TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
21inci Birleşim
21 Kasın 2019
Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 20 Kasım Dünya
Çocuk Hakları Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa ilinde
yaşanılan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, 22 Kasım Diş Hekimliği
Günü ile Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bayburt Milletvekili Fatani Battalın, Bayburt ili Maden köyünde bir evde
çıkan yangında hayatını kaybeden 2si çocuk 3
vatandaşımıza Allahtan rahmet, Bayburtlu hemşehrilerine
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
2.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, ülkemizin etkin deprem
kuşağı üzerinde bulunduğuna, olası bir depremde can
kaybını en aza indirebilmek için her yaş grubuna yönelik ilk
yardım ve arama kurtarma programları hazırlanarak uygulamaya
konulması gerektiğine ilişkin açıklaması
3.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çan Termik Santralinde bir buçuk
yıl önce başlatılan filtre çalışmalarının ne
zaman faal hâle geleceğini öğrenmek istediğine, filtre ve baca
gazı arıtma sistemleri konusunda taviz verilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Gaziantep ilinde
saygın iş adamlarının FETÖden gözaltına
alınmasının Türkiye ve Gaziantep ekonomisine zarar
verdiğine ilişkin açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiyenin güvenlikten ekonomiye
pek çok cephede aynı anda beka mücadelesi verdiğine ilişkin
açıklaması
6.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersin ili Anamur ve Bozyazı
ilçelerinin Türkiyenin muz üretiminin yarısından fazlasını
karşıladığına, muz yetiştiricilerinin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, her milletin
eğitime verdiği değer ölçüsünde gelişeceğine
ilişkin açıklaması
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Sultan
Abdülhamit Hanın Ermeni sorununun kaynağını tespit eden
değerlendirmelerine ilişkin açıklaması
9.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, zor durumda olan küçük esnaf ve üreticinin
borçlarının yapılandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, siyanüre kolaylıkla
ulaşıldığı için mi insanların hem kendilerinin
hem de yakınlarının canına
kıydığını yoksa asıl sorunun işsizlik,
mutsuzluk, ötekileştirme ve şiddetin yaygınlaşması
mı olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
11.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun, Şanlıurfa
ilinin kültür ve inanç turizmi açısından önemli bir şehir
olması nedeniyle Gaziantep iline kadar getirilmesi düşünülen
Hızlı Tren Projesinin Şanlıurfa ilinden sonra Mardin iline
kadar uzatılması ve Şanlıurfa ilinin şehir içi
ulaşım sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
12.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, asgari ücretten dahi vergi alınan
ülkemizde sürdürülebilir bir yaşantı için vergilerin tekrar gözden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
13.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, taklit ürünlerle mücadelede neden
küçük esnafın hedef seçildiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
14.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, AK PARTİ
iktidarının emeklilikte yaşa takılanlar konusunda kör,
sağır ve dilsiz olduğuna ilişkin açıklaması
15.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler Günü
vesilesiyle öğretmenlerin kronikleşmiş sorunlarına çözüm
bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
şeffaflığının ortadan kalktığı dile
getirilen Millî Piyango çekilişlerinde satılmayan biletlere isabet
eden 19 milyon 750 bin TL ikramiyenin ne olduğunu ve ne
olacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
17.-
Mardin Milletvekili Cengiz Demirkayanın, 21 Kasım Mardin ilinin Onur
Gününe ilişkin açıklaması
18.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, vefat eden Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 25inci Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıta
ve Bayburt ili Maden köyünde bir evde çıkan yangında
hayatını kaybeden 2si çocuk 3 vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine, saldırıya uğrayan Gazeteci Ahmet Takana
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve İçişleri
Bakanını göreve davet ettiğine, bir tarafta işlevi olmayan
Helal Akreditasyon Kurumuna bir buçuk yılda 15,6 milyon lira ödenek vermişken
diğer tarafta her gün yeni bir vergi getirilmesini Hükûmete
hatırlatmak istediğine, EYT, polislere söz verilen 3600 ek gösterge
ve emeklilere söz verilen intibak konularında Parlamentoyu
çalışmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
19.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, vefat eden Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 25inci Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıta
Allahtan rahmet dilediklerine, her geçen gün ahlaki ve manevi değerler
açısından büyük bir erozyona uğrayan dünyamızda
yaşadığımız olayların,
çatışmaların toplumların değer bunalımı
içerisinde olduğunu gösterdiğine ve ülkemizde değerler
eğitimindeki eksikliğin giderilmesinde Ülkü Ocakları Eğitim
ve Kültür Vakfının vermiş olduğu hizmetlerin önemine
ilişkin açıklaması
20.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, EYTlilerin büyük bir
mağduriyet alanı teşkil ettiğine ve hakkın teslimi
için verilecek mücadelede muhalefet partilerinin bir araya gelmesi
gerektiğine, eş başkanlık sistemine karşı
çıkarılan engellerin ortadan kaldırılması
amacıyla verdikleri araştırma önergesinin iktidar
tarafından reddedildiğine ancak istihdamda kadının
eşit temsiliyetinde eş başkanlık sisteminin payı
olduğuna ve kadın sorununun anlık siyasi çıkarlara alet
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
21.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, üniversitelerde öğrenciler arasında
gerginlikler yaşandığına, ileriye bakan bir Türkiye
gençliğinin önünün açılması gerektiğine,
TEZ-KOOP-İŞ Sendikasının Erişim Çağrı
Merkezindeki örgütlenme çalışmalarının engellenmesiyle
ilgili gerçekleştirmek istediği basın açıklamasına
izin verilmediğine, saldırıya uğrayan Gazeteci Ahmet
Takana geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Tank Palet
Fabrikasının yerli sermayeyle büyümesi, güçlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, vefat
eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin 25inci Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıta, Bayburt ili Maden köyünde bir evde çıkan
yangında hayatını kaybeden 2si çocuk 3 vatandaşa ve 21
Kasım ölümünün 20nci yıl dönümünde 21inci Dönem Gaziantep
Milletvekili Mehmet Bedri İncetahtacıya Allahtan rahmet
dilediğine, Mardin ilinin Onur Günü ile 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları, 24 Kasım Öğretmenler ve 22 Kasım Diş
Hekimliği Gününü tebrik ettiğine, Tank Palet Fabrikasının
yerli ve millî vasfına halel getirilmesinin söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
23.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatya ili
Hekimhan-Kuluncak yolu üzerindeki kara yolu köprü girişlerinin tekrar
düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun Tank Palet Fabrikasıyla ilgili
yapmış olduğu açıklamasının kamuoyunu
yanıltmaya yönelik olduğuna ilişkin açıklaması
25.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasında sözlerinin aleni şekilde
çarpıtıldığına ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, terör konusundaki
görüşlerinin farklı olmadığına ve Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Tank
Palet Fabrikasıyla ilgili yapılan işlemin hukuka, mevzuata ve
millî çıkarlarımıza uygun olduğuna ilişkin
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, işletme
hakkının devrinin bir özelleştirme yöntemi olduğuna
ilişkin açıklaması
31.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegünün HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki AK PARTİnin
kadınlara evde oturan ve doğuran bir varlık olarak
baktığı yönündeki ifadelerini reddettiklerine ve kadınlar
üzerinden yapılan her türlü istismara karşı olduklarına
ilişkin açıklaması
32.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 12 Eylül zulmünden en fazla
zararı Milliyetçi Hareket Partililerin gördüğüne ve 12 Eylül
yargılamalarına müdahil olmaları hasebiyle Kenan Evren isminin
kamusal mekânlarda bulunmasını kabul etmelerinin söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
33.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet Halk Partisinin darbeleri
lanetlediğine ve darbeye karşı durduğu için şehit olan
insanlarımıza yardım amacıyla toplanılan paraları
hak sahiplerine vermeyenlere yönelik tavırlarının net
olduğuna ilişkin açıklaması
34.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, darbelerin hedefi olan millî iradenin
tecelligâhı Parlamento olarak dayanışma içerisinde olunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, Meclisin
darbe konusunda konsensüs hâlinde olmasının sevindirici olduğuna
ilişkin açıklaması
36.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Günü
öncesinde 3600 ek gösterge, yıpranma payı ve atanamayan
öğretmenlere yönelik güzel haberlerin verilmesini ümit ettiğine
ilişkin açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Türkiyenin bir hukuk devleti
olmaktan uzaklaştığı, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin, yargı
bağımsızlığının tarih olduğu ve
kurumların hukuk güvencesinden yoksun bırakıldığı
bir süreçten geçildiğine ilişkin açıklaması
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 22 Kasım Diş
Hekimliği Günü ile Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası vesilesiyle Sağlık Bakanlığının
diş hekimliği istihdamını artırarak koruyucu diş
sağlığına öncelik vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
39.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 2020 yılında ne kadar
öğretmen atanacağını, branş
dağılımının ne olacağını, eş
durumu hakkıyla ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanının neden görüş beyan etmediğini, alan
değişikliği konusunda bir hazırlığın olup
olmadığını, neden öğretmen açığını
kapatacak kadroların talep edilmediğini Hükûmetten öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin kabul edilen 40ıncı maddesinde
usulüne uygun düzenleme yapılmadığına ilişkin
açıklaması
41.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, sosyal güvenlik
hakkı gasbında bulunan kamu görevlilerinin sorumlu tutulmamasının
hukuk devletiyle bağdaşmadığına ve keyfîliğin
sürekli hâle getirildiğine ilişkin açıklaması
42.-
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 13 Aralık 2018 tarihinde Ankara
ilinde 9 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasıyla
ilgili teftiş kurulu raporunda asli kusurlunun makasçı Osman
Yıldırım olmasına ve olayın takipçisi
olacaklarına ilişkin açıklaması
43.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yanlış tarım
politikalarıyla mercimekte ithalatçı ülke konumuna getirilmemizle
ilgili Tarım ve Orman Bakanının önlem alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
44.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 43üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki zulümle kalkınma partisi ifadesini
reddettiklerine ilişkin açıklaması
45.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
43üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin metinden
çıkarılarak hakkaniyete, hukuka uygun düzenleme yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
49.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, kanunların genel,
eşit ve herkese uygulanabilir olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
50.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, kamuda 4/D statüsünde çalışan
üniversite mezunu işçilerin mağduriyetine ilişkin açıklaması
51.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
52.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, ihracatımızda önemli paya
sahip olan Hatay ilinin ve bölge ekonomisinin yeterince desteklenmediğine
ilişkin açıklaması
53.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, iktidarı Batman
ili İluh Deresinin başta petrol atıkları olmak üzere
sınai, tarımsal ve evsel atıklar yüzünden mikrop yuvasına
dönüşmesi nedeniyle gerekli önlemleri alarak ıslah
çalışması yapmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
54.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, sağlık lisesi
mezunu hemşirelerin atama beklediğine ilişkin
açıklaması
55.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Mensur
Işıkın 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 45inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
56.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Muş Milletvekili Mensur
Işıkın 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 45inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Cumhur İttifakı
birlikteliğinin şerefli bir birliktelik olduğuna ilişkin
açıklaması
57.-
Trabzon Milletvekili Salih Coranın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun Trabzon ili Ortahisar ilçesinde bir KHKlinin evde
bakım hizmetinden yararlanamadığı yönündeki ifadelerine
ilişkin açıklaması
58.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinde adrese teslim ihaleler yapıldığına
ilişkin açıklaması
59.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 46ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
60.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak çevre duyarlılıklarının en üst seviyede
olduğuna ilişkin açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 15/2/2019 tarihinde Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş ve 19 milletvekilinin, hibrit ve ithal tohumların
insan sağlığı üzerindeki etkilerinin
araştırılarak ata tohumuna dönülmesi için yapılacak
çalışmaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
(10/974) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 19/11/2019 tarihinde İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegü ve arkadaşları tarafından, Türkiyede
kadınların iş gücüne ve istihdama
katılımının önündeki tüm engellerin kaldırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 21/11/2019 tarihinde Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve
arkadaşları tarafından, Kenan Evren adının kamusal
mekânlarda var olup olmadığının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Kasım 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, darbeler
karanlığın, kirliliğin ve
bağımlılığın öngörüleriyle şekillenirken,
demokrasinin insan haysiyeti, insan onuru için büyük değer olduğuna
ilişkin konuşması
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
VIII.-
OYLAMALAR
1.-
(S. Sayısı: 128) Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Konya Milletvekili Abdulkadir
Karaduman'ın, Bodrum Kissebükü'nün imara açılmasına ve bölgede
faaliyet yürütecek firmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun cevabı (7/20137)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından satın alınan bilişim
ekipmanlarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/20460)
21 Kasım 2019
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Çocuk
Hakları Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye nüfusunun
üçte 1ini çocuklar oluşturuyor fakat buna rağmen ülkemizde
yıllardan beri bir çocuk hakları siyaseti oluşturulabilmiş
değil. Bu nedenle, Türkiyede çocuk istismarı gibi derhâl adım
atılmasını gerektiren yakıcı sorunlar ortaya
çıkıyor, büyüdükçe büyüyor ve önüne geçilemiyor.
Tek bir çocuk dahi istismara uğramasın,
ebeveynlerinin boğuştuğu yoksullukla boğuşmak zorunda
kalmasın, her çocuğun barınması için
sağlıklı şartlarda bir evi olsun, her çocuk eşit
kalitede eğitim alabilsin, sağlığa erişebilsin
istiyoruz. Yani aslında kısacası, çocuklar mutlu
yaşasınlar istiyoruz.
Çocuk istismarı komisyonunda
yapılması gerekenleri dile getirdik hatta bu konuda Hükûmeti
eleştirmeyi de bırakıp, bunu bir kenara bırakıp yol
haritaları da sunduk. Mecliste bu komisyon içerisinde daimî bir çocuk
hakları komisyonu kurulması için ortaklaşıldı, karar
alındı, kaç defa da farklı partilerden milletvekilleri bunu dile
getirdi, ancak görüyoruz ki hâlen Mecliste bir çocuk hakları daimî
komisyonu yok ve kimsenin de bununla ilgilendiği yok, görülen bu. Ancak
çok büyük şaibeler olunca -Rabia Naz Komisyonu gibi, şu anda o
komisyondan geliyorum- geçici araştırma komisyonları, alt
komisyonlar kuruluyor. Benzer tespitler yapılıyor ama kararlı,
bütünlüklü bir çözüm programı olmayınca da sorunlar çözülmüyor
arkadaşlar.
Çocuklara ilişkin bazı verileri sizlerle
paylaşmak istiyorum: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
verilerine göre Türkiyede 12-18 yaş aralığında 3.100 çocuk
mahpus bulunuyor. 3.100 çocuk mahpus ve bu çocukların birçoğu
ağır suçlarla hapishanelerde tanışıyorlar.
Örneğin Almanya, bu nedenle çocuk hapishanelerini kapatma kararı
aldı. Çocukları kapalı yerlerde tutmak yerine, Adalet
Bakanlığıyla birlikte adalet sistemiyle ilişkilenmiş,
çocuklar için rehabilitasyon politikalarının geliştirilmesi ve
hapishanelere değil, bu programlara bütçe ayrılması gerekiyor.
Türkiyede iyi işleyen, etkili bir çocuk koruma
sistemi olmadığı için mülteci çocuklar istismara ve şiddete
çok açıklar ve üstelik çok ciddi bir savaşa tanıklık
ettiler, psikolojik ve duygusal açıdan da bu çocuklar zor durumdalar.
Devlet koruyamıyor, Türkiyedeki bazı kimseler ise mültecilerin
içinde bulundukları zor durumu kendi çıkarları için
kullanıyor. Şüphesiz ki Avrupada da aynı sorunlar var ancak
yoğunluğu, sıklığı, faillerin
cezalandırılmaları ya da çocukların bu tür ihlallere maruz
kaldıktan sonra bu süreçte iyileştirilmeleri konusunda Avrupa ile
Türkiye arasında çok ciddi farklar var.
Bir başka veri, TÜİK verilerine göre
2018de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı
arkadaşlar, 167 çocuk. 15-17 yaş grubunda ise 11.636 çocuk anne oldu.
Annelik ile çocukluk aslında yan yana gelmemesi gereken kavramlar. Sadece
2018 yılı içerisinde çocuğun cinsel istismarı suçundan
18.290 dava açılmış ve yine TÜİK verilerine göre Türkiyede
çocuk işçi sayısı 2 milyona dayandı. Her 10 çocuktan 8i
güvencesiz çalışıyor.
Bir de üstüne üstlük çocuklar son yıllarda 15
Temmuz ve Suriye savaşıyla birlikte artan bir militarizasyona maruz
kalıyorlar. 3-4 yaşındaki çocuklara bile 15 Temmuz
videoları izletiliyor, anaokulu ve ilkokul öğrencilerine ölüm
sahneleri canlandırılıyor. Eğitimciler çocuklardan
Fırat Kalkanı yazıp fotoğraflarını çekiyorlar.
Münferitmiş gibi yansıtılan söz konusu uygulamalar aslında
ne yazık ki eğitim sisteminin bir parçası, Millî Eğitim
okullara bu konuda genelge dahi gönderdi.
Diğer yandan, özellikle maddi durumu yetersiz
ailelerin çocukları bakanlıkların desteği ve iş
birliğiyle cemaatlere yönlendiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Oysa Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesine göre devletler çocukları yetişkinlerin ideolojik
tercih ve şartlanmalarından korumak durumundalar.
Değerli milletvekilleri, bu tabloya
bakınca görüyoruz ki çocuk haklarına, çocuklara aslında
saygı duyulmuyor. Onları yalnızca popülist siyasi çıkarlar
için ve bazı günlerde hatırlıyoruz. Oysa çocuklara gerçekten
saygı duymak demek, onlara haklarını anlatmak ve etkili bir
çocuk koruma sistemi oluşturmaktır yani düzenli olarak çocuğa
yönelik hizmetleri izlemek, veri toplamak ve analiz etmek gerekiyor ama
Türkiyede bunu yetişkinlerin hayata geçireceğine dair hiç umudum
yok. Çocuklar için siyaset oluşturamıyorsak, en azından
çocukların haklarını öğrenmelerini sağlayalım ki
onlar kendi yollarını bulsunlar ve yüzlerce, binlerce çocuk
Türkiyede de sesini duyurabilsin diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Bursanın çevre sorunları hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kayışoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ilinde yaşanılan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, her birimiz, tabii,
farklı şehirlerden geldik, şehirlerimizi temsil ediyoruz ve
ülkenin sorunları yanında kendi ilimizin sorunlarını
özellikle dile getiriyoruz. Biz de bu kürsüde dört yıldır
Bursanın özellikle çevre sorunlarını defalarca dile getirdik.
Bunları niye dile getiriyoruz değerli arkadaşlar? Çözüm
üretilsin diye, yapılması gereken bir şey varsa hep beraber
yapalım diye dile getiriyoruz; sadece muhalefet etmek için değil. Ama
bugüne kadar maalesef bu sorunların hiçbiri çözülmediği gibi, artarak
devam ediyor.
Unutmayalım ki şehirlerin de ruhu
vardır, şehirler de yaşarlar, doğa da yaşar.
Örneğin bir gölün etrafını betonla çevirdiğiniz zaman
-Uzungöl gibi- nefes alamaz, kirlenir, yok olur. Örneğin
ağaçları yok ettiğiniz zaman, kestiğiniz zaman o
şehrin havası kirlenir, ölen şehirle birlikte insanların da
yaşam kalitesi düşer, hastalanır ve ölürler.
O yüzden, bu kötü yönetimden en çok nasibini alan
şehirlerden bir tanesi de maalesef Bursa. Mevcut, yeşil Bursadan
griye dönmüş olan Bursada elimizde kalan ne varsa onlara da sahip
çıkmaya çalışıyor doğaseverler, köylüler, hukukçular.
Ama yine de bu mücadelede, tabii, elimizde kalan şeyi yeşil tutmaya
çalışsak da maalesef Bursa griye döndü.
Bursa hem sanayi hem tarım şehri, bunun
zorluklarını yaşıyor. Yani sanayi konusunda, örneğin
denetim yapılması konusunda sorun yaşanıyor.
Bursada son günlerde çok fazla balık ölümü yaşanıyor.
Bu balık ölümleri üzerine hem Büyükşehir Belediyesi hem Tarım
İl Müdürlüğü açıklama yapıyor; diyorlar ki: Biz gittik,
araştırdık, herhangi bir bulguya rastlamadık. E, bulguya
rastlanmadıysa bu balıklar niye ölüyor? Su temiz olduğu için mi
ölüyor? E, tabii ki hayır. Üstelik bu sularla -işte Gürsunun Cenup
Deresi, Kestelin Mandıras Deresi- buradan akan kirli sularla koskoca bir
ova sulanıyor ve sulanan o topraklarda yetişen ürünleri
Bursalılar tüketiyor ve Bursada maalesef kanser vakaları, hastalıklar
son dönemlerde çok fazla arttı.
Yine, Susurluk tarafından gelip Karacabeyde
akan Canbolu Deresinde her yıl ama her yıl istisnasız
balık ölümleri yaşanıyor. Yani her yıl yaşanan bu
balık ölümleriyle ilgili bir sebep bulunamıyor ve bir çözüm de üretilemiyor.
Şehri neredeyse boydan boya geçen bir Nilüfer Çayı var,
yıllardır lağım kokuyor, yıllardır ama. Her sene
Çözeceğiz. deniyor ama herhangi bir çözüm üretilmiş değil.
Parklarda rekreasyon değişikliği
yapılıyor. Zaten zar zor belediyeler kamulaştırmayla
vesaireyle bir park alanı, yeşil alan kurmaya
çalışıyor, onda da sonradan değişiklik yapıp
inşaat alanlarını genişletiyorsunuz. Karacabeydeki Atatürk
Parkı buna bir örnek.
Sanayiyle ilgili şunu belirtmek istiyorum: ÇED
raporları veriliyor, kimyasallarla yapılan temizlikler göz önünde
bulundurulmuyor. Özellikle derelerin kirlenmesiyle ilgili şunu söylemek
istiyorum: Bu kimyasal atıklar mesai saatlerinde, hafta içi
yapılmıyor. Ne zaman yapılıyor? Bayram tatilinde, mesai
saatinden sonra, hafta sonu. Sonra, yetkililer gidip diyorlar ki: Tertemiz
akıyor dere. Ama hizmetin mesaisi olmaz değerli arkadaşlar.
Buna bir çözüm bulun, bu denetimleri gerekirse mesai saatleri
dışına, hafta sonuna taşırarak çevremizin, insan
sağlığının korunmasında çaba harcayın diyorum
değerli arkadaşlar.
Yine, Bursanın her tarafı biyokütle
enerjisi santraliyle çevrilmeye çalışılıyor.
Mustafakemalpaşanın Kosovası, Büyükorhanın
Karaağızı, en son Karacabeyin Karasu köyünde, Allahtan köylüler
büyük bir mücadele veriyorlar, hukuk mücadelesi veriyorlar ve bunu
püskürtüyorlar. Başka şehirlerde de benzer
çalışmaların olduğunu biliyoruz.
Son olarak, duyduğumuz kadarıyla
Uludağın millî park statüsünden çıkartılıp Alan
Başkanlığına devriyle ilgili çalışma
başlatılmış. Bu gerçekten doğaya, toprağa, Allah
vergisi oradaki endemik yapıya bir ihanettir. Uludağı bu
şekilde yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Yani millî park
statüsündeyken dahi Uludağ zarar görürken bu şekilde Alan Başkanlığına
devri Uludağı Uludağ olmaktan çıkaracaktır. Çocuklarımıza
böyle bir Uludağ bırakmak istemeyiz.
Bursanın gerçekten havası kirli, suyu
kirli -en kirli havaya sahip şehirlerden bir tanesi Bursa-
toprağı kirli; bunu bir an önce düzeltmemiz gerekiyor ama
yapılan uygulamalar tam tersine yol açıyor. Örneğin Gemlikte
bir kimya tesisinin kapasitesi büyütülüyor ve derin deniz deşarjıyla
hem deniz suyunun ısıtılması hem de kirletilmesinin önü
açılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) Özür
diliyorum Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Bursa Ovasında adrese teslim plan değişiklikleri ve Bursa
Ovasının işgali sürekli devam ediyor.
Bugün Mecliste görüşülecek olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle -çokça dile getirildi, evet- Orhanelide
bulunan termik santralin filtresi olmasına rağmen bunun kullanım
zorunluluğunu erteleyecek bir madde geçirilmeye
çalışılıyor. İnanıyorum ki buradaki bütün
milletvekilleri buna karşı duyarlılık gösterecektir ve bu
maddeye Hayır. diyeceklerdir. İnanın ki Orhaneliye
gittiğimizde o dumanı görüyoruz zaten. Orhanelide bütün köylüler
artık sebze yiyemediklerini söylüyorlar, domatesi
kopardıklarında üstünün simsiyah olduğunu söylüyorlar. Hem
Orhanelililer hem Bursalılar zehir soluyorlar.
Sürem kalmadı, son olarak bir şey daha
göstereyim: Bu göl Gemlikin Fevziye köyünde Karagöl idi. İşte
şu nilüfer çiçeklerinin güzelliğini görüyorsunuz, şimdiki hâli
artık kuru göl, göl yok yani ortada.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Battal, buyurun, önemli bir
şey söyleyeceksiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bayburt Milletvekili Fatani Battalın,
Bayburt ili Maden köyünde bir evde çıkan yangında hayatını
kaybeden 2si çocuk 3 vatandaşımıza Allahtan rahmet, Bayburtlu
hemşehrilerine başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
FETANİ BATTAL (Bayburt) Çok teşekkür
ederim.
Efendim, bu sabah saat on sularında Bayburtta
merkeze bağlı Maden köyümüzde elim bir yangın hadisesi vuku
buldu. Bu yangında yaşları 5 ve 7 olan 2 evladımız ve
40 yaşında bir yetişkinimiz yanarak hayatlarını
kaybettiler. Bu elim hadise karşısında üzüntülerimi
belirtiyorum. Hayatını kaybeden evlatlarımıza rahmet
diliyorum. Annelerine, babalarına, Maden köyümüzün sakinlerine ve bütün
Bayburtlu hemşehrilerime de başsağlığı diliyor,
size de teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Biz de rahmet diliyoruz, milletimizin
başı sağ olsun.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, 22
Kasım Diş Hekimliği Günü ile Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
22 Kasım Diş Hekimliği Günü ve Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası münasebetiyle söz isteyen Burdur
Milletvekili Bayram Özçelike aittir.
Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilimsel diş hekimliği
eğitiminin 22 Kasım 1908de başlaması nedeniyle ülkemizde
her yıl 22 Kasım günü Diş Hekimleri Günü olarak ve 22 Kasım
haftası Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası olarak kutlanmaktadır.
Sağlık, bireyin fiziksel, zihinsel, sosyal
açıdan tam bir iyilik hâlidir. Bireylerin fiziksel sağlığı
ise vücudundaki tüm organ ve dokuların sağlıklı
olmasıyla mümkündür. Bu nedenledir ki ağız ve diş
sağlığını bozan faktörler bireyin vücut
sağlığını doğrudan etkilemekte, diş
çürükleri, diş eti hastalıkları, kalp damar
hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, şeker
hastalığı, mide rahatsızlığı ve
kadınlarda düşük doğum ağırlığı
risklerini artırmaktadır.
Ağız ve diş
sağlığı problemleri genellikle ihmal edilmektedir, ihmal
neticesinde maddi ve manevi zararlar ortaya çıkmaktadır. Toplum
olarak ağız ve diş sağlığı
anlayışımızın tamamen değişmesi zorunluluk
hâline gelmiştir. Diş ve diş eti sorunlarımız
hayatımızda öncelikle yer alması gerekirken her zaman en sona
bırakılmakta, tedavi aşamasına kadar bekletilmektedir.
Diş ve diş eti hastalıkları önlenebilir, kontrol edilebilir
ve davranışla iyileştirilebilir hastalıklar
grubundadır. Dolayısıyla diş eti
hastalıklarının tedavisi için yaptığımız
harcamaların çok ciddi oranlarda düşerek 12 kat azalacağı
da yapılan araştırmalarda görülmüştür.
Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası nedeniyle ebeveynlerimizi,
öğretmenlerimizi, konuyla ilgili sivil toplum
kuruluşlarımızı, medya kuruluşlarını ve
toplumumuzun tüm üyelerini ağız ve diş
sağlığı konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde 13 olan
ağız ve diş sağlığı merkezinin
sayısı 2019 yılı itibarıyla 132ye, ağız ve
diş sağlığı hastanesi sayısı 31e
çıkarılarak ağız ve diş sağlığı
teşhis ve tedavi hizmetlerinin erişilebilirliği ve
etkinliği artırılmıştır. Sahte diş
hekimleriyle mücadele, diş hekimliğinde 8 dalda uzmanlık,
cerrahlarla karşılaşılan sorunlardan dolayı dişin
tarifi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisimizde yasal düzenlemeler
yapılmıştır.
Ülkemizdeki 132 ağız ve diş
sağlığı merkezinde 11.216 diş hekimi, üniversitelerde
4.440 diş hekimi, özelde ise 16.533 diş hekimi
çalışmaktadır. Bugün, TÜİK rakamlarına göre 65
yaş üstü toplam nüfusun yüzde 10una tekabül etmekte ve bu 65 yaş
üstü nüfusumuzun yüzde 50si total dişsiz yani ağzında hiç
dişi kalmamış durumda.
Hane halkının yüzde 40ının
evine diş fırçası ve macun girmiyor. Yüzde 60ı ise
diş fırçası ve macun almıyor. Ayrıca, günde 2 kez
diş fırçalayanların oranı yüzde 17, 1 kez
fırçalayanların oranı yüzde 35, hiç fırçalamayanların
oranı yüzde 48 maalesef.
Gelişmiş ülkelerde diş hekimine
başvuru sıklığına baktığımızda
Avrupa ülkelerinde 5 oranını görürken Türkiyede 0,9u görüyoruz.
Avrupa Birliği ülkelerinde diş hekimi başına düşen
kişi sayısı ortalama 1.500 iken Türkiyede 2.409.
Diş hekimliğinde atılması
gereken adımlar var. Sağlık Bakanlığımızda
diş hekimlerinin muhatabı olacak ve ağız ve diş
sağlığıyla ilgili düzenlemelerin yakından takip
edileceği ya bir genel müdürlük ya da bir daire başkanlığı
kurulması elzem olmuştur. Bu konuda Sağlık
Bakanımız Sayın Fahrettin Koca daire başkanlığının
kurulabileceğini ifade etmiştir. Serbest muayenehanelerin
sayısını artırmak, ilçelere yayılmasını
sağlamak, toplumun ağız ve diş sağlığı
bilincini artırmak için serbest muayenelerden hizmet satın alma
yoluna gidilmelidir. En önemlisi, koruyucu hekimlik ve koruyucu tedavileri
artırmak adına, mutlaka 0-18 yaş arasındaki çocuk ve
gençlerimizin diş tedavilerinde hizmet satın alma yolu
açılmalıdır.
Türkiyede 2002de 19 diş hekimliği
fakültesi varken şu anda 92 fakülte oldu, 26 fakülte ise
açılmayı beklemekte. Artık biz bu oranın
durdurulmasını istiyoruz, dondurulmasını istiyoruz, YÖKün
ve Sağlık Bakanlığının artık diş
hekimliği fakültelerini açmamasını istiyoruz. Bir diş
hekiminin muayenehanesinde sigortalı bir diş hekiminin
çalışmasının da yolunun açılması Sayın
Bakanımızın gündeminde.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Muhalefete geç.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Tıp fakültesi
öğrencilerinde olduğu gibi, diş hekimliği fakültesi
öğrencilerinin de son sınıfta SGKden yararlanmasının
yolu açılmalıdır. Sürekli diş hekimliği eğitimi
tüm diş hekimlerimize zorunlu tutulmalı, denetlenmesi sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bayram, toparlar mısın.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Bayram muhalefet
yapıyor Başkanım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Sağlık
Turizmi Yönetmeliğinde diş hekimliğinin de sağlık
turizminden fazlasıyla yararlanması için gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır. 16.533 diş hekiminin 3 bini 65 yaş
üzeri. Dolayısıyla bunların da emeklilikte ek ödeme hakkı
alması gerekmekte.
Diş sağlığı gibi insani ve
kutsal bir görevi yerine getiren tüm meslektaşlarımın 22
Kasım Diş Hekimliği Gününü, değerli ağız ve
diş sağlığı çalışanlarının Ağız
ve Diş Sağlığı Haftasını en içten
dileklerimle kutlar, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bayram, muhalefet de
alkışladı seni bak.
MEHMET GÖKER (Burdur) Burdurlu olduğu için
efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Şeker
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
ülkemizin etkin deprem kuşağı üzerinde bulunduğuna,
olası bir depremde can kaybını en aza indirebilmek için her
yaş grubuna yönelik ilk yardım ve arama kurtarma programları
hazırlanarak uygulamaya konulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ülkemiz etkin deprem kuşağı üzerinde
bulunmaktadır. Büyük bir depremde ilk yardım için devletin bir anda
her yere ulaşmasının mümkün olmayacağını kabul
etmek zorundayız. Olası İstanbul depreminde 80 bin binanın
yıkıldığını düşünün, bir anda bölgeye 80
bine yakın arama kurtarma ve ilk yardım ekibini sevk etmek
imkânsızdır. Can kaybının en aza indirilmesinde ilk
yardım önemlidir. İlk yardımı ilk yapacak olan ise depremde
enkaz altında kalmayan komşular olacaktır. 1999 depreminde beni
ve ailemi enkazdan çıkaran komşumuz Mustafa Keleş ve rahmetli
olan Ramazan Karaca olmasaydı belki de bugün yaşamıyor
olacaktım. Bizleri enkazdan çıkaran her 2 komşum için şükran
borçluyum.
İlk yardım ve arama kurtarma için her yaş
grubuna yönelik programlar hazırlanmalı ve uygulanmalı. Bu
işin şakası yok, topyekûn ciddiye alıp üzerinde kafa yormak
zorundayız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
3.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çan
Termik Santralinde bir buçuk yıl önce başlatılan filtre
çalışmalarının ne zaman faal hâle geleceğini
öğrenmek istediğine, filtre ve baca gazı arıtma sistemleri
konusunda taviz verilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Değerli milletvekilleri,
termik santrallerin kuşatması altında bulunan Çanakkaledeki
yurttaşlarımız bugün çevreyi kirleten zehir bacalarına
filtre zorunluluğunun üç yıl daha ertelenmemesi için
vicdanınıza göre oy kullanmanızı bekliyor. Ülkenin her
tarafında mantar gibi çoğalan zehir bacalarına özgürce çevreyi
kirletmeye devam edemeyeceklerini kullanacağınız oyla
göstermelisiniz. Artık Çanakkalemin Çan ilçesinde nefes almakta bile
zorlanıyor insanlar. Çan Termik Santralinde filtre çalışmaları
bir buçuk yıl önce başladı, ne zaman faal hâle gelecek?
Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı,
getirilecek kuralın ekonomik, bürokratik ve fiilî yükümlülüklere yol
açacağı ve üretim faaliyetlerinin etkileneceği gerekçeleriyle uzun
süreli olarak vazgeçilecek bir hak değildir. Çözüm, kamu-özel
ayrımı yapılmaksızın filtre ve baca gazı
arıtma sistemleri konusunda asla taviz verilmemesidir.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
4.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantep ilinde saygın iş
adamlarının FETÖden gözaltına alınmasının
Türkiye ve Gaziantep ekonomisine zarar verdiğine ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, iki gün önce Türkiye geneli yapılan operasyonda Gaziantep
ilimizde ticaretle uğraşan saygın iş adamları FETÖ
finans sistemi gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Ekonominin
kötü olduğu Gaziantep ilimizde çok zor şartlarda ticaret yapmaya
çalışan iş adamlarımızın doğrudan FETÖyle
bağlantılanması çok büyük bir yanlıştır,
Gaziantep ekonomisine darbedir. Titizlikle yapılması gereken bu operasyonların
içine saygın insanların alınması FETÖnün ekmeğine
yağ sürmekten başka bir şey değildir. Yurt
dışına ticaret yapan iş adamlarımızın
kazandıkları parayı Türkiye'ye yıllardır en uygun
maliyetle ve en kolay bu yolla getirdiği herkes tarafından bilinmektedir,
bunun adı döviz bürosu üzerinden havale sistemi. FETÖcüler ile bu
saygın iş adamlarını ayırt etmeniz gerekirken hepsini
aynı kefeye koymanız çok büyük bir yanlıştır. Bu,
iş adamlarımızı ticaret yapmaya korkutmakta ve bunun
Türkiye ve Gaziantep ekonomisine zarardan başka bir şey
vermediği ortadadır. Artık, Gaziantep sanayicisini rahat
bırakın, insanlar ticaretini yapsın, ülkemize
yatırımlarını yapsın, işsizlik azalsın.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyenin güvenlikten ekonomiye pek çok cephede aynı anda beka
mücadelesi verdiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiyenin güvenlikten ekonomiye kadar pek çok
cephede aynı anda beka mücadelesi verdiği bir dönemden geçiyoruz.
Ülkemize dışarıdan gelen tehditlerin üstesinden gelme konusunda
en küçük bir sıkıntı yaşamadığımıza,
sahada ve masada Türkiye ve aziz milletimizin geleceği için tehdit
teşkil eden her türlü hamleyi bertaraf ettiğimize dünya
şahittir. Türkiyeye diz çökertmeyi planlayanlar ülkemizin elde
ettiği kazanımlar karşısında
şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.
Yürüttüğümüz mücadelede en büyük güç ve moral kaynağımız
milletimizin desteğidir. Türkiyenin, birliğini muhafaza
ettiğinde ve kardeşliğini büyüttüğünde güçlü ve büyük
devlet olma yoluna devam edeceğine inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersin ili Anamur ve Bozyazı ilçelerinin Türkiyenin muz üretiminin
yarısından fazlasını karşıladığına,
muz yetiştiricilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Türkiyenin muz üretiminin yarısından
fazlası Anamur ve Bozyazı ilçelerimiz tarafından
karşılanmaktadır. Muz üreticilerimizin yükünü hafifletmek için
örtü altı yetiştiriciliği yapan çiftçilerimizin kredi
faizlerinin tekrar düşürülmesi ve ödeme kolaylığının
sağlanması gerekmektedir. Üreticilerimizin elektrik ve su abonelik
işlemlerinde karşılaştıkları zorlukların
kolaylaştırılması, elektrik ve su girdi yüklerinin
azaltılması şarttır. Kendilerini komisyoncu olarak gösteren
aracıların WhatsApp üzerinden fiyat belirlemelerinin ve fiyat
üzerinde dalgalandırma yapılmasının muhakkak önüne
geçilmelidir. Naylon ve gübre fiyatları çok fazla artış
göstermiştir. Kışın gelmesiyle birlikte seralarda don
başlamış, ısıtma maliyetleri de
artmıştır. Muz yetiştiricilerimizin her zaman yanında
olduğumuzu belirtiyor, konuyu Hükûmetimizin dikkatine sunmak istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, her milletin eğitime verdiği değer
ölçüsünde gelişeceğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Her millet eğitime verdiği değer
ölçüsünde gelişir. Eğitime yapılan yatırımın
ülkemizin ve milletimizin geleceğine yapılan yatırım
olduğunun bilincinde olan AK PARTİ, iktidara geldiği ilk günden
beri bütçede en yüksek payı eğitime ayırmaktadır.
Yarınlarımızı emanet edeceğimiz
çocuklarımızı hızla değişen ve gelişen
dünyaya ayak uydurabilecek şekilde bilgili, donanımlı, millî ve
manevi değerlerini özümsemiş, açık fikirli bireyler olarak
yetiştirmek için canla başla çalışan öğretmenlerimize
şükranlarımı sunuyorum.
Öğretmen bir babanın oğlu ve
öğretmen eşiyim. Öğretmenlik mesleğinin nasıl bir
özveriyle icra edildiğini yakından bilen birisi olarak tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ediyorum.
Bu vesileyle, emekli öğretmenlerimize
sağlıklı uzun ömürler temenni ediyorum. Görevleri başında
şehit düşmüş ve ebediyete intikal etmiş
öğretmenlerimize de Allahtan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
8.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Sultan Abdülhamit Hanın Ermeni sorununun
kaynağını tespit eden değerlendirmelerine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sultan Abdülhamit Han, Ermeni sorununun
kaynağını isabetle tespit ederek şu değerlendirmeleri
yapmıştır: Ermeni meselesi Ermenilerin meselesi değildir.
Ermenilerin bizden hiçbir şikâyetleri yoktu fakat Ruslar devletimizden
toprak koparmak için Ermenileri parmaklarına doladılar. Ruslar
gönderdikleri ajanlarla önce papazları, öğretmenleri ele geçirip
sonra da macera düşkünü Ermenileri aleyhimize çevirdiler. Türk
kılığına giren Ermeniler kendilerine yardım etmek
isteyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da Görmüyor musunuz
sizi Türkler kesiyor, bizimle birlik olun. demeye başladılar. Ermeni
tahrikleri sonucu çıkan Müslüman-Ermeni kavgasını
bastırdığımda büyük devletlerin elçileri birbiri
peşinden yanımıza koştular. İngilizler Ermeni
meselesini ayakta tutmak için ellerinden geleni yaptı. Böylece,
dünyanın dikkatini Türkiye üzerinde tutuyorlardı.
BAŞKAN Sayın Sümer
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, zor durumda
olan küçük esnaf ve üreticinin borçlarının
yapılandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ekim ayından bu yana, vergi ve SGK borcu
bulunan yüz binlerce küçük esnafa ve işletmeye e-haciz gönderilmeye
başlandı. Ekonomik krizin faturasının küçük esnafa,
emekçiye çıkarıldığını hep söylüyoruz. Bu
uygulama da bunun açık bir göstergesidir. Devlet, elbette
alacaklarını takip etsin ancak yüz binlerce kişiye icra
göndererek banka hesaplarını bloke etmek, bu kişileri iflasla
karşı karşıya bırakmaktır. Örneğin, Adanada
birçok küçük esnafa haciz gönderilmeye başlandı. Daha dün, 2.800 TL
vergi borcu bulunan bir işletmenin aracına ve iş yerine haciz
gönderilmiş, tüm hesaplarına bloke konmuştur. Küçük esnaf zaten
zor şartlarda ayakta kalmaya çalışıyor.
Buradan yetkililere sesleniyoruz: Böyle devam ederse
yakında kimsenin hesabında bloke edeceğiniz para bile
bulamayacaksınız. Küçük esnafın ve küçük üreticinin
borçları için acilen yapılandırma yapılmasını
rica ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
10.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, siyanüre kolaylıkla ulaşıldığı için mi
insanların hem kendilerinin hem de yakınlarının canına
kıydığını yoksa asıl sorunun işsizlik,
mutsuzluk, ötekileştirme ve şiddetin yaygınlaşması
mı olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul ve Antalyada 3 ailenin toplu intihar
olaylarının ardından Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, siyanürlü bileşiklerin risklerinin kontrol
altına alınması, ülkemizde kontrolsüz
kullanımının engellenmesi amacıyla başta internet
olmak üzere birçok yerde satışına kısıtlama getirdi.
Olumlu bir tedbir olarak düşünüyorsam da şu soruyu sormam gerekiyor:
İnsanlar siyanüre kolaylıkla ulaşabildikleri için mi hem
kendilerinin hem de en yakınlarının canına kıyabiliyor
-siyanür dışında da intiharlar var- yoksa asıl sorun
işsizliğin, yoksulluğun, mutsuzluğun, ötekileştirmenin
ve şiddetin yaygınlaşması mı? Ekonomik sorunları
konuşmanın dahi yasaklandığı, sözün yok edildiği
bir ortamda insanlar kendini nasıl ifade edecek,
yaşadığı çaresizliği nasıl anlatacak? Yüzeysel
tedbirler yerine konu derinlemesine incelenmeli ve ona göre çözüm üretilmelidir
diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özyavuz
11.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, Şanlıurfa ilinin kültür ve inanç turizmi
açısından önemli bir şehir olması nedeniyle Gaziantep iline
kadar getirilmesi düşünülen Hızlı Tren Projesinin
Şanlıurfa ilinden sonra Mardin iline kadar uzatılması ve
Şanlıurfa ilinin şehir içi ulaşım sorununun çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
21inci yüzyılın iletişim ve
teknoloji çağı olduğunu düşündüğümüzde, bu kadar
önemli olan iletişim ve teknolojinin yanında ulaşım da çok
büyük önem arz etmektedir. Şanlıurfanın nüfusunun her geçen gün
artması, kültür ve inanç turizmi açısından önemli ve kadim bir
şehir olmasını da göz önünde bulundurarak Gaziantepe kadar
getirilmesi düşünülen Hızlı Tren Projesinin
Şanlıurfamıza ve hatta Mardine kadar uzatılması
gereklidir. Bu konuda Ulaştırma Bakanlığının ve
Hükûmetimizin bu taleplere karşılık vermesini bekliyoruz.
Hızlı tren nimetinden Şanlıurfamızın faydalandırılması
gereklidir. Ayrıca, Şanlıurfanın önümüzdeki elli
yılının şehir içi ulaşım sorununu kökten
çözebilmemiz için, Organize Sanayi-Osmanbey Kampüsü ile Abide
Kavşağı-havaalanı güzergâhlarına 2 tramvay hattı
yapılabilmesi için gerekli olan ödeneğin çıkarılması
bütün Şanlıurfalı hemşehrilerimizin beklentisidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Göker
12.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, asgari
ücretten dahi vergi alınan ülkemizde sürdürülebilir bir yaşantı
için vergilerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, devletin devamı için elbette adalet ve vergiye ihtiyaç
vardır. Ancak asgari ücretten dahi vergi alınan ülkemizde, suyu
açtığımızda 3 çeşit, elektriği yaktığımızda
5 çeşit vergi ödüyoruz. Hele çiftçi, durumu çok daha vahim, tarlaya gidip
traktörünün marşına bastığında mazotuna yüzde 30 vergi
ödüyor, yeme ve gübreye ise ne kadar fiyat verdiği günlük olarak
değişiyor. Çiftçimiz efkârlanıp bu duruma bir sigara yaksa
paketin 12 tanesi vergi. Bunu konuşmak için kızını,
evladını arasa açtığı telefonunun yüzde 82si vergi.
Bu durumda Hükûmete sesleniyorum: Sürdürülebilir bir yaşantı için
lütfen bu vergileri önümüzdeki bütçede tekrar gözden geçirin.
BAŞKAN Sayın Kaya
13.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
taklit ürünlerle mücadelede neden küçük esnafın hedef seçildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Trabzon Ortahisar ilçemizdeki konfeksiyoncu
esnaflarımıza, son zamanlarda imitasyon ürünleri sattıkları
gerekçesiyle polisler ve avukatlar eşliğinde baskınlar
yapılmaktadır. Zaten zor durumda olan, dükkân kirası, dükkân
vergisi, personel giderleri, SGK primleri, elektrik parası gibi
ağır masraflarla ve ekonomik krizle boğuşan
esnaflarımız, bir de polis baskınlarına maruz kalınca
çileden çıkma noktasına gelmiştir. Türkiyenin her yerinde ve
adım başı bu ürünlerin satışı
yapılırken, fabrikalarda, atölyelerde bu ürünlerin üretilmesine ve
satışına göz yumulurken, hatta izin verilirken Trabzon esnafımızın
baskınlara maruz kalması ve âdeta günah keçisi ilan edilmesi ve
polisimizle karşı karşıya getirilmesi manidardır.
Taklit ürünlerle mücadele edilirken neden her seferinde küçük esnaflarımız
hedef seçilmektedir? Sayın Ticaret Bakanına sesleniyorum: Bu
ürünlerle mücadele edilecekse, yaptırım uygulanacaksa bu, küçük
esnaflarımıza polis baskınları yaparak
olmamalıdır. Küçük esnaflarımızı canından
bezdiren bu sıkıntıyla ilgili gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını ve zor durumdaki küçük esnaflarımızın
daha fazla mağdur edilmemesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaplan
14.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, AK PARTİ iktidarının emeklilikte yaşa
takılanlar konusunda kör, sağır ve dilsiz olduğuna
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Emeklilikte yaşa takılanlar için Maliye
Bakanı Albayrak Gündemimizde yok. dedi, AK PARTİ Sözcüsü Ömer Çelik
Sorunlara duyarlıyız ama ülkeye maliyeti var. dedi,
Cumhurbaşkanı İskandinav ülkeleri bu sistem yüzünden
battı. dedi, Çalışma Bakanı Selçuk En az 10 analiz
yaptık, sürdürülebilir değil. dedi. İtibardan tasarruf olmaz.
diyen, saraylarda lüks hayat yaşayan, vakıflara para aktaran,
yandaşlarına teşvik bulan, vergilerini silen AK PARTİ
iktidarı, ne hikmetse konu emeklilikte yaşa takılanlara gelince
kör, sağır ve dilsiz. Buradan AKP Hükûmetine sesleniyorum:
Emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözemezseniz biliniz ki
bu mağduriyeti yaşayan milyonlar seçim günü geldiğinde veresiye
defterlerini önünüze koyacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
15.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 24
Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmenlerin
kronikleşmiş sorunlarına çözüm bulunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
24 Kasım Öğretmenler Günü
Öncelikle
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle anıyor, tüm
öğretmenlerimizin gününü şimdiden kutluyorum. Geleceğimizin
teminatı çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimizin
sorunları kronikleşmiş olup maddi ve manevi olarak yalnız
bırakılmışlardır. Millî Eğitim
Bakanlığına göre 376 bin, sendikalara göre ise 400 bin
öğretmen atama beklemektedir. Atamaların yapılmasını
ve 3600 ek göstergenin verilmesini bekliyoruz. Özellikle okullarda
çalışan öğretmenlerin çalışma saatleri, iş sözleşmeleri,
maaşları ve bordroları denetlenmelidir. Kamuda
çalışan, asgari ücretin altında maaş alan 100 bini
aşkın ücretli öğretmenin maaş ve sigorta prim günleri
günümüz ekonomik kriz şartlarına göre yeniden düzenlenmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhan
16.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
şeffaflığının ortadan kalktığı dile
getirilen Millî Piyango çekilişlerinde satılmayan biletlere isabet
eden 19 milyon 750 bin TL ikramiyenin ne olduğunu ve ne
olacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Daha önce Millî Piyango çekilişlerinde
şeffaflığın ortadan kalktığını dile
getirmiştim. Ardından Millî Piyango Genel Müdürü görevden
alındı. Ancak Millî Piyango İdaresinde ne olduğu hâlen net
bir şekilde açıklanmıyor. Son 11 haftanın 10unda büyük
ikramiye hep satılmayan biletlere çıktı. Böylece satılmayan
biletlere 19 milyon 750 bin TL ikramiye isabet etti. Bu 20 milyon lira ne oldu,
ne olacak? Biz bunun takipçisiyiz. Yüz yıllık kurumu millî
değil, yanlı piyango hâline getirenler hesap vermelidir.
BAŞKAN Mardinin Onur Günü sebebiyle,
Sayın Demirkaya
17.- Mardin Milletvekili Cengiz Demirkayanın,
21 Kasım Mardin ilinin Onur Gününe ilişkin açıklaması
CENGİZ DEMİRKAYA (Mardin)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bugün 21 Kasım Mardin Onur Günü. Mondros
Ateşkes Anlaşmasıyla Fransızlara teslim edilen Mardin
işgale karşı ilk direnişlerden birini sergilemiş,
vatanın bölünmezliğini ve Millî Mücadelenin yöntemini âdeta dünyaya
ilan etmiştir. Mardin halkı işgal kuvvetlerine karşı
kanının son damlasına kadar çarpışmayı göze
almış, hiçbir ayrılıkçı harekete geçit vermemiş,
daha ortada düzenli bir ordu yokken gösterilen Anadolu direnişinin öncüsü
niteliğinde bu tepkiler Fransızların teslim ve tesellümü takiben
şehri terk etmelerine sebebiyet vermiştir.
