TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
23üncü
Birleşim
27
Kasım 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlu Banın, Diyarbakır Annelerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Çorum Milletvekili Erol
Kavuncunun, Mevlid-i Nebi Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın, Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu
Banın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve ülkemizde ağlayan tüm
annelerin gözyaşını durdurmak için kalıcı çözümler
bulunması konusunda herkese çağrı yaptıklarına
ilişkin açıklaması
2.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi kullanan
ve borç yapılandırmasına giden çiftçilerin mal
varlığına ipotek konulmasının doğru olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, 6000 sayılı Kanun mağduru uzman
çavuşların haklarının verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen reformlarla refahın
hızla arttığına ve ülkemizin büyümesinin engellenemeyeceğine
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Mersin ilinin coğrafi konumu ve tarihî
geçmişinin ortaya çıkardığı zengin kültür birikimiyle
önemli bir turizm merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürerin, suni tohumlama mevzuatında yapılan
değişikliğin ülke hayvancılığı için risk
içerdiğine ve yerli ırkın korunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
Niğde iline yapmış olduğu yatırımlara
ilişkin açıklaması
8.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 27 Kasım Mütercim Âsım Efendinin
ölümünün 200üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, KOSGEBin Girişimcilik Destek Programından
yararlanan ya da yararlanmak isteyen girişimcilere yeni bir kredi
programı başlatılacağına ilişkin
açıklaması
10.- Ankara Milletvekili
Ayhan Altıntaşın, 18 Ağustosta Ankara ili Kalecik
ilçesinde kalp krizi geçiren 36 yaşındaki Seyfi Arslanın
ambulans ile hastanenin anlaşmazlığı nedeniyle
hayatını kaybettiğine ilişkin açıklaması
11.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, Türk sanayisinin ve sanayicilerin
sorunlarına yönelik alınabilecek önlemlere ilişkin
açıklaması
12.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, Bursa ilinin son on yedi yılda AK PARTİ hükûmetleri
tarafından kaderine terk edildiğine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, tutuklu bulunan Armutlu Cemevi
Başkanı Zeynep Yıldırım ile Songül Çimenin serbest
bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Dünya Helal Zirvesi
İstanbul 2019 ile 7nci İslam İşbirliği
Teşkilatı Helal Expo organizasyonuna ilişkin
açıklaması
15.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman ili Besni ilçesinde tehlike
arz eden Beşyol-Kızılin-Üçgöz yolunun ne zaman
yapılacağını ve Besnililere verilen sözlerin ne zaman
tutulacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
16.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, okul servisi esnafının sorunlarına ve
araç muayene ücretlerinin yüksekliğine ilişkin açıklaması
17.- Zonguldak Milletvekili
Ahmet Çolakoğlunun, Zonguldak ili Alaplı Barajı
inşaatının devam ettiğine, AK PARTİ
iktidarının ülkemizin su kaynaklarını bilim ve tekniğe
uygun olarak halkın kullanımına sunduğuna ilişkin
açıklaması
18.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, varlık yönetim şirketlerinin
uygulamalarına ve Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik duruma
ilişkin açıklaması
19.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, tır şoförlerinin Sarp Sınır
Kapısında yaşadığı mağduriyetin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, ülkemizde uyuşturucu madde
kullanımının arttığına, Kahramanmaraş ilinde
yaygın olarak kullanılan Maraş otu kullanımının,
satışının yasaklanarak gençlerimizin
bağımlılık yapıcı maddelerden korunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, Adana ilinin en önemli sorununun hava kirliliği
olduğuna ilişkin açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, vefat eden Profesör Doktor Erol Cihana
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlunun, Türkiyenin savunma sanayisinde
gerçekleştirdiği millîleşme hamlelerinin bazı kesimleri
rahatsız ettiğine ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, belediyelerde çalışan 4/Bli personelin
kadro beklediğine ilişkin açıklaması
25.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, yapılan rejim değişikliğiyle ülkemizin refaha
değil ekonomik ve siyasal krizin içine sokulduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Mersin ili Aydıncık ilçesinde dolu
yağışı nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesi,
üretimde devamlılığı esas alan politikaların hayata
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
27.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, imar barışı başvuru süresinin Temmuz
2019a kadar uzatılmasına ilişkin açıklaması
28.- Konya Milletvekili Ahmet
Sorgunun, Dünya Belediyeler Birliği Eş Başkanı seçilen
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim
Altayı tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
29.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, anestezi, diyaliz ve radyoloji teknikerleri ile
optisyenlerin ve fizyoterapistlerin istihdam edilebilmeleri için gerekli
çalışmaların yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
30.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, toplumsal bir sorun hâline dönüşen sağlık
çalışanlarına uygulanan şiddet konusunda Sağlık
Bakanını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Anayasanın
doğrudan muhatabı ve yasalar yoluyla uygulayıcısı olan
yasama organının Anayasaya aykırı yasalarda
ısrarı anayasal düzenden uzaklaşma tehlikesini beraberinde
getirdiğine ilişkin açıklaması
32.- Şanlıurfa
Milletvekili Aziz Aydınlıkın, Şanlıurfa Tarım
İl Müdürlüğünün, Hazineye ait tarım arazilerinin kira
bedellerini hangi sebeplere dayanarak artırdığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
33.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, TÜVTÜRK Reysaş taşıt muayene
istasyonlarında sendika düşmanlığının ve
işçi kıyımının devam ettiğine ilişkin
açıklaması
34.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Yozgat ili ve ilçelerinde sağlık alanında
yaşanılan sorunlara ilişkin açıklaması
35.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, adalet, çalışma barışı ve eşitlik
ilkeleri gereği acil tıp teknisyenlerinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
36.- Karabük Milletvekili
Cumhur Ünalın, 27 Kasım Safranbolu ilçesine Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından korumanın
başkenti unvanı verilişinin 29uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
37.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, yüzde 2lik dilim dışında
kalan öğrencileri özel okullara mahkûm ederek mi okullar arasındaki
farklılıkların azalacağını, atama bekleyen 700
bin öğretmen adayı dururken nasıl bir gelecek planlaması
yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
38.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, tarımda gelinen son noktaya
ilişkin açıklaması
39.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, ticari araç sürücülerinin psikoteknik
değerlendirme raporu temin süresinin uzatılmasını ve ticari
araçlarda bir defaya mahsus uygulanan ÖTV indiriminin yeniden hayata
geçirilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
40.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, Şanlıurfa ilinde kapalı
spor salonlarının yeterli olmaması nedeniyle gençlerin kötü
alışkanlıklara yöneldiğine ilişkin
açıklaması
41.- Aksaray Milletvekili
Ramazan Kaşlının, Aksaray Organize Sanayi Bölgesindeki
firmaların hava ve kara yolu taşımacılığı
konusunda sıkıntı yaşadığına ilişkin
açıklaması
42.- Antalya Milletvekili
Feridun Bahşinin, Afşin Elbistan Termik Santralinin insan
sağlığını tehdit etmeye devam ettiğine, termik
santrallerin bacalarına filtre takılmasının maliyetinin ne
olduğunu ve hangi paranın insan sağlığından daha
önemli olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, TÜİK verilerinin işsizlik sorununun
uzun süre daha ülkemizin ve vatandaşlarımızın en önemli
sorunu olmaya devam edeceğini gösterdiğine ilişkin
açıklaması
44.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Meclisin ülkenin gerçek problemlerine
eğilmesi gerektiğine, Millî Güvenlik Kurulunun Barış
Pınarı Harekâtının amacına ulaşılıncaya
kadar sürdürüleceği kararını olumlu bulduklarına,
ekonomiyle ilgili her gün olumsuz haberlerin gelmeye devam ettiğine,
ekonomi yönetiminin hayalci söylemlerinin ülkenin her kesimini
etkilediğine, israfa son verilmesi, kutuplaştırıcı
dilden vazgeçilmesi, hukukun işletilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesi
hâlinde ekonomideki kötü gidişin durdurabileceğine, Avrupa
İstatistik Ofisinin verilerine göre gelir dağılımı
eşitsizliği sıralamasında 34 Avrupa ülkesi arasında
Türkiyenin 2nci sırada yer aldığına ilişkin
açıklaması
45.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, AKP iktidarınca Dönemimizde parti
kapatmaları sona ermiştir. denilse de Halkların Demokratik
Partisine dönük baskılar üzerinden partinin işlemez hâle getirilip
siyaset dışına bırakılması durumunun hız
kesmediğine, 31 Mart seçimlerinden bu yana HDPli 24 belediyeye kayyum
atandığına, Demokratik Toplum Kongresi üzerinden gözaltı
furyasının devam ettiğine, Meclisin açıldığı
1 Ekimden bu yana haklarında 170 fezlekenin düzenlendiğine
ilişkin açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, tek meramlarının Türkiyede
demokrasi ve işleyen bir ekonominin olması, 82 milyonun huzur ve
refahının sağlanması olduğuna, Atlasjetin
uçuşlarını durdurduğuna, Atatürk Havalimanının
kapatılması sonucunda Türk Hava Yollarının da yeni
havalimanının operasyon maliyetlerinden kaynaklı zarar
ettiğine, Millî Savunma Bakanlığı yetkilisinin
Barış Pınarı Operasyonu bitti. ifadesine
karşılık Millî Güvenlik Kurulunun operasyonun devam edeceğine
yönelik kararı nedeniyle Cumhurbaşkanından net bir açıklama
beklediklerine ilişkin açıklaması
47.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, AK PARTİ yönetimindeki
Türkiyenin son on beş yılda 3 misli büyüdüğüne, demokrasi,
insan hakları, özgürlükler alanında reformlar yapıldığına,
millî savunma sanayisinde yerli ve millî üretimin yüzde 20lerden yüzde 70lere
yükseldiğine, güçlü ve büyük Türkiye olarak bölgesel bir güç olmanın
yanında küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla
ilerlenildiğine ilişkin açıklaması
48.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, PKKnın eli kanlı bir terör örgütü olduğunu
bütün dünyanın bildiğine ve PKK terör örgütünün 24 Kasım Hakkâri
ili Yüksekova ilçesi İkiyaka köyünde 28 vatandaşımızı
katledişinin 30uncu yıl dönümü ile gerçekleştirdiği
diğer katliamlara, terörle mücadelenin her safhasında üstün
başarı sergileyen güvenlik güçlerimizi tebrik ettiklerine, terörün
kökünün kazınarak millî birlik ve bekamızın
kazanacağına, eğitim çalışanlarına yönelik
şiddet olaylarında şikâyete bağlı olmaksızın
kamu davası açılabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiyenin faili meçhul cinayetlerin
acısıyla yaşadığına ve İYİ PARTİ
grup önerisinin oylama işlemiyle ilgili usul tartışması
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
50.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
51.- Kâtip Üye Nurhayat
Altaca Kayışoğlunun, İYİ PARTİ grup önerisinin
oylaması sırasında AK PARTİ milletvekillerinin diğer
partilere mensup milletvekillerinden sayıca az olduğuna ve MHP milletvekillerinin
el kaldırdığını görmediğine ilişkin
açıklaması
52.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Saint Benoit Fransız Lisesi
öğrencilerinin siyasi parti gruplarını ziyaret ederek
geleceğe dair umutlarını paylaştıklarına
ilişkin açıklaması
53.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Isparta Milletvekili Aylin Cesurun CHP grup önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, bir siyasi partinin diğer bir siyasi
partiye Siz neden böyle bir karar verdiniz? deme hakkının
olmadığına ilişkin açıklaması
55.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve sıradan olaylar üzerinden uzun tartışmalar
yapılmasını anlamlı bulmadığına ilişkin
açıklaması
56.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
57.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve
Milliyetçi Hareket Partisinin bu zamana kadar hayatını mücadeleyle
geçirdiğine ilişkin açıklaması
58.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, geçmişten günümüze bu Mecliste en çok
konuşulan meselenin terör ve PKK olduğuna ve artık sorunu çözme
vaktinin geldiğine ilişkin açıklaması
59.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, kadına yönelik
şiddetin araştırılması amacıyla verilen önergenin
reddi veya kabulünün konunun kabul edilip edilmemesiyle ilgili nirengi
noktası olamayacağına, Türkiyede var olan terör sorununun çok
yakın zamanda tarihe karışacağına ilişkin
açıklaması
60.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Türk milleti ifadesinin kapsayıcı bir
ifade olduğuna ilişkin açıklaması
61.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Cumhurbaşkanının AK PARTİ
Grubunun Genel Kurula ilgisizliğinden müşteki olup millete
şikâyet ettiğine, yaşanılan sorunları Genel Kurul
gündemine getirmenin yolunun araştırma önergesi vermek olduğuna
ilişkin açıklaması
62.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, araştırma
önergesi verilmesinden rahatsızlık duymadıklarına
ilişkin açıklaması
63.- Isparta Milletvekili
Aylin Cesurun, CHP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasında tespitte
bulunduğuna ilişkin açıklaması
64.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Fatih
Şahin ve arkadaşlarının Ankara ili Evren ilçesinin isminin
Çıkınağıl olarak değiştirilmesine ilişkin
kanun teklifini Başkanlığa sunduklarına ilişkin
açıklaması
65.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Denizli Milletvekili Haşim Teoman
Sancarın 144 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
66.- Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancarın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
67.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
68.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın Bilirkişiler niteliksiz, savcılar delil
toplamıyor, hâkimler delile bakmıyor. cümlesini
kurmadığına ilişkin açıklaması
69.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Ayhan
Barutun 144 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
70.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin 144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, AK PARTİnin
önceliğinin demokrasi, özgürlük ve güvenlik ilkeleri çerçevesinde huzur ve
refahı sağlamak olduğuna ilişkin açıklaması
71.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, 3/10/2019 tarihinde Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş ve
19 milletvekilinin, şehir hastaneleri modelinin incelenerek problemli alanların
tespit edilmesi ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/1820) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
27 Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve arkadaşları
tarafından, Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 26/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları
tarafından, kadına yönelik şiddetin
araştırılması ve koruma mekanizmalarının yeterli
olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla 27/11/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Kasım 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İYİ PARTİ grup
önerisinin oylama işlemiyle ilgili tutumunun İç Tüzük hükümlerine
uygun olup olmadığı hakkında
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Ayhan
Barutun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun 144 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamerin, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Diyarbakır ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların binaları için depreme
dayanıklılık testi yapılıp
yapılmadığına ve depreme karşı alınan
önlemlere ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/21078)
2.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, TBMM tarafından verilen ilanlara ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/21146)
3.- Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, bir soru önergesinin iadesine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa
Şentopun cevabı (7/21149)
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Batman ilinde Bakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşların binaları için depreme
dayanıklılık testi yapılıp
yapılmadığına ve depreme karşı alınan
önlemlere ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın cevabı (7/21225)
27
Kasım 2019 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Diyarbakır
Anneleri hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlu Bana aittir.
Buyurun Sayın Taşkesenlioğlu Ban.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu
Banın, Diyarbakır Annelerine ilişkin gündem dışı
konuşması
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Savaş coğrafyasının
kıyısında olan ülkemiz hem iyi anne edasıyla mültecilere
kucak açıyor hem de Anadolu insanının üstün gayreti ve
ferasetiyle kendi ayaklarının üzerinde durarak bölgesel bir güç olma
yönünde hızlıca ilerliyor. Bu ahengi bozmaya, bu
çalışmayı bozmaya çalışan ve
topraklarımızın üzerinde oyunlar kurgulayan dış güçler
yakın geçmişimizde PKK, FETÖ ve PYD başta olmak üzere cani ve
bozguncu çeteleri maşa olarak kullandılar. Ülkemizin gelişimi
önündeki en büyük engel yine terör örgütleriyle tezgâhlandı. Bebek, çocuk,
genç, yaşlı, kadın demeden katlettiler. Yüzlerce insanı
annesiz, babasız, evlatsız, eşsiz ettiler. Keza aynı
şekilde ulusal ekonomik göstergelere, ülke kaynaklarına terörün
gölgesini düşürdüler.
Terör ateşi evlerin dışında öyle
bir yere düştü ki, o yürekler öyle bir dağlandı ki işte bu
sefer terörün gerçek adresi anne yürekleriydi. 3 Eylül 2019 tarihinden beri
gökyüzünü inleten Diyarbakır Annelerinin
haykırışlarını vicdanlarımızla
yüreklerimizle her geçen gün duymaya devam ediyoruz. Bir annenin
yaşamı boyunca hiçbir varlıkla ikame edemeyeceği yegâne
değeri evladıdır. Bir anneden evladını ayırmak o
anneyi diri diri mezara koymaktır. Bir anneden evladını
ayırmak o anneye ölümü yaşatmaktır. İşte elli yedi
gündür, Diyarbakır Annelerimiz bu yaşatılan acının
feryadını gösteriyorlar.
Konunun bir başka boyutu da aslında küçük
yaştaki bu çocukların kendi hür iradeleriyle terörist oluşumun
içerisinde bulunamayacakları gerçeğidir. Ortaya çıkan bu durum,
insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde
tanımlı, kişinin zorla alıkonulması ve hürriyetinden
yoksun bırakılması anlamına gelir. Daha birkaç gün önce, 25
Kasımda, kadına karşı şiddetle ilgili mücadelede, her
birimiz burada özellikle kadına karşı şiddete
karşı yekvücut olarak mücadele edeceğimizi söylerken, psikolojik
şiddetin en âlâsını yaşayan annelerimizle ilgili de birkaç
kelam edebildik mi kendi vicdanlarımızda?
Biraz önce de söyledim, şu anda
sayıları 57. 57 anne binlerce annenin sadece sesi olmuş durumda.
Bu annelerimiz sertleşen kış koşullarına
karşı eylemlerine kurdukları çadırda devam ediyorlar tam
seksen yedi gündür.
Birkaç annenin sesine kulak verelim burada. Beş
yıl önce 14 yaşındayken dağa kaçırılan oğlu
Tuncay için oturma eylemi yapan Fatma Bingöl Benim oğlum polis
olacaktı, tek amacı buydu, oğlumu gençliğinden ettiler,
oğlumu hayallerinden ettiler. diyor. Yine, beş yıl önce, daha
8inci sınıftayken Rojhatın, annesi Necibe Çiftçinin
deyimiyle, tek inancı annesine iyi bir evlat, vatanına iyi bir evlat
olmaktı. Ne acıdır ki Necibe Çiftçinin oğlu Sami Çiftçi,
tam yedi yıl önce dağa kaçmayı reddettiği için PKK terör
örgütü tarafından maalesef katledildi. Yine, Sevda Demir, kızı
dağa kaçırılan başka bir annemiz, Ben, evladım
gelinceye kadar buradan ayrılmayacağım. Ben evladımı çok
özledim. Onun hayalleri vardı, onun gençliği vardı. Onlar hem
gençliği hem hayalleri çaldılar, onlar benden yüreğimi
çaldılar. Ben, üç yerimden ameliyatlıyım, soğukta kalmama
rağmen, burada acılar içinde kıvranmama rağmen evladım
gelinceye kadar burada oturmaya devam edeceğim. diyor.
Peki, birileri ne yaptı bu durumda? Daha fazla
bu seslere, bu haykırışlara kulak tıkamak zorunda
olduklarını bildikleri için sadece binalarının yerlerini
değiştirdiler. Peki, bir başka siyasi partinin önünde
değil, niye HDPnin önünde yaptıklarını, acaba bu siyasi
partinin mensupları oturup kendi içlerinde ve kendi vicdanlarında
bunları sorgulayabildiler mi?
Yine, biraz önce söylediğim gibi, problemden
uzaklaşmak problemi çözmekten daha kolay ancak unutmayalım ki bizler
vicdanlarımızdan kaçamayacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Erzurum
Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Banın yaptığı
gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
ülkemizde ağlayan tüm annelerin gözyaşını durdurmak için
kalıcı çözümler bulunması konusunda herkese çağrı
yaptıklarına ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Konuşmacı, partimizi itham ederek
suçlamalarda bulundu. Şunu söylemek isteriz: Bu ülkede bir dönem siz de
dillendirdiniz annelerin artık ağlamayacağını. Şu
an, annelerin her gün gözyaşına tanıklık ediyoruz.
Diyarbakırda binamızın önünde oturan
57 filan değil, 14 aile. Bunların -dram değil- bir bütünen,
ülkemizde ağlayan tüm annelerin gözyaşını durdurmak için
herkese çağrı yapıyoruz: Gelin, kalıcı çözümler
bulalım, bu sorunun, Kürt sorununun demokratik çözümünü masaya
yatıralım, anneler ağlamasın.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, Mevlid-i Nebi
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
2019 Yılı Mevlid-i Nebi Haftası, Peygamberimiz ve aile
konusunda söz isteyen Çorum Milletvekili Erol Kavuncuya aittir.
Buyurun Sayın Kavuncu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EROL KAVUNCU (Çorum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Mevlid-i Nebi Haftası
etkinlikleri münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Meclisimiz ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Diyanet İşleri
Başkanlığımız bu yıl Mevlid-i Nebi Haftası
temasını Peygamberimiz ve aile olarak belirlemiştir. Biz
biliyoruz ki Rabbimiz bizlerden aile kurmamızı istemiş, Vedûd
ismi celilinden müveddet gibi katıksız ve
karşılıksız bir sevgiyi varlığının bir
delili olarak aileye lütfetmiştir. Bugün, bireysel, sosyal ya da küresel
boyutta yaşanan bütün sıkıntıların ya da güzelliklerin
aileyle doğrudan güçlü bir ilişkisi vardır. Zira daha müreffeh
bir gelecek için muhtaç olduğumuz temel değerler öncelikle ailede
hayat bulacak, oradan topluma, dünyaya huzur katacaktır.
İslam dini, ailede adaletin, ahlakın,
fedakârlığın, sorumluluk bilincinin hâkim
kılınmasını, eşlerin birbirine güven
duymasını ve bağlılık göstermesini, sevincin de
kederin de paylaşılmasını istemektedir. Zira konfor
düşkünlüğünün, bencilliğin girdabında huzurun
kaybedildiği, sevginin maddi kaygılar içerisinde hapsedildiği
dünyamızda en çok aile değerlerimiz zarar görmektedir.
Değerli milletvekilleri, maalesef, günümüzde
sevgi, şefkat ve merhametin merkezi olması gereken aile, her geçen
gün şiddet ve nefretin mekânı hâline gelmektedir. Ailelerde
yaşanan olumsuzluklar zamanla toplumun psikolojisini de olumsuz yönde
etkilemekte ve aile-toplum sarmalında hayatı kuşatmaktadır.
Diğer taraftan, aile kurumunun
zayıflamasına sebep olan nedenlerin en başında,
şiddete teşvik eden, gayrimeşru, çarpık, sapkın
ilişkileri özendiren, sadakati önemsizleştiren yayınlar
gelmektedir. Medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz değerlerimizi
yozlaştıran her türlü söylem ve özellikle yazılı ve görsel
medyada yapılan olumsuz yayın ve içerikler nesillerimizi ve
geleceğimizi tehdit etmektedir. Zira, yıkmak kolay, yapmak zordur.
Tek derdi para kazanmak olan ve bunlar için sadece izleyici tarafından
ilgi görüyor diye bizi biz yapan değerlerimizi ayaklar altına alan
yapımlara prim verilmesini tasvip etmek asla mümkün değildir. Esasen,
değerlerimizi, ailemizi korumaya ve güçlendirmeye yönelik yayınlar
yapılması, basın-yayın, tüm medya organlarının en
başta gelen sorumluluğudur. Dünyanın hiçbir yerinde kendi
milletinin değerlerini, kurumlarını yıpratan, örseleyen bir
medyanın varlığı düşünülemez ve kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, hangi açıdan
bakarsak bakalım hiçbir gerekçe ya da meşgale aile olmayı
ertelemeye ve aileyi ihmal etmeye mazeret teşkil edemez. Hiçbir kariyer,
meslek ya da hedef, aile olmaktan, anne baba olmaktan daha önemli kabul edilemez,
hiçbir sorumluluk baba ya da anne olma sorumluluğundan daha büyük
değildir. Gerçek beka meselemiz olan aile ve nesil güvenliğimiz, en
az can, mal güvenliğimiz kadar değerlidir ve dokunulmazdır;
iffet ve haysiyetimiz mukaddestir, helal derecesinde yaşama gayretimiz
mukaddestir. Aile, hem kadının hem de erkeğin iffetini,
sağlığını ve hakkını koruyan en güvenli
kurum, en değerli limandır. Nesli korumak aileyi korumakla mümkündür
çünkü güçlü aile güçlü toplumu, güçlü toplum da güçlü Türkiyeyi
oluşturacaktır.
Değerli arkadaşlar, aile tükenirse
umutlarımız tükenir, aile tükenirse geleceğimiz tükenir,
yarınlarımız tükenir. Tarih boyunca aileyi hedef alan,
kadını anne olmaktan, erkeği de baba olmaktan
uzaklaştırıcı tavır, davranış ve
düşünceler fıtrata, yaratılışa aykırı
sapkınlık olarak kabul edilmiş, bütün inançlar tarafından
hem reddedilmiş hem de lanetlenmiştir. Her türlü hastalıklı
davranıştan neslimizi korumak ise en başta Türkiye Büyük Millet
Meclisinin biz milletvekillerinin asli ve öncelikli görevidir.
Değerli arkadaşlar, aileyi korumanın
ve güçlendirmenin, ailede huzurlu yaşamanın yegâne yolu Peygamber
Efendimizin gösterdiği değerleri ailede hâkim kılmaktan
geçmektedir. Peygamber Efendimiz tüm aile fertlerine daima şefkat,
merhamet ve adaletle davranmış, bütün ilişkilerinde insan
onuruna saygıyı esas almıştır; Sizin en
hayırlınız, eşine, ailesine karşı en
hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en
hayırlı olanınızım. hadisişerifi bu hakikatin
güçlü bir ifadesidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili
Nevin Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul, yüce Türk milleti; kadına saygıya Evet.
Bugün kadın kelimesi ile hiçbir olumsuz
çağrışım yapan kelimeyi yan yana kullanmayacağım.
Bugün, günün anlam ve önemine binaen, kadına;
tarihin, kültürün, medeniyetin taşıyıcısı kadınlarımıza;
Türkiyenin dünü, bugünü, yarınları kadınlarımıza
Türkün en çok kıymet verdiği ahlaki değer kavramlarından
saygıyı, kadın için, rica edeceğim.
Bizim inancımızda kadın,
vatandır; kadın, ülkedir; kadın, gelecektir. Bir bireyin, bir
ailenin, bir toplumun neye ihtiyacı varsa o ihtiyaçların çözümü
toplumda kadına verilen değer ve gösterilen saygıda
saklıdır çünkü kadın eğitendir, yönlendirendir,
şekillendirendir. Kadın, zorlukları aşma kudreti,
geçmişi geleceğe taşıma inancı ve bir milletin temel
harcıdır. Bozulan düzenin anahtarı, toplumsal
hastalıkların ilacı kadındadır. Biz Türkler, bu
bilinçle, binlerce yıldır kadını erkeğin ne
arkasında ne önünde, tam yanında, ona eş tutarız.
Kadın, ailenin direği, toplumsal hayatımızın kilit
taşıdır. Bizler, bu sebeple üzerinde
yaşadığımız ülkeye anavatan, ülkemizin dirliği
için koyduğumuz kanunlara anayasa, ağzımızda
anamızın ak sütü gibi duran dilimize ana dil, bütün fikirlerimizin
özüne ana fikir deriz. İstikameti kadınlarımızdan
alırız biz. Fikir dünyamızı, medeniyet dilimizi
onların etrafında öreriz ve değerler manzumemizde kadim bir yere
sahip olan, varlığın bütününe, canlı cansız var
olanların tümüne karşı taşıdığımız
saygı kavramı. Günlük hayatta sık sık kullanılan,
sosyal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde
sürdürülebilmesi açısından önemli bir ahlaki değer ve norm
olarak saygı. Duygu, bilgi, inanç ve değerler gibi bir subjektif
cephesi, bir de saygı tezahürü olan tutum ve davranışlar
hâlindeki objektif cephesiyle saygı. O saygı ki Gazi Mustafa Kemalin
deyişiyle düzenin anahtarıdır, o saygı ki ön koşuludur
sevginin.
Saygı, haddimizi,
sınırlarımızı bilmekle başlar ancak
sınırlarımızı her geçen gün büyütüyor, haddimizi
aşmakta, bir diğerinin sınırına girmekte hiçbir beis
görmüyoruz. Kadına, çocuğa, doğaya, çevreye, hayvana
saygımız kalmadı neredeyse. Ellerimizle hep birlikte
yaşanmaz hâle getiriyoruz yeryüzünü. Tüm bunları ise ailelerimizden,
sosyal ortamımızdan aldığımız öğretilerle
yapıyoruz belli ki. Daha çocukken izlediğimiz şiddet dolu
diziler, okulda yaşadığımız akran
zorbalığı, şiddetle iç içe geçmiş dijital dünya,
kendini bilmez fenomenler ve neticede savrulan bir toplum. Şiddet
bulaşıcı bir virüs ve bu virüs toplumun her kesimine sirayet
etmiş durumda, savrulma son hızıyla devam ediyor. Dün televizyon,
bugün sosyal mecralar başaktör. Çocuklar henüz 2 yaşında sosyal
medyaya teslim. Çizgi filmler de dâhil şiddet ana tema. Cinsellik, dijital
dünyanın temel malzemesi. Müziklerimizi dahi
bağımlılık yapıcı maddelere, şiddete araç
kılıyoruz kendi ellerimizle. Tüm yaşananlar
hadsizliğimizin, sınır
tanımazlığımızın sınırını
oluşturuyor aslında. Sonuç ise koskoca bir
saygısızlık, Gençlik elden gidiyor. Toplum dejenere oluyor.
çığlıkları, Ölmek istemiyorum. feryatları içinde
çocuğunun yanında katledilen geleceğimiz. Bir
çatışmanın ya da güç ilişkisinin içinde hiçbir şey
inşa edilemez. Saygıyı yitirdiğimiz gün geldi
başımıza olmaz işler. Hunharca yok ediyoruz en
kıymetli değerlerimizi, yok ediyoruz insanca yaşamayı. Önce
saygıyı, sonra sevgiyi katlettik.
Ve bugün yeniden saygı duvarlarını
örmezsek ve bugün yeniden umudu fert fert aşılamazsak ve bugün
yeniden kadının mutluluğunu, toplumun huzurunu sağlamazsak
yarın tefessüh etmiş bir toplum olarak medeniyetler
mezarlığında yerimizi alacağız demektir. Düşünürün
dediği gibi Saygı saygıyı davet eder, saygı sevgiyi
getirir. Güven kime gösterilirse onu bu güvene layık olmaya davet eder.
Ve ben terörün son bulduğu, şiddetin
hiçbir fertte karşılık bulmadığı, güvenin tüm
topluma hâkim olduğu, kadını mutlu, çocuğu umut dolu bir
Türkiye temenni ediyorum. Ve bugün yediden yetmişe her bir bireyden
kadına saygı rica ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 30 milletvekilimize yerlerinden birer dakika söz
vereceğim. Onun dışında söz talebi olan
milletvekillerimizin söz taleplerini İç Tüzük 60a göre
başlangıçta karşılayacağım, ondan sonra da
İç Tüzük 60a göre başka söz vermeyeceğim.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi kullanan ve borç
yapılandırmasına giden çiftçilerin mal varlığına
ipotek konulmasının doğru olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçilerimiz üretimlerini devam ettirmek bir yana,
artık günlük yaşamlarını sürdürmek için bile kredi
kullanmak zorundadır. Çiftçilerimiz Tarım Kredi Kooperatiflerinden
kredi kullanırken, tespit edilen kredinin en az 3 katı tutarında
arazi, arsa, mesken, iş yerlerini, traktör veya taşıt
araçlarını ipotek vermeleri gerekmektedir. Tarım Kredi
Kooperatiflerinden kredi kullanan binlerce çiftçimiz yaşanan ekonomik
krizin etkisiyle kredilerini ödeyememiş, birçoğu
yapılandırma yaparak, borçlarını taksitlendirerek ödeme
yoluna gitmişlerdir. Maalesef yapılandırma yaparak
borçlarını düzenli şekilde ödeyen çiftçilerimizin sadece daha
önce aldıkları kredi sırasında ipotek gösterdikleri
mallarına değil, üzerlerindeki diğer mallara da tedbir konulmakta,
çiftçilerimiz günlük ticari faaliyetlerini bile yapamaz duruma getirilmektedir.
Borçlarının 1 katı mallarını kullanamaz hâle
gelmektedir, çiftçi bu yolla 2 kez mağdur edilmektedir. Borç
yapılandırmasına giden çiftçilerin bütün mal
varlığına ipotek konması doğru mudur?
BAŞKAN Sayın Çelebi
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 6000
sayılı Kanun mağduru uzman çavuşların
haklarının verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
6000 sayılı Kanun mağdurları
uzman çavuşları unutmayalım. 3269 sayılı Yasa
gereği yaş hadleri 45ti. 45 yaşına gelip emekliliği
dolmayanlar için Sivil memurluk yapsınlar, öyle emekli olsunlar.
denildi. İyi niyetli bir girişimdi ama devamı çok
yanlış oldu. Yirmi-yirmi beş yıl uzman çavuşluk
yapanlar birkaç ay sivil memurluk yaptı diye en düşük sivil memur
statüsünden emekli edildiler; 3 bin kişi şu an mağdur durumda.
Uzman erbaş kimlikleri ve hakları
verilmelidir; takipçisiyiz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
4.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirilen reformlarla refahın hızla
arttığına ve ülkemizin büyümesinin engellenemeyeceğine
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan önderliğinde ülkemizin gerçekleştirdiği tüm
reformlar ekonomik olarak da refahımızı hızla
artırmaktadır.
Perakende satış hacminin bir önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 artması, borsanın
106 binin üzerine çıkarak on sekiz ayın zirvesini görmesi Türkiyenin
yoluna emin adımlarla ilerlediğinin bir göstergesidir.
Şirketler kapanıyor. diye yapılan
masabaşı haberlerin ekim ayında kurulan şirket
sayısının yüzde 8,5 ve önceki yılın ekim ayına
göre ise yüzde 18 oranında artmasıyla yalan olduğu bir kez daha
ortaya çıkmıştır. Kapanan şirket
sayısını düştükten sonra elde edilen net açılan şirket
sayısındaki yıllık artış ise yüzde 21i
bulmuş ve Hükûmetimize olan güvenin bir başka işareti
olmuştur.
Önümüze çıkarılan tüm engellere
rağmen ülkemizin büyümesi, gelişmesi ve 2023, 2053 ve 2071
hedeflerine ulaşması engellenemeyecektir.
Allahın izniyle daha da
başarılı bir geleceğe ulaşacağımızdan
kimsenin kuşkusu olmasın diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Mersin ilinin coğrafi konumu ve tarihî geçmişinin ortaya
çıkardığı zengin kültür birikimiyle önemli bir turizm
merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Akdenizin incisi Mersin, coğrafi konumu ve
tarihî geçmişinin ortaya çıkardığı zengin kültür
birikimiyle önemli bir turizm merkezidir.
Mersinin doğusunda Tarsus, batısında
Anamur ilçesi yer almaktadır. Anamur, il merkezine 230 kilometre,
Antalyaya 270 kilometre uzaklıktadır. Anamur, sahip olduğu
iklim, deniz ve hava koşullarının uygunluğu, arkeolojik ve
tarihsel zenginlikleri bakımından bir açık hava müzesi
özelliği taşımasına rağmen ülkemizin bakir turizm
bölgelerinden biridir.
UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Mamure
Kalesi, Anemurium Antik Kenti, Anamur Müzesi, Titiopolis, Ala Köprü, Anamur
mağaraları, Anamur evleri, carette caretta ve Akdeniz fokları
Anamurun doğal ve kültürel zenginliklerinden bazılarıdır.
Anlatmakla bitiremeyeceğimiz güzellikleri
görmek ve bir gastronomi şehri Mersine ait lezzetleri tatmak için herkesi
Mersine ve Anamura davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, suni
tohumlama mevzuatında yapılan değişikliğin ülke
hayvancılığı için risk içerdiğine ve yerli
ırkın korunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Suni tohumlama
mevzuatında yapılan değişiklik ülke
hayvancılığı için risk içermektedir. 24/10/2019 tarihinden
itibaren yaş ve ırk şartına bakılmaksızın
her türlü suni tohumlama uygulaması serbest
bırakılmıştır. Et açığının
kapatılması için atılan bu adım, yakın bir zamanda süt
üretimindeki dengeyi bozabilir. Yerli gen kaynaklarımızın
farklı ırk boğaların spermalarıyla
tohumlanmaları, varlığı yüzde 15e düşen yerli
ırkın mevcudiyetinin korunmasında sorun oluşturabilir;
Doğu Anadolu kırmızısı, güney sarısı, boz
ırk ve yerli kara sığır ırklarımızın
tamamen yok olmasına neden olabilir.
Tarım Bakanına sesleniyorum: Mevzuat
değişikliğinden bir an önce vazgeçin. Süt ineğine etçi
ırk tohumlaması yaparak et sorunu çözülemez, süt inekçiliği
tümden bitirilebilir. Geçtiğimiz yıllarda süt tozu ithal eden iktidar
bu yanlış uygulamadan vazgeçmelidir. Yerli ırk korunmalı,
faydasını artırıcı çalışmalar
yapılmalı ve yerli ırkın varlığı yüzde
15lerden yüzde 50lere taşınmalıdır diyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünün Niğde iline yapmış
olduğu yatırımlara ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü Niğde ilimize yapmış
olduğu yatırımlarla modern sulama sistemlerini
yaygınlaştırma, tarımda su tasarrufu sağlama,
çiftçilerimizin kazançlarını artırma ve tarıma katkı
sunma çalışmalarına devam etmektedir. 2019 yılı sulama
sezonunda Niğdemizde toplam 66.740 dekar tarım arazisi
sulanmış. Yapılan sulu tarımla birlikte 2019 yılı
birim fiyatlarıyla ülke ekonomisine 43 milyon TL katkı
sağlanmıştır.
Ayrıca, Çiftlik ilçemize yapılacak olan
Asmasız Göletinin yapım ihale sözleşmesi 20 Kasım 2019da
DSİ ve yüklenici firma tarafından imzalanmış olup en
kısa sürede inşaatına başlanacaktır. Asmasız
Göletinin tamamlanmasıyla 1 milyon 293 bin metreküp su depolanacak olup
4.260 dekar tarım arazisinin modern borulu şebekeyle sulanması
sağlanacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ olarak Niğdeli
çiftçilerimiz için çalışmaya devam edeceğimizi belirtiyor, Gazi
Meclisi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
8.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 27
Kasım Mütercim Âsım Efendinin ölümünün 200üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir zamanlar Küçük Buhara diye anılan
Gaziantepin yetiştirdiği bilgin, tarihçi, şair ve her
şeyden önce dil bilimci olan Mütercim Âsım 1755te Gaziantepte
doğmuş, 27 Kasım 1819 tarihinde İstanbulda vefat
etmiştir. Ona şöhret kazandıran en önemli eserlerinden iki
tercüme sözlük, zamanın edebiyat dilinde en geniş yeri olan Arapça ve
Farsçanın çok büyük ve çok sağlam iki lügati olarak kabul
edilmiştir. Âsım bu tercümeleri yaparken önemli kaynakları
gözden geçirmiş, onların doğrusunu yanlışını
incelemiş ve tercümelerinde en doğru sonucu bildirmiştir.
Güvenilir kaynak olarak bu iki eserin üstünde eser tanınmaz ve
çatışmalarda en büyük çözümleyici olarak kabul edilirdi. Türk dil ve
kültür tarihi içinde çok önemli bir yere sahip olan Mütercim Âsım
Efendiyi ölümünün 200üncü yıl dönümünde rahmetle anıyor, Genel
Kurula saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan...
9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, KOSGEBin
Girişimcilik Destek Programından yararlanan ya da yararlanmak
isteyen girişimcilere yeni bir kredi programı
başlatılacağına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
KOSGEBin Girişimcilik Destek
Programından yararlanan ya da yararlanmayı planlayan
girişimcilerimize 50 bin liraya kadar yeni bir kredi programı
başlatıyoruz. İlk defa uygulanacak bu mekanizmayla 50 bin liraya
kadar alınan kredinin 10 puanlık finansman maliyetini KOSGEB
karşılayacak. Girişimcinin genç, kadın, engelli, gazi veya
şehit yakını olması durumunda 50 bin liralık limit 70
bin liraya çıkacak. Kredinin teminatını ise Kredi Garanti Fonu
verecek. Girişimcilerimiz sadece anapara ve cüzi miktarda bir faiz ödemesi
yapacak. Girişimcilerimiz için önemli olan işletme sermayesine ek bir
katkı sağlayacağına inandığım programın
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altıntaş...
10.- Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşın, 18
Ağustosta Ankara ili Kalecik ilçesinde kalp krizi geçiren 36
yaşındaki Seyfi Arslanın ambulans ile hastanenin
anlaşmazlığı nedeniyle hayatını kaybettiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mehmet Akif diyor ki: Kenâr-ı Diclede bir kurt
aşırsa koyunu/ Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömerden onu!
18 Ağustos günü Ankara Kalecikte
ambulans-hastane anlaşmazlığı nedeniyle 36
yaşında bir genç güvenlikçimiz Seyfi Arslan kalp krizinden vefat
etti. Bu hususta verdiğim soru önergesine cevabında, Sayın
Sağlık Bakanı, hasta sahiplerinin ambulansı engellemesini
neden gösteriyor. Hasta sahipleri ambulansı neden engellesin Sayın
Bakanım? Böyle bir yanıt kabul edilebilir mi? Ankaraya 50 kilometre
mesafede gepgenç insanlar ambulans-hastane ilgisizliğiyle
hayatını kaybediyorsa belli ki sizi yanıltıyorlar. Bu
nedenle, sizi yanıltanlardan hesap sorun Sayın Bakanım; aksi
hâlde, ilahi adalet bunu sizden sorar Sayın Bakanım.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan...
11.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Türk sanayisinin ve sanayicilerin sorunlarına
yönelik alınabilecek önlemlere ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk
sanayisinin ve sanayicilerimizin birçok konuda öngörülen sorunlarıyla
ilgili Meclis olarak alacağımız birçok önlem bulunmaktadır.
Sanayi, üretim ve hizmet sektörlerinin hemen hepsinde, yetişmiş,
kalifiye insan gücü sorunların en başında gelmektedir.
Sanayicilerimize yüklenen gereksiz yükler ve organize sanayideki kalifiye
eleman sıkıntısı ve de özellikle ara eleman
sıkıntısı önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Nitelikli
iş gücünün gün geçtikçe azaldığı, artan nüfusa rağmen
Gaziantepteki meslek liselerinin doluluk oranlarındaki düşüklük de
üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur. Tercih edilebilir bir
duruma getirilmesi gereken meslek liseleri ve endüstri meslek liselerimizin
mutlak suretle Gaziantep sanayisine ve üretime adapte edilmesini sağlamak
gerekiyor. Kalkınmanın yolu, üretimi artırmak, gelişen
teknolojiyi takip etmek, sektörlerdeki bütün gelişmeleri sanayimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
12.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Bursa ilinin
son on yedi yılda AK PARTİ hükûmetleri tarafından kaderine terk
edildiğine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan Bursamız
son on yedi yılda AK PARTİ hükûmetleri tarafından kaderine terk
edildi. Verilen sözler tutulmadı, bütün projeler yarım
bırakıldı: Açılış tarihi 3 defa ertelenen ve fay
hattı üzerinde olduğu tespit edilen yüksek hızlı tren, yurt
içi seferlerinin yaygınlaşacağı ve yurt dışı
uçuşlarına açılacak olan Bursa Yenişehir Havalimanı,
Yenişehirde yapımı planlanan oto test merkezi, Bursa şehir
içi T2 tren hattı, inşaat maliyetiyle adından söz ettiren ve
Avrupa maçlarının oynanmasına izin verilmeyen Bursa Büyükşehir
Stadı, şehir hastanesine kurban edilen Ali Osman Sönmez Devlet
Hastanesi, şehir hastanesi açılışıyla içi
boşaltılıp kapatılan 3 kamu hastanesi, sözde
akıllı kavşaklarla düzeltilecek ama planlanması baştan
yanlış olan şehir içi trafik. Soruyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
13.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun,
tutuklu bulunan Armutlu Cemevi Başkanı Zeynep Yıldırım
ile Songül Çimenin serbest bırakılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Armutlu Cemevi yöneticisi ve emektarı Songül Çimen
şahsıma bir mektup gönderdi. Songül Çimen 60 yaşında, 2
çocuk annesi, on yıldır Armutlu Cemevi yöneticisi ve
emektarıdır. Bildiğimiz, malum, gizli tanık yöntemleriyle
tutuklanmış ve şu anda Silivri Cezaevindedir. Hasta olan Songül
Çimen sık sık mide kanaması geçiriyor, astım ve romatizma
hastasıdır.
Camiye ayakkabılarıyla girdi. diye
kıyamet koparanlar, cemevlerine silahlarıyla ve postallarıyla
girmekten çekinmiyorlar ki Armutlu Cemevine böyle girdiler. Bu zihniyeti
cemevlerine saygıya davet ediyorum. Cemevlerimizden ve Armutlu Cemevinden
ellerinizi çekin. Armutlu Cemevi Başkanı Zeynep
Yıldırım ve Songül Çimeni derhâl serbest bırakın.
BAŞKAN Sayın Arkaz
Hayati Bey? Yok.
Sayın Kılıç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Dünya Helal Zirvesi İstanbul 2019 ile 7nci
İslam İşbirliği Teşkilatı Helal Expo
organizasyonuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kahramanmaraşımızdan gelip şu
anda Gazi Meclisimizi ziyaret eden genç hemşehrilerimize Hoş
geldiniz. diyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın himayesinde İslami Ticaret Geliştirme
Merkezi ve İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü iş
birliğiyle düzenlenen Dünya Helal Zirvesi İstanbul 2019 ile
İslam İşbirliği Teşkilatı 7nci Helal EXPO
etkinliği yarın kapılarını İstanbul'da
açıyor. 1 Aralık tarihine kadar sürecek etkinlik birçok sektörden
uluslararası firmaları buluşturacak. Başta gıda olmak
üzere, finans, turizm, kozmetik, tıp, kimya, ambalaj, makine, İslami
yaşam ve moda gibi birçok sektörden 250nin üzerinde uluslararası
firmanın katılımı beklenen Helal EXPO, dünyanın en
büyük ve etkili helal fuarı olma özelliğini taşıyor. Tüm
nesiller için helal, ailenin ve gençliğin önemi temalı zirvede
uluslararası akademisyen ve uzmanların katılımıyla
küresel çözümler sunulacak. Hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyaman ili Besni ilçesinde tehlike arz eden
Beşyol-Kızılin-Üçgöz yolunun ne zaman yapılacağını
ve Besnililere verilen sözlerin ne zaman tutulacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Besni ilçemizin Aşağıyazı olarak
bilinen bölgesinde yaşayan binlerce Besnili hemşehrilerimin ilçe
merkezine gidiş gelişlerinde kullanmak zorunda kaldıkları
Kızılin-Beşyol-Üçgöz kara yolu mevcut hâliyle araç ve trafik
yoğunluğuna cevap verememektedir. Keskin virajları ve
darlığı nedeniyle talebi karşılayamayan yolun
yoğunluğuna bir de yol kenarındaki köylerden kalkan öğrenci
servislerinin yoğunluğu eklenince tehlikenin boyutu artmaktadır.
Sık sık yaralanmalı ve ölümlü trafik kazalarının
meydana geldiği bu yolda en son geçen ay meydana gelen trafik
kazasında 8 hemşehrimiz yaralanmıştır. Duble yollarla
öğünen iktidara ve ilgili Bakanlığa buradan çağrıda
bulunuyorum: Besnili hemşehrilerim için tehlike arz eden
Beşyol-Kızılin ve Üçgöz yolunu ne zaman yapacaksınız
ve Besnili hemşehrilerimize verdiğiniz sözleri ne zaman
tutacaksınız?
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
16.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, okul servisi
esnafının sorunlarına ve araç muayene ücretlerinin
yüksekliğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Okul servislerinde okul
taşıtı ibaresi Millî Eğitim Bakanlığı
genelgesiyle zorunludur. Öte yandan, bu taşıtlar muayene zamanı
gelip muayene istasyonuna gittiğinde bu yazı nedeniyle muayeneden
geçememektedir. İçerisinde Ordunun da bulunduğu birçok ilden servis
esnafından yoğun şikâyet gelmektedir. Millî Eğitim
Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı,
artık aranızda bir karar verin. Servis esnafı okul taşıtı
ibaresini koyacak mı, çıkaracak mı? Bir çocuk uzmanı, bir
dâhiliye uzmanı, bir kalp uzmanı yirmi üç sene eğitim görüyor,
30 yaşında uzman oluyor; bunların muayenesi, yanındaki
laborantın tahlili, hemşiresi, sekreteri, hepsi için devlet hastaneye
sadece 30 lira ödüyor ama bu TÜVTÜRK araç muayene fiyatları inanılmaz
yüksek. TÜVTÜRKte otomobil ve minibüs 280 lira, otobüs, kamyon 377
liradır. Siz insan sağlığına mı yeteri kadar
değer vermiyorsunuz yoksa TÜVTÜRKte vatandaşı mı
soyduruyorsunuz?
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
17.- Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlunun,
Zonguldak ili Alaplı Barajı inşaatının devam
ettiğine, AK PARTİ iktidarının ülkemizin su
kaynaklarını bilim ve tekniğe uygun olarak halkın
kullanımına sunduğuna ilişkin açıklaması
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ili Alaplı ilçesi
sınırları içerisinde bulunan Bulanık Deresi üzerinde
yapımı devam eden Alaplı Barajı inşaatı
hızla devam etmektedir. Baraj, Alaplı ilçesinde 9 mahalle, 52 köy,
Gümeli beldemizde 4 mahalle, Ereğli ilçemizde ise 13 köyümüzün içme suyu
ihtiyacını karşılamak için planlanmış olup
tamamlandığında 55 bin vatandaşımıza hizmet
verilecektir. Planlanan inşaat, temelden 26 metre yüksekliğe
ulaşmış ve dolgusu devam etmektedir ve üst yollar yeniden
yapılmıştır. Toplam 1,4 milyon metreküp hacmi bulunan
barajın 912 bin metreküp aktif hacmi bulunmaktadır.
