TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
2nci
Birleşim
2
Ekim 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgutun, 26 Eylül Türk Dili
Kurultayının toplanmasının 87nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, 26 Eylül 2019 Perşembe günü
İstanbul'da meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Bursa ilindeki işsizlik sorununa ve ekonomik krizin
etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, arı yetiştiricilerinin ve bal üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
2.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını Yüce Allah'tan
niyaz ettiğine, 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası ile 1
Ekim Dünya Yaşlılar Günü'ne ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, 27nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, çiftçilerin mağduriyetinin giderilebilmesi için
Tarım ve Orman Bakanına çağrıda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 27nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
6.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri
Haftası'na ilişkin açıklaması
7.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Şanverdinin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine ve pamuk üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü'ne
ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı kararların alınacağı bir yıl
olmasını dilediğine ve elektriğe yapılan zamların
vatandaşı zor durumda bıraktığına ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılını tebrik ettiğine ve 26 Eylül 2019 Perşembe günü
Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen deprem nedeniyle
vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
12.- Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine, Samsun ili Çarşamba
Ovasına biyokütle enerji santrali kurulmak istenmesinin ilçede tepkiyle
karşılandığına ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, 27nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine ve Akdeniz meyve
sineğinin bölge tarımı için tehdit oluşturduğuna
ilişkin açıklaması
14.- Antalya Milletvekili
Hasan Subaşının, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine, 26
Eylül 2019 Perşembe günü yaşanan İstanbul depreminde en çok
hasar alan binaların kamu binaları olmasının
sorumlularını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
15.- Hatay Milletvekili
Sabahat Özgürsoy Çelikin, 27nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örsün, Trabzon ili Akçaabat ilçesindeki sahil yoluna dolguyla yol
yapılması projesinin Trabzon kamuoyunda tepkilere yol
açtığına ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, 27nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine, Adana ili Çukurova ilçesi
Karahan Mahallesi'ndeki resmî kurumlara ilköğretim okulu
açılması talebinin karşılanmadığına ve Adana
ili Sarıçam ilçesindeki 24 derslikli okulun atıl durumda
bırakıldığına ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine,
İYİ PARTİ olarak çözüm odaklı siyaset üretmeye devam
edeceklerine ve milletin yapılan düşük zamlarla zor durumda
bırakılmasını kabul etmediklerine ilişkin
açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine, Türkiyenin
Fırat'ın doğusu ve güvenli bölge tartışmalarında
doğru, haklı ve meşru bir noktada durduğuna, terörle
mücadelede can veren şehitlerimizi rahmetle andıklarına
ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Meclisin etkisinin, itibarının
güçlendiği bir yasama yılı için hep beraber çalışma
ümidiyle 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının hayırlı olmasını
dilediğine ve gündem dışı söz verilmesi hususundaki
mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
21.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, yeni yasama döneminde adaletin tesisi için gündem
dışı söz verilmesi hususundaki hassasiyete dikkat edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını temenni ettiğine, İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekilliği görevinde İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğluna başarı, MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeliye ve İYİ PARTİ Genel
Başkanı Meral Akşenere geçirdikleri sağlık
sorunları nedeniyle şifa, vefat eden tiyatrocu Tarık
Ünlüoğlu ile emekli Tümamiral Soner Polata Allahtan rahmet dilediklerine,
kumpas yargılamaları devam ederken yaşamlarını yitiren
Ali Tatar, Cem Aziz Çakmak ve Murat Özenalpi bir kez daha
andıklarına, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma
Komisyonunun 12 Temmuzda sunmuş olduğu rapora sahip
çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekilliği
görevinde İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğluna
başarı, hayatını kaybeden oyuncu Tarık
Ünlüoğluna Allahtan rahmet dilediklerine, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeliye ve İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenere geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine, yapılan
Anayasa değişikliğiyle ilgili eleştirilerin
kıymetiharbiyesinin olabilmesi için alternatif teklif sunulması
gerektiğine, komisyon raporunun basımı konusunda İç
Tüzükün açık olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, İYİ PARTİ Grup Başkan
Vekilliği görevinin İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğluna hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, maddi sıkıntılar yaşayan yerel
yazılı basın için gerekli düzenlemelerin yapılmasında
fayda gördüklerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, 26 Eylül 2019 Perşembe günü İstanbul
ilinde yaşanan depremin uyarı olarak kabul edilip gerekli tedbirlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, elektriğe yüzde 30 zam yapılmasına neden
olan üç aylık süre içerisinde hangi maliyet bileşenlerinde
artış olduğunu, EPDKnin görevinin dağıtım
şirketlerinin çıkarlarını korumak mı olduğunu ve
enerjide özelleştirme uygulamalarına son verilip verilmeyeceğini
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
31.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine, öğrenim süreleri boyunca
aldıkları krediyi iş bulamadıkları için ödeyemeyen
öğrencilerin mağduriyetinin giderilebilmesi için Hükûmeti ve TBMMyi
göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Nevşehir
Milletvekili Yücel Menekşenin, Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya ve güzergâhtaki illere kaliteli
ulaşım imkânı sağlayan 4 Eylül Mavi Treninin tekrar hizmet
verebilmesi için yapılan çalışmaların hangi aşamada
olduğunu Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
36.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Besni ve
Gölbaşı ilçelerindeki devlet hastanelerinde MR cihazı
eksikliğinden kaynaklı mağduriyet ile Adıyaman Eğitim
ve Araştırma Hastanesinde uzman doktor bulunmaması nedeniyle yaşanılan
mağduriyetin giderilebilmesi için Sağlık Bakanına
çağrıda bulunduklarına ilişkin açıklaması
37.- Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlunun, Samsun ilinde yatırımların
durduğuna ve Çarşamba Ovasına biyokütle enerji santrali
kurulmasının ülkemizin geleceğine ihanet etmek anlamına
geldiğine ilişkin açıklaması
38.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehir Milletvekili Yücel
Menekşenin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Nevşehir
Milletvekili Mustafa Açıkgözün, Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın
36 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Soma maden işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi ve
Soma'da işten çıkarılan, tazminatlarını alamayan
işçilerin düzenlediği yürüşüyün engellenmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Soma maden işçilerinin tazminatlarının bir
an evvel ödenmesini istediklerine ilişkin açıklaması
44.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Soma maden işçileriyle ilgili meselenin
takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekilliği görevinin İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğluna hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis başkan vekillerinin
gündem dışı söz verilmesi konusunda hassasiyetleri olduğuna
ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis
Başkanlığına sunulan raporun muhalefet şerhi ilave edilebilmesi
için 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna geri
gönderildiğine ancak Meclis Başkanlığına tekrar
tekâmül etmiş bir rapor gelmediğine ilişkin konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun Millî Savunma
Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısının 5/8/2019 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/41)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, NATO Parlamenter Asamblesinde
(NATO PA) Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil eden Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan'ın üyelikten istifası üzerine İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlu'nun üyeliğinin
Başkanlık Divanınca uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/873)
2.- (10/242, 349, 392, 394,
397, 401) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev sürelerinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/874)
3.- (10/361, 405, 406, 407,
410) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev sürelerinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/875)
4.- (10/184, 185, 281, 403,
585, 604, 734, 914, 915, 917, 920, 921) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
komisyonun görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/876)
5.- (10/38, 466, 494, 536,
978, 983, 984) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev sürelerinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/877)
6.- TBMM
Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu
heyetinin 30 Ekim-1 Kasım 2019 tarihleri arasında Arnavutluk'a resmî
bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/872)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, 26 Eylül 2019 tarihinde Marmara
Denizi'nde meydana gelen depremin ardından bir kez daha kamuoyu gündemine
gelen meseleler ve mevcut veriler çerçevesinde görülmektedir ki İstanbul
özelinde Türkiye'deki büyükşehirler olası bir deprem felaketine
karşı hazır değildir. Vatandaşlarımızın
can ve mal güvenliğinin korunması, olası bir deprem
felaketindeki kayıpların en aza indirilmesi ve
büyükşehirlerimizdeki deprem hazırlıklarına yönelik
çalışmaların yapılması amacıyla 2/10/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 19 milletvekilinin, üç
büyükşehir belediye başkanlığına kayyum
atanmasının sebep ve sonuçlarının
araştırılması amacıyla 11/9/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1785) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ve 19 milletvekilinin,
basının başta mali olmak üzere yaşadığı
sorunları tüm boyutlarıyla incelemek amacıyla 27/9/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1808) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine; 3 Ekim 2019 Perşembe günü
toplanmamasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin HDP grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülgerin HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Kayseri Milletvekili
İsmail Özdemirin, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 36
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın, Kayseri Milletvekili İsmail Özdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
11.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yatığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
12.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlunun 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
14.- İstanbul
Milletvekili Erol Katırcıoğlunun, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 36)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasındaki
Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komite'nin
Serbest Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini Değiştiren 1/2017
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun
Teklifi (2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 29)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 36)
Asya Verimlilik Teşkilatı Kuruluş Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Atila Sertel'in, TRT İzmir Bölge Müdürlüğünde güvenlik görevlilerince
kullanılan silahların kaybolduğuna ve TRT tarafından ABD'de
bir şirket açıldığına dair iddialara ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/13808)
2.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlı'nın, Giresun Olimpik Yüzme Havuzunun saat
10.00-19.00 arasında spor kulüplerine tahsis edilmiş olmasına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/14336)
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, Ticaret Bakanlığında hizmet alım
yoluyla taşeron olarak çalışanların kadroya
alınmasına ilişkin Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktaya sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/14777)
4.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karaca'nın, 1919'un 100. yılı olması
sebebiyle Bakanlık bünyesinde, Türk Tarih Kurumunda ve Atatürk
Araştırma Merkezinde yapılan program ve etkinliklere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun
cevabı (7/14909)
5.- İstanbul
Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü'nün, bir grup öğrencinin
toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmaları nedeniyle
burslarının kesildiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/15465)
6.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Mardin ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/15653)
7.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Şırnak ilinde bulunan spor kulübü
sayısına ve 2018 yılında bunlara yapılan nakdi
yardımlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/15662)
8.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2018 yılları arasında
Bakanlığın Şırnak ili için kendi bütçesinden veya AB
programları bütçesinden hazırladığı projelere
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/15838)
9.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlu'nun, milletvekili kimlik kartlarına ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/16206)
10.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Isparta ilinde Bakanlığa bağlı
bulunan yurt sayısına, yurtların yatak kapasitelerine ve
yurtlara başvuran kişi sayılarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/16253)
11.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2018 yılları arasında
Bakanlığın Bitlis ili için kendi bütçesinden veya AB
programları bütçesinden hazırladığı projelere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/16254)
12.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2018 yılları arasında
Bakanlığın Isparta ili için kendi bütçesinden veya AB
programları bütçesinden hazırladığı projelere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/16256)
13.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkaya'nın, hizmet sınıflarına göre
Bakanlık bünyesinde görevli kamu personeli ve engelli personel
sayılarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/16591)
14.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkaya'nın, bazı market zincirlerindeki benzer
ürünlerde fiyatların organize şekilde sabitlenmesi sebebiyle
vatandaşın zarara uğratıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/16669)
15.- Şırnak
Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, yurtdışı
çıkış harcına getirilen zamma ve sınır
ticaretinin canlandırılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/16673)
16.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Çankırı ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/16816)
17.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahin'in, 2018 ve 2019 yıllarında öğrenim ve harç kredisi
borcu bulunan kişi sayısına ve iş bulamayan gençlerin borç
ödemelerinin kolaylaştırılmasına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/16821)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2017-2019 yılları
arasında Bakanlığın acil eylem planı kapsamında
öncelikli gördüğü sorunlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/16832)
19.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Çankırı ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların binaları için depreme
dayanıklılık testi yapılıp
yapılmadığına ve depreme karşı alınan
önlemlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/16833)
20.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Gümüşhane ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/16834)
21.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Gümüşhane ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların binaları için depreme
dayanıklılık testi yapılıp
yapılmadığına ve depreme karşı alınan
önlemlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/16835)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2017-2019 yılları
arasında Bakanlığa gelen istek, şikâyet ve öneri
sayılarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/16836)
23.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Çankırı ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Gümüşhane ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Muş ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Kilis ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
İlişkin
soruları ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/17008), (7/17026), (7/17611), (7/18068)
24.- Adana Milletvekili Orhan
Sümer'in, Kredi ve Yurtlar Kurumuna kredi borcu olan kişi sayısı
ve borç miktarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/17259)
25.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, 2002-2019 yılları arasında Kilis ilinde
tescil ve terkin edilen esnaf ve sanatkâr işletmelerinin sayısı
ile bu tarihler arasında kredi kullanan ve icra takibine uğrayan
esnaf ve sanatkâr sayısına,
2002-2019 yılları
arasında Siirt ilinde tescil ve terkin edilen esnaf ve sanatkâr
işletmelerinin sayısı ile bu tarihler arasında kredi
kullanan ve icra takibine uğrayan esnaf ve sanatkâr sayısına,
İlişkin soruları
ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/18066), (7/18380)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, araç kiralama işlemlerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/18481)
2 Ekim 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), İsmail OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), İsmail OK (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türk Dili
Kurultayı yıl dönümü ve Dil Bayramı münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durguta aittir.
Buyurun Sayın Durgut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgutun, 26 Eylül Türk
Dili Kurultayının toplanmasının 87nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) -
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Dil
Kurumu Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. sözlerinin sahibi
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün isteğiyle, Türk dilinin öz güzelliğini
ve zenginliğini meydana çıkarmak ve onu yeryüzü dilleri arasında
değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek amacıyla
kurulmuştur. Yıl dönümünü Türk Dil Bayramı olarak
kutladığımız 1inci Türk Dili Kurultayı, 26 Eylül-5
Ekim 1932 tarihleri arasında yapılmıştır. Atatürk,
dilin millî şuur üzerindeki tesirini Dilin millî ve zengin olması,
millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Ülkesini,
yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini de
yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. sözleriyle
işaret eder.
Peki, bu pencereden bugüne
baktığımızda nasıl bir manzarayla
karşılaşıyoruz? Evet, hızlı bir değişim
içindeyiz. Sosyal medya ve internet insanlar arasında iletişimi
hızlandırırken iletişimin niteliğini, nezaketini
nereye taşıyor? Böylesine büyük bir değişim içinde dilin ve
diller içinde Türkçenin durumu nedir? Meramını anlatabilecek kelime
bilgisine sahip gençler yetiştirebiliyor muyuz? Bu hız ve tükeniş
içinde mazinin kalesi olan kelimeleri, bizi geçmişe ve geleneğe
bağlayan sözlerimizi yaşatabiliyor muyuz?
Kelimelerin de toplumlar gibi hafızaları
vardır. Kelimeler olmadan hangi geçmişten söz edilebilir? Bakın,
Tanrıöver nesilden nesle aktarılan kelimelerde gömülü derin
manayı nasıl anlatıyor: Dilimiz cedlerin bize miras
bıraktığı en büyük servet, en büyük emanettir. Biz
dilimizin kelimeleri içinde millî tarihimizin en eski seslerini duyuyoruz.
Yavrularımızın hafızasına Türkçe kelimeler birer birer
nakşoldukça onların ruhuna binlerce seneden beri cedlerin
tecrübelerinden, felaketlerinden, zaferlerinden, hayat hakkındaki
felsefelerinden süzülüp gelen bir hülasa damla damla akmış oluyor.
Deniz kıyılarında sedef kabuklarının içinden gelen
uğultuyu dinlemişsinizdir. Şair der ki: Bu sedef
kabuklarında duyduğunuz gürültüler denizin geçmiş
fırtınalarına ait hatıralardır. Kelimeler bu sedef
kabuklarına benzer; içlerindeki uğultular ataların, cedlerin
uğultusu, onların nefesleridir.
Sayın milletvekilleri, bundan seksen yedi
yıl önce Türk Dil Kurumu kurulduğunda kurumun çalışma
şekline ilişkin iki düstur belirlenmişti; Türk dilinin güncel
sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak ve Türk dili üzerinde
bilimsel araştırmalar yapmak. Dil üzerine yapılan bilimsel
araştırmaların dışında şairler, ozanlarımız
vardır ki onlar çağları delen sesleriyle aramızda
yaşamaya devam ederler. Oysa şimdi, çok değil, altmış
yıl önce yaşamış İstanbul şairi Yahya Kemali
anlamak için elimize sözlük almak durumunda oluşumuz tüyler ürperticidir.
Bu kopuş çok hazin ve düşündürücüdür. Bu noktaya nasıl
geldiğimizi anlamak için Türkçenin son seksen yıllık serüvenini
birlikte hatırlamalıyız. Türkiyede dil inkılabı temel
unsurları öz Türkçe olan millî bir dil oluşturmak gayesiyle
başladı fakat sonradan bu gaye bütün unsurları öz Türkçe olan
bir dil uydurmak şeklinde ne yazık ki
yozlaştırıldı. Bu tutum, dilin politikaya alet edilerek
toplumun bilgiden, hikmetten ve irfandan mahrum
bırakılmasıdır. 1950 yılında devlet gücüyle dilde
tasfiyecilik hareketine son verilse de 27 Mayıs darbesinden sonra
tasfiyecilik hareketleri çok daha şiddetli ve acımasız bir hâl
aldı ve ne yazık ki dilin anlatım gücü
zayıflatıldı. Ahmet Haşim, Mehmet Akif, Yahya Kemal,
Nazım Hikmet gibi nice şairlere birbirinden güzel şiirler
söyletmeye muktedir bu dil çoraklaşmaya başladı.
Sayın milletvekilleri, maksadım Türk Dil
Bayramı sonrasında karamsar bir tablo çizmek değil ama bu
vesileyle Türkçemizin meselelerine dikkat çekmek ve çözüm yolları üzerinde
düşünmeye çağırmaktır. Şimdi, gençleri, Türkçeye
altın çağını yaşatmış şairlerle,
yazarlarla yeniden tanıştırmalıyız. Anaokullarından
başlayarak dil ve geleneği yaşatan hikâyeleri, deyişleri,
fıkraları yeni nesillere aktarmaya ve dilin yeniden can
kazanmasına çalışmalıyız. Gençleri günlük ve basit
düşünceden ilmî düşünceye, felsefeye, edebiyata taşıyacak
bir dil zenginliğine, kelime hazinesine kavuşturmalıyız.
Özenli, nezih ve doğru Türkçeyi eski Meclis tutanaklarında, eski
radyo programlarında, sahaflarda saklı bırakmayıp ona
tekrar hayat kazandırmalıyız.
Sayın milletvekilleri, bir milleti millet yapan
şey dildir. Bu nedenle her millet gibi her dil kutsaldır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (Devamla) -
Türkçemizin ve Anadoluda yaşayan bütün kadim kardeş dillerin
korunması hepimizin asli görevi olmalıdır.
Sözlerime son verirken yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Durgut.
Gündem dışı ikinci söz,
İstanbulda gerçekleşen deprem hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksuya aittir.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, 26 Eylül 2019
Perşembe günü İstanbul'da meydana gelen depreme ilişkin gündem
dışı konuşması
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. Yeni yasama yılının
hayırlı olmasını diliyorum.
Marmara Denizinin Silivri açıklarında 26
Eylül günü meydana gelen ve İstanbul ile çevre illeri de etkileyen 5,8
büyüklüğündeki deprem vatandaşlarımızı haklı
olarak tedirgin etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
İstanbullu hemşehrilerimize bir kez daha geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyoruz. İstanbul Valiliğince 29 Eylülde
yapılan basın açıklamasında, deprem sonrası AFAD
merkezine 3.133 hasarlı yapı ihbarı
alındığı, hasar tespit talebinde bulunulan 114 okul ve
eğitim kurumundan 85inin hasarsız, 20sinin az hasarlı, 9unun
ağır hasarlı olduğu; ağır hasarlı ve az
hasarlı toplam 29 okul binasının yıkılıp yeniden
yapılması veya güçlendirilmesi çalışmalarına en
kısa sürede başlanacağı belirtilmiştir. Hasar
ihbarı yapılan 9 hastaneden 7sinin hasarsız, 1inin az
hasarlı, 1 hastanenin de idari binasının ağır
hasarlı olduğu tespit edilmiştir. 21 diğer kamu binasının
12sinin hasarsız, 1inin az hasarlı, 4ünün de ağır
hasarlı olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca 767 binada incelenen 12.147
bağımsız bölümün 9.359unun hasarsız, 1.895inin az
hasarlı, 320sinin ağır hasarlı, 583ünün deprem
kaynaklı olmayan hasarlı yapı olduğu tespit edilmiştir.
Ağır hasarlı olduğu tespit edilen 320
bağımsız bölümün ilgili belediyelerce mühürlendiği, bu
yapılarda ikamet eden vatandaşlarımızın
kaymakamlık ve belediyeler tarafından misafir edileceği
açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bir deprem
ülkesidir ve henüz hafızalarda tazeliğini koruyan, çağın
afeti 17 Ağustos 1999 depremi ve öncesinde yaşanmış birçok
depremle milletimiz yüz yüze kalmıştır. Büyük afetler ve
felaketler karşısında gösterilen millî birlik,
dayanışma, feragat ve fedakârlık duygusu, coğrafyayı
vatan yapan tarihî süreçlerin başında gelmektedir. Çok şükür,
aziz milletimiz bu yöndeki hasletlerini en üst düzeyde dün sergilemiş,
bugün ve yarın da sergileyecektir.
Deprem gerçeği karşısında
kuşkusuz ki önemli olan afete duyarlı, sağlıklı,
yaşanabilir kentler inşa etmektir, bunun için de afet öncelikli bir
kentsel dönüşümün süratle gerçekleştirilmesi zarureti
bulunmaktadır. Zira, İstanbulumuzun muhtemel depremlere
hazırlıklı olması beka düzeyinde ehemmiyet arz etmektedir.
İstanbul, ülkemizdeki üretimin ve
ihracatın yaklaşık yarısını yapan, vergilerin
yarısına yakınının toplandığı, Türkiye
nüfusunun neredeyse dörtte 1inin günlük hareket hâlinde olduğu
dünyanın en büyük Türk kentidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, depremin
ardından partimizce yapılan görevlendirme çerçevesinde genel başkan
yardımcısı, MYK üyesi ve milletvekilleriyle İstanbulun
depremden etkilenmiş olan ilçelerinde incelemeler yapılmış,
STKler, muhtarlar ve vatandaşlarımızdan sorun ve beklentileri
dinlenmiş, resmî kurumlarla ve kriz merkezleriyle görüşme
yapılarak depremin etkilerine ve yaşanan sorunlara dair bilgiler
alınmış, hasarlı yerler incelenmiş,
vatandaşlarımızla birlikte olunmuştur. Memnuniyet vericidir
ki İstanbulda can kaybı ve önemli bir tahribat olmamış,
deprem sonrası hayat normal akışı içinde devam etmiştir.
Hükûmetin bu süreçte gerekli önlemleri aldığı, gelişmelere
göre almaya devam ettiği görülmüştür.
Bununla birlikte, depremin başından
itibaren iletişim ve ulaşımda yaşanan sorunlara
karşı ilave tedbirler alınması, kurumlar arası eş
güdümün güçlendirilmesi, kimin ne yapacağını bilmesi bundan
sonrası için hayati önemde olacaktır. Bu kapsamda, belediyeler ve tüm
kamu kurumları görev, yetki ve sorumluluklarının gereğini
tereddütsüz yerine getirmeli, hiçbir sebep görevi ihmal yahut
savsaklamanın gerekçesi olmamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlüdür, Türk milleti
büyüktür, her sorunun üstesinden de şüphesiz gelinecektir. Böylesi
zamanlarda resmî açıklamalara itibar etmek, sosyal medyadan korku ve yalan
haber yaymaya çalışan provokatörlere karşı dikkatli olmak
yerinde olacaktır.
Bu vesileyle, Cenab-ı Haktan ülkemizi ve
milletimizi daha büyük afetlerden korumasını niyaz ediyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Aksu.
Gündem dışı üçüncü söz, Bursada
işsizlik ve ekonomik krizin etkileri hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Erkan Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın.
3.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursa ilindeki işsizlik
sorununa ve ekonomik krizin etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle yeni yasama yılımızın
hem Meclisimize hem de halkımıza hayırlı uğurlu ve
başarılı bir dönem olmasını temenni ediyorum.
Geçen yıl 600 milletvekiliyle
başladığımız ancak bugün 589 milletvekiliyle devam
ettiğimiz yeni yasama yılında, başta Edirne Milletvekilimiz
Erdin Bircana, Denizli Milletvekilimiz Kazım Arslana ve hayatını
kaybeden diğer milletvekillerimize Allahtan bir kez daha rahmet
diliyorum.
Evet, konumuz ekonomi, işsizlik ve bunun
Bursadaki yansımaları. Ekonominin bugün geldiğimiz noktada,
Bursada
Çarkların birer birer dönmemeye başlaması, işten
çıkarmalar, bu işten çıkarmalar sonucu insanların
yaşadığı büyük sıkıntılar bütün Türkiyede
olduğu gibi maalesef Bursada da hayli fazla hissedilmekte. Evet, ekonomi
yönetimi
Geçen gün sayın damat bey çıktı Yeni Ekonomi Programı
diye YEP adı altında bir program açıkladı. Her şey
çok güzel olacak; 2020de yüzde 5 büyüyeceğiz, işsizlik düşecek,
enflasyon tek haneli rakamlara inecek. dedi ama hemen akşamında
zamlar birbiri ardına patladı. Elektriğe yüzde 14,90 zam.
Allahtan 14,99 değil tüketici mağazalarında olduğu gibi,
bir algıyla 15 yerine 14,90. Çok güzel. Son bir yılda,
bakıyoruz, elektriğe ve doğal gaza 10 defa zam gelmiş,
akaryakıta 3 defa zam gelmiş; süte yüzde 50, ete yüzde 30, doğal
gaza yüzde 52, elektriğe yüzde 60. Ve tabii ki bunun doğal
yansıması olarak da hem hane halkının kullandığı
maliyetler artmış hem de Bursa gibi hem tarımda hem sanayide
üretici olan şehirde, elektriğe gelen yüzde 15lik zam, aynı
zamanda sanayicinin ve üreticinin de üretim maliyetlerinin en az yüzde 15
olarak artmasına sebep oluyor. Geçenlerde sanayici bir arkadaş
elektrik faturasını gönderdi, geçen ayki zamda 354 bin lira ödeyen
aynı sanayicinin bu ay ödeyeceği rakam 400 küsur bin lira, sadece
Yeni Ekonomik Programın müjdelendiği gün gelen zamla. Bu ne demek?
Bu da ya küçülecek, masraflarını azaltacak ya ürettiği ürünlere
aynı oranda zam yapacak ve halka da, vatandaşa da daha zamlı,
daha zor ulaşılabilen ürünler olarak geri dönecek.
Bunun yanında, bütün bunlar
yapılırken, sanayici bir bir kepenk kapatırken, dükkân
kapatırken, iflas ederken Türkiye Varlık Fonu ne yaptı? Müjdeli
bir haber verdi. 1 milyar euro, iki yıl vadeli, yurt
dışından kredi buldu. Peki, bu krediyi ne yaptı? Garibana,
fukaraya, işi bozulana mı verdi? Hayır. Üç tane yandaş
firmaya -sadece bir tanesine 300 milyon dolar- 1,670 milyar TL olarak,
İstanbul Finans Merkezinde, batık paralara ödedi. Hani 2016da
buraya da gelmişti, büyük umutlarla kurulan, ekonomiyi uçuracak, içinde
Halk Bankası, Ziraat Bankası, Türk Hava Yolları, TÜRK TELEKOM
gibi Türkiye'nin en varlıklı, en prestijli kurumları olan
Türkiye Varlık Fonu ne yaptı? Evde, doğal gaz parasını
ödeyemediği için kurutma makinesiyle çocuğunu ısıtan,
intihar eden anneye ya da okula giden çocuğuna pantolon
alamadığı için intihar eden babaya değil
Kime? Hepimizin
magazinden çok iyi tanıdığı, yatları katlarıyla
zevküsefa yapan -ismini vermeyeyim, reklam olmasın- bir iş
adamına 300 milyon dolar verdi, onu kurtardı ama vatandaş hem
Bursada hem Türkiye'nin birçok yerinde inim inim inlemeye, işsizlikten,
sıkıntıdan intihar etmeye devam ediyor. Biz de diyoruz ki
Bunun yanında, gene, toplanan parayla ilgili
bir bilgi daha vereyim -sürem daralıyor- 1999 yılındaki depremi
hepimiz iyi hatırlıyoruz. Geçen hafta Silivride yaşanan
depremle bu konu bir kez daha gündeme geldi. Öncelikle, önlemlerin acilen
alınmasını bir kez daha buradan gündeme getiriyoruz.
1855 Bursa büyük depremi var. Ulu Camiden
Yeşil Türbeye kadar birçok inanç alanının dahi
yıkıldığı, ölü sayısının tespit
edilemediği Bursada bugün bir deprem olsa -Allah göstermesin- ne kadar
can kaybı olacağını kestirmek mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Erkan Bey.
ERKAN AYDIN (Devamla) Peki, bu arada deprem
vergisiyle toplanan 36 milyar dolar -yaklaşık 200 katrilyon özel
tüketim vergisi- para ne oldu? O da aynı şekilde, yolla, duble yolla,
yandaşa kurtarma operasyonlarıyla kül oldu, buharlaştı,
uçtu gitti.
Bu yasama yılında, yeni dönemde artık
algılarla, artık kendi yandaşlarımızı kurtarmakla,
Yeni Ekonomik Program deyip de kendi yakınımızdaki insanlara
kaynakları aktarmakla değil, gelin hep birlikte vatandaşın,
ülkede sıkıntı yaşayan fakirin, gurebanın, üreticinin
sorunlarına çözüm bulmakla uğraşalım. Önümüzde bir
fırsat var. Dün Meclisin açılışı gerçekleşti.
Baktık, Sayın Cumhurbaşkanının konuşma
aralarında önümüzdeki dönemle ilgili uzlaşma mesajları var.
Eğer samimiyseniz gelin, hep birlikte, bu elektrik zamlarıyla
patlamak üzere olan ampulü patlatmayalım; hep birlikte, birlik ve
beraberlikle ekonomiye odaklanalım diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim. Bu sözlerin ardından da sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz Sayın Enginyurtun.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, arı yetiştiricilerinin ve bal
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Tarım Bakanımıza iletilmek
üzere -sizin aracılığınızla- şu sorunu belirtmek
istiyorum: Arıcılık -Orduda yüzde 70- Türkiyede büyük bir
meslek hâline geldi. Lakin merdiven altı balcılık adı
altında Türk balı, Türkiyede üretilen bal âdeta kimyasal adres
teslimi bir bal üretimine dönüştürüldü. Mısır şurubundan
yapılan ballar da dâhil olmak üzere arıcılarımız büyük
bir sıkıntı yaşamaktalar.
Sayın Tarım Bakanımıza sizin
aracılığınızla rica ediyorum, merdiven altı bala
bir çözüm üretelim, mısır şurubundan bala bir çözüm üretelim.
Arıcı esnafımız, çiftçimiz mağdurdur.
Bu mağduriyeti giderelim diyor, çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
2.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılının hayırlı olmasını Yüce
Allah'tan niyaz ettiğine, 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası
ile 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü'ne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyor, yeni yasama dönemimizin hayırlı uğurlu
olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyorum.
1-7 Ekim tarihleri arası Camiler ve Din
Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Camiler, sadece
taştan, tuğladan, betondan ibaret binalar değildir; müminler
olarak tüm farklılıklarımızı bir tarafa
bırakıp Hakkın karşısında
eşitlendiğimiz, cemaat olduğumuz, günde 5 defa kulluk görevimizi
ifa ettiğimiz mukaddes mekânlardır. Camilerimizi din görevlilerimizden
ayrı düşünmek mümkün değildir. Günün beş vaktinde camide
bulunan, hatta zamanlarının çoğunu camide geçiren, sadece camiye
gelen cemaatle yetinmeyen, görev yaptıkları yerlerdeki hastalara,
çocuklara, yetimlere, öksüzlere yakın ilgi gösteren, onların
dertleriyle yakından ilgilenen din görevlilerimizin bu haftasını
kutluyorum.
Ayrıca toplumumuzun bugünlere gelmesinde büyük
emeği ve çabası olan en büyük hazinemiz
yaşlılarımızın da 1 Ekim Dünya Yaşlılar
Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
3.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılının açılışında ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve çok değerli
milletvekillerimizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
23 Nisan 1920den bu yana Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında görev yapan tüm milletvekillerimizi de
saygıyla yâd ediyorum.
Ülkemizin önündeki engelleri ancak hep birlikte
çalışır, omuz omuza verirsek aşabiliriz. Yeni dönemin ruhu
birlikte çalışmayı, birlikte inşayı, birlikte
başarmayı gerektiriyor. Ülkemizi hep birlikte hedeflerine
ulaştırmak için azimle çalışıp demokrasimizi birlikte
güçlendirmeli, ekonomimizi birlikte büyütmeli, milletimize hep birlikte hizmet
etmeliyiz.
Bu vesileyle 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının tüm milletvekillerimize, ülkemize ve Osmaniyemize
hayırlar getirmesini dileyerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
4.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, çiftçilerin mağduriyetinin
giderilebilmesi için Tarım ve Orman Bakanına çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çağrım Sayın Tarım
Bakanınadır: Pamukta ve soyada sezon başlamıştır,
henüz pamukta ve soyada taban fiyatlar açıklanmamıştır,
piyasada geçen yılki fiyatların yaklaşık 1 TL
altındadır. Acilen pamukta ve soyada taban fiyatların açıklanmasını
bekliyoruz.
Narenciye sezonu başlamadan önce narenciye
teşvikleriyle ilgili açıklamanın yapılmasını ve
dış pazarlarda ihracatta yaşanan sıkıntılara son
verilmesini bekliyoruz. Hâlâ Irak gibi ülkeler narenciye ihracatında
problem çıkartıyorlar.
Domates Türkiyede 10 lira olduğu zaman bütün
Türkiye domatesi konuşuyor. Ama aylardır domates tarlada, çiftçi kan
ağlıyor, 40-50 kuruş domates fiyatı, hiç kimseden ses yok.
Önümüzdeki yıl çiftçinin birçoğu domates ekemeyecek hâle gelecektir.
Bununla ilgili de mutlaka ihracatın artırılması
gerekmektedir. Çiftçiye destek verilmesi gerekmektedir. Tarımsal sulama ve
elektrik fiyatlarının aşağıya çekilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
5.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Türkiye Cumhuriyetinin demokrasiden, hukuktan,
adaletten, özgürlüklerden asla feragat etmeden hedeflerine
ulaşacağına olan inancımız tamdır. Güvenilir ve
hızlı bir şekilde tecelli eden adalet, toplumsal
barışın, huzur ve kardeşliğimizin en güçlü
teminatıdır. Bunu sağlayacak olan milletimizin değerleriyle
çelişmeyen, toplumsal dokumuzu koruyacak ve insani yaşama kalitemizin
standartlarını artıran yasal düzenlemelerdir. Türkiyenin
önündeki sıkıntıları ancak hep birlikte
çalışıp omuz omuza verirsek aşabiliriz. Yeni dönemin ruhu
birlikte çalışmayı, birlikte inşayı, birlikte
başarmayı gerektiriyor. Gelin Türkiyeyi birlikte hedeflerine
ulaştıralım, gelin ekonomimizi birlikte büyütelim, gelin
milletimize birlikte hizmet edelim.
Bu duygularla yeni yasama döneminin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 1-7 Ekim Camiler
ve Din Görevlileri Haftası'na ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri
Haftasıdır. Camilerimiz fert ve toplum üzerinde bir ibadet yeri
olmasından daha derin anlamlar taşır. Buralar bugünkü
tanımla hayat boyu öğrenimin sürdürüldüğü mekânlardır.
Camiler birlik, kardeşlik, eşitlik, adalet, yardımlaşma,
dayanışma duygu ve değerlerinin mayalanıp
perçinlendiği yerlerdir. Camilerimizden ve din görevlilerimizden
kendilerine düşen fonksiyonlarını ve görevlerini tam
anlamıyla yerine getirmesi beklenir. Buraları,
insanlığın ihtiyacı olan mana dünyasının
mektepleri olmak zorundadır.
Ülkemiz genelinde 86 bin,
Kahramanmaraşımızda 1.305 cami bulunmaktadır.
Kahramanmaraşımızın bütün tarihî camileri restore
edilmiş ve ihtiyaç duyulan yerlerde yeni camiler inşa edilmektedir.
Tarihte ve günümüzde tüm camilerimizde bütün din
görevlilerimiz görevlerine layık olmanın çabasını
sürdürmüşlerdir ve sürdürmektedirler.
Camiler ve Din Görevlileri Haftamız kutlu
olsun.
BAŞKAN Sayın Şanverdi...
7.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine ve
pamuk üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını diliyorum.
15 Eylülden itibaren başta Hatay olmak üzere
tüm Türkiyede pamuk hasadı başlamıştır.
Aldığımız bilgilere göre bu sene pamuk hasadında yüzde
30 ile yüzde 50lere varan verim kaybı yaşanmaktadır. Bununla
birlikte, geçen yıla göre üretim girdilerinin artmasına rağmen
dünya piyasalarından kaynaklı olarak pamuk fiyatlarında
yaklaşık yüzde 35lere varan değer kaybı
yaşanmıştır. Yaşanan bu durumlarla çiftçimiz büyük
mağduriyet yaşamaktadır. Katma değeri yüksek olan
pamuğun üreticisinin desteklenmesi büyük önem arz etmektedir.
Çiftçilerimizin bu mağduriyetinin giderilmesi için Tarım
Bakanlığına konu tüm boyutlarıyla
aktarılmış, Tarım Bakanlığı da gereken
çalışmaları yapacağını belirtmiştir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 1 Ekim Dünya
Yaşlılar Günü'ne ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta Yaşlılar
Haftasıdır.
Yaşlılık 65 yaş üstü yaşlar
olarak kabul edilmektedir ve nüfusumuzun yüzde 8,3ü 65 yaş üstüdür.
Özellikle ileri yaşlıların özel bakıma, özel
sağlık hizmetlerine ihtiyacı vardır. Yaşlıları
huzurevine veya bir kliniğe kapatmadan kendi doğal ortamında
günlük hayatın içinde aktif tutmalıyız. Evde bakım
hizmetlerini, evde sosyal hizmetleri ve sağlık hizmetlerini her
yaşlımıza götürmeliyiz. Evde bakım için sağlık
hizmetlerini yapılandırmalı ve daha çok sağlık
personeli istihdam etmeliyiz. 550 bin sağlık personeli atama
beklemektedir. Hemşire, fizyoterapist, psikolog istihdamını
artırabilir, böylece yaşlılarımıza daha iyi hizmet
verebiliriz. Yaşlılarımız bunu hak etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın, lütfen.
9.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılının milletimiz ve devletimiz için hayırlı
çalışmalara vesile olmasını temenni ediyorum.
Açılışından bugüne kadar Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapmış
milletvekillerimizin hayatta olanlarına sağlık, afiyet; vefat
etmiş olanlarına da Allahtan rahmet diliyorum.
Kurtuluş Savaşını sevk ve idare
eden, 15 Temmuzda da en ağır şekilde saldırıya maruz
kalarak çifte gazilik unvanını kazanan, millî iradenin tecelli
ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi, açıldığı günden
bu yana milletimizi ilgilendiren her konuda kanun ve kararlara imza atarak
ülkemizin karşılaştığı sorunların çözüm yeri
olmuş ve bundan sonra da olmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz, buyurun lütfen.
10.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı kararların
alınacağı bir yıl olmasını dilediğine ve
elektriğe yapılan zamların vatandaşı zor durumda
bıraktığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni yasama yılının ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı kararların alınacağı bir
yıl olmasını diliyorum. Ancak yeni yasama yılına
elektriğe zamla başladık. Ağustos 2018den itibaren son
yapılan yüzde 14,9 zamla birlikte son on dört ayda toplamda konutlarda
yüzde 60, sanayide ise yüzde 76 civarında zam
yapılmıştır. Geçim sıkıntısı içinde
olan halkımız artık yeter demektedir. Seçim bölgem Gaziantepte
esnafımız iş yerlerini kapatma noktasına gelmiş,
sanayicilerimiz ise bu zamların çalışma şevkini
kırdığından şikâyet etmektedir. Kısacası her
vatandaşın payını aldığı bu zamların
sebeplerinin ve enerji açığının ne zaman
kapanacağının açıklanması, kamunun enerji
israfından ve gereksiz aydınlatmalardan kaçınması,
ayrıca halkımızın da boşa yakılan ampulleri söndürmesi
gerektiğini hatırlatıyor, Genel Kurula
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
11.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılını tebrik ettiğine ve 26 Eylül 2019 Perşembe günü
Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen deprem nedeniyle
vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle Gazi Meclisimizin yeni yasama
yılını tebrik ediyor, hayırlı çalışmalar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta Marmara
Denizi Silivri açıklarında meydana gelen, İstanbulun yanı
sıra çevre illerde de hissedilen 5,8 şiddetindeki deprem afeti
nedeniyle vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. Elhamdülillah, can kaybı olmadı, devletimizin ilgili
kuruluşları da belediyelerimiz de tüm çalışmaları,
önlemleri almak için gerekeni yaptı ancak tedbirli olmak lazım. Afet
öncelikli kentsel dönüşüm bir tarafta, bir tarafta da yine geleceğe
ilişkin hazırlıkları bir kez daha gözden geçirmek için bunu
bir fırsat olarak da değerlendirmek lazım. Bunu dikkatlere
çekmek istedim.
Rabbim ülkemizi ve tüm insanlığı her
türlü afetten korusun diyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yaşar
12.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine,
Samsun ili Çarşamba Ovasına biyokütle enerji santrali kurulmak
istenmesinin ilçede tepkiyle karşılandığına
ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının devletimize, milletimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum.
Samsun Çarşamba Ovası, Türkiyenin en
verimli topraklarının yer aldığı ovalardan biridir ve
yaklaşık 700 bin kilometrekarelik bir alana sahiptir. Çarşamba
Ovamızda başta fındık olmak üzere her çeşit sebze ve
meyve yetiştirilmektedir. Burada kurulması planlanan biyokütle enerji
tesisi ve termik santraller ilçemizde büyük bir tepkiyle karşılanmaktadır.
Bölgede yaşayan vatandaşların üretime, istihdama ve
yatırıma hiçbir zaman karşı olmadıklarını
belirterek, bu tür yatırımların mümkünse verimli
toprakların dışında başka alanlarda
yapılması istenilmektedir, bizler de böyle düşünüyoruz.
Hükûmet bu kararını ve özel sektöre
vermiş olduğu izinleri yeniden gözden geçirmelidir, aksi takdirde
Türkiyenin yaklaşık yüzde 20 sebze ve meyvesini üreten Çarşamba
Ovamıza yazık olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Çarşamba
Ovamıza yazık olmasın diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
.
13.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine ve
Akdeniz meyve sineğinin bölge tarımı için tehdit
oluşturduğuna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yeni yasama döneminin hayırlı
olmasını diliyorum.
Mersin, Türkiyenin en büyük tarım kentlerinden
biridir. Mersin nüfusunun çok ciddi bir bölümü geçimini tarım ürünlerinden
sağlamaktadır.
Bilindiği üzere, Akdeniz meyve sineği
bölgedeki tarım ürünlerine zarar vermekte, büyük ürün
kayıplarına neden olmaktadır. Bu konuda devletimiz ve sivil
toplum örgütlerinin iş birliğiyle bu zararlı canlılarla mücadelede
ciddi bir mesafe katedilmiştir ancak sorunun daha geniş planda
araştırılıp ele alınması, bu konuda
çiftçilerimize verilen maddi desteğin artırılarak mücadeleyle
ilgili bilgilendirilmesi sürecin daha geniş bir tabana yayılması
açısından son derece önemli ve zaruridir.
Akdeniz meyve sineği tüm bölge tarımı
için çok büyük bir tehdittir. Çiftçilerimiz adına gereken önlemlerin bir
an önce alınarak kararlılıkla uygulanmasını
bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Subaşı
14.-
Antalya Milletvekili Hasan Subaşının, 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılının hayırlı olmasını
dilediğine, 26 Eylül 2019 Perşembe günü yaşanan İstanbul
depreminde en çok hasar alan binaların kamu binaları
olmasının sorumlularını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yeni yasama yılının hayırlı
olmasını diliyorum.
26 Eylül perşembe günü İstanbul depremi
can kaybı olmaksızın ucuz atlatılmıştır.
Bundan ibret almamız gereken en önemli gerçek şudur: Üniversiteler,
hastaneler, okullar, özetle kamu binaları en hasarlı ve çürük
yapılar olup can ve mal kaybı için en çok tehlike arz edenlerdir.
Kimdir bunun sorumluları? 5,8 şiddetinde değil de 6nın
üzerinde bir deprem olsa kamu hastanelerinde ve okullarında
kaybedeceğimiz insanlarımızın ve
çocuklarımızın kaybından kim sorumlu olacaktı? 186 kez
değişen ihale yasasında yine adrese teslim ihaleleri
kolaylaştırmak için değişiklik yapılmaya devam
edilecek mi? İmar aflarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik
15.-
Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 27nci Dönem
Üçüncü Yasama Yılının ülkemize, milletimize, devletimize
hayırlı olmasını diliyor, bundan sonraki
çalışmalarda başarılar diliyorum. Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin açılışından günümüze kadar bu çatı
altında millî iradenin üstünlüğü inancıyla ülkemize hizmet eden
tüm milletvekillerimizi saygıyla anıyorum. Hâlen hayatta olan
milletvekillerimizin tamamına sağlık ve afiyet diliyor, vefat
edenlere Allahtan rahmet diliyorum. İstiklal Harbimizin
Başkomutanı, Meclisimizin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ile cumhuriyetimizin bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese
şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Örs
16.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Trabzon ili Akçaabat ilçesindeki sahil
yoluna dolguyla yol yapılması projesinin Trabzon kamuoyunda tepkilere
yol açtığına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; seçim bölgem Trabzonun Akçaabat ilçesinde
3,5 kilometre deniz dolgusu yol projesi Trabzon kamuoyunda tartışma
yaratmış, başta Akçaabat Kent Konseyi olmak üzere birçok sivil
toplum kuruluşu deniz doldurulmak suretiyle yol yapılmasına
karşı tepkilerini dile getirmişlerdir. Bu yol
yapılırsa Akçaabat yok olur, Akçaabatta deniz, kum, balık
biter. Sorunun çözümü güney çevre yolundadır. Trabzon için olmazsa olmaz
olan güney çevre yolu projesi bir an önce hayata geçirilmelidir. Trabzonda
denize girilebilecek 7.500 metre kumsal alanların da yer
aldığı Akçaabat ilçe sahilinde deniz dolgusuyla geçirilmek
istenen yol sahili yok edecek, doğal güzelliklere zarar verecektir. Bu
projenin bir an önce gözden geçirilmesini diliyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Söz talepleri
karşılandı ama Cumhuriyet Halk Partisinden konuşan hiçbir
milletvekilimiz olmadığı için sırada şu an Sayın
Şevkin var, ona söz vereceğim.
