TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19uncu
Birleşim
19
Kasım 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl
dönümünde Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Bayrağını yakanların, yakılmasına göz
yumanların Türk milletine er ya da geç hesabını vereceğine
ve vefat eden devlet sanatçısı Yıldız Kentere Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya ilinde yaşanılan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, millî
varlıklarımızın korunmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Karabük Milletvekili
Niyazi Güneşin, Karabük ili Safranbolu ilçesinde yetiştirilen safran
bitkisine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, sarayın günlük 1,8 milyon, Diyanet İşleri
Başkanlığının yıllık 15 milyar, mültecilerin
yıllık 40 milyar lira maliyetlerine karşılık
EYTlilere Para yok. denilmesinin iktidarın halka bakış
açısını gösterdiğine ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
vatandaşların, özellikle çocukların deprem konusunda
bilinçlendirilebilmesi için birçok projeyi hayata geçirdiğine ilişkin
açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının
yakılması olayını kınadığına
ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, polislerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, 14 Kasımda Gaziantep ili Şahinbey
ilçesi Akkent Camisi inşaatının çökmesi sonucu
hayatını kaybeden İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcana
Allahtan rahmet dilediğine ve sorumlularının gereken
cezayı alması adına yetkilileri göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, emeklilikte yaşa takılanların
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 17 Kasım Dünya Komşular Gününe
ilişkin açıklaması
8.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, TOKİ tarafından Kırıkkale
ili Yuva Mahallesine emekliler için yapılan konutların
fiyatının artması nedeniyle vatandaşların
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Mahatma Gandinin insan
karekterini etkileyen sosyal tehlikeleri ifade eden sözlerine ilişkin
açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Niğde ilinde patates üretiminde istenilen seviyede
artışın sağlanamamasının nedenlerine ilişkin
açıklaması
11.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, nitelikli elemanların sanayi sektörünün
olmazsa olmazı olduğuna, Gaziantep ilinin kalifiye eleman sorununa
çözüm getiren katkılarından dolayı Ali Topçuoğlu ile Naci
Topçuoğluna teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, vergi düzenlemelerinin tabana değil tavana
yayılması gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, Erzincan Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesiyle Gümüşhane ili Şiran ve Kelkit ilçeleri ile
Sivas ili Akıncılar, Suşehri, Gölova ilçelerinde şeker
pancarı üreticilerinin mağduriyet yaşadığına
ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe
ilişkin açıklaması
15.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Kanal İstanbul Projesinden vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
16.- Gümüşhane
Milletvekili Cihan Pektaşın, Gümüşhane ili Dumanlı
Yaylasında define aranmasına izin verilmesini tasvip etmediklerine
ilişkin açıklaması
17.- Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın, 18 Kasım ölümünün 2nci yıl dönümünde millî
halterci Naim Süleymanoğlunu rahmetle andığına ve
Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesine Naim Süleymanoğlu
isminin verilmesi için hazırlanılan kanun teklifine siyasi parti
gruplarından destek beklediğine ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, eğitimle ilgili sorunlara ve
Kahramanmaraş ilinde okullaşma oranının düşük
olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın, yasal izinle Gümüşhane ili Taşköprü
Yaylasındaki gölün define avcıları tarafından
kurutulduğuna ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Barış Pınarı Harekâtında
yaralanarak şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Bekir Can
Hereklioğlu ile Bilecik ilinde elim kazada şehit olan Uzman
Çavuş Mert Kayaya ve vefat eden devlet sanatçısı
Yıldız Kentere Allahtan rahmet dilediğine, Ahıska
Türklerinin büyük dava adamı Yunus Zeyrekin ölümü vesilesiyle 14
Kasım 1944 gecesi zorla sürgün edilen Ahıska Türklerini ve 18
Kasım vefatının 2nci yıl dönümünde millî halterci Naim
Süleymanoğlunu rahmetle andığına, EYT sorununa, Afrinden ithal
edilen zeytinyağı meselesine, Çinde Uygur Türklerine ve Müslüman
azınlıklara uygulanan baskılara Dışişleri
Bakanının gerekli tepkiyi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Sakaryanın Hendek ilçesi Dereboğazı
Mahallesinde bulunan tek katlı evde çıkan yangında
hayatını kaybeden iki kardeş Yasin Çolak ile Mert Çolaka, vefat
eden devlet sanatçısı Yıldız Kentere ve Ahıska
Türklerinin büyük dava adamı Yunus Zeyreke, 18 Kasım ölümünün 2nci
yıl dönümünde millî halterci Naim Süleymanoğluna, 19 Kasım
Hakka yürüyüşünün 40ıncı yıl dönümünde basın
şehidi İlhan Egemen Darendelioğluna Allahtan rahmet
dilediklerine, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının
yakılması olayını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, büyük usta Yıldız Kenteri
kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarına, emeklilikte yaşa
takılanlar sorununun devam ettiğine, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın Bizdeki bazı köhne zihniyetler, sistemi
çökertmek için hinlik peşinde koşuyor. ile Bizim dönemimizde
istihdam 9 milyon arttı. ifadelerine, Dünya Mutluluk Raporuna göre
Türkiyenin 156 ülke arasında 79uncu sırada yer
aldığına, TÜİKin açıkladığı
işsizlik rakamlarının toplumsal adaletsizliğin göstergesi
olduğuna, ekonomideki yönetememe krizini kapatmak için Hazine ve Maliye
Bakanının sansüre başvurmaya
çalıştığına ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun, vefat eden devlet sanatçısı Yıldız Kentere, 18
Kasım ölümünün 2nci yıl dönümünde millî halterci Naim
Süleymanoğluna Allahtan rahmet dilediğine, Ankara Üniversitesinde
iki öğrenci grup arasında çatışmalar
yaşandığına, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının
yakılması olayına tüm milletvekillerimizin en sert tepkiyi
göstermesi gerektiğine, Meclis Başkanı Mustafa Şentopun
Parlamenter sistem vesayetçi sistemin işleyişine zemin teşkil
ediyor. ifadesine, çağdaş, demokratik bir parlamenter rejim
inşa etmek için mücadele edeceklerine, 15 Temmuz şehit ve gazileri
için toplanan 309 milyon Türk lirasının akıbetini öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
24.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Barış Pınarı Harekâtında yaralanarak
şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Bekir Can Hereklioğluna,
devlet sanatçısı Yıldız Kentere ve 18 Kasım ölümünün
2nci yıl dönümünde Naim Süleymanoğluna Allahtan rahmet
dilediğine, 15 Kasım Cuma günü Karaköyde 2 başörtülü
kadına yönelik saldırıya, bir olayın doğru
argümanlarla anlatılmasının herkesin sorumluluğu
olduğuna, Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının
yakılması olayına karşı Meclis olarak birlikte
adım atılması gerektiğine, başkanlık sisteminin
en önemli özelliğinin parlamenterlerin gücünün artması olduğuna,
her kuruşu şehit ve gaziler için harcanacak olan 309 milyon
liranın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
uhdesinde olduğuna ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan 309 milyon
liranın neden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı uhdesinde olduğunu, neden vakıf
oluşturulmaya çalışıldığını, neden
toplanılan paranın şehit yakınlarına ve gazilere
verilmediğini öğrenmek istediklerine ilişkin
açıklaması
26.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, HDP olarak annelerin,
kadınların acılarını ayrıştırmadan
sahiplendiklerine ilişkin açıklaması
29.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Türkiyede Kürt problemi olmadığına, Kürt
kardeşlerimizi suistimal eden terör problemi olduğuna ilişkin
açıklaması
30.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Trabzon ili Düzköy ilçezi Haçka Yaylasında
yıkım gerginliğinin devam ettiğine, neden yaylalardaki
huzurun bozulmak istendiğini ve neden imar barışı
çerçevesinde Haçka Yaylasındaki evlere yapı kullanma izin belgesi
verildiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
31.- Aksaray Milletvekili
Ramazan Kaşlının, Aksaray Bölgesi Hayvancılık
Kooperatif Birliği ile Aksaray-Niğde Tarım Kooperatifleri
Birliğine bağlı tarımsal kalkınma kooperatiflerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
32.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasında söylediği sözleri kendisine iade ettiğine
ilişkin açıklaması
35.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhuna yakışır
şekilde davranılması gerektiğine ve yaptığı
açıklamasında Tokat Milletvekili Özlem Zengini incitecek bir söz
sarf ettiyse özür dilediğine ilişkin açıklaması
37.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Murat Çepninin 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki Kürt düşmanlığı
ithamını reddettiklerine ilişkin açıklaması
40.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, terörle kimin iltisakı varsa, kim yakın
davranıyorsa son terörist yok oluncaya kadar mücadelelerine devam
edeceklerine ilişkin açıklaması
42.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Öztürkün, Birleşmiş Milletlerin 15 Kasım
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı
yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Bayrağını yakma eylemini içeren tahrikleri inceleyip gerekli
adımları atması gerektiğine ilişkin açıklaması
44.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın
yaptığı açıklamasındaki ifadelerinin mesnetsiz
olduğuna ilişkin açıklaması
45.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki AK PARTİ
Grubuna yönelik ithamlarını ve iddialarını reddettiklerine
ilişkin açıklaması
46.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Muş Milletvekili Mensur Işıkın
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 128
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki AK PARTİ Grubunu
ve devletimizi töhmet altında bırakan iddialarını
reddettiklerine ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve kardeşlik değil eşitlik olsun istediklerine
ilişkin açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Memet Bülent Karataşın, vefat eden Ahıska
Türklerinin büyük dava adamı Yunus Zeyreke Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin
Bulgaristan Ulusal Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı
Dzhema Grozdanovanın vaki davetine icabetle 27-30 Kasım 2019
tarihleri arasında düzenlenecek olan Türkiye-Bulgaristan-Romanya
Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü
Toplantısına katılmak üzere Bulgaristana ziyarette bulunmalarına
ilişkin tezkeresi (3/943)
B) Önergeler
1.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın (2/1116) esas numaralı Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/49)
C) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Kore
Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Hong-Ghi Choia "Hoş geldiniz."
denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun,
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri başta olmak
üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla 18/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19
Kasım 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Çukurova Bölgesel Havaalanının ne zaman hizmete
açılacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/20183)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 10 Nisan 2019 itibarıyla
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda taciz ve tecavüz
nedeniyle yapılan şikâyetlere ve yapılan işlemlere
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun cevabı (7/20450)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık
çalışanlarının çocukları için kreş hizmeti
verilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varankın cevabı (7/20576)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda boş bulunan engelli
kadrolarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varankın cevabı (7/20577)
5.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurulara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/20705)
6.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 2002-2019 yılları arasında Sakarya ilinde tescil
ve terkin edilen esnaf ve sanatkâr işletmelerinin sayısı ile bu
tarihler arasında kredi kullanan ve icra takibine uğrayan esnaf ve
sanatkâr sayısına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/20846)
19
Kasım 2019 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağını yakanların,
yakılmasına göz yumanların Türk milletine er ya da geç
hesabını vereceğine ve vefat eden devlet sanatçısı
Yıldız Kentere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, geçen
hafta cereyan eden önemli bir gelişme oldu, çok
aşağılık bir irade ortaya kondu; bu olay milletimizin
yüreğinde hüzün değil, öfke yaratmıştır. Bu elim hadise:
Güzel Kıbrısın ay yıldızlı bayrağına
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi topraklarında el
uzatılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
bağımsızlık sembolü olan o kutlu bayrağın
kırmızısına, Anadolu yaylasının Mehmetçikleri ve
Türk Mukavemet Teşkilatının mücahitleri kan
akıtmıştır; ona el uzatıp,
bayrağımızı yakanlar ve bu küstahlığa göz
yumanlar bunun hesabını er ya da geç Türk milletine verecektir.
İzmiri aldığı gün önüne serilen Yunan Bayrağına
basmayan, basmayı reddeden Gazi Mustafa Kemal Atatürkün asaleti bu
milletin ruhunda ebediyen sürecektir. Bu vesileyle, Kıbrısın
kuruluş yıl dönümünü -geçen hafta kutlanan- kutluyorum.
Milletimizin sanat hayatına sayısız
katkılar sunmuş; Türk tiyatrosunda bir okul, bir ekol hâline
gelmiş değerli sanatçı Yıldız Kenteri rahmetle
anıyorum. Şair Fazıl Hüsnü Dağlarcanın deyişiyle,
milletler büyük evlatlarıyla nefes alır; tiyatro sahnelerinin
yıldızı merhume Yıldız Kenter de onlardan biriydi,
ruhu şad olsun.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, ülke gündemi ve
Malatyanın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğluna aittir.
Buyurun Sayın Fendoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Malatya ilinde yaşanılan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına hizmet
etmekten onur ve gurur duyduğum, istiklal şairimiz Mehmet Akif
Ersoyun İstiklal Marşımızda Kim bu cennet vatanın
uğruna olmaz ki feda? dizeleriyle belirttiği bir karış
toprağına bin can feda edeceğimiz mukaddesatımız,
hiçbir şartta ve durumda vazgeçemeyeceğimiz sevdamız aziz ve
cennet vatanımızın cennet şehirlerinden ilim
Malatyanın sorunlarını içeren gündem dışı
konuşma yapmak üzere söz almış bulunmaktayım.
9 bin yıllık şehir tarihiyle kadim
Türk tarihinde Anadoluyu ana yurt yapan destan şehri Selçuklular
döneminde darülrifa, saadet ve mutluluk yeri olarak adlandırılan
Malatya, huzur kenti olma özelliğini muhafaza ediyor.
Aşkın, sevginin, gurbetin, özlemin dile
dökülmüş hâlidir türküler. Dünyanın en güzel türkülerinin
yazıldığı, aşkın inşa ettiği
şehirdir Malatya. Öyle ki Nerede bir türkü söyleyen görsen korkma,
yanına otur çünkü kötü insanların türküleri yoktur. diyen Neşet
Ertaş sanki Malatyayı ve Malatyalıları tarif
etmiştir.
Battalgazi ilçesinin neredeyse tamamı tarihtir.
Dünyanın en eski kerpiç sarayının, ilk devlet şehrinin
ortaya çıktığı, ilk kılıçlar ve mühürlerin
bulunduğu, resmî dini ve kültürel bir merkezi olan, yedi bin
yıllık tarihe sahip Aslantepe, UNESCO Kalıcı Miras
Listesine girebilmek için adımlarını atmış bulunuyor.
2020 UNESCO listesinde yer almak için tüm çalışmalar devam
etmektedir. Battalgazi ilçemizde bulunan Ulu Cami, İrandaki Büyük
Selçuklu cami geleneğinin Anadoludaki tek örneğidir. Silahtar
Mustafa Paşa Kervansarayı ise İpek Yolu üzerinde son
Osmanlı imzasıdır. Darende, krallar şehri değil,
gönüller şehridir. Gönüllerin buluşma noktası olan devasa
yükseklikteki kayalar arasında akan Tohma Çayı kenarında
Darendedeki Somuncu Baba Anadolunun manevi mimarıdır. Akçadağ
ilçemizde bulunan, dünyaca ünlü Arap atların yetiştirildiği
Sultansuyu Harası, altmış beş milyon yıllık
jeolojik bir evrim olan Levent Vadisi 28 kilometre uzunlukta 240 metre
yükseklikte cam terasına sahip Anadolunun en büyük kanyonlarından
bir tanesidir.
Birbirinden güzel konakları, doğal
güzellikleriyle tarihî ve turizmin iç içe olduğu Reyhan Çayı ile
şerbeti, meşhur köhnü üzümüyle bir başkadır Arapgirimiz.
Hanı Hekim olarak anılan Hekimhan ilçemiz ceviz ve maden diyarı
olarak bilinir. Malatya sanatçılarıyla, yetiştirdiği devlet
adamlarıyla, misafirperver insanıyla bu ülkeye her zaman katkı
sunmuş ve bu güzel ülkemizin siyasi ve kültürel tarihinde her zaman önemli
bir rol üstlenmiştir.
Kayısının başkentidir.
Tadı, aroması ve yüksek besin değerleriyle dünyanın en
güzel kayısısı Malatyada yetişir. Avrupa Birliği
coğrafi işareti tescil belgesi alan Malatya, kuru ve yaş
kayısı üretiminin her ikisinde de dünya lideridir. Malatya
ekonomisinin temel gelir kaynağı kayısıdır.
Yaklaşık 50 bin ailenin geçim kaynağıdır.
Kayısı sadece Malatya için bir gelir kaynağı olmayıp
ülkemiz ekonomisi için de önemli bir döviz girdisi sağlamaktadır.
Kayısının en önemli sorunlarından biri hasat döneminde arz
fazlası dolayısıyla meydana gelen fiyat düşüklüğüdür.
Bu sıkıntıların giderilmesi için geçtiğimiz günlerde
kuru kayısı lisanslı depoculuk temeli
atılmıştır. İlimiz için önemli bir
yatırımdır fakat bu yatırımların sahada çiftçiye
yansımasının sağlanması, üreticinin emeğinin
korunması ve yeni pazar araştırmalarının
sağlanması için kayısı birliğinin ivedilikle
kurulması, ayrıca şehir merkezinde Şire Pazarı
dediğimiz ve kayısı satışı yapılan
alanın şehrin içine sıkışmış olan hâlinden
kurtarılıp daha modern ve daha büyük bir yerleşkeye alınması
önem arz etmektedir.
Yüzde 60ı çiftçi olan ilimizde büyük öneme
sahip olan sulu tarım arazilerinin can kaynağı, ödenek
verildiği takdirde bitirilecek olan çok sayıda baraj ve gölet projesi
bulunmaktadır. Bunlar: Doğanşehir Erkenek ve Elmalı,
Hekimhan Güzelyurt ve Budaklı, Darende Ayvalı, Merkez Yaygın,
Akçadağ Taşevler Göleti, Yoncalı Barajının tamamı,
Boztepe Barajı pompaj sulama, teknik analizleri devam eden,
yapımı önemli olan Şilan Barajı, Yeşilyurt
Beylerderesi taşkın koruma inşaatı. Bu projelerin
tamamlanması için 228 milyon 501 bin TL ödeneğe ihtiyaç vardır.
Yine ilimiz 8 kamu, 1 üniversite hastanesi, 7 özel
sağlık kurumu olmak üzere toplamda 2.972 yatak sayısına
sahiptir ve çevre illerden yoğun hasta sevki yaşanmaktadır.
Coğrafi konumumuzu avantaja çevirip
sağlık turizminde cazibe merkezi olmak ve bazı önemli
tedavilerin il dışına sevklerinin önlenmesi için yeni kurulan
Turgut Özal Üniversitemizde tüm teknik ve altyapı
çalışmaları tamamlanan tıp fakültesinin bir an önce
kurulmasıyla Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanemizin
kapasitesi artırılarak kurulacak tıp fakültesine
bağlanması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Fendoğlu.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Devamla) - Sözlerime son
verirken, şehir hakkında söz sahibi vali, belediye başkanı,
vakıflar, dernekler ve özel sektörün aynı fikre hizmet etmeleri
gerektiğini belirtmek istiyorum çünkü bir şehri marka yapmak
dünyanın her yerinde uzun yıllar alır. En büyük engel
yöneticilerin, idarecilerin ve kurumların egolarıdır; görüş
ayrılıkları genellikle işleri çıkmaza sokar,
şehirler bu engeli aşmadan başarıya ulaşamaz.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı 2nci söz,
ülkenin sorunları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğana aittir.
Buyurun Sayın Aydoğan.
2.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
millî varlıklarımızın korunmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Millî varlıklarımıza hep beraber
sahip çıkmak zorundayız. Coşkun Erüz, bir akademisyen, diyor ki:
Buzul göller, dünyadaki en temiz sulardır ve küresel
ısınmanın konuşulduğu şu günlerde gelecek
kuşakların belki de ihtiyaç duyacağı en önemli
kaynaklardır, muhteşem ekolojik bir hazinedir.
Bir ekolojik hazineyi altın seviciliği
uğruna yok ettiniz. Şimdi soruyorum bu kürsüden, tüm sorumlulara
soruyorum: Dipsiz Göl, Gümüşhanenin Taşköprü Yaylasındaki bu
hazine sizin gözünüzde kaç altın eder? Bu sorumun cevabını da
arıyorum. Akıl tutulması, akıl dışı bir
davranışla beraber, on iki bin ile on sekiz bin yıl
arasında oluşmuş olan bu güzel hazine birkaç altın arama
uğruna feda edildi. Şimdi de çıkıp diyorsunuz ki: 2
iş adamı talepte bulundu, gerekli izinleri aldılar. Efendim,
yanlış oldu; orada değil, burada aranacaktı. Sorumluluk
böyle biçilmez. Sorumluluk ahlaki bir meseledir, sorumluluk vicdani bir
meseledir. Her gün İstanbul hakkında konuşan Çevre Bakanı,
önce sorumlu odur, çıkacak uygar ülkelerdeki gibi bir istifa lafı
edecek diye bekleriz ama sizin literatürünüzde, yeni hükûmet sisteminde
anladığım kadarıyla artık bu sözlere yer yok.
Devamında Gümüşhane Valisidir, devamında oradaki
bürokratlardır, öyle küçültüp küçültüp 2 memur hakkında soruşturma
açtık. demekle geçilecek bir noktada değiliz.
Sonra, bir başka utanılacak söz daha
ediliyor, deniliyor ki: Biz orayı düzelttik. On iki bin yılda
Allahın bize lütfettiği bir yeri, siz 2 tane dozerle düzeltiniz,
öyle mi? Aklımızla da dalga geçiyorsunuz. Sonra biraz daha
aklımızla dalga geçiliyor, deniliyor ki: Sit alanı ilan ettik.
Pardon! Günaydın! Sizin bugüne kadar aklınız neredeydi ya?
Şimdi dozerlerle dümdüz edilmiş bir yeri, niye sit alanı ilan
ediyorsunuz? Şimdiye kadar aklınız neredeydi? Dipsiz Göl bir
hazine, bu hazineyi yok ettiniz; birçok değerlerimizi yok ettiğiniz
gibi onu da yok ettiniz. İshak Paşa Camisine zarar verdiniz, Süheyl
Bey Camisine zarar verdiniz, Battal Gazi Türbesine Amerikan mutfağı
yaptınız. Muhafazakârız diye geçiniyorsunuz. Muhafazakârlık
konservatif davranışlardır, çoğu zaman da iyidir,
koruyucudur. Siz tarihimizi bile koruyamıyorsunuz, sizin nereniz
muhafazakar?
Bekliyorum ki, burada, içinizden birisi
çıkıp vicdanlı bir şekilde Evet, çok kötü şeyler
yapıldı, bu yanlıştı; bu yanlışı biz
yaptık, istiğfar ediyoruz. diyesiniz diye ama bu sıralardan
böyle bir sesin çıkacağı konusunda umudum da yok. En
azından Allahın bize lütfetmiş olduğu bu değerleri
yok ettiniz ya! Alıştık artık sizin Allah bizi affetsin.
demenize, bu konuyla ilgili de gelin, burada bir Allah bizi affetsin. deyin
diye bekliyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Diyeceksiniz ki: Ya, bu yeni sistemde Hükûmet Sayın
Cumhurbaşkanına bağlı. Sayın Cumhurbaşkanı
ve ekibi sizin ekibiniz değilse sahiplenmeyin, eğer sizin ekibinizse
gelin, burada milletin gözünün içine baka baka işlediğiniz bu
cinayeti savunun, bekliyorum. Ama şunu bilin ki Çevre Bakanı
Haydarpaşa ve Sirkeciyle yatıp kalktığında,
rüyasında Haydarpaşayı ve Sirkeciyi gördüğü sürece,
İstanbulun var olan Büyükşehir Belediye Başkanı yerine
kendini ikame ettiği sürece değerlerimizin tamamı zarar görecek.
Asıl işiyle uğraşmayan bu bakanların siyasi
sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır. Burada şöyle bir
tablo var: Hani çocukların oynadığı bir oyun vardır
ya, biri tutmuş, biri kesmiş, biri pişirmiş, biri
yemiş; onun misali, tutuyorsunuz, pişiriyorsunuz, yiyorsunuz, sonra
da 2 garibanın üzerine bırakıp sıyrılmaya
çalışıyorsunuz. Ama o 2 gariban bile sizin siyasi
hattınızın içinden çıkma. Üzerine sorumluluk
yıktığınız kişilerden birisi Orduda milletvekili
adayınız. Bütün kurumları ve her şeyi içinizden siyasi
taraf olmuş olan insanlara teslim ediyorsunuz ve hiçbir değeri
koruyamıyorsunuz. Size nihayetinde söyleyecek olduğum bazı
sözler var. Bir de yandaş basınınızla beraber bir oyun
oynadınız. İnsanları, 2-3 kişiyi etrafınıza
alıp Ya, bu göl zaten bir işe yaramıyordu ki.
Gümüşhaneliler böyle diyor." dediniz. Ne akıldır bu ya, ne
akıldır bu ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika süre alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bu akla göre
şöyle de diyebilirsiniz: Kleopatranın heykelini mutfakta hizmetçi
olarak çalıştıramıyoruz ki ne işe yarar? Akıl
bu. Bu akılla yol yürümeye kalkarsanız karşılaşacağınız
ana noktayı ve son noktayı ben size söyleyeyim: Doğayı
katlettiniz, tarihi katlettiniz. Katletme olaylarından sonra ne Adli
Tıpta ne mahkemede bedeni geri getiremezsiniz, insanı
canlandıramazsınız. Oralarda failin kim olduğu,
sorumluluğun kime ait olduğu ve ne kadar ceza yiyeceği
konuşulur. Artık, biz bu işin adli tıp safhasını
da geçtik, milletin mahkemesindesiniz; faili sizsiniz, halk sizi
cezalandıracak.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
endemik bitki safran hakkında söz isteyen Karabük Milletvekili Niyazi
Güneşe aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Karabük Milletvekili Niyazi Güneşin, Karabük ili
Safranbolu ilçesinde yetiştirilen safran bitkisine ilişkin gündem
dışı konuşması
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri, Safranboluda
yetiştirilen safran bitkisiyle ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, Türkiye bitki
çeşitliliği açısından dünyanın en zengin
coğrafyalarından birisidir. Ülkemizde 3 bin civarında endemik
bitki türü bulunmaktadır.
Anadoludaki endemik kültür bitkilerinin en
önemlilerinden birisi de safrandır. Binlerce yıllık medeniyete
ev sahipliği yapan ve dünya miras kenti Safranbolumuz ismini bu bitkiden
almaktadır.
Safran bilinen en eski kültür bitkilerindendir.
Sonbaharda çiçek açan safran, toprak üstü kısmı tek, toprak altı
kısmı çok yıllık bir bitkidir. Safran soğanları
her yıl ağustos-eylül arasında toprağa ekilmekte;
ekim-kasım aylarında da safran polenleri her sabah özenle tek tek
toplanarak hasadı gerçekleştirilmektedir.
Anadolu coğrafyasında
yüzyıllardır bilinen ve kullanılan bu güzide bitki,
dünyanın en pahalı baharatıdır. Safran
dışında gramla satılan başka bir bitki türü yoktur.
Günümüz güncel bedelleriyle 1 gramı 30 TL olan safranın kilogram
fiyatı 25-30 bin TL arasındadır. Özellikle gıda, boya, kozmetik
ve ilaç sanayisinde kullanım alanı bulunan safranın ekonomik
değerinin yüksek olması, safran sektörünün gelişimi ve
geleceği için oldukça önemlidir. Safran üzerine yapılan
araştırmaların da insan sağlığı tedavisinde
gelecek vadetmesi bu kıymetli bitkinin önemini daha da
artırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde safran,
ülkemizde yoğun olarak sadece Safranbolu ilçemizde üretilmektedir. 2000li
yıllara kadar safranın üretilmesi ve tanıtılması
konusunda başarılı olduğumuz söylenemez. 2000li
yılların başında sadece 1 köyümüzde üretimi yapılan
safran, İl Tarım Müdürlüğümüzün gayretli
çalışmalarıyla ve geliştirilen kalkınma projeleriyle
bugün Yazıköy, Çıraklar, Kadıbükü, Gündoğan,
Davutobası, Aşağıgüney, Aşağıdana,
Yukarıçiftlik ve Ovacuma olmak üzere 9 köyümüzde üretilir hâle
gelmiştir. Bu gayretler sonucunda safran tarımı yöre ekonomisine
yıllık 1 milyon TL civarında katkı sağlamaktadır.
Hedefimiz, önümüzdeki yıllarda bu rakamın 5 milyon TLye
yükseltilmesidir. Safran tarımının yöremizde daha da
yaygınlaşması, üretiminin artması en büyük hedefimiz ve
arzumuzdur. Artan üretim ve dünyayla rekabet sadece yöre ekonomisine
değil, ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, safran, tarımsal
üretiminin yanı sıra turizm cazibesiyle de önemli bir ekonomik
potansiyele sahiptir. Bu yılki safran ekiminin başlamasından
hasadına kadar geçen kırk günlük sürede, aralarında Avrupa,
Amerika, Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere yerli ve
yabancı 80 bin turist, mucize bitkinin nasıl yetiştirildiğini
yerinde görebilmek için safran tarlalarını ziyaret etmişlerdir.
Bu yönüyle de safran tarımı yöremiz için alternatif bir turizm
destinasyonu oluşturmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Güneş.
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) Tur
şirketlerinin nadide bitkinin üretimi ve hasadını tur
programlarına almalarını buradan öneriyorum. Tabiatın
yüzünün kışa döndüğü, doğada yaşayan tüm
canlıların dinlenme dönemine girdiği günlerde çiçeklerini açan
ve hasadı yapılan safranı tanımak ve üretimini desteklemek
son derece önemli bir görevdir. Safran, tarımının gelişmesi
ve tanınması için öncelikle sağlıklı bir pazar
yapısına kavuşmalı, coğrafi işaret hükümlerine
titizlikle riayet edilmeli, üretimde devamlılığı
sağlanmalıdır ve Bakanlıkça desteklenmesine devam edilerek
safran hak ettiği konuma ulaştırılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, Safranbolu dünya miras
kentidir ve ahşabın başkentidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın artık Niyazi Bey.
Safranı biliyoruz.
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika...
Sayın milletvekilleri, Safranbolu tarihin
canlı kaldığı bir kentimizdir. Hıdırlık
Tepesinden Safranboluyu temaşa etmeye ve önümüzdeki sene safran
hasadına bütün vekillerimizi davet ediyor, yüce heyetinizi hürmetle ve
saygıyla selamlıyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Aydın
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, sarayın
günlük 1,8 milyon, Diyanet İşleri
Başkanlığının yıllık 15 milyar, mültecilerin
yıllık 40 milyar lira maliyetlerine karşılık
EYTlilere Para yok. denilmesinin iktidarın halka bakış açısını
gösterdiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Helal Akreditasyon Kurumu, kuruluş tarihi 17
Temmuz 2018. Bir buçuk yıllık bütçesi 15 milyon 619 bin. Bir buçuk
yılda verdiği helal sertifika sayısı sıfır. 5
yönetim kurulu üyesi, 4 daire başkanı, toplam 50 personel.
Nasıl, neden, niçini sorgulanabilir ama bu ülkede artık kimse bu
kurumlara ve bu kurumların harcamalarına
şaşırmıyor. Ancak EYTlilere geldiği zaman Ülkeye
maliyeti var. deniyor.
Sarayın günlük 1,8 milyon maliyeti var.
Diyanetin yıllık 15 milyar, mültecilerin yıllık 40 milyar,
inşaat şirketlerine verilen ihalelerin maliyetleri var. Nedense
bunlar görülmüyor ancak EYTliye, KYKliye gelince öğrencilere
Maliyetiniz var. deniyor, Para yok. deniyor.
İşte iktidarın halka bakış
açısı diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesinin vatandaşların, özellikle
çocukların deprem konusunda bilinçlendirilebilmesi için birçok projeyi
hayata geçirdiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Nüfusumuzun yüzde 95i deprem
kuşağında yaşamaktadır. Deprem öncesi yapılacak
çalışmalar önemli olup bu çalışmaları yapacak kurum,
kuruluş ve kişilere önemli görevler düşmektedir.
Seçim bölgem Kocaelide Büyükşehir Belediyesi,
deprem öncesi halkımızın, özellikle
çocuklarımızın bilinçlendirilmesi için birçok proje uyguluyor.
Uluslararası ödül alan Sismolojik İzleme ve Deprem Eğitim
Merkezinde ve okullarda, öğrencilerimize deprem anında nasıl
hareket edeceklerinin eğitimleri veriliyor.
Kıpırdayan Dünya adlı deprem konulu
tiyatroyla çocukların deprem anında nasıl davranacakları
oyunlarla anlatılıyor. Hafif zihinsel engelli öğrencilere deprem
eğitimleri veriliyor.
Çocuklara verilen eğitimlerin uygulanabilir
olması için Afetlere Hazır Anneler Projesiyle anneler de
eğitime tabi tutulmaktadır.
İnsanı yaşatmak için bu ve benzeri
projelere imza atan Kocaeli Büyükşehir Belediyesini kutluyorum. Başta
Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın olmak
üzere tüm çalışanları tebrik ediyor; bundan sonra yaşanacak
depremlerde can kaybı olmaması dileğiyle teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı
yıl dönümünde Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Bayrağının yakılması olayını
kınadığına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Güney Lefkoşadaki Ledra
Caddesinde toplanan Rumlar tarafından düzenlenen gösteriler
sırasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
bayrağının yakılması olayını şiddetle
kınıyorum.
Bayrak, bir milletin onurudur, bir milletin
varlığının ve
bağımsızlığının sembolü, tarihinin
hatırasıdır; değeri, pamuk, atlas veya ipekten
yapılmasına bağlı olmayıp temsil ettiği milletin
kıymetiyle ölçülür. Devletin hâkimiyetini,
bağımsızlığını ve şerefini temsil
ettiği için bayrağa saygı gösterilir.
Türkiye Cumhuriyeti dün olduğu gibi bugün de
Kuzey Kıbrıs Türklerinin yanında olacaktır. Kendi
haklarımızı nasıl savunuyorsak Kıbrıs Türklerinin
de adadaki ve bölgedeki çıkarlarını aynı
kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Kıbrıs
Türklerinin kanını akıtarak adayı ele geçirmeye çalışanlar
bugün de siyasi ve ekonomik saldırılarla aynı amacın
peşindeler. Buna asla izin vermeyeceğiz. Hiçbir güç Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının adada ebediyen
dalgalanmasına engel olamayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
4.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, polislerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Polislerimiz emekli olunca maaşları
neredeyse yarı yarıya düştüğünden yaş haddine kadar
çalışmak zorunda kalmaktadır. Söz verilen 3600 ek gösterge
acilen verilmelidir. Polislerimiz ayda ortalama 240 saat çalışmakta,
ek görevlerle birlikte bu süre 400 saate yaklaşmaktadır.
Çalışma süreleri, senelik ve haftalık izinleri ile fazla mesai
ücretleri yeniden düzenlenmelidir. Ek görev tazminatı verilmelidir. Görev
tanımları netleştirilmeli, görev tanımları
dışında iş yaptırılmamalıdır. Özlük
hakları Jandarmanın özlük haklarıyla eşitlenmelidir.
Polisin olmazsa olmazı kelepçesini kendi parasıyla alması
trajikomiktir. Kelepçenin yanı sıra, dış göreve
gönderilmelerine rağmen büroda çalışan polis memurlarına
cop, polis rozeti, tabancasına taktığı fişekler ve
polis yeleklerini Kendi paranla al. denmesi yanlıştır.
Mesleğe yeni başlayan polislerimizden zorunlu olarak POLSANa 288 TL
aidat parası kesilmektedir. POLSANın şartlarının en
azından OYAK gibi olmasını beklemekteler. Kredi faizleri
konusunda daha cüzi faizler uygulanmalı, ayrıca polislerimize maddi
anlamda kazanç sağlayan bir sandık kurulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
5.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
14 Kasımda Gaziantep ili Şahinbey ilçesi Akkent Camisi
inşaatının çökmesi sonucu hayatını kaybeden
İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcana Allahtan rahmet dilediğine
ve sorumlularının gereken cezayı alması adına
yetkilileri göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, 14 Kasım tarihinde Gaziantepin Şahinbey ilçesindeki
Akkent Camisi inşaatı iskelesinin çökmesi sonucu İnşaat
Mühendisi Korkut Küçükcan hayatını kaybetti. Allahtan rahmet,
acılı ailesine sabır diliyorum.
Olayla ilgili yapılan incelemelerde, birçok
ihmal ve hata olduğu görülmüştür. 2012 yılında
başlamasına rağmen ruhsatı olmayan bu inşaatın 3
dekar alana oturmuş 60 metre yükseklikte ahşap iskelesinin olması
ve bu ahşap iskelenin yıllarca dış koşullara maruz
kalması sonucu çökmesi hiç de şaşırtıcı
olmamıştır. 60 metre yüksekliğinde ahşap iskele
olamaz. En fazla 13 metre olması gereken kaçak inşaattaki ahşap
iskeleye betonarme yüklerinin de taşıttırılması daha
büyük bir faciaya da yol açabilirdi. Otuz dört saat süren arama kurtarma
çalışmalarında görüldüğü gibi kriz ve acil durum yönetimi
konusunda ekiplerin hazırlıksız olduğu, kurtarma ekibinin
bilgi ve koordinasyon yetersizliğinin yanı sıra liyakatsiz
kişilerden oluştuğu görülmüştür. İhmal ve hatalar
sonucu çöken inşaatın sorumlularının gereken cezayı
alması adına yetkilileri göreve davet ediyor, büyük vebalin
altında kalmasınlar diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, emeklilikte
yaşa takılanların mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emeklilikte yaşa takılanlara büyük
haksızlık yapılmaktadır. EYTlilerin kamuya zararı
yoktur, hak ettiklerini ve hakkı olanı talep etmektedirler.