AK PARTİ iktidarı olarak, ülkemizin su
kaynaklarını bilim ve tekniğe uygun olarak
halkımızın kullanımına sunuyoruz. Su
kaynaklarımızın, çevre duyarlılığı
esasları dâhilinde geliştirilmesini sağladık ve
sağlamaya aziz milletimizden aldığımız destekle devam
edeceğiz.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
18.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
varlık yönetim şirketlerinin uygulamalarına ve Türkiyenin
içinde bulunduğu ekonomik duruma ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son zamanlarda varlık yönetim
şirketlerinin telefonla borçlu şahısları arayarak Borcunu
öde. tacizleri vatandaşı bıktırmakta ve bunaltmaktadır.
Bankalardan bu borçları yüzde 3 ila 5
karşılığında alan varlık şirketleri borcun
yüzde 100ünü tahsil etmenin yanı sıra bir de yüksek faizler talep
etmektedir. Borçlu kişiyi haftada iki-üç defa farklı merkezlerden
arayarak haciz yapmakla tehdit eden ve buna yönelik mesajlar göndererek
psikolojik baskı uygulayan varlık yönetim şirketleri, birçok
vatandaşı intihara sürüklediği gibi kanunlara da
aykırı hareket etmektedir.
Türkiyenin ekonomik durumu ortada; insanların
birçoğu evine ekmek götüremiyor, birçok işletme kapanmakta,
işsizlik artmakta, vatandaşın kredi kartı borçları
katlanarak büyümekte. Sadece on ayda 1 milyonun üzerinde vatandaş
icralık olmuş. Daha yeni, Gaziantepte bir iş insanımız
borçları yüzünden intihar etti. Yüce Meclisin bu konuda gerekli
adımları atmasını bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
19.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
tır şoförlerinin Sarp Sınır Kapısında
yaşadığı mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sarp Sınır Kapısında 20
kilometreyi aşkın bir tır kuyruğuyla karşı
karşıyayız. Bu tır kuyruğu Kemalpaşaya, Hopaya
ve Arhavi ilçelerine kadar ulaşmış bulunmaktadır. Uzun
zamandır böyle bir sorunla karşı karşıyayız.
Tır kuyruğu nedeniyle yaş meyve, sebze ihracatı yapan
tırlar da bir hafta, belki dört beş günü aşkın süredir bu
durumdan mağdur olmaktadır.
Bu sorunun neden kaynaklandığına
ilişkin yaptığımız girişimler sonucunda bizim
tarafımız bunu Gürcistan tarafından, Gürcistan tarafı ise
Türkiyedeki bir problemden kaynaklandığını ifade
etmektedir.
Şunu ifade edelim: Sorunun nereden
kaynaklandığından daha öte, sorunun halledilmesi önemli. Bir an
önce Sarp sınırındaki bu uzun tır kuyruklarının kaldırılması
için ilgili bakanlık nezdinde gerekli girişimlerin
yapılmasını, personelle alakalı bir sorun varsa bunun
tamamlattırılmasını, tır şoförlerinin
mağduriyetlerinin giderilmesini Parlamentoda bir kere daha dile
getiriyorum. Bu sorunun bir an evvel halledilmesini istiyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
ülkemizde uyuşturucu madde kullanımının
arttığına, Kahramanmaraş ilinde yaygın olarak
kullanılan Maraş otu kullanımının,
satışının yasaklanarak gençlerimizin
bağımlılık yapıcı maddelerden korunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ülkemizde uyuşturucu madde kullanımı giderek
artmaktadır. Lise öğrencileri uyuşturucu maddeye kolayca
ulaşmakta ve kullanmaktadır. Maalesef uyuşturucu madde ticareti
trafiği de artarak devam etmektedir. Özellikle güney iller ve şehrim
Kahramanmaraş bundan daha fazla etkilenmektedir. Bu hafta ciddi miktarda
uyuşturucu ele geçirilmiştir. Bu durum endişe vermektedir.
Önlemlerin artırılmasını, sınır güvenliğinin
artırılmasını istiyoruz.
Kahramanmaraşın mevcut uyuşturucu
maddelere ek olarak Maraş otu olarak bilinen ayrı bir sorunu
vardır. Açıktan satılmakta ve kullanılmaktadır.
Yapılan araştırmalar lise öğrencilerinin yüzde 27sinin
Maraş otu kullandığını göstermektedir. Maraş otu
kullanımının, satışının yasaklanması
uygun olacaktır.
Gençlerimizi bu tür maddelerden korumak için daha
fazla önlem almamız gerekir diye belirtmek istiyorum, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
21.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adana ilinin en
önemli sorununun hava kirliliği olduğuna ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Havası en kirli 3üncü il olan Adananın
acilen çözülmesi gereken en önemli çevre sorunu hava kirliliğidir.
Adanada yaz aylarında anız yangınları yüzünden nefes
alınamıyor, kışın da doğal gaza geçemeyen
mahallelerde tüketilen düşük kalorili ve kükürtdioksit oranı fazla
olan kömür yüzünden hemşehrilerim zehir soluyor. Dünya Sağlık
Örgütü havadaki sağlığa zararlı partikül madde
sınırını metreküpte 20 mikrogram olarak belirlemişken
Adanada bu değer tam 20 katıdır. Standartlara göre 3 katı
üzerinde hava kirliliğine sahip Adana, KOAH gibi ölümcül solunum yolu
hastalıklarında da riskli bir bölgedir. Ancak bu kadar riskli bir
bölgede kömür denetiminin bile yapılmadığı
Sayıştay raporuyla ortaya çıkmıştır. Hava
kirliliğini azaltmak için ısınma amaçlı kullanılan katı
atık yakıtlarının kullanımının
azaltılıp doğal gaz kullanımının
yaygınlaştırılması için bir an önce çalışma
yapılmasını arz ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, vefat
eden Profesör Doktor Erol Cihana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde
öğrenciyken kendisinden ders alma şerefine nail olduğum
değerli hocam Profesör Doktor Erol Cihan, Hakkın rahmetine
kavuştu, mekânı cennet olsun. Ailesine, dostlarına, sevenlerine
sabırlar diliyorum. Hukuk camiamızın başı sağ
olsun. Erol Cihan Hocamız, ceza hukuku alanında duayen bir
hukukçuydu. Kendisinden çok şey öğrendik, hukukun üstünlüğünü
özümsemiş kişiler olarak yetişmemizde çok büyük
katkısı vardı. Her fırsatta bize Adalet terazisinden
şaşmayın. tavsiyesinde bulunurdu. Babacandı. Son derece
hoşgörülü, anlayışlı, mütevazıydı. Derslerini
kaçırmak istemezdik. Hakkı ödenmez Profesör Doktor Erol Cihan
Hocamıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
23.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, Türkiyenin savunma sanayisinde
gerçekleştirdiği millîleşme hamlelerinin bazı kesimleri
rahatsız ettiğine ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiyenin savunma sanayisinde son yıllarda
gerçekleştirdiği millîleşme hamleleri bazı kesimleri
rahatsız etmektedir. Önümüzdeki aylarda yerli ve millî tank projemiz olan,
proje aşamasındayken bile sektör temsilcilerinde büyük hayranlık
uyandıran ALTAY tanklarının seri üretimine geçilmesi için
gerçekleştirilen çalışmalar umut vadetmekte, güven vermektedir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin de ifade ettikleri gibi, Türkiyenin
terörle mücadelesi haklıdır, hakkıdır; halkın ve
hakikatin gereğidir. Bundan rahatsızlık duyanlar, Türkiyenin
kuyusunu kazmak için el birliği, güç birliği yapan emperyalist
çevrelerdir. Karşımızda kökeni tarihî husumetlere kadar giden
karanlık bir koalisyon mimarisi vardır. Türk milleti bu
karanlık koalisyon ve iş birlikçilerin karşısında
devletin sonuna kadar yanındadır.
BAŞKAN Sayın Ersoy
24.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
belediyelerde çalışan 4/Bli personelin kadro beklediğine ilişkin
açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayısı 20 binden fazla olan, belediyelerde
çalışan 4/Bli sözleşmeli personel kadro beklemektedir. 2013
yılından bu zamana kadar sözleşmeli yapılan personelin
hiçbirinin kadro hakkı bulunmamaktadır. 31 Aralık tarihine kadar
da bu sözleşmeler yenilenmezse 20 binin üzerinde insan işsiz
kalacaktır. Bilindiği üzere, en son 2013 yılında
belediyelerde çalışan 4/Bli sözleşmeli personel kadroya
alınmıştı. Bu mağduriyetin önlenmesi için belediyelerde
çalışan 4/Bli sözleşmeli personelin ve bütün kamu
kurumlarındaki sözleşmeli personelin meslek ve sınıf
ayrımı yapılmadan kadroya alınmasıyla ilgili gerekli
çalışmaların ivedilikle yapılmasını Genel
Kurulumuzdan ve yetkililerden talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
25.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, yapılan rejim
değişikliğiyle ülkemizin refaha değil ekonomik ve siyasal
krizin içine sokulduğuna ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) 2015 yılında
Balıkesirde yaptığı bir konuşmada, ülkeyi şirket
gibi yönetme arzusunu dile getiren AK PARTİ Genel Başkanı
Erdoğan, yapılan rejim değişikliğiyle bunu elde
etmiştir. Erdoğan bu yolda ülkenin çağ atlayacağına,
bürokratik bütün engellerin ortadan kalkacağına, dövizin, enflasyonun
düşeceğine, işsizliğin, yoksulluğun yok
olacağına ve artık koalisyonlar döneminin son
bulacağına masum Türk halkını
inandırmıştır. Bakanlarını da sektörlerinin önde
gelen şirket yöneticilerinden veya sahiplerinden tercih ederek
atamıştır. Bu şirket aklı, ülkemizi refaha değil
derin ekonomik ve siyasal krizin içerisine sokmuştur. Tarım
Bakanı ve Turizm Bakanının yakınlarına ait
şirketlere geldiği söylenen haciz ve sektörden çekilme haberlerinin
de ekonomik krizin ve yönetim zafiyetinin en somut göstergeleri olarak kabul
edilmektedir. Gelişmeler göstermiştir ki Erdoğanın
söylediği hiçbir şey olmamıştır. Milletimiz
aldatılmıştır, ülkesini, insanını seven herkesten
bu ucube sistemden vazgeçilmesi yönünde duyarlılık bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
26.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersin ili
Aydıncık ilçesinde dolu yağışı nedeniyle
oluşan mağduriyetin giderilmesi, üretimde
devamlılığı esas alan politikaların hayata geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Mersin Aydıncıkta dün gece meydana gelen
dolu yağışında bazı tarım arazileri zarar
görmüştür. Aydıncıklı hemşehrilerime geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum. Çiftçilerimizin zarar gören arazilerinde hasar tespit
çalışmalarının bir an önce yapılmasını ve
yaşanan mağduriyetin karşılanmasını yüce
devletimizden bekliyoruz. Mersin bölgemizde yılın bu aylarında
tarım ürünlerine zarar veren sağanak yağmur, dolu ve
fırtına gibi doğal afetler sıklıkla görülmektedir.
Çiftçilerimiz bir yandan yükselen girdi maliyetleriyle baş etmeye
çalışırken bir yandan da doğal afetin ağır
sonuçlarına maruz kalmaktadır. Devletimiz bu afetlerden zarar gören
çiftçilerimizin kredi borçlarını erteleyerek üretimin sürdürülmesini
sağlamalıdır. Millî ekonomimizin temeli tarımdır.
anlayışından hareketle çiftçilerimizin daima yanında
olmalı, tarımda üretimi ve üretimde devamlılığı
esas alan politikaları hayata geçirmeliyiz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
27.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, imar
barışı başvuru süresinin Temmuz 2019a kadar
uzatılmasına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 2017 yılında imar
barışı yasalaşmış ve insanlarımıza 2017
yılı 31 Aralıktan önce yapılan binalarla ilgili
başvuru hakkı tanınmıştır. Yalnız,
başvuru süresinin Temmuz 2019a kadar uzatılmasından dolayı
milyonlarca vatandaş sanki bunu bir hak gibi görmüş ve 2017
yılından sonra da inşaat yapmaya devam etmiştir.
Şu ana kadar yapılan yaklaşık 10
milyon müracaatın en az yüzde 70i 31 Aralık 2017den sonra
yapıldığı için yasalara uymamaktadır. Eğer buna
bir çözüm bulunmaz ise adliyeler ve mahkemeler milyonlarca dosyayla
karşı karşıya kalacak, milyonlarca binayla ilgili
yıkım kararı alınmak mecburiyetinde kalınacaktır.
Burada öncelikle hazine arazisini işgal
edenlere bu hak tanınmamalıdır, yalnız kendi arsası
üzerine yapanlara temmuz ayına kadar nasıl müracaat hakkı
tanınmışsa bu yapılan müracaatlara hak sahipliği
belgesi verilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Sorgun
28.- Konya Milletvekili Ahmet Sorgunun, Dünya Belediyeler
Birliği Eş Başkanı seçilen Konya Büyükşehir Belediye
Başkanı Uğur İbrahim Altayı tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET SORGUN (Konya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dünyada 240 binden fazla şehri ve 5 milyardan
fazla şehirliyi temsil eden Dünya Belediyeler Birliğinin son kongresi
11-15 Kasım 2019 tarihlerinde Güney Afrikanın Durban şehrinde
yapılmıştır. Kongrede yapılan seçimlerde Konya
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim
Altay Dünya Belediyeler Birliği Eş Başkanı olarak
seçilmiştir.
Ülkemiz ve Konyamız adına iftihar vesilesi
olan bu seçimden dolayı Konya Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Uğur İbrahim Altayı kutluyor,
başarılarının devamını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
29.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
anestezi, diyaliz ve radyoloji teknikerleri ile optisyenlerin ve
fizyoterapistlerin istihdam edilebilmeleri için gerekli
çalışmaların yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Her geçen yıl atanmayı bekleyen, mezun
sayısı artarak devam eden, sağlık sektörünün dikkat isteyen
mesleklerinden olan anestezi teknikerleri, optisyenler, diyaliz teknikerleri,
radyoloji teknikerleri, fizyoterapistler atanamamakta, bu meslek
gruplarının yerine farklı meslek gruplarından personeller
çalıştırılmaktadır.
Bu meslek grupları mezun olduktan sonra iş
bulamamakta, iş bulmada ciddi sıkıntılar yaşamakta,
mezun olduktan sonra da düşük ücretle vasıfsız iş aramaya
zorlanmaktadır. Sağlık eğitimi almış ve
mesleğini yapmak isteyen bu mezunların istihdam edilmeleri için
gerekli çalışmalar bir an önce yapılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özer? Yok.
İlk 30 milletvekili bitti ama sisteme giren 12
arkadaşımız daha var, onların da hepsine söz
vereceğim.
Sayın Göker
30.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, toplumsal bir sorun
hâline dönüşen sağlık çalışanlarına uygulanan
şiddet konusunda Sağlık Bakanını göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, kadına şiddeti, çocuğa şiddeti
konuştuğumuz şu günlerde sağlık
çalışanlarımız maruz kaldıkları şiddet
olayları nedeniyle son yıllarda neredeyse görevlerini yapamaz hâle
gelmişlerdir. Bugün basına yansıyan habere göre, İzmirde
ehliyete başvuran bir şahıs kaydının başka bir
ASMde bulunduğunu belirten doktora küfür ederek doktoru
darbetmiştir. Sağlık Bakanlığının verilerine
göre, günde ortalama 33, haftadaysa 230 sağlık
çalışanı şiddete maruz kalmaktadır. Yine, son
altı yılda sağlık emekçilerine yönelik toplam 76.157
şiddet vakası gerçekleştirilmiştir. Bu sağlık
emekçilerinin 21 bini fiziki şiddete maruz kalmıştır.
Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet artık
adli bir vaka boyutunu geçmiş, toplumsal bir sorun hâline
dönüşmüştür. Bu konuda Sağlık Bakanını göreve
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
31.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Anayasanın doğrudan muhatabı ve yasalar
yoluyla uygulayıcısı olan yasama organının Anayasaya
aykırı yasalarda ısrarı anayasal düzenden uzaklaşma
tehlikesini beraberinde getirdiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Olağanüstü hâl döneminde Anayasadan
kaçışla 15 Temmuza giden yolla yüzleşme yapılamadı.
Yasadan kaçış, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzleşmeyi
engelledi, mahkeme kapılarının kapatılarak yargı önünde
yüzleşmeden kaçınıldı. 24 Haziran seçimleri ardından
başlayan 27nci Yasama Dönemi üçlü kaçışı farklı bir
zemine taşıdı, şu üçlü ihlal sonucu: Yasa önerilerinin TBMM
dışında hazırlanması, komisyonlarda anayasallık
ön incelemesinin yapılmaması, Genel Kurulda kabul sürecinde
yasaların Anayasanın sözüne ve özüne uygun olma gereğinin
gözetilmemesi. Anayasanın doğrudan muhatabı ve yasalar yoluyla
uygulayıcısı olan, üstelik üyelerinin Anayasaya sadakat andıyla
göreve başladığı yasama organının Anayasaya
aykırı yasalarda ısrarı anayasal düzenden uzaklaşma
tehlikesini beraberinde getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydınlık
32.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfa Tarım İl
Müdürlüğünün, Hazineye ait tarım arazilerinin kira bedellerini hangi
sebeplere dayanarak artırdığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şanlıurfa Tarım Reformu Bölge
Müdürlüğünün açıkladığı fiyatlara
bakıldığında, 2018 yılında kuru tarımın
1 dönümü 28 TL iken bu yıl 40 TL olmuş, sulu tarımın 1
dönümü 79 TL iken bu yıl 150 TL olmuş, bağ ve fıstık
68 TL iken 100 TL olmuş. Hazineye ait tarım arazilerinin
kiralanması ve kira bedellerinin artırılması ilgili yasa ve
ilgili maddelerinde belirlenmişken, bu fiyatların belirlenmesinde
tarım ürünleri üretici fiyat endeksi dikkate alınması gerekirken
gördüğümüz kadarıyla kimse bu hususları dikkate
almamış.
Şimdi çiftçilerimiz adına soruyorum:
Şanlıurfa Tarım İl Müdürlüğü hangi sebeplere dayanarak
kiralama fiyatlarında yaklaşık yüzde 100 artış
yapmıştır?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
33.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının,
TÜVTÜRK Reysaş taşıt muayene istasyonlarında sendika
düşmanlığının ve işçi
kıyımının devam ettiğine ilişkin
açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sendikalaşma demek, işçinin örgütlü olarak
kendini savunması, hakkı olanı alması demektir. Aynı
zamanda sendikalar demokrasinin teminatıdır. Buna rağmen,
TÜVTÜRK Reysaş taşıt muayene istasyonlarında sendika
düşmanlığı ve işçi kıyımı maalesef
devam etmektedir. TÜVTÜRK Reysaşa ait muayene istasyonlarında
çalışırken DİSKe bağlı Nakliyat-İş
Sendikasına üye oldukları için işten çıkarılan
işçilere geçen gün yenileri eklendi. 5i seçim bölgem Kastamonudan olmak
üzere 16 işçi daha, haksız hukuksuz bir şekilde işten
çıkarıldı.
2018 yılından bu yana, sendikaya üye
oldukları için Reysaşta işten çıkarılan işçi
sayısı 90a ulaştı. Sendikanın yetki tespitini, İstanbul
9. İş Mahkemesinin kararına rağmen tanımamakta
ısrar eden Reysaş yönetimine karşı haklarına,
onurlarına, sendikalarına sahip çıkan işçi
kardeşlerimizin her zaman yanındayız.
BAŞKAN Sayın Keven
34.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgat ili ve
ilçelerinde sağlık alanında yaşanılan sorunlara
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgatta dışarıdan
bakıldığında çok güzel bir hastane binası görürsünüz;
adı şehir hastanesi ama maalesef uzman doktor sayısı
yeterli değil. Hastalar büyükşehirlere gitmek zorunda
kalıyorlar. Şehir hastanesindeki yap-işlet-devret sistemi ve
hasta garantisi, doktorların üzerinde baskı oluşturmakta ve
hizmet süresi dolan doktorlar başka illere tayin istemek zorunda
kalmaktadır. Koskoca Yozgatta radyoterapi cihazı dahi yok ve kanser
hastaları her hafta onca zahmet çekerek Ankaraya, Kayseriye gitmek
zorunda kalıyorlar.
Ayrıca, bu çağda çocuk doktoru ve
kadın doğum uzmanı bulunmayan ilçelerimiz var.
Aydıncık, Kadışehri, Şefaatli, Çayıralan,
Çandır ilçelerimizde 1 kadın, 1 anne, kontrol için her hafta 70-80
kilometre il merkezine gitmek zorunda kalıyor. Bu ilçelere neden uzman
doktor atamıyorsunuz, neden çocuk doktoru atamıyorsunuz, şehir
hastanesinin garanti hasta sayısını tutturmak için mi, soruyorum
size. Sorgun Devlet Hastanesinde uzman doktor sayısı yeterli
değil, röntgen çalışanı sayısı yeterli
değil. Sorgun 80 bin nüfusa sahip ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel, buyurun.
35.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, adalet,
çalışma barışı ve eşitlik ilkeleri gereği
acil tıp teknisyenlerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Türkiyede böbrek yetmezliği olan 60 bin
hastaya hizmet veren, devlet ve özel merkezlerde çalışan acil
tıp teknisyenleri, 2012 yılında diyaliz hastalarının
ve sağlık merkezlerinin personel ihtiyacı olduğundan, kendi
alanlarında atanamadıklarından dolayı diyaliz alanında
istihdam edilmişlerdir. Girdikleri kurs ve sınavlarda
başarılı olup diyaliz sertifikası almaya hak
kazandılar. 1 Mart 2019 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan yeni
yönetmelikle diyaliz sektöründe çalışan hemşirelerin
hakları korunmuş ancak acil tıp teknisyenlerinin
kazanılmış hakları korunmamıştır.
Yıllardır özveriyle yaptıkları hizmete, sadece bir
yönetmelikle son verilmiştir. Bu durum, adalet, çalışma
barışı, eşitlik gibi birçok evrensel ilkelere ters
düşmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ünal...
36.- Karabük Milletvekili Cumhur Ünalın, 27 Kasım
Safranbolu ilçesine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu tarafından korumanın başkenti unvanı
verilişinin 29uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
CUMHUR ÜNAL (Karabük) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 1.300ü aşkın
tescilli eseriyle müze kent Safranbolu ilçemiz, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 27/11/1990
yılında korumanın başkenti unvanının
verildiği bugün 29uncu yılını kutlamaktadır.
Safranbolu, 15inci yüzyıldan 20'nci yüzyılın
başlarına kadar yapılan, 90lı yılların
başıyla birlikte ağır aksak başlayan, 2002
yılıyla birlikte hız kazanan konaklar, han, hamam, cami,
şadırvan, çeşme, köprü, su kemerleri ve vakıflara ait
tarihî çarşılar ve Arnavut kaldırımlarının
restorasyonlarıyla turizm ilçe ekonomisindeki yerini önemli ölçüde
hissettirmiştir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde bulunan 20
kentin içerisinde aslına uygun korumacılığını
devam ettiren 3-4 kentten biri olan Safranbolumuzdaki bu güzellikleri görmeniz
ve yaşamanız için herkesi davet ediyoruz.
Gazi Meclisimizin çatısı altındaki
siz değerli milletvekillerimize, güzel kentimizin güzel insanlarına
saygı ve selamlarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın İlhan
37.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, yüzde 2lik dilim dışında kalan
öğrencileri özel okullara mahkûm ederek mi okullar arasındaki
farklılıkların azalacağını, atama bekleyen 700
bin öğretmen adayı dururken nasıl bir gelecek planlaması
yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Millî Eğitim Bakanı Sayın Selçuk
Benden şu tarihe kadar, şu kadar atama beklemesinler. demiş,
ardından sözlerine Bakanlığın o yirmi, otuz
yıllık uzun vadeli vizyona sahip eğitim politikalarını
belirlediğini söyleyerek devam etmiştir. Ayrıca, okullar
arasındaki farklılıkları kapatacaklarını da ifade
etmiştir. Nitelikli okul garabetini çıkararak yüzde 2lik dilim
dışında kalan öğrencilerimizi özel okullara mahkûm ederek
mi okullar arasındaki farklılıkları azaltacaklar? Yirmi,
otuz yıllık vizyonların ne olacağı, ilk on yedi
yıllık vizyonlardan belli değil mi? Atama bekleyen 700 bin
öğretmen adayı var, bu nasıl bir gelecek
planlamasıdır?
Sayın Bakanın düzgün cümleleriyle ve her
gün yenisini eklediği vizyon belgeleriyle bu sorunun çözülmeyeceği
ortadadır. Bir an önce atanmayı bekleyen 700 bin öğretmen bir
şekilde başka kurumlarda da olsa istihdam edilmelidir. Zira, bu sorun
artık kangren olma noktasına gelmiş ve de sosyal bir travmaya
dönüşmek üzeredir. Herkesin söz konusu durumun bilincinde ve
farkında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aygun
38.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
tarımda gelinen son noktaya ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tarımda geldiğimiz son nokta: Çiftçi ekiyor, bankalar biçiyor. Evet,
Tarım ve Orman Bakanlığının aylardır
reklamını yaptığı 3üncü Tarım Orman
Şûrası tarım sektörünün ağırlaşan
sorunlarına çözüm önerisi getirememiş, geçen yıla göre yüzde 100
artan mazot, yem, tohum, ilaç gibi girdi maliyetlerinin azaltılmasına
dönük hiçbir çözüm getirmeyerek üretici kesimde büyük bir hayal
kırıklığı yaratmıştır. Niyet
hayırlı olmayınca akıbet de hayırlı
olmamıştır. Oysa şûra öncesinde büyük hazırlıklar
yapılmış, aylar öncesinden tarıma ilişkin
paydaşlardan, üreticilerden, STKlerden, meslek örgütlerinden öneri
alınmıştı. Basına yansıtılan bilgilere göre,
şûra için tam tamına 30 bin öneri gelmişti ancak şûrada
hazırlık yapılmasına rağmen, 600den fazla kişi
çalışmasına rağmen şûrada dağ fare
doğurmuş, sonuçta bir hiç -boşa geçen zaman- elde ettik.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Şevkin.
39.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, ticari araç
sürücülerinin psikoteknik değerlendirme raporu temin süresinin
uzatılmasını ve ticari araçlarda bir defaya mahsus uygulanan ÖTV
indiriminin yeniden hayata geçirilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ticari araç sürücülerinin psikoteknik açıdan
uygunluğunu gösteren psikoteknik değerlendirme raporlarının
temin süresi 1/12/2019da bitiyor. Bu merkezlerde günlük testlerin 08.00 ila
13.00 saatleri arasında gerçekleşmesi nedeniyle 1 Aralığa
kadar tanınan süre yetersizdir. Vatandaşlarımızın daha
rahat ortamda raporlarını alabilmeleri için Türkiye genelinde yüz
binlerce insanı ilgilendiren ve şoförlerin, tanınan sürenin en
az iki ay daha uzatılması taleplerini burada dikkatinize sunuyorum.
Öte yandan, 2016 yılında yürürlüğe
giren ilgili kanun maddesiyle, ticari araçlarda bir defaya mahsus uygulanan ÖTV
indiriminin yeniden hayata geçirilmesiyle taşımacılık yapan
esnafın araçlarını değiştirmesiyle kalite artacak,
yolcuların daha rahat ve güvenli seyahat etmesi sağlanacaktır.
Akaryakıt fiyatları, vergi, servis masrafları ve trafik
sigortalarının yüksekliği ülke çapında tüm esnafları
zor durumda bırakmaktadır. Hâlen yüzde 9 oranında uygulanan ÖTV
tüm ticari araçları kapsamalı ya da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özyavuz
40.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, Şanlıurfa ilinde kapalı spor salonlarının
yeterli olmaması nedeniyle gençlerin kötü alışkanlıklara
yöneldiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şanlıurfa ilinde kapalı spor
salonlarımızın yeterli olmaması, yapılan salonların
uzak mesafede olması ulaşım sıkıntısı
oluşturmuş ve gençlerimizin spordan kopmasına yol
açmıştır. Bu nedenle, kötü alışkanlıklar yapan
mekânları da mesken tutmuşlardır. Spordan uzak olan
gençlerimizin nargile kullanımı lise ve üniversite öğrencileri başta
olmak üzere her tarafa yayılmıştır,
sağlıklarını ciddi manada tehdit etmeye
başlamıştır. Urfada ruhsatsız, denetimsiz, kontrolsüz
bir şekilde yüzlerce nargile kafe açılmıştır. Bu
nargile kafelerin açılmasının ve de işletilmesinin belli
kurallara bağlanması ve girişlerinin asgari 20 yaşla
sınırlandırılması gereklidir. Gençlerimizi yeniden
spora yönlendirebilmek için Akabe TOKİ bölgesine veya
Açıksu-Maşuk arasındaki bölgeye en az 5 bin kapasiteli yeni bir
spor salonu yapılması gereklidir.
Genel Kurula teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşlı
41.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının,
Aksaray Organize Sanayi Bölgesindeki firmaların hava ve kara yolu
taşımacılığı konusunda sıkıntı
yaşadığına ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konumu itibarıyla yolların kesişim
noktasında bulunan Aksaray Organize Sanayi Bölgesinde 300 fabrika
bulunmaktadır. Bu fabrikaların birçoğu ihracat yapmaktadır.
Mercedes, Brisa, SÜTAŞ, Colins gibi binlerce işçi
çalıştıran önemli firmalar hava yolu ve kara yolu
taşımacılığı konusunda sıkıntı
yaşamaktadırlar. Aksaraya 95 kilometre uzaklıkta bulunan
Ulukışla-Çakmak İstasyonu Demir Yolu Projesi tamamlanmıştır.
Bu projenin ihale aşaması da bir an önce tamamlanarak hizmete
sunulmalı ve organize sanayi bölgemiz bu istasyona
bağlanmalıdır. Bölge ekonomisinin kalkınması, büyük
ölçekte Türkiye ekonomisinin güçlenmesi için sanayicimize Mersin ve
İskenderun Limanlarından ihracat kolaylığı sağlanmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bahşi
42.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, Afşin
Elbistan Termik Santralinin insan sağlığını tehdit
etmeye devam ettiğine, termik santrallerin bacalarına filtre
takılmasının maliyetinin ne olduğunu ve hangi paranın
insan sağlığından daha önemli olduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çelikler Holding tarafından işletilen
birçok termik santral gibi Afşin Elbistan Termik Santrali de hâlâ
filtresiz çalışmaktadır, çevre
sağlığını ve insan sağlığını
tehlikeye sokmaktadır, bacasından saatte 280 ton kül atarak üretimine
de devam etmektedir. Bölge halkı ise hava kirliliğinden nefes alamaz
duruma gelmiş, kanser vakaları alıp başını
gitmiştir. 31 Aralık 2019a kadar filtre takma mecburiyetiyle ilgili
yasa, geçen hafta Meclisten geçen yasa teklifiyle otuz ay daha
ertelenmiştir. Bu ve bunun gibi termik santrallerin bacalarına filtre
takmanın maliyeti nedir? Yandaş iş adamlarına şimdiye
kadar getirilen vergi afları bu maliyeti karşılamamakta
mıdır? Hangi para insan sağlığından daha
önemlidir? Araba içinde sigara içmeyi yasaklayarak insan
sağlığını düşünen iktidarın zehir saçan 15
termik santralin..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
43.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, TÜİK
verilerinin işsizlik sorununun uzun süre daha ülkemizin ve
vatandaşlarımızın en önemli sorunu olmaya devam
edeceğini gösterdiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TÜİKin açıkladığı verilere
göre 2018 Ağustos ayında yüzde 11,1 olan işsizlik oranı
2019 Ağustos ayında yüzde 14e çıkmıştır. Son bir
yılda yaklaşık 1 milyon kişi daha işsizler ordusuna
katılmıştır ve resmî işsiz sayımız 5 milyona
dayanmıştır. 15-24 yaş grubundaki genç işsizlik yüzde
20,8den yüzde 30lara dayanmaktadır ve genç işsiz sayısı
neredeyse 3 milyona yaklaşmış ve cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırmıştır. İşsizlik sorununun geldiği bu
endişe verici nokta bu sorunun uzun bir süre daha ülkemizin,
vatandaşlarımızın en yakıcı sorunu olmaya devam
edeceğini göstermektedir. Ancak bugün -Plan ve Bütçe Komisyonunda Hazine
ve Maliye Bakanının da belirttiği üzere- bütün bu
sorunların kaynağı dış dünyadaki küresel
gelişmeler olarak gösterilmektedir. Aslında, bu sorunun sebebi, on
yedi yıldır ülkeyi tek başına yöneten Adalet ve
Kalkınma Partisinin başarısız ekonomi politikaları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, söz
talebi olan 44 milletvekilimizin söz talepleri karşılandı.
Bundan sonra, İç Tüzük 60a göre milletvekillerimize bugün yerinden
başka söz vermeyeceğim. Sadece Sayın Enginyurtun talebi
vardı, o müsaade istedi, geldiğinde sadece Sayın Enginyurta bu
anlamda söz vereceğim.
Evet, şimdi sırasıyla yerlerinden
Sayın Grup Başkan Vekillerimize söz vereceğim.
Sayın Dervişoğlu, buyurun lütfen.
44.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Meclisin ülkenin gerçek problemlerine eğilmesi
gerektiğine, Millî Güvenlik Kurulunun Barış Pınarı
Harekâtının amacına ulaşılıncaya kadar sürdürüleceği
kararını olumlu bulduklarına, ekonomiyle ilgili her gün olumsuz
haberlerin gelmeye devam ettiğine, ekonomi yönetiminin hayalci
söylemlerinin ülkenin her kesimini etkilediğine, israfa son verilmesi,
kutuplaştırıcı dilden vazgeçilmesi, hukukun işletilmesi
ve demokrasinin güçlendirilmesi hâlinde ekonomideki kötü gidişin
durdurabileceğine, Avrupa İstatistik Ofisinin verilerine göre gelir
dağılımı eşitsizliği sıralamasında 34
Avrupa ülkesi arasında Türkiyenin 2nci sırada yer
aldığına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilindiği gibi Türkiye, televizyonlar
izlendiğinde, gazete sayfaları okunduğunda yapay gündemlerle
uğraşıyor ama gerçek sorunlarımız var. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu problemlere eğilmesinden yana olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Dün açıklanan Millî Güvenlik Kurulu
bildirisinde Barış Pınarı Harekâtının ele
alındığı belirtilerek amacına
ulaşılıncaya kadar sürdürülebileceği vurgulandı.
Operasyon başlarken amaç Fıratın doğusunda 480 kilometre
uzunluğunda bir güvenlikli saha oluşturmaktı. Operasyon
başladıktan sonra ise Amerika Birleşik Devletleri ve Rusyayla
mutabakata varıldığı, sadece 120 kilometrenin kontrol
altına alındığı, geri kalan 360 kilometrelik alan için
de hâlen belirsizliğin sürdüğü anlaşılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Rusyanın verdikleri sözleri
tutmadığı aşikârken bilindiği gibi operasyon da
sürdürülemedi. Sayın Erdoğanın Mutabakat gereği eğer
belirlenen sürede çekilme olmaz ise harekâta devam ederiz. söylemine
bağlı olarak geçen haftaki bir konuşmamda bu hususa vurgu
yapmıştım. Dün Millî Güvenlik Kurulundan çıkan kararı
geç kalınmış olmakla birlikte olumlu buluyoruz. Operasyon
amacına ulaşana kadar da devam etmeli ve geri adım asla
atılmamalıdır.
Ekonomide her geçen gün ardı ardına
olumsuz haberler almaya devam ediyoruz. Asgari ücretli, emekli, işçi,
memur, çiftçi ve işsizlerin sorunlarından sonra yüksek gelirli
şirketlerde de kötü giden ekonominin sonuçları gözlemleniyor. 2018in
son çeyreğinden itibaren bugüne kadar konkordato ilan eden 1.934 köklü ve
büyük firmaya gün geçtikçe yenileri ekleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Dün büyük bir hava yolu firması olan Atlasglobalden
yapılan açıklamaya göre, uçuşlar 21 Aralık tarihine kadar
askıya alınmıştır. Hava yolu şirketinin söz
konusu tarihe kadar uçuş gerçekleştiremeyeceği
bildirilmiştir.
Diğer yandan, bir haber de ünlü giyim
markası Sarardan geldi. Sarar yaptığı açıklamayla
yüzde 20 küçüldüğünü ve bazı mağazalarını
kapatacaklarını açıkladı.
Ekonomi yönetiminin hayalci söylemleri ülkenin her
kesimini etkiliyor, dar gelirliyi de vuruyor, bu arada büyük şirketleri de
vuruyor; aynı gemide olduğumuz unutulmamalıdır. İsrafa
son verilmeli, kutuplaştırıcı dilden vazgeçilmeli, hukuk
işletilmeli, demokrasi güçlendirilmeli ki ekonominin kötü gidişi
dursun.
Ekonomide her kesim sıkıntı
yaşamaya devam ederken Hükûmete yakın 5 şirket kontrolsüzce
zenginleşmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Arnavutköyde hayata geçirilen İstanbul
Havalimanının yanı başında kurulacak Airport Cityde
yer alacak oteller için ÇED başvurusu yapıldı. 1.750 odalı
otelleri 255 milyon lira yatırımla yirmi beş yıl boyunca
İstanbul Büyük Havalimanı adıyla kurulan Cengiz, Mapa, Kolin,
Limak, Kalyon şirketleri işletecek. Gelir
dağılımının adaletsizliği konusunda Avrupada ilk
sıralarda geliyoruz. Avrupa İstatistik Ofisinin 34 Avrupa ülkesi
içinde gelir dağılımı eşitsizliği
sıralamasında Türkiye 2ncidir. Türkiyede en zengin yüzde 20lik
nüfus toplam gelirin yüzde 47,4üyle neredeyse yarısını
alıyor. Üstat Necip Fazılın dediği gibi Allahın on
pulunu bekleyedursun on kul/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir
pul.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan
45.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, AKP
iktidarınca Dönemimizde parti kapatmaları sona ermiştir.
denilse de Halkların Demokratik Partisine dönük baskılar üzerinden
partinin işlemez hâle getirilip siyaset dışına
bırakılması durumunun hız kesmediğine, 31 Mart
seçimlerinden bu yana HDPli 24 belediyeye kayyum atandığına,
Demokratik Toplum Kongresi üzerinden gözaltı furyasının devam
ettiğine, Meclisin açıldığı 1 Ekimden bu yana
haklarında 170 fezlekenin düzenlendiğine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP iktidarı her ne kadar Dönemimizde parti
kapatmaları sona ermiştir. dese de fiilen partimize dönük
baskılar üzerinden partiyi işlemez hâle getirme, siyaset
dışına bırakma durumu hız kesmiyor. Dün
itibarıyla on iki gündür gözaltında bulunan 3 belediye eş
başkanımız tutuklandı. Savur, Mazıdağı ve
Derike zaten daha önce de gözaltına alındıktan sonra buralara
kayyum atanmıştı. Dolayısıyla 31 Mart seçimlerinden bu
yana 24 belediyemize kayyum atanmış oldu.
Aynı zamanda, bugün Ankara, Batman,
Adıyaman ve Urfada gözaltı operasyonlarıyla uyandık.
Ankarada parti meclisi üyemiz Bereket Kar, partimiz üyeleri Mazhar Yerlikaya,
Şehriban Başak, Ethem Özgan, Sabahattin Karlı, Kemal Akalın,
Berfum Çolak, Ziya Cebeci ve önceki dönem milletvekilimiz Behçet
Yıldırım yapılan operasyonlarla gözaltında şu an.
Yine, İHD Ankara Şube Eş Başkanı Fatih Kanat, SES
yöneticileri Fikret Çalağan ve Belkıs Yurtseverin aralarında
olduğu 11 kişi şu an gözaltında. Ayrıca
Adıyamanda ve Urfada da gözaltılar var. Alınanlar
arasında gazeteciler de bulunuyor.
Her dönem bir kurum ya da sivil toplum örgütü
üzerinden kriminalize edilir çalışmalar. Bu sefer de -bir süredir
aslında- bir hafta, on günlük bir süre zarfında çok yoğun
Demokratik Toplum Kongresi üzerinden gözaltı furyası devam ediyor.
Bugün Batmanda DTKyi merkeze alan gözaltı operasyonlarında 26
kişi gözaltına alındı. Demokratik Toplum Kongresi
Geçen
hafta, ilgili arkadaşlarımız, bununla ilgili çeşitli
bilgilendirme görüşlerini de sunan açıklamalar yaptılar burada.
2007 yılında kurulan bir platform.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - DTK, 2007de kurulan bir
platformdur; bünyesinde siyasi partileri, siyasi eğilimleri,
görüşleri, STKleri, kadın ve gençlerin temsilcilerini kapsar. 2012
yılında Mecliste yapılan yeni anayasa yapım sürecinde de
dönemin Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek tarafından da
Demokratik Toplum Kongresinin anayasayla ilgili görüşleri
alınmış, bir mektupla iletilmesi istenmiş ve Demokratik
Toplum Kongresi anayasayla ilgili görüşlerini Başkan
aracılığıyla Meclisimizle de paylaşmış ve
burada da gündem olmuştur.
Şimdi, burada üzerinden bir kriminalize etme
durumu var. Yine 2013-2015 yılları arasında İmralıyla
devam eden diyalog sürecinde DTK Eş Başkanı Hatip Dicle de heyet
arasında yer almıştı. Yani bir dönem Meclisin de bir
muhatap olarak gördüğü, temsil olarak dikkate aldığı kurum
şu an kriminalize edilerek operasyonlara gerekçe yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Kurtulan,
buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Aynı zamanda da bu
baskı sarmalı her yönüyle devam ediyor dedik. Şu an, 1 Ekimden
bu yana, yani 58 gündür yaptığımız çalışmalarla
ilgili tam 170 fezleke Meclis grubumuza gelmiş durumda. Öyle
anlaşılıyor ki yapılan her türlü çalışmamız
suç görülmüş ve bu konuda savcılık da harekete geçmiş.
Dolayısıyla, tekrar bunu söylemek gerekirse, partimiz üzerinde
doğru, bir kapatma davası, belki AKP bununla övünebilir ama fiilen bu
kapatmayı işletmemeyi, demokratik siyasetin dışına
itme çalışması olarak değerlendiriyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Altay
46.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, tek
meramlarının Türkiyede demokrasi ve işleyen bir ekonominin
olması, 82 milyonun huzur ve refahının sağlanması
olduğuna, Atlasjetin uçuşlarını durdurduğuna, Atatürk
Havalimanının kapatılması sonucunda Türk Hava
Yollarının da yeni havalimanının operasyon maliyetlerinden
kaynaklı zarar ettiğine, Millî Savunma Bakanlığı
yetkilisinin Barış Pınarı Operasyonu bitti. ifadesine
karşılık Millî Güvenlik Kurulunun operasyonun devam
edeceğine yönelik kararı nedeniyle Cumhurbaşkanından net
bir açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, tek meramımız var:
Türkiyede her şey yolunda gitsin, tıkır tıkır
çalışan bir demokrasi olsun, işleyen bir ekonomi olsun, 82
milyonun huzuru, refahı, mutluluğu yerinde olsun.
Tabii, çok konu var ama bugün gündeme düşen
önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum öncelikle. Bilindiği üzere,
önemli bir hava yolu şirketimiz yeni havalimanının operasyon
maliyetlerini gerekçe göstererek faaliyetlerini durdurdu. Cumhuriyet Halk
Partisine mensup çok sayıda milletvekilimiz bu yeni İstanbul
Havalimanının proje aşamasından başlayarak
inşaat aşamasında, hava koşulları noktasında
birçok olumsuzluğu, birçok yanlışı, kusuru müteaddit
defalar dile getirdi. Buna rağmen Hükûmet ısrarla dünyanın
sayılı havalimanlarından olan Atatürk Havalimanını
kapatmakta direndi ve geldiğimiz noktada hem hava yolu şirketleri,
sadece bu Atlasjet değil, Türk Hava Yollarının da an
itibarıyla yeni havalimanının operasyon maliyetlerinden kaynaklı
olarak çok zarar ettiği bilinen bir gerçek. Ayrıca, yeni
havalimanını kullanan vatandaşlarımızın
şikâyetleri artık hava yoluyla uçmanın bir konfor olmaktan çok
eziyet ve işkence olduğu yönündedir. Ben bir örneği kendimden
vereyim. Münihten İstanbula bir saat elli beş dakikada uçtum, yeni
İstanbul Havalimanına uçak yere teker değdirdikten elli üç
dakika sonra arabama ulaşabildim; kaldı ki ben VIPden geçiyorum,
düşünün vatandaş ne yapsın. İki saat havada geçiriyor, üç
saat havalimanının içinde geçiriyor, uçakta ve yürüyerek. Bu
yanlışa dikkat çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öte yandan, yeni
havalimanının daha bir kış geçirmediği, bu konuda
uzmanların kış şartlarında yeni havalimanında
kimi olumsuzluklarla karşılaşabileceğine dair ciddi
uyarıları vardır. Hâl böyleyken eski yani Atatürk
Havalimanının belli bölümlerinde yıkım faaliyetlerinin
başlatılmış olmasının da birçok mahzuru
olduğunu söylememiz icap eder.
Sayın Başkan, bir diğer konu:
Şimdi yüce Genel Kurula bir sorum var. Bizim güneyimizde Suriyenin
kuzeyindeki bölge için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
diye bir soru sorsam Tampon bölge mi, belirsiz bölge mi, riskli bölge mi,
güvenli bölge mi? diye bir soru sorsam -tabii herkes siyasi penceresine göre
yorum yapar ama- bunu kamuoyuna sorsak burada hiç kimse güvenli bölge
seçeneğine işaret koymaz.
Şimdi ben soruyorum Sayın Başkan:
Bölge terörden arındırıldı mı? Millî Savunma
Bakanlığı yetkilisi Barış Pınarı Operasyonu
bitti. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gene
edindiğimiz kaynaklara göre Rusyaya operasyonun, Barış
Pınarı Operasyonunun, Harekâtının durdurulduğuna
dair bir güvence verildi ama gelin görün ki Millî Güvenlik Kurulu operasyonun
devam ettiğine yönelik bir değerlendirme ve açıklamada bulundu.
Sayın Başkan, âlem kör herkes sersem
değil. Siyasetçi yalan söyler -söylememesi lazım ama söyleniyor
vakıa, insan da aynı şekilde- ya, devlet yalan söyler mi? Sabah
başka, akşam başka konuşan bir devlet olabilir mi? Bu ne
kepazeliktir! Bu operasyon durdu mu durmadı mı? Bir.
İki; yani burada operasyon durduysa Türkiye
muradına erdi mi? Rusya ve Amerikayla yapılan görüşmeler
neticesinde bölgenin çok kısa bir sürede Türkiyeye yönelik terör
örgütlerinden arındırılacağına dair teminatlar,
güvenceler, şu bu alınmıştı ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
yine Hükûmet
yetkililerinden hatta Hükûmetin en üstünden, Sayın Erdoğandan
Bölgedeki teröristlerin arındırılmasını bekliyoruz,
istiyoruz. açıklamaları geliyor. Ya, Allah aşkına, rica
ediyoruz ya, bir Hükûmet tutarlı olur. Millî Güvenlik Kurulu
Operasyonlara devam. diyor, Millî Savunma Bakanlığı Operasyon
durdu. diyor; bu ne kepazelik arkadaş! Yani burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi Sayın Başkanım, biraz sonra bir kanun
görüşeceğiz, kanun yapan bir yeriz. Kanun yapan bir yer olmakla
kalmıyoruz, yürütme organını denetleme görevi bize Anayasa ve
aziz milletimizce verilmiş. Şimdi, bunu nasıl
yapacağız? Yani yürütme organından sabah başka, öğlen
başka, akşam başka bir değerlendirme yapılırsa
aynı konuda bu iş yürümez.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yürümez
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ali Bey,
doğru söylüyorsun, bu iş yürümez. Yürümez bir yürütme organıyla
karşı karşıyayız. Bunu hem aziz milletimize hem
Meclisimize bir saygısızlık olarak da değerlendiriyoruz ve
Hükûmetin başından, Sayın Cumhurbaşkanından bu konuda
iki cümle somut, net bir açıklama bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
47.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, AK PARTİ yönetimindeki Türkiyenin son on
beş yılda 3 misli büyüdüğüne, demokrasi, insan hakları,
özgürlükler alanında reformlar yapıldığına, millî
savunma sanayisinde yerli ve millî üretimin yüzde 20lerden yüzde 70lere
yükseldiğine, güçlü ve büyük Türkiye olarak bölgesel bir güç olmanın
yanında küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerlenildiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
yönetimindeki Türkiye son on beş yılda 3 misli büyüdü, demokrasi,
insan hakları ve özgürlükler alanında büyük devrimlere ve reformlara
muhatap oldu, her alanda büyük yatırımlara ve hizmetlere
kavuştu.
Bu bağlamda, millî savunma sanayisinde yerli ve
millî üretimin yüzde 20lerden yüzde 70lere yükseldiğini görüyoruz;
muazzam gelişmeler kaydedildi bu alanda. Sayın
Cumhurbaşkanımız son grup toplantısında 2013
yılından beri üzerinde çalışılan Göktuğ
Projesinin bir ürünü olan Bozdoğan füzesinin Türk Silahlı
Kuvvetlerinin envanterine gireceğini ifade etti. Dünyada sadece 9 ülkenin
ürettiği havadan havaya füzenin millî muharip uçağımıza ve
F-16 savaş uçaklarımıza monte edilebileceği de bir hakikat.
