TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
25inci
Birleşim
3
Aralık 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Tel Abyadda şehit düşen
Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile Kuzey Irakta şehit
düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine,
3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve Down Sendromlular Dünya Judo
Şampiyonasında altın madalya kazanan Talha Ahmet Erdem ile
Doğukan Coşarı tebrik ettiğine ilişkin
konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili
Musa Piroğlunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, fındığa ve fındık üreticilerine
yapılan desteklere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, şehir hastanelerine
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, 27-30 Kasım tarihleri arasında
Konya ilinde düzenlenen Uluslararası Ahilik Fuarı ve İş
Ahlakı Zirvesine ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelsiz
bir dünya dilediğine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanının Asgari ücrette Avrupadan iyiyiz. ifadesine ilişkin
açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kocaeli ili İzmit ilçesi Cedit Mahallesi kentsel
dönüşüm bölgesinde oturan vatandaşların mağduriyetine
ilişkin açıklaması
5.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, asgari ücretlilere 2020 yılı için
hak ettiği zammın verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, vefat eden AK PARTİ Toroslar İlçe
Teşkilatı Başkan Yardımcısı Avni Atmacaya
Allahtan rahmet dilediğine ve 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve
Cumhurbaşkanının termik santrallere filtre
takılmasını erteleyen teklif maddesini veto ettiğine
ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Üsküdar Belediyesindeki yolsuzluk
iddialarına ilişkin savcıları ve ilgili
Bakanlıkları göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
11.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Adana ili Tufanbeyli Belediyesindeki yolsuzluk,
kayırmacılık ve israf iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, göletlerin maliyetinin çiftçinin sırtına
mı yüklenmek istendiğini ve sulama ücretleri oluşturulurken
bölgeler arası verimin göz önüne alınıp alınmadığını
Tarım ve Orman Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, rahatsızlığı
nedeniyle HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşa
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, asgari ücretliden vergi
alınmaması ve çalışana hak ettiği zammın
verilmesi konusunda asgari ücretliler ve aileleri adına çağrıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
14.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, süt üreticilerinin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
15.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, kantin işletmecilerinin
sorunlarının ivedilikle çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, otoban ve
köprü geçişlerinde uygulanacak olan dinamik fiyatlandırma sistemine,
muhasebeciler ile mali müşavirlerin PTT aracılığıyla
mükellefleri olmasa dahi iadeli taahhütlü mektup gönderebilmesi yolunun
açılması ve prim eksikliği olan vatandaşlara geriye dönük
borçlanma imkânı tanınarak emekli olma hakkının verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, engellileri muhabbetle
selamladığına ve Hint Filozofu Beydebanın Kelile ve
Dimne adlı eserinde ele aldığı hususlara ilişkin
açıklaması
18.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Türkiye genelinde kaç ilçe merkezindeki biyokimya
tahlil laboratuvarının kapatılarak tahlil cihazlarının
daha büyük ilçelere veya il merkezlerine alındığını ve
Sağlık Bakanlığının bu uygulamayla yıllık
ne kadar tasarruf etmeyi planladığını, zamanında
tahlil yapılamadığı için doğacak olumsuzlukların
sorumluluğunu kimin üstleneceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
19.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler
Gününü kutladığına, 2016 yılından itibaren iyi
tarım uygulaması için gerekli işlemleri yerine getiren
çiftçilerin 2019 yılında yayımlanan genelge nedeniyle
mağdur edildiğine ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
sınavlarının yapıldığı merkezlerin
artırılmasına ilişkin açıklaması
21.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
22.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engellerin
aşıldığı bir Türkiye dilediğine,
ihracatçılara ihracat destek ve teşvik primlerinin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle
engelsiz bir dünya dilediğine, Kayseri merkez ve kırsalında su
fiyatlarına yapılan zamma ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
25.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, 1-7 Aralık Acil Sağlık
Hizmetleri Haftasına ilişkin açıklaması
26.- Trabzon Milletvekili Ahmet
Kayanın, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
taşerondan işçi kadrosuna geçen işçilerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili
Erkan Haberalın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve Down
Sendromlular Dünya Judo Şampiyonasında altın madalya kazanan
Talha Ahmet Erdeme Türk milleti adına şükranlarını
sunduğuna ilişkin açıklaması
28.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Aydın ili Efeler ilçesi Kızılcaköy köyünde
kurulması planlanan JESe karşı mücadele veren köylülerin
mağduriyetinin devam edip etmeyeceğini, Sarı Zeybek ismi
verilerek JESlerin çevreye ve insana verdiği zararın örtbas edilmeye
mi çalışıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
29.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit düşen Piyade Uzman
Onbaşı Harun Çınar ile Pençe-3 Harekâtında şehit
düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta Allahtan rahmet
dilediğine, 4 Aralık Kenan Berkay Şipali vefatının
3üncü yıl dönümünde özlemle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
30.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Öztürkün, çiftçi, köylü ve üreticilerin gerek doğal
afetler gerekse yüksek girdi maliyetleri sebebiyle zor durumda olduğuna
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, 2 Aralık Namık Kemalin
vefatının 131inci yıl dönümüne ve 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
32.- Gaziantep Milletvekili
Derya Bakbakın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
33.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar
ile Pençe-3 Harekâtında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe, Dünya Down Sendromlular Judo Şampiyonasında
altın madalya kazanan Talha Ahmet Erdem ile Doğukan Coşarı
ve gümüş madalya kazanan Mehmet Can Topalı, Özel Sporcular Basketbol
Şampiyonasında 3üncü olan sporcuları tebrik ettiğine,
Çorum ili Sungurlu Özel İdare Müdürü Erol Erkoça muhalefet liderlerine
sarf ettiği hakaret ve iftiralarından ötürü yaptırım
uygulanması gerektiğine, iktidara gerçekçi ve sorumluluk içinde
davranması, ifade özgürlüğü konusunda baskıcı tutumundan
vazgeçmesi için çağrıda bulunduklarına, liyakatten uzak
anlayışın devam ettiğine, İçişleri
Bakanının Adil Öksüzün nerede olduğunu biliyoruz.
açıklamasına, termik santrallere filtre takılmasını
erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmesine ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde
şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile
Pençe-3 Harekâtında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine, Irak ve Suriyede terörle
mücadeleye devam edildiğine, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, 27
Kasımda Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına
İlişkin Mutabakat Muhtırasıyla Türkiyenin Akdenizdeki
gücünün arttığına ve Birleşmiş Milletler nezdinde
yapılan bu anlaşmanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde de
konsensüsle kabul edilmesinin dünya siyasetine yönelik net bir ihtar
olacağına ilişkin açıklaması
35.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 3 Aralık Özgür Ülke gazetesinin
bombalı saldırıya uğramasının 25inci yıl
dönümüne, özgür basın geleneğinin sürdürüldüğüne, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününün amacının toplumsal
farkındalık yaratarak engellilerin sorunlarını görünür
kılmak olduğuna, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun
çalışmalarını sürdürdüğüne ve asgari ücretin en az net
3.200 lira olması gerektiğine, Alevilere yönelik
saldırılarda ve tacizlerde artış
yaşandığına, Alevi yurttaşlarımızın
maruz kaldığı ayrımcılık ve nefret suçu söylemlerine
karşı ortak tutum sergilenmesi gerektiğine, termik santrallere
filtre takılmasını erteleyen teklif maddesinin
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesinin Meclisin ciddiyetini
ortadan kaldırdığına ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde
şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile
Pençe-3 Harekâtında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta ve Hakkâri ilinde silah kazası sonucu yaralanarak
şehit olan jandarma personeline Allahtan rahmet dilediğine, kazalar
neticesinde hayatını kaybedenlerin şehit sayılmaması
ya da uzuv kaybına uğrayanların gazilik haklarından birebir
yararlanamaması sorununu Meclisin dikkatine sunduğuna, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe, Dünya Down Sendromlular Judo
Şampiyonasında altın madalya kazanan Talha Ahmet Erdem ile Doğukan
Coşara ve gümüş madalya kazanan Mehmet Can Topala
teşekkürlerini sunduklarına, 27 Kasımda Türkiye ile Libya
arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat
Muhtırasına, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara, HDP
Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşa rahatsızlığı
nedeniyle yapılan uygulama özelinde cezaevlerindeki sağlık
hakkını mercek altına alacaklarına, termik santrallere
filtre takılmasını erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilmesine ilişkin açıklaması
37.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde
şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile
Pençe-3 Harekâtında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü vesilesiyle engelli vatandaşların engellerini
kaldırmaya yönelik mücadelelerine devam ettiklerine, TANAP projesine,
Türkiyenin Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına
İlişkin Mutabakat Muhtırasıyla uluslararası alanda
gücünü artırdığına, termik santrallere filtre
takılmasını erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilmesinin kuvvetler ayrılığının
göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
38.- Ankara Milletvekili
Mustafa Desticinin, Barış Pınarı Harekâtı bölgesi ile
Pençe-3 Harekâtında vefat eden şehitlerimize ve soba zehirlenmesi
sonucu vefat eden Ampute Futbol Millî Takımı Teknik Direktörü Osman
Çakmakın anne ve babasına Allahtan rahmet dilediğine, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe, Dünya Paralimpik Yüzme
Şampiyonasında 3üncü olan hemşehrisi Sümeyye Boyacı
başta olmak üzere engelli sporcuları başarılarından
dolayı tebrik ettiğine, Meclise sunduğu teklifle özürlü
kelimesi yerine engelli kelimesinin kullanılmasını
sağlayarak engellilere göstermiş olduğu hassasiyetten dolayı
Muhsin Yazıcıoğlunu rahmetle andığına,
Türkiyenin Baltık ve Polonya hattındaki NATO hamlelerini veto
etmesini doğru ve cesur bir adım olarak gördüğüne, Libya ile
Türkiye arasında kıta sahanlığı ve münhasır
ekonomik bölge sınırları noktasında varılan anlaşmanın
tarihî bir anlaşma olduğuna ilişkin açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, şehitleri rahmetle
andığına, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşa geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe, Yusuf Bilge Tunçun hâlâ kayıp
olduğuna, İçişleri Bakanının Anayasa Mahkemesinin
gözlükleriyle bakmak zorunda mıyım? ifadesine ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Erkan Başın, bütçe görüşmelerinde Parlamentoda
grubu olmayan partilere de söz hakkı tanınmasını ve yoksul
halkımız için bütçe yapma sorumluluğunun
değerlendirileceğini umduğuna, HDP Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, 8 Aralık Pazar günü İstanbul Bakırköy
Meydanında İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçlerinin
emekçilerin taleplerini dile getirecekleri bir miting düzenleyeceğine,
emeklilikte yaşa takılanların sorunlarının çözümü için
Parlamentonun sorumluluk üstlenmesi gerektiğine, termik santrallere filtre
takılmasını erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilmesine ilişkin açıklaması
41.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, dün Kanun teklifi geçti. diye
alkışlayanların bugün Veto edildi. diye
alkışladığına ilişkin açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, kuvvetler ayrılığına ilişkin
sözlerinin arkasında olduklarına ilişkin açıklaması
45.- Ankara Milletvekili Ali
Haydar Hakverdinin, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Balıkesir Miletvekili
Pakize Mutlu Aydemirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, 17 Nisan 2016 tarihli Sabah gazetesindeki
Engelli vatandaşın protez bacağı haczedildi. haberine
ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 3 Aralık Alevi topluluğunun en
önemli isimlerinden Muharrem Ertaşın Hakka göç yolculuğunun
35inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
49.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Cezayirin Bechar ve Ouargla kentlerinde askerî
hastane yapan Türk inşaat firmasının
çalışanlarının mağduriyetine ilişkin açıklaması
50.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, AKPnin kaybettiği Ankara, İstanbul gibi
büyükşehir belediyelerinde su fiyatlarına zam tekliflerine
hayır oyu kullanırken kazandığı tüm belediyelerde su
fiyatlarına zam yapmasının gerekçesini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
51.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, kamuda çalışan sözleşmeli personelin kadro
beklediğine ve Mersin Büyükşehir Belediyesinde dört ay önce indirim
yapılan suya zam yapıldığına ilişkin açıklaması
52.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe,
Barış Pınarı Harekâtı bölgesi ile Pençe-3
Harekâtında şehit düşen 2 askerimize Allahtan rahmet
dilediğine, Şanlıurfa ili ilkokul ve ortaokullarının
kapasitelerinin çok üstünde öğrenci sayısıyla eğitim
vermesinin eğitim kalitesini düşürdüğüne ilişkin
açıklaması
53.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, Hatay esnafının sorunlarının
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
54.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, personel yetersizliği nedeniyle sağlık
emekçilerinin mağduriyetinin giderilebilmesi için söz verilen
atamaların tek seferde yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
55.- Trabzon Milletvekili
Salih Coranın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
56.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Muğla ili Milas ilçesinde tarım arazileri ve
zeytinliklerin kamulaştırılarak linyit maden
sahalarının genişletildiğine ilişkin
açıklaması
57.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, 20nci Dönem Milletvekili Şevki
Yılmazın katıldığı Afyonkarahisar ilindeki
konferansta hem Cumhuriyet Halk Partisine hem de saygın meslek
mensuplarına hakarette bulunduğuna ilişkin açıklaması
58.- Sivas Milletvekili Ahmet
Özyürekin, Sivas ili Şarkışla ilçesindeki hayvan pazarında
uygulanılan para cezalarının pazar ekonomisine zarar
verdiğine, Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan
Hareketleri Kontrolü Genelgesi nedeniyle yaşanılan mağduriyete
ilişkin açıklaması
59.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Manisa ilinde suya indirim olmadığına ilişkin
açıklaması
60.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
61.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
63.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
64.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
65.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
66.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
67.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
68.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
69.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanı Bülent Ecevitin ve
geçmiş bütün devlet adamlarımızın manevi şahsiyetinde
kınadıklarına ilişkin açıklaması
70.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
71.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
72.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
73.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, Hatay ili Arsuz ilçesinde hastane olmaması nedeniyle
yaşanılan mağduriyete ilişkin açıklaması
74.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, TürkAkım Projesinin Trakyadan geçmesi
nedeniyle bu bölgede gerekli tedbirlerin Savunma Bakanlığı
tarafından alınıp alınmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
75.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının, 7193 sayılı Dijital
Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
50nci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi
için geri gönderildiğine dair tezkeresi (3/991)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2018 yılı harcamalarına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi (3/992)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesinde (TÜRKPA) boş bulunan üyelik için Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın üyeliğinin uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/993)
4.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, ülkemizin Latin Amerika ve
Karayip ülkelerine yönelik açılım politikasının parlamenter
diplomasi boyutunun da güçlendirilmesi kapsamında, TBMMnin And Topluluğunun
danışma ve denetim organı olan And Parlamentosuna gözlemci üye
olmasıyla ilgili mutabakat gereğince söz konusu faaliyetleri yürütmek
üzere TBMMyi temsil edecek bir grubun kurulmasına ilişkin tezkeresi
(3/994)
B) Önergeler
1.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Öztürkün, (2/2399) esas numaralı Kastamonu İlinin
Adının Gazikastamonu Olarak Değiştirilmesine Dair Kanun
Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/51)
2.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, (2/1751) esas numaralı Emeklilerin Taban
Aylığının Belirlenmesine İlişkin Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/52)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, 25/11/2019 tarihinde Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve 19
milletvekilinin, engelli vatandaşların yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gerekli
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2175) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Aralık 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları
tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve insan
haklarına aykırı keyfî uygulamaların önlenmesi
amacıyla 3/12/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu ve
arkadaşları tarafından, insan hakları ihlallerinin
araştırılması amacıyla 2/12/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 9 Aralık 2019 Pazartesi günkü gündeminin Özel Gündemde
Yer Alacak İşler kısmının 1inci ve 2nci
sıralarında yer almasına; 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin Genel Kurulda görüşme usul ve takvimi ile konuşma
sürelerine; kamu idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin sekiz
turda tamamlanmasına, turların bitiminden sonra bütçe ve kesin hesap
kanunu tasarılarının maddelerinin oylanmasına ilişkin
önerisi
2.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 4 Aralık 2019 Çarşamba günkü
çalışma saatinin yeniden düzenlenmesine; Gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
143 sıra sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunun, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016
yılları denetimine ilişkin raporlarının, Devlet Hava
Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Çay
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğünün 2011-2016, Türkiye Radyo TeIevizyon Kurumunun
2015-2016, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
2011-2016 ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi
Genel Müdürlüğünün 2011-2016 yıllarına ait bölümleri ile
raporların bu bölümlerine yapılan itirazlar ve Komisyonun
görüşünün bu kısmın 1inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 143 sıra sayılı işin
görüşmelerinde siyasi parti gruplarına altmış beşer
dakika süreyle söz verilmesine ilişkin önerisi
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili
Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türk Vatandaşlığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144)
2.- İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık
İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Türkiye
Cumhuriyetinin Beyanlarla Birlikte Katılmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1801) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Ardahan ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Mustafa Varankın cevabı (7/20971)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın, TBMMde istihdam edilen personel ile ilgili
çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/21147)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Cumhurbaşkanının
katıldığı parti grup toplantılarına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/21148)
3 Aralık 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Barış KARADENİZ
(Sinop), Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
25inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, Tel Abyadda şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun
Çınar ile Kuzey Irakta şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe ve Down Sendromlular Dünya Judo Şampiyonasında
altın madalya kazanan Talha Ahmet Erdem ile Doğukan Coşarı
tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündem
dışı söz vermeden önce iki hususta bir değerlendirmem
olacak, onları sizlerle paylaşmak isterim.
Tel Abyadda Uzman Onbaşı Harun Çınar
ve Kuzey Irakta Er Alparslan Kurtun şehit edilmelerini büyük bir
üzüntüyle öğrendik. Bu kahraman askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Ulusumuzun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, bugün 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü. Tüm engelli kardeşlerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Umut ediyorum ve diliyorum ki, bütün dünyada
engellilere en yüksek standartta uygulanan hangi kurallar ve sistemler varsa
Türkiyede de uygulanması konusunda bir an önce çözüme gidilmelidir.
Engelli kardeşlerimizin önündeki engeller
kaldırıldığında onların neleri
başardığına defalarca tanık olduk.
Son olarak, Dünya Judo Şampiyonasında,
Down sendromlu kardeşlerimizden Talha Ahmet Erdem ve Doğukan
Coşar kardeşlerimiz altın madalya kazanarak engelli bireylerin
neler yapabileceklerini bize bir kez daha gösterdiler. Kardeşlerimizi
yürekten kutluyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Musa Piroğluna aittir.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Musa Piroğlunun, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla söz
aldım. Engellilerin yaşadığı sorunları bu
beş dakika içinde kısaca anlatmaya, sıkıştırmaya
çalışacağım.
Türkiyedeki engellilerin nüfusa oranının
yüzde 13 olduğu -bu, kesin bir rakam değil- ve bunun 10 milyon
civarında olduğu söyleniyor. Bunun 6 milyon kadarını
fiziksel ya da zihinsel yeti kaybı sebepli engelliler oluşturuyor.
Bu kadar büyük bir nüfusu ne yazık ki
sokaklarda göremiyoruz, iş hayatında göremeyiz, okullarda da
göremeyiz yani aslında sosyal hayatın neredeyse hiçbir yerinde
göremeyiz; sadece ve sadece, işte, bazen büyük bir başarı,
kahramanlık ya da özveri diye gösterdiğimiz birkaç tane istisnai
olayda öne çıkarlar. Biz, bu öne çıkan insanları görürüz ama
onun arkasındaki büyük bir yığını görmezden gelmeye
devam ederiz. Bu insanlar, sokaklara, kendileri istemediği için
çıkmamazlık etmiyorlar. Bu insanların sokaklara
çıkmamasının ve bizim görünür alanlarımızın
dışına çıkmasının temel sebebi, onları
engelli yapan esas etmendir. Engellilik, fiziksel yeti kaybı ya da
zihinsel bir sebepten kaynaklanan yetersizlikle açıklanabilecek bir durum
değildir. Esas olarak engellilik, bu yeti kaybının hayata
katılımı engellemesinden, toplumsal yaşamın buna engel
olmasından kaynaklanan bir durumdur. Bu nedenle, bizim bu Meclisin 3
Aralık Engelliler Gününü gündem dışı bir konuşma
olarak alması bile aslında bu 10 küsur milyon insana
haksızlıktır çünkü bu Meclisin engelliler diye bir özel
gündemi olmadı ve olmamaya da devam ediyor. Zira, Meclisin bir engelliler
komisyonu yok, dilekçe verilmiş olmasına rağmen bir alt
komisyonu da yok. 2 kere dilekçe verilmesine rağmen İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda bir engelliler alt komisyonu
kurulmasını sağlama şansımız da olmadı. 10
milyon insanın sorunlarının araştırılması,
bu sorunlara çözüm üretilmesi, bu insanların toplumsal hayata eşit
yurttaş olarak katılmasının önündeki engellerin
kaldırılması bu Meclisin gündemine girmiyor. Zira, devletin
kendisi kurgulanırken ayrımcılık üzerinden
kurgulanıyor; engellilerin yaşadığı en temel
sorunlardan birincisi bu. Çok basit bir örnekle anlatayım: Ben
milletvekiliyim, üniversite mezunuyum ve öğretmenlik yaptım; benim,
herhangi bir seçimde Cumhurbaşkanlığına aday olmam, hatta
Cumhurbaşkanlığına seçilmem konusunda da önümde bir engel
yok ama ben bu hâlde olamam. Ben yüksek yargıç olamam, yüksek memur olamam
çünkü yasayla bu yasak. Yasa diyor ki: Bir engeliniz varsa ya da toplumun
hoş karşılamayacağı bir görüntünüz varsa vali
olamazsınız, yüksek yargıç da olamazsınız. Cumhurbaşkanı
olursunuz ama bu ülkede yüksek memur olma hakkınız yok. Engellilerin
bizden kaynaklanan, Meclisin yapısından, Meclisin
çalışmasından kaynaklanan, Hükûmetten kaynaklanan ciddi
sorunları var. Bu sorunların önemli bir kısmı Hükûmetin
engellilere yaklaşımından kaynaklanıyor. Engellilik bir
ticari mesele olarak ele alınıyor. Sadaka niyetine birtakım
bağışların yapılması ve maaşların
bağlanmasıyla engellilik sorununun çözüldüğü
sanılıyor. Hükûmet çıkıp şunları söyleyebilir:
Biz engellilik konusunda çok iş yaptık, yasa çıkardık,
maaş da bağladık. diyebilir. Hatta bu maaş
bağladığı insanların sayısını da
verebilir. Ama biz acınan, devletin verdiği parayla veya maaşla
geçinen ya da şefkat gösterileri yapılan bir grup olmak istemiyoruz.