İktidar konuyu çarpıtmaktan vazgeçmeli, EYTlilere hakkını
vermelidir. Şehir hastaneleri zarar etmesine rağmen kaynak
ayıracağını ifade eden, 14 uçakla, yazlık
kışlık saraylarla kamu gelirini kullanan, israfı her alanda
yol eden AKP anlayışının EYTlilere
yaklaşımı kabul edilemez. Sermayeye, müteahhide, enerji
patronuna, yap-işlete kaynak bulanların, kamu zararlarını
görmezden gelenlerin, EYTlilerin anayasal hak taleplerini Sistemi zora
sokacak. diye açıklamaları gerçekçi değildir. EYTlilerin yirmi
beş yıl çalışıp prim ödedikten sonra, siyasi
iktidarların değiştirdiği kurallarla eriştiği
mağduriyet görmezden gelinemez. EYTliler açlığa mahkûm
edilemez. EYT mağdurları yük ve maliyet olarak nitelenemez. Emek
vermişler, prim ödemişler; işsiz kaldıklarında
Suriyelilere tanınan haklardan dahi mahrum durumdadırlar.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, emeklilikte
yaşa takılanların sorununu çözeceğimizi söylüyoruz.
İktidarın da bu anlayıştan vazgeçip EYTlilere
hakkını vermeyi bir kez daha gözden geçirmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
17 Kasım Dünya Komşular Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
17 Kasım Dünya Komşular Günü olarak
değişik etkinliklerle kutlandı. Toplumsal
yapımızın önemli bir unsuru ve sosyal hayatımızın
ayrılmaz bir parçasını teşkil eden komşuluk
ilişkisi, dinî, ahlaki ve hukuki nitelikte bir dizi hak ve yükümlülük
doğurur. Yüce dinimiz İslamda komşu hakları genel olarak
kul hakkı veya insan hakları çerçevesinde ele alınır.
Cenab-ı Hak, Kuran-ı Keriminde komşuya iyi davranmayı
emretmektedir. Sevgili Peygamberimiz Sana komşu olanlara güzel davran ki
Müslüman olasın, komşuna iyilik yap ki mümin olasın. buyurmak
suretiyle güzel komşuluğun Müslüman için vazgeçilmez olduğuna
dikkatlerimizi çekmiştir. Öyleyse bizler de
komşularımızı rahatsız edecek davranışlardan
uzak durarak kendimiz için istediğimizi komşumuz için de istemeli,
kendimiz için istemediğimizi komşumuz için de istememeliyiz diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın,
TOKİ tarafından Kırıkkale ili Yuva Mahallesine emekliler
için yapılan konutların fiyatının artması nedeniyle
vatandaşların yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kırıkkalemizde Yuva Mahallesi ve Çullu
köyü arasındaki araziye TOKİ tarafından evi olmayan
emeklilerimiz için 927 adet konut yapıldı. Hak sahipliği kura
yoluyla belirlendi. Daha önce 2+1 dairelerin aylık taksit miktarı 388
TL olarak, 3+1 dairelerin aylık taksit miktarı 750 TL olarak
belirlenmişti ancak ekonomik kriz gerekçe gösterilerek evlerin
peşinat, taksit ve ön ödeme fiyatları artırıldı.
Birçok emeklimiz bu yapılan zamlardan sonra ev sahibi olmaktan vazgeçti.
Şu an emeklimiz 2+1 daire sahibi olmak için aylık 704 TL, 3+1 daire
sahibi olmak için aylık 950 TL ödemek zorunda. Ortalama emekli
maaşının asgari ücrete dahi denk gelmediği ülkemizde
Kırıkkaleli emeklilerimizin ev sahibi olma hayalleri yine başka
bahara kaldı. Taksit miktarı azaltılmazsa emeklilerimiz
TOKİyle yapılan sözleşmeyi feshetmeye hazırlanıyor ve
seslerinin Ankaradan duyulmasını talep ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Mahatma Gandinin insan karekterini etkileyen sosyal
tehlikeleri ifade eden sözlerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şiddet göstermeme inancımın birinci
maddesidir, aynı zamanda o benim itikadımın da son maddesidir.
diyen Hintli pasifist siyasetçi ve düşünce adamı Gandhi, İngiliz
sömürgeciliğine karşı Hint millî hareketinin en önemli
lideriydi.
O, insan karakterini etkileyen 7 sosyal tehlikeyi
şöylece özetliyor: Çalışmadan elde edilen zenginlik,
farkındalık olmadan zevk, karakter olmadan bilgi, etik değerler
olmadan iş hayatı, insanlık olmadan bilim, özveri olmadan din,
prensip olmadan siyaset
Tehlikeler önlenmezse toplum manen çürür ve ölür.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Niğde
ilinde patates üretiminde istenilen seviyede artışın
sağlanamamasının nedenlerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Türkiyenin patates üretiminde Niğde
hatırı sayılır bir paya sahiptir. 2019 Eylül ayı
itibarıyla Niğde 260 bin dekar alanda 900 bin ton patates
üretmiştir. Ülkemizde ekim alanlarının genişliği
dikkate alındığında birim alandan elde edilen verimin
düşük olması nedeniyle patates üretimi beklenen seviyede bir artış
gösterememiştir. Bunun da en önemli nedeni, üretim teknikleri
bakımından çiftçilerimizin istenilen düzeyde eğitilmemesi ve
sertifikalı tohumluk üretiminin yeterince yaygın
olmamasıdır.
Son yıllarda dış kaynaklı
tohumluk yumrularla ülkemize getirilen ve hızlı bir yayılma
gösteren patates siğili hastalığı da patates
tarımını tehdit eden önemli bir sorundur. Depolarda 60-70
kuruş olan patatesin tüketiciye 2,5-3 TL arasında
satılmaması için aradaki fiyat farkı kontrol altına
alınmalıdır, patateste verilecek ihracat teşvik primiyle de
fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
11.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
nitelikli elemanların sanayi sektörünün olmazsa olmazı olduğuna,
Gaziantep ilinin kalifiye eleman sorununa çözüm getiren katkılarından
dolayı Ali Topçuoğlu ile Naci Topçuoğluna teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin kalkınmasında en önemli motor
görevini yapan sanayi üretimi için olmazsa olmazımız nitelikli
elemanlardır. Değerli iş adamlarından Ali Topçuoğlu,
Gaziantepte otomotiv sektörünün kalifiye eleman sorununa çözüm bulmak
amacıyla kendi adına yaptırdığı mesleki ve teknik
Anadolu lisesinde motorlu araçlar teknolojileri alanında teknoloji
laboratuvarıyla otomotivde gövde, boya, mekanik, elektrik ve elektronik
aksamların bakım ve onarımını yapma becerilerine sahip
olacak geleceğin otomotivcilerini yetiştiriyor. Otomotiv sektöründeki
firmaların bağışlarla bu okula destek vermelerini de
oldukça değerli bulmaktayım.
Sayın Ali Topçuoğluna nitelikli eleman
yetiştirme konusundaki katkılarından dolayı teşekkür
ediyor, benzerlerinin çoğalmasını diliyor ve aynı amaçla
organize sanayi bölgemizde meslek yüksekokulu yaptıran Naci
Topçuoğlunu da rahmetle anıyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
12.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, vergi
düzenlemelerinin tabana değil tavana yayılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün yine, iktidar partisinin teklif olarak
getirdiği ve elini vatandaşın cebine başka hangi yollarla
atabileceğine ilişkin yeni vergi düzenlemelerini görüşüyoruz.
Dijital hizmet, konaklama, bankacılık işlemleri gibi pek çok
başlıkta yapılacak bu yeni vergilendirmelerle vatandaş yine
devletin tek gelir kaynağı olmaya devam edecek. Bu ek vergiler zaten
geçim sıkıntısı içinde olan halkımızın daha
da yoksullaşmasına sebep olacaktır. Bu yeni düzenlemeler
Ekonomi çöktü, biz bu işi beceremedik. demektir.
Yapılması gereken, vergi düzenlemesinin
tabana değil, tavana yayılmasıdır. Asgari ücret vergi
dışı bırakılmalı, ücretlerdeki vergi yükü
azaltılmalı; elektrik, su, doğal gaz gibi hizmetlerden vergi
alınmamalıdır. Hükûmet yandaş şirketlerin
borçlarını silmekten vazgeçmeli, halkın parası yine halk
için kullanılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Karasu
13.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Erzincan
Şeker Fabrikasının özelleştirilmesiyle Gümüşhane ili
Şiran ve Kelkit ilçeleri ile Sivas ili Akıncılar, Suşehri,
Gölova ilçelerinde şeker pancarı üreticilerinin mağduriyet
yaşadığına ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Erzincan Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesiyle, Gümüşhanenin Şiran ve Kelkit ilçeleriyle
birlikte Sivasın Akıncılar, Suşehri, Gölova ilçelerinde
şeker pancarı üreten çiftçilerimiz ciddi mağduriyet
yaşamaktadır. Fabrika önce ilçelerde bulunan kantarları
kaldırmış, çiftçilerin, ürettiği pancarı 100-150
kilometre ileride bulunan fabrikaya nakliye etmesini istemiştir. Fabrikaya
pancarını götüren çiftçinin çilesi bitmemiş, fabrika normalde
yüzde 9-13 bandında olan fireyi yüzde 30-40larda kesmeye
başlamıştır. Bu şartlarda bölgede çiftçilerimizin pancar
üretme şansı kalmamıştır. 2002de Kelkit ilçesinde 50
bin ton üretim varken şimdi 5 bin tonlara düşmüştür.
Tarım ve Orman Bakanına soruyorum:
Çiftçilerimizin sorunları karşısında çözüm üretmemeye,
sorunlarına kulak tıkamaya devam edecek misiniz?
BAŞKAN Sayın Özkan
14.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 20
Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün dünya üzerinde yaşanan dramların,
savaşların, zulümlerin, açlık ve yoksulluğun en çok çocukları
hedef aldığına, özellikle bu savaş bölgelerinde
hastalık, açlık, yoksulluk ve ölüm gibi acı gerçeklerle
yüzleşmek durumunda kalındığına üzülerek şahit
oluyoruz. Bizler mazlumların, masumların yanında olmayı
ilke edinmiş, merhamet ve şefkat üzerine temellenmiş bir kültür
ve medeniyetin mirasçıları olarak imkânlarımız ölçüsünde
ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşuyor, dünyanın neresinde
olursa olsun çocukların gözyaşlarının dindirilmesi için
özel bir gayret gösteriyoruz. Unutmayalım ki toplumun geleceği,
insanlığın umudu en kıymetli varlıklarımız
olan çocuklarımızdır. Bu inançla, Dünya Çocuk Hakları
Gününü kutluyor, çocuklarımıza huzurlu, mutlu, neşeli ve
aydınlık bir gelecek diliyor, bütün çocukları sevgiyle
kucaklıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
15.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Kanal
İstanbul Projesinden vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Kanal İstanbul Projesi, yüzlerce bilim ve
meslek insanı ile üniversiteler tarafından eleştirilmesine,
sakıncaları ortaya konulmasına karşın, gündemde
tutulmaya devam ediliyor. 60 milyar dolar maliyet, 75 milyar dolara
çıkarılmış durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün 10 Ekimde
verdiği onayla, Avcılar ve Küçükçekmecedeki iç ve dış
kumsal mevkisi doğal sit alanı, koruma alanı olarak tescil
edildi. Bu kararla bölgenin insansızlaştırılarak projeye
tahsis edilmesi riski, endişesi bölge insanı tarafından ifade
ediliyor. Maksimum yüz yıllık ömrüyle Kanal İstanbul Projesi bir
ekolojik yıkımdır. Projeden vazgeçilmelidir. Halkın
endişeleri Bakanlık tarafından hızlıca giderilmelidir.
BAŞKAN Sayın Pektaş, buyurun.
16.- Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşın,
Gümüşhane ili Dumanlı Yaylasında define aranmasına izin
verilmesini tasvip etmediklerine ilişkin açıklaması
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Sayın
Başkanım, Gümüşhanemizin Dumanlı Yaylasının
eteklerinde bir alanda define aranması maksadıyla müracaatta
bulunulmuş, müze müdürlüğümüzce konuyla ilgili diğer
kurumların da görüşlerini almak suretiyle, burada bir kültürel
varlık, sit alanı ve sulak alan olmadığı gerekçesiyle
bir rapor düzenlenmiş ve izin verilmiş. Her ne kadar korunan bir alan
olmasa bile buranın bir görsel güzellik olarak değerlendirilip izin
verilmemesi gerekirdi, hele hele define arama maksadıyla izin verilmesini
de asla tasvip etmiyoruz. Burası, bir buzul göl değildir, hele bir
göl değildir; tamamen su birikintisi oluşan çanak şeklinde bir
çukur, herhangi bir akarı yok, içinde bir kaynama yok.
Dolayısıyla, bakın, gölün eski hâli burada görünüyor. Çok küçük,
25 metre çapında bir alan. Bakın, burası da daha sonra
düzenlenen bir alan. Ama kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi çok önemlidir.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Neyi savunuyor?
İyi olmuş mu diyor?
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) -
Bakın, bahse konu, medyada gösterilen alan, buraya 80 kilometre mesafede,
yine Gümüşhanemizde Dörtkonak köyünde olan bir gölümüzdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Yüksel Özkan Bey
17.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 18 Kasım
ölümünün 2nci yıl dönümünde millî halterci Naim Süleymanoğlunu
rahmetle andığına ve Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri
Fakültesine Naim Süleymanoğlu isminin verilmesi için
hazırlanılan kanun teklifine siyasi parti gruplarından destek
beklediğine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
18 Kasım 2017 tarihinde hayata veda eden
olimpiyat, dünya ve Avrupa halter şampiyonumuz merhum Naim
Süleymanoğlunu rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Halterin efsane ismi, Cep Herkülü, dünya spor
tarihine ismini altın harflerle yazdıran, ülkemizin ve Türk
dünyasının gururu Naim Süleymanoğlu, sadece örnek bir sporcu
değil, ayrıca 1980li yıllarda Bulgaristanda, Türklere
karşı uygulanan asimilasyonu bütün dünyaya duyuran hak, hukuk ve
özgürlük savunucusudur, Türk ve Müslüman kimliğinden asla ödün
vermemiş bir şahsiyettir.
Geçtiğimiz hafta, merhum Naim
Süleymanoğlunun adının yaşatılması amacıyla
Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesine Naim Süleymanoğlu
isminin verilmesi için sunduğumuz kanun teklifine bütün siyasi parti
gruplarımızın evet diyeceğine inancım tamdır.
Şimdiden sayın milletvekillerimize
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sefer Bey, buyurun.
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
eğitimle ilgili sorunlara ve Kahramanmaraş ilinde okullaşma
oranının düşük olduğuna ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, okulların ara tatile girdiği bugünlerde eğitimle
ilgili sorunlardan bahsetmek istiyorum. Ülkemizde 4 milyon 300 bin çocuk ikili
eğitim görmektedir. Bu, sabahçı olan öğrencilerin çok erken
saatlerde, öğlenci olan öğrencilerin de geç saatlere kadar
eğitim görmesi demektir. Bu şartlarda eğitimin verimli
olması çok zordur. İlkokulda okullaşma yüzde 91 olarak
gerçekleşmiştir. Esas sorun okul öncesi eğitimdedir. Okul öncesi
eğitime katılmada sorunlarımız vardır. 3
yaşındaki katılım yüzde 9; 4 yaş grubunda yüzde 32dir
ve düşüktür. Derslik sorunu, taşımalı sistem sorunları
vardır. Taşımalı sisteme, mahallesinde okul olmayan her
çocuk dâhil edilmelidir.
Şehrim Kahramanmaraşta da derslik ve
öğretmen sorunları yaşanmaktadır. Okullaşma
oranının en düşük olduğu illerden biri de şehrim
Kahramanmaraştır. Tüm Türkiye'de daha fazla dersliğe ve
öğretmene ihtiyacımız vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bedri Yaşar
19.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, yasal
izinle Gümüşhane ili Taşköprü Yaylasındaki gölün define
avcıları tarafından kurutulduğuna ilişkin
açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Hepimizin bildiği gibi, Gümüşhanenin
Taşköprü Yaylasındaki Buzul Çağından kalma göl define
avcıları tarafından yasal izinle hem de yetkililerin gözleri
önünde kurutulmuştur. Önce gölün suyu boşaltılmış,
daha sonra da 6-7 metre derinliğinde kazı çalışması
yapılmıştır. Yapılan kazı
çalışması sonucu herhangi bir hazineye rastlanmadığı
gibi, herhangi bir tarihî kalıntı da mevcut değildir. Yetkililer
izinlerin verildiğini söylüyor ama maalesef biz de biliyoruz ki bu tarihî
değerlere tekrar geri dönmek mümkün değil. Kazı
yapıldıktan sonra da sit alanı ilan ediliyor. Yani buna
kazı izni verilmesi ne kadar anormal ise tahribat yapıldıktan
sonra sit alanı ilan edilmesinin de hiçbir anlamı yoktur. Ümit
ediyoruz ki bu tür olaylara daha fazla sıklıkla rastlamayız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine iki artı bir dakika söz vereceğim.
Buyurun Lütfü Bey.
20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Barış Pınarı Harekâtında yaralanarak şehit
düşen Piyade Sözleşmeli Er Bekir Can Hereklioğlu ile Bilecik
ilinde elim kazada şehit olan Uzman Çavuş Mert Kayaya ve vefat eden
devlet sanatçısı Yıldız Kentere Allahtan rahmet
dilediğine, Ahıska Türklerinin büyük dava adamı Yunus Zeyrekin
ölümü vesilesiyle 14 Kasım 1944 gecesi zorla sürgün edilen Ahıska
Türklerini ve 18 Kasım vefatının 2nci yıl dönümünde millî
halterci Naim Süleymanoğlunu rahmetle andığına, EYT
sorununa, Afrinden ithal edilen zeytinyağı meselesine, Çinde Uygur
Türklerine ve Müslüman azınlıklara uygulanan baskılara
Dışişleri Bakanının gerekli tepkiyi vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış Pınarı
Harekâtında terör örgütü YPG/PKKnın saldırısı
sonrası yaralanarak tedavi gördüğü hastanede şehit düşen
kahraman askerimiz Bekir Can Hereklioğluna Allahtan rahmet diliyorum,
ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, Bilecikte trafik uygulaması
sırasında meydana gelen elim kazada şehit olan uzman
çavuşumuz Mert Kayaya da Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum; ailesine
ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Şehitlerimizin aziz hatıraları ve gazilerimizin fedakârlıkları
Türk milleti tarafından asla unutulmayacaktır.
Türk tiyatrosunun devlet sanatçısı
unvanına sahip sanatçısı Yıldız Kenteri kaybettik
dün, ebediyete uğurladık. Kenter, Türk tiyatrosunun en yetenekli
değerlerinden birisi olarak adını tarihe yazdırmıştır.
Allahtan rahmet diliyorum kendisine, sevenlerine ve sanat camiasına
başsağlığı diliyorum.
Bir kaybımız da Ahıska Türkleri için
yıllardan beri mücadele veren, Ahıska Türklerinin sesi, dava
adamı, Türk kültür hayatının önemli isimlerinden akademisyen
Doktor Yunus Zeyrek oldu. 2004te Uluslararası Ahıska Türk Dernekleri
Federasyonu Başkanlığına getirilen Yunus Zeyrekin Güney
Kafkasyada Ahıska ve Acara bölgelerine dair yaptığı
araştırmalar önemli dergilerde yayınlanmış ve
Gürcistandaki bilim adamları tarafından da ilgiyle
karşılanmıştır. Yunus Zeyreke Allahtan rahmet
diliyorum. Milletimizin, Türk soylarının başı sağ
olsun, mekânı cennet olsun.
Bu vesileyle, 14 Kasım 1944 gecesi Stalinin
emriyle yük vagonlarına doldurularak vatanlarından zorla sürgün
edilen, bir daha da geri dönemeyen Ahıska Türklerini de rahmetle
anıyorum.
Dün yine, halter sporunun ve olimpiyatların
efsane ismi Cep Herkülümüz Naim Süleymanoğlunun 2nci ölüm yıl
dönümüydü; rahmetle anıyorum kendisini. Olimpiyat ve dünya şampiyonu
Süleymanoğlu, Bulgaristandaki Türklerin uğradığı
baskı ve soykırımın sesi olmuş büyük bir sporcuydu;
ruhu şad olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) EYT konusu uzun bir
süredir milyonlarca vatandaşımız tarafından yakından
takip ediliyor. Geçim sıkıntısı yaşayan ve
kazanılmış hakları ellerinden alınan
vatandaşlarımız haklarını talep ediyorlar. Biz
İYİ PARTİ olarak, en başından beri EYTli
vatandaşlarımızın yanında durmaya devam ediyoruz.
Haklı talepleri karşılanana kadar da emeklilerimizin sözcüsü
olmaya devam edeceğiz fakat Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğan, son yaptığı Ne zaman emekli olmaları
gerekiyorsa o zaman emekli olsunlar. açıklamasıyla EYTlilere
tamamen sırtını dönmüştür. Dün de AK PARTİ Sözcüsü
Sayın Ömer Çelik, Erdoğanın EYTlilerle ilgili sözlerine destek
vermiştir. Anlaşılıyor ki Hükûmet, EYTlilerin
sorunlarına çözüm olmayacaktır. Oysa kendi vatandaşına
karşı bu kapıyı bu kadar sert kapatmak, siyasetin
doğasına da tamamen aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. anlayışından, AK
PARTİ Hükûmetiyle birlikte, insanı zora sokan ve çözüm olmayan,
olamayan bir anlayışa evrilmiş bulunmaktayız. Sayın
Erdoğan konuşmasında Halka hizmette zarar edeceksek edelim.
diyordu şehir hastaneleri için. Biz de sormak istiyoruz: EYTlilere hizmet
etmek halka hizmet sayılmıyor mu? EYTliler halk değil mi?
Bir sorun da Afrinden ithal edilen
zeytinyağı meselesi. Bu yıl ilk defa sofralık zeytine
kilogram başı 15 kuruşluk prim müjdesi alan üreticiler rekoltede
beklenen artışla da moral buldular ancak bu sevindirici
gelişmelerin yanında bazı endişeleri var. İki yıl
önce Zeytin Dalı Barış Harekâtıyla Suriyenin Afrin
bölgesinde bu bölgenin zeytin ve zeytinyağı üretimi de kontrol
altına alınmıştı. İhraç amaçlı 25 bin ton
zeytinyağının Afrinden Türkiyeye getirildiği söylendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, toparlıyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yalnız, Afrinden
getirilen ve ihraç amaçlı ithaline müsaade edilen bu
zeytinyağının el altından iç piyasaya sürüldüğüne
dair, zeytinyağı üreticileri ve zeytin ekilen bölgelerdeki
müstahsiller tarafından, ciddi bilgiler ulaştı
tarafımıza.
Sayın Bakandan bir şey rica ediyoruz:
Oradaki, bölgedeki zeytinyağının telef olmaması için,
bölgeye katkı sağlaması için verilen bu ithalat izninin sadece
ihraç amaçlı olduğunu unutmayalım, el altından
dağıtılan bu zeytinyağının da mutlaka ve mutlaka
önüne geçelim zira zeytinyağı üreticilerini mağdur ediyoruz.
Afrindeki zeytin üreticilerine faydamız dokunurken Türkiyedeki yerli ve
millî zeytin üreticilerimizin zararına sebep olunuyor.
Bir konu da Çinde Uygur Türklerine ve Müslüman
azınlıklara uygulanan baskıların boyutunu gösteren yeni
bilgilerle ilgiliydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Toplam 403 sayfalık
belgelerde, Çin Devlet Başkanının Uygurlarla ve aileleriyle
nasıl mücadele edilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarından
kampa gönderilen ailelerin çocuklarına bu durumun nasıl
anlatılması gerektiğine kadar çok sayıda yürekleri burkan
bilgiler bulunmaktadır. Üstelik, New York Timesta yer alan habere göre,
Çin, Uygurlara yönelik vahim politikasını ortaya çıkaran bu
belgeleri yalanlamadı. Sızan belgelerde ortaya çıktı ki Çin
Devlet Başkanı, Uygurlara karşı merhamet gösterilmemesi
gerektiğini söylüyor ve Uygurlarla mücadelede Amerikanın 11 Eylül
sonrası önlemlerinden örnek alınması gerektiğini
belirtiyor.
Belgelerde bir diğer dikkat çeken
kısım da öğrencilerin sorduğu Ailem suç mu işledi?
sorusuna Onlar suç işlemedi ancak düşüncelerine virüs
bulaştı. Düşüncelerindeki bu virüs yok edildiğinde özgür
olabilecekler. cevabı. Kendisi gibi düşünmeyen fikirleri virüs
olarak adlandırmak tarihten bu yana Çinde yabancı olmayan bir durum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, müsaade edersiniz bitiriyorum.
Dışişleri Bakanı Sayın
Mevlüt Çavuşoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonunda dün Uygur Türkleriyle
ilgili hassasiyetini dile getirmişti. Bu konuda da gerekli tepkiyi
vereceğini düşünüyoruz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Sakaryanın Hendek ilçesi Dereboğazı Mahallesinde bulunan tek
katlı evde çıkan yangında hayatını kaybeden iki
kardeş Yasin Çolak ile Mert Çolaka, vefat eden devlet sanatçısı
Yıldız Kentere ve Ahıska Türklerinin büyük dava adamı
Yunus Zeyreke, 18 Kasım ölümünün 2nci yıl dönümünde millî halterci
Naim Süleymanoğluna, 19 Kasım Hakka yürüyüşünün
40ıncı yıl dönümünde basın şehidi İlhan Egemen
Darendelioğluna Allahtan rahmet dilediklerine, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl
dönümünde Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Bayrağının yakılması olayını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün öğlen saatlerinde
Sakaryanın Hendek ilçesi Dereboğazı Mahallesinde bulunan tek
katlı bir evde çıkan yangın neticesinde evde bulunan 2
evladımız Yasin ve Mert hayatlarını kaybetmişlerdir.
Evlatlarımıza Allahtan rahmet dilerken yakınlarına ve
ailesine de başsağlığı diliyorum.
Yine dün, Türk tiyatrosunun usta oyuncusu, devlet
sanatçısı Sayın Yıldız Kenterin vefatını
üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine Allahtan rahmet
dilerken tüm sinema ve tiyatro camiasına ve milletimize
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Dünya ve olimpiyat şampiyonu millî sporcumuz
Naim Süleymanoğlunun da dün itibarıyla ölüm yıl dönümünü yâd
etmiş bulunmaktayız. Merhum Süleymanoğlunu rahmetle ve minnetle
anarken tüm sevenlerine ve spor camiasına da
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Yine, 19 Kasım 1979da şehit edilen ilk
ülkücü basın şehidimiz İlhan Egemen Darendelioğlunun
Hakka yürüyüşünün yıl dönümündeyiz. Aziz şehidimiz nezdinde
bütün şehitlerimizi saygı ve duayla anarken kendisine bir kez daha
Allahtan rahmet diliyoruz.
Aslen Ahıska Türklerinden olan, Türk
academiasında Güney Kafkas halkları ve tarihi alanlarında çok
değerli çalışmalar yapmış olan Yunus Zeyrek
Beyefendinin de vefat haberini üzüntüyle karşıladık, kendisine
Allahtan rahmet diliyoruz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
36ncı kuruluş yıl dönümünde, Kıbrıs Rum kesiminde
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı
yakılmıştır, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu eylemi en
kuvvetli şekilde kınıyoruz. Bizler, zaman ve zemin farkı
gözetmeksizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ve Kıbrıs
Türklerinin yanındayız. Kıbrısta Türk
varlığına tahammül edemeyen Rum tarafının ve
Yunanistanın nefret söylemi ve hukuk tanımaz tavırları,
bugüne kadar Kıbrıs meselesinin çözülememesinde başlıca
nedendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Uluslararası
hukuku ve fiilî durumu görmezden gelen Rum yaklaşımı ne
yazık ki Avrupa Birliği tarafından desteklenmekte, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ve Türkiyeye hasmane tutumlar
sergilenmektedir. Bütün bu süreçlerde bizler her ne pahasına olursa olsun
Kıbrıs Türklüğünün hak ve menfaatlerinin savunucusu olmaya devam
edeceğiz diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç...
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
büyük usta Yıldız Kenteri kaybetmenin üzüntüsünü
yaşadıklarına, emeklilikte yaşa takılanlar sorununun
devam ettiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Bizdeki bazı köhne zihniyetler, sistemi çökertmek için hinlik
peşinde koşuyor. ile Bizim dönemimizde istihdam 9 milyon
arttı. ifadelerine, Dünya Mutluluk Raporuna göre Türkiyenin 156 ülke
arasında 79uncu sırada yer aldığına, TÜİKin
açıkladığı işsizlik rakamlarının toplumsal
adaletsizliğin göstergesi olduğuna, ekonomideki yönetememe krizini
kapatmak için Hazine ve Maliye Bakanının sansüre başvurmaya
çalıştığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, oyunları, filmleri,
seslendirmeleriyle kültür ve sanat alanında bir döneme damgasını
vurmuş olan, eserleri ve yetiştirdiği oyuncularıyla
unutulmayacak büyük usta ve hocaların hocası Yıldız
Kenteri kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yakınlarına,
sevenlerine, kültür ve sanat dünyasına bir kez daha
başsağlığı diliyoruz.
Emeklilikte yaşa takılanlar çok ciddi bir
sorun olmaya devam ediyor, onların taleplerinin
karşılanmaması çok ciddi bir sorun olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Kasımda İstanbulda bir
törende yaptığı konuşmada dedi ki: Bizdeki bazı köhne
zihniyetler, sistemi çökertmek için hinlik peşinde koşuyor. Yani
emeklilikte yaşa takılanların taleplerini dile getiren herkesi
hinlik peşinde koşmakla suçladı. Tabii, sadece bunun için
sokağa çıkmış olanları değil, aynı zamanda
onların taleplerini destekleyen siyasi partileri de Mecliste çalışma
yapan siyasi partileri de hinlik peşinde koşmakla suçladı; bu,
tabii, kabul edilemez bir şey. Fakat daha ilginç olan şey dedi ki:
İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Şimdi, hangi
İskandinav ülkelerinden bahsettiğini biz tam olarak anlayamadık,
bir baktık, araştırdık. Bakın, İskandinav
ülkeleri ile Türkiye karşılaştırması yapacak olursak:
Mesela, İsveçte kişi başına gelir 54.400 dolar, Norveçte
86.600 dolar, Danimarkada 60.900 dolar, Finlandiyada 49.800 dolar, Türkiyede
ise 9.400 dolar. Bunun da nasıl bir 9.400 dolar olduğunu hepimiz
biliyoruz. İşsizliğe bakalım: İsveçte yüzde 7,4,
Norveçte yüzde 3,7, Danimarkada yüzde 5,3, Finlandiyada yüzde 6,7,
Türkiyede yüzde 14. Bunun da nasıl bir yüzde 14 olduğunu, gerçek
rakamları yansıtmadığını biliyoruz.
Bu senenin başında bir Dünya Mutluluk
Raporu hazırlanmış uluslararası bir kuruluş
tarafından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
İskandinav ülkesi olan Finlandiya bu Dünya
Mutluluk Raporunda 1inci sırada yer almış. 159 ülke temel
alınmış, Türkiye 79uncu sırada. Yani herhâlde
Cumhurbaşkanının sözünü ettiği İskandinav ülkeleri bu
İskandinav ülkeleri olmasa gerek ya da yine yanlış bilgi
vermişler Cumhurbaşkanı Erdoğana.
Geçtiğimiz günlerde işsizlik
rakamları açıklandı. Biliyorsunuz, işsizlik rakamları
sadece iktisadi bir orandan ibaret değil, toplumsal adaletsizliğin ve
çarpık bir ekonomi anlayışının da çok net göstergesi.
TÜİKe göre dar tanımlı işsizlik
oranı yüzde 14 olarak gerçekleşti, geçen yıla göre 2,9
puanlık bir artış söz konusu. 15-24 yaş arası
işsizlik oranı 6,6 puan artmış vaziyette, yüzde 27,4. Yani
gençlerde işsizlik oranı inanılmaz bir orana
çıkmış vaziyette. Kayıt dışı
çalışanların oranı yüzde 36.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Baktığınızda, işsiz sayısı geçen yıla
göre 980 bin kişi artarak 4 milyon 650 bin kişi olmuş, üstelik
kadın ve genç işsizliği de bu ortalamanın üstünde. Hâl
böyleyken geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
ekonominin kötüye gittiğini belirten, krizi, işsizliği ve
TÜİKin verdiği rakamları eleştiren ekonomistlere ve
profesörlere Terörist. dedi yani dedi ki: Türkiye aleyhinde bir algı
oluşturmaya çalışan bu kişiler terör eylemlerinde
gördüğümüz ekipten farklı değildir. Yani berbat bir ekonomi
yönetimini eleştirdiğiniz zaman terörist oluyorsunuz, bu da kabul
edilebilir bir şey değil. Çünkü iktidara muhalif olan her kişi,
iktidara muhalif olan her fikir, her açıklama terörizmle
yaftalanıyor. Bu bildiğimiz bir alışkanlık.
Bakan, ekonomideki yönetememe krizini kapatmak için
sansüre başvurmaya çalışıyor, bu suçlamalarda bulunuyor ama
nafile bir çaba olduğunu kendisi de bilsin, biz zaten bunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın,
bugün Cumhurbaşkanı grup toplantısında İstihdam 9
milyon arttı bizim dönemimizde. diye bir ifade kullandı. Biz yine
rakamları doğru dürüst hatırlatalım: 2002-2019 Ağustos
arası iş gücü, evet, 9 milyon 362 bin kişi arttı ama 7
milyon 176 bin kişiye iş bulundu, işsizlik sayısı 2
milyon 186 bin kişi arttı. Oransal olarak bakacak olursak iş
gücü artımı yüzde 39; çalışanların istihdam oranı
yüzde 36 artmış ama işsiz sayısının oranı
yüzde 89 artmış. Dolayısıyla bu rakamlar da aslında
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının işsizlik konusundaki
çabalarının son derece yetersiz ve boş olduğunu bir kez
daha gösteriyor. Bu gerçeklere gözlerinizi kapatamazsınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, vefat eden devlet
sanatçısı Yıldız Kentere, 18 Kasım ölümünün 2nci
yıl dönümünde millî halterci Naim Süleymanoğluna Allahtan rahmet
dilediğine, Ankara Üniversitesinde iki öğrenci grup arasında
çatışmalar yaşandığına, Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağının yakılması
olayına tüm milletvekillerimizin en sert tepkiyi göstermesi
gerektiğine, Meclis Başkanı Mustafa Şentopun Parlamenter
sistem vesayetçi sistemin işleyişine zemin teşkil ediyor.
ifadesine, çağdaş, demokratik bir parlamenter rejim inşa etmek
için mücadele edeceklerine, 15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan 309
milyon Türk lirasının akıbetini öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, vatanı ve milleti uğruna
şehit düşmüş olan bütün askerlerimizi ve bu uğurda gazi
durumuna düşmüş olanları
Şehitleri saygıyla, minnetle
anıyor; gazilerimize de ömür boyu yanlarında olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Sayın Yıldız Kenterin, Naim
Süleymanoğlunun Türkiye'nin bir değeri olduklarını,
Türkiye'nin bir rengi olduklarını, sporda ve sanatta bizi
onurlandırdıklarını bir kere daha ifade ediyor, onlara da
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, ilgileneceğinizi
bildiğim için söylüyorum: Ankara Üniversitesinde iki öğrenci grubu
arasında ciddi çatışmalar olmaktadır. Oradan gelen haberler
doğrultusunda, bazı gruplara Emniyetimiz müsamaha gösterirken
diğer gruba karşı da sert önlemler almaktadır. Bütün
öğrenciler bizim çocuklarımızdır, kardeşlerimizdir; 12
Eylül öncesini hatırlatan bu davranışların bir an önce
ortadan kaldırılmasını, Meclisin de gözlerinin onların
üzerinde olduğunu ifade etmenizi rica ediyorum.
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rumların bayrak yakma
cüretini göstererek yaptıkları protesto Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki bütün milletvekillerimizin içini acıtmıştır.
Birlikte bütün gruplar olarak buna en sert tepkiyi göstermek zorundayız.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin böyle bir şeye de asla taviz vermemesi
gerekir. Bu konuda da hassasiyetinizi rica ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Sayın Meclis Başkanı Mustafa Şentop önceki gün
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesince düzenlenen etkinlikte
öğrencilere ve akademisyenlere şöyle sesleniyor: Parlamenter sistem,
vesayetçi sistemin işleyişine zemin yaratıyor. Türkiye,
vesayetçi anlayışı tasfiye edecek güce gelerek parlamenter
sistemi terk edecek güce ulaştı ve başkanlık sistemine
geçti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının Meclisin tasfiye
edildiği milletin sesinin kısıldığı bir sistemi
bu derece överek milletin değil, sarayın temsilcisiymiş gibi
konuşmasını Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet Halk
Partisi adına kınıyorum. Sayın Şentopun kendisi tank
palet önergesi dâhil olmak üzere önergelerimizi bir ay geciktirerek, diğer
soru önergelerimizi de geciktirerek Meclisi işlevsizleştirmeye
çalışmasının nedeninin de bu bakış
açısı olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Başkanlık
sistemine geçiş tüm dünyada gücün merkezîleşmesine hizmet
etmiştir, etmektedir, Türkiye de örneklerinden bir tanesidir.