Böylece savaş uçaklarımızda kullandığımız
hava-yer silahlarına ek olarak havadan havaya silahlarımız da
yerli ve millî olacak. Bu, büyük bir gelişme. Türkiye, güçlü ve büyük
Türkiye olarak bölgesel bir güç olmanın yanında küresel bir güç olma
yolunda da emin adımlarla ilerliyor.
Bölgenin ve dünyanın içinde bulunduğu
durumu şöyle bir değerlendirdiğimizde değerli
milletvekilleri, bugün içerisinde yaşadığımız
dünyanın asla ve kata eski bir dünya olmadığını
görüyoruz. Uluslararası sisteme ilişkin bugün
insanlığın her zamankinden daha fazla barış, huzur ve
güvenlik içinde birlikte yaşama irade ve talebi söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye, bütün insanlığın hak ve hukukunun
teminat altına alındığı adil ve merhametli yeni bir
dünyayı tekrar insanlığa hediye etmenin zaruretini bütün platformlarda
en yüksek gür sedayla haykırmaktadır ve haykırmaya devam
edecektir. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın
ifadeleriyle Dünya 5ten büyüktür. Bu, hakikaten hepimizin üzerinde ittifak
ettiği bir husustur. Buradan yola çıkarak inanıyorum ki,
yakın bir gelecekte küresel bütün sorunlar, kuvveti üstün tutan zalimane
anlayışların değil, hak ve hukuku üstün tutan adilane
yaklaşımların egemen olduğu bir dünya düzeniyle çözüme
kavuşturulacaktır. Bunun için hiçbir yılgınlığa
düşmeden, gevşemeden, üzülmeden, hakkı haykırmanın
sorumluluğunu hep birlikte inanarak ifa etmemiz gerekmektedir. Millî
Mücadele bu ruh ve manayla kazanılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Millî şairimiz ne güzel ifade etmiş:
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal
koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git! diyemem
aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İşte bu yaklaşım içerisinde
gelin ey arkadaşlar, hep beraber yeni bir dünyayı Millî Mücadele
ruhuyla birlikte inşa edelim diyorum ve sizi Millî Mücadele ruhuyla bugün
daha özgür bir dünya için birlikte yeni bir dünyayı inşa etmeye davet
ediyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun lütfen.
48.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, PKKnın
eli kanlı bir terör örgütü olduğunu bütün dünyanın
bildiğine ve PKK terör örgütünün 24 Kasım Hakkâri ili Yüksekova
ilçesi İkiyaka köyünde 28 vatandaşımızı
katledişinin 30uncu yıl dönümü ile gerçekleştirdiği
diğer katliamlara, terörle mücadelenin her safhasında üstün
başarı sergileyen güvenlik güçlerimizi tebrik ettiklerine, terörün
kökünün kazınarak millî birlik ve bekamızın
kazanacağına, eğitim çalışanlarına yönelik
şiddet olaylarında şikâyete bağlı olmaksızın
kamu davası açılabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; PKKnın eli kanlı bir terör örgütü olduğunu
bütün dünya bilmektedir. Dün de PKK terör örgütünün en kanlı
sayfalarından birinin de 30uncu yıl dönümüdür. 24 Kasım 1989 tarihinde
Yüksekovaya bağlı İkiyaka köyü Aşağımolla Yasin
Mahallesindeki saldırıda 28 vatandaşımız
katledilmiş ve 2 vatandaşımız da
yaralanmıştı.
PKK terör örgütü 1993teki Başbağlar
katliamının, Siirtin Derince köyünde kurşuna dizilen 13ü
çocuk, 22 vatandaşımızın; 2011de araçlarıyla gezerken
şehit edilen 4 kızımızın, 2015te sebze almak için
evinden çıkan 13 yaşındaki Fıratın, 2016da
katledilen Derik Kaymakamı Fatih Safitürkün, 2016da Diyarbakır
Dürümlü mezrasında 16 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği bombalı saldırının,
2017de Batmanın Kozluk ilçesinde 22 yaşındaki Öğretmen
Şenay Aybüke Yalçının ve Şanlıurfa Siverek
Çiftçibaşı köyü öğretmeni Necmettin Yılmazın ve daha
binlerce vatandaşımızın; çocuklarımızın,
gençlerimizin, kadınlarımızın bu terör örgütü
tarafından katledildiğini biliyoruz.
Terör örgütü kanlı yüzünü Suriyenin kuzeyinde
de göstermektedir. Fıratın doğusundaki Resulayn
yakınında Tel Halaf köyünde sivillere yönelik bombalı
saldırıda 17 kişi hayatını kaybederken 20 kişi de
yaralandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) PKKyla, başka harflerle
anılan eli kanlı teröristlerin bundan başka bir tanımı
yoktur. Daha bugün sabah İçişleri Bakanlığının
açıklamasında Şırnakta etkisiz hâle getirilen 3
teröristten 2 ton patlayıcı, 300 elektrikli fünye, 700 metre
infilaklı fitil, 1 antitank mayını, 2 intihar yeleği, 1
tabanca ele geçirildiği açıklanmıştır. Bütün
bunların anlamını düşünmemiz gerekiyor tekraren. Güvenlik
güçlerimizin başarılı operasyonları terör
saldırılarını engellemektedir. Bu vesileyle, terörle
mücadelenin her safhasında üstün gayret ve başarı sergileyen tüm
güvenlik güçlerimizi, idarecilerimizi takdir ve tebrik ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Terör örgütlerini tamamen yok
edene kadar bu mücadele devam edecek ve terörün kökü kazınacaktır;
millî birlik ve bekamız kazanacaktır.
Sayın Başkan, TÜRK
EĞİTİM-SENin Öğretmenler Günü münasebetiyle
yaptığı anketten dikkat çekici bir sonucu paylaşmak
istiyorum. Öğretmenlerimizin yüzde 48,7si meslek hayatlarında bir
şekilde şiddete maruz kalmaktadır. Öğretmenlerimize yönelik
şiddet olaylarını şiddetle kınıyoruz. Eğitim
çalışanlarımızın şiddete maruz
kalmalarını önlemek, şiddet vakalarında da onlara sahip
çıkmak zorundayız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bu alanda
inisiyatif almalı ve eğitim çalışanlarına yönelik
şiddet olaylarında bir şikâyete bağlı
olmaksızın kamu davasının açılması için gerekli
yasal düzenlemeleri de yapmalıyız diye düşünüyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 3/10/2019 tarihinde
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş ve 19 milletvekilinin, şehir
hastaneleri modelinin incelenerek problemli alanların tespit edilmesi ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/1820) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Kasım 2019
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
27/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/11/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Orhan
Çakırlar
Edirne
Grup
Başkanı
Öneri:
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş ve 19
milletvekili tarafından, şehir hastaneleri modelinin incelenerek
problemli alanların tespit edilmesi ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 3/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 27/11/2019 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Ayhan
Altıntaş, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehir
hastaneleri hakkında vermiş olduğumuz araştırma
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti,
vatandaşlarının yaşamını beden ve ruh
sağlığı içerisinde sürdürmekle mükelleftir. Bu sorumluluk
Anayasamızın 56ncı maddesiyle güvence altına
alınmıştır. AK PARTİ iktidarı, şehir
hastaneleri projesini vatandaşlarımıza yararlı
olacağına inanarak yaptı, en azından umudumuz o yöndedir
fakat durum ortada.
Şehir hastanelerini ben mainframe denilen
büyük merkezî bilgisayarlara benzetiyorum. Karmaşık hesaplar bu
bilgisayarlarla çözülürdü. Şimdi ise herkesin cebinde bilgisayar var. Yani
merkezî işletim sisteminden dağıtık işletim sistemine
geçildi, artık herkes her an bilgisayarını kullanıyor.
Sağlıkta da gidişat o yönde. Yeni sağlık teknolojileri
hizmetin dağıtık olması yönünde ilerlemektedir. Bütün dünya
büyük merkezî hastane sisteminden vazgeçmektedir. Bugün uzmanlar optimum
hastanelerin 160 ila 400 yatak sayısı arasında olduğunu
söylüyorlar.
Bakınız, bu hastanelerin büyük
çoğunluğu yerleşim birimlerinin dışında,
doğru dürüst yolları da yok. Gündüz trafik yoğun ama gece daha
felaket. Gece geç saatlerde dar gelirli bir vatandaşımız
rahatsızlanırsa, acile gitmesi gerekirse ne yapacak? Bütün
vatandaşlarımız istedikleri zaman taksiye para veremiyor,
istedikleri zaman özel hastanelerde tedavi olamıyor. Bu insanlar,
bulundukları yerlerdeki devlet hastanelerine, belki bir komşularından
rica ederek belki de ceplerindeki son parayı taksiye vererek gidiyorlar.
Acilde neyle karşılaşıyorlar? Sırayla. Bu, muayene
sırası da değil; bu sıra, muayene sırası almak
için sıra. Hasta kabuller önünde aciller de sıra oluşturuyor.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımız ve sağlık personelimiz rahat bir nefes
almalı. Vatandaşlarımız kendilerine yakın
sağlık kuruluşlarından hizmet alabilmelidir. Olması
gereken budur fakat gelin görün ki en köklü hastanelerimiz dahi iyileştirme
yapmak yerine şehir hastanelerine taşınmakta.
1 Ekim 2019 tarihli Sözcü gazetesinde Sayın
Saygı Öztürk'ün yazdıklarından alıntılıyorum:
"Ankara da Numune, Yüksek İhtisas, Yıldırım
Beyazıt Çocuk Hastanesi, Zekai Tahir Burak Kadın ve Doğum
Hastanesi, Atatürk Hastanesi kapatıldı, personel Bilkent Şehir
Hastanesine nakledildi. Bu hastaneye günde 30 bin kişi ve 7.500 araç
giriş-çıkış yapacak. 1 milyon 300 bin metrekarelik hastane
alanında günlük 20-30 bin adım atılması gerekiyor.
Merdivenler yetersiz. Asansör önlerinde kuyruklar var."
Değerli milletvekilleri, işin bir de maddi
boyutu var. İktidara sesleniyorum: Şehir hastanelerinin projelerini
büyük inşaat firmalarına verdiniz. Hangi şartlarla verdiniz?
Meçhul. Hasta garantisi var mı? Meçhul. Milletin Meclisinden
sözleşmeyi gizliyorsunuz, parasını da siz cebinizden ödeyin
bari. Bu inşaat firmaları sağlık işini bilmiyorlar, bu
nedenle onlar da başka danışman firmalar tutuyorlar. Bu
danışman firmaları da her bir uzmanlık alanı için
başka taşeronlara işi aktarıyorlar. Dolayısıyla
parayı veren devlet ile hizmeti alan hasta vatandaş arasına
birçok aracı koyuyorsunuz. Bu da yakında devlete çok yük
getirecektir. Bir süre sonra devlet bu yükü taşıyamayacak ve
vatandaştan katkısını artırmayı talep edecektir.
Mevcut katkı düzeyinden zaten şikâyet eden vatandaşa daha çok
katkı payı yüklemek durumunda kalacaksınız. Nasıl ki
tarım ürünlerindeki yüksek fiyat üreticiye gitmiyorsa, burada da devletin
ödediği yüksek bedel vatandaşa hizmet olarak gitmeyecektir. CHP
Ankara Milletvekilimiz Doktor Servet Ünsal
"Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının internet sitesinde 21 tesis için
sözleşme değeri 12 milyar dolar olarak belirtiliyor. 12 milyar
dolarlık yatırım için kamunun katlanacağı kira ise 31
milyar dolar." diyor.
Sayın Cumhurbaşkanı
Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak varsın zarar
edelim. diyor, olayın maddi yönünü sorun etmiyor. Buna karar vermek için
önce vergileriyle bu hastaneleri kuran, işleten, ayakta tutan halkı
dinlemek gerekir; halkımız razı mı zarar edilmesine?
Şehir hastanelerinin beklentileri
karşılayıp karşılamadığının
anlaşılması, kapatılan hastaneler yüzünden
vatandaşın mağduriyetinin tespit edilmesi,
vatandaşlarımızın daha iyi sağlık hizmeti
alabilmesi için devletimizin üstüne düşen görevlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğumuz Meclis araştırması
açılmasına dair önergemize olumlu oy vermenizi diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Rıdvan Turan
(HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şehir hastanesi esasen şu demek: Araziyi
devlet verir, iktidara yakın şirket krediyi kamu kaynaklarından
düşük faiz ve uzun vadeli bir biçimde temin eder; devlet, bakanlık
yirmi beş yıl boyunca bu binanın yapılmış
olmasından kaynaklı olarak Erdoğanın inşaat
baronlarına kira öder, hasta garantisi de yine iktidardandır. Yani
öyle bir zar atışı ki bu her biçimde düşeş geliyor.
Erdoğanın iktidarının payandaları hâline gelmiş
olan bu inşaat baronlarının alametifarikası olan bu devasa
kamu yatırımları, başta şehir hastaneleri olmak üzere,
kamu kaynaklarının hortumlanmasının bir yöntemi hâline
dönüşmüş durumda. Kamu-özel iş birliğiyle
yapıldığı söylenen şehir hastanelerini esasen iktidarın
kamuyu özel iş birliğiyle yontma ya da hortumlama projesi olarak
görmek ve tarif etmek doğru olacak.
Ne tür bir sözleşmenin olduğu hâlâ
meşkûk olan, bunun bir türlü açığa
çıkmadığı, fakat Sayıştay raporlarında çok
fazla sayıda yanlışlıktan ve yolsuzluktan bahsedilen bir
kara delik şehir hastaneleri. Gerek yapımındaki usulsüzlükler
gerek kamuyu gereksiz yere zarara uğratma biçimi gerek hastanede
çalışan doktorların ve diğer personelin çalışma
koşullarının olağanüstü zorluğu nedeniyle şehir
hastanelerinin bugün geldiğimiz noktada yarardan çok zararı var.
Geçenlerde, 12 Kasımda, Fahrettin Koca, 12.400
yatak kapasiteli 10 şehir hastanesinin kamu-özel iş birliği
modeli yerine genel bütçe kaynaklarıyla yapılacağını
ifade etti. Madem kamu-özel iş birliği modeli doğru bir modeldi
genel bütçeye neden yeniden geçtiniz, buna neden gerek duydunuz? İktidar
da gördü ki burada oluşan kara delik, iktisadi krizin çok önemli
sebeplerinden bir tanesi hâline dönüşmüş durumda ve bunun geri
çevrilebilir tarafı yok. Evet, kamu-özel ortaklığı
modelinden vazgeçmek doğrudur fakat yeterli değildir. Ortada duran
devasa boyuttaki zararın bir biçimiyle telafi edilmesi gerekli.
Bakın, Türk Tabipleri Birliği bu konuda
neler söylüyor, üyesi olduğum, üyesi olmaktan onur duyduğum Türk Tabipleri
Birliği diyor ki: Bugüne kadar açılan şehir hastaneleri
Sağlık Bakanlığına devredilmelidir. Yapım
aşamasında olan kamu-özel iş birliği finansmanlı
hastanelerin genel bütçeden finanse edilmesi sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şehir hastanelerinin
başlangıcından bu yana gerçekleştirilen tüm kamu
zararları talep edilmeli, şehir hastaneleri ihale şartnameleri
kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Dünyada reddedilen büyük ölçekli
hastane yapımından vazgeçilmelidir. Kapatılan hastanelerin
tekrar hizmete açılması için çalışmalar
başlatılmalıdır. Yeni açılacak hastaneler, halkın
kolayca sağlık hizmetlerine ulaşacağı yerlere
yapılmalı, bu süreçte büyük zarar gören uzmanlık eğitimlerinin
telafisi bir an önce sağlanmalıdır.
Yıllardır ifade ediyoruz, bu sistemin
memlekete faydası yok, kamu kaynaklarını eriten bir sistemdir,
sağlığın koşullarının yükseltilmesiyle
uzaktan yakından alakası yoktur. Şu anda iktidar bunu idrak
etmiş durumda. Evet, zararın neresinden dönülürse kârdır ama
kamu kaynaklarıyla hastanelerin yapılması yetmez, bu konuda
atılmış olan adımların mutlaka geriye çevrilmesi bir
zorunluluktur ve gerekliliktir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Fikret Şahin. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de İYİ PARTİnin şehir
hastaneleriyle ilgili vermiş olduğu önerge üzerine partim adına
düşüncelerimizi ifade edeceğim.
Efendim, tabii, şehir hastaneleri bir hayli
gündeme geldi, konuşuyoruz. Sonuç olarak bu şehir hastaneleri
yandaşa kaynak aktarma projeleridir, yabancı finansör şirketlere
dövizle kaynak aktarma projeleridir, gelecek nesillerin kullanacağı
sağlık bütçesinin üzerine ipotek koyma projeleridir yani bizim için
bir kara deliktir, bütçemiz için büyük bir yüktür. Sadece bizim için
değil, çocuklarımız ve torunlarımız için de büyük bir
vebali üzerimize almış bulunuyoruz bu şehir hastaneleriyle.
Tabii, proje 31 hastaneyle
başlamıştı ama görüldü ki bu projeyi yüklenmek kolay
olmayacak. En son, Plan ve Bütçe Komisyonunda geçen hafta Sağlık
Bakanı 10 tane şehir hastanesinin hizmete girdiğini, 9 tanesinin
inşaatının devam edeceğini ve toplamda 19 şehir
hastanesinin kamu-özel iş birliğiyle
yapılacağını, diğer 10 tanesinin de genel bütçeyle
yapılacağını ifade etti.
Tabii, genel bütçeyle yapılırken de
Efendim, finansör şirketin de belli bir maliyeti var, neden verelim?
diye bir itirafta bulundu. Yine, AK PARTİ Genel Başkanı da hafta
sonu Efendim, halka hizmette zarar ediyorsak edelim. dedi. Şunu ifade
etmek istiyorum: Elbette halka hizmet etmek kutsal bir görev ama halkın parasını
da zarar ettiriyorsunuz yani halka zarar ettirmeden de hizmet edilebilir, bu
konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şimdi, burada iktidar partisi milletvekili
arkadaşlarımız var, Sağlık Bakanlığı
yapmış olan değerli milletvekili arkadaşlarımız
da var, hanginiz acaba şehir hastanelerinin sözleşmelerini
biliyorsunuz? Hiçbiriniz bilmiyorsunuz şehir hastanelerinin
sözleşmelerini, içinde ne var bilmiyorsunuz, hangi şehir hastanesine
aylık ne kadar dövizle kira verdiğinizi hiçbiriniz bilmiyorsunuz, ne
kadar kaynak aktarıldığını bilmiyorsunuz, bu döviz
kaynağının hangi firmaya gittiğinden hiçbirinizin haberi
yok. Bunu şahsen ben kendim Sağlık Bakanlığına
sordum, cevap verildi mi? Hayır, verilmedi, kara bir delik. Demek ki cevap
verilmiyorsa
Cevap şu: Efendim, ticari sır, size bunu söyleyemeyiz.
Ya, milletvekiline söylenmez olur mu bu? Milletin parasını
harcıyorsunuz, neden milletvekiline cevap vermiyorsunuz? Demek ki
arkasında büyük bir kamu zararı var, çok büyük bir yolsuzluk var. Bu
sözleşmeler açıklanmadığı sürece şehir hastanelerinin
üzerinden yandaşa, yabancı şirketlere dövizle kaynak
aktarıldığı ve yolsuzluk yapıldığı
iddiamızı şiddetle devam ettireceğiz.
Bakın, daha düne kadar AK PARTİ Genel
Başkanı diyor ki: Efendim, Türk lirasını güçlendirelim.
Gelin, döviz mevduat hesabınızı Türk lirasına çevirin.
diye vatandaşlarımıza öneride bulunuyor. Bakınız,
elimde bir tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var, 12 Eylül
2018 tarihli, Türk lirasını güçlendirmek için yapılmış
bir kararname. Diyor ki: Alışveriş merkezlerindeki dövizle olan
kiralarınızı gelin Türk lirasına çevirin. Efendim,
şimdi sen vatandaşa dönüyorsun, diyorsun ki: Aranızdaki
anlaşmaları dövizden Türk lirasına çevir. ama kendin şehir
hastanelerinde kirayı dövizle ödüyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
Tamamlayacağım.
Efendim, vatandaşa gelince Sen Türk
lirası kullan. ama şehir hastanelerinin kiralarını ve
hizmet bedellerini dövizle aktarmaya devam et. Burada samimiyet yok. Eğer
samimiyet varsa iktidar tarafında, bir an önce bu şehir
hastanelerinin kira ve diğer ödemelerini dövizden Türk lirasına
çevirirsiniz. Daha sonraki basamakta da mutlaka, bu kara deliği ortadan
kaldırmak adına, bu şehir hastanelerinin devletleştirilmesi
gerekmektedir. Devlet, Sağlık Bakanlığı tekrar kendi
uhdesine almak durumundadır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Tamer.
Sayın Tamer, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
İYİ PARTİ Grubunun şehir
hastanelerine yönelik araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili
vermiş olduğu grup önerisi üzerinde partim adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sağlık tüm
dünyada pahalı bir yöntemdir. Sağlık
Bakanlığımız, 2003 yılından itibaren,
vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetine
eşit biçimde erişmelerini gaye edinmek amacıyla
Sağlıkta Dönüşüm Projesini başlattı. Hepinize
hatırlatmak isterim, özellikle de doktor olan arkadaşlarıma
hatırlatmak isterim
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sağlıkta dönüşüm geri dönüşüme uğradı.
İSMAİL TAMER (Devamla) 2002
yılındaki sağlığı, çeşitli hastaneler,
özellikle sigorta hastanelerinin sıkıntıları ve
sıralar, geceden gelen kuyruklar, hepsini şöyle gözünüzün önünde
tekrar canlandırmak isterim çünkü hafızayıbeşer nisyan ile
maluldür. Unutmak doğaldır, unutabilirsiniz buradan tekrar
hatırlatmak istiyorum. İşte bu anlamda, bu bağlamda
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Şimdi de iki ay
veriyorlar. Şu an iki ay veriyorlar, üç ay veriyorlar.
İSMAİL TAMER (Devamla) Dinleyin lütfen,
dinleyin.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Veriyorlar.
İSMAİL TAMER (Devamla)
neden şehir
hastanelerine ihtiyaç hissedildi? Mevcut hastanelerimizin yaş
ortalaması kırk dokuz-elli civarında. O zaman toplam 107 bin
yatak kapasitesi vardı, 2002 öncesini söylüyorum.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) İnsanlar
ölmez de sağ kalırsa
İSMAİL TAMER (Devamla) 7 bin tanesi
bunların ancak nitelikli yatak şeklindeydi.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Maliyeti ne? (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Erel, lütfen
Sayın
Tarhan, lütfen... Sayın Şevkin, lütfen
AYHAN EREL (Aksaray) O bize çok laf attı.
İSMAİL TAMER (Devamla) Nitelikli
yataklar nedir? Özellikle 30 metrekare içinde hasta yatağı, hasta
başı monitörü ve burada refakatçi yatağıyla orada insan
gibi televizyonunu izleyen bir hasta konumunda, nitelikteki yataklar idi.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Maliyetine gel,
maliyetine.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) Günümüzün
ekonomik şartlarında bu şartlar göz önüne alınarak
şehir hastanelerine ihtiyaç hissedildi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) İsmail Bey,
duymuyor musun?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Maliyetine gel.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) Arkadaşlar,
dinleyin, ben sizi dinledim. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Bakan
öyle demiyor Sayın Vekilim.
BAŞKAN Sayın Şahin, lütfen
İSMAİL TAMER (Devamla) Dinleyin,
bakın, sizi dinledim, niye bu kadar şey yapıyorsunuz? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Nitelikli
soygun var, nitelikli soygun!
İSMAİL TAMER (Devamla) Bakın,
anlatıyorum size; 100 sefer anlattık, gene anlatacağız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Nitelikli
soygun var! Çocukları soyduruyorsunuz!
İSMAİL TAMER (Devamla)
İnsanımıza, hastamıza, en iyi şekilde sağlık
hizmetini vermek bizim görevimizdir, devletin görevidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Anlatmasını beceremiyorsun, laf atmasını beceriyorsun!
İSMAİL TAMER (Devamla) Bunu biz
yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. İstediğiniz kadar siz
iddia edin.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hadi oradan,
hadi! Bana çok laf attın burada.
İSMAİL TAMER (Devamla) Bakın, 100
bin yatağı biz 50 bin yatak daha artırarak bugün günümüzde 150
bin yatak kapasitesine gelecek. Bunların 100 bini nitelikli yatak olacak,
nitelikli. O açıdan dinleyin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Bakan
öyle demiyor Sayın Vekilim.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) Bakın, sizin
iddia ettiğiniz gibi, 2017 yılında hizmete açılan 10 tane
şehir hastanesiyle başlayan ve bugün 10 tane şehir hastanemiz
açılmış vaziyette.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) Bunlar, bu
hastaneler
Hem vatandaşımızda sağlık
çalışmalarımız açısından memnuniyet oranları
da yüzde 75lerden bugün yüzde 90lara çıktı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Son
anketlerden haberiniz yok.
İSMAİL TAMER (Devamla) - O
beğenmediğiniz şehir hastanelerindeki memnuniyet oranı
yüzde 90lara çıktı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Yüzde 100 ağabey, yüzde
100.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Beyefendi
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Salla, salla,
meydan boş!
İSMAİL TAMER (Devamla) - O açıdan,
bakın, değerli arkadaşlar, şehir hastanelerine kesinlikle
laf atmaya gerek yok. Aldığınız hizmetin
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Salla, salla!
İSMAİL TAMER (Devamla) Doktor olanlara
söylüyorum: 2002 yılı öncesinde ben bir yatakta 2 hasta yatırıyordum,
2 hasta, unutmayın bunları.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Üniversite hastaneleri dökülüyor.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) - Şu anda tüm
hastaneler beş yıldızlı otel konforunda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Tüm
hastaneler dökülüyor.
İSMAİL TAMER (Devamla) Evet, devam
edeyim çünkü
BAŞKAN Sayın Tamer, ben sizin sahada
ratinginizin yüksek olduğunu biliyordum ama Mecliste bu kadar ratinginizin
yüksek olduğunu bilmiyordum, bilhassa İYİ PARTİ Grubu
tarafında yani. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben size iki dakika daha süre vereyim,
siz devam edin.
Buyurun.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ayhan Bey
kardeşimi elektrik mühendisi diye biliyorum.
AYHAN EREL (Aksaray) Ama biz hep kürsüdeyken
Bak,
Sayın İsmail Beyefendi, İsmail Bey
İSMAİL TAMER (Devamla) - Bakın,
doktorlukta bir kural vardır, önce teşhis edeceksin, sonra tedavi
edeceksin; teşhis, tedavinin yarısıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Biz kürsüden konuşurken
İSMAİL TAMER (Devamla) - Bilgisayar
iddiasıyla teşhisi yanlış koydu arkadaş;
yanlış koydu, böyle bir iddia yok.
AYHAN EREL (Aksaray) İsmail Bey, biz sizin
konuşma metninize bir şey demiyoruz.
İSMAİL TAMER (Devamla) - O açıdan,
teşhis yanlış, gidişat yanlış. Türk insanı,
hastalar en iyi hizmete layık.
AYHAN EREL (Aksaray) Siz, biz kürsüde konuşurken
hep laf atıyorsunuz, oradayken laf atılmanın nasıl bir
duygu olduğunu size yaşatmak istedik, başka bir
amacımız yok.
İSMAİL TAMER (Devamla) - Beş
yıldızlı otel konforundaki şehir hastaneleri içinde Türk
insanının hak ettiği şekilde sağlık hizmetini
vermeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Başkan,
niye ayrıcalık yapıyorsun?
İSMAİL TAMER (Devamla) - İddia
etmiş olduğunuz gibi
Bakın, bir AVMnin boş metrekaresi
bin dolar civarında, bu hastanelerin metrekaresi 600 dolar civarında.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için, hastaneler
pahalı da değil, o zamanın ihtiyaçları oydu.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yatak
başına maliyet 2,5 kat farklı ya.
İSMAİL TAMER (Devamla) - Sağlık
Bakanımızın söylemiş olduğu gibi, bundan sonra genel
bütçeyle yapacağız, o da doğru bir şey;
yaptığımız hizmet de doğru bir şey. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Her
yaptığınız doğru; kamu-özelle yapılan da
doğru, kamu bütçesiyle yapılan da doğru; her şey
doğru!
İSMAİL TAMER (Devamla) - Hepinize
saygılar sunuyorum.
Tüm hastalarımıza sağlıklı,
uzun ömürler diliyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Her şey
doğru, kamu özelle yapılan da doğru, genel bütçeyle yapılan
da doğru!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hangisi
doğru? Sağlık Bakanı mı doğru, Tayyip Bey mi
doğru ya, hangisi doğru İsmail ağabey?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Vekilim, verdiğiniz rakamlar Bakanlığın
rakamlarıyla uyuşmuyor.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkanım,
adımı zikrederek bana kibarca sataşmada bulundu.
BAŞKAN Size sataşmada bulunmadı.
AYHAN EREL (Aksaray) Bulundu efendim.
BAŞKAN Yok, bulunmadı.
AYHAN EREL (Aksaray) Tabii, bulundu efendim.
BAŞKAN Genelde, mutat olarak onu yerinden
yapar, kürsüden yapmaz.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Hatip
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve arkadaşları tarafından, Tahir Elçi
cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 26/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/11/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Kasım 2019 tarihinde, Siirt Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş ve arkadaşları
tarafından (4253 sıra numaralı) Tahir Elçi cinayetinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
27/11/2019 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına önerinin gerekçesini açıklamak üzere Meral
Danış Beştaş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tahir Elçi,
barışın elçisi, barışı isterken dört yıl
önce -yarın 4üncü yılı doluyor- 28 Kasım 2015 tarihinde,
kameraların önünde katledildi.
Dört yılda ne oldu? Fail bulundu mu;
hayır. Şüpheli var mı; hayır. Dava açıldı
mı; hayır. Peki, bu konuda Hükûmetin o dönemin Başbakanı
Davutoğlu, Adalet Bakanı, Başbakan
Yardımcısının yapmış olduğu açıklamalar
orta yerde duruyor mu; evet. İşte bu nedenle, bu önergemizi kabul
etmenizi gerçekten çok önemsiyoruz. Neden? Tahir Elçi, vurulmadan dakikalar
önce Biz, bu tarihî bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev
sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu
ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. dedikten
sonra katledildi. Evet, dört yıl değil, aslında dört saatte bu
cinayet aydınlatılabilir çünkü kameralar var, bütün basın
mensupları orada ve veriler, şu anda bile istense dört saatte
bulunabilir.
Tahir Elçi, benim 1987den beri arkadaşım.
Ben Dicle Üniversitesine 1986 girişliyim, o 1987 yılında girdi.
Biz birlikte okuduk, birlikte avukatlık yaptık, birlikte
Diyarbakır Barosu yönetiminde görev yaptık, birlikte insan
hakları mücadelesi verdik, birlikte adalet hak hukuk dedik ve
ölümünden bir gün önce de üç saatlik bir sohbetimiz olmuştu, daha dün gibi
hafızamda.
Tahir Elçi önce ne yapıldı? Bu topraklarda
Hrant Dinkten bildiğimiz bir formülle, önce hedef göster, sonra linç et,
sonra ölsün, suikasta kurban gitsin.
İşte, şu var ya, linçten bir tanesi:
Doğanın Terör Propagandası Yaptığı RTÜK
Tarafından Belgelendi.
Yüzlerce, binlerce yıldır hukukçular
terör kavramını reddederler ama terör kavramı üzerinden bir
linç kampanyası yapıldı. Şu anda Demirören bu linçe maruz
kalmaz ama şu, o dönemde Tahir Elçinin CNN Türkte
katıldığı televizyon programından sonraki linç
görüntüleri.
Hele şu paçavra! Hele şu paçavra!
Ölümünden sonra Al Sana Terör diye manşet attı. Aslında Biz
öldürdük. dedi. Aslında, bu manşet öldürmenin itirafıdır.
Tahir Elçinin daha kanı yerdeydi, daha defnedilmemişti.
Değerli milletvekilleri, olay tarihinde
Davutoğlu bir açıklama yaptı, aynen söylüyorum: Bu olay mutlak
surette aydınlatılacak, bizim dönemimizde faili meçhullere izin
vermeyiz. Hedef sadece Tahir Elçi değil, Türkiyedir. dedi. Bekir
Bozdağ bizzat eşini ziyaret etti. Numan Kurtulmuş Failleri
bulacağız, bu hunharca suikastı kabul etmiyoruz. dedi.
Ama ne oldu? Soruşturmada, şu ana kadar
Avukat arkadaşlarla sürekli görüşüyoruz. En son İngiltere
merkezli bir uzman kuruluşa bir rapor hazırlatıldı geçen
yıl, daha bir yılı dolmadı ve o raporda bütün
ayrıntılar tetkik edilerek Tahir Elçiyi vuran kurşunun 3 polis
memurundan 1ine ait olduğu söylendi yani aslında şüphelileri
aydınlattı. Bu dilekçe verildi. Bu polis memurlarını
tanık olarak dinleyen bir savcılık var. Henüz sanık
değiller, sanığı bırakın şüpheli bile
değiller fakat bir yıldır o dilekçe dosyada ve daha o polis
memurlarının şüpheli sıfatıyla ifadeleri
alınmadı.
Geçenlerde kamuoyuna çok önemli bir bilgi
yansıdı -ne kadar biliyorsunuz bilmiyorum- Adli Tıp raporuna
ilişkin. Hem de -basından aldım bunu, doğruluğu
teyitlidir- Adli Tıp Kurumu Adli Bilimlerde Genetik Doktoru olarak
çalışan Mehtap Altuğ bir açıklama yaptı. Çok uzun bir
açıklaması var DNA incelemesine ilişkin, eküvyon
çubuklarına ilişkin ve son bölümü şöyle, diyor ki: Biz, UYAP
veri sistemine girdik çıkan bilgileri ama Ömer
İsim veriyor ama ben
isimleri burada söylemeyeyim cevap hakkı doğmasın diye. Kurum
Başkanının verdiği talimatla bu DNA tespitleri dosyadan ve
UYAP sisteminden çıkarıldı. diyor. Hâlâ bu konuda da bir yanıt verilmiş değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Başkan, buna biraz müsamaha gösterseniz
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tahir
Elçi cinayetini yargı ortaya çıkarmıyor ama biz
araştırabiliriz. Ona ilişkin bütün kamera kayıtları
karartıldı. Polis kamerasında on üç saniyelik bölüm yok. Olay
yerini gören tek kamera ortadan kaldırıldı ve bütün taleplere
rağmen açığa çıkarılmıyor. Ben iki gün önce
Adalet Bakanına Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum, direkt sordum. Tahir
Elçi dosyasına ilişkin gelişmelerden haberdar
mısınız, neden faili meçhule doğru gidiyor dedim.
Sayın Bakanın açıklaması: Savcılarımıza
güveniyoruz, soruşturma gizlidir ve devam ediyor. Şimdi bu
açıklamayı ben bizi izleyen yurttaşların takdirine
bırakıyorum.
Eğer bir ülkede bir cinayet
işlenmişse ve bu bir baro başkanıysa, bu daha önce hedef
gösterilip linç edilmişse, Hrant Dink ve yüzlercesi gibi sonra da
hayatından olmuşsa ve fail bulunmuyorsa fail devlettir, fail
korunuyordur, fail açıklanmıyordur. Bunun başka hiçbir
izahı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Gerçekten bitireceğim.
BAŞKAN Tabii, buyurun, tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tahir
Elçi bütün hayatını cezasızlıkla mücadeleye
ayırdı. İnsan hakları, cezasızlıkla mücadele ve
barış savunucusu. Şu anda, onun şahsında
barış katlediliyor, cezasızlık tırmanıyor. Onun takip
ettiği dava dosyaları tek tek beraatle sonuçlanıyor. Ben bütün
milletvekillerine parti ayrımı gözetmeksizin söylüyorum: Lütfen,
barışa, barış sözlerine atılan bu silaha hayır
diyelim. Lütfen, Tahir Elçinin katillerinin korunmasına izin vermeyelim.
Bu araştırma önergesiyle araştırma komisyonu kuralım
ve olay yerine hep birlikte gidelim, orayı araştıralım, o
Dört Ayaklı Minaredeki açıları birlikte tespit edelim.
Son olarak, Tahir Elçinin çok sevdiği bir
sözle, seni unutmayacağız
(x)
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mustafa Sezgin Tanrıkulu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
dört yıldır 4üncü konuşmamı yapıyorum burada bu
suikastla ilgili olarak. İlk duyduğumda yine Parlamentoya gelmek
üzereydim, uçaktaydım, cumartesi günüydü. İlk hissiyatımı
da uçakta bulunan milletvekilleriyle paylaşmıştım ve
şunu söylemiştim: Kendim ölmüş gibiyim. Yani birçok dostumuzu
yitirdik ama Tahir Elçiyle o ölümü ancak böyle içselleştirdim ve kendim
ölmüş gibiyim dedim. Aradan dört yıl geçti. Tekrar dosyalara
baktık, her gün ilgiliyiz. Ama gerçekten, AK PARTİ
sıralarında olan milletvekillerine sesleniyorum: Bu
yurttaşlarımıza, insanlarımıza birçok borcumuz var.
Davutoğlunun benim borcum dediği, namus ve şeref borcu
dediği borçları var. O borçlardan belki en ağırı da
Tahir Elçi cinayetidir, suikastıdır. Buna söz verilmişti ama
dosya olduğu gibi duruyor yerinde. Kötülüğün kapıları bu
cinayetle başladı, bu suikastla başladı ve arkasından
da tufan gibi geldi kötülükler, tufan gibi. İlk önce linç edildi
sözlerinden dolayı ama daha berbatı, yargı kıskacına
alındı.
Bakın, bir savcı, İstanbuldaki
savcı -belki şu anda Yargıtay üyesidir, belki
başsavcıdır- Diyarbakır Barosunda oturan,
başkanlık makamında oturan ve -Diyarbakırdan
İstanbula polis gözetiminde götürülmesi için- kendisiyle ilgili
tebligatı bekleyen, talimatla ifadesinin alınmasını
bekleyen Baro Başkanıyla ilgili olarak, Tahir Elçiyle ilgili olarak
-tamamen yalan, bakın, tamamen yalan ve bu savcı hâlen görevde; ne
demiş biliyor musunuz?- şunları yazdı müzekkeresine:
...suçundan hakkında soruşturmanın sonuçsuz kalmasını
sağlamak amacıyla yurt içinde saklandığı, tüm aramalara
rağmen Elçiye ulaşılamadığı ve tebligat
yapılamayacağı anlaşıldığından
hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Ya,
burada bu kadar hukukçu var, bu kadar milletvekili var... Canlı
yayında baroda oturan Baro Başkanıyla ilgili olarak bu
müzekkereyi yazan savcı, onu İstanbula polis gözetiminde götüren
savcı hâlen görevde, bu yalanları yazan savcı. Belki de
başsavcı yaptınız, belki de Yargıtay üyesi
yaptınız.
Türkiye bu cinayetlere bu noktadan geldi, sizin
sessizliğinizden geldi, sizin göz yummanızdan geldi, aynen bu
şekilde geldi ve şu anda da failleri koruyan da
iktidarınız, bu failleri koruyan.
Bakın, Adli Tıp Enstitüsü
araştırma yapmadı, gerçekleri örttü. Daha dört ay önce bir uzman
beyanda bulundu, DNAyla ilgili belgeleri nasıl
değiştirdiğini açıkladı. Beyanları
alındı ama çıt çıkmadı Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığından. Diyarbakır Barosu, adli
tıp konusunda dünyanın en itibarlı kurumu olan Londra Adli Tıp
birimlerine inceleme yaptırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) O
incelemeyi geçen sene aralık ayında dosyasına koydu, bir
adım ileriye gitmedi. Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı, o raporu, dünyanın en itibarlı
kurumunun verdiği raporu Adli Tıpa gönderdi. Adli Tıp, yine
sahteliğe dayanarak dedi ki: Ben 2016daki beyanımın
arkasındayım. Aşağı yukarı failin kim
olduğu belli, aşağı yukarı belli ama koruyan da sizin
iktidarınız. Eğer bir talimat verilseydi, gerçekten o
kararlılık gösterilseydi bugün o failler ortaya çıkacaktı.
Ama Tahir Elçi seçilmiş bir hedefti -seçilmiş bir hedef- çünkü
90lı yılların JİTEMcilerinin, 90lı
yılların katillerinin, komutanlarının ve güvenlik
güçlerinin peşindeydi, teker teker onları adliyenin önüne
çıkarıyordu, yargının önüne çıkarıyordu; korkulu
rüyası hâline gelmişti bu insanların ve bilinçli hedef
gösterildi ve bu şekilde vuruldu.
Bakın -sizler unutabilirsiniz, burada
kayıtlara geçiyor- bir gün mutlaka o failleri yargı önüne
çıkaracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Onlara bu
izni veren, onlara bu soruşturmayla ilgili olarak bu hoşgörüyü
gösterenleri de bir kez daha burada lanetliyorum. Bir kez daha anısı
önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ettim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Yılmaz Tunç, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi
hakkında söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Surda
teröristlerle çatışma çıkmış, bu olayda polis
memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur şehit
olmuşlardır. Bu çatışma sonrası, teröristler, Diyarbakır
Baro Başkanı Tahir Elçinin basın açıklaması
yaptığı alana doğru kaçmışlar ve burada,
alanın güvenliğini alan polis memurları ile kaçan teröristler
arasında çıkan çatışma esnasında Tahir Elçi,
kaynağı belli olmayan bir kurşunun isabet etmesi sonucu vefat
etmiştir.
Değerli milletvekilleri, öncelikle menfur
saldırıyı kınıyorum, bir kez daha kınıyorum.
Merhum Tahir Elçiye Allahtan rahmet diliyorum ve o olay öncesi şehit
olan polislerimize ve terörle mücadele esnasında verdiğimiz tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Tahir Elçiye
yapılan saldırı teröristlerin amacına hizmet eden bir
saldırıdır. Tahir Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanı
olarak hepimizin takip ettiği önemli bir isimdir. Şiddetin doğru
yol olmadığını, o dönemde hendek siyasetinin terk edilmesi
gerektiğini muhtelif açıklamalarında dile getirdiği
hepimizin malumudur. Tahir Elçiye yapılan saldırı
sırasında basın olayın büyük bir bölümünü çekmiştir
ancak basının çekemediği, Tahir Elçinin görüntü
dışında kaldığı birkaç saniyelik bir bölüm
vardır ve bu bölüm nedeniyle de kurşunun nereden geldiği
belirlenememiştir.
Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı, olayın hemen akabinde
soruşturmayı başlatmış, yaklaşık bir hafta
boyunca olay yerinden delil toplamaya çalışmış, bu
sırada teröristler tarafından delil toplanmasını
engellemeye yönelik defalarca saldırılar
gerçekleştirilmiştir. Zorluklarla gerçekleştirilen olay yeri
inceleme ve delil toplama neticesinde elde edilen bulgular Adli Tıp
Kurumunun gerekli incelemesine gönderilmiştir. Olayla ilgili olarak aranan
teröristlerden Mahsun Gürkan Surda meydana gelen çatışmalarda kolluk
görevlilerince 13 Mart 2016 tarihinde etkisiz hâle getirilmiştir.
Uğur Yakışır isimli şahıs hakkında da
yakalama kararı çıkarılmış, henüz
yakalanamamıştır. Soruşturmada Adli Tıp Kurumu ve
bağlı dairelerince raporlar verilmiş, olay yerinde keşifler
ve bilirkişi incelemeleri yapılmış, basının
çektiği görüntüler ve çevredeki iş yerlerinin kameralarının
tespit ettiği görüntülerin hepsi derlenmiş toplanmış ve
bilirkişi incelemelerine tabi tutulmuş, ayrıca, Tarih Elçinin
avukatlarınca Londra Üniversitesine gönderilen deliller sonrasında
yine rapor alınmış ancak tüm bu raporlar sonunda ölüme neden
olan kurşunun hangi silahtan çıktığı maalesef bugüne
kadar belirlenememiştir. Savcılık son bir buçuk yıl içinde
Tahir Elçinin avukatlarıyla defalarca toplantılar yapmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) -
yapılan
toplantılardan sonra avukatları ve bizzat Baro Başkanı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından gösterilen iş birliği nedeniyle memnuniyetlerini ve
teşekkürlerini iletmişlerdir. Bu toplantılar
dışında, merhum Tahir Elçinin eşi Sayın Türkan Elçi,
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı ve merhumun avukatlarının
da olduğu bir ortamda ayrı bir görüşme gerçekleşmiş,
bu görüşmede de Sayın Türkan Elçi cumhuriyet
başsavcılığının dosyaya olan
yaklaşımından dolayı memnuniyetini dile getirmiştir.
Şimdi, soruşturmadaki safhalara
baktığımız zaman, müdahil avukatları ve kamuoyunun
görebileceği açıklıkta bir soruşturmanın
gerçekleştiğini görüyoruz. Faillerin korunmasına ilişkin
eğer herhangi bir iddia varsa, koruyan kimse -bahsettiğiniz
ifadelerle alakalı olarak- yine yargı içinde çözümlenmesi gereken
şikâyet mekanizmasının devreye girmesiyle bunların da yine
yargı içinde çözüleceğine inanıyoruz. Hepimizin ortak temennisi,
Tahir Elçinin ölümüne neden olan kişi ya da kişilerin adli
soruşturma neticesinde belirlenmesi, kim olursa olsun faillerin
cezalandırılması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım, son cümlem.
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Tahir Elçinin ölümüne neden
olan kurşunun kimden çıktığı henüz
açıklığa kavuşamamış olsa da herkesin kabul
edebileceği en önemli etken bölgedeki terör olaylarıdır.
Hepimizin temennisi, terörün ve terör olayları
neticesinde bu tür acı hadiselerin olmamasıdır diyor, bu duygu
ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ve Türkiyenin faili meçhul cinayetlerin
acısıyla yaşadığına ve İYİ PARTİ
grup önerisinin oylama işlemiyle ilgili usul tartışması
açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Başkanım, biraz önceki bir
uygulamanız için söz istedim ama ondan önce de tabii şunu es
geçemeyiz: Bir şehrin meydanında Baro Başkanı vuruluyorsa
ve Konu, yargının işi. deniliyorsa bu olmaz. Bu Baro
Başkanını şehrin ortasında birisi öldürüyor ve bu
konuda Olsa olsa teröristler tarafından olmuştur. demek, e, o zaman
Devlet yok. demektir, devleti reddetmektir. Bu, daha vahim bir şey; hani
özrü kabahatinden büyük gibi bir şey bu. Yani Türkiye faili meçhul
cinayetlerin acısıyla yaşamaktadır. Bu da bir faili meçhul
cinayettir. Faili meçhul cinayetleri de teröristler işlemez. Neyse
Sayın Başkan, biraz önce İYİ
PARTİ grup önerisinin oylamasında
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teröristler
tarafından gerçekleştirilmiştir. demedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yahu, nereden
biliyorsun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Demedim öyle bir
şey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle dedin, olsa
olsa
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hayır, demedim,
yanlış anlamışsın.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Tutanağı isteyin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Siz bakın, öyle
demedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle dediniz de
neyse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sistemi açalım lütfen.
Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkanım, biraz önce İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasında Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir. dediniz, tutanağa böyle geçti.
Şimdi, Kocaeli Milletvekilimiz, Grup Yönetim
Kurulu Üyemiz Tahsin Tarhan, aynı anda hemen AK PARTİ Grubunda kaç
kişi olduğunu saydı -bana verdiği bilgi 35tir- CHP, HDP ve
İYİ PARTİ Grubunun -ki HDP de kabul oyu
kullanmıştı- bu 3 grubun Genel Kurulda bulunan milletvekili
sayısını da 51 olarak tespit etti, bana verdi.
Sayın Başkan, buradan yeni bir şey
yaratmayacağım ama
BAŞKAN Yok, Başkanlık
Divanının böyle bir tespiti yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, böyle derseniz bunu usul tartışmasına
çeviririz.
BAŞKAN Nasıl isterseniz, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Usul
tartışması talep ediyorum, aleyhinize söz talep ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Aleyhte
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte...
BAŞKAN Aleyhte Sayın Engin Altay,
aleyhte Sayın Fatma Kurtulan, lehte Sayın Doğan Kubat ve Ramazan
Can.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, ondan önce benim söz talebim var.
BAŞKAN Neyle ilgilidir?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) CHP Grup Başkan
Vekili Sayın Altayın konuşmamla ilgili bir ifadesi oldu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir açıklama getirsin efendim.
BAŞKAN Yerinizden bir açıklama
alayım.
Buyurun.
50.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Şimdi, Sayın
Altay, konuşmasında, benim bu saldırının, ölüme neden
olan olayın teröristlerden çıkan silah neticesinde meydana
geldiğini açıkladığıma yönelik bir açıklama
yaptı. Dikkatle dinlemişseniz, tutanaklara da bakarsanız benim
öyle bir açıklamam yok. Ölüme neden olan kurşunun nereden
çıktığının henüz daha belirlenemediğine
ilişkin ben oradaki adli tıp raporları ve bilirkişi
incelemeleriyle ilgili açıklamalar yaptım. Orada bir sonuç belirten,
sonuca varan bir açıklamam kesinlikle olmamıştır,
düzeltilmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belli değil
ama olsa olsa teröristler
şeklinde ifadeniz oldu. Tutanaklara
bakalım.
BAŞKAN Tutumum hakkında aleyhte ilk söz
Sayın Engin Altayın.
Sayın Altay, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, İYİ PARTİ grup önerisinin oylama işlemiyle
ilgili tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı
hakkında
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yönetimin olduğu yerde otorite olur
değerli arkadaşlar, otoritesiz yönetim olmaz. Ama yönetimin
olduğu yerde salt otorite olmaz, elbette demokrasi ve onun kural,
kaideleri olur.
Sayın Başkanım, Parlamentonun huzurlu
bir şekilde çalışmasını tesis ve temin öncelikle sizin
birincil göreviniz. Elbette size bu İç Tüzükle verilmiş
inisiyatifler ve yetkiler de vardır; buna bir itirazım olmaz.
