çepni Şevin Coşkun Sait Dede
İzmir Muş Hakkari
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere, Hakkâri milletvekilimiz Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede.
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri görüşülmekte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Ülkemizde, son yıllarda, giderek artan biçimde
temel kanunlarda değişiklik yapılmakta; değişikliklerin
tamamının, hiç tartışılmadan, ilgili kişi ya da
kurumların görüşleri sorulmadan, aceleyle Meclise getirilerek
kanunlaştırılması yoluna gidilmektedir. Bu
anlaşılmayan acelecilik sonuçta, aynı kanun üzerinde defalarca
değişiklik yapılma zorunluluğunu ortaya
çıkarmaktadır. Eski adıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 1927
yılından 2011 yılına kadar yani seksen üç yılda 33
defa değişikliğe uğramış, 2011 yılından
bugüne ise -eğer bu değişiklik kabul edilirse- 19 kez
değiştirilmiş olacak. Şimdi, tekrar yargılamanın
etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi için HMK burada, Genel Kurulun
gündeminde. Çözüm bekleyen, bilinen ve kronikleşmiş sorunlar mevcut
iken temel kanunlarda sık sık değişiklik
yapılması o uygulayıcılarda kafa
karşıklığına sebebiyet vermekte, bir içtihat
oluşumuna engel olmakta, bir gün öncesiyle geçersiz olan, bir gün sonra
geçerli sayılmakta. Tek suçlu, yargıdaki gecikmenin tek sorumlusu
kanunlara bağlanmaktadır. Gecikmelerin asıl sebebi, böyle
alelacele, yangından mal kaçırırcasına hazırlanan
kanunlardır. Elbette, tüm kanunlar zaman içinde değiştirilebilir
ancak bu yapılırken kanunun sistematiği, amacı ve ruhu
zedelenmemelidir. Teklifin genel gerekçesinde doktrin ve uygulamadaki
görüşlerin değerlendirildiği belirtilmişse de teklif
görüşe sunulmamış, en azından konunun
uzmanlarının görüşü alınmamış, mesleki
kuruluşlar, hukuk fakülteleri, yargı organları ve hukuki
kurumların görüşleri değerlendirilmemiş, bu konudaki
toplantılarda tartışılmamıştır. Eğer
yapıldıysa kamuoyuna karşı sorumluluğunuzu yerine
getirip lütfen, açıklayın; hangi baroyla görüşülmüş, hangi
hukuk fakültesinden görüş alınmıştır?
Değerli milletvekilleri, şimdi,
iktidarın kalem oyunlarıyla, kelime oyunlarıyla hukuk
düzenlemesi anlayışının yanında, bir de pratikte
hukukun icra edilişi esnasında Hakkâri ili özelinde yaşanan
hukuki anormalliklere de kısaca değinmek istiyorum. Hakkârinin
normali, sürekli GBT kontrollerine girmek, adımbaşı bulunan
arama noktalarında aramalara maruz kalmak, aldığı 2 kilo
pirincin hesabını karakol komutanına vermek, deposundaki
yakıtın neden fazla olduğunu izah etmek. Hakkârinin normali
yine Nereye? Niçin? Neden gidiyorsun? sorularına makul cevaplar vermek.
Bu anormal durum, temel hak ve özgürlüklerin, hukukun askıya
alınmasıyla normalleştirilmeye
çalışılmaktadır. Bugün, sürekli hâle gelen yasaklamalarla,
il ve ilçe merkezleri dışında kalan bölgelerin tamamı özel
güvenlik bölgesi ilan edilmekte, bu keyfiyet hukuka aykırı olarak
valiliğe ve İçişleri Bakanlığına
bırakılmaktadır.
Hukuk devleti, kendi yaptığı hukukla
kendini sınırlandıran devlettir. Buradaki amaç, toplumsal
yaşamda bir veya birkaç kişinin keyfîliğinin değil
yasaların egemen olmasını sağlamaktır. Ne idari anlamda
bir denetim yapılmakta ne de yargısal denetim
yapılmaktadır. Cezai anlamda ise yaşanan olaylara
baktığımızda, ne yazık ki bu haksızlıklar
himaye edilmekte, bir devlet politikası olacak şekilde
korunmaktadır.