Engelliler, toplumun vicdanıyla baktığı, şefkat
gösterileriyle yaklaştığı, sevdiği,
kayırdığı, acıdığı bir insan grubu
değildir. Engelliler, hepimiz gibi bu toplumun eşit
yurttaşlarından birileridir ve bir tane temel talepleri vardır: Eşit
yurttaşlar sosyal hayata, üretime, eğitime nasıl
katılıyorlarsa bu imkânların hepsinin yaratılmasını
istiyorlar; bundan başka bir temel talep yok. İstihdam alanları
kapalı, kamu kendi istihdam kadrolarını doldurmuyor. Maaş
bağlamış, sürekli rapor isteyerek ömür boyu engelli insanların
hastanelerde sürünmesine yol açıyor. Maaşı kişiye
değil aile gelirine bağlamış, bir gelir kriteri
kurmuş, insanları aileye mahkûm ediyor ve erişilebilirliğin
önündeki bütün uygulamalar ertelenerek, sürekli ötelenerek Meclis, engellilerin
sosyal hayata girmesinin önündeki engelleri kaldırmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Piroğlu.
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Otizm Eylem
Planı var, uygulanmıyor. Meclisin çıkardığı
yasalar var, uygulanmıyor, yönetmeliklerle bunun önüne geçiliyor. Kamuda,
özellikle kamuda bir ayrımcılık, bir ötekileştirme siyaseti
yukarıdan aşağıya devam ediyor. Belediyeler uygun
koşulları yaratmıyor, devlet daireleri uygun koşulları
yaratmıyor ve insanlar, özellikle engelliler, ortopedik araçlara erişimde
SUT denen bir mesele nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor.
Talepler çok basit; bir, ayrımcılıkla
ilgili yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır; iki,
maaş bağlanmasında engellilerin gelir kriteri ortadan
kaldırılmalı, bütün engellilere maaş
bağlanmalıdır; üç, engellilerin, bütün destek elemanlarına
ve sağlık hizmetlerine ücretsiz ulaşımı
sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Piroğlu.
Buyurun.
MUSA PİROĞLU (Devamla)
Bağlıyorum.
Okullar, hastaneler, sanatsal eğitseller, kamu
hizmetleri engellilere eşit sağlandığı gün bu toplumda
yol alınmış demektir.
Şimdi, muhtemelen, kürsüye her çıkan,
televizyona her çıkan, basının karşısına her
geçen kişi, engellilerin nasıl azimle bir sürü engeli
aşabildiğini, onlara nasıl şefkatle yaklaşılması
gerektiğini, sevginin bütün engelleri aşabileceğini, engelin
kalpte olacağını söyleyecek.
Ben buradan basit ve peşinen söyleyeyim: Bu
yüce gönüllülüğe ihtiyacımız yok, bunu da istemiyoruz; sadece,
temel insan haklarından, temel yurttaş haklarından yararlanmak
istiyoruz ve bunlar bizim kazanılmış haklarımız. Bunun
önünde engel olmayın, bunun önünde bizim karşımıza
çıkmayın, şefkat de vicdan da size ve bütün topluma kalsın.
Engellilerin eşit yurttaş olarak bu
topluma katılmasının önündeki bütün engelleri kaldırma
görevi bu Meclisin görevidir, yüküdür, sorumluluğudur. Ben, Meclisi bu
sorumluluğun altına girmeye davet ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Piroğlu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, her sene 3 Aralıkta
Yani bu şekilde o platform
üçüncü dünya ülkelerine yakışıyor. O platform, insan onuru anlamında
engelli kardeşlerimizin insanlık onurunu da rencide ediyor. O
platformun en azından eğilip yükselebilen şekilde
Meclis
Başkan Yardımcısı olarak sizi bu anlamda göreve davet
ediyorum.
Saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanalın da gündem
dışı konuşmasını dinledik!
Şimdi, gündem dışı ikinci söz,
Ordu iline yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Ordu
Milletvekilimiz Sayın Metin Gündoğduya aittir.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Gündoğdu.
2.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun,
fındığa ve fındık üreticilerine yapılan
desteklere ilişkin gündem dışı konuşması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Çok değerli milletvekillerimiz, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Fındık ve fındık üreticilerimize
yapılan destekler hakkında gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, dün iki üzücü haber aldık, Uzman
Onbaşı Harun Çınar ve Er Alparslan Kurt kardeşlerimiz
şehadete yürüdü. Allah mekânlarını cennet etsin, ailelerine de
sabır diliyorum.
Bir de 1 Aralık Pazar günü Ordudan Yozgata
giden Ordu Gençlerbirliği Kadın Hentbol Takımını
taşıyan minibüsün kaza yapması sonucunda hayatını
kaybeden Göksu Akyel ve Sinem Aksu kardeşlerimize bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar
diliyorum.
Sözlerime başlamadan önce, ben de 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü vesilesiyle, engelli kardeşlerimizin
yaşamış olduğu sıkıntılarla ilgili, AK
PARTİ iktidarının 2002den bugüne kadar yapmış
olduğu önemli hizmetleri size aktarmak istiyorum. Engelli bireylerin
toplumsal hayata tam ve etkin katılımlarını sağlamak
amacıyla çok önemli hizmetleri hayata geçirdik. 2005 yılında
engellilik konusunda temel hak alanlarında yaklaşık 1.500
maddelik engelli hukuku oluşturduk. Kamu iş yerlerinde yüzde 3 olan
engelli çalıştırma oranını yüzde 4e
çıkardık. Kaynaştırma eğitiminde öğrenim gören öğrenci
sayısı 29 binden 295 bine yükseltildi. Kamuda engelli memur
sayısı 5.700 kişiden 55 bin kişiye çıktı. 2002
yılında engelli vatandaşlarımıza sadece 24 TL cüzi bir
yardım yapılıyordu, bugün ise engelli yardımları
yaklaşık 763 TL olarak ödenmektedir. Ayrıca, 515 bin engelli
birey ve ailesine 1.384 lira evde bakım yardımı sağlanmaktadır.
Evet, sayın hatibin söylediği sözleri
dinledik fakat engelli kardeşlerimizle ilgili, biz iktidar olarak bugüne
kadar yaptıklarımızı bundan sonra artırarak yapmaya
devam edeceğiz, kimse bundan endişeye kapılmasın.
Kıymetli milletvekilleri, bölgemizi
ilgilendiren önemli tarım ürünlerinden biri olan fındıkla
ilgili, geçtiğimiz hafta bu kürsüden bir konuşma yapıldı ve
o konuşmada, bugüne kadar yapılan hizmetlerden, fındık
üreticisine yapılan desteklerden bahsedilmeyip çok farklı konulara
girildi. Ben de bölgemizi ilgilendiren, bugüne kadar fındıkla ilgili
yapılan yatırımları aktarmak istiyorum. 2001
yılından itibaren 550 bin hektar olan fındık dikim
alanı 2018 yılında yüzde 31 artarak 728 bin hektara kadar
yükseltilmiştir. Bunun yanında, dünyada son beş yılda
gerçekleştirilen fındık ve mamulleri ihracı 770 bin tona
çıkmıştır. Tabii, burada, son yıl yani bu yıl
içerisinde ve geçtiğimiz yılda Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye
girmesiyle AK PARTİ iktidarı üreticilerimizin yanında
durduğunu göstermiştir. 2009 yılından itibaren
doğrudan gelir desteğiyle bugüne kadar üreticiye 8,5 milyar TL
doğrudan gelir desteği ödenmiştir. Bunun yanında, tekel
oluşmasını engellemek amacıyla -bunun da önüne geçilmiş-
Toprak Mahsulleri Ofisi bugün dünyanın her tarafına ihracat yapma
yetkisini almış ve ihracat yapabilecek kabiliyete
ulaşmıştır. Hariçten, geçtiğimiz hafta bu kürsüde
Toprak Mahsulleri Ofisinin kendi aldığı
fındığı sadece bir kuruma verdiğine dair açıklama
yapılmıştır. Asla böyle değildir; Toprak Mahsulleri
Ofisi aldığı mahsulü 44 yerli üreticiye ihale usulüyle
satmıştır.
Bunun yanında, yerli ve millî sanayiyi AK
PARTİ iktidarı her dönemde desteklemiştir, AK PARTİ
iktidarı yerli ve millî sanayinin yanında durmuştur. AK
PARTİ iktidarı fındık alanında da asla ve asla bahsedilen
firmaların yanında durmamıştır, her zaman
karşılarında olmuştur. Bugüne kadar Türkiye genelinde
yapılan yatırımlara bakılınca, verilen desteklere
bakılınca, iyi tarıma verilen desteğe bakılınca,
üreticinin her dönem yanında durduğumuzu her defasında
söylememize rağmen, ne yazık ki geçtiğimiz ağustos
ayından önce, tarihinde ilk defa Toprak Mahsulleri Ofisi, üretici bahçeye
girmeden fındığın fiyatını
açıklamış ve fındık mahsulünün alımıyla
ilgili fiyatı Sayın Cumhurbaşkanımız il
başkanları toplantısında deklare etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
METİN GÜNDOĞDU (Devamla) 16,5 TL olan
fındık, 17 TL olan Giresun yağlı
fındığı dediğimiz fındık üreticiden
alınmış, bugün fındık fiyatları bölgede 19 lira ila
20 lira seviyesinde olmuştur. Doğrudan gelir desteğini de bunun
üzerine koyduğumuz zaman, AK PARTİ iktidarının üreticinin
yanında durduğu her hâliyle gözükmektedir. Aynı zamanda, sahada,
üreticilerimiz bu durumdan son derece memnundur.
Ben, bu vesileyle, fındık üreticisinin,
Karadenizli üreticinin her zaman yanında duran Sayın
Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Aynı zamanda,
Hazine ve Maliye Bakanımıza, Tarım ve Orman Bakanımıza
ve Toprak Mahsulleri Ofisine teşekkür ediyorum. Bu yıl içerisinde
ağustos ayında fındık alımına başlayıp,
üreticileri mağdur etmeden çok iyi bir şekilde fındık
alıp, fındığın değerindeki fiyatlarla
satılmasını sağlamıştır.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
şehir hastaneleri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Gamze Akkuş İlgezdiye aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın İlgezdi, süreniz beş dakika.
3.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdinin, şehir hastanelerine ilişkin gündem
dışı konuşması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, şehir hastaneleriyle ilgili söz aldım.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Engellerin kalktığı, ön yargının
yıkıldığı, ayrımcılığın
olmadığı aydınlık bir Türkiye diliyorum.
Bugün dış politikadan eğitime,
toplumsal uzlaşmadan demokrasiye, ekonomiden sağlığa çok
ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Ne yazık ki
sosyal güvenliği sağlayacak hak temelli politikalar terk edildi,
eşitsizliği giderecek olan sosyal adalet tahrip edildi, bir avuç
azınlığı mutlu eden yeni bir düzen inşa edildi. Halk
ozanı Hüdainin Hakikat şehrine yolcu değilsen/Ne yolcuyu
eğle ne yolu incit. sözünü bilmeyenimiz yoktur.
Bakın, on altı yıldan beri Türkiyede
bir sağlıkta dönüşüm masalı dinliyoruz,
karşılaştığımız hakikatlerse hepimizi
incitiyor. Ne yazık ki sağlık sektörü bir anonim şirkete
dönüştürüldü; sağlık hakkı değil, otelcilik hizmeti
önem kazandı, sağlık hizmetleri sermaye için yeni bir
yatırım alanı oldu. Şehir hastanelerinin maliyetini sizlere
defalarca ve defalarca sormamıza rağmen bir cevap alamadık.
Maliyetini sır gibi sakladığınız şehir
hastanelerinin en değerli yatırım aracı olduğuna hep
birlikte tanık olduk.
Evet, mimarisi ve beş yıldızlı
kompleksleri aratmayan konforuyla bu hastaneleri sağlıkta zirve
olarak görenler var. Bakın, iyi koşullarda kaliteli hizmet veren
hastanelere karşı değiliz. Ancak biz burada gerçekleri
konuşmalıyız. Öncelikle bir hekim olarak belirtmeliyim ki, ısrarla
savunduğunuz bu hastaneler ne yerlidir ne millîdir; aksine,
İngiltereden ithal edilmiş Deli Dumrul bir projedir. Neden mi?
Hazine arazisini bedavaya şirkete verdiniz; yetmedi, şirketlere,
yaptığı inşaat karşılığında yirmi
beş yıl kira ve bakım parası ödemeyi taahhüt ettiniz; yine
yetmedi, doluluk sözüyle yüzde 70 hasta garantisi verdiniz. Sonuçta, ne
acı ki, ev sahibi olan devlet, kendi evinde kiracı konumuna
düşürüldü.
Şu bir gerçek ki şehir hastaneleri
cumhuriyet tarihinin en büyük kara deliğidir, vatandaşın cebine
göz dikmektir. Yirmi beş yılda ödenecek kirayla 862 tane hastane
yapmak varken 30 hastaneye razı olundu, yetim hakkı yenildi. Tüp
bebek birimi olmayan hastanelerde laboratuvar hizmeti adı altında
garanti bedeli alındı, hazine boşaltıldı. Ameliyathaneden
görüntüleme merkezine, morgdan restorana, hastane hizmetlerini şirkete
devrettiniz, özelleştirdiniz. Aslında karşımızda duran
tablo tam da sağlığın Osmangazi Köprüsüdür; hasta olandan
5 lira alınır, olmayandan 10 lira.
Şehir hastaneleri ticarethane
mantığıyla işletildikçe vatandaşın mağduriyeti
artıyor değerli arkadaşlar. Bakın, şehir merkezinde
bulunan hastanelerin ulaşımı kolayken hastaneleri bir uçtan bir
uca taşıyarak erişilebilirliği engellediniz.
Geçtiğimiz hafta Bilkent Şehir Hastanesine toplu taşıma
aracıyla gitmeyi denedim, tam kırk beş dakika sürdü. Ancak
Ankaralılar şanslı; Adanayı, Mersini düşünürsek
tablo daha vahim, 200 kilometre yol katetmek gerekiyor. Taksi kullanacak
olursanız da özel hastane ücretlerini aratmayan bir yol parası ödüyorsunuz.
Bakın, Bilkent Şehir Hastanesinin ana girişinden servislere
gidebilmek için gene en az kırk dakika yürümeniz lazım. Devasa
hastanede birbirine konum atan hastaları görürseniz
şaşırmayın. Sağlıklı yaşam için
yürümenin şart olduğunu biliyoruz ama hastaları yürütmenin
mantığını gerçekten anlayamadık. Çözüm gibi gözükse de
on beş yirmi dakikada gelen ring araçlarının da bu konuya çözüm
olmadığını hepimiz biliyoruz.
Öte taraftan, Engelliler için bir şey
yapılmış mı? diye baktığımızda, tabii
ki hayır, engellilerin adı bile yok. İstediğiniz gün ve
saatte birlikte gidelim, engellilerin ring araçlarına hangi zorluklarla
bindirildiğini birlikte görelim.
Şimdi, gelelim bu hastanelerle ilgili vaatlere:
Hasta yatağı artacak. denildi, lafta kaldı; kapananlarla
oranlandığında, açılan şehir hastanelerinin yatak
sayısında bir şey değişmediği görülüyor.
Ulaşılabilir hizmet. denildi ama hasta zamanında doktora
ulaşamadığı için erken teşhis imkânı ortadan
kalktı. Kamu-özel ortaklığı adı verilerek Yük
olmayacak. denildi, kira ve hizmet bedeli karşısında
hastanelerin döner sermayeleri iflas etti. Sürdürülebilir. denildi ama
liyakat unutuldu, başhekimlerden alınan yetki şirket
yöneticilerine devredildi. Hız denildi, gereksiz bürokrasi aldı
başını gitti; hasta bakımı olumsuz etkilendi, yirmi
beş dakikada ameliyathaneye götürülen hasta için bir de taşınma
parası ödendi üstüne. Kaliteli hizmet denildi ama otelcilik hizmeti ön
plana çıktı; acillerde, ameliyathanelerde, yoğun
bakımlarda, kliniklerde sunulan sağlık hizmeti sınıfta
kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla)
Avrupanın en büyük laboratuvarları denildi, deneyimli kamu
sağlıkçıları tasfiye edildi; radyoloji, patoloji gibi
alanlarda taşeron şirketler söz sahibi oldu. Enfeksiyon riski
olmasın. denildi ama bilimin söylediği, 600den fazla yataklı
hastanelerde enfeksiyon riski göz ardı edilerek 2.700 yataklı
hastanelerle övünüldü. Aslında, bir hastanın şu sözü şehir
hastanelerini tam tanımlıyor, diyor ki hasta: Kurban olayım,
beni oraya göndermeyin. Daha diyecek bir söz yok. Yediden yetmişe
borçlandırılan bir modelde ısrarcı olmanın
aslında manalı olmadığını hepimiz biliyoruz.
Alınan katılım payı artacak ve
iki yılını doldurmadan kendini finanse etmekte zorlanan bu
hastanelerin sağlık hizmetini daha pahalı hâle getireceğini
görmemek mümkün değil. Bu durum dar gelirli vatandaş için Sen gelme,
evde ölümü bekle. demek aslında.
Değerli vekiller, geçtiğimiz günlerde,
devleti zarara uğratan bu kamu-özel iş birliği modelinden vazgeçileceği
açıklandı; olumlu ama yeterli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla)
Şehir hastaneleri projelerinden tümüyle vazgeçmek gerekiyor; yerine en çok
500 yataklı, monoblok, şehir merkezinde, ulaşımı kolay
yeni hastaneler yapılmalı. Gelişmiş ülkeler kolay
ulaşılabilen bu tip hastanelere dönerken bizlerin neden bu eski model
hastane anlayışını yürüttüğümüzü anlamak mümkün
değil. Ne yazık ki rant kavgasıyla inşa edilen, içinde fast
foodundan kafesine, süpermarketinden lüks kuaförlerine her şey bulunan AVM
tarzındaki hastanelerde halk sağlığı yoktur, rant
sağlığı vardır; hasta ve sağlık emekçisine
değer yoktur, şirketlerin kâr kavgası vardır. (CHP
sıralarından alkışlar) İnanıyorum ki ülkesini
düşünen hiç kimse bu yanlışta ısrar etmeyecek.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren milletvekillerimize söz vereceğim. Bugün Dünya
Engelliler Günü nedeniyle arkadaşlarımıza da biraz pozitif
ayrımcılık tanıyacağız konuşmalar
açısından.
İlk söz Sayın İlhanın.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
27-30 Kasım tarihleri arasında Konya ilinde düzenlenen
Uluslararası Ahilik Fuarı ve İş Ahlakı Zirvesine
ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
27-30 Kasım 2019 tarihlerinde Konyada
Uluslararası Ahilik Fuarı ve İş Ahlakı Zirvesi
Programı Cumhurbaşkanlığı himayelerinde
gerçekleşti. Buraya kadar herhangi bir sorun yoktur. Zaten, Ahilik, temeli
fütüvvete dayanan ve yerelden evrenselliği hedefleyen bir
anlayıştır. Dolayısıyla, Konyada veya başka
şehirlerde, hatta yurt dışında zirveler, programlar,
etkinlikler yapılması Kırşehirlileri ziyadesiyle memnun
etmektedir ancak Konyada yapılan zirvede Ahiliğin merkezi olan
Kırşehirden ne bir siyasi ne bir STK temsilcisi ne de Ahi Evran
Üniversitesi Ahilik Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezinden bir
akademisyen göremedik. Üstüne üstlük, Konya Büyükşehir Belediye
Başkanı da programda talihsiz bir şekilde Ahiliğin merkezi
Konyadır. cümlesini kurmuştur. Bunun üzerine de Ahilik konusunda
çok hassas olan hemşehrilerimiz, yüksek sesle ve haklı olarak
tepkilerini dile getirmeye başlamışlardır. Tarih bilen
herkes, Osmanlının devletleşmesinde Ahilik ve fütüvvet
anlayışının, kurumsal altyapıyı oluşturmada
mihenk taşı olduğunu bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 3
Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelsiz bir dünya
dilediğine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanının Asgari ücrette Avrupadan iyiyiz. ifadesine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünya Engelliler Gününde tüm engelli
yurttaşlarımızı selamlıyor, engelsiz bir dünya
diliyorum.
Çalışanların yaşamını
birinci derecede etkileyecek asgari ücret artışıyla ilgili
komisyon toplantılara başladı ancak açlık
sınırının 2.124 TL olduğu, hâlihazırda asgari
ücretin bu sınırın altında olduğu, pazara giden bir
babanın parasızlıktan kendi yaşamına son verdiği
ülkede Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk toplumda
şaşkınlık yaratacak bir açıklama yaptı Asgari
ücrette Avrupadan iyiyiz. dedi. Oysa Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri
arasında 21inci sırada; arkasında Sırbistan, Arnavutluk ve
Bulgaristan var.
Bakın, nasıl bir algı
yaratılmaya çalışılıyor: Asgari ücrete resmî enflasyon
kadar zam yaparlarsa 2.160 TL olacak. Ben de diyorum ki: Saraya alınan
eski milletvekillerinin maaşına yaptığınız kadar
zam yapın, 3 bin TL olsun; elektriğe, doğal gaza
yaptığınız kadar zam yapın, 4 bin TL olsun. Sayın
Bakanın bu açıklamalara bir de bu açıdan bakmasını
temenni ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kararlı duruşları ve çabalarıyla
hepimize örnek olan engelli kardeşlerimizin 3 Aralık Dünya Engelliler
Gününü kutluyorum.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya
nüfusunun yüzde 10unu engelliler teşkil ediyor. Hiçbir siyasetçinin,
bürokratın, hiçbir ferdin toplumun büyük bir kısmını
ilgilendiren bu durum karşısında kayıtsız
kalması, gözünü kapatması düşünülemez. Engelli
kardeşlerimiz toplumun ayrı bir kesimi olarak değil, bütünleşmiş
bir parçası olarak görülmelidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan öncülüğünde AK PARTİ olarak engelli
kardeşlerimiz için yapmış olduğumuz çalışmalar
yardım veya lütuf anlayışıyla değil, onların
haklarını teslim etme anlayışıyla yürütülmüş olup
toplumsal hayata tam katılımlarının sağlanması;
ayrımcılığa maruz kalmadan vatandaşlık
haklarını rahatça kullanabilmeleri; onların,
başkalarına gereksinim duymadan hayatlarını sürdüren,
üreten bireyler olmalarının sağlanması her zaman öncelikli hedefimiz
oldu ve olmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli
ili İzmit ilçesi Cedit Mahallesi kentsel dönüşüm bölgesinde oturan
vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kocaelinin İzmit ilçesi Cedit Mahallesinde
Bakanlar Kurulu kararıyla 2015te riskli alan ilan edilen 12,6
hektarlık bölgede, TOKİ ile İzmit Belediyesi arasında
12/3/2018 tarihinde kentsel dönüşüm yapılması için protokol
imzalanmıştı. İmzalanan protokol gereği sekiz ay
öncesine kadar yapılan çalışmaların dışında
İzmit Belediyesinin hiçbir çalışma yapmadığı, hak
sahipleriyle muhatap olmadığı, bilgilendirme için mahallede
hizmet veren kentsel dönüşüm ofisinin kapatıldığı,
bölge halkının muhatap bulamama nedeniyle tedirgin olduğu
yaptığımız görüşmelerde net bir şekilde
görülmektedir. İzmit Belediyesinin hiçbir çalışma yapmaması
nedeniyle bölge halkı ciddi anlamda mağdur ve tedirgindir. Cedit
Mahallesi kentsel dönüşüm bölgesinde oturan vatandaşların
İzmit Belediyesi tarafından daha fazla mağdur edilmemesi için
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konuyu ivedilikle inceleyip
gerekli çalışmaları yapmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
5.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın,
asgari ücretlilere 2020 yılı için hak ettiği zammın
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, şu günlerde
TÜRK-İŞ ile Çalışma Bakanlığı arasında
asgari ücrette yapılacak zam artışını belirlemek üzere
çalışma yapılıyor. Asgari ücretli çalışanlarımızın
bu yıl millî gelire katkısı yüzde 25 iken millî gelirden
aldığı pay sadece yüzde 5tir. Pırlantadan yüzde 1 vergi
alan devletimiz asgari ücretlinin maaşından her ay yüzde 28
oranında vergi almıştır. Yani asgari ücretli her ay
maaşının üçte 1ini vergi olarak devlete ödemiştir. Hâlen
asgari ücretlilerimizin tamamı açlık sınırının
altında maaş almaktadır. Bu yıl elektriğe yüzde 60,
doğal gaza yüzde 50, temel gıda ürünlerine ise ortalama yüzde 40 zam
yapılmıştır. Kırıkkalede ortalama 4 kişilik
bir ailenin kasım ayı elektrik faturası 150, doğal gaz
faturası ise 400 TLdir. Birçoğu kira veren, çocuk okutan asgari
ücretlilerimize 2020 yılı için hak ettiği zam verilmeli,
ayrıca asgari ücretliden alınan vergiler tümüyle
kaldırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Öncelikle
tüm engelli kardeşlerimizin gününü kutluyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde AK PARTİ olarak geçtiğimiz on yedi yılda
engelli kardeşlerimizin hayatın her alanında daha fazla yer
almalarının önündeki engelleri birer birer kaldırmaya
çalışıyoruz.