Beni dinlerseniz de ayrıca memnun olurum, size
hitap ediyorum; sizin tutumunuzu konuşuyoruz çünkü.
BAŞKAN Tabii, tabii
ENGİN ALTAY (Devamla) Baştan almam
gerekiyor o zaman müsaade ederseniz.
BAŞKAN Ben sizi dinledim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Dinlemediniz ama neyse
Sayın Başkan, hepimizin bağlı
olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüdür. Ben bir durum
tespiti yaptım; bu olabilir, insanidir de. Kaldı ki böyle bir hâlde
de bu öneri zaten kabul edilecek değil; elektronik oylamayla
yapılacak, o arada AK PARTİnin sayın milletvekilleri gelecek,
bu iş hallolacak. Ama siz şunu derseniz: Ben böyle tespit ettim.
olmaz; siz, Ali kıran baş kesen değilsiniz.
BAŞKAN Başkanlık
Divanının böyle bir tespiti yok. dedim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz dedik
Evet,
Başkanlık Divanı Ali kıran baş kesen değildir,
Başkanlık Divanı da hepimiz gibi buna uymak zorundadır.
Sizi, bundan sonraki uygulamalarınızda, oylamalar noktasında
daha titiz davranmaya davet ediyorum. Derdim bir mesele çıkarmak
değil ama ben de siz de bunu korumak zorundayız, ben de siz de buna
uymak zorundayız; bunu hatırlatmayı bir partinin Grup
Başkan Vekili olarak görev addettim. Usul tartışması açmaya
da niyetim yoktu ama sekter tavrınızdan dolayı da bir usul
tartışması açılmasında fayda gördüm.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlarım efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, lehte ilk söz talebi Sayın
Doğan Kubatın.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul)- Ne diyeceksin bu
işe? 31e 51
Hani nerede?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
açılan usul görüşmesinde Başkanlık Divanının
tutumu lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Sayın Altay
aslında pek de istemeden bu usul tartışmasını
açtı, herhâlde bir şeye sinirlendi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Despotizme
karşıyız, demokrasi istiyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ama Tüzük çok
açık; gerçekten burada Başkanlık Divanı, bütün arkadaşlarımız
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vallahi de
hazırız, billahi de hazırız.
BAŞKAN Başkanlık Divanı
üyeleri arasında da problem çıktı. Onun için, şu an
itibarıyla problem var, evet.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
Başkanlık Divanı, buradaki oylamaları, görüşmeleri
bihakkın yürütebilmek için -ki hepimizin gözü önünde, hepimiz buna
şahidiz- özveriyle görevini yapıyor. Yani İç Tüzükümüz çok
açık, 141inci maddeye göre işari oylamaların nasıl
yapılacağı belli. İşari oylamada gözlem suretiyle
burada mevcut, o anda Genel Kurulda mevcut milletvekillerinden el
kaldıranların
Burada bulunup el kaldırmayanlar elbette ki
ERKAN AYDIN (Bursa) Sizin grup el
kaldırmadı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kaldırdı, kaldırdı.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Başkanım,
şundan hiç endişeniz olmasın yani CHP o sayımı
yaptıysa biz muhakkak yapmışızdır o sayımı,
ondan dolayı bir sıkıntınız olmasın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii canım!
Siz yaparsınız, her şeyi yapıyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz yaptık, siz yaptınız
ama Divan yapmadı, sorup oyluyor. Divan, başkan
yardımcılarına, kâtip üyelere sormuyor.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
Dolayısıyla Başkanlık makamı kâtip üyelerin de
gözlemine dayalı olarak orada Kabul edenler
Etmeyenler
sayısını tespit ederek sonucu ilan etti. İnsani bir hata da
olabilir, gayet doğaldır, olmuştur da geçmişte.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Zaten öyle.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Olursa da bunun
çözümü yine İç Tüzükümüzün 13üncü maddesinde yazıyordur.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bir mesaja bakar o.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ama şu anda
bizim de bizzat kendimizin sayarak tespit ettiğimiz, sayısal çokluk
olarak ret gerçekten fazlaydı. Bu anlamda, Başkanlık
makamının, Başkanlık Divanının
yaptığı tespit ve uygulama tamamen İç Tüzüke uygundur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
konuştum, indim. Üç dakikayı doldurdun ya.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
Dolayısıyla, ben fazla uzatmıyorum.
Başkanlığımızın tutumu lehinde olduğumu
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kubat da özlemiş mikrofonu.
Evet, aleyhte ikinci söz Sayın
Kurtulanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, genellikle yasa
yapım süreci yani komisyon aşamasından tutun buraya kadar
sorunludur. Buraya geldiğinde de öyle görülüyor ki bu, çok açık,
tarafınızca hissettiriliyor. Saraydan bir talimatla yasanın
tarihi, şekli şemaili ve kaç günde ya da ne kadar zamanda tartışılması,
bitirilmesi, geri oraya gönderilmesi önünüze konuluyor, siz sadece
parmaklarınızı harekete geçiriyorsunuz,
yaptığınız sadece bu. Genel olarak Meclis böyle
işliyor. Bugün de biraz bunu gördük. AKP sıraları genellikle
boş olur. Burayı önemsemeyen, vatandaşı direkt ilgilendiren
yasaları önemsemeyen bir durumda, bir pozisyondasınız,
umurunuzda değil vatandaşı ne kadar mağdur ettiğiniz.
Dolayısıyla bugün de bu görülmüştür. Şuralarda, bir kenarda
birini oturtursunuz, oylama sırasında haber verir, çarçabuk
Başkanlık Divanınca Burada ittifak sağlanmadı.
Elektronik cihazla oylama yapacağız. denir. Aynı şekilde
başka bir uygulama yapan bir Başkan Vekili arkadaşımız
daha var. Bu uygulamayla antidemokratik işleyişinizi bize
dayatırsınız, bizim üzerimizde de halkımıza
dayatıyorsunuz diyorum. Dolayısıyla aleyhte oy
kullanacağımı yani aleyhte görüşümü böyle belirtmek
istiyorum.
Saygılar herkese. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kurtulan.
Sayın Can, lehte son konuşmacı.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, beni
alkışlayacağınıza Sayın Canı
alkışlıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Can, buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, burada Engin Beyin tespit ettiği
nokta
Tahsin Beyin tespitine dayanarak bir açıklama yaptı ki Tahsin
Beyin kendisinin bir tespiti olmuştur. Kendi partimiz içerisinde buradaki
yoklamayı, karar yeter sayısını takip eden bir
kardeşiniz olarak buradaki her safahatta durumu gözlüyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Etmediniz, bu
sefer etmediniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç, sizin sayınız
kaç?
RAMAZAN CAN (Devamla) Oylamadan önce içerideki
sayıyı da devamlı takip ediyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yılların tecrübesi
var, değil mi?
RAMAZAN CAN (Devamla) Evet, yılların da
tecrübesi var; teşekkür ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yılların
tecrübesi ya, bu çok önemli bir şey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ramazan Bey, kaç şu
andaki sayınız?
RAMAZAN CAN (Devamla) Burada şunu
söyleyebilirim: Sayı itibarıyla, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu itibarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi, HDP ve İYİ
PARTİnin toplamından fazla idik.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bravo! Tecrübe,
tecrübe
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz saydık, sen kaç
saydın?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkan Vekilimiz
de tecrübelidir.
RAMAZAN CAN (Devamla) Ayrıca
Ayrıca
Ayrıca
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ekran
görüntülerinden çıkarın.
RAMAZAN CAN (Devamla) Ayrıca, Sayın
Başkan
Sayın Başkan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz saydık, sen kaç
kişi saydın?
RAMAZAN CAN (Devamla) Sayın
Başkanımız işaretle oylamaya geçtiği sırada
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Kimse
yoktu içeride.
RAMAZAN CAN (Devamla) Grup önerisini kabul
edenler
dendiğinde, grup önerisini veren tarafta olan grupların
kahir ekseriyetinin milletvekili olarak tamamı el kaldırmadı.
Bizzat şahidim ben buna.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tabii.
RAMAZAN CAN (Devamla) Dolayısıyla el
kaldıranlar
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sizinkilerin
hepsi kaldırdı, bunlar kaldırmadı.
ERKAN AYDIN (Bursa) Sizinkiler
kaldıramadı.
RAMAZAN CAN (Devamla) Hatta bazen öyle oluyor ki
kendi grup önerinize dahi destek verilmediği görülüyor.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Kaldırmak
zorunda. Kaldırmayanlar tarafsız.
RAMAZAN CAN (Devamla) Diğer taraftan
şunu söylemek istiyorum: Özellikle işaret oyu kullanılırken
-burada yoklamadır, karar yeter sayısıdır, bu muhalefetin
doğal hakkıdır- bunlar yapılırken ancak içerideki
sayı itibarıyla her daim içeri girenler, dışarı
çıkanlar oluyor.
ERKAN AYDIN (Bursa) Kaldıramadınız
kardeşim işte.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Burada ihtilaf var ise -ki
Tahsin Bey ile benim tespitim arasında ihtilaf var- buna bir hakem
bulunması lazım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Doğru
Doğru
RAMAZAN CAN (Devamla) - Kanun koyucu da İç
Tüzükte buraya kâtipleri koymuş ki ihtilaf varsa Başkan ona göre
karar versin diye.
Dolayısıyla usul açısından
Başkanın lehinde olduğumuzu belirtiyor, Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bravo! Bravo!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) HDP grup
önerisinin oylanmasından önce karar yeter sayısının
aranmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, şöyle söyleyeyim:
İtirazınız için teşekkür ediyorum. Usul
tartışmasını yaptık. Tutum noktasında
Başkanlık Divanı olarak daha dikkatli olarak oylamaları
yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bravo
BAŞKAN - Çünkü Kâtip Üyemiz de burada
rahatsızlık duydu. Yani önce saymadı, ondan sonra saydı; bu
olabilir.
KÂTİP ÜYE NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, ben açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Tabii, açıklama yapabilirsiniz.
Buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Kâtip Üye Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
İYİ PARTİ grup önerisinin oylaması sırasında AK
PARTİ milletvekillerinin diğer partilere mensup milletvekillerinden
sayıca az olduğuna ve MHP milletvekillerinin el kaldırdığını
görmediğine ilişkin açıklaması
KÂTİP ÜYE NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Oylama sırasında ben buradan özellikle baktım; AK
PARTİ Grubu diğer gruplardan daha azdı, hatta Milliyetçi Hareket
Partisi Grubundan el kalktığını görmedim. Bu itiraz üzerine
Başkanıma dedim ki: Evet Başkanım, oylama
sırasında ben tam olarak saymadım ama AK PARTİ Grubu bu
gruplardan azdı parmak sayısı olarak. Bunu söylediğimde
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, zaten konu tam da
burada teşekkül ediyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olamaz, saymadan
nereden bileceksiniz?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Başkanım, böyle bir usul var mı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olmaz
Olmadı,
olmadı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ekran
görüntülerine bakalım.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
Değerli arkadaşlar, müsaade edin.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve arkadaşları tarafından, Tahir Elçi
cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 26/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi Halkların Demokratik
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.32
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Arkadaşlar, bir dakika, Divanda itiraz var.
Elektronik olarak tekrar oylamayı yapacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Yapılan elektronik oylama
sonucunda Halkların Demokratik Partisi grup önerisi reddedilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve arkadaşları tarafından, kadına yönelik
şiddetin araştırılması ve koruma
mekanizmalarının yeterli olup olmadığının tespit
edilmesi amacıyla 27/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
27/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 27/11/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve
arkadaşları tarafından, kadına yönelik şiddetin
araştırılması, koruma mekanizmalarının yeterli
olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla 27/11/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1421
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
27/11/2019 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Utku Çakırözer
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede bir
tabloyu bir türlü değiştiremiyoruz: Erkekler tarafından
öldürülen kadınların sayısı yıldan yıla
artıyor. 2012de 210, 2013te 237, 2014te 294, daha sonra 303, 328, 409,
2018 yılında 440 ve 2019 yılının ilk on ayında
383 kadın öldürüldü. Özgecan Aslan, Helin Palandöken, Emine Bulut,
Ayşe Paşalı, Güleda Cankel, Şule Çet ve daha nicelerine
birlikte gözyaşı döküyoruz. Sonra her 25 Kasımda bu kürsüden
konuşuyoruz Bu son olsun. diyoruz ama bir türlü son olmuyor, vahim tablo
hiç değişmiyor.
Bugün, size Eskişehirde, 2 çocuk annesi, 45
yaşındaki Ayşe Tuba Arslanın nasıl göz göre göre
öldürüldüğünü anlatacağım. Boşandığı
eşi, 11 Ekimde sokak ortasında kasap satırıyla
kafasına, kollarına ve ellerine saldırarak yaraladı
Ayşe Arslanı. İyi kalpli, yaşama azmi hiç bitmeyen bu
kadın, tam kırk dört gün komada kaldı ancak vücudu bu acıya
daha fazla direnemedi Kadına karşı şiddeti
önleyeceğiz. diye nutuk attığımız gün hayata
gözlerini yumdu.
Değerli arkadaşlarım, vahşice
öldürülen her kadının beraberinde mutlaka maalesef bir korunamama
hikâyesi de var. Bu acı hikâyelerden ders çıkarmadan biz kadına
şiddetle mücadelede bir milim dahi ilerleyemeyiz. Bakın, yirmi
beş yıllık evli, 2 çocuk annesi Ayşe Arslan, eşinden
gördüğü şiddete dayanamayarak 14 Eylül 2018de ilk tedbir kararı
için başvurdu. Tedbir kararı aynı gün çıkıyor; bir ay,
iki ay uzatılıyor; sonra altı ay daha uzatılıyor. Bu
arada boşanma da gerçekleşiyor. Bu süreçte saldırgan Yalçın
Özalpay, Ayşe Arslana tehdit ve hakaretlerine devam ediyor. Değerli
arkadaşlarım, Ayşe Arslan ilk tedbir istediği tarihten
korkunç saldırıya uğradığı tarihe kadar bir
yıl içinde tedbir kararlarına uymayan saldırgan hakkında
tam 23 kez suç duyurusunda bulunuyor Korkuyorum. diyor Beni öldürecek.
diyor. Babası, ağabeyi de aynı şikâyette bulunuyor.
Gitmedikleri karakol kalmıyor, başvurmadıkları mahkeme
kalmıyor. Peki, ne oluyor bu şikâyetler? Hiç, koskoca bir hiç.
Ayşe Arslanın sadece bu yıl yaptığı 10 suç
duyurusunun 5i takipsizlikle sonuçlanıyor; gerekçe, delil ve tanık
yokluğu. Burası önemli çünkü şu anda şiddet gören, ölüm
tehdidi altında olan binlerce kadın Delil yok, tanık yok.
denerek katillerinin önüne korumasızca bırakılıyor.
Ayşe Arslanın başvurularından 5i hakkında ise dava
açılıyor ancak hiçbir caydırıcı karar
çıkmıyor. Bakın, kanunumuz var, meşhur 6284 no.lu Yasa;
tedbir kararına uymayanlara üç günden on güne kadar zorlama hapis
cezası verilmesi gerek. Ama toplam 23 kez bu tedbir kararlarını
ihlal ederek tehdit, hakaret ve saldırıda bulunan bu katil, bir gün
dahi zorlama hapis cezasına çarptırılmıyor, cinayet gününe
kadar elini kolunu sallayarak gezmesine göz yumuluyor.
Değerli arkadaşlarım, kanunun
öngördüğü hapis cezaları uygulanmayarak Ayşe Arslanın
yalnız bırakılması, Eskişehir ortasındaki bu
katliamın önünü açmıştır. Ayşe Arslanın görünen
katili bellidir ama onu bir türlü korumayan koruma sistemimiz de bu cinayetin
ve daha yüzlerce benzerinin azmettiricisidir. Ama polis, ama savcı, ama
hâkim, ama şiddet önleme merkezi sorumlusu; kim olursa olsun, yetkililer,
23 kez dile getirdiği isyanına gerçekten kulak verse Ayşe Arslan
bugün yaşıyor olacaktı.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanunların uygulanmaması meselesinin bir başka boyutu daha var.
Mevcut hukuk sisteminin uygulayıcıları yani polisi
savcısı, ŞÖNİMdeki psikoloğu, hepsi, toplumda mevcut
ataerkil algıdan beslenmekte; kadını ikinci sınıf
vatandaş gibi gören toplumsal algıdan kurtulmadan, yasaların
temelindeki eşitlikçi bakış açısını görmezden
gelerek görev yapmaya çalışmakta. Bu yüzden bekâr da olsa, evli de
olsa boşanmış da olsa kadını, hakları olan ve
korunması gereken bir birey olarak görmeyen anlayışla da
mücadele etmemiz gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, konuşmama
Ayşe Arslanın kendi sözleriyle son vereceğim. Bu vahşi
saldırıdan kısa süre önce Eskişehir Aile Mahkemesine el
yazısıyla gönderdiği son suç duyurusu burada. Ölümünden sonra
çantasında bulundu, ailesinin izniyle ilk kez kamuoyuyla
paylaşacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Tabii.
Bakın değerli arkadaşlarım,
Ayşe Arslan diyor ki: Defalarca şikâyet etmeme rağmen hiçbir
sonuç alamadım, uzaklaştırmam olduğu hâlde. Benim bu
Yalçın Özalpay isimli şahısla ilgili
başvurmadığım hukuki işlem kalmadı. Bu
şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince
mi bana yardım edeceksiniz? Ben çok mağdurum.
Evet, değerli arkadaşlarım, Ayşe
Arslanın bu sorusu hepimiz için geçerli. Ölümleri gerçekleşince mi
yardım edeceğiz onlara? Toprağın altına koyunca
mı koruyacağız onları? Ölmelerini beklemeyeceksek gelin bir
komisyon kuralım, bu vahşete birlikte dur diyelim. 23 kez suç
duyurusunda bulunmasına rağmen Ayşe Arslanı göz göre göre
ölüme götüren bu koruma sisteminin eksiklerini birlikte tespit edelim, sonra da
başka Ayşeleri, Emineleri, Güledaları, Şuleleri ölümden
kurtaracak somut, uygulanabilir, acil önlemleri birlikte alalım;
kadınları yaşatalım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Saint Benoit Fransız Lisesi öğrencilerinin
siyasi parti gruplarını ziyaret ederek geleceğe dair
umutlarını paylaştıklarına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin genç
ziyaretçileri var. Saint Benoît Lisesi son sınıf öğrencileri,
siyasi parti gruplarını ziyaret ederek bizimle görüş ve
düşüncelerini geleceğe dair umutlarını
paylaştılar. Başkanlığınızın yüksek
müsaadeleriyle de şu anda Genel Kurul salonumuzun izleyici
sıralarında oturuyorlar. İYİ PARTİ Grubu olarak bu
genç kardeşlerimizi, Türkiye'nin geleceğinin aydınlık
teminatı olan bu genç kardeşlerimizi sevgiyle selamlıyoruz efendim.
(Alkışlar)
BAŞKAN Evlatlarımıza biz de
hoş geldiniz diyoruz Başkanlık Divanı olarak.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve arkadaşları tarafından, kadına yönelik
şiddetin araştırılması ve koruma
mekanizmalarının yeterli olup olmadığının tespit
edilmesi amacıyla 27/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Aylin Cesur konuşacak.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Konu, kadına şiddet. İki gün evvel 25
Kasımda Kadına Şiddetle Mücadele Gününü kutladık. Kutlamak
derken, farkındalık yaratarak gerek toplum gerek biz siyasiler ve
gerekse devletin önlem alması gereken bir konu bu ve çok önemsiyoruz.
Bizler önemsiyoruz ve bu kürsüde defalarca dile getirdik. Bugün ülkemizde 14
milyon kadının şiddet gördüğünden, son on yılda
kadına yönelik şiddetin ne kadar arttığından, 2.337
kadınımızın cinayete kurban gittiğinden söz ettik.
2008de 80 olan şiddete uğrayan sayısının, her
yıl artarak geçen sene 4-5 kat fazla bir sayıya
ulaştığından da söz ettik. Araştırma önergeleri
verdik, maalesef AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedildi. Çözüm
önerileri sunduk, dinlemediniz. 6284 no.lu Yasayı uygulayın.
dedik, uygulamadınız. Her acı olayla bir şeyler
yapalım deniyor ve arkasından yeni bir olay oluncaya kadar unutuluyor
değerli milletvekilleri. İş hayatından özel hayata, hayatın
her alanında itilen, kakılan kadınlarımızın
vahşete kurban olmaları, bu yüzyıldaki en büyük
ayıbımız esasında. Yasal düzenleme şart ve acilen de
sosyal, adli ve idari tedbirlerin hayata geçirilmesi de bir o kadar lazım.
25 Kasımda, böyle önemli bir günde ne oldu
biliyor musunuz? Kayseride İYİ PARTİ tarafından açılan
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve
Dayanışma Günü standımıza saldırı
yapıldı. Esefle ve nefretle kınıyoruz. Kadına
şiddete karşı açılan standa saldırı neden
yapılır; ben şimdi size bunları soruyorum. Neden
korkmaktasınız? Geniş kitlelerin teveccühünün artık yeni
bir arayışta olmasından mı? Garibanın, çiftçinin,
köylünün, emeklinin, asgari ücretlinin artık koruyup kollayanı, sesi
ve soluğu var diye mi? Yanlışı söyleyen ve hak hukuk
isteyen dağınık kitleler, cumhuriyet ve halk ortak paydasında
el ele, her türlü fitne ve fesada karşı beraberce iktidara yürüyorlar
diye mi? Bu saldırı, iktidarın sadece artan şiddete
karşı bugüne kadar önlem alamamış olmasının,
beceriksizlikten ibaret olmadığını, samimiyetsiz
olduğunun da bir göstergesi.
İYİ PARTİ, bir kadın ve gençlik
hareketi; yoksulluktan, fakirlikten, adaletsizlikten, eğitim
hakkından, hukuksuzluktan en çok kadınlar etkileniyor çünkü. Ve bu
nedenle bir cesur kadın liderin etrafında toplanarak Türkiyenin önce
eski, normal ayarlarına dönmesi ve sonra da daha iyi eğitim, daha iyi
hukuk, daha iyi üniversite, daha iyi anayasa, daha iyi yönetim, daha iyi ne
varsa Atatürk cumhuriyetinin hedef koyduğu ve cumhuriyet hükûmetlerinin
bugüne kadar getirdiği, onların daha iyi olması için yola
çıktık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan,
bir dakika rica edebilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, önce
kadınlarımız iyi olacak ki evlerde iyilik olsun. Önce
kadınlarımız iş bulacak ki çocuklarının
karnı doysun, evlerde neşe olsun. Önce kadınlarımız
okuyacak ki aydınlık yarınlara onların
yetiştirdiği çocuklarımızla ulaşabilelim.
Birazdan bu kürsüde Kadına şiddete
karşıyız. dememişler gibi bu önergeyi de reddedecekler,
biz biliyoruz ve onun için umutsuz kadınlarımıza, sizlere
sesleniyorum: Sabredin ve mücadele gücünüzü kaybetmeyin. Atatürkün
cumhuriyetine sadakatle bağlı kalmaya devam edin.
(x)
yani Bu da geçer yahu.
Kadına şiddete karşı açılan
her türlü öneriyi destekliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Isparta
Milletvekili Aylin Cesurun CHP grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şu anda konuşmasını bitirmiş olan
sayın hatibin konuşmasından, kadına karşı
şiddet meselesinde bu zamana kadar yapmış oldukları,
göstermiş oldukları çabaların Milliyetçi Hareket Partisi ve
Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla boşa
çıktığı ve bizler bu noktada devamlı ret
oylarımızla sanki kadına karşı şiddete
taraftarmışız gibi bir algı ortaya çıktı. Bunu
kabul etmemiz asla mümkün değildir.
Burada, kanun görüşmeleri öncesinde siyasi
partilerin Genel Kurula sunmuş oldukları grup önerilerinde her siyasi
parti, kendi siyasi anlayışı çerçevesinde birtakım
meselelerin araştırılmasını talep eder ve bu
araştırılmasını arzu ettiği şeyle ilgili
olarak her siyasi parti de kendi pozisyonunu alır. Bu pozisyon
alış, meselenin esasına göre, esasına ilişkin bir
duruş manası taşımaz. Yani kadına karşı
şiddet gibi bir meselede Milliyetçi Hareket Partisinin, efendime
söyleyeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
İYİ
PARTİnin vermiş olduğu öneriye karşı veya diğer
siyasi partilerin vermiş olduğu önerilerine karşı ortaya
koymuş olduğu tavır, meselenin esasına yönelik
algımızı, anlayışımızı,
tavrımızı ortaya koymaz. Dolayısıyla bu, siyasi bir
duruştur. Biz gerek İYİ PARTİnin gerek Cumhuriyet Halk
Partisinin gerek Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu
grup önerilerinde konuşmadığımız gibi, bunlarla
alakalı olarak hiçbirinin lehlerinde de bu zamana kadar oy
kullanmamış bulunmaktayız. Kaldı ki bu mesele de, oy
kullanılmamış olan bu işlere, kadına şiddet gibi,
halkımızın, milletimizin topluca ortak kanaat sahibi
olduğu, beraber tavır almaya çalıştığı bir
mesele de bizim bu işe karşı olduğumuz anlamı
taşımayacağı gibi, şu an Meclisteki mevcut
sayısal duruma bakıldığında, teklif sahibi olan
Cumhuriyet Halk Partisinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
140 kişilik
bir grubunun 30-40 kişiyle burada bu teklifin arkasında
durmasını da
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sen
kendine bak.
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sen kendine bak ya, 3
kişisiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) ...sayın
hatibin bulunduğu partinin, İYİ PARTİnin de 13-14
kişiyle buna destek olmasını da değerlendirdiğimizde,
o zaman meseleyle alakalı olarak samimiyet incelemesi veya samimiyet
noktasındaki değerlendirmenin çok daha farklı
yapılması gerekmektedir.
Dolayısıyla araştırma önergeleri
üzerinden yürütülen bu siyasi faaliyetle alakalı olarak bu zamana kadarki
yapılan gayrisamimi değerlendirmeleri asla ve asla kabul
edemeyeceğimizi, toplumumuzun genelini ilgilendiren meselelerle
alakalı olarak yüce Meclisin hep birlikte aslında bir hassasiyet
sahibi olduğunu, bunun dışında, bunun
karşısında yapılan bütün değerlendirmeleri de topluca
reddettiğimizi açıkça ifade etmek istiyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
54.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, bir
siyasi partinin diğer bir siyasi partiye Siz neden böyle bir karar
verdiniz? deme hakkının olmadığına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkan, bir yerde anlaşmamız lazım, o şu:
Hiçbir siyasi partinin, hiçbir siyasi partiye Siz neden böyle bir karar
verdiniz, tavır koydunuz? deme hakkı yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Neden? demedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır, ben şimdi söylüyorum, sizinle ilgili söylüyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Eyvallah.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani Milliyetçi
Hareket Partisi niye bunu böyle yaptı, AK PARTİ bunu niye böyle
yaptı? Bunun partiler bakımından, nedeni bakımından
sorgulanmasının bir anlamı yok ama burada bir siyaset
kurumundayız. Siyasi partilerin şu hakkı doğal olarak
vardır: Yani toplumun buradan beklentileri var, bu beklentilerin
karşılanması noktasında bize gelen talepler üzerine biz
şunu diyebiliriz: Efendim, biz Milliyetçi Hareket Partisi ve İYİ
PARTİ buna destek verdik ama AK PARTİyle HDP destek vermedi
diyebiliriz. Bunlar söylenir Levent Bey, yani bunda bir beis yok, siz de
söyleyebilirsiniz. Efendim, Mecliste şu kadar kişi vardı, bu
kadar vardı. Bu, bir denge işidir. AK PARTİ üye tam
sayısının tamamını buraya getirdiği anda CHPnin
üye tam sayısının tamamı da burada olur. Bu, diğer
partiler için de öyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani partilerin
milletvekilleri Senin şu kadar milletvekilin var, benim bu kadar var.
polemiğini de hangi konu olursa olsun doğru bulmam. Burada önemli
olan, partilerin tavrıdır. Biz şunu biliyoruz: 1inci partinin
ve onun yanına bir parti daha eklenmeden zaten Meclisten hiçbir şey
geçmez, geçemez. Yani, dolayısıyla bu dengeyi herkesin bilmesi ve
doğal, millî iradenin bir yansıması olan bu dengeyi de hepimizin
kabul etmesi lazım, burada bir itiraz yok, buna itiraz etmiyorum. Yani
burada nedir? 301i kim buluyorsa onun teklifi kabul edilecek.
Orasıydı, burasıydı bunun kurcalanmasını da bu
yönüyle doğru bulmuyoruz.
Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
60a göre söz istiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kısa bir
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Sırayla söz vereceğim.
Şu an Sayın Müsavat Bey de bir
açıklama yapacak, belki ona da cevap vermeniz gerekecek Sayın Bülbül.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Size de söz vereceğim.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
55.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
sıradan olaylar üzerinden uzun tartışmalar
yapılmasını anlamlı bulmadığına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, çok teşekkür ediyorum.
Değerli mevkidaşım Muhammed Levent
Bey'in hassasiyetini doğrusunu isterseniz anlayabilmiş değilim,
herhangi bir ilzam yok, herhangi bir itham yok. Cumhuriyet Halk Partisinin bir
önergesi var, dolayısıyla bu önergenin önerge sahipleri olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinden beklediği de bir destek var. Bu kapsam
içerisinde görüşmeler yapılıyor. Bazı sıcak olaylardan
ötürü bir ithamla karşı karşıya bulunduğunu var
saymış olabilir. Hatibimizin öyle bir ithamı da asla ve kata söz
konusu değil. Olup bitenlerle ilgili partimizin görüşlerini ben dün
ifade etmiştim.
Mecliste temsil edildiğimiz sayıya
gelince, bu, çok zaman tartışma konusu oluyor. Doğrusunu
isterseniz, ben onu da yerinde olan bir tartışma olarak görmüyorum.
Önerge veriyoruz, Meclisin çoğunluğu belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İktidar grubunun da sayısı belli. Bazı
şeyleri hoşgörüyle karşılamamız gerektiğine ve bu
sıradan olaylar üzerinden uzun tartışmalar yapılmasını
anlamlı bulmadığımı ifade etmek ister Genel Kurulu
saygılarımla selamlarım efendim.
BAŞKAN Sayın Kurtulan
56.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
MHP Grup Başkan Vekili Sayın Levent Bülbül
-özür diliyorum, soyadını unuttum bir an- görüşlerini
belirtirken Siyasi partiler önerge verebilir, siyasi partilerin görüşleri
doğrultusunda oluyor, esası teşkil etmiyor. gibi bir ifade
kullandı yani bizim vermiş olduğumuz önergelerin toplumda bir
karşılığının aslında
olmadığını, siyasi düşüncelerimizi ifade eden,
dolayısıyla, sadece partilerimizi bağladığı babında
bir cümle kurdu.
Sanırım, MHP toplumda şöyle bir
basınç görüyor: Bir önergesi yok, bir sorusu yok, görüşü yok. Bundan,
aldığı toplumdaki basınçtan dolayı hiç gereği
olmayan bir izah ortaya koydu, şu an önümüze böyle bir şey koydu. Kim
ne dedi? Demek ki toplumda, tabanında böyle bir rahatsızlık var.
Sıraya diziliyor bir grup değerli milletvekilini ama sadece
oturuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Onlar da AKP gibi sadece
Kabul edenler
Etmeyenler
meselesi geldiğinde görevlerini
hatırlıyorlar. Dolayısıyla, MHPnin böyle bir
rahatsızlık duyması doğaldır. Onlara oy verenler
Bu
ülkenin refahı, huzuru için toplumu ilgilendiren her türlü konuda çok
değerli araştırma önergeleri geliyor, bunlara, toplumun
ihtiyacına lütfen biraz kulak versinler. AKPnin eteklerini
didiştirmekten vazgeçip, AKPye dizayn vermekten vazgeçip biraz toplumsal
sorunlarla ilgilenirlerse böyle bir basınçtan kurtulurlar diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Bülbül, anladınız
değil mi beni yani niye en son dediğimi?
57.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İzmir Milletvekili Dursun
Müsavat Dervişoğlunun yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve Milliyetçi Hareket
Partisinin bu zamana kadar hayatını mücadeleyle geçirdiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Daha kapsamlı bir cevap verme
imkânımız doğdu.
Hem Sayın Altayın hem Sayın
Dervişoğlunun değerlendirmeleri açısından
bakıldığında, tabii, burada, hem başında MHP'nin
ve AK PARTİnin oylarıyla reddedilmiştir. diye verilen mesajla,
burada meselenin esası derken onu kastettim yani sanki kadına
karşı şiddet meselesinde bizler vurdumduymaz, bu meseleleri kale
almaz, bu konularda hassasiyeti olmayan bir siyasi anlayışa
sahipmişiz gibi ortaya konulan olguyu reddettiğimizin
altını çizmek istedik; bu, önemlidir. Ayrıca
konuşmanın bitişi sırasında da Bu önergenin de yine
aynı şekilde, aynı anlayışla reddedileceğini
düşünüyorum. dendiği için söz alma ihtiyacı hissettik.
Sayısal meseleyle ilgili bu değerlendirmemizin
sebebi de şudur arkadaşlar:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yani sizler bir
araştırma önergesi veriyorsanız, bir grup önerisi
veriyorsanız, burada eğer bir söz söylüyorsanız, siyaseten bir
meseledeki haklılığı, gerekliliği dile
getiriyorsanız
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi teklif
ettiği kanunların burada oylaması sırasında yeterli
sayıya sahip olamadığı takdirde herhâlde bu toplum, Adalet
ve Kalkınma Partisini ayıplar, değil mi? Ayıplar. Çünkü
kendi kanun teklifinin arkasında durmayan bir partinin hükmü milletimizce
bellidir. Eğer araştırma önergelerini de, bu grup önerilerini de
bir kanun teklifi gibi bir mesabeye yükselttiyseniz, toplum içerisinde siyasi
algı olarak, eğer bu mesabede bir değerlendirme söz konusu
oluyorsa toplumun da şunu çok iyi bilmesi lazım: Siz bu önerilerin
arkasında da ne kadar büyük bir samimiyetle duruyorsunuz? diye toplumun
da bunu bilmesi lazım. Yani bu kadar önemli bir meselede, bu kadar önemli
meselelerle alakalı bu zamana kadar araştırma önergeleri
verdiniz, bunlarla alakalı tabii ki toplum da soracak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet, Adalet ve
Kalkınma Partisi ret oyu verdi, Milliyetçi Hareket Partisi de ret oyu
verdi veya çekimser oy verdi, tamam, onlar öyle de siz ne yaptınız?
diye bir soru sorulduğu zaman Ya, biz de, işte, oturduk, verdik
teklifi, nasıl olsa reddedileceğini biliyoruz, biz de 10
kişiydik, 20 kişiydik. diyorsanız bu noktadaki bir samimiyet
değerlendirmesinin de milletimizce yapılması gerektiğini
burada ifade ettim ben. Bunun bu şekilde algılanması
gerektiğini tekrar dile getiriyorum.
Ha, Halkın Demokratik Partisinin Sayın
MENSUR IŞIK (Muş) Halkların
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Halkların
mı?
MENSUR IŞIK (Muş) Halkların
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Biz tabii, tek
bir millet algısı içerisinde olduğumuz için Halkların
demeyi de beceremiyoruz, kusura bakmayın! Tek bir halk var, tek bir
millet var Türkiyede, o da Türk milleti. dediğimiz için. (MHP
sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK (Muş) Türkiyede halklar
var, halklar. Başkan, Türkiyede halklar var, halklar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
Sayın Başkana ifade edeyim: Milliyetçi Hareket Partisi, fikri, zikri
belli olan bir partidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz neyle
uğraştığımızı biliriz, neyle mücadele
ettiğimizi de biliriz. Milliyetçi Hareket Partisi hayatını bu
zamana kadar mücadeleyle geçirmiştir. Allaha hamdolsun ki size de bu
koltuklarda bu rahatsızlığı verebiliyorsak herhâlde
Milliyetçi Hareket Partisinin bu zamana kadar vermiş olduğu kararlı
ve ciddi mücadelenin ürünüdür bu. Sizler bir terör örgütünün propaganda
faaliyetlerini, siyasi faaliyetlerini bu Mecliste yürütebilmeyi kendinize
yakıştıran bir parti olarak Milliyetçi Hareket Partisiyle
alakalı olarak değerlendirme yapabilecek en son yapısınız,
bunu da bilin. (MHP sıralarından Helal olsun! sesleri,
alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
58.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
geçmişten günümüze bu Mecliste en çok konuşulan meselenin terör ve
PKK olduğuna ve artık sorunu çözme vaktinin geldiğine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ben şunu söylemek isterim: Eğer
tutanaklara bakılırsa, geçmişten günümüze bu Mecliste en çok
konuşulan mesele terördür, PKKdir, ölümlerdir, taziye dilemedir vesaire.
O zaman artık bu sorunu çözme vakti gelmiştir. Şu ana kadar
bilinen yöntemlerle sorunun çözülmediği ortadadır. Meclisi bu kadar
geren temel noktadır bu nokta. Eğer Meclisi bu kadar geriyorsa,
başta MHP Grubu olmak üzere, sözlerine başlarken PKKyle
başlıyorsa demek ki bir mesele var, bir sorun var.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Terör sorunu var, terör.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunu yok saymakla olmuyor,
bunu çözmek lazım. Şu an tek halk demeniz bile
Bu iş terör
müdür, Kürt sorunu mudur; onu konuşmak lazım. Ben bir Kürt olarak,
Kürtler olarak biz, bu ülkeyi Türklerle birlikte kurmuşsak, eşit
vatandaşlık hakkının peşindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) -
Bölücülük yapma ya! Geç ya, geç ya!
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bunu kriminalize etmek,
terörize etmek doğru bir yaklaşım değildir. Bu ülkede
birden fazla halk vardır, onlar haklarıyla vardır, bunu
görmezden gelemeyiz. Bu ülkeyi böyle diye diye bu hâle getirdiniz. Gelin
adalet diyelim, barış diyelim, kardeşlik diyelim,
eşit vatandaşlık diyelim diyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
59.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, kadına yönelik şiddetin
araştırılması amacıyla verilen önergenin reddi veya
kabulünün konunun kabul edilip edilmemesiyle ilgili nirengi noktası
olamayacağına, Türkiyede var olan terör sorununun çok yakın
zamanda tarihe karışacağına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, tartışma
konusu, biraz evvel kadına şiddetle ilgili araştırma
önergesi üzerinde yapılan konuşma üzerine ortaya çıktı.
Bizim bu konuyla ilgili görüş ve düşüncelerimizi biraz sonra bir
milletvekili arkadaşımız kürsüden ifade edecek. Ancak şunu
tekrar ifade etmek isterim ki dün hep beraber, bütün gruplar, kadına
şiddetle ilgili görüş ve düşüncelerini net bir şekilde
ortaya koydular. Burada bir araştırma önergesinin reddi veya kabulü,
bu konunun kabul edilip edilmemesiyle ilgili bir nirengi noktası olamaz. O
başka bir şey, bu başka bir şey. Sonuç itibarıyla bu
kadar bedihi olan bir durumun tartışma konusu yapılmaması
lazım, bir.
İkinci olarak, biraz evvel hakikaten bir usul
tartışması yapıldı ve karar yeter sayısı
istendi. Karar yeter sayısı var demek ki biz şu anda hâlâ
görüşmelere devam ediyoruz. AK PARTİ bütün arkadaşlar olarak
burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) AK PARTİ bütün grubuyla burada ancak bu önergeleri
verenlerin, maalesef, kendi sayılarını dolduracak, kendilerinin
sayısal bir çoğunluğu söz konusu değil; kendi
sayılarını tutturamama durumu söz konusu. Bunun da tespit
edilmesi lazım.
Terörle ilgili şunu ifade etmek isterim:
Türkiyede bir terör sorunu vardır, doğru. Bu terörle mücadele
konusunda da son yıllarda muazzam bir mücadele yapılmaktadır.
Millî ve yerli silahlarımızla içeride ve dışarıda
terörün başı ezilmektedir. Terör sorunu da çok yakın bir zamanda
Allahın izniyle tarihe karışacaktır. Bu konuda kimsenin
şüphesi ve tereddüdü bulunmasın.
Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hepimizi tutuklayarak!
Belediyelere kayyum atayarak, hepimizi tutuklayarak terörle mücadele!
BAŞKAN Sayın Bülbül
60.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türk
milleti ifadesinin kapsayıcı bir ifade olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, ben, benim açımdan hadise kifayet etmiştir diye
düşünüyorum. Sadece meselelerin halli için şunu ifade edeyim: Benim
Türk milleti ifadem ayrıştırıcı bir ifade
değildir. Türk milleti ifademiz kapsayıcı bir ifadedir. Büyük
bir gönül genişliğiyle, bütün Türkiyede 82 milyon
insanımızı, Türk milletinin tamamını, hiçbir unsurunu
ayrıştırmayacak şekilde, ötekileştirmeyecek
şekilde, hepsini bir arada değerlendiren bir tariftir,
anlayıştır. Türkiyede Türk milletinin başka şekilde
tarif edildiğine de bu zamana kadar şahit
olunmamıştır.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
61.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhurbaşkanının AK PARTİ Grubunun Genel Kurula
ilgisizliğinden müşteki olup millete şikâyet ettiğine,
yaşanılan sorunları Genel Kurul gündemine getirmenin yolunun
araştırma önergesi vermek olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
aslında anlamsız bir tartışma yürüyor ama madem yürütülmek
isteniyor, yürütelim.
Efendim, biz şu kadar buradayız, biz bu
kadar buradayız
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı 2 defa AK
PARTİ Grubunun Genel Kurula ilgisizliğinden müşteki oldu, grubu
millete şikâyet etti. Şu anda AK PARTİ Grubundan 70 kişi
Genel Kurulda. Biraz önce kabul edilen oylamada 160 civarında sayın
milletvekili buradaydı. Tam kadro buradayız. diyorsunuz, e, sizin
milletvekilleri başka partiye mi gitti? 125 AK PARTİ milletvekili
Mecliste değil. Orasında değilim.
Şöyle bakılırsa, üye tam
sayısına oranlarsanız, an itibarıyla Mecliste en
kalabalık grup Cumhuriyet Halk Partisi; üye tam sayısına
oranlarsanız. (CHP sıralarından alkışlar) Bu da mesele
değil. Şu anda Parlamentoda Plan ve Bütçe Komisyonu
çalışıyor, yurt dışında görevli milletvekilleri
var. Buradan kimse bir şey elde edemez.
Araştırma önergelerini şunun için
veriyoruz: Bütün grupların ittifakı olmazsa burada bir
araştırma komisyonu zaten kurulmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama Meclisten
beklentiler var, lokal ya da genel sorunlar var. Muhalefet partilerinin kanun
yapma ehliyeti olmadığına göre -yani çoğunluk
bakımından, burada yanlış anlaşılmasın-
yapabilecekleri tek şey var; Türkiyede yaşanan sorunları, lokal
ya da genel sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
gündemine getirmek. Bunun yolu araştırma önergesi vermektir. Bunu
vermeye devam edeceğiz. Biz burada 139 kişi olsak da, tam kadro olsak
da araştırma önergesi diğer siyasi partilerin desteğini
almadan zaten kabul edilmiyor. Bunun bilincindeyiz. Buradan yürüyerek E, siz
önerge verdiniz de 40 kişiydiniz, 50 kişiydiniz. denirse bu olmaz.
Buna gerek yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Üstünüze
düşeni yapın diyoruz. Üstünüze düşeni yapın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O zaman her gün
çetele tutacağız, hiç gerek yok. Milletimiz, Meclisteki boş
koltukları görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama millet
şunun da farkında: Meclisin komisyonlarının olduğunun,
milletvekillerinin seçim bölgelerinde, yurt dışında görevleri
olduğunun farkında. Milletvekillerimiz boş durmuyor. Yasama faaliyeti
Genel Kurulla sınırlı değil, bu da bilinen bir gerçek
olduğu için tekrar ben de şunu diyorum: Öyle böyle gereksiz polemik
yapacağımıza Meclisten beklentisi olan herkesin sorununa burada
5 grup el birliğiyle çare olalım, derman olalım; onun için
buradayız, burada olmamızın sebebi bu. Ama yara
kaşımayı seviyoruz; birimiz milliyetçiliği, birimiz terörü,
birimiz ulusalcılığı
Bunu yapmayalım, bunu
söylüyoruz. Burada hizmet edelim, milletin derdine derman olalım.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Milliyetçilik bir
yara değildir. Öyle deme ağabey, öyle deme; milliyetçilik bir yara
değildir.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, sizi
de dinleyelim son kez.
62.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, araştırma önergesi verilmesinden
rahatsızlık duymadıklarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Araştırma önergeleri verilmesinden hiç
kimsenin rahatsızlık duyması söz konusu değil, her türlü
önerge getirilebilir, getiriliyor nitekim ve biz de görüşlerimizi ortaya
koyuyoruz. Bununla beraber, hem bir taraftan Yoksunuz. diye suçlayıp hem
de oradan kıyas yapıp kendi oranının daha fazla
olduğunu hakikat hilafına beyan etmek doğru değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayalım,
sayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayalım, hep beraber sayalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Kapıları kilitleyelim, sayalım.
Kilitleyin kapıları!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla, biraz evvel siz usul
tartışması açtınız; hakkınızdır,
açtınız. Ne oldu? Sonuçta karar yeter sayısı var, Meclis
çalışmaya devam ediyor; işte, Plan ve Bütçe devam ediyor,
başka toplantılar var, başka kanun çalışmaları
var milletvekillerimizin. Dolayısıyla malumun ilamını
ortaya koyuyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben demiyorum,
Tayyip Bey söylüyor. Tayyip Bey yalan mı söylüyor? Tayyip Erdoğan
yalan mı söylüyor?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz önce şu size sorduğumuz soruların
cevabını verin ya. Şu Sayın
Kılıçdaroğluyla, şu CHPliyle, Cumhurbaşkanıyla
görüşen CHPliyle ilgili cevap veremediniz, bunun cevabını
verin. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, kifayetimüzakere
diyeceğim bu konuyla ilgili ama Sayın Cesurun sataşma
olduğuna ilişkin bir söz talebi var. Sataşma yok ama kendisine
yerinden bir dakika söz vereceğim.
Buyurun.
63.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, CHP grup önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında tespitte bulunduğuna ilişkin
açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben sadece şunu ifade etmek istiyorum:
Sayın Grup Başkan Vekilimiz zaten bu konudaki düşüncelerini MHP
Grup Başkan Vekili Sayın Levent Bülbüle ifade etti. Ben az önce bir
tespit yaptım, bir durum tespitidir bu. Bizim gecen sene verdiğimiz
önerge, aynen söylediğim gibi, AK PARTİ ve MHPnin oylarıyla
reddedildi. Kendileri buna itiraz ettiler. O zaman önümüzde- şimdi bir
önerge oylanacak, buyursunlar, samimiyetlerini burada hepimize göstersinler.
Kadına şiddete karşıyız, bunun gereğini
yapalım. diyor Cumhuriyet Halk Partisi. Şimdi oylama yapılacak
milletimizin huzurunda, bu oylamayı da hep beraber birlikte
izleyeceğiz, kimin düşüncesinin gerçekten doğru olduğu da
ortaya çıkacak biraz sonra.
BAŞKAN Sayın Cesur, son on
dakikadır bunları tartışıyorduk zaten.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Altay, herhâlde son bir kez
söz talebiniz var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Akbaşoğlu, biraz önce, bir konuda cevap vermemi istedi.
BAŞKAN Doğru, doğru.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Akbaşoğlu, vermeyeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bundan
daha güzel bir cevap olur mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tek kelime, tek kelime...
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Grup Başkan Vekili, cevap veremezsiniz
ki
Verilecek cevapları yok.
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar,
teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve arkadaşları tarafından, kadına yönelik
şiddetin araştırılması ve koruma
mekanizmalarının yeterli olup olmadığının tespit
edilmesi amacıyla 27/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Kasım 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önerge neydi? Kadına yönelik şiddetin
sebeplerinin araştırılması. Kadınları, yine,
gerçekten, böyle fütursuz bir şekilde ve bu meseleyi sulandırarak yok
ettiniz. Yani isterdim ki kadına yönelik şiddetin sebepleri
şurada doğru dürüst konuşulsun. Maşallah, başta
yeterince, mebzul miktarda erkek milletvekili olmak üzere söz aldınız
ve bu konu hakkında tek laf etmediniz. Yok, sayı kaçmış,
öyle miymiş, böyle miymiş? Dünyanın en saçma tartışmasını
yaptınız, gerçekten sizleri tebrik ederim (!) (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sizin de bir dakikanız gitti bu
arada.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Gidebilir, feda olsun, gidebilir.
Değerli arkadaşlar, kadın
yoksulluğuna karşı mücadele etmeden şiddet önlenemez. 6284
sayılı Kanunu, İstanbul Sözleşmesini etkin uygulamadan
şiddet önlenemez. Yalan yanlış sözlerle nafaka
hakkımız gasbedilmeye çalışılarak şiddet önlenemez.
Küçük yaşta çocukları kalkıp evlendirmeye teşvik etmekle
şiddet önlenemez. Kadınlar bütün bunlar için 25 Kasımda
sokağa çıktı, çıktık hep beraber ve
Kadınları değil, cinayeti engelle. diye
bağırdık çünkü toplantı ve gösteri bir haktır ama bu
hakkımız her yerde gasbedilmeye çalışıldı,
tıpkı birçok zaman burada da olduğu gibi. Evet, aynı erkek
egemenliği nasıl bu ülkede varsa bu Mecliste de çok böyle üst
perdeden devam ediyor ve buna karşı da mücadele edecek olanlar
kadınlar.
Burada zaten kadına yönelik şiddetle
ilgili epey konuşma yapıldı ve genel olarak bunu yapacak olan
zaten alanlardaki kadınlardır ve bizim mücadelemizdir ama dilin
politik oluşu üzerine ben birkaç söz söylemek istiyorum.
