TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
16ncı
Birleşim
12
Kasım 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili
Ayşe Keşirin, 12 Kasım Düzce depreminin 20nci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansurun, Hatay ilinde yaşanılan sorunlara ve Suriyedeki
gelişmelerin bölgeye etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun, nafaka hakkına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Berkin Elvan davasının sonuçlanması
için neyin beklendiğini Gülsüm Elvan adına öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Gençlik Lideri Belgesinin Antalya ilinde bir otelde
gizli kapaklı olarak verildiğinin doğru olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma
Gününde daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde eş zamanlı
gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi kampanyasına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili
Ali Kenanoğlunun, vefat eden Emek Partisi MYK üyesi Metin İlgün ile
Emek Partisi üyesi Fazlı Aksoya Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
5.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, öğrenimine devam edemeyen üniversite
öğrencilerinin af beklentisine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun, 2019 yılı Mevlid-i Nebi
Haftasının konusunun Peygamberimiz ve Aile olduğuna
ilişkin açıklaması
7.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, orman köylülerinin mağduriyetinin
devam ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Hatay ili Defne ve Arsuz ilçelerinin hastane ihtiyacına
ilişkin açıklaması
9.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, toplumsal cinsiyete dayalı kadına
yönelik suçların özel suç olarak tanımlanması için daha kaç
kadının ölmesi gerektiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Gününde
daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde eş zamanlı
gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi kampanyasına ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, şehir hastanelerinin bütçede kara delik
oluşturduğuna ilişkin açıklaması
12.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkale ilindeki köprülü
kavşakların yarattığı sıkıntıların
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, İstanbul ili Fatih ilçesi ile Antalya ili
Konyaaltı ilçesinde yaşayan iki ailenin bireylerinin hayatlarına
son vermesi olayının on yedi yılın sonunda ülkede gelinen
ekonomik tablonun trajik fotoğrafı olduğuna ilişkin
açıklaması
14.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, PTT AŞnin mevcut ücret politikasına yönelik
yetkili birimlerin görevlendirilip görevlendirilmeyeceğini ve PTT acente
işletmecilerinin yaşadıkları mağduriyet için herhangi
bir adımın atılıp atılmayacağını
Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
15.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, 12 Kasım Düzce depreminde hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine ve Düzce ili Gümüşova
rampaları mevkisinde meydana gelen kazaların önlenebilmesi için
gerekli tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 10 Kasım Mustafa Kemal Atatürkün
ölümünün 81inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma
Gününe, 12 Kasım Düzce depreminde hayatını kaybeden
vatandaşlara ve vefat eden Bağımsız Cumhuriyet Partisi
Genel Başkanı, eski Dışişleri Bakanı Mümtaz
Soysala Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesi Mecidiye köyündeki
taş ocaklarının çevreye zarar vermeye devam ettiğine
ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, tarladan sofraya izlenebilirlik konusunda Tarım ve Orman
Bakanını çalışmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, vefat eden Bağımsız
Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski Dışişleri
Bakanı Mümtaz Soysal ile 12 Kasım Düzce depreminin 20nci yıl
dönümü vesilesiyle depremde yaşamını yitiren vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine, 10 Kasım ölümünün 81inci yıl
dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürkü saygı, rahmet ve minnetle
andığına, öğretmen adaylarının KPSS puanının
geçerlilik süresinin bir yıla indirilmesiyle atanamayan öğretmenlerin
yaşayacağı mağduriyete, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın Eğer
belirlenen sürede çekilme olmazsa harekâta devam ederiz. söylemine rağmen
Barış Pınarı Harekâtına neden devam
edilmediğini, PYDye neden müsamaha gösterildiğini, ABD ve Rusyayla
yapılan görüşmelerde yeni kararların mı
alındığını öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün
81inci yıl dönümüne, Türk milliyetçilerinin cumhuriyetin bekçileri olarak
tetikte olduğuna ve vefat eden Bağımsız Cumhuriyet Partisi
Genel Başkanı, eski Dışişleri Bakanı Mümtaz
Soysala Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
23.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, İpekyolu Belediyesi Eş Başkanları
Azim Yacan ve Şehzade Kurtun tutuklandığına, kayyum
atamalarının iktidar tarafından meşru gösterilmeye
çalışıldığına ve kayyum atanan HDPli belediye
sayısının 16ya yükseldiğine, kadınlara yönelik
saldırıların arttığına, gençliğe yönelik
gözaltıların devam ettiğine, İstanbul ili Vatan Emniyet
Müdürlüğünde gözaltında bulunan HDP Gençlik Meclisi üyelerinin kötü
muameleye maruz bırakıldığına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, vefat eden Bağımsız Cumhuriyet
Partisi Genel Başkanı, eski Dışişleri Bakanı
Mümtaz Soysala Allahtan rahmet dilediğine, devlette, siyasette ve toplumsal yaşamda tefessüh süreci
yaşandığına, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık
Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşma yapan Sağlık
Bakanının salondaki bürokratlar tarafından alkışlanması
olayının tekerrür etmemesi adına gerekli uyarıların
yapılmasını talep ettiklerine, 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın yaptığı konuşmaya ve
Anıtkabirdeki devlet töreni sırasında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana iltifat sloganları atılmasına
ilişkin açıklaması
25.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mevlid-i Nebi Haftasına, vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala, 12 Kasım Düzce
depreminin 20nci yıl dönümü vesilesiyle Düzce, Bolu ve Erzincan
depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlara ve 10 Kasım
şehit edilişinin 3üncü
yıl dönümünde Derik eski
Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk'e Allahtan rahmet dilediğine,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın Plan ve Bütçe Komisyonunda
yaşanılan olayla ilgili ifadelerine ve Meclisin mehabetine, usulüne
uygun olmayan her türlü eylemin karşısında olduklarına,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın 10 Kasımdaki
sözlerinin Atatürkün şahsına değil, geçmişimize,
tarihimize kin kusanlara yönelik olduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Trabzon Milletvekili Adnan Günnarın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın AK
PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, AK PARTİ iktidarının Adana ilini
işsizliğin ve yoksulluğun başkenti yaptığına
ilişkin açıklaması
30.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Yaymanın, Hatay ilinde kamu yatırımlarının
devam ettiğine ilişkin açıklaması
31.- Çorum Milletvekili Erol
Kavuncunun, herkesi Diyarbakır ilinde evlatlarını bölücü terör
örgütü PKKnın elinden almak için destansı mücadele veren annelerin
yanında olmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, TBMM kulis balkonlarına
yerleştirilen kameraların hangi ihtiyaçtan
kaynaklandığını, ses kaydının yapılıp
yapılmadığını, milletvekili olarak neden izlenip
fişlenildiğini öğrenmek istediğine ve bu uygulamaya derhal
son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehir Hacı Bektaş
Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü, Rektör
Danışmanı Abdülkadir Binicinin 10 Kasım Büyük Önder
Atatürkü anma törenleriyle ilgili sosyal medya
aracılığıyla paylaştığı mesajına
ilişkin savcıları göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma
Gününe ilişkin açıklaması
35.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, Hasankeyfin katledilerek on iki bin
yıllık tarihin yok edildiğine ilişkin açıklaması
36.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, işsizlik nedeniyle öğrenim kredisi borcunu
ödeyemeyen üniversite mezunu gençlerin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
37.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Yozgat ilinde kanalizasyon sistemi olmayan köylere kanalizasyon
yapılamamasının gerekçesini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
38.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, sağlık personeli alımının ne zaman
yapılacağını Sağlık Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, görüşülen 117 sıra
sayılı Kanun Teklifini imzalayan vekillerden kaçının
şu anda Genel Kurul salonunda bulunduğuna ve Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yetkilerinin Merkez Bankasına
geçirilmesinin gerekçesini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
40.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Adana ilinden Antalya iline kadar olan arazilerin sulama
imkânına kavuşturulabilmesi için Mersin ilinde devam eden Pamukluk,
Değirmençay, Sorgun, Aksıfat ve Alaköprü barajlarının
bitirilmesi konusunda Tarım ve Orman Bakanına çağrıda
bulunduğuna, Mersin ilinin doğal gazı olmayan ilçelerinin
doğal gaza kavuşturulabilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanına talepte bulunduğuna ilişkin açıklaması
41.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Ordu ilinin en fazla göç veren vilayetlerimizden olduğuna ve
Ünye, Fatsa, Altınordu organize sanayilerinin hayata geçirilmesinin birçok
kişinin istihdam edilmesi anlamına geleceğine ilişkin
açıklaması
42.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, iktidarın toplumun her kesimine
yaptığı baskıyı gençler üzerinden sürdürdüğüne ve
HDP Gençlik Meclisi üyelerinin gözaltına alındığına
ilişkin açıklaması
43.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ili Bolvadin ilçesi
Ortakarabağ Köyünün içme suyuna kavuşabilmesi için gereğinin
yapılmasının zaruri olduğuna ilişkin
açıklaması
44.- İstanbul Milletvekili
Ümit Beyazın, İstanbul ve Antalya ilinde yaşanılan toplu
intihar vakalarının Hükûmeti derin uykudan
uyandırmasını umut ettiğine, Hazine ve Maliye
Bakanının İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenerin istifa çağrısına kulak vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
45.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, toplumun açlık ve sefillik
içerisine itildiğine, Plan ve Bütçe Komisyonunda ekonomik nedenlerle
yaşanılan sorunların dile getirilmesi üzerine
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Kutadgu Biligin bilgi
kavramına yönelik ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- İzmir Milletvekili
Bedri Serterin, İzmir ilinde yatak ihtiyacı olmadığı
ve üniversite hastaneleri yeterli olduğu hâlde şehir hastanelerinin
neden yapıldığını ve bu hastanelerin nelere mal
olacağının hesaplanıp hesaplanmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
48.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, vatandaşların daha fazla mağduriyet
yaşamaması için Trabzon ili Arsin ilçesi Yeşilyalı
Mahallesinden geçen Çiçekli Deresi Islah Projesinin tamamlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
49.- Adana Milletvekili
İsmail Koncukun, Millî Eğitim Bakanının şubat
ayında kaç öğretmenin atanacağını açıklaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
50.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin 117 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Adana ili Sarıçam ilçesinde Bahtiyar Vahabzade Sosyal Bilimler
Lisesinde yaşanılan olaya ilişkin açıklaması
52.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yetkilerinin neden Merkez Bankasına
aktarıldığının yanıtlanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
53.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, Ahmet Altanın tekrar
cezaevine göndermesiyle işlenen hukuk cinayeti konusunda Adalet
Bakanı ile Hükûmeti göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
54.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümünde Süleymanpaşa ve
Tekirdağ Müftülüklerinde Bayrak Kanununa aykırı olarak
bayrağın yarıya indirilmediğine ilişkin
açıklaması
55.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, işkencenin bir suç olduğuna ve HDP Gençlik
Meclisi üyelerinin işkence gördüğünün kabul edilerek
durdurulması yönünde TBMMnin irade ortaya koyması gerektiğine
ilişkin açıklaması
56.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, hangi sebeple olursa olsun bu topraklar
üzerinde işkencenin mazur görülmesinin mümkün olmadığına,
hiçbir güvenlik kaygısının temel hak ve özgürlüklerin
kısıtlanmasına dayanak yapılamayacağına, HDP
Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü iddialarına yönelik
İçişleri Bakanının Genel Kurulu bilgilendirmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
57.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, işkencenin her türlüsüne karşı
olduklarına ve HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü
iddialarını araştıracaklarına ilişkin
açıklaması
58.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, işkence nerede, ne zaman, kime,
nasıl yapılırsa yapılsın karşısında
durmak gerektiğine ve HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü
iddialarının araştırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
59.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, işkencenin bir insanlık suçu olduğuna ve
tasvip edilmesinin mümkün olmadığına, yetkili makamların
HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü iddialarına yönelik
gereken açıklamayı yapacağına inandığına
ilişkin açıklaması
60.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence
gördüğü iddilarına yönelik İçişleri Bakanının
kendisini telefonla arayarak İşkence iddialarını asla
kabul edemeyiz, göz yumamayız, müsamaha gösteremeyiz.
açıklamasında bulunduğuna ilişkin açıklaması
61.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İçişleri Bakanının kendisini
telefonla arayarak işkenceye karşı sıfır tolerans
anlayışlarının devam ettiği, her şeyin hukuk
zemininde ilerlediği yönünde bilgi verdiğine ilişkin
açıklaması
62.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
işkencenin meşrulaştırılmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
63.- Sivas Milletvekili Ahmet
Özyürekin, çiftçilerin mağduriyetinin giderilebilmesi için kredi
borçlarının yeniden yapılandırılmasını
Tarım ve Orman Bakanından talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
64.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, parlamenter rejimi ve
hükûmetini işler hâle getirerek yeniden yürürlüğe koymak isteyenlerin
mi, yoksa Meclis hükûmetinden hükûmetsiz Meclise geçenlerin mi Osmanlı
mirasını sahiplendiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
65.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlının, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın 117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
13ünci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
66.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, HDP Gençlik Meclisi
üyelerine işkence yapılıp
yapılmadığının ortaya
çıkarılmasının ancak Meclisteki birkaç hekim
milletvekilinin yerinde inceleme yapmasıyla mümkün olabileceğine ve
kendisinin bu göreve hazır olduğuna ilişkin açıklaması
67.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, Millî Eğitim Bakanının öğretmen
atamalarına ilişkin açıklamasına, Türkiyenin son beş
yılda öğretmenleri en çok saygınlık kaybeden 3 ülkeden 1i
konumuna geldiğine, güvenceli ve insan onuruna yakışır çalışma
koşullarının sağlanarak öğretmen
atamalarının ne zaman yapılacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın Plan ve Bütçe Komisyonunda
Sağlık Bakanının konuşması sırasında
gerçekleşen olayı Meclis Başkanlık Divanı olarak değerlendireceklerine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın TBMM kulis balkonlarına kamera yerleştirilmesi
olayına ilişkin Başkanlık Divanına yazılı
başvuruda bulunması gerektiğine ve konunun takipçisi
olacağına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, HDP Gençlik Meclisi üyelerinin
işkence gördüğü iddialarına yönelik İçişleri
Bakanlığından bilgi talep edileceğine ve edinilen bilgiyi Genel Kurul ve kamuoyuyla paylaşacağına
ilişkin konuşması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Partı Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekilinin, aynı şartlarda emekli olan vatandaşlar
arasında meydana gelen ücret farklılıklarının araştırılması,
sosyal güvenlik prim gün sayısı artışına rağmen
emekli maaşlarında düşüş sorununa çözüm bulunması
amacıyla 5/8/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1707) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
12 Kasım 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan tarafından, ekonomik
krizin nedenlerinin ve krize bağlı intiharların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 12/11/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Ankara ve İstanbul illerinde kurulan Medipol
Üniversiteleri hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/1575)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin bu kısmın 2nci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, Trabzon Milletvekili Adnan Günnarın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
IX.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlunun (2/987) esas numaralı 3573
Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/48)
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ile 74 Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat
Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 117)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacı'nın, Kastamonu'nun demir yolu ağına dahil
edilmesi talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın
cevabı (7/19605)
2.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplan'ın, endüstrileşmenin sebep olduğu
çevresel zararların önlenmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Murat Kurumun cevabı (7/19666)
3.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, OHAL
İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan
başvuruların sıralama kriterlerine ve incelemesi devam eden
başvuruların sonuçlandırılması için öngörülen tarihe
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/19814)
4.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2019 yılları arasında
Van ilinde tescil ve terkin edilen esnaf ve sanatkâr işletmelerinin
sayısı ile bu tarihler arasında kredi kullanan ve icra takibine
uğrayan esnaf ve sanatkar sayısına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/19946)
5.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar'ın, Kocaeli, Gebze-Darıca metro hattı inşaatına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/19951)
6.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2018 yılları arasında
Bakanlığın Van ili için kendi bütçesinden veya AB
programları bütçesinden hazırladığı projelere
ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı
(7/19956)
7.-
İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın, THY'nin İBB'ye ait
Hamidiye markalı suyu satın almasına yönelik
anlaşmanın bitirilme sebebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/20077)
8.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç'un, 2002-2018 yılları arasında
Bakanlığın Sakarya ili için kendi bütçesinden veya AB
programları bütçesinden hazırladığı projelere
ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/20758)
12 Kasım 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya),
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Düzce depreminin
20nci yıl dönümü münasebetiyle konuşma yapmak isteyen Düzce
Milletvekili Ayşe Keşire aittir.
Buyurun Sayın Keşir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin, 12 Kasım Düzce depreminin
20nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Kasım 1999 yılında
meydana gelen, tüm Düzceyi ve ülkemizi yasa boğan Düzce depremini ve
deprem sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anmak
üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan tam yirmi yıl önce olan 12 Kasım
1999 depreminin izleri silinmekle beraber acımız hâlâ
yüreğimizde taze. 17 Ağustos depreminden henüz üç ay geçmişken
12 Kasım 1999da meydana gelen depremde 710 vatandaşımız,
hemşehrimiz hayatını kaybetmiş, 2.679 hemşehrimiz de
yaralanmıştır. Depremin gerçekleştiği otuz saniye
içerisinde Düzceliler olarak yüz yılın felaketini yaşadık;
sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yaşanan
acının, depremin yıkıcı sonuçlarının tüm
boyutları ortaya çıktı. Düzce Afet ve Acil Durum İl
Müdürlüğü verilerine göre 1999 depreminde Düzce genelinde 16.666 konut,
3.837 iş yeri ağır hasar gördü; bu, şehrin
yaklaşık yüzde 85ine tekabül etmektedir değerli milletvekilleri.
Tabiatla savaşan değil doğaya
saygı içinde yaşayan bir toplum müreffeh yarınlardan da
hissesini alacaktır. Bir afetle başa çıkma ve bozulan dengenin
yerine konulmasında vazgeçilmez ön koşul önceden hazırlıklı
olmaktır.
Deprem değil, bina öldürür. diyorum buradan
tekrar ve bu bağlamda 1990 tarihi, hem 17 Ağustos hem 12 Kasım
depremleriyle ilgili ülkemizin afet yönetim stratejisi açısından da
bir milat oluşturmuştur. 2014 yılında Türkiye Afet Müdahale
Planına geçilerek ülkemizin 26 hizmet grubunda kamu kurumları, sivil
toplum kuruluşları ve özel sektörü kapsayan bir hükûmet planı
devreye sokulmuştur.
Bununla birlikte 17-18 Temmuzda ilimizde meydana
gelen sel felaketinde de afet durumunu aynen uyguladık; hızlı
bir şekilde Afet Yönetim Planına geçildi. Bu vesileyle, selde
hayatını kaybeden hemşehrilerimizi buradan tekrar rahmetle anmak
istiyorum. Başta bakanlarımız olmak üzere o süreçte bizleri
yalnız bırakmayan tüm kamu görevlilerine, siyasilere de buradan
teşekkür etmek istiyorum; yaralarımızı hep birlikte
saracağız.
Bugüne kadar bolluğun, bereketin sembolü olan
şehrimiz depremden sonra yıkım ve kayıplarla uzunca bir
süre sessizliğe büründü ve hemen akabinde il olarak
Türkiye'nin en genç
ilidir Düzce. Düzcenin tarihi 1390lara kadar dayanır. Daha sonra
Kafkaslardan Balkanlara, Horasandan Karadenize kadar aldığı
göçlerle yüz yıllar içinde büyüyen ve cazibe merkezi olan bir il hâline
gelmiştir. Kültürel zenginliği ön plana çıkar. Biz bugün ilimize
göçle gelen zenginlikleri, özellikle gastronomisi, kültür zenginlikleri
başta olmak üzere, tüm Türkiyeye tanıtmanın ve anlatmanın
gayreti içerisindeyiz.
Diğer yandan, Ankaranın da denizi olan
tek yer Akçakoca, Düzce ili sınırı içindedir. Batı
Karadenizin tek amfiteatrı, antik tiyatrosu, geç Yunan, erken Roma
dönemine ait olan antik tiyatro yine Konuralp bölgemizdedir. Onun için bugüne
kadar eğer Düzceyi gelip görmediyseniz, bu vesileyle tüm
milletvekillerimizi ve tüm dinleyenleri şehrimizi görmeye, oradaki
kültürel zenginliği, gastronomi zenginliğini, doğal
güzelliklerini, şelalelerini, yaylalarını ve denizini görmeye
davet ediyorum.
EROL KAVUNCU (Çorum) Cuma günü geliyoruz.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Son olarak
şunu ifade etmek isterim: Depremle birlikte ilimizde gümrük müdürlüğü
geçici olarak kapanmıştı. Geçtiğimiz yirmi yıl
içerisinde yaralarımızı sarmak için çok çaba sarf ettik ve bu
süre içinde henüz bir gümrük müdürlüğü açılmamıştır.
İlimizde gayriresmî olarak 1 milyar lirayı aşan bir ihracat söz
konusu. Malumunuz teşvik alan bir bölgeyiz. Teşvikle gelen
firmaların büyük bir kısmının tabii ki merkezi Düzcede
değil, onun için gayriresmî bir rakamı paylaştım sizinle.
124 ülkeye ihracat yapan bir iliz.
Son bir müjdeyi buradan bizi dinleyen değerli
hemşehrilerimizle de paylaşmak istiyorum. Ticaret
Bakanımızla son yaptığımız görüşmede kapanan
bu gümrük müdürlüğünün tekrar açılması girişimlerinde
bulunduk çünkü Düzce bunu hak ediyor.
Bu vesileyle, tekrar, depremde ve diğer tüm
doğal afetlerde hayatını kaybeden tüm
vatandaşlarımızı buradan rahmetle anıyorum. Allah
böylesi acıları bir daha bize yaşatmasın diyorum.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Keşir.
Gündem dışı ikinci konuşma,
Hatayın sorunları ve Suriyede yaşanan gelişmelerin bölgeye
etkileri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansura
aittir.
Buyurun Sayın Güzelmansur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay ilinde yaşanılan
sorunlara ve Suriyedeki gelişmelerin bölgeye etkilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hatayın sorunları ve Suriyede
yaşanan gelişmelerin ilimize ve bölgeye yansımaları üzerine
gündem dışı söz aldım. Sizleri, çalışkan,
üretken, hoş görülü, fedakâr ve cefakâr Hataylı hemşehrilerimi
ve bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi,
geçtiğimiz haftalarda ABD, Bağdadiyi Hataya 5 kilometre mesafedeki
İdlibin Barişa köyünde ölü olarak ele geçirdi. Bu olayla bazı
gerçekler de su yüzüne çıkmış oldu. Mesela, öngörüsüz,
maceraperest Suriye politikanız sonucunda Hataya 130 kilometrelik
sınırı olan İdlibin dünyanın en büyük terörist
çöplüğüne dönüştüğü gerçeği ortaya çıktı.
İdlib için dünyanın en büyük terörist çöplüğü
tanımlamasını ben değil, Birleşmiş Milletler
yapıyor. Nerede yapıyor? 15 Temmuz 2019 tarihli raporunda
yapıyor. Bu rapora göre, 130 kilometre sınırımız olan
İdlibte 40 bin civarında azılı, radikal terörist
bulunuyor. Dolayısıyla Hataylılar güvenlik kaygısı
taşıyor, can korkusu taşıyor. Bu nedenle de Hatay
Türkiyenin en mutsuz 4üncü ili.
Değerli arkadaşlar, Hatayın güvenlik
dışında da sorunları var ve bunların başında
adaletsiz kaynak aktarımı geliyor. Sekiz yıldır 500 bin
Suriyeliye ev sahipliği yapan ve 2,1 milyon kişinin
yaşadığı Hataya Hükûmet 1,6 milyon kişilik kaynak
gönderiyor. Hataylılar çalışıyor, üretiyor, devletin
vergileri açısından illerini 9uncu sıraya taşıyor ama
gelgelelim ki kamu yatırımlarında 56ncı sırada.
Hataya bunu mu reva görüyorsunuz? Vicdanınıza sığıyor
mu bu durum? Buna adalet mi diyorsunuz? Olmaz olsun böyle adalet!
Suriye iç savaşı sonrası 14 Orta
Doğu ülkesine açılan sınır kapılarımızı
kapattınız. Bununla Hatayda her kesime çok ciddi zarar verdiniz.
Sadece yaş sebze, meyve ihracatımızın yüzde 21
düşmesine sebep oldunuz. Bununla da yetinmediniz, nakliyeciyi iş
yapamaz duruma getirdiniz. Türkiye'nin İstanbul'dan sonra 2nci büyük
tır filosuna sahip Hatayı, 3üncü sıraya gerilettiniz.
Bavul ticaretini bitirdiniz. Hatayda bavul
ticaretinin kalbinin attığı yer olan Uzun
Çarşının 750 bin dolarlık cirosunu 50 bin dolara
düşürdünüz. Hataylı esnafı, tüccarı bitirdiniz.
Hatayda 2010 yılında takipteki kredi miktarı
177 milyon iken 2019 yılının Mart ayında bu rakamın
2,3 milyar TL yükselmesine yol açtınız. Türkiye'de takipteki krediler
2010 yılına kıyasla 5 kat arttı ama Hatayda tam 13 kat
arttı.
İhracatçısını, nakliyecisini,
esnafını gerileten; vatandaşını borç harç içinde
yaşamaya sürükleyen, kendi vatandaşının istikbalini
değil, dış güçlerin emellerini önceleyen böyle dış
politika da olmaz olsun.
Bir yandan misafir ettiği 500 bin Suriyeliye
ucuz iş gücü olarak öncelik verilmesinden, diğer yandan Hatayı
istihdam yaratacak projelerden yoksun bırakmanızdan dolayı
Hataylı gençler yıllardır işsiz. Hatayda işsizlik
oranı Türkiye ortalamasının çok üstünde. Hükûmetse
yanlış politikalarının kurbanı olmuş Hataylı
işsize çare arayacağına güvenli bölgede 2 milyon Suriyeliye
iş bulma derdine düştü. Bu nasıl hak, bu nasıl
eşitlik! Yene batsın bu haksızlık, yere batsın böyle
bir eşitsizlik!
Hatayda yılan hikâyesine döndürdüğünüz
barajlar ve bir türlü bitirmediğiniz sulama projeleri de ithal ilaç ve
tohuma mahkûm etmeniz de Hataylı çiftçiyi perişan ediyor.
Tarımsal sulama sübvansiyonlarını kaldırmakla,
desteklemeleri zamanında açıklamamakla Hatay tarımını
yok ediyorsunuz. Desteklemeleri azaltmanız, bunu da yarım yamalak
ödemeniz nedeniyle çiftçi ekemiyor, ekse sulayamıyor, sulasa hasat
edemiyor. Çiftçi evine, traktörüne, tarlasına gelen hacizlerle
boğuşuyor. Çiftçinin borçları ertelensin. diyoruz, kanun
teklifi veriyoruz, görmezden, duymazdan geliyorsunuz. Nerede kaldı
yerlilik? Nerede kaldı millîlik söylemleriniz? Söylemde yerli çiftçinin,
eylemde yabancı kartellerin yanında olan ikiyüzlü politikaların
da adı batsın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Güzelmansur.
Buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu konuşma, Hataylıların Hükûmete sesleniş
konuşmasıdır. Umuyorum ki Hükûmet bu konuşmayla
şimdiye kadar Hataya göstermediği ilgiyi gösterir, umuyorum ki
Hatayın anasının ak sütü gibi helal olan hakkını
teslim eder, umuyorum ki gerekli teşviki, gerekli desteği verir.
Vermezse, yapılacak ilk seçimde Hataylılar tercihini kendilerine üvey
evlat muamelesi yapmayacak, ilerlemesi için çaba sarf edecek Cumhuriyet Halk
Partisinden yana kullanacaktır.
Medeniyetler ve hoşgörü kenti Hataylı
hemşehrilerime, bizleri izleyen tüm vatandaşlarımıza ve
Genel Kurula teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Güzelmansur.
Gündem dışı üçüncü konuşma,
nafaka hakkıyla ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoya
aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.-
İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun, nafaka hakkına ilişkin
gündem dışı konuşması
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün halk ekonomik krizle, işsizlikle,
yoksullukla boğuşurken, insanlar çözümsüzlük içinde intihar ederken,
kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı her gün katbekat
artarken iktidar bu sefer de kadınların nafaka hakkına göz
dikti. İktidarın bu konuda bir yasa teklifi
hazırladığını biz, maalesef, milletvekilleri olarak
yandaş medyaya yansıyan manşetlerden öğrenmek zorunda
kalıyoruz.
Peki, bu göz dikilen ne biliyor musunuz? Ayda sadece
262 lira, evet, ortalama 262 lira. Yani bu Meclis, yüzde 80i erkeklerden
oluşan bu Meclis, eşinden sistematik olarak şiddet gören,
şiddet görmesine rağmen aile ve toplumun baskısı nedeniyle
evliliğini sürdürmek zorunda kalan ve bu cendereye son vererek
boşanmaya karar veren kadınların, halkın yarısı
olan kadınların nafaka hakkını kaldıracak öyle mi? Bunu
yapacak mı bu Meclis?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle değil, öyle
değil.
OYA ERSOY (Devamla) Değerli milletvekilleri,
iktidar, uzun süredir kadınların yaşamlarına, emeklerine ve
kazanılmış haklarına, tüm haklarına,
yıllardır mücadele ederek kazandığı haklara göz
dikiyor. Önce toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef aldınız,
Millî Eğitim ve YÖK yönetmeliğinden toplumsal cinsiyet
eşitliğini çıkardınız. Müfredattaki toplumsal cinsiyet
eşitsizliği yetmedi, 4+4+4 sistemiyle beraber kız
çocuklarını eğitimden dışladınız.
Bakın, bugünkü veriler: Şu an kız çocuklarının yüzde
62si maalesef açık öğretimde okumak zorunda
bırakıldı.
Diğer yandan, üniversite bitirenlere
bakıyoruz, onlar da evlerine dönmek zorunda kalıyor. Evet, TÜİK
verilerine göre, kadın istihdamının oranı yüzde 28,9 çünkü
siz, kendi ideolojiniz doğrultusunda kız çocuklarını ve
kadınları eğitimden dışlayıp evlendirerek ev
işini yapmak üzere evin içine hapsetmeye çalışıyorsunuz.
Gidin, ev işini yapın, hastalara, yaşlılara ve çocuklara
bakın. diyorsunuz ve o yüzden Kocalarınıza itaat edin, rahat
edin. diyorsunuz. Kadının en büyük kariyeri anneliktir.
diyorsunuz. Bakın, OXFAM raporuna göre, tüm dünyada kadınların
yaptığı bakım emeğini tek bir şirket
üstlenmiş olsaydı bu şirketin yıllık cirosu 10 trilyon
dolar olurdu ama tabii kadınlar bunu tamamen ücretsiz olarak yapıyor
zaten. Yani siz, nafaka hakkını gasbederek, yıllarca
üstlendiği bakım emeğiyle aile bütçesini ayakta tutan
kadınlara boşandıktan sonra Bütün bu emeklerinizi geride
bırakın. diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bir süredir nafaka
mağdurları sözde nafaka mağdurları adı altında
birtakım çevreler nafaka ve kadın hakları karşıtı
kampanya yürütüyor. Ömür boyu nafaka veriliyormuş, erkekler mağdur
ediliyormuş kadınlar zenginleşiyormuş; külliyen yalan.
Birincisi: Pompalanan kadın düşmanı
propagandanın aksine yoksulluk nafakası kadınlar için bir
zenginleşme aracı değildir. Kadınlar nafaka almak için
evlenip boşanmıyorlar. Bakın, Kadın Dayanışma
Vakfının açıkladığı rapora göre, hükmedilen
nafakaların yüzde 66,4ü 0 ile 500 lira arasında yani ortalama 262
lira. Bırakın zenginleşmeyi, madem o kadar meraklısınız,
buyurun, 262 lirayla siz geçinin.
İkincisi: Zaten erkekler bu nafakayı da
ödemiyor. Türlü yollarla ekonomik durumlarını gizleyerek nafaka
oranlarını düşürmeye çalışan erkekler mahkemelerin
hükmettiği nafaka oranlarını da ödemiyor. Şöyle bir veri
verebilirim: Nafakaların yüzde 50,7si hiç ödenmemiş.
Üçüncüsü: Kadınlar, yaşamı çekilmez
hâle geldiği için boşanmaya karar verdikten sonra çoğunlukla,
bırakın kendisi için istemeyi, çocukları için bile nafaka
istemiyorlar. Bu nedenle de mahkemeler tarafından en çok sağlanan
nafaka türü yüzde 69,73le aslında çocuklar için verilen iştirak
nafakası. Evliyken müşterek olan çocuk, boşandıktan sonra
sadece annenin çocuğu hâline geliveriyor, erkekler kendi çocuklarının
sorumluluğunu dahi almak istemiyor.
Değerli milletvekilleri, kadınların
sorunlarına çözüm üretmesi gereken Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanı bu arada ne yapıyor? İşte bakın,
sözde nafaka mağduru babalarla bir araya geliyor, bu fotoğrafı
veriyor ama Nafaka Hakkı Kadın Platformuyla görüşmeye dahi cesaret
edemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Ersoy.
OYA ERSOY (Devamla) Tabii, Bakan kendisi buna
karar vermiyor, partisinin ideolojisi doğrultusunda böyle hareket ediyor
ve kadınların taleplerine kulaklarını tıkıyor.
Sonuç olarak, toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanmadığı, 6284 sayılı
Yasa ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanmadığı ve o
yüzden de kadına yönelik şiddetin cezasız bırakıldığı
koşullarda nafaka hakkını gasbetmek demek kadına yönelik,
devlet eliyle ekonomik şiddet uygulamak demektir.
İktidarın amacını biliyoruz,
boşanmaları engellemek. Peki, Meclisin görevi ne? Meclisin görevi
kadınların yıllardır mücadele ederek
kazandığı hakları gasbedecek yasaları çıkarmak
değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kurulması için
çalışmaktır.
Buradan bir kez daha iktidara seslenmek istiyorum
tüm kadınlar adına: Kadınların haklarından ellerinizi
çekin. Kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin
önlenmesi için İstanbul Sözleşmesini ve 6284 sayılı
Yasayı uygulayın.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bilgiler doğru
değil Hanımefendi.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk yirmi milletvekiline yerlerinden söz
vereceğim.
Sayın Adıgüzel
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Berkin Elvan
davasının sonuçlanması için neyin beklendiğini Gülsüm Elvan
adına öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gezi Parkı eylemleri sırasında
polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet
etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvanın ölümüne
ilişkin açılan davanın 15inci duruşması yarın
Çağlayan Adliyesinde görülecek. Berkin, yaklaşık dokuz ay komada
kaldıktan sonra 11 Mart 2014 günü 16 kiloya düşerek
hayatını kaybetmiştir. Davanın ilk duruşması
Berkinin ölümünden üç buçuk yıl sonra, ilk olay yeri keşfiyse
vurulmasından tam altı yıl sonra gerçekleştirilmiştir.
Aradan geçen altı yılda dava ne yazık ki bir türlü
sonuçlandırılmamıştır. Biz buradan, başka
çocukları öldürmesin diye failler bir an önce
cezalandırılsın istiyoruz. Berkinimiz için, katledilen bütün
çocuklar için adalet istiyoruz. diyen Gülsüm Elvan adına sormak
istiyorum: Suçluları, sorumluları ortada olan bu davanın
sonuçlanması için neyi bekliyorsunuz? Unutmayın ki evladını
yitirmiş bir anayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelebi
2.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Gençlik Lideri Belgesinin
Antalya ilinde bir otelde gizli kapaklı olarak verildiğinin
doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, 11-15
Şubat 2019 tarihlerinde 3.243 işçi alımı için duyuru
yaptı. Bunların 1.400e yakını gençlik lideri olacak.
İşçi statüsünde gençlik lideri olmak için gençlik lideri belgeniz
olmalı. dendi. Bu gençlik lideri belgesini nerede, hangi tarihlerde,
hangi kursta verdikleri belli değil. Soruyorum: Bu belgeyi Antalyada bir
otelde gizli kapaklı olarak sadece yandaşlarınıza
açtığınız bir kursta verdiğiniz doğru mu? Yoksa
el altından mı dağıtıyorsunuz? Spor
Bakanlığı sizin yandaş devşirme şirketiniz mi? Bu
gençleri küçük yaşta hak yemeye
alıştırdığınızın farkında
mısınız? Kul hakkı yemeye utanmıyor musunuz?
Düşün gençlerin yakasından diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününde daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde
eş zamanlı gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi
kampanyasına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın himayelerinde, gelecek nesillerin çevre bilinciyle
yetişmesi ve daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde eş zamanlı
olarak dün gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi etkinliğine seçim
bölgem Mersinde katılarak destek verdik. Dikilen her bir fidan, her bir
ağaç geleceğe bırakılan büyük mirastır. Son yirmi
yılda dünya genelinde orman varlıkları azalırken
ülkemizdeki orman varlığını yaklaşık 2 milyon
hektar artırmayı başardık. AK PARTİ hükûmetleri olarak
bu alanda yaptığımız çalışmalarla, 2002
yılında 20,8 milyon hektar olan orman varlığımız
bugün 22,6 milyon hektara çıkmıştır. Tarım ve Orman
Bakanlığımız ile Orman Genel Müdürlüğümüzü bu
muhteşem projesi için tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
4.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, vefat eden Emek Partisi MYK
üyesi Metin İlgün ile Emek Partisi üyesi Fazlı Aksoya Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan İş, emek, özgürlük diyen, devrimci, komünist, işçi
sınıfı davası için yaşayan Emek Partisi MYK Üyesi
Metin İlgün yakalandığı hastalığa yenik
düşüp yaşamını yitirmiştir. 11 Kasımda Dersim
Pertekte toprağa sırlanan Metin İlgüne ve yine işçi
sınıfının emektarı EMEP üyesi Fazlı Aksoya
Allahtan rahmet, ailesine ve Emek Partili yoldaşlarımıza
başsağlığı diliyorum; yıldızlar
yoldaşı olsun. Metin İlgünün dediği gibi: Faşizme
ölüm, halka hürriyet.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
5.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, öğrenimine devam edemeyen
üniversite öğrencilerinin af beklentisine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ailevi ya da maddi, manevi nedenlerle başka
illerde çalışmak zorunda olmaları ve benzeri sebeplerle veya
sağlık sorunlarından ötürü ön lisans, lisans ve lisansüstü
eğitimini tamamlayamamış, azami süre engeline takılmış,
eğitimi yarıda kalmış veya farklı nedenlerden
dolayı üniversiteye kayıtlı olsalar da eğitime
başlayamamış öğrenciler af beklemektedir. Okuldan
uzaklaştırılan gençler planladıkları geleceğe ve
hayal ettikleri mesleğe ulaşmak için tekrar eğitim hakkı
yolu açılsın istemektedir. Binlerce öğrencinin bu af beklentisi
konusunda Bakanlığın bir açıklama yapması isteniyor
çünkü süre ilerliyor, okullar başladı. Öğrenci affı
konusunda iktidar ne düşünüyor, açıklamalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özsoy
6.-
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, 2019 yılı Mevlid-i Nebi
Haftasının konusunun Peygamberimiz ve Aile olduğuna
ilişkin açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, 8 Kasım 2019 Cuma günü
Peygamber Efendimizin doğumunun seneidevriyesini idrak etmiş
bulunmaktayız. 2019 yılı Mevlid-i Nebi Haftasının
konusu Peygamberimiz ve Aile olarak belirlenmiştir. İslamın
öğretilip yaşatıldığı en ideal mekânlar,
sıcak aile yuvalarıdır. Eğitimin, öğretimin,
terbiyenin en iyisi yine ailede verilir. Rabbimize olan muhabbetimiz,
Peygamberimize olan sevgimiz, en güzel şekilde sevgi dolu
yuvalarımızda verilmelidir. Onun ahlak ve fazilet dolu
hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen
görevlerimizden olmalıdır. Ebedî saadet için İslamın
emirleri doğrultusunda, Sevgili Peygamberimizin tatbik ettiği
şekilde bir aile kurmaya ve yaşamaya itina gösterilmelidir.
Böylelikle, Peygamberimize olan sevgimiz gönüllerden gönüllere,
dolayısıyla yeni nesillere aktarılacak, gönül
coğrafyamız buradan beslenecek, buradan büyüyecektir.
Bu vesileyle, Mevlid-i Nebi Haftamızın tüm
İslam âlemine ve aziz milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum. Yaratılmışların en hayırlısı
Peygamber Efendimize salat ve selam olsun.
BAŞKAN Sayın Tutdere
7.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, orman köylülerinin
mağduriyetinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Orman köylüsünün kalkınması, hazine
adına olan ancak orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi amacıyla 2/B
yasası çıkarılmıştır ancak 2/B yasasına
rağmen orman köylülerimizin sorunları bugüne kadar devam etmektedir.
Orman köylülerimizin sorunlarını bir de orman kadastro komisyonlarının
yanlış uygulamaları katbekat artırmıştır.
Komisyonların gerçeklerden uzak uygulamaları mağduriyetleri
artırmış. Orman köylülerimizin kadimden beri
kullandıkları fıstıklık, zeytinlik, bağ gibi
yerler köylüye verileceğine, tekrar orman adına tescil edilmektedir.
Seçim bölgem olan Adıyamanda da benzer sorunlar devam etmektedir. Sincik,
Gerger, Çelikhan, Tut, Besni ve Gölbaşı ilçelerimizdeki orman
köylülerimiz de aynı şekilde aynı sorunlar nedeniyle mağdur
durumdadırlar. En son, Çelikhan ilçemizin Pınarbaşı
beldesinde yapılan orman kadastro çalışması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Topal
8.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ili Defne ve Arsuz ilçelerinin
hastane ihtiyacına ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
AK PARTİnin bütün milletvekillerine
sesleniyorum, Sayın Sağlık Bakanına sesleniyorum,
Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum:
Değerli arkadaşlar, Hatayda Defne
yaklaşık 150 bin nüfus, Arsuz yaklaşık 100 bin nüfus, 250
bin nüfuslu iki ilçemizde hastane yok. Bunu defalarca dile getirdik. Bunun daha
önce de sözünü aldık ama maalesef hastane olmadı. Bir kez daha tekrar
ediyorum: 150 bin nüfuslu Defnede hastane yok, 100 bin nüfuslu Arsuzda
hastane yok. Oradaki halk hastane bekliyor. AK PARTİli Hatay Milletvekili
arkadaşları da bu konuda göreve davet ediyorum. Emeklerinden
dolayı da şimdiden kendilerine teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Biçer Karaca
9.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın, toplumsal cinsiyete
dayalı kadına yönelik suçların özel suç olarak
tanımlanması için daha kaç kadının ölmesi gerektiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Denizli Adliyesinde, boşanmak üzere
olduğu eşi tarafından küçük çocuğunun gözleri önünde
katledilen Hafize Kurbanın katili ilk defa hâkim karşısına
çıktı. Hafize Kurban, kadına yönelik eril şiddet sonucu
yaşamdan koparılmıştır. Ölmek istemiyorum. diyen
kadınlarımız can verirken, Anne ölme! diye gözyaşı
döken çocuklarımız annesiz kalırken Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak üzerimize düşeni yapmakta geç kalmadık mı? İlk
imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi hükümlerini
yerine getirmek için daha ne bekliyoruz? Türk Ceza Kanununda kadına
yönelik şiddette ve her türlü suçta iyi hâl indiriminin
kaldırılması başta olmak üzere, toplumsal cinsiyete
dayalı kadına yönelik suçların özel suç olarak
tanımlanması için daha kaç kadının ölmesi gerekiyor?
BAŞKAN Sayın Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününde daha yeşil bir Türkiye için 81 ilde
eş zamanlı gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi
kampanyasına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
himayelerinde seksen bir ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen
-11 milyon ağaç- Bugün Fidan, Yarın Nefes Kampanyası
kapsamında seçim bölgem Mersinde de binlerce hemşehrimizin
katılımıyla 48 noktada 251 bin fidanı toprakla
buluşturduk. AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde Türkiyenin orman alanını
ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek,
çevreyi korumak amacıyla on yedi yılda toplam 4,5 milyar fidanı
toprakla buluşturarak orman varlığını 20,8 milyon
hektardan 22,6 milyon hektara çıkardık. Millî Ağaçlandırma
Günü vesilesiyle, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan başta olmak üzere, daha yeşil bir Türkiye için emek
verenlere ve güçlü desteklerini esirgemeyen tüm vatandaşlarımıza
çok teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
11.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, şehir hastanelerinin bütçede
kara delik oluşturduğuna ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, şehir hastaneleri bütçede kara bir deliğe dönüştü
ve cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununa yol açıyor. Yirmi beş
yıl boyunca 142,4 milyar dolar para ödenecek bu şehir hastanelerine.
862 adet 1.200 yataklı hastane yapılabilirdi klasik ihale yöntemiyle
bu parayla. 44 bin yatak yapılacaktı şehir hastaneleri
projesinde. Hâlbuki klasik ihale yöntemiyle 44 bin değil, 1 milyonun
üzerinde yatak kazandırılabilirdi Türkiyeye. Çocuklarımıza
bu borcu yüklemeye hakkımız yok. Bu şehir hastaneleri
projelerinden Sancaktepe iptal edildi, diğerlerinin de artık
kamu-özel ortaklığıyla yapılmaması söz konusu ancak
mevcut yapılanlar da mutlaka kamulaştırılmalı diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
12.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkale
ilindeki köprülü kavşakların yarattığı
sıkıntıların giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kırıkkalede bulunan ve yapımı
tamamlanan köprülü kavşaklardan vatandaşlarımız
fazlasıyla şikâyetçi. Otogar karşısına yapılan,
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesine de ulaşımı
sağlayan, aynı zamanda 42 vilayeti birbirine bağlayan yol
üzerindeki köprüden 2 araç neredeyse yan yana geçemiyor. Tatil dönüşleri
ise kavşak yüzünden trafik tamamen kapanıyor. Ayrıca,
Kırıkkale merkezde Bahçelievler, Karşıyaka, Gürler ve
Sanayi Mahallelerini birbirine bağlayan yol üzerine yapılan köprüden
geçebilmek için aracınızla fazladan 1 kilometre yol yapmanız gerekiyor.
Yenimahallede bulunan köprülü kavşaktan ise otobüs, minibüs ya da
tırın dönmesi imkânsız bir hâlde. Geçenlerde bu kavşak
üzerinde dönemeyen bir tır saatlerce asılı kaldı.
Kırıkkalede yaptığınız 3 köprülü kavşak
eskisini fazlasıyla aratıyor. Üstelik köprülü kavşakları,
hataları ve eksikleri nedeniyle ne belediye ne de Karayolları
sahipleniyor. Kırıkkale halkı ise yaşanan bu
sıkıntıların bir an önce giderilmesini talep ediyor.
BAŞKAN Sayın Aydın
13.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, İstanbul ili Fatih ilçesi ile
Antalya ili Konyaaltı ilçesinde yaşayan iki ailenin bireylerinin
hayatlarına son vermesi olayının on yedi yılın sonunda
ülkede gelinen ekonomik tablonun trajik fotoğrafı olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Son bir hafta içerisinde İstanbul Fatih ve
Antalyada 2 ailenin yoksulluk ve çaresizlik nedeniyle kendi hayatlarına
bilerek ve isteyerek can vermeleriyle sarsıldık. Pek basına
yansımasa da benzer vakalar hâlâ devam ediyor. Her 2 olay da ülkenin on
yedi yıl içerisinde geldiği ekonomik tablonun trajik
fotoğrafı. Rakamlara baktığımızda, son iki
yıl içerisinde 14 milyon vatandaşın elektriği, 6 milyon
vatandaşın da doğal gazı kesilmiş yani
karanlığa ve soğuğa mahkûm edilmişler. Kim
kesmiş? Milyarlarca dolar borcu olan ancak bir kalemde borçları
silinen şirketler kesmiş. Niçin? Borç ödenmediği için. Bu
şirketler 2019 yılında da 1 milyar dolardan fazla kâr edecek. Bu
para kimin cebinden çıkıyor? Tabii ki halkın cebinden.
Yandaş esnaf değilseniz kepenk kapatmak
zorundasınız, yandaş işçi değilseniz her an
kapının önüne koyulabilirsiniz, yandaş değilseniz zaten
iş bulma şansınız yok. İktidar
Pollyannacılık oyununa ne zaman son verip gerçekleri görecek
diyorum.
