TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
117nci
Birleşim
23 Temmuz 2020
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümüne
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Soma maden işçilerinin kıdem tazminatından
kaynaklı mağduriyetinin çözüme kavuşturulması nedeniyle
başta Grup Başkan Vekilleri olmak üzere bütün milletvekillerine
ayrı ayrı teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın,
Erzincan ilinin tarihî, kültürü ve doğal güzelliklerine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin,
Ayasofyanın cami olarak ibadete açılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
ülkenin büyük kısmını tehdit eden depremlerin etkisini en aza
indirebilmek için riskli yapıların yenilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
2.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun,
Ayasofyanın 24 Temmuz Cuma günü kılınacak cuma namazıyla
yeniden ibadete açılmasına ilişkin açıklaması
3.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin hizmet binası, yol
yapım ve ıslah çalışmalarına ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, bütün ülkeler coronavirüs salgınından
olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için tedbirler almaya
çalışırken AK PARTİnin üretim, istihdam ve ihracat
odaklı ekonomi politikasının yeni dönemde de devam
edeceğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, hayvan haklarıyla ilgili yasanın
çıkması için daha kaç hayvanın öldürülmesinin beklendiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekine Allahtan rahmet
dilediğine ve kadına karşı işlenen tüm suçları
lanetlediğine ilişkin açıklaması
7.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının,
Tosyalı çeltik üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
normalleşme süreciyle birlikte kısıtlı şekilde hizmet
sunmaya çalışan kahvehaneler ve kıraathaneler ile hâlâ
kapalı olan halı sahalar nedeniyle yaşanılan
mağduriyetin giderilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar, Sağlık
ve İçişleri Bakanlarına seslendiğine ilişkin
açıklaması
9.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, 24 Temmuz Cuma günü seksen altı yıl sonra Ayasofya
Camisinde ilk cuma namazının eda edileceğine, başta
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği
geçenlere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 9
Mayıs 2016 tarihinde ihalesi yapılan Bursa ili Ali Osman Sönmez
Devlet Hastanesinin neden hâlâ tamamlanmadığını ve devletin
ne kadar zarara uğratıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 25 Temmuz 711de Tarık bin Ziyadın fethiyle
İspanyanın çağlar boyu İslam yurdu olduğuna
ilişkin açıklaması
12.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman ili Gölbaşı ilçesi Çataltepe köyünde
bulunan ve beş yıl önce kapatılan hemzemin geçidinin tekrar
açılarak mağduriyetin giderilmesi konusunda Ulaştırma ve
Altyapı Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
13.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili Emet ilçesi ve köylerinde yaşanan içme suyu
sorununa ilişkin açıklaması
14.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, Eskişehirli çiftçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar ilinde belediye statüsünden köy statüsüne geçen
yerleşim yerlerindeki vatandaşların yaşadığı
sorunlara ilişkin açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle yürütme, yasama ve yargı organlarının ülkeye en iyi
hizmeti vermesi temin edilirken bölgesel ve küresel krizlere karşı
etkin, hızlı ve kapsamlı refleksler verebilme imkânına
kavuşulduğuna ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınarın, Muğla ilinde öldürülen üniversite
öğrencisi Pınar Gültekine Allahtan rahmet dilediğine ve
kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında olduklarına
ilişkin açıklaması
18.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünalın, AK
PARTİ politikaları ve yöneticileri sayesinde Karabük Demir Çelik
Fabrikasının üretimi ile ürün çeşitliliğinin
arttığına ilişkin açıklaması
19.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, ülkede son bir buçuk yılda birçok esnafın kepenk
kapattığına, Kırklareli ilindeki çiftçinin, emeklinin ve
çalışanın da zor durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, Covid-19 salgını sürecinde özveriyle
çalışan eczacılara teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
21.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 24
Temmuz Cuma günü Ayasofyanın Fatih Sultan Mehmet Hanın vakfiyesine
uygun olarak yeniden ibadete açılacağına ilişkin
açıklaması
22.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
23.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay
iline yapılan uçak sefer sayısının artırılarak
uçuşların aktarmasız olarak düzenlenmesini ve Hatay uçuş
frekanslarının çoğaltılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
25.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
26.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Bitki
Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması
Hakkında Yönetmelikte yapılan değişikliğe
ilişkin açıklaması
27.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
28.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
24 Temmuz Basın Bayramına ilişkin açıklaması
29.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
sosyal medya aracılığıyla yapılan kişisel
saldırılara karşı olduklarına ve bu konuda ortak
akılla düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezalın, 2019 yılı Türkiyenin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu
listesine Kahramanmaraş ilinden 11 firmanın girdiğine ve ülkenin
kalkınmasına katkı sağlayan Kahramanmaraşlı
sanayicilere şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
31.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 2019
yılında 474 kadının bir erkek yakını
tarafından öldürüldüğüne ve bu konuda etkin önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Hatayın ana vatana katılmasının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci ve 23 Temmuz gazeteci yazar Necdet Sevinçin
vefatının 9uncu yıl dönümüne, milletin hayvana şiddetin
Kabahatler Kanunu kapsamından çıkarılarak Ceza Kanunu
kapsamına alınması yönünde beklentisi olduğuna, hayvan
haklarıyla ilgili yasanın çıkması için gerekli desteği
sağlayacaklarına, Çinin Doğu Türkistandaki Uygur Türklerine
karşı işlediği insanlık suçlarına Türkiyenin de
tepki göstermesi gerektiğine ve Malatya ilinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Erzurum Kongresinin 101inci, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümü vesilesiyle
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden bütün
kahramanları rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Diyanet İşleri Başkanlığının
Ayasofyada 24 Temmuz Cuma günü kılınacak namaz için Mecliste grubu
bulunan partilere gönderdiği davetiyeyi HDP, DBP, TİP
milletvekillerine göndermemiş olmasının Anayasaya
aykırı olduğuna, polisin şiddet uygulamasının ve
yetki aşımının kabul edilemeyeceğine, 2012
yılında Anayasa Mahkemesine 4 işkence başvurusu
yapılmış iken 2019 yılında 4.181 başvuru
yapıldığına, Tunceli ilindeki 17 dağ keçisi için
sergilenen ortak tutumun Bingöl ilindeki çengel boynuzlu dağ keçilerini
korumak için de sergilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum
Kongresinin 101inci, 24 Temmuz Lozan Antlaşmasının 97nci
yıl dönümüne, 12 Mart 1971 darbesinin ardından bayram olmaktan
çıkarılan 24 Temmuz Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın
Özgürlüğü İçin Mücadele Günü vesilesiyle tutuklu gazetecilerin
serbest bırakılması gerektiğine, 22 Temmuz 2015 tarihinde 2
polisin şehit edildiği Ceylanpınar olayına ve Man
Adası belgelerine ilişkin açıklamaları nedeniyle CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna açılan davaya,
Anayasa Mahkemesinin bütçe hakkını Meclisin
paylaşamayacağı bir hak olarak tescil ettiğine ilişkin
açıklaması
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Erzurum Kongresinin 101inci, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümüne, 24 Temmuz Cuma
günü Ayasofyanın seksen beş yıllık aradan sonra Fatih
Sultan Mehmetin vakfiyesine uygun şekilde yeniden cami hüviyetine
kavuşturulmak suretiyle milletle buluşturulmasının bütün
insanlığa hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Diyanet
İşleri Başkanlığının Ayasofyada 24 Temmuz
Cuma günü kılınacak namaz için HDP, DBP, TİP milletvekillerine
davetiye göndermemesini AK PARTİ Grubunun nasıl
yorumladığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Parlamentoda söz alma isteminin nasıl yapılacağının
İç Tüzükte belli olduğuna ilişkin açıklaması
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın ve Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
44.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçukun mevsimlik
tarım işçilerinin çocuklarına yaptığı ziyarete ve
paylaşımına ilişkin açıklaması
48.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Türkiye Taşkömürü Kurumunda işçi açığı
giderilmediği takdirde kurumun geleceği ile işçilerin
hayatlarının tehlikede olduğuna ilişkin
açıklaması
49.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümü vesilesiyle modern
dünyada manda ve himayenin güçlü ekonomi, bilim ve yüksek teknoloji
aracılığıyla devam ettirildiğine ilişkin
açıklaması
50.- İstanbul Milletvekili Erkan
Başın, Somada Geventepe, Işıklar ve Atabacası
ocaklarında ara vermeden çalışan işçilerin
kıdemlerinin birleştirilip birleştirilmeyeceğini, ihbar
tazminatları sosyal hakları ve iş kazaları nedeniyle
kazanılan tazminatların ödenip ödenmeyeceğini, Uyar Madencilik
tarafından mağdur edilen işçilerin akıbetini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
51.- İstanbul Milletvekili Erkan
Başın, 225 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili vermiş olduğu önergesinin işleme
alınmaması nedeniyle Başkanlığın tutumu
hakkında usul tartışması açılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 2014
yılında Somada meydana gelen maden kazası sonrası
işçilere Türkiye Kömür İşletmelerince yapılacak olan
kıdem tazminatı ödemesinin, rödevans sözleşmeli
işletmelerin yönetim kurulu üyelerinden rücu edilmesini sağlayacak
önergenin kabul edilmesi vesilesiyle emeği geçen herkese teşekkür
ettiğine ve Uyar Madencilik konusunda da çözüme
ulaşılıncaya kadar gayretlerinin devam edeceğine
ilişkin açıklaması
53.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, maden
ocaklarıyla ilgili konunun hem teknik mahiyetiyle hem de hukuki boyutuyla
çözüme kavuşturulmasında gayret gösteren herkese ve Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akara teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
54.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın,
Bulgaristan kökenli vatandaşlara tanınan askerlik borçlanma
hakkının SGKnin 24/4/2019 tarihli genelgesiyle ellerinden
alındığına ilişkin açıklaması
55.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Covid-19 pandemisi sürecinde Adana ilinde var olan işsizliğin daha da
arttığına ilişkin açıklaması
56.- Kütahya Milletvekili Ceyda Çetin Erenlerin, 24
Temmuz Cuma günü cemaatine kavuşacak olan Ayasofya Camisine atanan imam
ve müezzinlere muvaffakiyetler dilediğine ilişkin
açıklaması
57.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, ülkeye gelen yabancı plakalı araçların
ödenmemiş HGS ve OGS geçiş ücretlerinin tahsilatına yönelik
yapılan düzenlemenin yanı sıra Gümrük Kanununda da düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
58.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
pandemi sürecinde özveriyle çalışan aile hekimleri ve
çalışanlarına verilen sözlerin yerine getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
59.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
şiddeti önlemenin, kadınları korumanın devletin görevi
olduğuna ve İstanbul Sözleşmesinin önemine ilişkin
açıklaması
60.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Atatürkçü Düşünce
Derneği Genel Başkanı Hüseyin Emre
Altınışıkın 24 Temmuz Lozan
Antlaşmasının 97nci yıl dönümü vesilesiyle
Anıtkabire ziyaret talebine ilişkin açıklaması
61.- Kütahya Milletvekili İshak Gazelin, 24
Temmuz Cuma günü yeniden ibadete açılacak olan Ayasofya Camisinde görev
alacak olan başta hemşehrisi Ferruh Muştuer olmak üzere imam ve
müezzinlere başarı dilediğine ilişkin açıklaması
62.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındırın, İzmir ili Atatürkçü Düşünce Derneği
Konak Şube Başkanlığının 24 Temmuz Lozan
Antlaşmasının 97nci yıl dönümü vesilesiyle yapılacak
etkinlik talebine yönelik İzmir Valiliği kararına ilişkin
açıklaması
63.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, her
sözleşmenin her uluslararası anlaşmanın ülke
açısından önemi olduğu gibi Lozanın da öneminin
olduğuna, Türkiye Cumhuriyetinin tapusunun Çanakkalede, Kocatepede,
Dumlupınarda şehitlerin kanıyla cephede ödendiğine, bir
ülkenin tapu senedinin başka ülkelerle yapılan anlaşmaya
bağlı olarak asla alınamayacağına ilişkin
açıklaması
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
65.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
66.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın ve Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine, Lozan Antlaşmasının Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş anlaşması olduğuna ilişkin
açıklaması
67.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kocatepede, Dumlupınarda ve kurtuluş mücadelesinde kazanılan
zaferler olmasaydı Lozan Antlaşmasının da
olmayacağına, şehitlerin kanı ile al bayrağı tapu
olarak gördüklerine ve bunun da tüm dünya da ebediyete kadar
varlığın göstergesi olacağına ilişkin
açıklaması
68.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının ve Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
69.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Lozan
Antlaşmasının 93üncü yıl dönümünde
yayınladığı mesajına ilişkin açıklaması
70.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
71.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
şerhlerini koyarak, itirazlarını yaparak ve anayasal denetim
haklarını saklı tutarak, Somadaki emekçiler için
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifine evet oyu
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığının 8/7/2020 tarihli ve
25283 sayılı yazısıyla Diyarbakır 5. Ağır
Ceza Mahkemesinin 2016/452 esas sayılı dava dosyasında verilen
16/6/2020 tarihli ara karar gereğince Diyarbakır Milletvekili Remziye
Tosuna isnat edilen suç bakımından milletvekili seçilmeden önce
soruşturma başlatılarak kamu davası
açıldığı ve suçun Anayasanın 83üncü maddesinin
ikinci fıkrasında atıf yapılan 14üncü madde
kapsamında yer aldığına ilişkin tezkeresi (3/1277)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Akdeniz
İçin Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi, Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Güney Doğu Avrupa İş
Birliği Süreci Parlamenter Asamblesi, İslam İşbirliği
Teşkilatı Parlamento Birliği, NATO Parlamenter Asamblesi,
Parlamentolar Arası Birlik ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak
üzere Başkanlık Divanında yapılan incelemeyi müteakiben
uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1278)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 7/2/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili
tarafından, Kızılay Derneğine ilişkin çeşitli
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/2496) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Temmuz 2020 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Savunma Sanayi İş Birliği
Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2273) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 139)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen maddeler üzerinde siyasi parti grupları
dışında milletvekillerinin önergesinin işleme
alınıp alınamayacağı hakkında
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, kadın sığınma evi
sayısına ve sığınma evi açma yükümlülüğünü yerine
getirmeyen belediyelere,
- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, Kepez
Belediyesi tarafından bir vakfa ücretsiz taşınmaz tahsisi
yapıldığına yönelik Sayıştayın 2018
yılı Denetim Raporunda yer alan tespitine,
İlişkin soruları ve
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun cevabı (7/31208),
(7/31351)
2.- Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneşin, Şırnak ilinde yaşanan su
sorununa ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/31597)
23 Temmuz 2020 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
117nci Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümüne
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Mustafa Kemal
Atatürkün önderliğinde yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşımız
canla başla bir bütün olarak verilen onurlu bir mücadeledir. Yurdumuzun
toprak bütünlüğünün sağlanması amacıyla başlatılan
kurtuluş mücadelesi Büyük Önder Atatürkün Samsuna çıkmasıyla
fiilen başlamış; Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas
Kongreleriyle hız kazanmıştır. Erzurum Kongresinde,
Kurtuluş Savaşının ilke ve esasları
saptanmış, yurdumuzun tümünü ilgilendiren tarihsel kararlar kurtuluş
mücadelesi ve laik, demokratik cumhuriyetin temel ilkeleri için dayanak
oluşturmuştur. 23 Temmuz 1919 tarihinde küçük bir okul salonunda
başlayan Millî Mücadelenin temellerinin atıldığı
Erzurum Kongresinin 101inci yılında başta Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere bu ateşi yakan tüm
kahramanlarımızı saygı ve özlemle anıyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Erzincanın
tarihi, kültürü ve doğal güzellikleri hakkında söz isteyen Erzincan
Milletvekili Sayın Burhan Çakıra aittir.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın,
Erzincan ilinin tarihî, kültürü ve doğal güzelliklerine ilişkin
gündem dışı konuşması
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Erzincanımızın tarihi, kültürü ve
turizmi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tarihî İpek Yolu üzerinde yer alan ve eski
çağlardan bu yana bir yerleşim yeri olduğu tespit edilen
Erzincan, verimli toprağı, bulunduğu konumu ve doğal
özellikleriyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, Erzincan, sahip
olduğu doğal güzellikleriyle her geçen gün yerli ve yabancı
turistlerin ilgisini daha fazla çekmektedir. Yaz ve kış sporları
ile adrenalin sporlarının yapılabildiği Erzincan, aynı
zamanda tarihî ve manevi mekânlarıyla da gelen misafirlerini
karşılamaktadır. Yine, Ergan Dağı, Türkiye'nin en uzun
pistine sahip olmakla birlikte kış turizmi ile yaz turizminin
yapıldığı bir yerdir. Yazın serinlik ve görsel
güzelliği, kışın buz tutan şelalesiyle Munzur
Dağı eteklerinden gelen buz gibi suların 40 metreden
döküldüğü Girlevik Şelalesi aynı zamanda kışın
buz tırmanışı yapan yerli ve yabancı
dağcıların da uğrak noktasıdır. Doğal maden
suyunun çıktığı Ekşisu da yine Erzincanın
eşsiz güzelliklerindendir. Anadolunun en eski ve tabii kalelerinden biri olan
Kemah Kalesinin kuruluşu Hitit ve Urartu dönemine kadar
uzanmaktadır. Kemaliye ilçemizde bulunan Karanlık Kanyon, Türkiye'nin
en büyüğü ve dünyanın en büyük 2nci kanyonu olarak gösterilmektedir.
Kanyonda yamaç paraşütü, yarasa kanat, kano, kanyon yürüyüşü ve
rafting etkinlikleri düzenlenmektedir. Yapımı 132 yılında
tamamlanan Kemaliye-Divriği arasındaki Taş Yolu da gerçekten
bölgedeki ve Türkiyedeki herkesin beğenisini kazanmıştır.
Refahiye ilçemizde bulunan Dumanlı Yaylası temiz havası ve
korunmuş doğasıyla görülmesi gereken yerlerden birisidir. Son
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırımın
öncülüğünde dördüncüsü düzenlenen Dumanlı Yaylası Gençlik ve
Doğa Festivali ev sahipliğini de yapmıştır. Otlukbeli
ilçemizde bulunan Otlukbeli Gölü farklı mineral suların
akmasıyla kırmızı renkli travertenler oluşturmuş,
çanağı ve oluşumu açısından şimdiye kadar bilinen
göl Otlukbelinin en güzel yerleri arasındadır. Göl, bu
özelliğinden dolayı bu alanda doğal anıt olarak
nitelendirilmektedir. Erzincan ili Çayırlı ilçesinde Keşiş
Dağlarının zirvesinde bulunan Yedigöller yerli ve yabancı
turistlerin gözde mekânları arasında yer alıyor. 3.500 metre
yükseklikte bulunan Esence Tepesi yakınlarında yer alan Yedigöller
bölgeye gelen dağcıların kamp yapmak için tercih ettiği
yerlerin başında bulunuyor. Yine, Altıntepe, Üzümlü ilçesi
sınırlarında, Urartu, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev
sahipliği yapmış eski bir yerleşim yeridir. Urartu
döneminde kurulan yerleşim yerinde hâlen arkeolojik kazılar
sürdürülmektedir. Gün yüzüne çıkarılan kalıntılar
arasında iç kale, kale duvarları, saray kompleksi ve mezarlar
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Anadolunun en eski
yerleşim yerlerinden biri olan Erzincanda Hızır Abdal Sultan
Türbesi, Mama Hatun Kervansarayı, Gülabi Bey Camisi, Terzibaba Camisi ve
Külliyesi, Kemah Sultan Melik Türbesi ve Zaviyesi, Çağlayan Kırklar
Türbesi gibi birçok manevi ziyaret kapısı yer alıyor. Özellikle,
Tercan ilçemizde bulunan Mama Hatun Külliyesi ve Kervansarayı, Saltuklu
Beyi II. İzzeddin Saltuk'un kızı Mama Hatun tarafından
Erzurum ve Erzincan kervan yolu üzerinde yaptırılmıştır.
Anadoluda başka örneğine rastlanmayan bir plan şeması ve
mimari özelliğe sahiptir. Yakın bir zamanda çevre düzenlemesiyle
birlikte restorasyon tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Kültür
ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoya ve emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, tarihinden ve
kültüründen kopuk milletler geleceklerini inşa edemezler. Onun için
tarihimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız. Erzincan, tarihi,
doğası ve insanlığıyla sadece bölgesinin değil
ülkemizin en kıymetli vilayetlerinden biridir. Adı her zaman
hayırla anılan mert insanlar yeri Erzincan, erenler, evliyalar,
âbidler, zâhidler ve âlimler şehridir. Emeğin, çilenin,
fedakârlığın, paylaşımın en güzel örneklerini bu
şehirde görürsünüz. Huzur ve güvenin sembolü olan ilimiz, bereketli
toprakları, şifalı suları, sağlıklı ürünleri
ve çalışkan insanlarıyla marka hâline gelmiştir.
Bakırın ilmek ilmek işlendiği, dört mevsimin
layıkıyla yaşandığı, Karasunun doğayla dans
ettiği Erzincanımıza ister Doğu Ekspresiyle isterseniz
hava yoluyla gelebilirsiniz; aileniz ve arkadaşlarınızla
anılarınıza görsel ve adrenalin dolu saatler ekleyebilirsiniz.
Ne mutlu bizlere ki bir uçtan bir uca birbirinden güzel ilçeleri, beldeleri ve
köyleriyle nam salmış can Erzincanlıyız. Bu noktada,
Türkiyenin her tarafından bütün misafirleri orada misafir etmeyi arzu
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Çakır.
BURHAN ÇAKIR (Devamla) Yine, üç gün önce 3. Lig
Play-Off müsabakalarında rakibi Artvin Hopasporu 4-2 yenerek finale
adını yazdıran Anagold 24 Erzincansporu gönülden tebrik
ediyorum. Şampiyonluk için taraftarımız, yönetim, futbolcular ve
teknik heyetle tek yürek olduk. İnşallah, şampiyon olarak 2.
Lige çıkıp yeni stadımızda Erzincanspor olarak tarihler
yazacağız.
Yeni stadımızın
yapılmasında büyük desteği olan başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana, yine
son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırıma
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu güzel stadın
yapımında emeği olan Gençlik ve Spor Bakanlarımıza ve
Erzincandaki bütün kanaat önderlerine, sivil toplum kuruluşlarına ve
özellikle benimle birlikte yol arkadaşım olan Süleyman Karamana da
buradan teşekkür ediyorum.
İnşallah, cumartesi günü oynanacak olan
final maçında Aksaraysporu centilmence yenerek 2. Lige
adımızı yazdırmayı buradan temenni ediyorum.
Sizleri ve bütün Erzincanlıları, tüm
Türkiyeyi buradan saygıyla selamlıyorum. Herkese
selamlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Hatayın Türkiyeye katılışının 81inci yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Mehmet
Güzelmansura aittir.
Buyurun Sayın Güzelmansur. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
öncelikle Meclis Başkan Vekilliğine seçilmenizi tebrik ediyor,
başarılarınızın devamını diliyorum.
Öncelikle, elli üç yıllık bir özlemin
ardından şampiyonluğunu ilan ederek Süper Lige yükselen
Hataysporu, bu mutluluğu ve gururu yaşatan Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Doçent Doktor Lütfü Savaşı,
yöneticilerimizi, teknik ekibi, futbolcularımızı,
taraftarlarımızı gönülden tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; medeniyetler, barış, kardeşlik,
hoşgörü kenti Hatayın ana vatana katılmasının 81nci
yıl dönümü vesilesiyle söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
ekran başında bizi izleyen tüm Hataylı hemşehrilerimi ve
yurttaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Hatayın ana vatana katılmasının
81nci yıl dönümü vesilesiyle başta Kırk asırlık Türk
yurdu düşman elinde esir kalamaz. diyen, Hatayı şahsi meselesi
olarak sahiplenen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve Hatay
Cumhurbaşkanı Sayın Tayfur Sökmen olmak üzere, bugün
aramızda olmayan bağımsız Hatay Parlamentosu üyelerine, ana
vatana katılma yönünde özgür iradelerini ortaya koyan tüm Hataylı
hemşehrilerime rahmet, minnet ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Hatayın ana vatana katılma sürecinden alması gereken tarihî
dersler vardır. Ana vatana katılma sürecinde, Ulu Önder Atatürkün
izlediği barışçıl politika Yurtta sulh cihanda sulh.
ilkesinin ilk uygulamalarından biridir Hatay. Hatayın ana vatana
katılması, ebedi liderimiz Atatürkün gerektiğinde
Birleşmiş Milletlere başvurarak, gerektiğinde Türk
ordusunun gücüyle gözdağı vererek bir liderin milletine verdiği
sözü hayatı pahasına tutmasının en hayranlık verici
örneğidir. Hatayın ana vatana katılması dünyadaki
sorunların, anlaşmazlıkların savaşmadan,
anlaşarak çözülebileceğine dair en somut, en canlı, en güzel
örneğidir.
Seksen bir yıl önce barışla,
anlaşmayla, diplomasiyle, vizyonla ana vatana katılan Hatay, bugün
Suriyede, Orta Doğuda yürütülen vizyonsuz, kavgacı politikalarla ne
yazık ki ekonomik, sosyal kayıplara uğratılıyor. Hatay
dokuz yıldır 500 bin Suriyeliye ev sahipliği yapıyor, Hatay
ne yazık ki eski Hatay değil. Hatay neden yaş sebze meyve
ihracatında liderliği Mersine kaptırdı? Neden on yıl
önce Hatay Cilvegözü Sınır Kapısından Suriye
aşırı yılda 110 bin araç taşıma yaparken
şimdi ro-ro ile neden 1.400 araca indi? Hatay 10 bin tırla Türkiyenin
en büyük 2nci filosuna sahipken bu filo neden 8 bine düştü ve Hatay neden
3üncülüğe geriledi? Hatayda neden 2017den 2018e geçerken kişi
başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla 525 dolar eridi?
Hatay vergi tahsilatında 9uncu sıradayken devlet
yatırımlarında 56ncı sıra reva mı görülüyor?
Hatayda neden İŞKURa kayıtlı işsiz sayısı
76 bine dayandı? Hatayda neden işsizlik oranları Türkiye
ortalamasının üstünde seyrediyor? Hatayda neden borçlar
artıyor? Hatay neden bugün takipteki alacaklar bakımından
Türkiye sıralamasında 10unculuğa yükseldi? Hatay neden
İşsizim, çocuklarım aç. diyerek kendini yakan babanın,
işsizlikten bunalıp intihar eden yurttaşların, çöpten yemek
çıkarmaya çalışan engelli yavrumuzun memleketi oldu
çıktı? Hatayda neden bereketli topraklarıyla ünlü Amik
Ovasında her yıl 2 bin çiftçi üretimden kopuyor? Hatayda neden
tarımda sigortalı sayısı 2011de 35.403 iken bu sayı
bu yıl 11.549a indi?
Ben size nedenini söyleyeyim arkadaşlarım:
Yanlış Suriye politikasıyla, dış politikada
yapılan diğer yanlışlarla Hatayın sürekli bir
ekonomik dalı budandı. Üretimi öncelemeyen ekonomi
politikalarıyla Hatay fakirleşti, Hatay işsizleşti,
millîlikten uzak tarım politikalarıyla Hataylı çiftçi üretimden
koptu.
İktidarın maceracı Türk dış
politikasının, yanlış Suriye politikasının,
dengesiz göç politikasının zararını en çok gören illerden
biri olmasına rağmen, adaletsiz teşvik uygulamasına
rağmen Hatay yine de üretmeye, ülkemize katkı sunmaya devam edecek.
Bunu da binlerce yıldır topraklarıyla işlettiği,
büyüttüğü sevgi, hoşgörü, kardeşlik kültürüyle yapacak.
Kurucumuz, kurtarıcımız Atatürkün sorunları
anlaşmayla çözme yöntemiyle başaracak, Yurtta sulh, cihanda sulh.
ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam ederek
başaracak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen Sayın
Güzelmansur.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) - Hatayın ana
vatana katılma sürecinin omurgasını oluşturan tüm bu ilke
ve yöntemlerinden iktidarın da feyzalmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum.
Sözlerime son verirken de Millî sınırlar
içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz. kararının
alındığı, kurtuluş mücadelemizin temellerinin
atıldığı Erzurum Kongresinin 101inci yılı da
kutlu olsun diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ayasofyanın ibadete açılması hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Mustafa Desticiye aittir.
Buyurun Sayın Destici. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin,
Ayasofyanın cami olarak ibadete açılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Terörün tüm unsurlarına karşı
mücadele ederken hayatını kaybeden şehitlerimizi rahmetle
anıyor, güvenlik güçlerimize üstün muvaffakiyetler diliyorum.
Süper Lige yükselme başarısı
gösteren Hataysporumuzu ve Erzurumsporumuzu bir kere de bu kürsüden tebrik
etmek istiyorum ve başarılar diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bugün, kurtuluşa
ve cumhuriyete doğru gerçekleştirdiğimiz büyük
yürüyüşümüzün en önemli adımlarından olan Erzurum Kongresinin
açılışının 101inci yıl dönümü. Bugün de
takipçisi olduğumuz ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş esasları
olan Millî sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, birbirinden
ayrılamaz. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı
ve Osmanlı Hükûmetinin dağılması hâlinde millet topyekûn
kendisini savunacak ve direnecektir. Manda ve himaye kabul olunamaz.
Kuvayımilliyeyi tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hâkim
kılmak esastır. cümlelerinin ve özellikle millî irade
kavramının ilk kez telaffuz edildiği Erzurum Kongresinin
yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Kongre üyelerini,
Millî Mücadelemizin tüm kahramanlarını saygıyla, rahmetle
anıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, yarın, 24 Temmuz
1995 tarihinde kaybettiğimiz Batı Trakya Türklüğünün yiğit
evladı, ağabeyimiz Doktor Sadık Ahmetin vefatının
25inci yıl dönümü. Sadık Ahmetin Balkan Türklüğünün var olma
mücadelesinin sembollerinden biri olmasının yanında Türk
tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olduğunu vurgulayarak
sevgiyle, saygıyla ve rahmetle anıyorum. Kıymetli ailesi
başta olmak üzere Dostluk Eşitlik Barış Partisinin
değerli mensuplarına ve tüm Batı Trakya Türklerine saygı ve
muhabbetlerimi sunuyorum.
Kıymetli arkadaşlar, her gün milletçe
kadınlara ve çocuklara yönelen vahşi suçlarla sarsılıyoruz.
Son olarak, gencecik bir kızımızı, Pınar Gültekini
kaybettik. Öncelikle, zanlının bulunmasıyla ilgili güvenlik
güçlerimizi tebrik ediyorum. Bir ülkede bir suça engel olunamıyorsa
yapılması gereken ilk işin o suça ait cezaları gözden
geçirmek olduğunu tekrar hatırlatıyor, kızımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize baş
sağlığı diliyorum.
Tabii, bir kere daha vurguluyorum ki Büyük Birlik
Partisi olarak Meclis Dilekçe Komisyonunda 2 milyon imzamız var,
verilmiş olan bir Anayasa değişikliği teklif metnimiz var.
Biz, iki suç için; işte bu tür kadın cinayetleri ve küçük yaşta
çocuklarımızı kaçırıp öldüren cani sapıklar ve
bizzat kurşun sıkan teröristler için idam cezasının geri
getirilmesini istiyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, bilindiği gibi,
Danıştay 10. Dairesinin 2 Temmuz 2020 tarihli kararı ve 10
Temmuz 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle
Ayasofya Camisinin Diyanet İşleri Başkanlığına
devredilmesine ve ibadete açılmasına karar verildi. Öncelikle ve
tekrar kararın ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile
olmasını niyaz ediyorum.
Ayasofya, maalesef, cumhuriyet tarihimizde üzerinde
en çok tartışılan konular arasında yer
almıştır. Geçmişe baktığımızda
gönüllerde kırgınlıklara, vicdanlarda rahatsızlıklara
sebep olan bu tartışmaların zannedilenin aksine muhafazakâr,
dindar kesimlerle sınırlı olmadığını
görürüz. Siyasetçilerin, akademisyenlerin yanı sıra Necip
Fazıldan Osman Yüksel Serdengeçtiye, Arif Nihat Asyadan Nazım Hikmete
çok sayıda ve çok geniş yelpazedeki fikir ve sanat insanlarının
Ayasofyaya dair duygularını dile getirdikleri satırlara
rastlarız. Necip Fazılın Türk'ün kapanış
bahtıyla beraber açılmalıdır./ Yalnız manayı
anlasak, yalnız onu yerine getirebilsek/ Ayasofya'nın
kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine
açılır./ Kendi öz evimizde ruh ve mukaddesat odamız Ayasofya
budur! dizelerine Osman Yüksel Serdengeçtinin Putperest Roma'ya yeni bir
mezar kazacaklar/ Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri
fezaları yeniden inletecek!/ Şerefelerin yine Allah'ın ve onun
Sevgili Peygamberi Hazreti Muhammed'in aşkına ışıl
ışıl yanacak/ Bütün cihan Fatih Sultan Mehmet Han dirildi
sanacak! cümleleri eşlik eder. Arif Nihat Asyanın Mahzun Ayasofya,
ulu mabet/ Neye hicrana büründün böyle?/ sorusuna Nazım Hikmetin Hak
yerine getirdi en büyük niyazını/ Kıldı Ayasofya'da ikindi
namazını./ İşte o günden beri Türk'ün İstanbul/
Başkasının olursa yıkılmalı İstanbul!"
diyen dizeleri cevap verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Destici.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Kıymetli
milletvekilleri, necip milletim; Ayasofya konusunun ibadethane, müze
çerçevesine sıkıştırılmasının bazen
kasıt, bu olmasa bile gerçekleri ve milletimizi rahatsız eden
esası perdelediği kanaatindeyim. İlk problem, ülkemizde bulunan,
beş yüz altmış yedi yıldır Türke ait olan bir
yapıyla ilgili dışarıdan karar ve talimat verme hevesinde
olanların Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik haklarının üzerine
düşürmeye çalıştıkları gölgeye ışık
tutulması zaruretidir. Türkiye, Yunanistan veya Avusturyadaki bir
papazın yahut ABDli, Güney Kıbrıslı veya
Mısırlı bir politikacının parmak sallayarak talimat
vermesine boyun eğmeyecek kadar büyük bir devlettir. Türk milleti,
tarihinin hiçbir döneminde, en zor günlerinde bile bu tip kükreyen fareleri
ciddiye almamıştır. Bugünün Türkiye Cumhuriyeti de bu
saygısızlıklara mahal vermemiştir ve vermeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Destici.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Diğer
husus, Fatih Sultan Mehmet Hanın vakfiyesi olan Ayasofyanın
fatihinin vasiyetine ve vakıf senedine aykırı bir statüde
bulunmasıydı. Bu iki hususu ve yıllarca içinde bulunduğumuz
yanlıştan rahatsızlığını en çok seslendiren
ve Ayasofyanın ibadete açılması mücadelesini hiçbir zaman
bırakmayan bir camianın mensubu olarak tekrar memnuniyetimizi dile
getirmek istiyor; Danıştay Genel Kuruluna, 10. Dairenin kıymetli
üyelerine, hassaten Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı
sunuyorum.
Bin beş yüz yıla yaklaşan ömründe binanın
en iyi korunduğu dönemi Türklerin idaresi altında
yaşadığını, ibadete açıldığı
takdirde ülkemizde tarihî değer taşıyan pek çok ibadethanede
olduğu gibi tarihin mirasının titizlikle muhafaza
edileceğini, bu konuda hiç kimsenin tereddüt veya endişe yaşamaması
gerektiğini hatırlatıyor, kararın ülkemiz ve milletimiz
için hayırlara vesile olmasını diliyor, inşallah
yarınki cuma namazının Ayasofyada kılınma
bahtiyarlığına bizleri eriştirecek olan Rabbime
hamdediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Destici, selamlayalım
lütfen.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Son cümlem.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Başta
Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere, İstanbulu İslama,
Türklüğe hediye eden komutanından erlerine, Peygamberimiz (SAV)
övgüsüne mahzar olmuş ordunun her ferdini rahmetle yâd ediyor, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 30 milletvekiline yerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Şeker
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
ülkenin büyük kısmını tehdit eden depremlerin etkisini en aza
indirebilmek için riskli yapıların yenilenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, deprem
ülkemizin büyük bir kısmını tehdit ediyor. Deprem bölgelerindeki
endüstrileşme derecesi ve nüfus yoğunluğu felaketin boyutunu da
artırıyor. Her deprem sonrası Türkiye bir deprem ülkesidir,
depremle yaşamaya alışmalıyız. ifadesini
kullanırız. Yani, devlet olarak, belediyeler olarak ve birey olarak
tedbirleri alıyoruz, üzerimize düşen sorumluluğu yerine
getiriyoruz, güven içinde yaşamaya devam ediyoruz demek istiyoruz.
Gerçekten öyle miyiz acaba? Dün depremle ilgili kurumların
sorumluluğundan bahsetmiştim. Birey olarak
yaşadığımız riskli alan ve yapıların
dönüşümünde rantı değil canımızı
düşünmeliyiz. Beklenen İstanbul depreminde Marmara Bölgesinde
sağlam görünen birçok binanın da
yıkılacağını düşünüyorum. Depremlerin etkisini en
aza indirmek için bireysel olarak devletin sunduğu imkânlardan istifade
ederek riskli yapılarımızı yenilemeliyiz diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kavuncu
2.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, Ayasofyanın
24 Temmuz Cuma günü kılınacak cuma namazıyla yeniden ibadete
açılmasına ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) Teşekkür ederim
Başkanım.
Ayasofya
Bu aziz milleti en zayıf anında
yakalayıp Ayasofyayı zincire vurduran Hristiyan Batı boynumuza
koca bir utanç yaftası asmıştı. Bu yaftadan kurtulmak ve bu
coğrafyada yeni bir dirilişi müjdelemek cesur ve kararlı bir
liderle gerçekleşecekti; bu sevdayla. Bağdatta bir marangozun
muhteşem bir minber yaptığını, bu minberi de Mescid-i
Aksayı fethedecek komutana vereceğini öğrenen bir çocuğun
bu fetih sevdasına bir ömür vererek bu fethi gerçekleştirmesi gibi
bir hikâyesi vardır Ayasofyanın. Ayasofyanın
açılışı kadim bir medeniyet coğrafyasının
kızıl elması, yeniden bir dirilişin sembolü, işaret
fişeğidir. Yarın, cuma günü, Ayasofya minarelerinden yükselecek
Ezan-ı Muhammedi bütün mazlum coğrafyalar için yeni bir
dirilişin habercisi olacaktır inşallah.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aygun
3.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin hizmet binası, yol
yapım ve ıslah çalışmalarına ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) AK
PARTİ iş yapmıyor, yapmadığınız gibi,
yaptırmıyorsunuz da.
Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Kuruma sesleniyorum: Genel Kurulda bütçe görüşmelerinde
kendilerine iletmiştim, İller Bankasından Tekirdağ
Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binasıyla ilgili kredilendirme
başlamıştı, yedi ay ara verdiniz; 2019 Nisanda
başlanacaktı, hâlâ başlanmadı. Yine Tekirdağ
Büyükşehir Belediyesi, yol yapım ve ıslah
çalışması için kredi kullanmak üzere Belediye Kanunu
çerçevesinde onay istemiş. Islah edilecek olan deredir. İklim
değişikliği sebebiyle sel baskınlarının
artığı ülkemizde altyapıyı güçlendirmek için ivedi
adımların atılması gerekirken maalesef hâlâ ses yok. Çünkü
her sel baskınında vatandaşımızın iş yeri,
evi hasar görmekte, canı tehlikeye düşmekte, büyük maddi ve manevi
zarar ortaya çıkmaktadır. Yerel Yönetimler Genel Müdürünün sekiz
aydan beri önünde duran bu izni bir an evvel onaylamasını bekliyoruz.
Bu projenin yaşama geçmemesi hâlinde ortaya çıkacak sel baskınındaki
can ve mal kaybı AK PARTİ Hükûmetlerinin boynunda olacaktır.
Vicdanınız varsa, insan hayatını önemsiyorsanız hemen
gereğini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, bütün ülkeler coronavirüs salgınından
olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için tedbirler almaya
çalışırken AK PARTİnin üretim, istihdam ve ihracat
odaklı ekonomi politikasının yeni dönemde de devam
edeceğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs nedeniyle tüm dünya bugüne kadar
benzerini yaşamadığı küresel bir salgınla
karşı karşıya geldi. Bütün ülkeler salgına
karşı bir yandan sağlık alanında büyük uğraşılar
verirken diğer yandan da olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için
tedbirler almaya çalıştı. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde salgınla mücadelede
elde edilen başarı, Türkiye için salgın sonrası ekonomik
sıçramanın gerçekleşmesi bakımından ciddi avantajlar
sunmaktadır. Verilere göre mayıs ayından itibaren yukarı
yönde toparlanma sinyali veren ihracat, haziran ayında artışa
geçerek bir önceki aya göre yüzde 35,13; geçen yılın aynı
ayına göre ise yüzde 15,77 artarak 13 milyar 469 milyon dolar olarak
gerçekleşti. AK PARTİ olarak üretim, istihdam ve ihracat odaklı
ekonomi politikamız salgın sonrası yeni dönemde de devam
edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kadıgil
5.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, hayvan haklarıyla ilgili yasanın
çıkması için daha kaç hayvanın öldürülmesinin beklendiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ankarada Küçükesatta Volkan Uzun isimli bir
sapık komşusunun kendisine emanet ettiği yavru köpeğe
tecavüz ederek öldürdü. Sevgili arkadaşlar, biz yasal düzenleme
yapmadığımız için bu sapığın
alacağı ceza 900 TL civarı bir idari para cezası.
Tutuklansın. diyorlar sosyal medyada, tutuklanma ihtimali yok bu sapığın.
Bakın, AKP Genel Başkanı ne diyor. Haziran 2018: Hayvan haklarıyla
ilgili tasarıyı bu yeni dönemde öncelikle yürürlüğe
alacağız. Ekim 2018: Yasa neyi bekliyor, bir an önce
çıkartın. Nisan 2019: Hayvan hakları yasasını bir an
evvel çıkartın. AKP Genel Başkanının sözleri bunlar.
Biz, burada, bu Mecliste 4 parti bir araya geldik, ortak mutabakatla ilk defa
dedik ki bu konuda yasa çıkartalım, araştırma komisyonumuz
bu konudaki görüşünü sundu. Hepiniz oyladınız, kabul ettiniz.
Sevgili arkadaşlar, biz daha ne bekliyoruz? Kaç hayvanın
öldürülmesini bekliyoruz? Netflixi yasaklamaktan daha mı kıymetsiz
bu hayvanların canları?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Hepinizden rica ediyorum, hayvan hakları yasasını
çıkartalım arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekine Allahtan rahmet
dilediğine ve kadına karşı işlenen tüm suçları
lanetlediğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Dün bir cani tarafından hunharca
katledildiğini öğrendiğimiz Pınar Gültekinin
acısı bizleri kedere boğdu. Kadına karşı
işlenen tüm suçları lanetliyorum. Bu canilerin ve işledikleri bu
rezil cinayetlerin bizim medeniyetimizde de anlayışımızda
da yaşantımızda da tek bir kum tanesi kadar yeri ve bahanesi
yoktur, olamaz. Hep birlikte bu şiddete karşı duracak,
bunları millet olarak yeneceğiz. Pınar Gültekini katleden
caninin hak ettiği en ağır cezayı alacağından hiç
şüphem yoktur. Bir daha asla yaşamak istemediğimiz kadına
şiddetin son bulması için devletimizin ne gerekiyorsa
yapacağına inanıyorum. Bu vesileyle Pınar Gültekine
Allahtan rahmet, kederli ailesine sabır ve
başsağlığı diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı...
7.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Tosyalı çeltik üreticilerinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kastamonunun coğrafi işaretli tarım
ürünlerinden olan Tosya pirincinin 23 bin dekar olan mevcut ekim alanı,
2019 yılı itibarıyla su ve toplulaştırma sorunu
nedeniyle 9 bin dekara kadar düşmüştür. Her yıl artan girdi
fiyatları, ithalatı önceleyen tarım politikaları ve bu sene
yaşanan kuraklık nedeniyle çok daha zor günler geçiren Tosyalı
çeltik üreticilerimiz özellikle su problemiyle ilgili acil çözüm beklemektedir.
İktidarın 2017 yılında Temelini attık. dediği
ancak yerinde yeller esen Devrez Kızlaryolu Barajı tamamlanana kadar
Gölçayı veya Kızılca Çayı göletleri kurulup çeltik ekimine
tahsis edilmelidir. Ayrıca kuru hububat deposu bulunmadığı
için ürünlerini beş yıl önceki fiyatlardan tüccara satmak zorunda
kalan Tosyalı çiftçilerimiz için hububat deposu muhakkak
yapılmalı, Tosyada Toprak Mahsulleri Ofisi Alım Şubesi
mutlaka açılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Yalım...
8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
normalleşme süreciyle birlikte kısıtlı şekilde hizmet
sunmaya çalışan kahvehaneler ve kıraathaneler ile hâlâ
kapalı olan halı sahalar nedeniyle yaşanılan
mağduriyetin giderilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar, Sağlık
ve İçişleri Bakanlarına seslendiğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Özellikle Sağlık Bakanı,
İçişleri Bakanı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanına sesleniyorum: Futbol maçları oynanıyor ancak halı
sahalar hâlâ kapalı, binlerce insan mağdur ve çok ciddi anlamda zarar
ediyorlar. Diğer bir taraftan, kafeler açık ancak kafe sahipleri de
zarar ediyor çünkü kafelerde oyun oynamaya hâlâ izin verilmedi.
Yine, aynı şekilde eğlence sektörü...
Ülkemizde eğlence sektöründen yaklaşık 1 milyon kişi evini,
ailesini geçindiriyor. Hâlâ eğlence sektörüne bu açılış
izni verilmediğinden dolayı bu sektörde binlerce insan mağdur,
zarar ediyor ve de iş yerlerini kapatıyor. Bu sektör
açılmadığından dolayı buna bağlı çok
sayıda esnafda aynı şekilde zarar etmektedir. Bu sebepten
dolayı gerekli önlemlerin alınıp bir an önce eğlence
sektörünün açılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güneş...
9.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, 24 Temmuz Cuma günü seksen altı yıl sonra Ayasofya
Camisinde ilk cuma namazının eda edileceğine, başta
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği
geçenlere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın, Allah nasip ederse Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
katılımlarıyla seksen altı yıl sonra Ayasofya
Camisinde ilk cuma namazını eda edeceğiz ve Ayasofya cami
olarak hizmet vermeye başlayacaktır. Fatih Sultan Mehmet
İstanbulu fethettikten sonra Ayasofyayı cami hâline
çevirmiştir ve bizlere emanet etmiştir. 1934 yılında
alınan bir kararla müze hâline çevrilen Ayasofya Camisi hakkındaki
her türlü tasarruf tamamen orayı fetheden Fatih Sultan Mehmet Hana
aittir. Sadece Fatih Sultan Mehmet Hanın emanetine sahip çıkarak
Ayasofyanın aslına rücu etmesi, bizlerde, milletimizde ve Türk
İslam âleminde büyük sevinç ve teveccüh oluşturmuştur.
Adaletin yerine
gelmesinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere
tüm emeği geçenlere de teşekkür ederiz. Vatanımıza ve
milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni eder,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Sayın Özkan
10.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 9
Mayıs 2016 tarihinde ihalesi yapılan Bursa ili Ali Osman Sönmez
Devlet Hastanesinin neden hâlâ tamamlanmadığını ve devletin
ne kadar zarara uğratıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ihalesi 9/5/2016da
yapılan, 450 milyon lira yatırım bedeli açıklanan, 75
milyon lirası hayırsever bir iş adamından alınan,
inşaatı yüzde 37 seviyesindeyken yarım bırakılan, o
günden bugüne kadar bir çivi dahi çakılmayan -yüklenici firmanın-
30/1/2020de tasfiye edileceği bildirilen, 14 Temmuz 2020de de ihalesinin
tekrar yapılacağı açıklanan Bursa Ali Osman Sönmez Devlet
Hastanesi için bir yıl önce Sayın Sağlık Bakanına
yönelttiğimiz soruya hâlâ cevap yok. Tahmini kamu zararının 100
milyon lira olduğu belirtilen hastanenin akıbeti nedir? Devlet ne
kadar zarara uğratılmıştır? İnşaatın
kalan kısmının sekiz yüz günde tamamlanacağını
basından öğreniyoruz. Beş yıldır hastaneyi neden
yapmadınız?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
11.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 25 Temmuz 711de Tarık bin Ziyadın fethiyle
İspanyanın çağlar boyu İslam yurdu olduğuna
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, 25 Temmuz 711; Tarık
bin Ziyad İspanyayı fethetti. Çiçeği burnunda 19 yaşındaki
komutan Tarık bin Ziyad 12 bin kişilik bir kuvvetle Sebteyi,
Cebelitarık Boğazını geçip Vizigotların hâkim
olduğu Endülüse ulaştı. Tarık, emir vererek askerlerini
taşıyan gemilerin hepsini yaktırdı, böylece geri dönme
ümidini ortadan kaldırdı. Sonra da askerlerine
Karşımızda düşman, arkamızda deniz var; ya
başarır zafere ulaşırız ya da şehit düşer
cennete gideriz. İnanıyorum ki Allahın izniyle zafer bizim
olacaktır. dedi. Büyük mücadelelerden sonra Vizigotların Kralı
Roderichin 100 bin kişilik ordusu bozguna uğratıldı ve
İspanya çağlar
boyu İslam yurdu oldu. Asırlarca Endülüs ilmin, adaletin,
şecaatin, fedakârlık, vefakârlık ve de medeniyetin merkezi
olarak cihana ışık saldı.
BAŞKAN Sayın Tutdere
12.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyaman ili Gölbaşı ilçesi Çataltepe köyünde bulunan ve
beş yıl önce kapatılan hemzemin geçidinin tekrar açılarak
mağduriyetin giderilmesi konusunda Ulaştırma ve Altyapı
Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkürler Başkanım.
Gölbaşı ilçemizin Çataltepe köyü Tecirli
mezrası mevkisinde bulunan hemzemin geçit Devlet Demiryollarınca
yenilenmek ve yeniden açılmak şartıyla yaklaşık
beş yıl önce kapatılmıştır. Aradan geçen
yıllara rağmen ilgili Bakanlıkça herhangi bir çalışma
yapılmadığı gibi hemzemin geçit de
açılmamıştır. Unutulan ve bugüne kadar açılamayan
geçit nedeniyle bölge halkı ve köylülerimiz her gün demir yolu üzerinde
büyük bir tehditle karşı karşıya kalmaktadır.
Gölbaşı halkı adına Ulaştırma Bakanlığına
buradan çağrıda bulunuyorum: Herhangi bir can ve mal kaybı
yaşanmadan Tecirli hemzemin geçidinin açılması için gerekli
çalışmaları bir an evvel başlatın, hemzemin geçidi açın,
halkımızın mağduriyetini giderin diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
13.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili Emet ilçesi ve köylerinde yaşanan içme suyu
sorununa ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kütahya Emette şebeke suyu içilemiyor,
yıl 2020; Emete bağlı köylerimiz arsenikli su içmek zorunda
kalıyor. AK PARTİli Emet Belediyesi parası ödenmediği için
İğdeköy başta olmak üzere köylerimize su vermemekte ve içilmesi
yasak olan arsenikli suyu içmeye mahkûm bırakmaktadır. Mayıs
ayından beri, yaklaşık üç aydır bu şekilde devam
ediyor, 2020 Türkiyesine yakışmıyor. Bu, pandemi döneminde daha
da insafsız bir durumdur. Yıllardır getirilemeyen
sağlıklı su çok mu zor, kaynak mı yok? Bu zehirli suyla
insanlarımız yıllardır kanser başta olmak üzere kronik
arsenik zehirlenmesine maruz bırakılıyor. Reva mı, hak
mı, sefasını çekmek onların da hakkı değil mi?
Bor madeninden milyarlarca lira gelir elde edilmesine rağmen bundan
kaçınılması hiç de doğru değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu
14.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, Eskişehirli çiftçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Porsuk havzasında 40 bin dönümlük arazide
tarımı yapılan pancar, mısır, soğan,
ayçiçeği, kabak, kavun, karpuz, yonca yandı. Sazak, Biçer, Ahurözü,
İlören, Ömerler köyleri İmdat! diyorlar. Tarımın son
derece stratejik bir sektör olduğu zamanımızda Türk ekonomisi ve
köylüleri yardım bekliyorlar. Sulu tarımın, kuru tarıma
göre 4-5 kez daha verimli olduğu ortamda köylüler mazot, tohum, gübre,
ilaçla boğuşurken Eskişehir köylülerinin emeklerinin boşa
gitmesi, millî gelirin kayba uğraması kabul edilemez, alternatif
çözümleri vardır. İlgilileri, susuzluğa seyirci kalmamaya, her
yıl yaşanan bu soruna çare bulmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar ilinde belediye statüsünden köy statüsüne geçen
yerleşim yerlerindeki vatandaşların yaşadığı
sorunlara ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, belediyeleri kapatılıp köy statüsüne düşen
yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlarımızın
çilesi bitmiyor. Buralarda belediyeler kapanırken Daha iyi hizmet
alacaksınız. diye söz veren AKP, maalesef belediyelik döneminde
verilen hizmetlerin yarısını bile sunamamıştır.
Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesi Yavaşlar köyü ve
Hocalar ilçesi Yeşilhisar köyü buna örnektir. Hem Yavaşlar köyünde
hem de Yeşilhisarda çöpler günlerce toplanmamakta, sineklere
karşı hiçbir ilaçlama yapılmamakta, hastalıklara âdeta
davetiye çıkarılmaktadır.
Ayrıca Banaz-Sandıklı yolu duble yola
çevrilmediği için de bölge halkı büyük bir mağduriyet yaşamaktadır.
Yine, daha önce de bu Gazi Mecliste dile
getirdiğim ambulans eksikliği yüzünden Yeşilhisarda hâlâ can
kaybı yaşanmaya devam etmekte, itfaiye aracının
azlığından bölgede yangınlara müdahalede geç kalınmaktadır.