Başkanlık sistemine geçişe Mecliste destek veren Adalet ve
Kalkınma Partisi içindeki arkadaşlarımız bile pişman
olmuşlardır. Bunun ülkeyi sürüklediği korku iklimine,
denetimsizliğe, yolsuzluğa, yoksulluğa tanıklık
ediyorlar ve daha fazla vebali üstlenmek istemiyorlar. Bu yüzden, el
birliğiyle, güç birliğiyle çağdaş ve demokratik bir
parlamenter rejimi inşa etmek için tekrar uğraşmalıyız
ve bunun için de mücadele edeceğiz.
Sayın Başkan, sizin huzurunuzda, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde şehitlerimizi saygıyla
andığımız bir ortamda, vatanımızın ve
milletimizin kurtuluşu için darbelere karşı dik duran bir millet
eylemenin, millet direnişinin 15 Temmuzda şehit verdiği
evlatlarımızla ilgili bir kampanya başlatılmış ve
300 milyon lira civarında bir para toplanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu para hâlâ
şehitlerimizin ailelerine teslim edilmemiştir. Bu paranın
akıbeti Kemal Kılıçdaroğlu tarafından defalarca
sorulmasına rağmen, cevap verilmemiştir. Bu para eğer bir
bakanlığın denetimi altında kasada tutuluyorsa bu suçtur,
milletimizin canını acıtmaktadır. Bu para şehitlerimiz
için toplandıysa derhâl şehitlerimizin ailelerine teslim edilmelidir.
Vakıf kuracağız, vakıf aracılığıyla
şehitlerimize hizmet götüreceğiz. gibi oyalamalarla bu para bir
yerde harcanmışsa bir yerde tutuluyorsa birilerine hizmet veriliyorsa
ve verilecekse Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun takipçisi
olacağımıza, şehitlerimizin 1 kuruşluk dahi
rızkını bunlara yedirtmeyeceğimize buradan yemin ediyoruz. Bu
parayı şehitlerimizin ailelerine teslim edin.
Teşekkür ediyorum (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin
24.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Barış
Pınarı Harekâtında yaralanarak şehit düşen Piyade
Sözleşmeli Er Bekir Can Hereklioğluna, devlet sanatçısı
Yıldız Kentere ve 18 Kasım ölümünün 2nci yıl dönümünde
Naim Süleymanoğluna Allahtan rahmet dilediğine, 15 Kasım Cuma
günü Karaköyde 2 başörtülü kadına yönelik saldırıya, bir
olayın doğru argümanlarla anlatılmasının herkesin
sorumluluğu olduğuna, Rum kesiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Bayrağının yakılması olayına karşı
Meclis olarak birlikte adım atılması gerektiğine,
başkanlık sisteminin en önemli özelliğinin parlamenterlerin
gücünün artması olduğuna, her kuruşu şehit ve gaziler için
harcanacak olan 309 milyon liranın Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı uhdesinde olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hayırlı
haftalar diliyorum her bir arkadaşıma.
Ben de konuşmamın hemen başında
Hakkın rahmetine kavuşan, şehit olan Bekir Can
Hereklioğluna Allahtan rahmet, yaralı kardeşimiz Salim
Kayına da acil şifalar diliyorum. Elbette, devamında, ölüm
yıl dönümü olan Sayın Naim Süleymanoğlunu ve hayatını
kaybeden Türk tiyatrosunun çok önemli, fevkalade değerli ismi
Yıldız Kenteri rahmetle anıyorum ve Türk tiyatrosunun
başı sağ olsun diyorum.
Tabii, pek çok mevzu var. İzninizle çünkü
arkadaşlarımızın bana gelene kadar açtığı
konular var, onlara hızlıca bir cevap vermem lazım. Kendimin
bahsetmek istediğim konulardan bir tanesi 15 Kasım Cuma günü
Karaköyde 2 başörtülü kadına bir saldırı gerçekleşti
ve akabinde gözaltına alındı bu saldırıyı yapan
kadın. Türkiyede bu saldırılar maalesef hâlâ devam ediyor. Bu
saldırıların küçümsenmesini çok abes görüyorum,
açıkçası önemsiyorum ve ne zaman böyle bir saldırı olsa
bunu yapanların meczup olduğu, şizofren olduğu söyleniyor.
Bakanlıktan aldığım, teyit ettiğim bilgiye göre böyle
bir durum yok, gayet bilinçli olarak yapılmış bir vaka. Bu tarz
olayların küçültülmesini son derece sıkıntılı
görüyorum ve her birimiz için başını örten,
başını örtmeyen bütün kadınların haklarının
birlikte ortak savunacağımız değerler olduğunun
altını çizmek istiyorum.
Bir konu haber yapılırken nasıl
yapıldığı çok önemli. Aynen bu başörtüsü meselesinde
olduğu gibi Dipsiz Göl konusunda da ortaya çıkan olayın,
vakanın varlığı, kötülüğü bir tarafa -hepimiz bunu
kabul ediyoruz- ama diğer taraftan haber yapılırken farklı
fotoğrafların kullanılması, 80 kilometre uzaklıktaki
bir fotoğrafın kullanılması ayrı bir mesele. Bir
şeyi haber yaparken, anlatırken doğru argümanlarla
anlatmanın da ayrıca hepimiz için bir sorumluluk olduğunu
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Müsaadenizi
isteyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bayrak mevzusu hepimizin
çok önemsediği bir mesele, Meclisimizin ortak bir değeridir. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bayrağının
yakılması bizim bayrağımızın
yakılmasıyla eş değer bir anlam
taşımaktadır. O sebeple biz de hep beraber, birlikte ne
yapacaksak konuşalım Meclis olarak, size katılıyorum
Sayın Başkan. Hep beraber ortak bir deklarasyon olabilir,
yapmamız gereken neyse birlikte bu adımı atmaktan yanayız
biz de.
Devamında, biraz evvel siz Sayın Meclis
Başkanımızın İstanbul Üniversitesinde
yaptığı konuşmadan bahsettiniz. Şimdi şöyle bir
tablo ortaya çıkıyor: Parlamenter sistemi savunmak daha değerli,
başkanlık sistemini savunmak daha az değerli olamaz. Bir grup
milletvekili -sizin partinizde olduğu gibi- parlamenter sistemi savunur,
bir grup milletvekili de bizler de arkadaşlarımız da
başkanlık sisteminden yana olabiliriz ve bunu anlatırken de -ben
kendim de bu sürecinde içinde aktif çalışan birisi olarak- biz
defaatle, parlamenter sisteme nazaran başkanlık sisteminde
parlamentonun, keşke biz kendi içimizde bir ortak akıl üretebilsek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanlık
sisteminin en önemli özelliği aslında, buradan
baktığımızda, parlamenterlerin gücünün artması,
eğer biz bunu hayata geçirebilirsek. Biz buna inanıyoruz, Meclisin
değerinin arttığına, parlamenterlerin daha
güçlendiğine inanıyoruz. Bunları tartışabiliriz. Bunu
tartışmak başka bir şey ama bunu yaparken Meclis
Başkanının Parlamentoya sahip
çıkmadığını iddia etmek fevkalade büyük bir
haksızlık. Bir hukuk profesörüdür, üniversite yıllarından
itibaren tanıdığım çok değerli bir akademisyendir.
Böyle baktığımız zaman, Meclis Başkanımız
burada da yokken bunu söylemenizi biraz abes görüyorum ve Sayın
Başkanımızın da bu konuya hak ettiği oranda bizzat
cevap vereceğine inanıyorum. Detaylarını da konuşuruz,
neden parlamenter sistem geçmişte bunlara sebep oldu, daha evvel
yaşanan darbelere sebep oldu, bunun detaylarını daha uzunca
konuşabiliriz.
Devamında bir diğer mesele de şehitlerimiz
için, 15 Temmuzdaki şehitlerimiz ve gazilerimiz için toplanan
yardımlarla alakalı. Aslında geçen haftalarda da bu konu gündem
olmuştu hatta arkadaşlarım Geçen hafta oldu bu
tartışma. diye uyarıyorlar. Bakanlığımıza
sorduğumuzda, bu konuyla alakalı bilgi, 309 trilyon
bakanlığımızın uhdesindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümlemdir Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Burada, başka yere
en ufak bir harcama, başka bir şey asla söz konusu değildir. Bu
paranın her bir kuruşu şehitlerimiz ve gazilerimiz için
harcanacaktır. Bu, bize bir vebaldir, hepimize, Meclisimize emanettir,
bakanlığımıza emanettir. Bunun kurumsal
altyapısının oluşturulmasıyla alakalı devam eden
bir süreç vardır, sizler gibi, bizler de bunun takipçisiyiz.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, efendim, çok önemli olduğu için sizden söz talebinde
bulundum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 15 Temmuz
şehit ve gazileri için toplanan 309 milyon liranın neden Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uhdesinde
olduğunu, neden vakıf oluşturulmaya
çalışıldığını, neden toplanılan paranın
şehit yakınlarına ve gazilere verilmediğini öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, aradan üç
yıl geçti. 309 milyon lira bakanlığın uhdesindedir. ne
demek? Şehit yakınlarımızın yaralarının
sarılması için toplanan para neden bakanlığın
uhdesinde bulunmaktadır? Bununla ilgili prosedürler hazırlanıyor
Prosedür hazırlamaya ne gerek var? Bununla ilgili bir vakıf
oluşturmaya ne gerek var? Türkiye Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanlığını övdüğü, çok övdükleri
arkadaşlarımızın Cumhurbaşkanlığı
sisteminde- Cumhurbaşkanlığı bununla ilgili bir
Cumhurbaşkanı kararını imzalayıp şehit
yakınlarına bu paranın dağıtılmasını
istediği takdirde bu iş olur. Neden bunun şehit
yakınlarımıza verilmediğini tekrar tekrar soruyoruz. Bu
paraya ihtiyacı olanlara bu para neden dağıtılmıyor,
bunu soruyoruz ve cevabını istiyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanım,
tekrar etmeye gerek duymuyorum, cevabımızı verdim. Gazilerimizin
ve şehit ailelerinin en ufak bir noksanı yoktur, her şeyleri
fazlasıyla devletimiz tarafından bugüne kadar yapıldı ve
yapılmaya devam edecek.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Böyle bir söz umarım Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kullanılmamıştır. Biz, şehit ailelerimizin
parayla pulla, menfaatle ilgili en ufak bir taleplerinin
olmadığını zaten biliyoruz; onlar bu vatan için öldüler.
Biz, şehitlerimiz adına toplanan paranın üzerine neden
oturdunuz, onu soruyoruz burada. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Özlem Hanım, buyurun.
26.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, biz şunu söylüyoruz: Doğrusu, hakikaten anlamakta
zorlanıyorum. Şehadetin ölçülebilecek hiçbir değeri yoktur,
insanlar hayatını feda etmiştir, bunun hiçbir maddi
karşılığı olamaz. Ben defaatle şehit ailelerimizi
ziyarete gittim, o kadar enteresan hayat hikâyeleri var ki bu olaylar
karşısında bize düşen, geride kalan insanların, geride
kalan kadınların, çocukların, annelerin, babaların
hayatlarının bundan sonraki süreçte bir nebze daha iyi
olmasıdır. Zaten şehadete ulaşan, bizim
inancımıza göre, Rabbim tarafından
mükâfatlandırılacaktır. Bize düşen şey, bunlar
karşısında biz ne yapabiliriz, daha fazla ne yapabiliriz? Yoksa
parayla bunun bir
Nasıl bunu telaffuz edersiniz? Bunun bir
karşılığı olabilir mi? Elimizden geldiğince bütün
şehit ailelerimizin, gazilerimizin hayatının çok daha iyi
olması için gayret sarf edeceğimizi söylüyoruz. Daha net ne
söylenebilir bilemiyorum, anlayanlar için.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bir tek kelimeyle ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Daha fazla ne
yapacağız? diye soruyorlarsa yapmaları gereken tek şey,
milletten topladığınız parayı şehit ailelerine
verin; bir tek şey söylüyoruz.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin Bulgaristan
Ulusal Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Dzhema
Grozdanovanın vaki davetine icabetle 27-30 Kasım 2019 tarihleri
arasında düzenlenecek olan Türkiye-Bulgaristan-Romanya Parlamentoları
Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısına
katılmak üzere Bulgaristana ziyarette bulunmalarına ilişkin
tezkeresi (3/943)
15/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve
beraberindeki heyetin Bulgaristan Ulusal Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı Sayın Dzhema Grozdanova davetine icabetle
27-30 Kasım 2019 tarihlerinde Bulgaristan'da düzenlenecek
Türkiye-Bulgaristan-Romanya Parlamentoları Dışişleri
Komisyonları üçlü toplantısına katılımı
öngörülmektedir.
Adı geçen heyetin söz konusu toplantıya
katılımı, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla 18/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19
Kasım 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
19/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 19/11/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Kasım 2019 tarihinde Ağrı
Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir ve arkadaşları
tarafından, (4199 sıra numaralı) kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 19/11/2019 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadınlara yönelik şiddet aslında ciddi
bir toplumsal sorun olarak karşımızda durmaktadır. Her yıl
yüzlerce kadın katlediliyor, bir o kadarı da sakat kalıyor;
kadın ve şiddet kavramı, maalesef, artık neredeyse
özdeş kullanılıyor. Elbette ki bu, bizim açımızdan
basit olarak ele alınacak bir durum değildir. Sadece şiddet
olarak da geçiştirmemek gerekiyor; bizler açısından bu bir cins
kırımıdır, kadın kırımıdır.
Değerli arkadaşlar, elbette ki kadına
yönelik şiddet sadece belli bir coğrafya ve mekâna özgü
değildir; bu, dünya çapında, evrensel bir sorundur. Asıl mesele,
bu kadına yönelik şiddetle sizlerin nasıl mücadele ettiği
sorusudur. Eğer gerçekten mücadele etmek isteniyor ise öncelikle bu
şiddet meselesiyle yüzleşmemiz gerekiyor; diğer bir nokta ise
kadınları şiddetten koruyacak mekanizmalar üretmek gerekiyor; bu
alanda çalışan kadın örgütleriyle ortak çalışmalar
yürütmek gerekiyor; belki de en önemlisi, kadınların ve erkeklerin
hayatın her alanında eşit olduğu fikrine inanmak gerekiyor
ama biz biliyoruz ki iktidar aslında kadınların ve erkeklerin
eşit olmadığını yaşamın her alanında
savunuyor, bu Meclis kürsüsünde savunuyor ve bu fikriyatı körüklüyor. Her
gün kadınlar katlediliyor ama maalesef biz bunları açık, net
konuşamıyoruz.
Biz hem 25 Kasım vesilesiyle hem de diğer
kadın gündemlerine ilişkin aslında onlarca kere bu Mecliste
araştırma önergesi verdik Meclis konuşsun, üzerine fikir
yürütsün, politika üretsin, kadın şiddetini gündemine alsın diye
ama maalesef bu Meclis bunu yapmadı; araştırma önergelerimiz
reddedildi, kadın gündemi konuşulmadı. Ama değerli
arkadaşlar, AKP iktidarının on yedi yıldır
yaptığı bir şey var. O da nedir? diye sorarsanız,
kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadınlara, kurumlara
karşı mücadeleyi çok iyi yürütüyor. Bakın, sadece birkaç örnek
vereceğim, zaman az kaldığı için. OHAL ve KHK bahanesiyle
onlarca kadın kurumu kapatıldı. Şiddetle mücadele
mekanizmaları yok edildi. Kadın daire
başkanlıklarımız ortadan kaldırıldı ya da
yerine erkek amirler atandı. Alo Şiddet hatları, kadın
sığınmaevleri kapatıldı. En önemlisi de yerelde
kadınları iradeleştiren, söz ve karar mekanizmalarında yer
almalarını sağlayan eş başkanlık sistemimiz
algı operasyonlarıyla, yalanlarla, iftiralarla suçmuş gibi lanse
edildi, eş başkanlarımız tutuklandı. Dolayısıyla
bu şiddet politikasını her gün farklı boyutlarıyla
bizler yaşıyoruz. Bu şiddet politikaları siyasetçilere,
kadın aktivistlere gözaltı ve tutuklama siyasetiyle uygulanıyor.
Sadece bu ay içerisinde Vanda, Gaziantepte, Ankarada, İstanbulda
TJAlı yine Kadın Meclisi üyemiz, Genç Kadın Meclisi üyemiz
onlarca kadın gözaltına alındı, çıplak arama
dayatıldı, hatta ve hatta taciz ve tecavüzle tehdit edildi. Özlem
Hanım, dikkatinize sunarım.
Değerli arkadaşlar, biz 25 Kasım
kadına yönelik şiddetle ilgili tabii ki eylemler ve etkinlikler
yapmak istiyoruz ama bütün etkinliklerimiz bugün itibarıyla
yasaklanmış, engelleniyor. Batmanda kadın
arkadaşlarımız, Kadın Meclisimiz sadece şiddete
uğrayan kadınların fotoğraflarını
taşımak istediği için gözaltına alındı.
Bakın, broşürler dağıtıyoruz -yani hak hukuk
olmadığını, yasanın aslında
tanınmadığını bizler çok iyi biliyoruz- her yerel amir
ya da yönetici her kim ise kendi kafasına göre bu broşürleri ve
etkinlikleri yasaklamak için gerekçeler üretiyor. Biri şu gerekçeyi
bulmuş: İtaat etmiyoruz. sözü -ki kadınlar bunu çok
kullanır- suçmuş. Siz itaat edebilirsiniz, istediğiniz yere
edin, saraya edin, önünüze çıkanlara edin, itaat ederek geldiğinizi
de biliyoruz ama biz kadınlar itaat etmeyeceğiz, size de bu erkek
egemen kültüre de itaat etmeyeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yine, HDP Kadın
Meclisi olarak yerellerimize gönderdiğimiz Kadın Meclisi
broşürlerimizin içerisinde olduğu kargolarımıza da el
konulmuş. Bu çok akıllı amirler ya da oradaki sorumlu her kimse,
kargoların hangi talimatla, kimin talimatıyla gönderildiğini,
hangi talimatla eş başkanlarımızın bu kargoları
aldığını -eş başkanlarımız
gözaltına alınıyor- bu soruyu soruyor. Aslında biz
soruyoruz: Siz bu kadar hukuksuzluğu, yasa dışına
çıkan hareketleri kimden talimat olarak alıyorsunuz? Çünkü böyle bir
yasa yok, böyle bir hukuk yok, tamamıyla keyfî bir durum.
Değerli arkadaşlar, kadına yönelik
suçlarda korkunç derecede artış var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Sadece cinsel suçlarda yüzde 24e varan artış var.
Yine, yapılan araştırmalar gösteriyor
ki şiddete uğrayan kadınların yüzde 92si herhangi bir
kuruma başvurmuyor. Neden? Çünkü kadınlar faillerin
cezalandırılacağına inanmıyor. Çünkü Şule Çet,
Rabia Naz, Nadira Kadirovanın dava dosyalarının kamuoyunun gözü
önünde nasıl örtbas edilmeye
çalışıldığını bizler çok iyi biliyoruz.
Elbette ki kadınlar güvenmez, inanmaz, sizin oluşturduğunuz
mekanizmalara da başvurmaz. Eğer bunun aksini iddia ediyorsanız
o zaman ne yapacaksınız? Bu araştırma önergesine evet
diyeceksiniz, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesini
uygulayacaksınız, nafaka hakkını gasbetmekten
vazgeçeceksiniz, kadın kazanımlarımızdan elinizi
çekeceksiniz ama biz böyle olmadığını,
olmayacağını da maalesef biliyoruz, keşke öyle bir umudumuz
olsaydı.
Biz bir kere şuna da tanıklık
ediyoruz: Bu kadın düşmanı politikaların sadece ülke
içerisinde değil, ülkenin dışına da
taşırıldığını bizler görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Özellikle Kuzey Suriye ve Rojava halklarına, kadınlarına
karşı IŞİD çetelerinin uyguladığı
insanlık dışı uygulamaların bir kez daha bu türevler eliyle
sürdürülmeye çalışıldığını bizler biliyoruz.
O açıdan, kadına yönelik şiddete, cinsiyetçiliğe ve
militarizme hep birlikte, özellikle kadınların karşı
çıkması ve bu araştırma önergesine evet demesi gerekiyor.
Bununla ilgili mekanizmaların da oluşturulması temel ihtiyaçtır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun Tuba Hanım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL
ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Benim çok sevdiğim bir terim var, vakayiadiye,
Sıradanlaşan, her gün yaşanan olay. demek.
Yaşadığımızda
şaşırmadığımız, duyduğumuzda hayret
etmediğimiz olaylar vakayiadiyedir. İşte, kadına
şiddet de ülkemiz için vakayiadiye oldu. Artık bırakın bir
kadının darbedilmesini, katledilmesi bile
sıradanlaştı. Kadınların öldürülmesi hayatın
sıradan akışı içinde değerlendiriliyor, normal
karşılanıyor. Kadına saldıran saldırganların
eğer kadın ölmediyse elini kolunu sallaya sallaya gezmesi ise
kadına şiddetin sıradanlaşmasına katkı
sağlıyor. Demek ki kadın dövmek suç bile değil. diye
düşünülüyor. Siyasi ayrışmalar da bile kadına şiddet
var. Şortlu kadına saldırıya falanca kesim tepki gösterdi,
başörtülüye filancalar kızdı. diyoruz ama her durumda
şiddete ne giyerse giysin kadın maruz kalıyor.
Sevgili milletvekilleri, kadına karşı
şiddete yönelik en ciddi önlem kadınlara ekonomik
bağımsızlık sağlamak olacaktır. Ekonomik
bağımlılık saldırgana cesaret verirken kadını
sindirmektedir. Bu nedenle kadın girişimcilere yönelik
teşviklerin artırılması, kredi
kolaylıklarının sağlanması gerektiğini
düşünüyorum. Bu ülkede eğer siyasi bir partinin il başkanı
Başı açık kadın perdesiz eve benzer, ya
kiralıktır ya satılıktır. derse, bu ülkede bir hâkim
Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemek
lazım. derse ve kadın bedeni üzerinden ahlaksızca siyaset yapan
zihniyete izin verilirse ülkenin geldiği son nokta bu olur.
Ben size kadına şiddetin farklı bir
boyutunu daha anlatmak istiyorum, size kadına şiddetin en
ağır boyutundan söz edeceğim. Dünyanın en şefkatli, en
merhametli varlıkları olan kadınlara yapılacak en büyük
şiddet onları sevdiklerinden ayırmaktır. Evladını
kaybeden bir ananın, eşini kaybeden bir kadının
yaşayabileceği daha büyük bir şiddet yoktur. Ben bu
araştırma önergesini veren sayın milletvekili
arkadaşıma sormak istiyorum: Evlatları terör örgütü
tarafından kaçırılan kadınların gördüğü
şiddeti sonlandırmak için gerekli adımları atacak mısınız?
Anaların acısını bitirmek için üzerinize düşeni
yapacak mısınız? Unutmayın, kadına şiddet, her
birimiz üzerimize düşeni yapmadığımız sürece
bitmeyecektir. Linç edelim, bu evi yakalım, çıksın, dövelim.
diye saatlerce siyasetçilerin olduğu evlerin etrafında
bağırıp çağıranlar, sopa, inşaat demiri
sallayanlar cezasız kalırsa...
Gelecek için hayaller kuran, bu memleket için
şahane yarınlar düşleyen, Türkiye konusunda hırslı,
hevesli, inançlı, milletini seven ve her vatandaşın güzel
yaşamasını isteyen bir anne olarak şiddetin büyük bir
bedeli olsa da hayat hepimize bayram olsa deyip Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Suzan Şahin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Şahin.
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay) Yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumumuzun yarısını oluşturan
kadınların ülkemizdeki durumuna bir bakalım. Kadınlar
eğitimde, siyasette, istihdamda eşitsizliğe,
ayrımcılığa ve adaletsizliğe uğramakta. Bunun
temeli kadına yönelik ayrımcı söylemlerdir. Eşitliğe
inanmıyorsunuz. Bunu Kadın evin süsü. Kadınlar iş
aradığı için erkekler işsiz kalıyor. gibi birçok
söylemle açıkça dile getiriyorsunuz. Bunun sonucu, kadınlara
şiddet, işsizlik ve yoksulluk olarak geri dönüyor. Küresel Cinsiyet
Eşitsizliği Raporunda Türkiye 149 ülke içerisinde 130uncu
sırada. 2018 yılında 440, 2019 yılının ilk on
ayında 383 kadın şiddet sonucu hayatını kaybetti. Her
10 kadından 4'ü kendisini güvende hissetmiyor.
Parlamentoda kadın temsil oranı dünya ortalamasının
çok altında. Sözünüz, özünüz bir olsun, eşit temsil istiyoruz, gelin
Siyasi Partiler Yasasını değiştirelim.
2 milyonu aşkın kadın çocuk
bakımı nedeniyle istihdam dışında.
Kadınların istihdam oranı yüzde 32,6 düzeyindeyken genç
kadın işsizliği yüzde 35,5. Toplam girişimci
sayısının yüzde 8i kadın girişimci. Bu veriler,
devletin sosyal devlet olmaktan, yoksulluğu giderici politikalar
üretmekten ve herkesin insanca yaşayabileceği bir refah düzeyinden ne
kadar uzak olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bütçe, toplumsal cinsiyet körü. On Birinci
Kalkınma Planında toplumsal cinsiyet kelimesi bile anlam ve kavram
olarak çıkarılmış durumda. Kadınlara özel kalemler
bütçede yok. Uygulamadaki eksiklikler kreş, sığınmaevi,
güvenlik sorunu, şiddetin önlenmesi konularında somut
yaptırımlar yok çünkü belli ki kadınlara ayrılacak bütçe de
yok. Bazı belediyelerin sığınmaevi açma zorunluluğu
var, denetleyen yok; yaptırım yok, isteyen de yok. Kadınlara
yönelik her alanda şiddet artıyor ama kadınları
koruyabilecek mekanizmalar yeterince işletilmiyor. CEDAW, İstanbul
Sözleşmesi ve 6284 uygulanmadığı gibi, aksine bu
düzenlemeler hedef hâline getiriliyor. Kadınların nafaka gibi
kazanılmış haklarına göz dikiliyor.
Çağ atladık ama hâlâ Kadının
sırtından sopayı, karnından sıpayı
anlayışından uzaklaşamadık. Atamızın
dediği gibi: Bizim toplumumuzun uğradığı
başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza
karşı ihmal ve kusurdur. Kadınları geri kalmış
bir toplum ilerleyemez. Kadın evin süsüdür. algısına son
verilmelidir. Samimiyet olmadan hiçbir şeyi çözemeyiz. Bu Meclis bunu
görmeli ve toplumdan gelen bu utanç verici çığlıklara ses
vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Uygulanmakta olan
projelere rağmen şiddet, taciz, tecavüz, istismar neden artıyor?
Sessiz kalınıyor ya da niyet zaten bu? Olabilir mi? Niyetinizi,
dilinizi, politikalarınızı değiştirin ki toplum
düzelsin. Biliniz ki kadına yönelik şiddet, bir insan hakları
ihlalidir. Kadınların karşılaştığı
sorunlar açısından eşitsizliği derinleştiren söylem ve
politikalarla AKP dönemi tam bir gerileme dönemi olmuştur. Kadınlar
sadece iyi eş, iyi anne olsun, yeter. zihniyetindesiniz. Döneminizde bu
zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve
kadın cinayetleri tavan yaptı. Artık, kadınların
şah damarına basmayın. Emine Bulutun Yaşamak istiyorum.
sözü kulaklarınızdan gitmesin. Kadınların
çığlığına ses verin. İstanbul Sözleşmesini,
6284ü samimiyetle uygulayalım ki kadınlar yaşasın. Daha da
buna kulak vermiyorsanız tüm anaların ve kadınların size
verdiği emekler gözünüze dizinize dursun; hakkımızı helal
etmiyoruz.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Emine Sare Aydın Yılmaz
konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE SARE AYDIN
YILMAZ (İstanbul) Sayın Meclis Başkanım, çok
kıymetli milletvekili arkadaşlarım; ben de sözüme
başlamadan önce, kürsüde konuşan arkadaşlarımın
sözlerinden yola çıkarak birkaç şey ifade etmek istiyorum. Önce
Şiddet nedir? sorusuyla başlamak istiyorum.
Şiddet, kadınların
çocuklarının gözü önünde pompalı tüfekle öldürülmesi demek;
şiddet, kadının ekonomik olarak bilinçli bir şekilde sıkıştırılması
demek; şiddet, hakkını arayan bir kadına söyleyecek sözü
olmayan erkeğin yumruğunu kullanması demek; şiddet,
boşanmak istediği için bunu gururuna yediremeyen erkeğin
silahlı, kesici aletlere sarılması demek; şiddet, dağa
kaçırılan genç kızların, kadınların
alıkonulması demek. Peki, bunların hepsini devlet mi söylüyor,
devlet mi bu şekilde yapın diyor? Hayır, tabii ki bunu
söylemiyor, söyleyemez de bilakis devlet elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Yıllardır bu sorunun cevabını yasalardan, yönetmeliklerden
ve benzeri sözleşmelerden beklemekteyiz. Bu önlemler meseleyi güçlü cezai
müeyyidelerle ancak uzun vadede çözebilir. Kendini eğitemeyen,
üstünlüğünü erkek egemen geleneklerden alan, güçsüz kaldığı
yerde kolaycılığa yaslanarak kas gücünü kullanan erkeğin
âcizliğini sürekli, sürekli, buralarda, önergelerde,
araştırmalarda aramak da çözüm değildir. Siz de çok iyi
biliyorsunuz ki İstanbul Sözleşmesi, Ailenin Korunması ve
Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair -6284- tam da
şiddetle mücadeleyi esas alır. Devletin en tepesinden en alt
kademesine bu konularda efor sarf edildiğini sizler de bizler kadar en iyi
şekilde biliyorsunuz. Bu meseleyi tüm siyasi ideolojilerin üstünde,
kadının ve erkeğin ortak meselesi olarak görmek zorundayız.
Bir kez daha madde madde sizlere hatırlatmak
isterim ne yapıyoruz, ne yaptık. Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı nezdinde kurulan şiddeti önleme
merkezleri, izleme merkezleri; aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı,
şehit yakınları ile gaziler ve gazi yakınlarına yönelik
hizmetlere ilişkin çağrılarak değerlendirilerek Türkçe
dışında Kürtçe, Arapça, işaret dili ve SMSle hizmet veren
Alo 183 aile, kadın, çocuk, engelli danışma hattı, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği bünyesinde 11 Eylül 2012 tarihinde
Gaziantepte hizmete girdi. Siz de bunları çok iyi biliyorsunuz.
Yine ulusal eylem planları, yine
İçişleri Bakanlığı nezdinde kurulan acil panik
butonu olarak kullanılabilecek olan KADES yazılımı ve yine
bugüne kadar 118 bin polis, 12 bine yakın Jandarma personeli, 100 bini
aşkın sağlık personeli ve yaklaşık 87 bin din
görevlisine kadına yönelik şiddetin önlenmesi için verilen
eğitimler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Yılmaz.
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) Peki.
Ancak, diğer taraftan erkek eliyle öldürülen
kadınlarımız da var tabii ki. Bu yüzden mesele, ne Ahmetin ne
Fatmanın ne de o partinin ne de bu partinin meselesidir. Mücadele
edeceksek bu meseleyle hep birlikte mücadele edeceğiz. Özgür
teşebbüsten beslenen ve kanunlardan aldıkları birtakım
haklardan yola çıkarak medya patronlarının veya TVlerdeki
yapımcıların kadına yönelik şiddete yönelik yapmış
oldukları diziler ve yayınlara karşı hep birlikte, hep bir
ağızdan dur demediğimiz sürece kadına yönelik şiddetle
mücadele edemeyiz. Sizler de bunu çok iyi biliyorsunuz. Ve yine, bu meseleyi,
tüm siyasi partilerin, ideolojilerin üstünde, bağımsız
değerlendirmek zorundayız.
Başka bir şey söyleyeceğim:
Kadın meselesini politikleştirerek sürekli kendine konuşma
alanı yaratmak için meseleyi ideolojik araçsallaştırmayı da
anlamıyorum. Nitekim annelerinden zorla koparılan küçük kız
çocuklarının dağa kaçırılması ve orada türlü
zorbalıklara karşı kadınlık onurlarını
koruyamamaları da kadına şiddet olarak sizler tarafından
görülmediği sürece maalesef ikiyüzlüsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Onları da görüyoruz, merak etmeyin.
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) Ve yine
İtaat, itaat
dediniz.
Sayın Başkanım, bir dakika daha rica
ediyorum.
BAŞKAN Söyledikleriniz tam zapta geçiyor.
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) Peki.
Ve yine itaat dediniz. Nereye itaat? dediniz.
Saraya itaat. dediniz.
Ben de size şunu ifade etmek istiyorum: Sizler
Kandile itaat ettiğiniz sürece, siz bu kız çocuklarının
arkasında durmadığınız sürece biz bununla mücadele
edemeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bizler hiçbir yere itaat
etmiyoruz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Muhalefet etme, sorulara cevap ver!
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) Evet, siz
Kandile itaat ediyorsunuz. Bizim nereye itaat ettiğimizi mi soruyorsunuz?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İtaat sizin işiniz!
İtaat sizin işiniz!
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla) - Biz devletin
kendisine itaat ediyoruz. Biz devletin kendisiyle
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hayır, sataşma var
Başkan, olmaz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, ama soru sordu, sataştı.
Söz hakkı niye vermiyorsunuz?
EMİNE SARE AYDIN YILMAZ (İstanbul)
Sataşmadım, nereye itaat ettiğimizi söyledi, ben de
cevabını verdim.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler
1.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın (2/1116)
esas numaralı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/49)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İç Tüzük 37ye göre (2/1116) esas numaralı
Kanun Teklifimin değerlendirilmek üzere gündeme alınması
hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Özkan
Yalım
Uşak
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi
Uşak Milletvekili Özkan Yalım konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, söz hakkı
BAŞKAN - Vereceğim, Özkan Bey
konuşsun.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ama gündem değişti
Sayın Başkan.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ama gündemi kapatıyorsunuz
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Başkan,
değerli Divan, çok değerli çalışma arkadaşlarım
ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarıma saygı ve sevgilerimi
sunuyorum.
İlk önce, sözlerime başlamadan önce,
Edirne Milletvekili arkadaşımız Erdin Bircanın ölümünün
1inci yıl dönümü, kendisini rahmetle anıyoruz.
Değerli arkadaşlar, çok değerli
vatandaşlarımız; biliyorsunuz, ülkemizde ekonomik kriz
içerisinde olan birçok vatandaşımız var. Maalesef, ekonomik kriz
herkesi etkiliyor ama bunu görmeyen bir saray var. Sarayda, tabii, elektrik
faturası ödenmediğinden dolayı kimse bunun farkında
değil. Ancak, vatandaşlarımızın birçoğunun
elektrik faturalarını ödeyemediğini ve de çok ciddi
sıkıntılar yaşadığını sizlerle
paylaşmak istiyorum. Ben bu aşamada elektrik faturalarının
birazcık, en azından vatandaşın cebine biraz daha az etki
etmesi adına
Biliyorsunuz, elektrik faturalarında yüzde
2lik TRT katkı payı var. 4/12/1984te çıkarılmış
olan bir kanun
Bu kanunla, ülkemizdeki tüm iş yerlerinden -büyük
sanayilerde değil ama normal iş yerlerinden- ve de meskenlerden,
kimin evine elektrik faturası geliyorsa, üzerinden yüzde 2 katkı
payı alınıyor. Aynı şekilde, biliyorsunuz, çok ciddi
bir de dağıtım payı alınıyor.
Ben, bu ekonomik sıkıntı içerisinde
olan vatandaşlarımızın en azından elektrik
faturalarını daha rahat ödeyebilmesi adına bir kanun teklifi
verdim. Bu kanun teklifini 16 Ekim 2018de verdim ve de bugün bunun gündeme
alınmasını görüşüyoruz. Umarım, iktidar partisi vekili
arkadaşlarımızın da desteğiyle TRTnin bu yüzde 2lik
payı kaldırılıp vatandaşımızın bir
nebze olsun faturasına etki sağlanır, bütçesine ek destek
veririz.
Biliyorsunuz, TRT, artık ilk kurulduğu
zamanlardaki gibi değil; artık reklam gelirleri var, her türlü özel
firmalardan, büyük firmalardan reklam alıp diğer özel televizyonlarla
rekabet edebilir seviyeye geldi. Onun için, özellikle muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızın onayıyla, siz değerli AK
PARTİli milletvekili arkadaşlarımızın da
destekleriyle -umarım MHP de destek verecektir- ve de bu teklifle muhakkak
yüzde 2lik TRT payını kaldıracağız diyorum.
Ben, 1 Ağustos 2018 ile 1 Ekim 2019
arasında elektriğe gelen zammı özellikle sizlerle paylaşmak
istiyorum değerli arkadaşlar: Yüzde 57lik bir zam geldi yani şu
anda aynı evinde yaşayan bir vatandaş geçen yıla göre yüzde
57 daha fazla elektrik parası ödüyor. Bakın, size bir örnek
vereceğim: Bir iş yeri 2018de 3.041 TL öderken 2019da 5.719 TL
ödüyor; bakın, yüzde 57lik bir zam var elektrik faturalarında. Onun
için, elektrik faturalarındaki bu yüzde 2lik payı, hatta
dağıtım ve katkı payını da buradan
kaldırabilirsek ciddi derecede ekonomikleşecek faturalar. Yani, tabii
ki biliyorsunuz bir de yüzde 18lik KDV var. Değerli arkadaşlar,
elektrik bir lüks değildir, elektrik zaruri bir tüketimdir; elektrik,
doğal gaz lüks değildir ama özellikle elektrik hiç lüks
değildir.
