TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14üncü Birleşim
6 Kasın 2019
Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, TBMM Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu bünyesinde kurulan Başta Kız
Çocukları Olmak Üzere Gençlerin Bilim, Teknoloji, Matematik ve Mühendislik
Alanlarına Yönlendirilmesi Alt Komisyonunun çalışmalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, Türk gençliğinin
eğitim ve kültür yönünden eksikleri ile alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşak ilinde
yaşanılan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, içinde bulunulan ekonomik krize rağmen
ticari hayatını sürdürmeye çalışan küçük ve orta ölçekli esnaflarımız
ile kredi ve kredi kartı borcu nedeniyle temerrüde düşen
vatandaşların kredi sicil affının
çıkarılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
2.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, Türkiye İş Kurumu
tarafından yürütülen Toplum Yararına Çalışma Programına
ilişkin açıklaması
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanı Tahir Büyükakını Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel
Yönetimler Kongresinde yaptığı konuşmasından
dolayı kutladığına ilişkin açıklaması
4.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 3-9 Kasım
Organ Bağışı Haftası vesilesiyle herkesi organ
bağışında bulunmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 2-8 Kasım
Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
6.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çiftçinin alın
terinin karşılığını vermeyen Tarım ve Orman
Bakanının, çiftçiyi üretimden soğutmaya devam ettiğine
ilişkin açıklaması
7.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ilinin yol
sorunlarının çözümü konusunda ne zaman harekete geçileceğini
Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 7nci Uluslararası Mersin
Narenciye Festivaline ilişkin açıklaması
9.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, siyasi iktidarın emeklilikte
yaşa takılanların taleplerini dikkate alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak terör örgütlerine karşı sürdürülen mücadelenin yanında,
bu mücadeleyi sekteye uğratanların karşısında
olduklarına ilişkin açıklaması
11.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahya ilinde
sağlık alanında yaşanılan sorunlara ilişkin
açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 3-9 Kasım Organ
Bağışı Haftasına ilişkin açıklaması
13.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, lojistik sektörü açısından
Türkiyenin önemli merkezlerinden olan Hatay ilinden Rusya ve Ukraynaya yük
taşıyan tırların Kapıkuleden
çıkışlarının sağlanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
şairlerin, yazarların ve düşünürlerin tarihin, toplumun ve
olayların tercümanı olduğuna ilişkin açıklaması
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, lise ve üniversiteye
giriş sınavlarının çocukların ve ailelerin kâbusu
olmaya devam ettiğine ilişkin açıklaması
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, Dünya Kadınlar Boks
Şampiyonasında dünya şampiyonu olan Busenaz Sürmeneliyi, Dünya
Artistik Jimnastik Şampiyonasında jimnastikte dünya
şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk sporcumuz İbrahim
Çolakı, Dünya Askerî Oyunlarında altın madalyanın sahibi
olan Rıza Kayaalpi ve karma dövüş sanatlarında dünya
şampiyonu olan Furkan Yasir Yalçını tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
17.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 3 Kasım AK
PARTİnin iktidara gelişinin 17nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, TMOya Kamu İhale Kanununa
tabi olmaksızın ithalat yetkisi verilmesinin tarıma
bakışı ortaya koyduğuna ve çiftçilerimizi ithalatla terbiye
etmekten ne zaman vazgeçileceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
19.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, sendikal örgütlenmenin en
temel anayasal hak olduğuna ve bu hakkı hiçbir gücün gasbedemeyeceğine,
Samsun ili Kavak ilçesinde onur mücadelesi yürüten emekçileri
selamladığına ilişkin açıklaması
20.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Çevre ve Şehircilik
Bakanının Susurluk Çayında devam eden balık ölümlerini
durdurmak için neden önlem almadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Türkiyenin ilk günlük Alevi
gazetesi olarak yayın hayatına başlayan Bir Yolun
barış ve demokrasiden yana tavır alanların sesi
olacağına ilişkin açıklaması
22.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, öğretmenlerine değer
vermeyen bir milletin yükselmesinin mümkün olmadığına ve
atanamayan öğretmenlerin 24 Kasımda müjdeli haber beklediğine
ilişkin açıklaması
23.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, temel ihtiyaç maddelerine
sürekli zam gelirken enflasyonun nasıl düştüğünü ve enflasyon
oranı yüzde 8 ise vergi ve harçlara neden yüzde 22 zam
yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
24.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, FETÖnün siyasi
ayağının kırılması beklenirken Nazlı
Ilıcak ve Ahmet Altanın serbest kalmasının adalete olan
inancı sarstığına ilişkin açıklaması
25.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Antalya ili Finike ilçesinde mermer
ocaklarına karşı mücadeleleriyle tanınan ve öldürülen Büyüknohutçu
çiftinin mahkeme kararıyla kapattırdığı mermer
ocağı için ÇED raporu yayımlandığına ilişkin
açıklaması
26.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ili ve ilçelerindeki yol sorununun
devam ettiğine ilişkin açıklaması
27.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 6 Kasım Yükseköğretim
Kurulunun kuruluşunun 38inci yıl dönümü vesilesiyle
üniversitelerimizin uluslararası seviyede rekabet edebilir bilim
merkezlerine dönüştürülebilmesi için yasal ve idari düzenlemelerin
yapılması gerektiğine, ülkemizde meydana gelen zehirlenmelerin
gıda güvenliğinin sorgulanmasını zorunlu hâle
getirdiğine, Hükûmeti vatandaşların sağlığı
konusunda duyarlı olmaya davet ettiklerine, Ermeni soykırım tasarısının
siyasi amaçlar uğruna uydurulan bir yalandan ibaret olduğuna ve
Avrupa Birliği ülkelerinin eğer katliam arıyorlarsa kendi
tarihlerine bakmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
28.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, ABD Temsilciler Meclisinin
sözde Ermeni soykırımının tanınmasına
ilişkin kararının ardından Almanyadaki Süryanilerin 1915
olaylarında Süryanilere soykırım
yapıldığını iddia ederek anıt diktiğine,
Falih Rıfkı Atayın Çankaya adlı eserine,
Batının Türkiyeye, Türk milletine ittifak hâlinde
saldırması durumunda her türlü birikimimizle mücadele edecek güçte
olduğumuza, geleceğimizi ilgilendiren ve geçmişimizle
alakalı iftiralar yığınıyla
karşılaştığımız bir süreçte Türkiyenin,
Türk milletinin onurunun, gururunun her şekilde her yerde temsil
edilmesinin herkesin üzerine düşen görev olduğuna ilişkin
açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 6 Kasım
Yükseköğretim Kurulunun kuruluşunun 38inci yıl dönümü
vesilesiyle üniversitelerin bugünkü hâlinin darbecilerin bile tahayyülünde
olmayan bir hâl olduğuna, rektörlerin atanıyor olmasının
yürütmenin kontrolü altında bir üniversite hayatı, bir akademik hayat
inşa edilmesine yol açtığına, özgür ve özerk üniversiteler
için, bilimsel ve akademik çalışmalar için, üniversitelerin
niteliğini, bilimsel eğitimin kalitesini artırmak için
yapılan mücadelenin devam edeceğine, işsizlik nedeniyle
öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen üniversite mezunu gençlerin
mağduriyetine ve TÜİKin açıkladığı enflasyon
oranının gerçeği yansıtmadığına ilişkin
açıklaması
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 6 Kasım Yükseköğretim Kurulunun
kuruluşunun 38inci yıl dönümüne, İstanbul ili Fatih ilçesinde
cereyan eden 4 kardeşin toplu intihar olayının Adalet ve
Kalkınma Partisinin gündeminde olmadığına, bu iktidarın
yoksulluğa karşı kulak tıkamış göz görmez bir
hâlde bulunmasına şahitlik etmekten utanır hâlde
olunduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Dünyada şu anda gelişmiş ülkelere
baktığınızda ya bakıyorsunuz başkanlık sistemi
ya bakıyorsunuz yarı başkanlık sistemi. ifadelerine, beyin
göçünün dışarıya çoban göçünün içeriye olduğu bir Türkiye
yaratıldığına, baca filtresi takılmayan termik
santrallerin faaliyetinin durdurulması yönünde verilen ortak önergenin
arkasında durulup durulmayacağına ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adalet ve Kalkınma
Partisine yönelik suçlamaları reddettiklerine, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve Türkiyenin yönetilmesiyle, sistemiyle alakalı eleştirilerden çok
önerilerin sunulup milletle paylaşılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın HDP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, hadisenin cereyan ettiği
günden bugüne Ebubekir El Bağdadinin imha edildiği yerle alakalı
ciddi bir tezviratın söz konusu olduğuna ilişkin
açıklaması
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, elim bir trafik kazası sonucu
hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
36.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, elim bir trafik
kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat
İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
37.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, elim bir trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, elim bir trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
39.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Antalya Milletvekili
Atay Uslunun HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Antalya Milletvekili Atay Uslunun HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, CHPnin göç ve göçmen yaratan
politikalar ile politikacılara karşı olduğuna ilişkin
açıklaması
41.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, ana muhalefet partisinin görevinin
iktidarın dış politikada varsa yanlışlarını
eleştirmek olduğuna ve İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve devletin mi CHPyi, CHPnin mi devleti kurduğunun ayrı bir
tartışma konusu olduğuna ilişkin açıklaması
44.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
45.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksaray ili Eskil ilçesi
Kaputaş Yaylası çiftçilerinin toplulaştırmada
yaşanılan mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine,
Taşkapı İlkokuluna ve Ortaokuluna Z-Kütüphane ile robotik
kodlama sınıfının kazandırılmasına vesile
olan okul müdürü ile öğretmenlerine teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
46.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Karayollarında
çalışan taşeron işçilerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ve çiftçilerin borçlarının faizsiz olarak
ertelenmesinin zorunlu hâle geldiğine ilişkin açıklaması
47.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, kıdem tazminatının fona
devrinin işçiler açısından sonun başlangıcı
olduğuna ilişkin açıklaması
48.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, Sağlık Bakanı
Fahrettin Kocanın kurucusu olduğu şirkete KDV istisnası,
gümrük muafiyeti, vergi indirimi ile sigorta prim desteğinin
sağlandığına ilişkin açıklaması
49.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, Suriyedeki insan
hakları ve kadın hakları ihlallerine bütüncül açıdan
yaklaşılması, Vicdan Konvoyu ile Uluslararası Af Örgütünün
raporunda yer alan Sednaya Hapishanesiyle ilgili verilerin dile getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
50.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, ayrımcılığa,
baskıya ve insanları bölmeye yönelik çalışmalara son
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
51.-
İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın, hayatını kaybeden
İYİ PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka
Allahtan rahmet dilediğine ve İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan
eden 4 kardeşin toplu intihar olayına ilişkin
açıklaması
52.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaray ili Karataş köyündeki taş
ocaklarına bir yenisinin daha eklenmek istendiğine ilişkin
açıklaması
53.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Türkiyenin kendi
tohumluğunu üreten ve ihraç eden ülke konumuna getirildiğine
ilişkin açıklaması
54.-
İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün,
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
55.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, iktidarın
bilirkişi raporundaki Murat Dağında madencilik olmaz.
tespitini dikkate alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
56.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Adana Büyükşehir
Belediyesinde yaşanılan işten çıkarmalara ilişkin
açıklaması
57.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, Kars ili Sarıkamiş ilçesi
Aşağı Sallıpınar köyünde yapılmak istenen camiye
ilişkin açıklaması
58.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, elim bir trafik kazası sonucu
hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
59.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yerel siyasetçilerin de eleştiriye
açık olduğuna ilişkin açıklaması
60.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, camiye ihtiyacı olan
Sünni köylere cami yapmayı tercih etmek yerine Alevi köylerine cami
yapılmak istenmesinin asimilasyondan başka bir şey
olmadığına ilişkin açıklaması
61.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, performans kriterlerinin
objektif şekilde tutulmadığı bir ahvalde performans
gerekçesiyle belediyelerden işçiler çıkartılıyorsa bunun
hesabının hukuk önünde verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
62.-
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın, elim bir trafik kazası
sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
63.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, AK PARTİnin iktidarda
olduğu on yedi yıldan beri ne yapıldığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
64.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, tasarruf tedbirleri uyguluyorum
denilerek öncelikle işçiden tasarruf etme cihetine gidilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
65.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
66.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Büyükşehir
Belediyesiyle alakalı mobbing meselesinin yargı önünde ispat edilmesi
gereken mesele olduğuna ilişkin açıklaması
67.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, elim bir
trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ
Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
68.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, 12 Eylül cunta darbesinin ürünü
olarak 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan YÖKün kaldırılarak
üniversitelerin akademik niteliğine kavuşturulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
69.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, zor durumda olan esnaf ve
sanatkârların koruma altına alınmasının önemli
olduğuna ilişkin açıklaması
70.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, sosyal tesis
çalışanlarına kadro verilip verilmeyeceğini öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
71.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 6 Kasım GAP Bölge
Kalkınma İdaresi Başkanlığının
kuruluşunun 30uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
72.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 2017 yılından beri Tarım ve
Orman Bakanlığına atama yapılmamasının nedenini
öğrenmek istediğine ve hangi branşlara kaç kişinin, ne
zaman atanacağının açıklanmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
73.-
Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, Avrupada yaşayan gurbetçilerin
çoğunluğunu Sivaslı hemşehrilerinin oluşturması
nedeniyle Pegasus ve Türk Hava Yollarının direkt
uçuşlarının uluslararası havalimanı olan Nuri
Demirağ Havalimanına yapılmasını istediklerine
ilişkin açıklaması
74.-
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Bartın ili Amasra
ilçesinde sağlık hizmetlerine erişim yönünden
yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
75.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Gökan
Zeybekin 117 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
76.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
77.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
CHPye rağmen milletimizin göğsünü kabartacak icraatlarını
hayata geçirmeye devam edeceklerine ilişkin açıklaması
78.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın Biz İstanbula ihanet ettik. ifadesine ilişkin
açıklaması
79.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
80.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
İstanbul iline ve vatandaşlara hizmet etmeye devam edeceklerine
ilişkin açıklaması
81.-
İstanbul Milletvekili Erkan Başın, Meclis
İçtüzüğüünün çoğunluğu korumak üzere
hazırlanmış antidemokratik bir İç Tüzük olduğuna,
milyonlarca insanın hakkını savunma görevlerini hiçbir gücün
engelleyemeyeceğine, İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan eden 4
kardeşin toplu intihar olayının cinayet olduğuna ve AK
PARTİnin iktidarda olduğu on yedi yılın sonunda
yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke yaratıldığına
ilişkin açıklaması
82.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun 117 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve hiçbir ithamı kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, kamuda hesap verme
sorumluluğu ve mali saydamlığı sağlamak üzere
uluslararası standartlarla uyumlu denetimler yapmayı, TBMM adına
denetim ve inceleme yaparak kamuoyuna raporlar sunmayı görev edinen
Sayıştay Başkanlığının bu iş ve
işlemleriyle ilgili sürecin analiz edilmesi, raporların kamu
yararı gözetilerek incelenmesi, raporlarda yer bulan kurum ve
kuruluşların hukuka ve kanunlara aykırı eylemlerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulan ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, IŞİD tarafından alıkonulan
kadınların akıbetinin araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 5/11/2019 tarihinde Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
arkadaşları tarafından, 2007 yılında Ispartada
meydana gelen uçak kazasıyla ilgili ortaya atılan ciddi iddialar ile
şüphelerin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Ayşe
Acar Başaranın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, geçirdiği
trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ
Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, ne kadar sert
tartışmalar yaşanırsa yaşansın insani
değerlerimizi koruyan bir ülke olarak yolumuza devam edeceğimize
ilişkin konuşması
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74 Milletvekilinin Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 117)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Ordu
Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığı iddia
edilen araç kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Süleyman Soylunun cevabı (7/20051)
6
Kasım 2019 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
3 sayın milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreli beşer dakika sayın vekillerimizin.
Gündem dışı ilk söz, Başta
Kız Çocukları Olmak Üzere Gençlerin Bilim, Teknoloji, Matematik ve
Mühendislik Alanlarına Yönlendirilmesi Alt Komisyonun Gaziantep ve Şanlıurfaya
yaptıkları çalışma ziyaretleri hakkında bilgi vermek
için söz isteyen Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Derya Bakbaka aittir.
Buyurun Sayın Bakbak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın,
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde
kurulan Başta Kız Çocukları Olmak Üzere Gençlerin Bilim,
Teknoloji, Matematik ve Mühendislik Alanlarına Yönlendirilmesi Alt
Komisyonunun çalışmalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
DERYA BAKBAK (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde kurulan Başta Kız
Çocukları Olmak Üzere Gençlerin Bilim, Teknoloji, Matematik ve Mühendislik
Alanlarına Yönlendirilmesi Alt Komisyonumuzun çalışmalarına
ilişkin söz almış bulunmaktayım.
14 Kasım 2018de kurulan ve
Başkanlığını yürüttüğüm Komisyonumuz bugüne kadar
13 toplantı yaptı. Bu toplantılarda kamu, özel sektör, sivil
toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler olmak üzere alanında
uzman isimleri dinleyerek ülkemizde bu alanda yapılan
çalışmaları inceledik. Bu incelemelerimizi bazı büyük
şehirlerde saha çalışmasıyla sürdürdük. Komisyon
üyelerimizle birlikte üniversitelerimiz, bilim, sanat merkezleri, teknoloji
tasarım atölyeleri, okullar, bu alanda çalışma yürüten tüm
eğitim derneklerini ziyaret ettik. Dünyadaki STEM
çalışmalarını ve uygulamalarını inceledik.
Yaptığımız çalışma ve ziyaretlerimizde yetenekli
çocuklarımızın ülkemizi nasıl uçuracağını
gördük. Saha çalışmalarımızda akıllı telefon ve
tabletlere ücretsiz oyun tasarlayan bir genç kızımız, bize,
çocuklarımızın oyunu sadece oynayan değil, oyunu kuran,
üreten bir nesil olduğunu ispatladı. Engelli bireylerin
yaşamını kolaylaştıran, tarımdan
sağlığa, günlük ihtiyaçlarımıza basit çözümler üreten
projeleri bizzat geleceğimiz olan çocuklarımızdan dinledik.
Katıldıkları yarışmalarda dünya birincilikleriyle
ülkemizi gururlandıran çocuklar, onlara yapılan
yatırımın bu ülkenin geleceğine yapıldığını
bizlere gösterdiler ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan öncülüğünde yeni ve güçlü Türkiye için Komisyonumuzun
yaptığı çalışmaların ne denli önemli olduğunu
bir kez daha anladık.
Değerli milletvekilleri, gençlerin bilim,
teknoloji, matematik ve mühendislik alanlarına yönlendirilmesi dünyada
STEM olarak adlandırılıyor. Biz de alt komisyonumuzun dönem
sonunda hazırlayacağı rapor ile Türkiyenin STEM yol
haritasını oluşturmayı hedefliyoruz. Yol
haritasını oluştururken bu alanda toplumsal seferberliğin
gerekliliğine inanıyoruz. Öte yandan uluslararası raporlar,
bilimsel ve teknolojik gelişmeler nedeniyle 5,1 milyon işin yok
olacağını gösteriyor. Yani bugünkü mesleklerin yüzde 65i 2030,
2040 yılında olmayacak, bunların yerine yeni meslekler ortaya
çıkacak. Önümüzdeki yıllarda hayata atılacak nesiller kendi
işlerini icat etmek zorundalar. Türkiyenin gelecek
tasarımını teknoloji ile yoğurup bilimle
şekillendirmek istiyoruz. Bunun için millî teknoloji hamlesi dedik, bunun
için dijital Türkiye dedik. Aslında ülkemiz genç ve kalabalık nüfusu
ile şanslı bir konumda. Gençlerimizin dünyanın 10 büyük
ekonomisi arasına girebilmemizde yegâne anahtar olduğunu biliyoruz.
Gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilmemiz için klasik bir
anlayışın ötesini düşünüyoruz.
Çocuklarımızın hayal ettiğini tasarlayacağı,
değerlerinden kopmadan bilime, mühendisliğe, analitik düşünmeye
yönleneceği ortamlar hazırlamaya gayret ediyoruz. Millî teknoloji
hamlemiz dijital Türkiye hedefimizle paralel olarak STEM eğitimini daha
çok yaygınlaştıracağız. Toplumsal ön
yargıları kırarak kızları bu alanlara daha çok
yönlendireceğiz. Bu şunu gösteriyor: O festivale katılan her bir
genç, ülkemizi uzayda, havacılıkta, teknolojide dünya
liderliğine taşımak için ben de varım diyor. İşte
o gençlerin gözündeki umut ışığı bizim yolumuzu
aydınlatacak. Bizler de STEM eğitimini yaygınlaştırmak
için kuracağımız 100 Deneyap Teknoloji Atölyesinde beş
yılda yaklaşık 50 gencimizin teknoloji eğitimini
almasını sağlayacağız. Bilim merkezlerinin
sayısını artıracağız, bilim atölyelerini ve
gezici bilim sergilerini daha ulaşılabilir hâle getireceğiz ve
el ele bu topluma çağ atlatacak nesiller yetiştireceğiz.
Toplumsal farkındalığı önemsiyoruz. Ailelerimize,
eğitimcilerimize görev düşüyor. Ama çocuklarımızı
kanatlandırmak için bizlere de büyük görevler düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayın Sayın
Bakbak.
DERYA BAKBAK (Devamla) STEM için seferberlik
diyor, siz değerli milletvekillerinden bu konuda sorumluluk almanızı
ve destek vermenizi diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, buraya
çok yoğun uğultu geliyor, sizlerden rica ediyorum, sesler olduğu
gibi bu tarafta yani hatipleri dinlemekte zorlanıyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, Türk
gençliğinin eğitim ve kültür yönünden eksikleri ve alınması
gereken tedbirler hakkında söz isteyen Kırıkkale Milletvekilimiz
Sayın Halil Öztürke aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Öztürk.
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, Türk gençliğinin eğitim ve kültür yönünden eksikleri ile
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı
konuşması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve bizleri ekranları
başında izleyen tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, gençlik, bir milletin
geleceğidir, o milleti geleceğe taşıyacak itici ve
ilerletici güçtür. İdealist, cesaretli, atılgan özellikleriyle dikkat
çeken Türk gençliği bütün dünyayı etkileyen tüketim kültürü,
modernitenin yanlış yorumlanması gibi nedenlerle özellikle
eğitim ve kültür alanında sorunlar yaşamaktadır.
Kutlu mazisinde şanlı bir tarihi
barındıran Türk milleti millî varlığını
geleceğe taşırken özellikle gençlerini eğitim ve kültür
alanlarında doğru ve tam donanımlı olarak
yetiştirmeli, eğitim ve öğretim sistemi içerisine değerler
konusunu da eklemelidir. Partimizin Kurucu Genel Başkanı, cennetmekân
Başbuğumuz Alparslan Türkeş millî eğitimin
başlıca vazifelerini sıralarken ilk sıradakinin Türk
gencini ve halkını millî şuur ve değerlerle
yetiştirmek, onlara bu ruhu aşılamak olduğunu
belirtmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türk
dünyasının bilge lideri Sayın Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli de yıllar önce, cumhuriyetimizin 100üncü yılı
olan 2023 yılında bölgesinde ve dünyada lider olma hedefini önümüze
koyarken gururlu, millî sorumlulukların farkında olan, öz güven ve
disipline vâkıf, değerlerini koruyabilen gençlerimize güvenerek bunu
yapmıştır. Kim olduğunun şuurunda, ülke meselelerinde
ve uluslararası gelişmelere duyarlı, okuyan, tefekkür eden Türk
gençleri, bu vatanı, bu milleti, bu ülkeyi geleceğe güvenle
taşıyacaktır. Bu manada, millî ve manevi değerlerimize
bağlı, evrensel ilkelere duyarlı, öz güveni gelişmiş
Türk gençlerinin yetiştirilmesi son derece elzemdir.
Saygıdeğer milletvekilleri, büyük
medeniyetlerin ortak özellikleri kültür, sanat ve edebiyat alanlarında
önemli eserler üretebilme kabiliyetleridir. Bu eserler, millet
hayatının, kuvvetinin ve sıhhatinin en sahih, en sağlam
göstergeleridir. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, kültür,
sanat ve edebiyat faaliyetlerini aziz Türk milletinin idealleri yolunda bir
araç olarak telakki etmiştir. Kendi zamanının sınırlarını
aşarak geleceğe yön verecek ruh gücüne sahip olduğunu
yayımladığı dergi, kitap ve kitapçıklarla
kanıtlayan Ülkü Ocakları, bu alanda değerli çalışmalar
yürütmektedir. Bu kapsamda millî sorumluluğun farkında, öz güvenli,
şuurlu ve disiplinli bir gençliğin inşasına katkıda
bulunmaya yönelik hazırlanan Bilge Türk fikir, kültür ve sanat dergisi;
yine Türk edebiyatına yeni bir ses ve soluk getiren Dönence kültür, sanat
ve edebiyat dergisi; Doğu Akdeniz, Suriye gibi millî meselelerin yanı
sıra, kalkınma, sosyoloji, kanon eserler gibi önem arz eden
konuların akademik düzeyde ele alındığı Ülkü
Ocakları eğitim ve kültür dergisi, Ülkü Ocaklarının
dergicilik sahasında yayınladığı müstesna eserlerdir.
Değerli milletvekilleri, Ülkü Ocakları,
çocuklarımızın sosyal, duygusal ve bilinçsel gelişimlerine
de büyük önem vermektedir. Bu kapsamda yeni nesillerin zihnen ve ruhen yetkin
bireyler olarak yetişmelerinin pedagojik usullere dayanan eğitim
süreciyle mümkün olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncelerle, çocuk
yayıncılığı alanında da önemli eserleri
külliyatına eklemiştir.
Kültürümüzün bir medeniyet düzeyinde ifade
edildiği müstesna eserlerden biri olan Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip
tarafından yazılışının 950nci yıl dönümü
münasebetiyle Ülkü Ocakları tarafından Çocuklar İçin Kutadgu
Bilig ismiyle yayımlanmıştır. Kendi alanında ilk
çocuk yayını olma özelliğine sahip bu eser şu anda bütün
Türk lehçelerine aktarılmış ve İngilizceye de çevirisi
yapılmıştır. Türk toplumunun kültürel
yapısını, değerler sistematiğini, tarih boyunca
yaşadığı büyük gelişim ve değişimin
anlaşılması açısından büyük bir cevher olan Dede
Korkut Hikâyeleri de Çocuklar İçin Dede Korkut ismiyle Türk
çocuklarına armağan edilmiştir. Türk milletinin karanlık ve
en zor dönemlerinde ona önderlik eden, Türk vatanını düşman
işgalinden kurtaran, tarihin akışını
değiştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Nutuk eseri de
çocuklarımız için özel olarak hazırlatılıp Ülkü
Ocakları tarafından tüm Türkiyeye
dağıtılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türk gençliğini, millî, manevi ve insani temeller
etrafında, birleştirebilmek, kendi medeniyet ve kültür tarihini
tanımasına katkı sunabilmek adına fedakârca ve büyük bir
özveriyle geçmişten bugüne hizmet eden ve etmekte olan Ülkü Ocakları
Eğitim ve Kültür Vakfı genel başkanlarını,
yönetimlerini ve Ülkü Ocaklarına mensup bütün herkesi ayrı ayrı
kutluyor, hepsine teşekkür ediyor, hepsine şükranlarımı
sunuyorum.
Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Uşakın sorunları hakkında söz isteyen Uşak
Milletvekilimiz Sayın Özkan Yalıma aittir.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Uşak ilinde yaşanılan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli Divana, çok değerli
milletvekillerimize ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarımıza
saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Uşak ilimizin ekonomisi tarım,
hayvancılık, ormancılık, dokumacılık, turizm ve
sanayiye dayalıdır. Ayrıca, Türkiyede ilk sanayi
kuruluşlarının ortaya çıktığı illerimizden
birisi de Uşaktır. Türkiyedeki ilk şeker fabrikası 1926
yılında Uşakta kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk
yıllarında Türkiyenin sanayileşme çalışmalarına
Uşak öncülük etmiştir. Uşak Şeker Fabrikası bölgede 5
ilimizde, 11 ilçemizde ve 85 köyümüzde pancar üreticisine ekmek
kapısı olmuştur. Ancak son dönemlerde iktidarın
politikaları nedeniyle ilimiz pek çok yönden zayıf
kalmıştır.
Uşak sanayisi geri dönüşümde Türkiyenin
lideri konumundadır, aynı zamanda çevreci bir anlayışla da
üretim yapmaktadır.
Ben özellikle Uşakın başlıca
sorunlarıyla ilgili sizleri bilgilendirmek istiyorum. Uşakın
bir kaç sorunu da şunlardır: Devlet yatırımlarından
hak ettiği desteği alamamaktadır. Bunun yanı sıra,
ülkemizin diğer illerinde olduğu gibi işsizlik, Suriyeliler
başta olmak üzere iç ve dış göç sorunları, tarımsal
alanda plansız üretim ve desteklemelerin yetersizliği, eğitim,
spor, sanat ve kültürel alanlarda da tesis eksiklikleri yer almaktadır.
İlimizde, tarihî açıdan, dünyanın en
uzun 2nci kanyonu Ulubey ilçemizdeki Ulubey Kanyonlarıdır.
Aynı zamanda, Ulubey ilçemizde, milattan önce 3 bin yılında
kurulmuş olan tarihî Blaundus Kenti de mevcuttur. Ancak tarihî Blaundus
Kentinde, bizim çalışmalarımız ve çabalarımız
sonucunda, yenice, Uşak Üniversitesi tarafından, arkeologlar
tarafından işlemler başlamıştır. Bunun yanında,
Karahallı ilçemizde Clandras Köprüsü ile Türkiyenin ilk hidroelektrik
santrali de mevcuttur.
Uşakta Turizm Bakanlığının
bu konularla alakalı maalesef fazla bir etkinliği yoktur. Buradan,
özellikle Turizm Bakanlığımızı bu konularla
alakalı, hem dünyanın en uzun 2nci kanyonları olan Ulubey
Kanyonlarının hem de buna benzer Uşaktaki doğal
güzelliklerin tanıtılması adına göreve davet ediyorum.
Hatta Murat Dağını yok etmek için de ellerinden geleni
yapmaktadırlar.
Ayrıca, Uşakımızın hem
sanayisinin hem de turizminin gelişmesi adına Uşak
Havalimanının tam kapasiteyle de çalışması
gerekmektedir ama maalesef, çok az gün, haftada sadece iki üç gün hizmet
vermektedir.
Şimdi, gelelim Uşakımızın
geçmişine ve kahramanlıklarına. Binlerce yıllık
medeniyeti bağrında yaşatan, sınırları içerisinde
milattan önce yaşamış medeniyetlere ait birçok kalıntı
bulunduran Uşak'ın, cumhuriyet tarihindeki rolü de oldukça
değerlidir. Uşak, Kuvayımilliye meşalesinin ilk
yakıldığı yerleşim bölgelerinden birisidir. Aynı
zamanda Uşak, Kurtuluş Savaşı'nda kahramanlık
göstererek tarihe geçen pek çok ismin de memleketidir. Kuvayımilliye'nin
ilk hâkim olduğu yerleşim birimi olan Uşak'ın ve
Uşaklıların Türk milletinin destanı olarak tarihe geçen
mücadelesindeki payı azımsanmayacak kadar, son derece büyüktür.
Uşak, aynı zamanda âşıklar
diyarı, yiğidin, efenin harman olduğu bir kadim ildir. Memleket
meselelerini dert edinen Uşaklılar Kütahyanın küçük bir ilçesi
durumda iken dahi, aydın gençleriyle akşamları bir araya gelip
ülkenin durumunu değerlendiren ve dönemin İstanbul Hükûmetine kafa
tutmak pahasına, Milli Mücadeleye katılmak için can atan onlarca
vatanseverin ilidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Mücadelenin sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları, Binbaşı İsmail Beyi memur
etmiş, zaten Kuvayımilliyeci olan Besim Atalay, eski
İttihatçılardan İbrahim Tahtakılıç Bey, Mütevellizade
Hacımlı Mehmet Bey gibi birçok kahramanın önderlik etmesiyle
Uşakta Kuvayımilliye Birliği kurulmuştur.
Kuvayımilliye mücadelesine çok ciddi maddi manevi destek sağlayan
Uşak, daha sonra Gediz ve Simav gibi ilçelerde de kurtuluş
mücadelesinin vücut bulmasında oldukça etkin bir rol üstlenmiştir.
Uşak, Kurtuluş Savaşı
esnasında 29 Ağustos 1920-2 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan
işgalinde kalmıştır. Ancak Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürkümüzün "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"
emrinin Uşak'ta verilmesi, Yunan Başkomutanı Trikupis'in
Uşak sınırlarında yakalanması ve Atatürk'ün onu
Uşak sınırları içerisinde esir almış olması
da Uşak için ayrıca bir kahramanlık destanı olarak tarihte
yerini almıştır.
Uşak halkı düşmanla silahlı
mücadele ederek vatan savunması için gerekli çalışmayı
yapmıştır ve de varını yoğunu
harcamıştır. Şu anda göstermekte olduğum Cumhuriyeti
Biz Böyle Kazandık pankartı ise Uşakta çekilmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, devam edin Sayın
Yalım.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda
Uşakımızın da Gaziantep gibi, Şanlıurfa gibi,
Kahramanmaraş gibi hak ettiği İstiklal Madalyasını ve
gazilik unvanını alması gerektiği kanaatindeyim.
Diğer AK PARTİ milletvekillerinin destek vermesiyle, vermiş
olduğum kanun teklifimle Uşakın İstiklal Madalyası ve
de gazilik unvanını almasını bir an önce Meclisten talep
ediyorum.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu arada son sözümü şöyle tamamlamak istiyorum:
Biliyorsunuz Uşakta Murat Dağıyla ilgili ciddi bir
çalışma içerisindeyiz. Kaz Dağlarını talan ettiler
ama Murat Dağını talan ettirmedik. 8 Mayısta verilen ÇED
raporuna açmış olduğum davanın sonucunda Kütahya İdare
Mahkemesinin belirlediği bilirkişi, Murat Dağında
açılmak istenen altın madeni için eksi rapor vermiştir. Murat Dağını
kurtardık ve de içme suyunu zehirlettirmeyeceğiz diyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren değerli milletvekillerimizin söz taleplerini,
daha sonra Grup Başkan Vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Sayın Barutun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, içinde
bulunulan ekonomik krize rağmen ticari hayatını sürdürmeye
çalışan küçük ve orta ölçekli esnaflarımız ile kredi ve
kredi kartı borcu nedeniyle temerrüde düşen vatandaşların
kredi sicil affının çıkarılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, Merkez
Bankasının faiz indiriminden sonra kamu bankaları da faz
indirimi yaptı. İndirilen faiz oranları nedeniyle tekrar borçlanmaya
yönelen bir kısım vatandaşımız olumsuz durumlarla
karşı karşıya kalmışlardır. Bu
vatandaşlarımız, daha önce kullandıkları kredileri
nedeniyle ödeme güçlüğüne düşmüş ve yasal takip altında
kalmışlardır ve vatandaşlarımıza beş
yıl boyunca tekrar bir kredi kullanma hakkı tanınmamaktadır
yani bir başka deyişle beş yıl boyunca cezalı duruma
düşmüşlerdir.
Ülkemizde kredi ve kredi kartı kullanan ama
ödeyemediği için ve çeklerinin arkasını
yazdırdığı için söz konusu kara listeye düşen,
temerrüde düşen ve icralık olan 12 milyon 500 bin kişinin olduğu
ifade edilmektedir. İçinde bulunduğumuz derin ekonomik krize
rağmen ticari hayatını sürdürmeye çalışan küçük ve
orta ölçekli esnaflarımız ile kredi ve kredi kartı borcu
nedeniyle temerrüde düşen vatandaşlarımız 2003 ve 2009
yıllarında çıkarılan kredi sicil affının bu
dönemde de çıkarılmasını talep etmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beko
2.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, Türkiye
İş Kurumu tarafından yürütülen Toplum Yararına
Çalışma Programına ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda bilinen adıyla
Toplum Yararına Çalışma Programı Türkiye İş
Kurumu (İŞKUR) aracılığıyla yürütülen bir geçici
istihdam çalışmasıdır.
İŞKURa kayıtlı işsizler,
dokuz ayı geçmemek üzere, çevre temizliği, ağaçlandırma,
park, bahçe düzenlemesi, okullarda bakım, onarım, temizlik, vadi ve
dere ıslahı, erozyon engelleme gibi işlerde
çalışıyorlar. Son on yıla baktığımızda,
toplam çalışan sayısının 2 milyona
ulaştığını söyleyebiliriz.
TYPlilerin en çok çalıştıkları
yerler ise belediyeler ve okullar. Bu nedenle, TYP programlarında
özellikle seçim öncesi dönemlerde çok ciddi bir artış
yaşandığını görüyoruz. Bu program AKP tarafından
bir siyasi rant aracı olarak kullanılmaktadır; bu durum kabul
edilebilir değildir.
TYPliler üç aylık, altı aylık, dokuz
aylık geçici iş değil kalıcı iş istiyorlar,
TYPliler çalıştıkları kamu kurumlarının daimî
işçisi olmak istiyorlar, TYPliler kadrolu işçi olmak, güvenceli
çalışmak istiyorlar, TYPliler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakını
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde yaptığı
konuşmasından dolayı kutladığına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Strazburgda gerçekleştirilen Avrupa Konseyi
Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde, Marmara Belediyeler Birliği ve
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doçent Doktor Tahir
Büyükakını kongrede yaptığı konuşmasından
dolayı kutluyorum.
Sayın Büyükakın toplantıda ülkesini
şikâyet eden değil, ülkeyi bölmek isteyen dış güçlerin
değirmenine su taşıyan değil, gerçekleri gizleyen ve
saptıranların yüzüne karşı açık ve net ifadelerle ülke
bekasını önceleyen konuşmasıyla gönüllerimizde yer
etmiştir.
Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca
akın. diyen Mehmet Akifin torunu Başkan Tahir Büyükakın
yaptığı konuşmayla yalana, iftiraya ve hayâsızca
akına başvuranlara karşı millî duruşuyla soyadı
gibi karşı akını başlatarak ikiyüzlü Avrupaya ders
vermiştir.
İşte, millî duruş budur.
İşte, vatan sevgisi budur. İşte, millet sevgisi budur.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, 3-9 Kasım Organ Bağışı
Haftası vesilesiyle herkesi organ bağışında bulunmaya
davet ettiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; içinde bulunduğumuz haftanın önemli bir yanı
var. Bütün hafta boyunca bir insanın yapabileceği en önemli
iyiliklerden biri olan organ bağışına çeşitli
etkinliklerle dikkat çekilmeye çalışılacak. Organ
bağışı konusunda Türkiye'de ilk sırada yer alan
Bursanın bir milletvekili olarak bu duyarlılığın
bütün ülkede artmasını diliyorum. Unutmayalım ki son nefesimizi
verirken dahi organ bekleyen binlerce insanımıza hayat verebiliriz.
Bu nedenle başta bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinden başlatmak
üzere herkesi organ bağışında bulunmaya davet ediyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2-8 Kasım tarihleri arası Lösemi
Farkındalık Haftası kapsamında lösemi
hastalığına dikkat çekmek için çeşitli etkinlik ve
programlar yapılmaktadır. Halk arasında kan kanseri olarak da
bilinen lösemi kandaki alyuvarların aşırı derecede
çoğalmasıyla meydana gelen bir hastalıktır.
Araştırmalara göre çocuk çağında kanser
vakalarının yüzde 35ini lösemi oluşturmaktadır. Ülkemizde
her yıl 16 yaşın altında 1.200 ile 1.500 arasındaki
çocuğa lösemi tanısı konulmakla beraber lösemi her yaşta
görülebilmektedir. İyi bir tedavi ve moral desteğiyle yüzde 85lere
varan oranda iyileşme sağlanabilen bir hastalıktır.
Lösemiden korunmak için sigara ve alkol kullanılmamalı, kanser
yapıcı gıdalardan, bilinçsiz kullanılan ilaç ve
kimyasallardan, radyasyon yayan cihazlardan uzak durmalıyız. Bu
vesileyle, lösemi tedavisi gören tüm hastalarımıza Allahtan acil
şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
6.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, çiftçinin alın terinin
karşılığını vermeyen Tarım ve Orman
Bakanının, çiftçiyi üretimden soğutmaya devam ettiğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Süt üreticileri adına soruyorum: Tarım
Bakanlığı çiftçiyi üzmeye, alın terinin
karşılığını vermemeye, çiftçiyi üretimden
soğutmaya devam ediyor. Hatta çiftçiyi kandırıyor. Nasıl
mı? Yerel seçimler öncesi çiğ süt destekleme primi litre
başına 10 kuruştan 25 kuruşa çıkarıldı.
Hatta bunu müjde diye açıkladılar. Şimdiyse bütçede para yok
gerekçesiyle yeniden 10 kuruşa düşürdüler. Hükûmet yandaşı
olan herkese para buluyor, çiftçiye gelince yok diyorlar. Büyük küçük bütün
şirketlerin borçları erteleniyor,
yapılandırılıyor; çiftçiye gelince borçlar ertelenmiyor,
yapılandırılmıyor, destekler geç ödeniyor. Her gün söyleye
söyleye öğrendik ki hele şükür 2018 buzağı ve tohumluk
destekleri ödenecekmiş. Peki, geç ödeme için çiftçiye ekstra bir ödeme
yapmayı düşünüyor musunuz? Artık iyice belli oldu. Çiftçinin
üretmemesini ve köyünü terk edip göç etmesini istiyorlar. Hâlbuki süt
üretiminde düşüş var, sütte daha fazla destekleme yapmanız
gerekirken siz destekleri keserek çiftçinin üretmesini engelliyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere...
7.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman ilinin yol sorunlarının çözümü konusunda
ne zaman harekete geçileceğini Ulaştırma ve Altyapı
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Adıyamanımızın doğuya
açılan kapısı olan Nissibi Köprüsünün Adıyaman
bağlantı yolunun 2 şeridi tamamen çökmüş ve şu anda
kullanılamaz durumdadır. Şu anda yolun mevcut durumu trafik
güvenliği için tehlike oluşturmaktadır.
Ayrıca, Gerger ilçemizin bağlantı
yolunda da bugüne kadar herhangi bir çalışma
yapılamamıştır. Ben buradan Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığına çağrıda bulunuyorum:
Adıyamanımızın bu yol sorunlarının çözümü
konusunda ne zaman harekete geçeceksiniz? Adıyaman üvey evlat olmaktan ne
zaman kurtulacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan...
8.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
7nci Uluslararası Mersin Narenciye Festivaline ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Hafta sonu 7nci Mersin
Narenciye Festivalinin açılışını
gerçekleştirdik. Kentin tüm dinamikleriyle beraber görsel şölen
havasında gerçekleşen Mersin Narenciye Festivalinde 100 ton
narenciye ürünü kullanılarak oluşturulan farklı figürler ilgiyle
karşılandı. 25 ülkeden grupların
katıldığı, birçok kurum ve kuruluşun stant
açtığı festivalin Mersin narenciyesinin
tanıtılmasına, daha kaliteli üretilmesine, daha fazla
tüketilmesine ve yeni pazarların bulunmasına önemli katkılar
sağlayacağına inanıyorum.
2020 yılında Mersinde düzenlenecek
Uluslararası 14üncü Turunçgil Kongresinin altyapısına
katkı sağladığına inandığımız
Narenciye Festivalinin düzenlenmesinde emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyor, bu güzel festivale yoğun ilgi gösteren
hemşehrilerime selam ve muhabbetlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer...
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
siyasi iktidarın emeklilikte yaşa takılanların taleplerini
dikkate alması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emeklilikte yaşa takılanlar
Hakkımız, emeğimiz, alın terimiz için biriz, birlikteyiz,
buradayız. diyebilmek adına 6 Kasım 2019 Çarşamba,
bugünden başlayarak 20.30da ışıkları on dakika
açıp kapatma eylemi yapacaklardır. EYTlilere verilen sözler
tutulmalıdır. Emeklilikte yaşa takılanların haklı
ve kararlı mücadelesini destekliyoruz. Emeklilikte yaşa
takılanlar gün ve primlerini ödedikleri hâlde sonradan yapılan
değişiklikle mağduriyete uğramış kesimdir ve
emeklilikte yaşa takılanların hakkı mutlak suretle
verilmeli ve bu eylemleriyle siyasi iktidar taleplerini dikkate alarak
gereğini yapmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
10.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, Milliyetçi Hareket Partisi olarak terör örgütlerine
karşı sürdürülen mücadelenin yanında, bu mücadeleyi sekteye
uğratanların karşısında olduklarına ilişkin
açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Sayın Başkanım, Türkiye, hedef ve eylem birliği içinde olan
terör örgütüyle mücadele etmektedir. Bu mücadeleyi
itibarsızlaştırma gayreti içinde olmak, mücadeleyi
sulandırmak, mücadeleyi sürdüren kamu görevlilerini zan altında
bırakmak kabul edilemez, edilmemelidir. Tamamı hukuk içinde olan,
PKK/YPG ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle çok yönlü sürdürülen
mücadelenin milletimizin vicdanını rahatsız edici kararlarla
sulandırılması, makamı, pozisyonu, ismi ve sıfatı
ne olursa olsun muhataplarını büyük vebalin altına
sokmaktadır. Kırsalda başarılı operasyonlarıyla
terör örgütü mensuplarına kök söktüren kahraman güvenlik güçlerimiz ve
yurt içinde ve yurt dışında terör örgütü mensuplarına nefes
aldırmayan devletimizin yetkili organları da takdiri hak etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak terör örgütleriyle
sürdürülen mücadelenin yanında, bu mücadeleyi sekteye
uğratanların ise net bir şekilde
karşısındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap
11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ilinde sağlık alanında
yaşanılan sorunlara ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Kütahya Devlet Hastanesi
Pardon, devlet hastanemiz
yok. Hastanemizde ameliyat ipliği bile yok. Sağlık Bilimleri
Üniversitesine bağlanan eğitim ve araştırma hastanesi
statüsündeki hastanede bir aya yakın zamandır MR cihazı yok, 2
hastanede de yok; hastalar 400 TL civarında bir ücretle özelde çektirmek
zorunda kalıyorlar. Hastalar, devlet hastanesi olmadığı
için civar illere gidiyor. Ameliyathanelerinde bazı ameliyat iplikleri
bulunmadığı için özel hastaneden -zamanla- temin ediliyor.
Emekli şehri, gariban şehri Kütahyaya yazık oluyor.
Sağlık Bakanlığı acaba uyuyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
12.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasına
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
3-9 Kasım Organ Bağışı
Haftası. Organ bağışı hayat
bağışıdır. Türkiyede günde 26 hasta organ nakli
olmadığı için yaşamını yitiriyor. Böbrek nakli
bekleme listesinde ise 22 bin hasta var. Yani yaklaşık 50 bin hasta
ya sistemin adaletine inanmıyor ya da organ bulacağından
umutsuz. Öncelikle organ nakli sisteminin tamamıyla adaletli olduğu
konusunda halkımız bilinçlendirilmelidir. Sağlık
Bakanlığının bilgi sistemindeki sıraya göre nakil
yapılır. Organımı verirsem yarım insan olurum,
kısa yaşarım. düşüncesi yanlıştır. Aksine,
bağışçılar sürekli kontrol altında tutulduğu için
yaşam ömrü çok daha uzundur. Organ bağışı
hayırların en güzelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
13.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
lojistik sektörü açısından Türkiyenin önemli merkezlerinden olan
Hatay ilinden Rusya ve Ukraynaya yük taşıyan tırların
Kapıkuleden çıkışlarının sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatay, lojistik sektörü açısından
Türkiyenin önemli illerinden biridir. Hatayda uluslararası yük
taşımacılığı yapan 8 bin tır var.
Bunların büyük bir çoğunluğu Rusyaya yaş sebze ve meyve
taşımacılığı yapıyor. 26 Aralık 2018
öncesine kadar bu araçlar Kapıkule Sınır Kapısını
kullanıyorlardı. Ancak, bu kapıdaki yoğunluğu azaltma
gerekçesiyle bir karar alındı ve Rusyaya, Ukraynaya yük
taşıyan tırlar Hamzabeyliye yönlendirildi. Bu karar
şoförlerimizi ve nakliyecilerimizi perişan ediyor çünkü Hamzabeylide
gümrük içi düzensiz; pasaport bir tarafta, kantar diğer tarafta.
Kapıkuleden on saatte çıkan aracın Hamzabeyliden çıkma
süresi elli saati buluyor. Bu durum taşınan yaş sebze ve meyveye
de zarar veriyor. Her açıdan yanlış olan, her açıdan zarar
oluşturan bu karardan bir an önce dönülmeli; bu araçların tekrar Kapıkuleden
çıkışları acilen sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, şairlerin, yazarların ve düşünürlerin
tarihin, toplumun ve olayların tercümanı olduğuna ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şairler, yazarlar ve düşünürler tarihin,
toplumun ve olayların tercümanıdır. Kemal Tahir şöyle
diyor: Bir memlekette insanlar namuslu olduklarıyla ayrıca
övünüyorlarsa o memleketin hâli dumandır. İnsan bir kere tek başına
kalmayagörsün, nerede olsa tek başınadır, meydan
savaşında bile. Kadın güzel olmaya mecburdur ama bütün
meziyeti bundan ibaret olmamalı. Maskaralık yaptığın
sürece seni alkışlarlar, ciddi bir şey yaptığında
kimse yüzüne bakmaz; yolunu ona göre seç. Bu dünyada alınıp
satılan malların en eskimezi kadın eti, bir de yalan.
Hürlüğün hiç aşınmayan iki ana dayanağı vardır;
çile çekme gücü, azla yetinebilme alışkanlığı.
Sanata en büyük sahtecilik, millî kalıplara yabancı özler
doldurmakla olur. Tarihten kaçmak namustan, doğruluktan ve bilgiden
kaçmaktır. Yığını anlamak, insanı anlamak
değildir; böyle yapmak kendini aldatmaktır.
BAŞKAN Sayın Aycan
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, lise ve üniversiteye giriş sınavlarının
çocukların ve ailelerin kâbusu olmaya devam ettiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, lise ve üniversiteye giriş sınavları
çocukların ve ailelerin kâbusu olmaya devam etmektedir. Ortaokul ve
liselerin ders kitapları, bilindiği gibi Bakanlık tarafından
verilmektedir. Sorular, verilen kitapların müfredatına uygundur fakat
soru formatları çok farklıdır. Dershaneler kapandı ama
sorun çözülmedi ve daha pahalı çözümler üredi. Çocuklar mecburen
farklı kitaplara, özel kurslara ve özel derslere yöneldiler. Böylece
sınav harcamaları artmış durumdadır, ortalama
yıllık maliyet 15 bin Türk lirası olmuştur. Bu, tam bir
fırsat eşitsizliğidir. Aileler için sınavlar
yıkım olmaktadır. Sorun çözülmemiştir. Kazanan,
yayınevleri, özel kurslar, özel ders veren öğretmenler olmuş,
dönen para daha da artmıştır. Köklü çözümler bekliyoruz.
Sınav kâbusuna son vermek, meslek liselerine önem vermek ve teşvik
etmek gibi köklü çözümler bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öçal
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçalın, Dünya Kadınlar Boks Şampiyonasında dünya
şampiyonu olan Busenaz Sürmeneliyi, Dünya Artistik Jimnastik
Şampiyonasında jimnastikte dünya şampiyonluğuna
ulaşan ilk Türk sporcumuz İbrahim Çolakı, Dünya Askerî
Oyunlarında altın madalyanın sahibi olan Rıza Kayaalpi ve
karma dövüş sanatlarında dünya şampiyonu olan Furkan Yasir
Yalçını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Son günlerde millî sporcularımızın
çeşitli dallarda kazandıkları altın madalyalarla
şanlı bayrağımızı dalgalandırmaları
göğsümüzü kabartmaktadır. Dünya Kadınlar Boks
Şampiyonasında dünya şampiyonu olan millî sporcumuz Busenaz
Sürmeneliyi, Dünya Artistik Jimnastik Şampiyonasında altın
madalya kazanarak jimnastikte dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk
Türk sporcumuz İbrahim Çolakı, Dünya Askerî Oyunlarında
altın madalyanın sahibi olan millî güreşçimiz Rıza
Kayaalpi, karma dövüş sporlarında dünya şampiyonu olan
imam-hatipli hafız evladımız Furkan Yasir Yalçını ve
isimlerini sayamadığımız nice
şampiyonlarımızı Gazi Meclisimizde tebrik ediyor,
Mehmetçikimizi unutmayarak şampiyonluklarını taçlandıran
sporcularımızı alınlarından öpüyoruz.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
17.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 3 Kasım AK PARTİnin iktidara
gelişinin 17nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
3 Kasım 2002 tarihi ülkemiz için
değişim, gelişim ve kalkınmanın miladı
olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın önderliğinde Her şey Türkiye için. diyerek
girdiğimiz ilk seçimlerde, aziz milletimizin teveccühüyle tek
başına iktidar olan AK PARTİmizin iktidardaki 17nci
yılını kutluyorum.
Biz, bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr
olmaya geldik. anlayışıyla, eğitimden
sağlığa, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan sanayiye
yaptığımız dev projelerle ülkemizin gücüne güç kattık,
herkes tarafından imkânsız sayılan birçok projeyi hayata
geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Milletimizden aldığımız
güçle ülkemizi büyütmek, güçlendirmek, muasır medeniyet seviyesinin
üzerine çıkarmak için gece gündüz demeden çalışmaya devam
edeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri
olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye
olacağız diyoruz. Dün olduğu gibi, bugün de aynı heyecan ve
inançla bu kutlu davanın 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine
ulaşacağına yürekten inanıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ceylan
18.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
TMOya Kamu İhale Kanununa tabi olmaksızın ithalat yetkisi
verilmesinin tarıma bakışı ortaya koyduğuna ve
çiftçilerimizi ithalatla terbiye etmekten ne zaman vazgeçileceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
TMOya Kamu İhale Kanununa tabi olmaksızın ithalat yetkisi
vermek sarayın tarıma bakışını gösteriyor. TMO
Genel Müdürü Regülasyon görevimiz kapsamında yurt dışı
tedarik yapıyoruz; bunu, Türkiye'nin ihtiyacı olduğundan ziyade
ticaret için yapıyoruz. diyor. 2019da Cumhurbaşkanı
kararıyla 100 bin ton kuru baklagil, 1 milyon ton buğday, 700 bin ton
arpa, 700 bin ton mısır, 100 bin ton pirinç için vergiler
sıfırlanmıştı; benim çiftçim tarlasındaki ürünü
ne yapacağını düşünürken yapılmıştı bu.
2002den bu yana, çiftçimizin ekmekten vazgeçtiği tarım arazisi
toplamı 4 milyon hektarı geçmiş, 2 Trakya büyüklüğünde
alanda tarımdan vazgeçilmiş. Sen bununla dertlenmeyeceksin, daha önce
193 değişiklik yaptığın Kamu İhale Kanununda
yeni istisnalar tanımlayacaksın. Bu nasıl iş? Kendi
çiftçilerimizi ithalatla terbiye etmekten ne zaman vazgeçeceksiniz?
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
19.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, sendikal örgütlenmenin en temel anayasal hak
olduğuna ve bu hakkı hiçbir gücün gasbedemeyeceğine, Samsun ili
Kavak ilçesinde onur mücadelesi yürüten emekçileri selamladığına
ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Fırsatçıların yaşanan ekonomik
krizin faturasını emekçiye kestiği, çalışanların
elindeki hakların her gün biraz daha tırpanlandığı bir
dönemde verdikleri onur mücadelesiyle ülkemizin bütün emekçileri için âdeta bir
Çoban Yıldızı olan Samsunun Kavak ilçesindeki işçilerimizi
milletimizin Meclisinden selamlıyorum. Bu işçilerimiz daha
sağlıklı koşullarda çalışabilmek, insanca
yaşayabilecekleri haklara kavuşabilmek için bir sendikaya üye
olmuşlardı. Ancak işveren bu anayasal hakkı yok sayıp
işçi kıyımına başladı. Yargı işçileri
haklı bulunca işveren bu kez hukuksuz bir yolla fabrikanın kapısına
kilit vurdu. Şimdi, bu işçilerimiz adaletsizliğin bitmesi,
vicdanın galip gelmesi için ekmek kapılarının önünde hak ve
adalet nöbeti tutuyorlar.
Sendikal örgütlenme en temel anayasal haktır,
bu hakkı hiçbir güç gasbedemez diyor, Kavak ilçemizde onur mücadelesi
yürüten emekçilerimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
20.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Çevre
ve Şehircilik Bakanının Susurluk Çayında devam eden
balık ölümlerini durdurmak için neden önlem almadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesinden
geçen, Karacabey Boğazında bulunan longoz ormanlarını
besleyip Marmara Denizine dökülen Susurluk Çayında bu yıl da bir
doğa katliamı yaşanmaktadır. Bu akarsuların
beslediği longoz ormanları sonraki nesillere
aktaracağımız ender bir tabiat harikasıdır.
Tarımsal sulamanın da yapıldığı bu akarsuda hemen
her yıl toplu balık ölümleri meydana gelmektedir. Bu arada balık
avlayıp tüketen vatandaşlarımız da büyük tehlike
altındadır. Ekonomik krizle boğuşan, hemen her gün bir
intihar vakası yaşanan ülkemizde balıklar da mı acaba toplu
intihar ettiler? Hâl böyleyken Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı neden herhangi bir önlem almıyor? Gürsu
Ovasının zehirlenmesine göz yumduğunuz gibi Mustafakemalpaşa
ve Karacabeyi de mi zehirleyeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
21.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Türkiyenin ilk günlük Alevi gazetesi olarak yayın
hayatına başlayan Bir Yolun barış ve demokrasiden yana
tavır alanların sesi olacağına ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün Türkiye basın tarihinde bir ilk
yaşandı ve günlük ve yazılı basında Bir Yol
adında bir Alevi gazetesi yayın hayatına başladı. Bir
Yol gazetesi sadece Alevilerin değil, bütün muhaliflerin, barış
ve demokrasiden yana tavır alanların, ezilenlerin, emekçilerin ve
ötekilerin sesi olacaktır. Bütün dostları, demokratları,
Alevileri bu gazeteyi desteklemeye davet ediyor, gazete emekçilerine
başarılar diliyorum. Hak yardımcıları, Hızır
yoldaşları olsun.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
22.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
öğretmenlerine değer vermeyen bir milletin yükselmesinin mümkün
olmadığına ve atanamayan öğretmenlerin 24 Kasımda
müjdeli haber beklediğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. diyerek
öğretmenlerimizin taşıdığı kutsal misyonu
işaret etmiştir. Öğretmenlerine değer vermeyen bir milletin
yükselmesi mümkün değildir. Milletimizi aydınlatan, evlatlarımızı
geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize gereken değeri vermek
her şeyden önce millî bir sorumluluğun gereğidir. Henüz
atanamayan öğretmenlerimiz 24 Kasım Öğretmenler Gününde 60 bin
atama müjdesi beklemektedir. Bir an önce öğrencileriyle buluşmak ve
onları aydınlatmak için vazife almak isteyen öğretmenlerimize,
bu 24 Kasımda inşallah güzel ve müjdeli bir haber bekliyoruz.
Okulsuz, öğrencisiz, öğretmensiz hiçbir yer kalmasın.
Ülkemizin kalkınması ve geleceğe emin
adımlarla yürüyebilmesi, her anlamda bilgili, şuurlu bireylerin
yetişmesine bağlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Bu da öğretmen
eksiği olmayan, yapısal problemleri çözmüş bir eğitim
sistemiyle mümkün olacaktır.
BAŞKAN Sayın Ataş
23.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
temel ihtiyaç maddelerine sürekli zam gelirken enflasyonun nasıl
düştüğünü ve enflasyon oranı yüzde 8 ise vergi ve harçlara neden
yüzde 22 zam yapıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler Sayın
Başkan.
TÜİK iki gün önce ekim ayı ve
yıllık enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon
birkaç ay önce damat Berat Albayrakın işaret ettiği gibi yüzde
8lere geriledi yani Sayın Bakan işaret edip oran belirliyor,
TÜİK açıklıyor. İnanırsanız, yıllık enflasyon
yüzde 8,55e gerilemiş. Diğer taraftan, vatandaşın cebini
ilgilendiren vergi, harç ve ceza oranlarını etkileyecek yeniden
değerleme oranı ise yüzde 22,58 olarak açıklandı. Enflasyon
yüzde 8e düşerken vatandaşın vergi cezası yüzde 22
arttı.
Daha önce de söylediğimiz temel ihtiyaç
maddelerine sürekli zam gelirken enflasyon nasıl düşüyor? Enflasyon
oranı bu seviyede ise vergi ve harçlara neden yüzde 22 zam geliyor?
Bu oranların gerçeği
yansıtmadığını, enflasyonun çok daha yüksek
olduğunu, vatandaşın cebini ve mutfağını
yaktığını beyan ederek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taytak
24.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet
Taytakın, FETÖnün siyasi ayağının
kırılması beklenirken Nazlı Ilıcak ve Ahmet
Altanın serbest kalmasının adalete olan inancı
sarstığına ilişkin açıklaması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, FETÖnün medya yapılanmasıyla ilgili, verilen kararla
Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan tahliye edilmişlerdir. 3 Kasım
2019 günü, Zaman gazetesinin Twitter hesabından Geri döneceğiz.
tweetlerinin atılması, Kanun hükmünde kararname faciadır.
sözleriyle mağdur edebiyatı yapılması ve verilen tahliye
kararları çok manidardır. Nazlı Ilıcak ve FETÖcü hain Savcı
Zekeriya Öz kar topu oynasınlar, FETÖ paçavrası gazete geri dönsün
diye mi kahraman Ömer Halis Demir 38 kurşun yemiş ve 251
kahramanımız şehit olmuştur? FETÖnün siyasi
ayağı kırılsın diye beklerken bu hainlerin serbest
kalması adalete olan inancımızı sarsmıştır.
Bu yaşananlar kurumaya yüz tutan FETÖ bataklığının, yeni
bir çaba içerisinde olduğunu göstermektedir. Ben
ahmakmışım. diyenler, cambazlar, kriptolar mazlumlar üzerinden
ortalıkta cirit atıyorlar. Bir an önce tedbir alınmalı,
FETÖ terör örgütünün kökü kurutulmalıdır.