Yeşilhisarda otuz yıllık su şebekesini kullanmaya mahkûm
edilen, su arızasında köy halkının başının
çaresine bakması istenen ve köylerde hizmet alamayan hemşehrilerimin
sesini duyup artık bu hizmetin yapılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle yürütme, yasama ve yargı organlarının ülkeye en iyi
hizmeti vermesi temin edilirken bölgesel ve küresel krizlere karşı
etkin, hızlı ve kapsamlı refleksler verebilme imkânına
kavuşulduğuna ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 2nci yılını geride bıraktık. 16 Nisan
2017de yapılan halk oylamasıyla aziz milletimiz, ülkemizin
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmesine karar
vermiş ve iki yüz yılı bulan demokrasi
arayışımızda doğrudan milletimizin iradesiyle hayata
geçirilen yönetim reformuna kavuşmuştur. 24 Haziran 2018de
yapılan seçimlerle de Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ilk başkanı olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın seçilmesiyle demokrasimizin
sacayağı olan yürütme, yasama ve yargı organlarının
her birinin kendi alanında ülkeye en iyi hizmeti vermesi temin edilirken
Türkiye bölgesel ve küresel krizlere karşı daha etkin, daha
hızlı ve daha kapsamlı refleksler verebilme imkânına da
kavuşmuştur. İnşallah, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle ülkemizi 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonuna
ulaştırana kadar durmadan, hizmet çıtasını hep
yükselterek yolumuza devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
17.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınarın, Muğla ilinde öldürülen üniversite
öğrencisi Pınar Gültekine Allahtan rahmet dilediğine ve
kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında olduklarına
ilişkin açıklaması
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Muğla
ilimizde yaşayan tertemiz yavrumuz Pınar Gültekin
kızımızın bir cani tarafından hunharca katledilmesi
hepimizi derinden yaralamıştır. Daha hayatının
baharında gencecik bir can daha ziyan oldu; mekânı cennet olsun.
Kadına yönelik her türlü şiddetin
karşısındayız. Kadına şiddet insanlığa
ihanettir. Şiddeti uygulayan kim olursa olsun millet olarak tek yürek
şiddete Dur! diyeceğiz. Suçluların bir an evvel en
ağır şekilde cezalandırılmasını arzu
ediyoruz. Peygamber Efendimizin kadınlara yönelik şu sözlerini bir
kez daha hatırlatayım: Onlara yediğinizden yedirin,
giydiğinizden giydirin; onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin,
fena söz de söylemeyin. Ve yine, Allahutaala şöyle buyurdu:
Kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı
istiyorum çünkü onlar sizin analarınız, kızlarınız ve
teyzelerinizdir.
Bu vahşete son diyor, bir kere daha Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünal
18.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünalın, AK
PARTİ politikaları ve yöneticileri sayesinde Karabük Demir Çelik
Fabrikasının üretimi ile ürün çeşitliliğinin
arttığına ilişkin açıklaması
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Atatürkün emriyle 3 Nisan 1937de kurulan Karabük
Demir Çelik Fabrikası (KARDEMİR) sektöründe katma değer
üretirken iş ve aş kapısı olarak Karabüke hayat vermeye
devam etmektedir. KARDEMİR, 300 bin tona düşen üretimden, 2002
sonrası AK PARTİ politikaları ve KARDEMİR yöneticileri sayesinde
bugün 2,8 milyon ton üretim yapan, ray ve tren tekeri de dâhil olmak üzere ürün
çeşitliliğini artırmış bir fabrikadır. Bugün
KARDEMİR yönetiminin 11 üyesinden 4ü SPK tarafından atanan, önceki
dönem AK PARTİ milletvekilliği yapmış bağımsız
üyelerdir. Bağımsız üyelerimiz özellikle KARDEMİRin
menfaatlerini ve çıkarlarını korumak için gayret ederken yönetim
içi denge unsuru olarak da önemli görev üstlenmektedirler.
Özellikle, üstün gayretlerinden dolayı
bağımsız üye ve Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı olan Ömer Faruk Öze, bağımsız
üyelerimize, KARDEMİR için mücadele veren tüm Yönetim Kurulu üyelerimize
ve KARDEMİRe emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
19.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, ülkede son bir buçuk yılda birçok esnafın kepenk
kapattığına, Kırklareli ilindeki çiftçinin, emeklinin ve
çalışanın da zor durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Son bir buçuk yılda 81 ilde yaklaşık
100 bin esnafımız kepenk kapattı, onların yanında yüz
binlerce çalışan da işsiz kaldı. Esnafa İş
yerini kapattın, kahveyi kapattın, pastaneyi kapattın, berber
dükkânını kapattın; peki, bunların kiraları nasıl
ödenecek? Ne yiyip ne içeceksiniz? diye soruldu mu? Hayır, sorulmadı.
Ne söylendi? Git borç al kardeşim. dendi. On sekiz yıldır faize
karşı olan sarayın ödediği faiz tam 1 trilyon 3 milyar
liraya ulaştı. Tefeciye ödenen paranın onda 1ini esnafa
verseniz Kırklarelideki eli nasırlı esnafımız rahat
nefes alacak; çiftçiye verilse Kırklarelinin, Trakyanın afetten
zarar görmüş, toprağına aşık çiftçisi tekrardan
üretmeye başlayacak; çalışana, emekliye verilse vatandaş
biraz nefes alacak, huzur bulacak, refaha kavuşacak.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Açanal
20.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, Covid-19 salgını sürecinde özveriyle
çalışan eczacılara teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tüm dünyayı sınayan Covid-19
salgını ne yazık ki ülkemizde de kendini göstermiştir.
Cumhurbaşkanımız, ilgili bakanlıklarımız ve Bilim
Kurulunun birlikte çalışmasıyla ülkemiz bu süreci çok iyi
yönetmiştir. Bu süreçte her kademedeki sağlık
çalışanlarımız büyük bir özveri gösterdiler.
Ben, eczacılara ayrı bir pencere açmak
için söz almış bulunuyorum. Sağlık Bakanlığımızın
birinci basamak sağlık kuruluşu olarak tescil ettiği
eczaneler, ilaç satışı ve sağlık
danışmanlığı hizmetlerini hiç aksatmadılar.
Raporlu kronik hastalarımızın hastaneye gitmeden üç aylık
ilaçlarını almalarını, maskelerine ücretsiz
ulaşmalarını sağladılar.
Salgın sürecinin en ön saftaki
hizmetkârları olan, mesleğimizin kıymetini ve gücünü bir kez
daha gösteren değerli meslektaşlarımı kutluyor, her birine
ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Görevinizin hayırlı olmasını
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Gözgeç
21.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 24
Temmuz Cuma günü Ayasofyanın Fatih Sultan Mehmet Hanın vakfiyesine
uygun olarak yeniden ibadete açılacağına ilişkin
açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, seksen altı yıl sonra Ayasofyanın yeniden, Fatih
Sultan Mehmet Hanın Vakfiyesine uygun olarak ibadete
açılmasına saatler kaldı. Hasret ve inançla beklenen, fethin
sembolü, Fatih Sultan Mehmet Hanın emaneti Ayasofyanın
dirilişine şahitlik etmeyi nasip eden Rabbime şükürler olsun.
Ayasofyanın dirilişi, bizi biz yapan
değerlerimizle daha güçlü, yeniden buluşmamızdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi,
Ayasofyanın dirilişi, Türk milleti, Müslümanlar ve tüm insanlık
olarak dünyaya söyleyecek yeni sözlerimiz olduğunun ifadesidir. Osman
Yüksel Serdengeçtinin ve üstat Necip Fazılın dizelerindeki
İkinci bir fetih
ve Ayasofya açılacak. müjdeleri çok şükür
ki milletimizin gönülden duası ve coşkusuyla yarın
gerçekleşiyor.
Rüzgârlar essin kubbende, hürriyetin, / Ta ezelden
sen bizimsin, biz de senin Ayasofya.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
22.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün Hatayımızın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümü. Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde
esir kalamaz. diyerek üstlendiği Hatay meselesi, bu süreç 2 Eylül 1938
tarihinde Hatay Devletinin kurulmasına kadar devam etmiş ve seksen
bir yıl önce Hatay Devleti Millet Meclisinin oy birliğiyle
almış olduğu vatanperver bir kararın ardından Hatay,
Türkiye Cumhuriyetinin bir ili olmayı tercih etmiştir.
Hatay benim şahsi meselemdir. diyerek hasta
yatağında bile Hatay davası için mücadele eden Gazi Mustafa
Kemal Atatürkü, silah arkadaşlarını ve bu dava için mücadele
etmiş Tayfur Sökmeni ve arkadaşlarını rahmetle minnetle
anıyor; Hatayımızın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümünü kutluyorum.
Bizler de devlet olmaktansa millet olmayı
tercih eden Hatayı layık olduğu yere taşımak için var
gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şahin
23.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
23 Temmuz 1939 tarihinde, Pazar günü saat 11.40ta
yapılan ana vatana katılış töreninde Antakyada
kışladan Fransız Bayrağı indirilerek Türk
Bayrağı çekilmiştir. Böylece, Türkiyenin 67nci vilayeti olacak
olan Hatay kurulmuş oldu.
Hatayı kendi şahsi davası hâline
getirip yürüttüğü aktif politikayla Hatayımızı önce
bağımsız devlet statüsüne getiren, daha sonra ana vatana
katılmasını sağlayan; stratejik öngörü, ileri
görüşlülük ve diplomatik olgunluk sayesinde bir savaşa girmeden
Hatayın ana vatana katılmasını müjdeleyen başta Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk ve ilk Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen olmak
üzere tüm aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve
şükranla anıyor; kırk asırlık Türk yurdu olan
Hatayımızın ana vatana katılışının
81inci, Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümünü gururla kutluyorum.
Millet olmayı devlet olmaya tercih eden
Hataylılardır ve Hataylı olmaktan onur duyuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
24.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay
iline yapılan uçak sefer sayısının artırılarak
uçuşların aktarmasız olarak düzenlenmesini ve Hatay uçuş
frekanslarının çoğaltılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
Hataydan Ankaraya haftada sadece iki gün uçak seferi var. Bu
uçuşların saatleri de kimse için uygun değil. Hataylılar
görüşmelerine, sınavlarına, toplantılarına, mülakatlarına
yetişmek için ya İstanbul üzerinden aktarma yapıyor ya da
önceden Ankaraya ulaşarak otellerde konaklıyorlar. Yani her iki
durumda da maddi külfete katlanıyorlar, ekstra zaman harcıyorlar. Bu
seferler artırılmalı, uçuş saatleri de daha insani saatlere
çekilmeli, ayrıca İzmir, Antalya gibi illerimize de uçak seferleri
konulmalı. Hataylı iş adamları, sanayiciler, ticaret
erbapları, öğrenciler hava yollarından bu düzenlemeleri
bekliyor. Yolcu potansiyeli açısından sıkıntı yokken,
talep arzdan daha fazla iken bu düzenlemeler neden yapılmaz, insanlar
neden perişan edilir, anlaşılır bir durum değil.
Dolayısıyla tüm Hataylılar adına bu düzenlemelerin bir an
önce yapılmasını istiyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
25.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Atatürk, Fransız Büyükelçisiyle
yaptığı bir sohbette: Ben, toprak büyütme delisi değilim.
Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak
antlaşmaya dayanan hakkımızın isteyicisiyim; onu almazsam
edemem. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden milletime söz verdim: Hatayı
alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine
getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar
yenilmedim, yenilemem; yenilirsem bir dakika yaşayamam. Bunu bilerek ve
sözümü mutlaka yerine getireceğimi düşünerek benim dostluğumu
lütfen bildiriniz ve doğrulayınız. Hatay, benim şahsi
meselemdir. der. Bugün Hatayın ana vatana katılışının
81inci yıl dönümü, kutlu olsun. Tüm dünyaya inat Hatay Türktür ve
ilelebet Türk kalacaktır. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özer
26.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Bitki
Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması
Hakkında Yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin
açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığı
tarafından yayımlanarak yürürlüğe giren bitki koruma ürünleri
satış yetkisi ve depo izniyle ilgili yönetmelik nedeniyle ziraat
mühendisleri haklı bir tepki içindeler. Tarım
Bakanlığına buradan soruyorum: Zirai ilaç satışı
yapma yetkisinin, bunun eğitimini alan ve uzmanlaşan ziraat
mühendislerinin dışında eczacı, kimyager ve kimya
mühendislerinin yanı sıra orman mühendislerine de verilmesi hangi
akıldan çıkmıştır? Bu yönetmeliğin
sağlıklı gıda üretimine etkileri düşünülmüş
müdür? Bu yönetmeliğin nedeni nedir, burada amaçlanan nedir?
İnsanlarımızın topraktan sofraya sağlıklı
beslenmesine çalıştığını söylerken ilgili ilgisiz
her meslek alanına tarımsal ilaç üretme, satma ve ekim alanına
uygulama yetkisi vermeniz ne kadar doğrudur?
İnsanlarımızın beslenirken bitki koruma ilaçlarıyla
zehirlenmesi olasılığı sizi ilgilendirmiyor mu? Doğru
olan, herkesin kendi işini yapması değil midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydemir
27.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, bugün 23 Temmuz, Erzurum Kongresinin
yapıldığı gün, milletçe
yıldızımızın parladığı an. Erzurum
Kongresi, aziz milletimizin yeniden diriliş manifestosudur; haşmet,
heybet ve vakarla küresel ezberleri bozmanın adıdır; Orhundan
Söğüte millî duruşun manasını ortaya koyan, tarih yazan
bir milletin birlik ve beraberlik tezahürüdür. Erzurum Kongresi, ölümlerle
eğlenen tunç yürekli bir milletin dadaşlar otağında
buluşarak cihana tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet
kararlılığını bu iman coğrafyasında ortaya
koymasıdır. Bu muhteşem şahlanışın 100üncü
yıl dönümüne katılan Meclis Başkanımız Sayın
Mustafa Şentop ve Başkanlık Divanına dadaşların
minnet ve şükran hisleri bakidir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz. imanının ifade
bulduğu Erzurum Kongresi katılımcılarını rahmet,
şükran ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Canbey
28.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
24 Temmuz Basın Bayramına ilişkin açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Özgür basın demokrasinin teminatıdır.
Vatandaşlarımıza tarafsız ve doğru bilginin
aktarılması, haber alma hakkının korunması ve her
türlü fikrin dile getirilmesi noktasında basın çalışanlarının
önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Ülkemizin millî menfaatlerine
karşı ulusal ve uluslararası arenada oluşturulmaya
çalışılan dezenformasyona karşı en büyük mücadele yine
özgür ve millî basın çalışanlarımızla mümkün
olacaktır. Evrensel gazetecilik ilkelerine ve meslek ahlakına
sadakatle bağlı çalışan medya mensuplarımızın
daha özgür, daha güvenli ve daha rahat çalışma koşullarına
sahip olabilmeleri, emeklerinin karşılığını
alabilmeleri, kendilerini geliştirebilmeleri için çalışmalar yürütüyoruz.
Pandemi sürecinde yaşanan zorluklarda da her
zaman basın mensuplarımızın yanında olduk ve olmaya
devam ediyoruz. Dünyanın dört bir tarafında savaş, afet,
pandemi, yağmur, çamur demeden mücadele eden ve bilgi edinme
ihtiyacını karşılamak adına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir)
her türlü
zorluğa göğüs geren basın mensuplarımızın 24
Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
29.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
sosyal medya aracılığıyla yapılan kişisel
saldırılara karşı olduklarına ve bu konuda ortak
akılla düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı şöyle dedi:
YouTube, Twitter, Netflix gibi sosyal medyalara karşıyız. Bu
millete bu tür mecralar yakışmıyor. Millete vergi ödemek mi
yakışıyor? Çocuğuna elbise alamadığı için
kendini yakmak mı yakışıyor? 1.170 lirayla bir ay geçinmek
mi yakışıyor? Geçmediği köprülere ücret ödemek mi yakışıyor?
Dakikada 34 bin lira tefecilere faiz ödemek mi yakışıyor?
Aslında şunu demek istiyorsunuz: Ülkeyi huzurla, adaletle
yönetemiyoruz, refahı sağlayamıyoruz; bu nedenlerle
eleştirilmeyi kendimize yakıştıramıyoruz. Başa
çıkamadığınız insanları tutuklatırsınız,
başa çıkamadığınız sosyal medya sitelerini
kapatırsınız, 83 milyonluk halk sizin zevkinize,
aklınıza göre mi yaşayacak? Kişisel hakaretlere
karşıyız ve ortak bir akılla bu konuda düzenleme
yapılmadır ancak kişisel hakaret başka, yasakçı
zihniyet başkadır. Ne yaparsanız yapın bu halkı
susturamadınız, susturamayacaksınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sezal
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezalın, 2019 yılı Türkiyenin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu
listesine Kahramanmaraş ilinden 11 firmanın girdiğine ve ülkenin
kalkınmasına katkı sağlayan Kahramanmaraşlı
sanayicilere şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçen hafta, İstanbul Sanayi
Odasının, Türkiyenin en büyük 500 sanayi kuruluşu 2019
araştırması sonuçlandı. 2019 yılı satış
büyüklüğüne göre yapılan bu araştırmada memleketim
Kahramanmaraştan 1 firma ilk 100de olmak üzere 11 firmamız bu
listede yer almıştır, geçen yıl bu sayı 9du.
Kahramanmaraş, başta tekstil olmak üzere çelik eşya, enerji, çimento,
gıda, kuyumculuk ve ayakkabı sektörlerinde Türkiyede söz sahibi olan
bir şehir. Özellikle tüm dünyanın pandemi süreci sebebiyle ekonomik
anlamda zor zamanlar yaşadığı bu süreçte, gecesini
gündüzüne katarak Kahramanmaraşın ve ülkemizin kalkınması
için çaba sarf eden, şehrimizin ve ülkemizin ekonomisine ve istihdamına
katkı sağlayan tüm sanayicilerime şükranlarımı
sunuyor, başarılarının devamını dileyerek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
31.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 2019
yılında 474 kadının bir erkek yakını
tarafından öldürüldüğüne ve bu konuda etkin önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz, katliam ve
eşitsizlik haberleriyle sarsılmadığımız gün
neredeyse yok artık. 2019 yılında 474 kadın, akrabası,
eşi, çocuğu, sevgilisi ya da tanıdığı olan bir
erkek tarafından katledildi. Cennet anaların ayağının
altındadır. hükmüne rağmen kadınlarımıza, çocuklarımıza
kıyıyorlar. Kadını, aileyi ve çocukları koruyamayan;
katliamları, şiddeti, tecavüzü ve tacizleri engelleyemeyen siyasi
iktidar, kadını ve aileyi korumaya yönelik imza atılan
İstanbul Sözleşmesine itiraz ediyor. Şiddete ve katliama
yönelik itirazları dillendirip gereğini yapamayanlar, sözleşmenin
devlete yüklediği sorumluluk ve ödevleri yerine getirmiyor; bu ne yaman
çelişkidir böyle. Yalandan ağlamayın, timsah
gözyaşları döküp vicdanlarınızı rahatlatmaya
çalışmayın. İktidar artık bu oyuna son versin.
Samimiyseniz, kadınlarımızı ve çocuklarımızı
korumak istiyorsanız etkin önlem alın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.26
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan.
32.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Hatayın ana vatana katılmasının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci ve 23 Temmuz gazeteci yazar Necdet Sevinçin
vefatının 9uncu yıl dönümüne, milletin hayvana şiddetin
Kabahatler Kanunu kapsamından çıkarılarak Ceza Kanunu
kapsamına alınması yönünde beklentisi olduğuna, hayvan
haklarıyla ilgili yasanın çıkması için gerekli desteği
sağlayacaklarına, Çinin Doğu Türkistandaki Uygur Türklerine
karşı işlediği insanlık suçlarına Türkiyenin de
tepki göstermesi gerektiğine ve Malatya ilinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Cumhuriyet tarihimizin en büyük diplomasi
başarılarından biri olan Hatayın ana vatana
katılmasının 81inci yıl dönümü. Millî davamız
uğruna büyük mücadele ve fedakârlık gösteren Gazi Mustafa Kemal
Atatürk başta olmak üzere merhum Tayfur Sökmen ve emeği geçen tüm
devlet adamlarımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
Bugün, aynı zamanda, Kurtuluş
Savaşımızın dönüm noktalarından Erzurum Kongresinin
de 101nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Manda ve himayenin
reddedildiği, ilk kez ulusal bağımsızlığın
koşulsuz olarak esas alındığı ve millî sınırlar
gibi önemli kararların yer aldığı Erzurum Kongresini,
yıl dönümünde, hayırla yâd ediyoruz. Başta Kongre
Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dönemin zor
şartlarında vatan sevdası ve bağımsızlık
aşkıyla elini taşın altına koyan tüm devlet
adamlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Kongrede
alınan Millî sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür,
parçalanamaz. kararı bugün İYİ PARTİ olarak bizim de
aynı ruh ve heyecanla taşıdığımız en önemli
değerimizdir.
Gazeteci Yazar Necdet Sevinç, benim de bir dönem
Tercüman gazetesinde birlikte kalem aldığım, güçlü kalemi ve davaya
adanmış geniş gönlüyle, inancını ve cesaretini tüm
yaşamı boyunca ortaya koyan büyük bir Türk milliyetçisiydi. Necdet
Sevinçi vefatının 9uncu yıl dönümünde saygı ve rahmetle
anıyorum.
Hatayda gece yarısı bir evin bahçesindeki
köpeği bıçaklayan cani gözaltına alınmış,
Köpeği yoldan geçerken tesadüfen gördüğünü ve
bıçakladığını ifade etmiş, ifadesi
alındıktan sonra serbest bırakılan bu cani, sabaha
karşı köpeğin bulunduğu bahçeye tekrar gelerek hayvanı
katletmiş.
Ankarada da Volkan Uzun isimli bir kişi,
arkadaşının bakması için kendisine emanet ettiği
köpeğe -utanarak söylüyorum- tecavüz ederek ölümüne sebep olmuş.
Köpeğe tecavüz eden bu alçak gözaltına alınmasının
ardından serbest bırakılıyor yani bu 2 cani de elini kolunu
sallayarak aramızda dolaşıyor. Arkadaşlar ya, insan
vicdanının kabul etmediği böyle bir yargı
kararını vicdanların kabul etmesi mümkün mü? Böyle yargı
olur mu? Hayvana şiddet Kabahatler Kanunu kapsamından çıkartılıp
Ceza Kanununa alınmalı ki bu dilsiz, masum canları katleden caniler
hak ettikleri cezaları alsınlar; milletimizin beklentisi budur. Her
türlü kanunu Meclise getiren iktidar, bir an önce, hayvanlar konusundaki
sessizliğini bozup bu kanunu Meclise indirmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz devam edeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Mecliste çoğunluğu bulunan iktidarın
toplumun bu feryadına artık daha fazla kulağını
tıkamaması gerekiyor. Bu yasanın bir an önce çıkması
için gerekli tüm desteği sağlayacağımıza milletimizin
huzurunda söz veriyoruz.
Çinin, Doğu Türkistandaki Uygur Türklerine
karşı işlediği insanlık suçlarına Batı
dünyası dâhil bütün ülkeler tepki gösteriyor. Bazıları
birtakım yaptırımları gündeme alıyor. Sesi
çıkmayan tek ülke var, o da Türkiye. Zulüm gören kim? Uygur Türkleri. Sesi
çıkmayan kim? Türkiye. Böyle bir aymazlık olur mu? Utanmamız
gereken bir durumla karşı karşıyayız.
Soydaşlarımızın, Uygur Türklerinin, kıblesi Kâbeyle beraber
Türkiye, ama Türkiye bu konuda sessizliğini muhafaza ediyor.
Türkiyenin bir Pekin Büyükelçiliğinin 2019
yılı faaliyet raporuna baktım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Büyükelçinin yurt
dışında yaptığı geziler yer alıyor orada.
Büyükelçi, burada daha önce 24üncü Dönemde milletvekili olan Emin Önen Bey
bayağı bir ülke gezmiş, uğramadığı tek yer
Doğu Türkistan, Doğu Türkistana 1 kere bile
uğramamış. Herkese dost, Türke düşman bir yönetim iş
başında. derken bunu söylüyoruz işte, söylemek istediğimiz
bu, herkese dost ama Türk olunca birden düşman kesiliyorsunuz.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas var
bir de; hani Filistinle ilgili her kelime geçtiğinde gözleri yaşla
dolan, Mahmud Abbasın her sözüne çok büyük itibar eden bir yönetim
iş başında, o Mahmud Abbas da söz konusu Türk olunca ihanette
geri kalmamış; Çin Devlet Başkanıyla yaptığı
görüşmesinde ne demiş biliyor musunuz? Çinin, Sincan Özerk Bölgesi
ve Hong Kongdaki temel çıkarlarıyla ilgili diğer konularda
meşru konumunu desteklemeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bitmek üzere.
Teşekkür ediyorum.
Filistin deyince gözyaşını silmekten
yorulanlara buradan bir şey söylemek istiyorum: Söz konusu para olunca
Filistinin gözü ne Müslüman görüyor ne Türk görüyor; hiç öyle kendinizi
boşuna kandırmayın. Filistin bizim kardeşimiz. diyorsunuz
ya, onlar sizi, bizi, Uygur Türklerini kardeş görmüyor. Onlar Çinlilerin
kardeşi olarak görmüş kendilerini.
Son olarak Malatyadan söz etmek istiyorum: Hemen
hemen bütün şehirlerimizde olduğu gibi Malatyanın da en önemli
sıkıntısı işsizlik. Malatyanın nüfusu 800 bin kişi
ve ne yazık ki çalışabilir nüfusun 50 bini işsiz.
Şehirde 2 tane üniversite var ancak özellikle üniversite mezunu gençler ve
kadınlar işsiz. Şehrin Doğu ve Güneydoğu Anadoludan
göç alması da işsiz sayısını artırıyor,
30-40 bine yakın Suriyeli var Malatyada. Niteliksiz işsiz çok fazla.
Bu insanların hepsi akşama kadar sokakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Malatyada elektrik ve doğal gaz
dağıtımını yapan Aksa, yaklaşık on
yıldır şehre yatırım yapmamış hiç;
arızalar, elektrik kesintileri Malatyada 2020 yılında devam
ediyor. Şu an Malatyada sulama mevsimi olduğu için, tarımla uğraşan
Malatyalı vatandaşlarımız elektrik kesintileri nedeniyle
büyük sıkıntı yaşıyorlar, düşük voltaj nedeniyle
vatandaşlarımızın motorları arıza yapıyor,
bu da vatandaşa ciddi oranda ek masraf çıkarıyor.
Malatyanın merkezindeki otopark
sıkıntısı da şehrin ciddi problemlerinden biri.
Şehrin ana caddesinde ciddi bir trafik yoğunluğu var,
yoğunluk nedeniyle araçlar ilerlemekte güçlük çekiyor ve otopark
olmadığı için park etmiş araçlar da bu yoğunluğu
etkiliyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
33.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Erzurum Kongresinin 101inci, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümü vesilesiyle
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden bütün kahramanları
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
19 Mayıs 1919da yakılan
bağımsızlık ateşinin ilke ve gayesi 22 Haziranda
Amasya Genelgesiyle belirlenmiş ve 23 Temmuz 1919da Erzurum Kongresinde
bağımsızlıktan ve kurtuluş mücadelesinden kesinlikle
taviz verilmeyeceği tescillenmiştir. Amasya Genelgesinin 1inci
maddesinde Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.
ifadesiyle durum tespiti yapılmış, Erzurum Kongresinin ilk
maddesindeyse Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.
ifadesiyle bağımsızlığın koşulsuz
gerçekleştirileceği
kararlaştırılmıştır. 23 Temmuz 1919da
Erzurumda, 4 Eylül 1919da toplanacak olan Sivas Kongresinin kilometre taşları
döşenmiş, millet egemenliğinde ilelebet payidar kalacak Türkiye
Cumhuriyeti müjdelenmiştir. Erzurum Kongresi, millî iradenin
hazırlayıcısı ve mutlak
bağımsızlığın manifestosudur. Kongre, bugün
Ermenistan üzerinden sinsi senaryolar çizmeye tevessül eden emperyal odaklara
yüz bir sene önce kararlılıkla verilmiş bir mesajdır. Kongre,
bekamıza ve millî çıkarlarımıza tehdit oluşturan her
türlü tehdide karşı teyakkuz hâlinde olmamızı dün
olduğu gibi bugün de öğütleyen bir semboldür. Bu vesileyle,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş
bütün kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, bugün Hatayın
Türkiyeye katılışının 81inci yıl dönümü.
İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 30 Ekim 1918de
imzalanan Mondros Mütarekesiyle İskenderun ve Antakya bölgesi
Osmanlı Devletinin yönetiminde kalmıştı. Ancak, 11
Aralık 1918de Fransa, Mondros Mütarekesinin 7nci maddesini bahane
ederek İskenderun Sancağını işgal etmişti.
Hatay, Misakımillî sınırları içinde kabul edilmesine
rağmen millî mücadele döneminin olağanüstü şartları
nedeniyle 20 Ekim 1921de Fransa ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti
arasında imzalanan Ankara Antlaşması gereğince millî
sınırlar dışında kalmıştı. Fransa
1935te Suriyedeki manda yönetimini kaldırmış, 9 Kasım
1936da bölgedeki tüm haklarını Suriyeye devrederek Ankara
Antlaşmasını ihlal etmişti. Türkiye, Hatayın
haklarının ve taleplerinin karşılanması için meseleyi
Milletler Cemiyetine taşımış ve 2 Eylül 1938de Hatay
Devleti kurulmuştu. Hatay Millet Meclisi tarihî kararını vermek
için 29 Haziran 1939da toplanmış ve Türkiyeye katılma
kararı alınmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hatayın toprak
bütünlüğü ve siyasi statüsünün ortak şekilde korunması
amacıyla 5 Temmuz 1938de Türk askerinin Hataya girmesiyle başlayan
bağımsızlık süreci, 23 Temmuz 1939da yapılan ana
vatana katılış töreninde Antakyada kışladan
Fransız Bayrağı indirilip Türk Bayrağı çekilerek
tamamlanmıştır. Hatay, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Kırk
asırlık Türk yurdu, düşman elinde esir kalamaz. ve ayrıca
Hatay şahsi davamdır. Dediği, Misakımillîyle verilen
sözdür. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Hatay
Cumhuriyetinin ilk ve son Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni ve tüm şehitlerimizi,
gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun.
34.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Diyanet İşleri Başkanlığının
Ayasofyada 24 Temmuz Cuma günü kılınacak namaz için Mecliste grubu
bulunan partilere gönderdiği davetiyeyi HDP, DBP, TİP
milletvekillerine göndermemiş olmasının Anayasaya
aykırı olduğuna, polisin şiddet uygulamasının ve
yetki aşımının kabul edilemeyeceğine, 2012
yılında Anayasa Mahkemesine 4 işkence başvurusu
yapılmış iken 2019 yılında 4.181 başvuru
yapıldığına, Tunceli ilindeki 17 dağ keçisi için
sergilenen ortak tutumun Bingöl ilindeki çengel boynuzlu dağ keçilerini
korumak için de sergilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Diyanet İşleri
Başkanlığı, Mecliste grubu bulunan partilere bir davetiye
göndermiş. Davetiyenin içeriğiyle ilgili bir şey konuşmak
istemiyorum çünkü o ayrı bir konu, ayrı bir tartışma. Ama
Diyanet İşleri Başkanlığı, Halkların
Demokratik Partisi, Demokratik Bölgeler Partisi ve Türkiye İşçi
Partisi milletvekillerine bu davetiyeyi göndermemiş. Diyanet
İşleri Başkanlığı açık bir siyasi
ayrımcılık yapmış. Diyanet İşleri
Başkanlığının bu ayrımcı tavrı
Anayasaya aykırıdır. Anayasa madde 80 der ki: Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri
değil, bütün Milleti temsil ederler. Şimdi, buradaki esas budur. Bu
esas belli ki Diyanet İşleri Başkanlığını
bağlamıyor, Diyanet İşleri Başkanlığı
ayrımcılık yapıyor. Diyanet İşleri
Başkanlığı teamülleri yok sayıyor, Anayasayı yok
sayıyor; HDPyi, DBPyi ve TİPi dışlayarak bir tutum
alıyor. Bu tavır kin ve nefret tohumlarını ekmek ve boy
vermesini sağlamaya yönelik siyasi bir tavırdır, Diyanet siyaset
yapmaktadır; bunu asla kabul etmiyoruz. Diyanet İşleri
Başkanlığı faize, ranta, lükse, israfa boğulmuş
bir hâldedir. Ülkede ayrımcılığın derinleşmesini
sağlayarak suçlarını örtmeye çalışmaktadır.
Açıktır ki Diyanet İşleri Başkanlığı
yasal sorumluluklarının yerine sarayın siyasi programına
dinî meşruiyet kazandırmaya çalışan bir tutum içindedir.
Dolayısıyla, Diyanet İşleri
Başkanlığının bu tutumunu kınıyoruz, bunu
kesinlikle kabullenmiyoruz, ayrımcılık yapmasını
kesinlikle çok ağır bir şekilde, en sert biçimde
eleştiriyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı bu
tutumuyla toplumun sorunlarının çözüm adresi değil, toplumsal
sorun üreten siyasi bir rant merkezi hâline gelmiştir. Bunu özellikle
vurguluyoruz, utanmaları gerektiğini söylüyoruz, dini kullanarak
ayrımcılık yapmalarını protesto ediyoruz. Önce bunu
belirtmiş olayım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
polis şiddeti gerçekten vahim bir durum almaya başladı, son
haftalara baktığımızda önlenemez bir yükseliş görülüyor.
Şimdi, geçenlerde, İstanbul Beyoğlunda seyyar arabada köfte
satan Serdar Turgut isimli bir yurttaş bir grup polis ve bekçinin
şiddetine uğruyor ve bu şiddet bir marketin güvenlik
kameralarına yansıyor, bu güvenlik kameralarına yansıyan
görüntüler de sosyal medyada yayınlanıyor.
Baktığımızda, gerçekten vahşi bir durumla
karşı karşıyayız. Bir polis kişiyi yere
yatırmaya çalışırken bir başka polis tekmeyle defalarca
yüzüne vuruyor, tekmeyi vuran polis daha sonra o kişinin saçından
tutarak başını kaldırıp yumrukla yüzüne sertçe vurmaya
başlıyor, -bunları anlatıyorum, gerçekten vahim görüntüler-
ellerinde coplar bulunan onlarca polis, bu durumda etrafta bekliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ardından,
kişi oradan uzaklaşmaya çalışıyor ama
saldırı devam ediyor, yüzüne tekme atmaya devam ediyorlar. Oradaki
parkta bulunan insanlar, polislere Ne yapıyorsunuz. diye tepki
gösteriyor. Şimdi, birinci suç, bir yurttaşa, seyyar arabasında
köfte satan bir yurttaşa polisin bu şekilde şiddet
kullanması. Eğer o yurttaşın orada köfte satması uygun
değilse belediye var, belediye zabıtası var, uygun bir
şekilde uyarırlar, gereken adımlar atılır. Polisin
şiddet uygulaması kabul edilebilir bir şey değil.
İkinci suç ne? Parkta oturan yurttaşlar tepki gösteriyor, polisler ne
diyor? Buranın amiri de savcısı da hâkimi de benim, her
şey benden sorulur. Yetki aşımı, açıkça yetki
aşımı. Yani bu polis, Türkiyedeki polis Amerikada George
Floydu nefessiz bırakan o ırkçı polisin yaptıklarına
çok özenmiş, onları burada uygulayabilir miyiz diye
uğraşıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
İnsanları nefessiz bırakmak için bu adımları
atıyorlar. Dolayısıyla bu tutuma yani bir şiddet
uygulanmasına başka örnekler de var ama vakit kısıtlı
olduğu için kısaca söyleyeceğim, geçen gün de konuştuk,
Suruçu anmaya çalışan gençlere yapılan polis
saldırısını da konuştuk, çok örnek var ama birinci
suç, şiddet uygulamaları; ikinci suç, yetki aşımı. Ne
demek yani buranın amiri de savcısı da hâkimi de benim? Sen
kimsin ya? Kimsin yani hangi yetkiyle bunları yapıyorsun? Şimdi,
bu örnekler çok fazla olmaya başladı. Bir şey hatırlatmak
istiyorum; geçenlerde burada Genel Kurulda
tartışıldığı için söylüyorum bunu. Bir veri var,
resmî veri olduğu için hatırlatacağım. Bakın, 2012de,
burada, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı -Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesini kastederek- çıktı bu kürsüden AİHMe
hiç işkence başvurusu kaldı mı? dedi. Kalmadı. Neden?
Anayasa Mahkemesine takılıyor bu işkence başvuruları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Bakın, 2012de yalnızca 4 işkence
başvurusu yapılmış Anayasa Mahkemesine. 2019da bu
sayı kaça çıkmış biliyor musunuz? 4.181. Anayasa
Mahkemesine yapılan -kişisel başvurularda- işkence
başvurularının sayısı bu. Yani bu polisin
yaptıkları ile bu başvuru sayısının bu kadar artmış
olması arasındaki ilişki çok açık ortada. Yani boşuna
demiyorlar ılımlı otokrasi diye. Yani ılımlı
otokrasiden hızla sert otokrasiye geçiş yapan bir Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi, bir tek adam rejiminden söz ederken dünyadaki bütün siyaset
bilimciler, işte bu örneklere bakarak ve bu işleyişe bakarak
bunu söylüyorlar. Bunu da belirtmiş olalım.
Son olarak değinmek istediğim bir konu
var. Geçen haftalarda konuşmuştuk, Meclisteki bütün partiler de bu
konuda aynı fikirde olduklarını beyan etmişlerdi ama bu
sorun devam ediyor, ona dair bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Daha önce Dersimdeki dağ keçilerini
konuşmuştuk, şimdi Bingöldeki dağ keçileri de hedefte.
Bingölde 2020-2021 av sezonunda 7 yaban keçisi ve 7 çengel boynuzlu dağ
keçisinin katledilmesine izin verilmiş; her bir yaban keçisi için 14 bin
Türk lirası katledilme ücreti belirlenmiş, çengel boynuzlu dağ
keçileri için ise 8.500 Türk lirası katledilme ücreti belirlenmiş.
Şimdi, ben, Meclisteki bütün partilere tekrar
çağrıda bulunuyorum: Nasıl, Dersimdeki dağ keçileri için
ortak bir tutum sergilendi ve bu katliam engellendiyse aynı şekilde
Bingöldeki dağ keçileri için de bunu yapmamız gerekiyor. Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti devletinin de taraf olduğu Bern Sözleşmesinde
çengel boynuzlu dağ keçileri kesin koruma altına alınan türler
arasındadır. Bunu hatırlatıyorum ve bu konuda bütün
partilerin duyarlılık göstereceğine de eminim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum
Kongresinin 101inci, 24 Temmuz Lozan Antlaşmasının 97nci
yıl dönümüne, 12 Mart 1971 darbesinin ardından bayram olmaktan
çıkarılan 24 Temmuz Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın
Özgürlüğü İçin Mücadele Günü vesilesiyle tutuklu gazetecilerin
serbest bırakılması gerektiğine, 22 Temmuz 2015 tarihinde 2
polisin şehit edildiği Ceylanpınar olayına ve Man
Adası belgelerine ilişkin açıklamaları nedeniyle CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna açılan davaya,
Anayasa Mahkemesinin bütçe hakkını Meclisin
paylaşamayacağı bir hak olarak tescil ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün
23 Temmuz, Erzurum Kongresinin başlangıç gününün yıl dönümü. 7
Ağustos 1919a kadar sürecek olan kongrede ulusal kurtuluş
mücadelemize yön veren çok önemli kilometre taşları döşendi.
Erzurum Kongresinin beyannamesiyle vatanın bütünlüğü ve
parçalanmazlığı, manda ve himayenin kabul edilemezliği
ortaya kondu ve bir tek adamın iradesinden ilk kez vazgeçilerek Mustafa
Kemal Başkanlığında hükûmet gibi görev yapacak bir temsil
heyetinin oluşturulması kararlaştırıldı. Mustafa
Kemal Atatürk başta olmak üzere kurtuluş mücadelemizin tüm kurucu
kadrolarını bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, takvime göre yarın
Meclis çalışması yok ve yarın Lozan
Anlaşmasının yıl dönümü. Doksan altı yıl önce
Lozan Anlaşması imzalandı ve Türkiyenin kurucu senedi, tapu
senedi ortaya kondu. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan bundan bir yıl önce Lozanı bize zafer
diye yutturmak istediler. demiştir. Oysa on sekiz yıl boyunca Lozanın
yıl dönümlerinde çok farklı açıklamaları da vardır. Aralık
2017de ise Yunanistana yaptığı ziyarette o günkü konjonktüre
uygun olarak ve Türkiyenin geleneksel dış politikasını
terk etme alışkanlığını bir meziyete
dönüştürmüş olarak Lozanın güncellenmesi gerektiğine
atıf yapmış ve siyaset tarihimizde olmayan bir
tartışmanın içine bizi sokarak dış politikada bir
türbülans yaratmıştır. Lozan siyasi bir zaferdir, Lozan
diplomatik bir zaferdir; Anadoluda Türkiye Cumhuriyetinin çok da sağlam
bir temel üzerine inşa edilmesini sağlayan bir temeldir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak 2nci Cumhurbaşkanımız ve Genel
Başkanımız İsmet İnönüyü ve Lozan
Anlaşmasını inşa eden kadroları saygıyla ve
minnetle anıyoruz. Lozana kin, İnönüye, İnönü üzerinden
Atatürke, cumhuriyetin kurucu kadrolarına, kurucu babalarına
düşmanlıktan kök almaktadır. Mevcut yöneticiler, dünyanın
hiçbir yerinde, kurucu kadrolara, kurucu babalara husumet
duyduklarını dile getirmezler; kamuoyunun önünde, dünyanın
önünde ülkelerini bu duruma getirmezler.
Lozanı, cumhuriyetin kurucu kadrolarını,
İsmet Paşayı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkü saygıyla
selamlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 24
Temmuz, basında sansürün kaldırılışının
yıl dönümü olması nedeniyle Basın Bayramı olarak
kutlanıldı yıllarca ancak 12 Mart 1971 darbesinin ardından
basın meslek örgütleri aldıkları kararla 24 Temmuzu bir bayram
olmaktan çıkarmış, Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın
Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olarak ilan etmiştir. Sansürle,
otosansürle, siyasi baskıyla karşı karşıya olan
günümüz gazetecileri için de 24 Temmuzun anlamı ayrıdır. Bugün
gazeteciler, siyasi iktidar tarafından cezaeviyle, iktidar güdümündeki
gazete yönetimleri tarafından da işsiz bırakılmakla tehdit
edilmektedirler. İletişim Başkanı Fahrettin Altunun dün
ifade ettiği gibi, dördüncü kuvvet olarak görev yapabilmelerinin önündeki
ilk engel bizatihi Fahrettin Altun ve kendisine yüklenmiş misyondur.
Geceleyin kendisinin onay vermediği gazetelerin manşetlerinin
baskıya giremediği, köşe yazılarına birer birer
müdahale edildiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
köşe yazarlarının iki yurt dışı gezi
arasındaki performanslarına göre Cumhurbaşkanının
uçağına davet edildikleri bir süreç Türkiyeye 2020 yılında
yaşatılmakta ve hepimiz utandırılmakta, gerçek gazeteciler
rencide edilmektedir.
OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız
askerî casusluk iddiasıyla 11 Haziranda tutuklandı, üzerinden
kırk gün geçti ancak ortada hâlâ iddianame yok. Buradan, Müyesser
Yıldızın şahsında, tutuklu gazetecilerin serbest
bırakılması gerektiği yönündeki irademizi ifade etmek
istiyoruz.
22 Temmuz 2015te Ceylânpınarda polis
memurlarımız Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar evlerinde çok
şüpheli bir şekilde şehit edilmişlerdi. Olayla ilgili
yargılanan 4ü tutuklu 9 sanık 1 Mart 2018de beraat ettiler ve dava
kapandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şehitler ortada, geride
bıraktıkları ortada, Ceylânpınarın tetiklediği
süreç ortada ama dava bitti, suçlu yok. Dava avukatlarından Hüseyin Akay,
davaya bakan Hâkim Nurettin Bulutun 15 Temmuzdan sonra FETÖ şüphesiyle
dikkat çeken açıklamalarını söylüyor ve tutuklandığını
da ifade ediyor.
Bir benzer durumu da biz ifade edelim, burada da
kayıtlara geçsin: Sayın Genel Başkanımızın Man
Adasıyla ilgili davası vardı. Dava görülmeden önce hemen hâkim
değiştirilmişti. Dava geçen günlerde Genel Başkanın
aleyhine sonuçlandırılmıştı, kamuoyunun malumu. O
hâkimin 15 Temmuz sonrası görevden alınınca bir botun içinde 6
FETÖcüyle birlikte Türkiyeden kaçarken yakalandığını,
daha sonra da o hâkimin nasıl olduysa önce tutukluluğunun ortadan
kaldırıldığını, daha sonra itirafçı ya da
etkin pişmanlıkla mesleğe iade edildiğini ve bu
tutsağın Kemal Kılıçdaroğluna ceza verilen Man
Adası davasına cellat tayin edildiğini Mecliste
hatırlatalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 15 Temmuzdan sonra botta
yakalanan FETÖcü, Kemal Kılıçdaroğluna, Man Adasına
görevlendiriliyor. Tutsaklar cellat yapılırsa istediğiniz gibi
infaz yaparlar ama orada tecelli eden adalet değil hukuka sürülmüş
kara bir lekedir. Bunun hesabını millete tarih
karşısında da ve günü geldiğinde hukuk
karşısında da asla ve asla veremezsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son konumuz: Bugün sabahleyin kalktık ve
Anayasa Mahkemesi, Resmî Gazetede, bu Meclise, defalarca söylediğimiz ama
birilerine anlatamadığımız şekilde hem
itibarını iade etti hem de -ta ilk Parlamento deneyiminden beri en
büyük kazanım olan bütçe hakkı- bütçe hakkını bu Meclisin
paylaşamayacağı ve kimsenin el atamayacağı bir hak
olarak tescil etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özgür.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiyor.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
çıkardınız tıkır, tıkır, tıkır,
tıkır; Durun, yapmayın! dedik. İletişim
Başkanlığı kuruyor, Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı kuruyor, Strateji ve Bütçe Başkanlığı
kuruyor, Devlet Arşivleri Başkanlığı kuruyor. Sanki
parasını cebinden ödeyecek; oraya istediğini atıyor,
istediğini alıyor, koca binalar dikiyor. Nasıl yapacaksın
bu harcamayı? 5018 sayılı Kanun var, Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu; onun ek listesine Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle koymuş: Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı, oradan ödeme
Kardeşim,
bütçe hakkı var; milletten toplanan paraya da milletin parasının
nasıl harcanacağına da burası karar verir. Sen buna
nasıl el atıyorsun? Atıyor hep.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez söz veriyorum, tamamlayın
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün Anayasa Mahkemesi, bir
üyesi bile karşı çıkmadan, oy birliğiyle dedi ki: Bunu
kanunla yapacaksınız, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
bunu yapamaz. Biz derken itiraz ediyorlardı, biz derken itiraz
ediyorlardı; işte ortada. Hatırlayın, Türkiye Uzay
Ajansı; hatırlayın, Kapadokya Alan
Başkanlığı. Şimdi hepsinin iptal olacağı
anlaşılmış, ilgili bakanlık, ilgili bürokrasi Bunu Meclisin
yapması lazım. diyor. Herkes milletten aldığı yetkiye
saygı duyacak; minnetvekilliği yapmayacağız,
milletvekilliği yapacağız. (CHP sıralarından
alkışlar) Beni listeye yazdı. diye birisine minnetten
Yetkime
el atarsa, attığı el milletin yetkisine uzanan eldir;
ittireceksiniz, ittirmezseniz işte böyle tarih önünde mahcup olursunuz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Denizli Milletvekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Erzurum Kongresinin 101inci, Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümüne, 24 Temmuz Cuma
günü Ayasofyanın seksen beş yıllık aradan sonra Fatih
Sultan Mehmetin vakfiyesine uygun şekilde yeniden cami hüviyetine
kavuşturulmak suretiyle milletle buluşturulmasının bütün
insanlığa hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün, şanlı tarihimizdeki pek çok tarihî
olayın yıl dönümünü kutluyoruz. Biz siyasilere düşen görev
elbette tarihimizdeki bu şanlı mücadeleleri, kahramanlık
destanlarını anarak onlara saygımızı,
şükranlarımızı ve minnetlerimizi ifade etmektir. Ancak bir
o kadar da bizim üzerimize düşen vazife, tarihten
aldığımız dersle, bugün milletimizden
aldığımız yetkiye dayanarak tarihteki tecrübelerimizle
uygun adımlar atmak, günümüz meselelerine çözüm getirmektir.
İşte, bu anlamda, tarihimizde 23 Temmuz
1919 Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümünde
Özellikle, toplanan son
Osmanlı Mebusan Meclisinde Misakımillî Yemini kabul edilerek, vatan
topraklarının nereler olduğu belirtilmiş ve bunlardan geri
dönülemeyeceği ifade edilmiştir. İşte Erzurum Kongresinde
de Vatan toprağı bir bütündür, parçalanamaz. anlayışıyla
ne manda ne de himaye kabul edilmemiş ve vatanın mücadele süreci,
kuruluş, kurtuluş ve yeniden diriliş destanı, müjdesi
başlamıştır. Ve bugün, hamdolsun, Erzurum Kongremizin,
kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin 101inci yılında,
101inci yılını anarken, aynı ruhla, aynı ilhamla,
aynı hedefe doğru koşuyoruz. Vatanımızın birlik,
beraberlik ve kardeşliğini, bütünlüğünü sadece vatan
toprağı değil; ekonomide, üretimde, istihdamda, teknolojide,
refahta, küresel bir güç olma mücadelesinde, enerjide, diplomaside, hamdolsun,
destanlar yazıyoruz ve yazmaya devam edeceğiz.
Tabii, yine 23 Haziran, Erzurum Kongresi olduğu
kadar Hatayın ana vatana katılması açısından da çok
tarihî ehemmiyete sahiptir. Hatay, tarihimizde bize öylesi bir ilham, öylesi
bir tecrübe ilham etmektedir ki âdeta yüz yıl sonra
coğrafyamızda oluşturulmak istenen terör koridorları
vaktiyle görülmüş ve bugün Misakımillî hudutları içeresinde
oluşturulmak istenen terör koridoru bundan seksen bir yıl önce durdurulmuştur.
İşte, bugün Afrin, Cerablus, İdlib, Ayn el Araptan ta
Kamışlıya kadar olan coğrafyada Misakımillî
hudutlarımızda terör koridorunu bertaraf ederken milletimizin
istiklalini, barışını ve huzurunu egemen kılmaya
çalışırken Hataydan aldığımız dersle,
ilhamla yolumuza devam ediyoruz.
Yine, mavi vatanımızın korunması
eğer ta Libyada adım atmayı gerektiriyorsa
Hani dün kürsüden
de ifade edildi, İbni Haldun, devleti devlet yapan en önemli unsurun ordu
olduğunu ifade eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatayda ve Libyada
ortaya koyduğumuz ve yine Fıratın doğusunda ortaya
koyduğumuz, tarihimizden bugüne kadar gelen bütün doğru adımlar
milletimizin Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
anlayışıyla, tarihimizden çıkartılan derslerle hayata
geçirilmiştir. İbni Haldun bugün yaşasaydı ki Libya ve
Tunus topraklarında 1300lü yıllarda dünyaya gelmiştir- Libyada
nasıl bir devlet otoritesinin olacağını ve mavi
vatanın nasıl korunacağını bütün dünyaya
gösterdiğinden dolayı bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti devletinin
gücünü, kudretini kendi Mukaddimesinde de yeniden ifade ederdi.
Ayasofyanın, seksen beş yıllık
aradan sonra Fatih Sultan Mehmetin vakfiyesine uygun bir şekilde yeniden
cami hüviyetine kavuşturulmak suretiyle milletimizle buluşturulduğu
tarihi yarın idrak edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, Ayasofya konusu
ülkemizde, dünya görüşü ne olursa olsun, her görüşten, her siyasal
duruştan bütün edebiyatçılarımızın, sanatçılarımızın,
milletimizin her ferdinin âdeta üzerinde müttefekunaleyh mutabakata
vardığı bir hadisedir. Özellikle, Nihal Atsız Dünyaya
yeniden gelseniz ne olmak istersiniz? sorusuna Ayasofyaya imam olmak isterim.
Derken, ve yine, Yahya Kemal Bu ülkenin mukaddes temellerinden biridir
Ayasofya. Derken, bu ülkede Ayasofyanın milletimizin vicdanındaki
ehemmiyetine vurgu yapmışlardır. İşte, Necip
Fazıl da Bu olacak Ayasofya/Bu muhakkak olacak/İkinci bir fetih,
yine bir ba'sü ba'delmevt/Bugünler belki yarın, belki yarından da
yakın... Ayasofya/ Bu muhakkak olacak/ Belki yarın
derken âdeta
23 Temmuzdan yarına, 24 Temmuza işaret etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah
Ayasofyanın Fatihin Vakfiyenamesine uygun bir şekilde yeniden
milletimizle kavuşacağı 24 Temmuzun ülkemize, milletimize, gönül
coğrafyamıza, bütün ümmete, hangi inançtan, düşünceden olursa
olsun bütün insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyor, Genel
Kurula hayırlı ve başarılı çalışmalar niyaz
ediyorum.
Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Diyanet
İşleri Başkanlığının Ayasofyada 24 Temmuz
Cuma günü kılınacak namaz için HDP, DBP, TİP milletvekillerine
davetiye göndermemesini AK PARTİ Grubunun nasıl
yorumladığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sadece bir cümle
soracağım. Ben sizin cevabınızı bekledim
açıkçası. Burada bir siyasi partinin Sayın Grup Başkan
Vekili diyor ki: Ayasofyaya davet yaparken bazı partilere gitmiş
-bize de geldi- bize gelmedi, Türkiye İşçi Partisine gelmedi, DBPye
gelmedi. Siz Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili olarak
bunu pas geçip gidiyorsunuz da, Allah aşkına, böyle bir
ayrımı
Kim, hangi yetkiyle, hangi talimatla bu Meclisin bazı
gruplarını başka bir kategoriye, bazı gruplarını
kendince -ne olduğunu siz söyleyin, biz öğrenelim- başka bir
kategoriye koyuyor? Bunu grup olarak nasıl yorumluyorsunuz? Ülkeyi yöneten
irade olarak nasıl savunuyorsunuz? Allah aşkına, tarih
karşısında şuna bir cümle cevap verir misiniz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Veremez.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bence, öncelikle Sayın Grup Başkan
Vekilinin bana bir açıklama yapması lazım. Milletimiz bekliyor,
Türkiye kamuoyu bekliyor. Arkadaşım, açacaksanız açın.
dediniz, biz de milletimizle buluşturduk. Sayın Meclis Başkan
Vekili, Milliyetçi Hareket Partili Meclis Başkan Vekili Celal Adan
Danıştay kararını ve ardından Sayın
Cumhurbaşkanımızın tasarrufunu milletimizle ve Genel
Kurulla paylaştığı andan itibaren bu Genel Kurulda tarihte
pek nadir rastladığımız büyük coşku ve heyecanı
hep beraber yaşadık. Acaba Cumhuriyet Halk Partisi
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bak, veremedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ayasofyayla ilgili,
milletimizle böyle bir buluşma çerçevesinde, şu milletin kürsüsünden,
bir kez çıkın, ne düşünüyorsunuz, bunu söyleyin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Camide fotoğraf çekilmez.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz bunun
cevabını bekliyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Camide fotoğraf paylaşılmaz. İbadet gizli yapılan
şeydir. Bırakın bu işleri!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sorduğunuz sorunun
cevabını da ilgili makamlardan beklersiniz, ilgili makam da verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak, burada,
Cumhuriyet Halk Partisinin, öncelikle, milletimizin üzerinde -hangi partili
olursa olsun- mutabakatla, iştiyakla beklediği böylesi bir coşku
karşısında, yürekler, kalpler, vicdanlar büyük bir heyecan
ortaya çıkartırken, âdeta susmuş ve bütün sesini kesmiş bir
şekilde, böyle bir coşkuya duyarsız kalması nasıl
ifade edilebilir?