Bakınız, geçen hafta, 2016
yılında Yüksekovanın Büyükçiftlik beldesinde ot toplayan
çocuklarına yemek götürürken öldürülen Sürmi İncenin Yüksekova Ceza
Mahkemesinde duruşması görüldü. 9 şüpheli hakkında
takipsizlik kararının önceden verildiği dosyada yargılanan
tek sanık vardı. Bu tek sanığın yargılandığı
dosyada sanığa verilen üç yıl dört ay hapis cezası istinaf
mahkemesi tarafından bozularak yerel mahkemeye geri gönderilmiştir;
bozma gerekçesi ise sanığa verilen cezanın fazla bulunması.
Bir anne öldürülüyor ve adalet Üç yıl ceza çok. diyor, bu mu adalet?
Yüksek mahkeme, cezasızlık zırhını suç işleyen
kolluk kuvvetine giydirebilmek için epey titiz davranıyor. Tabii, bu vaka
tek değil; Bemal Topçu, Mehmet Reşit İşbilir, Veysel
İşbilir, Rahmi Safhalı, Serhat Buldan, Necdet İşözü,
Aydın Tümen, Mehmet Temel, Sertip Şen, Vedat Ekinci ve
toplanmamış mühimmatlarla oynarken ölen çocuklar. Bunların
tamamı sivil, silahsız, evinde, bahçesinde, sokağında
öldürülen yurttaşlarımız. Bu saydıklarım son birkaç
yılda yaşananların yalnızca bir kısmı, Hakkârinin
anormal normali bu işte. Bu cinayetlere karışanlar ve
bunların failleri korundu hatta bir kısmı ne acıdır ki ödüllendirildi. Dolayısıyla şunu net
bir şekilde ifade etmek kendi adıma bir sorumluluk ve zorunluluktur.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. düsturunuzun
içerisindeki insan Kürt değildir ve bu açıktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar Sayın Dede.
SAİT DEDE
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Şimdi, Genel
Kurulda siz sayın milletvekillerine soruyorum: Hani hukuk, hani temel hak
ve özgürlükler, hani nerede o en kutsal yaşam hakkı? Anayasada
yazıyor, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti
anlayışına göre, hukuk yoksa devlet de yoktur. Hukukun
olmadığı yerde var olan, sırf bir örgütlü şiddettir.
Bu şiddeti uygulayanlar ellerini kollarını sallayarak
dolaşıyorlar ama Hakkârili köyüne, mahallesine gidemiyor.
Seçtiğim milletvekili, belediye başkanı tutuklanıyor.
Hukuk, iki satırlık bir yasa değildir. Hukuk Yok kanun, yap
kanun. demek değildir; hele, böyle alelacele temel kanunları bir
oldubittiye getirmek hiç değildir.
Hukuk ve adaletin bir
gün herkese lazım olacağı gerçeğini belirterek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 34üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
216 sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 34üncü maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanununun 341inci maddesinin (1)inci fıkrasında yapılan
değişiklik kapsamındaki (b) bendinde geçen verilen
kelimelerinin alınan şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Özkan Yalım Aysu Bankoğlu Sevda Erdan
Kılıç
Uşak Bartın İzmir
Murat Bakan Metin İlhan Rafet Zeybek
İzmir Kırşehir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Antalya Milletvekilimiz Sayın Rafet Zeybek.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında, madde
üzerinde konuşmak istiyordum, daha doğrusu 40ıncı madde
üzerinde ama amacım, kesinlikle polemik yapmak değildir. Geçen hafta,
bu teklifin görüşmekte olduğumuz ikinci bölümünün tamamı
üzerinde yaptığım bir konuşmadan sonra, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay şahsımla
ilgili birtakım iddialarda bulundu, daha doğrusu, açıkçası
haksız bir suçlamaya maruz kaldım. Bu nedenle bunu açıklamak
üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Akçay benim
o konuşmamdan sonra Eğer hafızam yanıltmıyorsa Rafet
Bey üç dört ay önceki bir konuşmasında Kırk yıldır
siyasetin içinde birisi olarak
Belli ki kırk yıldır siyaset
yapmış oysa işte savcılık
yaptığını söyledi. dedi. Bunun üzerine ben Grup
Başkan Vekilimizle konuştum, o da açıklama yaptı, Rafet
Bey böyle bir şey söylemedi. dedi. Bu şekilde konuşmalardan
sonra Sayın Akçay buradan ayrıldı, bir süre sonra tekrar geldi,
söz istedi yani tutanağı getirtti, öyle anlaşılıyor.