Ülkemizin ilk engelliler kanununu 2005
yılında yasalaştırdık. Bugün aylık 1.385 TL olan
evde bakım ücretini 2007de ilk defa başlattık. Ailelerin
yanında bakımı mümkün olmayan engellilerimizden Haziran 2019
itibarıyla 7.811ini devlete ait bakım merkezlerinde, 18.752sini de
ücreti tamamen devlet tarafından karşılanmak üzere özel
bakım merkezlerinde bakım altına aldık. Kamuda istihdam
edilen engelli sayısını 56 binin üzerine çıkardık.
Sevgi her engeli aşar diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
7.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Öncelikle
engelsiz, sınırsız, özgür yarınlar dileklerimi ileterek
bütün engelli vatandaşlarımızı saygı ve sevgiyle
selamlıyor, kültürümüzün dayanışmacı toplum
anlayışını hâkim kılarak çalışmak isteyen
engelli vatandaşların istihdam olanakları
artırılmalıdır diyorum.
Aslında en büyük engel sevgisizliktir,
doğrusu eğrisi olmamaktır, sorgulamadan itaat etme
şuursuzluğudur. Deli İbrahimin Sadrazamı Sultanzade Mehmed
Paşa bunun güzel bir örneğidir. Padişahın sorusu üzerine
Sultanım siz Allahın yeryüzündeki gölgesi, halifesiniz.
Aklınıza gelen her şey Allahın size bir
ilhamıdır. Sizin akla uymayan emirleriniz olsa bile bunun bir hikmeti
vardır ve hikmetin ne olduğunu biz kullarınız bilemeyiz.
Bundan ötürü emirlerinizin hemen yerine getirilmesi icap etmektedir.
demiştir.
Fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller
yetişmedikçe Sultanzade gibi engelliler hep var olacaktır diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
8.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, vefat eden
AK PARTİ Toroslar İlçe Teşkilatı Başkan
Yardımcısı Avni Atmacaya Allahtan rahmet dilediğine ve 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Elim bir trafik kazası sonucu vefat eden
Toroslar İlçe Başkan Yardımcımız, değerli
kardeşimiz Avni Atmaca Başkanımıza Cenab-ı Allahtan
rahmet, ailesine sabır, sevenlerine ve teşkilatımıza
başsağlığı diliyorum; mekânı cennet olsun.
Sevgi, dayanışma ve empatiyle engelsiz bir
yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz. Birleşmiş
Milletler tarafından kabul edilen 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün
engelli kardeşlerimizin sorunları hususunda toplumumuzun her
kesiminde hassasiyetin ve farkındalığın artmasına
vesile olmasını temenni ediyor, kararlı duruşları ve
çabalarıyla hepimize örnek olan engelli kardeşlerimizi muhabbetle
kucaklıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztunç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ve Cumhurbaşkanının termik
santrallere filtre takılmasını erteleyen teklif maddesini veto
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Engellileri selamlıyorum. Engelsiz bir dünya,
engelsiz bir Türkiye dileğimle bir kez daha tüm engelli
kardeşlerimizi saygıyla selamlıyoruz.
Sayın Başkanım, termik santrallerin
filtresiz çalıştırılmasına ilişkin madde dün
akşam Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi,
doğru bir karar alınmıştır. Sayın Cumhurbaşkanına
Elbistanlı, Afşinli bir kardeşiniz olarak ve Kahramanmaraş
Milletvekili olarak teşekkür ediyorum.
Bu madde görüşülürken Meclis Genel Kurulunda AK
PARTİli milletvekillerine etmeyin, eylemeyin demiştik ama
dinletememiştik. Dün akşamdan sonra umarım bir kez daha
düşünürler, yanlış yaptıklarını bir kez daha
görürler. Zenginin bacasını tüttürüyorsunuz; bu,
yanlıştır diyorduk, dinlemiyorlardı; şimdi ise hepsi
Sayın Cumhurbaşkanını tebrik ediyor, teşekkür ediyor.
Madem bu kadar kötüydü ve onun veto edilmesi
doğru bir karar, burada neden evet oyu verdiniz diye soruyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
10.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Üsküdar
Belediyesindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin savcıları ve
ilgili Bakanlıkları göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AK PARTİli Üsküdar Belediyesi yolsuzluk
iddialarıyla çalkalanıyor kamuoyunun gündeminde. Belediyede müdür
olarak çalışan Veysel Kömürcünün yeminli zabıt kâtibi huzurunda
İfadem ve ihbarımdır. diyerek şahit olduğu yolsuzluk
ve usulsüzlükleri tek tek anlattığı ifadesi medyaya
yansıdı.
Ne diyor Veysel Kömürcü: Burada anlatılan
hiçbir şey tahmin değil, bizzat bildiğim, belge ve
şahitlere sahip, apaçık sistematik yolsuzluktur. Naylon
poşetler içerisinde alınan paralardan bahsediyor. Veysel Kömürcü
milyonlarca liranın makbuzsuz, kayıtsız, tutanaksız
nasıl toplatıldığını ve bu paraların nereye
gittiğinin belli olmadığını Belediye Başkanı
Hilmi Türkmene anlattığını belirtiyor. Belediye
Başkanının Gerekeni yapacağım. demesine rağmen
hiçbir adım atılmadığı dikkat çekiyor.
Üsküdar Belediyesiyle ilgili bu iddialar
hakkında savcılar ve ilgili bakanlıkları göreve davet
ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
11.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adana ili Tufanbeyli
Belediyesindeki yolsuzluk, kayırmacılık ve israf
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanını göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Kuvayımilliye ruhunun
yaşadığı Adananın şirin ve güzel ilçesi
Tufanbeyli, 2014 yılından bu yana AKPli Belediye Başkanı
tarafından yönetilmektedir. Bu güzide ilçemiz, Belediye
Başkanının tasarrufları nedeniyle bugün yolsuzluk, kayırmacılık
ve israf yönetimiyle anılmaktadır. İddialar arasında, yüz
binlerce lirayı bulan ihaleler ve doğrudan teminlerin yakın
kişilere usulsüz verildiği, yapılmayan işlerin de
yapılmış gibi gösterilip belediyenin yani halkın
parasının gasbedildiği ileri sürülmektedir.
Ayrıca, Belediye İhale Komisyonu
Başkanı ile ihaleyi alan kişinin anne-oğul olduğu, bu
ikili arasında 34 ihalenin yapılıp 2,5 milyon liralık bir
zimmet sağlandığı ifade edilmektedir.
Söz konusu iddialar için Belediye Meclis üyeleri
cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda
bulunmuşlardır. Devletin, milletin çıkarları
doğrultusunda kararlar almak için İçişleri Bakanını
Tufanbeyli Belediye Başkanı için göreve davet ediyorum. Söz konusu
iddiaların aydınlatılması için Başkanı görevden
alacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Karasu
12.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, göletlerin
maliyetinin çiftçinin sırtına mı yüklenmek istendiğini ve
sulama ücretleri oluşturulurken bölgeler arası verimin göz önüne
alınıp alınmadığını Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
2019 yılında faaliyete başlayan
Yıldızeli ilçesi Güneykaya Göleti Yusufoğlan, Güneykaya,
Sarıyar ve Kargın köylerinin arazilerini sulamaktadır. Bölgede
ekim yapılan tüm ürünlerde sulama ücreti en yüksek tarifeden
fiyatlanmaktadır. Örneğin şeker pancarında dönüme 164 TL
talep edilmektedir. Zor şartlarda üretim yapan ve girdi maliyetleri her
geçen gün artan üreticilerimizin bu yüksek sulama ücretini ödeme
şansı kalmamıştır.
Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanına sormak
istiyorum: Yapmış olduğunuz göletlerin maliyetini çiftçinin
sırtına mı yüklemek istiyorsunuz? Bu sulama ücretlerini
oluştururken bölgeler arası verim göz önüne alınmadan sadece
göletlerin maliyetini mi göz önüne almaktasınız?
BAŞKAN - Sayın Adıgüzel
13.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin,
rahatsızlığı nedeniyle HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna,
asgari ücretliden vergi alınmaması ve çalışana hak
ettiği zammın verilmesi konusunda asgari ücretliler ve aileleri
adına çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle üç yıldır cezaevinde tutulan ve
geçtiğimiz hafta rahatsızlanan Halkların Demokratik Partisi
Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun
dileklerimi iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, Asgari Ücret Tespit
Komisyonu 2020 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesine
ilişkin ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı maaşının limitleri zorladığı
ülkemizde, ne yazık ki 8 milyon vatandaşımız asgari ücret
civarında elde ettikleri gelirle hayatta kalmaya çalışıyor.
2020 yılında 81.250 lira maaş alacak
olan Sayın Cumhurbaşkanına ve iktidar yetkililerine, asgari
ücretliler ve aileleri adına çağrıda bulunmak istiyorum: Asgari
ücretliden aldığınız vergi ayıbına son verin
artık, lafla peynir gemisi yürümez. Eğer iddia ettiğiniz gibi
halkın yanındaysanız yoksulluğa mahkûm ettiğiniz
asgari ücretlinin çarşıda pazarda hissettiği enflasyonu ciddiye
alarak, çalışana hak ettiği zammı verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akın
14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, süt
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın Başkan
teşekkürler.
Sayın Başkanım, on beş ay önce
konkordato ilan eden YÖRSANın mağdur ettiği süt üreticimizin
çığlığını buradan defalarca dile
getirmiştim. Bir yıl önce, ipe un sermeyin diye de uyardım.
İktidarın kulağı tıkalı, gözleri görmüyor.
Gönende 13 köyde 450 üreticimizin YÖRSANdan 3 milyon 579 liralık
alacağı var. Bugüne kadar da tek kuruş ödenmedi. Üreticimiz acil
olarak iktidarın yardımını bekliyor ancak üreticimiz
oyalanıyor. Birçok üreticimiz, yem borcu yüzünden hayvanını
kesmek zorunda kaldı, süt üretiminden koptu. YÖRSAN krizi patlak
verdiğinde iktidar söz vermişti, sözler tutuldu mu? Hayır.
Çalmadık kapı bırakmayan üreticimize derhâl sahip
çıkılmalı. İktidarın verdiği sözleri buradan bir
kez daha hatırlatıyorum. Acilen çözüm bekleyen üreticimizin
çığlığını duyun.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan...
15.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
kantin işletmecilerinin sorunlarının ivedilikle çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Tüm meslek dallarında olduğu gibi, kantin
işletmeciliği meslek dalında da ciddi sorunlar devam etmektedir;
kira artış oranlarındaki farklılıklar, kantin
işletmelerinin yakın çevresine konulan yiyecek içecek
otomatları, işletmelerin birer yıllığına kiraya
verilmesi, personel maliyetleri, gıda ürünleri ve ham madde ile elektrik
birim fiyatlarındaki artışlar, Bakanlık denetimindeki
aksaklıklar, Logolu Ürün Genelgesindeki belirsizlikler devam etmektedir.
Aileler evlatlarının beslenme ihtiyaçlarını
karşılaması için çocuklarını okul kantini
işletmecilerine emanet ettiği için kantinlerde ürün kalitesinden
taviz verilmemesi, çocukların sağlığını
ilgilendiren alanlara azami dikkat edilmesi gerekmektedir. Kantin
işletmecileri hassas bir alanda saygı duyulması gereken bir
mesleği icra etmektedirler. Ev dışında gıda
tüketiminin yüzde 20sinin karşılandığı kantinlerin
fiziki koşullarının iyi ve hijyenik olması gerekmektedir.
Bunun için gerekli altyapının sağlanması, sektör
çalışanlarının sıkıntılarının
ivedilikle çözülmesi gerekmektedir. Bu konuda gerekli adımların
ilgili merciler tarafından atılmasını kantin işletmecileri
beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalım...
16.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe, otoban ve köprü geçişlerinde
uygulanacak olan dinamik fiyatlandırma sistemine, muhasebeciler ile mali
müşavirlerin PTT aracılığıyla mükellefleri olmasa dahi
iadeli taahhütlü mektup gönderebilmesi yolunun açılması ve prim
eksikliği olan vatandaşlara geriye dönük borçlanma imkânı tanınarak
emekli olma hakkının verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm engellilerimizin önlerinde engel kalmaması
dileğiyle Dünya Engelliler Gününü kutluyorum.
Ulaştırma Bakanının dikkatine:
Otoban ve köprü geçişlerinde yeni bir sistem geliyor, adı dinamik
sistem. Maalesef bu geçiş sistemi, yoğun zamanlarda fiyatın
yüksek, yoğunluğun az olduğu zamanlarda fiyatın düşük
olduğu bir sistemdir; bu, bir fırsatçılıktır. Onun
için Sayın Ulaştırma Bakanından milletimizin
haklarının korunmasını, milletimizin verdiği
paraların doğru değerlendirmesini özellikle talep ediyorum.
Sayın Ulaştırma Bakanına bir
konu daha: Daha önceleri yurt dışında yaşayanların
birinci derece akrabaları ya da muhasebeciler ve mali müşavirler,
mükellefleri olmasa dahi, onlar adına PTTden iadeli, taahhütlü mektup
gönderebiliyorlardı. Şu anda postanelerde, maalesef bu işlem
yapılamıyor şahsın kendisi olmadığından
dolayı. Ulaştırma Bakanının bu sorunu da bir an önce çözmesini
talep ediyorum.
Bir sorum da Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına: Sigortası eksik olup geriye dönük sigortası olup da
günü yetmeyen vatandaşlarımıza da borçlanarak
sigortalarını tamamlama şansı verilip emekli olma
haklarının onlara da verilmesi gerektiğinin altını
çiziyorum.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıç
17.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, engellileri muhabbetle selamladığına ve
Hint Filozofu Beydebanın Kelile ve Dimne adlı eserinde ele
aldığı hususlara ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tüm engellileri muhabbetle selamlıyorum.
Hint filozofu Beydeba, milattan önce 1inci
yüzyılda yazıp hükümdar Debşelime sunduğu Kelile ve
Dimne isimli kitapta ana başlıklarıyla şu hususlara dikkat
çekmiştir: Dedikoducu ve ara bozuculardan sakının. Kötülük
yapanlar kötülük bulur. Anlaşma ve yardımlaşmada
sayısız faydalar vardır. Düşmanlara karşı
devamlı uyanık olunmalı; gaflete düşmemeli, aceleci
olmamalı, metin olup tedbir almalı. Kindarlardan kaçınmalı,
dalkavuklardan sakınmalı. Affedici olmalı. Davranışlar
aynı karşılığı bulur. Yöneticiler halim,
vakarlı ve sakin olmalıdır. Kendi denklerimizle tartılmalıyız.
İdareciler, gaddar ve hainlerin sözlerinden kaçınmalıdır.
Zamanın ve şartların değişmesine aldırmadan
yoluna yürü, kader gayrete âşıktır.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
18.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
Türkiye genelinde kaç ilçe merkezindeki biyokimya tahlil
laboratuvarının kapatılarak tahlil cihazlarının daha
büyük ilçelere veya il merkezlerine alındığını ve
Sağlık Bakanlığının bu uygulamayla
yıllık ne kadar tasarruf etmeyi planladığını,
zamanında tahlil yapılamadığı için doğacak
olumsuzlukların sorumluluğunu kimin üstleneceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiyenin diğer illerinde olduğu gibi,
seçim bölgem Edirnede de belli nüfusun altındaki ilçelerde biyokimya
tahlil cihazları il merkezlerine alınmıştır.
Örneğin doğduğum ilçe olan Havsada örnekler günde 1 veya 2 kere
laboratuvara götürülmek suretiyle tahlilleri yapılmaktadır. Bu durum,
özellikle acil durumdaki hastalar için tehlikeli olmaktadır. Sonuçlar
ertesi güne sarkmakta, gece ve hafta sonları acile giden hastalar
mağdur olmaktadır. Doktorlar test sonuçları olmadan hastalara
teşhis koyamamakta ve hastalar kendi imkânlarıyla il merkezlerine ya
da özel hastanelere gitmek zorunda kalmaktadırlar.
İtibardan tasarruf edilmeyen bir dönemde
sağlıktan tasarruf edilmesi acaba doğru mudur?
Bakanlığınız, bu uygulamayla yıllık ne kadar bir
miktar tasarruf etmeyi planlamıştır? Türkiye genelinde kaç ilçe
merkezindeki biyokimya tahlil laboratuvarı kapatılarak tahlil
cihazları daha büyük ilçelere veya il merkezlerine alınmıştır?
Zamanında tahlil yapılmadığı için doğacak
olumsuzlukların sorumluluğunu kim üstlenecektir?
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
19.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü kutladığına,
2016 yılından itibaren iyi tarım uygulaması için gerekli
işlemleri yerine getiren çiftçilerin 2019 yılında
yayımlanan genelge nedeniyle mağdur edildiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Tüm engellilerin Engelliler Gününü kutlarım.
Tarım Bakanlığımızın
dikkatine: İyi Tarım Uygulamaları, çiftçilerin ve tüketicilerin
korunması için uygulanan en kapsamlı projelerden biridir. İyi
Tarım Uygulamalarında Türkiye 3üncüsü olan Malatyada
çiftçilerimiz, bu uygulamadan yararlanmak için toprak tahlili, meyve
kalıntısı analizi yaptırmış, Tarım
Bakanlığımız tarafından onaylı firmalardan
sertifika almış ve danışmanlık ücretleri için
borçlandırılmışlardır. Bakanlık tarafından,
9 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan Resmî Gazetede 2016
yılından itibaren üç yıl üst üste İyi Tarım Uygulamaları
yapan çiftçilerimiz dördüncü yıl bu İyi Tarım desteğinden
yararlanamazlar. denilmiştir. 2016 yılından itibaren İyi
Tarım işlemlerini yerine getirdiği hâlde yayımlanan bu
tebliğden dolayı Malatyada yaklaşık 7 bin çiftçimiz
2019da destek alamayacak ve dolayısıyla borçlarını
ödeyemeyecek ve icralık olmalarına sebep olunacaktır. Bu
tebliğ tekrar gözden geçirilip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sümer
20.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi sınavlarının
yapıldığı merkezlerin artırılmasına
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi sınavlarının yapıldığı merkezler
artırılmıştır; Alanya, Bandırma, Tarsus gibi
öğrenci sayısı yüksek ilçeler sınav merkezleri arasına
alınmıştır. Buna karşın, diğer sınav
merkezleriyle karşılaştırıldığında nüfusu,
öğrenci sayısı daha fazla olan Adanamızın Ceyhan
ilçesi sınav merkezi olarak belirlenmemiştir. Ayrıca, Ceyhan
ilçemizin sınav merkezi ilan edilmesiyle Yumurtalık ilçemizdeki
öğrenciler de burada sınava girebilecek, böylece yüzlerce
öğrenci de sınava girmek için başka merkezlere gidip ekstra
masraf yapmak zorunda kalmayacaktır. Bu talebi bizlere ileten ve gündeme
getirmemizi talep eden Ceyhan Kent Konseyine teşekkür ederim. Millî
Eğitim Bakanlığı inanıyorum ki bu konuyu gündeme
alacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kara
21.- Konya Milletvekili Esin Karanın, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engelli kardeşlerimizin her
yıl rapor yenilemesinden istihdamına varıncaya kadar birçok
sorunları vardır. Bütün engelli kardeşlerimizin istihdam
edilmesini sağlayacak düzenlemeler yapmak zorundayız. Ülkemizde, 2
fakülte mezunu olmasına rağmen işsiz olan engelli kardeşlerimiz
mevcuttur. Sadece bir gün hatırlamakla değil, her
sağlıklı insanın da bir engelli adayı olduğunu
hatırlatarak tüm engelleri beraber kaldıralım diyorum.
Tüm engelli vatandaşlarımızı
saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
22.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engellerin aşıldığı
bir Türkiye dilediğine, ihracatçılara ihracat destek ve teşvik
primlerinin verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Değerli
Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Engelliler Günü bugün; bütün engellilere
engellerin aşıldığı, insanca yaşamın
sağlandığı bir Türkiye diliyorum.
Sayın Başkan, Türkiye'de narenciye üretimi
yıllık 5 milyon ton civarında, bunun en az 1,5 milyon tonu ihraç
ediliyor yurt dışına. Burada son yıllarda, maalesef, AKP
iktidarının narenciye fiyatlarını çiftçi lehine olumlu
olarak gerçekleştirmesine neden olan ihracat teşvik primi ödemesi
yapılmıyor. Ekonomik sıkıntının, krizin
yaşandığı bu ortamda ihracatçılarımızın
yurt dışına daha fazla narenciye satabilmesi için gerekli olan
bu ihracat destek priminin bu yıl da verilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
Yok.
Sayın Arık
23.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, 3
Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelsiz bir dünya
dilediğine, Kayseri merkez ve kırsalında su fiyatlarına
yapılan zamma ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünya Engelliler Gününde engelli kardeşlerimi
selamlıyor, engelsiz bir dünya diliyorum.