BAŞKAN Sayın Karasu
14.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, PTT AŞnin mevcut ücret
politikasına yönelik yetkili birimlerin görevlendirilip
görevlendirilmeyeceğini ve PTT acente işletmecilerinin
yaşadıkları mağduriyet için herhangi bir adımın
atılıp atılmayacağını Ulaştırma ve
Altyapı Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
PTT AŞnin şubesi olmayan küçük
yerleşim yerlerinde hizmet veren acente sahipleri bin TL aylık
ücretle çalışmaktadır. Üstelik, acente işletmecileri kira,
elektrik, doğal gaz gibi giderleri ceplerinden ödemektedirler. Acente
sahipleri, mevcut şartlarda ayakta durmalarının olanaksız
olduğunu, PTTnin amacının bu yolla tüm acenteleri kapatmak
olduğunu ifade etmektedir. Özellikle merkeze 15-20 kilometre
uzaklıkta olan bu acentelerin kapanması binlerce
yurttaşımızı mağdur edecektir.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına
soruyorum: PTT AŞnin mevcut ücret politikasıyla ilgili olarak
yetkili birimleri görevlendirmeyi düşünmekte misiniz? PTT acente
işletmecilerinin yaşadıkları mağduriyet için herhangi
bir adım atacak mısınız?
BAŞKAN Sayın Yılmaz
15.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, 12 Kasım Düzce depreminde
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine
ve Düzce ili Gümüşova rampaları mevkisinde meydana gelen kazaların
önlenebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de 12 Kasım depreminde şehit olan
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, geride kalanlarına
başsağlığı diliyorum.
Düzce ilimizde, Trafik Şube Müdürlüğünün,
bölge trafik alanına giren 128 kilometrelik yolu vardır. Bu yolun 14
kilometresini Gümüşova rampaları dediğimiz kısım
oluşturmaktadır. Düzce bölge trafik alanında oluşan ölümlü
kazaların yüzde 54ü, toplam kazaların ise yüzde 38i bu yolda
yaşanmaktadır. Bu istatistiki veriler Karayolları Bölge
Müdürlüğüyle paylaşılmasına ve çözüm yolları
sunulmasına rağmen, yönetmelik gerekçe gösterilerek sorun çözülememektedir.
Karayollarına soruyorum: Her yıl onlarca
insanımızın ölmesi mi önemli, yönetmelik mi önemlidir? Maddi,
manevi kayıplarımızın önüne geçmek için bir an önce
yönetmelik mi değişmesi gerekiyor, ışıklandırma
mı yapılması gerekiyor, bunların yapılıp bu
bölgede yaşanan kazaların önüne geçelim diyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 10 Kasım Mustafa
Kemal Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 10 Kasımda Mustafa Kemal Atatürkü bir kez daha rahmetle,
minnetle andık. Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk
Cumhurbaşkanımız bir askerî dehadır. O, devlet ve siyaset
adamıdır. Atatürk, geometri terimleri geliştirecek kadar
geometrici, aynı zamanda dil bilimci, Türk milletini çok iyi tanıyan
bir sosyoloji uzmanıdır. Atatürk, Türk Dil Kurumunu, Türk Tarih
Kurumunu kuran bir Türk milliyetçisidir. Atatürkü en iyi Türk milliyetçileri
anlar, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli anlar.
Atatürkün Ne mutlu Türküm diyene! sözü biz Türk milliyetçilerinin temel felsefesidir,
Türklük anlayışıdır. Atatürke, Türk milliyetçiliğine,
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli aleyhine söz
söyleyenler, en basit ifadeyle edepsizdir.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
17.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Mülkiye Mektebi Dekanı Profesör Doktor Mümtaz
Soysal Dinamik Anayasa Anlayışı kitabı nedeniyle 12 Mart
cuntası tarafından hapse atıldı ve askerî yönetimde Anayasa
değişikliği yapılırken kendisi fikrinin bedelini
fiziğiyle ödedi. Yaklaşık elli yıl sonra, yine
olağanüstü ortam ve koşullarda, Anayasa değişikliği
sırasında bu kez asistanları ve öğrencileri gece
yarıları üniversitelerden atıldılar, mahkeme
kapıları bile kendilerine kapatıldı.
Kamusallığın, ulusallığın ve sosyalliğin
savunucusu olan Mümtaz Soysalın kamusallık bakımından
özelleştirmenin satış işlemine dönüştürüldüğü bir
ortamda ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Kendisini saygıyla anıyoruz. Hukuk devleti yolunda
anayasacıların daha çok işinin olduğu bir kez daha ortaya
çıktı. Hocam, sizin anılarımızı
yaşatacağız.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
18.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününe, 12 Kasım Düzce depreminde
hayatını kaybeden vatandaşlara ve vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın önderliğinde, 11 Milyon Ağaç; Bugün
Fidan, Yarın Nefes Programı kapsamında gelecek nesillerin çevre
bilinciyle yetişmesi ve daha yeşil bir Türkiye için dün 81 ilde
eş zamanlı fidan dikme etkinliği düzenlendi. Ben de seçim bölgem
Osmaniyede hemşehrilerimle birlikte 136.688 fidanı toprakla
buluşturmanın gurunu yaşadım. AK PARTİ olarak çevre ve
ağaçlandırma her zaman önceliklerimiz arasında ilk sırada
yer aldı. 2002 yılından önce yılda sadece 75 milyon fidan
üretilirken şimdi ise yılda ortalama 350 milyon fidan
yetiştiriyoruz. 2002 yılından önce ülkemiz yüz ölçümünün dörtte
1i orman iken bugün ise ormanlarımız yüz ölçümümüzün üçte 1ine
ulaştırıldı. İnşallah 2023 yılına kadar
7 milyar fidan toprakla buluşmuş olacak.
Ayrıca, bugün 12 Kasım, Düzce depreminin
20nci yılı. Rabbimden milletimize bir daha böyle bir acı
yaşatmaması temennisiyle tüm depremlerde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza ve dün yaşamını yitiren eski
Dışişleri Bakanı Profesör Doktor Sayın Mümtaz Soysala
Allahtan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
19.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesi
Mecidiye köyündeki taş ocaklarının çevreye zarar vermeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kendi kendini temizleyebilen ender körfezlerden biri
olan Saros Körfezi, aynı zamanda doğal sit alanıdır.
Bölgede yasal olarak yenisi açılmaması
kararlaştırılmış olan Keşan ilçemizin Mecidiye
köyündeki taş ocakları, birçok uyarımıza rağmen
maalesef kapasite artırımı yoluyla çevreye zarar vermektedir.
Eşsiz bir turizm alanı ve gelecekte çok ciddi bir potansiyel olan
bölgenin gelişimi de bu taş ocakları sayesinde engellenmektedir.
Mecidiyedeki taş ocakları için çok mücadele vermiş olan Edirne
Milletvekilimiz rahmetli Erdin Bircanı da burada anmak istiyorum,
kendisinin bu konudaki mücadelesi unutulmaz.
Daha önce yeni taş ocaklarına ruhsat
verilmeyeceği ve mevcutlarının da süre bitiminde
ruhsatlarının yenilenmeyeceği bizzat dönemin Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından söylenmesine
rağmen bu taş ocakları çevreye zarar vermeye devam etmektedir. Bazı
taş ocaklarının ruhsat sürelerinin bitmesine rağmen
ruhsatsız çalıştığına, ek kapasite
artırdığına yönelik bilgiler tarafımıza...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel...
20.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, tarladan sofraya izlenebilirlik konusunda
Tarım ve Orman Bakanını çalışmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, Mersin Akdeniz ilçemizdeki ıspanak üreticileriyle dün bir
araya geldim. Üretici kan ağlıyor, nefesleri kesildi. Zehirlenme
haberlerinin ardından ıspanağa talep gelmez oldu. Basında
çıkan en küçük bir haber çiftçiye çığ olarak yansıyor.
Çiftçiler ıspanağı tarlasında bırakmak zorunda
kaldı. Binlerce üretici sadece ıspanağı değil,
pırasa, karnabahar ve karalahana da satamaz duruma geldi. Çiftçi bu
ürünleri üretebilmek için kooperatiften yüzde 22 faizle kredi kullanıyor.
Krediyi ödeyemeyen çiftçiler traktörlerinden, arabalarından oluyor. Bunun
sebebi ise Tarım ve Orman Bakanlığının işini
yapmaması. Tarladan sofraya izlenebilirlik konusunda mevzuat var fakat
Bakanlık uygulamaktan geri duruyor. Tarım
Bakanlığını işini yapmaya, tarladan sofraya
izlenebilirlik konusunda çalışmaya davet ediyorum, çiftçilere de
Allahtan sabır diliyorum.
BAŞKAN Evet, değerli milletvekilleri,
şimdi de talepleri hâlinde Grup Başkan Vekillerine söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal ile 12 Kasım Düzce
depreminin 20nci yıl dönümü vesilesiyle depremde yaşamını
yitiren vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, 10 Kasım
ölümünün 81inci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürkü saygı,
rahmet ve minnetle andığına, öğretmen adaylarının
KPSS puanının geçerlilik süresinin bir yıla indirilmesiyle
atanamayan öğretmenlerin yaşayacağı mağduriyete,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Eğer belirlenen
sürede çekilme olmazsa harekâta devam ederiz. söylemine rağmen
Barış Pınarı Harekâtına neden devam edilmediğini,
PYDye neden müsamaha gösterildiğini, ABD ve Rusyayla yapılan
görüşmelerde yeni kararların mı
alındığını öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
SHP ve DSP milletvekili, Bağımsız
Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski Dışişleri
Bakanımız, bilim dünyasının önemli isimlerinden Profesör
Doktor Mümtaz Soysal hayatını kaybetti. Uluslararası Af
Örgütünün Türkiyeden seçilen ilk ve son Genel Sekteri olan Soysal, uzun
süredir İstanbulda tedavi görüyordu. Merhuma Allahtan rahmet, kederli
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Millî
Mücadelemizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 81inci yılını geçtiğimiz pazar günü
idrak ettik. Yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızın
Anıtkabir ve Dolmabahçeye sel olup akması ve zamanın saat
dokuzu beş geçe durması, Aziz Atatürke duyulan saygı ve
sahiplenmeyi kuvvetli bir şekilde hissettirmiştir. Türk milleti,
cumhuriyet değerlerine ve Atasına bir kez daha sahip
çıkmıştır. Millî değerlerin içinin
boşaltıldığı, demokrasinin
zayıflatıldığı ve hukukun zedelendiği bir dönemde
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
kararlılığını sergileyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
bir kez daha saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
12 Kasım 1999da Düzcede otuz saniye süren 7,1
büyüklüğündeki depremde 710 kişi yaşamını
yitirmiş, 2.679 vatandaşımız da
yaralanmıştır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük depremlerinden
biri olan 12 Kasım Düzce depremini derin bir üzüntüyle yâd ediyorum.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kere daha
Allahtan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Geride bıraktığımız günlerde Sayın
Cumhurbaşkanının imzasıyla Resmî Gazetede yayımlanan
kararla kamu görevlilerine ilk defa atanacaklar için yapılacak
sınavlar hakkında genel yönetmelikte değişiklikler
yapıldı. Buna göre, öğretmen adaylarının KPSS
geçerlilik süreleri iki yıldan bir yıla düşürüldü. Böylece,
atanamayan bir öğretmen, artık, her yıl KPSSye girmek zorunda
kalacak. Yılda 1 milyonu aşkın vatandaş başvuru
yapmakta, KPSS ücretlerine yapılan yüzde 25 zamla genel yetenek ve genel
kültür testine girecek adaylar toplam 225 lira ödemektedirler. Zaten atanamayan
ve geçim sıkıntısı çeken öğretmenlerimiz her sene bu
ücreti vermek zorunda bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Her sene tekrar tekrar aynı sınava hazırlanmak
ise bir başka önemli sorundur. Sınava hazırlanmak demek, eve
kapanıp zaman harcamak ya da dershaneye gidip masraf yapmak demektir.
Böyle şeylerden uzak durmamız gerektiğini Genel Kurulda dile
getirmekte yarar görüyorum. Atanamayan öğretmenlerimizin
hayatını bu derece zorlaştırmayın. Sayın Millî
Eğitim Bakanından, önlük ve zil sesi tanıtımlarından
vakti kalırsa atanamayan öğretmenlerimizin sorunlarıyla da
ilgilenmesini bekliyoruz.
Önce Amerika Birleşik Devletleriyle, daha
sonra Rusyayla yapılan mutabakatlara göre Suriyenin kuzeyinden 32
kilometre güneye çekilmesi gereken PYDli teröristlerin hâlâ çekilmediğini
geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız
açıklamıştır. Dün de Millî Savunma
Bakanlığının yapmış olduğu açıklamada
PKK ve YPGli teröristlerce Barış Pınarı Harekâtı
bölgesine son yirmi dört saatte havan, bombalı araç ve dronelarla 19
taciz saldırısı düzenlendiğini öğrendik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkürler.
Sayın Cumhurbaşkanının mutabakat
gereği Eğer belirlenen sürede çekilme olmazsa harekâta devam
ederiz. söylemine rağmen harekâta neden devam edilmediğini merakla
bekliyoruz. Bölgeden çekilmeyen hatta geçen her dakika taciz ateşleriyle
mevzileşen PYDye neden müsamaha gösteriliyor, anlamıyoruz. Amerika
Birleşik Devletleri ve Rusyayla yapılan görüşmelerde malumumuz
olmayan kararlar mı aldınız? Yoksa, Sayın
Cumhurbaşkanının Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinin
sonuçlarına göre yeni bir durum değerlendirmesi yapıp ona göre
mi vaziyet alacaksınız? Bu soruları soruyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dervişoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Erkan Akçaya söz veriyorum.
Buyurun Sayın Akçay.
22.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümüne, Türk milliyetçilerinin
cumhuriyetin bekçileri olarak tetikte olduğuna ve vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz pazar günü,
bağımsızlık mücadelemizin lideri, cumhuriyetimizin
kurucusu, Türk milletinin birliğinin ve beraberliğinin simgesi Gazi
Mustafa Kemal Atatürkü, ebediyete intikalinin 81inci yılında şükranla
ve rahmetle andık.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletine esaret ve yok
oluşun dayatıldığı bir anda Türk milleti namına
hürriyet cevabını veren mümtaz bir liderdir. Mustafa Kemal Atatürk,
Türk milletinin çağlar değiştiren kudretinin sırrını
alevlendirmiştir. O bir komutan, bir inkılapçı, bir lider ve
devlet adamı olarak kendini Türk milletinin varlığına
adamıştır. Onun hedefi, Türk milletini yeniden müreffeh ve
kudretli kılmak, düşmanını korkuyu ve saygıyı bir
arada hissettiren bir hâle getirmekti.
Bugünden bakıldığında,
cumhuriyet kurulmadan evvel altmış yedi yıl süren 11 cephedeki 7
büyük savaşı hatırlamamız gerekiyor. 1856 Kırım,
1877 Osmanlı-Rus, 1897 Yunan, 1911 Trablus, 1912 Balkan, 1914-1918 Birinci
Dünya Savaşlarında büyük vatan kayıplarına uğrayan
milletimiz, nihayetinde, 1920-1922 yıllarında verilen Kurtuluş
Savaşıyla ayağa kalkmıştır. Hangi şartlar
içerisindeydi? Nüfusu erimiş, ekonomisi çökertilmiş ve bitap
düşmüş bir milleti ayağa kaldıran, millî coşku ve kudretin
temellerini atan Aziz Atatürkün hayırla yâd edilmesi ve
anılması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ancak, vefasızlık
ve nankörlük dolu saldırılara da tanık olmaktayız. Bu hâl,
Atatürkün büyük Türk milletini birleştiren bir değer olmasından
ürkenlerin her zaman başvurduğu bir tavır olmuştur. Ona
karşı yapılan saldırıların ve atılan
iftiraların temelinde, Türklüğün bekasına ve Türkiye
Cumhuriyetinin varlığına yönelik hazımsızlık
vardır. Amaçları, Mustafa Kemalin itibarının
sarsılması ve bu yolla onun eserlerinin kıymetinin yok
edilmesidir. Bu saldırıların, bir taraftan cumhuriyet ve Atatürk
düşmanlığıyla maruf Türk ordusu kazanacağına
Yunan kazansaydı. diyenlerden, diğer taraftan da onun
inkılaplarına ve ilkelerine sözde sadık görünen gardıropçu
gruplardan gelmesi dikkat çekicidir. Atatürkün ardından
mirasını istismar ederek onun yolunu dönüştürmeye
çalışmak, en az onun eserlerini ve manevi şahsını
hedef almak kadar düşmanca bir tutumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bütün bu zevata
karşı Türk milliyetçileri cumhuriyetimizin bekçileri olarak
tetiktedir. Mustafa Kemal Atatürkün çağlar öncesinden 20nci yüzyıla
taşıdığı kadim sırrı ve Türk milletinin
büyük ideallerini gelecek yüzyıllara taşımaya ve yaşatmaya
yeminliyiz. Bu düşüncelerle ebediyete intikalinin 81inci
yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, silah
arkadaşlarını ve bu vatan için şehit düşmüş, gazi
olmuş tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmet, minnet ve
şükranla anıyorum.
Sayın Başkan, 19uncu ve 20nci Dönem
Milletvekili, eski Dışişleri Bakanlarımızdan ve
akademi dünyasının önemli isimlerinden Profesör Doktor Mümtaz
Soysalın vefatını dün üzüntüyle öğrendik. Özellikle
Kıbrıs ve sözde Ermeni meselesine ilişkin uluslararası
platformda başarılı çalışmalar gerçekleştiren
Mümtaz Soysal, Türkiyenin yetiştirdiği başarılı bir
bilim insanı, anayasa hukukçusu ve siyasetçisiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin ve
bağlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Mümtaz Soysala Allahtan
rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve
sabır diliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Fatma Kurtulan; buyurun.
23.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İpekyolu Belediyesi Eş
Başkanları Azim Yacan ve Şehzade Kurtun
tutuklandığına, kayyum atamalarının iktidar
tarafından meşru gösterilmeye çalışıldığına
ve kayyum atanan HDPli belediye sayısının 16ya
yükseldiğine, kadınlara yönelik saldırıların
arttığına, gençliğe yönelik gözaltıların devam
ettiğine, İstanbul ili Vatan Emniyet Müdürlüğünde gözaltında
bulunan HDP Gençlik Meclisi üyelerinin kötü muameleye maruz
bırakıldığına ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
31 Mart 2019 seçimlerinde oyların çoğunu
alarak seçilmiş 3 büyükşehir, 1 il, 12 ilçe olmak üzere
hâlihazırda 16 belediyemiz gasbedildi. Kendisine herhangi bir tebligat
dahi yapılmayan Kızıltepe Belediye Eş
Başkanımız sabah belediyeye gittiğinde belediyenin karakola
çevrildiğini görüyor. Dün gece itibarıyla bir süredir gözaltında
olan İpekyolu Belediye Eş Başkanlarımız Azim Yacan ve Şehzade
Kurt tutuklandı. Kayyum atamaları iktidar tarafından meşru
gösterilmeye çalışılsa da tamamen keyfiyetle halk iradesinin
gasbından başka bir şey değildir, talandan başka bir
şey değildir. Nitekim, kayyum yolsuzlukları âdeta
tescillenmiştir. Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler
sırasında Komisyon üyesi vekilimizin bir sorusu üzerine verdiği
cevapta Sayıştay Başkanı Baş şöyle demiştir:
2017 yılında 31 müzekkerenin tamamına yakını kayyum
atanan belediyelere ilişkin suç duyurularıdır. Tekrar kayyum
atanan belediyelerimizde yine aynı icraatların
gerçekleşeceği açıktır.
Değerli arkadaşlar, partimize dönük
baskıları sürekli burada gündeme getirmeye
çalışıyoruz. Son günlerde de kadınlara yönelik
saldırılar fazlasıyla artmış durumda. Geçtiğimiz
hafta Van ve Ankarada onlarca kadın arkadaşımız
gözaltına alındı. Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olan 25
Kasım yaklaşırken gerçekleşen bu gözaltı ve
tutuklamaların kadınların susturulmasından başka bir
amacı yoktur. İktidar bilmelidir ki kadınlar, bu zihniyeti
kayyumlardan, eş başkanlık sisteminin hedef gösterilmesinden,
İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkımızın
gasbedilmesinden biliyorlar, iktidar ve ortağının
politikalarına boyun eğmeyeceklerini en iyi bu isimler biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Yine, gençliğe
yönelik gözaltı furyası devam ediyor. Geçen hafta sonu
İstanbulda yapılan ev baskınlarında tamamı HDP
Gençlik Meclisinden 36 arkadaşımız gözaltına alındı.
Şu an Vatan Emniyette tutulan gençlere çıplak arama
dayatıldı. Gençler bu dayatmaya karşı açlık grevine
başladı. Ters kelepçeli olarak adliyeye getirilen Gençlik Meclisi
üyelerimizin gözaltı süreleri dört gün uzatıldı. Gençlik Meclisi
üyelerimizin tamamı adliyedeki beyanlarında kötü muameleye maruz
bırakıldıklarını ifade etti. Gözaltında bulunan
gençlerden Metin Yılmazın adliyeye götürüldükten sonra
getirildiği emniyette çıplak aramayı reddettiği için
kamerasız bir odada işkenceye maruz
bırakıldığı ve şu an yürümekte
zorlandığı ortaya çıktı. Avukatlar, sağlık
raporu için hastaneye götürülen gençlerin sevki sırasında
kelepçelerin aşırı sıkılmasından dolayı bileklerinde morluklar
oluştuğunu aktarıyor. Rapor almak isteyen gençlerin doktor
tarafından odadan çıkarıldığı belirtiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayalım lütfen
Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Türkiye işkenceye
sıfır toleransından her yerden işkenceye dönüştü.
Gençlerden elinizi çekin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay.
24.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, vefat eden
Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı, eski
Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala Allahtan rahmet
dilediğine, devlette, siyasette ve toplumsal yaşamda tefessüh süreci
yaşandığına, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık
Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşma yapan Sağlık
Bakanının salondaki bürokratlar tarafından alkışlanması
olayının tekerrür etmemesi adına gerekli uyarıların
yapılmasını talep ettiklerine, 10 Kasım Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın yaptığı konuşmaya ve
Anıtkabirdeki devlet töreni sırasında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana iltifat sloganları atılmasına
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Diğer mevkidaşlarımın da
bahsettiği gibi, biz de Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Grubu olarak, devlet, siyaset ve hukuk insanı, mümtaz
şahsiyet Mümtaz Soysalı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Merhuma Allahımdan rahmet diliyorum, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
eskiden devletin bir adabı vardı, eskiden devlette, kamuda liyakat
vardı, eskiden gelenek ve görenekler vardı. Türkiyede gerçekten hem
devlette hem siyasette hem toplumsal yaşamda bir tefessüh süreci
yaşıyoruz, bir çürüme süreci yaşıyoruz. Buna çok üzülüyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık
Bakanlığımızın bütçesi görüşülüyor. Sayın
Sağlık Bakanı bir konuşma yapıyor ve salondaki
bürokratlar, Sayın Bakanın konuşması tamamlandıktan
sonra, sanki bir stadyumdaymış, bir gazinoda güzel şarkı
söylemiş bir sanatçıyı, bir tiyatroda muhteşem bir oyun
sergilemiş bir oyuncuyu alkışlar gibi Sayın Bakanı
alkışlıyorlar. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk defa
yaşanan bir kepazeliktir. Bu konuda en azından bundan sonra bu tür
olaylara meydan verilmemesi noktasında yüce
Başkanlığınızı ve bütçe nedeniyle Meclise gelen
bakanlara, Başkanlığınız
aracılığıyla, bundan sonra bunun tekerrür etmemesi
adına gerekli uyarıların yapılmasını Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak talep etmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Benzer olaylarla
tekrar karşılaşırsak, biz orada gerekirse Meclisin şan
ve şerefini korumak adına müdahale de ederiz. Meclis, her şeyin
ve herkesin üstündedir. Meclise gelen bürokratın, bakanını ne
kadar severse sevsin, bakanı ne kadar iyi bir konuşma
yapmış olursa olsun -o ayrıca tartışılır-
böyle bir tezahürat ve alkışlama hakkı yoktur, olamaz.
Tabii, biraz önce söyledim: Eskiden var olan bir
sürü güzelliği kaybettik. Sayın Başkan, bu millet öyle bir
millet idi ki -ki hâlâ milletimiz öyle- arabamızla
mezarlığın kenarından geçerken arabada, radyoda bir müzik
çalarsa onu kapatırdık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mezarlığın
yanından geçiyoruz, bir saygımız olsun. diye düşünürdük.
Ama şimdi, maalesef, kabir başında, mezar başında,
bindirilmiş kıtaların Anıtkabir meydanında slogan atmaları;
Türkiye Cumhuriyetinin kurtarıcı ve kurucusunu anarken ondan
bahsetmeyip mevcut Cumhurbaşkanına iltifat sloganları
atmaları da bugün Plan ve Bütçede yaşanan kadar nezaketsiz ve edepsiz
bir olaydır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım lütfen.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Burada, tabii,
asıl merak edilmesi gereken şudur: O esnada, devlet töreninin
yapılacağı esnada orada bulunması gerekenler belliyken;
sembolik olarak okullar, devlet erkânı ve askerî mensuplar, yüksek
yargı mensupları orada olması gerekirken, kabri ziyaret etme
gereği duymayan, Erdoğan lehine dakikalarca tezahürat sloganı
atıp orayı terk edenlerin; milletvekillerimiz Anıtkabire
arabalarıyla sokulmamışken, milletvekillerimiz 2 kilometre
yürürken -yürürler, 200 kilometre de yürürler ama- ilgisiz birçok
bürokratın arabasıyla girdiği yere Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri arabayla sokulmuyorken kimi holiganların oraya kim
tarafından, nasıl sokulduğunun hesabını da ya
Anıtkabir Komutanlığı ya Millî Savunma
Bakanlığı bu aziz millete ve yüce Meclise vermek
zorundadır.
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanımızın
10 Kasımlarda Atatürke yönelik geriye dönük de yüksek reflekslerini
bilirdik. Son zamanlarda da Sayın Cumhurbaşkanının
Atatürke olan sevgisi, şükran ve minnet duygusu sanıyorum herkes
gibi, millet gibi, 82 milyon gibi oluyor diye de bir umudumuz
artmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitiriyorum.
Ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Sayın
Cumhurbaşkanı, gene bu 10 Kasım günü Osmanlıyı
önceleyen, Atatürkün eleştirilebileceği bir tartışma
zeminine kendisi de birinci eleştiriyi yaparak bir altyapı
oluşturacak konuşma yaptı.
Sayın Başkan, hiç şüphesiz, tarih de
tarihî şahsiyetler de eleştirilir, ben eleştirilmez demiyorum
ama siz 10 Kasımda bunu yaparsanız, toplumu
Osmanlıcı-cumhuriyetçi seçeneklerine zorlarsanız, bir, bu
yakışık almaz; ikincisi, niyetinizin fitne fesat ve nifak
olduğunu herkes görür. Bu yüzdendir ki bu 10 Kasım, bundan öncekilere
göre, Gazi Mustafa Kemal Atatürke karşı, 82 milyon, Türkiyenin
780.500 kilometrekaresinin her metrekaresinde dokuzu beş geçe Ataya
saygısını göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım,
bağlayalım sözlerimizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben,
Cumhurbaşkanının 10 Kasımdaki Mustafa Kemal Atatürkün
yanlış yapmış olabileceği sözünün topluma fitne fesat
ve nifak tohumu ekmekten başka hiçbir işe yaramayacağını
düşünüyorum, partimizin de kanaati böyledir. Bundan büyük üzüntü
duyduğumu, bunun Cumhurbaşkanımıza
yakışmadığını bu vesileyle Genel Kurulda beyan
etmiş olalım istedim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın Plan ve
Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanının konuşması
sırasında gerçekleşen olayı Meclis Başkanlık
Divanı olarak değerlendireceklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda
gerçekleşen olayla ilgili talebinizi not aldım, Meclis
Başkanı ve diğer başkan vekilleriyle
paylaşacağım, değerlendirmelerimiz size
yansıtılacaktır mutlaka.
Teşekkürler.
AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın
Bülent Turan, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mevlid-i Nebi Haftasına,
vefat eden Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı,
eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysala, 12 Kasım Düzce
depreminin 20nci yıl dönümü vesilesiyle Düzce, Bolu ve Erzincan
depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlara ve 10 Kasım
şehit edilişinin 3üncü yıl dönümünde Derik eski Kaymakamı
Muhammed Fatih Safitürk'e Allahtan rahmet dilediğine, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın Plan ve Bütçe Komisyonunda yaşanılan
olayla ilgili ifadelerine ve Meclisin mehabetine, usulüne uygun olmayan her
türlü eylemin karşısında olduklarına,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın 10 Kasımdaki
sözlerinin Atatürkün şahsına değil, geçmişimize,
tarihimize kin kusanlara yönelik olduğuna ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İyi bir hafta olmasını ümit ediyorum.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti
Peygamberimizin dünyayı teşrif ettikleri gün olan Mevlidi Nebi
Haftasına, kandiline hep beraber ulaşmanın
bahtiyarlığını yaşadık. Bir kez daha milletimizin
ve tüm İslam âleminin Mevlit Kandilini tebrik ediyorum. Hazreti
Peygamberimize salat ve selam gönderiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
17 Ağustos depreminden üç ay sonra Düzcede 12 Kasım 1999da meydana
gelen 7,2 büyüklüğündeki depremin üzerinden yirmi yıl geçti. Maalesef
Düzcede 710, Boludaysa 48 insanımızı kaybettik. Yine, 12
Kasım 1941 tarihinde Erzincanda 40 bin vatandaşımızın
hayatını kaybettiği bir deprem oldu. Depremde kaybettiğimiz
tüm vatandaşlarımıza tekrar Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mardinin Derik Belediyesine Başkan Vekili olarak atanan
ve 10 Kasım 2016da makamında uğradığı alçak
terör saldırısında şehit olan Kaymakamımız
Muhammed Fatih Safitürk'ü de şehadetinin 3üncü yıl dönümünde
rahmetle ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün hayatını kaybeden, akademi ve siyaset
dünyamızda önemli çalışmalarda bulunmuş önemli isimlerden
eski Dışişleri Bakanlarımızdan Profesör Mümtaz
Soysala da Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Engin Beyin az önce Plan ve Bütçeyle ilgili ifade ettiği
iddiasını biz de incelemeye değer bularak az önce Sayın
Başkanla görüşme imkânı bulduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Beyin ifade
ettiği gibi, çok sayıda olmayan, belki de Meclis tecrübesi eksik
olan, ilk kez gelen birkaç bürokratın maalesef öyle bir
yaklaşımı olmuş; Sayın Başkan da gerekli
müdahaleyi yapmış, yerine getirmiştir. Meclisin mehabetine,
usulüne uygun olmayan her türlü eylemin karşısındayız, buna
da izin vermemek gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yine az önce Sayın Grup Başkan Vekilinin âdet üzere
her konuşmasında Cumhurbaşkanımıza nasıl bir
sataşma yaparım yaklaşımından sonra şunu ifade
etmek isterim: Sayın Cumhurbaşkanımızın 10
Kasımdaki konuşmasında ifade ettiğini aslında
milletimizin kahir ekseriyeti yakinen anladı; hissettim.
Cumhurbaşkanımızın sözleri, geçmişimize, tarihimize
kin kusanlaradır oysa geçmiş de bizim, gelecek de bizim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Cumhuriyete faydası
olmayanlara, Atatürk maskesi takarak bu millete husumet besleyenleredir
Sayın Cumhurbaşkanın ifadeleri, yoksa Sayın
Başkanın ifade ettiği gibi Atatürkün şahsına
değildir.
Tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19 milletvekilinin, aynı
şartlarda emekli olan vatandaşlar arasında meydana gelen ücret
farklılıklarının araştırılması, sosyal
güvenlik prim gün sayısı artışına rağmen emekli
maaşlarında düşüş sorununa çözüm bulunması
amacıyla 5/8/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/1707) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/11/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından "Aynı şartlarda emekli olan
vatandaşlarımız arasında meydana gelen ücret
farklılıklarının araştırılması, sosyal
güvenlik prim gün sayısı artışına rağmen emekli
maaşlarında düşüş sorununa çözüm bulunması
amacıyla 2/8/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 12/11/2019 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Evet, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu konuşacaktır.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Kabukçuoğlu, süreniz beş
dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkanım, değerli
üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elimde 2 tane fotoğraf var. Birisi,
gençliğinde çok çalışmış ve emekli olduktan sonra
huzur içinde olan bir çift. Bir diğeri de, bunlar da bizim garibanlar.
Gençliklerinde çalışmışlar, emekli olmuşlar ama geçim
yok, dirlik yok, bunalım içerisinde, yokluk içerisinde
kıvranıyorlar.
Dünyada sosyal güvenlik sistemleri,
çalışırken ödenen primler oranında emekli maaşı
ödenmesini ve aktif sigortalılık süresinin uzun tutulmasını
teşvik eder. Böylece ne kadar çok prim öderseniz o kadar emekli aylığı
alırsınız. Sosyal güvenlik sistemi, daha çok çalışan,
refah içinde yaşamak isteyen emeklilikler üzerine kurgulanır.
Sosyal güvenlik sistemimizde 1999 ve 2008
yıllarında yapılan iki ayrı düzenlemeyle aylık
bağlama oranları düşmüştür. Hesaplama yöntemi
değişmiş, emekli olan vatandaşımız, ciddi
zararlara uğramış bulunmaktadır. Nitekim 2002
yılında ortalama asgari emekli aylığının asgari
ücrete oranı yüzde 132 iken, 2017 yılında bu oran yüzde 96ya
düşmüştür. Halen ülkemizde asgari ücretin yarısı kadar maaş
alan emekli vatandaşlarımız vardır. 2019 yılında
asgari emeklilik maaşının 1.000 Türk lirası olması,
övünülecek değil, üzülünecek bir durumdur.
Son düzenlemeyle gelen, çalıştıkça
emekli maaşının düşmesi uygulaması, sigorta prim
gününü dolduran vatandaşlarımızın bilinçli olarak sistemden
çıkarılmasına neden olmaktadır. Zaten ülkemizde 2,5
çalışana 1 emekli düşerken, 4,5 milyon kayıtlı ve bir
o kadar da kayıtsız işsizle dünya ortalamasının çok
altındayız. Yanlış politikalarla sosyal güvenlik sistemi,
içinden çıkılamaz bir noktaya getirilmiştir. Meclisimizde
kurulacak bir araştırma komisyonuyla sosyal güvenlik sistemimizdeki
yanlışların araştırılması, özellikle
devletin sosyal koruması altındaki bu kesimimizin refahını
artıracak tedbirlerin araştırılması, görevimizdir;
milyonlarca insanımız bizden bunu beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin
sorunları sadece maaşla da sınırlı değildir. 2000
sonrası emekli olan vatandaşlarımızın intibak sorunu
hâlen devam etmektedir. Yaşlanınca, hastalık sahibi olunca en
azından sağlığım garanti altında olsun. diye
prim ödeyen emeklilerimizden sağlıkta katkı payı
alınması da ayrı bir garabettir.
Bir diğer husus, emeklilerimizin dörtte 1inin
ev sahibi oluyor olmasıdır. Sosyal konutta vatandaşlara hizmet
olsun diye kurulan Toplu Konut İdaresi, sosyal konut yapmak yerine, lüks
konutlara yönelmiş olup dar gelirli vatandaşlarımızın
problemiyle ilgilenmez hâle düşmüştür.
Emekliler Derneği Genel
Başkanının da belirttiği gibi: Bir devletin haysiyeti,
gururu, insanına, emeklisine, işçisine verdiği mutluluk
kadardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kabukcuoğlu.
Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İYİ PARTİnin emeklilikle ilgili
gündeme getirmiş olduğu bu problem, gerçekten oldukça ciddi bir
problem. Ciddi bir problem çünkü aşağı yukarı 8 milyon
insanı ilgilendiren bir problem, ki bu, az bir rakam değil. Gerçekten
de bu insanlar, tuhaf bir durumda kalıyorlar. Ya çalışabilecekleri
hâlde çalışmayıp evde oturup emekliliği bekliyorlar ya da
eğer çalışıyorlarsa da patronlarından kendilerini
sigortalı yapmamalarını istiyorlar çünkü
çalıştıkça neredeyse emekli maaşı azalmaya
başlıyor. Şimdi, bu durumda bu bir sıkıntı, bir
sorun ve bunun bence -anladığım kadarıyla- asıl ortaya
çıkış biçimini kayıt dışılık diye
belki ifade etmemiz lazım. Çünkü insanlar sigortalı oldukları
zaman maaşlarının düşeceğini hissettiklerinden
dolayı kayıt dışı kalmayı tercih edebiliyorlar.
Biliyorsunuz ki Türk ekonomisinin en önemli
sorunlarından bir tanesi kayıt dışılıktır ve
bu, kayıt dışılık meselesini de ilgilendirdiği
için bu önergenin bence de araştırılması gerekiyor çünkü 8
milyon insanımızı ilgilendiren böyle bir konuyu anlamamız
lazım. Nedir problem? Problem, esas itibarıyla, 2008
yılında sosyal güvenlik sisteminde yapılan reformlardan
kaynaklanıyor. 2000den önce başka bir sistem uygulanıyordu,
2000-2008 yılları arasında başka bir sisteme geçilmişti,
2008den sonra da yine başka bir sisteme geçilmişti,
dolayısıyla da 3 ayrı emeklilik hesabı bir bakıma
yapılmak durumunda kalınıyor.
Sosyal güvenlik sisteminin bu hâle gelmiş
olması, yeniden düşünmemizi ve gerçekten daha temelli, daha
yapısal bir reformu gündeme getirmemizi gerektiriyor. Ama her şeyden
önce, sosyal güvenlik sistemimizin bu meselesiyle ilgili bu araştırma
önergesini desteklememiz ve bu araştırma önergesi çerçevesinde
konuşabilmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Kani Beko konuşacaktır.
Buyurun Sayın Beko. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KANİ BEKO (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emekli
maaşlarıyla ilgili almış olduğum söz, gerçekten,
yapmış olduğumuz araştırmalar içerisinde çok vahim bir
tabloyla karşı karşıya kaldığımızın
ifadesidir.
Bugün, baktığımızda, Türkiyede
emekli kardeşlerimizin 248 bine yakını -maalesef, üzülerek
söylüyorum- 1.000 TL maaş almaktadır. 248 bin emekli kardeşimiz
1.100 TL maaş almaktadır. 220 bin emekli arkadaşımız
da 1.100 TL ile 1.200 TL arasında maaş almaktadır. 6 milyon 850
bin emekli 2.000 TLnin altında maaş almaktadır.
Sevgili milletvekillerim, bugün Türkiyede 12
milyona yakın emekli arkadaşımız var. 12 milyona yakın
emekli arkadaşımızın 8 milyonu, maalesef, açlık
sınırının altında maaş alarak yaşamaktadır.
5 milyona yakın emekli, ikinci işte çalışmakta ve bazı
emekli kardeşlerimiz de yeniden iş aramaktalar. Bunlarla birlikte,
Türkiyedeki emekli kardeşlerimiz, insan olmaktan kaynaklanan temel
ihtiyaçlarını giderebilecekleri, hak ettikleri bir maaşı
talep etmektedirler.
Sevgili arkadaşlarım, değerli
kardeşlerim; Avrupa standartlarına baktığımızda,
Avrupada emekli kardeşlerimizin sendikaları var ve o
sendikaların bir de federasyonları var. Yani sarayın iki
dudağı arasındaki 12 milyon emekli, sadece insan olmaktan
kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir maaş talep
etmiyorlar; emekli kardeşlerimiz de Avrupada olduğu gibi, ekonomik,
demokratik, siyasi, sosyal haklarını sendikaların yetkileriyle
talep etmektedirler.
Değerli arkadaşlarım, sevgili
kardeşlerim; bugüne geldiğimizde -maalesef, üzülerek söylüyorum-
Türkiyede emekli olan kardeşlerimizin,
arkadaşlarımızın ve ağabeylerimizin çok zor
koşullarda yaşadıklarını hepimiz biliyoruz.
Akşamları hava karardıktan sonra siz pazar yerlerine gidin, o
pazar yerlerinde kendisini kimseye göstermeden pazar
artıklarının nasıl toplandığını, 1.000
lira maaş alan emeklileri orada göreceksiniz.
Bunlarla birlikte, son olarak şunu söylemek
istiyorum: 2000 yılı öncesi ve 2000 yılı sonrası
emekli olan arkadaşlarımıza bağlanan maaşı bir
türlü anlatamadınız, biz de bunları anlayamadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerimizi bağlayalım
Sayın Beko.
KANİ BEKO (Devamla) 2000 yılı
öncesi maaş alanlar ile 2000 yılı sonrası maaş
alanların arasındaki maaş farkını gasbettiniz. Bu, hem
eşitsizlik hem de Anayasaya aykırı olduğundan dolayı
mutlaka ama mutlaka bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz intibak
yasasını çıkarmalıyız. Emekli
arkadaşlarımızın hak ettikleri, insan olmaktan kaynaklanan
temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir maaşı bu Meclisten
çıkarmamız gerektiği inancındayım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Beko.
Öneri üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Orhan Yegine ait.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; aziz milletimizi
ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ Grubunun vermiş olduğu öneri hakkında
konuşmak üzere söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Milletimizden yetkiyi aldığımız
günden bugüne, her zaman milletimizin sorunlarıyla, talepleriyle
ilgilenmek ve bu sorun ve taleplerin önündeki engelleri ortadan kaldırmak,
çözüme kavuşturmak üzere büyük bir gayreti ortaya koymuş bir
hareketiz hamdolsun. Bu sebeple yaptığımız birçok
düzenlemenin yanında, iktidara gelince ilk yaptığımız
işlerden bir tanesi de emeklilerimizin sorunlarıyla ilgilenmek ve
standartlarını yükseltecek düzenlemeleri hayata geçirme gayreti
olmuştur. Bu alanda çok önemli reformları hayata geçirdik.
Bugüne kadar emeklilerimiz için
yaptıklarımızdan bazılarını hızlıca
sayarsak daha önce başvuru sonrası aylarca süren emekli
aylığı bağlanma süresini bugün hamdolsun on beş güne
indirmeyi başarmış; emeklilerimize yapılan ödemelerin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında toplam bütçe
içerisinde yüzde 4,8ken bu oranı 2018 yılında yüzde 6,75e
çıkaracak düzenlemeleri, zamları yansıtmış bulunmaktayız.
Emeklilerimize Ramazan ve Kurban Bayramlarında biner TL bayram ikramiyesi
veren düzenlemelerden emeklilerimizin promosyon almalarını,
yaklaşık 4 milyar TLlik bir kaynağın
dağıtılmasını sağlayan düzenlemelere,
doğumla Türk vatandaşı olup daha sonra
vatandaşlığını kaybedenlere Türk vatandaşı
olarak geçirdikleri süreleri borçlanma hakkına kadar, vefat eden
sigortalılarımızın 65 yaşından büyük, muhtaç
durumda olan anne ve babalarına hiçbir şart aranmaksızın
maaş bağlanmasına kadar birçok düzenlemeyi yaptık.
Bunların dışında, vakit darlığından
dolayı değinemediğim daha birçok iyileştirme
yapıldı bu alanda.
Kıymetli milletvekilleri, bugün her duruma
itiraz ederek yetersiz olduğunu söyleyenler, Türkiyenin nereden nereye
geldiğine bence iyi bakmalıdırlar. O dönemde, verilen üç
kuruş emekli maaşını almak için bile banka önlerinde
geceden sıraya giren hatta o sıralarda hayatını kaybeden
insanlarımızın, emeklilerimizin çektiği çileleri bitiren
düzenlemeleri kendi dönemlerinde yapılmış düzenlemeler sanmamalılar.
Bunların hepsi ve benzerleri tarih oldu hamdolsun.
Grup önerisinde prim gün sayısını
doldurup yaşı bekleyenlerin ilave çalışılan her
yıl için emekli aylığının
azaldığını belirtiyorlar. Emeklilik sisteminde
sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için 1999 ve 2008
yıllarında 2 reform süreci yaşanmıştır.
Sigortalıların kazanılmış haklarının
korunması için emekli aylıkları, hizmetlerinin geçtiği
dönemlerde geçerli olan aylık bağlama sistemleri esas alınarak
hesaplanmaktadır. Bu nedenle günümüzde 8/9/1999 tarihi ve öncesi birinci
dönem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayalım
sözlerimizi Sayın Yegin.
ORHAN YEGİN (Devamla)
9/9/1999 ila 1/10/2008
tarihleri arası ikinci dönem ve 1/10/2008den sonrası üçüncü dönem
olmak üzere üç farklı dönem bulunmaktadır. 2008 sonrası
kurgulanan sistem kendi içinde tutarlıdır ve
çalıştıkça aylıkların düşmesi bir yana, tam
aksine sistemde kaldıkça aylıklar yükselmektedir. Ancak, söz konusu
düzenlemeler arasında aylıklar
karşılaştırıldığında
farklılık gözükmektedir. Bu farklılaşmanın temel
nedeni, 2008 yılında yapılan düzenleme değil, 2008den önce
1999 yılında ve 1999dan önceki sistemlerin
farklılığı ve o dönemlerde geçen çalışma
sürelerinin, aylık bağlama oranlarının veya asgari
aylık katkı oranlarının
farklılığıdır.
Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminde en
önemli şey sürdürülebilirliği sağlamaktır. 1999
yılında bu düzenlemeyi yapanlar, 1992 yılında yine o
sistemde yapılan yanlışlığın bedeli olarak ondan
sonraki sigortaları ödetmek için onu yaptılar. Bugün, 2008
yılında bir düzenleme yaptık ve on bir on iki yıldır
hiç dokunmadığımız bir düzenlemeyle devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Yegin.
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım
topluyorum.
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde,
gelişmiş ülkelerde bile her beş yılda 1 emeklilik
sistemiyle oynanıyor.
Son cümlemiz şudur: Hep beraber el ele
vereceğiz, kaynaklarımızı hep beraber
çoğaltacağız, imkânlarımızı hep beraber
büyüteceğiz; kuru muhalefet yapmayacağız, birbirimize kuru
karşıtlık yapmayacağız, hep beraber gerekli
düzenlemelerin altına imza atıp memleketi büyütüp bu büyümeden dar
gelirli, emekli, asgari ücretli kim varsa öğrenci, yaşlı,
herkese bunları yansıtacağız, hep beraber.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yegin.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulan tarafından, ekonomik krizin nedenlerinin ve krize
bağlı intiharların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 12/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Kasım 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/11/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
12 Kasım 2019 tarihinde Mersin Milletvekili
Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan tarafından verilen 4169 grup
numaralı ekonomik krizin nedenlerinin ve krize bağlı
intiharların tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 12/11/2019 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki konuşacak.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Türkiyede bir ekonomik çöküş
yaşanıyor. Bu çöküşün önüne geçilmesi, ekonomik krizin
nedenlerinin ortaya çıkarılması ve önlemlerin alınması
amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını
öneriyoruz.
Biliyorsunuz, TÜİK her ayın
başında enflasyon rakamlarını açıklıyor, en son
ekim ayı enflasyonu açıklandı: Yüzde 8,55. Fakat ekonomiyle
uğraşanlar bunun geçici olduğunu, mevsimsel etki nedeniyle 8,55
olduğunu; kasım, aralık ayında enflasyonun yine yüzde 10un
üzerine çıkacağını söylüyorlar.
Bu enflasyon rakamları belirlenirken sepette
418 tane mal ve hizmet var, enflasyon bunlardaki fiyat artışı
esas alınarak belirleniyor. Bunun önemli bir bölümünü, 418 kalemden
133ünü gıda ve alkolsüz içecekler oluşturuyor. Bu 133 kaleme
gıda enflasyonu deniliyor. Peki, bu mutfağı ilgilendiren
gıda enflasyonu oranı kaç? Yüzde 31. Yani halkı doğrudan
ilgilendiren enflasyon yüzde 31. Eylül ayında elektriğe zam
yapıldı, ne kadar? Yüzde 15. Son bir yılda elektriğe yüzde
60,9; doğal gaza yüzde 52; akaryakıta yüzde 30 zam yapıldı.