Biz, Cumhuriyet Halk Partisinden, Ayasofyanın
milletimizle buluşmasına, milletimizin duyduğu bu coşku ve
heyecana ilişkin bir cümle bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
gündeme geçelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, açık
söylüyor, İstiyorum. diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İlgili makamdan
iste, bana ne ya! İlgili makamdan iste!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ne diyorsun sen?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen ne diyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada bir grup var, grup;
grup onlar. Sen de bir grupsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ayasofyanın
doğrudan muhatabıdır Cumhuriyet Halk Partisi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir cevap versin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bana ne, gitsin
cevaplasın Diyanet!
BAŞKAN Sayın Oluç
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, ben Diyanet
İşleri Başkanlığının davetiye
göndermemesiyle ilgili konuşmamı yaptım, duydunuz. Tabii, bir
cevap bekliyordum. Neden cevap bekliyordum? Sayın Cahit Özkanın,
hani, iyi niyetle bir cevap vereceğini beklediğimden değil.
Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhurbaşkanlığına
bağlı, yani yürütmeye bağlı. Adalet ve Kalkınma Partisi
yürütmenin her icraatını burada canla başla savunurken, bütün
yanlış icraatlarını savunurken, bu konuda ses yok. Neden?
Neden ses yok, bunun cevabı var mı?
OSMAN AŞKIN (Rize) Siz düşünün ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çünkü siz de
biliyorsunuz ayıp yaptıklarını, siz de biliyorsunuz suç
işlediklerini.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Acaba Diyanet
İşleri Başkanına, hutbesine, Kur'an-ı Kerime hakaret
edenlere ilişkin yaklaşımınız belirleyici olmuş
mudur?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hiç
alakası yok, alakası yok. Sizin yaptığınız din
istismarcılığıdır şimdi Cahit Özkan, din
istismarcılığı yapıyorsunuz. Ben, hukukla ilgili bir
şey söyledim burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Diyanet İşleri
Başkanlığı anayasal bir kurum olarak Anayasayı
çiğneyip ayrımcılık yapma hakkına sahip midir diye
soruyorum. Mesele inançla, dinle alakalı bir konu değil, ben bunu
sormuyorum size. Ben diyorum ki: Diyanet İşleri
Başkanlığı, Meclisteki partiler arasında
ayrımcılık yapma hakkını ve hukukunu nereden
alıyor? Cumhurbaşkanlığına bağlı, yürütmeye
bağlı yani siz cevap vermek zorundasınız. Yürütmenin her
yanlışını savunuyorsunuz, çıkın bunu da savunun,
Doğru yapmıştır Diyanet İşleri
Başkanlığı. deyin; diyemiyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Acaba Diyanet
İşleri Başkanının hutbesiyle ilgili
yaklaşımınız nedir? Hutbesiyle ilgili, Diyanet
İşleri Başkanına hakaret edenlere niçin payanda oldunuz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öyle aradan laf
atmakla olmuyor, stenograflara işaret vermekle olmuyor. Bak, milletin
kürsüsünde çatır çatır cevap verin. Veremiyorsunuz çünkü...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayda geçti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, kayda
geçmek... Bu usul, yani kusura bakmayın, siyasi bir usul değil,
yandan dolaşma usulü. Stenograflar...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayda geçti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben kürsüden
konuşuyorum, ben mikrofondan konuşuyorum; siyasi cesaretiniz varsa
siz de mikrofondan cevap vereceksiniz. Öyle tutanaklara...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, konu
anlaşılmıştır, bitirelim lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim. Bu da tutanaklara girsin.
BAŞKAN Bitirelim lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz düşünün, niye
davet edilmediniz? Kendiniz düşünün.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Öyle
tutanaklara girsin diye aradan stenograflara laf iletmekle ve tutanaklara
girmesini sağlamakla değil, cesaretiniz varsa mikrofondan cevap
vereceksiniz. Yok işte, ortaya çıkmıştır.
BAŞKAN Sayın Özel...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz düşünün, onun
sebebini biliyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz düşünün ya,
siz düşünün.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neyi
düşüneceğim?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Düşünün ya Niye
davet edilmedik? diye.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, sen
düşün! Yahu, yürütmenin sahibi sen değil misin, sen yürütme
adına konuşmuyor musun?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Düşünün ya! Allah
Allah! Ne alakası var, siz düşünün!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Acaba Diyanet
İşleri Başkanının hutbesiyle ilgili; kitaba, dine,
medeniyete hakaret edenlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bırak
şimdi. Savunamıyorsunuz işte, savunamıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne
savunacağım sizi! Siz Ayasofyayı savunmuyorsunuz ki zaten!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekilleri... Arkadaşlar...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hem yok sayacaksın
devletin kurumunu, Diyanet İşleri Başkanını yok
sayacaksın, sonra da gelip davet bekleyeceksin; siz düşünün.
BAŞKAN Sayın Özkan... Sayın Özkan,
söz istiyorsanız ben size söz verebilirim hiç kesintiye uğratmadan.
Sayın Özkan...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz Ayasofyayı
tanımıyorsunuz ki zaten ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O cevap versin,
sen değil, o cevap versin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi oradan!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
İslam dini hoşgörü dini, hoşgörülü olun.
BAŞKAN Sayın Özkan, söz
istiyorsanız ben size söz verebilirim. Stenograflara
yazdırdığınız şeyler bir başka gruba
sıkıntı yaratıyor. Lütfen, söz istiyorsanız ben size
kürsüden de yerinizden de hiç kesintisiz söz verebilirim. Lütfen
söyleyeceklerinizi mikrofona söyleyin, biz de duyalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
siz Meclis Başkan Vekilisiniz; İç Tüzük çerçevesinde göreviniz,
İç Tüzüke göre söz talebi olan Grup Başkan Vekillerinin,
milletvekillerinin söz taleplerini usul çerçevesinde
karşılarsınız.
BAŞKAN Aynen öyle, ben de bu şekilde
yapıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben burada oturdum,
konuşuyorum. Söz talebim var mı? Yok. Benim burada
konuşmalarımla ilgili
BAŞKAN Sayın Özkan, siz Grup Başkan
Vekili olarak benim kadar sükûneti sağlamakla mükellefsiniz. Lütfen, çok
rica ediyorum
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
Sayın Başkan, müsaade ederseniz
Usul çerçevesinde bana dediniz ki: Söz talebiniz
var mı? Ben de usule ilişkin diyorum ki: Benim söz talebim yok.
BAŞKAN Tamam, problem bitti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Stenografların ne
yazacağı da illaki kürsüde, mikrofonda konuşulanlar
değildir. Ben kayda geçirdim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan, Meclis müzakere
yeridir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz Cumhuriyet Halk
Partili olabilirsiniz ancak tarafsız olmak zorundasınız. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkan, ben gayet
tarafsızım.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hayır, hiç öyle
değilsin Başkan.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz Yusuf Bey.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Germene gerek yok. Sadi Bilgiç ne yapıyor?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder
misiniz...
3üncü günüm ve herkese eşit mesafede
davranmaya çalışıyorum. Hiçbir Grup Başkan Vekilimin sözünü
kesmiyorum. Sadece siz, orada sürekli stenograflara konuşarak tutanaklara
geçirmek istediğiniz için, diğer Grup Başkan Vekillerini
rahatsız ediyor ve bir kargaşa ortamı oluşuyor. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var
ya!
BAŞKAN Bu kargaşa ortamını
önlemek, bu Meclisi çalıştırmak hem benim görevim hem sizin
göreviniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hiç öyle değil.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hayır, hiç öyle bir
şey yok.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Hadi
be! Yürü!
BAŞKAN - Ben Meclisin usulünü, pratiğini
siz burada yokken dahi biliyorum. Onun için, lütfen, rica ediyorum
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hiç öyle bir şey
yok, hiç öyle bir şey yok.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Dinle!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hiç öyle bir şey yok.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Dinle!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Eğer söz istiyorsanız
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Susturun, Meclis Başkanı konuşuyor, dinleyecek!
BAŞKAN - Susturacağım,
susturacağım, merak etmeyin, merak etmeyin.
Yusuf Bey, siz de susun lütfen, ben
konuşuyorum. Sayın Özkan da arzu ederse konuşacak.
İstediğiniz kadar, hiç kesintisiz
konuşabilirsiniz Sayın Özkan; birlikte
çalıştıracağız bu Meclisi, birbirimizi zora
sokmayacağız. Onun için de bana yardımcı olmanızı
rica ediyorum. Söz istediğiniz zaman asla sözünüzü de kesmiyorum,
istediğiniz kadar konuşabiliyorsunuz.
Şimdi, ben size söz verdim Sayın Özel ama
Sayın Özkan söz istediği için ben sözü Sayın Özkana veriyorum.
Buyurun Sayın Özkan.
40.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Parlamentoda söz alma isteminin nasıl yapılacağının
İç Tüzükte belli olduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
şu anda, Mecliste sözlerin nasıl alınacağı, nasıl
verileceği İç Tüzük çerçevesinde belli ve yine ta Osmanlıdan beri
tevarüs ederek gelen stenografların da neyi yazacağı, nasıl
yazacağı, hangi süreler içerisinde yazacağı belli. Ben söz
isteseydim bir Grup Başkan Vekili olarak, zaten vermek
durumundaydınız ancak ben ilk kez
Teşekkür ediyorum, sanki çok
böyle lütfen yapıyormuş gibi
BAŞKAN Hayır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben zaten söz talebinde
bulunmadım ki. Zaten Sayın Oluçun söz hakkı bitmiş,
konuşmasını tamamlamış ve orada kimsenin söz talebi
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkan
Sayın Özkan,
bakın
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir müsaade edin
Başkanım, müsaade edin!
BAŞKAN Buyurun, buyurun, dinliyorum; buyurun,
istediğiniz kadar konuşun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Az müsaade edin, ondan
sonra kürsü sizin.
Zaten ben, kimsenin söz talebinde
bulunmadığı, hiçbir mikrofonun açık olmadığı
dönem
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Kaçıyorum desene, kaçıyorum, kaçıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
İç Tüzük
çerçevesinde, stenografların da Parlamento tarihimiz, teamüllerimiz ve
kurallarımız çerçevesinde tutması gereken tutanaklara dercetmek
için ifadede bulundum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tutanaklara söz alıyorsunuz, açıkça söyleyin o zaman.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Söz alacak kadar uzun
bir süre değildi, isteseydim bir dakika alırdım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) E,
işte bunu söyleyemediğin için zaten
Onu söylemen gerekiyor, onu
söyleyeceksin mikrofona.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama beş saniyelik
beyanda bulundum, diyeceğimi kayda geçirdim.
Teşekkür ederim.
AYHAN BARUT (Adana) - Hadi oradan be!
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum
Sayın Özkan.
Ancak, ben İç Tüzükün hükümlerini çok iyi
bildiğimi düşünüyorum, nasıl yönetilmesi gerektiğini de çok
iyi biliyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz de biliyoruz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ona uyun o zaman.
BAŞKAN - Başkan Vekilleri arasında
sağlanmış olan, aslında İç Tüzükte yer almayan söz
haklarını da kullandırmaya çalışıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, hemen vereceğim
sözü.
Onun için de sükûnet içerisinde, uygun bir
şekilde müzakereleri sürdürelim.
YUSUF BAŞER (Yozgat) İç Tüzüke göre
hareket edeceksin Başkanım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Dinle
ya kardeşim, dinlesene ya!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen de her yerden
çıkıyorsun be! İç Tüzükte olmayanı yapamaz!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Dinle
biraz, dinle!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen konuşma, kes
sesini!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Kimsin be!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen kimsin! Benim Grup
Başkan Vekilim konuşurken cek cek ötüyorsun ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, sevgili
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; Grup Başkan Vekillerimiz,
her siyasi partinin Grup Başkan Vekilleri, hepsi, kendisiyle ilgili
düşündüğü olumsuzlukları savunabilecek nitelikte milletvekili
arkadaşlarımız. Bir başkasını savunmanıza
gerek yok, istediğiniz kadar da söz vereceğim.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Arkadaşına da
söyle, CHPli arkadaşına da söyle!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Otur,
otur!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Niye ona
söylemiyorsunuz!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ya
kime konuşuyorsun ya, kime hitap ediyorsun? Saygılı ol biraz,
saygılı!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sende saygı olsun!
Var mı sende saygı!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Saygılı olacaksın, saygılı!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen de saygılı
olacaksın!
AYHAN BARUT (Adana) Bir sus!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen sus! Sen sus!
CAVİT ARI (Antalya) Terbiyesiz!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sustursana! (CHP
sıralarından gürültüler)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Saygılı olacaksın, saygılı!
BAŞKAN İlhami Bey
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen de saygılı
olacaksın!
BAŞKAN Yusuf Bey, siz susarsanız onlar
da susacak, emin olun.
Buyurun Sayın Akçay.
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, bu müzakereyi, polemiği son derece
lüzumsuz bulduğumu ifade etmek istiyorum ve bunu da sonlandırmak
lazım.
Sayın Özgür Özel, biliyorsunuz, Cumhuriyet Halk
Partisinin Sayın Lideri davet edildi ve gitmeyeceğini söyledi; ortada
bir mesele yok yani. Davet var; Ben davete katılmayacağım.
dedi, buna kimse de bir şey diyemez.
Şimdi, Sayın Özelin Diğer partiler
niye davet edilmedi? demesini de ben doğrusu yadırgadım. Yani,
bu, burada bir tartışma yaratmaya yönelik ve bir atasözünü
hatırlattı: Davet etsinler, gitmeyeyim; davet etmesinler, küseyim.
sözünün tam da aynısı burada gerçekleşiyor. E, tamam, davet
etmişler, gitmemişsin. Davet etmeyenler
Yani, onun küskünlüğünü
burada tartışmanın ne gereği var? Yani, bu Davet etsinler,
gitmeyeyim; davet etmesinler, küseyim.den vazgeçmek lazım ve polemik
konusu da yapmamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Peki, teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Daha başka atasözleri var da onları
söylemeyeyim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın
Akçay.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın ve Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 Sayın Grup Başkan
Vekiline de kısa kısa cevap vereyim.
Birincisi: Sayın Akçay, Cumhuriyet Halk
Partisine, milletvekillerine davet gelmiştir. Ona grup kararı alacak
hâlimiz yok çünkü bahsedilen mesele bir cuma namazıdır; onun kimin ile
kimin arasında
Hangi vicdanla, hangi inanan ile Allah arasındaki
meseleye ne sizin haddiniz var ne benim haddim var. Yarın bu davete
kimlerin icabet edip kimlerin icabet etmediği görülür ama burada Etseler
de gelmem, etmeseler de gelmem. tarafı şu: Ben Grup Başkan
Vekiliyim. Mecliste grupların, birbirinin hukukuna saygılı
olması lazım. Ben burada duydum ki üç gruba davet gitmemiş; bu üç grubun neye göre
seçildiğini
Yani, Türkiye İşçi Partisine niye davet gitmiyor
mesela? Katılıp katılmamak onların bileceği iş de
hangi kritere göre oluyor diye merak ettim, herhâlde cevabını
verirler dedim; cevap gelmeyince de, diğer grupların da hukukuna
saygıdan -emin olun, benzer bir ayrımcılık MHPye
yapılsa aynı tepkiyi gösteririz ama- bunu bir cümleyle söyleyin, hangi
kriter dedim.
Sayın Özkana da şunu söyleyeyim: Diyor ya
Bir cümle söyleyin. Dün Sayın Özlem Zengin -Ayasofya, davet, falan- bir
şey sordu, ben de dedim ki: Samimiyetle bir cevap vereyim. O
tutanakları ister siz isteyin versinler ister ben çıkarayım.
Sonra, Özlem Zengin samimiyetle diye başlayan ve samimi bir şekilde
ifade ettiğimiz bu cümlelerden memnuniyet duyduğunu söyledi ve
polemik kapandı. Burada, salonda olan bir sürü arkadaş da vardı.
Ben, mesela Ayasofya konusunda üç grubun milletvekillerinin duyduğu
coşkuya saygı duyduğumuzu ve bundan etkilendiğimi söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tabii, Sayın Özkan dün
yoktu; ne konuştuk, ne söyledik, bilmiyor. Burada dün samimi bir
şekilde kurulan diyalogların sonucunda da o konuda hararetli
olabilecek bir tartışmanın nasıl tarafların birbirini
anlayarak sonuçlandığından bihaber, ezberinden konuşuyor.
Dünkü tutanaklara baksın -belki bir üç dakika, dört dakika- o konuda 3
sayfa ne demişim, hepsini görür.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, teşekkürler
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
gündeme devam edelim.
BAŞKAN 2 Sayın Hatay Milletvekilimize
60a göre söz vermek istiyorum.
Sayın Çelik
43.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay)- Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tarihte eşine az rastlanır bir
vatanperverlik ve aziz milletine duyduğu sadakatle
bağımsızlık yolunda birlik ve beraberliğini tüm
dünyaya gösteren Hatay halkı; seksen bir yıl önce kendisine vurulmak
istenen esaret zincirini kırarak tarihsel geçmişi, kültürel
yapısı ve ulusal kimliğiyle Hatayın bir Türk yurdu
olduğunu ortaya koymuştur. Hatayın ana vatana
katılışının 81inci yıl dönümü vesilesiyle
Kırk asırlık Türk yurdu ecnebi elinde esir kalamaz. diyen Gazi
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Hatay Meclisi üyelerini ve bu
topraklar için can veren tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor; devlet olmak
yerine millet olmayı tercih eden asil Hataylı hemşehrilerimi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Topal
44.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hatayın ana vatana katılışının 81inci, Erzurum
Kongresinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
23 Temmuz, tarihimizin altın
yapraklarından biridir. 23 Temmuz 1919 günü Kurtuluş
Savaşımızın işaret fişeği Erzurum
Kongresinde dünyaya duyurulan Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz.
kararının Ben memleketi hiçbir zaman savaşa sürüklemem fakat
Hatay benim için vazgeçilmez bir davam olmuştur. Gerekirse Devlet
Başkanlığından istifa ederim, bir yurttaş olarak Hatay
topraklarına geçerim ve mücadele ederim. ifadesiyle hayat bulduğu ve
nihayet 23 Temmuz 1939da Hatayın ana vatana katılmasıyla
Misakımillînin tamamlandığının dünyaya
ilanıdır. Bu iki tarihî sözün arkasında tarihin bir daha göremeyeceği
bir lider var: Sarı saçlı, mavi gözlü, yenilmez dev adam Mustafa
Kemal Paşa. Fakat biz onu o kadar sevdik ki Atamız olsun istedik,
Atatürk dedik. Bunun için de Hataya Mustafa Kemal Atatürkün kenti dedik.
Bir kez daha kutlu olsun. Emanetin emin ellerdedir, rahat uyu Atam.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığının 8/7/2020 tarihli ve
25283 sayılı yazısıyla Diyarbakır 5. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2016/452 esas sayılı dava dosyasında verilen
16/6/2020 tarihli ara karar gereğince Diyarbakır Milletvekili Remziye
Tosuna isnat edilen suç bakımından milletvekili seçilmeden önce
soruşturma başlatılarak kamu davası
açıldığı ve suçun Anayasanın 83üncü maddesinin
ikinci fıkrasında atıf yapılan 14üncü madde
kapsamında yer aldığına ilişkin tezkeresi (3/1277)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığının 8/7/2020 tarihli ve 25283
sayılı yazısıyla Diyarbakır 5. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2016/452 esas sayılı dava dosyasında verilen
16/6/2020 tarihli ara karar gereğince Diyarbakır Milletvekili Remziye
Tosun'a isnat edilen suç bakımından milletvekili seçilmeden önce
soruşturma başlatılarak kamu davası
açıldığı ve suçun Anayasanın 83'üncü maddesinin
ikinci fıkrasında atıf yapılan 14'üncü madde
kapsamında yer aldığı Anayasanın 83'üncü maddesinin
ikinci fıkrası gereğince bildirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Akdeniz
İçin Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi, Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Güney Doğu Avrupa İş
Birliği Süreci Parlamenter Asamblesi, İslam İşbirliği
Teşkilatı Parlamento Birliği, NATO Parlamenter Asamblesi,
Parlamentolar Arası Birlik ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak
üzere Başkanlık Divanında yapılan incelemeyi müteakiben
uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1278)
22/7/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 2'nci maddesine göre Akdeniz Parlamenter Asamblesi, Akdeniz İçin
Birlik Parlamenter Asamblesi, Asya Parlamenter Asamblesi, Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi, Güney Doğu Avrupa İş
Birliği Süreci Parlamenter Asamblesi, İslam İşbirliği
Teşkilatı Parlamento Birliği, NATO Parlamenter Asamblesi,
Parlamentolar Arası Birlik ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek grupları oluşturmak
üzere aynı kanunun 12'nci maddesi uyarınca Başkanlık
Divanında yapılan incelemeyi müteakiben uygun bulunan üyelerin
isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Akdeniz Parlamanter Asamblesi Türkiye Delegasyonu
Üyeleri:
Atay Uslu Antalya
Milletvekili
Mustafa Canbey Balıkesir
Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı Bitlis Milletvekili
Ali Öztunç Kahramanmaraş
Milletvekili
Mehmet Altay Uşak
Milletvekili
Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi
Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Mehmet Şükrü Erdinç Adana Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı Bitlis Milletvekili
Erkan Aydın Bursa
Milletvekili
Mustafa Esgin Bursa
Milletvekili
Şamil Ayrım İstanbul Milletvekili
Çetin Arık Kayseri
Milletvekili
İsmail Özdemir Kayseri
Milletvekili
Asya Parlamenter Asamblesi Türkiye Delegasyonu
Üyeleri:
Berdan Öztürk Ağrı
Milletvekili
Asuman Erdoğan Ankara
Milletvekili
Müşerref Pervin Tuba Durgut İstanbul Milletvekili
Ramazan Can Kırıkkale
Milletvekili
Vecdi Gündoğdu Kırklareli
Milletvekili
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Asil Üye:
Hişyar Özsoy Diyarbakır
Milletvekili
Kamil Aydın Erzurum
Milletvekili
Selami Altınok Erzurum
Milletvekili
Mehmet Sait Kirazoğlu Gaziantep Milletvekili
Gürsel Tekin İstanbul
Milletvekili
Ahmet Arslan Kars
Milletvekili
Yusuf Başer Yozgat
Milletvekili
Yedek Üye:
Cengiz Aydoğdu Aksaray
Milletvekili
Asuman Erdoğan Ankara
Milletvekili
Murat Emir Ankara
Milletvekili
Atay Uslu Antalya
Milletvekili
Feleknas Uca Batman
Milletvekili
Ednan Arslan İzmir
Milletvekili
İsmail Özdemir Kayseri
Milletvekili
Murat Baybatur Manisa
Milletvekili
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye
Delegasyonu Üyeleri:
Asil Üye:
Ahmet Haluk Koç Ankara
Milletvekili
Yıldırım Tuğrul Türkeş Ankara Milletvekili
Sena Nur Çelik Antalya
Milletvekili
Feleknas Uca Batman
Milletvekili
Ahmet Yıldız Denizli Milletvekili
Mehmet Mehdi Eker Diyarbakır
Milletvekili
Hişyar Özsoy Diyarbakır
Milletvekili
Kamil Aydın Erzurum
Milletvekili
Emine Nur Günay Eskişehir
Milletvekili
Ahmet Ünal Çeviköz İstanbul
Milletvekili
Cemal Çetin İstanbul
Milletvekili
Serap Yaşar İstanbul
Milletvekili
Yunus Emre İstanbul
Milletvekili
Zafer Sırakaya İstanbul
Milletvekili
Selin Sayek Böke İzmir
Milletvekili
Ziya Altunyaldız Konya Milletvekili
Zeki Hakan Sıdalı Mersin Milletvekili
Halil Özşavlı Şanlıurfa Milletvekili
Yedek Üye:
Cengiz Aydoğdu Aksaray
Milletvekili
Zeynep Yıldız Ankara Milletvekili
Orhan Atalay Ardahan
Milletvekili
Mustafa Canbey Balıkesir
Milletvekili
Utku Çakırözer Eskişehir
Milletvekili
Akif Çağatay Kılıç İstanbul
Milletvekili
Arzu Erdem İstanbul
Milletvekili
Canan Kalsın İstanbul
Milletvekili
Kamil Okyay Sındır İzmir Milletvekili
İsmail Özdemir Kayseri
Milletvekili
Murat Baybatur Manisa
Milletvekili
Pero Dundar Mardin
Milletvekili
Osman Aşkın Bak Rize Milletvekili
Mehmet Kasım Gülpınar Şanlıurfa
Milletvekili
Faik Öztrak Tekirdağ
Milletvekili
Hüseyin Örs Trabzon
Milletvekili
Tayip Temel Van
Milletvekili
Ekonomik İş Birliği
Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Bülent Kuşoğlu Ankara Milletvekili
Erol Katırcıoğlu İstanbul
Milletvekili
Ceyda Bölünmez Çankırı İzmir Milletvekili
Yavuz Ergun Niğde
Milletvekili
Güney Doğu Avrupa İş Birliği
Süreci Parlamenter Asamblesi Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Asıl Üye:
Derya Bakbak Gaziantep
Milletvekili
Erol Katırcıoğlu İstanbul
Milletvekili
Aykut Erdoğdu İstanbul
Milletvekili
Orhan Erdem Konya
Milletvekili
Ahmet Akay Şanlıurfa
Milletvekili
Yedek Üye:
Muhammed Fatih Toprak Adıyaman Milletvekili
Hişyar Özsoy Diyarbakır
Milletvekili
Emine Gülizar Emecan İstanbul
Milletvekili
Zafer Sırakaya İstanbul
Milletvekili
Selman Özboyacı Konya
Milletvekili
İslam İşbirliği
Teşkilatı Parlamento Birliği Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Ahmet Zenbilci Adana
Milletvekili
Orhan Atalay Ardahan
Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı Bitlis Milletvekili
Serkan Topal Hatay
Milletvekili
Hacı Ahmet Özdemir Konya Milletvekili
NATO Parlamenter Asamblesi Türkiye Delegasyonu
Üyeleri:
Asıl Üye:
Berdan Öztürk Ağrı
Milletvekili
Cengiz Aydoğdu Aksaray
Milletvekili
Mevlüt Karakaya Ankara
Milletvekili
Ahmet Yıldız Denizli Milletvekili
Hişyar Özsoy Diyarbakır
Milletvekili
Kamil Aydın Erzurum
Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlu Ban Erzurum Milletvekili
Utku Çakırözer Eskişehir
Milletvekili
Ahmet Berat Çonkar İstanbul
Milletvekili
İlhan Kesici İstanbul
Milletvekili
Nurettin Canikli İstanbul
Milletvekili
Şirin Ünal İstanbul
Milletvekili
Kamil Okyay Sındır İzmir Milletvekili
Taner Yıldız Kayseri Milletvekili
Fikri Işık Kocaeli
Milletvekili
Osman Aşkın Bak Rize Milletvekili
Faik Öztrak Tekirdağ
Milletvekili
Yedek Üye:
Muhammed Fatih Toprak Adıyaman Milletvekili
Ahmet Haluk Koç Ankara
Milletvekili
Feleknas Uca Batman
Milletvekili
Mehmet Mehdi Eker Diyarbakır
Milletvekili
Selami Altınok Erzurum
Milletvekili
Murat Baybatur Manisa
Milletvekili
Cemal Çetin İstanbul
Milletvekili
Ravza Kavakcı Kan İstanbul Milletvekili
Ahmet Ünal Çeviköz İstanbul
Milletvekili
Erol Katırcıoğlu İstanbul
Milletvekili
Yunus Emre İstanbul
Milletvekili
Oğuz Kaan Salıcı İstanbul
Milletvekili
Ahmet Arslan Kars
Milletvekili
İsmail Emrah Karayel Kayseri Milletvekili
İsmail Özdemir Kayseri
Milletvekili
Ziya Altunyaldız Konya Milletvekili
Behiç Çelik Mersin
Milletvekili
Halil Özşavlı Şanlıurfa
Milletvekili
Parlamentolar Arası Birlik Türkiye Delegasyonu
Üyeleri:
Arife Polat Düzgün Ankara
Milletvekili
Mevlüt Karakaya Ankara
Milletvekili
Murat Emir Ankara
Milletvekili
Zeynep Yıldız Ankara Milletvekili
Hişyar Özsoy Diyarbakır
Milletvekili
Abdul Ahat Andican İstanbul
Milletvekili
Nevzat Şatıroğlu İstanbul
Milletvekili
Ravza Kavakcı Kan İstanbul Milletvekili
Ednan Arslan İzmir
Milletvekili
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento
Komisyonu Türkiye Delegasyonu Üyeleri:
Ahmet Zenbilci Adana
Milletvekili
Fikret Şahin Balıkesir
Milletvekili
Feleknas Uca Batman
Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlu Ban Erzurum Milletvekili
İmam Hüseyin Filiz Gaziantep Milletvekili
Aylin Cesur Isparta
Milletvekili
Arzu Erdem İstanbul
Milletvekili
Canan Kalsın İstanbul
Milletvekili
Cemal Çetin İstanbul
Milletvekili
Halis Dalkılıç İstanbul Milletvekili
Özgür Karabat İstanbul
Milletvekili
Zafer Sırakaya İstanbul
Milletvekili
Zeynel Özen İstanbul
Milletvekili
Cemal Bekle İzmir
Milletvekili
İsmail Emrah Karayel Kayseri Milletvekili
Türabi Kayan Kırklareli
Milletvekili
Selman Özboyacı Konya
Milletvekili
Ziya Altunyaldız Konya Milletvekili
Burak Erbay Muğla
Milletvekili
Ergün Taşcı Ordu Milletvekili
Muhammed Avcı Rize
Milletvekili
Çiğdem Erdoğan Atabek Sakarya Milletvekili
Mehmet Kasım Gülpınar Şanlıurfa
Milletvekili
Özkan Yalım Uşak
Milletvekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 7/2/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili
tarafından, Kızılay Derneğine ilişkin çeşitli
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/2496) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Temmuz 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/7/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/7/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19
milletvekili tarafından Kızılaya yapılan
bağışların başka vakıflara nakit olarak
dağıtıldığı, başka vakıflara
yapılan yardımların hangi gerekçeyle
yapıldığı, bir insani yardım hizmetinde bulunan bir
kurum olan Kızılayın gerçek görevini yapması ve
israfların önlenmesi için yöneticilerine yönelik gerekli soruşturma/kovuşturma
yapılıp yapılmayacağı gibi iddiaların
araştırılması amacıyla 7/2/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 23/7/2020 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümü.
Bu vesileyle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, Kazım Karabekir
Paşayı, tüm gazi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyorum.
Hatayın Anadoluya, Türkiye Cumhuriyeti
devletine bağlanışının da 81inci yıl dönümü. Bu
vesileyle Ulu Önder Atatürkü ve merhum Tayfur Sökmeni de rahmetle
anıyorum; bütün kahramanlarımızı, emek verenleri, bütün
Hataylıları kutluyorum, tebrik ediyorum, saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün Türk Tarih Kurumu
Başkanı istifa etti. Neden istifa etti? Bir söz söyledi,
hesabını veremeyeceği bir söz söyledi. Tabii Birileri Türk
Tarih Kurumu Başkanına sufle vermiş de olabilir,
konuşturulmuş olabilir. filan diye düşünenler de oldu,
açıklamalar da yapıldı. Acaba toplumun nabzı mı
ölçülüyor? diye değerlendirmeler yapıldı ama istifa etti.
Bedelini ödedi, hatasının bedelini ödedi. Hatalı bir ifadeydi.
Gerçekten, yani Darbeye iştirak etmiş insanların serbest
bırakılması ifadesi asla kabul edilebilecek bir ifade
değil. Yani masum insanların affedilmesi, hukuken
haklarının verilmesi, yargılanması, yargı
haklarının tanınması, bunlar ayrı ifadelerdir ama darbeye
bizzat iştirak etmiş yani milletin tepesine bomba atmış
insanların bırakılması filan, bunlar konuşulamaz,
bunlar hiçbir vicdanın kabul edeceği bir şey değil. Tabii,
bir kurumun başkanı, Türk Tarih Kurumu Başkanı Ahmet
Başaran mı Yaramış mı, adını bile tam
hatırlamıyorum.
Peki, Kerem Kınık niye hâlâ
Kızılay Başkanı? Değerli milletvekilleri, bilhassa AK
PARTİli vekillerimize soruyorum: Kerem Kınıkın yani bu
adamın yaptıkları bu kurumu öyle bir hâle getirdi ki
milletimizin büyük bir kısmı, bir yardım kuruluşu, bu
milletin yardım kuruluşu olan Kızılaya güven duymaz hâle
geldi ve hâlâ bu kurumun Başkanı. Ahmet Yaramış görevden
alınıyor, bir cümle sarf etti, alındı; doğru bir
karardı, istifa etti ama belki de beterlerini yapmış olan Kerem
Kınık hâlâ o görevinin başında.
Ne yapmış bu Kerem Kınık?
Mesela, Kurban Bayramı geliyor
Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Lütfü Türkkan da bu konuyu burada ifade etmişti ama değişen bir
şey olmadı. Kızılay eski Şube Başkanı Çetin
Yavuz, 2016da Güroymak Cumhuriyet Savcılığına müracaat
edip görevi kötüye kullanma suçundan suç duyurusunda bulunuyor. Konu ne? Konu
şu: 2016 yılında Kurban Bayramı için hedeflenen kurban
sayısı 52 bin hisseyken 70 bin hisse toplanıyor ama
Kızılay Genel Başkanı, bu 70 bin hissenin 52 binini
kestiği için, 18 binini götürüyor, işte Yeryüzü Doktorları,
Diyanet Vakfı, Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı filan gibi kuruluşlara
nakit olarak bağışlıyor; bakın, kurban olarak
değil, nakit olarak bağışlıyor.
Vatandaşlarımız Kızılaya kurban bağışı
yaparken o kurbanın kesileceği düşüncesiyle o
bağışı yapıyor. Yani kurbanda kan akıtmak esastır,
nakdî yardımla kurban, kurban olmaz bizim dinimize göre. Bu korkunç bir
olay ya, bu korkunç bir olay. Yani vatandaş kurban kestiğini
düşünüyor Kızılaya bağışlayarak ama kurbanı
kesilmiyor, nakdî yardım olarak bir yerlere veriliyor, bu olmaz. Aynı
Kızılay Başkanı şu sözleri söyledi Ensar Vakfına
gönderdiği parayla ilgili: Vergi kaçırmak başkadır,
vergiden kaçınmak başka; farkı şudur: Devlet size yasal
olarak bir imtiyaz tanıyor. Öyle savundu kendisini. Aynı
Kızılay Başkanı Andımızla dalga geçti, Türklüğü
aşağılayıcı tweetler paylaştı ve bu adam
hâlâ Türk Kızılayının Başkanı değerli
milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bunu, böyle bir
kurumun yani Türk milletinin güvenmesi gereken bir kurumun başında
böylesine defolu bir adamın hâlâ başkan olarak tutuluyor
olmasını kabul edebilmemiz mümkün değildir. Onun için, Kurban
Bayramı öncesinde Kızılayın içinde bulunduğu durumu
gündeme getirme ihtiyacı duydum. Elbette, kan
bağışları yapıyor vatandaşlarımız,
yapsınlar, devam etsinler çünkü kan bağışı başka
bir hadise ama bu kadar hata yapan, bu kadar yanlış yapan ve
kendisini aklayamayan bir adamın başında bulunduğu
Kızılayı Bizim Kızılayımız. diye, önce AK
PARTİli milletvekillerinin sorgulaması gerekir diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, değerli Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. Kızılay değilse de
Kızılayı yönetenler ya da yönettiğini sananlar ya da
yönetiyormuş gibi yapanlar için büyük bir şaibe, büyük bir yolsuzluk
hem kurum yönetimi anlamında hem liyakat anlamında hem de
Kızılayın varoluş sebebine sadakat anlamında çok büyük
bir skandal söz konusu. Bu skandala binaen, önergenin tabii ki kabul edilmesi
ve gerekli araştırmanın yapılması gerekir.
Aslında, bu tür şeylerde, devlet olmanın, hükûmet olmanın
bir gereği olarak kendiliğinden işleyen bir yapının,
bir mekanizmanın olması lazım. Fakat çürüme ve
kokuşmuşluk öyle boyutlara ulaşmış ki üstünü örtmek,
unutturmaya çalışmak, başka bir şeyle kıyaslamak,
başka bir yere havale etmek gibi tutumlar söz konusu oluyor.
Muhterem Başkanın kendisini hâkim,
savcı, hukukçu yerine koymasına mı, icraatlarının ayan
beyan hukuku ihlal etmesine mi, Kızılay gibi insani yardım
kuruluşunun olanaklarını çarçur etmesine mi, devlet olma
ciddiyetine aykırı, usulsüz, ahlaki durumu zorlayan
tavırlarına mı vurgu yapsak? Neresine vurgu yapmaya
çalışırsanız çalışın, sonuçta elle tutulacak
bir yanı yoktur. Dolayısıyla Kızılay, dünya genelinde
benzeri olan, dünyanın birçok ülkesinde, dünyanın hemen her ülkesinde
benzeri amaçlarla kurulmuş, kurumları olan bir yapı.
Bu yapının amacı, sadece darda,
zorda, doğal afette, yoksullukta, açlıkta, kimsesizlikte
kalmış topluma, bireye, insanlara yardım etmektir; bunun
dışında bir görev ve sorumluluğu yoktur ve bu yardım
da toplumdan, insanlardan sağlanan bir yardımdır. Bunun bir
döner sermayesi, bunun bir fabrikası, bunun başka bir şeyi
yoktur. Dolayısıyla halktan aldığını hakkaniyetle
yoksullara, muhtaca dağıtmak yerine, halktan
aldığını hukuksuz, usulsüz bir şekilde vakıflara,
benzeri yerlere dağıtmak ve bununla ilgili sorulan sorulara da
pişkince cevaplar vermeye kalkmak, tam da bir soruşturma konusu, tam
da bir hukuksuzluk konusudur aslında. Hukukçuların,
kendiliğinden harekete geçerek bunu yapması gerekir ama hukuk da
kalmadı maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Diyanetin davetiyesiyle ilgili bir şey söylemek
istiyorum. Diyanet, bize göre, hakkın ve hakikatin kendini ifade eden
İslam dinini değil, yapılandırılmış devlet
dinini temsil etmektedir. Zaten, Diyanetten bir davetiye gelse de
katılmazdım ben ancak Anayasayı ihlal etmesi
açısından Diyanet İşleri Başkanlığı suç
işlemiştir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Sayın İrfan Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİnin Kızılay
hakkında verdiği araştırma önergesini yerinde buluyor ve
destekliyoruz. Geçen Eylül ayında, Kızılaya şartlı bağışlar
yapılarak vergi kaçırılıp Ensar Vakfına para
aktarılmasını konuştuk, kamu vicdanı tatmin
olmadı. Bu konu uzun uzun konuşulmalı ve enine boyuna
araştırılmalıdır, bu komisyon mutlaka
kurulmalıdır. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu ülkede sabah
uyanmaya korkuyoruz. Bir sabah uyanıyoruz, kadın cinayeti; bir sabah
uyanıyoruz, töre cinayeti; bir sabah uyanıyoruz, çocuğa tecavüz;
bir sabah uyanıyoruz, hayvana tecavüz; başka bir sabah uyanıyoruz,
işsizlikten kendini yakan bir genç, kendini asan bir evlat, canına
kıyan bir baba; bir sabah uyanıyoruz, çocuk işçi cinayeti; bir
sabah uyanıyoruz, çocuk istismarı; bir sabah uyanıyoruz, iş
cinayeti. Bu ülkede sabah uyanmaktan korkuyoruz artık ve utanıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bunlar siyasetüstü
meseleler, bunlar toplumun kanayan yaraları, bunlar vicdanı ve
merhameti olan herkesin can damarı. Ben halkın seçtiği bir
milletvekili olarak gece yastığa başımı rahat
koyamıyorum çünkü sabah uyandığımda, verdiğimiz
sözlerin altında eziliyorum. Ben artık kadın cinayetlerine
kurban verdiğimiz bir kadına rahmet okumak yerine, onu yaşatmak
için mücadele etmek istiyorum. Ben artık, Pınar Gültekinler, Feray
Şahinler, Özgecan Aslanlar, Fatma Altınmakaslar, Figen
Karadağlar, Nurtaç Cananlar cinayete kurban gittikten sonra sadece bir
park, cadde, sokak ismi olarak kalmasın, yaşasın istiyorum. Ben
artık, Gaziantepte 17 yaşında gencecik çocuğun fabrika
bacasını temizlerken düşüp öldüğüne üzülmek değil,
onun eğitimi için ne yapabiliriz diye düşünmek istiyorum. Ben
artık, işsizlikten oğluna pantolon alamadığı için
kendisini asan babaya rahmet okumadan önce, o babanın iş sahibi
olması için nelerin yapılabileceğini konuşmak istiyorum.
Ben artık, atanamadığı için intihar eden bir gencin
arkasında bıraktığı mektubu duymak yerine, hiçbir
gencimiz işsiz kalmasın istiyorum. Emimin ki -parti gözetmeksizin-
şu an burada bulunan ve vicdanı olan herkes benimle aynı
fikirde. Rahmet okumak, lanetlemek ve anmak değil, yaşatmak için bir şeyler
yapmalıyız.
Değerli arkadaşlar Netflix, YouTube,
Instagram, Facebook, Twitter ya da herhangi bir sosyal medyayı
yasakladığınızda ya da
kısıtladığınızda bu sorunlar düzelmeyecek. Bu
ülkenin yasaklara, sansürlere, kısıtlamalara değil,
caydırıcı ve ağır cezalara ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen Sayın
Kaplan.
İRFAN KAPLAN (Devamla) Gelin, sosyal
medyayı konuşmak yerine, kadın mezarlığına dönen
ülkemizdeki yaptırımları konuşalım; çocuk
istismarının, tacizcinin ve tecavüzcünün önüne nasıl geçebiliriz
diye uzmanlarla bunları tartışalım; bir adamın bir
kadını önce boğarak, sonra yakarak, sonra üstüne beton dökerek
nasıl canice hayattan kopardığının altındaki nedenleri
konuşalım; bir insanın bir hayvana nasıl böyle vahşi
bir şey yapabildiğinin altındaki nedenleri konuşalım;
işsizlikten bunalıma giren, intihar eden yüzlerce gencimizin o
noktaya nasıl geldiğini konuşalım; çözümleri
konuşalım; bu ülkenin ruh sağlığının
nasıl düzeleceğini konuşalım. Bu ülkede kadın
cinayetleri, çocuk istismarı, tacizler ve tecavüzler ancak bu Meclisteki
tüm partiler ortaklaşa yasalar çıkardığında, cezalar
ağırlaştığında, indirim
olmadığında azalır ve biter. Bu ülkede kadın cinayetleri,
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa tam anlamıyla
uygulandığında azalır ve biter. Bu ülkede çocuklara
karşı istismar, taciz ve tecavüz Çocuk Hakları Sözleşmesi
tam anlamıyla uygulandığında azalır ve biter.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İRFAN KAPLAN (Devamla) Bu ülkede 5199
sayılı Kanun tam ve eksiksiz bir şekilde
uygulandığında hayvanlara karşı işlenen suçlar
azalır ve biter. Artık, bıçak kemiğe dayandı, kimsenin
bir canı daha kaybetmeye tahammülü kalmadı.
Bu meseleyi siyasetüstü değerlendirerek tüm
partilerin elini taşın altına koymasını istiyorum.
Taciz, tecavüz, istismar ve cinayetin iyi hâl indirimi
olmayacağını, en ağır bir şekilde cezai
yaptırımlarının olması gerektiğini, İstanbul
Sözleşmesinin tam anlamıyla uygulanması gerektiğini ifade
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
İYİ PARTİ grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Kızılay, yüz elli iki yıllık
geçmişi olan bir kuruluş; bu yüz elli iki yıllık
geçmişi içerisinde birçok hükûmetle çalışmış ama
hükûmetlerden bağımsız, sadece vatandaş desteği ve
vatandaş bağışıyla çalışmış,
bununla ayakta durmuş ve aldığı
bağışları yine vatandaşına harcamış,
diğer kamu kuruluşlarından, diğer sosyal yardım
kuruluşlarından toplum vicdanında ayrı bir yeri olan bir
kuruluş.
İYİ PARTİ grup önerisinde,
Saygıdeğer Vekilimiz İsmail Bey aslında bir hakkı da
teslim etti ve dedi ki: Kan bağışlarına da devam edin.
Yani Kızılayın aslında en önemli misyonunun da devam etmesi
gerektiğine dair bir beyanda bulundu, kendilerine teşekkür ediyorum.
Ama Kızılay özellikle bu dönemde, pandemi döneminde
yaptığı işlerle, kan bağışlarıyla,
insanlara sosyal yardım yapmasıyla, aldığı nakit
paraları ihtiyacı olan vatandaşlarımıza
ulaştırmasıyla toplum vicdanında aslında çok önemli
bir yer edindi. Belki vekilimiz bunun farkında değil,
Kızılaya belki bağış yapmadı. Ben hem bir
Kızılay bağışçısıyım hem bir
Kızılay gönüllüsüyüm. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Pandemi döneminde Kızılay ekipleriyle sahada çok
çalıştım. Çok ihtiyacı olan insanları nasıl
tespit ettiklerine hayran olarak, gıpta ederek onların
yardımlarını o insanlara ulaştırdım. Aynı
zamanda da kan bağışçısıyım.
Yaptığım bağışların hepsinin sonucunun bana
mesaj olarak geldiğini görüyorum. Birkaç hafta sonra Sayın Özdemir,
bağışınız şu vatandaşımıza hayat
verdi. diye mesajın bana geri döndüğünü görüyorum. Kurban
bağışı yaptığımda da bunu görüyorum, nakit
bağış yapanlarda da bunu görüyorum.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Kurbanın
kesildiğinden emin misin?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Ama daha önemli bir
şey daha söyleyeceğim: Sayın vekilimizin memleketinde, Adanada
Furkan Kebapçı isminde bir kardeşimize ilik nakli
yapıldı, aile tesadüfen bana ulaştı, başka
vekillerimize ulaştığı da olmuştur, muhalefetteki
vekillerimizden de ulaştığı olmuştur. Ben de
Kızılaydan yardım istedim, beyaz kan hücresine ihtiyacı
vardı ve çok hayati bir durumdu ilik nakli için. O anda, Kızılay
ona yardımcı oldu. Ben, bugün konuşma yapacağımı
söylediğimde, aileyi aradığımda bir kez daha bundan
dolayı teşekkürlerini ilettiler. Ben, yanlış bir iş
varsa o yanlış içinde hiçbirimizin olmayacağına
canıgönülden inanıyorum.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sorun
Kızılayda değil ki Başkanında!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Kızılay,
İYİ PARTİ'nin önerisi üzerine aslında, sosyal
medyasından, web sitesinden bir açıklama yapmış. En çok söz
edilen konu, Ensar Vakfına yapılan bağış. O
bağışın bir şartlı bağış
olduğuna dair, yapan şirketin o şartla yaptığı
için sadece aracılık hizmeti yapıldığına dair web
sitesinde bir açıklama var. Ama bu ya da başka bir açıklama,
nerede bir yanlış varsa biz de o yanlışın
soruşturulmasından yanayız.
Ama Kızılay, tarihinin ve
yaptığı bütün başarılı işlerin yanında,
pandemi döneminde çok başarılı işler yaptı. Bu, toplum
vicdanında çok iyi yer ediyordur çünkü sahada ben bunu görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özdemir.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) O yüzden, bu
vesileyle Kızılayın hem gönüllü
bağışçılarına hem de Kızılayla birlikte yol
yürüyen, bu dönemde insanımıza yardım ulaştıran
Kızılay gönüllülerine sizin aracılığınızla
çok teşekkür ediyorum. Kızılay Başkanımıza
verdiği bu emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Toplumdaki
desteğin de büyüyerek devam ettiğini yapılan
bağışlardan görüyorum. Bu konuyu Genel Kurulun takdirlerine
sunuyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bir şey sorabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sayın hatibin Kızılay gönüllüsü
olmasından büyük bir mutluluk duydum, çok güzel bir iş
yapmış.
Kızılayın kan
bağışıyla alakalı çok uzun yıllar devam eden
çalışmaları var; zaten, başka bir kurum da yok, bunu tek
başına Kızılay üstlendi, devam ediyor.
Sayın İsmail Koncukun bahsettiği bir
konu var, ondan daha önce ben de bahsetmiştim: 52 bin kurban kesip 70 bin
tane kurban parası toplamak. Bu, tek başına vebal demektir.
Merak ediyorum, bu vebali üstelenecek kadar hadsizce bir kanaat sahibi olmak
nasıl bir duygu? Yani insanlar size Kardeşim ben sana güveniyorum, Allah
rızası için benim kurbanımı sen kes. diyor, parayı
veriyor. Evet, ben bunu aldım ama kesmedim. Ne yaptın? Yeryüzü
Doktorlarına, şuraya buraya verdim. Benim müsaademi aldın
mı? Yok. Bir suç duyurusu var ve bu suç duyurusuyla ilgili hâlâ dava açılmamış,
bu konuda Kızılayın henüz bir açıklaması da yok; bu
konuda Evet, biz aldık, bunlara bunlara bu paraları verdik.
demiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu iddiada bulunan
kişi de Kızılayın içerisinden birisi,
dışarıdan herhangi bir kişi veya kurum değil, bizzat
Kızılay yönetiminde yer alan bir kişi. Hâl böyleyken
O Ensar
Vakfına hele hiç değinmiyorum. Kızılay aracı kurum mu
ya? Ben aracıyım, aldım, yatırdım. Banka mı
orası? Ne alakası var. Kendi haddi olmayan bir sürü işler yapan
bu Başkan bir an önce oradan uzaklaşmadan, Kızılay millet
nezdinde aklanmayacaktır. Kızılay gibi özel ve mübarek bir
kurumun ismini bu Başkan kirletiyor. Gelin, hep beraber o
Başkanı oradan indirin. Talat Yılmaz Başkanlık
yaptı orada, Tekin Küçükali Başkanlık yaptı, Ahmet Akar
Başkanlık yaptı. Hiç duyduk mu böyle bir şey? Yo! Sonuna
kadar çamura batmış bir Başkanı bir an önce
değiştirmenizde fayda var.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
ve Kalkınma Partisi adına söz alan değerli hatibimizi dikkatle
dinledik. Konuşmasının son cümlesi hariç tamamıyla
mutabıkız. Son cümlesi, şu anki Başkanın çok iyi
hizmetler yaptığı yönündeki kısım. Onun
dışında, Kızılay tabii ki göz bebeğimiz, hepimiz
bağışçısıyız. Ben, SMS sistemi ilk
başladığında, Alaşehir ilçemizdeyim
diye, kan
bağışı arabası ne zaman Alaşehire gitse bir gün
önceden haberdar edecek kadar
Önemli bir görev yapan, oradaki yöneticilerine,
merkezdeki yerleşmiş olan yönetim anlayışına falan
kimsenin bir şey dediği yok. Yüz elli yıllık geleneği
olan
Otuz yıllık bir okulda okuyorsunuz, geleneğin size
katkısı oluyor, yüz altmış yıllık geleneği
olan bir kurum. Bir de Türkiye için Kurtuluş Savaşında
gördüğü görevler, afetlerde gördüğü görevler; yetişebilir,
yetişemez ayrı şeyler. En önemlisini de en başta söyledi
sayın vekil, Hükûmetlerden bağımsız. dedi. Zaten, böyle
olunca toplumun vicdanında yer edersiniz. Ama bu dönemde, Ensar Vakfı
gibi bir vakfa bağış yapmak istiyor birisi,
Kızılayı paravan şirket olarak kullanıyor, paravan
dernek olarak kullanıyor. Neden? Kızılayımıza
verilmiş bir vergi muafiyeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kızılaya verirsen
vergiden muaf, Kızılaya bağış yaparsan vergiden muaf,
kesinti olmayacak. Ensara yaparsan; o, Cumhurbaşkanlığınca
tanınan vakıflar, dernekler statüsünde, orada o düzey bir muafiyet
yok. Kızılaya diyor ki: Ben sana 100 para veriyorum, 1ini
ayır, 99unu Ensara yolla. Bu iş, taşeron şirket kurup da
vergi kaçırmak -taşeron dememe bakmayın, doğru değil-
paravan şirket kurup da vergi kaçırmak nasıl bir şeyse,
parayı ülke ülke vergi cennetlerinde dolaştırıp kendi
ülkene vergi vermemek nasıl bir şeyse bu yapılan iş, öyle
bir şey; vicdani değil, ahlaki değil, Kızılaya
yapılan haksızlık. Burada Sayın Koncuk da bizim hatibimiz
de eleştirenler de Kızılayı gözleri gibi sakınıyorlar.
Ama Kızılayın yönetiminden ve bu tuhaf anlayıştan, bu
Ensara bağış yaparken Kızılayı istismar eden
anlayıştan Kızılayı kurtarmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bitiriyorum efendim.
Onun için bunu oturalım, konuşalım,
çalışalım, Meclis olarak bu işe el koyalım,
Kızılayımıza sahip çıkalım diyoruz. Allah
aşkına, böyle bir yanlışı savunma pozisyonuna
düşmeyelim, hatalıları Komisyonumuz gerekirse uyarsın,
Meclisimiz bu konuda ne gerekiyorsa -adli yönden, soruşturma
açısından suç duyurusu olarak- yapsın. Kızılayın
dokunulmazlığı Kızılayı yönetenlerin
hatalarını örtmez.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 7/2/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili
tarafından, Kızılay Derneğine ilişkin çeşitli
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/2496) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Temmuz 2020 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yalnız oylamadan önce bir yoklama
talebi var, talebi gerçekleştirdikten sonra oylarınıza
sunacağım.
Sayın Özel, Sayın Aygun, Sayın Özkan,
Sayın Şevkin, Sayın Emecan, Sayın Başevirgen,
Sayın Kaplan, Sayın Zeybek, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Ünsal, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Barut, Sayın İlhan, Sayın Ünver, Sayın Özcan,
Sayın Polat, Sayın Özdemir, Sayın Ünlü, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Bayır.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 7/2/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili
tarafından, Kızılay Derneğine ilişkin çeşitli
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/2496) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Temmuz 2020 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (×)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 225 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 6 ila 11inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekte istihdam yasası adı verilen
daha sonra Dijital Mecra Komisyonu Kanunu olarak değiştirilen kanun
teklifinden bahsediyoruz.