Buyurun Sayın Şevkin.
17.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine,
Adana ili Çukurova ilçesi Karahan Mahallesi'ndeki resmî kurumlara
ilköğretim okulu açılması talebinin
karşılanmadığına ve Adana ili Sarıçam ilçesindeki
24 derslikli okulun atıl durumda bırakıldığına
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Yeni yasama yılının tüm
milletvekillerimize ve milletimize hayırlı uğurlu
olmasını ve mücadeleci, çözümcül çalışmalar yapılmasını
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kısa bir süre
önce açılan okullarda başta fiziki koşulların
yetersizliği olmak üzere, birçok sorun yaşanmakta. Eğitim
öğretimi önceliğimize almadığımız sürece topyekûn
bir kalkınmadan söz etmemiz olası görünmüyor. Adananın Çukurova
ilçesi Karahan Mahallesinde yıllardan bu yana resmî kurumlara
ilköğretim okulu açılması talebinde bulunulmasına
rağmen, bu talep karşılanmıyor. Böylesine kutsal ve önemli
bir talebin karşılanmamasını anlayabilmek mümkün
değil.
Yine, Adana Sarıçam ilçemizde 24 derslikli bir
okul var, Avrupa Birliği Eğitim Altyapısının
Güçlendirilmesi Projesi adı altında tabela asıldı ancak
şu anda atıl durumda, eğitim ve öğretimden eser yok. Okul
yapmayacağız, okul açmayacağız da ne yapacağız.
Onun için bu sese kulak verilmesini ümit ediyorum, Sayın Bakana buradan
sesleniyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milletvekillerimizin söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, sırasıyla grup başkan
vekillerimize söz vereceğim.
İlk söz Sayın Dervişoğlunun.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekilliği görevinin İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğluna hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu, bu arada
grup başkan vekilliğiniz de hayırlı olsun diyorum.
Buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 27nci Dönem
Üçüncü Yasama Yılının hayırlı olmasını
dilediğine, İYİ PARTİ olarak çözüm odaklı siyaset
üretmeye devam edeceklerine ve milletin yapılan düşük zamlarla zor
durumda bırakılmasını kabul etmediklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Millî Mücadelemizin ve demokrasimizin
beşiği Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılına başlamış bulunuyoruz. Yeni yasama
yılının milletimize, siyasi partilerimize, milletvekillerimize
ve tüm Meclis çalışanlarımıza hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
İYİ PARTİ olarak milletimizin
çıkarlarını gözetmeye ve çözüm odaklı siyaset üretmeye yeni
yasama yılında da devam edeceğiz.
Geride bıraktığımız
yıl içinde itiraf etmeliyiz ki gerçekleşen ve tekrarlanan seçimler
münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisinden beklenen
performansı sergileyememiş, sadece 42 kanunla Meclisin kurulduğu
günden bu yana belki de en düşük performansla
çalışmıştır.
Türkiyenin muasır medeniyetler seviyesine
çıkmasının yolu muhakkak ki demokrasidir. Demokrasinin yolu ise
millet iradesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bu doğrultuda
Meclisin etkisizleştirilmesi ya da
itibarsızlaştırılması yolunda verdiğimiz
mücadeleyi sürdüreceğiz. Hükûmetten de aynı hassasiyeti görmeyi
arzuluyoruz.
Geçen dönem İYİ PARTİ olarak
sorduğumuz 1.462 soru önergemize sadece 353 cevap alabildik. Bundan memnun
değiliz. Başkanlık sistemiyle beraber Meclisin
itibarını düşen değil, yükselen bir trende
taşımak mecburiyetindeyiz. Denetleme mekanizmalarımıza da
önemle eğilmemiz gerektiği hususuna tekrardan vurgu yapıyoruz.
Yeni dönemde takip edeceğimiz bir diğer
önemli nokta ise Sayın Cumhurbaşkanının Birleşmiş
Milletler kürsüsünden seslendirdiği Herkes için özgürlük, herkes için
barış, herkes için refah, herkes için adalet, herkes için huzurlu ve
güvenli bir gelecek. çağrısıdır. Herkesin temennisi olan
ve bu zamana kadar pek de karşılığını
göremediğimiz bu sözlerin, Türkiyede de kusursuz işlemesinin
takipçisi olacağız.
Ekonomimiz yara almaya, milletimiz derinden
sarsılmaya devam ediyor. İki gün önce elektriğe yüzde 14,9luk
zamdan sonra, dün gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere LPG
oto gaz fiyatlarına da 27 kuruş zam yapılmıştır.
Son bir yılda elektriğe yüzde 60, doğal gaza yüzde 52, akaryakıta
yüzde 30, gıdaya yüzde 50, beyaz ete yüzde 40, süte yüzde 50 zam
yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim efendim.
Hâl böyleyken, memura ve emekliye yüzde 5,
işçiye ise yüzde 4 zam yapılmıştır. Artan enflasyona
rağmen işçiye, memura ve emekliye yapılan zamlarla birlikte
milletimizin alım gücü iyice azalmış, geçim
darlığı şiddetle artmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin
yıllık harcama tutarı 53 milyon lirayı, yabancı
danışman giderleri 10 milyon lirayı bulmuşken, ofis ve
hediyelik eşyalara 237 bin, reklam giderlerine ise 2 milyon 679 bin lira
harcanırken milletimizin bu düşük zamlarla dara sokulmasını
yerinde bulmuyoruz ve İYİ PARTİ olarak da asla kabul etmiyoruz.
Genel Kurula saygılarımızla arz
ederiz efendim.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
19.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine,
Türkiyenin Fırat'ın doğusu ve güvenli bölge
tartışmalarında doğru, haklı ve meşru bir noktada
durduğuna, terörle mücadelede can veren şehitlerimizi rahmetle
andıklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Dönem Üçüncü
Yasama Yılına başlamış bulunuyoruz. Bu yeni yasama
yılının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve Gazi Meclisimize
hayırlı, uğurlu olmasını; başarı ve müspet
gelişmelere vesile olmasını diliyorum.
Yeni yasama yılında da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kurum ve
kurallarıyla, ilke ve esaslarıyla kurumsallaştırılmasına
yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizim için
sistem tartışmaları bitmiştir ve yoktur. Yeni hükûmet
sistemiyle birlikte Gazi Meclisimiz de asli işlev ve işlerini etkin bir
şekilde yerine getirmeye devam edecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak yeni yasama
yılında da milletimizin hassasiyet, hedef ve beklentilerine tercüman
olmaya devam edeceğiz; müzakere ve uzlaşmayla milletimizin lehinde
tavır ve tutumla Meclis çalışmalarına katkı sunacağız.
Bu vesileyle bu kutlu çatı altında vazifelerini yerine getiren
milletvekillerimize, tüm Meclis personeline başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, Fıratın
doğusu ve güvenli bölge tartışmalarında Türkiye doğru,
haklı ve meşru bir noktada durmaktadır, hem sahada hem de masada
kararlılığı etkin bir şekilde vurgulanmaktadır.
Bizim derdimiz ortak devriye değil, terör örgütü PKK/PYDnin
varlığına son vermektir. Sayın
Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Millî Savunma Bakanından
gelen kararlılık açıklamaları milletimizce takdirle
karşılanmaktadır. Bu vesileyle, terörle mücadelede devletimizin
dirliği, milletimizin birliği, ülkemizin bütünlüğü için can
veren aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, gazilerimize
şifalar diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Akçay,
buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yaklaşık yedi
yıldır süren ve son günlerde hayata geçirilmesi için
kararlılığımızın arttığı güvenli
bölge tartışmaları Suriyeli sığınmacılar
sorunuyla birlikte ele alınmaktadır. Gerçekten bu iki konu birbiriyle
bağlantılı, önemli bir husustur ve aşamadır.
Yaklaşık sekiz yıldır misafir ettiğimiz
sığınmacıların bir vatanı olduğu vurgusu
önemlidir. Özellikle Millî Güvenlik Kurulu bildirisinde de Suriyeli sığınmacıların
geri dönüşünü sağlayacak güvenli bölge için daha ileri adımların
atılması ifadesine yer verilmesi dikkat çekicidir. Bu sürecin bir an
önce başlaması gerekmektedir. Özellikle Suriye Anayasa Komisyonu
çalışmalarında ülkenin demografik durumu ve
dağılımı belirleyici olacaktır. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak önemle vurguluyorum ki misafirlerimiz olan Suriyeli
sığınmacıların vatanlarına
kavuşturulması ülkemizin on yıllar için belirleyici olacak bir
güvenlik adımıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiyenin masadaki
meşru ve hukuki duruşu yine aynı şekilde sahada da etkin ve
kararlılıkla gösterilecektir ve gösterilmelidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kurtulan, buyurun.
20.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Meclisin etkisinin,
itibarının güçlendiği bir yasama yılı için hep beraber
çalışma ümidiyle 27'nci Dönem Üçüncü Yasama Yılının
hayırlı olmasını dilediğine ve gündem
dışı söz verilmesi hususundaki mağduriyetlerine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geride bıraktığımız yasama
yılında emekçilerin hakkını sağlayamadık.
İş güvenliği ve sağlığı için verilen çabalar
maalesef karşılık bulamadı, her gün ortalama 5 işçi
ölmeye devam ediyor.
Yoksulluk, işsizlik her geçen gün arttı.
Üretimden düşen bir ülke olma hâlinden maalesef kurtulamadık.
Saldayı, Hasankeyfi, Kaz
Dağlarını, Munzur Ovasını koruma iradesi
gösteremedik. Hâlâ kurtarma şansımız varken üzerimize düşen
sorumluluğu yerine getirmedik.
Kadınların öldürülmesini engelleyemedik,
bu yılın başından bu yana en az 304 kadın öldürüldü.
Çocukları koruyamadık, güvenliklerini
sağlayamadık; çocuklar kayboldu, kaçırıldı, yer yer
bayat aşılar yapıldı, panzerlerin altında ezildiler.
Bunlara son vermek için bir şey yapamadık.
Rabia Nazın ölümünün
araştırılması için günlerce buradan mücadele vermek zorunda
kaldık. AKPnin seçim yoluyla alamadığı belediyelerimizden
bazıları hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle gasbedildi, kayyum
atandı. Buna karşı gösterilen haklı tepkiler aynı
zamanda kayyum olan valilikler eliyle yasaklandı; vekiller
tartaklandı, halkın iradesi hiçe sayıldı.
Yargıyı vesayetten kurtaramadık. 12
Eylül Anayasasıyla yönetilmekten kurtulamadık. Türk-Kürt
halklarının birlikte yaşama dair tarihsel
referanslarını koruyarak, bağlı kalarak
geliştiremedik.
Dileriz Meclis çatısı altında bulunan
tüm gruplar olarak yeni yasama yılında halkın temel
sorunlarını çözmek adına etkili çalışmalar
yaparız. Türkiye'nin çoklu dokusuna uygun demokratik bir anayasayı,
vesayetten kurtulmuş bir yargı sistemine dair düzenlemeleri
hazırlayacak zemini Meclis çatısı altında
oluşturabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Kurtulan,
buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Meclisin etkisinin,
itibarının güçlendiği bir yasama yılı için hep beraber
çalışma dileğiyle yeni yasama yılı hayırlı
olsun diyorum.
Sayın Başkan, aynı zamanda biraz önce
yine yaşadığımız, geçen yasama yılında da
bizzat yaşadığımız bir mağduriyeti de sizinle
paylaşmak isterim. Sayın Mithat Sancarın yönettiği
oturumların dışında gündem dışı
konuşmalara genellikle dikkat edilmedi. Bugün de burada yarın
çalışmayacağımız biliniyor. Meclisin 3üncü
partisiyiz. Bu adaletsizliğin giderilmesi lazım. Meclisteki aritmetiğe
göre sırayla gruplara söz verilmesi bence adil olan durumdur. Bunun da
sizin gözünüzden kaçtığını düşünerek sizin
aracılığınızla önümüzdeki dönem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kurtulan, devam edin
lütfen, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) -
bunu kabul
etmeyeceğimizi, doğru bulmadığımızı
paylaşmak isterim.
Teşekkür ediyorum.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis
başkan vekillerinin gündem dışı söz verilmesi konusunda
hassasiyetleri olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Kurtulan, ben de isterdim
ki bugün Danışma Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme
getirip bana sorsaydınız. Ancak Meclisin yarın
çalışmayacağı, 5 siyasi parti grubunun ortak
almış olduğu karar, Danışma Kuruluna ilişkin
öneri imzalanmış bir şekilde Danışma Kurulu
toplantısında benim önüme konuldu. Ben o ana kadar da perşembe
günüyle ilgili de böyle bir tasarrufun siz grup başkan vekilleri
tarafından karara bağlandığını bilmiyordum ve bir
gün öncesinde de bu dağıtımlar yapılmıştır,
çarşamba ve perşembe günleri için ilgili dağıtımlar
yapılmıştır. Bu çerçevede de salı günü gündem
dışı konuşmalara yer olmadığı için de 6
konuşma 2 AK PARTİ; 1, 1, 1, 1 olarak da 4 siyasi parti grubu
arasında paylaşılmış ve iki güne
yayılmıştı. Onun için şundan emin olabilirsiniz ki:
Bütün konuşmalar planlanırken hafta başı itibarıyla
talepler geldikten sonra planlanıyor, ilgili
arkadaşlarımıza bildiriliyor, onlar da
hazırlıklarını yapıyorlar. En az Sayın Sancar
kadar bütün Meclis başkan vekillerinin bu konuda hassasiyetleri
olduğunu bilmenizi rica ediyorum yani.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bir dakika söz rica
edebilir miyim?
BAŞKAN Tabii ki Sayın Kurtulan.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, yeni yasama döneminde adaletin
tesisi için gündem dışı söz verilmesi hususundaki hassasiyete
dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
siz daha sonra bu göreve dâhil oldunuz, onun için özellikle belirttim. Sizin
gözünüzden kaçmış olabilir ama buradaki sayın grup başkan
vekilleri de çok iyi bilir, takip eden arkadaşların hepsi bilir, ben
birkaç kez bunu gündeme getirmişimdir. Genellikle Meclisimizde -geçen
yasama yılında da olduğu gibi- perşembe günleri
çalışmama durumunu zaten yaşıyoruz, ara ara
başımıza gelen bir durumdur. Buna kesinlikle dikkat edilmesi bu
yeni yasama döneminde adaletin en azından bir nebze de olsa burada tesisi
için gerekli bir durumdur. Yani buradaki dağılımın da bugün
AKP, CHP ve HDP olması gerekiyordu.
BAŞKAN Tabii, o zaman perşembe günleri
Meclisi çalıştırma konusunda gayret göstermenizi ben de rica
edeceğim.
Sayın Özel, buyurun lütfen.
22.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekilliği
görevinde İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğluna
başarı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliye ve
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenere
geçirdikleri sağlık sorunları nedeniyle şifa, vefat eden
tiyatrocu Tarık Ünlüoğlu ile emekli Tümamiral Soner Polata Allahtan
rahmet dilediklerine, kumpas yargılamaları devam ederken
yaşamlarını yitiren Ali Tatar, Cem Aziz Çakmak ve Murat
Özenalpi bir kez daha andıklarına, 15 Temmuz Darbe Girişimini
Araştırma Komisyonunun 12 Temmuzda sunmuş olduğu rapora
sahip çıkılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
27nci Yasama Döneminin Üçüncü Yasama Yılı
dün resmen başladı, Meclisimize ve milletimize hayırlı
uğurlu olmasını diliyoruz. Bu yıl 100üncü yılı
hep birlikte yaşayacağız ve 100üncü yılını
kutlayacak Gazi Meclisin 100üncü yılının, geçtiğimiz
yıllara göre en kötü performansı geçirdiği 99uncu
yılında kaybettiği itibarı, kaybettiği enerjiyi geri
kazanacağı bir yıl olmasını temenni ediyoruz.
Biz, iki yıl önce rejime kasteden Anayasa
değişikliği yapılırken neyi eleştirdiysek, bu
süreçte o eleştirilerimizin, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekillerinin bu yazki şikâyetlerine dönüştüğünü duyduk.
Biz, söylemeye üzülüyorum ama Bu kürsüyü bakanlar emaneten sadece yemin etmek
için kullanırlarsa yani Meclisten bakan çıkmaz, istisnai durumlarda dışarıdan
atanmaz, Meclisin önünde yemin etmenin dışında Meclisten
güvenoyu almaz ve Meclis tarafından siyaseten sorgulanabilecekleri
güvenoyu mekanizması ya da sözlü soru gibi imkânlar Meclisin elinden
alınırsa bu bakanlar milletin bakanı olmaktan çıkıp
sarayın bakanı olmaya dönüşürler. demiştik. Bu yaz Adalet
ve Kalkınma Partisi bunu konuştu. Ulaşılamayan bakanlara
zorla nöbet yazılarak bir odada milletvekillerinin ulaşması gibi
parlamenter demokratik bir sistemde bir parlamentonun ne kadar yara
aldığının itirafının, bir mevcudiyete, bir somuta
dönüştürülecek olmasını da ayrıca bir kenara üzülerek not
ettik.
Sayın Başkan, bugün bu ilk toplantıda
Sayın Müsavat Dervişoğlu İYİ PARTİnin Grup
Başkan Vekili olarak söz aldı. Kendisinin geçmişteki
başarılı siyasi hayatını bu üstlendiği görevde de
aynı şekilde sürdüreceğine, iyi insanların partisi
İYİ PARTİde bu konuda çok iyi görevler yapacağına ve
son derece iyi açıklamalarla kendisini dinleyeceğimize yürekten
inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendisine ve partisine
başarılar diliyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim efendim, sağ olun.
BAŞKAN Siz de çok iyi bir konuşma
yaptınız Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrıca dünkü
toplantıda Sayın Genel Başkanlar, Sayın Devlet Bahçeli ve
Sayın Meral Akşener daha önce geçirmiş oldukları
sağlık sorunları sebebiyle bulunamadılar, Meral Hanım
izleyemedi; her 2 Genel Başkana da Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına acil şifalar diliyor, en kısa sürede kendilerini
görevlerinin başında görmek istediğimizi bir kez daha ifade
ediyoruz.
Dün tiyatrocu Sayın Tarık Ünlüoğlu
akciğer kanseri tedavisi görürken vefat etti. Ankara Devlet
Tiyatrolarında başladığı başarılı
kariyerini çok sevilen sinema filmleriyle, televizyon dizileriyle devam ettiren
Ünlüoğlunun yaşamını yitirmesi hepimizi derinden üzdü.
Kendisine Allahtan rahmet diliyor, sanat ve tiyatro camiasına
başsağlığı diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Fetullahçı terör
örgütünün 12 Eylül 2010da yargıyı ele geçirdiği
halkoylamasından sonra kendisinin kurduğu kumpaslarla ortaklaşa
bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerine kurduğu Balyoz kumpası
neticesinde en verimli yıllarını cezaevinde geçiren Emekli
Tümamiral Soner Polatın vefatını derin bir üzüntüyle
öğrendik. Bugün Levent Camisinde öğle namazını müteakip
düzenlenen törenle kendisini son yolculuğuna uğurladık. Bu
vesileyle, kumpas yargılamaları devam ederken
yaşamlarını yitiren Ali Tatar, Cem Aziz Çakmak ve Murat
Özenalpi bir kez daha anıyor, FETÖcü hâkim ve savcıların
başlattığı kumpas yargılamalarıyla mağdur
olanların haklarının iade edilebilmesi, mağduriyetlerinin giderilebilmesi
noktasında tatmin edici bir adım
atılmadığını bir kez daha kayda geçirmek istiyorum.
Sayın Başkan, son olarak da 15 Temmuz
darbe girişimine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açar mısınız lütfen
mikrofonu.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bu Meclisin hep birlikte
karşı çıktığı, ışıkları kapalıyken
ışıkları yakılıp hedef değilken hedef hâline
gelmesi göze alınarak karşı çıkılan 15 Temmuz darbe
girişimini daha sonra kurulan ortaklaşa bir komisyon
incelemişti. Bu Komisyon üç ay içinde çalışmalarını
tamamlamak zorunda bırakılmış, doping komisyonuna bile
verilen bir aylık ek süre bu Komisyondan esirgenmiştir. Bu Komisyon
devrin Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanını ve
Genelkurmay Başkanını görüşmeye
çağırdığı hâlde kendileri Komisyona gelmemişler
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının Artık
bu Komisyon çalışmalarını tamamlasın. sözlü
talimatıyla da apar topar Komisyon kapatılmış, raporunu
sunmuş, raporun karşı oyu konusunda birkaç kez karşı
oylar ilave edilmiş, televizyonlar ve gazetelerin önünde 12 Temmuz
tarihinde de Komisyon Başkanı raporu teslim etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu açar mısınız
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sorduğumuz bir soru
üzerine Meclis Başkanlığı tarafından bu raporun
tamamlanmadığı ifade edilmiş ve bütün Türkiye hayretler içinde
kalmıştı. Geçtiğimiz hafta ailesinden bir cenazeye
katılmak üzereyken tesadüfen karşılaştığım
dönemin Komisyon Başkanı Reşat Petek, Sabiha Gökçen
Havaalanında, kendisinin de şaşkın olduğunu, Meclis
Başkanıyla görüşmek istediğini, Başkanın
kendisine randevu vereceğini söylediğini, daha sonra bunun
olmadığını ama dört başı mamur teslim edilen
Komisyon raporunun kendisinin ve Komisyon üyelerinin namusu olduğunu,
bunun oluşmadığını söylemenin çoğunluğu da
geçmiş dönem Adalet ve Kalkınma Partili üyelerden oluşan
Komisyona karşı bir hakaret olduğunu teyit etmiştir. Bu
konuda, Komisyon Raporunu kimler yok görüyorsa, kimler yok ediyorsa, kimler
hiç ediyorsa onların 15 Temmuzun gerçekten irdelenmesinden rahatsız
olanlar, milletin vekillerinin 15 Temmuzun tüm yönleriyle
araştırılmasıyla ilgili çabasını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu açar mısınız
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
engellemeye
çalışanlar olduğunu, 15 Temmuzda darbenin öncesinde,
sırasında ve sonrasında yaşananların
sorgulandığı bir süreçten rahatsız olanların
Komisyonun raporuna da tahammül edemediklerini üzülerek takip ediyoruz. Bu
konuda tüm partiler daha önceden görevlendirdikleri milletvekillerine,
onların emeklerine, Komisyonun raporuna sahip
çıkmalıdırlar. Gerekirse İç Tüzükte yapılabilecek her
türlü değişikliklerle o Komisyon Raporunun bu dönemde de
görüşülmesinin mümkün kılınması ya da bu konuda bir genel
görüşme açılması son derece uygun olacaktır. Konu
hakkında partimiz bir pozisyon almadan önce diğer partilere bu
konudaki açık davetimizi iletiyoruz. Bir uzlaşı olursa bir genel
genel görüşmede görüşülebilir ama böyle bir uzlaşı yoksa da
bu konuyu önümüzdeki günlerde gündeme getireceğimizi arz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis
Başkanlığına sunulan raporun muhalefet şerhi ilave
edilebilmesi için 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma
Komisyonuna geri gönderildiğine ancak Meclis
Başkanlığına tekrar tekâmül etmiş bir rapor
gelmediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Tabii, direkt olarak bu
konuşmanın muhatabı benim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben Meclis
Başkanlığı dedim.
BAŞKAN Çünkü Meclis
Başkanlığı adına da bu cevabi yazıyı
imzalayıp gönderen benim. Görüyorum ki mesele net, tam olarak
anlaşılmamış ya da hafızalarımız unutuyor.
Zannediyorum Sayın Petekin de havaalanında
karşılaştığınızda biraz
hafızasını zorlaması gerekirdi, unuttuğunu
zannediyorum meseleyi. O günün tarihlerine, 2017 yılına
döndüğümüzde bununla ilgili hatta grup başkan vekillerinin de
yapmış olduğu açıklamalar var, Cumhuriyet Halk Partisi
grubu başkan vekilinin de yapmış olduğu açıklamalar
var.
Arkadaşlar uzun uzun bir cevabi metin
oluşturmuşlar, ben bu cevabi metne girmeyeceğim ama çok
kısa şu bilgiyi vermek istiyorum: Doğrudur, Meclis
Başkanlığına sunulan bir rapor vardır, zaten bunun
olmadığını da kimse söylemiyor. Bu konuda da hem
şimdiki Meclis Başkanımız Sayın Şentopun hem de
o günkü Meclis Başkanı Sayın Kahramanın da bu yönde
açıklamaları oldu. Fakat bu rapor verildikten sonra Cumhuriyet Halk
Partili üyelerin verilmiş olan bu rapora itirazları var ve bunun
görüşülen taslakla ilgili olmadığına, buna ilaveler
yapıldığına ilişkin itirazları oluyor. Sonra,
kendileri buna bir muhalefet şerhi ilave etmek istiyorlar, bunu gönderiyorlar.
Bu şerh komisyon başkanı tarafından bu rapora ilave
edilmiyor. Bunların üzerine, bu tartışmaların üzerine söz
konusu rapor son hâlini alması talimatıyla komisyona geri
gönderiliyor Meclis Başkanlığı tarafından.
Sonrasında Meclis Başkanlığına tekrar tekâmül
etmiş bir rapor gelmiş değil, onun için de o rapor
bastırılamıyor.
Hatta, bakın, hafızaları tazelersek
Mesela, ben buradan size söyleyeyim: 2017 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin
siyaset haberleri köşesinde 14 Ekim 2017 Cumartesi günü saat 06.08de
bir haber girmişler. Bu haberde Meclis Başkanının Başkanlığında
Cumhuriyet Halk Partisi grubu başkan vekillerinin, AK PARTİ grubu
başkan vekillerinin bir toplantı yaptıkları, bu
toplantıda bunun gündeme geldiği, raporun ilk teslim edildiği şekliyle
basıma girdiği fakat sonra Sayın Kahramanın bu
basımın durdurulduğunu ifade ettiği, tekrar raporun
gönderileceği, bütün bunlar var. Yani bunların hepsi
hafızalarda. Hatta, bakın, haber şöyle devam ediyor: CHP Grup
Başkan Vekili Engin Altay Komisyon Başkanı Reşat Petekin
muhalefete haber vermeden rapora 3 sayfa ekleme yaptığını,
bunun üzerine CHPnin ek görüş verdiğini anımsattı. CHPli
Altay Meclis Başkanı bize raporun basımının
durdurulduğunu söyledi. Eğer basılan bir rapor varsa hepsini
toplar, Meclis bahçesinde yakarım diye konuştu. Darbe Komisyonunun
raporuna, taslak hâlinde olmamasına karşın, CHP ve CHP Genel
Başkanı Kılıçdaroğlunun FETÖyle aynı amaç
içinde olduğuna ilişkin suçlayıcı ifadeler eklenmiş ve
CHP de rapora bununla ilgili olarak bir şerh vermek istemişti.
Şimdi, bütün bunların içerisinde bizim
elimizde herhangi bir rapor yok; artı, basılmamış böyle bir
rapor olsaydı bile bu raporun kendi dönemi içerisinde yani 26ncı
Dönem içerisinde basılmış ve dağıtılmış
olması gerekiyordu. İç Tüzüke baktığımıza göre,
İç Tüzükte, 27nci Dönemde, bizim Başkanlık Divanı olarak
bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Ne elde rapor var
Başkanlıkta oluşturulmuş, son hâline getirilmiş ne de
basılıp dağıtılabilecek bir yetki var 27nci Dönem olarak.
Bunu paylaşmak istiyorum. Ama bunun dışında, yeniden bir
komisyon kurulsun, yeniden ihya edilsin o komisyon
Bunlar siyasi partilerin,
Genel Kurulun takdirindedir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle.
BAŞKAN Tabii, buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, zaten
şahsınızı hedef almadığım için
Başkanlık tarafından dedim Siz yolladınız. demedim
ama şunu çok net söyleyelim: Tabii, bu anda bunları savunmanın
sizin üzerinize düşen bir görev olması sizin açınızdan
hakikaten zor bir iş çünkü
BAŞKAN Ben savunmuyorum, ben net olarak
gerçeği ortaya koyuyorum, savunma değil, savunma yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sıkıntı şu
efendim: 15 Temmuzu araştırmak için bu yüce Meclis bir tane komisyon
kuracak, Başkanı, Başkanlık Divanı, tamamı AK
PARTİden, Meclis Başkanını seçeceksiniz, AK
PARTİden, bu Komisyon üç ay çalışacak, ilave bir ay
çalışma süresi -hekime karşı şiddetten doping
komisyonuna kadar istisnasız hepsine verilen bu süre- bir tek, dönemin
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının Artık o
Komisyon çalışmalarını tamamlasın. talimatıyla
süre bile talep etmeyecek, talep etmeyen Komisyon Başkanlık
Divanı üyelerinin 4ü de AK PARTİden, komisyon
BAŞKAN Sayın Özel, 26ncı Dönemde
yapmanız gereken konuşmayı 27nci Dönemde, iki sene sonra
yapıyorsunuz burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şunu söyleyeyim o zaman:
Rejime kasteden Anayasa değişikliğiyle ilgili, fiilen sürdürülen
tek adam rejimine bir an önce geçmek için bir baskın seçim
düzenlenmemiş olsaydı zaten şu anda 26ncı Dönem devam
ediyor olacaktı. Bunu da bana söyletmeyin artık. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bu söylediğinizle bunun bir
alakası mı var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var.
BAŞKAN Yani söylediğinize kendiniz de
inanmıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çünkü 26ncı Dönem,
milletten aldığı yetkiyle yasama faaliyeti götürürken bir anda
altmış gün sonraya seçim kararı aldı. Bu konuda riyaset
makamını bir meseleyle ilişkilendirip, irtibatlandırmak
istemem. Ama buradan sonra da ben dikkat etmeye çalışıyorum.
BAŞKAN Ben de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz bu konuda daha fazla
tartışmayı başka bir yöne çekecek konuda beni
yönlendirmeyin. Söyleyeceğim şu: Komisyonun Başkanı,
Başkanlık Divanı, Meclisin Başkanı, hepsi AK
PARTİden. Bu Meclis darbeyi araştıracak bir tane rapor ortaya
koymuş, gecenin yarısında 3 sayfa korsan bildiri içine ilave
etmiş, Başkanı AK PARTİden, ona isyan etmişiz, raporu
almışsınız, basamadan dönemi
kapamışsınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rapor ortada yok, rapor
ortada yok. diye kendi kendinizi yalanlayan, kendi kendinizi suçlayan bir
polemiğin içindesiniz, hesabı da bize kesmeye
çalışmayın. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin darbe
araştırması gibi kritik bir konuda ne kadar lakayt, ne kadar
özensiz ve ne kadar tarihe karşı sorumlu olduğunun teyididir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, bizim Meclis
Başkanlığı olarak tabii ki bir siyasi
tartışmanın içerisine girmemiz söz konusu değil ancak
direkt olarak bizden talep etmiş olduğunuz bir konuyla ilgili olarak
Meclis Başkanlığı da İç Tüzük hükümleri çerçevesinde
size bir cevap verdi. Ama siz diyorsunuz ki: Bu cevap beni tatmin etmiyor
çünkü 26ncı Dönemde şöyle oldu, böyle oldu. Efendim, yani onun
muhatabı biz değiliz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onda hemfikirim, onda
hemfikirim. O yüzden ben Başkanlık
BAŞKAN Yani hani Seçim kararı
alındı altmış gün
diyorsunuz. O altmış gün
siyasette o kadar uzun bir süre ki. Yani o kavgaların hepsini
verebilirdiniz o zamanın içerisinde de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, şimdi buraya
girmeyin. Başkan, şimdi başka bir yere giriyorsun, bunu yapmaman
lazım.
BAŞKAN Peki, onu yapmayayım.
Ama şunu da söyleyeyim size: Bakın,
İç Tüzük 77 şunu söylüyor: Yasama dönemi başında, önceki
dönemde verilmiş yazılı soru, Meclis araştırması,
genel görüşme önergeleri ve Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen kanunlar hükümsüz sayılır.
Yani aslında ben şu hatayı yapmışım: Uzun uzun
size cevap vermek yerine sadece İç Tüzükün 77nci maddesine atıfta
bulunup Böyle bir rapor yoktur. deyip kapatmak lazımmış, belki
bu tartışmayı da hiç yapmazdık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de o zaman şunu
söyleyeyim, kayda geçsin: Ben de çok üzülerek ve boşu boşuna uzun
uzun size bunları anlatmışım. Benim de size sadece
Başkanın tartışmaya giremeyeceği konusundaki maddeyi hatırlatmam
gerekirmiş.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bence de olabilirdi ama burada
tartışmanın tarafı Başkandı.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz değilsiniz,
şahsınızı hedef almadım.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını temenni
ettiğine, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekilliği
görevinde İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğluna
başarı, hayatını kaybeden oyuncu Tarık
Ünlüoğluna Allahtan rahmet dilediklerine, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeliye ve İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenere geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine, yapılan
Anayasa değişikliğiyle ilgili eleştirilerin
kıymetiharbiyesinin olabilmesi için alternatif teklif sunulması gerektiğine,
komisyon raporunun basımı konusunda İç Tüzükün açık
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 27nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının Türkiye Büyük Millet Meclisine ve buradaki
milletvekillerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün İYİ
PARTİde Grup Başkan Vekili olarak ilk oturumda görev yapan
Sayın Müsavat Dervişoğluna biz de AK PARTİ Grubu olarak
başarılar diliyoruz, görevi hayırlı uğurlu olsun
diyoruz.
Sayın Başkan, yine Sayın 2 Genel
Başkana da hem Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet
Bahçeli Beye hem de İYİ PARTİ Genel Başkanı
Sayın Meral Akşener Hanımefendiye biz de geçmiş olsun
dileklerimizi parti grubu olarak iletiyoruz.
Değerli milletvekilleri, seçilmiş
Cumhurbaşkanı bakanları atadığı zaman bunlar
Türkiye Cumhuriyetinin bakanları olurlar, Anayasada da
kanunlarımızda da bu böyledir. Dolayısıyla sarayın
bakanları diye bir tabir hiçbir mevzuatta geçmemektedir. Partiler,
yapılan Anayasa değişikliğiyle ilgili eleştirilerini
tabii ki ortaya koyabilirler, eleştirilerini bu kürsüden ortaya koymak
kadar doğal başka bir şey olamaz. Fakat
yaptığınız eleştiri kadar kendiniz de bir alternatif
sunarsınız, dersiniz ki: Biz bunu eleştiriyoruz ama bakın,
biz şöyle bir sistem hayal ediyoruz, şöyle bir sistem kurduk,
şöyle bir teklifimiz var. Anayasa mıdır, kanun mudur, her neyse
teklifiniz; nasıl bir sistem hayaliniz varsa, ne öneriyorsanız
baştan sona yazarsınız, getirirsiniz Türkiye Büyük Millet Meclisine
bunu sunarsınız, buradaki milletvekilleri, partiler bununla
alakalı kanaatlerini belirtirler, uygun görürse buradan geçer millete
gider, uygun görmezse yerinde kalır ama sadece rejime kasteden
değişiklik diye yola çıkarsanız, elinizdeki alternatifi de
sunmazsanız hiçbir inandırıcılığınız
kalmaz, bizim açımızdan da bu eleştirilerin kıymetli
olabilmesi için sizin de alternatifinizi Türkiye Büyük Millet Meclisine getirip
sunmanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sistemi açalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bizim
yaptığımız, teklif ettiğimiz bir Anayasa
değişikliğiydi, Milliyetçi Hareket Partisiyle beraber buradaki
milletvekilleri bunu kabul ettiler ve halk bunu onayladı. O zaman, sizin
burada buna eleştiri olarak yönelttiklerinizin bir kıymetiharbiyesi
olabilmesi için ne öneriyorsunuz siz? Yani nasıl bir Anayasa
taslağınız var, teklif olarak ne öneriyorsunuz, bunu
getirirsiniz Türkiye Büyük Millet Meclisine, buradaki milletvekilleri bunu tartışırlar.
Bunu getirmeden, kapının arkasından rejime kasteden
değişiklik rejime kasteden değişiklik diye
konuşursanız bizim açımızdan hiçbir değeri yoktur,
değerli olabilmesi için önerinizi sunmanız gerekir.
Biz de, sevilen ve usta oyuncu Tarık
Ünlüoğlu hayatını kaybetti, kendisine Allahtan rahmet
diliyoruz. Bu anlamda, vatandaşın gönlünde, oynadığı
filmlerde, rol aldığı tiyatro oyunlarında sevgi
kazanmış bir oyuncumuzdu. Kendisine Allahtan rahmet diliyoruz,
mekânı cennet olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım lütfen mikrofonu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şunu da ifade
etmek isterim: Adalet ve Kalkınma Partisi disipliniyle, liyakatiyle,
meselelere yaklaşımında gösterdiği özveriyle bilinen bir
partidir, hiçbir konuda özensiz ya da liyakatsiz bir tavrımız
olmamıştır.
Az önce siz hatırlattınız,
geçmiş dönemde yapılan tartışmaların hepsi zaten
Meclis kayıtlarında vardır, burada da vardır komisyon
raporuyla alakalı. Bütün partiler görüşlerini oraya
sunmuşlardır, biz de görüşlerimizi sunmuşuzdur, bir taslak
ortaya çıkmıştır ve bu ortaya çıkan taslak
basılamadığı için resmiyet kazanmamıştır ama
bütün partilerde vardır. Yani orada ne konuşulmuş, hangi
tartışmalar yapılmış, kim bakmak istiyorsa zaten
bakabilir. Resmiyet kazanmaması Adalet ve Kalkınma Partisinin bir
meselesi değil; biz sunmuşuz, basılacaktı
basılmadı. O dönemde -Başkanlık Divanı olarak sizler
de ifade ettiniz- çeşitli tartışmalar ortaya çıktı,
Onu eklersin biz karşı çıkarız. Şunu eklemezseniz
O onu ekledi, biz buna karşı çıktık.
Hatırlıyorum, burada çok hararetli tartışmalar
yapıldı, Matbaayı basacağız, onları
çıkaracağız, hepsini ateşe vereceğiz. gibi söylemler
de o zaman kullanılmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, oluşturulan bir rapor, toplumun, kamuoyunun önünde
yapılan tartışmalar
Bizim burada saklayacak, gizleyecek hiçbir
şeyimiz yok, olsa böyle bir komisyonun kurulmasını istemezdik.
Böyle bir komisyonun kurulabilmesi için AK PARTİnin -çoğunlukta
olduğu için- oy vermesi gerekiyor. Biz bunu kurduk, üyelerini verdik,
çalışmaları için üyelerimiz görevlerini yaptılar,
müzakereler yapıldı, tartışmalar yapıldı ama
basım konusunda İç Tüzük açıktır. Bu noktada bir siyasi
parti bilgi talep ediyorsa İç Tüzükün 100üncü maddesine göre bilgi
talebinde bulunabilir. Basılmamış olduğu için, resmiyet
kazanamadığı için ortada bir tartışma vardır,
bunu dile getirebilirsiniz ama bundan kalkıp da partimizi sorumlu tutmak
doğru değildir çünkü bunu basmakla sorumlu olan biz değildik.
Sizin ne konuştuğunuz orada kayıt altında, bizim ne
konuştuğumuz orada kayıt altında; görmek isteyenler
bunları görebiliyor, bakmak isteyenler bunlara bakabiliyor.
Dolayısıyla burada liyakatsiz, burada lakayıt ya da ciddiyetsiz
olan biz değiliz. Bunu ifade edenler önce kendilerine bakmalılar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kısa ve uzatmadan şunu söyleyeyim: Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisini görünce
Böyle bir hâlleri var hakikaten,
geleneklerinde var. Mesela duble yolları onlar yapar, Oslo görüşmelerini
devlet yapar. Başkanı sizden, divanı sizden, Meclis
Başkanı sizin arkadaşınız seçilmiş, her şey
elinizde ama bu işlerden sorumlu siz değilsiniz. Herhâlde dün oturumu
izleyen Etiyopya Büyükelçisi gelecekti, bu Mecliste o iradeyi koyacaktı.
Şunu yapacaksınız iktidar
sorumluluğuyla: Bir iş eksik kalmış, yanlış
kalmış ama 251 şehide, gazilerimize ve bu Meclisin
şahsiyetine karşı sorumluluğumuz var diyeceksiniz. Hepsi
sizde varsa siz intikal ettirin. İntikal ettirin, oturalım İç
Tüzükte bir düzenleme yapalım; isterseniz sadece ve sadece 15 Temmuz
Darbe Araştırma Komisyonu için geçici madde koyalım; o kadar
önemli konudur ki bu Meclise gelsin, bu Mecliste
tartışılsın diyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunları demeden Onu ben
yapmadım, bunu ben yapmadım. ifadeleri doğru değil. Ha
Öneriniz ne? Şimdi muhalefetten öneri bekliyor. Sanki rejime kasteden
Anayasa değişikliğini yaparken bize sordu kendisi de şimdi
Öneriniz ne? diyor. Anayasa değişikliği toplumsal mutabakat
metnidir, CHPnin AKPye sunacağı bir metin değildir. Önerimiz,
16 Nisanı geri alan, 12 Eylülle hesaplaşan, darbe hukukunun
tortularını ortadan kaldıran, 15 Nisandakinden de iyi, bütün
dünyadaki en iyi örneklerini aşma hedefinde olan demokratik bir
parlamenter sistemdir.
Ha, dünden beri iktidar partisinde şu var:
Teklif getirin, bu yüce çatı görüşsün. 50+1 olmadı,
beyefendiler uzun atlama atlayamıyor, çıtayı indirin 40a.
Kardeşim, 40 versek yarın 30 da sizi kurtarmaz. Yolcudur Abbas, bağlasan
durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun lütfen.
25.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz CHPye AK PARTİye bir
öneri verin. demiyoruz. Sıra geldiği zaman burası milletin evi,
burası millî iradenin tecelli ettiği yer, tecelligâhı.
Şimdi, biz CHPden bir teklif falan da beklemiyoruz,
onu söyleyeyim. Yüzde 50+1le alakalı da bir tartışmamız
söz konusu değil. Şimdi, buradaki mesele şu: Kendileri sanki
50+1i bulmuşlar da 60a gelmişler, 60ı bulmuşlar,
konuşuyorlar. Dolayısıyla benim tavsiyem, böyle beylik beylik,
büyük büyük laflar etmeyin, sonra, seçim bittikten sonra burada mahcup
oluyorsunuz. Buna düşmeyin Sayın Özel.
Şimdi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, 31 Marttan sonra mahcup
olduğum gibi, 23 Haziranda mahcup olduğum gibi(!)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, ondan
öncekiler gibi mesela. Bütün seçimlerde boynu bükük oturduğunuz gibi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkidir de sen boynu bükük
oturuyorsun; ne yapalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
milletvekilleri, burada biz Cumhuriyet Halk Partisine bize bir teklif falan
gönderin demiyoruz fakat sürekli bir şeyi eleştiriyorsanız
Bakın, ısrarla diyoruz ki bir şeyi eleştiriyorsanız
Bize verin demiyoruz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Getirirsiniz
bir Anayasa değişliğini veya Anayasa çalışması
yaparsınız. Neyi, nasıl tanımlamışsanız, Türkiye'nin
sistemiyle, üniter sistemiyle, Anayasanın değiştirilemez
maddeleriyle ilgili, genel hükümleriyle alakalı, özgürlükleriyle
alakalı, insan haklarıyla alakalı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
sistemiyle
alakalı ne düşünüyorsanız yazarsınız, Türkiye Büyük
Millet Meclisine verirsiniz, bu, kamuoyunda tartışılır,
ondan sonra insanlar der ki: Hakikaten sizin elinizde bir şeyiniz var,
bir heybeniz var. Yoksa, sürekli, ortaya bir şey koymadan var olanı
eleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
İstediğiniz kadar eleştirin, bizim açımızdan, bak,
bizim açımızdan, söylediğiniz sözlerin hiçbir kıymeti
olmaz. Ne zamana kadar? Siz eğer bir alternatif koyarsanız toplum der
ki: Ha, bunlar bunu eleştiriyor ama önerdikleri de böyle bir şey.
Şimdi elinizde bir şey yok, sürekli eleştiriyorsunuz; bunu kabul
etmiyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Muş.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Başkanlıkça, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden
istifasına ilişkin yazısının 5/8/2019 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/41)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İzmir
Milletvekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun Millî Savunma
Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 5
Ağustos 2019 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, NATO
Parlamenter Asamblesinde (NATO PA) Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil eden
Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan'ın üyelikten istifası üzerine
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu'nun üyeliğinin
Başkanlık Divanınca uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/873)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
NATO Parlamenter Asamblesinde (NATO PA) Türkiye
Büyük Millet Meclisini temsil eden Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan'ın
üyelikten istifası üzerine, 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 12'nci maddesi uyarınca İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlu'nun üyeliği Başkanlık Divanınca
uygun bulunmuştur.
Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, 4 Meclis
araştırması komisyonunun görev sürelerinin
uzatılmasına dair tezkereleri vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
2.-
(10/242, 349, 392, 394, 397, 401) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
komisyonun görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/874)
1/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
14/5/2019 tarihinde çalışmalarına
başlayan Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim
Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile
İlgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonunun 18/7/2019 tarihli
toplantısında aldığı karar gereğince
çalışma süresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, 27/10/2019 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay
uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Kemal
Çelik
Antalya
Komisyon
Başkanı
3.-
(10/361, 405, 406, 407, 410) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
komisyonun görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/875)
1/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
8/5/2019 tarihinde çalışmalarına
başlayan Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin
Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında
Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun 10/7/2019 tarihli
toplantısında aldığı karar gereğince
çalışma süresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, 21/10/2019 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay
uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
İbrahim
Aydın
Antalya
Komisyon
Başkanı
4.-
(10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917, 920, 921) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, komisyonun görev sürelerinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/876)
1/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
8/5/2019 tarihinde çalışmalarına
başlayan ALS, SMA, DMD, MS Hastalıklarında ve Kesin Tedavisi
Bilinmeyen Diğer Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve Bakım
Yöntemleri ile Bu Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının
Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun 17/7/2019
tarihli toplantısında aldığı karar gereğince
çalışma süresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, 21/10/2019 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay
uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Demircan
Samsun
Komisyon
Başkanı
5.-
(10/38, 466, 494, 536, 978, 983, 984) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
komisyonun görev sürelerinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/877)
1/10/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
8/5/2019 tarihinde çalışmalarına
başlayan Bilişim Teknolojileri
Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek
Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin
Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin
Yapılması Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun 10/7/2019 tarihli
toplantısında aldığı karar gereğince
çalışma süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün
105'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 21/10/2019
tarihinden geçerli olmak üzere bir ay uzatılması hususunda gereğini
saygılarımla arz ederim.
Nabi
Avcı
Eskişehir
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN İç Tüzükün 105inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan Araştırmasını üç ay
içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. hükmü
gereğince komisyonlara bir aylık ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
6.-
TBMM Başkanlığının, TBMM Dışişleri
Komisyonu heyetinin 30 Ekim-1 Kasım 2019 tarihleri arasında
Arnavutluk'a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/872)
19/9/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 30 Ekim-1 Kasım 2019 tarihlerinde Arnavutluk'a resmî ziyaret
gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Anılan heyetin söz konusu Arnavutluk ziyareti,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un
6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.39
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 15.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), İsmail
OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, 26 Eylül 2019
tarihinde Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin ardından bir kez daha
kamuoyu gündemine gelen meseleler ve mevcut veriler çerçevesinde görülmektedir
ki İstanbul özelinde Türkiye'deki büyükşehirler olası bir deprem
felaketine karşı hazır değildir.
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin
korunması, olası bir deprem felaketindeki kayıpların en aza
indirilmesi ve büyükşehirlerimizdeki deprem hazırlıklarına
yönelik çalışmaların yapılması amacıyla 2/10/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından "26 Eylül 2019
tarihinde Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin ardından bir kez daha
kamuoyu gündemine gelen meseleler ve mevcut veriler çerçevesinde görülmektedir
ki İstanbul özelinde Türkiye'deki büyükşehirler olası bir deprem
felaketine karşı hazır değildir.
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin
korunması, olası bir deprem felaketindeki kayıpların en aza
indirilmesi ve büyükşehirlerimizdeki deprem hazırlıklarına
yönelik çalışmaların yapılması amacıyla
2/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerin 2/10/2019 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Müsavat
Dervişoğlu.
Buyurunuz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında grup başkan
vekili seçilmiş olmam münasebetiyle siyasi parti gruplarının
sözcülerinin iyi dilek ve temennilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca
Sayın Mehmet Muş Bey ve sevgili Özgür Özelin hakkımdaki
sitayişkâr ifadelerine de huzurunuzda şükranlarımı arz
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bilindiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
konuşulan her şey Türk demokrasi tarihine geçiyor, arşivlere
kaydediliyor. O sebeple bu kürsüde ya da yerimizden
yaptığımız konuşmalarda tarihe hitap ediyor
olmamızın farkında hareket etmemiz de iktiza ediyor. Ben çok iyi
bir başlangıç yaptığımız kanaatini taşıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zaman mehabetinden bahsediyoruz ama bugün
dünya şahit oldu ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin nezaheti ve nezaketi
üzerinden de tam not aldığı ve alacağı kanaati bende
hâkim bir kanaate dönüştü.
Yeni yasama yılımızı tekraren
kutluyorum. Millet iradesinin tecelligâhı olan Meclisimizin alacağı
kararların milletimiz ve memleketimiz için hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
İçinde yaşadığımız
coğrafyanın bir gerçeği olan depremin silinmez, derin izlerini,
17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesinde meydana gelen felaketin
acı hatıralarını milletçe bugüne kadar
taşıdık. Kırk beş saniye süren deprem bizlerden 20
bine yakın canımızı alıp ebediyete götürdü. Kırk
beş saniye içerisinde 365 bin bina ağır hasar gördü. 150 binin
üzerinde vatandaş kalıcı konutlar yapılıncaya kadar
prefabrik konutlarda ve çadırlarda barınmak zorunda kaldı.
Depremin ağır bedellerini ödediğimiz
1999 yılından bu yana ikinci bir 17 Ağustos felaketinin önüne
geçmek için hangi tedbirler alınmıştır, bunların
kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir. Nüfusu 17 milyona yaklaşan
İstanbulun çevresindeki iller dâhil, önümüzdeki yirmi beş yılda
yüksek ihtimalle 7 ve üzerinde, daha büyük bir depreme maruz
kalınacağı bilim dünyası tarafından kabul
edilmişken iyi niyetin yeterli olmadığı ve gerekli
tedbirlerin alınması icap ettiği gerçeği ortadayken 1999
yılından bugüne kadar deprem vergilerinin amacı
dışında harcanması ve imar barışı adı
altında, dayanıksız binaların hazineye gelir
sağlayabilmek amacıyla ruhsatlandırılması gibi
uygulamalarla da karşı karşıya kaldık. Bir taraftan
bütçede yaşanan açıklar kapatılmak istenirken diğer
taraftan kendi insanımızın can güvenliği hiçe
sayılmış oluyor. 1999daki depremden sonra dönemin hükûmeti
deprem hasarının giderilebilmesi için tüm vatandaşlardan
toplanacak bir deprem vergisi çıkarmıştı. Türk halkına
önce geçici olduğu söylenen ancak sonra kalıcı hâle getirilen bu
vergi kapsamında milletin kesesinden milyarlarca lira para toplandı.
Milletten toplanan bu paranın akıbetini şimdi buradan, milletin
kürsüsünden soruyor ve gerçeği öğrenmek istiyoruz. Vatandaştan
yirmi yıldan beri başta cep telefonu olmak üzere internet,
bankacılık hizmetleri, Millî Piyango, uçak biletleri, gümrük ve
pasaport işlemleri gibi birçok hizmet başta olmak üzere 60 milyar
liranın üzerinde bir para toplanmıştır. Bu paranın
akıbeti ne olmuştur? Deprem vergisi olarak toplanan para, Maliye eski
Bakanı Mehmet Şimşekin 2011 yılında itiraf
ettiği gibi duble yollara mı harcanmıştır yoksa
2004te dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın itiraf
ettiği gibi -olası bir deprem felaketinde kullanılacak vergiler-
bütçe açığını kapatmak için mi
kullanılmıştır? Bugünden uyarıyoruz, olası bir
depremin sebep olacağı felaket durumunda millet kesesinden deprem
vergisi olarak toplanan paraların farklı mecralarda
harcanmış olmasının bedelini ve hesabını tarih ve
millet önünde veremeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
toparlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Mesele, deprem gibi insan hayatını azami ölçüde
etkileyen bir doğal felaket olunca imar barışı adı
altında Türkiye genelindeki kaçak yapıların ruhsatlı hâle
getirilmesinden de bahsetmek istiyorum. Bu yasayla binaların sağlam
ya da çürük olduğuna bakılmaksızın eşit
değerlendirildiğine ve çürük binaların sağlam binalar gibi
ruhsatlandırıldığına şahit olduk. Binaların
deprem ve benzeri doğal afetlere dayanıklı olup
olmadığıyla ilgili bir tespit çalışması maalesef
yapılmamıştır. Hatta, bırakın deprem gibi
doğal afetleri, binaların kullanım ömürlerinin ne kadar
olduğu ve yaşamaya elverişli olup olmadıkları bile
teyide muhtaç bırakılmıştır. Bu konularda yetkililer
tarafından herhangi bir çalışma yapıldıysa bize de
konuyla ilgili bilgilendirmelerde bulunulmasını arzu ediyoruz.
Üzülerek ifade ediyorum ki her ne kadar Adalet ve Kalkınma Partisinin
şehircilik anlayışının merkezinde insan ve can
güvenliği vardır. dense bile bunun emarelerini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Efendim, çok kısa müsaade ederseniz -yerimden konuşurken şeyden
yararlanmadım- bir dakika daha verirseniz bağlayacağım.
BAŞKAN Yani bugün ilk gün diye yapalım
Sayın Dervişoğlu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Evet, çok teşekkür ediyorum.
Merkeze insanı değil rantı koyan bir
anlayış her zaman kaybetmeye mahkûmdur. İmar
barışı adı altında dayanıksız ve iskâna
elverişli olmayan binaları hazineye gelir sağlayabilmek
amacıyla ruhsatlandırmak rantçı şehircilik
anlayışının bir delilidir. Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliğinin de teyit ettiği gibi deprem toplanma ve
çadır alanlarının sayısının son yirmi yılda
407den 77ye düşürülmesi ve bu alanların AVMlerle doldurulması
rantçı şehircilik anlayışının da bir
göstergesidir.
Son olarak, okulları hasar gördüğü için
bir süre eğitimleri aksayan ve geçici çözümlerle eğitimlerine devam
etmek zorunda bırakılan yavrularımız var, kaygılı
ailelerimiz var. Geçtiğimiz hafta içinde Marmara Denizinde meydana gelen
5,8 şiddetindeki depremin ardından İstanbul Valiliğinin ve
AFADın yaptığı açıklamaya göre 114 okul ve
eğitim kurumunun hasar gördüğü ifade edilmiştir.
Deprem meselesi siyaset üstü tutulması icap
eden bir durumdur. Bu sebeple önergemize desteğinizi istirham ediyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dervişoğlu.
Sayın Kurtulan, buyurun lütfen.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekilliği görevinin İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğluna hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugünkü Danışma Kurulunda Sayın
Müsavat Dervişoğluna hayırlı olsun demiştim,
kutlamıştım ancak burada söyleyemedim, atladım, burada da
tekrar kendisine başarılar dilediğimi söylemek isterim;
kolaylıklar hepimize.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, 26 Eylül 2019
tarihinde Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin ardından bir kez daha
kamuoyu gündemine gelen meseleler ve mevcut veriler çerçevesinde görülmektedir
ki İstanbul özelinde Türkiye'deki büyükşehirler olası bir deprem
felaketine karşı hazır değildir.
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin
korunması, olası bir deprem felaketindeki kayıpların en aza
indirilmesi ve büyükşehirlerimizdeki deprem hazırlıklarına
yönelik çalışmaların yapılması amacıyla 2/10/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Züleyha Gülüm, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Evet, deprem Türkiyenin gerçeği çünkü Türkiye bir depremler bölgesinde
yer alıyor. Ama aynı oranda Türkiyede deprem güvenliğini
sağlayacak, insanların can güvenliğini, doğayı ya da
mal güvenliğini koruyacak bir Hükûmet anlayışıyla maalesef
karşı karşıya değiliz.
Türkiyede 99 depremi çok acı geçmişti,
gerçekten çok büyük yıkımlara, hayatların yok olmasına
sebep olmuştu. Ama o günlerden bugüne anlaşılan çok fazla ders
çıkarmamışız ki hâlen doğayı ya da yaşam
alanlarını gördüğümüzde, nerede bir yeşil görüyorsak, bir
ağaç görüyorsak hemen oraya bir bina dikme, bir alışveriş
merkezi dikme ya da yandaşlara rant alanı açma yeri olarak görme
anlayışı hızla ilerleyerek devam ediyor. Nereden
anlıyoruz? 99 depreminden sonra, Acil Eylem Planı çerçevesinde 496
afet toplanma alanı belirlenmişken bu sayının 77ye
indiği, bu 77 sayısının da aslında deprem toplanma
alanı olarak kullanılması açısından hâlen uygun hâle
getirilmediği, gerekli malzemelerin buralarda olmadığı, bir
yaşam alanı tahsis edecek şekilde düzenlenmediği çok
açık olarak bu son yaşanan depremle bir kez daha gün yüzüne
çıktı.
Çok uzun zamandır yani 99 depreminden beri
özel iletişim vergisi adı altında 74 milyar lira
toplandı. Bu, depreme harcandı mı, deprem güvenliği için
kullanıldı mı, buna dair hiçbir şeffaflık yok, hiçbir
açıklama göremiyoruz ancak kısmi açıklamalarda, iktidarın
deprem dışında kendi işine geldiği noktalarda
kullandığını görüyoruz.
Yine, özellikle kamu binalarının ve
okulların hasar gördüğünü görüyoruz. Yine, afet yasaları ve
kentsel dönüşümün, Deprem güvenliğini sağlayacağız.
diye sağlam binalar üzerinden insanları evlerinden atmanın
gerekçesi hâline getirildiğini görüyoruz. Özellikle Mahalleler
Birliğinin yaptığı çalışmalarda bu
açığa çıkmıştı. İstanbulda ve birçok yerde
deprem güvenliği gerekçe gösterilerek aslında deprem riski
altında olmayan yerler sanki deprem riski altındaymış gibi
kararlar alınarak insanlar yerlerinden yurtlarından tahliye edilmeye,
buralardan gönderilmeye çalışıldı. Şu gerçeği bir
kez daha hatırlatmak gerekiyor, dünya örnekleri de çok açık, deprem
öldürmüyor aslında binalar öldürüyor, siyasi politikalar öldürüyor, rant
kafası, her yeri rant yeri görme anlayışı öldürüyor. Gerçek
anlamda biz bir depreme hazırlık yaparsak, rantçı
anlayıştan vazgeçersek emin olun ki bir insan bile hayatını
kaybetmeyecek. Önemli olan, insan ve doğa yaklaşımlı bir politika
izlemekte.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Müzeyyen Şevkin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
26 Eylülde 5,8 büyüklüğünde yaşanan deprem, bir deprem gerçeğini
daha gözlerimiz önüne serdi. Genellikle beynimizin en kuytu köşelerine
atarak görmezlikten geldiğimiz deprem gerçeği ülkemizin bir
gerçeği. Alp-Himalaya kuşağında olan Türkiyenin yüzde
96sı deprem riskiyle karşı karşıyadır ve
yerleşim alanlarının da yüzde 92si bu fay kuşakları
üzerinde yer almaktadır. Şanslıyız ki bu 5,8
büyüklüğündeki deprem çok şükür can kaybıyla sonuçlanmadı,
birkaç binada hasar oldu, 14 okulun tahliye edilmesiyle sonuçlandı, 1
caminin minaresi yıkıldı.
Evet, değerli milletvekilleri, bizim burada
yapmamız gereken afet azaltıcı önlemlerin alınmasına
dönük çalışmalar yapmak, yasalar çıkarmak. 1999 depreminden
sonra birtakım yasalar çıkarıldı. Biliyorsunuz 1998de
Adanada, 1999da Kocaelide ve Düzcede, ardından on iki yıl sonra
Vanda yaşamış olduğumuz depremler ne yazık ki
geçmişten ders almadığımızı ve yeterli önlemleri
almadığımızı gözler önüne seriyor. Marmara depreminden
sonra hemen çıkarılan Yapı Denetimi Kanunu ne yazık ki
yapı müteahhitlerinin inisiyatifine
bırakılmıştır, gerçek anlamda bir yapı denetimi
gerçekleştirilememiştir. Burada, tüm meslek disiplinlerinin etkin
olduğu bir yapının oluşturulması gerekiyor ve derhâl
bu Yapı Denetimi Yasasına bir düzenleme
Çünkü hiçbir müteahhit
yoktur ki mühendise para ödeyip kendisini denetlettirsin arkadaşlar. Onun
için, lütfen, bu Yapı Denetimi Yasasının yeniden gözden
geçirilmesi acilen gerekmektedir.
İkinci olarak, 2019 yılında Türkiye
Deprem Yönetmeliği haritası çıkarılmıştır;
bunun da hayati işlevlere öncülük etmesi gerekir. Jeoteknik ve jeolojik
raporların yönlendirici olması gerekir burada ama ne yazık ki bu
da şu anda hizmet etmemektedir. Yapı denetimi işi burada da çok
önem arz etmektedir.
Yine, 2011 yılındaki Van depreminden sonra
Kentsel Dönüşüm dediğimiz ucube bir yasayla karşı
karşıyayız arkadaşlar. Ne yazık ki amacından yine
sapmış ve rantsal dönüşüme dönüşmüştür bu Kentsel
Dönüşüm dediğimiz yasa. Yapı kalitesi, yapı
güvenliği, zemin etütleri göz önünde bulundurulmadan, ne yazık ki
tamamen ranta dönük yatırımların yapıldığı
bir yasa hâline gelmiş ve kadük hâldedir; derhâl bunun da düzenlenmesi
gerekmektedir bir an önce.
Yine, merkezî ve yerel yönetimlerin ranta
dayalı imar ve kentleşme politikaları ortadayken; birbirinden
kopuk, yanlış, amaca hizmet etmeyen yasal düzenlemelerin bir an önce
düzeltilmesi gerekirken tüy dikildi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin,
tamamlayın sözlerinizi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) -
bir de imar
barışı diye yine ucube bir yasa çıkarıldı
arkadaşlar; bu, imar barışı değil, düpedüz bir imar
affıdır. Bildiğiniz gibi, kıyı kesimlerinde, tarihî,
doğal, arkeolojik kesimlerde, dere yataklarında, heyelanlı
alanlarda kaçak ve mevzuata uygun olmayan yapılara af getirildi.
Tıpkı, bir Meclis üyesinin söylediği gibi, nasıl fay
hattını kaydırmak ironik bir şeyse burada da ne yazık
ki imar barışı adı altında imar affı
getirilerek, yasal olmayan binalar yasal hâle getirilerek bunların da
depreme ve afete açık olmasının önü açıldı. Bu kaçak
yapılaşma affının ve de denetimsiz
yapılaşmanın bir an önce sona erdirilmesi gerekiyor ve konutsuz
insanların barınma ihtiyaçlarının sağlıklı
bir şekilde giderilmesi gerekiyor.
Toplanma alanları dediğimizde
arkadaşlar, bir park ya da okul bahçesi anlaşılmamalı.
Bunların tuvaleti, duşu, ihtiyaç giderlerinin
karşılandığı bir sistem oluşturulmalı.
Bakın, burada bir Van depremi yakın zamanda yaşadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hocam çok
önemli; Başkanım çok önemli bir konu, hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Sayın Hocam, buyurun, peki,
açalım mikrofonu.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Çok özür
diliyorum Başkanım, düzeltiyorum.
Van depremi, arkadaşlar, 2011
yılında
Bakın hemen yıkıntının yanında
bir çadır ve ne yazık ki bu bir toplanma alanı ve
insanların barınmasını gerektiren bir yer değil. Bu ne
kuyruğu arkadaşlar sizce? Bu kuyruk deprem sonrası tuvalet
kuyruğu arkadaşlar. Yani insanların doğal
ihtiyaçlarını giderebilecekleri, duş alabilecekleri bir nevi
açık barınma alanlarının oluşturulması gerekiyor.
İstanbul gibi 17 milyon nüfuslu bir yerde 10 binin üzerinde toplanma
alanı olduğu söyleniyor ama 77 olduğu ifade edildi.
Bunların da sağlıklı bir yapıya
kavuşturulması gerekiyor.
GSM operatörlerinin, trafiğin,
ulaşımın depreme dayanıklı hâle getirilmesi gerekiyor.
AFADın esas işlevini yerine getirmesi gerekiyor. Deprem öncesinde,
deprem esnasında ve deprem sonrasında düzenli olarak
çalışmaya, düzenli olarak kurtarmaya, önleme ve gelecekte de
barınmaya dönük çalışmaların yapılması gerekiyor.
Deprem öldürmez, kötü yönetim öldürür diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İlyas Şeker, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; İYİ PARTİ Grubumuzun depremle ilgili,
depremin araştırılmasıyla ilgili vermiş olduğu
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yeni yasama dönemimizin de ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyorum.
Sözlerime başlarken öncelikle benden önceki
konuşmacı arkadaşların da bahsettiği imar
barışı üzerinde bir küçük söz söylemek istiyorum. İmar
barışı, arkadaşlar, Türkiyenin bir gerçeği -hiçbir
parti ayrımı yapmaksızın- belediyelerden gelen
arkadaşlarımız bilirler, her belediyede mutlaka encümende karar
alınmış binlerce yıkımı gerektiren binalar
vardır ama hiçbiri de yıkılamamıştır -hiçbir
parti ayrımı yapmaksızın- ve bu binalar elektrik, su ve
doğal gaz bağlama konusunda da ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. İmar barışının
çıkarılış amacı, tamamıyla bu binalara elektrik,
su, doğal gaz verilmesiyle ilgilidir; bunun dışında
başka hiçbir hak tanımıyor. Tabii, bunlar aynı zamanda
kentsel dönüşüme de tabidir ve yıkıldıkları zaman da
mevcut imar durumlarına göre de inşaat yapmak zorundalar.
Bunun dışında, özellikle toplanma
alanlarıyla ilgili bir konuyu da gündeme getirmek istiyorum.
Arkadaşlarımız bahsettiler, 1999 depreminin hemen akabinde
valilik belediyelere yazmış olduğu yazıda İstanbul
için kaç tane deprem ve toplanma alanımız var? diye sormuş ve o
günkü belediyeler de maalesef mülkiyetini incelemeden, geçmişine bakmadan,
imarına bakmadan 470 tane diye ifade etmişler. Ancak bu 470in
büyük bir çoğunluğu tamamıyla özel mülkiyete konu ve imara da
açık olan alanlar. Onun için buralar daha sonradan imarla
yapılaşmışlar ve bunlar maalesef o gün doğru bilgiler
değildi. Bugün AFADın bu anlamda yapmış olduğu
çalışmayla 2.864 tane İstanbulda toplanma alanı var ve 2
binin üzerinde de barınma alan mevcuttur.
Tabii, bununla birlikte depremle ilgili olarak
gerçekten büyük çalışmalar yapıldı. 2012den bu yana kadar
yaklaşık 3,7 milyar TL kira yardımı ve kentsel
dönüşümle ilgili destekler verildi.
Yine, Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüşümü Hakkında Yasa kapsamında ülke genelinde 53 ilimizde 12
bin hektarın üzerinde ve yaklaşık 240 adet riskli alan ilan
edildi, 43 ilimizde yaklaşık 46 bin hektar revizyon yapı
alanı olarak ilan edildi. Bununla birlikte 30 belediyemizde 152 noktada
16,6 hektarlık bir alanda kentsel dönüşüm gerçekleştirildi.
Yine, bununla birlikte özellikle Türkiye genelinde
614.248 bağımsız birimi bulunan 192.452 adet yapı
hakkında riskli yapı tespiti yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker, tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
İLYAS ŞEKER (Devamla) 489.870 adet
bağımsız birimde bulunan 157 adet yapı da
yıkılmıştır.
Bununla birlikte, yine bölgede özellikle kentsel
dönüşümle birlikte altyapıyla ilgili de ciddi yapılanmalar
yapılmıştır. Arkadaşlarımız Paralar yollara
gitti. diyorlar ama hatırlayın, 1999 depreminde otoyol üzerindeki
viyadükte meydana gelen, köprüde meydana gelen bir kazadan dolayı
İstanbul ve Kocaeli arasında trafik kesilmişti. Bu dönem
içerisinde tüm viyadükler, otoyollar ve diğer yollar olmak üzere,
viyadüklerin tamamı güçlendirilmiş, köprülerin tamamı
güçlendirilmiş ve resmî kurumların, okulların büyük bir
çoğunluğunun, yüzde 90lar seviyesine varan bir
çoğunluğunun da güçlendirmeleri yapılmıştır.
Tabii -burada, daha önce bilim adamlarının
da yapmış olduğu çalışmalarda- 1999 depreminde
depremden dolayı sadece 1 kişi ölmüş, 18 binin üzerindeki
insanımız maalesef sağlıksız binalardan dolayı
hayatını kaybetmiştir. Onun için kentsel dönüşümü
önemsiyoruz. Kentsel dönüşüm, aynı zamanda bir koruyucu hekimlik
görevi görmektedir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLYAS ŞEKER (Devamla)
bölgede
hatalı ve eksik olan, sıkıntılı olan bölgelerin tespit
edilip yenilenmesini sağlamaktadır. Bu konuda Hükûmetimiz ve ilgili
bakanlar gerekli çalışmaları yapmaktadır, yapmaya devam
etmektedir.
Bu vesileyle ben tekrar hepinize teşekkür
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İYİ PARTİ Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 19
milletvekilinin, üç büyükşehir belediye başkanlığına
kayyum atanmasının sebep ve sonuçlarının
araştırılması amacıyla 11/9/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1785) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereği Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Eylül 2019 tarihinde Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından
verilen 3580 sıra numaralı Kayyum atamalarıyla yerinden yönetim
ilkesinin işlevsiz hale getirilmeye çalışılmasının
yaratacağı sorunların tespit edilmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
02/10/2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belediye
başkanlarının görevleri başında kalmalarında
herhangi bir yasal engel olmadığı hâlde, iktidarın keyfî ve
yaygın bir uygulaması hâline gelen kayyum görevlendirmesi
hakkında bir araştırma komisyonu kurulması önerimiz üzerine
söz almış bulunuyorum, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Öncelikle yeni yasama yılının da
ülkemiz ve halklarımıza barış, huzur, hoşgörü ve
kardeşlik getirmesini umuyorum. Sözlerime Hazreti Aliye atfedilen bir
sözle başlamak isterim: Önce hakkı öğren, sonra
haklının kim olduğunu öğreneceksin. Evet, önce hakkı
öğrenmeliyiz. Çünkü ülkemizde birkaç cılız ses
dışında bağımsız bir medya yok. Farklı bir
görüşü gündeme getiren her kim olursa ertesi gün kendisini
kapının önünde buluyor. Tek kelimeyle iktidarın propaganda
aygıtına dönüşmüş bir medya var, bir havuz medyası
var. Her gece neredeyse her televizyon kanalında Halkların Demokratik
Partisi tartışılıyor, Halkların Demokratik Partisine
yönelik eleştiriler dile getiriliyor fakat bu programların
hiçbirisine Halkların Demokratik Partisini temsil edecek bir kişi
çağrılmıyor. Üstelik daha dramatik olanı, cevap
hakkımızı kullanmak için yaptığımız
aramalara da bu televizyon kanallarının hiçbirisi yanıt
vermiyor, cevap hakkımızı da kullanamıyoruz.
Bunları niye anlatıyorum?
İçişleri Bakanlığı Diyarbakır, Mardin ve Van
Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına kayyum
görevlendirdiği ve arkadaşlarımızı görevden
aldığında biz buna karşı düşüncelerimizi
yeterince gündeme getiremedik. Ben buradan bu iddialara kısaca, özce
yanıt vermeye çalışacağım.
Ne diyordu İçişleri
Bakanlığı? Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, silahlı
terör örgütü üyesi olma, terör örgütü propagandası yapma ve suçu, suçluyu
övme suçlarından haklarında soruşturma veya kovuşturma
yürütülenleri aday gösterdiniz. Peki, hangi suçtan olursa olsun, bir kimse
hakkında soruşturma yürütülmesi veya o kişi hakkında
kovuşturmaya başlanması bu kişinin adaylığı
önünde engel midir? Elbette değildir. Neden? Çünkü kimlerin belediye
başkanlığına, milletvekilliğine veya meclis
üyeliklerine aday olabilecekleri veya aday olamayacakları Anayasanın
67 ve 76ncı maddeleri, 2972 sayılı Kanunun 9uncu maddesi,
2839 sayılı Yasanın 11inci maddesi ve YSK genelgelerinde
açıkça sıralanır ve bunların içerisinde bir kimse
hakkında soruşturmaya başlanması veya kovuşturma
yürütülmesi yoktur. Bu nedenle arkadaşlarımız adaylık başvurusu
yaptığında herhangi bir engel görülmemiştir. Bugün
İçişleri Bakanlığının yaptığı
gibi, bunun aksini yaparsanız ne olur biliyor musunuz? Yasama yetkisini
gasbetmiş olursunuz. Neden? Çünkü yasada tadadi olarak tek tek
sayılmıştır, siz bunun üzerine yeni bir adaylık
koşulu ekleyemezsiniz.
Ayrıca, adaylık başvurusunu inceleyen
Yüksek Seçim Kurulu ve seçim kurullarıyla ilgili birkaç şey
söyleyeyim. Bakın, Türkiyedeki bütün seçim kurullarının
başında hâkim vardır. İlçe seçim kurulunun 7 üyesinin
başında o ilçenin en kıdemli hâkimi, il seçim kurulunda o ildeki
en kıdemli 3 hâkim, Yüksek Seçim Kurulunda da 6sı Yargıtaydan
5i Danıştaydan gelmiş 11 hâkim görev yapar yani yargı
yetkisiyle donatılmıştır. Bu nedenle seçim
kurullarının kararına karşı herhangi bir organa
başvuramazsınız, verdikleri kararlar kesindir.
Dolayısıyla, Yüksek Seçim Kurulunun Seçime girebilir. dediği
bir kimseye İçişleri Bakanlığı olarak Bu beni
ilgilendirmez, Anayasayı da yasaları da Yüksek Seçim Kurulu
kararlarını da uygulamıyorum. derseniz ne yapmış
olursunuz biliyor musunuz? Bırakın hukuk devleti olmayı, kanun
devleti bile olamamış olursunuz.
Yine, birkaç şeyi kısaca
söyleyeceğim, iki üç madde, zamanım çok kısa. Ne dedi
İçişleri Bakanlığı? Eş başkanlık
sistemini uyguluyorsunuz. dedi. Evet, eş başkanlık sistemini
uyguluyoruz, uygulamaya devam edeceğiz. Bunu her gün
halklarımıza, bütün seçmenlerimize anlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Burada önemli olan iki şey var: Biz sokakta dolaşan bir kimseyi
belediyenin başına eş başkan yapmadık, halkın
oylarıyla gelmemiş bir kimseyi eş başkan yapmadık. Biz
kentlerimizi kadınlar ve erkeklerle birlikte yöneteceğiz dedik, bu
yüzden eş başkanlığı savunuyoruz. İl seçim
kuruluna başvurduğumuzda verdiğimiz listenin başında
yer alan kişi eş başkanlarımızdır. Bu konuda
yürüttüğümüz mücadeleden bir parça sonuç aldık. Biz eş
başkanlıkla yönetilen bir partiyiz, dolayısıyla bu konudaki
mücadelemiz bir parça olsun başarıya ulaşmış
gözüküyor. Emin olun, belediyelerde de bu konuda yasal değişiklik
yapılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yine, İçişleri Bakanlığı
çok önemli bir şey söylüyor, diyor ki: Örgüt üyelerinin
yakınlarını belediyelere aldınız, ayrıca
şehit yakınlarını işten çıkardınız.
Ben size söylüyorum, örgüt yöneticisi dediğiniz, ayrıca darbenin
başındaki kişi dediğiniz bir kimsenin kardeşini
büyükelçi yaptınız mı yapmadınız mı? Eğer
bir örgüt üyesinin yakını bir yönetici oldu, kamu görevlisi olarak
atandı diye kayyum atanacaksa Hükûmetinizin başına da kayyum
atanabilir mi sırf bu nedenle? Elbette atanamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Başkanım, bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Kayıtlara giriyor zaten.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bize
İçişleri Bakanlığı dedi ki: Siz şehit
yakınlarını işten çıkarıyorsunuz. Bütün belediye
başkanlarına sorduk gerçekten herhangi bir şehit
yakını var mı işten çıkarılan diye. Bakın,
gidin, sorun, araştırın; size tek tek isim versinler. Tek bir
kişi işten çıkarıldı, o da bir geçici köy korucusunun
yakını. Onun da işten çıkarılmasını isteyen
Emniyet müdürlüğüydü, suçüstü hâlinde yakalanmıştı.
Dolayısıyla, şehit yakınını işten
çıkaran da belediyemiz değil, Emniyet müdürlüğü. Bunların
hepsi yalan. Biz bunu sokakta, her yerde anlatmaya devam edeceğiz kayyum
siyasetiniz sona erene kadar.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tiryaki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Özgür Özel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra Adalet ve
Kalkınma Partisi kendi varlığını tartışmaya
açan, milletten aldığı desteği tartışmaya açan ve
artık demokrasi anlayışını sorgulatmak bir yana,
demokrasiyi bir araç olarak gördüğünü, girdiği seçimleri eğer
kendi kazanıyorsa millî iradeyi yüceltip başkaları
kazandığında onu hiçe saydığını hepimizin
gözlerinin önüne serdi.
31 Martta İstanbul ve Ankarayı Cumhuriyet
Halk Partili belediye başkanlarının kazanacağı
anlaşılınca en üst ağızdan günde 5-6 kez canlı
yayınlarda kayyum iması yapıldı ama 31 Mart seçimlerinde
Ekrem İmamoğlu seçimleri 13 bin, 14 bin farkla kazanınca seçimleri
yeniletmeye kalkıp 23 Haziranda Osmanlı tokadı
vuracağız. diye bekleyenler halktan demokrasi tokadını
yediler. Halk dedi ki: Sen gücünü benden alıyorsan benim kararlarım
işine gelmediğinde bana karşı diklenmeyeceksin.
O seçim iptali ne kadar yanlışsa
Halkların Demokratik Partisinden halkın oylarıyla, hem de yüksek
oy oranlarıyla seçilmiş olan 3 büyükşehir belediye
başkanının -ki ikisi bu dönem milletvekiliydi, birisi de
yıllarca bu Meclise hizmet etmiş bir milletvekiliydi, görev
yapmış milletvekiliydi- belediye başkanlıkları
görevinden alınması da o kadar yanlıştır. Amasız
ve fakatsız kınıyoruz.
Devlet elinizde, her şey elinizde. Gidiyorlar,
başvuruyorlar ve diyorlar ki: Biz belediye başkanı adayı
olabilir miyiz? Adliyeden kâğıdı alıyorlar, aday
olmalarında bir engel yok. Millet onları seçiyor, sizi seçmiyor, daha
sonra onları görevden alıp yerine kayyum atıyorsunuz. Bunu daha
önce yaptınız OHAL döneminde, millet sizi takdir etmedi, millet sizi
cezalandırdı, kayyumlarınızın istisnai bir örnek
dışında başarı elde edeni olmadı. Zaten niyetin
ne kadar kötü olduğu nereden belli? Eğer bu kişiler belediye
başkanlığı görevi yapamayacak bir durumda olsalar
onların başvurularını kabul etmezsiniz,
milletvekilliklerini düşürmezsiniz. Âdeta bir kumpas siyaseti
yapıldı. Niyetin kötü olduğu nereden belli? 6-7 belediye
başkanı belediye seçimini kazanmış, mazbatayı
birinciye değil, ikinciye verdirdiniz. Bu nasıl bir mantık?
Koşu yarışında ikinciyi geçen kaçıncı olur?
diye bir soru var, fıkra gibi. Herkes diyor ki buna: AK PARTİnin
şeyine göre birinci olur. İkinciyi geçen ikinci olur. Birinci
olabilmeniz için birinciyi geçmeniz lazım koşu
yarışında ve birinciyi geçmediğiniz hâlde, çeşitli
sebeplerden Mazbatayı bize verin, mazbatayı bize verin.
Türkiye Cumhuriyeti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Dünya siyaset tarihinde
görülmemiş bir iş, nasıl savunulur bilinmez, Ahmet Türke kayyum
atamadan önce de seçim kuruluna O çok yaşlı, görevi yapamaz.
Yetkiyi, mazbatayı bizim adayımıza verin. diye
başvurdunuz.
Arkadaşlar, AK PARTİ Grubu, geçmişte
bir şiir okudu diye cezalandırılan ve görevinden alınan
belediye başkanının hikâyesinin peşinden yürüyen, onu
anlatan insanlar erdemliler hareketi diye ortaya çıkan partinin
mensupları; bunu akla, vicdana sığdırabiliyor musunuz?
Burası bir Parlamento, burası demokrasi. Ona göre, buna göre
tartışmazsınız; her birimizin aldığı oy,
herkesin aldığı oy sizin aldığınız oy kadar
değerli. Anayasa der ki: Milletvekilleri bir bölgeden seçilirler, bir
partiden seçilirler ama hepsi birden bütün milleti temsil ederler. Buna isyan
etmek, buna karşı çıkmak millete kafa tutmak demektir, millî
iradeye kafa tutmak. Bir iktidar partisi kendi varlık sebebini tartışmaya
açarsa işte o zaman her türlü musibeti bu demokrasinin başına
çağırır; bunu yapmamak lazım, demokrasiye sarılmak
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaade ederseniz on saniyede
toparlayayım.
BAŞKAN Giriyor zaten kayıtlara.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Peki, o zaman bir
Takdir
benimse dakikalarca da girer kayıtlara, hani, ben takdir sizde kalsın
diyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, şunu
açıkça söylüyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak: Belediye
başkanını seçildiği partiye göre, milletvekilini
seçildiği partiye göre ayırmaya başlarsanız artık
karşı karşıya kaldığınız durum kendi
varlığınızı inkârdır. Bu gece
başınızı yastığa koymadan önce şöyle
düşünün; 1994lerde, 1999larda siz belediye başkanı
seçtirdiniz, dedi ki birileri: Kardeşim, AK PARTİli belediye
başkanları -örneğin- irticaya destek veriyorlardır,
onları görevden aldık, kayyum atadık. Ne hissediyorsanız,
sizin belediye başkanlarınıza oy verenler, örneğin belediye
başkanınız irticai faaliyetleri olan bir vakfa destek
olduğu iddiasıyla hakkında soruşturulmayıp,
kovuşturulmayıp görevinden alınsa sizin seçmeniniz ne hissederse
-o günlerde her biriniz Recep Tayyip Erdoğanın seçmeniydiniz- ne
hissederseniz bugün bu belediye başkanlarına oy veren seçmenler bunu
hissediyor ve bu yüzden eriyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Meşruiyet zeminini
kaybettiniz, bir buz gibi eriyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Hilmi Dülger...
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Dülger, bir
dakikanızı rica edeyim.
Buyurun Sayın Muş, bir söz talebiniz mi
var?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, söz
talebimiz var.
BAŞKAN Açalım mikrofonunu Sayın
Muşun.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatip
BAŞKAN Açıldı mikrofonunuz
Sayın Muş.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şöyle: AK
PARTİ Grubuna dönerek
BAŞKAN Hayır, oradan
konuşursanız ben de daha rahat duyarım.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Duymuyor musunuz,
ağır duyuyorsunuz biraz herhâlde?
BAŞKAN Şimdi daha iyi duyuyorum.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Peki.
Sayın Başkan, hatip AK PARTİ Grubuna
dönerek, 1994ten örnekler vererek bizim adaletsiz bir uygulama
başlattığımızı, adaletsizlikler
yaptığımızı ve 1994te seçilen
Cumhurbaşkanımızın karşı karşıya
kaldığı durumu bugünkü kayyumlarla mukayese ederek bizim
adaletsiz uygulamalara tevessül ettiğimizi ve millî iradeyi yok
saydığımızı ifade etmiştir ve partimize -ismimizi
vererek- sataşmada bulunmuştur. Burada cevap hakkımız
doğmuştur, İç Tüzüke göre bu hakkımızı kullanmak
istiyoruz.
BAŞKAN Kürsüden?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şunu bir kere ifade etmek isterim: Milletin
verdiği her karara sonuna kadar saygılıyız, sonuna kadar da
saygı göstermeye devam edeceğiz.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Görüyoruz,
görüyoruz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Biz, millet bir karar
verdiği zaman ne verdiğini bilmeyen göbeğini
kaşıyan adam aklı çalışmayan makarnacı diye
suçlamadık, suçlamayacağız da, böyle bir haddimizin olmadığını
biliyoruz. Milletin verdiği her karar başımızın
üstündedir.
İstanbulla alakalı hangi kararı
verirse versin, seçim yenilenmiştir, gerekçelerimizi ortaya
koymuşuzdur, Yüksek Seçim Kurulu yenileme kararı vermiştir,
netice neyse razı olmuşuzdur. Bu, bizim millî iradeye olan
saygımızdandır.
Şimdi, gelelim, efendim Sizin
hakkınızda hiç soruşturma, kovuşturma yok; işte, bir
vakfa yardım ettiniz, görevden alsa ne olur?
Değerli arkadaşlar, buradaki 3 belediye
başkanıyla alakalı haklarında hem soruşturmalar var
hem kovuşturmalar vardır.
FATMA KURTULAN (Mersin) Görevleriyle ilgili
değil.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Seçim yeterliliği
ayrı bir şey, seçildikten sonra kamu görevini ifa etmek ayrı bir
şey. Eğer biraz zahmet etseydiniz, buralarla alakalı dosyalara
bakmış olsaydınız hem soruşturma dosyalarını
hem de kovuşturma dosyalarını görürdünüz. Bizim burada hiçbir
tereddüdümüz olmadığı için rahat bir şekilde bunu kamuoyuna
izah edebiliriz. Bunun takdirini millet Türkiyede yapacaktır.
Hani, sürekli kamuoyu yoklamalarından
bahsediyorsunuz ya sisteme destek şu kadar, sisteme
Peki, bu kayyum
işlemiyle alakalı da kamuoyu yoklamalarına baktınız
mı? Milletin ne dediğine baktınız mı, ne
söylediğine baktınız mı?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Seçimin
yenilenmesine kamuoyu yoklamaları ne diyor?
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Demokrasiye bak sen,
demokrasiye.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, burada, eğer buranın imkânları
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Demokrasiye
bakacaksın.
MEHMET MUŞ (Devamla) -
buranın mali
kaynakları farklı amaçlar için kullanılıyorsa,
vatandaşa hizmet için değil de orada örgüte yardımda
kullanılıyorsa -kusura bakmayın- biz buna kesinlikle ve kesinlikle
müsaade etmeyeceğiz.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Biz de müsaade
etmeyeceğiz, biz de.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bundan sonra da müsaade
edilmeyecek. Seçilmiş olmak, hukuk kuralları içerisinde hareket
etmeyi gerektirir. Seçilmiş olmak, milleti canından bezdiren örgüte
yardım yapmayı gerektirmez, size böyle bir hak vermez.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Milleti canından
bezdiren sizsiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Kayyumların ne yaptığı ortada.
HABİP EKSİK (Iğdır) Van
halkının, Diyarbakır halkının, Mardin
halkının yüzüne bakamazsınız, yüzüne.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sakin lütfen.
HABİP EKSİK (Iğdır) Yüzüne
bakamazsınız. Seçtiği insanlara saygı
duyacaksınız.
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sakin lütfen.
Bakın, Sayın Grup Başkan Vekili söz
istiyor.
Buyurun Sayın Kurtulan, bir sataşma yok da
yerinizden mi söz istiyorsunuz?
FATMA KURTULAN (Mersin) Sataşma var
Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne dediler sataştılar, ben
duymadım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Örgüte para aktardığımıza,
belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma olduğuna,
görevlerine dair
BAŞKAN Partinizle ilgili değil
canım, kayyum atanan belediyelerle ilgili öyle bir ifade kullandı.
MENSUR IŞIK (Muş) - Daha ne diyecek?
FATMA KURTULAN (Mersin) Onlar bizim belediyelerimiz
Başkan, ne demek yani?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yani nasıl böyle diyebiliyorsunuz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Dalga mı
geçiyorsun?
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
görevde yenisiniz ama bu işlerde acemi değilsiniz, lütfen yani.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
2.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayyumların araştırılmasına
dair önergemize AKP Grup Başkan Vekilinin verdiği yanıt üzerine
söz aldım.
AKP Grup Başkan Vekili diyor ki, bu üç belediye
başkanının örgüte para aktardıklarını
Ki daha
önce zaten İçişleri Bakanının böyle bir ithamı
vardı, oradan devam ediyor. Zaten genel olarak işleyişte
birileri bir strateji ortaya koyuyor, İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu hayata geçiriyor, burası da meşrulaştırıyor.
Şu an bu icra oluyor yine tekrar burada. Anayasa 127/4 ve Belediyeler
Kanunu diyor ki arkadaşlar: Göreve geldikten sonra görevleriyle ilgili
bir işlem, bir soruşturma, kovuşturma varsa bunlar geçici olarak
görevden alınır, iki ay sonra, iki ay süreyle de bunlar incelenir.
Bu arkadaşlarımızın bahsettiğiniz görev ve
soruşturmaları milletvekilliği sürecine dairdir. Hiçbirinin
belediye başkanı olduktan sonra
Bu bahsettiğiniz bir iddia.
Savcıların bir iddianamesi söz konusu değil.
Yine söylenmiş ki bizim belediye
başkanlarının keyfine göre daire başkanlarını,
genel sekreterleri değiştirdiğine dair
Yine ilgili yasa, 5393
sayılı Belediyeler Yasası der ki: Belediye başkanı,
daire başkanlarının ve genel sekreterlerinin yerlerini
değiştirme, görevden alma, her türlü tasarrufa tam yetkili
kişidir. Ona istinaden bunu da reddettiğimizi, bu konuda da
doğru söylemediğinizi, kanuna aykırı
davrandığınızı bir kez daha söylemek isteriz.
Belediyeler arasında ayrımcılık
yaptığı iddiası var, ilçe belediyeleri arasında da;
Edremit, Gürpınar belediyeleri sizin kimisini gasbettiğiniz, kimisi
de aldığınız belediyelerdir, Gevaş ilçesi yöne
öyledir. Bizzat Van Belediye Başkanının oraya
yaptığı hizmetler vardır. Dolayısıyla şu an
yine tekrar yaptığınız hırsızlığı,
yalan dolanı örtbas etme girişimi içerisindesiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekili konuşması sırasında,
grubumuzun seçmene -tekrar etmek üzücü ama- bidon kafa veya makarnayı
alan adam gibi ifadeler kullandığını iddia etti.