Kadınlarımız
kızlarımız çocuklarımız
şunlarımız bunlarımız
Arkadaşlar, iyelik eki
hiyerarşi kurar. Kadınlarımız kızlarımız
çocuklarımız diye konuşmayalım lütfen. Bu, bazen
acıma hissini yaşatmak için ama aslında o hiyerarşiyi
tescil ederek kullanılan bir dil, bazen de ezilen gruplar üzerindeki
egemenliği teyit etmek için. Tersinden bir diğer örnek ise şu:
Tecavüzcüsü
Tecavüzcüsüyle evlendi. Arkadaşlar, kendine tecavüz eden
kişiyi sahiplenmek, onunla tanımlanmak istemez hiçbir kadın. Bu
nedenle tecavüzcü denir, tecavüzcüsü denmez. Lütfen, dilin politik
olduğunu unutmayalım ve kullandığımız kavramlara
da dikkat edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen
Sayın Demir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ancak son olarak şunu söylemek isterim ki tabii ki bu dili, bu
erkek egemen dili ve politik dili değiştirecek olan da yine
kadınlardır. Bu konuda erkeklerden zaten herhangi bir beklentimiz
yok.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır
diyorum ve bir kez olsun, o sözleşmeyi, bir zamanlar İstanbulda ve
ilk biz imzaladık. diye övündüğünüz o sözleşmeyi her bir
milletvekili okusun ve gerçekten, nasıl önlemler getirdiğini,
aslında onun etkin uygulanmasının nasıl bu ülkede
kadın cinayetlerini önleyebileceğini ve kadınların birer
sayı olmadığını, aslında birer kimlik,
kişilik olduğunu gösterebileceğini anlarız.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin kadına yönelik
şiddetin araştırılması amacıyla verdiği
önerge üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Dünyanın farklı coğrafyalarında
şiddete maruz kalarak hayatını kaybeden
kadınlarımızı saygıyla ve rahmetle yâd ediyorum.
Şiddet insanın temel hak ve
hürriyetlerinin önündeki en büyük engel. Dolayısıyla şiddetin
bahanesi, mazereti ve gerekçesi olamaz. Dünyada her yıl maalesef 1,4
milyon insan şiddet sebebiyle hayatını kaybediyor. Buna en çok
kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, göçmenler, evsizler ve
mülteciler maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet ise bugün
tüm dünyada bir insan hakları sorunu olarak devam etmekte.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada her 3 kadından 1i
yaşamının herhangi bir sürecinde fiziksel veya cinsel
şiddete maruz kalmaktadır.
Daha geçen hafta, CHP Grup Başkan Vekilinin AK
PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özlem Zengine Bu kadına
haddini bildirin. diyerek uyguladığı sözlü şiddet
sonrası bu önergeyi Meclise getirmeniz son derece manidar. Şunu
sormak istiyorum: Bu önergeye imza atan CHPli milletvekili
arkadaşlarım, Özlem Hanıma gösterilen sözlü şiddet
eyleminden sonra kendi Genel Merkezinize de benzer bir öneride bulunmuş
muydunuz?
Biz AK PARTİ olarak, şiddet nereden
gelirse gelsin, kime gelirse gelsin, her zaman şiddet eyleminin
karşısında bir duruş sergilemekteyiz. Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın ifadesiyle, şiddeti
bir insanlık suçu olarak görüyor, sıfır tolerans ilkesiyle çalışmalarımızı
yürütüyoruz. Bu yaklaşım doğrultusunda, kadına yönelik
şiddetle mücadeleye dair çalışmalar 4 ana başlık
etrafında toplanmakta: Mevzuatın etkin ve doğru uygulanması,
şiddet mağdurlarının kurumsal hizmetlerle korunması ve
desteklenmesi, farkındalık oluşturma ve bilinç yükseltme,
araştırma ve veri entegrasyonu.
Yasal anlamda, 6284 sayılı Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanunun yürürlüğe girmesiyle ciddi bir mesafe kaydedildi, ikincil
mevzuatlarla da oluşan yasal zeminin altı dolduruldu. Önemli bir
başka hizmet ise açılan kamu davalarına Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının müdahil olup hukuki
sürecin her safhasında da Bakanlığın takipçi olmasıdır.
ŞÖNİM, (Şiddet Önleme ve İzleme
Merkezleri) bugün tüm illerimizde faaliyetlerine devam etmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla) -
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri 2013 yılında faaliyete
başladığında 19.500 kişiye hizmet sunmuşken 2019
yılında 137 bin kadın, 16 bin çocuk ve 8 bin erkek olmak üzere
161 bin kişiye hizmet sunmuştur.
Kadınlarımızın şiddet
anında en yakın kolluk birimine en hızlı şekilde
ulaşması için İçişleri Bakanlığı
tarafından geliştirilen KADES (Kadın Destek Sistemi) mobil
uygulaması kullanılmaktadır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede toplum
genelinde farkındalığın geliştirilmesi çok önemli. Bu
amaçla, ilgili kurumlar ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı kadına yönelik şiddetle mücadele
kapsamında eğitim protokolleri imzalamış ve farklı
kurumlardan 954 bin kamu çalışanına eğitim
verilmiştir.
Bakanlıkların ortak çalışmalarından
biri de kurumlar arası veri entegrasyonudur. Adalet
Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğüyle veri sistemi
entegrasyonu tamamlanmıştır.
Kadına yönelik şiddet tek bir kurumun
müdahalesi ve gayretleriyle sona erdirilecek bir sorun değil. Bu alanda
etkin ve sürdürülebilir çözümler ancak güçlü ve kararlı iş
birlikleriyle mümkün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla) Tüm
bu kurumlar, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, akademi ve medya
olarak ancak el ele verip tek yürek olursak başarılı oluruz.
Grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türk Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 144) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 144 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddenin önerge
işleminde kalınmıştı.
1inci madde üzerinde 4 önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Rıdvan
Turan Habip
Eksik
Ankara Mersin Iğdır
Mensur
Işık Meral
Danış Beştaş
Muş Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ensar
Aytekin
Kahramanmaraş Ankara Balıkesir
Yaşar
Tüzün Erkan
Aydın Ahmet
Önal
Bilecik Bursa Kırıkkale
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Dursun
Ataş
İzmir Edirne Kayseri
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz Ayhan
Erel
Mersin İstanbul Aksaray
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Arife
Polat Düzgün Mehmet
Doğan Kubat
Çankırı Ankara İstanbul
Fatih
Şahin Habibe
Öçal Hacı
Bayram Türkoğlu
Ankara Kahramanmaraş Hatay
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Sayın Filiz Kerestecioğlu Demirin
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on yedi
yılda devleti adım adım âdeta bir şirkete
dönüştürürken iktidarın lügatimize kazandırdığı
sihirli sözcüklerden biri de performans. Bu teklifin ilk maddesi de mülki idare
amirlerinin, tabiri caizse, performanslarıyla alakalı yani bir mülki
idare amirinin birinci sınıfa ayrılma yeterliliğini
kaybetme koşulları düzenleniyor. Normal bir hukuk devletinde
yaşıyor olsak, liyakat ve hesap verebilirlik şartlarına
bağlı bir idari teşkilattan söz edebilsek bu maddeyi de bir iç
denetim yolunun düzenlenmesi şeklinde ele alabilirdik. Lakin ülkemizde
işler böyle yürümüyor. Devlet teşkilatlanması tarikatlar, dinî
gruplar arasında paylaştırılmışken,
bakanlıklar patronlar arasında bölüştürülürken, ihraçların
üstüne bir de fişleme artık olağan bir uygulamaya
dönüşmüşken hangi yeterlilik kriterinden bahsediyoruz? Bizcesini
söyleyelim: Kamusal alanın güvenlik paranoyasıyla terörize edilmesi,
en ufak bir açıklamanın, toplantının, protestonun
yasaklanması, polis şiddetiyle bastırılması yeterlilik
sayılabiliyor.
10 Ekim katliamında ihbarlara rağmen
gerekeni yapmayan kamu görevlilerini korumak için Soruşturulamazlar.
kararı veren valiler mi birinci sınıf yoksa 31 Mart gecesi
uyumayıp da HDPli belediyelere kayyum atanmasını talep edenler
mi? 25 Kasım haftasında Vanda, Mardinde ve birçok ilde HDPnin
kadına yönelik şiddetle ilgili broşürlerine toplatma kararı
veren, hiçbir gerekçe olmaksızın süresiz eylem ve toplantı
yasağı koyanlar mı yoksa liyakat sahibi? Devlet nizamı
bunlarla mı kurulabilir sanıyorsunuz? Toplumsal düzen böyle mi
korunabilir gerçekten? Yanıtları, geçtiğimiz hafta
İçişleri Bakanlığı bütçesinde bizzat Bakandan
aldık aslında. Yine, tek tek, muhalif her bir grubun nasıl
düşman ilan edildiğini, insanların haklarının
sırf iktidarı eleştirdikleri için ellerinden
alınabileceği fikrinin nasıl
olağanlaştığını dinledik. Bakanın
ağzındaki sihirli kelimeler: Güvenlik tehdidi, düşmanlar,
terör, tehlike, operasyon, gözetleme, kontrol, güvensizlik ortamı, kaos.
İşte, bu kelimelerle örtülüyor hakikatlerin üzeri ve bu kelimeler
sayesinde ülkede artık her türlü hukuksuzluk mübah.
Değerli arkadaşlar, bütçe
görüşmeleri, devletin işleyişini enine boyuna ele
aldığımız bir süreç olabilirdi; müzakere ve istişare
yolundan gidebilseydik, gerçekten bu ülkenin yurttaşları için çok
daha fazla şey yapabilirdik. Oysa bugün işler öyle vahim bir hâlde ki
devlet eliyle işlenen suçları görmezden gelen bir Meclis
işleyişi var. Örneğin, Ayten Öztürk adlı yurttaşa yeri
bilinmeyen bir gözaltı merkezinde aylarca işkence
yapıldığı söyleniyor. Ayten Öztürk ifadesinde burada
tutulduğu süreci anlatırken orada başka insanların da
tutulduğundan söz ediyor ama hiç kimse, hiç kimse Bu gözaltı merkezi
nerededir? diye sormuyor, bu iddialara karşı hiçbir yetkili
çıkıp da akla uygun bir açıklama yapmıyor. Buradaki herkes
Sanasaryan Hanın adını az çok duymuştur. Siz yok falan
deseniz de devlet şiddetinin bu ülkenin en has gerçeklerinden biri
olduğunu Diyarbakır, Mamak, Metris Cezaevleri kadar iyi anlatır
Sanasaryan Han; Erzurumlu bir tüccarın el konulan mülkü Emniyetin
komünistlere, muhaliflere işkence yaptığı bir sorgu
merkezidir. Sormak isterim: Bir daha asla olmaz. diyebilir misiniz? Bu ülkede
devlet eliyle işlenen suçların hesabı verilmiş
olsaydı, belki derdik. Geçmişle yüzleşmek, hakikatleri
konuşmak için diyalog ve çözümden yana bir irade konulsaydı, belki
derdik ama yok. Tanık da olsa, görüntü kaydı da olsa, bizzat
gözünüzün önünde de olsa artık sizde haksızlıklara,
hukuksuzluklara yeter diyecek bir irade ne yazık ki göremiyoruz fakat
bilmelisiniz ki bu ülkede bir baskı geleneği olduğu gibi köklü
bir direniş ve hak mücadelesi de var. Hani Susmuyoruz. Korkmuyoruz.
İtaat etmiyoruz. diyoruz ya, aynen işte öyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Sonuç olarak, bu maddenin tasarıdan geri çekilmesini talep
ediyoruz.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, madde sayısı
oldukça fazla olan, 98 maddelik bir kanun görüşmesi olduğu için,
önergeler üzerindeki konuşma sürelerinde uzatmaya gitmeyeceğim; bunu
sizlerle paylaşmış olayım.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer
söz talebi, Sayın Erkan Aydının.
Buyurun.
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesindeki önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada, bölüm ve geneli hakkında konuşulurken
ifade edildi ancak bir kez de ben ifade etmek istiyorum. Komisyon
görüşmeleri başlamadan yirmi dört saat önce 95 olan Komisyonda 98
maddeye çıkan bu yasa teklifinin, içinde 30a yakın kanun maddesini
ilgilendiren, her konunun içine atıldığı ve maalesef, âdeta
çorbaya dönmüş, belli ki bir yerden talimatla çıkarılmak üzere
Genel Kurula gelen bu yasa teklifinin bir kez daha yanlış
olduğunun altını çiziyorum. Gerçekten sağlıklı,
tekrar tekrar değiştirmek zorunda kalmayacağımız yasa
teklifleri için -daha önceden gelen- müzakereyle ve bu toplumun yararına
çalışmalar yapmak zorundayız diyorum.
Biz Komisyonda da bu 1inci maddeyle ilgili
uyarılarımızı yaptık. 1inci madde, mülki idare
amirlerinin, 1930 yılında çıkan 1700 sayılı Kanuna
göre hak ettikleri birinci sınıf statüsünü nasıl
kaybedileceğiyle ilgili bir düzenleme. Şimdi, bakın, mülki idare
amiri bu konuma nasıl gelebiliyor; kanunda yaklaşık 15 tane
koşul sıralanmış, denilmiş ki: On beş
yılı dolduracak, kazanılmış hak aylıkları
birinci derecede olacak; sicil notları, mülki idare amiri
değerlendirme raporları, mülkiye müfettişlerince düzenlenen özel
gizli rapor ve değerlendirme belgeleri, takdirname, ödül, tecziye ve
yabancı dil bilgisi ölçütleri dikkate alınarak yapılacak
değerlendirmeye göre meslekte başarılı bulunmak;
cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı davranışta
bulunmaktan dolayı affa uğramış olsa bile hüküm
giymemiş veya bu nitelikteki suçlardan birinci sınıf mülki idare
amirliğine ayrılmaya engel bir disiplin cezası almamış
olmak; mesleğin vakar ve onuruyla bağdaşmayan veya kişisel
haysiyet ve itibarını zedeleyen bir suçtan hüküm giymemiş olmak;
aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası
almamış olmak. Gerekçede belirtildiği gibi, bugüne kadar birinci
sınıf statüsünün kaybedilmesine ilişkin bir mevzuat yoktu ama
birinci sınıfı kazanmak için 15e yakın üstün nitelikte
özellik sergileyeceksiniz, on beş yıl boyunca bekleyeceksiniz ama
birinci sınıf statüsünü mülki idare amiri kaybederken Bakanın
iki dudağı arasında, âdeta Boş ol, boş ol, boş
ol. der gibi Seni bu görevden aldım. diyeceksiniz. Daha önce neydi?
Bakanlıktan olan ibare, burada Bakan oluyor. Belli ki tek adam
idaresini çok sevdiniz. Saraydaki tek adamın her şeye karar vermesini
aşağıya doğru indirip bakanların da aynı
şekilde hüküm vermesi ve idare etmesini uygulamaya koymaya
çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu ülke Ergenekonda,
Balyozda birilerinin FETÖyle iş birliği yapması sonucunda
birçok yurtseverin, vatanseverin askerin, polisin, idarecinin bir kişinin
sözüyle nasıl hapislerde çürütüldüğünü, hayatlarını
kaybettiğini yaşadı. Eğer siz bu maddeyi geçirirseniz...
Bugün FETÖ yok, başka tarikatlar gelir ve o bakanı o tarikatlar da
kandırırsa sonunda Kandırıldık; Allah affetsin,
millet affetsin. noktasına geleceğinizi düşünerek bu tür
yetkiyi bir kişinin iki dudağının arasına vermek hem
demokrasimiz açısından hem hukuk açısından hem de Anayasa
açısından son derece zararlıdır çünkü gayet iyi biliyoruz
ki istediğiniz kişiyi görevden alabilmek adına çıkaracağınız
bu yasa, gelecekte emin olun, en başta gene sizin
başınızı ağrıtacak. Biz daha önce olduğu
gibi, buradan uyarılarımızı yapıyoruz. Rahmetli Kamer
Gençin söylediği gibi, bu iş birliklerini yapmayın, sonunda
bütün milleti bu sıkıntılar boğacak diyoruz.
Umarım, bu uyarılarımızdan sonra
bu 98 maddelik yasa teklifinden 1inci maddeyi geri çekersiniz ve biz de hem
Komisyonda hem Genel Kurulda haklı olarak yaptığımız
uyarıların iktidar tarafından dikkate
alındığını göz önünde bulundurur, olası
başka keyfî uygulamaların, Tipini beğenmedim. Hareketini
beğenmedim. diyerek görevden alınmaların önünü kesmiş
oluruz diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer önerge üzerindeki söz
talebi Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesindeki önerge
üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifinin 1inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını uygun bulmaktayız zira bir
insanın geleceği sadece bir bakanın iki dudağı
arasına hapsedilmemelidir diye düşünüyorum.
Ülkemizde hak ve özgürlüklerin korunmasında ve
kamu güvenliğinin sağlanmasında toplum hayatı için
vazgeçilmez bir unsur olan, canları pahasına zor şartlarda
görevlerini yerine getiren polislerimizin lehine olan her türlü kanuni
düzenlemeleri İYİ PARTİ adına desteklediğimizi ifade
etmek istiyorum.
Sönmesin diye yurdumun üstündeki
ışığı/ Kimimiz beyaz olmuşuz, kimimiz al
kırmızı/ Kimimiz hilali olduk, kimimiz ise
yıldızı/ Feda deyip verdik canımızı/
Kanımızla bayrağımıza hep al olduk/ Can verip
toprağa vatan olduk/ Göklerde dalga dalga dalgalandırdık ay
yıldızımızı. diyerek görevlerini yerine getiren tüm
Emniyet mensuplarımızı takdirle ve sevgiyle selamlıyor,
vatanı ve milleti uğuruna canlarını veren kahraman Emniyet
mensuplarına Allahtan rahmet diliyor, gazi polislerimize de
sağlıklı uzun ömürler niyaz ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zor ve zorluğu ölçüsünde de onurlu görevlerini büyük bir
fedakârlıkla yerine getiren polislerimizin başlıca
sorunlarından biri ek gösterge sorunu. Yıllarca söz verildiği
hâlde bir türlü yerine getirilemeyen kahraman polislerimizin ek göstergesinin
bir an önce verilmesi artık bir vazife hâline, bir namus borcu hâline
gelmiştir diye düşünüyorum. Böylelikle, ücret adaletsizliğinin
giderilmesine ve ek göstergeyle emeklilikte sefalete mahkûm edilen
polislerimizin emeklilik hayatlarını bir nebze olsun rahat
geçirmelerine vesile olunacaktır diye düşünüyoruz.
Jandarma astsubaylarının 1995
yılında yapılan bir düzenlemeyle ek göstergeleri 2200den 3600e
çıkarılmıştı. Güzel bir uygulama olan, astsubaylara
uygulanan ek gösterge rakamlarının aynı şekilde polis
memurlarına da uygulanması gerekmektedir. Bu güzellik, polislerimizin
moral ve motivasyonunu artıracak; daha olumlu, daha güzel işler, daha
başarılı işler yapmalarına vesile olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'nin çeşitli illerinde yıllardır 12/12
çalışma sistemiyle görev yapan polislerin çalışma sistemi
26 Şubat 2018 tarihinden itibaren kısmen normale dönmüştü.
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylunun polislerin mesai
saatlerinde düzenleme yapmak istediklerini belirtmesi ve esas hedefin 8/24
olduğunu söylemesi Emniyet teşkilatını
umutlandırmıştır. Bu söylemlerin üzerinden
yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen, hâlâ birçok ilimizdeki
12/12 çalışma sistemiyle polislerin maddi ve manevi mağduriyet
yaşamasına sebep olmaktadır. Bir polis memurunun, ek görevler
hariç, yılda toplam 3.720 saat görev başında olması ve
haftada 60 saati geçen çalışma sonrası yeterli dinlenememekten,
hakkıyla bir tatil yapamamaktan, çöken ruhsal yapı ve zayıf
düşen fizyolojik yapıdan, ailesine, çocuklarına yeterli zaman
ayıramamaktan kaynaklanan aşırı stres ve sonrası
yaşanan önemli ruhsal travmalar geçirdiği hepimizce bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, fedakâr ve özverili
şekilde görevini her anlamda layıkıyla yapan polis
teşkilatı mensupları, görevde ve emeklilikteki ücret
adaletsizliklerinin ve mağduriyetlerinin yüce Meclisimizde giderileceğini
ümit ediyor; birinci sınıf emniyet müdürlüğüne geçişteki
sürelerde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesini de beklemektedirler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki son önerge
üzerinde söz talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 1700 sayılı Dahiliye
Memurları Kanununun ek 4üncü maddesinde yapılan düzenlemenin
tekliften çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Böylece 1inci madde teklif metninden
çıkmıştır. Bir karışıklığa mahal
vermemek için, Komisyonun kabul ettiği mevcut madde numaraları
üzerinden devam edeceğiz. Kanun yazımı esnasında madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
2nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
2nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Mahmut
Tanal
Kahramanmaraş
Ankara
İstanbul
Ensar
Aytekin Gürsel
Erol Ali
Şeker
Balıkesir
Elâzığ
İstanbul
Erkan
Aydın İlhami
Özcan Aygun Yaşar
Tüzün
Bursa
Tekirdağ
Bilecek
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde, Sayın Gürsel Erol. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlarken geçen hafta, Kenan
Evren ve darbeci generallerin adlarının kamu
kuruluşlarından, caddelerden, sokaklardan, okullardan,
kışlalardan silinmesiyle ilgili bir araştırma önergesi
vermiştim; araştırma önergesiyle ilgili, Meclisimizdeki bütün
siyasi partilerin bu konuda ortak bir düşünceyi paylaşmış
olmasından, buluşmuş olmasından duyduğum memnuniyeti
ifade ederek bütün gruplara teşekkür ederim ve burada İçişleri
Bakanlığımızın değerli bürokratları, Bakan
Yardımcıları, İçişleri Komisyonumuzun hazır
bulunduğu bir ortamda da bunu seslendirmek isterim.
Ankara, Türkiyenin başkenti, başkentin
ilçelerinden biri Evren yani 1982 yılında, Kenan Evrenin döneminde
atamayla göreve gelen belediye başkanının ismini
değiştirdiği bir ilçe. İlçe isminin değişmesi
için İçişleri Komisyonundan kanun değişikliğiyle
ilgili bir teklif gelmesi lazım. Bu teklifi de Ankara Milletvekilimiz
Tekin Bingöl verdiler. Bunun değerlendirilerek Ankarada, başkentte
Kenan Evrenin adının önce ilçenin adından
çıkarılmasıyla ilgili talebin değerlendirilmesini
Komisyondan ve Bakanlık yetkililerinden rica ediyorum.
Bugün, aslında, maddeyle ilgili değil, ben
genelde terörle ilgili konuşmak isterim.
Değerli milletvekilleri, PKK bir terör örgütü
müdür? Evet, PKK bir terör örgütüdür. PYD bir terör örgütü müdür? Evet, PYD bir
terör örgütüdür? YPG bir terör örgütü müdür? Evet, YPG bir terör örgütüdür.
FETÖ bir terör örgütü müdür? Evet, FETÖ bir terör örgütüdür. Aynı zamanda,
ülkemizin anayasal düzenine, yurttaşlarımızın can ve mal
güvenliğine yönelik her tehdit içerisinde bulunan eylem, terör eylemidir. Bu
konuda hiç kimsenin bir endişesi yok. Devlet, kamu düzenini, kamu
otoritesini korumak adına, yurttaşlarının can ve mal
güvenliğini sağlamak adına yurt içinde de yurt
dışında da operasyon yapma yetkisine sahiptir; operasyonlarda
İHAyı da kullanır, SİHAyı da kullanır. Devletin
böyle bir sorumluluğu vardır çünkü önceliği kendi üniter devlet
yapısını korumak, önceliği kendi
vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumaktır. Bu,
kim iktidar olursa olsun, bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin, herkesin
yaptığı uygulamadır ve bunun arkasında Meclis her
zaman da durmuştur.
Ama burada şöyle bir sorun var, onu da gündeme
getireyim: Ben geçen dönem Tunceli Milletvekiliydim. Tunceli
Milletvekilliğim döneminde de bu kürsüde zaman zaman gündeme getirdim. Olayı
yalnızca kendi bakış açınızla
değerlendiremezsiniz, yalnızca kendi parti
politikalarınızla değerlendiremezsiniz. Parlamentonun bir
geleneği vardır, Parlamentonun bir saygınlığı
vardır. Bu kürsüde, geçmiş dönemlerde, Merve Kavakcıya
başörtüsünden dolayı, yaşam tarzından dolayı,
düşüncelerinden dolayı yemin ettirilmemesi ne kadar büyük bir hataysa
milletvekillerinin dokunulmazlığının
kaldırılması da o derecede büyük bir hatadır çünkü terör
suçlarında milletvekilleriyle ilgili, dokunulmazlık şart
değildir. Terör suçlarında zaten milletvekillerinde
dokunulmazlık aranmaz.
Ayrıca, kayyum belediyeleri: Bakın,
değerli milletvekilleri, ben bunu bir algı yaratmak için
söylemiyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin her milletvekili terör
karşıtıdır. Ben de Tunceli Milletvekilliğim döneminde
Tuncelide teröre karşı yürüyüş yapmış ve terör
örgütünün hedefine oturmuş birisiyim. Ama doğruları,
Parlamentonun saygınlığını konuşmamız
lazım, siyasetin saygınlığını
konuşmamız lazım. Bunları kendi aramızda, kendi siyasi
düşüncemize göre yorumlayarak değerlendiremeyiz.
Türkiyede, siyasi partileri temsil eden
milletvekilleri, belediye başkanları suç işleyebilir mi? Evet,
işleyebilir, hepimiz işleyebiliriz ama bu ülkenin yasaları var.
Ben seni görevden aldım. Yerine seçime kadar bunu atadım.
diyemeyiz.
Devletin kayyum atama yetkisi var mı? Var. Ama
yargı süreci sonuçlanmadan, belediye başkanlığı
düşmeden, seçimden sonra kayyum belediye başkanı atanması
doğru değildir. Ayrıca, eğer bir insan suçla iştigal
etmişse, suçla onun görevden alınma gerekçesi doğmuşsa
yalnızca görevden de almayacaksın; yargı sonucuna göre cezaevine
de atacaksın, cezasını da vereceksin, yalnızca görevden
almakla da yetinmeyeceksin. Bakın, mesela bununla ilgili AK PARTİ
hükûmetleri döneminde doğru işler yapılmadı mı?
Yapıldı. Melih Gökçekin istifası istendi, belediye meclisi
kendi içinden seçti. Kadir Topbaşın istifası istendi, belediye
meclisi kendi içinden seçti. Ya kendi içinden seçmelidir belediye başkanını
ya da seçime götürmelisiniz. Yani Türkiyedeki demokratik düzeni, parlamenter
düzeni, siyasi partilerin işleyişiyle ilgili gelenekleri korumak
hepimizin görevidir. Bugün Parlamentoda hepimiz bulunabiliriz ama yarın,
sıradan bir vatandaş olarak yine seçmenin içine gireceğimizi,
karışacağımızı ve bir vatandaş, bir
yurttaş olarak yaşayacağımızı unutmamamız
lazım.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. Bu, yeni gelen kanun teklifinin ülkemize de
hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Fatih Şahin ve
arkadaşlarının Ankara ili Evren ilçesinin isminin
Çıkınağıl olarak değiştirilmesine ilişkin
kanun teklifini Başkanlığa sunduklarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hatibin biraz evvelki açıklamalarına
katkı sunmak için ben de söz aldım. Ankara Evren ilçesinin isminin
Çıkınağıl olarak değiştirilmesine ilişkin
Ankara Milletvekilimiz Fatih Şahin Bey ve arkadaşlarının,
bütün Ankara milletvekillerimizin bu konuyla ilgili bir kanun teklifi dün
Başkanlığa sunulmuştur. Bu konuda Meclisi bilgilendirmek
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türk Vatandaşlığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen bu ilçelerde
ibaresinin söz konusu ilçelerde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe
Acar Başaran Habip
Eksik Mensur
Işık
Batman Iğdır Muş
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni
Bitlis İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Ayşe Acar Başaran, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla ilgili çokça
konuşmalar yapacağız. Arkadaşlarımız geneli
üzerinde konuştu, bölüm üzerinde konuştu. 90 maddelik bir çorba
kanun, daha çok konuşacağız ama hazır İçişleri
Komisyonu da buradayken ben bugün de devam eden partimize yönelik
operasyonları biraz buradan anlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, sadece iki gün
içerisinde 120 civarında gözaltı var. Ağrıda 4,
Diyarbakırda 7, ilim Batmanda 31, İzmirde 6, Adıyamanda 1,
Ankarada 17, Siirtte 6, Antepte 3 ve daha uzatabiliriz; muhtemelen
kendilerinde daha çok bilgi vardır. Bunların arasında önceki
dönem milletvekilimiz Sayın Behçet Yıldırım, Batman
milletvekili adayımız, DBP Eş Genel Başkan
Yardımcısı, EĞİTİM SEN şube eş
başkanı, İHD Ankara Şube Eş Başkanı, SES
Ankara yöneticileri, avukat arkadaşlarımız; HDK, DTK, HDP
yöneticileri yani upuzun bir liste var arkadaşlar.
Şimdi, bizim son süreçlerde takip
edebildiğimiz kadarıyla İçişleri
Bakanlığının bünyesinde bir birim var. Bu birim şöyle
çalışıyor: Öncelikle haritayı alıyor önüne Ben bugün
hangi ilde nasıl bir algıyla bir operasyon yapıp da bu
muhalefeti sindirebilirim? diye bir tespit yapıyor, illeri
çıkarıyor. Bakın, 6-7 ilde aynı anda bir operasyon. Bu, hiç
de öyle bağımsız, tarafsız yargının falan
işi değil; hiç de böyle Bir savcı karar aldı. meselesi de
değil. Önce bir tespit yapılıyor arkadaşlar: Şu ile
gideceğiz. Geçen hafta Antepte olduğu gibi. Bir günde 54 kişi
gözaltına alındı, günlerce gözaltında kaldılar ve
kendilerine sorulan sorular: HDP il binasına girdiniz mi? Neden HDP il
binasına girdiğiniz görünür? Teknik takip yapılmış,
böyle çalışıyor Emniyet. HDPde ne toplantısı yaptınız?
HDPye niye gittiniz? DBP Eş Genel Başkan
Yardımcısını tanıyor musunuz? gibi sorularla
aslında Anayasaya aykırı olarak, alenen, açık bir biçimde,
devletin bütün aygıtlarını kendine göre, kendi
iktidarının varlığını devam ettirmek adına
kullanarak, Anayasayı çiğneyip, parçalayıp, yerle bir edip bir
partinin siyasi faaliyetleri, siyasi çalışmaları engelleniyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tek tek
saydım. Bunlara -dediğim gibi- daha neler soruluyor? Nevroza
gittiniz mi? Biz burada çokça anlattık bu meseleleri. Bu kadar absürt,
artık nasıl tarif edileceğini bilemediğimiz bazı
ithamlar. Nevroza gitmişsiniz. Gittim. Orada slogan
attınız mı? ya da Nevroz alanında -bakın, 1 milyon
kişinin katıldığı Diyarbakır Nevroz
alanında- slogan atanları tespit edebildiniz mi? Ya arkadaşlar,
tamam, cemaat döneminde de çokça operasyon yapılıyordu, kumpas
davaları çoktu; açık söyleyeyim, cemaat bu konuda bariz yetenekliydi.
Bu kadar yeteneksiz bir biçimde, bir sebep bile bulamadan bu kadar operasyonun
yapıldığı bir başka dönem daha yoktur; sudan
sebeplerle, açık bir biçimde hedef gösterilerek operasyon
yapılıyor, bu arkadaşlarımız gözaltına
alınıyor. Sonrasında ne yapılıyor? Medya hemen göreve
çağrılıyor; medya, havuz medyası; AKPnin bu siyasetinin propagandasını
yapması gerekiyor. Hemen savcılar açıklama yapıyor. Ne
diyor? Terör eylemlerine katılmaları, bilmem ne nedeniyle
gözaltı ya da operasyon oldu. Bir defa, orada yine Anayasanın en
amir hükmü olan masumiyet karinesi yok sayılıyor, baştan suçlu
ilan ediliyor.
Mesela Batmanda bir siyasi partinin yöneticilerinin
olduğu 30 noktaya operasyon yapılmış, gözaltı
olmuş ve mülki amirin, bir memurun, atanmış bir memurun, valinin
yaptığı açıklama: 30 adrese baskın yaptık, son
terörist silahını bırakana kadar mücadelemiz devam edecek.
Arkadaşlar, çıldırdık mı biz? Bu ülke herhâlde
artık çıldırma noktasına geldi. Bunlar demokratik siyasette
ısrarcı olan insanlar. Biz burada, bu kürsülerde, alanlarda,
meydanlarda, demokratik siyasette ısrarımızı ifade ediyoruz
arkadaşlar.
Aslında bakın, bu siyasetin, bu
pratiklerin sonucu ülke büyük bir kaosa götürülüyor. Siz, HDPye diyorsunuz ki:
Demokratik siyaset yapmayın. Siz, insan hakları savunucusuna
diyorsunuz ki: İnsan hakları savunuculuğu yapmayın. Siz,
avukatlara diyorsunuz ki: Siz eğer mesleğinizin gereğini
yaparsanız ben size cezaevlerini gösteririm. Arkadaşlar, artık
buna söylenecek bir cümle, yapılacak bir yorum kalmamıştır.
Partimize dönük bu saldırı siyasetine, İçişleri
Bakanlığı başta olmak üzere, herkesin, bütün siyasi
partilerin siyasi ahlak ve kültür gereği ses yükseltmesi gerekiyor çünkü
hepimiz Siyaset yapmak için, demokratik siyaseti yükseltmek için; bu ülkede
demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü yükseltmek için buradayız.
diyorsak buna toplu bir biçimde tepki göstermemiz gerekir diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar
Trabzon İzmir Edirne
Ümit
Beyaz Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Hüseyin Örs, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 2nci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin ilgili
maddesiyle 3201 sayılı Kanunun 13üncü maddesinde düzenleme
yapılarak Özel Güvenlik Denetleme Başkanı ile Özel Harekât
Başkanı görev unvanlarının Başkan
başlığı altında birleştirilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, ilçelerde üçüncü sınıf
emniyet müdürlerinin ilçe emniyet müdür yardımcısı olarak
görevlendirilmesinin önü açılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yüz yetmiş dört
yıldır ülkemizde huzur ve güven ortamının
korunmasının en büyük güvencesi olan polislerimiz, özlük hakları
başta olmak üzere, toplum içerisinde birçok sorunla baş başadırlar.
Özlük haklarının -seçim dönemlerinde söz verilmesine rağmen- bir
türlü iyileştirilmemesi ve hayat pahalılığı, birçok
polisimizin meslekten ayrılmasına sebep olmaktadır. Polislik, yapılan
iş gereğince, düzensiz uzun ve yoğun çalışma temposu
gerektiren bir meslektir. Emeklilik haklarını kazanıncaya kadar
yüksek tempoda ve ağır mesai şartlarında yaşamsal
tehlikenin varlığını sürekli hissettiren polislik
mesleği, zaman içerisinde hizmetin kalitesini ve çalışanın
performansını olumsuz olarak da etkilemektedir. Bu nedenle,
çeşitli sıfat ya da ibare değişikliklerinin yanında,
yaşanan sorunların çözülmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi
hususunda yapılması gerekenleri de konuşmalıyız diye
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bir hatırlatmada
bulunmak isterim: İYİ PARTİ olarak Balıkesir
Milletvekilimiz Sayın İsmail Ok ve milletvekili
arkadaşlarımızla, polislerin çalışma
koşullarında mevcut olan sorunlarının tespiti ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin verdiğimiz
önergemiz, daha bir hafta önce burada görüşüldü ve AK PARTİnin
oylarıyla maalesef reddedildi. Keşke bu kabul edilseydi ve
polislerimizin sorunlarını enine boyuna burada konuşabilseydik,
tartışabilseydik.
Biz diyoruz ki: Polislerimizin emeklilik
mevzuatı gözden geçirilmelidir. Yirmi beş yıl görev yapan bir
polisin en düşük devlet memur maaşı üzerinden değil,
meslekte aldığı maaş üzerinden emekli edilmesi daha
doğru olur.
Yine, polislerimizin çözülmesini en çok
istediği, beklediği ve iktidar partisinin de seçim vaadi olarak söz
verdiği 3600 ek gösterge talebi bir an önce yerine getirilmelidir. Bütün
siyasiler, özellikle AK PARTİ, seçimlerden önce bu konuda söz vermelerine
rağmen, hâlâ, maalesef bu sözler yerine getirilememiştir.
İktidara mensup arkadaşlarıma
sesleniyorum: Bakın, şunu unutmayın, benim 3600 ek gösterge
bekleyen polis kardeşim ay sonunu nasıl getirebileceğini
düşünüyor. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
de defalarca bunu dile getirmiş ve söylemişti. Polisimize 3600 ek
göstergeyi verin be kardeşim diyorum. Yine, üniversite
mezunlarının ek göstergeleri 3000e çıkarılmasına
rağmen, lise mezunları hâlâ bu haktan mahrum edilmektedir; bunun da
düzeltilmesini talep ediyoruz.
Polislerimiz, özlük haklarının Jandarma
personelinin özlük haklarıyla eşitlenmesini istemektedirler. Bundan
tam üç yıl önce 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Jandarma
teşkilatının sivilleştirilmesi, Emniyet teşkilatı
ile Jandarma teşkilatının eşitlenmesi amaçlanmıştı.
Ancak yasalar nezdinde eşitlediğimiz Jandarma personeli ile polislerimiz
maalesef, hâlâ, özlük hakları nezdinde eşitlenmemiştir.
Polislerimizin en büyük sorunlarından biri de
mesaidir, daha doğrusu ucu açık mesaidir. Mesaisinin ne zaman
biteceği belli olmayan polislerimizin çalışma
koşulları hem beden hem de ruh sağlığını
olumsuz etkilemektedir. Bu durum aile bağlarının da
zayıflamasına neden olmaktadır. Polislerimiz diğer
memurların neredeyse 2 katı kadar mesai yapmasına rağmen,
bunun için verilen ek ücret de son derece komiktir.
Dilerim ki polislerimizin sorunları yüce Meclis
marifetiyle çözülür.
Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama talep
ediyoruz.
BAŞKAN İşleme başladım
Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başlamadınız. Hatip kürsüde konuşurken
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İşleme başladınız efendim,
işlemi başlattınız.
BAŞKAN Başladım işleme. Bundan
sonra bir önerge daha var, onda talep edin. Lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olur mu yani
Sayın Başkan?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
artık her önergede yoklama isteyeceğiz.
BAŞKAN Bekleyeceğim bu sefer Sayın
Altay.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan ikinci
fıkrasına ibaresinin ikinci fıkraya şeklinde
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Cemal
Çetin Cemal
Enginyurt Mehmet
Celal Fendoğlu
İstanbul Ordu Malatya
Hayati
Arkaz İbrahim
Ethem Sedef
İstanbul Yozgat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Enginyurt, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, 144 sıra sayılı Teklifle ilgili olarak Milliyetçi
Hareket Partili arkadaşlarımla verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım.
Aslında, daha önce Ordu Giresun
Havaalanıyla ilgili olarak söz almayı planlamıştım.
Ordu Giresun Havaalanından Kıbrısa, Antalyaya ve İzmire
sefer konulması için bir konuşma yapacaktım,
hazırlığım bu yöndeydi. Çünkü Ordu Giresun
Havaalanından çok ciddi bir yolcu transferi oluyor, lakin İzmir ve
Antalyadan gelenler bu Ordu Giresun Havaalanından uçuşlar olmadığı
için Trabzona veya Samsuna gitmek zorunda kalıyorlar.
Dolayısıyla, bu, Ordu ve Giresunlular için aynı zamanda ikinci
bir külfet oluşturuyordu. Ama Allahın işine bakın ki
Antalya, İzmir seferleri artırılsın. diyecekken Türk Hava
Yolları, Ordu Giresun Havaalanından Ankara ve İstanbula sefer
sayısını aşağı çekti. Yani biz sefer
sayısı artırılsın diye beklerken, hatta Trabzondan da
Samsundan da sefer sayıları artırılmalıdır diye
umut ederken, beklentimiz bu yöndeyken Türk Hava Yolları ve AnadoluJet
Ordu Giresun Havaalanındaki uçuş sayısını
azalttı. Azalttı da ne oldu? diyeceksiniz. Ordulu, Giresunlu uçmak
isterken bilet fiyatları uçtu. Yani bir uçan var ama artık bilet
fiyatları uçtu. Dolayısıyla bu da Ordu ve Giresunda çok ciddi
bir üzüntüye sebep oldu. Neden? Türk Hava Yollarının Yönetim Kurulu
Başkanı İlker Aycı Giresunlu, yine Nurettin Canikli
Giresunlu, her ne kadar ben ağabey olarak kabul etmesem de Ordunun bir
Numan ağabeyi var. Bunlar siyasette etkili olmalarına rağmen,
maalesef Ordu, Giresun yetim kaldı yine.
Dolayısıyla İlker Aycı Beyefendiye
buradan sesleniyorum: Ordu Giresun Havaalanı, sefer sayıları
itibarıyla -Türkiyedeki rakamlara baktıklarında da görecekler-
Karadenizde değil Türkiye'nin birçok havaalanından daha fazla yolcu
taşıyan bir havaalanı. Allah yapanlardan razı olsun. Yani belki
alınganlık gösterir Türk Hava Yolları, AnadoluJet ama ben bu
havaalanının yapılmasından dolayı Sayın
Cumhurbaşkanına da bu vesileyle teşekkür ediyorum. Tabii,
Sayın Bakan da burada, ona da teşekkür ediyorum, sağ olsunlar.
Hakikaten, Ordu ve Giresun için büyük bir kazanç oldu, Ordulu ve Giresunlu için
büyük bir kazanç oldu ama maalesef, dediğim gibi, tam kış
ayına girerken uçak seferleri azaltıldı.
Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinden Ordu ve
Giresunlular adına, hatta Trabzon ve Samsunlular adına da sefer
sayılarının artırılmasını talep ediyorum.
Niye? Belki İlker Aycı şöyle diyecek: Tasarruf yapıyoruz.
O zaman ben muhalefet olsam şöyle derdim: İlker Aycı,
Antalyada golf oynayanlara 3 milyon dolar ödül veriyorsun, 7 milyon dolar ödül
dağıtıyorsun, Türk Hava Yolları olarak milyon dolarlarca
sponsorluk yapıyorsun, Ordu ve Giresuna bileti pahalı
satıyorsun; hiç hoş olmadı. Bu fiyatların geri çekilmesi
için sefer sayılarının artırılmasını talep
ediyor, saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 4 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Rıdvan
Turan Habip
Eksik
İstanbul Mersin Iğdır
Meral
Danış Beştaş Mensur
Işık
Siirt Muş
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ali
Şeker
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Mahmut
Tanal İlhami
Özcan Aygun Yaşar
Tüzün
İstanbul Tekirdağ Bilecik
Ensar
Aytekin Erkan
Aydın Haşim
Teoman Sancar
Balıkesir Bursa Denizli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz talebi,
Sayın Meral Danış Beştaşın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, kanun teklifinin
geneli, bölüm ve ayrıca maddeler üzerinde arkadaşlarımız
görüşlerini paylaşıyorlar ama bizim Halkların Demokratik
Partisi olarak bu kanun teklifi önemsiz demiyorum ama- çok daha büyük bir
problemimiz var. İktidar partisi, bütün aygıtlarıyla birlikte -Emniyet,
İçişleri, Dışişleri, Adalet Bakanlıkları;
valilikler, Millî Eğitim müdürlükleri, Sağlık müdürlükleri-
topyekûn, bize karşı, HDPye bir savaş açmış durumda
ve bunun başını da gözaltı operasyonları çekiyor. Bu
sabah benim de vekili olduğum il Siirt olmak üzere, Batman, geçen hafta
Antep, Gebze ve birçok ilimizde sabah il binalarımız
basılıyor. Çok garip bir şekilde, Gebzede ilçe binasına
bayrak asmışlar sanki biz bayrak asmıyoruz, sanki biz bu ülkenin
partisi değilmişiz gibi. Her tarafı darmadağın edip
gözaltı işlemi yapıyorlar; sonra bir kısmı tutuklanıyor,
bir kısmı adli kontrol
Ve yandaş medya Terör operasyonu diye
manşet atıyor.
Değerli arkadaşlar, biz bir suç örgütü
değiliz, biz bu ülkede 6,5 milyon oy alan bir partiyiz. Her zaman
söylüyorum: Ailelerle birlikte, çevreyle birlikte, biz bu ülkenin dörtte 1ine
hitap ediyoruz -asgari düzeyde söylüyorum- bu da 20-25 milyona tekabül ediyor.
Siz, bu ülkeden bu kadar terörist çıkaramazsınız.
Bir suç örgütü olarak HDPyi gece gündüz
televizyonlarda tartıştırıyorsunuz. Her konudan anlayan
uzmanlar var televizyonda, her konudan. Dış ilişkilerle ilgili
çıkıyorlar, dünya meselelerini konuşuyorlar; bir gün
sıklıkla HDPyi konuşuyorlar -sıklıkla- HDP
şöyledir. HDP böyledir
Ya, ne yayın etiği var ne yayın
ilkesi var; telefon açıyoruz, cevap vermek istiyoruz diyoruz,
bağlamıyorlar; tekzip yazıyoruz, yayınlamıyorlar. Biz,
o konuklara bir yanıt üretemeden, üç saat boyunca televizyonlarda
partimize inanılmaz derecede ağır saldırılar ve
ithamlar yapılıyor. Tabii, bunun başını çeken de
İçişleri Bakanı diyeceğim.
Sayın Özlem Zengine ilişkin geçen hafta
yapılan tutumdan dolayı her gün bir açıklama
yapılıyor. Ya, aynı iktidar grubuna söylüyorum: Sizin
İçişleri Bakanınız bizim Eş Genel Başkan Pervin
Buldanı arayıp tehdit etti ve Pervin Hanım bunu
açıkladı, Sayın İçişleri Bakanı da Bu
doğrudur. dedi. Niye buna karşı çıkmadınız? Yani
çifte standardı lütfen bırakın, hepimiz milletvekiliyiz. Bu
gözaltı operasyonlarıyla eğer HDP bitirilebilmiş
olsaydı şu ana kadar bir milyon kez biterdi; 4 Kasım 2016dan bu
yana 15 milletvekilimizi -Sayın Yüksekdağ ve Demirtaş dâhil-
aldığınızda, MYKmizi aldığınızda,
PMmizi aldığınızda, il başkanlarımızı
aldığınızda bu parti kilit vururdu kapısına ama
bitmedi, her geçen seçimde oyları daha da büyüdü ve halkın
konsolidasyonu ve sahiplenmesi arttı. Neden? Çünkü haksızlık
olduğunun farkındalar, çünkü büyük bir zulüm ve kötülükle
karşı karşıya olduğumuzu biliyorlar.
Yani bu konuda gerçekten ne söylesek
yaşadıklarımızı izah etmeye yetmez. Demin Batman
Vekilimiz açıkladı, dava dosyalarına ara ara bakıyorum; ya,
diyor ki: İl binasına gittin mi? Yok efendim Basın
toplantısına katıldın mı? Yöneticiyi soruyor Sen
yöneticiyi tanıyor musun? Bunlar suç değil. Yani HDPye ilişkin
bu soruşturmaları ortada bir suç olduğu için değil, sadece
HDPyi kriminalize etmek, oy desteğini azaltmak ve halkın gözünden
düşürmek için yapıyorlar.
Biz de size, özellikle iktidar partisine şu
çağrıda bulunuyoruz: Muhalefeti, özellikle partimizi susturmak için
operasyonlardan vazgeçin. Vallahi, muhalefet yüzde 50+1i geçeli çok oldu ve
gitgide, hızla tırmanıyor, iktidara karşı
tırmanıyor. Yani öyle bir an gelecek ki
Şu anda oy
konsolidasyonları zaten her gün anketlerde yayınlanıyor ve
HDPye saldırarak sadece kötülüğünüzü bütün dünyaya göstermiş
oluyorsunuz. HDP size rağmen meşrudur, size rağmen
yasaldır, size rağmen haklıdır. HDPyi yasa
dışı yöntemlerle kapatmaya çalışmanız,
çalışamaz hâle getirmeniz anayasal bir suçtur; bu suçtan vazgeçin
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde diğer söz talebi Sayın Haşim Teoman Sancarın.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz içinde ve etrafında
yaşanan olaylar çerçevesinde tabii ki İçişleri
Bakanlığı gündemi gerçekten ülkemiz için büyük önem
taşımaktadır. Özellikle 4 alanda kesinlikle taviz verilmemesi
çağdaş ülkeler için bir esastır. Bunlardan biri sağlık,
biri eğitim, biri adalet ve biri de güvenliktir. Güvenlik dediğimiz
zaman da tabii ki göz bebeğimiz askerimiz ve polisimizdir.
Malum, 17-25 Aralıkta ve ardından 15
Temmuzda -Bakanın yaptığı açıklamaya göre- 35 bin
polis, yine 4 bin Jandarma ve Sahil Güvenlik personeli ihraç edilerek KHKlerle
görevinden uzaklaştırıldı. Bundan bir sene evvel aynı
kürsüden yaptığım konuşmada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin adaleti temin etmek üzere çıkardığı
yasaların her bir bireyin güvenliğini, bağımsızlığını,
özgürlüğünü ve adaletini korumak zorunda olduğunu beyan
etmiştim. Her zaman da söylenen bir şey vardı. Neydi bu? Herkes
irtikapla, rüşvetle, yolsuzlukla suçlanmadan evvel mahkeme kanalıyla
soruşturmadan ve kovuşturmadan geçirilmelidir, geçirilmediği
sürece de suçsuzdur. demiş idik. Yine, buna bağlı olarak
iktidar cephesinden de daima bununla ilgili bu rahatsızlıklar dile
getirildi. Bülent Arınçın Bu bir faciadır. Çevremde bu
felaketi yaşayan o kadar çok insan var ki onlara üzülüyorum,
acıyorum, merhamet ediyorum. Eşi polis, ihraç edilmiş bir
kadın temizlikçi
Genel müdür lokantada aşçılık
yapıyor, çaycılık yapıyor. demiştir. Evet, maalesef,
o da bu söyleminden sonra susmayı tercih etmiştir.