Değerli milletvekilleri, üç ayı geçkin
süredir, gerçekten, vatandaşlarımız ekonomik olarak büyük
sıkıntılar içerisinde yani yıllar içerisinde, ömrü
hayatında başının en dara düştüğü dönemi
yaşadı bu üç buçuk, dört ay boyunca. Yani, ben 61 yaşına
geldim; bu yaşa kadar
Benden daha yaşlı olanlar belki
Kurtuluş Savaşı döneminde elbette büyük
sıkıntılar yaşadılar ama bizim
yaşıtlarımız herhâlde bu kadar ağır ekonomik
sıkıntıların yaşandığı bir dönemi
hatırlamıyorlar; hele gençlerimiz hiç görmedi. Yani, devletin, bir
kere bizim hayatımızda önemli olduğu, yanımızda
olması gereken bir sıkıntılı dönemi yaşadık
ve hâlâ da yaşıyoruz çünkü önümüzdeki süreçte hangi problemlerle
karşı karşıya kalacağımızı şu anda
öngörebilmemiz biraz zor çünkü sonbahar aylarında pandeminin,
salgının yeniden hız kazanması sebebiyle alınacak
tedbirler nelerdir, bunları bilmiyoruz. İnşallah, bu virüs
ortadan kalkar da bu problemleri en kısa sürede aşarız.
Tabii, Sayın Berat Albayrak
yaptığı açıklamalarda işte Şu kadar yardım
yaptık, bu kadar yardım yaptık. filan dese de vallahi,
kazın ayağı öyle değil. Yani ateş düştüğü
yeri yakıyor; milletimiz, esnafımız, çiftçimiz, işsizimiz,
asgari ücretlimiz, emeklilerimiz bu üç buçuk ay boyunca
yaşadığı acıyı, sıkıntıyı
kendileri biliyorlar. Yani Sayın Maliye Bakanının Biz 255
milyar yardım yaptık, bunun çarpan etkisi 600 milyar eder. gibi
sözleri milletimiz açısından çok şey ifade etmiyor.
Değerli milletvekilleri, bu 11 maddelik kanun
teklifinin bazı maddelerini İYİ PARTİ olarak biz de
destekliyoruz, bunlar yapılması gereken şeyler ama ben,
yapılanlardan değil de onlardan çok bahsedildi- yapılması
gerekip de yapılmayan neler var, bunlardan bahsedeceğim.
Adına istihdam yasası teklifi
diyeceğiniz bu yasa teklifi içerisinde çiftçi var mı? Çiftçi yok.
Emekli var mı? Emekli yok. İşsizlerimiz var mı yani bu
salgın sürecinde âdeta eriyen, yok olan, büyük ızdırap
yaşayan işsizlerimiz var mı? Yok. Küçük esnaf var mı? Yok.
Gün kazanıp gün yiyen o gariban vatandaşımız var mı?
Yok. Peki, milyonlarca genç işsizi olan, uzmanlara göre yüzde 24,6 -ben
TÜİK rakamlarını doğru bulmuyorum- işsizliğin
olduğu bir ülkede yeni istihdam yaratabilmek amacıyla bir tedbir var
mı bu kanun teklifi içerisinde? Yok.
Değerli milletvekilleri, devlet işte tam
da bunlar için var, devlet işte tam da bunlar için gerekir. Ama maalesef,
bu zor zamanında milletimiz, vatandaşlarımız devleti
Elbette bir miktar yardımlarınız oldu ama olması
gerektiği kadar olduğunu söylemek abesle iştigal olur.
Şimdi, önümüzdeki günlerde emeklilerimize bin
lira bayram ikramiyesi verilecek, üçüncü yılı herhâlde bu
yanlış hatırlamıyorsam. İlk
çıktığı tarihte de bin liraydı, aradan geçen zamanda
yüzde 40-50 oranında enflasyon olmuş hâlâ bin lira. Şimdi, o
seçim döneminde seçimi kotarmak amacıyla emeklilerimize bu ikramiyeyi
verdiniz, ama seçim yok, herhâlde bir yeni seçim dönemini bekleyeceğiz ki
bu bayram ikramiyeleri bir miktar artsın. Böyle bir devlet yönetme
anlayışı yok.
Bakın, TÜVTÜRK
Dün Sayın Grup Başkan
Vekilimiz buradan ifade etti; Feridun Bahşi Bey, Antalya Milletvekilimiz
anlattı TÜVTÜRKü; Fahrettin Yokuş Bey TÜVTÜRKü anlattı;
diğer partilerimizden milletvekillerimiz de TÜVTÜRKü anlattı.
Şimdi, TÜVTÜRK araç muayene ücretlerine yüzde 22,58 oranında zam
yapıyor. Yani emekliye siz üç yıl önce verdiğiniz bin
lirayı üç yıl sonra hâlâ bin lira olarak veriyorsunuz ama bir Alman
firması veya ortaklığı muayene ücretlerine yüzde 22,58 zam
yapıyor. Ya, bu ülkede bugün itibarıyla enflasyon 12,62; Aralık
2019 tarihinde -çünkü ocak ayına göre bu zamlar yapılır-
enflasyon 11,84. Peki, siz devlet yönetmek iddiasında bir siyasi parti
olarak Devleti yönetiyoruz, hem de iyi yönetiyoruz. iddiasındaki bir
parti olarak bu sorgulamayı yaptınız mı, TÜVTÜRKe
Kardeşim, siz neye göre bu zammı yapıyorsunuz? dediniz mi?
Şimdi, tüccara sormuşlar İki kere
iki kaç eder? diye, tüccar diyor ki Alırken mi, satarken mi? Yani, bir
başka AK PARTİ var milletten alırken, bir başka AK
PARTİ de verirken var. Yani, millete verirken başka bir
anlayışla ama milletten alırken başka bir
anlayışla uygulamalar yapan bir AK PARTİ zihniyeti var. Peki, bu
millet nereye gidecek, bu millet nereye başvuracak yani bu millet alenen
soyulurken nereye başvuracak? Bu anlayışı
kınıyorum, TÜVTÜRKü de kınıyorum, bu anlayışa
göz yuman iktidar anlayışını da kınıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biraz da
çiftçilerimizden bahsedeceğim. Biliyorsunuz, Adana dâhil Akdeniz
Bölgesinde, Ege Bölgesinde aşırı sıcaklar sebebiyle
narenciye üretimi ciddi darbe yedi, çok ciddi darbe yedi.
Bayram Vekilim de burada -Hatay Milletvekilimiz,
Dörtyolludur- limon üreticilerinin durumunu iyi de bilir. Değil mi
Sayın Vekilim? Siz diyemiyorsunuz da biz diyelim sizin yerinize.
Şimdi, ihracata ön şart getiriliyor, ön
şart getiriliyor yani bir kota getiriliyor ihracata. Sayın Pakdemirli
bu kotanın getirilmesini şöyle ifade ediyor: Limon üretimi bu
yıl çok düşük olacak çünkü bu sıcak ve fırtına
sebebiyle verim düştü. Yani, yüzde 30lar, 40lar, 50ler, 60lar
oranında düşüşler var, hatta 90 oranında düşüş
olan bahçelerimiz de var. Ama rakam geçen seneki rakamla aşağı
yukarı bu sene aynı. Yanılıyorsam düzeltin Bayram Vekilim.
Yani, 2,25 TLden geçen sene gitmişti, daha sonra bir miktar düştü;
bu sene de bu düşük rekolteye rağmen rakam aynı
aşağı yukarı, üç aşağı beş yukarı
aynı. 15 Ağustos itibarıyla enterdonat cinsi limon kesimi
başlıyor, 15 Ağustos itibarıyla. Şimdi, geçen sene
depolarda olan limonlarımızın çoğu çürüdü, bu ihracat
kısıtlamaları sebebiyle çoğu çürüdü; resimleri de var yani
limonun ortası kahverengi bir renk alıyor, sizler de
aldığınız limonlarda bu rengi görebilirsiniz, çürüdü.
Hâlbuki Türkiyenin ihtiyacı belirlenirdi, diğer kısmı
depolarda bekletilmez, ihracata izin verilirdi, önü açılabilirdi.
Aynı hatayı bu sene yine yapıyoruz. Sayın Pakdemirli
şöyle diyor: Limonda ihracatın önünün açılması durumunda 83
milyon insanın astronomik rakamlardan limon tüketmesi gibi bir durum
ortaya çıkacaktır. Üreticiyi koruma, tüketiciyi kollama prensibinden
vazgeçmeyeceğiz. Bakın, bakın, cümleye bakın: Üreticiyi
koruma, tüketiciyi kollama. Tüketiciyi kollama, güzel; peki, burada üreticiyi
kollama nasıl? Üreticiyi kollamak adına hangi tedbiri
alıyorsunuz? İhracata kotayı getirmişsiniz. Ürün
düşük, doğru.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ürün düşük
olacak, doğru ama burada üreticiyi kollamamız lazım.
Dolayısıyla Sayın Pakdemirli gerçekten bu işlerden anlayan,
hesap kitap bilen bir Tarım Bakanı olsaydı Türkiyenin
ihtiyacı ne kadar hesabını yapardı ve bu hesaptan sonra
ihracat kotasını belirlerdi. Peki, Sayın Pakdemirliye soruyorum
ben: Bu kota var olduğu sürece çiftçimizin zaten olmayan limonu nasıl
para edecek? Çiftçimizi nasıl kollayacağız Sayın Bakan?
Bunun hesabını birilerinin vermesi lazım.
Ben bu duygu ve düşüncelerle aslında
başka notlarım da var ama zamanım kalmadı- bu kanunun
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önceki adı daha sonra
değiştirilmiş olan bu 225 sıra sayılı Yasa
Teklifinin ikinci bölümü üzerine konuşacağım. Fakat dün
yaptığımız konuşmada da esas itibarıyla
altını çizdiğim gibi bu yasa önerisinin içinde, bütün torba
yasalarda olduğu gibi çok çeşitli konular var, dolayısıyla
da biraz atlaya sıçraya hani geneli üzerine konuşmanın ne kadar
zor olduğu ortada.
Şimdi, şöyle bir cümleyle
başlayayım: Hükûmetin özellikle Covid-19la ilgili salgın
sürecinde ekonomiyle ilgili attığı adımların, belli
ölçülerde ekonomide bir canlanmaya veya en azından bir hareketlenmeye yol
açtığını söylemek mümkün. Ve bunu yaparken -görebildiğimiz
kadarıyla- daha çok işverene büyük ölçüde destek veren
politikaları benimseyerek yaptı bunu; bir yandan krediler bir yandan
işverenlere yaptığı vergi ötelemesi vesaire gibi politika
seçimleri bir anlamda bunun bir sebebi oldu. Fakat şimdi bu yasa
teklifinin girişinde, genel gerekçesinde de söylendiği gibi,
halkın bazı sıkıntılarını aşması
için gereken düzenlemeleri içerdiği söylenmekle birlikte ki
bazıları gerçekten de bu anlamda bir etki de yaratabilir ama
bazı konuları anlamakta zorlandığımızı da
baştan söylemiş olayım.
Şimdi, bir kere, aşağı
yukarı 4-5 madde var burada, ikinci bölümde; bu maddelerden bir tanesi
Somayla bağlantılı, işten atılan işçilerin
kıdem tazminatının ödenmesiyle ilgili bir madde var. Bir
diğer madde, engellilerle ilgili bir madde var ve bir de özellikle daha
önce çıkarılmış ve sürekli olarak ertelenen iş
yerlerinde güvenlik uzmanı, sağlık görevlisi bulundurma
zorunluluğuyla ilgili bir madde var.
Şimdi, özellikle bu maddelere
baktığımızda üçünde de eksik olan bazı şeyler var
-ki ben konuşmamda bunların altını çizmeye
çalışacağım- bunlardan bir tanesiyle başlayalım:
Madde 6da Türkiye Kömür İşletmeleri bir karar vermiş; Somada,
2014te gerçekleşen, söz konusu olan kazadan sonra Işıklar,
Atabacası ve Geventepede redevans sözleşmeleri üzerine
çalıştırdığı işçilerin önemli bir
kısmı kıdem tazminatı almadan işten
atılmışlar, bu hatayı düzelten bir madde bu. Yani diyor ki
bu madde: Bu kişiler, Türkiye Kömür İşletmelerine
başvurdukları zaman söz konusu kayıpları
karşılanacaktır. Fakat burada eksik olan şey şu:
Redevans sözleşmeleri sonucunda ortaya çıkan veya en azından o
bağlamda söz konusu olan bu kıdem tazminatları meselesinin
sadece Somadaki 3 maden işletmesini değil, diğer maden
işletmelerini de kapsaması lazım. Çünkü biliyorsunuz,
TKİnin aynı zamanda redevans sözleşmesiyle
çalıştırdığı başka iş yerleri de var.
Dolayısıyla oradaki hak kayıplarını da dikkate alan
bir yerden bunu kurgulaması lazımdı fakat bunu bu maddede
göremiyoruz. Onun ötesinde, yine redevans sözleşmeleriyle iş
yapılan yerlerde -ki 2014ten sonra bu kanunun çıkacağı
zamana kadar geçen süre içinde de- hak kayıpları söz konusu
olmuş olabilir, dolayısıyla bunların da bir biçimde
karşılanması gerekir diye düşünüyoruz. Bunun ötesinde, yasa
teklifinde sadece kıdem tazminatından söz ediliyor. Oysa ihbar
tazminatı, işten atılma tazminatı gibi birtakım
tazminatları da burada konu edinmesi gerekiyor. Dolayısıyla da
ya ben açıkçası Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konudaki
tartışmaları yeterli bulmuyorum çünkü zaten çok kısa
süreler veriliyor ve bu kısa sürelerde bu meseleler konuşuluyor.
Şimdi, mesela, bu mesele, 6ncı madde
üzerinden gidersek, bunlar söylendi ama söylenmesine rağmen Komisyonun ya
da kanunu getiren, teklif eden arkadaşların Komisyonda herhangi bir
değişiklik kararı alması söz konusu olmadı;
dolayısıyla da bu anlamıyla eksik gelmiş olan bir madde bu
ve yarın yine benzer bir maddeyle
karşılaşacağımızdan ben aşağı yukarı
eminim.
7nci madde engellilerle ilgili bir madde ki
üzerinde daha sonra konuşulacak ama ben engellilerle ilgili olarak
şunu söyleyeyim: Şimdi, burada bir öteleme var. Üstelik de 3-4 defa
ötelenmiş bu. Neyi öteliyorlar? Mesele şu: Erişim konusunda
engellilerin yaşadıklarının çözülmesine ilişkin olmak
üzere araçlarda -mesela, ne bileyim, minibüslerde- bazı düzenlemelerin
yapılmasıyla, yani engelli vatandaşlarımızın
erişime ulaşmasının sağlanmasıyla ilgili bir
madde bu; çok medeni, çok doğru, çok ihtiyaç olan bir madde bu. Fakat
arkadaşlar, yanılmıyorsam 3-4 defa ertelendi bu ve yine bu madde
buraya geldi; bu da bir öteleme, bir erteleme talebi olarak geldi. Yani, biz
engelli vatandaşlarımıza diyoruz ki: Evet, daha önce
çıkardık -2012de çıktı galiba bu kanun- ama bir türlü
yapamıyoruz bunu ve yapamamaya da devam ediyoruz. Ve bunun, hani, gerekçede
söylendiği gibi hak kayıplarını gideren değil, aksine,
hak kayıplarını artıran bir sonuç üreten bir madde
olduğunu düşünüyorum.
8inci maddeyi atlıyorum, 8i çok önemli
bulmadım doğrusunu isterseniz; yabancı plakalı
taşıtların köprülerden veya işte, tünellerden geçerken
ödemesi gerekenlerle ilgili bir madde; o çok önemli gelmedi bana. Fakat 9uncu
madde
Özellikle 2012 yılında çıkmış olan; 50den az
çalışanı olan ve az tehlikeli işlerin görüldüğü iş
yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurulmasıyla
ilgili olarak bir madde; bu da çok güzel bir madde. Sonuç olarak, 50
kişiden az çalışanı olan iş yerlerinde de ölümler
oluyor, iş cinayetleri oluyor. Dolayısıyla da bu bağlamda
en azından ölümlerin engellenmesine ilişkin olmak üzere iş güvenliği
uzmanı ve iş yeri hekiminin var olması çok mantıklı,
çok doğru ve çok gerekli bir madde. Fakat burada da
baktığımızda bu da aşağı yukarı 3 defa
ertelenmiş -2012den bu yana 3 defa ertelenmiş- bu kez de 2023e
kadar yani üç-üç buçuk yıl daha ertelenmesi talebiyle gelindi. Yani hak
kayıplarını önlemek üzere geldiği söylenen kanun
teklifinde, aslında bir hak kaybının devam etmesini neredeyse
öneren bir madde bu da, tıpkı diğer madde gibi. Dolayısıyla
burada, bu maddeyle de esasında yapılmak istenen bu öteleme, sonuç
olarak çalışan insanlarımızın en azından iş
cinayetlerine kurban gitmemesini sağlayacak bir düzenlemenin üç yıl
boyunca tekrar söz konusu olmayacağını karara bağlayan bir
madde bu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
maddeler gördüğünüz gibi -ya da en azından ben öyle
algılıyorum- bunlar hak kayıplarını gidermek
değil, hak kayıplarının devamını sağlama
niteliğinde neredeyse maddeler. Konuşmamın başında
söylediğim gibi, bir yandan siz işverenlere destek veriyorsunuz ama
diğer yandan çalışan, engelli insanların hayatlarıyla
ilgili olarak yapmanız gerekenleri yapmayıp, onları daha ileriki
tarihlere ötelemeyi tercih ediyorsunuz. Bu, aslında gayet açık, bütün
siyasi partilerin, iktidarların yaptığı gibi bir tercihtir
ve bu tercihin de diğer başka tercihlerde olduğu gibi
işveren yanlısı bir tercih olduğunu da görmek lazım.
Son olarak şunları da eklemek istiyorum bu
tartışmada çünkü Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bu yasa teklifi
üzerinde epey tartışmalar oldu ve -bunu da söylemek zorundayım-
özellikle bu son madde üzerinde, bizim Komisyondaki bütün
arkadaşlarımızın itirazları teklif sahipleri
tarafından kabul gördü ve dolayısıyla biz bu maddenin geri
çekileceğini varsaydık, öyle olması gerekiyordu çünkü demin de
ifade ettiğim gibi, teklifi getirenlerde ikna oldu ki Bu mesele önemli
bir mesele, üç yıl ertelenmesi de iyi bir şey olmayacak." diye
düşündüklerini en azından gözlemledik fakat değerli
arkadaşlar, böyle olmadı, oylama yapıldı, bütün oylamalar
gibi iktidar partisinin lehine bir karar çıkmış oldu ve buraya
kadar da geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Şimdi, değerli dostlar, yani bu
yaklaşım gerçekten kanun yapma süreciyle ilgili olarak inanılmaz
bir sorun yaratıyor -ben dert ettiğim için bunları söylüyorum
zaman zaman- eğer dert ediyorsanız. Bu süreç, bu kanun yapma süreci
ciddi problemlidir ve burada gerçekten de Türkiye halkının
sorunlarıyla ilgili iyi bir şeyler üretmemiz de bence mümkün
değildir, zaten sıralardan da görüyorsunuz ki kanun kendilerine ait
olmadığı için katılım bu kadar düşük oluyor
anlaşılan.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Sayın
Abdüllatif Şener konuşacak.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi toplam 11 maddedir; ilk 5 maddesi birinci bölüm
olarak işlendi, şimdi ikinci bölümde 6 ila 11inci maddeler
arasındaki kısmı görüşeceğiz.
Bir kere, böylesine bir torba yasanın temel
yasa olarak, temel kanun olarak Mecliste görüşülmesi yasamayla alay etmek
anlamına gelir. Değerli arkadaşlar, böyle rastgele
oluşturulmuş, torbanın içerisine ne bulunduysa
tıkılmış, sonra bu bir yasadır diye buraya
getirilmiş, her tarafı düzensiz, yazbozlarla dolu bir metne temel
yasa nitelemesi yapmak doğru bir şey değildir. Onun için,
Meclisin kendisine saygısının bir gereği olarak bu tür
düzensiz, özensiz, darmadağınık, rastgele
hazırlanmış metinlerin temel yasa olarak ele
alınmaması gerekir. Gerçekten insan bir iş yapıyorsa,
üstelik yasama organı gibi devletin en üst temel organlarından
birinde görev yapıyorsa kendisine saygı duyması lazım,
kendisine duyacağı saygı da görevlerine ve içinde bulunduğu
kuruma duyacağı saygıyla bağlantılıdır.
Yasama görevini düzgün yapmazsanız, Bu temel yasadır. diye buraya
getirirseniz, herkesle alay edercesine bu buraya temel yasa diye gelirse,
söylenecek, eleştirilebilecek hiçbir söz yok demektir. Gerek yok maddeleri
konuşmaya ya! Allah aşkına, bunun neresi temel yasa, bunu bir
söylesenize! Hiç mi usanmadınız, hiç mi yılmadınız,
hiç mi bıkmadınız Meclisle alay etmeye, milletvekilleriyle alay
etmeye, rastgele, düzensiz maddeleri buraya getirip de temel yasa kavramı
içerisinde tartıştırmaya. (CHP sıralarından
alkışlar) İktidar olmak bu değil, hükûmet olmak bu
değil, yasama organına saygı duyacaksınız. Yürütme
nasıl varsa, yargı nasıl varsa yasama organı da
vardır. Üstelik, yürütmenin ve yargının uyması gereken
kuralları belirleyen yer burasıdır. Siz burada kuralları
düzgün belirlemeyeceksiniz, sonra Biz ayrı bir erkiz. diyeceksiniz,
olacak gibi değil bu iş.
Ne var peki bu ikinci bölümdeki 6 maddede.
İnanın, hepsi yazboz, hepsi yazboz! Yani patinaj yapan bir
iktidarın patinaj maddelerinden ibaret düzenlemeler. Mesela 6ncı
madde, -Somayla ilgili burası- Somada meydana gelen iş kazası
-iş cinayeti diyelim- nedeniyle Işıklar, Atabacası ve
Geventepe Ocaklarında çalışan işçilerin hak ettikleri
kıdem tazminatlarını Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumunun ödemesi gerektiğini düzenliyor yani işçilerin kıdem
tazminatları nihayet altı yıl sonra ödeniyor. Kardeşim,
altı yıl niye beklediniz? İşçinin hakkı altı
yıl bekledikten sonra mı yerine getirilir? Hadisişerifte
buyruluyor İşçiye hakkını alın teri kurumadan
ödeyin. deniyor. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir hükûmet, çalışanın hak ettiği
parayı altı yıl bekletmez. Efendim, işte burada yargı
süreçleri vardı, bu yargı süreçlerine bağlı olarak
bazı sorunlar vardı. vesaire gibi gerekçeler bu altı
yıllık beklemeyi izah etmez, açıklamaz. Burada ruhsatları
veren sizsiniz, ülkenin yer altı, yer üstü kaynaklarını
bölüştüren, paylaştıran sizsiniz, burada kuralları
belirleyen sizsiniz, bu ocakların denetlenmesinden siz sorumlusunuz;
sonunda paylaşacaksınız, bölüşeceksiniz, ortaya çıkan
tablo sonrasında meydana gelen hukuk ihtilaflarını işçinin
hakkını ödememek için, geciktirmek için, altı sene ötelemek için
bir gerekçe olarak anlatmaya kalkacaksınız; bunlar doğru
şeyler değildir. Diyorsunuz ki Efendim, bakın, bu redevans
sözleşmesiydi, alt işveren, üst işveren ilişkisine göre
çalıştırılan Enez Ocağındaki paralar
ödenmiştir. deniliyor. Bunun da ilgisi yok. Neden ilgisi yok? Zaten Enez
Ocağındaki paraların ödenmesi için de yıllarca oradaki
işçiler uğraşmışlardır, didinmişlerdir,
enerji sarf etmişlerdir, ondan sonra ulaşmışlardır;
üstelik ocaklar arasında işçilerin geçişliliği var. Tüm
bunlar dikkate alınmamış ve de işçinin hak ettiği para
verilmemiş. Hadi kıdem tazminatını veriyorsunuz,
ödüyorsunuz altı yıl sonra, gecikmeyle, peki ihbar tazminatları
ne olacak? Ücretini bugüne kadar alamadığı, ücret
tahsilatında aksamaların meydana geldiği durumlar var. Bu
ücretlerini alamayan işçilerinkini niye ödemiyorsunuz? İşçilerin
sosyal hakları, sakat kalan ve malul olanların tazminatları ne
olacak? Madem Somada redevans sözleşmesi olan ocaklardaki kıdem
tazminatlarını ödüyorsunuz, Türkiyenin dört bir yanında
aynı kapsamda kıdem tazminatını alamayan, onlarca madende
çalışan binlerce işçi var, onların hakları neden
ödenmiyor? Tek tek ocakları saymaya gerek yok ve böylesine bir durum,
böylesine bir mantık, rastgele, efradını cami,
ağyarını mâni bir metin hâline gelmeden buraya
getirilmiştir. Yani kapsaması gereken her şeyi kapsayan, kapsam
dışı kalması gereken her şeyi kapsam
dışında bırakması gereken derli, düzenli ve üzerinde
düşünülmüş bir hukuk metni olmaktan öte, bir kanun maddesi olmaktan
öte el yordamıyla nereye dokunulmuşsa ona göre
yapılmış bir düzenlemeyle gelinmiş. Bir de burada Efendim,
Somada ödenmeyen kıdem tazminatlarını ödüyoruz. diye övünmeye
kalkıyorlar. Neresinden baksanız sakat, on sekiz senedir
iktidardasınız yazbozla, patinajla ömrünüz geçiyor, vaktiniz geçiyor
ve kendi ürettiğiniz sorunlarla mücadeleyi de kahramanlık
sayıyorsunuz. Ben, ömrümde bu yaşıma kadar hiç rastlamadım;
kendi ürettiği sorunlarla uğraşan ve bunu bir kahramanlık destanı
hâline dönüştüren bir iktidar. (CHP sıralarından
alkışlar)
7nci maddede ne var? Engelliler Yasasına
göre, biliyorsunuz, toplu taşıma araçlarına engellilerin
erişebilirliğinin sağlanması gerekiyor. 2005 tarihli
Engelliler Yasası, bu tedbirlerin Temmuz 2018e kadar alınmasını
zorunlu hâle getirmiştir. Sonra hükûmetleri, iktidarları 2012de bir
düzenleme yapmak suretiyle, 2018de yerine getirilmesi gereken bu
zorunlulukların yerine getirilme tarihini 2020ye ertelemiş. Şimdi,
bu teklifle yine geliyorlar, diyorlar ki: Bir sene daha erteleyeceğiz,
2021e kayacak bu iş. Değerli arkadaş, yasama ciddi bir
iştir. Önünü göremeyen bir iktidarın getirdiği bir metni sürekli
değiştirmekten bu organ, bu Meclis yorulmuştur. Böyle bir
düzenleme olmaz. Önünüzü göreceksiniz, gerekli hazırlıkların
biteceği zamanı tespit edeceksiniz, yasayı yapmadan önce,
maddeyi yazmadan önce onunla ilgili çalışmaları,
hazırlıkları bitireceksiniz, bir tarih verdiğinizde de o
tarih gerçekleşmiş olacak. 2 kere, 3 kere, 5 kere, sürekli uygulama
tarihi değiştirilemez.
8inci maddede ne var?
Otoyolları ve kara yollarının bazı noktalarında
geçiş ücreti ödeniyor biliyorsunuz. Türkiye plakalı araçlar,
işte, ücret ödemeden bir kontrol noktasından geçerse 4 kat ceza var.
Fahiş bir ceza, 4 kat ceza olur mu? Ama Türk plakalıysa araba, on
beş gün içinde ödenirse cezayı kaldırırız. diyor. Ama
Türk bir sürücü yabancı plakalı araçla geçmişse 4 kat
alınıyor. Şimdi, iktidar bu teklifle diyor ki: Pardon, biz bunu
yanlış yapmışız -yasayı 2010da
çıkardık ama on yıl boyunca yanlış
yapmışız- aslında Türk vatandaşı olduktan sonra
arabayı süren, arabası yabancı plakalı da olsa 4 kat
cezayı on beş gün içinde öderse ona da uygulamamamız lazım,
değiştiriyoruz. Değerli arkadaşlarım, bu da bir
yazboz maddesi, doğrudan doğruya bir yazboz maddesi.
9uncu madde
9uncu
madde de aynı diğer maddeler gibi yazla bozla, memleketi meşgul
etmekle meydana gelen bir düzenleme. Yani bu maddede de aynı nakarat var.
Ne var maddede?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ABDÜLLATİF
ŞENER (Devamla) 50den az çalışanı olan ve az tehlikeli
sayılan işler ile kamuya ait iş yerlerinde iş
güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi çalıştırma
zorunluluğu var. Mevcut kanunda bu yükümlülüğün 1 Temmuz 2020 tarihi
itibarıyla uygulanması gerekiyor. Şimdi, bu teklifi hazırlayan değerli
arkadaşlarım diyorlar ki: Efendim, biz bunun uygulama tarihini üç
buçuk yıl ileriye atalım. İşin en komik tarafı nedir
biliyor musunuz? Gerekçesine de yazmışlar: Coronavirüs nedeniyle, bu
salgın nedeniyle uygulama tarihi ertelenmiştir. diye.
Arkadaşlar, bu, pandemi nedeniyle üç buçuk yıl ileriye
atılır mı, ötelenebilir mi? Üç buçuk yıl öteliyorsanız
bu pandemiyle hiçbir ilgisi olabilir mi bunun? Biraz samimi olmak lazım
ya. Coronavirüs nedeniyle erteliyoruz uygulanmasını. Hayır
kardeşim, bununla ilgisi yok, niyetiniz başka, fikriniz başka.
Neyse niyetiniz, neyse fikriniz onu yazmayı, onu göstermeyi bir kere
bileceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Sonra ilk
ertelenişi de değil bakın bu. Yasa 2012de çıkıyor,
2013te uygulansın deniliyor. Daha sonra bir yasa çıkıyor bu
Meclisten, 1 Temmuz 2016da uygulansın deniliyor. O da yetmiyor, daha
sonra yeni bir teklif getiriyorlar, onunla da 1 Temmuz 2020ye erteliyorlar. Bu
teklifle de 31 Aralık 2023. Onun için diyorum, bu paketteki bütün maddeler
yazboz maddesidir, bu iktidarın da yasama sürecinin de patinaj
maddeleridir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Esin
Kara. (MHP sıralarından alkışlar)
Aynı zamanda şahıslar adına da
beş dakikalık bir sözü olduğu için ikisini birleştiriyoruz
ve on beş dakika süreniz Sayın Kara.
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine partim Milliyetçi
Hareket Partisi ve şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 6ncı maddesiyle 4857
sayılı İş Kanununa geçici madde eklenmektedir. Eklenen bu
maddeyle, Manisa ili Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen
maden ocağı kazası sonucunda, Türkiye Kömür
İşletmeleri Kurumu tarafından redevans sözleşmeleri
kapsamında çalışan ve kıdem tazminatına hak kazanacak
şekilde hizmet akdi sona eren işçilerin kıdem
tazminatlarına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Düzenlemede,
Işıklar, Atabacası ve Geventepe Ocaklarında
çalışan işçilerden hizmet akdi sona erdirilenlere yönelik
kıdem tazminatlarının Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumuna müracaat etmeleri hâlinde Kurum tarafından ödenmesi
amaçlanmaktadır.
Teklifin 7nci maddesiyle, 5378 sayılı
Engelliler Hakkında Kanunun geçici 3üncü maddesinde değişiklik
yapılarak engelliler için erişilebilir duruma getirilmesi
kapsamında toplu taşıma araçlarının sahiplerine
eksikliklerin tamamlanması için verilen süre bir yıl daha
uzatılarak 7 Temmuz 2021 tarihine ertelenmektedir. Engelli
kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik
her türlü çalışmayı destekliyoruz. Engelli kardeşlerimizin
en büyük sorunlarından bir tanesi de unutulmamalıdır ki istihdam
sorunudur. Bu nedenle, kamu kurumlarında istihdam edilen engelli
kardeşlerimizin sayısının artırılması gerekmektedir;
e-KPSS sınavında engellilik durumlarına göre düzenlemeler
yapılmalı, her engelli grubuna ayrı ayrı kadroların
belirlenmesi gerekmektedir. Engelli kardeşlerimiz açısından bu
uygulama adaleti sağlayacaktır.
Teklifin 8inci maddesiyle, 6001 sayılı
Kanunun 30uncu maddesine ekleme yapılarak, yabancı plakalı
araçlarla ülkemize gelen yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın kara yollarında
gerçekleştirmiş oldukları ihlalli geçişlerde, on beş
gün içerisinde geçiş ücretinin ödenmesi hâlinde idari para cezası
alınmayacağı hükmü getirilerek idari para cezası
açısından yerli plakalı araçlarla aynı düzenlemelere tabi
tutulmuştur.
Teklifin 9uncu maddesiyle, 6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 38inci
maddesinde düzenleme yapılmıştır. Kamuya ait iş
yerleri ile 50den az çalışanı olan ve az tehlikeli
sınıfta yer alan iş yerlerinde iş güvenliği
uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin 1 Temmuz
2020 olarak belirlenen süre 31 Aralık 2023 tarihine ertelenmiştir.
Teklifin 10uncu ve 11inci maddeleri yürürlük
maddeleridir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem olan Konya Ovası tarımın
başkenti, Türkiyenin tahıl ambarıdır.
Hemşehrilerimizin büyük çoğunluğu tarımla iştigal
etmektedir.
Konyamız zaman zaman doğal afetlere maruz
kalmaktadır; aşırı sıcaklar, yağışlar
ve dolu nedeniyle tarımsal mahsullerde kayıplar
yaşanmaktadır. Bu nedenle çiftçilerimiz büyük zarar görmektedir. Afet
dönemlerinde hasar tespit çalışmaları hızla
yapılmaktadır ancak bazı mağduriyetler TARSİM
tarafından giderilmediğinden TARSİMle ilgili şikâyetler
giderilmeli ve ürünleri hasar gören çiftçilerimizin mağduriyeti mutlaka
giderilmeli, çiftçilerimiz için her türlü imkân kullanılmalıdır.
Ülkemizde yaşanan nüfus artışına
paralel olarak artan gıda ihtiyacıyla birlikte tarımsal su
ihtiyacı da artmaktadır. Kullanılır su
kaynaklarının sınırlı olmasının yanı
sıra dünyada su en çok tarımda kullanılmaktadır.
Tarımsal sulamada kullanılan dizel pompaların yerine elektrikle
çalışan pompaların kullanımıyla elektrik tüketimi
giderek artmıştır. Bu nedenle, tarımsal sulama
esnasında kullanılan elektrik çiftçilerimiz için hayati önem
taşımaktadır. Ancak çiftçilerimizin gelirlerinin hasat dönemine
bağlı olması nedeniyle elektrik ve su faturalarını
düzenli ödeyememeleri neticesinde zaman zaman elektrik ve su kesintileriyle
karşı karşıya kalmaktadırlar. Tarımsal sulamada
enerji maliyetleri düşürülmezse sulu tarımla üretilen ürünlerin temin
edilmesinde sorun yaşanacaktır. Elektrik maliyeti çiftçilerimiz için
altından kalkılamaz hâle gelebilmektedir. Tarımda
kullanılan elektrik ve su için mutlaka hasat dönemi sonrasında ödeme
sistemine geçilmeli, ayrıca indirimli tarifeler uygulanmalıdır.
Pandemi nedeniyle alınan tedbirler
kapsamında, tarımsal üretim ve gıda zincirindeki bütün unsurlar
kritik sektörler olarak belirlenirken faaliyetlerini kesintisiz
sürdürebilmelerine imkân sağlanmıştır. Ayrıca, bu
süreçte tarımsal destekler hızla ödenmiş, hazineye ait
tarım arazileri çiftçilerimizin kullanımına
açılmış, üreticilere yüzde 75i hibe, tohum desteği
sağlanmıştır. Tohum desteği kapsamı mutlaka
genişletilmeli, yaygın hâle getirilmelidir. Çiftçilerimiz için
Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan tarım kredi
borçları da oldukça önemlidir ve çözüm beklemektedir. Borç yükü nedeniyle
üretim yapmakta zorlanan çiftçilerimiz desteklenmeli, tarımsal kredi
borçları yapılandırılmalıdır. Ayrıca,
hayvancılık yapan vatandaşlarımız için de yem ve girdi
maliyetleri oldukça yüksektir. Özellikle besicilerimiz yem konusunda
desteklenmelidir. Ayrıca, kaliteli yem üretimi için meraların
ıslah edilmesi ve yetiştiriciler tarafından verimli olarak
kullanılması sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kürsüden birçok kere meslektaşlarım serbest
muhasebeci mali müşavirlerin sorunlarını dile getirdim. 16 Ocak
2019 tarihinde MHP Genel Başkan Yardımcımız ve Konya
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycıyla birlikte
meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm olması için
acil konularda kanun teklifimizi vermiştik. Bu teklifte
meslektaşlarımız adına bulunduğumuz taleplerden en
önemlisi, meslek mensuplarına mücbir sebep hâlinde mükelleflerine ait
beyannamelerin beyan ve ödeme sürelerinin uzatılmasıydı.
Sayın Bakanımız Berat Albayrak taleplerimize sessiz kalmadı.
15 Ekim 2019 tarihinde Vergi Usul Kanunu 119 no.lu sirkülerle düzenleme
yapılarak serbest muhasebeci mali müşavirlerin kendileri ve
eşlerinin, birinci derece yakınlarının ölümü hâlinde yedi
günlük ek süre tanındı. Bu düzenleme bizler için sevindirici olmakla
birlikte eksiklikleri bulunmaktadır. Ağır hastalık hâli ve
kadın meslek mensuplarının doğum hâli de mücbir sebebe
eklenmelidir.
İçinde bulunduğumuz ay, temmuz ayı
mali tatil ayının başlandığı aydır. Bizler
26 Temmuza kadar beyannamelerimizi vermek zorundayız. Diğer aylardan
bir gün bile farkı olmayan, adı mali tatil olan bir aydayız.
Meslek mensuplarımız adli tatil gibi uzun bir tatil değil,
sadece beyanla yükümlülüklerinin beş gün uzatılarak 31 Temmuz
olmasını talep etmektedirler. 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile 3065 sayılı KDV Kanunu arasındaki gelir vergisinde
tahsilatın, Katma Değer Vergisi Kanununda ise tahakkukun esas
alınması nedeniyle oluşan çelişkiden dolayı, meslek
mensupları tahsil etmedikleri gelirlerinden dolayı katma değer
vergisi ödemek sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır.
Meslek mensuplarının hizmetlerine yönelik olarak KDV tevkifatı
getirilmesi bu sorunun kolayca çözümünü sağlayacaktır. Yine avukatlar
gibi meslekte on yılını dolduran meslek mensuplarına
yeşil pasaport hakkı verilmesi taleplerimiz arasındadır.
1999 yılında hayatımıza giren
193 sayılı Kanunun mükerrer 120nci maddesiyle getirilen geçici
vergiden 4üncü dönem geçici verginin kaldırılması meslek
mensuplarının iş yükünü hafifletecektir. Mesleğe yeni
başlayan meslek mensuplarına KOSGEB desteği verilmesi, iş
ve vergi mahkemelerinde meslek mensuplarına ara buluculuk hakkı
verilmesi bizlerin talebidir. Sayın Bakanımızın mücbir
sebep gibi bizlerin de taleplerine sessiz kalmayacağını ve çözüm
bulacağını umuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk milleti Cumhur İttifakıyla kıyama
kalkmıştır; hedefimiz, 2023 yılının lider ülkesi
Türkiyesinin gerçekleştirilmesidir. Bu vesileyle yarın yani 24 Temmuz
2020 tarihinde açılacak olan Ayasofyanın milletimize
hayırlı olmasını diliyorum. Son olarak kanun teklifine
olumlu oy vereceğimizi belirtir, Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizi izleyen büyük Türk milletini saygıyla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümde şahıslar
adına ikinci söz Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 225 sıra sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Ekranları
başında bizleri izleyen aziz Türk milletini ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun
teklifi günü kurtarmaya yönelik bazı düzenlemeleri içerse de uzun vadede
AKP iktidarının oluşturduğu tahribatları gidermeye
yetmeyecektir. Sayın milletvekilleri, AKP iktidara gelirken ileri
demokrasi, hukuk, özgürlükler, insan hakları gibi kavramları
kullanmıştır. Bugün gelinen noktada ise iktidar, antidemokratik
uygulamalarıyla hukuku siyasallaştırıp iktidarın
sopası hâline getirmiştir. İnsan haklarını hiçe
saymış, özgürlükleri kısıtlamış, AKP kuruluş
değerlerini hiçe saymış, iktidara gelirken
kullandığı bütün argümanları inkâr noktasına
gelmiştir. Yolsuzlukla, yasaklarla, yoksullukla mücadele diyerek gelen
iktidar şu anda bu 3Ynin sahibi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yolsuzlukla mücadele
edeceğini söyleyen AKP döneminde, ülkemiz, yolsuzluklarla anılan
yandaşların ihalelerle zengin edildiği, yardımların
bile vakıf ve dernekler üzerinden belli kişi ve cemaatlere
aktarıldığı, ülke topraklarının parsel parsel
satıldığı bir ülke hâline gelmiştir. Yolsuzlukla
mücadele eden Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2019 Yılı
Yolsuzluk Algı Endeksinde ülkemiz 180 ülke arasından 91inci
sıraya gerilemiştir.
Değerli milletvekilleri, yoksullukla mücadele
edeceğini söyleyen AKP döneminde, yoksulluk arttı, Türkiyede
yoksullar daha da yoksullaştı, zenginler daha da zenginleşti.
Geçim sıkıntısı yüzünden her gün intihar edenlerin
yaşandığı bir ülke hâline geldik. Milyonlarca gencimiz
işsiz, vatandaşın mutfağında yangın var, halk
yoksulluğun pençesinde kıvranıyor, iktidar sahipleri ise büyük
bir şatafat ve lüks içerisinde yaşamaya devam ediyor. İktidar
yardım edilmiş yoksullar istiyor, biz ise ortadan
kaldırılmış yoksulluk, o yüzden de iktidarla
anlaşamıyoruz.
Sayın milletvekilleri, AKPnin 3üncü Ysi ise
yasaklardı. AKP döneminde Türkiye yasaklar ülkesi hâline geldi. Şimdi
de Twitterı, YouTubeyi ve Netflixi kapatacaklarını
söylüyorlar. Dünya 4Y yazıcıları, nesnelerin internetini, sanal
gerçekliği, yapay zekâyı, uzayı konuşurken AKP
iktidarı hâlâ sosyal medyayı yasaklama peşinde. Hani AKP
yasakları kaldıracaktı? Bugün, haber yaptığı için
onlarca gazeteci cezaevinde. Medyayı ele geçiren AKP, birkaç tane kanal
kendisi gibi düşünmüyor diye ceza yağdırıyor, sosyal
medyayı kapatmaya çalışıyor. Daha geçtiğimiz günlerde
RTÜK, Halk TV ve Tele1e beş gün yayın durdurma cezası verdi.
İktidar, sanki halkın adım atmasını dahi yasaklayacak
duruma geldi, hatta adım atmasını dahi yasakladı; baro
başkanlarının yürümesini engelledi, milletin Meclisine
girmelerini engelledi, tüm gösterileri ve yürüyüşleri yasakladı.
Kısacası iktidar yasakları çok sevdi; Andımızı
yasakladı, TC tabelalarını yasakladı, Türk
adını yasakladı, internet sitelerini yasakladı;
konuşmak yasak, yazmak yasak, yerli tohum yasak, yerli tütün yasak,
damat demek yasak, AKPyi eleştirmek yasak. Kısacası tek
adamın istemediği her şey yasak.
Türkiye, Kuzey Koreye çevrilmek isteniyor çünkü AKP
artık ülkeyi yönetemiyor. İktidar yasakların arkasına
sığınarak iktidarda kalmaya çabalıyor ancak nafile; iktidar
yasaklarla eriyor, yasaklarla gidiyor.
Değerli milletvekilleri, kısacası
Erdoğan ve AKP iktidarı tarihsel ömrünü çoktan doldurmuş, kendi
sonuna doğru hızla yol almaktadır. Bu düzenin
değişmesine az kalmıştır. Yoksulluğa mahkûm
edilen vatandaşlarımız, ilk seçimlerde bu düzeni
değiştirecektir. Bundan on sekiz sene önce 3Yyi yani
Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları bitireceğiz. diyerek
iktidara gelen AKP, bu 3Yyle gidecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi ikinci bölüm üzerinde
soru-cevap işlemi yapacağım. Toplam süre on beş dakika;
bunun yedi buçuk dakikası soru için, yedi buçuk dakikasını da
Komisyona vereceğim.
Sayın Ekinci
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Göreviniz hayırlı olsun.
Yarın tarihî bir ana şahitlik
edeceğiz. Ayasofya ibadete açılacak ve müminlerle buluşacak.
Ben, öncelikle bize bugünleri gösterdiği için Yüce Rabbime hamdediyorum
ve bunda emeği geçen başta Cumhurbaşkanımıza ve
ekibine çok çok teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan, Süper Ligdeki temsilcimiz
Demir Grup Sivassporumuz bitime bir hafta kala Avrupa kupaları
maçlarında gelecek yıl ülkemizi temsil edecek. İnşallah
Göztepe maçından da 3 puan alarak Şampiyonlar Liginde ülkemizi
temsil etmesini temenni ediyor, hafta sonu oynayacağı Göztepe
maçında da Yiğidolarımıza başarılar diliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT Sayın Başkan, iğneden
ipliğe her şeye zam gelirken zaten ekonomik kriz içinde olan
ülkemizde salgınla birlikte hayat çok zorlaştı, özellikle de
emekli yurttaşlarımız çok mağdur durumda. Hükûmet en
düşük emekli aylığının 1.500 liraya
yükseltildiğini söylüyor ama emeklilerin önemli bir bölümünün
maaşı 1.500 liranın altında, aradaki fark hazine
tarafından tamamlanıyor. Maaşı 1.500 liradan düşük
olup da aradaki fark hazine tarafından tamamlanan emeklilerin
maaşları 1.500 liraya ulaşana kadar zam görmeyecek. Bu,
emeklilere sıfır zam demektir. Kurban ve Ramazan Bayramlarında
biner lira olmak üzere emeklilere yılda 2 ikramiye veriliyor. 2018
yılından bu yana geçen iki yıllık sürede yağdan
şekere, etten süte, kiradan faturalara her şeyin fiyatı ve
tutarı fırladı ama bu ikramiyeler hiç artmadı. İki
yıldır artmayan ve enflasyonla eriyen emeklilerin ikramiyeleri
artırılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, gerçekten her gün yeni
bir skandalla, yeni bir rezaletle karşılaşıyoruz Hükûmet
sayesinde. Aylardır sağlık emekçilerinin pandemideki özverisine,
mücadelesine dair konuşuyoruz. Sağlık
çalışanlarının korunması bir tercih değildir arkadaşlar,
zorunluluktur ama bu son olayda artık sözün bittiği yerdeyiz.
Coronayla birlikte doktorlara verilen ücret 27 bin aile hekimine verilmedi.
Ayrıca, aile hekimlerine ücretsiz verilen koruyucu ekipman
dağıtımı durduruldu. Bir de yazı gidiyor
İhtiyacınızı kendi cebinizden karşılayın.
deniliyor. Bu doktorlara yaptığınız ayıptır, günahtır,
yazıktır; gerçekten akıl dışı bir durum, rezalet.
Bir doktora görevi nedeniyle kullanması gereken ekipmanı vermemenin
mantığı nedir? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Sağlık çalışanlarının korunma ihtiyacı
şahsi değildir, halk sağlığıyla ilgilidir; bunu karşılamak
devletin sorumluluğudur, görevidir. Devlet bunu yapmıyorsa neye
yarıyor, soruyorum. Yetkililerin bu rezaletle ilgili
açıklamaları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Türkiye,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hayata geçmesiyle
başlayan yeni süreçte 2nci yılını geride
bıraktı. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, mevcut kaynakları verimli
kullanarak ve alternatif kaynaklar üreterek, jeopolitik konumumuzun da
avantajlarını kullanarak kendi kendimize yeterli olmanın
ötesinde küresel bir enerji merkezi olma yolunda kararlılıkla
ilerliyoruz. Son iki yılda TANAP projesinin iki büyük
bağlantısını gerçekleştirdik. Fatih ve Yavuz sondaj
gemilerimizle denizlerimizde çalışmalar yürüttük. Bor karbür üretim
tesisinin inşasına başladık. 2.013 elektrik üretim tesisini
devreye aldık. 1.547 megavat güneş, 370 megavat jeotermal enerjisini
devreye aldık. Kömür üretiminde 101,5 milyon tonla rekor seviyeye
ulaştık. Elektriğimizin yüzde 62sini yerli ve yenilenebilir
kaynaklardan ürettik. Doğal gaz kullanan il sayısını 81e,
ilçe, belde sayısını ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayrım
ŞAMİL AYRIM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Bildiğiniz gibi, geçen hafta dost ve
kardeş Azerbaycana, Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından
yapılan saldırı nedeniyle Meclisimiz 4 siyasi partimizin de
ortak kararıyla bir bildiri yayınladı. Tabii biz, sıcak
çatışmaların devam ettiği bir süreci yaşıyoruz.
Ben, tekrar, buradan uluslararası kuruluşları,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ve AGİTin
kararlarına uymaya çağırıyorum. İnanıyorum ki bu
konuda aklıselim galip gelecektir. Ben, bir kez daha, Meclisimizin
aldığı bu karardan dolayı, can Azerbaycanımıza
göstermiş oldukları bu dayanışmadan dolayı
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İçinde bulunduğumuz pandemi günlerinde
koruyucu sağlık hizmetlerinin en güçlü şekilde
sağlanması ayrı bir önem kazanmıştır. Yazın
ortasında olduğumuz bugünlerde önümüzdeki sonbahar ve kışa
tam olarak hazır girmemiz için gerekli önlemlerin alınması
gerekmektedir. Covid-19la mücadelede hastanelerimizde yığılmaya
neden olmamak ve mevsimsel gripten korunmak için önlemler
alınmalıdır ki bu önlemlerin başında, özellikle riskli
gruplar başta olmak üzere, grip aşılarının yaptırılması
gelmektedir. Geçtiğimiz yıl her ne kadar Sağlık
Bakanlığı aksi yönde açıklamalar yaptıysa da
yurttaşlarımız grip aşısını bulmada büyük
zorluklar yaşamıştır. Buradan Sağlık
Bakanına soruyorum: Pandemi döneminde yurttaşlarımıza
yaptırmalarını önerdiğiniz grip veya başka
aşı türleri nelerdir? Bakanlığınız bu yıl
için kaç doz grip aşısı temin etmeyi planlamaktadır? Bunun
için gerekli anlaşmalar yapılmış mıdır? Bu
aşılar hangi tarihten itibaren sağlık
kuruluşlarına ulaşacaktır?
BAŞKAN - Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 2020
yılı üreticilerimizin tarımsal destek primlerinden hâlâ ses yok,
herhâlde havale işlemleri yanlış adrese gitti. Yine buğday
hasadını tamamladık, ayçiçeği hasadına Çukurova
şu anda başladı ama daha hâlâ tarımsal desteklerle ilgili
bir açıklama yok. Çukurovada ayçiçeği satışı
aşağı yukarı geçen yılki aynı fiyatlardan devam
ediyor. Bakanlığın bir an evvel ayçiçeği taban
fiyatını en az 3 lira 300 kuruştan açıklaması
Çünkü
geçmişte 2 kilo buğday 1 kilo ayçiçeğine tekabül ediyordu. Bu
şekilde göz önüne alınması gerekmektedir.
Yine bakınız, tarım
sigortalarında, Çiftçi Kayıt Sisteminde sigortasını
yaptırmış ve geçtiğimiz günlerde doğal afetten zarar
görmüş çiftçilerin tarımsal desteklerden faydalanamaması gibi
bir durum söz konusu. Tarım Bakanlığının bu konuyu da
göz önüne alarak hem tarımsal destek primlerini bir an evvel
açıklaması aynı zamanda tarım sigortası yaptıran
çiftçilerin doğal afetten dolayı tarımsal desteklerden
faydalanamamasını da işleme almaları gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, üniversitelere giriş sınavını yaptık,
şimdi gençlerimiz tercih aşamasındadır. 2,2 milyon genç
sınava girdi, 1 milyon genç üniversitelere yerleştirilecek.
Kontenjanlar belirlendi fakat hemen hemen her alanda ciddi sayıda
işsiz genç var iken kontenjan sayılarının çok dikkat çekici
bir şekilde yüksek olduğu görülmektedir. İhtiyaç
planlamasının yapılmadığı, insan gücü
planlamasının yapılmadığı görülüyor. Gençler bir
okula yerleşecek ama okulu bitirdiğinde çoğunlukla işsiz
kalacaktır. Bu nedenle bir an önce mesleki eğitimi
artırmamız lazım, meslek liselerinin artması gerekiyor ve
bu meslek liselerinin sanayi, sektör iş birliği içerisinde
eğitim yaparak gerçek meslek erbabı yetiştirmesi gerekmektedir.
Gençleri bu belirsizlikten kurtaralım, emek ve zamanları boşa
gitmesin diyorum.
Saygılarımla, teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; özellikle kanun teklifimizle ilgili olan sorulara cevap
vereceğim, onun dışındaki sorularda umarım ilgili
bakanlıklarla iletişim hâline geçilir.
Özellikle kanunla ilgili olan, bölüm üzerine
yapılan konuşmalarda da gelen soruları biz not aldık. Soma
maden işçilerine yönelik maddemizle ilgili şunu söylemem lazım
Öncelikle, 2014teki kazada hayatını kaybeden işçilerimizi,
maden emekçilerimizi buradan tekrar rahmetle anıyorum. Şimdi,
Komisyonda da bunu uzun uzun konuştuk: 4 maden ocağı var o
ilgili kazanın tarafı olan ve bunlardan 1 tanesi Eynez, diğerleri
Atabacası, Işıklar ve Geventepe Ocakları. Bu ocakların
birini yani Eynez Ocağını -bunu Komisyonda uzun uzun
konuştuk ama ben Genel Kurulda siz değerli milletvekillerine tekrar
anlatmak istiyorum- alt işveren-üst işveren ilişkisiyle,
TKİyle işçi sorumluluğu, işçi güvenliği
açısından bağlayan bir sözleşme fakat diğer 3 ocakta redevans sözleşmesi var. Türkiye
bir hukuk devleti. Redevans sözleşmesiyle ilgili
TKİnin -ya da
sadece TKİnin yok redevans sözleşmesi, Taşkömürünün de var-
sorumluluğu, çıkan hasılatla ilgili bir anlaşma bu.