MEHMET MUŞ (İstanbul) CHPnin ismi geçti
mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ağır bir
ithamdır, İç Tüzük 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
3.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Sayın Grup Başkan Vekili grubumuza döndü, dedi ki: Biz sizin
gibi kaybettiğimiz seçimden sonra seçmene
dedi ve birtakım
hakaretler söyledi. O ifadelerin hiçbirisi Cumhuriyet Halk Partisi üyesi ya da
Cumhuriyet Halk Partisini temsile yetkin kişiler tarafından kullanılmış
ifadeler değil. Seçmene böyle bir ifade nerede kullanılıyorsa da
karşısında olduğumuzu açıkça ifade etmem lazım
ama Sayın Muş, size şunu sorarlar: Mesela diyorsunuz ya soruşturma,
kovuşturma. 1 Nisanda soruşturma açılmış 16 Nisanda
göreve başlayanlara, siz buradan soruşturma diyorsunuz. Siz de
biliyorsunuz göreviyle ilgili ifadesi olduğunu ama onu yutuyorsunuz ve
siz de biliyorsunuz ki seçmene verdiği karardan dolayı, Cumhuriyet
Halk Partisi on yedi yıldır dönüp kendi içinde muhasebesini
yapmış, önündeki seçimlere hazırlanmıştır.
Siz ne yaptınız? Bir kerecik seçim
kaybettiniz kendi ifadenizle -hep siz kazanıyordunuz ya- 31 Martta seçimi
kaybettiniz, ne yaptınız? Kabullenemediniz. YSKye baskı
yaptınız, hatta İstanbul seçiminin kaybından sorumlu olan
bir sayın grup başkan vekili, bir bakan, bir eski bakan partide
sorgulandı ve bu kayıp üstümüze kalmasın diye ısrarla o
seçimlerin tekrarına partinizin yöneticilerini, Genel
Başkanını ikna ettiniz. Bunu bilmeyen mi var? Ben mi söylüyorum
ilk kez?
Sayın Muş, İstanbulun ilk seçiminin
kaybından sorumlu tutulan 3 kişinin daha sonra bu seçimi tekrar
ettirip 850 binlik farkla partisine tarihî bir hezimet yaşatmasıyla,
benim gözümün içine bakamadığınız gibi milletin de gözünün
içine bakamaz hâle geldiniz ve hepimiz biliyoruz ki siz millete kafa tuttunuz
Kararını kabul etmiyoruz. dediniz. Bir daha düşün, Ekrem
İmamoğlunu seçmiş olamazsın. dediniz. Millet Bana kafa
tutuyorsan, millî iradeyi kirli iradeye dönüştürmeye
çalışıyorsan bunun hesabını sen vereceksin. dedi ve
işte, 23 Haziran günü böyle başınızı önünüze
eğmek durumunda kaldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sonucunu kabul
etmediğiniz seçimin -806 binlik farkı görünce- yediyi yirmi geçe
sonuçlarını kabul etmek durumunda kaldınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Özel.
Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, konu şu: Şurada bir şeyi ifade etmek
isterim. Millet hangi kararı veriyorsa -az önce ifade ettim- saygı
göstereceğimizi, seçimden önce de, sonuç ne olursa olsun kabul
edeceğimizi ifade ettim.
BAŞKAN Şöyle: Sataşma yok. Ben size
yerinizden bir dakika süre vereyim de kayıtlara geçsin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, biz,
bakın, daha bugün, daha bugün ya, grup toplantısında
Sayın
Özel grup toplantısını yönetiyordu. Şimdi, Genel
Başkanları bir meseleden bahsediyor, tablolar falan gösteriyor. Orada
diyor ki: Benim kızgınlığım saraya değil, benim
kızgınlığım ona oy verenlere. İnsan biraz
aklını kullanır. Yani seçmene, bize oy verenlere
akılsız diyor. Aklını kullanır
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Akılsız olsa aklını kullanabilir mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Niye? Niye? AK
PARTİye oy verenlere Aklını kullan
diyor. Şimdi, ya,
bu; yaklaşımınız bu, yaklaşımınız bu.
Bugün ya! Bugün, bugün! (AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, teşekkür
ediyorum.
Sayın Muş, teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Benim
kızgınlığım saraya değil, benim
kızgınlığım ona oy verenlere. İnsan biraz
aklını kullanır. Yani bize oy verince akılsız mı
oluyor?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne münasebet?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne münasebet?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çıkın
özür dileyin. Seçmene bu söylenir mi ya?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Tiryaki, zaten Grup
Başkan Vekili Sayın Kurtulan gereken cevabı verdi. Sayın
Özel de zaten benzer şekilde cevabı verdi.
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 19
milletvekilinin, üç büyükşehir belediye başkanlığına
kayyum atanmasının sebep ve sonuçlarının
araştırılması amacıyla 11/9/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1785) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Hilmi Dülger.
Buyurun Sayın Dülger. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Dülger, lütfen yeni bir sataşmaya
yol açmayacak şekilde
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA HİLMİ
DÜLGER (Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31 Mart
2019 mahallî idareler seçimleri ile Diyarbakır, Mardin ve Van
Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına kayyum atanmasıyla
ilgili verilen HDP grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyor, bu
arada yeni yasama dönemimizin hayırlara vesile olmasını niyaz
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
başlangıcında millet iradesinin mutlak üstünlüğü,
egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait
olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan
hiçbir kişi ve kuruluşun bu Anayasada gösterilen hürriyetçi
demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni
dışına çıkamayacağı; yine, hiçbir faaliyetin Türk
millî menfaatlerinin, Türk varlığının devleti ve ülkesiyle
bölünmezliği esasının karşısında korunma
göremeyeceği belirtilmiş ve bu ilkeleri de tüm kurum ve
kurumlarıyla uygulayan, millî iradeyi her şeyin üzerinde gören,
adına da demokrasi denilen bir yönetim biçimine sahip olduğu tüm
dünyaya ilan edilmiş bir gerçektir.
Yine biliyoruz ki sözleşmenin
taraflarından birisi sözleşmenin şartlarına uymazsa
diğerinin de sözleşmeye uymama hakkının doğduğu
gerçeği hukukun ilkelerinden birisi olarak karşımıza
çıkmaktadır. Buna göre, millî iradeye teslim edilen yetkilerin terör
örgütlerine peşkeş çekilmesi yönetim yetkisini eline geçirenlerin bu
sözleşmeye uymadıklarını da ortaya koymaktadır.
İşte bundan dolayıdır ki milleti temsil görevini yerine
getirme kabiliyetini kaybetmiş belediyelere, yetkisini Gazi Meclisin kabul
ettiği yasalardan alan İçişleri Bakanlığımız
tarafından, Anayasanın 127nci, Belediye Kanununun 45 ve 47nci
maddelerine göre sahip olduğu yasal yetkiler kullanılarak
soruşturma bitinceye kadar görevden el çektirilmiş, yerine de geçici
olarak kayyum belediye başkanları atanmıştır.
Getirilen eleştirilerde uygulamanın siyasi olduğu
söylenmektedir. Eğer siyasi olsaydı aynı siyasi parti
çatısı altında bugün faaliyetlerine devam eden 72 belediyenin de
görevden el çektirilmesi gerekirdi.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Onu da
yapacaksınız da yüreğiniz yetmez.
HABİP EKSİK (Iğdır) Önceki
dönem yaptınız zaten.
MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Devamla)
Dolayısıyla bu konuda siyasi değil, bir hukuki gereklilik ortaya
çıkmaktadır. İşte, bundan dolayı bugün ortaya
çıkan bu işlemler aynı zamanda elli yıla yakın bir
süreden beri terörle mücadele eden Türkiye'nin karşısına bir
güvenlik meselesi olarak çıkmaktadır. Dolayısıyla, bu
belediyeler teröre ve teröristlere yardım ettikleri, yataklık
ettikleri sürece demokrasi ve hukuk içerisinde gereken yapılacaktır
diyoruz.
İşte bundan dolayı, sözlerime son
verirken, HDP Grubunun vermiş olduğu bu önergeye
katılmadığımızı ve aleyhte oy vereceğimizi
belirtiyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
tekrar söz doğdu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
millî iradeye teslim edilen yetkiyi terör örgütüne peşkeş çekme
olarak bizi itham etti. Hukuki bir zorunluluktur. dedi o hatip. Ve onlar
teröre destek verdiği sürece bunların yapılacağına
dair
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Grubumuz adına
Sayın Tiryaki konuşacak.
BAŞKAN Sayın Tiryaki, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Kilis Milletvekili Mustafa
Hilmi Dülgerin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Çok
teşekkür ediyorum Başkan.
Bu son söylenenlerin tamamı yalan. Bizim
arkadaşlarımız hakkında, 3 belediye
başkanımız hakkında, örgüte yardım ve yataklık
ettiklerine, belediye olanaklarını örgüte aktardıklarına
dair tek bir tane suçlama yok. Bu hem yalan hem de büyük bir iftira. Bunu
kanıtlamak zorundasınız, yoksa size müfteri diyeceğiz.
İkincisi: Haklarında soruşturma
var. diyorsunuz. Evet, ben size bunu anlattım zaten. Haklarındaki
soruşturmaların tamamı 31 Mart tarihinden öncesine ait.
Dolayısıyla yeni bir soruşturma başlatılmış
değil ve bu soruşturmalar belediye başkanı adayı
olmanın önünde engel değil. Kim belediyenin paralarını
peşkeş çekiyor biliyor musunuz? Bu belediyenin paralarını
peşkeş çekenler sizin kayyum olarak görevlendirdiğiniz
kişilerdir, bunu herkes biliyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye
Başkanı olarak görevlendirdiğiniz kayyum ne
yapmıştı Diyarbakıra? Koca, saray yavrusu bir oda
yapmıştı değil mi? Fayanslarla, altın varaklarla süslü
banyolar, hamamlar, bilmem şunlar bunlar yapmıştı. Nereye?
Belediye Başkanının odasına. İşte, hırsızlık
varsa budur, her zaman bunu söylüyoruz.
Ahmet Türk anlattı belediyenin
paralarını nasıl peşkeş çektiğinizi. 16 tane
masası olan, 64 kişinin kalabileceği bir lokantaya, kayyum
olarak görevlendirdiğiniz kişi bir günde 4 bin kişilik yemek
faturası kesmiş, 4 bin kişilik. Gelen her
bakanınınız için Mardine 50 bin liralık, 60 bin
liralık, 100 bin liralık, 150 bin liralık araç
kiralamış, yemekler vermiş, bütün masraflarını
karşılamış. Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere,
gelen herkese aynı gümüşçüden hediyeler almış 30 bin
liralık, 50 bin liralık, 130 bin liralık. İşte
hırsızlık yapan birileri var, o da sizin o kayyum olarak
görevlendirdiğiniz kişiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Ama
bu yetmiyor, sadece propaganda olarak söylüyorsunuz. Neymiş? Örgüte para
aktarıyor. İspatlayacaksınız. Tek bir kuruş yoktur
belediyenin kaynaklarının başka bir yere gönderildiğine
dair. Bu, sadece yalandır, sadece iftiradır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan dendi,
müfteri dendi, niye cevap verilmiyor, ben anlamadım.
HABİP EKSİK (Iğdır) Niye cevap
vermiyorsunuz?
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 19
milletvekilinin, üç büyükşehir belediye başkanlığına
kayyum atanmasının sebep ve sonuçlarının
araştırılması amacıyla 11/9/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1785) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ve 19
milletvekilinin, basının başta mali olmak üzere
yaşadığı sorunları tüm boyutlarıyla incelemek
amacıyla 27/9/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/1808) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/10/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun
ve arkadaşları tarafından basın sektöründe yaşanan
sorunların araştırılması ve bu sorunlara çözüm yolu
getirecek acil destek paketinin ortaya konulması amacıyla 27/9/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin (1246 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 2/10/2019 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın İlhami Özcan
Aygun
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken öncelikle yeni yasama döneminin hayırlı
uğurlu olmasını dilerim.
Bugün basının mali ve fikir özgürlüğü
sorunlarının incelenmesi için vermiş olduğumuz
araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu
önergemiz, Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun talimatıyla ekip olarak gitmiş
olduğumuz Erzurumda ziyaret etmiş olduğumuz Gazeteciler Cemiyetine
istinaden hazırlanmış olan bir önergedir. Buradan Erzuruma da
selamlarımı iletiyorum.
Bizlere, siyasetçilerin sözlerinin genelde suya
yazıldığını söylemişlerdi, biz suya
yazmadığımızı ve ilk gündem maddesi olarak
getireceğimizi söylemiştik, sözümüzü tuttuğumuz için de
mutluyuz. Teşekkür ediyorum grubumuz adına.
Yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Basın, demokrasinin dördüncü gücüdür, medya
özgür olmadan Türkiye özgür olamaz. Baskı ve sansürün
olmadığı medya, demokratik hukuk devletinin
sigortasıdır. Halkın doğru haber alma hakkı, kamu
gücünün denetimi için olmazsa olmaz sektörlerden bir tanesidir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak basının
sorunlarını ülke sorunu olarak görüyor ve önemsiyoruz.
Değerli milletvekilleri, maalesef AKP
iktidarı döneminde oluşturulan yandaş havuz medyasıyla
Hükûmetin tüm politikalarının alkışlandığı,
eleştirilere sağır kalındığı, muhalefetin
sesine ise yer verilmediğini hep beraber yaşıyoruz.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün
raporuna göre, Türkiye, Çin ve Mısırla birlikte dünyada en çok
tutuklu gazetecinin olduğu ülkelerden bir tanesidir. Karikatürle
eleştirinin bile suç hâline getirildiği ülkemizde ne yazık ki
toplumda açık açık muhalif tüm seslere yönelik cadı avı
yapılmaktadır. Sosyal medya mesajları suç unsuru hâline
gelmektedir. Bugün itibarıyla toplam 134 gazeteci tutuklu, hükümlü olarak
cezaevlerindedir, bundan utanç duyuyoruz.
Bakın, AK parti döneminde yaratılan
yandaş havuz medyası üzerinden medyada tüm dengeler
değişmiş, taraflı ilan politikaları ve kamu
kaynaklarının sadece yandaş havuz medyaya
akıtılması sonucunda, yıllardır hizmet veren köklü
medya organları birer birer kapanmış ve el
değiştirmiştir. Bunun sonucunda 10 bini aşkın gazeteci
işsiz kalmış, Sabah, Akşam, Star gazeteleri ile ATV, A
Haber gibi kanalların havuz medyasına dönüştürülmesinin
ardından Doğan Medya Grubu el değiştirmiş, yayın
çizgisini değiştirmiş, birçok gazeteci de işten
çıkarılmıştır. Yandaş medya öyle güçlenmiş,
o da kendi içinde ayrışmıştır. Pelikancı olarak
adlandırılan grup, iktidar içinde ayrı güç elde etmek
isteyenlerin yayın organı hâline dönüşmüştür. Basın
hiç bu kadar kötü duruma düşürülmemiştir.
Mali kriz sonucu büyük gazetelerin sayfa
sayısı düşürülmüş, hafta sonu ekleri
kaldırılmıştır. Biliyorsunuz, yakın zamanda Vatan
gazetesi, Habertürk gazetesi kapanmış, yakın zamanda da Yeni
Şafak gazetesi ekonomik sebepleri göstererek birçok gazeteci
kardeşimizi işten çıkarmıştır. Şimdi de
Türkiye'nin ilk özel yerel televizyon kanallarından biri olan ve yirmi
beş yıldır faaliyet gösteren Bursadaki Olay TV ve Olay
gazetesinin kapanma kararı almasından da üzüntü duyuyoruz.
Değerli milletvekilleri, Basın İlan
Kurumunun 2019 yılı verilerine göre Türkiyede resmî ilan
yayınlama hakkını haiz 1.075 gazete vardır. Gazetelerde
çalışan sayısı 7.593 kişidir. Bu gazetelerde toplam
3.211 kardeşimiz basın kartı sahibidir. Yani sektör aynı
zamanda önemli bir istihdam kapısıdır.
Medyanın darboğazda olmasının
sebeplerinden biri de girdilerin yurt dışına
bağımlı olmasıdır. Türkiye'nin kâğıdın
ana ham maddesi olan selülozu üretemez olması ve kâğıdı
dışarıdan almasıyla beraber ve tonunun da 600 dolardan 900
dolara çıkması basınımızı zor durumda
bırakmıştır. Yine aynı zamanda kâğıdın
dışında boya, kalıp gibi diğer gazete girdilerinde de
dışa bağımlıyız.
Değerli milletvekilleri, ekonomik durgunluk
sebebiyle özel sektör reklam bütçesini kısmış, bu da medya
organlarının gelirini düşürmüştür. Resmî devlet
kurumları artık ilana çıkamaz hâle gelmiştir ve 15
Temmuzdan sonra da davet usulü alımları tercih etmeye
başlamasıyla beraber medya şu anda can çekişmektedir. Bu
durum da yerel gazetelerin ilan gelirlerini büyük ölçüde sekteye uğratmıştır.
Üstelik resmî ilan tarifelerinde iki yılı aşkın süredir
artış yoktur. Basının mağduriyetini
artırmıştır. İcra ilanlarının gazetelerde
yayımlanma zorunluluğunun kaldırılması yönünde
düzenleme yapılacağı yönündeki duyumlar endişe
yaratmaktadır. Böyle bir düzenleme yerel ve ulusal tüm gazetelerin can
suyunu kesecektir.
Değerli milletvekilleri,
basınımızı kurtarmak ve özgürleştirmek için sektöre
can suyu sağlayacak acil destek paketi hemen
hazırlamalıdır. Araştırma önergemde teklif
ettiğim üzere Basın İlan Kurumu kanalıyla
kâğıdın ucuz fiyattan tedarik edilerek gazete sahiplerinin
desteklenmesi doğrudur.
Bu paket, ucuz kâğıt tedarikinin yanı
sıra sosyal güvenlik kurumu primleri ve vergi ödemelerinde
kolaylıklar getirmelidir. Resmî ilanlarda eşit ve hakkaniyetli bir
modele geçilmelidir. Basın Kartları Yönetmeliğinde gazeteciler
lehine düzenleme yapılırken erken emeklilik imkânları
kolaylaştırılmalı, hem işsiz kalan hem de erken
emeklilik imkânlarından edilen yani yıpranma payı ellerinden
alınan gazetecilerin koşulları mutlaka iyileştirilmelidir.
Umarım ki AK PARTİyle beraber MHP de bu
önergemize destek olur ve basının içinde bulunduğu
çıkmazdan kurtulması için araştırma komisyonu
kurulmasına vesile olur.
Bu öneriyle konuşmama son verirken yüce
heyetinizi, Meclisi ve ekranları başındaki yurttaşlarımı
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Yasin Öztürk. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyor, yeni yasama yılının
milletimize ve Meclisimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, demokrasilerde
dördüncü kuvvet olarak tabir edilen ve halkın haber alma hakkını
kullanırken kamu görevini yerine getiren basınımız son
günlerde hayatiyet sorunuyla karşı karşıya bulunmaktadır.
Ülkenin yaşadığı ekonomik darboğazın en fazla
etkilediği sektörlerin başında medya kuruluşları
gelmektedir. Ulusal basını yaralayan ekonomik kriz, yerel
basının da can çekişmesine neden olmaktadır. Medyayı
ayakta tutabilecek sermaye kaynağı gazete satışı
değildir, bunu herkes bilir. Basının can damarı sadece
kendi yağıyla kavrulan işverenler için reklam ve ilan
gelirleridir. Ancak hakkaniyetle verilen reklam, ilan ve rekabete dayalı
reklam basının özgürlüğünün de teminatıdır. Çünkü
eğer basın daha fazla ilan almak için iktidar sözcülüğüne
soyunursa ve iktidar basını ilan yoluyla terbiye etmeye başlarsa
haber alma ve haber verme anayasal bir hak olmaktan çıkar, kimileri için
nemalanma aracına döner.
Peki, bu durum size tanıdık geldi mi? Tam
da günümüz basınının en güncel sorunu budur. Bir yandan kamu
kaynaklarını iktidar aracılığıyla tepe tepe
kullanan, gazetecilik dışında her türlü ihaleden para kazanan,
üstüne resmî ilan alan ve iktidara şirin görünmek isteyen reklam
verenlerin beslediği bir pelikan basın, diğer yandan her gün
işsiz kalma, kapanma ve hatta hapse atılma tehdidi altında kendi
kaynaklarıyla direnen medya çalışanları.
Değerli milletvekilleri, gündemi ulusal
basın üzerinden konuşmak belki daha popüler ancak asıl sorun
yerel basında kendini gösteriyor. Bugün birçok ilde yerel gazeteler
kapanmak üzere. Her geçen gün kontrolsüz bir şekilde açılan, bir
yasaya tabi olmayan, gazeteciliği tetikçilik olarak algılayan
birtakım internet medyası bir yana, iktidarın
uyguladığı politika, yerel medyanın üzerinde Demoklesin
kılıcı gibi sallanıyor. Kâğıt maliyetleriyle
birlikte basım, yayım, dağıtım maliyetlerinin çok
yüksek olması, personel giderleri ve vergiler yerel basın çalışanları
için gazeteciliği eve ekmek götürebilecek bir iş olmaktan ziyade bir ideal
olarak fedakârlık yapılan bir uğraşa doğru itmektedir.
Yerel basın uzun zamandır resmî ilan gelirlerinden yeterince
faydalanamamaktadır. Burada hem iktidarın siyasi tercihi hem de
ülkenin ekonomik gerçekleri devreye girmektedir. İktidarın ve
dolayısıyla Basın İlan Kurumunun yerel basını yük
gören anlayışı devam ederse, resmî ilan vermek için olur olmaz
şartlar bugünkü gibi yine dayatılırsa Basın İlan
Kurumu mevzuatı çerçevesinde yayın yapan 1.089 yerel gazete de
kapanmaya mahkûmdur. Yerel medya biz siyasetçilerin bölgedeki sözcüsü, Mecliste
yaptığımız her faaliyet belki ulusal basında yer
almıyor ama yerelde mutlaka sesimiz oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Vatandaşla bire
bir ilişkide, bağımsız olan yerel basının sesinin
kısılmasına izin vermeyelim. Bunun iktidarı muhalefeti yok,
hep birlikte yereldeki sözcülerimiz için biz de harekete geçelim, bir komisyon
kurarak özellikle yerel basının sorunlarını çözmek için el
birliğiyle çalışalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, maddi sıkıntılar
yaşayan yerel yazılı basın için gerekli düzenlemelerin
yapılmasında fayda gördüklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Basınla ilgili verilen grup önerisi
vesilesiyle, bilhassa yerel basın başta olmak üzere önemli
gördüğümüz bir iki hususu dile getirmekte fayda mülahaza ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Basın İlan Kurumu mevzuatı çerçevesinde resmî
ilan ve reklam alan toplam 1.075 gazete vardır. Bunların 36sı
sadece ulusal bazda yayın yapar ve binden fazlası yerel
basındır. Bu gazetelerin kadrolarında hâlen 7.593ü fikir
işçisi olmak üzere, dağıtım, baskı, büro
işçileriyle birlikte yaklaşık 15 binden fazla kişi istihdam
edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gazetelerin en önemli gelir
kaynaklarından biri de resmî ilanlardır. Gazetelerin resmî ilan
alabilmesi için yaklaşık iki yıl önce Borcu yoktur.
yazısı alması şartı getirilmişti vergi
dairelerinden. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bu
uygulama genelgeyle 2 kez ertelenmiştir ancak 1 Temmuz 2019 tarihi
itibarıyla bu süre dolmuş ve yeni bir erteleme
yapılmamıştır. Erteleme yapılmaması nedeniyle başta
yerel gazeteler olmak üzere çok sayıda gazete resmî ilan alamamaktadır.
Buna yönelik yeniden bir düzenleme yapılmasında fayda görüyoruz.
Basın İlan Kurumunun en önemli
gelirlerinden biri yargı ilanlarıdır. Gazetelere resmî ilan
dağıtan Basın İlan Kurumunun gelirlerinin
yaklaşık yüzde 60ı başta icra ilanları olmak üzere
yargı ilanlarından oluşmaktadır. Bu yönde bir düzenleme
yapılması Basın İlan Kurumunun ve resmî ilan alan yüzlerce
gazetenin kapanmasına ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
binlerce gazetecinin de
işsiz kalmasına yol açacaktır.
Maddi sıkıntılar yaşayan yerel
yazılı basın için enerji tarifelerinde düzenlemeler
yapılabileceği gibi, kâğıt, kalıp, boya gibi sarf
malzemesi desteğinin artırılmasında, telif ücretleri
konusunda gerekli düzenlemelerin yapılmasında fayda görüyoruz ve
ayrıca, gazetelerin resmî ilan alma şartları hafifletilmeli ve
yargı ilanları gazetelerde yayımlanmaya da şu anda
hâlihazırda olduğu gibi- devam etmelidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ve 19
milletvekilinin, basının başta mali olmak üzere
yaşadığı sorunları tüm boyutlarıyla incelemek
amacıyla 27/9/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/1808) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, sevgili Meclis çalışanları;
herkese iyi bir yasama dönemi dilerim.
Gazetelerin ayakta kalabilmesinin en önemli
kaynaklarından biri resmî ilanlar ancak bu kaynağın kime,
nasıl aktarılacağı da iktidar elinde basını
terbiye etmek için bir sopa olarak kullanılıyor maalesef. Üstüne bir
de ekonomik krizin etkileri eklenince bazı gazeteler yayın periyodunu
değiştirmek ya da kapanmak zorunda kalıyor. Basın
sektörünün bu denli darboğaza girmesinde iktidarın payı bu denli
açıkken acilen bir önlem paketi hazırlanması da bizlerin
boynunun borcu. Mali sorunların azaltılması amacıyla
başta ilan gelirlerinin adaletli dağıtımı için tedbir
alınmalı, vergi ödemelerinde kolaylık sağlanmalı, ucuz
kâğıt tedarikinin yol ve yöntemleri tespit edilmeli ve basın
çalışanları arasındaki işsizliği önlemek için SGK
prim ödemelerinde kolaylık yapılmalı. Alınacak tedbirler ve
teşviklerin merkezindeki konulardan biri bu sektörde
çalışanların koşullarının iyileştirilmesi
olmalı. Şimdiye kadar iktidarın özellikle SGK primleriyle ilgili
getirdiği teşviklerin emekçileri değil, patronları
koruduğunu da maalesef biliyoruz. Bu nedenle, evet, önerge iyi niyetle
hazırlanmış bir önergedir mali destek için fakat bunun yanı
sıra, kendim de bir dönem basın çalışanı
olduğumda gördüğüm gibi, genellikle yapılan teşvikler
çalışanların maaşlarına yansımaz, patronları
ayakta tutmaya, o müesseseyi ayakta tutmaya yarar.
Ayrıca tümüyle bir kontrol ve denetim
aracına dönüşmüş olan basın kartı uygulamasında
da özgürlükçü düzenlemeler yapılması gerekiyor. Basın
kartını kesinlikle Cumhurbaşkanlığının
değil, basın örgütlerinin oluşturduğu özerk bir düzenleyici
kurulun vermesi gerekiyor.
Basın çalışanlarının ve
genel olarak medya sektörünün sorunlarını çözmek için yalnızca
mali destek paketi yeterli değil. Sadece eylül ayında 60ı
aşkın basın çalışanı hâkim
karşısına çıktı, 8 gazeteciye toplam yirmi altı
yıl iki ay yirmi gün hapis cezası verildi. Bu tablo, halkın
haber alma hakkı için, eleştirel düşüncenin
varlığını sürdürmesi ve basının toplum
yararına denetleme görevini yerine getirebilmesi için acil mali
desteğin yanında acil bir düşünce özgürlüğü destek paketine
ihtiyaç olduğunu da gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Müsaade ederseniz tamamlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın milletvekilleri, daha önce de siyasi güç ve mevki sahibi
kişilerin yakınlarının karıştığı
suçların üzerinin örtülmesi kamuoyunun adalete olan inancını
derinden yaraladı. Bu nedenle -partimin temsilcisi olarak- Türkiyede
Rabia Naz olayı ve çocuk ölümleri başta olmak üzere, şüpheli
ölümlerde etkin soruşturma yükümlülüğüne ilişkin ihlallerin,
soruşturma, kovuşturma aşamasındaki usulsüzlük ve
cezasızlığın nedenlerinin araştırılması
için Mecliste bir komisyon kurduk. Evet, bugün önergede verdiğimiz bir
konuda ben kamuoyunun sorduğu bir soruyu da sorarak sözlerimi tamamlamak
istiyorum, bu komisyonun çünkü bunu da araştırma görevi olduğunu
düşünüyorum: Nadira Kadirovaya ne oldu diye sormak istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Canbey. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimiz ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyede resmî ilan yayımlama
hakkını haiz 1.075 gazete bulunmakla birlikte 7.593 çalışan
olduğu doğrudur. Bu veri, Basın İlan Kurumu
aracılığıyla dağıtılan ilan ve reklamlarla
basına önemli bir kaynak aktarıldığını zaten
açıkça göstermektedir. Kaldı ki ülkemiz üzerine oynanan oyunlar ve
yapılan ekonomik saldırılardan birçok sektörün yanı
sıra basın sektörümüz de etkilenmiş ancak hemen refleks
gösterilerek gerekli müdahale yapılmış ve tedbirler anında
devreye sokulmuştur. Yazılı basının girdileri,
kâğıt başta olmak üzere, kalıp, boya ve diğer sarf
malzemelerinin fiyatlarında ekonomik saldırılar sonucu dövizin
artmasına bağlı olarak meydana gelen artışlara çözüm
bulmak amacıyla 2018 Eylül ayında Basın İlan Kurumu Genel
Kurulu olağanüstü toplanmış ve basının yükünü
hafifletecek tedbirleri acilen almıştır. Gazetelerin fiilî
satışı ile asgari yüz ölçümlerinde düzenlemeye gidilmiş, bu
şekilde kâğıt ve baskı maliyetlerinden tasarruf etmeleri
sağlanmıştır.
Medyanın hızla dijitalleştiği
bir dönemde basılı kâğıda olan ilginin azalması ve
okuma oranlarının sadece ülkemizde değil dünya genelinde de
hızla düşmesi elbette basınımızı olumsuz
etkilemiştir. Ancak tüm bu gelişmelere karşın devletimizin
1960 yılından beri sübvanse ettiği yerel
basınımızın gelirlerinin daha fazla
artırılması için ilgili kurumlarımızın
gösterdiği çaba da takdire şayandır.
Grup önerisinin aksine resmî ilan fiyat tarifesine
altı ay içerisinde iki ayrı zam yapılmıştır; 1
Haziran 2018 ve 1 Ocak 2019 tarihlerinde yapılan fiyat
artışları yürürlüğe girmiş, basına can suyu
verilmiştir. Yani grup önerisinde söz edildiği gibi resmî ilan
fiyatlarına zam yapılmadığı iddiası doğru
değildir, kaldı ki bu dönemde yapılan zamlar hâlen yürürlükte
olup Basın İlan Kurumunun internet sitesinden bu zamların
yapıldığı açıkça görülebilir.
Yazılı basın sektörünün
istihdamına katkıda bulunmak, vergi, sigorta ve maaş
desteği sunmak üzere yapılan değişikliklerle birlikte
İŞKUR da önemli bir destek sağlamış ve şu anda
İŞKUR üzerinden 289 kişi basında
çalışmaktadır.
Vergi ve sigorta borçlarının ödenmesi
konusunda tüm sektörlere Hükûmetimiz döneminde büyük kolaylıklar
sağlanmış, yapılandırma ve taksitlendirme imkânı
sunulmuş, bu imkândan basın sektörümüz hiç kuşkusuz faydalanmıştır.
Yine, geçmişte kaldırılan ve
yıpranma hakkı olarak tabir edilen fiili hizmet zammı yeniden
düzenlenerek basın mensuplarının bu haktan yararlanmaya devam
etmeleri sağlanmıştır.
AK PARTİ iktidarları ülkenin her
alanında olduğu gibi basın sektörünün sorunlarına da
kayıtsız kalmamış, gerekli müdahaleleri gerekli zamanlarda
yapmış, milyonlarca liralık kaynak gazetelere
aktarılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım
Sayın Canbey.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Örneğin, son iki
yıla baktığımızda Basın İlan Kurumu
aracılığıyla dağıtılan kaynak 2018
yılında 287 milyon TLye ulaşmış, 2019 yılının
aynı dönemlerinde ise bu kaynak 300 milyon TLyi
aşmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu zamana kadar
olduğu gibi bundan sonra da medyamızın meslek ilkelerini ve
milletimizin hassasiyetlerini dikkate alarak özgür ve tarafsız bir
şekilde doğru bilgilendirme görevini en güzel şekilde
yapacağına ve demokrasimize katkıda bulunmaya devam
edeceğine inanıyorum. Bu sektörden gelen bir siyasetçi olarak
şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki Türkiyede yerel ve
yaygın medya özgürdür, devletimizin sunduğu tüm bu çabalar da
basınımızın özgür duruşuna daha fazla güç ve
katkı sunmuştur, bundan sonra da sunmaya devam edecektir.
Bu düşüncelerle yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Başkanım,
söz istiyorum.
BAŞKAN Efendim?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Söz
istemiştim.
BAŞKAN Ne için?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Cevap
hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Neyle ilgili?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
iktidar partisinin değerli
BAŞKAN Yani cevap hakkı doğuracak
bir şey olmadı ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir sataşma yok, cevap hakkı
doğuracak bir şey yok.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
İki yıldır aynı fiyatlar devam ediyor basında.
Federasyondan alınan tam fiyat listesine göre iki yıldır fiyat
artışı yapılmamış.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Doğru
değildir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ondan
sonra, yine aynı şekilde, icra ilanlarının dijital ortama
geçirilmesi
BAŞKAN Siz bunu söylüyorsunuz
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Bir
dakika
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Hayır,
hayır, doğru değil, 2 defa zam yapılmış.
İnternet sitesine bakın, internet sitesine.
BAŞKAN
burası da başka şey
söylüyor. Yani burada nedir?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkanım
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Kayıtlara geçsin
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 2 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 3 Ekim 2019
Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
2/10/2019
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 2/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mehmet
Muş Engin
Özkoç
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Fatma
Kurtulan Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun;
2 Ekim 2019 Çarşamba günkü (bugün)
birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
3 Ekim 2019 Perşembe günü toplanmaması
önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.15
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), İsmail OK (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri İle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım'ın Asya Verimlilik
Teşkilatı Kuruluş Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 36 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Şimdi, teklifin tümü üzerindeki
görüşmelere geçeceğiz ama geçmeden önce söz talebi olan bazı
milletvekillerimiz vardı, onlara sırasıyla söz vereceğim.
Sadece 6 milletvekilimize söz vereceğim, onun dışında
başka kimseye söz vermeyeceğim. Lütfen başka milletvekillerimiz
giriş yapmasınlar.
Sayın Taşdoğan? Yok.
Sayın Beyaz? Yok.
Sayın Fendoğlu? Yok.
Sayın Tutdere? Yok.
Sayın Şeker? Burada.
Buyurun Sayın Şeker.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, 26 Eylül 2019 Perşembe günü
İstanbul ilinde yaşanan depremin uyarı olarak kabul edilip gerekli
tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, 1999 depreminin üzerinden yirmi yıl geçti, bu yirmi yıl
heba edildi. Heba edilen aslında yirmi yıl değil, Marmara
Bölgesinde ve özellikle İstanbulda yaşayan, deprem
enkazının altında kalacak milyonlarca
yurttaşımız. Heyelan bölgelerine gökdelenler yapıldı,
dere yataklarına gökdelenler yapıldı. 29 okul maalesef hâlâ
şu 5.8lik depremde bile hasarlı olarak bekliyor. Yaşanması
beklenen deprem 5.8lik depremin yaklaşık 40-50 katı. Bu bir
uyarı olarak alınmalı ve gerekli tedbirler alınmalı.
Depremde enkaz altında kalanlar Sesimi duyan var mı? diye
bağırıyor ya, oradaki durumu yaşamamak için insanları
enkaz altında bırakmamak gerekiyor. Bunun için de devletin ciddiyetine
yakışır bir şekilde deprem için toplanan paraların
deprem güvenlikli konutların yapımında kullanılması
gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Girgin
30.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, elektriğe yüzde 30 zam
yapılmasına neden olan üç aylık süre içerisinde hangi maliyet
bileşenlerinde artış olduğunu, EPDKnin görevinin
dağıtım şirketlerinin çıkarlarını korumak
mı olduğunu ve enerjide özelleştirme uygulamalarına son
verilip verilmeyeceğini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, sorum Enerji Bakanına, Kış gelmeden zam geldi.
İşçiye, memura, emekliye gelince yüzde 4 zam; elektriğe yüzde 15
zam. Elektrikte yaratılan soygun düzeni yetmezmiş gibi,
dağıtım şirketlerinin refah içinde yaşamasının
faturası da halkın sırtına yüklenmektedir. 230 kilovatsaat
asgari tüketim tutarı üzerinden 4 kişilik bir ailenin aylık
elektrik faturası temmuz ve ekim ayında yapılan zamlarla 142
liradan 163 liraya yükselmiştir. Özelleştirmeye dayalı
hatalı enerji politikalarıyla gelinen nokta, elektrik zammıyla
birlikte iğneden ipliğe her türlü ürüne gelen zamlardır. EPDK,
elektrik zammının gerekçesi olarak maliyet bileşenlerindeki
artışları gerekçe göstermiştir. Son üç ayda yüzde 30 zam
yapıldı. Bu üç aylık süre içerisinde hangi maliyet
bileşenlerinde artış olmuştur? EPDKnin görevi,
dağıtım şirketlerinin çıkarlarını korumak
mıdır? Ülkemizin daha büyük açmazlarla
karşılaşmaması için enerjide özelleştirme
uygulamalarına son vermeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Topal, korsan giriş
yapmışsınız.
Buyurun.
31.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 27'nci Dönem Üçüncü Yasama
Yılının hayırlı olmasını dilediğine,
öğrenim süreleri boyunca aldıkları krediyi iş
bulamadıkları için ödeyemeyen öğrencilerin mağduriyetinin
giderilebilmesi için Hükûmeti ve TBMMyi göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, yeni yasama yılının
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Bilindiği üzere devlet, yükseköğrenim gençliğine
Kredi ve Yurtlar Kurumu aracılığıyla kredi
kullandırmaktadır. Öğrenim süresi boyunca kredi alan
öğrenciler, daha sonra iş bulamadıkları için bu kredileri
ödeyemiyorlar. Krediyi ödeyemeyen gençler ciddi anlamda faiz yüküyle
karşı karşıya kalmaktadır. Sosyal devletin iş
bulmakla yükümlü olduğu gerçeğini de dikkate alarak bu gençlerimizin
öğrenim kredisi borçları yeniden yapılandırılmalı
ve mevcut ekonomik koşullar dikkate alınarak hâlen iş bulamayan
ve ekonomik durumu kötü olan öğrencilerin borçları İşsizlik
Fonundan ödenmelidir. Bu konuda düzenleme yapmak üzere Hükûmeti ve Türkiye
Büyük Millet Meclisini göreve davet ediyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerinde ilk söz
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aytun Çırayın.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
size, iktidarın halkımızdan gizlemeye
çalıştığı ve Türk milletinin başına
açtığı Suriye belasından söz edeceğim, bu beladan
çıkış yollarından ve bu adımların
atılmaması hâlinde karşı karşıya
kalacaklarımızdan söz edeceğim ama önce
yaşadığımız berbat dış politikaların
temelinde Sayın Erdoğan ve kurmaylarının ideolojik
takıntılarının ve maceracı hayallerinin
yattığını tespit etmek zorundayım.
Değerli arkadaşlar, Suriye fiyaskosunu
sizinle yollarını ayırmış eski dostlarınıza
mal ederek bu yükten kurtulmak isteseniz de tarihî arşivler buna izin
vermiyor. Biz Selahaddin Eyyubinin kabri başında Fatiha
okuyacağız, Emevi Camisinde namazımızı
kılacağız, Bilâli Habeşînin türbesinde dua edeceğiz.
Bunlar, Sayın Erdoğanın 5 Eylül 2012de AKP grup
toplantısındaki sözleridir. Peki, sonuç ne oldu? Şama
gideceğiz. derken Şamın nüfusundan çok Suriyeliyi Türkiyeye
getirdiniz. Fatihayı Selahaddin Eyyubinin kabrinde değil,
şehitlerimizin tabutlarının başında okuyoruz. Bilâli
Habeşînin türbesinde dua edeceğiz. dediniz, Süleyman
Şahın türbesinin üzerinde şimdi PKK üssü var.
Arkadaşlar, bu büyük milletin ve bu büyük
devletin haklarını koruyamıyorsunuz çünkü Orta Doğuyu kana
bulayacak siyasetlere alet oldunuz, çünkü oya tahvil etmek istediğiniz
dış politika atarlanmalarınızın arkasını
getiremediniz. İkiyüzlülüğü erdem, çapsızlığı bir
başarı hikâyesi gibi sunan basının da artık etkisi
kalmadı.
Bakın, etkili siyaseti size
hatırlatayım. Bir gün 9uncu Cumhurbaşkanı Sayın
Süleyman Demirel bu kürsüden Suriyeye bir ültimatom verdi, ültimatomdan hemen
sonra teröristbaşı Suriyeden çıkarıldı. Ecevit ve
Erbakan Bir sabah ansızın geliyoruz. demeden Kıbrısa
çıkıverdiler. Yani değerli arkadaşlar, etkili, sözü sonuç
getiren liderlik böyle yapılır. Aksi hâlde, bir de bakmışsınız
ki papaz uçmuş. Sakın kızmayın, bunları kimseyi üzmek
ve kimseyi kırmak için söylemiyorum. Ben İYİ PARTİ
adına uyarı görevimi yapıyorum. Hatırlayın lütfen,
2002 yılında iktidara geldiğinizde PKKnın
elebaşı teslim alınmış, kadrolarıysa bozgun
hâlindeydi. Şimdi, muazzam dış politikanız sayesinde
Suruçtan Ayn el Arapa, Akçakaleden Tel Abyada, Ceylânpınardan
Rasulayna, Nusaybinden Kamışlıya bakınca bölücü terör
örgütünün bayrakları sallanıyor. Dün Öcalanı beraber teslim
aldığımız müttefikimiz ABDnin komutanları şimdi
onun teröristleriyle resmen iş birliği içinde. ABD
Başkanının özel temsilcisi bizim ülkemizin arananlar
listesindeki Şahin Ciloyla beraber resim veriyor. Bu hem Washingtondaki
dostlarımız için bir utanç resmi hem de Sayın Erdoğan ve
çevresindekilerin siyaseten iflasının ilanıdır.
Sayın milletvekilleri, biz müttefiklerimizin
Suriyedeki terörle ve onun içimizdeki uzantılarıyla iş
birliğini her fırsatta eleştirdik, eleştirmeye devam
edeceğiz. Ancak bunu yaparken Türkiyenin Batıyla tarihi yüz
yılları aşan siyasi, ekonomik ve askerî iş birliğinin
sekteye uğratılmasına, ülkemizin dünya sahnesinde
yalnızlaştırılmasına da müsaade etmeyeceğiz, bir
emperyalizmden kaçarken bir başkasının kuyruğuna
takılmanızı seyretmeyeceğiz çünkü muhalefetimiz millî
menfaatlerimizin korunması içindir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti,
kuzey Suriyedeki manzaraya seyirci kalamaz. Bu bilinçle, yiğit ve fedakâr
askerimizin, polisimizin amasız, fakatsız yanında olduk, olmaya
devam edeceğiz. Ancak sizi samimiyetle uyarıyoruz:
Kapısını sizin açtığınız 15 Temmuz ihaneti
ordumuzu derinden yaralamıştı, şimdi bu yaraları
liyakat dışı terfilerle ve bu terfileri kuvvet
komutanlarına ve Millî Savunma Bakanına dayatarak
derinleştiriyor olduğunuz iddia ediliyor, bu katastrofik hatayı
sakın yapmayın. Türk ordusunun gelenekleriyle oynarsanız
hepimizi yıktığınız enkazın altında
bırakırsınız.
Değerli vekiller, iktidarın izansız
dış politikalarının bedellerini bugün halkımız
hayatın her alanında ödüyor. Bugün, 5 milyonun üzerinde
sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Bu, tarihte
eşine az rastlanır bir cömertliktir fakat dünyadaki duruma
bakın, bizim gibi ülkeler kendine sığınan milyonlara kucak
açarken Avrupadaki komşularımız onları kovalamak için
Akdenizde donanma gezdiriyor. Bu bir ikiyüzlülük müdür; ikiyüzlülüktür ancak
sizler başkalarının kabahatlerini bahane ederek sorumluluktan
kaçamazsınız. Maddi ve manevi bedelini milletimizin sırtına
yüklediğiniz maceralarınızın, hayalciliğinizin
sorumluluğu ilelebet omuzlarınızda kalacaktır.
Değerli arkadaşlar, Bilgi Üniversitesinin
Kutuplaşmanın Boyutları çalışmasına göre,
halkımızın yüzde 85i Adalet ve Kalkınma Partisinin Suriye
politikalarını onaylamadığını ve
sığınmacıların geri gönderilmesi gerektiğini
söylüyor. Türk milleti buraya nasıl geldi? Cevabı belli çünkü
Sayın Erdoğan lambadan çıkardığı cini geriye
sokamıyor, nasıl sokacağını da bilmiyor. Yani
akıl sormadan, hesap vermeden, düşüncesizce yürüttüğünüz
politikalarla toplumda fay hatları yarattınız.
Sevgili arkadaşlar, lütfen durumun vahametinin
farkına varınız. 5 milyon sığınmacıdan
bahsediyoruz. Bu sayı İrlandanın nüfusu kadardır ve bu
nüfusun ilelebet Türkiyede kalması ihtimali vardır. Buna mukabil,
ekonomi iyi değil, eğitimde yalpalıyorsunuz, gençlerimiz
işsiz. Hâl böyleyken 5 milyon insanı nasıl eğitecek, nerede
çalıştıracaksınız, kimin parasıyla?
Almanyanın doğusu ve batısı bile otuz yıldır
bütünleşemedi. Alman Almana entegre olamamışken dili, kültürü,
tarihi, hayatı sizden farklı 5 milyon insanı siz nasıl
entegre edeceksiniz? Korkarım ki bu konuda en ufak bir fikriniz yok,
ilginiz de yok.
Sayın milletvekilleri, şimdi
söyleyeceklerimi iyi dinleyin ki çarpıtılmasın. Milletimizin
misafirperverliğine muhtaç milyonların istismarını tabii ki
hoş görmeyiz ancak Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurulsun. diye
nüfus mühendisliği yapılacaksa buna da seyirci kalmayız.