BAŞKAN Sayın Özer
25.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya ili Finike ilçesinde mermer ocaklarına karşı
mücadeleleriyle tanınan ve öldürülen Büyüknohutçu çiftinin mahkeme
kararıyla kapattırdığı mermer ocağı için ÇED
raporu yayımlandığına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antalyanın Finike ilçesinde mermer
ocaklarıyla mücadele ederken yaşadıkları dağ evinde
iki yıl önce öldürülen Ali Ulvi, Aysin Büyüknohutçu çiftini
hatırlarsınız. Çevreci dostların mahkeme yoluyla kapattırdığı
bir ocak vardı. Sahibi Bartu Mermer firması cinayetten dokuz ay sonra
kapasite artışı ve kırma eleme tesisi projesi için
başvuruda bulunmuş. Başvuruya ilişkin ÇED raporu
çıktı. Rapora göre, kapasite artışı istenilen 66
hektarlık alanın tamamının orman arazisi olduğu,
tahmini 4.800 adet kızılçam ağacı ile çeşitli bitki
türlerinin olduğu, ayrıca bu alanda soyu tehlike altında olan
alageyik gibi, kızıl akbaba gibi, Anadolu alası gibi 11
farklı türde canlının yaşamakta olduğu tespit
edilmiştir.
Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü
12 Kasımda raporu inceleme toplantısı gerçekleştirecektir.
Umarız nato kafa, nato mermer bir anlayışla devam edilmez.
Takipte olacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak, Sayın Enginyurt
26.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ili
ve ilçelerindeki yol sorununun devam ettiğine ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, Ordu ili ve ilçelerinde yol sorunları yirmi
yıldır çözümlenmeden had safhaya çıktı. Akkuş, Salman,
Seferli, Aybastı, Gölköy arası ve en önemlisi Ulubey ilçemizden
Sarpdere diye ifade edilen yolumuzda -24 köyü ilgilendiriyor- yirmi
yılı aşkın zamandır Ha bugün ha yarın denilerek
-buna Kumru-Akkuş yolu da dâhil olmak üzere- 1 metre mesafe
katedilmemiştir. Her dönem söz verilmiş ama 1 metre yol
yapılmamıştır. Bu yöre insanı Orduyu terk etmeyerek,
göç etmeyerek Ordu ekonomisini ayakta tutuyor, köyümüze sahip
çıkıyor. Biz de devlet olarak bu insanlarımıza sahip
çıkalım. Bir an evvel bu yol çalışmalarını
bitirelim diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi değerli Grup Başkan Vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağız.
İlk söz İYİ PARTİ Grubu
adına Grup Başkan Vekilimiz Sayın Türkkanda.
27.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 6
Kasım Yükseköğretim Kurulunun kuruluşunun 38inci yıl
dönümü vesilesiyle üniversitelerimizin uluslararası seviyede rekabet
edebilir bilim merkezlerine dönüştürülebilmesi için yasal ve idari
düzenlemelerin yapılması gerektiğine, ülkemizde meydana gelen
zehirlenmelerin gıda güvenliğinin sorgulanmasını zorunlu
hâle getirdiğine, Hükûmeti vatandaşların
sağlığı konusunda duyarlı olmaya davet ettiklerine,
Ermeni soykırım tasarısının siyasi amaçlar uğruna
uydurulan bir yalandan ibaret olduğuna ve Avrupa Birliği ülkelerinin
eğer katliam arıyorlarsa kendi tarihlerine bakmaları
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Yükseköğretim Kurulunun 38inci
kuruluş yıl dönümü. 6 Kasım 1981 tarihinde 12 Eylül darbesinin
eseri olarak kurulan ve hâlâ en çok tartışılan kurumların
başında gelen Yükseköğretim Kurulu için Kurulun
başındaki isim Profesör Doktor Sayın Yekta Saraç da şu
değerlendirmeyi yapıyor: Yükseköğretim Kurulu 12 Eylülün
mirası algısını taşıyor ancak bu,
algının ötesine giden bir durum değil. Bugün geldiğimiz
noktada YÖK, yükseköğretimde politikaları belirleyen ve uygulamaya
koyan, projeler üreten bir kurum. diyor Sayın Saraç.
Bizim bugünkü düşüncemiz, nicelik
açısından çok üniversiteye sahip olmaktan daha önemlisi
üniversitelerimizin nitelikli hâle getirilebilmesi ve bilimsel olarak
güçlendirilmesidir. Bu doğrultuda, üniversitelerimiz siyasi ve ideolojik
tartışmalardan kurtarılmalı ve üniversitelerimizi
uluslararası seviyede rekabet edebilir bilim merkezlerine dönüştürmek
için yasal ve idari düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.
Yükseköğretim, akademik ve bilimsel özgürlük, kurumsal özerklik,
çeşitlilik, şeffaflık, hesap verilebilirlik,
katılımcılık, rekabet ve kalite ilkelerini esas olarak
planlamalıdır.
Başta İstanbul olmak üzere ülkemizde
birkaç gündür meydana gelen zehirlenmeler gıda güvenliğini iyice
sorgulanma noktasına getirdi. Dün de gıda güvenliğinin
araştırılmasıyla ilgili verdiğimiz grup önerisi
iktidar partileri tarafından reddedilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İstanbulda 4
Kasım 2019 tarihi itibarıyla toplam 108 kişi zehirlenme
şikâyetiyle sağlık tesislerine başvurdu ve bu
kişilerin ıspanaktan zehirlendiği tespit edildi. Zehirlenme
vakalarıyla ilgili açıklama yapan İl Tarım ve Orman
Müdürlüğü de ıspanak içindeki yabancı otların ve ottan
kaynaklı yoğun miktarda atropin ve skopolamin tespit edildiğini
kamuoyuna duyurdu. Müdürlük vatandaşlardan, ayrıca yeşil
sebzeleri dikkatlice kontrol ederek yabancı otları ayırt
etmelerini ve çok iyi temizledikten sonra tüketmelerini istedi. Burada
yabancı otların ıspanağa karışmasına, üretim
sürecindeki bir ihmalin veya denetim eksikliğinin mi yol açıp
açmadığı konusunda da net bir açıklama yok maalesef.
Şimdi soruyoruz: Bu kadar kontrol noktasından geçtikten sonra bu ürün
nasıl mutfağa kadar girmiş ve tüketilmiş? Tüketici tabii ki
dikkatli olacak ama bu kadar birbirine benzeyen ürünü tüketicinin fark etmesi
mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Denetim noktasında
ciddi sıkıntıların olduğu ortada. Hükûmeti bu konuda,
denetim ve vatandaşlarımızın sağlığı
konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Amerikanın yüz dört yıl sonra birden aklına
gelen söz Ermeni soykırım tasarısı, Ermeni diasporası
ve ona destek veren evangelist çevrelerin yıllardır verdikleri
uğraş sonucu ortaya çıkan ve tamamen siyasi amaçları
uğruna uydurulan bir yalandır. Amerika ve soykırım
zırvalarına çanak tutan Avrupa Birliği ülkeleri eğer
katliam arıyorlarsa dönüm kendi tarihlerine bakmalılar. Çok
değil, yirmi yedi yıl önceye gidersek 1992de Hocalı
katliamı var. Çocuk, kadın, hasta, yaşlı demeden 613
kişi Ermeniler tarafından dünyanın gözü önünde öldürüldüler,
katledildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Fransanın Cezayirde
katlettiği 1,5 milyon Müslümanı, İngilterenin Hindistandaki
katliamını, Almanların Yahudi katliamını,
Sırpların Bosna katliamını, Amerikanın
Kızılderililere yaptığı ve Japonyaya
attığı atom bombası katliamını gelin
konuşalım. Sözde soykırım iddialarını
atanların yalanlarına bakıyorsunuz, ne bir tane adam
akıllı belge var ne de katliamın simgesi olan toplu mezarlar.
İddia ettikleri gibi 1,5 milyon adamın katledildiği topraklardan
toplu mezar fışkırır arkadaşlar. Bırakın
öyle mezar yerlerini, toplu mezar fışkırır eğer 1,5
milyon kişiyi katledip gömerseniz. Osmanlı Devleti Ermenilerle
değil, terör örgütleriyle, Hınçaklar ve Taşnaklar gibi
örgütlerle mücadele etmiştir, tıpkı bugünkü PKK ve YPG gibi.
Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerle değil, bugün de hâlâ PKKyla mücadele
etmektedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Bülbülde.
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
ABD Temsilciler Meclisinin sözde Ermeni soykırımının
tanınmasına ilişkin kararının ardından
Almanyadaki Süryanilerin 1915 olaylarında Süryanilere soykırım
yapıldığını iddia ederek anıt diktiğine,
Falih Rıfkı Atayın Çankaya adlı eserine,
Batının Türkiyeye, Türk milletine ittifak hâlinde
saldırması durumunda her türlü birikimimizle mücadele edecek güçte
olduğumuza, geleceğimizi ilgilendiren ve geçmişimizle
alakalı iftiralar yığınıyla
karşılaştığımız bir süreçte Türkiyenin,
Türk milletinin onurunun, gururunun her şekilde her yerde temsil
edilmesinin herkesin üzerine düşen görev olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de dün itibarıyla ajanslara
düşen bir haberden bahsederek konuşmama başlamak istiyorum.
Şimdi, Almanyada bir belediyenin, bir belediye
meclisinin vermiş olduğu kararla Almanyada bir kentte, 1915
yılında Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan
Süryanilere soykırım yapıldığı iddiasıyla
bir anma anıtı dikilmesi hususunda bir karar verilmiş ve bu
anıt törenle açılmış. Bu anıtın
tasarımına bakıldığı zaman ortaya çok farklı
bir durum çıkmış oluyor. Burada hem bir sözde soykırım
hatıralarını tazelerlerken, sözde soykırım
anıtını dikerlerken, burada bir kılıç, bu
kılıcın kabzasında bir hilal, bir yıldız ve o
kılıcın ortadan böldüğü ve kanını
akıttığı şey de haç olan bir tasarım
yapılarak böyle bir anıt dikilmiş. Tabii, bu Almanyanın
küçük bir kentinde ortaya çıkan bir durum. Önemsemeli miyiz? Bence
önemsemeliyiz. Çünkü Ermeni soykırım iddiaları, yalan ve
iftiralarla dolu bu iddialar dünya çapında bu şekilde, küçük küçük
birtakım hamlelerle başlatılmış ve bugün Amerikada,
nedenini çok iyi bildiğimiz, Türkiyenin Barış Pınarı
Harekâtına bir mukabele olmak üzere işte nasıl bir arı
kovanına çomak soktuysak- son derece siyasi, iftiralarla dolu bir
şekilde, Amerikan Temsilciler Meclisinde tarihî bir birliktelikle böyle
bir karar verilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu
birlikteliğin meydana gelmiş olması, cumhuriyetçiler ile
demokratlar arasında bu kadar ciddi bir birlikteliğin tarihî bir
şekilde ortaya çıkmış olması Türkiyenin -bu meselede-
veya Osmanlı Devletinin haksızlığından değil,
onların bilinçaltında yatan Türke ve İslama karşı
yüzyıllardan beri beslemiş oldukları kinin tezahürüdür.
Batıyı anarken, anlatırken -mutlaka iyi taraflarını-
toplumsal düşmanlıklar oluşturmayacak şekilde bir
şuurla hareket etmemiz tabii ki doğru olanıdır. Ancak bu
Şark meselesi denilen meseleyi ve devamlı Türkleri ve
İslamı hakir gören, âdeta insan olarak görmeyen bu anlayışı
da nesillerimize öğretmek, bugün yaşanılan hadiselere öz güvenle
bakmak gerekmektedir.
Şimdi, Falih Rıfkı Atayın
Çankaya eserinde çok manidar bir kısım vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Osmanlının son döneminde, Sevr Antlaşması görüşmeleri
sırasında bir Fransız temsilcisinin, Clemenceaunun ifadeleri
aktarılmaktadır Falih Rıfkı Atayın Çankaya
eserinde. Burada, Türkleri bir medeniyet kurmaktan âciz bir millet olarak
değerlendiren ve sadece ve sadece fetihleri yapıp, topraklar
kazanıp arkasından da bu topraklara en ufak bir kazanç
sağlamayan, medeni seviyesini yükseltemeyen ve oraları bırakmak
zorunda kalan bir milletin tarihi olarak bu Türklerin tarihini
değerlendirdiği bir alıntı bu kitapta bulunmaktadır.
Burada acı olan bir taraf var. Fransızın bunu söylemesi
beklenen şeydir, onlar demin ifade edildiği gibi, Anadolu
topraklarında Taşnaklılara, Hınçaklılara Fransız
üniformaları giydirip bizim masum insanlarımıza, Müslümanlara
yapılan bir katliama göz göre göre göz yummuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ama bunun
dışında kalkıp dünya çapında da sanki medeniyetin
temsilcileriymiş gibi kendilerini lanse etmişlerdir. Bu, bizim
onlarda görmeye alıştığımız bir
tavırdır. Fakat bizim Meclisimizde, Meclis-i Mebusanımızda
bugün eserleriyle kendisini bildiğimiz Rıza Tevfik
Bölükbaşı, o zamanın Maarif Vekili, Sevre giden Osmanlı
heyetinin bir temsilcisi çıkıyor diyor ki: Clemenceau bizi bir hayli
iyi haşladı. İler tutar yerimizi bırakmadı. Yerden
göğe kadar hakkı vardı ya koca adamın. Fakat bizimkiler
meram anlayacak takımdan mı? Elimize verilen sulh muahedesini hemen
oracıkta imza edip işin içinden çıkacağımız yerde
bir şey yapmadan dönüyoruz. Neymiş? Bir daha padişaha arz etmek
lâzımmış yahut da nazırlar meclisinde görüşülmesi
gerekirmiş. Bu da yetmiyormuş gibi Sadrazam Paşa, Allah selamet
versin, Bir de Âyan Meclisinin fikrini almaya mecburuz. demesin mi?
Clemenceau'yu da beni de hafakanlar boğuyordu. Bunu söyleyen, adı
Türk olan bir vekil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunu
söylediği yer de millî iradenin tecelligâhı olarak kabul edilen
İstanbuldaki Meclis-i Mebusan. Bu millet bunları da gördü,
bunları da yaşadı. Bunlar tarihe not edilmiş olan
hususlardır.
Allah kimseyi bu Mecliste böyle bir teslimiyetin
içerisine düşürmesin, böyle bir satılmışlığın
içerisine düşürmesin. Batı bir şeyleri söylüyor diye, Batı
bir şeyler konusunda Türkiyeye, Türk milletine ittifak hâlinde
saldırdığı anda Efendim, çok güçlüler. Hepsi ağız
birliği etmişçesine bize saldırılıyor.
anlayışı içerisinde psikolojik direncimizi kimse zedelemeye veya
yıkmaya kalkmasın. Biz psikolojik olarak da tarihen de ve bugün her
türlü birikimimizle bunlarla mücadele edecek güçteyiz. Biz diplomasimizle de
Türkiyenin bu noktada çaresiz olmadığını bu şekilde
göstereceğiz Allahın izniyle.
Bu noktada, biz, Türkiyede özellikle
aydınlarımıza, akademisyenlerimize, Mecliste, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu temsil görevini yürütenlere bunları ifade etmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Toparlıyorum.
Hiçbir siyasi parti ayrımı gözetmeksizin,
bizim geleceğimizi ilgilendiren ve geçmişimizle alakalı
iftiralar yığınıyla
karşılaştığımız bu süreçte, herkesin
fırsat kolladığı bu süreçte hepimizin üzerine düşen
bir görev var. Bu da bu noktada kimseye fırsat vermemek ve Türkiyenin,
Türk milletinin onurunu, gururunu her şekilde, her yerde temsil etmektir.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluçta.
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 6 Kasım Yükseköğretim Kurulunun kuruluşunun 38inci
yıl dönümü vesilesiyle üniversitelerin bugünkü hâlinin darbecilerin bile
tahayyülünde olmayan bir hâl olduğuna, rektörlerin atanıyor
olmasının yürütmenin kontrolü altında bir üniversite
hayatı, bir akademik hayat inşa edilmesine yol
açtığına, özgür ve özerk üniversiteler için, bilimsel ve
akademik çalışmalar için, üniversitelerin niteliğini, bilimsel
eğitimin kalitesini artırmak için yapılan mücadelenin devam
edeceğine, işsizlik nedeniyle öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen
üniversite mezunu gençlerin mağduriyetine ve TÜİKin
açıkladığı enflasyon oranının gerçeği
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün 6 Kasım, Türkiyedeki çağdaş üniversite
anlayışına karşı inşa edilen antidemokratik
kurumlardan YÖKün kuruluş yıl dönümü. 12 Eylül askerî faşist
darbesinin ürünü olarak 1981de kurulan Yükseköğretim Kurulu,
kurulduğu günden bugüne, üniversitelerin üretmesi gereken bilimin, özgür
ve eleştirel düşüncenin üzerine bir karanlık gibi çöktü ve
maalesef çökmeye de devam ediyor. Kurulduğundan bu yana YÖK her dönemde
iktidarların aracı olarak işlev gördü ve bugün de yine YÖK,
üniversitelerde iktidarın muhalif öğrenci ve akademisyen
oluşumun karşı kullandığı bir aygıtına
dönüşmüş durumda.
Bugün üniversitelerin getirildiği hâl, o gün
darbecilerin bile tahayyülünde olmayan bir hâl aslında. İktidar,
üniversiteler üzerinde YÖK tahakkümünün üzerine bir de YÖKte tek adam
rejiminin tahakkümünü kurmuş oldu. Biliyorsunuz, rektör seçimleri
artık yok. Hâlihazırda rektörler seçim olmaksızın
atanıyor ve bu durum da akademi üzerindeki baskıyı bir üst
boyuta taşıdığı gibi, yürütmenin kontrolü altında
bir üniversite hayatı, bir akademik hayat inşa edilmesine yol
açıyor. Artık bilimin yuvası olması, eleştirinin
yuvası olması gereken yerler, atanmış rektörlerin elinde
iktidarın oyuncağı hâline gelmiş vaziyette. Özellikle 15
Temmuz darbe girişiminin sonrasında Allahın lütfu
nitelemesiyle iktidar, YÖK üzerinden öğrenci ve akademisyen
kıyımı başlattı ve bunu sürdürmeye de devam ediyor.
Savunma bile almaksızın akademisyen ihraç usulü, bugün bir usul hâline
geldi ve yerleşti. YÖKün yetkilerinin genişletildiği bu dönemde
özgür ve bilimsel eğitim anlayışını savunan
akademisyenler bu baskılardan elbette ki nasibini aldı. Yüzlerce
akademisyen, iktidara muhalif olduğu için görevinden alındı,
uzaklaştırıldı, birçok akademisyen de yurt
dışına gitmeyi seçti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Uluslararası akademik alanda Türkiyenin üniversitelerinin
düştüğü durum da ne yazık ki YÖKün müsebbibi olduğu bir
konudur çünkü YÖKteki eleştirel ve bilimsel anlayışın
gelişmemesi, uluslararası alanda akademik üniversitelerde de verimli
ürün yaratılmasını engellemektedir. Bu durumda, bir kez daha, yıllar
sonra -1981den bugüne kadar- YÖKe karşı bir mücadele sürdürüldü,
özgür ve özerk üniversiteler mücadelesiydi, özgür, bilimsel ve akademik
çalışmalar mücadelesiydi; üniversitelerin niteliğini, bilimsel
eğitimin kalitesini artırma mücadelesiydi. Elbette ki bu mücadele
bundan sonra da sürecek.
Üniversitelerden söz edince, elbette ki üniversitede
okuyanların sorunları üzerine de bir iki cümle söylemek istiyorum.
Bugün üniversiteden mezun olup da KYK borcunu ödeyemeyenlerin sayısı
5 milyona ulaşmış vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) 280 bin üniversite
mezunu hakkındaysa yasal işlem başlatılmış
vaziyette; yani, yasal işlem dediğimiz de, e-haciz, ödenmemesi
durumunda icra işlemi yapılıyor. Öğreniminin sona ermesinin
ardından ödenmeyen borçlara aylık yüzde 1,4 oranında gecikme
faizi uygulanıyor; bu nedenle, geciken borcun, alınan kredinin 2 ya
da 3 katına çıktığı zamanlar da oluyor.
Bugün gençler arasındaki işsizlik
oranı yüzde 25i aşmış vaziyette; son derece vahim bir
tablo. Elbette Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı
Efendim, işsizlik olabilir. Her üniversite mezunu, iş sahibi olacak
diye bir şey yok. demişti ama her 4 öğrenciden, gençten
1isinin işsiz olması gerçekten vahim bir tablo olduğunu
gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK, enflasyon
oranını açıkladı. Bu verilere göre ekim ayında 418
tüketim maddesinden 289unun fiyatında artış olduğu
görünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Şimdi, TÜİK
rakamlarına göre aylık enflasyon 8,55 gözüküyor. Açıklanan
enflasyon rakamları bir kez daha gösteriyor ki TÜİKte kalem kimin
elindeyse -yani iktidarın- hükmü de o belirliyor. Bu rakamlar gerçeği
yansıtmıyor. Enflasyon rakamları ne olursa olsun
sokağın enflasyonunun, gerçek enflasyonun, hayat
pahalılığının yüzde 25 ile yüzde 30 arasında bir
aralıkta cereyan ettiğini aslında herkes biliyor. Tüketici Fiyat
Endeksinin Ekim 2019 rakamlarında ana harcama gruplarına
baktığımızda, örneğin gıda ve alkolsüz içeceklerde
yüzde 22 görünüyor, konutta yüzde 15,8 görünüyor, ev eşyasında yüzde
23e ulaşmış vaziyette, sağlıkta yüzde 18
civarında, ulaştırmada yüzde 11 gözüküyor. Sadece bu veriler
bile aslında sokaktaki hayat pahalılığının
TÜİKin açıkladığı rakamla alakasının
olmadığını bir kez daha gösteriyor. Zaten on iki aylık
ortalamalara göre de baktığımızda enflasyon oranı
yüzde 16,81 gözüküyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamamlıyorum.
Son bir yılda elektriğe toplamda yüzde
60,9; doğal gaza yüzde 52; akaryakıta yüzde 30; gıdaya yüzde 50;
beyaz ete yüzde 40; süte ise yüzde 50 oranında zam yapıldı. Bu
gerçekler, açıklanan enflasyon rakamının hayatla hiçbir
alakasının olmadığını gösteriyor.
Şimdi, bir başka konu da -son olarak ona
değinmek istiyorum- bu enflasyon rakamlarının ne kadar
masabaşında ayarlandığını gösteren bir konudur.
Yeniden değerleme oranı belirlendi 2020 için. 2020 yılından
itibaren geçerli olmak üzere dava açma ücretleri, emlak vergisi, trafik
harcı, cezası, pasaport harçları gibi birçok kalem yüzde 22,58
zamla karşı karşıya kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlıyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, bu
zamlar bile toplumun büyük kısmını etkileyecek,
yaşamını zorlaştıracak olan oranlardadır. Bu oran
bile aslında resmî olarak TÜİKin açıkladığı
enflasyon oranının gerçek olmadığını gösteren bir
veridir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özelde.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 6 Kasım
Yükseköğretim Kurulunun kuruluşunun 38inci yıl dönümüne,
İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan eden 4 kardeşin toplu intihar
olayının Adalet ve Kalkınma Partisinin gündeminde olmadığına,
bu iktidarın yoksulluğa karşı kulak tıkamış
göz görmez bir hâlde bulunmasına şahitlik etmekten utanır hâlde
olunduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Dünyada şu anda gelişmiş ülkelere
baktığınızda ya bakıyorsunuz başkanlık
sistemi ya bakıyorsunuz yarı başkanlık sistemi.
ifadelerine, beyin göçünün dışarıya çoban göçünün içeriye
olduğu bir Türkiye yaratıldığına, baca filtresi
takılmayan termik santrallerin faaliyetinin durdurulması yönünde
verilen ortak önergenin arkasında durulup durulmayacağına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
6 Kasım 1981, Yükseköğretim Kurumunun bir
darbe kurumu olarak kurulduğu gün. Adalet ve Kalkınma Partisi,
iktidara gelirken YÖKten kurtulmayı, YÖKü ortadan kaldırmayı
taahhüt ediyordu. Aynı yüzde 10 seçim barajında olduğu gibi,
seçim mevzuatında olduğu gibi darbe anayasasının etinden,
sütünden, yününden yararlanmaya devam ediyorlar. YÖK,
başkalarının elindeyken şikâyet edip YÖKü kontrolleri
altına alınca eskisinden de beter bir hâle getirip partinin bir atama
ve yönetme birimi hâline getiren Adalet ve Kalkınma Partisinin
samimiyetsizliğini YÖKün kuruluş yıl dönümünde bir kez daha
kayda geçirmek isterim.
Sayın Başkan, İstanbul Fatihte 4
kişi toplu intihar etti. Sırf bu kadarı, bütün dünyada hangi
ülkede yaşanırsa yaşansın hayatı durdurur, toplu
intihar ama bu 4ü kardeş. Bu 4 kardeşin -48 ile 60 yaş
arasındalar- 1i müzik öğretmeni, 1i kurye, 2si işsiz.
İki aydır birlikte yaşadıkları evin elektriğini
ödeyemiyorlar, ölüyorlar, ölümlerinden iki saat sonra BEDAŞ denen kurum
gelip elektrikleri kesiyor cenaze evinde ve emin oldukları bir şey
var -o kadar garibanlar ki ölümleri dünyanın herhangi bir yerinde herhangi
bir yönüyle bütün ülkeyi sarsacakken- Bizi 4 tane kedi yavrusu gibi gidip
gömerler, kimsenin haberi olmaz. diye bir de kapıya İçeride siyanür
var, dikkat edin, polise haber verin. yazmışlar ki hiç olmazsa
ölümlerinden birileri haberdar olsun. 2019 Türkiyesi, ey Adalet ve
Kalkınma Partisi, ey Türkiye Büyük Millet Meclisi, 4 kardeş toplu
intihar ediyor; gerekçeleri yoksulluk, gerekçeleri geçinememek, gerekçeleri
açlık, gerekçeleri işsizlik ve hâlen daha üzerinde yemin
ettiğimiz Anayasa, bu devletin sosyal bir hukuk devleti olduğunu
yazıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Zenginler daha zengin oluyor,
yandaşlar daha yandaş oluyor. İhalenin kime verileceğine
ülkeyi yöneten tek adam karar veriyor. Helikopterle İstanbulun üstünde
gezip kupon arsayı zenginlere üçleştiriyor, beşleştiriyor,
dağıtıyor ama 4 kardeş açlıktan, yoksulluktan, icra
altındaki maaşlarını alamamaktan intihar ediyorlar ve bu
intiharlar bu ülkede gündemi sarsmıyor, bakanın gündeminde yok,
Cumhurbaşkanının gündeminde yok, Adalet ve Kalkınma Partisinin
gündeminde yok. Bu ülkede yaşamaktan, bu ülkede siyaset yapmaktan, bu
ülkede hâlen daha iktidarda olup bu iktidarın bu yoksulluğa
karşı bu kadar kulak tıkamış, göz görmez bir hâlde
bulunmasına şahitlik etmekten dahi insan utanır hâldedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu utancı Cumhuriyet Halk
Partisi olarak paylaşıyoruz.
Sayın Başkan, bir yandan da ülkeyi yöneten
Recep Tayyip Erdoğan televizyonların karşısına
çıkıyor ve şunu söylüyor: Bakın, biz sistemi
değiştirdik. diyor -16 Nisandaki rejime kasteden Anayasa
değişikliğini söyleyerek- ve Gelişmiş ülkelere
bakıyorsunuz ya başkanlık, ya yarı başkanlık sistemiyle
yönetiliyor. diyor. İnsan hani inansa, itimat etse, bildiğini unutsa,
okuduğunu, gördüğünü unutsa, rakamlara değil de duyduğuna
itimat etse sanacaksınız ki doğru. Sayın milletimiz,
değerli halkımız, vallahi de yalan, billahi de yalan. Kime
inanacaksınız? Bütün dünyanın, bizim de üyesi olduğumuz
Birleşmiş Milletler var. Birleşmiş Milletler bunu millî
gelire göre sıralıyor, İnsani Gelişmişlik Endeksine
göre
Neye göre sıralarsa sıralasın bakın, 2018 daha yeni
veri yok; 2019dayız- ilk 10 sıradaki ülke, insani
gelişmişlikte herkes bunu kabul ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî gelire bakarsanız
da durum farklı değil. 1inci sırada Norveç, 2nci sırada
İsviçre, 3üncü sırada Avusturya, 4üncü sırada İrlanda,
5inci sırada Almanya, 6ncı sırada İzlanda, 7nci
sırada İsveç, 8inci sırada Singapur, 9uncu sırada
Hollanda, 10uncu sırada Danimarka; parlamenter sistem. 10da 10!
Bir de kötülere bakalım mı? 180inci
sırada Mozambik, yarı başkanlık, 181inci sırada
Liberya başkanlık, Mali yarı başkanlık, Burkina Faso
yarı başkanlık, 184üncü sırada Sierra Leone
başkanlık, Burundi başkanlık, Çad başkanlık,
Güney Sudan başkanlık, Orta Afrika Cumhuriyeti başkanlık,
Nijer yarı başkanlık.
Milletten korkmuyor musunuz? Allahtan korkmuyor
musunuz? Söz, yalan bitmeden doğru konuşmuyor musunuz?
Çıkın yalanlayın. Cumhurbaşkanınız desin ki
Dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi
Ya, neye bakıp
söylüyorsun, hangi veriyle?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve sonuç şu: Bir gerçek
var, memleketten 137 bin genç gitmiş. Nereye gidiyorlar? Parlamenter
sistemle yönetilen gelişmiş ülkelere. Kim gidiyor? Doktor gidiyor,
mühendis gidiyor, eczacı gidiyor, işletmeci gidiyor, öğretmen
gidiyor, 138 bin kişi gidiyor ama -ihracat ithalat dengesine bak- 155 bin
geliyor. Ne geliyor? Afgan çoban geliyor, yazıklar olsun! (CHP
sıralarından alkışlar) Yazıklar olsun! 2019
Türkiyesini, beyin göçünün dışarıya olduğu, içeriye çoban
göçünün olduğu bir ülke hâline getirdiniz ve kendi evlatlarımız
intihar ediyorlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yazıklar
olsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yazıklar olsun! Kabul
etmek mümkün değil.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yalan,
ayıptır ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
son sözüm, tam da denk geldi, Sayın Mehmet Muşun burada olması
güzel.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Mehmet Muş,
Sayın Doğan Kubat, Özgür Özel, Erkan Akçay hepimize meydan okuyan bir
işle karşı karşıyayız. Allahtan, Mehmet
Muşun da bu konuda kendini bağlayan ifadeleri var. Bir 45inci madde
var. Türkiye'de 15 tane termik santral var. 2013ten beri filtre takmaları
lazım; Somayı zehirliyorlar, Elbistanı zehirliyorlar,
Kütahyayı zehirliyorlar, Zonguldakı, Muğlayı, Bursayı
zehirliyorlar. Geçen sene bir baktık bir kez daha iki yıl daha
zehirlesinler diye bir kanun geldi buraya. Doğan Beyin
katkısıyla, Erkan Beyin katkısıyla, Halkların
Demokratik Partisinden Fatma Kurtulanın gayretleriyle ortak önerge
yaptık -bu sonuncu uzatmaydı- dedik ki: Böyle şey olmaz,
filtreyi takmadıysa faaliyeti durdurulacak. Altına hep beraber imza
attık, ardından da söz aldık.
Alınan sözleri de teker teker, parti parti
söylemek lazım İYİ PARTİden Tuba Vural Hanım, diyor
ki: Doğru iş yaptık, süre uzatılmamalıdır,
zehirleyemezler, taksınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, toparlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK PARTİ Kayseri
Milletvekili Sanayi Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş diyor ki:
5 parti uzlaşmış, bu şekilde zehirlemeye biz de rıza
göstermeyiz. Önergeyi doğru buluyoruz, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
Sayın Erkan Akçay, durumu özetledikten sonra
Zonguldak, Soma vurgusu yapıp önergedeki imzasına sahip
çıkıyor.
Doğan Kubat, zaten önergenin
yazılmasına katkı sağlayan kişi ve hep birlikte
çekiyoruz.
O sırada söz alıyorum ve diyorum ki:
Burada bir -tutanaklardan aynen okuyorum, 2014- şüphe var. Bu şüphe,
seçimden önce buralarda rahatsızlık yaratıp da
sıkıntı olmasın diye bunun çekilip seçimden sonra yeniden
getirilebileceği konusunda. Buradan söylüyoruz bir gün olur da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çünkü biz burada rektör
atamaları önergesini de hep birlikte çıkardık. Ardından
OHAL KHK'siyle düzenlediniz. Herkesin sözü söz mü? Bundan sonra böyle bir
düzenleme yapılmayacak değil mi? Zehir solumak zorunda kimse
bırakılmayacak diye bu Parlamento iradesini herkes saysın.
Sakın ha sakın, bu şirketler, 2019'un sonunda buraya bir tane
daha önerge getirip iki yıl daha uzatma almasınlar.
Konu sorulduğunda, Sayın Mehmet Muş
da yazın yapılan bir müzakerede Afşin Elbistanla ilgili bir düzenlemenin
buna ait olduğu iddia edilince açıkça söz alıyor ve diyor ki:
Böyle bir şey mümkün değil. Eğer böyle bir sonuç
doğuracaksa, bunu ispatlarlarsa iktidar partisi grubu olarak
buradayız, gerekeni yaparız, gerekirse özel kanun teklifi vermeye
hazırız. Böyle bir görüş gelsin, biz bu anlamda AK PARTİ
Grubu olarak gerekli düzenlemeyi yaparız. Uzatma yapılmadı,
bundan sonra yapılmayacak. Tutanak altında hepsi, hepsi burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Plan ve Bütçe
Komisyonuna cuma akşamı ikiyi bırakın, bir de bir yıl
geçti, üç yıllık uzatma geldi. O kudretli şirketler bizim
milletvekilleri hazırlayacak ya bu kanunları, öyle bir milletvekili
yok burada- saraydaki kimleri ikna ettilerse bizden güçlü, sizin iradenizden
güçlü, Grup Başkan Vekillerinizden güçlü, Grup Başkan Vekillerimizin
imzasından güçlü, hepimizden güçlü, üç yıllık uzatma almışlar.
Şimdi, Erkan Akçay, Özgür Özel, Fatma Kurtulan,
İYİ PARTİli Lütfü Türkkan ve Mehmet Muş, Meclisin namusunu
koruyacak mıyız, milletin ciğerini koruyacak mıyız? Bu
KOAH hastalığını, kanseri artıran ve yedi yıldır
kollanan firmalara karşı, Meclis, iradesini koruyacak mı?
Yukarıdaki torba yasaya tepeden atan ele direnebilecek misiniz?
İşte, Meclisin namusunu koruma zamanı. Hodri meydan! Biz
buradayız, sözümüzün arkasındayız. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, AK PARTİ
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Muşta.
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik suçlamaları reddettiklerine,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Türkiyenin yönetilmesiyle,
sistemiyle alakalı eleştirilerden çok önerilerin sunulup milletle
paylaşılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
değerli arkadaşlarımı ben de sevgiyle, muhabbetle
selamlıyorum.
Şunu ifade etmek isterim: Sürekli bir suçlama
psikolojisiyle partimize yönelik ortaya konulan suçlamaları kabul
etmiyorum, bunları reddettiğimizi ifade ederim.
Efendim, helikopterle dolaşıp; şu
kupon arsa kimin, bu kupon arsa bizim; şunu şuraya verelim, bunu
buraya verelim. gibi bir tavrımız bizim asla ve asla olmaz.
İnsan her şeyi kendisi gibi bilir, herkesi
kendisi gibi tanır. Her yapanı, her işlem yapanı, her
ortaya çıkan gelişmeyi kendi zihin dünyasıyla okur. Bizim zihin
dünyamızda böyle bir şey yok. Bizim zihin dünyamızda millete
hizmet etmek var. Zaten bir iktidar, şimdiye kadar milletten iktidar etme
yetkisi almışsa, ortaya koymuş olduğu icraatlar ve
uygulamalar millet tarafından tasdik edildiği içindir. Öncelikle
bunun altını çizmek isterim.
İkinci konu: Israrla ve sürekli, bakın, biz
sistemle alakalı: Efendim, parlamenter ülkeler şunlarla yönetiliyor.
150 bin genç buradan gitmiş. Buradaki sistem başkanlığa
geçtiği için bunlar buradan göç etmişler. Efendim, parlamenter
sistemle yönetilen ülkelere gitmişler. Başkanlıkla yönetilenler
şöyle kötü, parlamenter sistemle yönetilenler böyle iyi.
Size daha önce de söyledik, şimdi, burası
karar alma organı değil mi? Türkiyenin yönetilmesiyle alakalı,
sistemiyle alakalı; Anayasasını, yasasını yapan yer
burası değil mi? O zaman siz önerinizi sunun, ne göreceksiniz,
Meclisteki hangi onayı alacaksanız, milletle paylaşın
çalışmanızı. Ortada hiçbir şey yok, ikide bir:
Parlamenterler şunlar, başkanlıklar şunlar;
başkanlıklar kötü, parlamenterler çok iyi. Elde var mı bir
şey? Elde bir şey yok. Sorsanız, toplumsal mutabakat
arıyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ortaya bir
şey koyarsınız, bir taslak sunarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Dersiniz ki
çalışmamız bu, ondan sonra milletten ne kadar destek
alacağınızı görürsünüz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tabii,
attılar cebe
METİN YAVUZ (Aydın) Dinlesene sen ya,
dinlesene!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Özgür Bey, müdahale
etsenize, çok ayıp.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir şey yok.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi
ısrarla bunu tekrarlamanın manası yok. Elde bir şey yok,
bakın, elde hiçbir şey yok; olsa, getirirsin, bunu kamuoyuyla
paylaşırsın. Getiremiyorlar. Biz bu sistemi getirdik, buradan
geçti, millete götürdük, yüzde 52 destek aldı. Madem sizin iddianıza
göre yüzde 30 destek var, o zaman getirin parlamentodan geçirin, götürürsünüz
halka, halktan buna destek alırsınız, değiştirirsiniz.
Ya, sürekli, aynı, kısır döngü içerisindeki
tartışmaların içerisinde bulunmaktan hakikaten üzüntü duyuyorum
ama size bir tavsiyede bulunuyorum, bir akıl da veriyorum: Bu işin
yöntemi budur, buyurun, çıkın, yapın o zaman. Bir ana muhalefet
düşünebiliyor musunuz, sürekli aynı yerde sayıp duruyor? Türkiye
ilerliyor arkadaşlar, varsa iddianız yazacaksınız,
getireceksiniz, vereceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne
yazdığınızı millet görecek, ortaya ne koyduğunuzu
millet görecek yoksa bunun haricinde yaptığınız bütün
açıklamalar lafügüzaftır, hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Plan ve
Bütçede bir değişiklik yapılmış, bir düzenleme
yapılmış, şirketler gelmişler, dayatmışlar,
dayatma neticesinde buraya bir tane önerge koymuşlar. Şimdi,
arkadaşlar, biz şirketlerin dayatmalarına boyun eğmedik
şimdiye kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neye eğdiniz o zaman?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Boyun eğmedik
şimdiye kadar. Sizi biraz Türkiye'nin, ülkenin meseleleriyle alakalı,
neyin nasıl yapıldığını, işlemlerin, ülkenin
nasıl yönetildiğiyle alakalı gerçekten, samimiyetle kafa yormaya
davet ediyorum. Şirketler çok güçlü, her şeyi yaptırıyorlar
Bize yaptıramazlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ee,
yaptırmışlar.
BAŞKAN Karşılıklı
olmasın Sayın Muş.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakın, biz,
şirketler istedi diye bir şey yapmayız arkadaşlar, bunu bir
kere aklınıza sokun, unutmayın bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir diğer
konu: Burada bir düzenleme yapıyoruz. Düzenlemenin içerisindeki bir
maddeyle alakalı Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Bu, santrallerin
süresini uzatacak. diyor. Diyorum ki: Bak, o maddede santrallerin bu
yükümlülüklerini yerine getirmesiyle alakalı bir hüküm yok. Israrla
Var. diyor. Yok. Bak, bu düzenleme böyle geçsin, eğer bu düzenlemeyle
beraber bunların süresi uzarsa özel düzenleme yapar geri alırız.
dedim; inandıramıyoruz yani yapılan düzenlemenin bunlarla
alakalı bir düzenleme olmadığına milletvekilini
inandıramıyoruz. O ifadelerim, kullandığım ifadeler,
buradaki düzenlemede bu santrallerin yükümlülüklerinin uzatımıyla
alakalı herhangi bir hükmün olmadığını açıklamak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Varsa da iptal ederim.
diyorsun Uzatma vermedik, vermeyeceğiz. diyorsun.
BAŞKAN Karşılıklı
olmasın.
Devam edin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eğer bu kanun
geçer, burada bir uzatım ortaya çıkarsa -o iddia ettikleri maddeyle
alakalı böyle bir şey olmadığı ortaya çıktı-
o zaman da diyorum ki: İddia ettiğiniz gibi özel düzenleme
yaparız, o maddeyi geri alırız. Söylediklerim bunlar
değerli arkadaşlar. Dolayısıyla sözlerimi lütfen
çarpıtmayın.
Genel Kurula teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
birleşime on dakika ara veriyorum. Grup Başkan Vekillerini odama
bekliyorum.
Kapanma Saati: 15.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 6/11/2019
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, kamuda hesap verme sorumluluğu ve mali
saydamlığı sağlamak üzere uluslararası standartlarla
uyumlu denetimler yapmayı, TBMM adına denetim ve inceleme yaparak kamuoyuna
raporlar sunmayı görev edinen Sayıştay Başkanlığının
bu iş ve işlemleriyle ilgili sürecin analiz edilmesi, raporların
kamu yararı gözetilerek incelenmesi, raporlarda yer bulan kurum ve
kuruluşların hukuka ve kanunlara aykırı eylemlerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
6/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/11/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Lütfü Türkkan tarafından, kamuda hesap verme sorumluluğu ve mali
saydamlığı sağlamak üzere uluslararası standartlarla
uyumlu denetimler yapmayı, TBMM adına denetim ve inceleme yaparak
kamuoyuna raporlar sunmayı görev edinen Sayıştay
Başkanlığının bu iş ve işlemleriyle ilgili
sürecin analiz edilmesi, raporların kamu yararı gözetilerek
incelenmesi, raporlarda yer bulan kurum ve kuruluşların hukuka ve
kanunlara aykırı eylemlerinin araştırılması
amacıyla 6/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 6/11/2019 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan.
Süremiz beş dakika Sayın Türkkan.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayıştay raporlarının kamu yararı gözetilerek
incelenmesi, raporlarda yer bulan kurum ve kuruluşların hukuka ve
kanunlara aykırı eylemlerinin araştırılması
amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması önergesi
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Parlamenter demokrasilerde bütçe hakkı,
halkın parlamentolar aracılığıyla kamu gelir ve
giderlerini belirleme hakkıdır. Milletimiz bütçe hakkının
kullanılmasını seçimle milletvekillilerine ve milletvekilleri de
kuvvetler ayrılığının gereği olarak iktidara
devrederler. İktidara verilen bütçe kullanma yetkisinin verilen yetki
dâhilinde kullanılıp kullanılmadığının
denetlemesi ise milleti temsile yetkili olan Türkiye Büyük Millet Meclisine
aittir. Ancak bütçe uygulamalarının denetlenmesinin uzmanlık
gerektiren bir iş olması nedeniyle bu görev Anayasamızla
Sayıştaya verilmiştir. Peki, yetim hakkının teslim
edildiği, milletimizin alın terine sahip çıkacak olan yüce
Meclisimiz emanete ne derece sahip çıkıyor?
İnanın ki ülke ekonomisi için
Sayıştay raporları Hazine ve Maliye Bakanı Sayın
Albayrakın sunumlarından bile çok daha değerli.
Unutmayınız ki yüce Gazi Meclisimizin 2 tane asli görevi var; yasama
ve denetim. Türk milleti, sahip çıkalım diye bizlere kamu
kaynaklarını emanet etti. Peki, bizler Mecliste bu kamu
kaynaklarını ne kadar denetleyebiliyoruz? Bütçe üzerinde bizim
denetim yapmamızı sağlayan kurum Sayıştay fakat
Sayıştay çok ciddi denetim alanına sahipken son on yedi
yılda üst üste yapılan değişikliklerle etkisi azaldı,
denetleme yetkileri giderek elinden alındı.
Üzülerek ifade ediyorum ki Sayıştayı
denetim yapamaz hâle getirdiniz. Gece yarısı çıkarılan
kanunlarla, kanun hükmünde kararnamelerle birçok bütçe harcamasını
Sayıştay denetimi dışına çıkardınız.
Avrupa Birliği mevzuatına göre, uyum amacıyla yeni baştan
düzenlenen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 8inci
maddesinin (1)inci fıkrasında Kamu idarelerinin hesapları,
muhasebe yetkilileri tarafından hazırlanarak üst yöneticiler veya
görevlendirdiği harcama yetkilileri ile muhasebe yetkilileri
tarafından denetime hazır bekletilir veya Sayıştayın
bildireceği yere gönderilir. deniliyor. Sorumluların hesap vermeleri
düzenleniyor burada fakat bu hesapların denetlenip yargılanmasıyla
ilgili olarak bu defa herhangi bir düzenleme yapılmamış. Hâlbuki
Anayasanın 160ıncı maddesi gereğince, yeni kanunda da
sorumluların hesaplarının yargılanmasıyla ilgili düzenlemeler
yapılması gerekiyor. Bu, 160ıncı maddede var, diyor ki: Sayıştay,
merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini
kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme
bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Böyle olması gerekiyor.
Bu husus göz ardı edilmiş olmakla, Sayıştay anayasal
görevini de yapamaz hâle gelmiştir. Mevcut uygulamada sorumlular Sayıştaya
hesap vermeye hazır oldukları hâlde Sayıştay bu
hesapları yargılayamıyor.
O ciddiye almadığınız
raporların bir de maliyet boyutu var. Yani yetimin hakkının,
milletin alın terinin nereye ve kimlere harcandığını
kuruşu kuruşuna belirten raporlar için yine milletin alın
terinden para harcanıyor. Örneğin, 2015 yılında Türkiye
Büyük Millet Meclisine 75 tane rapor sunulmuş, Sayıştay 186
milyon liralık bütçeyle 75 rapor teslim etmiş Meclise. Tabii,
Sayıştay raporlarındaki usulsüzlük ve vurgunların boyutuna
baktığımızda, kimileriniz için para bile değil bu 186
milyon lira. 2016 yılında 257 rapor, 2017 yılında 195 rapor
ve 2018 yılında ise 189 rapor Meclise teslim edilmiş.
Bu raporları Meclise bugüne kadar getirmediniz,
getirmemekte de ısrar ediyorsunuz. Sayıştay
raporlarını milletten saklıyorsunuz. Ortaya çıkanlara da
herhangi bir idari ve adli bir inceleme, bir soruşturma da
yapmıyorsunuz. Bu, devleti çürümeye terk etmek demektir. Bu iktidar
denetlenmekten korktuğu için kendisini kurtarır gibi gözükse de
aslında devleti çürümeye itiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Çürümüşlüklerimizden
örnek vermek gerekirse, AK PARTİ iktidarları döneminde yandaş
şirketlere rant aktarma aracı olan kamu ihaleleriyle ilgili oynanan
oyunlar Sayıştay denetim raporlarında tek tek
anlatıldı. Bu raporlarda, bu raporların içinde, olmayan
konserlerden tutun, yapılmayan geziler var, yenmeyen pilav üstü dönerler
var, olmayan hastalara kadar, ödenen her kuruşun hesabı tek tek bu
raporlarda ortaya döküldü.
Ben konuşmayı yaparken bazı
arkadaşların kızdığını veya
sıkıldığını tahmin edebiliyorum. Çünkü
suçluları ve suç ortaklarını sizler de benim gibi biliyorsunuz. Hatta
o raporlarda yer alan usulsüzlüklerin başında olan isimlerin
bazıları şu an Genel Kurulda olmasalar bile aranızda, vekil
olan arkadaşlarımız da var. Peki, nasıl oluyor da bu kadar
pişkince davranmaya devam ediyoruz? Şöyle: Sizler için
Sayıştay raporları hiçbir sonucu olmayan raporlar, o hâle
getirildi. Denetlenebileceğini bile bile yapılan yolsuzlukların,
usulsüzlüklerin görünen kısmıdır Sayıştay
raporları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Buz dağının
görünmeyen tarafının keyfini çıkaranlar için kalan
kısmını gösteren raporlardan neden korkuyorsunuz bilmiyorum.
Zaten kamuya açıklanan onca rezil duruma rağmen görevden alınan,
yargılanan, ceza verilen hiç kimse yok bugüne kadar. Bu böyle gitmez,
gitmemeli.
İYİ PARTİ olarak önerimiz,
Sayıştay raporlarını görüşmek üzere bir komisyon
kurulmasıdır. Daha da ötesi, Yüce Divan gibi bir mekanizmayla tüyü
bitmemiş yetim hakkını yiyen sorumsuz sorumluların adalete
hesap vermelerini sağlayan bir yapı devreye alınmalıdır.
Sayıştay mahkeme değil. derseniz de bal gibi yüksek mahkemedir
Sayıştay, mali denetleme mekanizmasıdır. Denetim
mekanizması olarak düzenlenmiştir, denetim mahkemesi olarak
düzenlenmiştir.
Milletimiz şundan emin olsun ki utanmazlara,
korkaklara, haramzadelere İYİ PARTİ olarak nefes dahi
aldırmamaya, gücünü cesaretten alan bir parti olarak
Sayıştayın daha etkin ve hesap verilebilir bir kurum olması
için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Grup önerimize destek vermenizi diliyor, yüce
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Batman Milletvekilimiz Necdet
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında, Sayıştay, Meclisin aslında bir mali
organı gibi, bizim adımıza, Meclis adına, Türkiye
adına denetlemeler yapmak üzere görevlendirilen bir kurum.
Geçen yılki bütçe görüşmelerinde,
katılan muhalefet partileri bile Sayıştayın raporlarını
aslında olumlu gördüler ve bu raporların -az önce sayın hatibin,
önergeyi verenlerin dile getirdiği gibi- sorgulanması, denetlenmesi
konusunda sıkıntılar olmasına rağmen rapor iyi bir rapordu.
Peki, bu raporu muhalefet destekleyince ne oldu? Bu raporu hazırlayan
kurumun Başkan Yardımcısını görevden aldılar.
Nasıl görevden aldılar? Çünkü, Türkiyede bir kurum iktidarın
çıkarına, söylemine, tekçi anlayışına ters bir
şey söylerse sorumlusu değiştirilir. Nasıl ki TÜİKte
enflasyondan sorumlu yöneticiyi görevden almak gerekiyorsa, nasıl ki
Merkez Bankasındaki sorumluyu görevden almak gerekiyorsa
Sayıştayda da raporu hazırlayan Başkan
Yardımcısını görevden aldılar. Ne oldu? Artık
orada çalışanlar nereye gideceklerini, nasıl denetim
yapacaklarını şaşırdılar ve daha çok
yönlendirildiler ve hesaplarına gelince itibarsız sonuçlar
çıkardılar, hesaplarına gelmeyince de rastgele şeyler
çıkarmaya başladılar. Bunun yanında, orada çok dürüst bir
şekilde çalışıp rapor hazırlayanlar da var.
Arkadaşlar, şu anda yukarıda Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülüyor, Sayıştaya belediyelerin
çoğunluğu faaliyet raporlarını bildirmiyor.
Bakın, biz burada kaç kez sorduk,
yazılı soru önergesi verdik; şehir hastanelerinin
sözleşmesini Sayıştay alamıyor. Böyle bir şey olur mu
ya? Sayıştay şehir hastanelerinin sözleşmesini
alamıyor. Şehir hastanesiyle ilgili düzenlemeler yapılıyor,
yine bilgi yok.
Gelelim, Sayıştay bu belediyelere giderken
ne yapıyor? Arkadaşlar, Demokratik Bölgeler Partisinin 95
belediyesine kayyum geldi. Bizim arkadaşlarımız orayı
bıraktıklarında birçoğunda para vardı, borç yoktu. Ne
oldu? Daha sonra milyonlarca lira borç çıktı. Ve neydi? Örneğin,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan kayyum 4 kez makam
katını düzenlemeye kalktı. Milyonlarca lira para. 100 milyon küsur
lira çerez parası, tonlarca tatlı, baklava parası, yemek
parası
Buradan hangi bakan, hangi kamu yöneticisi gitse Mardinde
milyonlarca lira para harcanmış. Mardinde ağırlanabilecek
otel yok, yemek yenilecek yer yok, 2 binlerle, 3 binlerle, 4 binlerle, toplu
yemek yenildiği ifade edildi.
Bize gelince Sayıştay
raporlarını bize yönelik baskı için kullanıyorsunuz, bizim
açığa çıkardığımız yerlerle ilgili bir
düzenleme yapmıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) En büyük
tehlikelerden biri, Meclisin görev alması gereken konulardan biri ne?
Türkiyede Sayıştayın denetleyebileceği birçok kurum muaf
tutuluyor; Varlık Fonu muaf tutuluyor, ajanslar muaf tutuluyor. Biz burada
muhalefet ediyoruz, parmaklar kalkıyor, en son maddelerden biri
Sayıştay denetiminden muaf tutulacaktır. Ajans,
Sayıştay denetiminden muaf tutulacaktır. Tanıtımla
ilgili, Turizmle ilgili, Kalkınmayla ilgili, Varlıkla ilgili
Bütün bunların ötesinde, bakın, ne olursa
olsun, Sayıştayın rapor tutması dışında,
denetlemesi dışında en büyük görevi de hesap sormaktır,
hesap sormak. Rapor geldiğinde siz hesap sormuyorsanız, peşine
düşmüyorsanız
Siz resmen hamasetle, kendinizi kayıran ekipleri
tutup kendi kendinize bir kontrol sistemi kuruyorsunuz -muhalefeti denetlemek,
muhalefet hakkında rapor tutmak- bir de görünürde, vitrinde, bir kurum
için, usulen, bir denetleme yapmış gibi bir rapor
çıkarıyorsunuz. Hesabınıza gelmeyen şeyi bitiriyorsunuz,
yerle bir ediyorsunuz. Nasıl? Kamu İhale Kurumundaki gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Önergeyi
destekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Atila Sertele
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Sertel.
CHP GRUBU ADINA ATİLA SERTEL (İzmir)
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; ben de Meclis araştırması konusunda
İYİ PARTİnin verdiği önergenin desteklenmesini istiyorum
çünkü durum sandığınızdan da vahim, üç dakikada
anlatılacak bir konu değil.
Biz arkadaşlarımızla dört dönemdir
KİT Komisyonunda görev gören ve burada Sayıştayın
hazırladığı raporları okuyan, okuduktan sonra, oradaki
yolsuzlukları, oradaki usulsüzlükleri öğrendikten sonra KİT
Komisyonunda onları dile getiren ve çözüm arayan
arkadaşlarınızız. Burada AK PARTİden, MHPden,
HDPden, İYİ PARTİden arkadaşlarımız görev
görüyorlar ama bir şeyi söylemek istiyorum: Sonuç alamıyoruz. Sonuç
alamadığımız noktalardan iki tane çarpıcı
örneği size vermek isterim.
Biri, geçmiş dönemde Marmara Teknokent Genel
Müdürü olan Orhan Çömlekin, 32 bin lira maaş alan bu Genel Müdürün,
Phuket Adalarına bir şirket tarafından götürülmesi ve
şirket tarafından davet edilmesine rağmen, orada
topladığı faturaları, orada yaptığı
harcamaları kendi şirketine getirip oradan alan bir Genel Müdür.
Hemen görevden alındı. Biz dedik ki: Tamam, amaca ulaştık.
Hani Sayın Türkkanın söylediği gibi yetim hakkı, yetim
hakkı diyoruz ya, hani tüyü bitmemiş yetimin hakkı diyoruz
ya, hak yerini buldu zannettik. Meğerse bu Genel Müdür, daha büyük bir
göreve, Teknopark Genel Müdürlüğü görevine getirildi AK PARTİ iktidarı
tarafından. Peki, bu raporu hazırlayan Sayıştaycılara
ne oldu? Hepsi pasif göreve çekildi ve hepsinin eli ayağı
bağlandı.
Şimdi bir şeyi daha anlatmak isterim.
Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş, kendi kardeşi
-bilmiyorum, Maliyede çalışırken mi işe koydu yoksa sonra
mı girdi yoksa önce mi girdi bilmiyorum ama bildiğim şu-
İsmail Başın TRTye birkaç yıl önce geçişini
sağladı ve TRTde yüzlerce uzman, TRTnin yetiştirdiği
yüzlerce kadro kıyılırken bu arkadaş, bu İsmail
Baş birdenbire yükselmeye başladı. Önce TRT Arabi
kanalının Müdürlüğüne getirildi. Sonra ne oldu arkadaşlar?
Çok kısa süre sonra TRT İnsan Kaynakları Daire Başkan
Yardımcısı oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yetenekli çocuk (!)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ATİLA SERTEL (Devamla) Bu Daire Başkan
Yardımcısı gerçek TRTcileri sürgün etmeye başladı ve
sürgünlerin altında imzası olan bir arkadaş.
E şimdi, bir yandan Danıştayın,
Yargıtayın üyeleri gidip çay toplarsa, bir yandan Sayıştay
Başkanının kardeşi TRTde en yüksek göreve getirilirse ben
Sayıştayın TRTyi denetleyebileceğine inanmıyorum,
inanan varsa da bana açıklasın. Çünkü raporları görüyoruz ve
okuyoruz, bizim sadece KİT Komisyonunda okuduğumuz raporlar
değil, bakanlıkların ve diğer genel müdürlüklerin
raporlarını da her gün okuyan insanlarız ve inanın, giderek
yoksullaşan, giderek bütçeden, o yolsuzluk haberlerinden ve
araştırmalardan uzak raporlar karşımıza
çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Sertel.
ATİLA SERTEL (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
Geçmiş dönemde bize hiç olmazsa bazı
donelerle usulsüzlükleri aktaran Sayıştayın bu görevi yapamaz
hâle geldiğini üzülerek görüyorum.
Bir PTT Genel Müdürü vardı arkadaşlar, 452
bin lira örtülü ödenekten bir yıl içinde harcama yaptı. Haydar
Akarla beraber o dönemde çok mücadele ettik. Ondan önceki Genel Müdür 257 bin
lira örtülü ödenekten harcama yaptı, Uludağda 41 kişiyle
kış tatili yaptıkları ortaya çıktı
Sayıştay raporlarında. Ne oldu biliyor musunuz? TRT Genel
Müdürleri gibi -yaptıkları harcamalarda olduğu gibi- PTT Genel
Müdürüne de hiçbir şey yapılmadı. Sayıştay ne yazarsa
yazsın hepsinin hikâye olduğunu düşünüyorum çünkü vicdan yok
çünkü akıllı hareket edilmiyor ve Ya, bu insanların parası
pulu, garibanın hakkı yeniliyor burada. denmiyor, üstü örtülüyor,
kapatılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) - Kapatılan o kadar
çok şey var ki bunları anlatmak için, gerçekten, Sayın
Başkanım bana müsaade etse bir saat burada konuşsam ama o da
mümkün değil.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına söz isteyen Giresun Milletvekilimiz Sayın Cemal
Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Öztürk.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
Grubu Başkanlığınca, Sayıştay
Başkanlığının iş ve işlemleriyle ilgili
sürecin analiz edilmesi, raporlarının incelenmesi, raporlarda yer
alan kurum ve kuruluşların eylemlerinin
araştırılması amacıyla Meclisimize sunulan Meclis
araştırması talebi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu
idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderlerini
ve mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla görevli
köklü bir kurumumuzdan bahsediyoruz. 1862 yılından beri faaliyette
bulunuyor, anayasal bir kurum, ilk adı da Divan-ı Ali-i Muhasebat.
Meclis adına denetim ve inceleme yaparak raporlar hazırlamakla ve bu
raporları kamuoyuyla paylaşmakla görevli olan kurumumuz, 6085
sayılı Sayıştay Kanununun 34 ila 52nci maddelerinde yer
alan esaslara göre işlem yapmaktadır. Bildiğiniz gibi, bu kanun
AK PARTİ hükûmetleri zamanında
çıkarılmıştır. Nitekim, mülga 832 sayılı
Kanun yürürlükte iken kırk dört yıl boyunca yılda ortalama 3
rapor hazırlanırken 2012 yılından bu yana toplam 1.315 adet
rapor sunulmuştur ki bu da yılda ortalama 188 rapora tekabül etmektedir.
Bu maddeler çerçevesinde yürütülen denetim,
düzenlilik ve performans denetimi olarak adlandırılmaktadır.
Sayıştay tarafından yürütülen düzenlilik denetimlerinin iki
temel çıktısı bulunmaktadır. Birincisi, Meclis ve kamu
idarelerine sunularak kamuoyuna duyurulan Sayıştay denetim
raporları; diğerleri ise denetimler sırasında kamu
zararına yol açan hususlar tespit edilmesi hâlinde düzenlenen
yargılamaya esas raporlardır. Yargılamaya esas raporlar Sayıştay
yargılama dairelerinde görüşülerek karara bağlanmakta ve
sonucunda düzenlenen ilamlar ilgililere tebliğ edilmektedir. Bu
ilamların infazı da kamu idarelerinin üst yöneticilerinin
sorumluluğundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım, müsaade
ederseniz bitireyim.
BAŞKAN Buyurun.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - 2019 yılında
Sayıştay yargılama dairelerine 497 adet yargılamaya esas
rapor ve ek rapor intikal etmiş olup bunların 333 adedi bu tarihe
kadar yargılanarak ilamları düzenlenmiştir. Yargılamaya
esas raporlarda yer alan hususlardan Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil
ettiği değerlendirilen 16 konu hakkında hazırlanan
dosyanın Sayıştay Kanununun 78inci maddesi gereğince
ilgili kamu idarelerine veya doğrudan cumhuriyet
savcılıklarına gönderilmesine karar verilmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, mevzuata
aykırı her hususun, Türk Ceza Kanunu açısından suç
teşkil etmeyeceği gibi, kamu zararına da yol
açmayabileceğidir. Dolayısıyla düzenlilik denetimi raporunda yer
alan her bulgunun kamu zararına yol açtığı veya suç
teşkil ettiğini ileri sürmek mümkün değildir. Kaldı ki
düzenlilik denetim raporlarında yer alan bulguların
çoğunluğu mali rapor ve tabloları etkileyen hatalar ile mali
yönetim iç kontrol sistemine ilişkin hatalardan oluşmakta olup kamu
zararına konu teşkil etmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Öztürk.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Dolayısıyla
İYİ PARTİ Grubu Başkanlığınca verilen Meclis
araştırması önergesinin aleyhinde olduğumuzu ve
hayır oyu vereceğimizi belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
oylamaya geçmeden önce yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN
oylamadan önce bir yoklama talebi
var; yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini
tespit edeceğim: Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın Sümer,
Sayın Zeybek, Sayın Bingöl, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Kadıgil, Sayın Şevkin, Sayın Tanal, Sayın
Sertel, Sayın Başevirgen, Sayın Aygun, Sayın Beko,
Sayın Serter, Sayın Çelebi, Sayın Gürer, Sayın
Sarıaslan, Sayın Keven, Sayın Bulut, Sayın Arslan.