Bakın, elimde bir Yargıtay kararı var
ve 2020 tarihli bu, yeni tarihli bir karar. Bu 3 ocakta redevans
sözleşmesi olan işçilerimizin kıdem tazminatı
alacaklarının hukuk süreci yeni bitiyor yani yerel mahkemenin
verdiği karar ve Yargıtayın o kararı onaması. Yani
TKİnin burada sorumluluğu yoktur. Hukuki süreç bitmeden yeni bir
hukuki düzenleme yapamazsınız
Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir.
Elimde, 2020 tarihli, Yargıtayın
Taşkömürü için onadığı -redevans sözleşmesi için-
redevans işçilerinin işçi alacaklarındaki sorumluluğu
onayan bir karar var. Şimdi, bu karar çıkmadan, redevans
sözleşmeleriyle ilgili süreçte bir başka uygulama yapma
şansınız yok. Tekrar söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk
devletidir. Bu karar çıktıktan sonra -bu 3 ocakta yani
Işıklar, Atabacası ve Geventepe Ocaklarımızda 831
işçimiz var- bununla beraber, Eynez Ocağındaki
işçilerimizin 2.050si zaten tazminatlarını aldı; bununla
birlikte, aynı zamanda, Eynez Ocağındaki 163 işçimizin de
hukuki süreci devam ediyor. Burada hassasiyetimiz, yani kanun teklifini
hazırlayan bizler olarak hassasiyetimiz
Aynı olayda, 4 ayrı
ocakta meydana gelen ve 4 ocağın işçilerini ilgilendiren olayda
1 ocağın işçileriyle ilgili ödemelerin yapılıp
diğer 3ünün bir ayrımcılığa maruz kalmamasıyla
ilgili bir beklentiyi ve bir süreci takip etmekle ilgili, bir çözüm üretmekle
ilgili bir hassasiyetle bu teklifi verdik biz, 830 işçimizi
ilgilendiriyor. Ama şunu da söylemem lazım, Komisyonda da söyledim:
Bu ocakların bir kısmı yeni işletmelerde, yeni
işletmeciler tarafından işletiliyor ve hatta, bunların da
bir kısmı kıdem tazminatlarını aldılar faiziyle
beraber. Bu 830 işçi üzerinden hesaplandığında söylüyorum,
kıdem tazminat tutarı 14 milyon 524 bin lira, 13 milyon 337 bin de
faiziyle birlikte 27,8 milyon tazminat -bu kanun maddesi sizlerin
oylarıyla geçtiği takdirde- işçilerimize ödenmiş olacak.
Tabii, burada, süreçle ilgili şuna dikkat ediyoruz: Yedi yılın
ortalama hizmet süresi mevzubahis. Özellikle, bunu Somayla ilgili söylemek
istedim.
Diğer yandan, engelliler konusu benim
kişisel olarak da çok önemsediğim bir konu çünkü ben kendi
mesleğime, gazeteciliğe de engellilerle ilgili Türkiye'nin ilk
yayınlarından birinde başladım 1989 yılında. O
tarihte Türkiyede engelliliğin adı yoktu gerçekten. 2005
yılında çıkardığımız kapsamlı bir
yasayla bugün çok ciddi bir külliyatımız var engellilerle ilgili.
Evde bakım hizmetlerinden tutun rehabilatasyon hizmetlerine, ücretsiz
ulaşıma kadar 1989la, 1990la yani benim çalışmaya
başladığım dönemle kıyas kabul etmeyecek bir düzenleme
var. Erişilebilirlik bunun en önemli konularından biri. Sadece
araçlarla ilgili değil, biliyorsunuz, erişilebilirlik binaların
erişilebilirliği açısından önemli. Ama bununla beraber,
Avrupa Birliği standartları tabii, bu erişilebilirlikteki
ölçümüz, bütün projeler buna göre yapıldı. Özellikle, belediyelerin
hizmet verdiği ulaşım araçları zaten üretim
aşamasında artık Türkiyede erişilebilir standartta
üretiliyor yani onun dışında, Türkiyede hiçbir belediye
erişilebilir standartta olmayan bir araçla ulaşım servisi
veremiyor. Ama Avrupanın hiçbir ülkesinde olmayan bir uygulama var
Türkiyede, minibüs ulaşımı. Burada da ülkemizde minibüs
sayısı yaklaşık 103 bin, bunların yüzde 10 ila 15i
erişilebilir durumda ve bunun da tabii minibüsçü esnafımıza bir
maliyeti var. Aşağı yukarı işte rampa, lift
takılması vesaire 10-15 bin TLlik bir maliyet getiriyor. Bu da
toplamda yani 103 binin üzerinden hesapladığımızda kabaca
söylüyorum tabii bunların hepsini- 1 milyar 300 milyonluk bir yekûna
tekabül ediyor. Elbette gönül arzu eder ki bunların hızlıca
dönüşümünü sağlayalım ve erişilebilirlik olsun ama
diğer yandan da biz bugün bu teklifi vermezsek -tekrar söylüyorum,
Avrupada kullanılmayan bir ulaşım aracı yani Avrupa
standartlarını uygulamaya çalıştığımız
ama Avrupanın hiçbir ülkesinde kullanılmayan bir ulaşım
aracından bahsediyoruz- aksi hâlde minibüsçü esnafımızın
ciddi mağduriyetleri söz konusu olacak. Bununla beraber, tabii, şeyi
de söyleyeyim, bir rakam daha vereyim sizlere: 7.500 adet şehirler
arası yolcu taşıma aracı bunun içinde, 76 bin de servis
aracı. Bunlar, ilgili kurumların resmî sitelerinden alınan
rakamlar. Bu madde de bu anlamda son derece önemli.
Karayollarıyla ilgili
yaptığımız, özellikle yabancı plakalı araçlarla
ilgili yaptığımız düzenlemeyi de yine Komisyonda uzun uzun
anlatmıştım. Türkiye Cumhuriyeti plakalı araçlar on
beş gün içinde ödedikleri takdirde sadece geçiş ücretini ödüyorlar,
idari para cezasını ödemiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Özellikle gurbetçi vatandaşlarımız,
hele bu dönemde, özellikle bu sezon geldiklerinde tabii, yıllara sâri bir
sorun- onların da on beş gün içinde -ki bu büyük ihtimal gümrükten
çıkarken oluyor- ödemeleri hâlinde idari para cezasını
uygulamamayı gerektiren bir düzenleme.
Ben heyetinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 4 sayın milletvekilimize 60a
göre söz vereceğim.
Sayın Piroğlu, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçukun mevsimlik
tarım işçilerinin çocuklarına yaptığı ziyarete ve
paylaşımına ilişkin açıklaması
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Millî Eğitim Bakanı geçtiğimiz hafta pazar günü
mevsimlik tarım işçilerini, çocuklarını ziyaret etmiş
ve bunu da paylaşmış. Millî Eğitim Bakanı
yanlış paylaşıyor, ziyaret ettikleri mevsimlik tarım
işçilerinin çocukları değil, mevsimlik tarım
işçileridir. Sayıları 720 bini bulan 5 ile 17 yaş
arasında çocuk bugün çalışmaktadır. Millî Eğitim
Bakanı tarlada bunları ziyaret edeceğine, bu çocukların
barınma ve okul imkânlarını yaratmalı, ailelerine bu
çocukları okutacak gerekli desteği vermeli, kendi özel
okullarının imkânlarını sunmalı ve bu çocukları
okulda ziyaret etmelidir, tarlada değil,
çalıştığı yerde değil, yasa dışı,
suç işlememelidir.
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz
48.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Türkiye Taşkömürü Kurumunda işçi
açığı giderilmediği takdirde kurumun geleceği ile
işçilerin hayatlarının tehlikede olduğuna ilişkin açıklaması
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Türkiye
Taşkömürü Kurumunda azalan işçi sayısı Kurumun
geleceğini tehlikeye sokmakla kalmayıp madenlerde kaza riskini
artırmaktadır. 17 Temmuz tarihinde Kurumun Armutçuk Taşkömürü
İşletme Müessesinde meydana gelen göçük nedeniyle 25
yaşındaki madencimiz Yunus Oku hayatını kaybederken bugün
de Üzülmez Taşkömürü İşletme Müessesinde 29 yaşındaki
Fatih Kafkas isimli maden işçimiz aynı şekilde can
vermiştir. Bir hafta içerisinde peş peşe gerçekleşen bu iki
kaza âdeta göz göre göre gelmiştir. Sayıştay raporlarında,
Kurumda yeterli sayıda işçi tertip edilmemesinin hem üretim
kayıplarına hem de iş kazalarına yol açtığı
açıkça ifade edilmiştir. İşçi açığının
giderilmediği TTKde, Kurumun geleceği ve işçilerin
hayatları karartılmaktadır. TTKye acil olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Filiz
49.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Erzurum Kongresinin 101inci yıl dönümü vesilesiyle modern
dünyada manda ve himayenin güçlü ekonomi, bilim ve yüksek teknoloji
aracılığıyla devam ettirildiğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Atatürkün başkanlığında 23
Temmuz 1919da başlayan ve cumhuriyetin temellerinin
atıldığı Erzurum Kongresinde hiçbir imkânımız
olmadığı hâlde manda ve himayenin asla kabul edilmemesi gibi
yüksek bir bağımsızlık ruhuyla hareket edilerek
bayrağımızın sonsuza kadar dalgalanması
sağlanmıştır, onlara minnet borçluyuz. Modern dünyada manda
ve himaye güçlü ekonomi, bilim ve yüksek teknoloji aracılığıyla
devam ettirilmektedir. Başkalarının himayesinde olmamak için
bilim ve teknolojide ileri gitmek zorundayız. Eğitimin kalitesi
artırılmalı, beton yerine AR-GEye kaynak sağlanmalıdır.
Üniversiteler iyi yönetilmeli, özellikle taşra üniversitelerinde her gün
gazetelerde boy gösteren değil, bilimsel niteliği
tartışılmayacak kişiler rektör olarak
atanmalıdır. TÜBİTAK gibi araştırma kurumları
daha çok teknoloji üretmeye odaklanmalıdır. Bugün görüşülen
torba kanunda TÜBAda görevlendirilecek kişilerin maaşları
artırılırken TÜBAnın ne ürettiğini sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Baş
50.- İstanbul Milletvekili Erkan
Başın, Somada Geventepe, Işıklar ve Atabacası
ocaklarında ara vermeden çalışan işçilerin
kıdemlerinin birleştirilip birleştirilmeyeceğini, ihbar
tazminatları sosyal hakları ve iş kazaları nedeniyle
kazanılan tazminatların ödenip ödenmeyeceğini, Uyar Madencilik
tarafından mağdur edilen işçilerin akıbetini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ya, soru-cevap işlemi için girmiştim,
kendi sorularım olsa vazgeçebilirdim ama Somada, şu anda bizi
Hükûmet Meydanında izleyen işçi kardeşlerimizin soruları.
Komisyon da buradayken işçi arkadaşlarımızın net
yanıtlar beklediğini vurgulayarak sorularımı soruyorum:
1) Geventepe işletmesinde, Işıklar ve
Atabacası iş yerlerinde ara vermeden çalışan işçilerin
kıdemleri birleştirilecek mi?
2) İşçilerin hakkı olan ihbar
tazminatları ödenecek mi?
3) Bu iş yerlerinde iş kazası
nedeniyle ölüm, sakat kalma, uzuv kaybı nedeniyle mahkemelerce
kazanılan tazminatlar ödenecek mi?
4) Bu iş yerlerinde eksik, ödenmemiş ve
ödenmeyen sosyal haklar ödenecek mi?
5) Uyar Madencilik tarafından mağdur
edilen maden işçilerinin durumu ne olacak?
Lütfen açık, net, anlaşılabilir
yanıtlar bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyon
Başkanının varlığında olursa Sayın
Başkanım
BAŞKAN Evet, söz almak isteyen var mı
Komisyonda arkadaşlar?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Komisyon Başkanı yerinde yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Olabilir, bir sıkıntı
yok, göreviniz ama on beş dakika ara veriyoruz o zaman arkadaşlar.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
225 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3037)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Kemal Peköz Erol
Katırcıoğlu
İzmir Adana
İstanbul
Tulay Hatımoğulları Oruç Gülüstan Kılıç
Koçyiğit
Adana
Muş
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Baş, bu önergeyi
tamamlayayım, ondan sonra size söz vereyim.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Önergeyle ilgili
yalnız. Şöyle bir eksiklik olduğu için söz istiyorum, bir izin
verirseniz
BAŞKAN - Peki, yerinizden 60a göre, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- İstanbul Milletvekili Erkan
Başın, 225 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili vermiş olduğu önergesinin işleme
alınmaması nedeniyle Başkanlığın tutumu
hakkında usul tartışması açılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şu anda söz almamın nedeni şu: Siz,
biraz önce gündeme ilişkin konuşurken 6ncı maddeye ilişkin
3 önerge olduğunu söylediniz; oysa Başkanlık Divanı
tutanakları incelenirse benim ve Barış Atayın ortak
imzamızla verdiğimiz bir önerge daha var, o önergenin de işleme
alınması gerektiğini düşünüyorum, o yüzden müdahale ettim.
Sanıyorum 4 önergenin işleme alınması gerekiyor.
BAŞKAN - Sayın Baş, önergelerin
gündeme alınmasıyla ilgili maddeler olan İç Tüzük 87 ve 91de
açıkça ifade edilmiş ve belirtilmiş. Toplam 7 önerge
verilebiliyor aslında ama bu temel kanun olduğu için grupların
önerge hakları saklı. 2 milletvekili arkadaşımız,
bağımsız veya fark etmez siyasi parti gruplarına mensup
milletvekili arkadaşlar önerge verebiliyor. Bu önergelerin veriliş
şekilleri, Meclis temayüllerinde ve İç Tüzükte belli. Sizin
önergenizin işleme alınmaması gerekçesi, o önergeler
kapatıldığı içindi. Bu önergelerin başlangıçta
verilmesi gerekiyor ve diğer önergelerle birlikte verildiğinde bir
kura çekimine gidiliyor, kura usulü uygulanıyor ama sizin önergeniz daha
sonra verildiği için, maalesef işleme alamadık önergenizi.
Bundan sonra önergeleri verirken İç Tüzüke uygun hareket ederseniz bu
işi çözmüş oluruz diye düşünüyorum.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kuşku yok, hepimiz elimizdeki İç Tüzüke ve bu İç
Tüzük'ü destekleyen Mecliste oluşmuş teamüllere göre davranmak
durumundayız ama takdir edersiniz ki oluşmuş teamül iddiası
olsa bile -ki ben böyle olmadığı kanaatindeyim, değişik
tutumları olmuş Başkanlık Divanının bu konuda
daha önceki örneklerde- yine de İç Tüzüke aykırı bir teamül
oluşturulması mümkün değildir. Şimdi, İç Tüzükün
ilgili maddelerini incelediğimiz zaman 87nci maddede 7 önerge verme
hakkı kullanılmazsa siyasi partiler tarafından, diğer
milletvekillerince kullanılabilir." diyor. 91de böyle bir ifadede
bulunmuyor. Önerge verme hakkını öncelikli olarak milletvekillerine
veriyor 91inci madde, daha sonra Siyasi parti gruplarının da
haklı saklıdır." diyor. Dolayısıyla zaten 3
önerge olduğunu söylediniz, 3 önerge de siyasi parti gruplarına ait
önergeler, milletvekillerine ait verilmiş benim önergem
dışında bir önerge yok. O yüzden önergemin işleme
alınmasını tekrar rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baş, o paragrafı
size okumak istiyorum. Milletvekilleri, esas komisyon veya Hükûmet
değişiklik önergeleri verebilir. Milletvekilleri tarafından
Anayasaya aykırılık önergeleri dahil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Ancak, her siyasî parti grubuna mensup milletvekillerinin birer
önerge verme hakkı saklıdır. Yani 5 siyasi parti grubumuz var,
5 tanesi verebilir veya vermeyebilir. Bunların vermemesini, 87nci maddede
belirtildiği gibi, 7 önerge içine dâhil etmiyor, sadece 2 önerge
verebilir." diyor. Bu önergeler başlangıçta 2 milletvekili
-dosyaya da bakarız kimler tarafından verildiğine-
tarafından verilmiş, onun için de gündeme alınmamış
sizin önergeniz. Böyle bir sıkıntı... Ben bunun doğru
olduğunu düşünmüyorum, kişisel fikrimi söyleyeyim, İç
Tüzükün bu kısmı doğru değil. Burada
bağımsız milletvekillerimiz var, söz almakta zorlanıyor,
komisyonlarda söz almakta zorlanıyor, komisyonlarda önerge veremiyorlar
komisyon üyesi olmadıkları için, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda konuşamıyorlar. E, bu milletvekili
arkadaşlarımız milletvekilliği sürecince ne yapacaklar?
Hiçbir faaliyete katılamıyorlar. İç Tüzükün bu maddesinin
değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum ama şu anda ben
İç Tüzüke göre hareket etmek zorundayım. Siz de takdir edersiniz ki
maalesef böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bunu da
tutanaklara geçirmiş olduk burada. Bundan sonra -siyasi parti grup
başkan vekilleri de dinliyor- yapılacak bir İç Tüzük
çalışmasında veya tadilatında bunun
değiştirilmesi ve bağımsız milletvekili
arkadaşlarımızın da bu sürece dâhil edilmesi
gerektiğine inanıyorum.
Son sözünüzü alayım Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Yani, sizin özgürlükçü yorumlamanıza
ilişkin herhangi bir kaygı taşımıyorum fakat
şöyle bir iddiaya sahibim, bu iddiamda da ısrarcıyım.
Parlamento, daha önce, bugünkü Parlamentoda olduğu gibi çok sayıda grubu
olmayan milletvekilinin, partinin, bağımsız milletvekilinin
temsil edildiği bir Parlamento değildi. Dolayısıyla, konu
daha önce bu biçimde gündeme gelmemiş. Şimdi, daha önce gündeme
gelmediği için bunu yok saymak doğru değil. Ben talebimde
ısrarcıyım, bir de özel bir durum var Sayın Başkan.
Bakın, burada maden işçileriyle ilgili bir kanun teklifini
tartışıyoruz. 6ncı madde, maden işçilerinin maddesi.
Bu arkadaşlarımız altı yıldır, yedi yıldır
bunun mücadelesini veriyorlar. Ben de Türkiye İşçi Partisi Genel
Başkanıyım, bu maddede önerge vermeyeceğim de nerede önerge
vereceğim diye sormak istiyorum gerçekten.
BAŞKAN Sizi anlıyorum.
ERKAN BAŞ (İstanbul) O yüzden, sizin
şahsınıza dönük değil ama Başkanlık
Divanının bu tutumuna ilişkin bir usul tartışması
açılmasını talep ediyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen maddeler üzerinde siyasi parti grupları
dışında milletvekillerinin önergesinin işleme
alınıp alınamayacağı hakkında
BAŞKAN Peki, usul tartışması
açıyorum.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Bu ne ya!
Bu ne ya! Tiyatro!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte...
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
ERKAN BAŞ (İstanbul) - Aleyhte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhte
BAŞKAN Sayın Ramazan Can, lehte olmak
üzere ilk konuşmacımız.
Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilimizin tutumu
lehtedir, tutumu doğrudur. Biz, şu an görüşmekte olduğumuz
yasa teklifini İç Tüzük 91e göre temel yasa şeklinde
görüşüyoruz. Temel yasada grupların önerge verme hakları
saklı olmakla birlikte, 2 önerge verme hakkı var. Yani, siyasi parti
gruplarının birer önerge verme hakkı mahfuzdur. Bunun
yanında 2 önerge verme hakkı vardır, onun haricinde önerge
verilemez, bunun içerisine Anayasaya aykırılık önergeleri dâhil.
Şayet, temel yasa şeklinde görüşmeseydik -normal bir yasama
süreci, temel yasa olmayan şeklinde maddelerde görüşmeler devam
etseydi- her grubun önerge verme hakkı mahfuz olmak kaydıyla 7 önerge
verme hakkı vardı. Dolayısıyla, temel yasa olarak
görüştüğümüz bu kanun teklifinde grupların önerge verme
hakkını saklı tutmuştur ve grupların önergeleri
verilmiştir. Diğer taraftan, 2 önergeyle ilgiliyse, önergeler
verildiğinden şu an siyasi parti grubu olmayan milletvekillerinin
önerge verme hakkı yoktur. Tabii ki demokratik anlamda -Meclis Başkan
Vekilimiz de söyledi- bir İç Tüzük değişikliğinde
bağımsızlara, siyasi parti grubu olmayan milletvekillerine bir
değerlendirme söz konusu olabilir, bunlar değerlendirilebilir ama
bunun zamanı ve yeri burası değildir. Dolayısıyla
Meclis Başkan Vekilimizin tutumu yerindedir, bu önergeler işleme
alınamaz diyor Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte Sayın Erkan Baş
Konuşma süreniz üç dakika.
Buyurun.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, arkadaşlar, birincisi, eğri
oturalım doğru konuşalım, böyle temel kanun olur mu ya? 11
maddeden oluşmuş kanun teklifini, sadece burada muhalefetin sesini
kısmak için temel kanun olarak getiriyorsunuz, Meclisin gündemine koyuyorsunuz.
Halkımız bilsin, temel kanun ile normal
kanun arasındaki fark ne? Normal kanun olsaydı her madde üzerinde
görüşmeler yapacaktık, her madde üzerinde önergeler verecektik,
bunları geniş geniş, ferah ferah tartışacaktık,
bize yakışır bir yasama yapacaktık. Ama siz ne
yapıyorsunuz? Konuşulmasın, alelacele olsun bitsin, gelsin
geçsin diye 10 maddeden oluşan bir kanun teklifini getirip temel kanun
olarak önümüze koyuyorsunuz. Dolayısıyla, muhalefetin sesini
kısma girişiminize karşı isyan ettiğim için
buradayım, bunu söyleyeyim, bu çok açık. Bu İç Tüzükün bu
konuda verdiği bütün hakları kullanacağım.
İki: Arkadaşlar, maden işçileriyle
ilgili bir kanun teklifini tartışıyoruz. Kimisi sekiz
yıldır, kimisi altı yıldır direnen yüzlerce, binlerce
işçi, şu anda, Somada Hükûmet Meydanında toplanmış,
televizyon ekranını kurmuş bizi izliyor Kim işçiden yana,
kim patrondan yana? diye soruyorlar. Ben Türkiye İşçi Partisi Genel
Başkanıyım. Bu maden işçileriyle ilgili bir kanun teklifine
önerge vermeyeceğim, burada konuşmayacağım da nerede
konuşacağım diye sormak istiyorum, bundan daha doğal ne
olabilir?
Üçüncüsü: Gelelim elimizdeki kitaba. Hepimiz bu
kitaba bağlı olmak durumundayız. Bakın, ben
beğenmiyorum ama ben bu kitaba uyuyorum. Şimdi, 87 ve 91
arasındaki fark ne? Lütfen, alın ve bakın 87 ile 91
arasındaki fark ne? 87de diyor ki Eğer bu hak siyasi parti
grupları tarafından kullanılmazsa diğerleri tarafından
kullanılabilir. 91de böyle bir şey söylüyor mu? Söylemiyor.
Milletvekillerinin önerge verme hakkı vardır. diyor; ayrıca
siyasi parti gruplarını koruyor. Yani diyor ki: Sen siyasi parti
gruplarının sözünü kesemezsin ama milletvekilinin de sözünü
kesemezsin. Her milletvekili çıkar, konuşur, tartışır,
düşüncesini paylaşır. Bu 2 madde arasındaki farkın
başka bir açıklaması yok. İkisini yan yana koyup bakan
aklı başında herkes görüyor ki bir tanesinde diyor ki Gruplar
kullanmazsa milletvekili kullanır. diğerinde diyor ki: Milletvekili
kullanır, grupları da korurum. Burada da bir tartışma yok.
Değerli arkadaşlar, bakın, daha
önemlisi konuyla ilgili alınmış Anayasa Mahkemesi kararları
var bizim elimizde. Anayasa Mahkemesi -siz daha önce de bu milletvekillerinin
söz hakkını kısıtlamaya dönük pek çok girişimde
bulunduğunuzda- konuya ilişkin düzenleme yapmış ve
demiş ki Milletvekillerinin önerge verme hakkı engellenemez.
Dolayısıyla burada yapmaya çalıştığınız
şey, esas itibarıyla söylüyorum, muhalefetin sesini kısmaya,
istemediğiniz seslerin duyulmasını engellemeye dönük. Kanunun
etrafından dolaşarak hile yapıyorsunuz. Buna rağmen ortaya
çıktığında, açıklarınız ortaya
çıktığında bunu engellemek için de buradaki çoğunluk
gücünüzü kullanıyorsunuz.
Bakın, son olarak da şunu söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
bir cümleyle bitiriyorum, bir dakika bile sürmeyecek.
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Komedi ya!
ERKAN BAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, komedi falan değil. Bak, ben burada diyorum ki beni
buraya gönderen işçinin hakkını arayacağım
kardeşim, bunu engelleyemezsin. Buna sen Komedi. diyorsun, sana komedi
de bana trajedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
ERKAN BAŞ (Devamla) Ya, işi olan, derdi
olan çıkar konuşur arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Baş, Genel Kurula hitap
edin, meramınızı açıklayın lütfen.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Benim derdim var ya!
Somada maden işçisi izliyor kardeşim bunu. Derdim var, senin derdin
var mı?
Değerli arkadaşlar, son bir soru.
Bakın, diyorsunuz ki: Siyasi parti gruplarının hakkı var.
Ayrıca, verilmiş önergeler olduğu iddia ediliyor. Öyle önergeler
yok, o önergeler varsa işleme alınır. Yani buradaki 2
milletvekili önergesi de
Halkımız bilsin, şunu
yapıyorsunuz: Sıra sayısı çıktığı anda
AKP grubundan koşuyorsunuz, 70 tane önergeyi veriyorsunuz kapatmak için;
kapatma önergesi, susturma önergesi veriyorsunuz. Şimdi geri
çekmişsiniz ama geri çekildiğine göre orada bir boşluk var,
bırakın da bunu ben kullanayım. Yani siz konuşmak istemiyor
olabilirsiniz, sizde tek ses var, partiniz ne derse o olabilir ama buradaki her
milletvekilinin konuşma hakkı var, biz de bu hakkı sonuna kadar
kullanacağız. Ne yaparsanız yapın maden işçilerinin
sesi de bu kürsüye yansıyacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mehmet Doğan Kubat...
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
bağımsız milletvekillerinin veya grubu bulunmayan siyasi
partilerin temel kanunlar üzerinde önerge verme hakkına ilişkin
Başkanlık makamına yapılan itiraz üzerine
Başkanlığın benimsediği tutumun lehinde
görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, görüşülen kanun
teklifleri üzerinde önerge verme hakları İç Tüzükümüzün 87, temel
kanunlar bakımından da 91inci maddesinde açık biçimde
düzenlenmiştir. İç Tüzükümüzün şu anda temel kanun olarak
görüştüğümüz kanuna da tatbik edilen 91inci maddesinde
milletvekilleri ve esas komisyonun değişiklik önergeleri
verebileceği, milletvekilleri tarafından madde üzerinde 2 önerge
verilebileceği ancak her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin
1er önerge verme hakkının saklı olduğu belirtilmiştir.
Hükmün gerekçesinde ise aynen şu ifadeler yer almaktadır:
91inci madde kapsamındaki tekliflerin Genel
Kuruldaki görüşmelerinde milletvekilleri tarafından her madde için
iki önerge verilebilmesi öngörülmekte ve siyasî parti gruplarına mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakları saklı
tutulmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ikiden fazla siyasi parti
grubu bulunması durumunda ise her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklı tutulduğundan,
tüm siyasi parti grupları tarafından önerge verilmesi hâlinde,
verilen önerge sayısı ikiden fazla olabilecektir. Madde üzerindeki
önerge hakkı, bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerince
kullanılmaması hâlinde diğer siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerince veya bağımsızlarca iki önerge verilebilecektir.
Siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince madde üzerinde
önerge verilmemesi hâlinde, bağımsız sayılan
milletvekillerince iki önerge verilebilecektir.
Değerli
arkadaşlar, bu gerekçeden de açıkça
anlaşıldığı üzere, geçmişte de, 24üncü Dönemde
de buna benzer bir tartışmayı yaptık, teamüllerimiz ortada.
Elbette ki bağımsız arkadaşlarımızın,
milletvekillerimizin bu Parlamento çatısı altında önerge verme
hakları var ama kurallara uygun biçimde bunları vermemiz lazım.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Temel kanunda nasıl verebilirim bir açıklar
mısınız?
MEHMET DOĞAN
KUBAT (Devamla) - Burada bağımsızların önergesi siyasi
parti gruplarından önce vermesi hâlinde işleme alınır.
İki, aynı zamanda vermişse kuraya tabi olur ama bir siyasi parti
grubu verdikten sonra bağımsızların veya grubu olmayan
siyasi parti milletvekillerinin önerge verme hakkı bu Tüzüke göre yok.
Mesele budur.
Dolayısıyla
Başkanlığın tutumu yerindedir, İç Tüzüke ve
Anayasaya uygundur. Bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi saygılarımla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aleyhte olmak üzere Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın
Özel. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elimizde bir İç
Tüzük var. Bu İç Tüzükün ne yazdığını ve buraya hangi
maddeler niye yazılmış, bunu iyi anlamak durumundayız.
Biraz önce Sayın Erkan Başın söylediği gibi, aslında,
bugün 11 maddelik bir kanunu temel kanun olarak görüşmek yani Maddeleri
üzerinde görüşülmesin, bölümlere ayıralım, hızlı
görüşülsün. demek, aslında İç Tüzükte tanınan bir
hakkın çoğunluk tarafından istismarıdır. Çünkü temel
kanun maddesini okuduğunuzda ve 22nci Dönem ve daha önceki dönemlerdeki uygulamalarına
bakıldığında -1.500 maddelik bir kanun gelmiş, kanunun
bütün maddeleri birbiriyle ilişkili, 1.500 maddeyi tek tek müzakere etmek
yıllarca sürebilir- 30u aşmamak üzere, örneğin 1.500 maddelik
kanunu 50 bölüm hâlinde görüşün diyor. Mesela Vergi Usul Kanununda bunun
örneği var ama daha sonra istismarcı bir anlayış bunu daha
az maddelere getirmiş. Bugün rekor denemesi yapıyorsunuz. 11 maddelik kanunu
İç Tüzükün 81inci maddesine göre görüşmek yerine İç Tüzükün
bir başka maddesine gidip temel kanun olarak görüşüp maddeler
üzerinde söz hakkını kısıtlıyorsunuz. Geriye bir tek
seçenek kalıyor, o da önerge üzerinde beş dakika konuşmak.
Şimdi, önergeyle ilgili düzenleme iki yerde
var. Birincisi, 87nci maddede diyor ki: Her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklıdır. Ancak, bu
hak ilgili siyasi parti gruplarınca kullanılmaması hâlinde
diğer siyasi parti grubuna mensup olanlar ya da bağımsızlar
tarafından kullanılır. Bu şu: 7 tane önerge verilecek
temel kanun olmasa. Burada 7 bağımsız milletvekili
çıkıp önergeleri doldurduysa Kardeşim, siyasi partiler
konuşmayacak mı? Siyasi partilerin önerge hakkı
saklıdır. diyor. Neyi korumak için? 7 milletvekilinin grupları
susturmasını engellemek için. Doğru mu? Doğru.
Sonra dönüyoruz 91inci maddeye, o temel kanun.
Temel kanunda önerge sayısını kısıtlıyor. Diyor
ki: İki önerge verilebilir. Bu 2 önergeyi milletvekillerinin vermesini
tarif ediyor: Milletvekilleri tarafından Anayasaya
aykırılık önergeleri dâhil madde üzerinde iki önerge
verilebilir. Devamında Ancak, her siyasi parti grubuna mensup
milletvekilleri birer önerge verebilir. diyor. Bu sefer şuna engel olmaya
çalışıyor. Zaten üzerinde az konuşulan, maddelerin
konuşulmadığı bir kanunda siyasi partiler 2 önergeyi
doldurup da bağımsızların yasamaya katkısından
mahrum kalınmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Düşünün ki 600
kişiden oluşan bir Meclis -600ümüzün de burada olduğunu
düşünelim- 50si bağımsız. Siz 550 kişiyle yasama
yapıp 50sini dışarı itemezsiniz. diyor. O zaman gruplar
konuşacak, 2 tane de önerge hakkı var. Zaten bunun böyle
olduğunu bilen iktidar partisi kapatma önergesi veriyor yani o 2sini de
sizden 2 arkadaşa verdiriyor ki bağımsızlar
konuşamasın. Bunu da yapamamışsınız. Kapatma
önergeniz olsa, başta 5 önerge var demeleri lazım; 3ü siyasi
partilere, 2si de AK PARTİli 2 milletvekiline. Ama siz kapatma
önergesini verseniz kürsüye çağırılınca gerekçe okutmak ya
da önergeyi çekmek suretiyle bu engellemeyi yaparsınız ama
yapmamışsınız. Nereden biliyoruz
yapmadığınızı? Önergeler okutulmadı yani ya
zamanından önce çektiniz ya da şöyle bir uygulama yerleştirmişsiniz:
Biz kapatma önergesini veriyoruz, üzerinde durmuyoruz, nasılsa kimse hak
talep etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi bir hak talebi
var, o hak talebi şu: Temel kanunsa ben maddede konuşamıyorum,
grupların hakkı eyvallah, benim de sözüm var. diyor bir
bağımsız milletvekili. O hakkın verilebilmesi,
kullanılabilmesi için bir engelleme yapmadığınız da
tutanaklarda mevcut. Yapsanız yanlış, bence ayıplı ama
3 önerge vermiş CHP, HDP, İYİ PARTİ. AK PARTİden 2
kapatma nerede? Yok. Beyefendi de vermiş önergesini
Konuşacağım, işçinin hakkını
savunacağım. diyor. Buna karşı Yapamazsın. Sen
konuşamazsın. akıl alır gibi değil. Ha, her maddede
de bu hakkı olduğu hâlde, bir de tam bir yerindelik ve iyi niyet var;
sadece işçilerle ilgili maddeye vermiş önergeyi. Niyeti kötü olsa,
kendini grup yerine koymak olsa her maddede de konuşabilir, bunu talep
edebilir. Şu bir maddede Türkiye İşçi Partisinin Genel
Başkanının konuşturulmaması büyük bir ayıp olarak
boynumuza asılır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunu yapmayın. Ben Sayın Başkanın başta
belirttiği kanaati
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen toparlayalım Sayın
Özel, bitirelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tabii ki daha önce
uygulamalar var, daha önce benzer uygulamalar var, rutinleşmiş. Geçen
dönemlerde bağımsız milletvekilleri yoktu, bu kadar, 10 tane
parti yoktu ama 22nci dönemde 2 partinin yerleşik uygulaması
şimdi 5 bağımsız partinin olduğu bir yerde uygulanmaz,
bu doğru değil.
Ben bu noktada, Sayın Haydar Akarın özgürlükçü,
İç Tüzükü genişletme yönünde bir uygulama yapacağına
inanıyorum. Lafzıyla, ruhuyla bir bütün olarak İç Tüzük Türkiye
İşçi Partisinin haklı talebine cevaz vermektedir. Takdir riyaset
makamınındır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç
Tüzükün 91inci maddesindeki her madde için 2 önerge
sınırlaması konusunda maddenin gerekçesi ve
Başkanlığımızın bugüne kadarki uygulaması
hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.
Temel kanun olarak görüşülmesine karar verilen
teklifler özel görüşme yöntemiyle görüşülmekte olup buna ilişkin
hükümler İç Tüzükün 91inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede,
önerge işlemlerine ilişkin özel bir düzenleme vardır. Bu
düzenlemeye göre, milletvekilleri ve esas komisyon değişiklik önergeleri
verebilir, milletvekilleri tarafından madde üzerinde 2 önerge verilebilir
ancak her siyasi parti grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme
hakları saklıdır. Bu hükmün gerekçesi de şöyle
açıklanmıştır: 91inci madde kapsamındaki tekliflerin
Genel Kuruldaki görüşmelerinde milletvekilleri tarafından her madde
için iki önerge verilebilmesi öngörülmekte ve siyasi parti gruplarına
mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakları saklı
tutulmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ikiden fazla siyasi parti
grubu bulunması durumunda ise her siyasi parti grubuna mensup
milletvekillerinin birer önerge verme hakkı saklı tutulduğundan,
tüm siyasi parti grupları tarafından önerge verilmesi hâlinde,
verilen önerge sayısı ikiden fazla olabilecektir. Madde üzerindeki
önerge hakkı, bir siyasi parti grubuna mensup milletvekillerince
kullanılmaması hâlinde, diğer siyasi parti grubuna mensup
olanlar ile bağımsız olan milletvekillerince ancak iki önerge
verilebilecektir. Siyasi parti gruplarına mensup milletvekillerince madde
üzerinde önerge verilmemesi hâlinde, bağımsız sayılan
milletvekillerince iki önerge verilebilecektir.
Gerekçeden anlaşılan, önerge
hakkının ancak parti gruplarına mensup milletvekilleri
tarafından kullanılmaması hâlinde bağımsız ve
grubu olmayan siyasi partilerin milletvekillerince
kullanılabileceğidir. Siyasi parti gruplarına mensup
milletvekillerince iki veya daha fazla önerge verilmiş olması
hâlinde, bağımsızlar ile grubu olmayan siyasi partilerin önerge
vermesi mümkün değildir. Ancak uygulamada bağımsız
milletvekilleri ile grubu olmayan siyasi partilerin lehine bir yorum
yapılmış ve önergeler geliş sırasına göre
sıralanarak ilk 2 önergenin bağımsızlar ya da grubu olmayan
siyasal partiler tarafından verilmesi hâlinde bu önergeler işleme
alınmıştır. Aslında, İç Tüzükün gerekçesinde de
açıklandığı gibi, ilk 2 önergeden sonra siyasal parti
grupları tarafından 2 önerge verilmiş olması hâlinde bu
önergelerin 2 önerge sınırlaması nedeniyle işlemden
kaldırılması gerekirdi. Dolayısıyla, Başkanlığımızın
bağımsız milletvekilleri ile grubu olmayan siyasal partilerin
haklarını korumaya yönelik olduğu görülmektedir. Durum böyleyken
ilk 2 önerge hakkının gruplara mensup milletvekilleri tarafından
kullanılmasından sonra bağımsızlardan ve grubu olmayan
siyasal partilerden gelecek önergelerin işleme alınmasının
zorunlu olduğunu söylemek ne İç Tüzük hükmüne ne hükmün gerekçesine
ne de uygulamasına uymamaktadır. Bu nedenle bu önergeyi işleme
alma imkânı bulunmamaktadır. Ayrıca, bu konuda daha önce, 24üncü
Dönemde 28/3/2012 tarihli 84üncü Birleşimde aynı konuda açılan
usul tartışmasında Başkanlık tutumu bu yönde
gerçekleşmiştir.
Burada bugüne mahsus ilave olarak şunu da
söylemek istiyorum: Aslında Özgür Beyin kürsüde belirtmiş
olduğu 2 önergenin burada 3 önerge şeklinde değil, 5 önerge
şeklinde olması gerekiyor. Ben diğer kısmına
katılmıyorum. İç Tüzükte de böyle bir uygulama
yapılmamış yani kesin bir zorunluluk getirmemiş. Benim
bundan sonraki nöbetlerimde eğer 3 siyasi parti grubu veya 5 siyasi parti
grubu önerge vermişse 2 önergenin de bağımsızlar veya
diğer milletvekillerimiz tarafından verilen önergelerin de önerge
listesine alınmasını ve burada okutulmasını, bu
önergeyi veren milletvekili arkadaşlarımın da burada bulunup bu
önergelerini çekmelerini bekleyeceğim ve bunu uygulayacağım.
Bilgilerinize sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla tutumumda bugün için bir
değişiklik bulunmamaktadır.
Görüşmelere devam ediyoruz.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.14
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.26
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
225 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Önerge üzerinde ilk söz, İzmir Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegünün.
Buyurun Sayın Pekgözegü. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hukuk ve yargının çöktüğü günlerden
geçiyoruz. Türkiye hukuk güvencesi konusunda 128 ülke arasında 107nci
sırada. Bunu neden söylüyorum: Ebru ve Aytaç hakkında birkaç söz
söylemek için. Türkiyede hukukun bu kadar kötü olduğu bir dönem
yaşanmıyor, adaletin bu kadar yerlerde olduğu bir dönem
yaşanmıyor. Fakat iktidar temsilcilerinden sık sık şu
sözü duyuyoruz: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hayır, hukuk
uzun bir süredir Türkiye Cumhuriyetinde -zaten çok zayıftı-
ortalarda görünmüyor.
Bakın, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal açlık
grevindeydiler, ölüm orucuna gittiler ve şu anda ölümün
eşiğindeler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir sorumluluğu
var, insanları yaşatma sorumluluğumuz var. Ebru ve Aytaçı
yaşatmak için bir şeyler yapmalıyız. Yargıtayda
dosyaları, Yargıtay hâlâ bekliyor; ölmelerini mi bekliyor,
Yargıtay ne bekliyor? Bu hukukçular toplam 159 yıl ceza
almışlar. 2 avukat ve diğer avukat tutuklular ne
yapmış olabilirler 159 yıl hapis cezası almak için? Gizli
tanıklarla, sahte tanıklarla yapılan bu mahkemeler geçersizdir.
Ebru ve Aytaç için mutlaka adalet sağlanmalıdır; bir an önce
onların yaşama tutunmaları için elimizden gelen her şeyi
yapmalıyız, adil yargılanmalarının önünü
açmalıyız. Bu Meclisi ben burada göreve davet ediyorum, daha fazla
vaktimiz yok. Muratı kaybettik, İbrahimi kaybettik, Helini
kaybettik. 21inci yüzyılda, 2020de Türkiyede insanlar adalet için
bedenlerini açlığa yatırdılar ve öldüler. Ebru ve Aytaç
yaşasın diyorum, ivedilikle gereken yapılsın, Yargıtay
dosyayı incelesin diyorum.
Değerli arkadaşlar, mevcut yasa maddesi
için, 6ncı madde için çok şey söylendi aslında ama tabii ki
böyle palyatif çözümlerle Türkiyedeki işçi sınıfının,
emekçilerin sorunları çözülemez, sorunlara çare bulunamaz. Aslında
Türkiye 2018den beri derin bir krizde bulunuyor ve bu ekonomik krizden hep
ekonomik krizi öteleyerek, erteleyerek bir şekilde ayakta kalmaya
çalışan bir iktidar var. Kimin üzerine basıyor bu iktidar?
İşçilerin, emekçilerin üzerine basarak ayakta kalmaya
çalışıyor. Herhangi bir programı yok, planı yok,
sadece küçük küçük parçalara ayırarak tepkileri azaltıcı
bazı önlemler alıyor. Bu kabul edilemez diye düşünüyoruz. O
yüzden daha ciddi ve daha köklü çözümlere ihtiyacımız var.
Soma faciasından tam bir yıl sonra -o
zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan- Soma
işçileriyle oturdular ve 15 maddelik bir anlaşma imzaladılar
bakın. Ve bu anlaşma Soma işçilerinin mağduriyetlerini
gidermek için Hükûmetin alması gereken önlemleri içeriyordu. Bu önlemlerin
hiçbiri alınmadı yani verilen sözlerin hiçbiri demeyeyim,
yanlış olacak fakat büyük bir çoğunluğu
yapılmadı, gerekirse madde madde de sayarım. Yani bunun
altında Erdoğanın imzası var, Erdoğanın her
söylediğini, iki dudağı arasından çıkan her şeyi
yapan bir iktidar ve onun ortağı var. Burada da onları göreve
davet ediyorum. Nedir bu? Örneğin, Uyar Madencilik için bu anlaşmada
söz verilmiş, Uyar Madencilikle ilgili bir söz verilmiş, denmiş
ki: Uyar Madencilikte çalışan, işsiz kalan işçilerin
alacakları tazminatlar bir yasa çıkarılarak ödenecektir. Bunun
altına Erdoğan imzasını atmış. Eğer biraz
önce soru-cevap kısmına girebilseydim soracaktım: Uyar
Madencilik bu dosyanın içerisine neden girmiyor? Dün de sordum fakat
herhangi bir cevap da alabilmiş değiliz. Burada Işıklar
kadar, Atabacası kadar, Güventepe kadar aslında Uyar Madencilik de
Aslında Türkiye'de kıdem tazminatını alamayan, işten
atılan bütün işçilerin alacakları için çözüm üretmek gerekiyor.
Yani bunu ille de TKİnin ödemesi gerekmiyor, ille de devletin ödemesi
gerekmiyor. Bu patronlar zevküsefa içinde yaşarken işçilerin
haklarını vermiyorlar. İşçilerin ücretini vermeyip bir eli yağda
bir eli balda yaşayan bu işverenlerden bir şekilde devlet
işçilerin haklarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Devlet, sadece
ve sadece İş Yasasını uygulasa, sadece ve sadece
İş Güvenliği Yasasını uygulasa bile bu
kapitalistlerden işçilerin birçok hakkını alabilir,
işçilere iade edebilir; patrondan alıp işçiye verebilir ya da
kendi verip rücu edebilir işverene fakat bunların hiçbirini
yapmıyor. İhbar tazminatı, ödenmemiş ücretler, fazla
mesailer, iş kazası tazminatları, sosyal haklar, sakat
kalanların ve malullerin tazminatları gibi birçok hak gene bu yasa
kapsamına mutlaka alınmalı ve tüm emekçilerin, işçi
sınıfının haklarıyla ilgili olarak yasaların
hayata geçirilmesi için çaba sarf etmeli diye düşünüyorum.
Bir de değerli arkadaşlar, kısaca bir
şeye daha değinmek isterim: Bakın, Millî Eğitim Bakanı
Ziya Selçuk geçenlerde mevsimlik tarım işçilerinin yanına
gidiyor ve onların çocuklarıyla görüştüğünü söylüyor. Böyle
bir şey yok, orada çalışan çocuklardır. Bu konuda sizin
dikkatinizi çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Çok
teşekkürler Sayın Başkan.
Tweet atmış, diyor ki: Geçtiğimiz
pazar günü mevsimlik işçilerin çocuklarıyla tarladaydım. Yaz
tatili kitaplarını bir salkım domatese takas ettim.
Öğretmenlere sesleniyor: Siz de gidin ve onlara kitap verin. diyor.
Sayın Selçuk, biliyorum, siz emekçi sınıfından
gelmiyorsunuz, bir patronsunuz, özel okullarınız vardı, belki o
yüzden bilmiyorsunuz; çocuklar tarlalarda çalışıyor;
yaklaşık 700 binin üzerinde çocuk tarlalarda
çalışıyor. Onların eğitime erişmesi için ne
yapıyorsunuz? Bunu düşünmelisiniz. Çocuk işçiliğine
hayır diyebilecek misiniz? Size bunu soruyoruz. Bunun için çaba
harcamalısınız. Biz burada çocuk işçiliğine hayır
diyoruz. Hükûmeti çocuk işçilerin olmadığı bir Türkiye için
göreve davet ediyoruz.
Çok teşekkürler Sayın Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Dijital Mecralar Komisyonu Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 6- 4857 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 11 2002 tarihli ve
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 4/6/1985 tarihli
ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında rödovans sözleşmesi
çerçevesinde yeraltı maden işletmeciliği yapan şirketlere
ait işletmeler, ilgili bulunduğu hesap dönemleri sonu itibariyle
kıdem tazminatı yükümlülüklerini hesaplamaları ve bu yükümlülük
nedeniyle cari dönemde ortaya çıkan kıdem tazminatı
artışları için karşılık ayırmaları
şarttır. İlgili kamu kurumu, bu
karşılıkların ayrılıp ayrılmadığını
her yıl denetlemekle yükümlüdür. Söz konusu
karşılıkların ayrılmaması durumunda rödovans
sözleşmesi re'sen sonlandırılır. Bu fıkra
kapsamındaki işyerlerinde çalışan ve İş
sözleşmesi kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona
ermiş olan çalışanların kıdem ve ihbar
tazminatları ile diğer alacaklarının ödenmemesi durumunda
söz konusu alacakların ödenmesinde ilgili kamu kurumları asıl
işveren sayılır ve şirketle birlikte müteselsilen
sorumludurlar.
Emine Gülizar Emecan Süleyman Girgin Abdüllatif
Şener
İstanbul Muğla Konya
Cavit Arı Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kamil
Okyay Sındır
Antalya Manisa İzmir
Mehmet Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Somada 13 Mayıs
2014 tarihinde bir facia yaşandı ve 301 işçimiz, madencimiz bu
faciada katledildi. Sonrasında kazanın yaşandığı
ocağı işleten Soma Kömürleri AŞ, 2.831 işçisini
kıdem ve ihbar tazminatlarını vermeden kapının önüne
koydu. Somada, tazminatsız kapının önüne konulan, işten
çıkartılan sadece Soma Kömürleri AŞ çalışanları
değildi. Onlarca ölümlü kazanın yaşandığı Uyar
Madencilik mağdurlarını da katarsak Somadaki mağdur
sayısı 3.500ü geçiyordu. Yıllar boyunca bu işçilere sözler
verildi, alacaklarının ödeneceği söylendi; kanun
yapıldı, protokoller yapıldı, alacaklar takside bağlandı
hatta 3 taksiti ödendi ancak mağduriyet yıllar boyunca sürdü ve geçen
sene işçiler eylem kararı aldılar. Kırkağaç
Çamlıkda otuz üç gün boyunca zor şartlar altında seslerini
duyurmaya çalıştılar. Sonrasında siyaset kurumu devreye
girdi, Meclis devreye girdi, en sonunda Enerji Bakanı müjdeyi verdi. Buna
göre Soma Kömürleri AŞye ait Eynez Ocağında
çalışanlara TKİ ödeme yapacak, Atabacası, Işıklar
ve Geventepe Ocaklarında çalışanlar için ise yasal düzenleme
yapılacaktı. İyi de yasal düzenlemeye ne gerek var? Eynez
Ocağında çalışan madencinin hakkını ödeyen
TKİ diğerlerini de ödesin diyebilirsiniz ki
haklısınız. Konu biraz teknik ama kısaca anlatmaya
çalışacağım:
Soma Kömürleri AŞ 4 ocak işletiyordu.
Şirket, Eynezde TKİyle hizmet alımı sözleşmesi,
diğer 3 tanesinde ise redevans anlaşması yapmış.
Hizmet alımında alt işveren, üst işveren ilişkisi
varmış, redevans ise hasılat kirasıymış ve bu
konuda verilmiş onlarca Yargıtay kararı varmış.
Bakanın dediği oldu, hizmet alımı sözleşmesi
yapılan Eynez Ocağında, çalıştıkları
günlere ait kıdem ve ihbar tazminatları kısa süre önce
madencilerimize ödendi. Bugün ise redevans sözleşmesi yapılan
diğer ocaklarda çalışan madencilerimize haklarını
vermek için yasal bir düzenleme yapıyoruz. Verilen sözler tutulmuş
oldu, acaba hakikaten de verilen sözler tutulmuş oldu mu bu yasal düzenlemeyle?
Şu anda Somada, Hükûmet Konağı önünde maden işçileri eylem
yapmakta. Verilen sözler tutulsa yüzlerce işçi neden eylem yapıyor
olur? TKİ ödeme yapmış, e biz burada kanun da
yapacağız, işçiler daha ne ister?
Değerli milletvekilleri, gelinen noktayı
önemsiyoruz. Bir yıl önce Sorun yok. Diyenler, bugün Sorunu çözüyoruz.
diyor. Gelinen noktayı elbette ki önemsiyoruz ve emeği geçenlere
teşekkür de ediyoruz. Ancak amaç, Türkiyedeki madencinin
sorunlarını çözmekse ne yazık ki bu teklif sorunları
çözmüyor; amacımız Somadaki sorunları, madencinin
sorunlarını çözmekse ne yazık ki bu teklif bu sorunları da
tam anlamıyla çözmüyor. Çünkü işçisini Somada mağdur eden
sadece Soma Kömürleri AŞ değil en az onlar kadar hatta belki de
onlardan daha fazla mağduriyet yaşayan yüzlerce Uyar Madencilik
çalışanı var ve bu insanlar sekiz yıldır
alacaklarını alamıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu insanlar her gün
yerin yüzlerce metre altına giren ve evden her
çıktıklarında sevdikleriyle her seferinde helalleşen
gariban, yoksul insanlar. Aralarında, kazalarda uzuvlarını kaybetmiş,
gözünü kaybetmiş, bacağını kaybetmiş ancak
tazminatını alamamış madencilerimiz var. Uyar Madencilik
mağdurlarına da defalarca söz verilmiş, mağduriyetlerinin
giderileceği defalarca söylenmiş, bugün bile hâlâ birtakım
sözler veriliyor. Ancak artık Uyar Madencilik mağdurlarının
dayanacak hâli kalmadı, bıçak kemiğe dayanmış. Bu
arkadaşların tek istekleri, bu kanun teklifinde yer almak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki gün önce eylem yapan işçileri ziyaret ettim, bilhassa
Uyar Madencilik mağdurları isyan ediyor. Maden kazasında
gözlerini kaybeden Ali Kandemir ile bacağını kaybeden İdris
Sarıkayayla beraberdim. İnanır mısınız hâlâ
umutları var, hâlâ bu yüce Meclisten gelecek müjdeli haberleri
bekliyorlar. Peki, Uyar Madencilik mağdurları neden bu yasa
teklifinde yer almıyor? Çünkü patron ile TKİ redevans sözleşmesi
yapmış. Gözlerini kaybeden Ali kardeşim Vekilim, ben
redevanstan anlamam, ne olduğunu bugün bile bilmiyorum, benim ne kabahatim
var? diyor. Ben cevap veremedim. Bu Meclis çatısı altında bu
basit soruya cevap verebilecek bir arkadaş varsa beraber Somaya gidelim,
Ali kardeşimize cevabı birlikte verelim.
3 çocuğuyla eyleme gelen bir madenci
eşiyle tanıştım, Biz de insanız, bizim de
hayallerimiz var. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Bakırlıoğlu.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) Tamam
Başkanım.
Tek hayali ise ufak da olsa bir ev sahibi olmak.
Ağlayarak derdini anlattı, boğazım düğümlendi,
inanın tek laf edemedim. Ellerinde senet var, mahkeme kararı var
ancak madenci hakkını alamıyor. İşin kötüsü, bu kadar
mağduriyete sebebiyet veren patron bugün bu ülkede hâlâ madencilik
yapabiliyor.