Ben daha önce de konuştum, bugün özellikle bunu
sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum. Bir dahaki konuşmamızda,
bir dahaki kanun teklifimizle elektrik ve doğal gazda da KDVyi yüzde
18den yüzde 8e düşürdüğümüzde daha yaşanabilir,
insanların refah seviyesini daha yükseltebileceğimiz bir durum
olacaktır. Onun için, ben sizden bugün destek bekliyorum, bu vermiş
olduğum kanun teklifiyle en azından yüzde 2lik TRT payını
kaldıralım diyorum.
Ben, kalan son otuz saniyedeki bu konuşmamda,
yaşadığım gerçek bir olayı anlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Uşakta bir telefon aldım.
Vatandaşımızın komşuları tarafından bir
telefon geldi ve de mahallesine gittiğimde Uşak merkezde oldu bu
olay geçen hafta- Uşak merkezdeki bir evde elektriğin
olmadığını
6 aylık bir çocuk içeride, annesi
babası içeride 2 çocuğuyla, 5 yaşındaki ve de 8
yaşındaki çocuğuyla birlikte. Nasıllardı biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Elektrik yok, elektrik kesik sadece ve
sadece 170 TLlik bir faturayı ödeyemediğinden. Bu kadar kötü bir
durumda olan vatandaşlarımıza gelin destek verin. Benim
gerçekten içim acıdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yalım.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben tabii ki o ailenin ismini buradan
zikretmeyeceğim, adresini vermeyeceğim ama gerçekten içimiz
acıdı. Ülkede, ekonomisi bozuk olan elektrik parasını
ödeyemeyen, evinde karanlıkta yaşayan, evinde buzdolabı çalışmayan,
televizyon izleyemeyen, çocukları ders çalışamayan o kadar çok
vatandaş var ki. Gelin, bu işe el atın diyorum.
Bu konuyu geçtikten sonra, değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, ülkemizde çok önemli bir sorunumuz daha var,
emeklilikte yaşa takılanlar. Onlardan önce tabii ki büyüklerimiz,
annelerimiz babalarımız, büyükannelerimiz dedelerimiz
Bu ülkede, 874
bin kişi emekli olduktan sonra hâlâ bin TLnin altında emekli
maaşı alıyor. Gelin, intibak yasasıyla alakalı da
gerekenleri yapalım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hiçbir emeklinin
asgarî ücretten, 2.020 TLden aşağı emekli maaşı
olmasın diyoruz.
İskandinav ülkelerinin
battığından filan bahsetti Sayın Cumhurbaşkanı,
İskandinav ülkelerinin battığı filan yok. 67 bin, 68 bin,
50 bin dolar senelik millî gelirleri var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) 13 milyon insan
yaşıyor orada.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Ben burada tekrar şunu
özellikle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sayın
Başkanım, son bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sağ olun
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, tekrar teşekkür
ediyorum.
Yani sonuçta, bakın, İskandinav
ülkelerindeki bir vatandaşın millî geliri 75 ile 45, en düşük 39
bin dolarken ülkemizde kişi başına düşen millî gelir
maalesef 9 bin dolar. Ben, aynı o ülkelerdeki vatandaşlar gibi kendi
ülkemizdeki vatandaşlarımızın da keşke 60-70 bin dolar
millî geliri olsa diyorum. Onun için, gereken ekonomik seviyenin düzeltilmesi
adına üreten bir Türkiyeyi de tekrar geri getirmemiz lazım.
Burada EYTnin lideri olan Sayın Gönül
Boranı ve de EYTli olan tüm vatandaşlarımızı
unutmuyoruz, tüm emekli vatandaşlarımızı unutmuyoruz.
Onların haksızlığa uğradıkları bu süreçte
EYTlilerin yanında olduğumuzu özellikle belirtiyorum. 3,5 milyon
misafirimize 35 milyar dolar para harcadık. diyorsunuz, sadece 5 milyar
dolar, EYTli vatandaşlarımıza gerekli harcamayı
yapmıyorsunuz.
Sayın Başkanım, çok teşekkür
ederim.
Ben hepinize teşekkür ediyorum, saygı ve
sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir soru sordu
efendim hatip, cevap verecek arkadaşımız.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, HDP olarak annelerin, kadınların
acılarını ayrıştırmadan sahiplendiklerine
ilişkin açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biz
HDP olarak bütün annelerin, bütün kadınların acılarını
ayrıştırmadan sahipleniyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Ama
şu bilinmelidir ki Diyarbakır il binamızın önünde oturan
annelerin yaşadığı acının sorumlusu HDP
değildir. Kırk yıllık bir Kürt sorunu var, Kürt sorununun
açığa çıkardığı sorunlardır bunlar. Bir
dönem sizler de, iktidar da buna inandığı için müzakere ve
diyalog sürecini başlattı, sorunu buradan çözmeye
çalıştı. Evet, bir Kürt sorunu var, Kürt sorunundan
kaynaklı yaşanan acılar var. Siz eğer bu sorunu çözmek
istiyorsanız Kürt sorununun demokratik çözümünü gündeminize
alacaksınız, barış meselesini
konuşacaksınız; bu bir.
İkincisi, şu an PKKnin elinde asker
aileleri de var. Biz onlarca defa çağrı yaptık: Gelin, birlikte
bir komisyon kuralım, oturalım, tartışalım, mesele
neyse çözelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ama bu iktidarın yaptığı en iyi şey
nedir biliyor musunuz? Can alıcı sorulardan kaçmak için sudan
gerekçeler yaratıp hemen saldırı konseptine geçiyor; herkes
terörist, herkes suçlu, bir tek siz masumsunuz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Özlem Hanım
29.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiyede Kürt
problemi olmadığına, Kürt kardeşlerimizi suistimal eden
terör problemi olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi, Diyarbakırda HDPnin önünde
toplanan anneler tek bir sebeple toplanıyorlar: Evlatlarını
dağa götürenlerden evlatlarını istiyorlar Nerede benim
evladım? diyorlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Kim götürmüş ya, kim götürmüş?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yanlış yerde oturuyorlar, yanlış, sizin kapınızda
oturmaları lazım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sizler cevabı
vereceksiniz, sizin arkadaşlarınız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen vereceksin, sen Hükûmetsin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunu yapanlar sizin
arkadaşlarınız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Elinizde belge var mı? Kim götürmüş, bul o zaman.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Çok
saçma bir şey bu söylediğiniz ya.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bugüne kadar gerçekten,
teröre terör diyemeyenler burada terörle alakalı kavramları bizim
aleyhimize kullanmasınlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Geç, geç, bu lafları geç.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İktidar olan sizsiniz, siz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen bulacaksın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Buradan yola
çıkarak şunu söylemek istiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hükûmet olan sizsiniz, sizin partiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tabii dinlemeyi de
bilmiyorlar. Bağır, bağır! Alışmışlar
bağırarak susturmaya.
Mesele şu, bir defa şunu görmemiz
lazım: Türkiyede Kürt problemi yok, Kürt kardeşlerimizi suistimal
eden bir terör problemi var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) O zaman siz yalan söylediniz beş yıl boyunca.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Kürt kardeşlerimizi siz
suistimal ediyorsunuz; onları öldüren bir iktidar var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bugüne kadar bizim
yaptığımız şey sadece terörle mücadeledir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) O zaman beş yıl boyunca yalan söylediniz halka,
insanlara yalan söylediniz
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Onları öldüren bir AKP
iktidarı var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ülkede sadece bütün
siyasi
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İnsanlara yalan söylediniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben asla yalan söylemem.
Bak, bu lafa ben deli oluyorum! Yalan lafına ben deli oluyorum!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ama
yalancısınız, sizin partiniz her zaman hep yalan söylüyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bağırmayın, sakin olun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben asla yalan
söylemedim hayatımda, hayatımda asla yalan söylemedim.
Açar mısınız Sayın
Başkanım?
BAŞKAN Buyurun Özlem Hanım, buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yalan
söylüyorsunuz her zaman.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İftira atıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şu ağır
lafların kalkıp söylenilmesine tahammül edemiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Deli
olmanıza gerek yok; yalan söylemeyin, olsun bitsin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir milletvekili bir başka
milletvekiline Yalan söylüyorsun. diyemez, reddediyorum bunu.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İftira atıyorsunuz,
iftira atıyorsunuz; elinizde olmayan bir belge, iddiada
bulunamazsınız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu edepsizliği
reddediyorum. Bu ne cürettir, bu ne cürettir!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yalan
söylemeyeceksiniz; doğruları söyleyeceksiniz, gerçekleri
söyleyeceksiniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İftirayı siz
atıyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kendiniz
hayatınız boyunca itaat ederek gelmişsiniz buraya, kendi
fikrinizi söyleyemiyorsunuz, acziyet içindesiniz, terör kavramları
kullanıyorsunuz, ondan sonra da utanmadan bir milletvekiline Yalan
söylüyorsun. diyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İade ediyorum size, ne münasebet!
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.12
BAŞKAN : Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 128) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
14/11/2019 tarihli 18inci Birleşimde İç
Tüzük'ün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 10uncu maddesi
kabul edilmişti.
Şimdi, 11inci maddenin önerge işlemini
yapacağız.
11inci madde üzerinde üç önerge vardır.
İlk okuyacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri
birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
11inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ümit
Beyaz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir İstanbul
Adana
Orhan
Çakırlar İsmail
Koncuk
Edirne
Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Cavit
Arı İlhami
Özcan Aygun Lale
Karabıyık
Antalya Tekirdağ Bursa
Turan
Aydoğan Ali
Öztunç Alpay
Antmen
İstanbul Kahramanmaraş Mersin
Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
11inci madde, vergi istisnasıyla ilgili bir
madde. Tabii, her kanunda böyle maddeler de oluyor, teknik bir madde; bir
problem yok.
Şimdi, burada birçok arkadaşım ifade
etti ama bugünlerde gündemde olan EYT konusunda ben de birkaç kelam etmek
istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, EYT konusunda yeni bir pencere
açtı aslında, dedi ki: Seçim kaybetmeme sebep de olsa bu meseleyi
çözmem, bu meseleye olumlu bakmıyorum. Hangi yönüyle Sayın
Cumhurbaşkanı bunu öne çıkardı? Erken emeklilik yönüyle öne
çıkardı, erken emeklilik yönüyle; bir de İskandinav ülkelerini
örnek verdi. Herhâlde, Cumhurbaşkanı yanıltıldı,
kendisine yanlış bilgiler verildi ki hiç vermemesi gereken bir
örneği verdi, İskandinav ülkelerinin bu sebeple
battığını ifade etti yani kişi başına millî
geliri 50 bin dolar ile 70 bin dolar arasında olan İskandinav
ülkelerinin batması söz konusuysa vallaha biz de batalım, biz de
batalım; bayağı iyi bir batma. Dolayısıyla, bu,
doğru bir örnek değildi.
Sayın Cumhurbaşkanı, erken
emeklilikten bahsetti. Ben size bir örnek vereceğim bir tenakuzu ortaya
koymak açısından. Erken emeklilik, elbette olmasın. Bakın,
4/Cden 4/Bye geçen çalışanlar ve birçok 4/Bli, erken emekli
yapılıyor; biliyor musunuz, bilginiz var mı? Sayın
Cumhurbaşkanı bundan haberdar mı, bilmiyorum. Sözleşme
metinlerinde aynen şöyle yazıyor: Emekli maaşı almaya hak
kazandığı andan itibaren sözleşmeleri yenilenmez. Yani
yaşı 45 olabilir, yaşı 46 olabilir; hiç önemli değil,
emekli maaşı almaya hak kazanmasından itibaren sözleşmesi
yenilenmiyor ve zorunlu olarak emekliliğe sevk ediliyor. Bunu ben
defalarca anlattım, Çalışma Bakanlarına söyledim, bu
kürsüde de anlattığımı hatırlıyorum ama burada
söz konusu erken emeklilikse Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! dememiz
lazım. Erken emekliliğe karşıysanız bu sözleşmeli
personelin de erken emekliliğinin önüne geçmeniz lazım. Diyor ki
birçoğu: Ben de diğer memurlar gibi 65 yaşına kadar
isteğe bağlı olarak çalışmak istiyorum. Ama bu
imkânı vermiyorsunuz. Yani ben AK PARTİnin çalışma
hayatıyla ilgili bu tenakuzlarını bir türlü anlayamadım. Bu
da düzeltilsin o hâlde, bu bir gerekçeyse bu da düzeltilsin.
Değerli milletvekilleri, şimdi, EYTye yok
-hadi anladık diyelim, anlamıyoruz da- kime var ya, kime var? Memura
var mı? Yüzde 4 zam yapıyorsunuz ocak ayında, şu enflasyon
oranlarına rağmen. Yani şu manipüle edilmiş enflasyon
oranlarını bile bulmayan bir zamla memurlarımız
karşı karşıya. Emekliye var mı? Yok. İşçiye
var mı? Yok. Esnafa var mı? Yok. Çiftçiye zaten yok. İşsize
çare var mı, çare buldunuz mu? Yüzde 14,2. Genç işsizlik yüzde 27,5.
Korkunç bir oran ya, korkunç bir oran! Bir iktidar eğer işsizlik
meselesini çözemiyorsa aynı, o, savaşta Barut bitti. ifadesiyle
eş değer bir durumdur. Siyasi partiler neden siyaset yapar? Elbette
güvenlik için, sağlık için. Ama en önemlisi de nedir biliyor musunuz?
İş, aş konusunda mesafe alabilmek. Bu alanda
iddiasının olabilmesi lazım. İddianız kalmadı.
2002 yılında yüzde 9larda olan işsizlik bugün neredeyse 2
katına yaklaştı, 2 katına.
Şimdi neyi başardığınızı
söyleyeceğiz biz? Neyi başardığınızı
söyleyebiliriz? Dolayısıyla, EYTye vermediğinizi milletin
diğer kesimlerine verseniz diyeceğim ki Amenna ya! Hadi EYTnin
birtakım, efendim, bilinmezlikleri filan var, kaç kişi
olacağını filan bilmiyoruz. Bu alanda bir bilgi kirliliği
de var, çok ciddi bir bilgi kirliliği de var. Yani yıllar içerisinde
kaç kişinin emekli olacağını bilmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN Tabii, buyurun toparlayın.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bakın, ben
size bir sufle vereyim buradan: Bu kadar eylem yaptı bunlar; bunlar, bizim
insanlarımız. Bakın, köye gidiyorum, karşıma EYTli
çıkıyor köyde, her yerde. Sizin de karşınıza
çıkıyor ki Sayın Cumhurbaşkanını
toplantılarda AK PARTİ milletvekilleri
sıkıştırdılar bu EYT meselesi yüzünden; biliyoruz,
basına yansıdı.
Şimdi, şöyle bir çözüm getirin: Mesela,
emekliliğe on yılı mı kalmış, yüzde 30unu
sarfınazar edin, yüzde 30undan vazgeçin, deyin ki: Seni yedi yılda
yapacağım. Sekiz yıl mı kalmış, deyin ki: Seni
altı yılda yapacağım.
Bu eylemleri, bu güçlü talebi bir siyasal iktidar
görmezden gelemez, bir siyasal iktidar sağıra yatamaz. Özür dileyerek
söylüyorum ama tamamen sağırlaştınız. Onların
bütün taleplerini kökten yerine getirin demiyorum ama bir adım
attığınızı göstermek bu kadar mı zor?
Ben saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Çok yasa geldi bu Meclise, binlerce. Yüzlerce torba
gelmiştir ama ilk kez bir torba, vatandaşın üzerine zehir
saçıyor, ölüm yağdırıyor. Neden mi bahsediyorum? Bunun
50nci maddesinden, Afşin-Elbistan Termik Santralini de içine alan 50nci
maddeden bahsediyorum. 300 bin insanın yaşadığı
Afşin ve Elbistan ilçelerine kül yağıyor değerli
milletvekilleri, kül! Bakın, bilimsel rakam: Her saat 280 ton kül
yağıyor. Niye biliyor musunuz? Santralde filtre
olmadığı için her saat 280 ton kül yağıyor.
Greenpeace 2019 raporuna göre, kirlilik nedeniyle 17
bin erken ölüm olmuş Afşin-Elbistan bölgesinde. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Temiz Hava Hakkı Platformuna
göre, Kahramanmaraş, yüzde 25,1le hava kirliliğinde Türkiyede 2nci
sırada Afşin-Elbistan Termik Santrali yüzünden, termik santralin A
ünitesinin filtresiz olması yüzünden.
Bakın, 18 Kasım 2019, dün saat 16.02de
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının internet sitesinde
Türkiye'nin en kirli havası Elbistanda görünüyordu. Tabii, Twitterda
hemen başladı gençler En kirli hava Elbistanda. diye; 18.24te
müdahale ettiler, en temiz havası Elbistanda göründü. Sanki internetten
çıkartınca oradaki hava kirliliği gidecekmiş zannediyorlar.
Buranın üç yıl daha filtre takılmadan çalışması
isteniyor. AK PARTİ şuna karar vermiş: Biz Afşini,
Elbistanı bitireceğiz, öldüreceğiz, zehirleyeceğiz ama
zaman yetmedi, bize bir üç yıl daha verin, şu Afşini,
Elbistanı tamamen bitirelim. diyor AK PARTİ. Biz de buna izin
vermek istemiyoruz.
Keşke Özlem Hanımın yerinde burada
Sayın Mehmet Muş olsaydı bugün. Bakın, daha önce bu konu
gündeme geldiğinde, 17 Temmuz 2019da, iki üç ay önce Sayın Mehmet
Muş ne diyor: Elbistandaki, Afşindeki hemşehrilerimizin içi
rahat olsun, onlara, o şirketlere tanıdığımız
süre bu yıl sonu itibarıyla bitiyor. O süre zarfında buradaki
standartlara uygun şekilde filtreleme yapılacaktır, uzatma
süresi verilmemiştir, verilmeyecektir. Kim? AK PARTİnin Grup
Başkan Vekili. Önemli bir konumda, değil mi? Asla verilmeyecek,
rahat olun. diyor.
Sayın Mahir Ünal, AK PARTİnin 2nci ismi,
Genel Başkan Yardımcısı, Kahramanmaraş Milletvekili,
bakın ne diyor: Bu konuda Cumhurbaşkanımızın da en
kısa zamanda filtre sorununun çözümüyle ilgili talimatı var.
Cumhurbaşkanımız ve Enerji Bakanımızla buranın
durumunu konuştuk. Afşin ve Elbistan bölgesinin, bırakın
otuz altı ayı, bir gün bile bekleyecek hâli yok. diyor. Kim? Mahir
Ünal söylüyor, Sayın Cumhurbaşkanıyla konuştuğunu
söylüyor, onun talimat verdiğini söylüyor. Ne için? Filtreleme
yapılsın diye. Niye yapılmıyor? Çelikler diye bir holding
var. Eğer Çelikler Holdinge Cumhurbaşkanının da gücü
yetmiyorsa, Mahir Ünalın gücü yetmiyorsa, Mehmet Muşun gücü
yetmiyorsa vay halimize, ne yapacağız? Yazıktır,
günahtır. Burada yaşayan insanlar maalesef düşünülmüyor.
Bakın, değerli milletvekilleri, eğer
birazcık iyi niyet gösterseydi bu firma, Afşin-Elbistan Termik
Santralinde filtrelemeye başlasaydı, bir şeyler yapsaydı,
üç aylık, beş aylık, altı aylık bir çalışma
yapsaydı -yıllardır oradalar, yapmıyorlar- derdik ki: Ya,
adamlar başladılar, yetiştiremediler. Tık yok, hiçbir
şekilde hiçbir adım atmadılar. Derebeyi gibiler, herkese meydan
okuyorlar, beni, AK PARTİ milletvekillerini, Sayın Ahmet Özdemiri
tehdit ediyorlar, işçilere telefon numaralarımızı
veriyorlar Arayın. diyorlar ve o kadar rahatlar ki Bize kimse
dokunamaz. diyorlar.
Adalet ve Kalkınma Partisini anlamakta güçlük
çekiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi, arabalarda sigara içilmesini
yasaklıyor
Millet kanser olmasın. diye, koca koca bacalardan o dumanların
çıkmasına izin veriyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, bu ne
yaman çelişki! (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Teknik
bir konu.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Buyur baba, buyur
ağabey.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Teknik
bir konu.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Çelikler, hemşehrin
ya! Yapma bunu kurban olurum, yapma Zülfü Bey. Çelikler hemşehrin diye
Elâzığlı diye yapma, boş ver. İnsanlar zehirleniyor,
300 bin insan zehirleniyor, yazıktır, günahtır; kadınlarda
rahim kanseri ve göğüs kanseri sayısı inanılmaz derecede
artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın
Başkanım, herhâlde ek süre vereceksiniz?
BAŞKAN Ali Bey, Kahramanmaraş olunca bir
şeyler yapacağız.
Buyurun, toparlayın.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş olunca akan suların
durması gerekir, evet, doğru söylüyorsunuz Sayın
Başkanım, sizin de Maraşı sevdiğinizi biliyoruz,
tekrar teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Afşin-Elbistanda
300 bin insan yaşıyor. Sayın Mehmet Muş söz verdi Bu
filtre takılmadan asla burası çalışmayacak. dedi,
çalıştırılmak isteniyor, üç yıl daha uzatmak
istiyorlar, Sayın Mahir Ünal söz verdi.
Bakın, çok açık söylüyorum: Elbistanda,
Afşinde bugüne kadar görülmemiş en büyük eylemi yaparız. Ne
Mahir Ünal oraya girebilir ne de AK PARTİliler girebilir; haberiniz
olsun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Arkadaşlar, her
zaman girer. Her zaman gireriz, her zaman.
RECEP ÖZEL (Isparta) Girer, girer.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Özlem Hanım, rica
ediyorum.
Sayın Sefer Aycan Beye de
sataşıyorum, Sefer Bey, siz de ilimizin milletvekilisiniz, sizin bu
konudaki düşüncelerinizi de MHPnin bu konudaki görüşlerini de merak
ediyoruz. Afşine, Elbistana söz veren AK PARTİ milletvekilleri,
Elbistanı, Afşini ölüme terk ediyorsunuz, ayıptır; en çok
oyu da oradan alıyorsunuz, yazıktır. Bundan sonra oralarda gidip
siyaset yapamazsınız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde bulunan ile ibaresinin
ve olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tulay
Hatımoğulları Oruç Abdullah
Koç Erol
Katırcıoğlu
Adana Ağrı İstanbul
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Nuran
İmir
İstanbul Adana Şırnak
Necdet
İpekyüz
Batman
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Düzenlemeyle, işverenlerce taşıma
hizmeti verilmeyen durumlarda, çalışanlara verilen günlük 10 Türk
liralık yol ödemeleri, toplu taşıma kartı, bilet veya bu
amaçla kullanılan ödeme araçlarıyla yapılması durumunda,
vergi dışı bırakılmaktadır. Dar gelirliye, emekçi
sınıfına maddi anlamda destek sağlayan bir düzenleme
olduğu için olumlu buluyoruz. Ancak bunun, çalışanların
bordrosundaki günlük 10 Türk lirası yol ücretinin tamamının
vergi dışı bırakılması daha doğru
olacaktır.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Vergi dışı
kalıyor işte.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Tamamı için; bordroda,
onun için.
Değerli arkadaşlar, seksen iki yıl
önce, idam sehpasına giderken son isteği Oğlumu benden önce
asmayın. olan, mezar yeri de hâlâ belli olmayan Seyit Rızayı,
Sadece ana dilimde bir şarkı söylemek istiyorum. diyen ve o nedenle
yurt dışına gitmek zorunda bırakılan, orada
yaşamını vatan hasretiyle yitiren Ahmet Kayayı ve dün
hayatını kaybeden Türkiye tiyatrosunun önemli isimlerinden
Yıldız Kenteri anmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 12 Mayıs 2019
tarihi, gece saat üç buçuk; Güngörendeki Trabzonlular bir sahur yemeği
düzenliyorlar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da bu sahur
yemeğine katılıyor. Şimdi sahur dediğiniz zaman
yüreğinizi, kalbinizi sıdkuselametle tutmanız gerekir; böyle
düşünmek gerekir, özellikle inanan insanlar için böyle olması
gerekir. Orada yapılan konuşmalar üzerine bir söz söylüyor, diyor ki:
Siz bakmayın şu anda HDPnin elinde belediyeler olduğuna,
yakın bir zamanda hiçbir tanesini bırakmayacağım, hepsi tek
tek alınacak ve gidecek. Bu gösteriyor ki Süleyman Soylu ve iktidar, HDP
belediyelerinin şu ya da bu şekilde mutlaka
görevsizleştirileceğini, görevden alınacağını
kafasına koymuş, bunu da açıkça ilan ediyor. O nedenledir ki
sekiz ay burada, bizlerle birlikte Mecliste oturan Selçuk Mızraklı
arkadaşımızla ilgili, üç yıl önce cezaevine girmiş,
hiçbir konuda ifade vermemiş bir yalancı şahit, bir tanık
bulunuyor Kayseri Bünyan Cezaevinde, diyor ki: Ben hemşireydim, bir sabah
işe gittim, Selçuk Mızraklının tedavi ettiği bir
teröristle karşılaştım. Bunun üzerine soruşturma
başlatılıyor, Selçuk Mızraklı görevden
alınıyor, on saatlik fasılasız gidişten sonra, o
kişinin çıkarıldığı cezaevine, Bünyan Cezaevine
Selçuk Mızraklı konuluyor. O kişi de, bugüne kadar ifade
vermemiş, ağırlaştırılmış müebbet
hapisle yargılanan kişi de şu anda serbest, aramızda
dolaşmaya devam ediyor.
Biz zaman zaman burada
konuşmalarımızda ÖSOnun kutsanmaması gereken bir örgüt
olduğunu, 70e yakın terör örgütünün bileşiminden meydana geldiğini,
Suriye topraklarında çok sayıda suç işlediğini,
bunların da basına yansıdığını, Batı
kamuoyu tarafından da görüldüğünü söylediğimizde ÖSOya
terörist diyemezsiniz çünkü onlar bizim askerlerimizle yan yana
savaşıyorlar. diyorlar. Bizim askerlerimizle yan yana
savaşıyor olmaları onların işlediği suçların
üstünü örtmez, kabahatlerini gizlemeye yetmez.
Bir de Orası onların
topraklarıdır. deniliyor ya -onların topraklarıdır
da- Afrinden sürülen 136 bin kişinin toprakları değil miydi
orası? Onunla yetinilmedi, dün Dışişleri
Bakanlığı bütçesi görüşülürken
arkadaşımızın sorusu üzerine Komisyon üyesi bir cevap
veriyor, diyor ki: Afrindeki zeytini getirmeyecektik de oradakilere mi
bırakacaktık? Eğer oradakilere bırakmıyorsanız,
alıp getiriyorsanız bunu ganimet olarak görüyorsunuz demektir,
ganimet de ancak savaşlarda elde edilir. Oysaki biz savaş
dediğimizde bunun için de kıyameti koparıyorsunuz, Bu
savaş değildir, operasyondur. diyorsunuz, Barış Pınarı
diyorsunuz, farklı farklı şekillerde adlandırıyorsunuz.
Bunun da doğru olmadığını burada bir kez daha ifade
etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Kuzey Suriye, kuzeydoğu Suriye önemli ölçüde
Kürtlerin yaşadığı yerdir, Kürtlerin yüzde 90lara varan
nüfus oranına sahip olduğu bir yerdir ve orası onların
topraklarıdır. Şu anda yüz binlerce insan sürgün edilmiş
durumda, topraklarından edilmiş durumda, herhangi bir destek de
olmadığı için derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda
kalıyorlar. Onun için de bu insanların bir an önce huzura
kavuşması için, özellikle, ÖSOnun orada bu tür, günlük olarak
işlediği suçların önüne geçilmesi Türkiye'nin boynunun borcudur
çünkü beraber hareket eden, eğiten, donatan, maddi destek sağlayan ve
bütün ihtiyaçlarını karşılayan Türkiyedir, o nedenle de
onun borcudur.
Arkadaşların hepsi Dipsiz Gölle ilgili
söyledi, herhâlde böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde
görülmemiştir bugüne kadar. Bir gölün altında define olduğuna
inanıp o gölün kurutulmasına izin veren devletin Valisi. Zaman zaman,
bir şey olduğu zaman diyoruz ya Onlar devletin valisidir.
Şuranın valisi, buranın valisi değil, devletin valisi,
Turizm Müdürü, Çevre Müdürü, belki de Bakanlık izin veriyor ve define
arıyorlar. Tabii ki define çıkmıyor doğal olarak ve ondan
sonra da O gölü yeniden eski hâline getireceğiz. diye arkasından
bir de sit alanı ilan ediyorlar. Bu gerçekten takdire şayan bir
davranıştır doğrusu iktidar için çünkü bu tür şeyleri
çokça yapıyor. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Milletvekili.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 12- 193 sayılı Kanunun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4. Amatör spor yarışmalarını
yöneten hakemlere ödenen ücretler
Mehmet
Bekaroğlu Turan
Aydoğan İlhami
Özcan Aygun
İstanbul İstanbul Tekirdağ
Cavit
Arı Lale
Karabıyık Alpay
Antmen
Antalya Bursa Mersin
Burhanettin
Bulut Gökan
Zeybek
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Daha bir yıldan biraz fazla zaman geçmeden,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş olan bir yasa teklifiyle ilgili
bir değişikliği konuşuyoruz yani Türkiyede spor
müsabakalarını yöneten hakemlerin elde ettikleri ücretlerden vergi
verip vermemesiyle ilgili değişikliği. Yasa teklifini
Meclisimize getiren sayın milletvekili başlangıçta bu teklifin
içinde bütün spor müsabakalarında görev yapan bütün hakemlerin
alacağı ücretlerden vergi alınmasını teklif etti. Yani
dedi ki: Bir amatör maçta bir hakem 55 lira ücret alıyor, hafta sonu 2
maça çıkıyor, 110 lira, ayda 4 maça çıkıyor, 440 lira, biz
buradan 66 lira vergi alacağız. Yani Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının ülkeyi getirdiği açmazın ve çıkmazın
en uç örneğidir bu, bir amatör maçtaki hakemin ayda aldığı
ücretten 66 lira vergiye kadar düşmek değerli arkadaşlar.
Şimdi bunu biraz değiştirdik Komisyonda. Şimdi deniyor ki:
Profesyonel müsabakalarda görev yapan hakemler...
Şimdi, değerli milletvekilleri, bir hakem
profesyonel ligde ne zaman maç yönetiyor? Yani bu işe
başladığı gün gidip bir Fenerbahçe-Galatasaray
maçını mı yönetiyor, böyle mi düşünüyor bu teklifi hazırlayanlar?
13-14-15 yaşlarında hakemliğe başlıyorlar, 20-30 lira
ücretlerle. Çoğu üniversite öğrencisi, çoğu 2 tane dil bilen,
farklı fakültelerde okuyan öğrenciler. Yaz demeden, kış
demeden maçlara gidiyorlar. 25-30 yaşına kadar
başarılı olanlar bir üst klasmana çıkıyor; C
klasmanına, B klasmanına, A klasmanına çıkıyor.
Sonuçta bütün Türkiyede 20 hakem anlaşmalı, ücretli maç yönetiyor ve
iktidar dönmüş, bu hakemlerin yani 10 bin hakem içinde en yukarıya
çıkmış olan 20 hakemin maç maşına alacağı
ücrete gözünü dikmiş. Buradan bir şey çıkmaz değerli
arkadaşlar, gerçekten buradan bir şey çıkmaz. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani bu cumhuriyetin seksen
yılda, doksan yılda hakem olarak yetiştirdiği Cüneyt
Çakırın UEFA maçlarından aldığı paraya da
korkarım bunlar yarın vergi koymak için yasa teklifi getirirler.
Şimdi, bir başka önemli nokta şu:
Yani hakemlerin bu ücretlerine göz dikiyorsunuz. Sonra, mesela Sarıyerde
Uskumruköyde at çiftliklerinde Özbekler çalışıyor, atların
altını temizliyorlar. Bunlara soruyoruz, Ben artık Özbek
değilim, Türk vatandaşıyım. diyor. Nasıl Türk
vatandaşısın? Ben Etnospor yarışmalarında Türk
Millî Takımını temsil etmek için bir oldubittiyle Türk
vatandaşlığına geçirildim. diyor. Ya, arkadaşlar,
eğer siz bu Etnospora çok önem veriyorsanız, bu Özbekleri, Tacikleri,
Kazakları Türk vatandaşı yapıyorsanız, ya,
Allahınızı severseniz, bunlara üç kuruş ücret verin de at
çiftliklerinde 30 lira, 40 lira yevmiyeyle çalışmak durumunda
kalmasınlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir başka önemli nokta şu
değerli arkadaşlar: Yasa teklifi, spor kulüplerinin profesyonel
sporculara ödediği ücretlerin
Geçmişte, on altı ay önce
çıkan yasada, amatör branşların giderlerini bunlara mahsup
edecekti; bunu kaldırdık. Yüzde 15 stopajlar 20ye, 500 binin
üzerinde olanlar da gelir vergisi diliminde yüzde 40lara kadar çıkacak.
Bakın, ben bu teklifi hazırlayan
Sayın Demiröze söylüyorum. Siz, bir, İstanbuldaki bütün büyük
kulüplerin amatör şubelerine büyük bir darbe indirdiniz; iki, 2020
yılındaki olimpiyatlar öncesi, Türk millî takımlarının
sporcularının ana kaynağı olan, başta Fenerbahçe,
Galatasaray, Beşiktaş gibi takımlara ve Karşıyaka
gibi, Anadolunun muhtelif illerindeki spor kulüplerine darbe indirdiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Trabzonspor da var.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Bunun sonrasında
yaşanacak olan nedir? Daha çok yabancının -Türk
vatandaşı yapılarak- Türk Millî Takımını
temsilidir. 82 milyonluk bu ülkenin çocuklarının spor yapma olanaklarını
bu getirdiğiniz yasalarla engelliyorsunuz.
Bir başka yanlışınızı
da söylemek istiyorum. Siz Türkiyenin pek çok şehrine 30 bin kişilik
stadyumlar yaptınız. Yabancı sporcular vergi yükü
dolayısıyla artık eskisi kadar gelemeyecekse, yerli sporculara
koyduğunuz vergi yükü yüzünden kaliteli Türk sporcuları, futbolcuları
yurt dışına gidecekse ve stadyumu yaptığınız
şehirlerin futbol kulüpleri amatör lige düştüyse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Demiröz, bu 30 bin kişilik
stadyumlarda futbol maçı oynanmayacağına göre, siz,
affedersiniz, buralarda deve güreşi mi yaptıracaksınız?
(CHP sıralarından alkışlar) Bu, hesapsızlık; bu,
plansızlık. Bakın, Türk sporuna yapılmış en büyük
ihanet şu: Altyapı tesislerine, spor ve sporcu yetiştirmeye,
eğitim kurumlarına yatırım yapmak yerine siz
milletvekilleri kendi şehrinize damga vurmak için gittiniz oralara büyük
stadyumlar yaptınız ama o stadyumların yan tarafında 3
tane, 5 tane çim antrenman sahası yapmayı, altyapı tesisi yapmayı,
amatör spor kulüplerinin spor yapabileceği tesisleri yapmayı
akıl edemediğiniz için o statlarda oynayacak çocuklar da o
mahallelerden yetişmiyor.
O nedenle, sözün özü ve sözün kısası,
sporla ilgili gittiğiniz yol yanlış bir yoldur ama en başta
yaptığınız yanlış, Türkiye'deki
federasyonların oy verme sistemini değiştirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Spor Genel
Müdürlüğünün şubelerdeki yetkililerinin oy çoğunluğuyla
Türkiye'deki bütün federasyonları bağımlı hâle getirdiniz,
arkabahçeniz hâline getirdiniz ve o nedenle biz sporda her geçen gün geriye
gidiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde bulunan
yarışmalarını ibaresinin müsabakalarını
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç Semra
Güzel
Şırnak Adana Diyarbakır
Erol
Katırcıoğlu Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy
İstanbul Batman İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun teklifinin 12nci
maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Maddede spor yarışlarını yöneten
hakemlere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi talep edilmektedir.
En düşük maaşla çalışan memurun dahi vergilendirmeye tabi
tutulduğu ülkemizde, yüksek maaşların söz konusu olduğu bu
meslekte ücretlerin şimdiye kadar vergi adaleti kapsamında çoktan
vergiye dâhil edilmesi gerekirdi ama
önemli olan vergi sahteciliğinin önüne geçebilmektir. Çaldıktan sonra
minareye kılıf bu ülkede çok rahat bulunuyor.
Bakınız, kayyumlar. Defalarca bu kürsüden
dile getirdik, gerekirse bin defa daha dile getirmeye, meşru
haklarımızı talep etmeye devam edeceğiz. İktidar her
hafta ikişer üçer atanan kayyumları tüm gerçekliğiyle
açıklayabilir mi? Öyle Örgüte para yatırıyorlardı, biz
biliyoruz. gibi havanda su döven kelimelerle değil, Meclisimizin
ağırlığına yakışır şekilde; hukuki
delillere dayanan açıklamalar bekliyoruz.
