TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
18inci
Birleşim
14
Kasım 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, kayyum atamalarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, Filistinde yaşanan son gelişmelere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Hatay Milletvekili
Barış Atay Mengüllüoğlunun, emekçiler yönünden Türkiyenin
ekonomik ve güncel durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasında kullandığı üslubu
kendisine yakıştıramadığına ve iktidarın
vazifesinin miting yapmak olmadığına ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, doğruları
alkışladıklarına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
6.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
7.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Hatay ili Payas Belediye Başkanı Bekir Altan, AK
PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ Payas ilçe
başkanları ile mahalle muhtarları ve Payas Küçük Sanayi Sitesi
Başkanının Payas ilçesinin sorunlarını dile getirmek
için Meclise geldiğine ilişkin açıklaması
8.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Giresun ilinde hayatını kaybeden 11
yaşındaki Rabia Naz Vatanın babası Şaban
Vatanın ve basın emekçileri Canan Coşkun ile Kazım
Kızılın gözaltına alındığına, bir
babanın gözyaşlarını dindirmek varken gözaltına
alınmasının ne adalete ne de vicdanlara sığacağına
ilişkin açıklaması
9.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, depreme dayanıksız
olduğu gerekçesiyle yıkılan Saniye Rıza Kız
Yetiştirme Yurdu yerine yenisinin ne zaman
yapılacağını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
10.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 15 Kasım Orta Doğu Teknik Üniversitesinin
kuruluşunun 64üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Tunceli ili Mazgirt ilçesi Akpazar
beldesine kayyum atanmasıyla gasbedilen belediye sayısının
20ye yükseldiğine, kayyumların gideceğine egemenliğin kayıtsız
şartsız halkın olacağına ilişkin
açıklaması
12.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, Şanlıurfa ilinde 20.
Zırhlı Tugay Komutanlığının cephaneliğinde
meydana gelen patlamada yaralanan askerlere Allahtan şifa
dilediğine, kapatılan hastanelerin personel, cihaz ve araç
bakımından güçlendirilerek yeniden hizmete açılmasının
vatandaşların mağduriyetini gidereceğine ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, çiftçilerin kazanamadığına,
geçinemediğine ve borcu borçla kapattığına ilişkin
açıklaması
14.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Türkiyenin 1 Ocak 2018 tarihinde Uluslararası
İlaç Denetim Birliği üyeliğine kabul edilmesiyle ülkemizde
üretilen ilaçların kalitesinin ve güvenliğinin tescil edilip ilaçların
dünya pazarına açılmasının önündeki teknik engellerin
ortadan kalktığına ilişkin açıklaması
15.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, Devlet Tiyatrolarının kuruluşunun 70inci
yıl dönümü vesilesiyle 70 kadro açılmasını Kültür ve Turizm
Bakanından talep ettiğine, 14 Kasım Ahıska Türklerinin
sürgüne gönderilmesinin 75inci, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
16.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, AK PARTİ hükûmetlerinin 3 Kasım 2002
tarihinden bugüne demokrasinin ve millî iradenin güçlendirilmesi yanında
ülkenin kalkınması ve büyümesi için çalışmalarını
sürdürdüğüne, öğrenim kredisi ve bursu rakamlarının yeniden
belirlendiğine ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, atama bekleyen engelli öğretmenlerin
tamamının atanması ile şimdiye kadar yapılan
atamalarda hiç kontenjan açılmayan bölümlerle ilgili çalışma
yapılması konularında Millî Eğitim Bakanından
hayırlı haber beklediklerine ilişkin açıklaması
18.- Afyonkarahisar
Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününde 81 ilde eş zamanlı
gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi kampanyasının Çorum
ilinde bir saatte 303.150 fidan dikilerek rekorla
taçlandırıldığına ilişkin açıklaması
19.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Mustafa Balbayın Bitmeyen Deniz Gezmiş adlı
kitabının Meclis yerleşkesine alınmasının
nasıl bir güvenlik zafiyeti doğurduğunu ve kitabın
yazarı 24üncü Dönem İzmir Milletvekili Mustafa Balbayın da
mı Meclise girmesinin yasaklanacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Grup Yorumun, Mustafa Koçak ve Mesut
Şerifoğlunun sürdürdüğü açlık grevleri konusunda Adalet
Bakanlığı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden açıklama
beklediğine ilişkin açıklaması
21.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, işleri durma noktasına gelen esnafın
mağduriyetine ilişkin açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, 21 Ocak 2019 tarihinde Kerç Boğazında
çıkan yangında Türk mürettebattan 4ünün yaşamını
yitirdiğine, 4ünün ise kayıp olduğuna, Türk denizcilerinin
ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Kilis halkının göç etmeye mahkûm
edildiğine, AKP Hükûmetinin Kilis ilinin sorunlarına müdahale etmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Kahramanmaraş ilinde kaçıp giden
müteahhitlerin vatandaşları zor durumda
bıraktığına ve yarım kalan evlerini kendi
imkânlarıyla bitirmek isteyen vatandaşlara izin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, Türkiyenin lider traktör üreticilerinden Uzel Traktör
Fabrikasının iflas etmesiyle işsiz kalan işçilerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesi
Balçıkhisar köyü ile Dinar ilçesi Göçerli köyünde büyükbaş
hayvanlarda kuduz hastalığı tespit edildiğine,
Karayollarında çalışan taşeron işçilerin
maaşlarının düzenli ödenmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
27.- Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası
elemelerinde İzlandayla mücadele edecek olan A Millî Futbol
Takımımıza başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
28.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, 14 Kasım Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin
75inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
29.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Grup Yorum üyelerinin açlık grevi eylemlerini
sürdürdüğüne ve halkın sanatçılarına yönelik
saldırıların son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
30.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 14 Kasım Ahıska Türklerinin
sürgün edilişinin 75inci yıl dönümü ile 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl
dönümüne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın ABD Başkanı
Trumpın resmî davetlisi olarak gerçekleştirdiği ziyarette vuku
bulan olaylar ile ağır hakaretler içeren mektubu ABD
Başkanı Donald Trumpa takdim etmesine ve Patriot füzelerine
ilişkin basın açıklamasına, İYİ PARTİ Genel
Başkanı Meral Akşenerin Göreceksiniz, S-400leri alacaklar ama
kullanamayacaklar. ifadesinde haklı çıktığına
ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, vefat eden Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet dilediklerine, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın ABD Başkanı Donald Trumpın
resmî davetlisi olarak gerçekleştirdiği ziyarete ve görüşmelere,
ABDnin terör örgütü PKK/YPGye destek vermeye devam etmesi hâlinde Türkiyenin
hak bildiği yolda ilerleyeceğine, FETÖyle mücadelenin Türk-Amerikan
ilişkilerinin hassas konularından olduğuna, Türkiyenin
dostluğunun değerli düşmanlığının ise
tehlikeli olduğuna ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, polisin HDP Antep il ve Şahinbey,
Şehitkamil ilçe örgütlerine düzenlediği baskında 57 kişiyi
gözaltına aldığına ve bu olayın demokratik siyasete
ağır bir saldırı olduğuna, Rabia Naz Vatanın
şüpheli ölümünün aydınlatılması için hukuk mücadelesini
sürdüren baba Şaban Vatan ile basın emekçileri Canan Coşkun ve
Kazım Kızılın gözaltına alınmasının
kabul edilemez olduğuna, 15 Kasım Dünya Hapisteki Yazarlar Gününe,
Maliye Bakanlığının ekonomi aleyhine algı
oluşturmaya çalışanlara karşı hukuki süreç
başlatacağına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan IŞİDli
sayısına yönelik ifadelerinin hangisinin doğru olduğunu
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Dışişleri
Bakanlığı sayfasında yer alan Ermeni din görevlisinin
öldürülmesine ilişkin bilgilendirmeye, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın ABD Başkanı Donald Trumpın resmî
davetlisi olarak gerçekleştirdiği ziyarete ve görüşmelere,
Amerika Birleşik Devletleri nezdinde Amerika-Türkiye ilişkilerinin
Amerika-Suudi Arabistan ilişkileriyle, Amerika-Körfez ülkeleriyle olan
ilişkilerle aynı tutulmasını Türkiyenin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ve milletin hak etmediğine ilişkin
açıklaması
34.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Amerika ziyaretinin tüm dünyanın yakından takip ettiği önemli
sonuçları olan bir görüşme olarak tarihe geçtiğine, terör
yandaşlarının saldırısına uğrayan TRT haber
muhabiri Tuna Şanlıya geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve ifade özgürlüğünü hedef alan bu saldırıya karşı
partilerden ortak tavır beklediklerine, 14 Kasım Dünya Diyabet
Gününe, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı, 14 Kasım Iğdır ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, vefat eden MHP
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın babasına
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
35.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Vefat eden MHP Gaziantep Milletvekili Ali
Muhittin Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin açıklaması
36.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun Vefat eden MHP Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Cumhuriyet Halk Partisinin Suriye meselesinde ve millî meselelerdeki
desteğini samimi bulmadıklarına ilişkin
açıklaması
38.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ve Türkiyenin bölgenin en güçlü ülkesi olarak
görüşmelere, müzakerelere, diplomasiye devam edeceğine ilişkin
açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
Türkiye korsan devlettir. ifadesini hangi milletvekilinin söylediğini
belgeyle kendisine sunmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü
bulunan IŞİDli sayısıyla ilgili herhangi bir cevabın
verilmediğine ilişkin açıklaması
41.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Kahramanmaraş Belediye Başkanının
hiçbir art niyet taşımayan ve kastını aşan
ifadelerinden dolayı Trabzonlulardan özür dilediğine ilişkin
açıklaması
44.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş ile Trabzonun kardeş
şehirler olduğuna, kastını aşan ifadelerinden
dolayı özür dilediği için Kahramanmaraş Belediye
Başkanına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
45.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle yasaların
kadın lehine güçlenmesi için farkındalık oluşturmaya
çalıştıklarına ilişkin açıklaması
46.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Kredi Garanti Fonunun küçük ve orta büyüklükteki işletmelere
verdiği kefalet ve üstlendiği sorumlulukla bu işletmelerin daha
fazla banka kredisi kullanabilmelerini sağlayarak ekonomik büyüme ve kalkınmaya
katkı verdiğine ilişkin açıklaması
47.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Palaş köyünün
kuduz hastalığı emarelerinin tespit edilmesi üzerine altı
ay süreyle karantina altına alındığına ilişkin açıklaması
48.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, vatandaşların sağlıklı
ulaşım sağlayabilmeleri için Gaziantep il ve ilçelerinin yol
sorununun ivedilikle çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Meclisin dijital altyapısı,
bilgisayarları ile internet hatlarının çalışmaz
durumda olduğuna ilişkin açıklaması
50.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Trabzon ili Düzköy ilçesi Haçka Yaylasında
gerçekleştirilen yıkım operasyonunda halk ile kolluk
kuvvetlerinin karşı karşıya geldiğine ilişkin
açıklaması
51.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, iktidarın kapanmayan bütçe
açığını üst gelir grubuna değil geçim derdine
düşmüş vatandaşın sırtına yüklemeye kararlı
göründüğüne ilişkin açıklaması
52.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, 14 Kasım Dünya Diyabet Gününe
ilişkin açıklaması
53.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, TBMMnin iradesine kayyum atayan RTÜKü
kınadığına ve belediyelere kayyum atayanları da
milletin iradesine saygıya davet ettiğine, öğrenim kredisi borcunu
ödeyemeyen üniversite mezunu gençlerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ve güvenlik soruşturması nedeniyle ataması
yapılan öğretmenlerin göreve
başlatılamadığına ilişkin açıklaması
54.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, İstanbul Şehir Üniversitesinin zor
günler geçirdiğine ilişkin açıklaması
55.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, tamamlanamayan Mersin İmam-Hatip Lisesi
inşaatının Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından devralınarak bitirilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
56.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraş ili Pazarcık Ovasına cüruf
alanı yapılarak yurttaşların göç etmesinin mi
istendiğine ilişkin açıklaması
57.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, küresel ısınmanın, iklim krizinin nedeni olan
termik santrallerinin tümüyle kapatılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
58.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, her yıl yenilenecek sağlık ve
psikoteknik muayene raporlarının yanı sıra SRC belgesini
almaya hak kazananların ticari araç kullanma hakkına sahip
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
59.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, eğitimde bir neslin yok edildiğine, Hatay
ilinin Suriyede iç savaşın başladığı 2011
yılından itibaren Suriyelileri misafir etmesi sonucu
yaşanılan mağduriyetin giderilebilmesi için Millî Eğitim
Bakanını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
60.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin
Mersin İmam-Hatip Lisesi inşaatıyla ilgili
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Burhanettin Kocamazın Belediye
Başkanlığı döneminde Mersin İmam-Hatip Lisesi
inşaatının durdurulduğuna ilişkin açıklaması
63.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
64.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
kamunun vicdanını yaralayan Rabia Naz olayının araştırılmasının
tüm milletvekillerinin sorumluluğu olduğuna ilişkin
açıklaması
65.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, camilerin eklentilerini satışa
çıkaracak hâle gelinmiş olmasının vahim bir durum
olduğuna ve Zağnos Paşa Camisine dokunulmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
66.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Zağnos Paşa Camisinin mülkiyetinin Maliye Bakanlığına
devredildiğine ilişkin açıklaması
67.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
68.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Şırnak Milletvekili Nuran İmirin 128
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
69.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
70.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Başkanlık Divanı
olarak vefat eden MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, maddelerle ilgili söz
istenildiğinde verilen ek bir dakikalık süreyi
uzatmayacağına ve konuşmanın içeriğini
milletvekillerinin takdirine bıraktığına ilişkin
açıklaması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
2017-2019 yılları arasında yıllar bazında
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan ve
daha sonra iptal edilen ihalelere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/20590)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, su
yönetiminde karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/20594)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 10
Nisan 2019 itibarıyla Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda taciz ve tecavüz nedeniyle yapılan şikayetlere ve
yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/20595)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Nisan
2019 itibarıyla Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda mobbing nedeniyle yapılan şikayetlere ve
yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/20598)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Nisan
2019 itibarıyla Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda su ve enerji israfının önlenmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/20599)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
2016-2019 yılları arasında Bakanlık tarafından cam
kumbara sayısının artırılmasına yönelik olarak
yürütülen projelere ve toplanan atık camların akıbetine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı
(7/20604)
7.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, TBMM
Yerleşkesinde yaşanan intihar girişimlerine ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/20704)
14 Kasım 2019
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya) Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.18
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, kayyum
atamaları hakkında konuşmak isteyen Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşa aittir.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, kayyum
atamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Evet, konumuz kayyum, kayyum darbesi. Çünkü her gün
sabah uyandığımızda birkaç belediyemize el
konulduğunu, gasbedildiğini yeniden öğreniyoruz. Aslında
şuraya bakmak lazım: Bir iktidar, neden kayyum uygulamasından
medet umar? Çünkü iflas bayrağını çekmiştir artık.
Yönettiği halk giderek yoksullaşıyorsa, çaresizliğe
sürükleniyorsa, sistem tükenmişse, hazine boşalmışsa
güveneceği hiçbir şey kalmamış demektir. Aslında
kayyum darbesi, iktidar partisinin iflas bayrağını çekme
anlamından başka hiçbir şey değildir. Bugüne kadar sahte
delilleri, dava dosyalarını çok anlattık.
Sayın Başkan, o kadar gürültü var ki
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, hatip
kürsüde, konuşmasını yapıyor. Lütfen sessizliği
sağlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Size 2
belediyemizin eş başkanlarının dava dosyasından sahte
2 delili açıklamakla başlayayım. Selçuk Mızraklı
hakkında bir itirafçı tanık beyanı var. Üç yıldır
cezaevinde, seçime on gün kala ifadesi alınıyor Selçuk Bey aleyhine
ve bu zat -adı bizde saklı, isteyene verebilirim- diyor ki: Ben
aynı hastanede çalışıyordum, işte, şunu
yaptı. Bir ameliyattan söz ediyor. Dün, avukat arkadaşların
başvurusuyla SGK kayıtlarında, o hastanede
çalışmadığı ortaya çıktı yani biz sahte ve
gerçek dışı olduğunu biliyorduk ama resmî kayıtlarla
da o itirafçı tanığın bir sahteciliğe ikna
edildiğini ve sonra da ödülünü aldığını ve tahliye
edildiğini ifade etmek isterim.
Diğer bir belediyemiz, 17 Eylülde tutuklanan
Yüksekova Belediyesi Eş Başkanlarımız Remziye Yaşar ve
İrfan Sarı aleyhine ifade veren S.K. isimli şahıs, kaç
yıldır cezaevindeymiş biliyor musunuz? Dokuz yıldır.
Keşke dinleseniz
Fotoğraf çektirmek güzel
bir şey ama burada kayyumu anlatıyorum ve gerçekten çok önemli bir
şey söylüyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinlerim dinlemem, o
benim sorunum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir
daha söylüyorum: Yüksekova Belediyesi Başkanlarımız aleyhine
ifade veren S.K. isimli şahıs, dokuz yıldır
cezaevindeymiş, dokuz yıl arkadaşlar. Ve dokuz yılın
sonunda gidip bir ifade alıyorlar Yüksekova Belediyesi Eş
Başkanları aleyhine ve şu anda o gerekçeyle
arkadaşlarımız tutuklu. Ya sahtecilik kavramı
karşılamıyor, sahte delil üretiliyor. Kayyum atamaya
meşruiyet kazandırmak için bu deliller yaratılıyor ve bütün
dava dosyaları bu şekilde.
Halkımıza söylüyorum: Bakmayın
iktidar partisinin her gün bize saldırı, terör, terörizm üzerinden
sataşmalarına. Kendilerinin ellerinde bile veri yok. Sahte ifadelerle
-isimler, dosyalar ortada- belediye başkanlarımız
tutuklanıyor. Neden? Çünkü kayyum atamaları lazım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle değil ama.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ben
size anlattım Sayın Turan.
Diğer bir mesele var: Yolsuzluk. Kayyum
atamanın diğer adı yolsuzluklara devam etme isteğidir.
Değerli milletvekilleri, bu yolsuzlukları
size çok anlattık. Bu, bizim kazandığımız belediyeler.
Bu, büyükşehir belediyesinin banyosu. Hanginizin evinde böyle bir banyo
var bilmiyorum, fiyatını da birazdan söyleyeceğim; 1,5 milyona
bir banyo yapılmış.
Şu, Sur Belediyemizin, bir ilçemizin banyosu
arkadaşlar. Kayyum, kendisine bolca banyo inşa etmiş.
Şu, bizim oy oranımız; yüzde 77den
başlıyor kayyum atanan belediyeler. Yüzde 77den başlayan
oylarla kazandığımız belediyelere kayyum atanıyor.
İşte Halk iradesinin gasbıdır. derken bunu söylüyoruz.
Bu manzara, Diyarbakır HDP il
binasının önü. Aylardır kolluk gücü hem belediye binamızda
hem kayyum atandıktan sonra belediyelerin etrafında darbeci olarak,
aslında darbeyi yürütenler olarak orada nöbet tutuyorlar, bizim siyasi
faaliyetlerimizi engelliyorlar ve her gün bu görüntüyü biz il
binamızın önünde görüyoruz. İlimize gidemiyoruz çünkü yol
kapatılıyor, fiilen parti çalışılamaz hâle
getiriliyor.
Birkaç rakam: Ne yapmış kayyum? Binlerce
var, 3 tanesini söyleyeyim: Bismil Belediyesi kayyumu, kendi binasını
Emniyete devretmiş arkadaşlar, belediye binası yok Bismilde.
Yolsuzluğu, hırsızlığı o kadar abartmış
ki belediye binasını hibe etmiş. Yine başka bir belediyemiz,
Van Belediyesinde kayyum, halıyı götürmüş, halı yok ortada,
yani belediye başkanlarımız seçildikten sonra halıyı
almış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın lütfen Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Diyarbakır Belediyesi bütçesinden 1 ton 600 kilogram
fıstıklı kadayıf yenmiş, 92 bin TL tutarında
fincan takımı hediye edilmiş. Kime acaba? Bu fincan
masrafı, 460 ailenin bir aylık masrafıdır. Belediye makam
odası ve lüks banyo için 2 milyon 127 bin 725 lira harcanmış.
Bir de Van Valisi var, Van kayyumu var. Ne
yapmış? Bazı bakanlara verdikleri hediyeleri -burası önemli
arkadaşlar- faturalandırmış. Hediyeleri
faturalandırmış ve bu faturaların tutarı 600 bin
TLden fazla. Neymiş? Gümüş ve altın hediye etmiş.
Şimdi, şu görüntü, kamuoyuna çok
yansıdı, İçişleri Bakanının, kendisine hediye
seçerkenki görüntüleri. Açıklama yaptılar, dediler ki: Biz
kesinlikle hediye almadık. Biz buna itibar etmek istiyoruz, ediyoruz da
diyelim, varsayalım. Peki, bu faturalar ne? Hangi bakanlara ne
kadarlık hediye verildiği faturalandırılmış. Ya
faturalar sahte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, bağlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın milletvekilleri, ortada 2 seçenek var, 3üncü seçenek yok. Bu yüz
binlerce liralık altın ve gümüş hediye edilmişse sorun yok,
hediye edilmiş. Eğer hediye edilmemiş ve
faturalandırılmışsa kayyum daha büyük bir yolsuzluğa
daha imza atmış. Türkiye yurttaşlarının bunları
duymaya hakkı var. Kayyum, sadece yolsuzluk, hırsızlık,
halka karşı kendi lüks odalarında şatafat içinde orada
gününü gün ederken yüz binlerce, milyonlarca insanın iradesi de ayaklar
altına alınıyor. Kayyum, demokrasiyle bağdaşmaz;
kayyum, hukukla bağdaşmaz; kayyum, asla asla seçme ve seçilme hakkıyla
bağdaşmaz. Kayyum bir darbedir. dedik ve iktidar da darbeci olarak
tarihe geçiyor. Tarihe geçmekten vazgeçmek istiyorsa hâlâ yolu var; yol
yakınken gelin şu belediye başkanlarımız görevlerine
devam etsin ve yeni belediyelerimizden de ellerinizi çekin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
Buyurun Sayın Turan.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
kayyumla ilgili tartışmaları dün çok uzun yaptık, o yüzden
bugün tekrar girmeyeceğim fakat hediye konusuyla ilgili şunu söylemek
isterim ki: Daha önce Sayın Bakan ve ekibi bununla ilgili açıklama
yaptılar Sayın Başkanım.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Fatura
nerede, onu soruyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Filistinde yaşanan son
gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Filistindeki son gelişmeler hakkında konuşma yapmak isteyen
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumana aittir.
Buyurun Sayın Karaduman. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün Gazzeye yapılan alçak saldırıda
şehit olan Filistinlilere Allahtan rahmet diliyorum. Terör devleti
İsraili bir kere daha lanetliyorum. Filistinli Komutan Baha Ebul
Atanın şehadetini de buradan selamlıyorum.
Yeryüzünde yaşayan bütün insanların güzel
ve yaşanabilir bir hayat istemeleri elbette ki haklarıdır ancak
ırkçılık, yaşanabilir bir hayatı sadece belirli bir
grubun hakkı olarak gören sapkın bir anlayıştır.
Irkçı ideolojiler, başkalarının dünyasını
cehenneme çevirmek pahasına dünyada kendi cennetlerini inşa etmeye
çalışırlar. Irkçılığı yeryüzünde devlet
politikası hâline getirmiş organize yapılardan biri de hiç
şüphesiz işgalci İsrail devletidir.
Emperyalist paylaşım savaşı olan
Birinci Dünya Savaşının ardından 2 Kasım 1917de
dönemin İngiltere savaş kabinesi Bakanı Balfourun Siyonist
temsilci Rotschilde yazdığı mektup, Filistin
topraklarının işgalini resmen başlatan bir hadisedir.
Tarihe Balfour Deklarasyonu olarak geçen bu mektubun ardından Filistin
topraklarına İngiltere himayesinde Yahudi göçü
başlatılmıştır. Filistinliler buna karşı
koymaya çalıştılarsa da işgal engellenememiştir.
Nihayetinde ırkçı emperyalizmin hizmetkârı konumunda İngiltere
başta olmak üzere küresel güçlerce 1948 yılında işgalci
İsrail devleti kurulmuş ve ne hazindir ki İsraili resmen
tanıyan ilk Müslüman ülke, Türkiye olmuştur.
Küresel güçlerin taşeronluğunu yapan
iş birlikçi yönetimler, Orta Doğudaki savaş ve çatışma
süreçlerinde önemli roller oynayarak İsrailin bölgede güçlenmesine sebep
olmuştur. Körfez Savaşı, 28 Şubat darbesi, Irakın
işgali, Arap Baharı süreci, devamında Mısır darbesi ve
Suriyedeki iç çatışma; bütün bu gelişmelerin sonucunda
işgalci İsrail devleti korunmuş, işgale karşı
gelebilecek bir otoritenin oluşması engellenmiştir.
Gelinen süreçte işgal devleti,
saldırılarını artırmış, Filistinlileri
açlığa ve misket bombalarına mahkûm etmiştir, günden güne
sınırlarını genişlettiği işgali ve katliamları
olağanlaştırmıştır. Daha dün Gazzeye
saldıran terör devleti, onlarca Filistinliyi çocuk, yaşlı ve
kadın demeden katletmiştir. Evinin balkonunda oturan baba, Nayfa
Muhammed Kabneh adında anne, Hadeel Salah adında 18
yaşındaki bir genç kız şehit edilmiştir. Yine, bugün 6
milyon Filistinli, yurtlarından sürgün edilmiş, mülteci statüsünde
yaşamaktadır. Yüz binlerce kadın, yaşlı ve çocuk,
çadır kamplarda en basit imkânlardan bile yoksun bir şekilde
yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Ben aslında burada, huzurlarınızda
bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Bundan tam on iki yıl evvel, 13
Kasım 2007 tarihinde, şu ana kadar bahsettiğim zulmün, akan
kanın, katliamın ve bebek ölümlerinin baş müsebbibi olan terör
devleti İsrailin Cumhurbaşkanı Şimon Peres, bu salonda, bu
Gazi Mecliste, milletin Meclisinde konuşturulmuş ve ne yazık ki
ayakta alkışlanmıştır. Peresi alkışlayan bu
eller, süreç içerisinde terör devleti İsraille ticaret hacmini zirveye
taşıyan eller olmuştur. Manavgatın suyunu, katil
İsraile Kuzey Kıbrıs üzerinden pazarlayan eller olmuştur.
Amerikanın yüzyılın anlaşması safsatasıyla,
Filistinlileri kendi yurtlarında turist konumuna düşüren
anlaşmayı selamlayan ellerdir. Yine bu eller, bir taraftan yerli ve
millî hamaseti pazarlarken öte yandan son bir yılda sadece
İsrailden tohum alımını yüzde 58 artıran eller
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Karaduman.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) İsraile
yönelik hamasi nutukları terör devletinin kasasında nakde
dönüştürenlerdir.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen kendi
söylediğine inanıyor musun? Kendi söylediğine inanıyor
musun sen?
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Mavi Marmara
davasında verdiğimiz şehitleri 20 milyon dolara peşkeş
çekmiş ve yetmediği gibi, Mavi Marmara yolcularına Giderken
bana mı sordunuz? diyen ellerdir. Yine bu eller, sadece Mavi Marmara
davasını satmakla kalmayıp Kudüsü İsrailin başkenti
olarak tanıyan Ankara Anlaşmasını imzalayan ellerdir.
Kürsülerde Filistin bizim kırmızı çizgimizdir. retoriklerini
sıralayıp Kudüsün doğusuna ikna edilen ellerdir. Daha önce
Gazzeye gideceğini defaatle söylemesine rağmen bir defa bile
gidememişken, onca hakaret ve tehdide rağmen daha dün gittiği
Amerikada Trumpın elini sıkan ellerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
Buyurun.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Sonuç olarak,
Peresi alkışlayan bu eller, sözde Filistinin yanında, amelde
İsraille ittifak hâlindedir.
İFFET POLAT (İstanbul) One minute diye
kim söyledi?
ŞAHİN TİN (Denizli) Kendi
yalanınıza kendiniz inanıyorsunuz!
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Ancak
inanıyoruz ki, bütün bu yanlış politikalarınıza
rağmen, hem AK PARTİden hem de diğer partilerden
insanımız Filistin halkının ve haklı davasının
yanındadır.
Yine, inanıyoruz ki Müslümanların en
önemli görevi, toprakları gasbedilmiş bir halkı ana
vatanları olan topraklara yeniden kavuşturmak olmalıdır. Bu
amacı gerçekleştirebilmek için bölge halkları bir araya gelmeli
ve D8ler acilen güçlendirilmelidir. İnanıyoruz ki Filistin
özgürleşecek ve İsrail zail olacaktır çünkü zulüm ebedî olamaz
ve kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP,
HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karaduman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
60a göre söz istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
ŞAHİN TİN (Denizli) Geldiğin
yeri belle, ondan sonra konuş!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen vagona
takıldın gidiyorsun, vagonsun!
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Tabii, tabii
Kimin İsrailin vagonuna takıldığı belli.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor, lütfen dinleyelim.
Sessizlik
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, usul ekonomisi gereği sataşmadan söz
istemedim ama aslında doğru iş sataşmadan söz almaktı.
Çok talihsiz bir konuşmaydı Sayın
Başkan. Bu konuşmaya bizden çok Filistinlilerin, Gazzelilerin
üzüldüğünü düşünüyorum. Çünkü tüm dünya Sayın
Erdoğanın ve AK PARTİnin, Türkiye'nin, hükûmetlerinin Filistinle
olan ilişkisini iyi bilir. One minuteten Gazzeye kadar, bu
sevdanın ne olduğunu iyi bilir.
Bu konuşmanın aslında
cevaplanmasından bile hicap duyuyorum. Tüm dünyanın gördüğü bir
gerçeği arkadaşımızın görmemesini bir siyasi körlük
olarak değerlendiriyorum; Barış Pınarı Operasyonuna
en çok İsrailin karşı çıkmasını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onun
dışında, Filistinli kardeşlerimizin sorununu çözmek için
Peres dâhil olmak üzere kim varsa görüşüp bununla ilgili,
haklarını kollamak için irade ortaya koymayı bir görev
biliyoruz. İsraille -sevsek de sevmesek de, terörle ilgili tüm
yanlışlarını bilsek de- bir zamanlar, samimi niyetlerle, Filistinlilerin
haklarını kollamak, korumak için, onlara yol yordam göstermek için,
tarihten gelen görevimizi yapmak için görüşmeler yaptık. Keşke
bu sağduyuyu tüm ülkeler, tüm örgütler, tüm partiler üstlenseydi de bugün
hâlâ Filistin meselesini konuşmak zorunda kalmasaydık Sayın
Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Karaduman, lütfen, ben size
yerinizden söz vereceğim.
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Buradan mı
ifade edeyim?
BAŞKAN Efendim, bir sataşma sebebi, bir
gerekçe göstermeniz gerekiyor. Bu, sataşma değil, sadece,
açıklama ihtiyacı doğuracak bir konuşmaydı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok dikkatli
konuştum Sayın Başkan, sataşmadım; hak ettiği
hâlde sataşmadım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşma olarak değerlendirmek
yerine, yerinizden söz veriyorum ben.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yılda bir gelip de
sataşıp giderse olacağı bu Sayın Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İlk defa
görüyorum arkadaşı ya.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Karaduman.
3.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasında
kullandığı üslubu kendisine
yakıştıramadığına ve iktidarın vazifesinin
miting yapmak olmadığına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın Turan
siyasi körlükten bahsettiler ama ben, evvela, özellikle bu üslubu kendilerine
yakıştırmadığımı ifade etmek isterim.
Bir diğeri, siyasi iktidarın vazifesi
miting yapmak ve kürsülerde Filistin meselesiyle ilgili nutuklar atmak
değil, Mavi Marmara davasını İsraile peşkeş
çekmeyecek onurlu bir iradeyi ortaya koymaktır. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Vay vay vay!
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Mavi Marmara
gemisi olayı olduktan sonra Ankara Anlaşmasıyla 20 milyon
dolara şehitleri satanların bugün bize Filistin meselesiyle ilgili
görülmeyenleri ifade etmesi en büyük siyasi nezaketsizlik olarak kayıtlara
geçecektir. Önce Giderken bana mı sordunuz? diyenlerin siyasi
körlüğünü bu kürsüde herkesin izah etme ihtiyacı vardır.
Ben, yine Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karaduman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
CHP Grubunun alkışlamasını da anlayışla karşılıyorum.
AHMET KAYA (Trabzon) Sadece CHP
alkışlamadı, HDP de alkışladı, İYİ
PARTİ de alkışladı; diğer gruplar da
alkışladı.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sana ne
alkışlardan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - CHPnin
alkışladığı bir millî görüşçüye cevap vermeyi de
zül addediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Değişime
bak, değişime(!)
AHMET KAYA (Trabzon) Biz doğru sözü
alkışlarız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Helal olsun, neler
yapıyorlar(!) Değişim var, değişim(!)
AHMET KAYA (Trabzon) - Orayı
kaçırdınız Bülent Bey, her gruptan alkışlar oldu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Alkışlayın, çok güzel, yakışıyor(!)
Değişim var(!)
BAŞKAN Sayın Altay, sisteme girmeye
çalışıyorsunuz, söz vereyim.
Buyurun Sayın Altay.
4.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, doğruları
alkışladıklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz doğruları alkışlarız.
Keşke Sayın Vekilin konuştuğu vahim tabloların
altına imza atmasaydınız da sizi alkışlasaydık.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sen dinleyemedin
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
tencere kapak; kapattım konuyu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O kadar, bitti.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Millî görüşün
geldiği hâl bu yani! Erbakan Hocanın kemikleri sızlıyor
Sayın Başkanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İlk defa
görüyorum adamı ya! Ne zaman geldi? Nereden seçildi?
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlunun, emekçiler
yönünden Türkiyenin ekonomik ve güncel durumuna ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü konuşma, emekçiler açısından
Türkiye'nin ekonomik ve güncel durumu hakkında söz isteyen Hatay
Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğluna aittir.
Buyurun Sayın Mengüllüoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Tüm
emekçi halkımızı şahsım ve Türkiye İşçi
Partisi adına selamlıyorum.
İktidar partisi on sekiz yıldır
ülkeyi yönetiyor. İktidara gelmelerinin en büyük sebeplerinden biri de
2001 krizi ve o günlerde sembolleşen Sayın Başbakanım, al,
ben esnafım. diye yazar kasa atan esnaf. Yıllar boyunca Türkiye
şöyle ilerliyor, böyle büyüyor. hamasetinin altında biz bu
örneği sıkça duyduk iktidar partisinden.
Peki, acaba emekçiler açısından her
şey AKPnin anlattığı gibi miydi? Geldikleri günden bugüne
anlattıkları bu tozpembe tablonun içinde bir nebze büyüme, refah
varsa, söyledikleri gibi emekçiler için değil, milyonlarca lira
vergilerini her sene bir daha, bir daha sildikleri, her ihaleyi bir
şekilde verdikleri Cengiz, Limak, Kolin, Sancak, Sabancı, Koç ve
birçok yandaş holding içindir; emekçinin sırtına basarak,
alın terini sömürerek, üstlerine basa basa refah içinde
yaşıyorlardır; doğrudur partinin dediği.
Peki, henüz iktidarının 5inci
yılında, geçinemediğini dönemin Başbakanına söyleyen
çiftçinin durumu nedir? Ananı da al git, artistlik yapma.
cevabıdır. Kanser ilacını alamadığını
Bakana ulaşarak söyleyebilen Dilekin durumu nedir? Cebine
sıkıştırılan üç kuruş paradır ve
karşılığında aldığı Siz çaresizliği
hiç tatmamışsınız. lafıdır.
Peki, ya, ısınabilsinler diye
çocuklarına saç kurutma makinasını açıp öbür odada intihar
etmek zorunda kalan anne ya da pantolon alamadığı için
canına kıymak zorunda kalan baba için durum nedir? Meclisin,
belediyelerin önünde kendini ateşe verenlerin, Meclis çatısına
çıkıp, iş bulamadıkları için intihara yeltenenlerin
durumu nedir? Şu an onlarca fabrika, atölye, belediyeler önünde eylem
yapan, hakları için şehirden şehre yürüyen ve zorbalıkla
karşılaşan işçiler ya da hakları gasbedilen EYTliler
için durum nedir? Bütün bunlar sizin söz ettiğiniz refahın, büyümenin
neresinde duruyorlar?
Bir halkın varlık sebebi nedir?
Holdinglerinizi her geçen gün biraz daha zengin etmek mi? Her gün biraz daha
yoksullaşıp her dediğinize Tamam ağam. deyip kendinize
yeni uçaklar, araba konvoyları ya da yeni saraylar
yaptırmanızı izlemek zorunda kalmak mı? Yaratılan
korku devleti yüzünden bir kenarda başına gelecekleri beklemek
zorunda kalmak mı?
Rabia Nazın ölümünün
aydınlatılması için babası Şaban Vatan aylardır,
yıllardır bir çaba içerisinde ve tam Sesi duyuldu, Komisyon kuruldu,
araştırılacak. denirken Komisyonun Giresundan gelmesinden bir
hafta sonra bugün gözaltına alındı, dün gözaltına
alınan Kazım Kızıl ve Canan Coşkun
arkadaşlarımızla beraber. Daha önce de akıl hastanesine
kapatmaya çalışmıştınız kızını
kaybeden bir babayı. Yoksulluktan intihar eden Fatihteki 4 kardeşe
akıl hastası yaftası yapıştırmaya
çalıştığınız gibi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hepsi yalanlandı
bunların.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Ne
kadar maaş aldıkları tartışıldı. Hatta
birinin 800 lira geçim desteği aldığı
tartışıldı. 800 lira arkadaşlar, 800 lira alan bir
kişi, haşa, nasıl intihara yeltenebilir ya? Böyle bir şey
mümkün mü Türkiye'de? Cumhurbaşkanı Yardımcısı
aynı gün çıktı, Yoksulluktan ölmediler. dedi; bütün aileyi
araştırmış, bitirmiş. Aynı hafta Antalyada bir
aile, ailecek intihar etti, Boğaziçi Köprüsünden bir yurttaş
kendisini attı. Toplumun bütün psikolojisiyle oynadınız, ülkenin
sosyolojisini bozdunuz ve bütün bunları defalarca duymanıza
rağmen, yine karşımızda Ne diyor ya bu? der gibi
gülümsüyorsunuz; sizi de anlıyorum.
Abdülhamit döneminden bu yana, belki daha kötü bir
istibdat dönemi yaşatıyorsunuz ülkeye. O zaman yıldız
demek, burun demek yasaktı Abdülhamiti anımsatıyor diye;
şimdi savaşa giriyorsunuz, savaş demek yasak;
başkasının zoruyla ateşkes yapıyorsunuz,
ateşkes demek yasak; Kayyum atandı. demek yasak; hatta, ekonomik
krize kriz demek yasak. Ekonomi kötü algısı yaratmak terör
örgütlerinin yaptıklarıyla eş değermiş, böyle
buyurmuş damat bey. Bakınız, burası çokomelli: Mızrak
çuvala sığmıyor artık.
Ben size bir film anlatayım: Lütfü Akadın
Gelin diye bir filmi var, izlemişsinizdir muhakkak. Orta Anadolulu bir
aile büyük şehre yerleşir, bir bakkal dükkânı açar.
İşler nispeten tıkırındadır, bakkal büyümeye
başlar ama her gün bulgur yerler fakat ailenin parası vardır,
bir kenara para atar. Gelinin çocuğu rahatsızlanır, ateşler
içinde, para gerekir hastaneye gitmek için ama o parayla Kurban
Bayramında kurbanlık koyun alınır ve o gelin, bütün o
feodal yapıya rağmen, cesaret edip o kurbanlık koyunun ipini
söker. Bakın, burada birçok Meryem var, bu ülkede birçok Meryemiz; siz de
kayınbiraderisiniz, kayınpederisiniz, o çocuğu tedavi ettirmek
yerine gidip kurbanlık koyun alansınız, ülkeyi kurbanlık
koyun yerine koyansınız. Ama biz de o ipi sökeceğiz, haberiniz
olsun. Siz sanıyor musunuz ki böyle sonsuza dek sürecek ya da gerçekten,
baskıyla, cezaevi tehditleriyle, polis zoruyla sonsuza dek
susturabileceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Bir
dakika daha rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, siz devam edin Sayın
Mengüllüoğlu.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Hasan
Hüseyin bir şiirinde vermiş cevabınızı yıllar
öncesinden: Ekmeği bol eyledik / Acıyı bal eyledik /
Sıratı yol eyledik / Geldik bugüne / Ekilir, ekin geliriz / Ezilir,
un geliriz / Bir gider, bin geliriz / Beni vurmak kurtuluş mu? demiş
usta. Bizi vurmanın kurtuluş olduğunu sanıyorsanız
yanılıyorsunuz. Bakın, emekçi halkımız
yaşadığı birçok zorluğa rağmen çaresiz
değildir; çaresiz olmadığını her gün, her an, her
saniye yanlarında olarak sonuna kadar savunacağız ve dirayetle
dile getireceğiz. Bugün Şilide, Ekvadorda, Lübnanda, Azerbaycanda
Kesinlikle sokağa çıkmaz. denilen insanların kendi iradelerini
nasıl ortaya koyduğunu, nasıl karşı
çıktıklarını görün, bakın; hiç aklınızdan
çıkmayan Geziyi düşünün. Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o
gün, emin olun, Geziyi mumla arayacaksınız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Mengüllüoğlu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu tehdidinizi
reddediyoruz.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Tehdit
yok, gerçek.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Taşkın
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümü. Kıbrıs
Türk halkının şanlı mücadelesinin en kıymetli eseri
olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 36ncı kuruluş
yıl dönümünü bu vesileyle kutluyorum. Kıbrıs Türk halkı,
1963ten 1974e kadar, Kıbrıs Rum tarafınca uygulanan tüm
baskılara ve zulme karşı direnmiş, ayakta kalmayı başarmış
ve haklı mücadelesini sürdürerek, ana vatan Türkiye'nin 1974 Barış
Harekâtını gerçekleştirmesiyle özgürlüğüne kavuşarak
15 Kasım 1983te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan
etmiştir. Türkiye, milleti ve devletiyle, her zaman etkin ve fiilî
garantörlüğüyle Kıbrıs Türk halkının yanında
olacak, her türlü desteğine devam edecektir.
Kıbrıs Türklerinin
bağımsızlık mücadelesinde canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
6.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümünü kutluyorum.
Kıbrıs halkı, kendi kaderini tayin etme haklarına
dayanarak, maruz kaldığı haksızlık ve
saldırılar karşısında direnip ayakta kalmayı
başarmış, haklı mücadelesini sürdürerek ana vatanı
Türkiye'nin 1974 Barış Harekâtını gerçekleştirmesiyle
özgürlüğüne kavuşmuştur. 15 Kasım 1983te Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmiştir. Kıbrıs
Türkleri verdikleri bu mücadeleyle Türk milleti için bir gurur
kaynağı olmuştur. Türkiye, kardeş Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti halkının her zaman yanında olmuştur ve
olmaya devam edecektir.
Bu gün vesilesiyle, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kurulmasını ve bugünlere gelmesini borçlu
olduğumuz ve Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığı
için tereddüt etmeden canlarını feda eden şehitlerimizi, kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşı rahmetle, gazilerimizi de
saygı ve minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçelin yerine Sayın
Topal, buyurun.
7.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatay ili Payas Belediye
Başkanı Bekir Altan, AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ
PARTİ Payas ilçe başkanları ile mahalle muhtarları ve Payas
Küçük Sanayi Sitesi Başkanının Payas ilçesinin
sorunlarını dile getirmek için Meclise geldiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bugün, aslında Hatayda her zaman olan ama Mecliste bir ilk olan bir
güzellik yaşandı. Bugün Payastan, AK PARTİli Payas Belediye
Başkanımız Sayın Bekir Altan, yine AK PARTİ Payas
İlçe Başkanımız, CHP Payas İlçe
Başkanımız, MHP Payas İlçe Başkanımız,
İYİ PARTİ Payas İlçe Başkanımız ve bütün
değerli, güzel mahalle muhtarlarımız, Küçük Sanayi Sitesi
Başkanımız şu anda Meclisteler, bahçedeler Suzan
Vekilimizle birlikte; Payasın sorunlarını dile getirmeye
geldiler. Bu konuda onlara destek olan AK PARTİ Hatay milletvekillerine,
MHP milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Sayın Hükûmete sesleniyorum: Bu güzelliğe de bir güzellik yapar
inşallah, hazır bütün siyasi partiler gelmişken Payasın
bütün sorunlarına el atar, inşallah da bu konuda bütün Payasın
sorunlarını çözer.
Şimdiden teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
8.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Giresun ilinde hayatını
kaybeden 11 yaşındaki Rabia Naz Vatanın babası Şaban
Vatanın ve basın emekçileri Canan Coşkun ile Kazım
Kızılın gözaltına alındığına, bir babanın
gözyaşlarını dindirmek varken gözaltına
alınmasının ne adalete ne de vicdanlara
sığacağına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Giresunda hayatını kaybeden 11
yaşındaki Rabia Nazın babası Şaban Vatan
gözaltına alındı, evine de polisler gitmiş. Niye
gözaltına alındığı bilinmiyor. Anne Eşim bir
adım ileri gidip bir şeyler ortaya çıkardığı
zaman direkt susturmaya çalışıyorlar. Kucağımda
kırk günlük bebeğimle eşimin adaletini buradan sağlamaya
çalışıyorum, sesimi herkese duyurmaya
çalışıyorum. Benim devletim nerede? diye soruyor. Dün
akşam gazeteci Canan Coşkunun ve belgeselci Kazım
Kızılın da gözaltına alındığı
bildirildi. Her 2 basın emekçisinin de neden gözaltına
alındığı bilinmiyor. Şimdi akıllara birçok soru
geliyor: Meclis araştırması komisyonuna rağmen birileri
düğmeye bastı da ortaya çıkan bulguları karartmaya mı
çalışıyor? Suçluların bir an önce bulunup yargı önüne
çıkarılması, kamuoyu vicdanının
rahatlatılması gerekiyor. Bir babanın
gözyaşlarını dindirmek varken onu gözaltına almak
anlaşılmaz bir tutumdur, ne adalete ne de vicdanlara sığar.