Milletimizi milyonlarca mülteciye ilanihaye ev sahipliğine mecbur
ettirmeyiz. Başka türlü hayaller içinde olanlar varsa onları tarihin
ve milletin vicdanında yargılamaktan asla vazgeçmeyiz.
Değerli arkadaşlar, bu, bir siyasi nutuk
değildir, Türkiye Büyük Millet Meclisinden Millî Güvenlik Kuruluna not
gönderiyoruz. Sizi dostane uyarıyorum: Eğer geçici bir durumu
oldubittiyle kalıcı hâle getirecekseniz Vatandaşlık
Kanunumuzu ihlal etmişsiniz demektir. Bu, halkımızın
demokratik iradesinin gasbıdır, bunun hesabını millete de
tarihe de veremezsiniz.
Sevgili arkadaşlar, kafanızı
kaldırın ve etrafınıza bakın. Siz, bizi
soktuğunuz bu cendereden bir çıkış ararken dev bir dalga
üzerimize geliyor. Ülkenin her yanından, her gün bazen rastgele bir
sürtüşmeyle, bazen bir dedikoduyla sokağa dökülen kitlelerin,
camı çerçevesi kırılan dükkânların haberi geliyor. Bizi bir
barut fıçısının üstüne oturttunuz, bir
kıvılcım düşüp de patlamasın diye dikkatle bekliyoruz.
Bu nedenle, Suriye'de ihtiyacımız olan, hızlı,
kapsamlı ve kalıcı bir çözümdür. Bu çözüm filanca ya da falanca
devletin değil, komşumuz ve kardeşimiz Suriye halkının
iradesiyle bulunmalı ve onu yansıtmalıdır. Suriye'de bizim
üzerimize düşen barışa öncülük etmektir. Dün yapmamız
gereken de buydu, bugün yapmamız gereken de budur. Sayın Erdoğan
ve kurmayları ne yazık ki bu bilinçle hareket etmediler. Mustafa
Kemalin mirasından feyzalmak yerine ondan rövanş almaya kalktılar.
Bu yüzden Suriye'de hata üzerine hata yaptılar, yapmaya devam ediyorlar.
Bunun bir örneğini Sayın Cumhurbaşkanı dün bu kürsüde
verdi, Suriye'de oluşturulacak 30 kilometre derinliğindeki güvenli
bölgede 2 milyon Suriyelinin iskân edilmesinin planlandığından
bahsetti. Bu konuda projelerin hazır olduğunu, bu projelerin devlet
başkanlarıyla ikili görüşmelerde
paylaşıldığını belirtti. Değerli
arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanının,
Suriyelilerin bir şekilde Suriyeye dönmelerini sağlamaya
çalışması şüphesiz olumlu bir gelişme ancak söz konusu
projenin tıpkı Suriyeyle ilgili daha önceki tasavvurlar gibi
gerçekçi olmadığı çok açık. 2 milyon Suriyelinin
iskânı için düşünülen bölge ABDnin tam desteğini
almış YPG güçlerinden temizlenecek, sonra bir TOKİ projesi
havasındaki 25 milyar dolar gibi uçuk maliyetlerden bahsedilen proje
hayata geçirilecek; nihayet uluslararası destek de alınarak
inşası tamamlanacak, çok kapsamlı yerleşim bölgesine 2
milyon Suriyeli döndürülecek. Bu proje, ne yazık ki ham bir hayaldir; Türk
milletinin Suriyelilerin bir an önce ülkelerine dönmesi arzusunun
istismarıdır. Daha vahimi, uluslararası hukuk
açısından da çok sorun olur; Suriyenin toprak bütünlüğünü ve
egemenliğini ihlal eden bir ülke konumuna bizi getirir. 25 milyarın
çok üzerine çıkabilecek maddi, manevi bedeliyle tarihinin en derin krizi
içinde kıvranan milletimiz üzerine çok yıkıcı etkileri
olur. Beyler, Suriyeli misafirlerimizi ülkelerine döndürmenin her bakımdan
çok daha ekonomik, çok daha sorunsuz yolları vardır. Yeter ki reddettiğiniz
mirasa yani Yurtta sulh, cihanda sulh. ilkesine tekrar geri dönün;
radikalizmin çıkmazlarından vazgeçin, gerçeklerin ana yollarına
dönün. Orta Doğuda kahraman olmak hevesine kapılanlar, olsa olsa
stratejik derinlik hesabı yaparken vurgun yemiş acemi
dalgıçlardır.
Değerli milletvekilleri, son olarak,
iktidarı çok ama çok önemli bir konuda daha uyarmak isterim: Ekonomistlere
göre son zamanlarda ekonomiyi canlandırmak için akıl
dışı hamleler yapılıyor. Ülkemize yöneltilen ekonomik
saldırı püskürtülmüş, her şey yoluna giriyormuş gibi bir
hava yaratılmaya çalışılıyor ancak bunlar
sürdürülebilir değil. Partimizin ekonomistlerine göre de bunlar ileride
daha büyük sorunlara neden olacak tedbirler. AKPnin ekonomistleri bile bu
kadar yanlış yapmayacağına göre bunun nedeni ne?
HDP bugün ortaya çıkmadı, şimdi neden
bu kadar gündemde? Bazı siyasetçiler tarafından HDP ile CHP
eşleştirilip İYİ PARTİ de iş birlikçi
gösterilmeye çalışılmakta. Yani akıl dışı
yaralayıcı bir tutumla muhalefet partilerini topyekûn ihanet
içindeymiş gibi gösterme çabası var. Bunun anlamı ne? Bu iş
nereden çıktı? AKP tabanını bölecek Babacan ve
Davutoğlu oluşumlarına dikkatinizi çekerim. Oradaki
gelişmeleri bilmiyorum ama siyasi ve ekonomik darboğaza giren iktidarı
rahatsız ettikleri ve yeni strateji arayışlarına soktukları
belli oluyor.
Bakın, partilerüstü bir anlayışla
kalben ve samimi olarak tavsiye ediyorum: Bunların
iktidarınızın dış ve iç politika tercihlerini
tetikleyecek şekilde etkilemesine ve şovenizme izin vermeyin, ne ülkeye
ne kimseye yarar getirmez. Böyle bir şey olacağına ihtimal
vermememe rağmen, Olmaz olmaz. deyip uyarı görevimi yapmak istedim.
Sakın olaki seçimden kaçmak istediğimiz basit yorumları üzerine
siyaset kurmayın ve o seçimleri kazanmak için, yine içeriye tahvil
edilecek yeni dış politika maceralarına girilmesin. Türkiye
üzerine büyük oyunlar oynanırken millî ve vatansever bir partinin üyesi
olarak temin ederim ki bu oyunları ancak birlik ve beraberlik içinde
aşabiliriz. Muhalefeti böleceğim diye aşırı milliyetçiliği
ve güvenlikçiliği yükseltip yeni etnik problemler yaratılmasın.
Tekrar ediyorum: Hangisi olursa olsun, emperyalist
devletlerin gazına gelmeyin. Onlar, Suriyenin
sınırlarını Obama sizi aldattığı zaman
çoktan çizmişlerdi. Türkiye'nin Batı blokuyla köprüleri atması
ve ekonomik olarak çok daha kötü bir noktaya sürüklenmesi bazı ülkelerin
işine gelebilir, bunu teşvik de edebilirler. Bazı AKPlilerde
bunları yapıp, yeni bir dış politikayı iç politika
kahramanına dönüştürüp seçime gidelim fikrinin oluştuğunu
duyuyorum. İnşallah dedikodudur, aksi durumda ülkeye büyük bir fatura
çıkar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yanlış
duymuşsunuz. Siz kendi partinizin içini dinleyin.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Bazıları Cumhur
İttifakının bu taktik siyasetle daha da güçlenerek
iktidarını sürdüreceğini hesap ediyor olabilir ama biz, AKPnin
kendi menfaatleri ile ülke menfaatleri arasında bir çelişki yaratarak
başarısız olmasındansa -millî siyaset
anlayışımızın gereği olarak- paralellik yaratarak
başarılı olmasını tercih ederiz.
Değerli vekillerim, cumhuriyetçi dış
politika hayalci değil, gerçekçidir; cumhuriyetçi dış politika
çatışmacı değil, uzlaşmacıdır. Hataydan
Kıbrısa, Kerkükten Kardaka defalarca şahit olduğumuz
üzere, her daim savaşın bedelini barışın ödülüyle
tartarak hareket etmiştir. Hukuka, barışa, diyaloğa öncelik
vermiş ancak bu yollar tıkandığında milletin
menfaatlerini savunmak için gereken neyse yapmaktan asla
kaçınmamıştır. Cumhuriyetçi dış politikanın
pusulası filanca ya da falanca devlet değildir, bizim ve
halkımızın menfaatleridir. O yüzdendir ki Yunanistana belki de
tarihinin en büyük hezimetini tattıran Mustafa Kemal Atatürkü Yunan
Başbakanı Nobele aday göstermiştir. Rakiplerinin yıllarca
Amerikancı diye suçladığı Süleyman Demirel Seydişehir
Alüminyum Fabrikasını Sovyet Dışişleri Bakanıyla
birlikte açmıştır. Siyasi görüşleri birbirine taban tabana
zıt Ecevit ve Erbakan öyle Bir sabah ansızın geliyorum.
demeden, mesele millî menfaatler olduğunda Kıbrısa
çıkıvermişlerdir yani millî menfaatler olduğunda
ayrılıklar bir tarafa konulur. Kıbrıstaki
soydaşlarımız böyle kurtarılmıştır.
Cumhuriyetçi dış politikanın parolası, tekrar ediyorum,
Mustafa Kemalin tarifince Yurtta sulh, cihanda sulhtur. Olmazsa olmazı
da adında gizlidir; cumhuriyet yani cumhuru ilgilendiren, cumhurun azim ve
kararıyla yapılması demektir. Egemenliğin kişiye
değil, kişilere değil, cemaatlere değil, cemiyetlere
değil, kayıtsız şartsız yalnız ve yalnız
millete ait olması; aradığım budur,
aradığımız budur.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Özdemir, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de yeni
yasama yılının ülkemize, devletimize, milletimize hayırlara
vesile olmasını Yüce Allahtan temenni ediyorum.
Asya Verimlilik Teşkilatı Kuruluş
Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi bir kez daha sevgi ve
saygılarımla selamlıyorum.
Asya Verimlilik Teşkilatı, Asya ve
Pasifikte verimliliği artıracak sosyoekonomik gelişmelere
katkı sağlamak misyonuyla 1961 yılında Tokyoda kurulan ve
kâr amacı gütmeyen uluslararası bölgesel bir kuruluştur ve toplamda
da 20 ülkeden oluşmaktadır. Çalışma alanı oldukça
geniş ve kapsamlı olan Asya Verimlilik Teşkilatı, özellikle
ulusal verimlilik merkezlerinin güçlendirilmesi yoluyla KOBİlerin
geliştirilmesi, inovasyona dayalı verimlilik artışı ve
yeşil verimlilik kavramının
yaygınlaştırılması ve bu alandaki çalışmalar
konusunda öncü kuruluşlardan bir tanesidir.
Anlaşıldığı üzere, Asya
Verimlilik Teşkilatının, KOBİlerin desteklenmesi,
inovasyon kaynaklı verimlilik artışına ivme
kazandırılması ve yeşil verimliliğin
artırılmasına yönelik hedefleri Türk sanayi stratejisinin
stratejik amaçlarıyla da örtüşmektedir.
Ülkemizin Asya Verimlilik Teşkilatına
üyeliğiyle kamu kurumu, üniversite ve özel sektör çalışan ve
yöneticilerinin Asya Verimlilik Teşkilatı tarafından verilen
özgün içerikli eğitim, seminer ve çalıştaylara
katılımı sağlanarak ve tüm sektörlerde verimlilik
odaklı yapısal dönüşümün altyapısına katkıda
bulunularak sosyoekonomik gelişim açısından olumlu getiriler
elde edilmesi değerlendirilmektedir. Bu anlamda, Asya Verimlilik
Teşkilatının organizasyon yapısı içindeki birimlerde
bizim vatandaşlarımızın da görev alması ilerleyen
aşamalarda ve şimdi de mümkün olabilecek, bu sayede de
uluslararası kuruluşlardaki hem görünürlüğümüz hem de
etkinliğimiz artmış olabilecektir. Dolayısıyla
anlaşmaya katılmamızın ülkemize sağlayacağı
katkı hiç şüphe yok ki fazladır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bizler de bu anlaşmaya destek verdiğimizi ifade etmek isterim.
Dünya nüfusu 2017 verilerine göre yaklaşık
7 milyar 550 milyon kişiden oluşuyor ve yine Asya
Kıtasının nüfusuna baktığımızdaysa 4 milyar
504 milyonluk bir nüfusla karşılaşıyoruz.
Dolayısıyla Asya Kıtasının nüfusunun dünya nüfusunun
yaklaşık yüzde 60ını oluşturduğu bilgisi
karşımızda bulunuyor. Yine, nüfusu 5 milyondan fazla olan 15
başkent de Asya Kıtasında bulunuyor. Dünya gayrisafi yurt içi
hasılasının toplamı 2018 yılında 85,8 trilyon
dolarken bunun yüzde 35ten fazlası doğrudan Asya
Kıtasında bulunmaktadır.
Bu bağlamda, Asya Kıtasında öne
çıkan bazı ekonomik kuruluşların olduğunu da yeri
gelmişken ifade etmemiz lazım. Şanghay İşbirliği
Örgütü, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu, Avrasya Ekonomik
Topluluğu, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği, Asya Kalkınma
Bankası, Asya İşbirliği Teşkilatı Diyaloğu,
Güney Asya Bölgesel İşbirliği Örgütü gibi küresel ticaret
açısından son derece önem arz eden kuruluşlar Asya merkezli
olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Dünyanın enerji ve güvenliğini
dolayısıyla da istikrarını etkileyen potansiyel rezerv ve
gelişmelerin kaynağında da yine Asya Kıtasının
bulunduğuna da dikkat çekmemiz gerekiyor. Bunu, özellikle de böylesi bir
küresel dönem içerisinde bulunuyorken ifade etmemizin anlam ve önemi büyük,
hele ki bugün Gazi Meclisimizde Asyayı ilgilendiren böylesine önemli
gördüğümüz bir anlaşmayı konuşurken değerlendirebilmek
de anlamlıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, özellikle de
Dışişleri Bakanlığımız,
gerçekleştirmiş olduğu son büyükelçiler konferansında yine
Dışişleri Bakanımızın ifadeleriyle Asyaya
yönelik bundan sonraki dönem açısından iki önemli girişimde
bulunacağını ifade etmiştir. Bunlardan birinin de yeniden
Asya girişimiyle ilan olunan bir amaç ve stratejiler bütününü
kapsadığı anlaşılıyor ve burada da yine
Türkiye'nin Avrupa ve Asya arasındaki birleştirici konumu
pekiştirilirken sürdürülebilir kalkınmamıza ve bilgi toplumu
olarak ilerleyişimize de katkıda bulunmayı hedeflediği
ifade ediliyor. Bu, son derece yerindedir çünkü gerek nüfus itibarıyla
gerek ekonomik veriler itibarıyla gerekse biraz önce ifade ettiğimiz
ekonomik, güvenlik konuları başta olmak üzere diğer alanlarda da
Asya Kıtası, hemen her ülke açısından küresel siyaseti
yönlendirici, aynı zamanda ülkelerin sadece kendi toprakları
içerisinde olmayıp bölgesel siyasetleri de dikkate
alındığında istikrarlarını tesis etmeleri
anlamında, küresel barışın korunması anlamında da
büyük anlam ve önem kazanıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte tam da bu noktada Asya Kıtasını
konuşmuşken Gazi Meclisimizin dikkatini Türk dünyasına çekmek
istiyorum. Türk dünyası ülkeleri, sahip olduğu yaklaşık 167
milyonluk nüfusu, 6 milyon 373 bin 613 kilometrekarelik yüz ölçümü, 1 milyar
107 milyonluk gayrisafi yurt içi hasılası, 267 milyarlık toplam
ihracatı ve 302 milyar 480 milyonluk toplam ithalat, ihracatıyla
hakikaten küresel seviyede önem arz eden bir bölge.
Yine, Türk dünyası ülkeleri, Asya
Kıtasının nüfusunun yüzde 3,7sini oluştururken gayrisafi
yurt içi hasılasının da yüzde 1,286sına sahiptir.
Dünyanın siyasi, enerji, güvenlik ve ekonomik istikrar ve kontrolünü
etkileyebilecek, hatta kontrol edebilecek jeopolitik ve jeostratejik bir
alanını Türk dünyası ülkeleri kontrol etmektedir. Gerek Asya
gerek küresel ölçekteki siyasetimiz açısından, Türk dünyası
ülkeleriyle geliştirilecek ilişki, büyük öneme, hatta merkezî bir
etkiye sahiptir.
Bu anlamda da hiç şüphe yok ki
geliştirilecek ortak stratejilere odaklanılmasının
faydası büyüktür. Türkiye de bu anlamda, Türk dünyasını merkeze
alacak bir Asya stratejisini benimsemelidir. Özellikle Türk dünyası
ülkeleriyle ortak üretim, ortak pazar, ortak güvenlik ve en önemlisi de ortak
gelecek stratejisi benimsenmelidir. Bugün baktığımızda,
yine dost ve kardeş olduğumuz, dilimizin, inancımızın,
kültürümüzün, tarihimizin bir olduğu Türk dünyası ülkeleri ile pek
çok ülke, örneğin, vergisiz bir şekilde ticaret yapabilirken bizler
ne yazık ki hâlâ bazı vergilendirmelere tabi tutularak bu
ilişkilerimizi, özellikle de ekonomik ilişkilerimizi sürdürüyoruz.
Temennimiz, Dışişleri Bakanlığımızın
ilan ettiği yeni Asya açılımında bu konuların da
dikkate alınmasıdır.
Ve böylesi bir gündemde Türk dünyasını
konuşuyorsak devletimizin kurucusu Ulu Önder Atatürkün şu
ifadelerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Türk birliğinin bir gün
hakikat olacağına inancım vardır. Ben göremesem bile
gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk
birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni
fasıllarını Türk birliğiyle açacak. Dünya, sükûnunu bu
fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı, bu
köhne âleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek; işte
o zaman görülecek. Hayatta yegâne varlığım ve servetim, Türk
olarak doğmamdır. Bizim dini bir, inancı bir, özü bir
kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır
olmalıyız. Hazır olmak, o günü susup beklemek değildir,
hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl
hazırlanır: Manevi köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür,
inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların
böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların, yani Türk
dünyasının bize yakınlaşmasını bekleyemeyiz, bizim
onlara yakınlaşmamız gerekli.
Evet, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk
böyle derken, benim fikir babam dediği millî şairlerimizden ve
fikir dünyamızın kutup yıldızlarından olan Ziya Gökalp
ise Vatan ne Türkiyedir Türklere ne Türkistan / Vatan, büyük ve müebbet bir
ülkedir: Turan. haykırışıyla yüz yıl öncesinden belki
de bugünlere sesleniyordu. İşte şimdi bu seslenişlerin, yüz
yıl önceki bu ülkülerin hayata geçmesinin zamanı gelmiştir
düşüncesindeyiz. Bizler bunun bir hayal olmadığının,
Türk dünyasının birliğinin gerçeklik olduğunun ve beşeriyetin
huzur ve refahının tesis edilebilmesi için mutlak bir gereklilik
olduğunun inancındayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bundan sonraki bölümünde ülkemizin,
bölgemizin ve hatta küresel siyasetin gündeminde olduğu gibi Suriyede yaşanan
son dönemki gelişmelere dikkatinizi çekmek istiyorum. 2011
yılında başlayan iç savaşın hemen sonrasında
ülkemiz, bu krizden en fazla etkilenen ülke oldu. Mevcut verilere
baktığımızda yaklaşık 4 milyon Suriyeli
kardeşimizi misafir ediyoruz ve hakikaten de Türkiye bu anlamdaki insani
dış politikasıyla hem tarihî geleneklerine
yakışır bir pozisyon almıştır hem de bununla
beraber gelecek noktasında da örnek bir vasfı sürdürmektedir. Ancak
elbette ki bizim de kendimize yetebilecek imkân ve potansiyelimiz var ve bunun
da gelinen aşamada hakikaten sınırlarına varmış
buluyoruz.
İşte böylesi bir dönemde Suriyeli
sığınmacıların, Suriyeli kardeşlerimizin,
ülkelerinde yaşanan iç savaş bitirildikten sonra sağ salim bir
şekilde kendi topraklarına, kendi vatanlarına dönmeleri
temennimizdir. Bununla beraber hem Suriyeli sığınmacılar,
Suriyeli kardeşlerimiz hem de Iraktan olsun Afganistandan olsun,
ülkemize gelerek burada misafir konumunda bulunan bazı kardeşlerimiz
mevcut. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir dönemde, Sınırı
Aşan Göçler Komisyonu Raporuyla, AR-GE merkezimizin
hazırlamış olduğu bir çalışmayla bunu hem Türk
kamuoyu hem uluslararası kamuoyuyla paylaşmış;
sınırı aşan göçlerin tarihsel etkileri, bugünkü
yaratmış olduğu etkiler ve gelecek noktasında yaratabileceği
olası sorun ve problemlerle alakalı çalışmalarını
sürdürmüştür ve ifade ettiğim gibi, bunu da zaten hem ülkemiz
kamuoyuyla hem de uluslararası kamuoyuyla
paylaşmıştır. Yeri gelmişken bunu yüce Meclisimizin
dikkatine sunmak istedim.
Tabii, Suriyede böylesine sancılı bir
süreç yaşanırken ülkemiz, iki önemli askerî harekât icra ederek hem
sahada hem diplomasi alanında önemli kazanımlar elde etti. Fırat
Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı sonrasında,
bu bölgelerin terörden arındırılmasının akabinde
aynı bölgelere Türkiyede yaşayan, sayıları 300 binin
üzerinde olan Suriyeli kardeşlerimiz geri döndü ve Suriyede yine
aynı bölgelerde hayatın normalleşmesi tesis edildi. Dikkatinizi
çekmek istiyorum, Suriye iç savaşına, Suriye krizine pek çok ülke
taraf oldu ancak Türkiye gibi, gerek IŞİDle mücadele gerek PKK/PYD
terör örgütüyle mücadele gerekse diğer terör örgütleriyle mücadele
anlamında, hayatın normalleşmesini tesis edip bu anlamda
istikrarlı bir yapıya Suriyedeki belirli ve sınırlı
bir bölge olsa da Suriyeli kardeşlerimizi kavuşturan ülke, sadece
Türkiye oldu; bunun altının çizilmesi gerekiyor.
İşte böylesi bir dönemde, Ankarada,
geride bıraktığımız haftalarda önemli bir zirve
gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız, Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan
Ruhaninin katılımıyla gerçekleşen toplantıda
Suriyede anayasa yapım sürecine geçişin altının çizilmesi
ve bununla alakalı hazırlıkların
tamamlandığının ifade edilmesi gerçekten
anlamlıdır. Çünkü bu zamana kadar Birleşmiş Milletler
bünyesinde süregelen Cenevre merkezli çalışmalar, Astana süreci
hayata geçirilene kadar netice alamamıştı. Şimdi
baktığımızdaysa, yine Birleşmiş Milletler Genel
Sekreterinin ifadelerine göre Suriyede artık Anayasa Komitesi
oluşturulmuş ve çalışmalarına başlayacak duruma
gelmiştir. Böylesi bir dönemde de, işin açıkçası, rejimin
de Birleşmiş Milletlere başvurarak PKK/PYD terör örgütünün
kullandığı paravan örgüt olan SDGyi terör örgütü olarak
tanımlamasını da kaydettiğimizi ifade etmek lazım.
Yine, Amerika Birleşik Devletleriyle
Fıratın doğusuna yönelik olarak icra edilen müşterek
faaliyetler ise gelinen aşamada, baktığımızda,
Türkiyenin beklentilerini karşılamamaktadır. Menbic konusunda
Türkiyeye verilen taahhütler tutulmamıştır. Ve Sayın Genel
Başkanımızın da daha evvel defaatle ifade ettiği gibi,
Fırat Nehrinin doğu yakasında kalan alanlarda da Türkiyeyi
oyaladıklarına dair şüphe ve endişeler kuvvetlidir; bu
şüphelerin de zaten neden kuvvetlendiğine dair gerçeklikler hepimizin
karşısında bulunmaktadır.
Yine, Sayın Genel Başkanımız,
Suriyede 30-35 kilometre derinlikte kurulacak bir güvenli bölgeyle
yalnızca Türkiyenin değil, bölgenin de güvenliğe
kavuşturulacağını ifade etmişlerdir ve Bu güvenli
bölge PKK/PYD terör örgütünün güvenliğini değil, Türkiyenin
güvenliğini muhafaza etmelidir. çağrısıyla devletimizin
özellikle 21inci yüzyıldaki başlangıç noktasındaki ve yine
bölgesel istikrar ve barışa katkı sağlama anlamındaki
hassasiyetlerimiz ifade edilmiştir.
Ve Sayın Cumhurbaşkanımızın
gerek Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki son derece önemli,
değerli ve tarihî konuşması gerekse yine dün Mecliste
yapmış oldukları yeni yasama yılı
açılışındaki konuşmalarıyla kendi hassasiyet ve
kararlılığımızı kendimizin
sağlamasının zamanının geldiği bir kez daha tüm
dünya kamuoyuna ilan olunmuştur. Mazlumların
gözyaşlarını dindirmek, onları terör belasından
kurtarmak, kendi topraklarına huzur içinde dönmelerini sağlamak,
bölgesel karanlık tertipleri yerle yeksan etmek için Türkün kudretinin bir
gece ansızın zulmün kalbine saplanmasının
zamanının geldiğini düşünüyoruz; inşallah da Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bu kararlılığı
gerçekleşecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeri gelmişken, böylesi bir dönemde özellikle Suriyenin
toprak bütünlüğünün ve -altını çizerek ifade etmek isterim-
demografik yapısının korunmasının son derece hayati
olduğunun ifade edilmesi lazım çünkü iç savaş sebebiyle gerek
rejimin gerekse PKK/PYD terör örgütünün gerekse IŞİD terör örgütünün
mezalimleri yüzünden çok sayıda Suriyeli, yerlerinden yurtlarından
edildi. Ancak bugün özellikle ve altını çizerek ifade etmek
istiyorum, Suriyede PKK/PYD terör örgütünün kontrol ettiği sahalarda
müttefik dediğimiz veyahut müttefiklik ilişkileri içerisinde
bulunduğumuz iddia edilen ülkelerin desteğiyle demografik yapı
değiştirilmiştir. Dolayısıyla Türkiye'yi gelinen
aşamada nüfus mühendisliğiyle suçlamak, Amerika Birleşik
Devletleri ve daha dün bazı yakışıksız ve kabul
edemeyeceğimiz beyanatlarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı
Macronun tezlerine sarılmak anlamını taşır. Bu
anlamda iç savaşın yaratmış olduğu hem tarihî hem
sosyolojik yaraların ve sorunların neler olduğuna hassasiyetle
yaklaşılması lazımdır. Suriyede var olan
yerleşim birimlerinde iç savaş öncesinde bu toprakların
sahipleri kimlerse onlar geri dönmelidir.
Türkiye, böylesi bir dönemde nüfus mühendisliği
yapmıyor, aksine hak sahiplerine haklarını teslim edip kendi
topraklarında huzurla yaşayacak gayretler içerisinde bulunuyor.
Suriyede nüfus mühendisliği yapan PKK/PYD ve onu destekleyen ülkeler
olmuştur. Çok sayıda Türkmen ve Arap kardeşlerimiz ve hatta
PKK/PYDyi desteklemeyen Kürt kardeşlerimiz yerlerinden edilmiş,
buralarda hem Suriyenin hem de Irakın çeşitli yerlerinden PKK/PYD
terör örgütüne tabi unsurlar yerleştirilmiştir.
Bu anlamda da inşallah Suriyede
Birleşmiş Milletler gözetiminde kurulacak olan Anayasa Komisyonunun
ve siyasi sürece geçiş çabalarının bir an evvel netice vermesi
de beklentilerimiz arasındadır. Böylelikle Suriyede
normalleşmenin tesis edilmesiyle beraber ülkemizde bulunan, misafir hâlde
bulunan Suriyeli kardeşlerimiz huzur içinde topraklarına
dönebilsinler.
İkincisi: PKK/PYD terör örgütünün gerek ülkemiz
gerekse bölgemize yaratmış olduğu bu tehdit, istikrarı ve
barışı doğrudan etkileyen bu tehdit ortadan
kaldırılmış olsun ve yine bölgemize
dışarıdan dayatılan sınır çizme girişimleri
de yine Türkiye'nin girişimleriyle engellenmiş olsun.
Sözlerimi burada bitirirken Gazi Meclisimizi bir kez
daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özdemir.
Değerli arkadaşlar, gruplar adına söz
talepleri karşılanmıştır ancak Sayın
Çırayın bir düzeltme talebi var konuşmasıyla ilgili.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Düzeltmeden ziyade Sayın
Başkanım kayıtlara geçmesini istediğim.
BAŞKAN Efendim, talep, düzeltme talebiydi.
Eğer düzeltme yapmayacaksanız keseyim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın konuşmacı,
değerli konuşmacı, genç siyasetçi orada
BAŞKAN Bak, Sayın Çıray, müsaade
ediniz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Düzeltme
yapacağım.
BAŞKAN Müsaade ediniz lütfen. Eğer siz
konuşmacının konuşmasına ilişkin yerinizden bu
şekilde söz alıp
Mikrofonu kapatalım arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
Evet, şahıslar adına ilk söz
Sayın Paylanda, buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan,
ne söyleyeceğimi bilmeden nasıl karar verdiniz? Ben kalkarım
burada, ayakta kayıtlara sokarım tekrar. Ayıp bir şey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz de lafı
sokarız, ne diyorsan de.
BAŞKAN Sayın Paylan, siz buyurun
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Biz eleştiri
yapmıyoruz, polemik istemiyoruz.
BAŞKAN Sayın Paylan, söz sizde, siz
buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Konuşmacı
konuşuyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) 30 kilometre dedi
sayın konuşmacı burada 5 ila 14 kilometre
Söyleyeceğimiz
bu. Devletin çıkarlarını konuşacağız.
BAŞKAN Sayın Paylan, söz talebinizi ret
mi ediyorsunuz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bir milletvekili
konuşuyor.
BAŞKAN - Olabilir efendim. Milletvekili söz
talebinde bulundu ben verdim ama düzeltme söz talebinde bulundu ve bunu
düzeltme şeklinde kullanmak istemedi. O zaman Sayın Paylan yerleri
değişelim, siz buraya gelin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bitti
Başkanım, bitti.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Milletvekili, kendi hakkını savunamıyor mu sen
konuşuyorsun?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Hak savunmakla ne alakası var, saygı gösterip bekliyor,
siz konuşsanız sizi de bekler. Bizim adabımız böyle.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Başkan var, ilgili arkadaşımız orada. İlgili
arkadaş orada, Başkan orada. Sana düşmez ki bu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sen diye konuşma.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Sana mı
düştü!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
Konuşma, otur yerine!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bak, bak, işte üsluba bak, işte siz
İnsan, aynı
salonda çalıştığı insana saygı gösteremeyecek mi?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) 30 kilometre olmazsa size
burada hesap soracağız, bunu bilin! Bakalım, Türkiye'nin
çıkarlarını savunabilecek misiniz, savunamayacak
mısınız? Hadi göreceğiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, devletler arası
anlaşmaları görüşüyoruz. Uzmanları bilir, devletler
arası anlaşmalarda şartları o devletin gücü belirler, o
devletin itibarı belirler. Bizler bu itibarı maalesef kaybeden bir
devletin üyeleri ve o devletin Meclisinin milletvekilleriyiz. Her gün
itibarımızı kaybediyoruz. Uluslararası arenaya
çıkalım arkadaşlar, devletimiz her gün itibar kaybediyor.
Bakın, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde
sonlardayız, Demokrasi Endeksinde sonlardayız, Basın
Özgürlüğü Endeksinde sonlardayız. Herkes, Türkiyenin otokratik bir
tek adam rejimine doğru sürüklendiğini söylüyor. Oysa birkaç yıl
öncesine kadar hayallerimiz başkaydı, demokratik bir Türkiye hayali
kuruyorduk, bunun için mücadele veriyorduk ancak maalesef her gün bu durumdan
daha da uzaklaşıyoruz.
Sevgili Daron Acemoğlu bir kitap yazdı,
tekrar tavsiye ediyorum hepinize Ulusların Çöküşü
kitabını. Eğer ki bir ulus gücü, yetkiyi tek adama veriyorsa,
bir otokrata veriyorsa o ulus çöküşe geçiyor. Tarih boyunca bu böyle
olmuş, bunun da istisnası yok ama o devletin kurumları güçlüyse,
denge denetim mekanizmaları güçlüyse o ulus güçleniyor ve yüzyıllar
boyunca hükmünü sürüyor ve dünya tarihine altın harflerle yazılıyor.
Maalesef kurumlarımız çöktükçe arkadaşlar, ulusumuz da
devletimiz de çöküyor.
Bakın, bir iktidar elbette olacak,
dünyanın her yerinde var. Tayyip Erdoğan zannediyor ki ben
iktidarım, benim modelim bu; değil. Otokratların bu modeli,
dünyanın pek çok yerinde maalesef devrede ama o ülkeler maalesef üçüncü
lige düşen ülkeler, hatta dördüncü lige düşen ülkeler.
Bakın, Erdoğanın iktidarı tabii
ki var, millet ona oy vermiş ama onu dengeleyecek, denetleyecek kurumlar
yoksa maalesef o iktidarın da herhangi bir şekilde ne ulusal alanda
ne uluslararası alanda herhangi bir itibarı olmuyor.
Dün Meclisimizin açılışı oldu
arkadaşlar, hepimiz buradaydık. Bir partinin Genel Başkanı
geldi, Meclisimizin açılış konuşmasını
yaptı, AK PARTİ Genel Başkanı geldi, burada Meclisin
açılışını yaptı ve başka da kimse konuşmadı
arkadaşlar ve açılış töreni bu şekilde oldu. Burada
ciddi bir sakatlık var. Oysa o kişi, yürütmenin başı.
Meclisin görevi ise yürütmenin başı olan kişiyi dengelemek ve
denetlemek. Ama arkadaşlar, biz Meclisimizin
açılışını yürütmenin başına
yaptırıyorsak ve o, burada gelip bizlere, hepimize nasıl
davranacağımıza dair bir konuşma yapıyorsa biz onu
dengeleyip denetleyemeyiz, hiçbiriniz yapamazsınız ancak geçen
dönemde olduğu gibi, onun gönderdiği fermanlara mühür
bastırırlar bizlere arkadaşlar, onun gönderdiği fermanlara
ancak mühür basarız. Meclisin alametifarikası, yürütmeyi dengelemek
ve denetlemektir. Maalesef, bu durumda çok uzağız.
Yürütmeyi dengeleyecek denetleyecek diğer bir
güç ne? Yargı. Değerli arkadaşlar, yıllardır
yargıdan şikâyet ediyoruz ama geçenlerde Sevgili Selahattin
Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, biliyorsunuz, tutuklu bulunduğu
dosyadan ve daha sonra üç yıl boyunca tutuklu kalıp da mahkemenin
tahliye kararı verdiği dosyadan bir kez daha Cumhurbaşkanının
talimatıyla tutuklandı arkadaşlar. Bunu nereden biliyorum?
Cumhurbaşkanı itiraf etti Onları bırakamayız. dedi.
Cumhurbaşkanı bu itirafta bulundu ve dün geldi buraya aynen şunu
söyledi: Bizim yargıçlara talimat verecek hâlimiz yok. Size ne yasa
çıkaracağınızı söyleyecek hâlimiz yok. diyen
Cumhurbaşkanı, bir hafta önce Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağı tutuklama talimatını kendisinin verdiğini
ikrar etti, itiraf etti. Maalesef, yargımızın durumu budur
arkadaşlar. Bu durumla ilgili ivedi adımlar atmak zorundayız.
Yargı reformu diye getirdiğiniz şeyin içinde hiçbir şey
yok. Bu Meclis, ivedi olarak hukukun üstünlüğüyle ilgili sorumluluk almak
zorundadır. Bunu yapmadığımız sürece demokrasimiz kan
kaybedecektir ve tek adam Yaptığım yanıma kâr
kalıyor. Beni dengeleyecek, denetleyecek bir kurum da yok. Ben
bildiğim yolda devam ederim. der.
Diğer bir güç ne arkadaşlar? Basın.
Ya, basın HDPyle ilgili her gün akşam yayınlar yapıyor.
Tek bir HDP temsilcisi televizyonlarda, gazetelerde ifadede bulunamıyor.
Böyle bir basınla mı yürütmeyi dengeleyip denetleyeceğiz?
Diğer bir güç ne peki arkadaşlar?
Bakın, merkezî yönetim var, elbette olacak ama AK PARTİ kurulurken
neyi tartışıyordu? Yetkiyi yerellere dağıtmayı
konuşuyordu, değil mi? Ankara çok merkeziyetçi. diyordu Tayyip
Erdoğan. Bütün yetkiler Ankarada. diyordu. İstanbul Belediye
Başkanıyken bunları diyordu. Ben ne yapacaksam Ankaradan izin
almak zorundayım. diyordu. Belediye meclisinin yetkileri artmalı.
diyordu Sayın Tayyip Erdoğan ama Ankarada saraya geçince ve bütün
gücü eline almak isteyince o sözler unutuldu. AK PARTİ de bu
iddialarını unuttu. Yerele yetkileri dağıtmak yerine
yerelin yetkilerini daraltmaya ve yerel yönetimlerin itibarını yok
etmeye çalışan bir Cumhurbaşkanı var. Bu, demokrasimiz
açısından çok büyük bir tehdittir arkadaşlar.
Bu ülkede 15 Temmuzdan sonra pek çok darbe oldu ama
19 Ağustosta bundan kırk gün önce demokrasimize çok büyük bir darbe
daha vuruldu. Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine kayyum atanarak bir
kez daha demokrasimize darbe vuruldu.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Paylan,
Diyarbakırdaki annelerin eylemlerinden bahset.
GARO PAYLAN (Devamla) Yerel yönetimlerin
iradesine, yerel halkın iradesine darbe vuruldu.
Değerli arkadaşlar, arkadaşlarım
söyledi. Ben de bir iddiada daha bulunayım. Bakın, sayın
Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarımız 31 Martta
seçildiler. Diyarbakır Belediye Başkanımız yüzde 64le
seçildi.
SALİH CORA (Trabzon) Diyarbakır
Annelerinden bahset. HDP önünde eylem yapan annelerden bahset Garo Bey.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Cora, gel burada
konuş.
Bakın, yüzde 64le seçildi 31 Martta.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çözüm biziz, çözüm.
GARO PAYLAN (Devamla) Biz 31 Mart gecesi
halaylarda buluştuk, o gece bir yazı yazılmış.
Bakın, üç gün sonra değil, üç ay sonra değil, o gece
Diyarbakır Valiliği kayyum talep eden yazısını
İçişleri Bakanlığına göndermiş arkadaşlar.
Yazı elimizde. 1 Nisan tarihli. 31 Mart akşamı seçildi belediye
başkanlarımız. Daha mazbata ortada yok. 16 Nisanda mazbata
alınmış. 1 Nisanda kayyum talep eden yazı,
İçişleri Bakanlığına gönderilmiş. Hangi arada
acaba belediye başkanlarımız o yalan iftiralarla dağa para
gönderdiler acaba? Hangi arada arkadaşlar? 31 Mart gecesinde mi? Daha
mazbatayı almadan mı? İki buçuk yıl önce de bütün
belediyelerimize kayyum atadınız. İki buçuk yıldır
söylüyoruz. Belediye başkanlarımızın dağa para
gönderdiğine dair bir kuruşluk belge gösterin diyoruz, bir
kuruşluk. Yalan söylüyorsunuz, iftira atıyorsunuz. İki buçuk
yıldır diyoruz ki bir kuruşluk belge gösterin. Tek bir iddia
dahi yok belediye başkanlarımızın dağa
gönderdiğine dair, tek bir kuruşluk iddia yok. Dosyalarını
açın bakın, tek bir kuruşluk iddia yok ama aynı yalanla 31
Martta yüzde 64lük Diyarbakır halkının iradesini 1 Nisanda
gasbetmeye kalkıyorsunuz. Diyarbakır halkı kırk gündür
ayakta. Kırk gündür belediyenin karşısında eylem
yapıyoruz. Ben buradan Diyarbakır, Van, Mardin halkına selam
gönderiyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) HDPnin önündeki
annelere de selam var mı?
GARO PAYLAN (Devamla) - Diyarbakır, Mardin, Van
bu ülkenin parçası değil mi? Diyarbakırlılar, Mardinliler,
Vanlılar bu ülkenin vatandaşları değiller mi? Neden o
halkın iradesini yok sayıyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, yalanlarla,
iftiralarla maalesef yol alamazsınız.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Annelere de
selam söyleyin.
GARO PAYLAN (Devamla) - Yapmamız gereken, bu
halkların iradesine saygı göstermektir. HDP, 6 milyon
vatandaşımızın iradesi.
Bakın, buraya niye geldik? Diyarbakır,
Mardin, Van, İstanbul bizi buraya niye gönderdi? Demokratik çözüm için
gönderdi. Siz her gün HDPye saldırarak, demokratik çözüm iradesini yok
sayarak maalesef ülkemizi daha da aşağıya çekiyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Terörle mücadele
ediyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, her gün
savaş tamtamları çalınıyor, her gün silaha, savaşa
kaynaklar ayrılıyor. Deniyor ki: Suriyeye gideceğiz, Suriyede
3 milyon, 4 milyon insanı sınırlara
taşıyacağız. Ya, 3 milyon, 4 milyon insan Suriyenin
sınırında mı yaşıyordu? Suriyedeki yangına
benzini siz döktünüz, o insanları evlerinden siz ettiniz. Yapmamız
gereken, Suriyede demokratik bir çözümü savunmak.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Demagoji yapma!
GARO PAYLAN (Devamla) - Suriyede demokratik bir
çözüm olursa herkes evine gider, herkes işini, aşını bulur.
SALİH CORA (Trabzon) Suriyede terör
devletini kurdurmayacağız.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın arkadaşlar,
önemli olan, demokratik bir çözümü savunmaktır.
Az önce MHPli arkadaş konuştu
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Ne
dedi?
GARO PAYLAN (Devamla) - Türkçü bir konuşma
yapıyor, Türkün gücünü orada göstereceğiz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Rahatsız mı ediyor seni?
BAŞKAN Sayın Paylan, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın arkadaşlar,
sınırın bu tarafında da Türkler var, Kürtler var,
Ermeniler, Süryaniler, Araplar var. Sınırın diğer
tarafında da Türkler, Türkmenler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler
var. Siz yalnızca Türkçü bir bakış açısıyla ne Türkiyede
ne Suriyede demokratik bir çözümü getiremezsiniz, yapmamız gereken,
demokratik bir çözüm açısıyla hem Türkiyede hem Suriyede
demokrasiyi kurmaktır. Öyle savaşla, bombayla, tankla, topla, orduyu
oraya göndererek nizam kurulamaz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 20 bin tır silah
geçti; Sayın Paylan, 20 bin tır silah geçti.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen müsaade edin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, 20 bin tırı geçti silahlar ya.
GARO PAYLAN (Devamla) Osmanlı böyle bir nizam
kurmamış, Türkçü bir bakış açısıyla nizam
kurmamış. Yumuşak gücümüzle, demokratik gücümüzle nizam
kurabiliriz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cora
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Arkadaşlar, 20 bin
tırdan fazla silah geldi o bölgeye. Orada atılan bir çakıl
taşı bizim başımıza değecek, bunu görmüyor
musunuz?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Hükûmetiniz gönderiyor, orada ne kadar olduğunu iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Paylan, teşekkür
ediyorum.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan,
yapmayın
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 20 bin tır silaha
laf etmediniz ya.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Kayıtlara geçti, 20 bin tır silah geldi
bölgeye, tamam.
Sayın Paylan, sizin de son cümlelerinizi
alayım.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, aklımızı başımıza
devşirelim. Osmanlı, yüz yıl önce böyle dar, ırkçı,
milliyetçi bir bakış açısıyla parçalandı. Şimdi,
tekrar büyük bir riskle karşı karşıyayız. Ya
çoğulcu bir bakış açısıyla bu girdaptan, bu
karanlıktan çıkacağız ya da tekçi, milliyetçi,
ırkçı bir bakış açısıyla hep beraber
kaybedeceğiz. Biz hep beraber kazanmak istiyoruz; bu ülkenin Türkü,
Kürtü, Ermenisi, Süryanisi olarak hep beraber kazanalım. Suriye
halkları da kazansın, Türkiye halkları da kazansın. Bunun
için barışçı bir bakış açısına
ihtiyacımız var. Ben bu konuda yeni yasama döneminde Meclisin
sorumluluk alması çağrısı yapıyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
konuşmacı, konuşması esnasında biraz evvelki
konuşmacımız Sayın İsmail Özdemirin
konuşmasına atfen sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Doğrudur.
Sayın Özdemir, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bizim de söz
talebimiz var.
BAŞKAN Neyle ilgili Sayın Muş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Az önceki hatibin
konuşmasıyla ilgili.
BAŞKAN Sataşma mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özdemir, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Kayseri Milletvekili İsmail Özdemirin, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, biraz evvelki hatibin iki cümlesini kabul
etmemiz mümkün değildir. Bize göre ırkçı bir yaklaşım
sergileyen, hatibin kendisi olmuştur. İfadelerim tutanaklarda da
mevcuttur. Yalnızca Türkçü bir bakış açısıyla çözüm
getiremez. dedi. Zannederim ifadelerimi dikkatli takip etmiş
olsaydınız ben orada PKK/PYD terör örgütünün sadece Arap ve Türkmen
kardeşlerimize değil, kendisine biat etmeyen Kürt kardeşlerimize
de zulmettiklerini ifade etmiştim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla Türkiyenin
orada vermiş olduğu mücadele, terörizme karşı vermiş
olduğu mücadeledir. Herhangi bir etnik ayrım yapmaksızın
Suriyede yerlerinden edilen her kimse iç savaştan önce nerede
yaşıyorlarsa bugün de gitsinler orada huzur içerisinde
yaşasınlar istiyoruz. Ancak ne yazık ki PKK/PYD terör örgütü bu
insanları yerlerinden, yurtlarından ettiler. Birincisi, bunu ifade
etmek isterim.