Bu önemli günün 100üncü yılında
başta Mardin halkı olmak üzere tüm milletimizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum, vatan ve bayrak uğruna can veren aziz
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, sizleri de saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Türkkan
18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
vefat eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin 25inci Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıta ve Bayburt ili Maden köyünde bir
evde çıkan yangında hayatını kaybeden 2si çocuk 3
vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine, saldırıya
uğrayan Gazeteci Ahmet Takana geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ve İçişleri Bakanını göreve davet ettiğine, bir tarafta
işlevi olmayan Helal Akreditasyon Kurumuna bir buçuk yılda 15,6
milyon lira ödenek vermişken diğer tarafta her gün yeni bir vergi
getirilmesini Hükûmete hatırlatmak istediğine, EYT, polislere söz
verilen 3600 ek gösterge ve emeklilere söz verilen intibak konularında
Parlamentoyu çalışmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin 25inci
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tedavi gördüğü
hastanede bu sabah vefat etmiş. Merhuma Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Bugün, ayrıca, Bayburt merkeze 17 kilometre
mesafedeki Maden köyünde 2 katlı bir evde çıkan yangında 2si
çocuk 1i engelli vatandaş olmak üzere 3 kişi hayatını
kaybetmiş. Vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Dün yine bir gazeteci saldırıya
uğradı. Gazeteci yazar Ahmet Takana evinin önünde güpegündüz beyzbol
sopalı bir kişi saldırdı. Saldırıda
sırtından ve belinden yaralanan Takanın cep telefonu da
parçalanmış. Sayın Takana geçmiş olsun diyorum. Eli kalem
tutanlara, farklı düşüncelere tahammül edemeyenleri ise
kınıyorum. Biz bu filmi daha önce de görmüştük, gazeteciler
Yavuz Selim Demirağ ve Sabahattin Önkibara yapılan
saldırılar yapanların yanına kâr kaldığı
için dün Ahmet Takana da bir saldırı gerçekleşti. Gazetecilere
yapılan saldırıların önüne geçilmediği takdirde bu
tarz olaylar kontrol edilemeyecek boyutlara gelebilir. Bu gidişata
artık dur deme vakti gelmiştir. Sayın İçişleri Bakanını
bir kez daha göreve davet ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Helal Akreditasyon Kurumu diye bir kurum var, bilmiyorum
dikkatinizi çekti mi. Bu Kurum geçen yılın temmuz ayında
kuruldu. Kurumun bir buçuk yıllık bütçesi ne kadar biliyor musunuz?
15,6 milyon lira. Bir buçuk yılda verdiği helal sertifikası
sayısı ne kadar? Sıfır yani yok. Bu Kurumda kaç kişi
çalışıyor? Yönetim Kurulu üyeleri var, daire
başkanları var, onlar hariç 50 kişi. Daha fazla bir şey
söylemeye gerek var mı, bilmiyorum. Her gün yeni bir vergi getiriyoruz.
Bütçe açığını tamamlamak için trafik polislerine Ceza
kes. diye talimatlar veriliyor. Diğer taraftan da işlevi olmayan bir
kurumun böyle bir masraf kalemi var. Bunu da Hükûmet eden arkadaşlarımıza
bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Dün EYTlilerle ilgili
olarak bahsetmiştim. Bu EYT konusu Türkiye'nin gündeminden
çıkmayacak. Biz Parlamentoda olduğumuz sürece EYT konusunu her daim
gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Bir de seçime girerken seçime giren her partinin
vatandaşlara verdiği 3600 ek gösterge sorunu var. Gittiğimiz her
yerde memurların tamamı, özellikle polis arkadaşlar Bizim 3600
ek göstergeyle ilgili bir gelişme olur mu? diye bize soruyorlar, tahmin
ediyorum size de soruyorlar bunu. Bununla ilgili bir maliyet analizi yapmak
lazım. 3600 ek gösterge bütçeye ne kadar yük getiriyor? Bu insanların
mağduriyetini giderme konusunda herhangi bir çalışma
düşünüyor musunuz? Bizim 3600 ek göstergedeki ısrarımız
devam ediyor.
Bir de emeklilerin intibak konusu var, biliyorsunuz.
Her iki konuda da bugün Parlamentoda bulunan bütün partiler vatandaşa söz
verdi. Bütün Parlamentoyu bu verilen sözlerin yerine getirilmesi konusunda
çalışma yapmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
sağ olun.
BAŞKAN Sayın Bülbül
19.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
vefat eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin 25inci Genelkurmay
Başkanı Yaşar Büyükanıta Allahtan rahmet dilediklerine,
her geçen gün ahlaki ve manevi değerler açısından büyük bir
erozyona uğrayan dünyamızda yaşadığımız
olayların, çatışmaların toplumların değer bunalımı
içerisinde olduğunu gösterdiğine ve ülkemizde değerler
eğitimindeki eksikliğin giderilmesinde Ülkü Ocakları Eğitim
ve Kültür Vakfının vermiş olduğu hizmetlerin önemine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz de geçmiş dönem Genelkurmay Başkanlarından
Sayın Yaşar Büyükanıtın rahmetli olduğu haberini
aldık; kendisine rahmet, ailesine de başsağlığı
diliyoruz.
Sayın Başkan, her geçen gün ahlaki ve
manevi değerler açısından büyük bir erozyona uğrayan
dünyamızda yaşadığımız olaylar,
çatışmalar ve buhranlar toplumların değer
bunalımları içerisinde olduğunu göstermektedir. Ülkemizde de bu
eksikliğin giderilmesinde değerler eğitiminin lüzumuna önemle
vurgu yapılmaktadır. Millî Eğitim
Bakanlığımızın bu kapsamda ortaya koyduğu vizyon
belgesinde değerler eğitimine yer vermiş olması isabetli
bir adım olmuştur. Hiç şüphe yok ki Millî Eğitim
Bakanlığımızla birlikte sivil toplumun ve ailelerimizin de
nesillerimizin değerler eğitimine katkı sağlaması
gerekmektedir. Bu kapsamda Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür
Vakfının vermiş olduğu hizmetler, yapmış
olduğu faaliyetler dikkat çekmektedir. Kutadgu Bilig, Dede Korkut
hikâyeleri ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Büyük Nutukunun çocuklara özel basımı ülkü ocakları
tarafından gerçekleştirilmiş ve şu an itibarıyla bu
kitaplar gerek kitapçılardan gerekse internet yoluyla temin edilebilmektedir.
Sevgi, dürüstlük, alçak gönüllülük, cesaret,
dayanışma, tokgözlülük, cömertlik gibi değerlerin yanında;
tarih şuuru, vatan ve millet sevgisi, adalet ve
bağımsızlık duygusunun en veciz şekilde ifade
edilmiş olduğu bu eserlerin çocuklarımız tarafından
okunmasında büyük bir önem vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu konuda
ailelerimizin de bilinçli hareket etmesinde büyük yarar görmekteyiz. Bizler,
şahsım da dâhil olmak üzere, evlatlarımızla birlikte
geceleyin onlar yatmadan önce elimize ülkü ocakları tarafından
basılmış olan Dede Korkut hikâyelerini, Kutadgu Biligin
çocuklara özel olan versiyonunu alıp mutlaka oralardan bir hikâye okumak
suretiyle çocuklarımızın gelişmesine, nesillerimizin bu
şuurla yetişmesine katkı sağlamaya
çalışmaktayız.
Ben buradan bütün milletimizin, ailelerimizin herkes
tarafından kabul görecek bu yüksek değerlerin verilmesi
noktasında bu yöne eğilmelerini ve ülkü ocaklarımızın
vermiş olduğu bu hizmetten faydalanmalarını tavsiye ediyor,
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kurtulan...
20.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
EYTlilerin büyük bir mağduriyet alanı teşkil ettiğine ve
hakkın teslimi için verilecek mücadelede muhalefet partilerinin bir araya
gelmesi gerektiğine, eş başkanlık sistemine karşı
çıkarılan engellerin ortadan kaldırılması
amacıyla verdikleri araştırma önergesinin iktidar
tarafından reddedildiğine ancak istihdamda kadının
eşit temsiliyetinde eş başkanlık sisteminin payı
olduğuna ve kadın sorununun anlık siyasi çıkarlara alet
edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Biz de başta EYTlilerin büyük bir
mağduriyet alanı teşkil ettiğini belirtmek isteriz. HDP
olarak, önümüzdeki dönemde tüm muhalefete çağrı yaparak, AKPnin Bu
dosya kapanmıştır. demesine müsaade etmeden birlikte hareket
ederek bu alandaki hakkın teslimi için mücadelemizi buluşturalım
demek istiyorum.
Ayrıca, dün burada bir araştırma
önergesi vermiştik eş başkanlık sisteminin kadınlara
yarar mı zarar mı getirdiği, ne anlam ifade ettiği üzerine.
Ancak yine iktidar tarafından reddedildi.
Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda kimi sunumları
dinleme fırsatımız oldu. Bir kadın milletvekili, eş
başkanlık sistemini büyük bir saldırıyla illegalize eden, terörize
eden, âdeta kadınlara bir yarar getirmediğini savunan elindeki
kâğıdı okuyordu. Burada tekrar şunu söylemek isterim:
Eş başkanlık sistemimizle birlikte Türkiyede yerel yönetimlerde
kadın belediye başkanlarının oranına, belediye meclis
üyeliklerinin oranına ve il genel meclis üyeliklerinin
artışına büyük katkı sunuldu. Yine, aynı zamanda,
kadın sığınmaevlerinin açılmasında, belediyelerde
kadına dair politikaları organize etme, düzenleme adına
kadın daire başkanlıkları ve il ve ilçelerde de kadın
politikaları müdürlükleri oluştu. Kadının ekonomik
sorunlarına, eğitim ve sağlık problemlerine,
uğradığı şiddete dair mücadele birimleri
oluşturuldu. 43 belediyemizde kadın merkezleri açıldı.
Aynı zamanda şu çok önemlidir: Türkiye genelinde kadın
istihdamı yüzde 20yken bizim belediyelerde yüzde 40
oranındadır. Yani istihdamda kadının eşit
temsiliyetinde, eşit işe alımının
sağlanmasında bu eşit temsiliyet üzerinde inşa olmuş
eş başkanlık sisteminin yine büyük payı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Dolayısıyla ben
burada tüm kadınlara, milletvekili kadınlara seslenmek isterim: Bu,
bütün kadınlar adına, tüm hemcinslerimiz adına büyük bir
kazanımdır. Buna lütfen sahip çıkın diye çağrı
yapmak isterim.
AKPye de şunu söylemek istiyorum: Eğer
kadına yönelik şiddete karşı toplu açıklamalar
yapmayı, karşı çıkmayı düşünüyorlarsa, bunu
sürdürüyorlarsa eş başkanlığa saldırı kabul
edilemez. Her alanda riyakârlık olmamalı. Her alanda kadına
yönelik şiddete karşı sıkı bir mücadele gerektirir,
öyle anlık siyasi çıkarlarımıza, menfaatlerimize alet
edilmeyecek temel bir sorunumuzdur kadın sorunu.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özkoç
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
üniversitelerde öğrenciler arasında gerginlikler
yaşandığına, ileriye bakan bir Türkiye gençliğinin
önünün açılması gerektiğine, TEZ-KOOP-İŞ
Sendikasının Erişim Çağrı Merkezindeki örgütlenme
çalışmalarının engellenmesiyle ilgili gerçekleştirmek
istediği basın açıklamasına izin verilmediğine, saldırıya
uğrayan Gazeteci Ahmet Takana geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve Tank Palet Fabrikasının yerli sermayeyle
büyümesi, güçlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dünkü konuşmamda da söylemiştim,
üniversitelerde bir şeyler oluyor Sayın Başkan. Bugünlerde yine
öğrenciler birbirlerine saldırıyorlar. Bunun o kesimi, bu kesimi
olmaz, 12 Eylül öncesinde yaşadıklarımız bizim
yüreğimizi acıtan olaylardır. Birbirimize sahip
çıkmamız, geleceğimize sahip çıkmamız ve
kardeşlik bağı içerisinde ülkeyi büyütmemiz gerekiyor.
Üniversitedeki çocuklarımızı kaba kuvvetle sindirmemeliyiz,
birbirlerine karşı kışkırtmamalıyız, ileriye
bakan bir Türkiye gençliğinin önünü açmalıyız. Bu konuda
hepimizin dikkatli olması gerekiyor.
Sayın Başkan, İş Bankası
iştiraklerinden Erişim Çağrı Merkezinde
TEZ-KOOP-İŞ sendikası 19/9/2019 tarihinde sendika
çalışmaları sırasında yaşanan sorunları anlatmak
için bir basın toplantısı yapmak istemiş ancak anayasal
haklarını da hatırlattıkları hâlde valilik
tarafından bu engellenmiştir. Sendikalarımızın,
örgütlerimizin, sivil toplum örgütlerinin ve hatta bireylerin özgürlük
hakkı olan kendilerini ifade etme özgürlüğünün önüne kimse geçmemelidir,
bu hakkı kimse kendisinde bulmamalıdır. Bu konuda gerek
valilerimizin gerek kaymakamlarımızın dikkatli olması,
özgürlüklerin önünü açması gerekir. Bunu da buradan ifade etmek isterim.
Dün gazeteci Ahmet Takan arkadaşımıza
bir saldırı yapılmıştır. Hangi görüşten
olursa olsun, nereye mensup olursa olsun görüşlerini açıklayan,
görevini yapan hiç kimse şiddetle
karşılaşmamalıdır. Bu konuda da dikkatli
olmalıyız. Kendisine geçmiş olsun diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; defalarca 2 tane soruyu
gündeme getiriyoruz. Birincisi, gerçekten yerli ve millî olmak zorundayız.
Kendimize ve ülkemizin çıkarlarına sahip çıkmak zorundayız.
Biz üretmeliyiz, biz satmalıyız ve biz tüketirken de kendi
değerlerimize ilk önce talep göstermeliyiz. Tank Palet
Fabrikasını defalarca gündeme getiriyoruz. Kesinlikle, Tank Palet
Fabrikasının sermayelerle ortak olmasının önünde bir engel
olmasını konuşmuyoruz. Tank Palet Fabrikasının
büyümesi gerekiyorsa yerli sermayeyle birlikte büyümelidir, güçlenmelidir,
kendi tankımızı kendimiz üretmeliyiz. Ancak Tank Palet
Fabrikasının -yüzde 50 ortağı olan- Katar ordusuyla bir
ortaklığa girmesini doğru bulmuyoruz. Bunlar bizim askerî
sırlarımızdır. Bizim askerimiz üretebilir, askerimiz
savaşır, askerimiz gerekirse ürettiği tankın altına
yatıp onu hazır hâle getirip tekrar cephede, onların geri
hizmetinde durabilecek güce sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O yüzden, Tank Palet
Fabrikasının yüzde 50 ortaklığını ve yönetim
kurulunun yarısından fazlasının Katar ordusuna ait
olmasını kabullenemiyoruz. Bu konuyu bir kere daha Türkiye'nin ve
Meclisin dikkatine sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
22.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, vefat eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin 25inci
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıta, Bayburt ili Maden
köyünde bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden 2si
çocuk 3 vatandaşa ve 21 Kasım ölümünün 20nci yıl dönümünde
21inci Dönem Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İncetahtacıya
Allahtan rahmet dilediğine, Mardin ilinin Onur Günü ile 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları, 24 Kasım Öğretmenler ve 22 Kasım
Diş Hekimliği Gününü tebrik ettiğine, Tank Palet
Fabrikasının yerli ve millî vasfına halel getirilmesinin söz
konusu olmadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün vefat eden 25inci Genelkurmay
Başkanımız Sayın Yaşar Büyükanıta Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Aynı şekilde, bugün ölüm yıl dönümü
olan 21inci Dönem Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Bedri
İncetahtacıyı rahmetle yâd ediyorum.
Bugün aynı zamanda, Mardinin ve Mardinlilerin
Onur Günü, bu vesileyle Onur Günlerini tebrik ediyorum.
Bayburt Maden köyünde yangında vefat eden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Malum, dün Dünya Çocuk Hakları Günüydü. Bu vesileyle
tekrar hatırlatmak isterim ki çocuklar insanlığın ortak
umudu ve geleceğidir. Çocuklarımıza daha güzel bir gelecek
oluşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz ve
çalışmaya devam edeceğiz.
Malum, pazar günü 24 Kasım. Bu münasebetle
Öğretmenler Gününü de tebrik etmek istiyorum. İnşallah
önümüzdeki hafta da bunu gündeme getiririz ancak pazar günü olması
münasebetiyle Meclisimiz açık olmayacak. Şimdiden, bu kutsal görevi
yerine getiren, mesuliyeti büyük olan ve önemli bir mesleği icra eden,
geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştiren,
eğiten, terbiye eden fedakâr öğretmenlerimize de buradan en kalbî
şükranlarımızı sunmak suretiyle onların
Öğretmenler Gününü tebrik ediyorum. Görevi başında şehit
olan bütün öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
Bugün aynı zamanda, biliyorsunuz, Diş
Hekimleri Günü. Diş Hekimleri Günü münasebetiyle yarın -22
Kasım- bunu hep beraber idrak edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 22 Kasım 2019da kutlayacağımız bu
günde, tevafuken hakikaten 22 Kasım 1909da Türkiyede İstanbulda
dişçilik eğitimi veren ilk yüksekokulun açılması da
anlamlı. Bu münasebetle yüz on yıl önce bu temelleri atanları
hayırla yâd ederken bu okullardan mezun olarak insanımızın
sağlığına hizmet eden bütün diş hekimlerimize de
tebessümlü bir hayatla, uzun, hayırlı ömürler Cenab-ı Haktan
niyaz ediyorum.
Tank Palet Fabrikasıyla ilgili şu hususu
vurgulamak isterim: Bu fabrikamız yerli ve millî bir vasıfta.
Mülkiyeti Türkiyeye ait olmak üzere oradaki işletme hakkının
BMC bünyesinde bir konsorsiyumla daha iyi işletilebilmesi ve daha modern
cihazlarla yoluna devam edebilmesi hususunda bir işletme
mantığı ortaya konmuştur. Dolayısıyla burada, bu
fabrikanın yerlilik ve millîlik vasfına halel getirebilecek en ufak
bir şeyi biz zaten kabul etmeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konunun da doğru bir çerçevede ele
alınması hususunu tekrar hatırlatarak, bugün kaldığımız
yerden devam edeceğimiz kanun çalışmaları münasebetiyle
hayırlı çalışmalar diliyor, Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu...
23.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Malatya ili Hekimhan-Kuluncak yolu üzerindeki kara yolu
köprü girişlerinin tekrar düzenlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Ulaştırma ve Altyapı
Bakanımız Sayın Mehmet Cahit Turhana iletilmek üzere... 5 Mart
2019da sözleşmesi imzalanan, 7 milyon 300 bin TLye ihale edilen, 9 Nisan
2019da yapımına başlanan ve şu anda da bitmiş olan,
henüz geçici kabulü yapılmamış olan Hekimhan-Kuluncak yolu
üzerindeki iki ilçeyi birbirine bağlayan ve çok sayıda köy yolunun
geçtiği güzergâhtaki demir yolu hemzemin geçidi üzerine inşa edilen
kara yolu köprüsü, her iki girişi, şekli ve genişliğiyle
bu hâliyle- Malatyaya, Hekimhana ve Kuluncaka yakışmayacak bir
durumdadır. Bu köprünün her iki geçişinin de tekrar düzenlenmesi
gerekmektedir. Şöyle ki: Maden taşıyan yük kamyonlarına
dahi yan yol verilmediği için, yük taşıyan kamyonlar Hekimhan
ilçesine girip tekrar bu köprüye gelmektedir.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi...
24.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun Tank Palet Fabrikasıyla ilgili yapmış
olduğu açıklamasının kamuoyunu yanıltmaya yönelik
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Akbaşoğlunun Tank Palet
Fabrikasına ilişkin olarak yapmış olduğu
açıklamaya bir ilave yapmak isterim. Tank Palet Fabrikası çok
gündemde olan bir konu, çok tartışıldı ancak şu
söyleyeceğim husus sanki biraz gölgede kaldı gibi: Tank Palet
Fabrikasının işletme hakkının Katar ordusu ile bir yerli
firma ortaklığına devredilmesine ilişkin işlem 4046
sayılı Özelleştirme Kanununun 2/i maddesine
dayandırılmaktadır. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı
kararı okunduğunda dayanak olarak 4046 sayılı Kanunun 2/i
maddesinin gösterildiği görülecektir. 2/i maddesi, bir işletmenin
özelleştirilmesini değil, tam tersine, o işletmenin
özelleştirme kapsamı dışına
çıkarılmasını düzenlemektedir. 4046 sayılı
Kanunun 2/i maddesine göre, Özelleştirme İdaresine çeşitli
kurumlarca özelleştirilmek üzere devredilmiş olan varlıklar,
taşınmazlar, fabrikalar eğer millî güvenlik ve kamu yararı
gerektiriyorsa özelleştirme kapsamı dışına
çıkarılarak bir kamu kurumuna devredilebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Burada da söz konusu Tank Palet Fabrikası bir kamu kurumu olan ASFAT
AŞye anılan 2/i maddesine dayanılarak devredilmiştir.
Artık, bu andan itibaren, ASFAT AŞnin bunu herhangi bir şekilde
bir özel kuruluşa ya da Katar ordusu ile bir Türk firmasının
kurmuş olduğu ortaklığa devretmesi mümkün değildir.
Bu, açıkça yasaya aykırı bir işlemdir. Bedelsiz
devredilmesi, 50 milyon dolarlık yatırım şartının
konulması, bunlar ayrı bir konu ama yapılan işlem
Özelleştirme Kanununun bizatihi 2/i maddesine çok açık bir
şekilde aykırıdır. Ayrıca Bu, özelleştirme
değildir, işletme hakkının devridir. açıklaması
da kanuna uygun bir açıklama değil, kamuoyunu yanıltmaya
yöneliktir. 4046 sayılı Kanuna bakıldığında,
özelleştirme yöntemleri arasında işletme hakkının devri
de sayılmaktadır. Bu, açıkça bir özelleştirmedir ve kamunun
bu varlığı bedelsiz bir şekilde yirmi beş yıl
süreyle Katar ordusu ve ortağı Türk firmasına
devredilmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
25.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, öncelikli olarak, tabii, burada söylem
ve ifadelere dikkat etmek gerekiyor. Daha önce, Katar ordusuna, Katara
satıldığıyla ilgili muhalefetin yaklaşımı
vardı. Bir kere, satılma diye bir durum söz konusu değil,
külliyen yanlış bir ifade. Satılma durumu söz konusu değil.
Oradan çıktı ve köpürtüldü, köpürtüldü. Şimdi gelinen nokta ise
farklı bir nokta. Şunu tekraren ifade ediyorum: Malum, bir yerli
firma var, BMC, kamuoyundan da biliniyor. Bir ortaklığı var,
Katar ortaklığıyla bir ihaleye girmiş ve ihalede ALTAY
tanklarının yapılmasıyla ilgili ihaleyi almış.
Yaklaşık -yanlış hatırlamıyorsam- 3,5 milyar
dolarlık bir ihale. Yerli ve millî bir üretimi seri hâlde yaparak
ordumuzun tank ihtiyacını gidermeye yönelik çok önemli bir proje.
Dolayısıyla, bu çerçevede her şey birbirine
karıştırılıyor. Mülkiyet Türkiye Cumhuriyeti
devletinde ve bu konsorsiyumun almış olduğu, yani BMC ve
Katarın beraberce almış olduğu ihale münasebetiyle, hiçbir
işçi çıkarılmadan, bütün sevk ve idare Türkiyede olmak
kaydıyla ve burada, Türkiye, kendi hedeflerine daha hızlı bir
şekilde ulaşabilmek adına, millî politikalar çerçevesinde,
Savunma Bakanlığımızın da görüşleri ve hep
beraber hareket edilmesi kaydıyla böyle bir işletme
hakkının devri söz konusu, bir özelleştirme değil bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bir özelleştirme değil ama bu, ilgili
yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, tamamen hukuka uygun bir şekilde, millî
çıkarlarımıza uygun bir şekilde Türkiyenin kendi
enstrümanlarını ortaya koymasıdır. Hukuken bir halel söz
konusu oldu. iddiasında bulunanların bunu yargıya
taşımaları da zaten gayet doğaldır ve her türlü
yargı denetimine açıktır, siyasi denetim de zaten kamuoyunda ve
Mecliste gündeme gelmektedir. AK PARTİ olarak Sözcümüz, Sayın
Cumhurbaşkanımız, Genel Başkan
Yardımcılarımız, Grup Başkan Vekillerimiz,
milletvekillerimiz bunu defaatle ortaya koymasına rağmen, herkes hani
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur. şeklinde,
gerçeklikten kopuk bir şekilde, bağlamından kopararak kendi
aklında olanı gerçekmiş gibi ortaya koyan CHP sözcülerinin
söylediği ile gerçek apayrı. Bunun tekrar kayıtlara geçmesini
dilediğim için söz aldım.
Teşekkür ediyorum. Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Akbaşoğluna bir konuda
teşekkür ederim. Sükût ikrardan gelir. Ben, bu işlemin, 4046 sayılı
Özelleştirme Kanununun 2/i maddesine çok açık bir şekilde
aykırı olduğunu söyledim. Bu konuda susmak suretiyle bu
iddiamın doğruluğunu kabul etti. Esasen yapacağı
başka bir şey de yok.
Evet Benim oğlum bina okur, döner döner yine
okur. Bu cümle aslında kendilerine uygun. Şöyle bir atasözü de
vardır: Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders,
nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, bakınız Bu, bir
özelleştirme işlemi değildir. diyor. Sayın
Akbaşoğlu, rica ediyorum, 4046 sayılı Özelleştirme
Kanununu açın, bakın -vakit olsa şimdi açıp size
göstereceğim- özelleştirme yöntemlerini orada sayar. Bu, varlık
devri, varlık satışı olabilir, işletme hakkı
devri olabilir, kira olabilir, çeşitli yöntemler olabilir. TELEKOM
özelleştirilmedi mi arkadaşlar? TELEKOM özelleştirmesi yirmi
beş yıl süreyle işletme hakkının devri suretiyle
yapıldı ve karşılığında 5,5 milyar dolar
alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Burada, Tank Palet Fabrikasında tek kuruş
alınmamıştır, sadece 50 milyon dolarlık bir
yatırım şartı öngörülmüştür.
Ben şimdi sormak istiyorum: Suriyelilere 40
milyar dolar harcadık. diyen bir iktidar var, bununla övünüyor.
Yardım edelim tabii Suriyelilere, Suriyeliler Türkiyeye
sığınmışlar, yardım edelim. Oraya 40 milyar dolar
harcayan bir iktidar Tank Palet Fabrikasına 50 milyon dolar bulamıyor
mu? Niyet özelleştirme değil efendim. Öyle olsa 4046 sayılı
Kanunun özelleştirmeyi yasaklayan, tam tersine Millî güvenlik ve kamu
yararının gerektirdiği hâllerde o varlıklar
özelleştirme kapsamı dışına çıkarılır.
diyen maddesine dayanılarak ASFAT AŞye devredilip sonra da oradan
Katar ordusuna bu devredilmezdi.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
27.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
yaptığı açıklamasında sözlerinin aleni şekilde
çarpıtıldığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Maalesef, Sayın Hamzaçebi biraz evvel benim
konuşmamı aleni bir şekilde çarpıttı. Zira, ben sükût
etmedim bir kere, biraz evvel cevabı verdim 1) Bu, özelleştirme
değil. 2) Kanuna uygun. 3) Kanuna aykırılık iddiası
varsa bunu yargıya da taşıyabilirsiniz. diye. Tutanaklarda
rahat bir şekilde görülebilir. Bu, çarpıtmadır, sükût
edilmiş değildir ve yargıyla ilgili de kanaatler ortaya
konulmuştur.
Burada bir konsorsiyum var -Katar-Türk
ortaklığıyla ilgili- yerli ve millî ALTAY tanklarının
seri üretimiyle ilgili ihaleyi bu konsorsiyum almış ve bu Tank Palet
Fabrikasında, Sakaryada bu üretilecek ve ondan sonra ordumuza teslim
edilecek. Allahın izniyle, teröristlerin başını bu
tanklarla hep beraber ezeceğiz. Bundan kimsenin rahatsız
olmaması lazım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Akif Bey, gündemimize
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Peki efendim, son cümlelerimi söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, terör konusundaki görüşlerinin farklı
olmadığına ve Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Şimdi, konuyu başka bir tarafa taşımaya gerek yok. Bu
tanklarla düşmanın başını ezeceğiz, terörün
başını ezeceğiz; elbette ki terör konusunda görüşümüz
hiç farklı değildir. Konu o değil Sayın
Akbaşoğlu. Açıkça Özelleştirme Kanununa aykırıdır,
işletme hakkının devri bir özelleştirme yöntemidir. Bunu
daha sonra okuduğunuzda mahcup olacaksınız.
Yargıya götürün. iddiası öyle,
gelişigüzel, kamuoyuna yönelik bir mesajdır. İdari
Yargılama Usulü Kanununa göre idarenin işlemlerinden hakkı muhtel
olanlar, haleldar olanlar dava açabilir. İdari Yargılama Usulü
Kanununa göre Cumhuriyet Halk Partisinin dava açma ehliyeti yok, hukuken
mümkün değil yoksa elbette açılırdı.
Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, son olarak ben de
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Tank Palet Fabrikasıyla ilgili yapılan
işlemin hukuka, mevzuata ve millî çıkarlarımıza uygun
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sonuç itibarıyla eğer burada bir
usulsüzlük varsa, orada çalışanından bütün yöneticilerine kadar
herkesin de içinde bulunduğu, sendikalar kanalıyla ve diğer
tüzel kişiliği haiz veya gerçek kişiler marifetiyle bunun
yargıya taşınması söz konusu olabilir rahatlıkla.
Dolayısıyla, böyle bir iddia varsa, ihaleye girip kazanamayanlar,
usulüne uygun yapılmadığını iddia edenler,
haklarının muhtel olduğunu iddia eden herkes, gerçek veya tüzel
kişiler bu konuda dava açma ehliyetine sahiptir, bu konuda kendilerini
teşvik de edebilirsiniz. Bu konuda bizim gocunacağımız
herhangi bir husus da söz konusu değildir, bunun bilinmesini istiyorum.
Bakınız, bu konuda, gerçekten, millî
stratejik bir konuyla ilgili husus defaatle anlatıldığı
hâlde bunu temcit pilavı gibi, bağlamından kopararak gündeme
taşımak aslında milleti yoruyor, devleti yoruyor çünkü bir
karşılığı olan, doğru, reel bir şey
söylenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hukuka, mevzuata uygun işlemler
yapılmıştır. Bakın, hukuka
ALİ ŞEKER (İstanbul) 50 milyona
özelleştirme olmaz, yağma olur ancak.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz evveliyatını bilmiyorsunuz,
evveliyatını da söylüyorum: ALTAY tankının hem
modernizasyonu hem de üretimiyle ilgili bir husus var, temeli buradan
başlıyor. Türk firması ile Katar firması beraberce bir
ortaklık teşkil etmiş, herkese açık bu ihaleye usulü
dairesinde girmişler ve 3,5 milyar dolarlık ihaleyi bu Türkiye-Katar
ortaklığı özel teşebbüsü almış. Seri üretimin
yapılacağı yerle ilgili de Türkiye, millî stratejisine uygun bir
şekilde, millî çıkarlarına uygun bir şekilde seri üretimi
hızlı bir şekilde gerçekleştirip Türk ordusuna teslim
edebilmek babında kanunların vermiş olduğu imkânlar çerçevesinde
bir usulle bunu gerçekleştirmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Her şey hukuka uygundur, millî
çıkarlarımıza uygundur. Bunun böyle bilinmesi zarureti söz
konusu olduğu için üzerinde durma hassasiyetini gösterdim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, bir şey
söylemek istiyorum. Bana göre, tekrar tekrar bu konuyla ilgili
düşüncelerinizi ifade ederken baştan söylediğinizin
etrafında değişik kelimelerle dönüp dolaşıyoruz. Bana
göre, çok laf başkasına söylenir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, işletme hakkının devrinin bir özelleştirme
yöntemi olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Akbaşoğlu, yoğunluktan
olsa gerek, 4046 sayılı Kanunun özelleştirmeyle ilgili 18inci
maddesine bakma imkânı bulamadı. Madde 18; Özelleştirme
Yöntemleri, Değer Tespiti, İhale Yöntemleri A) Özelleştirme
yöntemleri Alt alta saymış: Satış, kiralama, işletme
hakkının verilmesi, mülkiyetin gayrı ayni hakların tesisi,
gelir ortaklığı modeli ve devam ediyor. İşletme
hakkının devri bir özelleştirme yöntemidir. Genel Kurulun
bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söylediklerimizi tekrar etmemek için tekrar söz
almıyorum. Aynı şekilde ifade ettik, yapılan bütün
işlemler mevzuata uygundur, bunun bilinmesini istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Hayhay.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 15/2/2019
tarihinde Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19 milletvekilinin, hibrit
ve ithal tohumların insan sağlığı üzerindeki
etkilerinin araştırılarak ata tohumuna dönülmesi için
yapılacak çalışmaların belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/974) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Kasım 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/11/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/11/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 20
milletvekili tarafından hibrit ve ithal tohumların insan
sağlığı üzerindeki etkilerinin
araştırılması ve ata tohumuna dönülmesi için yapılacak
çalışmaların belirlenmesi amacıyla 15/2/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 21/11/2019 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Konya Milletvekili Sayın
Fahrettin Yokuş. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ithal
tohumların insan sağlığına olumsuz etkileri hususunda
grubumuzun vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde, yıllardır, geleneksel tohumumuz
olan ata tohumlarıyla üretim yapılamıyor. Zaman içerisinde
uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda ne yazık
ki yerel tohumların kullanımı terk edilmiştir, yerine
hibrit tohum kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. Yurt
dışından ithal edilen hibrit tohumların, ilaç ve gübrelerle
tarımsal üretimi yapılmaya başlanmıştır. Ticari
bir tohum olan hibrit, iki veya daha fazla cinsin laboratuvar ortamında
saflaştırılmasıyla türler arasında çaprazlama,
melezleme yöntemleriyle elde edilen bir tohumdur. Ekildiğinde, geleneksel
tohuma göre daha yüksek verim gücüne sahiptir. Tarım ilaçları ve
kimyasal koruma yöntemleriyle raf ömrü daha da uzundur ancak bir sonraki
yıl bu hibrit tohumların ekimi yapılamıyor, bu nedenle de
yüksek maliyetlidir.
Bilindiği gibi, hibrit tohum pazarı
uluslararası sermayenin kontrolü altındadır. Bu firmalar hibrit
tohumu ülkemizde üretip kendi ülkelerine gönderiyorlar. Ardından, yine
bizim ülkemize ithalatını yapıyorlar. Hibrit tohumun
yanında ilaç ve gübre gibi tarımsal girdi ürünlerini de zorunlu
olarak almak zorunda bırakıyorlar. Aldığımız bu
tohumlara maliyet bedeli ödüyoruz. Böylelikle ülkemiz daha çok dışa
bağımlı hâle geliyor, millî sermayemiz yabancı firmalara
akıyor. Ayrıca, sadece tohum ithal edip millî sermayemizi
dışa aktarmakla kalmıyoruz, hastalıkları da ithal
etmiş oluyoruz. Ayçiçeği bitkisinde orobanş
hastalığı adı verilen parazit ot tespit edilmiştir.
Bu hastalık patlıcan, domates, fasulye gibi ürünlerimize de
geçmiştir. Yine, yurt dışı kaynaklı filoksera
hastalığı yerli bitki çeşitlerimizi yok etmektedir. Bu
nedenle yerli bitki çeşitlerimiz de giderek azalmaktadır.
Görüldüğü gibi, ülkemize tohumlarla birlikte çeşitli
hastalıkları da ithal etmiş oluyoruz. Kim bilir, adını
bilmediğimiz başka hangi tür hastalıkların bitkilerimize
bulaşma riski var.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz şu anda
dahi kendi kendine yetecek tohumlar üretmekte, hatta ihracatını da
yapabilmektedir. Neden kendi yerel tohumlarımızı üretmeyelim?
Ülkemizin her karış toprağında iklim özelliklerine göre
yetiştireceğimiz yerli tohumlarımız hâlâ mevcuttur.
Geleneksel ata tohumu kendi kendini üretebilir. Ata tohumunun kalite
şartları artırılabilir. Bu tohumların tescil ve
ıslah edilmesi gerekmektedir. Ancak bu tohumların hibrit tohumdan ata
tohumuna evrilmesi gerekmektedir. Yani yerel gen kaynaklarımızı
kullanarak toprağımızı, bitkilerimizi ve insan
sağlığını korumak doğru atılacak
adımlarla mümkündür.
Değerli milletvekilleri, yerel ata tohumları
bir ülkenin hazinesidir. Bununla birlikte, Türkiye coğrafyası -çok
şükür- 3 bini endemik olmak üzere toplam 13 bin bitki çeşidi ve
zenginliğine sahiptir. Biyoçeşitliliği korumak, geliştirmek
ve kayıt altına almak öncelikle kamunun sorumluluğunda olmalıdır.
Ülkemizde katma değer üretilmediği müddetçe ilerlememiz söz konusu
değil. Bu konuda tohum ıslah firmaları desteklenmelidir. Bilgi
ve maliyet çerçevesinde, belli zaman diliminde, ata tohumları yeniden
ülkemiz topraklarına kazandırılmalıdır. Önceliğimiz,
sağlıklı topraklara, sağlıklı insanlara ve
canlılara ulaşmaktır. Türkiyeye ithal tohumların
gelişi zorlaştırılarak Türk tarımı, Türk çiftçisi
ve ata tohumuna ıslah çalışmaları yapan firmalar
desteklenmelidir.
Sadece insan değil, doğadaki toprak ve bütün
canlılar yiyip içtikleri, beslendikleri gıdalarla şekil
alırlar çünkü sürdürülebilirlik bu şekilde sağlanır.
Sağlıklı topraklar sağlıklı insanları,
sağlıklı insanlar da sağlıklı nesilleri
beraberinde getirir. Amaç, insanların sadece karın
doyurmalarından ziyade, üretilen gıdanın besin değerinin
artırılmasıdır. Besinlerdeki gıda çeşitleri
nitelikli ve sağlıklıysa insanlar kendi
yaratılışlarına uygun, sağlıklı,
sıhhatli olurlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
daha alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, sağlık ve gelecek nesiller hükûmet ve
bürokratların insafına terk edilemeyecek kadar önemlidir. Bu yüzden,
düzgün işleyen devlet politikası olması gerekir. Tarım
ekonomisti Doktor Necdet Oral yapmış olduğu tespitinde şu
sözlere yer veriyor: Çiftçi, AK PARTİ iktidarı döneminde 3 milyon
hektarlık alanda üretimden vazgeçti. Bakan tarımı düşünüyorsa
girdilere baksın. Devamında diyor ki: 2000li yılların
başından bu yana uygulanan IMF, Dünya Bankası patentli
tarım politikaları nedeniyle ürettiğinden para kazanamayan,
emeğinin karşılığını alamayan çiftçi 3
milyon hektar araziyi ekmekten vazgeçti.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde günümüzde
kullanılan hibrit ve ithal tohumların ve bu tohumlarla birlikte
kullanılması zorunlu olan tarım ilacı ve kimyasal gübre
gibi girdilerin toprağa, suya, yerel bitkilerimize, insana verdiği
zararların araştırılması için İYİ PARTİ
Grubumuz adına verdiğimiz önergeye desteklerinizi bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halklarımız,
evet, hibrit tohum farklı türlerin melezleştirilmesiyle elde edilen
tohum yani tek kullanımlık ve her yıl üreticinin satın
almak zorunda olduğu, daha çok tohumu satan firmalara ve ülkelere
katkı sağlayan bir tohum. Dolayısıyla, hibrit tohum
meselesini tartışırken aynı zamanda ülkenin
tarımının, çiftçisinin kalkınması, geliştirilmesi
meselesini de konuşmuş oluyoruz.
Dünyada tarımın yüzde 75i hâlâ küçük
çiftçi tarafından üretiliyor yani dünyayı küçük üreticiler doyuruyor.
Hibrit tohum ise endüstriyel tarımın geliştirilmesi yoluyla
küçük üreticilerin yok edilmesi, tarımın yok edilmesi anlamına
geliyor.
1925te yurdun değişik yörelerinde tohum
ıslah ve üretme istasyonları kuruldu; buralarda, daha çok seleksiyon
yoluyla tahıllara ait tohumlar geliştirildi. 1953te deneme
niteliğinde, Tarım Bakanlığı adına tahıl
tohumluklarının kontrol ve sertifikasyonu başladı. 1963te
tohumlukların tescil, kontrol ve sertifikasyonu hakkında bir yasa
çıkarılarak tohumluk üretimi, tohumluk dış satımı
ve dış alımı bu yasaya göre düzenlendi. 1980lerde ise tüm
dünyada neoliberal politikaların gemi azıya almasıyla birlikte
tohum alanı da, tohum sektörü de özel sektörlere peşkeş
çekilmeye başlandı ve piyasa özel şirketlere teslim edildi, çok
uluslu şirketlere teslim edildi. Dünya Bankası eliyle
gerçekleştirildi bu süreç. 1985te çıkarılan Tohumluk
Teşvik Kararnamesiyle özel tohum kuruluşları beslendi.
Dünyada 420 tohum firması var, bunlar hibrit
tohum üretiyor, Türkiye'de ise 791 tohum şirketi var, bunların 739u
yerli fakat mesele şu: Pazar payının yüzde 90ı
yabancı tohum şirketlerine ait.
Hibrit için önemli meselelerden biri şu: Gübre
kullanmak gerekiyor, bu gübre kullanıldığında böcekler yani
yapraklar altında yuvalanan böcekler açığa çıkıyor, bu
böceklerin öldürülmesi için ilaçlar üretiliyor, bu ilaçlar üretilirken insanlar
zarar görüyor ve bu denklem şöyle sürüyor: İnsanları hasta eden
ilaçlarla yani beşerî ilaçlar ile bu tohumlarda kullanılan
ilaçları aynı şirketler üretiyor. Yani bu döngüyü yürüten temel
sektör ilaç sektörü ve dolayısıyla biz aslında hibrit tohumla
birlikte bu sektöre, bu döngüye doğrudan dâhil olmuş oluyoruz.
Aynı zamanda, bu hibrit üretimi aşırı su tüketimini de
gerektiriyor, dolayısıyla suların da yok edilmesine bir
katkı sağlamış oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Tohum üreten 7
uluslararası şirket toplamda bu üretimlerini gerçekleştiriyor.
İşte, nasıl ilaç mümessilleri varsa bu alanda da tarım
ilaçları açısından da yine ilaç mümessilleri devrede. Bu konuda
bizim önerilerimiz şunlardır: Çiftçilerin kendi tohumlarını
üretmesinin ve satmasının önündeki engeller
kaldırılmalıdır. Tohumlar kayıt altına
alınmalı ancak bu, kamu tarafından yapılmalıdır,
özel şirketler tarafından değil. Yerel tohum üretimi
desteklenmelidir. Hibrit tohumlar yasaklanmalı, üretiminden
vazgeçilmelidir. Tarım ve tohum yerli ve yabancı şirketlere
teslim edilmemeli, küçük çiftçi ve ekolojik denge korunmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami
Özcan Ayguna aittir.
Buyurun Sayın Aygun.
CHP GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mesleğim tohum, tohumculuk yapıyorum ve
bugün de İYİ PARTİnin tohumla ilgili önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum partim adına.
Öncelikle, iki konuyu açıklamak istiyorum:
Hibrit ve GDO. Bu iki kavram karıştırılıyor. Hibrit
tohum -sevgili vekil arkadaşımın belirttiği gibi- aynı
türe ait bitkinin genetik bakımından kendisiyle yakın akraba
olmayan başka bir bitkiyle tozlanmasıyla yani melezlenmesiyle elde
edilmekte. Yani yeryüzü oluştuğundan beri aslında melezleme
devam ediyor ama burada asıl korkulması gereken GDO. GDO ne?
derseniz, genetiği değiştirilmiş organizmalar. Burada ne
yapılıyor? Bir canlıdan alınan gen laboratuvar
ortamlarında o genotipe aktarılıyor. İşte,
sıkıntı burada başlıyor yani böcekten veya başka
organizmadan almış olduğunuz o geni bitki üzerine
aktarıyorsunuz ve sonuçta, asıl sorun burada başlıyor.
Geldiğimiz noktada, ülkemizde çıkan tebliğide GDOlu tohum
üretimi yok. diyoruz ama asıl sorun ürün girişi.
Yine, bakınız, 2017 yılının
20 Martında Adanada bir fırında GDO katkı maddesi
kullanılarak yapılan ekmek ortaya çıkıyor. Orada
yapılan, soyadan gelen
Çünkü soya, mısır, pamuk, kanola; bu 4
bitki şu anda GDOlu üretimde almış başını
gidiyor. Burada korkulması gereken daha çok GDOlu üretim ve
kontrolsüzlük. Yani elini kolunu sallayarak ülkemize GDOlu ürünlerin
girdiğini görüyoruz.
Yine, bakınız, hibrit tohumlara
geldiğimizde, diyoruz ki: Sertifikalı tohum konusunda ülkemiz
üretimde 1 milyon 50 bin tonlara geldi. Geldi de acaba bunun ne kadarı
yerli tohumlardan üretilmekte? Baktığımız takdirde,
Sayın Bakan diyor ki: Yüzde 96sı yerli tohum. Şimdi ben
buradan soruyorum: Limagrain Tohum Firmasının LG5550, Pioneerın
A çeşidi, B çeşidi veya Syngentanın çeşitleri ne zamandan
beri yerli olmuş, merak ediyorum.
Yine, mısır diyoruz, bunun da yüzde 97si
yabancı firmalarla boğuşmakta, bunlara biz ondan sonra
çıkıyoruz, yerli, millî diyoruz. Demin işte bütçe
konuşmasında Sayın Bakan dedi ki: Şeker pancarından
elde edilen şekerin hepsi yerli. Acaba tohum ne? Biz neredeyiz?
Yıllardan beri olduğumuz yerde duruyoruz, sayıyoruz. Şeker
pancarı tohumunu Belçikadan al, Almanyadan al, ondan sonra gel Benim
ürettiğim şeker yerli. de. Olmaz arkadaşlar.
Yine, ithalata bakın. Diyor ki Sayın
Bakan: Tohum ihracatı yapıyoruz 186 ülkeye. Acaba neyi
yapıyorsunuz bilginiz var mı? Evet, yabancı 3-4 tane global
firmanın -Syngenta, Pioneer, Limagrainin- ülkemizde bizi hamal olarak
kullanmış olduğu mısırı, ayçiçeğini
pazarlıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) 156 milyon
dolarlık ihracatımız var, bunun 100 milyon doları
mısır, ayçiçeği arkadaşlar. Kim bunlar? Fransız ve
yabancı firmalar. Hani biz yerliydik? Şimdi, bizim yapmamız
gereken
2011de bir tebliğ vardı. Sayın Bakan Eroğlu
burada olsaydı hatırlardı, o zaman çok
uğraşmıştı patates sertifikasyonuyla ilgili. Dedik ki:
Yurt dışından tohumlar artık getirilip ülkede
çoğaltılacak, ondan sonra çiftçiye verilecek. Ve geçtiğimiz
günlerde Sayın Varank diyor ki: İlk patates sağlık sertifikasyon
kuruluşunu kuracağız.
Sayın Bakan -eğer geriye giderse- ben
2011de Tohum Sanayicileri Başkanıyken onu kurmak için mücadele
ettiğimde neredeydiniz diye soruyorum sizlere. Çok geç kaldık.
Şimdi, eğer o zaman gözümüzü açsaydık Niğde, Nevşehir
şu anda olmazdı.
Yine, bakınız sebze tohumu
Aynı
yıl tebliğde dedik ki: Bana Almanya, Fransa, Amerika ne uyguluyorsa
ben de ithalatta aynı sistemi uygulayacağım, OECD
sertifikası isteyeceğim. O yıl o sistemde sebze
tohumlarının yüzde 80i gümrükte kaldı arkadaşlar. Onun
için bizim yapmamız gereken, sertifikasyon
kuruluşlarımızı, araştırma enstitülerimizi bir an
evvel ayağa kaldırmamız gerekiyor. Yerli çeşit
diyorsunuz, yerli çeşidiniz kalmamış, hepsi yabancı
çeşitler.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Şanverdi.
Buyurun Sayın Şanverdi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİnin grup önerisi üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ata tohumları bu
topraklardaki mührümüzdür, genlerimizdir ve markamızdır. Ata
tohumları bu topraklardaki geçmişimizdir, geleceğimizdir.
Ülkemizde ata tohumundan vazgeçildiği iddiası tamamen
asılsızdır; bilakis, Hükûmetimiz tarafından ata tohumunun
geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için
Anadoluda Mirasımız Ata Tohumu Projesi başlatılmıştır.
Bu proje kapsamında vatandaşlarımız tarafından
bağışlanan binin üzerinde tohumun genetik ve kimyasal
tanımlamaları yapılarak bu tohumlar
çoğaltılmaktadır. Bakanlığımız bu
tohumları gen bankamızda muhafaza edip çoğaltıyor, fide
hâline getirip tekrar toprakla buluşturuyor. Bu kapsamda, 2020
yılında ata tohumunu çoğaltmak isteyen tüm vatandaşlara ata
tohumunun ücretsiz olarak verilmesi planlanmaktadır. Yapılan tüm
çalışmalar ve yürütülen projeler ata tohumundan
vazgeçilmediğini; bilakis, ata tohumuna ne kadar önem verildiğini
ortaya koymaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı ata
tohumunun geliştirilmesi, yerel çeşitlerin kayıt altına
alınması, üretilmesi ve pazarlanmasına dair Eylül 2019da bir
yönetmelik yayımlamıştır. Geçmişte kişi
adına tescil edilen yerel çeşitler artık devlet adına
tescil edilecektir. Halktan alınan tohumlar gen bankasında
saklanırken artık çeşidin korunması, çoğaltma
işlemleri yapılması için Bakanlığımızın
ilgili kuruluşlarına verilerek sahada verim ve kalite analizleri
yapılabilecektir. Ata tohumu bir yandan geliştirilip yaygınlaştırılırken,
diğer yandan nüfus artışı nedeniyle her geçen gün daha
fazla insanın gıda ihtiyacını karşılamak zorunda
olduğumuz bir gerçektir. Bu nedenle, birim alandan daha fazla verim
alınan, hastalık ve zararlılara dayanıklı, raf ömrü
yüksek, uzak pazarlara ulaştırılmaya dayanıklı ürün
veren çeşitlerle üretim yapılması gerekmektedir.