Bundan sekiz, dokuz ay önce başvurularında
sorun olmadığı için YSK tarafından adaylıkları
kabul edilen arkadaşlarımızın hepsi teker teker görevden
alınıyor, tutuklanıyor, yerlerine kayyum atanıyor. Beş
altı ayın içerisinde nasıl oluyor da görevden alınan
belediye eş başkanlarımız aynı anda ülkenin aranan zanlıları
oluyor. Ayrıca, isnat edilen suçlara bakınca, hiç de öyle dillendirdiğiniz
gibi suçlamalar değil. Nusaybinde patlamaların olduğu bir
ilçede eş başkana, hâkim Kriz masasını niye kurdun?
diyor. Tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanımıza Niye KHKlilere sahip çıktın? deniyor.
Yüksekova Eş Başkanı için itirafta bulunmak, dokuz
yıldır cezaevinde olan tanığın aklına yeni
geliyor. Bir diğer seçilmişe ise Niye seçim çalışması
yaptın? deniyor. Cizre Belediye Eş Başkanının görevden
uzaklaştırılarak yerine kayyum atanmasına gerekçe
gösterilen Nevroz konuşması takipsizlikle sonuçlanıyor,
diğer soruşturmaya ilişkin iddianameyi ise mahkeme savcıya
iade ediyor. Yani kayyum atamaya ortada bir gerekçe yok ama gerekçe yaratmaya
bahane çok. Size yasal prosedürleri hatırlatıyoruz: Adaylar
başvurularını yapar, YSK onay verdikten sonra adaylar seçim
çalışması yapar, halk istediğini seçer ve siyasiler de bu
tercihe saygı duymak zorundadır.
Değerli milletvekilleri, 31 Martta 65 belediye,
1.230 belediye meclis üyeliği ve 102 genel meclis üyeliği
kazandık. 6 belediyemize KHKli eş başkanları olduğu
için mazbataları verilmedi. Seçim bölgemde 5 olan kayyum sayısı
Yenişehir ve Hazroyla 7ye, toplam kayyum sayısı ise 24e
yükseldi. 14 belediye eş başkanımız, onlarca meclis üyemiz
tutuklandı, 4 eş başkanımız ise hâlâ gözaltında.
Bu 24 belediyeyi kazandığımız yerlerde toplam seçmen
sayısı ise yaklaşık 2,5 milyon. Peki, sonuç ne?
İktidar, Ali kıran baş kesen olmuş, hukuk umurunda
değil, söz konusu Kürtlerse, Kürtlerin ne istediği, ne talep
ettiği umurunda değil; düşman hukukuyla Ben kimi istersem sizi
ancak o yönetir. diyor. Her hafta birer ikişer belediyeleri
gasbediyorsunuz. Yineliyoruz, bugün kayyum atanan yerlerde seçim tekrar olsun,
HDP yine belediyeleri alacaktır. Ama seçmenler diyor ki: Boşuna
mı oy veriyoruz, bunlar yine istediğini getiriyor. Yapılan
röportajlarda Diyarbakırlılar Biz bir ağacı belediyeye
seçsek yine görevden alırlar, ağaca da bir kulp bulurlar, bölücü
teröristtir derler, görevden alırlar. diyor ve tepki gösteriyor. Aynen
de öyle oluyor; sonuçlar işinize gelmeyince sandık hukukunu yok
sayıyor, seçilmişleri tutukluyor ve kayyum atıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kayyumların
halkın parasını nasıl çarçur ettiğini hem geçen sene
Sayıştay raporlarında hem de belediyeleri aldıktan sonra
bizler gördük. Yüksekova gibi küçük bir ilçe belediyesi bile hizmet
yapılmadığı hâlde 680 milyon 884 bin lira
borçlandırılmış. Halk yoksullukla boğuşurken,
Mardin kayyumu devlet erkânına gümüşler hediye etmiş.
Bunları öyle sizin yaptığınız gibi delilsiz
söylemiyoruz; hepsi, basına yansıyan, fotoğraflarla, mali
kayıtlarla belgelenmiş olaylar. İktidar, başa geldiği
günden beri millet iradesi lafını ağzından düşürmedi
ama aynı irade Kürtler için söz konusu olduğunda illegal ilan
ediyorsunuz. Neyin irade olup neyin irade olmadığına siz mi
karar veriyorsunuz? Bu nasıl bir hukuk? Bunun hiçbir izahı, hiçbir
hukuki açıklaması yok. Bu iktidar düşünmeli, bu mesele sadece
seçilmiş olanı görevden alıp yerine birini atama meselesi
değil; bu mesele, yok sayma meselesidir Seni de iradeni de
tanımıyorum. deme meselesidir. Kayyum atamaları devam
ettiği takdirde seçmenler ile bu Meclis arasındaki bağ giderek
zayıflamakta, halkın gücü olan sandığa dair güven duygusu
iyice zedelenmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Bu hukuksuzluk, bu
zorbalık politikası iktidar da dâhil olmak üzere kimseye bir şey
kazandırmayacaktır, tam aksine, kaybettirecektir.
Hepinizi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere
Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi
Hong-Ghi Choia "Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Meclisimize resmî bir ziyarette bulunan Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi
Sayın Hong-Ghi Choi Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir,
kendilerine Meclisimiz adına Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12nci
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Adana Trabzon
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12nci
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili teklifin bu
maddesiyle, voleybol ve basketbol spor dallarının en üst liglerinde
görev alan hakemler hariç tutulup diğer tüm hakemlerin müsabakalardan elde
ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi hedeflenmektedir. Teklifin ilk hâli,
toptancı bir yaklaşımla, tüm spor müsabakalarında görev
alan hakemlerin vergilendirilmesini öngörüyordu fakat Komisyonda verilen
önergeyle amatör sporlar kapsam dışında tutulmuştur.
Komisyondaki arkadaşlarıma amatör müsabakalarla ilgili
yapmış oldukları söz konusu değişiklikten dolayı
da teşekkür ediyorum. Gayet isabetli bir değişiklik
olmuştur, bunu da söyleyeyim.
Değerli milletvekilleri, bu
değişiklik öncesi hakem ücretleri, ilim ve fenni, güzel
sanatları, tarımı, hayvan yetiştirilmesini ve memleket
bakımından faydalı olan diğer işleri ve faaliyetleri
teşvik maksadıyla verilen İkramiyeler ve mükafatlar bölümüne
konularak vergiden muaf tutuluyordu. Asgari ücretlinin aylık
maaşını ve maaşı oranında kesilen vergi
tutarlarını göz önüne alarak ilgili maddedeki
değişikliği, özellikle günümüzdeki Süper Lig hakemlerinin
aldıkları maç başına ücretlerin veya aylık
ücretlerinin vergiye tabi tutulmasını, ülkemizdeki vergi
dağılımı açısından, adaletin sağlanması
adına olumlu bulduğumu ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, kanunun geneli
üzerindeki düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak isterim. Ekonomik
açıdan büyük sıkıntı yaşayan Türkiyenin önündeki
temel sorunlardan biri bütçe açığıdır. Bu vergiler esasta
bu açığı kapatmak üzere konulmaktadır ama şu
gerçeği unutmayın ki 2019 yılındaki bütçe
açığını kapatmak için ne yaptıysanız maalesef
başarılı olamadınız. Bedelli askerlik getirdiniz, imar
barışı ilan ettiniz, ihtiyat akçesine el uzattınız ama
yine de olmadı. En son bu düzenlemeyi akıl ettiniz ama korkarım
yine olmayacak. Siz, önce israf eksenli ekonomik politikalarınızdan
vazgeçmelisiniz.
Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi
başlığıyla sunumu yapılan bu düzenleme, her ne
söylenirse söylensin, Hükûmetin bütçe açığından duyduğu
endişeyi açık olarak gözler önüne sermektedir. Siz, bu vergi paketini,
vergi adaletini sağlayacağınızı söyleyerek buraya getiriyorsunuz
ama aslında yaşanan ekonomik krizi aşmaya
çalışıyorsunuz. Ekonomik endişelerle, yeterince
tartışılmadan Genel Kurula getirilen bu düzenlemenin Sayın
Cumhurbaşkanına borçlanma yetkisi vermesi de ayrı bir konu.
Değerli milletvekilleri, çarpık vergi
politikalarının toplumda yarattığı
eşitsizliği lütfen görelim. Gelir ve servet eşitsizliği
Türkiye'nin en önemli toplumsal meseleleri arasındadır. Her geçen gün
derinleşen bu eşitsizlik toplumsal yapımızı zedelerken
zengini daha da zengin, yoksulu daha da yoksul yapmaktadır.
Dolayısıyla bu eşitsizlikleri giderecek, toplumsal refaha
katkı sağlayacak daha adil vergi düzenlemeleri yapmak yerine böyle
günü kurtarmak ve bütçe açığını kapatmak gibi hedefler
gözeten düzenlemelerle bu meseleyi halledemeyiz.
Meclisimizi köklü bir vergi reformu üzerinde
çalışmaya, kafa yormaya davet ediyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Ahmet Kaya, buyurun; epeydir söz istiyorsunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Trabzon ili
Düzköy ilçezi Haçka Yaylasında yıkım gerginliğinin devam
ettiğine, neden yaylalardaki huzurun bozulmak istendiğini ve neden
imar barışı çerçevesinde Haçka Yaylasındaki evlere
yapı kullanma izin belgesi verildiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Düzköy Haçka Yaylamızda tereyağı
satarak, gurbetlerde çalışarak ev yapan insanlarımıza
şafak operasyonları yapılıyor, biber gazı
sıkılarak evleri yıkılıyor. Bu insanlar, dededen kalma
evleri eskidiği ve yetersiz kaldığı için tadilat
yapmışlar; yer almamış, yer satmamışlar.
Sayın Soylu Çayırbağında söz vermişti,
Sidiksayı yatırıma boğacağım. demişti.
Sidiksa yatırıma değil ama gözyaşına boğuldu.
Evleri yıkılan analarımız ağlıyor, çocukları
ağlıyor.
İmar barışı dediniz. Vatandaş
para ödedi, yapı kayıt belgesi aldı. Su, elektrik
bağlattı. Şimdi bu evleri yıkıyorsunuz. Madem bu
evleri yıkacaktınız neden yapı kullanma izni verdiniz,
neden yaylalarımızda huzuru bozdunuz? Ortada çözülmeyi bekleyen büyük
bir sıkıntı var. Orada millete âdeta zulmediliyor.
AKPli bakanlara ve milletvekillerine sesleniyorum:
Bu feryatları artık duyun diyorum. Gelin bu sorunu hep birlikte
çözelim ve yaylalarımıza yeniden huzuru getirelim diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Ramazan Bey, size de söz
vereyim.
31.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının,
Aksaray Bölgesi Hayvancılık Kooperatif Birliği ile
Aksaray-Niğde Tarım Kooperatifleri Birliğine bağlı
tarımsal kalkınma kooperatiflerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Aksaray Bölgesi Hayvancılık Kooperatif
Birliği ve Niğde-Aksaray Bölgesi Tarım Kooperatifleri
Birliğine bağlı tarımsal kalkınma kooperatiflerinin
geçmişten gelen mali borçlarının Aksaray
Defterdarlığı tarafından yakın takibe
alındığı, hesaplara blokeler konulduğu, ayrıca bu
kooperatiflerin yönetim kurulu yetkililerinin şahsi mal
varlıklarına da haciz konulacağı konusunda uyarıda
bulunulmuştur. Ödeme konusunda herhangi bir kolaylık sağlamadan
ve süre verilmeden böyle işlemlerin yapılması kooperatiflerimizi
sıkıntıya düşürerek kapanmasına, çalışan
personelin işsiz kalmasına, kayıt dışı
işlemlerin artmasına sebep olacaktır. Bu sebeple, ilgili
bakanlıklarla görüşüp bir an önce çözüm yollarının
üretilmesi gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 13üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 193 sayılı Kanunun 40
ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1), (5) ve (7)
numaralı bentlerine sırasıyla aşağıdaki hükümler
ilave edilmiştir.
(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek
otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak
üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin
aylık kira bedelinin 6.000 Türk lirasına kadarlık
kısmı ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel
tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla
120.000 Türk lirasına kadarlık kısmı gider olarak dikkate
alınabilir.)
"(Şu kadar ki faaliyetleri kısmen
veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli
şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla
kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin
giderlerin en fazla %70'i indirilebilir.)"
"(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek
otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde
işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak
üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap
bedeli 140.000 Türk lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline
eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği
hallerde, amortismana tabi tutarı 250.000 Türk lirasını
aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan
amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı, gider
yazılabilir. Bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği
tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınır.)
Mehmet
Bekaroğlu Alpay
Antmen Lale
Karabıyık
İstanbul Mersin Bursa
Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal
Antalya Ankara İstanbul
Turan
Aydoğan İlhami
Özcan Aygun Burhanettin
Bulut
İstanbul Tekirdağ Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla hürmetle
selamlıyorum.
Tabii, bu teklifle ne getirildi? Yeni vergiler ihdas
edildi. Vergilerin ihdas edilmesinin altında kalan neden ise bütçede
açık var, Türkiye ekonomisi iyi değil. Ekonomi iyi değil.
diyenler hakkında, maalesef, soruşturmalar açılıyor. Geçen
hafta, güya, efendim
Eğer eleştiri amacıyla herhangi bir
düşünce açıklanıyorsa bu, soruşturma konusu
yapılamaz. Birinci yargı paketi, işte, bir ay önce geçti.
Maalesef, bu kanunun da bir manası kalmıyor. Peki, ne oluyor? Biz
bunu dediğimizde de iktidar partili arkadaşlarımız kabul
etmiyorlar.
2019 yılı faiz ödemesi 117 milyar, 2019un
faiz ödemesi 117 milyar. Peki, bu faizi nereden çıkaracaklar? Böyle yeni
vergilerle çıkaracaklar. Bazı bakanlıkların bütçesi 117
milyar faizden daha düşüktür. 2020 yılı için öngörülen faiz
ödemesi, bütçeden ayrılan pay 139 milyar. 2020 yılının
bütçesinden 139 milyar para faize ayrılıyor. Böyle de olunca bunu
çıkarabilmek için değişik -alavere dalavereyle
vatandaşın cebine biz nasıl el uzatabiliriz- vergiler
alınıyor.
Şimdi, 2017 yılında 1 milyonun
üzerinde araç satıldı. Aynı şekilde, 2018 yılında
bu 640 bine indi. Araç üretimi 2019 yılında daha da düştü.
Kısacası, bugüne kadar araçlarla ilgili teşvik mahiyetinde
getirilen tüm paketlerin aksine yeniden bir düzenleme getiriliyor. Bu neyi
getirecek? Bu, şunu getirecek: Yani Avrupa 2023 yılında dizel
aracı, 2028 yılında benzinli aracı terk ederken Türkiye bu
alana girmiş olacak.
Peki, bu tasarrufu vatandaşa özgü
yapıyoruz da devlet olarak niye biz tasarruf yapmıyoruz? Mesela,
Meclisin kiralamış olduğu araçların aylık kirası
ne kadar? Niye onda sınırlama yapmıyoruz? Mecliste şu anda
yeni kiralama sözleşmesi yapılmış herhâlde, 4 bin motor
Audi; Audi 3 bin motordan 4 bine çıktı. Arkadaş, madem tasarruf
yapıyoruz, önce devlet olarak kendimiz bu tasarrufu yapalım, ondan
sonra vatandaşa gelelim.
Mesela salı günleri burada grup
toplantıları olur. Grup toplantıları olduğu zaman
-burada 5 siyasi parti var- 5 siyasi partinin Genel Başkanlarından,
Cumhuriyet Halk Partisi, MHP, HDP, İYİ PARTİnin, bu 4 siyasi
partinin Genel Başkanları Meclise geldiği zaman bu Meclisin
üzerinde helikopterler uçmuyor ama AK PARTİnin Genel Başkanı
geldiği zaman Meclisin üzerinde helikopterler uçuyor. E, bu bir maliyet.
Yani bu açıdan ekonomiyi düşünüyorsak gerçekten bunlarda tasarrufu
yapmak lazım, tasarrufun ilk önce devletin kendisinden başlaması
lazım.
Peki, bu kanunun etki analizi raporu
yapıldı mı? Yapılmadı. Ne deniliyordu?
Başkanlık sistemi geldiği zaman güllük gülistanlık
olacaktı, ekonomide uçacaktık. Arkadaşlar, bu bir
yıllık süreç şunu bize gösterdi: Başkanlık sistemi
Türkiye'de iflas etti. Başkanlık sistemi bu ülkede masraftır,
israftır, enflasyonun sürekli yükselmesidir, vatandaşın
perişanlığıdır. Başkanlık sistemi
bunların hepsini bize gayet rahat hissettiriyor.
Bu ne demek? Son sözlerle şunu diyeceğiz:
AK PARTİ iktidarı, pahalılık demektir; AK PARTİ
iktidarı, enflasyon demektir; AK PARTİ iktidarı, işsizlik
demektir; AK PARTİ iktidarı, israf demektir; AK PARTİ
iktidarı, pahalı gübre, pahalı mazot, pahalı ilaç, çaresiz
çiftçi demektir; AK PARTİ iktidarı, emeklilikte yaşa
takılmak demektir; AK PARTİ iktidarı, niteliksiz, kalitesiz
eğitim demektir; AK PARTİ iktidarı, borç batağına
sürüklenen esnaf demektir; AK PARTİ iktidarı, itibarsız
dış politika demektir; AK PARTİ iktidarı demek, Londradaki
bir avuç tefeciye hizmet eden iktidar demektir.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Özlem Hanım, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli
MAHMUT TANAL (Devamla) Başkanım, ben
daha kürsüden ayrılmadım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söz verdiler; süreniz
bittiği için, söz verdikleri için konuşmama başlıyorum
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani daha hatip kürsüden
ayrılmadı Başkanım, deneyimli Başkansınız
siz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Tanal,
Sayın Başkan söz verdi, lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Anladım da
Başkanım, deneyimlisiniz
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim, sağ olasın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ben teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen, süreniz bitti ve
Sayın Başkan söz verdi.
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum.
Şimdi, tabii, sabırla dinliyoruz.
Sayın Tanalın konuşmasının son kısmında
arka arkaya sıraladığı pek çok mevzu var. Fakat şimdi
düşünüyorum yani söylediği her bir şeyin tam
karşılığı var.
Şimdi, AK PARTİ iktidarının
2002de gelişini hatırlıyorum: Atılan yazar kasalar,
susuzluklar, yokluklar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İntiharlar
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) -
bu ülkedeki yasaklar,
bütün
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sadece yazar kasa
atıyorlardı, şimdi insanlar kendilerini yakıyorlar,
öldürüyorlar, siyanür içiyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Müsaadenizi istiyorum.
Evet, sizin zamanınızda yapılan şeyler bunlar.
Velhasılıkelam,
anlattığınız her şeyle, AK PARTİyi doğuran,
iktidara getiren ve on yedi yıldır da sizin kazanmanıza imkân
vermeden kazandıran sebepleri aslında tek tek burada muhalif olarak
söylemiş oldunuz.
Bu manada yani artık, bence bunları
söylerken
Dış politika diyorsunuz
Ya, sizin Bülent Ecevit
değil miydi Clintonun karşısında el pençe duran, o
değil miydi yani?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Oradan geldiğimiz
noktaya baktığınız zaman yani bir defa bunları
söylerken biraz hayâ etmek lazım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, yerinizden, buyurun.
33.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bir Grup Başkan Vekili konuşması esnasında, rahmetli
olmuş, daha önceden devlete hizmet etmiş bir Genel Başkana yok
el pençe duruyordu, bilmem ne yapıyordu
Bunlar yakışık
alan şeyler değil.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç alakası yok!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Çok ayıptır
ve kendisini gerçekten kınıyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç ayıp
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bir Grup Başkan
Vekilinin bu kadar yakışıksız, bu kadar seviyesiz
konuşması gerçekten utanılacak bir durumdur.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ooo!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Orada, Sayın
Ecevitin nezaketini bilenler biliyor. Sayın Ecevit, Alparslan
Türkeşle de nasıl konuşacağını biliyordu,
Süleyman Demirelle de nasıl konuşacağını biliyordu,
Bill Clintonla da nasıl konuşacağını biliyordu;
Kıbrısa çıkartma yaparken de Amerika Birleşik
Devletlerine nasıl cevap vereceğini bilen bir liderdi. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu konuşan insanların
haddini bilerek konuşması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz, bu ülkede
şehitler için toplanan paranın üzerine oturan bir
anlayışın hâlâ kendisini övüyor olmasından utanç ve hicap
duyuyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Tanal, Grup
Başkan Vekili yeterince cevap verdi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şahsıma
sataştı Sayın Başkanım, 69a göre söz istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Grubunuz adına
cevap verildi diye düşünüyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptığı açıklamasında söylediği
sözleri kendisine iade ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, Sayın Özkoçun bana söylediklerini kendisine iade
ediyorum. Ben, ciddiyim, ne yaptığımı biliyorum,
söylediğim her bir kelimeyi iradi olarak kullanıyorum.
Biz, burada konuşan insanlar
Bakın,
arkadaşlarımız tek tek her kelimeyi yazıyor. Niçin
yazıyorlar bunları? Tarihe not düşmek için yazıyorlar.
Eğer siyasetin içerisinde milletvekili olarak, grup başkan vekili
olarak, Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak varsanız,
hayatta hesap verdiğiniz kadar öldükten sonra da onun içerisindesinizdir,
hesap da verirsiniz, gündeme de gelir. Biz, buralarda hep konuşuyoruz.
Rahmetli İnönüden bahsetmiyor muyuz? İyi yaptığına
İyi yaptı. diyoruz, yanlış yaptığına Yanlış
yaptı. diyoruz. Biz, Kıbrısla alakalı yapılan her
şey için teşekkür ederiz ama yaptığı yanlış
için de bunu söyleyebiliriz. İnsanlar vefatından sonra tabu hâline
gelmiyor, insanlar hatalarından ari olmuyorlar. O sebeple, hiç kimseden
böyle bir edep dersi, nasıl konuşacağıma dair nasihat
alacak değilim. Böyle bir üslubu da reddediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunlar
kullanılmadan da cevap verilebilir ama Genel Kurulda, bakıyorum,
şahsa hakaret etmeden cevap vermek tercih edilmiyor. Ben şahsen bunu
yapmadan cevap vermeyi tercih eden bir siyasetçiyim. Hem hayattayken hem de
öldükten sonra hepsinin arkasındayım Allahın izniyle. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Anlamazlar Başkanım, anlamazlar!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
35.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Bülent
Ecevitle ilgili konuşmak sizin haddiniz değildir Sayın Grup
Başkan Vekili!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Haddin ne demek? Ne
demek? Ne demek? Bunu reddediyorum.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ulan, böyle bir Grup
Başkan Vekilliği olmaz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Böyle bir üslup olmaz
Sayın Başkan! Ne demek? Hadden bahsediyorsunuz, bu nasıl bir
had!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Böyle bir Grup
Başkan Vekilliği olmaz efendim.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Siz mi
karar vereceksiniz ya? Siz mi karar vereceksiniz kardeşim?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne demek? Hadden
bahsediyorsun, bu nasıl bir had? Olmaz, hayır, ben bunu reddediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Böyle bir Grup
Başkan Vekilliği olmaz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne demek haddin
değil? Ne demek?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Böyle bir konuşma
anlayışı olmaz efendim. Bir Grup Başkan Vekili
konuşuyor burada
Bu kadının, bu hanımefendinin
yaptığı çok ayıptır.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
olamaz! Böyle bir şeyi tümden reddediyorum! Ne demek haddiniz değil?
Nasıl bir had bu?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Lütfen, bu
hanımefendiye, haddini bildirin Sayın Başkan!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Alışmışsınız
Bülent Ecevit
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu hanımefendiye,
lütfen, haddini bildirin Sayın Başkan!
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.44
BAŞKAN : Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın Özkoç, buyurun.
36.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ruhuna yakışır şekilde
davranılması gerektiğine ve yaptığı
açıklamasında Tokat Milletvekili Özlem Zengini incitecek bir söz
sarf ettiyse özür dilediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Grup Başkan Vekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhuna yakışır bir şekilde
davranmak zorundadır, hepimiz bunun sorumluluğu içerisinde hareket
etmeliyiz. Aynı zamanda, Grup Başkan Vekilleri her siyasi partinin
ideolojisini, görüşünü yansıtırken bir sorumluluk içerisinde
hareket ediyorlar, biz de elimizden geldiğince böyle davranmaya
çalışıyoruz.
Az önce Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup
Başkan Vekiliyle burada kendi içimizde bir tartışma
yaşandı. Birbirimize kullandığımız sözler
açısından ben kendisinin ne söylediğini değil benim ne
söylediğimi ifade ederek onu kıracak, üzecek, gerçekten incitecek
herhangi bir şey söylediysem özür dilerim. (CHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FETANİ BATTAL (Bayburt) Sayın Başkan,
bunu reddediyorum! Burada 28 Şubat
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet, buyurun.
BAŞKAN Ya ne diyorsun kardeşim sen!
FETANİ BATTAL (Bayburt) Terk etmesi
lazım, terk etmesi lazım Meclisi!
BAŞKAN Geç yerine, geç yerine hadi. Geç
yerine be kardeşim! Grup Başkan Vekillerin var, ayıp ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben de geri
alıyorum. Bu adamla da ilgili ne gerekiyorsa onun mücadelesini
vereceğim, tamam mı?
BAŞKAN Sayın Milletvekili, sizin
yaptığınız normal değil. Grup
Başkanınız orada, Grup Başkan Vekilleriniz orada. Kendinize
saygı duyun Sayın Milletvekili.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İşte benim
söylemek istediğim Sayın Başkan bu.
EROL KAVUNCU (Çorum) - Ne alakası var?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Benim söylemek
istediğim bu, bu davranış biçimidir.
BAŞKAN Buyurun Özlem Hanım.
37.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz eğer kürsüden cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden cevap verin, Sayın
Özkoç da öyle konuştu.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Doğrusu, kürsünün
tabii bir anlamı var. Ben Sayın Özkoça teşekkür ediyorum çünkü
çok aleni bir şekilde özür diledi, ben özrünü kabul ediyorum ve
teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımın da sakin
olmalarını rica ediyorum çünkü insanların hatasından rücu
etmesi, bunu ifade etmesi çok önemli bir şeydir. O sebeple bunu
samimiyetle algılıyorum.
BAŞKAN Evet, bir büyüklük.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum
fakat şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, gün içerisinde bir olay daha
yaşadık. Ben hayatın kelimeler üzerine inşa olduğuna
inanıyorum. Kelimelerin bugün anlamı olduğu gibi, geçmişte
işittiğimiz kelimelerin de bizim üzerimizde çok büyük tesirleri var.
Şimdi, tekrar etmek durumunda olduğum için tekrar ediyorum: Bu
kadına haddini bildirin! ifadesi -işte, o sebeple kürsüden
konuşmak istemiştim- daha evvel -adını söyleyince
rahatsız oluyorsunuz- eski bir Başbakan
BAŞKAN Ama Engin Özkoçun bundan haberi yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir saniye
Haberi olmasa da eğer siyaset yapıyorsa bu
cümlelerin bizdeki karşılığını şu an
öğrenmesini ben rica ediyorum. Kürsüye gelerek yemin etmek isteyen Merve
Kavakcıya Bu kadına haddini bildirin! diye
bağırmıştır, Bu kadına haddini bildirin!
Başörtülü olması...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Amerika
vatandaşıydı o dönem, Amerika vatandaşı milletvekili
olamaz ki.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Keşke Amerika
vatandaşı olduğunu orada söyleseydiniz, önce, başörtülü
olduğu için bu yapıldı.
Bakın, bu cümleleri savunacak bir şey
söylemeyin Sayın Tanal, Sayın Tanal, bunu savunmayın.
Bakın, sizin Genel Başkanınız Sayın
Kılıçdaroğlu önemli bir şey yaptı -ona da ben
teşekkür ediyorum- ne dedi? Dedi ki: Biz başörtülü kadınlara
haksızlık yaptık.
Lütfen rica edeceğim, cümlemi bitireyim
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben bir şey
yapmıyorum, ayaktayım sadece.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ayağa kalkmak
Sözünüzü bitirin. demek, müsaade ediniz, lütfen, tamamlayacağım.
Şimdi, bizim yaralarımız var, hâlâ
var; bakın, bugün sabah konuşmamda ifade ettim. İki
başörtülü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bugün Kocaelide de
başı açık kıza saldırdılar, taciz ettiler
otobüste. Onu nasıl yapacağız?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Onu da savunurum.
Açar mısınız rica etsem.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başı
açık kadın. diyorsunuz, benim annem başörtülü değil,
annem; sonuna kadar savunurum, hangi başı açık kadının
başına iş gelirse ben varım, sonuna kadar.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
bizim yaralarımız var. Bir defa, burada konuşurken
şunları söyleyemeyiz birbirimize: Yalancı diyemeyiz, Haddin
yok. diyemeyiz. Bu kürsüde konuşan herkesin her konuya dair fikrini
söylemeye hakkı vardır ve ön kabul olarak doğru söylediği
kabul edilir, en azından inandığını söylediği
kabul edilir. Üstelik bugün kadın meselesi konuşuluyor. Bu
kadın ne demek! Bunu ben kabul edemiyorum; arkadaşım özür
diledi, kabul ediyorum ama Genel Kurulda bunun işitilmesi lazım.
Bu kelimelerin geriye dönük olarak bizdeki bir
yaraya değdiğini, nasıl kanattığını...
Bakın, bütün başörtülü kadın arkadaşlarımın
şu an Mecliste kalbi titriyor. Ben hayatımı verdim, biz
hayatımızı verdik! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Allah Allah, bu kadar da
değil! Bu kadar ezdirmeyin bu konuyu Sayın Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son bir söz daha
istiyorum, bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Özlem Hanım, emin olun...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Müsaade edin bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Size de çok
teşekkür ediyorum.
O sebeple belki erkek arkadaşlarımız
bizim bu yaramızı anlamakta -kendi grubumdaki arkadaşlarım
dâhil- zorlanabilirler. Başörtüsü bizim hayatımızın
mücadelesi olmuştur. Bu konuyu küçümseyen, bu konuya dair geçmişi
hatırlatan herkes karşısında bizi bulur!
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, ben size
teşekkür ediyorum yaptığınız açıklamadan
dolayı.
Özlem Hanım, size de teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Özkoç.
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Meclis Başkan Vekili olarak arkaya beni çağırdınız; bu
konuda Grup Başkan Vekili olarak yapılması gerekeni, bizim
üzerimize düşeni birlikte arkada konuştuk ama bahsettiğimiz bu
değil, böyle bir yaklaşım değil. Bir Grup Başkan
Vekili olarak ben dönerim Bu adama haddini bildirin. diyebilirim, Bu
kadına haddini bildirin. diyebilirim; bir kadına kadın denir,
başka ne diyebilirim?
BAŞKAN Tamam, o düzeldi artık.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O zaman özür
dilememiş mi sayacağız?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir hakaretim yok, bir
aşağılamam yok ama şimdi ben bunu söyledim diye bunu
başörtüsüne getirmek, defalarca söylenmiş bir konuyu bir
başörtüsüne indirgemek kadar
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama backgroundunu
anlattım Sayın Başkan, çağrışımını
anlattım. Lütfen
Rica ediyorum
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama bakın,
aynısını yapıyor, yine ben konuşuyorum Sayın
Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Çağrışımını anlamadık mı?
Çağrışımını anlattım Sayın Başkan.
Lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sizden rica ediyorum.
Demin ayağa kalktım diye Otur. diyen kişi, şimdi ben
konuşurken ta önüme kadar geldi.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Özkoç.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Gelirim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bakın Gelirim.
diyor. Şimdi ben de aynısını bekliyorum Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, çok teşekkür
ederim.
Özlem Hanım, Türkiye, bir dönem verilen
mücadeleyi çok geride bıraktı. Bugün aramızda başörtülü
hanımefendiler var, başı açık olanlar var. Bana göre,
başörtülünün başörtüsü namusumuz, başı açık
olanın saçının teli namusumuz; o konu
kapanmıştır. (AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla Sayın Özkoç, sizin
yaptığınız açıklamadan dolayı tekrar
teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı, bu ülkenin Atatürküne ve İnönüsüne
2 sarhoş demiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Nereye geliyorlar,
nereye geliyorlar?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şu anda eğer
hatırlatmak isterlerse, oralara giderlerse bunları
konuşmamız gerekir. Sayın Bülent Ecevitle ilgili bu meseleyi
buraya indirip konuşması kesinlikle doğru değildir. Bunu
burada söylemek zorundayım.
EROL KAVUNCU (Çorum) İyi de o cümle ona ait.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, lütfen
Ben de ayağa kalkacağım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bakın, peki, az
önce ayağa kalkmamı eleştiren kişi
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söz verdiniz mi şu
anda, söz verdiniz mi?
BAŞKAN Özlem Hanım, bir dakika
Grup
Başkan Vekili konuşuyor Özlem Hanım, Grup
Başkanınız orada.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama söz verdiniz mi
Sayın Başkanım?
BAŞKAN Özlem Hanımcığım,
ben takip ediyorum burada.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen
O zaman ben de
söz istiyorum.
BAŞKAN Bir Meclis Başkan Vekili olarak
ben, şahsen, Meclise bakarken her milletvekiline saygı duyarak,
herkesin de imkânlarımız nispetinde onurunu, şerefini,
haysiyetini koruyarak Türk milletine buradan bir nefes vermek istiyorum.
Sayın Özkoç o ifadeden dolayı çok güzel
bir şekilde özrünü diledi, arkadaşlarınız
alkışladı. Konuyu kapatalım lütfen.
Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama kapatmıyorlar
Sayın Başkan.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
13üncü madde üzerinde İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde bulunan ve ibaresinin
ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç Murat
Çepni
Şırnak
Adana
İzmir
Erol
Katırcıoğlu Necdet
İpekyüz
İstanbul
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız,
siyaset en basit tanımıyla halkın maksimum
ihtiyaçlarının giderilmesi işidir. Fakat iktidarlar şiddet
ve yalan yoluyla sermaye tarafından işgal edildikten sonra, siyaset
de halkın değil, zengin azınlığın
ihtiyaçlarını gideren bir işe dönüşmüş oldu. Üzerinde
tartışma yürüttüğümüz bu torba yasa da tam olarak bu mantık
üzerine kurulu. Ancak siyaset, aynı zamanda ezilenlerin kendi hakları
için itiraz etme, ayağa kalkma sanatıdır da. Bize ezelî ve ebedî
mutlak olarak yutturulmaya çalışılan kapitalist sömürü ve
yağma düzeni hem ulusal hem uluslararası düzlemde sonuna gelmiş
bulunuyor. Ezenler ve ezilenler arasındaki makas kapatılamaz düzeyde
açılmış durumda. Dünyanın en zengin 26 kişisinin
toplam serveti 3,8 milyar insanın toplam servetine eşit. 4,3 milyar
dünyalı ise yoksulluk sınırında yaşıyor.
Kapitalist sistem, üretim kapasitesinin geliştirilmesi yoluyla ayakta
kalma becerisini çoktan kaybetti, varoluşsal bir kriz batağında;
ayakta kalmasının tek yolu, emeğin ve doğanın en
ilkel, en vahşi biçimlerde sömürüsü ve çıplak şiddet
araçlarıdır.
Daha fazla kârdan başka hiçbir ilkesi olmayan
bu çürümüş düzene başkaldırıp kendi kaderini kendisi yazmak
isteyenlerin başına da işte, bu sermayenin faşist
iktidarları üşüşüveriyorlar tıpkı kuzey Suriyede,
Rojavada olduğu gibi, tıpkı Bolivyada olduğu gibi.
Özellikle Rojava devrimi tüm ezilenlere bir gerçeği tekrar
hatırlattı: Başka bir dünya mümkün. Evet,
açlığın, yoksulluğun, savaşların
olmadığı başka bir dünya mümkün. İşte, tam da
bugünlerde tüm dünyada bir umut yükseliyor. Ezilen halklar, işçiler,
emekçiler, kadınlar, gençler ekonomik, demokratik, sosyalist taleplerle
meydanları dolduruyorlar. Büyük bedeller ödeyerek İş, ekmek,
özgürlük! sloganlarını yükseltiyorlar. Şilide ulaşım
zamlarına, neoliberal politikalara, oligarşik yapıya
karşı; Endonezyada yeni ceza kanununa, yoksullukla mücadelenin
zayıflatılmasına, devlet başkanına eleştirinin
suç sayılmasına karşı; İranda zamlara
karşı, antidemokratik uygulamalara karşı; Lübnanda
benzine, tütüne, internet üzerinden konuşmalara konulan yeni vergilere,
yoksulluğa karşı; Irakta Yozlaşmış parti
sistemi devrilene kadar devam! yazan pankartlarla işsiz üniversite
mezunlarının başlattığı eylemler sürüyor.
Mısırda yoksulluk, yolsuzluk düzenine karşı, Sisinin
istifası ve tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması
talebiyle eylemler sürüyor. Ayrıca, Ekvatorda, Haitide, Katalonyada,
Azerbaycanda, Fransada -sarı yelekliler- iklim krizine karşı
eylemler sürüyor.