BAŞKAN - Sayın Altaca
Kayışoğlu
9.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, depreme
dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılan Saniye
Rıza Kız Yetiştirme Yurdu yerine yenisinin ne zaman
yapılacağını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kimsesiz kızların bakımı ve
yetiştirilmesi amacıyla yıllardır hizmet veren Saniye
Rıza Kız Yetiştirme Yurdu, depreme dayanıksız
olduğu gerekçesiyle Ekim 2013te yıkıldı.
Yıkımdan sonra yerine yenisinin yapılacağı
söylenmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma
yapılmadı. Bu arsa Bursanın Kükürtlü gibi rantının
yüksek olduğu bir yerde bulunuyor, o yüzden de akıllara başka
başka sorular geliyor. Altı yıldır
yapmadığınız bu projeyi ne zaman yapacaksınız?
diye buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına soruyorum.
Konuyu takip eden Kükürtlü Muhtarımız Canan Akın Erdeme de
duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz...
10.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 15 Kasım Orta Doğu
Teknik Üniversitesinin kuruluşunun 64üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Türkiye ve Orta
Doğu ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak, fen
bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında eleman yetiştirmek üzere, 15
Kasım 1956 tarihinde Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü adıyla
eğitime başlamış, 27 Mayıs 1959 tarihinde 7307
sayılı Kanunla tüzel kişiliğine kavuşmuştur.
Türk yükseköğrenim sistemine birçok yenilik
getiren ve çağdaş eğitimin öncüsü olan ODTÜ, 1963
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi arkasında bulunan
barakalardan bugünkü yerleşkesine taşınmıştır. 41
lisans, 107 yüksek lisans ve 69 doktora programının yürütüldüğü
ODTÜ, bugüne kadar verdiği 120 binin üzerindeki nitelikli
mezunlarıyla ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelişmesine önemli
katkıda bulunmuş, dünya sıralamasında ilk 500e girmiş
seçkin ve saygın bir üniversitedir. Bu üniversiteyi kuranları ve
hizmet edenleri saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu...
11.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Tunceli ili Mazgirt ilçesi
Akpazar beldesine kayyum atanmasıyla gasbedilen belediye
sayısının 20ye yükseldiğine, kayyumların
gideceğine egemenliğin kayıtsız şartsız
halkın olacağına ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, hemen üst tarafınızda Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. yazıyor, bizim de tam
karşımızda ancak yaşadığımız dönem,
egemenliğin ayaklar altına alındığı bir dönemdir.
En son Tunceli Mazgirt Akpazar beldesine, yerel ismiyle Dersim Peri beldesine
de kayyum atanarak, gasbedilen belediye sayısı 20ye
yükselmiştir. Bu yapılan, seçimle alamadığınız,
halkın tercih etmediği iktidarınızı devletin gücünü
kullanarak yerelde iktidar yapmak ve halkın iradesini gasbetmektir. O
iller, ilçeler, beldeler halkındır. Kayyumlar gidecek, egemenlik
kayıtsız şartsız halkın olacaktır. Akpazarın
seçilmiş Belediye Eş Başkanları Orhan Çelebi ve Songül
Doğana buradan selamlarımızı ve dayanışma
duygularımızı iletiyor, kayyumları bir kez daha
lanetlediğimizi tekrar ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özyavuz...
12.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun, Şanlıurfa
ilinde 20. Zırhlı Tugay Komutanlığının
cephaneliğinde meydana gelen patlamada yaralanan askerlere Allahtan
şifa dilediğine, kapatılan hastanelerin personel, cihaz ve araç
bakımından güçlendirilerek yeniden hizmete açılmasının
vatandaşların mağduriyetini gidereceğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şanlıurfada dün tugayda yaşanan
patlamada yaralanan askerlerimize Allahtan şifalar diliyorum.
Şanlıurfa ilimizin nüfusu Suriyeli mülteci
kardeşlerimizle ve Barış Harekâtı için ilimize gelen
güvenlik güçlerimizle birlikte 3 milyona ulaşmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından temeli
atıldığı hâlde henüz inşaatı tamamlanamayan 1.700
yataklı şehir hastanesinin inşaatına bir türlü
başlanamamıştır. Şehir hastanesi açılacak diye
şehir merkezinde bulunan 4 hastanemiz şehir dışındaki
Osmanbey kampüsü ile Eyyübiye Devlet Hastanesine taşınınca
özellikle dar gelirli vatandaşlarımız zor durumda kalmaktadır.
Mevcut hastanelerimizde birçok branşta doktor ve personel eksiği
olması sebebiyle Şanlıurfalılar hâlen tedavi ve ameliyat
gibi hizmetleri alabilmek için başka şehirlere akın
etmektedirler. Kapatılan hastanelerin personel, cihaz ve araç
bakımından güçlendirilerek yeniden hizmete açılması
Şanlıurfalı vatandaşlarımızın
mağduriyetini ortadan kaldıracaktır.
Bu vesileyle, Sağlık
Bakanlığımızdan, çağrımıza kulak vermesini
ve talebimizin yerine getirilmesini rica ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
13.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, çiftçilerin kazanamadığına,
geçinemediğine ve borcu borçla kapattığına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, dün Komisyonda Tarım ve Orman
Bakanlığının bütçesini görüştük, Bakan tozpembe bir
tablo çizdi. Fakat hayatın gerçekleri öyle değil. Çiftçilerimiz borcu
borçla kapatıyor, kredisini ödeyemeyenler özel bankalara yöneliyor;
traktörünü, aracını, tarlasını ipotek ettirmek zorunda
kalıyor. Hangi köye gitsek aracından, traktöründen, tarlasından
olmuş çiftçilerle karşılaşıyoruz.
Tarım cenneti Mersinde çiftçilerimizin
ödeyemediği borçlar bir yılda 2 katına çıktı.
Çiftçilerimiz geçen sene 120 milyon liralık kredisini ödeyememişti,
bu sene 247 milyon liralık kredi takipte. Türkiye'nin
düşürüldüğü durum bu işte. Takipteki krediler bir senede 3,2
milyardan 4,8 milyara fırladı. Çiftçi kazanamıyor, geçinemiyor;
bırakın borçlarını ödemeyi, karnını
doyuramıyor.
Dün Sayın Bakan Cumhuriyet tarihinin
rekorlarını kırdık. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gültekin
14.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Türkiyenin 1 Ocak 2018 tarihinde
Uluslararası İlaç Denetim Birliği üyeliğine kabul
edilmesiyle ülkemizde üretilen ilaçların kalitesinin ve güvenliğinin
tescil edilip ilaçların dünya pazarına açılmasının
önündeki teknik engellerin ortadan kalktığına ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre, ülkemizin 2018 yılındaki ilaç
ihracatı bir önceki yıla oranla yüzde 32 artarak 1 milyar dolar sınırını
aşmış ve rekor kırarak 1 milyar 173 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir. En önemli stratejik hedeflerimizden biri olan yerli
ilaç harcamalarında ülkemiz önemli başarıya imza atmıştır.
Bu başarıya, ülkemizin üretim kapasitesinin ve AR-GE harcamalarının
artmasının yanında, 1 Ocak 2018 tarihinde Uluslararası
İlaç Denetim Birliği üyeliğine kabul edilmesinin de büyük
katkısı olmuştur. Bu üyelik sayesinde ülkemizde üretilen
ilaçların kalitesi ve güvenliği dünya genelinde tescillenmiş,
dünya pazarına açılmamızın önündeki teknik engeller büyük
ölçüde ortadan kalkmıştır. 2018de her 100 kutu ilaçtan 80i
ülkemizde üretilirken bugün bu sayı 83 kutuya
çıkmıştır. Değer bazında ise yüzde 46 olan yerli
ilaç oranımızı yüzde 48,5a yükseltmiş bulunmaktayız.
Bugün Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kara
15.-
Konya Milletvekili Esin Karanın, Devlet Tiyatrolarının
kuruluşunun 70inci yıl dönümü vesilesiyle 70 kadro açılmasını
Kültür ve Turizm Bakanından talep ettiğine, 14 Kasım Ahıska
Türklerinin sürgüne gönderilmesinin 75inci, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tiyatro, insanı insana, insanla, insanca
anlatma sanatıdır. Başbuğ Atatürkün dediği gibi
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş
demektir. Devlet Tiyatrolarımız 10 Haziran 2019 tarihinde 70inci
yılını kutladı. 500 kadrolu sanatçısı, 77
sahnesiyle 24 ilimizde bir yılda 6.200 oyuna perde açan Devlet
Tiyatroları sanatçılarımız imkânsızlıklara
rağmen dünyanın en yetenekli ve başarılı
oyuncularıdır.
Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın
Mehmet Nuri Ersoydan 70inci yılında Devlet Tiyatrolarına 70
kadro açmasını talep ediyorum.
14 Kasım 1944 Ahıska Türklerinin sürgüne
gönderilmesinin yıl dönümüdür. Ahıska Türklerini unutmadık,
unutmayacağız, unutturmayacağız.
15 Kasım 1983 tarihinde kurulan Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, buradan yavru vatandaki tüm Türk kardeşlerimize
selamlarımı iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
16.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, AK PARTİ hükûmetlerinin 3
Kasım 2002 tarihinden bugüne demokrasinin ve millî iradenin
güçlendirilmesi yanında ülkenin kalkınması ve büyümesi için
çalışmalarını sürdürdüğüne, öğrenim kredisi ve
bursu rakamlarının yeniden belirlendiğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
AK PARTİ hükûmetlerimiz, 3 Kasım 2002
tarihinden bugüne kadar, demokrasinin ve millî iradenin güçlendirilmesi
yanında, istiklal ve istikbal davamızın ayrılmaz bir
parçası olan kalkınma, büyüme, yatırım, refah mücadelesini
de asla ihmal etmeden çalışmalarını sürdürüyor.
Lisans öğrencilerimizin öğrenim kredisi
veya bursu 2002 yılında 45 lira iken bugün 500 liradır. 2020
Ocak ayı itibarıyla yüzde 10 artışla 550 lira olacak.
Öğrenim kredisi rakamları, ocak ayından itibaren, yüksek
lisansta 1.100 lira, doktora öğrencilerine 1.650 lira olarak uygulanacak.
Yeni öğrenim kredisi ve bursu
rakamlarının tüm öğrencilerimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
17.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, atama bekleyen engelli
öğretmenlerin tamamının atanması ile şimdiye kadar
yapılan atamalarda hiç kontenjan açılmayan bölümlerle ilgili
çalışma yapılması konularında Millî Eğitim
Bakanından hayırlı haber beklediklerine ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Engelli vatandaşlarımız
hayatları boyunca birçok zorlukla karşı karşıya
kalmaktalar, geçimlerini temin etmek için, diğer
vatandaşlarımıza kıyasla dezavantajlı durumda
bulunmaktadırlar. Bu atama döneminde, 2018 yılında sınava
girip iki yıldır atama bekleyen 1.200 engelli öğretmenin
tamamının atanması yüce devletimiz açısından zor
olmasa gerektir. 1.200 engelli öğretmen bu atama müjdesinin verilmesini
bekliyor. Öğretmenlerimizi sevindirelim, onların bir an önce hayata
katılmasını sağlayalım.
Ayrıca, şimdiye kadar yapılan
atamalarda hiç kontenjan açılmayan ulaştırma hizmetleri, Rus
dili, makine ve metal gibi bölümlerle ilgili de çalışma
yapılmalı ve adil bir atama yöntemi izlenmelidir. Hükûmetimizden ve
hassaten Millî Eğitim Bakanımızdan hayırlı haber bekliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yurdunuseven
18.-
Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününde 81 ilde eş zamanlı
gerçekleştirilen 11 milyon fidan dikimi kampanyasının Çorum
ilinde bir saatte 303.150 fidan dikilerek rekorla
taçlandırıldığına ilişkin açıklaması
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın himayelerinde Geleceğe Nefes temasıyla
Türkiye'nin 2.023 noktasında gerçekleşen 11 milyon fidan dikimi
rekorla taçlandı. Çorumda bir saatte 303.150 fidan dikimi dünya rekoru
kırarak Guinness Rekorlar Kitabına geçti. Kampanyaya gösterilen
büyük ilgi dolayısıyla, 11 Kasım günü, çıkarılan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla, gelecek yıllarda da
Millî Ağaçlandırma Günü olarak kutlanacaktır. Dünya genelinde
orman varlığı azalırken AK PARTİ hükûmetleri olarak
ağaçlandırma konusunda yaptığımız
çalışmalarla son on yedi yılda 4,5 milyar fidanı toprakla
buluşturup Hindistandan ve Çinden sonra dünyada orman
varlığını artıran 3üncü ülke olarak tarihe geçtik. Bu
konuda gerçekten büyük bir atılım gerçekleştiren, başta
Cumhurbaşkanım, Genel Başkanım Recep Tayyip Erdoğana,
Orman ve Su İşleri Bakanım Veysel Eroğluna ve tüm Orman
teşkilatına teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhanın yerine
Sayın Sümer
19.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Mustafa Balbayın Bitmeyen Deniz
Gezmiş adlı kitabının Meclis yerleşkesine
alınmasının nasıl bir güvenlik zafiyeti
doğurduğunu ve kitabın yazarı 24üncü Dönem İzmir Milletvekili
Mustafa Balbayın da mı Meclise girmesinin
yasaklanacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Baskıcı ve yasakçı zihniyet öyle bir
hâl aldı ki artık milletvekillerinin kaleme aldığı,
her yerde satılan kitapların Meclise girmesi bile engellenir hâle
geldi. Dün, birkaç milletvekilimizi ziyarete gelen bir avukat
arkadaşımızın çantasından önceki dönem
milletvekillerimizden gazeteci Mustafa Balbayın Bitmeyen Deniz
Gezmiş adlı kitabı çıkıyor. Ziyaretçimizin
anlatımına göre, güvenlik görevlileri kitabı bir süre
inceliyorlar ve sonra bu kitapla Meclise girilemeyeceğini söylüyorlar.
Bunda nasıl bir sakınca olduğunu soran avukata ise Güvenlik
gerekçesiyle bu tür siyasi kitaplara izin vermeyeceğiz. diyorlar. Ben
soruyorum: Sayın Balbayın kitabının Meclis
yerleşkesine alınması nasıl bir güvenlik zafiyeti
doğuruyor? Bakın, kitap şu an Genel Kurulda ve benim elimde,
nasıl bir güvenlik eksiğine neden oldu? Kitabın yazarı eski
milletvekilimiz Mustafa Balbayın da mı Meclise girmesini
yasaklayacaksınız?
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
20.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Grup Yorumun, Mustafa
Koçak ve Mesut Şerifoğlunun sürdürdüğü açlık grevleri
konusunda Adalet Bakanlığı ile Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğünden açıklama beklediğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cezaevlerinde dört aydır süren 3 ayrı
grubun açlık grevi var ve Adalet Bakanlığı Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bu konuda dört aydır tek bir
açıklama yapmıyor. Birincisi, Grup Yorum; 5 üyesiyle dört aydır
açlık grevinde, İdil Kültür Merkezinin basılmaması, konser
yasaklarının kaldırılması, üyelerin terör listesinden
çıkarılması ve tutuklu üyelerinin tahliye edilmesini istiyor.
İkincisi, Mustafa Koçak; Savcı Selim Kiraz davasının
kurbanı seçildi. Üçüncüsü, Mesut Şerifoğlu, Siverek Cezaevinde,
Kaymakam Safitürk davasında müebbet hapse mahkûm edilen ve adil olmayan
bir yargılama sonucunda açlık grevinde olan bir kişi. Bu
kişiler B1 vitaminlerini alamıyorlar. Grup Yorumun mahkemesi 20
Kasımda, adil bir yargılanma diliyorum ve açlık grevleri
konusunda Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğünden açıklama bekliyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
21.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, işleri durma noktasına
gelen esnafın mağduriyetine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, Kayseriden bir esnaf kardeşim aradı.
Sigorta prim borcu nedeniyle banka hesabına e-haciz işlemi uygulandığını
belirterek şunları söyledi: Borcumuzu
yapılandıracaktık, sistem arızası yüzünden
yapılandıramadık. Sonrasında, SGK, borcumuz nedeniyle
arabama haciz koydu. Sağlık olsun dedik. İşimize gücümüze
bakıyorduk ki bankadaki 3-5 kuruşumuza da e-haciz uygulandığını
gördük. Benim gibi binlerce kişi mağdur. Zaten, işlerimiz durma
noktasında, perişanız, açız. Toptancıya ödemem var,
ödeyemiyorum. Yeni mal alıp işlerimi zar zor da olsa sürdüreyim
diyorum, ona da izin vermiyorlar. Ne yapalım? Yanımızdaki
insanların işine son verip biz de mi iş arayalım? diye
soruyor. Ben de buradan yandaşa kuzu, vatandaşa kurt olan Hükûmet
yetkililerine sesleniyorum. Yandaşın katrilyonluk vergi borcunu
sıfırlayıp servetine servet katmak yerine biraz da
vatandaşı düşünün.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ceylan
22.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, 21 Ocak 2019 tarihinde Kerç
Boğazında çıkan yangında Türk mürettebattan 4ünün
yaşamını yitirdiğine, 4ünün ise kayıp olduğuna,
Türk denizcilerinin ailelerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
21 Ocak 2019da Kerç Boğazında Maestro ve Candy isimli 2
tankerde çıkan yangında 4 Türk, 12 Hintli denizci
yaşamını yitirmişti, hâlen 4 Türk denizci de
kayıptır. Olay, bir iş kazasından ziyade iş cinayeti
niteliğindedir. Verdiğim soru önergesine Ulaştırma
Bakanlığının cevabında, vefat edenlerin Türk
olması sebebiyle devletimizin birinci dereceden ilgili devlet
olmasına rağmen, gemilerin yabancı bayraklı olmasından
ötürü gerekli denetimlerinin yapılamadığı
belirtilmişti. İlgili şirketi suçlayan aileler, şirket
yükümlülüklerini yerine getirmediği için Maestro ve ardından Candy
için haciz kararı aldırmışlardı. Ailelerin
aldırdığı karara karşı, hacizlerin
kaldırılması için karşı dava
açıldığını öğrenmiş bulunmaktayım.
Vefat edenlerin ve kayıp 8 Türk denizcinin geride
bıraktığı aileleri ve yetim çocukları için konunun
takipçisi olacağız. Adaletin yerini bulacağına inanmak
istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Dursun Ataş
23.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Kilis halkının göç
etmeye mahkûm edildiğine, AKP Hükûmetinin Kilis ilinin sorunlarına
müdahale etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Suriyeden atılan roketlerden dolayı
Kiliste ilan edilen mücbir sebep altı ay önce sona ermiştir.
Halkın biriken BAĞ-KUR, SGK ve vergi borçları silinmeyip 24
taksite bölünerek ödenmeye başlanmıştır. Kilis 90 bin nüfusuyla
132 bin Suriyeliye bakmakta, bu nedenle kiralık ev, çalışacak
iş dahi bulunmamaktadır. Biriken bu borç ve Suriyelilerin
varlığından kaynaklı işsizlik Kilis halkını
perişan etmiştir. Mevcut Suma Fabrikasının özelleştirilmesiyle
bağcılık sektörü, Öncüpınar Sınır
Kapısının kapatılmasıyla da ticaret bitmiştir.
Suriyelilerle karma eğitim nedeniyle eğitimde son sıralara
gerileyen Kilis, boşanma oranında da Türkiye ortalamasının
çok çok üzerindedir. Son iki yılda ticaret odasına kayıt
yaptıran şirketlerin yüzde 80i Suriyelilere aittir. Kısaca,
Kilis ili gözden çıkarılmış, halk göç etmeye mahkûm
edilmiştir. Artık AKP Hükûmetinin, Kilisi yok saymayı
bırakıp acilen Kilisin sorunlarına müdahale etmesi
gerekmektedir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Aycan...
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Kahramanmaraş ilinde
kaçıp giden müteahhitlerin vatandaşları zor durumda
bıraktığına ve yarım kalan evlerini kendi
imkânlarıyla bitirmek isteyen vatandaşlara izin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, son üç yıldır şehrim Kahramanmaraşta ve tüm
Türkiyede vatandaş, kaçıp giden müteahhitlerden, yarım kalan
inşaatlardan dolayı perişandır. Kentsel dönüşüm de
dâhil, başlanmış inşaatlar bitmemiştir; vatandaş,
arsasından, evinden ve parasında olmuştur. Türkiyede en kolay iş
müteahhit olmaktır. Her kişi müteahhidim diye piyasaya
çıkmakta, vatandaştan para toplamaktadır hatta kamu
inşaatı almaktadır. Bitmeyen inşaatlar veya depreme
dayanıksız binalar, sözde müteahhitlerin oluşturduğu
facialardır. Müteahhitlikle ilgili bir düzenleme
yapılmalıdır; iş bitirme şartı aranmalı,
işi bitirmeden ikinci işe başlamasına izin verilmemelidir.
Bazı vatandaşlar yarım kalan evlerini
kendi imkânlarıyla bitirmek istemektedir, bunlara da izin verilmesini rica
ediyoruz.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Beko...
25.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, Türkiyenin lider traktör
üreticilerinden Uzel Traktör Fabrikasının iflas etmesiyle işsiz
kalan işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık 1.200
işçinin çalışmakta olduğu Türkiyenin lider traktör
üreticilerinden olan İstanbuldaki Uzel Traktör Fabrikası, aile içi
gibi görünen bir miras paylaşımı kavgasından sonra iflas
ettirilmiştir. Bu sürecin sonunda 1.200 işçi işsiz
kalmıştır. Bu işçilerin son beş aylık ücretleri,
kıdem tazminatları ve ihbarları ise ödenmemiştir. 1.200
işçi 90 milyon lirayı bulan yasal haklarını hâlâ
alamadı, hâlâ iflas masasında hak arıyorlar. 2008
yılında batan, 2013 yılında iflas kararı verilen
şirketin 2019 yılına kadar satılamayan arsası hâlen
durmaktadır fakat içerisindeki paha biçilemeyen makineler talan
edilmiştir. Bu konunun acilen çözüme kavuşturulması, işçilerin
hakları olan ücretlerinin ve tazminatlarının ödenmesi için
gerekli adımların atılması için konuyu Türkiye Büyük Millet
Meclisi kürsüsünden bir kez daha dile getirmek istedim.
İşçilerimizi yalnız
bırakmayalım.
BAŞKAN Sayın Köksal...
26.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar ili Şuhut
ilçesi Balçıkhisar köyü ile Dinar ilçesi Göçerli köyünde büyükbaş
hayvanlarda kuduz hastalığı tespit edildiğine,
Karayollarında çalışan taşeron işçilerin
maaşlarının düzenli ödenmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesine
bağlı Balçıkhisar köyü ile Dinar ilçesine bağlı
Göçerli köyünde büyükbaş hayvanlarda kuduz hastalığı tespit
edildi. Köylüler, kuduz yüzünden telef olan hayvanlarının
zararının giderilmesini ve özellikle sokaklarda
başıboş dolaşan köpeklerle ilgili gerekli muayene ve
tedbirlerin bir an önce uygulanmasını istiyorlar.
Geçtiğimiz hafta, üç aydır
maaşları ödenmeyen Karayolları taşeron işçilerinin
mağduriyetini dile getirip yetkililere çağrıda bulunmuştum.
Yapmış olduğumuz görüşmeler ve çağrı neticesinde,
dün taşeron işçilerin maaşlarının ödendiği
bilgisine ulaştık. Bundan sonra taşeron işçilerin
maaşlarının düzenli bir şekilde, aksatılmadan
emeklerinin, alın terlerinin ödenmesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Bak
27.-
Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, 2020 Avrupa Futbol
Şampiyonası elemelerinde İzlandayla mücadele edecek olan A
Millî Futbol Takımımıza başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri H
Grubunda, 19 puanla son dünya şampiyonu Fransanın önünde lider
durumda bulunan A Millî Futbol Takımımıza bugün
İstanbulda saat 20.00de oynayacağı İzlanda maçında
başarılar diliyorum.
Millî Takımımız geçtiğimiz
haftalarda lig grubunda oynadığı maçlarda çok önemli
başarılar elde etti. Kendilerine 2020 Avrupa Futbol
Şampiyonası yolunda başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erel
28.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 14 Kasım Ahıska Türklerinin
sürgün edilişinin 75inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Çok teşekkür ediyorum.
Bundan yetmiş beş yıl önce bugün,
dönemin Sovyet Lideri Türk düşmanı Stalinin kararıyla 86 bin
Türk iki saat içinde evlerinden, yurtlarından koparılıp üstü
açık hayvan vagonlarına istiflenerek dondurucu soğukta iki ay
süren acı, ızdırap, elem dolu yolculuklarla Özbekistana,
Kazakistana ve Kırgızistana sürülmüşlerdir. Yolculuk boyunca
açlıktan, hastalıktan ve soğuktan 20 bine yakın Ahıska
Türkü hayatını kaybetmiştir. Ölenleri tren raylarının
yanındaki derelere atmışlardır. Açlık, salgın ve
bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı
daha Orta Asyanın çeşitli bölgelerinde hayatını
kaybetmiştir. Bugün, bu kasten yapılmış ölümcül sürgünün
75inci yıl dönümü, tarihe gömülmüş, gerekli önem verilmemiş,
sahiplenilmemiş kayıp bir tarihin 75inci yılı;
unutmadık, unutturmayacağız. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çepni
29.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Grup Yorum üyelerinin açlık grevi
eylemlerini sürdürdüğüne ve halkın sanatçılarına yönelik
saldırıların son bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Halkın sanatçıları Grup Yorum üyeleri
dört ayı aşkın süredir, süresiz, dönüşümsüz açlık
grevindeler. Grup Yorum üyeleri, sıkça tanık olduğumuz gizli
tanık ifadeleriyle tutuklandılar. 2015 yılından itibaren
neredeyse tüm konserleri yasaklanmış, İdil Kültür Merkezi ise
sürekli baskınlarla çalışamaz hâle getirilmiştir. Grup
Yorum üyelerinin talepleri şunlardır: Konser
yasaklamalarının kaldırılması, üyelerinin terör
listelerinden çıkartılması, tutuklu üyelerinin serbest
bırakılması. Grup Yorum, hayatı boyunca iktidarların
değil, halkın sesi olmuştur, sanat grubudur. Talepler
karşılanmalı, halkın sanatçılarına dönük
saldırılar son bulmalıdır.
Grup Yoruma özgürlük diyoruz. Türküler susmaz,
halaylar sürer.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi de Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk olarak, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Dervişoğlu, buyurun.
30.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 14 Kasım
Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 75inci yıl dönümü ile 15
Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun
36ncı yıl dönümüne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın ABD Başkanı Trumpın resmî davetlisi olarak
gerçekleştirdiği ziyarette vuku bulan olaylar ile ağır
hakaretler içeren mektubu ABD Başkanı Donald Trumpa takdim etmesine
ve Patriot füzelerine ilişkin basın açıklamasına,
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenerin
Göreceksiniz, S-400leri alacaklar ama kullanamayacaklar. ifadesinde
haklı çıktığına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Stalinli Sovyetler Birliği tarafından 14
Kasım 1944te Gürcistanın Ahıska Bölgesinde yaşayan on
binlerce Ahıska Türkü sürgün edilmiştir. Trenlere bindirilip
vagonlarda günlerce yolculuk eden Ahıska Türkleri, Orta Asyanın dört
bir tarafına dağıtılmışlardır. Yolculuk
sırasında 17 bin Ahıska Türkü açlık, soğuk ve
hastalık nedeniyle hayatını kaybetmiştir; kalanlar ise çok
ağır şartlarda hayatlarını idame ettirmek durumunda
kalmışlardır. Göçün ardından, açlık ve çeşitli
hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı da zorunlu göç
ettirildikleri yerde yaşamını yitirmiştir. Sürgünün 75inci
yılında, hayatlarını kaybeden Ahıskalı
soydaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum,
mekânları cennet, ruhları şad olsun.
Ayrıca, yarın Genel Kurulumuz
olmadığı için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetimizin
1983te bağımsızlığını ilan ettiği günü
de kutluyorum, gurur ve coşkuyla Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin cumhuriyet bayramını şimdiden tebrik ediyorum.
15 Kasım, Kıbrıs Türk
halkının verdiği millî mücadelenin bir devlet olarak
taçlandırıldığı gündür. Kıbrıs
Adasında, yaklaşık yüz yıla yakın bir süredir, adada
kalan Kıbrıslı Türkler varlıklarını sürdürebilme
adına mücadele vermişlerdir. Nihayetinde, 15 Kasım 1983te ise
yeni bir Türk devleti kurulmuştur. Büyük mücadele günleri içerisinde
kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere tüm
emeği geçenleri ve kanı pahasına şehit olarak
Kıbrıs topraklarını vatan yapan kahraman Türk askerini
rahmetle, minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Cumhurbaşkanı -biliyorsunuz- Amerika
Birleşik Devletlerini ziyaret etmişlerdir.
Cumhurbaşkanımız, yapmış olduğu bu ziyarette,
kendisine ağır hakaretler içeren mektubu da dün Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı Trumpa takdim ettiğini
açıklamıştır. Trump, mektupları bize, bilindiği
gibi, takdim etmemiş, dayatmıştı. Ayrıca, burada
takdim sözü özellikle seçilmiş gibi görülüyor. Henüz yola çıkmadan
da mektubun takdim edileceği resmî ağızlardan 2 kez
açıklanmıştı. Herkes iyi bilsin ki Amerika Birleşik
Devletleri, Türkiyenin ita amiri değildir. Türk tarihinin daha önce
görmediği bir üslupla yazılan, hakaret dolu mektuba
cevabımız bu kadar yumuşak bir düzeyde kalmamalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Mektuba gerekli cevap anında yazılı olarak
verilmeli ya da tepki amaçlı olarak Amerika Birleşik Devletleri
ziyareti iptal edilmeliydi. Mektubu takdim ettim. deyip geçmek, size,
dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
makamına yapılan hakaretleri halının altına süpürmek
anlamını taşıyor. Mütekabiliyet aramak her Türkün de
Türkiye Büyük Millet Meclisinin de hakkıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı dünkü ABD
ziyaretinde yaptığı basın açıklamasında, uygun
olduğu takdirde, gerekirse Patriot füzelerini de alabileceğini ifade
etmiştir. S-400 ile Patriot aynı amaç doğrultusunda
kullanılan savunma sistemleridir. Hem S-400 hem Patriot almak, olsa olsa
tam da Hükûmetin plansız dış politikasına
yakışacak bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerimizi bağlayalım
Sayın Dervişoğlu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım,
hoşgörünüz için.
BAŞKAN Rica ederim.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Getireceği milyarlarca dolar zarar bir yana, Türkiyenin
dış dünyadaki itibarı da bir kez daha zedelenmiştir. S-400
tartışmalarının en başından itibaren, Sayın
Cumhurbaşkanına taviz vermemesi ve dik durması konusunda
arkasında bulunacağımızı ifade etmiştik fakat
maalesef, Sayın Cumhurbaşkanımız bunu yapamadı.
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi
aylar öncesinden Göreceksiniz, S-400leri alacaklar ama kullanamayacaklar.
demişti, ne yazık ki bir kez daha haklı çıktı.
Cumhurbaşkanının ABD ziyaretiyle
ilgili üzerinde konuşulacak çok sayıda konu vardır; kamuoyunun
merak ettiği birçok soru cevapsız kalmıştır. Teröriste
general deyip kendisiyle de aynı şekilde görüştüğünü
söyleyen Trump, Cumhurbaşkanı ile bir caninin statüsünü neredeyse
eşitlemiştir; bu, kabul edebileceğimiz bir rezalet
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir kez açıyoruz mikrofonu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bir başka ilginç durum, ABDli senatörlerin Sayın
Erdoğanla karşılıklı olarak kurduğu
soru-cevaplı fakat sorguya benzer diyalogdu. ABDli senatörlere gösterilen
hoşgörüyü Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapan milletvekillerimiz
için de bekliyoruz. Diler ve umarım ki bizlerle de
karşılıklı, soru-cevaplı ve Türkiyenin temel
meseleleriyle ilgili bir diyalog zemini oluşturmayı düşünürler.
Ayrıca, bir hususu daha hatırlatmak
isterim: Türkiyede yargının
bağımsızlığı zaten tartışma konusudur;
geride bıraktığımız zaman içinde bir rahip krizi
yaşanmış ve adalet gölgelenmişti. Şimdi, FETÖ
elebaşının iadesini istediğimiz yerde, bir FETÖ
sanığının yani Serkan Gölgenin tahliyesi için Sayın
Erdoğana teşekkür edilmiştir. Bir müttefik ülkeye hediye olarak
Kütahya çinisi götürmenizi anlarım fakat hediye paketine FETÖ
sanığı konulmasını ve bunun için takdir ve teveccühe
mazhar olmayı anlayabilmemiz ve kabul edebilmemiz mümkün değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Dervişoğlu.
Sayın Akçay, buyurun.
31.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, vefat eden Gaziantep Milletvekili Ali
Muhittin Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet
dilediklerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın ABD
Başkanı Donald Trumpın resmî davetlisi olarak
gerçekleştirdiği ziyarete ve görüşmelere, ABDnin terör örgütü
PKK/YPGye destek vermeye devam etmesi hâlinde Türkiyenin hak bildiği
yolda ilerleyeceğine, FETÖyle mücadelenin Türk-Amerikan
ilişkilerinin hassas konularından olduğuna, Türkiyenin
dostluğunun değerli düşmanlığının ise
tehlikeli olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Ali Muhittin
Taşdoğanın muhterem babası İbrahim
Taşdoğanın vefatını üzüntüyle öğrendik. Merhuma
Cenab-ı Allahtan rahmet, başta Milletvekilimiz Sayın Ali
Muhittin Taşdoğan olmak üzere kederli ailesine ve
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyoruz.
Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
ABD Başkanı Trumpın resmî davetlisi olarak dün
gerçekleştirdiği ziyaret ve görüşmeler, sadece Türkiye-ABD
ilişkilerinin geleceği için değil, Türkiye'nin terörle mücadele
ve sınır ötesi harekâtlardaki haklı ve meşru pozisyonunun
tüm dünyaya tekrar ilan edilmesi için önemli bir süreç olmuştur. Son
örneğini Barış Pınarı Harekâtında
gördüğümüz üzere, Türkiye'nin sahadaki etkin ve kararlı duruşu
masadaki gücünü de artırmıştır. Diplomaside de Türkiye
inisiyatif sahibi bir ülkedir. Görüşmenin neticesinde yapılan
açıklamalar, ABD Senatosunda sözde Ermeni tasarısının
oylanmasının durdurulması gibi adımlar olumlu
gelişmelere işaret etse de bu görüşmelere ve sonrasında
yaşanacak gelişmelere temkinli yaklaşmamız tabiidir. Bu görüşmenin
kamuoyuna yansıyan konu başlıklarının sayısı
dahi Türkiye ile ABD arasındaki önemli krizlere işaret etmektedir.
Bunların içinde en öncelikli konu olarak terörle mücadele ve Türkiye'nin
terör saldırılarına karşı güvenliğin tesisi
meselesinde ABD tarafından hep arkadan vurulduğunu asla
unutmamalıyız. Tüm uyarılarımıza rağmen
sınırlarımızın birkaç kilometre ilerisindeki terör
örgütüne on binlerce tır dolusu silah ve mühimmat veren ABDnin,
müttefiklik hukukunu tamir edip etmeyeceğini takip edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Masada Türkiye'nin istekleri
kabul edilse dahi bunun sahadaki yansımalarını da takip
edeceğiz çünkü Barış Pınarı Harekâtı bölgesine
ilişkin ABD taahhütlerinin yeterince yerine getirilmediği dahi bugün
tüm dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir. Türkiye açısından
Sayın Cumhurbaşkanının bu ziyaretinin en önemli sonucu,
Türkiyenin hukuki, haklı ve meşru tezlerinin özellikle terörle
mücadele ve sınır ötesi harekâtlara ilişkin görüşlerimizin
tüm dünyaya tekraren ilanı açısından diplomasi
kanalını da açık tuttuğumuzun gösterilmesidir. Türkiyenin
kararlılığı bir kez daha en iyi şekilde
vurgulanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sadece dünkü görüşmeyi
değil, daha önceki mutabakatları da dâhil ederek söylüyorum ki
eğer masadaki sözler yerine getirilirse mesele yoktur; yok, eğer ABD
terör örgütü PKK/YPGyi muhafaza ve desteğe devam ederse bilinsin ki
Türkiye hak bildiği yolda devam edecektir.
Sayın Genel Başkanımızın
dünkü açıklamasında vurguladığı gibi, Türkiyenin
dostluğu değerli, düşmanlığı ise tehlikelidir;
tüm dünya bunu böyle bilsin. Bu nedenle geri adım atmayacağız,
tezlerimizi ve haklılığımızı hem sahada hem
masada kararlılıkla göstermeye devam edeceğiz.
Ayrıca, sadece PKK/PYD değil, FETÖyle
mücadele de Türk-Amerikan ilişkilerinin hassas konularından biridir.
Türkiyenin anayasal düzenini bir darbe girişimiyle hedef alan, 251
insanımızı şehit eden, 2.193 vatandaşımızı
yaralayan bu terör örgütünün elebaşı ve birçok mensubu hâlâ ABDdedir
ve faaliyet göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) FETÖ
elebaşının ABDde keyif sürdüğü çiftliğinden
çıkarılıp Türkiyeye teslim edilmesi için bugüne kadar
gönderilen dosyaların gereğinin de bir an önce yerine getirilmesi
gerekmektedir. Bekleyip göreceğiz, neticeye bakacağız, oyalama
ve savsaklamaya asla itibar etmeyeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akçay.
Sayın Oluç
32.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, polisin HDP Antep il ve
Şahinbey, Şehitkamil ilçe örgütlerine düzenlediği baskında
57 kişiyi gözaltına aldığına ve bu olayın
demokratik siyasete ağır bir saldırı olduğuna, Rabia
Naz Vatanın şüpheli ölümünün aydınlatılması için
hukuk mücadelesini sürdüren baba Şaban Vatan ile basın emekçileri
Canan Coşkun ve Kazım Kızılın gözaltına
alınmasının kabul edilemez olduğuna, 15 Kasım Dünya
Hapisteki Yazarlar Gününe, Maliye Bakanlığının ekonomi
aleyhine algı oluşturmaya çalışanlara karşı
hukuki süreç başlatacağına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan IŞİDli
sayısına yönelik ifadelerinin hangisinin doğru olduğunu
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bugün Antep il ve
Şahinbey, Şehitkamil ilçe örgütlerimize polis baskını
düzenlendi. İl Eş Başkanlarımız Müslüm
Kılıç, Sultan Bayındır, eski dönem il eş başkanlarımız,
ayrıca Şahinbey İlçe Eş Başkanımız Mehmet
Özkan, parti yöneticilerimiz ve parti meclisi üyelerimiz de dâhil olmak üzere
57 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.
Partimizde ücretli çalışan çaycı, hatta bir dönem önceki
çaycı da gözaltına alındı ve sabah saatlerinden bu yana il
ve ilçe binalarında aramalar yapılmaya devam ediliyor. Şimdi, bu
çok ağır, Antepte demokratik siyasete karşı çok
ağır bir saldırı. İktidar, bir kez daha yargı
eliyle siyaset yapmayı seçmiş görünüyor. Şimdi, bu insanlar
davet edilse -üyelerimiz, yöneticilerimiz- bir ifade almak için, kendileri
giderler, zaten her gün il ve ilçe binalarımızda bulunan
yöneticilerimizdir. Bu durumu kınıyoruz, protesto ediyoruz ve
gözaltındaki il, ilçe yöneticilerimizin, parti meclisi üyelerimizin derhâl
serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kongre
çalışmamız engelleniyor. Yargı, Antepte yapılan il
kongresi çalışmasını engelliyor yani bir siyasi partinin
faaliyetini engelleyen bir savcıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, sayın vekiller, biliyorsunuz, uzun
tartışmalar yaptık ve burada Rabia Nazla ilgili bir ortak
Araştırma Komisyonu kurduk, iyi de oldu ve Komisyon da
çalışmaya başladı. Şimdi, kızı Rabia Naz
Vatanın şüpheli ölümünün aydınlatılması için hukuk
mücadelesini sürdüren baba Şaban Vatan gözaltına alındı bu
Komisyon çalışmaya başladıktan sonra. Daha birkaç gün önce
kızının otopsi görüntülerini izlemek zorunda
bırakıldı baba Şaban Vatan. Yani ülkedeki adaletin
geldiği noktanın çok ilginç bir kanıtı daha karşımızda
duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Şimdi, bu da yetmedi, Rabia Nazın
şüpheli ölümünü araştırmak için kurulan Komisyonun
çalışmalarını takip eden gazeteciler de gözaltına
alındı; Canan Coşkun ve belgeselci Kazım Kızıl
Giresunda gözaltına alındılar. Şimdi, bir cinayet
iddiasını incelemek için olay yerine giden gazeteciler nasıl bir
suç işlemiş olabilir ki gözaltına alınıyorlar?
Akıl alır gibi değil. Yani delilleri mi yok etmişler? Yok
ama savcı belli ki bir şeyleri gizlemeye çalışıyor.
Yani bu Rabia Naz meselesinin başından beri bu durumla
karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu adalet
anlayışı kabul edilemez, gözaltına alınan gazeteciler
de, baba Şaban Vatan da bir an evvel serbest
bırakılmalıdır. Yargıda tuzun koktuğunun bir
başka örneğidir Giresundaki savcının bu
yaptıkları. Gazetecilik yapmak suç değildir. Bunu hâlâ
anlayamadı bazı savcılar.
Şimdi gazetecilik deyince, yarın
biliyorsunuz 15 Kasım sayın vekiller.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) 15 Kasım,
Uluslararası Yazarlar Birliğinin Dünya Hapisteki Yazarlar Günü ilan
ettiği bir gündür ve Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) bu
yıl da Dünya Hapisteki Yazarlar Günü kapsamında -her yıl
olduğu gibi- bir açıklama yayınladı. İlginçtir, bu
açıklamanın birçok yerinde Türkiyeden yazar ve gazeteci
hapishanesi olarak söz ediliyor. Bu konuda Çin, Rusya, bazı Afrika ve
Latin Amerika ülkeleriyle Türkiyenin yarışmakta olduğu
vurgulanıyor. Hani neden acaba diye biz de düşündük. Biraz evvel
Giresunla ilgili söylediklerim de bununla çok kolay bağlantı
kurulacak bir konudur. Türkiyede, biliyorsunuz, hâlihazırda 115ten fazla
gazeteci cezaevindedir. Yazarlara ilişkin bir istatistiki durum yoktur.
Bir kez daha söyleyelim: Gazetecilerin hepsi serbest
bırakılmalıdır. Gazetecilik yapmak suç değildir ama
öyle bir iktidar anlayışıyla karşı
karşıyayız ki değinmek istediğim bir başka konu
var, o da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerimizi toparlayalım
Sayın Oluç.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanımız var; o da
ekonomide eleştirileri ve eleştirenleri susturursak ekonomiyi ne
güzel yönetiriz anlayışına sahip ve eleştiri yapanların,
haber verenlerin, yorum yapanların bu konuda
cezalandırılmasıyla ilgili çeşitli çalışmalar
içine girdiği söyleniyor. Daha yakın zamanda, haziran ayında en
son bir ekonomi yayın ajansının 2 muhabiri hakkında dava
açılmıştı ve başka insanlar hakkında da
açıldı. Bir susturma zihniyeti aslında bu ve ekonomi yönetimi,
ekonomik krizi yönetemediği için, kifayetsizliğini örtmek için
düşman bulmaya çalışıyor şimdi. Yani bu da kabul
edilebilir bir şey değil. Fakat baktık, hani nereden örnek
almıştır acaba Hazine ve Maliye Bakanı Damat Bey bu
muhteşem fikri diye. Gördük ki 12 Eylül darbesini yapmış olan
Kenan Evren cuntası da zamanında olumsuz ekonomi haberlerini takip
altına almış, hatta intihar haberlerinin yayınlanmasını
da yasaklamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, bağlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bağlıyorum.
Yani örnek aldıkları yer de 12 Eylül
darbeci cuntası. İlginç oluyor tabii bunların hepsi.
Şimdi, ben, geçen hafta, bazı sayılar
vererek bir soru sormuştum ama ne yazık ki Adalet ve Kalkınma
Partisinden o konuda tatmin edici bir cevap alamadım, bugüne kadar da
alamadım.
Bir kez daha hatırlatmak istiyorum çünkü konu
güncellendiği için hatırlatmak istiyorum. Şimdi, birincisi,
Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan ziyareti öncesinde, Türkiyede
tutuklu olan IŞİDlilerle ilgili bir sayı verdi demiştik o
gün de; demişti ki: Hapishanelerimizde şu anda 1.149
IŞİDli militan var. Daha evvel, Macaristan ziyareti öncesinde yaptığı
bir açıklamada, 10 Ekim tarihindeki konuşmasında ise
cezaevindeki IŞİDli sayısı için 5.500 rakamını
vermişti. Dün Amerika Birleşik Devletlerinde yine bir açıklama
yaptı ve dedi ki: Türkiyede cezaevlerindeki IŞİDli sayısı
2.200.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, bağlıyoruz Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Soruyu tekrar
soruyorum: 3 ayrı açıklamada 3 ayrı sayı var cezaevlerinde
tutuklu ve hükümlü bulunan IŞİDlilerle ilgili. Bu konudaki
doğru rakam hangisidir? Bu yanlış bilgileri -çünkü 3 farklı
sayı açıklarsanız yanlış var demektir-
Cumhurbaşkanına kim vermektedir? Bunları öğrenmek
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peşin
beş dakika ver, kurtar Başkan.
BAŞKAN İstediğiniz kadar
konuşun Sayın Altay.
33.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Dışişleri
Bakanlığı sayfasında yer alan Ermeni din görevlisinin
öldürülmesine ilişkin bilgilendirmeye, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın ABD Başkanı Donald Trumpın resmî
davetlisi olarak gerçekleştirdiği ziyarete ve görüşmelere,
Amerika Birleşik Devletleri nezdinde Amerika-Türkiye ilişkilerinin
Amerika-Suudi Arabistan ilişkileriyle, Amerika-Körfez ülkeleriyle olan
ilişkilerle aynı tutulmasını Türkiyenin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ve milletin hak etmediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye'nin, dünyanın yakından
izlediği dünkü görüşmeye şuradan girizgâh yapmak istiyorum.