Bizim Grup Başkan Vekilimiz de açıkçası Eğer böyle bir
konuşma yaptıysa Rafet Zeybek, biz özür dilemesini biliriz.
demişti. Sayın Akçay tekrar gelişinde Evet, tutanağı
getirdim, aynen okuyorum. dedi hatta İşte Şu kadar yıl
savcılık yaptım. ifadelerini kullandı ama ben
tutanağı getirdim; öncelikle kendi hafızamı tebrik ediyorum
ve 15/10/2019, Yasama Yılı 3, Birleşim 6, tutanaktan aynen
okuyorum. dedi. Kırk yıldır siyasetin içinde olan birisi
olarak bu tür kişileri politikanın yüz karası olarak
değerlendiriyorum. Sadece bunu okudu. Zaten, ben o tutanakları da
aldım, tutanakta bu yazıyordu. Tabii, onun üzerine hemen
konuşmalar başladı, derken şey bitti. Buradan
çıktıktan sonra tutanakları ben de aldım; evet, öyle bir
söz söylemişim ben, daha doğrusu söz derken, o tarihte
konuşurken -onu özellikle okumak istiyorum- şöyle demişim
değerli arkadaşlar Şimdi size 25 Mayıs 2019 tarihinde
çekilen hâkim, savcı kurasında Sayın
Cumhurbaşkanının yapmış olduğu konuşmanın
bir kısmını okuyacağım. deyip
başlamışım okumaya: Dün, yine bir siyasi partinin genel
başkanı Meclisteki grup toplantısında yargı
mensuplarımızla ilgili olarak ahlak, edep, insaf, hepsinden önemlisi,
insanlık dışı sözler sarf etti. Bunlar öyle ileri gittiler
ki -affedersiniz, affınıza sığınıyorum- bir
küfretmedikleri kaldı. Kırk yıldır siyasetin içerisinde
olan birisi olarak bu tür kişileri politikanın yüz karaları
olarak değerlendiriyorum. Yine devamında diyor:
kuru gürültüyle
üste çıkma vasıtası olarak görenlere en güzel dersi yine
yargının kendisi verecektir. Ben de eleştirmişim,
demişim ki: Bir Cumhurbaşkanı bir kura töreninde Yargı
bunların dersini verecektir. diyorsa o yargı bağımsız
olmaz. Ama Sayın Akçay -öyle anlaşılıyor, tabii,
hafızası kuvvetli olabilir, ona bir şey demiyorum- belli ki
benim söylediklerimi ya da okunanları anlamamış. Ama buna
rağmen, gerçekten
Hatta şöyle bir sözü de söyledi, Yani biraz
tutarlı olmak lazım. dedi. Ben beş yıllık bir
siyasetçiyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ben beş yıllık siyasetçiyim ama yirmi yedi
yıl cumhuriyet savcılığı yaptım. Bu süre
içerisinde binlerce dosyaya baktım. Benim hiçbir dosyamın içerisine
siyaset girmemiştir. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi oradan!
Külliyen yalan!
RAFET ZEYBEK (Devamla) Girmemiştir
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Külliyen yalan!
(CHP ve AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) Nereden biliyorsun,
nereden?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Girmemiştir
Yine, insanlar arasında
ayrımcılık girmemiştir! İnanç
farklılıkları girmemiştir!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Girdi, girdi
RAFET ZEYBEK (Devamla) Cinsiyet
ayrımcılığı girmemiştir!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Suçlu birisi gibi
konuşuyorsun ya! Rahat ol, rahat!