Değerli milletvekilleri, yoklama için üç dakika
süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
İsmail OK (Balıkesir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----
0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
Pusula gönderen arkadaşlarımız da
lütfen ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, pusula
gönderen arkadaşlarımızın isimlerini bir okuyalım.
Eyüp Özsoy? Burada.
Gülay Samancı? Burada.
İbrahim Halil Yıldız? Burada.
Serkan Bayram? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 6/11/2019
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, kamuda hesap verme sorumluluğu ve mali
saydamlığı sağlamak üzere uluslararası standartlarla
uyumlu denetimler yapmayı, TBMM adına denetim ve inceleme yaparak
kamuoyuna raporlar sunmayı görev edinen Sayıştay
Başkanlığının bu iş ve işlemleriyle ilgili
sürecin analiz edilmesi, raporların kamu yararı gözetilerek
incelenmesi, raporlarda yer bulan kurum ve kuruluşların hukuka ve
kanunlara aykırı eylemlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
IŞİD tarafından alıkonulan kadınların
akıbetinin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
6/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/11/2019 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Kasım 2019 tarihinde Mersin Milletvekili Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından "IŞİD
tarafından alıkonulan kadınların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan 4146 grup no.lu Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
6/11/2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman
Milletvekilimiz Sayın Ayşe Acar Başarana söz veriyorum.
(Uğultular)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, salonda
yine büyük bir uğultu var; bir oturalım, bir sessiz olalım.
Buyurun Sayın Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süremiz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü IŞİD tarafından
alıkonulan kadınlarla ilgili önergemiz üzerine söz almış
bulunuyorum. Bildiğiniz gibi 3 Ağustos 2014te IŞİD
çeteleri Şengale bir saldırı gerçekleştirdi, işgal
etti ve binlerce Ezidi halkı yerinden yurdundan edildi, binlerce Ezidi
kadın da IŞİD çeteleri tarafından alıkonuldu, köle
pazarlarında satıldı. Hâlâ binlerce Ezidi kadının
IŞİDin elinde olduğunu biliyoruz ve bu kadınlar -dediğim
gibi- köle pazarlarında birden de fazla satıldı.
Bazıları, maalesef, yaşanmışlıklarını
anlatırken, burada dinlerken, basında okurken tüylerimiz diken diken
oluyor; insanlığımızdan utanarak,
kadınlığımızdan utanarak bu
yaşanmışlıklarını dinliyoruz. Bu meselenin
içerisinde yani bu kadınların köle pazarlarında
satıldığı yerlerden bazılarının da Urfa,
Antep ve Ankara gibi kentler olduğu basına çokça yansıdı.
Hatta bunun en son örneklerinden biri basına çıkıp ismini
Ayşe olarak söyleyip verdiği -maalesef, bu kadınlar,
basına demeç verirken hâlâ yaşadıkları travmanın
sonucunda kendi gerçek isimlerini kullanamıyorlar- demeçte 14
yaşında IŞİD tarafından
kaçırıldığını, Türkiye getirildiğini, 14
yaşından -geçen sene- 2018e kadar Ankarada Keçiörende bir
IŞİDli tarafından tutsak, alıkonulduğunu ifade
etmiştir ve başka bir ülkenin topraklarında bir kadın
kaçırılıyor, buraya getiriliyor; maalesef ki yıllarca bu
ülkenin topraklarında, Ankarada, Türkiye'nin merkezinde, başkentinde
alıkonuluyor. Ama maalesef kardeşi büyük bir çaba ve emek sarf
etmese, kardeşi büyük bir emek ve çabayla kendisi takibini yapmasa, bu
konuyu araştırmasa ona ulaşılamayacak durumda.
Kardeşinin büyük bir çaba ve emeği sonucunda Ayşe
IŞİDin elinden kurtarılıyor ama biliyoruz ki hâlâ binlerce
kadın IŞİDin elinde tutsak bir vaziyette ve hâlâ
kişilerden farklı kişilere satılmaya devam ediliyorlar.
Değerli arkadaşlar, görüyoruz ki maalesef
Türkiyede bombalar patlatıldıktan sonra araştırmalar
yapılıyor; aileler peşine düştükten, kadınlar büyük
bir travma yaşadıktan, defalarca tecavüze uğradıktan sonra
ailelerin çabalarıyla tespit ediliyor. Görüyoruz ki IŞİD
çeteleri ülkemizin 5 kilometre uzağında, orada çok güvenlikli bir
şekilde yaşarken hatta 12 gözlem noktasının ortasında
IŞİD liderine hiçbir şekilde dokunulmazken Türkiyeye haber
verilmeden ABDnin operasyonuyla öldürülüyor.
Şimdi, biz, daha önce de iktidarın
IŞİDle ilişkisini tartışmak, araştırmak
için burada çokça önergeler verdik ama bugün ondan bağımsız bir
şey söylüyoruz. Tamam, siz çıkıp IŞİDle en büyük
mücadeleyi biz veriyoruz." diyorsunuz. Bugün Genel
Başkanınız çıkıp Bağdadinin hanımını
ve yengesini de biz yakaladık. Bu kadar yaygara koparmıyoruz."
diyor. Şu anda siz, güya, kuzey Suriyeye -işte, güya diyorum-
IŞİDle mücadele etmek için işgal girişiminde
bulunuyorsunuz.
Buyurun, gelin, bir komisyon kuralım
arkadaşlar; bu IŞİD çetelerinin Türkiyede nerelerde
yuvalandıklarını, bu IŞİD çetelerinin nerelerde
pazarlar kurduklarını, bu IŞİD çetelerinin WhatsApp
grupları üzerinden kadınları maalesef ki nasıl satılığa
çıkardığını bu komisyonda araştıralım.
Bir ilişkiniz yoksa bundan kaçacağınız bir durum da yok.
Bakın, itham etmiyoruz; komisyon kuralım; tarafsız,
bağımsız, bütün partilerden eşit temsiliyetin olduğu
bir komisyon kuralım. IŞİDle ilişkilerinizi tartışmayalım,
amenna; hadi onu tartışmıyoruz, o açık zaten, onun
açık olduğunu bütün dünya gördü, bütün dünya görüyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Hatta, bununla beraber, arkadaşlar, şimdi,
IŞİDin adını değiştirdiniz; ÖSO diye, Millî Ordu
diye bir çete grubuna destek oluyorsunuz iktidar olarak ve bunlar, aynı
suçları şu anda kuzeydoğu Suriyede, Rojavada işlemeye
devam ediyor. Afrinde bu çeteler, bakın, sizin desteklediğiniz
çeteler kadınlara tecavüz etmeye devam ediyor. Orada selefi bir kemer
oluşturma çabanız, orada oluşturmak istediğiniz zihniyet,
insanlara yaşam alanı bırakmıyor. Biz bunu en nihayetinde
sürekli ifade ediyoruz, sizin kararınız olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Başaran.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bu Meclise
sormadan, bu Meclisin bir kısmının, belki büyük bir
çoğunluğunun desteğini alarak -biz muhalefet ettik,
muhalefetimizin de arkasındayız- o topraklara girdiniz ve şu
anda oradasınız. Suriye Millî Ordusu dediğimiz selefi, çeteci
gruplarla oradasınız, maalesef, oradasınız. Ama bunun
sonucunda, bakın, önümüzdeki süreçlerde ortaya çıkabilecek
insanlık suçlarından, ortaya çıkabilecek savaş
suçlarından, maalesef, bütün Türkiye toplumunu sorumlu hâle
getiriyorsunuz.
Onun için değerli arkadaşlar, biz daha
önce bu önergeyi vermiştik, reddetmiştiniz ama bugünkü önergemiz
-tekrar söylüyorum- Türkiyede IŞİDin yuvalarının neresi
olduğunu, nerede örgütlendiklerini, hücre örgütlerinin nerede
olduğunu, kimlerin desteklediğini, sınır
kapılarını nasıl kevgire çevirdiklerini,
kadınları ne biçimde ve kimlere pazarladıklarını
araştırmak için bir komisyon kuralım. Mücadele diyorsanız,
yeri burası.
Teşekkür ederim. (HDP sırlarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, bir talebiniz
var, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, açık şekilde partimize yönelik bir terör grubuyla
ilişkilendirerek sataşmalarda bulunmuştur, bununla alakalı
bir söz talebimiz vardır.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika süre veriyorum Sayın Muş.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaranın HDP grup önerisi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; DEAŞ bir terör örgütü.
Bağdadi cehennemi boyladı. Diğer terör örgütlerinin
başındakiler de yakında cehennemi boylayacak, haberiniz olsun.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) PKK dâhil.
MEHMET MUŞ (Devamla) PKKnınkilerini
söylüyorum, onun uzantıları da gerekli cevabı devletimizden
alacaklar.
Şimdi, PKKnın HDPyle olan iş
birliğini dün ifade ettim, gıkları çıkmadı. PKK bir
terör örgütü müdür? Terör örgütüdür. Size talimat verirler mi? Verirler. Siz
gıkınızı çıkarabilir misiniz?
Çıkaramazsınız.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ezberlerinizi
bozun, ezberlerinizi. Her oraya çıktığınızda aynı
şeyleri söylüyorsunuz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sloganla
konuşmayı bırak, konuya gel.
MEHMET MUŞ (Devamla) Peki, güneydoğuda,
farklı yerlerde gencecik, körpe Kürt genç kızlarını
dağa kaçırıp onları oradaki teröristlere peşkeş
çekerler mi? Çekerler.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ezberlerinizi
bozun biraz, ezber bozun.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sloganla
konuşuyorsun ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) Seslerini
çıkartabilirler mi? Çıkartamazlar.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Biraz ezber
bozun, ezber bozun; aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Peki, HDP, bu işin
içerisinde mi? Evet. Mesela, yakalanan, teslim olan teröristlerden biri,
gençlerin HDP teşkilatları aracılığıyla dağa
götürüldüğünü anlatıyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) FETÖcü ne
diyor, FETÖcü?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sizin
uydurmalarınız, onlar mı diyorlar?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Biz İstanbulda
HDP teşkilatına gittik, bizi oradan aldılar, dağa
götürdüler. diyor. Dolayısıyla, HDP, dağa adam devşirme
partisi olarak çalışıyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Siz
yazıyorsunuz, onlar sahte imza atıyorlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Neden
komisyon önergemizi reddettiniz o zaman? O konuyla ilgili komisyon önergemizi
niye reddettiniz o zaman?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi,
IŞİDe en büyük darbeyi vuran kim? Türkiye Cumhuriyeti devleti.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Biz görmedik,
görmedik. Kendiniz kucağınızda büyüttünüz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Burada verdiği
büyük mücadeleyle IŞİDin bütün militanlarını,
teröristlerini hapse tıkan kim? Türkiye.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Nerede,
nerede?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yurt
dışında giriş yasağı koyan ülke kim? Türkiye.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ya terör
örgütü olarak bile kabul etmediniz!
BAŞKAN Arkadaşlar,
karşılıklı olamasın.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ama siz sempatizanı
ve sözcüsü olduğunuz PKK terör örgütünün güdümünden
çıkacaksınız, terör örgütünü kınayacaksınız, o
gencecik Kürt kızlarını dağa götüren ahlaksızlara
karşı sesinizi çıkaracaksınız; ondan sonra
çıkıp da buradan bir ifade de bulunacaksınız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu önerge
IŞİD üzerine ama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Resmî olarak
terör örgütü olarak kabul etmiyorsunuz daha.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - HDP eşittir PKKnın
dağ kadrosunda bulunanlarla aynı amaca yönelik faaliyette bulunan bir
partidir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biz de AKP
eşittir IŞİDtir mi diyelim o zaman?
MEHMET MUŞ (Devamla) - PKK eşittir
IŞİD, DAEŞ eşittir DHKP-C; bunların tamamı
eşittir FETÖ. Bunların tamamı terör örgütüdür, hepsiyle sonuna
kadar mücadele edeceğiz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) AKP
eşittir FETÖ ve bu sizin kucağınızdan çıktı. Siz,
terör örgütü doğurdunuz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, bir şey
söylüyorum size: PKKnın başında bulunanlar da, DEAŞın
başında bulunanlar da nasıl hedefimizdeyse, gerekenleri
nasıl yapıyorsak aynı şekilde bundan sonra da
yapacağız, bunlara destek verenlere de yapacağız; onu
unutmayın. Onlar da yargının önünde, yüce Türk
yargısının önüne çıkarılacaklar, milletin vicdanında
mahkûm olacaklar.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Geç, milletin
vicdanında kimler mahkûm!
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, anne
geliyor, diyor ki: Çocuğumu bu binaya soktular. Neresi orası?
İl başkanlıkları.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bu konuda
önerge verdik niye reddettiniz?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Siz hiçbir il
başkanlığından kamyonlarca, onlarca battaniye
çıktığını gördünüz mü?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Niye
araştırılmasını istemiyorsunuz bu konuların?
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bütün partiler var,
hangi partinin il başkanlığında bu kadar battaniye var?
Hiçbirinin. Niçin kullanıyorlar o battaniyeleri?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Yalan! Yalan!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Gençleri
kandırıp burada geceletiyorlar, oradan dağa götürüyorlar.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dolayısıyla,
değerli milletvekilleri, Bağdadi de DEAŞ da laboratuvar örgütü.
Bunun ağababaları ile PKKnın ağababaları aynı,
onlara talimat verenler aynı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sizsiniz
ağababaları. Ağababaları sizsiniz, siz!
MEHMET MUŞ (Devamla) YPGnin
ağababaları aynı. Ama sizin ipiniz kimin elinde biliyor musunuz?
PKK'nın elinde. İpinizi ne kadar bırakırsa o kadar konuşursunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İpiniz kimin
elindeyse onu sorgulayın. Kendi ipini sorgula!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kendi
ipinize bakın, kendi ipinize!
MEHMET MUŞ (Devamla) İpinizi ne kadar
bırakırsa o kadar konuşabilirsiniz, ötesinde konuşma
imkânınız yoktur; hayal dünyanızda dahi yeri yoktur. Size hayal
etmeyi bile yasakladılar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Size soracak
değiliz! Sürekli bize ayar vermeyin. Bize sürekli parmak sallamayın,
ayar vermeye kalkışmayın.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) FETÖ
borsasından bahset, FETÖ borsasından.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, burada
teslim olan Kürt genç kızlarının açıklamaları var.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sizin
yalanlarınızın altına imza atıyorlar.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, 15
yaşında, 16 yaşında genç kızları dağa
kaçırırlar, oradaki teröristlere peşkeş çekerler; bir
kadın milletvekili burada sesini çıkaramaz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Yalanlarınızın altına imza atmışlar,
yalanlarınızın!
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Mehmet Dişli kim,
nerede? Şaban Dişli nerede? Mehmet Dişli kim, nerede şimdi?
Cevap versene.
MEHMET MUŞ (Devamla) DEAŞın
başını, 3 bin teröristini biz öldürdük, Türkiye Cumhuriyeti
devleti etkisiz hâle getirdi. Aynısını PKK'ya
yapacağız.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Söyleyecekleri şeyler tekrar, tekrar, tekrar, tekrar
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Darbenin 3
numaralı ismi kim?
BAŞKAN Sayın Muş, artık
toparlayalım, oturalım lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Bakan
olamazsın, olamaz!
MEHMET MUŞ (Devamla) Ne zaman ki aranıza
mesafe koyarsınız terörle, o zaman burada muhatap
alınırsınız.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Mehmet Dişli
nerede, Mehmet Dişli? Şaban Dişliyi biz mi büyükelçi
yaptık?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, talebinizi
bir alayım önce.
Buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Göstere
göstere yaptı zaten.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ağır
saldırı var, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı söz
istiyorsunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sorun bakalım PKK terör örgütü mü, değil mi? Ne
diyorlar?
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKKya laf söyledi,
yoksa bunlar PKKlı mı?
BAŞKAN Buyurun.
Size de iki dakika süre veriyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yoksa PKKlı
mısınız siz? PKK'ya laf söyledi.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen.
Değerli arkadaşlar, hatiplere
gerektiği zaman söz veriyoruz. Lütfen, salondan laf atılmasın.
Grup Başkan Vekilleri kendilerini ifade edecek ehliyette.
Buyurun Sayın Oluç.
2.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bir kez daha aynı
konuları bu şekilde konuşuyoruz çünkü bir ezberiniz var, o
ezberinizin dışına çıkamıyorsunuz yani o ezberinizin
dışında
10 cümleniz var, 11 olmuyor o cümle; aynı
şeyler tekrar ediliyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz 10 cümleyle
ifade edin, biz anlarız; 11inciye gerek yok.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizde o da yok.
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen,
karşılıklı olmasın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bunlar tekrar
edilince sorun konuşuluyor ya da çözülüyor zannediyorsunuz.
Bakın, şu Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yakın tarihine baktığımızda cemaati bir terör örgütü
hâline getirip de devletin bütün kademelerine yerleştiren; ordusundan
yargısına, eğitiminden bütün bakanlıklarına kadar ama
bütün kademelerine yerleştiren bir tane parti var yani bir terör örgütünü
devletin içine yerleştirmiş olan, bir darbe girişimini
doğurmuş olan bir tane parti var: Adalet ve Kalkınma Partisi.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Diğer siyasi
partiler?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Adalet ve
Kalkınma Partisi.
Hâlâ konuşuyorsunuz
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Ecevit ve ondan
öncekiler
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Hâlâ
konuşuyorsunuz ve diyorsunuz ki: Bu FETÖnün siyasi
ayağını bulamadık. Ya dün burada bir vekiliniz
konuşuyordu, FETÖnün siyasi ayağını arıyorsunuz.
Adamın fotoğrafı ortada; bakın, Fetullahın sağ
tarafında böyle dikilmiş, el pençe divan fotoğrafını
çektirmiş.
Şimdi, bir -bunu yazın bir kenara-
eğer terörden söz ediyorsak, terör örgütlerinden söz ediyorsak o zaman
FETÖ ile AKPnin ilişkisini konuşacaksınız. Siyasi ayak
sizin içinizde, siyasi ayak sizsiniz. Bunu bileceksiniz. Ve bunun hesabı
mutlaka günün birinde sorulacak. Bir, bu; bunu bir kenara koyalım.
Bitmedi ama, bitmedi
Yine, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin son tarihine, yakın tarihine bakacak olursak yani
komşusunda bir iç savaşın tarafı olmuş olan, orada
komşusundaki savaşta bir vekil tayin etmiş olan, o vekil
sayesinde bir savaşın parçası olmuş olan bir tane iktidar
var bugüne kadar; o da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı;
başkası yok, başkası yok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ekliyorum Sayın Oluç,
siz de tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Ya tırlarla silahlar kime gitti diyoruz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) PKKya gitti,
PKKya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bir ara Bayır
Bucak Türkmenleri vardı, yok oldu onlar. Tırlarla silahların
nereye gittiğini açıklayamadınız.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) YPG ve PKKya
Amerikan silahları gitti.
BAŞKAN Lütfen, rica ediyorum
Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Şimdi, o sizin
desteklediğiniz terör örgütleri, çeteler geldiler, Türkiyede yüzlerce
insanı katleden bombaları patlattılar.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Alçak PKK, 30 bin
insanı katletti.
BAŞKAN Abdullah Bey, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Bakın, bizim
Adana, Mersin illerimize bomba koydular; Diyarbakır mitingimize bomba
koydular, arkadaşlarımız öldü; Ankara Garında 103
kişiyi katlettiler, Suruçta 33 insanımızı katlettiler. Bu
patlamaların hepsini IŞİD yaptı. IŞİD
bunları yaparken siz kokteyl örgüt arıyordunuz arkasında,
konuşuyordunuz Yok, şunlar var, bunlar var. diye. Ortaya
çıktı IŞİD. IŞİD yaptı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Amerika yaptı
yani.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - E, ne oldu? Ya, biz
yanılmışız. Bunu kendi ellerimizle büyütmüşüz. Bizim
yurttaşlarımızı katlettiler. dediniz mi? Demediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Demek ki Türkiye
Cumhuriyeti devletinin yakın tarihinde 2 tane terör örgütü var.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKK yok mu? PYD
yok mu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Arkasında bunu
destekleyen, büyüten, besleyen, lojistik, mali, maddi, manevi her türlü
desteği veren bir tane parti var, o da Adalet ve Kalkınma Partisi
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - PKK ile PYDye
niye laf söyleyemiyorsun, ona da söylesene aynı yerde.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) . Kimse bunun
sorumlusu siz onun sorumlularını çıkartın ki demokratik
siyaset içinde tartışarak o sorumlulardan hesap sorabilelim hep
beraber.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Başkanım,
YPGye de söylesin, PYDye de söylesin. Ama burada bu milletin kürsüsünden
bunları söylerken PYDye ve PKKya olanı niye söylemiyor?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
(HDP sıralarından alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKya ve PYDye
olanları da söyleseniz ya! PKK ile PYDye niye laf söyleyemiyorsun? Ona da
söyleseniz ya!
ŞAHİN TİN (Denizli) PKKdan
bahsettin mi?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, rica
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
Grup Başkan Vekilleriniz söz alıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Aynı şekilde iftira atalım!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Kişi
kendinden bilir işi!
BAŞKAN - Arkadaşlarımız kendi
açıklamalarını, yeterli bir şekilde kendi
açılarından yapıyorlar. Sizlerin müdahalesiyle
tartışma daha da uzuyor ve başka bir alana kayıyor.
Sayın Muş, size de toparlamak üzere bir
söz veriyorum çünkü gündemimize geçelim, daha sonra kanun teklifi
görüşeceğiz, grup önerilerimiz var. Bir toparlayalım ve
bitirelim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, biz, ülkede bir saldırı olduğu zaman onu hangi
terör örgütünün yaptığına bakmayız, terör örgütü hangisi
olursa olsun üzerine gideriz. Suç işlemeye başladığı
andan itibaren FETÖ terör örgütüyle en çetin mücadeleyi AK PARTİ
iktidarı vermiştir. Bir yapı kanunların dışına
çıkmaya başladığı andan itibaren en çetin mücadeleyi
biz verdik ve kırkyıllık yapıyı bugün Türkiye
Cumhuriyeti devleti içerisinden söküp atan AK PARTİ iktidarıdır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne istedilerse
verdik. dediniz ya.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Kuzey Suriye
diye bir yer yoktur, Suriyenin kuzeyi vardır. Sizin
hazımsızlığınızı gayet iyi anlıyorum;
orada bir PKK devleti kurulacaktı, o suya düştü; onun
hazımsızlığı ve çırpınışları
var içinizde ama sizi rahatsız etmeye
Sizin böyle hazımsız
kalmaya devam edeceğinizi ifade etmek isterim ki çünkü o
hülyasını kurduğunuz bölücü PKK devleti Suriyenin kuzeyinde
kurulamayacak ve Türkiyeye bir tehdit oluşturamayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunun
rahatsızlığı hep içinizde kalacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
IŞİD tarafından alıkonulan kadınların
akıbetinin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneri üzerine söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekilimiz Sayın
Lütfü Türkkan. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Türkkan.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az evvel
grubumuza bir haber geldi, Yozgat İl Başkanımız Seyfi
Bayrak kardeşimiz ilçesine giderken bir trafik kazası sonucu
Hakkın rahmetine kavuşmuş. (Allah rahmet eylesin. sesleri)
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine, partimize
sabrıcemil niyaz ediyorum; Allah mekânını cennet etsin.
Biraz evvel konuşmaları izledim.
IŞİD bir terör örgütü yani bunun aksine bir şey söylemek mümkün
değil. IŞİD, her ne kadar bir zamanın Başbakanı
Bunlar öfkeli gençler. dediyse bile öfkeli genç olmadığı,
ciddi anlamda bir terör örgütü olduğu ortada.
Yalnız bir şey var: IŞİDli
militanın kaçırdığı Ezidi olunca farklı olmuyor,
Türk olunca da farklı olmuyor, Kürt olunca da farklı olmuyor. Yani
kimi kaçırıyorsa orada, zulme kim uğruyorsa onun kimliği
yoktur. Yani Ezidi olmasını vurgulamanın gereği de yok;
Türk de olabilirdi, Kürt de olabilirdi.
IŞİD terör örgütünün Türkiyeye
verdiği zararlar da ortada. Yani Ankara Garında yitirilen 105 can
var, bunların hepsi de doğru.
Yalnız bir şey söyleyeceğim sevgili
arkadaşlar: IŞİD kadınları kaçırdı,
IŞİD bu kadınları sattı, iddialar var, ne kadarı
doğru bilmiyorum ama iddianın altında mutlaka bir mesnet
vardır, buna göre dillendirilmiştir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Antepte pazar
kurulmuştu Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ben bir şey
söyleyeceğim size: Astsubay Semih Özbeyi tanıyor musunuz? 18 Eylül
2015te Tunceliden Erzincana giderken -dört sene oldu-
kaçırıldı, Semih bu. Semih dört senedir bir defa ailesiyle
görüştü. Bunu da PKK terör örgütü kaçırdı. Yani IŞİDin
kaçırdığını söylerken, IŞİDin
yaptığı zulümleri söylerken PKKnın yaptığı
zulümlerden bahsetmezseniz Senin teröristin, benim teröristim. meselesine
gelir, bu da bu Türkiye'nin dibine dinamit koymaktır.
12 asker ve polis, 2 MİT görevlisi dört
yıldır PKKnın elinde. Hatta sizin genel
başkanlarınızı koruyan o polis memurları var ya,
onların mesai arkadaşları şu anda PKKnin elinde. Hiçbir
gün kalkıp Bu PKK terör örgütü bizi bile koruyan bu polis
memurlarını niye kaçırıyor? diye
hayıflanmazsanız bu söylediklerinizde samimi olmazsınız.
(İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yani burada hiç
tartışmaya gerek yok; zulmeden, kimliği ne olursa olsun
zalimdir; zulmü gören, kim olursa olsun mazlumdur; bunun altını böyle
çizelim. Yani burada IŞİDi tartışırken asker ve polis
katilini, polisleri kaçırıp dört senedir elinde tutan, aileleriyle
görüştürmeyen
Ben, Semih Özbeyin ailesiyle görüşüyorum; bir sene
evvel kız kardeşi geldi buraya, annesi felç olmuş, yatıyor.
Burada çoluk çocuk sahibi olan bir sürü arkadaşımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Evladını yitiren, evladından uzak kalan bir annenin
yaşadığı travmayı yaşıyor.
Değerli arkadaşlar,
bir daha tekrarlıyorum: Eğer bir zulümden bahsedecekseniz zulmün
ismine göre saklı tutmayın; PKKnın zulmünden de
bahsedeceksiniz, IŞİDin zulmünden de bahsedeceksiniz, FETÖnün
zulmünden de bahsedeceksiniz. Bütün zalimler kahrolsun!
Saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Kahrolsun evet! Bütün zalimler kahrolsun!
BAŞKAN Sayın
Oluç, yerinizden bir açıklama talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın HDP grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İki konu var. Birine, Ezidilerle ilgili olana
kısaca değineceğim. Doğrudur elbette ki kim zulüm görüyorsa
bu konuda, onlarla ilgili bir dayanışmayı, desteği vermek
gerekir. Fakat Ezidi dememizin özellikle bir nedeni var çünkü inançları
var ve o inançları değiştirmek için IŞİD aynı
zamanda bu barbarca çalışmayı yapıyor.
Dolayısıyla bir halk topluluğunun inancıyla ilgili bir
sorun yaşanıyor aynı zamanda, onun için vurgulamamızın
önemi vardı.
Fakat diğer konu hakkında şöyle bir
şey söylemek istiyorum: Şimdi, bu alıkonulan asker ve polis
aileleri geçtiğimiz aylarda Meclise geldiler topluca ve tek tek siyasi
partilerden randevu istediler. Biz de randevu verdik kendilerine,
görüştük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç,
bitirelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sanıyorum
Adalet ve Kalkınma Partisi de randevu verdi, görüştü; Cumhuriyet Halk
Partisi de randevu verdi, görüştü. Biz o görüşmede çok açık bir
şekilde ailelere şunu söyledik: Sizin alıkonulan
çocuklarınızla ilgili, biz üzerimize düşen ne varsa yapmaya
hazırız; Mecliste bulunan diğer partiler de eğer bu konuda
bir anlayış birliğine sahipse bu konuda gereken
adımları atalım; hem partiler olarak hem sivil toplum
kuruluşları olarak, insan hakları dernekleri olarak
alıkonulan asker ve polis çocuklarının hepsini ailelerine geri
getirecek adımları hep birlikte atalım. Bir tek önemli şey
var: İktidarın bu konuda bir güvence vermesi gerekiyor, dedik. Bu
konuda hâlâ aynı şeyi söylüyoruz, biz Halkların Demokratik
Partisi olarak bu durumda olan bütün gençlerin aileleriyle
buluşmalarını istiyoruz. Bu buluşmayı sağlamak
için de elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Sayın Bülbül, sizin de herhâlde kısa bir
açıklamanız olacak.
Buyurun.
34.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
hadisenin cereyan ettiği günden bugüne Ebubekir El Bağdadinin imha
edildiği yerle alakalı ciddi bir tezviratın söz konusu
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, faydalı olacağı kanaatiyle bir cümleyle
değinmek istiyorum ben, uzun değil.
BAŞKAN Yalnız kısaca
toparlayalım, gündemimiz uzun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, bu,
Bağdadinin imha edildiği yerle alakalı olarak o hadise cereyan
ettiği günden bugüne Meclisimizde, Genel Kurulumuzda da ciddi bir tezvirat
söz konusu. Bununla alakalı olarak Türkiye sınırının
4,5 kilometre dışında olması demek Türkiyenin kontrolünde
veya Türkiyenin misafirliğinde olması demek mi oluyor? Yani bunun
ihsas edilmesini, bu yönde kinayeli sözler sarf edilmesini biz bu şekilde
algılıyoruz. Türkiyedeki basın-yayın organlarına
güvenmeyebilirler bazıları. Operasyonla alakalı New York Times
tarafından yapılan detaylı çalışmada ve haberde bu
bölgenin o 12 tane gözlem noktasının ortasında olduğu bir
yalandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bülbül
lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) O bir
yalandır. Hadisenin olduğu yer, El Kaide bağlantılı
Hurras el-Din terör örgütünün komutanının evidir ve El Kaide
bağlantılı bu örgütün hâkimiyet alanının
derinliklerinde meydana gelmiş bir hadisedir. Hava sahası da Rusya ve
rejim güçleri tarafından kontrol edilen bir bölgedir. Bu, çok büyük bir
yalandır; bunun altını özellikle çizmek istiyorum.
Ha, 4,5 kilometre ötesinde böyle bir terörist
barınabilir mi? Ne yazık ki Türkiye'nin etrafında böyle bir
ateş çemberi var, onun için bugün bu güvenli bölge telaşı
içerisindeyiz. Allah nasip ederse
4,5 kilometre ötede inşallah bize
Mazlum Kobaninin kellesini de aldığımız günü gösterir
Allah diyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını
kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi
Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Sayın
Türkkanın konuşmasının başında ifade ettiği
Yozgat İl Başkanının hayatını kaybetmesini ben de
üzüntüyle öğrendim. Geçmiş dönemlerde il
başkanlığı yapmış birisi olarak il
başkanlarının parti için ne denli önemli olduğunu ve
partinin bayrağını taşımakta ne kadar özverili
olduklarını bilirim. Bu nedenle, öncelikle Seyfi Bayrak
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine ve
İYİ PARTİ camiasına ve tüm siyaset kurumuna da
başsağlığı diliyorum.
Başınız sağ olsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, sizin de herhâlde
aynı konuda bir talebiniz var.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, elim bir
trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ PARTİ
Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben de
tartışmanın sonlanmasını bekliyordum. Biraz önce
Sayın Türkkandan öğrendik Yozgat İl
Başkanlarının geçirdiği bir trafik kazası sonucunda
hayatını kaybettiğini. Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
diliyoruz, ailesine sabırlar diliyoruz, İYİ PARTİ
camiasının da başı sağ olsun. Acıları
acımızdır.
Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
36.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden
İYİ PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz de biraz evvel öğrendik, üzüntüyle
karşıladık. Hem ailesine başsağlığı
diliyoruz, İYİ PARTİ camiasına
başsağlığı diliyoruz ve sabır diliyoruz ailesine
aynı zamanda. Gerçekten üzücü bir durum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül
37.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ
PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmama başlarken onu ifade etmek gerekiyordu ama biz
de bu haberi üzüntüyle karşıladığımızı ifade
ediyoruz. Sayın İl Başkanına biz de Allahtan rahmet
diliyoruz; yakınlarına, sevenlerine ve İYİ PARTİ
camiasına da başsağlığı diliyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
38.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ
PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, biz de İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanının vefatından dolayı üzüntülerimizi iletmek
isteriz; İYİ PARTİ camiasına, ailesine, sevenlerine
başsağlığı dilerim.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, ne kadar sert tartışmalar yaşanırsa
yaşansın insani değerlerimizi koruyan bir ülke olarak yolumuza
devam edeceğimize ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, ben de tüm parti gruplarına
ayrıca bu hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Ülkemiz
ne kadar sert tartışmalar yaşasa da bizi diğer bütün
ülkelerden ayıran en önemli hasletlerden bir tanesi vefalı
oluşumuz ve insani değerlerimizin çok yüksek olmasıdır. Bu,
bizim, Türkiyemizin bir çimento taşıdır.
Tartışmalarımızı elbette yapacağız ama her
zaman insani değerlerimizi koruyan bir ülke olarak yolumuza devam
edeceğiz.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
IŞİD tarafından alıkonulan kadınların
akıbetinin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, önerinin üzerinde söz
isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Sera Kadıgil Sütlü. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Sütlü.
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli üyeler; HDPnin grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşmak üzere söz
almış bulunuyor, bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de Sayın Türkkanın bahsettiği,
vefat eden İl Başkanımıza, tüm İYİ PARTİ
camiasına ve tabii ki kaybedilen il başkanının ailesine
başsağlığı diliyorum; acınızı
paylaşıyorum.
Şimdi, Sayın Başkan, isterseniz
DAEŞ deyin isterseniz IŞİD deyin, ben Orta Çağ
özlemiyle yanıp tutuşan bir grup ahlaksız katil sürüsü. demeyi
tercih ediyorum. Bu insanların işgal ettikleri bölgede, zulmettikleri
halkların başına gelenler hepimizin malumu, bu konuda bir
ayrım yapma gereği de duymuyorum. En iyi ihtimalle 6
yaşından 70 yaşına kadar, 5 bin ila 7 bin arasında
kız çocuğunun ve kadının IŞİD tarafından
alıkonduğunu biliyoruz ve en iyi ihtimalle diyoruz buna.
Kaçırılanlar sadece Ezidi kadınlar değil, elbette çok fazla
sayıda Ezidi kadın var; Ezidiler var, Türkmenler var, Süryaniler,
Araplar; binlerce kadın ve çocuk, cazibeli kafirler pazarlarında
satıldı IŞİD tarafından bugüne kadar. 3 binin üzerinde
kadının ve çocuğun hâlâ ne yazık ki bu aşağılık
katil sürüsünün özür diliyorum ibarelerimden ötürü- elinde bulunduğu
tahmin ediliyor.
Tanık anlatımlarına dayanarak verilen
ifadeler var, bunlar çok can yakıcı ifadeler. Ne
canınızı sıkmak için ne ajitasyon yapmak için ne
yüreğinizi yakmak için söyleyeceğim ben bu ifadeleri; hakikaten, bir
kadın olarak araştırdıkça, içine girdikçe sinirim
bozulduğu için sizlerle de detayıyla paylaşmak istiyorum ben
bunları. Savaş ganimeti olduğu gerekçesiyle örgüt
militanları tarafından defalarca toplu tecavüze uğruyor bu
kadınlar, sadece bir kere değil birden çok defa
satılıyorlar, kullanıldıkça başka kişilere tekrar
tekrar değerleri düşerek özür dileyerek söylüyorum- satılmaya
devam ediliyorlar. Köle pazarlarında satış fiyatları
fiziksel özelliklerine göre değişiyor, yabancı basın
mensuplarından öğrendiğimiz kadarıyla; 50 dolardan
başlıyor 500 dolara kadar çıkıyor, Kadının
güzelliğine göre -yine çok özür dileyerek kullanıyorum bu ifadelerin
hepsini- 8 bin dolara kadar çıkıyor.
Derin internette pazarını kurmuşlar.
Deep web dediğimiz bir şey var bizim burada. Burada kadınlar
ve çocuklar fiyat etiketiyle satışa çıkarılıyorlar.
Sadece derin internette değil, hepimizin her gün kullandığı
Facebookta bile şöyle bir ilana rastlanmış durumda: Köle
almayı düşünen tüm kardeşlere duyurulur, bu köle 8 bin dolar.
IŞİD bir köle broşürü bastırmış
mesela, kölelere nasıl davranılacağını anlatıyor
militanlarına. Şöyle bir soru var, cevaplanıyor: Henüz
ergenliğe adım atmamış olan bir köle kızla cinsel ilişkiye
girebilir misiniz? Henüz ergen olmayan köle kızla yeterince
gelişmişse cinsel ilişkiye girebilirsiniz, eğer
gelişmemişse cinsel birleşme olmadan da zevkini
çıkarabilirsiniz.
Ele geçen kadınlar var, özellikle Ezidi
kadınlar var, birisi hatta Nobel Barış Ödülü kazandı;
defalarca tecavüze uğradığını anlatıyor. Türkmen
bir kadın var, basıldığı köyün camisindeki imamın
eşi. Üvey kızıyla birlikte alıkonuluyor. Üvey
kızım 18 yaşındaydı, onu ben büyüttüm; tecavüz
ettiler, oracıkta öldü. diyor. Onlarca kadının sadece tecavüz
sonucu kan kaybından öldüğünü kayıtlara geçiriyor. 17
yaşında bir çocuk anlatıyor arkadaşlar Evde iki ay
kaldık, defalarca tecavüze uğradık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Devam edebilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Sütlü.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Bizimki
bir şey değil de 10 yaşında çocuklar vardı, 7
yaşında sağır dilsiz bir çocuk vardı, ona da defalarca
tecavüz ettiler, hiçbir şey yapamadık. diyor.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) IŞİDten
bize ne?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Bunlar, kurtarılan kadınların beyanları ne yazık ki
Sayın Vekilim, evet.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bundan bize ne?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Biz
bunu neden konuşuyoruz peki Türkiye Cumhuriyeti Meclisinde şu anda?
Çünkü bizim topraklarımızda da bu kaçırılan
kadınların ve çocukların tutulduğuna dair çok ciddi
iddialar gündeme getirildi, özellikle yabancı basında.
Yabancı basında Gaziantepte ve Ankara
Keçiörende çok yakın tarihte meydana gelen bazı olaylar var.
Özellikle Gaziantepteki benim çok canımı sıktı. Bir
hukukçu sıfatıyla anlatacağım onu da çünkü Gaziantepte bir
ev basılıyor, köle ticareti yapıldığı
gerekçesiyle basılıyor, 23 Aralıkta -yanlış
hatırlamıyorsam- iddianamesi hazırlanıyor, akabinde ilk celsesi
31 Aralıkta görülüyor; ikinci, son celsesi 15 Ocakta ve tüm sanıklar
delil yetersizliğinden beraat ediyor.
Burada, burnumuzun dibinde, biz burada
konuşurken Ankara Keçiörende henüz 14 yaşında
kaçırılmış bir kız çocuğunu 18 yaşında
ele geçiriyor, Emniyet güçlerimiz baskın veriyor, çocuğu apar topar
yurt dışına kaçırıyorlar. Bunlar bizim
topraklarımızda oluyor. Biz milletvekillerinin temsil ettiği
Türkiye Cumhuriyetinin yetki alanındaki topraklarımızda
gerçekleşiyor ve bu, bu yüzden bizim sorunumuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Son,
tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bakın, Kanada Hükûmeti IŞİDden
kurtarılan 1.200e yakın Ezidi kadın ve çocuğun
hayatını kurtarmak için mücadele ediyorken biz bu konuda hiçbir
şey yapmama lüksüne bence sahip değiliz.
Tekrar okuyacağım bir ifade: Yüzlerine
bakmaya cesaret edemiyorduk, çok korkuyorduk. Bizi korkutmak için ateş
açıyorlardı. Kimi istedilerse zorla aldılar. Sürekli
ağlıyorduk. Kendimizi öldürmek istedik ama bir yolunu
bulamadık.
Şimdi, IŞİDin köle olarak
tuttuğu 3 bin kadın var. Bu kadınların, çocukların
kaçı Türkiyede, kaçı şu anda biz burada bu görüşmeleri
yaparken tecavüze uğruyor, kaçı öldürülüyor, kaçı kendini
öldürmenin yollarını arıyor, biz bunu bilmiyoruz. Bunları
araştırmak, bunun peşine düşmek, affınıza
sığınıyorum, yabancı basın
mensuplarının işi değil, bizim işimiz. Biz Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak IŞİD bir terör örgütüdür. diyorsak ve
bununla mücadele ettiğimizi söylüyorsak kendimizi
inandırıcı kılmak için bu olan biteni araştırmak
ve IŞİDlilere hak ettikleri cezayı vermek zorundayız
diyorum.
Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (CHP, HDP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekilimiz Sayın Atay Usluda. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süremiz üç dakika Sayın Uslu.
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yozgat İl Başkanının vefatı
nedeniyle hem İYİ PARTİye hem de yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Tabii, Türkiyeye ciddi bir göç akını var,
bugün 4 milyona yakın göçmen, yabancı Türkiyede yaşıyor ve
bunların büyük bir kısmı, yüzde 50si çocuk ve kadın. Savaş
ve göçler en çok kadın ve çocukları etkiliyor ama Türkiye bugüne
kadar önemli başarılara imza attı.
Kanada şu ana kadar 350 Suriyeli aldı.
Biraz önce hatip diyor ya Kanada bu işleri yaptı. 350... Türkiyede
arkadaşlar, her gün 250 Suriyeli çocuk doğuyor. Yani Kanadayı
örnek göstermeyin bize. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Kadınlardan,
çocuklardan bahset sen, neden bahsediyorsun? Kız çocuklarından
bahset.
ATAY USLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, HDPnin önerisinde bir insan ticareti
mağduriyetinden bahsediliyor. İnsan ticareti mağduriyeti konusu
bizim zamanımızda hukuk sistemine girdi Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunuyla. Bununla ilgili hem koruma ve güvence
sistemi oluşturduk hem de bir daire oluşturduk ve bu konuda ciddi
mesafeler aldık. Mesela, Türkiyede şu anda kaybolan mülteci çocuk
yok ama Avrupada 10 bin çocuk kayboldu. Beraber Göç ve Uyum Komisyonunu
kurduk, Almanyaya gittik, HDP milletvekilleri, CHP milletvekilleri, MHP
milletvekilleriyle beraber. Almanlar kendileri kabul ettiler, dediler ki:
Bizde çocuklar kayboluyor, istismara uğruyor göçmen çocuklar. Ama bizde
böyle bir örnek yok. Bu aynı şey kadınlar için de söz konusu.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Gel, Bursaya gel!
ATAY USLU (Devamla) Şimdi, gelelim.
Biz terör örgütleriyle savaşıyoruz,
onlarla mücadele ediyoruz. Bakın, şu ana kadar 7.600 yabancı
terör savaşçısını sınır dışı
etmişiz. 75 binine giriş yasağı koymuşuz; PKKlı,
PYDli, DEAŞlı, aklınıza ne gelirse bunlarla ilgili hem
sahada hem de bu anlamda hukuki mücadelemizi devam ettiriyoruz.
Şunu ifade edeyim: Haseke, Rakka, Deyrizor,
Kobani; Fıratın doğusundaki 4 büyük bölge. Buradan, burası
doğumlu olup Türkiye'de yaşayan 600 bin Suriyeli var. Ayrıca, bu
bölgeden 400 bin Suriyeli daha geldi. Yani 1 milyon Suriyeli şu anda
Türkiye'de. Bunlar niye geldi? DEAŞtan kaçtılar ama DEAŞtan
kaçtıkları kadar YPGden, PYDden ve PKKdan da kaçtılar. Hiçbir
zaman HDP bunu söyleyemiyor. PKK, PYD terör örgütüdür, DEAŞ da terör
örgütüdür, bunu aynen ifade edemiyorlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bu
çocukların sorununu çözecek mi yani?
ATAY USLU (Devamla) Bakın, önerge şöyle,
diyor ki: IŞİD tarafından alıkonulan
Şöyle deyin:
IŞİD, PYD, PKK ve YPG terör örgütü tarafından alıkonan
Söyleyin haydi; cesursanız söyleyin, samimiyseniz söyleyin, siyasal
partiyseniz haydi söyleyin, korkmayın. Bunları söylemiyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakın, yine bunlardan bahsediyorsunuz ama
Diyarbakırdaki Kürt annelerden bahsedemiyorsunuz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Önerge
verdik, önerge, yuh ya! Yapmayın Allah aşkına ya!
ATAY USLU (Devamla) Neden PKKnın, PYDnin
kaçırdığı, istismar ettiği, zorla silah verdiği
kızlardan bahsetmiyorsunuz, onlar sizi ilgilendirmiyor mu?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Araştırılsın diye önerge verdik, ayıp ya!
ATAY USLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, önemli bir konuyu gündeme getirdiniz.
Meclisimizde Göç ve Uyum Alt Komisyonu var, ben de
başkanlığını yaptım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ATAY USLU (Devamla) Göç ve Uyum Alt Komisyonu
Başkanlığı yapıyorum. Bu Komisyonu beraber kurduk,
beraber çalışıyoruz, neredeyse her hafta bir toplantı
yapıyoruz. Geçen dönemde dediler ki: Antepte istismar var. Beraber
gittik inceledik. Geçen dönemde dediler ki: Mardinde Ezidilerle ilgili sorun
var. Beraber gittik inceledik.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yok muydu peki?
ATAY USLU (Devamla) Doğruları da tespit
ettik, yanlışları da tespit ettik. Yine, bakın, ben
Komisyon Başkanı olarak
Bu konuda ortaya koyduğunuz bireysel
örnekleri Komisyon olarak inceleyeceğiz, varsa bir sorun mutlaka
çözeceğiz ama değerli arkadaşlarım, siz de
Bakın, yalnızca DEAŞtan değil,
PYDden, PKKdan kaçan kızlarımız var, onlar tarafından
dağa çıkarılıyor bu kızlar, onları da bu konunun
içinde dâhil edin.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Komisyon
kuralım. Niye bu kadar kaçıyorsunuz?
ATAY USLU (Devamla) - Asla samimi değilsiniz,
bunu net ifade edeyim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Diyarbakırdaki annelerle ilgili de komisyon kuralım haydi.
ATAY USLU (Devamla) - Bunu ifade edebildiğiniz
gün siyasal parti olursunuz.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) HDPnin siyasal
partiliğini sorgulayamazsınız. Ayıp! Tek adamın
partisi!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, bir
değerlendirmenizi alalım, sonra da oylamaya geçelim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Antalya Milletvekili Atay Uslunun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Konuyu tartıştığımız
yer Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Biz, bu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üçüncü büyük grubuyuz. Grubumuzdaki bütün milletvekilleri seçimle,
halkın oylarıyla seçildiler ve buraya geldiler, halkın iradesini
temsil ediyorlar. Hiçbir kimse, bakın hiçbir kimse HDP siyasi parti mi
değil mi? diye tartışamaz. Öyle bir şey yok.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Haddi
değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yani bu, uygun
bir şey değil demokratik siyaset açısından
baktığımızda.
İkincisi, biz sizin siyasi rakibiniziz; siyasi
rakibinizle tartışırsınız, eleştirirsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Bazen sert tartışmalar da olabilir ama
biz, siyasi parti olarak sizin karşınızdayız, siyasetinizi
eleştiriyoruz. Bize Siyasi parti değilsiniz. derseniz biz de size
Siz de siyasi parti değilsiniz. deriz. Haydi, ondan sonra nereden
çıkacağız işin içinden? Yani bu böyle olmaz.
ŞAHİN TİN (Denizli) PKKya ne
diyorsunuz, onu söylesene sen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Böyle olmaz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
IŞİDi tartışırken niye rahatsız oluyorsunuz
arkadaşlar ya?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Böyle olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, lütfen
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Meseleleri
tartışırken siyasi partiler olarak bu Meclis çatısı
altında tartışıyoruz, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunu sorgulamayın, sorguladığınızda başka
şeyleri konuşmak zorunda bırakıyorsunuz bizi; bu da
demokratik siyasete zarar veriyor.
Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 6/11/2019 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
IŞİD tarafından alıkonulan kadınların
akıbetinin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Antalya
Milletvekili Atay Uslunun HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine, CHPnin göç ve göçmen yaratan politikalar ile politikacılara
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
iki noktaya değinmek gerekiyor.
Birincisi, Sayın Serra Kadıgil rakamlarla
ve herkesin yüreğini dağlayacak gerçeklerle kürsüdeydi. Bir süre
sonra Bunu niye anlatıyorsun? falan, sonra iş Türkiyenin içine
geldi; sonra, göç ve göçmen politikalarından sorumlu Göç ve Uyum Alt
Komisyonunun Başkanını dinledik. Ben gerçekten, böyle,
doğru kurulmuş bir dil beklerdim ama önce Kanadadan
başladı, 250 tane almış, Türkiyede 250 tane
doğuyormuş. Cumhuriyet Halk Partisinin pozisyonunu şöyle
netleştirelim size: CHP göçe ve göçmene karşı değildir ama
göç ve göçmen yaratan politikalara ve politikacılara
karşıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen Sayın
Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bugün Türkiyede 250 çocuk
vatanından uzakta doğuyorsa bu, monşerler diplomasisi diye
aşağıladığınız geleneksel dış
politikayı terk ettiğiniz, komşunuzun toprak bütünlüğüne
saygılı olmadığınız, komşunuzdaki devlet
dışı unsurları muhatap aldığınız ve
komşunuzda bir iç savaş
kışkırtıcılığı
yaptığınız için komşunuzdaki huzursuzluk ve iç
savaşın bir sonucudur. Burada sorumluluğu üstlenmek yerine
Kanadanın bilmem neyiyle karşılaştırmayı ve bunu
milletvekilimize atfen söylemeyi doğru bulmam.
Bu tartışmadan bağımsız bir
şey söylemek istiyorum: Son günlerde artan bir şekilde
Bir zaman
size karşı yapıldığında da onu yanlış
buluyordum, bugün de söylüyorum: Şu cümleyi söyle. Şu cümleyi
söyleyebilir misin? Arkadaşlar, faşizmin son evresi konuşmayı
değil, susmayı yasaklar. Siz eğer dönüp de birilerine Şu
cümleyi kurabilir misin? demeye başladıysanız faşizmin son
evresine geçtiniz demektir. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Bu konuda herkes aklını başına almalı.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ne alakası var ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
tartışmalar tartışmaları doğuruyor ama Sayın
Muş, siz de bu konuda bir değerlendirme yapacaksınız;
sizden ricam, toparlamanızdır.
Buyurun.
41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, mesele şu
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Muş.
Değerli arkadaşlar, Sayın Grup
Başkan Vekilinize söz verdim, rica ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; konu şu: Biz Sayın
Özgür Özelin bu hâl ve tavırlarına alışkınız,
alıştık, Türkiyede alıştı.
Çıkarsınız siz Suriyeye yönelik nasıl bir politika
geliştireceğinizi açıklarsınız. Barış
Pınarı Harekâtıyla alakalı ne düşünüyorsunuz
kamuoyuyla paylaşırsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Davet ettik, gelmediniz
abicim. Suriye Konferansına çağırdık, gelmediniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Müsaade et.
Nihayetinde partilerin ortaya koyduğu
politikaları kamuoyu değerlendirmeyecek mi? Değerlendirecek.
Dış politikayla alakalı ne diyorsunuz? İç politikayla
alakalı ne diyorsunuz? Ekonomiyle alakalı ne diyorsunuz? Çıkarsınız,
böyle dobra dobra, adım adım, nasıl bir politika
geliştireceğinizi paylaşırsınız kamuoyuyla. Bize
burada Efendim, sizin dış politikanız şöyle, sizin
dış politikanız böyle... Tamam, bizim dış
politikalarımızı beğenmediğinizi anlıyoruz;
çıkın, kendi politikanızı izah edin, anlatın.
Bir diğer konu, faşizmle alakalı,
efendim Faşizmin son evresi şudur, faşizmin sonundan önceki
evresi buydu, şimdi sona evrildiler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz
başkalarının avukatlığını yapmayın.
KEMAL ÇELİK (Antalya) HDPyi savunuyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz kendi
politikalarınıza bakın, başkalarının
avukatlığını da yapmayın. Onlar kendilerini
savunurlar. Birisine bir eleştiri yapıyorken ses CHPden çıkmasın.
Biz HDPnin ortaya koyduğu yanlışları, ortaya koyduğu
ikircikli tavrı burada anlatıyoruz, savunması Özgür Özele
düşüyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Niye? Zulmü
seyretsin mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Savunması
sana düşmesin. Sen kendi partini savun, kendi politikalarını
savun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakın, bu
ülkeye faşizmi tanıtan CHPdir, faşizmin babası CHPdir. Bu
böyle bilinmeli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, bu da bir söz hakkı
doğurdu Özgür Beye.
Yani arkadaşlar, Toparlayın. derken
sizler konuları daha birbirinize karşılıklı
getiriyorsunuz. Beni ara vermek durumunda bırakmayın.
Toparlayalım Sayın Özel, buyurun.
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, ana
muhalefet partisinin görevinin iktidarın dış politikada varsa
yanlışlarını eleştirmek olduğuna ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birincisi, herhâlde dünya parlamentolarında bir tek burada ana muhalefet
partisi Siz bizim dış politikamızı niye
eleştiriyorsunuz? sorusuyla muhataptır. Ana muhalefet partisinin
görevi, iktidarın dış politikasında yanlış varsa
onu eleştirmektir. Ha, doğrusunu söylemek, o da bir seçenek. Onu
Suriye Konferansıyla yaptık, bütün dünyada takdir topladı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kimse görmedi.
Hangi dünyada takdir topladı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Partiniz de davetliydi,
gelmediniz. Sonuç bildirisi ortadadır. CHPnin Suriye konusunda
yanlış yapıyorsunuz. dediği ve zamanında böyle
şaha kalkıp karşı çıktığınız
işlerde, şimdi Ee, ben görüşmüyorum ama istihbarat örgütüm
görüşüyor, ikinci adamlar olabilir, günü gelirse milletim için...
noktasına paşa paşa geliyorsunuz.
Faşist meselesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) En büyük âcizlik şu:
Oturursun sen bu Parlamentoda, bu Parlamentonun, bu düzenin, bu rejimin kurucu
kadrolarına karşı, bu ülkenin 1inci, 2inci
Cumhurbaşkanlarına karşı dolaylı olarak saldırıda
bulunursun. Onlar dünyada faşizm rüzgârı varken Türkiyeye
demokrasiyi getirmişler, siz dünyada demokrasi rüzgârı olan bir
süreçte Türkiyeye faşizmi dağıtıyorsunuz; bir kere bunu
bilin. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dur, daha bitmedi. Acele etme
Sayın Muş, sen konuş konuş konuş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, hangi
demokrasi ya? 1950ye kadar tutabildiniz, sonra tutamadınız.
Demokrasi yanlısı güçler kazandı, zaruretten getirdiniz
demokrasiyi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, kendisi söz aldığında dünyadaki hiçbir demokratik
rejimde yapılmayanı yapacak, cumhuriyetin kurucu kadrolarına
sataşacak; onu da ayıplayarak izleyeceğiz ve gerekli cevabı
vereceğiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Cumhuriyet sizin
tekelinizde mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, şunu söyleyelim:
Herkes kendini savunur, ayrı. Sosyal demokrat bir parti tutup da bir
haksızlık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez, buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Faşizmin birincil
göstergesi olan Şu davranışta bulunur musun? Bunu söyler
misin? Bu dediğimi tekrar eder misin? gibi faşizmin son evresini
yaşatıyorsanız biz burada susup da buna sessiz kalmak için
oturmuyoruz. Bırakın, birileri demokrasiyi savunsun. Sizi, Şu
cümleyi kurar mısınız? denildiğinde kedi yavrusu gibi
kıvrandığınız dönemde Cumhuriyet Halk Partisi ve
Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüleri savunuyordu, bunu da unutmayın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Muş, rica ediyorum;
toparlayalım ama artık, tartışmayı bir noktada
bırakalım.
Buyurun.
43.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devletin mi CHPyi, CHPnin
mi devleti kurduğunun ayrı bir tartışma konusu
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bu noktada, Genel Kurulun gündeminin bu şekilde işgal
edilmesini gerçekten doğru bulmuyorum fakat hangi yanlışı
düzelteceğiz? Şimdi, ikide bir Cumhuriyetin kurucu kadrosu biziz
Ya, millet topyekûn bir mücadele vermiş, cumhuriyetin sahibi bir
Cumhuriyet Halk Partisi, başka hiçbir sahibi yok(!) Devletin sahibi CHP,
devleti CHP kurdu. Ya, devlet mi CHPyi kurdu, CHP mi devleti kurdu; bu da
ayrı bir tartışma konusu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkisi de doğru.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sistem kuruldu,
devlet kuruldu, bir partiye ihtiyaç vardı, CHPyi kurdular.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Keşke
sahiplenseniz, sahiplenin diye uğraşıyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, bütün
millet mücadele etmiş ama CHP kurdu bu işi. İşin öncüsü
CHP hep(!)
Şimdi, değerli arkadaşlar, cumhuriyet
sizin tekelinizde değil, babanızın malı da değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Keşke sahiplensen,
keşke sözde değil, özde sahiplensen.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, söz
atmayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Cumhuriyetin en
büyük savunucusu da hiç merak etmeyin, size rağmen savunan yine biziz,
size rağmen savunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Demokrasiyle alakalı da CHPnin demokrasiyle
imtihanı çok ağırdır. Bakın, bunları söylemek
bizi üzüyor. Bakın, gerçekten, çeşitli çok partili hayata geçiş
denemeleri yapıldı, olmadı; 1946da geçtiler, oyu açık
kullanacaksın, sandığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nerede yapmışlar?
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen
toparlayın.
Bakın, kanun görüşeceğiz daha.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
Sayın Başkan, oylar açık
kullanılacak, tasnif kapalı yapılacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nerede yapmışlar,
Mehmet Muş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Dünya demokrasi
tarihine bunu geçiren CHPdir. Dayanamadı, İkinci Dünya
Savaşından sonra, demokrasi yanlısı güçler kazanınca
-bakın, zaruretten diyorum- zaruretten geçmek zorunda kaldılar.
Onlara kalsa şimdiye kadar tek partiyle taşımaya
çalışırlardı, mecburen, 1950de seçimi yapmak zorunda
kaldılar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) 1946ya
geri döndük, geri.
MEHMET MUŞ (İstanbul) O günden itibaren
tek başına bir iktidar yüzü göremediler ve göremeyecekler,
göremezler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
1946yı arıyoruz, arıyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, bizi
faşizmle suçlayanlar Führere selam gönderenlerdir, bunu unutmayın.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, bir dakikalık
süre veriyorum, bir dakikada toparlayın.
Bakın, ara vermeyip tartışmaları
kesmemeye çalışıyorum ama 4üncü defa söz veriyorum
arkadaşlar. Grup önerilerimiz var; Sayın Muş, bekleyen bir kanun
teklifiniz var yani artık bazen tartışmaları da makul bir
şekilde keselim değerli arkadaşlar.
Sayın Özel, siz de çok yetenekli bir
siyasetçisiniz, ben toparlayacağınızı biliyorum.
Sataşma doğurmadan bir rica edeyim
Buyurun.
44.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şunu söyleyelim: Açık oy, gizli tasnif. Bütün iddiaların
doğru olduğunu kabul edelim. Yıl 1946da Mersinin bir köyünde
yaşanmış bir ayıba sarılmış, anlatıyor.
Ya, bundan iki sene önce, daha bir önceki Başbakanınıza ve bütün
milletvekillerinize Anayasa değişikliği sırasında,
parti zabitlerinin önünde açık oy kullandıran siz değil misiniz
ya, siz değil misiniz be kardeşim? (CHP sıralarından
alkışlar)
Faşizme selam yollamak... 1940larda iki devlet
adamı arasındaki yazışmayı söylüyor. Kardeşim,
Türkiye Büyük Millet Meclisi salonundan yapıyorsunuz bunu. Ne yasaktı
Almanyada faşizmin son evresinde? Şunu demek, bunu demek değil,
Nazi selamı yapmamak suçtu. Siz ülkeyi bu noktaya getirdiniz.
Ayıbınızla oturun, kurtulacağımız günü
sabırsızlıkla bekliyoruz hepimiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, bir saniye Sayın Oluç,
sizler gibi bekleyen milletvekillerimiz de var. Herkesin kendine göre bir
gündemi var, arkadaşlarımızın da kendi yöreleriyle ilgili
gündemleri var.
İç Tüzük 60a göre söz taleplerini
karşılayacağım değerli arkadaşlar, sisteme giren
tüm arkadaşlarımıza söz vereceğim.
Buyurun Sayın Kaşlı
45.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaray ili Eskil ilçesi Kaputaş Yaylası
çiftçilerinin toplulaştırmada yaşanılan
mağduriyetlerinin giderilmesini talep ettiğine, Taşkapı
İlkokuluna ve Ortaokuluna Z-Kütüphane ile robotik kodlama sınıfının
kazandırılmasına vesile olan okul müdürü ile öğretmenlerine
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Önceki gün ziyaret ettiğim
Aksarayımızın 2nci büyük ilçesi Eskil Kaputaş
Yaylamızda hemşehrilerimizle yaptığımız
istişare neticesinde çiftçilerimiz toplulaştırmada mağdur
olduklarını ifade etmişler ve bunu bir dosya hâlinde
tarafıma iletmişlerdir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından
bir heyet görevlendirilerek yerinde tekrar inceleme yapılması talepleri
vardır. Bu dosyayı ilgili Bakanımıza ileteceğimizi
buradan bildiriyorum.