Değerli arkadaşlar, bugün
baktığınız zaman, bu 40 bin polisin, müdürün, askerin
vebali sizlerin üzerindedir. FETÖyle mücadele böyle olmaz. FETÖyle mücadele
yapıyoruz. diyorsanız önce adaletin ne olduğunu
anlayacaksınız. Üç buçuk yıl sonra, yine Cumhur
İttifakı ortağınız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel
Başkan Yardımcısı Feti Yıldızın Adalet
Komisyonundaki söylemi çok dikkat çekicidir. Ne diyor Sayın Feti
Yıldız? Bilirkişiler niteliksiz, savcılar delil
toplamıyor, hâkimler delile bakmıyor; mağduriyetler
yaşanmaya devam ediyor. İşte, 2019 Türkiyesinde,
çağdaşlıktan bahsettiğiniz Türkiyede, maalesef, adaletin
geldiği son durum budur. Ve buna bağlı olarak söylemek isterim
ki bunu yaparken birçok insanı o kadar mağdur ettiniz ki birçok
insanı toplumda o kadar rencide ettiniz ki o insanların
bazıları intihar etti, bazıları memleketini terk etti.
Örneğin bugün biliyorsunuz Ağrıda PKKlı teröristlerle
mücadele ederken şehit düşen bir kardeşimiz var, Burak Zekeriya
Altınok. Bu kardeşimiz polisti. Bu kardeşimizi KHKyle ihraç
ettiniz, yargıladınız, hapse attınız, ardından beraat
etti ama o beraat esnasında askere gitti -ihraç edildiği için- ve
askerde şehit oldu. Terörist diye ihraç ettiğiniz polis memurunu
Türk Bayrağına sarıp bu sefer de şehit diye toprağa
gömdük. Nerede bu adalet, nerede hak, nerede hukuk? Bunu çok iyi irdelemeniz
lazım.
Ben diyorum ki FETÖyle mücadele dedikoduyla,
gıybetle, iftirayla, ihbarla olmaz; FETÖyle mücadele, her şeyden
evvel adaletle olur. Ve bu adaleti önemsemediğiniz takdirde bir gün gelir
dersiniz ki: Ya biz bu konuda yanlış yapmışız. Bunun
yanlışlığı nereden anlaşılıyor? Size
rakamları vereyim; bugün 8.500 polis ve güvenlik görevlisi OHAL Komisyonu
tarafından görevine iade edildi. Allah kimsenin başına vermesin;
sizin de akrabalarınız, evlatlarınız, çevrenizde
dostlarınız vardır; birisine bu iftira atılsa terörist
diye işinden çıkarılsa, ihraç edilse ve iki sene sonra da
Kusura bakma, biz yanlış yaptık. deseler siz bu vebali kabul
eder misiniz? Bu inançla bu adalete inanır mısınız? Ben
şunu her zaman söylemek istediğim bir anlayışla söylüyorum:
Şu anda FETÖyle mücadelenizde adaleti, hakkı, hukuku ve hakkaniyeti
kaybettiniz ama her şeyden önce, yüzde 1de kalsa yine de o hukuka, o
adalete acilen hepimiz sarılmak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
adaletin yasal, doğru tecelli etmesi için mücadelemizi sonuna kadar yapmak
zorundayız. Unutmayın bir gün bu koltuklarda başkaları
oturur ama bir gün -Allah korusun- sizler de o iftirayla karşı
karşıya kalıp terörist damgası yiyebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
bir dakika daha ver.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) - Hak,
hukuk, adalet en çok sana lazım olacak sayın milletvekili, bunu
sakın unutma.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama istiyoruz
efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylamadan önce yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın Karabat, Sayın
Tüzün, Sayın Öztunç, Sayın Emir, Sayın Aydın, Sayın
Çelebi, Sayın Bulut, Sayın Şeker, Sayın Ünsal, Sayın
Antmen, Sayın Ünver, Sayın Yeşil, Sayın Bingöl, Sayın
Sancar, Sayın Polat, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın
Demirtaş, Sayın Aksoy, Sayın Gökçel, Sayın Kaplan.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve arkadaşları ile Denizli Milletvekili Haşim
Teoman Sancar ve arkadaşlarının aynı mahiyetteki
önergelerinin oylamasından önce istem üzerinde yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan değiştirilmiş
ibaresinin yeniden düzenlenmiş ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
İzmir Denizli Edirne
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürkün.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; Genel Kurulu, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
3üncü madde Özel Harekât Daire
Başkanlığının yapısını düzenleyen bir
madde ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Harekât Daire
Başkanlığı 51 şehit verdi. Adları tarihe
kazınan bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Biz
razıyız, Cenab-ı Allah da onlardan, hepsinden razı olsun.
15 Temmuz darbe girişiminin
vatandaşımız üzerinde yarattığı en büyük travma,
güvenliğimizin teminatı Emniyet teşkilatına hain terör
örgütünün sızmasıydı. FETÖnün Emniyette
sızamadığı tek alan ise Özel Harekâttı ve bu nedenle
ilk hedef olarak burayı seçtiler. Görev tanımı; terör
örgütlerinin meskûn mahal veya kırsal alanlardaki silahlı eylemlerini
engellemek, gerçekleştirilen eylemlerin faillerini etkisiz hâle getirmek
veya yakalamak; uçak, araç, gemi, metro, tren, bina gibi kapalı alanlarda
rehin alınan kişi veya kişileri kurtarmak; yüksek tehdit
altında bulunan devlet büyüklerinin güvenliğini sağlamak; sivil
havacılığa açık havaalanlarında operasyon gerektiren
olaylara müdahale etmek olsa da özel harekât eşittir cesaret
fedakârlık ve kahramanlık diye de tanımlayabiliriz. Hepsi
gönüllülük esasına göre çalışan hilal bıyıklı
kardeşlerimi bu hain yapının içlerine girmesine izin
vermediği için bir kere daha tebrik ediyorum.
Bu arada hatırlatmak gerekir ki Fetullahçı
çetenin Özel Harekâta sızma girişimini engelleme çabalarıyla
tanınan, teşkilatın en parlak yöneticilerinden Özel Harekât
Daire Başkanı Behçet Oktayın vefatı üzerindeki muamma hâlâ
çözülemedi. İntihar süsü verilmiş cinayeti çözmek iktidarın
boynunun borcudur.
Değerli milletvekilleri, tabii ki Emniyet
teşkilatımızın gözdesi Özel Harekâtçılarla ilgili
düzenlemeye karşı değiliz. Hükûmet 15 Temmuz sonrası bir
kanun hükmünde kararnameyle Özel Harekât Daire
Başkanlığının statüsünü yükselterek Özel Harekât
Başkanlığını kurdu. Başkanın kıdemini
de 4 yıldızlı emniyet genel müdür yardımcısına
denk gelecek seviyede belirledi; bu, yapılması gereken bir jestti ve
yapıldı. 23 Mayıs 2018de Bakanlar Kurulu kararıyla
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi
Başkanlığı bünyesinde Özel Harekât Şube Müdürlüğü
kurulması kararı Resmî Gazetede yayınlandı. Kararda
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi
Başkanlığı bünyesinde 1 adet diye özel olarak bir
bildirim yapılmış. Emniyet teşkilatımızın
kuruluş yapısı bellidir. Teşkilat Emniyet Genel
Müdürlüğüne, Emniyet Genel Müdürü de İçişleri Bakanına
bağlıdır. Kurumların bir geleneği vardır, buna
devlet geleneği denir. Bildiğimiz gibi
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi
Başkanlığı, Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğüne
dönüştü; İçişleri Bakanlığına bağlı
Emniyet Genel Müdürlüğünün görev ve yetkisinden çıkarılıp
Emniyet Genel Müdürlüğüyle aynı yetkilerde bir genel müdürlük
kuruldu. Şimdi de 1 adet Özel Harekât Şube Müdürlüğü
Cumhurbaşkanlığı Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğüne
bağlanıyor. Bu ihtiyaç 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası
oluşan güven eksikliğinden mi kaynaklanmaktadır bilemeyiz ama
Özel Harekât Dairesi polisleri gibi devletine bağlı olmuş,
devletin de güvenini kazanmış bir birimin kendi içerisinde
farklı birimlere ayrılmasını doğru bulmuyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı 17-25 Aralık
süreci ve devam eden 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Emniyet
teşkilatıyla arasında bir güven eksikliği yaşadı.
Ancak, güven tazelemek kurumların iç yapısını, dengesini
bozarak gerçekleşmez. Devleti yönetenler kurumlar arası
hiyerarşi, görev dağılımı ve iş birliğini
sağlamakla mükelleftir. Ama önce Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi yayınlanıp; kurumların yapısını,
hiyerarşisini değiştirip; atamalarını, görevlendirmelerini
yapıp bir buçuk sene sonra Meclis Genel Kurulunda onaylatarak olmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi noterlik değildir.
Meclisin de AK PARTİye kadar böyle bir
geleneği vardı; gelen kanun tasarı ve teklifleri ihtisas
komisyonlarında görüşülür, gerekiyorsa ilgili alt komisyona
gönderilir, kanun teklifi Meclise gelmeden, milletvekillerini geçin, kamuoyunun
haberi olurdu. Bugün görüştüğümüz kanun teklifi Meclise 95 maddelik
bir çuval kanun teklifi olarak geldi, bir de bunu Meclise uyarlamak için 3
madde daha eklendi, oldu mu 98 madde. Kanun teklifi Komisyondan
kaçırıldı, alt komisyon uygulaması zaten rafa
kaldırıldı. Milletvekilleri ise kanun teklifinin sıra
sayısını kanun teklifinin görüşülmeye
başlayacağı gün saat on bir buçukta görebildi. Baktığımızda,
1 milletvekiliyle verilebilen teklifi 104 AK PARTİ milletvekili
arkadaş imzalamasına rağmen, kendi imzasının
bulunduğu kanun teklifinin bile takip edilememesi Meclisin
etkinliğini ve saygınlığını tartışmaya
açar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlayabilir miyim
Sayın Başkan?
BAŞKAN Süre uzatımı
yapmıyoruz.
Sözlerinizi toparlayın lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Mevcut sistemin
zafiyeti olarak gördüğümüz bu uygulamalar
Cumhurbaşkanlığı başkanlık sisteminin
kusurlarını yansıtmaktadır. İnşallah,
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem bir an önce
geri gelir ve yüce Meclis eski etkin günlerine geri döner diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Bülbül, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
65.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Denizli
Milletvekili Haşim Teoman Sancarın 144 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bir önceki önergede, önerge sahibi Denizli Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Sayın Haşim Teoman Sancar konuşmasında
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve
İstanbul Milletvekili Sayın Feti Yıldızın Adalet
Komisyonundaki ifadeleridir diyerek kendisine, Sayın Yıldıza
ithafen şu cümleleri sarf etmiştir: FETÖyle mücadele
yapıyoruz. diyorsanız önce adaleti anlayacaksınız. Üç
buçuk yıl sonra yine Cumhur İttifakı ortağınız
Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Feti
Yıldızın Adalet Komisyonundaki söylemi çok dikkat çekicidir. Ne
diyor Sayın Feti Yıldız? Bilirkişiler niteliksiz,
savcılar delil toplamıyor, hâkimler delile bakmıyor;
mağduriyetler yaşanmaya devam ediyor. İşte, 2019
Türkiyesinde, çağdaşlıktan bahsettiğiniz Türkiye'de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
bizzat, olmayan bir konuşmayı burada Sayın
Yıldızın üzerine atfetmek yoluyla büyük bir haksızlık
yapılmaktadır; bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Sayın
Feti Yıldız Adalet Komisyonundaki konuşmasında, bir defa,
ceza davalarına ve terör soruşturmalarına, FETÖ davalarına
ithafen değil; konuşmasının bilirkişilerle ilgili olan
kısmında, işçi-işveren ilişkileri ve iş
davalarıyla alakalı zorunlu ara buluculuk faaliyetleri ve
devamında bilirkişilik faaliyetlerinde bazı bilirkişilerin
hak kaybına ve mağduriyetlere neden olacak şekilde rapor
düzenlediği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
bilirkişilerin raporlarını tanzim ederken kendilerini âdeta
hâkim yerine koyduğu, hâkimlerin ise bilirkişi raporlarının
sadece sonuç kısmıyla ilgilendiği noktasında bir
eleştiri getirmiştir. Bu, hukuk davalarımız ve iş
davalarımız açısından şu an hâlihazırda bir
problemdir ve isabetli bir şekilde Sayın Yıldız
tarafından bu dile getirilmiştir. Hâlbuki Hâkim, bilirkişi
raporlarında saptanan bulguların dosyadaki bilgi ve belgelerle
örtüşüp örtüşmediğini denetlemelidir. Bu konuda
eksikliğimiz sürmektedir. İnşallah en kısa zamanda
düzeltilir. demiştir. Şimdi, bu ifadeleri alıp burada FETÖ
davalarında -tırnak içerisinde- mağduriyetlerden bahsederken,
sanki bütün FETÖ davalarının tamamında bir mağduriyet
varmış gibi
Ayrı bir tartışma konusudur bu, oraya
girmek istemiyorum fakat bu noktada, kendi görüşlerini tabii ki kürsü
dokunulmazlığı çerçevesinde Sayın Milletvekili dile
getirebilir ancak burada tırnak içerisinde bizzat atıfta bulunarak,
bizzat söylemiş gibi ifade ettiği hususlar gerçeği
yansıtmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu konuda olan
konuşmaları, Sayın Feti Yıldızın Adalet
Komisyonundaki doğru ve gerçek beyanlarını ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Sancar.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkanım, müsaadenizle, söz istiyorum, cevap verecektim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tutanakları
okudum, neye cevap vereceksiniz?
BAŞKAN Sadece Sayın
Yıldızın yapmış olduğu konuşmanın sizin
söylediğiniz mahiyette olmadığı noktasında bir
açıklama getirdiler.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Benim
söylediğim mahiyette Sayın Başkan, izniniz olursa
açıklayayım.
BAŞKAN Size bir sataşma yok burada.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Ben
yanlış bir beyanda bulunmadım, izniniz olursa açıklamak
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim.
Buyurun.
66.- Denizli Milletvekili Haşim Teoman Sancarın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Başkanım, Değerli Grup
Başkan Vekili anlattığımı galiba tam dinlemediler.
Dedim ki: 2019 yılında Cumhur İttifakında olan bir partimizin
genel başkan yardımcısının Adalet Komisyonundaki
adaletle ilgili tespitleri şunlardır: Bilirkişiler niteliksiz,
savcılar delil toplamıyor, hâkimler delile bakmıyor,
mağduriyetler yaşanıyor. Adaletle ilgili bu mağduriyeti
dile getirmesinin ya da -ben söylemimde Sayın Feti
Yıldızın söylediğini eleştirmiyorum- bu
beyanının 2019 yılında adalete olan bakış
açısından üzüntü verici, kaygı verici olduğunu söylüyorum
ve diyorum ki: Hak, hukuk, adalet için mücadele ediyorsak hep birlikte Türkiye
Büyük Millet Meclisinde doğru yasaların çıkması ve adaletin
doğru tecelli etmesi için mücadeleyi birlikte götürmemiz lazım
diyorum. Yani Sayın Feti Yıldız bu konuşmayı
yapmamış olsaydı ben bunu kabul ederdim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Burada tek fark, bunun FETÖ davalarıyla ilgili
değil, iş davarıyla ilgili olarak yapılmış bir
konuşma olduğunu şey yapıyor.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Adalet
insan yaşamının her döneminde gereklidir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tutanaklara
geçsin
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
efendim, Sayın Milletvekili bir düzeltme yapmaya çalışıyor
ama buna gerek yok, ben tutanak okudum yani Adalet Komisyonundaki
konuşmayı ve burada kendisinin yaptığı
konuşmayı okudum. Şimdi, FETÖ davaları ile FETÖ
mücadelesinden bahsederken devamında Bakınız, Feti
Yıldız ne diyor? dendiği zaman dediği şeyi aynen
aktarıyorsunuz demektir bu teknik olarak. Bunu tırnak içerisinde
ifadeler olarak algılamak gerekir. Tırnak içerisinde ifade edilen
hususlar da burada, Sayın Yıldızın
konuşmasının bizzat aktarılmasını gerektirir.
Sizin, bu konuşmada ne olduğunu ben burada aktardıktan sonra
buna dair bir düzeltme yapmanıza gerek yok. Konuşmanın kendisi
hukuk davalarına dair bilirkişilerle alakalı kanaatidir.
Savcılar ile hâkimlerin dosyaları incelemesiyle alakalı olarak
da beyanı ortadadır. Bunlar tutanaklara geçmiş hususlardır.
Bunlar tutanaklar yerine başka türlü kaynaklardan elde edildiyse
bilemiyorum ama tutanaklardaki durum budur.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bülbül.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay.
67.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim önce.
Benim anladığım, milletvekilimizin
söylediklerini Sayın Bülbül de aslında, içerik, öz olarak söylüyor.
Yani Feti Bey de -kendisi burada- Böyle bir şey demedim. demiyor zaten.
Sadece Levent Bey, bunun, Feti Beyin bu beyanının salt FETÖ
davalarına indirgenmemesinin altını çizdi diye anladım.
Yoksa, Levent Bey, sizin okuduğunuz beyanlar ile milletvekilimizin
okuduğu beyanlar üç aşağı beş yukarı aynı.
68.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldızın Bilirkişiler
niteliksiz, savcılar delil toplamıyor, hâkimler delile
bakmıyor. cümlesini kurmadığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şöyle bir
fark var
Başkanım, son olarak şunu söyleyeyim:
Bakın, arka arkaya siz bilirkişiler niteliksiz
Bakın, ne diyor
Feti Yıldız: dediğiniz zaman Bilirkişiler niteliksiz,
savcılar delil toplamıyor, hâkimler delile bakmıyor.
dediğiniz zaman
FETİ YILDIZ (İstanbul) Tutanaklarda öyle
bir şey yok, Sözcü gazetesinin yalanı bu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bilirkişisi,
hâkimi, savcısı bir araya getirilmiş bir cümle hâline
getirdiğiniz zaman, bu, bugün itibarıyla çıkmış olan,
dün itibarıyla yapılan konuşmalardan sonra çıkmış
olan gazete haberinin aktarılmasıdır. Tutanaklarda böyle arka
arkaya bir cümle durumu söz konusu değildir. Bu, ortaya bambaşka bir
mana, bambaşka bir durum çıkarmaktadır. Bunu lütfen
anlayınız.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
Sayın Bülbül.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Anladım.
Katılıyorum, gazetenin bunu birleşik haber yapması,
başlığa çevirmesi ayrı bir şey ama bu ifadeler parça
parça Sayın Feti Yıldız
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Olur mu
Başkanım?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok mu?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Parça parça
topladığınız zaman cinayet işletirsiniz bu memlekette.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle şey
olur mu? Ne alakası var ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Olur mu? Her
şeyi parçalaya parçalaya bu memleket bu hâle geldi.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Tutanağı bana gösterdiler, bu ifadeler tutanaklarda var. Yok mu?
Fethi Bey, yok mu?
FETİ YILDIZ (İstanbul) Bakın,
bunlar
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Altay,
sizin konuşmalarınızı parça parça toplayalım burada,
bu memlekette sizi istediğimiz şekilde ilan edebiliriz o zaman.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Senin için de
aynı şey geçerli.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hepimiz için
geçerli.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben buna itibar
etmiyorum, bu ayrı.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Bakın,
bakın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bakın,
burada tutanak var.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Altı
sayfalık bir konuşmadan, 1inci sayfadan 1 cümle, 4üncü sayfadan 1
cümle.
ENGİN ALTAY (Sinop) Tamam ama cümleler
yanlış değil, ben de sizi teyit ediyorum.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Manası,
bütünlüğü bozulmuş vaziyette. Benim söylediğim, iş
davalarında hâkimlerin sadece bilirkişi raporunun sonuç
kısmına bakarak karar vermelerini eleştirdim, Oysa dosyadaki
deliller ile bilirkişinin raporunun uyuşması gerekir. dedim.
Yoksa FETÖ davalarıyla filan bunun bir alakası yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Ayrıca FETÖ
davalarında da hiçbir eksik yok.
BAŞKAN Sayın Yıldız,
teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz şöyle
anladık
BAŞKAN - Sayın Altay, kayıtlara
geçmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam ama bizimki
de kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz şöyle
anladık: Biz, Feti Beyin bu konuşmalarında bakacağım
şimdi tutanakları getirdiler- FETÖ davalarının pürüzsüz,
noksansız, hakkaniyet ve adalet içinde yürüdüğünü beyan ettiğini
anlıyoruz, kayıtlara geçtiyse mesele yoktur.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
bendinde yer alan ibaresinin bendindeki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemal
Çetin Mehmet
Taytak Hayati
Arkaz
İstanbul Afyonkarahisar
İstanbul
Olcay
Kılavuz Tamer
Osmanağaoğlu
Mersin
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Olcay Kılavuz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetlerimle selamlıyorum.
Adriyatikten Çin Seddine büyük bir coğrafyada
anılıp ortaya koyduğu fikir sistemiyle nesiller yetiştiren,
ülküsüyle çağları aşıp Türk devletine ve Türk milletine
Türklük ve İslamiyet pınarından ruh aşılayan, Türk
devlet ve millet hayatında mümtaz ve müstesna bir yere sahip olan,
Milliyetçi Hareket Partisinin kurucu Genel Başkanı Başbuğumuz
Alparslan Türkeş Beyin doğumunun 102nci yılını idrak
etmekteyiz.
1917 yılında Kıbrısta
doğan Başbuğumuz, yıllarca şerefli bir Türk askeri
olarak orduya hizmet ettikten sonra, Türk siyasetinin en kadim partilerinden
biri olan Milliyetçi Hareket Partisini kurmuştur.
Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey,
fikirleri ve sarsılmaz karakteriyle Türk siyasetine adını
altın harflerle yazdırmış bir siyaset adamıydı.
O, tarihten aldığı ilhamla, Türk gençliğini öz
değerleriyle yoğurup geleceği şekillendiren gerçek bir Türk
büyüğüydü. O, Türk devletinin ve Türk milletinin meselelerine Türklük
çizgisinden bakan, fikirleri ve eserleriyle Türk coğrafyasını
baştan başa etkileyen bir fikir adamıydı. Başbuğ
Alparslan Türkeş, Göktürk Kitabelerindeki zamanı aşan mesajın,
Kutadgu Biligdeki siyaset anlayışının, Dede Korkuttaki
millî hayatın tüm değerlerinin üzerinde toplandığı
bilge bir liderdi. O, Anadoludan Kıbrısa, Kıbrıstan
bütün Türk yurtlarına uzanan kardeşlik elinin, yürek
fırtınasının, Turan özleminin bir ifadesiydi.
Başbuğumuz ülkemizin tarihî hak ve
çıkarları üzerine dikkatle eğilmiş, siyaset
anlayışını Edirneden Karsa
sınırlandırmamış, Kaşgardan Kosovaya,
Kırımdan Kerküke bütün gönül coğrafyamızda ortaya
koymuş, bu anlayışıyla Türkün yolbaşçısı ve
başbuğu olmuştur. Fikirleriyle Türk gençliğinin ruhuna
dokunmuş, Türkü Türke yabancılaştırmak, milliyet ve
mukaddesatı toplum hayatından söküp atmak için el ovuşturanlar
anlayışına tarihten güç alan berrak bir şuurla meydan
okumuş ve sadece günü değil nesilleri de bu değerler
iflasından kurtarmıştır. Başbuğumuzun
fikirleriyle yetiştirdiği ülkücü Türk gençliği, bugün siyasetten
diplomasiye, bürokrasiden edebiyata, spordan sanata pek çok alanda çalışmakta,
ülkelerine büyük bir iman ve sadakatle hizmet etmektedir.
Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey
dünya üzerinde çok az bir insana, fâniye nasip olabilecek muhteşem bir
sevgi ve saygıya mazhar olmuş, milyonlarca Türk genci onu tanıma
şerefine nail olmadığı hâlde onun işaret ettiği
hedeflere büyük bir inanç ve samimiyetle bağlanmıştır.
İnanıyorum ki Türk gençliği,
Başbuğumuzun ifade ettiği gibi, yüksek vasıflı Türk
olmak yolunda her gün kendini geliştirmeye, lider ülke Türkiye hedefi için
hazırlanmaya ve üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine
getirmeye devam edecektir.
Başbuğumuz Alparslan Türkeş yüce
Türk milletine şöyle seslenmişti: Ben, Türk milletini, sokaklarda
ıspanak fiyatına satılan demokrasiye; rüşvet ve hileyle
çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine; ahlaktan mahrum bir
hürriyete; tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya
çağırmıyorum; Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve
faziletine, yoksullukla savaşa, adaletle yarışa, birliğe,
kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna
çağırıyorum.
Hayatı boyunca inandığı yoldan
asla taviz vermeyen, hapisten, işkenceden, tehditlerden yılmayan
Başbuğumuzun manevi huzurunda biz de buradan söz veriyoruz: Yolun
yolumuz, sevdan sevdamız, kavgan kavgamız, emanetin,
bıraktığın davan namusumuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, uzatma
yapmıyorum.
Buyurun.
OLCAY KILAVUZ (Devamla) Başbuğumuzun
milyonlarca insanın yüreğinde tutuşturduğu mukaddes ülkü
meşalesi bugün liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin
liderliğinde Türkiyeyi ve Türk dünyasını aydınlatmaya
devam ediyor. Ülkücülerin yarım asırlık sevdası, gönül
mührü, tertemiz duası ve şanlı hatıraların
bileşkesi olan Milliyetçi Hareket Partisinin kurucu Genel Başkanı
merhum Başbuğumuzun da dediği gibi ülkücülük yalnızca
MHPde olur.
Bu vesileyle Türk dünyasının,
Başbuğ Alparslan Türkeş Bey başta olmak üzere, Hakkın
rahmetine kavuşmuş dava büyüklerimizi ve ülkücü şehitlerimizi
bir kez daha rahmetle, minnetle yâd ediyorum, ruhları şad olsun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, önerge üzerindeki
konuşmalarda ilave süre vermeyeceğimi ifade etmiştim, bunu bir
kez daha sayın Genel Kurula hatırlatıyorum.
4üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ali
Şeker
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Yaşar
Tüzün Ayhan
Barut Mahmut
Tanal
Bilecik Adana İstanbul
Ensar
Aytekin İlhami
Özcan Aygun Erkan
Aydın
Balıkesir Tekirdağ Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Ayhan
Barut... (CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve ekranı başında
bizleri izleyen tüm yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 16 Nisan 2017
referandumuyla birlikte ülkemizde yönetim sistemi yani diğer anlamda da
rejim değişmiştir. Ancak o günden bu yana değişmeyen
alışkanlıklarımız devam etmektedir. O referandum
çalışmalarında halkımıza yürütmenin yasama
faaliyetlerine katılmayacağı söylenmiş, ayrıca, yasama
faaliyetlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle de yürütüleceği ifade
edilmişti. Ancak bu teklifte olduğu gibi, atanmış bakanlar
ve bürokratlar eliyle hazırlanıp, AKP milletvekillerine
imzalatılıp, bürokratların onay vermediği hiçbir
değişikliğin dahi yapılmadığı bir vesayet
altında düzenlemeler yapılmaktadır. Ülkemizin geleceğini,
yurttaşlarımızı, çalışanlarımızı,
yasalarımızı ve devlet işleyişini bu kadar
yakından ilgilendiren bir teklifin değerlendirme biçimini de
dikkatinize sunuyorum.
Sayın Başkan, teklifle 28 kanun ve 1 kanun
hükmünde kararnamede değişiklik yapılmaktayken,
İçişleri Komisyonundaki görüşmeler sırasında teklife
eklenen 3 maddeyle, değişiklik yapılan kanun ve kanun hükmündeki
kararname sayısı toplamda 30a, madde sayısı ise 98e
yükselmiştir. İşin ne kadar ciddiyetsiz ve ortak akla gereksinim
duyulmadan hazırlandığı açıktır. Bu
uygulamayı, muhalefet olarak şiddetle reddediyor ve
kınıyoruz.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin
güvenliğinin yılmaz savunucuları askerlerimiz, polislerimiz,
jandarmalarımız ve diğer bütün güvenlik kuvvetlerimizdir. Vatan
toprağının korunması, insanımızın huzur ve
refahı için güvenlik temelli kurulmuş kurumlarımız, her
türlü maddi ve manevi hakkı fazlasıyla hak etmektedirler. Bizler,
dağda, ovada, şehirde gözünü kırpmadan görev yapan polis ve
askerlerimize ne versek ne yapsak azdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Maddeyle sağlanmak istenen, terfiden atamaya,
sınavla yükselmeden ihtiyaca binaen görev uzatmasına elbette ki
karşı değiliz. Ancak tüm bunların gayet şeffaf,
liyakate dayalı mesleki görev ve başarı kriterleri esas
alınarak, her türlü kayırmacılıktan uzak tutularak
yapılmasını istemekteyiz. Özellikle tüm devlet organlarında
personel istihdam edilirken öncelikle sana yakın, bana yakın, senin,
benim tarikattan, cemaatten, partiden anlayışıyla değil,
eğitimi, beceresi, meslek tecrübesi, görev süresi gibi liyakati
oluşturan temel kıstaslar dikkate alınmalıdır.
Sayın Başkan, görüştüğümüz
teklifte kendilerini yakından ilgilendiren düzenlemeler bulunan
polislerimizin maddi ve manevi birçok sorunu bulunmaktadır.
Güvenliğimizi, canımızı emanet ettiğimiz polislerimizin
sorunlarının ağırlığı, doğal olarak
güvenlik hizmetlerinde başarı ve kaliteyi de etkilemektedir.
Polislerin mevzuattan kaynaklanan sorunları, ücret, giyim kuşam ve
diğer maddi haklarla ilgili ekonomik problemleri yani özlük hakları,
mesai ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir. Tayin
ve terfi ile sağlık ve sosyal yardım hizmetlerine erişimde
karşılaştığı güçlükler de giderilmelidir.
Sayın Başkan, diğer bir konu da
tarihin en büyük ekonomik ve siyasi krizini yaşayan ülkemizde ekonomiden
kaynaklı sorunların artık ocakları söndürüyor
olmasıdır. İşsizlik-yokluk-yoksulluk sarmalında
boğulan yurttaşlarımız ailece canlarına
kıymaktadır. On yedi yıldır ülkeyi yöneten AKP Hükûmeti ve
tek adam rejimi, bu gidişatı değiştirecek olumlu bir tek
adım atmamaktadır. Adım atmadığı gibi, sorunları,
çözüm önerilerini dile getirenleri hain olarak yaftalayıp
suçlamaktadır. En ufak bir eleştiri yöneltenleri dahi davayla,
mahkemeyle, cezaevleriyle tanıştırmaktadır. Bu yol, yol
değildir.
Sayın Başkan, tek adam rejiminin göz
ardı ettiği ancak en çok ihtiyaç duyduğumuz konuların
başında atamalardan görevlendirmelere kadar her alanda liyakat dikkat
edilmesi gereken bir konudur ancak saray rejimi, yandaş
dışında hiçbir seçenek tanımıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BARUT (Devamla) Tamamlayalım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlamayın ama son sözleri
alayım, lütfen.
AYHAN BARUT (Devamla) İktidara sesleniyorum
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) Seslen!
AYHAN BARUT (Devamla) Sesleniyorum, merak etme.
Dinleyin.
İktidara sesleniyorum: Bu ülkenin her alanda
birliğe, ortak akla ve birlikte üretmeye ihtiyacı var. Zaten
iktidarınız dönemi boyunca hiçbir meslek grubuna ve liyakate önem
vermediğinizi biliyoruz. Bu kendini beğenmiş, kibirli tavrı
da kınıyoruz. Sizi ortak akla, liyakate, işinin ehli olan
insanlara güvenmeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki bu vatan
hepimizindir diyorum, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Ayhan Barutun 144 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hatibin biraz evvelki konuşmalarının
hiçbirine katılmak mümkün değil; sonuç itibarıyla bu
kavramsallaştırmaları, anlatıları hayal ürünü,
gerçeklikten kopuk, yalan ve dolana, iftiraya dayalı
yaklaşımlar. (CHP sıralarından gürültüler)
Aynen, evet. Saray rejimi tek adam rejimi
yandaş vesaire
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunların
hepsi doğru.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbiri doğru değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbiri doğru değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hepsi doğru.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla siz yalan yanlış bütün
cümleleri bir araya getirip üstümüze boca etmek istiyorsunuz ama bu ancak sizin
üzerinize yapışır, bizim üzerimize yapışmaz. Siz önce
üzerinizdeki şu yalan, iftira siyasetine ilişkin kaç gündür, kaç
haftadır gündemde tutulan meselelere bir açıklık getirin de
kendi üzerinizdeki töhmetleri bir giderin.
Teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Senden
başka konuşan yok Başkan, bu konuyu senden başka
konuşan yok.
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Barut.
AYHAN BARUT (Adana) Efendim, ağır bir
sataşma Yalan, yanlış
ağır
BAŞKAN Sataşma yok. (CHP
sıralarından gürültüler)
Sizin söylediklerinizin doğru
olmadığını söyledi ama yerinizden söz vereyim, buyurun.
(CHP sıralarından gürültüler)
AYHAN BARUT (Adana) Yapmayın Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika müsaade eder misiniz
arkadaşlar.
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Akbaşoğlunun şimdi, biraz önce yaptığı
sataşma değilse bu Mecliste bugüne kadar hiç sataşma
olmamıştır. Böyle bir şey olabilir mi, adamı
yalancılıkla itham etti ya? Sayın Başkan, lütfen ya!
BAŞKAN Ama içeriğiyle ilgili olarak
söyledi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İçeriği
olur mu, Yalancısın. dedi düpedüz.
BAŞKAN Peki, kürsüye buyurun Sayın
Barut. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Barut, siz de ikinci bir sataşmaya
mahal vermeyin lütfen.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYHAN BARUT (Adana) Efendim, ben
yaptığım konuşmayla ilgili gerçekleri söylediğimi
buradan bir kez daha söylemek istiyorum. 16 Nisan 2017 referandumundan önce
-Adanada İl Başkanlığı yapan bir
arkadaşınızım- dağlarda, taşlarda gezdik,
referandumla ilgili sakıncaları anlattık. Yalan mıdır,
16 Nisan referandumuyla birlikte Türkiyede rejim değişti mi,
değişmedi mi? (CHP sıralarından alkışlar) Demokratik
parlamenter sistemden tek adam rejimine geçildi mi, geçilmedi mi?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan!
AYHAN BARUT (Devamla) Geçildi, tek adam rejimine
geçildi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan konuşuyorsun!
KADİR AYDIN (Giresun) Yalan!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Milletin oylarıyla
seçildik biz. Sen milletin oylarıyla seçildin ve konuşuyorsun. Sen
buraya nasıl geldin o zaman?
AYHAN BARUT (Devamla) Bugün hükûmet sistemi var
mı, yok mu? Yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O zaman, seni buraya kim
getirdi? Kim getirdi seni buraya?
AYHAN BARUT (Devamla) Gel burada konuş, benim
konuşmamı sabote edemezsin sen.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan
konuşamazsın. Kiminle geldin sen ya?
AYHAN BARUT (Devamla) Liyakat konusunda, ne kadar
liyakatsiz olduğunu biliyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ekmek yediğiniz kap
bu, dikkat edin.
AYHAN BARUT (Devamla) Eğer liyakate önem
veriyor olsaydınız, mesleğe önem veriyor olsaydınız,
demokratik parlamenter sistemdeki Hükûmette bulunan Tarım
Bakanınız 10.551 tane ziraat, gıda, su ürünleri, veteriner
hekimlere liyakatlerine dayalı o görevleri verirdi ve bugün, sizin
devamınız olan Hükûmet bunu uygulardı. Hangi liyakate değer
verdiniz de burada vereceksiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla, liyakatin
olmadığını, yandaşın olduğunu gözlerimizle
gördüğümüz bir sistemi yaşıyoruz. Yalanı siz söylüyorsunuz,
ben değil. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİR AYDIN (Giresun) Yalanı siz
söylüyorsunuz!
AYHAN BARUT (Adana) Ben söylemem yalan,
yalanı ben söylemem; sen söylüyorsun.
KADİR AYDIN (Giresun) Herkes buraya milletin
oylarıyla geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da milletin
oylarıyla geldi.
AYHAN BARUT (Adana) Konuşma sen!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun siz de kürsüye.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sen buraya milletin
oylarıyla geldin mi, gelmedin mi; onu söyle. Cevap ver, seni birisi mi
atadı, milletin oylarıyla mı geldin? Adanalı oy vermedi mi
sana?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Grup Başkan Vekili kürsüde.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Ayhan Barutun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Biraz evvel hitap eden hatibin söyledikleri
baştan aşağı hakikat dışıdır,
yalandır ve iftiradır.
AYHAN BARUT (Adana) O zaman, değişmedi
Anayasa, tek adam sistemi yok bu ülkede(!)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Başında söylediğiniz şey bir kere
Siz hükûmet sistemi ile
rejimin ne olduğunu bilmiyorsunuz, kavramları
karıştırıyorsunuz, hiçbir bilginiz yok, bilgisiz bir
şekilde konuşuyorsunuz maalesef. (CHP sıralarından
gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Hadi canım!
AYHAN BARUT (Adana) Hadi oradan!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Çünkü 16 Nisan 2017de bir rejim değişikliğine gidilmedi.
Cumhuriyet rejimi, hepimizin rejimi, cumhuriyet rejimimiz devam ediyor.
Parlamenter hükûmet sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait
olduğu gerçeğinden hareketle, millet iradesiyle artık
yürürlüğe girmiştir. (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Reisin, reisin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Milletin bu iradesine siz karşı geliyorsunuz. Evet, her şeyiniz
yalan.
AYHAN BARUT (Adana) Siz seçilmiş bir
Başbakanı kulağından tutup atmadınız mı?
Attınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanımızın bir CHPliyle Beştepede
görüştüğü ve kendisine genel başkanlık teklif edildiği
yalanı nasıl yalansa bu da baştan aşağı yalan.
Sizin hayatınız yalan! Sizin her şeyiniz yalan! [AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler ve alkışlar (!)]
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Helal be (!)
Yürü be (!)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Siz, faşist Hitlerin Goebbels taktiğini uygulayan yalancı
siyaseti takip ediyorsunuz. Arkadaşlar, sonuç itibarıyla, bu
apaçık, bedihi bir gerçekliktir.
Arkadaşlar, siz bu yalanlara niye cevap
vermiyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hangi yalanlara?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Hangi yalanlara? Bak, yeni bir açıklama yaptı Talat Atilla: Hâlâ
şu anda milletvekili olan bir CHP milletvekilinden ben bu haberi
aldım. diyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Talat
Atilladan sana ne!
AYHAN BARUT (Adana) Siz, seçilmiş belediye
başkanlarını atmadınız mı? Attınız.
Başbakanlığı kaldırmadınız mı?
Kaldırdınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Niye bütün arkadaşlarınızı töhmet altında
bırakıyorsunuz? Niye Kılıçdaroğlu çıkıp da
gerçeği açıklamıyor? [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler ve alkışlar
(!)] Niye kulağınızın üstüne yatıyorsunuz, üç maymunu
oynuyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sana ne
Başkan, sana ne! Seni ilgilendirmiyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
kamuoyunu iftirayla, yalanla aldatıyorsunuz? Kendi kumpasınız
kendi elinizde patladı, kendi yalanlarınız kendi
kucağınızda kalacak.
Sayın milletvekilleri, Meclisi saygıyla
selamlıyorum. [AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından alkışlar (!)]
VELİ AĞBABA (Malatya) Kumpasçılar,
sizi kumpasçılar!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok
hevesliysen CHPye gel.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayhan Beye
yalancı dedi.
Ayhan Bey, sana hakaret etti.
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Arkadaşım, lütfen
Böyle bağırabilir miyim? Sayın Başkanı
nezaketle dinleyeceğim. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu gibi sağdan
soldan grup başkan vekiline saygısız bir davranışta
bulunmayacağım, nezaketle dinleyeceğim. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.24
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.48
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Evet, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen göre ibarelerinin
bakılarak olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Habip
Eksik Fatma
Kurtulan Murat
Çepni
Iğdır
Mersin İzmir
Mensur
Işık Mahmut
Celadet Gaydalı
Muş Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Habib Eksik, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesindeki önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu torba yasayı inceledikten sonra
özellikle İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk
güçleriyle ilgili birçok düzenleme olduğunu gördük fakat bu torba
yasayı tartışırken bence yapmamız gereken en önemli
şey, kanunsuz emirlerle, keyfî bir şekilde İçişleri
Bakanlığının yetkilerini kullanarak bizim partiyi yani
HDPyi sindirmeye çalışan, HDPnin demokratik alanlardan
uzaklaştırılmasını amaçlayan ve daha önce
yaptığı gibi küfrederek, söverek bir yerlere gelen o zatla
ilgili bence bir tartışma yürütmemiz gerektiğidir. Çünkü bu zat,
Türkiyenin birçok ilinde hukuksuz, tamamen antidemokratik bir şekilde
bütün siyasi faaliyetlerimizi engellemeye yönelik maalesef keyfî uygulamalara imza
atıyor. Maalesef bugün, yine bir kez daha gördük ki yalan
yanlış, tamamıyla mesnetsiz iddialarla bizim
arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı,
Türkiyenin her yerinde olduğu gibi, Batmanda da, Ağrıda da,
Amedde yani Diyarbakırda da gözaltı furyasıyla bizi sindirmeye
çalışıyor. Şunu bilmiyor: Söverek, hakaret ederek AKPye,
AKP iktidarına yaranabilir, AKPden koltuk kapabilir fakat HDPde ve
demokratik muhalefette yer alamaz; bunu bilmesinde fayda var. Biliyoruz, o da
farkında çünkü istihbarat bilgileri kendisine gidiyor. AKPnin
dağılacağı, AKPnin iktidardan gideceğini en iyi
bilenlerden biri, ondan dolayı da bugün iktidara saldırıyor,
daha önce yaptığı gibi bir yer kapmaya çalışıyor.
Şunu bir kez daha vurgulamakta fayda var: HDP barış
düşmanı, kardeşlik düşmanı, hukuk düşmanı,
adalet düşmanı hiç kimseye kapısını açmaz; böylece
bilsin.
Bir diğer konu, değerli milletvekilleri,
bir bakan çıkıp diyor ki: Biz Kürtlerin düşmanı
değiliz. Evet, sizler yani AKP iktidarı Kürtlerin
düşmanısınız, bunu bütün uygulamalarınızla da
zaten ortaya koyuyorsunuz hem dışarıda yani dış
ilişkilerde hem de iç ilişkilerde maalesef bugün Kürtlere resmen
düşmanlık güden 2 bakanı başa getirmiş
bulunmaktasınız. Bu açıdan da tekrar söylüyoruz: AKP
iktidarı Kürt düşmanıdır, Kürtlerin
düşmanıdır.
Değerli milletvekilleri, dün, AKPnin Genel
Başkanı çıkıp şunu söylüyor, diyor ki: Dişime
göre bir muhalefet başkanı çıkmadı. İnsanın
gerçekten gülesi geliyor. Onun için mi Sayın Selahattin Demirtaşın
attığı tweetler dizlerinizin bağını çözüyor?
Onun için mi sizin dizleriniz o tweetlerden tir tir titriyor? Onun için mi
siz maalesef Sayın Demirtaşı ve diğer siyasi tutsak
ettiğiniz arkadaşlarımızı hukuksuz bir şekilde
tutuyorsunuz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve diğer tüm
içtihatların bırakılması gerektiğini söylemesine
rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin defalarca bu konuyla
ilgili kararı olmasına rağmen, maalesef, AKP iktidarı,
orada kendisini zora düşüren, kendisini ciddi anlamda iktidardan göndermeye
vesile olacak ve Cumhurbaşkanı adayıyken içeride
tutulmasına sebep olduğu, tutsak ettiği Sayın Selahattin
Demirtaşı hukuksuz bir şekilde içeride tutmaya devam ediyor. O
açıdan, değerli milletvekilleri, dişine göre değil, sizi
siyasetin çöp tenekesine gönderecek lider maalesef şu an Edirnede, sizin hukuksuz,
zorbaca tutumlarınızla tutuluyor, tutsak ediliyor.
Değerli milletvekilleri
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Çöplüğe göndermek senin haddine değil!
HABİP EKSİK (Devamla) Emin olun,
dağılıyorsunuz, dağılıyorsunuz ve gideceksiniz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen o
çöplükte yetiştiğin için böyle konuşuyorsun!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hatibi
dinleyelim, hatibi dinleyelim!
HABİP EKSİK (Devamla) Dinlersin;
gelirsin, burada konuşursun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Kandil
çöplüğünde yetiştiğin için böyle konuşuyorsun!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Tahammül
edin, hatibi dinleyin!
HABİP EKSİK (Devamla) Dinlersin;
gelirsin, burada konuşursun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Senin
haddine değil!
HABİP EKSİK (Devamla) Böyle hoplayarak
değil, gelirsiniz
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
Kandilde ayıların yaşadığı mağaralarda
siyaset yapmaya alışmışsın!
BAŞKAN Sayın Demirbağ
HABİP EKSİK (Devamla) Bir diğer
konu
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bir sakin
ol ya! Bir yerinde otur, bir sakin ol!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Konuşma!
HABİP EKSİK (Devamla)
İçişleri Bakanı çıkmış diyor ki elini böyle
ovuşturarak: Hani çekileceklerdi? Hani Meclisten
diyor.
BAŞKAN Sayın Eksik, teşekkür
ediyorum.
HABİP EKSİK (Devamla) Tamamlayacağım
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Bitti süreniz, yani 5 sefer söyledim
kürsüden.
HABİP EKSİK (Devamla) Kayıtlara
geçmesi için söyleyeyim: Hani çekileceklerdi? diyor. Çok bekler diyoruz; sizi
gönderinceye kadar, AKP iktidarını bu iktidardan gönderinceye kadar
biz çekilmeyeceğiz
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ömrün
kâfi gelmez senin!
HABİP EKSİK (Devamla)
ve sizler
kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ömrün
kâfi gelmez senin!
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkür
ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
ömrün kâfi gelmez!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
70.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
AK PARTİnin önceliğinin demokrasi, özgürlük ve güvenlik ilkeleri
çerçevesinde huzur ve refahı sağlamak olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel HDP
adına konuşan milletvekili hakikaten aslında kendisini tarif
etmektedir ve Kürtlerin düşmanı olduğu ortadadır. AK
PARTİ, asla ve kata Kürtlerin düşmanı değildir, Kürtlerin
dostudur, Arapların dostudur, 82 milyonun kardeşliğini esas
alır, devlet-millet kaynaşmasıyla bütün bir milletin huzur,
güven, refah ve barış içerisinde bir arada yaşaması, tek
millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak umdeleriyle herkesin mutluluğu
için çalışmaktadır. Dolayısıyla hak ve özgürlükler
noktasında bütün insanlarımızın kucaklayıcı, öncü
ilkeler dediğimiz demokrasi, özgürlük ve güvenlik ilkeleri çerçevesinde
huzur ve refahı hep önceliğimiz olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz teröristlerin düşmanıyız,
teröristlerin düşmanıyız ve PKK, YPG, PYD, DAEŞ adı ne
olursa olsun, hangi harflerin bir araya gelmesinden müteşekkil olursa
olsun içeride veya dışarıda bütün teröristlerin
başını ezmeye, yok etmeye de sonuna kadar kararlıyız.
Bunun böyle bilinmesini istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin
Yokuş Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar
Konya İzmir Edirne
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Fahrettin Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu torba yasa dün Meclisimize geldiğinde
Antalya Milletvekilimiz, eski Emniyet Genel Müdürümüz Sayın Kemal Çelik
Beyefendi buradan güzel sözler söyledi, dediler ki: Emniyet Genel
Müdürlüğümüze teknik bazı haklar getirilmiş; güzel bir
çalışma yapmış arkadaşlarımız, bu kanun
teklifi Emniyet teşkilatımız için gerçekten çok güzel
düzenlemeler getiriyor, onun için biz minnettarız.
Değerli milletvekilleri, Allah
aşkına, Emniyet çalışanlarının yani polislerin ve
sivil memurların hangi ciddi sorununu bu torba yasa çözüyor? Emniyet
mensuplarını aldatmanın bir âlemi var mı?
Polis memurları bugün mağdurdur. Polis
memurları huzursuzdur. Her sene 50den fazla polis intihar etmekte, çoluk
çocuğunu katletmektedir. Bir gün tatil yapamıyor polislerimiz.
Bayramları yok, seyranları yok. Mesai mefhumu malum, geceleri yok,
gündüzleri yok. Hele hele öyle bir disiplin mevzuatı var ki ta,
çağlar ötesinde kalmış, 1979dan kalmış; hâlâ bu
disiplin sistemi işletiliyor. Yani şu anda kamuda dopingin, en temel
insan haklarının, çalışma haklarının
çiğnendiği yer, birinci yer Emniyet Genel Müdürlüğüdür, Emniyet
teşkilatıdır. Hele hele orada çalışan, özellikle sivil
memurlar var ya, maraba diye bakılan, onların hâli zaten içler
acısı.
Değerli milletvekilleri, şimdi
Emniyetimizde 2001-2015 yılları arasında komiser
yardımcılarımız (A) grubu ve (B) grubu diye
sınıflandırılmış. 2015te ise
sonlandırılmış, tamamı tek gruba indirilmiş ama
şimdi getirdiğimiz düzenlemede madem bunları tek gruba
indiriyoruz, niye (B) grubu ile (A) grubunun sınav şartlarını
değiştiriyoruz, aynı yapmıyoruz? Niye (B) grubuna
haksızlık yapıyoruz? Niye bu ayrımcılık?