Hibrit yani melez tohumlar, aslında doğada
var olan ve dünya kurulduğundan bu yana üretilen tohumlar olup insan
eliyle teknoloji kullanılarak arzu edilen amaçlara göre ıslah
edilmiş tohumlardır. Hibrit çeşitlerinin
kullanımının yaygınlaştırılması
sayesinde elde edilen özellikle belirli hastalıklara mukavim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Devamla) -
soğuğa veya sıcağa dirençli, erkenci ve geçici yağ
oranı yüksek hibritler sayesinde tohum sektörü, özellikle dünyada nüfusun
çok hızlı arttığı 20nci yüzyılda insanların
bol ve ucuz gıdaya kavuşmalarını sağlamıştır.
Dolayısıyla hibrit tohumlar biyolojik olarak kısır tohum
değildir, insan sağlığına zarar verdiğine dair
herhangi bir bilimsel veriye ulaşılmamıştır.
Bu nedenle, İYİ PARTİnin vermiş
olduğu grup önerisine aleyhte oy kullanacağımızı
belirterek yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz
çoğunluktayız Başkan.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Biz
çoğunluktayız Başkan, bir daha oylayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, bir daha
oylayalım Sayın Başkan.
BAŞKAN Kâtip üyeler arasında uyumsuzluk
var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kabul 33, ret 57; kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Karar yeter
sayısı yok, o zaman ara verelim Başkanım. Sayın
Başkanım, resen hukuka aykırı bu karar. Karar yeter
sayısı
BAŞKAN İsteyen olmadı karar yeter
sayısı. Kim istedi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama resen sizin
şu anda gözetmeniz gerekiyor çünkü yok. Bakın, istemedik ama kabul
de yeteri kadar yok, ret de yeteri kadar yok, onun için
BAŞKAN Karar yeter sayısı istenmedi
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, doğru, istenmedi ama
BAŞKAN Sonucu belirttik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, sonucunuz İç Tüzüke aykırı.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 19/11/2019 tarihinde İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede kadınların iş gücüne ve istihdama
katılımının önündeki tüm engellerin
kaldırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Kasım 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/11/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
19 Kasım 2019 tarihinde İzmir Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından,
Türkiye'de kadınların iş gücüne ve istihdama
katılımının önündeki tüm engellerin kaldırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (4206 sıra
numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/11/2019 Perşembe
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü
haftasındayız ve ekonomik şiddetin kadına yönelen en ciddi
şiddet biçimlerinden bir tanesi olduğunu biliyoruz. AKP,
kadını sadece aileyle tanımlıyor ve çocuk doğurmakla
görevlendiriyor; kadın bedeni üstünde tahakküm sağlayan, kadın
düşmanı politikalar uyguluyor. Bu da kadınların güvencesiz
çalışmalarını, şiddet görmelerini, öldürülmelerini
kolaylaştırıyor. Dolayısıyla bu politikaların
karşısında yer almak gerekiyor.
Bütçeyi tartışıyoruz bu hafta yine ve
bütçe tamamen tozpembe bir şekilde gösteriliyor, oysa kadının
bütçede adı yok. Sevgili Duygu Asenaya buradan selam olsun,
Kadının Adı Yok demişti. Kadının bütçede
adı yok ve kadının çalışma yaşamında
adı yok.
Bakın, elimde Uluslararası
Çalışma Örgütünün 2017de yaptığı OECD ülkeleri
kadın istihdamı grafiği var, şurada, sizlere göstermek
istiyorum: Bu kadın istihdamı grafiğinde sondan 1inci ülkenin
ismi Türkiye ve şöyle aşağı doğru indiğimizde
kadın istihdamını neredeyse yüzde 90lara kadar sağlayan
ülkeler sıralanmış. Bunlar da hani şu batan ülkeler var
ya, İskandinav ülkeleri, bunlar da o İskandinav ülkeleri oluyor
değerli arkadaşlar.
Kadınların iş yaşamındaki,
çalışma yaşamındaki yokluğuna bir başka örnek de
vermek istiyorum. Yine, Dünya Ekonomik Forumu 2017 Küresel Cinsiyet
Eşitliği Uçurumu grafiği var burada: Bakın, burada 144 tane
ülke var ve bu 144 ülke içerisinde Türkiye, cinsiyet eşitliği
açısından 131inci sırada, ekonomik alanda 128inci sırada,
okuma yazma oranında 94üncü sırada, sağlık alanında
nispeten biraz daha ortalarda, 59uncu sırada ve siyasi arenadaki cinsiyet
eşitsizliği alanında da 118inci sırada. Biliyoruz ki
kadınların siyasete katılımının önündeki bütün
engeller, kararların da kadınların aleyhine
çıkmasını sağlıyor. O yüzden, kadınların
siyasete katılımının son derece önemli olduğunu
düşünüyoruz. Türkiyede kadınlar siyasete katılamıyor. Bu
konuda endeksleri yükselten partimizdir. Partimizin özellikle yerel
yönetimlerdeki eş başkanlık sistemine yapılan
saldırı da yine, kadınların yerel demokrasi
açısından siyasetten tasfiyesi anlamına geliyor ve yine,
kadınların orada da mağdur edilmesi anlamına geliyor.
Değerli arkadaşlar, Diyanetin
hazırladığı bir kamu spotu vardı biliyorsunuz, o kamu
spotunda eşine çay ve kek taşıyan bir kadın vardı.
İşte, bu görüntüye, bu hayat felsefesine biz kökünden, esasından
karşı çıkıyoruz. Kadınların rol modeli bu
değildir. Kadınlar çalışma yaşamında eşit
bir şekilde var olmak istiyorlar. Üreten kadına, verimli olmaya
çalışan kadına, bilinçli kadına bu yapılanlar
zulümdür. diye kadınlar kendi ağızlarıyla söylüyorlar.
Kadınların yüzde 60ı çocuklarına bakacak birisini
bulamadıkları için ya da kreşe gönderemedikleri için istihdama
yönelemiyorlar. Üniversiteli kadın işsizliği ayrıca had
safhadadır.
EROL KAVUNCU (Çorum) Eşine bir bardak
çayı çok görüyorsun ama kendi evinde en ağır işleri
yaptırıyorsun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, yine, TÜİKin verilerine göre Türkiye'nin
neredeyse yarısı kadın, Türkiye'nin yarısı
kadınlardan oluşuyorken istihdamda kadının yok olması
kabul edilemezdir. Ayrıca, istihdamda var olan -hani, o TÜİK
verilerine göre de olsa- yüzde 30lar civarındaki kadının
eşit işe eşit ücret almadığını görüyoruz,
güvencesiz işlerde
çalıştırıldığını görüyoruz ve iyi
işlere erişemediğini görüyoruz.
Arkadaşlar, bu nedenle şunu bilmeliyiz ki
11 milyon ev kadını ev işleriyle meşgul olduğu için
istihdama erişemiyor ve bunun sebebi de sizlersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Vekil.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu
nedenle, bizlerin, özellikle Parlamentodaki kadın milletvekillerinin
partilerüstü bir şekilde yan yana gelerek kadınların iş
yerlerinde esnek, güvencesiz çalışmaya, ücret eşitsizliğine,
cam tavanlara, terfilerde yaşanan adaletsizliklere maruz kalmaması
için çalışması gerekiyor. İş yerlerinde
ayrımcılık, mobbing ve şiddet kadınların yine
başlıca sorunları, bunlarla da mücadele etmemiz gerekiyor.
Ayrıca, göçmen, mülteci kadın
işçiler, çocuk işçiler, LGBTİ+ işçiler ağır
sömürüye, ayrımcılığa, cinsiyet eşitsizliklerine,
cinsiyet temelli sömürüye maruz kalıyorlar. Bununla da mücadele etmemiz
gerekiyor. Türkiyede kadınların iş gücüne ve istihdama
katılımı önündeki tüm engelleri kaldırmamız için el
ele vermemiz gerekiyor. Bunun için bütün kadınların ve bu Meclisin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tank palet fabrikalarıyla değil,
kadınların istihdam ihtiyaçlarıyla, işsizler ordusu hâline
gelen kadınlarla ilgili mesai yapmasını talep ediyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün HDP grup önerisi üzerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki AK
PARTİnin kadınlara evde oturan ve doğuran bir varlık
olarak baktığı yönündeki ifadelerini reddettiklerine ve
kadınlar üzerinden yapılan her türlü istismara karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kürsüden hatip, AK PARTİnin kadınlara -biçtiği rol- evde oturan
ve doğuran bir varlık olarak baktığını ve bu
sebeple de ölümlerini teşvik ettiğini ifade eden bir hezeyanda bulunmuştur.
Bu anlayışı kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
Her şeyden önce AK PARTİ olarak, on yedi
yılda, yapmış olduğumuz anayasal reformlarla -ki özellikle
kadınlarımızın iş hayatına
katılımını sağlayacak en önemli anayasal
çalışma Anayasanın 10uncu maddesinde yer alan kadınlar
lehine pozitif ayrımcılık düzenlemesidir- arkasından
yapılan diğer yasal düzenlemeler ve idari tasarruflarla kadınlar
için yapılan teşvikler ve pozitif ayrımcılıklar geçen
süre zarfında kadınlarımızın iş hayatına,
siyasete ve akademiye katılımlarını artırdık. Biz
kadını toplumun temeli olarak görüyoruz ve kadınlar üzerinden
yapılan her türlü istismara karşıyız. Kadınların
çalışma hayatına her türlü katılımını da
destekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kadınları siz istismar ediyorsunuz. Karneniz de burada.
MELİHA AKYOL (Yalova) Hangi okuldan
aldınız?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
aldınız, siz. OECD verdi, OECD; ILO verdi, ILO.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 19/11/2019 tarihinde İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, Türkiyede kadınların iş gücüne ve istihdama
katılımının önündeki tüm engellerin
kaldırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Kasım 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Saliha Sera Kadıgil.
Buyurun Sayın Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın üyeler; Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Önümüz 25 Kasım, Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Günü. Sadece 2019da, sevgili arkadaşlar, biz 337
kadın arkadaşımızı erkek şiddetine, erkek
terörüne kaybetmiş bulunuyoruz. Bu sayıdan çok çok daha fazlası
inanın, her gün, sistematik bir şekilde ekonomik, psikolojik, cinsel,
fiziksel saldırı altında ama amiyane tabiriyle anlatmamız
gerekirse birçoğu -tırnak içinde söylüyorum- kırıp dizini
oturmak durumunda kalıyor. Neden? Çünkü çok basit bir sebebi var; ekonomik
özgürlüğü yok bu kadınların arkadaşlar. Eşinden
şiddet de görse, eşi tarafından tecavüze de uğrasa, dövülse
de, ölüm tehdidi de olsa ekonomik bir garantisi olmadığı için,
sığınmaevlerimizin sayısı yeterli
olmadığı için, biz bu kadınları hakkıyla
koruyamadığımız için -yine tırnak içinde söylüyorum-
kırıp dizini kendisine eziyet eden erkeklerle bir arada yaşamak
zorunda kalıyor kadınlar.
Rakamlar ne diyor mesela? Az önce Sayın Grup
Başkan Vekili söyledi: İstihdama yönelik artış
sağlıyoruz. Rakamlar öyle demiyor, sadece yurt
dışındaki raporlar değil, bizim rakamlarımız da
öyle demiyor. Bu rakamlara göre, mesela, sevgili arkadaşlar, her 10
kadından 3ü çalışmıyor bizim ülkemizde. 20 milyon
kadın var. 20 milyon kadını hiçbir şekilde
çalıştırmıyoruz biz, eve bağlı
kılmışız biliyor musunuz? Onun dışında bir
şey söyleyeceğim, son bir yılda -TÜİK verileri
açıkladı- işsizlik sigortasına başvuran kadın
sayısı yüzde 57 artmış sevgili arkadaşlar. Yani bu
bize şunu söylüyor: Kadınlar hem iş bulamıyorlar iş
bulsalar da ilk kovulan yine kadınlar oluyorlar. Üst düzey yöneticilere
bakıyoruz, Grup Başkan Vekilinin dediği doğru bir şey
var. Mesela Türkiye şöyle bir gelişme sağladı: Üst düzey
şirketlerdeki yönetim kurulu üyelerini yüzde 7den yüzde 14e
artırdık çeşitli çabalarla. Teşekkür ediyoruz katkı
sunan herkese ama AB ülkelerinde bizim muadillerimizde bu 3 katına
çıkmış. Bunun bir adım ötesine gidelim, 50 tane BIST 50
Endeksindeki en üst düzey şirkette, Allah için, bir tane kadın CEO
yok ya, bir tane, şöyle görüp tebrik edeceğimiz bir tane kadın
CEOmuz yok bizim.
Bakın arkadaşlar, burada sık sık
TVlerden, dizilerden, haberlerden, o şiddet dilinden falan şikâyet
ediyoruz ya biz, RTÜKte ya da TRTde ne başkan ne yönetimde bir tane
kadın yok, bir tane yok ya, bir tane yok.
Yargı kararlarından şikâyet ediyoruz,
mesela ne diyoruz? Erkek egemen yargı. diyoruz, İyi hâl indirimi
veriyor bunlara. diyoruz. Yargıtaya dönüp bakıyoruz, yüzde 15i
kadın arkadaşlar. Biz nasıl kadınlardan yana kararlar
bekliyoruz ki bu sistemde, bunu ben gerçekten merak ediyorum.
En saçması akademisyenler. Grup Başkan
Vekili hatırlattı, bu yüzden bunun üstünü de çizeceğim.
Akademisyenlerin yüzde 44ü kadın arkadaşlar Türkiyede, yüzde 44ü
kadın. Çok fazla kadın akademisyenimiz var, dünya
ortalamasının üstünde, çok güzel. Rektörlere bakalım, yönetim
kademesine bakalım, yüzde 3. Yani kadınlara diyorsunuz ki siz
değil, ülke diyor bunu, bütün dünya diyor bunu: Siz
çalışabilirsiniz ama iş yönetmeye gelince elinizin hamuruyla
erkek işine karışmayın, bırakın erkekler yönetsin.
Bu rakamlar bize bunu söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Bir
dakika daha rica ediyorum Sayın Başkan.
Üstelik, dediğim gibi, bir şekilde iş
bulsalar bile erkeklerden çok daha az maaş alıyorlar; sadece bizim
ülkemizde değil bu, en gelişmiş ülkelerde bile bir erkekten
yüzde 15 daha az kazanıyor. 3 milyondan fazla kadın Türkiyede
haftalık çalışma saatlerinin üstünde çalışıyor arkadaşlar,
çalışanlar da ölüyor.
Antepte Saadet öğretmen erkek dilinin
mobbingine uğruyor, ölüyor. İstanbulda Fatma Şengül erkek bir
iş arkadaşının sokak ortasında
kurşunlamasıyla ölüyor. Ceren Damar erkek bir öğrencisi
tarafından öldürülüyor; üstelik peşinden hatırasına bile
saygısızlık eden, ahlaksızca savunmalara maruz kalabiliyor.
Ne yapmamız lazım? Toplumsal cinsiyet
eşitliği yerleştirmemiz lazım. Ne yapıyoruz biz?
Kaldırıyoruz bunları, sapkın görüyoruz. Maalesef
bunları beceremiyoruz, kaldırıyoruz biz toplumsal cinsiyet
eşitliği uygulamalarını.
Kreş istiyoruz, açılmıyor kreş.
Yasal düzenleme yok mu? Var. Teşekkür ediyoruz. Açılmıyor,
denetim yok. Kreş açmayanlara hiçbir şey demiyoruz. Ve biz
bunları niye diyoruz arkadaşlar, biliyor musunuz? Sizden herhangi bir
güzellik ya da kıyak istemiyoruz, Temel insan hakkı ya da
yurttaşlık dediğimde duyulmuyor, duyulacağı
şekilde söyleyeyim; ekonomik büyüme için istiyoruz. Uluslararası
raporlar bize şunu söylüyor: Türkiye bu alanda en çok fırsatı
olan ülke.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Biz
bu fırsatı değerlendirirsek yani kadınların istihdama
katılımını tam olarak sağlamayı
başarırsak kişi başına 10 bin dolar dediğimiz o
millî gelir var ya, 15 bin dolara çıkabiliyor.
Sürem bitti sanıyorum Sayın Başkan?
Kusura bakmayın toparlıyorum.
Biz bunun yerine özel günlerde çıkıyoruz
Kadınlar çiçektir. Kadınlar böcektir. Kadınlar
başımızın tacıdır. diye konuşuyoruz, sonra
hiçbir şey yapmadan yerimize oturuyoruz. Sizden bir istirhamım var,
dönemin en hızlı feministlerinden birinin lafıyla
bitireceğim Allah aşkına, bizi övme sözlerini lütfen artık
bırakın, gelecek için, kadınlar için ne yapacaksınız,
bize onları anlatın.
Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Çanakkale Milletvekili Sayın Jülide İskenderoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadınların ekonomik ve sosyal yaşama etkin
bireyler olarak katıldığı ülkelerin tümü refah seviyesinin,
eğitim düzeyinin ve kişi başı gelirin yüksek olduğu
ülkelerdir. Kadın politikalarımızda toplumsal statüyü
güçlendirmeyi, her türlü ayrımcılığı önlemeyi,
kadına yönelik şiddet ve istismarı ortadan kaldırmayı,
kadın istihdamını artırmayı, girişimciliği
desteklemeyi misyonumuz hâline getirdik. Çok şükür ki
kadınlarımız on sekiz yıl öncesine göre çok daha iyi
noktadalar.
İzniniz olursa biraz rakamlardan bahsederek
cevap vermek istiyorum arkadaşlarımıza. 2002de yönetici
kadın oranı ülkemizde yüzde 8,9ken, 2018de yüzde 15,6.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
1923ten alın, daha başarılı olur.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
İş gücüne katılım oranı ise yüzde 27,9dan yüzde
34,1e yükseltildi. 2002 yılında İŞKUR
aracılığıyla 4.543 kadın işe girerken, 2018 yılında
96 kat artışla 435.317 kadın işe yerleştirildi.
2011den bu yana kadın istihdamını teşvik etmek
maksadıyla 31/12/2020 tarihine kadar 18 yaş ve üzeri
kadınları istihdam eden özel sektör işverenlerinin yirmi dört
ila elli dört ay prime esas kazanç üst sınırına kadarki sosyal
güvenlik primi işveren paylarını karşılıyoruz.
Aktif iş gücü programları kapsamında 2002 yılında 571
kadın kurslardan faydalanırken 2018 yılında 284.649
kadın, kurs ve programlardan faydalanarak meslek sahibi oldu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 251.663ü 2019da olmak üzere 2002den bugüne 1 milyon 876 bin
289 kadını aktif iş gücü programları kapsamında
düzenlenen kurs ve programlardan faydalandırdık. 2002
yılından bu yana düzenlemiş olduğumuz aktif iş gücü
piyasaları programında yüzde 52,2sini kadınlarımız
oluşturdu.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hepsi
pansuman, pansuman.
JULİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) 2002
yılından 2019 yılı Ekim ayına kadar 913.415
kadın, mesleki eğitim kurslarımızdan faydalandı.
2009dan 2019 yılı Ekim ayı sonuna kadar 742.235 kadın,
işbaşı eğitim programına katıldı. 2007den
2019 yılı Ekim ayı sonuna kadar 214.078 kadın,
girişimcilik eğitimimizden faydalandı. Sanayi sektöründe
kadın istihdamını desteklemek için 2-5 yaş arası
çocuğu olan kadınlarımıza da kreş masraflarına
destek olmak maksadıyla aylık ilave 400 lira destek
sağlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Karneniz burada, sonuç burada.
MELİHA AKYOL (Yalova) Dinle, dinle.
EMİNE ZEYBEK (Kocaeli) Nereden
aldığın belli değil.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Uluslararası Çalışma Örgütünün verileri arkadaşlar.
BAŞKAN Tamamlayın.
JULİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) Tamam
Başkanım.
1 Nisan 2018den 2019 Ekim sonuna kadar çocuk
bakım desteğinden 455 kadın yararlandı.
Yarım çalışma ödeneği, iş
ve aile hayatının ahenk içinde sürdürebilmesi için yarım
çalışma izninden yararlananların belirli prim ve başvuru
şartlarını sağlamaları hâlinde çalışmadıkları
dönem için desteklenmelerini sağlayan ödenek türüdür. Bu kapsamda,
uygulamanın ilk başladığı 2006 yılı
Şubat ayından 2019 yılı Ekim sonuna kadar 24.745 kişi
yarım çalışma ödeneğine hak kazanmıştır.
Önümüzdeki beş yıla dair yol haritamızda, mihenk
taşlarından On Birinci Kalkınma Planımız çerçevesinde,
kadın iş gücü piyasalarına katılımı
kolaylaştırıcı, istihdamlarını
artırıcı uygulamalar getireceğiz.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda daha
çok kadının çalışma hayatında yer alması için
alınan tedbirler, uygulanan teşvikler ve yürütülen projelerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın artık.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
ve
kadınların iş gücü piyasasındaki konumlarında önemli
gelişmeler yaşanmıştır.
Bakanlığımızca yürütülen finansal
BAŞKAN Sayın Milletvekilim,
toparlayın.
Değerli milletvekilleri, çok affedersiniz,
bazen hazırlıklı bir dakikanın on dakikadan daha verimli
olduğuna şahit oluyoruz hep birlikte. Üzülerek ifade ediyorum,
beş dakikalık konuşmayı
Dünyanın en şerefli
görevlerinden birisini ifa ediyoruz, milletvekilliği Cenab-ı
Allahın bize bahşettiği bir büyük şeref, bir büyük onur.
Dolayısıyla, sözünüzü kesmek istemiyorum ama on dakikalık bir
hazırlık var elinizde Sayın Milletvekilim.
Buyurun.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım, son cümlem.
Cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl
dönümü olan 2023te dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer
almayı kendine hedef koyan bir ülke olarak,
kadınlarımızın iş gücüne katılım hedefimiz
yüzde 41dir. Kadına şiddete hepimiz karşı
çıkıyoruz özellikle AK PARTİ Grubu olarak. O yüzden, haddini
bildirenlere de karşı çıkmaya bütün kadın vekillerimizi
davet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun okuyun:
3.- CHP Grubunun, 21/11/2019 tarihinde
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve arkadaşları
tarafından, Kenan Evren adının kamusal mekânlarda var olup
olmadığının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 21/11/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve
arkadaşları tarafından, Kenan Evren adının kamusal
mekânlarda var olup olmadığının
araştırılması amacıyla 21/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1403 sıra no.lu), diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 21/11/2019 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekili
Sayın Gürsel Erol konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce parti ve grup
ayrımı yapmadan, bu salonda bulunan bütün milletvekillerine bir soru
sormak istiyorum: İçinizde 12 Eylül 1980 tarihinde askerî darbeden
-ailesinden, komşularından, akrabalarından, çevrelerinden-
etkilenmeyen bir tek kişi var mı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bizde yok, AK
PARTİde olabilir.
GÜRSEL EROL (Devamla) Yani 12 Eylül askerî
darbesinden Türkiyede, şu anda Parlamentoda -Sayın
Başkanım, siz dâhil- etkilenmeyen bir kişi var mı? Yok. Ama
bakın
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİde
olabilir, bizde yok.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Vardır ya, 85 doğumlular var. 85 doğumlular var, onlar daha
doğmamışlardı o zaman.
GÜRSEL EROL (Devamla) Ben bunu bir
tartışmayı açmak için söylemiyorum. 12 Eylülün, siyasi
düşüncelere göre değil, Türkiyedeki bütün toplum bireylerini,
fertlerini, yurttaşlarımızı aynı koşullarda ve
şartlarda mağdur ettiğini söylemek için, kanıtlamak için
söylüyorum. Bakın, 12 Eylül, Türkiye Büyük Millet Meclisini kapattı,
milletvekillerinin milletvekilliğini düşürdü, tutukladı; siyasi
partileri kapattı, genel başkanlarını tutukladı. O
dönemde 927 filmin yasaklanması, sol örgütlerden infaz edilen 18 idam,
sağdan 18 idam, doğal ölüm raporu verilerek hayatını
kaybeden 73 kişi, intihar ettiği bildirilen 43 kişi,
işkence sonucu ölenlerin sayısı 171, 1402yle 18.525 kişi
mağdur edildi, yasaklanan yayın sayısı 927,
vatandaşlıktan çıkarılan 14 bin kişi,
sakıncalı olduğu gerekçesiyle işten atılanlar 30 bin
kişi, gözaltına alınanlar 650 bin kişi,
sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar 230 bin kişi,
kuşkulu ölüm 144. Ve bu süreci Türkiyeye yaşatan Kenan Evrenin
adı şu anda Ankaranın bir ilçesinde, 1982 yılında
adı değişen Evren ilçesinde. Ve bu süreci Türkiyeye
yaşatan Kenan Evrenin adı okullarda, kışlalarda,
meydanlarda hâlâ yaşar hâlde. Ben bunu bütün samimiyetimle söylüyorum: AK
PARTİ hükûmetleri döneminde en doğru yapılan iş 12 Eylül
sürecinin yargılama sürecinin başlatılmasıdır;
yarım kaldı. Yerel mahkemelerde Anayasanın askıya
alınması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kapatılmasıyla
ilgili yerel mahkeme ceza verdi ama Yargıtay süreci tamamlanmadan Kenan
Evren 2015 yılında hayatını kaybettiği için dava
düştü ama Kenan Evrenin adı hâlâ var; Ankaranın ilçesinde var,
meydanlarda var, caddelerde var, okullarda var ve kışlalarda var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Orası Kenan Evrenden önce vardı.
GÜRSEL EROL (Devamla) Kanununa baktım, 1982
askerî darbe döneminde atanan Belediye Başkanının önerisi ve
Belediye Meclis kararıyla değiştirilmiş, Evren
adını almış. Bunu bir daha kontrol edebilirsiniz.
Anlatmak istediğim şu: Şimdi, Kenan
Evrenin adı Sincanda caddede var, Kenan Evrenin adı Zilede var,
Kenan Evrenin adı Aksarayda var, Kenan Evrenin adı
kışlalarda var ve Kenan Evrenin adı Türkiyede birçok okulda
var. Eğer bunu sindiremiyorsak, Kenan Evrenin bir darbeci general
olduğuna inanmışsak ve yerel mahkemede cezasını
almışsa Kenan Evrenin Türkiyede adının hiçbir
şekilde kamu kuruluşlarında yaşaması doğru
değildir.
Benim önerim, bu süreci araştırarak yani
Kenan Evrenin adının hâlâ nerelerde
yaşadığını, hâlâ nerelere verilmiş olduğunu
bir araştırma komisyonu kurularak tespit ederek Kenan Evrenin
adını ve darbeci generallerin adlarını kamu
kuruluşlarından silmektir.
Sevgili milletvekilleri, bakın, Kenan Evren
1980li yıllarda gittiği her yerde kahramanlar gibi
karşılandı yani adı meydanlara verildi, okullara verildi,
caddelere verildi ama 1980 darbesiyle yarattığı trajediden, 1980
darbesiyle yarattığı mağduriyetten kaynaklı ve 1980
darbesiyle Türkiyenin gelişmesini engellemesinden kaynaklı,
öldüğü zaman eğer resmî devlet töreniyle gömülmeseydi cenazesini
taşıyacak 4 tane sivil yoktu. Onun için bu süreci doğru
değerlendirmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
Bu önergeyi bir parti politikası olarak, bir
siyasi düşünce olarak değerlendirmeyin. Eğer Kenan Evren
konusunda bu salonda herkes mağduriyet yaşamışsa, herkesin
çevresindeki insanlar mağduriyet yaşamışsa bu önergenin
kabul edilerek Kenan Evrenin adının kamu kuruluşlarından,
okullardan, meydanlardan silinmesine katkı verin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Başkan,
alkış yerine oy; alkışlamayın,
alkışlayınca bana zarar veriyorsunuz; oy istiyorum, oy.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Ne oyu ya, seçim mi
var?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Arkadaşlar, AK
PARTİ zarar görmedi ki, onlar nemalandı.
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
demokrasisi çok genç henüz yani dünyayla
kıyasladığınızda genç bir demokrasimiz var ama bu
demokrasi kurulduğu günden bugüne kadar darbelerle örselenmeye devam ediyor.
Yani 1960 darbesinden başlayın, ondan sonra, 1963te Talat Aydemirin
darbe girişimi, 12 Mart 1971 muhtırası, 1980 ve nihayetinde,
2015. Bu darbelerden demokrasilerin dışında bir şey daha
zarar gördü; yetişmiş insanlar, güzel düşünen beyinler yok
edildi. Toplum apolitik hâle getirildi. 1980 darbesinden sonrayı
düşünün, toplumda siyaset yapmanın neredeyse ayıp ve günah
olduğu dönemleri düşünün; siyasetçiler karalandı, siyaset kurumu
yıpratıldı. Bunlardan bir tanesinin müsebbibiyle ilgili bir araştırma
önergesi vermiş Cumhuriyet Halk Partisi. Kenan Evren döneminde -iyi
hatırlayın, ben o dönemin üniversite öğrencisiyim- en çok
sıkıntıyı Türk milliyetçileri çekti. Hatırlayın,
o dönemde gözaltına alınanlar arasında Türk milliyetçilerinin dışında
soldan arkadaşlar da vardı ama bunun dışında, şu
anda iktidarın geçiş yolu yaptığı, 12 Eylül 1980
sonrası hazırlanmış siyasi zeminin şu anda
iktidarını yaşıyoruz, bir de o kısmı var bu
işin. Çünkü siyaseten insanlar apolitize edildi, siyasetten
uzaklaştırıldı, demokrasi yok edildi.
Bir darbecinin isminin hâlâ sokaklarda
bulunmasını, caddelerde bulunmasını hazmedemiyorum. Bunu
askerleri tenzih ederek söylüyorum, askerlik kurumunu tenzih ederek söylüyorum,
askerlik kurumuna zarar vermek hasebiyle değil, bir darbecinin
adının, darbeci bir generalin adının hâlâ sokaklarda ve
caddelerde bulunmasını hazmedemiyorum. Yarın öbür gün 15 Temmuz
darbecilerinin de kalkıp sokaklarda ve caddelerde isminin bulunduğunu
düşünün. Ne kadar acı bir şey değil mi? Onu şu anda
hatırlayanlar, şu anda bizim çektiğimiz
sıkıntıyı çekeceklerdir.
Dolayısıyla, ben, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun verdiği bu araştırma önergesine destek verdiğimizi
beyan ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kenan Evren
isminin ortadan kaldırılması gerekir, evet, zalim bir
darbeciydi, çok kötü uygulamaları oldu, çok can yaktı; bu bir gerçek,
bütün toplum bunu görüyor ama ondan önce şunu görmemiz lazım: Darbeci
militarist anlayışla yüzleşmemiz lazım. Darbelerin kimisine
karşı olup kimisinin yandaşı olmak antidemokratik bir
tavırdır. 1960a da, 1971e de, 1980e de, 27 Nisan
Muhtırasına da, 15 Temmuza da amasız karşı
çıkmak zorundayız.
Değişen çok fazla bir şey yok çünkü
zihniyetle yüzleşme olmadı. 12 Eylülde, evet, çok kötülükler
yapıldı ama şu anda değişen ne var? 12 Eylül
anayasası değişti mi? Demokratik özgürlükçü yeni bir anayasa
oluşturabildik mi? Kürt meselesini adil, eşitlikçi bir şekilde
çözebildik mi? Kürt meselesini alevlendiren Diyarbakır zindanını
bile en azından bir müzeye çevirebilirdik, o bile yapılmadı,
şu anda cezaevi olarak devam ediyor. Ki şu andaki cezaevleri 12 Eylül
cezaevlerinden hiç farklı değil, tepe tepe dolmuş durumda.
Yasama ve yargı yine yürütmenin denetiminde, değişen bir
şey yok. Gözaltı süreleri on iki güne kadar uzatılabiliyor çok
rahat bir şekilde. Aydınlar çok rahat, keyfî gerekçelerle
cezaevlerinde tutuluyor, Ahmet Altanın, Osman Kavalanın
başına gelenler apaçık ortada. Militarist zihniyetle
yüzleşmediğimiz müddetçe değişen bir şey olmayacak
arkadaşlar.
Bakın, bir de değiştirilen Kürtçe köy
isimleri var, Ermenice köy isimleri var; bunlarla yüzleşiyor muyuz?
Hayır, yüzleşilmiyor. Her şeyle yüzleşmemiz gerekiyor.
Bakın, ben size bazı tablolar da sunmak
isterim: 12 Eylül 1980de ihraç edilen öğretmen 3.854, şu anda ki bir
darbe yapılamadı, OHAL döneminde 55 bin. İhraç edilen
akademisyen 12 Eylülde 120 kişi, şu anda 6 bin kişi. İhraç
edilen hâkim ve savcı 12 Eylülde 47 kişi, şu anda 4.500
kişi. Tutuklu gazeteci sayısı 12 Eylül döneminde üç yıl
içinde 31 kişi, şimdi iki yıl içinde 320 kişi. İltica
edenler 30 bin kişi, şu anda 60 bin kişi. Hitler
Almanyasında, bakın, 12 bin kişi mağdur edilmiş,
McCarthy dönemi ABDsinde 12 bin kişi mağdur edilmiş, şu
anda 200 bine yakın kişi mağdur edildi OHAL uygulamalarıyla.
Gerçekten astronomik, büyük farklar var değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bir de
şu konuya değinmek isterim: Geçtiğimiz gün bir
tartışma yaşandı Sayın Özkoçla Sayın Zengin
arasında.
Değerli arkadaşlar, ben, şahsen Merve
Kavakçıya, bu Meclisten kovulduğu zaman en çok üzülenlerden
birisiydim. Yine başörtüsü yasağına karşı
yıllarca gösteriler düzenleyen de bir kişiyim. Ama başörtüsü
hassasiyeti üzerinden hâlâ prim edinilmeye çalışılmasına da
şiddetle karşıyım. Bu memlekette şu anda Kürt meselesi
halledilmiş değil, bu memlekette yaşam hakkı ihlalleri son
hızıyla devam ediyor, düşünce özgürlüğü ihlalleri devam
ediyor, cezaevleri tıka basa dolu, iş cinayetleri ve KHKler büyük
bir facia hâlinde. Dinî sembollere gösterilen hassasiyet; insan hakları
ihlallerine, ahlaki zafiyetlere, yolsuzluklara, hırsızlıklara da
karşı keşke gösterilebilseydi ama bu yok, sadece ve sadece
istismarla bir prim elde etme var.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, darbeye karşı çık,
darbecileri savun; böyle bir mantığı kabul etmek mümkün
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, biz darbelerin tamamına, asker yapmış,
sivil yapmış, STK yapmış, kim yaparsa yapsın hepsine
karşı olmak durumundayız Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. düsturu
gereği.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Öyleydi zaten,
sorun ne?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kayyuma da karşı çıktın mı?
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) Kayyum
politikasına ne diyorsun?
RAMAZAN CAN (Devamla) Dolayısıyla hem
1960, 1971, 28 Şubat süreci, 12 Eylül ve 15 Temmuz darbesini
yapanları lanetliyoruz.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Doğru.
RAMAZAN CAN (Devamla) En büyük cevabı da aziz
milletimiz vermiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kayyuma da karşı mısın?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Kayyum darbecileri
sizi!
RAMAZAN CAN (Devamla) Diğer taraftan,
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Gürsel Erol kardeşimize ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna içtenlikle teşekkür ediyorum, samimi olarak
teşekkür ediyorum. Gerçekten, darbe yapanların isimlerinin hâlâ millî
iradenin karşısında hafızalarımıza
kazınmasını anlamak mümkün değil. Bu manada hep beraber
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ve kamu idareleri olarak tersine
işlem teorisiyle kim hangi ismi nereye astıysa aynı
şekilde indirmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) AK PARTİ olarak, AK PARTİ Grubu olarak ve AK
PARTİ teşkilatları olarak biz kendi belediyelerimizle ilgili
-aynı zamanda valilik, kaymakamlık, orayı da takip etmek
gereğiyle birlikte- bunların sonuna kadar takipçisi olmak
durumundayız. Aynı hassasiyeti diğer gruplardan da bekliyoruz.
Bu manada bizim özellikle millî iradeyi esas kılmak boynumuzun borcu. Darbe
yapan diktatörlere, milletin gönlünde olmayan, millete zulmetmiş, bu
ülkenin evlatlarını sağcısıyla solcusuyla mağdur
etmiş, kamu görevinden ihraç etmiş, tutuklamış bu isimlere,
bunları yapan isimlere kayda geçer değer atfetmek doğru
değildir. Bu isimler derhâl bulunduğu yerden
kaldırılmalıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ancak, darbeye karşı çıkan,
darbecilere karşı çıkan kahramanlarımızı da bu
isimlerle ödüllendirmemiz lazım. Tabelalarda Kenan Evren ismi
değil, Ömer Halisdemirlerin ismi yer almalıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu manada, hep beraber, bütün siyasi
partiler olarak, birlik beraberlik içerisinde millî iradeye sahip
çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve özellikle
Elâzığ Milletvekilimiz Gürsel Beye teşekkür ediyorum böyle bir
konudaki hassasiyetinden dolayı.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Oy ne olacak
Sayın Başkan, oy?
RAMAZAN CAN (Devamla) Şunu söyleyelim: Biz
bunu takip edeceğiz. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev
alanında değil ama Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu takip etmek
durumundadır. Hep beraber takip edeceğiz.
İçerik olarak katılıyoruz ama
zamanlama açısından uygun görmediğimizi belirtiyor, tekrar Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
12 Eylül zulmünden en fazla zararı Milliyetçi Hareket Partililerin
gördüğüne ve 12 Eylül yargılamalarına müdahil olmaları
hasebiyle Kenan Evren isminin kamusal mekânlarda bulunmasını kabul
etmelerinin söz konusu olmadığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tabii, 12 Eylül ve Kenan Evren söz
konusu olunca Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuda bir görüş
serdetmemesi mümkün değil. 12 Eylül zulmünden kim en fazla zarar gördü
diye
BAŞKAN Bir tanesi de benim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
bir
değerlendirme yapılırsa, herhâlde, Sayın Meclis Başkan
Vekilimiz dâhil olmak üzere, bundan en büyük zarar görenler, canıyla,
hayatıyla bu bedeli ödeyenler Milliyetçi Hareket Partililer olarak
bizleriz. Dünyada şahsından bunun hesabını sormak belki
mümkün olmamış olabilir ama suçsuz yere boynuna yağlı
urganlar geçirilen bizlerin ahirette bu hesabı soracağına eminiz
ve Allah o hesabı bize sormayı nasip etsin orada da.
Tabii, 12 Eylül yargılamalarına müdahil
olmamız hasebiyle de bu süreçte Türkiyede Kenan Evren isminin bu manada
birtakım yerlerde olmasını bizler de kabul edecek değiliz.
Bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsünün, hatibin ifade
ettiği hususları önemsiyoruz ve bu konunun da takipçisi olmak arzusundayız.
Bizler de bugün araştırılmasına gerek olacak bir husus yok,
derhâl faaliyete geçilmelidir, fiiliyatta bunun gereği
yapılmalıdır diyoruz. Bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi
olarak da yapılacak faaliyetleri desteklediğimizi ifade etmek
istiyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
33.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet
Halk Partisinin darbeleri lanetlediğine ve darbeye karşı
durduğu için şehit olan insanlarımıza yardım
amacıyla toplanılan paraları hak sahiplerine vermeyenlere
yönelik tavırlarının net olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, Cumhuriyet
Halk Partisi defalarca -grup olarak- bütün darbeleri lanetlemiştir. O
darbe, bu darbe diye bir darbe yok. Darbeyi hazırlayanları da,
darbeyi besleyenleri de, darbeye destek olanları da, darbeci generalleri
göreve getirenleri de yeri geldiği zaman eleştirmiş ve
lanetlemiştir. Darbeye karşı durduğu için şehit olmuş
insanlarımıza yardım amacıyla toplanan paraları vermeyen
kişilere karşı da tavrını net olarak ifade
etmiştir. Şehitlerin parası da bir an önce ailelerine muhakkak
verilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir de efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
eğer bir konu böyle bir ittifakla kabul ediliyorsa bunu
gerçekleştirecek olan da iktidardır. İktidar Bu konuda
araştırma önergesine oy vermiyoruz, şimdi zamanı
değil. diyorsa
Ama o tabelaların kaldırılması ve
darbeden yana olmadığımızı hep birlikte göstermenin
zamanıdır, gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
34.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
darbelerin hedefi olan millî iradenin tecelligâhı Parlamento olarak
dayanışma içerisinde olunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
tabii, bugüne kadar darbelerle örselenmiş aziz milletimiz. Darbecilerin
ifade ettiği gibi, bir sağdan bir soldan bu darbecilerin
ezasını, cefasını çekmemiş hiçbir millet ferdi yoktur.
Bu anlamda, özellikle darbelerin hedefi olan millî iradenin tecelligâhı
Parlamento olarak burada dayanışma içerisinde olmamız lazım
çünkü bütün darbeciler ilk elden hedeflerine Parlamentoyu koyuyorlar.
İşte biz bugüne kadar -ki kendi partimiz AK PARTİnin de kuruluş
ve varlık sebebini- millî iradeyi hedef alan saldırıları
bertaraf etmek için, aziz milletimizin görmüş olduğu zararları
ortadan kaldırmak için bir millet hareketi, bir darbe mağduru
milletin vicdani hareketi olarak görüyoruz. İşte mesele, sözde
değil özde mücadele etmeyi gerektiriyor. Onun için biz diyoruz ki
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bu grup önerisi yerinde ve
doğru bir öneridir, farkındalık açısından çok
doğrudur ancak zamanın konuşma zamanını çoktan
geçtiği kanaatindeyiz, artık adım atma zamanıdır. Yani
bugün bütün Türkiyedeki belediyelerin meclislerini davet ediyoruz, diyoruz ki
tersine işlem gereği bütün o Kenan Evren caddesi, mahallesi, Evren
ilçesi, Evren mahallesi, Evren caddesi hangi meclisler tarafından
konulmuşsa derhâl harekete geçilerek bu isimlerin yine milletimizin vicdanında
karşılık bulacak, millî iradeyi destekleyen örnek, namzet
şahsiyetlerin ismiyle değiştirilmesi gerekir. Laf değil
icraat aşamasında olmamız gerektiğini düşünüyor,
Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür ediyor ve bütün belediye meclislerini
ve idareleri göreve davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın İslam
35.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın, Meclisin darbe konusunda konsensüs hâlinde
olmasının sevindirici olduğuna ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Meclisin darbe konusunda bir konsensüs
hâlinde olması gerçekten sevinçle karşılanacak bir nokta. Ben,
bütün arkadaşlarımı bir konuda uyarmak isterim. Putçuluk ile
günah keçiciliği aslında aynı formülasyonun artı ve eksi
formlarıdır. Yani çokluktan bir teklik seçip buna tapınmaya
başlarsanız putçuluk ortaya çıkar, günah sahibi çokluktan bir
tanesini ele alıp bunu günah keçisi yaparsanız da günah keçisi
anlayışı ortaya çıkar. Benim temennim bütün darbelerin ve
bıraktıkları izlerin ortadan kaldırılması ama 15
Temmuzda sokakta olmamıza rağmen Bugün eğer bir darbe
olsaydı acaba ne olurdu?nun cevabı, aslında bugün sanki bir
darbe sonrası bir dönem yaşıyormuş gibi, 140 bin
kişinin işinden atılması, ne bileyim binlerce insanın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Bir dakika daha rica edebilir miyim Sayın Başkan, tam
toparlıyordum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, darbeler karanlığın, kirliliğin ve
bağımlılığın öngörüleriyle şekillenirken,
demokrasinin insan haysiyeti, insan onuru için büyük değer olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
demokrasi, insan haysiyeti, insan onuru için insanlık tarafından bulunan
çok büyük bir değerdir ve milletimize en çok yakışan sistemin
adı demokrasidir. Bizler de 68 kuşağı olarak 12 Eylül
darbesine muhatap olduk ve ben 1968-1969 kuşağıyım. Bizim
dönemimizde olan arkadaşlarımızın çoğu Kelebek
romanını okumuşlardır. Ben Kelebek romanını
okuduğumda bir tımarhane canlandırıyordum. 12 Eylülün en
büyük günahlarından birisi Mamak Cezaevidir. Mamak Cezaevinde uzun
yıllar bulundum ve Mamak Cezaevi, Kelebek romanını arattırıyordu
çünkü gerçekten tımarhanenin çok üstünde bir yapı inşa
etmişlerdi. Ama -Cenab-ı Allaha şükürler olsun- rahmetli
Menderes şehit edilmiştir, milletimiz bunun hesabını
sormuştur.
Darbeler, karanlığın,
kirliliğin, vurgunun, talanın ve
bağımlılığın öngörüleriyle şekillenirler.
Her türlü pislik, her türlü kirlilik darbelere aittir. Dolayısıyla
milletimiz darbelerle hesaplaşarak bugüne geldi. En güzel örneklerinden
biri biziz, uzun yıllar Mamakta kalmamıza rağmen -Cenab-ı
Allaha şükürler olsun- bugün darbeyi yapanların Mecliste
yargılandığı, sorgulandığı; bizim de Gazi
Meclisi yönetmemize şahit olduğumuz günleri yaşıyoruz. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla Allah bir daha milletimize darbe yaşatmasın.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 21/11/2019 tarihinde
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve arkadaşları
tarafından, Kenan Evren adının kamusal mekânlarda var olup
olmadığının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Kasım 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 35inci maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi, 36ncı maddenin önerge
işlemlerini yapacağız.
36ncı madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 36 1319 sayılı Kanuna
aşağıdaki madde ilave edilmiştir.
Muaflıklar:
MADDE 46 Aşağıda yazılı
mesken nitelikli taşınmazlar, değerli konut vergisinden
muaftır.
a) Genel ve özel bütçeli idarelerin, belediyelerin
ve üniversitelerin maliki veya intifa hakkına sahip olduğu mesken
nitelikli taşınmazlar.
b) Türkiye sınırları içinde mesken
nitelikli tek taşınmazı olan kişilerden; kendisine bakmakla
mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış
olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını
belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik
kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların
sahip olduğu mesken nitelikli taşınmazlar (intifa hakkına
sahip olunması hali dahil) (Bu hüküm, belirtilen kişilerin tek
meskene hisse ile sahip olmaları hâlinde hisselerine ait kısım
hakkında da uygulanır).
c) Yabancı devletlere ait olup elçilik ve
konsolosluk olarak kullanılan mesken nitelikli taşınmazlar ile
elçilerin ikametine mahsus mesken nitelikli taşınmazlar ve
bunların müştemilatı (karşılıklı olmak
şartıyla) ve merkezi Türkiye'de bulunan milletlerarası
kuruluşlara, milletlerarası kuruluşların Türkiye'deki
temsilciliklerine ait mesken nitelikli taşınmazlar.
ç) Esas faaliyet konusu bina inşası
olanların işletmelerine kayıtlı bulunan ve henüz ilk
satışa, devir ve temlike konu edilmemiş yeni inşa edilen
mesken nitelikli taşınmazlar (arsa karşılığı
inşaat işlerinde sözleşme gereği taahhüt işini
üstlenen müteahhide kalan mesken nitelikli taşınmazlar dahil) (bu
taşınmazların kiraya verilmesi veya sair surette
kullanılması halleri hariç).
Mehmet
Bekaroğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
İstanbul
İstanbul
Antalya
Abdüllatif
Şener Rafet
Zeybek Bülent
Kuşoğlu
Konya
Antalya
Ankara
Kamil
Okyay Sındır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Rafet Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu torba yasa teklifi
bir para toplama teklifidir. Bütçe açığının giderilmesinin
artık tek yolu, vergileri artırmak olarak görülüyor. Artık,
ülke, maalesef, bütçeden artırmanın dışında bütçeyi
ayakta tutamaz hâle gelmiştir. Bu çok vahim bir durumdur.
Yine, değerli arkadaşlarım, bu
teklifin içinde çok daha vahim düzenlemeler vardır. Özellikle belirtmek
istiyorum ki Toprak Mahsulleri Ofisine, Kamu İhale Kanununun
dışında, ondan bağımsız olarak ithalat yapma izni
verilmesi, bu ülkede tarımın ve çiftçinin bitirilmesi demektir.
Maalesef, ithalata o kadar çok düştük ki
karşılaştırın tarım ürünlerinde ihraç ettiğimiz
ürünler mi fazla, ithal ettiğimiz ürünler mi diye, göreceksiniz ki ithal
ettiğimiz ürünler ihraç ettiğimiz ürünlerden daha fazladır.
Bu düzenleme, Türkiye'nin geleceği
açısından tarımı, onarılması zor zararlar
vereceği bir noktaya götürmektedir, bu kesinlikle unutulmasın.
İhraç ettiğimiz tarım ürünleri ithal ettiğimizden az olunca
çiftçi ayakta kalmakta zorlanmaktadır. Her yıl, ekilen tarım
arazisi sayısı azalmaktadır. Kendi köyüme giderek tarlasını
ekmeyen çiftçilere Neden ekmiyorsunuz? diyorum Zarar ediyoruz. diyorlar.
Üretim yapıyor, tarım ürünü üretiyor ama Zarar ediyoruz. diyor.
Nasıl geçineceksiniz? diyorum Borç alacağız. diyorlar.
Borcu nasıl ödeyeceksiniz? diyorum Borçla ödeyeceğiz. diyorlar.
Artık bizim devlet de borcu borçla öder hâle geldi, çiftçi de aynı
hâle geldi; yazıktır.
Değerli arkadaşlarım, çiftçinin
mutlaka ayakta tutulması gerekiyor. Bunun için hiç olmazsa Tarım
Kanununda belirtilen, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i olan o
miktarı çiftçilerden esirgemeyin, verin çiftçilere, çiftçilerimiz biraz
ayakta kalsın. Antalyadaki, özellikle kendi bölgemdeki çiftçilere
bakıyorum, herkes Antalya merkeze kaçmaya çalışıyor, oraya
göç ediyor. Niye gidiyorsunuz? Geçinemiyoruz ki ne yapalım? Oraya gidip
günlük, yevmiyeli işlerde çalışacağız. Çiftçi bu hâle
düşürülmüştür.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, on yıl önce domates 1 liraydı, on yıl önce,
iki hafta önceye kadar domates yine 1 lira, hatta 80 kuruşa
düştüğü oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Ama on
yıl önceye göre tarımın girdileri olan mazotun, gübrenin,
tohumun, ilacın fiyatı yüzde 400-500 artmış. Bu çiftçi
ayakta kalabilir mi? Siz buna rağmen diyorsunuz ki: Arkadaş,
eğer senin ürettiklerinin fiyatı artarsa senden
almayacağım, dışarıdan ithal edeceğim, senin
fiyatını düşüreceğim. (CHP sıralarından
alkışlar) Yani ölün deyin daha iyi. Bu hâle getiriyorsunuz
çiftçileri. Yazıktır, günahtır! Yapmayın değerli
arkadaşlarım.
Bu kadar borç aldık, bu kadar kamu
malını sattık, para kazandık. Bunun hepsini betona
yatırmak yerine yüzde 10unu, yüzde 1ini tarıma yatırsanız
bu ülke aldıklarının 10 katı tarım ürünü ihraç edecek;
yapmıyorsunuz. AK PARTİnin tarım politikası şudur:
Evet, önümüzdeki on yıl, on beş yıl içerisinde ülkede tarım
bitirilecek. Ne yiyeceğiz değerli arkadaşlarım?
Paramız da bitiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Vekil.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Öncesinde diyordunuz ki:
Paramız var, ithal ederiz. Şimdi, paramız da yok
arkadaşlar, ithal edecek, yabancılara verecek paramız
kalmadı. Çiftçimizi de bitireceğiz, hep birlikte
oturacağız. Yazıktır!