Sanayide üretimin temel girdilerinden olan elektrik ve doğal gaza
yapılan zam oranı yüzde 57,8e ulaşmış durumda. Bu ne
demek? Sanayide üretim kapasitesinin düşmesi demek, vardiya
sayılarının azalması demek ve bunun sonucunda da
işçilerin işine son verilmesi demek.
Enflasyon yüzde 8,5. diyorsunuz Yüzde 10un
altına düştü. diyorsunuz Ekonomi iyiye gidiyor. diyorsunuz ama
2019 yılı yeniden değerleme oranı ne kadar: Yüzde 22,58.
Bu, ne demek? Trafik harcı ve cezalarına yüzde 22,58 zam
yapılacak. Bu, ne demek? Pasaport harçlarına yüzde 22,58 zam
yapılacak, emlak vergisine yüzde 22,58 zam yapılacak. Hani enflasyon
düşmüştü? Hani enflasyon yüzde 8,5tu? Olsun.
İşsizlik oranı ne kadar? Yüzde 14.
Üniversite mezunu işsizlerin oranı ise yüzde 25 civarında yani
üniversite mezunlarının her 4ünden 1i işsiz. Yine, ekonomiyle
uğraşanlar, eğer böyle giderse çok kısa sürede
işsizlik rakamının yüzde 20ye ulaşacağını
söylüyorlar. Benim milletvekili olduğum Batmanda işsizlik oranı
yüzde 27 ve yoksulluk diz boyu.
Kamuoyu araştırmalarında halka En
büyük sorun nedir? diye soruyorlar, herkes hemen hemen aynı
yanıtı veriyor: Ekonomi ve işsizlik.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte ne
olacaktı: Ekonomi uçuşa geçecekti. Evet, uçuşa geçti ama
tepetaklak.
Ekonomik krizin sosyal yansımalarından
birisi de ödeyemediği borçları ve işsizlik nedeniyle intihara
yönelen yurttaşlarımızın sayısındaki
artış. Geçen hafta, on beş yıldır aynı evde
yaşayan 50li yaşlarda 4 kardeşin dramatik biçimde intihar
etmesine hep birlikte tanık olduk. Bu 4 kişinin intiharından sonra
bazı şeyler öğrendik. Bakkala borçluydular, manava borçluydular,
BEDAŞ birkaç saat sonra gelip elektriklerini kesmişti. Ayrıca,
evi geçindiren, müzik öğretmeni olan Oya Hanımın ise
maaşında birden fazla haciz vardı.
İstanbul Fatihte yaşanan bu intihardan
sonra yine dramatik bir intihar vakasıyla Türkiye uyandı,
sarsıldı. Bir baba, yine ekonomik nedenlerle önce
çocuklarını ve eşini zehirledi, ardından da intihar etti.
Evet, ekonomik kriz, artık yurttaşları intihara sürüklüyor.
Lütfen bir gün semt pazarlarına gidin. Ama ne
zaman? Akşam semt pazarlarının
dağıldığı saatte. Onlarca aile göreceksiniz, onlarca
aile. Çöpe atılmış o sebze-meyvelerin içerisinde yenilebilecek
olanları ayıklamaya çalışan onlarca aile. Fark etmez, en
lüks semtteki semt pazarında da en yoksul mahalledeki semt pazarında
da bunu göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Pek çok şehirde ışıklarda
dilenen, her ışıkta dilenen kadınlar, her
ışıkta üç kuruş için cam silmeye çalışan çocuklar
göreceksiniz. Peki bu intiharların yanında, bu ekonomik krizin
yanında iktidar ne diyor? Hiçbir şey. Ekonomi toz pembe! Ama çok kötü
bir laf ediyor iktidar, diyor ki: İtibardan tasarruf edilmez. Tam da
tasarruf edilmesi gereken bir dönemde saraylar yaptırmaya devam ediyor,
uçaklar almaya devam ediyor, lüks araçlar almaya ve kiralamaya devam ediyor.
Çıkın bir gün
Çıkın
dediğim, zaten çıkıyoruz, hepimiz görüyoruz, Meclisin önünde
onlarca lüks araç var. Markalarını söylemeye gerek yok. Lütfen sorun,
bunların her birinin Meclise, bütçeye maliyeti ne kadar? Her bir tanesinin
görevlisiyle beraber 30 bin TL civarında; bir tane aracın, tek bir
aracın Meclise maliyeti 30 bin TL civarında. Neredeyse 15 tane asgari
ücret yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aylık.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Aylık, elbette aylık, elbette aylık.
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
baba, eşini ve çocuklarını zehirleyerek intihar ediyorsa lütfen
itibardan tasarruf edin. 4 kardeş, eğer yoksulluk, borç nedeniyle
intihar ediyorsa lütfen itibardan tasarruf edin. Çocuklar dileniyor, cam siliyorsa
lütfen itibardan tasarruf edin. Esnaf borç nedeniyle kendisini yakıyorsa
lütfen itibardan tasarruf edin. Yurttaşlarımız yatağa aç
giriyorsa lütfen itibardan tasarruf edin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tiryaki.
Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak konuşacaktır.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
HDPnin önergesi üzerinde söz aldım. Konu son
derece önemli, ağır bir toplumsal travmanın
yansımasının araştırılması isteniyor burada
ve bunun için de duyarlı olmanızı bekliyoruz.
Son yaşanan olaylara biraz önce sayın
vekil değindi. Son olaylar aslında buz dağının
üstündeki değil, altındaki işaretleri hepimize gösteriyor.
Burada o kadar önemli travmalar, toplumsal travmalar yaşanıyor ki.
Bunun temelinde ekonomi var arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde
Antalyada yaşanan, ondan önceki hafta İstanbulda yaşanan ve
daha öncesinde kendisini yakan, çocuğuna pantolon alamadığı
için intihar eden o kadar çok insan var ki hiçbirimiz bunları
dinlemiyoruz. Bu siyasi bir konu değil arkadaşlar. Hiç olmazsa bir beş
dakikamızı, on dakikamızı ayırıp kendi kendimize
kaldığımız zaman neden insanlar bu noktaya geldiler, neden
insanlar kendilerini yakıyorlar, neden insanlar intihar ediyor,
bunları oturup değerlendirmemiz lazım ve bunun temelinde
ekonominin olduğunu, geçinememe durumunun söz konusu olduğunu
hepimizin bir kere daha dönüp düşünmesi lazım.
Bizlerin böyle büyük ekonomik
sıkıntıları yok, buradan bir maaş alıyoruz ama
Türkiyedeki işsiz rakamına baktığınız zaman
yüreğiniz cız ediyor. Şu anda geniş tanımlı
işsizlik Türkiyede 8 milyon. Bakın, şöyle bir rakamlara
baktığınız zaman zaten görüyorsunuz: 8 milyon işsiz.
Bir eve bir maaş giriyor, o da işinden olmuş. Şimdi turizm
sezonu bitiyor, tarım sezonu da bitti. Mevsimlik işsizlik,
biliyorsunuz, Türkiyede kış aylarında patlar. Bugünden sonra
-bu rakamların hepsinin üzerinde- milyonlarca insan işsiz kalacak.
Onun için oturup, burada bunları değerlendirip ülkenin gerçek
gündemine yani ekonomiye dönmemiz gerektiğini bir kere daha buradan ifade
etmek istiyorum.
Reel sektörün durumuna bakıyorsunuz ki son
derece önemli; lokomotiftir, yeni yatırımlar yapılır,
istihdam sağlarsınız; yeni yatırımlar
yapılır, yeni iş alanları açılır, işsizlere
iş bulursunuz, üniversite öğrencinize, nitelikli, yetişmiş
üniversite öğrencinize iş bulursunuz ve bunların hiç olmazsa
ülkeyi terk edip gitmesine engel olursunuz. Ama bugüne kadar yapılan
şu: Sadece rant gözüyle baktığınız ülkeyi beton
yığınına çevirdiniz. Bundan vazgeçip sanayi üretimine,
imalat sektörüne destek vermeye yönelmiş olsaydınız
zamanında, bugün bunların hiçbirini tartışmıyorduk.
1 Ocak-31 Ekim 2019 tarihleri arasındaki son
rakamlara, istatistiklere şöyle bir baktık, 91 bin esnaf iflas
etmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bağlayalım Sayın
Budak, buyurun.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Bakın, geçen
yıl döviz hareketlerinden sonra inanılmaz bir konkordato
başlamıştı, şimdi tekrar başladı. Elli
yıllık, altmış yıllık firmalar konkordato talep
ediyorlar. İflas edenleri bilmiyoruz, iflas edip şirketini
kapatanları bilmiyoruz. Konkordato aynı zamanda, ona mal üreten,
tedarik sağlayan birçok alacaklıyı da yerle bir ediyor. E,
dolayısıyla bu işsizliği ve arkasından gelen bu
felaketleri ve arkasından gelen intiharları başka yerde aramaya
gerek yok, biz Mecliste bunları tartışmak durumundayız,
Mecliste bu konuları gündeme getirmek durumundayız.
Bakın, bir de şu son iki aydır,
artık Maliye Bakanlığı ne yapacağını bilemez
durumda, elektronik haciz yoluyla insanların hesaplarına haciz
gönderiyor. Bugün bir ödemesi var esnafın, bakıyor, hesabında
para yok. Bu sabah yine gerçekleşti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Efendim, hemen
toparlıyorum.
BAŞKAN Son bir kez
Lütfen
bağlayalım.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Geçen ay 3,3
milyon kişiye, bu sabah da 1,5 milyon kişiye e-haciz uygulaması
yapıldı, e-haciz yoluyla hesaplarına haciz geldi. Şimdi,
saraydan bakıldığı zaman sanıyorum şöyle
zannediliyor: Herkes hesabını kitabını biliyor, parası
da var, bunu götürüp vergilerini ödeyebilir. Öyle bir şey yok. Şu
anda gecikmelere vade farkı olarak devlet yüzde 2 faiz alıyor.
Bankalarda yüzde 12-13 civarında faiz var, faizler düştü. Herhangi
bir esnaf ya da sıradan bir vatandaş yüzde 2 faize gidip de borcunu
ödememezlik yapar mı? Hiç olmazsa haber verin, haber de vermiyorsunuz.
Yani yasalara göre şunu yapmak zorundasınız: Tebligat yapıp
tebligatın sonucunda o insanları uyarırsınız, ödemezse
gereğini yaparsınız ama maalesef durum bu. Yeni vergiler, yeni
zamlar; biraz önce değinildi, tekrarlamak istemiyorum. Bütçe
rakamları ortada, 89 milyar hedeflenen bütçe açığı
vardı, Merkez Bankasının ihtiyat akçesini de aldınız,
şu anda 125 milyara geldi, önümüzdeki sene ne olacağını
bilmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Hem bütçe
açığı hem cari açık, ikisi bir felaket. Bunların
hepsini değerlendirdiğimiz zaman, bu öneriye lütfen destek verin.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Budak.
Öneri üzerinde son konuşma Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Recep Özele
aittir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Bursa
Milletvekilimiz Refik Özen konuşacak.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özen.
AK PARTİ GRUBU ADINA REFİK ÖZEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş
olduğu önerinin aleyhinde AK PARTİ Grubumuz adına
görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ekonomisi geçtiğimiz yıl yaşanan
finansal saldırılardan kaynaklı zorlu bir süreçten
geçmiştir. AK PARTİ hükûmetleri olarak her türlü güçlüğün
üstesinden gelme konusundaki kararlılığımızı bu
alanda da gösterdik ve piyasalarımızda önce kısa vadede
normalleşmeyi sağladık, orta ve uzun vadede ise
sağlıklı ve güçlü büyümenin temini için yol haritamızı
ortaya koyduk. Bu kapsamda, öncelikle spekülatif kur saldırılarını
bertaraf ettik ve geçtiğimiz yıl Yeni Ekonomi Programında
yeniden dengelenmenin önemini vurguladık. Bu konuda, gururla ifade etmek
isterim ki hedeflediğimizin de ötesinde bir performans sergilemekteyiz.
2018 yılı Ekim ayında yüzde 25,2
seviyesinde olan enflasyon oranını bu yılın ekim
ayında yüzde 8,6 seviyesine kadar düşürdük. Önümüzdeki dönemde baz
etkisiyle enflasyonun bir miktar yükselmesini ancak yüzde 12lik hedefimizin
rahatlıkla tutmasını bekliyoruz.
YEP kapsamında, program dönemi sonunda, uyumlu
maliye ve para politikalarıyla, kapsamlı yapısal reformlarla
enflasyonun düşük, tek haneli seviyelere inmesini hedeflemekteyiz.
İç dengelemede olduğu gibi, dış
dengelemede de önemli mesafeler aldık. Bu yılın ilk
yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde
8,4 oranında artan reel ihracat, üçüncü çeyrekte de güçlü görünümünü
sürdürmüş ve yıllık bazda yüzde 8 oranında
artmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeniden dengelenme sürecinde cari işlemler dengesinde
elhamdülillah rekorlar kırıyoruz. Eylül ayında cari
işlemler yıllık olarak 5,9 milyar dolar fazla vermiştir.
Beklentilere ilişkin göstergelerde de önemli
iyileşmelerin olduğu dikkat çekmektedir. Ekonomik Güven Endeksi
ikinci çeyrekte 81,9 iken üçüncü çeyrekte 84,6 seviyesine yükselmiştir.
Ekim ayında söz konusu endeks 89,8 seviyesine ulaşmıştır.
Türk lirası 31 Ağustos 2018 tarihine göre yaklaşık yüzde
11,5 değer kazanmış ve gelişmekte olan ekonomilerin para
birimlerinden olumlu bir şekilde ayrılmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Vekilim,
millet ailece niye intihar ediyor?
REFİK ÖZEN (Devamla) Bütün bu
kazanımlarımızı önümüzdeki yıl inşallah çok daha
ileri bir seviyeye taşımış olacağız.
Ekonomimizin potansiyel seviyesini yakalaması
için ortaya koyduğumuz politikalarımızı ve tedbirlerimizi
de bir bir hayata geçiyoruz. Bu çerçevede YEPte 2020-2022 dönemi için her
yıl yüzde 5 büyüme öngörmüş durumdayız. Ekonomimizde
verimliliği ve yüksek katma değerli üretimi artırmaya yönelik
uygulamalarla, güçlü, sürdürülebilir büyümeyi ve refah artışını
sağlayarak yüksek gelirli ülkeler seviyesine yükselme amacımız
doğrultusunda sağlam adımlarla ilerliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Özen.
REFİK ÖZEN (Devamla) AK PARTİ
siyasetinin ilkelerini, uzun yıllar boyunca siyasi ve ekonomik
buhranların acı reçetelerini yaşayan milletimiz
belirlemiştir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ekmeğin
fiyatını biliyor musunuz Sayın Vekilim? Ekmek ne kadar biliyor
musunuz Sayın Vekilim?
REFİK ÖZEN (Devamla) - Sadece seçim
başarısını hedefleyen ve bu başarı üzerinden siyaset
yapan partilerin aksine, AK PARTİ, milletimizin hak ve adalet mücadelesine
sahip çıkarak hizmetlerini dün olduğu gibi bugün de tüm
hızıyla gerçekleştirmeye devam etmektedir.
Sözlerime burada son verirken HDP grup önerisi
aleyhinde oy kullanacağımı beyan ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özen.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 60a göre bir söz
talebimiz vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tanal, söz vereceğim.
Bu öneriler bittikten sonra, sisteme giren 10 milletvekiline daha söz
vereceğim, siz de o isimler arasında yer alıyorsunuz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Ankara ve İstanbul
illerinde kurulan Medipol Üniversiteleri hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/1575)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/11/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Ankara ve İstanbul'da
kurulan Medipol Üniversiteleri hakkında iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/1575)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 12/11/2019 Salı günkü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili
Lale Karabıyık konuşacaktır.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aramızdan ayrılışının 81inci
yılında çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürkü özlem ve saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleri tarafından vakıf ve derneklere
yapılan ayrımcılıklar ve imzalanan protokoller zaman zaman
gündemimize gelmişti. Bugün de İstanbul Medipol Üniversitesinin ve
Ankara Medipol Üniversitesinin kurucu vakıfları ve bunlar için tahsis
edilen arazi ve taşınmazlar Meclis gündemine tarafımızdan
taşınmış bulunuyor.
Değerli vekiller, Türkiye Eğitim Sağlık
ve Araştırma Vakfı tarafından 2009 yılında
İstanbulda İstanbul Medipol Üniversitesi kuruluyor. Vakfın ismi
Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı. Peki,
nasıl kuruluyor bu üniversite? İlk olarak 2009 yılında
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından
kamu yararına dönük hizmetlerde kullanılması koşuluyla
Maliye Bakanlığına devredilmiş olan tarihî TEKEL
binası, bu Bakanlık tarafından İstanbul Medipol
Üniversitesine kırk dokuz yıllığına tahsis ediliyor.
Bununla kalmıyor, Medipol grubuna devredilen bir diğer yer ise
Karayolları 17nci Bölge Müdürlüğünün Kavacıktaki arazisi
oluyor. Arazi önce Maliye Bakanlığına devrediliyor,
ardından kırk dokuz yıllığına İstanbul
Medipol Üniversitesine kiralanıyor. Hemen arkadan ne oluyor? İstanbul
Büyükşehir Belediyesi arazinin imar planını
değiştiriyor, özel eğitim alanına dönüştürüyor.
Bununla kalmıyor, sonrasında Sosyal
Güvenlik Kurumunun Kadıköy Koşuyolunda bulunan 2.922 metrekarelik
çok değerli bir taşınmazı, İstanbul Medipol
Üniversitesine, bu defa da sadece 2 milyon 949 bin lira bedelle
satılıyor.
Değerli milletvekilleri, daha sonra, 2018
yılında bu defa Ankarada bir Medipol Üniversitesi kurulmak isteniyor
ama gelin görün ki mevcut yasalar buna engel. Mevcut yasalar, düzenlemeler,
aynı vakfın farklı bir ilde üniversite açmasını
engelliyor. O zaman benzer isimli başka, yeni bir vakıf kurmak
gerekiyor ve yeni bir vakıf kuruluyor. Bu yeni vakfın ismi de
Türkiye Eğitim Sağlık Bilim ve Araştırma Vakfı.
İstanbulda kurulan Türkiye Eğitim Sağlık ve
Araştırma Vakfı Ankarada kurulan Türkiye Eğitim
Sağlık Bilim ve Araştırma Vakfı yani bir bilim
kelimesi ilave edilmiş oluyor.
Peki Ankarada kurulan Medipol Üniversitesine neler
tahsis ediliyor? derseniz, onlar da şu şekilde sıralanabilir:
Aslında, bakın, tarihî garla gündemimize de
taşınmıştı ama özellikle, Ankara Medipol
Üniversitesine önce, Etimesgut ilçesi Aşağıyurtçu Mahallesinde
bulunan, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ait ve
20/09/2017 tarihinde 83 milyon 575 bin lira değer biçilmiş olan
175.952 metrekarelik arsa -Medipol Üniversitesinin kurucusu olan vakfa-
bedelsiz ve süresiz olarak tahsis ediliyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yanlış bilgi,
bunlar doğru değil.
LALE KARABIYIK (Devamla) Ankara Medipol
Üniversitesinin kuruluş aşamasında YÖK temsilcisinin de olumsuz
görüş bildirdiği bilgisini almış bulunuyoruz. Buna
rağmen, kurulma işlemi devam ediyor.
Ayrıca, Ankara Tren Garı yerleşkesi
içerisinde yer alan bazı binaların Ankara Medipol Üniversitesine
verildiği iddiaları da söz konusu.
Önceki dönemlerde ben bununla ilgili 2 defa soru
önergesi verdim -belki bu soru önergelerini yanıtlasalardı bugün
araştırma önergesine gerek kalmayabilirdi- ancak şu ana kadar
hiçbirisine bir yanıt alabilmiş değilim. Bu nedenle, Medipol
Üniversitesine neden bu ayrıcalıkların
tanındığının, tahsis edilen bina ve arazilerin
değerlerinin ne kadar olduğunun, son olarak da Ankarada 175 bin
metrekarelik, konut yapılması gereken TOKİ arazisinin niçin
bedelsiz olarak tahsis edilmiş olduğunun yanıtını
alamamış bulunuyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bedelsiz olur mu!
Yapmayın, bunlar doğru değil.
LALE KARABIYIK (Devamla) Bu belirsizliklerden
dolayı, kamuoyunda, Medipol Üniversitelerini kuran vakıfların
belirli bir tarikatla ilişkisi olduğu yönündeki iddiaları da
duymaktayız.
Bu vesileyle ayrıca belirtmek isterim ki ülke
genelinde kurulan veya kurulacak olan tüm vakıf üniversiteleriyle ilgili
detaylı incelemeler yapılmalı, kurucu vakıfların
cemaat, tarikat gibi oluşumlarla herhangi bir ilişkilerinin
olmamasına son derece özenle dikkat edilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Karabıyık.
LALE KARABIYIK (Devamla) Bu nedenle, Medipol
Üniversitesine hangi sebeplerle bedelsiz ve süresiz olarak arazi ve bina tahsis
edildiğinin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bedelsiz değil,
süresiz değil; Sayın Başkan, şoklardayız, böyle
değil.
LALE KARABIYIK (Devamla) -
bu üniversitenin
diğer vakıf üniversitelerinden niçin ayrıcalıklı hâle
getirildiğinin ve taşınmazların tahsisinin usule uygun olup
olmadığının araştırılmasını
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karabıyık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Koça da Sabancıya da
aynı önergeyi verin lütfen.
BAŞKAN - Öneri üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral
konuşacaktır.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, Ankara Milletvekilimiz Sayın Ayhan
Altıntaş konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Ayhan Bey.
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin Medipol Üniversitelerine tahsis edilen araziler
hakkındaki grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan, 12 Kasım 1933 ve 12
Kasım 1944 tarihlerinde kurulan Bağımsız Doğu
Türkistan Cumhuriyetlerinin kuruluş yıl dönümlerini kutluyorum.
Bağımsız cumhuriyetler bugün, ne acı ki Çin işgali
altındadır. Bu gerçeği buradan ifade etmeyi millî ve insani bir
sorumluluk olarak kabul ediyorum. Al bayraktan gök bayrağa selam olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, merhum Necip
Fazılın şu mısraları görüştüğümüz meseleyi
çok güzel tarif ediyor:
Allahın on pulunu bekleyedursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir
pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa!
Medipol Üniversitesi adı altında bir
karaborsa kurulmuş, milletin varlıkları, kaynakları bir bir
buraya akıtılıyor. Dünyanın en kaliteli ve
donanımlı hastanelerinden LÖSEVe ait LÖSANTE ruhsat beklerken bir
kula muhtaç bırakılıyor ama Sağlık Bakanımız
Sayın Fahrettin Koca, kendi vakfına bağlı Medipol
Hastanesine emek sarf etmeden, alın teri dökmeden, dokuz pulu vermeden
arazi tahsis ettiriyor; hiç hicap duymuyor, utanmıyor. AK PARTİ
iktidarı milletimizin varlıklarına sürüye dalan bir kurt gibi
davranıyor, âdeta talan ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu metin Ayhan Beyin
değil Başkanım. Eline vermişler, kendisine konuşma
vermişler. Gelemeyen kişi vermiş.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Sonra ekonomik
krizler milletimizin boğazını sıkmaya başlayınca
da damattan masallar tiyatrosu sahnelenmeye başlıyor.
Kıymetli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta
bu kürsüden Medipol Üniversitesine Ankarada verilen gar binalarını
gündeme getirmiştim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O getirmişti.
deyin bari Sayın Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Sayın
İbrahim Halil Oral Vekilimiz dile getirmişti, ben değil.
Bir sabah kalkıyoruz, 1927de yokluk günlerinde
genç cumhuriyetimizin inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları binalarına Medipol Üniversitesi afişleri
asılmış oluyor. Bir akşam, bakıyoruz, Etimesgutta
TOKİye ait araziler Medipol Üniversitesine verilmiş ama
insanımız cüzi miktarlardaki borçlarını ödeyemediği
için intihar ediyor. Bu taksimi kurt yapmaz kıymetli milletvekilleri,
acı verici bir durumla karşı karşıyayız.
Saygıdeğer milletvekilleri, Etimesgut
ilçemizin merkezinde AK PARTİli belediye döneminde peşkeş
çekilmiş ve sonra tekrar MHPli belediye tarafından belediye
bünyesine alınmış olan bir bina var. Yıllardır bir
beton yığını olarak bomboş duruyor. Şimdi ittifak
ortağınız MHPli belediye burayı hastane yapmak
istemişti, o günlerde Sağlık Bakanlığı
yaptırmamak için elinden geleni yapmıştı, bu bina hâlen
bomboş duruyor, hizmet veremiyor ama Sağlık Bakanımız
için araziler anında tahsis edilebiliyor. Sizin derdiniz hizmet mi yoksa
yandaşlarınızı doyurmak mıdır? Yazık
değil midir milletin varlıklarına, günah değil midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım Sayın
Altıntaş, buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Sayın
milletvekilleri, milletimizin doğruları ve gerçekleri görmesi için,
bu araştırma önergesini İYİ PARTİ Grubu olarak
destekliyoruz.
Teşekkür ediyor, saygılarımı
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Altıntaş.
Evet, öneri üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversiteler her zaman iktidarların ilgi alanı
olmuştur yani her gelen, kendi ideolojisini ve kendini oralarda
kurumsallaştırmak için bir alan olarak görmüştür. Ancak
özellikle 2007de, AKP iktidarı üniversitelere rektör atama yetkisini
eline geçirdikten sonra Türkiyede üniversiteler bambaşka bir hâl almıştır.
AKP, üniversiteleri, cemaatler arasında rektörlükleri dağıtan
bir birim hâline getirmiştir.
Bakın, benim görev yaptığım
Dicle Üniversitesi -hatta bazen cemaatler konsorsiyumuna devrediyorlardı-
cemaatler konsorsiyumuna devredilmişti. Yönetiminde 3 cemaat vardı.
Rektör adayımız iken, geldiğinde Ben cemaatlerin ortak
adayıyım. diye seçim çalışması yaptı, gizli
saklı değil. 3üncü sırada olmasına rağmen dönemin
Cumhurbaşkanı atadı. 3 rektör yardımcısı
vardı; biri Fetullahçıydı, biri
Kırkıncıydı, biri Menzilciydi; herkes bunu bilir.
Değerli arkadaşlar, sonrasında bu yönetim sekiz yıl görev
yaptı, 2016 yılında kadar. Daha sonra, 2016 yılında bu
rektör cemaatle ilgisi olduğu gerekçesiyle derdest edildi, cezaevinde
yattı vesaire.
Değerli arkadaşlar, sadece Dicle
Üniversitesi bu durumda değildi, birçok üniversite bu durumdaydı.
Şu anda anlaşılıyor ki Fetullahçı cemaatten
boşalan yerler de diğer cemaatlerle daha fazla şekilde
kapatılıyor.
Değerli arkadaşlar, verilen önergeyle
anlaşılıyor ki artık hiç böyle aracı kullanmaya gerek
yok; doğrudan, kuzu, kurda teslim ediliyor. Türkiyede şu anda,
eğitim kurumu olan Eğitim Bakanı, turizm şirketi olan
Turizm Bakanı, sağlık şirketi olan Sağlık
Bakanı var ve bunu daha da genişletebilirsiniz.
Peki, ne yapılıyor? İstanbulda bir
vakıf üniversitesi kuruluyor ve dünyanın mülkü bedelsiz veriliyor ya
da kırk dokuz yıllığına kendilerine kiralanıyor.
Lale Hoca söylediği için ben tekrar etmeyeyim ama Bakan yasayı
arkadan dolaşıyor.
Değerli arkadaşlar, bir vakıf, 1
üniversite kurar. Düşünün, bir Bakan, Bakanlık yaptığı
bir ülkede kendi çıkardığı yasayı arkadan
dolaşıyor, bir vakıf daha kuruyor Ankarada üniversite kurmak
için. Vakfın adına sadece bir bilim kelimesi ekleniyor ve Ankarada
da haksız rekabet oluşturacak 2nci bir üniversite kuruluyor. Peki,
oraya ne veriliyor? Yine, devletin arazisi süresiz ve bedelsiz teslim ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım Sayın
Toğrul, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, artık bu ülkede tuz kokmuştur. Şu anda
artık üniversiteler zaten kendini yönetmiyor. Biliyorsunuz, rektörler
doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor ve
üniversiteler AKPnin birer istihdam alanıdır. Ne kadar liyakatiniz
olursa olsun, ne kadar bilginiz beceriniz olursa olsun, eğer AKPli
değilseniz bugün üniversitede yer alamazsınız. Ne kadar
şanslı olursanız olun, eğer AKPnin
karşısındaysanız hiçbir hizmetten
yararlandırılamazsınız. AKP artık rantı kendi
yandaşına, kendi cemaatlerine dağıtmakla meşgul ve
Sağlık Bakanına sadece Medipol üzerinden bu hizmetler
verilmiyor, biliyorsunuz, değerli arkadaşlar, milyonlarca
liralık vergi muafiyeti ve teşvik de veriliyor aynı
Sağlık Bakanına. Bundan daha sonrasını nasıl
savunacaklar, ben AKP Grubuna bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu konu araştırılmayı
hak ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Türkiye
üniversiteleri tekrar ayaklarının üzerine dikilmek üzere böyle bir
araştırmanın konusu yapılmalıdır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Toğrul.
Öneri üzerinde son konuşma Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Adnan Günnara ait.
Buyurun Sayın Günnar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN GÜNNAR (Trabzon)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu Medipol Üniversitesiyle ilgili öneri üzerinde
konuşma yapıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, maalesef, ne
yazık ki, Profesör Doktor olan Lale Hanımın ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önerge, açıkça ifade
edeyim ki mesnetsiz, polemik kokan, tamamen politik mülahazalarla dolu ve bir
algı operasyonu niyetinde olan bir önergedir. Şöyle ki
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bunları
verdiniz mi, vermediniz mi? Sadece bunlara cevap verin.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Bunun cevabını
size vereceğim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Vermedik. deyin
ya da Verdik. deyin. Niye bu kadar suçlama?
BAŞKAN Sayın Toğrul
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, evet, onları açıklıyorum: Bakın, bugüne
kadar kanunla kurulmuş kamu kurum ve kuruluşları, vakıflar,
kanunla kurulmuş meslek kuruluşları, dernekler ve üniversiteler
için çok sayıda irtifak hakkı tesis edilmiştir. Efendim, Kadir
Has Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Başkent
Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Ufuk, Bahçeşehir,
netice itibarıyla onlarca üniversiteye -Türkiyede 206 üniversitenin yaklaşık
79u özel üniversite, vakıf üniversitesidir değerli arkadaşlar-
bunların hepsine bu şekilde tahsisler yapılmaktadır.
Peki, gelelim sizin örneklere: Ankara Medipol
Üniversitesine ait olan bu arazilerin tahsisi Sayın Bakanımızla
ne zaman ilişkilendirilmektedir? Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi kurulmadan önce, Medipol Üniversitesi TEBA Vakfına 20 Eylül 2017
tarihinde Çankaya ve Etimesguttaki bu araziler tahsis edilmiştir.
Peki, değerli arkadaşlar, sizlere örnek
vermek istiyorum: Ankara Etimesgutta Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi
Vakfına kırk dokuz yıllığına 2 milyon 303 bin
metrekare arazi verilmiştir, Atılım Üniversitesine otuz
yıllığına 121 bin metrekare, Okan Üniversitesine 151 bin
metrekare, Bilkent Üniversitesine 1 milyon 345 bin metrekare, Koç
Üniversitesine 249 bin metrekare, Sabancı Üniversitesine 1 milyon
metrekare, Işık Üniversitesine 490 bin metrekare verilmiştir. Bu
örnekler çoğaltılabilir kıymetli arkadaşlar.
Unkapanında Medipole tahsis edilen bina ve
alanın 3 katı TEKEL arazisi yanı başındaki Kadir Has
Üniversitesine tahsislidir. Söz konusu yapılar, mevzuat çerçevesinde,
tarihî kimliğin muhafazası ve eğitime hizmet verilmesi
maksadıyla tahsis edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN Bağlayalım lütfen Sayın
Günnar.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) - Hiçbir şekilde, gerçek
dışı ifade edildiği gibi, bedelsiz ve süresiz tahsis söz
konusu değildir; söz konusuysa lütfen, belgelerinizle buraya gelin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yoksa gerisi, gerçek
dışı beyanlarla müfteri olma durumuna düşürür sizleri ki
bu, bizleri de üzer.
TOKİ, yapmış olduğu
açıklamada Hiçbir şekilde, biz müzayede dışında,
açık artırma dışında kimseye ve hiçbir kuruma arsa
bağışı, devri veya satışını
yapmadık; tamamen bedeli karşılığında
satışımızı gerçekleştirdik. demektedir. Bakan
olmadan iki yıl öncesinde gerçekleşen bu işlemler için
şimdi bu meseleyi gündeme getirmek, Bakanın basın
açıklamalarına dikkat etmemek, TOKİnin açıklamalarına
dikkat etmemek tamamen olumsuz bir şekilde, milletin aklını
bulandırmak maksadıyla yapılan polemiklerdir.
Kıymetli arkadaşlar, biz, Cumhuriyet Halk
Partisinin skandallarına alışmış olsak da
seçmenlerimiz bunları sizden istememektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Çok kısaca,
bitiriyorum
BAŞKAN Bağlayın.
Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Seçmen
İstanbulda size ders verdi zaten.
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Bakın, biz bu Mecliste
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle birlikte bir Uzay
Ajansı kurmaya kalktık ve kurduk; Cumhuriyet Halk Partisi bunu,
gitti, Anayasa Mahkemesine verdi. Heyhat, biz devam ediyoruz; biz
kalkıyoruz, Doğu Akdenizde Türkiyenin hakları olan petrol
rezervleriyle ilgili, sondaj gemileriyle ilgili çalışmalar yapıyoruz;
Doğu Akdeniz bölgesinde petrol bulamadık, orada ne işimiz var?
diyorsunuz.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Hakyol Vakfına
gel, Hakyol Vakfına gel, Hakyola! Bırak petrolü; Hakyola gel,
Hakyola!
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinin
Genel Başkanı kalkıyor, Efendim, Suriyede ne işiniz var?
diyor. Peki, değerli arkadaşlar, biz, Antarktikada kamp mı
kurmasaydık; bilimsel çalışmalar yapmasa mıydık; yol,
köprü, havalimanı yapmasa mıydık; petrol ve doğal gaz sondajlarına
girmese miydik?
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Suriyeyle
ne alakası var kamp kurmanın?
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Biz Türkiye Uzay
Ajansını kurmasa mıydık? Biz 206 tane üniversiteyi kurmasa
mıydık? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ezcümle, CHPli mensupların çocukları ve
kendileri Medipol Üniversitesi hastanelerinde tedavi görmekte midir,
öğrenci olarak okumakta mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADNAN GÜNNAR (Devamla) Eğitime katkı
maksadıyla, herkesi özel üniversitelere de devlet üniversitelerine de
davet ediyoruz.
Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günnar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın hatip
konuşmasının başında Bursa Milletvekilimiz Lale
Karabıyıkın verdiği önergeye mesnetsiz ve polemik kokan
bir önerge demek suretiyle ve Sayın Karabıyıkın meslek
titrinin de profesör olduğunu hatırlatarak müstehzi bir yaklaşımla
hakaret etmiştir. Söz talep ediyorum.
BAŞKAN Sataşmadan mı yerinizden mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşmadan
efendim.
BAŞKAN Kürsüden mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Aynı
gerekçeyle ben de söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın,
Trabzon Milletvekili Adnan Günnarın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) Değerli
milletvekilleri, ben konuşmamda üniversitelere ilk defa arazi veriliyor
demedim. Üniversitelere arazi tahsis etmek zaten kamunun görevidir ancak kamu
için önemli olan yerler ya düşük bedelle satılmış ya karşılıksız
olarak tahsis edilmiş veya çok düşük bedelle kiralanmışsa
burada bir araştırma yapmak bence kamuoyu açısından son
derece önemlidir.
Ayrıca, Sayın Bakanla ilgili bir kelimem
olmadı. Neden Sayın Bakan konusuna geldiniz; onu ben size sormak
isterim.
Bir başka nokta da şu
ADNAN GÜNNAR (Trabzon) Diğer partiler
bahsettiler, siz de bahsettiniz.
LALE KARABIYIK (Devamla) Lütfen, dinlerseniz
Dinlemenizi rica ederim.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) Belge, belge!
LALE KARABIYIK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, ben 2 defa soru önergesi verdim. Eğer sizde belge varsa
bu soru önergeleriyle bana yanıtı çok rahat verebilirdiniz ama öyle
bir yanıt alabilmiş değilim.
Peki, Türkiye'de benzer isimde, sadece bir kelime
oyunuyla kurulmuş başka bir vakıf var mı ve aynı
isimde, birden fazla ilde bu şekilde hem İstanbul Medipol hem Ankara
Medipol olan başka bir örnek var mı, ben de size bunu sormak isterim.
Yoksa eğitim ve eğitim kurumlarının desteklenmesi son
derece normaldir ancak burada bir ayrımcılık varsa, normal
olarak gidişata aykırı bir işlem yapılmışsa,
kamuoyunun huzurunda soru işareti kalan başka bazı noktalara
açıklık getirilmemişse
Örneğin, Tren Garındaki
bazı binaların verilip verilmediğinin ispatı basında
yayınlanan bilgilerden sonra, haberlerden sonra sizin
tarafınızdan verilmeliydi ya da en azından tekrar söylüyorum ki:
Ben bu soru önergelerini bir yıl önce, 2 defa verdim, altı ay arayla
da tekrarladım, tarafıma en ufak bir cevap verilmemiştir. Bu
belgeleri biz sizden bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Karabıyık.
Sayın Toğrul
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Aynı
gerekçeyle efendim
BAŞKAN Hangi gerekçe Sayın Toğrul?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Efendim, hem
titleımızı da ifade ederek bizim mesnetsiz önergelerle Meclisi
şey yaptığımızı
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neyini ifade ederek?
BAŞKAN Ama önerge sahibi Cumhuriyet Halk
Partisi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama hem önerge
sahibi hem de diğer konuşmacılar diyerek bizi de kastetti.
BAŞKAN Siz yerinizden cevap verirseniz daha
iyi olur sanırım Sayın Toğrul.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi gerekçeyle
Sayın Başkan? Sayın Başkan, hangi gerekçe, onu
anlayalım.
BAŞKAN Evet, konuşmacılara yönelik
bazı sözleri oldu; yerinden açıklama yapması için kendisine 60a
göre söz veriyorum Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Title deyince hangi
title, onu merak ettik. Profesörlük mü, CHP mi, HDP mi?
BAŞKAN Tamam, size de söz vereceğim.
Buyurun Sayın Toğrul.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Trabzon Milletvekili
Adnan Günnarın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bakın, biz bu
uyarıları daha önce yaptığımızda bu uyarılar
dikkate alınmadı. Cemaate 15 üniversite hangi dönemde kurduruldu ve
daha sonra burada üretilen öğretim üyeleri nasıl sarmal sarmal
Türkiye akademisini sardı ve nasıl oraya buraya ihraç edildi, hepsini
biliyoruz.
Ayrıca, Sayın Başkan, biraz önce yine
söylendi, bir bakan yasayı arkadan dolanıyorsa, bir bakan bizzat
yasayı arkadan dolanıyorsa, daha önce, yasal olarak bir vakfın 2
üniversite açamaması yani diğer üniversiteler
karşısında haksız rekabet oluşturmaması
neticesinde, Bakan kalkıp arkadan dolanıp sadece vakfın bir
kelimesini değiştirip haksız rekabetle 2 üniversite açıyor
ve her 2 üniversiteye de dünya kadar arsa tahsisi ve para desteği
yapılıyorsa bunu eleştirmek ve hele hele, önergede de söyleniyor
-cemaatlerden daha önce dili yanmış olanların bunu mutlaka
dikkate alması lazım- başka cemaatlerle bağı var
mı yok mu bunların hepsinin araştırılmasını
talep etmek bu ülkenin yurttaşı olarak bizim görevimizdir ve hele hele
bu ülkenin akademisinin şu anda içine düştüğü durumu görüp de bu
uyarıyı yapmayan bir öğretim üyesi düşünülemez diyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Toğrul.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Partı Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Ankara ve İstanbul
illerinde kurulan Medipol Üniversiteleri hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/1575)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bir önerisi
vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 128
sıra sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 2nci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
12/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/11/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın ikinci
sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
12 Kasım 2019 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
13 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölüm görüşmelerinin 13 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde tamamlanamaması hâlinde 14 Kasım 2019 Perşembe
günkü birleşiminde 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
19 Kasım 2019 Salı günkü birleşiminde
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar;
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin 19 Kasım 2019 Salı günkü birleşimde
tamamlanamaması hâlinde 20 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşimde 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin 20 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde 21 Kasım 2019 Perşembe günkü
birleşiminde 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin 21 Kasım 2019 Perşembe günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 22 Kasım 2019 Cuma günü saat 14.00'te
toplanması ve bu birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi;
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
128 sıra sayılı İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi. (2/2312)
|
||||||||||
Toplam
madde sayısı |
54 |
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Çanakkale Milletvekili Bülent Turan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün AK PARTİ Grubunun verdiği önerge,
çalışma takvimimizi belirleyen, usulümüzü belirleyen bir önerge. Bu
önergeye göre, Genel Kurulun kabulü hâlinde, bugün geçen haftadan kalan ödeme
sistemleri diye ifade ettiğimiz kanunun kalan bölümünü yani ikinci
bölümünü konuşmaya, görüşmeye ve yasalaştırmaya devam
edeceğiz.
Yine önergemizin kabulü hâlinde, yarın da
dijital hizmet vergisi diye ifade edilen kanun teklifimizin
görüşmelerine başlayacağız. Çarşamba, perşembe
günlerinde görüşmelerin bitmemesi hâlinde de haftaya aynı kanunun
devamını öngörüyoruz. Bu konuda Genel Kurulun kabulünü bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu vesileyle az önceki tartışmayla ilgili birkaç
hususu ifade etmek isterim.
Bakınız değerli arkadaşlar,
vakıf, bizim kültürümüzdeki en özel alanlardan bir tanesi, bizim
medeniyetimizin örnek çalışmalarından bir tanesi.
Vakıflarla ilgili konuşurken, söz söylerken çok daha hassas
olunması gerektiği kanaatindeyim. Biz vakfın, emanetin ne
olduğunu, vakıf kültürünün ne olduğunu iyi bilen
insanlarız. O yüzden, herhangi bir konuyu eleştirirmiş gibi
değil de vakıfla ilgili eleştirilerin daha hassas, daha dikkatli
yapılmasının faydalı olduğu kanaatindeyim.
Özellikle son dönemde, belli vakıfların
her gün belli medyada, bazı partilerde haksız ithamlarla gündem
yapılmasının, orada bedelsiz çalışan insanlara, o
vakfı kuran insanlara, ailelerine büyük haksızlık olduğu
kanaatindeyim. İsim vermek istemem ama son dönemde, hepinizin bildiği
İstanbul Belediyesi şu vakfa şu kadar para vermiş, buraya
bu kadar para vermiş." deyip, bunu haber yapıp üç gün sonra
mahkeme kararıyla Aa, böyle bir para yokmuş, böyle bir bedel ödeme
yokmuş. demenin vicdanla, siyasi ahlakla, adalet
anlayışıyla asla bağdaşmayacağı
kanaatindeyim. Bir defa, belediyelerin vakıflara nakit ödeme yetkisi,
hakkı yok ama her vakfın kamu kurumlarıyla okul açmak, kamu
kurumlarıyla proje üretmek, öğrencilerimizle bazı etkinlikler
yapmak görevleri arasında zaten var. Dolayısıyla her
belediyemizin daha çok sayıda vakıfla, öğrenciyle bu
çalışmaları yapmalarını isteriz. Ama az önceki
üniversiteyle ilgili süresiz iddiası külliyen yalan. Süresiz tahsis
yapılabilir mi? Onun dışında, Ankaradaki arazinin bedelsiz
tahsisi, külliyen yalan. TOKİ ihaleye çıkmış, bu
gazetelerde ilan edilmiş, bu ilanın ardından birçok firma
katılmış, en fazla parayı veren de halkın gözü önünde
burayı almış. O yüzden, bu tarz özensiz ifadeleri ben bu
Meclisin mehabetine yakıştıramadığımı
söylemek istiyorum.
Bakınız, şu olabilir, bir vekil
Türkiyede kaç üniversiteye ne kadar arsa verildi? diyebilir. Bu, denilebilir
ama hiçbirini görmeyip ideolojik sebeplerle sadece birine, ikisine bunu
söylerseniz, sizin başka bir hesabınız var deriz. Örneğin
Medipole neden bu verildi? TÜGVAya, TÜRGEVe bu neden verildi? deyip de onun
hemen yanındaki Koçu, Sabancıyı, Atılımı,
hiçbirini söylemezseniz, o zaman size Samimiyetten uzak bir
yaklaşımla bunu verdiniz, sordunuz. deriz. Bir daha diyorum:
Eğer bir üniversiteye, vakfa devletin arazisini verip, bunun YÖK sistemi
içerisinde takibini yapıp öğrenci okutması imkânı
veriliyorsa bunu alkışlamak lazım ama siz bazılarını
alkışlayıp bazılarını yuhalarsanız
yakışmaz, yanlış olur; söylemek istediğim bu. Ama bir
daha diyorum: Gelin, beraber bütün üniversiteleri; Koçu, Sabancıyı,
Işıkı, ne kadar üniversite varsa, devletten kim ne kadar yer
almışsa, ne kadar süreyle almışsa
araştıralım ama bunu bir günah gibi, bir yanlış gibi
sadece birkaç vakıftan bahsederek ifade etmek doğru değil diye
düşünüyorum. Kaldı ki bu ayıp değil. Tüm dünyada, devletler
arazileri vakıf yapılsın diye, üniversite yapılsın
diye verirler.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ama
üniversiteleri cemaatlere vermezler!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bırakın
vakfı, bizim devletimiz sanayiciye süreli olarak, aralı olarak
vermiyor mu arsayı? Fabrika yap kardeşim, insan
çalıştır. diyoruz. Çiftçiye vermiyor muyuz? Tarım üret kardeşim.
diyoruz. Arsayı, araziyi usulüne uygun olarak vermek, orada iş
imkânı sağlamak, sanayiyi büyütmek, tarımı büyütmek,
üniversite yapmak ayıp bir şey değil ki arkadaşlar. Her
belediye yapsın, her kamu kurumu yapsın, biz de alkışlayalım
bunu hep beraber. Ama farklı saiklerle sadece belli vakıfları
gündem yapmak doğru değil.
OYA ERSOY (İstanbul) Oranları söyle,
oranları.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; şunu söyleyebilirsiniz, bakınız:
Vakıf kültüründe para kazanmak iddiası olmaz. Ama anayasal
değişiklik olarak son dönem vakıf üniversitelerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Turan,
lütfen.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, Vakıf,
para kazanma aracı olamaz. demesinden yola çıkarak söylüyorum:
Gelin, beraber Anayasa'yı değiştirelim; vakıf değil,
şahıs üniversiteleri olsun, şirket üniversiteleri olsun. Adam
baştan ilan etsin Ben para kazanacağım. desin, biz de ona göre
yer verelim veya vermeyelim; bu, başka bir şey. Sistemdeki,
uygulamadaki yanlışları beraberce değerlendirelim. Ben size
açık teklifte bulunuyorum: Anayasa'yı değiştirelim,
vakfın dışında da şirketlerin üniversite
kurmasına imkân sağlayalım.
OYA ERSOY (İstanbul) Devlet kursun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Parasız eğitim istiyoruz, parasız!
BÜLENT TURAN (Devamla) Ama sadece birkaç
vakfı ifade etmeniz hiç doğru olmadı sayın
arkadaşlarımız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Parasız üniversite istiyoruz!
BÜLENT TURAN (Devamla) Onun
dışında, nasıl ki temel atmama töreniyle maruf
olanların burada da Üniversiteye arazi verme, üniversiteyi kapat,
vakıf faaliyet yapmasın. demesini aslında anlıyoruz. Ama
siz çatlasanız da patlasanız da Türkiye büyümeye devam edecek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gülüşmeler)
OYA ERSOY (İstanbul) Şirketler büyümeye
devam edecek. Yandaşlar büyüyecek.