İkincisi, bir başka ırkçı
yaklaşımı daha oldu ve yanlış yaklaşımı
ne yazık ki. Osmanlı, ırkçı bakış
açısıyla parçalandı. dedi. Bu da yanlış bir beyanat.
Osmanlıda o dönem ırkçılık yapanlar,
Taşnaklardı, Hınçaklardı, sonra ASALA oldular, bugün de
karşımıza PKK olarak geldiler. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türk milleti kuzeylisi, güneylisi,
doğulusu, batılısı, anasının dili neresi olursa
olsun büyük bir ailedir. Bunun altını kalın çizgilerle çizerek
ifade etmek isterim.
Tekraren Gazi Meclisi sevgi ve
saygılarımla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, az önce hatip konuşmasında bizi
ırkçılıkla itham etmekten tutun da gasba kadar ithamlarda
bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurun.
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, burada konuşmaları
dinliyorken her şey güllük gülistanlık, terörle hiç alakası
olmayan birileri, bir parti konuşuyormuş gibi bir hissiyat
oluşuyor ama gerçekler öyle değil. (HDP sıralarından
gürültüler) Burada siz eğer sesinizi çıkarıyorsanız
Diyarbakırda oradaki aileler ne diyor: Benim çocuğumu dağa
götüren HDP. Siz PKK terör örgütünün acentesi olmuşsunuz acentesi. Siz,
terör örgütünün acentesisiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
O Diyarbakırdaki anneleri niye görmüyorsunuz? Niye sesiniz
çıkmıyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Müdahale et
Başkan!
MEHMET MUŞ (Devamla) Garo Paylan, neden
sesini çıkarmıyorsun annelere? Görmüyor musun onları? (HDP
sıralarından gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan,
görevini yap, müdahale et!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, bunu kabul edemeyiz.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
MEHMET MUŞ (Devamla)
Evlatlarımızı alanlar HDPdir, HDP. diyor. İl
binasında battaniyeler ne arıyor? Orası otel mi?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, bu böyle olmaz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Terörle
iltisaklı burada kim?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Terörle iltisaklı sensin!
BAŞKAN Sayın Muş, Genel Kurula
hitap edin lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) Otel mi arkadaşlar
il binası? İl binasında battaniyeleri tutuyorlar, çocukları
kandırıp, orada gece ağırlayıp, arkadaşlar,
sabaha karşı çocukları belediyenin arabalarıyla
kırsala götürüyorlar.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sizin
bakanlarınıza en kötü oyuncu ödülü verecekler be! Böyle bir şey
olmaz!
MEHMET MUŞ (Devamla) Hacire ananın
evladını kırsala kaçıramadıkları için geri
getirmek zorunda kaldılar. Bunlar böyle riyakâr bir siyasi partidir. (HDP
sıralarından gürültüler)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Riyakâr sensin!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yalan
söylüyorsunuz!
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Özgür Suriye Ordusunun operasyon görevi ne?
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen
sözlerinizin ayarına dikkat edin.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (Devamla) Sayın Başkan,
riyakârlık var burada; riyakârlık, ikiyüzlülük demek.
Şimdi, bir taraftan demokrasiden, barıştan,
kardeşlikten bahsedeceksiniz, tabii ki, öbür taraftan dağa adam
götüreceksiniz, orada hiç sesinizi çıkarmayacaksınız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kendine gel, kendine ya.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sizin kapınıza gelen anneleri niye bırakmıyorsun, Harbiyeli
anneleri niye bırakmıyorsun sen?
MEHMET MUŞ (Devamla) Kırk altı
gündür, kırk yedi gündür, elli gündür -her neyse- o anneler orada
bekleyecek, onları içeri giriyorken tehdit edeceksiniz, onlarla dalga
geçeceksiniz. Dağa kaçırdığınız çocuklar için
sesinizi çıkarmayacaksınız ama sizinkiler kumsallarda, plajlarda
gezecek, onlar kürdistan davası için mücadele edecek öyle mi? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) O
kapı var ya, çözüm kapısıdır, çözüm.
MEHMET MUŞ (Devamla) Burada bakın,
şu Parlamento altındaki, Türkiyede pek çok siyasi parti var,
içindeki en faşisti bunlardır.
HABİP EKSİK (Iğdır) En
faşisti sensin!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Vallahi,
aynaya baksan en faşisti görürsün.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunlardan daha
faşist bir parti Türkiyede bulunamamaktadır. Bunun da böyle
bilinmesi lazım.
Bir diğer konu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Muş, teşekkür
ediyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) Sayın Başkan,
sözümü tamamlamak için uzatırsanız
BAŞKAN Sayın Muş, bu
sataşmadan aldığınız süre, sataşmada süre
uzatımı yapmıyoruz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Bu,
sataşma değil, hakaret, hakaret!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hakaret
ediyor ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlamak üzereyim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Aslında iltifat ediyor; ne hakareti; iltifat ediyor, iltifat ediyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Hakaret ediyor, hakaret! Biri size terörist dese ne anlarsınız ya,
biri size faşist dese, normal mi? Bundan sonra size faşist diyelim,
terörist diyelim. Ayıp bir şey ya!
BAŞKAN Müsaade ederseniz
Sayın Muş, tamamlayın siz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Sayın Başkan,
bir diğer konu şudur: Suriyedeki mesele. Suriyedeki mesele çok
basit. DEAŞ diye bir örgüt oluşturuldu, suni bir örgüt, nereden
geldiği belli değil, nereden toplandığı belli
değil -Türkiyenin güneyindeki bölgeleri- katil bir örgüt, canavar bir
örgüt, acımasız bir örgüt, görüntüler yayınlanıyor,
videolar yayınlanıyor. DEAŞ buraya geliyor, insanlar evini
yurdunu bırakıp kaçıyor. Kim yerleşiyor oraya? PKK. Sonra
diğer bölgeye gidiyor, insanlar kaçıyor. Kim yerleşiyor oraya?
PKK. Sonra diğer bölgeye gidiyor, insanlar oradan kaçıyor. Kim
yerleşiyor oraya? PKK. Şimdi, bunu görmeyeceğiz, bunu
duymayacağız, Türkiye buradaki haklı davasında burayı
temizlemek için irade ortaya koyunca çıkıp
bağıracağız. Arkadaşlar, senaryo bu; oyun bu; bunu 82
milyondan kime sorarsanız, siz hariç, herkes size bunun böyle
olduğunu anlatır ama sadece siz görmek istemiyorsunuz. Neden? Çünkü
acenteliğini yaptığınız yapı size bunu söyletmez
burada. Söyletirse burada olamazsınız siz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, müsaade ederseniz
öncelikle söz hakkı Sayın Paylanın.
Sizi ırkçılıkla suçladılar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ama önce
Başkanımız konuşsun.
BAŞKAN Peki, Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ben sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
suçlama diyemezsiniz sataştılar diyebilirsiniz. Ne demek yani?
Kimseyi suçlama falan yok.
BAŞKAN - Sayın Akçay, bundan dolayı
size de söz veririm şimdi.
7.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP son süreçte özellikle bunu
yaygınlaştırıyor; sıkıştıkça, kendisini
savunacağında, yaptıklarını izah edemeyeceğinde
topluma en kolay yöntem olarak terördür destekçisiniz bilmem
Artık
zaten Mehmet Muşun genel olarak üslubu böyle, hiçbir ayarı, bir
nizamı, bir olgunluğu olmayan, bir düzeni olmayan bir üslupla burada
saldırıya geçer. Mehmet Muşun genel olarak bir taktiğidir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Size mi soracak?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Niye?
Rahatsız mı etti sizi söylediklerim? Acentelik yanlış
mı doğru mu, onu söyleyin.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Dinleyin bir zahmet.
Dinleyin, dinleyin.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Türkiyede altüst
ettiğiniz adalete güvenin sarsıldığı bir dönemi
yaşıyoruz, demokrasiyi altüst ettiğiniz bir dönemi
yaşıyorsunuz, yaşıyoruz. Şimdi artık yolun sonuna
gelmişsiniz, kayyumlar süreciyle birlikte özellikle
atadığınız bu kayyumları topluma izah edemeyince bir
grup anneyi bizim kapımıza gönderdiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biz göndermedik.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Bu yetmedi, 2
bakanınız geldi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Onların yüreği
yanıyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
FATMA KURTULAN (Devamla) - 2 bakanınız
geldi, birisi merdivenlerimize oturdu. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir de
hanımefendisiniz siz, onu daha iyi anlamanız lazım Fatma
Hanım.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz
lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) - O anneler
başımızın tacıdır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Niye
uğramıyorsunuz oraya?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Onun için mi
hakaret ediyorsunuz?
FATMA KURTULAN (Devamla) - Yirmi yıldır -HDP
daha 6 yaşındadır- o annelerden evladı gidenlerin
arasında yirmi yıl önce, on beş yıl önce gidenler
vardır ve birini de öldürdünüz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O anneler yüreği
yandığı için orada.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Birini de
öldürmüşsünüz zaten, taziyesine gidin bari.
MEHMET MUŞ (İstanbul)- Siz götürüyorsunuz,
siz.
FATMA KURTULAN (Devamla) - Bakanlar geliyor
Merdivenlerimizde oturdunuz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) PKK bir terör örgütü
müdür?
FATMA KURTULAN (Devamla) - Boynunuzu büktünüz,
merdivenlerimizde oturdunuz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Size bir tek soru: PKK
bir terör örgütü müdür?
FATMA KURTULAN (Devamla) - Kendi
sorumluluğunuzu gizliyorsunuz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Size bir tek soru: PKK
bir terör örgütü müdür?
FATMA KURTULAN (Devamla) - O dağ yolunu açan,
sürekli orayı açık tutan, gençlerin oraya gitmesini sağlayan
sizsiniz; kör siyasetiniz, kör siyasetiniz, sizin kör siyasetiniz! (HDP
sıralarından alkışlar) Demokrasiyle, gelin, açın o
yolu. Korkmayın demokrasiden, kaçmayın demokrasiden,
barıştan, adaletten kaçmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Devamla) O yolu açın, gelin,
hep beraber dağdakileri getirelim buraya.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Demokrasiden kaçan yok,
çocukları kaçıran HDP var.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Devamla) Hep beraber bu dağ
yolunu kapatmak demokrasiyle mümkünken ne yapıyorsunuz?
HASAN CİLEZ (Amasya)- Yine demokrasiye
bağladın değil mi?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) Terör derken
başınızı önünüze eğin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bravo (!) Yine
demokrasiye bağladın.
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Sayın Kurtulan, tamamlıyor musunuz?
FATMA KURTULAN (Devamla) FETÖyü bu ülkenin
başına bela eden pratikten yüz bin kere utanın, yerin dibine
girin! (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sen
yerin dibine gir!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Müsaade edin
Sayın Paylan
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Paylanda söz Sayın
Muş, müsaade edin.
Sayın Paylan, buyurun. (AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Utanmadan bir de terörden
bahsediyorsun! Acentası diyorsun ya, utanmıyor musun ya!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Acentasısınız! Siz götürdünüz! Çocuğum bu binaya girdi,
çıkmadı. diyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Pardon,
yanlış söyledim, Türkiye distribütörü diyecektim, Türkiye
distribütörü diyecektim. (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz,
hatip kürsüde.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Hepsi
bir gün ortaya çıkacak, Suriyedeki örgütlerle iş birliğiniz,
hepsi ortaya çıkacak.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Tiryaki;
Sayın Paylan kürsüde, bir müsaade edin ya, kendi
arkadaşınız!
FATMA KURTULAN (Mersin) Biliyoruz kendi
arkadaşımızı Başkan, bizi de azarlamayın yani!
8.-
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın, Kayseri Milletvekili
İsmail Özdemirin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, MHPli hatip beni ırkçılıkla itham etti.
Değerli arkadaşlar, biz
ırkçılıkla mücadele eden bir partiyiz.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hadi
lan oradan!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah
Allah! Ne zamandan beri?
GARO PAYLAN (Devamla) - Ve bakın, milliyetçilik
milliyetçiliği, ırkçılık
ırkçılığı, şiddet şiddeti, nefret nefreti
doğurur.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Terör neyi doğurur?
GARO PAYLAN (Devamla) - Eğer bir yerde bir
ırkçılık varsa, bu başka bir ırka karşı
düşmanlık besliyorsa diğer ırkı da
milliyetçileştirir. Bunun panzehri demokrasidir arkadaşlar.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Paylan, PKK
bir terör örgütü müdür? PKK bir terör örgütü müdür? Bu kadar basit bir soru.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, az önce
Sayın Muşa dedim ki: Bir kuruşluk belge gösterin kayyumlarla
ilgili. Yalan söylüyorsunuz dedim. Bir kuruşluk belge ortaya
koyamıyor. Bir kuruşluk belge gösterin, ne istiyorsanız
yapacağım, bir kuruşluk.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Komple
çalışıyorsunuz.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, ama yalan
söyleniyor diyorum. Bakın, Diyarbakıra, arkadaşlar,
Diyarbakıra
MEHMET MUŞ (İstanbul) Dağa
parayı verip makbuz vermiyor size.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Senin
de ağzın torba değil ki büzelim ya.
GARO PAYLAN (Devamla) Diyarbakıra kayyum
atadınız. Ben empati kurmanız için söylüyorum. Diyelim ki bu
ülkenin çoğunluğunu Kürtler oluştursaydı kuruluşunda
ve çoğunluk da deseydi ki bu ülkenin adı kürdiye ve ondan sonra da
Türkler demokratik hakları için, kimlik hakları için mücadele etseydi
ama bunlara hayır deseydi Kürtler, Kürt ırkçıları
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Soytarılık yapma lan! Soytarılık yapma!
GARO PAYLAN (Devamla)
ve diyelim ki Kayseride
veya Osmaniyede bir MHPli seçilseydi, ondan sonra da Kürtler Efendim, siz
şöyle yapıyorsunuz, böyle yapıyorsunuz. deyip Osmaniyeye
kayyum atasaydı, Kayseriye kayyum atasaydı, Trabzona kayyum
atasaydı ne hissederdiniz?
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) Birinci
Dünya Savaşında sizi böyle mi kandırdılar?
GARO PAYLAN (Devamla) Haklar teslim edilmeden,
sizi suçlasaydı ne hissederdiniz? Ben size söyleyeyim: Trabzon halkı
isyan ederdi, Osmaniye halkı isyan ederdi, Kayseri halkı isyan
ederdi. Süleyman Soylu ya burada ya Demirtaş gibi hapiste olurdu ve ondan
sonra da belki de Karadenizin dağlarında hak arıyor olurdu
arkadaşlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Diyarbakıra
yapılan yatırımlar ortada. Yaptığımız
yatırımlar ortada Sayın Paylan, ayırmıyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla) Bunlara yol açmamak için
empati kurmanızı öneriyorum. Çözüm demokratik çözüm, çoğulcu bir
demokrasi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Herkesin kimliğine de
hakkına da hukukuna da saygı duymaktır çözüm. Bunun dışında
çözüm yoktur. Hepimizin sonu karanlıktır bu yolda arkadaşlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Vatan bir bütündür,
bölünmez.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sloganla
konuşmayın, burası Meclis, ayıp ya! Milletvekili
olmuşsunuz ya! Bırakın şu sloganları ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Vereceğim Sayın Akçay, size
de söz vereceğim.
Evet, Sayın Muş, buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu, slogan değil,
bunu iyi öğrenin. Kalbimize, ruhumuza kazıdığımız
kelime bu.
BAŞKAN Arkadaşlar, Grup Başkan
Vekili kürsüde.
9.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, bizim buradaki temennimiz HDPnin terörle arasına
mesafe koymasını sağlamaktır. Biz bunu dile getiririz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sana mı düştü?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sen
DAEŞle arana mesafe koy.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, burada bir
milletvekilleri, bakın, daha birkaç gün önce şöyle diyor: Gerillaya
katılım da olacak savaş da olacak çatışmalar da
Şimdi, bu, milletvekili.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Barış
olmazsa diyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sorun çözülmezse, barış olmazsa diyor.
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, üslup bu, üslup bu. Bakın, az önce bir şey
söylüyorum, hem ailelerin çocuklarını dağa
kaçırıyorlar hem onlar bu işe aracılık
yapıyorlar, ondan sonra diyor ki: Onun çocuğunu öldürdünüz.
İnsan biraz utanır, sıkılır.
Biz 6 yaşındayız. diyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sana
bu hakkı kim veriyor?
MEHMET MUŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, HDP var, ondan önce BDP var, ondan önce DTP var; aynı,
aynı rol biçilmiş bir yapı burası. Dolayısıyla
onlara hangi rol biçilmişse size de şu an oradakiler tarafından,
dağ tarafından aynı rol biçilmiş. Bizim temennimiz şu,
sizin burada eleştiri yapabilmeniz için şu kürsüye çıkıp
Fatma Hanım, şunu demeniz lazım: PKK terör örgütü, bu milletin
yakasından düş. PKK terör örgütünün karşısında ilk
biz duracağız. demeniz lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Ne diyeceğimi siz mi
belirleyeceksiniz?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ama siz onu
diyemiyorsunuz, siz onu diyemiyorsunuz, siz onu diyemiyorsunuz; garibanın
çocukları dağa, sizinkiler plajlara, bunu yapıyorsunuz. Ondan
sonra size Başlarım sizin kürdistan davanızdan! diye tepki
gösteren vatandaşlar olunca da orada ağzınıza geleni onlara
sayıyorsunuz, hakaretler savuruyorsunuz. Bu yakışıyor mu?
Burada bir tutarlılık var mı?
Şimdi, bir diğer konu: Bir kuruşluk
dekont göster. diyor. Şimdi, dağdaki IBAN numarasını
veriyor, bunlar da herhâlde EFT yapıyorlar oraya. Arkadaşlar,
paranın sistem dışına nasıl
çıkarıldığını gayet iyi biliyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Belge göster, belge.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Belge,
belge
MEHMET MUŞ (Devamla) - Açıktan bu
kaynakların ora için nasıl kullandığını hepimiz
biliyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hukuk
nerede, hukuk?
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Siz biliyorsunuz, biz
bilmiyoruz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi
çıkmış diyor ki: Makbuz göster, dekont göster. Açıktan
topladığınız paraları nasıl
kullandığınız, iş makineleriyle hendekler kazıp,
iş makineleriyle menfezler kazıp oralara EYPlerin nasıl
konulduğunu ve orada kaç tane askerimizin şehit olduğunu hepiniz
iyi biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ne
alakası var?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Faturalarla beraber
paranın sistem dışına çıkarılıp dağa
nasıl gönderildiğini iyi biliyorsunuz. Buradan çıkmış
bana Dekont göster. diyor. IBAN numarasıyla mı gönderiyorsunuz siz
parayı?
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Ya
haklısınız da Osman Öcalanı nereye koydunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Muş.
FATMA KURTULAN (Mersin) Tekrar söz istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır, tekrar söz
istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Akçay
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz evvelki sayın konuşmacının
millî kimlikte bir problemi olduğu anlaşılıyor. Biz
milletvekili olarak yemin ederken dahi Türk milleti adına yemin ediyoruz
ve Türk milleti demek, bizim millî kimliğimizdir; bu, Anayasada da
böyledir. Fakat tabii etnikçi bir bakış, ırkçı bir
bakış olunca işin, ipin ucu kaçıyor.
Her neyse
Bu kayyum meselesinde empatiden bahsetti.
E, empatiyi zaten her zaman hepimiz yapmak durumundayız. Geçen dönem
Milliyetçi Hareket Partili Adana Pozantı Belediyesine kayyum atandı.
Zannediyorum ya 1 ya 2 AK PARTİli belediyeye kayyum ataması
yapıldı. 1 CHPli belediyeye de kayyum atandığını
hatırlıyorum yani ismi aklımda değil. İçişleri
Bakanlığının Anayasadan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) ...kanunlardan
aldığı yetkiye dayanarak yaptığı bir idari
işlemdir. Bakanlığın bu idari tasarruflarına
yargı yolu da açıktır. Bir soruşturma nedeniyle -bir tedbir
olarak, geçici bir tedbir nedeniyle- bu soruşturma neticeye kavuşana
kadar alınan geçici bir tedbirdir. Bunun da hukuki yönünün dikkate
alınması gerekir. Konuşmacının bahsettiği sadece
bir partiye yönelik bir tasarrufu da söz konusu değildir. Türkiyenin
Anayasası, kanunları vesaire, birtakım elde ettiği
bilgilere göre soruşturma yapılıyorsa, nasıl birtakım
memurlar da kamu görevlileri de açığa alınabiliyorsa böyle bir
tedbire de başvuruluyor ve hukukidir, meşrudur ve hukuk yolu da
açıktır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
ben de...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan,
yerinizden size de söz vereyim.
33.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Mehmet Muşa şunu söylemek
isterim: Bir tanesinde olsa... Hem eski belediye başkanlarımıza
hem şu anda kayyum atanan belediye başkanlarımıza dair,
zaten görevi kötüye kullandığına dair bir soruşturma,
kovuşturma yok, henüz yok. Varsa böyle bir şey... Yani
savcıların böyle bir iddiası yok, böyle bir iddianame yok.
Kendisinin varsa elinde bir şey, savcılara derhâl bunu bildirmesi
lazım. Aksi takdirde Yalan söylüyorlar, iftira atıyorlar. diyeceğiz.
Para kaçırmayı biz bilmeyiz, beceremeyiz;
bunu en iyi bilen sağdaki gruptur, AKPdir. Nerelere para
kaçırdıklarını bütün dünya âlem biliyor; o iş,
onların işidir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Söyleyin, biz de
bilelim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunu kimseye
yüklemesinler.
Aynı zamanda bir grup başkan vekili
Sayın Başkan, Bir terör örgütünün acentesi, distribütörü demek
ağır bir ithamdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sizin de buna bir tepki
göstermeniz...
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Ama Vekilim, niye kabul etmiyorsunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kabul etmeyebilirler.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Nerede
kaybettilerse oraya gittiler onlar.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen müsaade edin.
Hanımlar, lütfen, hanımlar...
Arkadaşlar dedim, anlamadınız.
Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Değerli
arkadaşlar, şimdi acıları
yarıştırırsak, siz-biz meselesine gelirsek, Kürt annesi
evladının kulağından maskot yapılmasını
unutmaz. Buraya hiç girmeyelim.
Şunu söylüyoruz: Burası siyaset
üretmediği için dağ yolu hep açık kalıyor. Burası
çözüm bulmadığı için kardeş kardeşi vuruyor. Bunu
defalarca söyledim, şimdi tekrar altını çiziyorum: Burası
çözüm bulmak zorundadır. Orada sadece 15-20 anne var; binlercesi var,
binlercesi. Bunu durdurmak buranın işidir. Oraya buraya havale edip
ona buna terörist demekle olmuyor. Gelin, tekrar
çağrımızı yapalım: Tarihsel bir kardeşlik var,
tarihsel bir referans var, buradan tutalım. Atatürkten
bahsediyorsanız, 1920-1921 sürecine dönelim, kurucu Meclisin temel
dinamikleri neydi, fikriyatı neydi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bir dakika daha,
Sayın Başkan, bir dakika daha.
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Kurtulan, lütfen toparlayalım
artık.
Sayın Özel, sizinle ilgili hiçbir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var da
CHPli bir belediyeye
kayyum atandığı lafına açıklık getirmem
lazım ama önce Başkan sözünü tamamlasın.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, siz
tamamlayın lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ben tekrar, bir kez daha
oraya vurgu yapmak istiyorum: 1920-1921 süreci, 21 Anayasası, bu ruhta
tutarsak, Türk ve Kürt kardeşliğinin birlikteliğinde -1071den
itibaren bu ara ara görüldü- denendiğinde görüldü ki Türkiye ve Kürtler
birlikte, hep beraber Kürtler, Türkler kazanıyor. Buradan tutalım, bu
kardeşliği doğru temele oturtarak inşa edelim.
Bağırıp çağırıp savaşı geliştirerek
Türkiyeyi düzlüğe çıkaramayız, battıkça
batırıyorsunuz zaten Türkiyeyi.
BAŞKAN Sayın Özgür Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanaklar açısından bir düzeltme yapmam lazım.
Cumhuriyet Halk Partisinin geçen dönem hiçbir
belediyesine kayyum ataması yapılmadı, sade 2 belediye
başkanı soruşturma sırasında görevden uzaklaştırıldılar.
Bu belediye başkanlarımız hakkında o günlerde
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çok spekülasyon yaptı ve
yandaş basında manşetler oldu. Soruşturmalar sırasında
belediye meclisinin içinden seçilen başkan vekilleri görev yaptı,
kayyum ataması yapılmadı. Soruşturmalar herhangi bir
mahkeme sürecine dönüşmedi. Başkanlarımızın
yaptığı görevi görevi temiz yaptıkları tescil edildi.
Yeniden aday gösterilen bir tanesi de rekor oyla tekrar belediye
başkanı seçildi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Kayda geçmiştir.
Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN - Şahıslar adına son söz
Sayın Faruk Sarıaslanın.
Buyurun Sayın Sarıaslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
bir şey demeyecek misiniz siz yani bir partiye Terörün acentesidir.
demek yanına kâr mı kalsın? Bunu kınamayalım mı?
BAŞKAN Sayın Kurtulan,
karşılıklı olarak o kadar çok şey söylüyor ki siyasi
partiler birbirlerine
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, PKK terör örgütü dedim ben, kastım PKK terör örgütüdür.
FATMA KURTULAN (Mersin) En azından böyle bir
dille
BAŞKAN Yani hangi birini düzelteceksiniz? O
zaman bütün konuşmalara müdahale etmem lazım buradan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır Başkan, bu
olmaz, böyle kabul edilemez.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, PKK terör örgütünü kastediyorum, PKK terör örgütünü;
adını vereyim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ver, savcıya ver,
buraya değil. Ne biliyorsan git savcıya ver.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Savcı resen
başlatabilir soruşturmasını, o benim görevim değil.
Benim görevim, sizin siyaseten tutarsızlıklarınızı
ortaya koymak.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
Sayın Sarıaslan, buyurun.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yeni yasama yılının ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum.
Nevşehirimizin Kapadokya bölgesinin
sorunlarını ve çözüm önerilerini sunmak üzere söz almış
bulunmaktayım.
Milletvekili seçildiğimden bugüne Kozaklı
ilçemizin hastane sorunu olduğunu, bu sorunun acilen çözülmesi
gerektiğini, yapılacak hastanenin fizik tedavi ve rehabilitasyon
merkezi şeklinde yapılması durumunda ülke ekonomisine ve
turizmine ciddi katkı sağlayacağını söyledim. Belediye
başkanlığı seçimi öncesi AK PARTİ milletvekilleri ve
belediye başkanı adayları bunu doğru bulmuş oluyorlar
ki hastanenin yapılacağı yönünde vatandaşa vaatte
bulundular. Bu vaatler sonucu seçilen şimdiki AK PARTİ Kozaklı
Belediye Başkanı ağustos ayı içerisinde hastane temeli
atılmaz ise istifa edeceğini söyledi. Şimdi buradan
dinletiyorum.
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmesi)
FARUK SARIASLAN (Devamla) Şimdi, bu belediye
başkanı genç arkadaşımız herhâlde AK PARTİ'li 2
milletvekilimize güvenerek söz verdi; bırakın temelini atmayı,
ortada proje dahi yok. Şimdi, milletvekili
arkadaşımızın birisi burada, diğerini bilmiyorum
burada mı, ikisini de verdiği sözü yerine getirmeye davet ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Yine bu kürsüden, Nevşehir merkezde bulunan
sanayi bölgelerinin hiçbirisinde doğal gaz olmadığını
söylediğimde AK PARTİli milletvekili bu kürsüden belediye
başkanlığı seçiminden önce doğal gazın sanayiye
geleceğini müjdeledi ama doğal gaz hâlâ yok. Sayın Milletvekili,
yapacağınız işler için ya söz vermeyin ya da söz
veriyorsanız yerine getirin. Nevşehir halkı vermiş
olduğunuz bu sözün yerine getirilmesini bekliyor.
Nevşehirde sanayicilerle
yaptığımız görüşmelerde kendilerinin ara elemana
ihtiyaçları olduğunu, bu işsizlik ortamında ara eleman
bulamadıklarını, sanayideki üretimlerinde de düşüş
olduğunu söylediler. Ara eleman bulmanın yolunun da bol bol
imam-hatipler açmak yerine kendilerine ara eleman yetiştirecek -bu benim
sözüm değil, Nevşehirli sanayicilerin sözü- teknik okulların
açılmasını istediler. Bu konuda Millî Eğitim Bakanıyla
beraber çalışacaklarını söylediler. Onların sizden tek
bekledikleri, yeter ki eğitime ideolojik olarak yaklaşmayın,
üretime dayalı, üretimin adaletli paylaşımına dayalı
bir eğitim sistemini geliştirin.
Yine Nevşehirli sanayicilerimiz
kalkınmada öncelikli il statüsü almak istiyorlar. Ayrıca bu
kürsüden defalarca dile getirmeme rağmen çözüm bulunamayan Nevşehir
Havaalanına Antalya ve İzmirden direkt seferlerin konulması ve
İstanbul seferlerinin artırılması için bizlerden acil çözüm
beklemektedirler. Gerekiyorsa 3 milletvekili olarak Ulaştırma
Bakanına beraber gideriz, Bakana sorunlarımızı, halkın
isteklerini anlatırız. Ben bir muhalefet milletvekili olarak iktidar
milletvekilleriyle Nevşehirin sorunlarının çözümü konusunda
beraber hareket edebilirim.
Nevşehir halkı hâlâ asbestli borulardan su
içmektedir. Bu sorunun da acilen çözülerek tüm Nevşehirin içme suyu
borularının değiştirilmesi gerekmektedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kanser oluyor
millet, kanser.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Biliyorsunuz patates
denince gerçi Sayın Niğde Milletvekilimiz akla geliyor ama ben de
birazcık o konuya gireyim.
BAŞKAN Estağfurullah
FARUK SARIASLAN (Devamla) Onu üretim
anlamında söylüyorum, yanlış anlaşılmasın.
Şimdi, bizim Derinkuyu, Kaymaklı ve
Nevşehirin merkezi, patatesin en çok üretildiği yerlerden biri.
Elektrik fiyatlarına yapılan zamlar çiftçinin belini bükmüş, her
biri hacizli durumda. Çiftçilerimiz elektrik borçlarının bir yıl
faizsiz olarak ertelenmesini ve kendilerine yeni olanak
sağlanmasını istiyorlar. Bu konuda Hükûmetten destek istiyorlar,
AK PARTİ Nevşehir milletvekillerimizden destek istiyorlar. Uzun dönemde
ise çiftçilerin kullandıkları elektrik tüketim bedelinin
dışında alınan diğer vergilerin kaldırılarak
çiftçiyi üretime yönlendirecek yeni düzenlemenin yapılmasını
bekliyorlar.
Şimdi, değerli milletvekilleri, özellikle
de Nevşehir milletvekilleri, çiftçilerimizin çoğu size oy veriyor ama
kendilerine bu oylar elektrik ve mazot zammı olarak geri dönüyor. Buradan
da hemşehrilerime selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Devlet, vatandaşa sertifikalı tohum
alımı için her yıl sonunda 425 TL destek vermekte. 2018
yılı destek ödemesi henüz yapılmadı. Çiftçilerimizin
bankaya olan borcunu ödeyebilmeleri için acilen bu desteğin verilmesi
gerekmektedir. Bu geç ödeme nedeniyle devlet, vatandaşa ödediği
paraya faiz ödememekte ama vatandaştan, devlete olan borcundan dolayı
faiz almakta.
Avanos da bizim turizm beldelerimizden bir tanesi.
Avanostaki tarihî köprünün ayakları ödenek verilmediği için çökmek
üzere. Projesi yapılmış, planı yapılmış ama
Ödenek yok. deniyor. Şimdi, bu Ödenek yok. diyen Vali -geçenlerde
Nevşehirde bir açılışa katıldık Valiyle beraber-
orada konuşma yapıyor. Vali bu, devletin valisi, Hükûmetin valisi
değil. Sayın AK PARTİli milletvekilleri, siz içinize
sindirebilir misiniz? Devletin Valisi Türkiyede ekonomi kötüye gidiyor.
diyorlar bazı şarlatanlar. Ekonominin çok iyi gittiğini görüyorsunuz.
diyor.
Şimdi, tabii, orada, bir protokol
ortamında, bir iş yerinin açılışında Valiye cevap
veremezdim, benim muhatabım da değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şarlatanın ta
kendisi!
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Ama kendisine buradan
sesleneyim: Sayın Vali, sen devletin valisisin. Şarlatanın
tanımına bir bak. Bir taraftan diyeceksin ki: Avanostaki köprünün
ayağını yapacak projenin bedeli yok. Ben diyorum ki:
Kozaklı ile benim beldem Kanlıca arasındaki yol berbat,
yapın. Ödenek yok Sonra orada birtakım insanlara yalakalık
yapmak için şarlatan lafını kullanıyorsun. Sana aynen
iade ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Meclisin kürsüsünden iade ediyorum.
Şimdi, Avanosta 23 tane konak var. Bu konaklar
Turizm Bakanlığına devredildi. Eğer yapılsa,
bitirilse, konakların her birinin odası 150 euro. Turizm
Bakanlığı ne kendisi yapıyor ne de bunu belediyeye
devrediyor. Turizm Bakanlığı ya bunu yapsın ya da
belediyeye devretsin, bunu bekliyoruz.
Şimdi, gelelim şu Hacıbektaş
konusuna
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Anlaşmaya
gelelim.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Biz söyleriz, muhalefet
söyler, eleştirir, iktidar yapar. Burada bir anlaşma olmaz.
Şimdi, Hacıbektaşı
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Uluslararası anlaşmayı kastettim.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Ha, siz
uluslararası anlaşmayı kastettiniz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Onun üzerinde
konuşun.
SALİH CORA (Trabzon) İç Tüzükte, onun
üzerinde söz aldınız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ramazan Bey
Türkiye'nin içinde değil, dışında.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Ha, siz
dışarıdaysanız bilmiyorum, ben içeriden konuşuyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hatibe çok laf
atıyorlar Sayın Başkan.
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Hacıbektaşın sorunlarını bu kürsüden dile
getirdiğimde AK PARTİli 2 sayın milletvekili çıktı, bir
tanesi -kürsüdedir, arkadaşımdır,
saydığımdır, sevdiğimdir kendisi, o ayrı bir
iş- dedi ki: Hacı Bektaş-ı Veli felsefesini biz de
severiz, biz yapacağız, ben de oradan evliyim. Bir tane çivi
çakılmadı. Öbür milletvekili arkadaşımız
çıktı, kendisi birtakım, La Fontaineden masallar anlatır
gibi, gittim geldim, gittim geldim
Bir tane çivi çakılmadı.
Geçenlerde biz Turizm Bakanına ziyarete gittik
Hacıbektaş Belediye Başkanımızla beraber. Kendisini
davet ettik, davetiye verdik, elli beş yıldır yapılan yardımın
biraz daha artırılarak ödenmesini istedik, kendisi
yapacağını söyledi.
Değerli milletvekilleri, iki gün sonra bir
yazı geldi. Şimdi zaman darlığı nedeniyle hepsini
okumayacağım, diyor ki: Söz konusu etkinliğin desteklenmesi
uygun görülmemiştir. Elli beş yıldır
Hacıbektaşa yapılan yardımı, elli beş yıl
sonra kesiyorsunuz.
Ben bir soru önergesi verdim Sayın Bakana,
dedim ki: Sayın Bakanım, siz bu yardımları hangi
gerekçelerle, nedenlerle kesiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sözlerini
toparlasın bir dakikada.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Az kaldı.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan, son
cümlelerinizi alayım.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Dedim ki: Siyasi midir,
ideolojik midir, mezhepsel midir? Hâlâ bunun cevabını alamadım
ama size bu kürsüden bir şey söyleyeyim: Eğer ekonomik
baskılarla bu halkı dize getireceğinizi zannediyorsanız
yanılıyorsunuz. Halkımız diyor ki: Rızkımı
veren Hüdadır, Cumhurbaşkanı da olsan Bakan da olsan
Başbakan da olsan sana minnet eylemem.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkan
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Menekşe mi
konuşacak? Yani, her ikinize de sataşma var.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Son cümleye
itirazımız yok.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Birer birer
üstüne gelin.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Hayır, ben
tespitte bulundum Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olsun, olsun, bir Faruk
Sarıaslan bütün AK PARTİ vekillerine bedeldir.
BAŞKAN Sayın Menekşe, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Nevşehir Milletvekili Yücel Menekşenin, Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın vekilim çıktı
Nevşehirle ilgili herhâlde bilgisinin olmadığını
düşünüyorum. Bazı konuları iyi irdelemek lazım ki burada
çıkıp Nevşehirin sorunlarını düzgün bir şekilde
ifade etmesi gerekiyor.
Kozaklı dedi, Kozaklıyla ilgili her
türlü çalışmayı Sayın Vekilim Mustafa Beyle çok
sıkı bir şekilde takip ediyoruz ve projesi şu an
hazır, Kozaklı Devlet Hastanesi hayata geçecek; birincisi bu.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Ne zaman?
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) İkincisi:
Evet, Kozaklı Devlet Hastanesi
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Ne zaman? Tarih,
tarih
BAŞKAN Sayın Menekşe, direkt olarak
size sataşmaya ilişkin cevap verirseniz iyi olur, yoksa
Nevşehirin yatırımları
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir)
Hacıbektaşla ilgili söylüyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YÜCEL MENEKŞE (Nevşehir) Sayın
Başkanım, benim on yıl belediye başkan vekilliği
yaptığım dönem vardır. Hacıbektaşa devletimiz
her türlü hizmeti götürmek istemesine rağmen o günkü belediye
başkanı bu hizmetleri kabul etmedi. Bu insan yaşıyor, onu
sorup öğrenebilirsiniz.
Valimizle ilgili birtakım sataşmalarda
bulundu. Sayın Valimiz Nevşehire gelmiş, şu an hizmet
aşkıyla görevini en iyi şekilde ifa etmek isteyen ve kesinlikle
AK PARTİnin bir vekili olarak değil, bir bürokrat olarak her kesime
sahip çıkan, garip gurebaya sahip çıkan, hizmetlere sahip çıkma
anlayışı içerisinde olan bir insandır. Bunu takdirlerinize
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Mustafa Bey, herhâlde her ikinizin adına cevap
olmuş oldu bu.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Soru işlemi yapmadık ama 3
arkadaşımızın söz talebi var. Bu 3 ismin söz talebini
karşılayacağım ama bunların dışında
başka hiçbir söz talebinin karşılamasını
yapmayacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
istisna var ama Sayın Sarıaslan el kaldırdı, görmediniz.
BAŞKAN Hayır, 3 kişi sadece.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Görmediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Fendoğlu, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya ve güzergâhtaki
illere kaliteli ulaşım imkânı sağlayan 4 Eylül Mavi
Treninin tekrar hizmet verebilmesi için yapılan
çalışmaların hangi aşamada olduğunu
Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim.
Sizin vasıtanızla Ulaştırma
Bakanlığına iletilmek üzere
15 Kasım 1994te Malatyada
ilk seferini yapan ve 10 Temmuz 2016ya kadar aralıksız hizmet veren
4 Eylül Mavi Treni bu tarihten sonra hizmet vermemiştir. Malatya ve
güzergâhtaki illerimize ekonomi ve hizmet anlamında büyük katkıları
olan, orta ve dar gelirli vatandaşlarımıza ucuz ve kaliteli
ulaşım imkânı sağlayan 4 Eylül Mavi Treninin hizmet
vermemesinin ulaşım noktasında önemli bir eksikliğe neden
olduğu görülmektedir. Bu kapsamda, 4 Eylül Mavi Treninin tekrar hizmet
vermesi için çalışma yapılmaktadır. Hizmete sunulacaksa
çalışmalar ne aşamada ve hangi tarihte yeniden hizmete
başlayacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Tutdere
36.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Besni ve
Gölbaşı ilçelerindeki devlet hastanelerinde MR cihazı
eksikliğinden kaynaklı mağduriyet ile Adıyaman Eğitim
ve Araştırma Hastanesinde uzman doktor bulunmaması nedeniyle
yaşanılan mağduriyetin giderilebilmesi için Sağlık
Bakanına çağrıda bulunduklarına ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Adıyamanımızın 600 bini
aşkın nüfusunun yaklaşık 77 bini Besni ilçemizde 50 bini
ise Gölbaşı ilçemizde ikamet etmektedir. Besni ve Gölbaşı
ilçelerimizde devlet hastanesi bulunmaktadır ancak bu devlet
hastanelerinde MR cihazı bulunmamaktadır. MR cihazı yokluğu
nedeniyle hastalar çevre illere gitmek zorunda kalmakta ve büyük bir
mağduriyet yaşamaktadırlar. Ayrıca
Adıyamanımıza hizmet veren 400 yataklı eğitim araştırma
hastanesinde endokrin, romatoloji, çocuk kardiyolojisi, çocuk nörolojisi
alanında uzman doktor bulunmamaktadır. Buradan Sağlık
Bakanlığına çağrıda bulunuyorum. Bu hastanelerimize MR
cihazının bir an evvel gönderilmesini, ayrıca eksik olan uzman
doktorların da bir an evvel atamalarının yapılarak bu
mağduriyetin giderilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
37.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, Samsun ilinde
yatırımların durduğuna ve Çarşamba Ovasına
biyokütle enerji santrali kurulmasının ülkemizin geleceğine
ihanet etmek anlamına geldiğine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Samsunda
vatandaşımızın ihtiyacını karşılayacak,
istihdam sağlayacak, ülkemize katma değer yaratacak hangi
yatırım varsa durdu ama ne hikmetse ülkemizin en verimli
ovalarından Çarşamba Ovasının tam kalbine enerji santrali
kuruluyor. Kurulmak istenen bu santral günde 630 ton biyolojik atık yakacak,
38 ton kül çıkaracak, 14,5 kilo kül havaya salınacak. Ovayı
besleyen dereden günde 1.500 ton su çekilecek. İşin özü şudur:
Çarşamba ilçemiz, Samsunumuz, çiftçimiz, ülkemiz sırtından
hançerlenecek. Sorumluları bu yüce çatı altında bir kez daha
uyarıyorum. Benim nazarımda bu eşsiz ovanın kalbine santral
kurmak, Samsunumuzun ve ülkemizin geleceğine ihanet etmektir.
Vatanını ve milletini seven buna seyirci kalamaz. Hukuk içinde,
meşru zeminde her türlü mücadeleyi vereceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
38.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehir
Milletvekili Yücel Menekşenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkanım, bilgisizlikle suçladı. Şimdi kendisine ben delil
olarak sunuyorum. Aynı zamanda avukatım, bilmediğim konuda
konuşmam. Bir daha dinleteyim.
BAŞKAN Efendim, böyle bir usul yok.
Kapatın mikrofonu.
Teşekkür ediyorum.
(Mikrofon Başkan tarafından
kapatıldı)
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Bunu
kapatayım. Şimdi dinlettim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Ama ona da
sataşılmış olmuyor mu şimdi? Bu nasıl yönetim ya?
Bu kadar kötü yönetim görmedim.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Belgeden
bahsediyor. Belge olarak son durumu, bir de görüntü verdim
BAŞKAN Evet.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Siz görüyorsunuz
Eğer
bunlar yapılmazsa istifa edeceğim. diyorsunuz, o zaman istifa edin.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
arkadaşlar, bakın, daha önce
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özgür Özel, siz tecrübeli
bir grup başkan vekilisiniz. Kürsüde müdahale etmedim ama daha önce
Sayın Akif Hamzaçebinin başkanlığında
yapılmış toplantıda alınmış olan bir kararda
yerinizden yahut da kürsüden ya da oturduğunuz yerden herhangi bir
şeyin dinletilmemesi bir teypten, şudur budur, yönünde bir karar
var. Hani, bu karara rağmen, hâlâ bunda ısrar edilmesinden
dolayı kestim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şunu ifade edeyim
BAŞKAN Siz biliyorsunuz bunun böyle
olduğunu. Aslında bana bırakmadan sizin uyarmanız
lazım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şunu ifade edeyim,
şunu ifade edeyim
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir: Bütün grup başkan
vekilleri, grup başkan vekilleri olmaksızın, geçmişte,
kendi aralarında eş güdüm toplantısı olarak
başlayıp bir tavsiye kararına dönüşmüş olan o metnin
çeşitli kısımlarıyla
mutabakatsızlığımızı bildirmiştik. Daha
sonra da Başkanlıktan bize grup başkan vekilleriyle birlikte bu
toplantının tekrarlanacağı söylenmiş ancak daha sonra
gelen seçimle bu imkân olmamıştı. Sayın Başkan ya da
Meclis başkan vekillerimiz grup başkan vekillerini davet eder, bir
toplantıda o geçmişteki kararlar ve benzerlerini bizlerle müzakere
ederlerse elbette öyle kararları içselleştirip müdahaleyi biz
yapabiliriz.
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama tüm grupların ortak
kanaati o toplantının bizler tarafından da müzakereye muhtaç
olduğu yönündeydi. Bunu ifade edeyim.
Kürsüden dinletme meselesi bu Meclisin
geleneğinde var. Sayın Oktay Vuralın çok çok kullandığı
bir yöntemdir.
BAŞKAN Herhâlde ondan sonra yaptılar
zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasa
değişikliğinde biz bunu kullandık, hatta ve hatta
partilerin sayın genel başkanlarının bulunduğu son
oturumda da bu oldukça gündem oldu daha sonra, kimse de itiraz etmedi. Tabii ki
yerimizden, böyle biz
BAŞKAN Bakın, ben de sizi
kırmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam
BAŞKAN Sayın Sarıaslanın
kürsüden yapmış olduğu konuşmada söylediklerinin,
onların, Nevşehirli diğer milletvekilleri yüzde 1ini dahi
söylemediler. Siz rica ettiniz, ben söz verdim. Onu, hiç olmazsa usule uygun
yapalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, usule uygun olarak
yapalım.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan,
tamamlayın lütfen sözlerinizi.