Bu 44üncü maddenin bu metinden mutlaka
çıkarılması lazım yoksa bu çiftçiyi ayakta
tutamazsınız, bu çiftçinin vebalinden asla kurtulamazsınız,
bunu hiç unutmayın.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
36ncı maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray Adana Edirne
Ümit
Beyaz Enez
Kaplan Tuba Vural
Çokal
İstanbul Tekirdağ Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şehir vergisi ya da şu an
görüştüğümüz şekliyle konaklama vergisini bu kutsal çatı
altında ilk dile getirenlerden biri olarak çıkarılmak istenilen
kanundaki eksiklikleri ve yanlışlıkları dile getirmek
istiyorum. Şehir vergilerinin alınma nedeni, o ülkelerin vergi
mükellefi olmayan yabancı turistlerin konakladıkları süre
boyunca özellikle yerel yönetimlerden aldıkları hizmetlerdir.
Ülkemizde turizm bölgelerinin alt ve üstyapı hizmetlerini,
ulaşım hizmetlerini yerel yönetimler sağlamakta; denizleri temiz
tutacak, koruyacak yatırımları yerel yönetimler
yapmaktadır. Bu da yerel yönetimlerin bütçelerine ciddi yükler
getirmektedir. Sadece Antalya yılda 15 milyona yakın turisti
ağırlıyor yani yerel yönetim tam 15 milyon fazla kişiye su,
kanalizasyon, katı atık, ulaşım, çevre temizliği,
çevre düzenlemesi hizmeti veriyor. Bir düşünün, tam 15 milyon fazla
kişinin çöpünü topluyorsunuz. 15 milyon fazla kişinin yüzdüğü
denizi temiz tutmaya çalışıyorsunuz. Tüm bunları da kendi
kayıtlı yerleşik nüfusuna göre oluşan bütçeden
karşılıyorsunuz. O 15 milyon turistten kendi bütçene hiçbir
katkı alamıyorsun. Oteller desen büyük çoğunluğunun vergi
merkezi farklı şehirlerde, sana onların da katkısı
olmuyor. Senin yapman gereken, verdiğin hizmetin
karşılığını almak, vergisini almak; işte,
buna şehir vergisi diyoruz. Bu vergiyi alan ülkeler demiş ki: Sen bu
ülkenin vergi mükellefi değilsin. Buraya yaptığın ziyarette
yapılan hizmetlerden yararlanıyorsun, o zaman
yararlandığın gün kadar bu şehre ödeme yap. Biz de bu
verginin ülkemizde uygulanmasını istedik; yerel yönetimler turizm
bölgelerine daha çok yatırım yapsın, ülkemize daha çok turist
gelsin, ekonomiye katkı artsın istedik ama siz ne yaptınız?
Birkaç istisna dışında tüm dünyada şehir vergisi olarak
yerel yönetimlere ödenen vergiyi merkezî vergi yaparak kendinize almak
istediniz. Yetmedi, yabancı turistten alınan vergiyi, zaten
aldığı her nefeste devlete vergi ödeyen
vatandaşlarımıza da yüklemeye kalktınız. Alın
terinin karşılığında kazandığı paradan
bile vergi ödeyen, her faturasına vergi eklenen, yaptığı
her alışverişte vergi ödeyen vatandaşlarımızdan
da vergi almak istiyorsunuz. Vatandaşlarımızdan konaklama
vergisi almak demek ileride AVMlerden, günübirlik tesislerden, hatta
lunaparklardan bile vergi almanın önünü açmak demek olur.
Vergiyi kanunlaştırırken sektörden
hiç görüş almadığınız için Bunu turistlere nasıl
yansıtabiliriz?in cevabını aramadınız; siz direkt
olarak Otel, kazancından bize ödeme yapsın; o, turistten nasıl
alırsa alsın, beni ilgilendirmez. dediniz. Evet, biz Yerel yönetimler
güçlensin. dedik, siz Hayır, para bize lazım. dediniz. Biz
Yabancı turist ödesin. dedik, siz Vatandaş ödesin. dediniz. Biz
Parayı konaklayan ödesin. dedik, siz Ben otelciden alırım, o
ne yaparsa yapsın. dediniz. Ben bu kürsüden uyarıyorum: Bu hâliyle
bu kanun otelciye yüktür, vatandaşa yüktür, yerel yönetime yüktür.
Geçtiğimiz aylarda yine Ben yaptım,
oldu. diyerek Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını
kurdunuz, parayı da otelciden almaya karar verdiniz; şimdi bu kanunda
da değişiklik yapmak istiyorsunuz. Evet, birkaç ay önce kendiniz
yazdığınız, hazırladığınız,
itirazlara rağmen geçirdiğiniz kanunda değişiklik yapmak
istiyorsunuz; söylemesi bile tuhaf, değil mi? Aslında burada
hatalı olan hep yandaş medya; turistin ne kadar döviz
bıraktığına bakmadan, sayı üzerinden Turizmciler
köşe oldu; turizm rekoru kırıldı. diye haberler yaparsa
sizler de Bak, bu turizmciler paraya para demiyormuş. deyip O zaman
ülke tanıtımının parasını onlar versin. diyerek
alelacele kanun teklifi hazırladınız. Kervan yolda düzülür.
mantığıyla Biz otelcinin gelirinin yüzde 1ini alalım da
uygulamadaki eksiklikleri zaman içerisinde düzeltiriz. diyorsunuz. Bu böyle
gitmez, bu ülke böyle yaklaşımları hak etmiyor. Kurulan bir
ajansın işleyişini düzeltmek için birkaç ay içinde kanunla
düzenleme yapmak gerekiyorsa burada büyük sorunlar var demektir. En basitinden
burada ciddiyetsizlik var demektir, burada bu Meclisi adam yerine koymamak var
demektir. Burada Ben ne nazırlarsam hazırlayayım, zaten
geçecek. düşüncesiyle hareket etmek var demektir. Yani sen
kalkacaksın, bir kanun teklifi hazırlayacak, bu şanlı
Mecliste milletin vekillerinin önüne getireceksin, sonra da Yok
olmamış, bir daha toplanın, ben değişiklik
yapıyorum. diyeceksin. Milletin aklıyla alay etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Bitiriyorum.
İki ayda kanun teklifinde düzenleme yapmak
zorunda kalmak sizleri rahatsız etmiyor mu diye sormak geliyor. Kendi
aranızda Bunu neden eksik yaptınız? demiyor musunuz?
Sizi kendinizle baş başa
bırakıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte olan 128
sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 37'nci
maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
"MADDE 37- 1319 sayılı Kanuna, bu
Kanunla eklenen 46 ncı maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Verginin beyanı, ödeme süresi ve ödeme
yeri:
MADDE 47- Mükellef tarafından, mesken nitelikli
taşınmaza ilişkin bina vergi değeri ve Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünce belirlenen değer, buna ait vesikalarla, mesken
nitelikli taşınmazın bulunduğu yerdeki Belediye
Başkanlığına, mesken nitelikli taşınmazın
değerinin 42 nci maddede belirtilen tutarı aştığı
(bu tutar dahil) yılı takip eden yılın Şubat
ayının 20 nci günü sonuna kadar beyanname ile beyan edilir ve vergi,
Belediye Başkanlığınca yıllık olarak tarh ve
tahakkuk olunur. Müteakip yılar için aynı mükellef tarafından
tekrar beyanname verilmez ve vergi ilgili Belediye Başkanlığınca
tarh ve tahakkuk olunur.
Elbirliği mülkiyetinde mükellefler
müşterek beyanname verebilecekleri gibi, münferiden de beyanname
verebilirler. Paylı mülkiyet hâlinde ise beyanname münferiden verilir.
Belediye Başkanlığınca tarh ve
tahakkuk ettirilen vergi, ilgili yılın şubat ve ağustos
aylarının sonuna kadar iki eşit taksitte ödenir.
Yıl içerisinde mükellefiyetin
başlamasını gerektirecek durumun meydana gelmesi hâlinde,
mükellef tarafından takip eden yılın beyanname verme süresi
içerisinde ilgili Belediye Başkanlığına beyanname verilir.
Süleyman Girgin Alpay
Antmen Ahmet
Kaya
Muğla Mersin Trabzon
Servet Ünsal Erkan
Aydın İsmet
Tokdemir
Ankara Bursa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan madde değerli konut
vergisinin beyanı, ödeme süresi ve ödeme yerine ilişkin olup ihdas
edilen bu verginin yerel yönetimlere özgü bir gelir olması
gerektiğinden verginin beyan ve ödeme yeri ilgili belediye başkanlığı
olarak değiştirilmektedir. Ayrıca bir yıl beyanname
verildikten sonra bir değişiklik olmadığı sürece
aynı mükellef tarafından sonraki yıllarda tekrar beyanname
verilmemesi şeklinde değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 37nci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray Adana Edirne
Ümit
Beyaz Enez
Kaplan Şenol
Sunat
İstanbul Tekirdağ Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi İYİ PARTİ Grubu
adına saygıyla selamlıyorum.
Evet, teklifin 37nci maddesinde adları
zikredilmese de başta KOMBASSAN yani Bera Holding olmak üzere, daha sonra
da belki YİMPAŞ, UMPAŞ, JetPA vesaire gibi holdingler
tarafından paraları alınıp mağdur edilen -çoğu
yurt dışı ve yurt içi- vatandaşlarımızı
ilgilendiren bir düzenleme.
Evet, sadece KOMBASSANın gurbetçilerden
1990-2000 yıllarında 1,75 milyar avro topladığı
bilinmektedir. Yeşil sermaye olarak bilinen bu şirketlere para
yatıranlar ile holding arasında bir pay sahipliği
oluşmadığı, toplanan paraların faiziyle birlikte hak
sahiplerine iadesi yolunda yüksek mahkeme kararları bulunduğu
bilinmektedir. Bu düzenleme, birtakım ekonomik ve ticari gerekçelerle bu
kişileri zorunlu olarak pay sahibi yapmakta, şirketlerin
faaliyetlerini sürdürmesini istemektedir. Bu değişiklikle
alacaklılara şirketlerde ortaklık verilerek
açılmış binlerce dava düşürülecektir. Bu konu
yıllardır kanayan bir yara olarak toplumu meşgul etmektedir. Pay
sahibi olmak isteyenler bu düzenleme çerçevesinde
ortaklığını devam ettirebilmelidirler, doğru ancak
ayrılmak isteyenlerin hakları, sözü edilen yargı kararları
çerçevesinde iade edilmelidir.
Bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum:
KOMBASSANın hisse değeri 14 Ekimde hızla artmaya
başladı ve 14 Ekim-6 Kasım tarihleri arasında yüzde 124
gibi olağan dışı bir oranda yükseliş kaydetti. SPKnin
bu artışla ilgili inceleme yapması gerekmez mi sayın
milletvekilleri? Kanun teklifini önceden bilenler tarafından bilgi
suistimali -kibarcası bu- diğer bir deyişle borsa spekülasyonu
suçunun işlenmiş olabileceğinin değerlendirilmesi
gerekmeyecek midir? Her işi böyle sayın iktidar partisi yetkililerinin;
kişilere göre, kurumlara göre ve işine geldiğine göre kanun
çıkarmak
Dönün bu yanlıştan diyoruz.
Sayın milletvekilleri, bu ülkede kanayan o
kadar çok yara var ki hangisini ele alsak elimizde kalıyor. Evet, on yedi
yıldır ülkeyi yöneten sizlere söylüyoruz: Ülkeyi
batırdınız. Define uğruna Dipsiz Gölü kuruttunuz en
önemlisi de anaların, babaların ve gençlerin umutlarını
kuruttunuz.
Evet, TÜİK açıklamış
işsizlik oranını; genç işsizlik oranı yüzde 27,4. Bu,
TÜİKin verileri. Emin olun, bunu 4-5 rakam daha artırmak gerekir
yani genç işsizlik oranı yüzde 30ları aşmış
bulunuyor. Yani 3 gencimizden 1isi işsiz sayın milletvekilleri.
15-29 yaş arasındaki 5 milyon 700 bin gencimiz ne okuyor ne de çalışıyor.
Soruyorum sizlere, özellikle iktidar milletvekillerine: Gece
yattığınızda rahat uyuyabiliyor musunuz?
Başınızı yastığa koyduğunuzda Bugün bu ülke
için iyi bir şeyler yaptık. diyebiliyor musunuz?
Yaklaşık 40 milyonun etkilendiği bir
yoksulluk var ülkede, her geçen gün de bu yoksulluk artıyor. Aslında
asgari ücretlileri, emeklilikte yaşa takılanları, bin lira alan
emeklileri göz önüne aldığınızda yoksulluğun ne
boyutta olduğunu hepinizin çok iyi algılaması lazım. Peki,
bu kadar işsizliğin ve yoksulluğun olduğu bu ülkede yönetim
ne yapmalıydı? Vallahi, diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı:
İş gücü oranı arttığı için işsizlik var.
Yazık!
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Etkisi yok mu?
ŞENOL SUNAT (Devamla) İş gücü
oranı arttığı için işsizlik var. demek, sorumlu bir
Cumhurbaşkanına yakışmaz. Çünkü on yedi sene istikrar
derken, istikrarlı iktidarlar derken bunun planını ve
programını yapmak durumundaydınız -yani insan gücü
planlaması deniyor buna sayın milletvekilleri- maalesef
yapılmadı.
Yüksek tahsil gençliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bir akademik
açılışta yine Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Her
yükseköğretimden mezun olana iş bulmak zorunda değiliz. Sosyal
bir devlet -devlet olmanın gereği- insanlarına iş
alanı, istihdam alanı yaratmak zorundadır sayın
milletvekilleri.
RECEP ÖZEL (Isparta) Doğru söylüyorsunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Doğru söylüyorum,
tabii ki doğru söylüyorum ama maalesef
yaratılmamıştır.
Evet, EYTlilerin durumu ortada. Örnek veriliyor:
Bütçede büyük yük olur. Bakın, İskandinav ülkeleri bile battı.
Tabii, Norveç'in, Danimarka'nın, İsveç'in kişi başına
düşen gelirleri ortada iken bu gerçekten mizahi bir durum.
Yani Ülkeyi uçuracak. dediğiniz bu ucube
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ülkenin geleceği daha
karanlık hâle gelmeye başladı. Sizlerden, milletin de bir vekili
olarak isteğim, iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter
sisteme bir an önce dönmektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Millet karar
verdi, ona ters düşüyorsunuz.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Tokdemir, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 24
Kasım Öğretmenler Günü öncesinde 3600 ek gösterge, yıpranma
payı ve atanamayan öğretmenlere yönelik güzel haberlerin verilmesini
ümit ettiğine ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir eğitimci olarak, bir Öğretmenler Günü
daha yaklaşırken, geleceğimizi emanet ettiğimiz
çocuklarımızın zihin dünyalarını şekillendirmek
gibi, kıymetli olduğu kadar mesuliyet gerektiren, ağır bir
görev üstlenen, toplumumuzda ve hayatımızda önemli bir yere sahip
öğretmenlerimize mevcut iktidarın seçim zamanlarında söz verip
bir türlü gerçekleştiremediği 3600 ek gösterge ve her beş yılda
bir olacak şekilde yıpranma payı verilmesini, 92.165
öğretmen açığı olan ülkemizde atanamayan
öğretmenlerimizin bir an önce atanması konusunda 24 Kasım
Öğretmenler Günü öncesi güzel bir haber gelmesini ümit ediyorum.
Şimdiden 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 38inci madde üzerinde 2 önerge
vardır. Önergeleri okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 38inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İstanbul Antalya Konya
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Kamil Okyay
Sındır
Ankara İstanbul İzmir
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesiyle ilgili önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranlarının
başında bizi izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
hatırlarsınız, hokkabaz vardı, hokkabaz şapkadan
tavşan çıkarırdı. İktidar da torbadan yeni kanunlar,
yeni vergiler çıkarmakta yani yeni vergi türlerini şapkadan
çıkardınız yine sizler de. Değeri 5 milyonun üzerindeki
meskenler için değerli konut vergisi adı altında yeni bir tür
vergi ürettiniz. Yani aynı konuta sahip olan bir kişi 5 milyon
liranın üzerinde konuta sahipse hem normal emlak vergisi ödeyecek hem de
lüks emlake sahip olduğu için ilave vergi ödeyecek ama burada bir de
şeytanlık var, şeytanlık. Şeytanlık ne derseniz o
da şu: Emlak vergisini belediyelere yatırıyoruz ama bu
değeri 5 milyonun üzerindeki konutlardaki o vergiyi kime
yatıracağız? Genel bütçeye yatıracağız.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul)
Şeytanlık diyorsun. Niye hakaret ediyorsun? Niye
şeytanlık diyorsun? Yanlış konuşuyorsun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Vergi
daireleri yoluyla saraya gelecek. Beyaz sarayın harcamaları
yetmediği için beyaz saraya yeni kaynaklar sağlayacağız.
Geldiğimiz noktada, değerli arkadaşlar, getirilen değerli
konut vergisini, evet, vergi daireleri alacak.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Nasıl
hakaret ediyorsun?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) O, direkt
oradan alınıp sarayın bütçesine kaynak olarak gelecek.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) ÖTV, KDV
aynı şeyden alınmıyor mu? Aynı araçtan hem ÖTV hem KDV
alınmıyor mu?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Üstelik
getirilen bu değerli konut vergisini
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul)
Şeytanlık neresinde, onu söyle.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Belediyelere genel bütçe vergilerinden pay verilmemesi için kanunu da baypas
edeceksiniz, belediyelere pay vermeden olduğu gibi kaynağı
sarayın kasasına indireceksiniz arkadaşlar.
Evet, getirilen düzenleme, 23 Haziran ve 31 Martta
millî iradeden almış olduğunuz cevaptır bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Bizi
işaret etme, oraya hitap et!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Millî irade
dedi ki size: Siz artık muhalefetsiniz. Bu, kaybetmiş
olduğunuz İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir gibi şehirlerde
belediyelerimizin hizmet etmesini engellemek için yapmış
olduğunuz baypas. Havuz direkt saraya bağlı arkadaşlar. Yol
yakınken böyle işlerden vazgeçin diyorum.
Yine, başka bir konu daha var.
Bakınız, 44üncü madde ne diyor, biliyor musunuz? Hani bir zamanlar
Çiftçinin kara gün dostu. dediğimiz Ofisi şimdi, bugünlerde
milletin, çiftçinin can düşmanı yaptınız, can
düşmanı.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Yazıklar
olsun!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Nasıl
mı? Kalktınız, Kamu İhale Kanununu yine, bir defa daha
deldiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Toprak Mahsulleri
Ofisine gittin mi hiç?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Her zaman
zaten Kamu İhale Kanununu deliyorsunuz, yine Bir seferden bir şey
olmaz. deyip Kamu İhale Kanununu baypas ederek Toprak Mahsulleri Ofisine
sınırsız yetki veriyorsunuz ama vicdanlarınıza sesleniyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Elini sallama!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) AKPli
milletvekili arkadaşların vicdanlarına sesleniyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Bakan da var,
Komisyon da var, sınırsız değil.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) 2 milyon
103 bin çiftçimiz var ÇKSde, 2 milyon 103 bin çiftçimiz var.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Hiç
okumamışsın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Bu 2 milyon
103 bin çiftçinin yaklaşık olarak 1 milyon 900 bini ipotekli yani
borçlu. Şimdi, gelin, bir de TMOya siz böyle sınırsız
yetki verin, dışarıdan Johnun, Bobun malını ülkeye
peşkeş çekin arkadaşlar. Pes doğrusu diyorum!
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Spekülatif
amaçlı sen de satış yap bakalım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Biz
üretenin yanındayız. Hani millîydiniz, hani yerliydiniz?
İşte sizin millîliğiniz, yerliliğiniz burada. Evet,
maalesef üretmeden
Gördük, Barış Pınarı
Harekâtında ne dedi Avrupalılar? Dediler ki: Barış
Pınarı Harekâtına karşıyız, size silah
satmayacağız. Demek ki burada aslında size bir ders var ders,
uykudan uyanmanızı söylüyor. Üretmezseniz, herhangi bir problem
olduğu takdirde sizin paranız dahi olsa biz size mal vermeyiz.
diyor. Bunu geçmişte yaşadık, tarımla iştigal eden
arkadaşlar bilirler.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Kendine güven,
kendine güven; ülkene güven, Türkiyeye güven.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) On yıl
önce kuraklık vardı, Rusya ve Ukrayna Buğday satmıyorum.
dedi, TMO o günlerde depolardaki malını birilerine peşkeş
çekmişti, daha sonra çok yüksek, fahiş fiyatlarla Amerikadan -hasat
dönemi başladığı için- buğday aldık ama
geldiğiniz noktada, çiftçilerin vicdanında artık cezalandırıldınız.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Senin ülkene
güvenin yok, sen ülkene güvenini kaybetmişsin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Bakınız, bütçe konuşmalarında Cumhurbaşkanı
Yardımcısına bir şey sordum, dedim ki: Oyun
oynanırken kural değişir mi? Evet, Süt Konseyi fiyatı
artırdı, kasımdan sonra fiyat artacak ama fiyatın da 2 lira
30 kuruş olacağı meçhul. 25 kuruş olan primi ta
mayıstan bu tarafa 10 kuruş olarak ödüyorsunuz. Arkadaşlar,
insaf! Yedi aydan beri çiftçi baktığı hayvanını yüksek
fiyatlı yemle besledi; çiftçinin girdi maliyetleri yüksek, siz o yedi
aylık 15 kuruş primin üzerine oturdunuz, oturdunuz. Yine, şimdi,
geriye dönük hiçbir şey olmaz.
Aynı şekilde, iyi tarım
uygulaması, organik tarım yapan çiftçilere de diyorsunuz ki: Üç
yıl destek aldıysanız bundan sonra yok. Arkadaşlar, siz
başlatmadınız mı iyi tarım uygulamalarını?
Organik tarıma siz izin vermediniz mi, destek vermediniz mi? Evet
bütçede- havuz kurudu, geldiniz, İstanbuldaki değeri 5 milyonun
üzerindeki konutlardan gelecek gelirlerle sarayın lambalarını
yakmak, saraydakilere ejder meyveli sular içirmek için
uğraşıyorsunuz. Vazgeçin bu sevdadan diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Toparlıyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Şeytani
konuşma, şeytani konuşma!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Yol
yakınken, Ofis çiftçinin can düşmanı olmasın, Ofis
çiftçinin kara gün dostu olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Bak, rahmani
düşün, şeytani düşünme!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Zaman
her şeyi gösterecektir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, bir milletvekili
arkadaşımız konuşurken ona laf atmayı ben doğru
bulmuyorum ama laf atana Laf atma. demeyi de doğru bulmuyorum.
Dolayısıyla herkes dikkat etsin, bunu rica ediyorum yani.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Ama
konuşmasına dikkat edecek. Şeytani diye söyleyemez.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
38inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ümit Beyaz
Aksaray Adana İstanbul
Orhan
Çakırlar Enez
Kaplan
Edirne Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde değişiklik
yapılması düşünülen yasa teklifinin ilgili maddesi hakkında
İYİ PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
İlgili kanuna eklenen maddede, tahsil edilen
değerli konut vergisinin genel bütçe geliri olarak kaydedilmesi
öngörülmüş. Bu hüküm, mevcut Emlak Vergisi Kanunuyla çelişmektedir.
Emlak vergisi mahallî idare vergisidir, genel bütçeyle alakası yoktur. Bu,
23 Haziran seçimlerinde yerel yönetimlerdeki
ağırlığını kaybeden AK PARTİ
iktidarının mahallî idarelerin kolunu kanadını kırma
anlayışının bir tezahürüdür. AK PARTİ seçim
yenilgisinin psikolojisinden bir an önce çıkmalı, belediye
başkanlarımızın ayağına çelme takmaktan
vazgeçmelidir. Benden sonrası tufan yaklaşımı en büyük
zararı milletimize vermektedir.
Bakınız, her fırsatta dünya lideri
olmakla övünen Cumhurbaşkanımız, dünyayı idare ettiği
vakitten artakalan mesaisinde uğraşmak üzere Boğaziçi
Başkanlığı kurmak istiyor.
Sayın Cumhurbaşkanım,
bırakın, İstanbulu İstanbullunun seçtiği belediye
başkanı yönetsin. Siz, Trumpun, Merkelin, Esadın
söylediklerine cevap verin, ekonomik girişimlerinizle batık
İskandinavlara parmak ısıtın.
Hani en yüce değer millî iradeydi? Hani
seçilmişler atanmışlara üstündü? Hani bürokratik vesayet sona
erecekti? Vesayet rejimini ortadan kaldırdık. diyenlerin tek adam
sisteminin sağladığı imkânlarla seçilmişler üzerine
kurduğu bu baskı bir vesayet değil mi?
Boğaziçi Başkanını da elbette
her şeyi atayan Cumhurbaşkanımız atayacak. İstanbulu
yönettikleri süre boyunca Boğaziçini merkezî hükûmete bağlamayı
akıl etmeyenler, İBB seçimlerini kaybedince bir anda İstanbul
Boğazını korumak gibi ulvi bir düşünceye
kapılmış gözüküyor. Gerekçelerine kendilerinin de
inandıklarını sanmıyorum. Boğaziçi siluetini ve
oradaki yapıları koruyabilmek için böyle bir girişimde
bulunduklarını öne süren iktidara sormak istiyorum: Yirmi beş
yıl boyunca koruyamadığınız Boğaz
kıyılarını saraya bağlayarak mı
koruyacaksınız? Dünyanın incisi Boğaz
kıyılarının sizin dönemizde geldiği nokta ortada;
yağmalattınız, talan ettiniz, Boğazda yeşil alan
bırakmadınız ve imar affına sokarak bu
yağmacıları affettiniz.
Değerli arkadaşlar, dünyaya ayar veren
Cumhurbaşkanımızın imarla, parselle, arsayla, Boğaz
kıyılarıyla ne işi olabilir? Boğaz
kıyılarıyla uğraşmak koca
Cumhurbaşkanımızın işi midir? O zaman niye belediye
başkanı seçtik ki? Amacın Boğaz siluetini korumak
olduğuna inanmıyorum. Öyle olsaydı, İstanbulun siluetini
gökdelenler değiştirirken vicdanınız sızlar,
arkanızda bıraktığınız görüntüye müsaade
etmezdiniz. Biz bu kente ihanet ettik. sözlerinin kime ait olduğu malum.
Gelin, bu güzel şehre daha fazla ihanet etmeyelim; İstanbulumuzun
tarihî, kültürel, doğal güzelliklerini birlikte koruyalım;
dünyanın en güzel şehri, bir tarih hazinesi İstanbulumuzu daha
fazla ranta kurban etmeyelim.
Sayın milletvekilleri, maç oynanırken
kural değişmez. Bütçe açığı belediye geliriyle
kapanmaz, günübirlik çareler Türkiye'nin derdine derman olmaz. Türk ekonomisini
kötü yönettiniz, ülke kaynaklarını tükettiniz, şimdi
uydurduğunuz ek vergiler ve gözünüzü diktiğiniz belediye gelirleri
sorunu çözmez. Bunu görmeli, idrak etmeli ve kötü ekonomi yönetiminizin yükünü
millete yüklemekten vazgeçmelisiniz yoksa bu minare bu kılıfa
sığmaz, haberiniz olsun diyorum.
Bir başka sorunu Gazi Meclise sunmak istiyorum.
İktidarın seçim beyannamesinde vadettiği, polise,
öğretmene, hemşireye ve din görevlilerine vereceği 3600 ek
gösterge hâlâ netlik kazanmış değildir. 1 milyon 600 bin kamu
görevlisi gözünü ve kulağını Gazi Meclisten gelecek müjdeli
habere dikmiştir. Her ürüne zam üstüne zam geldiği bugünlerde,
büyükşehirlerde ekonomik zorluklarla mücadele eden kamu görevlilerine daha
çok katkı sağlayacak olan 3600 ek göstergenin emekli memurlara da
nefes aldıracağı kaçınılmaz bir gerçektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi millet iradesinin hayal
bulduğu yerdir, o hâlde milletin derdine kulak vermemiz öncelikli
meselemizdir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Özdemir, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Türkiyenin bir hukuk devleti olmaktan uzaklaştığı,
kuvvetler ayrılığı ilkesinin, yargı
bağımsızlığının tarih olduğu ve
kurumların hukuk güvencesinden yoksun bırakıldığı
bir süreçten geçildiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Akademisyen bir milletvekili
olarak bir konuyla ilgili görüşümü belirtmek üzere söz talep ettim.
Türkiye'nin bir hukuk devleti
olmaktan uzaklaştığı, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin, yargı
bağımsızlığının tahrip olduğu ama en
önemlisi, tüm kişi ve kurumların hukuk güvencesinden yoksun
olduğu bir süreçten geçiyoruz. İşte, son bir vakıf
üniversitesinin karşı karşıya kaldığı durum
bunun bir kanıtıdır. Bir kamu bankası, Halkbank
aracılığıyla -âdeta bir siyasi operasyon olduğu
düşünülen- hukuk dışı yollarla bir üniversitenin,
İstanbul Şehir Üniversitesinin mal varlığına tedbir
konulmuştur. Bu iktidar döneminde, kendisine tahsis edilen arazi üzerinde
eğitim faaliyetlerini sürdüren, kısa sürede saygın ve
başarılı olan bir yükseköğretim kurumunun akademik ve idari
personeli, öğrencileri büyük bir mağduriyetle karşı
karşıyadır. Gelinen aşamada üniversite yönetimi, akademik
ve idari personelin maaşlarını ödeyememiş,
öğrencilerin burslarını yatıramamıştır. Bir
siyasi hesaplaşmanın aracı olmaması gereken üniversitenin
karşı karşıya kaldığı bu hukuksuzluğa
karşı Meclisi ve özellikle de akademisyenleri...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aycan, buyurun.
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
22 Kasım Diş Hekimliği Günü ile Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası vesilesiyle Sağlık
Bakanlığının diş hekimliği istihdamını
artırarak koruyucu diş sağlığına öncelik vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 22 Kasım Dişhekimliği Günü ve bu hafta Toplum
Ağız Diş Sağlığı Haftasıdır.
Toplum olarak ağız ve diş sağlığına önem
vermiyoruz. Ağız ve diş sağlığı
bakımından Avrupanın en kötü durumda olan ülkesiyiz. Bütün
yetişkinlerin ağzında diş eksikliği veya çürükler var,
ortalama en az 3 dişimiz eksik durumda.
Bireysel olarak yanlışlarımız
var, ağız, diş sağlığına önem vermiyoruz ama
hizmetler açısından da yetersizlik var. Ağız, diş
sağlığı hizmetlerini, diş hekimliğini sadece
muayenehanelere bırakmış durumdayız, bir türlü
yaygınlaştıramadık, diş hekimliğine aile
hekimliği uygulamasını yerleştiremedik. Yeteri kadar
diş hekimimiz olmasına rağmen bunları birinci basamakta
kullanamıyoruz. Sağlık Bakanlığı, diş
hekimliği istihdamını artırabilir ve diş
sağlığı hizmetlerini birinci basamağa yayabilir.
Böylece koruyucu diş sağlığına öncelik ve önem
verebiliriz.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 39uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 39uncu maddesinin çerçeve
hükmünün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1319 sayılı Kanuna
aşağıdaki madde ilave edilmiş ve mevcut maddeler buna göre
teselsül ettirilmiştir.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Ankara İstanbul Antalya
Abdüllatif
Şener Mehmet
Bekaroğlu Kamil Okyay
Sındır
Konya İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nda
yapılan düzenlemeyle Türkiye sınırları içerisinde bulunan
ve emlak vergisine esas bina, değeri veya ilgili mevzuatın
verdiği yetkiye istinaden Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce
yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenmiş
değeri 5 milyon lira ve bu tutarı aşan mesken nitelikli
taşınmazlardan değerli konut vergisi alınması
amaçlanmaktadır.
Söz konusu düzenlemeyle değeri 5 milyon TL'yi
aşan konutlardan hem emlak vergisi hem de değerli konut vergisi
alınacaktır. Bu, mükerrer bir vergi olarak kabul edilmemektedir.
Emlak vergisi bağlı olunan belediyelerce
tahsil edilecektir. Bu verginin hâlihazırda matrahı değişik
usullerle belediyelerce tespit edilmektedir. Değerli konut vergisiyle
ilgili matrah tayin işlemi Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce
yapılacak veya yaptırılacaktır. Değerli konut
vergisinin hasılatı tamamen genel bütçeye aittir, buradan mahallî
idarelere pay ayrılmayacaktır,
Değerli konut vergisi sadece değeri 5
milyon TLyi aşan konutlardan alınacağı için çok
sayıda konutu olan ancak bedeli 5 milyon TLnin altında bulunan
mükellefler bu vergiyi ödemeyecektir.
Aslında bu vergi mahiyeti itibarıyla
servet vergisi niteliğindedir. Ancak sadece belirli sayıda serveti
vergilemektedir. Gerçek bir servet vergisi ise bunun artan oranlı olarak
düzenlenmesi gerekebilirdi.
Vergilenen konu rant değildir. Rantın
vergilemesinde, örneğin imar planı değişikliğinden
veya kamu yatırımlarından kaynaklı bir değer
artışı varsa bu artışın bir kısmının
vergi olarak alınması esastır.
Komisyonda verilen bilgiden ilk aşamada 103 bin
konutun kapsama girebileceği anlaşılmaktadır. Kayıt
dışı ekonomiyi kayıt altına alamayan iktidar
değerli konut vergisinden hasılat beklemektedir. Bu düzenleme gelir
kaygısıyla yapılan bir düzenlemedir. Bazı tedvin
zaaflarını da içermektedir. Düzenleme, yerel idare bütçelerine giden
bir vergiye ilişkin kanunda yapılmaktadır. Ancak geliri merkezî
bütçeye gidecektir. Daha ötesi mahallî idarelere pay verilmemesi önerilmektedir.
Bu taşınmazların tüm yapım ve denetim işlemleriyle
kullanılmasını sağlamak amaçlı götürülen altyapı
ve tüm hizmetler yerel yönetimlerin de katkısıyla yürütülmekte olup
buradan elde edilen vergi gelirlerinden yerel yönetimlerin bütçesinden muaf
tutulması hizmeti doğrudan sunan idareler açısından
eşit ve adil değildir.
Komisyon çalışmaları
sırasında söz konusu vergiye ilişkin olarak
tarafımızca yöneltilen eleştiri ve değerlendirmeler dikkate
alınmamış, söz konusu verginin emlak vergisiyle ilgili mükerrerliğin
önlenmesi, sahip olunan toplam gayrimenkul değerlerine göre artan
oranlı bir tarifeye tabi tutulması ve belediyelere de pay verilmesi
hususları dikkate alınarak daha detaylı bir çalışma
sonucunda yürürlüğe konulması yönündeki taleplerimiz dikkate
alınmamıştır.
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
39uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiş
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray
Adana Edirne
Ümit
Beyaz Enez
Kaplan Ümit
Özdağ
İstanbul
Tekirdağ
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi
partim İYİ PARTİ adına saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkenin ekonomik, bilimsel ve sanatsal
gelişmesi ve çağdaş medeniyetler seviyesine çıkabilmesinin
yolu eğitimden geçmektedir. Şüphesiz ki öğretmenlik,
vatanperver, bilinçli, birikimli, millî ve manevi değerlerimizi
özümsemiş nesillerin yetiştirilmesinde en önemli meslektir. Bu
yüzden, dünyanın en güzel, en kutsal mesleği öğretmenliktir.
Öğretmenlik, emek, özveri, sabır ve hoşgörü isteyen,
öğreten ve öğrenen, arasında güven ve sevgi ilişkisine
dayanan bir meslektir.
Bilgi ve iletişim çağını
yaşadığımız günümüzde ve daha büyük bir hızla
yaşayacağımız gelecekte bilgisiz, bilinçsiz, ufuksuz ve
idealsiz insanların yerinin olamayacağı bir gerçektir.
Öğretmen, karanlığa ve geriliğe karşı
aydınlığın meşalesidir. Bu doğrultuda ülkemizin,
cumhuriyetimizin geleceğini emanet ettiğimiz yeni nesillerimizi,
aklın ve bilimin rehberliğinde hızla değişen dünyaya
ayak uydurabilecek bilgili, donanımlı bir nesil olarak, açık
fikirli bireyler olarak yetiştirmek zorundayız.
Tüm öğretmenler kadrolu olmalı, atanamayan
öğretmenlerin atanması gerçekleştirilmeli. Gelecek nesillerin
yetiştirilmesini sağlayan öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik
hakları gelişmiş ülkelerdeki meslektaşları düzeyine
çıkartılmalı ve onlara daha güzel yaşam şartları
sunulmalıdır. Her 24 Kasım günü verilen sözler
tutulmalıdır. Öğretmenin itibarının kaybedilmesi,
aynı zamanda toplumun geleceğinin kaybedilmesi anlamına gelir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, görevleri
başında şehit edilen ve ebediyete
uğurladığımız tüm öğretmenlerimizi ve
yetişmemizde emeği geçen, eğitim meşalesinin sürekli
yanmasını sağlayan fedakâr eğitimcileri rahmetle, minnetle
anıyorum. Görevi başında bulunan meslektaşlarıma
sağlıklı, mutlu bir iş hayatı ve uzun ömürler
diliyorum. 24 Kasım Öğretmenler Gününü şimdiden candan
kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 39uncu maddeye baktığımızda, bir yürütme
maddesi olduğu görülmektedir. Hazine ve Maliye
Bakanlığının yetkilendirilmesi üzerine kurulmuştur.
Yalnız, benim, kanunun bütününe yönelik bir eleştirim olacaktır.
Değeri 10 milyon lira olan ancak 4 mirasçının malik olduğu
bir meskende bu yasaya göre uygulama nasıl olacaktır? Taslağa
göre, her bir malik, kendi hissesi üzerinden bu vergiyi ödeyecektir ancak
burada hisse değerinin 5 milyon lirayı aşmaması, bir
çelişki meydana getirecektir.
Bir kere, bu verginin konusuna girdiniz mi
çıkmak yoktur çünkü değerleme işleminin hangi aralıklarla
yapılacağı düzenlenmemiştir. Her yıl yıpranma payı
düşülmesi bile, maalesef, düşünülmemiştir; buna
karşılık, teklifte, taşınmaz değerinin her
yıl yeniden değerleme oranında artırılarak matrah
belirlenmesinin yapılacağı düzenlenmektedir. Emlak vergisinde
bile her yıl değer, yeniden değerleme oranının yarısı
kadar artarken, burada yeniden değerleme oranında artış
öngörülmesi kanunlar arasındaki içsel bütünlük açısından
yanlıştır.
Ayrıca, ailesinden miras kalan, 5 milyon TLnin
üzerindeki bir mülke sahip insanlar vergi öderken yüzlerce dairesi olan ve bu dairelerin
değeri 5 milyon TLnin altında olan kişi vergi ödemeyecektir.
Vergilendirme oranlarına baktığımızda 5 milyon ile
7,5 milyon arasında binde 3e kadar; 7,5-10 milyon arasında binde
6ya kadar; 10 milyonun üzerinde binde 10a kadar vergi alınacak.
deniyor. Emeklilerin bu düzenlemeden muaf tutulması uygun olmakla
birlikte, düşük ve orta gelirli vatandaşlarımızın
vergilendirilmesi düşündürücüdür. Yani, ailesinden 5 milyon TLnin
üzerinde miras kalan düşük gelirli bir vatandaşın 15 bin lira
vergi ödemesi durumunda, ilerleyen zamanda bu mülkünü satmak zorunda
kalacağı anlaşılmaktadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesinin çerçeve hükmünde bulunan
ve ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Semra
Güzel Salihe
Aydeniz Kemal Peköz
Diyarbakır Diyarbakır Adana
Murat
Çepni Erol
Katırcıoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bu 39uncu madde, bir yetki maddesi yani bu
konut vergisinin idaresi, Hazine ve Maliye Bakanlığına
veriliyor; o madde bu fakat tabii, maddenin kendisiyle ilgili söylenecek çok
bir şey yok ama konunun kendisiyle ilgili söylenecek birkaç şey var,
ben de onları söylemek için geldim buraya.
Şimdi, bir kere yani 1 trilyonun üzerinde bir
bütçe öneren Hükûmetin tabii ki vergilere yükleneceğini biliyorduk ve
nitekim her konuda neredeyse birtakım vergiler toplamayı kendine amaç
edinmiş durumda. Nitekim geçen gün burada yaptığım
konuşmada da 500 bin liranın üzerinde gelirleri olandan yüzde 40
civarında vergi alınacağıyla ilgili olarak bir madde
konmuştu. Tabii, bu ve bu şimdi konuştuğumuz konu da yani konut
vergisi meselesi de esasında şöyle bir izlenim yaratıyor
aynı zamanda: Ya, bu Adalet ve Kalkınma Partisi, esas itibarıyla
vergi konusunda bayağı böyle zenginden daha fazla vergi alan,
fakirden daha az vergi alan, dolayısıyla da vergi adaletini
düşünerek davranan bir parti izlenimi verilmek isteniyor gibi geliyor bana.
Ya, bunda bir mahzur yok tabii ki ama gerçekten, aslında,
konuştuğumuz konuya biraz baktığımızda ya bunun
böyle olma ihtimali çok fazla değil.
Bir kere, arkadaşlar, ben şöyle bir
eleştiriyi de getirerek
Şimdi, 53 tane maddesi var bu teklifin ve
arkadaşlar, bu, Plan ve Bütçe Komisyonundan hiç doğru dürüst
tartışılmadan geçti diyebilirim ve şimdi
oylarımızla da onaylanacak ve yasalaşacak. Arkadaşlar,
hakikaten bu yasama süreci sağlıklı gibi geliyor mu size Allah
aşkınıza? Ya, benim hiç aklım ermiyor buna yani. Yeteri
kadar konuşulmamış.
Şimdi, bakın,
-arkadaşlarımız da söyledi, ben de söyleyeyim- 5 milyon
lirayı geçen değerde bir konuta sahip olan kişi vergi verecek.
Peki, 2 kişi olduğu zaman ne yapmış olacak? 2 kişiden
bu vergi alınmış olacak fakat mesela 4,5 milyon lira
değerinde bir evi olan kişi, bu vergiden vergilendirilmeyecek, bu
vergiyle ilgisi olmayacak. Tek tek baktığımızda, birden
fazla 5 milyonun altında değeri olan, evleri olan ama toplamda 5
milyonu geçen bir değere sahip olan bir mükellef de vergilendirilecek mi;
o bile belli değil bence. Ya, dolayısıyla da şunu anlatmak
için söylüyorum: Ben vergici değilim, çok da anladığım bir
konu değildir ama çok basit bir şey bu. Bu kadar tartışılmadan
buraya gelmesi, böyle bir önemli yasanın, vergi konusunda, bence çok
sakıncalı.
Kanaatimce ikinci problem: Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, değerlemeyi yapacak yani hangi evin kaç lira olduğuna
karar verecek. Arkadaşlar, bu da çok sağlıklı bir şey
değil. Zaten bunun olacağı şey şu: Bu kararlar bir
anlamda özel şirketlere geçirilecek bence ve özel şirketler bu
değerlemeyi yapacaklar. Arkadaşlar, bu, inanılmaz kaotik bir
durum demektir. Dolayısıyla da benim kanaatim odur ki böyle bir
yetki, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne verilmemelidir. Daha
doğrusu, bugüne kadarki vergi sistemimizde olduğu gibi, mükellefin
beyanı üzerinden vergilendirmenin esas olarak alınması
lazım geldiğini düşünüyorum.
Tabii, bir problemi daha var; genel bütçeye bu
vergiler toplanacak, genel bütçeye geçirilecek. Niye? Yani şimdi, bir konutu
olan kişi
Ha, bu arada şunu da söyleyeyim, konutunuz varsa bu
parayı ödüyorsunuz ama iş yeriniz varsa 5 milyon TL değerinin
üzerinde, onu da ödemiyorsunuz anladığım kadarıyla; yani
bilmiyorum, heyet burada, onlar cevap verirler ama benim okuduklarımdan
anladığım bu.
Sonuç olarak arkadaşlar, belediyelere ait
olması gereken bir vergi, cümlelerimin başında söylediğim
gibi son derece acil bir biçimde, her ne kadar kriz yok denilmiş olsa da
bu Hükûmetin ihtiyacı olan kaynakların bir kanalı olarak gözüküyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Dolayısıyla da böyle bir uygulama,
kanaatimce, emlak vergisi bağlamında büyük bir
karışıklık yaratacaktır, büyük bir adaletsizlik
yaratacaktır; potansiyel olarak bu vardır. Bunun sebebi de büyük
ölçüde bu meselenin Plan ve Bütçe Komisyonunda yeteri kadar vakit
ayrılarak, yeteri kadar tartışılarak, yeteri kadar
paydaşların fikirleri alınarak hazırlanmamış
olmasından kaynaklıdır diye düşünüyorum. Dolayısıyla
da yanlış bir iş yaptığımız kanaatindeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Topal, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 2020
yılında ne kadar öğretmen atanacağını, branş
dağılımının ne olacağını, eş
durumu hakkıyla ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanının neden görüş beyan etmediğini, alan
değişikliği konusunda bir hazırlığın olup
olmadığını, neden öğretmen açığını
kapatacak kadroların talep edilmediğini Hükûmetten öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Önümüzdeki hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü
kutlanacak. Ben de öğretmen olup ancak öğretmenlik yapamayan ve bu
günü kutlayamayan on binlerce öğretmenimiz adına Hükûmete soruyorum:
2020 yılında ne kadar öğretmen atayacaksınız,
bunların branş dağılımı ne olacak?
Eş durumu hakkı, 2020 yılında ne
olacak; dağılan aileleri birleştirecek misiniz? Bu konuda Aile
Bakanlığı neden bir görüş beyan etmiyor?
Alan değişikliği konusunda bir
hazırlığınız var mı, buna neden ihtiyaç duyuyorsunuz?
Hazine ve Maliye Bakanı, ekonominin iyi
gittiğini söylüyor; Millî Eğitim Bakanlığı olarak
neden Maliyeden öğretmen açığını kapatacak kadroyu
talep etmiyorsunuz?
Ayrıca, 3600 ek gösterge ne oldu, ne olacak?
Şimdiden bütün öğretmen arkadaşlarımızın,
emektar öğretmen arkadaşlarımızın Öğretmenler
Gününü kutluyor, bütün eğitimci arkadaşlarımızın
ellerinden öpüyorum.
Öğretmenlerimiz ayrıca az önceki sorular
hakkında Hükûmetten açıklama bekliyor.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 40ıncı madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinin, kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Semra
Güzel Kemal
Peköz Mensur
Işık
Diyarbakır Adana Muş
Murat
Çepni Salihe
Aydeniz Necdet
İpekyüz
İzmir
Diyarbakır Batman
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz temmuz ayında tekrar bir torba
yasa paketini konuşuyorduk, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı. Son dönemde Mecliste artık yeni
düzenlemelerde, torba yasalarda ajans diyoruz, içinde birçok maddeyi de
geçirmeye çalışıyoruz ve o dönem -Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri de anımsar- biz dedik ki: Lütfen, alelacele bir torba yasayla
getirmeyin, hele hele sivil toplum örgütlerinin görüşünü almadan bir
düzenleme yapmayın. Hayır, bunu yapacağız, zaten
Ajansın yönetiminde sivil toplum örgütleri yer alacak. dediler ve epey
bir tartışmadan sonra çıktı, Genel Kurul da onayladı. Dört
ay geçmedi ve tekrar, şimdi, önümüze geliyor, deniyor ki: Süre yetmiyor,
süreyi uzatacağız.
Bu Meclis, deneme yanılma Meclisi
değildir; bir şeyi ben çıkartırım sonra problem
çıkarsa tekrar düzeltirim değil. Meclisin görevi, iyice analiz edip
orada, Plan ve Bütçe Komisyonunda, alt komisyonlarda konuştuktan sonra
buna ikna olup oylamaya gittikten sonra düzenleme yapmak. Çok büyük bir aksilik
çıkmadıktan sonra bunun tekrar düzenlenmesine gidilmez ama maalesef
burada her şey Kervan yolda düzülür. gibi Gitsin, gelsin,
değiştiririz. diye bir keyfiliğe dönüşüyor; hele hele son
dönemde bütün yetkileri, atamaları bakan veya Cumhurbaşkanına
vermişken. Burada da Ajansın oluşumundaki belirlediğimiz
şeylerde aslında kimin ne olacağı belliydi.
Daha geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonuna
Kültür Bakanı gelmişti, tekrar Ajansla ilgili
konuştuğumuzda bir isim zikrettik, dedi ki: Onun
dışında zaten kimi yapacağım ki? O olacak, en iyisi
o. Zaten kişiler belli, atanacaklar belli ama nedense şimdi tekrar
üç yıla çıkıyor, altında ne var, ne yok; bilemiyoruz.
Bir diğer problem neydi? Yangıdan mal
kaçırır gibi çıktığında biz dedik ki: Turizm
dediğinizde sadece sahiller akla geliyor. Doğa var, tarih var. Her ne
kadar doğa ve tarihi koruma konusunda dikkatli davranmasanız,
şirketlere bir nevi ortam yaratsanız bile, doğa ve tarihi
korumanın dışında bölgeler arası eşitsizliği
de gidermeniz lazım. İnsanlar Batmana gelsin, Karsa gelsin, Vana
gelsin, Rizeye gelsin, buna benzer bir düzenleme de yapılsın, bu
Ajansın yönetimi buna uygun da düzenlensin. Yine buna da dikkat edilmedi.
Gerçekten biz vekillerin harcadığı
zamana baktığımızda, çabamıza
baktığımızda, Türkiyenin çok önemli sorunlarıyla
ilgili saatlerce konuşmamız gerekirken bir taraftan yasalar hızlıca
getirilip torba yasa şeklinde çıkarılıyor. İçinde
doğayı korumanın, birçok şeyin yapılması
gerekirken paldır küldür çıkarılıp sonra da ertelenip
değiştirilmeye çalışılıyor. Turizm sektörünün
gerçekten bir düzenlemeye ihtiyacı olduğu gibi...
Bakın, bu torba yasada bile konaklamaya vergi
geliyor. Burada ayrı bir vergi daha vardı Turizm Tanıtım
Ajansının düzenlemesinde, şirketlere yönelik tanıtımla
ilgili vergi kesilmesi. Biz biliyoruz ki seyahat acentelerinin normalde bu
maddeyi desteklemesi gerekirken bizlerle paylaştılar, ne diyorlar:
Alelacele hazırlanan, Meclisten geçirilen yasa sektörün geleceğini
tehdit etmektedir ve sektörü dışlayarak
yapılmıştır.
Tekrar başka bir sivil toplum örgütü diyor ki:
Bu, tümüyle vergi açığını kapatmaya dönük yapılan bir
düzenlemeye benziyor, hiç bize danışılmadı, bize
danışılmadığı zaman da hem biz hem bize gelen
konuklarımız zarar görecek.
Saraydaki hesap, çarşıya uymuyor.
Saraydaki yapılan planlamalar, Meclise uymuyor. Vatandaşa daha kötü
yansıyor, zam olarak yansıyor. Ne kadar çoğulcu olursak,
sesimizi o kadar fazla çıkartırsak, oy çokluğuyla değil, oy
birliğiyle burada yasaları çıkartırsak hepimizin
geleceği birçok konuda daha iyi olur. Yoksa, bir iki uzmandan görüş
alıp, sivil toplum örgütlerini dışlayarak, hiç dikkate
almayarak, alt komisyonda konuşmadan Meclise sunduğumuz her şey
bizim geleceğimizi zedeler.