Allahın suyundan para mı
alınır? diyerek büyükşehir belediyesini alanlar, bugün
Kayseride, Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis üyelerimizin tüm
uyarılarına rağmen, su fiyatlarına merkezde yüzde 19,8;
kırsalda ise yüzde 55 oranında zam yaptılar. Kırsaldaki
vatandaşımız kuru soğana muhtaç olmuş iken bu zam
niye? Ekmeğini elinden aldığınız vatandaşın
şimdi de suyuna mı göz diktiniz?
Enflasyon yüzde 8,5. diyeceksiniz; memura,
emekliye yüzde 3 zam vereceksiniz; oy isterken Allahın suyundan para
mı alınır? diyeceksiniz, sonra da vatandaşın suyuna
yüzde 19,8; yüzde 55 oranlarında zam yapacaksınız. Hiç mi Allah
korkunuz yok? Yapılan bu zam ne ahlaka ne de vicdanlara
sığıyor. Aldığınız bu karardan derhâl
vazgeçin, ekmeğini elinden aldığınız vatandaşın
suyunu da almayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başarır
Yok.
Sayın Kaynarca
24.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Gazi
Meclisimizden tüm özel çocuklarımızı ve kıymetli ailelerini
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Onurla ifade ediyorum ki AK PARTİ
iktidarları döneminde tüm engellerin kaldırıldığı
bir Türkiye için çok ciddi adımlar atıldı. Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Engelliler Hakkında
Kanun, bu taçlandırılan en ciddi yasal düzenlemelerden biri; 2005
yılında çıkartıldı ve eğitimden
sağlığa, spordan istihdama, konut desteğinden sosyal
yardımlara kadar engelli haklarına yönelik çok önemli mevzuatlara
imza atıldı. Elbette devam ediyor ve bugün Saygıdeğer
Bakanımızın da düzenlediği programda, -az önce biz de
katıldık- yeni düzenlemeler ve yeni müjdeler de verildi, vermeye
devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşekin yerine
Sayın Taşdoğan..
25.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, 1-7 Aralık Acil Sağlık Hizmetleri
Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hilal-i Ahmer
tarafından atlı arabalarla başlatılan ambulans hizmeti,
1986 yılında 077 Hızır Acil Servisi olarak kurulup 1991
yılına kadar belediye görevi olarak hizmet vermiş, 91
yılından sonra ise 112 Acil olarak hizmete devam etmektedir.
Acil sağlık hizmetleri, bugün hava, kara
ve denizde insanlarımızın hayata tutunma mücadelesinde
yanlarında olmaktadır. Yoğun iş yüküne rağmen
fedakârlıklarını hiçbir şekilde esirgemeyen, bu uğurda
can verip şehit düşen acil sağlık hizmetleri personelimize
Rabbimden rahmet diliyorum. Şu an için seçim bölgem Gaziantepte 45
istasyon, 86 adet 112 acil sağlık ambulansı ve 709 personeliyle
özverili çalışmalarına durmaksızın devam etmekte olan,
devletimizin emrinde, milletimizin hizmetindeki çalışanların
Acil Sağlık Hizmetleri Haftasını kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaya
26.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 696
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle taşerondan işçi
kadrosuna geçen işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
AKP Hükûmeti Taşeron uygulamasını
bitirdik. diye övünüyor ama taşerondan kadroya geçen işçiler
taşeronu aratmayan uygulamalar nedeniyle daha büyük haksızlıklar
yaşamaya devam ediyor. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
taşerondan işçi kadrosuna geçen yaklaşık 900 bin
işçimizin hakları gasbediliyor. Anayasamızın verdiği
toplu sözleşme ve sendika hakları ellerinden alınan, 2018-2019
yıllarında enflasyon farkları ödenmeyen, yan yana
çalıştığı memur ve işçilerin çok altında
maaş alan, 31 Ekim 2020ye kadar sadece yüzde 4 zamla yetinmeleri istenen
bu işçilerimizin ve ailelerinin artık dayanacak gücü ve sabrı
kalmamıştır. Mecliste ve kamuda omuz omuza
çalıştığımız, devletimize hizmet eden bu
kardeşlerimizin enflasyon farkları ve maaş zamları neden
verilmiyor? Bu işçilerimizin haklarının verilmesini ve toplu
iş sözleşmeli ve sendikalı işçi olmalarının
sağlanmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Haberal
27.- Ankara Milletvekili Erkan Haberalın, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ve Down Sendromlular Dünya Judo
Şampiyonasında altın madalya kazanan Talha Ahmet Erdeme Türk
milleti adına şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN HABERAL (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
En büyük engel sevgisizliktir. Engellinin en büyük
yardımcısı sabrı ve azmidir. Engelli bir birey olmak
yaşamda sorun oluştursa da en büyük sorun engelliye engel olmak
sorunsalıdır. Bütün engellerin engelliler için
aşıldığını unutmadan kafamızdaki engelleri
sevgiyle kaldırmak zorunluluğumuzdur. Engelliye saygı,
insanlığa saygıdır. Engelim olmayın, başka ihsan
istemez. diyerek bütün engelli vatandaşlarımızı sevgiyle
kucaklıyor, bu vesileyle Down sendromlular dünya judo şampiyonu olan
Talha Ahmet Erdem kardeşime Türk milleti adına
şükranlarımı sunuyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
28.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın
ili Efeler ilçesi Kızılcaköy köyünde kurulması planlanan JESe
karşı mücadele veren köylülerin mağduriyetinin devam edip
etmeyeceğini, Sarı Zeybek ismi verilerek JESlerin çevreye ve
insana verdiği zararın örtbas edilmeye mi
çalışıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
İnceleme ve Denetleme Kurulunun 4 Aralıkta Ankarada
yapacağı toplantıda Aydın ili Efeler ilçesine
bağlı Kızılcaköy köyünde kurulması planlanan JES
hakkında ÇED Gerekli olup olmadığı konusunda karar
verileceği açıklandı. On altı aydır, Aydınlı
hemşehrilerimizin yaşlısıyla, genciyle,
kadınıyla, erkeğiyle köylerinde havasına, suyuna,
toprağına, yaşam hakkına sahip çıkmak için JESe
karşı mücadele veren köylülerin sesine, haklı taleplerine sahip
çıkılması gerekmektedir.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Aylardır
yaşam hakları için mücadele veren köylülerin bu mücadelelerinde
köylülerin mağduriyeti devam edecek midir? Devletin görevi
vatandaşın hakkını korumak ve taleplerini
gerçekleştirmek olması gerekirken zeytin ağaçlarının
ve yerleşim yerinin olduğu birinci sınıf tarım arazisi
vasfında olan arazilere Sarı Zeybek ismiyle
sevimlileştirilmeye çalışılan santrale ÇED raporu verilecek
midir? Sarı Zeybek ismini koyarak JESlerin çevreye ve insana
zararına yönelik yapılanları örtmek mi istiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
29.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe, Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar
ile Pençe-3 Harekâtında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er
Alpaslan Kurta Allahtan rahmet dilediğine, 4 Aralık Kenan Berkay
Şipali vefatının 3üncü yıl dönümünde özlemle yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle
tüm engelli kardeşlerimizi en kalbî duygularımla sevgiyle
saygıyla kucaklıyorum. Engelli kardeşlerimizin
sorunlarının çözüldüğü, hayata ümitle bakabildiği, her
yönüyle engelsiz bir Türkiyeyi hep birlikte inşa etmek durumundayız.
Geçmiş dönem Bitlis Ülkü Ocakları
Başkanı Ersin ve Erhan Kurtun yeğeni Alparslan Kurt
kardeşimiz Pençe Harekâtı kapsamında düzenlenen operasyonda
şehadet şerbeti içmiştir. Aynı operasyonda Piyade Uzman
Onbaşı Harun Çınar da şehit düşmüştür. Allah
rahmet eylesin, mekânları cennet olsun; ailelerine, sevenlerine ve yüce
Türk milletine başsağlığı diliyorum,
acılarını yürekten paylaşıyorum.
Yine, kıymetli ülküdaşım Berkay
Şipali, vefatının 3üncü yıl dönümünde rahmetle, özlemle
yâd ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
30.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün,
çiftçi, köylü ve üreticilerin gerek doğal afetler gerekse yüksek girdi
maliyetleri sebebiyle zor durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, Türkiye sanayisiyle birlikte tarımı da gözetmelidir
çünkü tarımın Türkiye ekonomisinde ve kalkınmasında önemi
büyüktür. Tarımın olmazsa olmazı çiftçilerimiz, köylülerimiz,
üreticilerimiz son yıllarda gerek doğal afetler gerekse yüksek girdi
maliyetleri sebebiyle aşırı borçlanmış,
yetiştirdikleri ürün bu borcun dönmesine yetmemiştir. Özelde
Kırıkkalemizde, genelde de Türkiyede gübre, tohum, zirai ilaç gibi
tarımın temel girdileri hâlen Tarım Kredi Kooperatifleri
Birliğinde yüksek fiyatla çiftçimize satılmakta, çiftçimiz bu
ihtiyaçlarını piyasada daha uygun fiyata temin etmeye
uğraşmaktadır. Esas amacı çiftçimize uygun şartlarda
temel girdi ve kredi temin etmek olan Tarım Kredi Kooperatifleri
Birliğinin kredi faiz oranları ise neredeyse yüzde 22leri
bulmaktadır. Bu bakımdan, Tarım Kredi Kooperatifleri
Birliğiyle ilgili yasal düzenlemeler bir kez daha gözden geçirilmeli,
çiftçimizin ve köylümüzün borçları yeniden yapılandırılmalı,
gerekirse affedilmelidir.
BAŞKAN Sayın Arkaz
31.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 2
Aralık Namık Kemalin vefatının 131inci yıl dönümüne
ve 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün hislerimin
babası dediği, vatan ve hürriyet şairi Namık Kemali
vefatının 131inci yılında saygı, minnet ve rahmetle
anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Ayrıca, Dünya Engelliler Gününü kutluyorum, engelsiz
bir dünya diliyorum. Engelli bireye saygı, insanlığa
saygıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bakbak
32.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
DERYA BAKBAK (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün toplumsal
farkındalığın artmasına ve engellilerimizin
hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımlara vesile olmasını
diliyorum.
Unutmayalım ki bizi biz yapan ne kolumuz ne
bacağımız ne gözümüz ne kulağımızdır; bizi
biz yapan yüreğimizdir, yüreğimizde
taşıdığımız sevgi, saygı ve merhamettir.
Engelleri işte bu duygularla aşacağız. Tohum nasıl ki
toprağa emanetse engellilerimiz de topluma emanettir. Onların
toplumda yer bulması demek, toplumumuzun zenginleşmesi demektir.
AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın öncülüğünde yardım
değil, hak eksenli bir anlayışla hareket ediyoruz. 2019
itibarıyla 352 bakım merkezinde 26.843 engellimiz yatılı
bakım hizmeti alıyor. 2002 yılında 5.772 olan engelli memur
sayımız 10 katlık artışla 55 bini geçti.
Engellilerimiz için pek çok alanda hayata geçirdiğimiz devrim
niteliğindeki düzenlemelere devam edeceğimizi ifade ediyor, Dünya
Engelliler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 33
arkadaşımıza söz verdiğimizi bilgilerinize sunarım.
Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Grup Başkan Vekili Sayın Türkkanda.
Buyurun Sayın Türkkan.
33.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit düşen
Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile Pençe-3 Harekâtında
şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta Allahtan
rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Dünya Down
Sendromlular Judo Şampiyonasında altın madalya kazanan Talha
Ahmet Erdem ile Doğukan Coşarı ve gümüş madalya kazanan
Mehmet Can Topalı, Özel Sporcular Basketbol Şampiyonasında
3üncü olan sporcuları tebrik ettiğine, Çorum ili Sungurlu Özel
İdare Müdürü Erol Erkoça muhalefet liderlerine sarf ettiği hakaret
ve iftiralarından ötürü yaptırım uygulanması
gerektiğine, iktidara gerçekçi ve sorumluluk içinde davranması, ifade
özgürlüğü konusunda baskıcı tutumundan vazgeçmesi için
çağrıda bulunduklarına, liyakatten uzak anlayışın
devam ettiğine, İçişleri Bakanının Adil Öksüzün
nerede olduğunu biliyoruz. açıklamasına, termik santrallere
filtre takılmasını erteleyen teklif maddesinin
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Irakın kuzeyinde süren Pençe-3 Operasyonu
ve Barış Pınarı Harekâtında 2 askerimizin şehit
düştüğü haberini aldık dün gece, 1 askerimiz de
yaralanmış. Şehit olan askerlerimiz Uzman Çavuş Harun
Çınar ve Piyade Sözleşmeli Er Alparslan Kurta Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyorum; milletimizin
başı sağ olsun. Yaralı askerimize de acil şifalar
diliyorum.
Bugün Dünya Engelliler Günü. Bugünkü grup
toplantımızda 200 engelli vatandaşımız misafirimizdi
bizim; şeref verdiler sağ olsunlar, kendilerine teşekkür
ediyoruz.
Bugün beraberce kutlayacağımız veya
tebrik edeceğimiz bir gün değil, onu özellikle hatırlatmak
istiyorum Dünya Engelliler Günü kutlu olsun. diyen arkadaşlara
hatırlatmak istiyorum. Yaklaşık 9 milyon engelli vatandaşımızın
ve ailelerinin karşılaştığı zorlukları ve
sorunları dile getirip çözüm sunma günü bugün. Ülkemiz maalesef engelliler
açısından yaşanabilir olmaktan uzaktır. Fiziki ve mimari
şartların yetersizliği, ortez, protez ve medikal
eşyaların yüksek ücretleri, ulaşım araçlarının
yetersizliği ile sosyal hayata katılımın düşük
olması, engellilerimizin en sık
karşılaştığı sorunların başında
gelmektedir. Evde bakım ücretlerinin yetersiz olması ve bu yetersiz
ücretin dahi herkese verilmemesi, Hükûmetin en başta çözmesi gereken
meselelerden bir tanesidir. Engellilerimizin sorun ve talepleri göz ardı
edilemeyecek kadar hassastır. Aileleriyle birlikte yaklaşık 27
milyona varan bir topluluğun sesi kulak ardı edilemez. Bu kapsamda,
İYİ PARTİ olarak, daha erişilebilir ve daha
yaşanabilir engelsiz bir Türkiye inşa etmek için çalışmaya
aralıksız devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Portekizde düzenlenen
Dünya Down Sendromlular Judo Şampiyonasında ülkemize altın
madalyayı getiren Talha Ahmet Erdem ve Doğukan Coşar ile
gümüş madalya kazanan Mehmet Can Topalı ve Basketbol
Şampiyonasında dünya 3üncüsü olan tüm özel sporcularımızı
yürekten kutluyor ve tebrik ediyorum; onlarla gurur duyduk. Bu
kardeşlerimiz kendilerine imkân verildikçe neler başarabileceklerini
tüm dünyaya göstermiştir.
Çorumun Sungurlu ilçesi vardır bilirsiniz. O
ilçede görev yapan Özel İdare Müdürü Erol Erkoçu da gördünüz değil
mi, sosyal medyada elinde bir kılıçla güzel bir resmi vardı? Bu
arkadaşımız sosyal medyada Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener Hanımefendiye de dil uzatarak muhalefet
liderlerine çirkin sözler sarf etmiştir. Bu hakaret ve iftiraları
şiddetle kınıyor ve kendisine aynen iade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz Ülkeyi Baas rejimiyle
yönetiyorsunuz. Devleti parti devleti yaptınız. derken boşuna
söylemiyoruz. Soruyorum sizlere: Eğer öyle olmasa bu vatandaş, bu
densiz müdür bu cesareti nasıl gösterir? AK PARTİ
iktidarının devleti parti gibi yönetmesinin bir eseri olan bu
şımarık memur haddini bilmeli, sınırı
aşmamalıdır. Bu kişi, edep ahlak bir yana, önce, devlet
terbiyesi nedir, onu öğrenmelidir. Hükûmetten, işleyebilir, sağlıklı
bir devlet yapısı için bu memur hakkında bir an önce
yaptırım uygulamasını bekliyoruz.
Ancak şu noktada bir şeyi hatırlatmak
istiyorum: İktidarın tek tip düşünce istediğini, ifade ve
basın özgürlüğü konusunda tahammülünün olmadığını
hepimiz biliyoruz. Bu durumun yarattığı demokrasi
kaygısına Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı
Sayın Karamollaoğlundan sonra artık, Sayın Ahmet
Davutoğlu ve Sayın Ali Babacan da katıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tüm muhalefetin
birleştiği nokta, Türkiyede giderek, farklı fikir öne sürenin,
eleştiride bulunan birinin gözaltına alındığı,
baskıya uğradığı bir ortamda demokrasinin ve
ekonominin iyiye gitmesinin mümkün olmadığıdır.
İktidar bu yöntemle çözüm üretmek bir yana, sorunları ve
sorumluluğu sahiplenmiyor, işin içinden sıyrılmaya
çalışıyor. İktidarın, muhalefetin bu ortak
eleştirisini dikkate alması, gerçekçi ve sorumluluk içinde
davranması, özellikle de ifade özgürlüğü konusunda baskıcı
tutumundan vazgeçmesi için çağrı yapıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Saraylar Ağustos 2018de kanun hükmünde
kararnameyle Sayın Cumhurbaşkanına bağlandı. Bunun
hemen ardından Millî Saraylar İdaresi Başkanı Yasin
Yıldızın hazırladığı,
Cumhurbaşkanı Erdoğanın da onayladığı
listeyle tarihî mekân ve emanetlere uzun yıllar hizmet vermiş,
aralarında doktora yapanların da olduğu birçok uzman ve
zanaatkâr, 472 kişi millî saraylar kadrosundan çıkarıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu kadrolar Meclise
aktarıldı ve eski uzmanlardan boşaltılan kadrolara 400 yeni
personel alımı için hemen düğmeye basıldı.
Basında da yer alan iddialara göre Millî Sarayların yönetimi uzman
ekipten alınıp iktidar yakınlığıyla bilinen
eşe dosta açıldı. Sayın Bülent Arınçın Meclis
Başkanlığı döneminde Kanal 7den Millî Saraylara
iletişim görevlisi olarak atanan, ardından da önce müşavir,
sonra Meclis Genel Sekreter Yardımcılığına getirilen
Yasin Yıldız on yıldır Millî Sarayların
başında. Millî Saraylara yapılan üst düzey atamaların
çoğunda da Kanal 7 televizyonu eski çalışanı var. Ne
yazık ki devlet mirasının emanet edildiği isimler
arasında tarihî mirasın korunması, yönetimi ve müzecilik
konusunda eğitim almış tek bir isim bile yok. AK PARTİ
iktidarında her zaman liyakatten uzak Bizden olsun.
anlayışı hâkim oldu ve bu anlayış devam ediyor. Bu da
iyi örneklerden birisi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İçişleri
Bakanı Sayın Süleyman Soylunun Adil Öksüzün nerede olduğunu
biliyoruz. açıklaması geçiştirilecek bir açıklama
değildir. Devlet darbenin bir numarası olan Adil Öksüzün nerede
olduğunu biliyorsa zaman kaybetmeden gereğini yapmalıdır.
Öksüzün bulunduğu ülkeyle temasa geçilip gerekli siyasi ve diplomatik
girişimler yapıldı mı şimdiye kadar, hiç bilgimiz yok.
Bu konuda kamuoyuna ve Parlamentoya herhangi bir bilgi verilmedi. Öksüz
bulunduğu ülkeden istenmiş midir, istenecek midir? Bu adamın
nerede olduğu ne zamandan beri bilinmektedir? Yurt dışından
başarılı operasyonlarla FETÖcüleri getiren MİT, yerini
bildiği hâlde Öksüz için bu zamana kadar neden adım
atmamıştır, atacak mıdır, o da hâlen
cevaplanmamış sorulardandır. Yerini zaten biliyoruz. deyip bu
zamana kadar hiçbir adım atılmamasını biz kabul etmiyoruz.
Gelelim Sayın Cumhurbaşkanının
veto ettiği termik santrallerdeki bacalara filtre takılması
meselesine. Bakın, arkadaşlar, biz burada hep beraber dedik ki:
Enerji tabii ki önemli, ekonomi tabii ki önemli ama bütün bunların önemli
olması için bir insanın yaşaması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yaşamı
gerçekleşmemiş bir insan yani ölen bir insan enerjiye de ekonomiye de
hiç ihtiyaç duymaz. Mezarlıklarda enerji niçin lazımdır? Sadece
mezarlık lambalarını yakar, başka hiçbir işe yaramaz.
Bunu biz size anlatamadık. Burada kalkıp bu filtre
takılmamasını hayâsızca savundunuz, daha sonra Cumhurbaşkanı
veto edince de alkışladınız. Ya arkadaş, ne menem bir
şeydir bu ya, nasıl bir şeydir bu? Hiç
anlaşılması mümkün değil, garip bir şeye taalluk etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK PARTİ Genel
Başkanının hazırladığı kanunu veto etti,
Türkiye böyle bir garabetle karşı karşıya ve buna siz
alkış tutuyorsunuz şimdi. Ya niye alkışlıyorsunuz?
Biz size bunu söylemedik mi? Millet bu yüzden bu Parlamentodan umudunu kesti, o
yüzden bu sıralar böyle boş. Bu Parlamentonun hiçbir işe
yaramadığını anladığı için milletvekilleri
de gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Millet tepki göstermiyor, millet de buradan umudunu
kesti. O yüzden bu kamuoyundaki baskıya dayanamayıp Sayın
Cumhurbaşkanı veto etti. Size Hazırlayın. dediği
kanunu kendisi veto etti. Umuyorum bundan ders alıp muhalefeti dinler,
böyle bir garabete bir daha mahal vermezsiniz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Akçayda.
34.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit düşen Piyade Uzman
Onbaşı Harun Çınar ile Pençe-3 Harekâtında şehit
düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta Allahtan rahmet
dilediğine, Irak ve Suriyede terörle mücadeleye devam edildiğine, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe, 27 Kasımda Türkiye ile Libya
arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasıyla
Türkiyenin Akdenizdeki gücünün arttığına ve
Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan bu anlaşmanın
Türkiye Büyük Millet Meclisinde de konsensüsle kabul edilmesinin dünya
siyasetine yönelik net bir ihtar olacağına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, Irakın kuzeyinde devam eden Pençe-3
Harekâtı ve Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde
devam eden terörle mücadelede 2 askerimiz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine, sevenlerine ve aziz
Türk milletine başsağlığı diliyoruz.
Türkiyenin iç güvenliğine tehdidin
güneyimizden, sınır ötesinden gerçekleşebileceği ilkesiyle
Irak ve Suriyede terörle mücadeleye amansız şekilde devam ediyoruz.
Cenab-ı Allah Mehmetçiklerimizin yardımcısı olsun.
Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde hâlâ teröristlerin varlığını sürdürmesi ve
buradan havanlı saldırılar düzenlemesi, özellikle ABDyle
yapılan mutabakat kapsamında gözden uzak tutulmaması gereken bir
gelişmedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Dünya Engelliler Günü. Bugün, engelliliğin
anlamı, engellilerimizin sorunları üzerine konuşmalar
yapacağız, çözüm önerilerimizi dile getireceğiz.
Engellilerimizin sorunlarına büyük bir toplumsal bilinçle
yaklaşılması ayrıca memnuniyet vericidir.
Engelli olmak kabahat değildir, kusur
değildir. Engellilik her bireyin, her an başına gelebilecek bir
hâldir. Bugüne kadar engellilere ilişkin yapılan uygulamalar ve
düzenlemeler elbette azımsanamaz. Ancak engelli kardeşlerimizin
ulaşımdan eğitime, yaşam koşullarından istihdama
ve sosyal güvenliğe kadar geniş bir alanda çözülmesi gereken
sorunlarının olduğunu da biliyoruz.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçelinin ifadesiyle, engelli olmayı atıl değil, aktif hâle
dönüştürmek, üretim çarkının içinde özne hâline getirmek,
hayatın akışına çaresizce kapılan değil, bizatihi
yön veren bir konuma taşımak şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Engelsiz bir Türkiye,
engelsiz bir toplum, engelsiz bir gelecek için sorumluluk şuuru, empati
kültürü, dayanışma ve yardımlaşma duygusu muhakkak surette
canlı ve aktif tutulmalıdır. Engelli kardeşlerimize insan
olmanın sağladığı tüm imkânları sunmak hepimizin
hem insani ve vicdani ödevi hem de bir siyasi görevdir.
Bu vesileyle, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
münasebetiyle bütün engelli kardeşlerimize sevgi ve
saygılarımızı sunuyor, her birine huzurlu ve mutlu bir
yaşam geçirmelerini temenni ediyoruz.
Sayın Başkan, 27 Kasım günü Türkiye
ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat
Muhtırasıyla Ankara, Akdenizin batısındaki meşru
deniz yetki sınırlarını ilan etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Münhasır ekonomik bölge
mutabakatıyla Türkiye, Doğu Akdenizdeki enerji kaynakları ve
ikmal yolları üzerinde söz sahibi ülkelerden biri olma konumunu
güçlendirmiştir. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetiminin
Akdenizde münhasır ekonomik bölgeye ilişkin Türkiye için öngörmeye
çalıştığı 41 bin kilometrekarelik alan bu
anlaşmayla 189 bin kilometrekare olarak teyit edilmiştir. Doğu
Akdenizde Türkiyenin egemenlik haklarını ihlal etmek isteyen
ülkelerin bu anlaşmaya panik hâlinde tepki göstermelerinden de
anlaşılacağı üzere, Türkiye haklı, doğru ve
yerinde bir anlaşma yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Anlaşma
uluslararası hukuka uygun olmakla birlikte, deniz hukuku
açısından da Türkiyenin çıkarlarını koruyan ve
geliştiren bir anlaşmadır. Türkiyenin Akdenizdeki konumu ve
gücü hukuki ve jeopolitik olarak artmıştır. Artık
Akdenizde Türkiyenin içinde olmadığı hiçbir projenin
gerçekleşemeyeceği ortaya çıkmıştır.
Birleşmiş Milletler nezdinde meşru bir hükûmetle yapılan bu
anlaşmanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde de büyük bir konsensüsle
kabul edilmesi dünya siyasetine yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısından yükselecek kesin bir cevap, net bir ihtar olacaktır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 3
Aralık Özgür Ülke gazetesinin bombalı saldırıya
uğramasının 25inci yıl dönümüne, özgür basın
geleneğinin sürdürüldüğüne, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün
amacının toplumsal farkındalık yaratarak engellilerin
sorunlarını görünür kılmak olduğuna, Asgari Ücret Tespit
Komisyonunun çalışmalarını sürdürdüğüne ve asgari ücretin
en az net 3.200 lira olması gerektiğine, Alevilere yönelik saldırılarda
ve tacizlerde artış yaşandığına, Alevi
yurttaşlarımızın maruz kaldığı
ayrımcılık ve nefret suçu söylemlerine karşı ortak
tutum sergilenmesi gerektiğine, termik santrallere filtre
takılmasını erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilmesinin Meclisin ciddiyetini ortadan
kaldırdığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Vekiller, tam yirmi beş yıl
önce bugün, 3 Aralık 1994te özgür basın geleneğinin
mirasını devralarak yayın hayatına başlayan Özgür Ülke
gazetesinin Kadırgadaki binası, Cağaloğlundaki merkez
bürosu ve Ankara bürosu eş zamanlı bir şekilde bombalı
saldırıya uğramıştı. Amaç çok açıktı;
1990lı yılların insanlık ve hukuk dışı
icraatını, iktidarın insanlık ve hukuk dışı
icraatını örtmekti çünkü özgür basın o icraatın nasıl
bir icraat olduğunu anlatıyordu. Hani, çok merak edenler için
söyleyeyim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin belgeleri arasında da
vardır, 17 bin faili meçhulden söz ediyoruz, faili meçhuller raporu
çıkmıştı, merak edenler oradan da okuyabilir. Ama özgür
basın tabii ki susmadı. 4 Aralık 1994te yani bir gün sonra Bu
ateş sizi de yakar manşetiyle tekrardan çıktı. 1994teki
saldırının failleri hiçbir şekilde yargılanmadı;
aradan yirmi dört yıl geçti, yirmi beşinci yılındayız,
cezasızlık politikası son bulmadı. Özgür Ülke gazetesinden
sonra özgür basın geleneğini takip eden çok sayıda gazete
yayın hayatına başladı; bazıları günübirlik
kapatıldı, bazıları haftalar içerisinde, aylar içerisinde
kapatıldı ama bu gelenek asla sonlandırılamadı. Özgür
basın geleneğinin yayınları, gazete, televizyon, radyo,
internet sitesi, dergiler yasaklandı ama susturulamadı, gazete
dağıtımcıları katledildi ama bu gelenek sona ermedi.
Bugün de bu gelenek devam ediyor ve gazeteciliğin suç
olmadığını söyleyerek özgür basın geleneği
sürdürülüyor.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Birleşmiş Milletlerin aldığı kararla 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü ilan edildi. Amaç engelli kişilerin sorunlarına
dikkat çekmek, toplumsal farkındalık yaratmak, sorunları görünür
kılmaktı. Biz de o nedenle bir kez daha bu konuya değinmek
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Resmî rakam
olmamakla birlikte bugün Türkiye'de toplam nüfusun yüzde 13'ü civarında
yani yaklaşık 10,5 milyonu oluşturduğu tahmin ediliyor
engellilerin ve çok ciddi sorunları var; eğitim, rehabilitasyon,
istihdam, sosyal hayata katılım gibi çok ciddi sorunları var ve
bu sorunların çözümü için bütün siyasi partilerin adım atması
gerekiyor ve engellilerin esas itibarıyla talepleri eşit
yurttaş, onurlu ve insanca bir yaşam talebidir. Biz de bu talebin
arkasındayız ve ihtiyaçlarını, taleplerini
gerçekleştirmek için elimizden geleni hem yapacağız hem de
diğer partilerin bu konuda adım atması için mücadele
edeceğiz.
Sayın vekiller, dün Asgari Ücret Tespit
Komisyonu ilk toplantısını yaptı, devam ediyor
görüşmeler ve asgari ücretlilerin durumunu biliyorsunuz. Türkiye'de asgari
ücretli çalışanlar karnını doyuramıyor,
kirasını ödeyemiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
ayın
sonunu değil, ortasını dahi getiremez durumdalar. Hatta,
Türkiye'de yaklaşık 1,8 milyon işçi asgari ücrete bile
erişemez durumda. Şimdi TÜRK-İŞin
açıkladığı son rakamlara baktığımızda
Kasım ayı istatistiklerine, açlık sınırı 2.102
lira, yoksulluk sınırı 6.849 lira 4 kişilik aile için.
Bugün enflasyon oranları açıklandı. TÜFEde 2019 Kasım
ayı enflasyonu bir önceki yılın Aralık ayına göre
yüzde 11 civarında arttı, bir önceki yılın aynı
ayına göre yüzde 10,56 arttı ve on iki aylık ortalamalara göre
ise yüzde 15,87lik bir artış gerçekleşti. Enflasyon, ev
eşyasında yüzde 21; sağlıkta yüzde 17,5; gıdada yüzde
21. Ne oldu tek haneli enflasyona? Bu, belli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Şimdi, bu
enflasyon verileriyle, açlık sınırı ve yoksulluk
sınırı verileriyle Asgari Ücret Tespit Komisyonu
çalışıyor ve toplumsal adaletin yerle bir edildiği bir
dönemde üstelik çalışıyor. Biz bir kez daha vurgulayalım ki
asgari ücret, en az, net 3.200 lira olmalıdır bu mağduriyeti
biraz olsun giderebilmek için. Bu, toplumsal adaleti sağlamaz ama bir
adım atılmasını en azından gerçekleştirir.
Bir noktaya daha değinmek istiyorum. Alevilere
yönelik saldırılarda ve tacizlerde artış yaşanmaya
başladı yine. 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında
gerçekleşen ve bu ay 41inci yılı içerisinde olduğumuz
Maraş katliamı evlerin, Alevi evlerinin işaretlenmesiyle
başlamıştı ve bu bir gelenek hâline geldi o zamandan bu
zamana. En son, 28 Kasımda, İzmirin Gaziemir ilçesinde bir Alevi
ailenin evinin duvarına Defol Alevi yazıldı. 2 Aralıkta,
Mersinde Alevilerin yoğun yaşadığı bir semtte
kapılara tarihler yazıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ve hâlâ
yetkililer bu konuda Bu iş sarhoşların, çocukların
işidir; mezhepsel bir durum değildir, asayiş
olayıdır. gibi açıklamalarla geçiştirmeye
çalışıyorlar. Konu ciddidir, bu tür laflarla
geçiştirilemez. Alevi yurttaşlarımızın
ayrımcılık ve nefret suçu söylemlerine maruz kalmasına
karşı ortak bir tutum sergilemek bütün siyasi partilerin ve toplumsal
muhalefet örgütlerinin de görevidir.
Sözlerimi tamamlarken tabii bir şeye
değinmek istiyorum, hani, bu termik santraller meselesine. Bir kara mizah
örneği yaşıyoruz aslında. Cumhurbaşkanı
Erdoğan veto ederken demiş ki: Bir yanda sermaye, bir yanda halk;
tabii ki halkı seçtim. Sermaye de şöyle sermaye: Mesela, Rönesans,
sarayın inşasındaki sermaye; İÇTAŞ üçüncü köprüdeki
sermaye; Ciner, Habertürk, bütün kanallarını açmış
vaziyette iktidara; Torku, Çelikler; saymakla bitmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) İktidarın
sermayesi, bugüne kadar çalışan bütün şirketler, iktidarın
her türlü imkânından nemalanan şirketler; elbette ki onlar bir kenara
itilmiyor ama şunu bir kez daha söylemek istiyorum ki gerçekten, bir kara
mizah örneği yaşandı. Bir hafta, on gün boyunca, burada,
basın toplantılarında, Genel Kurulda, Komisyon
çalışmalarında, her yerde arkadaşlara Bu 50nci madde yanlıştır,
bunu tekrar değerlendirmek gerekir, geri çekin, müzakere edelim. dedik,
hiç çıt çıkmadı, tek bir adım atılmadı.
Şimdi karşımızda bir veto duruyor ve onu çok büyük bir
heyecanla destekleyen iktidar duruyor. Gülmekten başka bir şey
yapamıyoruz. Bu durum, şunu söylemek gerekiyor ki gerçekten, Meclisin
ciddiyetini tamamen ortadan kaldıran bir durumdur ama bizden
kaynaklanmıyor, iktidar partisinden kaynaklanıyor; bu, çok açık
bir şekilde ortadadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özelde.
Buyurun Sayın Özel.
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit düşen Piyade Uzman
Onbaşı Harun Çınar ile Pençe-3 Harekâtında şehit
düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta ve Hakkâri ilinde silah
kazası sonucu yaralanarak şehit olan jandarma personeline Allahtan
rahmet dilediğine, kazalar neticesinde hayatını kaybedenlerin
şehit sayılmaması ya da uzuv kaybına uğrayanların
gazilik haklarından birebir yararlanamaması sorununu Meclisin
dikkatine sunduğuna, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Dünya Down
Sendromlular Judo Şampiyonasında altın madalya kazanan Talha
Ahmet Erdem ile Doğukan Coşara ve gümüş madalya kazanan Mehmet
Can Topala teşekkürlerini sunduklarına, 27 Kasımda Türkiye ile
Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat
Muhtırasına, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara, HDP
Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşa
rahatsızlığı nedeniyle yapılan uygulama özelinde
cezaevlerindeki sağlık hakkını mercek altına
alacaklarına, termik santrallere filtre takılmasını
erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmesine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, size
ve Meclisimize başarılı, verimli bir hafta dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Harun Çınar ile Irakta
devam eden Pençe-3 Harekâtı sırasında şehit olan Piyade
Sözleşmeli Er Alparslan Kurtun ve yine bugün, Hakkâride, yol kontrolünde
bir jandarma personelinin silah kazası sonucunda yaşamını
yitirdiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Her 3 şehidimize de
Allahtan rahmet diliyorum.
Tam bu aşamada, çatışmaların
dışında, birliklerinde kazalar sonucunda hayatını
kaybedenlerin şehit sayılmaması gibi bir sorun ve yine benzer
durumlarda uzuv kaybına uğrayan kişilerin gazilik
haklarından aynen yararlanamaması gibi bir sorun çok sıkça
iletiliyor. Bu konuyu da bir kez daha Meclisimizin dikkatine sunuyorum.
Yine bugün, Dünya Engelliler Günü. Bugün, elbette bu
konuya dikkat çekecek konuşmalar olacak ama en çok engellilerle ilgili
dikkat çeken, yüzümüzü güldüren, göğsümüzü kabartan haberler aldık.
Dünya Down Sendromlular Judo Şampiyonasında judocularımız Portekizde
2 altın, 1 gümüş madalya kazandılar. Altın madalya kazanan
Sevgili Talha Ahmet Erdem ve Doğukan Coşara ve gümüş madalya
kazanarak göğsümüzü kabartan Mehmet Can Topala teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
Bugün Dünya Engelliler Günü, 3 Aralık. Bugün
grup toplantımızda Sayın Genel Başkanımız kürsüye
çıktığında, kürsüye Engelliler Konfederasyonu
Başkanı Sayın Turhan İçli de çıktı ve Sayın
Genel Başkanımıza engellilerin sorunlarıyla ilgili bir
dosyayla, çözüm önerilerini ve partimizden, siyasetten bu konudaki
beklentilerini ilettiler. Sayın Genel Başkanımıza iletilen
dosya grubumuzun ev ödevidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konuda gerekli
çalışmaları yapıp gerekli kanun değişikliklerini
teklif ettikten sonra, daha önceki yıllarda olduğu gibi, siz
Değerli Başkanlık Divanımızın da takdirleriyle,
yönlendirmeleriyle, katkılarıyla 5 grubun bu konuda el
birliğiyle, güç birliğiyle bu sorunları çözmesi gerekmektedir.
Bu konuda grubumuzun kararlılığını buradan tutanaklara
geçirmek isterim.
Sayın Başkan, geçen hafta Libyayla
yapılan bir anlaşma Türkiyenin ve dünyanın gündemine geldi.
Yaptığımız çeşitli açıklamalarda da bu
anlaşmayı son derece olumlu bulduğumuzu belirttik. Bunun
Meclise gelecek olmasını önemsiyoruz. Meclise gelecek olan bu
anlaşmanın, gerek Dışişleri Komisyonunda gerek
Mecliste yapılacak görüşmelerinde olumlu katkı
vereceğimizi ve bu konunun bir an önce Birleşmiş Milletler
gündemine alınmasının, orada okunmasının Türkiyeye
stratejik ve taktik bir hamle üstünlüğü sağlayacağı
öngörüsüyle bu konuda grubumuzun kararlılığını ifade
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun bu konuda hassasiyet göstermesini, ilgili teklifin
bir an önce Dışişleri Komisyonuna
ulaştırılmasını önemsediğimizi ifade etmek
istiyorum.
Geçtiğimiz hafta, Anayasa Mahkemesi bir dizi
karar verdi. Vermediği kararlara üzüldük, verdiği kararları,
partimizi haklı çıkardığı için, Adalet ve
Kalkınma Partisini tarih önünde mahkûm ettiği için değil,
Türkiye hukuksuzluktan hukuk devletine doğru, en azından bir
adım hukuk devletine doğru yaklaştığı için
önemsiyoruz. Özellikle güvenlik soruşturması gibi konularda, iktidara
yakın basının, partimizi ve Anayasa Mahkemesi üyelerini hedef
gösteren açıklamalarını ayıpladığımız
söylüyoruz. O Anayasa Mahkemesi, OHALde, istedikleri her kararı Sen OHAL
diyorsan ben içine bakmam. deyip, o olağanüstü hâl dönemindeki hukuk
dışı uygulamalarına yol açarken
alkışlayanların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
yüzlerce maddeden Bu kadar
da olmaz. dedirten maddeleri reddediyor olmasına ve iptal ediyor
olmasına karşın, bu tahammülsüzlüğü anlamak mümkün
değildir. O Anayasa Mahkemesi ki çoğunluk üyeleri
tarafınızdan seçilmiş, tarafınızdan önerilmiş ve
Meclis ya da halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanları
tarafından atanmıştır, bunun da altını çizmek
isteriz.
Bir diğer konu, Halkların Demokratik
Partisinin seçilmiş Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin
Demirtaşın büyük bir sağlık sorunu
yaşadığını, sağlık sorununa kendisine
hücresinde refakat eden arkadaşının müdahale ettiğini, daha
sonra da bir hafta süreyle kendisinin sağlık hakkından mahrum
bırakıldığını dün öğrenmiş bulunduk.
Merkez Yönetim Kurulu toplantısında gelen bu bilgi üzerine, MYKmizin
kararıyla bir genel başkan yardımcısı, bir kardiyolog
milletvekilimiz ve bir hukukçu milletvekilimiz görevlendirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün heyetimiz Edirnede
gerekli çalışmaları yapıyor ve Sayın
Demirtaşın ziyaretinde bulunmayı ve bu konudaki hassasiyetimizi
kendisine iletmeyi, kamuoyuyla paylaşmayı önceliyor. Cezaevi
komisyonu raporuyla, hasta tutuklu ve hükümlüler konusunda yıllarca
çalışmış bir milletvekili ve bir grup başkan vekili
olarak, sağlık hakkının ve özellikle mahkûmların
sağlık hakkına erişiminin Türkiye'nin en önemli insan
hakları sorunlarından bir tanesi olduğunun altını
çiziyor, Sayın Demirtaşa yapılan uygulama özelinde,
cezaevlerindeki sağlık sorunları ve sağlık
hakkına, ilaca erişimle ilgili bütün uygulamaları yeniden mercek
altına alacağımızı, yeniden bu konuyla ilgili
çalışmaları başlattığımızı ifade
etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son
olarak, dün Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan beş buçuk yıllık
görev süresi boyunca kendisine tanınan bir anayasal hakkı ilk kez
kullandı ve bir kanunu veto etti. Öyle bir kanunu veto etti ki sekiz
yıldır kendi partisinin kendi bakanları tarafından
ilçelerimizi, illerimizi zehirleyen termik santrallere baca takılmasıyla
ilgili Bu, son süre uzatma. denmesine rağmen, hep son gün gelen,
muhalefetin itiraz ettiği ama iktidar partisinin Takmamışlar.
Ne yapalım? Enerji de lazım. İşsizlik mi olsun? Bir kere
daha uzatıyoruz. dediği bir kanunu on gün önce aynı
yakarışlarla biz söylerken
Bu maddeyi geri çekin. diyorsunuz,
Sayın Grup Başkan Vekili Mehmet Muşun Uzatılmazsa 15 bin
kişi işsiz kalır, bunun vebali var. Efendim, uzatılmazsa
elektriksiz kalırız, bunun vebali var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bakanlık
çalışma istiyor. Bu sene termin koyduk, süre koyacağız.
Aksini istemek millî menfaatlere aykırıdır. sözleri ve
kendisini destekleyen diğer bir grubun da Efendim, süre verilmek zorunda.
Nasıl verilmemesi düşünülür? söylemleri içinde, algı
operasyonlarıyla, manşetten desteklerle, onunla, bununla burada büyük
bir öz güvenle bu maddeye Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu oy verdi.
Yalvardık, oy verdi; yakardık, oy verdi; Yapmayın. dedik, oy
verdi. Bizim milletvekillerimiz kendi ilçelerinde, Afşin Elbistanda,
Seyitömerde, Tunçbilekte, Orhanelide, Yatağanda, Somada, Kangalda,
Çayırhanda, Kemerköyde, Yeniköyde yaşayan bebeğin
ciğerini hatırlattı; o ciğeri bazı kalpler düşünmedi,
bazı beyinler orada devreye girmedi; o parmak KOAH hastaları için
kalkmadı, kanser tehlikesi için kalkmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mehmet Muş
kaldırdı -saraydan gelen talimat- hep beraber oy verdiler. Sonra bir
infial oldu, bir tepki oldu; millet dedi ki: İYİ PARTİ,
Halkların Demokratik Partisi, CHP bu kadar duyarlı davranıyor da
benim seçip yolladığım milletvekili neden buna uygun oy
kullanmıyor? Ve yapılan tüm kamuoyu çalışmalarında bu
konuda Adalet ve Kalkınma Partisine duyulan tepki
Neyse, bir imkân var
canım, Meclis grubunu da biz oluşturduk, yürütmenin başı da
biziz, veto ederiz, bu işten sıyrılırız
Veto edildi
Vallahi, vetonun kendisinden memnunuz ama mesele demokratik açıdan ele
alındığında hepimizin, bütün Meclisin demokratik bir
alzaymır olması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, tamamlıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin Ya, arkadaşlar,
evet, haklısınız. demeniz için
Çünkü bir bakıyorsunuz,
geçen gün burada şevkle el kaldıranlar dün akşam Twitterdan
Cumhurbaşkanına teşekkür ediyor. Kardeşim, maddenin iptali
doğruysa on gün önce niye el kaldırdın? On gün önce
vicdanınla karar veriyorsan on gün sonra Cumhurbaşkanına hangi
vicdanla alkış tutuyorsun? Yaşanan mesele, siyasi şizofrenik
bir hâldir. Ya, nasıl oluyor? Ne değişiyor? Nasıl oluyor da
aynı maddeye on gün önce yalvarmamıza rağmen evet oyu
kullananlar on gün sonra kişilik değiştiriyor? Siyasi
şizofreni
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE KEŞİR (Düzce) Güçler
ayrılığı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben öneriyi saraydan...