Sonuç olarak, bu teklif kanunlaşırsa
Geventepede çalışanların ve Uyar Madencilik
mağdurlarının hakkını teslim etmemiş
olacağız. Esasında sorun sistem sorunu. Çözüm ne peki? Çözüm,
vermiş olduğumuz önergede. Önergemizin kabul edilmesi umuduyla Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesi ile 4857
sayılı Kanuna eklenen geçici 11inci maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
GEÇİCİ MADDE 11- Manisa İli Soma
İlçesinde Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun taraf olduğu
3213 sayılı Kanun kapsamında imzalanmış rödovans
sözleşmeleri kapsamında yer alan Işıklar, Atabacası ve
Geventepe ocaklarında çalışan ve 13/5/2014 tarihinde meydana
gelen maden ocağı kazası sonrasında kıdem
tazminatına hak kazanacak şekilde hizmet akdi sona erdirilen
işçilerden kıdem tazminatını ve/veya iş
sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden
kaynaklanan tazminatını alamayanların bu tazminatları, bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içerisinde Kuruma müracaat etmeleri
halinde müracaat tarihinden itibaren 6 ay içinde Kurum tarafından ödenir.
Yapılan ödeme nedeniyle Kurum, rödovans sözleşmesinin tarafı
olan ilgili şirketler ile bu şirketlerden tahsil edilemeyen veya
tahsil edilemeyeceği anlaşılan tutar için kıdem
tazminatına hak kazanılacak şekilde iş sözleşmelerinin
sona erdiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar
görev yapmış yönetim kurulu üyelerine rücu eder.
Cahit
Özkan Özgür
Özel Hakkı
Saruhan Oluç
Denizli Manisa İstanbul
Erkan
Akçay Lütfü
Türkkan Mehmet
Doğan Kubat
Manisa Kocaeli İstanbul
Yasin
Öztürk Bekir
Başevirgen Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Denizli Manisa Manisa
Mehmet Ali
Özkan İsmail
Bilen
Manisa Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumu tarafından gerçekleştirilen kıdem tazminatı ve
iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın
feshinden kaynaklanan tazminat ödemeleri için kuruma, redevans
sözleşmesinin tarafı olan ilgili şirketler ile bu
şirketlerden tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği
anlaşılan tutar için kıdem tazminatına hak kazanılacak
şekilde iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihten bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar görev yapmış yönetim kurulu
üyelerine rücu yapabilme imkânı sağlanmaktadır.
BAŞKAN Oylamadan önce Komisyon ve Grup
Başkan Vekillerine arzu ederlerse söz vereceğim.
Önce Komisyona söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, önce biz bir iki şey
söyleyelim açıklığa kavuşması açısından.
BAŞKAN Peki Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Şüphesiz, parlamentolarda yasama faaliyetleri
maddenin metni, gerekçesi ve tutanaklarla birlikte bir bütün. Çok hassas bir
noktadayız. Yani beş yıldır yüzlerce kez bu Meclisi bu
konuda bilgilendirdik, zaman zaman meşgul ettik ve şimdi ortak bir
önergeyle sorunun önemli bir kısmı çözülüyor, o konuda da bir iki
cümle söyleyeceğiz sonra müsaadenizle ama -çünkü bir iki teşekkür
etmemiz gereken mevkidaşımız var- burada Sayın Komisyon
Başkanının konuya getireceği açıklıklar uygulama
açısından önemli.
Sayın Başkan, geçici madde 11de ifade
edilen Işıklar, Atabacası ve Geventepe Ocakları var. Bunlar
-TKİ tarafından- redevans olduğu için, mahkeme kararlarına
uygun olarak ödenme imkânı olmadığından, TKİ bu konuda
bir yasal düzenleme yapılırsa ancak olacağını
söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi, bir sorun
Daha
önce, 2012 yılında Geventepenin yer altı madeni
kapanmış. Orada çalışan madenciler endişe ediyorlar:
Biz önce orada çalışıyorduk ama bizi baca baca
gezdiriyorlardı. Otobüs nereye götürürse o ocakta
çalışıyorduk, o bacada çalışıyorduk ve sonra
işsiz kaldık. 2012de Geventepe kapandı diye bizim
mağduriyetimiz olur mu? Hizmet birleştirmelerimiz TKİ
tarafından yapıldı mı? diye. Ve bunun
dışında farklı maddi tazminat beklentileri var, o konuyla
ilgili de Sayın Grup Başkan Vekillerinin olumlu
yaklaşımları var, o konudan siz de haberdarsınız.
Somadaki soruları biliyorsunuz, Erkan Bey de biraz önce benzerlerini
sormuştu. Uygulamada tereddüt kalmaması açısından bu konuya
açıklık getirmeniz mümkün mü Sayın Başkanım?
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün geçici 11inci maddeyle 6ncı maddede
yaptığımız değişiklikle yıllardır
bekleyen önemli bir sorunu çözmekte önemli bir adım atıldı.
Tabii, kanun Mecliste gerekçeleriyle kabul edilince ve Komisyonun ifade
ettiği görüşler, milletvekillerinin bu konudaki mütalaaları bu
kanunun uygulanmasında büyük önem arz ediyor. Biraz evvel Sayın Özgür
Özel Beyin sorduğu soruları birkaç gündür de zaten Grup Başkan
Vekilleri olarak aramızda tartışıp mütalaa ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu bakımdan, biraz
evvel, Işıklar, Atabacası ve Geventepe Ocaklarında
çalışan işçilerin 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen
maden ocağı kazasından sonraki durumlarını büyük
ölçüde çözdük. Fakat bir de Somada Uyar Madencilik vakası var;
işçilerini dolandırmış, tazminatlarını
ödememiş, her türlü hukuksuzluğu yapmış. Gözlerini,
ayaklarını kaybeden işçiler ortada kalmış sakat
kalanlar var, maddi olarak zarar görenler var ve mahkeme kararına
rağmen bu tazminatlarını da alamamışlar.
Çalıştıkları sürelerin hizmet birleşmesi
yapılmış mı yapılmamış mı?
Bunların da açıklığa kavuşması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ve ayrıca, mahkeme
kararına rağmen ödenemeyen bu kıdem tazminatlarını ve maddi
zarar tazminatlarını alamayanların hukuki bakımdan
durumları nedir? Bunu açıklığa kavuşturmakta fayda
var.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Manisa ili Soma ilçesi Işıklar, Atabacası
ve Geventepe Ocaklarında çalışan, 13 Mayıs 2014te
yaşanan maden faciası sonrasında iş sözleşmesi
bildirimsiz feshedilen ve bu noktada kıdem tazminatı
alacaklarını alamayan işçilerle ilgili daha evvel de yine
Mecliste bu konularda çalışmalar yapılmıştı.
Özellikle 24üncü Dönemde yapılan çalışmalarda bu konular
müzakere edilmiş ve hukuk çerçevesinde, iş sözleşmesi
çerçevesinde yargısal mekanizmalar devam ettiği için böylesi bir
yasal düzenleme şartları oluşmamıştı. Aradan
geçen süre zarfında, maalesef, biraz önce Sayın Grup Başkan
Vekillerinin de ifade ettiği gibi, özellikle şirketlerin bu noktada
kanunu dolanmak suretiyle işçilerimizi mağdur etmelerinden mütevellit
durum dikkate alınmış ve bu çerçevede, bugün diğer siyasi
parti gruplarıyla ortak bir önergeyle işçilerimizin o
mağduriyetini giderme noktasında bu düzenleme yapılıyor;
hayırlı uğurlu olsun.
Gönlümüzden geçen, elbette bu noktada yine
yapmış olduğumuz iş güvenliği mevzuatı
çerçevesinde, madenlerimizde iş güvenliğine uygun olarak
çalışan işçilerimizin canlarını, aile ve bireysel
sağlıklarını korumaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu noktada yeniden
böyle bir kazanın meydana gelmemesini elbette Yüce Allahtan niyaz
ediyoruz. Şimdiden, işçilerimize yapmış olduğumuz bu
düzenleme hayırlı uğurlu olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Türkiyenin en büyük iş
cinayetlerinden biri yaşanmıştı yıllar önce Somada ve
çok sayıda ocağa ateş düşmüştü. Uzun
yıllardır Somadaki madenciler, o ağır felaketi
yaşamış olanlar mağduriyetlerinin giderilmesi için mücadele
sürdürdüler; Meclise de geldiler, hepimizle görüşmeler yaptılar ve
uzun zamandır sorunların aşılabilmesi için hep birlikte
adım atılması gerektiğinin farkındaydık. Bugün,
Mecliste grubu bulunan bütün partilerin ortaklaşa
hazırladıkları bir teklifle bu konuda sorunların en
azından bir kısmının çözülmüş olması önemli bir
adımdır, hepimizi sevindirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Elbette ki
yitirilmiş canlar geri gelmeyecektir, elbette ki acılar unutulmayacaktır
ama en azından mağduriyetlerin bir ölçüde giderilmesi yönünde
adım atılmış olması çok önemlidir. Bu açıdan, biz
de bunu destekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Türkkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Şimdi, iki
açıdan çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum: Bir, öncelikle,
altı sene evvel Işıklar, Atabacası ve Geventepe
Ocaklarında hayatlarını kaybeden madencilerin
haklarının iade edilmesi açısından önemli bir iş
yaptı Meclis.
Bir şeyden daha mutluyum: Meclis, uzun süredir
iktidarın ömrünü uzatabilecek kanun yapmaktan öte milletin hayrına
bir kanun yaptı; bir madde ihdasıyla beraber milletin hayrına
bir iş yaptı. Bu mutluluğumu da burada bir kere daha dile
getirmek istiyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Müsaade ederseniz sorulara cevap vermeden önce,
Türkiye Kömür İşletmelerinin nasıl ve ne şekilde
çalıştığına dair kısa bir bilgi vermek istiyorum
ki konu çok dahi iyi anlaşılsın. Birincisi: Türkiye Kömür
İşletmelerinin doğrudan kendisi tarafından işletilen
ocakları var, doğrudan işletme faaliyetinde bulunuyor.
İkinci alternatif olarak yine TKİ Genel
Müdürlüğüne ait, onun uhdesinde olan, hizmet alım sözleşmesi
yaparak çalışma yapılan ocaklar var.
Üçüncüsü ise yine redevansla kendi uhdesindeki maden
işletmelerinin işletildiği ocaklar var.
Bu konuda, elbette, kendisi tarafından,
TKİ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen ocaklarda
kıdem tazminatından doğrudan sorumlu olan kurum Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğüdür. Yine, hizmet alım
sözleşmesi yoluyla yapılan işletmelerde de kıdem
tazminatı ilgili genel müdürlük tarafından ödenmektedir. Redevans
işletmelerinde ise kıdem tazminatı için sorumlu olan kurum veya
kuruluş yüklenicidir. Bu konuda çok sayıda yargı kararı
var; özellikle redevans işletmelerinde kıdem tazminatının
mutlaka yüklenici tarafından ödenmesi gerektiğine dair. Elbette,
doğal olarak şu soruyu soracaksınız, diyeceksiniz ki:
Evet, redevans işletmesine yönelik bu yönde yargı kararları var
ama Geventepe, Işıklar ve Atabacası işletmeleri
redevansla işletilmiyor mu? Evet, Geventepe, Işıklar ve
Atabacası işletmeleri redevansla işletiliyordu ancak redevansla
işleten firma Soma Anonim Şirketiydi yani Soma Eynezde hizmet
alım sözleşmesiyle faaliyette bulunan şirkete aitti. Bu
şirket Soma Eynezde çalışan bir işçiyi zaman zaman
alıp Işıklar işletmesine, Işıklar
işletmesinden alıp Atabacasına, Atabacası iş yerinden
alıp Geventepede çalıştırabiliyordu.
İşçilerimizin ise redevans işletmesi ile hizmet alım
işletmesi arasında ne tür bir fark olduğunu bilmelerini elbette
düşünemeyiz. Ve bu işçilerimizin yani bu 3 işletmede
çalışan işçilerimizin aslında bir mağduriyeti söz
konusuydu çünkü bu işçilerimiz Soma AŞ bünyesinde faaliyet gösteren
işçilerdi ve Soma Eynezdeki işçilerin kıdem tazminatları
ödendi. Aslında bu işçilerin önemli bir kısmı Soma Eynez
AŞde çalıştığı gibi yine aynı firmanın
redevansla faaliyet gösterdiği işletmelerinde de görev
yapıyorlardı. Dolayısıyla aslında bu işletmede
çalışan işçilerimize yönelik bir haksızlık söz
konusuydu ve bu nedenle hem ihbar tazminatı hem de kıdem
tazminatının bu işçilerimize ödenmesi noktasında bu
düzenleme yapıldı. Ben tüm gruplara çok teşekkür ediyorum.
Burada, tabii, bir başka husus; örneğin,
2011 yılında, 2012 yılında Geventepe işletmesinde
çalışan bir işçi kardeşimizin daha sonra
Işıklarda, Atabacası gibi işletmelerde
çalıştığını görüyoruz. Bu kardeşlerimiz
kıdem tazminatından yararlanacaklar, bunu açıklıkla ifade
etmek istiyorum.
İkinci husus, Uyar Madencilik konusu.
Değerli arkadaşlar, Uyar Madencilik şirketinin redevansla orada
işletme faaliyetinde bulunduğunu biliyoruz. Dolayısıyla
yargı kararları gereği de Uyar Madenciliği bizim buraya
dâhil etmemiz doğru olmazdı açıkçası ve mümkün de
değil. Bu konuda çok sayıda yargı kararı var, doğrudan
bir redevans işletmesi ve onun için Somada Geventepe, Işıklar
ve Atabacasından çok farklı bir durum söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Çünkü Atabacasında çalışan bir işçi
kardeşimiz Soma Eynezde de çalıştırılmış,
Soma Eynezde çalışan işçi kardeşimiz Geventepede
çalıştırılmış. Bu kardeşlerimizin, burada
çalışan kardeşlerimizin bir mağduriyeti söz konusu idi. O
nedenle hem kıdem tazminatı hem de ihbar tazminatının
ödenmesine yönelik bu düzenleme yapıldı, hâlbuki Uyar Madencilikteki
durum çok daha farklı.
Yine konuşmacılar tarafından -belki
bugün değil ama dün- Ermenekteki ocaklar gündeme getirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Ermenekteki ocağın sahibi TKİ Genel
Müdürlüğü değil, bizatihi bir firma tarafından işletilen
bir ocak. Dolayısıyla o firma işleticisi, o işçilerimizin,
işçi kardeşlerimizin kıdem tazminatından da sorumludur.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
6ncı madde oy birliğiyle kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 2014
yılında Somada meydana gelen maden kazası sonrası
işçilere Türkiye Kömür İşletmelerince yapılacak olan
kıdem tazminatı ödemesinin, rödevans sözleşmeli
işletmelerin yönetim kurulu üyelerinden rücu edilmesini sağlayacak
önergenin kabul edilmesi vesilesiyle emeği geçen herkese teşekkür
ettiğine ve Uyar Madencilik konusunda da çözüme
ulaşılıncaya kadar gayretlerinin devam edeceğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
biraz önce soru sordum, Sayın Grup Başkan Vekilleri meseleye yönelik
birkaç şey söylediler. Öncelikle hepimizin madenciler adına
teşekkür borcumuz var. Beş yıldır bu konuyu
konuşuyoruz, bazen de bıktırdık bu meseleden dolayı.
Sayın Erkan Akçayla birlikte bu konuyu sürekli gündemde tutmaya
çalıştık.
Bundan bir yıl önce bu mağduriyeti
anlatırken Sayın Özlem Zengin kalktı geldi Olmaz öyle
şey. dedi, Vallahi var Özlem Hanım. dedim. Bana belgeleri verin.
Bu kul hakkına girmektir. Biz de mesul oluruz. dedi. O günden beri yeni
bir çaba sürüyor. Dün akşamdan itibaren Sayın Mehmet Muş konuya
çözüm odaklı ve özellikle ihbar tazminatları açısından da
çok gayretli yaklaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
kolaylaştırıcılığıyla, deneyimiyle; sizin
nöbetinizde siz İç Tüzük olanaklarıyla katkı sağlayarak;
faciadan itibaren, Manisada milletvekili olmayan Halkların Demokratik
Partisi orada olarak, burada takip ederek, dün Türkiye İşçi
Partisinin Genel Başkanının emekleriyle; İYİ
PARTİnin, Sayın Lütfü Türkkanın sürekli yaptıkları
katkılarıyla, bugün kendi önergelerinden fedakârlık ederek bu
önergeye olanak sağlayarak, herkes Manisamız için, işçilerimiz
için gayret gösterdi. Bir özel teşekkürü Doğan Kubata yapmak
isteriz. Gruplar arası iletişimde ve bu madencilerin sorununun
çözülmesinde Sayın Doğan Kubatın beş yıldır
emeği var, çok çabası var. Oy veren bütün milletvekillerine
müteşekkiriz. Böyle yasalarda ortaklaşmak, böyle önergelerde ortaklaşmak
çok önemli.
Burada, hepimizden alacaklı bir tek Uyar
Madencilik kaldı. Teknik imkânsızlıklarla ilgili
açıklamayı Sayın Başkandan hepimiz dinledik. Dünden
itibaren bu konuda da iktidar partisinin Grup Başkan Vekilleri Biz bunu
bir şekilde çözmek için bir gayret göstereceğiz. diyorlar.
Özellikle, o, biraz önce kürsüde adı anılan, gözünü kaybetmiş
Ali kardeşimize, ayağını kaybetmiş Değerli
İdris kardeşimize de bu davanın takipçisi
olacağımızı, buradaki Soma AŞ için bu çözümü Uyar için
de bir noktaya getirene kadar gayret edeceğimizin sözünü veriyoruz.
Herkese teşekkür ediyorum tabii. Sağ olun
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay
53.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, maden
ocaklarıyla ilgili konunun hem teknik mahiyetiyle hem de hukuki boyutuyla
çözüme kavuşturulmasında gayret gösteren herkese ve Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akara teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Özgür Özelin konuşmasına da
ayrıca teşekkür ediyorum.
Hakikaten uzun süren gayretler neticesi hem
uzlaştığımız, meselenin özünde de mutabık
kaldığımız bir husus olmakla birlikte,
karşımıza çıkan birtakım hukuki sorunlar da engeller de
en iyi niyetli şekilde aşılmaya
çalışılmıştır. Bu vesileyle, bütün arkadaşlarımıza;
Sayın Mehmet Muşa, Sayın Doğan Kubata, Sayın Cahit
Özkana, Sayın Özlem Zengine, Sayın Özgür Özele ve bu konuda gayret
gösteren bütün arkadaşlarımıza -yine, Manisa Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Özkanın da bu konuda çok gayret içerisinde
olduğunu da biliyorum- bilhassa Enerji Bakanı Sayın Fatih
Dönmeze ve Bakan Yardımcısı Şeref Kalaycı Beye de
hassaten teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çünkü bu çalışmada
mevcut durumda ve bütün maden ocaklarıyla ilgili durumda hem teknik
mahiyetiyle hem de hukuki boyutlarıyla büyük bir gayret gösterdiler.
Herkese teşekkür ediyorum.
Size de teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Soma maden işçilerinin kıdem tazminatından
kaynaklı mağduriyetinin çözüme kavuşturulması nedeniyle
başta Grup Başkan Vekilleri olmak üzere bütün milletvekillerine
ayrı ayrı teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Evet, ben de sizlere, Grup Başkan
Vekillerine teşekkür ediyorum. Gerçekten, Türkiyenin kanayan bir
yarası olan problemin belki tümü çözülmese de oran olarak
çoğunluğu çözüldüğü için ve bunu başardığımız
için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum arkadaşlar.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN - 7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Dijital Mecralar Komisyonu Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 7 - 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı
Engelliler Hakkında Kanunun geçici 3 üncü maddesinin altıncı
fıkrasında bulunan iki yılı ibaresi üç yılı
şeklinde değiştirilmiştir.
Emine Gülizar Emecan Süleyman Girgin Abdüllatif Şener
İstanbul Muğla Konya
Kamil Okyay Sındır Cavit Arı Mehmet
Bekaroğlu
İzmir Antalya İstanbul
Ünal Demirtaş
Zonguldak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yeni göreviniz nedeniyle sizi tekrar kutluyorum ve
görevinizde başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, az önce, bir önceki
maddede Somayla ilgili altı yıldır çözülemeyen bir problem
kısmen çözüldü, önce onunla ilgili görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Tabii, bu çözümü sağlayan bütün gruplara teşekkürlerimi sunuyorum.
Gerçekten, altı yıldır bir
mağduriyet söz konusuydu. Bu mağduriyeti az önce kısmen giderdik
ama tamamen giderdiğimiz söylenemez, eksiklikler var bana göre. Az önce
ifade edildiği gibi ihbar tazminatları da bu mağduriyet
kapsamı içerisine alındı ve giderildi ama şimdi başka
meseleler var. E şimdi, bir işçi, varsayalım ki Somada ihbar ve
kıdem tazminatı alacağı var ama aynı zamanda da
iş kazası geçirdi ve iş kazası alacağı var.
Şimdi, bu işçi arkadaşımıza ihbar ve kıdem
tazminatını ödüyoruz ama iş kazasından doğan,
işte, az önce Erkan Bey de ifade etti, yaralanmalı bir iş
kazasından dolayı bir mağduriyeti doğacak ama onu
ödemeyeceğiz, o tazminatlar eksik kaldı. Daha ötesi, aynı
durumda olan sadece Somada olan madenci kardeşlerimiz yok. Yine, Uyar Madencilik
var, onu da dâhil edebilirdik, o da eksik kaldı ama Zonguldakta da
Ermenekte de başka madenciler var. Şimdi, bunu ben Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı buluyorum çünkü netice itibarıyla
aynı devlete ait madenlerde çalışılıyor, yine devlete
ait, kamuya ait olan ruhsatlı madenlerde çalışılıyor,
aynı mağduriyetler var ama Somadaki bir kısım madenci
arkadaşlarımızın mağduriyeti gideriliyor, Somada Uyar
Madencilik ve Zonguldak ve Ermenekteki diğer madencilerin
mağduriyetleri giderilmiyor. Bunu kabul edemiyorum, dolayısıyla
bunun düzeltilmesini diliyorum.
Değerli milletvekilleri, erişilebilirlik,
engellilerin sosyal hayata katılabilmeleri için son derece önemli bir
konudur. Erişilebilirlik, engellilerin sosyal hayata
katılmalarını sağlayarak, kapalı alanlarda
hapsolmalarını engelleyerek yaşamın tüm alanlarındaki
hak ve hizmetlere ulaşabilmelerini ve bunlardan yararlanabilmelerini
sağlamak demektir. Engellilerin toplumsal yaşamın her
alanında yer alabilmesi, tedavi, eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden
yararlanabilmesi, iş ve çalışma yaşamına
katılabilmesi, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılabilmesi
için binaların, yolların ve ulaşım sistemlerinin
erişilebilir ve kullanılabilir olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Bu
nedenle, fiziksel çevre ve ulaşım sistemleri planlama ve tasarım
aşamasından itibaren engellilerin kullanım ve
erişilebilirlik gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde
düzenlenmelidir.
Değerli milletvekilleri, engelli
vatandaşlarımız toplumun en dezavantajlı ve korunmaya en muhtaç
bireyleridir. Aslında, 2005 yılında çıkan 5378
sayılı Kanun engellilerin erişilebilirliği
açısından bir dönüm noktası olmuş idi. Bu kanuna göre,
yerelde ve merkezde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının
mülkiyeti, işletilmesi ve denetimi altındaki tüm binaların,
mekânların, altyapı düzenlemelerinin ve ulaşım
sistemlerinin yedi yıl içerisinde engellilerin erişebilirliğine
uygun hâle getirilmesi amaçlanmış idi. Geçici 3üncü maddeyle de
büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyelerin yetki alanları içerisinde
verdikleri toplu taşıma hizmetlerini aynı süre içinde engelliler
için erişilebilir duruma getirmeleri zorunluluğu düzenlenmiş
idi. Bu düzenlemeler son derece doğru ve yerinde olan düzenlemeler idi
ancak yedi yıllık süre içerisinde ilgililerince yasal
zorunluluğun yerine getirilmemesi nedeniyle 2012 yılında
çıkarılan 6353 sayılı Kanunun 34üncü maddesi
gereğince bu yükümlülükler sekiz yıl daha uzatılarak 2020
yılına gelindi. Bu gelen teklifle engelliler için son derece önemli
olan geçici 3üncü maddenin yaşama geçirilmesinin, ekonomik maliyeti
gerekçe gösterilerek bir yıl daha uzatılması istenmektedir. Ne
kadar bir maliyet? Az önce Komisyondan ifade edildi, 1 milyar 300 milyonluk bir
maliyet olabileceği ifade edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ben bunu
anlayamıyorum çünkü 2005 yılında çıkarılmış
olan bir kanun var, engelliler yararına çıkarılmış son
derece olumlu bir düzenleme. Bakın, on beş yıl geçmiş, on
beş yıldır bu kanun yürürlüğe girmiyor, uygulanmıyor
ve yine, bunu bir yıl daha ötelemeye gidiyoruz. Yani dünyada böyle bir
kanun var mıdır bilmiyorum. On beş yıl uygulanması
ötelenen, üstelik toplumun en dezavantajlı kesimine yönelik, olumlu
getirilen bir düzenleme on beş yıldır öteleniyor. Bence bunun
için ben Ya insaf! diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Toparlayabilirim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Ünal.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bu kadar önemli
bir kanun, on beş yıl boyunca -şimdi on altıncı
yıla gidiyor- öteleniyor.
Hani başkanlık sistemiyle ekonomi
şaha kalkacaktı, hani hem milletimiz hem devletimiz
zenginleşecekti. Şoför esnafımızın hâli o kadar
kötüdür ki, 100 binin üzerindeki şoför esnafımızın
engelliler için 1 milyar 300 milyonluk maliyeti bile
karşılayamayacağını itiraf ediyorsunuz. Peki,
şoför esnafımızın durumu bu kadar kötüyse, bu maliyeti niye
devletimiz karşılamıyor? Bu maliyeti niye minibüsçü
esnafımızın üzerine yıkmaya çalışıyorsunuz?
Bizim devletimiz toplumun en dezavantajlı kesimi olan engellilerimize 1
milyar 300 milyon lira bir parayı harcayamayacak kadar âciz bir devlet
midir?
Şimdi bir önerge verelim diyorum ben -az önce
verildiği gibi- bütün gruplar bir araya gelelim ve engelli
vatandaşlarımıza bir bayram müjdesi verelim ve bu maliyeti
devletimiz karşılasın, şoför esnafımızı da
bu maliyetten kurtaralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın
Demirtaş.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
Yani bu şekilde, on beş yıldır
uygulanmayan bu kanunu bugün hep beraber, hep birlikte engellilerimize müjde
verecek şekilde düzenleyebiliriz ve bu kanunu yürürlüğe sokabiliriz,
ülkemizi Avrupa standardında, engellilerine sahip çıkan bir ülke
hâline getirebiliriz diye düşünüyorum. Eğer bu maddeyi
çıkartmazsanız engellilere gerçekten ayıp edersiniz diyorum. Bu
sebeple, öncelikli olarak zihinlerdeki engelleri kaldırmamız
gerektiğini düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri Yaşar Orhan Çakırlar Yasin Öztürk
Samsun Edirne Denizli
Hüseyin Örs Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz
Trabzon Konya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli Başkanım, yeni görevinizde de
başarılar diliyorum.
Tabii, Parlamentonun ortak değerleri o kadar
azaldı ki, üç beş dakika önce, özellikle Somada çalışanların
hayatlarını kolaylaştıracak, mağduriyetlerini
giderecek maddeyi böyle oy birliğiyle geçirdik; Hakikaten çok mutlu bir
hadise. Grup Başkan Vekillerine ben buradan ayrı ayrı teşekkür
ediyorum. Ayrıca, Komisyon Başkanı ve değerli üyelerine,
değerli milletvekili arkadaşlarımıza ben de
huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Tabii, maden deyince aklımıza Zonguldak
geliyor. Burada, -konuşmaları dinlerken- şunu söyleyeyim:
Maalesef bugün Zonguldak kömür madeni işletmeleri çok ciddi oranda zarar
ödüyor. Deniz de burada, biz zaman zaman bunu KİT Komisyonunda da gündeme
getiriyoruz. Bakın, bu madenlere gerekli yatırımları
yapmadığımız takdirde, bunların modernizasyonunu
yapmadığımız takdirde birim maliyetleri yükseldiği
için bu maden ocaklarını tek tek özel sektöre gerek hizmet alım
sözleşmesi gerekse redevans yöntemiyle kiralıyoruz. Maalesef,
hepinizin de bildiği gibi bu kazalar daha çok özel sektör
işletmelerinde yoğunlukla yaşanıyor. Çünkü onlar işe
daha çok ekonomik açıdan, daha fazla gelir elde etmek açısından
baktığı için güvenlik önlemleri konusunda zafiyetler
oluşuyor. Bunun sonucunda da maalesef Türkiyede iş kazaları
yoğunlukla oluşuyor. İş kazaları
sıralamasında da dünyadaki yerimiz çok iç açıcı değil.
Bundan sonra, inşallah, bundan sonra hiç
olmazsa devletin işlettiği özellikle bu Zonguldak kömür
işletmeleriyle ilgili çok ciddi yatırıma ihtiyaç var, bu
yatırımlar yapılır, birim maliyetler düşer çünkü
şu an biz, bu manada, yurt dışından kömür ithal etmeye
devam ediyoruz. Bu yatırımlar yapılırsa en azından bu
ithalattan da kurtulmuş oluruz.
Teklifin 7nci maddesinde, engellilerin
hayatını kolaylaştırmak için özellikle ulaşım
başta olmak üzere gerekli yatırımların
yapılmasından bahsediyoruz. Arkadaşımız, benden önce konuşan
hatip söyledi, on beş yıldır bu madde öteleniyor. Bari Bu
engellilerle ilgili maddenin yürürlük tarihi mezarda devreye girer. diyelim de
hep beraber kurtulalım! Yani koskocaman bir Parlamento bunu uzatarak
nereye kadar götürebilir? Unutmayalım, her birimiz bugün burada birer
engelli adayıyız. Nüfus ortalamasına vurulursa ailelerinizin
içerisinde de engelli vatandaşlarımız muhakkak vardır.
Tabii, engellilerle ilgili kanun çalışması yaparken bunun
devamında da alınması lazım gelen önlemler var.
İşte, özellikle otobüslerde, minibüslerde, engellilerin çok rahat
binebilmesi için bunlarla ilgili ek yatırımların
yapılması lazım geliyor. E, tabii, işletmeler de -Türkiyenin
içinde bulunduğu şartlar ortada- gerekli yatırımları
yapmakta zorluk çekiyor. Bunun yerine, bunlara bu zorlamayı yaparken bu
tür uygulamalarda bunlara bankalar nezdinde kredi kullandırılabilir
yani bir araçla ilgili diyelim ki bin lira, 2 bin lira bu modifikasyon için bir
para gerekiyorsa Ziraat Bankası, Halk Bankası bununla ilgili kredi
verebilir, araçlarda da bu modifikasyonlar yapılabilir. Tabii, sadece
araçla değil, bugün bol miktarda inşaat yapıyoruz, bol miktarda
devlet idareleri, kamu idareleri yapıyoruz, buralarda bile engellilerin
hayatını kolaylaştıracak özellikle asansörlerden tutun,
merdivenlerden tutun, caddedeki yoldan, izden tutun çok ciddi
sıkıntılar var. Kaldı ki engellilerin yürüyeceği,
hareket edeceği alanları bile hepimizin gördüğü gibi farklı
amaçlarla da kullanılıyor. Artık bunları uzatmanın hiç
kimseye bir faydası yok, bir an önce, behemehâl bununla ilgili tedbirlerin
alınması lazım. Bunları geri ötelemenin hiçbir faydası
olmadığını geçmişte gördük.
Yine buradan yeri gelmişken söyleyeyim: Termik
santrallerin bacalarını da gündeme getirmiştik, bunlarla ilgili
süre uzatımları da vardı. Bakın, bu Sayın Cumhurbaşkanımızdan
dönmüştü, bu kısa zaman dilimi içerisinde herkes cansiparane bu
filtreleri yerine koymaya çalışıyor. Demek ki uzatmak yerine
yaptırım uygulamak, süreyi kısa tutmak daha önemli. Bu hizmetler
de bu manada daha hızlı gerçekleştirilebilir. Hayatlarını
kolaylaştırmalarını tabii ki destekliyoruz ama bu işin
yılan hikâyesine dönmesini de buradan, bu kürsüden eleştiriyoruz.
Tabii, pandemiyle beraber, Türkiye'deki ekonomik
problemler çözülmüş değil. Yani bugün gündeme gelmeyen, işte
-bunlar gündeme geliyor ama- çiftçilerle ilgili, esnaflarla ilgili çok ciddi
problemler var. Yani bakın, hepinize geliyordur, elektrik
faturalarındaki, su faturalarındaki, doğal gaz
faturalarındaki -önümüz bayram- artışların oranı ile
maaşlardaki artış oranları arasında bir mukayese
yaptığınız zaman devede kulak kaldığını
hep beraber görürsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Dolayısıyla, önümüz bayram,
verdiğiniz bin lirayla kurban kesmek mümkün değil. Geçmiş
dönemde bu, kurbana endekslenmişti. Bence emeklilere
yaptığınız bu yardım Diyanet İşleri
Başkanlığının büyükbaş hisse payı veya 1
adet koyuna denk gelecek şekilde endekslenirse hiç olmazsa emeklimize de
bu sağlanan yardımlar kurban kesme imkânı sağlar diyorum.
Kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan şeklinde
ibaresinin olarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tulay Hatımoğulları Oruç Musa Piroğlu Erol
Katırcıoğlu
Adana İstanbul İstanbul
Serpil Kemalbay Pekgözegü Kemal Peköz Gülüstan Kılıç
Koçyiğit
İzmir Adana Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Musa Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, engelli çocuğu olan anne ve babaların en büyük
kaygıları kendilerinden sonra çocuklarının ne
olacağıdır. Bu o kadar büyük bir kaygıdır ki pek çok
aile, anne baba kendilerinden önce çocuklarının ölmesini ister çünkü
aileler bilir ki kendilerinden sonra çocukları ortada kalacaktır. Bu,
yaşamsal bir tecrübedir, devletin ve toplumun engellilere
bakışını bilmekten gelen bir tecrübedir, devletin ve
toplumun bu çocukları ortada bırakacağını bilmekten
gelen bir tecrübedir.
Ne yazık ki engellilik
sanıldığı gibi fiziksel bir mesele değildir. Benim
tekerlekli sandalyeyle yürümem beni engelli kılmaz. Beni engelli
kılan, benim tekerlekli sandalye sürmemin benim toplumsal hayata girmeme
engel olmasıdır ve bunun temel sorumluluğu devlet ve
belediyelere aittir. Yani ben toplumsal hayata dâhil olamıyorsam, istihdama
dâhil olamıyorsam, eğitime dâhil olamıyorsam, sosyal hayata
dâhil olamıyorsam ve bütün bunlar fiziksel ya da zihinsel sebeplerle
oluyorsa engelli olan ben değilim, engelli olan bu toplumun kendisidir, bu
devletin kendisidir. Engel olan, devlet ve toplumdur. Engellilik sevgiyle
aşılmaz, iyi niyetle aşılmaz; engellilik devletin üstüne
düşeni yapmasıyla aşılır. Oysa ne otizm planı
devreye konuluyor ne erişim meselesi bir türlü çözülüyor. Erişim meselesi,
engelli bireyin hayata katılmasının temel unsurudur. Erişimi
engellemek, ertelemek demek engelli bireyleri eve hapsetmek demektir. AKP
engellilerin bakımını ailelerin üzerine yıkarak, devletin
sorumluluğundan kaçarak aslında bu bireylerin bağımlı
hâle gelmesine, yardımla yaşıyor hâle gelmesine
yol açmıştır.
Engelli
sağlık çalışanları işe alınmıyor; 3 bin
kişi var, 3 kişi bile işe atanmıyor, engelli
öğretmenler işe alınmıyor, engelli memurlar işe
alınmıyor; devlet kendi kadrolarını doldurmuyor. Yüzde
3lük kota vermiş, bunu yükseltmiyor. Engellilerin kendi hayatını
sürdürmesi için gerekli tedbirleri almadığınız sürece bu
ülkede engellilik bir sorun olmaya devam edecektir. Ve engellilik maddi bir
sorundur, çözme görevi de bu Meclise aittir, yasaları ertelemek değil
yasaları bir an önce uygulamaya koymak, yasaların önündeki engelleri
bir an önce ortadan kaldırmaktır. Engellilerin bir tane talebi var:
Önlerinde devlet ve devlet kurumları engel olmasın.
Bir yasa
çıkarıyoruz. Ben buradan işçilere çok açık söylüyorum: Bu
yasa kölelik yasasıdır, bu yasa işçilerin bütün
kazanımlarını yok eden bir yasadır. Çıkan yasayla
kıdem ve ihbar tazminatları ve iş güvencesi fiilen ortadan
kaldırılıyor. İnsanları işsizlik ücreti
denilen, ücretsiz izin denilen ücretle, 39 lirayla yaşamaya
zorladığınız andan itibaren onları patronların
eline mahkûm kılıyorsunuz. Eskiden kölelerin boynuna zincir,
ayaklarına pranga takılırmış; şimdi
işçilerin boynuna fakirliği, yoksulluğu, ayaklarına
işsizlik prangasını vuruyorsunuz.
Ve ben buradan
işçilere sesleniyorum: Yoksulluk ve sefalet dışında
kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Bu iktidardan, çay molasında gelip
parmak kaldırarak bu yasayı çıkaran bu iktidardan size fayda da
yok, medet de yok. İşçilerin kurtuluşu kendi ellerindedir;
kaybedecek fakirliğiniz ve işsizliğiniz var, kazanacak koskoca
bir dünya var. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
2 sayın milletvekiline
60a göre söz vereceğim.
Sayın Özkan
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın,
Bulgaristan kökenli vatandaşlara tanınan askerlik borçlanma
hakkının SGKnin 24/4/2019 tarihli genelgesiyle ellerinden
alındığına ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
Bulgaristandan dönemin totaliter Jivkov rejiminden zorunlu göçle veya kaçak
turist olarak ana vatana gelen yüz binlerce kardeşimiz Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığına kabul edilmişler ve on binlercesi de
yasal hakları olarak askerlik borçlanma hakkından
yararlandırılmışlardır ancak SGKnin 24/4/2019 tarihli
bir genelgesiyle bu hakları ellerinden alınmıştır.
İlgili Bakanlığa soruyorum: Daha önce askerlik borçlanma
hakkı tanınan bu vatandaşlarımızın yasal
hakları hangi gerekçeyle geri alındı? Bu yasal bir hak
değil ise neden yıllar önce belirli bir ücret
karşılığında borçlandırma
yaptırdınız? Örneğin, 2011 yılında askerlik
borçlanması için vatandaşın ödediği parayı, bugün
faizsiz olarak o günkü rakamla iade ediyorsunuz. Bu mağduriyeti gidermek
için yasal bir düzenleme yapacak mısınız? Uygulamanın
genelgenin yayınlanma tarihinden öncesini kapsaması doğru mu? Bu
konuda bir açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Şevkin
55.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Covid-19 pandemisi sürecinde Adana ilinde var olan işsizliğin daha da
arttığına ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP iktidarı döneminde üretimden
uzaklaştırılan Adanada var olan işsizlik daha da
artmıştır, corona sonrasına yenileri eklendi. 2006
yılında Bakanlar Kurulu kararıyla turizm teşvik bölgesi
ilan edilen Karataş Yumurtalık sahillerinde hiçbir çalışma
yapılmadığı gibi Adananın incisi olan bu 2 ilçemiz de
Cumhurbaşkanı kararıyla turizm teşvik bölgesi olmaktan
çıkarıldı. On yılda 55 fabrika kapandı, beyaz
altın diyarı olarak bilinen Adanada tarım alanları
daraldı, pamuk neredeyse artık ekilmiyor, mera alanları yok
ediliyor, üretici tarımdan, hayvancılık
uzaklaştırılıyor, esnaf kan ağlıyor, Adana
işsizlikle boğuşuyor. Bütün bunlar yaşanırken
Adanalılar soruyor: Hükûmet ne yapıyor?
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte
olan teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak teklifle çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonunun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün
87nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Başkanlığımıza ulaşan
önerge Komisyon metninde bulunmayan bir kanunla ilgili düzenleme ihtiva
etmektedir. Bu nedenle İç Tüzüke göre önergeyi işleme almamak
gerekmektedir. Ancak, itiraz olmaması ve grupların mutabakatı
bulunması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme
alacağım.
Buna göre, şimdi önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifine çerçeve 7nci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit Özkan Recep Özel Mehmet Doğan Kubat
Denizli Isparta İstanbul
Mehmet Erdoğan Erkan Akçay Mustafa Ataş
Gaziantep Manisa İstanbul
"MADDE 8
25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiş, 41 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"sistemi ibaresi "sistem ile elektronik kimlik doğrulama
sistemini şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
hh) Elektronik
Kimlik Doğrulama Sistemi: Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartının
elektronik kimlik doğrulama işlemlerinde kullanılabilmesini
sağlayan sistemi,
"(15)
Elektronik Kimlik Doğrulama Sisteminin uygulanmasında; 24/3/2016
tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
hükümlerine göre ve kişinin açık rızası alınarak
işlem yapılır.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyonu tespit edebilmek için
Sayın Komisyon üyelerinin kendilerini tanıtmalarını rica
ediyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, ben aşağı yukarı on
dört yıldan beri milletvekilliği görevini yapıyorum, ilk kez
böyle bir durumla karşılaştığımı ifade etmek
istiyorum.
BAŞKAN Evet, Komisyon üyelerinin
olduğunun tespitini yapmakta fayda var diye düşünüyorum.
(Komisyon üyelerinin salt çoğunluğunun
bulunduğu tespit edildi)
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Soru ve cevap yok.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkanım, söz isteyen var.
BAŞKAN Oylamayı tamamlayayım, yerinizden
bir dakika söz vereyim.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni
bir madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerinde önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı sırasında madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
Sayın Çelik, buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi ihdas edilen söz konusu 8inci madde
aslında Anayasanın 20nci maddesindeki özel hayatın
gizliliği ve korunmasına ilişkin olarak da mütalaa edilmelidir.
Bu anlamda, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa bir ilave
yapılarak sistemin yanına Elektronik Kimlik Doğrulama
Sistemi getiriliyor. Bunun yanında, bu Anayasa hükmüne uygun olarak
çıkarılan 6698 sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu hükümlerine göre ve kişinin açık
rızası hükmünü getirmek suretiyle söz konusu maddede daha önceden
açıkta duran
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Son cümle
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, verelim bir dakika,
tamamlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Açık
rıza ibaresiyle söz konusu noksanlığı giderdiği için
teknik bir çalışmadır. Uygun mütalaa ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Ben teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 8inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim Halil Oral Orhan Çakırlar Yasin Öztürk
Ankara Edirne Denizli
Hüseyin Örs Fahrettin Yokuş Aylin Cesur
Trabzon Konya Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Sibel Özdemir Emine Gülizar Emecan Süleyman Girgin
İstanbul İstanbul Muğla
Cavit Arı Kamil Okyay
Sındır Abdüllatif
Şener
Antalya İzmir Konya
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk konuşmacı Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Az önce 6ncı maddede konuşacaktım,
önergemizi geri çektik. Çok güzel bir karar. Ben de Somada 2014te meydana
gelen maden faciasında hak ihlaline uğrayan ve kıdem
tazminatı alamayan emekçi kardeşlerimize haklarının
verilmesi için tüm siyasi partilerin ortak bir önerge vermeler ve Komisyonun da
buna dâhil olarak kabul etmesi, Mecliste de kabul edilmesi nedeniyle
memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Işıklar, Atabacası ve
Geventepedeki hak ihlaline uğrayan kardeşlerimiz adına,
altı sene gecikmeyle de olsa, çok iyi ve sevindirici bir karar oldu; ben
de memnuniyet duyuyorum.
Evet, konumuz işsizlik. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, 27nci Dönemde millet adına burada, bu kürsüde ve bu yüce
Mecliste konuşmaya başlayalı yedi yüz kırk yedi gün
olmuş değerli arkadaşlar. Bin altı yüz otuz altı saat
ve kırk altı dakika idi iki saat önce, demek ki bin altı yüz
otuz sekiz, bin altı yüz kırk saat civarında mesai yaptık.
Ve burada, bu kürsüde tam 1.201 kere işsizlik telaffuz edilmiş. Peki,
ne olmuş, bir bakalım. Onca yasa geçti, kimisi Anayasa ihlalli,
kimisi akçeli, bütçeli. İki senede bir arpa boyu yol gitmişiz ve
maalesef, milleti aç sefil bırakmaktan başka bir işe
yaramamış. Millet derken, ben, malum 5 müteahhidi ve avanelerini
kastetmiyorum; ben, bizi buraya getiren milleti kastediyorum, bunu da
belirteyim parantez içinde. Milyonlarca emekliyi, milyonlarca esnafı,
milyonlarca köylüyü, milyonlarca kadını, milyonlarca memuru,
milyonlarca işçi kardeşimizi ve milyonlarca umudunu yitirmiş
genç kardeşlerimizi kastediyorum. Onlar maalesef sizin yüzünüzden umutsuz
bugün.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, ne bizim yüzümüzden
olacak!
AYLİN CESUR (Devamla) Çok üzgünüm, konu
işsizlik olunca bize de laf söylemek düşüyor,
dayanacaksınız bunları dinlemeye. Çok söyledik -az önce de
saydım, kaç kere söyledik- maalesef tablo hazin ve sonbahar, yaprak
dökümü. Öldürülen, devlete olan güven; sorumlu sizsiniz değerli
arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi,
coronavirüs milletimizi ve aslında ülkemizi derinden etkiledi. Berbat
yönetilmiş bir ekonomi faciasıyla yakalandık biz pandemiye, ve
pandemi daha burada yokken, tehlike belirmişken, on binlerce kilometre
uzaktayken ben yine bu kürsüde anlatmıştım tedbir alalım diye;
almadık. İlk vaka geldi, gene bu kürsüye çıktık, dedik ki:
Testler yetersiz, geç kaldınız, kalmayın. Ama maalesef yine
sözümüzü duyuramadık. Bu bir krizdir, millet zaten perişan; daha iyi
yönetilmeli, daha iyi yönetilmeli. dedik ama dinletemedik sözümüzü. Cep zaten
delikti, daha sonra cepken delik oldu ve maalesef millet perişan.
Şimdi, İYİ PARTİ olarak biz
ülkemizin bütüncül politikalara olan ihtiyacını defalarca
vurguladık, bu konuda samimi politikalara destek vereceğimizin de
altını çizdik ama kulaklar tıkalı. Peki, şimdi ne
oldu? Balon patladı, ekonomi balonu patladı. Baktınız durum
vahim, Bari günü kurtaralım, hadi normalleşelim. dediniz. Buyurun,
şaklattınız normalleşince. İtalya bile artık
vakaları kontrol altına aldı, en kötü yöneten ülkelerden biri
ama maalesef, biz hadiseyi saklamayı tercih ettik. Ama masa küçük, hadise
büyük; önlemler de güdük kaldı.
Şimdi, seçim zamanı miting
meydanlarında övüne övüne söylediğiniz her şey
masalmış. Bunu biz biliyorduk da burada hiç hesap edemediğiniz,
gözle görülmeyen bir virüs bunun böyle olmadığını ortaya
çıkardı. Yalana, talana ve ranta dayalı vaatlerin hazin sonu ve
az evvel söz ettiğim sarı sonbahar sizin için artık kara,
kapkara, koskoca bir kışa dönüştü ve siz yolcu, biz hancı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim yolcu, kim hancı?
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener engin tecrübesiyle Winter is
coming. demişti ya hani, o winter geldi, kapınıza
dayandı ve siz bir istihdam paketiyle çıktınız
karşımıza.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Çok fazla
Game of Thrones izliyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) Yalnız bu pakette
çözüm unutulmuş çünkü üretecek vizyon yok, onu görüyoruz. Maalesef,
değerli iktidar sahipleri, İşsizlik Sigortası Fonundan
kaynak yaratıp işçinin parasını sağa sola savurarak bu
sorunu çözemezsiniz. Bu kanun teklifiyle işçiye yeni zulümlerin önünü
açıyorsunuz, çünkü bu kanun teklifiyle, ekonomiyi canlandırmak bir
kenara, üretimin can damarı emekçilerin haklarının ihlaline izin
veriyorsunuz. İşvereni biraz rahatlatırsak her şey yoluna
girer. düşüncesindesiniz. İşvereni rahatlatmak şart çünkü
biz yatırım ülkesiyiz, öyle yapmamız lazım ama bütüncül ve
üretimi esas alan bir paketle yapmak lazım. İşçiler, emekçiler,
alın teriyle ekmek kazananlar sizin ilgi alanınız
dışında, onu artık hepimiz biliyoruz, topumuz biliyoruz da
istihdam sorunumuz dağ gibi önümüzde değerli arkadaşlar.
Gençlerimiz işsiz, doktoralı mezunlar işsiz ama koca koca
açıklamalar manşette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Sağ olun Başkanım.
Neredeyse işsizi suçlayan koca koca
manşetler. İşsiz, işsiz diye suçlanacak. Bir istihdam
sorunu var. Bütün bunların sebebi, ekonomi bilmemek, iyi yönetim bilmemek,
liyakati esas almamak; üretmeden olmuyor çünkü.
Yüce Meclisimize pek çok kere öneride bulunduk.
Mesela Genç işsizlere maaş verilsin. dedik, reddettiniz. KYK
kredilerini affedin. dedik, reddettiniz. İşsizlik
oranımız yüzde 24,5 yani her 4 gencimizden 1i işsiz, gelin
araştıralım. dedik, reddettiniz. En az 3 çocuklu aile hayal ettiğiniz
Türkiye bu muydu, ben şimdi sormak istiyorum. Ve şaka değil,
bakın, ben kulaklarımla duydum, corona virüsü günlerinde aslında
bütün bu Şımarık işsizlere iş beğendiremiyoruz.
söylemlerinizi de esefle karşılıyorum. Sorumluları
artık biliyoruz. Sorumlular belli, sorunlar belli, tedavi belli, ilaç var,
doktor yok; doktor var ama siz değilsiniz.
Evet, son olarak ifade etmek istiyorum ki siyaset,
günü kurtarma işi değil arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bir cümle sadece
Sayın Başkan.
BAŞKAN Devam edin.
AYLİN CESUR (Devamla) Sağ olun.
Siyaset ve onunla soyunduğunuz yönetim işi
bir vizyon işi. Türkiye kısa vadeli ve günübirlik politikalarla
yönetilemeyecek kadar büyük bir ülke ve reçetemiz de belli. Ekonomiyi
normalleştirmeden önce vizyonunuzu ama daha evvel de
vicdanlarınızı normalleştirin diyorum ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Sibel
Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de 8inci madde
üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanunun 8inci maddesi Karayolları Genel
Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30uncu maddesinde bir
değişiklik yapmaktadır, şöyle ki: Otoyollardan geçiş
ücretini ödemeden geçiş yapanlara ödemesiz geçiş tarihini izleyen on
beş gün içinde geçiş ücretinin ödemesi hâlinde idari para
cezalarının uygulanmayacağını düzenliyor. Açıkça
burada yabancı plakalı araçlarla ülkemize gelen
vatandaşlarımıza da yerli plakalarla aynı uygulama
yapılmaktadır. Açıkçası yanlış ve eksik bir
uygulama, çok geç kalınmış bir şekilde düzenleniyor. Her
zamanki gibi, alışkanlık hâline getirildiği gibi, bir sorun
yaratılıyor ve tekrar, sorunu çözen kanunlarla karşı
karşıyayız.
Kanun teklifine baktığımız
zaman, değerli milletvekilleri, 6 farklı kanunda
değişiklik, düzenleme yapılıyor ama yine bir torba kanunla.
Yani farklı birçok ihtisas komisyonunda gerçekten detaylı görüşülmesi
gereken bir kanunu, farklı düzenlemeleri, o ihtisas
komisyonlarını çalıştırmadan, hızlıca,
aceleyle Genel Kurul gündemine getiriyoruz.
Çok ilginç de bir durum var kanun teklifinde, yeni
bir komisyon kuruluyor Dijital Mecralar Komisyonu diye. Yani zaten var olan
komisyonları çalıştırmadan, şimdi yine çalışmayacak
olan bir komisyonu kurmak da ayrı bir ironi olmuş bu kanun için.
Açıkçası, ben bu kanun teklifinde söz
almak isterken, kanunun 2nci maddesi görüşüldü ve oylandı. TÜBAyla
ilgili, Türkiye Bilimler Akademisiyle ilgili gerçekten çok
tartışmalı bir düzenleme yapılıyor bu kanunda. Ne
teklif sahipleri ne de Komisyon çalışmalarına katılan
bürokratlar, neden bu düzenlemenin yapıldığına ilişkin
makul bir gerekçe sunamamışlar. Tutanaklara baktığımızda
oy çokluğuyla kabul edilmiş ve Genel Kurul gündemine geliyor. Türkiye
Bilimler Akademisiyle ilgili bir düzenlemenin Millî Eğitim Komisyonunda,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda, çok değerli akademisyen milletvekilleri
tarafından, belki YÖKün çok önemli temsilcileri tarafından
detaylı görüşülmesi gerekirken, bunu yapmadan, hızlıca, çok
sorunlu bir düzenlemeyi bugün kabul etmek durumunda kalacağız belki.
Zaten baktığımız zaman da nitelikli yasa yapma sürecinden
neredeyse tamamen uzaklaştığımızın bu madde de bu
düzenleme de bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Akademik ve bilimsel özerklikleri gerçekten, açıkça bu siyasi iktidar
hedef aldı. Bilimsel kurumlara ve TÜBAnın da bilimsel
özerkliğine ciddi darbeler vuruldu. Bakıyoruz, birçok sorun varken,
bilim insanlarının, bilim dünyasının, eğitim
sistemimizin birçok sorunu varken biz bugün Türkiye Bilimler Akademisinde
görevlendirme yapılan kişilerin özlük haklarıyla ilgili son
derece sorunlu bir maddeyi gündemimize alıyoruz ve görüşmek durumunda
kalıyoruz.
Baktığımız zaman, ne
yapılıyor?, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumuyla ilgili kanuna, 3üncü maddeye bir fıkra ekleniyor. Ne
yapılıyor bu fıkrayla? TÜBAda da 2547 sayılı Kanunun
38inci maddesi kapsamında görevlendirilenlerin -TÜBİTAKta, Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığında olduğu
gibi- sosyal ve mali haklarının emsalleriyle eşitlenmesinin
öngörüldüğü ifadeleri geliyor. Yani TÜBAdaki görevlendirmelerde de
açıkçası yüksek bir maaşla görevlendirmeler yapılacak ama
burada sorun şu: Bu düzenleme Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte 15 Temmuz 2018de yapılmış ama bu özlük
haklarının düzenlenmesinin unutulduğu gerekçesi var. Gerçekten,
ne kadar özensiz, öngörüsüz bir gece yarısı kararnamesiyle düzenleme
yapıldığına tekrar şahit oluyoruz.
Düzenlemenin gerekçesi açıklanamıyor,
savunulamıyor. Özlük hakları, yüksek maaş uygulaması neden?