Bunun dışında, bir konuya tekrar
değinmek istiyorum: Arkadaşlar, bundan on beş yıl önce
bugün, Mardin Kızıltepede Uğur Kaymazın kendisi ve
babası katledildi. Uğur Kaymaz, 12 yaşında; bedeninden 13
mermi çıkartıldı ve hâlâ bu dosya aydınlatılmadı
ama aslında Kızıltepe halkında bu dosya
aydınlatılmış. Babasıyla beraber taziyesi
kurulduğunda bir yığın problem yaşandı, on
beş yıl geçmiş, aydınlatılmadığı gibi,
on beş yıl sonra, geçtiğimiz dönem Kızıltepe Belediyesine
atanan kayyum ne yaptı biliyor musunuz? Kızıltepe Belediyesi,
hafızalardan silinmesin diye heykelini yapmıştı, heykelini
yıktı. Ne yaptı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Heykeli
yıktı. Ne yaptı? Yetmedi, baba yok, çocuk yok, heykel yerle bir
edilmiş. O dönem annesi, Belediyede işe girmişti, Belediyedeki
işine son verdi.
Arkadaşlar, bunlar unutulmadı,
unutulmayacak. Biz bunları aydınlatmadığımız
sürece, geleceğimizin inşasını yapamayız. Bunları
biz defalarca dile getirdiğimizde çeşitli söylentiler, tepkiler
çıkmakta. Bir çocuk, yaşamını yitirmiş,
aydınlatılmamış, dosya cezasızlıkla kapanacak,
heykeli kaldırılıyor, annesinin işine son veriliyor. Bu
zulüm değil de başka nedir, bunun izahı yok. Ne olursunuz
bunlara dönelim, bunları aydınlatalım.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
40ıncı maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray İstanbul Adana
Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar İbrahim
Halil Oral
Tekirdağ Edirne Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 128 sayılı
Kanun Teklifinin 40ıncı maddesi üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün, Dünya Çocuk Hakları Günüydü ancak
çocuklarımızın bugünü sevinçle ve güvenle kutlayabildiklerini
sanmıyorum. Çocuk tecavüzlerinin zirve yaptığı, çocuk
işçilerin çoğaldığı ve aileleri vergilerle, zamlarla
ekonomik olarak ezilmiş çocukların, geleceklerini inşa
edemedikleri bir ortamda ne kadar Çocuk Hakları Gününü kutlayabiliriz,
bilemiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde her teklif, ilk olarak Anayasa'ya
uygun mu, değil mi? diye değerlendirilmek zorundaysa her
milletvekilimiz, kendi vicdanında gelen kanun tekliflerini Bu teklif,
çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmamıza yardımcı olur
mu? diye değerlendirmek zorundadır diye düşünüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüştüğümüz teklifin 40 ve 41inci maddeleri, Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansının seçim usulleriyle
alakalı bir değişiklik öngörmektedir. Bu teklif, iktidarın
gecekondu diker gibi kanun yapma usulünün bir sonucu olarak
karşımıza gelmektedir. Ajansın kuruluşunu
gerçekleştiren kanunun, daha mürekkebi kurumamış, üzerinden
henüz dört beş ay gibi bir süre geçmişken yapılmak istenen bu
değişiklik, kanunların etraflıca
çalışılmadan getirildiğini açık ve net bir
şekilde göstermektedir ancak Ajansın kuruluşunu sağlayan
kanun, üyesi olduğum Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşülmüştü. O zaman
Vergi alan bir kurumla alakalı olarak Plan ve Bütçe Komisyonundan
görüş alınmalıydı. demiştim. Bugün de tam tersi
yapılmıştır. Ajansın kuruluşunu
gerçekleştiren komisyonun görüşü alınmamış, yönetimsel
bir değişiklik, Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılmıştır. AK PARTİ iktidarını tebrik
ediyorum. Yanlış yapmakta bu kadar istikrarlı olmanız,
gerçekten takdire şayandır.
Sayın milletvekilleri, Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı kurulurken getirilen turizm katkı
payına itiraz etmiş, onun yerine konaklama vergisi gibi
uygulamaları getirmek gerektiğini vurgulamıştık.
İktidar, bizim çağrımıza kulak vermiş ama tabii ki
işine geldiği gibi kulak vermiş.
Bu torba kanunda konaklama vergisi düzenlemesi de
getirilmektedir. Yani turizm katkı payının üstüne bir de
konaklama vergisi getirilmiştir. AK PARTİ iktidarı, turizm
sektörüne vergi üzerine vergi getirerek turizmi geliştirmeyi değil,
resmen sektörden haraç kesmeyi tercih etmiştir.
Sayın milletvekilleri, konumuz turizm ve
tanıtma iken, Ankaramızın Polatlı ve Haymana ilçeleriyle
alakalı gözden kaçan bir hakkın teslimi hususunu da dile getirmek
istiyorum. Sakarya Meydan Savaşının Türk tarihinde ne kadar
önemli olduğu, her Türk evladının malumudur. Türk devletinin yüz
yıllarca süren gerileme süreci, Sakarya Meydan Muharebesinde
durdurulmuş ve Başkomutan sıfatına sahip Mustafa Kemal
Paşanın kurduğu stratejiyle zaferle
taçlanmıştır. Yirmi iki gün-yirmi iki gece süren Sakarya Meydan
Muharebesi, bugün Ankaranın Polatlı ve Haymana ilçeleri
sınırları içerisinde yer alan coğrafyada
gerçekleşmiştir. Polatlı ve Haymana, Türkün, Türk milletinin
kaderinin çizildiği bir coğrafya olarak karşımıza
çıkmıştır. Ancak, bölgedeki tarihî millî parkın
adının da Sakarya olması, yeterli tanıtım
yapılamaması, Sakarya ilimize bir çağrışım yapmakta,
Polatlı ve Haymana ilçelerimizin bu önemli tarihî hadisede bir
haksızlığa uğramasına sebep olmaktadır.
Buradan, ilgili bakanlıklara çağrıda
bulunuyorum: Sakarya Meydan Muharebesi Tarihî Millî Parkının
adının, Sakarya Meydan Muharebesi Polatlı-Haymana Tarihî Millî
Parkı olarak değiştirilmesi bu hakkın teslimi
olacaktır.
Özellikle Polatlı, Haymana ilçelerimizin bu
konuda ön plana çıkarılması, turizm stratejilerinin bu yönde
geliştirilmesi doğru olacaktır. Hatta Polatlı ilçemize
gazilik unvanının verilmesini de bir başka hakkın teslimi olarak
görüyor ve söylüyorum.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum.
Sayın hatibin kürsüden AK PARTİyi
sürekli hata yapmakla ve yanlış yapmak noktasında istikrar
gösterdiği için tebrik ediyorum. diyerek istihza yollu AK PARTİyi
âdeta tahkir eden ifadesini kabul etmiyoruz.
Bakınız, yönetim biçimimiz demokrasi.
Demokrasilerde işin nasıl yürütüldüğüne karar verecek millettir.
Eski Yunandan beri sorulan bir soru vardır: Ayakkabının
ayağı sıkıp sıkmadığını giyen mi
bilir, üreten mi bilir, satan mı bilir? Elbette giyen bilir. Bu noktada,
daha aylar öncesinde yerel seçimler olmuş ve Cumhur İttifakı
olarak yüzde 52 oy almışız ve yine, bir yıl takaddüm eden
sürede milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri
olmuş. Bu noktada, biz, milletimiz ne diyor, ona bakıyoruz.
Amacımız da medeniyetimizden güç alarak milletimizin
refahını artırmak ve ülkemizi dünya milletleri nezdinde parlayan
bir yıldız hâline getirmektir.
Bu nedenle, demokrasiye inanıyorsak milletin
seçmiş olduğu ve milletin takdir ettiği icraatlarla ilgili bu
tür istihzalardan kaçınmamız gerektiğini ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 40ıncı
maddesinde geçen yer alan ibaresinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Cavit
Arı Mehmet
Bekaroğlu
Ankara Antalya İstanbul
Emine
Gülizar Emecan Kamil Okyay
Sındır Abdüllatif
Şener
İstanbul İzmir Konya
Ali
Fazıl Kasap
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergeye katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle
tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Bu arada, kanun hükmünde
kararnameyle, yargı kararı olmadan meslekten
uzaklaştırılan öğretmenlerimizin, tıpkı hekimler
gibi en azından özelde çalışmalarını
sağlamanızı istiyorum.
Yine bir torba yasa geldi, bu yasanın içine bir
zehir kattınız. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi,
halkımızı zehirlemeye devam ediyor, uçurmuyor maalesef.
Nasıl mı? Bakın, değerli milletvekilleri, bu
fotoğraflar siyah beyaz değil, bu fotoğraflar renkli
fotoğraf, Kütahyanın 2 tane termik santrali. İnsanlar
zehirleniyor, göz gözü görmüyor. Dünya Sağlık Örgütü limitlerinin 3
katı duman soluyoruz, toz soluyoruz. Kanser oranı artıyor.
Bir hastam vardı -ben çocuk hekimiyim- şu
anda 26 yaşında. 26 yaşında bir kadın, kanser oldu,
akciğer kanseri; 26 yaşında, Kütahyada. Şehir merkezine ve
beldeye 10 kilometre uzaklıkta. Şehir merkezine kuş uçuşu
10 kilometre uzaklıkta. Ve gündüz çekilmiş fotoğraf, siyah beyaz
gibi. Siz ne yaptınız? 15 termik santral mevcut Türkiyede, bunlarla
ilgili, Anayasayı çiğnediniz. Anayasadaki yemininize sadakatsizlik
ediyorsunuz. Anayasanın 56ncı maddesi: Herkes
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. diyor. Çevreyi geliştirmek, çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
devletin ödevi olmasına rağmen görevinizi savsaklıyorsunuz.
Horolop şorolop bir sistemle gidiyoruz; bindik
bir alamete, gidiyoruz kıyamete hesabı. Daha önce Mehmet Muş,
burada 17 Temmuzda açıklamıştı, dedi ki: O şirketlere
tanıdığımız süre, bu yıl sonu itibarıyla
bitiyor. O süre zarfında buradaki santrallere uygun şekilde
filtreleme yapılacaktır. Uzatma süresi verilmemiştir,
verilmeyecektir. Kayıtlarda var.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Sayın Erdoğan, zehir yasasına Dur. dedi ve
Kapatılsın bu termik santraller. dedi.
Bu işsizlik ortamında biz santrallerin
kapatılmasını istemiyoruz. Çevre ve insan
sağlığına uygun filtre takılmasını acilen
istiyoruz. Bir yanda sıfır atık projelerini savunuyorsunuz, bir
yanda yüzde yüz çevre kirliliğine yol açıyorsunuz. 2022ye kadar iki
buçuk yıl daha zehirlenmemize imkân tanıyorsunuz.
Düşünme, itaat et. diyenlere değil,
Düşün, sor, sorgula. diyenlere kulak veriniz. Gelin, hep beraber 50nci
maddeyi çekelim ya da bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
hani bizi uçuruyordu ya, Cumhurbaşkanlığı sisteminde kimin
ne dediği belli değil. Cumhurbaşkanı Kapatılsın,
kaldırılsın. diyor. Siz 50nci maddeyi çekmeyi düşünmüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin kabul edilen
40ıncı maddesinde usulüne uygun düzenleme
yapılmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Madde kabul edildi ama kabul edilen maddeyle ilgili
sorunlu bir durum var, onu Genel Kurulun bilgisine sunmak için söz aldım.
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, kısa bir süre önce,
11 Temmuz 2019 tarihinde Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanununu kabul etti. Bu kanunun 3üncü maddesi,
Ajansın karar organının Yönetim Kurulu olduğunu söyledikten
sonra Yönetim Kurulu üyelerinin kimlerden oluşacağını ve bu
Yönetim Kurulu üyelerinin hangi seçim usulüyle buraya geleceğini
düzenlemişti. Yönetim Kurulunun seyahat acentelerinden gelecek olan üyesi,
anılan kanunun 3üncü maddesine göre Seyahat acentesi işletme
belgesi sahiplerinin ilgili mevzuatı uyarınca kendi aralarında
yapacakları seçimle belirlenecek bir kişi olarak tarif edilmiş
ve bu şekilde Yönetim Kuruluna seçilecek. Yani seyahat acentelerinin
kuruluş kanunu olan 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acentaları
Birliği Kanunu uyarınca acenteler kendi aralarında bir seçim
yapacak ve Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
Yönetim Kurulu üyesini seçecekler, 1 kişiyi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Biraz önce kabul edilen madde, seyahat acentelerinin kendi aralarında
yapacağı seçimi kaldırmak suretiyle bu seçimi TÜRSAB Yönetim
Kurulunun yapacağını söylüyor. Seçimi kaldırmak suretiyle
demeyeyim, o kanunun o maddesi hâlâ yürürlükte, orada duruyor; o özel kanun.
Özel kanun hükmü orada dururken 1618 sayılı Türkiye Seyahat
Acentaları Birliği Kanununa bir madde konulmak suretiyle bu seçim
usulü değiştirilemez. Değiştirmek istiyorsanız 7183
sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Kanununda değişiklik yapılması lazım;
böyle olmaz, usule uygun değil, tekniğe uygun değil. Ben
yaptım, oldu. Bir de koyduğumuz ilkeden vazgeçiyorsunuz. Hani seçim
olacaktı orada?
Ben, burada, Genel Kurulda Ajans kanunu
konuşulurken eleştirimi yapmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Toparlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Konaklama tesisleri, turizm işletme belgeli
tesislerin sahipleri, bunların hepsi oturacaklar, yeniden seçim
yapacaklar. Bunlara gerek var mı? Bunların organları var,
federasyonları var; bu federasyonlar bu seçimleri yapabilir.
demiştim. Hayır, biz yeniden seçim yapacağız. dediler.
Şimdi TÜRSAB için bu seçimden vazgeçiliyor, vazgeçilirken de usulüne uygun
bir düzenleme yapılmıyor.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 41inci madde üzerinde aynı
mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
41inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Enez
Kaplan
Aksaray İstanbul Tekirdağ
Orhan
Çakırlar Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Edirne Denizli Adana
Tuba
Vural Çokal
Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
İstanbul İstanbul Antalya
Abdüllatif
Şener Özgür
Karabat Bülent
Kuşoğlu
Konya İstanbul Ankara
Kamil
Okyay Sındır
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk söz Denizli Milletvekili Yasin Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile
-bir AK PARTİsi klasiği olan- Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
41inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 73üncü maddesi vatandaşımıza bir ödev
yüklemiş, demiş ki: Herkes, kamu giderlerini karşılamak
üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Devamında da Vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye
politikasının sosyal amacıdır. hükmü yer almış.
Dikkatinizi çekerim, iki hüküm çok önemli; mali gücüne göre ve vergi yükünün
adaletli ve dengeli dağılımı.
Peki, gerçekten durum böyle mi? Ülkemizde gelir
vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğunu ücret geliri elde edenler
oluşturuyor. Ücretli çalışanlar üzerinde hem doğrudan gelir
ve kazanç üzerinden hem de dolaylı olarak mal ve hizmet üzerinden
alınan ağır bir vergi yükü var.
Ücretli dediğimiz kimdir? İşçi,
memur. Uygulanan vergi politikaları nedeniyle ücretli dediğimiz bu
kesimin eline geçen net ücret, vergi kesintileri nedeniyle, yıl
başına göre, geçen sürede giderek eriyor. Çalışan, bir
yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücünü kaybediyor, cebine
kalanı da vergi olarak devlete veriyor. Bu vergi düzeni adil
değildir.
Bakınız, 36ncı madde
Muaflıklar başlığını taşıyor.
Değerli konut vergisinden muaf kişi ve kuruluşların
durumunu düzenleyen bir madde. Gönül isterdi ki bu maddenin düzenlemesi asgari
ücretten alınan vergiyi muaf kılsın ve bütün Meclis hep birlikte
kanun teklifinin geçmesi için el kaldıralım. Gönül isterdi ki sadece
maaşı olan memurun, işçinin aldığı bir ücret
zenginleşme olarak görülmesin, vergi dilimi oranlarını
düşürmek üzere hep beraber el kaldıralım. Yine gönül isterdi ki
ücretlinin, emeklinin bireysel, doğal gaz, elektrik, su ve
ulaşım hizmetlerinden alınan vergi oranlarını
düşürmek, bu kalemlere muafiyet getirmek üzere keşke hep beraber
müjde verebilseydik.
Değerli milletvekilleri, Ekonomi Bakanı
ülkedeki kötü ekonomik gidişatı kabul etmese de işler kötüye
gidiyor. İster suç duyurusunda bulunsun ister
dokunulmazlığımın kaldırılmasını
istesin, işler kötü gidiyor. Bütçe açığı rakamlarına
bir bakalım. 2019un ilk on ayında 100,7 milyar; 2018in ilk on
ayında 62,1 milyar idi, yüzde 62 oranında artmış. Merkez
Bankası ihtiyat akçesini de kullanmasına rağmen yıl sonuna
kadar tahminî 139 milyar olarak öngörülüyor. Bu demektir ki bütçe
açığı aynı oranda artar ise 2020 için öngördüğünüz
138,9 milyar, 225 milyar olacak. Bu kadar yüksek bütçe açığı kabul
edilemez boyuttadır, bunun kapatılması gerekir. Bütçe
açığı bu kadar büyük olunca vergi artışları da
zorunlu hâle gelir ve nur topu gibi yeni vergiler üretilir.
Aylardır Meclisten çıkarılan
kanunlara bir bakalım. Hazinede açılan gedikleri kapatmak üzere ya
kanun yapılıyor ya da kanun hükmünde kararnameler Meclis
tarafından tasdik ediliyor. Kanun teklifleri komisyonda görüşülmüyor.
Baskın bir şekilde Genel Kurula inen kanun tekliflerinin gerekçesinde
açık açık yazmasa da niyet belli. Bütçe açığını
kapatmak için yeni vergi başlıkları üretmekten başka
elimizden bir şey gelmiyor. Denkleştiremezsiniz, bu israf ekonomisine
devam ettiğiniz müddetçe de bütçe açığını hiçbir zaman
kapatamazsınız.
AK PARTİsi iktidarını bu konuda
tebrik etmek lazım çünkü yeni vergi başlıkları üretmek
konusunda çok yaratıcılar. Hani müflis tüccar eski defterleri
karıştırırmış ya, iktidar hem eski vergileri
karıştırıyor Vatandaşın sırtına daha
fazla ne yüklerim? diye hem de yeni vergi kalemleri oluşturuyor;
sigaradan cep telefonuna, yurt dışına çıkış
harcına kadar, daha birçok vergide artış yaşanıyor.
Ayrıca, şekerden çaya, elektrikten doğal gaza pek çok ürün
zamlandı. Keşke bu sözleri sadece muhalefet etmek için
söyleyebilmiş olsaydım ama artık kulaklarınız duymasa
da gözleriniz görmese de sokaklar ağlıyor, vatandaş
çırpınıyor.
Bir günlüğüne Mecliste sırada bekleyen
yeni vergi paketlerini görüşmeyi bir kenara bıraksak, otursak ve
gerçek gündemle toplansak. İktidar-muhalefet fark ediyor mu? Hepimize
gelen talepler aynı: İş, aş. Resmî rakamlardan gidelim.
İşsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre
980 bin kişi artmış. Kayıtlı işsiz
sayısı 4 milyon 650 bin kişi. Sorarım size:
Özelleştirme yaptınız, yerine ne yaptınız?
İstihdamı artırmak üzere ne yaptınız? Yandaşlara
teşvik vermekle, ihalesiz iş vermekle olmuyor artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Kör gözüm
parmağına sokar gibi, şatafat bir yana, insanlar aileleriyle
birlikte ölmeyi tercih ediyor. Ölenler rakam değil, sayı değil,
insan. Arka arkasına intihar eden insanlara bakın, şov
yapmıyorlar, protesto yapmıyorlar, hayatlarından vazgeçiyorlar.
Parayı pulu, borcu harcı geçtik, insanlıktan umutları
kalmamış. Acaba çocuklarının hayatına kıyan
babanın yerine kendinizi koyup bir düşündünüz mü? Bir anne ne zaman umudunu
yitirir, bir baba ne zaman çaresiz kalır? Empati yapmak bu kadar zor
olmamalı. Vatandaşın sesi bizim kulaklarımıza geliyor,
kriz dalga dalga yükseliyor. Çekin elinizi kulaklarınızdan,
sokağın sesini dinleyin. Ne diyor duyuyor musunuz, ne diyor dinliyor
musunuz? Ne yapsanız örtemiyorsunuz, kral çıplak! (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci söz isteyen İstanbul Milletvekili Özgür Karabat.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 41inci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu maddeyle, daha önce 7183
sayılı Kanunla kurduğumuz Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansıyla ilgili bir görev süresi
değişikliği yapıyoruz. Buna bir eleştiri getirecek
değiliz elbette ama şu soruyu sormak durumundayız... Daha önce
de 1618 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler
vardı, alelacele getirilen bu kanunda, 7183 sayılı Kanunda demek
ki bazı şeyleri atlamışız; doğal olarak da, kanun
yapma tekniğinize ilişkin bir eleştiriyi getirmek
durumundayız.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği
gibi, 9uncu ay sonu itibarıyla merkezî bütçemiz 86 milyar TL
civarında açık veriyor ve yine hepimizin bildiği gibi, belli ki
bu vergilerle kamu harcamalarını finanse etmek istiyoruz. Ama buradan
bir şey hatırlatmak isterim değerli milletvekilleri: Vergi
politikalarımızı sadece kamu harcamalarını finanse
etmek üzere kurgulayamayız. Esasen, vergi politikalarının temel
amacı gelir dağılımı adaletini sağlamaktır.
Gelir dağılımı adaletini sağlayamayan bir vergi
politikasıyla doğru sonuçlar alamayız, gelişemeyiz.
Dolayısıyla bir kıssadan hisseyi sizlerle paylaşmak
isterim. O kadar hassastır ki vergi işi, aynen koyunun yününü
kırpma işi gibidir değerli arkadaşlar. Eğer siz
doğru kırparsanız koyunu, o tüy bir daha uzar ve bir daha
kırparsınız ama siz koyunun derisini yüzecek kadar
kırparsanız, bir daha vergi de alamazsınız.
Dolayısıyla muhataplarını
yaşattığınız ve geliştirdiğiniz, gelir
dağılımı adaletini sağladığınız
bir vergi politikasını sağlamanız gerekir.
Bir şeyi daha belirtmek isterim. Yine, bu
kanunla beraber, bu kanun teklifiyle beraber biz yüzde 40lık bir vergi
dilimi yaratıyoruz. Hatırlıyor musunuz, 2005te siz yüzde 40a
indirdiniz, daha sonra 2006da yüzde 35e indirdiniz, şimdi çark tersine
dönüyor ve yeniden yüzde 40a çıkartıyoruz. Aslında, biliyoruz
ki, Komisyona gelmeden önce yüzde 50 yapmayı bile düşündünüz.
Değerli arkadaşlar, vergi dilimi bu hâle
geldiğinde biz asgari ücretlilerin bile 9uncu aydan itibaren ikinci vergi
dilimine yani yüzde 20lik vergi dilimine geçtiğine tanıklık
edeceğiz. Dolayısıyla, başlangıçta şunu söylemek
isterim ki asgari ücretin vergi dışı bırakılmaya çalışıldığı
ve önerildiği bir dönemde asgari ücretin ikinci vergi dilimine
geçtiğine tanıklık edeceğiz. Bunu sorgulamamız
gerekir. Bu vergi diliminde olanları anlatıyoruz ama söylemek isterim
ki bu vergi diliminde yoksula pay yok, işçiye pay yok, asgari ücretin
üzerindeki vergi dilimi artıyor.
Değerli arkadaşlar, bu vergi teklifiyle
beraber esnafın ödediği stopajı kaldırmıyoruz, vergi
adaleti ne yazık ki yok. Bu vergi teklifiyle biz, azdan az çoktan çok
vergi almıyoruz, tam tersi bir durum yaratıyoruz. Bu vergi teklifiyle
biz, vergi cennetlerindeki kazançları vergilendirmiyoruz. Bu vergi
teklifiyle biz -duyun değerli milletvekilleri- kayıt
dışı ekonomiyi vergilendirecek bir tedbir almıyoruz; sadece
bir amacımız var, kamu harcamalarını finanse etmek.
Dolayısıyla, bunun sorunu çözebileceğini düşünmüyoruz
değerli arkadaşlar.
Yine, bir şeyi daha belirtmek isterim ki bu
vergi kanunuyla ve her kanunla beraber, elbette daha önce kanun yapma
alışkanlığımızda ve literatürümüzde var, bazen
Bakanlar Kuruluna bazen Bakanlara yetkiler verilir ama şimdi, artık
Cumhurbaşkanına yetki vermek zorundayız. Burayı eleştirmiyorum
ama verdiğimiz yetkilerin aralığına bir bakalım,
ölçüsüne bir bakalım değerli arkadaşlar. Kambiyo
mevzuatıyla ilgili, daha Mayıs 2019da getirdiğiniz binde 1i
binde 2ye çıkarıyoruz ve bunu 10 katına kadar artırma
yetkisini Cumhurbaşkanına veriyoruz. Bu aralık çok
geniştir, ölçülülük prensiplerine aykırıdır.
Bir başka nokta şu: Dijital hizmet
vergisini yüzde 7,5tan yüzde 15e çıkarma yetkisini
Cumhurbaşkanına veriyoruz. Motorlu taşıtlar vergisinde,
değerleme oranıyla ilgili, bunu yüzde 50ye kadar artırma ve
azaltma yetkisini Cumhurbaşkanına veriyoruz. Dolayısıyla,
bu geniş aralıkları Meclisin iradesi anlamında
sorgulamamız gerektiğini ben düşünmekteyim değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bir başka nokta
şu: Arkadaşlarımız belirtti, tapu harçlarıyla ilgili
biz, değerleme kuruluşlarına yetki verir hâle geliyoruz.
Bakın, bu zamanla neye döner biliyor musunuz? Vergiyi alanın bundan
komisyon aldığı bir sisteme doğru gideriz. Vergi kamusal
bir olgudur, verginin özel bir olgu hâline gelmesi kabul edilemez bir
gerçekliktir. Bunu sorgulamamız gerektiğini sizlerle paylaşmak
isterim.
Elbette ki Sayın Bakan biz konuşunca
kızabilir. Söylemek istiyorum ki ekonomimizin durumu çok iyi değil ve
diyor ya Mahzuni: Yoksulun sırtından doyan doyana Bunu gören
yiğit nasıl dayana? Affınıza sığınarak
söyledim.
Teşekkür ediyorum yüce Meclise değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Kaboğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, sosyal güvenlik hakkı gasbında bulunan kamu
görevlilerinin sorumlu tutulmamasının hukuk devletiyle
bağdaşmadığına ve keyfîliğin sürekli hâle
getirildiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu yasa önerisi çok eleştirildi, bir tür vergi
fetişizmi olarak nitelenebilir, eleştirilmeye de devam edilecek fakat
ben bir maddeye özellikle dikkat çekmek istiyorum bu teklifi destekleyen
vekillerin dikkatine sunmak için. Madde 51de olağanüstü hâl kanun
hükmünde kararnameleri ek listelerinde adları yer alan kişiler için
öngörülen yaptırımlar teker teker sayılmıştır.
Orada sosyal güvenlik hakkından yoksunluk söz konusu değildir. Ama
buna rağmen sosyal güvenlik hakkı gasbında bulunan kamu
görevlilerinin sorumlu tutulmaması bir hukuk devletiyle kesinlikle
bağdaşmamaktadır, keyfîliği sürekli hâle getirmektedir.
Eğer bu madde geçerse, bu şekilde oylanırsa o zaman hiçbir zaman
hukuk sistemimiz olağanlaşamaz. Bu nedenle, sayın vekillerin
özellikle bu 51inci maddeyi desteklememelerini rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 42nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Digital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 42nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 42- 21/5/1986 tarihli ve 3289
sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanununda bulunan Ek:12. madde
yürürlükten kaldırılmıştır.
Mehmet
Bekaroğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
İstanbul
İstanbul Antalya
Kamil
Okyay Sındır Sibel
Özdemir Bülent Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Abdüllatif
Şener
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergeye katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de kanun
teklifinin 42nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir torba yasa
uygulamasıyla karşı karşıyayız. Ancak burada bir
torba yasayla yapılan bir değişikliğin ya da hatanın
yine bir torba yasayla düzeltildiği bir Parlamento
çalışmasıyla karşı karşıyayız. Meclisin
nitelikli yasa yapma faaliyetlerinde yaşanan sorunlar bugün de maalesef
artarak devam etmektedir.
İşte benim üzerinde söz
aldığım 42nci maddeyle, Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanununda
daha geçtiğimiz yıl yine bir torba yasayla düzenlenen ek 22nci madde
bugün yürürlükten kaldırılmakta. Gerekçe olarak ise sporcu ücretleri
üzerinden kesilen ve stopaj yoluyla ödenmiş olan vergilerin amatör spor
dallarının desteklenmesi amacıyla iade edilmesine yönelik
düzenlemenin uygulama imkânının kalmaması gibi bir durumdan söz
edilmekte. Mevcut düzenlemenin yerine, bu tür desteklerin artık Gençlik ve
Spor Bakanlığı tarafından sağlanabileceği, amatör
spor dallarının desteklenmesinin önemsendiği vurgulanmakta. Bir düzenlemeyi
kaldırıyoruz ve ileriye dönük de bir vaatte bulunuyoruz; bu
çelişkili durumu sizinle paylaşmak istedim.
Bir yıl içinde ne değişti? Peki, biz
bu değişiklikleri neden geçtiğimiz yıl düşünmedik ve
neden geçen yıl yapmadık? Sorum bu açıkçası. Evet, yeni
sistemde yasa yapma sürecinin daha kaliteli olacağına dair bir iddia
vardı ancak sizlerin bu uygulaması, yasa yapma sürecinin daha da
geriye gittiğinin açık bir örneği değil midir? Yasa yapma
süreçlerinde yaşanan bu geriye gidiş, tutarsızlık ve
öngörüsüzlükler, maalesef, ekonomi başta olmak üzere tüm alanlara
yansımaktadır. On yedi yıldır ülkeyi yöneten iktidarın,
üretime dayalı ekonomiden uzaklaşmasına, tüketim ve borçlanma
ağırlıklı bir ekonomi politikası ve
uygulamalarına şahit oluyoruz.
Gelinen aşamada ise bugün Türkiye, borç-faiz
yükü sarmalındadır; kaynak bulmakta ve yaratmakta
sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunun doğal sonucu,
büyüme ve istihdamda yaşanan sorunlar gün geçtikçe artmaktadır çünkü
bu yasal düzenlemede de gördüğümüz üzere, bu ekonomi yönetimi, kaynak ve
istihdam yaratamamakta ve çözümü vergi zamlarında ve yeni vergilerde
bulmaktadır. Bu durum zaten sorunlu olan vergi adaletsizliğini ve
gelir eşitsizliğini daha da artırmaktadır ki bugün,
Türkiye, 33 Avrupa ülkesi içinde gelir dağılımı
eşitsizliğinde 2nci sırada yer almaktadır. Yine, TÜİK
verilerine göre, 2018 yılında en yüksek gelire sahip yüzde 20 ile en
düşük gelire sahip yüzde 20lik kesim arasındaki açık daha da
açılmaktadır.
Yatırım ve güven ortamının
iyileştirilmesine dönük gerçekten yapısal değişiklikler ve
uzun vadeli önlemler yerine, geçici ve vatandaşa yük getiren yeni
düzenlemelerle içinde bulunduğumuz ekonomik kriz daha da
derinleşmektedir. Enflasyon, faiz yükü ve döviz kuru
istikrarsızlığı sorunu devam etmektedir.
Son günlerde -Sayın Cumhurbaşkanı ve
ekonomi yönetiminin sıklıkla bahsettiği- Avrupa Birliğinin
ekonomi kriterleri olan Maastricht Kriterlerini yerine getirdiğimize dair
övünçle bahsedilmekte. Açıkçası, Maastricht Kriterleri sadece kamu
borcu ve bütçe açığından ibaret değil. Bakın,
değerli milletvekilleri, Maastricht Kriterlerine özellikle
baktığımızda, referans değeri olarak
yaklaşık 10,5 kat daha yüksek bir enflasyon oranına
ulaştık. Yine, uzun vadeli faiz oranı ve döviz kuru
istikrarında da hızla uzaklaşıyoruz bu kriterlerden.
Bu sayısal veriler, bu referans değerleri
elbette önemli ancak değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğinin
uluslararası raporlara yansıyan 2019 Türkiye Raporuna
baktığımızda, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerini
dikkatle takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Merkez
Bankası başta olmak üzere ekonomi ve mali kurumlara siyasi
müdahalelerle bu kurumların uluslararası kredibilitesinin ve bağımsızlığının
zayıfladığı uyarılarının yapılması
ekonomimizdeki güveni ve kırılganlığı daha da
artırmaktadır. Özellikle yeni Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle birlikte, operasyonel ve kurumsal bağımsızlık
tartışmaları, mali sistemimizin denetim
mekanizmalarının yeterli düzeyde olmaması ve Cumhurbaşkanının
doğrudan atama kararları gibi konular ekonomide ulusal ve
uluslararası alanda belirsiz ve güvencesiz bir ortamı
yaratmaktadır.
Yine, makroekonomik verilerde öngörü ve hedeflerin
gerçekleşmemesi, verilerin zamanında ve doğru
yapılamaması ulusal ve uluslararası güven ortamını
zayıflatmış ve ekonomik krizi daha da
derinleştirmiştir. İşte, yeni yönetim sistemiyle vadedilen
ekonomik büyüme ve refah gerçekleşmemiş, işsizlik düşmemiş,
istihdam oranı da yetersiz kalmıştır ve diğer
hatiplerin de bahsettiği üzere, özellikle de işsizliğin
gerekçesi olarak iş gücüne dâhil olan kişi sayısının
artması gibi bir savunma içine girilmiştir. Bu durum, iktidarın
başarısızlığını ve âcizliğini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle
tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, işsizliğin sebebi olarak iş gücüne dâhil olan
kişi sayısının arttığı gerekçesinin
belirtilmesi gerçekten bir başarısızlığı ve daha
da vahimi bir âcizliği bir kez daha ortaya koymuştur.
Bakın, bu temel yapısal sorunlar ortada
duruyorken ve işte bu yeni yönetim sistemi ve bu ekonomi yönetimiyle,
ekonomi başta olmak üzere ülkemizin hiçbir temel sorunu bugüne kadar
çözülememiştir ve bundan sonra da çözülemeyecektir. Geçici -bugün de
gördüğümüz gibi- aceleyle yapılan torba yasalarla maalesef zaman
kaybetmekteyiz ve bedelini yine vergi yüküyle karşılaşacak olan
vatandaşlarımız ödeyeceklerdir.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 42nci
maddesinde yer alan kaldırılmıştır ibaresinin
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Enez
Kaplan
Aksaray İstanbul Tekirdağ
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Adana Denizli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergeye katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, sadece bir buçuk
yıl önce, 21 Mart 2018de çıkan kanun Spor Genel Müdürlüğü,
Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor
federasyonlarına tescil olmuş olan ve Türkiyede faaliyette bulunan
spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri
tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi
dairesine kanuni süresinde beyan edilen ve ödenen gelir vergisi
tutarlarının amatör branşlardaki altyapı
harcamalarında harcamak koşuluyla, kulüplere ret ve iade edilmesini
düzenliyordu. İade uygulamasını getiren AK PARTİsi, bir
buçuk yıl geçmiş üzerinden, şimdi bu uygulamayı
kaldırmak isteyen yine AK PARTİsi.
Mevzuatı sürekli değiştiremezsiniz.
Kanun teklifinin Komisyon görüşmelerine konuk olarak gelen Kulüpler
Birliği temsilcisi, uygulamaya karşı olduklarını,
altyapı yatırımlarının olumsuz yönde etkilenmemesi
için iadenin devam etmesi gerektiğini savunmuştu ve bu taleplerinde
sonuna kadar haklılar. Siz bir buçuk sene önce Amatör sporu
destekliyoruz. reklamını yapın Spor kulüplerine müjde
başlıklarını attırın, adamlar
yatırımlarını, gelir giderlerini ona göre yapsın,
sonra da Para bize lazım, size vermekten vazgeçtik. deyin.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki
futbol, transfer merkezli bir oyun hâline geldi. Kulüplerin transfer
yarışı, son yıllarda, saha içi rekabeti gölgede
bıraktı. Birden fazla talibi olan futbolcuyu renklerine katan
kulüpler bunu zafer gibi kutladı. Başkanlar, yöneticiler, transfer
ettikleri futbolcularla hatırlanır oldu. Bu anlayış,
yöneticileri, tribünlerin istediği isimleri transfer etmeye yönlendirdi.
Böylece, ipin ucu bir daha yakalanmamak üzere kaçtı. Taraftarlar, yeni
transferleri karşılamak için havalimanlarını stadyuma
çevirdi. Yapılan transferlerin kulübe maliyeti unutuldu. Camialar,
parasını almadan antrenmana veya maça çıkmak istemeyen
oyuncularla tanıştı. Hatta kulüpler, kadro dışı
bıraktığı oyunculara milyonlarca dolar tazminat ödemek
zorunda kaldı. Bu durum, çoğu zaman, Türk futbolcuları için
Futbol Federasyonuna, yabancı futbolcular için de FIFAya
yansıdı. Yaşanan ekonomik kriz sonrası ülkemizin en büyük
kulüpleri UEFA yaptırımlarıyla karşılaştı.
Avrupa kupalarından menedilmelerinin yanı sıra,
bulundukları ligde puan silme, transfer kısıtlamaları
gündeme geldi. Kısaca, yüksek faizli banka kredileri, kaosu krize çevirdi.
Bankalarla yapılan anlaşmalarla borçlar yeniden
yapılandırıldı.
Burada bir hususu da söylemeden geçemeyeceğim.
Yapılandırmayla, Türkiye Futbol Federasyonunun yürürlüğe
koyduğu lisans talimatları gereği, her kulübün kendi finansal
verilerine göre oluşturulmuş harcama limitleri var. Bir kulüp bu
limitlere uysun, diğeri uymasın ama göz yumalım olmaz. Bu
haksız rekabeti doğurur ki buna da tepkisiz kalamayız.
Yaşanan ekonomik kriz ve hovarda transfer
politikası sonucu birçok Anadolu kulübü kapısına kilit vurdu.
Gaziantepspor, Mersin İdman Yurdu, Malatyaspor ve Orduspor gibi bir
dönemin güçlü takımları sadece tarih sayfalarında ve
anılarda yer alıyor. Bursaspor, Eskişehirspor ve Altay 1.
Ligde, Samsunspor 2. Ligde, Karşıyaka da 3. Ligde var olma mücadelesi
veriyor. Zor duruma düşen kulüp yöneticileri, borçlarını
ödememek için hayalî temlikler veriyor ki gerçek alacaklara sıra gelmesin.
Bu ekonomik transfer dengesini kuramayan kulüp, ligden düştüğü anda
ya kapanıyor ya da kısıtlamalardan dolayı
kafasını kaldıramayıp kendisini BAL ligine kadar
düşürebiliyor, hatta mahkemeler, dernekler masası kulüp yönetimlerine
el koymak zorunda kalıyor.
4 büyük kulüp ise borç sarmalını yeni
kredilerle eritmeye çalışıyor. Fenerbahçe 3 milyar 700 milyon
lira, Galatasaray 3 milyar 200 milyon lira, Beşiktaş 2 milyar 600
milyon lira, Trabzonspor ise 1 milyarlık borç yüküyle boğuşuyor.
Toplam borcu 10 milyarı bulan 4 büyük kulüp asıl mücadeleyi
borçlarını ödeyebilmek için yeni kaynak ararken veriyor.
Oyuncuların, hangi bütçeye, kaç paraya, nasıl ve ne şekilde satın
alınacağı üzerinde çok da durulmuyor. Kulüplerimizin
transferleri hangi mantık ve bütçeyle yaptıklarını
incelemek ve irdelemek gerekiyor. Yapılan transferler önemli bütçeler
gerektiriyor. Bu bütçeler nereden ve nasıl sağlanıyor,
nasıl finanse ediliyor? İşin finansal kısmı bir yana,
kulüplerin transfer ettikleri oyuncular ne ölçüde onların dertlerine çare
olacak? Transfer edilen oyuncu yeni takımında ortaya ne performans
koyacak? Hayal kırıklığı mı yaratacak, yoksa yeni
ufuklar mı açacak? Transfere harcanan paralar, içinde
yaşadığımız ekonomik kriz ortamında gerçekten
düşündürücü. Transfere harcanan milyonlarca euro, akla bu paraların
nasıl ödeneceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Gerçekten de
hiçbir fayda-maliyet analizi yapılmadan ve finansman kaynağı
bulunmadan transfere oluk gibi akıtılan bu paralar kulüplerimizin başını
fena hâlde ağrıtıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekilim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ederim.
Son olarak, spor kulüplerimiz ayağını
yorganına göre uzatmayı öğrenmeli, gelir gider dengesini gözeten
transfer politikalarını hayata geçirmeli ve ülke futbolu için olmazsa
olmaz olan altyapıya gereken önemi vermelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 42nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 42- 21/5/1986 tarihli ve 3289
sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanununun ek 12 nci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Amatör sporun desteklenmesi
EK MADDE 12- Gençlik ve Spor
Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız
spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye'de faaliyette
bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri
tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi
dairesine kanuni süresinde beyan edilen ve ödenen gelir vergisinden Gençlik ve
Spor Bakanlığının talebi üzerine Hazine ve Maliye
Bakanınca uygun görülen pay, Gençlik ve Spor Bakanlığı
adına açılacak özel hesaba Hazine ve Maliye
Bakanlığınca aktarılır. Özel hesaba aktarılan
tutarlar aşağıdaki harcamalar dışında
kullanılamaz.
a) Amatör spor dallarında sportif faaliyet
gösteren sporculara, bunların
çalıştırıcılarına ve diğer spor
elemanlarına yapılan ücret ve ücret sayılan ödemeler (Her bir
sporcu, çalıştırıcı ve diğer spor elemanları
için yıllık olarak yapılacak ödeme, 31/12/1960 tarihli ve 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı
tarifenin üçüncü gelir diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için
geçerli olan tutarın üç katını aşamaz.),
b) Bu fıkranın (a) bendi kapsamındaki
sporcu, çalıştırıcılar ve diğer spor
elemanlarının, sportif faaliyetlerine ilişkin iaşe, ibate,
seyahat, sağlık, eğitim-öğretim harcamaları ile amatör
spor dallarına ilişkin hazırlık kampları, müsabaka,
malzeme ve ekipman, federasyon vize, lisans, tescil ve katılım
harcamaları.
Özel hesaptan spor kulüpleri ve sportif alanda
faaliyette bulunan sermaye şirketlerine aktarılan tutarlar ile bu
tutarlardan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi
uygulamalarında gelir, gider, indirim veya maliyet olarak dikkate
alınamaz.
Özel hesaba aktarılan tutarların
kullanılması ve denetlenmesi ile maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye
Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı
müştereken yetkilidir.
Cahit
Özkan Şeyhmus
Dinçel Ramazan Can
Denizli Mardin Kırıkkale
Fehmi
Alpay Özalan Mehmet
Doğan Kubat
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergeyi uygun görüşle takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut uygulamada, Türkiye'de faaliyette bulunan
spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri
tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi
dairesine yatırılan gelir vergisi tutarları, amatör spor
dallarında kullanılmak üzere ilgili spor kulüplerince
açılmış olan özel hesaplara aktarılmaktadır.
Önergeyle, sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek
ilgili vergi dairesine ödenen gelir vergisinden Gençlik ve Spor
Bakanlığının talebi üzerine Hazine ve Maliye Bakanınca
uygun görülen payın amatör spor dallarının desteklenmesinde
kullanılmak üzere Gençlik ve Spor Bakanlığı adına
açılacak özel hesaba aktarılması sağlanmaktadır.
Ayrıca, söz konusu tutarların kullanılması ve denetlenmesi
ile maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme
hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gençlik ve Spor
Bakanlığı müştereken yetkili kılınmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 42nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Ünsal.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, 13
Aralık 2018 tarihinde Ankara ilinde 9 kişinin hayatını
kaybettiği tren kazasıyla ilgili teftiş kurulu raporunda asli
kusurlunun makasçı Osman Yıldırım olmasına ve
olayın takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler.
Dün Devlet Demiryollarıyla ilgili
yaptığım konuşmaya akla ziyan bir cevap geldi
arkadaşlarımızdan. Özet olarak, 9 kişinin öldüğü
olayın iddianamesinde yargılananların terfi ettirildiğini
söylemiştim; suçlu, gariban makasçı Osman Yıldırım
oldu.
Evet, arkadaşlar, bugün de Devlet
Demiryollarının Ulusal Demiryolu Sinyalizasyon Projesi
kontrolörlüğünü yapan Veysel Karani Babacan denen bir şahıs 32
tane ihaleyi, eşinin adına Raycan diye bir firma kuruyor ve ona veriyor.
1 milyon 584 bin liradan fazla usulsüz parayı paravan şirket
üzerinden alan kişi, emekli olduktan sonra da şirketin
başına geçiyor. Yargıya intikal eden bu olayın takipçisi
olacağız ama şunu görün ki arkadaşlar, her
söylediğimiz söze otomatik olarak karşı çıkmayın,
araştırın, inceleyin; yazıktır, günahtır, vebali
var.
Teşekkürler.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Sayın Gürer
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
yanlış tarım politikalarıyla mercimekte ithalatçı ülke
konumuna getirilmemizle ilgili Tarım ve Orman Bakanının önlem
alması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
1980li yıllarda dünya mercimek üretiminin
yüzde 40ı Türkiyede üretilirdi, mercimek ihracatının
yarısı Türkiyeden yapılırdı. Yanlış
tarım politikalarıyla mercimekte ithalatçı ülke durumuna
düşürüldük. AKP sayesinde mercimekte dışa bağımlı
hâle geldik. Geçen yıl 331 bin ton ithalat gerçekleşti. Bu yıl
ekim alanı arttı ancak verim artmayınca sorun katlandı. AKP
sayesinde vatandaşın mercimek çorbasını daha pahalı
içmek zorunda kalacağı ya da çorbaya dahi muhtaç hâle geleceği
görülüyor.
Üreticiyi girdi fiyatları ve mevsimsel
değişimler vurdu. Sezon başında 2 lira 60 kuruş olan
mercimeğin şu an borsada kilosu 4 lira 50 kuruşa
çıktı. Bu, tüketiciye, market rafında 1 kilogram fiyatı 11
lira olarak yansıyor, organikte ise 14 liraya çıkıyor. Böyle
giderse fiyat daha da katlanacak.
Ekim alanlarında on sekiz yılda
kırmızı mercimekte yüzde 42 azalma meydana geldi. Tarıma
böyle bakılırsa yabancı çiftçi desteklenip yerli üretici
bitecek. vatandaş daha yüksek fiyatla ürüne mecbur kalacak. Bu konuda
Bakanlık bir an önce önlem almalıdır.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 43üncü madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır. Bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Semra
Güzel Ömer Faruk
Gergerlioğlu Hüda
Kaya
Diyarbakır Kocaeli İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni
İzmir
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Akif Hamzaçebi Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya Ankara
Emine
Gülizar Emecan Kamil Okyay
Sındır Abdüllatif
Şener
İstanbul İzmir Konya
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve özellikle de Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri; bu maddeyi lütfen onaylamayın. Bu,
gerçekten yasal olarak suçtur, vicdanen büyük bir vicdansızlık ve
vebaldir, dinen de çok büyük bir günahtır çünkü apaçık bir
hırsızlığı öngörüyor resmen, başka bir şey
değil. Olacak iş değil, bu nasıl gelmiş buraya, kabul
edilecek bir şey değil.
Bakın, ne var: Bu maddeyle, halka açık
statüde olup borsada işlem gören ve on binlerce kişiye hisse
satışı yapan Bera Holding -eski adıyla KOMBASSAN-
İttifak Holding ve UMPAŞ Holdinge karşı açılan
binlerce davanın düşürülmesi amaçlanmıştır.
Geçmişte gerçekleşen söz konusu satışlar, bugün holdingler
hakkında açılmış binlerce davaya konu durumdadır.
Bu holdinglerden hisse alan ve yıllar içinde
kendilerine kâr ödemesi yapılmayan kişiler, satın
aldıkları hisselerin karşılığını talep
etmek için şirketleri dava etmişlerdir. Aleyhe açılan dava
sayısı holdinglerin ödeme yapamayacağı bir sayıya ulaşmış,
davalar holdinglerin borsadaki değerini ve güvenirliğini etkilemeye
başlamıştır. Mevzubahis şirketler, hisse sahibi
alacaklılara ortaklık verecek, böylece aleyhlerine açılmış
binlerce dava düşürülecektir.
Özetle, bu düzenleme
aracılığıyla Bera Holding, İttifak Holding ve
UMPAŞ Holding batmaktan kurtulacak, mağdur olan vatandaşın
dava açması, hukuk önünde hak araması ise engellenmiş
olacaktır. Bu anlamda, torba yasa uygulamasıyla yasama kalitesini altüst
eden iktidar, genel nitelik arz etmesi gereken kanun düzenlemelerini yine belli
sermaye odakları yararına işletmektedir. Aynı zamanda bu
düzenleme bilhassa Bera Holdingin kurtarılması uğruna
yapılmıştır. Bu Meclis bu suça ortak olmasın arkadaşlar,
böyle şey mi olur ya? Bir holdingi kurtarmak için burada madde
onaylıyoruz.
Büyük bir borsa manipülasyonu
gerçekleşmektedir. Zira Komisyondaki görüşmelere katılan Bera
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Alaboyun bakın, ne
demiş: Hissemizin Komisyonda görüşüleceği duyulur duyulmaz, dün
borsa yüzde 1 civarında değer kaybederken bizim hissemiz tavan
yaptı. Bir beklenti var özellikle yabancı yatırımcılar
tarafından. Ellerini ovuşturuyor, ne güzel! Lehlerine nasıl bir
anlam taşıdığını apaçık söylüyor. Bu sözler
sarf edilirken SPK Başkanı da Komisyonda bulunmakta. Bu durum, Plan
ve Bütçe Komisyonunda gerçekleşen bir skandaldır arkadaşlar.
Olacak iş değil bunlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Alaboyun AK
PARTİnin milletvekiliydi ama.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hisseler yüzde 100
arttı.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Evet.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu
İhsan Eliaçık Hocanın güzel bir sözü var: Abdestli
kapitalizm.; resmen budur. Aynı zamanda, bir de Alparslan Kuytul
Hocanın bir sözü var, diyor ki size, Adalet ve Kalkınma Partisine:
Adınız artık Adalet ve Kalkınma Partisi değil,
zulümle kalkınma partisi. AKP değil, ZKP. Çok açık, net,
gerçekten de böyle. Bu maddenin buraya getirilmesi kabul edilecek bir hadise
değil arkadaşlar.