Buyurun.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Şimdi
Kanıt yok. dedi. Siz bu kürsüde, Mecliste, seçimden önce, doğal
gazın sanayiye geleceğini söylediniz; tutanaklara geçti, Meclis
tutanaklarında var. Siz Kozaklıya geldiniz Ağustos ayı
içerisinde eğer buraya hastaneyle ilgili kazık vurulmazsa,
çalışma yapılmazsa belediye başkanı da istifa edecek.
dedirttiniz ve dedi. O zaman ya siz verdiğiniz sözü yerine getireceksiniz
ya da söz vermeyeceksiniz; şimdi masal okumayın.
Hacıbektaşa siz, iktidardasınız
-altı ay oldu ben burada konuşma yapalı- dediniz ki:
Yapacağız. Bir tane çivi çakmadınız, bir tane. Bakan elli
beş yıldır yapılan yardımı kesti. İdeolojik
mi, siyasi mi, mezhepsel mi bunu söylemek zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Bu Bektaşilik
hepimizindir, bu toplumun malıdır, Türkiyenindir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Grup başkan vekillerimizi de arkaya davet
ediyorum, buyurun.
Kapanma Saati: 19.09
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul), İsmail OK
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
36 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi birinci bölümdeki söz taleplerini
karşılayacağım ama ondan önce Sayın Açıkgözün
bir söz talebi var, onu karşılayacağım.
Buyurun Sayın Açıkgöz.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgözün, Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, sayın vekilim herhâlde
dışarı çıkmış ama Kozaklıda zaten bir fizik
tedavi hastanesi var, önce onu bildireyim kendisine, 180 yataklı, hem de
Türkiyenin en gözde hastanelerinden bir tanesi ve inşallah, devlet
hastanesinin yeri de hazır, en kısa zamanda yapacağız.
İkincisi de tabii, sayın vekilim hangi
sanayi olduğunu, kastettiğini bile kendisi bilmiyordur çünkü hangi
sanayi olduğunu çok bilemedik.
Üçüncüsü de Avanosla ilgili, köprüyle ilgili,
köprünün Valiyle ne alakası var, onu da anlamadım. Köprü
ödeneği hazırdı ama o dönemki belediye başkanı
istemedi köprü yapılmasını.
Hacıbektaşla da ilgili söyleyeceğim,
TOKİsini, hastanesini, köprülerini, kavşaklarını, hepsini
bu Hükûmetimiz yaptı ama maalesef belediye başkanının
yapmadığı hizmetleri bizden soramazlar.
Dördüncüsü de Vali Beyle ilgili, o gün
açılışta beraberdik, sadece ekonomik gidişatla ilgili, o
günkü istihdamla ilgili bir şey söylemeye çalışıldı.
Orada doğru yapılan işlerle ilgili gelip burada kürsüde,
kendisini kaybederek şarlatan demesi yüzünden kendisini
kınıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ettim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Evet, 1inci maddeyi okutuyorum:
ASYA VERİMLİLİK
TEŞKİLATI KURULUŞ ANLAŞMASINA KATILMAMIZIN UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 14 Nisan
1961 tarihinde Manilada imzalanan Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına katılmamız uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Evet, ilk söz talebi, İYİ
PARTİ Grubu adına Sayın Ahmet Kamil Erozan.
Buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AHMET
KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben izninizle kanun teklifinin 1inci maddesi konusunda
konuşmak için söz almış olsam da bir iki kelimeyle buna
değindikten sonra asıl gündemin birinci maddesine geçeceğim.
Tabii, bu kanun teklifine pek böyle
Hayırlı olsun. diyemeyeceğimizi belirtmek isterim. Bunun
sebebi de gayet basit. Bir verimlilik anlaşmasından bahsediyoruz,
Asyadaki bir örgütten bahsediyoruz. Ben Asyaya kadar gitmeyeyim, Avrupaya
doğru gideyim, OECD cetvellerine bakalım, verimlilikte Türkiyenin
sayfanın dibinde olduğunu görürsünüz. Sayfanın dibinde olan bir
ülkenin geleceği açısından verimlilik oranlarını
yakalamak için Uzak Doğuya gitmesinin anlamına da benim aklım
ermiyor.
Bunu burada bırakayım. İzin
verirseniz gündemin birinci maddesine döneyim. Biraz evvel Aytun
Çırayın değindiği, gündemin birinci maddesi bizim için,
ülkemiz için bugün Suriyedir. İktidarın, dünyanın, bölgenin ve
hayatın gerçeklerinden kopuk bir politika izlediğini görmek bizi
kaygılandırmaktadır. Dış politikada yapılan
hataların çokluğu da bize pes dedirtmiş olmaktadır. Hatta
Acaba bunlar hata değil de kime ve neye hizmet ettiği meçhul
tercihler midir? diye düşünmek durumundayız.
Ankarada biliyorsunuz son bir haftadır
havalarda yankılanan bir şarkı var Bir gece ansızın
gelebiliriz. diye. Geçen hafta New Yorkta hangi şarkı
yankılanıyordu semalarda? Ben size söyleyeyim, Bekledim de gelmedin,
hiç mi beni sevmedin? Kimdi bizi sevmeyen? Trump. Kedi-fare oynadık,
köşe kapmaca oynadık, lokanta kapılarında bekledik Trumpla
görüşmek için, sonunda bir kapı aralığında bir
fotoğraftan ibaret kaldı. Kiminle görüştü Sayın
Cumhurbaşkanı? Ben size sıralayayım: Hırvatistan,
Pakistan, Arnavutluk, Yunanistan, İtalya, Çekya, Somali, Almanya, Sudan,
Irak, İngiltere, Libya, Katar ve Moldova. Bunun dışında
Müslüman topluluk liderleri ve Yahudi toplumu liderleriyle görüştü.
Tamam mı? A-Ka-Pe sıralarına
bakıyorum, Komisyona da bakıyorum. Tamam mı liste?
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Öyle bir sıra yok,
A-Ka-Pe diye bir sıra yok.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Hayır,
eksik demenizi beklerdim ben. AK PARTİ diyeyim.
Cipriani Otelinde Sayın
Cumhurbaşkanı kiminle konuştu? Siz bu Cipriani Otelindeki
konuşmayı hiç Türkiyede gazetede, basında gördünüz mü?
Görmediniz, siz de duymadınız. Orası duymuştur, orası duymuştur.
Cumhurbaşkanı, Cipriani Otelinde Amerika Yunan Ortodoks
Başpiskoposuyla görüştü.
Şimdi, Devlet Başkanı olarak bir
papazı muhatap alıyorsanız bir gariplik vardır. İkinci
gariplik, ne konuştunuz? Ben size söyleyeyim: Siz söyleyemediniz,
açıklayamadınız, basına veremediniz ama Başpiskopos
bunu basına verdi Amerikada. Heybeliada Ruhban Okulunun
açılmasını konuştunuz. Üstelik, Başpiskoposu
Türkiyeye davet ettiniz. Acaba Ruhban Okulunun açılışına
mı davet ettiniz? Ben soruyorum, siz cevabını bulursunuz.
Ayıp, ayıp, bir Devlet Başkanının bir
Başpiskoposu muhatap alması, kapalı kapılar arkasında
Cipriani Otelinde görüşmesi ayıp.
Devam edeyim buradan, biraz evvelki güvenli bölge
hikâyesine geleyim. Hikâyesi diyorum çünkü gerçekle alakası yok. Bunun
derinliği diye bir hesap yapmanın anlamı da yok çünkü ortada
bölge diye bir şey yok. Ortada olan eve teslim tenezzül turu. Ne demek
istiyorum? Eve teslim tenezzül turu
Sabahleyin saat sekizde Amerikalılar
geliyorlar bizim hududa, bizim Türkiye Silahlı Kuvvetlerinin ciplerini,
konvoyunu, neyse üç beş araba alıyorlar peşlerine,
gezdiriyorlar, nereyi isterlerse orayı gezdiriyorlar, bir şey
görmüyorlar, görmemeleri de sağlanıyor. Ola ki YPGye
rastladınız, ne yapacaksınız, ateş mi
açacaksınız? Mümkün değil, angajman kuralları yok çünkü. Dolayısıyla
siz orada isteseniz de istemeseniz de Amerikanın oyununa hizmet eden bir
konuma düşmüş vaziyettesiniz. Şu şekilde söyleyeyim: Çünkü
karşınızda PYD-YPG olmadığı için, sabah gidiyorsunuz
dolaşıyorsunuz akşama kadar, gelip ne rapor veriyorsunuz Türk
Silahlı Kuvvetleri olarak komutanınıza? Hiçbir şeye
rastlamadık. İkinci gün, Hiçbir şeye rastlamadık... Bir
aydır bu böyle devam ediyor. Bunun sonucu nedir? Amerikadan, dönecekler.
Gördünüz, hiç kimse yok burada kardeşim... Bu duruma, bu tuzağa düştünüz.
Buradan nasıl çıkacaksınız?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) -
Kandırıldık. derler.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - O
Kandırıldık. kısmını söylemek istemiyorum çünkü
kandırıla kandırıla ne olduğunu herkes, maalesef,
zaman içinde öğrendi.
İşin daha da garip bir tarafı var:
Biz, teröristlerin peşinde orada devriye gezdiğimizi iddia ediyoruz
ama PYD-YPGyi Amerika terörist saymıyor, Rusya terörist saymıyor,
İngiltere terörist saymıyor, hiçbir ülke terörist saymıyor; biz
sayıyoruz, bir de kim sayıyor? Esad. Yani, ne demek istiyorum? Bizim
doğal müttefikimiz olması gereken bir adam var orada veya bir rejim
var, biz ona sırtımızı dönmüşüz ve maalesef
Amerikalılar kendi istediklerini bize yaptırmakla meşguller
şu anda. O güvenli bölge kısa zamanda bir tampon bölge olarak
anılmaya başlayacak. Tampon bölgenin 36ncı paralel olarak
Irakta ne gibi sonuçlar verdiğini gördünüz. Burada hangi paraleldeyiz?
37nci paraleldeyiz. Haritayı açın, bakın, 38inci paralel
nerede? Bu tehdit üzerimize geliyor, bunu fark edemediyseniz ben bu devletin
yanlış ellerde yönetildiği kanısında olduğumu bu
akşam bir kere daha söylüyorum.
Bir adım daha öteye gideyim: Güvenli bölgenin
TOKİleştirilmesi projesi var ortada. Yetmedi Türkiyedeki
TOKİleştirme, şimdi
İsmi güvenli bölge ama cismi
güvenli olmayan bir araziyi TOKİleştirmeye
çalışıyoruz. Ne yapacağız? Oraya Sünni Arapları
yerleştireceğiz. Hesap kitap yapılmış: Şu kadar
milyar dolar
O şu kadar milyar dolar hesabı da uçuk çünkü
insanlara sadece ev vermeniz yetmez orada, orada insanların
yaşamalarına da imkân verecek koşulları
oluşturmanız lazım. Evi yaptınız, adam domates mi
ekecek de satacak bahçesinde? Proje bu ama oradaki altyapı
sorunlarını halletmeden, okul sorunlarını halletmeden,
istihdam sorunlarını halletmeden orada bir çözüm üretmeniz maalesef
mümkün değildir.
Bunun başka bir sonucu da var: Bizim
hesaplarımıza göre -iktidar ne gibi hesaplar yapıyor, bilmiyorum
ama- oradaki insanların yaşamsal ihtiyaçlarının
karşılanmasını ve kapsamlı bir çözüm istiyorsanız
o modelde, bulmanız gereken miktar 100 milyar dolardır. Bu projeyi
ortalarda dolaştırdığınız bir müddette kimse de
dönüp size Al, 3 kuruş. demedi; siz de diyemediniz, siz de diyemediniz.
Yani, Türkiyenin bu proje konusunda bir başarı öyküsü
olmasını istiyorsak ilk önce Alın, ben masaya 10 milyar dolar
koyuyorum, kalan 90 milyarı da siz tamamlayın. diyebilmiş
olması gerekirdi. Bunu diyemeyen bir Türkiyenin kimsenin nezdinde bir
inandırıcılığı da olamaz. Burada da bitmiyor.
Bizim eski dostlarımız veya ortaklarımız mı
diyeceğim, kim olduğunu tahmin etmek mümkün, Tahrir el-Şam diye
bir örgüt var. Tahrir el-Şam Türkiyeyi -tam kelimeyi söyleyeyim- hain
olarak tanımladı. Kime hain dersiniz? Hain, geçmişteki dostlarınıza
denilir genelde. Dostluk ettiğiniz insanlar bir gün size
sırtını dönerlerse ve siz de onlara
sırtınızı dönerseniz size hain derler ve Tahrir el-Şam
şunu söylüyor şimdi: Türkiyeyi kan gölüne çevireceğiz.
Hâlihazırda Türkiyenin birçok yerinde uyuyan hücrelerimiz var. Bu
geçmiş ortaklıkların bizi ne gibi zorluklara ittiğini
-maalesef- görmek ve buna karşı gerekli tedbirleri de almak
durumundayız.
Son olarak, Doğu Türkistanla bitireyim.
Sayın Cumhurbaşkanı dün burada bir konuşma yaptı,
çeşitli ufuklara bir tur attı Kafkasya, Orta Asya dedi, sonra Türkistan
dedi. Ben dedim, hayırdır inşallah, Türkistan pek Sayın
Cumhurbaşkanımızın ağzından duymaya
alışmadığımız bir cümle. Niye Türkistan dedi
baktım metin geldikten sonra ve bir daha ince okudum ve o Türkistanı
bir coğrafi terim olarak kullandığını fark ettim.
Hâlbuki sorun Doğu Türkistan sorunu. Doğu Türkistan sorunundan kaçmak
ve bunu Türkistan diye geçiştirmeye çalışmak bence yine
yakışmadı ve oradaki kardeşlerimize
yakışmadı çünkü yine o Bekledim de gelmedin, hiç mi beni
sevmedin? şarkısının söylendiği semaların
altında 30 Batı Avrupa ülkesi -bunun içine Avustralyayı da
koyun, Yeni Zelandayı koyun- bir toplantı yaptılar ve bugün kamplarda
bulunan Türkistanlı sayısının yani Uygur
sayısının 1 milyonu aştığını
söylediler. Nerede yeni Türkiye? Üzülmemek elde değil.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kayıtlara girmesi açısından bir şeyin
altını çizmek istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Bursa Milletvekili Ahmet Kamil
Erozanın 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, biz hatibi dikkatlice dinledik. Tabii, ortaya koyduğu
eleştiriler var, bir de iddialar var. İddiaları tabii
kendisinin
İşte, Belli görüşmelerin neticesinde ne olacak?
gibi iddialar var. O iddiaları somut hâlde kamuoyuyla paylaşırsa
biz de o zaman kendisine bir cevap veririz yani onun haricinde Ben böyle
yorumladım. Hain dedi, bu geçmişte bir dostluk vardı. gibi
yorumlar üzerinden biz cevap vermeyiz. Bizim oradaki politikamız şu:
Orada, Türkiye'nin güneyinde Suriyenin kuzeyindeki bölgede PKKnın Suriye
kolunun bir yapılanması olduğunu görüyoruz ve burayı bir
şekilde bertaraf etmeyi düşünüyoruz. Bunu Türk Silahlı
Kuvvetleri marifetiyle yaparız, başka bir şekilde yaparız
ama bir şekilde buranın bertaraf edilmesi lazım. Bu anlamda
buradaki siyasi partilerin kanaati, sizin de bir milletvekili olarak, bir parti
grubunun temsilcisi olarak bu noktadaki kanaatiniz nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yani bizim bir
şekilde burada Türkiye'yi bu beladan, aşağıda
oluşturulmaya çalışılan bu beladan kurtarmamız
gerekiyor yani orası bizim için güvenli değil. Türkiye için riskler
oluşturan bir yapı var orada. Az önce konuşmamda nasıl oluşturulduğunu
da ifade ettim. Yani DEAŞ gibi bir örgüt oluşturulmuş, Sünni bir
örgüt, bunun üzerinden o bölge temizlenmiş, toparlanmış ve
PKKya teslim edilmiş, bir şekilde korunup kollanıyor. Bu
durumda bizim yapmamız gereken hep birlikte buna karşı ortak bir
mücadele sergilemektir diye düşünüyorum. Bu noktada da böyle bir
ortaklık içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde İYİ
PARTİnin olacağını düşünüyorum çünkü burası
Türkiye'nin ortak güvenliğine bir tehdit. Dolayısıyla biz
meseleye böyle bakıyoruz. Geçmişte şu olmuş bu olmuş,
delillendirilmediği müddetçe belli yorumlara bir diyeceğimiz yoktur.
Yorumlar üzerine açıklama yapmayacağız.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş.
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, gündemimiz Yargı reformu diye ucube bir
paket var önümüzde, şu anda Adalet Komisyonunda devam ediyor
Toplumda
sürekli beklenti yaratma, işte, umutları tekrar yineleme.
Aslında içinde hiçbir şey olmayan, AKPnin kendi paketlerini
Sayın Başkan, grup başkan vekilleri
tartışıyor kendi aralarında. Ne yapabilirim?
BAŞKAN Çok sessiz biçimde sizi dinliyorlar
Sayın Beştaş; buyurun siz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başpiskoposu
anlatıyordu bize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Özel ve Sayın Muş hararetli bir konuşma içinde; ben
de mecburen onları görüyorum yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başpiskopos meselesini
anlatıyordu da
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
Sayın Beştaşın süresini tekrar
başlatıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Özür diliyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Süreyi
baştan başlatalım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
yandan, Adalet Komisyonuna Yargı reformu denilen ama asla reform olmayan
bir paket getirildi, AKPnin mış gibi paketlerinden bir tanesi.
2002den bu yana kaçıncı pakettir hatırlamıyoruz ama her
paket bir öncekini yok sayıyor, yeni bir şey getiriyormuş gibi
yapıyor ama kendi söküklerini, dikişleri tutturamıyorlar,
sürekli bir yamalama hâli var; bunu söylemiş olayım.
Bağırarak, çağırarak, hakaret
ederek, iftira atarak, yalanla, gerçek dışı beyanlarla
haklılık kazanılmaz. Haklılık başka bir
şeydir. Biz de Halkların Demokratik Partisi olarak gücümüzü
haklılığımızdan alıyoruz. Hep söylediğimiz
bir şey var: Bizim yerimizde hangi grup olsaydı -bunu bir temenni
olarak söylemiyoruz ya da başka bir amaçla söylemiyoruz- bugün yerinde
yeller eserdi. Biz niye bu kadar ayaktayız? Dimdik ayaktayız,
dirençliyiz. Çünkü biz gerçekten haklıyız ve gücümüzü buradan
alıyoruz; haklılık başka bir şey.
Şimdi kayyum darbesi var. 19 Ağustosta
Türkiyede yeni bir darbe yaşandı. 12 Eylül döneminde bile bu
yöntemle bir darbe yapılmamıştı. Bürokratlar ve askerî
yetkililer gidip yerel yönetimlerin başında oturmuşlardı
Meclisi feshettikleri gibi ama bu yöntemi KHKye bir madde ekleyerek, sonra da
yasallaştırarak yapmamışlardı. Darbe dönemlerini
aratan bir kayyum darbesiyle karşı karşıyayız. En
sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, kayyum darbesi Kürtlere
seçme ve seçilme hakkı yoktur. demektir Siz kendi kendinizi
yönetemezsiniz. demektir Sizin seçtiğiniz belediye
başkanlarını tanımıyoruz, biz onun yerine
istediğimiz bir kişiyi oturturuz. demektir çünkü yasalara göre -biz
bu Parlamentoda temsil ediyoruz- seçime gidiyoruz, yasalara göre
kazanıyoruz ya da kaybediyoruz. İktidar partisi Diyarbakırda
kayyumu aday yaptı -mademki seçimi tanımayacaktınız- çok
güçlü bir yanıt aldı, tokat yedi aslında. Halk Kayyumu kabul
etmiyorum. dedi, yüzde 63le belediye eş başkanlarını
seçti ama sonrasında 1 Nisanda vali -belediye başkanı olmak
istiyor ya, kayyum- yazı yazıyor diyor ki: Kayyum atayın. Ya,
el insaf, daha gidip oturmadılar, daha devralmadılar, daha belediyede
bir çalışma yapmadılar. 1 Nisanda niye bu yazıyı
yazdınız? Ve sonrasında, 19 Ağustosta, işte, 3
büyükşehir belediyemize, sonrasında Kulp, sonrasında
Karayazı belediyelerimize kayyum atandı. Neymiş efendim?
İki temel gerekçe var: Biri eş başkanlık, diğeri de
belediye başkanlarımız hakkında devam eden
soruşturmalar yani öncesinde var olan soruşturmalar. Zaten 2 belediye
başkanımızı yakinen tanıyorsunuz, biri Bedia Özgökçe
Ertan, birisi de Selçuk Mızraklı; ikisi de vekilken aday oldular,
Ahmet Türkü zaten biliyorsunuz. Herhangi bir engel yok. AKP Grubu şöyle
demiş: Aday olmakta engel olmayabilir ama kamu hizmeti yapmakta engel
var. Yapmayın ya! Hukuk böyle yorumlanmaz. Hukuk şöyle
yorumlanır: Bunlar hakkında soruşturmayı açanlar zaten
önceden açmışlar. Ayrıca, şu anda kimin hakkında ne
soruşturma açılacağına yargı değil, iktidar
yetkilileri karar veriyor. Kimin hakkında mahkûmiyet kararı
verileceğine yargı değil, AKP Grubu ve Cumhurbaşkanı
karar veriyor. Bu nedenle kayyumla ilgili kararın son süresi 19 Ekim. Bir
an önce bu yanlıştan vazgeçilmelidir. Bu siyasi darbe asla halka
hazmettirilemez, yutturulamaz. Şu anda Diyarbakır, Mardin ve Van
halkı Kayyum bizi yönetemez. diyor. Kayyum halkın arasına
gidip bir adım atamıyor, etrafına etten duvar örmüş,
karakol hâline getirmiş belediyeyi yine, halk giremiyor oraya ama Ben
buranın Belediye Başkan Vekiliyim. diye sivil toplum örgütlerine,
odalara yazı göndererek Gelin, beni ziyaret edin." diyor. Yani o
kadar vahim bir tablo var ki seçme seçilme hakkı yoksa, seçme seçilmenin
sonucu tanınmıyorsa orada demokrasinin kırıntısı
yoktur. Hep söylediğimiz bir cümle vardır: Hukuk herkes içindir,
hukuk herkese lazım olur. Size de lazım olacak ve bu çok uzun
sürmeyecek, bütün herkese lazım olduğu gibi, yakında iktidar
partisi yetkililerine de lazım olacak. Bu nedenle kayyumun savunulacak
hiçbir yanı yoktur.
Daha önceki kayyumların marifetlerini bütün
Türkiye gördü. Elinizi vicdanınıza koyun, çok insani bir şey
soruyorum: O banyoları gördüğümüzde, o yüzbinlerce liralık
fıstık, fındık, kadayıf paralarını
gördüğümüzde, o Sayıştay raporlarındaki yolsuzluğu
gördüğümüzde hepimiz utandık, sizler utanmadınız mı?
Ben utandım kendi adıma. Halka hizmet etmesi gerekenler orada lüks,
şatafat içinde, etrafı karakol olarak örülmüş belediye
binalarında yiyip içtiler. Daha önce de arkadaşlarımız
söylemiş, efendim, 20 kişilik, 26 kişilik salonda binlerce kişiye
yemek verdik diye fatura yapmışlar. İşte, hırsızlık
orada, yolsuzluk orada.
Biz hırsızlık bilmeyiz, biz yolsuzluk
bilmeyiz. Çok şükür, şu ana kadar hiçbir belediye
başkanımız hakkında yani dört yıl önce atanan
kayyumlarda tutuklanan belediye eş başkanlarımızla ilgili
Belediyenin kaynağını hırsızladınız,
yolsuzluk yaptınız. ya da Bir yere gönderdiniz. diyorlar ya, buna
ilişkin iddia bile ileri sürülemiyor. Bu nedenle kayyumu çekin, bu darbeyi
halk kabul etmeyecek, o halka belediye başkanlığı yapamaz.
Yani bu aynı zamanda Kürtlere yönelik, diline, kimliğine, kültürüne
de büyük bir saldırıdır çünkü kayyum gelir gelmez Kürtçeyi
yasaklamıştır, tabelaları kaldırmıştır,
daha dün Kürtçe müziklerin yasaklandığı bir ortamda yaşıyoruz.
Türkiyenin dörtte 1 nüfusuna, Kürtlere bunu kabul ettiremeyeceksiniz.
Diğer bir mesele, yani AKP çıkmaya
çalıştıkça daha çok batıyor, Demirtaş ve
Yüksekdağ kararı. Bilmiyorum basından izlediniz mi? Eğer A
Haberden izlediyseniz, bu gerçekleri tabii ki öğrenemezsiniz. Hep söylüyoruz:
HDPyi HDPden izleyin. 4 Kasımdan beri Yüksekdağ, Demirtaş,
diğer arkadaşlarımızla beraber hapiste; az kaldı, bir
ay sonra üç yılları doluyor ve haklarında
Ben otuz
yıldır avukatım, yani 1991den beri hukukçuyum, çok büyük
facialar yaşadım hukukta ama bir iddiayla 2 kere tutuklama
kararı verildiğini gerçekten bilmiyorum, duymadım yani, böyle
ucube bir şeyi duymadım. Yani birine hani Sen bir cinayet
işledin. deyip ceza verirsin. İkinci kere aynı cinayetten
-tırnak içinde tabii ki- bir daha dava açıyorum sana çünkü senin
çıkmanı istemiyorum. demek, mümkün değildir. Ne
yapıldı? Yüksekdağ ve Demirtaş, aynen öyle olmuş,
alelacele, bir panikle -cezaevi görevlilerini gözlemişler- SEGBİS
odasına alınmışlar, Sizin hakkınızda yeni bir iddia
var. demişler. Ve savcı bulamamışlar uzun süre,
savcıya beyanda bulunmayı reddetmişler. Hâkimi saatlerce
aradılar, nöbetçi hâkim yerine orada bir hâkim buldular, getirdiler. Daha
önce tefrik edilen, adları olmayan -şüpheli bile değiller- bir
dosyadan efendim, en ağır sevk maddesiyle tutuklama kararı
verildi. Ama merakımız çok sürmedi, biz biliyorduk, hemen sonraki gün
Cumhurbaşkanı Biz onları bırakamayız. dedi. Daha
önce de AİHM kararı sonrasında, Demirtaş kararı
sonrasında şunu demişti: Biz karşı hamlemizi yapar,
işi bitiririz. O karşı hamle şuydu: Demirtaşa Türkiye
tarihindeki en yüksek propaganda cezası verildi: Dört yıl sekiz ay;
benzeri yok, araştırdık. Ve istinaf da Erdoğanın
açıklamasından bir hafta sonra onayladı. Kararı
vermişti baş hâkim olarak, baş yargıç olarak. Son kararda
da Bırakamayız. demekle kurgu ve kararı verenin kim
olduğu açığa çıktı.
Şimdi, kim bize Yargı tarafsız ve
bağımsız. diyebilir ki? Yazık değil mi o hâkimlere?
Yazık değil mi o savcılara? Dört yıl hukuk okudular, staj
yaptılar, siz kamuoyunun önünde onların bütün itibarlarını,
onurlarını yerle bir edecek bir açıklama yapıyorsunuz ve
Kararı ben verdim. diyorsunuz. O zaman Yargıtaya,
Danıştaya, Sayıştaya, yerel mahkemelere gerek yok; bir
kişi bütün kararları versin, biz de bilelim.
Son olarak, eş başkanlık meselesi
kayyuma gerekçe yapıldı, onu en sona bıraktım. Eş
başkanlık, kayyum atanması sebebi değildir; eş
başkanlık, kadınların temsil mekanizmalarında
eşit şartlarda yer almasıdır, tıpkı
Parlamentodaki gibi yerel yönetimlerde de kadınların iradesinin orada
temsil edilmesidir. Ayrıca, eş başkanlık topluma
sunulmuştur, halk eş başkanlığı
onaylamıştır. 2014te eş genel başkanlık Siyasi
Partiler Yasasına girmiştir. Şimdi bunun yasa dışı
olduğunu kim iddia edebilir? Başka bir gerekçe bulunamadı,
eş başkanlık sistemini sanki kriminal bir şeymiş gibi
getirip İçişleri Bakanlığı kararına dercettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Her
gün en az 1 kadın öldürülürken -rakamı tam vermemek için, ortalama 3
kadın galiba- yüzlerce kadın tacize, tecavüze uğrarken,
istismara uğrarken, sokak lambaları yokken, sığınaklar
yetersizken, kadınlar bu kadar şiddetle yüz yüzeyken, istihdam
alanlarında eşit işe eşit ücret yokken ve daha binlerce
sebep varken bunu çözmeyen iktidar, eş başkanlıkla
kadınların temsiliyetini engellemeye çalışıyor. Biz
Halkların Demokratik Partisi olarak kadın haklarından bir
gıdım taviz vermeyeceğiz, eş başkanlıktan bir
adım geri atmayacağız çünkü bu meşrudur, çünkü halk bunu
onaylamıştır ve kadınların temsil edilmediği,
kadınların özgür olmadığı hiçbir toplum özgür
değildir. Kendi kendimizi aldatmayalım. Sizin özgürlüğünüz de
bütün toplumun özgürlüğü de kadınların özgürlüğüne
bağlıdır diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bize atfen, Kürtçe
müziği yasakladığımız gibi bir iftirada
bulunmuştur, dolayısıyla pek kısa bir söz talebimiz
vardır. Yerimden cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Yasaklanmadı mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayır,
serbest.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın 36 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kürsüye çıkan,
doğruluktan, dürüstlükten, adaptan, edepten bahsediyor.
Şarkıcının kendisi bile Benimle bir alakası yok
bunun, şarkıyla bir alakası yok, işletme ile Emniyet
arasındaki bir problem. diyor. Bunu hepsi biliyor fakat sırf bu
kürsüden bir ayrıştırma yapacak ya, bir yalan atıp onun
üzerinden mücadele edecek ya, Bak, Kürtçe yasaklandı, Kürtçe şarkı
yasaklanıyor. diyebilmek için böyle bir
BAŞKAN Lütfen, bir sataşmaya
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, lütfen konuşmama karışmayın.
BAŞKAN Ama sataşmaya yol
açıyorsunuz Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Lütfen
konuşmama karışmayın Sayın Başkan.
BAŞKAN Yalnız Sayın Muş, cevap
verin ama sataşmaya yol açmayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bize burada yalancılıkla iftirada bulunanların
karşılığını vermemiz gerekiyor, toplumu
aydınlatmamız lazım.
Meselenin özü nedir? Mesele şarkının
Kürtçe ya da Türkçe olması değildir. Bakın, 1 Eylül Cuma günü
saat 20.51de CİMERe bir şikâyet gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - 27 Eylülde 21.16
ve 23.00 saatlerinde 2 ayrı şikâyet gidiyor Emniyete. Emniyet bunun
üzerine geliyor. Peki, mesele ne? Mesele: Bir, buranın, işletmenin
canlı müzik ruhsatı yok, etrafı rahatsız etmiş,
Emniyet gitmiş. İki, alkol servisi yapıyor, alkollü işletme
ruhsatı yok. Bu kuralsızlıklardan dolayı işlem
yapılıyor; şarkıcıyla alakalı bir işlem yok,
müzik dinlediği için bir işlem yok. Fakat sırf insanları bu
ülkeye karşı, bu millete karşı kinlendirmek için, bunu
bilmelerine rağmen bu kürsüden ısrarla
yasaklandığını söylüyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Fiilen
yasaklıyorsunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, bizim
AK PARTİ iktidarı olarak müzikle alakalı, Kürtçeyle alakalı
Türkiyede yaptıklarımızı hiçbir iktidar
yapmamıştır, normalleştirmişizdir biz Türkiyeyi. Ama
bu bilinmesine rağmen maalesef ve maalesef bunun üzerinde ısrar
ediliyor, hepsi biliyorlar bunu. Dolayısıyla bunun haricinde
diğer söylenenler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bunun haricinde pek çok iddia ortaya atıldı ama
bakın, en somutunu size izah ettim, bunda bile çarpıtma varsa, bunda
bile yalanda diretiliyorsa diğerlerinde artık neler var siz
düşünün. Diğerlerine cevap verme ihtiyacı bile hissetmiyoruz.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun
yerinizden.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır Başkan, sataştı, açıkça yalan dedi yani.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, yalan.
Şarkıcı bile söyledi ya.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Herkesi korkutmuşsunuz, herkesi. Şarkıcının
konuşma özgürlüğü mü var?
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sen yalan dedin, ondan
sonra yalan dedi canım? Siz yalan deyince oluyor, biz deyince olmuyor;
nasıl bir şey ya.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan değil mi
yani, doğru mu yani? Yalana doğru mu diyelim yani?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Beştaş, benle bu konuda iddialaşmayın, biliyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yalan konusunda tüm Türkiye AKPyi ibretle izliyor ve
nelerin gerçek olduğunu gayet iyi biliyor. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) He he(!) Seni de
izliyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Gerçekten o kadar ustalar ki bazen kendimizden şüphe edebilecek kadar,
Aklımızla alay etmeyin. diyecek kadar şaşkınız.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizin her
şeyiniz
BAŞKAN Sayın Eronat, müsaade edin
lütfen.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Niye müsaade edeyim
Başkanım?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
kere, Dodandan söz ediyor. Batmanda kameralara yansıdı, elinden
mikrofon zorla alındı. Sonra, Allah bilir, Dodanın
başına ne geldi, nasıl tehditler aldı. Çıkıp dedi
ki: Diller evrenseldir, bütün diller kardeştir.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Kişi kendinden
bilir işi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Onu
bırakıyorum, hadi farz edelim ki o konuda siz doğru
söylüyorsunuz.
Ya, siz, iktidar partisi seçim afişlerini
Kürtçe yaptı, biliyor musunuz? Hoş geldiniz laflarını (...)(x)
diye söyledi. Binali Yıldırım bir adım ileri gitti, o da
gitti, Hoş geldiniz. dedi. Ama biz Kürtçe afiş asamıyoruz,
biliyor musunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) He he(!)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Web
sitesini kapattılar, Kürtçe web sitesini kapattılar büyükşehir
belediye başkanlarının. Kürtçe yazışma
yaptığımız için yargılanıyoruz, ben yargılanıyorum.
Bununla ilgili yüzlerce dava dosyası var.
Siz Uğur Kaymazın büstünü kaldıran
partisiniz ya! Siz Tahir Elçinin adını kaldırabilecek düzeye
kadar düştünüz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz öldürdünüz Tahir
Elçiyi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
Ceylan Önkolun hâlâ hesabını vermediniz. Bunlar Kürt çocukları.
Siz Kürtçe serbest. diyorsanız gelin ana
dilde eğitimi getirelim, gelin Kürtçenin kullanımı önündeki
engelleri kaldıralım, gelin doktorlar hastalarıyla Kürtçe
iletişim kursunlar, gelin hava yollarında Kürtçe anons yapılsın.
Siz bu dili yüz yıldır unutturmaya
çalışıyorsunuz, asimilasyon politikanız devam ediyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz mi,
ortakların mı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Başarmadınız, başaramayacaksınız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen kürsüye
alayım.
Sataşma var, buyurun.
11.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yatığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi
2002den beri iktidardadır, yüz yıldır iktidarda değiliz.
Biz şunu söylüyoruz: İnsanların inançlarından,
konuştukları dilden, giyinme tarzlarından, görüşlerinden
dolayı hiçbir ayrıma tabi tutulmasını asla kabul etmedik.
Arkadaşlar, bunlar bizim ilkelerimizdir ve biz bu ilkeler üzerinde siyaset
yaparak bugünlere geldik.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Bu
Mecliste Kürtçe bilinmeyen bir dil olarak kaydediliyor. O nasıl oluyor?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Efendim, Kürtçe site
kapatılıyor. Peki, kısıtlanan Türkçe siteler yok mu? Var.
Peki, niye bu Türkçe siteler kapatıldı? Türkçeyi devlet kabul
etmediği için mi kapatıldı? Hayır, içeriğinden
dolayı kapatıldı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, hayır.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, bir yere
içerikle alakalı müdahale ediliyorsa Türkçe kullanılıyorsa dahi
müdahale ediliyor ama dilden dolayı değil, içeriğinden
dolayı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Nitelikli yalan söylüyorsunuz şu anda.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Niye? Sizin
paylaşacaklarınızın içeriği yasa dışı
mı?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, bakın,
dilden dolayı değil, içerikten dolayı müdahalelerde bulunuluyor,
tutuyor, onu getiriyor, Kürtçeye bağlıyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Tabelaların içeriği de mi yasaklıydı?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, eğer siz birlikte yaşamaktan
bahsediyorsanız bu dili değiştirmeniz lazım. Bakın,
orada dinliyorum: Siz Kürtlere seçme ve seçilme hakkı tanımıyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Doğru.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Siz hani Türkiye
partisiydiniz? Siz sadece Kürtlerden mi oy alıyorsunuz? Diyarbakırda
sadece Kürtler mi yaşıyor?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kürtler vardır ama.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kürtleri yok mu
sayacağız?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Siz sadece Kürtlerden mi
oy alıyorsunuz? Diyarbakırda sadece Kürtler mi yaşıyor?
Yok, farklı etnik unsurlarda insanlar da yaşıyor ama az önce
söyledim ya, faşizm, ırkçılık öyle bir şeydir ki konuşmanızın
tamamına işler ve bütün her yerde bu ayrımcılıkla bir
şekilde bölgenin Türkiyeden koparılması için ellerinden gelen
her şeyi ama her şeyi yapmaya çalışıyorlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Bütün
kavramları çarpıtıyorsunuz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, bundan
vazgeçin, bunun Türkiyeye hayrı yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hangi belgemizde
söylemişiz koparacağız diye?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Eğer siz siyaset
alanında meşru şekilde fikirlerinizi ifade etmek
istiyorsanız -ki bu en doğal hakkınız- birinci koşul,
şart bir kere terörle bu aradaki mesafeyi koyacaksınız.
İkincisi, Türkiyeyi ayrıştırmaktan ziyade
birleştirici bir dil kullanmanız lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Siyaset yapmamız sizin lütfunuz değil.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Vallahi, bu ülkeyi
sizin inkârınız bölecek bölerse.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Faşist ve ırkçıymışız.
BAŞKAN Efendim, gruba söyledi, Grup
Başkan Vekiliniz Sayın Kurtulan
FATMA KURTULAN (Mersin) Yok, hayır, grubumuz
adına arkadaşımız konuşacak Başkanım.
BAŞKAN Peki, Sayın Beştaş,
buyurun.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tahir Elçiyi de PKK
öldürdü!
12.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tahir
Elçinin adını ağzınıza almayın,
yakışmıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tahir Elçi benim
hısımımdır, dünürümdür biliyor musun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ırkçılık
ve faşizm konusunda Türkiyede destan yazılıyor. Maalesef son
yüz yılın en büyük destanlarından biri yazılıyor. Biz,
Türkiyede Kürtleri temsil etmeyen bir partinin -bütün farklılıklarla
beraber- Türkiye partisi olmadığını söylüyoruz. Türkiye
partisi olmak Kürtleri dışarıda bırakmak demek
değildir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz neyiz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Kürtlerin hak ve özgürlüklerini tanımamak demek değildir. Türkiyede
25-30 milyon Kürt yaşıyorsa diğer kimliklerle birlikte onların
hakkını savunarak ancak Türkiye partisi olunur. Biz, Halkların
Demokratik Partisi olarak 81 milyon yurttaşın eşit ve özgür
yurttaş olarak, vatandaş olarak yaşamasını
savunuyoruz. Bütün dillerin özgürlüğünü savunuyoruz, bütün inançların
özgürlüğünü savunuyoruz, bütün kimliklerin özgürlüğünü savunuyoruz.
Biz hiçbir dili, hiçbir kimliği, hiçbir cinsiyeti diğerinden üstün
görmüyoruz ve bu nedenle HDP Türkiyenin her tarafından oy alıyor.
Gece gündüz kanallarınızda HDPyi suçlamanıza, HDPye
küfretmenize rağmen HDP Türkiyenin kaderini değiştiriyor ve
değiştirmeye devam edecek. Kürtler eski Kürtler değil, sizin bu
laflarınıza karınları tok. Biz dilimizin nasıl
yasaklandığını gayet iyi biliyoruz, biz müziğimizin
nasıl yasaklandığını
Adana vekiliyken Kürtçe müzik
yapıldı. diye en az on düğüne baskın yapıldı,
ben oranın vekiliydim ve aletlere el konuldu. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bunu burada söyleyerek halkı
aldatamazsınız.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan atıyorsun!
Yalan söylüyorsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Türkçe
kadar Kürtçe de, Lazca da, Çerkezce de, Pomakça da bu ülkenin bir dilidir ve
yüz yıldır unutturulmaya çalışıldı.
İşte doğruyu söyleyince böyle hopluyorsunuz. Doğruları
kabul edin, kabul; bu bir gerçektir, gerçek. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yeni politikanız bu
demek, anlaşıldı!
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi adına
Sayın Utku Çakırözer, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama dönemimizin
ülkemize ve yurttaşlarımıza hayırlı olması
dileğimle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yasama
yılı hepimiz için özel anlam ifade ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve arkadaşlarının Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. düsturuyla açtığı bu yüce
Meclisin 100üncü yılını hep birlikte kutlamaya hazırlanıyoruz.
Hepimiz için büyük onur, büyük kıvanç.
Bu ülkenin kurucuları özgürlük ve
bağımsızlık mücadelemizin her anında meşruiyeti
millet iradesinde ve bunun cisimleştiği yüce Meclisimizde
aradılar. 100üncü yılında da Türkiyeyi ve
yurttaşlarımızı ilgilendiren her konu ne kadar zor, ne
kadar karmaşık olursa olsun bu Mecliste konuşulmalı, bu
Mecliste karara bağlanmalıdır.
Bu yasama yılında Parlamentomuz emeklinin,
memurun, asgari ücretlinin, işçinin, çiftçinin, esnafın, emeklilikte
yaşa takılanların, öğrencilerin taleplerinin
karşılandığı bir mekân olmalıdır. Türkiyeyi
işsizlik ve yoksulluk intiharlarından kurtaracağımız
bir bütçe bu Meclis tarafından
yasalaştırılmalıdır. Kamu kurumlarının bu
milletin zenginliğini çarçur etmesini engelleyecek etkin denetim yine burada
yapılmalıdır. Bu yasama yılı Türkiyede adalet
arayışının son bulduğu bir yıl olmalı,
toplumsal barışı sağladığımız bir
yıla evrilmelidir.
Gazeteci olsun akademisyen olsun öğrenci olsun
herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiyeyi burada
birlikte inşa etmeliyiz. Cezaevindeki çocuklar, çocuk gelinler ve kadın
cinayetleri ayıplarından ülkemizi hep birlikte
kurtarmalıyız. Eğitimde fırsat eşitliğini tam
olarak sağlamalıyız.
Yüz yıl önce Büyük Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün bize gösterdiği muasır medeniyet hedefine bu yasama
yılında hızla yaklaşmalıyız. Türkiyenin AB
sürecini yeniden canlandırmalı, bunun için atılacak
adımlarda kurumlarımıza bizler yol göstermeliyiz. Ulusal
çıkarlarımızı korumak için savunmada, dış
politikada atılacak önemli her adım burada
tartışılarak hayata geçirilmeli.
Değerli arkadaşlarım, tüm bu
hedeflere ulaşmak için gömleğin birinci düğmesini doğru
iliklemeliyiz. O düğme demokrasidir, hukuk devletidir, güçler
ayrılığıdır. Yüce Meclisimizin 100üncü yıl
dönümüne yaklaşırken Meclisimizin yetkileri elimizden alınarak
saraya taşınmak isteniyor, güçler
ayrılığının yerini tek adam yönetimi almış
durumda; yeni yasama yılında hepimizin önceliği Parlamentomuzun
itibarının yeniden tesis edilmesi olmalıdır. Bunun ilk koşulu
partili Cumhurbaşkanlığı ısrarından vazgeçmek,
Cumhurbaşkanının tarafsızlığını mutlak
biçimde sağlamak olmalıdır. Partili
Cumhurbaşkanının gerek yargı üzerinde gerek yasama
organı olan Meclisimiz üzerindeki antidemokratik gölgesi artık sona
ermelidir. Bunun için sadece biz Cumhuriyet Halk Partililer değil, bu
Meclis çatısı altındaki hepimiz çaba göstermeliyiz. Yeniden
güçler ayrılığına, yeniden hukuk devletine dönmek
inanın Mecliste milletvekilleri olarak hepimizin
saygınlığını artıracaktır.
Değerli arkadaşlarım, Meclisimizin
100üncü yılında önemli sorumluluklarımızdan biri de
dünyanın dört bir yanında yaşayan kardeşlerimizin
hakkını, hukukunu korumak olmalıdır. Geçtiğimiz hafta
sonu Berlinde yaşayan vatandaşlarımız ve Türkiyeyle
bağlarını koruyan kardeşlerimizle bir araya geldik;
sıkıntılarını, çözüm yollarını
konuştuk. Almanya başta olmak üzere yurt dışında
yaşamakta olan milyonlarca Türkiye kökenli kardeşimizin bizlerden,
Meclisimizden önemli ve acil beklentileri var. Yurt dışında
yaşayan Türkler hem yaşamakta oldukları ülkelerde hem de ana
vatanları Türkiyede ihmal edilmekte. Almanyada 3 milyon, Avrupanın
genelinde 5,5 milyon kardeşimiz var, oy kullanıyorlar; aslında
hepimizin seçilmesinde onların her bir oyunun etkisi var, bazı
illerde ise vekilliklerimizin bir partiden diğer partiye geçişi bile
onların oylarıyla belirlenmekte. 3 milyon 47 bin seçmen var,
İstanbul ve Ankaradan sonra, İzmirle birlikte en önemli seçmen
nüfusu. Genel seçim ve referandumda etkileri büyük ama bir seçim bölgeleri dahi
yok. Bu haksızlığı bu yasama yılında ortadan
kaldırmalıyız.