Türkiyede ise durum tümüyle içler acısı;
nüfusun yüzde 20si yani 16 milyon insan açlık
sınırının altında, nüfusun 45 milyonu ise yoksulluk
sınırının altında yaşıyor, 8 milyon
işsiz var; açlık sınırı 2.060 TL, yoksulluk
sınırı ise 6.730 TL. Kapitalizmin biricik temsilcisi AKP ise
zenginleri kurtarmak için yoksulları daha fazla açlığa mahkûm
etmekle meşgul, emeğin kölece sömürüsü ve doğanın
vahşice talanından başka icraatı kalmamış
durumda, tek çare olarak Kürt düşmanlığına ve kayyum
gasplarına sarılmış durumda. EYTlilere
kazanılmış haklarını veremeyiz çünkü bütçe
kaldıramaz. diyor, sanki sadaka dağıtıyor. Tüm diktatörler
gibi İtibardan, şatafattan tasarruf olmaz. diyor. Oysa 1.100
odalı sarayın bir aylık gideri 54 milyon TL yani 33.750
emekçinin asgari ücretine eşit. Emekçiler çaresizlik içerisinde ölüme
gidiyorlar, kendi canlarına kıyarak hepimize ağır bir ders
veriyorlar. Öldüren siyanür değil, kapitalizmin ta kendisidir,
iktidarın ekonomik, siyasi politikalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkan.
Emekçilere çağrımız, öfkelerini
kapitalist sömürü düzenine yöneltmeleridir, örgütlü mücadeleyi
yükseltmeleridir; demokratik, halkçı, sosyalist bir dünya kurma
mücadelesini yükseltmeleridir. Bizler HDP olarak bu mücadelenin dün olduğu
gibi bundan sonra da tam merkezinde olacağız. Bolivyalı
emekçilerin dediği gibi
(x) yani örgütlü bir halk asla
yenilmez.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir
Milletvekili Murat Çepninin 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki Kürt düşmanlığı
ithamını reddettiklerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
usul ekonomisi gereği kürsüye çıkmayı talep etmedim ancak daha
önce çok uzun tartıştığımız Kürt
düşmanlığı ithamını külliyen reddediyoruz. Bir
meseleye yaklaşırken Sayın Başkan, Bu meselenin
muhatapları Kürt mü Türk mü? diye bir derdimiz yok. Meseleye bakarken
daha teknik, daha hukuki, daha kanuna uygun mu değil mi ona bakmaya
çalışıyoruz. Kürt düşmanlığı ifadesi bu
gruba edilecek en son ithamdır diye düşünüyorum. Kendisinin
partisinden çok daha fazla Kürt milletvekili bizim
arkadaşlarımız arasında var. O yüzden meseleyi dön
dolaş aynı tartışmalara, aynı konulara getirmenin
doğru olmadığı kanaatindeyim Sayın Başkanım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
bir dakika
BAŞKAN Fatma Hanım, buyurun.
40.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu Mecliste bir gelenek oldu sanırım,
erkekler duruyor, bir hafta geçiyor, kaç gün geçiyor, ondan sonra bize, HDPye
ancak cevap verme kabiliyetine ulaşabiliyorlar. Bunu
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şimdi dedi Kürt
düşmanlığı diye; ne diyorsunuz Fatma Hanım?
FATMA KURTULAN (Mersin) Yok, hayır,
değil. Bu daha önceki, sizden
Kaç gündür bunu söylüyorsunuz siz.
Değerli arkadaşlar, biz HDP olarak AKPnin
politikalarını eleştiriyoruz. Kürte bir düşman hukuku
içerisinde olduklarını, Kürte tahammül etmediklerini, her yerde
yaşayan Kürte karşı bir tepki içerisinde olduklarını
söylüyoruz.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Teröristlere,
teröristlere!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Asıl sensin Kürt
düşmanı, sensin!
FATMA KURTULAN (Mersin) Biz bunu söylüyoruz.
İçinizde Kürt milletvekilleri olabilir, doğrudur, vardır; bu, bu
sonucu değiştirmiyor. Biz bunu savunuyoruz arkadaşlar. Bunu
istediğiniz kadar
EROL KAVUNCU (Çorum) Amerika da onu söylüyor.
Amerika da sizin gibi söylüyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kürt
düşmanı sensin!
FATMA KURTULAN (Mersin) Tabii ki siz Biz Kürte
düşmanız. diyemezsiniz. Bunu söyleyebilirsiniz ama bizi bunu
söylemekten vazgeçmeye çağırmayın, böyle bir şeye de
yeltenmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kürt
düşmanı sensin, sen! Kürt düşmanı sensin!
FATMA KURTULAN (Mersin) Sen Kürt değilsin Oya
Hanım.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Biz
Kürt düşmanı filan değiliz; siz bu milletin
düşmanısınız, o kadar!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Bülent Bey, buyurun.
41.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, terörle
kimin iltisakı varsa, kim yakın davranıyorsa son terörist yok
oluncaya kadar mücadelelerine devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
şaşkınlıkla izledim Sayın Grup Başkan Vekilini.
Cevap verdiğim konu, az önceki HDP konuşmacısına
ilişkindi. Konuşmasında -dinlememiş olabilir Sayın
Başkan ama- ısrarla bu Hükûmeti, bu grubu Kürt
düşmanlığıyla itham etti. Bir daha söylüyorum; tek derdimiz
terörün yok olmasıdır, meseleye bakarken bu işin muhatabı
Kürt mü Türk mü diye bakmıyoruz. Kayyum atamalarının sebebi de
terörle olan ilişkiden dolayıdır. Belediye başkanı
Kürt mü Türk mü diye bakmıyoruz. Terörle kimin iltisakı varsa, kim
yakın davranıyorsa son terörist yok oluncaya kadar mücadelemiz net
devam edecek Sayın Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Fatma Hanım, buyurun.
Fatma Hanım, toparlayın isterseniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadım
Başkanım.
42.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Tamam Sayın
Başkan.
Biz bunu söylerken bazı referanslar var, sizin
pratikleriniz var, Taybet İnan pratiği var. Günlerce evinin önünde
çocukları annelerinin vefat ettiğini, can verdiğini gördüler,
izlettiniz ve daha sonraki süreçte de Kedi köpek annemizin cenazesine
gelmesin. diye günlerce o çocuklar, o aile annesinin cenazesini izlemek
zorunda kaldı. Bunu siz yaptınız. Bir kız çocuğu,
annesi tarafından -öldürülen kız çocuğu- gömme hakkını
sağlayamadığınız için buzdolabında saklanmak
zorunda kaldı, bir anneye bunu yaşattınız. Roboski hâlâ
belleklerde, hafızalarda. Topluca cenaze törenleri bize
yaptırdınız. Koskocaman Şırnakı yerle bir
ettiniz. Bir kent onunla birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hacire annemiz de Kürt
Sayın Başkan, Diyarbakır Anneleri de Kürt Sayın
Başkan.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz neyiz, biz?
BAŞKAN Halil Öztürk, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Böyle olmaz ki
Başkanım.
43.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün,
Birleşmiş Milletlerin 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum kesiminde
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağını yakma
eylemini içeren tahrikleri inceleyip gerekli adımları atması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 36ncı yıl dönümünde Rum
tarafında düzenlenen eylemlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
bayrağı yakılmıştır. 14 Ağustos 1996 günü
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bayrağımızı
indirmeye çalışan Rumun sonu ve
bayrağımızın indirilmesine müsaade etmeyen kahraman Türk
komutanımız hâlen hafızalardadır. Rumlar adadaki Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerçeğini görmezden gelemez.
Kıbrıs Rum yetkilileri hâlen bu nefret eylemini kınayan bir açıklama
yapmamış ve faillerini soruşturmamıştır. Bu tip
tahrikleri Birleşmiş Milletler bir an önce inceleyip gerekli
adımları atmalıdır, Birleşmiş Milletlerin misyonu
tam da budur. Birleşmiş Milletler ile diğer garantör ülkeler,
Yunanistan ve İngiltere bu tip tahriklerde ikircikli
tavırlarını sürdürüyorlar. Unutulmasın ki Türk devleti
takip ve teyakkuzdadır. Biz Türklerin millet, devlet, bayrak
aşkını kimse sınamaya kalkmasın.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
44.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki ifadelerinin mesnetsiz olduğuna ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
ben Sayın Fatma Kurtulanın ifadelerinin mesnetsiz olduğunu
düşünüyorum. Kendisinin Adalet ve Kalkınma Partisine yönelttiği
suçlamaların tamamının doğru olmadığını
düşünüyorum. Zira, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, sizlere
yakın olmak için kamu kurum ve kuruluşlarından Türkiye
Cumhuriyeti ibaresini kaldıracak kadar size kucak açtı. Daha ne
yapabilirdi? O yüzden bu ifadelerinizi doğru bulmuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İttifak partisi olan
ayarını biliyor Sayın Başkanım!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
13üncü maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
İzmir Adana Edirne
Ümit
Beyaz Bedri
Yaşar
İstanbul Samsun
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 13üncü maddesinde Kiralama yoluyla
edinilen binek otomobillerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin
5.500 TLye kadar olan kısmı ve binek otomobillerin iktisabına
ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamından
en fazla 115 bin TLye kadar olan kısmı gider olarak
sayılmaktadır. deniliyor. Bu sınırlama sonrası binek
otomobillere ilişkin giderlerin en fazla yüzde 70lik kısmı
gider olarak sayılmaktadır.
Hepimizin bildiği gibi özel işletmeler
zaten bugünkü durum itibarıyla zor günler yaşamaktadırlar.
Bunları indirmesinden, tamamını indirmesinden daha doğal
bir şey yok. Zaten işletmeler pazarlamada veya binek amaçlı
kullandığı araçların bize göre tamamını vergi
matrahından indirmelidirler. Kaldı ki bugün özellikle Türkiye'deki
Hükûmet, kamu kesiminde en fazla makam aracı kullanan hükûmetlerin başında
gelmektedir Avrupa'da. Dolayısıyla eğer bir tasarrufa
gidilecekse işe buradan başlamak lazım. Hükûmetin kendi binek
araçlarında tasarrufa gitmezken bunu vatandaştan istemesini ben
doğru bulmuyorum.
Aynı şekilde, Hükûmetimizin bina kiralama
konusunda da çalışmaları aynen devam ediyor. Bu kiralamalar konusunun
da gözden geçirilerek buradan da tasarruf edilmesinde biz fayda mütalaa
ediyoruz.
Diğer taraftan, bir başka konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum: Sayın milletvekilleri, Samsun Çarşamba
ilçemizde yapılması planlanan biyokütle enerji santraline dikkat
çekmek istiyorum. Çarşamba Ovası, Türkiye'nin en büyük 10uncu
ovasıdır. Depolama alanı için alınan ruhsatla kaçak
santralin yapılmasına başlanmıştır. Buna izin
veren Çarşamba Belediyesi suç işlemiştir. Terme ve Ayvacık
Ziraat Odası Başkanları da bu konuda suç duyurusunda
bulunmuştur.
Değerli arkadaşlar, ben şimdi size bu
kürsüden Çarşamba Ovasının resmini gösteriyorum; bakın,
burası Çarşamba Ovası. Yeşilden başka bir şey
görüyor musunuz? Yok. Peki, santral nereye yapılıyor? Tam bunun
ortasına. Şimdi, buraya Tarım alanının
dışındadır. diyebilmek için insanın aklından
problemi olması lazım. Burada Samsun Milletvekillerimiz de var. Resim
bu. Türkiye'nin en büyük 10 ovasından biri, her taraf yemyeşil; biz
tam ovanın ortasına santral yapıyoruz. Peki, bu santralin
ovanın ortasına yapılmasının sebebi ne? Bunun
altında maden mi var? Yani bu alanın altından çıkan bir
madenle mi bu tesis çalışıyor? Kesinlikle hayır. Biyokütle
tesisleri bitkisel atıklarla çalışan bir tesis yani
tarımsal alanların yerine, bunu -Samsunda tarıma elverişli
olmayan bir sürü yer var- daha kıraç arazilere yapmak mümkün. Burada
sadece taşıma maliyeti ortaya çıkar. Zaten burada yapılacak
santral de taşımayla üretilecek, elde edilecek malzemelerden enerji
üretecektir, herhangi bir yere de kurulabilir. Kaldı ki biz bundan da
endişe duyuyoruz. Duyuyoruz, işitiyoruz ki burası sanayi
alanı olarak da genişletilmek isteniyor, bu da doğru
değildir. Ben şahsen şunu ifade ediyorum: Tarımsal alanların
üzerine, bırakın enerji santrallerini yapmayı, bırakın
sanayi tesislerini yapmayı, konut bile yapmaya burada hiç kimsenin
hakkı yok; bu alanlara konut bile yapılamaz.
Size en basitinden bir şey söyleyeyim:
Bakın, İstanbulda bir ıspanak meselesinden
Ben geçen hafta
Samsundaydım, Ziraat Odası Başkanına şunu söyledim:
Bu hafta pazarda ne kadar ıspanak satıldı? Söylediği
şu: 50 kilogram ıspanak vardı, 10 kilogramı bile
satılmadı. Dedik ki: Ya, bu sorun İstanbulda, ıspanakla
ilgili mesele İstanbulda. Samsunun Çarşamba ilçesinin
pazarındaki ıspanak ile İstanbulun ne alakası var?
Bakın, bu tür olaylar Türkiye genelinde otomatikman bir alan
oluşturuyor. Yarın öbür gün burada da Çarşamba Ovasında
da
Çünkü Samsunun bu konuda tecrübeleri var. Şu anda, bu sanayi
tesislerinden dolayı, Tekke Ovasında -orası da tarım
alanı- üretilen ürünler pazarda satılmıyor. Üreticiler Bu
ürünler Tekkeköyün üretimidir. demekten uzak duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
İnanamazsınız, sadece bu çevre kirliliğinden dolayı,
Tekkeköylü üreticiler mallarını satmak için otomatikman Bunlar
Bafranın malı, Çarşamba Ovasında üretiliyor. gibi
farklı ifadelere başvuruyorlar. Yarın öbür gün de Çarşamba
Ovası için aynı şeylerin söylenmesini beklemek için kâhin olmaya
gerek yok. Bu ovaları elimizle bitirmeyelim.
Tamam, Türkiyenin enerjiye ihtiyacı var,
yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyacı var ama bunların
yerlerini seçerken, konumlarını seçerken tarım arazilerini
değil, tarıma elverişli olmayan arazileri seçelim. Buradan
tekrar söylüyorum: Bu, ülkenin geleceğini karartmaktan ibarettir.
Ben, başta Samsun Milletvekillerimiz olmak
üzere, milletvekillerimizin buna karşı çıkacaklarına,
burada santral yapılmasına -Çarşamba halkıyla beraber-
müsaade etmeyeceklerine inanıyor; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun Başkanım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 14- 193 sayılı Kanunun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (4) ve (5) numaralı
bentlerine sırasıyla aşağıdaki parantez içi hükümler
eklenmiştir.
"(Şu kadar ki özel tüketim vergisi ve
katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 140.000 Türk
lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya
binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana
tabi tutarı 250.000 Türk lirasını aşan binek
otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla
bu tutarlara isabet eden kısmı, gider yazılabilir. Bu hükmün
uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte
olan tutar dikkate alınır.)
"(Şu kadar ki binek otomobillerine
ilişkin giderlerin en fazla %70'i ve kiralama yoluyla edinilen binek
otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 6.000 Türk
lirasına kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin
iktisabında ödenen özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi
toplamının en fazla 120.000 Türk lirasına kadarlık
kısmı gider olarak dikkate alınabilir.)"
Mehmet
Bekaroğlu Alpay
Antmen Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Mersin Ankara
Cavit
Arı Turan
Aydoğan Lale
Karabıyık
Antalya İstanbul Bursa
İlhami
Özcan Aygun Haydar
Akar
Tekirdağ Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kocaeli Milletvekili Haydar Akar.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir vergi kanununu görüşüyoruz. 54 maddelik
bir torba kanun geldi ama çoğunluğu vergi maddelerinden oluşan,
yeni vergiler, ek vergiler getiren maddelerden oluşan bir kanun teklifini
konuşuyoruz. Gruplar adına konuşmalar yapılırken
Komisyon adına Sayın Vedat Demiröz, burada bir vergi reformu
olmadığını söyledi ama bir vergi düzenlemesine ihtiyaç
olduğunu gerekçe göstererek bunu getirdiler. Niye gerekçe gösterdiler,
niye getirdiler? Türkiyenin yaşadığı ekonomik
sıkıntıları göz önünde bulundurdular ve bunun da çok büyük
yük getirmeyeceğini, 6 milyarlık bir yük getireceğini bu
kürsüden ifade ettiler. Demek ki Türkiye büyük bir ekonomik
sıkıntıyla boğuşuyor. Rakam çok büyük olmasa da, yeni
vergi yüklerinin getirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Zaten AKP
iktidarlarının on yedi senedir yaptığı tek iş bu.
Yeni vergi düzenlemeleriyle her seçim döneminde, her dönemde, daha doğrusu
her Meclis yasama yılında yeni vergi yükleri getirirler ama
bunları getirirken de vatandaşın refahını
artıracak, üzerindeki vergi yüklerini azaltacak kanun teklifleriyle
değil, vatandaşa yeni vergileri yükleyecek kanun teklifleriyle
gelirler. Ama vatandaşla da konuşurken Türkiyenin ekonomik olarak
uçtuğunu, insanların rahatladığını, refah içinde
yüzdüğünü anlatıyorlar.
Ben çok merak ediyorum, buradan AKP
milletvekillerine sormak istiyorum, mesela eski bakana sormak istiyorum,
Mustafa Elitaş burada, Naci Bostancı burada, onlara sormak istiyorum.
Bunların hiç emekli arkadaşı var mı? Milletvekili emeklileri
dışında bir emekli arkadaşı var mı acaba, çok
merak ediyorum. Ya da asgari ücretle çalışan bir
yakınınız, apartmanınızda oturan bir komşunuz var
mı? Ya da kendini EYTli addeden bir vatandaşla görüşüyor musunuz?
Bu tür ilişkileriniz var mı, çok merak ediyorum gerçekten. Türkiyenin
gerçekten gündeminden uzak ama anlamayan bir dille, bir yolla yürüyorsunuz,
yeni yeni vergi yükleri getiriyorsunuz.
Biraz evvel Mahmut Tanal burada AKP deyince,
işsizlik akla gelir; AKP deyince, yolsuzluk akla gelir; AKP deyince,
yoksulluk aklar gelir. dedi, kıyamet koptu. Ben rakamlarla bunu biraz
açayım. Mesela AKP deyince, borçlar akla gelir. Ne borçları akla
gelir? Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi borcu akla gelir; bir de,
vatandaşın borcu akla gelir. Bugün vatandaşın borcu 570
milyar lira, 570 milyar lira vatandaşın borcu. 420 milyar lirası
tüketici, 150 milyar lirası da kredi kartı borcu. Tüketici borcunu
açmak istiyorum. 180 milyar lirası konut, 5 milyar lirası araç, 235
milyar lirası da diğer borç. diyor. Diğer ne demek?
Vatandaş geçinemiyor, yaşamını idame ettiremiyor, gidiyor
faizle bankadan kredi almak zorunda kalıyor. Kim alıyor, biliyor
musunuz? İşte, komşunuz olan emekli alıyor; işte,
komşunuz olan asgari ücretli alıyor; işte, komşunuz olan
EYTli alıyor. Bunlardan hiç haberdar değil misiniz? Allah
aşkına, sizlerin nerede yaşadığınızı
çok merak ediyorum.
Yine, devam edeyim, Türkiye ekonomisini uçurdunuz
ya, işsizlik rakamlarını verelim: 2003te Türkiye'de 587 bin
kayıtlı işsiz var. 2019da, TÜİK rakamlarına göre,
manipüle edilmiş rakamlara göre -bir akşamda Başkan
Yardımcısını değiştirip yeni rakamlarla
Türkiye'yi manipüle ettiğiniz TÜİK rakamlarına göre- 4 milyon
650 bin; yüzde 497 artmış. İşte, uçurmuşsunuz,
işsizliği uçurmuşsunuz, borcu uçurmuşsunuz, Türkiye'yi
uçuruyorsunuz. Öyle ki üniversite mezunlarındaki işsizliği de
dünyada rekor kıracak şekilde uçurmuşsunuz, sayısına
gelince, siz benden daha iyi biliyorsunuz bunu.
Peki, bu işsizliğin doğurduğu
sonuçlar ne oldu? Antalyada bir vaka yaşadık, siyanür vakası,
İstanbulda bir vaka yaşadık, siyanür vakası, insanlar
intihar ediyor. Kasım ayı içerisinde Kocaeli ilinde 9 kişi
intihar etti, 9 kişi, kasım ayı içerisinde, bir ay içerisinde.
Bakarsanız intihar nedenlerine, daha çok ekonomik nedenlerden
olduğunu çok rahatlıkla görüyorsunuz.
Uçurduğunuz bir başka konuyu söyleyeyim
size: Türkiye'de 20 milyon hane var, 21 milyon icra dosyası var; 20 milyon
hane var Türkiyede, 21 milyon icra dosyası var.
Uçurmaya devam edelim, mesela, tarımda da
uçurmuşsunuz, 2002de nüfusumuz 65 milyon, şimdi nüfusumuz 82 milyon,
nüfus yüzde 26 artmış; buğday üretimi yüzde 20
azalmış. Çiftçinin borcu 2002de 4,5 milyarken 2019da 110 milyara
çıkmış, yine de uçurmuşsunuz.
Evet, Türk ekonomisi uçuyor! Bence, Türk ekonomisi
değil, sizin aklınız başınızdan uçmuş
arkadaşlar. Gelin, her zaman söylediğim gibi, şuraya, o
komşunuzun derdini getirin, o kanun tekliflerini getirin, hep birlikte
çözelim diyorum.
Sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
14üncü maddesine yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ümit
Beyaz Feridun
Bahşi
İzmir İstanbul Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu
Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 14üncü maddesi üzerinde söz aldım.
Böyle bir düzenlemenin gerekli olduğunu ama
esas niyetin, on yedi yılda satıp savurdukları, şimdi de
faiz batağında bocaladıkları kamu maliyesi için gene
vatandaşa bir yük daha yükleyerek zaman kazanmaya
çalıştıklarını söylüyor ve güncel bir konuya geçmek
istiyorum. Son günlerde İstanbul ve Antalyada üst üste görülen 3 toplu
intihar olayına değineceğim.
İntihar, geride kalanlar için ciddi bir
ihtardır. diyor bir şair. Yüreklerimizi sızlatan, son derece
dramatik bir şekilde sona eren hayatları ben de bir ihtar olarak
görüyorum. Bu acıların altındaki sosyoekonomik problemleri
anlamak ve yeni kurbanlar vermemek için acil tedbirler almak gerektiğini
söylüyorum.
Sosyologların anomik intihar dedikleri bu tip
olaylar, ekonomik kriz zamanında çözülmelerin
hızlandığı toplumlarda görülmektedir. Ülkemizde uzun
zamandır yaşanmakta olan ekonomik krizin milyonlarca işsiz ve
dar gelirli insanı çıkmaza soktuğu, sosyal dayanışma
ve inanç zafiyetinin eklenmesiyle umutsuzluğa, çaresizliğe ve
tükenmişliğe sürükleyerek yutacağı gerçeğiyle
karşı karşıyayız.
Daha önce münferit çok sayıda örneğini
gördüğümüz olaylar, öyle anlaşılıyor ki ihtar için yeterli
olamamış. İktidar kaynaklarıyla beslenen yüzlerce hizmet
vakfına ve devlet kurumlarına rağmen bu olaylar vuku buluyorsa
toplumsal çözülme çok tehlikeli bir döneme girmiş demektir. Anayasamıza
göre sosyal devlet vasıflarının yerine getirilip
getirilmediğinin artık sorgulanması gerektiği
kanaatindeyim. Sosyal devlet anlayışında ve uygulamasında
insanlara sadaka gibi yardımları vererek üretimden
uzaklaştırmak ve iş gücü dışına çıkarmak
sürdürülebilecek normal bir durum değildir.
Değerli milletvekilleri, yoksullukla
boğuşan birçok vatandaşımızın sosyal yardım
almamış olmalarının sosyal yardımların
insanların gururlarını rencide edici bir süreçten geçmesinden
kaynaklandığını düşünüyorum. Gittikçe
fakirleştirilen bir milletin, insan mahremiyetini zedeleyen usullerle
âdeta iktidar gücüne biat etmeye yönelik bir propaganda aracı olarak
suistimal edildiğini ifade etmeliyim. İlgili bakanlıklar ve
mülki amirler devlet kurumu olmaktan ziyade parti organı gibi
davranmaktadırlar. Bu muameleyi hak etmeyen Türk milleti üçer, dörder
ölüme mahkûm edilemez. Tek adam rejimi olan partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi umut olarak sunulmasına
rağmen hantal yönetim tarzıyla hiçbir sorunu çözememektedir.
Şairin dediği gibi, yaşanan intiharlar hepimize ihtardır.
Milyonlarca insanımızı ve gencimizi işsiz, umutsuz
bırakanlara bir ihtardır. Sarayı aile yakınları ve
tanıdıklarıyla dolduranlara bir ihtardır. Sarayın
masraflarında yapılacak yarı yarıya bir indirimle 50 bin
kişiye asgari ücretle iş verilebilecekken bunu yapmayan
İtibardan tasarruf olmaz. diyenlere ihtardır. Komşusu açken
tok yatan bizden değildir. buyruğuna rağmen haksız
kazançlarla lüks yaşayanlara ihtardır. İnancımızı,
dinimizi istismar edip siyasete alet edenlere bir ihtardır.
Vatandaşlarımıza yaşama sevincini, umudunu kaybettiren,
dünya nimetlerini hep kendileri için kullanan sahtekârlara bir ihtardır.
Milyonlarca insanını açlık sınırına mahkûm edip
ülke gelirini yandaşlara peşkeş çekerek zengin edenlere ihtardır.
Bu fakirlik içinde kıvranan milletin milyar dolarlarını Suriyeli
sığınmacılara dağıtmaya devam edenlere
ihtardır. Ülkemiz insanlarına ensar Suriyelilere muhacir diyerek
manevi duyguları okşarken ölen insanlarımızın ensar da
muhacir de olamadıklarını göremeyenlere ihtardır.
Değerli milletvekilleri, bu ihtarlardan gerekli
derslerin derhâl alınması şarttır. Acil tedbirlerin hemen
devreye sokulması şarttır. Saray duymazsa belediyelerin
duyması şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) İş
işten geçmeden hemen çareler üretilmesini bekliyoruz. Sosyal devletin Türk
milletine tanıdığı anayasal hakların dertlere çare
olacak şekilde sağlanması için gerekli projelerin
geliştirilmesini bekliyoruz. Kulağımızı, gözümüzü ve
gönlümüzü açmalıyız, toplumun derindeki sessizliğini
duymalıyız, çaresiz hayatları görmeli ve onlarla bir an önce
buluşmalıyız.
İYİ PARTİ olarak çözüm için umudumuzu
koruyor, selam ve saygılarımı sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde bulunan ve ibaresinin
ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç Mehmet
Ruştu Tiryaki
Şırnak Adana Batman
Erol
Katırcıoğlu Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy
İstanbul Batman İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 128 sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
14üncü maddesiyle ilgili görüşlerimi sizinle paylaşacağım.
Öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, teklif sahipleri düzenlemeyi
getiriş amaçlarını şu şekilde ifade ediyorlar,
diyorlar ki: Mevcut uygulamada serbest meslek kazanç defterine
kayıtlı olup kazancın elde edilmesinde kullanılan binek
otomobillerin, amortisman başta olmak üzere motorlu taşıtlar
vergisi hariç bütün giderleri kazancın tespitinde gider olarak kabul
edilmektedir. Ancak söz konusu düzenlemenin serbest meslek mükelleflerince suistimal
edilebildiği ve şahsi ihtiyaçlar için kullanılan binek
otomobillere ait giderlerin de serbest meslek kazancından
indirilebildiği görülmektedir. Getirilen düzenlemeyle diyorlar ki: Binek
otomobil iktisap edildiğinde veya kiralama yoluyla elde edildiğinde
yalnızca belli bir kısmı gider olarak gösterilebilecek;
sıfır bir otomobil alındığında 135 bin TLye
kadar, ikinci el otomobil alındığında da 250 bin TLye
kadar.
Bunun kötüye kullanıldığı
konusunda herhangi bir kuşku yok, elbette bazı serbest meslek
erbabı bunu kötüye kullanıyor ve dolayısıyla bu konuda bir
önlem almak istiyorsunuz. Ama asıl sorun şu: Başta mali
müşavirler ve muhasebeciler olmak üzere bu konuda bir dizi sorun
olduğunu söylüyorlar. Şirket de olsanız serbest meslek
erbabı da olsanız bir gider yapacaksınız ama bu giderin bir
kısmı gider gösterilebilecek, bir kısmı ise
gösterilemeyecek. Muhasebeciler, mali müşavirler şunu söylüyorlar,
diyorlar ki: Kıst uygulaması muhasebe ve vergi tekniği
açısından sorunlu bir uygulamadır. Gider yazılacak tutar
kanunen gider olarak yazılamayacağından mali kârlar ile serbest
meslek kazancı arasında bir dizi fark olabilecek. Bunun yerine,
gerçekte mesleğin faaliyetlerinin amaçlarına uygun olmayan, zenginlik
ve şatafat göstergesi olan lüks binek otomobillerin
tanımını yapabilir, bunlarla ilgili yapılacak bütün
giderlerin gider olarak gösterilmeyeceğini düzenleyebilirsiniz. Fakat bir
otomobil alıyorsunuz serbest meslek erbabı olarak, diyorsunuz ki:
Şu kadara kadar olursa gider gösterebilirsiniz, şu kadara kadar
olursa gider gösteremezsiniz. Bizim önerimiz bunun yerine lüks otomobillerin
tanımının yapılması ve bunların gider olarak
gösterilememesidir.
Ayrıca vergi kaçakçılığı
vergi ziyaı gibi nitelendirilecek uygulamalarla mücadele mi etmek
istiyorsunuz; öncelikle kayıt dışı ekonomiyle mücadele
etmelisiniz, bunun için de etkin bir vergi denetimi
yapmalısınız. Bakın, vergi denetimi ne kadar
yapılıyor, biliyor musunuz? Yüzde 90ı -zaten kayıt
dışı bir ekonomi var- mükelleflerin yüzde 90ı
denetlenmiyor hatta bazı arkadaşlarımız diyor ki:
Mükelleflerin sadece yüzde 5i denetlenebiliyor. Dolayısıyla
öncelikle kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmelisiniz ve
gerçek anlamda bir vergi denetimi getirmelisiniz.
Bir de tabii, bu yüzde 5lik dilimin içine giriyorsunuz,
bu arada eğer muhalifseniz mutlaka bir denetim elemanı gönderiliyor
ve verginizi düzenli olarak yatırıp
yatırmadığınız kontrol ediliyor.
Bir diğer sorun şu: O kadar çok muafiyet,
o kadar çok istisna var ki gerçek anlamda vergi vermesi gereken mükellefler bu
istisnalar ve bu muafiyetler nedeniyle vergi vermiyorlar. Dolaysıyla bu
istisnaları ve muafiyetleri bir gün topluca getirirseniz hep beraber
bunları bütünsel olarak tartışabilir ve gerçek anlamda bir vergi
düzeni kurulmasını sağlayabiliriz.
Bu arada bu muafiyetler ve istisnalar var ya, bu
muafiyetler ve istisnalar hiçbir zaman asgari ücretliye uğramıyor. En
düşük gelir grubuna asla bir muafiyet uğramıyor, asla bir
istisna uğramıyor, asgari ücretlinin temel giderlerini
kapsamıyor, onların hiçbir gideri, bu kıst vergi gideri olarak
kabul edilmiyor.
Serbest meslek erbabı şahsi giderlerini
de mesleki gider gibi gösteriyor, vergi kaçırıyor. diyorsunuz ya,
ben size bir iki tane istihdam biçimini anlatacağım. Şimdi, bir
hekimsiniz, bir özel hastaneye gidip çalışacaksınız. Özel
hastanenin sahibi size diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlayacağım, eğer bir dakika süre
verirseniz çok sevinirim.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, bir hekimsiniz, bir özel hastaneye gideceksiniz, bir hekim olarak
özel hastanede çalışmak istiyorsunuz. Normalde nasıl bir
istihdam ilişkisi kuruluyor? Sosyal Güvenlik Kurumuna hemen, bir gün
öncesinden bildirilmesi gerekiyor, sigorta kaydınız
yapılıyor, alacağınız ücret belli, nöbette
kalacağınız süre belli, bunun gibi bir sürü yöntemi var.
Şimdi, hekim olarak başvurduğunuzda bir özel hastane sahibi diyor
ki: Git bir tane şirket kur, ben senden hizmet satın
alacağım. Bakın, bir hekim ve özel hastane arasındaki
istihdam ilişkisi böyle kuruluyor. Sabah sekizde hekim işe gidip
başlıyor, akşam altıya kadar çalışıyor, o
hastanede nöbet tutuyor, hafta sonu çalışıyor ve bu hastane
yönetimi ondan sadece hizmet satın almış oluyor. İşten
ayrılacağı zaman da kıdem tazminatı yok, Sosyal
Güvenlik Kurumuna prim yatırma yok. İstihdam tam olarak böyle
olmuş. Eğer bir düzenleme yapacaksanız burada bir düzenleme
yapmalısınız. Emin olun, bu şirketler teknik
elemanların büyük bir bölümünü böyle çalıştırıyor,
mühendisleri böyle çalıştırıyor, teknisyenleri böyle
çalıştırıyor. Daha dramatiğini söyleyeyim: Temizlik
personelini bile böyle çalıştıran şirketler var. Eğer
bir vergi adaleti sağlayacaksak bence önce buradan
başlamalıyız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 15- 193 sayılı Kanunun 86ncı
maddesinin birinci fıkrasında bulunan (1) numaralı bendin (b)
alt bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"b) Tek işverenden alınmış
ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş 103 üncü maddede yazılı
tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan ücretler
(birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki
işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede
yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ve
birinci işverenden alınan dahil ücret gelirleri toplamı 103 üncü
maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan
tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle
vergilendirilmiş ücretleri dahil),
Mehmet
Bekaroğlu Turan
Aydoğan İlhami
Özcan Aygun
İstanbul İstanbul Tekirdağ
Cavit
Arı Lale
Karabıyık Alpay
Antmen
Antalya Bursa Mersin
Bülent
Kuşoğlu Ali
Mahir Başarır
Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkenin an itibarıyla ekonomisini çok fazla
konuşmaya gerek yok aslında. İşçilerimizden,
emeklilerimizden iş adamlarımıza kadar büyük bir kriz
içerisindeyiz. Milyonlarca vatandaşımız, şirketler icrada.
Ama çok daha büyük bir sıkıntı var, çek mağdurları.
Şimdi, Meclisle bazı verileri paylaşmak istiyorum: 2018
yılı sonu itibarıyla 589 bin karşılıksız çek
var. Bu çeklerin tekil kişi sayısı 52 bin. 2019 yılı
Eylül ayı itibarıyla 456 bin karşılıksız çek var,
yine 46 bin tekil kişi var. 2018 yılı sonu itibarıyla 456
bin icra ceza davası açılmış, bu davaların 225 bini
karara bağlanmış, 190 bin dava diğer yıla
devrolmuş ve bugün bu davalarda 31.790 kişi mahkûm edilmiş.
Çek mağdurlarından bir örnek vermek
istiyorum: Bakın, çek sahibi. 275 tane çek kullanmış, 265
tanesini ödemiş, 10 tanesini ödememiş, beş yıl hapis
cezası almış. Bu adil bir durum değil. Eğer ki 265
çekin tamamını ödemeseydi Ceza Kanununda hüküm açık,
dolandırıcılıktı ama çeklerinin birçoğunu ödeyip
kriz nedeniyle bir iki tanesini ödeyememesinden dolayı insanların
beş yıl ceza alması bu ülkeye yakışan bir durum asla
değil; bunu düzeltmek zorundayız. Burada bu sıkıntıyı
çek mağdurları çekmesin; burada bir sorumlu varsa ekonominin
esinden haberi olmayan, Erdoğan ailesinin damadı olmasından
başka bir özelliği bulunmayan Berat Albayrak çeksin. Ekonomi bugün bu
durumdaysa onun suçu.
Diğer bir konu, vergi kanununu
konuşuyoruz. Bakın, vergiyi kimlerden alıyoruz? Evet, kazanç
sahiplerinden, mal varlığı olan insanlardan alıyoruz. Vergi
borcu olanların banka hesaplarına, taşınmazlarına,
devletteki alacaklarına el koyuyoruz. Demek ki devlet insanların mal
varlığını, banka hesaplarını takip ediyor. Bu ülkede
vergide ciddi sıkıntıların olduğunu söylüyoruz. On
yedi yıl, hatta ondan önceki dönemlerde ciddi bir kara para var,
insanların mal varlığında haksız artış var.
Bakın, bu konuşuluyor. Kara paranın hesabını veremiyor
belli aileler. Mal varlığındaki artışların,
vakıflardaki ilişkilerin hesabını veremiyor belli aileler.
Ama elin Amerikalısı Erdoğan ailesinin mal
varlığını sorguluyor. Evet, bunu sorgulamak bu onurlu
Meclise mi düşer yoksa Trumpa mı düşer? Biz şunu
söylüyoruz on yedi yıldır: Gelin, 2002den bugüne kadar on yedi
yılda görev yapmış milletvekilleri, bakanlar, bürokratlar,
Meclis üyeleri, başbakanlar, Cumhurbaşkanı, aileleri, birinci,
ikinci, üçüncü derece akrabalarının mal varlığını
bir komisyon kuralım araştıralım;
arkadaşlarını, hesap ilişkilerini, şirketleri
araştıralım.