Bugün Dışişleri Bakanlığı sayfasında
şöyle bir değerlendirme var, bilgilendirme var: Suriye Ermeni
cemaatine mensup bir din görevlisinin, terör örgütü PYD/YPG/PKK denetimi
altındaki bölgede uğradığı menfur bir
saldırıda hayatını kaybettiği üzüntüyle öğrenilmiştir.
Bu terör eylemini en güçlü şekilde telin
ediyor, Suriye halkına başsağlığı diliyoruz.
Bölgede faaliyet gösteren ve Hristiyanlar dâhil tüm
Suriyelileri mütemadiyen hedef alan DEAŞ ve PYD/YPG/PKK terör örgütleri
olağan şüphelilerdir.
Suriyeden kaynaklanan her türlü terörle
kararlılıkla mücadele eden Türkiye, bu terör
saldırısının faillerinin bulunması için de
uluslararası toplumla birlikte hareket edecektir.
Şimdi niye bunu okudum? Üzüldük tabii, biz de
kınıyoruz ayrı- bir Ermeni din görevlisinin öldürülmesini
kınıyoruz. Şimdi olay şöyle: Bu, üç gün önce oldu fakat
Türk Dışişleri bunu görmedi. Ve dünkü görüşmeden sonra,
muhtemelen Amerikada Türk Dışişleri bu konuda
uyarıldı ve bugün apar topar bunu görmek zorunda kaldı. Görmek
zorunda kalırken de DAEŞin üstlendiği bir eylemi PYD-YPGye de
olağan şüpheli diye mal ederek gene farklı bir pencereden gördü.
Buradan iki şeye dikkat çekmek istiyorum: Yani
Amerika Birleşik Devletlerinin, bölgede yaşananlarla ilgili olarak
Dışişleri Bakanlığının internet sitesine
bile artık yön veriyor olması Türkiye adına utanç vericidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu, işin
birinci noktası.
İkinci noktası da şudur: Hâlâ
Dışişlerinin DAEŞe âdeta masum bir görüntü verme
gayretkeşliğini görmenin de utancını yaşıyorum.
Ben bu ülkenin milletvekiliyim.
Şimdi, buradan yola çıkarsak dünkü
görüşmede Türkiyenin gene belli ki epey kulağı çekilmiş.
İşte, bunun en güzel delili Dışişleri
Bakanlığının üç gün önce yaşanmış bir
olayı bugün sitesine koymasıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Trump ve Erdoğanın görüşmesinde -bizim gördüğümüz- iki
ülke arasındaki çoklu sorunların çözümüne yönelik adımlar
değil bir aile fotoğrafı verilmiştir. Taraflar
toplantılardan sonra yaptıkları basın
açıklamasında ortak bir gündeme ve aynı önceliklere sahip
olmadıklarını çok açık göstermişlerdir. Yani saatlerce
konuştuktan sonra basının karşısına geçiyorlar,
Sayın Erdoğan başka şeyler söylüyor, diyor ki: Benim
önceliklerim bunlar. Sayın Trump diyor ki: Benim önceliklerim bunlar.
Bunlar elimizde var. Meclis müsaade ederse hepsini okuruz. Milletvekillerimizin
de bilgisi vardır.
Ve Türkiye-ABD ilişkileri üzerindeki kara
bulutlar dağılmamıştır. Trumpın Türkiyede
tutuklu bulunan ve sonra serbest bırakılan Serkan Gölge için
Erdoğana teşekkür etmesi, Türkiyedeki yargının vahim
durumunu bütün dünyaya bir kez daha göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani şu
olmuştur Sayın Başkanım: Demokrasi, demokrasi
cumhuriyet, cumhuriyet diyoruz, kuvvetler ayrılığı
diyoruz
Yani Rahip Brunson kepazeliğinden sonra Trump, Erdoğana
ayrıca Serkan Gölge için bir sipariş vermiştir, şu anda
evinde gözetim altında bulunan Serkan Gölgeyi de tıpkı
Brunsonda olduğu gibi çok kısa bir sürede Oval Ofiste
karşılayacağını dünyaya ilan etmiştir. Bu da Türk
yargısı için bir utanç vesilesidir, utanç vesilesidir. Bir
ahlaklı, ettiği yemine sahip savcının, yargıcın
bu konuya adam gibi el atması ve yargıyı içine düştüğü
kepazelikten kurtarması lazım.
Ve Trump ABD-Türkiye ilişkilerinin ticari
boyutuna ve Türkiye'nin NATO ve Afganistandaki katkılarına dikkat
çekmiş, Erdoğan ise IŞİDle mücadele ettiğine
dünyayı inandırmaya çalışmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Erdoğan
IŞİDle mücadelede Türkiye'nin en güvenilir ortak olduğunu
söylerken, Trumpın böyle düşünmediği, YPGli Mazlum Kobaniye
ilişkin olumlu sözlerinden anlaşılmaktadır.
Sayın Akçay Bunu çok ciddi takip ettik.
Eğer ABD, PKK/PYD-YPGyle ilişkileri noktasında belli bir yola
gelmezse yüksek refleksimizi sürdüreceğiz. anlamında doğru bir
şey söyledi. Ama sanıyorum Sayın Akçayın gözünden şu
kaçtı: Dün Trump, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile Mazlum
Kobani kod adlı Şahini neydi, unuttum adını da-
eşitledi Sayın Akçay. Erdoğana dedi ki: Seninle
görüştüğüm gibi Mazlum Kobaniyle de görüşüyorum,
görüşürüm. Trump, Mazlum Kobani ile Recep Tayyip Erdoğanı
aynı noktaya, aynı düzleme koydu. Bunu da Genel Kurulun bilgisine
sunalım.
Ayrıca Halkbank davası, CAATSA
yaptırımları, Senatodaki yaptırım
tasarıları, S-400ler, F-35ler, teröristbaşı Gülenin
iadesi ve PYDyle ilişkiler konularında -bir uzlaşma olduğuna,
bir mutabakat olduğuna dair- diğer partileri kastetmiyorum, AK
PARTİden bir değerli milletvekilimiz bu saydığım
konularda Bir uzlaşma oldu. diyebilir mi? Diyemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Beş dakika doldu ama bir dakika
daha söz veriyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Dolmadı
efendim, üç dakika oldu.
İkisinin gündemi de çok ayrıydı ve
Trump, Erdoğanın basın açıklamasından sonra Beyaz
Sarayın sayfasında yayımlanan yazılı açıklamada
Türkiyenin satın aldığı S-400 savunma sistemleri
meselesinin çözümünün iki ülke arasındaki ilişkilerin ilerletilmesinde
yaşamsal olduğunu söylemek suretiyle dedi ki: S-400 meselesi
aşılmadan hiçbir sorun giderilmeyecek. Şimdi, ben buradan
yapıcı olarak söylüyorum: S-400de Amerikanın istediğini
yaparsanız Rusyaya ne diyeceksiniz? Rusya, kuşkunuz olmasın,
İdlib kartını açacak ve SDG ile Suriye merkezî yönetimini
yakınlaştıracak. Hayır, S-400 konusunda Trumpı
dinlemezseniz, Amerikayla bu konuda ters düşerseniz bu seyahat boşu
boşuna yapılmıştır, bunca para da boşuna
harcanmıştır, Amerikayla daha yaşamsal sorunlar yaşamaya
devam edeceğiz.
Son cümle: Yani Türkiye, bu
sıkışmışlık hâlinden bir an önce
kurtulmalıdır. Benim gördüğüm şudur: Hiç kusura
bakmayın, Amerika Birleşik Devletleri nezdinde Amerika-Türkiye
ilişkileri, Amerika-Suudi Arabistan ilişkileriyle, Amerika-Körfez
ülkeleriyle olan ilişkilerle bir ve aynı tutulmuştur. Türkiye,
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bu asil millet bunu hak etmemektedir Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Turan, en az beş dakika
vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Beye beşse
bize yirmi beş dakika vermeniz lazım Sayın Başkan, hep bize
sataştı zaten, görüyorsunuz.
BAŞKAN Tamam, size altı
34.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın Amerika ziyaretinin tüm dünyanın yakından
takip ettiği önemli sonuçları olan bir görüşme olarak tarihe
geçtiğine, terör yandaşlarının saldırısına
uğrayan TRT haber muhabiri Tuna Şanlıya geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ve ifade özgürlüğünü hedef alan bu
saldırıya karşı partilerden ortak tavır
beklediklerine, 14 Kasım Dünya Diyabet Gününe, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı, 14
Kasım Iğdır ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
99uncu yıl dönümüne, vefat eden MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
Amerika ziyareti tüm dünyanın yakından takip ettiği, önemli
sonuçları olan bir görüşme olarak tarihe geçti. Türkiye, tüm
tezlerini Amerikadaki görüşmede net olarak ortaya koydu. YPG, Suriye,
FETÖ, sözde Ermeni tasarısı gibi tüm konularda, hem Amerikada
-senatörler dâhil- hem de tüm dünya kamuoyu önünde tavrımızı net
bir biçimde ortaya koyduk. Mektuplar, geldiği gibi, aynen mahrecine iade
edildi. Ekonomik yaptırım tehdidinden eser yoktu, Avrupaya mesaj
vardı. Medya üzerinden yapılan eleştiriler yoktu, kabul gören
bir haklılık vardı. Susan, dayatmaya açık bir
anlayış yoktu, 82 milyonun hakkını koruyan bir irade
vardı. Bir siyasetçi olarak değil öncelikle bir vatandaş olarak
gurur duyma hakkımız var diye düşünüyorum. Artık dinleyen
değil dinleten bir Türkiye var Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyareti
sırasında, TRT Haber muhabiri Tuna Şanlı zirve öncesinde
bölgeden bilgi aktarırken canlı yayında terör
yandaşları tarafından maalesef saldırıya
uğradı. Bu alçak saldırıyı kınıyoruz; Tuna
Şanlıya, TRT ailesine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Basın ve ifade özgürlüğünü hedef alan bu saldırıya
karşı tüm partilerimizden ortak tavır bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde diyabet farkındalığının
artırılması, sunulan bakım kalitesinin yükseltilmesi ve
gelecek nesillerin diyabetten korunmasına yönelik önemli adımlar
atılmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dünya Diyabet Günü
vesilesiyle herkesi bu konuda daha duyarlı olmaya, dikkatli olmaya davet
ediyoruz. Aynı şekilde, Sağlık
Bakanlığımız, 81 ilimizin merkezlerinde, terminallerinde,
havaalanlarında ve Meclisimizin de Şeref Salonunda stant açarak kan
şekeriyle ilgili bilgileri aktarmakta, ölçümleri yapmakta ve tansiyonla
ilgili bilgiler vermekte Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın babasının vefatını derin bir
üzüntüyle öğrendik. Merhuma Allahtan rahmet diliyoruz; milletvekilimize,
ailesine, MHP camiasına başsağlığı dileklerimizi
iletiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kıbrıs bize
tarihin emaneti olarak millî bir davamız. Kıbrıs, yavru vatan
değil vatandır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünü kutluyor ve tüm Kıbrıs
şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
Aynı şekilde, bugün Iğdır
ilimizin düşmandan kurtuluşunun 99uncu yıl dönümü. Bu
vesileyle, tüm Iğdırlı hemşehrilerimize
selamlarımızı iletiyoruz ve aynı şekilde, tüm
şehit ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
35.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, vefat eden MHP Gaziantep
Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın babasına Allahtan
rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, Genel Kuruldan ve Milliyetçi Hareket Partisinden çok özür
dileyerek biz Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Ali Muhittin
Taşdoğanın babasının hayatını
kaybettiğini şimdi öğrendik. Başsağlığı
diliyoruz, sayın milletvekilimize sabır diliyoruz, geride kalanlara
uzun ömür diliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
Başkanlık Divanı olarak vefat eden MHP Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın babasına Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, biz de
başsağlığı dileklerimizi Divan adına iletiyoruz;
milletvekilimize, ailesine ve camianıza
başsağlığı diliyoruz.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, vefat eden MHP
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın babasına
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Grubum ve şahsım adına milletvekili
kardeşimin acısını paylaşıyor, taziyelerimizi
bildiriyoruz. Kabri nur, mekânı cennet, ruhu şad olsun efendim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Buyurun Sayın Akçay.
37.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Cumhuriyet Halk Partisinin Suriye meselesinde ve millî
meselelerdeki desteğini samimi bulmadıklarına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz evvel Sayın Altay benim baştaki
konuşmama da atıfta bulunmak üzere Sanırım gözünden
kaçtı. diye bir ifadede bulundu. Şimdi ben de diyorum ki
sanırım benim konuşmamın bütünlüğü Sayın
Altayın gözünden kaçtı yani benim ABDnin tutumuna ilişkin
sözlerim. ABDnin hep arkadan vurduğunu, on binlerce tır dolusu silah
ve mühimmatla müttefiklik hukukunu zedeleyerek terör örgütlerini
desteklediğini ifade ettik. Neticede ABDde yapılan görüşmede,
Türkiye Cumhurbaşkanının gayet onurlu, kararlı ve
başarılı bir temsiliyetiyle Türkiye'nin tezleri en iyi
şekilde anlatılmıştır ve diğer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Amerika tarafı da kendi
görüşlerini ifade etmiştir. Zaten ülkelerin
karşılıklı görüşmeleri bu şekilde olur; bazen
diplomatik lisanla ifade edilir, bazen açıkça ifade edilir; herkes de
anlayacağını anlar, söyleyeceğini de söyler. Dünkü
görüşme bu şekilde cereyan etmiştir.
Ben Sayın Altayın bu görüşmeye
ilişkin görüşlerini, konuşmalarını ibretlik sözler
olarak ifade ediyorum. Yani muhalefet etmek adına bu kadar ağır
eleştiri ve ifadeleri de doğru bulmadığımı
söylemek istiyorum.
Yani bu kadar ağır sözlerle ne murat
ediyorsunuz? Lütfen biraz net olun. Sayın Altay, Suriye tezkeresinde de
siz Türkiyeyi bir korsan devlet olarak suçlamıştınız,
âdeta bir işgalci devlet suçlaması getirmiştiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, tamamlayalım
lütfen, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Yine, ayrıca CHP, Suriyeye ilişkin bu
harekâtla ilgili insan mühendisliği yapmakla suçlamıştı. Bu
millî meselelerde o kadar ağır lafları söyleyip söyleyip,
suçlayıp haneyi viran hâle getirdikten sonra Biz de destekliyoruz.
demenin de bir anlamı yok. Bu desteği, özellikle bu Suriye
meselesinde ve millî meselelerde samimi bulmadığımızı
ve tutarsız bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum bu vesileyle.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Önce Sayın Altay, sonra
Sayın Oluç
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben aslında
Sayın Akçayı teyit eden bir konuşma
yaptığımı zannettim, ya meramımı anlatamadım
ya da bir sorun var. Ama tabii, Sayın Akçay, Cumhuriyet Halk Partisinin
Türkiyeyi bir korsan devlet olarak itham ettiğini burada açıklamak
suretiyle hem burada hem kamuoyunun kafasında Cumhuriyet Halk Partisiyle
ilgili olumsuz bir algıya yol açmıştır. Bu, bir
sataşmadır Sayın Başkan. Söz talep ediyorum sataşmadan
dolayı.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Buradan mı?
BAŞKAN Nasıl isterseniz, isterseniz
yerinizden, eğer bunu sataşma olarak görüyorsanız kürsüden.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, çok
sataşma var.
BAŞKAN Hayır, nasıl isterseniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki, o zaman
müsaade ederseniz kürsüden söz alayım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Engin Bey nasıl takdir
buyurursa öyle konuşsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben seçimi kendisine
bırakıyorum, Grup Başkan Vekillerinin bu konuda takdirlerini en
uygun şekilde kullanacaklarına inanıyorum.
Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklaması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bizim Amerikaya bakışımızda
aslında Milliyetçi Hareket Partisiyle paralellik vardır. Ben de, biz
de biliyoruz ki Amerika Birleşik Devletlerinin Orta Doğuda
ilişki içinde olmadığı terör örgütü yok, Sayın Akçay
da bunu teyit edecektir.
Ben de dedim ki zaten: Bu görüşmeyi çok
övüyorsunuz yani görüşmeye iltifat ediyorsunuz ama Sayın
Erdoğana diyor ki: Tayyip Erdoğan, benim için sen neysen YPG lideri
de o. Bu, sizi rahatsız etmedi mi, onu soruyorum ben. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Etmez mi, ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Görüşme iyi
geçtiği için üzüntülüsünüz galiba.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Öyle bir şey
yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Öyle öyle, açın
bakın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) O sizin yorumunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Efendim, dinledik.
Kulağımıza mı inanalım, size mi?
Süremi çalmayın.
Ve bir şey daha; peki, şu sizi
rahatsız etmiyor mu mesela: Trump Göçmenlerin yerleşimi için oraya
kuracağınız binalar falan, siz onları Avrupa
Birliğiyle halledin, Avrupa ülkeleriyle halledin. Benim işim orada
petrolle kardeşim." diyor. Ben bundan rahatsız olurum. O zaman
senin ne işin var? Ne çözdün? Arkadaşlar, ne çözüldü, ben merak
ediyorum. Ben dün dedim ki: Erdoğan, dik dur; o hakaretamiz mektubu hak ettiği
gibi ona iade et, Cumhuriyet Halk Partisi olarak dimdik arkanda
duracağız. Ama ne oldu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç güvenemedik ama. (AK
PARTİ sıralarından Mektubu ona verdi. sesleri, gürültüler)
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, ayıptır
ya! Yani siz utanmıyorsanız ben bilmem, ben utanıyorum
kardeşim. Böyle alçakça, haince, hadsizce bir mektubu götürüp Takdim
ettim." dedi ya! Takdim nedir ya? Takdim kendisinden büyüğe bir
şeyi sunmaktır. Birleşmiş Milletlerde ülkelerin egemen
eşitliği vardır; Amerika istediği kadar büyük olsun, Türkiyeden
büyük değildir, Türkiye'nin egemen eşitidir. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Siz, peşinen
Amerikayı Türkiye'nin üstünde, Türkiyeden büyük; Trumpı
Erdoğanın üstünde, Erdoğanın saygı göstereceği,
önünde eğileceği bir konuma yakıştırabilirsiniz. Ben
Trumpı Erdoğanın üstünde bir konuma
yakıştırmıyorum, yakıştırmanızı da
yadırgıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Yakıştırmıyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Geç o işleri.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Yakıştırmıyoruz.
KADİR AYDIN (Giresun) Siz hiç böyle aslan
parçası bir lider gördünüz mü?
ENGİN ALTAY (Devamla) Daha büyük olan, o adi
mektubu alır, şöyle savurur atar; takdim etmez, takdim etmez! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
TAMER DAĞLI (Adana) Savurdu, savurdu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hadi savurup
atmadın, çıkarırsın, dersin ki: Bunu sana iade ediyorum.
Ben de seni alkışlarım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İade etti.
TAMER DAĞLI (Adana) Öyle dedi, öyle.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Sahada verdik
cevabını.
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar,
Pollyanna davranışları
Hakikaten bir gitseniz, doktorlar size
derler ki: En uygun bu.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Mikrofonu
açalım Başkanım, mikrofonu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Çünkü bir şeyin
hem yanlış olduğunu bilip hem savunmak zorunda kalmak için
Pollyanna rolü oynamak zorundasınız.
BAŞKAN Mikrofonu açayım, sözlerinizi
bağlayın Sayın Altay, lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizi de
anlayışla karşılıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, gördüm, size de söz vereceğim.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkan, çevreyi kirlettiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İşte, o
mektup da öyle olmalıydı, Amerikada öyle olmalıydı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiyenin bölgenin en güçlü
ülkesi olarak görüşmelere, müzakerelere, diplomasiye devam edeceğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, anlaşılıyor
ki dünkü görüşmenin iyi geçmesinden
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, ne iyi geçti
be?
BAŞKAN İzin verin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Türkiyenin tezlerinin
ortaya net konulmasından, Ermeni -güya- tasarısı başta
olmak üzere tüm konularla ilgili tekrar değerlendirme kapısı
açılmasından, Türkiyenin tezlerinin ortaya en net hâliyle konulmasından
Sayın Altay rahatsız olmuş.
Değerli arkadaşlar, orada kriz
çıksaydı onu mu alkışlayacaktınız? Bugün iki
eşit ülke olarak aynı şartlarda görüşmeler yapılmış,
Türkiyenin tezleri ortaya çok net konulmuş ve adımlar
atılmıştır.
Mektup meselesine gelince, üç haftadan beri
Sayın Kılıçdaroğlunun grupta bunu söylüyor olması
aslında bir beklentinin sonucu yani kavga çıkacak, kriz çıkacak,
ekonomi bozulacak, gerginlik olacak iddiası.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yazıklar
olsun, yazıklar olsun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, böyle
olmayacak; Türkiye diplomasiyle her türlü sorunu çözecek Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz de onu
söylüyoruz zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakınız, 9
Ekimde o mektup buraya geldi ama biz o gün fiilen Barış Harekâtı
Operasyonuna başlayarak fiilen o mektubu yırttık, attık.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yırtıp
attınız da neyi iade ettiniz Sayın Başkan?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dün de zaten fiilen yok
hâline gelen o mektup resmen de iade edilmiş oldu. Dolayısıyla,
bundan sonra, Türkiye, bölgenin en güçlü ülkesi olarak görüşmelere,
müzakerelere, diplomasiye devam edecektir Sayın Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yırttık,
attık. diyor, Cumhurbaşkanı neyi iade etti?
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kürsüden Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben
sataşmadım ki.
BAŞKAN Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) İlla sataşma
olması da gerekmez, aslında bu tartışmaları
yapmanın bir bakıma faydası da var, Parlamentonun görevlerinden
biri de bu.
Mesele şu değerli milletvekilleri: Bu
eleştirileri yaparken daha özenli bir dil kullanmamız gerekiyor.
Muhalefet yapma adına ülkeyi temsil eden makamların, kişilerin,
kurumların ve Türkiye Cumhuriyetinin elini dışarıda
zayıflatacak bir anlayışa taşımamak lazım.
Elbette eleştiri mümkündür fakat aramızdaki fark şu: Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Amerika olsun, Avrupa olsun veya başka
unsurlar tarafından Türkiyeye yönelik bir hareket, söz,
davranış, karar olduğunda öncelikle doğrudan, dolaysız
o meseleye yönelik görüşlerimizi ve eleştirilerimizi ifade ediyoruz
fakat üzülerek görüyorum ki bizim dışımızdaki başka
partiler bu meseleyi ele alırken doğrudan bir eleştiri
yöneltmiyor da -bu mektup meselesinde de olduğu gibi- sırf muhalefet
etmek ve iktidarı eleştirmek adına Türkiyeye yönelik hadiseleri
bir manivela olarak kullanmak suretiyle değerlendiriyor ve kullanıyor.
Sayın Altay, ben, mümkün mertebe, her
yaptığım konuşmadan sonra tutanaklardan kendi sözlerimi
okumaya da özen gösteriyorum; sizlerin de bütün
arkadaşlarımızın da vaktimiz elverdiğince bunu
sürekli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Suriye tezkeresinde
Cumhuriyet Halk Partili sözcülerin ve sizin yaptığınız
konuşmaların tutanaklarını lütfen yeniden bir daha
okumanızı tavsiye ediyorum. Kendimizinkileri okuduğumuz için
onları da biliyorum, yeniden bir gözden geçirmek gerekir. Bir cümleyle,
sanki ülkeye destek veriyormuş gibi, rüşvetikelam türünden birkaç
kelime söyleyip de ondan sonra 500 kelimeyle art arda hakarete ve tahkire varan
ağır eleştiriler getirmeyi de doğru bulmadığımızı
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın Türkiye korsan devlettir. ifadesini hangi milletvekilinin
söylediğini belgeyle kendisine sunmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın hatibin Türkiye korsan devlettir. ifadesinin hangi
milletvekilimizin söylediğini bana belgeyle sunmasını talep
ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, belgeyle sunuyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sunun.
Hayır, belgeyle.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, belgeyle.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanakla?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, tutanakla.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Buyurun, ben
sizden bunu bekliyorum gün içinde.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi söylüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
tutanağı da istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, şöyle, tutanak
gayet basit. Belgeyi burada veriyorum Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Suriye tezkeresinin
çıktığı gün Sayın Altayın
konuşmasının tutanaklarında bu var, Türkiye korsan devlet
olarak suçlanmış.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok gergindik açıkçası,
var, öyle bir şey söyledi herhâlde.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben mi
suçladım?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, siz
suçladınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir daha okuyun
siz, bir daha okuyun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben bir daha okuyayım
ama
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Benim orada
söylediğim Dünyada Türkiye'yle ilgili böyle bir algıya yol
açılmasına müsaade etmeyin.dir. Çok ayıp, size hiç
yakıştıramadım. Bunu kabul etmem de mümkün değildir.
Türkiye'nin dünyadaki, dünya milletler ailesi içerisindeki saygın konumunu
gölgeleyecek dış basında haberler vesaire yapılıyor,
buna müsaade etmesin Türkiye.dir. Söylediğim budur, bunu herhâlde kamuoyu
anlamıştır. Sayın Akçayın anlayıp
anlamadığını bilemem.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın Oluç, söz talebiniz devam ediyor mu?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Altayın
kendisinin okumasında fayda var, aynı kanaatte değilim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
40.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, cezaevlerinde tutuklu ve
hükümlü bulunan IŞİDli sayısıyla ilgili herhangi bir
cevabın verilmediğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel ikinci kez sordum ancak Adalet ve
Kalkınma Partisinden herhangi bir cevap gelmedi cezaevindeki
IŞİDli sayılarıyla ilgili olarak. İkinci defa da
cevap gelmediğine göre öyle anlıyoruz ki ya bu konuda ellerinde
doğru bir veri yok ya da bu konunun muallakta kalmasını tercih
ediyorlar. Her ikisinin de yanlış olduğunun kayıtlara
geçmesini istiyorum. Cumhurbaşkanının verdiği rakamlara
demek ki itibar etmememiz gerekiyor bundan sonra bu konuyla ilgili çünkü bu
mesele, sadece bir sayıdaki uyumsuzluk meselesi değildir;
IŞİD bir terör örgütüdür, saldırgandır; cezaevinde kaç
kişinin olduğuna dair muğlaklık, belirsizlik cezaevinde
tutulmayanların başka işlerde kullanılmalarına dair
ciddi işaretler taşımaktadır. Dolayısıyla bu
konunun kayıtlara geçirilmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 128 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeleri
tamamlanmıştı.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki Meral
Danış Beştaş
Gaziantep Batman Siirt
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir
İzmir Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrul konuşacaktır.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin ekonomik durumunu konuşuyoruz ama
değerli arkadaşlar, bu ekonomik durumun bu kadar
bozulmasının, yoksulluğun bu boyuta varmasının en
temel nedenlerinden biri Türkiye'nin hukuksuz bir devlet olması. Şu
anda Türkiye, Anayasasız bir devlettir. Türkiyede hukuk tamamen
askıya alınmıştır. AKP, muhaliflerine yönelik, her
gün, yargıyı ve kolluğu bir sopa olarak kullanarak muhaliflerini
bertaraf etme yoluna gidiyor değerli arkadaşlar. Halkların
Demokratik Partisi olarak 2015 yılından bu yana neredeyse her gün bir
siyasi soykırım operasyonuyla karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, kayyum zihniyeti
şu anda 5 milyon civarında insanın siyasi iradesini
reddetmiştir, kabul etmemiştir, ipotek koymuştur ve yine, 2
milyonu aşkın bir seçmenin iradesi yok
sayılmıştır, gasbedilmiştir.
Değerli arkadaşlar, her gün bir ilde
siyasete yönelik bir gözaltı, tutuklama furyasıyla karşı
karşıyayız. Bugün Gaziantepte il, ilçe eş
başkanlarımız, mevcut olanlar ve geçmişte görev yapanlar,
her gün il binamıza, ilçe binamıza kolluk gözetiminde girebilenler...
Bugün Gaziantep Valiliğinin daha önce de defaatle yaptığı
gibi büyük PKK-KCK operasyonu adı altında partimize yönelik
yaptığı bir siyasi soykırım operasyonu var. Her
seferinde aynı oyun, dronelar eşliğinde, helikopterler
eşliğinde, tanklar, panzerler eşliğinde PKK-KCK
operasyonu deniyor, kılıf böyle hazırlanıyor;
gözaltına alınanlar il, ilçe yöneticilerimiz. Her gün -dediğim
gibi- polisin gözetiminde il, ilçe binalarımıza girenler.
Değerli arkadaşlar, şubatta büyük
kongremiz var; ilçe kongrelerimizi yeni yaptık, il kongresine gidiyoruz.
İl kongresine giderken mahallelerde halkımızın
görüşlerini alıyoruz. İşte tam da bunu engellemek, il
kongremizi engellemek adına kolluk devreye sokuluyor. Geçenlerde, biz, bu
politikalar Kürte karşı bir politikadır, Kürt
düşmanlığıdır dediğimizde AKP Grup Başkan
Vekili diyor ki: Sakın böyle demeyin, böyle diyemezsiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın, Kürt
kurumlarını kapattınız, dil kurumlarını,
KURDÎ-DERi kapattınız; MKMyi kapattınız, şimdi
yöneticileri, aylar sonra tekrar tekrar gözaltına alınıyor.
İl eş başkanlarımız geçmişte de aynı biçimde
gözaltına alındı, şimdi de aynı şekilde
gözaltına alınıyor. Büyük PKK-KCK operasyonu; götürüyor, ya
gözaltında yedi sekiz gün tuttuktan sonra serbest bırakıyor ya
da ilk mahkemede arkadaşlarımız serbest kalıyor çünkü
aslında elinde bir delil yok, çünkü bu bir siyasi operasyon, çünkü bu,
gerçekten terörle falan mücadele değil, Kürtle mücadele.
Değerli arkadaşlar, bakın -il, ilçe
yöneticilerimiz- şu anda bizim partimiz sizin partiniz gibi eğer tek
adam partisi olsaydı, bir kişi gözaltına alınmış
olsaydı o partiyi açacak insan bulamazdınız. Bugün, bir kentte
il, ilçe yönetimi -tamamı il, ilçe yönetimi değerli arkadaşlar-
gözaltına alınan 57 kişi ama biz, sizin bu zulmünüze
karşı her zaman dimdik durduk, çoğalarak geliyoruz.
Bu siyasetsizlik sizi bitirecek. Süleyman Soylu,
yarın, dünyada uluslararası hukuk önünde de Türkiyede hukuk
kurallarının askıya alınmasında da sizi zorda
bırakacak. Uyarıyoruz, bugün bu operasyonları yapanlar
yarın bu operasyonları başka kesimlere yapacaklar, bunu bilmeniz
gerekir. O açıdan, bu darbeci yaklaşımı, bu siyasi
soykırım yaklaşımını, bu kayyum zihniyetini
reddediyoruz.
Sizler eğer bir halka karşı mücadele
etmiyorsanız dilini niye yasaklıyorsunuz arkadaşlar? Afrine
girdiniz, Afrinde yaşayanlar Kürt; siz Afrindeki tabelayı
çıkarıp Arapça ve Kürtçeyi silerseniz Kürt ne hissedecek? Siz MKMyi
kapatırsanız, Kürt kültürünü geliştirmek isteyen bir
derneği kapatırsanız Kürt ne hisseder?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bağlayacağım Sayın Başkanım.
1992nin karanlığında kurulan İstanbul
Kürt Enstitüsünü kapatırsanız Kürt ne hisseder?
Değerli arkadaşlar, 2,5 milyona yakın
insanın, seçmenin iradesini yok sayarsanız Kürt ne hisseder?
Değerli arkadaşlar, bunlar vallahi, Kürte karşı bir Kürt
düşmanlığı politikası değilse, Kürt düşmanlığı
olsaydı ne olurdu, bunu bize açıklamanız lazım. Daha ne
yapacaktınız? Katliamlardan mı geçireceksiniz? O zaman mı
Kürt düşmanlığı olacak bu politikalar?
Onun için yol yakınken hukuka dönün.
Bakın, seçme ve seçilme hakkı askıya alınmış,
gösteri ve yürüyüş hakkı askıya alınmış, siyaset
yapma hakkı askıya alınmış, ifade özgürlüğü
askıya alınmış, düşünce özgürlüğü askıya
alınmış. Bir an önce, yol yakınken bu girdiğiniz
yoldan çıkın diyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu
arkadaşlarımız davet edilse her gün gidip ifade verebilecekken
bu şekilde ev baskınları yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Toğrul, lütfen
bağlayın sözlerinizi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum hemen
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bakın, il eş
başkanımızın evinin içi. İl eş
başkanımızın evine bu şekilde giriliyor.
Baskınlar ağır silahlarla, uzun namlulu silahlarla
yapılıyor. Hâlbuki davet edilse bu arkadaşlarımız çok
rahatlıkla gider, ifadelerini verirler.
Dediğim gibi bunlar siyasete yönelik darbe
girişimleridir, kabul etmiyoruz. Siz böyle yaparak bizi
bitireceğinizi düşünüyorsunuz ama emin olun, siz biteceksiniz, bu
siyasetsizlik sizi bitirecek diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Toğrul.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Mahmut Hocanın dün ve bugün aynı iddialarını dinledik.
Usul ekonomisi gereği, Meclisin mehabeti gereği tekrar
açmayacağım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yok Ne
yaparsanız siyasi soykırım olur? diye sordum.
BAŞKAN Sayın Toğrul
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama şu
hakkımız var diye düşünüyorum Sayın Başkanım:
Bakınız, bugün dijital hizmet vergisi için bir aradayız. Bu kanun
teklifi yeni bir alanda yeni düzenlemeler yapıyor, kıymetli bir
iş. Biz bu önerge için söz aldığını düşündük, not
almak istedik, bakmak istedik ama hiç konuya girmeyen bir tarzla dünkü
konuşmaların aynısını yaptı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ben dün konuşma
yapmamıştım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sen de ama şeysin ya!
Not almak istemiş(!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Haydar Bey, dur, gözünü
seveyim ya!
Ben aynı şeyleri söyleyip farklı
sonuçlar beklemeyi doğru bulmuyorum. Dünkü konuşmaların
cevaplarını biz fazlasıyla verdik zaten. Tüm
konuşmacılara -başta grubumuz olmak üzere- kanuna ilişkin
konuşmalarını teklif ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, ben de kayıtlara girsin istiyorum. Yaptıkları
siyasi soykırım operasyonu bugün oldu. Bugün Gaziantepte tamamı
il, ilçe yöneticimiz olan 57 kişi gözaltına alındı; bu bir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onları
tartıştık.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İkincisi: Bir
ülke hukuktan vazgeçerse, anayasasız yürürse o ülkede ekonominin, yoksulun
durumunun iyi olması beklenemez. Böylesi bir ülkeye ne sermaye gelir ne bu
ülkede işçinin, emekçinin hakkı verilebilir.
Ayrıca ben tekrar tekrar soruyorum: Gerçekten,
dilini yasaklarsanız, kültürünü yasaklarsanız, seçme ve seçilme
hakkını yok ederseniz buna nasıl Kürt düşmanı bir
politika değil. dersiniz? Ne yaparsınız peki? Öldürmek mi
istiyorsunuz? Kırımdan mı geçirmek istiyorsunuz? Bunu söyleyin,
biz de anlayalım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Toğrul.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunların hepsine
cevap verdik Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
maddelerle ilgili söz istenildiğinde verilen ek bir dakikalık süreyi
uzatmayacağına ve konuşmanın içeriğini
milletvekillerinin takdirine bıraktığına ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Bir hatırlatma yapmak istiyorum
değerli milletvekilleri. Maddelerle ilgili söz
alındığında sadece bir kereye mahsus bir dakika uzatma
vereceğim. Lütfen, bu konuda, konuşmalarınızı
ayarlarken süre hesabını dikkatlice yapalım.
İkincisi: Konuşmaların içeriği
konusu burada birkaç kere ya da çok kere tartışıldı. Evet,
İç Tüzüke göre konudan ayrılmamak gibi bir öneri vardır, daha
doğrusu, milletvekillerine böyle bir tavsiye yapılabilir ancak ben,
milletvekillerinin kendi konuşmalarının içeriğini
değerlendirecek, takdir edecek olgunlukta olduklarına ve
konuşmalarını buna göre ayarlayacaklarına
inandığım için asla bu yönde bir uyarıda bulunmayı
doğru bulmam. Bazı milletvekilleri sağlıkla ilgili bir konu
konuşulurken tarımla ilgili bilgiler verebilir veya tersi de
olabilir. Konuşmanın içeriğini belirlemeyi tamamen
milletvekillerinin takdirine bırakırım. Ben, bunu, onlara
saygının bir gereği olarak görürüm.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Madde 66 Sayın
Başkan, hatırlatırım.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Verginin konusu
MADDE 1- (1) Türkiyede sunulan
aşağıda belirtilen hizmetlerden elde edilen hasılat,
dijital hizmet vergisinde tabidir.
a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam
hizmetleri (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri,
kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile
reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dahil),
b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir
içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar,
oyun içi uygulamalar ve benzerleri dahil) dijital ortamda satışı
ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına
veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda
kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,
c) Kullanıcıların birbirleriyle
etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve
işletilmesi hizmetleri (kullanıcılar arasında bir mal veya
hizmetin satılmasına veya satılmasının
kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dahil).
(2) Birinci fıkrada sayılan hizmetlere
yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları
tarafından verilen aracılık hizmetleri de dijital hizmet
vergisine tabidir.
Cavit
Arı Süleyman
Bülbül Mehmet
Bekaroğlu
Antalya Aydın İstanbul
İbrahim
Özden Kaboğlu Lale
Karabıyık İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Bursa Tekirdağ
Alpay
Antmen Bülent
Kuşoğlu Turan
Aydoğan
Mersin Ankara İstanbul
Burhanettin
Bulut
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu konuşacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Kaboğlu.
Süreniz beş dakikadır, artı bir.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sevgili Başkan, Divan, sayın üyeler; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına 128 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Tabii, bu konuda esasen genel olarak
anayasallık sorununu ele alacağım. Burada anayasallık
Sevgili Turan gitti galiba; hani, not almak istiyordu. Ama tabii ki 95
imzalı teklifin sahipleri ne kadar burada var acaba? Kaçta kaçı
toplam burada, o da ayrıca sorulmaya değer çünkü 217 sayfalık
teklif metninin üçte 2si muhalefet şerhiyle dolu bir metindir. Bu da bize
özellikle anayasallık açısından çok ciddi sorunların var
olduğunu gösteriyor; yoğun bir emek söz konusu bu metnin
irdelenmesinde.
Ben Anayasanın yerindelik açısından
ele alınması konusuna girmeyeceğim, ben sadece konunun teknik
boyutunu ele alacağım. Bu metin, bu yasa önerisi teknik açıdan,
anayasallık bakımından hangi özelliğe sahiptir? Çünkü
Anayasa madde 11e göre Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. İç
Tüzük madde 38e göre de Anayasaya uygunluk ön sorun olarak incelenir. ama
bunun yapılmadığını görmekteyiz. Burada tabii ki bunu
tartışırken asgari yasama ciddiyeti -nitelikli yasadan
vazgeçtik- var mı, yok mu, bunu takdirlerinize bırakıyorum. Ama
esas benim üzerinde duracağım husus açık Anayasaya
aykırılık sorunudur çünkü Anayasanın 13üncü maddesi hak
ve özgürlüklerin sınırlanması bakımından 4 ölçüt
getirmektedir. Bir: Neden olacak, anayasal nedenlik ilkesi. İki: Yasayla
öngörülecek. Üç: Ölçülülük ilkesine uygun olacak. Dört: Anayasanın sözüne
ve özüne uygun olacak. Şimdi, bu açıdan bakıldığı
zaman, incelendiği zaman en önemli sorun bu metinde -Anayasanın
13üncü maddesinde hak ve özgürlüğün sınırlanmasında aranan
ölçülülük ilkesidir- ölçülülük ilkesine aykırılıktır. Biraz
sonra, neden olduğunu belirteceğim. Ölçülülük ilkesi Anayasa
Mahkemesi kararlarına göre şu 3 ögeyle
somutlaştırılmaktadır. Bir: Müdahale gerekti mi,
sınırlama gerekti mi? İki: Elverişli bir araç mı
kullanılıyor müdahale için? Üç: Adil bir denge var mı amaç ile
kullanılan araç arasında? Şimdi, bu 3 ögenin saygı görüp
görmediğini, Anayasanın ilgili maddeleri açısından;
birincisi sosyal adalet -Anayasa hükmü- ikincisi sosyal devlet, üçüncüsü mali
güç...
Sayın Başkan, biraz sessiz olunursa çünkü
uğultu var.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, salonda
uğultu var, hatip konuşmasını konsantre bir şekilde
yürütemiyor, o nedenle lütfen sessizliği sağlayalım.
Buyurun Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Demek ki bu 3 ögeyi Anayasanın sosyal adalet,
sosyal devlet ve sosyal amaç, mali güç ışığında
değerlendirmemiz gerekir. Ben bu ölçütler
ışığında, yasa önerisinin sadece 4 maddesinin
Anayasaya uygun olup olmadığına bakmakla yetineceğim. Bu 4
maddeden birincisi dijital hizmet vergisinin oranının
artırılmasına ilişkin, ikincisi kambiyo muamelesinde banka
ve sigorta muamele vergisinin artırılmasına ilişkin,
üçüncüsü konaklama vergisi, dördüncüsü de erişimin engellenmesidir.
Tamamen teknik düzeyde ele alacak olursak bu, dijital hizmet vergisinin yüzde
1.500 oranında Cumhurbaşkanı tarafından
artırılması yetkisi, Anayasaya, gerek madde 73e gerekse madde
13e açıkça aykırıdır. Bunun yanında, yine, kambiyo
muamelelerinde 10 kat artırma da -Cumhurbaşkanına verilen bu
yetki- aynı şekilde Anayasanın 73üncü maddesine ve 13üncü
maddesine açıkça aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika süre veriyorum, bitirmeniz
için.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Konaklama vergisi ise çok yönlü olarak Anayasaya aykırıdır.
Çünkü birincisi, Anayasa madde 23, seyahat özgürlüğüne
aykırıdır; ikincisi, madde 13, ölçülülük ilkesine
aykırıdır; sonra, daha önce oyladığımız 7186
sayılı Yasayla dış seyahat özgürlüğünü
sınırladık; -Anayasaya aykırı diye Anayasa
Mahkemesine götürdük- böylece, yurttaşların fikir özgürlüğünü
sınırladıktan sonra hareket etme özgürlüğünü de bununla
sınırlamak ayrıca verginin sahibi açısından Anayasa
madde 127ye de aykırılık teşkil etmektedir.
Erişimi engelleme maddesi ise yine
saydığım başlıklar altında, Anayasa madde 13e,
Anayasa madde 26ya, Anayasa madde 48 çalışma özgürlüğüne ve
Anayasa madde 10 eşitlik ilkesine olmak üzere, muhtelif maddelerine
aykırılık oluşturmaktadır.
Şimdi, tamamen teknik açıdan bu
yasayı incelediğimiz zaman, aslında Anayasaya
aykırılıklar zinciri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açmayacağım mikrofonu,
söyledim, lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, sözümü, siz uyardınız, dolayısıyla
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Önemli konular
var Sevgili Başkanım, rica ederim, bizden kesin, hocaya verin.
BAŞKAN Buyurun, tamam, haklı bir gerekçe
gösterdiniz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Şimdi, Anayasaya aykırılıkta
ısrar -bugüne kadar sürekli olarak burada
vurguladığımız- Anayasanın ilgili maddeleri ve hukuk
devletine ilişkin 2nci maddenin sürekli ihlal edilmesi, burada bir
sistematik ihlal alışkanlığının sergilenmiş
olması Anayasanın üstünlüğü ilkesini ihlal ettiği gibi,
hukuk devleti tanımı, eğer Anayasa hukuk devleti diyorsa
-hukuk devletini hukuk kuralları bütünü olarak tanımlıyoruz
Anayasanın üstünlüğü ilkesinde- devletin kalmaması
eşiğine yöneliyoruz. Şu madde, Anayasa ihlali, bizim
yaptığımız Anayasa suçu teşkil ediyor mu acaba?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan
kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler
Acaba
bu suçu oluşturuyor mu yaptığımız sistematik ihlal?
Oluşturmuyor çünkü cebir ve şiddet kullanarak yapmıyoruz bunu
ama açıkça Anayasaya aykırı olduğunu söyleye söyleye
yapıyoruz ve Anayasa Mahkemesini fuzuli meşgul ediyoruz ve Anayasa
Mahkemesi, bu nedenle, adil yargılanma hakkını, esasen bakmak
zorunda olduğu davaları da yerine getiremiyor. Devletimiz hukuk
devleti mi yoksa bir başka devlet mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ceberut devlet!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Buna karar verin lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
60a göre bir dakika söz istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili
İbrahim Özden Kaboğlunun 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İbrahim Hocamızın Sayın
Turan nerede? demesinden yola çıkarak şunu söylemek istiyorum:
Bakınız değerli arkadaşlar, bence bu polemiklerin çok
geride kalması lazım. Eğer böyle bir tartışma
başlatacaksak, AK PARTİ Grubu da yok
Ee, CHPde 10 kişi var.
Yani bunun sonu yok, başı yok, bu doğru bir yaklaşım
değil. Şu an tüm partilerimizin vekilleri komisyonda, genel merkezde,
diğer işlerde görev yapıyorlar.
Bir haksızlığı ifade etmek için
bu sözü aldım. Bakınız, CHPli arkadaşların dünden
beri -belki de haklı olarak- bazı önergeleri var, teklifleri var.