Değerli milletvekilleri, burada Emniyet Genel
Müdürlüğü yapmış, bakanlık yapmış
milletvekillerimiz var. Onlara soruyorum, yüce Meclise soruyorum: Polisimiz
niye Avrupa standartlarında günde sekiz saat çalışmaz? Niye
bayram izni olmaz? Neden bunlar insanca yaşayacağı ücrete
ulaşamaz? Neden itilir kakılırlar? Neden üst amirleri ile alt
amirleri arasında sıkışır kalırlar? Bu
ayrımcılıklar neden? Dönüp bir bakın Allah
aşkına! Polislerin derdini getirin şuraya da çözelim,
konuşalım, sorunlarını birlikte çözelim. Böyle bir
düzenleme getirip Bakın, polislerin özlük haklarını
düzeltiyoruz. diyerek vallahi billahi ne polisleri ne milletimizi ne siz
kendinizi kandırabilirsiniz.
Bugün polislerimiz huzursuzdur. Polislerimiz huzur
bulamadığı sürece Türk milleti de huzur bulamaz. Onun için, bu
milletin huzur bulması için polis teşkilatımızın,
onların huzur bulması lazım. Onlar her türlü sosyal, ekonomik
hakkı hak ediyorlar. Allah aşkına, gelin, bu insanlara sahip
çıkalım. Nerede 3600, nerede, kaç yıl oldu, niye bekliyorsunuz?
Ben söylemiyorum, kim söylüyor? Kamu Denetçiliği Kurumu söylüyor, diyor
ki: Polislerin yüzde 27si masabaşında çalışıyor.
Kardeşim, polis mesleğinde masabaşı çalışma var
mı? Niye bunları sivil memurlar yapmaz, niye düzenleme getirmezsiniz?
Lafa gelince Ben genel müdürlük yaptım, bakanlık yaptım.
Maşallah! Hangi sorunu çözdünüz? Hele hele sivil memurların neyini
çözdünüz? Bugün Emniyette 10 bin sivil memur var; iş tanımı yok,
300 tane mahkeme kararı var bunların iş tanımının
yapılması için. On altı yıldır sınav
açılmaz... Yani iş tanımları yapılmamış,
hakları verilmemiş, insan muamelesi görmeyen 10 bin
evladımız var. Ha, bunların çoğu yurtlardan gelme, yurt
çocukları. Teknisyen yardımcısı diyorsunuz,
çaycılık yaptırıyorsunuz, tuvalet temizliği
yaptırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Bağlıyorum Sayın Başkan.
Bu sıkıntıları çözmek için
-Allah aşkına ya- doğru dürüst bir kanun getirin, tasarı
getirin de şurada çözelim. Bilmiyorsanız vallahi biz getiririz, hep
beraber çözeriz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde 4
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Burhanettin
Bulut Ensar
Aytekin Erkan
Aydın
Adana Balıkesir Bursa
İlhami
Özcan Aygun Yaşar
Tüzün Mahmut
Tanal
Tekirdağ Bilecik İstanbul
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ali
Şeker
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mensur
Işık Habip
Eksik Rıdvan
Turan
Muş Iğdır Mersin
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni
Bitlis İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz Sayın
Burhanettin Bulutun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve bizleri izleyen
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce 4üncü maddede Adana Milletvekili Ayhan
Barut konuştu, Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili de
hararetle karşı çıktı. Sanki ilk defa duydu tek adam
yöneticiliğini ya da Türkiyede liyakat sisteminin içinde bulunduğu
durumu ilk defa duymuş gibi müthiş bir reaksiyon verdi, hatta
hızını alamadı, yalancılıkla niteledi. E,
şimdi bakalım tek adam yönetimi demeyelim de monokrasi diyelim.
Peki, durum nedir Türkiyede? Yeni sistemde, adı üzerinde, tek
başına yönetimin adı nedir? Partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi yani 1 kişi. O kişi ne yapıyor? O kişi
bakanları atıyor -hatta bu yasanın içerisinde var, bakanlara
ilişkin maddeler de var- bakanı bir bürokrat gibi atıyor. Kim atıyor?
Cumhurbaşkanı. Varlık Fonunun başında kim var?
Cumhurbaşkanı. Rektörleri kim atıyor? Cumhurbaşkanı.
İhaleleri kim veriyor? İşte Sayın Cumhurbaşkanı
bana söyledi, ben de ne yapayım, kıramadım, bunu aldık.
dedi. Nerede konuşuldu bu? İş dünyasında. İhaleleri
kim veriyor yani? Cumhurbaşkanı. Basını kim dizayn ediyor?
Bir havuz medyası oluşturulmuş; bazen bir bakıyorsunuz, bir
gazetenin başında, televizyonun başında bir iş
adamı, bir bakıyorsunuz o iş adamı bir başka iş
adamına orayı devrediveriyor. Bunların dizaynını biz
bilmiyor muyuz? Bir havuz medyası olduğunu bilmiyor muyuz? Bu
işin başında kim var? Yine Cumhurbaşkanı. Peki,
Cumhurbaşkanın görev şeması çizildiğinde
bakıyorsunuz, orada neler var? Yeni sistemde Politikalar Kurulu var; onun
başında kim var? Cumhurbaşkanı. Ofisler kuruldu; onun
başında kim var? Cumhurbaşkanı. Kuruluşlar kuruldu;
onun başında kim var? Cumhurbaşkanı. O zaman bu sistemin
adı nedir? Tek adam yönetimidir. Bunda gocunacak bir şey yok, bunu
zaten söylediniz ve bunu da kürsülerden söylediniz, seçimlerde söylediniz Cumhurbaşkanı
gelecek, yönetecek. dediniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) O sistem olsa böyle
konuşabilir misin?
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Ne olacak?
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle konuşabilir misin
sen o sistem olsa, dediğin sistem olsa?
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Tek adam olsa
orada konuşabilir misin?
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Siz niye
rahatsız oldunuz? Niye rahatsız oldunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Rahatsız olmadık
ki! Hadi sen cevap ver.
ORHAN SÜMER (Adana) Dinle, laf atma, dinle!
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Siz de Grup
Başkan Vekili gibi çıkın, bir söylenin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Söyleriz.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu yaşananlardan bu ülke daha önce çekti.
Nerede çekti? 15 Temmuzda çekti. Niye çekti? Yine aynı liyakat sistemini,
devletin olanaklarını FETÖcülere açtığınız için
çekti. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Bu, mukayese edilecek
şey mi ya!
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Ne alaka?
demeyin; sizler, üniversite sınav soruları
çalındığında iktidardaydınız, KPSS sınav
soruları çalındığında iktidardaydınız,
kurmay albaylık sınavlarına müdahale edildiğinde
iktidardaydınız, Emniyete her türlü görevlendirme
yapıldığında, FETÖcüler müdahale ettiğinde
görevdeydiniz. Bu ülkenin yargısına, polisine, askerine,
üniversitedeki akademisyenlere müdahale edildiğinde oradaydınız.
Devlet ihaleleri, belediyede
Yine sizler tarafından
parsel parsel
verildi. denildiğinde yine sizler vardınız. Şimdi de FETÖ
borsası var. denildiğinde yine siz iktidardasınız. O
vesileyle, bu liyakat dediğimiz şey bozulduğunda kanserli
hücrenin yayılması gibi, vücudun tüm direncini bozması gibi
devletin yapısını da bozar. O zaman ne çıkar? Siz ne kadar
namuslu olsanız da, başınızdaki yöneticiler ne kadar namuslu olsa da yapı bozulur; yapı,
yolsuzluğa, yoksulluğa mahkûm olur; bunları önlemek için,
konuşanı engellemek için de yasaklara mahkûm olur.
Kâhin olmak gerekmiyor, yarın da bozuk, gelecek
de kötü görünüyor. Neden? Çünkü Türkiyede liyakat sistemi
Biraz önce
bahsettiğimiz FETÖ sisteminin benzeri yine yapılıyor. Bu nereden
başladı? TÜBİTAKın başına hayvanat bahçesi
müdürünün atanmasıyla başladı, sonra devam etti. Bu ülkede
tıp fakültesinin başına veteriner hekim dekan olarak
atandı. Yine, Sağlık Bakanlığı yönetimine, müzik
eğitimi alanında lisans ve
yüksek lisansını tamamlamış bir kişi atandı. Yine, onun
yardımcılığına sağlıkla hiçbir alakası
olmayan, KOSGEBde görev alan bir kişi atandı. AK PARTİli bir
milletvekilinin kardeşi Urfa Birecik Devlet Hastanesi Müdürü
yapıldı liyakati olmadığı hâlde. Türk Hava Yollarının
yönetiminde kimler var, hepiniz biliyorsunuz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kartal
İmam Hatip mezunları.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Bu kadar tesadüf
olur mu, Kartal İmam Hatip mezunları o kurumu tüm doldurmuş
durumda.
Yine, Hazinenin en önemli birimine, Kamu
Finansmanı Genel Müdürlüğüne bu birimde daha önce hiç
çalışmamış birisi atandı. Buradan
yığınla örnek verebilirim: Devlet Demiryollarına
atadıklarınız, büyükelçi olarak atadıklarınız
Fars dili uzmanını Atatürkle ilgili bir kurumun başına
getirdiniz. Yine, AKPli bir eski bakanın oğlu ile Yargıtay
Başkanının oğlunu beş yıllık tecrübe
kuralını çiğneyerek Futbol Federasyonuna atadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen
bağlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Bağlayın, söz vermiyorum.
Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Açıyordunuz
ama Başkanım.
BAŞKAN Açmıyorum, açmıyorum, süre
vermiyorum artık.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Niye
vermiyorsunuz?
BAŞKAN - 5-6 sefer söyledim bunu, lütfen
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Söylediniz ama
açıyordunuz.
Bağlayacağım.
BAŞKAN Açalım arkadaşlar.
Selamlayın, buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Bununla ilgili,
31 Mart sonrası da yeni görevler var.
Rektörlere ilişkin de bir cümle söyleyeyim: 11
rektör iki sene içerisinde atandı, bunların, bu rektörlerin hepsi
ilahiyat mezunu.
Son söz olarak size şunu ifade edeyim: Koçi
Bey, risalesinde IV. Murata şöyle bir şey söylemiş:
Sultanım, bu 30-40 kişiyi mutlu etmek için halkı perişan
etmeye değer mi?
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
ORHAN SÜMER (Adana) Sataşma yok,
doğruları söyledi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Doğrudan sataşma var ama ben yerimden
açıklamayla yetineceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
Sataşmadan söz alsın. Yerinden on dakika konuşuyor,
sataşmadan iki dakika konuşsun.
Ben de söze girdim bu arada. Ben de 60a göre söz
istiyorum.
ORHAN SÜMER (Adana) Sataşma yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşmadan söz alıyorum, evet.
ORHAN SÜMER (Adana) Hayır, hayır,
sataşma yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
Başkandan izin al, öyle kürsüye gidemezsin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşmadan söz alıyorum.
Sataşma var, ben söz istiyorum efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hangi gerekçeyle?
Neden? Ne dedi de sataştı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hangi gerekçeyle
İsmimi vererek benim
söylediklerimi başkalaştırarak ortaya koyduğu için bir sataşma
var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sen bize
yalancı dedin; tazminat davası açacağım, 5 bin lira
paranı alacağım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, rica
edeceğim, lütfen, Sayın Engin Altayı değil
Başkanlık Divanını muhatap alarak konuşursanız
Sataşma var, daha başlar başlamaz
size sataştı konuşmanın başında.
Buyurun lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bana muhatap olarak baktığı için,
muhatabıma da cevap vererek sizi muhatap alıyorum Sayın
Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Dolaylı
oldu, biraz karıştı.
BAŞKAN Siz, direkt beni muhatap alın
Sayın Akbaşoğlu.
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, evet, biraz evvel bir
arkadaşımız konuşma yaptı, biz de söz aldık ve
gerekli cevabı verdik. Şimdi, bir başka
arkadaşımız onu devam ettirmek istiyor,
kaldığımız yerden devam edelim.
Bir kere, siz, önce Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. hükmünü içinize sindirin. (CHP
sıralarından Ooo! sesleri) Millî iradeyi gerçekten kabullenin.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Onun için
mi kayyum atadınız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
16 Nisan 2017de bir halk oylaması yapıldı ve parlamenter hükûmet
sisteminden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi.
Aynen belediye başkanı ve belediye meclis üyelerini ayrı
ayrı sandıkta millî iradeyle belirlediğimiz gibi
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kayyum
onun için mi atandı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
yürütme organı olan Cumhurbaşkanı ile yasama organı olan
Meclisi ayrı ayrı, millet doğrudan kendisi belirliyor. Bunu
içinize sindirin; bir.
İkincisi, CHPnin tek adamı olmak için bir
haftadır çeşitli kumpaslarla
Sayın
Kılıçdaroğlunun tek adam diktatörlüğüne doğru
kumpaslar kurarak ortaya attığı meseleleri görmezden
geliyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Size malzeme
çıkmaz oradan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Kendi içinizde var olanları karşıya yansıtmaya
çalışıyorsunuz. Hakikaten bu, milletin gözünden kaçmıyor.
FETÖ'yle ilgili ise şunu söylemek isterim biraz
evvel konuşan milletvekiline: Sayın Yılmaz Ateş, eski Genel
Başkan Yardımcınız dedi ki: MHPyi ve Fenerbahçeyi tebrik
ediyorum. Dolayısıyla onlar FETÖ'ye teslim olmadı ama Cumhuriyet
Halk Partisi FETÖ'ye teslim oldu. Evet, FETÖ'yle iş tutanlar
utansın, utansın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Dolayısıyla siz önce kendinize bakın, FETÖ'nün tezlerini
savunmayın. Biz FETÖ'yle sonuna kadar, dibine kadar mücadele ediyoruz
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim, açık sataşma var,
kürsüye buyurun lütfen Sayın Altay.
Süreniz iki dakika efendim.
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Herhâlde, Sayın Akbaşoğlu, 98
maddelik kanunun bitmesini istemiyor değerli arkadaşlar. Zira biz
bütün iyi niyetle, yapıcı yaklaşımımızla bu kanun
bitsin -çünkü ihtiyaç var bu kanuna- diye uğraşıyoruz.
Fakat şimdi önce bir şey söylemem
lazım: Bugün müteaddit defalar Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili bir
tartışmadan dem vuruyor, partiye yönelik kumpas senaryosuyla ilgili
benden bilgi istiyor. O bilgi bende yok, o bilgi devleti siz yönetiyorsunuz-
olsa olsa sizde var. (CHP sıralarından alkışlar)
NİHAT YEŞİL (Ankara) Kendilerinde
var.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Arkadaşlar, ben
Sayın Akbaşoğlunun daha doğrusu aslında AK
PARTİmizin diğer değerli milletvekillerinin de bir
kısmının, en azından yöneticilerinin gerilimli hâlini bugün
anlayışla karşılıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinde
yaşananlarla ilgili tıbbi olarak belki bir dış gebelik
demek mümkün, vardır ya bu sahte gebelik ama siz ikiz doğuruyorsunuz
Sayın Akbaşoğlu, ikiz, ikiz doğuruyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Sizin bu sancılı
döneminizi ben anlayışla karşılıyorum. Özellikle,
galiba dün akşamki bir televizyon programından sonra, AK PARTİ
seçmenlerinin AK PARTİye yönelik ilgisindeki azalma ve dün akşamki
bir televizyon programına ve
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hiç alakasız ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne oldu?
Ayağınıza mı basıldı?
onun oradaki sayın siyasetçiye olan, dün
geceden itibaren başlayan yoğun ilginin sizi rahatsız etmesini
çok anlayışla karşılıyorum, çok anlayışla
karşılıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Akşam
maç vardı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama iş FETÖye
gelirse, gel bu tartışmaya girme Yılmaz Ateşin bir
sözüyle. Bu tartışmaya girelim. dersen gireriz ama FETÖ bir
projeyse, yemin ederim müellifi sizsiniz, yüklenicisi de başkaları.
(CHP sıralarından alkışlar) Ya, siz FETÖye
Kandırıldınız, bir şey demiyorum, böyle
yapacaklarını bilmiyordunuz, bir şey demiyorum ama bir
uyarım var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Dün FETÖnün
yaptığını, bugün kimi bakanlıkları teslim
ettiğiniz cemaatler de on beş sene sonra yapar; buradan rahmetli
Kamer Genç gibi -ruhu şad olsun- sizi biz de uyarmış olalım.
Doğum sancısı zordur arkadaşlar,
hoşgörüyle karşılayalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bunu
yaşayan bilir!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu, ne vardı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir açıklama istiyorum efendim. Hem kendi sözlerime hem
hatibin sözlerine yerimden bir dakikalık bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peşinen
söylüyorum, cevap vermeyeceğim.
BAŞKAN Size teşekkür ediyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
71.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ediyorum.
İşte dışavurum bu, psikolojide
yansıtma bu, tam da bu ve çarpıtma da bu hakikaten!
Sonuç itibarıyla dün hangi program var, ne var
ne yok, ben takip etmedim bile yani. (CHP sıralarından gürültüler)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Maç
vardı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani bakın, biz buradayız, sizinle beraberdik,
burada hep beraberdik.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Meclisi
kapattık ya on birde!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla bu gebelik mebelik kendi iç
işleri yani. İç gebelik, dış gebelik, bütün gebelik hâlleri
size uyuyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
gülüşmeler)
Sonuç itibarıyla, ben bu konuda söylenenleri
Sayın Altaya iade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Vallahi ben kanun teklifi metninde
dış gebeliğe ilişkin bir düzenleme olduğunu
bilmiyordum, onu da öğrenmiş olduk burada hep beraber.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bulut, Grup Başkan
Vekiliniz gereken cevapları verdi, teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sarfınazar
ettim, o da anlayış gösterdi.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde konuşmacı Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden Teslim
Töreyi kaybettik, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Cenazesi yarın defnedilecek.
Değerli arkadaşlar, 5inci madde üzerine
söz almış bulunuyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü personeline
çeşitli ödüller verilmesi, ödül verilecek durumlar ile bütçenin
belirlenmesini düzenleyen bir madde 5inci madde.
Şimdi, öncelikle şunu ifade etmekte fayda
var: Türkiyede güvenlik ve istihbarat bürokrasisi vatandaşın tümüne
eşit hizmet veren niteliğe sahip değil. Bütün
sınıflı toplumlarda, ezme/ezilme ilişkisinin olduğu
her yerde zaten güvenlik bürokrasisi, istihbarat bürokrasisi egemen
olanların sazını çalar. Türkiyede de ne yazık ki güvenlik
ve istihbarat bürokrasisi, emniyet bürokrasisi başta sarayın güvenliği
olmak üzere bir tutum içerisinde ve bunun dışındaki muhalif
kesimleri ötekileştiren, düşmanlaştıran, hatta savaş
hukuku uygulayan bir niteliğe sahip. Bu lafları laf olsun diye
söylemiyorum, söylediğim her sözün geri planında bir yaşanmışlık
var.
Bakın, Erdoğana ilişkin tweet
atanı gece sabaha karşı beşte karga tulumba gözaltına
alan bu istihbarat ve güvenlik bürokrasisi
Bu memlekette 100den fazla insan
Gar katliamında katledildi, Diyarbakır katliamında çok
sayıda insan katledildi. Hrant Dink katledildi ve biliyoruz ki bu güvenlik
ve istihbarat bürokrasisinin derin dehlizlerinde bu kirli ilişkiler
yaşandı ve hâlâ yaşanıyor, hâlâ gün yüzüne
çıkarılmadı.
Az önce Tahir Elçiyi konuştuk. Neyin ne
olduğu gün gibi açık olduğu hâlde, Tahir Elçinin katillerinin
deşifre edilmesine ilişkin güvenlik ve istihbarat bürokrasisinin
adım atmadığını çok net biçimde görüyoruz.
Şimdi, madde şunu düzenlemeye
çalışıyor: Emniyet ve güvenlik bürokrasisini ödüllendirme.
Bakın, 2004te 12 yaşındaki Uğur Kaymaz güvenlik güçleri
tarafından öldürüldü meşru müdafaa denildi, tutuklanan kimse yok.
Gezi olaylarında Berkin Elvan öldürüldü, buna ilişkin tutuklanan
kimse yok. 2016 yılında, nöbet tutan zırhlı araçtan
açılan ateş sonucunda Dilşah Ak isimli insan öldürüldü, tutuklanan
kimse yok. Yine 2016 yılında Yüksekovada Aydın Tümen, Serhat
Buldan, Rahmi Sefalı ve Nejdet İşözü isimli yurttaşlar
zırhlı araçtan açılan ateş sonucunda hayatını
kaybetti ve polisin acemiliğine verilerek bu konuda da tutuklanan kimse
olmadı. Kemal Kurkut Diyarbakırda, 2017 Nevruzunda ki biz de
oradaydık, gözlerimizin önünde vuruldu. Hatta polis diğer polise Bu
adamı niye vurdun, ne gerek vardı? dediği hâlde bu vakada da
tutuklanan yok. Yine, bir polisin kullandığı zırhlı
aracın bir eve girmesi sonucunda, orada uyuyan 6 ve 7
yaşlarındaki 2 kardeş hayatını kaybetti, bu vakada da
tutuklama yok.
Daha devam edebiliriz. Birkaç örnek daha vereyim.
Yine Ekrem Görkem Karakan polis tarafından öldürüldü 2017 yılı
yılbaşı gecesi, tutuklanan yok. Buna ilişkin çok
sayıda
Hatta bir dede, torun TOMAnın çarpmasıyla birer sene
arayla hayatlarını kaybettiler, burada tutuklanan kimse yok.
Ödüllendirme mi diyorsunuz? Emniyet ve istihbarat
bürokrasisinin ödüllendirilmesinden mi bahsediyorsunuz? İşte ödül;
tutuksuzluk en büyük ödüldür. Önce, güvenlik ve istihbarat teşkilatı
bu memlekette herkese eşit davranacak Muhaliftir, o taraftır, bu
taraftır. diye bakmayacak, vergilerle aldığı
maaşı önce helal ettirecek, ondan sonra bu ödülleri oturur,
konuşuruz. Ama hâl böyleyken muhalefeti, özellikle Halkların Demokratik
Partisini, onun taraftarlarını ve yöneticilerini böyle bir
düşman hukukuyla tasfiye etmeye girişen bir istihbarat ve güvenlik ve
emniyet bürokrasisinin hiçbir ödülü hak ettiği kanısında
değilim. Bu maddeye karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 5- 3201 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesinin başlığı "Madalya ve ödüller şeklinde,
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Kendisine tevdi edilen görevleri fiilen
hayatını hiçe sayarak üstün bir cesaret, feragat ve
kahramanlıkla yerine getirdiği tespit edilen personele,
İçişleri Bakanı tarafından Üstün Cesaret ve Feragat
Madalyası verilebilir. Başka devletlerce tevcih edilen madalya ve
nişanlar ile bunlara ait rozet ve minyatürler, İçişleri
Bakanlığınca tasvip ve tescil edildikten sonra takılabilir.
Verilen madalyaların imalatı ve bunların
muhafazalarının temin giderleri bir defaya mahsus olmak üzere
bütçeden karşılanır.
"Bu madde gereğince verilen ödüllere
ilişkin esaslar, teklif ve değerlendirme işlemleri, ödül verme
yetkileri, ödül gerekçelerine göre verilecek ödülün cinsi ve miktarı ile
diğer usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikler ile belirlenir.""
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Selim
Gültekin Mehmet
Doğan Kubat
Çankırı Niğde İstanbul
İmran
Kılıç Recep
Özel İsmail
Tamer
Kahramanmaraş Isparta Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Takdire
bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Emniyet Genel Müdürlüğü personeline madalya
verilmesi ile madalya ve ödüllerle ilgili hususların yönetmelikle
düzenlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesinde yer alan
kanunun ibaresinin kanunda yer alan ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Edirne Gaziantep
Ümit
Beyaz Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın İmam Hüseyin Filiz, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanunun 5inci
maddesiyle 3201 sıra sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun
86ncı maddesi başlığıyla birlikte
değiştirilmekte, Emniyet Genel Müdürlüğünün para mükâfatı,
takdirname, şerit rozet gibi ödülleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemeleri
ve biraz önce önergeyle yapılan değişiklikleri olumlu
bulduğumu belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türk
vatandaşlarının etkin ve adil işleyen kolluk sistemi
sayesinde güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmeleri için,
Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin her kademesindeki memurun çok iyi
eğitimlerden geçmesi gerekmektedir. Kolluk personelinin yürüttükleri
görevlerde tarafsız ve halk merkezli bir yapıda olmaları
gerektiği için insan hakları ve demokratik ilkeler konusunda
kendilerine düzenli eğitimler sağlanmalıdır. Bunun
yanı sıra, yapılan görevin hassaslığı göz önüne
alındığında polis memurlarının sabır,
anlayış gibi değerlerinin de güçlendirilmesi gerekmektedir.
Vatandaşı merkez alan bir bakış açısıyla güvenlik
ve demokratik denetim perspektifinden bakılmalı ve halkın
güvenlik ve huzuruna katkı yapanlar ödüllendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, insanların hayat
standartları, bakış açılarını doğrudan
etkilemektedir. Ekonomik sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi
veren kahraman polislerimiz çok zor şartlarda görevlerini yürütmektedir. 7
Ağustos 2019 tarihinde 6713 sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu
Kurulması Hakkında Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik
yürürlüğe girerek işlemeye başlamış olan Kolluk
Gözetim Komisyonuna, bu yönetmeliğin 23üncü maddesi gereğince kolluk
görevlilerinin çalışma koşullarının
araştırılması konusunda büyük görev düşmektedir. Buna
ek olarak, bu yönetmeliğin 1inci maddesi gereğince kolluk
görevlileri hakkındaki memnuniyet bildirimleri merkezî bir sistemde
kayıt altına alınacak olduğundan, komisyon raporları bu
ödüllendirme sistemi içinde etkili olmalıdır. Bu sistemle işler
hâle gelecek sivil gözetim yanında, demokratik denetim
anlayışının da getirilmesi gerekir. Bu şekilde,
bakandan kaymakama kadar mülki amirler de sürece dâhil edilerek sorumluluk
almaları sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, polislerimizin maddi
ve manevi birçok sorunları var. Sorunlarının fazla olması,
yapmış oldukları görevlerde ve güvenlik hizmetlerinde
başarı ve kaliteyi de etkilemektedir. Polislerimiz fazla mesai
yapmaktadır, çalışma ortamları ve koşulları
fazlasıyla ağırdır. Yapılan birçok çalışma
uzun mesai saatlerinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini
göstermiştir. Konuyla ilgili yapılan akademik
çalışmaların sonucu, polislerin çalışma saatlerinin
uzunluğunun polislerin iş hayatını ve özel
hayatını da olumsuz şekilde etkilediğini ortaya
koymaktadır. Bazı personelin günlük on sekiz saate varan mesailerinin
daha düzenli ve standart hâle getirilerek polislerin ruhsal ve
davranışsal olarak iyilik hâline katkıda bulunmak,
verimliliğini, iş, aile ve yaşam kalitesini artırmak
amacıyla bir proje kapsamında yürütülen ergonomik vardiya sisteminin
temelini çalışma süresinin kısaltılması, dinlenme
süresinin uzatılması oluşturmaktadır. Başlangıçta
pilot projenin uygulanması olarak başlayan ancak olumlu
yansımalarının ortaya çıkmasıyla ülke genelinde
uygulamasına geçilen ergonomik vardiya sistemi mesai düzeni, kısa bir
süre için uygulandığı birimlerde dahi olumlu geri bildirimlerin
alınmasına neden olmuştur. Araştırmadan elde edilen
tespitler ışığında aile yaşam kalitesinin
sürdürülebilir hâle getirilmesi için uzun süreli çalışmayı
engelleyecek hukuki düzenlemelerin yapılması, uzun süreli
çalışma gerektiren ek görev ve benzeri durumların neler
olduğunun belirlenerek sınırlarının net olarak
çizilmesi için standardize edilmesi, fazladan çalışmanın
gerektirdiği hâllerde çalışanı da tatmin edecek düzeyde ek
ücret, izin gibi maddi ve sosyal hakların düzenlenmesi çok yararlı
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar her
fırsatta ve sürekli dile getirmiş olduğumuz, siyasi
iktidarın da seçim vaatleri arasında yer alan 3600 ek gösterge sorunu
devam etmektedir. Polislerimizin emeklilik durumları da göz önüne
alınarak 3600 ek gösterge sorununun bu kanuna bir ek madde ilave edilerek
çözülebileceğini belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin, teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ali
Şeker
Kahramanmaraş
Ankara
İstanbul
Mahmut
Tanal İlhami
Özcan Aygun Ensar
Aytekin
İstanbul
Tekirdağ
Balıkesir
Erkan
Aydın Yazar
Tüzün Alpay
Antmen
Bursa
Bilecik
Mersin
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde Sayın Alpay Antmen
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İçişleri
Bakanlığının kanunla belirlenmiş görevleri
şunlardır: Temel hak ve hürriyetleri esas alarak iç güvenlik,
sınır, kıyı ve kara sularımızın muhafaza ve
emniyetini sağlamak, etkili sınır yönetimi ve göç
politikalarını oluşturmak, mahallî idarelerin hizmet
standartlarını yükseltmek. Peki, bakalım Sayın
İçişleri Bakanı neler yapıyor? İçişleri
Bakanlığının koruması gereken kadınlar, erkek
cinayetlerine kurban gidiyor. Dışarıda bir sürü cani, elini
kolunu sallayarak geziyor. Hatta daha, önceki gün Taksimde, kadına
şiddete dikkat çekmek isteyen kadınlara, polis gazla, plastik
mermiyle müdahale etti, şiddet uyguladı. AKPli ve MHPli kadın
vekil arkadaşlarım burada; bakın, çok samimi soruyorum:
Taksimdeki bu görüntülerden hiç mi rahatsız olmadınız? Kendi
aranızda oturup Bu kadarı da olmaz ya! demediniz mi? Ben sizlerin
yüksek vicdanına inanıyorum ve güveniyorum. Bakın, kadınlar
öldürülüyor, her gün bir kadın şiddete kurban gidiyor. Taksimde
yaşanan olaya en başta sizin tepki göstermeniz gerekiyor.
Partizanlığı martizanlığı bırakın,
vicdanınızın sesini dinleyin, merhametinizi gösterin,
çıkın, konuşun; lütfen, korkmayın.
Değerli milletvekilleri, ben hukuka ve yasalara
bağlı Emniyet çalışanlarımızı buradan
saygıyla selamlıyorum. Canla başla, en zor koşullarda
hizmet veren polislerimizin sıkıntıları bizim de
sıkıntımız. Onlar hepimizin polisi; şehitlerimiz,
gazilerimiz hepimizin ortak değeri. CHP iktidarında 3600 ek göstergeyi
diğer kamu görevlileriyle birlikte polislerimiz de mutlaka
alacaklardır.
Bakın, her fırsatta Millet ne isterse o
olur. diyorsunuz sandık diyorsunuz Seçildik. diyorsunuz; peki, Yüksek
Seçim Kurulunun Seçilmesinde bir mahzur yoktur. dediği, haklarında
bir mahkeme kararı bile olmayan belediye başkanlarını
görevden alıp kayyum atamanın seçimle, sandıkla, oyla,
demokrasiyle ne alakası var, bunu bir izah edin lütfen. Ancak bir
İçişleri Bakanınız var, iç güvenliği sağlamak bir
yana, kendisi bile tek başına bir güvenlik sorunu. Çok açık
söyleyeceğim: Sayın İçişleri Bakanı, kadınlara
gösterdiği şiddeti IŞİD mensuplarına göstermedi. Ne
diyor İçişleri Bakanı? IŞİD bize bir şey yapmaz,
merak etmeyin. Hani sokaklarda şu çakma telefon satanlar var ya, garanti
belgesi falan vermez Bir şey olursa bana getir, hallederiz, garantisi
benim. der; işte, İçişleri Bakanının
açıklamaları ile bunun arasında hiçbir fark yok. IŞİD
bir şey yapmaz. ne demek? Böyle bir devlet anlayışı nerede
görülmüş, olabilir mi? İşte Suruç, işte Ankara Garı
katliamı, Gaziantep, İstanbul, Reyhanlı. Bu örgüt, Türkiye
tarihindeki en büyük terör saldırısını yaptı.
İçişleri Bakanı Bir şey olmaz. diyor ama oldu bile. Ankara
Garı katliamını haberi olup da kim ya da kimler önlemediyse o
103 canın katili de onlardır.
Sayın Bakan, can güvenliğinden sorumlu
olduğu İstanbul İl Başkanımız Canan
Kaftancıoğlunu önce hedef gösteriyor, sonra korumalarını
geri çekiyor, ardından çıkıp Sorumluluk benim. diyor. Bu,
nasıl bir devlet anlayışıdır?
Sayın Süleyman Soylu burada yok ama AKPli
sayın vekiller belki yanıt verir. Şu anda Mecliste bulunan
partilerin il başkanlarının, kadın ve gençlik kolları
başkanlarının kaçında koruma var, kaçı hakkında
tehdit var? Çıkın, lütfen, tek tek açıklayın.
Gelelim sınırlarımıza.
Sınır demeye bin şahit ister, yolgeçen hanı. Türkiyede
hangi şehirde kaç sığınmacı var, tam rakamı kimse
bilmiyor. Ne iş yapıyorlar, nasıl örgütleniyorlar, paralel
yapılanmaları var mı, yok mu kimse bilmiyor. İktidar, bize
şunun yanıtını verebilir mi: Türkiyeye
sığınmış pek çok Suriyeli
sığınmacı var. Adam, elini kolunu sallayarak geldi,
gelenlerden kaçının adli sicil kaydına hâkimsiniz? Geldiği
yerde kaçak mı, suçlu mu, suç işledi mi, ne yaptı, ne etti
biliyor musunuz? Gelenlerin arasında kaç tane IŞİDli var?
Ülkesinde aranan ama paçayı kurtarmak için sığınmacı
rolüne bürünen var mı, gerçek kimliği ne? Bunların hiçbirini
bilmiyorsunuz. Gidin, sorun İçişleri Bakanına, biliyor mu?
Vereceği cevap Bilmiyorum. olacak ama onun görevi, bilmek, sorunları
çözmek; sorun yaratmak değil.
Hepinizi saygılarımla, en içten
sevgilerimle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde geçen başka
illerde ibaresinin diğer illerde olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mensur
Işık Abdullah
Koç Rıdvan
Turan
Muş Ağrı Mersin
Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Abdullah Koç, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; normlar hiyerarşisinde anayasa
ve uluslararası sözleşmeler, bütün normların en üst
kısmında yer almaktadır. Peki, şöyle, iktidarın
karnesine baktığımız zaman, iktidar bunun neresindedir;
Anayasaya uyuyor mu, uymuyor mu, birkaç örnekle açıklamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, siyasi hak ve ödevler,
Anayasanın 66 ile 74üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Anayasada seçme ve seçilme hakkı madde 67, siyasi faaliyette bulunma
hakkı madde 70 şeklinde sıralanıyor. Seçme ve seçilme
hakkı, ülkenin yönetiminde bulunma hakkını getirmektedir yani
temsili demokrasi. Seçme ve seçilme hakkı, demokrasi ve hukuk devletinin
olmazsa olmazıdır. 68inci madde de vatandaşın serbestçe
siyasi parti kurma ve serbestçe üye olma hakkını ifade etmektedir.
Yani demokrasiler, siyasi partilerin varlığıyla ortaya
çıkmaktadır. Çağımızın demokrasisi, siyasi partilerin
varlığıyla anlam kazanmıştır. Siyasi haklara
sahip olup o hakları kullanmak, demokratik devlet olmanın da bir
başka gereğidir.
Değerli milletvekilleri, bu haklar, Anayasa ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Türkiyenin taraf
olduğu Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası
Sözleşmesinin 25inci maddesinde düzenlenmiştir. Peki, bu madde neyi
getirmektedir? Bu madde, her vatandaşın doğrudan veya
seçilmiş temsilcileri aracılığıyla kamu hizmetlerine
katılmasını güvence altına almaktadır. Bu madde,
dürüst seçimlerde oy kullanma ve seçilme hakkını getirmektedir. Bu maddeyle
genel eşitlik ilkesine uygun olarak ülkede kamu hizmetlerine girme
hakkı düzenlenmektedir. Ayrıca değerli milletvekilleri, Türk
Ceza Kanununun 114üncü maddesinde siyasi hakların
kullanılmasına karşı yapılan saldırılara
karşı müeyyideleri içermektedir. Siyasi faaliyetlerin engellenmesi
suçu, devletin temel düzenine karşı bir suç tipidir çünkü demokrasi,
doğrudan doğruya hedef alınmaktadır. Anayasa ve Siyasi
Partiler Yasasına göre kurulan partimizin kongre, miting, grup
toplantıları ve halkla buluşma gibi faaliyetleri, Anayasa
tarafından güvence altına alınmıştır.
Ancak kongre çalışması yapan
Gaziantep ilimize yönelik kapsamlı gözaltı ve tutuklamalar
yapılmıştır. Ağrı, Diyarbakır, Batman,
İzmir, Ankara, Van, Muş, İstanbul ve ülkenin dört bir tarafında
gözaltılar, saldırılar ve hak ihlallerinde bulunulmuştur.
Partimize yönelik düşmanca yönelimler yaşanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu Hükûmet, ne
uluslararası hukuk ne Anayasa ne de yasaları tanımaktadır.
Aslında, hukukun işlediği ülkelerde siyasi hakların
kullanılmasının engellenmesi için şikâyet unsuru aranmaz.
Peki, nedir? Savcıların resen harekete geçmesi gerekmektedir çünkü
mağdur olan, tüm yurttaşlardır. Anayasanın 2nci maddesi
ise demokratik ve hukuk devleti ilkesini tanımlamaktadır. Ama bu ilke
de ne yazık ki bu iktidar tarafından çok açık bir şekilde
ihlal edilmektedir, edilmeye de devam etmektedir. Gelin, görün ki
bağımsız ve tarafsız bir yargı
kalmadığından bizim de adaletten bir beklentimiz ne yazık
ki kalmamıştır.
Öte taraftan, değerli arkadaşlar, Anayasa
6ncı maddesindeki egemenlik kayıtsız şartsız
halkındır şeklindeki ilke de ne yazık ki çok açık bir
şekilde ihlal edilmiş ve ihlal edilmeye devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti,
egemenliği ne yazık ki halklara bırakmadı, egemenliği
tamamen ayaklar altına aldı ve ayaklar altına almaya da devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, egemenlik ve
halkın iradesine olan bu şekildeki bu baskının da ve bu yok
saymanın da bedeli, size ağır bir şekilde geri dönecektir,
bu tarih de yakındır.
Ama halklarımız şunu bilmelidir ki
değerli milletvekilleri: Bu halkların, haksızlıkların
ve hukuksuzlukların hesabı kanun önünde mutlaka ama mutlaka
sorulacaktır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
İzmir Edirne
İstanbul
Zeki
Hakan Sıdalı Bedri
Yaşar
Mersin Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Bedri Yaşar, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle tüm polis şehitlerimizi rahmetle
anıyorum, gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
6ncı maddesi, valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri
Bakanlığı tarafından görev yaptıkları illerin
dışında başka illerde görevlendirilen emniyet hizmetleri
sınıfındaki personelin, polislerin beslenme ve barınma gibi
ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin
yapılacak olan harcamaları düzenlemektedir.
Değerli milletvekilleri, sizin de
bildiğiniz gibi, gerek seçim dönemlerinde gerekse açılış
dönemlerinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın seyahatlerinde
görüyoruz ki neredeyse bazı illerde miting alanına gelenler kadar
polis memurları da görevlendiriliyor. Dolayısıyla bunların
hak ve hukukunu vermemiz, Parlamentonun görevidir. Bunların ciddi
mağduriyetleri var. İnşallah bu kanunla bu mağduriyetleri
de gidermiş oluruz.
Bu düzenlemeyle, eskiden sadece çevik kuvvet
polislerine verilen beslenme ve barınma harcırahı, il
dışında görevlendirilen karakol polislerine de verilmiş
olacaktır.
Bu düzenleme, bugüne kadar geç kalmış bir
düzenlemedir. Biz grup olarak bu düzenlemeyi destekliyoruz. Tabii, bu yetmez,
polislerimizin bizden beklediği 3600 ek gösterge var. Bütün siyasi
partiler, seçim meydanlarında bunun sözünü verdiler. Bakın, tam da
onların hak ve hukukunu düzenlediğimiz bugün buna -bir ek maddeyle
beraber- hâlâ zamanımız var, hâlâ vaktimiz var. Önergeyi siz verin,
biz de destekleyelim, yeter ki polislerimizin,
çalışanlarımızın sorunları çözülsün. Sadece
polislerimizin değil, 3600 ek göstergeyi bekleyen tüm çalışanlara
da çözüm üretmek bizim görevimiz ama hiç olmazsa bugün polislerimizle ilgili
olan sorunları çözelim.
Yine, bunun yanı sıra, tabii, uzun
çalışma süreleri var. Karda çalışıyorlar,
kışta çalışıyorlar; mesai mefhumu demeden
çalışıyorlar, bu memleket için göğüslerini siper ediyorlar.
Aldıkları ücretler de yeterli değil; üniversitede eğitim
gören evlatları var; aynı zamanda barınma ihtiyaçları var,
geçinme ihtiyaçları var.
Göreve gittikleri yerlerde en büyük
sorunlarından biri de barınma. Dolayısıyla, polislerimize
yönelik özellikle konut -buradan söylüyorum- yapıldığı
takdirde, onlara özel uygulamalar yapıldığı takdirde
Özellikle TOKİye burada iş düşer; dar gelir gruplarına
yönelik yaptığı konutlarla, ümit ediyoruz ki, polislerimize
yönelik de bir çalışma yapar. Biz onu da aynen bu şekilde,
buradan destekleyeceğimizi ifade ediyoruz.
Tabii, polislerimizle beraber çalışan
teknisyenlerimiz var, teknisyen yardımcılarımız var.
Aynı bina içerisinde, aynı kurumun içerisinde, aynı mesai
saatleri içerisinde çalışan teknisyenlerimizin de çok ciddi
sorunları var. Size en basitinden bir tanesini söyleyeyim: Geçtiğimiz
gün Samsunda bu manada görev yapan 3 arkadaşımız geldi, dediler
ki: Biz de aynen diğer arkadaşlarımız gibi aynı
şartlarda görev yapıyoruz; silahlarımız var. Onlar emekli
oldukları zaman silahlarını taşıma ruhsatı
çerçevesinde taşıma imkânlarına sahipler ama biz teknisyenlerin
görev süresi bittiği andan itibaren taşıma ruhsatları iptal
oluyor; taşıma ruhsatlarımız otomatikman bulundurmaya
dönüyor. Bizim, bundan dolayı, gönlümüz kırık. Aynı
şartlarda görev yapıyoruz, aynı mesaiyi yapıyoruz,
aynı şeylerle muhatap oluyoruz; dolayısıyla, hiç olmazsa
bizim silahlarımızda da taşıma ruhsatlarımız
olsun; şerefle yıllarca taşıdığımız
silahlarımızı emekli olduktan sonra da
taşıyalım. Ben tekrar söylüyorum: Bu görüşmeler
yapılırken bu yönde de bir önerge verirseniz bunu da
destekleyeceğimizi şimdiden ifade ediyorum.
Kanunun hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.48
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesi üzerinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Ali
Şeker
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Mahmut
Tanal İlhami
Özcan Aygun Yaşar
Tüzün
İstanbul Tekirdağ Bilecik
Ensar
Aytekin Erkan
Aydın Cengiz
Gökçel
Balıkesir Bursa Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Cengiz Gökçel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
alıştığımız gibi, birbiriyle alakasız 30
kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına
dair torba yasayı görüşüyoruz. Bu yöntem yöntem değil
arkadaşlar; depremzedelere ilişkin düzenleme ile kumar oynayana
verilecek ceza aynı teklifte görüşülemez; Emniyet ve Jandarma
teşkilatı hakkında teknik düzenleme ile
ihracatçılarımıza verilen hususi pasaportun süresi aynı
teklifte görüşülemez.
Torba yasalarla yasama faaliyetinin altını
oyuyorsunuz, yüce Meclisin itibarını zedeliyorsunuz.
Vatandaşın alışveriş torbalarından ücret
alıyorsunuz ya, torba yasalarınıza da ücret koysanız,
vallahi köşeyi dönersiniz.
Değerli arkadaşlar, bu yılın ilk
on ayında meydana gelen 350 bin trafik kazasında 242 bin kişi
yaralandı, 2 binin üzerinde vatandaşımız hayatını
kaybetti. Bu kazaların yaklaşık 4 bini kırmızı
ışıkta durmayan sürücüler yüzünden gerçekleşti. Yaya
geçitlerinde yayalara öncelik tanınmadığı için 1.900 kaza
meydana geldi. Bu kazaları önlemek, trafik bilincini sağlamakla,
bilimsel verileri etkin bir şekilde uygulamakla mümkündür ancak
görüşülmekte olan kanun teklifinin 7nci maddesi ne diyor: Trafik
kazalarını önlemek amacıyla bilimsel gelişmeleri takip
ederek önerilerde bulunmakla görevli Trafik Araştırma Merkezini
kapatacağız. İktidar partisine mensup arkadaşlar trafik
kazalarının bilinçle, eğitimle önlenebileceğini biliyor ama
çareyi ceza kesmekte görüyor. Memleketi ekonomik krize soktunuz, para bulmak
için cezalara yükleniyorsunuz. 2019un ilk on ayında 13 milyon sürücü ve
yayaya 4,5 milyar lira ceza kesildi. Cezalardan aldığınız
parayla ülkeyi ekonomik krizden de çıkaramazsınız.
Trafik sorunu, trafik bilincini oluşturmakla,
eğitimle çözülür arkadaşlar. Tabii, iktidar partisinin eğitimden
tek anladığı özelleştirme olunca trafik sorununu da
toplumsal bir sorun olarak görmesi beklenemez.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun bir sözü var: Bir toplumu geri bırakmak
istiyorsanız, yapacağınız tek şey var, eğitim
sistemini bozmak. AKP iktidarlarının en başarılı
olduğu konu herhâlde bu, eğitim sistemini bozmak. Özelleştirme
uğruna özel eğitim şirketlerine milyarlarca lira para
aktarıldı. Eskinin itibarlı devlet okulları ise kaderine
terk edildi. Cumhuriyetimizin binbir güçlükle en ücra köylere bile
yaptığı okullar kapatıldı ve yoksul halk
çocukları taşımalı eğitim adıyla çileli
eğitime zorlandı. Niçin? Birkaç zengini daha fazla zengin edebilmek
için. Devlet okullarının camı çerçevesi kırık, siz
bunu tamir etmeye bütçe ayırmıyorsunuz, üstüne okul temizliği
için velilerden para topluyorsunuz.
İkili eğitimi
kaldıracağız. diyen Millî Eğitim Bakanı, okullarda
mevcut o kadar fazla öğrenci var ki ikili eğitime geçmek zorunda
kaldı. Öğrenciler 50-60 kişilik dersliklerde eğitim
görüyor. Arkadaşlar, 4+4+4 sisteminin ilk öğrencileri bu yıl
mezun olacak. Geçen sene 1 milyon 200 bin öğrencinin girdiği liselere
giriş sınavına bu sene 1 milyon 400 bin öğrenci girecek;
200 bin öğrenci için ek derslik ihtiyacı var. Geçen sene ikili
öğretime geçmek zorunda kalan Anadolu liseleri, düzenleme yapılmazsa
üçlü eğitime geçmek zorunda kalacak. İktidarın
açtığı bazı okullar tercih edilmezken, kontenjanlarının
yarısı boş kalırken Anadolu liselerinde öğrenciler 50
kişilik dersliklerde sabahçı, öğlenci eğitim görmek zorunda
kalıyor.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunda
Eğitim ve öğretim desteği uygulaması, devlet
okullarındaki ikili eğitim yükünün ve derslik başına
düşen öğrenci sayısının azaltılmasına
katkı sağlamıştır. diyor özel okullar için.
İkili eğitim yükü, özel eğitim zincirlerine para aktararak değil,
yeni okul açarak, atanamayan öğretmenleri atayarak çözülür. Özel okullara
sadece bu yılın altı ayında 1,5 milyar lira destek ödemesi
yapıldı. 1,5 milyar lirayla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum, selamlayacağım. Çok önemli.
BAŞKAN Selamlama için söz veriyorum, sadece selamlama.
Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Özel
okullara, eğitim kurumlarına altı ayda verilen 1,5 milyar
lirayla 176 tane 36 derslikli okul yapabiliyoruz. Millî Eğitim
Bakanlığı vatandaşın en temel hakkı olan
eğitimden esirgediği parayı özel eğitim zincirlerine
aktarmasa her yıl 176 okul yapılabilirdi.
BAŞKAN Sayın Gökçel, lütfen...
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Hayırlı olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen yürürlükten
kaldırılmıştır ibaresinin bu madde ile yürürlükten
kaldırılmıştır olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mensur
Işık Habip
Eksik Hüseyin
Kaçmaz
Muş Iğdır Şırnak
Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Hüseyin Kaçmaz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir torba yasa görüşülüyor
Genel Kurulda ancak ülkenin ve halkın gerçek gündemi bu değil,
öncelikle onu belirtmek istiyorum.
Halkın gündeminde yoksulluk ve hukuksuzluk var.
Bugün Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Hedeflerimizin ilerisindeyiz.
dedi Plan ve Bütçe Komisyonunda. Ancak ülkede yaşanan intihar
vakalarına baktığımızda durum hiç de böyle değil.
Fatihte 4 kardeş intihar etti; Antalyada 4 kişilik aile,
Bakırköyde 3 kişilik aile. Bunların tümünün bir ortak
noktası var; yoksulluk nedeniyle, ekonomik kriz nedeniyle intihar ettiler.