Ayrıca Eskil ilçesi Kaputaş
Yaylasındaki Taşkapı İlkokulu ve Ortaokuluna Aksaray
genelinde az bulunan Z-Kütüphane ve robotik kodlama
sınıfının kazandırılmasına vesile olan okul
müdürümüze, öğretmenlerimize ve katkısı geçen
hemşehrilerimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
46.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, Karayollarında çalışan taşeron
işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ve çiftçilerin
borçlarının faizsiz olarak ertelenmesinin zorunlu hâle geldiğine
ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkürler
Başkanım.
Karayolları 6ncı Bölge Müdürlüğüne
bağlı Nevşehir, Niğde, Yozgat, Kayseri merkezde çalışan
Karayollarına iş yapan değişik firmalardaki işçiler
iki aydır ödemelerini alamamaktadır. Ayrıca personel 7/24 saat
koşulunda çalıştığı hâlde fazla mesai ücreti
ödenmediği gibi talepte bulunan işçiler de işten
çıkarılmakla tehdit edilmektedir. Bu işçiler
Karayollarının bakım, onarım ve buzlanmasıyla mücadele
işi yapmaktadırlar. İşçilerimiz kışın
kapıda olduğu bir dönemde iş bırakma eylemine
başlamadan benim aracılığımla son
uyarılarını yapmaktadırlar, ilgilileri ve
Bakanlığı göreve davet ediyorum.
Çiftçilerimizin borçlarını bu ekonomik
koşulda ödemeleri mümkün görülmemektedir. Faizli yapılan ertelemeler
hiçbir işe yaramamaktadır. Çiftçilerimizin borçlarının iki
yıl faizsiz olarak ertelenmesi zorunlu hâle gelmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beko
47.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
kıdem tazminatının fona devrinin işçiler
açısından sonun başlangıcı olduğuna ilişkin
açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çalışma hayatını
daha da güvencesiz ve esnek hâle getirmeye dönük niyetler ne yazık ki tek
tek ortaya çıkmaya başladı. Önce ekim ayında IMF
tarafından Türkiyeyle ilgili açıklanan raporda, sonrasında
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın açıkladığı
Yeni Ekonomi Programında, ardından Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 24 Ekim 2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı
sunuşta, son olarak Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanının 29 Ekimde basına
yansıyan açıklamasıyla, çalışma hayatını
hukuksuz ve güvencesiz hâle getirme niyetleri ortaya koyulmuştur.
Kıdem tazminatı seksen üç yıllık temel bir işçi
hakkıdır. Türkiye işçi sınıfı 1936dan bu yana
kıdem tazminatı hakkına sahiptir. Kıdem tazminatı,
işverenlerin ve Hükûmetin iddia ettiği gibi yük değil, haktır.
Kıdem tazminatının fona devri işçiler açısından
sonun başlangıcıdır. Emekçilere kölelik dayatılmak
isteniyor; bu, kesinlikle kabul edilemez.
BAŞKAN Sayın Ünsal...
48.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın kurucusu olduğu
şirkete KDV istisnası, gümrük muafiyeti, vergi indirimi ile sigorta
prim desteğinin sağlandığına ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
FETÖydü, DEAŞtı, PYD derken, bütün
Parlamento bir iki saattir bu konuları konuşurken, Devlet
Demiryollarına ait bina ve yapılar ile Atatürk Orman Çiftliğine
ait arazilerin kendisine verilmesiyle hatırladığımız
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yine gündemde arkadaşlar. 78
dönüm arazi MEDİPOL Hastanesine verilmişti. Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Sağlık Bakanı Kocanın kurucusu
olduğu şirkete bizler burada konuşurken- 220 milyondan fazla
teşvik verdi. Bu ülke hepimizin. Sağlık Bakanının
şirketine KDV istisnası, gümrük vergi muafiyeti, vergi indirimi,
sigorta prim desteği sağlanmıştır. Ayıptır,
ayıp, ayıp! Buradaki milletvekili arkadaşların çoğunun
bilgisi olduğunu zannetmiyorum. Eğer bilgileri de varsa, susuyorlarsa
yazık. Milyonlarca yurttaşa küçücük borçları için bile haciz
uygularken Sağlık Bakanlığına verilen bu milyonluk
teşvik en hafif ifadeyle vicdanları yaralıyor.
BAŞKAN Sayın Öçal...
49.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçalın, Suriyedeki insan hakları ve kadın hakları
ihlallerine bütüncül açıdan yaklaşılması, Vicdan Konvoyu
ile Uluslararası Af Örgütünün raporunda yer alan Sednaya Hapishanesiyle
ilgili verilerin dile getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
CHPli vekilimiz IŞİD ve onların
uyguladığı kadın hakları ihlallerine değindi.
Elbette ki gerçekliği oranında katılıyoruz, bir kadın
ve insan olarak asla kabul etmiyoruz ama biz buradaki, Suriyedeki insan
hakları ve kadın hakları ihlallerine bütüncül bir açıdan
yaklaşılması gerektiğini de vurguluyoruz. Özellikle, Esat
zindanlarında mahkûm tutulan 10 bin kadın ve kız çocuğunun
sistematik tecavüz ve işkence mağduru olduklarını da burada
dile getirmelerini isterdik. 55e yakın farklı ülkeden aktivistin
katıldığı ve destek verdiği, iki yıldan beri bu
yana da uygulanan Vicdan Konvoyundan da bir kelime burada bahsetmelerini rica
ederdik.
Bunun yanında, Uluslararası Af Örgütünün
Sednaya Hapishanesindeki kadın mahkûmlara uygulanan verileri de
ortadadır; lütfen, bunu da objektif olarak dile getirmelerini bekleriz.
BAŞKAN Sayın Özen
50.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
ayrımcılığa, baskıya ve insanları bölmeye yönelik
çalışmalara son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Dilimiz yeni bir deyim kazandı: Nerede asfalt
yol bitiyorsa oradan sonra bir Alevi köyü vardır. Türkiyenin her
yerinde, istisnalar dışında bu böyledir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
Tunceliye git de yollara bak.
BAŞKAN Zülfü Bey
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Memleketim olan
Kahramanmaraşta Kabayar, Düğünyurdu, Kızılcıksuyu,
Afşinin Türkçayırı, İncirli köyleri -liste çok uzun-
yetkililere hizmet için başvurduklarında ya Seçim döneminde AKPye
oy vermiyorsunuz. denip reddediliyor ya da Köyünüze camiyle
başlayalım, ondan sonra hizmet gelir. diyorlar. Bu, basında bu
hafta işlendi. Kars Sarıkamışta bir köye cami
yapılmaya başlandı. Bu ayrımcılığa, bu
baskıya, insanları bölmeye yönelik çalışmalara son
verilmesi gerekiyor, eşit yurttaşlığın herkese
uygulanması gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Beyaz
51.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın,
hayatını kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl
Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ve
İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan eden 4 kardeşin toplu intihar
olayına ilişkin açıklaması
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Yozgat İl Başkanımız Seyfi
Bayraka Allahtan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, dün akşam Fatih
ilçemizde 4 kişinin ilk belirlemelere göre ekonomik
sıkıntılar sebebiyle intihar ettiği söylenmektedir. 48, 54,
56 ve 60 yaşlarında 4 insanımız maddi yoksunluk sebebiyle
canına kıyıyorsa hepimiz ellerimizi
başımızın arasına koyup düşünmeliyiz. Ülkemizde
iktidar sahipleri âdeta Lale Devri yaşarken vatandaşlarımız
günden güne yokluğun pençesine düşmektedir. Merhum ailenin intihar
ettikleri günün akşamında, ödeyemedikleri 601 TLlik fatura yüzünden
elektriği kesildiği ortaya çıktı. Vatandaşı böyle
bir trajedinin kurbanı olmuş bir devletin
Cumhurbaşkanlığı sarayının aylık elektrik
giderinin 1 milyon TL üzerinde olduğunu da dikkatinize sunuyor, vefat eden
ailelerimize başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
52.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaray ili
Karataş köyündeki taş ocaklarına bir yenisinin daha eklenmek
istendiğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Aksarayımızın merkez Karataş
köyü sınırları içerisinde özel işletmelere ait 4 adet
taş ocağı bulunmaktadır. Bu taş ocaklarının
işletilmesine köy halkının rızası olmamasına
rağmen bir yenisi daha eklenmekte yani 5inci taş ocağı
açılmak istenmektedir. 5inci taş ocağının
işletilebilmesi için köy tarlalarından ve köy merasından
yaklaşık 5 kilometre yol istenmektedir. Geçim kaynağı
sadece tarım ve hayvancılık olan Karataş köyünün hayvan
otlaklarının da zarar göreceği, dinamitle yapılan patlatmayla
hayvanların tedirgin olduğu, bu patlatmayla hayvanların içme
suları ve bazı binalarda çatlakların oluştuğu da
gözlenmektedir.
Yine, ağır iş makinelerinin
çıkarmış olduğu tozlardan dolayı bağ, bahçe ve
tarladaki ürünler zarar görmektedir. Yaklaşık bine yakın
nüfusuyla Karataş köylülerimiz mağdur durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
53.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Türkiyenin kendi tohumluğunu üreten ve ihraç eden ülke
konumuna getirildiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Ülkemiz
tohumculukta 2002 öncesiyle kıyaslanamayacak noktalara gelmiştir.
Türkiyeyi kendi tohumluğunu üreten ve ihraç eden ülke konumuna getirdik.
Biyolojik çeşitliliğimizi koruyan büyük projeler yaptık.
Hâlihazırda 85 ülkeye tohum ihracatı yapmaktayız. 2002
yılında 145 bin ton olan tohum üretimimiz 2018 sonu itibarıyla 1
milyon 59 bin tona çıkmıştır. Son on altı yılda fide
ve fidan üretimi 47 kat artışla 4 milyon adetten 189 milyon adede
çıkarılmıştır. Bugün meyvecilikte kullanılan
fidan ve fidelerin yüzde 96sı yurt içinde
sertifikalandırılmaktadır. Tohum dış ticaretinde
ihracatın ithalatı karşılama oranını 2002'de
yüzde 30 iken 2018'de yüzde 85'e yükselttik. Tohum ve fidan ilk kez Hükûmetimiz
döneminde destekleme kapsamına alınmıştır.
Meyvecilikte kullanılan fidanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kadıgil
54.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bir sataşma olarak
değerlendirmiyorum Sayın Öçalın açıklamalarını.
Hatta bilakis, IŞİD zulmündeki kadınların
varlığını kabul ettiği ve
araştırılmasını desteklediği için de bir
kadın milletvekili olarak kendisine teşekkür ediyorum. Ancak bizlere
tanınan bu kısıtlı, iki dakika, üç dakika, beş
dakikalık sürelerde tüm Orta Doğu coğrafyasında zulme
uğrayan kadın arkadaşlara değinemediğim için de
özürlerimi kabul etmesini rica ediyorum. Eğer ki bu konuda bir
araştırmaları olur buraya getirirlerse de seve seve
destekleyeceğimizi, hangi kadın arkadaşın başına,
hangi terör örgütünden ne gelirse gelsin yanında ve arkasında
olacağımızı bilmesini istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu
55.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, iktidarın bilirkişi raporundaki Murat
Dağında madencilik olmaz. tespitini dikkate alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bölgenin can damarı ve Porsuk, Banaz
çaylarının doğduğu, Susurluk, Sakarya, Gediz ve Menderes
Nehirlerini besleyen önemli su kaynağıyla ovamıza can katan Murat
Dağında siyanürle altın işletmeciliği
yapılmasına iktidarın olur vermesi üzerine, Eskişehir,
Kütahya, Uşak, Afyon, İzmir ve bütün yaşam savunucuları
büyük bir mücadeleye başlamıştı. Dün açıklanan
bilirkişi raporu Murat Dağındaki bu maden faaliyetinin memleketimizin
hayrına olmayacağını gösterdi. Murat Dağı,
Ağrı Dağından sonra Türkiyenin en büyük ikinci su
rezervine sahiptir. Bu yaşam kaynağını sermayenin eline
vermek bu varlıkları yok etmektir. İktidar, bilirkişi
raporundaki Murat Dağında madencilik olmaz. tespitini görmezlikten
gelmemelidir. İktidarı, havasıyla, suyuyla ve sunduğu tüm
nimetlerle ülkemize
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersoy
56.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
Adana Büyükşehir Belediyesinde yaşanılan işten
çıkarmalara ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Güzel şehrim Adanadan ne yazık ki yine
kötü haberler var. Yine binlerce Adanalı hemşehrimiz Adana
Büyükşehir Belediyesi tarafından hiç de haklı olmayan
gerekçelerle işten çıkarılmaktadır. Belediye seçimlerinden
önce belediye çalışanlarıyla ilgili verilen söz ne yazık ki
seçilen belediye başkanları tarafından tutulmamaktadır.
Özellikle işçi ve emekçinin yanında olduğunu iddia eden, kendisi
dışında tüm kesimleri emek hırsızı
ithamlarına boğan bir siyasi partinin belediyesinde böyle bir
gerçeğin yaşanması dikkat çekicidir diyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arslan
57.- Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, Kars
ili Sarıkamiş ilçesi Aşağı Sallıpınar
köyünde yapılmak istenen camiye ilişkin açıklaması
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sarıkamışın
Aşağı Sallıpınar köyünde bir cami yapılıyor.
Bu camiyle ilgili olay şudur: Muhtar Annemin bana vasiyetidir, bu köyde
bir cami yapacağım. dediği için ve köylünün desteğini
aldığı için köyde cami yapılmaktadır ancak bu köyde
cami yapılmasını istemeyen, şehir dışından,
köy dışından birileri bu olayı çok başka bir boyuta
taşıdı, sanki Kaymakamın Bu işin
karşılığında, köyde cami yapılmasına izin
verilirse hizmet edilecek. dediği gibi bir şey üretildi; külliyen
yalandır. Köyde yıllardır hizmetler yapılmaktadır, bu
sene de kilit parke taşı yapılmıştır.
Muhtarın, annesinin vasiyetini yerine getirmek için bir talebini köylü
yerine getiriyor. Biz köylerin hepsine hizmet ettiğimiz gibi buraya da
hizmet ediyoruz, hizmet etmeye de devam edeceğiz. Bu doğru bilginin
kamuoyuyla paylaşılmasında fayda vardı.
Teşekkür ediyorum.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Benim yedi sülalem de
vasiyet ediyor, köye cemevi yapılmadı bir. Eğer vasiyetle
oluyorsa
AHMET ARSLAN (Kars) - Kendi muhtarına söyle;
gitsin, yapsın.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Onlar muhtarları
sever miydi? Cemevi yapın.
AHMET ARSLAN (Kars) - Cemevi de yapıyoruz, cemevi
de yapıyoruz merak etmeyin, cemevi de yapıyoruz.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir saniye
Sayın Koncuk
58.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, elim
bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ
PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Yozgat İl Başkanımız Seyfi
Bayraka Yüce Allahtan rahmet diliyorum. Seyfi Bayrakla yıllarca
sendikal mücadele yaptım. Emekli olmadan önce TÜRK
EĞİTİM-SEN Yozgat Şube Başkanlığını
yapan, gerçekten yiğit kelimesini sonuna kadar hak eden bir
kardeşimizdi. Aynı zamanda bir gönül insanıydı;
insanları seven, herkesi kucaklamaya çalışan bir gönül
adamıydı. Bu vesileyle, bütün arkadaşlarıma, ailesine,
camiamıza ve bütün Türk milliyetçilerine
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
59.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yerel
siyasetçilerin de eleştiriye açık olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
tüm siyasetçiler olduğu gibi yerel siyasetçiler de eleştiriye
açıktır. Bugün eleştirilen Belediye Başkanımızdan
önceki belediye başkanı hangi siyasi partiden, Adanada, bakmak
lazım. 2014 yılında 7.500 kişiyle aldığı Belediyeyi
hiçbir icraat yapmadan 2019 yılında 15 bin istihdama
kavuşturmuş birisinin ardından, çıkan bankamatik memuru
sayısını Adana kamuoyu ibretle takip ediyor. Her teklifte yüzde
40 aşağısına -yıllar sonra yapılmasına
rağmen- tekliflerin verildiğini Adana kamuoyu takip ediyor ama bütün
Türkiye ve dünya kamuoyu, 30 tane kuyuya dozerle kapaklarından
dokunduğunda, altında kuyusu olmayan kapaklara verilen milyon TLleri
de milyon dolarları da hatırlıyor. O yüzden, o bahisler
açılırsa altında kalınır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bu süreler birer dakika. Herkes dikkatli olsun.
Buyurun Sayın Kenanoğlu.
60.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, camiye ihtiyacı olan Sünni köylere cami yapmayı
tercih etmek yerine Alevi köylerine cami yapılmak istenmesinin
asimilasyondan başka bir şey olmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kars
Sarıkamış Aşağı Sallıpınar köyüne cami
yapılması muhtarın annesinin vasiyetiyle ilgili bir durum
değildir. Annenin vasiyetiyle cami yapılsa ya da cemevi yapılsa
birçok annenin vasiyeti yerine getirilirdi. Burada muhtarın dernek
başkanıyla konuşma kaydı vardır. Kaymakamın
kendisinden hizmetlerin gelebilmesi için öncelikle cami talep etmeleri
gerektiğini ifade ettiğine dair dernek başkanıyla konuşma
kaydı vardır. Bu gerçeği görmeden, camiye ihtiyacı olan Sünni
köylere cami yapmayı tercih etmek yerine Alevi köylerine cami
yapmayı, apar topar hızla bitirmeyi hedeflemenin amacı nedir?
Asimilasyondan başka bir şey değildir; bu gerçeği de
hepinizin görmesi gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Bülbül
AHMET ARSLAN (Kars) Efendim, kayıtlara
geçsin, muhtarın kendi basın açıklaması var.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Arslan
Sayın Bülbüle söz verdim, sonra kayıtlara geçer.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Muhtara
dilekçe verdiriliyor, bu da kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
Buyurun.
61.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
performans kriterlerinin objektif şekilde tutulmadığı bir
ahvalde performans gerekçesiyle belediyelerden işçiler
çıkartılıyorsa bunun hesabının hukuk önünde verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şimdi, geçen de aynı şekilde, belediyelerdeki bu
işten çıkarmalarla alakalı, tabii ki, Meclise,
milletvekillerimize, bulundukları illerde işten çıkarılan
vatandaşlarımız Bizim sorunlarımızı Mecliste
niye dile getirmiyorsunuz? diye birtakım taleplerde bulunuyorlar. Bunlar
da bu talepler de son derece haklıdır ve bunlar Meclisimizde dile
getirilmelidir. Fesih yazısında performans deyip gerçekte
performansla ilgili, performans kriterleri objektif bir şekilde
tutulmadığı bir ahvalde siz performans gerekçesiyle işçiyi
çıkarıyorsanız bunun hesabını hukuk önünde vermek
zorundasınız. Bunun neticelerini, geçen de söyledim, hep birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, bu kadar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Nasıl?
BAŞKAN Bir dakika bu, 60a göre söz veriyoruz
Sayın Bülbül. Bunu baştan söyledim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
lütfen, olur mu? Yani biz Mecliste şimdi
BAŞKAN O zaman, kayıtlara geçmesi
açısından ifade edin lütfen, kayıtlara geçsin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim,
şimdi ama bakın, 60a göre söz verdiniz de Özgür Beyin ifadelerinden
sonra benim buna cevap vermem gerekiyor.
BAŞKAN - O zaman bekleyin, ben 60a göre söz taleplerinin
hepsini bir karşılayayım, ondan sonra Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yani bu noktada
açıklık getirmemiz lazım.
BAŞKAN - Çünkü değerli arkadaşlar,
60a göre söz taleplerini yerinden karşıladığımı
başından beri ifade ettim ve bunların da süresi bir dakika.
Şimdi bakalım Sayın Bozdağ bu
bir dakikada ne yapacak?
Sayın Bozdağ, hoş geldiniz, sizleri
epeydir görmedik.
Buyurun.
62.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden İYİ
PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Hoş bulduk.
Sayın Başkanım, İYİ
PARTİ Yozgat İl Başkanımız Seyfi Bayrak elim bir
trafik kazası sonucu vefat etti, vefatını da biraz önce
öğrendim. Kendisi Yozgatın yetiştirdiği değerli bir
siyasetçi, kıymetli bir insan, demin İsmail Beyin dediği gibi
de iyi bir sendikacı. Farklı görüşlerde olmamıza
rağmen Yozgat değerli bir evladını kaybetmiştir.
Kendisine Allahtan rahmet diliyorum, ailesine, yakınlarına başsağlığı
ve sabır diliyorum. Kazada yaralı hemşehrilerim var, onlara da
acil şifalar diliyorum. Mekânı cennet olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
63.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, AK PARTİnin iktidarda olduğu on yedi yıldan beri
ne yapıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi ben de
burada Sayın Cumhurbaşkanının deyimiyle
başlıyorum: Ey AK PARTİliler, on yedi yıldan beri ne
yaptınız? Fabrika mı kurdunuz? İşsizliğe mi,
yoksulluğa mı çare oldunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendi
partine bir bak, bir çivi çaktı mı bugüne kadar?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özel sektörü mü
büyüttünüz? Terörü mü sona erdirdiniz? Adalete güveni mi
artırdınız? Eğitim sorununu mu çözdünüz? İç göçü mü
önlediniz? Tarım ve hayvancılığı mı
kalkındırdınız? Ahlaksızlığı falan
mı azalttınız? İsraf var, terör var, işsizlik var, korku
var, şiddet var, tecavüz var, rüşvet var, hırsızlık
var, saltanat var; bilim yok, eğitim yok, hukuk yok, liyakat yok, üretim
yok, saygı yok, diploma yok, utanma yok, istifa yok.
Teşekkür ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Türkiye'yi mi anlatıyorsun?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 60a
göre söz taleplerini tamamladık.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisine
geçeceğiz ama Sayın Bülbülün söz talebini ben yerine getireyim.
Buyurun Sayın Bülbül.
64.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
tasarruf tedbirleri uyguluyorum denilerek öncelikle işçiden tasarruf etme
cihetine gidilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Demin ifade ettiğim gibi, bu Mecliste bu
işten çıkarmaların gündeme gelmesi normaldir. Tabii ki
karşılığında söylenecek sözler varsa bunlar da dile
getirilir ama fert fert, her bir işçi için işten çıkarma
gerekçelerine bakıldığı zaman ortada ciddi bir
sıkıntı olduğu da gözükmektedir. Bunu geçen de ifade ettik;
zorunlu ara buluculuk süreçlerini bizler takip ediyoruz. Efendim, ara
buluculukla çözülmediği takdirde işe iade süreçlerini
Bizler bu
davaları takip ediyoruz. Ortaya konulan fesih nedeninin gerçek, geçerli
veyahut da haklı bir neden olup olmadığı meselesi takibimiz
altındadır. Efendime söyleyeyim Birtakım tasarruf tedbirleri
uyguluyorum. diyerek ilk başta işçiden tasarruf etme cihetine
gidilerek hiçbir haneye, o ailelerin ortasına dinamit konulmamalıdır.
Hayatına büyük bir sıkıntı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bülbül,
lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) O ailelere bu,
zulüm demektir.
Şimdi, burada genel kaideler var. Eğer bir
şeyde tasarruf yapmaya çalışıyorsanız işçiden
tasarruf en son başvurulacak metottur, feshe son çare olarak bakmak
zorundasınız; iş hukukunun genel kaidesi budur.
Şimdi, burada 7.500den 15 bine
çıktı. ifadelerinin gerekçelerini ortaya
Burada bankamatik
çalışanlarının sayılarını ve bankamatik
çalışanı olduklarını da ispat etmek gerekir. Bunlar
hukuk önünde hesabı verilmesi gereken hususlardır; bundan da kimse
kaçmaz, Milliyetçi Hareket Partisi bundan da kaçmaz fakat Büyükşehir
Yasasının gerektirdiği tüm şehre hizmet etme gereklerinin
mevcut olduğu şartlarda Türkiyedeki bütün büyükşehirlerde
işçi sayılarında ciddi bir artışın olduğu da
gözlerden uzak tutulmamalıdır. Bu konunun da ayrıca
altını çizmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, siz de bir
toparlayın. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi var, Sayın Akar
bekliyor epeydir.
Buyurun.
65.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
2014ten 2019a kadar yapmış olduğu icraatlarda gözle görülür,
belirgin bir fark olmadan personelde 7.500ten 15 bine çıkış
Adanada seçimlerin ana gündemiydi zaten, bütün Adana bunu konuştu. Adana
karar verdi Bu yönetim doğru yönetim değil. dedi, yönetimi
değiştirdi; Cumhuriyet Halk Partisine teveccüh gösterdi. Bizim
kaybettiğimiz bir belediye için de aynı şeyi bir başka
partinin söyleme hakkı vardır, millet kararını vermiş.
Sonrasında, Adanada yaşananlar, özellikle açılmayan kuyulara
bir tek kapak döktürüp de 30 milyon TL almalar falan yargıya da intikal
etmiştir. Benim söylediğim, Adana Büyükşehir Belediyesinin
bugünkü yönetimini kararlamak ve önceki yönetimini aklamak öyle kolay bir
iş değil; o, fena hâlde emek ve en sonunda mahcubiyet getirir. Ama
hodri meydan dedik, kibarca konuştuk. Bu işlerde şöyle bir süreç
olmaz: Tencere dibin kara seninki benden kara, sen de benimkini
atıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
Manisa Büyükşehir Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından yönetiliyor ama Milliyetçi Hareket Partisi bugün yeni
ittifakının gereği olarak birtakım işçiler alabilmek
için büyük bir mobbing uyguluyor. Biz de duramıyoruz, Manisada uygulanan
mobbingi anlatıp... 1.500 işçinin canına okudular Manisada. E,
ne yapacağız? Ben de onu söyleyeceğim. Geçen hafta biz bir
şey getirdik. Gelin, hep birlikte bir komisyon kuralım, bunları
Meclis eliyle
Liyakatle olsun, bankamatik memurluğu olmasın ama bu
tip sorunlar yoksa kimse kimsenin ekmeğiyle oynamasın diye bu yüce
Meclis bu işe el koysun. dedik. Buna da olmaz diyorsunuz. O zaman
nasıl yapacağız yani? Ona olmaz, buna olmaz. Sonra bir
milletvekili Bana şöyle söylendi
Söylesin, belediye
başkanını karalasın. Objektif kriterler belirlemek ve hep
birlikte bu işe müdahale etmek bu Meclisin yapacağı doğru
bir görev olur. Bunun altını çiziyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Sayın Bülbül, siz de bir toparlayın,
konuyu kapatalım artık.
66.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Manisa Büyükşehir Belediyesiyle alakalı mobbing meselesinin
yargı önünde ispat edilmesi gereken mesele olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Efendim, Manisa
Büyükşehir Belediyesiyle alakalı olarak mobbing meselesi yargı
önünde ispat edilmesi gereken bir meseledir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sürüyor
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sürüyor sizin
subjektif değerlendirmeniz. Şimdi, bunun hukuki
BAŞKAN Sayın Bülbül, devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mobbing davaları sürüyor
Başkan, yanlış anlama.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ha sürüyor
deyince, tamam. Yani bunların neticesine göre bir hüküm sahibi olabiliriz,
hüküm verebiliriz, şu anda niyet okumanın bir anlamı yok. Ancak,
burada, bunun birtakım, ittifaktan kaynaklanan, efendime söyleyeyim, içine
girilen Cumhur İttifakından dolayı Manisada yeni birilerini
almak için yapıldığını iddia etmek de Sayın Özgür
Özelin kendi iddiasıdır, şahsi iddiasıdır ve ispatla
mükelleftir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kur komisyonu gidelim
Başkan, komisyondan kaçıyorsunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ha, bu da Genel
Kurulda ispat edilmesi
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mersine
de kuralım komisyon.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mersine de lazım tabii.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mersine
de gidelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben zaten Mersin
tartışılırken söylemiştim komisyon kuralım
teklifini.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir saniye
BAŞKAN Arkadaşlar, Grup Başkan
Vekiliniz konuşuyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu mesele de
Genel Kurulda ispata muhtaç bir hadise değildir. Bunlar dile getirilip...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bülbül
çünkü ilden ile geçmeye başladık şimdi, bir durduralım
artık bu işi de.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
büyükşehir belediyelerinin meseleleriyle ilgili ilin milletvekili iddiada
bulunursa mutlaka büyükşehir cephesinden de bunun cevabı verilir.
Bizler de bu konuyu dikkatle takip ederiz fakat bu noktada, siyasal bir
bakış, sadece Birilerini almak için birilerini
çıkarıyorlar veya birilerine mobbing uygulanıyor. ifadesini
kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Genel anlamda, belediyelerle alakalı
sıkıntılar, evet, şu an Türkiyede bütün belediyelerde
benzer sıkıntılar görülmektedir. Bunda da kalkıp siyasi
anlamda kısa birtakım şeylerle kısa vadede kazanç beklemek
de doğru bir yaklaşım değildir; onu da ayrıca ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu, sizin
de bir söz talebiniz var. Ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisine
geçeceğiz.
Buyurun.
67.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, elim bir trafik kazası sonucu hayatını
kaybeden İYİ PARTİ Yozgat İl Başkanı Seyfi
Bayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yozgat İl Başkanımız Seyfi
Bayrak Beyin vefatı münasebetiyle taziyelerini ve üzüntülerini bildiren
siyasi partilerimizin değerli sözcülerine ve şahsen söz alan
kıymetli milletvekillerine Genel Kurulun huzurunda teşekkür ediyorum.
Cümle ölmüşlerimize de Cenab-ı Hakktan rahmet diliyorum.
İnşallah son olur, acımız büyüktür, paylaşanlara
şükranlarımı arz ediyorum, parti grubum adına da
teşekkürlerimi sunuyorum efendim, sağ olun.
BAŞKAN Katkı sağlayan tüm
milletvekillerimize, herkese teşekkür ediyorum. Sanırım
yararlı tartışmalar oldu, herkes kendi yöresini de anlatma
olanağı buldu. (CHP sıralarından alkışlar) Meclisin
gündeminin dışında, milletvekillerimizin de
sorunlarını anlatması açısından yararlı
olduğuna inanıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 5/11/2019 tarihinde Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları tarafından, 2007
yılında Ispartada meydana gelen uçak kazasıyla ilgili ortaya
atılan ciddi iddialar ile şüphelerin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/11/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/11/2019 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
arkadaşları tarafından 2007 yılında Ispartada meydana
gelen uçak kazasındaki ortaya atılan ciddi iddialar ve
şüphelerin araştırılması amacıyla 5/11/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1356
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
6/11/2019 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Haydar Akar.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Akar.
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; nasıl protesto edeyim diye düşünüyorum yerimden,
gerçekten de tadı kaçıyor bazen işin. 600 milletvekili bazen bir
dakika söz bulmakta zorlanırken Grup Başkan Vekillerinin süresiz,
defalarca aynı konuyu tartışmalarını doğru
bulmadığımı özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi, bu araştırma önergesini
getirmemizin temel amacı, yaklaşık bundan
Türkiyenin 42 milyon
dolarlık bir enerji ithalatı var ve bu enerji ithalatına
harcadığı paraya derman olacak bir projenin nasıl ortadan
kaldırıldığını anlatmak istiyorum size.
Bakın, 30 Kasım 2007de, bundan tam on iki
yıl önce Ispartada, karakutusu çalışmayan -hatta yedek
kuşak diye adlandırılan, birkaç kez değişen- bir
uçakla Ispartaya gidilen yolculukta uçak düşüyor ve 57
vatandaşımız orada hayatlarını kaybediyorlar. Bununla
ilgili dava sürüyor ama 30 Kasım 2019da, on iki yıl süre
geçtiği için, zaman aşımı nedeniyle bu dava ortadan
kalkacak ve zaman aşımı nedeniyle kapanacak.
Bu şüpheli ölümlerle ilgili
Niçin
şüpheli ölüm dediğimi size ifade etmek istiyorum. Bir defa, uçakta
hayatını kaybeden yolcuların kimliklerine
bakıldığında, bir şüphenin duyulması
gerektiği ortaya çıkıyor. Yine, kazadan sonraki süreci
incelediğimizde gerçekten de bir şüphenin olduğu ortaya
çıkıyor. Peki, hayatını kaybeden yolcular kimlerdi? Ben 57
yolcunun tümünün isimlerini saymayacağım ama gerçekten de Türk
Hızlandırıcı Merkezi Projesi diye adlandırılan,
Türk Hızlandırıcı Merkezi kurulması
aşamasında görevlendirilen 6 bilim adamımız orada hayatını
kaybediyor. Kimdi bunlar? Profesör Doktor Engin Arık, Boğaziçi
Üniversitesinden; Profesör Doktor Şenel Boydağ, Doğuş
Üniversitesinden; Doçent Doktor İskender Hikmet, Doğuş
Üniversitesinden; daktora öğrencisi Berkol Doğan, Boğaziçi
Üniversitesinden; doktora öğrencisi Mustafa Fidan, Boğaziçi
Üniversitesinden; yüksek lisans öğrencisi Engin Abat, Boğaziçi
Üniversitesinden. Diyebilirsiniz ki Ne işi vardı uçakta bu
profesörün, araştırma görevlisinin, doktora öğrencisinin? Hepsi
Türk Hızlandırıcı Merkezi Projesinde
çalışıyordu. Peki, Türk Hızlandırıcı Merkezi
Projesi neye hizmet ediyordu, baktığınız zaman neydi
buradaki amaç, ortak yönleri neydi? Hepsine, toryumdan reaktör elde edebilmek
ve Türkiye'nin enerji problemini kökünden halletmekti diyebiliriz. Ekibin
başında Profesör Doktor Engin Arık vardı ve bu bilim
insanımız hem ulusal bazda hem de uluslararası alanda marka bir
isimdi; hem Türkiye'nin Hızlandırıcı Merkezinde hem CERNde
etkili bir isimdi.
Niçin toryum yakıtlı nükleer santral
diyoruz, buna da açıklık getirmek lazım. Toryumda dünyadaki en
çok rezerve sahip 2nci ülkeyiz; 1inci ülke Hindistan, 2nci ülke biziz.
Toryumla ilgili, 10 ülke, şu anda toryum stratejileri altında
çalışmalarını yürütüyor; aslında toryumu olmayan
ülkeler bunlar, toryum madeni olmayan ülkeler -bunların içinde bir tek
Hindistanın var- toryum madeni olmayan ülkeler olmasına rağmen
bu çalışmaları yürütüyorlar. Bizde MTAnın raporuna göre
380 bin ton ama OECD ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna göre de 744
bin ton toryum var. Peki, nedir bunu eşsiz yapan, bu toryumu? Hemen onu da
söyleyeyim ben size: 1 ton toryumla üretilen enerji 3,5 milyon ton kömüre
eşit, 200 bin ton uranyuma eşit, 1 milyon varil petrole eşit;
toryum bu kadar önemli ve uranyum gibi kendini yok edememe veya
atıklarının yok edilmemesi diye bir problem yok, elli yılda
kendini yok edebiliyor. Çevrecilerin de karşı
çıkmadığı, tamamen çevreci bir yakıt türü. Gerçekten,
Türkiye bu konuda ciddi bir mesafe almış ama Çinle beraber o dönemde
yürüttükleri ve Çinin 2020de işletmeye açacağı bu toryum
yakıtlı nükleer santrali bizim yapabilmemiz için bir on yıla
daha ihtiyaç var bugün çünkü 2007den sonra, uçak kazasından sonra Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu garip işler yapmış. Neler yapmış
garip işler derken?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Devamla) 2008 sonrasında TAEK
yani Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından projeye verilen destek
ortadan kaldırılmış; neredeyse ortadan
kaldırılmış, bir miktar veriliyormuş ama ortadan
kaldırılmış. O dönemdeki, kazadan önceki Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu Başkanı bin araştırmacı
yetiştirmeyi hedeflerken, bu projeyle ilgili bin bilim insanını
yetiştirmeyi hedeflerken kazadan sonra kurumun başına gelen
başkan, maalesef, buradaki desteklerin neredeyse tümünü çekmiş;
araştırmacı bilim insanlarının
harcırahlarını ve Türkiye'de bulundukları sürede projeye
desteği kesmişler, altyapı oluşturmak için donanım
desteği kesilmiş, CERNle ilişkiler neredeyse askıya
alınmış, kısaca proje 2007deki kazadan sonra rafa
kaldırılmış.
Sevgili arkadaşlar, gelin, bu
araştırmayı yapalım. Kim kaldırmış, neden
kaldırmış; bu uçak nasıl düşmüş, nasıl
düşürülmüş; Türk Hava Yollarından gitmesi gereken uçak daha
sonra özel bir şirket kanalıyla nasıl yapılmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Devamla)
nasıl uçurulmuş
ve yedeğin yedeği olan, karakutusu çalışmayan bir uçak
nasıl uçurulmuş uçuş izni olmamasına rağmen; gelin,
bunu araştıralım. 30 Kasım 2019da zaman aşımından
herkes kurtuluyor bu işten. Biz bu işte on yıl geride
kaldık. Toryum madeni bize ait olmasına rağmen, gerçekten de
nükleer enerji üretebilme şansına sahip olacakken -ki ciddi bir
çalışma yapılmış- maalesef bu nedenle geri
kalmışız. Unutmayın, o günlerde, Türkiyenin ciddi devlet
kurumlarında çalışan 8 mühendisimiz intihar etti. Öldürüldü
demeyeceğim, intihar etti çünkü o vakalar öyle geçiyordu. İntihar
vakaları adı altında kamuoyuna duyurulmuştu,
hatırlayın. Hemen uçak kazası da bundan sonra. Gelin bunu
araştıralım, hep birlikte bunun nedenlerini bulalım. Böyle
kıymetli bir madenimiz var, bu madenimizi değerlendirmek, dünyada bir
marka hâline getirebilmek için uğraş veren insanlar öldürülüyor ama
Ondan sonra Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun takınmış olduğu
tutumu da buradan kınıyorum, yönetenleri de kınıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
Öneri üzerinde söz isteyen, İYİ PARTİ
Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Ayhan Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Altıntaş.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri, Değerli Grup Başkan Vekilleri; öncelikle Yozgat
İl Başkanımızın vefatı nedeniyle
gösterdiğiniz duyarlılığa teşekkür ediyorum.
Sayın Seyfi Bayrak, memleketim Bektaşlı ile Yenifakılı
ilçeleri arasında arabasının şarampole devrilmesi sonucu
vefat etti. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun;
yakınlarına, sevenlerine, ailesine, parti camiamıza, tüm
Meclisimize başsağlığı diliyorum. Kazada yaralanan
İYİ PARTİlilere de acil şifalar diliyorum.
30 Kasım 2007 günü Atlasjet Hava
Yollarının İstanbul-Isparta seferini yapan ve içerisinde 6 bilim
insanının da yer aldığı 50 yolcuyla 7
mürettebatın bulunduğu uçak kaza yaptı, hepsi hayatını
kaybetti. Uçak kazasında -demin vekilimizin bahsettiği gibi-
Boğaziçi Üniversitesinden Profesör Doktor Engin Arık, Özgen Berkol
Doğan, Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Profesör Doktor
Fatma Şenel Boydağ, Doçent Doktor İskender Hikmet ve
Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan hayatını kaybetti.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi
Profesör Doktor Engin Arık, İsviçre CERN Nükleer Araştırma
Merkezindeki ATLAS deneyinde çalışıyordu. Ispartaya gelen bilim
adamları Eğirdir ilçesinde gerçekleştirilecek Türk
Hızlandırıcı Merkezinin Teknik Tasarımı ve Test
Laboratuvarının Kurulması başlıklı Devlet
Planlama Teşkilatı projesinin 4üncü çalışma
toplantısına katılmak için yola çıkmışlardı.
Hepsini rahmetle anıyorum.
Profesör Doktor Engin Arıkın üzerinde
çalıştığı projenin toryum elementinden enerji elde
edilmesine yönelik yeni nesil nükleer santraller üzerine olması
çeşitli spekülasyonlara ve sabotaj tartışmalarına yol
açtı çünkü Türkiye toryum alanında dünya rezervinin yüzde 30
civarına sahip bir ülke. Toryum santralleri, uranyum santrallerinden farklı
özelliklere sahip; hem daha az radyoaktif hem de nükleer atık
açısından çok güvenli, nükleer bomba yapımına
elverişli değil, bu nedenle, barışçıl enerji sunuyor,
ayrıca da çok daha basit ve ucuz olabilecek bir yapıda. Eğer biz
toryumla elektrik enerjisi üretebilme olanağına kavuşursak bu,
trilyonlarca varil petrole eş değerde bir ulusal enerji
kaynağı olacak.
Profesör Arıkın ifadesiyle, toryumun
kesinlikle patlama tehlikesi yok. Çernobil benzeri bir felaketin
tekrarlanması mümkün değil. Radyoaktif kalıntı minimum
nispetinde. Bu da nötronlarla yok ediliyor. Reaktörün fişini
çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor, minimum
atıklar da uzun ömürlü değil.
Ülkemizin enerji ihtiyacı, başka ülkelerle
nükleer santraller kurdurmaya başlaması ve toryum zenginliği de
dikkate alındığında olayın sabotaj olarak
tartışılması çok doğal. Bu konularda davalar
açıldı, kitap da yazıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) 2017
yılında Isparta Cumhuriyet Savcılığınca, Muammer
Görgeç adlı FETÖ sanığına ait bir ses kaydındaki
Uçağı İsrailliler düşürdü. Ölen akademisyenler toryum
üzerinde çalışıyordu. Çalışmalarda görev alan bir
akademisyen uçakta yoktu. O akademisyeni bulup toryum bölgelerini tespit
edelim. ifadesi üzerine soruşturma başlatıldı. Profesör
Doktor Engin Arıkın eşi Metin Arık da kazanın sabotaj
niteliğinin araştırılması konusunda mahkemeye
başvurdu ancak olay henüz netleşmedi, şüpheler ortadan
kalkmadı.
Bu nedenle, hem kazanın
araştırılması hem de kazada hayatını kaybeden
bilim insanlarının üzerinde çalıştığı toryum
madeninin kullanımı, toryumdan güvenli nükleer enerji elde edilmesi
konularının araştırılması hakkındaki
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini desteklediğimizi bildiriyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Ali Kenanoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kenanoğlu.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bundan on iki yıl önce, 30 Kasım 2007de
yaşanan bu uçak kazasında 57 yurttaşımız
yaşamını yitirmişti, Allahtan rahmet diliyorum cümlesine.
Tabii, bir şüphe var ve on iki yıl
sonrasında dahi konu henüz vicdanları rahatlatmamışsa ve bu
konu üzerindeki spekülasyonlar devam ediyorsa ve bu konunun hâlâ
aydınlatılmadığını iddia edenler söz konusuysa
konunun ciddiye alınıp araştırılması gerekir.
Çünkü hukuk, bir taraftan da vicdanları rahatlatmaktır yani
kitabın, kalemin, yönetmeliklerin ifade ettiği şekliyle karar
vermek değildir.
Bir gün mahkemede bir işimiz vardı bir
davayla ilgili, yargıçla görüşme talep ettiğimizde -genç bir
yargıçtı- hemen kabul etti ve şunu söylemişti, hiç
unutmadığım bir şeydi: Ya, biz bir karar vereceğiz,
bu karar doğru da olabilir ama önemli olan tarafların vicdanen bizim
doğru karar verdiğimize emin olmasıdır. O yüzden de
davayla ilgili bütün bilgileri bize aktarmıştı.
Dolayısıyla burada bir şüphe söz konusuysa ki var,
dolayısıyla bunun araştırılması ve
vicdanların bu konuda rahatlatılması gerekiyor.
Tabii, diğer taraftan, konuyla ilgili olarak bu
nükleer santrallerin doğru bir enerji yöntemi
olmadığını da bu vesileyle ifade etmek isteriz. Enerji
ihtiyacımızın yenilenebilir enerjiyle
karşılanması gerektiğini de söylemekten geri durmayacağız.
Değerli arkadaşlar, konu
havacılıktan, hava yollarından açılmışken bugün
basına yansıyan bir haber vardı, çok dikkat çekiciydi, ondan
bahsetmek istiyorum. Türk Hava Yollarının yönetiminde 80e yakın
isim Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunlarından oluşuyormuş
yani Türk Hava Yollarını şu anda Kartal Anadolu İmam Hatip
Lisesi mi uçuruyor, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesini Türk Hava
Yolları mı uçuruyor; bu tartışılıyor. İlginç
olan şu tabii: Bu lise niye öne çıkıyor? Bilal
Erdoğanın bu liseden mezun olması, bu liseden mezun
olanların hepsinin de bir yerlerde, devletin kademelerinde ve bürokraside
yer alması ve şu anda Türk Hava Yollarında da 80 yöneticinin
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunlarından oluşması,
Türk Hava Yollarında etkili olması nedeniyle. Bir taraftan, hani,
işe nasıl alınıyorlar, efendime söyleyeyim, işçi
hukuku nasıl korunuyor üzerine de tartışılması gereken
bir konu.
Bu arada şunu da unutmayalım, söyleyelim:
Türk Hava Yollarının 2019 yılı ilk altı ayında
yaşanan toplam zararı 1,12 milyar lira olarak
açıklanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Anlaşılan o ki Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunları
Türk Hava Yollarını bu hâle getirmişler.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bundan
sonra hemen kanun teklifinin görüşmelerine başlayacağız.
Son konuşmacı konuşurken Komisyonun yerini almasını,
siyasi parti gruplarımızın konuşmacılarının da
salonda hazır bulunmalarını rica ediyorum.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekilimiz Sayın Polat Türkmene
aittir.
Buyurun Sayın Türkmen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Türkmen, süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA POLAT TÜRKMEN (Zonguldak)
- Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup
önerisi üzerine konuşmamı yapmak istiyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Genellikle toryumla ilgili ve burada da söz konusu
olan konu şöyle: Günümüzde toryumla çalışan ticari ölçeklerde
hiçbir nükleer santral bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak da toryumun
enerji ham maddesi olarak tüketimi yok denecek düzeydedir. Toryum tabanlı
enerji üretimi için yüksek yatırım ve işletme maliyeti
gerekmektedir. Araştırma tesislerinin kurulması gerekiyor,
yüksek maliyetli olduğu için de buna ihtiyaç duyulmuyor. Bütün bu
tesislerin her biri günümüz şartlarında ekonomik
olmadığından ticari ölçekli teknolojileri de dünyada henüz
geliştirilmemiştir. Bu nedenle, ülkemizde bulunan toryumun mamul veya
maden olarak satışı bugün için söz konusu değildir. Ancak
ülkemizde mevcut olan toryum cevherinin nadir toprak elementlerinden
ayrılması ve yan ürün olarak kazanılmasına yönelik araştırma
ve geliştirme çalışmalarına devam edilmelidir. Ülkemizde
Eskişehir Sivrihisar yöresinde yaklaşık 380 bin ton toryum
kaynağı belirlenmiştir.
Toryum, sırasını bekleyen bir nükleer
enerji ham maddesi durumundadır. Bunun en büyük nedeni, nükleer yakıt
çevrimi sorunudur. Bu nedenle, bugün için toryumla çalışan ticari
ölçekli santraller bulunmamakla birlikte, bu santrallerin prototipleri
İngiltere, Almanya, ABD ve Hindistanda uzun zamandır denenmektedir.
Ticari ölçekte tüketimin olmaması nedeniyle hâlen toryumun enerji ham
maddesi olarak tüketimi yok denilecek düzeydedir.
Dünyada bilinen toplam toryum rezervinin
yaklaşık 6,35 milyon ton olduğu ve -oranlamaya bakarsanız-
ortalama yüzde 6-7 civarında toryum içerdiği tahmin edilmektedir.
Rezervler ağırlıklı olarak Hindistan, Brezilya, Avustralya,
Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiyede bulunmaktadır.
Onun için, bugün için en azından, bu radyoaktif
madde olan toryumun kullanımı dünyada da söz konusu değildir. O
yüzden de bu teklife olumsuz oy vereceğimizi söylüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Grup önerisini oylamadan önce bir
yoklama talebi var. Yoklama talebini yerine getireceğiz.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba, Sayın
Kılıç, Sayın Akar, Sayın Köksal, Sayın Yüceer,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Bülbül, Sayın Zeybek,
Sayın Keven, Sayın Sarıaslan, Sayın Tuncer, Sayın
Aydınlık, Sayın Bulut, Sayın Karaca, Sayın
Kadıgil, Sayın Ünsal, Sayın Sümer, Sayın Sertel, Sayın
Bayır.
Değerli milletvekilleri, yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Pusula gönderen arkadaşlarımız
ayrılmasın değerli arkadaşlarım.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Ahmet Zenbilci? Burada.
Hayati Yazıcı? Burada.
Serkan Bayram? Burada.
Faruk Aksu? Burada.
Zülfü Demirbağ? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 5/11/2019 tarihinde Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları tarafından, 2007
yılında Ispartada meydana gelen uçak kazasıyla ilgili ortaya
atılan ciddi iddialar ile şüphelerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ile 74 Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat
Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri
ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 117 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler
hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Şimdi, teklifin tümü üzerinde söz isteyen
değerli milletvekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım.
Teklifin tümü üzerinde ilk söz, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail
Faruk Aksuya aittir.
Süreniz yirmi dakika Sayın Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 117
sıra sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifi esas
itibarıyla teknik bir düzenlemeden ibarettir. Teknolojide yaşanan
hızlı değişime dayalı olarak ödemeler sisteminde de
önemli gelişmelerin olması, 2013 yılında
çıkarılan 6493 sayılı Kanunda değişiklik
yapılmasını gerekli kılmıştır.
Teklifle yapılan değişikliği
temelde 3 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlardan
birincisi: Ödemeler alanına ilişkin BDDKdeki yetkilerin Merkez
Bankasına devrine ilişkin düzenlemeler. İkincisi: Dünya
pratikleriyle uyumlu bir şekilde yeni ödeme tanımlarının
sisteme dâhil edilmesine ilişkin hususlar. Üçüncüsü ise: 2013
yılında yasalaşmasının ardından geçen sürede
ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda kanuna eklenmesi gereken
değişikliklerdir.
Bu kapsamda, ödeme ve menkul kıymet mutabakat
sistemlerine ilişkin olarak sistem işleticileri, sistem
katılımcıları, mutabakat kuruluşları ve
bağlantılı diğer sistemler ile dış hizmet
sağlayıcıları gibi sistemin çalışmasıyla
yakından ilgili tüm taraflar gözetim ve denetim kapsamına
alınmakta, böylece Merkez Bankasının gözetim faaliyetlerinin
etkinliği artırılmaktadır. Ayrıca, Merkez
Bankasına ödeme sistemlerinin kesintisiz işletimini sağlamak
amacıyla sistemik öneme sahip, kurulmuş ve kurulacak sistem
işleticilerine hissedar olabilme yetkisi verilmekte, ödeme sistemleri
alanında gerçekleştirilecek olan mevzuat düzenlemeleri, lisans ve
izinler gözetim ve denetim konusunda yetki alan kuruluşların iş
ve işlemlerinin takip edilmesi Merkez Bankası çatısı
altında toplanmaktadır.
Hatırlanacağı gibi, 2013
yılında yürürlüğe giren 6493 sayılı Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanunla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ise ödeme hizmetleri, elektronik para
ihracı ve ödeme hizmeti sağlayıcılarına ilişkin
hususlarda yetki ve sorumluluklar verilmişti. Mezkûr kanunla Türkiyede
faaliyet gösteren tüm ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerinin
gözetimi ve ödeme sistemleri perspektifinden düzenlenmesi öngörülmüş, bu
kapsamda menkul kıymet mutabakat sistemleri ödeme hizmetleri ve elektronik
para kuruluşları hakkında Avrupa Birliği müktesebatı
başta olmak üzere uluslararası standartlar da dikkate alınarak
düzenlemeler yapılmış, lisans ve izinler ile gözetim ve denetim
konusunda yetki alan kuruluşların iş ve işlemlerinin takip
edilmesi için Merkez Bankası ile BDDK görevlendirilmişti. Ancak geçen
sürede Avrupa Birliği finans ve ödeme sistemlerine ilişkin
mevzuatını güncellemiş, uluslararası standartlarda önemli
değişiklikler yaşanmış, elektronik ödemeler konusunda
yeni hizmet türleri ve bu hizmetleri sunan yeni kuruluşlar ortaya
çıkmıştır. Öte yandan farklı hizmet
sağlayıcı kuruluşların birbiriyle ödeme işlemi
yapabilmesini sağlayan sistemlerin finansal istikrar bakımından
önemi de artmıştır. Ödemeler alanının bu dinamik
yapısına uygun olarak Merkez Bankası ve BDDK arasında oluşturulmuş
bulunan ikili düzenleme ve kontrol mekanizmasının değiştirilerek
tek bir çatı altında toplanması bir zaruret hâline
gelmiştir. Ayrıca düzenlemeyle Türkiye ödeme ve elektronik para
kuruluşları birliği kurulması, bu alandaki tüm
standartların belirlenmesi, bilişim ve iletişim
teknolojilerindeki ilerlemeler ile yeni ürünlerin geliştirilmesi ve yeni
uygulamaların hayata geçirilmesi için bir zemin de
oluşturulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde de tüm
dünyayı saran dijital para birimleri ve blok zinciri teknolojisi
alanındaki gelişmelere paralel olarak hedefler koyulmaya ve
düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede
Onbirinci Kalkınma Planında blockchain tabanlı dijital Merkez
Bankası parası çıkarılması kararına yer
verilmiştir. Planda uluslararası ticaret sisteminde kabul görecek
alternatif para ve ödeme sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla ülke
iş birliklerinin tesis edileceği, uluslararası iyi
uygulamalardan yararlanılarak firmalara fırsat eşitliği
sağlayan güvenli bir finansal teknoloji ekosisteminin oluşumunun
destekleneceği, ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları
birliğinin kurulacağı belirtilmiştir.
Yine kalkınma planında, açık
bankacılık hukuk altyapısını güçlendirmek
amacıyla Avrupa Birliği 2 numaralı Ödeme Hizmetleri
Direktifiyle mevzuat uyumunun sağlanacağı, finansal hizmetlere
erişimin kolaylaştırılması, finansal bilincin ve
yatırımcı tabanının geliştirilmesi için
faaliyetler yürütüleceği ifade edilmiştir. Ayrıca Yeni Ekonomi
Programında, ödeme sistemlerinin gözetim ve denetiminin Merkez
Bankasına bağlanacağı ve bu sistemlerin etkinliğinin
artırılması için gerekli düzenlemelerin
yapılacağı ifade edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde, Merkez Bankasının fiyat istikrarının
yanı sıra, finansal piyasalarda istikrarın sağlanması
amacına yönelik olarak politikalar uygulanması gerektiği
belirtilerek reel ekonominin ihtiyaçlarını karşılayacak ve
büyümeyi finanse edecek her türlü finansal aracın ihraç
edilebileceği, işlem maliyetlerinin düşük olduğu, güçlü bir
teknolojik ve beşeri altyapıya sahip, etkin bir biçimde denetlenen,
yenilikçi, şeffaf ve uluslararası standartlarda
sağlıklı işleyen bir mali piyasa yapısının
hedeflendiği vurgulanarak finansal sistemin işlevlerini yerine
getirebilmesi için ülke şartları ve uluslararası
standartları dikkate alan hukuki düzenlemelerin yapılması,
gözetim ve denetim sistemlerinin uluslararası standartlara uygun hâle
getirilerek etkin işlemesinin sağlanması gerektiği
vurgulanmıştır.
Bilindiği gibi, fiyat istikrarının
sağlanması yanında, Merkez Bankasının temel
görevlerinden biri de finansal istikrardır. Finansal istikrar ve finansal
bağımsızlık için ödeme sistemlerinin kesintisiz
çalışması ise son derece önemli olmaktadır. Merkez Bankası,
ödemeler alanındaki gelişmeleri takip ederek makroekonomik
istikrarın temel taşı olan, aynı zamanda da devletin
egemenlik haklarının korunması mücadelesinde bir zorunluluk
hâline gelen ödeme sistemlerinin kesintisiz çalışmasını
garantiye almak zorundadır.
Kanun teklifinde, bu kapsamda, mevcut
düzenlemelerdeki değişiklik ihtiyaçları yanında sektörün
uygulamaya ilişkin taleplerinin de dikkate alındığı
özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında söz
konusu sivil toplum kuruluşlarının değerlendirme ve
açıklamalarından anlaşılmıştır. Bu yönüyle,
yapılan düzenlemelerin ilgili tarafların ittifak hâlinde
benimsediği bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, elektronik ödeme
sistemleri, hepimizin yakından takip ettiği gibi, gün geçtikçe
hayatımızda daha fazla yer tutmaktadır. Ticari hayat ve günlük
yaşantı içerisinde bu kapsamda birçok faaliyet
gerçekleştirilmekte, yeni uygulamalarla ticari ve finansal işlem için
nakit dışı ödeme yöntemleri kullanılmaktadır. Özellikle
e-ticaret siteleri sundukları avantajlar yüzünden her geçen gün daha fazla
kişi tarafından tercih edilmektedir. E-ticarette çok kullanılan
ödeme yöntemlerinin kullanımı, on-line satış sitelerinin
güvenilirlik standartlarını sağlamalarıyla doğru orantılı
olarak artış göstermekte, yaygınlık kazanmaktadır.
Öte yandan, hızlı bir şekilde
yaygınlaşmakta olan sanal para birimleri dünyayla birlikte ülkemizin
gündemine de girmiş bulunmaktadır. Elektronik paranın merkez
bankalarının para politikaları ile ödeme sistemlerine etkisi
yanında ekonomik istikrarın sürdürülmesi bakımından
taşıdığı önem, elektronik para ihracının
esaslarını ortaya koyan hukuksal düzenlemelerin yapılmasını
da zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda gerçekleşen işlemlerle
ilgili olarak hizmeti sunanlar ile bu hizmetten yararlananlar arasındaki
ilişkilerin hukuki zeminde düzenlenmesi önem arz etmektedir. Bankalar
dışındaki kuruluşların sektörde faaliyet göstermesi,
rekabetin artması, hizmet kalitesinin yükselmesi, tüketiciler
açısından maliyetlerin düşmesi, bankacılık
hizmetlerinden yararlanamayan kesimlerin bu hizmetlere daha kolay
ulaşması ve finansal erişimin artırılması
açılarından büyük önem arz etmektedir.
Ödeme hizmet sistemlerinin artan
kullanımı, gerçekleşen işlemlerin tutarının çok büyük
miktarlara ulaşması ve sistem katılımcılarından
birinin karşılaşacağı kredi veya likidite probleminin
sistemler aracılığıyla diğer
katılımcılara da yayılarak zincirleme bir etki doğurma
ihtimali sistemin sorunsuz çalışmasının finansal istikrar
açısından taşıdığı önemi ortaya
koymaktadır. Bununla birlikte, güvenli ve etkin çalışan bir
sistemin sağlam bir hukuksal temele ve finansal ve operasyonel risklerin
kontrolünü sağlayan bir mekanizmaya sahip olması da gereklidir.
Değerli milletvekilleri, 2018 yılının
Ağustos ayındaki dış bağlantılı ekonomik
operasyonlarla, 31 Mart seçimleri öncesi bazı uluslararası
bankaların, sermaye gruplarının ve küresel tefecilerin
spekülasyonlarıyla Türkiye tehdit edilip kur ve faiz üzerinden ekonomik ve
siyasi operasyon yapılmaya çalışılmıştır. Bu
saldırılar Hükûmetin zamanında aldığı tedbirlerle
etkisiz hâle getirilmiş, sağlanan toplumsal destekle birlikte
kararlı bir mücadele sergilenmiştir. Ortaya konulan dış
ticaret politikaları ve alınan tedbirlerle, ithalatın kompozisyonu
ihracatı destekleyecek şekilde değişmeye
başlamış, turizm gelirlerinin desteği ve rekabetçi kurla
cari işlemler fazlası verilmiş, vergi avantajları, istihdam
teşvikleri ve kredi programlarıyla ekonomik aktivite
desteklenmiş, enflasyonda hızlı ve belirgin bir düşüş gerçekleştirilmiştir.
Ekim ayı enflasyon rakamlarına göre tüketici fiyat endeksi
yıllık yüzde 8,55e gerileyerek 2016 yılından bu yana en
düşük seviyeye inmiştir. Böylelikle, ekonomide önemli bir kırılma
yaşanmadan toparlanma gerçekleşmiş, üretim çarkları dönmeye
başlamış, bu süreçte mali disiplin de göz ardı
edilmemiş ve ekonomiye olan güven giderek artmıştır.
Nitekim, beklenenden daha kısa sürede gerçekleşen toparlanma
nedeniyle uluslararası ekonomik kuruluşlar büyüme ve diğer
makroekonomik göstergelere ilişkin Türkiye tahminlerini olumlu yönde
revize etmiştir. Bununla birlikte, şüphesiz Türkiye ekonomisinde
yaşanan sıkıntılar en çok dar gelirli
vatandaşlarımızı etkilemiş, onların hayat
şartlarını zora sokmuştur. Bu nedenle, başta çiftçi,
işçi, memur, emekli, esnaf gibi dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımız olmak üzere, tüm toplum kesimlerinin
sorunlarının giderek iyileştirilmesini mümkün kılacak
önlemlerin ve desteklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bu acil önlemlerle eş zamanlı olarak
sağlıklı bir yatırım, üretim, istihdam ve ihracat
zincirinin oluşturulması için de ekonomide kalıcı,
sürdürülebilir yapısal önlemlerin devreye konulması zorunludur.
Vatandaşlarımız ertelenen bazı taleplerine, ekonomide
sağlanacak iyileşmeye de paralel olarak, önümüzdeki dönemde çözüm
getirilmesini beklemektedir. Bu kapsamda,
çalışanlarımızın 3600 ek gösterge talebinin
karşılanması; çiftçi, esnaf ve sanayicimizin girdi
maliyetlerinin düşürülmesi; üretimin teşvik edilmesi; bürokrasinin
vatandaşa yakın, vatandaş odaklı hizmet vermesi; namuslu
vatandaş olmanın takdir gördüğü bir düzenin güçlendirilmesi
gerekmektedir. Bunun için, idarenin işleyişinden güvenlik, adalet,
eğitim, sağlık ve diğer kamu politikalarının
tanzimine, ehliyet, liyakat ve hakkaniyete ve en önemlisi, Türk devletine ve
Türk milletine sadakate dayalı bir düzenin tahkim edilmesi ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tümüyle
yerleşmesini temin edecek eksikliklerin giderilmesi milletçe geleceğe
güvenle bakmamızı temin edecektir.