Bunları değerlendiriyoruz Sayın Hocam, arkaya geçiyoruz, öne
geçiyoruz, değerlendiriyoruz. Sırf ön bilgi olsun diye
söyleyeceğim, örneğin çok dile getirdiğiniz 9uncu maddeyle
ilgili revizeyi yapıyoruz, bunu düzelteceğiz. Dolayısıyla
burada olmaktan başka işlerimiz de var. O işlerimizin
gereği olarak da, daha iyi bir yasama faaliyeti olsun diye, hep beraber,
diğer partilerle görüşüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, yerinizden
buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hocam, bir şey
demedim, teşekkür ettim. Bak, sizin önergeniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 90 kişi imza
atmış, 9 kişi yok. Göreceksiniz birazdan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaboğlu.
42.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim Sayın Turana yollama yapmam hukukumuza
binaen, kendi şahsına değil, temsil ettiği gruba yönelik
olarak çünkü 95 imza var bu teklifin altında.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 97.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
- Fakat bu teklif görüşülmeye başlandığı andan
itibaren ortalama vekil sayısı 15ti. Yani, sadece
imzacıları dikkate alacak olursak, 15 vekil, altıda 1i
katılıyor. Acaba onlar Nasılsa bu kabul edilecek, gelmemize
gerek yok. diye mi gelmiyorlar, yoksa Biz işlevsiziz, bize
sorulmadı; onun için, biz gelsek de olur, gelmesek de. diye mi? Yoksa
tabii ki mazeretleri olabilir ama 290 milletvekili içerisinde katılım
onda 1e de ulaşmıyorsa bunu, o zaman, yasama faaliyetinin asgari
ciddiyetiyle bağdaştırmamız zordur; ben o nedenle
Nitelikli yasa değil. dedim, bir yasama faaliyetinin asgari ciddiyetini
vurguladım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaboğlu.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir
içeriğin (bilgisayar programları, mobil uygulamalar, müzik, video,
oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri dâhil) dijital ortamda
satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine,
izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu
cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi
Adana Trabzon Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs konuşacaktır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Örs.
Süreniz beş dakikadır.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 1inci maddesi
üzerinde İYİ PARTİ adına söz aldım, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, konuşmama
geçmeden önce, dün Kahramanmaraşta yaşanan, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediye Başkanı ile Trabzon Akçaabatlı bir
kadın hemşehrim arasında geçen diyalog bizi çok üzmüştür.
Trabzondaki vatandaşlarımızdan çok tepki geldi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hepimizi üzdü.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bu diyalogda -ben
kendim izledim video kaydını, medyada, basında var- Belediye
Başkanı bir ziyaret sırasında sokakta
rastladığı bir kadın vatandaşımıza Siz,
nerelisiniz? diye soruyor, kadıncağız da diyor ki: Trabzon
Akçaabatlıyım. Kahramanmaraşın koskocaman Büyükşehir
Belediye Başkanı diyor ki ona, vatandaşımıza: Sizi
biz Müslüman yaptık, biliyor musunuz? Kadın da
şaşırıyor tabii, diyor ki: Nereden çıktı?
Nasıl yani? Büyükşehir Belediye Başkanı devam ediyor:
Annene babana sor bakalım, kim yaptı. diye konuşmasına
devam ediyor. Bu hiç, kabul edilebilir, akla izana sığan bir
davranış modeli değildir. Kahramanmaraş Büyükşehir
Belediye Başkanını kınıyorum. Daha önce de benzer bir
hadise, İstanbulda Esenler Belediye Başkanının da yine bu
denli mesnetsiz iddiaları olmuştu. Anlaşılan
İstanbuldan bir ders alınmamış. Ben AK PARTİnin
yetkililerine, belediye başkanlarına bu konuda, Trabzonla ilgili
konuşurken nelere dikkat edip nelere dikkat etmemeleri konusunda bir
tavsiyede bulunmalarını rica ediyorum.
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Ders versinler.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bu konuşmamda
şunu da söyleyeyim: Kahramanmaraş şehri ve Trabzon şehri
kardeş şehirlerdir. Ben Trabzonda Kahramanmaraş Caddesi 153
numaralı evde doğan bir kardeşinizim. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar) Bu Belediye
Başkanının bu konuşmasının
Kahramanmaraşlı hemşehrilerimi
bağlamayacağını da biliyorum. Burada
Kahramanmaraşlı milletvekillerimiz var, görüyorum. Mesela Ali Bey,
siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, Kahramanmaraş Milletvekilisiniz?
Lütfen, böyle millî, dinî, hassas konularda konuşurken şehri idare
edenlerin, yetkililerin, vekillerin daha dikkatli bir üslup
kullanmalarını rica ediyorum. Kahramanmaraştaki tüm
hemşehrilerime, kardeşlerime, onların da en az benim kadar
üzüldüğünü bildiğim için söylüyorum: Sizler benim kardeşimsiniz,
Trabzon Kahramanmaraş kardeştir ama Belediye Başkanını
kınıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi ilgili kanun maddesiyle ilgili
fikirlerimi açıklamak istiyorum. Dünya hızlı bir ekonomik
değişim sürecinden geçmekte ve dünyanın karşı
karşıya kaldığı sorunlar gün geçtikçe daha da
karmaşık hâle gelmektedir. Dijital hizmet vergisi son dönemde
Avrupada da tartışma konusudur. Bu hazırlanan kanun teklifiyle
ülkemizde internet üzerinden sunulan oyun, müzik, film, uygulama, e-ticaret ve
benzeri tüm hizmetlere yüzde 7,5luk dijital hizmet vergisi getiriliyor.
Hazırlanan yasa teklifine göre, dijital ortamda sunulan her türlü reklam
hizmetlerinden elde edilen hasılat vergi kapsamına alınacak,
dijital hizmet sağlayıcı mükellef olacaktır. Dijital hizmet
vergisi oranı yüzde 7,5 olarak belirlenmiş olup Sayın
Cumhurbaşkanı bu oranı yüzde 1e indirebilecek ya da 2
katına çıkarabilecektir. Her değişiklik önerisi gibi
yeterince tartışılmadan Genel Kurula getirilen bu kanun
teklifiyle ilgili bazı tereddütlerimiz olmakla birlikte olumlu
bulduğumuz tarafları da olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke ekonomileri
zorlandığında ya da bütçe açık verdiğinde Hükûmetlerin
ilk başvurduğu yöntem vergi oranlarını artırmak ya da
yeni vergiler koymaktır. Kötü ekonomi yönetiminin bir sonucu olarak
karşımıza çıkan bu yeni vergiler iktidarın kaynak
arayışının hangi boyuta geldiğinin de açıkça bir
göstergesidir. Artık saklanamaz hâle gelen bütçe açığı
yedek akçe hazineye aktarılmasına rağmen
kapatılamayınca, Hükûmet çareyi yeni vergiler yaratmakta
bulmuştur. 2019 yılı için belirlenen 81 milyarlık bütçe
açığının daha yılın sonu gelmeden 85 milyar TLyi
bulması Hükûmeti yeni vergileri aramaya itmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Örs,
tamamlayın lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim.
Neoliberal politikaları benimseyen
iktidarların hep yaptığı gibi AK PARTİ iktidarı
da bütçe açığını yeni vergiler getirerek, eskiden uygulanan
vergileri artırarak, ücret ve maaşları enflasyonun altında
tutarak, doğal gaz, akaryakıt, elektrik gibi temel tüketim
kalemlerine zam yaparak, kamusal hizmetlerde kesintiye giderek, kapatmaya
çalışarak vaziyeti kurtarmak istemektedir.
Acil kaynak paketi görüntüsündeki bu düzenlemeyle
2020 bütçesinde oluşacak açık düşük tutulmak istenmektedir
diyorum, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Örs.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın
Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Emecan, Sayın Karabıyık, Sayın
Aydoğan, Sayın Antmen, Sayın Ünver, Sayın Barut, Sayın
Kaya, Sayın Kaya, Sayın Tuncer, Sayın Kaplan, Sayın
Yıldız, Sayın Öztunç, Sayın Şahin, Sayın
Kaboğlu, Sayın Yılmazkaya, Sayın Özdemir, Sayın Tanal,
Sayın Tutdere, Sayın Özcan, Sayın Çakırözer.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
(Devam)
BAŞKAN - 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Turanın bir söz talebi var.
Buyurun Sayın Turan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Kahramanmaraş Belediye
Başkanının hiçbir art niyet taşımayan ve
kastını aşan ifadelerinden dolayı Trabzonlulardan özür
dilediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce vekilimizin ifade ettiği hususla
ilgili şunu ifade etmek isterim: Kahramanmaraş Belediye
Başkanımız çarşı ziyareti esnasında tamamen
şaka ve espri maksadıyla çok hoş olmayan bir ifadede
bulunmuştur. Kendisiyle görüştüm ama daha ötesi, bununla ilgili resmî
olarak açıklama yapmış Sayın Başkanımız ve
açıklamasında hiçbir art niyet ve ima taşımayan, kastı
aştığı anlaşılan bu diyalogdan dolayı Tüm
kardeşlerimizden, bütün Trabzonlulardan özür ve helallik diliyorum. diye
ifade etmiştir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım
bu imkân için.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
Aynı konuda Sayın Öztunçun da talebi
vardı.
Buyurun Sayın Öztunç.
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş ile
Trabzonun kardeş şehirler olduğuna, kastını aşan
ifadelerinden dolayı özür dilediği için Kahramanmaraş Belediye
Başkanına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Kahramanmaraş
ile Trabzon kardeş şehirlerdir. Kahramanmaraşın en büyük
caddesi Trabzon Caddesi, Trabzonun en büyük caddesi ise Maraş
Caddesidir. Sayın Belediye Başkanımız dün talihsiz bir
açıklama yapmıştır. Daha sonra fark etmiştir bu
hatasını ve özür dilemiştir. Bu ara AK PARTİliler maalesef
Trabzona kafayı takmış durumdalar; önce Esenler Belediye
Başkanı, şimdi Kahramanmaraş Belediye
Başkanımız. Yanlış bir kelime olmuştur ama
sonuçta özür dilemiştir, hatasını fark etmiştir.
Ben Başkanımızın özür
dilemesinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum ve şunu
söylüyorum: Bize her yer Trabzon, bize her yer Kahramanmaraş. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztunç.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
(Devam)
BAŞKAN 1inci madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1'inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) bendinde yer alan "gibi ibaresinin "ve
benzeri şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Karadağ Esin
Kara Sefer
Aycan
Iğdır
Konya Kahramanmaraş
Saffet
Sancaklı Olcay
Kılavuz
Kocaeli
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağ konuşacaktır.
Değerli milletvekilleri, salonda uğultu
var. Görüşmeler devam ediyor, hatipler kürsüye geliyor. Lütfen, sessiz
olalım ve hatiplerin konuşma hakkına saygılı
olalım.
Buyurun Sayın Karadağ. (MHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce, Gaziantep Milletvekilimiz Ali Muhittin
Taşdoğanın kıymetli babaları İbrahim
Taşdoğanın Hakkın rahmetine kavuştuğu haberini
aldık. Merhuma Allahtan rahmet, kederli ailesine
başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bundan doksan
dokuz yıl önce 14 Kasım 1920de, doğup büyüdüğüm, 3 ülkeye
sınır olan, adını Iğdır Beyden alan kadim bir
şehrimiz olan Iğdır düşman işgalinden kurtuldu.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Iğdır, Osmanlı-Rus Savaşıyla birlikte, tarihte 93
Harbi olarak bilinen 1877-1878 yıllarındaki savaşla birlikte,
Doğu Anadolunun büyük bir bölümüyle birlikte Rus işgaline uğradı.
Yaklaşık kırk üç yıllık bir esaret dönemi oldu. Bu
esaret döneminde bizler neler yaşadık, bizlerin dedeleri orada neler
yaşadı, öncelikle bunlara değinmek istiyorum.
Rus işgaliyle birlikte bölgede yaşayan
nüfusa, bölgede yaşayan insanlara -Allah hiçbir zaman Türke esareti
göstermesin- o esaretle birlikte işkenceler başladı ve
emperyalist güçler bu bölgeye maalesef gözlerini diktiler. Fransızlar,
İngilizler ve Rusların kışkırtmasıyla bölgede
yaşayan azınlıklardan olan Hristiyan Ermeniler bu bölgede Hınçak
ve Taşnak gibi terör örgütleri kurarak bölgenin yerli halkını,
yeri geldi sürgünlere sürdüler, yeri geldi samanlıklara, tandır
damlarına doldurup yakmaya başladılar. Bir nevi bölgede bir
demografik temizlik başladı.
Kadim bir Türk şehri diyoruz Iğdıra.
Devamında Aras Nehrinin diğer tarafında olan Erivan, Revan Hanlığı
ve devamında Azerbaycanın güneyi olan şu anki İran
sınırlarındaki Tebriz, Hoy, Urmiyeyle birlikte Doğu
Anadoluda büyük katliamlar başladı. Neler yaşandı biliyor
musunuz?
Saygıdeğer milletvekilleri,
Iğdıra bakıyoruz, Oba köyünde, Hakmehmet köyünde, Gedikli
köyünde, Hamurkesen köyünde, 21 köyde insanlar sürgünlere maruz kaldılar.
Bu sadece Iğdırda olmuyordu. Biz bakıyoruz, bu dönemde, yine
Doğu Anadoluda, Erzurumda, Karsta, Adanada, Erzurumda, ta Trabzona
kadar bölgede yaşayan halk ya sürülüyordu ya da dediğim gibi,
bulunduğu yerlerde katlediliyordu. Bunu yapan bu Ermeni çeteleri,
maalesef, olayları saptırdığından tarih
yanlış anlatılıyor. Gidip bakalım bölgeye, toplu
mezarlar nerede? Bu toplu mezarlardan, öldürülen insanların kemikleri
çıkıyor şu anda. O dönemdeki dedelerimizin, ninelerimizin
anlattığı şeylerle bizler büyüdük. Şimdi, maalesef,
bakıyoruz, uluslararası alanda bu gerçekler saptırılarak ne
yapılıyor? Çeşitli parlamentolarda, yaklaşık 31
ülkede, sözde bir Ermeni soykırımı varmış gibi
anlatılıyor. Gidelim bu bölgeye, her tarafı karış
karış arayalım. Nerede bir Ermeni toplu mezarı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Karadağ.
YAŞAR KARADAĞ (Devamla) Ama onlarca
toplu mezara rastlıyoruz ve Iğdırımızda kurulan
soykırım anıtında da o yapılan, daha doğrusu
Ermenilerin yapmış olduğu, o çetelerin, o terör örgütlerinin
-öyle diyeyim- yapmış olduğu katliamlar tüm
çıplaklığıyla sergilenmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu duygu ve düşüncelerle
serhat şehrimiz Iğdırımızın düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yılını kutluyorum.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve 15inci Kolordu Komutanı
Kâzım Karabekir Paşamız olmak üzere,
Iğdırımızın ilk şehitlerinden Mehmet Çavuş
ve dedem Nevruz Çiflikle birlikte tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Karadağ.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Kurtulan, söz talebiniz var, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle
yasaların kadın lehine güçlenmesi için farkındalık
oluşturmaya çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
25 Kasıma henüz daha on gün varken
kadınlar sokakta, meydanda, toplantı salonlarında çeşitli
etkinliklerle bugünü karşılamaya çalışıyorlar.
Biliyorsunuz, 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günüdür. Bu yıl da kadınlar, bir
hakkımız olan İstanbul Sözleşmesi, yine, maalesef ki
Mecliste 3 partinin erkeklerinin ittifakıyla gündeme gelen nafaka
hakkımız, yine, kayyum darbesi ve bunun ihlal ettiği eş
başkanlık sistemi -temel olarak anılan başlıklar-
aynı zamanda, olumlu yasaların bilinir, görünür, uygulanır
olması için de mücadele etmekte. Yasaların kadın lehine daha da
güçlenmesi için mücadele edip farkındalık oluşturmaya
çalışmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu anlamda partimizin
bastırmış olduğu broşürler kimi illerde
toplatıldı ve buna bağlı olarak da gözaltılar var,
davalar var, soruşturmalar başlamış durumda. Bu
broşürde şunları demekteyiz arkadaşlar: Susmuyoruz,
sinmiyoruz, itaat etmiyoruz. Kayyum darbedir; Diyarbakır, Mardin, Van
bizimdir. Erkek devlet şiddetine karşı isyandayız.
Herkes bilir, özellikle bu grupta bazı kadın arkadaşlar çok iyi
bilir ki biz kadınlar, Anayasamızın erkek olduğunu
söylüyoruz, devletin erkek olduğunu söylüyoruz, yargının erkek
olduğunu söylüyoruz çünkü kadın katillerinin iyi hâl indirimiyle,
haksız tahrik ceza indirimleriyle karşı karşıya
kaldıklarını biliyoruz. O yüzden ki kadınlar şunu
söylerler: Gelsin baba, gelsin koca, gelsin cop, gelsin devlet; inadına
isyan, inadına özgürlük! Kadınlar bugün de özellikle bu sloganla
bunları yan yana getirirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Özellikle burada devlet
kavramının geçmesinden olsa gerek ki yine iktidarı rahatsız
etmiş olmalı. Biz kadınların nazarında devlet
erkektir, erildir ve baskıcıdır. Onun için, kadınların
bu isyanından korkmayın; kadınların isyanından adalet,
eşitlik doğacaktır diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Şimdi de sisteme giren milletvekillerinin bir
kısmına sırayla yerlerinden bir dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Barut
46.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Kredi Garanti
Fonunun küçük ve orta büyüklükteki işletmelere verdiği kefalet ve
üstlendiği sorumlulukla bu işletmelerin daha fazla banka kredisi kullanabilmelerini
sağlayarak ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkı verdiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, Kredi
Garanti Fonu (KGF) küçük ve orta büyüklükteki işletmelere verdiği
kefalet ve üstlendiği sorumlulukla bu işletmelerin daha çok banka
kredisi kullanabilmelerini sağlamaktadır; bu yolla KOBİler
lehine ek bir kredilendirme yaratarak ekonomik büyüme ve kalkınmaya
katkı vermektedir.
Bu yılın ocak ayında esnafı
yüksek faizli krediden kurtarmak için KGF kredi kullandırmış ve
yıllık faiz oranı yüzde 18,4 olarak uygulanmıştı
ancak bugünlerde bankalarda güncel kredi faizleri yıllık 12 ila 14
arasında değişmektedir. O gün için olumlu bulunan bu kredi
oranı bugünlerde karşılaştırınca-
esnafımıza çok ağır gelmektedir. Bankalar diğer kredilerde
olduğu gibi KGFyi yeniden yapılandırmıyorlar. Devlet
garantisi de olduğu için ekonomi bakanı ve merkezî Hükûmetin bununla
ilgili karar alması gerektiğini söylemektedirler.
Maliye Bakanlığının bu konuda
karar almasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere.
47.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyaman ili Palaş köyünün kuduz hastalığı
emarelerinin tespit edilmesi üzerine altı ay süreyle karantina altına
alındığına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Adıyamanımızın merkez
Palaş köyünde ilgili kurum tarafından yapılan tespitlerde
bulaşıcı hayvan hastalığı olan kuduz emareleri
tespit edilmiştir. Bu nedenle köyde altı ay süreyle karantina ilan
edilmiştir, köy karantinaya alınmıştır.
Ben buradan, köyde yaşayan bütün
vatandaşlarımıza, Adıyamanımıza geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum.
İlgili kurumları, Valiliği ve
Tarım İl Müdürlüğünü göreve davet ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kaplan.
48.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
vatandaşların sağlıklı ulaşım
sağlayabilmeleri için Gaziantep il ve ilçelerinin yol sorununun ivedilikle
çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gaziantepin Karkamış ve Oğuzeli
ilçeleri arasındaki yolun dar ve asfaltlamanın
sağlıksız olması bölge halkı için büyük problem arz
etmektedir. Yazır ve Elifoğlu köyleri arasındaki yol da
aynı şekilde, dar ve bozuktur. İslahiyenin Yeniceli,
Karacaören, Burunsuzlar, Alaca köylerinin yolları da hem çok bozuk hem çok
dardır. Vatandaşlarımız köylerinden İslahiyeye
giderken zorluk çekmektedir. Nurdağı-Gaziantep yolu hâlâ
beklemektedir.
Kış gelmeden, hava şartları
kötüleşmeden vatandaşlarımızın sağlıklı
ulaşım sağlayabilmeleri için bahsi geçen yolların
ivedilikle düzeltilmesi ve genişletilmesi konusunda gerekli
çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bölge halkı
adına buradan yetkilileri göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
49.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Meclisin
dijital altyapısı, bilgisayarları ile internet
hatlarının çalışmaz durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, vergiler üzerinden olsa da dijital hizmetleri konuşuyoruz.
Meclisin dijital altyapısı, bilgisayarları, internet
hatları çalışmaz durumda. Masalarımızdaki dijital
oylama tuşları bile çalışmıyor, bunu hepimiz
yaşıyoruz. Odalarımızdaki bilgisayarlar aynı durumda.
Meclisin halıları yenileniyor, koltukları yenileniyor,
yolları yenileniyor ama esas yenilenmesi gereken bu elektronik
altyapıya, dijital altyapıya hiç dokunulmuyor. İlgili
başkanlığa başvurduk ancak yine de bir olumlu gelişme
yok. Bu şikâyetimizi buradan da tekrar dile getirmiş olayım.
BAŞKAN Sayın Kaya
50.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Trabzon ili
Düzköy ilçesi Haçka Yaylasında gerçekleştirilen yıkım
operasyonunda halk ile kolluk kuvvetlerinin karşı karşıya
geldiğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Trabzon Düzköy ilçemizdeki Haçka Yaylasında
şafak vakti başlayan yıkım operasyonu halkımız
ile kolluk kuvvetlerimizin karşı karşıya gelmesine sebep
olmuş, yıkımlar âdeta zulme dönüşmüştür. Yayla
sakinleri bu yıkımlarla ilgili tebligatın kendilerine
ulaşmadığını ifade etmektedir. Ülkemizde seçim
döneminde imar barışı yapılmış ve bu, devletin
halkıyla barışması olarak anlatılmıştı.
Bu barışla mera, yayla ve orman gibi özel bölgeleri
ayırmaksızın barış kapsamına alan iktidar
vatandaşlarda Nasılsa affediliyor. algısının
oluşmasına ve yeni yapılar yapmasına sebep olmuştur.
Burada suç vatandaşta değildir, suç seçim döneminde sırf
milletin oylarını almak için sesini çıkarmayan
iktidarındır. Bu binalar yapılırken seyirci kalanlar
şimdi yıkmaktadırlar. Yazık değil mi milletin
emeğine, parasına, millî servetimize?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET KAYA (Trabzon) - Yıkımlarda
hayvancılıkla uğraşan yaylacılarımıza
ayrı bir hassasiyet gösterilmesini rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
51.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, iktidarın
kapanmayan bütçe açığını üst gelir grubuna değil geçim
derdine düşmüş vatandaşın sırtına yüklemeye
kararlı göründüğüne ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkürler
Başkanım.
Ekim başında Hazine ve Maliye
Bakanlığına bağlı vergi dairelerinin
uygulamasında öğrenciler dâhil 4 milyona yakın
yurttaşın banka hesabına haciz konulmuştu. E-hacizde bu
hafta ikinci dalga başladı, bu defa 1,5 milyon kişiye e-haciz
gönderildi. Toplam 5,5 milyon kişi icralık oldu. Motorlu
taşıtlar vergisi, mahkeme harç borcu, trafik cezası, Kredi
Yurtlar Kurumu borcu, sigara cezası, köprü geçiş cezası dâhil
tüm borç ve cezalar için e-haciz yapıldı. Müflis tüccar eski
defterleri karıştırırmış; elektriğe,
doğal gaza, gıdaya zam üstüne zam yapan iktidar, kapanmayan bütçe
açığını üst gelir grubundan değil geçim derdine
düşmüş vatandaşın sırtından çıkartmaya
kararlı görünüyor.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
52.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
14 Kasım Dünya Diyabet Gününe ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü vesilesiyle bütün
diyabetli vatandaşlarımıza sağlıklı, huzurlu ve
mutlu bir ömür diliyorum.
Özellikle diyabetliler için, engelli
raporlarındaki mevcut kıstas dolu yapı çok büyük
sıkıntılar yaratmakta ve raporlarını almakta
zorlanmaktadırlar. Özellikle, tip1 diyabetli birçok insanımız
maalesef hastalıklarından dolayı işe girememekte ve Sen
git önce raporunu al gel. denmektedir. Bu şekilde zaten ağır
hastalıklarının takip ve tedavisinde sorunlar yaşayan bu diyabetli
hastalarımızın taleplerine cevap vermeliyiz. Çoğu işe
alınmadığı için tedavilerinin bir kısmının
SGK kapsamında ödenmediği durumda kendileri de tedavi
masraflarını karşılamakta çok zorlanmaktadırlar.
Diyabetli insanlarımızın bu sıkıntılarına
yüce Meclisimiz olarak mutlaka kulak vermeli, çözüm bulmalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
Kaya.
53.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, TBMMnin iradesine kayyum atayan RTÜKü
kınadığına ve belediyelere kayyum atayanları da
milletin iradesine saygıya davet ettiğine, öğrenim kredisi
borcunu ödeyemeyen üniversite mezunu gençlerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ve güvenlik soruşturması nedeniyle ataması
yapılan öğretmenlerin göreve başlatılamadığına
ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine
kayyum atayan RTÜKü kınıyorum. İkinci olarak da, halkın
iradesine hemen hemen her gün bir belediyeyi görevden alarak kayyum
atayanları da milletin iradesine saygıya davet ediyorum.
Üniversiteyi bitirmişler ama milyonlarca
gencimiz işsiz ve kredi borçlarını ödeyemedikleri için evlerine
ya da babalarının evlerine haciz gelmektedir. Bu çocukların
derdine derman olmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci görevidir.
Öğretmen olarak -daha dün- ataması
yapılanların önemli bir bölümü güvenlik soruşturması
nedeniyle aylardır görevine başlatılmamaktadır.
Öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler öğrencisiz bırakılamaz,
eğitim sistemiyle bu kadar uğraşmaya hakkımız yok diye
düşünüyorum.
Bir de kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 2nci
madde üzerinde 4 adet önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Dijital ortam: Fiziki olarak karşı
karşıya gelmeksizin, çevrim içi faaliyetin
gerçekleştirildiği her türlü ortamı,
b) Dijital hizmet sağlayıcıları:
Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen hizmetleri sunanları,
c) Hasılatın elde edilmesi:
Hasılatın mahiyet ve tutar itibarıyla kesinlik
kazanmış olmasını,
ç) Hizmetin Türkiye'de sunulması: Hizmetin
Türkiye'de sunulmasını, hizmetten Türkiye'de
faydalanılmasını, hizmetin Türkiye'de bulunan kişilere
yönelik gerçekleştirilmesini veya hizmetin Türkiye'de değerIendirilmesini
(DeğerIendirmeden maksat, hizmetin karşılığını
teşkil eden ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yurt
dışında yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam
ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi
veya kârından ayrılmasıdır. Şu kadar ki, dijital
ortamda sunulan reklam hizmetinin Türkiye'de bulunmayan kişilere yönelik
gerçekleştirilmesi durumunda hizmet Türkiye'de değerlendirilmiş
sayılmaz.),
d) Finansal muhasebe açısından konsolide
grup: Uluslararası Finansal Raporlama Standartları veya Türkiye
Finansal Raporlama Standartları uyarınca konsolide finansal
tablolarda yer alan bütün işletmeleri,
ifade eder.
Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu Alpay
Antmen
Antalya Ankara Mersin
Lale
Karabıyık Mehmet
Bekaroğlu Burhanettin
Bulut
Bursa İstanbul Adana
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan İlhami
Özcan Aygun
Aydın İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Alpay Antmen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 2nci
maddesi üzerinde partim adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Adil bir vergi sisteminin geçerli olduğu
ülkelerde toplam vergilerin yüzde 70i kazançtan alınan vergilerden yani
servet vergisi, gelir vergisi gibi doğrudan vergi kalemlerinden, toplam
vergilerin yüzde 30u ise tüketimden alınan vergilerden yani KDV ve ÖTV
gibi dolaylı vergilerden oluşur.
Örneğin, Almanyada dolaylı vergiler yüzde
28, doğrudan vergiler yüzde 72dir. Macaristanda yüzde 25 olan
dolaylı vergi oranı Bulgaristanda ise sadece yüzde 20dir. Ancak söz
konusu oranlar maalesef Türkiyede tam tersi. Toplam vergilerin dörtte 3ü yaşam
mücadelesi veren emekçilere, işçilere ve asgari ücretlilere
yıkılmaktadır. Ayrıca ülkemizde en yüksek gelir düzeyine
sahip yüzde 20lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki
yıla göre artarak yüzde 48e yükselirken en düşük gelire sahip yüzde
20lik grubun aldığı pay azalarak yüzde 6,1 gerilemiştir.
Yani AKP iktidarı sayesinde zengin daha zengin, fakir daha fakir hâle
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, asgari ücretliyi
yalnızca yüksek enflasyon değil, vergiler de vuruyor. Asgari ücretli,
yıllık kazancının yaklaşık yüzde 43ünü vergi
olarak devlete geri ödüyor. Asgari ücretlinin üzerindeki vergiler her geçen gün
maalesef artmakta. İktidar bu ülkeyi öyle bir hâle getirdi ki
işsizlikten toplu intiharlar başladı. İstanbulda 4
kardeş birden intihar etti, Antalyada bir baba evlatlarıyla birlikte
canına kıydı. Bir aileyi, bir babayı bu kadar umutsuz ve
çaresiz hâle getirmek ancak vahşi sömürü düzenlerinde görülebilir.
Esasen, vatandaş vergi ödüyor, yandaş ise
ödemiyor. Vergi veren vatandaş iş bulamıyor, vergi vermeyen
yandaşlar milyarlık ihaleleri almaya devam ediyor. Birileri vergiden
muaf olacaksa o, işsizler olsun, asgari ücretliler olsun, yandaş
değil, vatandaş olsun.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz deprem
riskleriyle karşı karşıya. On sekiz yıllık AKP
döneminde toplanan deprem vergileri depremin zararlarını önleme için
harcanmadı ve bu para şimdi ortada yok. Yaklaşık bir
yıl önce Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayraka
1999dan 2018 yılına kadar toplanan paranın ne kadarı
depremlerin vereceği zararları önlemek için, kimler tarafından,
ne şekillerde harcanmış? diye sordum. Evet, Bakanlık Biz
bilmiyoruz, İçişleri Bakanlığı bilir. dedi. Yani
toplanan 60 milyardan fazla verginin akıbetini Maliye Bakanı
bilmiyor, vergiyi topluyor ama nereye harcadığı hakkında
hiçbir fikri yok. Biz daha sonra aynı soruyu İçişleri
Bakanlığına sorduk, tabii, buradan da herhangi bir cevap hâlen
yok. Deprem için toplanan katrilyonları kim harcadı, nasıl ve
nereye harcadı, şu anda bilen yok. Bu durum iktidarın
ayıbıdır, bu durum milyonların hayatının, can ve
mal güvenliğinin hiçe sayıldığının
ispatıdır. Aslında biz biliyoruz bu vergilerin nereye
harcandığını. Sayın milletvekilleri, vatandaştan
alınan bu deprem vergileri vatandaşa değil, yandaşa
harcanıyor. Siz millete küfreden iş adamlarının ödemesi
gereken vergileri affediyorsunuz ya, işte o affettiğiniz yüz
milyonlarca lira vergi borcunu milyonlarca fakir insan ödüyor, milyonlarca
vatandaş hakkını size helal etmiyor. Yanınızda belki
milyarlık iş adamları var ama üzerinizde de milyonların,
yoksul milyonların ahı var ve sizin sonunuzu da bu yoksullardan
aldığınız ahlar getirecek.
Hepinizi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Antmen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.39
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
2nci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin (1)inci fıkrasının (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
d) Finansal muhasebe açısından konsolide
grup: Uluslararası Finansal Raporlama Standartları veya Türkiye
Finansal Raporlama Standartları uyarınca konsolide finansal
tablolarda bulunan tüm işletmeleri,
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İsmail
Ok Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Balıkesir Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili İsmail
Ok konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle ilgili İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve
ekranları başında bizleri izlemekte olan yüce Türk milletini
canıgönülden muhabbetle selamlıyorum.
Evet, bu paket ağır vergiler altında
inim inim inleyen milletimizin üzerindeki vergi yükünü artırmaktan
başka bir şey değildir, bunun altını özellikle
çiziyorum. Elbette olumlu yönleri vardır, bu vesileyle Komisyona, bunun
hazırlanmasında emeği geçenlere de teşekkürü bir borç
biliyorum, kendilerine teşekkür ediyorum. Ama bu kadar ekonomik krizin had
safhaya çıktığı bir süreçte yeni vergilerin getirilmesini,
bütçe açığını kapatmak üzere, zaten vergileri ödeyemeyen
vatandaşlarımıza ek vergiler konulmasını asla kabul
etmiyoruz. Tam tersine, özellikle şu son yerel seçimlerde iktidar partisi
çiğ süt üreticilerinin 10 kuruş olan desteğini 25 kuruşa
çıkarma sözü verdi ama maalesef yerel seçim öncesinde verilen bu söz
seçimlerden sonra mayıs ayından geçerli olmak üzere
kaldırılmıştır.
Seçim bölgem Balıkesir, Türkiye'yi doyuran bir
ildir. Dolayısıyla verilen bu sözlerin yerine getirilmesini
bekliyoruz. Özellikle süt üreticisi vatandaşlarımız,
hemşehrilerimiz, köylülerimiz, çiftçilerimiz süt ineklerini kestirmek için
sıraya girmiş durumdalar. Böyle gidersek süt de
bulamayacağız. Memleketimizin, özellikle topyekûn 82 milyonun ucuz
gıdaya erişim hakkı için seçim öncesi verilen bu sözün, 10
kuruşluk desteğin 25 kuruşa çıkarılması sözünün
derhâl yerine getirilmesini başta seçim bölgem olmak üzere bütün köylü,
çiftçi, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar adına
talep ediyorum.
Şimdi, seçim bölgemde yaşanan bir
skandalla ilgili bir konuya değinmek istiyorum. Özellikle AK PARTİ
Grubunun ve özellikle Grup Başkan Vekili Özlem Hanımın bu
konuda harekete geçmesini Balıkesir halkı adına talep ediyorum.
Şurada, Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin resmî bir yazısı
var, konu satış ve bu satışta neler var, yazıdan aynen
okuyorum: Balıkesir Büyükşehir Belediyesine ait imar planında
özel proje alanı Paşa Camisi, askerî konut, kültürel tesis,
eğitim, sağlık, sosyal, kültürel tesis, kapalı spor
salonları ve dinî tesis alanında kalan taşınmazların
Maliye Bakanlığına vergi borcu
karşılığında satışının ve tapu
devrinin yapılması. Gerçekten, Allah hiç kimseyi bu hâle
düşürmesin. Bu memlekette özellikle AK PARTİli Balıkesir
Dursunbey Belediyesinin başlattığı cami yeri ve cami
satışı Balıkesir Büyükşehir Belediyesinde de devam
etmektedir. Biraz önce Balıkesir Büyükşehir Belediyesinde bu konuda
bir oylama yapılmıştır ve tabiri caizse büyük bir
kıyamet kopmuştur, kavga çıkmıştır. Bu Paşa
Camisi, öyle bir camidir ki çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan
Mehmet Hanın Veziri Zağnos Paşa adına 1461
yılında yapılmıştır, Kurtuluş
Savaşında kubbesinden sökülen kurşunlarla mermi
yapılmıştır, Atatürkün Türkiyede tek ve son hutbe
verdiği böyle tarihî, Kuvayımilliye
kıvılcımının yakıldığı bir camidir
ama şimdi bu caminin müştemilatını ve dinî alan olarak
ayrılan yerlerini Balıkesir Büyükşehir Belediyesi
satışa çıkarmıştır. Biraz önce de kavga
dövüşle reddedilmesine rağmen kabul edilmiştir diye zorla
oldubitti yapılmaya kalkılmıştır. Buradan sesleniyorum
AK PARTİ Grubuna: Bunun için şu anda eleştiri hakkımı
saklı tutmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ok, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
İSMAİL OK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Balıkesir Büyükşehir Belediye
Başkanının bu hezeyanı durdurulmazsa AK PARTİ Grubu ve
bütün milletvekilleri de töhmet altında kalacaktır. Sayın Grup
Başkan Vekili ve milletvekilleri, derhâl ayağa kalkıp bunu
durdurun. Sizleri bundan dolayı şu anda eleştirmiyorum ama
Balıkesir Dursunbey ilçesinde başladı bu AK PARTİ
belediyelerinde, şimdi de Büyükşehir Belediyesinde. Böyle tarihî bir
caminin müştemilatı satılıyor. Sadece cami değil,
eğitim alanları, spor ve kültürel alanları, kapalı spor
salonları satılıyor. Ortalama bir Türk vatandaşı bunu
yapmak yerine intihar etmeyi seçer. Biraz şerefli ve onurlu olsun
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesiri bu korkunç durumdan
kurtarsın. Özellikle AK PARTİ Grup Başkan Vekilinden ve
milletvekillerinden ayağa kalkarak bunun durdurulmasını
Balıkesir halkı adına, Kuvayımilliye kahramanları ve
evlatları adına talep ediyorum ve yüce Meclisi bu duygularla
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde bulunan veya ibarelerinin
ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul
İstanbul Batman Gaziantep
Meral
Danış Beştaş Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir
Siirt İzmir Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize
saygılarımı sunarım.
Dijital hizmetlerle ilgili olan bu yasa teklifinin
2nci maddesi, esas itibarıyla bu yasa içindeki terimleri tanımlayan
bir madde. Dolayısıyla onlar üzerinde konuşmanın çok bir
kıymetiharbiyesi olmayacağını düşünerek ben bu yasa
teklifiyle ilgili birkaç noktayı belirtmekte yarar gördüm.
Arkadaşlar, bunlardan bir tanesi şu:
Biliyorsunuz, 1980 itibarıyla dünyada 1980 öncesine göre önemli bir
değişim oldu ve biz buna küreselleşme globalleşme
dedik. Bu süreç gerçekten de çok hızla gelişti ve bu gelişme
sürecinin asıl motivasyonunu sağlayan da dijital imkânlardı,
dijital devrim dediğimiz devrimdi. Tabii, bu küreselleşme süreci
dijital devrimle böyle yürürken küresel birtakım dijital firmalar
oluşturdu. Bir ulusa ait olmakla birlikte, bütün uluslara etki etme
şansı olan, imkânı olan şirketler dünyası ortaya
çıktı. Dolayısıyla birçok başka konuda da olduğu
gibi -mesela Dünya Ticaret Örgütünün de gündeminde olan bir şeydi bu
geçmişte- öyle bir durum ortaya çıktı ki küresel hizmet veren
şirketler var, ulusal ülkelere de bu hizmetler verilmekte fakat o ulusal
ülkelerin herhangi bir yaptırım gücü yok. Dolayısıyla da
özel bir vergi mevzuatı itibarıyla bir sorun çıktı çünkü bu
hizmetler örneğin Türkiye gibi ülkelerde de kullanılıyor
-Googledan, Twitterdan, Netflix vesaireden bahsediyoruz- ve bunların
karşılığında bir para ödeniyor bu şirketlere
fakat bu şirketlerin kârları üzerinden değil; ciroları
üzerinden, bir bakıma, vergilendirilmeleri söz konusu oluyor.
Arkadaşlar, şimdi, küreselleşen bir
dünyada, küreselleşen şirketleri ulusal olanla vergi denetimi
altına almanız mümkün değil. Ne gerekiyor? Gereken şu:
Küresel bir anlaşma gerekiyor ama küresel bir anlaşmayı OECD
denedi ve yapamadı. Avrupa Birliği bu konuda adımlar attı,
bence Avrupa Birliği de yapamadı. Yani yüzde 3 gibi bir geçici vergi
düşündüler, bu çerçevede tartışmalar devam ederken Fransa ilk
adımı attı ve bir vergi çıkardı. Şimdi, benim
anladığım, Avrupaya yakın veya aday bir ülke olan Türkiye
de ikinci olarak böyle bir adım atıyor, yüzde 7,5 civarında bir
vergi koyuyor vesaire.
Şimdi, arkadaşlarımız
anlattı, ben çok fazla üzerine gitmeyeceğim ama açıkçası bu
vergilendirmede esas olarak bu şirketler ödedikleri vergileri hizmetleri
kullananlara yansıtacaklar ve dolayısıyla da bu şirketlere
konan vergileri Türkiye halkı ödeyecektir.
Çok az zamanım var, başka bir konuda
birkaç şey söylemek istiyorum arkadaşlar.
Biraz önce arkadaşımız Mahmut
Toğrul Gaziantepte olan bir olayı yansıttı sizlere. 56
civarında partilimizin gözaltına alındığından söz
etti. Biraz önce yine, yanılmıyorsam, Maraşla ilgili bir haber
geldi, 8 arkadaşımız da orada... Arkadaşlar ne oluyor?
Bilen var mı? Yani 20 belediyemiz zaten... Anadolu Ajansının
terimiyle söyleyeyim, görevlendirilmişler bunlar, kayyumdan da
vazgeçtiler, kayyum da denmiyor artık, görevlendirme deniyor ve 20
tane belediyemize görevlendirme çıkarıldı. Arkadaşlar, ne
yapılmak isteniyor? Bu kararları kimler veriyor arkadaşlar?
Benim aklıma gelen Cumhurbaşkanı oluyor tabii ki çünkü tek adam
yönetimi diyoruz, açıkçası böyle bu. Fakat sonra düşünüyorum ya,
Cumhurbaşkanı mesela Mısırda Mursiye darbe
yapıldığında ne demişti? Demişti ki:
Seçilmiş bir kişiye böyle bir şey olamaz, biz bunu
savunamayız. Doğru bir pozisyondu. Bu arada kendisine de bir darbe
girişiminde bulunuldu. Hatta son zamanlarda biliyorsunuz Venezuelada
Maduroyla ilgili bir siyasi sorun çıktı ve Sayın
Cumhurbaşkanı hemen müdahale etti, dedi ki: Seçilmiş bir kişiyi
kimse görevden alamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika
BAŞKAN Buyurun devam edin.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Şimdi
arkadaşlar, ben hakikaten soruyorum: Seçilmiş bir kişiyi
görevden kimse alamaz. diyen bir Cumhurbaşkanının olduğu
bir ülkede, seçilmiş 20 belediye başkanımız, eş
başkanlarıyla birlikte görevden alındı. Bu sizi hiç
ilgilendirmiyor mu arkadaşlar ya? Bu nasıl bir şey? Nasıl
bir demokrasi bu?
Yani bunlar olurken gerekçe olarak ne söylenirse
söylensin, bu gerekçeler hiçbir şekilde hiç kimseyi tatmin etmiyor, bunu
hepimiz de biliyoruz. Dolayısıyla da arkadaşlar, burada bu
kararların kimler tarafından alındığını ben
şahsen bilmiyorum, bu kararların Cumhurbaşkanı
tarafından alındığını düşünmek istemiyorum
ama birileri bu kararları alıyor. Sorum şu: Kim alıyor?
Lütfen, birinci partinin mensupları bu soruya cevap vermeye
çalışırsa çok mutlu olurum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Katırcıoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin (ç)
bendinde yer alan Türkiyede bulunmayan kişilere ibaresinin Türkiyede
yerleşik olmayan kişilere şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Karadağ Saffet
Sancaklı Sefer
Aycan
Iğdır
Kocaeli
Kahramanmaraş
Cemal
Enginyurt Esin
Kara
Ordu
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ordu Milletvekili
Cemal Enginyurt konuşacaktır.
Buyurun Sayın Enginyurt. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunmaktayım.
Bu kanunla ilgili bir eleştirimi öncelikli
olarak ifade etmek istiyorum. Konaklama vergisi adı altında
kişilerden vergi alınması bu kanunun 9uncu maddesine
eklenmiş bulunuyor. Gerçi AK PARTİ Grup Başkan Vekili Bülent
Turan biraz evvel 9uncu maddede bir değişikliğe
gidileceğini ifade etti, bu güzel bir gelişme çünkü bu vergi
hakikaten otelcilere ve turizmcilere büyük yük getirecekti. Çünkü 2020
yılı için yüz binlerce insanla anlaşma yapıldığını
ve fiyatların belirlendiğini göz önüne alırsak bu büyük bir
maliyet getirecek. Bu maliyet otelcilerin ve turizmcilerin üzerine
yansıyacak, kişilerden bu parayı asla tahsil edemeyeceklerdi.
Dolayısıyla bu vergiden vazgeçileceğini öğrenmiş
bulunuyorum, bunun için teşekkür ediyorum. Nispi vergiye dönülürse çok
güzel olacağı kanaatindeyim.
Ayrıca bir öneride bulunmak istiyorum AK
PARTİ ve bütün parti gruplarına. Yine otellerde ve pansiyonlarda
kalan öğrencilerimiz var, yıl içerisinde yurt
bulamadığı için mecburen otellerde ve pansiyonlarda kalıyorlar.
Bunların tamamıyla vergi dışında, nispi de olsa vergi
dışında tutulmaları gerekir. Bu öğrencilerin
okuduğu belgelenip hiçbir şekilde bunların vergiye tabi
tutulmaması gerektiğini düşünüyorum, bunun da inşallah
dikkate alınmasını hassaten rica ediyorum.
Yine bir konu üzerinde de fikrimi belirtmek
istiyorum. Rabia Naz Vatan Araştırma Komisyonu üyesi olarak dün
meydana gelen ve maalesef dün akşamdan bu tarafa ciddi anlamda karartmayla
yanlış algı yaratılan bir konuyu burada açıklama
ihtiyacı hissediyorum. Rabia Naz Vatanın babası bugün
gözaltına alınmıştır, doğrudur. Dün 3 kişi
gözaltına alınmış, doğrudur ama bu sadece görevini
yapan gazetecilerin gözaltına alınma hadisesi değildir. Bu,
acılı bir babanın susturulması için bir eylem
değildir. Dün, Canan Coşkun isminde, daha önce Can Dündarın
yardımcılığını yapan bir hanımefendi,
Eskişehir Milletvekilimiz Jale Hanımın danışmanı
olduğunu söyleyen bir gazeteci, tek şahit olan Mürsel Küçükalın
evine gidiyor ve Mürsel Küçükala diyor ki: Komisyon
çalışmaları devam ediyor, seni komisyon olarak olay yerinde
tekrar dinlemek istiyoruz. Mürsel Küçükalı evinden alıyor, olay
yerine getiriyor. Olay yerine geldiğinde 2 kişi, Kazım ve
Tuğba isimli gazeteci ve Şaban Vatan taksiyle olay yerine geliyor.