Şimdi, bu sistem, bunu
yapmadığımız sürece hepinizi töhmet altında
bırakıyor, herkese pislik bulaşıyor. Bakın, bunu bu
Meclis yapabilir. Komisyonu kuralım, her partiden 2 milletvekili gelsin,
altı ay çalışalım, hesaplara bakalım -hatta
Cumhurbaşkanı, ailesi, çocukları, sizler, bizler-
İsviçredeki, adalardaki bankalara biz yazı yazdıralım;
vekâlet versinler, gerçek ortaya çıksın. Eminim, altı ayda bu
ülkede her şey düzlüğe çıkacaktır.
Kayıt dışı paranın, yurt
dışındaki paranın 200 milyar, 300 milyar dolar civarında
olduğu söyleniyor. AKPye yakın birçok şirketin haksız mal
edindiği söyleniyor. Cumhurbaşkanının, ailesinin mal
varlığı dünyada konuşuluyor. Bunu araştırmak,
çözmek bu onurlu Meclise düşer. Cumhurbaşkanı ne diyor? Bize
yeni Ömerler lazım. diyor. Bugüne kadar yok muydu? İşte, yeni
Ömerler, Hazreti Ömer, onun adaleti bu Mecliste.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Toparlıyorum.
Ama ben merak ediyorum: Bugüne kadar Hazreti Ömerlerle
yürümüyordu, Ebu Cehillerle mi yürüyordu; bunu çok merak ediyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) O nasıl
laf ya?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Bu
lafı söyleme ihtiyacını nereden duydu? Evet, bunu çok ciddi
olarak hepimiz düşünmek zorundayız.
Meclisin, ülkenin itibarını hep beraber
koruyalım. Genel başkanlarımızın, bizim mal
varlıklarımızı araştıralım. Eğer ki mal
varlığında haksız olarak bir fazlalık olan varsa on
yedi yılda, iki yılda, üç yılda hem yargılansın hem bu
varlığına el koyalım hem de Allah belasını
versin!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarırın 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki AK PARTİ Grubuna yönelik
ithamlarını ve iddialarını reddettiklerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatibin kürsüden grubumuza yönelik tüm ithamlarını ve
iddialarını reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
Bakınız, Sayın
Cumhurbaşkanımız on yedi yıllık hükûmetlerimiz
döneminde kamu kaynaklarını maksimum düzeyde aziz milletimizin
hizmetine sunduğu için, geçmişte faiz lobisine giden, silah baronlarına
giden ve petrol şirketlerine giden uluslararası sermayenin
sömürdüğü ulusal kaynaklarımızı ülkemizin menfaatine
sunduğu için faiz lobisinin, silah baronlarının ve
uluslararası emperyalistlerin hedefine girmiş ve bu sebeple Gezi
kalkışmasıyla, 17-25 Aralık darbe teşebbüsüyle ve PKK,
FETÖ terör örgütünün hedefine oturmuştur. Diyoruz ki Sayın
Cumhurbaşkanımız bu ülkenin kaynaklarına sahip
çıktığı için terör örgütlerinin ve Türkiye
düşmanlarının hedefine girmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, eğer
iddia ettiğiniz gibi ellerinde bir kaynak olsaydı,
Cumhurbaşkanımızın mal varlığıyla ilgili
küçücük bir iddia olsaydı 15 Temmuz, Gezi kalkışması ve
FETÖ yargı darbesine bile başvurmazlar, bunları ileri sürerek,
serdederek ellerinden geleni yaparlardı. Onun için, on yedi yıl önce
AK PARTİ Hükûmeti yola çıktığı zaman 3Y ile;
yolsuzluklarla, yasaklarla ve yoksullukla mücadeleyle başladı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 5 oldu 5!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve hamdolsun, bugün 35 milyar
dolarlık ihracatımız 180 milyar doların üzerine
çıktı.
Dert bellidir; dert, ülkemizin kaynaklarına
sahip çıkma mücadelesidir. Biz bu mücadeleye devam ettikçe Türkiye
düşmanları saldırmaya devam edecektir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 15inci maddesinde yer alan "değiştirilmiştir
ibaresinin "yeniden düzenlenmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana
İstanbul
Enez
Kaplan İbrahim
Halil Oral Fahrettin
Yokuş
Tekirdağ Ankara
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önceki gün TÜRK-İŞe bağlı
TEZ-KOOP-İŞ sendikasının Ankara Atatürk Bulvarında
yapmak istediği kitlesel basın açıklaması Emniyetçe
kırk sekiz saat önce izin alınmadığı gerekçesiyle
yaptırılmamış, engellenmiştir. İktidar, herkes
sussun, teslim olsun; mevcut yasaları hiçe sayarak yoluna devam ediyor.
Ama bunlar doğru yol değildir, sivil toplum örgütlerini susturarak,
insanları korkutarak mesafe alamayacağınızı buradan
bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin 2020
yılında halkımızın sırtına yükleyeceği
yeni vergilerden dolayı işçi, memur, çiftçi, esnaf, emekli ve
işveren örgütleri oldukça tepkilidir. Son yıllarda ilk defa 3
işçi sendikası konfederasyonu bir araya gelerek ortak basın
açıklaması yapma ihtiyacı duydular. Yine memur sendikaları
şu anda vergiler yüzünden harekete geçmiş, tepkilerini ortaya koymaya
başlamışlardır. Hatta, işverenler dahi bu vergi
yükünden dolayı tepkilerini ortaya koyuyorlar.
Size bir hatırlatma yapmak isterim: 2018
yılı bütçe hazırlığı yapılırken
Başbakan Binali Yıldırım Bey 2018 yılı tasarruf
yılı olacak ama tasarruf önce kamudan başlayacak. Önce
çuvaldızı kendimize batıralım ki iğneyi vatandaşa
yönelttiğimizde o da makul karşılasın; şaşaa ve
debdebe dönemi bitiyor. demiştir. Yine dönemin Maliye Bakanı 2018
yılı kamuda kemer sıkma yılı olacak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve saray harcamaları hariç. diye konuşmuştu,
hatırlayın bunları.
Aslında yukarıdaki sözler her şeyi ortaya
koyuyordu. Gemi karaya oturmak üzereydi ancak ne 2018 ne 2019 yılları
tepe aşağıya giden ekonominin toparlanmasını
sağlayamadı çünkü tasarruf sözde kaldı, debdebe ve
şaşaa devam etti. Geldiğimiz nokta ortada, sıfırı
tükettik; neyimiz var neyimiz yok, yedek akçelerimiz dâhil her şeyimizi
tükettik. Türkiye'yi getirdiğiniz nokta
Bu çıkmaz sokakta şimdi
zam ve vergilerle çıkmaya çalışıyorsunuz. Sürekli vergi ve
ticari ceza düzenlemeleri getiriyorsunuz Meclise, görüştüğümüz kanun
da öyle, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan 2020 bütçesi de
öyle. Vatandaşa yeni yükler, yeni vergiler yüklemenin gayreti içindesiniz.
2020 yılında memurlara 4+4, kamu
işçisine 3+3, emekliye 4+4, taşerondan kadroya geçirilen
işçilere yani asgari ücretli işçilere 4+4 ama getirdiğiniz
vergi, yeniden değerleme oranıyla 22,58.
Şimdi, emeklilere gelince olay daha vahim.
Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün Bey
diyor ki: Hayat emeklilere zül olmuştur. Niye diyor acaba Kazım Bey
bunları? Şunun için diyor: Her ne kadar siz hâlen Bin liranın
altında emekli maaşı yok. deseniz de Emekliler Derneği
Başkanı diyor ki: 130 bin emekli bin liranın altında
maaş alıyor. Yine diyor ki: 2019 yılında dondurduğumuz
yani bin lirayla dondurduğumuz yani maaşını bin liraya
eşitlediğimiz 300 bine yakın emekli üç dört yıl bu
maaşın üstüne zam alamayacak ve şu anda 3 milyon 300 bin
emeklinin ise evi yok. Şimdi, Allah aşkına, bunlar sizin
içinizi hiç acıtmıyor mu?
Memurlar ile işçiler vergi diliminin
yüksekliği nedeniyle genel vergilerin dışında ayrı bir
vergi yüküyle perişan ediliyor. Bu kürsüden defalarca anlatmaya
çalıştım, bir daha anlatayım: Memur ve işçilerin
maaşlarındaki vergi kesintisi yılın üçüncü veya dördüncü
ayından itibaren yüzde 5 artışla yüzde 20 oranına
yükseliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Sözleşmeli memurlarınsa büyük bölümünün yıl içinde yüzde 27
üzerinde vergiye tekabül eden maaşları oluyor. Enflasyon
oranında zam yapıp sonra da Memurları, işçileri enflasyona
ezdirmedik. diyorsunuz. Yıl içinde artan vergiler nedeniyle yapılan
artış enflasyonun altında kalıyor. Bu nedenle, adalet
adına, çalışanların vergi diliminin yüzde 15te
sabitlenmesi lazım.
Ülkemizi yönetenlere buradan bir kez daha
sesleniyorum: İçinizde azıcık adalet
kırıntısı kalmışsa 2020 yılında alacağınız
vergi oranında yani yüzde 22,5 oranında işçinin, memurun, asgari
ücretlinin, emeklinin maaşında artış yaparsınız.
O zaman deriz ki: Gerçekten vicdanınız varmış, AK PARTİnin
adaleti varmış ama hayalden öte bir şey yok; sizde yok zaten ne
adalet ne vicdan.
Hoşça kalın. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Adaletsiz, vicdansız
partisi.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde bulunan ve ibarelerinin
ayrıca olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç Erol
Katırcıoğlu
Şırnak Adana İstanbul
Necdet
İpekyüz Mahmut
Celadet Gaydalı Mensur
Işık
Batman Bitlis Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muş Milletvekili Mensur Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sizi ve Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesi üzerinde konuşmak için partim adına söz almış
bulunmaktayım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni bir paketle karşı karşıyayız. Bu
paketin içeriği de maalesef yine yeni vergiler ve artırılan vergiler
olarak, bir torba yasa olarak önümüze gelmiş bulunmaktadır.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni vergiler ve vergilerin artırılmasının
temel sebebi bu siyasal iktidarın Kürt meselesindeki savaş
politikasıdır. İçeride savaş, Suriye'de savaş, Irakta
savaş, her tarafta savaş. Savaş politikası yeni vergilere
ve ek vergilere ihtiyaç duyar devamlı.
Şimdi, biraz önce buradan AKP Grup Başkan
Vekili de söyledi, Kürt sorunu yok. vesaire gibi bir lafın içerisine
girdi ama ben kendisinin ve buradaki bütün milletvekillerinin de
hafızasında bir yer edinmesi açısından, aynı zamanda
bizi izleyen halkımızın da iyi bir şekilde bilmesi
açısından Mecliste, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hazırlanan
Kürt sorunu raporlarını huzurlarınızda söyleyeceğim:
Meclis Başkanı Abdülhalik Renda Raporu, 1925; Dâhiliye Vekili Cemil
Uybadın Raporu, 1925; Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey Raporu, 1926; Umumi
Müfettiş İbrahim Tali Öngören Raporu, 1930; Fevzi Çakmak Raporu,
1931; Korgeneral Ömer Halis Bıyıktay Raporu, 1931; Dâhiliye Vekili
Şükrü Kaya Raporu, 1931; Umumi Müfettiş Abdullah Alpdoğan
Raporu, 1936; Başvekil İsmet İnönü Raporu, 1935; Umumi
Müfettiş Abidin Özmen Raporu, 1935; İktisat Vekili Celal Bayar
Raporu, 1936; CHP Azınlık Raporu, 1940; Umumi Müfettiş Avni
Doğan Raporu, 1943; Maliye Müfettişi Burhan Ulutan Raporu, 1947; 27
Mayıs 1960 Doğu Raporu, 1961; DSP Güneydoğu Raporu, 1987; SHP
Raporu, 1990; Recep Tayyip Erdoğan Raporu, 1991; MÇP Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Raporu, 1991; SHP Nevruz Raporu, 1992; Adnan Kahveci
Raporu, 1992; ANAP Raporu, 1993; Türkiye Büyük Millet Meclisi Göç
Araştırma Komisyonu Raporu, 1997-1998; CHP Demokratikleşme ve
İnsan Hakları Raporu, 1999; Algan Hacaloğlu Raporu, 2000; Saadet
Partisi Raporu, 2009; AK PARTİ Demokratik Açılım
Kitapçığı, 2010.
Değerli arkadaşlar, sevgili
milletvekilleri; şimdi ben buna bir ek yapacağım. 30 Ekim 2014
tarihinde yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısındaki çöktürme
planı var. Çöktürme planı da aslında bu Cumhuriyet Döneminde
düzenlenmiş olan 29
Hani bizim ulaştığımız 29
rapor; aynı zamanda, gizli kapaklı kapılar ardında da
çeşitli raporların düzenlendiğini bizler bilmekteyiz
tıpkı sizler gibi veya devletin ilgili kurumları gibi. 30 Ekim
2014 tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısındaki çöktürme
planını da bu raporlardan ayrı düşünmemek gerekmektedir
çünkü Millî Güvenlik Kurulunun bu toplantısının -ki cumhuriyet
tarihinin sanırım en uzun toplantılarından bir tanesi, on
bir saate yaklaşan bir toplantı- ismi çöktürme planı olarak
basına yansıdı. Burada alınan kararların
bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum ki eminim, herkes
biliyor: 8-10 bin Kürtün öldürülmesi, 8-10 bin Kürt siyasetçinin
tutuklanması, bir o kadarının yaralanması ve 300 bine
yakın insanın da yerinden yurdundan göç ettirilmesi, aynı
şekilde 8-10 kentin il ve ilçesinin de yakılması ve
yıkılması. Bu ne? Kürt sorununun çözümü politikası.
Bu toplantının bir diğer
uzantısı o dönemde 94 tane Kürt ilindeki Kürt kurumuna yani
belediyesine kayyum atanması, iradenin gasbedilmesidir değerli
milletvekilleri. Şimdi diyorlar ki: Bizler Kürt düşmanı
değiliz, Kürtler bizim kardeşimiz, canımız ciğerimiz.
falan filan. Bu cümle artık bizim açımızdan gerçekten de çok
mide bulandırıcı bir hâl almış sevgili
milletvekilleri; bunu demeyin bize artık, lütfen bunu bize söylemeyin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sizin bu söylem daha mide
bulandırıcı.
MENSUR IŞIK (Devamla) Bize Kürtler de
Türkler gibi bir ulus, bir halk. Bu cumhuriyeti kuran iki temel halktan bir
tanesi de Kürt halkıdır. diyeceksiniz ve onun gereği neyse onu
yapacaksınız. Yoksa kayyum atadığınız
belediyelerdeki Kürtçe tabelaları Türkçeleştirmek değildir ya da
işte, Kürt çocuklarına Kürtçe ana dilde eğitim veren
okulları kapatmak değildir. Geçtik bunları, Afrine
gidiyorsunuz, Afrindeki hastanenin üzerinde yazan
(X) yani Afrin
Hastanesi tabelasına düşmanlık değildir Sevgili
Milletvekili, değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MENSUR IŞIK (Devamla) Başkan, bir
dakikada toparlayacağım.
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
Milletvekili.
MENSUR IŞIK (Devamla) O Kürtçe tabelayı
kaldırıp Türkçe ve Arapça yazmak kardeşlik değildir.
Bakın, bu cumhuriyeti kuran 2 halk var, 2 temel
halk var, diğer halklar da var elbette ama 2 temel ulus var. Bu
cumhuriyeti kuran bu Meclisse bu Kürt meselesini en başta çözmesi gereken
de Meclistir. Bu Meclis Kürt meselesini çözdüğü zaman, değerli
milletvekilleri, emin olun, Türkiye'nin önünü alabilecek hiçbir şey
olamayacaktır. Çünkü bu ülke bütün maddi ve manevi kaynaklarını
Kürt sorununun çözümüne -tırnak içerisinde söylüyorum-
çözümsüzlüğüne harcayan bir siyasal akla emanet olmuştur.
Ben bir kez daha buradan sizleri saygıyla
selamlarken şu uyarıyı da son kez yapmak istiyorum: Ek vergiler
ya da yeni vergiler getirmekle bu Kürt sorunundaki çözümsüzlüğe,
savaş politikasına çözüm bulamazsınız.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - Sorun
senin kafanda, sorun senin kafanda.
MENSUR IŞIK (Devamla) Aklıselime davet
ediyorum, Kürt sorununun demokratik ve siyasal çözümüne davet ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim,
şimdi, konuşmasını yapan hatip, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında hazırlanmış olan Kürt
raporları diye bir kısım raporlardan -1925ten bugüne-
bahsetmiştir. Fakat belirtmemiz gerekir ki bu raporların içerisinde
Meclisin bizzat araştırma komisyonu veya araştırma vazifesi
üzerine hazırlamış olduğu raporlar olduğu gibi,
bunların dışında siyasi partilerin, Mecliste temsil edilen
siyasi partilerin kendi bünyelerinde hazırlamış olduğu
raporlar da -bu listede- sayılmıştır. Fakat
başlangıçta bunların tamamının bir Kürt raporu olarak
ifade edilmesini kabul etmemiz mümkün değildir çünkü bu raporlar bu
şekilde adlandırılmamıştır. Doğu ve
güneydoğuyu araştırma üzerine hazırlanmış olan
raporlardır bunların tamamı. Burada yaşanan
sıkıntılar, o dönemde gerçekleşen isyanlar ve bu bölgede
yapılabilecek ekonomik, sosyal faaliyetlerle ilgili, yapılacak
ıslahat çalışmalarıyla ilgili hazırlanmış
raporlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada tarihî
gerçeklerin saptırılmasını kabul etmiyoruz. Meclis
tutanaklarına, bu raporların, bölgesel özellik taşıyan bir
rapor olduğunu... Bunların, herhangi bir etnik grubu
araştıran veya bunlar üzerine sanki bir sorun varmış gibi,
yıllardan beri yapılmış bir çalışma
varmış gibi Meclis kürsüsünden bu şekilde dile getirilmesine
karşı çıktığımızı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
47.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki AK PARTİ Grubunu ve devletimizi töhmet
altında bırakan iddialarını reddettiklerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatibin kürsüden grubumuzu, devletimizi töhmet altında bırakan bütün
iddialarını reddediyorum.
Bakınız, her şeyden önce, bu ülkede
huzur olsun, barış olsun diye bizim on yedi yıldan beri
yaptığımız reformlarda maalesef bu noktada, huzur ve
barış istediğini iddia edenlerin gerekli desteğini
göremedik. On yedi yıldan beri Partiler kapatılmasın. diye
anayasal düzenlemeler yaptık. Bakınız, on yedi yıl
içerisinde hakkında kapatma davası açılan tek parti biziz. Ha,
demek oluyor ki bahsedilen yanlış bir uygulama varsa bunların
düzeltilmesi için ve vatandaşlarımız hür, özgür bir şekilde
dilini, etnik kimliğini ifade etsin diye bir dizi yasal düzenlemeler
yapıldı. Ama meseleye bu tür nefret söylemiyle ırkçı bir
yaklaşım üzerinden yaklaşıldığında, sizden
istirham ediyorum, tek bir dert var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
söylediğimiz zaman cevap alamıyoruz ama çıkın Petrol
kuyularını kontrol altına aldık, gerekli güvencemizi
sağladık. diyenlere dönün bakın. Ortada net bir şekilde, Kürt
vatandaşlarımızın özgürlüğünü, huzurunu,
barışını isteyen değil, Orta Doğuda
Türkmenlerin, Kürtlerin, Arapların huzur ve barış içerisinde
yaşamasına engel olmak isteyen ve orada bölge halklarının
hakkı olduğuna inandığımız yer altı
kaynaklarını emperyalist emellerine hizmet etmek için sömürmek
isteyen emperyalistlerin hedefi var, onlara alet olmayın. Parçalanan
imparatorluk coğrafyasındaki bütün halklar onun acı bedelini
nasıl inim inim inleyerek ödemişse yarın Kürt
vatandaşlarımıza, yine vatandaşımız olmayan
Kürtlere kimsenin ödetmeye hakkı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, biz bir
taraftan ulusal barışımızı güvence altına almak
için çalışırken, ulusal birliğimizi tek millet, tek
bayrak, tek devlet ve tek vatan ülküsüyle geleceğe taşırken
diğer yandan da emperyalistlerle mücadele etmeye devam edeceğiz.
Tekraren altını çiziyorum: Deyrizordaki
petrol kuyusunu güvence altına aldık. diyenlere lütfen hizmet
etmeyin, oradaki Kürtlere ihanet etmeyin. Bu ihanet öyle ya da böyle
bölgemizdeki yanan ateşe hizmet etmekten başka amaç gütmeyecektir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne diyorsunuz?
IŞİDe mi teslim edilsin?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) IŞİDi
salanlara diyorum, IŞİDi
HÜDA KAYA (İstanbul) Salan değil,
kaçıranlar; kaçıranlar diyeceksiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
IŞİDle mücadele etmek için sizi kullanıyorlar.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
HÜDA KAYA (İstanbul) Onların
güvencesini üstüne alanlar diyeceksiniz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Cahil cahil
konuşma be!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cezaevindekini
boşa salmadılar. Bunlara bizi ikna edemezsiniz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir kadın olarak
ayıp! Aynaya bak!
BAŞKAN Grup Başkan Vekiliniz söz istedi
Hanımefendi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ben milletvekiliyim,
ne kadını? Milletvekiliyiz biz burada.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HÜDA KAYA (İstanbul) Aynaya bak. Bölücü
konuşmayı biliyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kadın-erkek
ayrımı yapmayın, ben yapmıyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) - Fikir olunca
kadınlık değişiyor mu Allah Allah?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kadın-erkek yok,
milletvekiliyiz burada.
BAŞKAN Grup Başkan Vekilimiz söz istedi
Sayın Milletvekili.
48.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve kardeşlik değil
eşitlik olsun istediklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir iki tane gerçekliğe işaret etmek
istedim kısaca hatırlatmak babından: Biz burada Halkların
Demokratik Partisi olarak çalışma yaparken elbette bizden önce
çeşitli partiler bizim geleneğimizin berisinde duran partilerdi.
Parti kapatmaktan söz ediyor Sayın Grup Başkan Vekili, el insaf;
bizden önce 7 tane parti kapatıldı.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) On yedi
yılda
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Adalet ve
Kalkınma Partisine açılmış olan kapatma davası da
tabii ki yanlıştı ama 7 tane parti Kürt sorunuyla ilgilendikleri
için kapatıldı yoksa börtü böcek meselesiyle ilgilendikleri için
değil. Bunu unutmayacaksınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) On yedi yıl önce.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu, Türkiye'nin
demokrasi tarihinde ayıplı bir şeydir ve siz de bunu unutmayın.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bizden önce kapandı
onlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Peki, siz
şimdi parti kapatmıyorsunuz da ne yapıyorsunuz? Bakın,
Halkların Demokratik Partisine yönelik sizin iktidarınızın
her gün ama her gün yaptığı saldırıların haddi
hesabı yok ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Burada gelip
her gün konuşuyoruz, her gün il, ilçe yöneticilerimize gözaltı,
operasyon, tutuklama, kongre çalışması yapanları tutuklama;
yetmiyor, belediyelerimize kayyum atama, halkın iradesini çiğneme,
seçmen iradesini yok sayma. Bütün bunları arka arkaya sıralasak
Yani
o parti kapatan rejimlere gerçekten dua okuttunuz ya, sizin
yaptıklarınız onlardan bin beter hâle geldi. Her gün
yapıyorsunuz bunu ve biz her gün gelip burada bunu size söylüyoruz. Daha
cumartesi günü 4 kayyum daha atandı, daha cumartesi atandı; 24e
çıktı. Yani her hafta 3er, 4er kayyum atayarak bir halkın
iradesini yok sayıyorsunuz. Kim bu halk? Kürt halkı. Ya, Kürt halkı
düşmanlık olarak algılıyor bunu diyoruz, Yok, biz
yapmıyoruz, kardeşiz. diyorsunuz. Nasıl bir kardeşlik bu?
İradesini tanıma, verdiği oyu tanıma, seçtiği
yöneticileri hapse at ama Biz kardeşiz. de. Olmasın böyle
kardeşlik, eşitlik olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MENSUR IŞIK (Muş) Olmasın.
RECEP ÖZEL (Isparta) O zaman teröre
bulaşmasın ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Kardeşlik değil, eşitlik olsun
istiyoruz. Onun için, lütfen hamaset yaparak bu meseleyi konuşmayın,
gerçekleri konuşalım ve gerçekleri konuştuğumuz zaman bir
çözüm bulabiliriz ancak, bunu da hep beraber bilelim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 4 önerge vardır.
Okutacağım ilk 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tulay
Hatımoğulları Oruç Mahmut
Toğrul
Şırnak Adana Gaziantep
Necdet
İpekyüz Erol
Katırcıoğlu Oya
Ersoy
Batman İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Turan
Aydoğan Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul Ankara İstanbul
Alpay
Antmen Lale
Karabıyık İlhami
Özcan Aygun
Mersin Bursa Tekirdağ
Cavit
Arı Burhanettin
Bulut Burcu
Köksal
Antalya Adana Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta TÜİK işsizlik
rakamlarını açıkladı. Ağustos ayı işsizlik
rakamlarına göre -bunlar resmî rakamlar, biliyorsunuz, başka rakamlar
da var açıklanan- işsizlik geçen yıla göre 980 bin kişi
arttı, 4 milyon 650 bine ulaştı. Türkiyede son bir yılda
230 bin kişi işsiz kaldı. 15 ve daha yukarıdaki
yaşlarda işsiz sayısı ise 706 bin kişi arttı.
İktidarın ekonomi politikaları tüm bu işsizliğin
gerçek sebebidir ve bu ülkenin insanlarını, gençlerini ciddi anlamda
umutsuzluğa ve çöküşe sürüklüyor.
Daha geçtiğimiz hafta burada yine
konuştuk, İstanbul Fatihte 4 kişi siyanürle intihar etti.
Ardından, Antalyada bir erkek kendisiyle birlikte 2 çocuğunu ve
eşini siyanürle zehirleyerek öldürdü. Ardından, İstanbul
Bakırköyde bir kişi yine kendisinin yanında eşini ve
çocuklarını siyanürle zehirleyerek öldürdü. Peki, bunun
karşısında iktidarın yaptığı ne?
Açıklama yaptı Sayın Bakan, dedi ki: Siyanürü yasaklayan bir
çalışma içindeyiz. Tabii, halkın yoksulluğunun ve
çözümsüzlüğünün çözümü olmak, buna çözüm üretmek yerine -kolay- siyanürü
yasaklıyoruz. Tabii ki yasaklayın siyanürü ama asıl o
şirketlerinizin, maden şirketlerinizin siyanürle altın
işletmeciliği yapmasını yasaklayın; doğayı,
havayı, gıdayı ve halkı zehirlemesine izin vermeyin.
Bakın, bu fotoğraf Kaz Dağları.
Kaz Dağları Kirazlı Balaban mevkisinde bir madende 72,5 milyon
ton kazı yapılacak ve bu altını ayrıştırmak
için yılda ne kadar siyanür kullanılacak biliyor musunuz? 3.150 ton
siyanür kullanılacak. Üstelik alan birinci derecede deprem bölgesi yani
Kuzey Anadolu fay hattı zonu içinde yani sadece Kaz Dağları
değil, aynı zamanda bütün memleket zehirlenecek.
İşte Fatsa. Bu da Fatsayı
getirdiğiniz hâl. Şimdi de Fatsanın Yukarıbahçeler
Mahallesindeki Altıntepe Madencilik şirketi,
kullandığı alanı yani siyanürle altın işletmeciliği
yaptığı işletmenin kullandığı alanı 2
kat daha büyütmek istiyor. Fatsa halkı Bizleri siyanürle zehirliyorlar,
altını alıp gidecekler, bize zehirli toprak, su ve hava
kalacak. diyor. Evet, haklı ve siz şirketlerin kâr etmesi
uğruna memleketi zehirliyorsunuz. O yüzden yasağı önce kendinize
getirin, siyanürlü altın işletmeciliğini derhâl yasaklayın.
Değerli milletvekilleri, biz burada, kriz
koşullarında halkın çıkarını düşünmek
yerine, bu krize karşı halkı nasıl koruruz, bunun için kafa
yormak yerine iktidar partisinin getirmeye çalıştığı
yeni vergileri konuşuyoruz. Meclis gündemindeki yeni vergilerle
iktidarın elde etmeyi hedeflediği toplam gelir 6 milyar;
rantçılardan, faizcilerden, emek hırsızı sermayedarlardan
teşvikler, indirimler, muafiyetler yoluyla almaktan vazgeçtiği vergi
yaklaşık 195 milyar.
Bakın, bunlar, yarattığınız
vergi adaletsizliğinin, gelir adaletsizliğinin sadece birkaç
fotoğrafı. İşte bu, 1.150 odalı saray, bunlar da bu
saraydan örnek alan el koyduğunuz halkın belediyelerinde
kayyumlarınızın yarattığı saraylar. Çözüm,
halkı umutsuzluğa sürükleyen şirketleri zenginleştirme,
halkı yoksullaştırma politikalarınızdan derhâl
vazgeçmenizdir. Yapılması gereken belli, krize karşı
halkı koruyacak önlemler alınacak. Bunun için, temel ihtiyaç
maddelerine şu ana kadar yaptığınız zammı geri
alacaksınız.
İkincisi: Asgari ücretliden vergi kesintisine
son verilmesi gerekir. Halkın en temel yaşamsal ihtiyaçlarından,
gıdadan, elektrikten, sudan, doğal gazdan KDVyi kaldırmak
zorundayız. Çünkü memlekette zaten devletin topladığı
vergilerin dörtte 3ünü halk ödüyor. İşten çıkarmalar
yasaklanacak, özelleştirilen tüm kamu hizmetleri derhâl
kamusallaştırılacak. Krize karşı halkı koruyacak
önlemler, acil yapılması gerekenler kısaca bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) - Son, bağlıyorum, ek
süre rica edeceğim.
Şimdi, değerli milletvekilleri, 31 Mart
seçimlerinde AKP, ülkenin toplam zenginliğinin büyük bölümünü üreten, ülke
nüfusunun en yoğun olduğu, eğitimli nüfusun en yoğun
olduğu illeri kaybetti, kentleri kaybetti üstelik 24 Haziran seçimlerinden
tam dokuz ay gibi kısa bir süre sonra. Bu, halkın kendisini
yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkûm eden iktidara
cevabıdır.
Buradan yerel yönetimlere çağrı yapmak istiyorum.
Yerel yönetimlerin görevi, ekonomik kriz karşısında halkı
korumaktır. Ülkedeki ekonomik kriz hiçbir muhalif belediyenin temel
hizmetlere zam yapma gerekçesi olamaz. Bırakın zam yapmayı,
özellikle halkı krizden koruyacak önlemler almak zorundadır. Örneğin,
her haneye aylık 18 metreküp su parasız verilmelidir. Su haktır,
belediyeler kamusal hizmetlerde kâr zarar hesabı yapamaz, böyle bir lükse
sahip değildir.
Değerli milletvekilleri, bugün, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Gününe dair de konuşmak isterdim ancak zamanım yetmedi, bundan
sonraki konuşmalarda görüşmek üzere.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Burcu Hanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Avukatlık Kanununa göre
karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu vekâlet
ücreti, hiçbir şekilde müvekkilin borcundan dolayı haczedilemez,
mahsup edilemez; sadece ve sadece avukata ödenebilir. Ama getirdiğiniz bu
16ncı maddeyle uygulamada sıkıntılar yaşanacak,
karışıklıklar olacak. Nitekim Komisyonda Barolar
Birliği temsilcisi de bu hususu ifade etmiş. Burada avukatlıktan
gelen milletvekili arkadaşlarımız da var, onlar da
Avukatlık Kanununu çok iyi bilirler. O yüzden 16ncı maddenin bu
şekliyle geçmesi çok yanlış, öncelikle bunu ifade etmek
istiyorum ama bu yasa teklifindeki tek yanlış bu değil, o kadar
çok yanlış var ki hangi birinden bahsedelim.
Mesela konaklama vergisi getiriyorsunuz.
Vatandaş zaten tatile gidemiyor, zar zor tatile giden de otel, motel,
tatil köyü, kamping, apart gibi konaklama tesislerinde alacağı hizmet
için konaklama vergisi alacaksınız. Âdeta vatandaşa Konaklama!
diyorsunuz. Değeri yüksek meskenlerden değerli konut vergisi,
internetten dijital hizmet vergisi alınacak. İnternetten konuta,
Edirneden Karsa yine vergi yağmuru yağacak vatandaşa. Niye?
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde hiç olmadığı kadar
borçlanacak. 70 milyar iç ve dış borç alacaksınız çünkü
kasada para bitti, bütçe açık veriyor. Bakın, yıl boyunca 80
milyar lira açık vermesi planlanan bütçe, daha ağustos ayına
gelindiğinde 85 milyar lira açık verdi. Açığı kapatmak
için bedelli askerlik, imar barışı getirdiniz hatta ve hatta
Merkez Bankasından 10 milyarlarca lira ek hazine geliri bile tahsis
ettiniz ama buna rağmen açık kapanmıyor. Nasıl
kapansın? İsrafı, gereksiz harcamaları kısmak yerine
siz vatandaşa ek vergi getirerek bu açığı
kapatamazsınız. Örtülü ödenekler, arkabahçeniz olan dernek ve
vakıflara aktarılan milyoncuklar, tek bakan için kiralanan uçaklar,
bir bakanlık müşavirinin altına çekilen trilyonluk arabalar
olduğu müddetçe bu açık kapanmaz. Onlara gelince para var,
emeklilikte yaşa takılanlara gelince para yok, çiftçinin
desteklenmesine gelince para yok, besicilere, tavuk üreticilerine gelince para
yok, Batıyorum. diyen esnafa gelince para yok, Çocuğuma pantolon
alamıyorum. diyen babaya gelince para yok, Geçinemiyorum. diye
haykıran işçiye gelince para yok. Maaşlara gıdım
gıdım zam yapmayı çok görenler kendilerine gelince
bakıyorum hamuduyla götürüyorlar.
Şimdi, asgari ücrete bakıyorum, 2005
yılında bir asgari ücret maaşıyla 17 gram altın
alınabiliyormuş, bugün bir asgari ücretli maaşıyla 7 gram
altını zar zor alabiliyorsunuz. Bakın, Avrupada, en düşük
asgari ücret Yunanistanda 721 euro, diğer bütün Avrupa ülkelerinde bin
euronun üzerinde, hatta çok ciddi bir ekonomik kriz geçirmiş olan
İspanyada bile 1.050 euro ama siz Türkiye'de 2.020 lirayı bile
asgari ücretliye lütuf olarak görüyorsunuz. BİRLEŞİK
KAMU-İŞ Konfederasyonunun yaptığı
araştırmaya göre ekim ayında 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 2.625 liraya dayanmış, asgari ücretin bile
üzerinde, yoksulluk sınırıysa 9.694 liraya dayanmış.
Zamlar yağıyor yağmur gibi ama TÜİKin ısmarlama
rakamlarıyla enflasyon düşük gösteriliyor.
SGK öncesi doğum borçlanması bekleyen
anneler, atama bekleyen öğretmenler, engelliler, kadro bekleyen geçici ve
taşeron işçiler, statü değişikliği bekleyen
üniversiteli işçiler, intibak yasası bekleyen emekliler, 669
sayılı KHKyle okulları kapatılan askerî öğrenciler,
malul sayılmayan gaziler ve bu toplumda görmezden geldiğiniz her
türlü mağdurun sorunlarının çözümünü ne zaman bu Meclise
getireceksiniz? Allah aşkına, seçim meydanlarında
verdiğiniz sözleri de mi unutuyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Getirmezler.
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Özelleştirme, tek yaptığınız
şey üretmeden tüketmek.
Bakın, bir örnek vereceğim: 2012den
2019a kadar 89 tane HES, 10 tane termik santral, 1 jeotermal santral, 1 gaz
türbini ve 18 elektrik dağıtım şirketinin
tamamını sattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Toparlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, bu Haydar
Bey konuşmayı sabote ediyor. Hep sen konuşuyorsun Haydar baba!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben mi?
BAŞKAN - Evet, ben sana söyleyeyim,
konuşuyorsun ve Burcu Hanımın hakkını gasbediyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok Sayın Başkan,
bütün gruba yetişmeye çalışıyorum tek başıma.
BAŞKAN Buyurun Burcu Hanım.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Denizcilik İşletmelerine ait 15
limanı ve canım şeker fabrikalarının 10 tanesini
sattınız; bunlar sadece sattıklarınızdan birkaçı.
Şimdi, Sümerbanka ait, kalan tesisleri de özelleştireceksiniz.
Yazık ki ne yazık! Babanızın çiftliği olsa bu kadar
rahat satamazsınız.
Bugün bir eli yağda bir eli balda olanlara,
sofrasından ejder meyvesi ile badem sütü eksik olmayanlara şair ne
güzel söylemiş:
Saraylar, saltanatlar çöker.
Kan susar, bir gün zulüm biter.
Menekşeler açılır üstümüzde,
Leylaklar da güler.
Bugünlerden geriye,
Bir yarına gidenler kalır,
Bir de yarınlar için direnenler.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Afyona rahat
gidip gelebiliyor musunuz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çok rahat gidip
geliyorum, çok rahat. Sizin gibi sahadan kopmuyorum ben.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Elini
vicdanına koy!