Seçim beyannamemizde de
vurguladığımız gibi, öğretmenlerimizin, polislerimizin
ve uzman çavuşlarımızın ek göstergelerinin 3600e
çıkartılmasını; muhtaçların sosyal destek ödemelerinin
artırılmasını; şoför esnafımızın,
çiftçimizin kullandığı mazot başta olmak üzere temel
girdilerin yükünün azaltılmasını; Türk sanayicisinin
uluslararası rekabet gücünü zayıflatan unsurların ortadan
kaldırılarak yatırım, üretim ve istihdamın
artırılmasını destekleyen, bir yandan ekonomik büyümeyi bir
yandan sosyal gelişmeyi, aynı zamanda da millî bütünleşmeyi esas
alan program ve projelerin uygulanmasını gerekli görüyoruz. Bu
kapsamda, terörle mücadele başta olmak üzere dış politika,
yargı, ekonomik ve sosyal konulara ilişkin adımlar hem
Meclisimizce hem de Hükûmet tarafından atılmaktadır.
Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan
hakları çerçevesinde egemenlik haklarımızı ve milletimizin
huzur ve güvenliğini tehdit eden terör koridoru oluşumunu
Barış Pınarı Harekâtıyla bertaraf etmiştir.
Türkiye, bu süreçte ortaya koyduğu kararlılığın sonucu
diplomatik, askerî ve siyasi önemli bir başarı elde etmiştir.
Bir kez daha egemenlik haklarını korumadaki ve terörle mücadeledeki
kararlılığıyla bölgede Türkiye'den izinsiz bir oldubittinin
mümkün olmayacağını dünyaya göstermiştir. Eş
zamanlı olarak Pençe ve Kıran Harekâtlarıyla
sınırlarımız içinde ve dışında PKK, YPG ve
IŞİD terör yapılanmalarına karşı önemli sonuçlar
alınmıştır. Bu vesileyle kahraman güvenlik güçlerimizi
üstün başarılarından dolayı tebrik ediyor, Barış
Pınarı Harekâtı ve terörle mücadele şehitlerimizle birlikte
tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Bu arada yürütülen
muazzam terör mücadelesini engelleme, sulandırma ve antidemokratik
gösterme gayretlerini terör seviciliği ve millî vicdanda mahkûm olan
tarihi bir yanlış olarak görüyoruz.
İnancımız odur ki küresel meydan
okumalara cevap verebilmemiz için Türk milleti ortak paydasında
buluşarak milletimizin güvenlik, huzur ve refahının
artırılması ve ülkemizin bölgesel ve küresel bir güç hâline
gelmesi için gerekli adımları atmaya devam etmemiz gerekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 100üncü yılında millî ruh, millî
heyecan ve millî birlik ile Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine
ulaşacak kararlılığı göstermesi bir fırsat olarak
değerlendirilmelidir.
Bölgemizdeki gelişmeler başta olmak üzere,
dünyada yaşanan iç çatışmalar ve ekonomi savaşları,
Türkiye'yi çok cepheli bir mücadele içine soksa da gelişmelerin
sunduğu fırsatları da değerlendirmek suretiyle inanıyoruz
ki Türkiye, mezkûr hedeflerine ulaşacak güçtedir. Tarihî ve kültürel
birikimlerimiz, doğal ve beşerî kaynaklarımız, bizi Türk
milleti ortak paydasında buluşturan zengin ortak değerlerimiz,
adalet anlayışına dayalı medeniyet tasavvurumuz,
başarmak için en büyük sermayemiz ve aziz Türk milletine özgü hasletlerimizdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sonuç itibarıyla kanun teklifinin yasalaşması durumunda,
ödemeler alanında ortaya çıkan ihtiyaçların daha etkin bir
şekilde tespit edilerek proaktif bir şekilde müdahale
edilebileceği, 2013 yılından bu yana ödemeler alanında
ortaya çıkan yeni hizmet türleri ile bu hizmetleri sunan
kuruluşların kapsama alınacağı ve sektörde ortaya
çıkan bazı ihtiyaçların giderilmesine önemli katkılar
sağlanacağı değerlendirilmektedir. Bu yönüyle teklifi,
vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştırdığı gibi teknoloji üzerinden yapılan
ekonomik saldırılar ve meydan okumalara karşı ödemeler
sistemini sağlıklı, şoklara dayanıklı ve
uluslararası gelişmelere uyumlu hâle getirmeye katkı ve imkân
sağlayan yerinde bir düzenleme olarak görüyoruz.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulun siz
değerli üyelerini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
Durmuş Yılmaz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Yılmaz.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117
sıra sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifiyle ilgili olarak teklifin geneli hakkında İYİ
PARTİnin görüşlerini açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uzun bir adı olan kanun teklifinin içinde
düzenlemeye tabi tutulan üç alan var: Bunlardan birincisi ödeme sistemleri,
ikincisi menkul kıymet mutabakat sistemleri, üçüncüsü ödeme hizmetleri ve
elektronik para kuruluşları. Dikkatinizi çekiyorum, birincisinde
ödeme sistemleri, üçüncüsünde ödeme hizmetleri
Sistemler genellikle kamu
tarafından kuruluyor, ödeme hizmetleri ise özel sektörün önünün
açılması, onların da bu alanda devletin gözetim ve denetimi
altında hizmet vermesini sağlayan bir düzenleme.
Ödeme sistemleri dediğimiz zaman
aklımıza gelen şu: Bir ekonomide bütün birimlerin herhangi bir
anda, herhangi bir zaman diliminde birbiriyle yaptıkları tüm
işlemlerin nihai olarak bir yerde toplanması ve bu toplanmanın
sonucunda ortaya çıkan bakiyelerin bir şekilde
karşılıklı olarak mahsuplaşması; alacaklı
olanların alacaklarını tahsil etmesi, verecek olanların da
vermesi gerekenleri vermesi. Bu, genellikle Merkez Bankası parası
dediğimiz, parayı basan ve onun yönetiminden sorumlu olan merkez
bankaları nezdinde kurulur ödeme sistemleri. Dolayısıyla,
ülkemizdeki ödeme sisteminin adı Elektronik Fon Transferi dediğimiz
(EFT), Japonyada bunun adı Zengin, Avrupada, euro bölgesindeki
sistemin adı TARGET.
Menkul Kıymet Mutabakat Sistemi ise bir menkul
kıymetin yine bir paranın el değiştirmesi gibi
alacaklı tarafından gönderilmesi ve karşı tarafın da
bunun karşılığında göndermesi gereken kıymeti
iade etmesi fakat dünyada zaman ve mekân farklılıkları olduğundan
bu işlemlerin olabilmesi için merkezde bir kuruluşun olması
lazım. Diyelim ki elimde euro var, buna ihtiyacım yok ama dolara
ihtiyacım var; arbitraj yaptım. Amerika Birleşik Devletleri ile
Avrupada Frankfurtun arasındaki saat farkından dolayı
eğer ben yaptığım arbitrajla ilgili olarak
sattığım euroları Amerikadaki counterpartımın,
benimle muhatap, işlem yapanın Avrupadaki, Frankfurttaki
hesabına öder isem aradaki zaman farkından dolayı eğer
Amerikada benimle işlem yapan kuruluşun herhangi bir sorunu ortaya
çıkar, örneğin iflas ederse, ben ödemem gerekeni ödememe rağmen
almam gerekeni alamıyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir
şey geçmişte oldu, bugün hâlâ mümkün ve dolayısıyla da
çözüm olarak ortaya bir mutabakat sistemi kuruluyor.
Burada yapılmak istenen şey, ben
sattığımla ilgili belgemi, eğer hisse senedi sattıysam
veyahut da kamu kâğıdı sattıysam kâğıtla ilgili
bilgiyi bir merkeze gönderiyorum, bunu alan karşı taraf da
parayı buraya gönderiyor. Sorumlu olan kuruluş ikisini
karşılaştırıyor; alan budur, satan da budur diyor,
ondan sonra alanın hesabına hisse senedini veya tahvili koyuyor,
satanın hesabına da parayı koyuyor. Dolayısıyla,
menkul kıymet mutabakat sistemleri de bir sistemin sıhhatli ve
sağlıklı yaşayabilmesi için son derece önemli.
Bir de şunu akılda tutmak lazım:
Ülkelerde döviz pozisyonları tutuluyor. Bizim ülkemizin Merkez
Bankasının döviz pozisyonunda bulunan dolarlar Amerika Birleşik
Devletlerinde, Merkez Bankasının pozisyonunda bulunan eurolar ya
Almanyada ya da euro bölgesinde -Fransada- hangi ülkeyle işlem
yapıyorsa, sterlinleri İngilterede, yenleri Japonyada, Kanada
doları ise Kanadada; diğer ülkelerin eğer Türkiye'deki herhangi
bir bankayla veya kuruluşla bir işlemi var ve dolayısıyla
da ellerinde Türk lirası bakiyeleri, balansları varsa onların
Türk liraları da Türkiye'deki bankalarda muhabir hesaplarında
duruyor. Dolayısıyla, bu işlemlerin sıhhatli ve
sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bu düzenlemelerin
mutlaka yapılması ve dolayısıyla burada görülen risklerin
de minimize edilmesi gerekiyor.
Öbür taraftan, ödeme hizmetleri ve elektronik para
kuruluşları konusunda ise, özel sektörün bu alanda da istihdam
yaratabilmesi, iş yapabilmesi ve dolayısıyla onun da önünün
açılması, ancak kamu otoritesinin bilgi ve kontrolü dâhilinde bu
işleri yapabilmesi gerekiyor. Örneğin, bir şirketin 10 bin
çalışanı var. 10 bin çalışanına her gün yemek
vermek yerine mutfakta yemek kaynatmıyor, onun yerine kupon veriyor, o kuponla
insanlar gidiyorlar anlaştıkları lokantalarda yemek yiyorlar. Dolayısıyla
bu da aslında bir para işi. Dolayısıyla
karşılığında -tabiri caizse- bir para basma işi
var. Bunun da kontrol edilmesi gerekiyor ve dolayısıyla buna da biz
elektronik para diyoruz. Örneğin Sodexo diye bir şirket var,
çalışanlarına yemek kuponu veriyor. Bunun dışında
Moneygram, Paypal gibi ödeme sistemleri de bu tür işlemleri
yapıyorlar.
Görüşmekte olduğumuz yasanın backgroundu,
geçmişi şöyle: Türkiyedeki ödeme sistemleri ve mutabakat
sistemleriyle ilgili mevzuatın Avrupa Birliği müktesebatına
uyumlaştırılması için 1998 yılında Avrupa
Birliği tarafından çıkarılan Menkul Kıymet Mutabakat
Sistemi Direktifi, 2007 yılında çıkarılan Ödeme Hizmetleri
Direktifi ve 2009 yılında çıkarılan Elektronik Para
Direktifi çerçevesinde 6493 sayılı Yasa 2013 yılında
çıkarıldı. Daha sonra 2015 yılında Ödeme Hizmetleri
Direktifi 2 çıkarıldı ve buna da en geç 13 Ocak 2018e kadar
uyum sağlanması istendi. Gecikmeli olarak bu yasa şu anda
önümüze geldi. Dolayısıyla 6493 sayılı Yasada
yapılmak istenen değişikliklerle biz 2015 yılında
çıkarılan ikinci direktifin gereklerini yerine getiriyoruz.
117 sıra sayılı Yasa Teklifi bu uyumu
hedefliyor. Dolayısıyla yasa Komisyon aşamasında
görüşülürken konuyla ilgili parti sözcüsü arkadaşlarımız,
milletvekillerimiz şu tür görüşleri gündeme getirdiler: Ülkemizde
bir kriz var, işsizlik almış başını gidiyor,
yoksulluk had safhada, dolayısıyla ne oldu da birdenbire böyle bir
sistem getirildi? Acaba bir şeyler mi saklanıyor, gizleniyor? gibi
endişelerini dile getirdiler. Gerçekten ne oldu? Hangi sorun
yaşandı da o soruna yönelik bir düzenleme yapıyoruz? Görev neden
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan alınıyor? Bu
BDDK neyi yapamamıştır da bu görev tek Merkez Bankasına
veriliyor ve Merkez Bankası bunu diğer kuruluştan daha mı
iyi yapacak? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası borç sarmalı içinde
olan ekonomik birimlerin yanında tetikte olması mı gerekiyor?
Onun için mi bu düzenleme getirildi? itirazları gündeme getirildi.
Böylece borç yönetimiyle kriz mi yönetilmeye çalışılıyor?
denildi getirilen eleştirilerde. Bu teklif, yurttaşların bugüne
dair derdi olan borçluluk, güvencesizlik ve geleceğe dair hangi
belirsizliklerin giderilmesini amaçlamaktadır? gibi sorular soruldu. Bu
teklif bu sorunları çözmeye değil, savsaklamaya yöneliktir. gibi
iddialar ve görüşler ortaya konuldu. Dolayısıyla bu
görüşlerin arkasında bulunan şu: Şüphe var, güvensizlik
var, aldatılma endişesi var. Yanlış mı? Hayır,
yanlış değil. Haklı sorular, ortada bir kabahat varsa
kabahat soru soranda değil, soruyu sorduranda.
Şeffaflığın, hesap verilebilirliğin
olmadığı yerde bu sorular sorulur, haklı olarak sorulur.
Dolayısıyla, biz İYİ PARTİ olarak bu yasanın
mutlaka geçmesi gerektiğini, söz konusu uyumun sağlanması
gerektiğini söylüyoruz ve dolayısıyla da Komisyon
aşamasında arkadaşlarımızın gündeme getirdikleri
ve biraz önce benim burada sizlerle paylaştığım bu
endişelere mahal yoktur diye düşünüyorum, bu kanunu destekliyoruz.
Teklifin genel gerekçesinde şu şöyle
söyleniyor, deniliyor ki: Ödemeler alanı ülkeler açısından
gerek reel ekonominin gerekse finansal sistemin sorunsuz bir şekilde
çalışmaya devam edebilmesi açısından önem düzeyini
artırmakta, ödemeler alanının sorunsuz ve kesintisiz
çalışması ülkelerin güvenliğini ilgilendiren bir mesele
hâlini almaktadır. Doğru bir tespittir. Ancak
unutulmamalıdır, bu güvenlik tehdidi uluslararası finansal
sistemin mimari dizaynından kaynaklandığı gibi, ülkelerin
yanlış makroekonomik politikalarından da kaynaklanıyor.
Türkiye bu konuda çok yanlış yaptı ve dolayısıyla
ülkeyi tehdit noktasına maalesef getirdi. Asıl olan, ülkeni tehdide
açık hâle getirmeyeceksin, getirilmemesi gerekir.
Bu açıdan baktığımızda
sizinle şu bilgileri paylaşayım: Ödeme sistemlerinde, TARGET
sisteminde euro dolaşır, EFTde TL dolaşır, Amerikan
sisteminde de dolar dolaşır. Dolayısıyla, ödeme sistemleri
açısından, ülke paralarının etkinliği
açısından nerede olduğumuzu göstermek için şu bilgileri
sizinle paylaşmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir
tanesi, şu anda Amerika Birleşik Devletleri dünya toplam üretiminin
yüzde 15ini sağlıyor ve dünya ticaretinin de yüzde 10unun pay
sahibi. Buna rağmen, Amerikan doları dünya ticaret sisteminde ve
finansal sisteminde o kadar dominant, o kadar etkin ki küresel gayrisafi yurt
içi hasılanın yüzde 70i olan ülkelerin yüzde 70inde doları
benchmark olarak kullanıyorlar. Ülkelerin, özellikle gelişmekte
olan ülkelerin toplam borçlanmalarının üçte 2si dolar cinsinden,
merkez bankalarının tuttukları rezervlerin üçte 2si dolar
cinsinden. Biraz önce de söylediğim gibi, Amerikan doları rezerv para
ve bu rezerv paranın avantajını kullanıyor ve
dolayısıyla gerektiğinde de ülkeleri tehdit ediyor Ödeme
sisteminden sizi çıkarırım. diye.
Şimdi, biraz önce söyledim, bu tehdit
uluslararası ödemeler sisteminin ve finansal sistemin mimarisinden
geliyor. Bu tehdidi Türkiye'ye yapmak ile İngiltereye yapmanın veya
Japonyaya yapmanın arasında hiçbir fark yok. Eğer gerçekten ABD
Japonyayı veya İngiltereyi veya herhangi bir ülkeyi ödeme
sisteminden çıkarırsa o ülkenin başı da derde girer.
Dolayısıyla yapılması gereken şey, konulan
uluslararası kurallara bire bir uyulması ve dolayısıyla da
parası rezerv para olan ülkenin koyduğu kuralları ve
dünyayı düşünerek hareket etmesi gerekir.
Dünyada uluslararası literatürde haydut
devlet diye bir şey var, dolayısıyla devletler bu konuda ortaya
koydukları düzenlemelere uymak zorundadırlar. Dolayısıyla
devletlerin başkanları da keyiflerine göre hareket edip haydut devlet
reisliği yapamazlar, yapmamalıdırlar. Ama buna rağmen böyle
bir tehdit ve sıkıntıyla dünya karşı karşıya
olabilir. Dolayısıyla yapılması gereken nedir?
Yapılması gereken şu: Belki rezerv parayı
çoklaştırmak ama bu mümkün değil. Mümkün, şöyle mümkün:
Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinin sahip olduğu gibi bir güce
sahip olacak bir ekonomi ortaya çıkmalı. Çin buna talip mi? Şu
anda toplam dünya rezervindeki Çin parasının payı yüzde 2-2,5
civarında; gelişmiş bir menkul kıymet piyasası yok.
Dolayısıyla bizim gibi ülkeler maalesef Amerikanın dolarını,
parasını kullanmak zorunda. Onun için rezerv biriktiriyoruz. Rezerv
biriktirmek çok pahalı. Kendi paramızla Amerikanın
dolarını alıyoruz, ondan sonra bunu götürüp Amerikadaki muhabir
hesabımıza koyuyoruz, o parayı da Amerikanın bütçe
açıklarını finanse etmek için kullanıyoruz. Bu Türkiyenin
kabahati değil, Türkiyenin eksiği değil, Türkiyenin
nakısı değil; dünyadaki bütün ülkeler bunu böyle
yapıyorlar. Maalesef Amerikan doları çok etkin bir para bugün itibarıyla.
1865ten Birinci Dünya Harbine kadar bu rolü
sterlin oynadı. Avrupadaki ülkeler 1925-1936 arasında eski
altın standart sistemi paritesinden tekrar uluslararası ödemeler
sistemini gerçekleştirmek üzere altın standardına döndüler fakat
bu yine çalışmadı. Bunu çalıştırabilmek için
Uluslararası Ödemeler Bankasını kurdular fakat sonuçta, 1936da
bütün sistem ortadan kalktı, arkasından dünya İkinci Dünya
Savaşına gitti. İkinci Dünya Savaşından sonra
uluslararası finansal sistemin mimarisi için yine bir düzenleme
yapıldı. Bu düzenlemede, bugünkü sistemde maalesef dolar hakimiyetini
hâlâ koruyor. Dolayısıyla bu sadece Türkiyenin sorunu değil.
Geçen ağustos ayında İngiltere Merkez
Bankası Başkanı Amerika Birleşik Devletlerinde Jackson
Hole denilen bir yerde bir konuşma yaptı. Orada şunu önerdi,
dedi ki: Biz sentetik bir para ortaya koyalım, bu sentetik, dijital para
doların yerini alsın ve dolayısıyla da bu bir dünya
parası olsun, bu paranın içerisinde de diğer ülkelerin
paraları olsun. Bu bir düşünce, bu henüz daha ana rahmine bile
düşmemiş. Belki bütün merkez bankalarının birleşerek
böyle bir para sistemi, para yaratabileceklerini de bugün itibarıyla
kestirmek çok zor, pek de mümkün görünmüyor ama dünya şu yöne evriliyor:
Şu anda cebimizde taşıdığımız banknotlar,
fiziki paralar dijital para ortamına dönüyor ve dolayısıyla bu
dijital para ortamından yeni bir para mimarisi ortaya çıkmak üzere.
Bu açıdan şu anda görüşmekte olduğumuz yasa son derece
önemli. Bu yasa hem kripto parayı hem de dijital parayı düzenlemek
için Merkez Bankasına yetki veriyor ama bu konuda ne olabilir konusunda
elde çok fazla bilgi olmadığı için yasanın içerisinde
spesifik düzenlemeler yok ancak Merkez Bankası bu yetkiyi alıyor.
Dijital para dediğimiz şey,
bildiğimiz fiziki paranın elektronik ortamda hareket edebilmesi. Bugün
bir ödeme yapmak istediğimizde, bankamız üzerinden bankanın
Merkez Bankasındaki serbest tevdiat hesabını kullanıyoruz.
Artık eğer bu dijital para gündeme gelir ve uygulamaya girerse -ki
yakın zamanda olmasa da orta vadede girecektir- doğrudan doğruya
biz kendimiz Merkez Bankasındaki cüzdanlarımız üzerinden ödeme
yapabileceğiz.
Öbür taraftan, kripto para daha farklı bir
şey. Dijital para kendisi bizatihi bir varlık değil, onun
arkasında Merkez Bankası parası var ama kripto para
dediğimiz şey kendisi bizatihi bir finansal enstrüman.
Dolayısıyla ulusal devletlerin burada düşünmesi gereken husus
şu: Bu para sistemiyle yani kripto para sistemiyle kara para
aklanması, vergi kaçakçılığı, şu, bu vesaire bunlardan
ayrı olarak, bunların da ötesine geçerek ben hükümran devlet olarak
vergi toplayabilecek miyim, bu sistem bana vergi toplama hakkı verecek
mi? Bu soru soruluyor. Eğer kripto paralar devletin vergi toplama
hakkını ortadan kaldırırsa eminim bu para
yasaklanacaktır. Dolayısıyla şu anda
tartışılan konuların başında bunlar geliyor. O
nedenle bu yasanın düzenlenmesi son derece doğru.
Görevin BDDKden alınıp Merkez
Bankasına verilmesi üzerine soru sorulması gayet doğal ama bunun
arkasında çok fazla bir şey aranmamalı. Gerek Merkez
Bankasının gerekse Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun görev alanı şu: Birisi fiyat istikrarından sorumlu,
diğeri finansal istikrardan sorumlu. Bu görevin bir kısmı,
finansal istikrar görevinin bir kısmı Merkez Bankasında da var.
Fiyat istikrarı dediğimiz şey, somut bir şey, elle
tutulabilir. Enflasyon hedefi yüzde 5tir., tutturdun, tutturdun;
tutturamadın dolayısıyla orada somut bir şey var. Fakat
finansal istikrar dediğimiz şey, olduğu zaman değil,
olmadığı zaman anlaşılan bir şey. Eğer
herkes üretiyorsa, ürettiğini de satabiliyorsa alan da memnun, satan da
memnun ve dolayısıyla kıymetlerin, varlıkların
fiyatlarında bir şişme vesaire varsa, krize doğru gidiyorsa
birisinin cesaret edip buraya müdahale etmesi lazım. Dolayısıyla
finansal istikrar ile fiyat istikrarı her zaman aynı yönde gitmez.
Örneğin, bir faiz politikası fiyat istikrarı için faiz
düşürmeyi gerektirebilir veyahut da faiz yükseltmeyi gerektirebilir ama
aynı faiz düşürme veya faiz yükseltme finansal istikrarı sağlamakta
ters istikamette çalışabilir. O nedenle, geçmişte Farklı
kuruluşlarda olsun. diye dünya genelinde finansal istikrardan sorumlu
kurum ile fiyat istikrarından sorumlu kurum
ayrılmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) İşte, bizim
Türkiyedeki BDDK sistemimiz ile Merkez Bankası arasındaki sistem bu.
Bu buradan ayrılır. Fakat 2007 yılında yaşanan krizden
sonra şöyle bir değerlendirme yapıldı: Parayı basan
Merkez Bankası, dolayısıyla son tahlilde sistemin
işleyebilmesi için, gerektiğinde sisteme para verilebilmesi için
Merkez Bankasının bu bastığı parayla buraya
katkıda bulunması lazım. O nedenle, şu andaki dünyadaki
genel eğilim, trend bu tür düzenlemeleri Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumundan alıp Merkez Bankasına verme. Bunun kesin,
açık, net, doğru, yanlış bir kuralı yok,
bakarsınız on yıl sonra önümüze tekrar bir kanun gelebilir, bunu
Merkez Bankasından alıp tekrar BDDKye verebiliriz.
Dünyanın en yaşlı bankası olan,
dört yüz küsur yıldan fazla işlem yapan İsveç Merkez
Bankasında, İsveçte bu konu 3 kere el değiştirmiş.
Dolayısıyla bu yasanın arkasında BDDKden bu işi
alıp Merkez Bankasına vermek
Dolayısıyla BDDK neyi
yapamadı da Merkez Bankası bunu yapacak, bunun arkasında ne
var? diye bir şey aramanın bir gereği yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Bu düzenleme
doğru bir düzenlemedir, dolayısıyla biz bu yasayı
destekliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Erol Katırcıoğluna aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın
Katırcıoğlu.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuştuğumuz düzenleme, birçok
arkadaşın, benden önce konuşan arkadaşların da
söylediği gibi teknik bir düzenleme gibi duruyor gerçekten de,
dolayasıyla da dünyadaki ödeme sistemlerindeki değişime ayak
uydurmak bir gereklilik olduğuna göre bizim de böyle bir düzenlemeyle bu
değişime ayak uydurmamız gerekiyor. Merkez Bankasına
BDDKden bir yetki göçerilmesiyle ilgili bir yasa bu, yani daha önce BDDKnin
elinde olan yetkiler böylelikle Merkez Bankasına geçiriliyor.
Sayın Durmuş Yılmazın
söylediği gibi, esasında bu soru bence de çok makul bir soru yani
neyi yapamıyordu da BDDK, Merkez Bankasına devretmiş oluyor? Bu
sorunun hakikaten sorulması ve cevabının üzerinde
düşünülmesi gerekiyor. Fakat doğrusunu isterseniz benim gözümde bu
yetki göçerilmesi esasında herhangi bir kıymetiharbiyesi olan bir
yetki göçerilmesi değil. Neden değil? Çünkü BDDK de esasında bir
Hükûmet kuruluşu, Merkez Bankası da bir Hükûmet kuruluşu. Ne
BDDK bağımsız bir kuruluş ne de Merkez Bankası
bağımsız bir kuruluş, dolayısıyla da
bağımsız olmayan iki kuruluşun yetkilerinin Merkez
Bankasında birleşmiş olması çok böyle alarme
olacağımız bir şeyi söylemiyor bana. Tabii, buradan
şunu söylemek mümkün: Ya, iyi de yani bu kararların da, hani birçok
kararların da böyle giderek esasında merkezileştiğine dair,
daha önce de çeşitli konuşmalarda altını çizmeye
çalıştığım gibi, esasında sistemde
katılık yaratır gerçeğine rağmen böyle bir
yaklaşımı Hükûmet benimsiyor ve bir anlamda, kendini var olan ve
içinde bulunduğumuz kapitalizme uyumlaştırmak üzere böyle bir
adım atmış olur.
Şimdi, e-para, elektronik para üzerine
yapılan çalışmaların hakikaten değişimi
kolaylaştırdığını biliyoruz. Mesela,
değişimin kredi kartıyla veya çekle yapılması ile
elektronik ortamda yapılması arasındaki hızı
anlıyorsunuz fakat bu konu bütün dünyada da gündeme geldiğinde
ülkelerde toplumlar şunu tartışıyorlar: İyi de ne
kadar güvenilir ya da böyle bir sisteme ayak uydurduğumuzda, kara para
aklama, uyuşturucu satışıyla elde edilen paraların bu
sistem içinde kullanılması gibi sorunların var olduğunu ve
dolayısıyla da böyle bir regülasyon yapılırken, böyle bir
adım atılırken aslında güvenlik ve tüketiciyi korumayla
ilgili olarak da bazı tedbirlerin alınmış olması gerekir.
diyorlar. Benim, kanunda gördüğüm kadarıyla böyle bir özelliği
yok bu kanunun. Hatta, tam aksine, garip bir maddesi var -yanıma
almamışım ama- 4üncü madde: Ödeme sistemleriyle
uğraşan şirketlerin oluşturduğu bir birlikten söz
ediyor.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) 6ncı madde,
(4)üncü fıkra.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, evet
Yasayı almamışım da okuyacaktım.
Efendim, benim şimdi anlamakta
zorlandığım şey şu: Bunlar sonuç olarak özel kesim
şirketleri ve bir birlik altında toplanıyorlar. O zaman insan
şunu sormak zorunda hissediyor kendine: Neyi paylaşıyorlar
acaba? Esasında söylemek istediğim şey şu: Bir kuruluş
oluşuyor, bir birlik oluşturuluyor, bu birliğin
Cumhurbaşkanının gözetiminde olduğunu anlıyoruz
kanunda fakat bu birliğin niçin kurulmuş olduğunu anlamakta
zorlandım ben. Ahlaki ve bu değişimde
karşılıklı mesleki sorunları paylaşmaları
vesaire gibi şeyler söylüyor. Arkadaşlar, benim
anladığım kadarıyla, Türkiyede bir rekabet yasası
var, 4054 sayılı bir Yasa var ve bu yasa, şirketlerin böyle
kendiliğinden bir araya gelmesine kartel diyor. Yani bu bilgi
paylaşımı da olabilir, bir fiyat anlaşması da
olabilir, başka bir şey de olabilir. Ama sonuç olarak, mesela bu
kanun teklifi hazırlanırken acaba Rekabet Kurumundan bir görüş
alındı mı; doğrusu, bunu da ben bilmiyorum.
Bunun ötesinde, neden böyle bir şeye ihtiyaç
duyulduğuyla ilgili olarak birkaç şey söyleyeceğim ve
esasında bunun, özellikle yürütmenin fikrî yapısına, zihniyet
yapısına da aykırı olduğuna değineceğim.
Şimdi, arkadaşlar, ödeme sisteminin elektronik hâle gelmesinin bir
tek şeyi var; hızlı ve çabuk olması. Şimdi,
arkadaşlar, hızlı ve çabuk, atak, girişimci, uçucu; bu
kavramlar esasında içinde yaşadığımız yeni
kapitalizmin kavramlarıdır. Yani geçmişte
yaşadığımız kapitalizmin bir değişim
geçirmesini yaşıyoruz ve bu öyle bir biçimde gelişiyor ki her
şey uçucu hâle geliyor. Esasında, bunu hepimiz kendi
yaşadığımız alanlarda gözlüyoruzdur.
İnsanların geçmişte benimsedikleri kurallar uçuyor, onlara
uymuyorlar, uymadan yaşayabiliyorlar.
Arkadaşlar, şuraya getirmek istiyorum: Bu
dünya esasında yerli ve millî bir görüşle çelişen bir dünya.
Dolayısıyla da yerli ve millî görüşle çelişen bu
dünyayı tartışmaktansa bu uyumu sağlamayı tercih
ediyorsunuz ve benim anladığım kadarıyla da sonuçta
şöyle bir tablo çıkıyor: Arkadaşlar, bugün 4 kardeş -internette
görmüşsünüzdür- geçinemediklerinden dolayı intihar etmişler.
Fakat biliyorsunuz, hemen sonunda ne olmuş? BEDAŞ galiba -Boğaziçi
Elektrik Kurumu- geliyor elektriği kesiyor. Buradan şuraya getirmek
istiyorum: Bu kadar hızlı bir dünya ahlaki bir çökkünlüğü de
getiren bir dünyadır arkadaşlar. Sizin yerli ve millî olarak
altını çizdiğiniz
Mesela, zaman zaman,
arkadaşlarımızdan, sizin aranızdan çok konuşanlar
oluyor Ahilik teşkilatı vesaire diye. Yani dayanışmacı
bir toplumun temsilcisi olduğunuzu söylüyorsunuz ama gerçekte böyle bir
dünyayla ilginiz yok. Bakın, büyük AVMler kuruluyor, sürekli kuruluyor.
Esasında, her bir AVM kurulduğunda binlerce küçük esnaf ve zanaatkâr
yok oluyor ama bu da sizin iktisat politikalarınız içinde herhangi
bir yere denk düşmüyor, ben böyle bir şey görmüyorum sizde. Aksine,
hızlı olalım, dinamik olalım, Sayın
Cumhurbaşkanı bunu sık sık söylerdi zaten, biliyorsunuz
Bir şirket gibi yönetelim Türkiyeyi.
Arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Demokrasi
ağır çalışır ama doğru çalışır.
Diktatörlükler veya totaliter yönetimler hızlı
çalışırlar ama sorunludurlar. Dolayısıyla da bizim
perspektifimizde olması gereken şey, hızlı, çabuk
şeklinde bir yaklaşımdan ziyade daha doğruyu temsil eden,
daha toplumun gerçek sorunlarına eğilen bir yaklaşımı
benimsememiz lazım. Ama gördüğüm kadarıyla Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin perspektifinde bunlar yok çünkü ödemeler
sistemi bir an önce elektronik hâle gelmeli, hızlanmalı. Efendime
söyleyeyim, bugün yukarıda bütçe görüşmelerine başladık bir
bakıma, orada da işte nasıl vergiler toplayacağız;
efendim, nasıl harcamalar yapacağız şeklinde
baktığımızda da esasında bir borç krizi yaşayan
bir ülkenin, bu borç krizinden kurtulmasına yönelik olmak üzere almakta
olduğu bence palyatif tedbirlerden oluşuyor. Yani bunlar akla
gelebilecek şeyler tabii ki, nitekim yani bu işle uğraşan
arkadaşların da aklına geliyor doğal olarak. Ama şunu
söyleyeyim ki durup bir düşünmeden bunları
yaptığımızda esasında bir anlamda ne
yaptığımızın da farkında
olmadığımız bir akışın içine giriyoruz.
Türkiye ekonomisi sorunlu bir ekonomi ama
Türkiyenin sadece ekonomisinde sorunlar yok. Türkiyenin ekonomisindeki
sorunların bence öncesinde, daha doğrusu onların var
oluşunda, oluşumunda da Türkiyedeki siyasi ortamın hâlâ normal
demokratik ülkelerde görülen bir ortam hâline gelememiş
olmasındandır. Yani zaman zaman tartışıyoruz, diyorlar
ki: İşte yabancılar spekülasyon yaptılar, atak
yaptılar. Yani yaparlar arkadaşlar, yaranız varsa
yaranızı kaşıyan birileri çıkar. Önemli olan, sizin o
yaralarınızı giderebilecek bir perspektif içinde olaylara
bakmanız. Dolayısıyla da burada eğer konuşacaksak
ekonomiyle ilgili olarak her şeyden önce şunu
konuşmalıyız. Nasıl olur da biz toplumumuza başta
olmak üzere güven veren bir sistem oluştururuz? Bugün zaman zaman
konuşmacılar söylüyor, TÜİKin rakamlarını hiç kimse
ciddiye almıyor, almıyorlar. Hâlbuki TÜİKin rakamlarından,
daha doğrusu devletin oluşturduğu istatistiklerden kuşku
duymamız doğru bir şey mi? Bence değil çünkü başka
yaslanacağımız bir şey yok, kullanabileceğimiz bir
veri seti yok. Ama arkadaşlar, öyle veya böyle yani TÜİKin iyi
çalışıp kötü çalışması tartışması
bir yana böyle bir duygu var ortada. İnsanlar buna, TÜİKin
verdiği rakamlara güvenmiyorlar.
Dolayısıyla da uzatmayayım, gerçi
epey de bir vaktim var ama biraz da siyasetle bağlantılı hâle
getirmek istiyorum bu konuşmayı. Çünkü gerçekten de ben
inanıyorum ki Türkiye ekonomisinin sorunları ekonominin kendisinden
kaynaklanan sorunlar değil. Kendisinden kaynaklanan sorunlar yok
değil, kendisinden kaynaklanan sorunlar, yapısal sorunlar var ama
bence bunlardan önce siyasi alandaki sorunlardır ki bunların da
esasında bizi demokrasi konusunda belli bir hassasiyete veya belli bir
yeniden düşünmeye zorluyor olması lazım.
Yani şimdi, bizim bir seçim sistemimizin
olmuş olması bizim demokratik bir ülke olduğumuz anlamına
gelmez arkadaşlar, böyle bir şey yok. Bizim, bireyler olarak
demokrasiyi ne ölçüde içimize sindirdiğimizle çok yakından ilgili bir
mesele aynı zamanda. Yani burada bazen tartışmalar oluyor mesela
-evet, farklı düşünüyor olabiliriz yani bu çok doğal bir
şey değil mi?- ama müthiş bir tahammülsüzlük gösterebiliyoruz. Bunu
herhangi bir grubu suçlamak için veya herhangi bir grubu işaret etmek için
söylemiyorum, bu genel bir durum olduğu için söylüyorum. Yani birbirimize
tahammül etmekte zorlanıyoruz çünkü yeteri kadar demokrat değiliz.
Yeteri kadar demokratlıktan kastettiğim de Türkiyenin kendi sosyal
gerçeğine bakarak orada olan sorunların nasıl çözüleceğiyle
ilgili olarak bir yaklaşımı ortaya koymaktan geçer. Yoksa yani
daha önceki konuşmalarda da biliyorum, burada da komisyonda da birdenbire
olay terör merör meselelerine geliyor ve konuşma bir yerde kesiliyor, daha
ileri bir konuşmayı yapmak mümkün olmaktan çıkıyor. Oysa
Türkiyenin konuşması gereken asıl sorunlar, asıl konular
siyasettedir, kendi sosyolojisindedir. Kendi sosyolojisinin altını
çiziyorum. Yani yapısal olarak toplumun örgüsünde var olan problemler var,
daha henüz bir nasıl söyleyelim- biz duygusunu üretememiş
olduğumuz gerçeği ortada. Onun için, bunları düşünerek,
bunlar üzerinden Türkiyedeki siyaseti yeniden düşünmemiz gerekir diye
öneriyorum, düşünüyorum ve bunu konuşmaya çalışıyorum.
Şimdi, arkadaşlar, gözüken o ki büyük bir
bütçe açığı ve bir kriz ortamından çıkmaya
çalışan bir ekonomi var ve bunun ayrıntılarına
baktığımızda da yine büyük harcamaları güvenlik
harcamaları olarak ortaya çıkan bir bütçe var. Aşağı
yukarı 141 milyar güvenlik harcamalarına ayrılmış
vaziyette. Ben de diyorum ki
Ya, tamam yani diyebilirsiniz ki: Suriyede
savaşıyoruz, şu oluyor, bu oluyor. falan filan. Doğru yani
1 kurşunun fiyatı vesaire bunları anlayabiliyorum. Ama şu
da doğru değil mi arkadaşlar? Niye yapıyoruz bunları?
Yani gerçekten bunlar ülkemizin, toplumumuzun yararına mı ya da
yararına ise bunu yeteri kadar konuştuk da mı böyle bir karar
verdik? Ben öyle görmüyorum yani kimse seçilirken verdiği sözlerin
ötesinde bir meşruiyete sahip değildir. Dolayısıyla da
olmadık yetkiler üretmek, olmadık yetkilerle toplumu yönetmeye
çalışmak bence son derece sakıncalıdır ve bu bizim
ülke olarak da devlet olarak da Batıdan ve Batının
oluşturduğu normlardan uzaklaştıran etkiler üretecektir ve
nitekim bunları üretiyor.
Evet, son olarak notlarıma bir daha
bakayım. Esasında, galiba söyleyeceklerim bitti. Ama toparlayacak
olursam şunu demek istiyorum değerli arkadaşlar: Evet, bu
düzenleme bir ihtiyacı karşılıyor olabilir ve bunda da bir
sıkıntı yok ama şunu görmek zorundayız: Sistemin bu
kadar hızlı çalışır hâle gelmesinin bizim kendi
içimizde ahlaki sorunlar yaratacağını da
aklımızın bir tarafında tutmamız lazım. Hani,
bırakın tüketicinin güvensizliği vesaire meselelerini, demin
vermeye çalıştığım örnekteki gibi, 4 kardeşin
ölmesi, intihar etmesi üzerine, BEDAŞın anında gelip de
elektriği kesmesi gibi bana göre gayriahlaki bir davranışı
yapması mümkün hâle gelebilir. Dolayısıyla da yerli ve millî
konusunun altını çizen bir hükûmetin yerli ve millî bir perspektif
üzerinde kafa yorması lazım ki benim anladığım
kadarıyla bu kanunun arkasındaki zihniyet tam aksine, demin ifade
etmeye çalıştığım, kısaca, yeni kapitalist
dünyanın esasında çarklarına kendini adapte etmeye
çalışan bir ülkenin düzenlemelerinden bir tanesi bu.
Başkaları da var tabii ki ama konumuz bu olduğu için bunu
konuşuyoruz. Bu da yani, evet, bu düzenleme böyle bir sonuca varabilir ama
bu dünyanın parçasıysanız o zaman oyunu bu dünyada nasıl
oynanıyorsa ona göre oynamanız lazım, kendi kendine oyun
üretemezsiniz. Dolayısıyla da bu tartışmalardan umarım
Hükûmet bir pay çıkarır ve daha sonraki düzenlemelerde de daha
anlamlı işler yapar diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Bülent
Kuşoğluna aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Kuşoğlu.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, teklifinizi 74
arkadaşımızın imzaladığı söyleniyor, daha
doğrusu öyle de 74 arkadaşımızı göremiyorum.
İmzalamaya gelince herhâlde herkes imzalıyor ama dinlemeye gelince
(CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) 7 kişi var.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bankacılık ölüyor. Bankalar gittikçe daha yoğun
bir şekilde işlemlerini internet üzerinden, elektronik
bankacılık şeklinde yapmaya başladılar. Çok
farklı bir bankacılık dünyasıyla karşı
karşıyayız. Bilgisayarlar, cep telefonları banka
şubelerinin yerini alıyor. Banka şubeleri kapanıyor
gittikçe ve cep telefonları ve bilgisayarlar banka şubelerinin yerini
alıyor. Şimdi, böyle iddialı bir giriş yapmamın sebebi
şu: Bu teknik bir konu, sıkıcı gelebilir, onun için
dikkatinizi çekmek istedim. Bankacılık ölmüyor tabii ki, banka
şubeleri azalıyor ama bankacılığın öldüğü
falan yok. Ama bankacılık değişiyor, tümüyle
değişiyor, çok farklı bir hâle geliyor, çok farklı bir
bankacılık olacak önümüzdeki dönemde. Dikkat ederseniz, teknolojiden
en fazla etkilenen sektörlerin başında bankacılık geliyor;
teknolojiyi çok yoğun kullanıyorlar. Bankacılık içerisinde
-güven müessesesidir bankalar- güven çok önemli, işin içinde para var
sonuçta. Bankalar bu tür teknoloji içerisinde güvenliği ayrı bir
şekilde ele alıyor; teknolojinin, bu alandaki gelişmelerin
yolunu da bir anlamda bankacılık sektörü daha fazla açmış
oluyor. Şu anda bankacılıkta bu şekilde müthiş bir
değişim var.
Tabii, bankacılık deyince, banka
deyince para da onunla birlikte akla geliyor; para da, aynı şekilde,
değişiyor. Değerli arkadaşlar, para çok önemli. Bizde
iktisat mezunu, işletme mezunu çok kişi vardır ama parayı
bilen çok az kimse vardır. Para bilinmedikçe de iktisadı, dünya
sistemini bilmek mümkün değil, anlamak mümkün değil; her şey
sonuçta paraya dayanıyor. Örneğin Amerikan dolarının
dünyada rezerv para olması; aynı şekilde euronun rezerv para
olma niteliği; Amerikanın ve Avrupa Birliğinin arkasındaki
bütün gücü bunlara dayandırmaları, bu rezerv para olma meselesi
iddiası nedeniyle bunun kalabilmesi için her şeyi kullanabilmeleri,
bunu devam ettirebilmek için askerî güç de dâhil olmak üzere her türlü yola
başvurabilmeleri çok çok önemli. Bunu her şekilde yaparlar. Yani,
dolar Amerikalılar için en önemli konudur; doların hâkimiyetinin
yitmesi Amerikanın yok olması anlamına gelir, o nedenle de
doların dünyadaki hâkimiyetini her şekilde devam ettireceklerdir.
Bu dolar tehdidiyle ilgili, doların rezerv para
olmasıyla ilgili en önemli tehdit de bu elektronik ya da kripto para
dediğimiz paralardan gelmeye başladı. Yani euro, Amerikan
dolarına alternatif olamadı tam olarak ya da bir başka para, Çin
parası ortaya çıkamadı ama özellikle kripto paralar, bu bitcoin
dediğimiz türden paralar Amerikan dolarının geleceğini
tehdit etmeye başladı ve sadece para değil, elektronik dünyada
bir ekonomi de oluşmaya başladı. Düşünebiliyor musunuz, 1
milyon bilgisayar
1 milyon bilgisayara, kayıtlı sizin neyiniz var,
her türlü mal varlığınız girebilir,
aldığınız bir gayrimenkul, giriyorsunuz, dünyanın çeşitli
yerlerindeki 1 milyon makineye aynı anda kaydediliyor. Tapudan daha
değerli. Tapuda sizin mal varlığınızla ilgili birileri
sahtekârlık yapabilir ama dünyanın farklı yerlerindeki 1 milyon
makineye girmiş bir bilginin yok edilmesi neredeyse imkânsız. Sizinle
ilgili bir paranın kaydının yapılması durumunda
aynı şekilde çok daha fazla güvenli olabiliyorsunuz. Yani her türlü
mal varlığını, taşınır taşınmaz,
menkul kıymeti, parayı, bu şekilde elektronik ortamda kaydetmek
mümkün. Gittikçe böyle bir paradigma oluşuyor, blockchain denilen bir
ekonomi oluşuyor. Yani ekonomiyle ilgili kayıtlar elektronik ortamda,
bu tür ortamlarda saklanmaya başlıyor, her türlü işlem bunlarda
yapılıyor. Bu, devlet mefhumunu da bir anlamda
değiştirebilecek, hukuku farklılaştırabilecek bir
anlayışa sahip. Yani ekonomi değişiyor, ekonomi
paradigması değişiyor, o bildiğimiz paradigma
değişiyor. Onunla beraber tabii, bankacılık da
değişiyor, para da değişiyor. Para bir nesne olmaktan iyice
çıkıyor, aslında değildir zaten. Para bir haktır,
sizin bir hakkınızı gösterir, sahipliğinizi gösterir, ödeme
vasıtasıdır ama daha fazla kaydileşiyor, nesne olmaktan tümüyle
neredeyse çıkıyor.
Parayla ilgili, aklıma gelmişken çok
meşhur bir fıkra vardır, herkesin yorulduğu bu saatte onu
anlatayım ama fıkra olma niteliğinden çok yani komik
tarafından çok düşündürücü bir fıkradır, paranın ne
anlama geldiğini çok iyi anlatan bir fıkradır. Onun için, ben
fıkra anlatmasını da bilmem, aklımda da pek kalmaz ama bu
aklımda kalmaz nedense, kötü bir şekilde de olsa anlatmayı
deneyeyim.
Bir Avrupa ya da Amerikan şehrine -neresi
olduğu önemli değil- zengin bir adam geliyor, oradaki küçük bir otele
gidiyor, diyor ki: Odayı beğenirsem gece kalacağım.
Şu 50 doları buraya bırakıyorum resepsiyona.
Çıkıp odaya bakacağım, beğenirsem
kalacağım. 50 doları bırakıyor, odaya
çıkıyor. O arada otel sahibi çok sıkışmış,
köyün kasabına borcu var, Ne olur ne olmaz beğenir herhâlde. diyor,
o 50 doları veriyor çok sıkıştığı için.
Kasap da toptancıya çok borçlu, o da hemen ona 50 dolar borcunu ödüyor.
Toptancının da -affedersiniz- orada bulunan bir fahişeye borcu
varmış, onu veriyor. Onun da otelciye borcu varmış onu
getiriyor tekrar veriyor, hızlı bir şekilde bir zincir
tamamlanıyor. Adam yukarıdan geliyor, diyor ki: Odayı beğenmedim.
Ver benim 50 dolarımı. Alıyor 50 dolarını, gidiyor.
Şimdi, ortada 50 dolar yok, kimsenin cebine girmiş bir para yok ama
herkes birbirine olan borcunu köyde ödemiş oluyor. Bakın, ortada bir
para yok ama herkes birbirine olan borcunu ödemiş oluyor, borçlar yok
oluyor. Kimsenin kârı yok, zararı da yok ama para böyle bir nesne
yani nesne değil artık bir hak, o hakkın dolaşımı
farklı bir değer yaratıyor.
Buradan hareket ederek, yine Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Genel Kurulu olarak 87nci maddeye göre Türkiye'deki para basma
yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunu söyleyeyim yani bizde
para basma yetkisi değerli milletvekili arkadaşlarım ama
şimdiye kadar bu yetkiyi kullanmadık. Peki, bu yetki nasıl kullanılır?
Yani Türkiye'de para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Merkez
Bankası vasıtasıyla bu yetki kullanılıyor. Biraz önce
Sayın Durmuş Yılmaz eski bir Merkez Bankası
Başkanı olarak bu konuda güzel de bilgiler verdi. Ama bu yetki
nasıl kullanılıyor, Türkiyedeki, piyasadaki para, paranın
değeri nasıl tespit ediliyor; bilmiyorum, hiç düşündünüz mü? Bu
konularla ilgili olarak epey bir kafa yormak lazım. Bunlar çok önemli
konular yani Türkiyenin değeri, parasının değeri,
parasının diğer paralar karşısındaki rasyosu,
bunları tespit edebilmek çok önemli.
Biraz önce arkadaşlarım da anlattı.
Evet, bir kanun teklifi getirdik; adı, Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Adı da karışık
ama bu kanun çok önemli bir kanun, basit bir kanun değil. Şimdi biz
bu saatte hızlı bir şekilde bunu görüşüyoruz. Şimdiye
kadar görüş beyan eden partiler de destekleyeceklerini söylediler, biz de
destekleyebiliriz tabii ki fakat bu çok önemli bir konu; bunun daha fazla
tartışılması lazımdı, bu kadar aceleye gelmemesi
lazımdı. Biz Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bu 19 maddelik teklifi
birkaç saat içerisinde görüştük, Genel Kurula, buraya gönderdik.
Şimdi, burası teknik bir yer değil, Genel Kurul; işin
siyasi boyutuna bakılacak, burada da birkaç saat içerisinde çıkacak
ama biz bu kanun teklifi vesilesiyle konuyu, para meselesini, para ekonomisini
çok daha fazla görüşmeliydik, paranın nereye doğru
gittiğini, teknolojisini çok fazla konuşmalıydık,
anlamalıydık. Para basma yetkisi bizde Meclis olarak. Ne oluyor,
dünyada ne oluyor ne bitiyor, bizde ne oluyor bu konularla ilgili, bunları
anlayabilir olmalıydık, tartışabilmeliydik ve bizden önce
de en azından Meclise gelmeden önce de konuyu bilen uzmanların
kamuoyunda tartışması, ondan sonra buraya getirilmesi gerekirdi
ve biz de içimiz rahat bir şekilde konuyu gündeme getirirdik.
Şimdi, bu teklifle ödeme kuruluşları,
elektronik para kuruluşları hakkındaki yetkiler BDDKden
alınıp tümüyle Merkez Bankasına devrediliyor. Bu, dünyada da
böyle olduğu için biz de böyle yapıyoruz. dedi
arkadaşlarımız ama biz zaten bu kanunu birkaç sene önce
değiştirmiştik. O zaman da dünyada böyleydi. O zaman biz niye
BDDKyle birlikte Merkez Bankasına verdik yetkileri de şimdi
yetkilerin tümünü BDDKden alıyoruz, Merkez Bankasına veriyoruz?
Birkaç sene önce bu durum söz konusu değil miydi? O zaman da söz
konusuydu.
Bir de Türkiye Ödeme ve Elektronik Para
Kuruluşları Birliği kuruluyor bu kanunla. Tamam, kurulsun, bunun
da bir mahzuru yok ama bu konuları daha fazla tartışmak
gerekirdi. Bu, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları
Birliğiyle ilgili -biraz önce bahsedilen- bu kanun teklifinin 6ncı
maddesi var. Oraya Merkez Bankasının da üye olmasını, bir
gözlemci kuruluşa üye olmasını gerçekten anlamak mümkün
değil, ben de o konuyu eleştiriyorum.
Yine çek takas faaliyetlerinin -ki bir takas
aracı aynı zamanda- İstanbul Takas ve Saklama Bankası
Anonim Şirketi (Takasbank) tarafından sunulmaya başlaması
nedeniyle ilgili düzenlemelerde de değişiklik yapılıyor bu
teklifle.
Değerli arkadaşlarım, dünyada reel
ekonominin ötesine geçen bir finans ekonomisi oluştu. Dünyadaki bütün
ülkelerin millî gelirlerini topluyorsunuz, 90 trilyon dolar civarında
ediyor. Ama dünyadaki finans ekonomisi bunun katbekat üzerinde, 500-600 trilyon
dolar finans ekonomisi var. Yani üretmeyi, reel ekonomiyi geçen bir finans
ekonomisi oluştu. Finans ekonomisi reel değil. Paranın para
kazanması, paranın yarattığı enstrümanlarla para
kazanılması
Farklı bir dünya oluştu. Bunlarla ilgili çok
şey bilmiyoruz, Türkiye olarak bilmiyoruz, Meclis olarak bilmiyoruz. Onun
için bu konunun da bu tarafı itibarıyla da çok fazla
tartışılması gerekirdi, bilmemiz gerekirdi. Gerçekten çok
çok önemli bir konu. Burada Mecliste belki çok kişi ekonomisttir,
işletmecidir ama bu konular bilinmiyor. Bu vesileyle bu konunun gündeme
gelmesi ve çok detaylı olarak tartışılması lazım.
Bu elimdeki 2020 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Bu,
pazartesi günü yayınlandı. Normalde daha önceden
yayınlanması gerekiyordu. Bütçenin eklerindendir bu.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı tarafından hazırlanıyor.
Bu programda 2020 yılında iktidarın
yapacağı bütün icraatlar programa bağlanmıştır.
Mevcut durum anlatılır sektörler itibarıyla ve yapılacak
işler -bir program dâhilinde- hangi kuruluşların, hangi kamu
kuruluşlarının görevli olduğu şeklinde bir
anlatımla.
Şimdi, bunun 84üncü sayfasında Mali
Piyasalar başlıklı bölümün Amaç kısmında şöyle
diyor: Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyetle cevap
verebilen, farklı nitelikteki finansal araçları güvenilir kurumlar
aracılığıyla geniş bir yatırımcı
tabanına sunabilen ve İstanbul'un cazip bir küresel finans merkezi
olma hedefini destekleyen, kurumsal yapısı güçlü bir finansal
sektörün oluşturulması temel amaçtır. Bu temel amaç
doğrultusunda bazı tedbirler açıklamış. Tedbirlerden
bir tanesi, Tedbir 249.5te Blokzincir tabanlı dijital merkez
bankası parası uygulamaya konulacaktır." diyor. Yani
Türkiyede biraz önce bahsettiğim blokzincir ekonomisi çerçevesinde kendi
bitcoinini çıkarıyor buna göre. Bunlar şimdiye kadar
konuşulmadı, bizlerin de bildiği konular değil. Bununla
ilgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını ve TÜBİTAKı
görevlendirmiş. Anlık Ödeme Sisteminin tasarım ve
yazılım geliştirme aşamaları tamamlanacak, test
çalışmalarına başlanacaktır." diyor. Yani Merkez
Bankası tarafından bir kripto para piyasaya sürülecektir. diyor,
kendi paramızı yapacağız. Bu da teorik olarak doğru
ama bunlar konuşulmuş, tartışılmış konular
değil hakikaten. Hızlı bir şekilde yapılıyor. Bu
görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle ilgili olarak da Ödeme
hizmetleri ve elektronik para kuruluşları birliği
kurulacaktır. diyor programda. Aslında bunların tabii ki
zamanlamalarının böyle olmaması lazım, maalesef böyle
yanlışlıklar var.
Yani evet, bir finans ekonomisi var dünyada, Türkiye
de o finans ekonomisinin içerisinde önemli bir yere sahip olmak durumunda,
tedbirlerini almak durumunda; teknolojiyle ilgili Türkiyenin yapması
gerekenler var, bunları anlıyorum. Ama bunların hızlı
bir şekilde, yangından mal kaçırır gibi
çıkarılması, birkaç saat içerisinde ilgili komisyonda, burada
görüşülmesi ya da hiç görüşülmemesi -bir anlamda bu bir
görüşülmemedir- buralara getirilmesi yanlış.
Bir diğer buna paralel konu da yine parayla
ilgili, Tedbir 249.4. Mesela bu da önemli: Hedef ülke merkez bankalarıyla
ödeme sistemlerinin uyumlu çalışması imkânları
araştırılacak ve ticaretin güvenilirliğini güçlendirici ve
hızlandırıcı önlemler alınacaktır. Merkez
Bankası ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilmiş bu
konuyla ilgili ve 1. Rusya'nın SWIFTe alternatif mesajlaşma
sistemine (SPFS) yönelik inceleme çalışmaları sürdürülerek
Türkiye'de SPFSnin kullanılmasına yönelik çalışmalar takip
edilecektir. demiş. Yani SWIFT sistemi, Amerikan sistemine alternatif Rus
sisteminin de Türkiyede kullanılmasına yönelik çalışmalar
yapılacak. Bunlar ne kadar doğrudur, bilmiyorum, ben de bu
konuları çok iyi bilen, anlayan birisi değilim ama bunların
programlara alınmış olması; tartışılmadan,
kamuoyuna mal edilmeden yanlıştır değerli arkadaşlar.
Yine, Tedbir 249.3.: 1. TCMB-Çin Merkez
Bankası arasında yenilenen Para Takası Anlaşması
kapsamında firmalarımıza Çin Yuanı reeskont kredisi
kullandırılmasına benzer uygulamalar Türkiye ile finansal ve
ticari ilişkileri yoğun olan ülkelere yayılacaktır. diyor.
Çinle de benzeri bir ilişkiye geçiyoruz. 2. Hâlen bazı ülkelerle
karşılıklı olarak finansal piyasalarda yerel para cinsi
işlemlere başlanması, yerel kredi kartlarının kabulü
ve finansal işlemlerin yerel para cinsinden gerçekleştirilmesi,
bankalar arası iş birliği ve iletişimin güçlendirilmesini
teminen hayata geçirilen önlemlerin diğer önde gelen ülkeler ile de
geliştirilmesi için girişimde bulunulacaktır. Burada da
gördüğünüz gibi Çinle, Rusyayla yine temasa geçiyoruz ama bütün
bunların arasında ne olduğunu bilmediğimiz,
yönlendiremediğimiz, yönetemediğimiz, mucidi
olmadığımız bu teknoloji karşısında
sıkıntılara düşebiliriz. Bunların hakikaten
konuşulması, tartışılması lazım; bu alanda
yanlış yapmamamız lazım.
Demin Erol Hocamın da bahsettiği 6ncı
maddeye gelince şöyle bir durum söz konusu: Banka -gözetim faaliyetleri
kapsamındaki işletmeleri kastediyor- sistemlerin kesintisiz
işletimini sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip kurulmuş
ve kurulacak sistem işleticilerine hissedar olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan, tamamlamak üzereyim.
Şimdi, bu konuyla ilgili olarak itiraz
ettiğimizde Komisyonda dediler ki: Biz SWIFTe de ortağız.
Orada da Merkez Bankasının bir payı var, burada da
olmasının bir mahzuru yoktur ama SWIFT işletim sistemi
farklı bir konu, bu çok daha farklı bir konu. Burada gözetim
faaliyetleri yürüten bir kuruma ortaklık söz konusu. Onun için, hukuken en
azından, prensip olarak, etik olarak yanlış olduğunu
düşünüyoruz bunun.
Değerli arkadaşlarım, bizler
Komisyonda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ben
konuşmam sonrası tekrar yukarı çıkıp Komisyon
çalışmalarına devam edeceğim.
Sizlere saygıyla sunuyor, başarılar
diliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Toğrul, İç Tüzük
60a göre bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
12 Eylül cunta darbesinin ürünü olarak 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan
YÖKün kaldırılarak üniversitelerin akademik niteliğine
kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün 6 Kasım. 6
Kasım 1981de kurulan YÖK, 12 Eylül cunta darbesinin bir ürünü olarak
Türkiye üniversitelerinin üzerine karabasan gibi çökmüştür. YÖK düzeni,
üniversitelerde eleştirel, muhalif, özgür düşüncenin baskı
altına alınmasını, deyim yerindeyse makbul akademinin inşasını
hedeflemiştir. İktidara gelmeden önce tüm siyasi partiler YÖKü
kaldıracağını vadetmiş ama her iktidara gelense kendi
siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet etmesi için YÖKü bir araç
olarak kullanmıştır. Geldiğimiz noktada bugün üniversiteler,
niteliği olmayan, AKP iktidarı için birer istihdam alanına
dönüştü; dahası, AKP iktidarıyla üniversitelerin akademik
özgürlükleri ortadan kaldırılmış, ihraç
politikalarıyla üniversiteler çoraklaştırılmış,
yaratılan düzenle üniversitelerde yaşatılan tahribat toplumun
geleceğini imha edecek noktaya ulaşmıştır. YÖK derhâl
kaldırılmalı ve üniversiteler akademik niteliğine bir an
önce kavuşturulmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Değerli Grup Başkan Vekillerimizi odama
bekliyorum.
Kapanma
Saati: 19.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
İsmail OK (Balıkesir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
üzerindeki görüşmelerde şahıslar adına söz taleplerinde
kalmıştık.
Şimdi şahıslar adına söz
taleplerini karşılayacağım.
Şahıslar adına ilk söz, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Emine Gülizar Emecana aittir.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6493 sayılı
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünya finans sistemi
ve kullanılan araçlardaki hızlı değişimler
karşısında bizim de yasama olarak yeni düzenlemeler yapmak
durumunda kalmış olmamız tabii ki kaçınılmazdır.
Bu kanun teklifiyle de yaklaşık 20 konuda 2013 yılında
yasalaşmış olan 6493 sayılı Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanunla birlikte 4 ayrı kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Teknik bir düzenlemedir
arkadaşlar.
Teklifteki maddelerin önemli bir kısmı,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ait görev ve yetkilerin
Merkez Bankasına devredilmesiyle ilgili. Merkez Bankası ile BDDK
arasında oluşturulan ikili düzenleme ve kontrol mekanizması bu
yasayla beraber tek çatı yani Merkez Bankası çatısı
altında toplanıyor, düzenleme konuları bakımından
Merkez Bankası tek görevli ve yetkili otorite hâline geliyor.