Mürsel Küçükalı bahçe üzerinde tam 4 defa süründürerek olay tespiti
yaptırıyorlar sözde. Mürsel Küçükalın hanımı diyor
ki: Siz komisyon üyesi olamazsınız. Canan Coşkun diyor ki:
Şu an komisyon Eynesilde, olur mu öyle şey, biz komisyon adına
görev yapıyoruz. Yani araştırma komisyonu kullanılarak art
niyetli bir şekilde, olmayan bir komisyon adına Canan Coşkun
diye bir gazeteci, baba Şaban Vatan, Mürsel Küçükala böyle bir
organizasyon gerçekleştiriyorlar. Daha sonra bunu bir dükkâna alıyorlar,
diyorlar ki: Sana para verelim, ev alalım, sen ifadeni
değiştir. Bu çocuk sırtüstü gelmedi. de, Bu çocuk ben
geldiğimde bu olay yerinde yatıyordu. de. Baba isyan ediyor, polisi
arıyor ve polisler 3 gazeteciyi ve Şaban Vatanı gözaltına
alıyor ama maalesef, şimdi yaratılmaya çalışılan
algı, bu gazeteciler görevini yapıyormuş, görevini yapan
gazeteciler niçin alınırmış. Hangi gazetecinin, adı
Canan Coşkun da olsa veya bir başkası, bir tanığı
araştırma komisyonu adına böyle bir şekilde uygulamaya tabi
tutmaya hakkı vardır? Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine
saygısızlık, adını kullanmaktır.
Dolayısıyla araştırma komisyonu gereğini yerine
getirmiştir, valilik gereğini yerine getirmiştir, polis gereğini
yerine getirmiştir.
İnşallah netice ortaya
çıkacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Enginyurt.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne
İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ahmet
Kamil Erozan İbrahim
Halil Oral
Adana
Bursa Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
İbrahim Halil Oral konuşacaktır.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, dijital hizmet vergisi
kanunu hakkındaki görüşlerimi açıklamadan önce, dün
verdiğim bir soru önergesi hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
Birkaç gündür basına yansıdığına göre, Millî
Eğitim Bakanlığı Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu
Sosyal Bilgiler 6 Ders Kitabı adıyla yayımladığı
ve okullara dağıttığı kitapta bir felakete imza
atmıştır. Kitapta Uygur alfabesi başlıklı
bölümde Uygur alfabesi yerine Yahudilere ait olan İbrani alfabesi basılmıştır.
Kitaba basılan görselin kaynağını da tahmin etmekte güçlük
çekmiyoruz. Googlea Uygur alfabesi yazdığımızda
karşımıza çıkan ilk görsellerden biri bu hatalı basılan
alfabe oluyor. Googleda kaynağı belirsiz bilgileri toplayıp
ders kitaplarına basan Millî Eğitim bu durumu da sehven
yapılmış diye geçiştirmeye çalışıyor. Bu
durum asla kabul edilemez, bu, sorumsuzluktur, vurdumduymazlıktır ve
aymazlıktır.
Kıymetli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın one minute edebiyatıyla sürekli
gündemde tuttuğu, İsrailin kullandığı alfabeyi, dili,
tarihi, kültürü, dini ve kanı bizimle aynı olan Uygur Türkü
kardeşlerimizin alfabesi gibi çocuklarımıza okutmaya kalkmak
millî ve insani bir faciadır.
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya
Selçuku bu hatayı düzeltmeye, hatanın müsebbiplerini
cezalandırmaya ve hem Doğu Türkistanlı
soydaşlarımızdan hem de kitabı okuyan öğrenciler ile
velilerden özür dilemeye davet ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşmelerini yürüttüğümüz 128 sıra sayılı Kanun
Teklifi bütçemizde ve ekonomimizdeki
büyük yıkım ve çürümüşlüğün bir işaretidir. Bu torba
kanun teklifi ihtisas komisyonlarının görüşleri alınmadan
pek çok farklı konuyu içerdiği hâlde Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçmiş ve yeni yeni pek çok vergi getirmiştir, örneğin dijital hizmet
vergisi. Dünyada Fransadan sonra ilk kez böyle bir vergi getirecek olan ülke
biziz. Görüyoruz ki bütçemiz yağmalanmış, israf almış
başını gitmiş durumdadır. Bu yaraları saramayan damat Bakanın PowerPoint
sunumlarındaki sözde politikalarıyla çözemeyen, iktidar yeni vergiler
ihdas etme yoluna gitmiştir. Bu arada, Sayın Berat Albayrak ve
iktidar kusura bakmasın, kötü giden ekonomiyi eleştiriyoruz,
eleştirdiğimiz için de sanırım terörist olarak
suçlanacağız. Malum, Sayın Albayrak ekonomideki kötü
gidişatı eleştirenleri Terör eylemlerinde gördüğümüz
ekipten farkı yok. şeklinde nitelendirmişti. Kendi
politikalarınızla uyuşmayan herkesi terörist olarak nitelemekten
inatla vazgeçmiyorsunuz. Bu durum size de bize de milletimize de zarar veriyor.
Lütfen artık bu yanlış söylemleri ve bu tür
alışkanlıkları bırakın.
Kıymetli milletvekilleri, Türkiyenin ticaret
havuzunda e-ticaret yüzde 5lik bir kısmı oluşturmaktadır.
Bu sektör hızla gelişmekte ve büyük bir ticari paya sahip
bulunmaktadır. Bu bağlamda dijital hizmet vergisi gelişen
çağa ayak uydurma noktasında gereklilik arz eder bir husustur ancak
bu konu bir torba kanunun içine atılarak görüşülecek bir konu
değildir. Konuyla alakalı olarak tali komisyon raporu beklenmemiş,
yeterli istişare olmamıştır. Bunun benzeri vergilerle
alakalı ABD, Avrupa Birliği ve özellikle OECD ülkeleri aylardır
çalışmalar yürütmekteyken -çalıştaylar ve konferanslar
düzenlemekte- sektörle birlikte görüş belirlemekteyken iktidar,
şapkadan tavşan çıkarır gibi, dijital hizmet vergisi
çıkarmıştır. Gecekondu yapar gibi kanun
çıkarmanızın sonuçlarını milletimiz çekmektedir.
Eminim ki üç dört ay sonra bu kanunla alakalı değişiklikleri
Genel Kurulda görüşmeye başlarız; üstüne, bu vergilerle
alakalı af çıkarmak için yeni planlar yaparız; olansa milletimize
olur.
Sayın milletvekilleri, 3üncü maddeyle
alakalı bir çekincem de şudur: Türkiyede irtibat noktası ya da
ofisi olmayan mükelleflerden vergi tahsili noktasındaki yük milletimize ve
Türkiyedeki aracılara yüklenecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oral, sözlerinizi
bağlayın lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Uluslararası firmalar kendi kazançlarından ödün vermeyecek ama bu
getirilen vergiyle alakalı bedel, hizmet alan
vatandaşlarımıza ödettirilecektir. Bu durumla alakalı da,
teklif sahiplerinin net açıklamalar yapması gerektiğini
düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oral.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mükellef ve vergi sorumlusu
MADDE 3- (1) Dijital hizmet vergisinin mükellefi,
dijital hizmet sağlayıcılarıdır. Bunların,
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006
tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından
tam mükellef olup olmaması, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri
Türkiye'de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla
gerçekleştirip gerçekleştirmemesi dijital hizmet vergisi
mükellefiyetine etki etmez.
(2) Mükellefin Türkiye içinde
ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin
bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından, vergi alacağının
emniyet altına alınması amacıyla vergiye tâbi
işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık
edenler verginin ödenmesinden sorumlu tutulur.
Bülent
Kuşoğlu Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül
Ankara Mersin Aydın
Turan
Aydoğan Lale
Karabıyık Cavit
Arı
İstanbul Bursa Antalya
Mehmet
Bekaroğlu İlhami
Özcan Aygun Burhanettin
Bulut
İstanbul Tekirdağ Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Lale Karabıyık konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Karabıyık.
Süreniz beş dakikadır.
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine muhteşem bir bütçe
açığıyla karşı karşıyayız ve neye
rağmen? Merkez Bankasının kârı apar topar hızla
aktarıldığı hâlde, bu az gelip yedek akçelere de el
konulduğu hâlde; bu da yetmeyip yasal sınırı aşsa,
yasaya aykırı olsa bile bu kadar miktarda borçlanıldığı
hâlde. Borçlanma limitinin yasaya uygun bir şekilde
artırıldığını ve de bunun miktarının ne
kadar yüksek olduğunu bir kere daha gözler önüne sermek istiyorum.
Artık bütçeyi düzeltmek, iyileştirmek ya da verimli hâle getirmek
iktidarın işi değil, sadece yama yapmayı hedefliyor iktidar.
Onlara göre açık varsa ya borçlanılır ya da yeni yeni vergiler
getirilir. Öncelikle bütçenin en önemli finans kaynağı borçlanma
olarak düşünülüyor.
Değerli milletvekilleri, merkezî yönetim toplam
borç stoku ne kadar biliyor musunuz? 2016 sonu itibarıyla 760 milyar
liraydı, 2017 sonunda 876 milyar liraya çıktı, 2018in sonunda 1
trilyon 67 milyar oldu; bu yıl için beklenen ise 1,2 trilyonun üzerinde.
Kaldı ki bu borç önceki yıllarla kıyaslandığında
TL cinsinden yüzde 35 artmış durumda, dolar cinsinden ise döviz
karşılığı olarak hesaplanırsa yüzde 30 ama Türk
lirası karşılığı olarak
hesaplandığında yüzde 108 artış gösterdi.
Dış borçların TL cinsinden tutarı da aynı şekilde
büyük bir oranda arttı ve üç yıldaki artış yüzde 85
düzeyinde.
Değerli milletvekilleri, bu kadar borçlanmayla
yine vatandaştan alınan her 100 liralık verginin maalesef 17
lirası faize gidecek ve bu iktidar da maalesef bundan en ufak bir
rahatsızlık duymuyor. Oysa samimi bir bütçede eğer verimlilik
varsa, yatırım varsa borçlanılabilir ancak samimi ve
sağlıklı bir bütçe için bu söylenebilir ama bizde durum
farklı oluyor. Her ay bütçe açığı büyüyor, istihdam
olmuyor, yatırım yapılmıyor ve büyüyen bir bütçe
açığıyla ekonomi karşı karşıya kalıyor.
Bütçe açığına iktidarın ikinci
çaresi ise daima yeni vergisel düzenlemeler değerli milletvekilleri.
Vergisel düzenlemeler, bildiğimiz gibi, toplumun tüm kesimlerini
ilgilendiren kararlardır, ekonomi üzerinde büyük etkileri vardır.
Vergi sistemini değişen üretim ve ticaret şartlarına
uydurmak, uyumlu olmasını sağlamak gerekir, asla bozucu
etkilerinin olmaması gerekir. Ancak her bütçe açığı
sonrasında -ki geçen yıl da, ondan önceki yılda da böyleydi-
apar topar Haydi bürokratlar çalışın bakalım, nereden
vergi toplayabilirsiniz, şu kalemleri bir hesaplayın da bu yıl
da şu açığı kurtaralım. mantığıyla,
toplumun çeşitli kesimleriyle hiç istişare bile edilmeden, ne getirir
ne götürür hesabı yapmadan yoğun maddelerle yeni vergiler
getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, örneğin, Dijital
hizmet vergisi sektörü ve yatırım ortamını nasıl
etkiliyor? sorusuyla bir çalışma yapıldı mı? Önceki
uygulamalarla ilgili bir etkinlik analizi var mı? Yok. Dijital hizmet
gelirleri, Türkiye'de 20 milyon lira ve dünya genelinde 750 milyon avrodan daha
yüksek olan büyük işletmeleri kapsamına alıyor. Bu konu
Türkiye'de bu alanda yapılacak yeni yatırımlar üzerinde ne kadar
etkili olur? şeklinde de bir analiz var mı mesela? O da yok. Bu
etkinlik analizlerini bu iktidar yapmamış ama başka bir analiz
yapmış. Ne yapmış biliyor musunuz? Borçlanmaların
artışına, yeni vergilerin getirilmesinin ihtiyacına sebep
olan bütçe açığının sorumlusunu bulmuş mesela.
Kimmiş bu bütçe açığının sorumlusu, kimlermiş?
Hükûmet, 2019 yılı bütçe giderlerindeki artışın temel
nedeninin emekli, yaşlı, işçi ve memurlara yapılan zam ve
ödemeler ile personel atamalarından kaynaklandığını
söylüyor. Keşke bilselerdi de Biz aç dururuz, bize zam yapmayın.
deselerdi. Sarayın harcamalarını görmemiş bu iktidar
bunları söylerken, seçim tekrarlamalarının maliyetini hiç
görmemiş, kamu-özel sektör iş birliği adı altında
yürütülen proje için hazineye gelen yükü de maalesef hiç görmemiş.
Değerli milletvekilleri, hazineye gelen yük
18,9 milyar lira. 10 küsuru şehir hastanelerine, 8 küsuru ise köprü ve
otoyollara; yani 2020 bütçesinden bu kadar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Karabıyık, tamamlayın lütfen.
LALE KARABIYIK (Devamla) 2018 bütçesinde 6,2
milyar liraydı bu yük, 2019 bütçesinde 9,7 milyardı. Hani biz size
Köprü, yol yapılmasına karşı değiliz, finansman
modeline karşıyız. diyoruz ya, işte tam da bunun için
söylüyoruz.
Diğer taraftan, keşke
Açığı kapatalım, gerisini boş ver.
yaklaşımı yerine iktidarın Kayıt
dışılığı nasıl kayıt altına
alabiliriz? diye çalışmaları olsaydı ya da istihdam
yaratılabilecek bir bütçe olsaydı bari. Vatandaşlar hem verginin
yükümlüsü diye düşünüyoruz ama onlar, emekçiler millî gelirden az pay
alırken vergi yükü altında da maalesef eziliyor. Peki, bu
vatandaş demez mi? Ben nasıl iktisat edeyim, tasarruf yapayım,
kıt kanaat geçiniyorum; tasarrufu devlet yapsaydı. Eğer
ekonomiyi yönetenler bizlerden topladıkları vergiyi popülizm için
hesapsızca harcıyorsa, yandaş kurtarıyor, hesap verme
ortadan kalkmışsa yine benden alacağınız vergiler de
aynı şekilde kullanılmaz mı? diye sormaz mı? Maalesef
bu ülkenin ekonomisi iyi yönetilemiyor ve yaşananlar da bizi haklı
çıkarıyor.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Karabıyık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde bulunan merkezlerinin
ibaresinin merkezinin olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Necdet
İpekyüz Mahmut
Toğrul
Batman Batman Gaziantep
Meral
Danış Beştaş Nuran
İmir
Siirt Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Batman Milletvekili
Necdet İpekyüz konuşacaktır.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında vergiyle ilgili düzenleme
konuşuluyor, ele alınıyor fakat farkında
mısınız tekrar bir torba yasa şeklinde önümüze geldi ve bu
torba yasanın içine en başta dijital diye bir kavram
yerleştirilmiş; insanı böyle mutlu edecek bir tarzda bir
teknoloji gelişiyor, bu teknolojiye özgün mevzuatta eksiklikler olabilir,
bir düzenleme yapılacaktır, diye düşünülüyor. Ama torba
yasanın içinde birçok başlık var, birçok yerde de vergi diye
hepimizin yaşamını etkileyecek dolaylı, dolaysız
zamlar var. Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşulduğu ilk günden beri bu
vergi meselesinin adil olmadığı, hakça olmadığı;
az kazanandan az, çok kazanandan çok alınması, tabana
yayılması gerektiği dile getirildi ama hiç dikkate
alınmadı. Servet vergisi denildi, dikkate alınmadı. Torba
yasa, diğer torba yasalardaki gibi, tartışmasız, sivil
toplum örgütünün katılımı olmadan, sükût bir şekilde buraya
Genel Kurula getirilmek istendi.
Arkadaşlar, Türkiye'de vergi konusunda
aslında en çok vergiyi veren çalışanlardır. Bugün bir
asgari ücretlinin verdiği vergiyi oranlarsak, kendi aldığı
2 bin küsur maaşın oranını büyük kurumlara oranlarsak,
sadece orandan yola çıkarsak herhâlde Türkiye'de vahamete yol açar. Ama bu
Meclis ve gerektiğinde komisyonu biz biliyoruz ki kimi kurumlara, kimi
büyük şirketlere vergiyle ilgili düzenleme yaptı, af veya erteleme
yaptı.
Şimdi, dijital meselesi gerçekten bir
uluslararası sektör, sadece Türkiyeye özgü değil, Türkiye
dışında birçok ülkede de bununla ilgili düzenleme yapılmak
isteniyor. Fakat biz biliyoruz ki siz Türkiye'de dışarıda
uluslararası sermayenin yönettiği veya onlardan servis
aldığınız hizmetlerden bir vergi alamıyorsanız,
yasal mevzuatta da boşluklar varsa, bir vergi geldiğinde bu, biz
tüketicilere, biz kullanıcılara yansıyacak. Gerek kullandığımız
telefonlarda gerek izlediğimiz telefonlarda, yaşamımızın
birçok alanında bize yansıyacak ve yansıdığında
da bu bir zamma dönüşecek ve buradan sanki gelir alınacak.
Arkadaşlar, Türkiye'de yeni bir şey
gelişti. Nedir? Eskiden kaçak çay denilince Bu kaçak çayı içmeyin,
işte örgüte gidiyor, bölücü işidir. gibi şeyler deniliyordu.
Normalde bir çay içiliyordu. Şu anda siz farkındasınız,
artık her şeyin kaçağı oldu. Şu anda sigaraya gelen
zam sayesinde birçok yerde -tezgâhta değil, artık iş yerleri
açılmış- kaçak sigara satılıyor. Arkadaşlar,
birçok yere gidin gezin, kaçak mazot satılıyor, depoya
yaklaşın, kaçak mazot satılıyor. Gidin, birçok yerde kaçak
şeker var, gümrüksüz getiriyorlar birçok yerde. Şu da gelişti:
Eskiden karaborsa vardı anımsayanlar vardır- şimdi
gittiğinizde bir paket sigara veya başka bir şey
istediğinizde size bakıyor, diyor ki: Kaçak mı istersin? Bir de
ondan var.
Bu zamların bir etkisi de şu oldu:
Artık insanlar yoğurdu evde yapıyor, insanlar birçok şeyi
evde yapmaya çalışıyorlar. Dolaylı vergi dolaylı zamma
dönüştü, her gün zam yapılınca insanlar kendi evlerinde üretime
başladılar ve evde yaptıkları bu üretim aslında bir
organik şeye de dönüştü, olumlu bir şey.
Sizin siyasi tercihiniz ve iktidarın siyasi
tercihi her zaman vatandaşın cebinde oldu, büyük şirketlere
yönelmedi. Büyük şirketlere yönelmediğiniz sürece birçok düzenleme
vatandaşın, yurttaşın aleyhine oldu.
Bir diğeri, yasaklar: Bakın, her şeye
yasak geliyor, her şeye sansür geliyor. Şimdi, bu vergilerde
alınacak sansürlerden biri de şu, deniyor ki: Vergi güvenliği
adı altında eğer dijital yayın yapanlar vergilerini
ödemezlerse Hazine ve Maliye Bakanlığı otuz gün dolduktan sonra
sansürleyebilir, kapatabilir, yayını durdurabilir.
Yargının, yasamanın işi direkt hazineye devrediliyor.
Normalde Türkiyede birçok yasak geldiğinde işler mi, işlemez
mi, yargıya gider, yargı itiraz eder veya yargı yargılar,
ona yönelik bir karar alınır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın İpekyüz,
tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bugün bu kararlar
alınmadan direkt yasağa dönüşmekte. Sonuçta dijitalle ilgili
olsun, vergiyle ilgili düzenlemeler olsun, tüm bu düzenlemelerin aslında
yurttaşın ve altta çalışan işçi, memur, köylü,
çiftçinin lehine olması lazım. Siz onun lehine düzenlemeyip tümüyle
yurttaşın cebine dolaylı zamma dönüştürürseniz, bu
gerçekten sıkıntıya dönüşür. O nedenle torba yasada gelen
bu vergi düzenlemesinde -aslında en adil olması gereken- çok
kazanandan çok alınması gereken vergi olması lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İpekyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, sisteme giren çok
sayıda milletvekili var. Bir kısmına yine bu bölümde söz
vereceğim, diğerlerini de ilerleyen bölümlerde karşılamaya
çalışacağım.
Sayın Ünsal
Sayın Ünsal yok galiba.
Sayın Gergerlioğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
İstanbul Şehir Üniversitesinin zor günler geçirdiğine
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidar siyasi oyunlarla bir üniversiteyi
batırmaya çalışıyor. Eski Başbakanlardan Ahmet
Davutoğlunun kurucusu olduğu İstanbul Şehir Üniversitesi
zor günler geçiriyor. Banka hesaplarındaki paraya erişemeyen
üniversite, temel giderlerini bile karşılayamaz duruma geldi.
Halkbankın hazırlattığı ekspertiz raporunda maddi
değeri yok denilen 8 parsel arazinin 7 parseli üzerinde herhangi bir dava
yok ancak Halkbankın raporunda bu arazinin tamamının ve
inşa edilen bir öğrenci merkezi, yurt binası, 7 fakülte ve
diğer binaların değeri sıfır olarak gösterildi.
Dün üniversitede konuyla ilgili eski Bakan Ömer
Dinçer isyanını şöyle dile getirdi: Ya, bize hukuki
haklarımızı kullanmak için izin verin,
sorunlarımızı beraberce çözelim çünkü
borçlarımızı ödeyecek kapasiteye geldik yahut da öğrencilerimizi,
öğretim üyelerimizi, üniversitemizin manevi şahsiyetini mağdur
etmeyin, itibarını zedelemeyin, gelip alın. demişti.
Değerli arkadaşlar, devamlı
söylüyoruz, muhalif olmanız değil, muhalif gibi gözükmeniz bile
yeterli.
BAŞKAN Sayın Şimşek...
55.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
tamamlanamayan Mersin İmam Hatip Lisesi inşaatının Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından devralınarak
bitirilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 2017 yılında
MHPli Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Millî Eğitim Müdürlüğü
ve Valilik arasında imzalanan protokolle Mersin İmam Hatip Lisesinin
yıkılarak büyükşehir belediyesi tarafından
yaptırılması kararlaştırılmış ve 2018
yılında ihalesi yapılmıştır. İnşaat
tamamlanmadan seçimler olmuş ve Mersin Büyükşehir Belediyesi
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kazanılmıştır.
Cumhuriyet Halk Partili Mersin Büyükşehir Belediyesi Mersin İmam
Hatip Lisesi inşaatını devam ettiremeyeceğini Valiliğe
ve Millî Eğitim Müdürlüğüne yazmış olduğu yazıyla
belirtmiştir.
Benim buradan çağrım Millî Eğitim
Bakanına: CHPli belediyenin yapmayacağını
belirttiğini Mersin İmam Hatip Lisesi Mersinin köklü
okullarından biridir, binlerce insan o okuldan mezun olmuştur.
Mersinde Mersin İmam Hatip Lisesinin bir hikâyesi vardır. Bu okulun
inşaatının devralınmasını ve bir an önce
tamamlanmasını talep ediyor saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Toğrul
56.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
Kahramanmaraş ili Pazarcık Ovasına cüruf alanı
yapılarak yurttaşların göç etmesinin mi istendiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Kahramanmaraş
Pazarcıkta Pazarcık Ovası dediğimiz birinci
sınıf tarım alanı olan Küpelikız, Öksüzlü, Kocalar
Mahalleleri civarında mera ve orman alanlarının arasında
kalan 28 dönümlük hazineye ait araziye cüruf depolama tesisi
kurulacağını öğrendik. Daha önce yine bu alana çöp depolama
alanı yapılmak istenmişti. AKP, ısrarla buradaki demografik
yapıyı değiştirmek istemektedir. Yine, daha önce bu ovaya
27 bin kişilik bir kamp yapılmıştı, 2 adet Türkiye'nin
en büyük çimento fabrikası inşa edilmişti. Artık neredeyse
ovadan verim alınamaz duruma gelindi. Şimdi aynı bölgeye bir de
kanserojen madde olan cüruf alanı yapılmak istenmesiyle burada son
kalıntısı kalan yurttaşlarımız göç ettirilmek mi
isteniyor? Birinci sınıf tarım arazisi olan, habitat
koruması altındaki bu bölgede ağırlıklı olarak
Alevi yurttaşlar ikamet etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Buradan
yetkililere, AKPye seslenmek istiyorum: Lütfen Pazarcık Ovasından
elinizi çekin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
Sayın Çepni
57.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, küresel
ısınmanın, iklim krizinin nedeni olan termik santrallerinin
tümüyle kapatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Avrupa İklim Ağı tarafından
Muğla Çevre Platformu ve TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
ortaklığıyla yapılan Kömürün gerçek bedeli Muğla
adlı araştırmanın bulgularına göre, Muğladaki
Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallerinden kaynaklanan hava
kirliliği 1983-2017 yılları arasında en az 45 bin erken
ölüme sebep oldu. Ayrıca, yine hava kirliliğine bağlı
olarak kalp damar ve solunum yolu hastalıkları nedeniyle 46 bin
kişinin hastanede yattığı tahmin ediliyor. 2016nın
Şubat ayında kömürlü termik santrallerin filtresiz çalışma
sürelerinin uzatılması kanun teklifi imza kampanyalarıyla ve
halkın mücadelesiyle geri çekilmişti. Bugün bu yasa tasarısı
tekrar gündeme gelmiş ve 15 adet kömürlü termik santrale dördüncü kez
havayı kirletme izni verilmek istenmektedir. Küresel
ısınmanın, iklim krizinin temel nedeni fosil
yakıtlardır yani termik santrallerdir. Termik santraller tümüyle
kapatılmalı, 7nci madde geri çekilmelidir.
BAŞKAN Sayın Şevkin
58.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, her yıl
yenilenecek sağlık ve psikoteknik muayene raporlarının
yanı sıra SRC belgesini almaya hak kazananların ticari araç
kullanma hakkına sahip olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Türkiye'deki tüm
ticari araçları kullanma yaşını 65 olarak
düzenlemiştir. Ülkemizde alım gücünün düştüğü,
yoksulluğun ve işsizliğin arttığı, emeklilik
yaşının yükseldiği göz önüne alındığında,
bu düzenlemenin şoför esnafına darbe niteliği
taşıdığı açıktır. Üniversitelerde
çocuklarını okutan, herhangi bir sosyal güvencesi olmayan, emekli
olamayan 65 yaş ve üzeri şoför esnafından gelen büyük tepkiyi
milletin Meclisinde dile getirmek ve soruna çözüm bulmak hepimizin ortak
görevidir. Yaş sınırı yerine, her yıl yenilenecek
sağlık ve psikoteknik muayene raporlarının yanı
sıra, tutulacakları testlerden sonra SRC belgelerini almaya hak
kazananlar ticari araç kullanma hakkına sahip olmalıdır. Kabine
ve ilgili bakanlığa duyarlılık çağrısı
yapıyor, Türkiye genelinde aileleriyle birlikte sayıları 1
milyonu aşan şoför esnafının bu sahipsizliğine son
verilmesini ümit ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
59.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, eğitimde
bir neslin yok edildiğine, Hatay ilinin Suriyede iç savaşın
başladığı 2011 yılından itibaren Suriyelileri
misafir etmesi sonucu yaşanılan mağduriyetin giderilebilmesi için
Millî Eğitim Bakanını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Eğitimde bir nesil yok ediliyor. Hatay,
Suriye'de iç savaşın başladığı 2011
yılından itibaren sınır şehri olması nedeniyle
hoşgörüsüyle yüz binlerce Suriyeliyi misafir ediyor. Hatay genelinde
özellikle Reyhanlı ve Antakyada oluşan yüksek nüfus en fazla
eğitimi etkiledi. İlk etapta açılan geçici eğitim
merkezleriyle müstakil okullarda eğitim yapılırken, daha sonra
geçici eğitim merkezleri kapatılarak resmî okullara öğrenciler
entegre edilmeye başlandı. Fiziki şartlar yeterli
olmadığı için sınıf mevcutları ortalama 45-50
öğrenciye ulaştı. İlk etapta merkezde ilk ve ortaokullarda
ikili eğitime geçildi, liselerde de ikili eğitime geçildiğinde
öğretmen ve öğrencilerimizin performansı olumsuz yönde
etkilenecektir. Millî Eğitim Bakanını acilen göreve davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay, sisteme
girmişsiniz, söz talebiniz var.
Buyurun.
60.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin Mersin İmam Hatip Lisesi
inşaatıyla ilgili yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, biraz önce Sayın Baki Şimşekin bir
değerlendirmesi oldu, ben de Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanımızı aradım. Olay şöyledir: Seçimlerden önce
yüklenici müteahhit firmayla Sayın Burhanettin Kocamaz bir problem
yaşamış, sanıyorum bir ödeme eksikliği olmuş,
ödeme yapılmamış yapılan işlerle ilgili ve bu noktada
bu inşaat Sayın Vahap Seçer Belediye Reisi olmadan önce durmuş
zaten Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Bu süreçte, seçimler
bittikten sonra da AK PARTİ Büyükşehir Meclis üyelerimiz ve AK
PARTİli Akdeniz Belediye Başkanımız Sayın Seçere
demişler ki: Evet, bu tıkandı, öyle oldu, böyle oldu ama biz
bunu yaptırırız. Biz Millî Eğitim Bakanlığı
üzerinden bu okulu yapacağız. Bunu deyip Büyükşehir
Belediyemizin bu konudaki tasarrufundan vazgeçmesini AK PARTİ talep
etmiş. Sayın Vahap Seçer de Madem öyle, hayhay. Önemli olan,
hizmetin yapılmasıdır. demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ancak an
itibarıyla hâlen Sayın Vahap Seçer yapılmış,
bitmiş, ikmal edilmiş inşaattan dolayı müteahhit firmaya
para ödemektedir. AK PARTİ Akdeniz Belediye Başkanı imam hatip
okulumuzun yapılmasını üstlendiği için Devletten de
Bakanlıktan da katkı alarak daha seri bir şekilde yaparız.
teklifinde bulunduğu için Büyükşehir Belediyemiz de bu teklife
Hayhay. demiş. Durum bundan ibarettir. Genel Kurulun bilgisine
sunarız efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Şimşek.
61.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkanım, tabii, devletin dili yazıdır yani AK
PARTİli Akdeniz Belediye Başkanı herhangi bir resmî yazı
yazmış mıdır Büyükşehre, herhangi bir talebi
olmuş mudur yoksa şifahen mi söylemiştir veya söylememiş
midir; ben onu bilemiyorum ama Büyükşehir Belediyesinin Valiliğe ve
Millî Eğitime yazmış olduğu yazı buradadır.
Devlette devamlılık vardır. Bir
belediye inşaatı başlatmış, bitmemiş. Elbette her
belediyenin borcu var ama yani şimdi borç var diye protokolden
vazgeçiliyor. Yani mevcut bir okul yıkılmış, bu okulun
öğrencileri başka bir yerde eğitim görüyor şu anda,
sıfırdan bir okul yapılmıyor. Mersinin köklü, tarihî
Mersin İmam Hatip Lisesi yıkılmış, bunun yerine yeni
bir okul yapılıyor. Bu inşaat başlamış, belli bir
seviyeye de gelmiş Belediyenin borcu var. Belediye başkanı
değiştiğinde o borcu giden ödemiyor, gelen ödüyor yani bu sistem
böyle devam ediyor, devlette devamlılık var. Yani burada işte
Borcu vardı, öbürü de öyle dedi. Resmî herhangi bir yazışma
var mıdır? Öyle bir talep olmuş mudur? Buna açıklık
getirsinler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
62.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Burhanettin Kocamazın Belediye Başkanlığı döneminde
Mersin İmam Hatip Lisesi inşaatının durdurulduğuna
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu okulun
inşaatı, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Burhanettin Kocamaz iken zaten durmuş. Burhanettin Kocamaz ödeme
yapmamış, müteahhit firma bugüne kadar yaptığı
işlerle ilgili alacağını alamadığı için
firma iş ve işlemi durdurmuş. Vahap Seçer de Büyükşehir
Belediye Başkanlığı döneminde müteahhit firmanın
yaptığı iş ve işlemlerle ilgili müteahhit firmaya an
itibarıyla ödeme yapıyor. Yani her şeyde kâğıt ararsak
biz siyaseti bırakalım, siyasetçinin sözü senettir.
Akdeniz Belediye Başkanı beni arasın,
Ben Vahap Seçere böyle bir teklifte bulunmadım. desin, ben buradan söz
veriyorum, en kısa sürede bu imam-hatip okulumuzu Mersin Büyükşehir
Belediyesine yaptıracağız, olay bu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Şimdi ben Akdeniz Belediye Başkanıyla görüşüyorum, hemen
arıyorum onu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Görüşün;
beni arasın kardeşim, Demedim. desin. Nelerle
uğraşıyoruz ya!
BAŞKAN Teşekkürler.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül
63.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, tabii, şimdi Nelerle uğraşıyoruz?
derken aslında önemli, uğraşılması gereken bir mesele.
Açıklığa kavuşmasında da fayda var. Sizin
açıklamanız da önemli bu noktada fakat Sayın Milletvekilimizin,
Baki Şimşek Beyin ifade ettiği husus da önemli bence çünkü hani
yazı derken onu kastediyor.
Netice itibarıyla, üstlenilmişse bu okulun
yapımı işi, bunun birtakım protokollerle
yapılması pek tabiidir. Bunu da görmek herkesi rahatlatacaktır,
değil mi Sayın Başkanım? Bu kadar da uzatmayalım.
diyorsunuz siz de ama netice itibarıyla bu konuda Mersinde önemli bir
beklenti ve talep var. Bu konunun açığa kavuşmasında da
büyük yarar olacaktır diyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, bazen oradan
işaret ediyorlar. Biz listedeyiz, niye 60a göre söz vermiyorsunuz?
diye. Çok sayıda milletvekili sisteme giriyor ve ben bölüm bölüm, sırayla
söz veriyorum.
Sayın Kılavuz, deminden beri işaret
ediyorsunuz, en son sıradasınız ve sizden önce 8 kişi var.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
dışarıdaydım, yeni geldim.
BAŞKAN Onları da bitirip sonra size
geleceğiz, bu işin kuralı bu. Yani otomatik olarak sisteme
girildiğinde sıralama oluşuyor ve o sıraya göre de yeri
geldiğinde söz veriyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Gündemi nasıl
bitireceğiz? Gündem nasıl bitecek?
BAŞKAN Şimdi, söz
sırasının size gelmesi için yeniden 60a göre söz vermeye
başlamam ve 8 kişinin daha konuşması lazım Sayın
Kılavuz.
Diğer arkadaşlara da
hatırlatayım, bu otomatik olarak sisteme giriş sırayı
belirliyor, ben de belli aralıklarla 60a göre söz hakkı
kullandırıyorum ve bu sıraya göre kullandırıyorum. Sayın
Gürer de deminden beri işaret ediyor ama sizin de önünüzde hâlâ bir 6-7
kişi var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Gündem nasıl bitecek
efendim? İç Tüzük 60, 60
BAŞKAN Herkes kendisini
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Öyle ama
yoklama yaptınız, çıktım, listeden düşmüş.
BAŞKAN Sayın Gürer, en çok
RECEP ÖZEL (Isparta) Sayın
Başkanım, 100 kişi istese 100 kişiye söz verecek misiniz?
BAŞKAN Lütfen onu bana bırakın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Size bırakıyoruz
da, gündemi de bize bırakın.
BAŞKAN Bir de Sayın Gürer, lütfen bu itirazı
yapmak yerine sürekli sisteme girdiğinizde söz hakkını
kullandığınızı da dikkate alarak biraz daha adil
düşünmeye çalışın. Ben sorumluluğum gereği
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bugün hiç
konuşmadım Başkan, ben hiç konuşmadım ki.
BAŞKAN Bir izin verirsen ben de iki kelime
söyleyeyim. Bir izin verirsen
Hayır, ayrıca bu benim takdirimde
değerli milletvekilleri, istesem vermem, 60a göre hiç kimseye söz vermek
zorunda değilim. Bunu adalet gereği Parlamentonun ruhuna uygun davranmak
adına neredeyse sisteme giren bütün milletvekillerine sırayla bölüm
bölüm söz veriyorum ama eğer bu şekilde itirazlar edilirse ben de bu
kuralı biraz sertleştiririm; ona göre hoşgörüyü
azaltırım, söz kullandırmam; hepsi bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz sizin
yönetiminizden memnunuz Başkanım, devam edin.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 4üncü
madde üzerinde 3 adet önerge vardır, şimdi bunları
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul Tulay
Hatımoğulları Oruç
Batman
Gaziantep Adana
Meral
Danış Beştaş Nuran
İmir
Siirt Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Tulay Hatımoğulları Oruç konuşacaktır.
Buyurun Sayın Hatımoğulları
Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen
halklarımız ve sevgili kadınlar; ben bugün konuşmamı,
özellikle bütçe görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte, kadına
yani kadın-erkek eşitsizliğine duyarsız olan bir bütçe
üzerinde vurgulamak ve kimi taleplerimizi sıralamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bizler Halkların
Demokratik Partisi olarak kadın-erkek eşitsizliğiyle, bu Meclis
başta olmak üzere yaşamın her alanında mücadelemizi
sürdürüyoruz. Bakın, bugün Mor çizgimizden asla geri adım
atmayacağız. sözümüz, kayyum atanan belediyelerimize kayyum
atarkenki gerekçelerden birinin eş başkanlık sistemi
olduğuna dair vurgular yapıldığı için biz bu vurgumuzu
biraz daha güçlü bir biçimde buradan ifade etmek istiyoruz.
Bakın, eş başkanlık sisteminde,
yerel yönetimlerde özellikle belediyeler bütçelerini planlarken kadın duyarlılığı
yüksek planlamalar yapmaktadır. Bakın HDP belediyelerinde kadın
danışma merkezleri, kadınlar için sosyal alanlar ve gücü
yettiğince istihdam alanları sağlamak konusunda bütçeleme modellerine
sahiptir. Bu kayyumu ayrıca, kadınların bu kazanımına
dönük, HDP belediyelerinin bu kazanımlarına dönük bir darbe olarak da
nitelediğimizi belirtmek isterim.
Bakın, 2020 yılı bütçesi
görüşülürken kadının asla adı yok. Bugün, şunu da
hatırlatmak isterim ki eş başkanlık sistemini Almanyada
Yeşiller Partisi uygulamış, Türkiyede HDP bu modeli
yaşamın her alanında yaygınlaştırmış ve
bu Meclise de önerimiz, bütün siyasi partiler bir an önce eş
başkanlık sistemine girmeli, eş başkanlık sistemi de
yasalaşmalıdır. İşte o zaman bizler, bütçe dâhil olmak
üzere hakkımız olanı daha fazla talep etme şansına
sahip oluruz.
Bugün, Biz kadınların bütçeden somut
taleplerimiz nedir? sorusuna tabii ki, başta Katılımcı
bütçe. diyoruz. Yani bu bütçe oluşturulurken, her
bakanlığın bütçesi tek tek oluşturulurken mutlaka ve mutlaka
bütün kadın kurumlarına başvurulmalıdır, fikirleri
alınmalıdır. Aynı şekilde, erişilebilir ücretsiz
sağlık hakkı, yine eğitim hakkı ücretsiz olarak ve
daha fazla teşvik kampanyaları, kadınlara istihdam
alanlarıyla ilgili ciddi biçimde kota uygulanması
İstanbul Sözleşmesinin uygulanması
için İstanbul Sözleşmesini bu iktidar tartışmaya
açtı, reddediyor esasen sözlü ve fiilî olarak. Bu İstanbul
Sözleşmesinin uygulanması için, farkındalık yaratma ve
altyapısının kurulması bağlamında ciddi anlamda
bütçeden pay ayrılmalıdır. Sığınmaevlerinin
sayısı artırılmalıdır, daha fazla kreşler
yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, kadınların
yaşayabileceği kentler yerel yönetimler için olmazsa olmazdır ve
merkezî bütçeden sadece bu kaleme dönük pay ayrılmalıdır. Yine,
kadın destek hatlarının altyapıları yeterli bir
biçimde ve daha fazla güçlendirilerek daha yaygın bir şekilde yerine
getirilmelidir.
Değerli arkadaşlar, ben sözlerimi
bitirirken, önümüz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 25 Kasımda Mirabel
kız kardeşler faşizm tarafından katledildiler ve bu
nedenle, 1981de, Latin Amerikalı ve Karayipli Kadınlar Kongresinde,
bu günü -kadınlara karşı işlenen suçlar- Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan
edilmesi istenmiştir ve ilan edilmiştir. Birleşmiş
Milletler de 1999da Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü ilan etti 25 Kasımı. Bu ilanın
anlamı tam da şudur: Faşist diktatörlüklerin yoğunlaştığı
dönemlerde kadına yönelik artan şiddetle daha çok mücadele etme,
uluslararası -fikri, zikri ne olursa olsun- bütün kadınların
ortak mücadelesini vurgular ve bununla dayanışacak güçleri de elbette
vurgular.
Değerli arkadaşlar, Mirabel kız
kardeşler dediğimizde aklımıza özgürlüğe kanat
çırpan kelebekler gelir. Biz kadınlar, hepimiz kelebeğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Hatımoğulları Oruç, bağlayın lütfen sözlerinizi.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Unutmayalım ki kelebekler kanat çırparak yol alır. Yalnız
25 Kasımlarda ve 8 Martlarda değil; gün gün, kanat
çırptıkça özgürleşeceğiz ve hakkımız olanı
alacağız. Ekmek de istiyoruz, gül de. diyorduk ya; biz ekmeği
de, gülü de alacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hatımoğulları
Oruç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin 7nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(7) Dijital hizmet vergisine ilişkin istisna
ve muafiyetler, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda
değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Diğer kanunlarda
bulunan istisna veya muafiyet hükümleri bu vergi bakımından
geçersizdir.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Özdağ
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Ümit Özdağ konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özdağ. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en
ağır ekonomik krizlerinden birinden geçiyoruz. Bu krizin en önemli
nedeni, hiç şüphesiz, Türkiyenin üretimden kopmasıdır. Mevcut
krizi aşmak için finansal çalışmalar yetmeyecektir. Krizin
aşılabilmesinin tek yolu vardır, o da üretimi artırmak.
Ancak üretimin artması, yüksek teknoloji üretimin artmasıyla Türkiyeyi
sıçratabilecek ve krizli ortamdan üreten bir Türkiyeye
geçebileceğiz. Bu noktada dijital dünya diye
adlandırdığımız alanın etkin ve yaygın
kullanılması kaçınılmaz bir gereklilik olarak önümüze
çıkıyor. Hâl böyle iken dijital hizmet vergisi, sektördeki
yatırım ortamını olumsuz olarak etkileyecek. Yeni teklif,
Türkiye'de hâlihazırda vergi mükellefiyeti olan yerleşik
kişilerin üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak ciddi
maliyetler ve rekabet dezavantajı yaratırken yabancı
şirketlerin Türkiye'de yatırım yapmasının önünde de
önemli bir engel olacak. Bu yaklaşım beklenmeden yatırım
ortamına zarar verici ölçüde büyük oranlı bir vergi tahsis edilmesi
ve vergi yükümlülüğü yerine getirilmediğinde erişim engeli gibi
ağır yaptırımlar öngörülmesi, Türkiyeyi, hızla
gelişen dijital dünyanın gerisinde bırakacaktır. Mevcut
gelir vergisi tarifesi daha adil olarak yeniden tasarlanmalıdır.
Ayrıca Cumhurbaşkanına vergi hadlerini değiştirme
yetkisi tanınması ve Cumhurbaşkanının takdir
yetkisinin bu kadar geniş tutulması da doğru değildir. Bu
maddede Cumhurbaşkanına verilen yetki sonucunda vergi hadlerinin
aşağı indirilmesi durumunda küçük firmaların üzerine yük
binecek, Türk piyasasından çekilme ve yatırımlarını
durdurma yoluna gideceklerdir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Özdağ.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin 2nci
fıkrasında geçen döneminden itibaren ibaresinin dönemini izleyen
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu İlhami
Özcan Aygun Lale
Karabıyık
İstanbul Tekirdağ Bursa
Bülent
Kuşoğlu Alpay
Antmen Cavit
Arı
Ankara Mersin Antalya
Burhanettin
Bulut Özgür
Karabat Süleyman
Bülbül
Adana İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Özgür Karabat konuşacaktır.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı
Dijital Hizmet Vergisi Kanunu Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında hemen
şunu söylemek isterim ki yeni vergiler getiriyoruz, vatandaşın
üzerine yeni vergi yükleri yüklüyoruz. AKP iktidara geldiği gün
vatandaşın ödediği kişi başına vergi yükü ile
2018 yılı sonu itibarıyla vatandaşın ödediği
kişi başına vergi yükü arasında çok ciddi farklar var. 2002
yılında AKP iktidara geldiğinde kişi başına vergi
yükü 910 TL, bugün ise bu rakam ortalama 7.235 TL. Dolar cinsinden eğer
konuşursak 602 dolar olan vergi yükü, bugün 1.945 dolara yükselmiş
durumda.
Değerli arkadaşlar, meşhur bir halk
deyimi vardır: Ekende yok, biçende yok, yiyende çok Osmanlı. diye.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunu özellikle söylüyorum: Bu
gidişle vergi sistemini tımar sisteminden daha kötü bir duruma
getireceksiniz. Çok vergi tahakkuk ettirmek demek adaletli vergi almak demek
değildir. Bunun farkına varmak gerekir.
Size bir örnekten daha bahsetmek isterim.
Cumhuriyetin ilk kurulduğu yılları hatırlayın. Mustafa
Kemal Atatürk o gün ülke bütçesi içerisinde çok önemli bir orana sahip olan
aşar vergisini kaldırmıştır. Bunu niye söylüyorum?