BAŞKAN Haydar, seni sevdiğimden
takıldım sana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Teşekkür ediyorum. Ben
de sizi seviyorum Başkanım.
BAŞKAN - Haydar Bey, sizi severim, eskiden beri
çalışkan bir kardeşimizsiniz ama bir şeyler
yapıyordunuz oralarda yani.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Karar yeter
sayısının aranılmasını istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Karar
yetersayısı istendi.
BAŞKAN Haydar, sen mi istiyorsun?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, daha rahat
konuşabilmek için Vedat Beyle; sizi rahatsız etmeyelim.
BAŞKAN Karar yetersayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.22
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:20.35
BAŞKAN : Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
16ncı madde üzerinde aynı mahiyetteki
önergelerin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Dijital Hizmet Vergisi
Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan "eklenmiştir ibaresinin
"ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana İstanbul
Enez
Kaplan Ayhan
Erel
Tekirdağ Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan 128
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde
partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hukuk devleti ilkesinin hukuki güvenlik, hukuki
istikrar ilkeleri, aynı zamanda vergi hukukunun da ilkeleri olmak
durumundadır. Vatandaşın dava açarken ve davalı
sıfatıyla mahkemelerde kendisini temsil ettirmek için avukatla
yapacağı ücret sözleşmesinde sözleşme özgürlüğünün
asıl olması gerekmektedir. Getirilen vergiyle ekonomik yönden
özgürlükler kullanılmaz hâle getirilmektedir. Bilindiği üzere, hukuk
sistemimizde avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak hakiki ve hükmi
şahıslar, adli ve idari yargıda kendilerini vekille, avukatla
temsil ettirmek istediklerinde, yaptıkları hizmetin karşılığı
olarak avukatlara ücret ödemek zorundadırlar. Müvekkilin avukata
ödeyeceği ücret, Avukatlık Ücret Sözleşmesinde bağlanan
avukatlık ücreti ve mahkemece avukatlık ücreti ücret tarifesine
dayanılarak karşı tarafa hükmedilen vekâlet ücreti olmak üzere 2
çeşittir. Avukatlık ücreti, avukat ile müvekkil arasındaki özel
ilişkiye dayanan, tarafların kendi aralarında düzenleyecekleri
bir sözleşmeyle saptanan ücret olup mahkeme tarafından hükmedilen
vekâlet ücretinden farklıdır. Bu durum, Avukatlık Kanununun 163
ve 164üncü maddelerinde düzenlenmiştir. 163üncü maddede avukatlık
ücretinin serbestçe düzenleneceği, 164üncü maddenin son
fıkrasındaysa dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak
karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir denilmektedir.
Aşağı yukarı hepimizin bir
mahkeme kararı vardır elinde. Bu mahkeme kararına
baktığımızda, kararın hüküm kısmında
yargılama giderleri arasında aynı zamanda şöyle bir hüküm
yer alabilir: Şu kadar vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya
verilmesine veya davacıdan alınarak davalıya verilmesi
şeklinde hüküm kurulabilir.
Bu getirilen kanunla birlikte, günümüzde mahkeme
tarafından takdir edilen avukatlık ücreti müvekkillerle avukatlar
arasında hep tartışma ve çekişme konusu olmuştur.
İşte, bu kanunla birlikte, bu mahkeme tarafından avukat lehine
takdir edilen vekâlet ücretinin sanki doğrudan doğruya müvekkile ait
olduğu yolunda bir izlenim yaratılmaktadır.
Dolayısıyla, bu maddenin kanundan çıkarılması, zaten
günümüzde var olan avukat-müvekkil çekişmesinin,
çatışmasının sona erdirilmesine sebep olacaktır. Yoksa,
mahkeme kararını eline alan müvekkil, buradaki vekâlet ücretinin
davacıdan alınıp davalıya veya davalıdan
alınıp davacıya verileceği şeklindeki hükmü görünce bu
parayı avukattan talep etmektedir. Bu kanunla birlikte bu problem iyice
çekilmez, aşılmaz bir hâle gelecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu Hükûmetin devede kulak değil, devede tüy bile
sayılmayacak şekilde vergi kazanma yoluna gitmesi, bütçenin ne hâle
geldiğini gerçekten göstermektedir. Bu işin uzmanları,
hesabını kitabını yapanlar diyorlar ki: Bu kanunlarla
birlikte yani bugün görüşmekte olduğumuz kanunla birlikte
Hükûmetimiz, sadece bütçenin yüzde 2,5una denk gelen bir miktarı
karşılayabilecektir, o da tahminî. Yani attığınız
taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor. Dolayısıyla
gelin, bu sevdadan vazgeçin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 16- 193 sayılı Kanunun 94 üncü
maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet
ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler
tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.
Özlem
Zengin Mehmet
Doğan Kubat Recep
Özel
Tokat İstanbul Isparta
Ali
Özkaya Orhan
Yeğin
Afyonkarahisar Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşma talebi
yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 193 sayılı Kanunun 94üncü
maddesinin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapmakla yükümlü
olanlar arasında olmak kaydıyla, karşı tarafa yükletilen
vekâlet ücreti üzerinden yapılacak gelir vergisi tevkifatının
her durumda ödemeyi yapanlar tarafından yapılacağı, vekâlet
ücretinin avukatlara ödenmek üzere icra ve iflas müdürlüklerine
yatırıldığı durumlarda da tevkifatın ödemeyi
yapanlarca yapılması gerektiği hususları
netleştirilmektedir.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun, okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Tülay
Hatımoğulları Oruç Erol
Katırcıoğlu
Şırnak Adana İstanbul
Necdet
İpekyüz Mahmut
Toğrul
Batman Gaziantep
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 103üncü maddesinde bir değişiklik içeren bir madde. Bu
değişiklik, esas itibarıyla, vergi dilimlerine yeni bir dilim
ekliyor. Yani 500 binden fazla geliri olanlardan yüzde 40 civarında bir
vergi alınması, daha önce kullanılan vergi dilimlerine
eklenmiş oluyor. Dolayısıyla da buradan şöyle bir tablo
çıkıyor: Yani bu kanun teklifini de -ki benim
anladığım kadarıyla, kanun teklifini hazırlayan
arkadaşlar da bunu oldukça sık söylediler- vergide adaletsizliği
önlemeye yönelik olmak üzere bir adım olarak değerlendiriyorlar.
Doğrusunu isterseniz Bu, gerçekten böyle bir adım mıdır?
derseniz bence ciddi bir soru işareti koymanız lazım. Çünkü
bildiğimiz kadarıyla, bu ülkede gelir vergisinin neredeyse yüzde
83ü, ücretlilerden yani çalışanlardan kesiliyor.
Dolayısıyla da böyle bir maddeyle getirilecek olan şeyin sonuç
olarak tabii ki bir katkısı olacaktır diyebiliriz belki ama ben
bunun daha çok, daha ziyade Hükûmetin gelir ihtiyacını
karşılamak üzere konmuş bir madde olarak düşünüyorum.
Şimdi, sayın vekiller, 1inci partinin
vekilleri genellikle 2018 veya 2019u 2002yle ilişkilendirerek
konuşmayı çok istiyorlar, çok tercih ediyorlar ve bütün bütçe
görüşmelerinde, bütün bakanlıkların bize sağladığı
verilerden anladığım kadarıyla böyle bir
karşılaştırma yapmak ihtiyacı hissediyorlar, 2002 ve
tabii ki buradan. Yani Biz iktidarı aldığımız 2002
yılından bu yana nasıl büyük başarılar elde ettik.
diye söylemiş oluyorlar veya söylemeye çalışıyorlar. Fakat
arkadaşlar, konumuz olan vergi konusu -ki Türkiye'deki gelir
dağılımıyla ilgili olarak konuşuyorum- Hükûmetinizin
on yedi, on sekiz yıllık elde ettiği sonuç, Türkiye'deki gelir
dağılımı itibarıyla baktığımızda,
kusura bakmayın ama yoksuldan daha fazla almak zengine vermek biçiminde
bir anlayışla sonuçlanmış gibi gözüküyor.
Bakın, size iki tane rakam vereceğim:
2002de nüfusun yüzde 10u servetin yüzde 68ine sahip iken, 2018de yine
nüfusun yüzde 10u servetin yüzde 81,2sine sahip olmuş. Yani ne olmuş:
2002yle 2018i karşılaştırdığımızda
toplumun zengin olan kesimi daha zenginleşmiş. Buna tersten bakarsak
yani yüzde 90ı ne yapmış diye baktığımızda,
rakamların tersi tabii ki, yani 32,3ten, yanılmıyorsam, yüzde
18,8e düşmüş. Yüzde 90 yani toplumun yüzde 90ının,
nüfusun yüzde 90ının
Dolayısıyla da arkadaşlar, hani
bırakın bugünün, bugünlerin karmaşasını,
uyguladığınız ekonomi politikalarının sonucu ve
sizin değiştiremeyeceğiniz sonucu -çünkü on sekiz
yıllık bir faaliyetin sonucunda ortaya çıkmış olan
sonuç- şu: Doğrusunu isterseniz yoksullara değil, daha çok
zenginlere yarayan bir iktisat politikası izlemişsiniz diye
düşünüyorum.
Şimdi, gelir
dağılımının önemi şuradan kaynaklanıyor
arkadaşlar, ben daha önce de söyledim bunu burada birkaç defa: Gelir
dağılımındaki bozukluk bütün kötülüklerin
anasıdır. desek çok yanlış bir şey söylemiş
olmayız. Bir toplumda gelir elde eden insanlar arasındaki farklar
uçurum hâline geliyorsa eğer, o toplumda her türlü
fenalığı, her türlü kötülüğü görmemiz mümkündür.
Dolayısıyla da bu kadar önemli olan bu kavram itibarıyla
baktığımızda, demin söylemeye
çalıştığım sonuçlar, halkımızın
deyimiyle söylersek gerçekten Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar.
anlamında bir sonuç üretmiştir diye düşünüyorum.
Dolayısıyla da bugün itibarıyla
baktığımızda, bu vergi düzenlemesi de şu anda
yaşadığımız gelir dağılımındaki
sorunları çözebilme yeteneğine sahip değildir; bu bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika verirseniz daha reel siyasetle ilgili birkaç şeyi
de söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, geçen gün bütçe konuşmalarında da bu örneği
vermiştim: Adalet ve Kalkınma Partisi, Güney Filipinler
barış sürecinde -dinliyor musunuz- Moro İslami Kurtuluş
Cephesi -ki bir terörist organizasyondu- ile Hükûmetin arasını bulan
önemli bir işlev üstlendi ve gerçekleştirdi. Altını çizerek
söyleyeyim: Bu çatışma, aşağı yukarı yetmiş
seksen yıldır devam eden ve 120 bin ölünün olduğu bir
çatışma ve bu çatışma, yanılmıyorsam 2019un
Ocak, Şubat aylarında, bu yılın başında bir
anlaşmayla sona erdi.
Arkadaşlar, bunu niçin söyledim? Şunun
için söyledim: Şimdi, sözcü arkadaşlar konuşurken genellikle
polemik yapma ihtiyacı hissediyor ama bu mesele ciddi bir mesele, dolayısıyla
da bunu da düşünmenizi öneriyorum.
Sayılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 17 193 sayılı Kanunun 103üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 103 Gelir vergisine tabi gelirler;
18.000 TL'ye kadar |
%15 |
40.000 TL'nin 18.000 TL'si için 2.700 TL,
fazlası |
%20 |
98.000 TL'nin 40.000 TL'si için 7. 1OO TL, (ücret
gelirlerinde 148.000 TL'nin 40.000 TL'si için 7.100 TL), fazlası |
%27 |
500.000 TL'nin 98.000 TL'si için 22.760 TL, (ücret
gelirlerinde 500.000 TL'nin 148.000 TL'si için 36.260 TL), fazlası |
%35 |
500.000 TL'den fazlasının 500.000 TL'si
için 163.460 TL (ücret gelirlerinde 500.000 TL'den fazlasının
500.000 TL'si için 159.460 TL), fazlası |
%40 |
Oranında vergilendirilir. Ücret gelirlerinin
brüt asgari ücrete tekabül eden kısmı gelir vergisine tabi
değildir.
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık Cavit
Arı
İstanbul Bursa Antalya
Alpay
Antmen Burhanettin
Bulut İlhami
Özcan Aygun
Mersin Adana
Tekirdağ
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekili Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; maalesef günümüzde siyasi iktidarın belli ve
anlamlı bir vergi politikası yok. Güne göre değişen,
ihtiyaca göre değişen bir durum arz ediyor. Zaten ekonomi yönetiminin
vergi politikasının bir amacı, bir hedefi olsaydı mesela
şu olabilirdi: Gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak gibi bir
hedef edinebilirdi. Veya ne olabilirdi? Toplanmayan vergilerle ilgili bir
çalışma yapılabilirdi. Kayıt dışını
kayıt altına alma konusunda bir çalışması olabilirdi.
Ancak vergi paketlerinde böyle bir amacın olmadığı, bir
politikasızlık örneği olarak bizim karşımıza
çıkıyor.
Değerli milletvekilleri, aslında bütçenin
de bir amacı yok, bir hedefi de yok. Yani bütçe, genel olarak ihtiyaç
karşılama bütçesi olarak hazırlanıyor; bir iş bütçesi,
bir sorun bütçesi asla değil, bir transfer bütçesi. Bu anlamda
baktığınızda vergi paketleri de zaten bu doğrultuda
devam ederek gidiyor. Vergi paketlerinin tek bir amacı var, politika
olmadan sadece gelir toplamak, açığı kapatmak, o yılı
kurtarmak ve işin içinden sıyrılmak. Tabii, durum, böyle olunca
daha vahim bir hâl alıyor. Aslında vergi de, borçlanma da bütçenin
açıklarının kapatılması için en çok kullanılan
yöntemlerden bir tanesi ve bunu, şu andaki iktidar fazlasıyla
kullanıyor.
Değerli milletvekilleri, merkezî yönetim borç
stoku ne kadar olmuş, biliyor musunuz? 1,2 trilyona gelmiş
dayanmış. Şimdi yeni bir vergi paketi geldi. Merkez
Bankasından kârlar aktarıldı, zamanın önce yedek akçeler,
hepsi aktarıldı; yetmedi. Müthiş bir bütçe açığı
var, borçlanma miktarı da yetmedi, dediler ki: Bir yerlerden vergi
toplayalım. Oradan toplayalım, buradan toplayalım, biraz gelir
bulalım. Önceki yıllarda da böyle olmadı mı? Mamadan vergi
almaya kalktılar, gazozdan vergi almaya kalktılar. Şimdi de
işte çalakalem hazırlanan bir vergi paketiyle karşımızdalar.
Tabii, bütçe açığının sebepleri
var. Hani, mesela itibar olarak görülen sarayın harcamaları yüksek ya
da 18,9 milyar liraya dayanmış olan kamu-özel sektör iş
birliğinin -işte köprülerin, barajların- sürekli
eleştirdiğimiz finansman modelindeki geçmeyen yolcunun, gelmeyen
hastanın karşılığı olan bir yük var. Başka
ne var? Tekrarlanan seçimlerin maliyeti var ve sayabileceğimiz çok daha
fazla şey. Mesela, SGKnin muhteşem açıkları var. O
eleştirdiğiniz dönem vardı ya, onun 2.500 katına
çıkmış hem de 65 yaş o tarihte olmadığı
hâlde, hem de ek ödemeler olmadığı hâlde, devletten destek
olmadığı hâlde o dönemlerde; şimdi 2.500 katı.
Değerli milletvekilleri, bunlar gerçekten ürkütücü rakamlar.
Peki, başka bir şey söyleyelim:
Vatandaş yine biliyor, diyor ki: Ben vergi veriyorum, hizmet almam
lazım ama benden alınan vergi, yine borçların faizine gidecek;
istihdama gitmeyecek, yatırımlara gitmeyecek, işsizlik
bitmeyecek, istihdama dönüşmeyecek. Yine, alınan borçların -100
liranın 17 lirası- faizine gidecek. Peki, siz ne yapıyorsunuz?
Yeni yeni çalakalem vergiler getirmeye devam ediyorsunuz.
Aslında, bütçenin iş yapma tekniği de
burada yanlış ve sorun çözme bütçesi olmadığını
da az önce ifade etmiştim, aynı doğrultuda devam eden bir vergi
paketini önümüzdeki günlerde de görmeyeceğiz diye bir sonuç çıkarmak
mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
temel amacı, vergi adaleti ya da vergiye gönüllü uyumun
sağlanması olamaz, bu mümkün değil; olsa olsa sadece gelir
bulma, gelir elde etme olur. Aslında, bu madde yerine esas
yapılması gereken şey neydi? Gelir adaletsizliğini ortadan
kaldırmak için emekçinin üzerindeki yükü ortadan kaldırmak veya
azaltmaktı. Amaç, böyle bir fayda sağlamak değil ama göz
boyamaksa bu, had safhada zaten yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki vergilere
baktığınızda, 2006 yılında yüzde 59u
dolaylı vergiydi, şu anda ise siz bunu artırarak dolaylı
vergilerin toplam vergilerin içerisindeki oranını yüzde 63e
getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LALE KARABIYIK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
OECD ortalaması ise bunun tam tersidir. Peki,
dolaylı vergilerin bu kadar yüksek olması, bir ülkede ne anlama gelir
derseniz, şu anlama geliyor: Birincisi, vergi adaletsizliği var.
İkincisi, gelir idaresi zayıf kalıyor anlamına geliyor.
Bunları tekrar masaya yatırmak durumundasınız.
Sayın milletvekilleri, şu çok net ortada
ki bütçenin yapılış tarzından da, vergi paketlerinden de,
getirilen torba yasalardan da artık her şey tüketildi. Bütün oyunlar
oynandı ve maalesef para yetmiyor. Yani ekonomi yönetiminin
başarısızlığı had safhada ortada. Maalesef
iktidar kendi başarısızlıklarını beğenir ve
bunları çok iyi görüp alkışlar hâle geldi, bu da içler
acısı bir durumu ifade ediyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Karataş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- İstanbul Milletvekili Memet Bülent
Karataşın, vefat eden Ahıska Türklerinin büyük dava adamı
Yunus Zeyreke Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul) 1944
yılında bir kış günü Ahıska Türklerini sürgüne
yollayan Stalinin, 90 bin Ahıska Türkünü sürgüne göndermesiyle 17 bini
şehit edilmiştir. Bu katliamı, soykırımı ve
sürgünü Türk ve dünya kamuoyunda yaygınlaştıran Yunus Zeyrek
ağabeyimiz, Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allahtan rahmet
diliyorum, Türk milletine başsağlığı diliyorum,
ailesine sabır diliyorum.
Ahıska Türklerinin haklı
davasını Türk ve dünya kamuoyuna yayan Yunus Zeyrekin davası,
sonsuza kadar devam edecektir.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi
Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 17nci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana İstanbul
Enez
Kaplan İsmail
Koncuk Aytun
Çıray
Tekirdağ Adana İzmir
Feridun
Bahşi
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 17nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ahıska Türklüğünün davasının
takipçisi Yunus Zeyreki rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun.
Bu yasa teklifiyle iktidar, ekonomik krizin
faturasını, vergi yükünü artırarak vatandaşa kesmektedir.
Üstelik bunu sözde Vergide adalet sağlanacak. sözleriyle yapmaya
çalışmaktadır. Lüks konutlarda emlak vergisini artıyoruz.
diyerek güya lüksü vergilendirir gibi görünürken asıl yükü
çalışanların ve dar gelirlilerin çektiği dolaylı
vergileri artırmaktadır. Öte yandan, şirketlerin ödeyeceği
kurumlar vergisini düşürmekte ve bundan sonra yapılacak düzenlemeler
için Cumhurbaşkanına yetki vermektedir. Şimdi soruyorum: Cumhurbaşkanı
bu yetkiyi kimin lehine kullanacaktır? Tabii ki, yandaş ve
candaş şirketlere kullanacaktır.
Asgari ücretle çalışanlar dâhil olmak
üzere, ücretli çalışan işçiler, memurlar haziran, temmuz
aylarından itibaren artan vergi dilimine girerek daha çok gelir vergisi
ödemektedir. Kurumlar vergisinin oranının düşürülmesi,
bırakın vergide adaleti sağlamayı, tam tersine, vergide
adaletsizliği daha da artıracaktır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kurumlar vergisi yok burada.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Bu durumda,
yine, çok kazanandan az, az kazanandan çok vergi alınacaktır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Tam tersi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Vergide
adalet demek, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması
demektir. Nitekim, Anayasanın 73üncü maddesinde Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı,
maliye politikasının sosyal amacıdır. denmektedir. Ancak
dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahip olan Türkiye,
yıllardır bütün vergi yükünü ücret geliriyle yaşam mücadelesi
veren dar gelirlinin omuzlarına yüklemiştir. Bu ülkede asgari
ücretten bile vergi alınmaktadır. Asgari ücret, bir kişinin
yaşamını idame ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu en az
ücrettir ki ülkemizde uygulanan asgari ücret açlık
sınırları içerisinde kalmaktadır. Bundan bir de vergi
alınıyor ki varın asgari ücretli çalışanın hâlini
siz düşünün. Asgari ücretten kaynakta kesme suretiyle vergi alıyorsunuz
ancak şirketiniz varsa ve harcamalarınız
karşısında kâr etmediğinizi beyan ederseniz vergi
ödemiyorsunuz. Sizce bu durum adil mi?
Cumhurbaşkanı maaşına yüzde 26
zam yaparken işçi, memur maaşlarına yüzde 4 zam
yapıyorsunuz ama doğal gazdan elektriğe pek çok hizmete ve temel
tüketim mallarına da yüzde 50den fazla zam yapıyorsunuz..
Değerli milletvekilleri, biraz önce
söylediğimiz gibi, devlet doğrudan gelir ve kurumlar vergisini
toplayamıyor, dar gelirliye yükleniyor ve günlük
alışverişler sebebiyle KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerle
acısını yine dar gelirliden çıkarıyor. Elektrikten
petrole, doğal gazdan iletişime, yiyecekten giyeceğe, sigaradan
içkiye tüm tüketim maddelerinin üzerine bindirilen ÖTV ve KDV gibi dolaylı
vergilerin yükü doğal olarak nüfusun büyük çoğunluğunu
oluşturan dar gelirlilerin omuzlarındadır.
Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde
doğrudan vergi oranı yüzde 60larda iken bu oran ülkemizde tam
tersidir. Bu durum korkunç bir adaletsizlik doğurmakta, dar gelirliyi daha
fazla mağdur etmekte, en temel ihtiyaçlarını bile
karşılayamaz duruma getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, vergi gelirleri
içindeki dolaylı vergiler payının bu derece yüksek olması
elbette vergi adaleti bağlamında olumsuz bir parametredir. Vergi
gelirlerimiz içerisinde gelir ve kurumlar vergisinin payı çok azdır.
Bu durumun çaresi gelir ve kurumlar vergisi oranlarının
düşürülmesi ve muafiyet sağlanması değildir. Bu durumun
çaresi, gayrisafi millî hasılanın yüzde 20 ila 25'ini oluşturan
kayıt dışı ekonominin azaltılması ve bu
kaynaklardan etkin şekilde gelir ve kurumlar vergisi alabilmekten
geçmektedir. Eğer Türkiye'de vergi alanında bir reform yapmak
istiyorsanız çalışanların aleyhine olan bu adaletsiz
yapıyı değiştirmelisiniz, çalışanlar üzerindeki
vergi yükünü azaltmalısınız, vergiyi geniş kitlelere adil
bir şekilde dağıtmalısınız. Bir ülkede adil hukuk
sistemi ne kadar önemliyse adil bir vergi düzeni de o kadar önemlidir. Bir
ülkede vergi adaleti yoksa yargı ve hukuk adaleti de olmaz diyorum.
Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.05
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.26
BAŞKAN : Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
18inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz Salihe
Aydeniz
Adana Batman Diyarbakır
Semra
Güzel Murat
Çepni Kemal
Bülbül
Diyarbakır İzmir Antalya
Sıdık
Taş
Siirt
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
18inci maddesi üzerinde söz aldım.
Teklif kamuoyuyla paylaşılırken vergi
sistemini daha adil hâle getireceğinden söz edilmekteydi, bu söz
konusuydu, bu iddia edilmekteydi. Aslında muhalefet olarak gerçekten adil
bir vergi sistemine ihtiyacımız olduğunu her seferinde
söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda
gerek Genel Kurulda birçok kez bu sorunu da gündeme getiriyoruz çünkü bize
göre, vergi daha çok dezavantajlı kesimlerden alınmakta ve tabana
yayılmamakta, Türkiye'deki en zenginlerden vergi daha az alınmakta.
18inci maddedeki düzenlemeyse mükelleflerin vergiye
uyumluluk sağlaması amacıyla yeni indirim ve teşvikler
sağlamayı hedefliyor. Etkin, tarafsız bir denetim kurulmadan,
böyle bir mekanizmayı işletmeden vergiye uyumluluk sağlamak çok
güç çünkü adil ve eşit bir sistemin oturması için denetimin
olması lazım, şeffaf bir sistemin ilerlemesi lazım. Ne
oluyor daha çok bizde? Vergi indirimleri, çeşitli cezalara aflar ve
ertelemeler. Bu olduğu sürece aslında toplumda büyük bir
çoğunluk da tekrar bunu beklemekte ve mükellefler bunun geleceğiyle
ilgili teşvikleri öngörmekte.
Peki, yaşamakta olduğumuz on yedi
yıllık süreçte AKP iktidarı gelir
dağılımından hiç sorumlu değil mi? Derinleşen bir
eşitsizlik var. Az önce Sayın Katırcıoğlu da söyledi.
Türkiye'de belli bir sayıdaki kesim giderek daha zengin olmakta, büyük
çoğunluk daha yoksul olmakta ve gelirleri daha da düşmekte. Bu büyük
çoğunluk dolaylı, dolaysız vergiyi her aşamada vermekte; bu
azınlık ise birçok kez vergi aflarıyla, vergi indirimleriyle,
vergi düzenlemeleriyle kurtulmakta.
Peki, Türkiye toplumunda ne olmakta? Büyük
çoğunluk açlıkla karşı karşıya, yoksullukla
karşı karşıya, işsizlikle karşı
karşıya ve tümüyle öyle bir hâle geldi ki birçok kişi, içi
yandığı için ve tabloyu gördüğü için, intiharlardan söz
etmekte, şiddetin yaygınlaşmasından söz etmekte.
Şiddete bağlı saldırıların, cinayetlerin,
yoksulluk, işsizlik, açlık ve bu gelir adaletsizliği yüzünden
ortaya çıktığını görmekteyiz. Ama arkadaşlar,
şunu da biliyoruz: Bir taraftan bunlar olurken toplumun büyük
çoğunluğu, yüzde 90ına yakın kesimi bir mağduriyet
yaşarken yüzde 10luk bir kesim şatafat içinde yaşamakta ve lüks
restoranlarda düzenledikleri, sosyal medyada paylaştıkları
gösterilerle -adı neyse, bebek doğumlarından,
nişanlarından, törenlerden- kendi inançlarını ve
aslında, toplumdaki eşitsizliği giderek daha da yaralamaktalar.
Hepimizin hayatı böyle iken, aslında tablolara
baktığımızda, istatistiklere
baktığımızda Türkiyede yoksulluk giderek artarken,
işsizlik giderek artarken tek avantajlı kesim var; büyük
şirketler beş diye tanımlanan ve onların etrafında
çalışan kesimler.
Peki, bu durumda ne oluyor? Bir de bakıyoruz ki
bir kısım şeyler yetmezken krizle beraber, toplumda birçok
şeyi muhalefet dile getirirken muhalefetin susması için Vatan
hainisin. Yapma bunu. Milliyetçi bir dönem var. Sesini çıkarma
Teröristsin
Bir taraftan bakıyorsunuz ki göller
kurutuluyor, bir taraftan bakıyorsunuz ki tarihî değerler yok
ediliyor, bir taraftan bakıyorsunuz ki Munzur Dağlarında birçok
alan madenlere açılıyor, bir taraftan bakıyorsunuz bütün
doğa tahrip ediliyor, tarih tahrip ediliyor ve öyle bir aşamaya
geliyor ki insanların kendi dilini kullanabileceği mekanizmalar yok
ediliyor. Bakın, kayyum, kayyum
Her seferinde söylüyoruz ve söylemeye
devam edeceğiz. Bismil Belediyesine atanan kayyum, ilk, oturduğu gibi
web sayfasından Kürtçeyi kaldırıyor. Bununla ilgili
yapılan düzenlemeler olduğu sürece, siz eşitliği
yaraladığınız sürece, bu eşitsizliği
açtığınız sürece, makası açtığınız
sürece toplumda barış, adalet, hukuk, birçok şey
yaralanmış oluyor.
Bunun için ne yapmak lazım? Gerçekten
barıştan yana olmak lazım, daha adil olmak lazım, hukuktan
yana olmak lazım. Bunu yapmadığınız zaman birçok
şeyde siz kamuoyu vicdanını yaralamış oluyorsunuz,
eşitsizliği daha da artırmış oluyorsunuz ve
getirdiğiniz tek düzenleme sizinle beraber hareket eden büyük
şirketlere, sizi kollayan firmalara yönelik oluyor ve toplumun büyük
çoğunluğunu mağdur ediyorsunuz. Gelin, saraydan ısmarlama
gelen yasalarla, kanunlarla değil, hep beraber, toplumun geniş
kesimine hem barış hem huzur getirebilecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Vekil.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
hem de
eşitsizliği giderebilecek daha iyi günler için hazırlık
yapalım; bununla ilgili vergi düzenlemesi yapalım, bununla ilgili hukuksal
düzenlemeler yapalım. Meclisin asıl görevi budur. Birileri için
hazırlanmış yasalar, düzenlemeler değil, toplumun büyük
çoğunluğu için eşitsizliği giderebilecek düzenlemeler
yapmak gerekiyor bu konuda.
Hepinizi saygılarla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 18inci maddesindeki yer
alan ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Turan
Aydoğan Cavit
Arı
İstanbul
İstanbul Antalya
Lale
Karabıyık Alpay
Antmen Burhanettin
Bulut
Bursa Mersin Adana
Bülent
Kuşoğlu İlhami
Özcan Aygun
Ankara Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İYİ PARTİ Grubu madde üzerindeki
önergesini çekmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmekte olan 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Kemal
Peköz Sıdık
Taş
Kocaeli Adana Siirt
Murat
Çepni Salihe
Aydeniz Kemal
Bülbül
İzmir
Diyarbakır Antalya
Semra
Güzel
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeniden değerleme oranına ilişkin bir
düzenleme olup bu oran Vergi Usul Kanunu 503 Sayılı Genel
Tebliğiyle 2018 için yüzde 23,73 olarak belirlenmiştir. Amaç, vergi
konusunun yeni değerini belirlemektir. Buradaki temel
sıkıntı, genel uygulamanın dışında,
demokratik teamüllere aykırı bir şekilde bir kişiye,
Cumhurbaşkanına tek başına yüzde 50 oranında
artırma ve azaltma yetkisi tanınmasıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
19uncu maddesinde yer alan "eklenmiştir ibaresinin "ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana İstanbul
Enez
Kaplan İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Tekirdağ Gaziantep Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık Cavit
Arı
İstanbul Bursa Antalya
Alpay
Antmen Burhanettin
Bulut İlhami
Özcan Aygun
Mersin Adana
Tekirdağ
Bülent
Kuşoğlu Turan
Aydoğan
Ankara
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin daha anlaşılır
olması için önergemiz doğrultusunda değişiklik
yapılması gerekmektedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 20nci
maddesinde yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
"yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana İstanbul
Enez
Kaplan Durmuş
Yılmaz
Tekirdağ Ankara
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin daha anlaşılır
olması için önergemiz doğrultusunda değişiklik
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde bulunan yer alan
ibaresinin bulunan ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Peköz Salihe
Aydeniz Semra
Güzel
Adana Diyarbakır Diyarbakır
Sıdık
Taş Murat
Çepni Kemal
Bülbül
Siirt İzmir Antalya
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Cavit
Arı Burhanettin
Bulut Turan
Aydoğan
Antalya Adana İstanbul
Lale
Karabıyık Alpay
Antmen Bülent
Kuşoğlu
Bursa Mersin Ankara
Mehmet
Bekaroğlu İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum
adına, görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 20nci maddesindeki önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce şunu belirtmem gerekir ki ormanlar kim tarafından
yakılırsa yakılsın, hangi sebeple kesilirse kesilsin, bunun
adı vahşettir.
Bitlisin Güroymak ilçesinin Çallı (Pertük)
köyü ile Çayarası köyü arasında bulunan ormanlık alanlar asker
ve korucular tarafından kesilmekte, hatta köylülere Siz kesin, alın
götürün; biz kesersek size odunları da vermeyiz. diyorlar. Eskiden
ağaç kesmek cezalandırılırdı, şimdi
ağacını kesmeyen cezalandırılıyor. Bir taraftan
11 Kasım 11 milyon fidan diye kampanyalar yapıp diğer yandan
on binlerce ağacı kesen zihniyetle karşı karşıyayız.
Bitlis ilinde yapılan dikim, verdiğiniz
tahribatın yüzde 1ini bile karşılamamaktadır. Bitliste
yok edilen ormanlara şahit olduk. Meclisin 1inci grubuna sormak isterim:
Ağaçlar ne zaman sizden kurtulacak? Sizin gidişiniz en çok
doğaya yarayacak.
Değerli milletvekilleri, 24 belediye eş
başkanımız görevden alındı. Belediye
başkanlarının böyle mesnetsiz ve hukuksuz bir biçimde
görevlerinden uzaklaştırılması, demokrasi ve halk iradesine
yönelik doğrudan bir saldırıdan başka bir şey
değildir. Görünüyor ki tükenmişlik, metal yorgunluğu; politik,
sosyal ve ekonomik yetersizlik sizi daha otoriter, daha baskıcı bir
şekle büründürmekte. Her ne olursa olsun, bugün iradesini
gasbettiğiniz halk size yine gerekli cevabı demokrasi çerçevesinde
verecektir, tabii ki demokrasiyi tamamen katletmezseniz.
Değerli milletvekilleri, maalesef, ekonomik
anlamda tükenen ve iflas eden saray ve damat formülü, halkın talep ve
isteklerini görmezden gelerek suni gündemler yaratmakta ve gerçeklerden
kaçmaktadır. Sizin deyiminizle bal, bal diyerek nasıl
ağız tatlanmıyorsa Ekonomik kriz yok. demekle,
İşsizlik yok. demekle bunlar yok olmuyor, Ekonomi iyi. demekle de
ekonomi düzelmiyor.
Saray, bakanlar ve tüm AKP milletvekilleri tek bir
ağızdan, yurt dışına her gün yeni bir kınama
mesajı yayınlamakta, 4 kardeşin ve 4 kişilik bir ailenin
geçim dertleri sonrası intiharını da görmezden gelmekte. Son üç
haftada 3 aile yok oldu. Kınanması gerekenin ne olduğunu
anlamadığınız için de her zaman toplumu
kutuplaştırmaya devam etmektesiniz. Bugün savaş yerine
barış refah deseydiniz belki de insanlar canlarına
kıymayacak, pazarlarda poşetler daha dolu olacak, ekonomik
atılımlar daha hızla gerçekleşecek; Amerikaya, Rusya'ya
imtiyazlar vermek zorunda kalmayacaktınız. Fakat HDP olarak ilk gün
de dediğimiz gibi, bu bütçeler savaş bütçesidir, bu savaşlar
halkın sırtına vurulan yeni vergilerin habercisidir.
Söylemlerimizin ne kadar isabetli olduğunu da şu an önümüze gelen
kanun teklifinde net bir biçimde görmekteyiz.
Bizler vergide adaleti savunurken, herkesin geliri
oranında vergi ödemesi gerektiğini dile getirirken, dolaylı
vergilerin vatandaşa vurulmuş bir pranga olduğunu anlatmaya
çalışırken sizler posadan su çıkarmanın yollarını
arıyorsunuz ki bugün Dijital Hizmet Vergisi Kanun Teklifinizi
sunuyorsunuz ve bu maddeyle de tek adam rejiminin gereği olan,
artırma ve eksiltme yetkisini de tek kişiye bağlıyorsunuz.
Bu da demokratik değerler açısından kabul edilemeyecek bir
uygulamadır.
Devlet vergi almasın. demiyoruz, Devlet
vergiyi adil ve hakkaniyetle toplasın. diyoruz. Yani yandaşın
refahı yerine halkın refahı düşünülse bugün bambaşka
bir ülkeyi konuşuyor olurduk. Bir ülkede bilimsel atılımlar
yerine KHKyle işlerinden atılanlar konuşuluyor ise, demokrasi
konuşulmak yerine kayyumlar konuşuluyor ise, barış
konuşulması gerekirken savaş konuşuluyor ise, adalet
konuşulması gerekirken yeni cezaevleri inşaatları
yatırım olarak konuşuluyor ise, refah yerine vergiler konuşuluyor
ise o ülkede ne sosyal adalet vardır ne de sosyal bir devlet.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta
iktidarın küçük ortağından bir hatip damat Hazine
Bakanını göklere çıkararak övgülerle bahsediyordu. Herhâlde ona
da bir elma şekeri verilmiş olsa gerek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Buradan ikaz
edeyim: Elma şekeri yalarken tatlı, yerken ekşimsidir; işin
sonunda da elinizde bir kazık kalır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.47
BAŞKAN : Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 20 Kasım 2019 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı akşamlar hepinize, sağ
olun.
Kapanma Saati: 21.48