Tabii, burada, Merkez Bankasıyla ilgili birkaç
noktayı hatırlamamızda fayda var. Merkez bankalarının
itibarı: Elbette, her bankanın itibarı çok önemlidir. Ancak bir
ülkede finansal sistemin ve para politikasının itibarı Merkez
Bankasının bağımsızlığı ve buna
bağlı oluşan itibarına bağlıdır tabii ki.
Merkez Bankası Kanunu, temel görev ve yetkiler, madde 4te Bankanın
temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka,
fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para
politikasını ve kullanacağı para politikası
araçlarını doğrudan kendisi belirler. deniliyor. Yine aynı
maddede Banka, bu Kanun ile kendisine verilen görev ve yetkileri, kendi
sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve
kullanır. denmektedir. Ancak bugün biliyoruz ki Merkez Bankası
Cumhurbaşkanının müdahale ve talepleriyle hareket ediyor.
Hatırlayalım, Cumhurbaşkanı, faizleri indirmediği
gerekçesiyle yasaları hiçe sayarak Merkez Bankası Başkanı
Murat Çetinkayayı görevden almış ve yerine Murat Uysalı
atamıştı. Uysal, göreve başladıktan sonra Merkez
Bankası faizini 425 baz puana indirmiştir. Elbette burada
karşılaştığımız ya da karşı
çıktığımız, faizlerin indirilmesi değil,
bağımsız gibi gösterilen kurumların talimatla hareket eder
hâle gelmiş olmasıdır. Hesap neydi peki bu yapılırken?
Bu şekilde alışveriş artacak, piyasalar canlanacak, büyüme
sağlanacaktı. Tuttu mu? Hayır. İşsizlik artmaya devam
ediyor, değerli arkadaşlar, işsiz sayısı 7 milyona
ulaştı. Özel sektör bankacılığı da bu müdahale
sonucu çok zor durumda kaldı.
Başka ne oldu? Ekonomik krizin etkisiyle genel
bütçe borçluluk görünümünü düzeltmek, açığı azaltmak için Merkez
Bankası kaynaklarına başvuruldu. Önce banka, kârını
hemen aceleyle ocak ayına çekti ve hazineye aktardı, daha sonra da 40
milyar TL yedek akçeyi hazineye aktardı, toplamda 2018 yılı itibarıyla
78 milyar lira doğrudan doğruya banka kaynaklarından bütçeye
aktarıldı. Her şeye rağmen Merkez Bankası bugün güçlü
altyapısıyla önemli bir kuruluşumuzdur diye düşünüyoruz
ancak biraz önce saydığım müdahaleler ciddi anlamda
bankanın itibarını da zedelemiştir.
Kanun teklifine bakacak olursak, birçok teknik
düzenlemeleri içeren kanun teklifinin bazı maddeleri tarafımızca
genel olarak uygun bulunmaktadır ancak değinmemiz gereken iki konu
var. Kanun teklifinin 6ncı maddesiyle 6493 sayılı Kanunun mevcut
8inci maddesine yeni bir dördüncü fıkra eklenmiştir, değerli
arkadaşlar. Bu fıkra Banka, sistemlerin kesintisiz işletimini
sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip kurulmuş ve kurulacak
sistem işleticilerine hissedar olabilir. şeklindedir. Yani bu düzenlemeyle
Merkez Bankasının özel şirketlere ortak olabilmesinin önü
açılmaktadır. Banka bir özel şirkete neden hissedar oluyor? Yani
bu maddenin gerekçesi, amacı gerçekten nedir? Sorularımıza
Komisyonda maalesef yanıt alamadık. Bugün işlem yapan sistem
işleticileri sistemik öneme değil de kısıtlı öneme
sahip olduğundan bu şirketlerle ortaklığın söz konusu
olmadığı ifade edildi. Ortaklık olabilmesi için
kısıtlı değil de sistemik öneme sahip olması gerekiyor
o şirketlerin. Hangi şirketler bunlar? derseniz, hemen
hızlıca sayıyorum: Bankalararası Kart Merkezi AŞ,
İstanbul Takas ve Saklama Bankası AŞ -Takasbank olarak
biliyoruz- Merkezî Kayıt Kuruluşu AŞ, Garanti Ödeme Sistemleri
AŞ, PayCore Ödeme Hizmetleri Takas ve Mutabakat Sistemleri AŞ. Bu
neden önemli değerli arkadaşlar?
Şu anda mevcut sistem işleticileri
arasında bulunan PayCore Ödeme Hizmetleri Takas ve Mutabakat Sistemleri
AŞ hisse yapısıyla dikkatimizi çekti. PayCore, kartlı
ödemeler alanında kart çıkaran ve kart kabul eden kuruluşlara
takas ve mutabakat hizmeti, ATM ve POS, fiziki kart basım hizmeti gibi
çeşitli teknolojik altyapı hizmetleri sunan bir kuruluş. PayCore
Provus Bilişim Hizmetleri AŞ unvanıyla 2001 yılında
kurulmuş, 2014 yılında MasterCard Corporate tarafından
satın alınmıştır.
Tank Palet Fabrikasını
hatırlayalım değerli arkadaşlar. Tank Palet Fabrikası
özelleştirmesinden hatırlayacağınız Sancak ailesi,
sahip olduğu MT Grup aracılığıyla şu an PayCore
isimli şirketin yüzde 54 hissesine sahiptir. PayCorea ödeme sistemi
işleticisi olarak faaliyet izni verilen karar, 6 Temmuz 2017 tarih ve
30116 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Bu
ve daha bilemediğimiz benzer şirketlerin sistemik öneme sahip bir
şirket olarak onay alıp -yani sınırlı öneme sahipten
sistemik öneme geçirilmesinden bahsediyorum- Merkez Bankasından da
hissedar olarak avantajlar sağlayabileceği bizim endişe
ettiğimiz en önemli hususlardandır. Yani kamu ihalelerinin birçok
alanında karşımıza çıkan Sancak ailesine ait bir
şirkete Merkez Bankasının hissedar olarak katılıp sistemik
öneme sahip bir şirket olarak ilan edilebilmesinin mümkün
olabileceğini, Komisyonda mümkün olmayacağını iddia eden
yönetici arkadaşlarımıza karşılık, Genel Kurulda
yani burada not düşerek bu iddiaların kayıt altına
alınmasının tarihsel önemi olduğunu düşünüyorum.
Komisyonda teklifi getirenler, Merkez Bankası
açısından hissedar olma kavramının yeni bir konsept
olmadığını söylediler ve bankanın hâlihazırda
SWIFT adı verilen uluslararası şirkete
ortaklığı bu duruma örnek olarak verildi değerli
arkadaşlar. Bankanın hissedarı olduğu SWIFT adı
verilen uluslararası şirket, merkez bankaları arasında
kurulmuş şirketlerden biridir. Yani madde metninde tarif edilen
ortaklık, bizim biraz önce konuştuğumuz ortaklık modelinden
çok farklıdır.
6ncı madde bankanın kendisinin denetimine
ve gözetimine tabi yurt içindeki sistem işleticileriyle
ortaklığına izin vermektedir. Merkez Bankası düzenleyici,
denetleyici ve emredici bir kurum olarak hissedarı olduğu yere
nasıl emir verecektir? Diğer tarafta, bu hissedarlık Merkez
Bankasının itibarının birtakım özel şirketlerin
itibarının artırılması için
kullanılacağı anlamına da gelmektedir. Rekabetin
Korunması Hakkında Yasaya da aykırı bir durum söz
konusudur. Bu maddenin uygulanması bankanın kendi itibarı
açısından sakıncalı durumların ortaya
çıkmasına neden olabilecektir. Merkez Bankası, mevcut
yapısı ve yetkisiyle zaten her türlü müdahaleyi yapma yetkisine
sahiptir. Bu belirsizlikler ve endişe verici nedenlerle kanun teklifinden bu
maddenin çıkarılması uygun olacaktır.
Kanun teklifinin eksik kaldığı
diğer bir konu da kripto paralarla ilgili düzenlemelerin bu teklifte
olmamasıdır. Teknolojik gelişim, klasik para sistemleri
karşısında dijital ve kripto para diye tanımlayabileceğimiz
iki farklı para türünü ortaya çıkarmıştır. Bu kanun
teklifi Bitcoin olarak bildiğimiz, deneysel aşamada olsa da
Bitcoinin yanında 2.400e ulaşan kurumsallaşmış yeni
özel paranın ulusal sınırlarda nasıl kullanılması
gerektiğiyle ilgili herhangi bir altyapının kurulmasına
yönelik hiçbir şey içermemektedir. Yani 6493 sayılı Kanunla
yapılan ve teklif edilen bu düzenlemeyle dijital paralara karşı
önlem alınabilirken kripto paralar karşısında ise nispeten
çaresizlik söz konusudur. Dünyada ise bütün ülkeler bu konu üzerinde
çalışmaktadır. Esasen, dünyada blok zinciri ekonomisi
diyebileceğimiz yeni bir ekonomi paradigması da
oluşmaktadır değerli vekiller. Yani devlet denetiminde olmayan
bu sistemle gayrimenkullerin, paranın ve para edebilen, değer ihtiva
edebilen her konunun değiştirilmesi söz konusu olabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Diğer yandan bunların
aracılığıyla yapılan uluslararası para
transferlerinin vergi kaçırma, kara para aklama gibi suçları
artırabileceği, bu paraların transferlerinin silah ve
uyuşturucu finansmanında gizli bir yöntem olarak
kullanılabileceği yönünde de endişelerimiz vardır.
Dolayısıyla değişim kaçınılmaz göründüğüne
göre henüz kurulmamış, sistemik öneme sahip şirketleri,
hissedarlık getirilmesinden önce, bu yeni oluşan kripto para
sistemini de içine alacak, kavrayacak şekilde bir çalışma
yapılması daha acil görünmektedir. Hatta bu yönü ve öngörülmesi zor
olan elektronik para ve kripto paralara ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde komisyon kurulması ve tüm kesimlerin katılımıyla
elde edilecek verilerle uzun vadeli bir politika oluşturulması
yerinde olacaktır diye düşünüyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
sırası, Malatya Milletvekilimiz Sayın Bülent Tüfenkciye aittir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Tüfenkci.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Ödeme
ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili
görüşlerimizi ifade edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, öncelikle bu
düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu konusunda kısa bir açıklama
yapmak istiyorum. 2013 yılında yürürlüğe giren 6493
sayılı Kanun uyarınca ülkemiz mevzuatında ilk defa ödeme
sistemleri, menkul kıymet mutabakat sistemi, ödeme hizmet
sağlayıcısı, ödeme kuruluşu ve elektronik para
kuruluşu gibi kavramlar tanımlanarak tüm ödemeler alanına özgü
müstakil bir düzenleme oluşturulmuştur. 2013 yılında
yürürlüğe giren kanunda, ödeme hizmetleri ve bu hizmetleri sunan
kuruluşlarla ilgili olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu, ödeme sistemleri ve menkul kıymet mutabakat sistemleriyle ilgili
olarak da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası görevlendirilmişti.
Ödemeler alanında yaşanan hızlı gelişmeler, etkin
karar alma mekanizmasının işletilebilmesi için dünya
pratiklerine uygun bir şekilde Merkez Bankası ile BDDK arasında
oluşturulan ikili düzenleme ve kontrol mekanizmasının tek
çatı altında toplanması elzem olmuştur. Bu ihtiyaç,
bilişim ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler ile ödeme alanındaki
yeni ürün ve uygulamaların geldiği noktanın kaçınılmaz
sonucudur. Benden önceki konuşmacıların da ifade ettiği
gibi bu tamamen teknik bir düzenlemedir.
Çok Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizin de tahmin edeceği üzere, günümüzde ödemeler
makroekonomik istikrarın temel taşlarından biri hâline
gelmiştir. Teknolojinin eriştiği her nokta itibarıyla
ödemeler alanında var olan ihtiyaçların kesintisiz
çalışması, fiyat istikrarı ve finansal istikrar kadar
önemli bir merkez bankacılığı sorumluluğu hâline
gelmiştir. Buradaki temel amaç, fiyat istikrarı ve kesintisiz
ödemeler sisteminin devam etmesi. Ayrıca küresel ve jeopolitik risklerdeki
emsalsiz artışlar nedeniyle iktisadi faaliyetlerin kesintisiz
sürdürülmesinin de ön koşulu hâline gelen ödeme sistemlerinin tek elden
takip edilmesi bir mecburiyet hâline dönüşmüştür.
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak, kanun
değişikliği teklifiyle, ödemeler alanına ilişkin
olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ait düzenleme ve
denetleme yetkileri kanundaki bütünlük sağlanarak Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasına devredilmektedir.
Burada benden önceki konuşmacılar Niye
Merkez Bankasına devrediliyor, BDDK görevini yapmıyor mu? diye
sordu. Esasında baktığımızda, EFT işlemleri
Merkez Bankasında dolayısıyla bu işlemlerin de Merkez
Bankasına alınmasının efektif bir yaklaşım
olduğunu buradan ifade etmek isteriz.
Değişiklik teklifinde BDDKnin ödemeler
alanındaki düzenleme ve denetleme yetkilerinin Merkez Bankasına
devrine ilave olarak diğer bazı hususlara ilişkin de hükümler
bulunduğu malumunuzdur. Bilindiği üzere, ödemeler alanı oldukça
dinamik bir sektör olarak dikkat çekmektedir, gün geçmiyor ki ödemeler
alanında yepyeni bir iş modeliyle karşılaşmayalım.
Bu husus uluslararası raporlara da girmiş bir tespit olarak öne
çıkmaktadır. Uluslararası raporlara göre, ödemeler
alanının finansal teknolojilerde yaşanan hızlı
değişimlerden en çok etkilenen kesimi finansal hizmetlerden
kaynaklanmaktadır. Böylesine hızla gelişen ve değişen
sektörlere ilişkin 2013 yılında çıkarılmış
bir düzenlemenin sektörün ihtiyaçlarının tamamını
karşılaması mümkün görünmemektedir. Nitekim, bu alanda faaliyet
gösteren aktörlerle yapılan görüşmelerde de sektörün mevcut
düzenlemelerde değişiklik yapılmasına ilişkin ciddi
anlamda bizlerden talepleri vardı, bu düzenleme bir anlamıyla
sektörün de taleplerini karşılayacak niteliktedir. Bu düzenleme
yapılmadan önce sektör temsilcileriyle de en geniş anlamda
toplantılar yapıldı. Bu kapsamda, kanun değişiklik
teklifimizde ödemeler alanında sektör oyuncularının
ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduk.
Söz konusu değişiklikler
yapılırken dikkat edilen bir hususu da bilgilerinize özellikle sunmak
istiyorum. 2013 yılında 6493 sayılı Kanun
yasalaşırken Avrupa Birliği müktesebatında yer alan ilgili
düzenlemeler ülkemiz ihtiyaçları ve diğer iyi uluslararası
uygulamalarla birlikte göz önünde bulundurulan önemli bir faktördü, anılan
tarihte ödeme hizmetleriyle ilgili yürürlükte bulunan Avrupa Birliği
düzenlemesi bu alanda ortaya çıkan ihtiyaçlar kapsamında 2015
yılında değiştirilmiştir. 2015 yılında
Avrupa Birliği müktesebatına yeni eklenen Ödeme Hizmetleri Direktifi
2 de işte bu yasayla göz önünde bulundurularak bir anlamda ona da uyum
sağlanmıştır. Yapılan incelemelerde ülkemizde bu kapsamda
faaliyet göstermekte olan kuruluşların bulunduğu ve bu
alanın düzenlenmesinin ödemeler alanında gelişimine olumlu
katkılar sağlayacağı da bu yasayla beklenmektedir. Bu
kapsamda ödeme hizmeti başlatma ve hesap bilgileri sağlama
faaliyetlerinin de ayrı birer ödeme hizmeti türü olarak 6493
sayılı Kanuna eklenmesine dönük değişiklik hükümleri de
değişiklik teklifimizde yer almaktadır.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; az önce de belirttiğim gibi, 6493 sayılı
Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi
taslağı hazırlanırken mevcut düzenlemelerdeki
değişiklik ihtiyaçları, sektör talepleri, uluslararası iyi
uygulamalar ve Avrupa Birliği müktesebatı başta olmak üzere
emsal ülke uygulamaları da dikkate alınmıştır. Bu
bağlamda teklifte yer alan kanun değişikliklerine ilişkin
hükümleri 3 ana noktada sınıflandırabiliriz. Bir: Ödemelere
ilişkin BDDKdeki yetkilerin Merkez Bankasına devrine ilişkin
değişiklikler. İki: Posta ve Telgraf Teşkilatının
da ödeme hizmetlerine yönelik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi
konusunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yetkili otorite olarak
belirlenmektedir bu teklifle. Dünya pratikleriyle uyumlu bir şekilde yeni
ödeme hizmeti tanımlarının yasaya eklenmesiyle ilgili
değişiklikler, bu konuda yapılan değişiklikler ile pek
çok emsal ülke ve Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu bir
şekilde ödeme hizmeti başlatma faaliyeti ve hesap bilgileri
sağlama faaliyeti ile bu faaliyetlere ilişkin birtakım muafiyet
maddeleri 6493 sayılı Kanuna eklenmektedir. Üçüncü olarak da kanunun
2013 yılında yasalaşmasının ardından ortaya
çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda taslağa eklenen diğer
değişikler, bu başlıkla ilgili değişiklikler
sonucunda Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları
Birliğinin kurulması.
Değerli arkadaşlar, bu birlik tamamen
meslek birliği. Dolayısıyla arkasında şu veya bu,
başka bir neden aramamak gerekir. Tamamen meslek
kuruluşlarının, daha doğrusu bu sektörün
oyuncularının talepleri doğrultusunda oluşmuştur.
İkincisi de önemli bir değişiklik
yapıyoruz. Özellikle para kuruluşlarının, elektronik para
kuruluşlarının bankalara yatırdıkları
fonların Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde bloke edilmesi
uygulamasının kaldırılması gibi yenilikçi hususlar da
bu teklifle düzenlenmektedir. Tüm bu hususlar çerçevesinde belirtmek isterim
ki, 6493 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin yasalaşması durumunda oldukça
dinamik bir yapıya sahip olan ödemeler alanında ortaya çıkan
ihtiyaçların daha etkin bir şekilde tespit edilerek bu ihtiyaçlara
daha hızlı ve proaktif bir şekilde müdahale edilebilmesinin
mümkün olacağı, 2013 yılından bu yana ödemeler
alanında ortaya konan yeni hizmet türleriyle bu hizmetleri sunan
kuruluşların düzenleme kapsamına alınacağı ve
sektörde ortaya çıkmış olan diğer bazı ihtiyaçların
giderilmesine önemli katkılar sunacağını belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama son verirken, Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin ülkemize
hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Tüfenkci.
Buyurun.
BÜLENT TÜFENKCİ (Devamla) Emeği geçen
tüm kurumlara ve çalışanlarına teşekkür ediyorum.
İnşallah yasalaşır. Ona da sizler karar vereceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 117
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümünün görüşmelerinin
devamı hususunda İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir
önerge vardır; önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine İç Tüzükün 72nci
maddesinin olanak tanıdığı şekilde devamını
arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Emine Gülizar
Emecan Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Manisa İstanbul Bursa
Aysu
Bankoğlu Gamze
Taşcıer Haşim
Teoman Sancar
Bartın Ankara Denizli
Müzeyyen
Şevkin
Adana
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergeyi oylarınıza
sunacağım ama bir yoklama talebi var.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Özel, Sayın Karabıyık, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Sancar, Sayın Köksal, Sayın
Şevkin, Taşcıer, Sayın Bankoğlu, Sayın Sümer,
Sayın Barut, Sayın Kaya, Sayın Ağbaba, Sayın Emecan,
Sayın Demirtaş, Sayın Akar, Sayın Bulut, Sayın Karasu,
Sayın Karaca, Sayın Hancıoğlu, Sayın Çelebi.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sisteme giremeyip pusula gönderenler salondan
ayrılmasın.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önerge ne anlama
geliyor? diye bazı arkadaşlarımız geçenlerde sordular.
Bildiğiniz gibi gruplar konuştu,
şahıslar konuştu. Verilen önerge üzerine, bu önerge kabul
edilirse yapılan konuşmalar tekrar edilecek. Yani gruplar ve
şahısların tekrar bir konuşma hakkı doğuyor; bu
nedenle bu önerge verildi.
Arada sırada sizlere İç Tüzük hükümlerini
hatırlatıyorum ki uygulamaların neler olduğu konusunda
Meclisimiz de bilgi sahibi olsun; umarım yararlı oluyordur.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, soru-cevap işlemi
bulunmadığından teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, birinci bölümün
görüşmelerine başlamadan önce, arkadaşlarımızın
60a göre söz talebi oldu, onları da değerlendireceğim.
Sayın Şevkin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, zor
durumda olan esnaf ve sanatkârların koruma altına
alınmasının önemli olduğuna ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Son on yıl içerisinde Adana'da
yaklaşık 25 bin esnaf, son beş yıl içerisinde ise
Türkiye'de 750 bin esnaf kepenk kapatmıştır. Bu durum, küçük
esnafın içinde bulunduğu zor durumun açık göstergesidir.
Ekonomik kriz, her gün gelen yeni zamlar vatandaşı olduğu gibi
esnafı da âdeta uçurumun kenarına itmiştir. Üretim ve istihdama katkısıyla
ülke ekonomisinin belkemiği konumundaki esnaf ve
sanatkârlarımızı içine düştüğü bu durumdan kurtarmak
elbette ki Meclisin birincil görevidir. Vergi, SGK ve BAĞ-KUR primlerinin
yanı sıra, çalışanlarının maaşını
ödeyemez duruma gelen, girdi maliyetlerindeki sürekli artış ve banka
kredileri de eklenince kepenklerini indirmek zorunda kalan esnaf ve
sanatkârlarımız derhâl koruma altına alınmalı, yeni
kepenklerin inmemesi için Anayasa'nın 173üncü maddesinde olduğu
gibi, koruyucu, kollayıcı tedbirler alınması gereklidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
70.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, sosyal tesis çalışanlarına kadro verilip
verilmeyeceğini öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Orduevleri, polisevleri, vilayetevleri,
öğretmenevleri, üniversiteler, jandarma sosyal tesisleri, üniversite ve
bakanlık sosyal tesisleri, misafirhaneler gibi devletin kurum ve
kuruluşlarında döner sermayeden maaş alan ve hiçbir iş
garantisi olmayan, devletin en üst kademesinden en alt kademesindeki memura
kadar herkese hizmet veren on binlerce sosyal tesis çalışanı zor
şartlar altında çalışmakta, zaman zaman
sağlığından olmakta, en ufak bir sıkıntıda
tazminatsız işten atılmaktadır. Onlar da herkes gibi
güvenceyle çalışmak istemekte, kadro beklemektedir. Buradan
soruyoruz: Bu sosyal tesis çalışanlarına kadro verecek misiniz?
BAŞKAN Sayın Filiz
71.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 6 Kasım GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığının kuruluşunun 30uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığının kuruluşunun 30uncu yılı.
9 ili kapsayan GAP projesi, bölgeler arası farklılıkları
gidermeyi, bölgesel kalkınma yaklaşımıyla ulusal düzeyde
ekonomik kalkınmayı hedeflemiştir. Fırat Dicle
havzasında ülkemizin yüzde 10u gibi büyük bir alana yayılan GAP
projesinin, Sayıştay raporlarına göre yüzde 40ı henüz
tamamlanmamıştır. Bölge şehirlerinde esnaf, köylü, çiftçi
ve dar gelirli vatandaşlar mutsuzdur. Gübre, akaryakıt
fiyatları, ürünlerinin para etmemesi ve hayat
pahalılığı insanları canından bezdirmiştir.
Ülkemiz adına büyük bir öneme sahip olan bu proje, maalesef, iktidardan
gerekli teveccühü görmemiştir, onun için de bitirilememektedir. 2020
yılı bütçesi 87,9 milyon TL olup 2018 yılı ödeneğinin
yüzde 40 altında kalmıştır. Anlaşılan, GAPta
yola devam, ancak karınca hızıyla diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
72.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 2017
yılından beri Tarım ve Orman Bakanlığına atama
yapılmamasının nedenini öğrenmek istediğine ve hangi
branşlara kaç kişinin, ne zaman atanacağının
açıklanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, KPSS
puanları sekiz ay sonra geçersiz kalarak ikinci bir mağduriyet içine
düşecek olan ziraat mühendisleri, gıda ve su ürünleri mühendisleri,
veteriner hekim gibi meslektaşlarım adına tekrar sesleniyorum:
Önceki Bakan Sayın Fakıbaba 2018 yılı için 3.500 kişi
alacağını söylemiştir ama alınmamıştır.
Yine, otuz ay önce 10.551 personel alımı için söz verilmiştir,
bu söz de yerine getirilmemiştir. Bakan Pakdemirli de geçen yıl norm
kadronun belirlenip buna atama yapılacağını
söylemiştir. Sorguladığımızda, çalışmanın
yapıldığını ve sarayda
Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel
Müdürlüğünde bekletildiğini duyuyoruz. Bu arada diğer
bakanlıklara binlerce atama yapılırken Tarım
Bakanlığına 2017 yılından beri tek bir atama
yapılmamıştır. Bunun sebebi nedir? Sarayda tarım
düşmanı bir lobi mi bulunmaktadır? İşte tek adam ve
saray devleti tespitimizi doğrulayan durum tam da budur. Hangi
branşlara kaç kişinin ve ne zaman atanacağının
açıklanmasını istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özyürek
73.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, Avrupada
yaşayan gurbetçilerin çoğunluğunu Sivaslı
hemşehrilerinin oluşturması nedeniyle Pegasus ve Türk Hava
Yollarının direkt uçuşlarının uluslararası havalimanı
olan Nuri Demirağ Havalimanına yapılmasını
istediklerine ilişkin açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Avrupada yaşayan gurbetçilerimizin
çoğunluğunu Sivaslı hemşehrilerimiz
oluşturmaktadır. Sivasa yaz aylarında gelmek isteyen
hemşehrilerimiz, maalesef, uluslararası havalimanımız olan
Nuri Demirağa gelemiyorlar; yakın illere uçuş yaparak sonra da
Sivasa kara yoluyla ulaşmak zorunda kalıyorlar.
Ben buradan Pegasusa ve Türk Hava Yollarına
sesleniyorum: Avrupada yaşayan nüfusun çoğunluğu Sivaslı
hemşehirlerimizden oluşmakta olup uçakların yolcu
sayısını da tamamen Sivaslı hemşehrilerim
doldurduğundan -Nuri Demirağ da uluslararası bir
havalimanıdır- lütfen, direkt uçuşlarınızı oraya
yapmanızı istiyoruz.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Son olarak Sayın Bankoğlu
74.- Bartın Milletvekili Aysu
Bankoğlunun, Bartın ili Amasra ilçesinde sağlık
hizmetlerine erişim yönünden yaşanılan mağduriyetin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Seçim bölgem
Bartının Amasra ilçesinde sağlık hizmetlerine etkili
erişim yönünden sıkıntılar mevcut. Aile hekimleri İlçe
Devlet Hastanesinde görevlendirildiği için, hastanenin de konumu
gereği, özellikle de yaşlılarımız doktora gidişte
zorluk yaşıyorlar. Biliyoruz ki esas olan, aile
sağlığı merkezleri ve hekimlerimizin kolayca ulaşılır
yerlerde olmasıdır. Ayrıca, İlçe Devlet Hastanesinde uzman
doktor konusunda çok ciddi bir yetersizlik var. Hastanenin donanım
alanındaki eksikliklerinin de tamamlanması
vatandaşlarımızın talepleri arasındadır. Yine,
standart büyüklükteki ambulanslar, mevcut yolların darlığı
ve alanın tarihî yapısı nedeniyle bazı mahallelere
giremiyor. Bu noktada da uygun ambulanslara ihtiyaç duyulduğunu ve
diğer tüm bu taleplerimizi bir kez de Meclis çatısı altında
dile getirmek istedim.
Teşekkürler.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Şimdi birinci bölüm üzerindeki söz taleplerini
karşılayacağım.
(Uğultular)
BAŞKAN Yalnız, yine salonda her zaman
olduğu gibi bir uğultu var değerli arkadaşlarım, bu
uğultuyu kesersek konuşmalara başlayacağız.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ
PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekilimiz Sayın İsmail
Tatlıoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süremiz on dakika Sayın Tatlıoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin saygıdeğer mensupları; hepinizi, partim ve
şahsım adına saygıyla selamlarım.
Öncelikle, bugün bütün arkadaşlarımın
paylaştığı gibi Yozgat İl Başkanımız
Seyfi Bayrak Bey Hakkın rahmetine kavuştu, aynı kazada
yaralanan Başkan Yardımcısı Ahmet Şükrü Karabacak Bey
de maalesef ahirete intikal etmiştir, Hakkın rahmetine
kavuşmuştur. 2 kaybımız vardır, kendilerine Allahtan
rahmet, aile ve camiamıza da sabrıcemiller niyaz ederiz.
Çok değerli milletvekilleri, bugün, Malatya
Milletvekili Sayın Bülent Tüfenkci Bey ve 74 arkadaşının
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini
Plan ve Bütçe Komisyonundan sonra Genel Kurulda görüşüyoruz. Birinci
bölümüyle ilgili görüşleri sizlerle partim adına
paylaşacağım.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Tabii ki
zaman bütün konularda olduğu gibi menkul kıymetler ve para konusunda
da kendine, kendi ruhuna uygun ürünleri ortaya çıkarmaktadır. Yani
bundan çok yıllar öncesine gittiğimizde para söz konusu değildi,
barter sistemi vardı. Sanayi Devrimi oldu ve uluslararası ödemeler
sistemi ihtiyacı çıktı ve ödeme birimi ihtiyacı
çıktı. O zaman da İngiltere, Londra ve pound esas oldu. Gün
geldi cihan harbi oldu ve İngiltere gücünü kaybetti, 1944te dünyaya bir
başka devlet dünya devleti olarak doğdu, Amerika Birleşik
Devletleri ve 1944te Bretton Woodsta bir başka ödemeler sistemi
çıktı, dünyanın finans mimarisi çizildi. Siyasette siyasal
bakımdan Birleşmiş Milletler ve ekonomik açıdan,
kalkınma açısından Dünya Bankası, finansal ve ödemeler
sisteminin yeni dizayn edildiği yer de Uluslararası Para Fonu
çerçevesinde oldu. Yeni bir ödemeler sistemi çıktı. Bu ödemeler
sistemi 1970in başına kadar gitti, doların altına
dayalı olarak piyasada değişimi
Ve 1970lerin başında
bu sistem çöktükten sonra uluslararası ödemeler sistemi ve
uluslararası rezerv para uluslararası dalgalanmaya
bırakıldı ama güçlü devletler ve güçlü ekonomiler
paralarını hep rezerv olarak tuttular ve bunun altında tabii ki
refah seviyelerini ve ekonomik kazançlarını sürdürdüler. Baktık
ki 1970lerin başında dünya yeni bir petrol tüketimine ihtiyaç
duymadığı hâlde petrol fiyatları 3-4 kat arttı, sonra
1977de arttı. Sebebine baktık daha sonra, bunlar dolarla
alınıp satıldığı için dünyadaki dolar talebini
belli bir seviyeye çıkardı çünkü Bretton Woods sistemi çökmüştü.
Fransa elindeki dolara karşı Amerikadan altın isteyince Amerika
bu sistemden vazgeçmişti. Daha sonra, dünya ödemeler sisteminde
doların ve euronun özellikle dünyada yüzde 60 civarında kullanımı
çok ciddi bir hard power olarak gündeme geldi ve kullanıldı. Bu
çerçevede ülkelerin ekonomik kazanımlarına çok büyük katkı
sağlayan bir sistem olarak yürüdü.
Tabii, zaman değişti, artık dijital
endüstri devrimi var. Küreselleşme kendi ruhuna uygun ürünler nasıl
meydana getirdiyse para konusunda da bu ürünleri gündeme getirdi ve ödemeler
sisteminde de bir değişimi zorladı ve karşımıza
dijital para ve kripto para çıktı. Hâlen dünyada 2.360 adet bu tür
paradan söz ediliyor ve piyasa değerleri hiç de az değil,
yaklaşık çeyrek trilyon dolarlık bir kripto ve dijital para söz
konusu. Bunların hâkimiyetiyle ilgili yeni arayışlar var. Tabii
ki dijital paralar özellikle merkez bankalarının paraları,
arkalarında devletler ve merkez bankaları var ama kripto paralar öyle
değil. Kripto paralar millî hâkimiyetleri ezen, tanımayan,
devletlerin hâkimiyetleri dışında gelişen paralar ve de
tabii olarak dünyada ülkeler buna karşı sistemler ve düzenlemeler
getiriyorlar. Bu kanun da esasında 2013 yılında 6493 sayılı
Kanunla yapılan düzenlemede bir değişiklik getiriyor. O zaman
elektronik ödeme sistemlerine bir düzenleme getirilmiş ve uygulama ve
altyapı BDDKye, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna,
yetkilendirme de Merkez Bankasına bırakılmış. Temel
olarak bu dâhil bir ödemeler sistemi söz konusu.
Şimdi, 2015 yılında Avrupa
Birliğinde 2366 sayılı direktifle, biz de Avrupa Birliği
müktesebatı gereği kabul ettiğimiz bu direktif çerçevesinde bir
değişiklik yapıyoruz. Biz bu teklifin Komisyonda da Genel
Kurulda da lehindeyiz, kabul ediyoruz. Neyle? 6ncı maddedeki bu Merkez
Bankası sistem sağlayıcılığına ortak olma
yetkisi veren bu düzenlemeye dikkat çekerek, buna böyle bir itiraz ve bir
şerh koyarak kabul ediyoruz. Sizlerin de Parlamentodaki bu üyelerimizin de
ve bütün siyasi partilerimizin de bu konuda hassas olmalarını, hassas
bir şekilde gözetmelerini talep ediyoruz. Bu, daha sonra, bazı sistem
sağlayıcıların, başarısız olan sistem
sağlayıcıların, bugünkü anlayacağımız dilde
iflas etmiş veya inşaatını satamamış
müteahhitlerin varlıklarının Varlık Fonu tarafından
veya kamu bankaları tarafından satın almasına benzer bir
suistimale neden olmasın, dikkati buraya çekiyoruz. Bu kanun teklifinin
kabulü yönünde, dolayısıyla birinci bölümünün de lehinde oy
kullanacağımızı beyan ediyoruz.
Bildiğiniz gibi, biz İYİ PARTİ
olarak, hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda torba kanunların uygun
bulduğumuz maddelerine evet uygun bulmadıklarımıza da hep
hayır dedik. Uygun bulduğumuz kanunlara evet dedik, uygun
bulmadıklarımıza Genel Kurulda da hayır diyoruz ve bu
kanun teklifini de kabul ediyoruz. İnşallah hayırlı olur.
Hepinize saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın
Garo Paylanda. (HDP sıralarından alkışlar)
Süremiz on dakika Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elektronik para
kuruluşu kurulacakmış ve bu Merkez Bankasına
bağlanacakmış, BDDKden alacakmışsınız,
Merkez Bankasına bağlanacakmış. Değerli
arkadaşlar, sizce bunun bir önemi var mı? Nasıl bir önemi
olabilir? Şimdi, diyeceksiniz ki: Merkez Bankası
bağımsız, kanuna göre, yasasına göre
bağımsız. O açıdan bağımsız bir çerçevede
nasıl ki para politikasını güdüyorsa elektronik para
politikasını da yürütebilir. Değerli arkadaşlar, Merkez
Bankası bağımsızdı, artık bağımsız
değil. Sayın Cumhurbaşkanı bunu ilan etti, defalarca ilan
etti, dün de aynen şöyle söyledi: Merkez Bankası Başkanı
dediğimi yapmıyordu, lafımı dinlemiyordu, görevden
aldım. dedi, bunu ikrar etti ve Yeni Merkez Bankası
Başkanı da bundan sonra dediklerimi yapacak. dedi. Sayın
Cumhurbaşkanı ne diyor? Faiz neden, enflasyon sonuç. diyor. Hani
iktisat kitaplarını yırtmamız, yakmamız gerekir
eğer bu öneriyi kabul edeceksek ama Sayın Cumhurbaşkanı
bunu söylüyor. O zaman kendisine tavsiyem, hemen bir kararname
çıkarsın veya Merkez Bankası Başkanına talimat versin
Faizi sıfıra düşürdük. desin. Bakalım enflasyon
düşüyor mu, yoksa yükseliyor mu, bunu test edebiliriz hep beraber.
Değerli arkadaşlar, Merkez Bankası
artık bağımlı olduğu için, siz nereye
bağlarsanız bağlayın, Merkez Bankasına dahi
bağlasanız bu meseleyi, her şey saraya bağlanmış
oluyor arkadaşlar. Yani nasıl ki para politikasını
Cumhurbaşkanının talimatıyla Merkez Bankası
götürüyorsa elektronik para meselesini de Sayın
Cumhurbaşkanının talimatıyla Merkez Bankası yürütecek
arkadaşlar.
Bakın, Merkez Bankası
Başkanının görevden alınması ülkemize büyük bir zarar
vermiştir bu şekilde. Değerli arkadaşlar, Merkez
Bankası Başkanı niye görevden alındı, biliyor musunuz?
Ben size söyleyeyim, yalnızca lafını dinlemediği için
değil, yalnızca faizi düşürmediği için değil;
Sayın Merkez Bankası Başkanı bıyık da
bırakmadı arkadaşlar, bıyık bırakmadı
kendisi. Son dönemde yüksek dereceli bürokratlara bakın, hepsi
bıyık bırakıyorlar. Bıyık bırakanlar Ben
sana biat ediyorum, saraya biat ediyorum. demiş oluyor ama
bıyık bırakmayanlar görevden alınıyor arkadaşlar.
Yeni Merkez Bankası Başkanının da bıyığı
yoktu, Merkez Bankası Başkanı oldu,
bıyıklarını bıraktı yani Ben sana
bağlıyım, sana biat ediyorum, ne dersen yapacağım.
diyor.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bıyık
işi nereden çıktı ya? Sen bıyığa taktın ha!
Biz de sakala takacağız bundan sonra!
GARO PAYLAN (Devamla) - O açıdan, elektronik
parayla ilgili de Merkez Bankamız, Sayın Cumhurbaşkanı ne
derse onu yapacak. Arkadaşlar, o açıdan bu meseleyi Merkez
Bankasına bağlamış olmuyorsunuz, saraya
bağlıyorsunuz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Merkez Bankasıyla
bıyık ne alaka, onu anlamadım!
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, Merkez Bankası
bağımsızlığı neden önemli biliyor musunuz? Merkez
Bankası bir sigortadır, para politikasında bir sigortadır.
Elbette gerektiği zaman faiz düşürebilir ama gerektiği zaman da
yükseltebilmeli faizi. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı, geçen
sene faiz neden, enflasyon sonuç dediğinde faizler yüzde 10daydı
arkadaşlar ve piyasa aşırı derecede ısınmaktaydı,
genişlemeci maliye politikaları yüzünden aşırı
derecede ısınmaktaydı. Merkez Bankasının geçen
yılın başlarında yüzde 10dayken yüzde 12ye veya yüzde
13e yükseltmesi gerekiyordu yani 3 puan yükseltmesi yeterliydi piyasanın
ateşini söndürmek için. Ama Sayın Cumhurbaşkanı Faiz filan
yükseltemezsin. dedi Merkez Bankasına, eski Başkan varken. Faiz
yükseltmedi arkadaşlar geçen yılın mayısında, ondan
sonra dolar 3,5tan başladı 7 liraya vurdu.
İşte, bağımsızlık
bunun için gerekli. Yani elinizde bir para politikası aracı varsa,
faiz silahı varsa gerektiğinde bunu düşürürsünüz,
gerektiğinde de yükseltmeniz lazım. Eğer yükseltilmesine veya
düşürülmesine engel olursanız, emirle, talimatla iş
yaparsanız, işte o zaman arkadaşlar, dolar belki bugünlerde
uluslararası piyasalardaki rahatlama üzerine belki rahat gözükür,
aralıkta 5 puan daha düşür dersin, talimat verirsin, düşürür ama
ondan sonra öyle bir patlar ki doların ateşini yine ancak o zaman
faizleri çok daha fazla yükselterek düşürebilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın,
bağımsızlık, özerklik... Biz tam bir
bağımsızlığı savunmuyoruz, onu da söyleyeyim.
Elbette Hükûmetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin belirlediği hedefler
doğrultusunda yürümeli ama araç bağımsızlığı
olabilmeli ki para politikasındaki aşırı hareketler
olmasın.
Değerli arkadaşlar, bakın, geçen
yılki bu büyük kriz, yarattığınız büyük kriz üzerine,
Sayın Cumhurbaşkanının neden olduğu büyük kriz üzerine
milyonlarca vatandaşımız işsiz kaldı. Gelin, bunu
konuşalım. Bakın, şu Meclis, Hükûmeti dengeleyebilip
denetleyebilse, bağımsız kurum ve kuruluşlar dengeleyip denetleyebilse,
yargı adalet dağıtabilse, medya özgürce yazabilse emin olun bu
krizi yaşamayacaktık ve bugün, arkadaşlar, bu krizlerin
sonucunda milyonlarca vatandaşımız işsiz kaldı ya,
Fatihte 4 vatandaşımız intihar etti. Gelin, bunu
konuşalım. İşte, bağımsızlık bunun için
önemli, Meclisin denge-denetim görevi bunun için önemli. Kayseri Belediyenizi
esnaflar Açız, açız. diyerek bastılar; işte bunun için
önemli denge-denetleme, bütün gücün tek adama bağlanmaması bunun için
önemli.
Bakın, yukarıda bütçeyi görüşüyoruz
-Sayın Başkan, Divanınızı da eleştiriyorum- Plan
Bütçe Komisyonunda biz bütçeyi görüşüyoruz, Plan ve Bütçeden geçen torba
yasa Meclis Genel Kurulunda görüşülüyor; biz bir yukarı, bir aşağı.
Yasama kalitesi var mı? Yok, arkadaşlar.
Arkadaşlar, Meclis olarak yapmamız
gereken, bu vicdansız ve adaletsiz bütçeleri getiren, bu vicdansız ve
adaletsiz yasa önerilerini getiren tek adam rejimine karşı bir
duruş sergilemektir. Meclisin görevi bütçe yapmak. Bütçe hakkımız
var mı arkadaşlar, soruyorum size. Bütçe yapıyoruz güya. Geçen
yıl bütçeyi getirdi saray; bir virgülünü değiştiremedik, bir
virgülünü. Ne oldu sonucunda? Ben dedim ki: Bu hedefler tutmaz. Bütün
hedefler şaştı. Ne vergi gelirlerini tutturabildiniz ne
giderleri tutturabildiniz. 80 milyar açık var dedik, Merkez
Bankasından 50 milyar daha el koymanıza rağmen, şimdi
150-160 milyar açığa doğru gidiyor.
Bakın, 70 milyar TLlik bir bütçe yetkisi almak
istiyor sizden. Neyle? Torba yasa içindeki tek bir maddeyle. Değerli
arkadaşlar, biz bütçe yaptık, Hükûmete yetki verdik, dedik ki:
Şu kadar harcarsın, bu kadar gelir toplarsın, 80 milyar da
açık verirsin. Diyor ki şimdi: Ben 70 milyar daha harcadım. Ne
yapacağız? Ben 70 milyarı torba yasada bir maddeye
koyarım, siz de onaylarsınız. Onaylayacak mıyız
arkadaşlar? Ne yapar demokratik meclisler biliyor musunuz? Ek bütçe
getir. der, hesap sorar Niye daha az para topladın? Niye daha fazla
para harcadın? diye demokratik meclisler hesap sorar. Ama ne yapıyor
mevcut Hükûmet? Ben ne gönderirsem bu Meclis noter gibi geçirir. diyor.
Geçen yıl çıkardığımız bütçenin üzerine 70
milyar daha harcarım, bu Meclise de torba yasada bir madde gönderirim,
onlar da ellerini kaldırır, indirir, onaylar. diyor. Nerede
kaldı bütçe hakkı, nerede kaldı bu Meclisin bütçe hakkı
arkadaşlar? Bu Meclisin bütçe hakkı yoksa hiçbir hakkı yoktur
arkadaşlar. Yapmamız gereken, o torba yasadaki o maddeyi geri
çevirmek.
Bakın, yukarıda vicdansız ve
adaletsiz bir bütçe görüşülüyor dedim. Arkadaşlar, o bütçede
emeklilikte yaşa takılanlar yok, biliyor musunuz? Emeklilikte
yaşa takılanların sorununu çözelim. diye bir madde yok.
Öğretmen atayalım. diye bir dertleri de yok bütçede. 200 bin
öğretmen atama bekliyor, her gün öğretmenler intihar ediyor
Öğretmen atayalım. diye bir dert de yok. Kredi ve Yurtlar Kurumuna
yüz binlerce öğrenci borçlu, haciz gidiyor Onların dertlerini
çözelim. diye bir dert yok. Çiftçi tarlasını ekemiyor Onlara destek
sağlayalım. diye bir dert yok. İşçi haciz altında,
borçlarını ödeyemiyor Şu işçilerin gelirlerini biraz
artıralım. diye bir dert yok. Ne var? Varsa yoksa saray var,
kaynaklar saraya akacak. Varsa yoksa yandaş var, kaynaklar 5 yandaş
müteahhide akacak. Varsa yoksa savaş politikası var, S-400 var, tank
var, top var, füze var arkadaşlar.
İşte, böyle vicdansız ve adaletsiz
bir bütçeyi görüşüyoruz. Bu vicdansız ve adaletsiz bütçeyi dengeleme,
denetleme görevi de bu Meclisindir, bizlerin görevidir. Yerellerin talebini,
halkın talebini, yoksulların talebini, Kayseri Belediyesini basan o
Açız. diyen esnafların taleplerini bu bütçeye
yansıtmalıyız. Emeklilikte yaşa takılanların
dertlerini bu bütçeye yansıtmalıyız. Aksi takdirde
arkadaşlar, açıkça söyleyeyim: Tek adam rejimiyle hem huzurumuzdan
oluyoruz hem refahımızdan oluyoruz. 2020 yılında da bu
düzen böyle gider.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüde defalarca grubumuza sataştı. Kürsüden çıkıp
konuşabilirim ancak sadece kayıtlara girmesi için ifade etmek
istiyorum.
Tabii, görüştüğümüz yasanın gündemi
belli. Gündem dışı, gelecek yasal düzenlemelerle, bütçeyle de
ilgili hatip konuşmalar yaptı. Ancak demokrasilerde mihenk
taşı yani vurduğunuz zaman değeri gösteren, sandıktır.
Bakınız, on yedi yıldan beri millet için adalet ve vicdanı
gözeterek bütçeler yapıyoruz ve on yedi yıldan beri bu bütçeler bütün
milletimiz tarafından hüsnükabul gördü. Sadece AK PARTİnin
aldığı oy, Cumhur İttifakının
aldığı oy açısından değil, aynı zamanda
ülkemizde yapılan memnuniyet anketlerinde yüzde 70e varan, AK PARTİ
Hükûmetinin icraatlarından dolayı bir memnuniyet söz konusu. Onun
için biz vicdanla adaletle bütçe yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.
Onun içindir ki zengin semtlerinde, kalburüstü coğrafyalarda bizler yokuz.
Bizler, fakir fukaranın, garip gurebanın bu ülkede hakça, adaletçe
pay almak isteyen sessiz yığınların sesi olmaya devam
edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Saray benim,
o saray benim!
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde söz isteyen
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
(HDP sıralarından
gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ejder meyvesi
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir konuşmacı davet ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Gökan Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Zeybek.
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Burada, elektronik para sistemleriyle ilgili bir
kanun düzenlemesini görüşüyoruz, Plan ve Bütçe Komisyonunda da Türkiye
Cumhuriyeti devletinin 2020 yılı bütçesine ilişkin genel
değerlendirmeler yapılıyor. Yani anlayacağınız,
parayı nereden ve nasıl bulacağımız ve bunu hangi
yöntemlerle transfer edeceğimiz konusunda türlü çalışmalar
yapılıyor. Açıkçası ister elektronik para yöntemleri,
diğer yandan finansal yöntemler iktidar Plan ve Bütçe Komisyonunda da
görüldüğü biçimiyle, 2020 yılında 2019 yılına göre
ciddi biçimde faize yönelmek durumunda; iç borç faizi yükselecek ve bütçe
açığımız da artmış olacak.
Bugün burada, ekonomik meselelerin
dışında, iktidarın, yine, kaynak yaratmak
açısından, kamuda bulamadığı kaynakları,
yapamadığı tasarrufları Acaba nereden bulabilirim?
arayışının bir doğal sonucu olarak da 23/9 tarihinde
Türkiye gündemine düşen bir yasa teklifi var, nedir bu? Boğaziçi
Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair
kanun teklifi. Kimi zaman Çevre ve Şehircilik Bakanı
çıkıyor, bu konuda yapılmış olan
çalışmalarla ilgili, BBC gibi birtakım yabancı ajanslara
açıklama yapıyor, kimi AKP temsilcileri de Bizim böyle bir
çalışmamız yok Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş. Bu yönde
bir çabamız yok. diyor ama bu manada yapılmış teklifin
tümü zaten bizim elimizde ve basının elinde var.
Şimdi değerli arkadaşlar, nedir
İstanbulda 23 Haziran seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma
Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesini kaybetmesiyle birlikte
içine düştüğü bu arayışın arkasındaki temel
neden, nedir bu? Yani yirmi beş yıldır İstanbulu
yöneteceksiniz, on yedi yıldır Türkiyeyi yöneteceksiniz, bugüne
kadar aklınıza gelmeyen bir değişikliği yani
İstanbul Boğazının iki yakasında, gerek ön görünüm
bölgesinde gerekse geri görünüm bölgesinde plan yapma yetkisini, uygulama
yetkisini, ruhsat yapma yetkisini kendinizde toplayacak bir düzenlemeyi gündeme
getireceksiniz. Hatta öylesine ki bu düzenlemenin içine çok cinlik bir terim de
giriyor, ilk kez giriyor bu, yani İstanbulu bilenler açısından
söylüyorum, silüet geçiş sahası. Neymiş silüet geçiş
sahası? Sahil şeridi ön görünüm, geri görünüm ve etkilenme bölgesi
sınırları içerisinde veya içerisinde olmamakla birlikte
Boğaziçinin etkilenme sahasına giren yapılar. Şimdi, hangi
yapılar arkadaşlar? İstanbul Boğaziçinin
sınırları içine girmemekle birlikte İstanbul
Boğazında yapıldıkları zaman fark edilenler,
İstanbulun bütün gökdelenleri. Bütün gökdelenleri artık bu
çıkacak olan çalışmayla birlikte Büyükşehir Belediyesinin
Çünkü o gökdelenlerin içinde, hepinizin bildiği, İstanbullu herkesin
bildiği, Maslakta yirmi beş yıldır yarım
kalmış olan Hattatların gökdeleni de var.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Kayyum atamak için,
kayyum.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada, seçilmiş olan belediye başkanlarının
o kente ilişkin planlama sürecinden uygulama sürecine ve denetim sürecine
kadar bütün yetkilerini kullanması konusunda demokrasinin en temel iradesi
olan seçilmişlerin ve seçilmişler eliyle oluşmuş olan yerel
meclislerin vereceği kararlar mutlaka hayata geçmek zorundadır. Niye
bunu söylüyoruz? Bakın, Türkiyenin cumhuriyet tarihi doksan altı
yıldır ama yerel yönetimler tarihi yaklaşık iki yüz
yıldır. Osmanlıdan beri gelen bir yerel yönetim anlayışımız
var ve belediye hizmetlerini biz giderek yerel yönetimlerin merkezî otoritenin
yetki ve sorumluluklarını daha çok alarak, bütçe
olanaklarını daha çok alarak hayata geçirmesi üzerinden bir strateji
geliştirmiş bulunuyoruz.
Ama başka bir iddia daha var değerli
arkadaşlar, bunu yüce Meclisin bilgisine sunmak istiyorum: Boğazda
birtakım yapılar var. Şimdi, İstanbul Boğazı
İstanbulun iki yakasında bulunuyor, Avrupa yakasında
Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu ilçelerimiz; Anadolu yakasında
da Beykoz, Üsküdar ilçelerimiz bulunuyor. Kadıköy ilçemiz Boğaziçinde
bulunmasına rağmen Boğaziçi ön görünümü ve geri görünümünü
etkileme bölgesinin sınırlarında değil. Peki, ne oluyor bu
Boğazda? Şimdi, Boğaziçi İmar Müdürlüğünde görev
değişikliği yapıldıktan sonra, geçtiğimiz
günlerde değerli arkadaşlar, bir yıkım gerçekleştiriliyor.
2019 İstanbul yerel seçimlerinden önce Büyükşehir Belediyesinin
sıkça, hemen hemen bütün hizmet ihalelerine giren ve bunları yüksek
kârlarla alan, kendisini kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanıtan kişinin
damadına ait olan, Palazoğlu ailesinin, Çengelköyde 2.200 metrekare
arsa üzerine Boğazda kaçak olarak başlamış ve 3 katı
yapıldıktan sonra durdurulmuş, şimdi de encümenden
alınmış olan yıkım kararıyla yıkımı
gerçekleştirilmek üzere olan bu binayla ilgili, Adalet ve Kalkınma
Partisinin desteklediği Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine mensup olan bir bakan Üsküdar Kaymakamını arıyor ve
diyor ki: O yıkımı durdurunuz. Şimdi, değerli
arkadaşlar, Çevre ve Şehircilik Bakanı diyor ki: Biz
Boğazdaki kaçak yapılaşmayı engellemek için bir çalışma
yapıyoruz. Şimdi buradan Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda
tekrar söylüyorum: Boğazda Palazoğlu ailesine ait, Çengelköyde,
2.200 metrekare arsa üzerine, arsanın tamamında yapılan, 3
katı da yapılmış olan bu binayı yıkmaya giden
Büyükşehir Belediyesinin Boğaziçi İmar Müdürlüğü
yetkililerine kaymakamın resmî yazısı Dur. diyor.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Yazıklar olsun!
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Ve gerekçe olarak da
şunu söylüyor: Siz gidin yürütmeyi durdurma kararını mahkemeden
alın. Bakın, bu devletin yasal işlemini yapmak için
çalışan bürokratlarına, memurlarına, devletin
İçişleri Bakanlığının o ilçedeki en yetkili makam
sahibi tarafından Ben durduruyorum, siz gidin mahkemeden gerekçeli
kararla iptal edin. deniliyor. Şimdi, bu iktidar mı
Boğazı koruyacak? Şimdi, Boğazı korumak için siz
Fatihte, Tarihî Yarımadada, çivi çakmanın bile yasak olduğu
doğal ve tarihî SİT alanı olan Tarihî Yarımadada bugüne
kadar yapılmış olan hangi kaçak binanın üzerine
gidebildiniz? Gene, aynı, bilinen -cemaat diyemem çünkü cemaatlerin
arkasında bir inanç olabilir, bir felsefe olabilir, bir tarikat
anlayışı olabilir- tamamen çıkara dayalı bir grubun
yapmış olduğu Fatihteki kaçak yapılaşmayla ilgili ne
yapabildiniz bugüne kadar? Yirmi beş yıllık belediye
iktidarınızda İstanbulun siluetine ilişkin,
Boğaziçinin ön görünüm ve geri görünüm siluetine ilişkin
yaşanmış olan değişimi, yeşilden betona olan
değişimi fotoğraflarla yıl yıl
karşınıza getirdiğimizde ne diyeceksiniz geçmişe
ilişkin olarak? Biz İstanbula ihanet ettik. diyeceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve sonra siz, İstanbula ihanet
edenlerin elinden 4 milyon 806 bin insanın verdiği oyla
alınmış olan yönetme yetkisini şimdi kendi gücünüze
dayanarak almaya çalışacaksınız.
Değerli arkadaşlar, imar ve imar
rantları Adalet ve Kalkınma Partisi açısından
geçmişten bugüne kadar çok yakın ilgi çekmiş olabilir hatta
bütün siyasi partilerin ilgi alanına da girmiş olabilir ama
İstanbulu bilen biri olarak söylüyorum; bakın -İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde dokuz yıl görev yaptım, grup sözcüsü
olarak görev yaptım- İstanbulda Adalet ve Kalkınma Partisinin
imar yolsuzluklarının en yoğun yaşandığı iki
ilçe Esenyurt ve Küçükçekmece idi. Küçükçekmecede Belediye
Başkanınızı aday yapmadınız, Esenyurttaki
Başkanınızı da görevdeyken görevden aldınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, sözün kısası şu: Binlerce
kaçak inşaatı yapan, 50 katlı, 50 daireli siteye 500 daire, bin
daire kaçak inşaat yaptıran belediye başkanlarına yâr oldu
mu Esenyurt, yâr oldu mu Küçükçekmece?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz!
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Ve Cumhuriyet Halk Partisi
sizin yerel yönetimler eliyle en fazla haksızlık
yaptığınız, kente karşı en fazla suç
işlediğiniz seçim çevrelerinde yüzde 55in üzerinde oylarla seçimi
kazandı. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, buradan ben size bir çağrı
yapmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
16 milyonluk bu kenti sadece İstanbulda yaşayanların
değil, sadece biz Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarının
değil, içinden boğaz geçen bu kenti, üç imparatorluğa
başkentlik yapmış olan bu kenti korumak bütün
insanlığın görevidir. Mısır piramitleri nasıl
insanlığınsa, Orhun Yazıtları nasıl insanlığınsa,
İnka medeniyeti nasıl insanlığınsa İstanbul
Boğazı da insanlığın ortak kültürüdür. Bu kültürü
korumak için yapmamız gereken tek bir şey var: Vallahi de billahi de İstanbuldan
sizi uzak tutmamız gerekiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
75.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Gökan Zeybekin 117 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
İstanbullu vatandaşlarımız tam beş dönem Sayın
Cumhurbaşkanımızın belediyecilik anlayışına
destek verdi. Şimdi, hatip kürsüden soruyor: Nasıl bir İstanbul
bıraktınız? Bakınız, tam 1994te İstanbul
Büyükşehir Belediyesini Sayın Cumhurbaşkanımız
Belediye Başkanı olarak aldığı zaman, akmayan
suları, çöp yığınları ve pis kokan Haliçiyle,
maalesef, en büyük markamız olan İstanbula en büyük ihaneti
gerçekleştirmiştiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Betona
dönmemişti, betona.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne diyorlardı?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İhanet ettiniz!
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım.
Sayın Özkan, bana doğru bakınız
lütfen.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sizin Genel
Başkanınız İstanbula ihanet ettiğinizi itiraf ediyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diyorlardı ki:
Haliçin kokusunu ortadan kaldıramayız, temizleyemeyiz. Onun için
Haliçle ilgili yapmamız gereken tek şey, oraya toprak gömerek
otopark yapmaktır. Böyle bir anlayışla
aldığımız İstanbulda, hamdolsun
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Beton,
beton.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Vatandaşlarımıza hizmet edin. Aynen sıfır kilometre
araba gibi tıkır tıkır çalışan bir İstanbul,
bugün Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanının elinde.
(CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz diyoruz ki: Ey
İmamoğlu, sadece İstanbula hizmet edin. Ey İmamoğlu,
yapmanız gereken, Cumhuriyet Halk Partisi belediyecilik
anlayışıyla değil, İstanbula hizmet eden bir
belediyecilik anlayışıyla İstanbulda yaşayan
vatandaşlarımıza hizmet götürün.
AHMET KAYA (Trabzon) Hazmedemediniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O eski belediyecilik
anlayışını getirmeyin. Bugün İstanbulun hak
etmiş olduğu, havasıyla temiz, çevreci
Bakın,
havalimanından Taksime kadar geçtiğiniz her yerde Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın dikmiş
olduğu yeşil ağaçlarla hava alan, nefes alan bir İstanbul
var. Ne yaparsanız yapın İstanbullu hemşehrilerimiz o
verilmiş olan
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
yapılmış olan hizmetleri biliyor. Bundan sonra aynı
hizmetleri yerine getirmek Cumhuriyet Halk Partili Belediye
Başkanının görevi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Son olarak,
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi
(CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Cumhur
İttifakının ekseriyette olduğu, hâkim olduğu meclis.
Biz, İstanbul Belediyesinde, hâkim olduğumuz bu Cumhur
İttifakının meclisinde ne yapıyoruz? Sadece, İstanbulda
dünden bugüne ortaya koymuş olduğumuz çevreci, temiz, yeşil
belediyecilik anlayışını devam ettiriyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
AHMET KAYA (Trabzon) İstanbula ihanet
ettiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunu devam ettirmek
sizin belediyecilik anlayışınızın sorumluluğunda;
yerine getirmezseniz zaman, sayılı gün öyle ya da böyle geçer,
2024te Cumhur İttifakı olarak hesabını sormasını
biliriz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 2024te yoksunuz siz
Cahit, vallahi yoksunuz, billahi yoksunuz, yemin ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
76.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekilinin, İstanbul Büyükşehrin
canlı yayınlanan meclis görüşmelerinde Tevfik Göksunun
performansını yeterli görmediğini anladık. (CHP
sıralarından gülüşmeler, alkışlar) Çünkü Cahit Bey
2023te veya daha önce yapılan bir seçimde burada
olmadığına göre, belki 2024te İstanbul Büyükşehir
seçimlerinde partisinden bir muhalefet büyükşehir belediye meclis üyesi
olarak görev alırsa bence o görevi Tevfik Göksudan iyi yapacak, bunu
ispatladı.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Yazık,
yazık! Gerçekten seviyenizi gösteriyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bir gerçek var,
İstanbulu, İstanbullu kimi isterse o yönetecek. Biz,
İstanbulda yıllardır muhalefette de kaldık ama
İstanbula yapılan hataları, haksızlıkları, ihanetleri
teker teker söyledik ve İstanbul vizyonumuzu, Türkiye vizyonumuzu ortaya
koyduk.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ya sizin
vizyonunuzu biz biliyoruz yıllar öncesinden. Daha durun bakalım, yeni
aldınız; yeni aldınız, durun bakalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Boğazları AK
PARTİ yönetiyordu, İstanbulu AK PARTİ yönetiyordu; 31 Martta
seçmen AK PARTİye Çek elini buradan. dedi Çek elini, çek. dedi. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O hareketi
bir daha yapar mısın?