Vergiyi yükselterek kalkınacağınızı düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz değerli arkadaşlar. Vatandaşın
sofrasına ortak olarak büyüyemeyiz, onun yerine başka
politikaları izlememiz gerektiğini sizlerle paylaşmak istiyorum
değerli arkadaşlar.
Bu vergiyle ilgili, elbette dijital vergi sistemi
Avrupanın çeşitli ülkelerinde uygulanıyor. Eğer biz
çağdaşlık adına bu vergiyi uyguluyorsak o zaman o vergiyi
uygulayan örnekleri de dikkatli bir şekilde incelememiz gerekir.
Dolayısıyla, en çok bu, Avrupa ülkelerinde uygulanıyorsa Avrupa
Birliğinin önerdiği vergi oranı yüzde 3tür, bizde ise yüzde
7,5tur. Şunu söylemek isterim ki bu rakam Macaristanla denktir ama
İngilterede yüzde 2dir, İspanyada yüzde 3tür; üstelik orada
Cumhurbaşkanına vergi oranını 2 kat artırma hakkı
verilmemiştir.
Bu vergi de ülkemizde sanki yeni bir vergi gibi
anlatılmamalıdır çünkü bu vergiye benzer bir vergiyi de,
internet reklamı üzerinden alınan vergiyi de daha önce bu Mecliste
geçirdik değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, o Vergi Kanunu
orada dururken bunun bu şekilde gelmesi bir çelişkidir; bunu sizlerle
paylaşmak isterim değerli arkadaşlar.
Verginin başka noktası şu ki ben
hemen sizlere bahsetmek isterim çokça konuşulmadığı için bu
konu. Bakın, bu Vergi Kanunuyla aynı zamanda neden vergi
alacağız biliyor musunuz? Eğer bir iş yeri sahibi, bir şirket
sahibi araç kiralamışsa ve belli bir noktayı geçiyorsa 5 bin, 5
binin üzerini geçiyorsa diyeceksiniz ki Daha fazlasını vergiden
düşemezsiniz. Bir araç almışsa, 250 bin rakamını
geçiyorsa bunun üzerini gider gösteremezsiniz. Eğer bu aracı
alırken ÖTV ödemişse, KDV ödemişse 135 bini geçen
kısmını siz giderden düşemezsiniz. diyeceksiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hem
vatandaştan vergiyi alacaksın hem de diyeceksin ki Sen bunu indirim
konusu yapmayacaksın. Bizim Vergi Kanunumuzun en temel esaslarından
biri gerçek gider esası. Burada da bir çelişki olduğunu sizlerle
paylaşmak isterim.
Bir iş yeri sahibi otomobil alınca gider
gösteremiyor ama siz kendinize lüks araç almaktan hiç imtina etmiyorsunuz. 80
milyonu geçen araçlar alıyorsunuz, lüks araçları makam araçları
yapıyorsunuz ama bir şirket sahibi altına bir makam aracı
alıyorsa Onun yakıtının belli bir kısmını
gider gösteremezsiniz. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu, doğru bir
iş değildir, üstelik can çekişen otomotiv sektörüne de ciddi
darbeler vuracaktır; bunu dikkatinize sunmak isterim değerli
arkadaşlar. Kendinize gelince han hamam, arazi, saray; vatandaşa
gelince yüksek maliyetli vergileri reva görmekten vazgeçmenizi buradan
söylüyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu vergi kanunuyla ilgili bir şeyi daha
hatırlatmak isterim. Her defasında söylüyoruz, kime sorduk? Bu
dijital hizmet vergisi kanununu en tabii Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına sormanız gerekmez mi? Onun tali komisyonunda
görüşmek gerekmez mi? Biz hep buradan Artık yürütme egemen oldu.
diyoruz ya, vallahi de billahi de milletvekillerini geçtik, bakanlar da
artık etkili değil. Cumhurbaşkanlığında,
Külliyede kurulmuş bir paralel yapı bizlere buradan her şeyi
getiriyor, dayatıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın
Karabat.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Bakan çağrılmamış, meslek örgütleri
çağrılmamış, konuyla ilgili bu verginin neyi götürüp neyi
getireceği analiz edilmemiş
Vergi işi bir devletin en ciddi
işidir. Eğer vergi işi zedelenirse, vergi sistemi bozulursa
biliniz ki adalet sistemi bozulur, biliniz ki devletin yapısı bozulur
ve biliniz ki o zaman idare edemeyeceğimiz bir kaosla karşı
karşıya kalırız. Türkiye'yi getirdiğiniz nokta
tımarlı sipahilerin vergi sistemine denk düşer ve ondan sonra
çıkan isyanları da artık bu noktadan sonra
karşılamayı da biz istemiyoruz. Adaletli bir vergi sistemi için
konunun bütün muhataplarıyla yeniden görüşülerek değerlendirilmesini
istiyoruz.
Çok teşekkür ediyoruz, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Karabat.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul
edenler
Etmeyenler
. Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.52
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Kurtulan, söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Ordu
Milletvekili Cemal Enginyurtun 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ve kamunun vicdanını yaralayan Rabia Naz
olayının araştırılmasının tüm
milletvekillerinin sorumluluğu olduğuna ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan, az
önce Sayın MHP Milletvekilinin Rabia Naz Araştırma Komisyonuyla
ilgili bir açıklaması oldu ancak partimiz adına orada olan Filiz
Kerestecioğlu ve aynı zamanda CHPli Jale Nur Süllü, Necati
Tığlı, Sevda Erdan Kılıç Vekillerimiz de birer
açıklama yaptılar. Olayın böyle olmadığını,
gerçeklerin aydınlatılması için gösterilen çabaya bir gölge
düşürüldüğünü ifade ediyorlar. Bu tutuklama talebiyle
Gazeteci
kimlikleriyle bu olayı araştırmak istediklerini söylüyorlar.
Canan Coşkunun olayın tanığı Mürsel Küçükalla izin
isteyerek görüştüğü, Küçükalın kendisini evine davet
ettiği, görüşmenin tümüyle görgü tanığının izni,
talebiyle ve ortaklaşarak gerçekleştiği üzerine görüş
birliğine varan iki partiyi orada temsilen bulunan milletvekillerinin
birbirine benzer ortak açıklamaları bu mahiyette.
Dolayısıyla, kamunun vicdanını zorlayan, yaralayan masum
bir çocuğun ölümünün araştırılması Mecliste bulunan
herkesin sorumluluğudur, ona gölge düşürecek her türlü
adımın karşısında yer almalıyız diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Kurtulan.
Sayın Altay, söz talebiniz var.
Buyurun.
65.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
camilerin eklentilerini satışa çıkaracak hâle gelinmiş
olmasının vahim bir durum olduğuna ve Zağnos Paşa
Camisine dokunulmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, biraz önce İYİ PARTİ Balıkesir
Milletvekilimiz Sayın İsmail Ok hoş olmayacak bir durumu Genel
Kurulla paylaştı, Balıkesirde Zağnos Paşa Camisinin
yerleşkesinde bulunan kimi bölümlerin satışa
çıkarıldığıyla ilgili. Yani Hükûmetin ve belediyelerin,
camilerin eklentilerini satışa çıkaracak hâle gelmiş
olması vahim bir durum. Yani cami bahçeleri mi kaldı satılacak?
AK PARTİden de bu konuda somut bir Hayır, böyle bir şey yok.
mesajı gelmedi, verilmedi an itibarıyla. Ben her şeye
rağmen Balıkesir Büyükşehir Belediyesi bu kadar zora
düştüyse -hani, sanıyorum Belediye satıyor bu yeri- Hükûmetin,
yürütmenin örtülü ödenekten mi, neredense Balıkesir Büyükşehir
Belediyesine biraz yardım etmesini ve Zağnos Paşa Camisine
dokunulmamasını önermek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
66.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Zağnos Paşa Camisinin
mülkiyetinin Maliye Bakanlığına devredildiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında Sayın Altaya izah ettim durumu
ama tabii bu mikrofonun bir cazibesi var, buradan söylemeyi görev biliyor kendisince;
ben de kamuoyunu bilgilendireyim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, ama öyle.
Hayır, siz de Satış yok. diyemiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Buradan bir kanun
çıktı Sayın Başkan. Bu kanunun gereği olarak da birçok
belediye -bunun CHPlisi var, AK PARTİlisi var, başka partilisi var-
kurumlar arası gayrimenkullerin teslimi çalışması
yaptılar. Balıkesirdeki iddia konusu yer cami değil; caminin
etrafındaki ayakkabı boyacılarının, benzer
müştemilatın kullandığı yerler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Külliye, külliye;
külliyeyi parçalıyorsunuz, parçalatmayız külliyeyi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Burasıyla ilgili de
Maliye Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesi bir anlaşma
yapıyor, buranın mülkiyetini üçüncü kişilere değil, Maliye
Bakanlığına devrediyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Satıyor,
satıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dolayısıyla
satış, üçüncü kişiler asla söz konusu değildir. Tekrar,
aynı konuyu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Turan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belge var,
İsmail Beyde belge var efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Altay, vallahi
yanlış.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Külliyeleri
parçalatmayız.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ok.
67.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin
yazısı, resmî yazısı burada. Konu: Satış diyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aha, belge,
belge.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Turanın dediği gibi, ayakkabı boyacılarının yeri
değil; Sayın Altayın ifade ettiği gibi, külliyenin yani
müştemilatının bölümleridir. Dolayısıyla bu, tarihe
Balıkesir adına bir utanç vesikası olarak geçmiştir.
Koskoca Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, camiye ait 2 parselin
satışıyla mı kurtulacak? Hani, sözde, iktidar partisinden
olunca kaynak akıyordu. Böyle tarihî bir caminin parsellerinin satılarak
belediyenin borçlarının kapatılmasını ben vicdan
sahibi olan başta AK PARTİliler olmak üzere, milletimize havale
ediyorum ve şiddetle kınıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Allaha da havale
ediyoruz.
ADİL ÇELİK (Balıkesir) Alakası
yok, hiç alakası yok ya.
İSMAİL OK (Balıkesir) Ya, ne ilgisi
işte, aha burada yazı, resmî yazı burada!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aha, belge,
belge.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, uzatmayalım ama
kayda geçmek üzere sözlerinizi söyleyin.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
gündemimiz belli, konu teknik bir konudur, izahatım budur.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İSMAİL OK (Balıkesir) Yazık,
vallahi yazık! Sizden başka tepki beklerdim, bu 2 maddeye mi
kaldı koskoca Balıkesir Belediyesi?
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 5inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, aykırılık
sırasına göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Gaziantep Batman
Nuran
İmir Meral
Danış Beştaş Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şırnak Siirt
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şırnak
Milletvekili Nuran İmir konuşacaktır.
Buyurun Sayın İmir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
NURAN İMİR (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Partim adına 5inci madde hakkında
söz almış bulunmaktayım.
AKPnin, sermayenin maliyetlerini
toplumsallaştırma politikasının en somut örneğini
vergi politikalarından okumak mümkündür. Bu vicdansız vergi
politikalarına karşı yapılması gereken ise çok
açıktır; kapsamlı bir vergi reformunun gerçekleştirilmesi
ve bu temelde başta gelir ve servet vergisi olmak üzere tüm vergi
alanı radikal bir biçimde yeniden dizayn edilmelidir. Bu
değişimin temel amacı ise az kazanandan az, çok kazanandan çok
vergilendirme olmalıdır. Önemli olan bu ilkeyle gelirin ve servetin
vergilendirilmesidir. Vergi adaleti ancak bu türden radikal değişimle
mümkün olabilir.
Tabii, hiçbir politikanızda adalet
olmadığı gibi vergi sisteminde de bir adaletiniz yoktur maalesef
çünkü iktidarınızın adalet gibi bir derdi yoktur. Bütün
politikalarınız ülkede toplumsal bir travmaya dönüşmüş
bulunmaktadır. Şunu artık hepimiz kavramalıyız: Artan
vergiler, işsizlik ve ekonomik krizin gün geçtikçe derinleşmesinin
tek sebebi, içeride ve dışarıda uygulanan savaş ve
baskı politikalarıdır. Türkiye'de baskı, sömürü ve
şiddet sonuna kadar uygulanmakta ve farklı seslerin yükselmesi
tamamıyla engellenmeye çalışılmaktadır. Öyle ki
toplumsal muhalif kesimler, özellikle HDP ve HDPyle bir bağı olanlar
terörist ilan edilmekte, gözaltı ve tutuklama uygulamalarına maruz
bırakılmaktadır. Fakat halklarımız, savaş
politikasının zehirli sonuçlarının bilincinde olduğu
için, gelişen bu sonuçlara da tepkilerini dile getiriyor ve getirmeye de
devam edeceklerdir. Çünkü savaşın yürütüldüğü bütün alanlarda
ölenler mazlum halkların çocuklarıdır. Savaşın
sonuçları sadece ölüm getirmiyor, aynı zamanda, savaşa ve
iktidara biat etmeyen tüm muhalif kesimlerin toplumsal hakları bir bir
ellerinden alınıyor; havaları, suları zehirleniyor;
ormanları, tarım alanları, tarihî eserleri yok ediliyor; yerinden
ve yurdundan göç ettiriliyor.
Değerli milletvekilleri, 2014 seçimlerinden
sonra bir politika hâline getirilen ve hukuksuz bir şekilde uygulanan
kayyum politikasıyla milyonlarca insanın iradesi gasbediliyor. Bu
duruma karşı gelişen direnç ise daha fazla baskıyı
beraberinde getirmiştir. Tutuklamalar ve illegalize etme politikaları
da iradesizleştirme çabalarının devamı olarak devreye
konulmuştur. Savaş derinleştikçe başta bizim partimiz olmak
üzere, muhalefete olan baskılar aynı oranda da artmış
bulunmaktadır. Dünya mücadelemizden feyz alırken ve eş başkanlık
sistemimizi model olarak önlerine koyarken, AKP iktidarı bizden korkuyor
ve irademize siyasi darbe yapıyor. Bu yetmiyor, korkularıyla her
şeyi yasaklıyor, bizlere saldırıyor ve
saldırdıkça suç işliyor. Mekanik bir suç işleme makinesine
dönüşmüş durumdadır var olan iktidar.
Amed, Van, Mardin, Hakkâri, Cizre ve dün
itibarıyla da Yenişehir, Hazro, İdil ve Akpazar belediye eş
başkanlarımız görevlerinden alınarak yerlerine kayyum
atanmıştır. Bugün itibarıyla 20 belediyemize yani Kürt
halkının iradesine kayyum atanmış bulunmaktadır.
Kayyum atamakla yetinmeyen iktidar, bu iradeyi gasbetmeye çalışmakla
yetinmeyen iktidar, 8i kadın toplam 14 belediye eş
başkanımızı tutuklamış ve hukuksuz bir şekilde,
âdeta ailelerini de cezalandırırcasına binlerce kilometre uzaktaki
kentlere sürgün etmiştir. Görevlerine ilişkin, kamuyu zarara
uğratma konusunda en küçük bir hukuksuzluğa müsaade etmeyen eş
başkanlarımız; aksine, bir önceki dönemde atanan
kayyumların belediyeleri nasıl yağmaladıklarına,
zevküsefa içerisinde yaşadıklarına 31 Marttan sonra bütün ülke
tanık olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın İmir,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
NURAN İMİR (Devamla) Yerel yönetimlerde
eş başkanlık sistemini uygulayan tek parti biziz. Bu sistemin
amacı toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktır.
Kürtlerin ve kadınların yönetime gelmesini neden hazmedemiyorsunuz?
Ama tabii, size göre Kürtler ve kadınlar yönetemez. Ne Kürtleri yok
edebilirsiniz ne kadınları yok edebilirsiniz. Sizin sorununuz Bizden
başka kimse yönetemez. politikasıdır ama sizden çok daha iyi
yönetecek olanlar var, onlar da bizleriz. Musa Anterin dediği gibi Biz
Kürtler, Türklerle et ile tırnak gibiyiz ancak tırnak hep biz Kürtler
olduk. Biraz uzadığımızda kesiyorlar. Oysaki gurur
duyulması gereken eş başkanlık sistemi mevcut iktidar
tarafından illegalize edilmek isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık uzatamıyorum
Sayın İmir.
NURAN İMİR (Devamla) Mümkünse
BAŞKAN Mümkün değil, hep söyledim.
NURAN İMİR (Devamla) Ama her
arkadaşta iki sefer, üç sefer uzattınız.
BAŞKAN Uzatmadım, sadece bir kere
uzattım Sayın İmir.
Açayım bir kez daha ve lütfen selamlayın.
NURAN İMİR (Devamla) Bir kez daha
belirtmek istiyoruz ki: Eş başkanlık bizim mor çizgimizdir. Bu
kazanımlar, yıllarca kadınların mücadele ederek
kazandığı ve güvence altına aldığı
kazanımlarımızdır. Her alanda
kazanımlarımıza karşı demokratik
haklarımızı savunurken polisleri kalkan yapıp
kadınlara ve halklara karşı zırh gücüyle saldırtanlar
bilmelidir ki bizim sesimiz, bizim nefesimiz, bizim direnişimiz ve bizim
zılgıtımız sizin kaba gücünüzden daha büyüktür, daha
güçlüdür.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın İmir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Şırnak Milletvekili Nuran İmirin 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, burada, yüce Meclisin çatısı altında, özellikle
konuşan sayın hatibin bağlı bulunduğu partinin,
mensubu olduğu partinin milletvekillerinin genelde
konuşmalarında devamlı surette Türkiyede sanki bir Türk-Kürt
çatışması varmış gibi, toplumumuzda ve devletimizde
sistematik olarak bir insan sadece ve sadece Kürt kökenli olduğu için, bu
bölgede dünyaya geldiği için sanki öteleniyor,
aşağılanıyor ve yok sayılıyor gibi bir muamele
varmış gibi konuşmaların yapılması çok dikkat
çekicidir.
NURAN İMİR (Şırnak)
Aşağılanma çok oluyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu, sistematik
bir çalışmadır. Bu bir sistematik propaganda
çalışmasıdır.
NURAN İMİR (Şırnak)
Kanıtlasınlar. 20 tane belediye eş başkanı Kürttür.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada
gerçeklerin böyle olmadığını o bölgede yaşayan bizzat
Kürt kardeşlerimiz de çok iyi bilmektedir. Mesele, sizin, terör yoluyla bu
bölgede yapılan büyük katliamların, yaşanılan
acıların, yapılan haksızlıkların, o bölgenin
insanının eğitimsiz, öğretimsiz, cahil
bırakılmasına yönelik olarak terör örgütünün yapmış
olduğu çalışmaların üstünü örtme gayretinden başka bir
şey değildir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Doğmadığınız bölge hakkında konuşmayın,
yaşamadığınız bölge hakkında
konuşmayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu konu Türk
milleti tarafından gayet iyi bilinmektedir. Bu yüce Mecliste bulunan
herkes de bunun farkındadır.
Türkiyede şimdi kim diyebilir ki etle
tırnak derken birisi tırnağın kim olduğu konusunda bir
fikir yürütmüş olsun. Öyle bir şey yok, etle tırnakla
bahsedilmeye çalışılan gayet samimi bir düşünce, samimi bir
duygunun izharıdır. Başka birtakım benzetmelerle de bunu
ifade edebiliriz ama şurası kesin ki biz bu memleketi beraber kurduk,
bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin mevcut üniter yapısına
NURAN İMİR (Şırnak) Ben bir
gazi kızıyım, ne dediğimizi çok iyi biliyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Gazi
kızı olmak bu memleket aleyhine propaganda yapma hakkını
kimseye vermez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Gazi
kızı olmak babasının verdiği mücadeleye
yakışır bir konuşma yapmayı gerektirir, bunu biz kabul
etmiyoruz.
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada
şu an Türkiyede ve dünyada yürütülmeye çalışılan sanki
Türkiye ve Türk devleti
NURAN İMİR (Şırnak) Bu ülkeyi
bölen bunların kendisidir.
BAŞKAN Sayın İmir
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Kürt kökenli
kardeşlerimize karşı özel bir politika, özel bir baskı
uyguluyormuş gibi göstermeye çalışmayı kabul etmiyoruz.
Belediyelerde sizlerin partililerinizin
başına gelen şeyler nedir, herkes çok iyi biliyor. Sizler
PKKlıların anıt mezarlarını, âdeta
şehitliklerini yapmaya çalıştınız, o Türkiye
Cumhuriyeti devletinin aleyhine mücadele eden ve birçok masum insanın
canına kıyanları kutsadınız, başınızın
tepesine koydunuz. O muamelelerinizin bedelini ödüyorsunuz şu an.
PKKlıların karşısında hazır ola geçenlerin
kalkıp da burada Türk milleti, Türkiye önünde sanki
haksızlığa uğruyormuş gibi bir muamele içerisinde
burada konuşuyor olmasını kesinlikle ve kesinlikle kabul
etmiyoruz.
Şunu da söyleyeyim. Kayyumların
yaptığı birtakım hatalar varsa hukuk önünde hesap versinler
ve vermelidirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım Sayın
Bülbül, lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Devletimiz bu
noktada gereken muamele neyse yargı ve idari olarak da gereken neyse
sonuna kadar yapmalıdır. Bu noktada en ufak bir tereddüt yoktur ama o
belediyelerin önceki hâlini de bu cümle âlem, bu memleket, bu Türkiye biliyor.
NURAN İMİR (Şırnak) Kayyumlar
5 milyar 700 milyon borç bıraktı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Buralarda
belediyelerin borçlar içerisinde PKKya nasıl yardım, yataklık
yaptığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu noktada Türkiye
Cumhuriyeti devletini ve Türk milletini kandıramazsınız.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın Oluç.
69.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli vekiller, yani tabii, çok
ağır suçlamaların olduğu bir konuşma, hepsine cevap
vermek istemiyorum; suçlamaların bir kısmı çok mesnetsiz
suçlamalar fakat bazı konulara özellikle değinmek istiyorum.
Birincisi, biz burada, 31 Mart seçimlerinde
seçilmiş olan belediye başkanlarıyla ilgili bir
tartışma yapıyoruz. Bu tartışmayı yaparken bu
belediye başkanlarının İçişleri Bakanlığının
kararıyla ve iktidarın onayıyla hukuksuz bir şekilde
görevlerinden uzaklaştırıldıklarını
anlatıyoruz ve diyoruz ki: Bakın, yasa var, Anayasa var, bunlara
uygun olarak davranılmıyor, halkın iradesi gasbediliyor. Ya
insanlar, orada milyonlarca insan gitmiş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) ...31 Martta oy
vermiş ve kendisini yönetmesi için belediye başkanlarını,
belediye meclisi üyelerini, il meclisi üyelerini seçmiş. Bu seçtiklerini
siz siyasi olarak beğenmeyebilirsiniz, siz siyasi olarak
eleştirebilirsiniz, sert de eleştirebilirsiniz ama insanlar seçimi
önemli görmüşler, bunun demokratik bir adım olduğunu
düşünmüşler ve gidip oylarını kullanmışlar,
iradelerini belli etmişler Bu kişiler bizi yönetsin. demişler.
Üstelik de Yüksek Seçim Kurulu bunların hiçbir tanesine seçime girmeleri
konusunda hiçbir engel çıkarmamış, hepsi hukuken uygun
koşullarda olduğu için seçime aday olmuşlar ve seçilmişler.
Şimdi, birisi oturmuş bir mühendislik yapıyor, bunu da üstelik
ilan etmiş; ilan etmiş, biz burada söyledik. Bakın tekrar
hatırlatayım size, İçişleri Bakanı 31 Mart
seçimlerinden sonra...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yahu biz
beş sene daha kayyum politikasını devam ettirelim, ortada ne HDP
yönetimi kalır ne HDP kalır. dedi, ilan etti bunu. Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanı 31 Mart seçimlerinden önce
alanlarda orada yeniden kayyum politikalarının
uygulanacağını ilan etti. Yani bunların hepsi taammüden
yapılmış usulsüzlükler ve -hukuksuzluklardan bahsediyoruz-
planlamışsınız. İnsanların iradelerinin yok
sayılması ve gasbedilmesi için, açıkça çalınması için
planlanmış bir darbeden söz ediyoruz. Bunun nesini savunuyorsunuz
Allah aşkına? Siz de seçilmiş gelmişsiniz buraya,
Sandık önemlidir. demişsiniz. Niye orada oy veren insanların
oyları değersiz? Şimdi, bu sorunun cevabını vermeniz
gerekiyor, bu sorunun cevabını vermiyorsunuz ve olmadık
şeylere başvuruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yok ortada bir
şey Soruşturma var. deyip insanlar görevlerinden
alınıyorlar. Sahte bir sürü gizli tanık icat ediyorsunuz, o
gizli tanıklarla olmadık, mesnetsiz iddialarda bulunuyorsunuz, sonra
bunun arkasına geçiyorsunuz; yapmayın böyle. Bakın, biz hep
söyledik. Eğer bu insanlar bir yolsuzluk, bir usulsüzlük yaptılarsa
böyle bir tane mahkeme kararı yok, gösteremiyorsunuz. Bir tek mahkeme
kararı yok ya, bir tane açılmış mahkeme yok sizin
iddianıza dair. Yani orada usulsüzlük yapıldığına
harcama açısından, yolsuzluk yapıldığına dair bir
tek hüküm yok varsa böyle bir hüküm diyoruz, bakın, boynumuz kıldan
incedir, o zaman biz de bunu savunuruz ama yok ortada böyle bir şey.
Şimdi, insanların hakkı gasbediliyor,
seçim hakkı gasbediliyor, seçilme hakkı gasbediliyor, demokratik
hakkı gasbediliyor; bundan bahsediyoruz. Biz bunu konuştuğumuz
zaman niye böyle celalleniyorsunuz? Çünkü savunamıyorsunuz bunu,
savunamıyorsunuz. Bunun savunulacak bir yanı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O yüzden,
bakın, biz Hukuka uygun davranılsın. diyoruz, Demokratik
teamüllere uygun davranılsın. diyoruz, Uluslararası demokratik
sözleşmelere uygun davranılsın. diyoruz. Bunu da söylemeye
devam edeceğiz, kusura bakmayın bunu söylediğimiz için. Bizim
söylediğimiz, eleştirdiğimiz konuları yok sayıp
başka konulara dalarak bu meselenin üstünden atlayamazsınız.
Bunu demokratik siyaset açısından doğru bir tutum olarak
görmeniz kendi bulunduğunuz pozisyonla çelişmeniz anlamına
geliyor, bunu göz ardı etmeyin lütfen. Bunun için biz bu konuyu
eleştirmeye ve tartışmaya devam edeceğiz. Lütfen bir kere
siz de düşünün Acaba doğru bir şey söylüyorlar mı? diye
bir değerlendirme yapın. Bunu söylüyoruz.
Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Polemiğe
sebep olacak şekilde değil Başkanım
BAŞKAN Lütfen bir dakika süreyle yoksa bu
tartışma daha da uzayacak.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz de girelim
sisteme efendim.
BAŞKAN - Şimdi kanun teklifinin
görüşmelerine devam edelim, yeri geldiğinde gene bu konularla ilgili
görüşlerinizi belirtirsiniz.
Lütfen, Sayın Bülbül, kısaca
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi konuştuğunun zekâtına saysın, biz
de birazcık konuşalım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yok, konuştunuz zaten, o da cevap
verdi. Eğer böyle devam ederse karşılıklı ilerler
konuşmalar.
Buyurun.
70.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
spesifik olarak her kayyum işlemiyle alakalı olarak bunu
tartışabilirsiniz, bunu konuşabilirsiniz. Burada hukuki dayanak
noktasında bunların hepsini konuşuruz,
tartışırız fakat kayyum meselesi konuşulurken bunu
sanki Kürt halkına reva görülen bir muamele kisvesi altında, böyle
bir tanımlama altında
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Tam da öyle,
tam da öyle!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yahu, açıkça
bütün konuşmalarda bunu yapıyorsunuz yani şimdi
(HDP
sıralarından gürültüler)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bize oy
veren 6 milyon insanın hepsine siz terörist diyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir izin
verelim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Hepsine
terörist diyorsunuz, halka diyorsunuz terörist.
BAŞKAN İzin verelim.
Sözünüzü tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben polemik
yaratmak için söylemiyorum bunu fakat bu önemli bir tespittir.
Hukuken kimsenin yolsuzluğu,
usulsüzlüğüyle alakalı olarak değil, bu bölgede çok açık
bir şekilde belediyelerde geçmişten bugüne yapılmış
olan özellikle terör örgütüne yandaşlık kabul edilecek, terör
propagandası kabul edilecek birçok faaliyetin
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Büyük
bir yalan! Yok böyle bir şey ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bakınız
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Ya,
yok böyle bir şey!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bakınız
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Tamamlayın siz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Nasıl
tamamlayacağım?
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) AKP, MHPyi
görevlendirdi bu konuda. Sözcülük yapıyorsunuz iktidara.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, izin
verelim Sayın Grup Başkan Vekili konuşmasını
tamamlasın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, bu
ifadeler bana ayrıca bir söz hakkı doğuracak ifadeler de
şimdi bunun üzerinde çok fazla durmayalım fakat herkes o bölgede HDP
belediyelerinin faaliyetinin ne olduğunu, daha çok hangi alanlara
yöneldiğini
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Neymiş?
NURAN İMİR (Şırnak)
Neymiş ya?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
hizmetten daha
çok PKK terör örgütünün propagandasına yöneldiğini bütün cümle âlem
biliyor, bizler bunu takip ediyoruz. Sizler, hendek operasyonlarında,
çukur operasyonlarında
NURAN İMİR (Şırnak)
Kadına yönelik çalışıyor belediye, çocuğa yönelik
çalışıyor, toplumun kalkınmasına yönelik
çalışıyor; yandaşlarına çalışmıyor!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
.
Sayın Bülbül, tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
belediye
hizmetlerini terör örgütüne peşkeş çekmiş olan belediyelerin
temsilcileri olarak burada kalkıp da sanki bunlar halka hizmetten
başka bir şey yapmazken bunlara bir anda devlet tarafından engel
olunmuş gibi bir algı yaratmaya çalışmayın. Size engel
olunmasının sebebi budur. İçişleri
Bakanlığının bu noktada yetkisi vardır;
İçişleri Bakanlığı, hukuka uygun olan yetkisini kullanmaktadır.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Emrinizdeki
mahkemeler bile tutanak gösteremedi!
BAŞKAN - Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.53
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
5inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinin 5inci
fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu İlhami
Özcan Aygun Lale
Karabıyık
İstanbul Tekirdağ Bursa
Bülent
Kuşoğlu Alpay
Antmen Cavit
Arı
Ankara Mersin Antalya
Burhanettin
Bulut Süleyman
Bülbül Deniz
Yavuzyılmaz
Adana Aydın Zonguldak
Turan
Aydoğan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi 2013
yılından itibaren özelleştirilen ve toplam 15 termik santralin
çevre yatırımları ve filtre takılmasını iki buçuk
yıl erteleyen, tüm Türkiyeyi zehirleyecek olan bir kanun teklifidir.
Nerede bu termik santraller? Çanakkalede, Şırnakta,
Kahramanmaraşta, Karabükte, Kütahyada, Sivasta, Zonguldakta,
Ankarada, Muğlada, Bursada ve tüm çevre illerini etkileyecek, tüm
Türkiyeyi bir gaz odasına kapatacak olan bir madde. Bu termik santraller
altı yıldır çevre yatırımlarını
yapmadılar. Yapmadılar da ne oldu? Yapmadılar da bu oldu
En
garabet yerlerden bir tanesi Zonguldak, Zonguldak ÇATES. Bakın, yirmi dört
saat, her dakika Zonguldak böyle.
Termik santrallerin yer yüzey sıcaklık
haritaları, bakın, kırmızıyla gösterilen yerler.
Sadece bu bölgede ÇATESin termik santrali de yok, aynı zamanda Eren
Holdingin de termik santrali var. Kırmızıyla görülen yerler yer
yüzey sıcaklığının sınırları
aştığını gösteriyor. Evet, fotoğrafa sadece
Zonguldakı zehirleyen ÇATES termik santraliyle
baktığınızda bunu görüyorsunuz. Ancak fotoğrafın
bütününe baktığınızdaysa 1,5 kilometrekarelik alanın
içinde 7 adet termik santral ünitesi var. Tüm bunların hepsi maalesef
Zonguldakta çocuk onkoloji bölümü açılmasına sebep oluyor.
Belgeleriyle, fotoğraflarıyla gösterdim,
bilimsel olarak bu zararı ispat ediyoruz, neyle? Bu raporla. Ne bu rapor,
kim hazırlamış? Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı. Zonguldak ili Kilimli ilçesi Çatalağzı
beldesi Hava Kirliliği Analiz Raporu. Ne zaman hazırlamış?
Mayıs 2018. Ne diyor rapor? Rapor sonuç kısmında diyor ki: 4
noktada ölçüm yaptık, 3ünde yüzde 50nin üzerinde insan
sağlığını etkileyen, insanların solunum
sistemlerini felç edecek olan sonuçlar, bulgular elde ettik. Kalan 1 ölçüm
noktasında da yüzde 87 üzerinde. Tüm bu verilerin de filtre edilerek
böyle düşürüldüğünü de ayrıca ifade etmek istiyorum. Ne
yapmalıyız? Bir elektrik mühendisi olarak söylüyorum: Filtre
etmeliyiz, filtre sistemi kurmalıyız. Nedir filtre sistemi?
Bakın, filtre sistemi de budur. Burada gördüğünüz gaz ve duman bu
filtre sisteminin içine girer, kükürtdioksit, azotdioksit ve elektrostatik
çökerticiyle birlikte çökertilir; bu kadar basit, bu kadar basit bir sistem.
Kim yapacak bu sistemi? Bir KİT olan, aynı zamanda devlet
kuruluşu olan TEMSAN yapacak. Ona biraz yatırım
yapacaksınız -TEMSAN zaten buna benzer üretimler yapıyor- bu
filtreleri yerli ve millî olarak üreteceksiniz. Peki, çözüm nedir? Çözüm
enterkonnekte sistemdir. Enterkonnekte sistem nedir? Bakın, Türkiye iletim
sistemi haritası bu, bu elimde gördüğünüz de elektrik üreten
santraller, bütün santraller. Ne yapıyoruz? Bu ikisini üst üste koyuyoruz
ve Türkiyede mevcut 2018 yılı verilerine göre toplam santrallerin,
termik santrallerin kapasite olarak kullanımı yüzde 68. Bu 15 tane
santrali 31 Aralık 2019 yılında durdurduğumuzda,
filtrelerini yapmak üzere durdurduğumuzda arada ihtiyacımız olan
enerjiyi kalan santrallerin yüzde 78den kapasitelerini yüzde 88e
çıkararak, aynı zamanda da barajlardan gelen kapasite
kullanımını yüzde 22den 35e çıkararak çözmüş
oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Yani çözüm bu kadar basit ama bu enterkonnekte
sistemi liyakatli mühendislerle birlikte çalıştırmak mümkün.
Eğer bunu da beceremezseniz 31 Mart 2015teki gibi Türkiyeyi
karanlığa gömersiniz. O nedenle, hem Zonguldak halkı olarak hem
bu termik santrallerin zehirlediği şehirlerin ve çevre illerin de
vatandaşları olarak tüm partileri hepimizi gaz odasına sokacak
bu teklifi geri çekmeye davet ediyorum, vicdanlı olmaya davet ediyorum.
Bu konunun çözülmesi için bilimsel olarak bir çözüm
yolu vardır, birden çok yolu vardır; bu doğrultuda da bizimle,
Cumhuriyet Halk Partisiyle de istişare ederseniz teknik olarak da bilgiler
vermeye her zaman hazırız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yavuzyılmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin (3) üncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
(3) Dijital hizmet vergisi oranı %4tür.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Orhan Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir
Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar İsmail
Koncuk
Adana Samsun
Adana
Aytun
Çıray
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
İsmail Koncuk konuşacaktır.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında ağırlıklı olarak
vergiyle ilgili bir kanunla karşı karşıyayız.
Aslında vatandaşa temas etmek, insanların yaşamış
olduğu geçim aczinden kurtulmasını sağlamak adına bu
Mecliste adım atılmadığını üzülerek görüyoruz.
Son zamanlarda çıkarılan bütün kanunlar, incelediğinizde, büyük
bir çoğunluğu paraya yönelik kanunlar. Vergi toplanmasın
mı? Elbette toplansın ama hep alma üzerine dayalı bir devlet
nizamı bizim millî kültürümüzle de, dinî anlayışımızla
da bağdaşan bir durum değildir. Yine, yeni bir vergi ihdas
ediliyor. Firmalar vergi ödeyecekler. Peki, firmalar bu ödedikleri vergiyi
kimden çıkaracaklar? Vatandaşın sırtına yükleyecekler.
Yani firmadan vergi almıyorsunuz, aslında vatandaşa yeni bir
gider kapısı açıyorsunuz, yeni bir yük getiriyorsunuz.
Dolayısıyla, böyle bakmamız lazım. Peki, vatandaşa
dokunmak adına bir şey yapılabilir mi? Çok şey
yapılabilir ama maalesef AK PARTİ Grubu, ısrarla söylememize
rağmen, burada muhalefetin her söylediğini kulak ardı etme
alışkanlığından kurtulamıyor.
Bakın, bugün benim yanıma engelli
öğretmen adayları geldi, engelli; 2si tekerlekli sandalyede -biri
ulaştırma hizmetlerinden mezun olmuş, diğeri başka
bölümden- diğerlerinin böbreği yok falan, bu tip engeller. Diyorlar
ki: Şu anda Millî Eğitim Bakanlığının engelli
kontenjanı 5 bin yani Millî Eğitim Bakanlığı 5 bin engelli
kişiyi istihdam edebilir. Biliyorsunuz, kurumların, devlet
kurumlarının belli oranda engelli istihdam etmesi gerekiyor.
Diğer kurumlarda sayılar, oranlar nedir şu anda ezberimde yok
ama Millî Eğitim Bakanlığında açık 5 bin. Peki,
başvuran engelli öğretmen sayısı kaç kişi? 1.200
kişi yani 1.200 engelli atanabilir, bu mümkün. Şimdi, engelliye bile
sahip çıkmıyoruz yani sağlam insanları falan
kaldırdık, bir köşeye attık da engelli insanlara sahip
çıkmıyoruz. Bu, vicdanen de kabul edilebilecek bir durum değildir.
Onun için, yarın Millî Eğitim bütçesinde de bunları ifade
edeceğim Sayın Bakana. Bunu sizin de aklınızda kalması
bakımından buradan ifade ediyorum. Engelli öğretmenlerimize,
çalışma hayatına girmek isteyen engellilere kapı aralamak
vicdan gereğidir. Yani bizim inançlarımız,
anlayışımız, insan sevgimiz bize bunu emrediyor. Eğer
biz gerçekten devlet yönetme iddiasında isek engelli
vatandaşlarımıza sahip çıkmak gibi bir mecburiyetimizin olduğunu
herhâlde her vicdan sahibi vatandaşımız, insanımız
kabul eder.
Değerli milletvekilleri, on yedi sene ülkeyi
yönettiniz, on yedi sene. Şimdi, başka şeyleri
tartışıyoruz, işte, Amerikada şöyle oldu, kayyumdu,
vesaireydi filan, sürekli bunları tartışıyoruz. Yani
vatandaşa bir Cambaza bak. oyunu oynanıyor yani ben stratejinizi
anlıyorum. İşsizliği çözememişsiniz, adil gelir
dağılımını çözememişsiniz. Elbette birtakım
değerler üzerinden vatandaşın oyunu tahvil etmeye yönelik bir
strateji içerisinde olacaksınız. Ama bakın, bunu artık
kimse yemiyor, bunu artık vatandaş da kabul etmiyor ve görüyor. Yani
artık burada yapmanız gereken vatandaşımızın
hangi şartlarda hayatını devam ettirmek zorunda
kaldığını düşünmeniz. Kahrol Amerika! demeyle filan
vatandaşı artık oyalamanızın mümkün
olmadığını bilin çünkü artık deniz bitti, deniz bitti.
Burada şuna bakacağız: Türkiyede on
yedi sene sonunda, on yedi yıl bu devletin yönetiminde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkan, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) On yedi yıl
sonunda vatandaşımızın ekonomik tablosuna
bakacağız. Anne baba olarak vatandaşlarımız görevini
yapıyor mu, çocuğunun cebine harçlık koyabiliyor mu,
üniversiteden zar zor mezun ettiği çocuğuna iş bulabiliyor mu?
Buna bakacağız. Siyasi iktidarı böyle
değerlendireceğiz. Vatandaşımız bu noktaya
gelmiştir. AK PARTİ eğer aklını başına
almazsa, bakın, aklını başına almazsa, hani size dost
acı söyler diyeceğim ama sizinle ne kadar dostum bilmiyorum, elbet de
düşman da değiliz, rakibiz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Dostuz.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Rakibiz,
rakibiz; şahsi dostluğumuz vardır kıymetli kardeşim, o
ayrı mesele.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Eyvallah.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ama size
tavsiyemiz şu: Vatandaşa dokunun kardeşim, gençlere dokunun.
Gençler yok oluyor, gençler umudunu yitirmek üzere, yitirmiş durumda. Onun
için, inşallah vatandaşa dokunan kanunları da burada görmek
hepimize nasip olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koncuk.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.08
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 20.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
"(1) Dijital hizmet vergisinde vergilendirme
dönemi yıllıktır. Ancak Hazine ve Maliye
Bakanlığı, hizmet türlerine ve mükelleflerin faaliyet
hacimlerine göre yıllık vergilendirme dönemi yerine vergilendirme
dönemi tespit etmeye yetkilidir.
Orhan
Çakırlar Şenol
Sunat Bedri
Yaşar
Edirne Ankara
Samsun
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Adana
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Şenol Sunat konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Değerli
milletvekilleri, görüşülen kanun teklifinin 6ncı maddesi için
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulanmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Evet, iktidar, 2019 yılı bütçe
gerçekleşmelerinin, Merkez Bankasının kârı ve ihtiyat
akçelerine el koyulmasına rağmen, vergi gelirleri yönünden olumsuz
seyretmesi, yıl sonunda yüksek bütçe açığıyla
karşı karşıya kalınması durumu nedeniyle kaynak
arayışı içine girmiştir. Bunun için de alelacele, yıl
sonu beklenmeden ek vergi tedbirlerini devreye sokmak istemektedir. Bu
çerçevede, harcama ve servet üzerinden basit şekilde vergi
alabileceği alanları seçip yeni vergiler ihdas edilmektedir. Dijital
hizmet vergisinin, belirtilen hizmetlerden elde edilecek hasılat üzerinden
alınacağı belirtildiğinden, dolaylı bir vergi olarak
düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yeni bir ekonomik aktivite
alanının hem de son derece teknik bir alanın vergilendirilmesi
ve tüm hasılatın kapsanması kolay olmayabilir. O nedenle,
teklifin Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda da ayrıca görüşülmesi çok
önemliyken maalesef görüşülmemiştir.
Türkiyeden elde edilen hasılatı 20 milyon
liradan veya dünya genelinden elde edilen hasılatı 750 milyon avrodan
fazla olanlar verginin mükellefi oluyorlar. Bu kriterlere uyan kaç kuruluş
var, yıllık büyüme hızları nedir, önümüzdeki beş
yılda örneğin nereye gelecekler ve yüzde 7,5 vergiden ne kadar vergi
tahsil edilecek, bilinmiyor, bir etki analizi de yapılmamış.
Evet, yine, ödeme sistemini, işletenlerin
verginin emniyetinden sorumlu tutulmasını İYİ PARTİ
olarak doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, milletvekilleri olarak
vergiyle ilgili konuları sorgulamalıyız. 2019 yılı
bütçe gerçekleşmelerinde vergi tahsilatlarına ilişkin kötü
performans, vergi düzenlemelerine karşın, 2020 yılı için de
geçerli olması hâlinde ilave tedbirler olacak mıdır?
Yaşanan ekonomik krizle birlikte mükelleflerin önemli bir
kısmının vergilerini ödeyemediği bir gerçektir. 2020
yılında vergi tahsilatını artırmak amacıyla kamu
alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin bir
düzenleme söz konusu olacak mıdır? OECD ülke ortalamasına göre
çok düşük olan kişisel vergi mükellefi ve kurumlar vergisi mükellefi
sayısında artan nüfusa oranla kayda değer bir artış
sağlanamamasının nedenleri nedir? Kayıt dışı
ekonomiyle mücadelede Gelir İdaresi ve vergi denetimi yeterli midir?
Bunları sorgulamalıyız. Gelir İdaresi
Başkanlığı yapısında bir yapılandırma
düşünüyor musunuz? Vergi inceleme oranını yüzde 2nin üzerine
çıkarmak için ne gibi çalışmalar vardır? Bunları da
sorgulamalıyız.
Yine aklıma takıldı; gıda
bankacılığı, vergi sistemimizde yer alan sosyal nitelikli
teşviklerden birisidir. Gıda bankacılığı yapan
vakıflara ve derneklere yapılan gıda maddesi
bağışlarının tamamı gelir vergisi ve kurumlar
vergisinden düşürülmekte, aynı zamanda KDVden de istisna
edilmektedir. Bu bağış yapanların toplamda vergiden
düşen para miktarı nedir diye sormak istiyorum, hiçbir yerde buna
rastlayamıyoruz. Bu bağışlar usulüne göre mi
yapılıyor ve gıda yardımı yerine ulaşıyor
mu; Türkiyeye mi gidiyor bu gıda yardımı, yoksa başka
ülkelere mi gidiyor veya naylon faturalarla sadece vergiden düşen iş
adamlarına mı kalıyor diye sorgulamamız gerektiğini
ifade etmek istiyorum.
Yine, bugüne kadar yapılan vergi affı,
yapılandırma ve benzeri gibi uygulamalar vergiye gönüllü uyumu
artırmakta mıdır, bunu da ortaya koyan istatistiki
çalışma var mıdır diye sorgulamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Sunat.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Gelir vergisi mükelleflerinin ortalama ödediği
verginin bir asgari ücretlinin ödediği vergi kadar olmadığı
bir yerde vergi idaresi ve vergi politikaları başarılı
mıdır?