BÜLENT TURAN (Devamla) Vakıflarıyla,
dernekleriyle, sanayisiyle, tarımıyla her alanda devlet-millet
kaynaşmasıyla beraber, devlet teşvikiyle beraber, vizyonumuzu o
işin içerisine koyarak büyümeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Tek
büyüyen şey sizin yolsuzluklarınızdır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yanlış
oldu, devlet-millet kaynaşması yok, AK PARTİ-devlet kaynaşması
var.
BAŞKAN Bir istisna
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla) Keşke daha çok
üniversitemiz olsa, keşke devlet ile millet daha fazla bir araya gelse,
ortak bir sinerjiyle beraber eğitim faaliyetleri, sanayi faaliyetleri,
tarım faaliyetleri yapılabilse. Bunların hepsi bedelli, hepsi
süreli olan çalışmalar.
Çalışın, sizin de olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum
ENGİN ALTAY (İstanbul) Başkanım
BAŞKAN Söz talebiniz mi var?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Var tabii.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
Burada görünmüyor, o nedenle
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Bildirmiştik. Kanunlar nasıl çalışıyor!
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Beyi severiz
Sayın Başkanım, bildirmeden de konuşsun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buraya ulaştırılmadığı
için bir eksiklik var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bizzat memur
arkadaşa ismimi yazdırmıştım.
BAŞKAN Tamam, sorun yok.
Buyurun Sayın Altay.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Turan Siz isteseniz de istemeseniz de
Türkiye büyüyor. derken yani bir komedi filmi seyrediyorum zannettim. Hep
söylediğim bir şey var, Sayın Mevkidaşım, bu millet
hâliyle ve aklıyla alay edilmesinden hoşlanmaz. Onun içindir ki size
son, yenilenen 23 Haziran seçimlerinde bu konuda gerekli uyarı ve
ikazı yaptı. Türkiye büyümeye devam ediyor, Türkiyeyi büyütüyoruz.
diyen Sayın Turana verilecek en güzel cevap, aslında biraz önce
okunan AK PARTİ grup önerisiyle gelen 128 sıra sayılı Kanun
Teklifiniz.
Sayın milletvekilleri, bugüne kadar bu Mecliste
genel olarak vergi afları geldi, kamunun alacaklarının
affıyla, tenkisatıyla ilgili teklifler geldi; çok uzun bir aradan
sonra bu geldi. AK PARTİ grup önerisiyle yarın görüşmelerine
başlanması önerilerin bu teklif, Adalet ve Kalkınma Partisinin
iflas belgesidir; partinin derken AK PARTİnin yönettiği Türkiye
Cumhuriyeti devletinin iflas belgesidir. Bu teklif, yarın görüşmelerine
başlanacak bu teklif -arkadaşlarımız üzerinde
konuşurken ayrıntıları anlatacak hem Meclisimize hem
milletimize- sıfırı tükettiğinizin belgesidir. Bu, devletin
kasasını tamtakır yaptığınızın tek
belgesidir.
Şimdi, bu vakıf işine de
gireceğim ama zaman olacak mı olmayacak mı bilemiyorum,
Başkanın toleransından biz de istifade etmeyi umuyoruz.
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir şeyi
söyleyeyim: İlk defa vergiyle ilgili milletin sırtına ek yük
getiriyorsunuz uzun zaman sonra. Niye bu oldu? Şunun için oldu, bir küçük
hafıza tazelemesi yapmamız lazım: 14 Nisan 2001 krizinden sonra
dönemin Başbakan Yardımcısı Kemal Dervişin uygulamaya
koyduğu bir ilaç vardı, bir reçete vardı, acı bir
ilaçtı; milletçe bunun bedelini ödedik ama Türkiye o krizi bununla
aştı. Allah var, 3 Kasım 2002de iktidar olan AK PARTİ
2007ye kadar da Kemal Dervişin reçetesinin virgülüne dokunmadan bunu
uyguladı ve bu, Türkiye'nin iktisadi olarak bir toparlanma dönemidir. Fakat
siz, AK PARTİ olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Milletvekillerini
tenzih ediyorum, o gün görev yapanları da tenzih ediyorum; AK
PARTİnin tepe yöneticileri 2007den sonra mutasyon geçirdi,
başkalaştı, değişime uğradı,
bağrından çıktıkları milletten koptular, sosyal
yaşantılarıyla, ekonomik yaşantılarıyla, kültürel
yaşantılarıyla başka bir hâl aldılar, bu arada da bir
şey yaptılar; devleti bir cemaate teslim ettiler. O kadar uçtular ki
o kadar güç ve kibir içine girdiler ki devleti de bir cemaate teslim etmekte
bir mahzur görmediler.
Şimdi, Bülent Turan burada diyor ya
Vakıflara laf etmek doğru değil. FETÖnün bir sürü vakfı
vardı, laf etmeyelim mi onlara şimdi, bunları
masumlaştıralım mı? Sizin beslediğiniz, sizin
büyüttüğünüz, devleti teslim edecek kadar büyüttüğünüz cemaatler
vakıflar yoluyla yürüdü, devletin kozmik odasına girdi; 252
şehidimizin canına mal oldu. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi diyorsunuz ki: Vakıflara laf etmeyelim.
Ben bir şeyi garipsiyorum: Sütten
ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer fakat sizin, maşallah, bu
15 Temmuz darbesinden dolayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Altay.
Bir dakika daha süre veriyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla)
sütten
ağzınız yanmamış belli ki. Sebepsiz, Allahın
bir lütfu. da dediniz bunun için. Ayıp, günah!
Şimdi, dün bir vakfa, bir cemaate teslim
ettiğiniz devletin hâli ortadayken bugün, ileride onlardan daha beter
olacak kimi cemaatlerin kurduğu vakıflara devletin, hazinenin yerini
yurdunu, arazisini, binasını, mülkünü, menkulünü, gayrimenkulünü
peşkeş çekmek akla zarardır, 15 Temmuzdan ders
almadığınızı gösterir.
Ayrıca, 15 Temmuz demişken toplanan 309
milyon lira para nerede? Vicdan sahibi bir milletvekili arıyorum burada.
15 Temmuz şehitleri için toplanan o günkü 309 milyon, bugünkü 600 milyon
lira para nerede? (CHP sıralarından alkışlar) Siz yediniz
demem, diyemem.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Kedi yedi, kedi!
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu para nerede kardeşim?
Şehitlerin sırtından, kemiklerinin, mezarlarının
üstünden siyaset yapmak marifet değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bitiriyorum.
Ayrıca, bir ayıbın altına daha
imza atıyorsunuz. FETÖyü 4 kategoriye böldünüz, 4 tip FETÖcü var:
Bunların sadece bir tipi cezaevinde, fakir fukara, yoksul olanlar
cezaevinde. AK PARTİ tepesinde, yönetiminde akrabası olanlar
dışarıda. Parası olanlar dışarıda ve
ayrıcalıklı. Daha vahimi, işin özünü bilen, büyük
sırlara sahip, konuştuğunda AK PARTİde deprem yaratacak
insanlar da gene bu Hükûmet marifetiyle elini kolunu sallaya sallaya
Türkiyenin içinde ya da başka ülkelerde geziyor. Şurada şöyle
bir başınızı öne eğin, gücünüz fakir fukaraya mı
yetiyor? Fettah Tamince FETÖcü değilse ben FETÖcüyüm! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Damatlar,
kayınbiraderler, enişteler, siyasi nüfuz kullanılarak
dışarıda olacak; hâkimler hukuk garabeti sayılabilecek
kararlar yazacaklar ve bunlar FETÖcü değilse ben FETÖcüyüm! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Adil Öksüzü kollayan,
kaçıran, Adil Öksüzü kaçıranlara beraat kararı verenler
vatanseverse, namusluysa ben vatansever değilim. Adil Öksüz FETÖcü
değilse ihbar ediyorum savcılara kendimi, ben FETÖcüyüm. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ayıptır, günahtır! Bu ayıpla siz
de yaşayamazsınız. Sizi biraz vicdana, biraz sağduyuya
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Vicdanlı bir
milletvekili olarak siz savcılığa başvurun.
BAŞKAN - Sayın Turan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın AK PARTİ grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
usul ekonomisi gereği sataşmadan söz almadım ancak şunu
belirtmek isterim:
BAŞKAN Buyurun, yerinizden cevap verin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) AK PARTİ yönetimi
mutasyona uğradı. ifadesini külliyen reddediyorum. Mutasyona
uğrayan partinin kuruluş felsefesinden ne kadar
uzaklaştığını herkes biliyor, biz durduğumuz
yerdeyiz ama altı okla yola başlayıp da bugün geldiği yer
ile bambaşka örgütlerin, partilerin âdeta gölgesinde olmasıyla ilgili
iddiayı herkes biliyor.
Sayın Başkan, ayrıca, Sayın Grup
Başkan Vekilinin şehit yakınları için toplanan paranın
nerede olduğunu büyük bir heyecanla sormasını
yadırgadım. Çünkü bu, geçen hafta konuşuldu. Sayın Bakanla
hepimiz, ilgililer görüştük ve o bilgiyi paylaştık
arkadaşlarımızla.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nerede?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha söylüyorum:
Bütün para şehit yakınlarımız ve gazilerimiz için
kullanılmak üzere Bakanlık uhdesindedir, hesabındadır.
Burada, bir ihtilaf varmış gibi, bir kayıp varmış gibi
zanla ifadede bulunmayı doğru bulmuyorum Sayın
Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, yerinizden, buyurun.
28.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunu biz de
müteaddit defa sorduk. Bir sayın milletvekilimiz bu konuyla ilgili kurulan
vakfın adresini sordu Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre üstelik.
Vakıf falan da yok ortada, verilen adreste vakıf yok; bir.
Aradan iki buçuk yıl geçmiş bu paralar
ödenmemiş. Ben gittiniz, parayı çarçur ettiniz, zimmetinize
geçirdiniz demiyorum; bu paranın devletin başka bir işine ya da
başka bir işe harcanmış olma ihtimali de var. İki
buçuk yıldır ödenmeyen para ne zaman ödenecek? Ya da çıkın,
deyin ki: İki buçuk yıldır şu sebeple ödeyemedik. 252
şehit, 2.600 gazi; isimleri belli, adresleri belli. Arabalarını
sergilemeyi biliyorsunuz, tankların ezdiği arabaları sergilemeyi
biliyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Ben bunu
ayıp sayıyorum. Sizin savunmak zorunda kalmanıza da üzülüyorum.
Bunun sahibi belli, sorumuzun muhatabı da belli, AK PARTİ Grubu
değil; sahibi, sorumlusu, muhatabı Cumhurbaşkanı ve
Kabinesidir. Onlar çıksın, söylesin Biz bu parayı başka
yerde harcadık, bunun için ödeyemiyoruz; Allah bizi affetsin, millet bizi
affetsin. desin o zaman. Ayıptır! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zabıtlara geçsin:
Bir, bu ülkenin vatandaşı olarak; iki, AK PARTİli olarak; üç,
Meclisin üyesi olarak ben bu parayla ilgili soru olduğu zaman
Bakanlığı aradım, bilgi aldım, Sayın Altay tatmin
olur veya olmaz. Tabii ki bu benim işim değil, Sayın
Bakanın işi, onunla ilgili açıklama yapacaktır mutlaka ama
bu bilgiyi paylaşmak durumundayım: O para, tümüyle beraber, şu
an Bakanlığın kendi uhdesindedir; bir planlama var, vakıf
süreci var, o bekleniyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İki buçuk
yıl, iki buçuk yıl
Adamların, şehitlerimizin kemikleri
sızlıyor ya! Yazıktır, günahtır ya! Planlama,
planlama
ya!
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 128
sıra sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 2nci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Şimdi, sisteme giren milletvekillerine
yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Tarhan
Sayın Aygun
Sayın Karaca
Sayın Şevkin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, AK
PARTİ iktidarının Adana ilini işsizliğin ve
yoksulluğun başkenti yaptığına ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adam eksen adam bitecek bereketli toprakları ve
sarı sıcağıyla ünlü Adanamızda bir zamanlar herkesin
aklına zenginlik ve bolluk gelirdi. Ne yazık ki on yedi
yıldır ülkeyi yönetenler, Adanayı da her alanı geri
bıraktıkları gibi geri bıraktılar, fabrikalarını
kapatıp sattılar, çiftçileri ekip biçtiğine pişman edip
üretimden kopardılar. Tarımdan sanayiye, edebiyattan sanata,
ekonomiden kültürel hayata her şeyin başkenti olarak öne çıkan
Adanayı, bu beceriksiz iktidar işsizliğin ve yoksulluğun
başkenti yaptı.
Adana kent merkezine uzak ilçelerimiz Tufanbeyli ve
Fekede ormancılık, hayvancılık, arıcılık ve
tarımla uğraşan insanlarımız artan maliyetler ve
ürünlerin para etmemesi nedeniyle daha çok mağdur oldu. İş ve
aş kapısı bulamayan bu ilçelerimizde yer altı ve yer üstü
zenginliklerimiz iş bilmez politikalar nedeniyle değerlendirilemedi.
Oysa bu cennet ilçelerimiz, tarımdan turizme her konuda desteklenip
teşvik edilirse tam anlamıyla cazibe merkezi olabilirdi. Sorunları
aşmak için çağdaş, modern, refah düzeyi yüksek, herkesin mutlu
olduğu Tufanbeyli ve Fekeyi yaratmak için desteklerinizi bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
Sayın Yayman
30.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Hatay ilinde
kamu yatırımlarının devam ettiğine ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Hataydaki sağlık
yatırımları ve Devlet Su İşleri
yatırımlarıyla ilgili hem geçen hafta hem bu hafta söz
alındı. Hatipler de çok iyi biliyorlar ki Hatayda hem Büyük Karaçay
Barajı tamamlandı hem Tahtaköprü Barajı tamamlanmak üzere, bu
yıl su tutacak hem de Reyhanlı Barajı bu yıl
tamamlanıyor ve su tutuyor. Bunların bilinmesine rağmen dile
getirilmediğini yadırgayarak ifade etmek isterim.
Diğer taraftan, Samandağda 75
yataklı bir devlet hastanesi, yine Antakyada 1.050 yataklı bir
şehir hastanesi yapıldı. Bunun da tutanaklara geçmesini isterim.
Diğer taraftan, Arsuzla ilgili Sağlık
Bakanlığına yapılan bir müracaat var, buraya da 50
yataklı bir hastane yapılması konusunda Hatay AK PARTİ
milletvekilleri olarak talebimiz var. Diğer taraftan, yine Dörtyolda
devam eden bir hastane var. Hassaya yapılacak 50 yataklı bir hastane
projesi tamamlandı yani Hatayla ilgili kamu yatırımları
devam ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Kavuncu
31.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, herkesi
Diyarbakır ilinde evlatlarını bölücü terör örgütü PKKnın
elinden almak için destansı mücadele veren annelerin yanında olmaya
davet ettiklerine ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz hafta sonu Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi bir grup milletvekili
arkadaşımızla birlikte Diyarbakırda evlat nöbeti tutan
annelerimizi ziyaret ettik. Annelerimiz, uzun bir süredir Diyarbakırda
evlatlarını bölücü, eli kanlı terör örgütü PKKnın elinden
almak için destansı bir mücadele içerisindeler. Her geçen gün yeni
annelerin katılımıyla büyüyen bu sessiz çığlık,
gelinen nokta itibarıyla dünya üzerindeki terörün tümüne Dur! diye
haykıran güçlü bir sese dönüşmüştür. Edirneden Karsa tek yürek
olmuş bir millet olarak anne acısının etiketi olmaz diyor,
bütün herkesi Diyarbakırdaki bu soylu direnişi sürdüren
annelerimizin yanında olmaya davet ediyoruz. Tarih Diyarbakırdaki
annelerimizi ve teröre meydan okuyan destansı, soylu mücadelelerini
saygıyla anacak ve yazacak, anaların çığlığı
PKK terörünü yenecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
32.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, TBMM
kulis balkonlarına yerleştirilen kameraların hangi ihtiyaçtan
kaynaklandığını, ses kaydının yapılıp
yapılmadığını, milletvekili olarak neden izlenip
fişlenildiğini öğrenmek istediğine ve bu uygulamaya derhal
son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi âdeta Biri Bizi Gözetliyor evine çevrilmiş durumdadır.
Meclis Genel Kuruluna gelmek için 40a yakın güvenlik
kamerasının altından geçiyoruz. Sadece milletvekillerinin girebildiği
Meclis kulislerinin üzerindeki balkonun dört bir yanına geçen hafta
kameralar yerleştirildi. Bu hangi ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır, sebebi nedir? Bu kamera kayıtlarıyla
hangi milletvekilleri hangi milletvekiliyle görüşüyor, onu mu tespit
etmeye çalışıyorlar? Kulislerin üzerindeki balkona konulan bu
kameralarla ses kaydı da yapılıyor mu? Bu, bir fişlemedir;
bu, bir izlemedir.
Sayın Başkanım, güvenlik uğruna
temel hak ve özgürlükler bu kadar feda edilemez. Bu hukuksuz uygulamaya ne
zaman son verilecek? Sizin Meclis Başkan Vekili olarak bu konuda
görüşleriniz, düşünceleriniz, girişimleriniz olacak mı?
Yani burada ben milletvekili olarak neden izleniyorum, neden fişleniyorum?
Geçen hafta bu kameralar konuldu. Bu konuda derhâl bu uygulamaya son verilmesini
istirham ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın TBMM kulis
balkonlarına kamera yerleştirilmesi olayına ilişkin
Başkanlık Divanına yazılı başvuruda
bulunması gerektiğine ve konunun takipçisi olacağına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Bu konuda yazılı başvuruda
bulunmanızı öneririm. Bu bize de iletilecektir mutlaka, biz de takip
edeceğiz. Bu iddia çok ciddidir, eğer böyle bir durum varsa Divan
kurulu üyesi olarak ve şahsen mutlaka takipçisi olacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, ara verdiğinizde beş dakikada burada birlikte
bakabiliriz.
BAŞKAN Elimizde derli toplu bilgi olması
açısından onlarla ilgili yazılı başvurunuzu yapın
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki
Başkanım, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sarıaslan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın,
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Koordinatörü, Rektör Danışmanı Abdülkadir
Binicinin 10 Kasım Büyük Önder Atatürkü anma törenleriyle ilgili sosyal
medya aracılığıyla paylaştığı
mesajına ilişkin savcıları göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Görevi Nevşehir Hacı Bektaş Veli
Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü, Rektör
Danışmanı, Öğretim Üyesi olan hadsiz, kendini bilmez, zübük
Abdülkadir Binici isimli şahıs, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve
vatanın kurtarıcısı Büyük Önder Atatürkü 10 Kasımda
anma törenleriyle ilgili 9 Kasımda attığı tweette
Yarın sabah kıytırık siyasi hesaplar için Türkiye
düşmanlarıyla bir olan milyonlarca sahtekâr siren sesleriyle beraber
samimiyetsiz fiilî icra edecek. diyerek o gün saygı duruşunda
bulunan herkesi sahtekârlıkla suçlamıştır. Herhâlde bunun
içerisine Cumhurbaşkanı da dâhildir.
Bu hadsiz ve ahlaksızla ilgili,
savcıları göreve davet ediyorum; Rektörü ve bu hadsizi istifaya davet
ediyorum. Bunları bu göreve getirenlerin nasıl bir tavır
alacaklarını merakla bekliyorum. Böyle bir üniversitenin Türkiyede
olmaması gerektiğine inanıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz
34.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 11
Kasım Millî Ağaçlandırma Gününe ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye 11 Kasımda 11i 11 geçe fidan dikmeye
başladı. 11 milyon hedefinin üstüne çıkan fidanlarla
geleceğe nefes olduk. Hedeflenen rakam 11 milyon iken dikilen fidan
sayısı 13 milyon 800 bini buldu. 232.647 adet fidanla Endonezyaya
ait olan bir saatte en fazla fidan dikme dünya rekoru Çorumda
kırıldı. Geleceğe Nefes Kampanyasını düzenleyen
Tarım ve Orman Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.
Millî Ağaçlandırma Günü ilan edilen 11 Kasım bir milattır.
Gelecek nefes alacak, yeni nesil yeşil kalacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Pekgözegü
35.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
Hasankeyfin katledilerek on iki bin yıllık tarihin yok
edildiğine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, Hasankeyf katlediliyor, 12 bin yıllık tarih
yok ediliyor.
AKPye sesleniyorum: Bir tarihi
yıktınız ve bir de üzerine Türk Bayrağı
astınız. Bu yapılan, tarih ve kültür
soykırımıdır. IŞİD Palmirayı
yıktığında bütün dünya kahrolmuştu; şimdi,
aynısı Hasankeyf için yaşanıyor. Türkiyede Kürt
coğrafyasında, dünyanın her yerinde milyonlarca insan Hasankeyf
için üzülüyor, kahroluyor. Hasankeyfe kıymayın efendiler. 12 bin
yıllık bir tarihi rant ve kâr için yıkmanın insan
katletmekten farkı yoktur. Gelin, daha fazla geç olmadan bu katliamı
durduralım.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
36.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, işsizlik
nedeniyle öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen üniversite mezunu gençlerin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bilindiği üzere, milyonlarca öğrencimiz
Kredi ve Yurtlar Kurumunun kredi imkânlarından faydalanmaktadır. Buna
göre, öğrencilerin, kredi alımları sonlandığı
tarihten iki yıl sonrasında borçlarını ödemeye
başlamaları gerekiyor. İki yıl sonra ödenemeyen borçlara
aylık yüzde 1,40 oranında gecikme zammı uygulanıyor. Bu
yüzden, geciken borç alınan kredinin 3 katına kadar çıkabiliyor.
Bu mevzuyla ilgili mağduriyet yaşayan milyonlarca öğrencimiz
bulunmaktadır. Öğrencilerimize uygulanan bu gecikme
zammının kaldırılması ve gençlerimize, bir iş
buluncaya kadar borçlarını erteleme fırsatının
verilmesi sosyal devlet ilkemizin bir gereğidir. Gençlerimizi henüz
iş bulmadan faiz ve icra işleriyle ilgili uğraştırmak,
karşılaştıkları diğer zorlukların
yanına bir de gecikme faiziyle katlanan bu borçları eklemek
doğru değildir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Keven
37.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgat ilinde
kanalizasyon sistemi olmayan köylere kanalizasyon
yapılamamasının gerekçesini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgat İl Özel İdaresinden
aldığım resmî yazıya göre, Yozgatta kanalizasyon sistemi
olmayan 72 köy bulunmaktadır yani Yozgat köylerinin yüzde 15inde
kanalizasyon yok. Yozgata havaalanı yapacağız, hızlı
tren yapacağız. diyenlere sesleniyorum, Sayın Fuat Oktaya ve
iktidar milletvekillerine buradan sesleniyorum: 21inci yüzyılda ilimizde
kanalizasyon eksiği olan 72 köy olduğunu biliyor musunuz?
Bakınız, Cihanpaşa köyümüz 230
kişilik bir nüfusa sahip ama Yeterli ödenek ayrıldığı
takdirde yapılacaktır. deniliyor. Pembecik köyü 116 kişilik bir
nüfusa sahip ama kanalizasyonu yok. Boğazlıyan Bahariye köyü 349
kişilik bir nüfusa sahip Yeterli ödenek ayrıldığı
takdirde yapılacaktır. deniliyor. Şefaatli Paşaköy 753
kişilik bir nüfusa sahip ve önceden kasabaydı, hâlâ kanalizasyonu
yok. Kanalizasyon yapılamamasının gerekçesini buradan Sayın
Bakana soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
38.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
sağlık personeli alımının ne zaman yapılacağını
Sağlık Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
Koca 2019 yılı Ağustos ayı içerisinde 12 bin, eylül ve ekim
ayları içerisinde ise 17.689 olmak üzere, toplamda 29.689 sağlık
personeli alımı yapılacağını
açıklamıştı. Ancak eylül ve ekim ayları içerisinde
yapılacağı açıklanan personel alımları henüz
gerçekleşmemiştir.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Yüz binlerce
kişinin beklediği, eylül ve ekim ayları içerisinde
alınacağını açıkladığınız fakat
kasım ayı ortasına gelmemize rağmen henüz
gerçekleştirilmeyen 17.689 sağlık personeli
alımını ne zaman gerçekleştireceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya),
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun (2/987) esas numaralı 3573 Sayılı
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/48)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan (2/987) esas
no.lu 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim
kırk beş günlük sürede Genel Kurula sevk edilmediği için İç
Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Evet, teklif sahibi Manisa
Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3573 sayılı
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunda
değişiklik yapılması için vermiş olduğum teklif
üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Söz konusu talebimiz halk arasında Zeytini
Koruma Kanunu olarak bilinen kanunda birtakım değişiklikler
öngörmektedir. Ancak telaşlanmaya gerek yok; amacımız, defalarca
denendiği gibi zeytinlikleri maden sahasına, nükleer santrallere,
turizm tesislerine açmak değil. Bu teklifte amacımız, tane
zeytin ve zeytinyağında primin miktarını artırmak,
kanun güvencesi altına almak, zeytin üreticisinin ve sanayicisinin yüzünü
güldürmek. Talebimiz, tane zeytine 1 lira, zeytinyağına 3 lira destek
verilmesi. Kanun teklifimiz 15 Ekim 2018 tarihinde Başkanlığa
gelmiş. O gün için zeytinyağına 80 kuruş destekleme
verilmekte, tane zeytine ise destekleme verilmiyordu. Üreticinin
yıllardır dile getirdiği sofralık zeytine prim
desteği, geçtiğimiz yerel seçim öncesinde Manisa Salihlide
Tarım Bakanı tarafından dile getirilmiş, sözü
verilmiş, en son olarak da 23 Ekim tarihli Cumhurbaşkanı
Kararıyla kilogram başına 15 kuruş olarak desteklenmeye
başlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, 170 milyon
zeytin ağacı varlığıyla İspanyadan sonra dünyada
2nci sıradadır. Zeytinin ana vatanı ülkemiz üretimde ise 4üncü
sırada yer almaktadır. Son beş yılın
zeytinyağı üretim ortalaması 160 bin ton, sofralık zeytin üretimimizin
ortalaması ise 430 bin ton dolaylarındadır. Önemli bir ürün,
stratejik bir ürün olan zeytinyağı ülkemizde ilk defa 1966
yılında desteklenmeye başlanmış ve bu destekleme 1986
yılına kadar kesintisiz olarak sürmüştür. 1998
yılından itibaren destekleme ödemeleri prim desteğine
dönüştürülmüştür. Söz konusu desteklemenin amacı, Dünya Ticaret
Örgütü ve Avrupa Birliği ortak tarım politikalarına uyum
sağlamak, ekonomiyi kayıt altına alarak vergi gelirlerini
artırmak, üreticiyi ve sanayici aynı anda koruyup üretimi teşvik
etmek, tarımsal envanterin tutulmasını sağlamak ve zeytin
sanayisine dünya fiyatlarından ham madde sağlamaktır.
Değerli milletvekilleri, bundan on yıl
önce sektörün isteği, beklentisi zeytinyağına 1 lira,
sofralık zeytine ise 20 kuruşluk desteklemeydi. Oysa biraz önce
belirttiğim gibi, en son çıkan karara göre, zeytinyağına 80
kuruş, tane zeytine ise 15 kuruş destekleme verilecek. Yani
açıklanan rakamlar on yıl önceki beklentinin çok çok altında.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi 2018 yılında kaleme
aldığı raporunda Avrupa Birliğinde 1 avro olan zeytinyağı
priminin ve 20 euro sent olduğu bilinen sofralık zeytin priminin
ülkemiz koşulları da dikkate alınarak hiç olmazsa bu
miktarların yarısına tekabül eden zeytinyağına 3,5
lira ve tane zeytine 70 kuruş olması sektörel üretimin ve ticaretinin
sürdürülebilirliği için son derece önemli ve gereklidir. denilmektedir.
(CHP sıralarından alkışlar) Oysa açıklanan rakamlar
olması gerekenin çok çok uzağında, neredeyse beşte 1i
civarındadır. Zeytin ve zeytinyağının desteklenmesi
önemlidir ancak bu miktarlarla amaçlara ulaşmamız
imkânsızdır.
Desteklemede amacımız ekonomiyi kayıt
altına almak, tarımsal envanteri doğru şekilde tutmaksa
şayet tane zeytine 15 kuruş vererek bu amaca ulaşamayız.
Desteklemedeki amacımız zeytin sanayisine dünya fiyatlarından
ham madde sağlamak ise bunu zeytinyağına 80 kuruş
destekleme vererek sağlayamayız.
Bakınız, zeytinin başkenti memleketim
Akhisarda ÇKSye kayıtlı 7.100 zeytin üreticisi bulunmaktadır.
Oysa Akhisarda bir bu kadar daha çiftçinin ÇKS kaydı yok. Neden? ÇKS
kaydı olan 7.100 zeytin üreticisinin 1.800ü zeytinyağı
desteği için başvuruda bulunmuş. Geri kalan 5.200 üretici
zeytinyağı üretmiyor mu? Üretiyor elbet, hem de en kalitelisini
üretiyor. Neden zeytinyağı primi için başvurmuyor peki? Nedeni
belli, özellikle küçük üreticimize 80 kuruşluk prim cazip gelmiyor,
desteklemeden genellikle daha büyük ölçekteki üreticiler faydalanıyor. Bu
rakamlara benzer bir durum ilk defa verilecek tane zeytin desteklemesi için de
geçerli olacak, destekleme amacına ne yazık ki ulaşamayacak.
Zeytin üreticisi, zeytin sektörü gerçekten
desteklenmek isteniyorsa bu miktarlar günümüz koşullarına uygun
değil, mutlaka ve mutlaka artırılması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi
lütfen.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)-
Ayrıca zeytin gibi stratejik öneme sahip bir ürünün desteklenmesi
hükûmetlerin, bakanların inisiyatifine bırakılmamalı,
desteklenme kanunla yasal güvence altına alınmalıdır.
Bu sebeple kanun teklifimizin gündeme alınarak
kabul edilmesi, zeytinyağına 3 lira, tane zeytine 1 lira prim
verilmesi, zor şartlar altında üretmeye çalışan 400 bin
zeytin üreticisi aile için hayati bir önem arz etmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bakırlıoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ile 74 Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat
Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
7/11/2019 tarihli 15inci Birleşimde, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 11 ila 19uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Süleyman Girgin,
İYİ PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğlu. Sayın Tatlıoğlu ayrıca şahıslar
adına söz kullanacağı için bu iki süreyi birleştiriyorum;
söz süresi on beş dakika olacaktır. Şahıslar adına
diğer söz talebi de İstanbul Milletvekili Erkan Başa aittir.
Değerli milletvekilleri, konuşmalara
sadece bir kereye mahsus bir dakikalık süre ekleyeceğimi
şimdiden belirteyim ve konuşmacıların, kendilerini buna
göre ayarlamalarını rica edeyim.
İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Mevlüt Karakayaya aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklif 4 kanunda
değişiklik yapıyor. Teklifin ikinci bölümündeki maddeler
ağırlıklı olarak diğer maddelerdeki birinci bölümde
yapılan değişikliklerin prosedürünün yerine getirilmesi
şeklinde ya operasyonel konularla alakalı ya da birinci bölümdeki
maddelerin devamı niteliğindeki düzeltmeler.
Bu kanun teklifinde önemli bir değişiklik,
ödeme alanına ilişkin tüm yetkilerin Merkez Bankasında
toplanması. Bu konu hem Komisyonda hem de Genel kurulda konuşuldu,
parti grupları bu konuya olumlu olarak yaklaştılar, biz de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu düzenlemenin olumlu olduğunu ifade
ettik. İkinci önemli bir değişiklik teklifiyse Merkez
Bankasının sistemlerin kesintisiz işletilmesini sağlamak
amacıyla sistemik öneme sahip sistem işleticilerine hissedar
olması konusuydu. Bu husus siyasi parti gruplarının bir
kısmının muhalefet şerhiyle karşılandı.
Gerekçe, böyle bir hissedarlık olayının Merkez
Bankasının itibarını sarsacağı yönündeydi.
Aslında bu konunun hak ettiğinden çok fazla tartışma konusu
yapıldığına ve itirazların da çelişkiler
içerdiğine inanıyorum, o düşüncedeyim. Öncelikle şu tespiti
yapmamız lazım: Merkez Bankası anonim şirket statüsündedir
ve ticari bir kuruluştur. Hisseleri A, B, C, D şeklinde
sınıflara ayrılmış ve Merkez Bankasının
yüzde 55i Hazineye aittir. Ziraat Bankası Merkez Bankasına yüzde 19
oranında bir hisseyle ortak, İş Bankası da yüzde 2 hisseyle
Merkez Bankasının ortağı, Garanti Bankası yine Merkez
Bankasının ortağı, Türkiye Kızılay Derneği
Merkez Bankasının ortağı, Mervak İç ve Dış
Ticaret Anonim Şirketi de Merkez Bankasının ortağı.
İkincisi, Merkez Bankası dış
denetime tabidir; Merkez Bankasının her yıl hesapları,
bilançosu, gelir tablosu, diğer mali tabloları
bağımsız denetim şirketleri tarafından denetlenir.
Merkez Bankasının internet sitesine girerseniz yaklaşık yirmi
yıla yakın süredir denetim raporlarını görürsünüz ve bu
denetimi yapan firmalar küresel denetim firmaları ya da onların
yetkilendirdiği yerli, özel firmalardır.
Değerli arkadaşlar, örneğin, 2007
yılında Merkez Bankasını PricewaterhouseCoopers denetlemiş,
onun yetkilendirdiği bir firma denetlemiş, 2018 yılında da
KPMG üyesi bir firmanın denetlemiş olduğunu görüyoruz.
Aynı şekilde Merkez Bankası,
mesajlaşma, uluslararası mesajlaşma altyapısı olan
SWIFTe, uluslararası standart koyucu BICle ortak; iştirak
etmiş, onların ortağı durumunda. Merkez
Bankasının buralara hissedar olması için kanun
çıkarılmadı yani Merkez Bankası mevcut statüsü hissedar
olmak için uygundur. Merkez Bankası istediğinde, gerekli
görüldüğünde herhangi bir şirkete ortak olabilir. Benim
anlamadığım şu: Bugün, dijitalleşme, ödeme
sistemlerini stratejik öneme sahip millî güvenlik konusu hâline getirdi.
diyoruz. Evet, bu alanda önemli riskler var. Bu sebepten dolayı bu alanda
neden Merkez Bankasının ya da kamunun dışındakilere
sistem kurma ve işletme iznini veriyorsunuz? diye itiraz edilse
katılmayacağım ama anlayacağım. Yani Bu alanı
neden özel sektöre bırakıyorsunuz? diye karşı çıkan
da yok. Peki, neye karşı çıkılıyor? Sistemik önemli
hâle gelen bir sistem işleticisine gerekli görüldüğünde hissedar olma
ihtimaline karşı çıkılıyor. Yıllardır
özelleştirmeye karşı çıkanların, bugün sistemik bir
konuda gerektiğinde soft bir kamulaştırma yapılabilme imkânı
sağlayan düzenlemeye karşı çıkmalarını anlamakta
doğrusu zorlanıyorum.
Bankanın anonim şirket statüsünde bir
kuruluş olması veya hissedarları arasında özel
şirketlerin var olması veya dış denetimini küresel,
bağımsız özel şirketlerin yapması şimdiye kadar
Merkez Bankasının itibarını zedelememişse, bugüne
kadar kurumu yönetenlerden de herhangi bir itiraz gelmemişse, Merkez
Bankasının bir sistem altyapısı işletmecisine hissedar
olması, inanın, Bankanın itibarını
sarsmayacaktır.
İç kontrol sistemi veya denetim etiği
açısından yanlış bulunduğu ifade ediliyor. Eğer
Merkez Bankasının denetimine tabi olan ticari bankaların Merkez
Bankasına ortak olması bugüne kadar eleştirilmemişse yani
denetlediği şirketler bankaya, Merkez Bankasına hissedar oluyor
ve siz bunu eleştirmemişseniz ama Merkez Bankası
denetlediği firmalara ya da sistem işleticilerine ortak
olduğunda bunu eleştiriyorsanız, bunu bir kez daha düşünmek
gerekir diye ifade etmek istiyorum. Bu, aslında hem denetim etiği hem
de eleştiri etiği açısından doğru bir
yaklaşım değil.
Yapılan değişikliklerle gerçek
anlamda, 6493 sayılı Kanun kapsamında Merkez
Bankasının hissedar olma alanına özel bir sınırlama
getiriliyor. Yani aslında burada hissedar olma olayı, Merkez
Bankasının mevcut hâlindeki hissedar olma, iştirak etme
kabiliyetine, yetkisine bu kanun özelinde, 6493 sayılı Kanun özelinde
bir sınırlamadır. Niye sınırlamadır? Çünkü burada
sistemik önemli sistem işleticilerine ortak olunabileceği söyleniyor.
Yani kısıtlı önemli ya da önemli gruplamasında yer alanlara
bu maddenin yasalaşmasıyla birlikte Merkez Bankasının ortak
olması, hissedar olması mümkün olmayacak.
Bugün Türkiyede bahse konu toplam 10 işletim
sistemi söz konusu, Merkez Bankasının altyapısını
kullandığı sistemlerden bahsediyoruz. Bunların 3ü zaten
Merkez Bankası tarafından işletilmekte, 3 tanesi Takasbank
tarafından işletilmekte ki Takasbankın ortaklarına
baktığımızda yüzde 64 oranında Borsa İstanbul
Takasbanka ortaktır.
Aynı şekilde, bu işletim sistemlerine
baktığımızda Merkezi Kayıt Kuruluşu var, bu da
önemli ölçüde Takasbankın ortak olduğu bir yapı. Garanti Ödeme
Sistemi var, yine Paycore var. Dolayısıyla bunların hangisinin
sistemik önemli olduğunun kararı da Merkez Bankası
tarafından verilecek.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası
bugünlere kadar daha çok fiyat ve finansal istikrar görevleriyle gündeme geldi,
müzakerelere konu oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım Sayın
Karakaya.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Öyle gözüküyor ki teknolojik gelişmeyle,
ekonominin dijitalleşmesiyle birlikte bu görevlerinden ayrı olarak
Merkez Bankasının ödeme sistemlerine ilişkin, mutabakat ve
saklama sistemlerine ilişkin görevleri belki önümüzdeki dönemlerde en çok
konuşacağımız, tartışacağımız
konulardan olacak. Bugün uluslararası kurum ve kuruluşların
küresel zorlamalar arasında ele aldıkları önemli bir konu,
dijital ekonomi konusu. Vergi kaçırmadan kara para aklamaya,
kaçakçılıktan terörün finansmanına kadar birçok konuda bu
konular gündeme gelmekte. Bu anlamda bu yasa tabii ki önemliydi, bugün üzerinde
değişiklikler yapıyoruz ama yeterli bulmuyoruz. Bu yasadan çok
daha geniş anlamda, özellikle dijital ekonomi konusunda, bununla
bağlantılı ve millî güvenlik konusu olabilecek ödeme sistemleri
konusunda daha detaylı çalışmaların yapılması
gerektiğine inanıyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karakaya.
Konuşma sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Necdet İpekyüzde.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elektronik para düzenlemesi ve elektronik
yaşam; aslında birçoğumuz geçen hafta da bunu konuştu,
dönem dönem Mecliste de bu konu gündeme gelmekte. Teknolojik gelişmelere,
çağa ayak uydurmak için birçok düzenleme konuşuluyor,
tartışılıyor. E-kütüphaneden e-devlete her şeyde
elektronik bir düzenlemeye gidiliyor ve yaşıyoruz da.
Bildiğiniz gibi, geçen hafta bu yasanın
birinci bölümü konuşulurken Plan ve Bütçe Komisyonu da
çalışmalarına başladı. Plan ve Bütçe Komisyonunun ilk
gününde -önümüzdeki ay Mecliste bütçeyi konuşacağımız
süreçte- şöyle bir tartışma yaşandı: Elektronik
çağ diyoruz, elektronik düzenleme diyoruz, birçok şeyi elektronik
şekilde düzenlemeyi düşünüyoruz; Parlamentonun en şeffaf
olması gereken, denetimin en şeffaf olması gereken, Meclisin
Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşmeleri yayına yasaklanıyor. Ve
kim yapıyor? 1inci parti buna diyor ki: Yayınlanmasın.
Bakın, biz burada ilk gün dedik ki: Plan ve
bütçe tartışılıyorsa, bütçe haksa mutlaka sivil toplum
örgütlerinin burada olması lazım ve Plan ve Bütçe Komisyonunda üye
olan arkadaşlarımızla bir önerge verdik, dedik ki: Bu işe
katılabilecek, katkı sunabilecek sivil toplum örgütleri
katılsın. Türk Tabipleri Birliği, KESK, DİSK gibi birçok
kurumu saydık ve hiç olmayacak bir şekilde oylama
yaptırıldı; TMMOB için, TTB için oylama yapıldı. Bu
Meclis 1950lerde onlarla ilgili yasa çıkarmış kamu
yararı demiş. Yasayla kurulan sivil toplum örgütü diye
tanımladığımız, demokratik toplum örgütü diye
tanımladığımız kurumların Meclise gelmesi,
bütçeye katılımı konusu da reddedildi.
2nci reddedilen neydi? Dedik ki: Canlı
yayınlansın. Artık Meclis dediğiniz, değil Türkiye
Parlamentosu, belediye meclisleri kendi çalışmalarını
canlı yayınlıyorlar. Bu da reddedildi. Dedik ki: Anadolu
Ajansı bunu yayınlasın. Çünkü Meclise bütün basın
gelemiyor, belli basına bir ambargo uygulanıyor, yasak
uygulanıyor. Anadolu Ajansı da kabul edilmedi. Sonuçta,
tartışmada 3 muhalefet partisi dedi ki: Bir şey yapalım.
Meclis TV kayıt alacak, isteyen vekil onu isteyip
danışmanları aracılığıyla
paylaşabilecek. Sabah uyandık, o da kaldırıldı.
Niçin? İzahı yok.
Şimdi, bir taraftan e-devlet diyoruz, e-düzenleme
diyoruz, bu çağda, bu dönemde, bütçe gibi, plan ve bütçenin
tartışıldığı, birçok bakanlığın
konuşulduğu, hayati öneme sahip tartışmalarda sivil toplum
yok, Meclisteki insanlar da buna katılamıyor.
Neydi peki geçen hafta bir diğer konuşulan
konu? Bütçe tartışılıyor, bütçe düzenleniyor, her şey
yasak. Bütün bu yasaklara rağmen intiharlar konuşuluyordu. Bir
taraftan Parlamento önümüze gelecek bütçeyi konuşacak ve bu konu
aslında pek de böyle
Dikkatli konuşmak lazım ve
arkadaşlar, sayı yüksek, 4 kardeş. Peşinden bakkal diyor
ki: Defter durmuştu, defter ödenemiyordu. Biliyor musunuz, ne oldu? Bir
taraftan herkes sosyal medyada bu olayı konuşurken,
tartışırken Nedir, ne değildir? çeşitli şeyler
söylenirken özelleştirilmiş bir elektrik şirketi daha cenazeler
adli tıpta, morgdayken elektriği kesiyor. Ya, bu kadar mı vicdan
kalmadı, bu kadar mı iç sızlamıyor? Bu bitti, aradan bir
hafta geçmedi, iki üç gün geçmedi, tekrar, Antalyada da böyle bir olay. Hiç mi
iç sızlamıyor? Hiç tartışılmıyor. Hiç mi insanların
vicdanı tartışmıyor?
Biz Yoksulluk var. dediğimizde,
İşsizlik var. dediğimizde, Kriz var. dediğimizde
kıyamet kopuyor ve bu bütçe yoksulu, işsizi, çiftçiyi, memuru,
köylüyü düşünmediği sürece kıyamet kopuyor. Ama verilen
yanıt ne? Kıyamet kopmasın. Domates, patlıcan, biberden
söz etmeyin. Bir mermi ne kadardır, biliyor musunuz? deniyor. Böyle
bakarsanız, böyle yaparsanız hepimizin hayatı, yaşarken ölü
hayatına dönüşür; yoksulluk artar, işsizlik artar, mutsuzluk
artar, insanlar çaresiz olur. Bu hepimizin vicdani görevidir.
Bakın, ne oldu? Antepte öğretmen bir
kadın dedi ki: Mobbinge dayanamıyorum. Tekrar aynı şey
oldu. Giderek biz birçok alanda, sağlık
çalışanlarından, öğretmeninden, işçisinden, memurundan
insanların kendi hayatları, kendi çocukları ve kendi ailesiyle
ilgili gelecek endişesinden konuşuyoruz. Eğer toplum bu düzeye
gelmişse, bu Meclis bunu tartışmıyorsa, bunu dile
getirmiyorsa gerçekten bizim kendi kendimize dönmemiz lazım. Çünkü bunları
konuşmadığımız zaman, bunları dile getirmediğimiz
zaman hamasi nutuklarla, milliyetçi nutuklarla, militarist duygularla
konuşursak vay hâlimize. Çünkü o zaman neye dönüşüyor? Kim ne
söylerse, itiraz ederse Sus, hainsin; sus, bunu dile getirme.ye. Bu, en rahat
yöntem; bir şeyi örtmek için, bir ayıbı örtmek için, bir kusuru
örtmek için hamasi, milliyetçi duygular ve gerekirse bayrağı
kullanmak.
Bir vekil arkadaşımız bir
dakikalık konuşmada dile getirdi -ben Batman Vekiliyim- Hasankeyf
yerle bir ediliyor, herkes dile getirdi burada; biz dedik ki: Olmaz, on iki
bin yıllık, on iki bin beş yüz yıllık bir tarih.
Hepimiz dile getirdik, dikkate alınmadı. Bütün bunları geçelim,
dün dozerler yerle bir ediyor, görüntüler düşüyor; ya dozerin üstüne
bayrak asıyorsun. Ne hakkın var buna ya? Ne hakkın var buna ya?
Bu ne anlama geliyor yani? Bunu konuşmasak olmuyor o zaman, e-devletten
söz ettiğimizde.
Arkadaşlar, artık ne söylesek kimse bunu
dikkate almıyor. Neydi? Ekoloji, çevre konuşuluyordu. 7 Kasımda
-bu ana akım medya dediğimiz yandaş denilen, neyse- Yeni
Şafak gazetesinin manşeti ne biliyor musunuz arkadaşlar?
Savaş ekolojiyi yok ediyor, savaş çevreyi yok ediyor. Bunu biz
söylesek neler olurdu? Ve manşet tam sayfa. Nasıl düşmüş,
nedir? Gerçekten dikkatlice baktım ve diyor ki: Bu olduğu sürece, savaş,
çatışma olduğu sürece bu kullanılıyor, çevre tahrip
ediliyor, yaşam tahrip ediliyor, doğa tahrip ediliyor. Biz
bunları konuşmadığımızda olmuyor. Ve ne oldu? Dün
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçe
görüşmelerinde buna değindiğimizde o da diyor Çevrenin
korunması lazım, doğanın korunması lazım. Ama
bununla ilgili hiçbir çalışma yok. Tam tersine, biz ne
yapıyoruz? Türkiyede kömür santralleri var enerji üretmek için,
bacalarını sürekli kapatmaları lazım, bacalarını
düzenlemeleri lazım Çevre Kanununa göre. Uzattı bir sefer Meclis,
yetiştiremedikleri için. Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi geçtiğimiz
aylarda, bütün siyasi partiler, 1inci partiden diğer partilere kadar,
reddettik; dedik ki: Böyle bir şey olmaz, bacayı yapacaksın.
Geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirildi. Ne geçirildi?
Tekrar ertelendi. Ama bu arada ne yapıldı? Bu fabrikalara, bu
işletmelere, bu enerji üretenlere yaklaşık 500 milyar
teşvik verildi. Mübarek, teşvik veriyorsan bari diyeceksin ki Önce
bacayı yap. Hem parayı al hem bacayı yapma hem de ertelet,
böyle bir düzenleme mi olur? Ve böyle olursa, gerçekten her şeye hamasi
nutuklarla itiraz ederseniz, susturursanız, biz geleceğimizi
koparmış oluruz.
Kayyum meselesi. Şimdi, biz
konuştuğumuzda herkes diyor ki Her seferinde nasıl bunu
söylüyorsunuz? Ya arkadaşlar, artık cuma ve pazartesi sabahları
biz diyoruz ki nerede, ne olacak? İzahı yok. Bu Parlamento bunu
düşünüp seçme seçilme hakkında şey yapmıyorsa izahı yok.