Bakın, daha başka cinayetler de var. Biraz
evvel İbrahim Kaboğlu Hocamız da söyledi, dün ben de söyledim,
51inci maddede de, SGK yetkililerinin, yaptıkları işlemler
konusunda yasal zırha kavuşturulmaları konusu var. Yani OHAL
döneminde mağdurların emekli maaşını vermesin, eczanesine
Medula ekranını kapatsın, sosyal yardımlaşmada her türlü
hukuksuzluğu yapsın, bunların binlerce örneğini sergilesin,
SGK yetkilileri bunları yapsın, yapsın -üç buçuk
yıldır yapıyor, bir sürü keyfî uygulama yapıyor- ve daha
sonra, işte, 51nci maddede yasal bir zırh getirilecek. Olacak
iş mi arkadaşlar? Yani gerçekten bunlar kabul edilecek hadiseler
değil. Gerçekten, bu 43üncü madde ve 51inci madde çok büyük bir
vebaldir, suçtur. Bunlara onay vermeyin çünkü bunun vebali son derece
ağırdır. Bunu net bir şekilde söyleyelim.
Gerçi, bakıyorum, umursamıyorsunuz, bu
sözlerimden çok fazla etkilenen bir AK PARTİli vekil de görmüyorum.
Normalde, vicdanlı insanların bu sözlerden çok etkilenmesi gerekir.
Çünkü çok açık suç, vicdansızlık ve dinen de çok büyük günah
olan bir maddedir bu ve bunu onaylayacaksanız bütün bu söylediklerimi de
kabul etmiş olacaksınız.
Teşekkür ediyorum efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki zulümle kalkınma partisi
ifadesini reddettiklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden sürekli grubumuza hakaret etmiştir, tümünü reddediyoruz.
Tabii, ne kadar saldırırsa
saldırsın
Grubumuzun metanetli tavrına rağmen
hakaretlerine ve saldırılarına devam etmiştir.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Hiç de
hakaret değil, madde apaçık ortada.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, her
şeyden önce zulümle kalkınma partisi ifadesini reddediyorum.
Zulüm nedir? Zulüm, başta, adam öldürmek.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
İşte, bu maddedir. İşte, 51inci maddedir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 1inci maddesi yaşam hakkıyla
başlar ve diğer haklarla sözleşme devam eder.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Evet,
gerçekten. Zulümle kalkınanlar partisi oldu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
evet, ait olduğunuz sosyal çevreniz ve backgroundunuzla kavga etmek
istemiş olabilirsiniz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Hayır, kavga değil; gerçeği söylüyorum. Sizi vicdana
çağırıyorum, vicdana!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, abdestle,
namazla ve ibadetle aranıza mesafe koymak suretiyle, şu anda içinde
bulunduğunuz siyasi hareketin ne kadar yılmaz bir savunucusu
olduğunuza kamuoyunu ikna etmeye çalışmış
olabilirsiniz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Büyük
bir vebal işliyorsunuz diyorum, suç işliyorsunuz diyorum. Suç
işliyorsunuz ya! Bu maddenin neresini savunuyorsunuz ya, el insaf yani!
51inci maddenin neresini savunuyorsunuz? Olacak iş mi bunlar ya?
Gerçekten, zulümle kalkınanlar partisi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sakin ol, sakin ol.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bu ülkede
inancımıza, dinî değerlerimize ve medeniyet mücadelemize
ilişkin saldırılarınızı asla kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bu mu
medeniyet? El insaf ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sataşmanın
konusu neydi, anlayamadık Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
eğer, insan haklarıyla ilgili bilgi almak istiyorsanız, bu
hususta akademik çalışması olan birisiyim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben
yıllardır insan hakları savunucusuyum. Size o konuda çok ders
veririm.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, her
şeyden önce, bireysel başvuru yolunu açtığımız
bir anayasal düzenleme var. Onun ötesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
var. İsterseniz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel
başvuru yolla gidin. AİHSnin 7nci maddesi, bir
kazanılmış hakkın mevzuat düzenlemesiyle ortadan
kaldırılmasına zaten müsaade etmez, siz rahat olun. Bu
düzenlemeyi de devrihükûmetlerimiz ve Parlamentodaki grubumuz sayesinde
anayasal güvenceye kavuşturduk.
Genel Kurulun bilgisine arz ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anayasa
dolandırılıyor Sayın Başkan. Anayasaya
karşı hileli iş yapılıyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
45.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tabii, Adalet ve Kalkınma Partisinin Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi konusunda bu kadar heyecanlı bir savunma yapması hakikaten
bizi de heyecanlandırdı ama hamaset oluyor genellikle. Yani siz,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını uygulamayan
iktidarlardan bir tanesisiniz, en başta geliyorsunuz, daha yeni
uygulamadınız, hâlâ uygulamıyorsunuz alınmış
kararı. Şimdi, Büyük Kurul bir daha karar alacak, onu da uygulayıp
uygulamayacağınızı göreceğiz bakalım.
Biliyorsunuz değil mi konuyu? Selahattin Demirtaşla ilgili. Yani
sanki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bütün kararlarını
heyecanla uygulayan bir iktidarsınız da böyle konuşuyorsunuz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine -son iki
üç yıla bakalım, daha öncesine de gitmeyelim- son iki üç yılda
kaç başvuru olmuş? Türkiye hakkında aleyhte kaç tane karar
alınmış? O kararlar hangi maddelerle ilgili
alınmış?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Baktığınızda, ihlallerin hangi
maddelerle ilgili olduğunu görüyorsunuz yani adil yargılanma
hakkı ihlalleri, düşünce, ifade özgürlüğü ihlalleri;
bunların hepsi sizin iktidarınızın döneminde Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde alınmış olan kararlar.
Bunları unutuyor musunuz, ben anlamıyorum. Yani sizde hakikaten bir
unutma var; geçen gün de -söylemek istemedim ama madem böyle şeyler
oluyor, bir kere daha söyleyeyim- Bizim zamanımızda hiç parti
kapatılmadı. dediniz ya, bu Parlamentoda, Ahmet Türk ile Aysel
Tuğlukun Eş Başkanı olduğu parti kapatıldı
sizin döneminizde, unuttunuz mu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 2003ün Mart
ayı...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) 2009 efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O davanın
açılması 1999 yılında.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sizin
iktidarınız dönemindeydi, 2009da kapatıldı.
Şimdi, son bir şey daha söyleyeyim:
Bakın, konuşuluyor, daha konuşacağız tabii, bütçe
gelecek yani Bera Holdingin hisseleri son bir ayda yüzde 100 arttı, yüzde
100. Bunu açıklayabiliyor musunuz acaba? Biz açıklayabiliyoruz, siz
de açıklayabiliyorsanız iyi, onu tartışacağız
zaten önümüzdeki günlerde de.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Adalet Bakanlığı
bütçesi gelince konuşma imkânları daha fazla olacağı için
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
46.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekili şahsıma doğrudan saldırıda
bulunmuştur unutkanlık atfederek. Her şeyi
hatırlıyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Söylemiyoruz
ama. diyorsunuz, Hatırlıyoruz ama söylemiyoruz. diyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, her
şeyden önce, insan hakları teorisinde özgürlük güvenlik için,
güvenlik de özgürlük için feda edilemez. Avrupa uygulamalarına
bakalım, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkeme
kararlarında her zaman şuna işaret edilir, denilir ki:
Sözleşme budur ancak her üye ülke, taraf ülke kararlarını
verirken, yasal düzenlemelerini ve pratiklerini hayata geçirirken her zaman
kendi ulusal düzenlemeleri çerçevesinde hedefe uygun kararları alır.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Hedefleri, gasbetmek; hedefiniz budur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, daha G7
zirvesinde, Londranın göbeğinde, Trafalgar Meydanında,
göstericiler kamu düzenini bozduğu için -Geziyi arka cebinden
çıkartacak şekilde- maalesef, orantılılık ilkesini
aşan saldırılarda Londra polisi göstermiştir kendisini.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Kaç kişi
öldürdüler?
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) Sizin
saldırılarınızda kaç kişi ölüyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, maalesef, ikircikli tavrını orada da
göstermiştir.
Bakın, bilinmesi gereken hadise şudur: Biz
ne özgürlüğü ne de güvenliği feda ederiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
konumuz KOMBASSAN, KOMBASSAN; İngiltere değil, Fransa değil.
KOMBASSANı niye kurtarıyorsunuz? Konumuz bu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer, özgürlükle
ilgili taleplerden dolayı, terörle mücadele edilmesin veya bazı
hukuksuz tavırlara boyun eğilsin istiyorsanız, bunlara asla
müsaade etmeden, özgürlüğü de güvenliği de koruyarak ülkemizi
muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, konumuz, KOMBASSANı niçin kurtarıyorlar;
İngiltere, Fransa değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz
madde, on binlerce insanı ilgilendiriyor. On binlerce mağdur, bu
maddeyle ilgili yapılması gereken işlemi merakla bekliyor.
Değerli milletvekilleri, maddeyi bir örnekle
açıklamak en doğrusu. 1990lı yılların
ortalarından itibaren, 2000li yılların ortalarına kadar
bir kısım şirketler vatandaşlardan, özellikle de
onların dinî duygularına yaslanarak birtakım paralar
topladılar. Birçok şirket var ama Komisyona da gelmiş
olduğu için, orada açıklamalarda bulunmuş olduğu için
bunlardan birinin ismini zikretmemde hiçbir mahzur yok. Eski adıyla
KOMBASSAN, yeni adıyla Bera Holding AŞ. Bu örnekten gidelim, bu örnek
diğer şirketleri de ilgilendiriyor.
Konu şu: 1990lı yılların ikinci
yarısında ve 2000li yılların ilk yarısında bu
şirket, o zamanki parayla 6 milyon TL, şimdiki parayla 6 Türk
lirası nominal bedelli bir hisse senedini Almanyadaki
vatandaşlarımıza 40 ila 70 mark arası bir bedelle
sattı ancak bunun karşılığında vatandaşa
verilen hisse senedinin o zamanki mark cinsinden tutarı yaklaşık
20 mark yani arada 40-50 mark civarında bir bedel,
vatandaşımızın hanesine hisse senedi olarak ya da bir
başka şekilde geçmiş değil. Uzun yıllar böyle devam
eden ilişki daha sonra dava konusu oldu ve özellikle de 2012
yılında Sermaye Piyasası Kurulunun mahkemelere KOMBASSAN
Holdingin vatandaştan toplamış olduğu paranın gerçek
miktarını bildirmesiyle birlikte mahkemelerde bu
vatandaşlarımız davaları kazanmaya başladı. Yani
şirketin nominal bedelli olarak şirket kayıtlarında
göstermiş olduğu hisse senedi tutarından farklı olarak
vatandaştan toplamış olduğu gerçek miktarı bu
şirketler SPKye bildirdi. Dolayısıyla vatandaşın alacaklı
olduğu ortaya çıktı. Bu alacak tespit edildikten sonra
vatandaşlar, bu mağdurlar menfi tespit davaları, alacak
davaları, tazminat davaları açmaya başladılar ve bu
davaları peyderpey kazandılar, davalar devam ediyor.
KOMBASSANın, yeni adıyla Bera Holding AŞnin temsilcisi Plan ve
Bütçe Komisyonuna geldi, kendisini orada dinledik. Ben Komisyon üyesi
değilim ama Komisyon toplantısına katıldım. Bir
açıklama yaptı: Holding binlerce kişiyi
çalıştırıyor, büyük sanayi yatırımları var.
Eğer bu davalar devam ederse şirket çok zor duruma düşer, çok
zor durumlarla karşı karşıya kalır, o nedenle bu
maddeyi getirdik. diyor. Şimdi, önce usul açısından bir
şeyi söyleyeyim. Bir yasal düzenleme yaparken bu yasal düzenlemenin
tarafı olan Bera Holdingi çağırıp dinlemek elbette ki
doğru fakat o mağdurları temsil eden kimseleri, onların
avukatlarını dinlemek gerekmez mi? Yasa böyle mi yapılır
arkadaşlar, rica ediyorum? Bir taraf dinlenirken on binlerce kişiyi,
o mağdur kitleyi orada Komisyon dinlemedi, Genel Kurul dinlemedi. Genel
Kurulun dinleme imkânı yok ama herhâlde bu aşamaya kadar bir
toplantı yapılabilir, bu kimseler çağrılır,
kendilerinin dertleri öğrenilirdi. Şimdi, bu maddeyle bu
vatandaşların bundan sonra dava açma hakları elinden
alınıyor. Mahkemelerde kazanılmış olan davalar henüz
kesinleşmemiş ise kanun yoluna gidilenler de dâhil olmak suretiyle
sonlandırılacak ve burada yargılamalar sona erecek, menfi
tespit, alacak ve tazminat davaları hükümsüz kalacaktır.
Arkadaşlar, bu madde, bu şekliyle
Anayasanın 138inci maddesinin dördüncü fıkrasına
aykırı: Mahkeme kararlarını yasama organı
değiştiremez; değiştiriyoruz. Şimdi Hayır,
değiştirmiyoruz. diyecekler. E, kesinleşmiş mahkeme
kararları var, devamı gelecek bu kararların, onları
önlüyorsunuz.
İkincisi: Anayasanın 36ncı maddesi,
herkese hak arama hürriyetini verir; bütün meşru vasıta ve yollardan
yararlanmak suretiyle herkes dava açma hakkına sahiptir der. Dava
açılamaz. demek suretiyle bu hakkını da vatandaşların
elinden alıyorsunuz. Komisyonda ben şirket temsilcisine sordum:
Mahkeme kararlarının gereğini yerine getirdiniz mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu
düzenleme mahkeme kararlarını karşılıyor mu?
Vatandaşın hak ettiği rakamı bu düzenlemeyle ona veriyor
muyuz? Buna ben bir cevap alamadım, ne kanun teklifini veren milletvekili
arkadaşımızdan ne de o şirket temsilcisinden bunun
cevabını alamadım. Şirket kâr dağıtıyor mu
dedim, kâr dağıtmadığını öğrendim.
Arkadaşlar, yapılması gereken, bu
maddeyi derhâl madde metninden çıkarmak, mağdurları
çağırıp, diğer şirketleri çağırıp,
onlarla bir veya birden fazla toplantı yapıp doğru yolu bulmaktır.
Elbette ki şirketler batmasın, elbette ki
sanayi faaliyetlerine devam etsin. Kimse böyle bir şey istemiyor ama o,
devam etsin denirken Bu alacaklı vatandaşlarımızın
alacaklarını silelim. demek olmaz arkadaşlar. Bu,
bırakın hukuk devleti ilkesine, Anayasanın saydığım
maddelerine aykırılığı, vicdana aykırı
arkadaşlar. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Rica
ediyorum, bu maddeyi çıkaralım, oturalım yeni baştan
alalım, herkesi mutlu edecek bir çözümü hep birlikte bulalım.
Saygılar sunuyorum. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu, Anayasaya
aykırı Başkanım. Kişisel yasa yapılmaz ki!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada görüşülmekte olan yasa
teklifiyle alakalı, ilgili maddeyle alakalı çeşitli
görüşler ortaya konuluyor, konulabilir; bunlar her milletvekilinin kendi
bakış açısından değerlendirmeleridir.
Meselenin özeti şudur: Şimdi, bu
şirketlerin hisseleri, özellikle bir tanesinin hisselerinin yüzde 53ü
kaydileştirildi, borsada şu an işlem görüyor; bunun 72 bin
ortağı var ve yüzde 53ü kaydileştirmiş. Geri kalanlar, bu
kaydileştirmeyle alakalı madde iptal edildiği için
kaydileştirme yarıda kesildi ve bu vatandaşlarımızdan
bir kısmı -belli bir avukat grubu var, özellikle bunlar bunu takip
ediyorlar- vekâlet verdiler ve davalar açıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
şirketin açılan davaların tamamını ödeme gibi bir
imkânı yok; bu sefer, hissesini kaydileştiren
vatandaşlarımızın -yüzde 53- ve onun haricinde, herhangi
bir dava açmayan vatandaşlarımızın tamamının
hakkı gitmiş olacak çünkü şirketin bunun altından kalkma
imkân ve kabiliyeti yok. Dolayısıyla vatandaşlarımız
ellerindeki hisleri kaydileştirdikleri vakit hem geri kalan yüzde 47nin
bu anlamda bir söz hakkı olacak hem de daha önce kaydileştirmiş
olan yüzde 53 elindeki hisseyi koruma imkânına kavuşacak ve
şirket faaliyetlerine devam edecek, faaliyetlerini sürdürecek; aksi
takdirde, hiçbir vatandaşımızın elinde hiçbir şey
kalmayacak, sadece çok küçük bir sayıda, daha önce dava açanların
tahsil edeceği bir rakam ortaya çıkmış olacak. Küçük bir
grup mutlu oluyorken çok büyük bir kısım mutsuz ve elindeki bütün
imkânları da kaybetmiş duruma düşecek. Dolayısıyla
madde bunu düzenlemekte ve bu, yüzde 53ü kaydileştirmiş olan
vatandaşlarımızın hakkını hukukunu ve yüzde
47nin de hakkını hukukunu korumaya yönelik bir düzenlemedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla biz, burada, bırakın birinin hakkını
almayı, aslında burada, bir ortaklık ilişkisinden hak
sahibi olan vatandaşlarımızın hakkını korumaya
yönelik bir düzenleme getirdik.
Genel Kurula teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi, buyurun.
48.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, 128 sıra sayılı Kanun Teklifinin 43üncü
maddesinin metinden çıkarılarak hakkaniyete, hukuka uygun düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben konuşmamda ifade ettim ama bir kez daha
ifade etmekte yarar görüyorum. Önerimiz şudur: Maddeyi
çıkaralım, tarafları çağıralım Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak, dinleyelim, makul, akla uygun bir çözümü bulalım. Kimse
Şirket batsın. demiyor ama lütfen, rica ediyorum, on binlerce
insanın hakkını da heba etmeyelim, kimseye yedirmeyelim
arkadaşlar. Bu, birkaç avukat meselesi değildir; o avukatlar
binlerce, on binlerce insanı temsil ediyor. Doğru yol budur. Plan ve
Bütçe Komisyonu, Bera Holding AŞ temsilcisini dinlerken KOMBASSAN
mağdurları olarak isimlendirdiğimiz on binlerce insanın
temsilcisini niye dinlememiştir? Gelmediler. Haber verdiniz de mi
gelmedi? Şirket nasıl geldi? Doğru olan, tarafları dinleyip
hakkaniyete uygun, hukuka uygun bir düzenlemeyi yapmaktır.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, katkı mı
sağlayacaksınız?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Evet, izin verirseniz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, kanunların genel, eşit ve herkese uygulanabilir
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi konu şu: Siz hukukçusunuz
bildiğim kadarıyla. Neyi düşünüyoruz? Kanunların genel
olması, eşit olması, herkese uygulanabilir olması
lazım. Kişiye özgü kanun yapılmaz. deniliyor. Burada, Türkiye
Büyük Millet Meclisi yani yasama organı sadece KOMBASSANa özgü bir
düzenleme yapıyor. Bu nedir? Anayasaya karşı işlenen bir
suçtur. Anayasa, kişilere özgü yasal bir düzenlemeyi engelliyor. Aynı
zamanda, yasama organının arkasına
sığınılarak mevcut olan mahkeme kararları uygulanamaz
duruma sokuluyor. Bu, Parlamentonun dürüst davranma ilkesine de
aykırılık teşkil ediyor. Burada, her şeyden önce,
Parlamentonun düzgün, ahlaklı, kaliteli yasa yapması gerekir. Yani
burada kişiye özgü bir yasanın yapılması bizi aşiret
devletlerine götürür. Sizden istirham ediyorum, bu maddeyi geri çekin.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 43üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Beko, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, kamuda
4/D statüsünde çalışan üniversite mezunu işçilerin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4857 sayılı İş
Kanununa göre 4/D statüsünde çalışan daimî kadrodaki üniversite
mezunu işçilerin, kurumlarında yan yana çalıştıkları
memur ve sözleşmeli çalışanlarla aynı üniversitelerin
aynı bölümlerinden mezun olmalarına ve aynı işleri
yapmalarına rağmen statü farkları bulunmaktadır. Üniversite
mezunu işçiler tayin, nakil, terfi, görevde yükselme ve imza yetkisi gibi
özlük haklarından faydalanamamaktadırlar; mesleki toplantılara,
seminerlere, eğitimlere de katılamıyorlar. İşçiler
arasında başka bir kuruma tayin ve atama durumu
olmadığından aile bütünlüğü bozulmakta, anne ve
babalarından, eşlerinden ve çocuklarından ayrı
yaşayanlar bulunmaktadır. Aynı iş yerlerinde
çalışıp da aynı işleri yapan personel arasında
statü farkının olması ve bu statü farkından kaynaklı
maddi ve manevi kayıpların söz konusu olması hem iş
barışını hem de iş verimini olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Üniversiteli işçilere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
Mezkûr önerge 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanununa yeni bir geçici madde eklenmesini öngörmektedir. Söz konusu kanunda
ise görüştüğümüz teklifin 9uncu maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Dolayısıyla yeni madde ihdasına dair
önergenin teklifin 9uncu maddesinden sonra verilmesi ve işleme
alınması gerekirdi ancak görüşmeye katılan siyasi parti
gruplarından bu hususta bir itiraz olmaması nedeniyle, emsal
teşkil etmemek üzere, önergeyi işleme alıyorum.
Şimdi, önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla -16 üyesiyle-
katılırsa önerge üzerinde, bir madde olarak görüşme
açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifine çerçeve 43üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 44- 6802 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3- Bu Kanunun 34 üncü
maddesinde yer alan konaklama vergisi oranı 31/12/2020 tarihine kadar %1
olarak uygulanır.
Cahit Özkan Muhammed
Levent Bülbül Mehmet
Doğan Kubat
Denizli Sakarya İstanbul
Şeyhmus Dinçel Selim
Gültekin Erol
Kavuncu
Mardin Niğde Çorum
Ramazan Can Yavuz
Ergun
Kırıkkale Niğde
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge daha vardır. Önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım,
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifine çerçeve 43üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 45- 11/7/2019 tarihli ve 7183
sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan temsilcisi ibareleri Başkanı
şeklinde ve temsilcilerinden ibaresi Başkanlarından
şeklinde değiştirilmiştir.
Mehmet Muş Muhammed
Levent Bülbül Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Sakarya İstanbul
Cahit Özkan Abdullah
Güler Yusuf
Başer
Denizli İstanbul Yozgat
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) - Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
44üncü madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge
vardır, önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü Abdullah Koç
Kocaeli İzmir Ağrı
Murat Çepni Semra
Güzel Hüda Kaya
İzmir Diyarbakır İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray
İstanbul
Adana
Enez
Kaplan Dursun
Ataş Orhan
Çakırlar
Tekirdağ Kayseri Edirne
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
Antalya İstanbul
Kamil
Okyay Sındır Ulaş
Karasu Bülent
Kuşoğlu
İzmir
Sivas
Ankara
Abdüllatif
Şener
Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 44üncü maddeyle Toprak Mahsulleri
Ofisinin faaliyet alanına giren tarımsal ürünlerin
ithalatının İhale Kanununa bağlı olmaktan çıkarılması
üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, yine karşımızda
bir torba yasa, yine birden fazla alanı ilgilendiren konuda bir kanun
teklifi.
Değerli arkadaşlar, dünkü konuşmamda
başka bir konuyu dile getirmiştim, üniversitelilerin genel durumuyla
ilgili bir söz almıştım. Bugün kaldığım yerden
devam etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Anayasa 130ncu
maddede, üniversitelerin bilimsel araştırma yapmak ve
insanlığa hizmet amacıyla kanunla kurulacağına
ilişkin diye bir hükmümüz var ve bu şekilde devam ediyor. Üniversiteler
ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü
bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. diye maddenin
diğer fıkralarında bir hüküm daha var ancak bu madde böyle ihdas
edildikten sonra hemen arkasından gelen ancak kelimesiyle bu mevcut olan
özgür bir şekilde araştırma anlayışı yeniden
olumsuzlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, burada, işte tam
da burada sorun başlıyor. Üniversiteler, sözüm ona, bilimin
üretildiği, eleştirel yaklaşımın
yapıldığı kurumlar olarak bilinmektedir ancak son günlerde
üniversiteler de yine başka birtakım saldırı
olaylarıyla maalesef gündeme gelmektedir. Üniversitelerde radikal
eleştiri yapma, olaylara ilişkin korkusuzca bilimsel
çalışma olanağı ne yazık ki
kalmamıştır. Üniversiteler, dogmatik bilgilerin
saklandığı alanlar hâline getirilmiştir; bu yüzden ilerici,
statükocu paradigmayı yıkıcı, insanlık yararına
olabilecek düşünce üretiminden ne yazık ki uzaktır. Bu tür
eleştirel ve bilimsel olabilecek olan üretimler bu kurumların
dışında vücut bulmaktadır. Yani başka bir
anlatımla, resmî ideoloji ve resmî tarih üreten bu yüksek lise durumundaki
kurumlar, ülkenin daha da karanlık bir döneme girmesine ne yazık ki
kaynaklık etmektedir.
Bilimlerin tam tersine üniversiteler özgür
düşüncenin, eleştirel düşüncenin ve resmî ideolojiye yönelik
eleştirilerin boğulduğu alanlar hâline getirilmiştir.
Türkiye'nin durumuna bir bakar mısınız değerli
arkadaşlar? Barış olsun. demek bile üniversiteden bir kovulma
sebebi sayıldı ve on yıla yakın bir cezayla karşı
karşıya kaldı hocalar.
Son günlerde yine üniversitelerden çeşitli saldırı
haberleri geliyor. Ankara Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumu tarafından
Siyasal Bilgiler Fakültesinde düzenlenen Türkiye'nin Modernleşme Süreci ve
Mekteb-i Mülkiye Sempozyumuna fakültede okuyan öğrenciler ne yazık
ki alınmadı ve bu öğrenciler, özel güvenlik görevlilerinin
coplarla saldırısına uğradı. Bu sırada başka
grup öğrenciler de bu öğrencilere saldırdılar değerli
arkadaşlar.
Üniversiteler, bir ülkenin minyatür bir demokrasi
aynasıdır, geleceğe olan bakışının da
yansımasıdır değerli arkadaşlar. Peki, Türkiyedeki
tablo ne düzeydedir? Türkiyedeki tablo şöyle: Üniversiteler YÖK diye
bir kurumun denetimine alınmıştır. Sözüm ona rektör
seçimleri yapılıyor, en az oy alan veya seçime dahi
katılmayanlar rektör atanıyor. Ağzını açan
öğretim elemanları ne yazık ki dışarı
atılıyor. Muhalif olan üniversitenin öğrencileri dahi
sempozyumlara alınmıyor. Üniversiteleri irade değil kayyumcu
zihniyet yönetiyor. Üniversitelerdeki kürsülerin, resmî ideolojinin çizgisinden
çıkmadıkları ve çıkmalarının da mümkün olmadığı
görülüyor. Üniversiteler, akademik ve ilerici mirası hiçe saymakta ve
saymaya devam ediyor. Akademik anlamda YÖK eliyle kıyımlar
gerçekleştiriliyor. Polis ablukası kampüslerde devam ediyor.
Üniversiteler, bilimsel üretimde dünya sıralamasında ne yazık ki
en alt sırada yer alıyor. İşte, özgür bilimin
üretildiği kurumun genel fotoğrafı bu değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Türkiyedeki
antidemokratik uygulamaların birbirinden bağımsız
olmadığı bir gerçektir. Bir bütün olarak üniversiteler, siyasi
partiler ve özellikle yasalar, Terörle Mücadele Yasası ve bütün bu
yasalara kaynaklık eden Anayasanın tümden ve radikal bir
şekilde değişikliğinden başka çare
kalmamıştır.
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili kanun teklifi
maddesiyle Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün ithalat yoluyla
yapacağı tarımsal ürün alımları ve buna ilişkin
hizmet alımları, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışında bırakılmaktadır. Bu
vesileyle Kamu İhale Kanununa biraz değinmek istiyorum. 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu sürekli değiştirilerek ve
yeni yeni istisna maddeleri eklenerek âdeta içi boşaltıldı.
Bilindiği üzere, İhale Kanunundaki en son istisna, alfabenin en son
harfi zyle getirilmişti ve Merkez Bankası Kanununda
verilmişti. Alfabenin harfleri kalmadı, bitti; bundan sonra istisna
gelmez dediğimiz anda, yeni bir istisna getirilerek, yeni bir mevzuat
geliştirilerek (aa) bendi de eklendi. Bugüne kadar Kamu İhale
Kanunuyla alakalı 24 adet kanun çıkarılarak, 193 defa kanun
maddesi değiştirilerek kanun delinmiştir. Kamu İhale
Kanununda yapılan bu istisnai değişiklikler iktidarın
hoşuna gitmiş olacak ki sürekli değişiklik yapma
gereği hissetmişler. Madem ihale kurallarına
uymayacaksınız, yasayı kaldıralım gitsin.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifiyle Toprak
Mahsulleri Ofisi ihale mevzuatı dışına çıkarılmak
isteniyor. İktidar, karar verme ve uygulama konusunda hızlı
hareket edebilmek için bu yasayı çıkardığını
söylüyor. Bu söylemler bize hiç yabancı gelmiyor. Nitekim
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş
sırasında da aynı şeyleri söyleyerek o zaman da şimdiki
mevcut sistemi öve öve bitiremeyip yeni sistemin ülkemizi refaha
ulaştıracağını çokça dile getirdiler. Ve
geldiğimiz noktada üretimde kendi kendine yetemeyen, tarımda
dışa bağımlı, işsizlikte rekor kıran, geçim
sıkıntısı yüzünden ailelerin ve gençlerin yok olduğu,
milletin değil birkaç ailenin istikbaline çalışan bir ülke
konumuna geldik. Nasıl ki yönetim sisteminde
yaptığınız değişiklikler ülkemizi felakete
doğru sürüklüyorsa bu çıkardığınız kanunlar da
çiftçimizi ve esnafımızı felakete doğru sürükleyecektir.
Değerli milletvekilleri, Toprak Mahsulleri
Ofisi bu ayrıcalıklı madde sayesinde soğan, patates,
domates gibi her türlü tarımsal ürünü dilediği anda ithal edecektir.
Bunun sonucunda çiftçilerimiz, ithal ürünlerle rekabet edemeyeceği için
üretimden çekilecektir.
Biliyorsunuz ki çiftçimizin,
hayvancımızın hâli perişan ve zor durumda. Ekonomik krizi
en derinden hisseden ve yerli üretimde etkisi üst seviyede olan çiftçilerimiz
tarıma dayalı sanayinin bitmesi, devletin fabrikalarının
özelleşmesi, ekilebilir arazilerin imara açılması; akaryakıt,
gübre, ilaç, tohum, elektrik gibi girdilerin peş peşe zamlanması
nedeniyle üretim yapamaz hâle gelmiştir.
AKP iktidara geldiğinde Türkiye tarımda
ihracatçı bir ülke durumundayken bugün tarımda ve
hayvancılıkta ithalatçı bir ülke hâline gelmiştir. Fıstık,
fındık, üzüm, kayısı ve narenciye dışında
her şeyi ithal ediyoruz. Son on altı yılda tarımda ithalata
185 milyar dolar para ödemişiz. Çünkü Türkiyede tarım alanları
son on altı yıl içerisinde 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektar
alana düşmüştür. Bir başka deyişle 3,5 milyon hektar
tarım alanı betonlaşmış, yok olmuştur; TOKİ
evleri yapılmış, tarım alanları amacı
dışına çıkarılmıştır. Tarımsal
desteğe kanunda yer verilen, ayrılması gereken zorunlu ödenekler
hiçbir zaman tam olarak verilmemiştir.
Bu yanlış politikalar sonucunda ülkemizde
çiftçilerimiz bankalara, kooperatiflere borcunu ödeyemez, üretim yapamaz hâle
gelmiştir. Ama siz şimdi diyorsunuz ki: Toprak Mahsulleri Ofisine
koşulsuz ithalat yetkisi verelim. Unutulmamalıdır ki
gıdasını üretemeyen ülke bağımsız olamaz.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında konuşmak isteyen, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 44üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin
adı Dijital Hizmet Vergisi ama teklifin 44üncü maddesinde ise Toprak
Mahsulleri Ofisinin tarımsal ürünlerin ithalatında Kamu İhale
Kanunundan istisna tutulması teklif ediliyor. Kanun teklifinin adı
farklı, maddelerinin içeriği farklı. Bu ne perhiz bu ne lahana
turşusu! Yani her konuda olduğu gibi burada da
şeffaflıktan, hesap verebilirlikten kaçmak için yol arıyorsunuz.
Geçen yıl 82 milyonu soğana, bibere,
patatese muhtaç eden; vatandaşı tanzim satış
kuyruklarına sokan AKP iktidarı şimdi çıkmış
diyor ki: Biz vatandaş neyi ne kadar tüketir hesaplayamıyoruz.
TMOya yetki verelim, istediği zaman ithalat yapsın. Yani neresinden
tutarsanız tutun elinizde kalan bir madde.
TMOnun duvarında Ofis çiftçinin kara gün
dostudur. yazar. Siz gelene kadar Anadoluda Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin
umuduydu, sıkıntıya girdiğinde çiftçinin dostuydu. Çiftçi
ürününü piyasaya satamazsa TMOya verirdi, elinde ürünü kalmazdı. TMO
çiftçinin buğdayını, arpasını, yulafını,
pirincini, nohudunu, mercimeğini, fasulyesini satın alır; kâr
amacı gütmez, piyasayı dengeler, bu ürünlerin
satışını sağlardı. Sizler Anadoludaki
TMOları kapatıp lisanslı depoculuk diye bir sistem kurdunuz.
Şimdi de TMOya Türk çiftçisinin ürettiği ürünü satın alma, Rus
çiftçisinin, Amerikan çiftçisinin, Kanada çiftçisinin ürününü satın al.
diyorsunuz. Yahu, siz zaten on yedi yıldır yürüttüğünüz
politikalarla ülkeyi ithalat bağımlısı hâle getirdiniz,
hâlâ neyin yetkisini istiyorsunuz?
Bakın, 2002 yılında Türkiyede
tarımın gayrisafi yurt içi hasıladaki payı yüzde 10,27. 2018
yılında kaç, biliyor musunuz? Yüzde 5,82. 2002 yılında
tarım sektörünün toplam istihdamdaki payı yüzde 36, 2018
yılında yüzde 18,64. 2003 yılında 2 milyon 765 bin
kişi Çiftçi Kayıt Sistemindeymiş, bugün bu sayı 2 milyon
103 bin; aradaki fark bir Sivas ediyor. Koca bir kent kadar insanı
tarımdan, üretimden, topraktan uzaklaştırdınız.
Daha bitmedi, Tarım Kanununun 21inci
maddesine göre 2006 yılından bu yana çiftçilere destekleme olarak 270
milyar lira ödemeniz gerekiyordu ama çiftçiye ödenen para 118 milyar, anayasal
hakkın yarısı bile değil. Bu iktidarın çiftçiye 152
milyar lira borcu var. Peki, bu 152 milyar nerede? Ben nerede olduğunu
söyleyeyim: 2003-2019 yılları arasında pamuk ithalatına 21
milyar 694 milyon dolar, soya ithalatına 11 milyar 70 milyon dolar,
buğday ithalatına 15 milyar 613 milyon dolar, mısır
ithalatına 4 milyar 238 milyon dolar, ayçiçeği ithalatına 5
milyar 68 milyon dolar, mercimek ithalatına 2 milyar 300 milyon dolar
ödemişiz. Sadece şu 6 tarım ürününe 61 milyar dolar
vereceğinize yerli üreticimizi doğru düzgün destekleseydiniz bugün
tarımda dışa bağımlı bir ülke olmaz ve bu kanun
teklifini görüşmüyor olurduk.
Yıllarca yaptığınız
yanlışın faturasını yine halka ödetme
peşindesiniz. Bu teklif ne çiftçinin yarasına merhem olur ne de
pazardaki yangını söndürür; bu teklif sadece üç beş yandaşı
ihya eder, o kadar.
Bakın, çiftçi boğazına kadar borca
batmış, siz hâlâ ithalat derdindesiniz. 2018 yılı
itibarıyla çiftçinin bankalara olan borcu 116 milyar TL. Buna mazot borcu,
gübre borcu, ekipman borcu, tohum borcunu da eklediğinizde ortaya
çıkan rakam 160 milyar TL. Çiftçi isyan ediyor Borcumu ödeyemiyorum.
diyor. Ziraat Bankası eliyle futbol kulüplerinin borcunu sildiniz,
yandaşlara yapılandırma getirdiniz, yetmedi, gittiniz gazete
aldınız. En azından faizleri silin, borcumu
yapılandırın. diyorlar, iktidardan ses yok; aynı taleple
kanun teklifi veriyoruz, ses yok ama iş ithalata gelince; iş memurun,
çiftçinin, işçinin cebindeki son kuruşu hortumlamaya gelince; iş
vatandaşların dinî duygularını istismar eden
KOMBASSANı, YİMPAŞı kurtarmaya gelince 98 vekil bir araya
gelip kanun teklifi hazırlıyorsunuz.
Burada iktidar milletvekillerine sesleniyorum:
Alın terinden ve emeğinden başka bir sermayesi olmayan
çiftçimizin kaderiyle ve ülkemizin geleceğiyle oynamaktan vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ULAŞ KARASU (Devamla) Milyonlarca
vatandaşımızın mağduriyetinin vebali sizin
omuzlarınızda. İki gün sonra milletvekilliği biter ama siz
bu vebalin, bu günahın altından kalkamazsınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Durmuşoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kutsal olduğu kadar mesuliyeti de yüksek bir
mesleği icra eden, yurdumuzun her köşesinde fedakârca
çalışan, en zorlu şartlarda dahi mesleklerini sevgi ve özveriyle
yerine getiren öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutluyorum. İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin kendini
geliştirmesi ve refah seviyesini yükseltmesinin imkânsız olduğu
bilinciyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde eğitime verdiğimiz önem her zaman ilk sırada
yer aldı ve almaya devam edecektir. Milletin ilim, irfan ve bilgi
kaynağı olan tüm öğretmenleri sevgi ve saygıyla
selamlıyor; başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere görevi
başında şehit düşmüş eğitimcilere, ahirete
irtihal eden tüm öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyor; emekli
olmuş öğretmenlerimizin de sağlıklı,
hayırlı, huzurlu ve uzun ömürler geçirmelerini diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
52.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
ihracatımızda önemli paya sahip olan Hatay ilinin ve bölge
ekonomisinin yeterince desteklenmediğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
İhracatımız içerisinde önemli bir paya sahip Hatayın 2018
yılı ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 22lik
artışla Türkiye ortalamasına oranla büyük bir başarıya
imza atmıştır. Dikkat çekici ekonomik potansiyele ve avantajlara
sahip Hatay, ne yazık ki yeterli ilgiyi görmemekte, bölge ekonomisi
yeterince desteklenmediği için işsizlik hızla artmakta, 500 bini
aşkın mülteciyi de ağırlamaktadır.
İskenderun Serbest Bölgesi kurularak üretimi
desteklemek ve ihracat potansiyelini artırarak bölge ekonomisinin
geliştirilmesi, istihdam ve yatırım kapasitesinin
artırılması gerekmektedir. Amanos Tüneli derhâl
açılmalı, Hatay 5inci teşvik bölgesine alınmalı, 1956
yılında Bakanlar Kurulu kararıyla serbest bölge ilan edilme sözü
verilen İskenderun artık fiilî serbest bölge yapılmalıdır.
İskenderunda lojistik köy kurulması acil ihtiyacımızdır.
Çağrımızı yineliyoruz: Hatay en
yüksek vergi veren 7nci il, yatırımda en sonlarda. Hataylıdan
topladığınız vergiyi Hataylılara verin.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu? Yok.
Sayın Kabukcuoğlu
53.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, iktidarı Batman ili İluh Deresinin başta
petrol atıkları olmak üzere sınai, tarımsal ve evsel
atıklar yüzünden mikrop yuvasına dönüşmesi nedeniyle gerekli
önlemleri alarak ıslah çalışması yapmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
31 Ekim 2006 tarihinde Batman İluh Deresinin
taşması sonucu yaşanan sel felaketinde 11
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Aynı
zamanda, gerekli denetimlerin yapılması ve çevre kirliliğini
önlemek için hiçbir çalışmanın yapılmadığı
İluh Deresi, başta petrol atıkları olmak üzere sınai,
tarımsal ve evsel atıklar yüzünden hastalık ve mikrop
yuvasına dönüşmüştür. Dere bölgesinde yaşayan 50 binden
fazla Batmanlı vatandaşımızın yaşamı ve halk
sağlığı risk altındadır. Vatandaşlarımızın
bizlere ilettiği bu sorunun bir an önce çözülmesi ve 2006
yılındaki felaketin tekrardan yaşanmaması için
iktidarı gerekli önlemleri almaya ve ıslah
çalışmalarını yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
54.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, sağlık lisesi mezunu hemşirelerin atama
beklediğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sağlık lisesi mezunu hemşirelerimiz
atama beklemektedir. Geçtiğimiz yıllarda lise mezunu
hemşirelerimizin alımı, lisans mezunlarının üçte 1i
kadarıyken 2018 yılı itibarıyla on sekizde 1 oranına
kadar düşmüştür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan 23 Mayıs 2019 tarihinde sağlık
çalışanlarıyla bir araya geldiği iftar yemeğinde
Sağlık Bakanımıza talimat verdiğini, lise mezunu
hemşirelerimizin atamalarla ilgili problemlerini yakından
bildiğini ve en kısa zamanda çözüme
kavuşturacağını, sağlık lisesi mezunu hemşirelerin
de yeni atanacak hemşire kapsamı içine
alınacağını, böylelikle hasta başına düşen
hemşire sayısının artırılacağını
vurgulamıştı. Lise mezunu 110 bin hemşiremiz
Sağlık Bakanlığından bu müjdeli haberi beklemektedir.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 45inci madde üzerinde 3 önerge
vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
45inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray Adana Edirne
Ümit
Beyaz Behiç
Çelik
İstanbul Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya Ankara
Emine
Gülizar Emecan Kamil Okyay
Sındır Abdüllatif
Şener
İstanbul İzmir Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 45inci maddesi için vermiş bulunduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
24 Kasım Öğretmenler Gününü bu vesileyle
kutluyorum. Elleri öpülesi öğretmenlerimizi de saygıyla
anıyorum.
Değerli arkadaşlar, yeni bir
vergilendirmeyle, yeni bir mali yükle karşı
karşıyayız. Yeni vergi kanunları genellikle olağanüstü
şartların bir eseri olarak doğar. Burada, yakın
geçmişte, özel tüketim vergisi, 1999 yılı Marmara depreminin
yarattığı yıkımı telafi amacıyla 57nci
Hükûmet tarafından yürürlüğe konulmuştu. Ne var ki müteakip AKP
hükûmetleri, ÖTVnin feshini sağlama yerine gelir vergisi, katma
değer vergisi, kurumlar vergisi gibi bunu da sürdürmeye karar vermiş
gözüküyor. Bu da hiç insani değil, ahlaki değil, vicdani değil.
Geniş toplum kesimleri aşırı vergilemeden ve vergi adaletsizliğinden
yakınmaktadır. Vergide ülkemizin en önemli açmazlarından biri de
dolaylı vergilerin dolaysız vergilere göre neredeyse 2 kat daha fazla
olmasıdır. Bu da vergi adaletsizliğine işaret etmektedir.
Katma değer vergisinin yüzde 60ları geçtiği bir ülkede vergi
adaletinden bahsetmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, bu torba kanun teklifi
sadece yeni vergileri içermemektedir; kapsamına aldığı
vergi kanunlarında değişiklikleri, 193 sayılı Gelir
Vergisi ve Vergi Usul Kanunlarında değişiklikleri, 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Kanununda
değişiklikleri, SGK düzenlemelerini, sigortacılık
işlerini, Elektrik Piyasası düzenlemeleri ile Maliye denetim
birimlerine ilişkin düzenlemeleri kapsamaktadır. Konumuz olan 45inci
maddeyle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 4üncü maddesinin
beşinci fıkrasının ikinci cümlesine yapım
işlerinden sonra gelmek üzere Devlet Malzeme Ofisi Genel
Müdürlüğünün idareler adına gerçekleştireceği
taşıt alımı, taşıt kiralama, akaryakıt
alımı ile ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz
alımlarında ibaresi getiriliyor. İlave olarak alımlarda
uygulanacak usul ve esasları Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünün
belirleyeceği hüküm altına alınıyor.
Kamu kurum ve kuruluşlarında israfın
diz boyu olduğu bir dönemde kamu kaynaklarının verimli
kullanılmasının geçerliliği ortadadır ancak artık
bunlar gözetilmemekte, kurumlardaki yüzyıllar içinde oluşmuş
teamüller yerle bir edilmekte, hizmet alımları ve
yatırımların alım ve ihale işlerinde istisna hükümleri
çoğaltılmaktadır. Öyle bir hedefe doğru gidiyoruz ki
istisnalar genelleşmiş oluyor; bu, hayra alamet değildir. Devlet
Malzeme Ofisinin kurumlar adına yapacağı taşıt
alımları, kiralaması, akaryakıt alımı ile ilaç ve
tıbbi malzeme, tıbbi cihaz alımları kanunda geçen parasal
limitin, 13 milyon Türk lirasının uygulanmamasını getirmiş
oluyor. Böylece, ihtiyaçların fazlalaştırılması
yoluyla azami ölçüde fiyat avantajının sağlanması da
hedeflenmiş oluyor.
Değerli milletvekilleri, her zaman ifade
ettiğimiz gibi, kanun yapma tekniğinden, temel adalet ve genellik
ilkelerinden yoksun olarak hazırlanmış olan bu teklif, zorluklar
içerisinde geçimini sağlamaya çalışan
vatandaşlarımızın belini kıracak mahiyettedir.
İYİ PARTİ,
vatandaşının üstün çıkarlarının tersine olan
hukuki düzenlemelere katılmaz, geçim zorluğundan intiharların
yaşandığı bir ortamda zaten böyle bir teklifi Genel Kurula
sunmaz; hayatı daha yaşanabilir kılmak için adil vergilemeyi
ancak gündeme getirir. İYİ PARTİ, EYTlileri korur, memuru
korur, esnafı korur, tüccarı korur.
Sonuç olarak, kısaca, bu torba kanun zulümdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bu vesileyle,
sonuç olarak önerge teklifimizin kabulünü diler, saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu.
Sayın Özkoç, Bekaroğlunun söz talebi var
ancak kendisi yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin bu maddesiyle 4734 sayılı Kamu
ihale Kanunnun geçici 4 üncü maddesinde değişiklik yapılarak;
Devlet Malzeme Ofisinin idareler adına ve idarelerin
ihtiyaçlarını toplulaştırarak yapacağı,
taşıt kiralama, akaryakıt alımı ile ilaç, tıbbi
malzeme ve tıbbi cihaz alımlarının Kamu ihale Kanununun
3üncü maddesinin (g) bendinde yazılı parasal limitle ilgili
hükümlerinden istisna tutulması sağlanmaktadır.
Maddenin gerekçesinde "Maddeyle, Devlet Malzeme
Ofisinin idareler adına gerçekleştireceği taşıt
alımı, taşıt kiralama, akaryakıt alımı ile
ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz alımlarında; ortak kamu
ihtiyaçlarının toplulaştırılması suretiyle azami
ölçüde fiyat avantajının sağlanması amacıyla, 4734
sayılı Kamu ihale Kanununun 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının (g) bendinde yer alan parasal limitin (13 Milyon TL)
uygulanmaması amaçlanmaktadır. " açıklaması yer
almaktadır.
Komisyondaki görüşmeler sırasında
Kamu ihale Kurumu ile gerekli istişarelerin yapıldığı,
açık ihale sistemiyle tüm isteklilerin talep vereceği şekilde
büyük miktarlarda alımlar yapılmak istenildiği, bu yöntemle
fiyatlarda avantaj sağlanacağı, ilk uygulamanın ise
akaryakıtla başlayacağı ifade olunmuştur.
Komisyonda bulunan Kamu İhale Kurumu
temsilcisi, dünyadaki genel trendin merkezî olarak alımların
yapılması yönünde olduğunu, söz konusu düzenlemenin belli
başlı korunması gerekli en stratejik alanlarda bu hususun tek
elden yürütülmesi, ortak alım yönüyle ya da ölçek ekonomisinden
faydalanarak da maliyet avantajının ve yerlileştirmenin
sağlanmasına yönelik bir istisna düzenlemesi olduğunu belirtmiştir.
Kamu ihale Kanununun 1inci maddesinde
"İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde;
saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği,
gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve
zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli
kullanılmasını sağlamakla sorumludur. hükmü
bulunmaktadır.
Bu tür düzenlemelerle ilgili olarak Komisyonda
yapılan açıklamalar kamu alımlarında Kamu İhale Kanunu
uygulamasının artık gereksizleştiği gibi bir izlenimin
ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Son dönemde kamu kesiminde gerçekleştirilen
büyük hacimli kamu alım ve büyük onarım ve yapım
işlemlerinin belli sayıda sınırlı kişi ve grup
üzerinde yoğunlaşması konuyu daha hassas hâle getirmiştir.
Şeffaflıktan uzak bir şekilde yapılan adrese teslim
sayılabilecek kamu ihaleleri bir nevi haksız kazanç ve servet
transferine neden olmaktadır.
Ülke sathında alım ve satımların
hız ve fiyat avantajı gerekçe gösterilerek tek merkeze
toplanması, KOBİ'lerin ve küçük ölçekli işletmelerin ve
esnafların piyasadan tasfiyesi sonucunu da doğurabilecektir. Büyük
hacimli ihaleler için saptanan ihale koşullarını
karşılamayan bu durumdaki kuruluşlar söz konusu ihalelere
katılımdan imtina da edebilirler. Ölçek ekonomisi uygulaması
dezavantaja dönüşebilecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle söz konusu
düzenlemenin teklif metninden çıkarılması gerekir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 45inci maddesinde bulunan akaryakıt
alımı ile ilaç ibarelerinin akaryakıt alımı ve ilaç
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mensur
Işık Hüda
Kaya
Kocaeli Muş İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Semra
Güzel Murat
Çepni
İzmir Diyarbakır İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muş Milletvekili Mensur Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
45inci maddesi üzerine partim adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifiyle, iktidarın yaşanan ekonomik
krizin faturasını ve sermayenin maliyetlerini toplumsallaştırma
politikasının en belirgin örneğini yıllardır
uyguladığı vergi politikalarından okumak mümkündür. Bunun
en bariz örneğini ise yandaş firmaların vergi
borçlarını ya tamamen ya da büyük oranda silmesiyle göstermektedir.