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel,
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonra, seçmenin bu demokrasi
tokadını anlamayıp ona direndiler, dediler ki: Oyu bize
verirsen millî irade İmamoğluna verirsen kirli irade Seçim
murdar oldu. 7 askerlerine aldırttıkları yani kendi
aldıkları kararı ki hepimiz biliyoruz o karara
Cumhurbaşkanını ikna etme sürecinizi. Ve seçimleri iptal
ettiler. İstanbul seçmeninin sizin biraz önce kullandığınız
o çöp çukur bilmem neye -onlar İstanbulda yaşıyordu ya- bu
yalanlara karınları toktu ve onlar biliyordu İstanbula kimin
ihanet edip kimin hizmet ettiğini.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yeni
jenerasyon bilmiyor, yeni jenerasyon bilmiyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, büyükşehirde
görevli olanlar konuşmasınlar, onlar yüzünden kaybettiniz. Onlar
yüzünden kaybettiniz, orada hâlâ konuşuyorlar.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsi şunu biliyordu:
Pata, pata, pata, pata. Bu ne? Helikopter geçiyor. İçinde kim var? Reis.
Reis ne iş yapar? Kupon arsa dağıtır İstanbul üstünde.
(CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah
Allah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size Gidin
başımızdan, gidin başımızdan. dediler ve
İstanbullu sizi başından defetti, boğazlardan ve
İstanbuldan elinizi de men etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm
BAŞKAN Tamamlayın, lütfen
tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, İstanbullu
Çek elini üzerimden. demiş, Şu helikopterin sesinden
bıktım, rant dağıtacağınıza birazcık
adil olun, hizmet dağıtın; hep yandaşa değil, biraz da
bana çalışın. demiş, hâlen daha aynı kibirle ve o tek
adamı taklit edercesine yüksek sesle ve tepeden bakarak böyle CHPye laf
ediyorsunuz. Apırsanız da köpürseniz de halk halkın partisini
seçti, halkın Belediye Başkanı İmamoğlu
İstanbulun yüzünü güldürüyor çatlasınız da patlasanız da.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, sizden...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Halk
Partisini seçmedi, 3 partinin toplamına verdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yahu, senin yüzünden
kaybettiler İstanbulu.
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Artık konuş, konuş
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin yüzünden
kaybettiler, bari sen sus ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Demirbağ; rica ediyorum, karşılıklı
konuşmayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) AKBİL, MAKBİL
diye diye duman ettiniz, sonra
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Devam
et, devam et.
BAŞKAN Arkadaşlar, kanun üzerindeki
görüşmelerimiz devam edecek.
Rica ediyorum, toparlayın Sayın Özkan.
77.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve CHPye rağmen
milletimizin göğsünü kabartacak icraatlarını hayata geçirmeye
devam edeceklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet,
bakınız, bir hukukçu ve siyaset adamı olarak söylüyorum: Hukukta
en büyük delil ikrardır, ikrar. Bakınız, ben demiyorum -biz
dersek AK PARTİ dedi. dersiniz- Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu hemen 31 Mart
seçimlerinden sonra ne dedi? Dedi ki: Sakın ha, sakın,
belediyelerimizi 1994 öncesi İstanbulun ve Ankaranın belediyeciliğine
döndürmeyin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Doğru
demiş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer tekrar
1994ün o belediyeciliği, CHPli belediyeciliği geri dönerse bu
millet bir daha bize belediye vermez. dedi, biz demedik.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bizde geriye
dönüş yok.
BAŞKAN Peki, toparlayalım Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hasılıkelam,
ortada maalesef çöpe, çukura, çamura dönmüş bir CHPli belediyecilik
anlayışı var. Haa, Cumhuriyet Halk Partili bir yerel yönetim
vizyonu ne demekmiş, bir hayal edin, biraz sonra anlatacağım.
Dünden bugüne Cumhuriyet Halk Partisinin belediyecilik ve şehir vizyonu
olsaydı nasıl bir İstanbul olacaktı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İstanbul
Belediyesi halkın belediyesi, halkın.
BAŞKAN Toparlayalım artık
Sayın Özkan, hadi bakalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nasıl bir
belediyecilik olacaktı? Bunu Genel Kurulun ve aziz milletimizin dikkatine
sunuyorum: Yıl 1975 Birinci köprü yapılmasın. Sonra, Özal
dönemi İkinci köprü yapılmasın. Sonra Recep Tayyip
Erdoğan dönemi Üçüncü köprü yapılmasın. Marmaray
yapılmasın. Avrasya Tüneli yapılmasın. İstanbulun
mega projeleri hayata geçmesin. İstanbul Havalimanı
yapılmasın. Bunların yapılmadığı
Haa,
Metrobüs de yapılmasın. Haydi gelin, eğer sizin
şehircilik anlayışınız buysa, bu
Yapılmasın. dediğiniz, engellemek istediğiniz bu
projeleri Ekrem İmamoğlu
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan, rica
ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yapılmasın.
dediğiniz bu projeleri -davet ediyoruz- bir haftalığına
kapatalım, nasıl bir İstanbul hayata geçecek, hep beraber
görelim.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Hep cebimizden çıkıyor Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bunlar AK PARTİli
belediyecilik anlayışının ve Recep Tayyip Erdoğan
belediyecilik anlayışının İstanbula hizmetidir,
İstanbullu vatandaşlarımız doya doya kullansın.
Allahın izniyle, milletimizin göğsünü kabartacak ve onların
hoşuna gidecek icraatları hayata geçirmeye CHPye rağmen devam
edeceğiz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkan, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben ne yapayım
şimdi?
BAŞKAN - Bir saniye değerli
arkadaşlarım
Bakın, burada bir kanunun görüşmelerini
sürdürüyoruz, Merkez Bankasından nerelere geldik.
AHMET KAYA (Trabzon) Biz Projeler yapılmasın.
demiyoruz Yolsuzluk yapılmasın. diyoruz.
BAŞKAN - Bakın değerli
arkadaşlarım
Bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sizin gündeme davet
etmeniz lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
ben kürsüde konuşan hiçbir hatibin sözüne karışmam. Kürsü
özgürdür, ben sansürleme yetkisine sahip değilim. Elbette,
arkadaşların konu üzerinde tartışmalarını arzu
ederim ama değerli arkadaşlarım, herkes milletvekili,
sorumluluklarını biliyor. Kürsüye çıkan herkesin de
konuşmasını Meclis Başkanı tayin edemez ki. Böyle bir
tablo olmaz, bende hiç olmaz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
sizlerden rica ediyorum, bakın, medeni ölçülerde ben gerekli
açıklamaları yapmanız için fırsat veriyorum ama bu sonuna
kadar sürmez. Şimdi, özellikle iktidar partisine düşen, muhalefet
partilerine düşen, bu kanunu yapıcı eleştirileriyle bu
Mecliste tartışmak ve sonuca ulaştırmaktır.
Sayın Özel, şimdi size toparlamanız
kaydıyla söz veriyorum. Bundan sonra eğer bu tartışma
uzarsa ben görüşmelere uzun bir ara vermek durumunda kalırım. Bakın,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubundaki arkadaşımız bizi bekliyor,
şahısları adına konuşmak için AK PARTİden
arkadaşlarımız bizi bekliyor. Arkadaşlar, rica ediyorum, bu
tartışmayı bitirelim. Makuldür yani 2 tur yaptık, şu
anda makuldür.
Buyurun Sayın Özel.
78.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Biz İstanbula
ihanet ettik. ifadesine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce hatibimiz söyledi, 3 imparatorluğa başkentlik etmiş bir
kent, ortasından boğaz geçen bir kent, Galata Kulesinden Hezarfen
Ahmet Çelebinin uçtuğu bir kent, altın boynuz diye bütün
dünyanın bildiği Haliçe sahip olan bir kent. Bu kente yapılan
her ihanette, örneğin üçüncü köprüde Cumhuriyet Halk Partisi Bunun bir yolu
olur, etrafı yeniden yapılaşmaya açılır, bu yüzden
kuzey ormanları ortadan kalkar. diyerek tüm çevrecilerle birlikte
uyarılarda bulundu. Aksini yaptınız, şimdiden
fotoğraflar ortaya çıkıyor. Cumhuriyet Halk Partisi tarih
boyunca bu kentin bir tarih başkenti, bir kültür başkenti ve
Türkiye'nin göz bebeği olarak dünyanın demokrasi
duyarlılığı da yüksek, geldiğinde iyi döviz
bırakan turistlerinin yer almak istediği, görmek istediği bir
yer olarak, bir şehir olarak korunmasını hep savundu ama
bambaşka yerlere yapılabilecek fabrikaları İstanbula
yaptırarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İstanbulu turizmin
cazibe merkezi olacağına göçün cazibe merkezi hâline getirerek,
İstanbulu kültür başkenti olacağına bir sanayi
başkenti hâline getirmeye çalışarak İstanbula birçok
yanlış yapıldı. Son on yedi yılda, yirmi beş
yılda İstanbula yapılanlarda, sayın hatibin dediği
gibi, en önemli kanıt ikrarsa, hepinizin sözüne en değer verdiği
kişinin ikrarını dinleyin Biz İstanbula ihanet ettik.
diyor. En önemli kanıt Recep Tayyip Erdoğan ağzından: Biz
İstanbula ihanet ettik. diyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben de diyorum ki: Çok hatalarını,
yanlışlarını eleştirdik ama bu konuda Genel
Başkanınız sonuna kadar doğru söylüyor, siz İstanbula
ihanet ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, kayıtlara
geçsin, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekilinin bu yapıcı ve restore edici konuşması
vesilesiyle kendisine teşekkür ediyorum.
Tabii, Sayın
Cumhurbaşkanımızın bir İstanbul sevdası var ve
bugüne kadar İstanbulla ilgili en büyük icraatları da ortaya koyan
Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Hani,
Cumhurbaşkanımız bu ülkenin başı olarak, ülkemizin her
bir ferdi adına ortaya koymuş olduğu bir serencamını
ifade etmiştir İstanbula ihanet ettik. diyerek. Aslında
burada sadece bir hükûmet, sadece bir belediyecilik olarak değil,
aynı zamanda, kabul etmek gerekir ki en çok kütleleşmenin
olduğu, yoğunluğun olduğu semtler ve ilçeler de
ortadadır.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan,
lütfen, toparlayın artık.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani burada biz
taraflar olarak, farklı siyasi parti grupları olarak birbirimizi
suçlamak yerine, şapkayı önümüze alıp herkesin ders
çıkardığı ve bu anlamda da sadece İstanbul, Ankara,
Bursa ve İzmir değil, bütün şehirlerimiz için, kendi medeniyet
köklerimizden ilham alacak bir anlayış Sayın
Cumhurbaşkanımızın davetidir. Bu hususta bütün siyasi partilerin
duyarlılığı için teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, Özkan Bey Cumhurbaşkanı bu ülkenin başı.
dedi, ne demek istedi biz anlamadık.
ZÜLFÜ DEMİRAĞ (Elâzığ)
Googlea iyi bak!
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına ve aynı zamanda şahsı
adına Konya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycıya aittir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kalaycı, süreniz on artı
beş, on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi
hürmetle selamlıyorum.
Teknolojide yaşanan gelişmeler,
küreselleşme ve finansal işlemlerdeki serbestleşme sonucunda
ticari ve finansal faaliyetlerin hızlanması, yurt içi ve yurt
dışı ödeme işlemlerini artırmaktadır.
Gelişen teknolojiyle birlikte ödemeler alanında görülen çeşitli
uygulamalar sayesinde birçok ticari ve finansal işlem için nakit
dışı ödeme yöntemleri kullanılmaktadır.
Dolayısıyla yurt içi ve yurt dışı ödemelerin
gerçekleşmesine altyapı oluşturan ödeme sistemlerinin önemi her
geçen gün daha da artmaktadır.
Ülkemizde ödeme sistemleri, ödeme hizmetleri ve
elektronik para kuruluşları alanındaki hukuki
altyapıyı oluşturmak amacıyla 2013 yılında 6493
sayılı Kanun yürürlüğe konulmuştur. Bu kanunla ödeme ve
menkul kıymet mutabakat sistemlerine ilişkin konularda Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası, ödeme hizmetleri ve elektronik para ihracı
ile ödeme hizmeti sağlayıcılarına ilişkin konularda
ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
görevlendirilmiştir.
Ödeme sistemlerinin yaygın olarak
kullanılmaya başlaması ve bu sistemlerden kaynaklanacak
risklerin finansal istikrara olası olumsuz etkileri merkez
bankalarının ödeme sistemlerindeki rolünü ön plana
çıkarmaktadır. Ödemeler alanının sorunsuz ve kesintisiz
çalışması ülkelerin güvenliğini ilgilendiren bir mesele hâline
gelmiş olup finansal sistemin istikrarı merkez bankalarının
para politikası uygulamaları ve ekonominin gelişimi
açısından kritik öneme sahiptir. Ödeme sistemleri ulusal ve
uluslararası finansal piyasaların birbirlerine entegre
olmalarını sağlamakta, bu durum para politikasının
uygulanmasını kolaylaştırarak para otoritelerinin finansal
şoklara zamanında cevap verebilmelerini sağlamaktadır. Bu
itibarla ülkemizde ödemeler alanındaki tüm görev ve yetkilerin tek
çatı altında toplanması önem arz etmektedir.
Kanun teklifiyle Merkez Bankası ödemeler
alanındaki yetkili otorite hâline getirilmektedir. Bu kapsamda, ödemeler
alanına ilişkin daha önce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumuna verilen yetkilerin Merkez Bankasına devredilmesi, yeni ödeme
tanımlarının eklenmesi, ortaya çıkan yeni hizmet türleri
ile bu hizmetleri sunan kuruluşların kapsama alınması ve
sektörün bazı ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu düzenlemeyi
destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Merkez
Bankasının temel amacı, fiyat istikrarını ve
destekleyici amacı olan finansal istikrarı sağlamaktır. Bu
amacın sağlanmasında en önemli şartlardan biri Merkez
Bankası bağımsızlığıdır. Merkez
Bankası bağımsızlığının esası da
temel amacına yönelik politikalara ve kullanılacak araçlara
ilişkin kararlarını kendilerinin serbestçe almasıdır.
Ülkemizde fiyat istikrarının sağlanması ve Türkiye'nin,
içine girdiği faiz, kur, enflasyon şeytan üçgeninden
çıkarılması konusunda Merkez Bankamız kendi görev ve
sorumluluğu doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bilindiği üzere ülkemiz, 15 Temmuz hain darbe
girişimi ve terör saldırılarıyla birlikte küresel güçlerin
öncülüğünde kur ve faiz üzerinden ekonomik saldırılara da maruz
kalmıştır. Özellikle geçen yıl ağustos ayından
itibaren finans sistemimizi hedef alan saldırılar sonucu döviz
kurundaki yükselişle başlayan finansal dalgalanma, faizlerden
enflasyona, büyümenin negatife dönmesinden işsizliğin artışına
kadar pek çok zincirleme etkiye yol açmıştır.
Nitekim, kur artışının
getirdiği maliyetin etkisiyle enflasyon 2018 yılı Eylül
ayında son on beş yılın en yüksek seviyesini görmüş,
tüketici fiyatları eylülde yüzde 24,5, ekimde yüzde 25,2; yurt içi üretici
fiyatları ise eylülde yüzde 46,2, ekimde yüzde 45,01 düzeyine
çıkmıştır. Yüksek enflasyon ekonomiler için ciddi bir
sorundur ve ekonomik dengelere büyük zarar vermektedir. Yüksek enflasyon,
toplumun tamamını ilgilendirmekte olup gelir
dağılımını da bozmaktadır. Artan fiyatlar
hepimizin cebinden bir şeyler alıp götürmektedir. 1970li, 1980li ve
1990lı yıllarda Türkiye ekonomisi kronik ve yüksek enflasyondan uzun
süre çok ciddi olarak zarar görmüş, sıkıntı çekmiş bir
ekonomidir. İşte o dönem enflasyon canavarı diye de
adlandırılan böyle bir soruna karşı verilen mücadele,
uygulanan politikalar ve alınan tedbirler sayesinde, bir yıl gibi
kısa bir süre içerisinde ve de bu sürede yaşanan 2 seçime
rağmen, tüketici fiyatları eylül ayında yüzde 9,3, ekim ayında
yüzde 8,6, yurt içi üretici fiyatları ise eylül ayında yüzde 2,5,
ekim ayında yüzde 1,7 düzeyine gerilemiştir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak temennimiz, enflasyonun yıl sonu hedefi olan yüzde 12
oranının altında kalması ve enflasyonla mücadelenin kararlı
bir şekilde devam ettirilmesi suretiyle yüzde 5in altına
indirilmesidir.
Her dönemde olduğu gibi, enflasyon
hesabına, enflasyon sepetinde yer alan ürünlere ve
ağırlığına yönelik eleştiriler
yapılmaktadır. Bu eleştirilerin haklı yönleri olabilir
ancak enflasyonla mücadelede katedilen aşamayı görmek ve bu
mücadeleye destek vermek gerekir. Ne yazık ki ekonomik sorunlardan siyasi
medet uman bazı kesimler enflasyonla mücadelede sağlanan mesafeyi
karalamak adına açıklamalar yapmakta, kurumlarımıza ve
resmî verilere karşı itibar suikastı düzenlemekte, içi boş
ve kof iddialarla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
saldırmakta, açıkçası martaval okumaktadır.
Bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe
görüşmelerinde de gündeme getirdim, bu soruyu burada da dile
getireceğim. TÜİK verilerini yerden yere vuranlar sendikaların
açıkladıkları verilere ne diyecekler acaba? Bakınız,
sendikaların, çalışanların harcamaları üzerinden
hesapladıkları açlık ve yoksulluk sınırı rakamları
bir yılda TÜRK-İŞe göre yüzde 7,2, DİSKe bağlı
BİRLEŞİK METAL-İŞe göre yüzde 7,7 artmıştır.
KAMU-SENe göre 4 kişilik bir ailenin gıda ve barınma
harcamaları bir yılda yüzde 8,5, TÜRK-İŞE göre de bekâr
bir çalışanın yaşama maliyeti bir yılda yüzde 7
artmış görünmektedir. Örnek olarak bu sendikalardan birinin
yaptığı hesaplamayı paylaşmak istiyorum. DİSKe
bağlık BİRLEŞİK METAL-İŞ sendikası
tarafından hesaplanan ve bugün basına da yansıyan Ekim 2019
dönemi için açlık sınırı 2.050 liradır. Bu tutar geçen
yılın ekim ayında yine aynı sendika tarafından 1.904
lira olarak duyurulmuştur. Dolayısıyla 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için hesaplanan
açlık sınırı tutarında bir yıllık
artış yüzde 7,7dir, yoksulluk sınırı
rakamlarında da aynı şekilde yüzde 7,7 artış
vardır. Dolayısıyla sendikaların,
çalışanların harcamaları üzerinden hesapladıkları
açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarındaki bir
yıllık artışın, daha doğrusu sendikaların
bir yıllık enflasyon rakamının TÜİKin açıkladığı
enflasyon rakamının altında kaldığı
görülmektedir.
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinde yaşanan artışlardır.
Enflasyonun tek haneye düşmesi fiyatların artmadığı
anlamına gelmemektedir. Nitekim, tüketici fiyatlarındaki
artış on iki aylık ortalamalara göre yüzde 16,8 seviyesindedir.
Fiyatlarda ortalama bu düzeyde artış görülmekle birlikte
fiyatların artış hızında bir azalma söz konusudur.
Dolayısıyla geçen yılın ekim ayında bir önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 25,2 olan Tüketici Fiyat
Endeksi, geçen ay yüzde 8,6 olarak gerçekleşmiştir. Hem TÜFE hem de
yurt içi ÜFEde tek haneli rakamlara ulaşılarak enflasyonla
mücadelede büyük bir aşama geride bırakılmıştır.
Elbette ki ekonomide sağlanan bu önemli kazanımda ülkemizin güzide
kurumlarından biri olan Merkez Bankamızın aldığı
kararların rolü büyüktür. Merkez Bankamız önceki hafta da politika
faizini 250 baz puan indirimle yüzde 16,5tan yüzde 14e düşürmüştür.
Son dört ayda 10 puanlık faiz indirimi yapılmıştır.
Merkez Bankamızca yapılan faiz indirimleri ticari kredi ve tüketici
kredisi faizlerine de daha yüksek oranda yansımakta olup önümüzdeki
günlerde faizlerin daha da inmesi beklenmektedir.
Türkiye'nin tüm yaşananlara rağmen
dengelenme sürecinde en önemli kırılganlıklarından biri
olan cari dengeyi gözeterek ve pozitif büyümeyi de işin içine katarak çok
önemli bir performans sergilediğini, ekonomide ılımlı bir
toparlanmanın olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim, IMF, OECD ve Dünya
Bankası ile uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları
da ekim ayı içinde açıkladıkları raporlarında
Türkiyeyle ilgili makroekonomik beklentilerini, özellikle de büyüme
tahminlerini olumlu yönde revize etmişlerdir. Bakınız, IMF, daha
yakın tarihte açıkladığı Dünya Ekonomik Görünüm
Raporunda Türkiye ekonomisi için 2019 yılı büyüme tahminini nisan
ayında yaptığı tahmin olan yüzde eksi 2,5tan yüzde 0,2ye
revize etmiş yani pozitif büyüme olacağını
öngörmüştür. Dünya Bankası da bugün basına yansıyan Türkiye
Ekonomik İzleme Raporunda Türkiye'nin zor bir ekonomik dönemden
çıktığını ifade etmiş, 2020 için yüzde 3, 2021
yılı için yüzde 4 büyüme tahmininde bulunmuştur.
Uluslararası kuruluşlar bile olumlu gelişmeleri ifade
etmektedir.
Ülkemizde elbette ekonomide ciddi sorunlar
vardır, vatandaşımız ekonomik sıkıntılardan
bunalmıştır. Bu konuda değerlendirme yapılması ve
eleştiriler getirilmesi son derece doğaldır,
hakkınızdır ancak olumlu gelişmeleri de görmek
lazımdır. Dolayısıyla, gelişmeleri görmeyen ya da
görmezden gelenlerin Türkiye ekonomisi battı, batıyor. gibi
söylemleri hezeyandır, art niyetlidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
sağladığı hızlı ve etkin karar alma
mekanizmasıyla ekonomik dönüşüm ve değişim süreci daha
koordineli bir şekilde yönetilmektedir. Kim ne derse desin,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sahibi milletimizdir.
Milletimiz terörle mücadelede ve ekonomik saldırılara karşı
verilen mücadelede Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
katkısını ve önemini görmektedir. Türk milleti doğru ile
yanlışı tefrik edecek vicdana sahiptir. Milletimiz 16 Nisan
2017de kararını vermiştir, bu karardan dönüş ve taviz
yoktur. İnanıyoruz ki Türkiyeyi gelecek yüzyıllara
taşıyacak ana damar Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemidir. Türk milletinin daha nice asırlara bağımsız,
bağlantısız, güçlü ve müreffeh olarak ulaşması yegâne
arzumuzdur. Bunu da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle,
inşallah, başaracağız.
Son olarak şunu özellikle belirtmek isterim ki
geleceğin süper gücü Türkiye ve Türk milletidir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölümde şahıslar
adına son söz Trabzon Milletvekilimiz Sayın Salih Coraya aittir.
Sayın Özkan, Sayın Cora burada mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, ben istiyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mustafa Demir
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Demir, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, beni niye duymazdan geldiniz?
BAŞKAN AKP Grubunun bir tercihi Sayın
Tanal.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben, hatipler arasında demin
İstanbulla ilgili yapılan konuşmalardan dolayı söz alma
gereği duydum. Bu şansı tanıyan arkadaşlara ve
Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Demin İstanbuldan konuşulurken,
İstanbulun ruhuna on beş yıl hizmet eden bir
arkadaşınız olarak, genellikle İstanbulla ilgili
konuşmalarda gözden kaçırılan bir konuyu sizinle paylaşmayı
arzu ederim.
İstanbul, ırkların, dillerin ve
dinlerin harmanlandığı bir şehirdir. İstanbul,
aynı zamanda, medeniyetlerin birbirleriyle
yarıştığı şehirdir. İstanbul, tarihî ve
doğal güzellikleriyle dünyanın en güzel şehridir ve çok
özellikleri vardır, saymakla tükenmeyecek özellikleri vardır. Benim
bugün gündeme getirmek istediğim husus: İstanbulun haddizatında
anlamı itibarıyla İstanbuldan daha önemli bir yönü vardır;
medeniyetlerin birbirleriyle yarıştığı şehirdir
ve her medeniyet kendine ait en iddialı eserlerini, binlerce yıl
dünyanın evrensel değeri olabilecek eserlerini İstanbula
kondurmuşlardır.
Bakın, Jüstinyen bundan yaklaşık bin
beş yüz yıl önce Ayasofyayı oraya koyduğunda,
Ayasofyayı sırtını alarak kendisinden bin beş yüz
yıl önce yaşamış Hazreti Süleymanın Kubbet-üs
Sahrasını yani oradaki mescidi baz alarak Ben Hazreti
Süleymanın yaptığı mescitten daha büyük bir mescidi
İstanbula yaptım. deyip bu iddiayla yola
çıkmıştır. İstanbulun gerçek anlamda fethi -ben
inanıyorum ki- Kanuni Sultan Süleymanın, Mimar Sinanı
yanına alarak kendisinden tam bin yıl önce yaşamış
Jüstinyene Bak, ben de seni geçtim. diyerek iddiasını devam
ettirmesiyle olmuştur.
Şimdi size soruyorum: Kanuniden ve son selatin
camilerinden sonra İstanbulda dünya açısından iddialı
hangi eser yapıldı?
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Selimiye.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Selimiye aynı
dönemin eseri, Osmanlıyı kastediyorum.
Arkadaşlar, bakın, İstanbulu, bir
ideolojik belediye hizmetinden alıp dünyada yüzyıllar önce, iki yüz,
üç yüz yıl önce bırakılmış bu medeniyet iddiasına
taşıyan AK PARTİnin iktidarıdır ve Recep Tayyip
Erdoğandır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Örnek mi istersiniz? Ben Avrupada...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İhanet ettik. diyor.
AHMET KAYA (Trabzon) O zaman niye İhanet
ettik. diyor?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Arkadaşlar,
konjonktürel bakarsanız, dar açıyla bakarsanız böyle
düşünürsünüz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz geniş açıyla
baktık, o silüeti bozanları gördük.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Tarihî perspektiften
bakarsanız benim gibi düşünürsünüz.
Ve tarih bunu yazacaktır...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Neyi yazacak? Cengizin
yaptığı plazayı mı yazacak, neyi yazacak?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Yarın tarih,
Romadan, Bizanstan, Osmanlıdan gelen bu iddianın AK PARTİ
iktidarıyla, Recep Tayyip Erdoğan vizyonuyla devam ettiğini
yazacaktır, siz -isterseniz- ne yaparsanız yapın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz yapacağız, siz
de göreceksiniz.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, ben Çapada okudum, Kadıköy bizim için
ulaşılmazdı, biz Kadıköyde oturan
arkadaşlarımızın başka yerden, başka dünyadan
geldiklerini kabul ederdik. Neden? Çünkü Avrupa yakasıyla Asya
yakasını buluşturmak mümkün değildi. Ben söylüyorum,
Avrasya Tüneli bir zaman tünelidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim yaptı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tayyip
Erdoğan yaptı.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Şimdi Fatihten
yedi dakikada
Biz yaptık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bakın, projesini
ecdadımız Sultan Abdülaziz yaptı, uygulamasını da
Recep Tayyip Erdoğan yaptı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarihini anlat burada.
Parasını vatandaş veriyor, tarihin en büyük parasını
vererek yaptınız, onları konuşmayın. Oralara harcanan
yap-işlet-devretlerle her gün 10 tane köprü yaparsınız!
MUSTAFA DEMİR (Devamla) İkincisi:
Arkadaşlar, dünyanın en büyük projesini, yine bütün dünyayı
meşgul eden üçüncü havalimanını biz yaptık, AK PARTİ
iktidarı yaptı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Doğru, doğru,
kimin yaptığını biz biliyoruz! Kimin
yaptığını biliyoruz!
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Tarih bunu
yazacaktır, siz ne yaparsanız yapın. Osmangazi Köprüsünü yine
biz yaptık, yaptıklarımızın sonuna kadar
arkasındayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İstanbulda maske takıp dolaşan insanım ben.
İstanbulda Haliçin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tabii tabii
İstersen
bir de beş dakika ben anlatayım ne
yaptığınızı İstanbul Havalimanında,
nasıl soyduğunuzu bir anlatayım, nasıl soyduğunuzu
anlatayım.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Ben size bir şey
söyleyeyim mi?
BAŞKAN Sayın Demir, siz Genel Kurula
hitap edin.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Ben size bir şey
söyleyeyim mi? Bir şey söylüyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlatayım beş
dakika
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
Sayın Akar, lütfen
Arkadaşlar, sayın hatibi dinleyelim.
Sayın Demir, siz Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Arkadaşlar,
şu anda Avrasya Tünelinden çıkın, Avrupaya doğru gelin,
burnunuza bir koku gelir, bu koku lağım kokusudur ve Haliçi
andırır kokudur ve CHPnin bize yeniden
hatırlattığı kokudur. Bakalım o kokuyu ne zaman
kaldıracaksınız?
Saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Geç bunları, geç!
Belediyeciliğin nasıl yapılacağını
göstereceğiz size, göstereceğiz size. İstanbulu, Türkiyeyi
soydunuz be, Türkiyeyi soydunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yap-işlet-devret modeliyle yapılan havalimanlarına, uçmayan
yolcular için 65 milyon dolar ödendi, ondan bahsedin.
BAŞKAN Sayın Akar
Değerli arkadaşlar, lütfen
Sayın Köksal
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Milletin cebinde para
bırakmadınız. Vergiler geliyor, haftaya buraya.
BAŞKAN Sayın Akar, bakın Sayın
Özel söz istedi, Sayın Özele söz veriyorum.
Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
79.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin 117 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
eğer İstanbulu -ta Jüstinyenden başlayarak- bir sonra
yönetenler bir önce yönetenlerden daha iyi hizmet etti, eser
bıraktılarsa emin olun Ekrem İmamoğlu İstanbula sizden
çok daha iyi eserler bırakacak, bundan emin olabilirsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Karşımızda, ne idiği belirsiz
cemaatlerin, ne idiği belirsiz projelerle tamamı kaçak bir
şekilde yerleştiği ve oranın yerel yönetiminden sorumlu
olup Fatihte yapılan o kaçak cemaat külliyelerine açıklama
getiremeyen birisinin kürsüye çıkıp da Jüstinyenden bugüne kadar
gelirken kimse bir şey yapmadı Osmanlıdan beri, Recep Tayyip
Erdoğan yaptı. şeklindeki heyecanı ve hezeyanı,
kendisini liderine yeniden beğendirtme çabasından başka bir
şey değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Boş
konuşuyorsun! Boş konuşuyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak her şeyin en
büyüğü güzel anlayışı diktatöryal bir
anlayıştır. Her şeyin en büyüğünü diktatörler ister,
krallar ister, demokrasiler istemez. Demokrasiler, mümkün olduğu kadar,
iş görecek kadar büyük, ihtiyaç kadar büyük, olabildiğince küçük
efektif yapılar üretmek ister.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özel.
Arkadaşlar, sisteme giren arkadaşlar
ayrılmasın, soru-cevap işlemi yapacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz, örneğin, şehir
hastaneleri yapacağız, benim büyük hayalim, benim 5 büyük yandaş
firmam en çok betonu döksün çünkü inşaata çıkan her yol mübahtır
derseniz, devasa şehir hastaneleriniz olur. Teyze, şu tahlili
yaptır. diye eline verildi mi, o ayağı aksayan,
romatizmalı, 76 yaşındaki Rukiye teyze 1.600 adım atar.
Oysa dünya böyle hastaneler değil, ihtiyaç kadar büyük, mümkün oluğu
kadar küçük, efektif hizmet sunan yerler ister.
RECEP ŞEKER (Karaman) Yapamayınca öyle
oluyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diktatörler en büyük
saraylarda oturur, demokrasi kahramanları mütevazı dairelerde oturur.
Bir diktatörün hevesini kendisine en önemli meziyet olarak onu övmeyi
almış birisinin siyasi varlığını yerelde de bu
Parlamentoda da o tek adama borçlu olduğunun diyetini kürsüden
ödeyişini izledik.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, birinci
bölümdeki konuşmaları tamamladık, soru-cevap işlemine
geçeceğim ama konuşmacının konuşması üzerine
başlayan tartışmayı ben sizin
sonlandırmanızı rica ediyorum.
Sayın Özkan, buyurun.
80.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve İstanbul iline ve
vatandaşlara hizmet etmeye devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, ben bu gece
gerçekten siyaset tarihine geçecek, literatüre geçecek çok kıymetli,
ilginç değerlendirmeleri görüyorum ve olumlu ya da olumsuz bu değerlendirmelerin
sahibine teşekkür ediyorum. Yani demek oymuş ki büyük eserler, abide
eserler diktatörlerin eserleriymiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anlamamış, hiç
anlamamış.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlamamış
Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Oysaki sayın hatip
kürsüden biraz önce muhteşem bir İstanbul ve medeniyet projesi
örneği çizdi. Bakınız, Jüstinyenden bugüne İstanbula
hizmet eden gelmiş geçmiş o şehre değer katan bütün
eserleri biz kıymetli görüyoruz. Jüstinyen, Corpus Juris Civilis, bugün
Roma hukukunun üstadı.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Özkan,
Jüstinyenden öncesi de var.
BAŞKAN Arkadaşlar, yandan söz
atmayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, müsaade
ederseniz
Şimdi, ben şunu öğrenmek istiyorum:
Bakın, abide eserler dedik. Birinci köprüye karşı
çıkıldı, ikinci köprüye karşı çıkıldı,
üçüncü köprüye karşı çıkıldı, Marmaraya, Avrasya
Tüneline karşı çıkıldı, üçüncü havalimanına karşı
çıkıldı ve metrobüse karşı çıkıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin ve toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer gerçekten
şehir ve belediyecilik vizyonlarına güveniyorlarsa davetimiz odur ki
gelsinler, karşı çıktıkları eserleri bir hafta
kapatsınlar, İstanbulun ve İstanbulluların
akıbetlerini görsünler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Biz şehre hizmet ettik,
vatandaşlarımıza hizmet ettik ve bu hizmetlere devam
edeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, kayıtlara
geçmesi açısından söz vereyim, ayakta değerlendirin,
kayıtlara geçsin, ne olur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakika yeter.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak,
sataşmadım, isim de söylemedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, kayıtlara
geçirin lütfen
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
milletin vergisiyle şehirlere kazandırılmış eserleri
kendisinin eserleriymiş gibi görüp de Kapatalım. falan gibi laflar
ucuz polemikten öteye gitmez. Sebep: Şehri 16 milyonluk
yapmışsın, şehrin yeşil alanlarını,
şehrin su havzalarını, şehrin dere yataklarını
ölüm pahasına yapılaşmaya açmışsın. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
susalım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şehrin göz bebeği
alanlarını ranta, deprem toplanma alanlarını
yapılaşmaya açmışsın ve şimdi diyorsun ki:
Köprüyü kapatayım mı, bilmem ne yapayım mı? Sizin
bıraktığınız bu kültürel, sizin
bıraktığınız bu ahlaki ve bu sosyolojik çökelmeye
rağmen bu şehri ancak ve ancak bu şehri sevenler kurtarabilir,
sevenler yönetebilir. Buna kim karar verecek?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbul verecek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buna kararı siz
veremezsiniz. Buna kararı İstanbullu verecek ve İstanbul bu
kararı 31 Martta verdi, siz o karara direndiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbul verdi;
bekliyoruz, bekliyoruz, Allah Allah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve sonra İstanbul, bu,
kendi şahsiyetiyle siyaset yapamayıp bir kadın takma
adını alarak arkalardan yayın yapan Yelize inat 806 bin fark
attı size, fark attı. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
İsmail OK (Balıkesir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Değerli milletvekilleri, bölümler üzerindeki
görüşmelerden sonra soru-cevap işleminde kalmıştık.
Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemine başlayacağız. Bu sürenin yarısını
sayın milletvekillerimiz, yarısını da Sayın Komisyon
kullanacak.
Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Başkanım, bu teklifle
elektronik para olarak kripto para denilen bir para birimiyle ilgili
düzenleme getiriliyor. Peki, bu kripto para birimine baktığım
zaman bitcoin diye geçiyor. Bitcoin nedir, nasıl alınır,
nasıl satılır? Bu 1 bitcoinin değeri kaç TLdir
baktığımızda? 53.498 TLdir. Peki, bu nasıl
alınır baktığımızda? Yani bu hisse senedi gibi,
ortada hayali bir şey, para yok, somut bir şey yok. Bu, yeni bir
kumar çeşidi midir? Yani -bu tosuncuk olan- Çiftlik Bank vardı,
piyasayı dolandıran, bu dolandırma işi olursa bunun
güvencesi ne olacak? Bununla ilgili Türkiyede şu anda kaç kişi böyle
bir bitcoin almış veya bu aracı hizmetlere Türkiyede hangi
işletmeler aracılık yapacak? Aracılık için müracaat
eden şirketler var mıdır, yok mudur? Bu konuda bize bilgi
verirlerse sevinirim.
BAŞKAN Sayın Köksal...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
5620 sayılı Kanuna tabi olan, başta
Orman, Tarım, Demiryolları, ÇAYKUR, karayolları olmak üzere,
yaklaşık 27 bin geçici mevsimlik işçi daimî olarak
çalışmak, kadro almak, her ay evine rahat bir şekilde ekmek
götürmek istiyor. Seçim dönemi AKP tarafından onlara verilen kadro sözü
tutulacak mı?
Yine, noterlerin yanında çalışan,
hiçbir özlük hakları olmayan, görevleriyle ilgili işledikleri
suçlardan dolayı devlet memuru statüsünde yargılanan ancak iş
ilişkisinde özel eleman olarak nitelendirilen, iş ilişkisinde
devlet memuru olarak görülmeyen noter kâtiplerine karşı da bu
haksızlığın giderilerek özlük haklarının
verilmesi gerekmektedir. Bu konuda da AKP kanadından gelecek herhangi bir
teklif var mıdır?
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde anayasal güvence altında olan sağlıklı
yaşama hakkı, ne yazık ki, hakkaniyet ölçüsünde tüm
vatandaşlarımıza tanınmamaktadır. Oysa tutuklu ve
hükümlülerin tıbbi bakım alma hakları devletçe güvence
altına alınmıştır. Ancak içlerinde Adana cezaevlerinin
de bulunduğu pek çok cezaevinde ciddi sağlık sorunlarıyla
karşı karşıya kalan önemli bir kitlenin
varlığı bilinmektedir. Temel insan haklarından biri olan
sağlıklı yaşama hakkı, diğer insanlardan
ayırt edilmeksizin, tüm tutuklu ve hükümlülere eşit,
ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli bir biçimde
sunulmalıdır. Kanser gibi ilerleyici, yaygınlaşma
eğilimli ve ileri evrelere taşınmış ölümcül olgularda
telafisi mümkün olmayan, tıbbi, hukuki ve vicdani sorumluluğu
ağır sonuçlar doğurmaktadır. Türk Tabipleri Birliğine
yapılan başvurulardan hâlen tutuklu birçok vatandaşın
ölümle burun buruna kaldığı anlaşılmaktadır.
Mahkûmların hastalıklarının tespit edilmesi,
sağlık kurumlarına sevki, bir an önce tedavi altına
alınmasına yönelik mevcut uygulamanın iyileştirilmesi,
etkinleştirilmesi ve hızlandırılması
sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yeni vergiler gelecek. diyorsunuz. Peki,
yurttaşlarımız mevcut vergileri ödeyebiliyor mu? On yedi
yıllık iktidarınız boyunca tam 9 defa vergi affı
çıkardınız. Merak ediyorum, son çıkarılan 7143
sayılı Kanundaki vergi affındaki tahsilat oranınız
nedir?
Kredi ve Yurtlar Kurumunun kredileriyle okumuş,
şimdi cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranıyla karşılaşan
ve iş bulamayıp haciz şokuyla karşı karşıya
olan öğrencilerimizin kredi geri ödemelerinde bir yapılandırma
düşünüyor musunuz?
Çiftçimiz ciddi anlamda borçludur ve sürekli borcu
artmaktadır. Bu borcun faiziyle birlikte
yapılandırılmasına yönelik bir çalışmanız
var mıdır? Esnaflarımız siftah yapmadan dükkân
kapamaktadır ve borçlarını ödeyememektedir. Esnaf kredilerine
yönelik bir yapılandırmanız var mıdır?
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, ülkemizin ihtiyaç duyduğu savunma
sanayisi, uzay ve otomotiv gibi ileri teknoloji gerektiren sektörel
yatırımlar birkaç ilde yoğunlaşmış
durumdadır. Bu iller arasında Gaziantepin olmaması,
şehrimiz ve ülkemiz açısından ciddi bir eksikliktir.
Yatırımların sürdürülebilirliğinin temel koşulu,
ihtiyaçların yurt içindeki firmalardan karşılanması ve yan
sanayi payının yükseltilmesidir. Gaziantepte savunma sanayisi için
gerekli hazırlıklar ve altyapı mevcuttur. Gaziantepteki odaların
ve OSBnin başkanlarının gayret ve girişimleriyle 120 bin
metrekarelik bir savunma sanayisi bölgesi hazırlanmıştır.
Devletimizi ve ekonomimizi dışa bağımlılıktan
kurtaracak olan ürünler için devletimizin yerli üretime vereceği alım
garantisiyle, Gaziantepli sanayicilerimiz yerli ve millî üretime yapacağı
yatırımlarla kadirşinaslığını gösterecektir.
Gaziantepin sanayi altyapısı da Gazianteplinin zekâsı da
bunları imal edecek büyüklüktedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Geçen hafta
Adıyamanı ziyaret eden Hazine ve Maliye Bakanı Adıyaman
Ticaret ve Sanayi Odasında yapmış olduğu
konuşmasında Adıyaman her daim yanımızda oldu, biz de
Adıyaman için elimizden gelen her şeyi yapacağız. dedi. Sayın
Bakan, doğru söylüyorsunuz, Adıyaman on yedi yıldır size
karşı görevini yaptı. Peki, on yedi yıldır
Adıyamana karşı siz görevlerinizi yaptınız mı?
Mesela tütün üreticilerinin beklediği vergi indirimi için yasal
çalışma yapacak mısınız? İnşaat
çalışmaları durma noktasına gelen Koçali, Gömükan,
Çetintepe Barajları için gerekli ödeneği çıkaracak
mısınız? Sulama projeleri için gerekli
çalışmaları yapacak mısınız? İşsizlik
ve yoksulluğun bitirilmesi için on yedi yıldır sabırla
bekleyen Adıyamana daha ne kadar beklemeyi öneriyorsunuz? Adıyamana
karşı görevinizi yapmanız için on yedi yıl süre geçti, daha
ne kadar süre istiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, tarımda ve hayvancılıkta
çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. İvedi olarak
çiftçilerin tarım kredi, zirai kredi, Ziraat Bankası ve diğer
bankalara olan borçları ertelenmelidir. Çiftçiye vaadedilen ucuz mazot, ucuz
gübre, ucuz elektrik ve hayvancı için de ucuz yem verilmelidir.
Ayrıca, dağların bekçiliğini yapan çobanlardan tarım
BAĞ-KURu alınmamalıdır.
Televizyonlarda yapılan sorumsuz bir haber
yüzünden ıspanak tarlada kaldı. Ben, buradan, herkesi daha sorumlu
davranmaya davet ediyorum. Ispanakta herhangi bir sorun olmadığı
yapılan araştırmalar sonucunda açıklandı ama algı
yönetimiyle bütün televizyon kanalları Ispanak zehirledi.
Ispanağın şöyle yıkanması lazım, böyle
pişirilmesi lazım. diye haberler gösterdiler. Çiftçinin kaderiyle
oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ben herkesi sorumlu davranmaya davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Küresel rekabette öne geçmenin temel koşulu
tedarik zincirlerinin verimli yönetilmesi ve lojistik başarıdır.
Kara, demir, deniz ve hava yollarını etkin bir şekilde
kullanacak kombine taşımacılık anlayışı,
çağa ayak uydurmak ve avantaj sağlamak konusunda etkili yoldur. Buna uygun
en iyi yöntemlerden birisi ise lojistik köy uygulamasıdır. Demir
çelik ve enerji üssü konumunda olan, kara yolu, deniz yolu, demir yolu ve otuz
dakika uzaklıkta havalimanı bulunan, Türkiye'nin Doğu Akdenize
açılan liman kapısı olduğu gerçeği göz önündeyken
lojistik yoğunluğuyla İskenderunun lojistik köy ihtiyacı
gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır. Bölgenin ekonomik
kalkınmasında katma değer yaratmak, ulusal ekonomimize destek
olmak amacıyla Hatay ve Osmaniyeyi kapsayan Lojistik Köy Master
Planı Sözleşmesi 2010 yılında imzalanmış olup
başlanan lojistik köy projesi istenilen noktaya ulaşmamış,
aradan geçen on yıla rağmen hayata geçirilmemiştir. Lojistik
avantajlarını kullanmaya çalışan Hataydaki sanayi ve
lojistik sektörü, bölge ve ülke ekonomisi adına bu çok önemli projenin
hayata geçirilmesini beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Komisyon,
milletvekillerimizin sordukları sorulardan cevaplandırabilecekleriniz
için buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Tabii.
Sayın Başkan, gündemimizle ilgili, kanun
teklifiyle ilgili görüşmeler dışında olan soruları
ilgili bakanlıklara ileteceğim, onlar kendilerine yazılı
olarak dönüş yapacaklardır.
Sayın Kuşoğlu, Sayın Emecan ve
Sayın Tanalın soruları benzer nitelikte. Kripto paralarla
ilgili MASAK bünyesinde kapsamlı bir çalışma yürütülmektedir.
Kripto varlıkların çıkış amacı, geleneksel
finansal mimari içinde yer alan ve esasen işlemin neticelenmesine dayanak
varlık olarak ülkelerin para birimlerine dayanan ödeme araçlarına
alternatif oluşturmaktır ancak günümüzde söz konusu
varlıkların değerlerindeki aşırı oynaklık,
çok sayıda işlemin mutabakatının sağlanmasına
yönelik teknik kapasiteye ilişkin sorunlar nedeniyle paraya bir alternatif
olmaktan ziyade spekülatif amaçlı elde tutulduğu ve kısa zamanda
sermaye kazancı elde etmeye yönelik olarak kullanıldığı
görülmektedir. Bu doğrultuda kripto varlıklar bir ödeme
aracından ziyade sermaye piyasası ürününe yaklaşmaktadır.
Uluslararası düzenleme örneklerinde kripto varlıkların ödeme
aracı olarak düzenlenmesinden ziyade kara para, tüketicinin
korunması, vergi ve sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde ele
alınmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu
bakımdan, kripto varlıklara ödemeler alanına ilişkin bir
düzenleme içinde yer verilmesi yaklaşımı benimsenmemiştir.
Diğer taraftan, kripto varlık
borsalarının gerçekleştirdikleri işlemlerin de bir
aracılık faaliyetine yakınsadıkları görülmektedir.
Uluslararası örnekler incelendiğinde kripto varlıkların var
olan düzenlemeler kapsamında ele alınmasında ana aktörün kripto
varlık borsaları olduğu görülmekte, bu alanın ülkemizde
düzenlenmesi hâlinde de kara para, vergileme, tüketicinin korunmasına
ilişkin mevzuat kapsamında bu unsurların dikkate
alınabileceği düşünülmektedir.
Son olarak, istikrarlı kripto varlıklara
ilişkin dünyada tartışmaların süregeldiği, bu tür
kripto varlıkların küresel düzeyde pazara girebilecek olanları
için benzer risk kuralları, benzer kurallar şeklinde bir
uygulamanın benimsenmesine dair bir eğilim olduğu görülmektedir
ancak konunun uluslararası kuruluşlar nezdinde incelenmesinin devam
etmekte olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu alanda atılacak
adımlar için hem uygulama pratiğinin görülmemesinin hem de
uluslararası iş birliği imkânlarının
değerlendirilmesinin gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Bu
nedenle kripto parayla ilgili bir işimiz yok bu kanun teklifinde.
Sayın Yılmazın sorusu: BDDKnin
ödemeler alanındaki yetkileri neden Merkez Bankasına
devredilmektedir? 2013 yılında yürürlüğe konulan 6493
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
uyarınca, ülkemiz mevzuatında ilk defa ödeme sistemi, menkul
kıymet mutabakat sistemi, ödeme hizmeti sağlayıcısı,
ödeme kuruluşu ve elektronik para kuruluşu gibi kavramlar tanımlanmıştır.
Bu kapsamda, müşterilere ödeme hizmeti sunan veya elektronik para
ihracı faaliyetinde bulunan ödeme hizmeti
sağlayıcıları, ödeme kuruluşları ve elektronik
para kuruluşlarıyla ilgili olarak Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu, ödeme hizmeti sağlayıcıların veya
diğer finansal kuruluşların üye olarak birbirleri arasında
işlem gerçekleştirecekleri ödeme sistemleri ve menkul kıymet
mutabakat sistemleriyle ilgili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
görevlendirilmişti.
Temel olarak, sektörün dinamizmi ve gelişen
teknolojiyle birlikte ödemeler alanının hızlı
değişimi nedeniyle, ödemeler alanına ilişkin olarak Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu arasında oluşturulan ikili düzenleme ve kontrol mekanizmasının
değiştirilmesi ve tek bir çatı altında toplanması ihtiyacı
oluşmuştur.
Ödemeler alanında önemli kazanımlar elde
etmiş ülke örnekleri incelendiğinde, Hollanda, Malezya, Hong Kong,
Singapur, Endonezya, Çin ve Rusya gibi birçok ülkede ödemeler alanına
ilişkin tüm yetkilerin merkez bankası altında
toplandığı görülmektedir.
Bu tür bir yapının kurulması,
öncelikle, oldukça dinamik bir yapıya sahip olan ödemeler alanında
ortaya çıkan ihtiyaçların daha etkin bir şekilde tespit edilerek
proaktif bir şekilde müdahale edilebilmesini mümkün kılacaktır.
Ayrıca, yetkilerin tek çatı altında
toplanması, bankalar, PTT ve banka dışı ödeme hizmeti
sağlayıcılar gibi çok çeşitli, değişik
ölçütlerdeki sektör oyuncuları arasında oldukça çetin rekabet
koşullarının hüküm sürdüğü bir piyasada, taraflara hak ve
yükümlülüklerini daha iyi analiz etme ve yönetme imkânı
sağlayacaktır.
Yine, bu tür bir yetki birleştirilmesi
sayesinde, uluslararası boyutta önemli gelişmelerin çok
hızlı bir şekilde gözlenebildiği bir sektörle ilgili
aksiyonların daha hızlı bir şekilde alınabilmesi
mümkün kılınacaktır.
Bu kapsamda, ödemeler alanına ilişkin
olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ait bazı
yetkiler kanundaki bütünlüğü sağlamak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına verilmektedir.
Sayın Yılmazın ve Erol Beyin geneli
üzerindeki konuşmasında sorduğu: Türkiye Bankalar Birliği
varken ayrı bir birlik kurulmasına neden ihtiyaç duyulmaktadır?
Bilindiği üzere Bankalar Birliği sadece bankaların
katılım sağlayabildiği bir oluşumdur ancak ödemeler
alanında faaliyet gösteren banka dışı kuruluşlar da
bulunmaktadır ve bunların sayısı 50yi
aşmıştır. Söz konusu kuruluşların da diğer
rakipleri gibi seslerini duyurabilmeleri ve sektörle ilgili sorunları
kendi içlerinde tartışabilmeleri için birliğin faydalı
olacağı düşünülmektedir. Bu birlik, ticari bir birlik
değildir aslında meslek birliğidir. Ayrıca, ödemeler
alanı dünyada ve ülkemizde hızla gelişmektedir. Bu alandaki
hızlı gelişmelere uyum ve mesleğin gelişmesini
sağlamak amacıyla eğitim ve araştırma faaliyetleri,
sektör oyuncuları arasındaki koordinasyon ve iş birliği
önem arz etmekte ve temel konusu bu faaliyetler olan bir yapı söz konusu
gelişmeleri takip etmeyi sektör açısından
kolaylaştıracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Kurulacak birlik, üyelere olan ödeme ve
elektronik para kuruluşları arasında pek çok alanda iş
birliğini sağlamanın yanı sıra üyelere yol gösterici
bir de rol üstlenecektir.
Son olarak Sayın Kuşoğlunun bir
sorusu kaldı.
BAŞKAN Buyurun, onu da tamamlayın.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) BDDKnin ödemeler alanındaki yetkileri
neden Merkez Bankasına devredilmektedir? 6493 sayılı Ödeme ve
Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanun 2013 yılında kabul
edilmesine rağmen bu kadar kısa süre içinde neden
değişikliğe gidilme ihtiyacı ortaya çıktı, bu değişiklikler
neden yapılıyor?
Cevabımız: Ödeme sistemleri ve finansal sistem
dinamik bir alan olduğu için teknolojik olarak sürekli
değişmekte ve gelişmekte, bu alanlarda sürekli yeni kavramlar ve
aplikasyonlar oluşturulmaktadır. Bu gelişmeleri takip etmek ve
çeşitli hukuki boşluklar ve eksiklerin ortaya
çıkmasının önüne geçebilmek için belirli aralıklarda
gerekli yasal değişikliklerin ve güncellemelerin yapılması
gerekmektedir. Bu durum, sadece Türkiye özelinde değil tüm dünya genelinde
bu şekilde cereyan etmektedir. Örneğin Avrupa Birliği, ödeme
sistemleri alanında ilk mevzuatını Payment Service Directive 1
adıyla 2007 yılında oluşturmuş, 2013 yılında
da bu kanunda bazı değişiklikler yapmak durumunda
kalmış ve kanuna yeni maddeler eklemiştir. Bu yapılan
değişiklikler de yeterli olmamış, 2015 yılında
Payment Service Directive 2 adı altında yeni bir kanun kabul
edilmiştir ancak bu kanun da teknolojik gelişmeleri takip
edememiş ve kanunda 2018 yılında tekrar bir güncelleme
yapılmıştır. Görüldüğü üzere, bu alanda çıkarılan
yasalarda kabulünden bir süre geçtikten sonra güncelleme ihtiyacı ortaya
çıkmıştır. Avrupa Birliği başta olmak üzere pek
çok ülke de gerekli değişiklikleri belli aralıklarla
gerçekleştirmiştir. Biz de Türkiye olarak mevcut gelişmelere ve
değişikliklere ayak uydurmak, diğer ülkelerin yasal
mevzuatına uyum sağlamak için bu değişikliklere ihtiyaç
duyuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümün maddelerine geçmeden önce
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Başa
söz veriyorum.
Sayın Baş, bildiğiniz gibi, Mecliste
grubu bulunmayan siyasi partilerin temsilcilerine konuyla ilgili
görüşlerini açıklamak üzere fırsat buldukça söz veriyorum. Bu
çerçevede size üç dakika söz veriyorum. Görüşlerinizi açıklayınız.
Diğer grubu bulunmayan siyasi parti
temsilcileri de talep ederlerse onlara da söz veririm.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
81.- İstanbul Milletvekili Erkan
Başın, Meclis İçtüzüğüünün çoğunluğu korumak
üzere hazırlanmış antidemokratik bir İç Tüzük olduğuna,
milyonlarca insanın hakkını savunma görevlerini hiçbir gücün
engelleyemeyeceğine, İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan eden 4
kardeşin toplu intihar olayının cinayet olduğuna ve AK
PARTİnin iktidarda olduğu on yedi yılın sonunda
yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke
yaratıldığına ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Meclisi ve ekranları başında bizi
izleyen, alın teriyle yaşayan herkesi yürekten selamlıyorum.
Tabii, kanun teklifi üzerine konuşmak isterdim,
bu vesileyle şahsınıza değil ama Meclisin
işleyişine ilişkin olarak bugün de bir örneğini
yaşadığımız durumun eleştirisiyle başlamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu Meclisin İç
Tüzükü çoğunluğu korumak üzere hazırlanmış
antidemokratik bir İç Tüzük. Bir de bunun üzerine bunu
demokratikleştirmeye dönük herhangi bir yaklaşım
geliştirilmediği zaman bugünkü gibi tablolarla karşı
karşıya kalıyoruz. Şimdi, çok teknik ayrıntılara
boğmak istemiyorum ama şu kabul edilebilir bir şey
değildir: Gruplar adına konuşmalar yapılıyor, gruplar
adına konuşmalar yapıldıktan sonra şahıslar
adına konuşmalar yapılacak. Şahıs adına 2
konuşma var, bir tanesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, bir tanesini
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu yapıyor. Üstelik, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun bildirdiği milletvekili o anda burada
değil, onun yerine grup, başka birisini belirliyor ve o konuşma
yapıyor. Bu, mevcut İç Tüzüke göre bile uygun olmayan bir
şeydir; bakın, bu mevcut İç Tüzükün değişmesi
gerekiyor, buna bile uygun olmayan bir durumdur.
Değerli arkadaşlar, çok açık ifade
edeceğim: Bizim için milletvekilliği bir meslek, kişisel
menfaat, kariyer işi falan değil. Biz buraya milyonlarca insanın
alın terinin hakkını savunmak için görevli olarak geldik ve bu
görevimizi yapmamızı hiçbir güç engelleyemez, bunu burada açıkça
söylüyorum.
Kanun üzerinde konuşamayacağım fakat
bugün bence bu Genel Kurulda Fatih cinayetini konuşmamız gerekiyordu
arkadaşlar. Bakın, birkaç milletvekili arkadaşımız
-sağ olsunlar- 4 kardeşin topluca intihar ettiğinden bahsetti.
Değerli arkadaşlar, bu bir intihar değildir, bu bir cinayettir.
Açlıktan, yoksulluktan, çaresizlikten 4 insan evine kapanıp
hayatına son veriyorsa bundan hepimiz sorumluyuz, en başta da iktidar
partisi sorumlu.
Değerli arkadaşlar, intihar ediyorlar
yoksulluktan, parasızlıktan. Sonra ne oluyor? 600 lira elektrik
borçları var diye BEDAŞ gidiyor, elektriklerini kesiyor. Merak
ediyorum, hiç aklınıza geldi mi bu BEDAŞ kim? Çok basit bir
şey yaptım, internete yazdım: BEDAŞı kim yönetiyor?
Hiç şaşırtıcı değil, biliyor musunuz? 2013te bu
iktidar BEDAŞı o 5li çetenin en büyük ortaklarından bir
tanesine, Cengiz Holdinge vermiş. Kim Cengiz Holding? Milyarlarca liralık
vergi borcunu sıfırladığınız çete gidiyor,
ölmüş insanların elektriğini kesiyor. Değerli
arkadaşlarım, bu bir insanlık sınavıdır,
insanlık. Eğer ben bunları anlatırken iktidar partisi
vekilleri Yahu, biz bu yandaş firmaların milyarlarca lira vergisini
siliyoruz, bunlar da gidiyor, 600 lira için insanların ölümüne neden
oluyor, bunda bizim sorumluluğumuz var. diye düşünmüyorlarsa bu
insanlık sınavından kalmışlardır. On yedi
yıldır Şunu yaptık, bunu yaptık. diye
anlatıyorsunuz, on yedi yıl sonunda geldiğimiz nokta bu.
Yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke
yarattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Son olarak, Türkiye
işçi sınıfına, emekçilerine seslenmek istiyorum: Artık
bırakın mutlu olmayı, umutlu olmayı, huzurlu
yaşamayı; sadece hayatta kalabilmek için mücadele ettiğimiz bir
ülke hâline geldik ve halkı, sadece parasını alıp
zenginlere vermek gerektiğinde hatırlayan bu iktidarı
yıkmak bu emekçilere, bu yoksullara, bu iktidar yüzünden yaşayamayan
insanlara borcumuzdur, mutlaka yıkacağız. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge bulunmaktadır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Sistemleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1- 19/10/2005 tarihli ve 5411
sayılı Bankacılık Kanununun 101 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında bulunan , finansman şirketleri, ödeme
kuruluşları ile elektronik para kuruluşlarınca ifadesi ile
finansman şirketlerince şeklinde değiştirilmiştir.
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Orhan
Sümer
Ankara Bursa Adana
Emine
Gülizar Emecan Oğuz
Kaan Salıcı Sevda
Erdan Kılıç
İstanbul İstanbul İzmir
Burhanettin
Bulut
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oğuz Kaan Salıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın
Salıcı.
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge üzerinde söz almış bulunuyorum
ancak tabii, önemli gelişmeler oluyor Türkiyede. Bunlardan bir tanesi de
bizim dış politikamızı şekillendiren, dış
politikanın başındaki ana aktör olması gereken
Dışişleri Bakanımızın, uluslararası
basında ciddi bir şekilde, Türkiyeyi de bulunmuş olduğu
görevi de kendi şahsiyetini de töhmet altında bırakacak
şekilde tartışmaların bir konusu olmasından
kaynaklanıyor.
Değerli arkadaşlar, Donald Trumpın
-iktidar partisi kendisini iyi tanır, yazmış olduğu
mektupta onlarla ilgili, daha doğrusu onların da temsil etmiş
olduğu, onları da temsil etmiş olan Cumhurbaşkanıyla
ilgili ağır ifadelerde bulunan Donald Trumpın- daha önceki
dönemlerde kampanya danışmanlığını yapan ve
şu anda hapiste olan Paul Manafort diye bir şahıs...
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlunun da
içinde bulunduğu, bazı eski devlet başkanlarının da
içinde olduğu bir grubun e-mail yazışmalarında ortaya
çıktı ki bir para alışverişi durumu söz konusu
olmuş. E-mail yazışmalarında ve uluslararası
basında bunu haberleştiren basın mensuplarının ortaya
koymuş olduğu gerçeklik bu. Biz soruyoruz Sayın
Dışişleri Bakanına: Amerikan basınında da Avrupa
basınında da artık Türkiye basınında da kaç
paranın Ukrayna lehine lobi yapmak üzere kendi hesabına
aktarıldığı ya da kendisine ödendiğiyle ilgili
ağır ithamlar, ağır iddialar varken Sayın
Dışişleri Bakanı hâlâ sessiz kalarak Türkiyenin
itibarını veya kendi itibarını artırıyor mu,
azaltıyor mu? Türkiye bölgesinde güçlü bir ülke. Türkiyenin dış
politikasında hâlâ kalan bir miktar itibarı var ise uluslararası
dünyada, bu itibarını ortadan kaldıracak bir suskunluğun
anlamı nedir, bunu anlamak istiyoruz.
Bir başka mesele, açıkça ifade ediliyor
e-mail yazışmalarında ve bunu haberleştiren gazeteciler de
bunu açıkça ifade etmişler: Hangi şahıs yani hangi
siyasetçi ki onların arasında görevde olan sadece Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu var, hangi lobi faaliyeti gerekçesiyle
Ki Amerika
Birleşik Devletlerinde biliyorsunuz lobi faaliyeti yapmak yasal bir faaliyet.