BAŞKAN Lütfen tamamlayalım Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada hanginize sorsak
Efendim, yürütmenin de bir bildiği var, elektrik lazım. Son bir kez
olsun termin koyacakmışız, iyi olacakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez söz veriyorum, lütfen
toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vatandaşın yüzüne
bakamaz hâle gelince Minareden at beni; in aşağı, tut beni.
Saraydan talimat, evet oyuna kalkan eller sarayı
alkışlıyor, vetoyu alkışlıyor. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kabul
edilemez.
Bakın, biz, veto eden
Cumhurbaşkanına, bu gruba yaptığınız
yanlış yönlendirme, termik santral lobisine teslimiyetiniz, sizin
bakanlarınızın yaptığı iş yanlıştı,
grubunuzu yanlış yönlendirdiniz, verilen bu son imza doğrudur
diyoruz.
Peki, siz ya, yüz yüze bakıyoruz, şu
İYİ PARTİ Grubuna, şu CHP, şu HDP Grubuna bakıp
da bir kere olsun ya Bu sefer de siz haklısınız. Biz, gelen
talimata uyduk ama gerçekten siz doğruyu söylüyormuşsunuz, bizim
aklımız ancak saraydan gelen talimatla vicdanımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Başkan, son
BAŞKAN Lütfen Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz, milletvekili gibi, elimizi
vicdanımıza koyup parmağımızı özgürce
kaldırmadığımız için, sizin milletin menfaatine
sözlerinize kulağımızı kapattığımız
için, sizin halksever duruşunuzu görmediğimiz için sizin yüzünüze
bakmakta zorlanıyoruz. mu diyeceksiniz yoksa, sarayın parmak
vekilleri olarak, verilen talimata göre kalbinizi, aklınızı
dinlemeden parmak kaldırmaya devam mı edeceksiniz; bunu merak
ediyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Tweet atanlar ile el kaldıranlar aynı kişiler değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir kere de şu adam kürsüye
çıkıp konuşsa da dinlesek ya! Hep oradan konuşuyor. Şu
adama bir söz verin ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
bir sus! Sen kendi işine bak!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Parayı
hazırladım, merak etme! Gönderiyorum, devamlı! Tak tak tak tak
tak gönderiyorum!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, sessiz
olalım.
Söz sırası, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özkanda.
Buyurun Sayın Özkan.
37.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit düşen
Piyade Uzman Onbaşı Harun Çınar ile Pençe-3 Harekâtında
şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Alpaslan Kurta Allahtan
rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelli
vatandaşların engellerini kaldırmaya yönelik mücadelelerine
devam ettiklerine, TANAP projesine, Türkiyenin Türkiye ile Libya arasında
imzalanan Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat
Muhtırasıyla uluslararası alanda gücünü
artırdığına, termik santrallere filtre takılmasını
erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmesinin kuvvetler ayrılığının göstergesi
olduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclise hayırlı,
başarılı bir çalışma haftası temennisiyle
sözlerime başlıyorum.
Her şeyden önce, ülkemizin istiklali ve
istikbali için görev yaparken kahraman Mehmetçiklerimizden Uzman Çavuş
Harun Çınar Barış Pınarı Operasyonunda, Piyade Er
Alparslan Kurt da Pençe-3 Operasyonunda maalesef, şehit düşmüşlerdir;
mekânları cennet olsun, Rabbim cemaliyle müşerreflendirsin ve aziz
milletimize yine Allah sabırlar versin.
Tabii, yine, bu hafta 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü. Her şeyden önce, burası Parlamento olduğu için, öncelikle
yaptığımız yasama faaliyetleri ve imzalanan ve onaylanan
uluslararası sözleşmelerden bahsetme gereğini görüyorum.
Yaklaşık 1.500 maddeyi bulan uluslararası sözleşmeler ve
kanunlarla beraber, son on yedi yıllık süre zarfında engellilerin
standartlarını geliştirmek ve önündeki engelleri kaldırmak
suretiyle pek çok yasal düzenleme yaptık. Bunların ilki 2007
yılında engellilere dair uluslararası sözleşmeyi
imzalamamız ve bu Meclis çatısı altında
onaylanmasının kabul edilmesidir. Yine, 2007 yılında
engellilerin âdeta çerçeve anayasası niteliğinde bulunan, merkezî
hükûmete, özel sektöre ve yerel yönetimlere sorumluluk yükleyen engellilerin
önündeki engellerin kaldırılmasına dair çerçeve yasa kabul
edilmiştir. 50 maddeden ibaret olan bu yasa sayesinde, hamdolsun, bugün
engellilerimiz çok daha güler yüzle hayata bağlanma imkânlarına
kavuşmuşlardır. Tabii, bu düzenlemeler yetmez, aynı zamanda
idari pratiklerle bunların hayata geçirilmesi önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 2002 yılına
kadar atanan engelli memur sayısı 5.770 iken, bu rakam son on yedi
yıllık süre zarfında 10 kat artarak 55 bin sayısına
ulaşmıştır. Bu, takdir görmesi gereken hadiselerdendir.
Tabii, yapılan bu yasal düzenlemeler, idari pratikler, aynı zamanda
engelsiz vatandaşlarımızın dahi hayata
bağlanmalarına, mücadelelerine ilham kaynağı olan spordan
sanata, siyasetten iş dünyasına kadar tüm zorluklara rağmen
engelli kardeşlerimizin ortaya koydukları mücadele takdire
şayandır. Her zaman yanlarındayız ve sadece 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü değil, her gün engelli
vatandaşlarımızın engellerini kaldırmak için
mücadeleye devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, geçen
haftanın en önemli konularından birisi TANAP yani Sayın
Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla bundan tam yedi yıl
evvel Azerbaycan doğal gazının uluslararası pazarlara
nakliyle ilgili yapılan ve açılışı tamamlanan TANAP
projesidir. TANAP projesi, Türkiyemizin güvenliğiyle ilgili, stratejik
çıkarlarıyla ilgili âdeta yumuşak güç niteliğinde bir
düzenlemedir ve sadece TANAP değil, Nabucco, Bakü-Tiflis-Ceyhan,
Kerkük-Yumurtalık petrol boru hatlarıyla beraber TANAP sayesinde Orta
Doğu, İran, Kafkas ve Rus petrollerinin Türkiye üzerinden
uluslararası pazarlara nakli suretiyle hem dünya enerji
kaynaklarından payımızı alıyoruz hem de ülkemizin
yumuşak gücünü artırarak uluslararası toplum nezdinde ülkemizi
çok daha pozitif bir noktada yarınlara taşıyoruz.
Tabii, yine, Libyayla imzalanmış olan ve
2010dan beri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde büyük bir mücadeleyle başarıya
taşınan Türkiye-Libya arasındaki münhasır ticari bölge
anlaşması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu -sadece iki ülkenin
menfaatine değil- Akdenizi âdeta bir barış gölü hâline
getirecek ve ülkemizin stratejik olarak enerji kaynaklarına
ulaşması, sınırlarının genişlemesi ve
Akdenizin savaşın, kanın ve gözyaşının
değil, barışın, huzurun ve serbest ticaretin egemen
olduğu bir coğrafya olarak hayata geçmesini sağlayacak. Elbette
ülkemizin imzalamış olduğu bu sözleşmeyi en kısa
zamanda Meclis gündemine getirerek oradan da Birleşmiş Milletlerde işleme
alınmasını da sağlayacağız. Bu tarihî mutabakatla
birlikte Türkiye, enerji kaynaklarını paylaşma amaçlı
kurulan ittifaklara karşı uluslararası alanda, sahada gücünü
artırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Âdeta Sevr
niteliğinde olan Sevilla haritasıyla Türkiyeyi Akdenizdeki 41 bin
kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetme oyunu bloke olmuştur.
Aynı zamanda, bu hat üzerinde yaklaşık 3 trilyon doları
bulan doğal gaz ve petrol imkânlarından da pay sahibi
olmasını sağlamıştır. Bu noktada, bunu söylemek
kolay ama yapmak çok zor; tam on yıllık süre zarfında bir
taraftan Libya ayağında, bir taraftan da Türkiye'nin stratejik
uluslararası alandaki nüfuzunu artırmak suretiyle
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya konulmuş
bir başarıdır. Onun için, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve bu noktada emeği geçen tüm
paydaşlara yürekten teşekkür ediyorum.
Tabii, konuşulacak çok mesele var. Geçen hafta,
bu veto meselesiyle ilgili
Bakın, burası Parlamento. Uzun zamandan
beri ne diyorduk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yahu, kuvvetler
ayrılığı
[CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından gülüşmeler, alkışlar(!)]
BAŞKAN Sessiz olalım arkadaşlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir taraftan
Parlamentonun gücü, kudreti, diğer taraftan da Sayın
Cumhurbaşkanımızın yetkisi. Elbette kullanacak. Bundan
sonra çok daha fazla kullanacak.
Yahu, bir hadise vardır: Kaleye geçersiniz, bir
kaleci olur. Yahu, bir tarafı boş bırakın da oradan gol
atalım. Yani demek istiyorlar ki Kuvvetler ayrılığı
yok. Cumhurbaşkanımız veto edince farklı söylemler
Bakın, biz bu ülkede milletimize ve
memleketimize hizmet ediyoruz. Bir taraftan çalışma
hayatını düşünmek zorundayız, bunu yapacağız.
Soruyorum: Yedi yıl önce böyle bir yasal düzenleme var mıydı ki
süresi uzatılsın? Yoktu, yedi yıl önce böyle bir süre yoktu.
Yedi yıl önce bu yasal düzenlemeyi yapmamış olsaydık
yasanın uzatılacak herhangi bir süresi olmayacaktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz diyoruz ki evet,
bir taraftan orada yaklaşık 10-15 bin civarındaki işçinin
ve yan çalışma alanlarıyla beraber bu katma değerden pay
alan vatandaşlarımızın elbette imkânını
düşünmek zorundayız. Ama diğer taraftan, bizim azmimiz, bütün
mücadelemiz Türkiyede yeşil, temiz bir hava olsun diye verdiğimiz
mücadeledir. Süresi uzatılan yasal düzenlemeyi de biz yaptık. Buna
rağmen, takılmayan bu filtrelerle ilgili, son süreyi de belirli bir
takvime bağlamak suretiyle yine bunun yasal düzenlemelerini yapan biziz.
Ha, ne yapacağız? Sayın Cumhurbaşkanımız veto
etmiştir. Biz, her şeyden önce, Parlamentoyu farklı
görüşlerin temsil edildiği bir merci, bir makam olarak görüyoruz.
Burada bazı milletvekillerimiz elbette farklı düşünüyor olabilir.
Netice itibarıyla, hani biz söyledik ya
Montesquieu, bu kuvvetler
ayrılığını planlarken yürütmenin tek kişiden,
Parlamentonun da çok kişiden oluşacağını ifade
etmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Neden? Çünkü Parlamento
farklı fikirlerin müzakere edildiği
son tahlilde ortaya çıkan
tabloda yasaların nasıl yapılacağını ifade
etmiş. Milletvekillerimizden itiraz edenler olmuş olabilir mi? Evet,
oldu. Hatta bazı milletvekillerimizden Parlamentoda bununla ilgili önerge
verenler oldu Bu yasa geçmesin. diye.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nerede o vekiller be?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hangi Meclise
verdiler?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak bu Parlamentoda
biz yasanın ülkemiz çıkarlarına uygun olduğunu
düşünüyorduk ve yasayı yaptık ama denge denetim gereği,
Sayın Cumhurbaşkanımızın veto etmesi de Parlamentonun
çalışması açısından önemlidir.
Bakınız, daha geçen hafta bir milletvekili
-sataşma olmasın diye kimden sâdır olduğunu söylemeyeyim,
herhâlde hemen bilirsiniz- diyor ki: Türkiyede anayasal sistem yok, Anayasa
yok. Niye? Bugün Meclisteki bütün siyasi partilerin, bütün parti
gruplarının varlığı Anayasadan yetki alarak
vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, tamamlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Anayasa yok. diyen
her şeyden önce Parlamentoda oturduğu koltuğa ihanet ediyor
demektir.
Dün ne dedik: Kuvvetler ayrılığı
var. Sayın Grup Başkan Vekili ifade etti, Anayasa Mahkemesi iptal
kararı verdi. Diyorlardı ki: Efendim, Anayasa
çalışmıyor, Anayasa Mahkemesi Parlamentonun
kararlarını iptal etmiyor. Bakınız, iptal etti. Kuvvetler
ayrılığı yok. diyordunuz; bakın, Cumhurbaşkanımız
yasayı veto etti. Yapmanız gereken tek bir şey vardır -biraz
önceki alkışınızı da Sayın
Cumhurbaşkanımıza yaptığınıza
inanıyorum- Cumhurbaşkanımızı
alkışlamanızdır. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı
da, kuvvetler ayrılığı prensibine uygun çalışan
Anayasa Mahkemesinin kararını da
alkışlamalısınız. Hoş sizden böyle bir
beklentimiz yok, ne kadar doğru icraat olursa olsun
Alkışlamayacağız. diye bu Mecliste ifade ettiniz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Termik
santraller kapatılsın!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz de diyoruz ki:
Milletimiz adına en güzel yasaları yapmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu vesileyle,
hayırlı, başarılı bir çalışma haftası
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye değerli
milletvekilleri
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Allah kimseyi
Cahitin durumuna düşürmesin!
BAŞKAN Karşılıklı
olmasın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşmadık
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Ben Meclis birleşimlerinde grubu
bulunmayan partilere de söz vermeye gayret ediyorum yani onların da
hukukunu koruyalım.
Sayın Destici, sizin sisteme girdiğinizi
gördüm.
Sayın İslam, ondan sonra da size söz
vereceğim.
Süreleriniz üçer dakika Sayın Destici ve
Sayın İslam.
Buyurun Sayın Destici.
38.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesi ile Pençe-3 Harekâtında vefat eden
şehitlerimize ve soba zehirlenmesi sonucu vefat eden Ampute Futbol Millî
Takımı Teknik Direktörü Osman Çakmakın anne ve babasına
Allahtan rahmet dilediğine, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Dünya
Paralimpik Yüzme Şampiyonasında 3üncü olan hemşehrisi Sümeyye
Boyacı başta olmak üzere engelli sporcuları
başarılarından dolayı tebrik ettiğine, Meclise
sunduğu teklifle özürlü kelimesi yerine engelli kelimesinin
kullanılmasını sağlayarak engellilere göstermiş
olduğu hassasiyetten dolayı Muhsin Yazıcıoğlunu
rahmetle andığına, Türkiyenin Baltık ve Polonya
hattındaki NATO hamlelerini veto etmesini doğru ve cesur bir
adım olarak gördüğüne, Libya ile Türkiye arasında kıta
sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge
sınırları noktasında varılan anlaşmanın
tarihî bir anlaşma olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizleri ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Barış Pınarı
Harekâtında ve Pençe Harekâtlarında vefat eden şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun, mekânları cennet
olsun. Yaralı gazilerimize Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum ve
Rabbim kahraman ordumuzun, askerlerimizin yâr ve yardımcısı
olsun.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bütün
engelli vatandaşlarımızın bu özel gününü kutluyorum. Tabii,
burada çok müstesna insanlar var; örneğin, bunlardan bir tanesi Ampute
Futbol Millî Takımımızın kaptanı Osman Çakmak. Eski
kaptan şu anda teknik direktör, bu yıl içerisinde bir soba
zehirlenmesi sonucu önce annesini, dün de babasını kaybetti. Ben anne
ve babasına Allahtan rahmet diliyor, kendisine de başsağlığı
ve sabır dileklerimi buradan iletiyorum.
Tabii, özellikle Barış Pınarı
Harekâtı sürecinde diğer sporcularımızla birlikte engelli
sporcularımızın da müthiş başarıları hem
ülkemiz hem de Mehmetçikimiz için büyük bir moral desteği oldu.
Bunların başında, sevgili hemşehrim Sümeyye Boyacı
var; paralimpikte önce Avrupa şampiyonu, sonra dünya 2ncisi oldu.
İşte, bugünlerde gelen diğer engelli
sporcularımızın başarıları bizleri gerçekten
gururlandırdı ve her ne kadar, engelli olsalar da engel
tanımadıklarını bir kere daha göstermiş oldular.
Hepsini tebrik ediyor ve başarılarının devamını
diliyorum.
Tabii, burada rahmetle anmam gereken bir büyük
şahsiyet de şehit liderim, Muhsin Başkanım. Biliyorsunuz,
2007 yılına kadar engelli ibaresi yerine özürlü kelimesi
kullanılmaktaydı. Onun Meclise vermiş olduğu kanun
teklifiyle birlikte artık -özürlü kelimesi gerçekten
yakışmıyordu- engelli kelimesi kullanılmaya
başlandı. Ben onu da bütün diğer vatandaşlarımıza
olduğu gibi, engellilere göstermiş olduğu büyük hassasiyetten
dolayı bir kere daha rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun diyorum.
Tabii, bu arada, NATO zirvesi bugün
başladı. Ben özellikle, Türkiye'nin, PKKyla birlikte PYD ve YPGyi
terör örgütü olarak tanımadığı sürece özellikle Baltık
ve Polonya hattındaki yeni NATO hamlelerine şerh koymasını,
veto etmesini doğru, cesur bir adım olarak gördüğümü ve bunda da
sonuna kadar gidilmesi gerektiğini bir kere daha ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Destici.
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Son olarak,
Libya ile Türkiye arasında kıta sahanlığı ve
münhasır ekonomik bölge sınırları noktasında
varılan anlaşmanın da tarihî bir anlaşma olduğunu
ifade ediyor, bu anlaşmada emeği geçen başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün Dışişleri
yetkililerimize, bütün devlet erkânına şükranlarımı
sunuyorum. Kıbrıs Türktür ve inşallah, ebediyete kadar da Türk
olarak var olacaktır. Diğer alanlardaki haklarımız gibi
oradaki haklarımızdan da -ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
ne de Türkiye Cumhuriyetinin- vazgeçilmedi, inşallah sonuna kadar da
geçilmeyecek. Bunlar doğru politikalar, bunlar millî politikalar,
dış politikalar. Burada zaten bütün Meclisimizin de siyasi bölücüler
dışında- ortak bir duruş göstermiş olmasından da
büyük bir memnuniyet duyuyor, sizleri ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İslam
39.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın, şehitleri rahmetle andığına, HDP
Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Yusuf
Bilge Tunçun hâlâ kayıp olduğuna, İçişleri
Bakanının Anayasa Mahkemesinin gözlükleriyle bakmak zorunda
mıyım? ifadesine ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle ben de şehitlerimizi rahmetle
anıyorum ve bölgeye bir an önce adil bir barışın gelmesini
temenni ediyorum.
Sayın Selahattin Demirtaşa buradan
geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum.
Şunu bir defa daha tekrar ediyorum ki
cezaevinde bulunan 7 kişiye haftada bir ziyaret dilekçesi vermeme
rağmen Adalet Bakanlığından hâlâ menfi veya müspet tek bir
cevap alabilmiş değilim. Az önce Anayasadan bahseden Sayın
Özkana bu bir hatırlatmamdır.
Bugün, Engelliler Günü. Engellilerin de Engelliler
Gününü tebrik ediyorum.
Az önce beni ziyaret eden bir engelli kendisine
yapılan ödeneğin kesildiğini söyledi. Çünkü bu işlerde baz
alınan gelir hane geliri, hâlbuki Anayasaya
baktığımızda, kişiyi baz alan Anayasaya göre
kişilerin gelirinin yani bizatihi engellinin gelirinin baz
alınması lazım. Bu notu da koymak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; az önce Sayın Özkanın Anayasaya atıf
yapmasından bahsetmiştim. Yalnız bunu Türkiye Büyük Millet
Meclisi sayın üyelerine yapmasından ziyade Hükûmet üyelerine,
sayın bakanlara yapmasını ben tavsiye ediyorum. Bakınız,
Yusuf Bilge Tunç hâlâ kayıp. Bir insanın suçlu olması veya masum
olması başka bir şeydir, bir insanın kayıp olması
ve herhangi bir yetkilinin bu insanın akıbeti hakkında herhangi
bir bilgi vermemesi anayasal haklarla, insan haklarıyla
bağdaşmayan bir tutumdur. Bakınız, 6 kayıp ortaya
çıktı Ankaranın muhtelif yerlerinde fakat bu 7nci kaybı
hâlâ bulabilmiş ve kendisinden herhangi bir haber alabilmiş
değiliz.
Yine, Anayasayla ilgili. Bakınız,
İçişleri Bakanımız -ki bizim güvenliğimizi
sağlamakla bir anlamda memurdur kendisi- diyor ki: Ben beraat edenleri
işlerine döndürmem, Anayasa Mahkemesi gözlükleriyle olaya bakamam.
Anayasa Mahkemesi gözlükleriyle bakamazsanız siz kendinizi Anayasa
Mahkemesinin de Anayasanın da mevzuatın da yasaların da üzerinde
tutuyorsunuz demektir. Yani hukuk devletinin âdeta
sonlandığını bakanlar ağzından duymak bu ülkede
son derece umut kırıcıdır ve moral bozucudur. Bu yüzden, bu
ülkede herkesin -kuvvetler ayrılığını korumakla
birlikte- Anayasaya bağlı kalmasıyla, bütün kurumların ve
bütün kişilerin bu tutumu devam ettirmesiyle ancak bizi düzlüğe
çıkartacağını bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz sırası Türkiye
İşçi Partisi adına Sayın Başta.
Buyurun Sayın Baş.
40.- İstanbul Milletvekili Erkan Başın, bütçe
görüşmelerinde Parlamentoda grubu olmayan partilere de söz hakkı
tanınmasını ve yoksul halkımız için bütçe yapma
sorumluluğunun değerlendirileceğini umduğuna, HDP Eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, 8 Aralık Pazar günü İstanbul
Bakırköy Meydanında İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi
Güçlerinin emekçilerin taleplerini dile getirecekleri bir miting
düzenleyeceğine, emeklilikte yaşa takılanların
sorunlarının çözümü için Parlamentonun sorumluluk üstlenmesi
gerektiğine, termik santrallere filtre takılmasını
erteleyen teklif maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmesine ilişkin açıklaması
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ayrıca duyarlılığınız
için de teşekkür ediyorum ve örnek alınmasını diliyorum.
Özellikle önümüzdeki hafta itibarıyla başlayacak bütçe
görüşmelerinde Parlamentoda grubu olmayan ama temsil edilen partilerin söz
hakkının değerlendirileceğini umuyorum, bu örnek
davranışınızla beraber.
Ben de sözlerime Edirne Cezaevinde bulunan
Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun dileklerimi ileterek başlamak
istiyorum ve bu haksız hukuksuz uygulamaların bir an önce son
bulması gerekiyor.