Ve ne oluyor, biliyor musunuz? Tekrar, Plan ve Bütçe Komisyonunda
Sayıştay Başkanı geldi, dedik ki: Sayın Başkan,
ya bizim gruptan arkadaşlar sürekli bu tatlıları, bu çerezleri,
bu kayyumun oluşturduklarını manşet manşet sunuyor,
iddialarıyla başkanlar açıklıyor raporları,
rakamları, imzaları, hiç mi bir işlem yapılmadı? Dedi
ki: İnternet sayfamıza bakın, orada var. İnternet
sayfasında yok, dedik ki: Başkan, yok.
Başkan soru-cevap kısmında. Biz
geçmiş dönemde 95 belediyenin bir kısmını inceledik -bütün
belediyeleri değil- 31 kayyum Sayıştayın denetimine göre
yolsuzluk yapmış. dedi ve bunlar göreve devam etmiş. Hepimiz
biliyoruz, 31 Marttan sonra bunlar seçilemedi -bir kısmı adaydı,
bir kısmına da zaten yeni arkadaşlarımız seçildi,
oturdular, bu açıklamayı yaparken- ve kayyumlar ne oldu? En iyi
yerlere gönderildi. Bunun anlamı şudur: Sen hırsızlık
yaparsan, yolsuzluk yaparsan ben belgelesem bile seni ödüllendiriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Nasıl ki
yıllardır Türkiyede işkence yapanlara ceza verilmiyorsa,
nasıl ki yıllardır bilerek mahkemeler cezasızlıkla
sonlanıyorsa insan hakları alanında, bu olayda yolsuzluk,
hırsızlık yapanlara da ceza verilmiyorsa, ödüllendiriliyorsa siz
kayyumları gönderdiğinizde siyaseti engelliyorsunuz, seçme ve seçilme
hakkını engelliyorsunuz ve diyorsunuz ki: Ne yapabilirseniz
yapın. Böyle olursa ne şeffaflıktan ne bütçeden ne gelecekten
söz edebiliriz. Bizim kendimize dönüp geleceğimizi iyi kurgulamak için
seçilene saygı duymamız lazım. Kendi kendimize
uydurmayalım. Bunu da geçtim, hırsızlık, yolsuzluk
yapanları bizim adımıza, bu Parlamento adına denetleyen
Sayıştayın raporlarını dikkate alıp
soruşturma açalım, hesap soralım. Bunu yapmadığımız
sürece riyakârlıktır.
Saygılarımı sunuyorum. Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İpekyüz.
Söz sırası şimdi de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Süleyman Girgine ait.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tecrübelerimiz bize
şunu göstermiştir ki AKP iktidarı zengini sever,
paralıyı sever; parası olmayanı, fakiri, yoksulu sevmez.
Ha, fakiri ne zaman sever? Seçimden seçime, aklına geldiği zaman
sever. İşçi sevmez, esnaf sevmez, çiftçi sevmez, emekli sevmez, hak
arayanı hele hiç sevmez. Somada beş yıldır
tazminatlarını alamayan madencinin hakkını vermediği
gibi, yolda yürümesine de izin vermez, suç işlemiş gibi de
etrafına jandarmayı dizer.
Kamu harcamaları adı altında israf
lüks oluşturmuyor, lüks araç kiraları, uçak kiraları,
ağırlama giderleri lüks oluşturmuyor ya da
Cumhurbaşkanının 3 milyara çıkarılan örtülü ödeneği
açık oluşturmuyor, Cumhurbaşkanının almış
olduğu asgari ücretin 37 katı maaş açık oluşturmuyor,
geçiş garantili köprü ve yollara verilen paralar, hasta garantili
şehir hastaneleri açık oluşturmuyor; oysa sırf bunlara
sadece sekiz ayda 8,5 milyar ödenmiş, 2020 için beklenen ödeme 18 milyar ve
bütün bunlar açık oluşturmuyor ama -sözümün başına geleyim
AKP kimi sevmez? demiştik? İşçiyi, yoksulu sevmez,
garibanı sevmez. demiştik- 2019 bütçesini
açıkladıkları zaman Orada işçiye, memura,
yaşlıya verilen zamlar açık oluşturdu. diye izah edebiliyorlar.
Değerli milletvekilleri, emekliler, emekçiler,
asgari ücretliler ve yaşlılar AKPnin hazırlamış
olduğu bütçenin kazananı değil, mağdurudurlar. Yani bütçede
faize ödenen paranın açık oluşturmamasına değil,
asıl buraya dikkat çekmek lazım. 2019da imar affı, Merkez
Bankası, kefen parası, bedelli askerlik olmasa açık 2 milyar
lira olacaktı, neredeyse bu 4 kat artış demekti. 2019da
enflasyona ezdirilen emekçi mi bütçe açığına neden olmuş? İnsaf
ki ne insaf. demek lazım. Zamlarla ez, sonra da Açık oluştu
bütçede ve bunların sebebi emeklilerdir, işçilerdir,
memurlardır. de.
Bütçe açığına sebep mi
arıyorsunuz sevgili milletvekilleri? Sevgili AKPlilere özellikle söylemek
istiyorum. Ordumuza ait bir millî değer, Tank Palet Fabrikası
ihalesiz ve gizli kararnameyle Katar ortaklı şirkete verilmişti
ya, hatırlarsınız... Söylemeyi unuttum, bu arada, AKP
iktidarı bir de Katarlıları çok sever. İşte bu
Katarlılara TMSF tarafından satılan Digiturk için
Sayıştay raporu diyor ki: Satın alan şirketten 158 milyon
dolarlık alacak tahsil edilememiş, bu alacak kamu zararı
oluşmasına neden olmuştur. Ama ne hikmetse TMSF hâlâ inatla
bunu tahsil etmiyor. Yine, Katarlıların ortağı Sancak
Grubuna TMSF dolarla arsa satıyor ama kur yükselince, birden, ihale günü
geçerli olan kurdan ödenmesine karar veriliyor nedense ve Sayıştay
raporuna göre kamunun zararı burada da en az 100 milyon.
Değerli milletvekilleri, şimdi gelelim,
elimizdeki kanunla ilgili birkaç değerlendirme yapmak istiyorum.
Elimizdeki kanun teklifi finansallaşmış dünya ekonomisine
ekonomik entegrasyonumuzun artması sonucu oluşan yeni durumlara
yönelik düzenlemeler getiriyor. Denetim yetkisi BDDKden alınıp
Merkez Bankasına veriliyor. Denetim yetkisinin BDDKden alınmasının
asıl gayesi nedir? Şu ana kadar BDDK, elektronik para
kuruluşları ve ödeme kuruluşları hakkında kaç kez
denetim yapmıştır ve denetimleri sonucunda ne gibi bulgular
bulmuştur? Bankaları bile siyasi baskılarla yeteri kadar
denetleyemediğini bildiğimiz BDDKnin elektronik para
kuruluşları ve ödeme kuruluşlarını ne kadar
denetlediği belirsizdir.
Diğer önemli husus ise dünyada
ağırlığı giderek artan elektronik paralar ve sanal
paralardır. Elektronik para konusunda ülkemizde düzenlemeler olmasına
karşın sanal para hakkında bir düzenleme yoktur. Bitcoin gibi
sanal paralara ülkemizde birçok kişinin yatırım
yaptığı söyleniyor. Son üç yılda dünyada bitcoin
kullancısı sayısının 5 kattan fazla
arttığı ve 42 milyonu geçtiği söyleniyor.
Sanal paralara yönelik eleştirilerden bir
diğeri ise bunlar devlet kontrollü bir para birimi olmadığı
için yapılan uluslararası para transferlerinin hem vergi kaçırma
hem de kara para aklama suçlarını artırabileceği ve silah
ticareti ve uyuşturucunun finansmanında gizli bir yöntem olarak
kullanılabileceği yönünde olmuştur. Bunlarla ilgili tedbirler
alınıyor mu? Neden bitcoin ve benzerleri hakkında açık ve
net bir düzenleme yapılmıyor? Büyük zararların
oluşmasını, vatandaşlarımızın bilinçsizce
zarar etmesini mi bekliyoruz? Yeniden Çiftlik Bank gibi facialara kapı
mı aralanıyor?
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemenin ana
rotası banka çalışanlarının çalışma
koşullarının düzeltilmesi, sağlıklarının ve
güvenliklerinin sağlanması olmalıydı oysa.
Sayıları yaklaşık 200 bine varan banka
çalışanlarımıza yönelik yaşanan bazı
sıkıntı ve önerilerimizi aktaracağım şimdi.
Somadaki hadi hadi sisteminin bankadaki karşılığı
satış baskısıdır, mobbingtir ve bunlardan da
çalışanlar olumsuz olarak etkilenmektedir. Banka
çalışanlarının çalışma koşullarına dair
Çalışma Bakanlığı ve ilgili kamu görevlileri tam
olarak görevlerini yapmadığı için, İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Meclisi gibi, Plaza Eylem Platformu gibi, sosyal
medyada Yaşar Usta Emek Portalı gibi yapılar banka
çalışanlarının sorunlarını gündeme
getirmektedirler.
Şimdi, mobbing nedir arkadaşlar? Sevgili
arkadaşlar, mobbing, psikolojik bir şiddet türüdür. Finans sektörü
mobbinge zemin hazırlamakta ve mobbingciyi teşvik etmektedir. Banka
çalışanları arasında son zamanlarda yaşanan ciddi
sağlık kayıpları ve ölümlerin sorumlusu olduğuna dair
kuvvetli şüpheler bulunmaktadır çünkü bankalarda satış baskısı,
cezasızlık ve kara liste uygulamaları, ardından zincirleme
sağlık yitimi yaşanmaktadır. Bu sistemde,
çalışanların performansı ile bankanın kârı
arasında doğrudan bir ilişki kurulur ve sonuca
odaklanılır. İyi bir çalışan her ne kadar
bankanın değerini artıracak çalışmalar
yaptığını düşünse de sonunda kendisinden sadece kaç
liralık satış yaptığı sorulur. Bunun yanı
sıra, bankadaki herkese, görev tanımları içerisinde kredi
satışı olmayan güvenlik görevlilerine bile satış
hedefi verilir. Performans, Türkiyede artan beyaz yakalı
işsizliğiyle birleşince baskı ve tehdit altında
çalışmanın adı olmuştur maalesef. Bunun en acı
örneklerinden biri Nadide Kısanın hayatını kaybetmesi ve
sonrasında gelişen süreçte ortaya çıkan olaylardır.
Bankalarda, son birkaç yılda, çalışanlarda genç yaşlarda
kalp krizi, beyin kanaması ve kanser gibi çoğunlukla stresle
ilişkili görülen ciddi sağlık kayıpları ve
çalışan ölümleri yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir.
Sadece Nadide Kısa mı? Hayır. Birçok banka emekçisi mobbing,
baskı, performans ve tehdit altında çalışmaktan dolayı
hayatlarını kaybetmiştir. Bankacılık sisteminin neden
olduğu bu ölümlerle ilgili ne gibi tedbirler
alınmıştır? Yetkilileri bu konuda cevap vermeye
çağırıyorum.
Banka çalışanları mobbinge maruz
bırakılarak ruhsal ve bedensel olarak tahribata açık hâle
getirilmektedir. Çalışanlar arasında duygu durumu düzenleyici
ilaç kullanımı oldukça fazladır; oysa, bu
yaşanılanların önüne pekâlâ geçilebilir. Atılması
gereken adımlar şunlardır: Bankalarda çalışırken
beklenmedik şekilde ve genç yaşta hayatını kaybedenlerin,
çalışanların ölümleri hakkında mutlaka çalışma
koşullarından kaynaklanan riskler incelenmelidir. Tüm diğer
finans kuruluşlarındaki kayıplar ve sağlık yitimleri
çalışma kaynaklı riskler açısından taranmalı, soruşturulmalıdır.
Bu ölümler iş müfettişleri, Meclis komisyonları ve
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi gibi emek ve meslek örgütlerinin oluşturacağı bağımsız
denetim birimleri tarafından soruşturulmalı, çalışma
koşullarıyla olası ilişkileri açığa çıkartılmalıdır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili
mevzuatta meslek hastalığı kapsamı manevi bütünlüğünün
ihlalini ve zincirleme sağlık kayıplarını içerecek
şekilde genişletilmelidir. Mobbingin ceza gerektiren bir fiil olarak
tanımlanması gerekmektedir arkadaşlar. Finans sektöründe
yıpranma payı mutlaka olmalıdır. Tekrar ediyorum, finans
sektöründe yıpranma payı mutlaka olmalıdır. Fazla mesai
norm olmaktan çıkartılmalıdır. Bazı bankalarda fazla
mesainin görünmemesi için personele turnikeden çıkış
yaptırılıp geri çalışmaya yönlendirildiği
biliniyor. Bu, ciddiyetle araştırılmalıdır.
Çalışanların denetim ve örgütlenme imkânı
sağlanmalıdır. Çalışan temsilciliği oluşturulmalı
ve kurumdaki sendika eksikliğinin dengelenmesi için, işten
çıkarma, mobbing gibi konularda işçi temsilcilerine söz hakkı
sağlanmalıdır. Kara liste uygulamasından mutlaka
vazgeçilmelidir. İş tanımlarını
belirsizleştirecek şekilde çalışanlar üzerinde
satış baskısı oluşturulması önlenmelidir.
Son olarak, 28 Nisan resmî olarak iş
cinayetlerinde ölenleri anma ve yas günü olmalıdır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Girgin.
Şimdi de İYİ PARTİ Grubu
adına Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu
konuşacaktır. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Tatlıoğlu, süreniz on beş
dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli Başkan, Parlamentomuzun
saygıdeğer üyeleri; hepinizi partim ve şahsım adına
saygıyla selamlarım.
Öncelikle bu kanundan önceki görüşmelere dair
bir konuya değinmek istiyorum. Özellikle beklerdik ki Sayın Lale
Karabıyıkın araştırma önergesini kabul edelim ve
bizzat Sağlık Bakanının başında bulunduğu
vakıfla ilgili kamu tasarrufunun ne olduğunu görelim. Eğer biz
bunları yapmazsak bunları kim yapabilir? Niçin bu önergelere
şüpheci değil, gerçeğin ortaya çıkması adına
yaklaşmıyoruz? Birinci olarak bunu anlamış değiliz.
İkinci olarak da, bugün, gerçekten motivasyon
düşürücü 2 tane açıklama var. Birincisi: Sağlık
Bakanlığının bütçesi görüşülüyor ve maalesef
Sağlık Bakanlığının şehir hastaneleriyle
ilgili sözleşmesi ortada yok. Yani Bursada da var bir şehir
hastanesi. Bunu yapan ile Sağlık Bakanlığı
arasındaki kira sözleşmesi ve iş sözleşmesi yok. Peki, o
zaman ortada kayıt dışı bir kamu işlemi var, kamu
tasarrufu var. Yani kayıt dışılık bildiğimiz gibi
özel sektörde oluyor ama kamunun kayıt dışı bir tasarrufu
nasıl söz konusu olabilir?
Bir de son olarak, gerçekten içimi acıtan bir
şey oldu, Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin de vücut dilinden
ve sesinden mahcubiyetini anladık. 15 Temmuz şehitleri için, gazileri
için toplanan para nasıl olur da yerine ulaşmaz? Çünkü o para
vakıf olsun diye toplanmadı; o para, doğrudan şehit ve
gazilere ulaşsın diye toplandı. Bunu toplayanlar bunun bir gün
gecikmesinin bile ne kadar büyük bir sorumluluk ve vebal olduğunu daha iyi
anlayacak. Hele hele bununla ilgili bir vakıf olup ve bu vakfın
bulunamayışı, gerçekten, çok dramatik bile demek çok
yanlış, çok kötü bir gelişme. Bütün Parlamento adına, bütün
siyaset adına söylüyorum. O nedenle gerçekten kamu şeffaf olmazsa
millet huzur bulmaz.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümündeyiz.
Biz esasen, çok haklı olarak, 6ncı
maddenin (4)üncü bendine şerh dışında, bu kanun teklifini
destekliyoruz, kabul ediyoruz ve bu kanunun Türkiye için bir ihtiyaç
olduğunu belirtiyoruz, daha önceki konuşmalarımızda da
belirttik, Komisyonda da bunu belirttik.
Tabii, ikinci bölüm itibarıyla
baktığımızda, bu teklifin 11inci maddesinden Elektronik
para kuruluşunun, ödeme hizmetleri ile ilgili olarak yürüttüğü
faaliyetlerin kredi verme faaliyeti kapsamına girip girmediği Bankaca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. deniliyor. Bunu da biraz
askıda kalmış bir ifade olarak görüyoruz. Bu tür ifadelerin
askıda olmaması ve daha önceden yönünün tayin edilmiş
olması gerekir. Tabii ki bazı konular yürüyüşte,
işleyişte ortaya çıkar ama daha ziyade, özellikle kanunu
aşmanın ve keyfiliğin çok yaygın olduğu süreçlerde bu
tür yönetmelikler bu kanun aşmayı ve de kanunlara uymayan kamu tasarruflarının
çoğalmasını artıracaktır diye düşünüyoruz.
15inci madde bir birlik oluşturulmasıyla
alakalı ve burada Ödeme kuruluşları ve elektronik para
kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan
Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliğine, faaliyet
izni aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde üye olmak için
başvururlar. deniliyor. Bu da doğru bir yöntem. Yani ödeme
kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının bir
birlik oluşturmaları ve bu birliğin eğitim faaliyetlerini
düzenlemesi, meslek ilkelerini belirlemesi, mesleğin gerektirdiği
disiplin ve birlik şartlarını oluşturması cidden
ihtiyaçtır ve bunu yerine getirecektir. Birlik organlarının
seçimlerinin kanunda öngörülen esas çerçevesinde gizli oyla ve yargı
gözetimi altında gerçekleşeceği usulü, burada da kabul
edilebilir bir usul olarak karşımıza çıkıyor.
Birliğin organları, gelirleri, giderleri, çalışma
esasları ve faaliyetlerinin kapsamı, üyeliğe kabul, üyelikten
geçici ve sürekli çıkarma esasları, statüyle düzenlenir. deniyor, bu
da doğru bir düzenlemedir. Bu statünün sektör temsilcilerinin
görüşleri alınarak bankanın yapacağı öneri üzerine
Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulacağı
belirtiliyor. Bu da bizim açımızdan doğru ve gerekli bir madde
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Esasen, baktığımızda, bu tür
ödeme sistemleri -elektronik para ve dijital para- dijital ödeme sistemleri,
elektronik ödeme sistemleri, elektronik para kuruluşları
çerçevesindeki bu düzenleme gerçekten zamanın ruhuna uygun bir
düzenlemedir. Daha önce de belirtmiştik, zaman kendi ruhuna uygun
araçları ortaya çıkartır. Barter döneminde madenî paralar
kısmen ortaya çıkmıştı. Daha sonra uluslararası
ticaretin gelişmesiyle bir ödemeler sistemi ihtiyacı ortaya
çıkmış ve dünya bugüne kadar, önce İngiltere ve poundla
başlayan ancak Birinci Dünya Savaşında İngilterenin dünya
devleti olma büyüklüğünden uzaklaşması ile İkinci Dünya
Savaşı sonunda Bretton Woodsla Amerika ve IMF üzerinden Amerikan
dolarına geçen ödemeler sistemi
(AK PARTİ sıralarından
kendi aralarında gülüşmeler)
Efendim, hepinize saygılar sunarım.
Bu kanunu destekliyoruz.
Saygılar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Konuşmanıza devam edin
lütfen Sayın Tatlıoğlu.
Değerli milletvekilleri, lütfen, hatipler
kürsüdeyken düzene uyalım. Görüşmenin belli bir çerçevesi, düzeni,
kuralları, gelenekleri vardır. Buna, lütfen, herkes gerekli özeni ve
saygıyı göstersin.
Sayın Tatlıoğlu, eğer sözünüzü
tamamlamak isterseniz kaldığınız yerden süreyi
kullandırabilirim.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim. Sağ olun.
BAŞKAN Hatırlatsanız
uyarırdım ben.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sağ
olun efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Tatlıoğlu.
Şahıslar adına ikinci konuşma
İstanbul Milletvekili Erkan Başa ait.
Buyurun Sayın Baş.
Süreniz beş dakikadır. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Meclisi ve ekranları başında bizleri
izleyen, alın teriyle yaşayan ülkemizin bütün insanlarını
sevgiyle saygıyla yürekten selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bir kanun
teklifi üzerine söz aldık. Kanun teklifi elimize gelince büyük bir
heyecanla, umutla her seferinde bakıyoruz. Bu kanun teklifini görür görmez
aklıma gelen ilk şeyi kürsüde paylaşarak
başlayacağım.
Biz insan, ülkemiz, halkımız dedikçe
iktidar Para, para, para
diyor ve maalesef, yine insanımızı,
insanımızın nasıl daha iyi yaşayacağını
değil de parayı konuşuyoruz. Tabii, bu sefer biraz daha afili
bir mesele, elektronik parayı konuşuyoruz. Komisyon
raporlarını okuyunca da görüyoruz, gerçekten elektronik paralar, dijital
paralar
Hani, insan heyecanlanmıyor değil, bir ilerleme var;
insanlık ilerliyor, tarih ilerliyor. E, tabii, biz de bu ilerlemeden
faydalanalım istiyoruz. Buraya kadarı normal ama bu iktidarın
elinde her tür ilerleme sadece para babalarını, sermaye sahiplerini
merkeze alıyor, emekçilerin hayatını ilerletecek tek bir
adım görmüyoruz. Burada bu vesileyle ifade etmiş olalım:
Halkın bütünü için ilerleme anlamına gelmeyen her şey esas
olarak bir gerilemedir ve bu kanun teklifine de bu açıdan kökten
karşı çıkmak gerekiyor. Yani iktidar sadece patronlar için ilerlemeyi
kullandığı sürece de memleketin gelişmesi mümkün
değil.
Şimdi, mesela, insan okurken,
tartışırken düşünüyor. Halkın canını,
sineğin yağını çıkaran bu iktidar hangi sektöre el
atsa o sektörde sanki hiç insan çalışmıyormuş gibi düşünüyor.
Komisyon da nedense hiç insanları tartışmamış. Bu
sektörde kimler çalışıyor, bunların hayatı nasıl
devam edecek? soruları yok.
Mesela ben iktidarın lehine bir bilgi de
paylaşayım, belki heyecanlanırlar. Türkiyede işsizlikte
cumhuriyet tarihinin rekorları kırılıyor, hatta dünya
rekorları kırılıyor. Fakat ilginç bir durum var -bilmiyorum
farkında mısınız- her tarafta çağrı merkezleri
çalışanı ilanları var, çağrı merkezleri
çalışan arıyor. Merak ettim, Türkiyede böyle bir işsizlik
varken neden acaba çağrı merkezleri çalışan arıyor?
Neden biliyor musunuz arkadaşlar: Çağrı merkezinde dört
yıldan fazla hiç kimse çalışamıyor da o yüzden. Yani
çağrı merkezlerinde çalışan insanlar belirli bir süre sonra
meslek hastalıkları nedeniyle çalışamaz hâle geliyorlar.
Ben diyorum ki gözümüzü biraz paradan çevirelim ve Bu dünya kimlerin
sırtında, nasıl dönüyor? sorusunu soralım. Çok örnek var
kuşkusuz ama benim öğrendiklerimden bir tanesinin ismi Nazlı.
Yani sizlerin çocukları kadar kıymetli ailesi için ki adını
Nazlı koymuşlar bu arkadaşımızın. Nazlı
mecbur, daha öğrenciyken çalışmaya başlamış,
mezun olunca da mezun olduğu alanda iş bulamayınca
çağrı merkezinde çalışmaya devam etmiş. Adı
Nazlı ama memleketin milyonlarca emekçisi gibi Nazlının pek
nazlanmaya lüksü olmuyor. İkinci yılında yüzde 47 işitme
kaybı yaşıyor Nazlı çünkü çağrı merkezinde günde
dokuz saat çalışıyor.
Bir de ek bir bilgi paylaşayım:
Dışarıdan bakıldığında böyle çok büyülü
mekânlar bunlar ama çağrı merkezlerinde nasıl olsa
müşteriler görmüyor diye, o yüzden bodrum katlarda, insanların iç
içe, sırt sırta, herkesin bağrışını
çağrışını duyduğu ortamlarda çalışmak
durumunda kalıyorlar ve günde dokuz saat hiç mola vermeden
çalışıyorlar. Hatta tuvalete giderken amirinden izin istiyor
ancak amiri izin verirse gidebiliyor.
Mesela, bakın, yine bir teknolojik ilerleme
örneği, tuvalet sayar koymuşlar bütün tuvaletlere;
çalışanlar tuvalette ne kadar vakit geçiriyor, bunu ölçüyorlar;
iddiamızı ispatlayan bir örnek daha. Bütün ilerlemeler emekçiyi daha
fazla sömürmek için kullanılıyor. Neyse, ben Nazlıdan devam
edeceğim.
Nazlı bir kadın. Örneğin, âdet
döneminde tuvalette çok zaman geçirdiği için Nazlıya azar
çekiyorlar, işten atmakla tehdit ediyorlar. En sonunda çareyi gece
kullandığı pedleri gündüz kullanmakta buluyor.
Şimdi, bunları anlatınca tabii
AKPliler rahatsız oluyorlar. Fakat bu memlekette çalışan
insanların üçte 1inin kadın olduğunu ve özellikle finans
sektöründe, çağrı merkezlerinde yoğun bir kadın emeği
sömürüsü olduğunu paylaşmamız gerekiyor. Nazlıyla devam
edeyim.
Nazlı sürekli sandalyede ve aynı
pozisyonda oturduğu için boyun düzleşmesi yaşıyor. Bir
sabah kaskatı bir bedenle uyanıyor. Acile gidiyor. Zaten düşük
olan maaşının önemli bir bölümünü üç ay fizik tedaviye
yatırıyor. Doktor diyor ki: Ortopedik sandalyede oturman
lazım. Takım liderine gidiyor Nazlı, diyor ki: Ben ortopedik
sandalyede oturmalıyım. Ya, bunu patronlara söylemeyelim,
işten atılman için yeni bir vesile olabilir. diyor. Neyse Nazlı
büyük teknolojik ilerlemelerin, böyle paranın oradan oraya gittiği
dönemlerde, yüzyıl önce keşfedilmiş ortopedik sandalyeyi bile
kullanamıyor.
Değerli arkadaşlar, Nazlıyla devam
edeyim. Nazlı dört yıl çalışıyor. Dört yılın
sonunda Nazlıya diyorlar ki: Sen takım lideri ol. İşte,
ip, Nazlı için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Baş.
ERKAN BAŞ (Devamla) Nazlı bu teklif
geldiği gün işten istifa ediyor. Takım lideri olmak
zorbalık yapmayı gerektiriyor, ben bana yapılan
zorbalıkları başkasına yapmak istemiyorum. diyor ve
tazminatını falan almadan gidiyor.
Neyse değerli arkadaşlar,
uzatmayalım, bugün o büyük plazalar, büyük bankalar, milyonlarca lira para
kazanılan yerlerde milyonlarca köle yaratmış bir düzende
yaşıyoruz ve bu milyonlarca köleyi konuşmamız gerekiyor.
Eskiden, böyle, dolar işaretleri görürdük iktidarın gözlerinde,
şimdi bitcoin işaretleri falan var. Para salisede oradan oraya,
buradan buraya gidiyor ama Nazlı gibi binlerce ofis
çalışanı, örneğin, meslek hastanesinden bir rapor almak için
aylarca, yıllarca uğraşıyor ki patronuna tazminat
davası açsın.
Bence esas mesele: Eğer bir hız
tartışması yapıyorsak insanların
sağlıklı, güvenceli yaşamalarının yolunu
bulmamız gerekiyor. Dolayısıyla, bu kanun teklifinde de daha
önceki pek çok kanun teklifine benzer bir biçiminde işçilerin,
emekçilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) Toparlayayım
Sayın Başkanım, izin verirseniz.
BAŞKAN Toparlayın lütfen, buyurun.
ERKAN BAŞ (Devamla) Bu kanun teklifinde de
yine patronların, servet sahiplerinin paralarını nasıl daha
hızlı transfer edeceklerini, nasıl daha fazla para
kazanacaklarını tartışıyoruz.
Biz de diyoruz ki: Biraz, gözünüzü şu paradan
çevirip insana bakın. O ezdiğiniz, sırtına bindiğiniz
insanların sizi taşıyabilecek bir sırtı kalmadı.
Büyük ihtimalle bu kanun teklifi sizin
oylarınızla geçecek ve bir süre sonra ülkemizde de para salise
içerisinde oradan oraya gidecek ama milyonlarca emekçinin alın terinin
karşılığı ödenmemiş olacak. Milyonlarca emeklinin
üç kuruş paraya açlık içinde yaşamak zorunda kalmaya devam
edeceği bir ülkede yaşayacağız. Emeklilik hakkı
kazanan milyonların emeklilik hakkını vermeyeceksiniz. Sadece
Cengizi, Limakı, holdingleri zengin etmeye
çalışacaksınız. O zaman da bize söyleyecek tek söz
kalıyor: Paranız batsın diyorum, paranız batsın ki
insanlar yaşasın. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baş.
Şimdi, sisteme giren milletvekillerine
yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Kaboğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, görüşülen 117 sıra sayılı Kanun
Teklifini imzalayan vekillerden kaçının şu anda Genel Kurul
salonunda bulunduğuna ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun yetkilerinin Merkez Bankasına geçirilmesinin gerekçesini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sevgili Başkan.
Komisyona soruyorum: Acaba 75 imzalı bu teklifi
imza eden vekillerin kaçı salonda? Birinci sorum bu.
İkinci sorum imza sahiplerine daha çok. Burada
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun yetkileri Merkez
Bankasına geçiriliyor fakat bunun gerekçesi yok. Hangi gerekçeyle bu
geçirim işlemi yapılıyor? Acaba genel olarak erkleri merkezde birleştirme
ve aynı zamanda Türkiye ülkesini çevresel açıdan merkezde
birleştirme hareketinin mali açıdan, akçasal açıdan da bir
devamı mıdır? Bunun gerekçesi nedir? Çünkü Merkez Bankası
Başkanına emrettik fakat yapmadı, görevden aldık.
biçimindeki açıklamalar böyle bir kuşkuyu beraberinde getiriyor.
Eğer bunun gerekçesini ortaya koyarlarsa memnun oluruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Şimşek
40.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Adana
ilinden Antalya iline kadar olan arazilerin sulama imkânına
kavuşturulabilmesi için Mersin ilinde devam eden Pamukluk,
Değirmençay, Sorgun, Aksıfat ve Alaköprü barajlarının
bitirilmesi konusunda Tarım ve Orman Bakanına çağrıda
bulunduğuna, Mersin ilinin doğal gazı olmayan ilçelerinin
doğal gaza kavuşturulabilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanına talepte bulunduğuna ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çağrım Tarım Bakanına olacak:
Adanadan Antalyaya kadar olan arazilerin sulama imkânına
kavuşması için Mersinde devam eden 5 tane baraj
inşaatının acilen bitirilmesi gerekmektedir. Tarımın
lokomotifi Mersindir, Türkiyeyi doyuran kent Mersindir. Başta Pamukluk
Barajı olmak üzere Değirmençay, Sorgun, Aksıfat ve Alaköprü
Barajlarıyla ilgili 2020 bütçesine yüklü bir ödeneğin konmasını,
sadece barajın bitmesi yetmiyor, bunun sulama suyuyla ilgili de ilave
ihalelerinin yapılmasını talep ediyorum.
Ayrıca, yine, Mersin merkez ve Tarsus
dışında Mersinin hiçbir ilçesinde doğal gaz yok. Yine,
2020 bütçesinde Enerji Bakanından talebimiz, başta Mersin Erdemli
olmak üzere Anamura kadar olan, her birinin nüfusu 100 binin üzerinde olan bu
ilçelere doğal gaz getirilmesiyle ilgili bir proje ortaya konması.
Maalesef şu anda 2023e kadar olan kapsamda bunlar gözükmüyor.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
41.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu ilinin en
fazla göç veren vilayetlerimizden olduğuna ve Ünye, Fatsa, Altınordu
organize sanayilerinin hayata geçirilmesinin birçok kişinin istihdam
edilmesi anlamına geleceğine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Ordu ili -özellikle göç verme bakımından-
fazlasıyla göç veren vilayetlerimizden birisi. Ünye ilçemizde, Fatsa
ilçemizde ve Altınordu (Merkez) ilçemizde 3 tane organize sanayi bölgesi
arsası istimlak edilmiş olmasına rağmen arsa istimlak
bedelleri ödenmediği için maalesef tek bir kazma dahi
vurulamamıştır. Buradan Hükûmetimize sesleniyorum: Ünye, Fatsa
ve Altınordu organize sanayilerinin hayata geçmesi demek 20 bin
kişinin istihdam edilmesi demektir. Hükûmetin, devletin bir
yatırım yapmasına gerek kalmaksızın özel sektör 20 bin
insana istihdam sağlayacaktır. Bu kaynakların
aktarılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
42.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
iktidarın toplumun her kesimine yaptığı baskıyı
gençler üzerinden sürdürdüğüne ve HDP Gençlik Meclisi üyelerinin
gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ, toplumun her kesimine
yaptığı baskıyı gençler üzerinden sürdürmektedir.
HDPli gençlere dönük gözaltı operasyonu cuma günü başlamış
ve toplamda 35 HDP Gençlik Meclisi üyesi gözaltına
alınmıştır. Aldığımız bilgiye göre
gençlere girişte çıplak arama dayatılmış, kabul
etmedikleri için de hepsi darbedilmiştir. Rutin hâle gelen çıplak arama,
Emniyetten çıkıp hastaneye veya savcılığa ifadeye
götürürken tekrar dayatılmakta ve gençlere işkence
yapılmaktadır. Gençlerin gözaltı süresi dün dört gün daha
uzatıldı. Savcılıktan sonra Emniyete getirilen HDP Gençlik
Yürütme Kurulu üyesi Metin Yılmaz çıplak aramaya direndiği için
kamerasız ve karanlık bir odada yoğun işkenceye maruz
kaldı ve şu anda yürüyememektedir. Toplamda 1i çocuk şubede,
diğerleri Vatan şubede, 35 kişi gözaltındadır. Her
zamanki gibi dosyada gizlilik kararı bulunmaktadır. Tutuklama
gerekçesi olarak da legal olan Gençlik Meclisinin 2018 yılındaki
etkinlikleri gösterilmiştir. Aynı zamanda hâkim kararında yasal
olan bir derneği illegal olarak göstermiştir.
BAŞKAN Sayın Köksal
43.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar
ili Bolvadin ilçesi Ortakarabağ Köyünün içme suyuna kavuşabilmesi
için gereğinin yapılmasının zaruri olduğuna
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta seçim bölgem Afyonkarahisar
ili Bolvadin ilçesi Ortakarabağ köyünde kırk gündür akmayan
suların akması için, köyün suya kavuşması için muhtar ve
köylülerle birlikte çağrıda bulunmuştuk. Şahsımın
köye yaptığı ziyaret ve akabindeki çağrı neticesinde
köy, kullanım suyuna kavuştu. Bu nedenle, çağrımıza
kulak verilip köyün geç de olsa kullanma suyuna kavuşmasını
olumlu buluyorum. Ancak içme suyu konusunda hâlâ sıkıntı devam
etmekte. Buradan yetkililere sesleniyorum: Köyün içme suyuna
kavuşması için de bir an önce girişimde bulunup gereğinin
yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Beyaz...
44.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın,
İstanbul ve Antalya ilinde yaşanılan toplu intihar
vakalarının Hükûmeti derin uykudan uyandırmasını umut
ettiğine, Hazine ve Maliye Bakanının İYİ PARTİ
Genel Başkanı Meral Akşenerin istifa çağrısına
kulak vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Geçtiğimiz
hafta İstanbulda ve Antalyada yaşanan toplu intihar vakaları,
toplumumuzda infiale sebep olmuştur. Yoksulluk seviyesinin sürekli
arttığı mevcut ekonomik ortamda yaşanan bu trajedinin
Hükûmetimizi bu derin uykudan uyandırmasını umut ediyorum. Zira,
damat Bakanımız, reel enflasyonu yüzde 50leri bulmuş
vatandaşımızı hâlâ uydurma rakamlarla teselli ettiğini
zannetmektedir. Hele ekonominin düzelme umutlarını Akdenizdeki
petrol ve doğal gaz aramalarına bağlaması Berat harikalar
diyarında hikâyelerine yepyeni bir boyut
kazandırmıştır. Buradan Sayın Bakana sesleniyorum:
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin istifa
çağrısına kulak ver, ekonomimize rahat bir nefes aldır.
Emin ol, düz damat olduğunda hem milletimiz hem de kayınpederin
Sayın Cumhurbaşkanımız seni eskisinden daha fazla sevecek
ve bağrına basacaktır.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
45.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
toplumun açlık ve sefillik içerisine itildiğine, Plan ve Bütçe
Komisyonunda ekonomik nedenlerle yaşanılan sorunların dile
getirilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın ifadelerine ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Toplumumuz, ciddi bir açlık ve sefillik
içerisine itilmiş durumda, maalesef bu kötü tabloyu sırtında
taşırken aynı zamanda sarayın da şatafatını
sırtında taşır hâlde. Türk toplumu neciptir ve bu anlamda
da dayanışma duygularıyla beraber bu süreyi de geçirecektir.
Ancak bu konuya iktidarın da biraz duyarlı olması gerektiği
konusunda hepimiz hemfikiriz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe
Komisyonunda son dönemde ekonomik nedenlerle yaşanan ağır
sorunlar dile getirildiğinde Cumhurbaşkanı Vekili Sayın
Fuat Oktay Bunların ekonomik nedenle olduğu henüz
ispatlanamamıştır. diye esefle
karşılayacağımız bir beyanda bulunmuştur.
Türk toplumu uçaklarıyla, lüks
arabalarıyla, saraylarıyla üzerine çökmüş olan bu iktidardan
anlayış beklese yeri midir değil midir bilmiyorum ama az da olsa
Sayın Fuat Oktayı anlayışa davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
46.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Kutadgu Biligin bilgi kavramına yönelik
ifadelerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kutadgu Biligde şöyle denmiştir: Bilgi
karanlığı aydınlatan kandil gibidir. Akıl yüceltir,
bilgi büyütür. İnsan her ikisi sayesinde saygı görür. İnsandan
aklı alınca geriye bir avuç çamur kalır. İnsanın
insanlığı akılla tayin edilmelidir. Akıllı olan
asalet, bilgili olan mevki kazanır. Yağız yeryüzünde
insanoğlu el attığı her şeye bilgisiyle ulaşabildi.
Yöneticiler de ülkelerinin düzenini bilgiyle kurarlar ve korurlar.
Yöneticilerde parlak bir gelecek için sabır, güzel huy, nezaket, akıl
ve bilgi gerekir.
BAŞKAN Sayın Serter
47.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin, İzmir
ilinde yatak ihtiyacı olmadığı ve üniversite hastaneleri
yeterli olduğu hâlde şehir hastanelerinin neden
yapıldığını ve bu hastanelerin nelere mal
olacağının hesaplanıp hesaplanmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Özellikle şehir hastanelerine değinmek
istiyorum. Ulaşımı olmayan yerlere yap-işlet-kiraya ver
anlayışıyla, adı şehir hastanesi ama neredeyse
şehir dışında olan hastaneler yapıyorsunuz. Mesela
İzmirde yatak ihtiyacı yokken, üniversitelerimiz bu konuda çok
yeterliyken bu hastane neden yapılıyor? Üzerine de halkın
ulaşabildiği ilçelerde hastaneleri kapatıyorsunuz. Mahkûmuz
sizin ulaşana kadar ölme riskinin olduğu şehir hastanelerinize.
Parası olmayanın bu ülkede daha çok vay hâline. der hâldeyiz.
Buralara ulaşabilmek için bir taksiyle İzmirde belli bir noktadan en
aşağı 200 lira gitti geldi parası ödemekte halk. Bunu
nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz? Bu hastaneler, sonrasında bize
nelere mal olacak, bunu hesap ediyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak Sayın Kaya
48.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
vatandaşların daha fazla mağduriyet yaşamaması için
Trabzon ili Arsin ilçesi Yeşilyalı Mahallesinden geçen Çiçekli
Deresi Islah Projesinin tamamlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Trabzon Arsin Yeşilyalı Mahallemizden
geçen Çiçekli Deresi için 2016 yılında ihale edilen taşkın
koruma projesi ödenek yetersizliği nedeniyle bitirilememiştir. Devlet
Su İşleri 22nci Bölge Müdürlüğü ile Arsin Belediyesi
arasındaki kamulaştırma problemleri nedeniyle
inşaatına ancak 2017 Ekim ayında başlanan projenin bu
zamana kadar sadece yüzde 16sı tamamlanabilmiştir. Bugüne kadar
proje için ayrılan ödenekler imalatı dahi
karşılayamamıştır. 2019 yılında
açıklanan son ödenek ise 2 lira, yanlış duymadınız, 2
lira gibi komik bir rakamdır. Yoğun yağış
yaşandığında Çiçekli Deresi taşmakta, 30a yakın
ailenin fındık bahçeleri ve arazileri zarar görmektedir, Çubuklu
Mahallemize giden yol sular altında kalmaktadır.
Buradan yetkililere çağrıda bulunuyorum:
Vatandaşlarımız daha fazla mağduriyet yaşamadan
Çiçekli Deresi ıslah projesi için gerekli ödeneklerin acilen
çıkarılmasını ve taşkın koruma projesinin bir an
önce tamamlanmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Lütfen, artık sisteme girmeyelim
değerli milletvekilleri.
Son bir söz vereceğim, o da Sayın
Koncuka. Daha sonra listeyi sıfırlayacağız, diğer
görüşmelere başladığımızda tekrar sisteme giren
milletvekillerine yerlerinden söz vermeye devam edeceğim.
Sayın Koncuk
49.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Millî Eğitim
Bakanının şubat ayında kaç öğretmenin
atanacağını açıklaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, şubat ayına üç aylık bir zaman dilimi
kaldı. Hâlen, Millî Eğitim Bakanlığının
şubat ayında kaç öğretmen atayacağını bilmediğini
görüyoruz. Sayın Millî Eğitim Bakanı bir sayı dahi telaffuz
edemiyor. 500 binin üzerinde öğretmen adayı şubatta 60 bin
öğretmen ataması yapılmasını ısrarla, eylemler
yaparak ifade ediyor ama Millî Eğitim Bakanı bir sayı veremiyor.
Bir kere, bunun bir an önce açıklığa
kavuşturulmasını Millî Eğitim Bakanından bekliyoruz.
Eğitim öğretimin patronu Millî Eğitim Bakanıdır,
Maliye Bakanı değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler değerli
milletvekilleri.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN - Talep olmadığından
soru-cevap kısmını atlıyorum.
Böylece bölüm üzerindeki görüşmeleri
tamamlamış oluyoruz.
İkinci bölümde yer alan maddeler üzerindeki
önergeleri işleme alacağım.
11inci madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Sistemleri
ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Orhan
Sümer Emine
Gülizar Emecan Lale
Karabıyık
Adana İstanbul Bursa
Haşim
Teoman Sancar Sevda
Erdan Kılıç Bülent
Kuşoğlu
Denizli İzmir Ankara
MADDE 11- 6493 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle ilave edilmiş ve altıncı
fıkrasında yer alan "Kurul ifadesi "Banka şeklinde
değiştirilmiştir.
"(3) Elektronik para kuruluşu, elektronik
para ihracı karşılığında topladığı
fonları 5411 sayılı Kanunda tanımlanan bankalar nezdinde
açılacak ayrı bir hesaba aktarmak zorundadır. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bankaca
belirlenir.
"Elektronik para kuruluşunun, ödeme
hizmetleri ile ilgili olarak yürüttüğü faaliyetlerin kredi verme faaliyeti
kapsamına girip girmediği Bankaca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hazır, elektronik para
kuruluşları hakkında kanun teklifini gündeme almışken
-bugün ve iki gün içinde- yurt dışına çıkarken
TOKİyle ilgili beyanlarda bulunarak bundan sonra her yıl 100 bin
konut üretileceğini beyan eden AKP Genel Başkanının da
söylemlerindeki, vaatlerindeki yanlışlara da tabii ki parmak basmak
isterim.
Değerli arkadaşlar, nedense AK PARTİ
iktidarının en büyük özelliği, yerel ve genel seçimler öncesinde
-genel seçim olsa, yerel seçim olsa- bir hafta önce mutlaka bir vaat ortaya
çıkar. En önemlisi nedir? Anadolu insanının en çok önem
verdiği ahirette iman, dünyada meskendir. Bugün
baktığınızda herkes bir ev sahibi olmak için bir hayal
kurar ve bu hayalin en güzel tüccarlığını maalesef on yedi
yıldan bu yana AKP iktidarı yapmaktadır; âdeta her seçmeni bu
vaatlerle sömürmektedir. Bugün yine verilen vaat 383 lira taksitle 50 bin konut
-damat bey artırdı- 100 bin konut, yine hayal
tüccarlığından başka bir şey değildir.
Bugün baktığınız zaman,
değerli arkadaşlar, her ilde olduğu gibi Denizlide de Denizli
Milletvekilimiz Sayın Ahmet Yıldız da buradalar, o da
inşallah bu konunun takipçisi olur. Ekonomi Bakanı Sayın Nihat
Zeybekciyken verilen vaat: 250 lira taksitle 25 bin konut artık
Denizlide gariban vatandaşımız evsiz kalmayacak ve ayda 250
liraya. Bütün vatandaşlar Delikliçınar Meydanında sıraya
girdiler. Teyzem de dâhil herkes buna üye oldu, 250 lirayı
yatırdılar, imza attılar. Ben size soruyorum değerli
milletvekilleri: Bu konutlar nerede? 25 bin konut nerede? Geçtim, 15 bin konut
nerede? Onu da geçtim, 5 bin konut nerede, 500 konut nerede, 50 tane konut
nerede? Ya, bu hayal tüccarlığını bir vatandaş yapar,
bunun adına Çiftlik Bank derler, dolandırır insanları. Ben
konut üretiyorum, faiz ve para veriyorum. Ama siz bugün bir konutla ilgili
vatandaşa vaat verdiğiniz zaman devletsiniz, devleti idare eden bir
iktidarsınız, verdiğiniz sözlerin teminatı olması
lazım.
TOKİyle ilgili bugün Sayın AK PARTİ
Genel Başkanının vaatleri de maalesef inandırıcı
değildir. TOKİ zaten ilimizde ve Türkiyede artık Toplu Konut
İdaresi vasfını kaybetmiştir. Âdeta zengin tüccar
anlayışıyla rezidans yapmakta, yalı dairesi yapmakta, AVM
yapmakta, ticaret merkezi yapmakta ama nedense bir türlü ayda 250 liraya konut
yapmamaktadır. Bu sebeple, bu -250 liralık- 25 bin konut
yapılıncaya kadar Denizli Milletvekili olarak Denizlili
vatandaşlarımızın istismar edilmesinin tabii ki hesabını
sormaya ve araştırmaya devam edeceğiz.
Diğer açıdan, biraz önceki değerli
hatiplerin de söylediği gibi, nedense AKP iktidarı demek,
devamlı bir para kazanmak demek. Her yasayı vatandaşın
huzuru, vatandaşın sağlığı, vatandaşın
düzgün yaşamı üzerine değil Acaba ben buradan ne
kazanabilirim? üzerine yapmaktasınız.
Allah aşkına, değerli 600
milletvekili arkadaşıma soruyorum
Bu ülkede TOKİ vaatleri
veriyorsunuz, ardından bir imar barışı
çıkarıyorsunuz, 3 milyon 600 bin vatandaşımızdan 23,5
milyar lira para topladınız. Bu 23 milyar lira paranın
akıbetini bilen yok. Ama ben size bir şey söyleyeyim mi, bu
binaları kontrol eden de yok. Bugün Bakan bir açıklama yapıyor
22 bin konutta yaptığımız tetkiklerde bu binalar imar
barışına aykırı çıktı, bunların 4
binini yıktık. diyor. Sayın Kurum, insanların gözüne baka
baka baka yalan söylüyorsunuz.
Bayındırlık
Bakanlığının bugüne kadar 3 milyon 600 bin konut ve
başvuru içinde gidip de kontrol ettiği bir tane konut yok. Komşu
komşuyu ihbar ediyor, belediye sıradan kontrolü esnasında açma
ruhsatı için gelenlerin binasını görüyor A, bu imar
barışına aykırı. O da ne
aykırılığı? 2017de mi, 2018de mi
yapılmış?