Var olan adaletsiz vergi yüküne, daha doğrusu
sermaye sahiplerini koruyan vergi politikalarına karşı
yapılması gereken, kapsamlı bir vergi reformunun acil bir
biçimde hayata geçirilmesidir. Bu temelde, başta gelir ve servet vergisi
olmak üzere tüm vergi alanı toplumun menfaatine göre yeniden
düzenlenmelidir. Yapılacak düzenlemeyle az kazanandan az, çok kazanandan
da çok vergi alınması gerekmektedir ama AKPnin son yıllardaki
uygulamalarını bir bütün olarak gözden geçirdiğimizde, maalesef
kendisine ihtiyaç olan yasa neyse onu bir paket olarak önümüze getirmektedir
yani önce fiilî olarak ihtiyacı ne varsa hareketini, faaliyetini
yürütüyor, daha sonra buna dair yasa teklifi ortaya çıkarıyor,
tıpkı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde olduğu
gibi. Kaç yıl önce -hatırlarız- AKPnin küçük ortağı
MHP'nin lideri Sayın Bahçeli tarafından Zaten siz uyguluyorsunuz her
şeyi, istediğiniz gibi yapıyorsunuz, gelin, bu işin
adını koyalım ve bunu yasal bir formata eriştirelim.
denildiği gibi, bugün de aynı durum o şekildedir. Biraz önce
bizim partimizin değerli milletvekili Sayın Gergerlioğlu AKP
için adalet ve kalkınma değil de zulüm ve kalkınma partisi
dedi. Gerçekten de, sevgili arkadaşlar, değerli milletvekilleri; az
bile söyledi bizce. AKP, Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin gelmiş
geçmiş en büyük yolsuzluk operasyonlarına maruz kalmış ve
yolsuzluğu yapan siyasal partisi olarak tarihe geçmiştir. AKP,
aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin en büyük yasakçı
zihniyetini uygulayan parti olarak tarihe geçmiştir. AKP, tarihin en büyük
irade gasbını yapan siyasal parti olarak da tarihe geçmiştir.
Şimdi bize diyorlar ki: Sizin
belediyelerinizde şu suçlar, bu suçlar oldu diye kayyum
atanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; durup dururken bizim belediyelerimiz 2016 sonrası hangi
suçu işledi de aniden bir gece yarısı İçişleri
Bakanlığının kararıyla 94 belediyemize kayyum
atandı birkaç gün arayla. Durup dururken ne oldu da aniden 2016
sonrası süreçte, 2017de ve özellikle 2016nın sonlarında
yüzlerce Kürt kurumu, Kürt derneği, Kürt vakfı, Kürt
basın-yayın organı, Kürtçe basın-yayın organı
aynı şekilde kapatıldı? Demek ki AKP yeni bir formata
girdi. Yasakçı zihniyet, tekçi zihniyet ve âdeta faşizan bir
zihniyetle Kürtlere özellikle ve bütün mahallî kesimlerin üzerine bir
baskı politikasını uyguladı.
Değerli arkadaşlar, bugün, 21 Kasım
2019, tam on beş yıl önce Mardinde Kızıltepede 12
yaşındaki Uğur Kaymaz, babası Ahmetle beraber 13
kurşunla katledildi. Ve Uğuru 13 kurşunla katleden polis
memurları, failler AKP iktidarı tarafından hiçbir zaman, hiçbir
şekilde yargı önüne çıkarılmadı değerli
milletvekilleri. Bu katliamdan birkaç gün sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu
katliamdan birkaç gün sonra bu faillerin, bir polis memuru için Türkiyenin
belki de en gözde yerlerine, en güzel yerlerine âdeta
ödüllendirilmişçesine tayinleri çıkarıldı. Bu sanıklar
hiçbir şekilde doğru düzgün ceza almadı değerli
milletvekilleri. İşte, AKPnin tarihi Uğur Kaymaz
dosyasındaki durumla eşdeştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Muş Milletvekili Mensur Işıkın 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 45inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kürsüden hatip AK PARTİ gelmiş geçmiş -asla kabul
etmeyeceğimiz- en büyük hukuksuzlukların
yapıldığı bir dönemi yaşatmıştır.
ifadesini kullanmıştır. Bu iddiasını aynen iade
ediyorum.
Bakın, her şeyden önce geçen hafta
tartışıldı daha, bazı grup başkan vekillerimiz de
ifade etti; dediler ki: O yaptığınız 25 bin kilometrelik
duble yol, köprüler, kamu binaları, spor salonları ve kamu
yatırımları milletin paralarıyla yapıldı.
Doğru mu? Evet, milletin paralarıyla yapıldı.
Sorduğumuz soru şu: Bugüne kadar milletin toplanan vergileri ne
oluyordu geçmişte, bugün hizmete nasıl dönüyor? Demek ki on yedi
yıldan beri kamu kaynaklarını yani burada
konuştuğumuz, milletin toplanan vergilerini ve fedakârca ödedikleri
vergileri biz on yedi yıl boyunca hizmete dönüştürmüşüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demek oluyor ki
sorulması gereken soru: Geçmişte toplanan vergiler bu kadar kamu
yatırımına dönmezken acaba bugün nasıl dönüyor? Demek
oluyor ki altı çizilmesi gereken en önemli mesele odur. Milletin toplanan
vergileri oraya buraya değil, millete hizmet olarak döndürülüyor.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
56.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Muş Milletvekili Mensur Işıkın 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 45inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Cumhur
İttifakı birlikteliğinin şerefli bir birliktelik
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşma yapan hatip devamlı zalimlikten, zulümden
bahsediyor da şu memleketin kırk yıldan beri
karşılaştığı haksızlıklara, gördüğü
zulme, yaşadığı katliamlara, kaybedilen canlara, verilen
şehitlere, gazilerimize dair en ufak bir değerlendirme
yapılmıyor. Zaten de yapmasınlar. Allaha hamdolsun,
onların yapacağı değerlendirmeye de bizim herhangi bir
ihtiyacımız söz konusu değil.
Konuşurken AKPnin küçük ortağı MHP
gibi bir ifade kullandı müstehzi bir tavırla. Müstehzi bir
tavırla bu ifadeler kullanılıyor. Burada, Adalet ve
Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisinin Cumhur
İttifakı çatısı altında birlikteliği,
beraberliği önemlidir; şerefli bir birlikteliktir; önemli hedefleri,
çok ciddi ortaya koymuş olduğu bir vizyonları söz konusudur.
Seçimlik bir ittifak değildir ve eşitler arası bir
ilişkidir. Türkiyede daha henüz PKKyla, PYDyle ortaklık, sözcülük
vesaire durumlarla alakalı hâlâ muamması devam eden bir siyasi
partinin bu konularda yapacağı değerlendirmelere dikkat etmesi
lazım. Bu değerlendirmeyi şiddetle reddediyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Cora, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun Trabzon ili Ortahisar
ilçesinde bir KHKlinin evde bakım hizmetinden
yararlanamadığı yönündeki ifadelerine ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; dün HDP Kocaeli Milletvekili
Gergerlioğlunun Trabzonla alakalı ciddi bir iddiası oldu. Bu
konuyla alakalı yapmış olduğum araştırmayı
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Evde bakım hizmetinden bir KHKlinin
yararlanamadığı iddiasıyla alakalı olarak; bahse konu
durum, 2017 yılında adres değişikliği nedeniyle -genel
uygulama gereği- yeniden inceleme yapılması sonucu
olmuştur. Engelli Aslı Kır ve ailesi evde bakım ücretini
Giresun ilinden almaya devam ederken Trabzon İl Müdürlüğüne haber
vermeden Giresun ilinden Trabzona taşındığından,
yönetmelik gereği adres değişikliği nedeniyle evde
bakım ücreti 28/11/2017 tarihinde durdurulmuştur. 29/3/2018 tarihinde
dosya tekrar revize edilmiştir. 1/4/2018 tarihinden itibaren evde
bakım ücreti ödenmeye devam etmektedir.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tarhan.
58.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde adrese teslim ihaleler
yapıldığına ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesiyle ilgili 9 tane
ihale belgesi açıkladım: Çikolata alımı, akıllı
telefon, golf aracı, kitap basımı, 2 tane organizasyon, durak
boyama, araç kiralama. 9 ihalenin 7sine de tek teklif verilmiş, teklifi
veren ihaleyi almış. İhaleyi alanların kim oldukları
belli. Biz bunları açıkladık diye bir milletvekilimiz benim için
Yalancı çoban konumuna düşürmesin. demiş. Yetimin hakkı
yenirken, vatandaş geçim sıkıntısı içindeyken, kentin
büyükşehir belediyesi adrese teslim ihaleler verirken koyun gibi ses
çıkarmadan beklemektense çoban olmayı tercih ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN 46ncı madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Digital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 46ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 46- 28/3/2002 tarihli ve 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde bulunan Dış borcun tahsisi
tanımına Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne
ifadesinden sonra gelmek üzere, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığına ibaresi eklenmiştir.
Mehmet
Bekaroğlu Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
İstanbul
İstanbul Antalya
Abdüllatif
Şener Deniz
Yavuzyılmaz Bülent
Kuşoğlu
Konya Zonguldak Ankara
Kamil
Okyay Sındır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılından itibaren
özelleştirilen ve toplam 15 termik santralin çevre
yatırımlarını ve filtre takmalarını iki buçuk
yıl daha erteleyen bir zehir teklifiyle karşı
karşıyayız. Sanayi Komisyonundan geçiremediğiniz bu teklifi
torba yasayla getirdiniz. Ben de size, sadece on günde toplanan
yaklaşık 100 bin imzayı getirdim.
Altı yıldır bu santraller
bacalarına filtre takmadılar. Hangi bacalarına takmadılar?
Bu bacalarına takmadılar. Bu bacalarına takmadılar da ne
oldu? Bu bacalarına takmadılar da bu oldu. Evet, 15 termik santralin
bulunduğu illerdeki toplam çocuk onkoloji hastanesi sayısı kaç
biliyor musunuz? 15. Ne tesadüf değil mi, filtre takmayan 15 termik
santralin bulunduğu illerde 15 tane çocuk onkoloji bölümü var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Onkoloji her
yerde var ya, sadece orada değil, her yerde var.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Gözlerinin içine
bakabiliyor musunuz? Bu, bizim de kardeşimiz, sizin de
çocuklarınız, sizin de çocuklarınız. Bakın, bu
çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklara sahip çıkmaktır
gerçek vatanseverlik.
Özellikle ben bir elektrik mühendisi olarak
söylüyorum, teknik olarak söylüyorum, konuya derinlikli ve
araştırarak yaklaştığımızda
ulaştığımız sonuçlar var, bilimsel olarak da
bunları size daha önce de gösterdik, ispat ettik. Bakın, Zonguldak
ili Kilimli ilçesi Çatalağzı beldesi hava kirliliği analiz
raporu. Kim hazırlamış? Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Mayıs 2018de hazırlamış. 4
noktada yaptığı ölçümlerde insan sağlığına,
doğa sağlığına zarar veren etki yüzde 100lerin
üzerinde. Bize Eğer bu 15 termik santral kapatılırsa,
durdurulursa, filtre takılana kadar durdurulursa bir enerji
açığı doğar. dediler. Enerji açığı
doğmayacağını ispat ettik. Kalan termik santrallerin
kapasite kullanımlarını yüzde 78den yüzde 88e çıkararak
ve barajlardaki kapasite kullanımını da yüzde 22den yüzde 35e
çıkararak Türkiyede enterkonnekte sistem üzerinden yapılacak
çalışmayla bir enerji açığı
doğmayacağını ve ekstra maliyet doğmayacağını
bilimsel olarak ispat ettik.
Şimdi gelelim ikinci konuya. Nedir ikinci konu?
İstihdam. Yani bu termik santraller 31/12/2019 tarihinde filtrelerini
takmak üzere durursa bu termik santrallerde çalışan
vatandaşlarımız istihdam edilebilirler mi? Evet, 15 bin
çalışan istihdam edilebilir. Nasıl istihdam edilir? Kapasite
mekanizması teşvikleri 2018 ve 2019 yıllarında bu termik
santrallere 1 milyar 100 milyon TL olarak ödendi. İşte bu verilen
teşvikin aynısı bu 15 bin işçiye kadar verilebilir ve
istihdam sağlanabilir. Dolayısıyla konuya bilimsel olarak
yaklaşalım, konuya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
ve tüm doğaya, doğa haklarına sahip çıkmak
bakımından yaklaşalım ve gelin, daha büyük felaketlere
sebebiyet vermeden bu yanlıştan dönün; çok geç olmadan, bir ağaç
daha kurumadan, bir çocuğumuz daha kanser olmadan.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 46ncı maddesinde bulunan yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü Semra Güzel
Kocaeli İzmir Diyarbakır
Murat
Çepni Hüda
Kaya
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin,
toplumumuzun, halkımızın psikolojisi ve sosyolojik durum, her
geçen gün artan bunalım ve umutsuzluk ortada ve bununla ilgili çok vahim
ve dramatik sonuçları her gün, her saat görmeye devam ediyoruz.
Ülkemiz, AKPnin dediği gibi dış
güçler, casuslar yüzünden değil, tamamen AKP ve saray iktidarı,
savaş, sömürü, israf, yolsuzluklar ve adaletsizlikler yüzünden cinnet ve
bunalım geçiren bir toplum hâline dönmüştür. Saltanat sürme
hırsı ve israf olmasa ülkemizde ne beka sorunu olacak ne kan akacak
ne fakirleşme ne intiharlar olacak ne krizler çıkacak ne savaşa
milyonlar harcanacaktı ve aynı zamanda ülkemizin yüzlerce genci,
kadını, askeri, polisi bugün aramızda olacaktı. Maalesef,
bu saray ve saltanatını yaşamak uğruna
halkımızı fakirleştiren, vergilerle sömüren,
ağzımızdaki ekmeğe bile göz diken bir iktidar ve bir
saltanat hırsı ülkemizi bu hâle getirdi.
Fakat bütün bunlar yapılırken,
yaşatılırken, bir politika hâline getirilirken kendilerini
meşrulaştırmaya dönük söylemin temeli, kutsalları istismar
oldu arkadaşlar. Allah, kitap, peygamber, vatan, millet, devlet, bayrak,
başörtüsü, kadın, çocuk, aklımıza ne gelirse, değerli
olan ne varsa istismarın âlâsını her gün dinlemekten,
karşılaşmaktan artık gına geldi.
Bütün bu istismarlara karşı, şu anda
da olduğu gibi, hakikate dikkat çekmeye çalışıyorum ve bunu
muhalefet olsun veya sadece AKP iktidarının
yanlışlarını eleştiren bir yerden söylemek derdiyle de
yapmıyorum. Hakikatler anlaşılsın, toplum
farkındalıkla görsün her şeyi, yanlışı
yanlış bilelim, doğruyu doğru bilelim. Güzel icraatlar
yapılmış olsa kesinlikle zaten bunu takdir ederiz, teşvik
ederiz.
SALİH CORA (Trabzon) Hiç takdir ettiniz mi?
HÜDA KAYA (Devamla) Ama yanlışlara
karşı artık 82 milyon -bir avuç saray yandaşı hariç-
insanlar çaresizlikten, umutsuzluktan geçinemiyor, ekmek bulamıyor, cinnet
içerisinde insanlar. Halkımızın umuda, ekmeğe ve
özgürlüğe ihtiyacı var değerli arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) Hangi özgürlükleri
istiyorsunuz?
HÜDA KAYA (Devamla) Bakın, hâlâ
çıkıyorsunuz, otobanlarla övünüyorsunuz, betonlaşmayla
övünüyorsunuz. Bugün Avrupaya gidenler görürler, Avrupanın dört bir
köşesi otobanlarla dolu, eserlerle dolu, hepsini Hitler yapmış
ama hiç kimse ona rahmet okumuyor arkadaşlar. Betonlaşmakla
övünülmez. İnsanlarımızın, halkımızın
ekmeğe ihtiyacı var, huzura ihtiyacı var, nefes almaya, adalete,
barışa ihtiyacı var, geçinmeye ihtiyacı var,
yarınından emin olmaya insanlarımızın ihtiyacı
var.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Onların hepsi
var.
HÜDA KAYA (Devamla) Ben bunları söylerken
size düşmanlık mı yapıyorum? Size herhangi bir şekilde
yalan mı söylüyorum, iftira mı atıyorum? Bütün Türkiye'nin,
toplumun gidişatı ortada. Bu gerçekleri söylerken neden
inciniyorsunuz, neden alınıyorsunuz?
SALİH CORA (Trabzon) Yalan konuşuyorsun!
HÜDA KAYA (Devamla) Arkadaşlar, bakın,
yalan ithamı ciddi bir ithamdır.
SALİH CORA (Trabzon) Yalan konuşuyorsun
ama.
HÜDA KAYA (Devamla) Sizin sadece kendi yandaş
televizyonlarınızda ve medyanızda gördüğünüz Türkiye yok.
Başka bir Türkiye anlatıyorsunuz halka. Böyle bir Türkiye yok.
SALİH CORA (Trabzon) Senin
anlattığın Türkiye de yok.
HÜDA KAYA (Devamla) Yalan söyleniyor, gerçekler
gösterilmiyor. Ağzınızdan çıkan sözlere dikkat edin. Yalan
bizim işimiz değil.
EROL KAVUNCU (Çorum) Allah Allah!
HÜDA KAYA (Devamla) Biz yandaş medyası
değiliz, gerçekleri halkımıza anlatmaya
çalışıyoruz. Haddinizi bilin, kelimelerinizi dikkatli
kullanın.
SALİH CORA (Trabzon) Yalanın
kuyruklusunu kullanıyorsun.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Ya, sen kimsin de bize
had bildireceksin?
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Milletvekili,
bir dakika...
HÜDA KAYA (Devamla) Yanlışları
Ben
bir vekil olarak sizlere gerçekleri anlatacağım.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sen kim oluyorsun da
bize had bildiriyorsun?
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, bir dakika
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Senin haddine mi biz
had bildirmek?
HÜDA KAYA (Devamla) Arkadaşlar, bakın,
sizlere bir sureyi hatırlatacağım, dinlemek
zorundasınız. Bu çatı altında biz politikanızı
eleştiririz, sözümüzü söyleriz, dinlemek ve sözünüzle de cevap vermek
zorundasınız; saldıramazsınız, iftira
atamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
İftira atarsan iftira atarız.
HÜDA KAYA (Devamla) Son bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, gerçekten yine bir muhalif vekil olarak konuşmuyorum.
Bakın, vicdanlarınıza seslenerek size bir sureyi
hatırlatmak istiyorum. Vergiler çıkarıyorsunuz, zamlar
yapıyorsunuz, insanları boğuyorsunuz, ağzından
ekmeği alıyorsunuz; sadece zenginler hariç, sadece sarayın
eşrafı hariç. Yoksulları canından bezdirdiniz. Maun
suresini hatırlayın.
(Hatip tarafından Maun suresinin 1inci
ayetikerimesinin okunması)
diye başlayan sure. Bakın,
arkadaşlar Dini yalanlayanı gördünüz mü? Onlar, yetimi itip
kakarlar; yoksulu doyurmaya yanaşmazlar; yazıklar olsun o namaz
kılanlara, onlar namazlarından gafildirler. Onlar her çeşit
iyiliğe engel olurlar. Bundan ders alalım arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sen en başta ders
al!
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Kim
bunlar, kim? Sen misin?
EROL KAVUNCU (Çorum) PKK ağzı bunlar.
HÜDA KAYA (İstanbul) İktidar ben
değilim. İktidar ve sorumlusu sizsiniz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Önce kendine ders ver,
sonra bize ders ver.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
Yazık, yazık, çok yazık! Allah ıslah eylesin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
Değerli arkadaşlar, ben takip ediyorum.
Laf atan milletvekillerinin çoğu hazırlık yaparak hiç burada
konuşmayanlar oluyor, zaman zaman görüyorum. Dolayısıyla laf
atmayın arkadaşlar. Şimdi Grup Başkan Vekiliniz cevap
verecek. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Teşekkür ediyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 128 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 46ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatip, kürsüden âdeta bir vaiz edasıyla dini
de istismar etmek suretiyle grubumuza sataştı.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hayır, hiç istismar
etmedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tahrik etmek için
elinden geleni ardına koymadı. Mademki o kadar Kurandan örnek
verdiniz, Arapça bildiğinizi de ifade ederek söylemeden
HÜDA KAYA (İstanbul) Yoo, öyle bir şey
demedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın
(x)
Allahın ayetlerini ucuz bir meta karşılığında
satmayınız. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından Ooo sesleri)
HÜDA KAYA (İstanbul) Vallahi işte o
Kuranla politikayı siz yapıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani günü kurtarmak için,
siyasi menfaat elde etmek için, hele hele aşağılık bir
terör örgütünü âdeta haklılaştırma gayretiyle böyle bir
yaklaşım içerisine girmeyin.
HÜDA KAYA (İstanbul) Kuranla meydanlara
çıkan sizsiniz.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) HDPyi
konuşmaktan vazgeçin ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, yine geçen
hafta burada okuduğum ayetin mealini veriyorum: Onlara, yeryüzünde
bozgunculuk yapmayınız denildiğinde, onlar derler ki:
Hayır, hayır, biz sadece ıslah edicileriz. derler.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hakikate karşı
tek söz söylemeyin! Bu insanlar aç, aç. İnsanlar aç. Hiç teröre
sığınmayın, teröre sığınıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, bizim
siyasi hedefimiz, bizim ilham aldığımız yolumuzun
göstergesi, rotamızın tayin edicisi aziz milletimizdir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Teröre
sığınmayın, aç insanlar, aç.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Milletimizin
gösterdiği istikamette, onun çizdiği rotada bu coğrafyada beka
mücadelemizi sürdüreceğiz her şeye rağmen ve bu coğrafyada
aziz milletimizi refah ülkesi bir Türkiye olarak yoluna devam ettireceğiz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Beka sorunu senin
sorunun, halkın böyle bir sorunu yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
46ncı maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray
Adana Edirne
Ümit
Beyaz Enez
Kaplan Aylin
Cesur
İstanbul
Tekirdağ
Isparta
Arslan
Kabukcuoğlu
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Vergisel düzenlemeler, toplumun tüm kesimlerini
ilgilendiren, ekonomimiz üzerinde önemli etkisi olan düzenlemelerdir. Bu
nedenle, yeni vergisel düzenlemeler hayata geçirilmeden önce toplumun tüm
kesimleriyle istişare edilmeli ve ekonomi üzerindeki etkileri
etraflıca değerlendirilmedir.
Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekmek
istediğim önemli konu, kanun teklifinin 43üncü maddesidir. Bununla ilgili
bana onlarca faks geldi, mail geldi -eminim size de gelmiştir- ve bunlar
içerisinde de karikatürize edilmiş bir şey var. Türkiye Büyük Millet
Meclisi ile bir holdingin patronu tartılıyor. Sayın
Başkanım, siz de görün. İş bu kadar vahimdir, vatandaş
bu kadar çaresizdir.
Oluşan mağduriyetleri neticesinde
vatandaşlarımız Türk yargısına başvurmuş,
zararlarının tazminini talep etmiştir. Yargıtayın
resmî internet sitesinde de bu şirketlerce mağdur edilen vatandaşlarımızın
lehine olan binlerce karar bulunmaktadır fakat bugün, tüm bu kesinleşmiş
yargı kararlarıyla mağduriyetler çözüme
kavuşturulmuşken, yargı devre dışı
bırakılarak, yasama faaliyetiyle kişiye özel düzenleme
getirilmek istenmektedir.
Dikkat edilmesi gereken şudur ki, bu düzenleme,
yasamanın yargının alanına müdahale etmesi ve kuvvetler
ayrılığı ilkesinin hiçe sayılmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nde, devletin, 2 özel hukuk kişisi arasındaki
ilişkiye taraf olduğu bir metin bugüne kadar
kanunlaşmamıştır, bugün de
kanunlaşmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki bu kanun metninin
Anayasaya tamamen aykırı olduğu, gerekçelerinin hukuki
olmadığı apaçık ortadadır. Aksini düşünenler
için, Anayasanın 6ncı, 9uncu, 11inci, 36'ncı ve 138'inci
maddelerini dikkatle okumalarını tavsiye ediyorum.
Adalete karşı güvenin iyice azaldığı
bugünlerde, yargının, yasama ve yürütme erklerinden
bağımsız olması gerektiği gibi her türlü ideolojik,
politik düşünce ve inanç eğilimlerinden de bağımsız
olması gerekir. Teklifin bu hâliyle yasalaşması, vatandaşımızın
devletten adalet beklentisini tamamen yitirmesine neden olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde adil yargılama ihlali nedeniyle Türkiye
Cumhuriyetine karşı açılacak davalarda çok ciddi tazminatlarla
karşı karşıya kalınması kaçınılmazdır.
Bu kanun teklifi yasalaşırsa yüz binlerce
insanımızın hakkı, Türkiye Büyük Millet Meclisince elinden
alınmış olacaktır. Birkaç şirketin
borçlarını bütün bir millete fatura etmenizi millet vicdanı
kabul etmez.
Sözün özü, bugün burada bize düşen, yargı
bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü
sonuna kadar savunmaktır. Adaletin tekrar mülkün temeli olması
dileğiyle, saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde 1 önerge vardır.
Buyurun, okuyun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 47nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Garo
Paylan Hüda
Kaya
Kocaeli
Diyarbakır
İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Semra Güzel
İzmir
İzmir
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin varlık sebebine bir darbe daha vuracak bir maddeyle
karşı karşıyayız.
Meclisler ne için var arkadaşlar? Neden
meclisler oluşturulmuş? Neden bu Meclise, milletimiz bizlere para
harcıyor? Çünkü arkadaşlar, geçmişte tek adam rejimleri
varmış, padişahlar ve krallar varmış; milletin
başını belaya sokuyorlarmış. Bir anda savaş
açıyorlarmış bir yere ve ülkeyi bir felakete
sürüklüyorlarmış veya arkadaşlar, çok yüksek vergiler salıyorlarmış.
Diyelim ki çiftçinin ürettiği buğdaya Yüzde 50 vergi koyuyorum.
diyormuş. Yani kimin düşman olacağına veya kime ne kadar
vergi salınacağına padişahlar veya krallar karar veriyormuş.
Daha sonra arkadaşlar, buna karşı bir tepki oluşmuş ve
milletler, meclislerini oluşturmuşlar. O meclislere de kimden ne
kadar vergi alınacağına veya kimin düşman ilan
edileceğine karar verme görevi verilmiş. Bu çerçevede de bütçe
hakkı doğmuş yani meclisler, milletin temsilcileri bütçeleri
yapmışlar. Bütçeleri yapıp yürütmeye yetki vermişler.
Demişler ki: Şu konuda bu kadar para harcayabilirsin veya vergiyi
şu kişilerden toplayabilirsin. Böylece kısmen, daha
vicdanlı ve daha adaletli bütçeler oluşmuş.
Değerli arkadaşlar, geçen yıl Plan ve
Bütçe Komisyonunda Süreyya Sadi Bey burada- yüzlerce saat
çalıştık; değil mi Süreyya Başkan? Yüzlerce saat
çalıştık. Yürütme dedi ki: 800 milyar lira para
toplayacağım, vergi toplayacağım; 880 milyar lira da para
harcayacağım. Bunları da 16-17 bakanlığa
ayırdık. Sağlığa bu kadar, eğitime bu kadar,
savunmaya bu kadar. diye ayırdık değil mi Süreyya Başkan?
Ayırdık. Bu yetkiyi verdik. Dedi ki Hükûmet: 80 milyar lira da
açık vereceğim. Tamam mı? Tamam. Arkadaşlar, biz yüzlerce
saat orada çalıştık, sonra geldik Genel Kurulda da yüzlerce saat
çalıştık, iktidara yetki verdik. Bu, bütçe hakkıdır,
milletin yetkisini milletin vekilleri yürütmeye bu şekilde verdi.
Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi
bir madde geldi, ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki: Ben 800 milyar
toplayacağım. demiştim, toplayamadım. 880 milyar
harcayacağım. demiştim, daha fazlasını harcadım,
para yetmedi. Hatta gittim, Merkez Bankasındaki 46 milyar yedek akçeye de
el koydum yine para yetmedi. Ne lazım? 70 milyar daha para lazım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Orada
öyle mi yazıyor?
GARO PAYLAN (Devamla) Ve bunu neyle getiriyor?
Torba yasa içinde bir maddeyle getiriyor arkadaşlar.
Arkadaşlar, biz niye şu anda bütçe
çıkarıyoruz yukarıda? Niye yüzlerce saat 2020 yılı
bütçesine çalışıyoruz? Neden? Neden bakanlıklara çeşitli
rakamlar ayırıyoruz? Neden bizi çalıştırıyorsunuz
yukarıda Plan ve Bütçe Komisyonunda? Bakanlıklara ilgili bütçeleri
ayırmak için değil mi? Eğer ki bir hükûmet istediği kadar
toplayacaksa, istediği kadar harcayacaksa sizlere bir önerim var: Hemen Plan
ve Bütçe Komisyonuna şunu önerin: Bir madde geçirelim, yalnızca bir
saat içinde. Bir iktidar, Cumhurbaşkanı istediği kadar harcar,
istediğinden istediği kadar vergi toplar, istediği zaman da
istediği kadar rakamları artırır. diye tek bir madde
geçirin, yüzlerce saat çalışmayalım.
Bakın, on gün sonra bütçe geliyor. On beş
gün boyunca Genel Kurul aralıksız çalışacak ve iktidara
yetki verecek. Ama arkadaşlar, iktidar eğer ki bir torba yasa
içindeki bir maddeyle harcama yetkisini artırabiliyorsa o zaman bütçe
hakkı yok demektir arkadaşlar.
Bakın, 70 milyar TLyi küçümsemeyin. Biz bu 70
milyar TLyi nereye harcadığını bilmiyoruz çünkü iktidar ek
bütçe getirmedi Meclise. Bakın, 70 milyarın yalnızca 20 milyar
TLsiyle emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözebilirdik.
Yine, yalnızca 20 milyar TLsiyle 200 bin öğretmen ataması
yapabilirdik. Yine, 70 milyar TLnin 10 milyar TLsiyle Kredi ve Yurtlar
Kurumuna borçlu bütün öğrencilerimizin borç sorununu çözebilirdik. Yine,
70 milyar TLnin 20 milyar TLsiyle bütün çiftçilerimizi ihya edebilirdik veya
intihar eden vatandaşlarımızla ilgili sosyal politika
geliştirebilirdik. Ama arkadaşlar, eğer bu maddeye evet
derseniz iktidar 70 milyar TLyi bir yerlere harcamış olacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
saraylarına, yandaşlarına,
silahlara, S-400 füzelerine harcamış olacak ama bundan Meclisin
haberi olmamış olacak.
Değerli arkadaşlar, eğer bu maddeyi
kabul ederseniz Meclisin varlık sebeplerinden birini daha yok etmiş
olacaksınız. Gelin bu maddeye hep beraber hayır diyelim.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge
vardır. Önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
48inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray İstanbul Adana
Orhan
Çakırlar Feridun
Bahşi
Edirne Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İstanbul Antalya Konya
Ensar
Aytekin Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
Balıkesir Ankara İstanbul
Kamil
Okyay Sındır
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk söz isteyen, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 48inci maddesiyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün yine öncelikle, insanımızın
başlıca sorunlarından bahsedeceğim. Tabii ki yine öncelik
EYT. İşe başlama, devletle ya da özel şirketlerle hukuki
bir sözleşmeyle olur. Sözleşmenin iki tarafı vardır; birisi
kişi, diğeri kurum. İşe başlarken de taraflar iş
şartlarını belirleyen bir sözleşme imzalarlar. Özellikle
1999 yılından önce devlette işe girenler; kadınlar yirmi
yıl, erkekler yirmi beş yıl çalıştıkları
takdirde emekli olacaklarına dair sözleşme imzalamışladır
ancak devlet 1999 yılında çıkardığı yasayla tek
taraflı olarak, yaptığı hukuki sözleşmeyi ihlal
etmiş, yirmi ve yirmi beş yılda emekli olacakların
haklarını gasbederek emekli olmalarını engellemiştir
yani devlet hukuki sözleşmeyi ihlal etmiştir. Bu hakların
mutlaka verilmesi gerekir. 12 Eylül 2018 tarihinde yürürlüğe giren 17
no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Bakan
yardımcısı kadrosuna atananların, varsa emeklilik ve
yaşlılık aylıkları kesilmez. denmektedir. Yani
EYTlilere gelince Olmaz. denirken bürokrat emeklisi, bakan emeklisi,
milletvekili emeklisi ve bakan yardımcıları maaş içinde
yüzüyorlar.
Öbür yandan, 3600 ek gösterge bekleyen polis,
öğretmen, sağlık görevlileri ay sonunu nasıl
getireceğini düşünüyor. Böyle vicdan, böyle adalet olur mu?
Sayın Cumhurbaşkanı erken emekliliğin İskandinav
ülkelerini batırdığını söyleyerek EYTnin hukuki olan
haklarının kesinlikle verilmeyeceğini ifade edip
kapıyı tamamen kapatmıştır.
Kendisi 46 yaşında emekli olup birden
fazla maaş alan Cumhurbaşkanı, bugün 50 yaşını
geçmiş insanlara Gençsiniz. demektedir. Genç olanlar ise iş
aradıklarında yaşlı oldukları gerekçesiyle iş
bulamamaktadırlar, mağdur ve yoksulluk içinde hayatlarını
idame ettirmeye çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanının erken emeklilik
sebebiyle battığını söylediği İskandinav
ülkelerinde ise Norveçte millî gelir 76 bin, diğer ülkelerde ise 55 ila
65 bin dolar civarındadır. Bizde ise bildiğiniz gibi, 8.800
dolar. Arkadaşlar, herhâlde Cumhurbaşkanını yine bu konuda
bir defa daha kandırıp aldatmışlar.
İkinci bir sorun 3600 ek gösterge. Sayın
Cumhurbaşkanı dâhil olmak üzere tüm partiler genel seçimlerden önce
tüm kanallarda müjde vererek polise, sağlıkçıya, din görevlisine
3600 ek gösterge vereceğini söylemişti. Bütün eğitim
camiası ve polis teşkilatı sevinç içerisindeydi. Seçimin
üzerinden tam on yedi ay geçti, 3600 ek göstergeden ses yok. Bugüne kadar
birinci parti tarafından sorunun çözümü konusunda da hiçbir somut
adım atılmadı. Sadece Bu konuda
çalışmalarımız var, olaya pozitif bakıyoruz. deyip
geçiştirdiler.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
yanlış politika yüzünden, ülkemizde yaşayan 4 milyondan fazla
Suriyeli sığınmacılara 40 milyar dolar harcadık. Bu
para Türkiye'nin 2019 yılı bütçesinin dörtte 1idir.
Vatandaşımızın vergileriyle, dişiyle
tırnağıyla doldurduğu kasa bu şekilde
boşaltılmaktadır. Bu para,
çalışanlarımızın alamadığı maaş
zammıdır, vatandaşımızın emeklilikte yaşa
takılmasının sebebidir, memurlarımızın 3600 ek
göstergesi, çarşı pazardaki zamlardır.
Değerli milletvekilleri, üçüncü sorun ise SGK
öncesi doğum yapan kadınlarımızdır.
Varlığımızı borçlu olduğumuz, sevginin,
şefkatin, sabrın eşsiz timsalleri olan
analarımızın üzerimizdeki emeklerinin ne denli büyük olduğu
sağduyulu herkes tarafından takdir edilecektir.
Karşılıksız sevmenin yegâne temsilcisi olan
analarımızın bizlerden bir isteği var: Sigortadan önce
doğum yapmışsa kendilerine borçlanma hakkının
verilmesi. Erkekler çalışma hayatına başlamadan önce askere
gidiyorlar ve bu süreleri borçlandıklarında işe giriş
tarihleri borçlandıkları güne kadar geri gidebiliyor, böylece bir
yıl daha erken emekli olabiliyorlar. Bunun yanında, işe
girdikten sonra askere gitmişlerse bunu da yine borçlanıp eksik
primleri tamamlıyorlar, oysa kadınlar sadece sigortadan sonra
doğumları borçlanıyorlar. Sistem, kadının çocuk
sebebiyle iş hayatından ayrı kaldığı süreleri
bile emeklilik hesabına kazandırıyor. Askerlikte olduğu
gibi sigorta öncesi doğumda iş hayatından uzaklaşma söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bundan dolayı bir kez daha milletin kürsüsünden
iktidara seslenmek istiyorum: SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı
kaydına bakılmaksızın, sigortalı, genel
sağlık sigortalı ve isteğe bağlı sigortalı
ayrımı yapılmaksızın, sigorta başlangıç
tarihine de bakılmaksızın tüm sigortalı kadın
çalışanlara sigorta borçlanması olanağı
tanınmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Meclisimizi ve
yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci söz, Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekine aittir.
Buyurun Ensar Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 48inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu tekliften de
görüldüğü üzere, AKP genel olarak bütçedeki açığın
finansman yolunu aramaktadır. Burada gereksiz harcamaları engellemek
yerine halkı cezalandırmaktadır.
2019 bütçesi görüşülürken 80 milyar açık
öngörülmüş ancak bu tutar yıl bitmeden Temmuz 2019da
aşılmıştır. AKP bütçedeki bu açığı
halka yüklemek istiyor. Bunu yaparken de akıl almaz yollara başvuruyor.
Bu maddede ilgililere yapılan yersiz SGK
ödemelerinin kişilerden tazmini amaçlanmaktadır. Böyle bir madde
gelince herhâlde yüz binlerce insana yanlış ödeme
yapıldığını falan düşünüyorsunuz. Oysa sadece 800
kişiye böyle bir ödeme yapıldığı ve bunun toplam
bedelinin de 35 milyon 745 bin TL olduğu tespit edilmiştir. El insaf!
Bunun için kanun düzenlemeye ihtiyaç yok. SGKdeki memurun yanlış
yaptığı ve işi savsaklayarak tahsilatını
zamanında yapamadığı bir iş için kanun
çıkarıyorsunuz. Zaten Anayasa Mahkemesi 2017/118 sayılı
Kararla bu yersiz ödemelerin tahsil edileceğine hükmetmişken
yapılamayan tahsilatın kanunla tahsil edileceğini bekliyoruz ki
buna da pes! Buradaki işlem 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
Kanununun 71inci maddesi ile bu çerçevede çıkarılan
yönetmeliğe göre kamu görevlilerinin sorumluluklarının ihmalinin
göz ardı edilmemesi üzerinden de yapılabilirdi.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
üzerine özel bir değerlendirme de yapmak gerekiyor. Ali Şeriati
şöyle der: Din paraya bağımlı olduğu sürece onu kimse
tanımaz. Kurucusu para olan bir din, yine o paranın koruyucusu olmak
zorundadır. AKPnin para aşkını cümle cihan biliyor. En
son, devleti ve milleti aşağılayan mektubu yazan adam mal
varlığı deyince mecburen geri adım atıldı. Şimdi
bu teklifle birlikte, Ali Şeriatinin söylediği cümlenin sonundaki yeşil
sermayeyi koruyuculuğa soyunuluyor. Bu teklifle, daha evvel
Erdoğanın Paranızı verirken bana mı sordunuz? diye
geçiştirdiği ve AKPnin finansal arkabahçelerinden olan KOMBASSAN,
yeni adıyla Bera Holding ve benzerleri için açılan davaların
düşürülmesi amaçlanmaktadır. Bu şirketler bu düzenlemeyle
alacaklılara ortaklık verecek, bunun sonucunda da binlerce dava
düşecektir. Oysa vatandaşlar ortaklık değil,
paralarını geri istiyor.
Bera Holding üzerinden bir kurtarma operasyonu ve
borsa manipülasyonu yapılmaktadır ki bu durum Bera Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Rıza Alaboyun tarafından komisyon
toplantısında da Hissemizin Komisyonda görüşüleceği haberi
duyulunca hisselerimiz borsanın değer kaybetmesine rağmen yüzde
1 yükselmiştir. diye ifade buyurulmuştur. Kim bu Alaboyun? Eski
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı. KOMBASSANdaki görevine seçimden üç
hafta sonra getirilmiş, sonra yüce Rabbim verdikçe vermiş, bundan
sekiz hafta sonra da Enerji Bakanlığına buyur edilmiş. Yani
manipülasyon suçunun işlendiği açıktır.
Bu teklifte mağdurlar yok, şirketler var.
KOMBASSANda milleti dolandıran kim? Haşim Bayram. Nasıl
yaptılar peki? Almanyada bir camide yapılan toplantıda,
tezgâhın ortağı olan Ayasofya Camisi Derneği
Başkanı Hüseyin Işık namaza yönelen cemaate sesleniyor:
Şimdi ben bir teklifte bulunacağım. Şimdi namaza
durmayacağız. Bu mesele şu anda namazdan daha önemli.
Namazı biraz geciktirsek de olabilir. Şimdi biz hepimiz, başta
ben olmak üzere sıraya geçeceğiz. Oradan hepimiz ismimizi
yazdıracağız ve ondan sonra da dönüp gelip namazı
kılacağız. Bunu ne için söylüyor arkadaşlar? Almanyada
çalışan yurttaşlarımıza ailelerimizle
izleyebileceğimiz bir televizyon kanalı kuracağız. diyerek.
Yani para toplamak için Allahın farz kıldığı namaz
için Sonra kılarız, bu iş daha önemli. diyebiliyor.
Peki, parayı nasıl topluyorlardı? Bu
paraların nasıl toplandığına dair bir örnek de
İsviçreden. Şeytanın aklına gelmez. Adam hayvanın
budunu oymuş, muşambanın içine sokmuş üst üste
frankları, sonra buda yerleştirmiş 700 bin frank. Ondan sonra
tıkaç yapmış etten derin dondurucuya atıvermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENSAR AYTEKİN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ENSAR AYTEKİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, siyasal İslamın temel düsturu inanç sömürüsüdür.
Bugün nasıl Rabia işaretiyle sömürü yapılıyorsa bu
şirketler aracılığıyla da aynısı
yapıldı. 28 Şubat sürecinde insanlar tepki olsun diye bu kâr
sistemine parasını yatırdı, 2002de henüz üç aylık bir
parti olan AKP seçim kararı alınan Eylül 2002den Kasım 2002ye
kadar bütün ilçelerde örgütlenmelerini tamamladı, il, ilçe
binalarını, reklam çalışmalarını yaptı. Yani
bu kadar işi yapacak parayı nereden buldu? Acaba bu paranın
içinde bugünkü teklifte kurtarmaya çalıştıkları
şirketlerden aldıkları bağışlar da var
mıydı, yoksa o gün de Paraları verirken bana mı sordunuz?
diye deniliyor muydu? İşte bu teklifle bu şirketlere olan borç
ödenmek istenmektedir. Hâlbuki mağdurların beklediği
ortaklık değil, paralarını geri almalarıdır.
Yüksek mahkemelerden gelen mahkûmiyet kararlarıyla sıkışan
şirketleri kurtarmak AKPnin bu kanundaki tek amacıdır. Bu
kurtarış sonrası şirketler nasıl ve hangi yollarla
teşekkür edecekler, bekleyip göreceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
49uncu madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 49uncu maddesinin çerçeve hükmünde bulunan
ve ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Semra
Güzel
İzmir İzmir Diyarbakır
Hüda
Kaya Ömer Faruk
Gergerlioğlu Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Kocaeli Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu an Genel Kurulda yine bir torba yasayı
görüşüyoruz. İktidar partisi istisnai olan bu durumu esas hâline
getirdi. Öncelikle, usule ilişkin bu itirazımızı belirtmek
istiyorum.
Yine, tam şu anda 3 belediye eş
başkanımız haksız ve hukuksuz bir şekilde siyasi
rehine olarak gözaltında. Yine, bugün 10 Ekim gar katliamının
duruşması vardı Ankara Adliyesinde. Yine, bugün, gar
katliamında kızını ve eşinin kardeşini kaybeden
belediye eş başkanımız tutuklandı. Maalesef ki AKP
iktidarı döneminde siyasi soykırım operasyonları tüm
hızıyla devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede sadece bir
Kürt olarak sorun yaşadığımızı düşünürdük
eskiden, çocukluk yaşlarımızda, ilk gençlik
yaşlarımızda ama sonradan fark ettim ki bu ülkede hakikaten
büyük bir demokrasi sorunu var. Bu ülkede, evet, Anayasada yazıyor, temel
haklar var, yazılmış ama Kürte, muhalife yok.
Dün Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri
Bakanı hiç yüzü kızarmadan -yanında yeni Emniyet Genel Müdürü ki
kendisi Şırnak eski Valisi- dedi ki: HDP daha önce 100 belediye
kazanıyorken niye şu an 50 küsur belediye kazanıyor? Yani dedi
ki: Kürtler bizi destekliyor. Yani dedi ki: Kürtler bizim güvenlikçi
politikamızı destekliyor. Hayır, şunu net söyleyelim size:
Kürtler bu politikanın Kürt düşmanı bir politika olduğunun
farkında.
Size söyleyeyim mi o belediyeleri nasıl
kazandınız, daha doğrusu nasıl gasbettiniz? Bire bir
şahidi oldum hem bir Kürt olarak hem bir hukukçu olarak hem bu ülkenin bir
yurttaşı olarak; içim acıyarak bire bir hukuksuzluğu
gördüm; şahit oldum bu ülkede Anayasa, bu ülkede demokrasi nasıl
ayaklar altına alınıyor. Bunu yapanlar da Ben devletimin
bekası için yapıyorum. diyenler, Ben yerliyim, millîyim. diyenler
ama arkadaşlar, söyleyeyim: Yerli, millî olmak bu devleti,
yaşadığımız devleti
Milletin hakkını,
hukukunu savunmak bu değildir. Ne yapıldı, size söyleyeyim: Daha
önce teşhir ettik; binlerce, on binlerce asker, polis
kaydırıldı, seçmen kütüklerine kaydedildi. Şırnaklıyım,
Şırnakta 24 Haziran ile 1 Ocak arasında herhangi bir altın
madeni bulunmadı, turizm cenneti ilan edilmedi, ne oldu da aniden seçmen
sayısı 8 bin arttı birkaç ay içerisinde? Bu seçmen
artışındaki listeyi kontrol ettiğimizde, hepsi asker,
polisti. Bunları nereye kaydettiniz? 51 yatak kapasiteli
öğretmenevine 500 küsur kişi kaydedildi, 200 yatak kapasiteli
polisevine yaklaşık 2 bin kişi kaydedildi -yandaşların
evine yapılan kayıtları söylemiyorum bile, hem milletvekilinizin
hem de o dönemki belediye başkan adayınızın evine
yapılan kayıtları söylemiyorum bile- hatta
hızınızı alamadınız, iki yıl önce terk
edilmiş, virane hâlde olan karakola bile 205 asker kaydedildi. Son olarak,
Uluderede -görüntüsü de mevcut- ahıra bile 9 seçmen kaydedilmişti,
ahıra bile kaydedildi.
Değerli arkadaşlar, evet, bu ülkede
başat sorunlar var, bu ülkede kangrenleşen sorunlar var ancak
bunları çözmezsek yarın öbür gün, Orta Doğu cehenneminde
gördüğümüz bu sorunun maalesef ki buraya da sirayetini bize gösterecektir.
Bu ülkede bizim tek ihtiyacımız olan şey adalettir,
demokrasidir, hukuktur.
Sözlerimi bitirmeden önce, Yuval Noah Hararinin
Sapiens isimli bir kitabı var, ilgimi çeken bir söz vardı orada:
Barış için çok sayıda akıllı insan gerekir ancak
savaş için tek bir aptal yeterlidir. der. Ben, bu ülkede barış
için elini taşın altına koyacak yüzlerce, binlerce
akıllı insan olduğunu düşünüyorum, bu inancımı
koruyorum ve bunun için de diyorum ki: Bu ülkede barışın,
çözümün adresi demokratik cumhuriyetten geçer, demokrasiden geçer.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
49ncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
21inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
128 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
50nci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 50nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Murat
Çepni Semra
Güzel
Kocaeli İzmir Diyarbakır
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya
İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya Ankara
Emine
Gülizar Emecan Abdüllatif
Şener Kamil Okyay
Sındır
İstanbul Konya İzmir
Gülizar
Biçer Karaca
Denizli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun Sayın Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, geldik meşhur 50nci maddeye. 50nci
madde ne diyor? Termik santrallerde, Çevre Kanununa uyumlu hâle getirilmesi
için, 31 Aralık 2019da bitecek olan sürenin iki buçuk yıl daha
uzatılmasını talep ediyor.
Evet, bu maddeye ilişkin biraz tarihi,
aklımızı ve geçmişimizi hatırlamakta fayda görüyorum.
2013 yılında bu düzenleme getirildi, kabul edildi. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak Anayasa Mahkemesine gittik ve Anayasa Mahkemesi
İnsanları zehirlemeye bu kadar uzun süre devam edemezsiniz.
Anayasanın 56ncı maddesinin ikinci fıkrasına
aykırıdır. dedi ve iptal etti. Bitti mi? Hayır, bitmedi.
2019 yılı Şubat ayında, 41 sıra sayılı Yasa
Teklifinin içerisinde 45inci madde olarak yeniden getirdiniz ve gerek
toplumsal muhalefet gerek Parlamentodaki sağduyulu milletvekillerinin
çabalarıyla madde geriye çekildi.
Şimdi sizlere 15 Şubat 2019 tarihli Genel
Kurul tutanağını okumak istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekili Erkan Akçay diyor ki: Tekliften 45inci maddenin
çekilmesi oldukça sevindiricidir çünkü çevre hassasiyetini daima muhafaza
etmemiz ve bu konuda bir kararlılık sergileme ihtiyacımız
var.
Değerli Milliyetçi Hareket Partili milletvekili
arkadaşlarım, ne değişti 15 Şubattan bugüne kadar?
Soruyorum, ne değişti.
Ayrıca, temmuz ayında 102 sıra
sayılı Kanun Teklifi komisyonda görüşülürken Sayın
Milletvekilimiz Ali Öztunç ile Grup Başkan Vekiliniz Sayın
Muşun Meclis tutanağına yansıyan konuşmalarında
Sayın Muş diyor ki: O şirketlere
tanıdığımız süre bu yıl sonu itibarıyla
bitiyor. O süre zarfında buradaki standartlara uygun şekilde
filtreleme yapılacaktır, uzatma süresi verilmemiştir ve verilmeyecektir.
Değerli AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarım soruyorum: Temmuz ayından bugüne kadar ne
değişti? Yine Cumhuriyet Halk Partisi, her zaman olduğu gibi,
şubat ayındaki teklifin oy birliğiyle çekildiği
görüşmelerde tarihe şöyle bir not düşmüştü, diyordu ki Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel: Burada bir şüphem var. Bu
şüphe, seçimden önce buralarda rahatsızlık yaratıp da
sıkıntı olmasın diye bu teklifi geri çekip seçimden sonra
getirebileceğinizi düşünüyoruz. Kaygımız var ama buradan
bütün yurttaşlarımıza söylüyoruz: Meclisin sözü sözdür, bundan
sonra böyle bir düzenleme yapılmayacak, zehir solumak zorunda kimse
bırakılmayacak. ve Parlamento iradesi buna onay veriyor ve
Değerli Başkan burada oylamayı başlatıyor ve burada
bulunan tüm milletvekilleri oy birliğiyle Sayın Grup Başkan
Vekilimizin bu sözlerini onaylıyor ve kabul ediyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Peki, ne değişti? Şu
değişti: 31 Mart seçimleri bitti, artık o yörelerdeki oya
ihtiyacınız yok. Neye ihtiyaç var? İşte bu tekliften faydalanacak
olan üç beş tane enerji lobisine ihtiyacınız var. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugün burada
çocuklarımızın zehirlenmesi için, havamızın
zehirlenmesi için mi oy kullanacaksınız yoksa bu üç beş enerji
lobisinin baskısına boyun mu eğeceksiniz?
Değerli milletvekilleri, deniliyor ki: Bu
santrallerde enerji arzı tehlikesi var. Enerji
Bakanlığının internet sitesinden enerji arzına
ilişkin bu belgeyi çıkarttık, deniliyor ki: Yıllık
Türkiye'nin kurulu kapasitesi 90.421 megavat, 2018de harcanan 30 bin megavat.