Toplam vergi gelirleri tahsilatının
yaklaşık yüzde 20sinin gelir vergisinden oluşması ve gelir
vergisinin de yaklaşık yüzde 93ünün tevkif suretiyle toplanması
ve de çoğunluğunun ücretlerden kesilen vergilerden oluşması
başarılı bir performans mıdır?
Yani şunu demek istiyorum değerli
milletvekilleri: Gerçekten bir vergi reformu bu ülkede uzun yıllardır
yapılmış mıdır, bir düzenlemeye gidilmiş midir?
Sonuçlar gösteriyor ki günübirlik
aldığımız kararlarla bu ülke yönetilemiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sunat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
(4)üncü fıkrasında geçen Bakanlığınca ibaresinin
Bakanlığı tarafından şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu Süleyman
Bülbül Bülent
Kuşoğlu
İstanbul
Aydın Ankara
Alpay
Antmen Lale
Karabıyık Turan
Aydoğan
Mersin Bursa İstanbul
İlhami
Özcan Aygun Cavit
Arı
Tekirdağ Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbül konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2019 yılında 600 milyar TL olan vergi
gelirlerinin 2020 bütçesinde 785 milyar TLye çıkarılması
hedefleniyor. AKP iktidarı her ne kadar Kriz yok, ekonomi uçuyor. dese
de bütçede vergiden elde edilecek gelirin bu derece
artırılmasının sebebi, içinde bulunduğumuz ekonomik
krizdir. AKP, 2020 bütçesiyle âdeta kendisini yalanlamıştır, bu
bütçe bir kriz bütçesidir. Bu bütçe, AKPnin ekonomi politikalarının
başarısızlığını yoksul halka yükleyen bir
bütçedir.
2020 bütçesine göre -Maliyetler
toplumsallaştırılıyor. denilse de- 82 milyon
vatandaşın emeği sarayın çevresindeki bir avuç yandaş
tarafından yağmalanıyor. Yandaşlara vergi afları çıkarılırken
vatandaş vergi altında eziliyor. 1 trilyon 96 milyar TL olarak
hesaplanan 2020 bütçesinin neredeyse yüzde 75i vergiden sağlanacak
gelirlerle elde ediliyor. Ancak bu vergiler, ücretli çalışanlardan,
temel gıda dâhil hemen her türlü harcama üzerinden alınan KDVden ve
ÖTVden yani vatandaşlardan; 182 milyar TL gelir vergisinden, 175 milyar
TL ÖTVden ve 58 milyar TL KDVden alınıyor.
Toplanan bu vergiler nereye gidecek biliyor musunuz?
Geçmediğimiz köprülerin, gitmediğimiz şehir hastanelerinin,
uçmadığımız havaalanlarının garanti ödemelerine
gidecek yani sarayın yandaşı müteahhitlere gidecek. Kamu-özel
iş birliği modeli denilen yap-işlet-soy politikalarıyla
saraya yandaş müteahhitlere gidecek. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktay, 500 bin lira ve üzeri gelir
elde edenlerin yüzde 40 oranında vergilendirilmesinin
sağlandığını ve böylece, bu düzenlemenin yüksek gelir
gruplarını hedef aldığını söyledi. Bu bir
kandırmaca. Geçtiğimiz yıllarda saraya yandaş
müteahhitlerin ve yandaş şirketlerin ne kadar vergi borcu silindi
biliyor musunuz? Örneğin, Cengiz İnşaatın 422 milyon TL
vergi borcunun tamamı silindi, TÜVTÜRK AŞnin 390 milyon TL vergi
borcunun tamamı silindi, Albayrak Gayrimenkulün 56 milyon TLlik borcu 1
milyon 220 bin TLye indirildi. Mesela, Sayın Berat Albayraka, damada
methiyeler düzen Güler Sabancının 9 milyon TL olan vergi borcu 650
bin TLye indirildi. Yandaşlarınıza arpalık olarak
kullandığınız Turkcellin 450 milyon TLlik borcu ise 24
milyon TLye indirildi. Yandaş şirketlerinizin toplam 3 milyar 106
milyon lira olan vergi borcu 74 milyon 515 bin TLye indirildi yani vergi
borçlarının yüzde 97,6sı silindi.
500 bin TLden fazla geliri olanlardan vergi
alacağız. diye vatandaşın gözünü boyamayı
bırakın. Bu bütçe, zenginlerin vergi borcunun yoksul vatandaşa
yani çiftçiye, işçiye, memura ve esnafa ödetildiği bir bütçedir.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle
yine, yeni vergi kalemleriyle karşı karşıyayız.
Diyorlar ki: Biz bu vergileri zengine getiriyoruz. Fakat çok iyi biliyoruz ki
sermayedara gelen her vergi yükü son noktada tüketiciye yansıyor. Bütçede
açık olduğu için 3 tane yeni vergi getirilirken
Cumhurbaşkanına 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna eklenen geçici 31inci maddeyle
Kanunun 5inci maddesinde düzenlenen net borçlanma tutarına ek,
Cumhurbaşkanının kullandığı net borç
tutarının 70 milyar TL artırılması ve bunun 1/1/2019
tarihinden itibaren yani geçmişe dönük olarak geçerlilik düzenlemesi
yapılıyor. Sarayın savurganlığının
sınırları geliştirilirken vatandaşın cebindeki
paraya da göz koyuluyor.
Dijital hizmet vergisi getirilirken dünya ülkeleri
örnek gösteriliyor fakat dünyanın hiçbir ülkesinde ne bu kadar yüksek oran
var ne de bu verginin uygulanacağı alanlar bu kadar belirsiz.
Ayrıca, mahkeme kararı olmadan, sırf vergi ödemediği için
ilgili sitelere erişimin engellenmesi hukukla nasıl
açıklanabilir?
Bir diğer önemli düzenleme de turizmdeki
konaklama vergisi. 5 yıldızlı otellerden 18 lira, 4
yıldızlı otellerden 12 lira, 3 yıldızlı
otellerden 9 lira, 2 ve 1 yıldızlı otellerden, pansiyonlardan 6
TL vergi alınacak. Bu fiyatlar kişi başına gecelik vergi
olarak belirleniyor. Çok yüksek fiyatlarla oda satan 5 yıldızlı
bir otele gelen kişi 18 lira ödeyecek, pansiyona gelen vatandaş ise 6
TL ödeyecek. Oteller sahibi Turizm Bakanı az ödesin ama pansiyonu olan
yerel işletmeci vergi yükü altında kalsın. Bu bile vergide
adaletin olmadığını gözler önüne seriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi
bağlayın Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Değerli arkadaşlar,
vergide adalet amaç olmalıdır. Bu nerede olur? Demokrasi ve anayasal
özgürlüklerin var olduğu, uygulandığı rejimlerde olur yani
hukuk devletlerinde olur. Yargının bağımsız olduğu,
denge, denetleme ve kuvvetler ayrılığının var
olduğu demokratik parlamenter rejimlerde olur, vergi adaleti tek adam
rejiminde olmaz. Ne diyelim, böyle vergi adaletiniz batsın!
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin (3)üncü
fıkrasında bulunan ve ibaresinin ile olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Batman
Gaziantep İzmir
Meral
Danış Beştaş Nuran
İmir Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Siirt Şırnak Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuma geçmeden önce bir
konu hakkındaki görüşümü söyleyeceğim. HDP Gençlik Meclisi
üyelerine yapılan işkence için Meclis, Meclis Başkan Vekili
aracılığıyla Meclis İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonundan bir araştırma, bir cevap istedi ama bu
cevap gelmeyecek, adım gibi eminim. Neden gelmeyecek? Türkiyede son üç
buçuk yıldır kaçırılan 28 kişi için İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu neden araştırma
yapmadıysa onun için gelmeyecek. İşkenceler için neden
araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. Elâzığ
Cezaevindeki Diyarbakır Barosunun ispatladığı
işkenceler için neden bir araştırma yapmadıysa onun için
gelmeyecek. Beşikdüzü Cezaevi için Van Barosunun hazırladığı
rapora neden bakmadıysa onun için gelmeyecek ve en sonunda, Ankara
Emniyetindeki işkenceler için Ankara Barosunun
hazırladığı rapor için tek bir adım atmayan İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu bir cevap vermeyecek.
Ben bugün sizlere bir önemli dava hakkındaki
görüşlerimi anlatmak isterim. Ahmet Altan, Türkiye son üç dört gün onu
konuştu. Nasıl konuşmasın? Çünkü çok önemli bir rekoru
kırdı kendisi. Davası hakkında 2 kez serbest
bırakılma, 3 kez tutuklanma kararı verilen tek kişi
Türkiyede Ahmet Altan. Güya bir televizyon programında subliminal mesaj
vererek darbeye teşvik ettiği suçlamasıyla üç buçuk
yıldır cezaevinde yatıyor ve her bir mahkemesinde -o
savcıların, hâkimlerin yerinde olmak istemem- yerden yere vuruyor o
hâkim ve savcıları ama yine Tutukluluğuna devam. deniliyor.
Aradan üç buçuk yıl geçti, bu sefer tahliye kararı verildi ve neler
olduğunu hepimiz gördük. Bir hafta sonrasında, itiraz üzerine 26.
Ağır Ceza itirazı reddetti ve ardından 27. Ağır
Ceza -ki hâkimi yeni atanmış bir hâkimdi, üç yıllık bir
dosyaya hâkim olması beklenemezdi- yakalama kararı verdi ve ardından
tutuklandı. Avukatı akşama kadar mahkemede bekliyordu, sonuç
hakkında kendisine bilgi verilmedi, iktidar yandaşı Sabah
gazetesinden ertesi günü öğrendi. İşte böyle bir davaydı.
Ahmet Altan cezaevinden çıktığı
gibi önemli bir yazı yazdı Kağıttan Flüt diye.
Yazıda, cezaevinde çok suçsuz insan olduğunu, kendisi ve
diğerlerinin kendilerini kurban gibi hissettiğini söylüyordu ve
oradan çıktığında da kendisini âdeta bir suçlu gibi
hissettiğini çünkü arkada çok suçsuz kişinin
kaldığını söylüyordu ve bir önemli esere atıf
yapıyordu, Hemingwayin Silahlara Veda eserindeki bir sahneye. O
filmlerde de var, lütfen izleyin. Bozguna uğrayan İtalyan ordusunun
askerî yargıçları bu durumu kendilerine bildiren subaylar
hakkında mahkeme yaparlar. Mahkeme beş dakika kadar bir şey
sürer. Askerî yargıçlar ayağa kalkar, şapkalarını
takarlar, selam verirler ve Kişinin idamına. derler. Mağarada
olmaktadır bu mahkeme, hemen mağaranın az ilerisinde kurşuna
dizilir subaylar. Kendisini de bu kişilerin yerinde görüyordu. Böyle
kişiler çok oldu biliyorsunuz. Ve şunu söyledi eserinde, makalesinde:
Dünyadaki en korkunç şey, kaderin hakkında karar verme
gücündekilerin verdikleri karardan kaderlerinin etkilenmemesidir ve bu karar
için söyleyebilecek tek şeylerinin olmamasıdır.
Biz mahkeme kararlarına
baktığımız zaman işte haricî davranışlar
deniliyor, pişmanlık göstereceğine dair beyanlarının
olmaması yani boyun eğmemesini söylüyor, siyasi bir kararla mahkeme
bunu söylüyor. Kaçma şüphesinin
tutuklama için katalog suçlardan
olması diyor. Zaten yurt dışı yasağıyla tahliye
edilmiş.
Biz biliyoruz ki Ahmet Altan darbeci olduğu
için hapse atılmadı, tam tersine, darbecilerle mücadele ettiği
için, bu ülkede yazılarıyla, romanlarıyla darbeci zihniyetin
ipliğini pazara çıkardığı için hapse atıldı.
Kendi yazısında Her zorba, her zalim, her diktatör hukuku öldürmek
ister ama hiçbirinin gücü buna yetmez. Hukuk ölümsüzdür. İnsanlardan
uzakta, kendisine ihtiyaç duyanların gelip kendisine sığınması
için sabırla bekler. Hukuku, bulunduğu yüce zirvelerden alıp
topluma taşıyacak olan yargıdır. Her zorbanın, her
diktatörün ilk hedefi yargıdır. Silahlar değil kalemler
korkutuyor onları. Çünkü kalem, silahın ulaşamayacağı
bir yere, toplumun vicdanına ulaşıyor. diyor.
Onurlu bir insan için, susmak, hapis yatmaktan daha
kötü bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Gergerlioğlu,
sözlerinizi bağlayın lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Siyah
Transporterlar çok oldu, bunlar da tutuklamalar gibi bir tehdit
aracıydı Türkiyede ve onun son sözleriyle bitirmek istiyorum.
Bakın, önemli bir parça bu. AK PARTİliler de üstlerine
alınsın, onlar için söyleniyor tabii ki: Neden siyasetçiler hiçbir
şekilde yargılanmıyor, sorgulanmıyor ve bunun
yapılmaması için de aydınların üzerine gidiyorlar? Sizi
eleştireceğiz. Sizden korkmuyoruz! Ne yaparsanız yapın,
hukukun dışına çıktığınız sürece biz
sizi eleştireceğiz. Hapishane mi? Ne olduğunu gördük. Bir daha
gitmek mi? Bir daha gideriz. Bu ülke bizim. Bu ülkede çocuklar var,
onların hayatını mahvetmek istiyorlar. Hukuka dönecekler. Hukuka
döneceksiniz. Sonuna kadar hukuku ve demokrasiyi savunacağız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Gergerlioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Gaziantep Batman
Meral
Danış Beştaş Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir
Siirt İzmir Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Dijital hizmet vergisi kanunu teklifi üzerinde
konuşuyoruz. Bu maddeyle ilgili ya da kanun teklifiyle ilgili, parti
grubumuzun sözcüleri, görüşlerimizi detaylı bir şekilde dile
getirdiler.
Bu maddeyle yeni bir vergi tahsis edildiğinin
ve bu verginin aslında kurumlara değil, onların
faturalarıyla vatandaşa yansıtılacağı konusunun
da altını bir kez daha çizmek istiyorum. Dünyada, Fransadan sonra,
bu verginin uygulandığı 2nci ülke olduğumuzu; yani,
yeterince araştırılmadan, tartışılmadan uygulanan
bir vergi olduğunu ve doğrudan vatandaşa da
yansıyacağını belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan seksen iki
yıl önce 15 Kasım 1937de Seyit Rıza Elâzığ
Buğday Meydanında idam edildi. Tabii, tarihte Dersim
kırımı Dersim katliamı ya da Dersimlilerin deyimiyle
Dersim tertelesi diye adlandırılan, 1937-1938de yaşananların
birçok nedeni konuşulur ama resmî tarihlerde bir gerçek, anlatılan
resmî tarihî neden vardır bir de malum nedenler vardır.
Tıpkı Birinci Dünya Savaşının çıkış
sebebi olarak, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz
Ferdinandın, Saraybosnalı bir Sırp milliyetçi tarafından
öldürülmesinin -tarihçiler tarafından- resmî bir gerekçe olduğu,
Birinci Dünya Savaşının esas gerekçelerinin, sebeplerinin
farklı olduğu ne kadar biliniyorsa, Dersimde yaşananların,
Dersim katliamının, o harekâtın sebebinin resmî
açıklaması Harçik Köprüsünün yıkılması ve karakolun
basılması olarak ifade edilse de bunun gerçek sebeplerinin yani malum
sebeplerinin 1925 Şark Islahat Planı ve 1935 Tunceli Kanununda gizli
olduğunu hepimiz biliyoruz ya da bu konuyla ilgilenenler bunu biliyor.
Burada ilginç bir şey vardı. 2011
yılında bu konu kamuoyunca çokça tartışıldı,
dönemin Başbakanı, şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan da hem Dersimin bir katliam olduğunu söyledi hem de özür
diledi. Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar diye bir kitap var,
Genelkurmayın yayını. Bu yayına da
baktığınız zaman aslında yıkılan köprünün
devletin yaptırdığı Harçik Köprüsü olmadığı,
Dersim halkının yaptığı ahşap bir köprü olan Pah
Köprüsü olduğunu ifade eder ve bu karakola yönelik bir ateşten
bahseder -sebepleri ayrıdır, bu ayrı bir tartışma-
ancak herhangi bir ölümden bahsetmez. Bu Genelkurmayın kendi
yayınıdır arkadaşlar.
Şimdi, tabii, Seyit Rızanın
Erzincana geçmesi ve oraya daveti, görüşmesi de yine Millî
İstihbarat belgelerince o dönemde açıklandı, var. Burada da
kendisinin, görüşülmek üzere, bir sulh yapılması üzerine davet
edildiği ve bu davete icabet ettiği ama bunun bir bahane olarak
uygulanıp, kendisinin tutuklanıp Erzincana götürüldüğü
anlatılır ki bununla ilgili örneğin Mustafa Kemal Atatürk ile
Seyit Rızanın görüşmesinin belgeleri de yayınlandı.
Bu belge dönemin kimi gazetelerinde de yer almıştı, bunu tekrar
hatırlatmak isteriz. Bu görüşmede de Seyit Rıza, Mustafa Kemal
Atatürke kendisinin nasıl davet edildiğini, nasıl söz verildiğini,
bu sözlerin nasıl tutulmadığını ve bu olayın
nasıl yaşandığını ifade eder.
Şimdi, netice itibarıyla 15 Kasım
1937de Seyit Rıza idam edilir ve Seyit Rıza idam edilirken son
arzusu olarak kendi çocuğunun, oğlunun kendisinden sonra idam
edilmesini ister yani Ben onun ölümünü görmeyeyim. diye, son arzusunu bu
şekilde ifade eder ama buna rağmen kendi gözleri önünde önce
oğlu idam edilir, arkasından kendisi idam edilir.
Şimdi, Seyit Rıza idam edildiği zaman
Dersim katliamının sona erdiğine dair açıklama
yapılır ve o zaman ölü sayısı, yani öldürülen kişi
sayısı 1.737dir. Dersim operasyonu bitmiştir, 1.737 ölü
vardır açıklanan tarihte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kenanoğlu,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Ama Dersim
katliamıyla ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğanın belgeleriyle açıkladığı -ve bizce
sayının çok daha fazla olduğunu bildiğimiz rakamlar- resmî rakamlara
göre Seyit Rızanın idam edilmesinden sonra 12.069 kişi daha öldürülür.
Yani aslında Operasyon bitti. denildikten sonra da 12.069 kişi ki
bunların çoğu çoluk çocuktan ibarettir, mağaralarda
zehirlenmiş kadınlardan ibarettir. İhsan Sabri
Çağlayangilin bu konuyla ilgili röportajı, anıları
yayınlanmıştır; orada da bu anlatılır.
Şimdi değerli arkadaşlar, Dersimliler
günümüzde neyi talep ediyor bu konuyla ilgili kurmuş oldukları
dernekler, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla?
1) Arşivler açılsın, Dersim ismi iade
edilsin.
2) Dersim halkından özür dilensin ve özrün gereği
yapılsın.
3) Sürgünler, kayıplar ve evlatlık
alınan çocukların listeleri açıklansın.
4) Seyit Rıza ve arkadaşlarının
mezar yerleri açıklansın.
5) Dillerimize ve Kızılbaş Alevi
inancımıza özgürlük tanınsın.
6) Munzurdaki baraj projeleri iptal edilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Bu taleplerin
karşılanması insani ve tarihîdir.
Buradan Seyit Rıza ve onun nezdinde Dersim
katliamında yaşamını yitiren tüm canları saygıyla
anıyor, devirleri aşan mekânları pirlerimizin yeri olsun
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyette olan 2 önerge vardır,
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin (2)nci fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne İstanbul
Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Antalya Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Akif Hamzaçebi Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya Ankara
Alpay
Antmen Lale
Karabıyık Mehmet
Bekaroğlu
Mersin Bursa İstanbul
Turan
Aydoğan Süleyman
Bülbül İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Aydın Tekirdağ
Burhanettin
Bulut
Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğluya aittir.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
24 Ekim 2019 Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan kanun teklifi Başkanlık tarafından esas
komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali olarak da Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilmiştir
ama bahse konu bu tali Komisyonda hiçbir görüşme
yapılmamıştır.
7nci maddeyle yeni bir vergi suçu cezası
belirlenmiş olup bu maddeyle Hazine ve Maliye Bakanlığına
vergi suçunun oluşması hâlinde mevcut vergi sistemine ilave olarak
dijital hizmeti engelleme yetkisi verilmek isteniyor. Her ne kadar bu dijital
hizmet vergisinin dönüşen ve değişen piyasa koşulları
gereği olduğunu düşünsek de yüzde 7,5 olarak konulan verginin
yüksek olduğunu da belirtmek istiyorum.
Vergi ve ceza olunca hemen Genel Kurula
getirdiğiniz kanunlar gibi, keşke
vatandaşlarımızın geçim
sıkıntısını, ekonomik güçlüklerini azaltacak
düzenlemeleri de öncelikle buraya getirebilseniz ama maalesef getiremiyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılında toplayacağınız vergi
tutarı 213 milyar liraya çıkacak. Tabii bu rakamlara,
sattığınız gayrimenkuller ile fabrikalar ve özelleştirme
gelirleri dâhil değildir. Bu zaman zarfında, üretime ve istihdama
dayalı, vatandaşlarımızın geçim
sıkıntısına derman olacak hiçbir şey
yapmadınız; işsizlerin sayısını
artırdınız, vatandaşlarımızın alın
terinden aldığınız ağır vergileri maalesef
yerinde kullanmadınız. Gelin, çarşı pazardaki, mutfaktaki
yangını görün; geçim sıkıntısı çeken cefakâr
halkımızın bir nebze nefes alması için
uğraşın. Ne zaman bakanlarınız Yıl sonuna kadar
başka zam yok. dedilerse mutlaka peşinden zamlar yağmur gibi
geldi. Elektriğe, doğal gaza, benzine, köprü geçiş ücretlerine,
Devlet Demiryollarına, hatta posta puluna yüzde 15-yüzde 20 arasında
zamlar yaptınız. Son bir yılda elektrik ve doğal gaza
beşer kez zam yapıldı. Sadece bunlara yapılan zamlar yüzde
50yi geçti, el insaf arkadaşlar!
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
devletimizi yönetenlere, israf ekonomisinden vazgeçilmesini, üreticilerimizin
girdi maliyet fiyatlarının düşürülmesini ve
çalışanlarımızın alın terinin verilmesinin
gerekliliğini her defasında, her söz aldığımızda
söylüyoruz. Ülkeyi yönetirken bütçe gelir gider kalemlerinin her kuruşunun
iyi hesaplanmamasından, milletimizin üstünden zam kamburunun
kaldırılmamasının, her defasında bütçenin delinip
vatandaşlarımıza zam olarak yüklenmesinin yanlışlığından,
İşsizlik Fonunda biriken paraların hak edenlere ödenmemesinden
bahsediyoruz; bunlara da maalesef kulak tıkıyorsunuz.
İktidara geldiğinizde lojman ve makam
arabalarını kaldıracağınızı
söylemiştiniz, şimdi dünyada en çok makam arabası olan devlet
konumundayız. Yanlış dış politikalar sonucu içine
düştüğümüz bataklık yüzünden Suriyeliler için harcanan 40 milyar
dolarla EYTlilerin ve 3600 ek gösterge bekleyenlerin problemleri
çözüleceği gibi, asgari ücrete de en az yüzde 30 zam yapılarak
mutfaktaki yangın da bir nebze olsun söndürebilirdi. Milletinden kopuk siyaset
yapmaya çalışanlara millet gerekli cevabı zamanı gelince
muhakkak verecektir.
Kalp ve şeker hastaları gibi birçok
hastamızın bizleri arayarak ifade ettiklerini burada özellikle
sizlere aktarmak istiyorum: Grip aşılarının bir an önce
vatandaşlarımızın hizmetine sunulmasını bekliyor,
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çulhaoğlu.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin dijital hizmet
vergisini düzenleyen maddelerinin sonuncusunu görüşüyoruz.
Dijital ekonomi, geleneksel şirketleri esas
alan, onlara göre kurgulanmış olan ulusal vergi sistemlerinin vergi
tabanlarını tehdit etmektedir. Matrahın
aşınmasına ve kârın bir başka ülkeye transfer edilmesi
suretiyle ulusal vergi sistemlerinin, vergi gelirlerinin azalmasına yol
açmaktadır. Böylesi bir tehlike karşısında
uluslararası iş birliğinin önemi artmış, OECD ve
Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi kurumlar bu vergiler, bu
gelişmeler karşısında ulusal vergi sistemlerinin
alabileceği önlemlere ilişkin bir uluslararası çerçeve
oluşturmak amacıyla muhtelif çalışmalar
yaratmışlardır. Dijital ekonominin vergilendirilmesi için adil
kuralların getirilmesi, vergiden kaçınmanın önlenmesi,
sürdürülebilir kamu gelirlerini sağlamak için saydam, istikrarlı,
büyüme dostu bir dijital pazar oluşturmak amacıyla Avrupa Konseyi bir
çalışma başlatmıştır. Yine, OECD, 2013
yılında Base Erosion and Profit Shifting dediği matrah
erozyonu ve kâr aktarımı, kârın transferi anlamına gelecek
olan bir projeyi başlatmıştır ancak bunlar bugüne kadar
sonuçlanmamıştır. Buna da en büyük engel, bu dijital hizmet
sunan şirketlerin gelişmiş ülkelerde kurulu olmasıdır.
O nedenle, gelişmiş ülkeler görünüşte bu
çalışmayı yapar gibi gözükmekle birlikte, OECD ve Avrupa Konseyi
gibi kurumlarda bunun önüne engeller çıkarmışlardır.
Türkiye elbette ki egemenlik hakkına dayanarak
bu konuda bir düzenleme yapabilir, yapması da gerekir. Ancak burada
şöyle bir sorun var arkadaşlar: 1inci maddede verginin kapsamı
düzenlenmektedir. Özellikle 4 unsur vardır burada vergiye tabi olan, ilk 3ü
şu anda önemlidir, onları sayacağım: Dijital ortamda
sunulan reklam hizmetleri, bunlar vergiye tabi, dijital hizmet vergisine tabi.
Sesli, görsel veya dijital herhangi bir hizmetin dijital ortamda
satışı veya bu içeriklerin dinlenmesi, kaydedilmesine yönelik
olarak dijital hizmet sağlayıcılarının sunmuş
oldukları hizmetler. Bir de kullanıcıların birbirleriyle
etkileşime geçebilecekleri elektronik ortamların, dijital
ortamların oluşturulmasına yönelik hizmetler. Bunların
hepsi dijital hizmet vergisine tabidir. Birkaç örnek verelim: Google, Facebook,
YouTube, Alibaba ya da Amazon gibi e-ticaret şirketleri, bu
saydığım 3 hâle giren şirketlerdir. Bu madde Vergi
güvenliği başlığı altında, bu şirketlerin
Türkiye'de elde etmiş oldukları kazançlara yönelik olarak bir vergi
güvenlik müessesi getirmektedir. Nedir bu? Bu şirketlere herhangi bir
şekilde reklam verirseniz, reklam veren şirketler o şirkete,
Googlea yapacağı ödemeden yüzde 7,5 oranında bir stopaj
yapacaktır. Evet, doğru mu? Doğru. Olmalı mı?
Olmalı. Güzel.
Peki, şu anda bu reklam hizmeti nedeniyle yüzde
15 oranında gelir ve kurumlar vergisi stopajı da var. Bu, mükerrer
vergidir arkadaşlar, bu geliyorsa o verginin, gelir ve kurumlar vergisi
stopajının kalkması lazım. Bunu daha önce de söyledim,
Komisyonda söyledim ama şu ana kadar tatmin edici bir cevabı
alabilmiş değilim. Aslında bu dijital hizmet vergisinin
gelmesinin esas nedeni
Gelir ve kurumlar vergisi stopajı, çifte
vergilemeyi önleme anlaşmalarının kapsamına girer. Yani bir
başka ülke Seninle aramızda çifte vergilemeyi önleme
anlaşması var, gelir vergisi stopajını yapamazsın,
kurumlar vergisi stopajını yapamazsın. itirazını
yöneltebilir. Ondan kurtulmak için, AB ülkelerindeki eğilimleri de dikkate
alarak dijital hizmet vergisi getiriliyor. Dijital hizmet vergisi çifte
vergilemeyi önleme anlaşmalarının kapsamına girmez. Ama hem
bu hem öbürü olmaz. Bir koyundan iki post çıkmaz arkadaşlar. Birinci
olarak söyleyeceğim konu budur. Öbürünün uygulamadan kalkması
lazım.
Vergi oranıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanının
yetkisi var, 1 katına kadar, yüzde 15e kadar artırabilir, daha
aşağı da indirebilir. Dolayısıyla öbürünü yürürlükten
kaldırmaktan çekinmemek gerekir. Bu, aynı zamanda ABnin bu konuda
saydam bir mevzuat yaratma hedefiyle de uyumlu olacaktır. Burada asıl
önemli olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bu şirketlere reklam hizmeti örneğini
verdim. Başka bir şey de olabilir. Bu şirketlerin Türkiyede
elde ettiği kazançlar da vardır. Facebookun Türkiyede elde
ettiği kazanç var. Facebook bu vergiyi ödemedi. Ne yapacak? Facebook
adına bir tarhiyat yapılacak. Türkiyede ona reklam veren de yok.
Örneğin sponsorlu paylaşımlar var, kişi ödeme yapıyor,
buradan bir vergi ödemesi lazım Facebookun, ödemedi. Ne yapacak? Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarhiyatı yapacak -vergi dairesi
kanalıyla tabii ki- şirkete bildirecek; ödemedi. Sana erişimi
engelliyorum. diyecek, karar alacak. Arkadaşlar bu olmaz. Bu, hukuk
devleti ilkelerine aykırıdır. Ülkenin vergi alacağı
nedeniyle benim Facebook kullanmamı kimse engelleyemez. Bu, mahkeme
kararıyla da olmaz arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Özgürlüklere aykırıdır. Bunu yürürlükten
kaldırın.
Bakın, bu hassas bir konudur.
İnsanların bu hizmetlere erişimini engellerseniz yarın bu
gençlerin tepkisinden yoksun kalamazsınız.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, aynı mahiyetteki önergelerin oylanmasından önce karar
yeter sayısı talep ediyoruz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Tartışmalara mahal verdiği için de eğer mümkünse bunun
elektronik oylamayla yapılmasını istiyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Ama daha
henüz belli değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Takdir
Başkanın.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kâtip üyeler ile aramızda görüş
farklılığı var, elektronik oylamaya
başvuracağım.
Elektronik oylama için iki dakika süre veriyorum ve
oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.01
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.12
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
7nci maddesi üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeleri
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul
Antalya
Batman
Gaziantep
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Meral
Danış Beştaş Nuran
İmir
İzmir
Siirt
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Kemal Bülbül konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kambiyo hizmetlerine ilişkin banka ve
sigorta muameleleri vergisinin oranı binde 2 olarak
değiştirilmekte ve spekülatif amaçlı döviz alım
satımının önlenmesini de teminen bu vergi oranına yönelik
Cumhurbaşkanına verilen yetkiler yeniden düzenlenmektedir. Kanunda
önerilen değişiklikle 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı
Gider Vergileri Kanununun 33üncü maddesinin birinci fıkrasında yer
alan binde 1dir ifadesi binde 2sidir şeklinde ve ikinci
fıkrasında yer alan yukarıdaki oranları aşmayacak
şekilde yeniden tespit etmeye yetkilidir ifadesi kambiyo muamelelerinde
10 katına, vergiye tabi diğer muamelelerde ise kanuni seviyesine
kadar artırmaya yetkilidir biçiminde değiştirilmek
istenmektedir.
Düne kadar binde 1 biçiminde ifade edilen
oranın hangi saiklerle, yüzde 100 artışla binde 2 olduğuna
ve kambiyo muamelelerinde bu oranın 10 katına
çıkarılmasına dair de herhangi bir gerekçe ileri
sürülmemektedir. Her türlü ekonomik hareketlilikten elde edilen gelirlerden
alınan vergilerin oranının ayrı ayrı veya birlikte 1
katına kadar artırma ve kanuni oranında indirme hususunda
Cumhurbaşkanına yetki verilmek istenmektedir.
Her şeyde olduğu gibi burada da
Cumhurbaşkanına yetki verilmek isteniyor ve ne hikmetse, bu
eleştirilince de farklı bir bakış açısıyla
Bu tutum neyin belirtisidir değerli arkadaşlar?
Bakınız, biraz önce İstanbul Vekilimiz Sayın Ali
Kenanoğlu da ifade ettiler, yarın çok önemli bir tarihin yıl
dönümü ve bu tarihin yıl dönümünde, aslında bugün de planlı ve
programlı bir şekilde yapılan iki şey var. Bu aslında,
24 Eylül 1925te yürürlüğe konulan Şark Islahat Planının
ve 21 Aralık 1935te yürürlüğe konulan Tunceli Kanununun
güncellenmiş hâlidir. Bugün, Şark Islahat Planı güncellenerek
belediyelerimize atanan kayyumlarla ve Tunceli Kanunu güncellenerek Peri
belediyemize atanan kayyumla birlikte aslında Türkiyeye dönük,
Türkiye'nin tamamı için bir Şark Islahat Planı
uygulanmaktadır. Türkiye için bir Türkiye ıslahat planıdır
bu.
Her şeyde Cumhurbaşkanına yetki
vermenin ve her şeyde tek kişiyi yetkili kılmanın
amaçlandığı bu yaklaşımın göstergelerinden bir
tanesi 38 maddeden oluşan ve 37nci maddesinde 1 Ocak 1940 tarihinde
kaldırılacaktır. denilen ve hâlâ yürürlükte olan Tunceli
Kanununda şöyle ifade ediliyor bakın: Tunceli vilâyetine ordu ile
irtibatı baki kalmak ve rütbesinin salâhiyetini haiz bulunmak üzere
korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan seçilir.
Vali ve kumandan usulü veçhile Millî Müdafaa
vekâletinin muvafakati alınmak şartile Dahiliye vekilinin inhası
ve İcra Vekilleri Heyetinin kararile tayin olunur.
Bu vali ve kumandan teşkil edilen Dördüncü
umumi müfettişliğin de umumî müfettişidir. Şimdi bu vali
kumandana, umumi müfettişin de müfettişliğine bir de kayyum
eklenmiş ve Türkiye bu acı tabloyla karşı karşıya
kalmıştır. Bu acı tabloyu dile getirdiğimizde,
eleştirdiğimizde de gündemin buraya hasredildiği ve bununla
Meclis gündeminin işgal edildiği gibi, aslında
konuşmamıza da kayyum atamayı amaçlayan,
konuşmamızı da engelleyen bir ırkçı, inkârcı,
tekçi tutum gösterilmektedir.
Buradan şunu bir kere daha ifade etmek
istiyorum: Şark Islahat Planı ve Tunceli Kanunu bugün
güncellenmiş, yetkileri, kapsamı artırılarak
sürdürülmektedir. Bu, kayyum atamalarında da tutuklamalarda da HDP
illerinde sabah, şafak vakti yapılan operasyonlarda da gazetecilere,
bilim insanlarına, düşünürlere yapılan operasyonlarda da çok
bariz bir şekilde görülmektedir. Hâl böyleyken ortada bir şey
yokmuş gibi yapıp da dijital vergi kanunu teklifini bütün
ciddiyetiyle konuşmak aslında bir ciddiyetsizliktir. Geçen gün
söylemiştim, tekrar ediyorum: Aslında, bütün Meclis
sıralarının dolup bugün karşı karşıya
olduğumuz bu vakanın enine boyuna konuşulması gerekirken
bunu ıskalamak ve bir de bu hakikati dile getiren bizleri susturmaya çalışmak
ırkçı, tekçi bir tutumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül, sözlerinizi
tamamlayın.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bitirirken özellikle
şunu ifade etmek istiyorum: Yarın 15 Kasım 2019. 15 Kasım
1937de Buğday Pazarı Meydanında idam edilirken Evlad-ı
Kerbelâyık! Bihatayık! Ayıptır, günahtır,
yazıktır! diyen Pir Seyit Rıza ve yârenleri için tüm Alevileri,
yârenleri, dostları ve insan haklarından yana olanları
cemevlerinde 15 Kasım 2019 Cuma akşamı çerağ
uyandırmaya ve bunun için aşkla semah dönmeye davet ediyorum.
Teşekkür eder, saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bülbül.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 8- 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı
Gider Vergileri Kanununun 33üncü maddesinin birinci fıkrasında yer
alan binde biridir ibaresi binde ikisidir şeklinde
değiştirilmiştir.
Alpay
Antmen Mehmet
Bekaroğlu Süleyman
Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Lale
Karabıyık Turan
Aydoğan İlhami
Özcan Aygun
Bursa İstanbul Tekirdağ
Bülent
Kuşoğlu Burhanettin
Bulut Hüseyin
Yıldız
Ankara Adana Aydın
Cavit
Arı
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi, saygıyla
selamlıyorum.
8inci maddede Cumhurbaşkanı bu vergi
oranını yani binde 2 olan vergi oranını 10 kat
artırarak yüzde 2ye çıkarıyor. Sebep olarak ise döviz alım
satımlarında spekülasyonu önlemek için diye söylüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, 2003te geldiniz iktidara, 2003ten beri
-Ulaştırma Bakanı- köprüler de, yollar da, alt geçitler de
yap-işlet-devret modeliyle hep dolar üzerinden siz anlaşma
yaptınız. Havaalanlarında, şehir hastanelerinde aynı şekilde
yaptınız. Türkiye Cumhuriyetini dolar bağımlısı
yaptınız. Duyduklarımıza göre, yaklaşık 158
milyar sadece Ulaştırma Bakanlığının dolar
bazında garanti verdiği işler var. Türkiye Cumhuriyetinde
yaşıyorsak, bunu 10 kat, 20 kat artıracağınıza
ilk önce bu dolar bazında yaptığınız
anlaşmaları TLye çevirin. Samimiyseniz bunu yapmanız gerekiyor.
Yirmi beş yıl boyunca bizim çocuklarımız,
torunlarımız bu dolar borcunu ödeyecek. 5 liralık işi 10
liraya verdiniz. Gerçekten AKP samimiyse, bu Hükûmet samimiyse ilk önce sizin
dolar bazında olan bütün anlaşmalarınızı TLye
çevirmeniz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz
Aydın Milletvekili olarak hem Kuşadası hem Didim benim turizm
bölgem. Maalesef bir hafta önce Plan ve Bütçede bir kanun
değişikliğiyle konaklama vergisi diye bir vergi getirdiniz buraya
ve şimdi 9uncu madde üzerinde konuşuyoruz. Değerli
arkadaşlar, bu Mecliste Türkiye Turizm, Tanıtım ve
Geliştirme Ajansını kurarak bütün otellerin, eğlence
merkezlerinin cirosunun binde 75ini zaten kanun olarak çıkardınız.
Bu ne demek? Otelcilerin kârının yüzde 10unu ellerinden almak
demektir. Şimdi, o yetmiyormuş gibi konaklama vergisi adı
altında tekrar işte şu anki mevcut, 5 yıldızlı
otel 18 lira, 4 yıldızlı otel 12 lira, 3 yıldızlı
otel 9 lira, 2 ve 1 yıldızlı otel 6 lira...
Değerli arkadaşlar, size bir soru
soracağım: Şimdi, hemen işte kanun
çıkarıyorsunuz, 10 kat artış yapıyorsunuz, dövizi
engellemek için sözde, değil mi? Şu an bizim üretim
yaptığımız bütün fabrikaları sattınız,
üretim yok. Vatandaş alışveriş yapamıyor, vergisini
ödeyemiyor, dükkânını kapatıyor. Biz buradaki döviz
açığımızı turizm gelirleriyle kapatıyoruz. Yani o
da bu sene 29 milyar civarında, onun da seneye ne olacağı belli
değil. O yetmiyormuş gibi, turizmi engellemek için bir kanun daha
getirdiniz.
Değerli arkadaşlar, şunu söyleyeyim size:
Türkiyede asgari ücret ne kadar? 2.020 lira. Bugün emekli ortalama 1.200 lira
alıyor. 4 kişilik bir aile Didime gelip tatil
yaptığında, haftalık kişi başı 1.000 lira, 4
kişi 4.000 lira. Turu 4.000 liraya acenteden aldıktan sonra Didime
gelecek, otele girecek, otelci diyecek ki: Kardeşim, sen 504 lira daha
para vereceksin. Neden? Konaklama vergisi. diyecek. Şimdi ben size
soruyorum: Türkiyede yaşayan bir vatandaşın oturduğu yerde
su faturasının altında yazıyor; çevre temizlik vergisi,
katı atık vergisi; 5 çeşit vergi var, zaten bu adam kendisi
vergi ödüyor, tekrar gidip de çevre vergisi niye ödesin otele? Ha, şunu
söyleyebilirsiniz: Ya yurt dışında bu konaklama vergisi var,
biz yurt dışından gelen müşterilere uygulayalım.
Olabilir, o düşünülür. O para da arkadaşlar, konaklama vergisi
dünyada, diğer Avrupa ülkelerinde yerel yönetimlere aktarılıyor;
yerel yönetimlere aktarılıyor, hazineye değil. Buraya
baktığınız zaman, bu parayı topluyorsunuz, tekrar
hazineye... Hazineyi boşalttınız. Bu vergilerle hazineyi
dolduramazsınız, bu borcu kapatamazsınız arkadaşlar.
Şu an sizin önümüzdeki yıl 550-600 milyar daha borçlanmanız
gerekiyor. İnsanları kandırmanıza gerek yok.
Buradan sesleniyorum bütün AKPli milletvekili
arkadaşlara: Bu 9uncu maddeyi geri çekin. Geri çekmediğiniz takdirde
önümüzdeki sene 29 milyar değil, 20 milyar dolar bulamazsınız.
Tekrar ediyorum, bu yükü turizmciler kaldıramaz, otelciler
kaldıramaz, eğlence merkezleri kaldıramaz. Onun için, gelin, bu
sevdadan vazgeçin. AKPnin Grup Başkan Vekillerine sesleniyorum: 9uncu
maddeyi hemen çekin değerli arkadaşlar. Aksi takdirde, tekrar
ediyorum, önümüzdeki dönem var ya on beş gün dahi birleştirseniz,
tatil yapsanız iç turizmi öldürmüş olursunuz değerli arkadaşlar.
İşin gerçeği bu. Turizm bölgesinde çalışan
milletvekilleri çok iyi biliyor, bu konuyu muhakkak gündeme getirmemiz
gerekiyor.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
8inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne
İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Durmuş
Yılmaz
Adana
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Durmuş Yılmaz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yılmaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Efendim, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8inci
maddesindeki döviz alımlarında yani karşı tarafın
müşteriye döviz satışlarında alınan binde 1lik banka
ve sigorta muameleleri vergisinin binde 2ye çıkarılması,
gerektiğinde de Cumhurbaşkanına 10 katına kadar
artırma yetkisi verilmesiyle ilgili düzenleme hakkında konuşmak
için söz almış bulunuyorum.
Aynı paralelde, 20nci maddede de bir düzenleme
var, orada da döviz tevdiat hesaplarından alınacak olan, kesilecek
olan stopajlarla ilgili bir düzenleme var. Bunun ikisi aşağı
yukarı aynı şey. Burada hedeflenen husus nedir? Gelir elde
etmek. Eğer gerçekten, gelir elde etmek isteniyorsa -ki ben öyle
düşünüyorum- buradan gelir gelir, bundan hiç şüpheniz olmasın.
Fakat bunun bir sonucu daha var. Bu geliri elde edersiniz ama öyle bir noktaya
gelebilir ki hiç aklınızda olmayan bir olayı patlatabilirsiniz.
Bu, şu anda dolarize olmuş ekonominin aynı zamanda dolarize
olmasını önlemek için alınmış bir tedbir olarak da
görülebilir yani döviz alım fiyatlarını yükselterek,
pahalılaştırarak insanların tasarruflarını Türk
lirasında kalmaya yöneltmek veyahut da döviz tevdiat hesaplarından
elde edecekleri faiz gelirlerinden yapılan stopajları yükseltip daha
az gelir elde etmekle onları caydırarak yine Türk lirasında
kalmalarını sağlıyor olabilirsiniz ve dolayısıyla
bu, dolarizasyonu önlemeye yönelik bir tedbir olabilir. Buna literatürde Tobin
vergisi deniliyor, dünyada uygulanmıştır ama çok yerde de
başarısız olmuştur.
Ben size başka bir şeyden
bahsedeceğim. Ekonomiden sorumlu Hazine ve Maliye Bakanımız bir
ara dedi ki: Hadi bakalım alın dolarları. İstiyordunuz ki
dolar 7 liraya, 8 liraya gelince satıp da kâr edeyim. Yok öyle şey!
dedi. Evet, bugün itibarıyla dolar 7 lira da olmadı, 8 lira da
olmadı, dolayısıyla da oralardan bu dövizi alanlar
satamadılar ama arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum, bu son derece
ciddi bir husus. 22 Aralık 2016da, döviz bozdur kampanyasının
başladığı dönemde Türkiyede yerleşik özel
kişilerin ve tüzel kişilerin döviz tevdiat hesapları bakiyesi
137 milyar dolar idi. Aradan geçen bunca zamana rağmen ve de bu insanlar
geçen yıl ağustos ayında 6 liradan, 6,50den, 6,80den, 7den
döviz almalarına ve bugün önemli zarar yazmalarına rağmen bu
döviz pozisyonlarını henüz bozmadılar. Üstelik 22 Aralık
2016da 137 milyar dolar olan döviz tevdiat hesabı bakiyesi şu anda
194 milyar dolara çıktı. Önemli zarar yazıyorlar, hâlâ da zarar
yazmaya devam ediyorlar. Faizlerin yüzde 24-25 olduğu -mevduat
hesabının olduğu- dönemde o faizleri de kaybettiler fakat
insanlar hâlâ direniyorlar.
Burada önemli bir fay hattı var. Bu fay
hattı bu yasa sonucunda eğer bir yerde bir sıkıntı
çıkarsa bu ülkenin başının derdi olur. O nedenle, bu
olayı dikkatlice takip edin ve bunu takip ederken de şuna dikkat
edin: Şu anda 137 milyar dolardan 194 milyar dolara çıkan döviz
tevdiat hesabından bankalarca satılan ve vatandaşlar
tarafından alınan döviz gerçekten var mı, yok mu? Nereden geliyor
bu döviz?