Ben lobicilik yapacağım. diye başvurursanız
almış olduğunuz ücret kayıtlara girer, onun da vergisini
verirsiniz, hangi konuyla ilgili lobicilik yapacaksanız bunu da orada
belirtirsiniz. Ama gelgelelim ki Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı, bizim ülkemizde lobicilik faaliyeti ve bunu
karşılığında alınan ücret diye bir tanımlama
yok. Eğer siz Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanıyken
başka bir ülkenin lehine lobi faaliyeti yürütür, bunun
karşılığında para alırsanız bunun Türkçesi rüşvettir
arkadaşlar. Kendi bulunduğunuz pozisyonu, ülkenizin size vermiş
olduğu bir pozisyonu başka bir ülkenin lehine kullanmak demektir ki
bunun acilen izaha ihtiyacı vardır. Sayın Bakanın şu
ana kadar göstermiş olduğu suskunluk Türkiye Cumhuriyetinin dış
politikası açısından da, kendi şahsı
açısından da sizlerin temsil ettiği, Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekillerin temsil etmiş olduğu Kabine
açısından da üzüntü vericidir. Sayın Çavuşoğlunun bu
konuya bir an önce açıklık getirmesi Bunlar iftiradır, bunlar
yalandır, bunlar iddiadır, bizi bağlamaz. demesi bu kadar
mı zordur arkadaşlar? Bütün dünya çalkalanırken, bunlar
yazılırken Böyle bir şey yok, elinizde ne varsa koyun ortaya,
Türkiye Cumhuriyetinde böyle bir makama gelmiş bir kişiyi böyle
ağır şeylerle itham edemezsiniz. demek bu kadar mı zordur?
Buna suskun kalmak Türkiyeye ne kazandırmaktadır, Adalet ve
Kalkınma Partisine ne kazandırmaktadır, Türkiye Cumhuriyetinin
dış politikasına ne kazandırmaktadır? Bu
soruların hepsini soruyoruz. Bu sorular Sayın Bakan sustuğu
sürece askıda kalacaktır. Biz bu işin takipçisi olmaya devam
edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Yasin
Öztürk Bedri
Yaşar
Aksaray Denizli Samsun
Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın İmam Hüseyin Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun
vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Yozgat İl
Başkanımız Seyfi Bayrakın da içinde bulunduğu
aracın Yozgatın Boğazlıyan ilçesi yakınlarında
devrilmesi sonucu İl Başkanı Seyfi Bayrak ve İl Başkan
Yardımcısı Şükrü Karabacak hayatını
kaybetmiştir. Kendilerine Allahtan rahmet, kederli ailesine, partimize
sabırlar ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 1'inci maddede
yapılacak yeni düzenlemeyle 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 101inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
"finansman şirketleri, ödeme kuruluşları ile elektronik
para kuruluşlarınca ibaresi "finansman şirketlerince
olarak değiştiriliyor. Yani ödeme kuruluşları ve elektronik
para kuruluşları BDDK tarafından katkı payı
alınabilecek kuruluşlar arasından
çıkarılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün yine bir temel
kanunla karşı karşıyayız. Mecliste yaklaşık
olarak bir yıl dört aydan beri görev yapıyorum, hemen hemen bütün kanunlar
ya torba ya temel yasa şeklinde sunulmakta ve bizler muhalefet
milletvekilleri olarak kanun maddeleriyle ilgili görüşlerimizi veya
tenkitlerimizi ancak bir önerge vererek elde etmekteyiz. CHP Grup Başkan
Vekili Sayın Özgür Özelin geçen hafta yaptığı
konuşmada belirttiği gibi, önergeler de mesela yahut yerine veya
kelimesinin kullanılmasının önerilmesi şeklinde
olmaktadır; on-yirmi sene sonra tutanakları okuyan bir kişinin
komik bulacağı türden önergeler. Buna bir son vermek lazım.
Bir diğer nokta: Madde üzerinde biz ne
söylersek söyleyelim değişen bir şey olmuyor, oylanıp kabul
ediliyor. Konuşmalarımız sadece tutanaklara geçsin
anlamında olmamalı; bilgi, görgü ve tecrübeden
yararlanılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde TÜİK, ekim ayı enflasyonunu yüzde 8,55 olarak
açıkladı. Enflasyon yüzde 8,55 ancak 2020de bütün vergiler ve
harçlar yüzde 22,5 artırılacak. Enflasyon düşmüş ve ekonomi
uçuyorsa bu zamlar niye yapılıyor?
Türkiye genelinde işsizlik büyük sorun olmaya
devam ediyor. İşsizlik oranı yüzde 13,9 seviyesinde, işsiz
sayısı 4 milyon 600 bin civarındadır. Bunun 1 milyon 100
bininin yükseköğrenim görmüş genç olması oldukça
düşündürücüdür.
İhracatımızın, sanayi ve
tarım ürünleri de dâhil olmak üzere, büyük ölçüde ithal girdiye bağımlı
olması, uygulanan yanlış ekonomik politikalar Türk milletinin
çoğunluğunu teşkil eden ve toplumumuzu ayakta tutan memuru,
esnafı, köylüyü, çiftçiyi, kısacası orta direği
perişan etmiş, değişik bir deyimle: Orta direk bel
vermiştir. Mühendis arkadaşlarım daha iyi anlarlar, işte bu
hâle gelmiştir: Orta direk, gördüğünüz gibi, bel vermiş durumda.
Esnaf alışveriş
olmadığından kepenk kapatmakta,
vatandaşlarımızın önemli bir bölümü ciddi oranda geçim
sıkıntısı çekmektedir. Öyle ki seçim bölgem Gaziantep merkez
ve ilçelerinde su parasını ödeyememe durumuna gelen binlerce
vatandaş icraya verilme durumuna düşmekte, su parasına ilaveten
avukat parası da ödemek zorunda kalmaktadır. Sözün kısası,
artık orta direk çöküyor duruma gelmiştir yani şu hâle
gelmiştir
Ekonomik sıkıntılar intiharları
da tetiklemektedir. Dün Fatihte 4 kardeşin intihar ettiği haberi
sorumluluğu çok büyük bir olaydır.
Değerli milletvekilleri, bir durum tespiti
yapacak olursak, ekonomiden dış politikaya, eğitimden
yargıya devletin gelenekleri ve teamülleri bozulmuş durumda, hukuk
sistemine olan güven azalmıştır, ehliyet ve liyakat diye bir
şey kalmamış, devlet bürokrasisi önemli ölçüde
vasıfsız insanlardan oluşmuştur. Son zamanlardaki ihalelere
ve atamalara bakarsak eş dost, hısım akraba devletine doğru
hızla ilerliyoruz.
Bazı konuşmalarımda israf
ekonomisinden vazgeçmemiz gerektiğini anlatmış, Hazreti Ömerin
halifeliği döneminden örnek vermiştim. Fatih Sultan Mehmet'in
hocası Molla Gürani'nin iftar sofrasındaki altın tabak ve
kaşıkları eleştirdiğini ve başta Külliye olmak
üzere, kamunun israf etmemesi gerektiğini anlatmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Başkanım, müsaade ederseniz
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanı, 31 Mart seçimleri sırasında
"Listelerde şehrin Ömerlerini görmek istiyorum. Bana onları
bulun getirin. diyor. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin 2020
yılı bütçesi 3,1 milyar liraya çıkmaktadır yani günlük
bütçesi 8,5 milyon lira. Bu konuda tüm israflardan kaçınarak Külliyenin
örnek olmasını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, biz inanıyoruz
ki, güçlü Türkiye için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.
Yabancıların potansiyel pazarı olmak yerine üreten,
ürettiğinin karşılığını alan, sokakta,
çarşıda, pazarda devletine, adaletine güven duyan, gelecek
kaygısı olmaksızın kendinden emin yaşayan, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener'in de sık sık
ifade ettiği gibi, mutlu bir Türkiye yaratmak mümkündür diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde bulunan "yer alan
ibaresinin "bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki
Siirt Gaziantep Batman
Rıdvan
Turan Garo
Paylan Zeynel Özen
Mersin Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Siirt
Milletvekilimiz Sayın Meral Danış Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet görüşülmekte
olan kanun teklifi -adını söylersem otuz saniye geçecek, geçiyorum-
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yani BDDKnin ödeme
sistemleri üzerindeki denetim yetkisini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
devrediyor, bu kanun teklifinin özeti bu. Peki, böyle bir kanun teklifine
ihtiyaç var mı, niye ihtiyaç var? Gerekçeye bakıyoruz, gerçekten çok
da ayrıntılı ve tatmin edici bir açıklama söz konusu
değil. Sadece Merkez Bankasının ödeme sistemlerine dair
düzenleme ve gözetleme yetkisini genişletme niteliğinde bir kanun
teklifi.
Şimdi, kanun yapma tekniğini de geçiyoruz
çünkü bu Mecliste çok söyledik, artık torba değil gerçekten çorbaya
dönüşmüş kanun teklifleri var. Milletvekillerinin
anlamadığı torba kanunları halk nasıl anlayacak,
artık kamuoyunun, izleyenlerin takdirine bırakıyorum.
Şimdi, ikili bir manzara var: Bir, AKPnin
gözüyle ya da Cumhurbaşkanının gözüyle Türkiye'yi izlemek var,
bir de gerçekten halk olarak, vatandaş olarak yaşamın içinden
ekonomik tabloyu gözlemek var. Cumhurbaşkanının gözünden
izlediğimizde pespembe bir tablo var gerçekten. Ne diyor? Ekonomik kriz
asla yok, demokrasi var, şiddet yok, savaş yok, para çok.
İnsanın bunu dinleyince âdeta neşe dolası geliyor ama gelin
görün ki gerçek ve yaşam çok acı ve bu acıyı işte
bugün 4 kardeşin birlikte intihar etmesi bir kez daha gözümüze soktu.
Evet, hepimiz sorumluyuz. 4 insanın açlıktan, yoksulluktan birlikte
intihar etmesinin -başta yönetenler, iktidar partisi olmak üzere yapabileceklerimiz
varken yapmadıysak- sorumluluğunu herkes yüreğinde
hissetmelidir.
Şimdi, bir yandan Cumhurbaşkanı IMF
bizden borç para istiyor. diye böbürlenirken biz de soruyoruz kendisine:
Gerçekten madem bu kadar iyi durumdayız ihtiyat akçesine niye el
attınız? Sormaz mı insan? Pazar çantasını
dolduramayan, tenceresini kaynatamayan, çocuklarının okul
ihtiyaçlarını karşılamayan, işsiz kalanlar soruyor,
iktidara biz onlar adına soruyoruz: O zaman IMFye borç verecek
durumdaysak bu yaşadıklarımız nedir? Gerçekten bu zülüm
niye? İhtiyat akçesi aslında bir ülkenin kefen parasıdır
diğer anlamda, nitekim onu da yediniz bitirdiniz ve halkın
sırtına yüklediniz.
Değerli milletvekilleri, Eylül 2019da
hazırlanan bir rapora göre 4 kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli
beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması
tutarı -açlık sınırı olarak- 2.064 lira olarak
açıklanmış. Gıda harcamasına giyimi, konutu,
kirayı, suyu, yakıtı eklediğimiz zaman diğer
ihtiyaçlarla birlikte, 6.724 lira olmuş. Şimdi, bu eylül ayı
için böyle, kış olunca bir de ısınma masrafları,
artık bunun gerisini siz düşünün. Enflasyon düştü deniyor. Peki,
fiyatlar niye düşmüyor? Yani bunu da halk adına biz soruyoruz.
Şimdi, Türkiye İstatistik Kurumu
işsizlik verilerini açıkladı. 2019 Haziran ayında geçen
yılın aynı dönemine göre 938 bin kişi artarak 4 milyon 253
bin kişi olmuş. Şimdi, bu tabloda mevsim etkisinden
arındırılmış işsizlik oranına bakacak
olursak yüzde 13,9a çıkmış durumda. Rakamlar ortada, sanırım
aslında fazla uzatmaya gerek yok. Mevcut duruma ilişkin Merkez Bankasını
iki dudağının arasına alan bir saray rejimi var -evet,
gerçekten- ve Merkez Bankasının yetkilerini artırarak rejimi
sağlamlaştırmaya çalışıyor. Yalnız bir
şeyi unutuyor gerçekten. Bu rejimi devam ettirmeye fermanlarınız
yetmez. Halk dışarda yaşadığını biliyor,
insanlar Kriz yok. laflarına inanmıyor çünkü
mutfağını biliyor, cüzdanını biliyor, gerisi
lafügüzaf.
Şimdi, birkaç veri daha paylaşıp
konuşmamı bitireceğim. Değerli milletvekilleri, ülkenin
yüzde 70,4ü borçlu durumda. Yani 58 milyon kişi şu anda Türkiye'de
borçlu. Temmuz ayından bu yana elektriğe 3 defa yüzde 15 zam geldi
yani daha önce aylık 100 lira elektrik faturası ödeyen biri şu
anda 160 lira ödemek zorunda kalacak. Yine, ağustos ayından bugüne doğal
gaza 2 defa yüzde 15lik zam yapıldı. Geçen kış 300 lira
olan doğal gaz faturaları 400 liraya çıkmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Teşekkürler.
Şimdi, çaya, ekmeğe, süte, giyime gelen
yüzde 50 zamlardan sonra zamları takip etmek mümkün değil. Bu rakam
çok dikkat çekici, şu anda aracı olan bir vatandaş, 60 litre
akaryakıt aldığında 432 lira ödeyen bir yurttaş tam
208 lira vergi ödemiş oluyor. Peki, bu vergiler nereye gidiyor gerçekten?
Cumhurbaşkanı 2019un ilk dokuz ayında örtülü ödenekten nereye
gittiği bilinmeyen tam 1,5 milyar lira harcadı ama nereye
gittiği belli olan normal ödenekten 9 kat
zırhlandırılmış 4 adet Mercedes
aldığını biliyoruz. Sarayın günlük gideri şu anda
4,5 milyon liraya çıkmış durumda. Sarayın bir günlük
harcaması 2.240 asgari ücretlinin, asgari ücretli vatandaşın
maaşına denk geliyor. İşte, bu tabloda şimdi Ekonomik
kriz var. diyenlere biz altı ay ile üç yıl arası ceza
getirelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın isterseniz Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Özür
dilerim, bitiriyorum.
Yeni bir haber düştü. Bu ekonomik krizde, bu
yoksullukta, bu açlıkta belli bir AKP klasiği yine -önce basına
sızdırılmış- Ekonomi kötü diyenlere cezai
yaptırım gelecekmiş. Madem öyle konuşmayı
yasaklayın tümüyle. AKPyi övmeyen her konuşma yasaktır.
deyin. İnsanlar Ekonomi çok iyi. desin, pespembe bir tablo çizsin,
Hiçbir sorunumuz yok. desin ve gerçekten hayal dünyasında yaşamaya
devam edilebilir ama hayal dünyasında sadece iktidar partisi vekilleri ve
yetkilileri yaşayabilir.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Teröristlere gel,
teröristlere!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Toplumun ezici çoğunluğu acıları hissederek, ölerek,
intihar ederek, çocuklarını okutamayarak, mutfağında bir
tencere ısıtamayarak bu ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyor.
Lütfen siz de bu gidişata dur deyin.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Sistemleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Bülent
Kuşoğlu Orhan
Sümer Emine Gülizar Emecan
Ankara Adana İstanbul
Sevda
Erdan Kılıç Burcu
Köksal Lale
Karabıyık
İzmir Afyonkarahisar Bursa
MADDE 2- 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı
Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında bulunan "banka kartları ve kredi
kartlarının çıkarılmasına, kullanımına,
takas ve mahsup işlemlerine ifadesi banka kartları ve kredi
kartlarının çıkarılmasına ve
kullanımına" şeklinde; 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında bulunan "üye işyerleri ile anlaşma yapma,
bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma ifadesi "üye
işyerleri ile anlaşma yapma ve bilgi alışverişi
şeklinde; 5 inci maddesinin birinci fıkrasında bulunan "üye
işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas
ve mahsuplaşma kuruluşlarının, ifadesi "üye
işyerleri ile anlaşma yapma ve bilgi alışverişi
faaliyetinde bulunan kuruluşların, şeklinde; 6 ncı
maddesinin birinci fıkrasında bulunan "üye işyerleri ile
anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma
kuruluşlarının ifadesi "üye işyerleri ile
anlaşma yapma ve bilgi alışverişi faaliyetinde bulunan
kuruluşların şeklinde; 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasında bulunan "Kart çıkarma, bilgi
alışverişi, takas ve mahsuplaşma ifadesi "Kart
çıkarma ve bilgi alışverişi şeklinde; 29 uncu
maddesinin başlığı "Bilgi alışverişi
şeklinde ve birinci fıkrasında bulunan "veya kartların
kullanımından doğan borç ve alacakların takas ve mahsup
işlemleri ifadesi "faaliyetleri şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Burcu Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikli olarak ben de trafik
kazasında yaşamını yitiren İYİ PARTİ Yozgat
İl Başkanına Allah'tan rahmet, sevenlerine ve İYİ
PARTİ camiasına sabırlar diliyorum.
Evet, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi;
görevlerinden biri, milletin yararına yasa çıkarmak. Peki, bu Meclis
geçtiğimiz yasama yılında ve bu yasama yılının
başlangıcından bu yana milletin derdine derman olacak kaç tane
önerge kabul etmiş, parmak çoğunluğuna sahip olan AKP kaç tane
yasa çıkarabilmiş isterseniz bir bakalım. Cevap açık
aslında; EYT dediğimiz emeklilikte yaşa takılanlar mesela.
Yıllardır söylüyoruz bu Mecliste. Ben yaklaşık dört
yıldır milletvekiliyim, kaç defa söylediğimi ben bile
hatırlamıyorum Meclis kürsüsünden ama sonuçta Nuh diyorsunuz,
peygamber demiyorsunuz; üstüne üstlük bu insanların hak ettiği
emekliliği inkâr edip sanki erken emeklilik istiyorlarmış gibi
bir algı yaratmaya kalkıyorsunuz; devletin Gençsin. deyip emekli
etmediği, özel sektörün Yaşlısın. deyip iş
vermediği bu insanları görmezden, duymazdan geliyorsunuz.
Polise, hemşireye, öğretmene, binlerce
kamu görevlisine seçim dönemi vadettiğiniz 3600 ek göstergeyi bile 100
Günlük Eylem Planına aldığınız hâlde hâlâ sözünüzü
tutmadınız, bu konuda kaç tane önerge verdiysek reddettiniz.
Üniversite mezunu işçiler statü
değişikliği istiyorlar, üstelik bütçeye de herhangi bir külfet
getirmiyor ama zahmet edip bu konuya bile eğilmiyorsunuz.
Ataması yapılmayan öğretmenler
ülkenin dört bir yanından haykırıyor ama siz görmüyor,
duymuyorsunuz. Ataması yapılmayan engelli öğretmenlere
verdiğiniz atama sözünü de hâlâ tutmadınız.
Taşerona kadro dediniz ama yarım yamalak
bir düzenlemeyle, üstelik Meclise getirmeden ve o taşeronların birçok
hakkını da budayarak kadro verdiniz. Gel gör ki 500 binin üzerinde
taşeron -ki bunların içine kamuda esas işi yapan taşeronlar
da dâhil- kadro dışı kaldı. Sözde kadro verdiğiniz
taşeronlar da maalesef toplu iş sözleşmesinden ve birçok
haklardan mahrum kaldılar.
Çiftçiye mazotun yarısı bizden. dediniz
seçim dönemi, vallahi, bakıyorum, 2002-2019 yılları
arasında yani iktidarınız döneminde mazot fiyatı tam 6 kat
artış göstermiş. Çiftçiyi bankalara, tarım krediye mahkûm
ettiniz. Üretim maliyeti artan, buna karşılık ürünü para etmeyen
ve aldığı yüksek faizli kredileri ödeyemeyen çiftçi icralık
oldu sizin iktidarınızda.
Daha geçtiğimiz hafta, seçim bölgem
Afyonkarahisar ili Evciler ilçesinde yüksek faizli kredileri ödeyemediği
için, borçlarını ödeyemeyen bir çiftçi ağabeyimiz canına
kıydı. Sizin, çiftçinin sorunlarını görmeniz için, Allah
aşkına, daha kaç tane çiftçinin canından olması gerekiyor?
(CHP sıralarından alkışlar)
Sizin döneminizde işsizlik cumhuriyet tarihinin
rekoruna ulaştı; yüzde 13,9. Temmuz 2019da açıklanan resmî
rakamlara göre 4 milyon 596 bin kişi işsiz, tüm zamanların en
yüksek rakamı. Farkında mısınız? Ben milletvekiliyim,
her gün çalıyor telefonum, arayanların yüzde 70i iş istiyor sizin
yüzünüzden.
Peki, işsizliğe çözüm için ne
yapıyorsunuz? İşsizliğe çözüm işi sizin için il, ilçe
başkanlıklarınızın ya da milletvekillerinizin
bulunacak torpille adam yerleştirmesi. TYPnin adını bile
torpille yerleştirme programı ettiniz.
KHKyle işinden edilmiş, takipsizlik veya
beraat kararı almış ya da hiçbir soruşturma
geçirmemiş, işine dönemeyen binlerce mağdurun
sıkıntısını çözmek yerine siz FETÖcüleri korumaya
devam ediyorsunuz.
Engelli olup da KPSSye giren binlerce
yurttaşımıza bu yıl verdiğiniz atama sözünü de
unuttunuz. Daha önceki haftalarda bu insanlar seslerini duyurmak için
bakanlığın önünde eylem yaptılar.
15 milyonun üzerinde ücretli çalışan her
ay maaşları ellerine geçmeden vergi kesintisiyle vergilerini öderken
Hiç olmazsa asgari ücretlinin maaşındaki vergi yükünü
kaldıralım, onlardan vergi almayın. dedik ama kabul etmediniz.
BAĞ-KUR primini ödeyemeyen, vergi yükü altında ezilen, borcunu
ödeyemediği için kırmızı kart yemiş,
kırmızı kalem yemiş esnafa el uzatalım. dedikçe, gece
yarısı önergeleriyle yandaşlarınızın ve milletin
anasına küfreden müteahhitlerin vergi borçlarını sildiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Başkanım,
toparlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayın.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Öğrenim kredisi
borcunu ödeyemeyen 5 milyon üniversite mezunu gencimizin borcunu tahsil için
e-haciz koyarken iktidarınızın arka bahçesi olan vakıf ve
derneklere bütçeden 2 milyar 471 milyon transfer edeceksiniz; el insaf ya!
SGK verilerine göre, aylık geliri 852
liranın altına düştüğü için sosyal güvenlik primi
desteği alan kişi sayısı 8 milyon 628 bine
dayanmış. 852 lirayla, 852 liranın altındaki bir parayla
insan nasıl geçinir; doğal gazını, elektriğini,
suyunu, yakıtını, mutfak masrafını, onu
bırakın, çocuğunun harçlığını nasıl
verir, hiç düşündünüz mü?
Yoksul sayımız 16 milyon 888 bine
çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Toparlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) İcra
dosyalarından 21 milyon 283 bin derdest dosya yani her 4 kişiden 1i
neredeyse icralık olmuşken siz, yandaşlarınızın
gelirden aldığı payı artırmakla meşgulsünüz.
Yani sözün özü, söyleyecek çok şey var,
vatandaşın çözüm beklediği çok sorun var ama anlaşılan
o ki siz yine üç maymunu oynamaya devam edeceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum.
AK PARTİ hükûmetleri çiftçinin, esnafın,
köylünün, dar gelirlinin, mağdurların iktidarıdır, sessiz
yığınların gür sesidir. Bu bağlamda, bugüne kadar
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Onun için mi
çiftçiler, ÇKS istemine kayıtlı olan çiftçiler 2 bin 400
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
çiftçilerimize
tarımda, sulu tarımı hayata geçirmek suretiyle
BAŞKAN Sayın Köksal
Siz devam edin Sayın Özkan.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) ÇKS ne demek, bir söyle.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çiftçi Kayıt
Sistemi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ne demek?
BAŞKAN Sayın Köksal, bir saniye
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Senden daha iyi
biliyorum.
BAŞKAN - Sayın Köksal, rica ediyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ne demek, söyle
bakalım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Senden daha iyi
biliyorum, anladın mı?
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen köylere
gitmezsin, sen çiftçiyi dinlemezsin.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ben senden daha çok
köye gidiyorum, senden daha çok dinliyorum.
BAŞKAN - Sayın Özel
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ben ÇKSye
kayıtlı bir çiftçiyim. Sen benim hangi derdimi biliyorsun? Ben ÇKSye
kayıtlı çiftçiyim şu anda biliyor musun? Allahım ya!
BAŞKAN Sayın Köksal, bakın, kürsüde
konuştunuz ama artık bir de Sayın Grup Başkan Vekiline söz
verdik.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, sataşıyorlar.
BAŞKAN - Arkadaşlar, sizlerden de rica
ediyorum.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
açısından
BAŞKAN Sayın Özkan
Lütfen değerli arkadaşlar, sizlerden rica
ediyorum. Bakın, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Başkanım üç
maymun dile laf atıyor. İyi de maymunluk yapmasına gerek yok
ya!
BAŞKAN - Rica ediyorum, sakin olun. Gecenin bu
saatinde bir müzakere yürütüyoruz.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
tekrar söze başlamam gerektiğine inanıyorum.
AK PARTİ hükûmetleri çiftçinin, köylünün,
esnafın, dar gelirlinin, mağdurların ve mazlumların
iktidarıdır. Sessiz yığınların gür sesi olarak ve
mazlumların gür sesi olarak Sayın Cumhurbaşkanımız,
elbette milletimizden aldığı yetkiyle bugüne kadar hizmet etti
ve bundan sonra da hizmet etmeye devam edeceğiz.
Bakınız, çok şey konuşuldu,
ancak evet, sulu tarımla, basınçlı sulama sistemleriyle,
tarım teknolojileriyle çiftçilerimizi destekledik. 8.700 olan traktör
sayısı 87 binin, 90 binin üzerine çıkmış vaziyette.
Geçmişte kuru tarım yaparak buğday, arpa üreten çiftçimiz,
bugün, ejder meyveleriyle katma değeri yüksek olan ürünler üretiyor.
Sadece bunlar değil. Bakınız... (CHP
sıralarından gürültüler)
AYHAN EREL (Aksaray) Biz kara sabanla tarım
yaparken dışarıdan hiçbir şey almıyorduk.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sarayda yiyorsunuz
ejder meyvesini.
BAŞKAN Sayın Özkan, toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hepsini
topladığınız zaman, ortada bir gerçek var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hangi çiftçi ejder
meyvesi yiyor?
MURAT EMİR (Ankara) Suçüstü yakalandı
Sayın Başkan.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hangi çiftçi ejder
meyvesi yiyor? Alay mı ediyorsun sen Meclisle? 2018deki hububat
tarım desteğini daha ödemediniz.
BAŞKAN - Sayın Köksal, rica ediyorum
Rica
ediyorum değerli arkadaşlar.
Yani herkes konuşacak, konuşma
özgürlüğünü tanıyalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekilinden kendi grubuna sahip çıkmasını istirham
ediyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çiftçiler ejder
meyvesi yiyormuş! Hiçbir yerde görmedim!
BAŞKAN - Bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu durum, Meclisin
mehabetine yakışır bir tavır değildir. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye
Değerli arkadaşlar
Sayın Köksal
Değerli arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha, eğer benden
cevap bekleyerek sataşmada bulunmak istiyorlarsa ben
sataşmayacağım.
BAŞKAN Tamamlayın ama siz de Sayın
Özkan. Sayın Özkan, lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, ben
aslında, sadece hatibin şu ifadesine cevap vermek için söz
aldım: FETÖcüleri koruduğumuzu iddia etti.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, evet.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
lütfen, sözümüzü dinlemeleri için Meclisi, Genel Kurulu mehabete davet etmenizi
sizden istirham ediyorum.
BAŞKAN Ben bütün herkesi davet ediyorum
değerli arkadaşlar. Bütün grupları davet ediyorum ama hiçbir
grup da buna uymuyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sizleri tenzih ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yani rica
ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şu anda Türkiyeye
düşmanlık besleyenlerin
Ya, Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, bir konuşmayı tamamlayamayacak mı bir
arkadaşımız?
MURAT EMİR (Ankara) Ama Ejder meyvesi dedi.
BAŞKAN Şimdi, değerli
arkadaşlar, rica ediyorum
Böyle bir müzakere yöntemi yok değerli
arkadaşlar, böyle bir müzakere yöntemi yok. Konuşmak isteyen herkese
söz veriyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya
Başkanım, sizden özür dileriz ama nasıl bir meyve, hiç görmedim
ki hayatımda?
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
diyoruz ki: Geçmişte çiftçilerimiz sulanamayan arazilerinde kuru
tarım yaparken hükûmetlerimiz döneminde basınçlı sulama
sistemleriyle sulu tarıma, katma değerli ürünler üretme imkânına
kavuştu. Geçmişte arpa, buğday üreten çiftçimiz bugün yüksek
katma değerli ürünlere çevirdi ve bu sayede, elbette tarımsal
üretimde 4 kata yakın, 20 milyar doların üzerine çıktık.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve çiftçinin, köylünün,
esnafın iktidarıdır.
Bakınız, biraz önce hatibin kürsüden
grubumuza sataşmasına cevap vermek için söz aldım. Sayın
Cumhurbaşkanımıza, ülkemizin millî emanetine sahip
çıktığı için FETÖsü, PKKsı, DEAŞı,
DHKP-Csi, PYDsi, YPGsi ve ne kadar Türkiye düşmanı varsa hedef
aldı ve saldırıyor.
2012de 7 Şubat MİT kriziyle Sayın
Cumhurbaşkanımızı hedef alan FETÖcü terör örgütüdür.
Grubumuzu ve partimizi, liderimizi hedef aldı. Yine Gezi
kalkışmasıyla Hükûmetimizi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, kısa bir söz
aldınız ama lütfen toparlayın; kanun devam ediyor.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürsüden söz
alabilirdim üç dakika, yerimden söz alıp tamamlayacağım.
Ve AK PARTİ iktidarını,
Cumhurbaşkanımızı FETÖ terör örgütü doğrudan hedef
almıştır ve bu saldırılarını da ne kadar
Türkiye düşmanı varsa Gazi Mustafa Kemalin ifadesiyle dâhilî ve
haricî bedhahlarla yapmıştır. Gezi kalkışması, 7
Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık darbe teşebbüsü, çukur
terörüyle saldırılar, ekonomik saldırılar, FETÖ destekli ve
FETÖnün doğrudan içerisinde olduğu saldırılar,
Hükûmetimize ve liderimize olan saldırılardır. Onun için kimse
AK PARTİye bu saldırıyı, bu ithamı
gerçekleştiremez.
FETÖnün bir numaralı düşmanı olarak
Sayın Cumhurbaşkanımız terör örgütü
elebaşının sadece bedduasına mazhar olmuştur ama onun
şefaatine mazhar olanları da yine milletimizin takdirine havale
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Eski dostlar
düşman olmaz ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Onu ziyaret edenler
burada, Gel de bu hasret bitsin. diyenler burada.
BAŞKAN Sayın Köksal
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, yine
karşılıklı olmamak kaydıyla lütfen toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, tribünlere oynamaya
kalkmayalım!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz ne biçim
konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Köksal
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Senin cemaatin
adını
BAŞKAN Sayın Özkan
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen bu şekilde
konuşamazsın!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cemaatin
adını
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.06
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, 2nci maddedeki
önergeler üzerindeki işlemlerde kalmıştık.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde bulunan yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
Gaziantep İstanbul Batman
Garo
Paylan Rıdvan
Turan Zeynel Özen
Diyarbakır Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu kanun teklifiyle Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yetkilerinin bir kısmının
Merkez Bankasına devredilmesi öngörülüyor, kanun teklifi bununla ilgili.
Benden önce partimiz adına konuşan arkadaşlarımız bu
kanun teklifindeki teknik boyutlara ilişkin partimizin görüşlerini
aktardılar. Aslında, bu madde de teknik bir düzenlemeyi içeren bir
madde. Tabii, bu kanun teklifi ve bu maddeler insanların
yaşamına ne kadar etki ediyor, ne kadar fayda sağlıyor,
burasına bakmak gerekiyor.
Bugün birkaç kez dile getirildi. Bugün Fatih
ilçesinde intihar eden 4 kardeşin yaşları 48, 54, 60 ve 56. Yani
bunlar belli bir yaş olgunluğuna erişmiş ve
kardeşlerden tek çalışan da müzik öğretmeni Oya öğretmen.
Onun maaşına da haciz konuluyor ve ondan sonra da artık kendilerince
yaşamla mücadele etme imkânı bulamıyorlar ve böyle bir siyanürle
intihar yöntemini belirliyorlar. Tabii, bu, hepimizin düşünmesi, hepimizin
sorumluluk edinmesi gereken, sorumluluk duyması gereken bir konudur.
Yapacağımız kanunların, çıkaracağımız
maddelerin de insanların yaşamlarını olumlu şekilde
etkileyecek kanunlar olmasına dikkat etmemiz gerekiyor ve bunu önemsememiz
gerekiyor.
Şimdi, burada birkaç saat öncesinde bir
tartışma yaşamıştık bu Alevi köylerine hizmet
götürülmesi meselesiyle ilgili. Tabii, Kars Sarıkamış
Aşağısallıpınar köyüyle ilgili yaşanan
tartışmayı ben tekrar etmek istemiyorum ancak bunun sadece bu
köye ait bir uygulama olmadığının bilinmesini istiyorum.
Yıllarımız, Alevi kurumlarında bu konuları takip
etmekle, araştırmakla geçti; bu konudaki şikâyetleri dinlemek ve
raporlamakla geçti. Bu bir yöntem olarak kullanılıyor. Sivasla
ilgili şöyle bir şey anlatılır, çok meşhurdur bu.
Sivasa giden bir gazeteci bir Alevi köyüne gitmek istediğini söylüyor ve
oradaki vatandaş da diyor ki: Şu asfalt yoldan git, sağa sola
dön, oralar hep Alevi köyüdür. Asfaltın bittiği noktadan itibaren
başlayan toprak yollu köylerin hepsi de Alevi köyüdür. Aslında bu
sadece Sivasta olan bir durum değil; Orduda, Maraşta, Tokatta,
Çanakkalede, Bingölde
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Maraşta öyle bir şey yok.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Var, var,
Maraşta da var.
Bingölde, birçok yerde yaşanan bir durum.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Maraşta yok öyle bir şey.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, hatibi
dinleyelim lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, böyle Aşağısallıpınar
köyü için denildiği gibi muhtarın annesi vasiyet etmiş,
kaymakamlık da bunu görev bilmiş ve annesinin vasiyeti üzerine
gitmiş, hemen köye cami inşaatını
başlatmışlar. Köylüler demiş ki: Kardeşim, biz
Aleviyiz, bizim ibadethanemiz cemevidir, bizim cemevine ihtiyacımız
var. İtirazlar yükselince de bir haftada inşaat bitirilmek üzere
arkadaşlar, bir haftada. Şimdi, şunu söylüyoruz. Burada daha
önce konuşmacı hatiplerin dile getirdiğini biliyorum
-tutanaklarda vardır- birçok Sünni köyünde caminin
olmadığından ya da tamire, bakıma ihtiyaç olduğundan,
hatta cami hocasının olmadığından
yakınıldı ve şikâyet edildi. Şimdi, oralara hizmet
götürülmesi gerekirken yani ihtiyaç duyan, bu konuda ihtiyacı olan köylere
hizmet götürülmesi gerekirken, bir muhtarın annesi vasiyet etti diye,
devletimiz de bu vasiyeti yerine getirsin diye, koşa koşa Alevi
köyüne cami yapılıyor. Tabii, bunun biz ne anlama geldiğini çok
iyi biliyoruz, bunun karşılığını da biliyoruz.
Oysa, Alevi kültür dernekleri parti grubumuzu ziyaret etti, sizleri de ziyaret
etti, basından biliyorum; ziyaret etmedikleri partileri de edecekler,
onların ve Alevi kurumlarının bir talebi var cemevlerinin
ibadethane olarak kabul edilmesiyle ilgili, birçok annenin de bu yönde vasiyeti
var örneğin. Hükûmetimiz bu vasiyetleri duymuyor mu, görmüyor mu? Bununla
ilgili, bırakın vasiyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararı var. Kararı uygulasanız cemevleri ibadethane olarak kabul
edilecek ama siz, bırakın annelerin bu yöndeki vasiyetini, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını dahi
uygulamıyorsunuz.
Şimdi arkadaşlar, diğer taraftan,
dört gün önce İzmirde bir vaka oldu, yine bir Alevi evinin
kapısı işaretlendi ve Alevilere ölüm yazıldı.
Şimdi biz bunu IŞİDle sınır komşusuyken çok
yaşadık, çok yaşadık. Bütün o dönemin haberlerine
bakın, birçok Alevi köyünde, mahallesinde, büyük şehirlerde
Alevilerin yaşadığı yerlerde bu tür işaretlemeler
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Sonra, uzun süre
bu yönde haber çıkmıyordu, ne hikmetse dört gün öncesinde yine
başladı. IŞİDler yeniden bize komşu mu oldular, nedir
bu durum, biz bunu anlamaya çalışıyoruz. Ve bütün bu ev işaretlemeleriyle
ilgili olarak bugüne kadar kamuoyuna ve Alevi toplumuna herhangi bir
açıklama yapılmadı. Yapılan tek açıklama da Çocuklar
yapmıştır. yönündeydi. Ancak bu insanların duydukları
kaygılar ve korkular var, bunun giderilmesi için bu işin sorumlularının
ortaya çıkarılması gerekiyor ki o Aleviler de, biz Aleviler de
bilelim ki Ya, bu hakikaten riskli bir durum değilmiş, iki
çocuğun işiymiş. Bunlar yapılması gereken ve ortak
yaşamın oluşturulmasında olması gereken
konulardır. Biz bunların takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray Samsun Gaziantep
Hasan
Subaşı Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
Antalya İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hayrettin Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine konuşacağım.
Selamlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.
Bu madde, banka ve kredi kartlarının
çıkarılması ve kullanılmasıyla ilgilidir. Oradaki
düzenlemenin uygun olduğunu ifade ediyorum ve güncel iki konuya
değinmek istiyorum.
Birincisi: Artık herkesi
bıktırdı ama yeniden gündeme taşınan ve üç gündür
konuşulan FETÖ konusudur.
Değerli arkadaşlar, son yıllarda en
büyük FETÖcüler kendilerini kurtarmak için sürekli başkalarını
suçladılar. Bu kürsüden ben dâhil çok sayıda milletvekili bu örgütün
ele başlarının AKPde olduğunu defalarca ifade ettik,
önergeler verdik, hepsi de reddedildi. Niçin reddedildi? Çünkü ucu kendilerine
dayanacaktı. Ben, burada hiç kimsenin adını
zikretmeyeceğim, bir defa zikrettim, iki birleşime katılmama
cezası aldım.
Şimdi, bir daha söylüyorum: AKPnin çok
sayıda üst düzey yöneticisi, eski ve yeni bakanlar, milletvekilleri,
Meclis başkanları, belediye başkanları, üst düzey
bürokratlar, diyanetten emniyete, üniversitelerden basına, büyükelçilere
kadar her yerde FETÖcü yer almakta ve birilerini FETÖcü diye suçlayarak
görevlerine devam etmektedirler. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Onun dizinin dibinde büyüdüklerini,
onun kitaplarını okuyarak, vaazlarını dinleyerek
yetiştiklerini övünerek söyleyenleri bütün Türk milleti bilmektedir.
Sizlere bunlara ait sözlerden 4 tane örnek seçtim:
Muhterem Fetullah Gülen Hoca Efendiye gönüller dolusu selamlar, saygılar
gönderiyorum. Değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu
ülkenin millî ve manevi değerlerine bağlı nesillerin
yetişmesi için hizmetini yapıyor, her şeyi de açık. 70li
yıllardan beri kendilerini dinleyip, yazdıklarını okuyarak
yetişmiş insanlarız biz. Bunların çok büyük bir
kısmı zaten AK PARTİli, bizim teşkilatlarımızda
görev alan insanlar.
Pensilvanyayı ziyaret edip hatıra
fotoğrafı çektirenler arasında birçoğu zaten var.
Hatırlatmak için söylüyorum, şu anda bu çatı altında olan,
31 Mart mahallî seçimleri akşamından itibaren YSKde sıkça
görülen ve İstanbul seçimlerini iptal ettirene kadar çok konuşan 2
kişi başta olmak üzere birçoğu bu resimlerde var. Bugün bu
örgütle etkin mücadele eden Cumhurbaşkanı Her şeye rağmen
bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş
olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de
milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de
milletim de bizi affetsin. demesine rağmen bu şahısların
hiçbirisi pişmanlık bildirmemiş, af dilememiştir.
Türkiye AKPden kurtulmadıkça FETÖden de
diğer benzeri unsurlardan da kurtulamaz. Türk milleti, 31 Martta ve 23
Haziranda yaptığı tercihle, AKPden tümüyle kurtulmayı ilk
seçimde başaracağını göstermiştir.
Değineceğim ikinci konu ABDye yapılması
planlanan ziyaretle ilgilidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21inci yüzyıl yakın zamanların en kötü
liderlerine sahne olmaktadır. Birçok ülkede, başta ABD olmak üzere,
çok kalitesiz ve ham liderler vardır. Milletlerarası ilişkilerde
daha önce örnekleri pek görülmemiş olaylar yaşanmaktadır.
Ülkelerin millî egemenlik hakları dikkate alınmamakta ve tahrip
edilmektedir. Milletler arası hukuk yok sayılmakta, dünya
barışı ve istikrar hızla bozulmaktadır. Siyasi,
ekonomik ve askerî birçok ittifak grupları oluşmuş ve
bunların arasında bazen de ittifaklar içinde şiddetli
geçimsizlikler yaşanmaktadır. Kendi iç sorunlarını veya
ekonomik sıkıntılarını gidermek veya ertelemek
amacıyla dünyanın birçok bölgesinde kargaşa çıkartarak
haritalar değiştirilmek istenmektedir. Türkiye olarak
bulunduğumuz coğrafya öteden beri bazen gizli, bazen açık
menfaat çatışmalarının en yoğun olduğu bölgelerin
başında gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Böylesine sıcak ve kaosa uygun bir ortamda ABD
Başkanından gelen mektup hem saldırgan hem de çok çirkin olup
küstahça bir üslupla yazılmıştır. Bu mektupla, ABDye
yapılması planlanan ziyareti gerektirecek siyasi şartlar ve
diplomatik ciddiyet kuralları ortadan kalkmıştır. Petrol ve
su için, ileri karakolu olan İsrailin menfaatleri için her şeyi göze
alan, bu uğurda terör örgütlerini kuran, destekleyen, büyüten, onlarla
beraber olan ve işi bitenleri çöpe atan, her çirkinliği
yapabileceğini gizlemeyen bir lider bozuntusuyla ne
konuşulacaktır? Aynı ittifak içinde her türlü
fedakârlığı her zaman yapmış olan bir ülke
olmamıza rağmen, her türlü çirkinliği yapan bir kişiyle
görüşmeye gitmek ülkemize ciddi itibar kaybettirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Sayın
Başkan, toparlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Kendi
ülkesinde bile yuhalanan, sık sık protesto edilen ve azil işlemi
yürütülen bir şahsa itibar kazandırmak gibi bir
davranışı olumlu karşılayamayız. Mektup
yetmemiş gibi, yüz yıl önce Ermenilerden daha çok Türkün
öldürüldüğü kendi tarihçilerince belirlenen bir gerçek olmasına
rağmen alınan soykırım kararının hiçbir makul
gerekçesi olamaz, kabul edilmesi mümkün görülemez. ABD
Başkanının özür dilemesi bile ziyaretin gerçekleşmesine
yetmeyecektir. Bu ülkenin kurumları, başta Temsilciler Meclisi olmak
üzere, yaptıkları vahim hatadan dönmek zorundadırlar. Bir
müttefik ülkeyle uğraşmak kendilerini küçülten,
aşağılık bir davranış olduğu kadar NATOya
da ciddi zarar verecektir. Bu durum kapsamında, ABD ziyaretinde
bulunulmasını uygun görmüyor, iptal edildiğinin
açıklanmasını bekliyoruz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
82.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve hiçbir
ithamı kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kürsüden hatip grubumuza dönük bir ithamda bulunmuştur. Sayın Grup
Başkan Vekilinin ifadesiyle ilgili bir önceki verdiğim cevabı
tekrar ediyorum: Hiçbir ithamı kabul etmediğimizi ifade ediyor,
reddediyorum. FETÖnün her türlü saldırısına muhatap olmuş
partimiz ve grubumuz asla hiçbir şekilde terör örgütüyle, FETÖ veya
başka örgütle ilişkilendirilemez.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde üç önerge
bulunmaktadır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Orhan
Sümer
Ankara Bursa Adana
Emine
Gülizar Emecan Sevda Erdan
Kılıç Murat
Emir
İstanbul İzmir Ankara
Madde 3- 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde bulunan
Uzmanlarını ifadesi "Uzmanları ile Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası Denetçileri ve Uzmanlarını şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekilimiz Sayın Murat Emir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Meclisimizin gündemine parti grubumuzun çok
önemsediği ve bizce tüm Meclisimizin, her bir milletvekilinin tek tek son
derece önemsemesi gereken bir konuyu gündeme getireceğim.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz darbe
girişimine karşı, başta yüce Meclisimiz, bütün parti
grupları, Hükûmetimiz, bütün milletimiz dimdik ayakta durdu ve o darbe
girişimini başarıyla püskürttük. O günkü psikolojik ortamda bir
yardım kampanyası başlatıldı. 251 şehit ve binin
üzerindeki gazi için, şehit yakınları ve gaziler için bir
yardım kampanyası başlatıldı ve o dayanışma
duygusu içerisinde milletimiz büyük bir özveriyle orada büyük paralar biriktirdi.
Sorduk o zaman Sayın Bakana Ne kadar para birikti? dedik. 309 milyon
lira biriktiğini söylediler, 15 Temmuzdan kısa bir süre sonra. Ne
yapacaksınız? dedik, Bir vakıf kuracağız, bu
kaynakları şehit yakınlarına ve gazilere
aktaracağız. dediler. Çok güzel, buraya kadar güzel ama hiçbir
şey yapılmadı. Biz soruyoruz, cevap gelmiyor. Israrla sorduk, en
nihayetinde, bakın, bir buçuk yıl sonra yani 24 Aralık 2017de
696 sayılı Kararnameyle dediler ki: Bir vakıf kuruyoruz.
Peki, güzel, geç oldu ama sorun yok. Peki, bu vakıf kuruldu mu?
Hayır. Elinizi ne tuttu, bilmiyoruz ve ondan bir buçuk yıl sonra yani
13 Temmuz 2019da Resmî Gazetede
Anladık ki o vakfı gitmişler,
tescil ettirmişler yani üç yıl beklemişler arkadaşlar, üç
yıl. Üç yıl niye beklediniz? Bu 309 milyon lira biriktiyse bir yerde,
faize yatırıldıysa, bono alındıysa yarım
katrilyonluk bir değer, niye bekletirsiniz? Cevabı yok. Peki, bu
vakıf ne iş yapar? Bilmiyoruz. Bu vakıf nerede? Bilmiyoruz. Bu
vakfın içinde ne var? Bilmiyoruz. Soruyoruz ama hiçbir cevap
alamıyoruz.
Bakın, bu vakfı biz merak ettik, dedik ki:
Bu Resmî Gazetede yönetim kurulu var mı? Yok. Bu vakfı kim
yönetiyor? Kim adına işlem görüyor? Bu vakfın denetleme kurulu
kim? Bu vakıf ne yapar? Hiçbiri yok. Bu hepimizi ilgilendiren bir durum
arkadaşlar. Burada ağır bir ihmal, ağır bir yolsuzluk
kokusu geliyor. Herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum. Peki, bir arayalım
bakalım, bu vakıf kime yardımcı olmuş şimdiye
kadar, hangi şehit yakınına, hangi gaziye bir yardımda
bulunmuş, bir bakalım. Aradık, telefonu yok. Vakfılar Genel
Müdürlüğünün internet sitesine girdik, bakın burada telefonu yok,
bütün vakıfların var, o vakfın telefonu yok. Peki, bu
vakfın bir web sitesi olmalı değil mi? Vatandaşlar bu
vakfa ulaşabilmeliler, web sitesi de yok ama burada bir adres var: Kale
Mahallesi, Işıklar Caddesi, No:6, Altındağ Ankara. Gidin
bakın, orada 1 tane optik, 2 tane de başka kuruluş var,
vakıf orada yok. Bu hayalet bir vakıf. Bu vakıf nerede? Bu
vakıf nerede, 309 milyon lira nerede? Bu sorunun cevabını
istiyoruz.
Şimdi -burada ne konuşulursa- ben
açıktan söylüyorum AKP Grubuna ve Sayın Grup Başkan Vekili Cahit
Özkana, biz bunun için cevap istiyoruz. Gelin buraya bu vakfın nerede
olduğunu, bu vakfın ne iş yaptığını, 309
milyon liranın -bugünkü değeriyle yarım katrilyon paranın-
nerede olduğunu burada açıklayın. Öyle lafı oradan buradan,
15 Temmuz güzellemelerini öyle Biz şehitlerimizin, gazilerimizin her
zaman yanındayız. falan laflarını istemiyoruz. Gelin
burada, o yarım katrilyon nerede bunu söyleyin, bu vakıf nerede
söyleyin. Bir devlet kurumunun, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının yanlış bir adreste hayalet bir
vakıf kurması sizi rencide etmiyor mu? Olacak şey midir? Bu,
devlet ciddiyetiyle uyuşabilecek bir şey midir? Biz bunlara cevap
istiyoruz cevap gelmiyor; anlaşıldı ki burada bir
sıkıntı var. Bizim bir yanlışımız varsa, bu
konuyu abartıyorsak, bu paralar bir yerde gerçekten şehit
yakınlarına ve gazilerine harcandıysa biz bunu öğrenmekten
mutluluk duyarız ama bu olmadıysa, o tüyü bitmemiş yetimin
hakkı, o şehit yakınının hakkı, o gazinin
hakkı hepimizin peşinde olması gereken bir haktır ve
şunun bilinmesini istiyorum:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Devamla) - Öyle
kulağının arkasına yatarak, duymazdan gelerek,
gülümseyerek, sessiz kalarak bu soruyu geçiştiremezsiniz. Bilin ki 15
Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Vakfı adına biriken
o yarım katrilyonluk paranın her zaman peşinde olacağız,
iki elimiz yakanızdadır. Sonunda geleceksiniz burada
açıklayacaksınız. Aslında yapılması gereken, siz
böyle sessiz kalırsanız cumhuriyet
başsavcılığının harekete geçmesi ve bu konudaki
gerekli soruşturmayı yapmasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Zehir
zıkkım olsun!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
"yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayhan
Erel Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray Samsun Gaziantep
Feridun
Bahşi Hasan
Subaşı Ayhan
Altıntaş
Antalya Antalya Ankara
Tuba
Vural Çokal
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
biraz sessizlik istiyorum. Biraz sessiz olalım, hatiplerimizin
insicamını bozmayalım; bir iki arkadaşımız
kaldı, onları dinleyeceğiz.
Önerge üzerinde söz isteyen Antalya Milletvekilimiz
Sayın Tuba Vural Çokal. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Elim bir trafik kazası sonucu
hayatını kaybeden Yozgat İl Başkanı Seyfi Bayrak ve
İl Başkan Yardımcısı Ahmet Şükrü Karabacaka
Allahtan rahmet ve kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum.
İktidar partisi tarafından hazırlanan
bir kanun teklifi için daha toplandık. Malum, muhalefet partilerinin kanun
tekliflerinin görmezden gelindiği, araştırma önergeleri iktidar
ve ittifak ortağı tarafından içeriğine bakılmadan
reddedildiği, soru önergelerimize cevap verme gereği bile
görülmediği için genellikle sizin hazırladığınız
kanun tekliflerini konuşmak zorunda kalıyoruz. Ama biz yine de
devletimizin ve milletimizin menfaatleri için kim hazırlarsa
hazırlasın elimizden gelen katkıyı sağlamaya
çalışıyoruz. Hataları dilimizin döndüğü kadar
anlatıyoruz, uyarılarda bulunuyoruz Böyle yaparsak daha iyi olur.
diyoruz. Tabii, siz bunları bazen duyuyor, bazen de duymuyorsunuz. Malum,
her zaman kulağınız bizde olmuyor. İktidar partisinin pek
kıymetli milletvekillerinin kendi hazırladıkları kanun
teklifleriyle ilgili yapılan konuşmalardan çok daha önemli gündemleri
oluyor. Siz dinleseniz de dinlemeseniz de biz milletimize verdiğimiz söz
gereğince doğruları anlatmaya devam edeceğiz.
Sevgili milletvekilleri, son dönemde
görüştüğümüz kanun tekliflerinin neredeyse tamamı Yetki kimde
olacak? ya da Ne kadar ceza vereceğiz? sorularına odaklanıyor.
Bu kanun teklifi de yetkinin kimde olacağını merkezine alarak
hazırlanmış bir teklif. Vatandaşları rahatlatacak,
kredi kartı kullanımlarını azaltacak,
vatandaşların elini bankalara karşı rahatlatacak
düzenlemelerden uzak kalmış bir teklif.
Karşılıksız çek ekonomimizin,
özellikle de esnafın en büyük sorunu. Bankalar Birliği verilerine
göre 2017 yılında 333 bin, 2018 yılında 332 bin ve bu
yıl yani 2019 yılının ilk on ayında 457 bin karşılıksız
çek kesilmiş. Karşılıksız çeklerin değeri ise
52,5 milyar lira. Bu rakam, bu para esnafımızın, iş
adamımızın alması gerekirken almadığı
miktar. Evet, son üç yıl içinde mal ve hizmet alımı
karşılığı verilen 52,5 milyar lira değerinde çek
karşılıksız çıkmış.
Kredi kartları ise hayatımızın
tam göbeğinde. Aramızda ticaretle uğraşanlar bilir,
Esnafı eline geçmeyen parayı harcamak iflas ettirir. derler. Kredi
kartı kullanan vatandaşlarımızın bir bölümü de
maalesef kazanmadığı, eline hiçbir zaman geçmeyecek ya da eline
geçme ihtimali çok zayıf olan parayı harcamaktadır.
Düşünün, bankalar asgari ücretle çalışan bir kişiye
maaşının kat kat fazlası limite sahip kredi kartları
veriyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik durum nedeniyle bunalan, her
gün yenisi gelen zamlarla geçinemez hâle gelen vatandaşlarımız
çareyi kredi kartını kullanmakta buluyor. Ödeme zamanı
geldiğinde ise ya asgari ödemeyi yapıyor ya da bir kredi
kartının borcunu ödemek için bir başka kartı kullanarak ay
sonunu getirmeye çalışıyor. Ülkemizde şu an kullanımda
olan kredi kartı sayısı geçtiğimiz yıla oranla yüzde 4
artarak yaklaşık 68 milyon oldu. Kullanım arttıkça
borçlanma da artıyor. Kredi kartı borcu ödeyemediği için yasal
takibe düşen kişi sayısı her geçen ay artıyor, son
rakam 528 bin kişi. Değerli arkadaşlar, kazancından çok
daha fazlasını harcayarak borçlandıran bu sistem ekonomiyi
tehdit ediyor.
Şimdi de dijital para gündemde, evet,
çağın gereklerini her alanda olduğu gibi yerine getirelim ama
bunları yaparken tıpkı kredi kartında ve çekte olduğu
gibi ekonomik hayatımızı güçlendirmek yerine, zarara
uğratmayalım.
Avrupa Birliğinin üniversitelerinde
çalıştırdığı ve dünya ülkelerinin raporlatarak
araştırdığı konuyu, sadece Parlamentoda
tartışıp, el kaldırıp indirmekten daha fazlasını
yapmalıyız. Eskiden Parlamento isterdi, teknokrat
çalışırdı, Parlamento onaylar ve karar verirdi. Şimdi,
KHK istiyor, teknokrat çalışıyor, Parlamento ise
demokratikmiş gibi gösterilmek için dekoratif toplanıyor. İktidar
isterse oluyor, istemezse olmuyor deyip Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde bulunan şeklinde
ibaresinin ibaresi ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki Zeynel
Özen
Gaziantep Batman İstanbul
Garo
Paylan Rıdvan
Turan
Diyarbakır Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Turan. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Turan, süreniz beş dakika.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa tasarısına Marksist ekonomi
politik ekolünden gelen biri olarak külliyen karşıyım, sebebini
kısaca izah etmeye çalışayım.
Antik Yunanda parayla sığırın
etimolojik kökenleri aynıydı. Çünkü sığır, para
olmadığından dolayı bir değişim aracı olarak
kullanılıyordu. Daha sonrası dönemlerdeyse 1
sığır örneğin 100 kilo buğdaya denk geldiğinde,
sığırın başka bir mübadele aracıyla yer değiştirdiği
koşullarda para adım adım arzıendam etmeye
başladı. İyi bir birikim aracıydı, iyi bir
zenginleşme aracıydı, iyi bir mübadele aracıydı.
Şimdi, para ortaya çıktı ama o
zamandan bu zamana paranın farklı formları, farklı
finanslaşma biçimleri tezahür etti; çekler, senetler ve diğer türev
piyasalarda olduğu gibi. Ve şu anda parayı da, bildiğimiz
manada parayı da aşacak bir elektronik para tüm dünyada artık
giderek geçer akçe olmaya başladı. Bu işin esbabımucibesi
şu arkadaşlar: Finansallaşmanın yoğunlaşması,
sermaye akışının hızlanması söz konusu. Sermaye
akışının hızlanması, neoliberal iktisadın
ekonomi alanında, özellikle çalışma yaşamında işçi
sınıfının esnek ve kuralsız bir biçimde
çalışmaya zorlanmasıyla atbaşı bütün dünyada sürdü,
gitti; bize henüz geliyor, o rüzgâr bize henüz geliyor. Finansallaşma
demek, işçi sınıfı üzerindeki artı değer
sömürüsünün artması demektir. Yani aslında çıkacak yasanın
pazara, ücretliye, asgari ücretlinin yaşam standardına yönelik
herhangi bir faydası yok; çıkacak yasa ancak ve ancak bir avuç
sermayedarı, bir avuç zengin zümreyi mutlu edecek. Ekonomiyi büyütür mü?
Evet, büyütür. Ama biz sosyalistler meseleye şöyle bakarız:
Ekonominin büyümesi tek başına bir şey değildir. O ekonomi
eğer istihdam yaratıyorsa bir, paylaşımda adalet
sağlıyorsa bu iki, üçüncüsü de balonlaşma değil, bir reel
büyümeyse anlam kazanır. Bu yasanın ekonomiyi pozitif manada
şişireceği, evet, açıktır ama bunun ücretliye,
pazardaki enflasyona, yoksula, o intihar eden 4 kişiye hiçbir pratik
faydası olmayacak arkadaşlar; bu, işin bir tarafı.
Diğer tarafı şu: Sabahleyin bir cumhuriyet
tartışması dinledik hep beraber. Aslına bakılırsa
1930lar referans alınarak bir cumhuriyet tartışması
sürüyor. Kişisel olarak 1930ların referans alınarak bir
Cumhuriyet Bayramı, cumhuriyet kutlaması
tartışmasının yapılmasını kökten hatalı
buluyorum. Evet, geçen hafta Cumhuriyet Bayramıydı ve ciddi
törenlerle, coşkulu törenlerle kutlandı ama ben size bir şey
söyleyeyim: Benim gördüğüm, Cumhuriyet Bayramından ziyade, cumhuriyetin
defin töreni ya da ruhuna rahmet okutma töreniydi. Bunu şundan dolayı
söylüyorum, şuradan temellendiriyorum: Bakın, 1921
yılındaki çıkan Anayasayla birlikte egemenliğin
doğrudan doğruya halk tarafından kullanılacağı
bizim kamu hukukumuza dercedildi, ondan sonra bu esasa dayalı bir kamu
hukuku memlekette işlemeye başladı. Fakat bununla birlikte,
aynı zamanda, o dönemde belediyeler cumhuriyetin dayanağı olan
temel ve özerk birimler olarak tarif edildi; bakın, altını
çiziyorum, temel ve özerk birimler olarak tarif edildi. Dolayısıyla
cumhuriyet bir özerk ve demokratik yerel yönetimler pratiği üzerinden
şekillenmeye başladı. Şimdi, dolayısıyla 15inci
kayyumun atandığı bizim Kızıltepe ilçesi
nazarıitibara alındığında, bugün bu kayyum
pratiğinin cumhuriyet değerlerinin, cumhuriyetin aslında bir
bütün ilga edildiği, lağvedildiği gibi bir pratikle bizi ne
yazık ki karşı karşıya bırakıyor.
Değerli arkadaşlar, 1930 yılına
ilişkin bir tartışmayı sürdürmek değildir esas mesele
olan. Bugün cumhuriyeti savunabilmek Diyarbakırı savunmaktan
geçiyor, bugün cumhuriyeti savunabilmek Mardine, Vana atanan kayyuma
karşı çıkmak, Kızıltepeye atanan kayyuma
karşı çıkmaktan geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) Doğrusunu isterseniz,
bunun dışında bir cumhuriyet tartışması meseleyi
ruhuyla değil lafzıyla kavradığımızı
gösteriyor. Bugün eğer gerçekten ayakları yere basan,
sınıfsal bir geri planı olan bir cumhuriyet ve cumhuriyet
tartışması söz konusu olacaksa hiç kuşku yok ki burada
cumhuriyeti var eden yani cumhurun kurumlarını savunan, cumhurun en
temel siyasete müdahale etme aracı olarak tarif edeceğimiz özerk
yapılı yerel yönetimleri savunmak, büyük bir kıskançlıkla
savunmak ve bunları ilga eden her türlü siyasi anlayışın da
karşısında olmak anlamına geliyor. İşte, AKPnin
kayyum zihniyetinin geri planında olan şey olan aslında
cumhuriyeti bir bütün olarak -bütün bu gümbürtülü ve şaşaalı
törenlere rağmen- ilga etmekten ve cumhuriyetin lafzıyla, ruhuyla
değil lafzıyla kavrandığını ifade etmekten
başka bir anlama tekabül etmiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 23.58
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: İsmail OK (Balıkesir),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
14üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 7 Kasım 2019 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.02