Yani 3 katı enerji arz fazlamız var. 1 Kasım 2019 tarihli
tutanakta Bakan Yardımcısı diyor ki: 10 termik santral
kapatılırsa 8.300 megavat enerji açığı çıkacak.
Zaten 3 kat fazla arzımız yok mu? Neden hâlâ enerji arzıyla ya
da üç beş enerji lobisinin baskısıyla
vatandaşlarımızı zehirlemeye devam edeceğiz?
Bu kanunun içerisinde bu maddenin yer alması
aslında biraz da trajikomik. Bu kanunda ne istiyoruz? Bu kanunla bugün
vergiler getiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) -
Değerli konut vergisi getiriyoruz, gelir vergisi dilimini
artırıyoruz ve dijital vergi adı altında vergiler
getiriyoruz, konaklama vergisi getiriyoruz. Yani vatandaşlarımızdan
ek vergiler toplayacağız ve bu ek vergileri, bu üç beş enerji
şirketine teşvik olarak ödeyeceğiz; sizden vergi
alacağız, sizi zehirlemeye devam edeceğiz diyoruz. Bu
kapatılması talep edilen ve bunun için süresi uzatılan termik
santraller, bizim de taraf olduğumuz sözleşmeler gereğince
yılda sadece otuz beş gün sınır değerini
aşabilir. Bakın, Kahramanmaraş Elbistan, yılda iki yüz
yirmi sekiz gün sınır değerini aşmış; Çanakkale
Çan, yüz elli iki gün aşmış; Kütahya, yüz yirmi dokuz gün, liste
uzayıp gidiyor.
Değerli milletvekilleri, her birimizin bizi
buraya gönderen vatandaşlarımıza borcu var, görevi var. Nedir bu
borç? Nedir bu görev? Anayasanın 56ncı maddesinde,
sağlıklı bir çevrede yaşatma borcu...
Her birinizin elinizi vicdanınıza
koyacağınızı ve bu madde için hayır oyu
vereceğinizi düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevre duyarlılıklarının
en üst seviyede olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 50nci maddeyle alakalı söz alan Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili, Milliyetçi Hareket Partisine direkt seslenerek bu maddeyle
alakalı düşüncemizi sormuştur. Evet, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bizim çevre duyarlılığımız en üst seviyede.
Vatandaşımızın, milletimizin bu noktada oluşabilecek
her türlü zarardan korunabilmesi için elimizden gelen bütün çabayı sarf
etme düşüncesindeyiz, hedefindeyiz. Bugüne kadar bununla alakalı
yeniden bir uzatma olmaması konusunda Mecliste ortak bir irade
oluşmuştu fakat bugüne geldik. Bugünden sonra ya bu işletmeler
kapatılacak ya da bu filtrelerin takılması işlemi
gerçekleştirilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Kapatılmıyor, üretim durduruluyor filtre takılana kadar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 50nci maddeye
dikkat edildiği takdirde, bununla alakalı olarak, filtre takılma
işlemi teknik olarak hemen gerçekleşecek bir işlem değil
biliyorsunuz.
Burada getirilen düzenlemede, özellikle 30/6/2020
tarihine kadar Bakanlığa iş termin planını sunmayan
üretim tesislerinin bu haklardan yararlanamayacağı, iş termin
planı sunulan üretim tesislerinin de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından bu plana uyum açısından
1/7/2020 tarihinden yani hemen sonrasından itibaren başlamak üzere
dört ayda bir denetleneceği, yapılan her bir denetimde bu iş
termin planına uygun olmadığı tespit edilen tesislere
ilgili kanunun 20nci maddesinde yer alan idari para cezalarının 20
kat artırılarak uygulanacağı, iş termin
planındaki herhangi bir işin yapımının belirtildiği
süreye göre bir yıl geciktiğinin tespiti hâlinde üretim tesisinin toptan
faaliyetinin durdurulacağı açık bir şekilde
dercedilmiştir.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Bu, altı
yıldır var zaten.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, bu
noktada, bu dört ayda denetlenmesi meselesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Çevre
Kanununa göre zaten denetlenmesi gerekiyor ama Sayıştay
raporlarına göre bir defa bile denetlenmemiş. Ne değişecek?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
hayır, hayır
Şu an bu cümleler yeni ekleniyor bu maddeye.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Çevre
Kanununda bu cümleler var zaten.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu termin
planının dört ayda bir denetimi ve bu işin gerçekleşmesiyle
alakalı olarak bu hükmün uygulanması durumunda bu işin
ciddiyetle takibi ve bu işletmelerin bu filtreyi takması temin
edilecektir.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Daha önce
ciddiyetsiz miydi?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Buna vermiş
olduğumuz destek bu şartladır. Bundan başka bir şey
yoktur.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Zaten
Çevre Kanununda bunlar var. Şimdiye kadar denetlenmedi,
denetlenmediği için bizim isyanımız zaten.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ortada olan
durumu sizden farklı olarak kabul ettiğimiz anlamı
taşımıyor. Bu hassasiyeti bizler de gözetiyoruz ve bu işin,
en kısa zamanda bu filtrelerin takılmasının takipçisi
olduğumuzu dile getiriyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ama başka
bir yol daha var.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Başka bir yol daha var yani niye bunda ısrar ediyorsunuz?
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2312) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Evet, 15 termik santralin filtre düzenlemesinin iki
yıl daha uzatılması teklifiyle karşı
karşıyayız. Oysa daha senenin başında bir
ortaklaşmayla bu teklif geri çekilmişti. Buradan sormak lazım:
Ne oldu da, bu şirketlerle nasıl bir pazarlık yaptınız
da, bu şirketlerle nasıl bir pazarlığınız
vardı da, nasıl bir anlaşmanız vardı da bunu bugün
buraya tekrar getirdiniz? Senenin başında, ya daha bir yıl
dolmadan bu şirketler nasıl bir taahhütte bulundular? Altı
yıldır bu düzenlemeyi yapmayanlar şimdi bir planlama sunarak
yeniden halkı zehirleme yetkisini ellerine almaya
çalışıyorlar.
Biz bugün küresel ısınmayı
tartışıyoruz; küresel ısınma, iklim krizi. Küresel
ısınmanın 1,5 derecede sabitlenmesi üzerine tüm dünyada
milyonlarca insan sokaklara çıktılar. Milyonlarca insan, çevre ve
ekoloji örgütleri bu konuda halkı duyarlı hâle getirmeye ve
şirketlere, hükûmetlere karşı da bir mücadele örgütlemeye
çalışıyorlar. Bu iklim krizinin temel sebeplerinden bir tanesi
de fosil yakıtlar yani sera etkisi yapan fosil yakıtlar.
Bunların başında da kömürler geliyor, termik santraller geliyor.
Şimdi tüm dünyada fosil yakıtların
2050ye kadar yasaklanması tartışması sürerken Türkiye tam
tersine halkı bugüne kadar zehirlemiş, yüz binlerce insanın
ölümüne sebep olmuş bu şirketlere, bu santrallere yeniden halkı
zehirleme yetkisi veriyor.
Bakın, arkadaşlar, otuz yıl
içerisinde tüm dünyada en az 200 milyon insan sağlık problemi
yaşayacak, 200 milyon insan ve Türkiyede yılda 33 bin insan hava
kirliliği yüzünden hayatını kaybediyor, sadece hava
kirliliği yüzünden. 81 ilin 80 tanesi, 80 il havası kirli
statüsünde.
Şimdi, bu şirketlerle ilgili şu
bilgileri vermek lazım: Bakın, sadece yerli kömür kullanan
santrallere verilen teşvik miktarı 655 milyon 402 bin TL, hem yerli
hem ithal kömür kullananlara verilen teşvik miktarı 18 milyon TL ve
çevre yatırımı yapmamış yani filtre takmamış
santrallere verilen teşvik miktarı ise 535 milyon 711 bin TL.
Şimdi, soruyoruz: Bu Meclis, senenin başında 60 bin imza
verildiğinde ve 100 bin imzanın bugün Meclise verildiği
koşullarda bu halka kulak vermiyor da kime veriyor? Bu, cinayettir; bu
cinayet burada bu teklife Evet. diyenler tarafından işlenmek
üzeredir. Buna Hayır. denilmelidir, bu engellenmelidir. Bu bir
cinayettir ve bu cinayetin temel sebebi, AKPnin, bizzat sarayın üç
beş tane şirketinin rantıdır. Bu Meclis buna izin
vermemelidir. Saraydan gelen bu ferman, halkı zehirleyen, halkı
katleden, yüz binlerce insanı katleden bu ferman reddedilmelidir. AKP
şirketlerin lehine, halkın, doğanın zararına iş
yapmaktan vazgeçmelidir çünkü bu uygulamaların hemen hepsi halkın,
doğanın katliamınadır, zararınadır. Bu proje, bu
yasa teklifi acilen geri çekilmelidir.
Aynı zamanda bu Meclis hemen, acilen iklim acil
durumu ilan etmelidir. İlan etmelidir ki iklim krizi dediğimiz,
kapitalizmin krizi dediğimiz küresel ısınma ancak ve ancak böyle
engellenebilir. Termik santraller kapatılmalıdır, bacasına filtre
takılmasından başka bir meseledir bu. Termik santraller
kapatılmalıdır, yasaklanmalıdır ve enerji
politikaları açısından da şu yalandan vazgeçilmelidir:
Elektrik ihtiyacı var. kocaman bir yalandır, Türkiyede ihtiyaçtan
fazla üretim söz konusudur. Dolayısıyla bu yalan ve biz bu
yalanı halkımıza buradan ifade ediyoruz bir kez daha. AKP bir
yalan üzerinden, şirketlerin talanı üzerinden, rantı üzerinden
halkı zehirlemekten vazgeçmelidir, bu teklif geri çekilmelidir,
reddedilmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 50nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Aksaray Adana Edirne
Ümit
Beyaz Enez
Kaplan Ayhan
Altıntaş
İstanbul Tekirdağ Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 50nci maddesi üzerinde konuşma yapacağım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede ortaya koyduğunuz teklifle termik
santrallerin çevresel yatırımlarını tamamlamaları için
belirlenen süreyi iki buçuk yıl daha tekrar uzatıyorsunuz. Maddenin
tarihçesine bakarsak şunları görürüz: 2013 yılında 6446
sayılı Elektrik Piyasası Kanununun geçici 8inci maddesiyle
özelleştirme kapsamına alınan termik santrallerin çevresel
yatırımlarının tamamlanması için 2018e kadar süre
tanınmıştı. 2014 yılında Anayasa Mahkemesi geçici
8inci maddeyi iptal etti. Hangi gerekçeyle iptal etti? Çevresel
yatırımların uzun süre ertelenmesi Anayasaya
aykırıdır. dedi. 2016 yılında tekrar düzenleme
yapıldı, çevre düzenlemeleri için verilen süre 2019 sonuna kadar
uzatıldı. Şimdiki Hazine ve Maliye Bakanımız, dönemin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, gerekli
yatırımların yapılması için verilen sürenin 2019
sonunda kesinlikle biteceğine ve bir daha uzatılmayacağına
söz verdi 2019 sonuna kadar eski nesil santrallerden yeni nesil filtreleme
sistemlerine geçmeyenlerle külahları değiştireceğiz. dedi
ama maalesef 2019un Şubat ayında getirilen bir kanun teklifinde bu
sürenin 31/12/2021 tarihine kadar uzatılması teklif edildi. Bu son
teklif 5 siyasi partinin imzasıyla verilen bir önergeyle geri çekildi ve
sağlıklı bir çevrede yaşamak isteyenler rahat bir nefes
aldı ta ki bugüne kadar.
Değerli milletvekilleri, iklim
değişikliği sorunlarından en çok etkilenecek
coğrafyaların başında Akdeniz havzası gelmektedir.
Türkiye, eğer önlem alınmazsa yakın gelecekte sıcak havanın
ve yağış rejimindeki düzensizliğin artması gibi
tehditlerle karşı karşıya kalacaktır. İklim
değişikliği yalnızca havanın
ısınmasıyla sınırlı değildir; kuraklık,
seller, hortumlar, deniz suyu seviyesindeki yükselme gibi felaketler de iklim
değişikliğinin sonucu olabilir. Ülkemiz için bu derece büyük
riskler varken bizim en çok tedbir alan devletlerin başında
olmamız gerekmez mi? Ne yazık ki Türkiye, İklim
Değişikliği Performans Endeksinde 50nci sırada, karbon
emisyonları performansındaysa 37nci sırada yer almakta.
İklim Etkinlikleri Takibi kuruluşu yani CAT, Ulusal Katkı
Niyet Beyanı hedeflerinde Türkiye için Kritik derecede yetersiz.
demektedir, bunda da temel etken kömür ve linyit yakıtlı termik
santrallerdir. Ülkemizde 40tan fazla kayıtlı termik santral var. Bu
santrallerin hepsinin çevresel yatırımları maalesef eksik.
Değerli milletvekilleri, bu santrallerin baca
emisyonlarının tek zararı çevreye değil, insan
sağlığı üzerine de büyük zararları var. Bu
santrallerin baca gazlarının filtrelenmeden havaya salınması,
başta santrallerin bulunduğu illerde solunum
rahatsızlıkları, kanser dâhil birçok hastalığın
ve erken ölümlerin nedenlerindendir.
Hepimiz biliyoruz ki sigara dumanı, kanser
dâhil pek çok sağlık sorununa yol açmaktadır. Bu nedenle,
iktidarın, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın
sigara konusunda hassas davranmasını takdir ediyorum. Maalesef,
Meclisimiz, kapalı alanda sigara içilmesini engelleme konusunda tam
başarılı değil. Kendi çıkardığımız
yasalara önce kendimizin uyması beklenir. Ama, şunu da ifade edeyim
ki sigara dumanı, içeni ve yakın çevresini etkiler, etki alanı
kısıtlı. Kömürle çalışan santrallerin etki alanı
çok daha fazla. Dolayısıyla bu santrallerin sağlığa
zararlarını sigaradan daha fazla önemsememiz gerekir. Bunu da buradan
Sayın Cumhurbaşkanımıza iletiyorum.
2019 Şubatındaki santrallerin çevresel
yatırımlarını tamamlaması için süre uzatımı
teklifinin geri çekilmesiyle, iktidar partisinin doğaya karşı
hassasiyetinin bulunduğunu düşünüp takdir etmiştik. Bugün bu
teklifin tekrar gündeme gelmesi, soru işaretleri doğurmaktadır.
Belli ki, iktidar, geçen sürede bu santrallerin tedbir almasını
sağlayamamıştır. Sayın Berat Albayrak, yine bir sözünü
yerine getirememiştir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi,
Anayasanın 56ncı maddesinde yer alan sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama hakkının da ihlali demektir.
56ncı maddeye göre, çevre sağlığını korumak ve
çevre kirlenmesini önlemek, devletin ve vatandaşların ödevidir.
Meclisin de bu göreve ortak olması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Bu yasa teklifi, bu
anayasal görevi savsaklamak anlamına geliyor. Bu yanlışta
ısrar etmeyeceğinizi umuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
51inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 51inci maddesinin, kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Murat
Çepni Hüda Kaya
Kocaeli
İzmir İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Semra
Güzel
İzmir
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce 43üncü maddede
konuşurken de söyledim, bu 51inci madde kadar vahim, Anayasayı
ihlal eden, hukuk dışı, ahlak dışı, vicdan
dışı bir madde olamaz ama bu, getirilmiş önümüze böyle bir
torba yasa teklifinde. İbrahim Kaboğlu hoca da -az evvel
buradaydı- Vahim bir madde. Ben bunun için Anayasa Mahkemesine
gideceğim. diyordu ve bu madde önümüze getirildi. İnanılmayacak
bir şey.
Nedir bu? OHAL döneminde yüz binlerce kişi,
KHKlerle ihraç edildi ve sivil ölüme uğratıldılar. Nazi
uygulamalarıyla soykırıma uğratıldılar ve devlet
görevinden uzaklaştırıldıktan sonra özel sektörde de çalışmalarının
önüne geçildi. SGK uygulamalarıyla Ağaç kökü ye. dendi onlara.
Pasaportları da iptal edildi ve koca bir Türkiye hapishanesinde ölüme terk
edildiler. Tüm SGK haklarını kaybettiler ve tamamen bir yok
edilişe uğradılar.
Bakın, neler yapıldı? Hâlen de devam
ediyor, şu anda OHAL listeleri internetten yayınlanmıyor,
bakanlıklar gizlice ihraçlara devam ediyor, insanlar ölüme terk ediliyor.
Mesela, SGK ne yaptı? İş yeri
hekimlerinin belgelerini iptal etti. Düşünün, bakın, arkadaşlar,
kendiniz için bir düşünün. Aylarca bir sınava
hazırlanıyorsunuz, üniversite sınavı gibi bir sınav,
doktorlar hazırlanır. Ben de hazırlandım, ben de bir
doktordum, KHKyle ihraç edilmiştim. Kimse bana iş vermiyordu.
İş yeri hekimi olayım dedim, sınava girdim,
sınavı kazandım. Bir yerde işe başlayacağım
diye düşünürken bana SGK Hayır, sınavı kazandın ama
iş yeri hekimliği belgesini alamazsın, sen KHKlisin. dedi.
Benim gibi on binlerce doktora bunu söyledi. Hiç sıkılmadan,
utanmadan bunu söyledi ve bu uygulamaları hep devam ettirdi. Kime
yaptı mesela? Sen tutukluluk geçirmişsin, sana iş yeri
hekimliği belgesi vermiyorum. dedi. Ya, yasada var mı bir şey?
Vermiyorum. Bu kadar, başka bir şey değil. Bu gibi
uygulamalara devam ettiler ve sivil ölüme mahkûm ettiler.
Cezaevinde, emeklilik hakkını
kazanmış adam. Eşi de çalışmıyor, kendisi de
cezaevinde, KHKli; emekliliği gelmiş, emekli etmiyor. Niye
etmiyorsun? İşte öyle, keyfime öyle geldi, etmiyorum. diyor. SGK
diyor bunu ve şu anda biz, bu SGKye yasal zırh kazandırma maddesini
tartışıyoruz arkadaşlar. On binlerce kişi için o kadar
büyük bir vebal içindeki SGK ve siz şu anda bunu oylayacaksınız,
bunu bilin bakın. On binlerce kişinin ahını aldı.
İnsanlar öldü, bu dünyadan ayrıldı; 60a yakın intihar var.
O insanlar, hakkını helal etmedi, ahları var, bu dünyadan
gittiler ve siz şu anda bu ah ettikleri kişilerin
yargılanmamasını onaylayacaksınız. KHKliler ihraç
edildikten sonra iş bulamadılar çünkü SGK KHKlidir, iş
vermeyin, 36 kod. diyordu.
İŞKURa müracaat ettiler,
İŞKURda bir iş bulayım, devlet madem vermiyor, özel
vermiyor. Gidip orada bir kurs programına kaydolayım. dedi, oradan
da Sen kurs ve programlara kaydolamazsın, taş ye. dediler.
Engelli kişiler, malulen emekli olmak
istiyordu, malulen emekliliklerinin önüne geçtiler.
Tanıdığım birisi vardı, inanın ki yüzde 96
engelli, haftada 3 kez diyalize giriyor; Vakkas Karakoyun. Bakın, ismini
de ezbere biliyorum, adama aylarca, yıllarca zulmettiler, malulen emekli
etmediler. Kavga dövüş mahkemeler sonunda ancak emekli olabildi ama üç
yıl boyunca bununla uğraştı, zulmettiler, zulüm.
Yine, emekli olmada büyük zorluklar
yaşadılar. Emekli ikramiyesi vermediler KHKlilere. Onlar, gittiler
mahkemelere ve mahkemelerden aldılar emekli ikramiyelerini. Özel sektörde
bir kurumda çalışmışsa onları emekli etmediler.
Yeşil kart vermediler Mutlaka GSS alacaksın. dediler.
Hastanelerde çalışmalarının
önüne geçtiler. Sonunda biliyorsunuz böyle bir yasa teklifi bile getirildi
KHKli doktorlar özel hastanelerde çalışamasın. diye. O
aşıldı ama eczacılara taktılar. Birçok eczanenin
MEDULA ekranını kararttı SGK. Niye karartıyorsun? Bir
gerekçe var mı? İşte, öyle, karartıyorum. Bu kadar.
Bakın, bunu diyen insanlar, şu anda yargılanmaktan kurtulacak.
Ve bundan dolayı KHKliler çok büyük sorunlar yaşadı.
Bakın, biz bunun bilimsel
çalışmalarını yaptık binlerce kişiyle; yüzde 95i,
psikolojik sıkıntılar yaşadı, ekonomik
sıkıntılar yaşadı, sosyal dışlamalar
yaşadı ve sivil ölüme uğratıldı. Bunu yapan, SGKydi
ve şu anda bu SGK yetkililerinin yargılanmasının önüne
geçilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, Sevgi Balcı hemşireyi anlatayım size. 3 çocuğu
vardı. Hamileyken KHKyle ihraç edildi, depresyona girdi çünkü tamamen bir
soykırım uygulanıyordu ona, sekiz buçuk aylık olmuştu
bebeği, depresyondan çıkamadı. Bir gün eşi eve geldi,
kendisini evin tavanına asmıştı Sevgi hemşire. Sekiz
buçuk aylık bir bebeği vardı ama buna rağmen astı. Bu,
vicdansızlıktır arkadaşlar.
OHAL Komisyonu da yasal zırha
kavuşmuş durumda. Ben OHAL Komisyonuna gittim İnsan Hakları
Komisyonuyla beraber. Koltuk altımda onlarca dosyayla gittim ve
hukuksuzluklarını yüzlerine çarptık, tek bir cevap veremediler.
Bana söyledikleri şuydu: Ömer Bey, bunları inceleyip sana geri
döneceğiz, davet edeceğiz. Aradan on bir ay geçti, davet etmeye
cüret edemiyorlar çünkü haksızlar.
Şimdi, onlardan, OHAL Komisyonundan SGK de
gördü Ne güzel böyle kurtuluyor işte insan, yasal zırha
kavuşuyor ve bütün bu suçlarımızdan, günahlarımızdan,
veballerimizden böylece kurtulabiliriz. dedi, işte bu madde geldi
önümüze.
Değerli arkadaşlar, suçtur, vebaldir,
günahtır; bunu onaylamayın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Komisyon bize şunu açıklayabilir mi: Bu maddeden
kaç kişi yararlanıyor?
BAŞKAN Şimdi okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
51inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray İstanbul Adana
Orhan
Çakırlar İsmail
Koncuk
Edirne Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
İstanbul Antalya İstanbul
Abdüllatif
Şener Ali
Öztunç Kamil Okyay
Sındır
Konya Kahramanmaraş İzmir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen, Adana Milletvekili İsmail Koncuk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
Komisyon Sözcüsü sorulara bir cevap verseydi çok iyi olurdu. Bu 51inci
maddeden kaç kişi yararlanıyor?
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında tam anlamıyla, tam bir rezalet
maddeyi tartışıyoruz. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi
hukukun egemen olduğu bir Parlamentoda asla olmaması gereken bir
maddeyi tartışıyoruz. Tarihe not düşmek adına maddeyi
okuyacağım: Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin
milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar
verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya
iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve bu nedenle kamu görevinden
çıkarılmış olan kişilerden, adli veya idari
soruşturma veya kovuşturması devam edenlerin sosyal güvenlik
haklarına ilişkin başvuruları hakkında 31/10/2019
tarihine kadar karar alan, -bakın, karar alan- bu kararları yerine
getiren veya işlem yapmayan -tam tersi, alan veya işlem yapmayan-
kamu görevlilerinin bu karar ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai
sorumluluğu doğmaz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kenan Evren
anayasasının 15inci maddesi.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bunu
vicdanı olup da sindirebilecek bir milletvekili olduğunu
düşünmüyorum. Ha, vicdanı olmayanlara sözüm yok. Bu nasıl bir
madde ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kenan Evren
anayasasının geçici 15inci maddesi.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Yani diyor ki:
Kardeşim, istediğin zulmü yap, rahat rahat yap, arkanda ben
varım, hiç korkma. Vallahi, şunu söyleyeyim, bunu yapacak
bürokratlara bir şey diyeyim: Gün gelir, bu madde ortadan kaldırılır,
bunu yapanlardan da hesap sorulur. O bürokratlar da AKPnin bu insanlık
ayıbı kanun maddesine sığınarak Bizim arkamızda
AKP var. diye düşünmesin. Kimse ilanihaye iktidar değildir. Bu Türk
siyasi hayatının tozlu raflarında nice partiler, nice
cumhurbaşkanları, nice vekiller var. Onun için siyasetçinin bu
anlamsız tekliflerine, daha doğrusu maddelerine uyarak
yanlış yapmayın.
Şimdi, bu FETÖyle mücadele konusu, tam bir
kara mizah hâline geldi Türkiyede; hepiniz, sizler de biliyorsunuz, AK
PARTİliler de biliyor, diğerleri de biliyor. Bakın, Ankara
İdare Mahkemesinin kararını okuyacağım ben size,
aynı kararda diyor ki: Kamudan çıkarma nedenleri, sadece terör
örgütü üyeliğiyle sınırlı değil, terör örgütleriyle
irtibat ve iltisak da -yani bu iltisak kelimesi de saçma sapan bir kelime,
nereden çıktı bilmiyorum- ihraç nedeni
sayılmıştır. Bu nedenle ilgililer hakkında ceza
yargılamasında üyelik suçlamasıyla beraat ya da takipsizlik
kararı verilmiş olsa bile
Yani beraat veya takipsizlik
almış olsa bile Ankara İdare Mahkemesi diyor ki:
idari
yargı, irtibat ve iltisak yönünden de ihraç işlemini incelemek
zorundadır. Bu karara göre, FETÖ üyesi olduğu suçlamasından
takipsizlik ve beraat kararı alan kişinin irtibat ve iltisakı
tespit edilirse -ki nedir bilmiyorum bu; sendika üyeliği, bankada
hesabı olması, okula çocuğunu göndermesi falan yani bir terör
örgütü üyesi olduğunu gösterir mi bu değerler, bu kriterler- göreve
iade davası reddedilecektir. Yani yargının verdiği
beraatı, takipsizliği önemli görmüyor. Aynı kararda, bakın,
şunu diyor bir de: Ceza yargılamasında kamu görevlilerinin
terör örgütlerine üyelik veya yardım nedeniyle ceza almaları hâlinde
idari yargı mercilerince bu ceza nedeniyle başka bir delile ve
araştırmaya ihtiyaç duyulmaksızın davanın reddine
karar verilmesi gerekmektedir. Bakın, 2 ayrı karar. Birinde
Yargının verdiği takipsizlik kararını, beraat
kararını hiç dikkate almayın. diyor, aynı mahkeme. Bu
Ankara Bölge İdare Mahkemesi zaten enteresan bir mahkeme, bunu da buradan
ifade edeyim. Ben sendikacılığımdan hatırlıyorum,
geçmişte verdiği kararların aksini veren, vicdanı
sızlamadan aksini veren bir başkanı vardı, hâlâ duruyor mu,
aynı adam mı, bilmiyorum. Hakkında o zaman HSYKye suç
duyurusunda bulundum, davacı oldum; tabii bir ceza almadı.
Şimdi Kardeşim, birinde ceza
vermişse mahkeme -ceza verilmişse- aman diğer şeylere
bakma, delillere bakma, sen reddet. diyor, ceza vermişse mahkeme.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ama takipsizlik
beraat almışsa Yok kardeşim, sen iltisakına
bakacaksın bunun, irtibatına bakacaksın. diyor. Neymiş
onlar? Sendika üyeliği. Şimdi, OHAL Komisyonu karar veriyor, yirmi
dört ay sendika üyeliği varsa göreve iade ediyor, yirmi beş ay varsa
reddediyor.
AK PARTİli kardeşlerim, ya vicdan
azabından çok çekersiniz. Susuyorsunuz, itiraz etmiyorsunuz. Zaman zaman
içinizden Mustafa Yeneroğlu gibi, Şamil Tayyar gibi yürekli birkaç
kişi çıkıp böyle itiraz ediyor. Ya, sesinizi yükseltin ya!
Vallahi bu dünyanın öbür dünyası da var diyorum, milletvekilliği
falan öbür dünyada geçmiyor, bunu bilin diyorum.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Maşallah, AK PARTİ Grubu çok rahat,
keyifleri yerinde. Şener Şen var ya, filmlerinde böyle üzerinde et
parçaları olan bir tepsi bulguru yer, üzerine bir de ayran içer,
köşeye çekilir, rahat rahat oturur ya, öyle oturuyorsunuz.
Elbistanı, Afşini yediniz bitirdiniz bulguru yer gibi, öyle rahat
oturuyorsunuz. Koca bir Elbistan, canım Elbistan ile Afşini
perişan ettiniz, bitirdiniz. Yıllardır söylüyoruz, son güne
kadar söyledik Etmeyin, eylemeyin, bu filtrelemeyi yaptırın,
kapatın şurayı. dedik, dinlemediniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Akşamın bu
vakti nereden
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Amasyada
sıkıntı yok tabii Sayın Vekilim, senin oraya kül
yağmıyor; bizim Maraşa, Elbistana yağıyor,
Afşine yağıyor kurban olduğum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Şova gerek yok,
şova.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ya, şovu az önce
sizinkiler yaptı zaten, bir Elbistanı, Afşini bitirerek
yaptı.
Alın, şov değil, gerçek. 17 Temmuz
2019 Çarşamba, konuşan Mehmet Muş, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili. Elbistandaki, Afşindeki hemşehrilerimizin içi
rahat olsun. Tanıdığımız süre bu yıl sonu
itibarıyla bitiyor. O süre zarfında buradaki standartlara uygun
şekilde filtreleme yapılacaktır. Uzatma süresi
verilmemiştir, verilmeyecektir. diyor. Kim? Mehmet Muş.
18 Temmuz 2019 Perşembe, AK PARTİ
Kahramanmaraş Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı
Mahir Ünal: Bu konuda Cumhurbaşkanımızın da en kısa
zamanda filtre sorununun çözümüyle ilgili talimatı var. Afşin ve
Elbistan bölgesinin bırakın otuz altı ayı, bir gün bile
bekleyecek durumu yok. Kim? Mahir Ünal.
Tarih 21 Kasım, şu an, 22.00 civarı.
Ne oldu? AK PARTİ ve MHPnin oylarıyla filtre
takılmasının engeli kaldırıldı. Üç yıl daha
kullanın. diyor. Kime? Çelikler Holdinge. Kim bu Çelikler Holding? Niye
güç yetmiyor ya, merak ediyorum ya. Cumhurbaşkanı kaç gündür
söylüyor, AK PARTİ milletvekilleri söylüyor. Ne özelliği var
bunların arkadaşlar, ne özelliği? Bari Elbistanın
adını da değiştirin Külbistan yapın Külbistan, tam
olsun ya. Bu Elbistanı, Afşini bitireceksiniz, iyice bitirin.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının internet sitesine girin lütfen. Elbistan için
ne diyor, biliyor musunuz? Elbistan için etkinlik önerileri, acı ama
gerçek: Açık hava sporları kesinlikle yapmayın, kesinlikle
bisiklet sürmeyin, açık havada yürüyüş kesinlikle yapmayın,
dışarıda piknik kesinlikle yapmayın. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı diyor. Niye? Hava kirli olduğu
için söylüyor. Hava kirli olmasa bunu niye söylesin?
Değerli arkadaşlar, Arabalarda sigara
içilmesin. Niye? Kanser oluyor millet zehirleniyor. Güzel, arabada sigara
içilmesin. Koca koca bacaları ne yapacağız? 250-300 bin
insanın yaşadığı bölgedeki o bacaları ne
yapacağız ya? O bacalardan insanlara her türlü kanser
bulaşıyor. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bizim Afşin, Elbistan ozanlar
diyarıdır, çok önemli ozanlarımız vardır;
Âşık Mahzuni Şerif vardır, Necip Fazıl vardır,
Perişan Ali vardır, Emekçi vardır, bizim bölgenin insanları,
Afşinin adamları bunlar, Elbistan adamları.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Karakoç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Karakoç vardır,
bakın, Hocam söyledi.
Hocam, Karakoç olsun, Mahzuni olsun, Necip
Fazıl, sevda, aşk şiirleri yazarlardı zamanında bizim
ozanlarımız. Artık bizim ozanlarımız sevda şiiri,
aşk şiiri yazmayı bıraktı. Niye? Hanımları
kanser oluyor çünkü. Niye? Santralden dolayı. Ne yazıyorlar biliyor
musunuz? Hava kirliliği şiirleri yazıyorlar, aha birini
okuyayım size. Ozan Azizoğlu bakın ne demiş şiirde:
Siyah kar yağıyor bahçeye bağa,
Bizim elde duman, zehirden beter.
Kuş bile uçmuyor dumanlı dağa,
Bizim elde duman, zehirden beter.
Gel de nazlı yârim bak Elbistana,
Kara kül yağıyor bağa bostana.
Burada yaşayanın sonu hastane!
Bizim elde duman, zehirden beter.
Yalvarayım size şu hâle bakın,
Havanın pisinden görülmez yakın.
Kül saçan bacaya filtre takın,
Bizim elde duman, zehirden beter.
Bu dumanlı çağrı, büyük beylere,
-Size.-
Gelin beraberce gidek köylere,
Nasıl da kurumuş bakak bağlara,
Bizim elde duman, zehirden beter.
(CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) - CHP üyesi mi?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) CHP üyesi değil,
kendisi milliyetçi, ülkücü görüşten gelen bir ozandır.
Anlaşıldı? Tamam, güzel, peki.
Şimdi Bakın, değerli arkadaşlar
SALİH CORA (Trabzon) - Cevabımızı
aldık yani.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Evet, Salihciğim
sana cevap vermek istemiyorum ama maalesef, ne yapayım yani, orada
söylüyorsun.
Şimdi, arkadaşlar, gerçekten de 250 bin
insanın yaşadığı bir kent, Afşin, Elbistan
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Hemen
ülkücülere sığınıyorsun. Niye ülkücülere
sığınıyorsun?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Nasıl Baki Bey?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sıkıştığında hemen ülkücülere
sığınıyorsunuz diyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ne ülkücüye
sığınacağım ya, ülkücüler az önce MHP, Afşin ve
Elbistanda filtrenin kaldırılmasına evet oyu verdi.
Yıllarca sizin kalenizdi Elbistan, Afşin.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) En son
seçim sonucuna bak.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Son seçimlerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Ali, sen Meclise hitap et,
sataşmalara cevap verme.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Peki, ben büyüklerimin
sözünü dinlerim Sayın Başkanım.
SALİH CORA (Trabzon) Ama insicamını
bozduk Ağabey.
BAŞKAN Ali Bey, buyurun.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Yıllarca Afşin, Elbistan hep sağ
partilere oy verdi; MHPye verdi, AK PARTİye verdi; son seçimlerde yine
verdi. Milletvekili seçimlerinde gittiniz, verdiler,
kandırdınız; belediye seçimlerinde gittiniz, verdiler, kandırdınız;
bir daha da zor kandırırsınız. Bizimkiler öyle çok uysal
koyun değildir, haberiniz olsun. Eğer varsa yüreğiniz, hadi,
gelin şu Maraşta seçimi bir yenileyelim. Hodri meydan! Var mı,
var mı, var mı? (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Yenilen pehlivan,
güreşe doymaz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ya, Sevgili Salih Bey,
bakın, Maraş ile Trabzon kardeş şehirdir.
SALİH CORA (Trabzon) Kardeş
şehirdir.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ya, her gün seçim mi
olur Ali.
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Salihe
karışma.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Trabzonlular
Maraşlıları sever, Maraşlılar Trabzonluları
severler.
SALİH CORA (Trabzon)
Maraşlıları seviyoruz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) O yüzden, bana
bulaşma. Ben yıllarca gazetecilik yaptım, bir cevap veririm bir
daha ayağa kalkamazsın. Kurban olurum, yapma, olur mu, tamam? Hadi
bakalım.
Peki, tekrar teşekkür ediyorum.
Sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ali Bey, teşekkür ederim,
sağ olasınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, soruma cevap verecekti Sayın Komisyon Sözcüsü.
BAŞKAN Sayın Tanal, mesajın
alındı, bir dakika, sabırlı ol.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Şimdi, 51inci maddeye, bu düzenlemeye
neden ihtiyaç duyulmaktadır
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kaç kişi
yararlanıyor, düzenlemeyle ilgili işten kaç kişi
yararlanıyor?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Ya, ben aydınlatıyorum sizi,
arkadaşlar soruyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Benim sorum bu,
kardeşim: Kaç kişi yararlanıyor bu 51inci maddeden?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Tamam, onu bilahare Bakanlıktan
öğrenip bildireceğim size yazılı olarak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nasıl
bilahare? Arkadaş, kaç kişi yararlanıyor?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Ağabey, bilemezsin ki, Türkiye genelinde.
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
Tanal, bir konuşsun, bekle ya.
İSMAİL KONCUK (Adana) Tamamını
ilgilendiriyor, tamamını, kişi yok burada.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Bir dakika, müsaade et.
15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminde
bulunan FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı olduğu
belirlenen kamu görevlileri ihraç edilmiş, bunlardan emekli
aylığı bağlanması şartlarını
taşıyanlarsa Kurumumuza yoğun bir şekilde müracaatta
bulunarak aylık ve emeklilik ikramiyesi talebinde
bulunmuşlardır. Bu durum, Kurumumuzun mevcut iş ve işlem
yükünde ciddi bir artışa yol açmıştır. Takip eden
dönemde telafisi mümkün olmayacak durumlarla karşılaşılmamasını
teminen, ilgililerin talep ettikleri hususları gerçekten hak edip
etmediklerine yönelik tespit çalışmaları hassasiyet ve
titizlikle yürütülmüştür. Öte yandan, emekli ikramiyesi alanlara SGK tarafından
kamu görevlilerini çalıştıran kurumlar adına ödenmekte, iki
ay içinde faturası karşılığında ilgili
kurumlardan tahsil edilebilmektedir.
Kısacası, iş yükünden dolayı
iş aksamış, aksayınca bu emekli
aylığını hak edenler mahkemeye başvurmuşlar.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Yalan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Yalansa işte
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Herkes
mahkemeyle aldı, ben de mahkemeyle aldım.
BAŞKAN Böyle bir usul yok Sayın
Milletvekili, oturur musunuz yerinize. Konuşsun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Yalan
ama bu söylediği.
BAŞKAN Oturun Sayın Milletvekili,
sabırlı olun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Bu nedenle, emekliye sevk onayı
düzenlenerek SGKye gönderilmesi gerekmektedir. Yoğun bir şekilde
müracaatla karşı karşıya kalınan bu dönemde sürece
bağlı işlemler, kurumlara yapılan yazışmalar, ve
emekliye sevk olaylarının düzenlenerek Kurumumuza gönderilmesi, belli
bir süre gecikmesine neden olmuştur. Olay bu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkan, sorum bu değil. Sorum diyor ki
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN Bir dakika beyler.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Sayın Tanal, cevabını
yazılı olarak size göndereceğim.
BAŞKAN 52nci madde üzerinde aynı
mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 52nci
maddesinin, teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Aksaray İstanbul Adana
Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Tekirdağ Edirne Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya Ankara
Abdüllatif
Şener Emine Gülizar
Emecan Kamil Okyay
Sındır
Konya İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Fahrettin Başkan
bal getirmiş, yüreği yanmış.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Vallahi size
getirdim balı.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Size bal getirdim, biraz tatlı olsun,
tatlı konuşalım diye. Ama bu bal, vallahi bizim kantinde
satılıyor, pek çoğunuz da
almışsınızdır, inşallah aldınız ve
yediniz, yemediyseniz tavsiye ederim, mutlaka alın, yiyin. Neden mi? Bu
bal, bir buçuk aydır orada satılıyor -daha önce de
satılıyor da- ama bir buçuk aydır da Tarım ve Orman
Bakanlığının hileli ballar listesinde. Afiyet olsun. Hileli
malları, hileli balları Meclise kadar soktunuz. Yani on beş gün
önce buraya getirdik, dedik ki: Gelin, ya, şu hile hurda işiyle
ilgili bir araştırma önergesi verelim, verdik,
araştıralım, gelin şunlara bir çare arayalım. Dediniz
ki: Hayır, biz hileli bal yemeye devam edeceğiz. Vallahi siz yiyin,
afiyet olsun.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Size satmak
için getirdik.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) 1.211
çeşit gıda maddesi var Bakanlığın
açıklamasına göre hileli. Afiyet olsun, yiyin AK PARTİliler,
milletvekilleri.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) AK
PARTİlilere satmıyorlar, size satıyorlar.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ama 82
milyonun suçu ne be Müslüman, 82 milyonun suçu ne? (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ah, ah, ah, ah! Bir zaman Tayyip Bey öyle derdi,
Ah, ah! diye, ben de size diyorum: Ah, ah! Balları yiyin, keyfinize
bakın.
Evet, şimdi gelelim şu vergi işine,
İbiş hikâyesine gelelim, akşamın bu vaktinde size bir
İbiş hikâyesi anlatalım, güzel güzel konuşalım. Eski
zamanların birinde padişahın hazinesi bizim hazine gibi
boşalmış. Har vurup harman savurmuşlar. Saraya düzinelerle
at almışlar -araba alamamışlar- çalgı çengi, yiyip
içip keyiflerine bakmışlar. Sonunda hazine tamtakır.
Padişah demiş ki: Ya, ne olacak? Vezirlerden biri demiş ki:
Bir yolu var Sayın Padişahım. Ne var? Yine halktan vergi
toplayalım, başka yolu yok. Sultan diyor ki: Ya, olur mu?
Padişah kızıyor, Ya, kardeşim bugüne kadar iğneye
ipliğe ne varsa zam yaptık -o tabii, böyle iğne iplik demiyor,
ota tezeğe filan diyor- şimdi neye yapacağız, bir
şey kalmadı. Ama akıllı vezirlerin biri bir çare buluyor,
diyor ki: Bir çare buldum padişahım. Nedir? Şimdi, adı
İbiş olandan, başı kel olandan, pazarda horoz satandan, bir
de kılıbık olandan vergi alalım. diyor. Padişah
düşünüyor, pek hoşuna gidiyor. Diyor ki: Ya, tamam! Emir buyuruyor,
diyor ki: Efendim, adı İbiş olan, başı kel olan,
pazarda horoz satan, bir de kılıbık olan erkeklerden vergi
alalım. Tabii, gariban bir köylü pazara geliyor. Bir garip, tavuğu
var veya çilli horozu var; satıyor, satmaya kalkıyor. Satarken biri
diyor ki
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Baştan
anlat, anlamadım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Anlamadın
mı? Türkçen yok mu?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Anlatamadın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Anlatayım: Çilli horoz var. Çilli horoz
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sen
ayrımcılık yapıyorsun ama. Erkekler dedin,
ayrımcılık yapıyorsun. Kadınlar da olabilir pazarda.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Hayır,
erkekler satıyor.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Pazarda kadın
da olabilir ama.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Burada
kadın yok, kadınlar gelmemiş pazara.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hikâye
mi, masal mı bu?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ya, masal.
İyi dinleyin.
Şimdi, 4 çilli horozu 4 akçeye bir
vatandaş alıyor. Alıyor amma, efendim, padişahın
memurları horoz satıldığını görüyor. Hemen
geliyor, diyor ki köylüye: Ver bakalım 1 akçe. Diyor ki: Ya, ne akçesi?
Ben bu aldığım akçelerle eve ihtiyaç alacağım,
hanımıma pabuç alacağım. Yoo, olmaz. diyor, itiraz
ediyor. Amma, gel gelelim, itirazını dinleyen yok. Bunun üzerine
İbiş diyor ki: Vermem. Verirsin, alırsın derken bu defa
tartışma uzuyor. Uzayınca oradan biri diyor ki: Yahu
İbiş, anlaş ya, ver 1 akçeyi kurtul. Amaan! Diyorlar ki: Ya,
senin adın da İbiş. Oldu borcun 2 akçe. Yahu, ne yapacağım
ben şimdi? Nasıl veririm 2 akçeyi? diyor, yine itiraz ediyor. 2
akçeye çıkınca, İbiş bu vergiye de itiraz ediyor ve o
padişahın memurlarından kaçmaya kalkıyor. Kaçarken takke
düşüyor. İbiş kel mi? Hadi, kel! Etti mi 3 akçe? Diyorlar ki: 3
akçe alacağız. Yahu, etmeyin, kurbanınız olayım. Ben
nasıl gideceğim eve? Benim hanım eve katmaz, benim çanıma
ot tıkar. diyor. Ooh, sen bir de kılıbıksın!
Yandın, ver hepsini! diyorlar.
İşte, AK PARTİli kardeşlerim,
memleketi bu hâle getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
daha verir misiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Süre
bitti, masal bitmedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nerede gülecektik,
nerede?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) 82 milyonu
İbişe çevirdiniz ama siz maşallah çok iyisiniz, hiçbir
sıkıntınız yok.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hakaret etme!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir havadan
vergi almıyorsunuz, bir havamızdan. Yarın
çıkacaksınız, adı İbiş olandan da tavuk satandan
da kel olandan da herkesten de vergi alacaksınız. Hiç mi insafınız
yok ya! Allahtan korkun ya! Yapmayın bunları ya!
Hadi bakalım, hoşça kalın
İbiş hikâyesiyle. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kelden ne istedin,
kelden?
KADİR AYDIN (Giresun) Balı oradan al,
balı!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkanım, bu balı ben size emanet etsem, Meclis Başkan
Vekili
BAŞKAN Yok, yok, sen onu götür, bizden uzak
tut onu sen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) AK
PARTİlilere versem almazlar. İstemiyorsunuz değil mi? Ben de
olsam istemezdim.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Senin olsun!
BAŞKAN Sayın Yokuş, yerinize
buyurun.
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında ikinci
söz isteyen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu kürsüye
sekiz sene içerisinde onlarca defa çıktım. Bu
çıkışım gerçekten hüzünlüdür, üzüntülüdür benim için çünkü
benim ocağımla ilgili, Maliye Bakanlığıyla ilgili bir
konuyu gündeme getirdi 52nci madde.
Maliye bakanlıkları, devlet kurulmadan
önce kurulan bakanlıklardır yani işlemeye başlarlar. Maliye
bakanlığı devletten önce kurulur, çalışır ve
maliye bakanlığı, devlet harcamalarını yerine getirmek
üzere zorla, devlet egemenliğiyle vergi almak için vardır; devlet
egemenliğiyle ve zorla. Vergi verilmez, devlet alır vergiyi. Devletin
vergi almasını temin eden işlev de denetimdir. Denetim elemanları
vasıtasıyla maliye bakanlığı vergiyi alır. Gider,
tek tek mükellefleri denetler, o denetim sonucuna göre vergi alır. Herkes
korkar, çekinir. Ama denetim elemanları da dürüst, bilgili, birikimli,
ahlaklı, kültürlü, adil, adaletli olmak zorundadırlar çünkü devlet
egemenliğini kullanıyorlar.
Türkiye bunu başarmıştır,
geçmişte bunu başarmıştır, Osmanlıdan gelen
kuruluyla, Cumhuriyet Döneminde kurulan kurullarıyla çok değerli
elemanlar yetiştirmiştir. Burada, aramızda da var; bunların
arasında geçmişte de bakanlık, başbakanlık
yapmış kişiler var, özel sektörde çok büyük holdinglerde
Türkiye'nin ekonomik ve mali düzenlemelerine imza atmış bir
yığın denetim elemanı vardır. Biz bu çok
başarılı kurulları 2011 yılında kapattık.
Ondan sonra da hem Maliye Bakanlığında vergi tahsilatı
düştü -beyannameli, özellikle kazanç üzerinden alınan vergi
tahsilatı düştü- hem de devlette kurumsallaşma azaldı;
devlette bir sıkıntı, sorun başladı, yıpranma
başladı bunun etkileriyle.
Geldiğimiz noktada da şimdi bu 52nci
maddeyle bir düzenleme yapılıyor, durumu kurtarmaya
çalışıyoruz. Mevcut yapı içerisinde 9 bine yakın vergi
denetim elemanı var. 52nci maddeyle, bunlar arasından ihtisas
kurullarına giremeyenler güya performans kriterlerine göre ihtisas
komisyonlarına girecekler. Mevcut kritere göre girememişler.
-Türkiyede performans kriteri dediniz mi torpil kriteridir- torpilli olarak
mevcut ihtisas komisyonlarına girecekler ya da yeni yönetmeliğe göre
yeni yapı içerisine girecekler.
Değerli arkadaşlar, 9 bin kişiyi
ahlaklı olarak, düzgün olarak, birikimli olarak yetiştirmek mümkün
değildir. Geçmişte denetim elemanları, kurullarında, senede
10 kişi, 15 kişi, gruplar hâlinde yetiştirilmiştir.
Öncelikle onların ahlakına bakılır, ondan sonra bilgisine
bakılır. Böyle bir anlayış terk edilip şimdi farklı
bir noktaya gelindi, başarısız olundu yedi sekiz yıldan
beri ama şimdi o başarısızlık devam ettirilmek
isteniyor. Yapılması gereken, geçmişteki bu tecrübemizi yeniden
ihya etmektir; geçmiş tecrübemizden yararlanarak, oradaki üstatlarla
beraber, oradaki kadroyla beraber, onları tekrar heyecanlandırarak,
tekrar motive ederek devlete kazandırmaktır. Bunu
yaptığımız zaman ülkeye faydası olacaktır, Maliye
Bakanlığı kalkınacaktır, denetim gücüyle yeniden vergi
alabilecektir. Bu yapılamadıktan sonra, yapılan işlerin bir
anlamı yoktur. Onun için, bu maddenin çıkarılması gerekir
çok değerli arkadaşlarım. Bu maddeyle olmaz; gidecekler,
doğru dürüst bir madde hazırlanacak, dediğim şekilde,
ilgili kurulların, üstatların, geçmişteki tecrübenin
ışığı altında yeni, düzgün bir madde
hazırlanacak, gelecek, onunla beraber işe yarar bir iş
yapacağız; yoksa hiç anlamı yok.
Şu saatte konuşmalar da oluyor, gerçekten
konuşmamda da aksamalar oluyor o yüzden ama çok çok önemli bir maddedir.
Sadece vergi meselesi değil, devlet meselesidir, devlet erkânı
adabı meselesidir bu konu, bu kadar basit değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Çok
teşekkür ederim Başkan.
Bu maddenin çıkarılmasını
özellikle rica ediyorum. Daha düzgün bir şekilde çalışılıp
tekrar getirilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, bu konu üzerinde
tekrar düşünülmesini rica ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
53üncü madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 128 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 53üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının (b) bendinde yer alan maddesi ibaresinin ve 42nci
maddeleri şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Muhammed Levent
Bülbül Mehmet Doğan Kubat
İstanbul Sakarya İstanbul
Cahit
Özkan Abdullah
Güler
Denizli İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifine göre, konaklama vergisi 1/4/2020
tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu doğrultuda, konaklama vergisi
oranının 31/12/2020 tarihine kadar yüzde 1 olarak uygulanmasına
yönelik, çerçeve 44üncü madde olarak kanun teklifine eklenen ve teselsül
neticesinde 42nci madde olan maddenin de 1/4/2020 tarihinde yürürlüğe
girmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 53üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, açık
oylama sonucunu okutuyorum:
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97
Milletvekilinin Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
249 |
Kabul |
: |
213 |
Ret |
: |
36 (x) |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Burcu
Köksal Şeyhmus
Dinçel
Afyonkarahisar Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Hayırlı olsun.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 26 Kasım 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.16