Tabii, bu hafta yoğun bir gündemimiz var ama
galiba kamuoyu da bizler de önümüzdeki hafta başlayacak bütçe
görüşmelerine ilişkin bir hazırlık içerisindeyiz. Ben,
önemli bir yoğunlukla geçecek bu görüşmeler sırasında
Meclisimizin komisyonlarda göz ardı edilen işçilerin, emekçilerin,
emeklilerin, yoksul halkın çıkarlarını merkeze alan bir
bütçe konusunda çalışmalar yapacağını, bu sorunu en
azından Genel Kurulda bütün açıklığıyla
değerlendirip sadece patronlar için, para babaları için değil,
emekçi ve yoksul halkımız için bütçe yapma sorumluluğumuzun
hepimiz açısından değerlendirileceğini umuyorum.
Tabii, bu açıdan önemli olduğunu
düşündüğüm bir gelişme de İstanbul emek, barış ve
demokrasi güçleri bütçe görüşmelerinin tam bir gün öncesinde, 8
Aralık Pazar günü İstanbul Bakırköy Meydanında bütçeye
dair emekçilerin taleplerini dile getirecekleri bir miting
gerçekleştirecekler hem tüm halkımızı hem de aslında
vekil arkadaşlarımızı o mitingde emekçilerle birlikte
olmaya, onların taleplerini doğrudan yerinde dinlemeye davet
ediyorum.
Bugün, Emeklilikte Yaşa Takılanlar
Derneği yöneticilerini ağırladık.
Arkadaşlarımız mücadelelerinde kararlı
olduklarını ve bu talebin göz yumulamayacak, duymazlıktan
gelinemeyecek bir talep olduğunu bir kez daha ifade etme ihtiyacı
hissettiler. Biz, kendilerinin bu talebine katıldığımızı
ve emeklilikte yaşa takılanların sorunlarının çözümü
için Parlamentonun sorumluluk üstlenmesi gerektiğini bir de Genel Kurulda
ifade etmiş olalım.
Son olarak, gerçekten, şu, geçtiğimiz
hafta yasalaşan ve dün Cumhurbaşkanının ilk defa veto
etmesiyle tekrar gündeme gelen konu aslında, bana sorarsanız anlamak
isteyen herkes için çok önemli mesajlar içeriyor. Burada, Komisyon
aşamasında pek çok milletvekili arkadaşımız,
farklı siyasi partilere mensup pek çok milletvekili
arkadaşımız konunun önemini defalarca kez anlatmaya
çalıştılar fakat ne hikmetse AKP sıralarında oturan
hiçbir milletvekili, altını çiziyorum, hiçbir milletvekili bu konuda
muhalefet sözcülerinin söylediklerini duymak istemedi, anlamak istemedi ve
yaptıklarından çok emin bir biçimde o yasa teklifine evet oyu
verdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Bunlar
kayıtlara da girdi, büyük bir şevkle her zaman olduğu gibi
evet oyu verildi.
Değerli arkadaşlar, bakın, bize
sürekli şu söyleniyor: İktidarın iyi yaptığı
şeyleri hiç mi alkışlamayacaksınız? Ben açık
söylüyorum, Recep Tayyip Erdoğanın veto etmesi doğrudur.
Bakın, notlarım arasında var, daha önce Recep Tayyip
Erdoğanın bir sözü var, bence o da çok doğru. 2001
yılında diyor ki: Milletvekilleri birer parmak kaldırma
makinesi olmaktan çıkmalıdır. Ben de bu sözü bugün aynı
biçimde söylüyorum ve diyorum ki milletvekilleri birer parmak kaldırma
makinesi olmaktan çıkmalılar, çıkmadıklarında böyle
komik durumlara düşerler. Ben alkışlamak istiyorum ama o kadar
hızlı fikir değiştiriyorlar ki hangi fikri alkışlayacağımı
bilemiyorum. Bunu da halkımızın takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Şimdi, değerli milletvekilleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Birer tur daha.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım.
Gündemimiz yoğun, okuyacağımız
pek çok tezkere var. Ben grup başkan vekillerimizin söz taleplerini, her
birinin partilerine ve kendilerine olan saygımızdan ötürü, uzatarak
da devam ettiriyorum ancak tartışmaların belli bir yerde bitmesi
gerekiyor.
Ben söz taleplerini karşılamama gibi bir
durum içerisinde asla olmadım ama sizlerden de ricam, verdiğim süreleri,
şu andaki süreleri birer dakika sonra keseceğim, ona göre
toparlayıp değerlendirin lütfen.
Sayın Türkkan, buyurun.
41.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, dün Kanun
teklifi geçti. diye alkışlayanların bugün Veto edildi. diye
alkışladığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben, ne Sayın Cahit
Özkan Beyefendinin ne de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda olan
arkadaşların şu anda hiçbirisinin yerinde olmak istemezdim;
öncelikle onu belirtmek istiyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Olamazsınız zaten, kolay değil burada olmak!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Alacağız
mı bakalım?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dün kanun geçti diye
alkışlayan arkadaşlar, bugün veto geldi diye
alkışlıyorlar. Bakın, bunu açıklayabilecek tek bir
sosyal bilimci bulamazsınız, tek bir siyaset bilimci bulamazsınız.
Bunu ancak psikologlar açıklayabilir, bu psikolojik bir
sıkıntıdır, hiç mümkün değil, bunu siyaseten
açıklayamazsınız.
Bakın, sizi yanıltan Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan oldu, Allahtan Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi
kurtardı.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç, bir dakika siz de,
lütfen...
42.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yani biraz evvel Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekilinin böyle yeşilin, çevrenin, doğanın,
insan sağlığının önemini kavrayan konuşma
yapması gerçekten heyecan verici. Ama bunu geçen hafta
yapacaktınız, geç kaldınız şimdi.
Hakkımızı teslim edin ya! Buradaki
partiler, vekiller size Yapmayın bunu; yanlış
yapıyorsunuz, halkın sağlığıyla oynuyorsunuz.
dedi, Yok, hayır. dediniz. Hakkımızı teslim edin ya!
Sizin vekilleriniz hangi Mecliste Bu madde geçmesin. diye önerge verdi Allah
aşkına? Buradaki Mecliste görmedik biz böyle bir önergeyi. Şimdi
dolayısıyla doğruları konuşalım; kuvvetler
ayrılığıyla filan alakası yok bu meselenin.
Benim korkum nedir, biliyor musunuz? Şimdi, bu
şirketlerin bir kısmını biraz evvel andım, hepsinin
listesini siz de biliyorsunuz; bu şirketler, para verilmiş
olmasına, teşvik verilmiş olmasına rağmen üstlerine
düşeni yapmadılar ya, siz şimdi o şirketlere yeniden kredi
sağlayacaksınız. Benim korkum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oluç.
Sayın Özel
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
2013te biz çıkardık. diyor, sebebi şu: Avrupa Birliği
Çevre Mevzuatına uygun değildi bu santraller, devlet uymuyordu.
Özelleştirme sırasında bakanları şöyle ifade etti:
Hukuksal ve finansal teşvik veriyoruz bu ertelemeyle. Yani
özelleştirmeyi hukuki ve finansal teşvik olarak yorumladılar.
Şimdi gelmiş Hava kirliliğine bu
duyarlılığı biz gösterdik. diyor. Aslında Sen bu
santrali al; korkma, biz bu süreyi uzatacağız. dediniz. Vetoya
kuvvetler ayrılığı diyor. Şöyle olsa olur: Veto
eder; sen burada, sayın oranında onunla mücadele edersin, bir
kuvvetler ayrılığı
Veto edildiği anda, dün evete
kalkan eller bugün vetoyu alkışlıyorsa ve senin Grup Başkan
Vekilin daha Plan ve Bütçe Komisyonu toplanmadan Maddeyi
çıkarıyoruz. diyorsa sen, Plan ve Bütçeyi de aşağılıyorsun,
bu Meclisi de.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hiçbirimizin aklı yok,
beyni yok, vicdanı yok; kararı parti verir, biz uygularız
diyorsun! Maddenin çıkarılacağı alt yazıda geçiyor,
Meclisin toplanmasına yetmiş iki saat var.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Özkan, siz de toparlayın lütfen.
44.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, kuvvetler
ayrılığına ilişkin sözlerinin arkasında
olduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, 3 Grup
Başkan Vekili konuşunca bizim de aynı sürede cevaplamamız
zor.
Bakın, her şeyden önce şunu çok iyi
bilin: Her zaman kuvvetler ayrılığı
tartışması yaşadık. Çevreyle ilgili
duyarlılığınız sadece bu yasa geldiği zaman. Biz,
kuvvetler ayrılığıyla ilgili söylediğimiz hususun
arkasındayız. Bu, Parlamentonun tam anlamıyla tetkikidir. Ha,
eğer böyle bir tartışma açılırsa biz haritayı
şöyle bir açarız; on yedi yılda çevreyle, yeşille, temiz
havayla ilgili ne yaptık görürüz. Ya bunu
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) Kaz Dağları
Kaz Dağları
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Uzungöl bile yeterli size
bakın. Uzungölün fotoğrafını alın, o bile yeter.
BAŞKAN Lütfen, değerli arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
Sayın Başkan, biz 94te, İstanbulda -Cumhuriyet Halk Partili
belediyede- her gün hava durumu raporu sunulur gibi ölen insanların
haberinin yapıldığı günleri çok iyi hatırlıyoruz.
O günden bugüne nasıl gelindi, İstanbuldaki o pis havayı,
insanları öldüren havayı temizleyerek ve Sayın
Cumhurbaşkanımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özel
Oturalım lütfen.
Değerli arkadaşlar, bu
tartışmaları uzatmak mümkün, tartışmaya olanak
tanıdığımız da bir gerçek ama bunun
sınırının olması da bir gerçek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özel.
Şimdi, ben bütün
arkadaşlarımıza, Grup Başkan Vekillerimize birer dakikayla
söz vereceğimi ve uzatmayacağımı ifade ettim ama bunu devam
ettirmek ne zamana kadar?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşma var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz hakkımıza
rıza gösteriyoruz efendim.
BAŞKAN Kayıtlara geçmesi
açısından ben size bir söz vereyim, lütfen kayıtlara geçirin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ifade
edeceğim konu şu: Bakın
BAŞKAN Kayıtlara geçsin Sayın Özel,
lütfen, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kayıtlara geçiriyorum da
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbuldaki
olayı...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, başka bir
şey anlatacağım canım.
Sayın Başkanın biraz önceki durumla
ilgili tasarrufuna hepimiz saygılıyız. Onunla ilgili
hakkımızı kullandık. Bunun dışında bir
şey söylemeyeceğim ama bir İç Tüzük var ve o İç Tüzük diyor
ki tarafına, partisine sataşılanın bu konuda cevap
hakkı var. Şimdi, biraz önceki konuyu sürdürsem Sayın
Başkan söz vermemekte haklı ancak birer dakika konuştuk, bir
daha söz verilmeyeceğini söylediğiniz için bunu istismar ederek son
cümleyi şöyle kuruyor: Sizin belediyelerinizin zamanında her gün
hava durumu ilan edilir gibi ölen kişilerin sayılarının
ilan edildiği günleri unutmadık. Şimdi, sen bu lafı
söyleyeceksin, sonra diyeceksin ki: Birer dakikalık süre bitti, ben de
bunu söyledim bitti. Böyle bir şey yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben demiyorum,
Başkan diyor ya, Allah Allah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bu söylenen söz, İç Tüzükün 69uncu maddesine göre kürsüden iki dakika
cevap hakkını gerektirir.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Siz birer dakikayla
sınırladınız, hepimiz uyduk ama nasılsa Diğer
Grup Başkan Vekilleri benden sonra söz almayacak. diye sözünü Cumhuriyet
Halk Partili belediyelerde, geçmişte her gün insanlar ölüyormuş. Hava
durumu raporu sayısı gibi
Bu bir iftira, bu bir bühtan; bunu
açıklamayan, söylemeyen, ispatlamayan da müfteridir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gelelim şu gerçekliğe: Siz bu vetoya
kuvvetler ayrılığı diyorsunuz ya kuvvetler
ayrılığı diyebilmeniz için o kuvvetin kararına
dakikalar içinde biat etmemeniz lazım. Ne yapmanız lazım? En
basitinden, partinin sözcüleri, Grup Başkan Vekili Mehmet Muş demeli
ki: Sayın Cumhurbaşkanımız veto etmiştir.
Anayasanın ve İç Tüzükün ilgili maddelerine göre işleme
alınacak. Plan ve Bütçe Komisyonu bu talebi değerlendirerek
görüşecek. Daha sonra Genel Kurula gelecek. Genel Kurulun takdirine göre
davranacağız. Kuvvetler ayrılığı budur. Orada
veto edilince burada evet diyenlerin tweet yarışına girip,
ardından Cumhurbaşkanımızı çevre
duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum. deyip Mehmet
Muşun Maddeyi çıkarıyoruz metinden. demesi kuvvetler
birliğidir, talimatla yasamadır.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Size göre.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Partinin Genel
Başkanının verdiği kararı Meclisin toplanmasına
daha yetmiş iki saat kala Meclis Genel Kurulunun kararı gibi ilan
etmek, alt yazılarda bugün onun geçiyor olması hukuk devletinin
çöküşüdür, hukuk devletinin olmayışının,
anayasasızlaştırma sürecinin, Anayasayı ayaklar
altına almanın, tek adam rejiminin itirafıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşmadan
dolayı
BAŞKAN Size de iki dakika süre veriyorum,
buyurun.
Gündemimizin yoğunluğunu bilerek ve
kanunlara da geçeceğimizi düşünerek toparlamanızı sizlerden
rica ediyorum.
Buyurun Sayın Özkan.
2.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce bir hodri meydan dedi, peşrev
çekti, eyvallah.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, bir
hukukçu olarak -ecza dükkânlarında olmayabilir- söylüyorum. Bazı bilgiler,
deliller vardır ki ispata gerek yoktur; mesela, mütevatir haber
İkimiz herhangi bir şeyi tartışıyor olsak Dünya
Savaşı oldu mu kardeşim, çık ispat et! dediğinizde
herkes size güler. 1994te, şu anda ekranlardan çok uzak ama Ali
Kırca, televizyon programlarında her gün İstanbulun
sokaklarında hava kirliliğinden ölen insanların raporunu
sunuyordu. O noktada konuşmak da düzenlemek de yapmak da yetmez, onu
pratiğe dökmeniz lazım. Onun için, şu anda benden
ispatını istediğiniz husus Dünya Savaşı olmamıştır.
anlayışıyla sizin tarafınıza düşer.
Diğer taraftan, geçen hafta, on gün önce burada
geçirdiğimiz yasal düzenleme AK PARTİ Grubunun efendim Filtresiz
santraller olsun. düzenlemesi değil, diyoruz ki yedi yıl önce
tamamen filtresiz şekilde çalışan santrallerle ilgili nasıl
düzenleme yapmışsak ve size diyorsak Şu tarihe kadar filtrenizi
takın. Takmamış, uzatmışız; hadi mazeret
göstermiş ama bu sefer dedik ki: Artık uzatım yok, artık
bundan sonra takvime bağlıyoruz
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Daha önce de
takvime bağlıydı Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Ya o takvim
işlerken aşama aşama yerine getirmeyenlerin, şartları
taşımayanların santralleri kapatılacak ya da filtreli bir
şekilde temiz çevreyle çalışmaya devam edeceksiniz.
Bakın, burada Sayın
Cumhurbaşkanımızın veto kararı var. Bu kararda özetle,
insan sağlığı ve çevrenin korunması
açısından burada verilen takvimdeki sürenin yeniden gözden
geçirilmesinden bahsediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Yani biz bunu
değerlendireceğiz; bu vetoya uygun çevreyi, yeşili, diğer
taraftan da binlerce işçimizin çalışma hayatını,
enerji arzının gerekliliğini dikkate alarak bu yasayla ilgili
tasarrufu da yapacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çevreyi
düşünüyorsanız Kanal İstanbulu niçin yapıyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yeniden bir cevap hakkı var ama artık sizin
anlayışınızı suistimal etmeyelim.
Bana İkinci Dünya Savaşının
olduğunu ispat et. derse on beş saniye içinde ispat ederim ama
eğer İstanbulda kışlar boyunca, yıllar boyunca hava
kirliliğinden ölenlerin listesinin hava durumu gibi her gün teker teker
ilan edildiğini ispat etmezse on beş gün içinde, müfteridir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Siz de buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, hiç on
beş gün beklemeye gerek yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
1994te Ali Kırcaya
MAHMUT TANAL (İstanbul) 1994te siz kaç
yaşındaydınız? (CHP sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, sessiz
olalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Meclisin de gündemine
gelmesine gerek yok.
1994te her gün -bugün santrallerden yayılıyor
ya- İstanbulda her bir apartman
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) 1994te kaç
yaşındaydın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer siz sadece
yaşayarak yapıyorsanız bir ülkenin geleceğiyle ilgili
konuşma hakkınız yok.
BAŞKAN Sayın Özkan, toparlayın
lütfen.
Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
1994te İstanbuldaki her bir bina filtresiz termik santraliydi. Oralara,
sokaklara kadar doğal gazı götürmek suretiyle bugün en ücra
köşedeki köylerimizin temiz havasını İstanbula yeniden biz
getirdik.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığının, 7193
sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 50nci maddesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için geri gönderildiğine
dair tezkeresi (3/991)
2 Aralık 2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca
21/11/2019 tarihinde kabul edilen, 7193 sayılı "Dijital Hizmet
Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
incelenmiştir.
Bu kanunda, diğer düzenlemelerin yanında,
Elektrik Üretim Anonim Şirketi veya bağlı ortaklık,
iştirak, işletme ve işletme birimleri ile varlıklarına,
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında
oluşturulacak kamu üretim şirketlerine ve kamu üretim
şirketlerine ait üretim tesislerine, bunlardan özelleştirilenlere ve
daha sonra özelleştirilecek olanlara, çevre mevzuatına uyum
kapsamında gerçekleştirecekleri yatırımlar ile çevre
mevzuatı açısından gerekli izinleri tamamlamaları
amacıyla 31/12/2019 tarihine kadar tanınan sürenin nihayetinde
30/6/2022 tarihine kadar uzatılması öngörülmektedir.
Değişiklik öngörülen düzenleme ilk olarak
14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun
geçici 8inci maddesinde yer almıştır. Maddede belirtilen
şirketlere çevre mevzuatına uyum kapsamında
gerçekleştirecekleri yatırımlar ile çevre mevzuatı
açısından gerekli izinleri tamamlamaları amacıyla 31/12/2018
tarihine kadar süre verilerek bu sürenin üç yıla kadar
uzatılabileceği yönünde Bakanlar Kuruluna yetki
tanınmıştır. Anayasa Mahkemesinin 22/5/2014 tarihli ve
E.2013/65, K.2014/93 sayılı Kararıyla anılan düzenlemenin
iptal edilmesi üzerine 4/6/2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun
25inci maddesiyle geçici 8inci madde yeniden düzenlenmiş ve bu defa
şirketlere tanınan süre 31/12/2019 olarak belirlenmiştir.
Enerji ihtiyacının sürekli olduğu ve
artarak devam ettiği, enerjinin ve dolayısıyla enerji sektörünün
ülkemizin hedefleri ve gelişimi için hayati önem arz ettiği
hususları göz önüne alındığında, elektrik üretim
tesislerinin varlığının korunmasının ve
desteklenmesinin devletin temel politikalarından biri olması
gerektiği şüphesizdir. Nitekim 6446 sayılı Kanunun
yürürlüğe girdiği 2013 yılından 2019 yılı sonuna
kadar çevre mevzuatının gerektirdiği yükümlülükleri yerine
getirmeyen şirketlere yaklaşık yedi yıl süre tanınması
da bu yaklaşımın bir tezahürüdür. Verilen sürenin,
yatırımcı şirketler bakımından hem finansal hem
teknik gereklilikleri karşılama konusunda yeterli olduğu
açıktır.
Bununla birlikte, insan sağlığı
ve çevrenin korunması da devletin başta gelen anayasal ödevi ve
herkesin insani görevidir. Nitekim Anayasanın 56ncı maddesinde,
herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Çevreyi geliştirmenin,
çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini
önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu hususu da hüküm
altına alınmıştır. Devletin çevreyi koruma ödevi
gerekli mevzuatın yürürlüğe konması ve mevzuata uygunluğun
denetlenmesi suretiyle yerine getirilir. Vatandaşlar ise bu mevzuatın
gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmekle sorumludur.
Ülkemizin enerji ihtiyacının
karşılanması zarureti, insan sağlığı ve
çevrenin korunması amacının önüne geçmemelidir. Günümüz
şartlarında çevre kirliliğine yol açmadan, özellikle hava, su ve
toprak kalitesini bozmadan da enerji üretiminin gerçekleştirilmesi
mümkündür. Hâl böyle iken evvelce elektrik üretim şirketlerine
tanınan ve esasen yeni mevzuata uyum sağlama ihtiyacından
kaynaklanan yaklaşık yedi yıllık geçiş süresi uyum
için yeterli olmasına rağmen, incelenen kanunla bu sürenin
nihayetinde iki buçuk yıl kadar daha uzatılması devletin insan
sağlığı ve çevreyi koruma ödeviyle
bağdaşmayacaktır. Devletin bu meseleye hem
yatırımcıyı hem vatandaşını koruyacak bir
anlayışla yaklaşması, düzenlemeleri buna göre
gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Bu sebeple, incelenen kanunun 50nci maddesinin
yeniden değerlendirilmesinde fayda görülmektedir.
Yayımlanması yukarıda açıklanan
gerekçelerle uygun görülmeyen 7193 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile
Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 50nci
maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için,
Anayasanın 89 ve 104üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri
gönderilmiştir.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2018 yılı harcamalarına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına
ilişkin bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2018 yılı harcamalarına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi (3/992)
26/11/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun 37'nci
maddesi ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun
69'uncu maddesi kapsamında düzenlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2018 yılı harcamalarına ilişkin
Dış Denetim Raporları Başkanlık Divanının 3
Ekim 2019 tarihli toplantısında üst yöneticilerin cevapları da
dikkate alınarak görüşülmüş ve ekteki inceleme
sonuçlarının Genel Kurulun bilgisine sunulmasına karar
verilmiştir.
Bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Sayıştayın 2018 Yılı Dış Denetim
Raporları İnceleme Sonuçları
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış
Denetim Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2018 mali
yılı hesaplarının dış denetimini yapmak üzere
görevlendirilen Sayıştay Uzman Denetçileri tarafından düzenlenen
19.09.2019 tarihli Dış Denetim Raporunda; 2018 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödeneklerin, harcama birimleri
tarafından kullanımı sırasında düzenlenen harcama
belgelerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığı,
hazırlanan mali tablolarının doğruluğu, denkliği
ve güvenilirliği hususlarının incelendiği
belirtilmiştir.