Değerli arkadaşlar, 1950
yılında, 1960 yılında, 1970 yılında yapılan
yığma tuğlalı binalara çatır çatır yapı
kayıt belgesi altında parayla ruhsat verdiniz, parayla tapu verdiniz.
Şimdi, çıkmışsınız Depremle mücadele
edeceğiz. diyorsunuz. Sizin depremle mücadelenin sadece psinde
adınız var, o da işte parasında,
aldığınız harçlarında.
Diyor ki İstanbul İnşaat Mühendisleri
Odası Başkanı: Ey AKP, biz teknik bir odayız. Siz bu
yasayı neye göre çıkardınız, neye göre yaptınız?
Şimdi o imar barışı adı altında para aldığınız
vatandaşları yine yapı kayıt belgesiyle rahat
bırakmıyorsunuz, gidiyorsunuz onlara Kentsel dönüşümden, senin
evin depreme dayanaklı değil, yıkacağız. diyorsunuz.
Önce parasını aldınız. Aldığınız
parayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bağlayın lütfen Sayın
Sancar.
Buyurun.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Teşekkürler.
Şimdi de diyorsunuz ki: Biz kentsel
dönüşümde senin evini yıkacağız, bu ev depreme
dayanıklı değil.
Arkadaşlar, elektronik kayıt deyince,
aynen böyle elektronik hap yap para kap modeli maşallah devletimizde
artık alışkanlık hâline geldi. Ben size şunu
söyleyeyim değerli arkadaşlar: 3 milyon 600 bin
vatandaşımızı imar barışından
faydalandırıyoruz diye topladığınız 23,5 milyar
lirayı cebinize indirdiniz. Acıpayamda 270 hane konteynerde
yaşıyor, beş kuruş para göndermiyorsunuz. Sizin sekiz saat
kalamayacağınız konteynerde vatandaşlar sekiz aydır
yaşıyor. Bu zihniyetle, dilerim bir sekiz ay daha yaşamazlar.
Yani siz vatandaşlarımıza parasıyla tapu
satmadınız tabut sattınız. Bunun vebali de AK
PARTİnin üzerindedir, bugünden itibaren olacak en küçük bir depremin
vebali de sorumlusu da sizlersiniz. Allah yardımcınız olsun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sancar.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, önergemizin oylanmasından önce yoklama
yapılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Evet, talep üzerine yoklama
yapacağız.
Şimdi, yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Bingöl, Sayın Biçer, Sayın
Karabıyık, Sayın Aydoğan, Sayın Yeşil, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Kaya, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Özdemir, Sayın
Kılınç, Sayın Keven, Sayın Sancar, Sayın Zeybek,
Sayın Tüzün, Sayın Budak, Sayın Yıldız, Sayın
Barut.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.40
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 117 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerinde Denizli Milletvekili Haşim Teoman Sancar
ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan Bankaca
çıkarılacak ibaresinin Banka tarafından çıkarılacak
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayati
Arkaz Sefer
Aycan Esin
Kara
İstanbul Kahramanmaraş Konya
Mevlüt
Karakaya Baki
Şimşek
Ankara Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Hayati Arkaz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Arkaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bugün sizlere hayati öneme sahip olan ve
kıymetini bilmediğimiz, zaman zaman yorduğumuz kalbimizden
bahsetmek istiyorum. Lütfen, rica ediyorum, konu çok önemli, dinleyelim.
Kalp, insan hayatının geçmiş ve
gelecek her safhasında en önemli rolü oynayan aktördür. Kalp, dakikada 70
kere, saatte 4.200; 24 saatte, bir günde 100.800 defa atan çok önemli bir
organımız. Şimdi, sonu gelecek, bakalım biz kalbimize
karşı neler yapıyoruz, onu da anlatacağım. Yalnız
bir yılda 37 milyon, bir insanın hayatı boyunca 2,5 milyar -yani
seksen yılı hesaplarsak- vuruş yapıyor. Kalp,
yaklaşık 280-300 gramdır, yalnız bu
BAŞKAN Sayın Arkaz, bir izin verin.
Değerli milletvekilleri, kürsüde hatip
vardır, aramızda konuşmayalım; lütfen, sükûneti,
sessizliği sağlayalım.
Buyurun Sayın Arkaz.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum Başkanım, sağ olun.
İnsanın kalbi yaklaşık 280-300
gramdır yani yumruğumuz kadar fakat bu, bizim Saffet Sancaklı
Beyin kalbiyle aynı değildir çünkü o çok spor yaptığı
için yani spor yapan insanların kalp kasları fazla gelişir
-Alpay Bey de karşımızda- daha büyüktür onlarınki. Onu da
buradan söyleyelim.
Kalbimiz bir dakikada bu kadar vuruyor dedim.
Kalbimiz bir dakikada 5,5 litre kan pompalar. Bir günde 8 ton, bir yılda 3
bin ton, seksen yılda -yani bir ömrü seksen yıl olarak kabul edersek-
240 bin ton, tekrarlıyorum 240 bin ton kan pompalıyor. Yani bu, 10
ton kapasiteli 24 bin tankeri -yani 10 ton alıyorsa 1 tanker- dolduracak
kadar kan pompalıyor, bir mucize.
Bu mucize organın biz kıymetini biliyor
muyuz, bu organın karşısında neler yapıyoruz,
onları anlatmak istiyorum. Kalp için riskli olan iki grup var; biri bizim
değiştirebileceğimiz yani elimizde olan riskler, bir diğeri
de elimizde değil. Elimizde olanlar neler? Örneğin sigara. Eğer
sigara içiyor isek kalbimize vefasızlık ve sadakatsizlik
yapıyoruz demektir.
Ben yalnız şunu şurada söyleyeyim:
Bir seneyi aşkındır Meclisteyim, milletvekili
arkadaşlarımızın arasında pek sigara içene
rastlamadım. Ona da buradan teşekkür ediyorum efendim.
Sigarının dışında alkol
kalbe zarar veren unsurlardan bir tanesi. Hipertansiyon, kolesterol, diyabet,
bunlar da eğer varsa -teknoloji çok gelişti- mutlaka tedavi
ettirmemiz lazım, tedavi olmamız lazım, çaresine bakmamız
lazım.
Aşırı kilo, egzersiz
Kalbimiz diyor
ki: Benim sağlıklı olmam için senin bunlardan uzak durman
lazım, bir de egzersiz yapman lazım. Bizim de egzersiz yapmamız
lazım. Biz sporcu değiliz ama egzersiz yapmamız lazım. En
kötü ihtimalle haftanın 5 günü kırk dakika, bir saat minimal
kırk dakika- yürümemiz lazım.
Beslenme
alışkanlığımızı değiştirmemiz
lazım belli yaştan sonra; daha çok yeşil, daha çok beyaz et yani
Akdeniz mutfağı.
Bunlar değiştirebileceğimiz
faktörler, değiştiremeyeceğimiz faktörler de şunlar:
Genetik. Genetiğimizde varsa, yani 50 yaşından önce eğer
soy geçmişimizde bir kalp hastalığı varsa o bizim elimizde
değil. Bunun yanında cinsiyet önemli, yaş önemli.
Şuna lütfen dikkat edelim, şurada bir söz
var, tıpta çok geçerlidir, diyor ki: Genetik silahı doldurur,
yaşam tarzı tetikler. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim. Yani eğer
genetiğimizde varsa, bunun üzerine biz sigara içiyorsak, dengesiz
yaşıyorsak, spor yapmıyorsak, alkol alıyorsak, çok fazla
strese giriyorsak o silahı ateşliyoruz demektir. Yani kendi
kendimizin fişini çekmeyelim. Lütfen dikkat edelim. Hepimizin sevdikleri
var. Yaşamamız lazım çevremiz için. Can ve ömür çok önemli.
Ölümlerin en önemli nedenlerinden biri, kalp ve damar
hastalıklarıdır. Bunu da özür dileyerek söylüyorum. Dünyada her
yıl kalp hastalıklarından 17 milyon ölüm gerçekleşiyor.
Türkiyede ise -160 bin, bir şehir nüfusu- yılda 160 bin
insanımızı kaybediyoruz, yani 500 kişiden bir tanesini.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Sağlık,
biraz daha
BAŞKAN Sözlerimizi bağlayalım
Sayın Arkaz, buyurun.
Bir dakika daha size söz veriyorum.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Çok teşekkür
ederim.
Geçenlerde basında gördüm, İlayda Yarcan
diye bir kız çocuğumuz 21 yaşında İtalyada rahmetli
oldu, kalpten. Kalbin şakası yok, çok dikkat etmemiz lazım. Bunu
buradan söylüyorum.
Ayrıca kalp, tüm ölümlerin yüzde 35ine yani
üçte 1ine sebep olan bir organımız. Kalp hasta olduğu zaman
akciğer direkt etkilenir, diğer organlarımız etkilenir.
Kardiyovasküler cerrahiden biraz bahsetmek
istiyorum. Yirmi beş, otuz yıl önceki tıbbi teknoloji
ameliyatları ile şimdikiler aynı değil. Türkiye'de, bunu
herkesin kabul etmesini istiyorum, tıp çok gelişti. Bilim
adamlarımız, doktorlarımız -bunun siyaseti yok, siyaseten
asla söylemiyorum- çok başarılı. Dünyanın teknolojide, her
şeyde en ileri, gelişmiş ülkelerinde yani ABDde olan bütün
ameliyatlar Türkiyede oluyor ve başarıyla sonuçlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Uzatalım
Başkanım.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Uzatın
Başkanım.
BAŞKAN Talep üzerine son bir kez ama.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Başkanım,
lütfen son iki olsun.
BAŞKAN - Lütfen bu bir dakikada
bağlayın.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Mesela anjiyo kalp
hastalıklarının en önemli teşhis metotlarından bir
tanesidir. Bugün kasıktan ve koldan yapılan anjiyolar ortalama dört
dakika sürüyor, sadece dört dakika. Ama BTyle yapılan anjiyolar halk
arasında on saniye anjiyosu ya da kansız anjiyo dedikleri- sadece
on saniye sürüyor. Bunun bir masrafı falan da yok. Neden? SGKli
hastaların kalple ilgili masraflarını tamamen devlet ödüyor.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sizin orada
yapılıyor mu bu?
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Aynen öyle.
Geçiyorum konuları Başkanım.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Devam etsin
Başkanım.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Kapalı kalp
ameliyatlarından geçen sene de bahsetmiştim, şimdi de
söylüyorum; artık kalp ameliyatları kapalı yapılıyor.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Doktorum, kötü bir şey değil ki ya sigara.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Sigaraya mı
takıldınız?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yok.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Tamam.
Artık kalp ameliyatları kapalı
yapılıyor, çok basit; teknolojiyle beraber kalp ameliyatlarından
korkulmaması lazım ama Allah bunu nasip etmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arkaz.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN - Konu çok uzun, bundan sonraki bir
konuşmanızda devam edersiniz. Sadece size özgü bir dakika fazladan
uzattım.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Başkan,
devam edelim çünkü güzel şeyler söylüyor.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Başkanım,
yarım dakikada bitiririm.
BAŞKAN Bence bitirelim Sayın Arkaz,
lütfen.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Devam edeyim.
BAŞKAN Lütfen şimdi bitirelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Her şeyi
devlet karşılıyor. Güzel söylüyor Başkan, devam etsin.
BAŞKAN Evet, teşekkürler Sayın
Arkaz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, genel istek
üzerine birkaç dakika daha verelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bir dakika daha
verelim.
BAŞKAN Ama bu son kez bir dakika olacak,
lütfen.
Buyurun.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Kalp asla unutmaz,
sevilen ölse de, yok olsa da, gitse de unutmaz. Söylenen güzel olsa da, çirkin
olsa da unutmaz. Elimizi nasıl vicdana koyup düşünüyorsak bazen de
kalbimize koyup düşünmemiz gerekiyor. O bizim için bir mucize
gerçekleştiriyor. Kıymetini bilmeniz ümidiyle, hepimizin bilmesi ümidiyle,
Allah yüzünüzden gülmeyi, kalbinizden sevgiyi eksik etmesin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Çok
teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arkaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde bulunan Bankaca
ibaresinin Banka tarafından olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mahmut
Toğrul
Batman Muş Gaziantep
Nuran
İmir Mahmut
Celadet Gaydalı Tuma
Çelik
Şırnak Bitlis Mardin
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğit konuşacaktır.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, AKPli yıllarda, eğer gerçekten
AKPye kulak verirsek şöyle bir tablo karşımıza
çıkabilir: Ülkede her şey güllük gülistanlık, her şey
şahane, hayaller muhteşem ama gerçekler çöküyor ne yazık ki.
Gerçekler ne? Şu anda önümüze, bir sanal para, bitcoin, iletişim ya
da yönetişim gibi, böyle, çok modern kavramlarla karşımıza
çıkıyor aslında AKP yönetimi. Fakat bunların
arkasında, her bir kavramın arkasında ne var? Her bir
kavramın arkasında aslında emeğin sömürüldüğü, ülkenin
neredeyse bütün kaynaklarının yandaşlara peşkeş
çekildiği, ülkenin dört bir yanında insanların açlıktan,
yoksulluktan kıvrandığı ve artık bu kıvranma öyle
bir aşamaya gelmiş ki insanların canına
kıydığı, intihar etmek zorunda kaldığı bir
ülke bizim gerçeğimiz değerli arkadaşlar.
Tabii, bütün bunları söylediğimiz zaman
iktidar partisinin hoşuna gitmiyor fakat şunu çok iyi biliyoruz:
2002de iktidara geldiğinizde bir ekonomik krizin üzerine geldiniz, Kemal
Derviş programını devraldınız ve olduğu gibi
yürüttünüz. Bu ülkede esnek çalışmayı, güvencesiz
çalışmayı, parçalı istihdamı çalışma
yaşamının kuralı hâline getirdiniz ve bütün bunlarda bir an
olsun sapma yaşamadınız.
Bugün de 2020 yılı bütçesini
konuşuyor Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu. Bütün bakanlıkların
bütçesini dinlediğimiz zaman bütün o bütçelerin içerisinde
yoksulların, işsizlerin, kadınların, köylülerin, tarım
işçilerinin olmadığını ama bunun yerine üç beş
tane yandaş firmanın, tekelci yaklaşımın korunup
kollandığını, teşviklerle ihya edildiğini
açık ve net bir şekilde görebiliyoruz.
Peki, bizim gerçeğimiz ne? Ülkemizin
gerçeği şu: 24 Haziran seçimlerinde ülke
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçti. Bir yıl bile
olmadan bir yerel yönetim seçimine gitti ve bu yerel yönetim seçimlerinde
iktidar ve iktidarla beraber hareket eden muhalefet partisi yani Cumhur
İttifakı halkın geçerli oyunu alamadı. Yani aslında
çok kısa bir süre sonra meşruiyeti zedelenmiş, düşmüş
bir Hükûmet sistemiyle karşı karşıyayız değerli
arkadaşlar. Bu 31 Marttaki tescillenme 23 Haziran İstanbul
seçimleriyle de tam olarak perçinlendi ve AKP Hükûmeti, Cumhur
İttifakı tam bir hezimet yaşadı. Şimdi bu hezimeti
kapatmak, erken seçim çağrılarını bir şekilde
durdurmak, ülkenin içinden geçtiği sorunları gözden kaçırmak
için neye ihtiyacınız vardı? Tabii ki en bilinen yöntem olan
güvenlikçi politikalara ve savaşa ihtiyacınız vardı. Siz de
bunda bir an olsun tereddüt etmediniz, 7 Haziran 2015ten beri ülkenin içinde
ve dışında Kürtlere karşı sürdürdüğünüz
savaş politikalarına son gaz devam etmeye çalıştınız
değerli arkadaşlar.
Tabii, mesele sadece savaş politikaları
değil, aynı zamanda siz bu cumhuriyetin anayasal rejimini de ilga
ediyorsunuz. Anayasal yurttaşlık hakkı olan seçme ve seçilme
hakkını yok sayıyorsunuz, bugün büyük yoğunlukta Kürtlerin
yaşadığı coğrafyadaki seçme ve seçilme
hakkını yok sayıyorsunuz. O zaman şimdi soruyoruz
Kürtlerin seçilmesini engelliyorsunuz, seçilen belediye eş
başkanlarına mazbatalarını vermiyor, kendi belediye
başkanlarınıza, yandaşlara veriyorsunuz, seçildikten sonra
görevden uyduruk gerekçelerle uzaklaştırıyor, yetmiyor,
onları yine uyduruk gerekçelerle cezaevine kapatıyorsunuz ve sonra da
diyorsunuz ki: Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok, Kürtler bizim
kardeşimiz. Peki, ben size soruyorum: Madem seçme ve seçilme
hakkını tanımayacaksınız, madem içeride ve
dışarıda Kürte vur. politikası
uygulayacaksınız o zaman askerlikten de muaf tutun, vergiden de muaf
tutun, hatta yetmez, vatandaşlıktan çıkarın. Bir sonraki
adımınız da bunlar mı olacak? Evet, bu gidiş onu gösteriyor.
Bu sabah Plan ve Bütçede Sağlık
Bakanlığının bütçesini dinledik. Tabii, orada da çok parlak
rakamlar, OECD rakamlarına göre Türkiye'nin ilerlemesini Bakan Bey bize
anlattı. Peki, gerçekler ne? Gerçekler, sizin yandaş
firmalarınız ihale alsın, zengin olsun diye koca koca şehir
hastaneleri inşa ettiğiniz, üç gün önce açtığınız
şehir hastanelerinin tavanlarından suların
aktığı, bir hekimin bir başka servisteki hastayı konsülte
etmek için kilometrelerce yürüdüğü, bir nöbette on binlerce
adımı atmak zorunda kalan hemşirelerin tedaviyi
yetiştiremediği gerçeğidir.
Sadece bu mu? Hayır. Seçimden önce söz
verdiniz, 3600 ek göstergeyi getirecektiniz çalışanlara, hâlâ
getirmediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) -
Emeklilikte yaşa takılanlara dair hiçbir planınız yok çünkü
siz firmaları kurtarmakla meşgulsünüz, çünkü siz müşteri
garantili şehir hastanelerine, otoyollara, havaalanlarına
müşteri bulmakla meşgulsünüz.
Bir ülkede normalde şöyle bir
yaklaşım olur: Kimse hastalanmasın, sağlığın
temel şartıdır. Koruyucu sağlık hizmetleri temel
yaklaşımdır ama bu ülkede AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı
çıkıp diyor ki: İnşallah şehir hastanelerinin
müşterileri artacak. İnşallah şehir hastanelerinin
müşterisi artacak. ne demek? İnşallah yoksulların
açlıktan, yoksulluklardan sağlığı bozulacak, ölmeden
önce eğer yetişebilirse, taksi parası bulursa o şehir
hastanesine gelip tedavi hizmeti alacak değerli arkadaşlar.
Bu da değil, şimdi Suriyeye sizin
işgal nedeniyle girdiğinizi söylüyoruz, kızıyorsunuz.
Bakın, bu Sağlık Bakanlığının sunumundan.
Burada ne var? Mare, El-Bab, Cerablus, Azez, Afrin ve Çobanbeyde hastaneler
yapmışsınız.
KADİR AYDIN (Giresun) Hizmet götürüyoruz,
hizmet!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Suriye ne zamandan beri Türkiyenin Sağlık Bakanlığı
verilerindeki hastaneye giriyor.
KADİR AYDIN (Giresun) Hizmet götürüyoruz
oraya.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Ne zamandan beri sekizinci bölge olarak Suriyenin kuzeyini ilan ettiniz ve
sizler daha kötü bir şey yaptınız: Afrinin Kürtçe
tabelasını indirdiniz, Türkçe ve Arapça tabela
asmışsınız. Hiçbir hastanede özel olarak bayrak yok ama
Afrin Hastanesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sayın Başkan, toparlayacağım.
BAŞKAN Lütfen bağlayın sözlerinizi
ama emsal oluşturmasın lütfen.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Hastanelerde Sağlık Bakanlığı tabelaları ve Türk
Bayrağı var ama özel olarak Afrin Hastanesinin üzerine ayrıca 2
bayrak daha koymuşsunuz. Tıpkı on iki bin yıllık
Hasankeyfi dozerlerle yıkma utancı size nasip olduğu gibi oraya
da Türk Bayrağı astınız. Söylüyoruz o zaman: Siz Kürtleri
sömürge, köle olarak mı görüyorsunuz ve sizin açınızdan Kürtlerin
yaşadığı coğrafya, sömürgeleştirilmesi gereken,
Araplaştırılması gereken, cihatçılara peşkeş
çekilmesi gereken bir coğrafya mıdır? Sanırım bu
soruların da cevabını vermeniz gerekiyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Ayrımcı dil
konuşuyorsun ya!
KADİR AYDIN (Giresun) Hizmet götürüyoruz,
hizmet! Türk Bayrağı asmamızdan niye rahatsız oluyorsun?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Biz sizin hizmet anlayışınızı çok iyi biliyoruz.
Hizmet götürecekseniz bu ülkede çöpten ekmek toplayanlara hizmet götürün.
Hizmet mi götürmek istiyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Niye rahatsız oluyorsun
insani yardımlardan ya?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Kirasını ödeyemediği için intihar edenlere el uzatın,
hizmet etmek istiyorsanız emekli kuyruklarında bekleyenlere ve
maaşı yetmediği için ay sonunu getiremeyenlere hizmet edin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Emekli kuyruğu yok ki.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Hizmet etmek istiyorsanız maaşları artırın, insanca
yaşayacak bir ücret verin insanlara ve bu ücretle de insanlar
yaşasınlar diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Paraları dağlara
gönderin, dağlara!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Koçyiğit.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Akçay, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kürsüde konuşmasını yapan sayın
konuşmacı o beş dakika içerisinde pek çok şey söyledi,
onların üzerinde durmaya da değer görmüyoruz fakat bir şey
söyledi, 31 Mart yerel seçimlerinin Cumhur İttifakının yani AK
PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisinin hezimetiyle
sonuçlandığını söyledi. Bu zinhar, kesinlikle yanlış.
31 Mart yerel seçimleri Milliyetçi Hareket Partisi
ve Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte oluşturulan Cumhur
İttifakının zaferiyle sonuçlanmıştır.
Alınan bütün oy oranları, kazanılan belediye
başkanlıklarının sayıları, il genel meclisi
üyeleri itibarıyla alınan oylar, belediye meclislerinde alınan oylar
itibarıyla baktığımızda bu sonucu herkes görecek yani
herkesin de kabul ettiği bir şey. Burada kürsüde böyle afaki ve
genelgeçer bir sözle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu kadar Sayın
Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan eklenmiş
ibaresinin ilave edilmiş ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Aylin
Cesur Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
Isparta Samsun Denizli
İsmail
Ok Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel
Balıkesir Ankara Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Isparta Milletvekili
Aylin Cesur konuşacaktır.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifini görüşüyoruz.
Büyük Atatürkün ebediyete intikalinin 81inci
yılında 10 Kasımı iki gün evvel idrak ettik. Ondan on gün
önce 29 Ekimi kutladık. Cumhuriyetimiz 96 yaşında. Türkiye
Cumhuriyeti çağdaşlık ve uygarlığa gidilen yolun
giriş kapısı. Yoksulluğa, fukaralığa,
çaresizliğe, cehalete, karanlığa isyan ederek ve haykırarak
açılmıştır bu kapı.
Büyük Atatürkün Türkiye Cumhuriyeti millî devlet
olmayı hedeflemiştir. Barış içinde
kalkınmasını yürütmeli ve uygar ülkelerde ne varsa, insanlar
nelerden yararlanıyorsa ülkemizde de o olmalıydı. Çocuklar
okumalı, insanlar iş güç sahibi olmalı ve insanlar aslında
mutlu olmalıydı. Temel ölçümüz Büyük Atatürkün belirttiği gibi
çağdaş uygarlık düzeyi, amacımız da Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarını çağdaş, demokratik bir
devletin vatandaşı yapmak. Nereden nereye gelinmiştir ve bugün
gelinen noktadan ne kadar geriye gidilmiştir, işte, bugünün önemli
sorusu bu.
Sıkıntılarımız var.
Sıkıntıların bir kısmı ezelden beri olanlar,
dışarıdakiler, içeridekiler -dışarıdan, içeriden
fark etmiyor- ve her şeye rağmen güçlenerek bugünlere
gelebilmişiz. Bunu demokrasiye sımsıkı sarılarak
yapabilmişiz, bu unutulmamalı. Çalkantılar, darbe dönemleri
yaşadık ve bugünlere gelebildik, demokrasimizi koruyabildik ve
Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz, bu kürsüde konuşabiliyoruz.
Cumhuriyetin hukuk kuralları koyduğu
hedefe göre konmuş. Neler bu kurallar? Yasalar önünde eşitlik,
hukukun üstünlüğü, din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan
laiklik. Bunlar cumhuriyetimizin temelini oluşturuyor. Demokratik
cumhuriyetseniz eğer bunlardan vazgeçemezsiniz. Demokrasiyi hak etmek
sürekli bir mücadele istiyor değerli arkadaşlar ve demokrasiyi
işletecek olan da kamuoyu. Kişilerin de toplumların da hayat
hakkı mücadele gücü kadar.
Türkiye kurumlarıyla demokrasiyi ve hukuk
devletini işletiyordu; Orta Doğuya, Balkanlara, Kafkaslara,
Rusyaya, Orta Asyaya açılan bir kapıydı ve konumunun
avantajlarını da iyi bir şekilde kullanarak bir dünya devleti
olmuştu. Yönü Avrupa Birliği olan, Türkiyesiz Avrupanın eksik
olacağını dünyaya iyi anlatmış bir Türkiye ve
Türkiye'nin Avrupa sayesinde var olmadığını, menfaatlerimiz
gereği Avrupa Birliğini istemiş olduğumuzu da
anlatabilmiş olan bir Türkiye. Türkiye dünyanın her yerindeki
girişimcisi ve her yerde alıcı bulan Türk ürünleriyle, özel
sektörüyle önemli ekonomilerinden biriydi, tüm sıkıntılara
rağmen öyleydi hem de.
Değerli arkadaşlarım, eğer
gücünüzü iyi değerlendiremezseniz her şey deprem ve
artçıları gibi art arda yıkıp geçiyor. Bugün
Barış Pınarı Harekâtıyla kenetlenmiş olsak da
birbirimize, dünyanın bize baktığı bir yerden bakalım
bir de ve gelinen nokta bu durumda can sıkmıyor, iç
acıtıyor. Mevzu güven iklimi. Bu işleyen demokrasiyle mümkün.
İç barış bu durumda çok çok önemli ve barış huzur
ve güvenlik dediğiniz yerde ve onu aradığınız yerde
hukukun üstünlüğü devreye giriyor. Yani Türkiye anayasal hukuk devleti ise
üstün irade de milletin hür iradesi olacak ve hür yönetim yetkisinin
kaynağını bu iradeden alacak, bütün mevzu bu. Peki, bugün
nasıl? Bugün nereden nereye gelinmiştir ve nereye gidilmektedir?
Başımızı dimdik tutarak cevap vermemiz gereken bir soru bu.
Bir sistem deniyoruz, karar vermemiz lazım. Her gün demokrasi orta
oyununda debelenen kötü oyuncular olarak bu günü de atlattık mı
diyeceğiz yoksa sözü herkesin temsilinin sözde olmadığı
parlamenter sisteme yeniden ve bir an evvel geçecek miyiz? Bakınız,
bugün karar alacak bir hükûmetiniz var mı sorusunun akla gelmesi dahi
sistemin tutmadığının göstergesi. Millî iradenin
girmediği, atanmış bakanlarla temsil kabiliyeti yok çünkü. Geçen
gün eski Meclis Başkanımız Hüsamettin Cindoruk bir televizyon
kanalındaydı, dedi ki: Hükûmet balkonda, Mecliste değil.
Sahiden de bugün Hükûmet halktan kopmuş, halkın temsilcileri
bizlerden ve hatta iktidar milletvekillerinden kopmuş ve Hükûmet balkonda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Cesur,
tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Bu devlet bir kurumlar
devleti ve işletilmeyen kurumlarıyla, maalesef işlemeyen en yüce
kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisiyle bugün demokrasimiz hastanelik.
İki gün evvel 10 Kasımda Büyük Atatürkün
aziz hatırası önünde ihtiramla eğildik. Cumhuriyet
Bayramımızı kutladık. Daha sonra 1 Kasımda, 95inci
doğum gününde Cumhurbaşkanı Süleyman Demireli ve 5 Kasımda
ölüm yıl dönümünde de Başbakan Bülent Eceviti rahmetle andık.
Onlar farklı siyasi partilerde senelerce karşı siyaset
yaptılar, yeri geldi çatır çatır eleştirdiler birbirlerini
ve gün geldi cumhuriyet ve demokrasi söz konusu oldu, Cumhurbaşkanı
olarak Demirel Ecevite hükûmeti kurma görevi verdi ve Ecevit Başbakan
oldu. Ve gün geldi, Ecevit, Cumhurbaşkanlığı süresi dolunca
Demirelin süresi uzatılsın diye cidden büyük bir çaba gösterdi. Onlar
Zincirbozana beraber giderlerken aynı fotoğrafın içinde
başka uç noktalardaydılar belki ve gün geldi 1inci ölüm yıl
dönümünde CHPnin daveti üzerine Demirel giderek Eceviti anlattı, ona
nasip oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Çok kısa,
bağlıyorum.
Evet, onlar elli sene Türk siyasetinde başrol
üstlendiler, farklı çizgide yürüdüler ancak birinin doğum,
diğerinin ölüm günüyle aynı haftaya gelse de cumhuriyet, onlar
Atatürk cumhuriyetinin çizgisinden hiç çıkmadılar ve cumhuriyeti de
devleti de yıpratmadılar ve dejenere etmediler. Kendilerini Türk
milleti rahmetle, minnetle anmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi milletvekilleri; gelin Anayasamızı
değiştirelim, yalnız Anayasayı değil, sistemi tepeden
tırnağa gözden geçirelim. Türkiye Cumhuriyeti doksan altı
yılda çok şey yaptı ama daha iyisini yapabilmesi için yeniden
parlamenter sisteme geçmesi lazım. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Bunu bir kompleks hâline getirmemek
lazım, yüz yıldır her şeyi deneyen ve demokrasiden
vazgeçmeyen bir Türkiye var çünkü.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Cesur.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra sayılı
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Sistemleri ve
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesiyle değiştirilen 6493 sayılı Kanunun 21inci
maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Orhan
Sümer Emine
Gülizar Emecan Lale
Karabıyık
Adana İstanbul Bursa
Süleyman
Bülbül Sevda
Erdan Kılıç Bülent
Kuşoğlu
Aydın İzmir Ankara
(1) 5411 sayılı Kanun kapsamında
bulunan bankalar, ödeme kuruluşu ve elektronik para kuruluşu ile
Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin bu Kanun
kapsamındaki denetimi Banka tarafından yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbül söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Anlaşılan saray tarafından
hazırlanan 2020 bütçesinde öngörülen yüzde 5lik büyümeye paralel olarak
yeni vergilerde büyük artış olacak, yeni vergiler gelecek. Toplamda 1
trilyon 96 milyar TL olarak hesaplanan 2020 bütçe hedeflerine göre gelecek
yıl gelir vergisinde yüzde 11,1, kurumlar vergisinde yüzde 15,5, özel
tüketim vergisinde yüzde 20,6, harçlarda yüzde 35,1 ve motorlu
taşıtlar vergisinde yüzde 22,5 gelir artışı
olması planlanıyor. 2020 için toplam vergi geliri hedefi ise 785
milyar TL ile rekor seviyeye çıkarılıyor. Geçtiğimiz
yılların durumuna bakacak olursak, ek borçlanma yetkisi alınarak
2016da 21,1 milyar TL, 2017de 25,6 milyar TL, 2018de 39,4 milyar TL olarak
borçlanan Hükûmet, 2019un ilk dokuz ayında yani eylüle kadar 115 milyar
TLlik ek borçlanmaya girmiş. Oysa Meclisten alınan yetki 90 milyar
TL idi yani dokuz ayda sınır aşılarak 25 milyar TL
borçlanma olmuş. Gelir adaletini sağlama bir kenara
bırakılmış, siyasi iktidar olabildiğince fazla vergi
geliri elde etmeye çalışmış, ekonomik kriz sözde çözümünü
halkta, halktan kestiği vergilerde aramış, temel gıda dâhil
hemen her türlü harcama üzerinden alınan vergiler her geçen gün biraz daha
artmış, vatandaş pazardan âdeta vergi satın almaya
başlamış. Adaletli vergi sistemi demek verginin tabana
yayılması anlamından çıkılmış, her
vatandaşın gelirine göre vergi ödemesi bırakılmış
yani çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmamış ama
ülkede simide bile yüzde 8 vergi getirilmiş, çalışanın
maaşı eline geçmeden vergilerden geçmeye başlamış.
Bakınız, brüt asgari ücret 2.558 lira 40
kuruş. Peki, vatandaşın eline geçen ne? 2.020 lira 91
kuruş. Aradaki fark nereye gidiyor? SGK primine gidiyor,
İşsizlik Sigortası Fonuna gidiyor, gelir vergisine gidiyor ve
bu 326 lira 20 kuruş asgari geçim indirimine, damga vergisine gidiyor.
Bunlar yetmiyormuş gibi, asgari ücretli, eline kuşa dönerek geçen
maaşından yaptığı her harcamada yine vergi kesiliyor,
zam üstüne zam ödüyor.
Bir de iğneden ipliğe her şeye
neredeyse her ay çifter çifter zam yapan, son bir yılda sadece doğal
gaz ve elektriğe bile 10 kez zaman yapan siyasi iktidar nasıl oluyor
da enflasyonu tek haneliye düşürebiliyor? TÜİK, enflasyon oranını
nasıl 8,55 olarak açıklıyor? Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrak iki gün önce Enflasyonla mücadelede attığımız
adımlar meyvelerini vermeye devam ediyor. diye bir paylaşımda
nasıl bulunabiliyor? TÜİK Başkanı Hazine ve Maliye Bakanının
arkadaşı olunca işler demek ki böyle yürüyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, TÜİK verilerine
göre, yıl başında motorlu taşıtlar vergisi, harçlar,
trafik cezaları yüzde 22,58 zamlanacak. Bunun
karşılığında ise memur maaşlarına yüzde 4,
emekli aylıklarına ise yüzde 6,6 civarında komik bir zam
gelecek. Bunlar akla ziyan işler, bu 80 milyonun aklıyla alay
ediliyor. Ve geçtiğimiz günlerde de -bu yine alay edilecek bir durum-
Sayın Cumhurbaşkanı öğrencilerin öğrenim kredilerine
zam yapılacağını müjdeliyor sanki verdikleri bu
öğrenim kredisini faiziyle almıyorlar gibi, öğrenim kredisi
borçlarını ödeyemeyen öğrencilerin sayısı 5 milyona
ulaşmamış gibi, yaklaşık 280 bin üniversite mezunu
hakkında yasal işlem başlatılmamış gibi.
Umutsuzluk içinde iş arayan üniversite mezunu genç işsizler icraya
veriliyor; iş vermiyorlar ama icraya veriyorlar, çözüm bulmuyorlar icraya
veriyorlar ama kendi yandaş firmalarına kamu-özel iş
birliği adı altında yap-işlet-soy modeliyle kamu
yararına aykırı garantiler veriliyor; en son Devlet Hava Meydanları
İşletmesiyle özel sektöre garanti olarak 65 milyon dolar ödeme
yapılıyor, sonra yine 2000 yıllarındaki Kombassan
şirketini kurtarmak için bir çalışma yapılıyor ve bu,
üniversite öğrencisine icra takibi ama yandaşa peşkeş
anlamına geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun sözlerinizi tamamlayın
Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, zamlar yılbaşından sonra yağmur gibi
gelecek. Ekonomik kriz vatandaşı bitiriyor, vatandaş ne
yazık ki intihar yollarına geçmeye başlıyor. Bu konuda
vermiş olduğumuz intiharlara yönelik yapılacak
araştırma önergelerimiz Mecliste reddediliyor ama sarayda herkes
memnun. Beş gün önce LPG fiyatı 10 kuruş zamlanmış,
yirmi gün içinde ikinci zam olmuş, ekmeğe de yapılacak zam
ortada ama saray memnun. Maliye Bakanı damat ise bu tablo
karşısında hâlâ meyvelerini toplamaya devam ediyor. Tabii ki bu
israfın sonu mutlaka gelecek arkadaşlar. Ejder meyveli smoothie ve
kış rüyası isimli içinde gül yaprakları ve tarçın
çubuk bulunan içtiğiniz saray kokteyleriyle birlikte sandıkla gideceksiniz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN teşekkürler Sayın Bülbül.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde bulanan hazır tutmak
zorundadır ibaresinin hazır tutmakla yükümlüdür olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Abdullah
Koç Mahmut
Toğrul
Batman Ağrı
Gaziantep
Tuma
Çelik Ali
Kenanoğlu Nuran
İmir
Mardin İstanbul Şırnak
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ağrı
Milletvekili Abdullah Koçun söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu teklifle Merkez
Bankasının yetkilerine dair birtakım değişiklikler
öngörülmektedir. Kimin ihtiyacına göre bu teklif geldi, ona bakmak
lazım. Ekonomik krizle boğuşan halkın, toplumun
isteğine uygun, derdine çare olabilecek bir teklif olmadığı
aşikârdır. Bu iktidarın pratiğine
baktığımızda demokrasinden yana, şeffaflıktan
yana bir düzenlemenin olmadığını da söyleyebiliriz. Seri
kanun üretimiyle neredeyse her hafta bir değişiklik
yapılıyor ama çare olamıyor ne yazık ki. Türkiye'nin
demokrasi karnesi içler acısıdır. Yargı
güvenilirliğini kaybetmiş durumdadır. Yürütmenin yargı
üzerindeki tahakkümü neredeyse mutlak düzeydedir. Kuvvetler
ayrılığı rafa kaldırılmıştır.
Yargının topluma yaklaşımı sorunludur. Sulh ceza
hâkimlikleri militanca kararlar vermektedir. Yargıda tekçi ve cinsiyetçi
bir yaklaşım hâkimdir. Siyasi görüşe göre, makama göre,
kişiye göre kararlar verilmektedir. Kamu görevlilerine yönelik
cezasızlık ilkesi hâkimdir. Tutuklama tedbir olmaktan
çıkmış, ceza hâline gelmiştir. Her türlü siyasi
çalışma, terör tanımı geniş yorumlanmak suretiyle
siyasi soykırımlar gerçekleştirilmektedir. Belediyelerimize
yönelik olan kayyumlar, belediye eş başkanlarımızın
cezaevine atılması gibi durumlar bunlara örnektir. En son olarak HDP
gençlik meclisi üyelerine yönelik gözaltılar ve sistematik işkenceler
de bunun başka bir göstergesidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bütün bunların bir yansıması da ne yazık ki 2911
sayılı Yasadır. Bu yasa toplantı ve gösteri
yürüyüşlerini düzenlemektedir.
Anayasanın 34üncü maddesinde Herkes, önceden
izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. deniyor. Yine 2911
sayılı Yasanın bu ruhunda da aynı husus söz konusudur.
Ancak bütün yasalarda olduğu gibi, verilen bir hak ama ile geri
alınmaktadır. Bu yasanın 9uncu ve 10uncu maddelerinde mülki
idare amirlerine bildirim şartı getirilmiştir. 2911
sayılı Yasayla mülki idare amirlerine verilen bildirim hakkı
kimlere veriliyor? Vali veya kaymakamlara verilmektedir. Bu vali ve kaymakamlar
da AKPnin birer memurlarıdır.
Bakın, bugün itibarıyla sistematik olarak
Ağrıda, Vanda, Diyarbakırda ve ülkenin birkaç ilinde on
beşer günlük periyotlarla her türlü gösteri ve yürüyüş
yasağı getirilmiştir. Tabii, bu yasakların sonuçları
nasıl ortaya çıkıyor? Partimize yönelik kayyum gaspları
var, demokratik tepki gösteremiyoruz. Toplumda ciddi bir ekonomik kriz var, ses
çıkarılamıyor. Sokak tamamen demokratik eylemlere kapalı,
iktidar korkuyor, halk öfkeli, kin ve bastırılmışlık
duygusu hâkimdir.
Değerli arkadaşlar, bu gördüğünüz
fotoğraf işçilerin eylemine yönelik olarak işçilere gösterilen
muameleyi gösteriyor. Bu, partimizin bir basın açıklamasına
ilişkin olarak gösterilen muameleyi gösteriyor. Bu, halkın
barışçıl eylemine karşı kolluk kuvvetlerinin
göstermiş olduğu muameleyi gösteriyor. Bu, bir işçinin kendi
hakkını savunmak için ortaya koymuş olduğu eyleme
karşı kolluk kuvvetlerinin göstermiş olduğu muameleyi
gösteriyor.
Değerli arkadaşlar -tek çare kalıyor-
aile dramları, toplu intiharlar, şiddet ve faşizm topluma reva
görülüyor. Bu kanunun artık uygulanmadığına ilişkin
bir Meclis araştırması önergesi verdik ve aynı zamanda bir
kanun teklifinde bulunduk. Bu demokratik hakkın yeniden işlemesi için
acilen harekete geçilmelidir. Demokratik bir hak olan 2911 sayılı
Yasanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Erel Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi
Aksaray Denizli
Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Bedri
Yaşar
Gaziantep
Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri,
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin 12nci
maddesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna 2013
yılında verilen ödemeler alanındaki düzenleme ve denetleme
yetkisinin Merkez Bankasına verilmesini öngörmektedir. Ayrıca, bu
düzenlemeyle, banka olmadığı hâlde posta çeki hesaplarıyla
neredeyse bir banka gibi görev yapan PTT de bu düzenleme ve denetleme
kapsamına alınmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bilgi ve
iletişim teknolojileri hemen hemen her alanda yaygın bir şekilde
kullanılmaktadır. Bu alanda her geçen gün yeni bir teknolojik
uygulama ortaya çıkmaktadır. Bu yeni teknolojik gelişmeler bir
taraftan da doğal olarak hayatı kolaylaştırmaktadır.
Bu gelişmelere paralel olarak, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de
ödeme hizmetleri ve elektronik para sistemi hayatın her alanında
yaygınlaşmıştır. Merkez Bankası tarafından
sistemin çok iyi bir şekilde düzenlenmesi ve denetlenmesi, ödeme
hizmetlerinin sorunsuz bir şekilde işlenmesi bakımından
büyük önem arz etmektedir. Biz bu düzenlemeyi başta da söylediğimiz
gibi aynen destekliyoruz.
Diğer taraftan hep Hükûmet elektronik sisteme
geçsin. diyoruz ya, maalesef, vergi takibinde de elektronik sisteme geçti ve 3
milyon 300 bin vergi mükellefinin hesaplarına haciz koydu hiç haber
vermeden. Tabii, hesaplara haciz konunca hesapların tamamı bloke
oldu, ticaret durma noktasına geldi. Unutmayalım ki hiçbir mükellef
imkânı olmasına rağmen borcunu ödemiyor değildir. Vergilerdeki
gecikme cezası yüzde 2, banka faiz oranları da yüzde 1dir. Hiçbir
vergi mükellefinin Sosyal Güvenlik Kurumuna veyahut da vergiye olan
borçlarını bir kredi finansman aracı olarak
kullanmadığını burada hepinizin huzurunda tekrar ifade
ediyorum. Ama şunu da bilin ki: Esnafın, üreticinin
borçlarını ödeme konusunda çok ciddi problemleri var. Önümüze bir
yargı yasası geliyor; bırakın borçların ödenmesini,
orada da ilave vergiler getiriyoruz. İçinde yaşanılan
şartları hepiniz biliyorsunuz; KDV borcu olan, vergi borcu olan, SGK
borcu olan bir sürü mükellefimiz var. Biz diyoruz ki: Bu gelen vergi
yasasına bunu da ilave edelim, hiç olmazsa önümüzdeki dönemde ödemeler
konusunda bir miktar da olsa işverenlerimiz rahata kavuşsunlar. Siz
de biliyorsunuz ki bugün mümkün olduğunca vergi ve SGK borcunu herkes
ödemeye çalışıyor ama içinde bulunduğumuz durum bunu mümkün
kılmıyor.
Yine, önümüze ikinci yargı paketi geliyor.
Burada da yine işverenlerin çok önemli bir problemi var, bu yazılan
çeklerden doğan mahkûmiyetler. Hepimizin bildiği gibi, çek çok
yaygın bir ödeme aracı olarak kullanılmaktadır. 2016
yılında yaptığımız düzenlemeye göre, çekin
karşılıksız çıkması durumunda üzerinde yazan
tutar adli para cezasına dönüşmektedir. Bu para cezasının
da süreci içinde ödenememesi hâlinde adli para cezası hapis cezasına
dönüşmektedir. Bugün ülkemizde sık sık yaşanan ekonomik
krizler nedeniyle hem borçlu kesimi hem de alacaklı kesimi ciddi
mağduriyetler yaşar hâle gelmiştir. Yaşanan ekonomik krizin
yol açtığı sebeplerden dolayı, yıllardır
ülkemizde üretime ve istihdama çok önemli katkılar sağlayan binlerce
ticari kuruluş ve işletme sahibi, çek nedeniyle hapis cezasıyla
karşı karşıya kalmış durumdadır. Size şunu
söyleyeyim: 2007 yılında yazılan çek miktarı 182.159;
2017de yazılan çek miktarı 333.703; 2018de 332 bin, 2019da
456.968. Yani şunu söylemek istiyoruz: 2016da çıkan çeklere hapis
cezası getiren yasa teklifi hiçbir şekilde caydırıcı
olmamıştır. Kaldı ki bugün bankalarda çeki yazılan
bütün işverenlerin tamamı kara listeye alınmakta ve bundan
sonraki kredilerinde, kredi kullanımlarında veya
bankacılıkla ilgili faaliyetlerinde bu hep, tümüyle onların
önüne çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaşar, toparlayın
lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Mümkün olduğunca herkes çekini ödemek için
elinden gelen gayreti göstermektedir. Dolayısıyla Ekonomik suça
ekonomik ceza mantığından hareketle bunu önümüzdeki yargı
reformu yasasına da ilave ederek hiç olmazsa bir miktar işverenlerimizi
rahatlatmış oluruz. Bunlar içerideyken borçlarını ödemeleri
zaten mümkün değil. Hiç olmazsa dışarıda oldukları
takdirde borçlarını ödeme imkânlarını bulurlar. Onun
dışında, biraz önce Hayati Beyin de bahsettiği gibi kalp
krizinden ölenleri, stresten ölenleri, ekonomik krizden doğan
sıkıntılardan yaşanan kalp krizlerini bundan sonra da
görmeye devam ederiz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yaşar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin 3üncü
fıkrasında yer alan bilgi ve belgeyi vermek, ibaresinin bilgi ve
belgeyi Banka tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde
vermek, şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayati
Arkaz Baki
Şimşek Sefer
Aycan
İstanbul
Mersin
Kahramanmaraş
Esin
Kara Cemal
Enginyurt Mevlüt
Karakaya
Konya
Ordu
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ordu Milletvekili
Cemal Enginyurtun söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Enginyurt. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikli olarak yirmi yıl önce
12 Kasım depreminde hayatını kaybeden Düzce ve çevresindeki
vatandaşlarımı rahmetle anıyorum; mekânları cennet
olsun. Allah bir daha böyle afetleri ülkemize yaşatmasın
inşallah.
Değerli milletvekilleri, benim
değineceğim konu pek düşünmediğiniz, akla gelmeyecek,
Cemal Enginyurt da bunu konuşur mu? denilecek bir hadise olacak.
Çarşamba günü Hazine ve Maliye Bakanı
Sayın Berat Albayrakı Orduda misafir ettik, Ordu
değişiyor, Türkiye değişiyor. programı dâhilinde Ordu
ilinde misafirimizdi.
Sayın Bakan bana göre güzel bir sunum
yaptı; Türkiye tablosunu hakikaten içimizi ferahlatacak ve aydınlatacak
bilgilerle donattı, aydınlattı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama hiçbir
söylediği çıkmıyor.
CEMAL ENGİNYURT (Devamla)
Dolayısıyla, Sayın Bakan konuşmasını yaparken
2019u, 2020yi, 2021i de çok güzel anlattı ve bir örnek verdi, dedi ki:
2018de çok kötü günler yaşadık.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Doğru.