Bununla birlikte birkaç gün önce Sayın Fatma Betül Sayan yine Yoksullukla
mücadelede son on beş yılın en başarılı
ülkesiyiz. dedi ve bunu dedikten hemen iki gün sonra yine bir yurttaş
cebinde 1,5 TLyle intihar etti. Eşi kendisine Pazara gidelim. dedi ve
kendisi işsizdi, yoksuldu, maalesef ki o da intihar etti. Bitmedi,
Kütahyada bugün yine, altı aylık bir bebeği olan bir
yurttaşımız daha intihar etti. Evet, intihar çözüm değil,
buradan seslenmek istiyoruz. Ancak arkadaşlar, enerjimizi, bu ülkenin
bütçesini, kaynağını artık israf politikalarından,
yolsuzluktan kurtararak halka kanalize etmemiz gerektiğini öncelikle
belirtmek isterim.
Sayın Cumhurbaşkanı da 2002de Benim
bacım çocuğuna süt alamadığı için intihar etti mi bu
ülkede? Kim sorumlusu? diye sormuştu. Ve biz de soruyoruz: Bu
bahsettiğimiz intihar vakalarının sorumlusu kim? Bu iktidar
değil de kim?
Dediğimiz gibi, bu ülkede yoksullukla birlikte
hukuksuzluk var ve ikisi de birbiriyle bağlantılı sayın
milletvekilleri. Hukuksuzluk, aynı zamanda yoksulluğun
doğmasına sebep oluyor. Kürt meselesindeki hukuksuzluğu
özellikle belirtmek istiyorum çünkü bu ülkede demokrasiden uzaklaşılmasının
temel nedeni de Kürt meselesindeki çözümsüzlüktür. Kürt meselesinde kendi
Anayasamızı, kendi demokrasimizi ayaklar altına alabiliyoruz;
iktidar için söylüyorum bunu. Gerçekten, her seferinde bu ülkenin
Anayasası ayaklar altına alınıyor, halkın seçme ve
seçilme hakkı gasbediliyor. Bu, sadece Kürte vurulan bir darbe
değildir arkadaşlar; bu, bu ülkenin demokrasisine vurulan bir
darbedir, bu ülkede birlikte yaşama iradesine vurulan bir darbedir. Kürt
halkı seçecek ya da herhangi bir seçmen seçecek ve iktidar beğenmediği
için -iktidar beğenmediği için- kayyum atayacak. Bu durum hiçbir
şekilde kabul edilemez.
Dediğimiz gibi, bu yoksulluğun önüne
geçmek mümkün arkadaşlar. Bu yoksulluğun önüne geçmek, Kürt
meselesinin çözümünden geçer. Kürt meselesinde çözüm olmadığı
sürece bu ülkenin kaynakları tanka, topa, tüfeğe
yatırılıyor ve bu ülkenin insanları yoksullukla
karşı karşıya kalıyor.
Einsteinın bu duruma uyan güzel bir sözü
vardır. Delilik nedir? diye sorar. Delilik, aynı şeyi
yapıp farklı sonuçlar beklemektir. der. Kürt meselesinde bugün yine
gözaltılar, kayyumlar, inkâr politikaları devrede. Arkadaşlar,
bunlar yıllarca denendi, bu ülkeye bir şey kazandırmadı,
yine kazandırmayacak. HDP bu ülkede umuttur, HDP bu ülkede demokratik
siyasetin temsilcilerinden biridir; bunu bu şekilde bileceğiz.
Tarihe de biraz bakmamız gerekiyor. Evet,
yıllar önce Türklere inkâr, Kürtlere isyan rolü biçildi uluslararası
bazı güçler tarafından ve biz bu rolü tarihte yerine getirirken
Kerkükü, Musulu kaybettik ve bugün de bu ülkeyi, bu ülkede yaşayan
herkesi bu uluslararası güçler yine kendine bağlamakta.
Dolayısıyla çatışmadan nemalanan ulusal ve
uluslararası güçler dışında kimseye bir şey
kazandırmayan gidişatın durdurulması, savaşa
akıtılan kaynakların toplum yararına kanalize edilmesi,
işçi, memur maaşlarının artması demektir. HDP'ye
saldırılar bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kendi
demokrasimizi, demokratik cumhuriyetimizi kurarak, güçlerimizi demokratik
birliğe, yapıcı enerjiye dönüştürerek Orta Doğuda bu
şekilde bir güç hâline gelebiliriz; halkımızı bu
şekilde refaha, huzura kavuşturabiliriz.
Saygılar.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin çıkarılmıştır
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Arslan
Kabukcuoğlu
İzmir Edirne Eskişehir
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Trabzon Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Hüseyin Örs, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin
ilgili maddesi üzerinde söz aldım.
Kanun teklifi genel itibarıyla birtakım
kurumlarda önceden yapılması gereken çeşitli bürokratik
eksiklikleri düzenlemektedir. Teklifin 7nci maddesi, 17/10/1996 tarihli 4199
sayılı Kanunun 45inci maddesiyle
kurulan Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğünü kaldırmaktadır.
1996 yılında Karayolları Trafik Kanununda yapılan
değişiklikle Trafik Daire Başkanlığı
kaldırılmış, yerine 1i Trafik Eğitim ve
Araştırma Dairesi olmak üzere 3 ayrı daire ve Trafik
Araştırma Merkezi adında bir müdürlük kurulmuştur. Trafik
Eğitim ve Araştırma Dairesi varken bugün kaldırılmak
istenen müdürlüğün o gün kurulması zaten yanlıştı.
Nitekim, incelendiğinde, bu kaldırılması istenen
müdürlüğün, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesiyle benzer
faaliyetleri yürüttüğü, hatta yetkide karmaşaya sebep olduğu da
görülmektedir. Dolayısıyla, biz İYİ PARTİ olarak bu
maddede yapılmak istenen değişikliği destekliyoruz, hatta
geç bile kalınmıştır diyoruz.
Değerli milletvekilleri, konu trafik olunca,
seçim bölgem Trabzonun en önemli sorunlarının başında gelen
trafik ve ulaşım sorunundan da bahsetmek istiyorum. Trabzon ilinin
konumu nedeniyle gün içinde gelip geçen araç sayısı tahminlerinizden
çok daha fazla seviyededir. Ama bugün baktığımızda, Trabzon
halkı trafikte hareket edemiyor; kaldırımları işgal
edilmiş, yürüyemiyor; bu durumdadır. Bu durum Trabzonda yaz
kış bitmek bilmeyen bir trafik sorununu meydana getirmektedir.
Yıllardır devam eden Kanuni Bulvarı yapımının
hâlâ daha bitmemesi, tozlu raflara kaldırılan ve yapılması
yılan hikâyesine dönen Güney Çevre Yolunun yapılmamış
olması trafik sorununun çözümünü zorlaştırmaktadır. Bunun
yanında, şehrimizde otopark kapasitesinin çok düşük olması,
yol kenarlarının ve kaldırımların belediye eliyle
otopark olarak işletilmesi Trabzonda yaya ve taşıt
trafiğini içinden çıkılmaz bir hâle getirmiştir.
Değerli milletvekilleri Trabzonda
ulaşım sorunu deyince her zaman akla Güney Çevre Yolu ve raylı
sistem gelir. Güney Çevre Yolu ile raylı sistem birbirinin alternatifi
değildir, bunu da kaydedeyim burada; hem Güney Çevre Yoluna hem de
raylı sisteme, her ikisine de Trabzon şehrinin, şehrimin
ihtiyacı vardır. Güney Çevre Yolu taşıt trafiğine
hizmet eder, raylı sistem yaya trafiğine hizmet eder; bu
karşılıklı hizmet tanımı uzar gider ama sonuç
olarak her ikisinin de yeri ayrıdır, her ikisi de Trabzon için
gereklidir.
Trabzon şehri için raylı sistemin
gerekliliğine ve şu anki durumuna değinecek olursak da
şunları söyleyebilirim: 2001 yılının Şubat
ayında Trabzon Belediyesinin bülteninde ve yerel basında Trabzon
Belediyesi tarafından ön fizibilite çalışmaları tamamlanan
raylı taşıma sistemine Ulaştırma
Bakanlığı onay verdi. Kent içi hafif raylı sistemin hizmete
girmesiyle trafik sorununda büyük bir rahatlama olacak. şeklinde haberler
yer almıştır. Burada şunu da söyleyeyim: Her yerel seçim,
genel seçim, referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri
öncesi Trabzona demir yolu sözü verilir, bu artık klasik bir hikâye
hâline dönmüştür Trabzonda. Ayrıca on sekiz yıldır her
seçim öncesi gıyabında tanıştığımız bir
raylı sistem vardır ama bu gıyabında
tanıştığımız raylı sistemi maalesef
Trabzonda hâlâ daha göremedik. Sayın
Cumhurbaşkanımızın 31 Mart seçimleri öncesindeki Trabzon
raylı sistemle tanışacak. sözünden hareketle, inşallah
önümüzdeki dönemlerde bu yapılır, Trabzonda gerçekleşir,
Trabzonlu artık, raylı sistemle, billboardlarda ve basında
çıkan Müjde
Müjde
manşetleriyle tanışmak,
konuşmak, görüşmek zorunda kalmaz diye düşünüyorum.
Ben, son söz olarak, Trabzon için olmazsa olmaz olan
Güney Çevre Yolu Projemizin bir an önce tozlu raflardan aşağı
indirilip hayata geçirilmesini diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Mahmut
Tanal
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Ali
Şeker Yaşar
Tüzün Ensar
Aytekin
İstanbul Bilecik Balıkesir
Erkan
Aydın İlhami
Özcan Aygun
Bursa Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Ali Şeker, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, üzerinde konuştuğumuz 8inci madde, özü itibarıyla,
Emniyet görevlilerinin mali ve özlük hakları yönünden eşitlenmesi
hususunu düzenliyor. Ancak sizin yasa yapma yönteminiz torba kanun yani
kanunlara çuval geçirme üzerine olduğu için içinde birbiriyle
alakasız onlarca madde var. Gönül isterdi ki ülkemizdeki güvenlik söz
konusu olduğunda, yaşanan sorunlar, salt mali ve özlük
haklarının düzenlenmesine ilişkin birkaç madde olsun ama Türkiyede
maalesef güvenlik sorunu çok ciddi boyutta. Burada, Gölbaşında
polisler arkadaşlarını bombaladılar ve bu bombalamayı
yapanlar da bir cemaatin üyeleriydi. Başka cemaatin üyeleri de Ben
Menzilciyim, FETÖcü değilim. diye kendilerini savunuyorlar. İçişleri
Bakanı da çıkıyor Bir tane örnek verin bana, istifa ederim.
diyor ama yerinde duruyor. Kadınlara, kadına karşı
şiddeti protesto ederken maalesef gazla müdahale ediliyor ve
İçişleri Bakanı diyor ki: O hafif bir gaz. Bu işi bu
kadar hafife alıyor. Eğer böyle bir anlayış devam ederse ne
kadına karşı şiddet sorunu çözülür ne de Türkiyedeki
güvenlik sorunu çözülür.
Ne istediler de vermedik. dediğiniz
yaklaşımlarınız, FETÖnün Türkiyedeki güvenlik birimlerini
bir bir ele geçirmesiyle, 81 ilin 74ünün emniyet müdürünün FETÖcü
olmasıyla sonuçlanmıştı. Siz bu anlayışta
maalesef devam ediyorsunuz. Başka cemaatleri buralara yerleştirme
konusunda bir kere daha sizi kürsüden uyarmak durumunda hissediyorum kendimi.
AKP daha önce Ben, artık Türkiyeyi özgürleştireceğim,
Avrupa Birliğinin bir parçası yapacağım. dedi. Cumartesi
Annelerini davet etti Bu, Türkiye'nin bir ayıbıdır;
bunları sonuca kavuşturmak, hiçbir şeyi faili meçhul
bırakmamak gerekir. dendi; Cumartesi Anneleri, bugün, Galatasaray
Meydanına uzun zamandır giremiyorlar ve onlara her zaman sert
müdahalede bulunuluyor.
AKP iktidarı muhalif akademisyenleri KHKler
eliyle susturmak istedi. Barış diyenleri üniversitelerden attı
ve maalesef, şiddetin savunulmasını istedi herkesten ama
vicdanlı insanlar şiddeti savunmaz, her zaman barışı
savunmaya devam edecek.
Daha geçen hafta, Mülkiyede, özel güvenlikçiler
öğretim üyelerini -maalesef- darbetti. Orada, dışarıdan
gelenler öğretim üyelerine saldırdı.
AKP, her alanda maalesef anayasal hakları insanların
elinden alıyor, insanların temel hakkı olan protesto
hakkının hiçbir şekilde kullanılmasına müsaade
etmiyor. Emniyetin bu şekilde istismar edilmemesi lazım. Emniyet,
anayasal hakları savunmak durumunda.
10 Ekim katliamından on bir gün önce,
canlı bombalara Ankaraya kadar eskortluk yapan Yakup Şahin -geçen
hafta Ankara katliamının davası vardı- Gaziantepin Nizip
ilçesinde bir gübre bayisine yüzde 33lük amonyum nitrat almaya gidiyor ve
güvenlik kameralarıyla tespit ediliyor. Kimliği tespit edildiği hâlde
hiçbir işlem yapılmıyor. Bu kişi geldi, Türkiye'nin en
büyük katliamını yaptı. Böylesine, güvenlik önlemlerinin
alınmadığı ve bu katliamların seyredildiği
ülkede, iktidar, Türkiyeyi en büyük katliama muhatap etti.
Malumunuz, iktidar siyanürü yasaklıyor;
hâlbuki, siyanürü değil yoksulluğu yasaklamak lazım;
yolsuzluğu yasaklamak lazım ki bu kadar yoksulluk ortaya
çıkmasın. Daha bugün, Mecliste intihar girişiminde bulunan, bir
milletvekilinin odasında ilaç içen bir kişiyle
karşılaştık. Yani Türkiye'de bu kadar yoksulluğun
arttığı, gelir dağılımının bu kadar
adaletsiz olduğu, yandaşın bu kadar kollandığı
bir durumda halkın sırtına da büyük bir yük düşüyor ve bu
yükü artık ödeyemiyorlar; ne elektrik faturasını ne doğal
gaz faturasını ödeyemiyorlar. Bunun için de artık yoksulun
sırtına daha fazla çıkmamak gerekiyor.
Umut Vakfı diyor ki: Bireysel silahlanma yüzde
69 arttı dört yılda ve çok ciddi bir tehdit hâline geldi; insanlar
silahlarla birbirlerini öldürüyorlar, silahlarla intihar ediyorlar, buna da bir
çözüm bulmamız lazım.
Siz Canlı bombalar ölmedikçe müdahale
edemeyiz. dediniz ve IŞİDle ilgili Birkaç öfkeli genç dediniz ama
maalesef, Türkiye'yi bir terör, kaos iklimine sürükledi bunlar.
Sağlıkta şiddet konusu yine sorun
olarak durmaya devam ediyor ve bu konuda maalesef hiçbir şey
yapmadınız.
Yine bugün görüşeceğimiz maddelerden biri
de 55inci madde. Resmî sağlık kurulu raporu için zor
kullanılarak numune alınması, zor kullanılarak insanların
yirmi gün süreyle hastanede tutulması insan haklarına
aykırıdır. İstemsiz olarak yapılan bu
yatırmaların o kişilere hiçbir faydası
olmadığı gibi, bu, ancak Hitler döneminde yapılan
uygulamalara denk düşmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bu
maddenin de çıkarılmasını talep ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesiyle 3201
sayılı Kanunun ek 31inci maddesinin değiştirilen ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Başkanların mali ve diğer özlük
hakları hakkında Polis Teftiş Kurulu Başkanına,
Akademi Başkan Yardımcılarının ve Başkan
Yardımcılarının mali ve diğer özlük hakları
hakkında Daire Başkanına ilişkin hükümler uygulanır.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Hüseyin
Yayman
Çankırı İstanbul
Hatay
İsmail
Tamer Recep
Özel
Kayseri
Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, mali ve özlük haklar
bakımından, Başkanların Teftiş Kurulu
Başkanına, Polis Akademisi Başkan
Yardımcılarının ve Başkan
Yardımcılarının Daire Başkanına eşitlenerek
aynı rütbede farklı birimlerde görev yapan birim yöneticileri
açısından hak kaybı olmaması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen
fıkrasında yer alan ibaresinin fıkrasındaki olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mensur
Işık Habip
Eksik Musa
Piroğlu
Muş Iğdır İstanbul
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni
Şırnak İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Musa Piroğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, ben de sözlerime Türkiye sosyalist hareketinin önemli önderlerinden
Teslim Töreyi saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Malum, polisler üzerine, polislerin yaşam
tarzı, maaşları ve iş koşullarını düzeltmek
üzerine görüşülüyor ve muhtemelen bütün polis memurları
kulağını, gözünü dikmiş burayı dinliyor ama polisler
kadar gözünü, kulağını Meclise dikmiş, çıkacak bütçeyi
bekleyen başkaları da var. Bunlar ne zaman hakkını arasa,
ne zaman özgürlük, emek ya da hak mücadelesine girse karşısında
polis barikatını gören çoğunluktan oluşuyor. Bunlar kimler?
Bunlar işçiler, her grevde grevi yasaklanan, direnişi ya patron
zoruyla ya devlet zoruyla dağıtılan işçiler; emekliler,
yoksulluk ve sefaletin dibinde gezen emekliler; emeklilikte yaşa
takılanlar, KHKliler ve bu ülkenin çoğunluğu, aynı zamanda
engelliler yani yaklaşık 6 milyon engelli. Bunlar bu bütçeden,
önümüzdeki günlerde görüşülecek bütçeden kendilerine yönelik bir
şeyler çıkmasını bekliyorlar.
Ben, buradan, peşinen, bekleyiş hâlinde
olan bu 65-70 milyona şunu söyleyeyim: Bu Meclisten bu
çoğunluğun beklediği hiçbir şey çıkmayacak çünkü bu
Meclisin çoğunluğunu oluşturan iktidar partisi yoksulların
ve işçilerin çıkarlarını temsil etmiyor. Ben geçen sefer
bunu söylediğimde itiraz edilmişti. Bir tane talebim vardı,
dedim ki: Asgari ücret üzerindeki -işçilerin ödediği- vergiyi kaldırın.
Asgari ücret görüşmeleri gelecek, vergi yasaları geldi ama biz
biliyoruz ki hiçbiri yapılmayacak. Tam tersi yapılıyor çünkü bu
Hükûmetin, bu Meclisin çoğunluğunun sözcüleri, örneğin
yoksullukla en iyi mücadele eden partinin kendileri olduğunu söylüyor. Ne
zaman? İnsanların yoksulluktan kafasına silah
dayadığı, insanların yoksulluktan siyanür içtiği,
insanların yoksulluktan intiharı seçtiği bir dönemde söylüyor.
Benim önerim şu: Sözcülerinizi uyarın,
halkı infiale getirecek, halkın bu çilesini, bu ızdırabını
görmezden gelen açıklamalar yapmaktan vazgeçsinler. Sadece sözcüler
yapmıyor, Cumhurbaşkanı da aynı yerde duruyor, diyor ki:
Emeklilere insanca yaşayacak ücret verdik. Ne kadarmış? Bin
lira yapmışlar.
Peki, ben size biraz rakam vereyim, bu bin liranın
insanca yaşam ücretine eşit olduğunu söyleyen
Cumhurbaşkanına dair rakamlar vereyim: Saray günde 1,8 milyon lira
harcıyor, örtülü ödenekten kimsenin haberi yok, personelin masrafı
106 milyon lira -bu personelin içinde 100-150 tane arabalı korumaları
da var- itibara 36 milyon harcanmış -halkın itibarı
yerlerde, intihar ediyor- mutfağa 2,6 milyon harcanmış -emekli
bin lirayla insanca yaşıyor deniyor- sağlığa 2,7
milyon harcanmış, temizlik için 3,2 milyon harcanmış.
Benim sorum basit: Eğer emeklinin aldığı
bin lira insanca yaşam ücretiyse sarayın bu harcamaları nece
yaşam ücretidir? Hangi dünyada ya da hangi gezegende yaşıyor ki
emeklinin bin lirasını insanca yaşam ücreti olarak görüyor?
AKP ne yapıyor? Motorlu taşıtlar
vergisine yüzde 22,5; köprü geçişlerine yüzde 47, una, makarnaya yüzde 23,
doğal gaza yüzde 29, elektriğe yüzde 30, memura yüzde 4+4 zam
yapıyor. Bu bütçeden halkın yararına bir şey çıkma
şansı bu nedenle hiç olmadı, olmayacak. Çünkü siz, yardımla
geçinen bir yoksulluk istiyorsunuz, yardıma muhtaç bir yoksulluk
istiyorsunuz, bizse yoksulluğu kaldırmak istiyoruz. Çünkü bu
Hükûmetin Sağlık Bakanı bu ülkenin en büyük hastanelerinin
patronu, bu Hükûmetin Turizm Bakanı bu ülkenin en büyük otellerinin patronu;
bu Hükûmetin bakanlarının hemen hepsi büyük patronlardan
oluşuyor.
Ben bu halka bir tane laf söylemek istiyorum:
Yoksulun hâlinden zengin, açın hâlinden tok, sizin hâlinizden bu iktidar
anlamaz, anlamayacak da. Tek bir çözüm var: Burayı süpüreceksiniz,
yoksuldan, emekçiden, işçiden yana yeni bir iktidar, yeni bir hükûmet
kuracaksınız. Bu kurulduğu gün, bu bütçe halkın
yararına olacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Mahmut
Tanal
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Yaşar
Tüzün Ali
Şeker İlhami
Özcan Aygun
Bilecik İstanbul Tekirdağ
Ensar
Aytekin Erkan
Aydın Fikret
Şahin
Balıkesir Bursa Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Fikret Şahin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin 9uncu maddesi üzerinde söz aldım.
Maddede şu şekilde, Emniyet Genel
Müdürlüğü bünyesinde görevli Emniyet teşkilatı personelinden
terörle mücadelede görevi sırasında veya bu görevlerinden dolayı
kaybolan veya alıkonulanların ailelerinin mağdur edilmemesi
amacıyla, ilgili personel hakkında gaiplik kararı verilinceye
kadar geçen süre içerisinde ailelerinin personelin aylıklarını
alabilmelerine ve her türlü sosyal hak ve yardımlardan yararlanabilmesine
yönelik bir düzenleme yapılmakta.
Tabii, şunu ifade etmek istiyorum ki: Cumhuriyet
Halk Partisi olarak terörle mücadeleyi her zaman siyasetüstü bir konu olarak
değerlendiriyoruz. Ülkemizin birlik ve bütünlüğü adına terörle
mücadele eden tüm Emniyet mensuplarını, Silahlı Kuvvetlerimizi
her zaman destekliyoruz. Onların başarıları, sonuç
itibarıyla elbette ki bizim de başarımızdır. Bu
bağlamda, bu teklifin bu maddesinin çok yeterli olduğunu şahsen
düşünmüyorum, daha fazla bir katkıya ihtiyacı var. Çünkü bir
Emniyet mensubu, bir polis memuru diyelim ki terörle mücadele esnasında alıkonuldu,
evde baba yok, burada sadece maaşını vermek maalesef yeterli
değil, çok daha fazla yardımı hak ettiklerine inanıyorum.
Bu bağlamda, toplumumuzun huzuru için terörle mücadelede
canlarını feda eden Emniyet mensuplarımızın geride
kalan aileleri ve çocukları her türlü yardımı hak ediyorlar.
Şunu da tespit etmek istiyorum ki: Polislerimiz fedakârca hizmet
ediyorlar, mesai mefhumu tanımaksızın hem ruhsal hem bedensel
hem de sosyal hayatlarından her türlü fedakârlığı yaparak,
fedakârca katkı da vererek toplumun huzurunu sağlamaya
çalışıyorlar.
Sonuç olarak polislerimiz, devletimize ve
milletimize uzanan koruma ve yardım eli fakat bugün
baktığımız zaman, özellikle iktidar tarafından da
sıklıkla suistimal edilen bir meslek grubu. Bakınız, pek
çok siyasi parti seçim öncesi burada polislerimize, öğretmenlerimize,
hemşirelerimize ve din görevlilerimize 3600 ek gösterge sözü verdi. Gönül
ister ki bu kanun teklifi içinde keşke bu 3600 ek gösterge olmuş
olsaydı da polislerimiz için bu sözümüzü yerine getirmiş olsaydık.
Ayrıca, polislerimiz tıpkı Jandarma gibi görev yapıyor, her
ikisi de aynı Bakanlığa bağlılar, her ikisi de
İçişleri Bakanlığına bağlı; biri belediye
sınırları içinde görev yapıyor, diğeri belediye
sınırları dışında ama her ikisinin de sahip
olduğu özlük hakları birbirinden farklı. Bu bağlamda da
polislerimizin Jandarmanın sahip olduğu özlük haklarına sahip
olmasını temenni ediyorum.
Biraz önce, oturumdan önce, şehir
hastaneleriyle ilgili bir konuşmamız olmuştu. Ben
konuşmamın diğer kısmını bununla tamamlamak
istiyorum. AK PARTİli hatibin söylediği birtakım
rakamları, tutanaklara geçmesi açısından düzeltmek istiyorum.
Elimde Sağlık Bakanının Plan ve Bütçe Komisyonundaki
sunumunu görüyorsunuz. Burada, AK PARTİnin sayın hatibi dedi ki:
Şehir hastaneleriyle birlikte biz 50 bin civarında bir yatak
kazandırdık. Burada, maalesef, Sayın Sağlık
Bakanı sayın hatibi yalanlıyor. Sağlık Bakanı
diyor ki: 10 tane şehir hastanesiyle 13.423 tane yatak
kazandırdık. 50 bin tane yatak kazanılmış değil.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şunu ifade etmek istiyorum: Bakınız,
10 tane şehir hastanesine ödeyeceğimiz kira ve hizmet bedeli bu
yılki Sağlık Bakanlığı bütçesinin
yaklaşık yüzde 20si civarında, tam rakam veriyorum: 10 hastane,
yüzde 17,66sı. Eğer Bakanın bahsettiği gibi 9 hastane daha
seneye hizmete girerse bu olacak bütçenin yüzde 35-40ı. Yani
Sağlık Bakanlığı bütçesinin bu şehir
hastanelerini kaldırması mümkün değil, o nedenle bir an önce
devletleştirilmesi gereğini tekrar söylüyorum. Bakınız,
rakamlar söylüyor bunu; 58 milyar lira Bakanlığın bütçesi, 10,4
milyar lira da hizmet ve kira bedelleri var.
Ben şunu ifade etmek istiyorum: Benim kendi
ilimdeki Balıkesir -ben de uzun süre görev yaptım- Devlet Hastanesi
650 yataklı A sınıfı bir hastaneydi. İlde şehir
hastanesinin açılmasıyla birlikte bu A sınıf hastane, B
sınıfı hastaneye düşürüldü, 650 yataktan 260 yatağa
indirildi. Pek çok özellikli birimleri, gastroenteroloji, nefroloji, üçüncü
basamak yoğun bakım hepsi kapatıldı, yoğun bakım
cihazlarının bir kısmı bodruma indirildi; sadece şehir
hastanesini kalkındırmak adına.
Buradan şunu söylemek istiyorum: Tüm
şehirde, Balıkesirde yatak sayısı azaldığı
için, 260 yatak tekrar 400-430 yatağa çıkarılmak zorunda
kalındı ama personel düzeni
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bir
dakikanızı rica edeceğim, çok önemli.
BAŞKAN Sadece selamlama konuşması
için açarım. Bir dakika söz veremem, kimseye vermedim.
Buyurun.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Efendim,
aramızda elbette iktidar partisinden Balıkesir milletvekili olan
arkadaşlarımız da var. Şunu söylemek istiyorum: Şu
anda, Balıkesir Devlet Hastanesi fiilen 430 civarında yatakla hizmet
vermektedir ama personel 260 yataklı hastaneye göredir, personel
eksiği vardır. Bunu bir buçuk yıldır Bakanlığa
söylemiş olmama rağmen, hâlen düzelmemiştir ve Balıkesir
Devlet Hastanesinin hizmetine Balıkesir halkının şiddetle
ihtiyacı vardır.
Şunu da duyuyoruz ki arazisi değerli bir
yerdedir. TOKİnin oraya AVM yapma gereği
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Evet, peki,
bir dahaki sefere şey yapayım.
Efendim, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tamer, buyurun.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bir açıklama
yapacağım. Yanlış ifade ettiğimi söyledi.
BAŞKAN Doğru, sizin doğru
söylemediğinizi ifade etti; bu, sataşmadır. Buradan, kürsüden
size iki dakika süre vereceğim ama yeni bir sataşmaya yol açmadan
lütfen.
Buyurun.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sataşma
değil, sadece bilgi vereceğim.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Milletvekili arkadaşlarımı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, şehir
hastaneleri sizin ifade etmiş olduğunuz gibi değil; tam tersi,
eksiği yerine koyduk. Ben, hiçbir zaman, 50 bin yatak
kazandırdık demedim; 10 tane hastanede 13 bin küsur nitelikli yatak
var, 50 bin yeni yatağı da kazandırmak istiyoruz dedim. Benim
söylemek istediğim buydu.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz, sağ olun
Sayın Tamer.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ama bakın,
Türkiyede şu anda 220 bin yatak var, biz bunların 100 binini
nitelikli yatak hâline getirmeye çalışıyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Elinizden tutan
mı var?
İSMAİL TAMER (Devamla) - Kimse
yanlış anlamasın. Şehir hastanelerini tu kaka
yapmayın.
Bakın, bugün, yatan her hastanın yüzde 90
memnuniyet oranı var.
BAŞKAN Ispartada yüzde 97 memnuniyet.
İSMAİL TAMER (Devamla) Yüzde 97, yüzde
96; yer yer değişiyor Değerli Başkanım.
Bakın, çalışanların da
memnuniyet oranı yüzde 39lardan, yüzde 50lerden bugün yüzde 75lere
çıktı. Onun için, lütfen, hizmet aldığınız
şehir hastaneleri hakkında yanlış bilgi vermeyin. Bu
söylediklerinizin hepsi kesinlikle yanlıştır diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tamer.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ben size
rakamlarıyla tek tek de açıklayayım: Yapılmış
olan AVMlerde 1 metrekare bin dolar civarında, şehir hastaneleri
mefruşatıyla birlikte 600 dolar civarında.
ERKAN AYDIN (Bursa) AVMyle
kıyaslıyorsun bunu ya!
İSMAİL TAMER (Devamla) Onun için,
bakın, AVMlerden daha ucuza yapılmış vaziyette.
ERKAN AYDIN (Bursa) AVMyle
kıyaslıyorsun, baksana ya!
İSMAİL TAMER (Devamla) O gün öyleydi.
Artık, bundan sonra da yine genel bütçeden şehir hastaneleri
yapılacak diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, sataşmadan dolayı, bir dakika
BAŞKAN Sataşma yok, size
sataşmadı.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Var
efendim, doğru olmadığını söyledi, var elbette. Yani
hangisi doğru?
BAŞKAN Ama sataşma yok. Siz
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Var
elbette, var.
BAŞKAN Yani bu işin sonu yok. Siz öyle
düşünüyorsunuz, o öyle düşünüyor.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Fikrimi değil efendim, bakın, burada Bakanın ifadesi var, onu
göstermek istiyorum.
BAŞKAN Aslında, ben çok farklı
düşünüyorum ama buradan konuşamıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle 3201 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen ek madde 37ye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"İçişleri Bakanlığı
alıkonulan veya kayboldukları iddia edilen kamu görevlilerinin
ailelerine kavuşabilmesi için insancıl çözümler geliştirir. Bu
insancıl çözümler kapsamında sivil toplum örgütleri ve insan
hakları ile ilgilenen derneklerle iletişime geçilerek kamu görevlilerinin
ailelerine kavuşabilmesi için her türlü barışçıl
girişimde bulunmak İçişleri Bakanlığının
sorumluluğudur.
Erol
Katırcıoğlu Mensur
Işık Habip
Eksik
İstanbul Muş Iğdır
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Filiz
Kerestecioğlu Demir
Bitlis İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Erol Katırcıoğlu, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili konuşacağım. Bu madde, esas
itibarıyla, bir mağduriyeti giderme maddesi ve dolayısıyla
da bizim sempatiyle baktığımız bir madde bir tarafıyla.
Görevi sırasında alıkonulmuş veya kaybolmuş
kişilerin ailelerine, bu kişilerin memuriyetleri devam ettiği
sürece aylıklarının bağlanmasını öneren bir
madde.
Fakat doğrusunu isterseniz, bu maddenin ima
ettiği bir mesele var ki ben bu madde üzerine konuşurken bunu vesile
ederek konuşmak istiyorum. Şimdi, arkadaşlar, tabii ki her
devlet kendi memurunu, kendi vatandaşını korumakla yükümlüdür,
eğer kaybolduysa bulmak ve getirmekle yükümlüdür. Bütün bu süre içinde de
bir mağduriyet var ise -ki daha çok aileleri tabii ki mağdur oluyor-
ailelerine karşı bir sorumluluk düşünerek, hissederek destek
verilmesini ima eden veya işaret eden bir madde bu dolayısıyla
bence de uygun bir madde gibi duruyor.
Fakat arkadaşlar, bu meseleyi neden bir
düzenlemeyle geçiştirelim? Ben bu vesileyle, tekrar bu yüce Mecliste bu ve
buna benzer meselelerin ima ettiği barışın nasıl tesis
edileceğiyle ilgili olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Şimdi,
arkadaşlar, bilmiyorum sizleri ama ben bu iltisak lafından epey
rahatsız oluyorum. İltisak lafı ciklet gibi, nereye çekerseniz
oraya doğru gidiyor ve biliyorsunuz iltisak lafı bizim hukukumuzda
da yoktu zaten, bizim dilimizde de yoktu esas itibarıyla. Benim
hatırladığım kadarıyla, 1 Eylül KHKsiyle 2016da
iltisak bir anlamda, FETÖ teşkilatıyla ilgili olarak ifade edildi
ve kararnameye yazıldı.
Arkadaşlar, tabii ki anlaşılabilir
bir nedeni var. İşte, düşünün, 15 Temmuz olmuş, bir darbe
söz konusu ve bir teşkilat var ve anlaşılan, teşkilat belli
gizli ilişkiler içinde bir teşkilat. Dolayısıyla da o
teşkilatı bir an önce ortaya çıkarmak ki devletin görevlerinden
biri olması lazım- sebebiyle de iltisak lafını kullanarak
birçok kişinin de tutuklanmasına ve cezaevine konulmasına karar
verilmiş oldu.
Arkadaşlar, geçenlerde, Sayın
İçişleri Bakanımız Süleyman Soyluyla, bütçesini
görüşürken bu mesele bir şekilde gündeme geldi ve orada bir yere
getirmek istiyorum- o gün yaptığımız tartışmada;
26 bin civarında KHKli, FETÖ davasıyla ilgili olarak mahkemelerde
beraat etmiş yani hâkimlerin karşısına
çıkmışlar, ortada var olan delillere bakmış hâkimler
ve karar vermişler ki Bu insanlar suçlu değil. ve serbest
bırakmışlar, biz de bunun üzerine sorduk. Yani ben, en azından
iltisak lafıyla ilgili olarak bu düşündüklerimi söyledim kendisine,
o da bana bir tanım yaptı arkadaşlar ve bu tanımın
hakikaten sıkıntılı olduğu kanaatindeyim.
İçişleri Bakanının söylediği şey şu oldu,
dedi ki: Adamı veya kadını buluyoruz, hiçbir şeyi yok,
hiçbir delil yok yani ne byLocku var ne Bank Asyada bir işi var, bir
ilişkisi var dolayısıyla hâkim de bir kanıt ortaya
koyamıyor. Peki, serbest mi bırakalım bu kişiyi? Birçok
insan onun FETÖyle ilişkili olduğunu söylüyor. Dolayısıyla
da bunu iltisaklı olarak değerlendirerek bu davanın içinde
gördük ve KHKli oldukları hâlde görevlerine iade etme konusunda
çekimseriz. Hatta, kendisi Ne yapalım, tekrar devlete mi alalım?
dedi.
Özetle arkadaşlar, söylemek istediğim
şey şu: Bu iltisak lafıyla o kadar uzatıyoruz ki iki gün
önce, bizim partimizin birçok mensubu -tahmin ediyorum, bilmiyorum ama-
iltisak lafıyla ifade edilen birtakım cümlelerle gözaltına
alındılar ve tutuklandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Veriyor musunuz
bir dakika?
BAŞKAN Vermiyorum Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Peki. O zaman,
hepinize iyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Ayhan
Altıntaş
İzmir Edirne Ankara
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Ayhan Altıntaş, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
9uncu maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu maddeyle geç kalınmış bir karar
alınmış, kararı destekliyoruz. Terörle mücadele görevinde
kaybolan ya da kaçırılan personelin gaiplik kararından sonra
maaşının, sosyal ve özlük haklarının ailelerine
devredilmesi gerekli bir hamledir. Denir ki: Pencereden
baktığınızda güneşi esirgemiyorsa gökyüzü, birileri
yaşadığınız günlerin bedelini ödediği içindir.
Bugünleri görmemizi sağlayanlar, dün savaşlarda şehit olan, gazi
olan ya da esir düşen atalarımızdır. Yarın güneşi
göreceksek bunun en büyük teminatı da Nihal Atsızın sözleriyle
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan / Ölümlerle
eğlenen tunç yürekli Türk evlatlarıdır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, canlarıyla bize bugünleri hediye eden
şehitlerimize, bir parçalarını cephede, dağda bırakan
gazilerimize, aileleriyle yıllardır görüşemeyen, ne hâlde
olduğu bilinmeyen, her gün ana babalarının, eşlerinin,
çocuklarının, dostlarının yolunu gözlediği kayıp
askerlerimize borçluyuz. Onlar, bizden maddi bir karşılık
beklemediler, zaten nasıl bir maddi çıkar bu
fedakârlıkların karşılığı olabilirdi ki
manevi olarak da bir şey beklemediler; fedakârlıklarına
karşılık olarak aldıkları bazen içler
acısıydı; gün geldi, bayrağa sarılı naaşları
beyaz bir kamyonetin kasasında memleketlerinde gönderildi; gün geldi,
trafikte basit bir yol verme tartışması yüzünden
magandaların saldırılarına uğradılar ya da
otobüste gazi kartları geçerli görülmedi, zorla otobüsten indirildiler;
şehit oldular, cenaze törenlerinde protokol adı altında
saygısızlık yapıldı, cenazeleri ucuz şovları
için ön sıralara geçmeye uğraşan siyasetçilere sahne oldu.
Yukarıda saydıklarım, yapılan
saygısızlıkların çok küçük bir kısmı fakat bu
kadarı bile hayli ağır. Bu saygısızlıklara
rağmen şehit olmaya razı olan bir evladımızın
amacının çıkar olmayacağı ortadadır. O gençlerin
tek amacı vardır, Türk milletinin ve vatanının var
olması.
Değerli milletvekilleri, 12 asker ve polisin, 2
MİT personelinin PKK elinde esir olduğu daha önce bu kürsüden Grup
Başkan Vekilimiz Lütfü Türkkan tarafından dile getirilmişti.
Saygı Öztürk, 17 Eylül 2019 tarihinde, köşesinden 8inin ismini
vermişti; Semih Özbey, Ferdi Polat, Müslüm Altıntaş, Adil Kavak,
Sedat Yabalak, Sedat Vardar, Vedat Kaya, Sedat Sungur. Bu asker ve polislerimiz
için gereken yapılmalıdır.
Biz, düşman eline esir vermeyi, askerlerimizden
haber almamayı tarihte de yaşadık. Benim dedemin kardeşi de
Birinci Dünya Savaşında Yemende Osmanlı askeri olarak
kayboldu, haber alınamadı. Fakat şu an 21inci
yüzyıldayız, modern bir devletiz, bugün hâlâ aynı trajedileri
yaşıyorsak oturup düşünmek lazım. Bu elim olaylar sonucunda
kimseyi teselli etmek, kimseye yeni haklar vermek acıları dindirmez,
devlet tedbir almalıdır. Diyarbakırda acılı anneler
HDPnin önünde oturma eylemi yaparken annelerin sorunlarını çözmek
yerine onlarla beraber eylem yapmak iktidara yakışmaz. Devlet, oturma
eylemi yapmaz. Devlet, gerekeni yapar. Devlet, vatandaşının
haklı mücadelesinde vatandaşın yanında değil, önünde olur,
kendi önce gider çünkü devletin kuruluş amacı budur, kanunların
var olma amacı budur, vatandaşı desteklemek değil,
korumaktır; canı yanınca omzuna dokunmak değil, elinden
tutup kaldırmaktır.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi tekrar
maddeyi desteklediğimizi fakat bu yasaya ihtiyacımızın
olmayacağı günleri istediğimizi belirterek son vermek istiyorum.
Devletimiz, kendi uğruna canını, bedenini sakınmayacak
güvenlik güçlerine sahip çıkmalıdır, sahip
çıktığını hissettirmelidir. Buna daha önce seçim vaadi
olarak söz verdiğiniz, sık sık kendi medyanızda Gözler
Mecliste. diye müjdelediğiniz 3600 ek göstergeyle başlayabilirsiniz.
Polislerimiz, öğretmenlerimiz, din adamlarımız,
hemşirelerimiz sizden müjdeli haber bekliyorlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Nihat
Yeşil Mahmut
Tanal
Kahramanmaraş Ankara İstanbul
Yaşar
Tüzün Ali
Şeker İlhami
Özcan Aygun
Bilecik İstanbul Tekirdağ
Ensar
Aytekin Erkan
Aydın Mehmet
Ali Çelebi
Balıkesir Bursa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Mehmet Ali Çelebi, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, madde
doğru fakat geçerlilik tarihi yanlış. İyi bir şey
yapıyoruz ama yeni bir mağduriyet yaratıyoruz. Doğum var
ama sakat doğacak. Sebebini söyleyeyim.
Bu madde (A) tipi amir ve (B) tipi amir
arasındaki ayrımı kaldırıyor; herkesin
yıllardır beklediği bir şey, doğru. Peki, nedir (A)
tipi, nedir (B) tipi? (A) tipi, Polis Akademisinden mezun olarak komiser yardımcısı
olanlar; (B) tipi ise en az altı yıllık meslek tecrübesi olup
sınavla daha sonradan komiser yardımcısı olanlar.
Dolayısıyla (A) tipi dediğimizde Akademili, (B) tipi
dediğimizde ise meslekten yükselen, alaylı, mektepli gibi
düşünebiliriz. Şimdi bunlar arasındaki ayrım
kaldırılıyor. (A) tipi komiser yardımcısı dört
yılda komiser, bir dört yıl daha görev yaparsa sekiz yılda
başkomiser oluyor; (B) tipi ise altı yılda komiser, altı
yıl daha görev yaparak on iki yılda başkomiser oluyor. Buraya
kadar sorun yok. Geçerlilik tarihi yanlış dedik, neden? 2015
yılında Akademi kapatıldı dolayısıyla Akademi
kapatıldıysa (A) tipi amirin anlamı kaldı mı? Yani
defakto olarak (A) tipi amir ve (B) tipi amir 2015 yılında zaten
oluştu. Yani bu yasa teklifi buraya geç geldi; bu iş 2015
yılında zaten oluşmuştu. O nedenle geçerlilik tarihi
yanlış, o nedenle geçerlilik tarihinin 2015 olması lazım.
2015te Akademi neden kapandı? Çünkü Akademiyi
FETÖcüler ele geçirmişti, o nedenle kapatmıştık. Peki,
kapatınca kimleri aldık? Bakın, iki-dokuz ay eğitimle
dışarıdan üniversite mezunlarını aldık, 10 bin
kişi ve bu meslek içinden sınavla da (B) tipi amirleri aldık.
Dolayısıyla aralarında şu an bir fark var mı 2015ten
sonra? Hiçbir fark yok. Yani 2015 yılı itibarıyla (A) tipi, (B)
tipi zaten ortadan kalktı; bu yasa teklifi geç geldi, 2015
yılından itibaren işlemesi gerekir.
Yasa teklifi bu hâliyle geçerse ne oluyor?
Bakınız, yasa teklifi bu hâliyle geçerse yani geçerlilik
yılını 2019 alırsak 2005, 2006, 2007, 2008 (B) grubu polis
amirleri için dört yıl hak kaybı oluşacak ama 2015
yılı olarak alırsak iki yıl hak kayıpları var. Bu
hâliyle geçerse 2010, 2011, 2012, 2013 mezunlarının iki yıl
kayıpları var; bu şekilde geçmezse bir yıl
kayıpları olacak. Yani iyi bir şey yapıyorsak en düzgününü
yapmamız gerekecek. Bundan etkilenen de bin kişi var, sadece bin
kişi, devlete ciddi bir maliyeti yok bunların ve Hiyerarşi
bozuluyor. diye bir iddiayla da geliniyor karşımıza.
Aslında tam tersi olacak. O da nedir? Kemal Müdürümden örnek vereyim bu
şekilde.
Şimdi, siz 2014 mezunu olan Kemal Müdürüm, ben
2015 mezunu olayım. Siz şu an benim amirimsiniz, doğru mu? Ama
yasa bu hâlde geçerse 2023te ben başkomiser olacağım, 2024te
siz başkomiser olacaksınız; emir veren, emir alan olacak.
Dolayısıyla hiyerarşi aslında bu şekilde bozuluyor;
bunu önlememiz gerekiyor. 2015 yılından itibaren geçerlilik tarihini
alırsak bu mağduriyetler önlenecektir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kabul edildi Sayın
Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin çıkarılmıştır
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Feridun
Bahşi
İzmir Edirne Antalya
Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Feridun Bahşi, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 10uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Emniyet teşkilatında 2001
yılından itibaren amirler arasında (A) ve (B) grubu amir
ayrımı yapıldı. Bu 2 amir grubu arasındaki temel fark,
rütbelerde bekleme süresiydi. (A) grubu amirler dört yılda bir rütbe
alırken (B) grubu amirler altı yılda bir rütbe alıyordu.
2015 yılında 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda yapılan değişikliklerle (A) ve (B) grubu amir
ayrımı kaldırılarak ayrımcılığa son
verildi ancak bu yasa, hâlen görevde olup lisans mezunu olan polis amirlerini
geçici 26ncı maddeyle kapsam dışı bırakarak (B) grubu
polis amirleri olarak kalmalarına sebep oldu. Şimdi, yapılan
değişiklikle 2015 yılında lisans mezunu olmasına
rağmen (B) grubu amir statüsünde bırakılan tüm amirler, bu kanun
teklifi yürürlüğe gireceği tarih itibarıyla (A) grubu amirliğe
alınacaktır. Bu, eşitsizliğin ortadan
kaldırılması adına güzeldir ancak
yaptığımız düzenleme tam eşitlik sağlıyor mu
sağlamıyor mu, buna bakmamız lazım.
Bu yasa teklifinde 27/3/2015te lisans mezunu
amirlerin (A) grubu amir yapıldığı tarih yürürlük tarihi
olarak baz alınmazsa bir haksızlığa ve mağduriyete yol
açacaktır. Ayrıca geçmiş rütbelerin verilmemesi eşitlik ve
hiyerarşik düzende iki büyük soruna da sebebiyet verecektir. Birinci büyük
sorun, eşitlik ve liyakattir.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği
üzere, yasa teklifinin yürürlüğe girdiği tarihte eşit statüde
olan herkese uygulanması gerekir. Ancak 2015 yılındaki
düzenlemeyle 2015 yılından önce lisans mezunu olup polis memuruyken
komiser yardımcılığı sınavını kazanan
amirler istisna tutulurken bu düzenlemeden sonra eğitim ve statü olarak
aynı durumda olan lisans mezunu polis memurları (A) grubu olarak amir
yapılmaktadır yani aynı eğitim düzeyinde olan (B) grubu
amirler âdeta sınavı erken kazandığı için
cezalandırılmaktadır. Daha önce de müdür rütbelerinde bekleme
süreleri kısaltılmış ama bu kısaltma düzenleme tarihi
itibarıyla tüm müdürlere uygulanmıştı.
Mağduriyetin ikinci sonucuysa hiyerarşik
yapının bozulmasıdır. Yine, hepimizin bildiği gibi,
Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçlerinde mesleklerinin
doğası gereği hiyerarşi en üst seviyede
uygulanmaktadır. 2015 itibarıyla geçmiş haklarının
verilmemesi bu hiyerarşiyi zedeleyecek bir durum ortaya
çıkaracaktır. Şöyle ki: 2014 yılında mezun olan (B)
grubu amir 2015 yılında amir olan (A) grubu amire 2015 ile 2018
yıllarında amir olarak emir vermekteyken eğer madde bu
şekilde geçerse (A) grubu amir 2020 yılında dört sene emir
aldığı (B) grubu amirini geçerek emir veren rütbeye
yükselecektir. Yani düşünün, dört sene emir aldığı amirini
geçecek ve 2020 yılı sonrası amirinin amiri olacaktır; bu
uygulamanın hiyerarşik düzeni altüst edeceği apaçık
ortadadır.
Değerli milletvekilleri, kısaca (B) grubu
amirler sınava girmeden önce altı yılda bir terfiye hak
kazanacaklarını biliyorlardı ancak 2015teki kanuni düzenlemeden
sonra polis memurları, başpolis ve kıdemli polis
memurlarının ya da teşkilat dışında herhangi bir
üniversitenin -bölüm ayrımı gözetmeksizin- lisans mezunu
olmasına yani eğitim yönünden eşit olmalarına rağmen,
(A) grubu amir yapılmasının hukuki şartları
değiştirilmiştir. Bu kanuni düzenlemeyle bir
kısmının hakları iyileştirilirken eşit durumdaki
diğer bir kısmın hakkı göz ardı edilerek mağdur
edilmesi hukuku ve vicdanları yaralayacaktır.
Verdiğimiz bu önergeyle (A), (B)
ayrımının kaldırılmasıyla ilgili kanuni
düzenlemenin yapıldığı 27/3/2015 tarihi esas
alınırsa hakkaniyetin sağlanacağını ve
eşitler arasında bu eşitsizliğin ortadan kalkacağını
düşünmekteyiz.
Bu vesileyle önergemize desteklerinizi bekler, Gazi
Meclisimiz ve yüce Türk milletini saygıyla selamlarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.07
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanunun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 28 Kasım 2019 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.09