Arkadaşlar, bunların önemli bir
kısmı kaydi döviz yaratma. Türkiye Cumhuriyetinde bankalar -araya
döviz tevdiat hesabı sahipleri, döviz alanlar girmek suretiyle- bir
bakıma, kontrolümüz ve denetimimiz altında olmayan, başka bir
ülkenin parasını basıyor. Allah korusun, günün birinde eğer
bu paralar geri istenirse bunların çoğu yok. Ben bu mekanizmanın
nasıl olduğunu size açıklarım ama ben alnıma hain
yazdırıp eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmek
istemiyorum; sadece düşünülmesini istiyorum. Burada ortada bir ağabey
var, Merkez Bankası o ağabeye bir para satıyor. Arada tanzim
satış yapan bir banka var, o banka piyasayla işlem yapıyor.
Döviz tevdiat hesabı olan yani 10 bin TL tasarrufu olan kişinin gidip
bankadan döviz alması ve aldığı dövizi mevduat
bankasında hesap açtırıp orada bırakması ve
bankanın da bunu gidip Borsa İstanbulda swap işlemi
yapması
Daha önce bu swap
işlemi Merkez Bankasındaki piyasada yapılıyordu, Merkez
Bankasının bilançosu şeffaf olduğu için bu orada
görünüyordu ama Borsa İstanbulda yapılan swap işlemleri
şeffaf değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yılmaz,
sözlerinizi tamamlayın.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Lütfen, bunu
bitireyim.
BAŞKAN Buyurun, bitirin.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Örneğin,
bakın, ocak-eylül döneminde Merkez Bankasının
yaptığı işlem belli; döviz gelirini elde ettiği
kaynaklar, reeskont kredileri var; Türk lirası olarak veriyor, döviz
olarak alıyor; çok güzel bir şey. Araya -enerji KİTleri var- BOTAŞ giriyor. Merkez Bankasından
döviz almak var, onu da Merkez Bankası satıyor, onu da görüyoruz.
Hazinenin net dış borcundaki artışı, eksiyi de görüyoruz Merkez Bankasında.
Hazinenin net döviz iç borçlanmasını da görüyoruz. TL döviz deposunda bugün itibarıyla
sıfırlandı; dolayısıyla, Borsa İstanbulda
yapılan swapları göremiyoruz.
Bütün bunları yan yana koyduğumuzda, bugün
Merkez Bankasının, sözünü ettiğim dönemdeki net
uluslararası rezervindeki artış 5,5 milyar dolar. Hâlbuki bütün
bunları üst üste toplayıp koyduğumuzda Merkez
Bankasının rezervinde 29 küsur milyar dolar artış
olması lazım; bu artış yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) İşte, bu
artış, biraz önce söylediğim bu akım içerisinde döviz
tevdiat hesapları sahipleri bunları alıyorlar, bankaya
koyuyorlar ve bu sistem böyle dönüyor. Bugün bu bir yerde
patladığı zaman büyük bir derdiniz olacak, derdiniz demiyorum,
derdimiz olacak. Onun için bu konuda dikkatli olun. Bu hepimizin
başını yakabilir. Vatandaş 7 liradan aldığı
dövizi hâlâ bozdurmuyor, sisteme güveni yok ve size de güveni yok. Ekonomi
dengeleniyor. deseniz de ekonomiye de güveni yok, zararına tutuyor. Onun
için bu konuda dikkatli olun, bir fay hattı üzerinde oturuyorsunuz, fay
hattının gücü öyle 5 falan değil 7nin, 8in de üzerinde.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yılmaz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, İYİ PARTİ önergesinin oylanmasından önce karar
yeter sayısı talep ediyoruz.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.34
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.39
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 4 önerge vardır; ilk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir.
Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin Kanun Teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Toğrul Meral
Danış Beştaş
Batman Gaziantep Siirt
Nuran
İmir Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şırnak İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Akif Hamzaçebi Hüseyin
Yıldız Alpay
Antmen
İstanbul Aydın
Mersin
Lale
Karabıyık Abdurrahman
Tutdere Çetin
Osman Budak
Bursa Adıyaman
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşma Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakiye ait.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 128 sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu
maddesiyle ilgili olarak görüşlerimi sizinle paylaşacağım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
En sonunda söyleyeceğimi en başta
söyleyeyim, biz yasanın bu maddesine karşıyız ve umuyoruz
ki yasa bu hâliyle geçmeyecek. Dün de söyledim, bütçeye acilen bir kaynak
yaratmak istiyorsunuz; getirdiğiniz düzenleme de tam olarak böyle ama bu
düzenleme eğer yasalaşırsa emin olun ülkemizin en büyük, en
önemli gelir kaynaklarının başında gelen turizm sektörü
önemli bir darbe alacaktır.
Türkiyenin en büyük turizm merkezlerinin
olduğu Ege ve Akdenizdeki otellerin neredeyse tamamı üç
yıldız ve üzerinde ve bu otellerin kapasitesi
karşılaştırıldığında önemli bir bölümü
de beş yıldızlı oteller. Dolayısıyla 6 TL, 9 TL,
12 TL, 18 TL vergi alacağız. deseniz de konaklama vergisi olarak
alacağınız vergi çoğunlukla 18 TL olacak eğer yasa bu
hâliyle geçerse. Anladığımız kadarıyla bu yasa
teklifinde bir değişiklik önereceksiniz ve 6 TL, 9 TL, 12 TL, 15 TL,
18 TL yerine yüzde 2 olarak vergi alınmasını öneriyorsunuz. Bu,
bir parça çözüm olacaktır ama anlamadığımız bir
şekilde 2 kat artırma veya yarısına kadar indirme yetkisini
yine Cumhurbaşkanına veriyorsunuz.
Daha önce de söyledik, başka ülkelerde de
benzeri vergiler var fakat bugün önerdiğiniz vergi ile başka
ülkelerdeki vergiler arasında önemli bir fark var, o da şu: Bu
vergileri genel olarak yerel yönetimler alırlar. Neden? Çünkü çöpü
toplayan da yerel yönetimlerdir, kanalizasyon sorununu çözen de yerel yönetimlerdir,
o otellere suyu temin edenler de yerel yönetimlerdir ve o otellerin çevresini
düzenleyen, yollarını yapanlar da yerel yönetimlerdir. Ama
ısrarla bu hizmetleri yerel yönetim verdiği hâlde vergiyi merkezî
iktidarın, merkezî yönetimin almasını istiyorsunuz. Bu aynı
zamanda ademimerkeziyet ilkesine de aykırı ve demokrasinin en önemli
ayaklarından biri olan ademimerkeziyeti zayıflatan, yerel yönetimleri
zayıflatan bir uygulama olacak. Bunu niye söylüyorum biliyor musunuz?
Yerel yönetimdeki çalışmalarıyla, bu konudaki iddiasıyla
iktidara gelmiş bir partisiniz fakat güçlendikçe yerel yönetimleri
zayıflatmaya çalışıyorsunuz. Tıpkı
boğazlarla ilgili yetkiyi yerel yönetimden aldığınız
gibi, tıpkı seçimle gelen belediyelere kayyum
atadığınız gibi.
Yine bunun yanında, bu vergiyi düzenlerken
bölgeler arası eşitsizliği de göz önünde bulundurmuyorsunuz.
Nasıl? Diyorsunuz ki: Bodrum ve Marmaristeki bir otel için de aynı
vergiyi alalım, Erzurum ve Batmandaki otel içinde aynı vergiyi
alalım. Bu doğru bir uygulama değil, bölgeler arası
eşitsizliği göz önünde bulundurmanız gerekir.
Bir başka sorun ise, eğer bu hâliyle
geçerse geceliği bin euro olan otelden 18 TL alacaksınız,
geceliği 60 TL olandan 6 TL alacaksınız, hatta daha az olan
motellerden de 6 TL alacaksınız. Bu durum eğer böyle geçerse,
bir kez daha söylüyorum, Anayasanın 73üncü maddesinde düzenlenen ve
kurala bağlanan herkesin geliri, kazancı oranında vergi ödemesi
ilkesine aykırı, dolayısıyla Anayasa da aykırı
olacak.
Bakın, bu 128 sayılı Kanun Teklifi
görüşüldüğünde, görüşülmeye başlandığında
TÜRK-İŞ bütün milletvekillerine buna ilişkin önerilerini sundu.
Eminim, her birinizin odasına da gelmiştir, büyük bir bölümünüz de
umarım bu taleplerini okumuşsunuzdur, bilgi sahibi
olmuşsunuzdur.
Yine, 128 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle birlikte üç büyük işçi konfederasyonu bir toplantı
gerçekleştirdi. TÜRK-İŞ, DİSK ve HAK-İŞ buna
ilişkin ortak taleplerini sundular, bu vergi adaletsizliğini gidermek
için bir dizi talep de bulundular. Ne dediler? Söyledikleri şey şu:
Bu vergi düzeni adil değil, sosyal adalete, Anayasanın sosyal hukuk
devleti ilkesine uygun değil. Bu yasa teklifi, emekçilerin beklentilerini
karşılamıyor, vergi adaletsizliğini ortadan
kaldırmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın sözlerinizi
Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitireceğim Sayın Başkan.
Ama bu 3 işçi konfederasyonunun taleplerini
geçmiş dönemde sendika avukatlığı yapan, yıllarca
sendikal mücadele yürüten birisi olarak buradan dile getirmek isterim.
Birkaç başlık hâlinde taleplerini
şöyle sıralıyor TÜRK-İŞ, DİSK ve HAK-İŞ
Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları çalışanlar
lehine güncellenmelidir. Bütün ücretlerin asgari ücrete tekabül eden
kısmı vergiden muaf olmalıdır. Düşük gelirli hane halkından
alınan tüketim vergi payı azaltılmalıdır. Bireysel
doğal gaz, elektrik, su, ulaşım ve iletişim hizmetleri
tüketiminden alınan KDV yüzde 1e düşürülmelidir. Temel tüketim
mallarından alınan KDV sıfırlanmalıdır.
İşçilerin kendisi ve diğer aile fertleri için yapmak zorunda
olduğu gıda, barınma, ısınma gibi giderleri gelir
vergisi matrahından mahsup edilmelidir. diyorlar. Umarım, gelir
vergisine dair bir düzenleme yaptığımızda bir daha ki
sefere işçilerin, emekçilerin haklarını da göz önünde
bulundururuz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tiryaki.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci
konuşma Antalya Milletvekili Çetin Osman Budaka ait.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 9uncu maddede söz
aldım. Bu maddeyle ilgili daha önce de birçok arkadaşımız
görüş bildirdiler, demek ki kökünden bir hata var.
Şimdi, önce şunu bir ifade etmek
lazım: Bu kanun teklifinin yani bu kanunun sahibi Sayın Vedat
Demirözün dün bir açıklaması vardı. Vedat Demirözü çok
dikkatli dinledim, ilk geliş şeklini de biliyorum kanunun. Bire bir
Meclisteki konuşmasını aldım, sizlerle paylaşmak
istiyorum:
Benim getirdiğim teklifte nispi oran
vardı ama verilen bir önergeyle maktuya çevrildi. Önergeyi veren yine AK
PARTİli arkadaşlar. Şunu ifade edeyim: Maktu olarak
alınmasında sakıncalar olduğuna biz de kaniyiz, biz de
görüşlerimizi tekrar dile getiriyoruz ve büyük ihtimalle -ki
arkadaşlarım bana onu ilettiler- tekrar nispi orana döneceğiz.
Bu düzenleme yapıldığı takdirde konaklama vergisi de
hasılat üzerinden 1 Nisan 2020den başlamak üzere yıl sonuna
kadar yüzde 1, 1 Ocak 2021den itibaren de yüzde 2 olarak alınmak üzere
inşallah sizin oylarınızla yasalaşacak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ilk defa
bu kanun teklifi gelirken oranlar vardı, daha sonra dediniz ki: Bunu
maktu alalım. Rakamları sıraladınız. Daha sonra
baktınız, ya gerçekten bu bir yere oturmuyor çünkü yüzde 7 de
olabilir bu oran bazı yerlerde, üç yıldızlılarda, dört
yıldızlılarda- sonra tekrar döndünüz. Buradan şu
anlaşılıyor: Bu kanun teklifleri burada değil, milletin
Meclisinde değil, belli yerlerde pişirilip sonra Meclisin önüne
getiriliyor ve bizim milletvekili arkadaşlarımız da bu kanunun
ruhuna bakmadan ve anlamadan altına imzaları atıp buraya
getiriyor. Bütün kanunların hazırlanışında bu ruhu
gördük.
Şimdi, buradaki eleştiri net. Daha iki ay
önce bir ajans, Tanıtım Ajansını getirdiniz. İki ay
önce, tamamen Anayasaya aykırı şekilde bir fon oluşturmak
üzere Ajansı kurdunuz ve bunu Meclisten geçirdiniz. Orada yine böyle
oranlar vardı ve cirodan pay alıyordunuz. İşte asıl
Anayasaya aykırı olan kısmı da cirodan pay almak. Verginin
ruhu kârdan pay almaktır, vergi budur ama siz cirodan pay
alıyordunuz. Şimdi, iki ay sonra bu sektöre tekrar bir yük
getiriyorsunuz ve bunun tanımı son derece yanlış. 2020de
yüzde 1 diyorsunuz. Biraz önce ben sizin getirdiğiniz düzeltme teklifini
de okudum, inceledim. Maalesef, bu sektör, Türkiyede ayakta kalmış
tek sektör. Cari açık veren bir ülkede cari açığı en aza
indiren sektörden bahsediyoruz. Ayakta kalmış tek sektörü
paçasından tutup aşağı çekmektir bu. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Ve nasıl
alacağınızla ilgili bile netleşmemişsiniz, kendi
kafanızda netleşmemişsiniz.
Değerli arkadaşlar, bu sektörün daha önce
de bununla ilgili
Ki biz bu vergiye karşı değildik ama bu
şekliyle değil. Belediyelere eğer buradan pay vermiş
olsaydınız
Ki 2008de özel idareler ve Belediye Kanunu Komisyonda
görüşülürken gelmiş bir madde vardı. O Komisyonda bu madde
gelmişti, konaklama vergisi gelmişti, Komisyondan çekildi; o zaman
bile bugünkünden daha ilerici bir teklifti o. Yine teklif sizindi, Komisyonda
çekildi; toplanan gelirlerin yüzde 25ini yerel yönetimlere verecektiniz.
Bakın, Türkiye'deki turizmin yüzde 80-85i bizim sahillerimizde
yapılıyor yani Hataydan tutun, benim seçim bölgem olan Antalya,
Muğla, İzmir, Aydın diye gidiyor ve Mersin, Adana da buna dâhil.
E şimdi, böyle bir durumda siz bunları cezalandırıyorsunuz.
Orada, Erzurumda belediyelerin aldığı pay ile Antalyada hizmet
üreten belediyelerin aldığı pay aynı olabilir mi? 16 milyon
turist geliyor ve övünüyoruz, gurur duyuyoruz Antalyayla çünkü ülkeye
katkı sağlıyor. Millî bir konu turizm,
açıklarımızı, döviz açıklarımızı
kapatan bir sektör ve böyle bir kanunu getiriyorsunuz; üstelik de şu anda
Türkiye'ye gelen bu yüzde 80-85lik turistin tamamının ön
rezervasyonları yapılmış ve bu fiyat pazarlıkları
yapılmış ve bu tarihte getiriyorsunuz Nisan ayında da ben
bunu almaya başlarım. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Budak,
bağlayın sözlerinizi.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Teşekkür
ederim.
Ajansa pay alacaksınız binde 7,5; aynı
zamanda 2020 yılında yüzde 1 buradan alacaksınız, 2021
yılında yüzde 2 alacaksınız, 840 dolar ortalamalarda olan
kişi başına tüketim bugün 630 dolara düşmüş turizm
sektöründe ve üstüne bu yükü de tekrar getiriyorsunuz.
Milyonlarca çalışan emekçinin burada
hakkı var ve şundan emin olabilirsiniz: İngilterede
yapılan bir araştırmada, sektörle ilgili yapılan bir
araştırmaya göre, turizm sektörünün üzerine konulmuş yüzde 1lik
bir vergi aynı zamanda turist sayısında yüzde 1lik azalmaya
sebep oluyor. Şimdi bu konulan vergilerle, turist sayısında
artışı yakaladığımız, ivmeyi
yakaladığımız dönemde, turist sayısında azalma
söz konusu olabilir.
Bir ikinciyi de söyleyeceğim: Aylarca, bütün
kış boyunca, sahillerde tatil yapma hayaliyle plan yapıp oralara
tatile gitmek isteyen yerli turistleri, orta gelirli yerli turistleri de burada
cezalandırıyorsunuz. O yüzden, şunu burada ifade etmek
istiyorum: Hiç olmazsa bunu yaparken onu da düşünün; bunun tamamına,
9uncu maddenin ruhuna karşıyız ama yerlilerden alınmamak kaydıyla
bir not düşün. Beklentimiz budur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Budak.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu
maddesiyle değiştirilmesi planlanan 6802 sayılı Kanunun
mülga 34üncü maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Konaklama vergisi
MADDE 34- Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart
hotel, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesisleri ile dağ ve yayla
evi gibi kırsal turizm tesislerinde verilen geceleme hizmeti konaklama
vergisine tabidir.
Konaklama vergisinin mükellefi birinci fıkrada
belirtilen hizmetleri sunanlardır.
Vergiyi doğuran olay; birinci fıkrada
belirtilen hizmetlerin sunulması, hizmetin sunumundan önce fatura ve
benzeri belge verilmesi halinde bu belgelerde gösterilen miktarla
sınırlı olmak üzere fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi
anında meydana gelir.
Konaklama vergisinin matrahı, geceleme hizmeti
ile bu hizmetle birlikte sunulan diğer tüm hizmetler
karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne
suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para,
mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır.
Konaklama vergisinin oranı %1 'dir.
Cumhurbaşkanı, bu oranı %0,5'e kadar indirmeye; konaklama
tesisinin türüne, sınıfına ve bulunduğu yere göre
farklılaştırmaya yetkilidir.
Konaklama vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen
fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. Bu vergiden herhangi bir
ad altında indirim yapılamaz. Bu vergi, katma değer vergisi
matrahına dahil edilmez.
Aşağıda sayılan hizmetler
konaklama vergisinden müstesnadır:
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup
bunlar tarafından işletilen misafirhane ve eğitim tesislerinde
verilen hizmetler,
b) Öğrenci yurtları, pansiyonları ve
kamplarında öğrencilere verilen geceleme hizmetler,
c) Karşılıklı olmak
kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri,
konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları
ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti
tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına verilen
geceleme hizmetleri.
Konaklama vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyet
gösterilen takvim yılının birer yıllık dönemleridir.
Her bir vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini
takip eden yılın ilk ayının yirmi altıncı günü
akşamına kadar ilgili Belediyeye beyan edilir ve aynı süre
içinde ödenir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, konaklama
vergisi beyannamesinin şekil, içerik ve ekleri ile uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Edirne İstanbul Adana
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Feridun
Bahşi Tuba
Vural Çokal
İzmir Antalya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Feridun Bahşi konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyle konaklama vergisi adı
altında yeni bir vergi getirilmektedir. Otel, motel, tatil köyü, pansiyon,
apart otel, misafirhane ve kamping gibi tesisler ile dağ ve yayla evi gibi
kırsal turizm tesislerinde verilen geceleme hizmeti konaklama vergisine
olacak, bu vergi de otelde kalan müşterilerden alınacak. Komisyona
gelen ilk teklifte ilk yıl için bu oran yüzde 1, sonraki yıllar için
yüzde 2 olarak öngörülmekteydi ancak Komisyonda ne olduysa maktu, beş
yıldızlı otellerde 18 lira olmak üzere değişik
miktarlarda vergiye dönüştü ancak yine öğreniyoruz ki AK PARTİnin
teklifiyle, zannediyorum, ilk gelen teklifteki oranlara dönülüyor. Bu, yine de
maktu vergiye göre kabul edilebilir bir yöntem. Bu vergi düzenlemesinde,
konaklama türüne göre bir ayarlama yapılmışken bölgelere göre
herhangi bir düzenleme yapılmamıştı. Ayrıca, bu vergi
düzenlemesi ve konaklama vergisi genel bütçe geliri olarak tahsil edilmek üzere
mevzuatımıza da getirilmiştir.
Dünyada birçok ülkede mevcut olan konaklama vergisi
belediyeler tarafından tahsil edilmekte ve elde edilen gelir o şehrin
turizm potansiyelini artırmak, şehrin altyapısını
geliştirmek ve şehri tanıtmak için kullanılmaktadır.
Türkiyede ise bu verginin merkezî Hükûmet tarafından toplanacak
olması nedeniyle, şehirler için veya ülke turizm potansiyelinin
artırılması için kullanılmayacağını hepimiz
biliyoruz. Zaten, dolaylı vergi oranımız çok yüksekti, biraz
daha yükselecek. Aynı zamanda, vatandaşın turistik
harcamaları da artacaktır. Bu, vatandaşın üzerindeki vergi
yükünü daha da artıracağı gibi özellikle yabancı
turistlerin de konaklama giderlerini artıracak ve uluslararası
rekabet açısından, vergi, turizm sektörünü baltalayacaktır.
Değerli arkadaşlar, turizmdeki kriz
derinleşmektedir. Beklentiler her sene düşmekte, her yeni gelen
yıl bir öncekini aratmaktadır. Sezon itibarıyla turizmcinin
geliri ile gideri başa baş gelmektedir, hatta, turizmci zarar eder
durumdadır. Türkiye'ye 2019 yılının ilk dokuz ayında
toplam 41,5 milyon turist gelmiş, 26,5 milyar dolar civarında da
turizm geliri elde edilmiştir. Bunun da yaklaşık yüzde 41i Antalya
bölgesinden elde edilmiştir. Ülke ekonomisine sadece turizmde bu kadar
katkı yapan Antalya hak ettiği karşılığı
alabilmekte midir? Tabii ki hayır. Kimse gelen turist sayısına
ve yapılan ciroya da aldanmamalıdır.
Bu yıl önce Thomas Cook krizi yaşanmıştır,
ardından Turizm Tanıtma Fonu için 0,75 turizm payı
uygulaması getirilmiştir. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de
şimdi konaklama vergisi çıkarılmaya
çalışılmaktadır. Zaten zor durumda olan turizm sektörü
bundan çok fazla etkilenecektir, sektör ara vermeksizin krizlerle
sarsılmaktadır. Thomas Cook zararı sadece Manavgatta 150
milyon, Türkiye'de ise 1,1 milyar dolar civarındadır. Bu zarar Türk
turizmciliği açısından bir faciayken, 1/10/2019 tarihinde
yürürlüğe giren 0,75 turizm payı ikinci bir darbe yaşatmıştır.
Bu yeni gelen konaklama vergisiyle tur turizminin artık kepenk kapatma
noktasına geldiği görülmektedir. Turizm payı, maktu konaklama
vergisi bu hâliyle geçerse, biraz önce bir konuşmacının da
bahsettiği gibi Anayasa'nın 73üncü maddesine
aykırıdır yani vergilerin mali güce göre alınması
ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Tarım bitti, hayvancılık bitti,
sanayi bitti; gelin, turizmi bari bitirmeyelim. Bu konuda turizmcinin talebi,
öncelikle bu verginin kesinlikle konulmaması ancak mutlaka konulması
gerekiyorsa 0,7 olarak sadece nisan ve kasım ayları arasında
alınması, 16 yaşından küçüklerden konaklama vergisi
alınmaması, yasanın 1/1/2021 tarihinde yürürlüğe
girmesidir. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.
Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bahşi.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 9- 6802 sayılı Kanunun İkinci
Kısmının İkinci Bölümünün mülga başlığı
"Konaklama Vergisi şeklinde ve mülga 34 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Konaklama vergisi
MADDE 34- Otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart
otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde
verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama
tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetler (yeme, içme, aktivite,
eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların
kullanımı gibi) konaklama vergisine tabidir. Geceleme hizmetinin;
sağlıklı yaşam tesisleri, eğlence merkezleri gibi tesislerin
bünyesinde sunulması, vergilendirmeye etki etmez.
Konaklama vergisinin mükellefi birinci fıkrada
belirtilen hizmetleri sunanlardır.
Vergiyi doğuran olay, birinci fıkrada
belirtilen hizmetlerin sunulması ile meydana gelir. Konaklama vergisinin
matrahı, verginin konusuna giren hizmetler
karşılığında, katma değer vergisi hariç, her ne
suretle olursa olsun alınan veya bu hizmetler için borçlanılan para,
mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır.
Konaklama vergisinin oranı %2'dir.
Cumhurbaşkanı, bu oranı bir katına kadar artırmaya,
yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı
oranlar tespit etmeye yetkilidir.
Konaklama vergisi, konaklama tesislerince düzenlenen
fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. Bu vergiden herhangi bir
ad altında indirim yapılamaz. Bu vergi, katma değer vergisi
matrahına dahil edilmez.
Aşağıda sayılan hizmetler
konaklama vergisinden müstesnadır:
a) Öğrenci yurtları, pansiyonları ve
kamplarında öğrencilere verilen hizmetler.
b) Karşılıklı olmak
kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri;
konsoloslukları ve bunların diplomatik haklara sahip mensupları
ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti
tanınan uluslararası kuruluşlar ve mensuplarına verilen
hizmetler.
Konaklama vergisinde vergilendirme dönemi, faaliyet
gösterilen takvim yılının birer aylık dönemleridir. Her bir
vergilendirme dönemine ait konaklama vergisi, vergilendirme dönemini takip eden
ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar katma
değer vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine (katma
değer vergisi mükellefiyeti bulunmayanlarca tesisin bulunduğu yer
vergi dairesine) beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, konaklama
vergisi beyannamesinin şekil, içerik ve ekleri ile uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Bülent
Turan Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Çanakkale İstanbul Kırıkkale
İsmail
Emrah Karayel Ahmet
Kılıç Ali
Özkaya
Kayseri Bursa Afyonkarahisar
Veysel
Eroğlu Bayram
Özçelik
Afyonkarahisar Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, konaklama vergisinin verilen geceleme
hizmeti bedeli üzerinden yüzde 2 oranında hesaplanması
amaçlanmaktadır.
Yine önergeyle, yeme içme, aktivite, eğlence
hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı
gibi hizmetlerin geceleme hizmetiyle birlikte konsept olarak
pazarlandığı/satıldığı durumlar (yarım
pansiyon, tam pansiyon, her şey dâhil, ultra her şey dâhil ve benzeri
konseptler) dikkate alınarak, bu şekilde geceleme hizmetiyle birlikte
pazarlanan/satılan hizmetler için verginin konusunun söz konusu hizmetleri
de kapsaması öngörülmektedir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanına, vergi
oranını 1 katına kadar artırma, yarısına kadar
indirme, bu sınırlar içinde farklı oranlar tespit edebilme
hususlarında yetki verilmesi önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde önerge
doğrultusunda kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan teklifin 10uncu maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi Hüseyin
Yıldız Lale
Karabıyık
İstanbul Aydın Bursa
Alpay
Antmen Suat
Özcan Utku
Çakırözer
Mersin Muğla Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir Milletvekili
Utku Çakırözer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın
Muhittin Taşdoğanın baba acısını
paylaşıyor, ailesine başsağlığı diliyorum.
Bu kürsüden defalarca söyledik, Türkiyede hukuk
devletini, demokrasiyi, toplumsal barışı sağlamadan hangi
torbayı çıkarırsanız çıkarın ekonomi düzelmez.
Bakın, bir ay olmadı, sözde yargı reformu yaptık. Bundan
sonra haber yapmak suç olmayacak. dediniz, biz de dedik ki: Yargıda
zihniyet değişmeden hiçbir şey değişmez.
İşte Giresunda 13 yaşındaki Rabia Nazın bir buçuk
yıl önceki şüpheli ölümünü aydınlatmaya çalışan
meslektaşlarım Canan Coşkun ve Kazım Kızıl dün
gece gözaltına alındı, hâlâ bırakılmış
değiller. Hani haber suç değildi?
Bir başka örnek: Yazar Ahmet Altanın
görüşlerinin çoğuna katılmam. Kumpas davaları sürecinde
yüzlerce vatansever aydınımızın, subayımızın
çektiği acılarda payı vardır. Ama sadece yazı ve
yorumlarının yer aldığı iddianameyle, Meclisi
bombalayan darbecilerle aynı cezaya, ömür boyu hapis cezasına
çarptırılmasını burada eleştirdim. Nitekim,
Yargıtay kararı bozdu, yeniden yargılandı ve hüküm verildi,
mahkûmiyetle beraber bin yüz otuz sekiz gün tutuklu kaldıktan sonra
tahliye edildi ama bir hafta olmadan yeniden tutuklandı. Hani
eleştirmek suç olmayacaktı?
Bakın, şimdi de önümüzdeki bu pakette
yasakçı zihniyet yine devrede. Bu paketle Facebook, Twitter, YouTube gibi
çok uluslu sosyal medya platformlarına, Netflix ve benzeri dijital hizmet
veren çok uluslu şirketlere vergi getirilmekte. Evet, tüm dünya bu
şirketleri vergilendirmenin peşinde, bunun yolunu arıyor ama biz
tüm dünyada olmayanı bu yasaya eklemeyi beceriyoruz. Eğer bu
şirketler yüzde 7,5 oranındaki vergiyi ödemezse Facebooka,
Twittera, Spotifya 82 milyon vatandaşın erişimini
kapatacağız. Bu olmaz, bu yanlıştan dönmeliyiz değerli
arkadaşlarım.
İşin bir de bu vergi yükünün kimin
sırtına bineceği meselesi var. Sanmayın ki
alacağınız vergiyi gerçekten Facebook ödeyecek, Twitter
ödeyecek. Onlar bu vergiyi doğrudan Türkiyedeki
kullanıcılarının, reklam verenlerinin omzuna yükleyecek.
Yani zaten bedeli halktan toplanacak yeni vergi ödenmeyince tüm halkın
alacağı hizmeti keseceğiz, bundan vazgeçilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, bu pakette
işsize iş var mı? Yok. Vergi dilimi basamaklarının dar
gelirliler lehine düzenlenmesi var mı? Yok. Asgari ücretin vergi
dışı bırakılması var mı? Yok. Ya ne var?
Yeni vergiler var, konaklama vergisi var. Daha yeni, her turizm tesisine binde
7,5 turizm payı adı altında vergi koydunuz, şimdi bir de
vatandaşın sırtına konaklama vergisi bindiriliyor. Nefes
alışından bile vergi aldığınız
vatandaş, bütün yıl çalışıp üç gün tatile
gittiğinde kendisini konaklama vergisi karşılayacak. Peki, bu
vergiler nereye harcanacak? Bütçe açığını kapatmak için
kullanılacak. Buradan çağrıda bulunuyoruz: Ya bu vergiyi
kaldırın ya da amacı doğrultusunda kullanılması
için tüm dünyada olduğu gibi toplanan vergiyi oradaki yerel yönetimlere
aktaralım; Antalyanın, Vanın, Trabzonun, Nevşehirin
gerçek ihtiyaçları için harcansın.
Değerli arkadaşlarım, bu torbada bir
de tabii AKPnin tüm torbalarında olduğu gibi yine şirket
kurtarmalar var. Anadolunun dört bir yanına zehir saçan 13 termik
santrale açıkça suç işleme özgürlüğü vermek istiyorsunuz.
Milletin Meclisinde, milleti zehirleyen şirketlere İki buçuk
yıl daha zehirlemeye devam et. diyorsunuz. Halkı zehirleyen bu
şirketleri kapanmaktan niye kurtarıyorsunuz? Bu hatadan derhâl geri
dönülmelidir.
Sadece onlar mı değerli
arkadaşlarım? Yıllarca Avrupadaki gurbetçi kardeşlerimizin
dinî duygularını istismar ederek dolandıran malum holdingler de
kurtarılmak isteniyor. 90lı yıllarda Avrupada camilerde Faiz
günah kâr payı hak. denerek usulsüz toplanan paralar bu holdingler
tarafından iç edildi. Dolandırılan on binlerce
insanımız büyük travmalar yaşadı, intihar edenler, aile
düzeni dağılanlar oldu. Bugüne kadar devlet bu 70 bin
yurttaşımıza destek çıkmadı, onları kaderlerine
terk etti, ta ki mahkemeler bu dolandırıcılara Dur! diyene
kadar, para kaptıran mağdur vatandaşlarımızın
haklarını iade edene, paralarının faizleriyle ödenmesine
hükmedene kadar. Yargıtay mahkeme kararlarını onaylayınca
bu holding yöneticileri paniklediler, lobi çalışması
başladı ve bu torbaya bu şirketlerin kurtarılması
maddesi kondu. Meclis eliyle vatandaşlarımızın hak
araması engellenmek isteniyor. Vatandaşlarımızın
yıllarca hakkını aradığı alacakları,
onları mağdur eden şirketlerin hissesine dönüştürülüyor.
Mağdurlar, onları mağdur edenlerin ortakları
yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakırözer,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Teşekkür ederim.
Ortak olunca hiçbir şey değişmiyor
hem ellerinde bir şey kalmıyor hem de haklarını hukuk
yolunda aramalarının önü kapanıyor. O hisselerin hiçbir maddi
karşılığı olmayacak ama o dolandırıcılar,
adı A olsun, B olsun, bu holdinglerin kaymağını yemeye
devam edecek.
Bir konuya daha dikkat çekmek isterim: Bu holding
bezirgânları, daha kanun Komisyona gelmeden holding hisseleri üzerinden
spekülasyon yarattı. Bu spekülasyonlar, maalesef, Komisyon
aşamasında da sürdü.
Değerli arkadaşlarım, millet, bizi,
din istismarıyla dolandırılan vatandaşlarımıza
bir tekme de biz atalım diye milletvekili seçmedi; tam tersine,
onların dişinden tırnağından artırarak bu
holdinglere verdiği paraların son kuruşuna kadar
hakkını savunmak zorundayız. Anayasaya da aykırı bu
şirket kurtarma operasyonuna hep birlikte Dur! demeye sizleri davet
ediyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Çakırözer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde bulunan yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Meral
Danış Beştaş Oya
Ersoy
Şırnak Siirt İstanbul
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Abdullah
Koç Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Kocaeli Ağrı İzmir
Sait
Dede
Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Oya Ersoy konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir
süredir 2020 yılı bütçesinin görüşmeleri sürüyor ve biz Genel
Kurulda bir süredir iktidar partisinin getirdiği yasa tekliflerini
görüşüyoruz. Bu yasa tekliflerinin hepsinin ortak bir özelliği var
arkadaşlar: Bunların hepsi saraya, yandaş şirketlere ve
sermayeye kaynak aktarmak için getirilen yasa teklifleri. Tek derdiniz, kendi
ekonomik krizinizin yükünü halka nasıl yükleriz. Bugün aslında o
yüzden sizin çaresizliğinizi konuşuyoruz.
Bakın, 2020 yılı bütçesinde
halkın en temel yaşamsal ihtiyaçları olan gıda, elektrik,
doğal gaz, su gibi hizmetler üzerinden aldığınız
dolaylı vergiler bütçe gelirlerinin içinde vergi payının
yarısından fazlasını oluşturuyor. Şirketlerin ise
hem vergi borçlarını siliyorsunuz hem de onlara istisna ve muafiyet
getiriyorsunuz yani diyorsunuz ki: Şirketlerden alacağım
vergilerden vazgeçiyorum. Bu vazgeçtiğim vergilerden de bütçede bir
açık oluşacak. Bu açığı da ben zamlarla ve
getireceğim ek vergilerle karşılayacağım.
Bakın, dün bu ülkenin büyük, koca koca 3
işçi konfederasyonu bir araya geldi, birlikte bir açıklama yaptı
ve Meclise dediler ki: Vergi adaletini sağlayın.
İşçilerin eylemlerinden haberiniz var mı? Bu ücretlerle ve bu
vergilerle geçinemiyoruz. diye eylem yapıyor işçiler ve bir şey
talep ediyorlar İnsanca bir ücret istiyoruz ve vergide adalet istiyoruz.
diyorlar. Peki, siz ne yapıyorsunuz? İşçilerin, emekçilerin,
halkın sesine kulaklarınızı tıkıyorsunuz, varsa
yoksa saraydan gelen talimatlar. Ve vergi adaletsizliğini daha da
derinleştiren politikalarınızda ısrar ediyorsunuz.
İşte bugün görüştüğümüz yasa
teklifi de dijital hizmet vergisi, konaklama vergisi ve değerli konut
vergisi; bütçe açığını kapatmak için getirdiğiniz yeni
vergiler. Dijital hizmetlerin hasılatından yüzde 7,5 vergi
alacağız. diyorsunuz, Konaklama yapanları vergiye
bağlayacağız. diyorsunuz yani diyorsunuz ki: Kendi
memleketinde tatile giden halk ayakbastı parası versin. Değerli
konut vergisiyle ise Serveti vergilendireceğiz. diye bir algı
yaratıyorsunuz ama müteahhitleri değil, tek bir daire sahibi
olanları vergilendiriyorsunuz. Getirilen bu vergiler de tıpkı
KDV gibi, ÖTV gibi gelir dağılımındaki adaleti daha da
bozan ve halkın ödeme gücünü dikkate almayan vergilerdir. Tekrar ediyorum:
Bu getirdiğiniz vergilerin amacı bütçe açığınızın
yükünü halkın sırtına yüklemektir.
Bunlar da yetmiyor, sermayeye hizmette
sınır tanımıyorsunuz. Bakın, bu yasa teklifiyle
2013ten beri taahhüt ettikleri çevre yatırımlarını
gerçekleştirmeyen ve süreleri 3 defa daha uzatılan termik santrallere
dördüncü kez havayı kirletme hakkı tanıyorsunuz. Teklif
eğer buradan çıkarsa, yasalaşırsa Türkiye'nin en eski ve en
kirli termik santralleri havayı ve doğayı kirletmeye devam
edecek ve halk sağlığını tehdit etmeye devam edecek.
Buradan size 14 Şubat 2019da verdiğiniz, hep birlikte
verdiğiniz sözü hatırlatmak istiyorum: Sözünüzü tutun, doğa
savunucularının, halkın sözüne kulağınızı
açın ve teklifi geri çekin. Çevre yatırımlarını altı
yıldır hayata geçirmeyen bu şirketler bir yerden cesaret
alıyor -bunlar iktidar partisi olarak sizin
politikalarınızdır- çevre konusundaki
politikalarınızdan cesaret alıyor, talandaki
politikalarınızdan cesaret alıyor. Eğer bu geri çekilmezse
çevre yatırımlarını altı yıldır hayata
geçirmeyen bu şirketler havayı kirletmeye ve halk sağlığına
zarar vermeye devam edecekler.
Değerli milletvekilleri, son olarak, damat
Bakan bir şey dedi, dedi ki: Ekonomi kötüye gidiyor. diye bir algı
yaratmayın. Bakın, bu bir fatura, bu fatura bir algı
değil, bu fatura gayet gerçek bir fatura. 2si çocuk 4 kişilik bir
ailenin bir aylık elektrik faturası. Üstelik, çocuklar okulda, anne
baba işte çalışıyor bütün gün. Ne kadar biliyor musunuz?
199 lira 90 kuruş. Bu faturanın 30 lira 48 kuruşu KDV, 8 lira 19
kuruşu ise diğer fon ve vergiler. Daha kış gelmedi, o
yaptığınız zamlarla oluşan doğal gaz
faturaları halka daha ulaşmadı. Bu faturalar gerçek,
çarşı pazardaki yüzde 40, yüzde 30 zam gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Ersoy.
Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) 1,5 milyondan fazla
kişinin banka hesaplarına gelen hacizler gerçek yani Geçinemiyoruz.
diyen halk gerçek. Algı yaratmaya çalışan sizlersiniz ama
artık Ekonomimiz iyiye gidiyor. diye bir algı
yaratamayacağınızın
RECEP ÖZEL (Isparta) Algıya gerek yok, doğrusu
o ya!
OYA ERSOY (Devamla)
o kadar
farkındasınız ki damat Bakan çıkmış,
yargıyla halkı tehdit ediyor ve cezalandırmaktan bahsediyor.
Değerli milletvekilleri, nüfusun yüzde
60ının yoksulluk, yüzde 20sinin açlık sınırında
veya altında yaşam mücadelesi verdiği bir ülkede halkı ceza
tehditleriyle yönetemezsiniz, böyle bir halk ceza tehdidiyle yönetilemez.
Artık elinizi halkın cebinden çekin, vergide adaleti
sağlayın, vergiyi tabana değil tavana yayın, o şirketlerinize
yayın, onlardan alın vergiyi yani kârı ve faizi vergilendirin.
Artık Saraya nasıl bütçe aktarırız?dan, bunu
düşünmekten, buna kafa yormaktan vazgeçin; bu halk nasıl geçinecek,
biraz buna kafa yoralım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ersoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir
Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İsmail
Ok
Adana Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili İsmail Ok konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Dijital
Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde İYİ
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi üzerinde gerek grubumuzdan gerekse
diğer parti gruplarından birçok arkadaşımız
konuşmalar yaptı. Ben, bu akşam, özellikle seçim bölgemde ve
ülkemizde tarımın içinde bulunduğu durumla ilgili konuşmak
istiyorum. Ama konuşmama geçmeden önce, rengini şehitlerimizin
kanından alan Millî Takımımız, biraz önce Avrupa yolunda -futbol
olarak istenilen bir futbol oynamadı ama- berabere kalarak Avrupa Şampiyonasına
katılma hakkını elde etmiş oldu. Bu vesileyle, başta
bu sahada ter döken gençlerimiz olmak üzere emeği geçen herkesi
kutluyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem Balıkesir özellikle tarım ve
hayvancılıkta Türkiyeyi doyuran il olarak bilinmektedir. Bugünlerde,
Balıkesirimiz başta olmak üzere özellikle sahil kesimlerimizde
zeytin hasadı başlamıştır, ben öncelikle bu hasat
döneminin hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten, yazın
sıcaktan, kışın soğuktan elleri çatlayan, yüzleri
yanan çiftçilerimizin alın terinin, emeğinin
karşılığını almasını diliyorum. Ama
maalesef, tarım politikalarında Hükûmetimiz birçok konuda yanlış
uygulamalar yapmaktadır. Bunlardan biri de ithalata dayalı bir
tarım politikası izlenmesidir. Her yıl bu hasat dönemi
geldiğinde zeytin ürünleri, özellikle zeytinyağı ithalatı
yapılmaktadır. Bu da çiftçimizin alın terinin, emeğinin
karşılığının alınmasında en büyük
engellerden bir tanesidir. Oysaki özellikle girdi maliyetlerindeki -mazot,
gübre, ilaçlamadaki- artış dolayısıyla çiftçimiz zaten
alın terinin karşılığını alamamaktadır.
Ve özellikle bu sene seçim bölgemde ilaçlama zamanında
yapılmamıştır, ciddi bir kayıp vardır. Önümüzdeki
yıllar için şimdiden önlemlerinin alınmasını diliyorum.
Sadece zeytin ve zeytinyağı ürünlerinde
mi; maalesef, Türkiyeyi doyuran il olarak övünmemize rağmen,
yanlış politikalar sonucunda bu kış Türkiyenin birçok
ilinde olduğu gibi Balıkesirin merkezinde de patates kuyruğuna girmiştir
hemşehrilerimiz. Peki, bunun çıkış yolu nedir? Bir:
İthalat derhâl durdurulmalıdır. Çok kıymetli bölge Vekilim
Adil Bey bu konuşmama pek katılmadı galiba ama bu acı
gerçeği beraber yaşadık. Balıkesirin merkezinde
bunları, o uzun kuyrukları beraber gördük, bundan tabii üzüntü
duyuyoruz. İki: Köylü küstürüldü. Özellikle, Avrupa Birliğine
gireceğiz diye çiftçi aşağılandı, ölçüsüz bir
şekilde köyden kente göçler sağlandı, topraklar boş
kaldı -biraz önce de ifade ettiğim gibi- girdi maliyetleri
inanılmaz bir şekilde arttı ve artık köylerde neredeyse 50
yaşın altında insanımız kalmadı. Artık,
maalesef, peygamber mesleği diye övündüğümüz çobanlık için,
memleketimizde genç kalmadığı için dışarıdan
çoban ithal etmeye başladık. Biraz önce Çiftçi küstü.
demiştim, toprağı da küstürdük. Niye? Özellikle seçim bölgemde,
nehirlerimiz, göllerimiz ve göletlerimiz, insafsızca sanayi
atıklarının ve evsel atıkların arıtılmadan
sulara deşarj edilmesi dolayısıyla, artık bu sulardan
bereket değil, rahmet değil, zehir akmakta ve böylece topraklarımızdan,
daha önceden bal damlayan, ürün fışkıran bu topraklardan
maalesef bugün çiftçimiz emeğinin
karşılığını alamıyor. Özellikle
Büyükşehir Yasasıyla birlikte binlerce köy bir anda mahalle oldu ve
köy tüzel kişiliğine ait olan araziler satışa
çıkarıldı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Ok.
İSMAİL OK (Devamla) Sözümü
tamamlıyorum.
...ve bu yağma, bu satışlarla,
çiftçilikle ilgisi olmayan insanlar maalesef köylülerin elinden bu
kıymetli arazileri almakta ve bu arazilerde üretim yapılamamakta. Bu
konularda ne kadar söz söylesek azdır ama ben buradan son olarak şunu
söylüyorum: Gerçekten Türk tarımını ve çiftçilerimizi kurtarmak
istiyorsak, ithalata dayalı ve özellikle her ithalatta yandaşın
zenginlediği bu politikalardan vazgeçelim, çiftçimize doğrudan destek
verelim ve böylece dünyada stratejik... Önümüzdeki kısa sürede
göreceksiniz, göreceğiz, eğer böyle tedbirler alınmazsa
sağlıklı gıda bulamayacağız,
sağlıklı gıdaya ulaşamayacağız. Ben, onun
için Hükûmeti, bu yanlış politikalardan derhâl vazgeçerek özellikle
seçim bölgem Balıkesirde ve Türkiyede Türk köylüsüne ve çiftçisine sahip
çıkmaya davet ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.28
ON BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.30
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 19 Kasım 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.31