CEMAL ENGİNYURT (Devamla) Bir adamın
bir tweetiyle 11 Ağustos 2018de dolar 7,25i gördü. Birileri sevindi,
mutlu oldu.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Kim onlar?
CEMAL ENGİNYURT (Devamla) Dolar 10 liraya
çıkacak, 12 liraya çıkacak diyerek dolar toto oynadılar.
Ekonomik karamsar tablolar çizdiler. Lakin, ben ve ekibim,
arkadaşlarım yılmadık, mücadele ettik. Netice
itibarıyla, Barış Pınarı Harekâtı
başladığı gün aynı adam yine gecede 10 tweet attı
ama dolar 5,80i geçmedi fakat bütün bunlara rağmen birileri televizyon
ekranlarında Ülke battı, batıyor. demeye devam etti.
Televizyonlarda yandaş medya denilmesine rağmen, kendine ekonomist
diyenler tarafından alayı birden bir oldu- Türkiyenin bu
Barış Pınarından sonra batacağını,
doların 10-12 lira olacağını söyleyerek büyük bir
propaganda yaptılar. Her gün televizyon ekranlarında Merkez
Bankasının Başkanı değişirse ülke batar,
yıkılır. dediler. Faizler düşürülürse ülke batar,
yıkılır. dediler, hiç susmadılar. Ama bu ekonomistlerin
bir özelliği var, hayatları boyunca bir bakkal
çalıştırmadılar, yanında sigortalı 2 adamı
işe almadılar. Sadece maaş aldılar, sadece konuştular
ve bu Barış Pınarı Operasyonu sırasında da
konuşmaya devam ettiler. Tıpkı kimler gibi? Türkiye katliam
yapıyor, Türkiye sivilleri öldürüyor, Türkiye bir savaş
yapıyor. diyerek Türkiyeyi dış dünyaya şikâyet eden,
Türkiyenin Barış Pınarı Harekâtına, Suriyeli
vatandaşlarımızın geri döneceği Barış
Pınarı Harekâtına karşı, Türkiyeye karşı
terörist algı yaratanların yaptığı gibi. Birileri de
televizyon ekranlarında finansal dünyanın, faiz lobisinin ve bu
ülkeyi, daha doğrusu dünyayı yönetenlerin yaratacakları algıya
hizmet ettiler Ülke battı, yandı, yıkıldı. dediler.
Bunların da bu terör örgütlerinden ve teröristlerden farkı yok. Ama
birileri ortalığı yıktı. Neymiş efendim, Berat
Albayrak önüne gelene terörist demiş, ekmeği aşı olana
terörist demiş, vatandaşa terörist demiş. Bu konuşma
Ordu ilinde yapıldı. Berat Albayrak Türkiyenin 2020 ve 2021
yılının kurtulacak bir yıl olduğunu söyledi, güzel
günlerin geleceğini müjdeledi.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) İnandın
mı?
CEMAL ENGİNYURT (Devamla) - Asla hiç kimseye
terörist demedi. Buradan kendinize pay çıkarmayın. Berat Albayrak
Ankaradır, Berat Albayrak cumhuriyettir; sizin gibi Amerikan
payandası değildir!
Saygılarımla. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Enginyurt.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
Şu an itibarıyla sisteme girmiş
bulunan 4 milletvekiline yerlerinden sırayla birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Barut
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adana ili
Sarıçam ilçesinde Bahtiyar Vahabzade Sosyal Bilimler Lisesinde
yaşanılan olaya ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Adananın Sarıçam ilçesinde bulunan Bahtiyar Vahapzade Sosyal Bilimler
Lisesinde yöneticiler eliyle skandallar yaşanmaktadır. Son olarak,
okulda öğrencilerin kaldığı pansiyonun kızlara ait
bölümüne okul müdürünün başka bir erkek öğretmenle birlikte hem
banyoları hem de odaları denetim için girdiği öğrenciler ve
velileri tarafından iddia edilmektedir. Kız öğrencilerin mahrem
alanı olan pansiyonun bölümlerine, var olan anons sistemiyle herhangi bir
duyuru yapılmadan ve bir kadın personel olmadan girilmesinin yarattığı
huzursuzluk, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilecek
bir müfettişle açığa çıkarılmalı ve gereği
yapılmalıdır.
Ayrıca, iddialara muhatap okul müdürünün görevi
vekâleten yürüttüğü söylenmektedir. Söz konusu okulumuzda altı ayda
bir okul müdürü ve idareci değişikliği yapılması, bu
ve buna benzer olumsuzlukların nedeni olarak da gösterilmektedir. Bakanlıktan
neden kadrolu idareci ataması yapmadığını sorguluyor
ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
52.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
yetkilerinin neden Merkez Bankasına
aktarıldığının yanıtlanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sevgili Başkan.
Ben sorumu yineleyeceğim çünkü yanıt
verilmedi: Neden Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
yetkileri Merkez Bankasına aktarılıyor? Bunun amacı
tıpkı yasama, yürütme, yargı açısından,
tıpkı Türkiye'nin çevresel yönetimi açısından olduğu
gibi, mali ve akçesel yetkileri Külliyede toplamak mıdır? Eğer
bunun gerekçesi verilmezse, bu açıklanmazsa o zaman Türkiye üzerinde bir
tür kayyum yönetimi mi kuruluyor? şeklindeki soru meşruluk
kazanır. Bu bakımdan, Komisyondan ve imza sahiplerinden bunun
yanıtını, gerekçesini bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İslam
53.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın, Ahmet Altanın tekrar cezaevine göndermesiyle
işlenen hukuk cinayeti konusunda Adalet Bakanı ile Hükûmeti göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben siyasi değil de hukuki bir konudan
bahsedeceğim ve lütfen, bütün arkadaşlarımın izlemesini
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bizim burada yasama organı olarak
yaptığımız mücadele hukukun üstünlüğü mücadelesidir,
bu birlikte verdiğimiz bir mücadeledir. Az önce medyaya girdim ve
şunu okudum ki Ahmet Altan tekrar cezaevine gönderiliyor. Nasıl bir
sistem uygulanıyor? Şöyle: 26. Ağır Ceza karar veriyor,
nihai hükmü veriyor, savcı buna itiraz ediyor, 26 reddediyor ama 27ye dün
atanan Başkan vasıtasıyla 27. Ağır Ceza, kendilerini,
tahliye kararını ortadan kaldırıyor ve tekrar
tutukluluğa gönderiyor. Yasal mı? Hayır, değil. Ahmet
Altanın bu infaz yasasına göre cezası tamamlanmıştır,
yatılmıştır. Şimdi, buradan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Bir dakika daha alabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim, sağ olun efendim. Konunun hassasiyetine binaen
istedim bu uzatmayı.
Evet, ve yakalama kararı çıkarıldı.
Bakınız, değerli
arkadaşlarım, infaz yasasına göre cezasını
tamamlamış bir mahkûmun tahliyesi hakkında, muadili bir mahkeme
karar veremez. Bu, aynı zamanda, o kararı, o mahkemenin hükmünü tanımadığı
anlamına gelir. Bu kararı bozabilecek olan ancak bir üst mahkemedir.
Ben bu hukuk cinayetinin önlenmesi için hem Sayın Adalet
Bakanını hem de bütün Hükûmeti göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Aygun
54.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
10 Kasım Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 81inci yıl dönümünde
Süleymanpaşa ve Tekirdağ Müftülüklerinde Bayrak Kanununa
aykırı olarak bayrağın yarıya indirilmediğine
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türk milletinin büyük kahramanı Gazi Mustafa
Kemal Atatürkü aramızdan ayrılışının 81inci
yılında rahmetle ve minnetle andık ama maalesef devletin
vergileriyle görev yapan Tekirdağ Müftülüğü ve Süleymanpaşa
İlçe Müftülüğünde aynı hassasiyeti göremedik. Türk Bayrağı
Kanunu 4ncü madde der ki: Türk Bayrağı, yas alameti olarak 10
KASIM'da yarıya çekilir. Yas alameti olmak üzere Bayrağın
yarıya çekileceği diğer haller ve zamanı
Cumhurbaşkanlığınca ilân edilir. Bayrak Kanununun 4üncü
maddesine göre yarıya indirilmesi gerekirken Süleymanpaşa ve
Tekirdağ Müftülüklerimizde Bayrak Kanununa aykırı olarak bayrak
yarıya indirilmemiştir. En üst mülki amirimiz olan Valinin
gereğini yapması gerekmektedir çünkü yasalara uymamaktadırlar.
Daha önce de Ramazan Bayramı namazı öncesi ve İstanbul seçimi
öncesinde vatandaşlarımıza ve partimize de hakaret eden
Süleymanpaşa Müftüsü vekâletten asalete atanmasıyla
ödüllendirilmişti. Acaba bu eylemden sonra bu 2 müftü hakkında ne
yapılacaktır diye merak ediyorum.
Teşekkürler, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117)
(Devam)
BAŞKAN 13üncü madde üzerinde üç adet önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Sistemleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan ibaresi ibaresinin ifadesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Orhan
Sümer
Ankara Bursa Adana
Emine
Gülizar Emecan Ali
Mahir Başarır Sevda
Erdan Kılıç
İstanbul Mersin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Ali Mahir Başarır söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Pazar günü 10 Kasımda Ulu Önderimiz Gazi
Mustafa Kemalin ölümünün 81inci yılı nedeniyle tüm yurtta anma
törenleri düzenledik. Çiftçisinden esnafına, öğrencisinden
emeklisine, işçisinden memuruna tüm yurttaşlarımız pazar
günü Anıtkabire akın etti. Saat dokuzu beş geçe yurdun her
yerinde bir sessizlik, saygı, özlem vardı ama ne acıdır ki
bu durumu yüreklerinde hissetmeyen bürokrat ve milletvekilleri hâlâ
aramızda.
Seçim bölgem Mersinden bir örnek vermek istiyorum:
Mersin İl Millî Eğitim Şube Müdürü 10 Kasımda bir tweet
atıyor. Utanarak söylüyorum ki hâlâ kendisi görevde. Bu olay basına
yansıdı, Mersinde büyük tepkiler doğdu ama Millî Eğitim
Bakanı hâlâ kendisini görevden almadı. Tweeti aynen okuyorum:
Bugün eksen kaymasının Nirvanaya ulaştığı bir
gün. Bazı arkadaşlarımızın
paylaşımlarının İskilipli Atıf Hocanın ve
birçok İslam âliminin mezarda kemiklerini
sızlattığını görüyor gibiyim
Yazık, çok
yazık! Aslında yazık olan bu zihniyetin Mersinde görev
yapması. Aslında yazık olan, çocuklarımızı böyle
bir Millî Eğitim Müdürüne teslim etmek zorunda kalmamız. Aslında
yazık olan, bu kadar tepkiye rağmen, basının tepkisine
rağmen, halkın tepkisine rağmen, milletvekillerinin tepkisine
rağmen bu Millî Eğitim Şube Müdürünün bugün hâlâ o koltukta
oturması; çok yazık! Ben buradan Mersin milletvekillerimize, 13
milletvekiline sesleniyorum: Yarın beraber tepki koyalım.
Çocuklarımızı, evlatlarımızı Atatürk
düşmanı, 10 Kasımdan acı çeken, ne olduğu belirsiz bir
kişiye teslim etmeyelim.
Tabii, bununla bitti mi? Bitmedi. AKP İstanbul
Milletvekili herhâlde bir lakabı da var- Ahmet Hamdi Çamlı. O da bir
tweet attı, onu da aynen okuyorum: İzmirimin dağlarında
açan çiçeklerimizi üç beş çamuriyetçiye teslim etmeyeceğiz. Bu
beyefendi bunları, bu paylaşımı yapma cüretini nereden
alıyor? Herhâlde bu kutsal Meclisten, halk iradesinden almıyor. Bence
hâlâ aklı Cumhurbaşkanının şoförlüğünü yaptığı
günlerde, kendini orada sanıyor. Kendini bilen bir milletvekili
cumhuriyet-çamuriyet ayrımını yapmaz. Ne yazık ki şunu
bilmiyor: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı belki adı Ahmet
olmayacaktı, şu Mecliste oturup konuşmayacaktı, yemin
edemeyecekti. Evet, buradan AKP Grubuna, AKPnin yetkili organlarına
sesleniyorum: Bu vekil hakkında gerekeni yapın.
Ama ne ilginçtir ki bir de kliple bu
paylaşımı yapıyor. Baktığımız zaman bu
klibin internetteki ismi de Çılgın Hırsızlar. Onu görünce
de şunu söylüyorum: Allahın sopası yok, gerçekten. Belki de bu
paylaşımla ilgili akılda kalan tek şey bu ama ben bu
çatıda kendisiyle görev yapmaktan gerçekten utanç duyuyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Çamlıya ait olduğunu nereden biliyorsun?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Cumhuriyet hepimizin koruması gereken bir değer. Bakın,
Cumhurbaşkanının uçağı indi inecek. Nereye gidiyor?
Amerikaya gidiyor. Eğer bugün Mustafa Kemal Atatürkün ilkelerini,
cumhuriyeti, bu değerleri gerçekten benimseseydiniz bugün o hakaret bize
edilmezdi, o mektubu cebine koyup o ne olduğu belirsiz Trumpa takdim
etmek zorunda kalmazdı.
Gelin, hep beraber bu Mecliste değerlerimizi,
cumhuriyeti, 23 Nisanı, 19 Mayısı, 10 Kasımı hep
beraber koruyalım, ona ahlaksızca tepki veren, paylaşım
yapanları aramızdan ayıklayalım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tweet
yarışı yapacaksak CHP altında kalır.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Başarır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde bulunan bilgi
teatisinde ibaresinin bilgi alışverişinde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Tulay
Hatımoğulları Oruç Mahmut
Toğrul
Batman Adana Gaziantep
Nuran
İmir Tuma
Çelik Mahmut
Celadet Gaydalı
Şırnak Mardin Bitlis
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Tulay Hatımoğulları Oruç konuşacaktır.
Buyurun Sayın Hatımoğulları
Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri ekranı
başında izleyen değerli halklarımız; ülke çok derin
bir ekonomik krizin içinde. Çok önemli maddeler konuşuluyor ama iktidar
partisinin sıralarına baktığımızdaki ciddiyeti ve
bu konuda nasıl dalga geçercesine bir savunma mekanizması
geliştirdiklerini söylemeden ve bunu değerli halkımızla,
vatandaşlarla paylaşmadan edemeyeceğim.
Bu ülkede 2002den bu yana neoliberal politikalar en
derin biçimde uygulandı. Bunun karşılığı neydi?
Özelleştirme hızlandı. Bakın, bugün Neler
özelleştirilmiş? diye küçük bir çalışma yaptık, önlü
arkalı sayfalar dolusu özelleştirilmiş kurumların listesine
sahip olduk. Bunlardan birkaçını sayacağım: PETKİM,
TÜPRAŞ, TEDAŞ, enerji santrallerinin tamamı, TEKEL, SEKA,
TELEKOM ve Şeker Fabrikaları. Tabii ki bu listenin tamamını
saymaya kalkışsak muhtemelen günler yetmez bize.
Evet, tıpkı müflis müteahhit edasıyla
bu ülkede müteahhitçilik, şantiyecilik ve bunun üzerine inşa edilmiş
bir rantçılık geliştirildi. Sahte ekonomik büyüme
raporlarıyla tamamen bütün ekonomik kaynaklar, halkın bütün
kaynakları inşaat sektörüne yatırıldı. Bunun nedeni
ne, biliyor musunuz? Çünkü inşaat sektörü bolca yeşil dolar ve
avroları kutular içinde saklama kolaylığı olan bir sektör
ama onu da iflas ettirdiler.
Bakın, aynı biçimde, ABD Türkiyeye
yaptırımı gündeme aldığı zaman
Erdoğanın aile serveti araştırılsın.
dediğinde herkesin eteği tutuştu. Herkesin demeyelim, düzeltelim,
AKPnin ve Cumhurbaşkanının etekleri tutuştu. Bu ülke, aile
servetine servet katan liderleri, iktidarları gördü ama böylesi
görkemlisini görmedi; Tunusu ve Mısırı aratmıyor.
Yine aynı biçimde güvenlik politikaları
adı altında, sahte güvenlik politikaları adı altında
S-400lere, alamadıkları F-35lere ve daha nice güvenlik adı
altındaki kaleme harcama yapılıyor. Oysaki bu ülkenin
barışa ihtiyacı var. Oysaki barış politikası
uygulansaydı bu ülkede, bizler kendi içimizde Kürt halkıyla ve
diğer bütün halklarla barışmayı başarabilseydik,
komşumuz Suriye halklarıyla barışmayı
başarabilseydik bu ülkede bu kadar aç insan olmazdı çünkü silaha bu
kadar para, güvenlik politikasına bu kadar para ayrılmazdı.
Değerli arkadaşlar, aynı şekilde
bu ülkede her Allahın günü açlıktan, yoksulluktan ölen insan
sayısının artık haddi hesabı yok. Ana akım
medyanın haberlerine, yandaş medyanın haberlerine
baktığımızda daha cesedi soğumamış, daha
ruhu bedeni üzerinde dolaşırken insanların nasıl
öldüklerine dair, neden öldüklerine dair yorumlar yapmaya
başlamışlar ve diyorlar ki: İngilterede de intihar var.
Biz en kötüsüyle mi kendimizi kıyaslayacağız? Orada intihar
varsa burada da vardır. deme lüksüne sahip değildir bu iktidar ve
diyorlar ki: Siyanürü yasaklayalım. O zaman bu iktidara bir önerimiz,
intihar etme yöntemine dair bir menü yayınlasın, nasıl intihar
edilebilir siyanür dışında? Bu da ancak bu kadar ahlaki
çöküntünün yaşandığı bir süreçte ve bir hissiyatla zaten
yapılabilir diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede
8 milyon işsiz var. 9 milyona yakın insan Genel Sağlık
Sigortası primi ödeyemez durumda. İşsizlik Fonunun önemli bir
bölümü işverene harcanıyor, işsize değil. Yeniden
değerleme oranı adı altında yılbaşından
itibaren devlet, vatandaşa verdiği bütün hizmetlere yüzde 22,5
oranında zam yapacak. Oysaki ücrete baktığımızda,
ücrete dönük asla böyle bir zamdan bahsedilemez, komik zamlarla
geçiştiriyorlar.
Ezbere konuşmuyoruz, Ekonomik krizin
faturasını işçiye, emekçiye, yoksula, halka ödetiyorsunuz.
dediğimizde tam da kastettiğimiz şey budur. İnsanlar
Açım aç." diyor, siz ise diyorsunuz ki: Mermi fiyatını
biliyor musunuz?
Evet, şimdi, para piyasasında teknolojik
gelişmeyi yakalamak ve sözüm ona geleceğe dair riskleri azaltmak
üzere kolları sıvamış durumdasınız ama bunu
yapabilmenin tek yolu, insan merkezli bir ekonomik politika belirlemektir,
bundan şaşmamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Hatımoğulları.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Evet, bu
Meclis sadede gelmek zorundadır ve Hasan Hüseyin Korkmazgilin
sorduğu soruyu burada soruyoruz: Emrinize amadedir
bankalarımız/Yalandır kredi yolsuzlukları/Tefeci yoktur
Türkiyamızda/Demokrasi çoktur yurdiyamızda/İsyan
çıkarıyorlar şarkiyamızda/Sosyalistler yalan
yutturuyorlar/Aklımızı fikrimizi
fırttırıyorlar/Lafları ağzımıza
tıktırıyorlar/Adalet diyerek tutturuyorlar/İşçiyi
köylüyü hop ettiriyorlar/Gençleri polislere cop ettiriyorlar/Aziz
yurttaşlarım ne olacak -bu memleketin- sonu?
Bu güzel memleketimizin sonu ne olacak? Buna en
güzel yanıtı sanıyorum ki bu ülkede yaşayan işçiler,
emekçiler, kadınlar, kısacası ezilen ve sömürülenler en iyi
biçimde bu iktidara ve bu düzene karşı verecektir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Hatımoğulları.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresi şeklinde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi
Aksaray Denizli Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Hasan
Subaşı
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Yasin Öztürk konuşacaktır.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle ilgili konuşmama başlamadan önce
iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle Tarım ve Orman
Bakanlığının yetkililerine sesleniyorum: Orman Genel
Müdürlüğünde çalışan bir şube müdürü Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölüm yıl dönümünde
sosyal medyada içindeki kinini kusuyor. Mesajında Gazi Paşaya put
diyen, İslamla savaşan diktatör. diyen bu şube müdürü hâlen
görevde. Bir ülkenin onurlu hiçbir evladı yemek yediği kaba pislemez.
Bu ülkenin vefalı hiçbir evladı ülkesinin kurucusuna terbiyesizlik
etmez. İnançlı hiçbir insan da ebediyete intikal etmiş
kişinin arkasından konuşmaz. Sen bu ülkenin ekmeğini ye,
Atatürkün kurduğu okullarda oku, milletin ödediği vergilerle
maaş al ve sonra da ülkenin kurucusuna hakaret et, küfür et, nankörlük et;
devletin lokması boğazına dizilir inşallah! Bu şube
müdürü bu desteği, bu cesareti kimden almaktadır? Bu sütü bozuk
kişinin karakteri, görüşü elbette onu o makama getirenlerce
bilinmektedir. Yapılması gereken, hemen görevden alınmalı
ve hakkında soruşturma başlatılmalıdır. Eğer
bu adamın arkasında duracak olursanız, kendisiyle ilgili
işlem yapmaz iseniz siz de aynı zihniyetin ürünüsünüz.
İkinci husus ise 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı dolayısıyla Türk Bayrağı Genelgesi
kapsamında camilerimize asılan Türk Bayrağı, memleketim Denizlinin
Tavas İlçe Müftüsü tarafından Aliağa Camisi İmamına O
şeyi kaldır. talimatı verilerek kaldırtılmaya
çalışılmıştır. Müftü efendi, unutma ki Millî
Mücadelede ilk tepkiyi veren müftü Ahmet Hulusi Efendi gibi bir
kahramanın çıktığı topraklardasın.
Şehitlerin kanlarıyla sulanmış bayrağımız
ilelebet dalgalanacaktır. O şey dediğin Türk milletinin
mukaddesatıdır, şerefidir, namusunun simgesidir.
Bayrağımıza art niyetli bakan her kim olursa olsun, makamı
ne olursa gözünü oyarız. Diyanet İşleri Başkanlığına
açık çağrımdır: Bu gibi onursuz girişimler sizlerin
pervasız politik yaklaşımlarından cesaret almaktadır.
Kursağınızdan devletimizin ekmeği geçiyor, yediğiniz
ekmeği Allah indinde de millet nezdinde de helal ettirin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun teklifi ödeme ve para ilişkisini düzenliyor. Teklifteki elektronik
sanal para ve ödeme hizmetleri başlığına takılmazsak
hani vatandaşın hep aklında olan ve elinde olmayan iki
kavramın sistemsel boyutunu görüşüyoruz. Keşke paranın
elektronik boyutunu, ödemenin hizmet boyotunu değil de reel anlamda
vatandaşın cebine girecek bir kuruş fazla para ve ödenemeyen
banka borçlarını, patlayan kredi kartlarını
görüşebilsek ve buna ortak bir çözüm bulabilseydik.
Bakın, 2019 Türkiyesinde borcunu ödeyemeyen
küçük ve orta ölçekli işletme sayısı 356 bin. Eylül ayı
itibarıyla vatandaşın takibe alınan tüketici kredisi ve
kredi kartı borcu ise 21,1 milyar lira. İcra dairelerinde 21 milyonun
üzerinde dosya var ve her gün yenileri ekleniyor yani 82 milyonluk ülkemizin
dörtte 1inde ödeme gücü kalmamış.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
açıkladığı rakamlar var; enflasyon rakamları, ihracat
rakamları, Merkez Bankasının açıkladığı yurt
dışı borçlanma rakamları. Ekonomi normal
akışında olsa ve Türkiye İstatistik Kurumu da nerelerden bu
kadar ucuz alışveriş yaptığını açıklasa
hepimiz bu pembe tabloya inanacağız. Bizim gibi ekonomilerde kural
şudur: Faiz her zaman enflasyon oranının çok az üstünde olmalıdır.
Ekonomi Bakanı enflasyonu 8,55 olarak açıklayınca Merkez Bankası
da temel para politikası faiz oranını düşürüyor. Normali bu
mudur? Evet, budur? Ama normal olmayan, TÜİK'in ısmarlama düşük
enflasyon rakamlarını açıklaması ve bunu baz alan Merkez
Bankasının faiz indirmeye devam etmesidir.
Şu an bankalar mevduat toplayamıyor çünkü
vatandaş kendi parasına güvenmiyor, yatırımını
dövize yapıyor, ekonomide oynanan tiyatronun farkında olanlar bütün
parasını dolara çeviriyor, eline para geçtikçe de dolar almaya devam
ediyor. Hükûmet ekonomik paketler, faiz indirimleri açıklıyor ama
bunların merhem olacağına hiçbir ciddi çevre inanmıyor.
Bankalar yurt dışından dolar
üzerinden aldıkları kredileri halka Türk lirası olarak kredi
verdikleri için büyük bir kur riskiyle karşı karşıya
kalıyorlar. Dövizde bir patlama olursa bankalar bunun altından
kalkamaz. O yüzden, özel bankalar kredi vermekten uzak duruyor, hepsi panik
hâlinde.
Ortada sağlıklı bir teşhis yok.
Damat Bey ekonomi yönetimini eline yüzüne bulaştırdı. Milletin
yedek akçesi bile kullanıldı ama Hazine hâlâ boş. Devlette israf
hâkim ve muktedirler bu israfa dur demek için kılını
kıpırdatmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Vatandaşın
cebinden daha çok para alacak formüller bulup bundan mucize çözüm bekliyorlar.
Mucize vatandaşın unuttuğu paranın
sıcaklığını hissetmesiyle olur, mucize piyasada
sıcak paranın dolaşmasıyla olur.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası
Kanununda şu hüküm yer alır: Banka, bu Kanun ile kendisine verilen
görev ve yetkileri, kendi sorumluluğu altında bağımsız
olarak yerine getirir ve kullanır. Sayın Cumhurbaşkanı AK
PARTİnin grup toplantısında tam da bu
bağımsızlık hükmünü rafa kaldıran bir konuşma
yaptı. Merkez Bankası Başkanını görevden aldık
çünkü laf dinlemiyor adam. Yeni arkadaşımıza faizi
düşüreceğiz. dedik. Merkez Bankasının ne kadar
bağımsız olduğunu buradan sormamıza gerek yok,
Sayın Cumhurbaşkanı zaten söylemiş; ağanın
lafı üstüne laf olmaz. Ne diyelim, bürokratınızın
bakışı bu. O zaman biz de şöyle diyelim:
Hatalarınızı görmezden gelip yanlışta ısrar
ettiğiniz sürece, kısacası bu kafayla giderseniz askere erken
alırsınız tezkere! (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkürler Sayın
Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
14üncü madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen sebep olunan
ibaresinin neden olunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu
Batman Gaziantep İstanbul
Nuran
İmir Mahmut
Celadet Gaydalı Tuma
Çelik
Şırnak Bitlis
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hazırunu saygıyla
selamlıyorum.
14üncü maddede idari para cezasına
ilişkin tutarlar yeniden değerlendirme oranı göz önünde
bulunarak güncellenmektedir. denilmektedir. Yani bununla ilgili bir maddeyi
konuşuyoruz. Tabii, bu idari para cezalarının
güncelleneceği yeniden değerlendirme oranı nedir? Yüzde 22,58.
Enflasyon oranı yüzde 8,5 olarak açıklanıyor Yüzde 10un
altında. deniliyor ancak 2020 yılına yönelik yeniden
değerlendirme oranı yüzde 22,5 olarak karşımıza
çıkıyor. Diğer taraftan da esasında toplumu ilgilendiren,
insanların pazarda, bakkalda, manavda
karşılaştığı enflasyon ise yani gıda
enflasyonu ise yüzde 31,8 olarak karşımızda duruyor yani
açıklanan rakamlar böyle. Dolayısıyla, enflasyon
rakamının yüzde 8,5 olarak açıklanmasının tüketici
açısından, vatandaş açısından hiçbir
kıymetiharbiyesi yok, bunun sadece bir aldatmaca rakamdan ibaret
olduğu da bu verilerle ortaya çıkmış oluyor.
Şimdi, yaklaşık iki saat önceydi, bir
son dakika haberi geçiyordu, Hazine ve Maliye Bakanlığından
açıklama yapılıyor ve deniliyor ki: Ekonomimiz aleyhinde
algı oluşturmaya çalışanlar hakkında hukuki süreci
başlattık. Yani artık böyle Enflasyon yüksektir, sizin
dediğiniz rakamlar doğru değildir, ekonomi kötüye gidiyor,
vatandaş açlıktan dolayı ailesini, çoluğunu çocuğunu
doyuramadığından dolayı intihar ediyor. filan
dediğiniz zaman soruşturmaya tabi tutulabilirsiniz. Geldiğimiz
durum bundan ibaret arkadaşlar.
Şimdi -bu konuşmaya çıkmadan birkaç
saat öncesinde- yine, yeni bir mesaj var ve buradan ifade etmemiz de talep
edildi, Sivas Kangal Pınargözü köyüyle ilgili. Koç Bakırtepe
Altın Madeni işletme sahası için yeni sondaj alanı
açıyorlar köyde ve o köylülerin Türkiye kamuoyuna iletmek istedikleri bir
mesaj var. O mesaj da şu: Sivas Kangal Pınargözü köyünde Koç grubu
hem demir hem de altın çıkartıyor. Altının hem tenörü
düşük hem de cevher yeterli değil. Biz, 2013 yılından beri
yasal yollara da başvurarak altın çıkarımıyla ilgili
mücadele ediyoruz. Üç kez Danıştayda durdurma kararı aldık.
Ama hukuksuz bir şekilde altın çıkartmaya, maden çıkartmaya
devam ediliyor. 2020 Mayıs ayında yeterli cevher
olmadığından Bakırtepe Altın Madeni kapanacak.
Şimdi yeni alanlar için köyümüzün içine kadar girdiler. Lütfen sesimizi
duyurun. Böyle diyorlar ve biz de bu Meclisin kürsüsünden seslerini
duyuruyoruz.
Ve şunu da söylemeye devam edeceğiz
arkadaşlar: Vatanseverlik, iktidarın siyasi hedeflerine Evet. demek
değildir. Vatanseverlik, doğamızı, suyumuzu,
ormanlarımızı korumaktır; bir bütün olarak
coğrafyamızın, vatanımızın
toprağını, ormanını, suyunu, dağını,
taşını korumaktır; bunların talan edilmesine
karşı çıkmaktır, tarihî değerlerimizi korumaktır.
Hasankeyfi tahrip etmekle vatansever olamazsınız. Bunların
hepsi de hikâyeden ibarettir.
Bir diğer mesajı iletmek istiyorum. Yine,
Antalyada yaşayan bir Alevi gencimiz, kamu yönetimi mezunu, yüzde 40
görme engelli raporu var, 7 yaşında bir kızına tek
başına bakmak zorunda. KPSS sınavında 83 puan
almış, 2019 yılında engelli kadrosundan Isparta Kara
Kuvvetleri Komutanlığına sivil memur olarak atanmış
ancak işe başlayamamış çünkü Memurluğa uygun
görülmediniz. şeklinde bir yazı alıyor.
Hiçbir adli sicili yok, sabıkasında
herhangi olumsuz hiçbir şey yok. Bütün buna rağmen bu arkadaşımız,
bu kızımız göreve başlatılmıyor ve kendisinin de
beyanı Vallahi Aleviliğimden başka bir şey yok. diyor.
Herhâlde bundan kaynaklı olarak bunu yapıyorlar. Bizim de kanaatimiz
ve pratiğimizden bildiklerimiz bize bunu gösteriyor. Bununla ilgili bu kürsüde
çokça örnek de aktarıldı.
Durumu yargıya taşımış ama
yargının da ülkemizde ne hâlde olduğunu hepimiz çok
yakından biliyoruz yaşadığımız birçok pratikten
ibaretle.
Bize bazen burada şunu söylüyor
arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Geçen gün bir
Alevi gazetesi çıktı, biz bunu kutlama mesajı ilettiğimizde
kimi arkadaşlar, milletvekili arkadaşlar Ya bu Alevi gazetesi
lafı da nedir? gibi ifadelerde bulundular. İşte, bu haberleri o
gazetelerden başka yazan yok arkadaşlar. O yüzden, sizler
bunları yok saydığınız sürece, iktidar bunları
yok saydığı sürece, bizler de kendi inancımızı,
kimliğimizi ve bunlardan kaynaklı olmuş olarak
yaşamış olduğumuz bütün olumsuzlukları bu kürsülerden
haykırmaya ve bu gazetelerde de yazılmasını sağlamaya
devam edeceğiz.
O yüzden, hani sizler, bu ülkede, bu topraklarda,
ortak vatanda yaşayan inançları, kimlikleri; egemen olmayan,
çoğunluk olmayan inançları ve kimlikleri yok saydığınız
sürece, yok sayıldığı sürece biz de onları
haykırmaya devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Yasin
Öztürk Bedri
Yaşar
Aksaray Denizli Samsun
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş
Gaziantep Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere madde
bağımlılığıyla ilgili olarak görüş ve
düşüncelerimi anlatmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizdeki madde bağımlılarının
sayısı 2 milyon 850 bin civarındadır. Hâlen cezaevlerinde
320 bini aşkın tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır.
Uyuşturucudan dolayı cezaevlerinde olan tutuklu ve hükümlü
sayısı da 75 bine ulaşmıştır. Neredeyse her 4 tutuklunun,
hükümlünün 1i maalesef madde satanlar, uyuşturucu satanlardan
oluşuyor. Bu bir rekordur. Bu sayı her yıl artarak devam ediyor.
Uyuşturucu kullanma yaşı ülkemizde 11 ile 35 yaş
arasındadır. Uyuşturucu maddeler her köşe başında
satılır hâle geldi. Aileler endişeli ve evlatlarını bu
tuzaktan uzak tutamıyorlar. Uyuşturucu madde kullananlar
hırsızlık, gasp, cinayet, şiddet ve fuhuş gibi
suçları rahatlıkla yapma kapasitesine sahip olabiliyorlar. Bununla
birlikte, madde kullanan kişilerin de aile fertleri maddi ve manevi
sorunlarla batağa saplanıyor.
Madde
bağımlılığının tedavisi uzun bir süreç
gerektirmektedir. Ne yazık ki tedavi merkezlerimiz bu hususta yetersizdir.
Yüksek güvenilirlikli, sosyal tesislerin ve meslek edindirme tesislerinin
olduğu zorunlu tedavi merkezlerimiz bulunmamaktadır.
Yasalarımızdaki yaptırım ve cezalar yetersizdir, madde
kullanımını teşvik etmektedir. Şöyle ki, bu işin
ticaretini yapanlara caydırıcı cezalar verilmemektedir. Bu
nedenle ülkemizde torbacı adı altında 10 binlerce
satıcı bulunmaktadır. Ayrıca, her ne kadar ülkeyi
yönetenler, ülkemize uyuşturucuyu sokanların adlarını
telaffuz etmeseler de uyuşturucu baronları ile PKK terör örgütü
birlikte hareket etmektedir. Hatta bu örgütler ülkemiz üzerinden Avrupaya çok
yoğun uyuşturucu trafiği oluşturmaktadırlar.
Avrupa Birliği Uyuşturucu Ajansı 2019
yılı raporuna göre Türkiyede bir yıl içerisinde ele geçirilen
eroin miktarı tüm Avrupa Birliği ülkelerinde ele geçirilen
miktarın çok üzerindedir. Bir diğer istatistik: 2011
yılında ülkemizde uyuşturucudan ölenlerin sayısı
105ken 2017 yılında bu sayı 941e yükselmiştir. Ölenlerin
büyük çoğunluğu erkek ve yaş ortalaması ise 32dir.
Uyuşturucu kullanımının
önlenmesi için yapılması gerekenler ise şunlardır:
Öncelikle uyuşturucuyla mücadele konusunda okul çağında çocukları
olan aileler bilinçlendirilmelidir. Bu konuda ailelere mutlaka çeşitli
seminerler verilmelidir. Aileler çocuklarını takip ederek
davranışlarını ve arkadaş çevrelerini gözlemlemelidir.
Uyuşturucuyla mücadele konusunda kamu
kurumları rasyonel bir çalışma yapamıyorlar. Bu hususta
uyuşturucuyla mücadele başkanlığı
kurulmalıdır. Uyuşturucuyla mücadele, kurulacak
başkanlığın sorumluluğunda olmalıdır. Hayati
öneme sahip olan uyuşturucu sorunuyla Emniyet Genel Müdürlüğündeki
bir narkotik şube müdürlüğüyle baş etmemiz mümkün değildir.
Madde bağımlılarının
tedavisi için
Uyuşturucuyu bir kez kullanan kişi ne yazık ki
bağımlı hâle gelmektedir. Bu illetten kurtulmak için iradelerini
ne yazık ki kullanamıyorlar. Ülkemizde madde
bağımlılığının tedavisi kişilerin kendi
istekleri doğrultusunda yapılmaktadır. Ne yazık ki
uyuşturucu madde beyin hücrelerine zarar verdiği için gençler hiçbir
zaman tedaviye istekli olmamaktadırlar. Bu hususta bu batağa
düşen gençlerimizi tedaviye istekli ve cevap verebilecek konuma getirmek
için uzmanlar tarafından çalışmalar yapılmalıdır.
Gençlerimize örnek olacak şekilde kamu spotları
hazırlanmalıdır. Özellikle öncesinde uyuşturucu
bağımlısı olan ve bu illetten kurtulup hayata atılan
gençlerimizin başarılarından oluşan kısa film,
belgesel, seminer gibi etkinlikler düzenlenmesi bağımlı olan
gençlerimize teşvik unsuru olacaktır.
Ülkemizdeki AMATEM merkezleri ne yazık ki madde
bağımlılığı tedavisinde yetersiz
kalmaktadır. Gençlerimizi rehabilite edecek şekilde tedavi merkezleri
oluşturulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Yokuş,
buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bu merkez
-sosyal tesisler, meslek edindirme kursları gibi- kapsamlı
olmalıdır. Uyuşturucu tedavisi görenler tedavi sonrasında
belli aralıklarla psikolog veya psikiyatristlerden oluşacak
uzmanların denetiminde olmalıdırlar. Millî Eğitim
Bakanlığı ilköğretim müfredatından başlamak üzere
her yaş grubuna uygun şekilde, uyuşturucu maddelerin
zararıyla ilgili olarak kapsamlı çalışmalar yapmalı ve
çocuklarımızın bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Bilindiği gibi AK PARTİ iktidarı ve
özellikle Sayın Cumhurbaşkanı sigarayla mücadelede kararlı
bir tavır sergilemektedir. Bu kararlılığı takdirle
karşılıyoruz ancak sigaradan daha zararlı olan, gençlerimizin
geleceğini karartan uyuşturucuyla mücadelede gerekli hassasiyet
gösterilmemektedir.
Eğer cezaevlerindeki her 4 mahkûm ve tutukludan
1i uyuşturucu satıcılarından oluşuyorsa, yine,
cezaevlerinde en büyük suçlu grubunu uyuşturucu tacirleri oluşturuyorsa
sözlerimi yabana atmayacağınızı ümit ediyor, bu hususta
gerekli düzenlemelerin yapılacağına inanıyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yokuş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde bulunan "içinde
ibaresinin "içerisinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul Sait
Dede
Batman Gaziantep Hakkâri
Nuran
İmir Tuma
Çelik Mahmut
Celadet Gaydalı
Şırnak Mardin Bitlis
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili
Sait Dede söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Madde, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para
Kuruluşları Birliğinin yasal şeklî
şartlarını, görevini, amacını, kapsamını,
yetkisini belirlemekte, bu konuya ilişkin yeni düzenlemeler içermektedir.
Gelir ve servet eşitsizliğini ortadan
kaldırmak, sosyal adaleti sağlamak, ülke gerçekliğini ve
yaşanan sorunları öncelikli olarak tartışmak ve çözüm
üretmek bu Meclisin temel görevidir. Bütün bu yaşanan darboğaz ve
yoksulluğun görmezden gelinerek finans sektörü ve para
piyasalarındaki teknik ayrıntıları düzenlemekteki bu
aceleciliği tüm yurttaşlarımıza iktidarın izah
etmesini bekliyoruz.
Ekonominin emin ellerde olduğu bu dönemde
işsiz sayısı 4,6 milyona çıkmıştır.
İnsanlar bırakın eğitim ve sağlık
harcamalarını yapmayı, evlerine ekmek götürememektedirler. Toplu
intiharlar her gün manşetlerde yer almaktayken, bir baba yoksulluktan
kendisinin ve çocuklarının yaşamına son vermekteyken para
piyasalarındaki bu teknik ayrıntı ve yapılacak olan yasal
düzenleme yurttaşlara daha iyi bir yaşam adına ne
kazandıracaktır? Önceliğimiz her geçen gün yoksullaşan,
evine ekmek götüremeyen yurttaşlarımızın refah seviyesini
artırmak olmalıdır. Tabii, böyle, iktidarın
yaptığı şehirlerin ranta açılmasıyla,
yaşadığımız doğanın tahrip edilmesiyle,
dış borçla, yabancı sermayeye satılan kuruluşlarla,
görünüşte sağlanan sanal ve sözde büyümeyle değil, gerçek
anlamda bir kalkınmayla olabilir. Gerçek anlamda bir kalkınma da
hukuk ve demokrasiyle olur. Eğitim, hukuk ve demokrasi kavramları
evrensel değerlere erişmedikçe ne kalkınmadan ne büyümeden ne
refahtan söz edebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün yaşanan bütün krizlerin temelinde Kürtleri inkârdan
kaynaklı bir hukuk ve demokrasi çıkmazı yatmaktadır. Bu
hukuk tanımazlık ve çürümüşlük had safhaya ulaşmıştır.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra gasbedilen belediyelerin
tarafımızca tekrar kazanılmasıyla, yaşanan vurgunun
korkunç boyutlarını tüm kamuoyuyla
paylaştığımız gibi Sayın Genel Kurulla da
paylaştık ve gündeme getirdik. Verdiğimiz araştırma
önergeleri reddedildi, verdiğimiz soru önergelerinin tamamı
cevapsız bırakıldı. Gelinen ileri demokrasi
aşamasında atanmış bir bakan, seçilmiş bir
milletvekillinin sorduğu soruya cevap verme tenezzülünde dahi bulunmuyor.
Yine, atanmış bir bakan halkın iradesini yok sayarak belediye başkanlarını
görevden alabiliyor ve bunu utanmadan, sıkılmadan, göğsünü gere
gere ifade edebiliyor. Sizlere sormak istiyorum: Seçimle, halkın
iradesiyle gelen bir Meclisin üyesi olarak bundan hiç mi rahatsızlık
duymuyorsunuz? Yapılan bu hukuksuzluklar Genel Kurulun gündemine
gelemeyecek de ne gelecek? Seçmenlerin iradeleri yok sayılırken Genel
Kurul bu yapılanları sadece izleyecek mi? Seçmen iradesini yok
sayıp onu ortadan kaldırmak darbe değil de nedir? Sabaha
karşı aynı anda birçok yerde operasyon düzenlenerek
seçilmişlerin gözaltına alınıp yakalanması darbe
değil de nedir? Hukuk ve demokrasi olan bir yerde böyle keyfîlik olmaz,
olamaz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün anayasal zeminde korunan seçme ve seçilme hakkı
ortadan kalkmıştır. Anayasa ve yasalar her gün çiğnenmekte,
eşi benzeri olmayan hukuksuzluklar yapılmaktadır. Başta
Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere 16
belediyemize halkın iradesi hiçe sayılarak kayyum atanmış,
bu da yetmemiş olacak ki seçimi kaybetmenin yarattığı kin
ve nefret duygusuyla hareket edilerek öç almak istenircesine belediye eş
başkanlarımız tutuklanmış ve âdeta sürgüne
gönderilmişlerdir. Yüksekova Belediye Eş Başkanlarımız
Remziye Yaşar ve İrfan Sarıyla Hakkâri Belediye Eş
Başkanımız Cihan Karamanın hukuksuz bir şekilde
tutuklanıp üstelik bu da yetmezmiş gibi Vandan Elâzığa
âdeta sürgün edilmeleri; yine, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanımız Sayın Selçuk Mızraklının
tutuklanıp benzer şekilde Kayseriye elleri kelepçeli bir
şekilde sürgün edilmesi Türkiye için bir utançtır. Sürekli olarak
ülkeyi bir enkaz hâlinden devraldığını belirtip
yaptıklarıyla övünen iktidar, bıraktığı belediye
enkazlarının konuşulmasına, paylaşılmasına
tahammül edememektedir.
Başta Hakkâri ve Yüksekova Belediyeleri olmak
üzere kayyum atanan bütün belediyeleri bir hiç
karşılığında devasa borçlara mahkûm etmiş,
belediyeleri çalışılamaz hâle getirmekten geri
durmamışlardır. İçişleri Bakanlığı,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı ve bunlara bağlı kamu
kuruluşlarının siyasi saiklerle hukuku askıya alıp
kanunları çiğneme konusunda gösterdikleri eş güdüm ve
iştirak tam anlamıyla ibretliktir. Tabii, eş güdümlü ve organize
bir şekilde halkı yok sayma, onun değerlerini yok sayma,
iradesini fesada uğratma Hasankeyf örneğinde
yaşandığı üzere bazen daha da hoyratlaşmakta, onun
kültürünü, tarihini yok etmeye kadar varmaktadır.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Dede.
Buyurun.
SAİT DEDE (Devamla) Ilısu Barajı
Projesi gibi elli yıllık bir proje için on iki bin yıllık
tarih yok edilmektedir. Önemli bir biyolojik çeşitliliği de içinde
barındıran Dicle Vadisi, tarihî mirasıyla beraber sular
altında bırakılıyor. İstilalara, savaşlara,
talanlara rağmen binlerce yıllık bir süreçten günümüze kadar
ulaşan bu insanlık mirası için buradan bir kez daha söylemek
istiyorum: Hasankeyf için henüz geç değil.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dede.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 15inci madde kabul edilmiştir.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sayın
Başkan, az önce bir arkadaş ismimi zikrederek bazı
açıklamalarda bulunmuş.
BAŞKAN Sisteme gireceksiniz, Grup Başkan
Vekilleriniz söz isteyecek; yeri geldiğinde söz vereceğim ama durup
dururken söz veremem.
16ncı madde üzerinde 3 adet önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Sistemleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Emine
Gülizar Emecan
Ankara Bursa İstanbul
Abdurrahman
Tutdere Orhan
Sümer Sevda
Erdan Kılıç
Adıyaman Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutdere konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
gibi, Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.
Yine Anayasamızın 49uncu maddesinde çalışma hakkı ve
ödevi düzenlenmiştir. 49uncu maddeye baktığımızda,
Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet,
çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma
hayatını geliştirmek için çalışanları ve
işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek,
işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve
çalışma barışını sağlamak için gerekli
tedbirleri alır. der. Peki, Anayasamızın bu amir hükmüne göre,
Anayasamızın bu düzenlemesine göre, mevcut iktidar bu konuda gerekli
görevlerini yeteri kadar yapabiliyor mu, bu görevlerini tam olarak
yapmış mı? Türkiyedeki tabloya baktığımızda
Hükûmetin bu konuda sınıfta kaldığını
görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, daha geçen hafta
İstanbulda Fatihte ve Antalyada çok vahim iki tane intihar
olayıyla ülkemiz sarsıldı. Bu olaylar hepimizin vicdanında
büyük bir yara açtı, büyük bir üzüntüye boğdu Türkiyeyi. Peki, bu
intihar olaylarını yaratan tablo, bu intihar olaylarını yaratan
koşullar neydi, buna bakmak lazım. Ülkemizin son bir yıl
içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, gerçekten, ülkemizi,
yurttaşlarımızı ve insanlarımızı büyük bir
sosyal travmanın içine atmış durumda.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
Hükûmetiniz tarafından son bir yılda elektriğe yüzde 60,
doğal gaza yüzde 52, akaryakıta yüzde 30, tekel ürünlerine yüzde 60,
gıdaya yüzde 50, beyaz ete yüzde 40, süte yüzde 50 zam yapıldı.