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ben o koltukta, peygamber
koltuğunda oturuyor bilinciyle görev yaptım. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama eğer siz, siyaset yapan
hâkim, savcı arıyorsanız, dört yıldır
atamasını yaptığınız hâkim, savcılara
bakınız! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim lütfen.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bunların içinde parti
üyelerini, yöneticilerini göreceksiniz, aday adaylarını göreceksiniz!
İyi bakın! Eğer göremezseniz ben size hepsini göstereceğim.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Suçlu gibi
konuştun, suçlu gibi! Rahat konuş!
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
İl başkanından, ilçe başkanından hâkim atayanlar
Biraz saygı gösterin!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rahat konuş,
suçlu gibi konuşma!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Bülbül, buyurunuz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
67.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Rafet
Zeybekin görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Zeybekin konuşmasını
dinledik. Şimdi, tabii, Mecliste birtakım konuşmalar
yapılırken bazı konuşmaların aktarımı
sırasında tırnak içerisinde, tırnak dışında
Öyle bir ifadedir ki o demin ifade edilen İşte, kırk
yıllık siyasetçiyim, ben böyle bir şey görmedim. Bir
konuşmanın arkasına kendi beyanı olarak eklenebilecek bir
ifadedir. Bunun, Meclis görüşmeleri sırasında böyle
anlaşılması da söz konusu olabilir. Netice itibarıyla,
Sayın Erkan Akçay'ın hafızasının kuvvetli olduğu
ortaya çıktı, o kısımda bir yanlışlık yok.
Neticede öyle bir beyan söz konusu fakat tabii ki buradaki beyan, kendi
şahsıyla alakalı olarak, kendi hukukçuluğuyla ilgili olarak
kullandığı ifadeleri, biz beyana itibar etmek noktasında
oluruz. Bu noktada bizim herhangi bir şeyimiz söz konusu değil ama
geçmişte böyle bir konuşma olduğunu biz
hatırladığımız için Sayın Grup Başkan
Vekilimizin ifadeleri olmuştur. Bizim bu aşamada söyleyeceğimiz
bunlardır.
Teşekkür ederim.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 128 milletvekilinin
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735) ve Adalet Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216) (Devam)
BAŞKAN 35inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
39uncu maddeyle ilgili 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 39uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 39 - 6100 sayılı Kanunun 362
nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine temyiz edilebilen
alacak davaları ibaresinden sonra gelmek üzere ile kira
ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira
tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar ibaresi
eklenmiş, (c)
bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.
c) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece
mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı
yeri belirlenmesine ilişkin kararlar.
g) 353 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar.
Cahit Özkan Mehmet Doğan Kubat Muhammed Fatih Toprak
Denizli İstanbul Adıyaman
Salih Cora Recep Özel Bayram Özçelik
Trabzon Isparta Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 6100 sayılı Kanunun 362nci
maddesinin (1) fıkrasının (b) bendine eklenen ibareyle, kira
ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira
tutarı temyiz sınırının üzerinde olanların
temyize tabi olacağı hükme bağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
40ıncı maddeyle ilgili bir önerge var.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 216 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 40ıncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Turan Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Çanakkale İstanbul Kırıkkale
İsmet Uçma Mehmet Uğur Gököz Ahmet Çolakoğlu
İstanbul Isparta Zonguldak
Hamdi Uçar
Zonguldak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 6100
sayılı Kanunun 390ıncı maddesinin (1)inci
fıkrasına eklenmesi öngörülen cümle tekliften
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen önerge doğrultusunda 40ıncı madde metinden
çıkmıştır. Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek adına,
görüşmelere mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir.
Madde numaraları, kanunun yazımı sırasında
Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.24
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.25
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
216 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 2 Temmuz 2020
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.26
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(´) 216 S. Sayılı Basmayazı 24/6/2020 tarihli 104üncü Birleşim Tutanağına eklidir.