Sayın Komisyon Başkanına sormuştum, Sayın Keşir
de işte Herkese bu uygulanacak. diyor ama Komisyonda bunun 3 kişiye
özel bir düzenleme olduğu söyleniyor. Kime özel bir yasa yapıyoruz
biz? YÖKün görüşü nedir? Gerçekten bunu merak ediyoruz, YÖK temsilcileri,
YÖK ne diyor bu konuya? Çünkü YÖKte bir akademisyenin görevlendirilmesinde
gayet makul bir ücret söz konusu ama TÜBAda neden böyle bir özel düzenlemeye
gidiliyor? Kimler için yapılıyor bu? Bilimsel kriteri, akademik
Gerçekten şartlar belirsiz, ucu açık. Bir gece yarısı,
birçok insanın, danışmanın belki buraya
atandığına şahit olacağız.
Bu da gösteriyor ki açıkçası bu sistem
işlemiyor, kurumlar arası uyum sağlanamıyor,
kurumların belleği ve birikimleri siliniyor maalesef. Bu sistemi
ısrarla savunanlar dahi bir reforma ihtiyaç olduğunu söylüyorlar.
Hedefler tutmuyor, sözler yerine getirilemiyor ama en önemli sorun da nedir
biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Bu kanunun da ismi
İşsizlik Sigortası olarak geliyor sonra ismi
değişiyor Komisyonda. İstihdam ve işsizlikte gerçekten
tarihî bir geriye gidişe şahit oluyoruz. Açıkçası, bugün
Meclisin temel sorunu, temel tartışma alanı bu işsizlik
sorununu nasıl çözeceğimiz olmalıdır. Madem böyle bir yasa
gündemimizde, gerçekten toplumun beklediği öncelikli sorun alanına
gerçekçi bir çözüm üretebilecek miyiz? Ama maalesef bu kanun bunu
yansıtmıyor değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Ne yapıyor
siyasi iktidar? Vesayeti altında olan, güvenin kalmadığı
istatistik kurumu TÜİKin rakamları da maalesef gerçeği
yansıtmıyor. Bakın, nisan ayı itibarıyla 10 milyon 200
bin kişi işsiz durumda, gerçek işsizlik yüzde 30ları
çoktan aştı. İşsiz olan milyonlar iş bulma umudunu
yitiriyor her geçen gün. Çalışma isteği göstermeyenlerin
sayısı 33 milyonu, çalışırım diyenler de 30
milyonu aşmış şu an ve nüfus artıyor ancak iş
gücümüz giderek azalıyor. Bu çok ciddi bir sorun değerli
milletvekilleri. TÜİK aracılığıyla işsiz
sayısını düşük göstermenin gerçekten hiçbir anlam ifade
etmediğini paylaşmak istiyorum. Eğer biz bu işsizliğe,
bu umutsuzluğa, bu çaresizliğe çare üretemezsek toplum olarak, ülke
olarak kaybımız çok daha büyük olacaktır. Biz eğer en
kısa sürede güçlü bir sosyal devleti inşa edemezsek, milyonlarca
vatandaşımız, aileler, içinde bulundukları umutsuzluktan,
yoksulluktan kurtulamayacaklar. Siyasi iktidar güçlü bir sosyal devleti
sağlamadıkça, haksızlığı, hukuksuzluğu ve
adaletsizliği ortadan kaldırmaya dönük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan anlayışınız
için.
Evet, eğer sosyal bir devleti hep birlikte
inşa edemezsek, sağlayamazsak, haksızlığı,
hukuksuzluğu ve adaletsizliği ortadan kaldırmaya dönük adım
atamazsak maalesef bu krizin bedeli çok daha ağır olacaktır
değerli milletvekilleri.
Siz bu soruna karşı gerçekçi bir çözüm
üretemeyeceksiniz, bu çok açık ama bunu kabul etmiyorsunuz. Bu gerçekliği
kabul etmelisiniz. İnanıyorum ki, milyonlarca
yurttaşımızın desteğiyle hakkı, hukuku ve adaleti
ama en önemlisi de istihdamı ve refahı hep birlikte
sağlayacağımızı düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Katırcıoğlu Kemal Peköz Tulay
Hatımoğulları Oruç
İstanbul Adana Adana
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Muş İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Adana Milletvekili Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Oruç.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son birkaç günde birçok kadın
cinayetine tanıklık ettik. Fatma Altınmakas, Hamdiye
Şık, Pınar Gültekin; bunlar sadece son birkaç günde
yaşadığımız, tanıklık ettiğimiz
kadın cinayetleri. Kadınlar sokakta tanımadıkları erkekler
tarafından darbedilebiliyor ve bunlar münferit olaylar, tekil olaylar
değil, erkek egemen zihniyetin ve ataerkil sistemin ürünü ve
sonuçlarıdır ne yazık ki. Bu zihniyet toplumun iliklerine ve
yaşamımızın her yanına yayılmış, zerk
edilmiş durumda. Kadınlar bunu kabul etmiyor ve kadınlar
günlerdir, basın açıklamalarıyla, demokratik haklarını
kullanarak, sokaklarda seslerini Türkiyeye ve bütün dünyaya duyurmaya
çalışıyor. Oysaki çözüm oturup bunları konuşmakken
dayağa karşı çıkan kadınlara polis tarafından
dayak atılarak kadınların bu talebi bastırılmaya
çalışılıyor.
Tam da bütün bu yaşanmışlıklar
üzerinden İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Yasa
yaşatır. diyoruz ve Türkiye bu yasaya, İstanbul
Sözleşmesine ilk imzacı olan ülkedir. Dolayısıyla ben buradan,
son zamanlarda sıklıkla bu kürsüden yaptığımız
bir yinelemek istiyorum; hiçbir parti farkı gözetmeksizin bütün kadın
milletvekillerinedir bu çağrımız: Bütün kadınlarla,
kadın hareketiyle, kadın kurumlarıyla bir araya gelmeli ve
İstanbul Sözleşmesini hep birlikte yaşatmanın yol ve
yöntemini bulmalı, altyapısını güçlendirmeliyiz.
Evet, değerli arkadaşlar,
sanırım dünden beri hepimiz izlemişizdir Rönesans Holdingin ana
firma olduğu bir inşaat şirketinin, Rusyanın Amur kentinde
çalışanlarını, karantinaya alınmış
çalışanları, karantina süresinde ücretlerini ödemediği için
isyan eden çalışanları Rus
polisine şikâyet ettiğini. Ve âdeta işkence edercesine Rus
polisi Türkiyeli işçileri gözaltına almıştır.
Ben buradan, özellikle Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının, Dışişleri
Bakanlığının bu konuda devreye girmesi gerektiğini, bu
çağrımızı yinelemek istiyorum.
Evet, az önce Soma işçileriyle ilgili önemli
bir karara imza attık hep beraber. Bu sevindiricidir ve bundan sonra bu
kararların örneğinin artırılması gerektiğinin
altını çiziyoruz.
Ve kıdem tazminatı
Kıdem
tazminatı işçinin gerçekten sigortasıdır ve son kalesidir.
Evet, şimdilik ertelendi kıdem tazminatının gündeme gelmesi
ama burada şu hatırlatmayı yapmak istiyoruz: İşçinin
kıdem tazminatı neden gündemde? Çünkü kriz derinleşiyor,
işsizlik, yoksulluk katlanarak artıyor, corona günlerinde 11 milyona
yakın insan iş kaybı yaşamış ve işsiz. Tabii
ki her şeyi yandaş yaptığınız gibi TÜİKi de
yandaş yaptığınız için, kamuoyunu fevkalade
yanıltan rakamlarla açıklamalar yapıp ekonomiyi iyi gösteriyor,
işsizliğin olmadığını göstermeye
çalışıyor.
Bakın, bir işçinin ağzından
kıdem tazminatı nasıl tanımlanıyor: İşsiz
kaldığımızda elimize geçen, nefes almamızı
sağlayan ilaçtır bizlere. Patronların istediği zaman
işçiyi işten çıkarma isteğinin önündeki engeldir.
Çocuklarımızın, ailemizin hakkıdır. Gelecekteki
işçilerin hakkıdır. Bu hakkımız ellerimizden
kayıp giderse gelecek yıllarda haksızlığa ses
çıkaracak her işçi kendisini kapının önünde bulur.
Kıdem tazminatı Türkün, Kürtün, Arapın, Çerkezin
hakkıdır. Mavi yakalı-beyaz yakalı
ayırmaksızın bütün işçilerin ve emekçilerin
hakkıdır. Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin
hakkıdır. Bizi ortak kılan, alnı terli, elleri
nasırlı olan bütün işçilerin hakkıdır. diyor bir
işçi kardeşimiz.
Ve İşsizlik Fonu
Tabii,
İşsizlik Fonuyla ilgili kamuoyuna o kadar güzel anlatımlar
yapıyor ki iktidar. Ama gerçeklik bu değil. Buradan biz kamuoyuna
gerçekliği açıklamakla mükellefiz. Sigortalı olan işsiz
kalırsa onlara maddi destek sağlamak içindir bu Fon. Oysaki bu
Fondan, her fonda olduğu gibi, sermayeyi finanse etmeye dönük
adımlar atılıyor. İyileştirme paketleri diye geliyor,
iyileştirilen yoksulun yaşamı değil; iyileştirilen
işçinin, emekçinin geleceği, ücreti, iş yaşamı
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Oruç.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Burada, hatırlayacaksınız, pandemi
zamanında önlem alınmak için gelen pakette yine Varlık Fonundan
büyük şirketlerin finanse edilmesinin altına bu Meclis, Cumhur
İttifakı imza attı. Yine aynı şekilde, şimdi
bunun altına imza atıyorlar.
Bakın, iktidar ve sermaye bu Fonu stajyer
masrafları sınav masrafları sigorta primi adı
altında
Aslında büyük sermayedarların finanse etmesi gerekeni
bu Fondan, işçinin alın terinden finanse ederek yine sermayeyi
finanse etmiş oluyorsunuz.
Şunu unutmamak gerekiyor ki bir devletin asli
görevi ülkedeki işsizlikle, yoksullukla mücadele etmektir. Türkiye'deki
devletin asli görevi 82 milyon vatandaşın geleceğini,
işçinin, emekçinin, yoksulun geleceğini inşa etmektir. Oysaki
buraya gelen paketlerin sermayeyi koruyan paketler olduğuna hep birlikte
tanıklık etmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Kapitalizm
-evet, bir kriz içinde- hiçbir derde de deva olamaz. Bugün coronavirüs
küçücük bir virüs deniyor ama- aslında büyük bir faaliyeti de aynı
zamanda ortaya koydu. Kapitalizmin, sermaye sisteminin
yaşatmadığını, öldürdüğünü bir kez daha
Türkiye'ye ve bütün dünya ülkelerine göstermiştir. Halkçı bir
programa, halkçı bir çıkışa ihtiyaç vardır. Adil bir
bölüşüme ve üretimi, üretim ilişkilerini bu çerçevede yeniden
düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
2 sayın milletvekiline İç Tüzük 60a göre
söz vereceğim.
Sayın Erenler
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Kütahya Milletvekili Ceyda Çetin Erenlerin, 24
Temmuz Cuma günü cemaatine kavuşacak olan Ayasofya Camisine atanan imam
ve müezzinlere muvaffakiyetler dilediğine ilişkin
açıklaması
CEYDA ÇETİN ERENLER (Kütahya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hazreti Peygamberimizin duası, kutsal fethin
sembolü, Fatihin emaneti Ayasofya Camisi yarın cemaatine kavuşuyor.
AK PARTİ olarak, tarihimizin utanç
vesikalarını, asrın hukuksuzluklarını bir bir ortadan
kaldırıyor, hedeflerimize doğru güvenle ilerliyoruz. Allaha
hamdolsun, tüm dünyaya büyük bir medeniyetin vârisleri olduğumuzu
hatırlatan, güçlü Türkiyenin mimarı Sayın
Cumhurbaşkanımızla birlikte yürümeyi ve bu tarihî anlara
şahit olmayı Rabbim bizlere de nasip eyledi.
Bu vesileyle Diyanet İşleri
Başkanlığımız tarafından bugün Ayasofya-ı
Kebir Cami-i Şerifine imam-hatip ve müezzin olarak atanan kıymetli
hocalarımızı gönülden tebrik ediyor, muvaffakiyetler diliyorum.
Ayrıca, İstanbulun fethinin 567nci yılında Ayasofyadaki
Fetih Suresi tilavetiyle gönülleri fetheden 2015 yılı Kuran-ı
Kerimi Güzel Okuma Yarışmasını kazanan, dünya 1incisi
Kütahyalı hemşehrimiz Kurra Hâfız Ferruh Muştuer
Hocamıza da görevinde başarılar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
57.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, ülkeye gelen yabancı plakalı araçların
ödenmemiş HGS ve OGS geçiş ücretlerinin tahsilatına yönelik
yapılan düzenlemenin yanı sıra Gümrük Kanununda da düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri, kanunun 7nci
maddesinde, özellikle Avrupadan gelen yabancı gurbetçi
araçlarımıza HGS ve OGS hesaplarında yeterli bakiye olmasa dahi
on beş gün içinde cezasız bir şekilde ödeme şansı
geldi. Yani önceden 4 kat ceza yazılıyordu. Ancak ülke
dışından gelen birçok vatandaş gümrükten çıkarken bunu
ödemeden çıkabiliyor. Gümrük Kanununda bir düzenlemeyle bu ücretler
Tabii ki ödensin ancak 4 kat ceza kesilmesin. Ancak çıkışlarında
ödenmesiyle alakalı gerekli düzenlemenin de bir an önce
yapılmasını arz ve talep ediyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.59
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 117nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN 225 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, 9uncu madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet İpekyüz Tulay
Hatımoğulları Oruç Kemal
Peköz
Batman Adana Adana
Erol Katırcıoğlu Gülüstan Kılıç
Koçyiğit Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul Muş İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Emine Gülizar Emecan Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
İstanbul Antalya İzmir
Süleyman
Girgin Mehmet
Bekaroğlu Abdüllatif
Şener
Muğla İstanbul Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüze aittir.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, işçi sağlığı
ve güvenliğiyle ilgili gerek uyum yasaları çerçevesinde gerekse
Türkiye'nin ihtiyacına binaen 2012 yılında bir düzenleme
yapıldı, kanun çıkarıldı, 2013 yılında
yürürlüğe girdi. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Türkiyede
iş kazaları azaldı mı? Hayır. İş
cinayetlerinde bir düşüklük oldu mu? Hayır. Aslında, birçok
şey daha da kötü demeyelim ama hiç düzelmedi, arttı. Birçok kentte
-büyük kentte- iş cinayetleriyle, işçi sağlığıyla
ilgili meclisler oluşturulmuş, her ay bilgi paylaşıyorlar.
Bu yasayla beraber 2013te şöyle bir düzenleme
yapıldı: Normalde, iş yeri hekimliğinde ve işçi sağlığı,
güvenliğinde fabrikalar, üretim yerleri için 50 işçi diye bir
kavram çıkarılmıştı başında, 50den fazla
50den az diye tanımlamalar getirilmişti. Yasa 2013 yılında
yürürlüğe girdikten sonra bir maddeyle ilgili şöyle denilmişti:
50den az çalışanı olan iş yerlerinde 2014
yılının Temmuz ayına kadar biz bekleyelim. Ve bununla
beraber bir de kamu kurumları eklenmişti. Ve ne oldu? Bu temmuz ne
temmuzmuş! 2016 Temmuza uzatıldı. Bir daha ne oldu? 2017 Temmuza
uzatıldı. Bir daha ne oldu? 2020 Temmuzuna uzatıldı.
Allahtan, Komisyon şu anda temmuzdan vazgeçti, aralığa sevk
etti. Peki, bu niçin böyle oluyor? Sekiz yılda 5 kez diyelim,
uzatılıyor. Niçin böyle oluyor? Meçhul. Ama bu sefer niçin oluyor?
Gerekçede şu denmiş: Pandemi. Ya, pandemi de 2024 yılına
kadar mı? 31 Aralık 2023. Eğer öyleyse bilelim. Başka bir
gerekçe: Sınavı yapamadık. Peki, sınav 2024
yılında mı yapılacak? Kasımda yapılacak zaten.
Başka ne? İşte, lise sınavları oldu, üniversite
sınavları oldu, birçok çalışma yapıldı. Birçok gerekçe
sunulsa bile, aslında Plan ve Bütçe Komisyonunda AKPden şöyle bir
şey geldi: Buna kuyumcular karşı çıkıyor, ticaret
odaları karşı çıkıyor, birçok kurum karşı
çıkıyor. Buna gerekçe bulmaya gerek yok. Siz, işçiden yana
olacak mısınız, olmayacak mısınız? Yok. Peki, ben
bir şey söyleyeyim: 50den az/çok; az tehlikeli/çok tehlikeli demeye
gerek yok. Bugün, Türkiyede eğer işçi sağlığı ve
güvenliğine önem verilse biz birçok şeyi önlemiş oluruz.
Bir diğeri de bu yasayla ilgili biz dedik ki
bir düzenleme yapalım çünkü bazı şeyler değişmiş:
50den az ve az tehlikeli
Adanada öğrenci yurdunda yangın
çıktı, 12 yurttaş yaşamını yitirdi; otelde
yangın çıktı, insanlar yaşamını yitirdi. Okullar
açılacak, 5 kişi çalışıyor, 6 kişi
çalışıyor. Peki, bu hizmet alanları ne olacak? Onunla
ilgili bir düşünce yok. Bu yasa gerekli mi? Gerekli. Bu yasa önemli mi?
Önemli. Ama bu yasayı ötelemek, hele hele dört yıl ötelemek
Siz,
sermayeden gelen baskıyı, esnaftan gelen baskıyı dikkate
alıyorsunuz. Esnaf demiyor ki Benim can güvenliğim yok orada. Esnaf
diyor ki: Can güvenliğini bırak, bende para kalmadı bu
pandemiden dolayı, bana bir sahip çık, bir çözüm bul. Eğer
onlara sorsak, desek ki Sizinle ilgili bir düzenleme yapalım., hepsi der
Evet. Öyle bir hâle getirdiniz ki artık, bu yasanın
inandırıcılığı kalmadı, nasıl olsa
ertelenecek, nasıl olsa gidecek diye.
Bir diğeri, kamu: Ya devlet dediğiniz
kurum örnek olur, devlet dediğiniz kurum öncülük yapar. Şimdi siz
özel hastaneye diyorsunuz ki: İş yeri hekimi tutacaksınız,
iş güvenliği uzmanı tutacaksınız; çok tehlikeli
iş. Şehir hastanesi açıyorsunuz devasa, iş yeri hekimi
yok, iş yeri güvencesi yok, onunla ilgili bir çalışma yok. Örnek
olması gereken kurum bunu yapmıyorsa
Siz kamuda çalışana
bir öncelik tanımıyorsunuz, kamudan hizmet alana bir öncelik
tanımıyorsunuz; özelde, nedir ki Parası var, verebilecek. gibi
düşünüp bir düzenleme getiriyorsunuz. Bunu yapıyorsanız, önce
kamunun örnek olması lazım.
Sorunun bir diğeri de arkadaşlar, Plan ve
Bütçede biz bunu konuşurken başta Komisyon Başkanımız
olmak üzere, Plan ve Bütçeye getiren arkadaşlarımız olmak üzere
hiç kimse demedi ki Bu, çok iyidir. Ya, sıkıntılar var,
düzenleme yapmamız lazım
Son dakikaya kadar biz dedik ki düzenleme
olacak, geri çekilecek, son dakikaya kadar. Birden oylama yapıldı.
Neden? Çünkü saraydan gelmiş, virgülü bile değişemez ama biz
biliyoruz ki siz ne yaparsanız yapın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Normalde, sizin
işçiden yana, yurttaştan yana, hizmet alandan yana tavır
koymanız lazım. Bugün, Türkiyede işçi
sağlığı ve güvenliği ciddi bir problem, gerek oradan
hizmet alanlar için gerek orada çalışanlar için ama biz biliyoruz ki
birçok düzenlemede işverene düzenleme yapıyorsunuz, destek
çıkıyorsunuz. Burada aile hekimleri var, uzmanlar var. Bir sektör
gelişti, bu sektör size güvenerek yatırımlar yaptı;
onları da mağdur ediyorsunuz. En büyük mağduriyet, yarın
olabilecek cinayetlere, kazalara yol açıyorsunuz. Gelin, bunu çekelim, bir
düzenleme yapalım. Ha diyebilirsiniz ki: Bu maddedeki süre 1 Temmuzda
dolmuştu. Üç ay uzatalım, iki ay uzatalım ama bir düzenleme
yapalım. Yani Çalışma Bakanlığı da burada -Daire
Başkanının kendisi de oradaydı konuştuğumuzda- bir
düzenleme yapalım. Bunu 2024e ertelemek, tümüyle, olası ölümlere,
kazalara, her şeye sebebiyettir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecanın. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, yeni görevinizde de size
başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Değerli vekiller, kanun teklifinin 9uncu maddesinde, 20 Haziran 2012
yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 38inci maddesinde
yapılan bir düzenlemeyle sekiz yıldır sürekli yapılan
ertelemeye bir yenisi eklenerek 50den az çalışanı olan az
tehlikeli iş yerlerinde ve kamuda iş yeri hekimi ve iş güvenliği
uzmanı bulundurma yükümlülüğü 31 Aralık 2023 tarihine yani üç
buçuk yıl erteleniyor. Ertelemenin gerekçesinde de Yeni coronavirüs
salgını nedeniyle eğitimlerin aksaması ve ilgili
sınavların gerçekleştirilememesinden kaynaklı olarak
oluşacak uzman ve hekim açıklarını önlemek adına
deniyor. Ne oldu bu sürede? Nisan ayında yapılması gereken
uzmanlık sınavı 29 Ağustos 2020ye yani sadece dört ay
ertelendi. Bu sınavlar yılda iki ay, nisan ve aralık
aylarında yapılır yani üç buçuk yıllık bir ertelemenin
sebebi tek bir sınavın dört ay ertelenmesi kesinlikle olamaz. 5
milyon çalışanı olan bir sektörün uzman ve hekim
açığını yumurta kapıya gelmişken bir tane
sınavla mı giderecektiniz? Yani bu olacak iş değil,
inanılır gibi değil. Diğer bir gerekçe de bize Komisyonda
sunulan, 11 meslek odasının ertelemeyle ilgili talepleri olduğu.
Elbette ki ekonomik bir kriz içerisindeyiz, bu firmalar zor durumdalar, bunu
kabul etmek lazım, yeni maliyet kapılarının
açılmasını istemezler, haklı olabilirler. Ama
Bakanlığın, hadi sekiz yılı geçtim ben, son
yapılan üç yıllık erteleme içerisinde hem hizmet almaya
başlayacak 50nin altında çalışanı olan az tehlikeli
iş yerlerinde hem de kamu ve Bakanlık bünyesindeki kurumlarda bugüne
kadar bu işin yapılabilmesi için altyapı çalışmalarını
hayata geçirmiş olması gerekirdi. Anlaşılan o ki Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu konuyu önemli
işler listesine almamış, bir kenara koymuş ve hiçbir
çalışma yapmamış bu konuda. Şöyle bir durum da var:
Kaldı ki sadece ortak sağlık, güvenlik birimlerinin -yani
bağımsız çalışan uzman ve hekimleri, eğitim
kurumlarını bir kenara bıraktım- sadece OSGBlerin bir
yılda ülke ekonomisine katkısı yaklaşık 1 milyar 500
milyon TLyken üç buçuk yıllık erteleme için işveren sendikalarının,
odaların görüşleri alınmış, talepleri
alınmış ancak sektör temsilcilerinin, meslek örgütlerinin
görüşleri hiç alınmamış ama bu ülkede, maalesef, gelir elde
etmek amacıyla yaban keçilerinin avlanması için ihale
açılabiliyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, kamu kurumlarına gelecek olursak:
Kamuda hâlâ uygulamaya geçilememiş olmasının gerçekten kabul
edilebilir bir yanı yok. Kamu kurumları çok ihmal edilmiştir. En
azından, kamuda hiçbir erteleme yapılmadan bu uygulama hayata
geçirilmeliydi. Bakın, daha çok yeni, Sakarya Hendekte bir havai
fişek fabrikasında 11inci kez bir patlama oldu ve 7
vatandaşımız hayatını kaybetti. Belli oldu ki
Bakanlık hiçbir denetim yapmamış bu firmada. Bir hafta sonra da
bu patlayıcıların bertaraf edilmesiyle ilgili yapılan
çalışmada ikinci bir patlama oldu, 3 askerimiz şehit oldu.
Dikkatinizi çekmek isterim ki taşımayı yapan belediyenin
kamyonunu süren şoför kamu çalışanıydı, askerlerimiz
de Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlileriydiler. Kamu ihmal edilmemelidir
değerli arkadaşlar, kesinlikle ihmal edilmemelidir.
Bir parantez açmak istiyorum burada. İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, iş
güvenliği uzmanları işverene rehberlik eder ve tehlikelere
karşı uyarı görevini yerine getirir. Ancak bakıyoruz ki
ölümlü tüm iş kazalarında hemen, öncelikle iş güvenliği
uzmanları gözaltına alınıyor ve hapse atılıyor.
Aynı şey Hendekte de yaşandı. Orada da özel yemekler
verilerek patron teselli edilirken iş güvenliği uzmanı da hapse
atıldı ve şu anda hâlâ daha hapiste. İş güvenliği
uzmanları Biz ne işveren vekiliyiz ne de günah keçisiyiz. diyorlar
değerli arkadaşlar. Artık bu sese kulak vermek zorundayız,
artık bu sesleri duymak zorundayız. Kanun ilk
çıktığında, hem iş yerlerinin daha güvenli olması
açısından umut vermişti hem de yeni bir istihdam alanı
yaratmış, birçok eğitim ve hizmet kurumu
açılmıştı.
Bugüne geldiğimizde elimizde neler var ona da
bir bakalım: Havai fişek fabrikası gibi çok tehlikeli iş
yerlerinde bile gerekli denetimleri yapmayan bir Bakanlık var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Kısmen uygulanabilen bir kanun, heyecanını
ve umudunu kaybeden bir sektör ve bir türlü bu hizmeti almaya başlayamayan
çalışan kesimler, bir türlü azalmayan iş kazaları ve
iş cinayetleri. İSİG Meclisi verilerine göre, sadece 2019da
1.736 işçi hayatını kaybetmiş, yine 2020 Haziranda -sadece
Haziranda- 188 işçi. Sormak istiyorum: Bu kayıplar, bu
insanların ölümleri hiç mi vicdanınızı
sızlatmıyor? Hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz değerli
vekiller?
Değerli arkadaşlar, iktidar devletin
kaynaklarını ihaleler yoluyla ve garanti ödemeleriyle yandaşlara
aktarmaktan vazgeçerse iş sağlığı ve güvenliği
uygulamaları ve denetimlerine yeterli kaynak bulunur. Lütfen, artık,
Türkiye Büyük Millet Meclisini uygulayamadığınız
kanunların erteleme makamı olarak kullanmayın. Teklif sahibi
vekillerimize de çağrımızdır: İş kazaları ve
iş cinayetleri tüm hızıyla devam ederken bu ertelemeden
kesinlikle vazgeçilmelidir. Sadece 10 kişiden az çalışanı
olan iş yerlerinde belki kabul edilebilir ama taraflar kesinlikle bir
araya getirilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Son
cümlem.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Bu kanun baştan sona yeniden gözden
geçirilmeli, üzerinde yeniden bir çalışma
yapılmalıdır; taraflar bir araya getirilmeli ve bir yol
haritası acilen çizilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.( CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Yasin Öztürk Hüseyin Örs Dursun Ataş
Denizli Trabzon Kayseri
Fahrettin Yokuş Orhan Çakırlar
Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin bu maddesiyle,
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 50den az
çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş
yerleri ile kamuya ait iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve
iş yeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmün yürürlüğü 1
Temmuz 2020 tarihinden 31 Aralık 2023 tarihine ötelenmektedir.
20 Haziran 2012de kabul edilen 6331
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu, kabul edildiği tarihten bu yana toplam 11 defa Genel Kurul
gündemine getirilmiş ve bütünü 39 madde olan bu kanunun 28 maddesinde
değişiklik yapılmıştır.
Milletvekili olarak hepimizin görevi, ister kamuda
olsun, ister özel sektörde olsun çalışan bütün
vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli
ortamlarda çalışabilmeleri için düzenlemeler yapmaktır. Bu
amaçla getirilecek bir kanun teklifine karşı çıkmak
çalışan kesime ihanet etmekle eş değerdir.
Bu düzenleme, iş kazalarını önlemek,
üretkenliği artırmak, ulusal kaynakları doğru kullanmak,
iş güvenliğine ilişkin mevzuattaki eksiklikleri gidermek
adına getirilmiş bir değişiklik değildir. İş
kazalarının azaltılamadığı bir ülkede işçi
sağlığını korumak, iş güvenliğini
sağlamak amacıyla yapılan çalışmalardan geri adım
atmaktır.
6331 sayılı Kanun, 2012 yılında
kabul edilirken ilgili madde olan kamu kurumları ile 50den az
çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş
yerleri için yürürlük tarihi, kanunun yayımı tarihinden itibaren iki
yıl sonra olmak üzere hükme bağlanmıştır. Kanun 30
Haziran 2012 tarihinde yayımlandığına göre, bu maddenin
uygulanmasına altı yıl önce başlanması gerekiyordu.
Altı yıl önce corona salgını yoktu ama AK PARTİsi
bugün bu maddeyle ilgili son öteleme kararında bir gerekçe buldu: Yeni
coronavirüs salgını nedeniyle eğitimlerin aksaması, ilgili
sınavların gerçekleştirilmemesinden kaynaklı oluşan
uzman ve hekim açıklarını önlemek. Kusura bakmayın, bu
bahanenize kimseyi inandıramazsınız. Corona salgını üç
buçuk yıl mı sürecek? 100e yakın üniversitede iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili ön lisans, lisans,
yüksek lisans ve doktora programları açılmış, onlarca
kongre düzenlenmiştir. Üniversitelerin mühendislik bölümünü bitirmiş;
C, B ve en son sınavları geçip A sınıfına
yükselmiş binlerce iş güvenliği uzmanımız mevcuttur.
Böyle bir durumda eğer gerekçe pandemi süreci ve sınavların
yapılamaması ise kanun altı ay veya en fazla bir yıl
ertelenmeli idi, üç buçuk yıl ertelenmesinin hiçbir mantıklı
açıklaması olamaz. Şunu diyebilirsiniz: Pandemi sürecinden
dolayı iş yerleri ekonomik darboğazdan geçiyor, onlara gereken
desteği veremiyoruz, bu nedenle erteledik. Şu anki ekonomik
gidişat bu bahanenizi haklı çıkarmasa da en azından
mantıklı bir bahanedir ancak hiçbir bahane, oluşan veya ileride
oluşacak olan iş kazalarının sorumlusu olmaktan sizleri
kurtaramayacaktır. Bununla birlikte, şu an mevcut hâliyle bu iş
yerleri için eğitimle işveren ya da vekilleri uzmanlık
yapabilmektedirler. Bu görev başka bir kişiye veya ortak
sağlık güvenlik birimine, OSGBye verilmedikçe ek maliyet de
oluşturmamaktadır.
Ekonomiyi ayakta tutacak en önemli unsur,
çalışanın sağlığının yerinde
olması ve SGK harcamalarının asgari düzeyde
tutulmasıdır. Bilinmelidir ki kanunun bu maddesinin sürekli
ötelenmesi ne işçinin ne işverenin ne de 2012 yılından
günümüze iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle harcama
yapmak zorunda kalan SGK ve dolayısıyla devletin menfaatinedir.
Derdiniz küçük esnafı korumak ise az tehlikeli sınıfta olan, 3
kişiden az çalışanı olan iş yerlerine bu hükmü uygulamazsınız
olur biter.
Değerli milletvekilleri, işçi sağlığı
ve iş güvenliğinin sağlanması öncelikle işverenin
görevidir ancak yazılı olmayan içtihatlarla bu görev, işverenden
çok iş güvenliği uzmanları ve hekimlerine zımnen verilmişti.
Şu an, 50den az kişinin çalıştığı, tehlike
sınıfı az olan iş yerleri için düzenleme
yapılıyor ama 50den fazla çalışanı olan ve tehlike
sınıfı fazla olan iş yerlerinde durum nedir biliyor
musunuz? Söyleyeyim:
1) Birçok kamu kurumunda tehlike
sınıfı çok tehlikeli olsa bile genel belediye hizmetleri
açısından az tehlikeli olarak sınıflandırma
yapılıyor veya örneğin bir kamu hastanesi ile özel hastane
arasında risk açısından hiçbir fark olmamasına rağmen
bu maddeyle üç buçuk yıl daha kamu hastanelerinde bu hükmü arayamayacağız.
2) Çalışan sayısının 50den
az gösterilmesi için çalışana görevlendirme yapılmış
gibi gösterilip kişi sayısı 49da sabitleniyor.
3) Çok tehlikeli bir sınıfta görev yapan A
sınıfı iş güvenliği uzmanının raporları
hasıraltı ediliyor, devlet denetim görevini yapmıyor,
işveren gereğini yapmıyor; Allah korusun, bir kaza durumunda da
Sen sorumlusun. diyerek uzman tek sorumlu gösteriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bunun en acı
örneklerinden birini geçtiğimiz günlerde Sakaryada bir fabrikada meydana
gelen patlama sırasında gördük. Devlet, devlet olma gereği
görev, yetki vermek kadar verdiği bu görevlerin nasıl ifa
edildiğini de denetlemek zorundadır. Devlet, iş yerini
denetlemek yerine, ucu açık bir şekilde, yakın bir tehlikede,
iş güvenliği uzmanına, Bakanlığa bildirim yapma
sorumluluğunu vermektedir. Son yaşanan olayda, Çalışma
Bakanlığı iş müfettişlerinin patlamanın
yaşandığı bu ve bunun gibi çok tehlikeli
sınıftaki iş yerlerini denetleyemediği görülmüştür.
Daha da kötüsü, patlama sırasında 6 işçi hayatını
kaybetmesine rağmen aynı iş yerine ait malzemelerin devlet
nezaretinde imhası sırasında 3 şehit vermemizdir; bu da
iş güvenliğinin kazaya rağmen dikkate
alınmadığının en önemli göstergesidir.
İvedilikle yapılması gereken, iş
sağlığı ve güvenliği hizmetinin ticari bir faaliyetten
uzaklaştırılıp kamu hizmeti sınıfına
alınması, iş güvenliği ve uzmanlarının OSGBlerin
kiralık işçisi sınıfından
çıkarılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sorumluluğun
işverende olduğu bir alanda rehber görevi yürüten iş
güvenliği uzmanının, devletin denetleme eksiğinin,
işverenin yapmadığı veya yapamadığı
çalışmaların takipçisi ve sorumlusu tutulması hem hukuka
hem de çalışma hayatına aykırı bir uygulamadır.
Bu durum, özellikle iş kazalarının en fazla olduğu
alanlarda mesleki tecrübeye sahip üst sınıf uzmanların bu sektörden
uzaklaşmasına sebep olmakta; binlerce uzman gerek iş
potansiyelinin olmaması gerekse haksız yargılamalardan ötürü bu
mesleği ifa etmemektedirler.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.
Madde 10- Bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesi yayımı tarihini takip
eden ayın başında,
b) 9 uncu maddesi 1/7/2020 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden
on gün sonra,
yürürlüğe girer.
Muhammet Naci Cinisli Orhan Çakırlar Dursun Ataş
Erzurum Edirne Kayseri
İmam Hüseyin Filiz Yasin Öztürk Hüseyin Örs
Gaziantep Denizli Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmacı
Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
23 Temmuz 1919 tarihinde millî emeller hedefiyle
vatanın kurtarılması ve
bağımsızlığı için mukaddes
çalışmaları başlatan Erzurum Kongresinin 101inci yıl
dönümü kutlu olsun.
Erzurum Kongresi, dört yıla yakın süren
millî mücadelemizin teşkilatlanmasındaki ilk adımları
atmış, vatanımızın parçalanmaz bir bütün olduğunu
ilan etmiştir. Bağımsızlık ülküsüyle vatan ve milletin
kurtuluşu her şeyden önemli görülmüştür. Erzurum Kongresi,
millet işi için milletle beraber çalışmayı her türlü unvana
tercih edenlerin yeridir. Erzurum Kongresi, boynunda idam fermanıyla
hiçbir resmî görevi olmadan milletimizin sinesinde yer almak demektir.
Vatanın bölünmezliğini ve milletin istiklalini kayıtsız
şartsız sağlamayı amaçlayan Mustafa Kemal Atatürkü,
Erzurum Kongresinin vatanperver delegelerini ve tüm heyetini rahmetle,
minnetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda
görüştüğümüz kanun tekliflerinin iktidar milletvekillerince
hazırlanmış olduğu algısı oluşturularak
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve teamüllerinin dışında
hazırlandığı artık inkâr edilemez bir gerçek. Bu
yöntem, Anayasa değişikliğiyle düzenlenen yeni sistem öncesinde
bize vadedilen güçlü Meclis kavramıyla hiçbir şekilde
bağdaşmıyor. Kuşkusuz, bakanlıklar ve kamu
kuruluşları kanun tekliflerine ilişkin önerilerini,
ihtiyaçlarını milletvekillerine iletebilmeli ancak tekliflerin
Meclisimiz dışında, yürütmenin yönlendirmesiyle, tek elden, dar
bir bakış açısıyla hazırlanması demokratik
yasama anlayışına uymuyor. Parlamentomuzun yüz elli
yıllık bir gelenek ve demokratik ruha sahip olduğunu
unutmayalım. Demokrasinin mabedi, milletimizin göz bebeği yüce
Meclis, Profesör Ali Fuat Başgilin yıllar önce söylediği gibi,
emir alan bir kanun makinesi değildir.
Görüştüğümüz bu torba teklifle,
bahsettiğim anlayışın sonucu olarak, birbirleriyle ilgisiz
6 kanunun farklı maddelerinde değişiklik yapılması
öngörülüyor; ayrıca Dijital Mecralar Komisyonu kurulması da teklif
ediliyor. Son dönemde ciddi tartışmalara neden olan sosyal medya
kullanımına ilişkin düzenlemenin Meclisimiz uhdesinde
yapılması doğru bir yol; bununla birlikte, komisyonlardan
çıkacak tekliflerin özgürlükleri kısıtlamayan, ölçülü yasalar
olmasına dikkat etmeliyiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve ihtisas
komisyonları nitelikli kanun yapma hak ve yükümlülüğünden
alıkonulmamalı; bu bakımdan, komisyon çalışmaları
sırasında muhalefetin sunduğu katkılar önemsenmeli,
toplumun tüm kesimlerinin, akademinin görüşlerinin alınması
sağlanmalı. Usul olarak beklentimiz, son iki yıldır
yerleşik hâle gelen dayatmacı, tekelci yasama faaliyetlerinin terk
edilmesi.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde yer
alan değişiklik maddeleri istihdamı artırmaya yönelik
değil, hatta mevcut istihdam düzenini korumayı sağlayabilecek
düzenlemeler bile içermiyor. Teklif edilen değişiklikler,
yapısal ve kalıcı hâle gelen işsizlik sorununun bir müddet
daha İşsizlik Sigortası Fonunca maskelenmesini
sağlıyor. Özel sektörün desteklenmesi bağlamında, normal
çalışma düzenine geçen işletmelerin işveren ve işçi
sigorta primlerinin İşsizlik Sigortası Fonu yerine hazineden karşılanması
daha doğru olur; İşsizlik Sigortası Fonu doğrudan
işçiler için kullanılmalı. Kısa çalışma
ödeneğinden yararlanma şartları hafifletilerek daha fazla
işçinin ödenekten istifade etmesi sağlanmalı. Bu kapsamda,
kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmek için
sigortalı bir işte çalışıyor olmanın yeterli
olması işçi sağlığının korunması
açısından son derece önemli, olumlu olur. Covid-19 pandemisinin
ekonomik etkilerini en aza indirgeyecek, gerçekçi gelir ve maliye
politikalarını, yasal düzenlemelerini gerçekleştirmeliyiz.
Bundan üç ay evvel, istihdam piyasasına yönelik önlemler Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine geldiğinde önerilen tedbirlerin yeterli
olmayacağını, krizden çıkış için, kapsamlı
bir plana ihtiyaç duyulduğunu İYİ PARTİ olarak dile getirmiştik.
Aradan geçen dönemde ekonomi yönetimi tarafından bu ölçüde bir
bakış ortaya konmadı. Bu durum, süreci yönetmekten çok günü
kurtarmaya yönelik anlayışın AK PARTİ siyasetine tamamen
hâkim olduğunu gösteriyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Bilimler
Akademisinde görevli akademisyenlerin özlük hakları tabii ki
iyileştirilmeli; bilimsel faaliyetlerin desteklenmesine yönelik ihtiyaç
duyulan bir düzenleme. Bununla birlikte, söz konusu düzenleme genel hukuk
kuralları çerçevesinden yapılmalı, araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde bulunan diğer kurumlarımızda da bu
iyileştirme emsal olmalı.
Diğer bir konu ise şu: Toplu
taşıma araçları sahiplerine, araçlarının engelliler
tarafından da kullanılabilmesi amacıyla gerekli
tertibatları yapmaları için verilen süre sürekli
uzatılıyor. Süre uzatılması yerine neden şimdiye kadar
gerekli düzenlemelerin yapılmadığının tespit edilmesi
sorunu kalıcı bir şekilde çözecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toplu taşıma araçlarını üreten
firmalara engelli dostu araçlar üretim kotası getirilebilir veya araç
sahiplerinin gerekli dönüşümü yapmaları için faizsiz kredi
desteği verilebilir.
Sözlerimin sonunda, Manisa Somadaki maden
işçilerine yönelik yapılan düzenlemenin ülkemizde meydana gelen
diğer maden kazaları sonrasında hizmet akitleri sona erdirilen
ancak kıdem tazminatı ödenmeyen işçiler için de geçerli
olmasını ifade eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 10- Bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesi yayımı tarihini takip
eden ayın başında,
b) 9 uncu maddesi 1/7/2020 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde,
c) Geri kalan maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Tulay Hatımoğulları Oruç Erol Katırcıoğlu Muazzez Orhan
Işık
Adana
İstanbul
Van
Serpil Kemalbay Pekgözegü Gülüstan Kılıç Koçyiğit Kemal Peköz
İzmir Muş Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE
KEŞİR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Sayın
Başkan, değerli üyeler; Evliya Çelebinin Dünyada Van, ahirette
iman. dediği Vandan bazı konuları gündeme getirmek istiyorum.
İktidarın valisiyle, kayyumuyla, yasaklarıyla ortaya
çıkardığı enkaz listesini sunmaya çalışacağım.
Nüfusu 1 milyon 300 binin üzerinde olan Van; gölü,
Akdamar Kilisesi, Muradiye Şelalesi, Kanispi suyu, Başkale
travertenleri, peribacaları ve kalesiyle bölgemizin muazzam
şehirlerinden biridir. Yüz yılı aşkındır
yaşanan yıkım, asimilasyon, çarpık kentleşme ve
zorunlu göç kentin doğal ve tarihî güzelliğini hâlâ
gölgeleyememiştir. Ancak bu güzel ilimize gerek rantçı, kapitalist
müdahale gerekse AKPnin ekoloji düşmanı politikaları günden
güne zarar vermektedir. Halkın iradesiyle sandıkta çıkamayan
zorba iktidar, iki dönemdir Van halkının iradesini gasbetmektedir.
Hesap vermeyen, şeffaf olmayan bu hukuk dışı idare Van
halkının kamburu olmuş durumdadır. Her türlü etkinlik,
eylem ve açıklama tüm Van halkına yasaklıyken kayyum ve
AKPlilere serbesttir. AKP, bu hukuksuzluğun ve çifte standardın
partisidir. Tabii, bu yasakçı anlayış sadece kenti değil,
meraları ve yayları da yasakladığı için kentin
tarımı, ticareti ve turizmi de bitmiş durumdadır. Son iki
yıl içerisinde Van bölgesi işsizliğin en çok
arttığı yerlerden biridir. Pandemi sürecinde yaşanan kaos
ve belirsizlik sınır ticaretine ve turizmine de ağır darbe
vurmuştur. Binlerce esnafın kepenk kapatmasına ve iflasına
yol açmış, yüzlerce emekçinin de işsiz kalmasına neden
olmuştur.
Sınır demişken Türkiye-İran
sınırı periyodik katliamların işlendiği bir yere
dönüşmüş durumdadır. 33 kurşun vakasının tarihsel
bir durum olmadığını neredeyse her hafta
yaşıyoruz bölgede. Daha bir ay önce Kaşkol köyünde, 23
yaşındaki Emrah Görür ve Saim Yılmaz kendi köylerinde askerler
tarafından vuruldu. Ailesine telefonla vurulduklarını ve
yaralandıklarını haber veren Emrahın dört saat boyunca
kimsenin yaklaşmasına izin verilmeyerek köylülerin gözü önünde
ölümüne göz yumuldu. Üç yıl önce babasını kaybeden Emrah,
yaratmış olduğunuz işsizlikten 2si engelli 7 nüfusa bakmak
için kaçakçılık yapmak zorunda olan binlerce gençten biriydi.
Yine, Azad Bağa, 16 Temmuz tarihinde
Çaldıran ilçesine bağlı Yukarı Çilli köyünde
koyunlarını otlamaya çıkarttığı esnada köyün 100
metre ilerisinde zırhlı araçtan açılan ateş sonucu
sırtından vuruldu. Ağır yaralanan Azad ailesi
tarafından hastaneye kaldırılmış; ziyaretimiz
esnasında da olayın üzerinden üç gün geçmesine rağmen,
savcılığın hâlâ herhangi bir soruşturma
başlatmadığını gördük. İnsan hayatı bu kadar
ucuz olmamalı.
19u çocuk 34 insanın katledildiği Roboski
katliamına alkış tutan bir zihniyetin, bu cinayetleri
sorgulayacağına inanıyor muyuz? Tabii ki hayır çünkü
vicdanlarınız körelmiş. Tekçi, ırkçı, hukuk
dışı ve ulus devletçi zihniyetin sınırları ölüm
üretiyor artık. Hâlen onlarca mültecinin cenazesi Van denizinin dibinde
duruyor. Bir yandan kaçakçılığa mecbur ettiğiniz,
sınırlarda katlettiğiniz Kürt çocukları; diğer yandan
kirli politikalarınıza alet ettiğiniz, ülkeye girişine göz
yumduğunuz, umut yolculukları ölüm yolculuğuna dönen mülteciler
Van 2020 yılında tam bir
politikasızlık felaketiyle karşı karşıya
kalmıştır. 23 Şubatta Başkalede yaşanan
depremden 19 köy etkilenmiş, 6 köyde -Özpınar, Gelenler, Güvendik, Böğrüpek,
Ömerdağı ve Kaşkol köylerinde- tek bir sağlam yapı
kalmamıştır. Daha depremin yaraları sarılmadan Özalp
ve Saray ilçelerimizde de 25 Haziran tarihinde bir kez daha deprem
yaşanmıştır, 17 köy daha zarar görmüştür. Bu köylerde
çoğu yurttaşa çadır bile verilmemiştir. Kayyumlar sorun
çözeceğine, çadır vereceğine ilk günden itibaren TOKİ
pazarlamasına çıkmışlardır. Deprem mağduru
halkın zararları hâlen karşılanmamıştır.
Başkalede depremden zarar gören köylerin muhtarlarıyla toplantı
yapan kayyum, toplantıda Bu sene hiçbir şey yok, başınızın
çaresine bakın. diyerek aslında bölge halkını göçe
zorlamaktadır. Bu yaklaşım kabul edilir değildir. İki
ay sonra ağır kış koşullarıyla karşı
karşıya kalacak olan yurttaşların konteyner ve
çadırlarda yaşamaları mümkün değildir. Hayvanların bu
kış koşullarında çadırlarda yaşaması mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Işık.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Ercişte,
Başkalede, İpekyolunda, Çatakta sel felaketi yüzlerce
yurttaşa zarar verdi. Birçok yerde sel nedeniyle hayvanlar telef oldu,
tarlalardaki ürünler mahvoldu. Deprem, yoksulların evini
yıkıyor; sel, yoksulların yaşamlarını altüst
ediyor. Uygulamadığınız imar planı, yapmadığınız
tünel, ağaçlandırmadığınız toprak,
yaktığınız orman, mantar gibi
çoğalttığınız HESler ve maden ocakları
felaketlerin ölümcül olmasına yol açıyor. Rant odaklı doğa
talanı politikalarınızın sonuçları olan sel ve su
baskınlarının doğal afet olmadığı
ortadadır. Daha önce Meclise sunduğum kanun teklifinde önerdiğim
gibi, deprem ve sel nedeniyle bu bölge afet bölgesi ilan edilmelidir. Çiftçiler
ve diğer yurttaşların maddi zararları amasız,
fakatsız ve eksiksiz karşılanmalıdır; yaralar bir an
önce sarılmalıdır.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı Dijital Mecralar Komisyonu Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 10- Bu
Kanunun;
a) 4 üncü maddesi
yayımı tarihini takip eden ayın başında,
b) 9 uncu maddesi
1/7/2020 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) Diğer
maddeleri yayımı tarihinden itibaren
yürürlüğe
girer.
Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin Cavit
Arı
İstanbul Muğla Antalya
Kamil Okyay Sındır Abdüllatif Şener Mehmet Bekaroğlu
İzmir Konya İstanbul
Özgür
Karabat
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Özgür Karabat konuşacak.
Buyurun Sayın
Karabat. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, görevinizde başarılar diliyorum, tekrardan tebrik
ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi, Başkanlık sistemine
geçtikten sonra ülkemizde Değerli Bakan Çok önemli. diyerek ortalama bir
buçuk ayda bir istihdam paketi açıklıyor. Peki, bu paketler neye
çare? İşsizliğe çare mi? Hayır, tam tersine, 4 milyon
civarında insan iki yıl içerisinde bu paketler açıklanırken
işinden olmuş. Değerli arkadaşlar, bu paketlerde
kalıcı bir çözüm var mı? Hayır. Bu paketlerde
istikrarlı bir çözüm var mı? Hayır. Bu paketlerde ne var? Bu
paketlerde erteleme var, öteleme var, görmezden gelme var; gerçeği
reddetme var ve her şeyin mükemmel olduğunu var olanın aksine
iddia etme var.
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, bu paketlerde hiçbir derde derman yok. Derde
derman olmayan bu paketler acaba hangi sofraya aş değerli
arkadaşlar? Kime iş, kime aş bu paketler? Bu paketler kime
iş, kime aş? Biz diyoruz ki vatandaşa aş lazım, siz
ise diyorsunuz ki AŞlere destek lazım. Biz aş diyoruz, siz
anonim şirket anlıyorsunuz değerli arkadaşlar. Böyle bir
şey olur mu? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, İşsizlik Fonundan, işçilerin parasından
patronlara destek vermeyi Kendimiz krizi çözüyoruz. diye anlatıyorsunuz,
Sigorta desteği veriyoruz. diyorsunuz. Arkadaşlar, desteği siz
vermiyorsunuz, bu destek İşsizlik Fonundan
karşılanıyor ve milyonlarca emekçinin yıllar boyu
biriktirdiği emeği, biliyor musunuz? İşçinin emeği
üzerinden siyaset üretmek, Biz yaptık. demek doğru mu değerli
arkadaşlar? Peki,
bunu söyleyenin yatacak yeri var mı değerli arkadaşlar? Böyle
bir şey olabilir mi, bunu özellikle sormak istiyorum.
Diyorsunuz ki: İş güvenliği
Bu
pakette iş güvenliği var mı? Tam tersine, bu pakette iş
güvenliği konusunda işverene sözleşmeyi feshetme hakkı var
sonuna kadar, bu pakette iş sözleşmesini askıya alma var; bu
pakette iş güvenliği yok. Bu pakette iş güvenliği var
mı değerli arkadaşlar? Bu pakette işçi
sağlığı var mı? Daha geçen hafta Sakaryada
yaşadık ve şimdi değerli arkadaşlar, bu pakette
erteliyoruz, öteliyoruz, görmezden geliyoruz. Şimdi soruyorum size
değerli arkadaşlar: Yıllardan beri bir kanun getiriyorsunuz,
erteliyorsunuz; o zaman bu kanunu niye yaptınız, niye
yaptınız değerli arkadaşlar? Her ötelediğinizde Acaba
biz ne iş yaptık da öteliyoruz? diye sormak hiç aklınıza
gelmiyor mu değerli milletvekilleri?
Değerli milletvekilleri, bakın, iş
sağlığı ve güvenliği meselesinde ben size şunu
söyleyeyim: Hani bir laf var ya Parayı veren düdüğü çalar. derler.
Değerli arkadaşlar, patronun parayı verdiği bir
adamın, bir insanın, bir görevlinin, bir uzmanın, bir
işçinin sağlığını ne kadar savunabileceğini
düşünüyorsunuz? Bu sistemin baştan sakat kurulduğunu görmüyor
musunuz? Başka türlü kurgulanması gerektiğini bilmiyor musunuz
ya da bilmek mi istemiyorsunuz? Değerli arkadaşlar, bu sistem
baştan sakat kurgulanmıştır. Evet, bir yasaya ihtiyaç var
mıdır? Vardır ama o yasa bu yasa değildir değerli
arkadaşlar, bunun farkına varmak gerekir.
Şunu söylemek isterim: Bakın 1 ile 50
arasında çalışanı olan işverenler diyorsunuz. Yahu,
insan çalıştırmak açısından 1 ile 50 arasında
dağlar kadar fark var. Bu sınıflandırmayı
farklılaştırmamız gerekir, başka bir
sınıflandırma yapmamız gerekir. 2 işçi
çalıştıran kasap, 1 işçi çalıştıran mali
müşavir, avukat ile patlayıcı fabrikasında 40 işçi
çalıştıran adam aynı muameleyi mi görecek? Böyle bir
şey olur mu?
Dolayısıyla, bakın, erteliyorsunuz
ama nasıl çözeceğinizi bilmiyorsunuz, bir planlama
yapmıyorsunuz. Komisyonda demiyorsunuz ki: Bunu biz üç yıl öteledik
ama üç yıl içerisinde bu konuda şu adımları atacağız.
Diyebiliyor musunuz? Hayır. Üç yıl sonra bu konunun
tamamının çözüleceğini garanti ediyor musunuz? Hayır.
Bakın değerli arkadaşlar, 2 kişi
çalıştırıyorsa işveren ve bu bir maliyetse
yapılacak basit bir çözüm var: On binlerce işvereni
eğiteceksiniz, onların kendisini iş sağlığı
uzmanı yapacaksınız -zaten kendisini koruyacak- ve sorunu
çözeceksiniz. Ne plan var ne stratejik bir anlayış var ne siyaset
var.