Tabii, işsizlik, yoksulluk ve Hükûmetin uygulamış olduğu
yanlış ekonomik politikalarla birlikte ülkemizdeki özellikle dar
gelirliler ve işsizler ciddi anlamda sıkıntılar
yaşamaktadır. Bu sıkıntıların sonucu da bu tür
üzücü tabloları ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, tabii, Hükûmet,
bakanlar, Sayın Cumhurbaşkanı, zaman zaman
konuşmalarında on yedi yıllık AK PARTİ iktidarı
döneminde çok ciddi anlamda istihdama dönük çalışmalar
yaptığını ifade etmektedir. Peki, tablo öyle mi? Sayın
Cumhurbaşkanının dediği gibi 9 milyon kişiye yeni
iş imkânları sağlanmış mı, buna bir bakalım.
Yine elimizde bugün Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun da grup toplantısında
açıkladı ve İŞKURun, devletin resmî kurumunun verilerine
baktığımızda, AK PARTİnin iktidara geldiği 2003
yılından 2018 yılına kadarki süreci birlikte
değerlendirdiğimizde çok vahim bir tablo ortaya
çıkmaktadır. Özellikle iktidardaki milletvekili
arkadaşlarımıza bu konuyu hatırlatmakta yarar görüyorum.
Değerli milletvekilleri, 2003 yılında
yani siz iktidara geldiğinizde İŞKURa başvuru yapan toplam
işsiz sayısı 587.479; 2018 yılında aynı kuruma
başvuru yapan toplam işsiz sayısı -altını çizerek
söylüyorum- 3 milyon 509 bin 603 kişi olmuş, aradaki fark,
artış yüzde 497. Genç işsizler açısından tabloya
bakıldığında, yine iktidara geldiğiniz yıl kuruma
yapılan başvuru sayısı 169.272; 2018 yılındaki
verilere baktığımızda bu sayı 1 milyon 55 bin 550
kişiye ulaşmış, artış oranı yüzde 524.
Değerli milletvekilleri, kadın işsiz sayısı
açısından tabloya baktığımızda 2003
yılında yapılan toplam başvuru sayısı 118.031
kişiyken 2018 yılında 1 milyon 805 bin 439 kişiye
ulaşmış. Diplomalı işsizler olarak
tanımladığımız, üniversiteyi bitiren genç
kardeşlerimiz açısından tabloya
bakıldığında, 2003 yılında yapılan
başvuru sayısı 36.444 kişiyken 2018 yılında
toplam başvuru sayısı 753.763 kişi olmuş,
artış oranı yüzde 1.968.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Tutdere,
sözlerinizi bağlayın lütfen.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Evet değerli
arkadaşlarım, tabii ki bu tabloda bir de Türkiyede üniversite
okuyarak iş bulamayıp yurt dışına giden, ülkeyi terk
eden gençlere baktığımızda bu şekilde, ülkemizde
iş bulamadığı için, kendi ülkesinde gördüğü
eğitim gereğince uygun iş bulamadığı için
Türkiyeyi terk etmek zorunda kalan 137 bin insan var. Evet, bu tablo
iktidarınızın yaratmış olduğu tablo. Şimdi
Türkiyedeki gerçek işsizlik oranına baktığımız
zaman tamı tamına 8 milyon 112 kişi. Evet, bu işsizler
ordusu iktidarınızın eseridir, bu eserle ne kadar övünseniz
azdır diyorum.
Değerli milletvekilleri, bir de kendi seçim
bölgem açısından da tabloya bakıldığında,
Adıyamanda işsizlik Türkiye ortalamasının üstünde, yüzde
14 civarında. Adıyamanda iş yerleri hızla kapanırken
bir konuda yeni iş yerleri açılıyor, o da kıraathaneler.
Adıyamanın her tarafına gittiğinizde kahveler
ağzına kadar dolu; gençler, üniversite mezunları hepsi oralarda
sabahtan akşama kadar bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık bitirelim lütfen Sayın
Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Tamam Sayın
Başkan.
Adıyamanda da güneydoğuda da Türkiyede
de temel sorun işsizlik. Hükûmetin acilen işsizliğe çare
bulması lazım. Şunu hep birlikte aklımızdan
çıkarmamalıyız: Terörü bitirmenin yolu da işsizliği
bitirmekten geçiyor. Türkiyede birliği, beraberliği, kardeşliği
korumanın yolu da işsizliği bitirmekten geçiyor diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tutdere.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde bulunan
itibarıyla ibaresinin itibariyle olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni
Siirt İzmir
İzmir
Mahmut
Celadet Gaydalı Sait
Dede Ömer
Öcalan
Bitlis Hakkâri Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, ben de bütçe
görüşmeleri devam ederken toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe
meselesini bir de Genel Kurulda halkın, kadınların, Türkiyenin
yarısını oluşturan kadınların ve sizlerin
dikkatinize sunmak istiyorum.
Evet, bütçe görüşmelerine iki haftadır
başladık. En başında da, önceki yıllardaki tüm bütçe
görüşmelerinde de ifade ettiğimiz bir husus vardı: Bu bütçe, bir
erkek bütçesidir. Evet, şu anda görüşülmekte olan bütçe de gerçekten
erkek bir bütçe dedik ve hâlâ bu fikrimiz ne yazık ki değişmedi
çünkü bir adım atılmadı. Toplumsal cinsiyete dayalı bir
bütçe ne zaman hazırlanır ve ne zaman yaşama geçirilirse o zaman
dolar kâbusları görmeyecek, enflasyon haneleriyle
uğraşmayacaksınız. Eşitsizlik, adil olmayan
dağılım tam da buradan başlıyor çünkü toplumun
yarısının eşitsiz olduğu bir ortamda adil ve
vicdanlı bir bütçe ortaya çıkamaz. Erkek egemen toplumlarda erkin
dizayn ettiği yönetim biçimi gelişiyor maalesef ve tüm kodlar da buna
göre oluşuyor. Hâl böyle olunca da cinsiyetçi bir bütçe ortaya çıkıyor
ve erkek bütçesi çıkıyor.
Değerli milletvekilleri, toplumsal cinsiyete
duyarlı bütçe derken şunu söylüyoruz: Erkeklerle kadınlar
eşit değil bir kere, ne olanaklardan faydalanmakta ne yaşamda ne
de ekonomik alanda. Bunu çok uzun anlatmak lazım. Bu nedenle, kamu
harcamalarının ne kadarının kadınlar lehine
yapıldığını denetleyecek bir ayrıştırma
olması lazım. Sağlık Bakanlığı
görüşülüyor, kadınlar sağlık erişimine erkekler gibi
ulaşabiliyor mu? Hayır. Yani bütün alanlarda da böyle. Şu anda
bizim bütçemiz, görüşülen bütçe ne bir sosyal bütçe
Çünkü zengin ile
fakir arasındaki uçurumu kapatacak bir bütçe düşünülmüyor, sosyal
bütçe değil, zengini daha çok zengin eden, fakiri daha çok fakir eden bir
bütçe var. Kadınlar açısından da aynı tablo var. Kesinlikle
burada toplumsal cinsiyet yaklaşımı söz konusu değil. Temel
gerekçe de şu: Bütçenin cinsiyet açısından -iki haftadır
söylüyorum- tarafsız olduğunu söylüyorlar, Kadınlar ile
erkekleri aynı şekilde etkiliyor
Bu, koca bir hiç anlamındadır;
bu, kadınları tanımıyoruz, eşit olmayanlar
arasında eşitliği savunmak, ayrımcılığı
desteklemek anlamına gelir. CEDAW diye bir sözleşme var,
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi, orada da kadınlar lehine pozitif
ayrımcılığın neden gerektiği
ayrıntılı yazılmıştır.
Şimdi, rakamlara da biraz bakalım: Bir
kere, kadınların ev içi emeği görünmez ve mesainin de bir
karşılığı yok. Kayıt dışı
çalışma en fazla kadınlarda ve çocuklarda var. Toplumsal hayatta
kadını yok sayan anlayış iş yaşamında da
görmemeyi ve yok saymayı tercih ediyor. 2013-2017 yılları
arasında 580 kadın işçi olumsuz çalışma
koşullarından kaynaklı maalesef yaşamını yitirdi.
2018in ilk on ayında en az 92 kadın işçi iş cinayetlerinde
yaşamını yitirdi. Bunlar sadece rakamlar değil
arkadaşlar, bunlar gerçekten hayat, hayatın ta kendisidir. Kadın
işçiler kimi zaman mevsimlik işçi olarak tarlalara götürüldükleri
araçların kaza yapması sonucu, kimi zaman ev işçisi olduğu
evin camını silerken düşerek yaşamını yitiriyor,
kimi zaman aracın altında ezilerek, kimi zaman da iş yerini basan
bir erkek tarafından kurşunlanarak öldürülüyor ve bu hayat devam
ediyor.
Şimdi, kadına yönelik
ayrımcılık hayatın her alanında var. Bunu çok
çeşitli vesilelerle söylüyoruz ve bütçe de bunların temellerinden
birini oluşturuyor gerçekten. Şu anda sadece Siirtte vekili
olduğum ilden söyleyeyim, bizzat tarlalara gittim- kadınlar günlük 75
liraya çalışıyor, erkekler 150 liraya, 2 katı bir fiyata
çalışıyor ve iktidarın kadınlara ilişkin yaklaşımı,
Kadınlar iş aramazsa, işe girmezse işsizlik sorunu çözülecek.
Temel yaklaşım bu. Biz de diyoruz ki: Kadınların işe
girmesi en az erkekler kadar haktır. Kadınları ekonomik olarak
erkeğe bağımlı kılmakla aslında kadınlara
ayrımcılığı, ikincil sınıf
vatandaşlığını tescil etmiş oluyorsunuz. Biz,
kadının hayatın her alanında var olması
gerektiğini savunan bir parti olarak ekonomide de, bütçede de sözümüzü
sonuna kadar söylemeye devam edeceğiz. Meselenin temelinde,
kadınların eve hapsedilmesi, varlığının yok
edilmesi yatmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Danış
Beştaş, sözlerinizi bağlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet.
Ama, bu iktidar faşizmi kurumsallaştırırken kadın
mücadelesinin kazanımları ve kadınların bu rejime
rağmen dimdik ayakta durması da büyük bir korku salıyor.
Son olarak, değerli arkadaşlar, şu
anda İstanbulda işkence var. Gerçekten, iktidar partisine özellikle
söylüyorum: Gençlik Meclisi üyesi 36 genç arkadaş işkence görüyor,
hiç lafı dolandırmıyorum. Dün gözaltı süreleri dört gün
uzatıldı ve avukat arkadaşlar, yaptıkları
görüşmelerde, işkence izlerini çıplak gözle tespit ettiler. 9
Kasımda gözaltına alındılar, dün dört gün
uzatıldı, bugün ayın 12si, yedi gün; işkencenin devamı
için bu gözaltı süresi uzatılmıştır. Lütfen, bu Meclis
işkenceye Dur! desin. Hep birlikte İşkenceye sıfır
tolerans! diyen iktidarın da bu konuda bir cevap vermesini istiyoruz. HDP
Gençlik Meclisi üyelerinin şu anda hâlâ işkence altında
olduğunu
İsim istiyorsanız, Metin Yılmaz; vücudunda
işkence izleri var. Lütfen, bu olaya müdahale edin. İşkence,
insanlığa karşı suçtur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Danış Beştaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray Denizli Gaziantep
İsmail
Ok Muhammet
Naci Cinisli Bedri
Yaşar
Balıkesir Erzurum Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ödeme ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Türk milletini ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Mahmut Esata Bozkurt soyadını veren, ilk
yolcu gemisine Bozkurt adının konulmasının ilk teklifini
veren, Petrol Ofisinin armasını bozkurt olarak tasarlattıran,
yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin pullarında ve paralarında
bozkurt resmini kullandıran, Millî Eğitim
Bakanlığının girişine Türklerin Ergenekondan
çıkışını resmettiren, yine Türk İzci
Ocağı bünyesindeki çocuklara yavrukurt
yakıştırması yapan, Fuad Köprülü Türkiyat Enstitüsünün
ambleminin nasıl olması gerektiği sorusuna Karlı
Tanrı Dağlarının önünde elinde meşale tutan bir
bozkurt olsun. diyen, Ergenekondan çıkmamızda kılavuz olan
bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletinin
kuruluşunu ifade etsin. buyuran, Türk Ocaklarının amblemini
bozkurt yapan, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığının amblemini kurtbaş olarak öneren,
Ankara Üniversitesi diplomalarının alt köşesine
kurtbaşı koyan, Zübeyde Hanımın Bozkurtum, Mustafam!
diyerek bağrına bastığı, bozkurt duruşlu, bozkurt
huylu, bozkurt soylu, devletimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk, büyük devlet
adamı, Gazi Mustafa Kemali saygıyla, rahmetle, minnetle
anıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Ruhunun şad, mekânının cennet
olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Sen Türksün. Bağırdığında
insanlar değil aslanlar da korkacak. diyerek ömrünü Turana adayan,
devlet için ölümü göze alan, kefeni sırtında yıllarca Türk
dünyasının her köşesinde görev yapan Kaşif Kozinoğlu,
sekiz yıl önce bugün, hain FETÖcüler tarafından kalp krizi süsü
verilerek katledildi. Rahmetle anıyorum; bilinsin ki unutmadık, Türk
milleti de unutmadı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin on yedi yıl iktidarda
olduğunun gerçeklerini, rakamlarla, bir kez daha, burada bulunan
kıymetli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum. On yedi yılda 1
trilyon 56 milyar dolar dış ticaret açığı, 575 milyar
dolar cari açık verdiniz; 460 milyar dolar borç olmak üzere toplam 670
milyar dolar yabancı kaynak kullandınız; on yedi yılda bu
yüce milletin sırtından 2 trilyon 905 milyar dolar bütçe
harcaması yaptınız; bugüne kadar 166 milyar dolar dış
borç faizi ödediniz -her yıl 20 milyar dolar dış borç faizi
ödemeye devam edeceğiz- çok övündüğünüz bölünmüş yollara sadece
24 milyar dolar harcarken imzaladığınız 146 milyar
dolarlık yap-işlet-devret ve kamu-özel iş birliği
sözleşmeleriyle ülkemizin, gençlerimizin, milletimizin geleceğini
yirmi beş yıl boyunca ipotek altına koydunuz.
2002 yılında, krizden
çıkmış ülkemizde çalışan sayısı 21 milyon
600 bin iken 2019 yılında bu sayı sadece 28 milyon 100 bine
ulaşmıştır. Son elli yılın en kötü rakamı ve
oranı olarak, toplam gelirlerin yüzde 88iyle ancak
çalışanların, emeklilerin maaşlarını ve Sosyal
Güvenlik Kurumu harcamalarını karşılayacak düzeye gerilettiniz.
Yani tablolara baktığımızda, rakamlara
baktığımızda rakamlar ile sizin söyledikleriniz maalesef
örtüşmüyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Erel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın Kurtulan, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
işkencenin bir suç olduğuna ve HDP Gençlik Meclisi üyelerinin
işkence gördüğünün kabul edilerek durdurulması yönünde TBMMnin
irade ortaya koyması gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sonunda günün sonuna geldik. Sabah başlarken
söylemiştik, günün bitiminde yine söyledik ancak Meclisimiz çok sessiz.
Bir işkence iddiası var, bunu söylüyoruz. Şu an tüm gruplarda
oturan milletvekili arkadaşlarımızın içinde işkence
gören arkadaşlar var yani her grubun içinde işkencenin ne olduğunu
gören, bizzat yaşayan insanlar var, vekillerimiz var; bizler de dâhil
herkes bunu bilir. Bunun bir insanlık suçu olduğunu -herkesin
beyanını alırsak- inanıyoruz ki tüm Meclisimiz, her grup
söyleyecektir. Ancak günü bitirdik. Bu iddiaya, bu söyleme karşı
-bizzat gören, bilen avukatların beyanı böyle, çocukların
beyanı böyle ama- Meclisimiz günü bitirirken sessiz bitirmemeli.
İşkencenin bir suç olduğunu ve bu çocukların işkence
gördüğünü kabullenerek, bunun üzerine gidileceği, bunun bir an önce
durdurulması gerektiği yönünde Meclisin bir irade ortaya koyması
gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Sayın Altay
56.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, hangi
sebeple olursa olsun bu topraklar üzerinde işkencenin mazur görülmesinin
mümkün olmadığına, hiçbir güvenlik kaygısının
temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dayanak
yapılamayacağına, HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence
gördüğü iddialarına yönelik İçişleri Bakanının
Genel Kurulu bilgilendirmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben çok özür
dilerim, bir işkence iddiası bugün konuşulmuş, herhâlde ben
dışarıdayken falan oldu, bilgim olmadı.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak işkencenin
bir insanlık suçu olduğunun altını kalın çizgiyle
çizen bir partiyiz; bir. İkincisi; bu çağda, hangi gerekçeyle, hangi
sebeple olursa olsun bu topraklar içerisinde işkencenin mazur görülmesi,
meşru kabul edilmesi mümkün değil. Böyle bir iddia varsa ben de
sayın mevkidaşıma katılıyorum, bütün grupların bu
konuda bir refleks vermesi lazım. Lakin, siz Başkanlık olarak
tabii ki bu konuda yetkililerden bilgi talep etmelisiniz diye düşünürüm.
Her şeye rağmen, işte bir rejim değişikliği,
sistem değişikliği, bilmem, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi, başkanlık sistemi, ne olursa olsun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden daha büyük bir kuvvet yoktur. Yasama organı olarak,
Türkiyenin her metrekaresinde yaşanan insanlık dışı
uygulamalara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
temel hak ve
özgürlüklere yönelik, devlet üzerinden ya da başka şekillerde her
türlü saldırıya karşı Türkiye Büyük Millet Meclisinin her
bir üyesinin refleks göstermesi, yasama üyesi olmasının bir
zorunluluğudur. Böyle baktığımız zaman, hep
söylediğim bir şeyi tekrar, gene söylemek isterim: Hiçbir güvenlik
kaygısı temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına
dayanak yapılamaz. Bu, demokrasiden bahsedilen, demokrasinin
varlığından bahsedilen hiçbir ülkede kabul edilemez.
Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
Başkanlığınız aracılığıyla bu
konudaki iddialarla ilgili yürütmeden bilgi istenmesini ve Genel Kurula
nakledilmesini talep ediyoruz.
Şunu da istemiyoruz, doğru bulmuyoruz:
Meclisteki en çok üyesi olan 1inci partinin yetkililerinin -biraz sonra
olacağı gibi- Efendim, biz aradık, görüştük,
şöyleymiş, böyleymiş
Bu bilgiye de itibar etmeyeceğimizi
peşinen beyan ediyorum.
Saygılar.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü
iddialarına yönelik İçişleri Bakanlığından bilgi
talep edileceğine ve edinilen bilgiyi Genel Kurul ve kamuoyuyla
paylaşacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN Bu saate kadar, evet, birkaç kere bu
iddialar dile getirildi burada, Genel Kurulda. Beklenirdi ki, sadece bunlar
üzerine, ilgili bakanlık Meclise ya da kamuoyuna bir açıklama
yapsın, iddialarla ilgili kendi değerlendirmelerini sunsun. Bu
değerlendirmeler kabul edilir veya edilmez ama sessiz kalmasını,
Meclis adına, yasama organı adına kabul etmek mümkün değil.
Bizler de, yönettiğimiz sürece, bu tür iddiaların ve bunlara
ilişkin bilgi talebinin takipçisi olmayı görev sayarız.
Ben, yarın birleşimi açmadan önce bilgi
talebinde bulunacağım bakanlıktan. Sizlerin talebi üzerine ve
Başkanlık Divanının da inisiyatifini kullanarak bilgi talep
edeceğim. Yarın bileşimi açtığımda, bu konuda
eğer bilgi gelmişse sizlerle paylaşacağım, bilgi
gelmemişse de buna dair bilgiyi sizlere aktaracağım.
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Turan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
işkencenin her türlüsüne karşı olduklarına ve HDP Gençlik
Meclisi üyelerinin işkence gördüğü iddialarını
araştıracaklarına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ifade ettiğiniz gibi, işkencenin her türlüsüne
karşı olan bir iktidarız. On yedi yıldan beri Türkiyemizin
şeffaf, hukuk zemini içerisinde, şeffaf emniyet iddiası
içerisinde çok büyük mesafe aldığımızı herkes bilir.
Eski yıllarda, özellikle karakolda öldürülen, cezaevinde ölen
insanların ne kadar büyük sıkıntılarla bu sonuçla
karşılaştığını biliyoruz.
İddiayı biz de
araştıracağız ama prensip olarak söylemek isterim ki AK
PARTİli her milletvekili işkencenin her türlüsüne, kimden gelirse
gelsin karşıdır Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, sadece
tutaklar bakımından
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, sayın
mevkidaşım doğru bir şey söyledi. Eskiden karakollarda,
işkencelerde insanlar öldürüldü bu ülkede, insanlar asıldı. Ama
şimdi sokaklarda polis tarafından dövülerek Ali İsmail
Korkmazlar öldürüldü. Bunun da altını çizmek isterim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Dervişoğlu
58.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, işkence nerede, ne zaman, kime, nasıl
yapılırsa yapılsın karşısında durmak
gerektiğine ve HDP Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü
iddialarının araştırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Elbette ki İYİ PARTİ olarak biz de
işkenceyi bir insanlık suçu olarak telakki ediyoruz. Ama her
iddianın sübut bir işkence delili olarak algılanabilmesi de pek
tabiidir ki mümkün değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekili
sandalyelerini işgal eden herkesin de aynı hissiyat içerisinde
hareket edeceği kanaatini taşıyorum.
Konunun araştırılması
lazımdır. İşkence nerede, ne zaman, kime, nasıl
yapılırsa yapılsın bunun karşısında durmak
lazımdır. Bu hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluyla
paylaşıyor, saygılarımı sunuyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitti efendim.
BAŞKAN Ben de, bu arada
arkadaşlarımla yarınki bilgi talebiyle ilgili görüşmeler
yaptığım için, takip edemedim konuşmalarınızı.
Sayın Akçay
59.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, işkencenin
bir insanlık suçu olduğuna ve tasvip edilmesinin mümkün
olmadığına, yetkili makamların HDP Gençlik Meclisi
üyelerinin işkence gördüğü iddialarına yönelik gereken
açıklamayı yapacağına inandığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
işkence konusundaki hassasiyetimizi ifade etmek istiyorum.
İşkence bir insanlık suçudur,
kanunlarımıza göre de yasaktır. Bunun da hiçbir şekilde
tasvip edilmesi elbette mümkün değildir. Dolayısıyla bu tür
şeyleri spekülasyon konusu olmaktan kesinlikle çıkartmak gerekir.
Uzun yıllardır zaten bu iddialar dillendirilemiyor idi, son aylarda
bu konuda birtakım söylentiler dolaşıyor. Yetkili
makamların bu konuda gereken aydınlatmayı yapacağına
inanıyoruz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Ben de bütün grup başkan
vekillerine bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum.
İlgili bakanlıktan bu konuda bilgi talebi
tüm grupların ortak görüşü olarak ortaya çıkmıştır.
Bunu, tutanaktaki beyanları ekleyerek ilgili bakanlığa
ileteceğiz ve yarın birleşimi açtığımızda
inşallah bu bilgi gelmiş olacak, biz de sizlerle ve kamuoyuyla paylaşabileceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN 17nci madde üzerinde 1 adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 17nci maddesinde yer alan "ibaresi ibarelerinin "ifadesi
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emine
Gülizar Emecan Müzeyyen
Şevkin Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Adana Ankara
Lale
Karabıyık Orhan
Sümer Sevda
Erdan Kılıç
Bursa Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkin konuşacaktır.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, teknolojik
gelişim klasik para sistemleri karşısında dijital ve
kripto para diye tanımlayabileceğimiz iki farklı para türünü
ortaya çıkarmıştır. Elektronik para konusunda ülkemizde düzenlemeler
olmasına karşın sanal para hakkında herhangi bir düzenleme
yapılmamıştır ne yazık ki. Devlet kontrolü
olmaması eleştiri konusu olan kripto sanal paralar
aracılığıyla yapılan uluslararası transferlerin,
hem vergi kaçırma hem de kara para aklama suçlarını
artırabileceği, silah ticareti ile uyuşturucunun
finansmanında gizli bir yöntem olarak kullanılabileceği
unutulmamalıdır. Teklif edilen düzenlemeyle dijital paralara
karşı önlem alınabilirken kripto paralar
karşısındaysa nispeten çaresizlik söz konusu olmuştur.
Ekonomik değişim ve dönüşümün yanı sıra teknolojik
döngünün de göz önüne alınarak hareket edilmesi önemlidir. BDDKye ait
görev ve yetkilerin Merkez Bankasına verilmesi de ayrı bir handikaptır.
Değerli milletvekilleri, BDDK güncel mali bünye
değerlendirme çalışmaları neticesinde, bankacılık
sektöründe, 46 milyar lira kredinin inşaat ve enerji sektörlerinde
kullandırıldığını ve
ağırlıklı olarak inşaat ve enerji sektöründe
kullandırılmış olan bu paranın 2019 Eylül ayı
itibarıyla batmış olduğunu göz önüne sermektedir.
Değerli milletvekilleri, yüzde 4,6dan yüzde
6,3 seviyesine, takibe düşme olayı artış göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, işsizlik
oranlarına göz attığımızda da 2002de yüzde 10 olan
işsizlik oranının ne yazık ki 2019 Temmuzuna gelindiğinde
yüzde 13 olduğu görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız
geçen hafta salı, grup toplantısını
yaptığında Türkiye nereden nereye geldi. demiştir.
Değerli milletvekilleri, isterseniz rakamlarla Türkiye'nin nereden nereye
geldiğine bir göz atalım.
Türkiyede ne yazık ki 1 milyon 65 bin
kişi son bir yılda işini kaybetmiştir. 2,5 milyon insana
iş vaadinde bulunan AK PARTİde ne yazık ki 1 milyon 65
kişi işini kaybetmiş. Türkiyede üniversite mezunu
işsizlikte on beş yılda 10 kat artış
yaşanmış arkadaşlar.
Evet, yine, ne okuyan ne çalışan 6 milyon
genç kayıp nesil olarak karşımızda durmakta ve her 100
üniversite mezunu gençten 26sı ne yazık ki işsiz olup bunlar
geleceklerini yurt dışında aramaktadır değerli
milletvekilleri. Türkiye tarıma elverişli alanların
yaklaşık yüzde 20sini kaybetmiştir; 2002de 7,5 milyon insan
tarımla uğraşırken ne yazık ki şu anda bu 4,9
milyona düşmüştür. Nereden nereye sevgili milletvekilleri.
Evet, genel nüfus artışına
karşın her yıl ortalama 150 bin kişi tarımdan ve topraktan
kopmaktadır. AKP iktidarlarında on yedi yılın sonunda
işsizlik 8,5 milyona ulaşmıştır değerli
milletvekilleri. Yine, rakamlara baktığımızda kadın
cinayetleri on yedi yıllık AKP iktidarında yüzde 1.400
artmıştır. Yine, 2002de ailelerin bankalara olan borcu 6,6
milyarken AKP iktidarında 538 milyara çıkmıştır;
hamdolsun! Nereden nereye değerli milletvekilleri.
Evet, saygıdeğer milletvekilleri, yine,
Adanada işsizlik resmî rakamlara göre yüzde 11,2 iken kayıt
dışı ekonomiyi de göz önüne aldığımızda
yüzde 20 seviyesindedir. AKP iktidarlarında kamu
yatırımlarından yeterli payı alamayan Adana İllerde
Yaşam Endeksi sıralamasında, çalışma hayatında ve
genel endekste 61inci sıralarda yer almaktadır yani Adana hak
ettiği şekilde yönetilmemektedir arkadaşlar. İmalat
sanayisi içindeki payı 2006 yılında yüzde 1,63 iken 2016
yılında yüzde 1,50ye gerilemiştir. Yine, Adana gayrisafi yurt
içi hasıladan 2002de yüzde 16,2 pay alırken şu anda yüzde
10,4e düşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şevkin,
tamamlayalım lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yargıya olan güveni
SODEV bir araştırmış, yargıya olan güvensizlikte, AKP
seçmenlerinin yarısı Türkiyede yargının
bağımsız olduğunu, diğer yarısı
bağımsız olmadığını düşünüyor
arkadaşlar. Yine, MHPye oy verenlerin yüzde 70,6sı Türkiyede
yargının bağımsız olmadığını
düşünüyor. Cinsel istismar, taciz, yolsuzluk ve
hırsızlıktan ceza alınmayacağını veya az
ceza alınacağını düşünenlerin oranı da yüzde
70tir.
Değerli milletvekilleri, siz fakirleşen
halkın sorunlarına çözüm üretmek yerine yumurta hesabı
yapıyorsunuz ama yoksulluk sınırı 6.725 lira ve açlık
sınırı 2.065 lira.
Az önce Sayın Bülent Turan Çatlasanız da
patlasanız da büyüme devam ediyor. dedi. Hayır, çatlamıyoruz,
patlamıyoruz Sayın Bülent Turan ama şunu da unutmayalım:
Türkiyenin 2002 yılında 129,6 milyar dolar olan dış borcu
2018 yılında 448,4 milyar dolara yükseldi ve 2002-2018 dönemini
kapsayan yedi yılda ne yazık ki 50.378 kişi hayatına son
verdi. Evet, çatlayıp patlamıyoruz ama büyüme rakamlarının
nereye doğru gittiğinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Çok özür
diliyorum, hemen tamamlıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çatladık patladık
Başkanım, yeter. Aynı şeyi söylüyor ya, böyle değil.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Ama hiç merak
etmeyin, tüm olumsuzluklara inat, Mustafa Kemal Atatürkün ilke ve devrimleri
ışığında, gümbür gümbür gelen, üreten, demokratik,
laik Türkiyeyi kurgulayacak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı bu
sorunları çözecektir, merak etmeyiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şevkin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 117 sıra
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Orhan
Sümer Sevda
Erdan Kılıç
Ankara
Adana
İzmir
Lale
Karabıyık Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Bursa İstanbul Tekirdağ
MADDE 19- Bu Kanun hükümleri Cumhurbaşkanı
tarafından yürütülür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygun konuşacaktır.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İktidarın her daim torba kanunlarla çok
önemli konuları hızlı yasalaştırmak istemesi,
milletimizin gözünden birçok konunun kaçırılması arzusuna
dayanmaktadır. Yine bakınız, ülkemiz çok büyük bir krizden,
ekonomik krizden geçiyor. Hem devletimiz hem milletimiz hızla
borçlanıyor, ağır bir borçlanma içindeyiz. Artık bu sözleri
söylediğimiz zaman da yargıyla karşı karşıya
kalacağımızı da bugün öğrendik.
Geldiğimiz noktada Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2019 yılının ilk çeyreğinde 3
milyon 451 bin kişi kredi kartı borcu yüzünden icralık
olmuş durumda. 2019un ilk 8 ayında borçlu sayısı ise 31,5
milyon kişi olmuş. Yani hepimiz borç batağındayız. Kredi
kartı borcu 1 Ocak-23 Ağustos 2019 tarihleri arasında tam
tamına 528 milyar lira civarında. Bunun 416,4 milyar lirası
tüketici kredisi, 111,7 milyar lirası ise kredi kartlarına
dayanmaktadır. Takibe alınan tüketici kredisi ve kredi kartı
borcu tam tamına 21,5 milyar lira olmuş. Ocak-Temmuz 2019 döneminde,
vadesinde ödenmediği için yazılan, bankalarca protesto edilen senet
miktarı ise tam tamına 574 bin 212.
Bakın, çiftçi bitmiş durumda, 40 milyon
dekar tarım alanı ipotekli durumda. Manisa Milletvekilimiz Sayın
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun soru önergesine verilen yanıtta
da bu açıkça ortaya çıkmış. Meğer tarım
arazilerimizin yüzde 15i ipotekliymiş arkadaşlar. Tarım arazisi
tapusu üzerinde ipotek bulunan borçlu çiftçi sayısı tam tamına 1
milyon 964 bin 665 kişi olmuş. 2 milyon 103 bin çiftçimiz
olduğuna göre yani çiftçimizin yüzde 90ı borç batağı
içerisinde, ipotekli hâlde yaşamayı sürdürmektedir. Bu, korkunç bir
tablo.
2002 yılında 2 milyon 588 bin 666
kayıtlı çiftçi varken bu tarihte üreticilerin bankalara olan borcu o
zaman 2,5 milyar liraydı. Yani 2002 yılında çiftçi
başına yaklaşık olarak bin lira borç düşüyor iken
sizin on yedi yıllık AKP iktidarınızda Çiftçi Kayıt
Sistemine kayıtlı üretici sayısı 2 milyon 103 bine
düşmüş ama çiftçilerin bankalara olan borcu 102 milyar 133 milyon
liraya fırlamış yani 2018 yılında çiftçi
başına 48.548 lira borç olmuş. Yani on yedi senede çiftçinin
borcunu tam tamına 48,5 kat artırmışsınız sevgili
AKPli milletvekili arkadaşlarım; yazıktır günahtır.
Bu milletin, memur, emekli, çiftçi esnaf, işçi, herkesin
gırtlağına kadar borç dayandı, bu yüzden torba yasalarla
önemli konuları halkın gözünden kaçırmak istiyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli vekiller; kriz
öyle bir derin ki Merkez Bankasının ihtiyat akçesine dahi göz koydunuz.
Ülkemizin bağımsızlığı için önemli olan Türk
lirası sizin döneminizde pul oldu, dolar ve avro karşısında
eridi. Tüm dünyada, para sanal dünyada yeni silüetler kazanmaktayken kripto
sanal para olarak da adlandırılan bitcoin gibi sanal paralar devlet
kontrolünde olmadığı için birçok ülkede sorun çıkarmakta,
buna karşın tedbirler masaya yatırılmaktayken
getirdiğiniz teklifle işe hazır
olmadığınızı ortaya çıkardınız. Millî
paramız pul olurken kripto para karşısında
hazırlıksız yakalanmamız da ülkemizde ekonomik olarak da
büyük sorun ortaya çıkarmıştır.
Bu noktada tek yetkili Merkez Bankası hâline
getirilirken Bankanın matbaasının da sessiz sedasız Çayyolu
Alacaatlıya taşınacağı yönünde hazırlıklar
yapıldığını görüyoruz. Eski Merkez Bankası
Başkanı döneminde hazırlık yapıldığı,
matbaanın ihalesine bu yıl sonunda çıkılacağı,
iki yıl içerisinde inşaatının bitirileceği ve
matbaanın Alacaatlıya taşınma çalışmalarının
yapıldığı belirtilmektedir. Kapalı kapılar
ardında yapılan bu tür çalışmalarla bazı şeyleri
kamuoyundan saklayabilirsiniz ama bakınız, geçtiğimiz günlerde
de Sayın Cumhurbaşkanı kürsüden diyor ki: Öğrenci
burslarını yüzde 10 artırdık, 500 lira olan bursu 550
liraya çıkardık. Kredisini yüzde 10 artırdınız ama
öğrencinin yurduna yüzde 20 zam yaptığınızı,
yemeğine yüzde 19 zam yaptığınızı neden
söylemiyorsunuz? Yani kısacası, enflasyon almış
başını gitmiş, siz yapmış olduğunuz o yüzde
10 katkıyla övünüyorsunuz, alkışlıyorsunuz.
Arkadaşlar, sona doğru
yaklaşıyorsunuz. Çiftçi borçlu, esnaf borçlu, işçi borçlu,
emekli borçlu, yani kısacası ülkenin yüzde 90ını bu hâle,
borçlu hâle getirdiniz ama ülkede sadece 5 tane iş adamına
çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada, Ali Ağaoğlunun
-batmakta olan- borcunu kurtarıyorsunuz ama çiftçinin borcuna geldiği
zaman yok, işçiye geldiği zaman yok, emekliye geldiği zaman yok,
emeklilikte yaşa takılanlara geldiği zaman yok. Siz kime
çalışıyorsunuz diye merak ediyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi selamlıyorum,
saygılar sunuyorum.
İyi akşamlar. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aygun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 19uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Altay, söz talebiniz var.
Bir de sizin de var, değil mi Sayın Turan?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet.
BAŞKAN Tamam.
Buyurun Sayın Altay.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, HDP
Gençlik Meclisi üyelerinin işkence gördüğü iddilarına yönelik
İçişleri Bakanının kendisini telefonla arayarak
İşkence iddialarını asla kabul edemeyiz, göz
yumamayız, müsamaha gösteremeyiz. açıklamasında
bulunduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Biraz önce ortaya atılan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
oturarak konuşsanız
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ağabey,
benim diyaframım böyle daha rahat çalışıyor.
Bunda bir engel var mı, ayakta konuşmamda?
BAŞKAN Hayır, herhangi bir engel yok.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sen de ayakta
konuş.
Biraz önce ortaya atılan iddiayla ilgili olarak
Meclisimizin duyarlılığı için öncelikle bütün gruplara
teşekkür ediyorum, bir.
İkincisi, aynı şekilde,
İçişleri Bakanı biraz önce bana telefonda bir bilgi verdi.
Muhtemelen 1inci partinin Grup Başkan Vekiline de verdi diye
düşünüyorum. Beyanı şöyledir: İşkence iddialarını
asla kabul edemeyiz, göz yumamayız, müsamaha gösteremeyiz.
Ben şuna inananlardanım: Suçlu her yerde
olur. Yani AK PARTİ içinde de CHP içinde de HDP içinde de yani MHP,
İYİ PARTİ
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Bizde
olmaz, bizde olmaz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, olur ya,
başka suç olur ya, suçlu vardır. Yani suçun kurumları direkt
bağlamaması lazım. Suçların şahsiliği prensibine
de dikkat etmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Suçlular varsa,
tabii, yargılama sürecinde bunlar belirlenir ama ortada da bir iddia var.
Yapılması gereken
Devletin bakanına inanmak zorundayım ben
şahsen ama şunun da olmasında zaruret görürüm: HDP Gençlik
Meclisi üyeleriyse işkence gördüğü iddia edilen insanlar, HDPnin 2
sayın milletvekili gidip Vatan Emniyette bu Gençlik Meclisi üyeleriyle
görüştürülürse bu itham, bu tereddüt ortadan kalkar. Bu, hem yürütme
açısından hem yasama organı açısından hem demokrasimiz
açısından olması gerekendir.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Turan, buyurun.
61.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İçişleri Bakanının kendisini telefonla arayarak
işkenceye karşı sıfır tolerans
anlayışlarının devam ettiği, her şeyin hukuk
zemininde ilerlediği yönünde bilgi verdiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Az önce ifade ettiğim gibi işkence bir
insanlık suçudur. İşkenceye sıfır tolerans diyerek
çok önemli adımlar atmış bir iktidarız. İşkenceye
karşı zaman aşımını kaldırdık
biliyorsunuz TCKde. Dolayısıyla işkenceyle ilgili
hassasiyetimiz en had safhada devam ediyor. Bazı uygulamalarda
yanlışlık varsa da bu yanlışlık bizim
duruşumuzu bozmaz. Çok istisnai uygulamalar olabilir, bir daha diyorum, AK
PARTİnin anlayışını, felsefesini, bu duruşunu
bozmaz.
Az önce Sayın Altayın da ifade
ettiği gibi Sayın Bakanımızla görüştük. Kaldı ki
Sayın Bakanımız -nöbetçi bakan uygulamasından- şu an
Mecliste hâlâ, vekillerimizle, tüm vekillerimizle görüşmeye devam ediyor.
Arzu eden arkadaşlarımız tekrar, kendisinden bizzat bilgi alabilir.
Bize verdiği bilgi şu yöndedir: Bir defa, bırakın iddia
konusu meseleyi tüm konularda işkenceye karşı sıfır
tolerans anlayışımız devam etmektedir. Her şey hukuk
zemininde, usul yasaları zemininde ilerlemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İddia konusu
gençlerin karakola girerken PKK lehine slogan atmalarından başlayan
bir gerginlik söz konusu. Sonraki süreçte de ısrarla Doktora
gitmeyeceğim. iddiası söz konusu. Yani oradaki Emniyet
mensuplarımız, biliyorsunuz usul yasası gereği ifadeden
sonra doktora rapor almaya götürürler, ısrarla gitmeme iddiası söz
konusu. Ardından, zorla götürmekten sonra da -doktorun ifadesinde var,
beyanında var- Yemek yemiyoruz, protesto ediyoruz. iddiası var.
Dolayısıyla kendi beyanlarında ki Yemek yemiyoruz. ifadesinin
sonra Aç bırakıldık. tarzında işkence
iddialarına konu olmasını ben kamuoyunun takdirine
bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
Buyurun Sayın Kurtulan.
62.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve işkencenin
meşrulaştırılmaya çalışıldığına
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bütün gruplar ilk etapta burada işkenceye
karşı duyarlılığını beyan edince
doğrusu biraz umutlandık ama döndü dolaştı yine PKK lehine
slogan atmak, yine terörist olarak tanımlanmak noktasında yine
hanemize bu yazılarak işkence meşrulaştırılmaya
çalışılıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Alakası yok,
yapmayın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır, orada bana laf
söylemeyin Bülent Bey. Şimdi, dönüp dolaşıp tekrar, yeniden,
suçlu olan, bu gençlerimiz oldu. Yapılması gereken elbette ki
Ben
Süleyman Soyludan İşkence yaptık. demesini beklemiyorum ama
en azından şu yapılabilirdi yani şu an iktidar partisi
sıralarında oturan Grup Başkan Vekilinin de bizzat şunu
söylemesi lazım: Bunu araştırmaya muhtaç bir durumla
karşı karşıyayız.
Biz yalan söylemiyoruz, bu gençler yalan söylemiyor,
açlık grevindeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim, bağlayalım
lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu gençler açlık
grevinde, istekleriyle, kendileri beyan etmişler, açlık grevindeler.
Kötü muamele gördüğümüz gerekçesiyle açlık grevine girdik.
demişler avukatlarına. Birisi yürüyemeyecek durumda. Bizim doğru
söylediğimize gerçekten bu Meclis itibar etmeli, bunu
araştırmalı. HDPnin 2 vekili yerine sizlerden 2 vekil gidin bir
araştırın. Biz gördük, bunu biliyoruz. İnanmayan, itibar
etmeyen sizlersiniz. Gidin görün, doğru değilse siz gelin söyleyin
bunu. Biz söylüyoruz; avukatlarımız, gençlerimiz Biz işkence
gördük, bizim sesimiz olun. diye bize haber eylediler, biz de bunu
Meclisimizle paylaşıyoruz, gerisi sizin vicdanınıza
arkadaşlar. Herkes beyanında İşkence suçtur. diyor ama
sonuç gelip HDP olunca Şunu dedi. Girerken şunu
yapmışlar. Doktor raporu bile alamamışlar. Doktora İşkence
gördük. deyince kapıdan dışarı kovmuş doktor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) E iddiayı
araştıralım Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi bir
muğlaklık var. Bu Meclisin kanunla kurulmuş bir komisyonu var,
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu. İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun işi işte bu
işlerle ilgilenmektir. Bunu da tutanaklara geçirmek istedim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ile 74
Milletvekilinin Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/2272) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 117) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sisteme giren milletvekilleri var, şimdi
kendilerine sırayla söz vereceğim.
Sayın Özyürek...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, çiftçilerin
mağduriyetinin giderilebilmesi için kredi borçlarının yeniden
yapılandırılmasını Tarım ve Orman Bakanından
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Çiftçilerimiz geçen sezon yaşadıkları
afetlerden ve kuraklıklardan dolayı büyük zarar etmişlerdir.
Çiftçilerimizin buna rağmen ayakta kalma mücadelesi vardır. Fakat bu
sefer de bankalardan kullanmış oldukları kredi borçlarından
dolayı çok sıkıntı yaşamaktadırlar. Bunun için
Tarım ve Orman Bakanlığımızın, çiftçilerin ayakta
kalabilmesi için, kullanmış oldukları kredileri,
borçlarını yapılandırarak ertelemesini talep ediyoruz.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
64.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, parlamenter rejimi ve hükûmetini işler hâle getirerek
yeniden yürürlüğe koymak isteyenlerin mi, yoksa Meclis hükûmetinden
hükûmetsiz Meclise geçenlerin mi Osmanlı mirasını
sahiplendiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sorum 10 Kasım Atatürkü Anma Gününü
Osmanlı mirası üzerinden araçsallaştırmak isteyenlere.
Cumhuriyetin kurucuları Osmanlının siyasal ve anayasal kurumsal
mirasını korudu, hatta onu daha ileriye taşıdı.
Bunların başında Parlamento ve Hükûmet gelmekte, buna Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükûmeti tipik örnektir. Ne var ki 2017de OHAL ortam ve
koşullarında Anayasayı değiştirenler başta
parlamenter rejim olmak üzere Hükûmeti ortadan kaldırdı. Soru:
Parlamenter rejimi ve hükûmetini, bunları işler hâle getirerek yeniden
yürürlüğe koymak isteyenler mi, yoksa Meclis hükûmetinden hükûmetsiz
Meclise geçerek Osmanlı-cumhuriyet anayasal, siyasal kurumlarını
lağvedenler mi Osmanlı mirasını sahipleniyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çamlı
65.- İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi
Çamlının, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın
117 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13ünci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Benim Genel Kurulda bulunmadığım
esnada bir arkadaşımız çıkmış, benim
hakkımda konuşmalar yapmış. Anladım ki kendisi Google
talebesi, Google uleması, oradan bilgiler edinmiş,
Cumhurbaşkanımızın şoförlüğünü
yaptığımdan dem vurmuş, çamuriyet ve çamuriyetçilerle
ilgili değerlendirmelerimden dem vurmuş falan falan. Teşekkür
ediyorum ben bu bahaneyle bunları açıklama fırsatı
verdiği için. Ben, Cumhurbaşkanımızın
şoförlüğünü yapmadım, Başbakanımızın da
şoförlüğünü yapmadım, zamanın Büyükşehir Belediye
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın da şoförlüğünü
yapmadım, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın da şoförlüğünü yapmadım. 1969dan
beri bağımsız hareketler olarak tanınmış
hareketin içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çamlı.
Bir dakika süre.
Sayın İslam, buyurun.
66.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın, HDP Gençlik Meclisi üyelerine işkence
yapılıp yapılmadığının ortaya
çıkarılmasının ancak Meclisteki birkaç hekim milletvekilinin
yerinde inceleme yapmasıyla mümkün olabileceğine ve kendisinin bu
göreve hazır olduğuna ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İşkenceden söz açıldı da
İşkence yapılmamalı. elbette ki bir temenni, bir dilek
ama yapılıp yapılmadığının ortaya
çıkartılması ancak bu Meclisten birkaç hekim milletvekilinin
gidip yerinde inceleme yapmasıyla olabilir. Ben buna hazırım.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler.
Son olarak, Sayın Şahin buyurun.
67.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Millî
Eğitim Bakanının öğretmen atamalarına ilişkin
açıklamasına, Türkiyenin son beş yılda öğretmenleri
en çok saygınlık kaybeden 3 ülkeden 1i konumuna geldiğine,
güvenceli ve insan onuruna yakışır çalışma
koşullarının sağlanarak öğretmen
atamalarının ne zaman yapılacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanının Öğretmen
adaylarımız sanıyor ki ben oturuyorum bir masaya, 20 bin, 40
bin, 60 bin atama yazıyorum. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde sistemin kararıyla olan bir şey bu. Bana kalsa ben '60 bin
az, 80 bin atama olsun' derim. açıklaması eğitim alanında
ciddi bir kriz plansızlığına işaret ediyor.
Sayıştay da 2017 Yılı Denetim
Raporunda 153 bin öğretmene ihtiyaç varken aynı zamanda 41 bin
öğretmen fazlalığı bulunmasını öğretmen
planlamasının yeterince yapılamamasına bağladı
yani Sayıştay, Millî Eğitim Bakanlığına
Plansız programsız iş yapıyorsun. diyor. Türkiye, son
beş yılda öğretmenleri en çok saygınlık kaybeden 3
ülkeden 1si durumuna geldi. Öğretmen açığının her
yıl artmasına karşılık yapılan öğretmen
ataması sayısı azalıyor. Güvenceli ve insan onuruna
yakışır çalışma koşulları ve atamalar derhâl
gerçekleştirilmelidir. Ne zaman yapılacak?
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, alınan karar
gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 13 Kasım 2019
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.42