Değerli arkadaşlarım, bu
kardeşlerimiz ekonomik olarak Türkiyeye çok büyük katkı
sağlamaktalar. Bakın, Almanyadaki Türklerin Türkiyeye gönderdikleri
katkı, sadece geçen yıl 833 milyon euro olmuş. On yıllardır
sorgusuz sualsiz, şikâyet etmeden göndermekteler. İzin sezonunda her
yıl 3,3 milyar avro Türkiyede harcıyorlar. Avrupalı turistler
Türkiyeye geldiğinde ortalama 590 avro para harcarken bizim
kardeşlerimiz memleket ziyaretlerinde ve tatil yörelerinde en az
1.100-1.200 avro bırakmakta. Ama bakıyoruz, dünyaca ünlü Türk Hava
Yollarımız, dünyaca ünlü futbolculara, futbol kulüplerine, Hollywood
yıldızlarına sponsorluk yapan Türk Hava Yollarımız
zarar etmekte, 1 milyarın üzerinde şu anda zarar etmiş durumda.
Avrupa hatlarından ise çok kazanıyorlar. Buna karşılık
konu Avrupada yaşayanlara gelince indirim değil, bindirim
yapılmakta. Berlinden, Paristen Adanaya, Trabzona, Konyaya uçmak
isteyen kardeşlerimiz New Yorka gitmekten daha fazla para ödemek zorunda
kalıyor. 4-5 kişilik bir ailenin izne gelişi, dönüşü için
bir servet ödenmek zorunda kalınıyor. Orada yaşayanlar bizim
elçimiz. diyoruz ama elçilerimize hak ettikleri değeri vermiyoruz.
Bakın, Berlinde yakından gözlemledim.
Onları en çok üzen şey şu olmuş: Bu yıl temmuz
ayında Meclis kapanmadan bir torba yasayı
kanunlaştırdık. O torba yasada Avrupada yaşayan
milyonlarca kardeşimizi etkileyen bir madde de geçti. Bu kürsüden itiraz
ettik, mücadele verdik ama maalesef bizi dinlemediniz ve saraydan geldiği
gibi geçirdiniz. Neydi o madde? Biliyorsunuz, rahmetli Bülent Ecevitin
Başbakanlığı döneminde gurbetçi işçilerin borçlanarak
emekli olma hakkı bir sosyal güvenlik politikası olarak hayata
geçirilmişti. Yurt dışında çalışan
kardeşlerimiz Türkiyeden de borçlanarak SSK emeklisi olabilmekteydiler.
Böylece Avrupada 67 yaşında emekli olabilecek bir kardeşimiz
Türkiyeden alacağı emekli maaşıyla o güne kadar güvenli
bir şekilde geçinebilmekteydi. Ama şimdi Avrupada yaşayan
kardeşlerimizin bu hayali ellerinden alındı. Yapılan son
düzenlemeyle yurt dışında yaşayan kardeşlerimiz için
hem prim bedeli yüzde 32den yüzde 45e çıkarılmakta hem daha fazla
gün için prim ödemesi yapmak zorunda bırakılmakta hem de bunun
karşılığı SSK yerine BAĞ-KUR emeklisi yapılarak
daha düşük maaş verilmekte. Yüz binlerce kardeşimize Ben seni
artık işçi gibi değil, patron gibi, bir para makinesi gibi
görmekteyim. mesajı verilmekte.
Bakın, bu yüzde 45lik prim oranının
yüzde 12si sağlık sigortası, yüzde 20si ölüm, malullük
sigortası olarak ayrılmakta ama yüzde 13ünün hiçbir
karşılığı yok, açıkça bir haraç alınmakta.
Temmuz ayından önce 100 bin lira vererek
emekliliği hak eden, Almanyada yaşayan bir kardeşimiz
Türkiyeden 2.400 lira emekli maaşı alabilirken şimdi 200 bin
lira ödeyerek emekli olabilmekte, alacağı maaş ise 1.500-1.600 liraya
düşmekte. O gün bu kürsüden konuşurken bu değişikliğin
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, hem
insani hem de ahlaki olmadığını söylemiştim,
vicdanlara sığmadığını söylemiştim. Bunun,
bir üvey evlat muamelesi olduğunu hep birlikte söylemiştik. Nitekim
Berlindeki buluşmamızda, bu kanunun Almanyada ve diğer Avrupa
ülkelerinde yaşayan Türkler arasında çok büyük hayal
kırıklığı yarattığını gözlemledim.
Kendilerine yönelik çok büyük bir vefasızlık, çok büyük bir
eşitsizlik olarak algılandığını görmekten büyük
üzüntü duydum, hepimiz adına üzüldüm. Yüz binlerce kardeşimizde, bu
Mecliste çıkan bir yasayla yarattığımız bu hissiyata
hepimiz önem vermeliyiz. Bu konuya sadece bürokratların Plan ve Bütçe
Komisyonunda söyledikleri gibi yani Gurbetçiler nimet-külfet dengesini
bozuyor. Bu değişiklikle 1 milyar lira kâr ederiz.
mantığıyla bakamazsınız, bakamayız. Eğer
öyle hesap yapmaya kalkarsanız elli altmış yıldır
Almanyada fabrikalarda, en ağır koşullarda dişini
tırnağına takarak çalışıp üreten, kazandığını
harcamayıp son kuruşuna kadar bu memlekete gönderen milyonlarca
kardeşimizin bizlere sağladığı büyük nimetlerin
altında hepiniz ezilirsiniz.
Alın, bir başka örnek: Yurt
dışında yaşayan kardeşlerimiz her yıl Türkiyeye
gelmekte, olası sağlık sorunlarını bugüne kadar
Türkiyedeki sağlık kurumlarında ücretsiz çözebilmekteydi ama
son birkaç aydır duyuyoruz ki gurbetçilerimiz hastanelerden,
sağlık ocaklarından, eczanelerden geri çevrilmekte, acil olmayan
her türlü ihtiyaçları için ayrı para istenmekte. Bu
kardeşlerimiz bu muameleleri asla hak etmemektedir. Bu utanç verici
uygulamaların arkasında hesapsız kitapsız harcamalar,
lükse, şatafata harcanan millî servetimiz yatmaktadır.
Beceriksiz, liyakatsiz ellerde krize soktuğunuz
ekonominin, kara deliğe döndürdüğünüz SGKnin kötü yönetiminin
bedelini Avrupada yaşayan milyonlarca kardeşimize
çıkaramazsınız. Elli yıldır Türkiyeye döviz
göndererek kalkınmaya destek olan, hâlâ yaz tatillerini geçirerek, emlak
alarak, yakınlarına para göndererek ekonomimize destek olan
gurbetçilerimiz kâr zarar hesaplarınızın bir ögesi olarak
değil, hizmet verilmesi gereken birinci sınıf Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları olarak görülmelidir. Bu amaç
doğrultusunda Meclisimizde bir an önce tüm partilerin
katılacağı bir araştırma komisyonunun kurulmasına
şiddetle ihtiyaç vardır.
Bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz
Sayın Ali Şekerin, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, Asya Verimlilik Teşkilatı Kuruluş
Anlaşması üzerine konuşuyoruz ancak Avrupa Birliği üyesi
olma yolunda attığımız adımları bir bir geri
çektik ve Avrupa Birliğinde bizim açabileceğimiz fasıllar
varken, kamu alımları, rekabet politikası, sosyal politika ve
istihdam başlıklarında gereğini biz yerine
getirebilecekken, bu fasılları tamamlayabilecekken hiçbir şey
yapmadık, şimdi Asyaya doğru yelken açmış
durumdayız. Eğer biz kaynaklarımızı verimli
kullansaydık bugün bu depreme de hazırlıklı olurduk ama
biliyoruz ki biz verimli kaynak kullanılması konusunda
başarılı bir ülke değiliz. Bu konuda umut ediyorum bundan
sonra başarılı olmayı hayata geçirebiliriz.
Şimdi, İstanbulda kaynaklarımız
var. Nedir? Deprem için hazırlık yapmamız gerekiyor, betona gömdünüz
paraları. O betona gömdüğünüz paraları nereye koydunuz? Zemini
bozuk alanlara koydunuz, Ataköye, Zeytinburnuna koydunuz. Hâlbuki
Avcılarda büyük bir afet yaşandı ve Avcılarda
yaşanan afette
Silivride de bir deprem olsa yine Avcılarda minare yıkılıyor.
Ama hiç umursamadınız, orada yarın enkazda ölebilecek, enkaz
altında kalabilecek yüz binlerce vatandaşı
umursamadınız. Biraz önce burada deprem hazırlıkları
araştırılsın diye önerge verdi İYİ PARTİ ve
siz bunu reddettiniz. Niye depremin şu andaki
hazırlıklarını araştırmaktan çekiniyorsunuz,
korkuyorsunuz ve o insanlara karşı hiç mi sorumluluk duygunuz yok?
1999 depreminde yaklaşık 15 milyar dolar
bir zarar gördü ülke, 15 milyar dolar değil sadece 18 binin üzerinde de
yurttaşımızı kaybettik. Ve olası bir depremde yüz
binlerce yurttaşımızı kaybedeceğiz ve bunu biliyoruz
ve ölümünü bekleyen bir ülke olarak sessizce seyrediyoruz. Bizim
TOKİmizin önce bize konut yapması lazım, Suriyede konut
yapacak. deniyor TOKİ. TOKİ önce İstanbul Avcılarda
deprem güvenlikli konutlar ve iş yerleri yapsın, önce Zeytinburnunda
deprem güvenlikli konutlar yapsın ama yoksul halk için yapsın; 1,7
milyarını Ağaoğluna, paşaoğluna vermesin, yoksul
halkın depremde can güvenliği olan konutu için harcasın, okulu
için harcasın. Bugün İstanbulda 29 okul maalesef boşaltılmak
durumunda kaldı hasarlı olduğu için, bunların bir
kısmı daha önce depreme karşı güçlendirilmişti.
Şimdiye kadar -bugünün
karşılığı 36 milyar doların- 205 milyar TL, 205
katrilyon lira para toplandı özel iletişim vergisi adıyla. Bu
özel iletişim vergisi adıyla toplanan para ortada yok. Özel iletişim
vergisi adıyla para toplanan o telekomünikasyon şirketlerinin bir
telefon hizmeti verme ihtimali yok 5,8lik depremde bile. E para yok, deprem
güvenli konut yok, iletişim yok, bu para nerede? Bu para yola,
yolsuzluğa harcandı ve yok edildi ama dediğim gibi,
insanların can güvenliği sizin için yok hükmünde, biraz önceki
araştırma önergesinde de bunu gördük.
Erzincan depreminde ben Erzincandaydım,
Erzincanın nasıl hazırlıksız
yakalandığını gördüm, ondan sonra bir şeyler
yapılır diye umut ettik, yaklaşık yirmi yedi sene oldu.
İstanbul depreminde Avcılardaydım, yirmi sene oldu, o Kocaeli
Gölcükün yıkıldığı yerde çivi çakılmadı
maalesef. Şimdi, bu kadar büyük bir felaket yaşanacağı
belli ve bunu umursamayan bir iktidar var, bunun gereğini yapmayan bir
iktidar var. Nereye? Deprem konutlarına değil, rant
politikalarına bütün kaynaklar harcanıyor ve o paralar yarın bir
gün yurttaşlarımız tarafından ödenecek ve o ödenecek olan
paralar, o borçlar maalesef şirketleri kurtarmak için kullanılacak.
Şimdi, Avcılar depremiyle ilgili daha önce
696 adet bina riskli yapı olarak tespit edilmişti, yirmi yıl
önce ve ben bir soru önergesi verdim, o soru önergesine cevapta bunların
94ü hâlâ riskli bina olarak yıkılmamış durumda ve
önümüzdeki depremde yıkılmayı bekliyor. Yirmi yıl
geçmiş, tespit ettiğiniz 94 tane riskli binayı bile
yıkmamışsınız, neyin
hazırlığını yapacaksınız?
Tamam, konutlar öldürüyor, deprem güvenliği
olmayan binalar öldürüyor ama asıl bizi öldüren sorumsuz
iktidarınız, halkın can güvenliğini yok sayan
anlayışınız. Bunu bir an önce değiştirin,
halkınıza karşı sorumluluğunuzu yerine getirin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Ayşe Sibel Ersoyun.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yeni yasama
yılımızın ülkemize, milletimize ve Gazi Meclisimize
hayırlı olmasını diliyorum. Ben bugün burada tüm
insanlığı ilgilendiren iklim değişikliği sorununa
dikkat çekmek istiyorum.
Küresel olarak yaşanan iklim
değişikliğinin etkileri ülkemizde de son günlerde özellikle sel
felaketleriyle kendini göstermektedir. Ülkelerin iklim
değişikliği tehlikesiyle ilgili görüşlerini sunduğu
Paris müzakerelerinde gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan
ülkelere ana mesajı şuydu: Geçmişte yaptığımız
gibi aynı hataları yapmayalım. Havayı, suyu ve
toprağı kirleterek acımasız bir şekilde
davrandık, yaptıklarımızı yapmayalım ve gelecek
nesilleri göz önünde bulundurarak bu sorumluluğun farkında
olalım.
İklim değişikliğinin insanlar ve
diğer canlılar için geri dönülemez sonuçlara yol açmaması
ortalama yüzey sıcaklığındaki artışın 1,5
santigrat derecenin altında kalmasına bağlı. Küresel
ortalama sıcaklıklar sanayi öncesi döneme göre 1 santigrat derece
eşiğini aşmış durumda. 1,5 santigrat derece sınırı
sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğu önleme için kritik bir öneme
sahip. Küresel ısınmayı 1,5 santigrat dereceyle
sınırlandırmak, ekolojik sistemler ve yaşam alanları
üzerindeki birçok kalıcı etkinin önlenmesi anlamına gelmektedir.
Bu sınırı geçmemek için küresel emisyonları 2030
yılında 2010 yılına göre yüzde 45 azaltmak ve 2050
yılında da net sıfır emisyona ulaşmak gerekiyor.
Türkiye, gün geçtikçe iklim
değişikliğinin olumsuz etkilerini giderek daha fazla hissediyor.
Fırtına, sel, dolu, şiddetli kar yağışı,
kuraklık ve orman yangınları gibi meteorolojik ve hidrolojik
felaketlerin sayısı ve ciddiyeti ülkemizde önemli ölçüde
artmış durumda. Son on yılda Türkiyede bildirilen
hidrometeorolojik felaketlerin sayısı 2 katına
çıkmış ve yaklaşık 600e ulaşmıştır.
Bu felaketler, büyük miktarda can ve mal kaybına neden olmaktadır.
Dolayısıyla ilk etapta Türkiyenin önceliği enerji tüketimini
azaltmak, enerji verimliliğini artırmak, yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelik yatırımları geliştirmek ve 2020
yılına yönelik sayısallaştırılmış sera
gazı emisyon azaltım hedefini belirlemek olmalıdır ki bu
durum Türkiyenin iklim değişikliği krizinde uluslararası
müzakerelerde ve yeni anlaşma metninin hazırlanmasında aktif
konuma geçişini de hızlandıracaktır.
Peki, iklim değişikliğini nasıl
durduracağız? İnsanlar için bu soruna çözüm bulmak, onu çözmek
için merkez konuma getirmekten ibarettir. Eğer iklim
değişikliği sorununa bir çözüm bulunamıyorsa bu bizim iklim
değişikliği sorununu diğer tüm sorunların üzerinde bir
yere koymuyor olmamızdan kaynaklanmaktadır. İklim
değişikliğine karşı savaşmaya karar
verdiğimizde ilk engelin kendimiz olduğunun farkında
olmalıyız. Çok geç olmadan bu farkındalığı bir
yaşam biçimi hâline getirmek yapılacak en iyi seçim olabilir.
İklim değişikliğinin olumsuz
etkilerinin her saniye daha fazla geri dönülemez hâle geldiği
yadsınamaz bir gerçektir. Dün bile çok geçti, şimdi hareket
etmediğimiz sürece enerji, ulaştırma, kentleşme,
tarım, sanayi, ticaret, turizm gibi kilit sektörlerde büyük ekonomik
kayıplarla karşı karşıya kalacağımız
kâbus senaryosu bizleri bekliyor.
Bu arada toplumsal ve millî hassasiyetler konusunda
gençliğe önderlik yapan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür
Vakfımız çevre konusunda yurt genelinde yapmış olduğu
Çevrecilik milliyetçiliktir. sloganıyla iklim
değişikliğinin önemine dikkat çekerek farkındalık
yaratmıştır. Bu kampanyaya öncülük eden Ülkü Ocakları
Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanımız Sayın
Doktor Sinan Ateşin şahsında emeği geçen tüm gençlerimize
de ayrıca teşekkür ediyorum.
Yaşanacak güzel günlerde hep birlikte olmak
dileğiyle sözlerime son veriyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Erol Katırcıoğluna ait.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Asya Verimlilik Teşkilatıyla ilgili,
üyelikle ilgili konuşmak yerine biz sabahtan beri ya da bir zamandan beri başka
şeyler konuşuyoruz, onlar üzerine ben de konuşmayı tercih
ediyorum çünkü gerçekten de verimlilik Türkiye ekonomisinin en ciddi sorunu
olmakla birlikte bizim Asya Verimlilik Teşkilatına üye olmamızla
neyi çözmüş olacağız doğrusu çok emin değilim.
Şimdi arkadaşlar, buradaki
konuşmaları da dinlerken şöyle bir duyguya
kapılıyorum. Geçenlerde Sayın Bakan Berat Albayrakın
ikinci Yeni Ekonomik Program açıklamasını dinlerken şöyle
bir duygu kapladı içimi: Biz acaba Sayın Bakanla aynı ülkede mi
yaşıyoruz? Yani Sayın Bakan acaba sokağa çıkmıyor
mu, pazara gitmiyor mu, istatistiklere bakmıyor mu?
Anlattığı Türkiye yaşadığımız Türkiye
değil. Aslında bu sadece Sayın Bakan Berat Albayraka özgü de
değil esasında. Yani bugün bir süreden beri yapılan
tartışmalarda özellikle Grup Başkan Vekili Sayın Muş
ve arada birtakım cümlelerle tartışmalara katılmaya
çalışan arkadaşlarınızın esasında şöyle
bir duyguda oldukları kanaatine ulaştım: Ya, bir dünyanız
var, bir anlayış çerçeveniz var, bunun içinden konuşuyorsunuz ve
bunun dışında neler oluyor, kimler ne söylüyor, çok
ilgilendirmiyor sizi. Yani zaten medyanın yüzde 95ini kontrol eden bir
hükûmetin üyelerisiniz aynı zamanda, dolayısıyla da, hani, eve
gittiğinizde de, Sabah gazetesini okuyup ATVyi seyrettiğinizde sanki
Türkiyeyle ilgili haberler almış gibi hissediyorsunuz ama gerçek bu
değil arkadaşlar, yani gerçek bu değil. Fakat, buna rağmen,
mesela Fuat Oktay geçen gün Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle ilgili olarak bir raporu açıkladı ve
şaşırarak okudum, müthiş bir başarı olduğunu
söylüyor. Arkadaşlar, aynı ülkede yaşıyorsak bunu
nasıl söyleyebilirsiniz? Hakikaten anlamakta zorlanıyorum. Çok basit
bir cümleyle söyleyeyim size, olan şey şudur: Topluma ait olması
gereken, toplumun iradesini yansıtması gereken devlet kurumu -ki, bu
şu anlama geliyor: Herkese eşit mesafede davranması gereken
devlet kurumu- ortadan kalkmış vaziyette, Hükûmet bir kara delik gibi
devleti yutmuş ve esasında devlet yerine bir parti Hükûmeti ortaya
çıkmış durumda. Yani bunu görmemenizi de ben hakikaten anlamakta
zorlanıyorum. Çünkü, bakın arkadaşlar, bir
Cumhurbaşkanı nasıl böyle bir cümle kurabilir ya Selahattin
Demirtaştan söz ederken? Onu bırakamayız. Siz kimsiniz? Siz
kimsiniz? Cumhurbaşkanısınız. Bir Cumhurbaşkanı
böyle konuşabilir mi? Ama konuşabiliyor ve sizler de buna izin
veriyorsunuz ve bence çok önemli bir hata yapıyorsunuz diye
düşünüyorum. Tabii, bu benim yorumum, benim gözlemim. Sizler de mutlaka
yapıyorsunuzdur ama özetle söyleyecek olursam, gerçekten Adalet ve
Kalkınma Partisi Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte
Türkiyenin gerçeklerinden kopmuş vaziyette; Türkiyeyi nereye
gittiği belli olmayan bir yola doğru itiyor. Yani, hakikaten Allah
sonumuzu hayretsin. derler ya, öyle bir vaziyetteyiz diye düşünüyorum.
Şimdi, bunun bir işaretini de şuradan
görüyoruz: Şimdi, arkadaşlar, aslında bir türlü bu Mecliste
konuşmaya veya ne bileyim, bir araştırma önergesiyle bir
komisyon kurup da bu konuyu sağlıklı, aklı
başında konuşmaya ihtiyacımız olduğu hâlde Kürt
meselesini konuşurken şu sıralardan PKKya terör örgütü de.
laflarıyla parmak sallayan arkadaşların esasında
PKKnın ve Kürt sorununun ne olduğuyla ilgili olarak hiçbir fikri
olan insanlar olduğu kanaatinde değilim.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Anlat,
dinleyelim o zaman.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Çünkü eğer
PKK ve Kürt sorunuyla ilgili bilgisi olan insanlar olsaydı o
arkadaşlar -herkes alınmasın- böyle düşünmezlerdi. Bu
iş ciddi bir mesele ve dolayısıyla da konuşulması
gereken bir mesele. Biz bunu böyle konuşamayız, bu dille
konuşamayız. Hele hele Halkların Demokratik Partisi, Türkiyenin
3üncü partisi
Devlet PKKyla sorununu çözemediği için bizim üzerimizden
giderek bir demokrasi faciası yaratıyor aslında ve Sayın
Muş da demin bunu çok açık olarak ifade etmiş oldu; yani, bize
terörün acentesi dedi galiba, öyle bir laf etti. Ben, doğrusunu
isterseniz, Sayın Muşun gerek dilini gerek kullandığı
terimleri ve gerekse mantığını kınıyorum; böyle
bir Grup Başkan Vekiliniz olduğundan dolayı da gerçekten sizler
adına üzülüyorum da çünkü
REFİK ÖZEN (Bursa) - Üzülmene gerek yok.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Müsaade edin,
müsaade edin...
REFİK ÖZEN (Bursa) - Bizim adımıza
üzülmene gerek yok.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Her neyse, siz
kendiniz nasıl istiyorsanız öyle düşünün; ben üzülüyorum, kendi
duygumu söylüyorum size.
Şimdi, arkadaşlar, bu meselenin önemiyle
ilgili olarak bir benzetme yapalım: Mesela Sayın
Cumhurbaşkanı geçenlerde Keşmirle ilgili bir laf etti, bence
çok önemli ve güzel bir laf etti. Biliyorsunuz, Keşmir meselesi Pakistan
ve Hindistan arasında yıllardan beri süren, otuz yıldır
neredeyse 100 bine yakın insanın öldüğü bir mesele. O meseleyle
ilgili aynen şöyle dedi: Keşmirlilerin Pakistanlılar veya
Hindistanlılarla birlikte güvenli bir geleceğe bakabilmeleri için
buradaki sorunun çatışma değil adalet ve hakkaniyet temelinde
diyalogla çözümü şarttır. Evet, şarttır, doğru.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Bununla ne ilgisi var?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Var, çok ilgisi
var. Eğer vaktim olsaydı anlatırdım sana ama neyse
Dinlemeyi
bil lütfen tamam mı? Ben sana laf atmadım.
Şimdi, dolayısıyla da ben Sayın
Cumhurbaşkanının bu konudaki yaklaşımlarının
tamamen ideolojik olduğunu düşünüyorum ve Kürt meselesi konusunda
gerçekten de çözümü bir dönem denemiş bir insan olarak attığı
bu adımların gerçekten de çok üzücü olduğunu düşünüyorum;
bunu bir kere size bildirmek istedim.
Şimdi, son olarak -üç dakikam var-
şunları da söylemek istiyorum: Arkadaşlar, biz, bundan sonra bu
kürsüye her çıktığımızda kayyumlar meselesini gündeme
getireceğiz; bunu bilesiniz çünkü kayyumlar meselesi bir demokrasi
meselesidir. Eğer siz de demokratsanız en azından bu konudaki
fikirlerinizi biz de duymak isteriz.
Şimdi, bakın, Sayın
Cumhurbaşkanından bir cümle okuyacağım yine, diyor ki bu
Maduroyla ilgili
Biliyorsunuz, Trump ile Maduro arasında bir gerginlik
oldu ve Sayın Cumhurbaşkanı yine çok güzel bir cümle kurdu,
bakın cümleyi okuyorum, diyor ki: Sandıktan çıkana saygı
duyacaksınız. Sandıktan çıkana saygı
duymuyorsanız bunun adı demokrasi değildir, totaliter bir
anlayıştır. Arkadaş, bu cümleyle ne yapacağız
biz? Bu cümle aynen bizde olmadı mı? Yani Maduroyla terörü vesaireyi
birleştirerek yorumlamam gerekmiyor ama seçilmiş bir kişinin
görevden alınmasının doğru olmadığını
söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı, kendi iradesiyle mi başka
iradelerle mi bilemiyorum ama üç büyükşehirdeki belediye
başkanlarımızı görevden aldılar ve kayyum
atadılar. Bu, hem daha önceki konuşmalarında adalet dediği şeye
uymuyor, ahlak dediğimiz şeye de uymuyor. Dolayısıyla da
arkadaşlar, diyebilirim ki bu ve buna benzer meseleler bu düzeyde
konuşulacak meseleler değildir, bu dille konuşulacak meseleler
değildir. O sebeple de eğer gerçekten bu ülkeyi seviyorsanız -ki
sevdiğinizi varsayıyoruz tabii ki- o zaman gerçekten de bu konuda daha
ciddi bir adım atalım. Yani ne demek istiyorum daha ciddi bir
adımdan? Bu meseleyi sakin kafayla ve karşılıklı
saygı temelinde bir dille konuşabilir olmamız lazım. Böyle
laf atarak olmaz. Eğer siz laf atarsanız biz de size laf atarız.
Buradan sağlıklı bir şey çıkmaz. Oysa
yaşadığımız sorunlar gerçekten de çok ciddi sorunlar
ve bu ciddi sorunların da çözülmesine ilişkin olmak üzere
sağduyu ve ortak aklı üretmemiz lazım. Ama görebildiğim kadarıyla
Halkların Demokratik Partisine burada yapılan
saldırıları gerçekten de sizlerin -yani nasıl söyleyeyim
bilemiyorum ama- vicdanınıza bırakıyorum çünkü
Halkların Demokratik Partisinin bugüne kadar söylediği söz demokrasi
ve barıştan başka bir söz değildir ve bu sadece Kürtlerin
de talebi değildir arkadaşlar, benim gibi Karadenizli Türklerin de
talebidir. Dolayısıyla da yani konuşamadım bu Asya
Verimlilik Teşkilatıyla ilgili olarak ama bir başka vesileyle
belki onu da konuşuruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Doğrudan
şahsımı hedef alarak ifadeler kullanmıştır,
düşüncelerimizin ötesinde şahsımı hedef
almıştır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlunun 36 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kuruldan özür diliyorum
böyle bir milletvekiliyle muhatap olduğum için. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Gerçekleri ifade edemediği
için, PKK terör örgütüne tek laf edemediği için, kulaklarının
üzerine yatıp Diyarbakırdaki anneleri göremediği için,
Nupeldayı katleden PKKlı canilere tek laf edemediği için, daha
dün, daha geçenlerde Kulpta PKKnın katlettiği 7
vatandaşımız için tek bir kelime edemediği için, PKKyla
aranıza mesafe koyun. dememize rağmen çıkıp da Evet,
haklısınız, aramıza bu terör örgütüyle mesafe koymamız
lazım. diyemediği için inanın ben de böyle bir milletvekilini
gerçekten kınıyorum ve böyle bir milletvekiliyle muhatap olduğum
için de sizlerden ayrıca özür diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu,
bir ayağa kalkıp muradınız ne, söylerseniz
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Hayır,
hayır, oradan, oradan
Hakaret etti. Sataşma var, sataşma.
BAŞKAN O doğrudur, buyurun.
14.-
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlunun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Muş, hiç beni yanıltmadın; zaten söylediğim de buydu. Siz
kendinize bir dünya yaratmışsınız, o dünya içinde kendinize
bir gaz vermişsiniz, gerçeklerle hayalinizi
karıştırıyorsunuz, ideolojinizle gerçekleri
karıştırıyorsunuz ve sonunda böyle bir dille karşımıza
geliyorsunuz.
Benim söylediğim şey çok basit. Bize
ayıp yalancı diyemezsiniz, bize, herhangi bir siyasi partiye
Bilmem terör örgütünün acentesi. diyemezsiniz. Siz ki burada belli bir
deneyimi olan bir milletvekilisiniz, dolayısıyla da bunları
diyebiliyor olmanızdan dolayı ben sizi tekrar kınıyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Evet, şahsı adına ilk
söz, Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; yeni yasama
yılımızın ülkemiz için hayırlı olmasını
temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bir telefon mesajıyla işlerinden
atılan 2.831 maden işçisinin sıkıntılarını,
haklı taleplerini Meclis kürsüsünden sıklıkla dile
getirmiştik. Şimdi, o işçilerimiz 5 Ekim tarihinde Ankaraya
yürümek için hazırlık yapmakta. Bu işçilerimiz ne istiyor, neden
yollara düştü, amaçları ne?
Hafızamızı tazelemek için bu 2.831
madencinin hikâyesini bir defa daha beraber hatırlayalım.
Bildiğimiz gibi, beş yıl önce Manisamızın Soma
ilçesinde meydana gelen maden faciasında 301 madencimiz hayatını
ne yazık ki kaybetmişti. Soma Kömürleri AŞnin hizmet
alımıyla işlettiği Eynez maden ocağında
yaşanan faciadan kısa bir süre sonra söz konusu ocakta
çalışmakta olan 2.831 madenci bir telefon mesajıyla
kapının önüne konulmuştu üstelik kıdem ve ihbar
tazminatları verilmeden. Bu işçilerimiz, madencilerimiz
yaklaşık beş yıldan beri kıdem ve ihbar
tazminatlarının yani haklarının peşinde ancak bu
haklı davalarında bir arpa boyu yol alabilmiş değiller ne
yazık ki. Bu konuda yani Soma'da mağdur olan madencilerin
mağduriyetini gidermek için 2015 tarihinde bu Meclis çatısı
altında yasal bir düzenleme yapıldı. Söz konusu düzenlemede
"Maden Kanunu kapsamında rödövans sözleşmeleri çerçevesinde yer
altı madenciliği yapan şirketlere ve ortaklarına ait
malların TMSF tarafından el konulan mal ve gelirleri öncelikle
işçilerin kıdem ve ihbar tazminatları ile izin ve fazla mesai
gibi alacaklarının ödenmesinde kullanılır denilmekte. Yani
TMSF Soma A.Şnin veya ortaklarına ait el koyduğu malları satacak,
öncelikle işçilerin alacaklarını karşılayacak.
Şimdi Yasal düzenlemeye rağmen nasıl
olur da bu madencilerin hakları bugüne kadar yani beş
yıldır ödenmedi? diyebilirsiniz ki bu, doğru bir sorudur. Bu
aşamada sendika devreye giriyor. Sendika, patronla bir protokol
yapıyor. Bu protokole göre patron işten attığı
madencilerin alacaklarını 24 taksitte ödeyeceğini beyan ediyor.
Sendika neden bu aşamada araya girer? İşçilerin
haklarını kollaması gereken sendika neden patronu kurtarmaya
gayret eder? Bu soruların cevapları uzun uzun
tartışılması gerekir ancak biz konumuza dönelim.
Cumhurbaşkanı her seçim öncesinde yani üç
defa Manisa'ya gelir ve her gelişinde birer taksit ödenir ama gerisi
gelmez. Bu işçilerimizin bir kısmı alacakları için mahkeme
yoluna gider. Yerel mahkemeler Sorumlu TKİ'dir. hükmünü verir. TKİ,
olayı üst mahkemeye götürür. Yargıtay ve istinaf mahkemeleri de
sorumlu olarak TKİ'yi işaret eder ve tazminatları ödemesini
emreder. Evet, söz konusu ocak için hizmet alımı sözleşmesi
yapılmıştır. Ruhsat sahibi TKİ'dir ancak TKİ
mahkeme kararlarına rağmen ödeme yapmaz. Burada TKİ'nin
tavrını anlamak mümkün değil. Mahkeme kararları
sonrasında artık bir içtihat oluşmuşken, hak sahiplerine
alacaklarını dava açılmaksızın ödemesi gerekirken,
TKİ'nin işçileri mahkeme yoluna sevk etmesi, dava açan ve kazanan alacaklılara
ödeme yapmamasını anlamak mümkün değil.
Özetle Sendika devreye girer, protokol yapar,
alacakları takside bağlar, TKİ sorumluluk kabul etmez,
davaları kaybeder ancak işçilere ödeme yapılmaz, olan hak
sahiplerine yani madencilerimize olur ancak artık bıçak kemiğe
dayanmıştır. Maden işçilerimizin bir kısmı
dertlerini anlatmak, haklı davalarında kamuoyu oluşturma
amacıyla Ankara'ya bir yürüyüş düzenlemek isterler ancak bu defa da
Soma Kaymakamına takılırlar. İşçilerimiz en demokratik
haklarını kullanarak Ankara'ya on gün sürecek sembolik bir
yürüyüş başlatmak istemekte ancak Kaymakam bey bu sembolik, bu
demokratik talebe olumsuz yanıt vermekte. HAK-İŞ 'e
bağlı işçilerin Bolu'dan Ankara'ya gitmesinde herhangi bir
sakınca yok ancak Soma'daki işçinin Ankara'ya yürümesi
sakıncalı. Burada siyasetin devreye girmesi ve bu yanlışa
bir an önce son vermesi gerekli. Yıllarca mağdur olmuş,
hakkını alamamış işçilerimizin güvenlik güçleriyle
karşı karşıya gelmesi engellenmelidir.
Ben burada Eynez ocağında
çalışan 2.831 işçinin mağduriyetinden bahsettim ancak
sayı ne yazık ki bununla da sınırlı değil. Uyar
Madencilikten alacaklı olan ve Soma kömürlerinin diğer
ocaklarında çalışan, emekli olan veya işten
çıkarılan, tazminatlarını alamayan işçilerimizi de
hesaba katarsak mağdur sayısının 3.600'ü bulduğunu
görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, bu konuda Meclis olarak inisiyatif
almalıyız, bu madencilerimizin haklı mücadelelerine sahip
çıkmalıyız. Bu arkadaşları bir dinleyelim, onları
anlamaya çalışalım, siyaset kurumunu devreye sokalım ve bu
adaletsizliğe son verelim.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Son konuşmacı,
şahsı adına Sayın Ahmet Erbaş.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle yeni yasama
yılımız yüce Meclisimize ve milletimize hayırlı
uğurlu olsun.
Ben bu kadar gergin bir akşamda konuyu yine
Kütahyaya ve Aizanoi Antik Kentine getireceğim.
Aızanoi Antik Kenti Kütahya Çavdarhisar ilçe
merkezinde olup, Kütahyaya 50 kilometre uzaklıktadır.
Frigyalıların öncülü olarak antik kaynaklarda geçen, Azan adlı
mitoloji kahramanının su perisi Erato ile efsanevi kral Arkasın
birleşmesinden Aızanoi şehrinin ortaya
çıktığı sanılmaktadır.
Aızanoi kenti, antik Frigyaya bağlı
olarak yaşayan Aizanitislerin ana yerleşim merkeziydi. Kentin yüksek
platosu üzerinde bulunan Zeus Tapınağının çevresinde
yapılan kazılarda tarihinin milattan önce 3000 yıllarına
kadar gittiği tespit edilmiştir. Önce Bergamaya, sonra da Roma
egemenliğine bağlı kalmıştır.
Roma İmparatorluğu döneminde tahıl
ekimi, şarap ve yün üretimi sayesinde zengin bir bölge olmuştur.
Bilinen ilk sikke burada basılmıştır. Milattan sonra 2nci
yüzyılda büyük imar faaliyetleri görmüş, erken Bizans döneminde
piskoposluk merkezi olmuş, Orta Çağda hisara
dönüştürülmüş, Selçuklular döneminde Çavdar Tatarları
tarafından üs olarak kullanıldığından dolayı
buraya Çavdarhisar ismi verilmiştir.
Aızanoi 1824 yılında Avrupalı
gezginlerce keşfedilmiş, 1830 ve 1840lı yıllarda Almanlar,
1926 yılında yine Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından ilk
kazılar yapılmıştır. 1970 yılından bu yana
da her yıl sistematik olarak kazı yapılmaktadır. Son
kazıyı şu anda Pamukkale Üniversitesinden bir doçent
hocamız yapmaktadır.
Roma döneminde antik kentte yaklaşık 80
bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir.
Kalıntılar arasında Anadoluda en iyi korunmuş Zeus
Tapınağı, 15 bin kişi kapasiteli tiyatro ve bu tiyatroya
bitişik nizamda yapılmış 13.500 kişilik stadyum
vardır ki Türkiyede bunun başka bir örneği yoktur. Yani hem
tiyatro hem de Zeus Tapınağının olduğu başka bir
sistem yoktur. Şu anda hâlen hâlen ayakta olan 2 de köprü mevcuttur bu
tarihlerden kalma. Aizanoi Antik Kenti çağdaş olarak Efes, Bergama ve
Sideyle aynı dönemlere denk gelmektedir. Bu güzelim bölgemizde Kültür ve
Turizm Bakanlığı kazı faaliyetlerini on iki aya çıkarmıştır
bu sene itibarıyla. Bu son derece olumlu bir gelişmedir.
Yine burada çok acil ve ivedilikli olarak kule vince
ihtiyacımız vardır. Bunu da inşallah Kültür ve Turizm
Bakanlığı sağlayacaktır, bundan da eminiz.
Özellikle yaz aylarında, temmuz ve ağustos
aylarında burada Kültür ve Turizm Bakanlığının
öncülüğünde yapılacak etkinliklerle önce bu güzelim yurdumuzun bu
güzel nadide parçasının halkımızın, sonra da dünya
turizminin gündemine yerleşeceğine eminiz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; çok kısa bir süre önce Kütahyada bütün siyasi partiler,
STKler, odalar, borsalar bir araya geldik ve Kütahya seni bekliyor. diye bir
kampanya yaptık. Bu bir sosyal medya kampanyasıydı. Buradaki
amacımız şu: Hem ülkemizde hem de Kütahyada nüfusumuzu
aşan sayılarda sosyal medya kullanıcısı
kardeşlerimiz var. Ne hikmetse son zamanlarda -örfümüzde, âdetimizde ve
kültürümüzde olmadığına inandığım- yediğimizin
içtiğimizin, evimizin arabamızın,
kullandığımız eşyanın, hastanede yatan annemizin,
babamızın toprağa verilişine kadar sosyal medyada
paylaşıyoruz ama kendi yurdumuzla, kendi bölgemizle ilgili en ufak
bir paylaşım yapmıyoruz. Ülkemizde sosyal medya kullanan
arkadaşlarımızın -hepimiz de dâhiliz buna- kendi
yörelerimizle ilgili yaptığımız paylaşım maalesef
yüzde 1leri geçmiyor. Biz buradan yola çıktık, çok kısa bir
sürede Türkiye'de gündeme oturduk. Öncelikle, buna katkı veren çok
değerli katılımcılara çok teşekkür ederim. Ancak bu
tek ayaklı olacak bir şey değil, buna devlet desteğine de
ihtiyacımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ERBAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erbaş,
son cümlelerinizi alayım.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Devlet desteği
derken kastım şudur: Son yirmi yılda özelleştirme
kapsamında Kütahyamızda şeker fabrikası
özelleşmiştir; Tunçbilek, Seyitömer özelleşmiştir, azot
özelleşmiştir, Eti Gümüş özelleşmiştir. Bunlar gerekli
gereksiz, zamanında yapıldı yapılmadı
tartışmasına girmiyorum ama bundan devlet çok ciddi bir
şekilde katkı sağlamıştır, hazinesine çok ciddi
şekilde bir giriş olmuştur. Biz şimdi Kütahyalılar
olarak devlete buradan sesleniyoruz: Bizi unutmayın, bizi arada
bırakmayın, bize sahip çıkın. Yüce heyetinize sesleniyorum:
Sizleri Kütahyaya bekliyorum.
Bu vesileyle hepinize hayırlı
akşamlar diliyorum. Çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
2nci maddenin görüşmeleri
tamamlanmıştır. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Soma maden işçilerinin
mağduriyetinin giderilmesi ve Soma'da işten çıkarılan,
tazminatlarını alamayan işçilerin düzenlediği
yürüşüyün engellenmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Manisa
Milletvekili olmam sebebiyle de
Biraz önce Sayın Milletvekilimiz Vehbi
Bakırlıoğlu bir konuyu dile getirdi. Bir konunun burada
şahitleri var ve bu Meclisin bu işi çözmesi lazım, daha
doğrusu o işe katkı sağlayanların. Erkan Akçay
Başkanımız burada -Milliyetçi Hareket Partisinden- ve Sayın
Doğan Kubat burada, ben buradayım. O gün de Halkların Demokratik
Partisinin grup başkan vekili bu konuya bizzat katkı vermişti.
Bu işçilerin, 2.800 işçinin tazminatını bu firma ödemiyor.
Bir yıl sonunda, 4 Nisan 2015te biz burada hep beraber kanun
çıkardık, dedik ki: Soma AŞnin mallarına TMSF (Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu) el koymuş. Bunların kocaman gökdeleni
var. Bu taşınmazlar satılsın ve -kanun maddesi yaptık
bir torba yasada Doğan Kubatın katkılarıyla, hepimizin
katkısıyla- TMSFnin buradan elde edeceği gelirle önce bu 2.700
kişinin -ki içlerinde o 2.700ün dışında ayrıca 301
şehidimizin ailelerinin alacakları da var firmadan- bu paraları
ödensin dedik. Kanun çıkardık. Bu kanun bugüne kadar
uygulanmadı. Nasıl uygulanmıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sarı sendika TMSFye
yazı yolluyor, Ben işçi adına imza atmaya yetkiliyim, patronla
anlaştım, parayı 24 taksitte ödeyecek. diyor. Bir taksit bile
ödenmeden
Sonuna da madde koyuyorlar: Eğer ödemeler aksarsa taraflar
yeniden değerlendirir. Bir daha yapıyorlar bir daha 24 ay, bir daha
yapıyorlar bu sefer 36 ay. Ama sadece ve sadece referandumdan önce 1
taksit, iki seçimden önce de 1er, toplam 3er taksit para aldılar, 36da
3ünü aldılar paranın ve bu insanlar perişan durumda.
Meclise karşı işveren ile sendika
kanunu boşa düşürmek üzere yalan yapıyorlar. Ve burada
aslında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu idare tarafından
doğru şekilde uyarılır, yönlendirilirse
Ellerinde kanun
var, kanunu uygulayacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu geçen dönem bir kez daha
ifade ettiğimizde AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Zengin
dosya olarak benden aldı ve tutanak altında da şöyle dedi,
hepimiz yine buradaydık: Bu iş böyle olduysa kul hakkı var, bunu
yedirmememiz lazım, hepimize vebal olur. Ama şu ana kadar onu
suçlamıyorum- gayretler sonuç vermiyor. Ve 3 binin üzerinde
arkadaşın parası İstanbulda Soma AŞnin kulesinde
duruyor.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu konunun çözülmesi
gerekiyor.
Bir de, bu işçiler bu yüzden yürüyüşe
geçecekler ayın 5inde. Şimdi buna Kaymakam diyor ki: Yürütmeyiz.
E, Bolu Abanttan buraya yürüyenler yürüyorsa, Somadan yürüyenlerin de
yürümesi lazım.
Bunu da takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
43.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Soma maden işçilerinin
tazminatlarının bir an evvel ödenmesini istediklerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Soma maden kazası 13 Mayıs 2014
yılında oldu yani beş yılı aşkın bir süre
geçti. Bu konuda bir Meclis araştırma komisyonu kuruldu,
kapsamlı bir rapor da çıktı ve o raporda çok önemli öneriler de
dile getirildi. Bu süreç içerisinde, tabii, kanuni düzenlemeler de
yapıldı. Ve şimdi, bu 2.800e yakın maden işçisinin
alacağı tazminatlar maalesef beş yılı aşkın
bir süredir sürüncemede kaldı. Bu doğru bir şey değil.
Mutlaka başta Enerji Bakanlığı olmak üzere ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunun bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirip bu
tazminatların artık bir an evvel
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Soma maden işçilerinin
tazminatlarının bir an evvel ödenmesini istiyoruz. Çok defalar da
dile getirdik, artık bu bahsi de bir an evvel kapatmak gerekir Sayın
Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Muş.
44.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Soma maden işçileriyle
ilgili meselenin takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bu elim hadise olduğu zaman burada bizim bu konudaki
hassasiyetimiz ortadadır, diğer partiler de burada hassasiyet
göstermişlerdir ve o madende şehit olan
vatandaşlarımız için düzenlemeler yapmıştık. Burada
kanun düzenleme de yapıldı fakat meseleye
baktığımız zaman, buradaki işçilerin
haklarını alma konusunda, ödeme konusunda problemler
çıkıyor. Dolayısıyla biz de -ben diğer
arkadaşlarımızla da görüşeceğim, dosyalarını
da inceleyeceğim- meselenin takipçisi olacağız, elimizden geleni
yapacağız, inceleyeceğiz bu meseleyi.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Asya Verimlilik Teşkilatı
Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1244) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 3üncü
maddeyi okutuyorum.
Madde 3 (1) Bu
kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünün görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama işlemi için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylamanın sonucunu
okuyorum:
Kullanılan oy sayısı :203
Kabul :203(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz İsmail
Ok
Nevşehir Balıkesir
Kanun teklifi kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan 33 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest
Ticaret Anlaşması'nın Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği
Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 33)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 29 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan
Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın Menşeli
Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini
Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin
Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 29)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.56
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), İsmail OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Az önce komisyonu bulamamıştık.
Çalışma süremizin de sonuna
geldiğimizden, alınan karar gereğince, denetim konuları ve
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 8 Ekim 2019 Salı günü saat 15.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.02