Önümüze sadece erteleme, öteleme diye bir
düzenleme getiriyorsunuz ve buradan da işçinin lehine güzel şeyler
yaptığınızı, istihdam adına güzel şeyler yaptığınızı
kabul edelim istiyorsunuz. Vallahi, gerçekten güzel şeyler yaparsanız
Her şey çok güzel oldu. deriz biz, Her şey çok güzel oldu.
demesini biliriz biz ama onu da yapamıyorsunuz, yapmıyorsunuz.
Dolayısıyla her şeye engel
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, her defasında kaynak diyorsunuz, her defasında
kaynak diyorsunuz. Bakın, bir iddiada bulunuyorum, sizinle aynı
iddiada bulunuyorum: Türkiye büyük bir ülkedir, kuvvetli bir ülkedir, güçlü bir
ülkedir ama sorun kaynakları kim için, ne kadar, nasıl
dağıttığınız sorunudur. Şimdi ben size örnek
vereyim: Cumhurbaşkanı 2015ten bugüne kadar örtülü ödenekten
yaklaşık 10 milyar harcama yapmış. Ya, bu 10 milyarla
-basit hesap- 5 milyon insana 2 kere biner lira maaş verebilirsin.
İşte sorun budur, Kime, ne kadar, niçin harcayacağız?
sorusudur ve işte o da sizin siyasetteki yerinizi, bulunduğunuz
noktayı belirler. Bizim yanımız iş ve istihdam konusunda
işçilerin yanıdır, bunu söylemek istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
2 sayın milletvekiline 60a göre söz
vereceğim.
Sayın Bulut
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
pandemi sürecinde özveriyle çalışan aile hekimleri ve çalışanlarına
verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Pandemide aile hekimleri ve
çalışanların toplum sağlığına
yaptığı katkı yadsınamaz. Covid-19 tehdidi
altında dört ay boyunca idari izin bile kullanmadan poliklinik
hizmetlerini yürüten 27 bin aile hekimi aşılamaları hiç
aksatmadı ve büyük salgınların önüne geçti. Ancak aile
hekimlerinin canı pahasına yazdığı bu başarı
öyküsü görmezden gelindi.
Sağlık Bakanlığının
Aile hekimlerinin çalışmalarından çok memnunuz, teşekkür
ediyoruz. Onlara da ek ödeme konusunda çalışıyoruz. demesinin
üzerinden iki ay geçti, bir ödeme yapılmadı. Covid-19 olmaları
durumunda maaşları kesilmeyecek. denildi, kesinti yapıldı.
Son olarak ücretsiz kişisel koruyucu ekipman dağıtımı
durduruldu, İhtiyacı olan, malzemeleri kendi cebinden
karşılasın. denildi. Evlerinde karantinaya alınan Covid-19
tanılı hastalara her gün ev ziyareti yapmaları talimatı
verildi.
Doktorların hakkı ödenmez. deyip
özveriyle çalışan aile hekimlerine yönelik bu tutum kabul edilemez.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
59.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
şiddeti önlemenin, kadınları korumanın devletin görevi
olduğuna ve İstanbul Sözleşmesinin önemine ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Türkiye,
İstanbul Sözleşmesini şerhsiz ve ilk imzalayan ülkedir. 2011de
imzaladık, 2014te yürürlüğe koyduk ve bugün gelmiş, yürürlükten
kaldırmayı konuşuyoruz hem de şiddet ve ölüm daha da
artmışken.
Sözleşme Şiddetin kaynağı,
toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. diyor. Bu yüzden şiddeti
önlemek, kadınları korumak devletin görevidir. Kadına yönelik
politikalarınız nasıl sembolik görülüyorsa sözleşmenin
özümsenemediği de ortada. AKP Genel Başkanı diyor ki: Türk aile
yapısına aykırı. Çalışıp gözden geçirin,
halk istiyorsa kaldırın. Üşenmeyip 81 maddelik sözleşmeyi
okursanız içinde ne ailenin yıkılması ne de bir yaşam
tarzının dayatılması var. Ekonomi bitmiş, salgın
var ancak İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor. Çelik
çomak oyunu mu bu?
Kadınların talebi net: Her türlü
şiddete karşı önlem alınsın ve kararlılıkla
uygulansın. Kadınlar yaşamak istiyor. Kadınları
koruyan düzenlemeleri hedef alacağınıza kadınları
koruyacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 11inci
madde üzerinde 2 önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.
Madde 11- Bu Kanunun;
a) 1 inci maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı,
b) Diğer hükümleri Cumhurbaşkanı
tarafından
yürütülür.
Yasin Öztürk Orhan Çakırlar Hüseyin Örs
Denizli
Edirne
Trabzon
Dursun Ataş Fahrettin Yokuş
Kayseri
Konya
Aynı mahiyetteki diğer önerge sahipleri:
Emine Gülizar Emecan Süleyman Girgin Cavit
Arı
İstanbul Muğla Antalya
Abdüllatif Şener Mehmet Bekaroğlu Kamil Okyay Sındır
Konya İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN ve BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 11inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifini konuşuyoruz bugün. Ne
yazık ki görüştüğümüz bu kanun teklifinde yapılmak istenen
düzenlemeler, coronavirüs salgını nedeniyle daha da ağırlaşan
ekonomik şartları da göz önünde bulundurursak kalıcı bir
çözüm niteliği taşımamaktadır. Teklifin bu hâliyle sadece
günü kurtarmaya yönelik birtakım düzenlemeleri içerdiğini de
söyleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİnin
iktidara geldiği 2002 yılı ile bugüne yani 2020 yılına
ait bazı rakamları sizlere sunmak istiyorum. Şöyle
baktığımızda, AK PARTİnin iktidara geldiği 2002
yılında Türkiyede 2 milyon 465 bin işsizimiz var. Şubat
2020de -yani pandemi başlamadan, coronavirüs krizi Türkiyede ekonomik olarak
bizi vurmadan- bu işsiz sayımız 4 milyon 230 bine
çıkmış yani 2002den 2020ye 1 milyon 765 bin kişi
işsiz. İşsizlik oranına baktığımız
zaman da 2002de işsizlik oranı Türkiyede yüzde 10,3 iken yine
şubat 2020de bu oran, işsizlik oranı yüzde 13,6 olarak tespit
edilmiş. Bir de üniversite mezunları açısından bir iki
rakam vermek istiyorum. Üniversite mezunu işsiz sayımız, 2002de
267 bin iken -bu rakama dikkatinizi çekmek istiyorum- Şubat 2020de
Türkiye'de üniversite mezunu işsiz sayımız tam 995 bin kişi
olmuş. İşsizler içinde üniversite mezunu oranını da
sizlere sunmak istiyorum. 2002de bu oran yüzde 10,8 iken yine Şubat
2020de bu oran da yüzde 23,5a çıkmış.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
baktığımızda şöyle bir hafızamızı
tazeleyelim. 1994 ekonomik krizinde Türkiye'de işsizlik oranı yüzde
8. 1999 krizinde işsizlik oranı yüzde 7,1. 2002 yılında
üçlü koalisyonu bitiren krizde işsizlik oranı yüzde 9,7. 2008 ve
2009da etkin olan küresel kriz döneminde bile işsizlik oranı yüzde
13 seviyelerinde olmuş. 2 kez işsizlik hesaplama yöntemi
değiştirilmesine rağmen 2019 yılında işsizlik
oranı yüzde 13,7 olarak gerçekleşmiştir.
Değerli arkadaşlar, özellikle AK
PARTİye mensup arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum:
Doğrudur, on sekiz yıldır iktidardasınız, uzunca süre
Türkiye'de tek başına iktidar olan bir siyasi partisiniz. Konuştuğunuzda
Türkiye'yi eski Türkiye-yeni Türkiye diye ayırıyorsunuz, sizden
önceki dönemi eski olarak nitelendirip orada bir şey
yapılmadığını, her şeyin sizin döneminizde
yapıldığını iddia ediyorsunuz ve bu noktada da bir
algı oluşturuyorsunuz. Özellikle Tek başına iktidar
istikrar. diyerek tek başına iktidarın ekonomide istikrar
getireceği vurgusunu sıkça yapıyorsunuz ve yapmaya da devam
ediyorsunuz. Acaba bu ne derece doğrudur? Bununla ilgili de bir iki şey
söylemek istiyorum. Bakın, sizin döneminiz yani 2002-2020 ile sizden
önceki dönem yani 1985-2001 yıllarına ait bazı verileri arz
etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİden
önceki on yedi yılda yüzde 8 olan ortalama işsizlik oranı AK
PARTİnin tek başına iktidar olduğu dönemde yüzde 10,9a yükselmiştir.
Son iki yılda işsizlik rakamlarındaki artmayı ve
oranlardaki yükselme eğilimini de ayrıca konuşmamız
lazım. 2018de yüzde 12,33 ve 2019da yüzde 13,7 olarak gerçekleşen
işsizlik oranı sizin on sekiz yıllık
iktidarınızdaki oranların ortalamasının da
üzerindedir. Burada bir hususu daha açıklamak isterim. Biliyorsunuz,
işsizlik hesaplama yöntemi 2014te değişmişti; son üç ayda
işsiz olup da başvuruda bulunanlar yerine, son bir ayda işsiz
olup da başvuruda bulunanlar işsiz sayılmaya
başlamıştı. Yapılan bu değişikliğin
resmî işsiz sayısının azalmasına yol
açtığı da bir gerçektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Örs, toparlayalım
lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - O nedenle, AK
PARTİ dönemindeki işsizlik oranları eski yöntemle hesaplansa
daha yüksek oranlara denk gelecektir, bunu da söyleyeyim.
Bir de gayrisafi yurt içi hasıla
rakamlarını vermek isterim. Gayrisafi yurt içi hasılaya
yıllar itibarıyla dolar cinsinden baktığımızda,
1985 yılında 69 milyar dolar olan Gayrisafi yurt içi
hasılanın 2019 yılında 749 milyar dolar olduğunu
görüyoruz. AK PARTİ döneminde dolar cinsinden Gayrisafi yurt içi
hasılada 3,1 kat artış olmuştur. Bunun ne denli bir
başarı olduğunu anlamak için AK PARTİden önceki on yedi
yılın rakamını da sizlere sunmak isterim. 1985-2001
arasında bu artış 3,4 kat olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Bu açıdan
baktığımızda da AK PARTİnin iktidarda olduğu
dönemde, önceki on yedi yıla göre başarılı
olmadığını söyleyebiliriz.
Son olarak şunu söyleyerek sözlerimi tamamlamak
istiyorum: Ekonomide üretimi artırmayan hiçbir politika başarıya
ulaşamaz. Vatandaşın mutfağındaki yangını
söndürmeden, ailedeki genç işsiz kardeşimize iş bulmadan bu kriz
ortamından da ekonomik durumdan da çıkmak mümkün değildir
diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin en temel özelliklerinden bir tanesi
fırsatçılıktır. Her şeyi fırsat olarak
bilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının sözü unutulmuyor, 15
Temmuzdan sonra söylediği. Bizim için, bazı şeyleri yapmak için
bir lütuf olmuştur. demiştir. Her şeyi; yoksulluğu
fırsata çevirmişsiniz, darbeyi, ekonomik krizi, seli, depremi her
şeyi fırsata çevirmişsiniz, böyle bir siyasi heyetsiniz.
Şimdi de Covid krizini fırsata çevirmeye
çalışıyorsunuz. Bakın değerli arkadaşlarım,
Covidden önce de Türkiye ekonomisi çok kötüydü. Geçen sene yüzde 0,9 büyümeyle
kapandı ama biliyorsunuz, bu rakamların tamamı TÜİK
hesaplarında yapılan değişikliklerle ortaya
çıkarılmış rakamlardır ve hiç kimse inanmıyor,
dünya hiç inanmıyor bu rakamlara. Bakın, 2019 yılında bütçe
açığı 123 milyar TL olmuş, borç öngörülebilirliği kat
kat artmış. Bakın, 2020 yılında öngörülen bütçe
açığı 139,9 milyar TL. Haziran ayı sonunda bunu geçtik, 162
milyar TL borçlandık değerli arkadaşlarım. Daha altı
ay var. Bakın, borç çevirme oranı bir felaket. 100 lira borcu
ödeyebilmek için 200 lira borçlanıyoruz. Şubat ayından bu yana
dışarıdan dış kredi bulamıyoruz. İçeride
ciddi bir şekilde borçlanma devam ediyor. En son dış borçlanmada
faiz yüzde 9,53tü. Zaten Covid bizi çok felaket bir durumda
yakalamıştı değerli arkadaşlarım. Ne
yaptınız bunun yerine? Daha önce yaptıklarınız gibi
palyatif tedbirlerle geçiştirmeye çalışıyorsunuz,
olmadı. Ne yaptınız? İşten çıkarmayı
yasakladınız, güzel bir şey; ama güzel bir şey mi bu ayrı
tartışılabilir. İşsizlik oranlarının
artmasını bu şekilde önlediniz. Kısa çalışma
ödeneği diye birtakım ödemeler yaptınız, işte,
ücretsiz izne ayrılanlara komik, 1.339 lira gibi bir destek verdiniz, 3
aşamada garibanlara biner lira para verdiniz. Hepsinin toplamı
değerli arkadaşlar, 28,2 milyar TL, verilen para. Peki, hani,
Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Çarpanlarıyla beraber 650 milyar
TL destek verdik. diyordu, nerede bu paralar? Ee, bu paralar da patronlara
verildi değerli arkadaşlarım.
Siz, krizleri önlemek için ta 1 Kasım
seçimlerinden bu yana uğraşıyorsunuz ve her seferinde hazineden,
milletin vergilerinden paraları alıyorsunuz, patronlara veriyorsunuz,
sermaye desteği yapıyorsunuz, kredilerle bu işi yapmaya
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, yılbaşından
bu yana 580 milyar TL kredi hacminde büyüme oldu, müthiş bir para
verdiniz. Devlet bankaları eliyle nasıl yapıldı; zaman çok
olsa anlatırız. Bu, yanlış bir yoldur değerli arkadaşlarım,
bu şekilde yatırıma gitmiyor bu paralar. Bakın,
geçmişte bu paralarla değişik işler yaptı yani
kızının düğününü bile yaptı, döviz aldı,
şunu yaptı, bunu yaptı. Şimdi de borsaya
yatırıyor, kimse işsizliği filan önlemek için kullanmıyor
değerli arkadaşlarım; ciddi bir sıkıntı olarak
duruyor. Bunun yerine bakın, çok değerli bilim insanları
Türkiyede çalışma yaptılar Covid-19 salgınının
Türkiye ekonomisine etkileri ve bu etkilere karşı geliştirilecek
tedbirler diye. Burada sizin verdiğiniz rakamların çok ötesinde
rakamlar veriyorlar. İşsizliğin yüzde 30a kadar çıkacağı
ifade ediliyor ve önerileri şu, diyorlar ki: Hane halkı emek
gelirlerinin desteklenmesi şeklinde olsun bu gelirler. Evet, kredi de
verin ama bu 600-700 milyarın büyük çoğunluğunu hane
halkına verin yani gelir desteği olarak verin. Yapılan
araştırmalarda, bu şekilde destek veren bütün ülkelerde hem
büyümede hem istihdamda ciddi bir şekilde patronlara destek veren
ekonomilerden kat kat daha fazla iyileşme görülmüş ama sizin akla
ihtiyacınız yok değerli arkadaşlarım, hiç kimsenin
aklını beğenmiyorsunuz, korkunç bir kibir var sizde değerli
arkadaşlar.
Bakın, elimde Sayın Maliye Bakanı
Doktor Berat Albayraka verdiğim bir önergem var, bana nasıl bir
cevap verdi biliyor musunuz? İlgili yazı ekinde anılan
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlunun şu esas
sayılı soru önergesinde bahsi geçen hususlara ilişkin bilgiler
bilmem ne -org morg- adresinde yer almakta. Link veriyor bana. Değerli
arkadaşlarım, bu felakettir, darbe marbe diyorsunuz ya, bu darbedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu,
toparlayalım lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Saraydaki damat
bize, Türkiye Büyük Millet Meclisine darbe yapıyor, hakaret ediyor
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar) Kimsin sen Berat Albayrak ya, kimsin! Ve bu link
açılmadı biliyor musunuz değerli arkadaşlarım, bu link
açılmıyor. Bu siyasi ahlaka sığar mı değerli
arkadaşlarım? Kimsiniz, kimler gelip geçti bu ülkede?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sen kimsin?
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Kaç
Süleyman gördü bu ülke? Size mi kalacak bu dünya? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu nedir arkadaşlar? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) Ne
bağırıyorsun!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bu nedir
arkadaşlar? Bu nedir? Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerimize
hakarettir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Berat Albayrak
kim oluyor? Kim oluyor?
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Sen
kimsin?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Kim oluyor, kim
oluyor, kim? Bu millet
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) Ne bağırıyorsun
ya!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla)
Bağırırım!
KADİR AYDIN (Giresun) Sakin, sakin.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ne
yapacağım peki bunu, ne yapacağım?
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
Sayın
Bekaroğlu, Genel Kurula hitap edin lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bana küfredene ne
yapacağım değerli arkadaşlarım? Böyle bir şey
olur mu? Sen kimsin? (AK PARTİ sıralarından Aynaya bak,aynaya!
sesleri)
Bakın, Anayasanın 92nci maddesi bana
soru sorma ve on beş gün içinde cevap alma hakkı veriyor, İç
Tüzükün 96ncı ve 100üncü maddesi de böyle. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sen Anayasanın üstünde misin Berat
Albayrak, kimsin sen? Soruyorum, kimsin? (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR AYDIN (Giresun) Millet için
çalışıyor, senin için değil. Kurultay yeri değil
burası.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ya
Biz kimden oy
aldık? Biz milletten oy almadık mı? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarım,
bağıracağız, sesimizi yükseltebildiğimiz kadar yükselteceğiz.
(CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından Hadi oradan! sesleri; gürültüler)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Özel
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Atatürkçü
Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüseyin Emre
Altınışıkın 24 Temmuz Lozan
Antlaşmasının 97nci yıl dönümü vesilesiyle
Anıtkabire ziyaret talebine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün
açılış konuşmaları sırasında değindik,
Lozan Türkiye için çok önemli, Atatürkü andık, İsmet
Paşayı andık, Türkiyenin tapu senedi olduğunu söyledik.
Biraz önce, Atatürkçü Düşünce Derneğinin Sayın Genel
Başkanı Hüseyin Emre Altınışık yarın
Lozanın yıl dönümünde Anıtkabire gidip, Türkiyenin tapu
senedini yedi cihana tescil ettiren Atatürke ve İsmet Paşaya
saygılarını sunup, bir çelenk sunmak istediklerini, on beş
gün önceden usulüne uygun olarak bu başvuruyu yaptıklarını
ancak kendilerine bu konuda gerekli iznin hâlen verilmemiş olduğunu
söylüyorlar. Buradan, Meclis tutanakları altında, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Sayın Grup Başkanı Naci Bostancı Hocamız da
buradayken böyle bir yasaklamanın, engellemenin Türkiyeye
yakışmadığını, iktidar partisine hiçbir şey
kazandırmayacağını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Gazi Mustafa Kemal Atatürke
ve İsmet İnönüye Lozanın yıl dönümünde sunulacak bir
çelenge engel olmanın, kamu yararına bir dernek olduğu tescilli
Atatürkçü Düşüncü Derneğini engellemenin kimseye bir şey
kazandırmayacağını hatırlatıyoruz ve Türkiyeye
yarın bu ayıbın yaşatılmaması için gerekli
çabanın gösterilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN İç Tüzük 60a göre 2 sayın
milletvekiline söz vereceğim.
Sayın Gazel
61.- Kütahya Milletvekili İshak Gazelin, 24
Temmuz Cuma günü yeniden ibadete açılacak olan Ayasofya Camisinde görev
alacak olan başta hemşehrisi Ferruh Muştuer olmak üzere imam ve
müezzinlere başarı dilediğine ilişkin açıklaması
İSHAK GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Yarın çok önemli bir gün, 24 Temmuz Cuma günü,
Ayasofya, cuma namazıyla birlikte ibadete açılacak, bugün
Ayasofyanın imam ve müezzin kadrosunun da ataması yapıldı.
Başta Kütahyalı hemşehrimiz Ferruh Muştuer olmak üzere
bütün imam ve müezzinlerimize hayırlı, başarılı
görevler diliyorum.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
BAŞKAN - Sayın Sındır
62.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındırın, İzmir ili Atatürkçü Düşünce Derneği
Konak Şube Başkanlığının 24 Temmuz Lozan
Antlaşmasının 97nci yıl dönümü vesilesiyle yapılacak
etkinlik talebine yönelik İzmir Valiliği kararına ilişkin
açıklaması
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Az önce Grup Başkan Vekilimizin bahsettiği
konunun İzmir örneğinden, Valilik makamından bir oluru
huzurlarınızda okumak istiyorum: Atatürkçü Düşünce Derneği
Konak Şube Başkanlığınca Lozan
Anlaşmasının 97nci yıl dönümü nedeniyle 24 Temmuz 2020
Cuma günü saat 12.00de Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk
Anıtına çelenk koyma, Kültür Park Lozan Kapısında bulunan
Lozan Anıtı önünde Lozan Anlaşmasına ilişkin
basın açıklaması yapacağına dair bildirim
yapılmıştır. Valiliğimize ulaşan bilgiler
doğrultusunda, ilimizde böyle etkinliklerin yapılması hâlinde
toplumsal ayrışma ve kargaşaya neden olabileceği
değerlendirildiğinden, kamu düzeni ve güvenliğinin
sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler
ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin
korunması, yaşanabilecek her türlü olumsuz bir durumun önüne
geçilebilmesi amacıyla Lozan Anlaşması yıl dönümünü kutlama
kapsamında ilimiz genelinde açık alanda gerçekleşebilecek
yürüyüş, basın açıklaması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkan
63.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, her
sözleşmenin her uluslararası anlaşmanın ülke
açısından önemi olduğu gibi Lozanın da öneminin
olduğuna, Türkiye Cumhuriyetinin tapusunun Çanakkalede, Kocatepede,
Dumlupınarda şehitlerin kanıyla cephede ödendiğine, bir
ülkenin tapu senedinin başka ülkelerle yapılan anlaşmaya
bağlı olarak asla alınamayacağına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede, cumhuriyet tarihinde ve cumhuriyet öncesi dönemde
de yapmış olduğumuz bazı sözleşmelerle
bağlıyız. Tabii, her sözleşmenin, her uluslararası
anlaşmanın ülkemiz açısından önemi var, Lozanın da
var. Ancak 1924te yapılmış bir anlaşmayı Türkiyenin
tapu senedi sayarsak, bu durumda 1920de, 1923te cumhuriyetimizin
kuruluşunu nasıl bir devletin kuruluşundan önceye veya sonraya
takaddüm eden veya teehhür eden bir noktaya bağlayabiliriz?
Evet, Türkiye Cumhuriyetinin tapusu Çanakkalede,
Kocatepede, Dumlupınarda ve şehitlerimizin kanıyla cephede
ödenmiştir. (CHP sıralarından gürültüler) Bir ülkenin tapu
senedi başka ülkelerle yapılan anlaşmaya bağlı olarak
asla alınamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü eğer
Lozanda anlaşma yaptığımız ülkeler Türkiyenin
egemenlik haklarına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne,
bayrağına, milletine ve buradaki ezelî ve ebedî
varlığımıza karşı bir tahakkümde, bir tasallutta
bulunmuş olsalardı biz ne yapacaktık? Boyun mu eğecektik?
Orada şehitlerimizin cephede yazdığı kahramanlık
destanlarının, aziz milletimizin aynen Çanakkaledeki gibi,
Kocatepedeki gibi dünyaya millî birlik ve beraberliğini
haykırışının neticesinde
alınmıştır. Lozanın anlamı var mıdır?
Elbette Lozan; Türkiye Cumhuriyetinin o kahramanlık
destanlarının, cephede yazılan o kahramanlık hikâyelerinin,
şehitlerimizin ödenmiş o bedeninin, kanının
karşılığında o egemenlerin mecburen Türkiyenin
egemenlik haklarına saygısının, hürmetinin neticesinde
verdikleri bir anlaşmadır ama buna tapu senedi derseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
Lozana gidip
başkalarının önünde el pençe divan durarak âdeta bu ülkenin
varlığını oradaki iradeye bağlamış
olursunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Niye
yasakladınız?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bizim milletimizin
varlığının bu topraklarda ezelî ve ebedî hâkimiyetinin
göstergesi al bayrağımızdaki medeniyetimizin simgesi olan hilal
ve şehitlerimizin simgesi olan yıldızla tecessüm etmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bırak hamaseti be!
16 tane adayı geri al. derler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Eğer toplanıp
gelirlerse, yeniden saldırırlarsa, egemenlik haklarımıza
saldırıda bulunurlarsa; Kocatepedeki gibi, Çanakkaledeki gibi
gerekli cevabı alırlar ve geldikleri gibi geri giderler.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Süleyman Şahta
gördük sizi!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Lozana Türkiyenin tapu senedidir benzetmesi, bu tanımlama
şahsıma ait değildir. Bu tanımlama, Türkiyede çok genel
kabul görmüş, tüm siyasiler tarafından defalarca kullanılmış
bir tanımlamadır.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sana göre.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer, Lozana Tapu
senedi değil. derseniz, Millî mücadeledir. derseniz; Çanakkale,
bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin
ecdadımızın tırnaklarıyla kazıldığı
yerdir; Kurtuluş Savaşı, bağımsız Türkiye
Cumhuriyeti devletinin inşasıdır; Lozan Anlaşması, bu
bağımsızlığı daha önce verilen
kapitülasyonları ortadan kaldırmak, egemenlik haklarını
almak, daha sonra yapılacak Montrö Boğazlar Sözleşmesine önden
atıfta bulunmak kaydıyla yedi cihana Türkiyenin
bağımsızlığını ve herkes tarafından
kabul edilen tapu senedini ortaya koymak, kabul ettirmektir; bunu anlayın.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Allah kimseyi bu
duruma düşürmesin.24 Temmuz 2019 Çarşamba 16.35;
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama:
Türkiye'nin tapu senedi olarak kabul edilen Lozan Anlaşmasının
yıl dönümünü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
aşağıdaki mesajla kutladı. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Okuyayım mı, ne
demiş Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dünyanın en güçlü
ordularına karşı verdiğimiz Millî Mücadele, ülkemizin
bağımsızlık belgesi olan Lozan Antlaşması'yla
taçlanmıştır. diyor ve devamında Lozana dünya kadar övgü
yapıp Lozanın Türkiye'nin şüphesiz tüm dünyaya kabul
ettirdiği tek bağımsızlık belgesi olduğunu
söylüyor ve bunu kamuoyuna duyururken Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı Lozana Türkiye'nin tapu
senedi olarak kabul edilen belge diyor. Allah hiçbir grup başkan vekilini
vekâletini yürüttüğü birisi tarafından yalanlanma durumuna
düşürmesin. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Türkkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun bitti. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Grup
Başkan Vekili konuşuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kanun bitti.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Lütfü Türkkan
konuşacak.
Buyurun Sayın Türkkan.
65.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, bu
haftanın son görüşmeleri tamamlandı. Bütün
arkadaşlarımız haftanın yorgunluğuyla bir an önce
mesainin bitmesini beklerken Sayın Cahit Özkanın birden bir hamaset
yapma talebiyle karşı karşıya kaldık. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bakın, ben
buradan söylüyorum: Hamaset yapmak yerine Yunanlılara terk ettiğiniz
16 adadan bir haber verin; bir. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Sağlığında hiç
gezmediği kadar, seyahat etmediği kadar seyahat ettirdiğiniz
şu Süleyman Şah Türbesini, vatan toprağı denilen o
toprakları niye terk ettiniz, onu anlatın be kardeşim,
bırak böyle hamaseti ya o öyle bu böyle. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) 4 tane
operasyon yaptık oraya, neden bahsediyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bir de çok kötü bir
şey, daha önce bir tarih kitabı serisi göndermiştim, şimdi
Sayın Cumhurbaşkanının konuşmalarından derlenen
bir kitap göndereceğim çünkü Sayın Cumhurbaşkanının
konuşmalarının aksine görüşmeler, konuşmalar
yapıyorsun, ona da ayıp ediyorsun bence. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Hamasetin kelime anlamı yiğitlik,
yüreklilik demektir yani Lütfü Bey de bakarsa etimolojik olarak
anlamının bu olduğunu görür. (İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, dinleyelim lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara)
Yanlış olan şudur: Bağlamında ve yerinde
kullanmazsanız, bu duyarlılığı göstermezseniz sakil
düşebilir ama yerinde hamaset gerekir. Gerçekten de eğer bir meydan
okumayla karşı karşıyaysanız, ülkenizin bir tehdit
altında olduğunu düşünüyorsanız, orada insanlar
arasında dayanışmanın ve ruhun kaynağında hamaset
vardır, bizim tarihimizde de bunun çok örneği vardır. Allah
korusun, öyle bir durum olsa herhâlde hepimizin kanı farklı akar,
insan böyle bir varlık. Dolayısıyla hamaset önemlidir. Pejoratif
anlamda kullanılıyor, çok doğru; bu doğru değil,
yerinde ve bağlamında kullanılması daha doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) İkincisi,
Lozan Barış Anlaşması son derece önemli, Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş anlaşmasıdır. Tarihî konuları
siyasetin yüksek sesle tartışması kanaatimce faydalı
değildir çünkü tarih birçok farklı görüş, değerlendirmelere
açık kapıları olan bir alandır. Daha dikkatli ve
ihtimamlı bir dille bu işleri konuşmak, tarihi konuşmak
daha doğru olur. Eğer amacımız tarihte ne olup
bittiğine ilişkin gerçekten hakikati aramak şeklinde bir
yaklaşımsa bağırarak, çağırarak tarih konusunda
konuşmak doğru bir yaklaşım değildir, doğru bir
dil değildir; bize tarihi anlatmaz, bize başka bir şeyi
anlatır. O yüzden tarihi daha düşük bir tonda değerlendirmek ve
öyle bir müzakere yürütmek daha yerinde olur.
Üçüncü olarak, Sayın Özgür Özel, Atatürkçü
Düşünce Derneğinin Anıtkabire müracaatı ve yarın
ziyaretine ilişkin bir hususu ifade etti. Anıtkabire ziyaretlere
ilişkin izni Genelkurmay Başkanlığı veriyor.
Anıtkabiri her vatandaş gidip ziyaret edebilir ama bir merasim
çerçevesinde yapılacaksa izin alınarak yapılır. Eğer
böyle bir müracaatları varsa sanıyorum bir problem olmaz.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade eder misiniz. Sataşmadan dolayı söz almak istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkana söz vereyim. Sonra
son turu yapalım.
Sayın Özkan
67.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kocatepede, Dumlupınarda ve kurtuluş mücadelesinde kazanılan
zaferler olmasaydı Lozan Antlaşmasının da
olmayacağına, şehitlerin kanı ile al bayrağı tapu
olarak gördüklerine ve bunun da tüm dünya da ebediyete kadar
varlığın göstergesi olacağına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bir kere, elbette senetti, tapuydu gibi
kavramlar, Türkiye'nin uluslararası anlamda yapmış olduğu
anlaşmayla bağımsızlığının
tescillenmesiydi. gibi farklı değerlendirmeler olabilir ama önemli
olan, Anadoluda Türk varlığı, 26 Ağustos 1071de Anadolunun
kapısının Türklere açılmasıyla beraber kurduğumuz
devlettir. Mademki bir tapudan bahsediliyorsa o tapu da her şeyden önce 7
Eylülde 1176da gerçekleştirilen Miryokefalon Savaşıyla
Anadolunun isminin Diyar-ı Rumdan Diyar-ı Türke çevrilmesidir.
[CHP sıralarından gülüşmeler, Bravo sesleri,
alkışlar(!)] Bu anlamda, Anadoluda artık ebediyete kadar bu
milletin varlığı kaim olmuştur.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Bırakın bu işi! Battıkça batıyorsun ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ancak elbette Lozan olmayabilir,
şu anlaşma olur, bu anlaşma olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Her şeyden önce,
tarihimizde ecdadımızın cephede yazmış olduğu
kahramanlık destanları, şehitlerimizin kanıyla
sulanmış olan bu Anadolu coğrafyası, bizim milletimizin bu
topraklarda ebediyete kadar varlığının tapusudur. Eğer
Kocatepede, Dumlupınarda kurtuluş ve kuruluş mücadelesinde
verdiğimiz o mücadeleler, o destansı zaferler olmasaydı Lozan
Anlaşması da olmayacaktı.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Herhâlde olmayacaktı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, biz,
mücadelemizi al bayrağımızda tecessüm eden hilaliyle,
yıldızıyla, şehitlerimizin kanıyla al
bayrağımızı tapu olarak görürüz ve bu da ebediyete kadar,
yedi düvele, tüm dünyaya rağmen dünyada, coğrafyada ebediyete kadar
varlığımızın göstergesi olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkanım, yeter! Oylayalım, bunlar tartışsın. Biz
oylayalım, oyladıktan sonra
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ne dedi de söz
veriyorsun ya?
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
68.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının ve Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Bostancıya ben buradan bir şey anlatacağım. Hamasetin 2
tane anlamı var. Bir tanesinde Yiğitlik, kahramanlık veya
cesaret göstermek. vardır ama bir tanesi de Dinleyicileri
heyecanlandırmak ve etki altına almak için başvurulan bir
anlatım biçimidir. hamaset. Ama bir de Hamaset edebiyatı diye bir
şey vardır, siyasetçiler çok kullanır; o da altı boş,
arkası boş söylemler için ifade edilir. Hamaset edebiyatı
yapmanın örneğini Sayın Özkandan görmüş olduk, biraz evvel
hamaset yaptı, bir de hamaset edebiyatı örneği verdi. Bunu da bu
arada birlikte görmüş olduk.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
69.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Lozan
Antlaşmasının 93üncü yıl dönümünde
yayınladığı mesajına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben
ADDye verilmeyen izni anlatırken gayet sakin, Sayın
Bostancının soruna çözüm yönünde katkı
sağlayacağını uman bir konuşma yaptım ve orada
Türkiyemizin tapu senedi dedim. Birden Sayın Grup Başkan Vekili
söz alıp Siz Lozana tapu senedi derseniz ecdadımıza
saygısızlık yapmış olursunuz. Siz Lozana tapu
senedi derseniz ecdadımızı yok saymış, Millî
Mücadeleyi yok saymış olursunuz. dedi.
Ben Sayın Cumhurbaşkanının
cümlelerini İletişim Başkanlığının
nasıl servis ettiğini söyledim, kapanışı da şöyle
yapalım: Cumhurbaşkanı Erdoğanın Lozan
Barış Anlaşmasının 93üncü yıl dönümünde
yayınladığı mesajında Aziz milletimizin inanç,
cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer Lozan
Anlaşmasıyla diplomasi ve uluslararası hukuk alanına
taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, yeni kurulan
devletin tapu senedidir. Tam ağzından, tam ağzından
Recep Tayyip Erdoğan (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım
(CHP sıralarından
gürültüler)
Daha önce söz istedim efendim, bir cümle
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz
Sayın Özkan, toparlayın lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demiş mi adam?
Demiş.
70.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Özellikle Özgür Özele
teşekkür ediyorum Reisçi olduğu için. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu akşam
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana övgüyle,
saygıyla Lozana bağlılığını gösterdiği
için teşekkür ediyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Peki niye
yasaklıyorsunuz o zaman? Lozanı niye yasaklıyorsunuz o zaman?
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN İç Tüzükün 86ncı maddesine
göre, oyunun rengini belli etmek üzere, lehte ve aleyhte birer kişiye
beşer dakika söz vereceğim.
Lehte, Manisa Milletvekili Sayın Mehmet Ali
Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ ÖZKAN (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Genel Kurulda görüşülmekte olan 225 sıra
sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifimiz üzerinde İç Tüzük 86ya göre lehte söz almış
bulunmaktayım.
Bilindiği üzere tüm dünyayla birlikte ülkemizi
de etkisi altına alan Covid-19 salgınının ekonomik ve
sosyal hayata olan etkilerinin azaltılması için salgının
ilk anından itibaren birçok idari ve yasal düzenleme
gerçekleştirildi. Bu kapsamda olmak üzere Gazi Meclisimiz de mart
ayındaki salgının ilk başladığı andan
itibaren birçok yasal düzenlemeyi hayata geçirdi. Bugün görüştüğümüz
kanun teklifimiz içerisinde birtakım maddeler buna yönelik düzenlemeler
içermektedir. Bu kapsamda olmak üzere salgın kaynaklı
zorlayıcı sebebe bağlı olarak özel sektörde kısa
çalışma ödeneğinden ve nakdî ücret desteğinden
yararlananların çalıştıkları iş yerlerinde haftalık
çalışma saatlerinin normal sürelere dönmesi hâlinde sosyal güvenlik
primlerinin sigortalı ve işveren paylarının
tamamının üç ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanması ve böylelikle Covid-19 sürecinden ekonomik olarak
etkilenen sektörlere ilave destek imkânı sağlanması
öngörülmektedir. Yine, bazı sektörlerde normalleşme sürecinin daha
hızlı hayata geçeceği göz önünde bulundurularak kısa
çalışma uygulamasının uzatılmasına ilişkin
mevcut yetkinin yeniden düzenlenmesi ve Sayın
Cumhurbaşkanımıza sektörel bazlı uzatma yetkisinin
verilmesi amaçlanmaktadır. Bunun yanı sıra bireylerin kişilik
haklarına, özel hayatın gizliliğine ve diğer temel hak ve
özgürlüklere aykırı internet kullanımının önlenmesi
amacıyla inceleme, görüşme, raporlama faaliyetlerinde bulunmak üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bünyesinde bir dijital mecralar komisyonunun
kurulmasını, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın yabancı plakalı araçlarla kara
yollarımızdaki ihlalli geçişlerine uygulanacak idari para
cezalarının Türkiye plakalı araçlara uygulanan düzenlemelere
tabi kılınmasını sağlamak gibi çeşitli düzenlemeler
vardır.
Tabii, Manisa Milletvekili olmam ve Soma ilçesinde
yaşamam hasebiyle bu kanun teklifinin şahsım açısından
ayrıca da bir özelliği, özel durumu bulunmaktadır.
Hepinizin bildiği üzere 2014
yılının 13 Mayıs gününde Soma ilçemizde bütün milletimizi
derinden yaralayan bir maden faciası yaşadık. Bu faciada
maalesef 301 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu
vesileyle o kazada hayatını kaybeden maden şehitlerimizi ve
bugüne kadar bütün iş kazalarında hayatını kaybeden
işçi ve emekçi kardeşlerimizi rahmetle ve saygıyla
anıyorum.
O dönemde, kaza sonrasında hayatını
kaybeden maden işçilerimizin eş ve çocukları ile anne ve
babalarının hayatlarını idame ettirebilmeleri
açısından birçok düzenlemeye gidildi. Devlet ve hayırsever
vatandaşlarımızın iş birliğiyle şehit
yakınlarımıza nakdî yardım ve ev yardımı
sağlanması, şehitlerimizin bir yakınının kamuda
istihdam edilmesi gibi düzenlemeler hayata geçirildi. Yine, bunun yanı
sıra, bölgedeki maden işletmelerinde çalışan 12 bini
aşkın işçi kardeşimizin işlerine devam edebilmeleri,
işsiz kalmamaları, istihdamlarının devam etmesi
amacıyla da birçok düzenleme gerçekleştirildi. Bunların
arasında, yer altında linyit ve taş kömürü üretimi
gerçekleştirilen ocaklarda çalışan işçilerimize 2 asgari
ücretten az maaş ödenmemesi, hafta tatillerinin iki güne
çıkarılması ve işçinin açık rızası olmadan
fazla çalışma yaptırılamaması gibi düzenlemeler
mevcuttu. Bu düzenlemeler sayesinde bugün itibarıyla bölgede 10 binden
fazla maden işçimiz 3ü yer altı ocağı, 3ü de açık
ocak olmak üzere maden işletmelerinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
O günlerde maden işçilerimizin bir sorunu daha
vardı. Bu da kanun teklifinde adı geçen Işıklar, Geventepe
ve Atabacası Ocakları ile yine, kazanın meydana geldiği
Eynez Ocağında çalışan işçilerimizin kıdem ve
ihbar tazminatlarının ödenmesi. Bununla ilgili 2015 yılında
yine Meclisimizde gerçekleştirilen bir yasal düzenlemeyle bu
alacakların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu eliyle işletmeci
şirketten tahsili amaçlandı. Bir miktar ödeme yapıldı ancak
devamı sağlanamadı. Sonrasında işletmeci şirket
ile işçilerin temsilcisi olan sendika arasında yapılan
sözleşmeyle bir miktar daha ödeme sağlandı. Fakat işletmeci
şirket o sözleşme gereği verdiği taahhütleri yerine
getirmedi. Bunun neticesinde mahkeme süreçleri yaşandı ve bu
süreçler, mahkeme süreçleri, mahkemelerce verilen kararlar neticesinde Eynez
işletmesinde çalışan işçilerimizin kıdem ve ihbar
tazminatlarından TKİnin de sorumlu olduğuna dair mahkeme kararları
ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET ALİ ÖZKAN (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Bunun üzerine geçtiğimiz yıl kasım ve
aralık aylarında Enerji Bakanımız Sayın Fatih
Dönmezle yaptığımız görüşmeler neticesinde Eynez
işletmesinde çalışan işçilerimizin kıdem ve ihbar
tazminatlarının tamamının ödenmesi sağlandı. Son
olarak 136 kadar işçimizin işlemleri sürmektedir ve o alacaklar
inşallah en kısa zamanda ödenecektir. Yine bu işletmelerde
çalışan 2.400 civarında işçimizin Işıklar
Ocağındaki çalışmaları geçtiğimiz yıl yine
Enerji Bakanlığımızla yaptığımız
görüşmeler neticesinde bu ocağın TKİnin iştiraki olan
Yeni Anadolu Madencilike devri neticesinde bu 2.400 işçimiz, bu ocakta
çalışmaya devam etti. Zincirleme hizmet sözleşmesi gereği
de buradan emekli olan veya hizmet akitleri kıdem tazminatını
hak edecek şekilde sonlanan işçilerimiz kıdem tazminatları
ve ihbar tazminatları da yine Yeni Anadolu Madencilik tarafından
ödeniyor. Geriye kalan 831 işçimizle alakalı da yürütülen mahkeme
süreçleri sonucunda TKİnin bu alacaklardan sorumlu
olmadığına dair mahkeme kararlarının ortaya
çıkması üzerine bir yasal düzenleme ihtiyacı doğdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MEHMET ALİ ÖZKAN (Devamla)
Hazırladığımız kanun teklifiyle de bu hususun çözümü
noktasında bugün önemli bir adım atıyoruz. Bu teklifimiz biraz
sonra sizlerin oylarıyla kabul edildiğinde, inşallah bu 831
işçimizin de alacakları böylelikle ödenmiş olacaktır.
Darkale Ocağında çalışan işçilerimizle alakalı gerek
Enerji Bakanlığımızla gerekse TKİ yetkililerimizle
görüşmelerimizi sürdürüyoruz. İnşallah o işçi
kardeşlerimizin de mağduriyetini gidermeyi umut ediyorum, bunun da
sonuna kadar takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Bu kanun teklifinin hazırlanmasında
bizlere büyük emek ve destek veren başta Enerji Bakanımız
Sayın Fatih Dönmeze, Bakan Yardımcımız Sayın
Şeref Kalaycıya, Grup Başkan Vekillerimize ve biraz sonra
oylarıyla kanunu hayata geçirecek siz değerli milletvekillerimize
teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Erkan Baş.
Buyurun Sayın Baş. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu ve ekranları başında varsa bizi
izleyen yurttaşlarımızı selamlıyorum.
Gördüğünüz gibi ne yaparsanız yapın
kürsüye çıkmanın, işçinin sesini taşımanın bir
yolunu buluyoruz. Oyumun rengini açıklamak için geldim, elbette
hayır oyu vereceğim ve herkesin hayır vermesi
gerektiğini düşünüyorum ama öncesinde bir not düşelim. Biraz
evvel 6ncı maddeyle ilgili bir düzenleme yapıldı fakat
şunun kayıtlara girmesi gerekiyor. O düzeltme ne sizin eseriniz, ne
bizim eserimiz. O düzeltme altı yıldır gerektiğinde
sokaklara çıkan, gerektiğinde meydanlarda oturma eylemleri yapan,
gerektiğinde Ankaraya yürüyen maden işçilerinin eseridir.
Dolayısıyla buradan, bir kere, o maden işçisi
kardeşlerimizi bir selamlamak istiyorum. Mücadele eden işçilerin
mutlaka kazanacağını bize bir kez daha gösterdikleri için de
teşekkür ediyorum.
Şimdi, arkadaşlar, gelelim kanuna. Elimize
aldığımız bu kanunu -ben elime aldım defalarca-
dikkatle okudum, sonra da şuna ikna oldum, dedim ki: AKP bize bir şey
göstermek istiyor. Beterin beteri var, cehennemin de dibi var. Yani, her
çıkarttığınız kanunda bundan daha kötü bir kanun
gelmez diyorum, daha kötüsünü yapmayı başarıyorsunuz, bunun için
sizi tebrik etmek gerekiyor! Şimdi, niye böyle söylüyorum? Bu memleketin
gerçek sorunları ne? İşsizlik, yoksulluk, hayat
pahalılığı, kadın cinayetleri, iş cinayetleri,
gençlerin özgürlük sorunu, gelecek sorunu, yolsuzluklar, rant, derinleşen
eşitsizlik. Şu kadar kanun var, hiçbir şey yok; bunları
çözecek tek bir öneri, tek bir madde yok. Ne var? Tam tersi var değerli arkadaşlar,
memleketin en önemli sorunu olan işsizliği daha da
derinleştirdiğini görüyoruz.
Şimdi, beş yıl önce memlekette
istihdam 28-29 milyonmuş, beş yılda nüfus artmış,
bakan bey çıkmış demiş ki İstihdamı 2,5 milyon
daha artıracağız. geldiğimiz noktada 4 milyon daha
düşmüş. Şimdi öyle sayılarla falan konuşmayalım.
Bakın, Kadir Dağ 32 yaşında, Ayhan Duran 50
yaşında, Mehmet Akkoca 39 yaşında, Ercan Özer 38
yaşında, Faruk 48 yaşında, Turan 47 yaşında;
bunlar sadece son bir ayda işsizlik ve ekonomik gerekçelerle intihar eden
yurttaşlarımızdan isimleri basın organlarına
düşenler. Memlekette işsizlik var, işsizlik var. diyoruz, siz
işsizlik deyince bir tek İşsizlik Fonunu anlıyorsunuz.
O da ne yapıyorsunuz? Bakın, farkında mısınız
bilmiyorum, sormak istiyorum: Biraz sonra evet oyu vereceksiniz ya, ne olacak
biliyor musunuz? İşsizlik Fonunda işçinin alın terinden,
emeğinden biriken bir para var, siz bu parayı alacaksınız,
patronlara vereceksiniz mesela. Evet dediğinizde bunun
olacağını bilerek bu kanuna evet demenizi gerçekten
anlayamıyorum. Yani devletin kasasını tümüyle
boşalttınız, kefen parasını bile bitirdiniz ama illa
patronlara para yetiştirmek gerekir diye işçinin fonuna, işsiz
kaldığında ona yardımcı olacak fona da göz diktiniz.
Yani gerçekten sizin döneminizde şöyle bir slogan türedi bence: Bu
işçinin İşsizlik Fonu deniz, yemeyen domuz. diyorsunuz. Herkes
buradan faydalansın, bir tek işçiler almasın.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ne diyor
bu iktidar? Diyor ki: Biz işsizliği yasaklıyoruz.
İşsizliği yasaklamak şu: Bakın, memlekette asgari
ücret 2.324 lira, açlık sınırı 2.450 lira, yoksulluk
sınırı 7.918 lira. Biz Asgari ücret az, açlık
sınırının altında asgari ücret mi olur, insaf!
diyorduk, siz şimdi bu çıkardığınız kanunla
diyorsunuz ki: Ey işçi kardeşim, sen bir yıl daha günde 39
liraya yaşa, ayda 1.170 liraya yaşa. Ya yaşayabiliyorsanız
siz yaşayın. Ayda 1.170 liraya geçinebilen bir tane babayiğit
varsa içinizde bu kanuna evet desin. Peki, sizin
yapamadığınızı gariban işçi nasıl yapacak,
bunu nasıl bekliyorsunuz? Bunu anlamak mümkün değil.
Ha bitiyor mu? Bitmiyor. Bakın, ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz? Bu kanun çıktığında,
açlıktan, yoksulluktan ölüme mahkûm ettiğiniz işçi, diyelim ki
bu işçi inatçı, diyor ki: Kardeşim, ben taşı
sıksam suyunu çıkartırım, illa da
çalışacağım, başka bir iş buldum.
Çıkabiliyor mu işinden? Çıkamıyor. Ne diyorsunuz?
Eğer çıkarsan senin kıdem tazminatın var ya, onu bana haraç
olarak ver, kıdem tazminatını bırak, ondan sonra git
başka bir yerde çalış. Yani gerçekten, bakın, bütün
samimiyetimle söylüyorum, bence siz bu kanunları okumuyorsunuz, öyle
inanmak istiyorum. Bu kanunu okuduktan sonra bu kanuna evet oyu vermek
insanın aklının, yüreğinin, vicdanının alabileceği
bir şey değil. Ben okumaya devam edeyim isterseniz. Ne diyor bu
kanun: İş güvenliği uzmanlarına ilişkin 2024ün
başına kadar bir erteleme getiriyor. Yahu, arkadaşlar, 2012de
bir yasa çıkmış, iş güvenliği. Niye çıkmış
bu yasa?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen Sayın
Baş.
ERKAN BAŞ (Devamla) Çünkü, bu iktidar
döneminde 25 bin işçi, sizin İş kazası. dediğiniz,
bizim İş cinayeti. dediğimiz önlenebilir kazalar nedeniyle
hayatını kaybetmiş. Ne oluyor? Doğal olarak iş
güvenliği, işçi sağlığı önemli bir hâle geliyor
ve uzman istihdamı gerekiyor. Ama ne yapıyorsunuz? Yasa
çıkmış 2012de, 2013te yürürlüğe girecekken
demişsiniz ki Erteleyelim, bir daha erteleyelim, bir daha erteleyelim,
bir daha erteleyelim. Yahu, 7 kere bir yasa ertelenir mi? 7 kere bu
yasayı ertelemişsiniz. Şimdi de yakaladınız Covid
bahanesini, hadi bakalım 2024e kadar ölen ölsün. Arkadaşlar, bu
iş güvenliği uzmanları olmadığı için bir
işçi öldüğünde yüreğiniz hiç mi sızlamayacak ya? Ben bu
kanunun altına imza attım, 2024ün başına kadar iş
güvenliği uzmanı olmadan da çalışılsın dedim.
diyebilecek misiniz sokağa çıktığınızda? Bu kabul
edilebilir bir şey değil, tam tersini yapmanız lazım. Bu işin
daha büyük bir ciddiyetle ele alınması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) Sayın Başkan
toparlayayım izin verirseniz, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN BAŞ (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, bu iş güvenliği ve iş
sağlığı meselesi son derece önemli bir mesele. Bakın,
ben şunu savunuyorum: Her iş yerinde işçilerin can
güvenliğini garanti altına alacak, oranın
sağlıklı bir çalışma koşulu olarak
işlemesini sağlayacak iş güvenliği uzmanları
olması lazım ve bu iş güvenliği uzmanlarının
maaşını devletin karşılaması lazım,
oluşturulacak bir fonla. Siz ne yapıyorsunuz? İş
güvenliği uzmanını patrona bağlıyorsunuz yani
parayı veren patron iş güvenliği uzmanına. Sonra o iş
güvenliği uzmanı patrona diyecek ki Sen burada işçinin can
güvenliğini garanti altına al. Böyle bir şey olmaz.
Dolayısıyla bunu bırakın ertelemeyi, çok daha büyük bir
ciddiyetle ele almak lazım.
Maalesef, sürem az, bitiriyorum. Suçunuzu
hafifletmez ama -zaten ben ne dersem diyeyim evet diyeceksiniz ama- umuyorum ki
okumadan evet vermişsinizdir. Yani inşallah okumadan evet vermişsinizdir
çünkü ben diyorum ki bunu okuyan hiç kimse evet diyemez. İşçiler
ölmeye devam etsin!e evet denilemez, İşçinin parası patrona
gitsin!e evet denilemez, Günde 39 liraya yaşa!ya evet denilemez.
Son olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Hani bu Covidi hep fırsata çeviriyorsunuz ya, her şey Covidle
fırsat hâline geldi, Covidin sizin için yarattığı bir
fırsat var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Alayım son cümlenizi.
ERKAN BAŞ (Devamla) Son cümlem Sayın
Başkan.
Covidin sizler için sağladığı
bir fırsat var: İyi ki bütün millet maske takıyor, iyi ki burada
oy kullanırken maske takıyorsunuz çünkü ileride Ben bu yasaya evet
vermiştim. diyemeyeceksiniz ve yüzünüz görülmediği için mutlu
olacaksınız Covidin size böyle bir armağanı olmuş
olacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
oylamadan önce bir cümle
BAŞKAN - Bir cümlenizi alayım Sayın
Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
71.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
şerhlerini koyarak, itirazlarını yaparak ve anayasal denetim
haklarını saklı tutarak, Somadaki emekçiler için
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifine evet
oyu kullanacaklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
demokrasinin gereği olarak Türkiye İşçi Partisi burada
hakkını kullandı ve oyunun rengini belli etti, biz bu imkândan
bugünlük mahrum olduğumuz için, o yüzden yerimden bu konuyla ilgili bir
dakika söz kullanmak istedim.
Anlayışınıza teşekkür
ederim, sizi de çok yorduk.
BAŞKAN Buyurun, dinliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir torba yasa fecaatiyle
karşı karşıyayız. Torba yasalarda en büyük zorluk
şudur: İyi maddeler de vardır, kötü maddeler de vardır. Siz
torba maddeye evet deseniz kötü maddelere de evet demiş gibi tümünde,
hayır deseniz iyi maddelere de hayır demiş gibi olursunuz.
Biz bugüne kadar itirazımızın daha çok olduğu maddeler
olduğu için torba yasalara hayır dedik ve
katıldığımız maddeleri söyledik. Ancak bugün iş
güvenliği konusunda ertelemeyle ilgili nasıl sakıncaların
olacağını dile getiren Gülizar Emecan Vekilimizin, TÜBAyla
ilgili Sayın Lale Karabıyık ve Sibel Hocalarımızın
ve işsizlik ödeneğindeki 39 TLlik insanlık dışı
uygulamanın uzatılmasına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bütün şerhlerimizi
koyarak, itirazlarımızı yaparak ve anayasal denetim
hakkımızı saklı tutarak, Somadaki emekçilerin
hatırına bu torba yasanın tümüne evet oyu kullanıyoruz.
Bilgilerinize sunarım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınar ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ile 2
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3037) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 225) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan, 139 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Savunma Sanayi İş Birliği
Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2273) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 139)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulanamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 28 Temmuz 2020 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.51