Yapılan inceleme sırasında; 2018
yılına ait cetvel ve tablolarda gösterilen gider
rakamlarının; doğru ve denk olarak kaydedilip kaydedilmediği,
toplamlarının doğru, denk ve tutarlı olup
olmadıkları ve hesapların birbirleriyle mutabık bulunup
bulunmadıklarına bakılmıştır. Bütçede tahmini
olarak yer alan kullanılabilir ödenek rakamlarıyla kesin hesap sonuç
rakamları karşılaştırılmak suretiyle gerçekleşme
oranları ve uygunluk durumları, programa alınan
yatırımların gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediği araştırılmış,
cetvellerdeki rakamların dayandıkları sarf belgelerinin ilgili
mevzuatına uygunluğu örnekleme yoluyla denetlenmiştir.
Raporda özetle;
TBMM Başkanlığı 2018
yılı başlangıç ödeneği 1.255.124.000,00 TL olup
yıl içinde yapılan aktarmalar ve eklemelerle birlikte
1.282.338.094,49 TL olmuştur. 31.12.2018 tarihi itibariyle bu ödeneğin
1.085.803.519,44 TL'si, başka bir deyişle % 84,7'si
harcanmıştır.
Ekonomik sınıflandırmaya göre
harcamalara bakıldığında; Personel Giderleri için
ayrılan ödeneğin % 100'ünün kullanıldığı, Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Ödemelerine ayrılan ödeneğin %
100 oranında kullanıldığı, Cari Transferler
ödeneğinin % 99 oranında kullanıldığı, Mal ve
Hizmet alımlarına tahsis edilen ödeneğin % 97,7 oranında
kullanıldığı, Sermaye Transferlerine ayrılan
ödeneğin % 72 oranında kullanıldığı
belirtilmiştir.
Ayrıca;
TBMM Başkanlığınca
arşivlenen ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem fişleri
tutarlarıyla bunların kaydedildiği ilgili hesaplardaki
tutarların mutabık olduğu,
Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir-gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
Harcama birimi başkanları ile Strateji Geliştirme
Başkanı ve diğer personelin, mali işlemlerin yürütülmesinde
ve buna ilişkin harcama belgelerinin düzenlenmesinde ve muhasebe
kaydında, ilgili mevzuatta düzenlenen usul ve esaslara uygun şekilde
işlem yaptıkları,
Üst Yöneticinin; kalkınma planına,
yıllık programa, Kurumun Stratejik Plan hedefleri ile hizmet
gereklerine uygun olarak bütçe hazırlanması ve uygulanmasına,
kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesini ve
kullanımını sağlamaya özen gösterdiği ifade
edilmiştir.
Harcama belgelerinin ve eklerinin incelenmesi
neticesinde ise iş ve işlemlerin mevzuata uygun şekilde
gerçekleştirildiğinden bahisle herhangi bir bulgu ve tenkitte
bulunulmamış, sadece Sermaye Giderlerindeki ödeneğin gerçekleşme
oranının artırılması hususunda öneride
bulunulmuştur.
Dış denetçilerin önerileri dikkate
alınarak düzenlenen üst yönetici cevabında;
2018 yılı bütçe gerçekleşmesinin %
84,7 olduğu, Sermaye Giderleri kalemi dışındaki Cari
Giderler kalemindeki harcama oranlarına ait ortalamanın ise % 99 gibi
yüksek bir rakama ulaştığı, Sermaye Giderleri kalemindeki
harcama oranının ise % 16,9 olduğu görülmektedir.
TBMM'nin 2018 harcamalarında herhangi bir
usulsüzlük, bulgu ya da eksiklik bulunmamıştır. Ancak, 2018
bütçesinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle
600'e çıkan milletvekili sayısındaki artışla ilgili
olarak oda ihtiyacı, yapılan düzenleme ve tadilatlarla
giderilmiş olup böylece A ve B Blokların yerine yapılması
planlanan binaya ihtiyaç kalmamış ve bazı projelerde
kısıntıya gidilmesi suretiyle tasarruf yapılmış,
bu sebeple de Sermaye Giderlerindeki bütçe gerçekleşme oranının
düşük olmasının başlıca nedeni Yeni Bina
Yapımı Projesine ihtiyaç kalmamasından kaynaklandığı
ifade edilmiştir.
2020 Yılı Yatırım Programı
sermaye giderlerindeki bütçe gerçekleşme oranının,
kaynakların etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılması suretiyle daha yüksek oranda gerçekleşmesinin
sağlanacağı ifade edilmiş ve Dış Denetim Raporunda
yer alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin alınacağı
belirtilmiştir.
II. Sayıştay Dış Denetim Raporu
Sayıştay
Başkanlığının 2018 mali yılı
hesaplarının dış denetimini yapmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanınca görevlendirilen
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri
tarafından düzenlenen 26.07.2019 tarihli Dış Denetim Raporunda;
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödenekler
kapsamında yapılan harcamalar ve bunlara ilişkin belgeler esas
alınarak, bu ödeneklerin kullanımı sırasında
düzenlenen harcama belgelerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere
uygun olup olmadığı, kamu kaynaklarının ekonomik,
etkili ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığı, yapılan harcamaları gösteren mali
tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu
hususlarının incelendiği belirtilmiştir.
Raporda özetle;
Sayıştay Başkanlığına
2018 yılı bütçesinde 276.701.000,00 TL ödenek tahsis edildiği,
bu ödeneğin 259.378.236,33 TL'lik kısmının
harcandığı, söz konusu bütçe ödenekleri ve harcama
rakamları oransal olarak
karşılaştırıldığında ise; 2017
yılında tahsis edilen bütçe ödeneğinin % 84,42'sinin, 2018
yılında ise % 93,74'ünün harcandığı
belirtilmiştir.
Ayrıca;
Kurumun ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem
fişlerine dayalı olarak tahakkuk ettirdiği ödemeleri ile banka
hesap özetlerinin mutabık olduğu,
Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir-gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
Sayıştay Başkanının üst
yönetici olarak, bütçe ile verilen kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasını temin edecek
mali tedbirlerin alınmasında, 5018 sayılı Kanunda öngörülen
mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinde, görev
ve sorumlulukların yerine getirilmesinde üstün gayret gösterdiği,
Harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi,
mali hizmetler birim yöneticisi ve muhasebe yetkilisinin, mali mevzuatın
uygulanmasında ve gerekli tedbirlerin alınmasında azami çaba
sarf ettikleri,
İdarenin mali faaliyet, karar ve
işlemlerinin 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve
ilgili diğer mevzuat çerçevesinde yürütüldüğü ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesinde ise;
1. İhale üzerine kalan istekli ile ekonomik
açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekliye ait teminat
mektuplarının, ihaleden sonra saymanlık ya da muhasebe
müdürlüklerine teslim edilmeyip birimde tutulduğu; ayrıca,
saymanlık ya da muhasebe müdürlüklerine gönderilen teminat
mektuplarının kayıt altına alınması ile ilgili
alındı belgesinin bir örneğinin ihale işlem dosyasına
konulmadığı,
2. İhale işlem dosyalarına konulan ve
ödeme emrine bağlanan belgelerin asıllarının ya da
mevzuatına uygun olarak onaylanan nüshalarının
konulmadığı,
3. Bazı ihalelere esas hazırlanan teknik
şartnameler ile yaklaşık maliyet hesap cetvellerinin konu
içerikleri birden fazla uzmanlık gerektirdiği hâlde tek personel
hazırlandığının görüldüğü,
4. Ön mali kontrol inceleme formunun sadece son
sayfasının imzalı olduğu, inceleme formunun diğer
sayfalarında paraf bulunmadığı; ayrıca inceleme
formunun aslının ödeme emrine bağlandığı için
fotokopisinin ihale işlem dosyasına konulduğu belirtilerek, ön
mali kontrol formunun aslının ya da idare onaylı suretinin
dosyasına eklenmesi ve her sayfasının paraflanması
gerektiği,
5. Hakediş ödemelerine ilişkin düzenlenen
bazı ödeme emri belgelerinin ekinde, ihale konusu işi tamamladıktan
sonra ödeme talebinde bulunan yüklenicinin dilekçelerinde yalnızca
şirket kaşesi, IBAN numarası ve imza bulunduğu; ancak
adı-soyadı olmadığı ve imza atan kişinin
şirketi temsil ettiğine dair belgenin dilekçeye eklenmediği,
6. Kütüphane yönlendirme kurulunca belirlenen
kitapların alınması işleri ile ilgili oluşturulan
komisyondaki dört kişinin imzasının bulunduğu, lakin bu
dört kişiden sadece birinin adı-soyadının yazılı
olduğu belirtilerek, resmî belgede imzaları bulunan kişilerin ad
ve soyadlarının yazılması konusunda daha hassas
davranılması gerektiği,
7. Damacana içme suyu alımı işinde
faturanın kaşesiz ve imzasız olduğu,
8. Telefon faturası ödemesinde, faturanın
üzerine idarece "görüşmeler resmidir kaşesinin
basılmadığı,
9. Yurtiçi görev yolluğu ile ilgili olarak
yolluk bildiriminin mahalline dönüş tarihinden itibaren bir ay süre
zarfında harcırah beyannameleri ile eki evrakların ilgili
dairesine tevdii edilmediği,
10. Yurtdışı ve yurtiçi geçici yolluk
bildiriminin ekine konulan ve konaklama harcamalarını gösterir
belgelerde (faturalarda) düzenleyen firma tarafından faturanın
kaşelenip imza edilmediği,
11. Tedavi giderleri ödemelerinde faturaların
arkasına "Ödenmesi uygundur. ibaresinin
yazılmadığı, bu hususta ayrı form düzenlendiği belirtilerek,
yürürlükteki yönergeye uygun olarak faturaların arkasına Ödenmesi
uygundur. kaşesinin basılması gerektiği,
12. Yabancı konuk ve heyetlerin
ağırlanması amacıyla onay alınarak mihmandar
görevlendirildiği, ancak alınan onayda davetli ve misafir
sayılarının yer almadığı,
Değerlendirme ve tavsiyelerde
bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış denetçilerin denetim
bulguları ve önerileri dikkate alınarak düzenlenen Üst Yönetici
Cevabında;
1. 2017 yılı Dış Denetim
Raporunda yapılan öneri doğrultusunda bu hususa ilişkin
işlemler düzeltilmiş olup, bundan sonraki dönemde de gerekli
hassasiyetin gösterileceği,
2. İhale işlem dosyalarına belgelerin
"aslı gibidir nüshalarının konulması hususunda
gerekli hassasiyetin gösterileceği,
3. Söz konusu ihalelerde; işin büyük bir
kısmı mekanik grubunu ilgilendirdiği için teknik
şartnameler ve eki belgelerin sadece Makine Müh. tarafından
imzalandığı, bundan sonraki işlemlerde söz konusu
belgelerin içerikleri bakımından birden fazla uzmanlık gereken
durumlarda ilgili personel tarafından imzalanması hususunda gerekli
hassasiyetin gösterileceği,
4. Ön mali kontrol formunun aslının ya da
idare onaylı suretinin dosyasına eklenerek ve her
sayfasının paraflanarak öneri doğrultusunda işlem
yapılacağı,
5. Ödeme talebinde bulunan yüklenici dilekçesini
Kurumumuz Genel Evrak servisine teslim etmektedir. Genel Evrak servisinin
dilekçe ve eklerine müdahale etme imkânı bulunmamaktadır. Dilekçe,
ödeme servisine geldikten sonra ihale işlem dosyasında bulunan
yükleniciye ait imza sirküsü, varsa vekâletname ve imza beyannamesinde gerekli
kontroller yapıldıktan sonra dilekçe işleme
alınmaktadır.
Ayrıca, bundan sonra yapılan
işlemlerde hak sahiplerinin dilekçe ve ekleri kontrol edildikten sonra,
yetki belgelerinden birer örnek alınarak aslı gibidir yapılmak
suretiyle hakediş dosyasına ekleneceği,
6. Resmî belgede imzaları bulunan
kişilerin ad ve soyadlarının yazılması konusunda daha
hassas davranılarak öneri doğrultusunda hareket edileceği,
7. Denetim dönemi içerisinde sadece 035772 nolu
faturada, belirtilen eksikliğin bulunduğu
anlaşılmış olup, bundan sonraki işlemlerde gerekli
hassasiyetin gösterileceği,
8. Denetim dönemi içerisinde sadece 25.08.2018
tarihli faturada belirtilen eksikliğin bulunduğu
anlaşılmış olup, bundan sonraki işlemlerde gerekli
hassasiyet gösterileceği,
9. Yurt içi görev yolluğu işlemlerinde,
yolluk bildirimini zamanında tevdii etmeyenler hakkında
Başkanlığımızca yasal faiz işletilerek
ilgililerden tahsil edilmektedir. Denetim dönemi içerisinde bahsi geçen yolluk
beyannamesinin, yasal süresinde Başkanlığımıza tevdii
edilmediği ve sehven faiz uygulanmadığı
anlaşılmıştır.
Tespitin akabinde ilgiliye, geciktirdiği süre
ile orantılı olarak yasal faiz işletilerek tahsil edildiği,
10. Yurtiçinde düzenlenen konaklama
faturalarındaki kaşe ve imzanın takibi konusunda gerekli
hassasiyet gösterilmektedir.
Yurtdışından alınan fatura ve
benzeri belgelerde, imza, kaşe gibi usuller ilgili ülkenin mevzuatına
tabi olduğundan, bu faturalarda söz konusu hususların
bulunmasını arama ve mensuplarımızı bu konularda
zorlama imkânı bulunmadığı,
11. Yürürlükteki yönergeye uygun olarak
faturaların arkasına "ödenmesi uygundur. kaşesinin
basılarak öneri doğrultusunda işlem yapılacağı,
12. Yabancı konuk ve heyetlerin
ağırlanması amacıyla alınan onaylarda davetli ve
misafir sayılarına yer verileceği biçimde hareket
edileceği,
ifade edilmiş ve Dış Denetim
Raporunda yer alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin
alınacağı belirtilmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi daha vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türk Dili Konuşan Ülkeler
Parlamenter Asamblesinde (TÜRKPA) boş bulunan üyelik için Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın üyeliğinin uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/993)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 2nci maddesine göre, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesinde (TÜRKPA) boş bulunan üyelik için Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkanlığınca bildirilen Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın üyeliği Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
B) Önergeler
1.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün,
(2/2399) esas numaralı Kastamonu İlinin Adının
Gazikastamonu Olarak Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifini geri
aldığına ilişkin önergesi (4/51)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, esas
komisyon olarak İçişleri Komisyonuna havale edilen (2/2399) esas
numaralı Kastamonu İlinin Adının Gazikastamonu Olarak
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi, Kırıkkale Milletvekili
Halil Öztürk tarafından geri alınmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, ülkemizin Latin Amerika ve Karayip
ülkelerine yönelik açılım politikasının parlamenter
diplomasi boyutunun da güçlendirilmesi kapsamında, TBMMnin And
Topluluğunun danışma ve denetim organı olan And
Parlamentosuna gözlemci üye olmasıyla ilgili mutabakat gereğince söz
konusu faaliyetleri yürütmek üzere TBMMyi temsil edecek bir grubun
kurulmasına ilişkin tezkeresi (3/994)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Ülkemizin Latin Amerika ve Karayip ülkelerine
yönelik açılım politikasının parlamenter diplomasi
boyutunun da güçlendirilmesi kapsamında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
And Topluluğunun danışma ve denetim organı olan And
Parlamentosuna gözlemci üye olmasıyla ilgili mutabakat, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ve And Parlamentosu arasında 29/8/2019 tarihinde
Kolombiyanın Bogota şehrinde imzalanmıştır.
3620 sayılı Kanunun 1inci maddesinin (a)
fıkrası çerçevesindeki söz konusu faaliyetleri yürütmek üzere TBMMyi
temsil edecek bir grup kurulması, mezkûr kanunun 4üncü maddesi
gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 25/11/2019 tarihinde
Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve 19 milletvekilinin, engelli
vatandaşların yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2175) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 3/12/2019 salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve 19
milletvekili tarafından engelli vatandaşlarımızın
toplumsal yaşamın her alanında yer alabilmelerinin
sağlanabilmesi, engelli istihdam oranlarının
artırılması, sosyal hayatta yaşadıkları
sıkıntıların belirlenmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi
amacıyla 25/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 3/12/2019 salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekilimiz Sayın Şenol Sunatta söz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Sunat.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL
SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu olarak engellilerin sorunlarının
tespiti için vermiş olduğumuz Meclis araştırması
önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, engelli bireylerin
sağlık, eğitim, sosyal yaşam ve istihdam gibi yaşamsal
hizmetlerden eksiksiz bir şekilde yararlanmaları en temel insan
haklarıdır. Evet, ülkemizde engelli
vatandaşlarımızın ne sayısını tam olarak
biliyoruz ne eğitim durumlarını ne sağlık ne de
istihdam durumlarını. 2002deki bir veri üzerinden biz bugün 10
milyon engelli olduğunu söylüyoruz ama maalesef bu rakamın da herkese
göre değiştiğini görüyoruz.
Evet, engelliler, eğitimden
sağlığa, istihdamdan ulaşıma kadar her alanda sorun
yaşıyorlar. Engellilerin en önemli sorunlarından biri
istihdamdır. Ülkemizde engellilere yönelik istihdam politikaları,
büyük ölçüde kontenjan veya kota dediğimiz sisteme dayanmaktadır.
Kamuda yüzde 3 olan bu kontenjanın yine bir milletvekilimiz
tarafından, İYİ PARTİ Milletvekili Sayın İsmail
Ok tarafından yüzde 5e çıkarılması konusunda da kanun
teklifi verilmiştir. Kamuda 2019 yılı içerisinde atama
yapılmamıştır, hâlen engelliler bu atamayı
beklemektedir aralık ayı içinde, bir beklenti içindedirler.
Evet, sağlık sorunları vardır
engelli bireylerin; rehabilitasyon hizmetleri, yardımcı cihaz,
tıbbi sarf malzemesi, hayati öneme sahip ihtiyaçlarının büyük
bölümü, devlet tarafından ya karşılanmamakta ya da yeterli
değildir. Evet, sağlık tesislerine erişim hâlâ çok
düşük vaziyettedir. Engelli bireylerin sağlık kurulu
raporları, sorunlu bir alan olmaya devam etmektedir. Tek seferde her
ihtiyaca cevap verebilecek bir rapor sistemi maalesef gelişmemiştir.
Evet, engellilerin fiziksel sorunları
vardır. Çünkü, altyapı, üstyapı sorunları hâlen ülkemizde
çözülememiştir. Sosyal sorunları vardır, örneğin negatif
ayrımcılık, sosyal ret, acıma, eksik görülme
anlayışıyla mücadele ediyorlar. Toplum ve karar vericilerin
engellilere bakış açısı hak temelli değil yardım
temelli, maalesef. Acıma ve merhamet üzerine kurgulanan bu bakış
açısı, sorunları münferitleştirip hak temelinde çözmek
yerine yardıma indirgiyor. Ekonomik sorunları var; aile desteği
ile devlet desteği açısından yaşadıkları bu
sorunlar o kadar çok ki muhtaçlık aylığı ve evde bakım
ücretinin ödenmesi için aile içinde fert başına düşen gelir
kriteri yerine engellinin kendi gelirinin esas alınmasını
tartışmalıyız.
Evet, engellilerin tabii ki en önemli sorunu,
eğitim sorunu ve rehabilitasyon sorunu. Özel eğitim ve örgün
eğitim veren okulların sayısı, öğretmen
sayısı, engellilik durumuna göre özel eğitimin yeterli olup olmadığı
mutlaka tespit edilmelidir, bunu da Meclis yapmalıdır. Bakıma
muhtaç engellilere yönelik rehabilitasyon merkezlerinin mevcut durumu ve
çalıştıkları elemanların meslek becerileri,
detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Yine,
engelli öğrencilerin engelsiz akranlarıyla birlikte eğitim
alabilmesine imkân sağlayan kaynaştırma eğitiminde gerek
akademik ve fiziki erişim gerekse personel kapasitesi bağlamında
eksiklikler ele alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, biraz önce
baktım, her bir sayın vekilimiz engellilerle ilgili konuşma
yaptılar, engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini
ifade ettiler. 3 Aralık Engelliler Günü, bir kutlama günü değil,
farkındalık günü. dedik. İşte Meclis olarak, bu belirttiğimiz
gerekçelerden dolayı engelli yurttaşlarımızın
sağlık, eğitim, istihdam ve bilgi teknolojileri hizmetlerine tam
olarak erişimlerinin sağlanması, başta eğitim ve
sağlık hizmetleri olmak üzere günlük hayatta
karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi ve bu
konuda ele alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için bir Meclis
araştırması komisyonunun kurulmasının çok önemli
olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Sunat.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Meclis olarak üzerimize
düşen bir görev olarak addetmemiz gereken ve uzun yıllardır da
engelliler konusunda bir çalışma yapılmadığı göz
önüne alındığında, bugün, burada bu Meclis
araştırması önergesinin sizler tarafından desteklenerek bir
komisyon kurulması kararını mutlaka çıkarmalıyız
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Züleyha Gülümde. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Engelliler, eğitimden sağlığa, ulaşımdan iş
hayatına, ekonomik ve sosyal mekânlara kadar her türlü alanda birçok
engelle karşılaşmalarının yanı sıra, toplum
ve iktidar tarafından acıma ve merhamet duygularıyla
yaklaşılan yardıma muhtaç bireyler olarak görülmektedir. Bu
yüzden engelli bireyler, toplumsal yaşamdan soyutlanıp kapalı
mekânlara hapsolmaktadır.
Engelli bireye bakış, vicdan meselesi,
acıma meselesi değildir, hak meselesidir. Hangi kimliğe sahip
olursa olsun, birey, her kim olursa olsun eğitim, sağlık,
ulaşım, bağımsız yaşam ve benzeri alanlara
herkesle eşit bir biçimde ulaşma hakkıyla varolur.
Farklılık, ne gibi farklı ihtiyaç ve beklentilere sahip
olacakları üzerinden çalışmayı getirir.
Bu bağlamda, tüm engelliler için bedensel,
zihinsel, görme ve işitme engellilerin kamusal mekânlara ve hizmetlere
erişimini zorlaştıran altyapı ve üstyapı
sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir. Engelli bireyin
başka birinin yardımına gerek duymaksızın bir noktadan
bir noktaya erişebildiği, güvenli ve rahat hareket edebildiği
alanlar yaratılmalıdır. Engelli yurttaşlar için nitelikli,
ulaşılabilir, ücretsiz, eşit ve ana dilde, engelsiz eğitim
hakkı sağlanmalıdır. Engelli öğrencilerin engelsiz
akranlarıyla birlikte eğitim alabilmesine imkân sağlayan
kaynaştırma sınıflarında şiddete,
ayrımcılığa uğramasının önüne geçilmelidir.
Geçtiğimiz günlerde Aksarayda bulunan merkez Mehmetçik İlkokulunda
eğitim gören otizmli öğrencilerin sınıflarının
kapatılmasıyla ilgili basına yansıyan haberler engelli
öğrencilerin yaşadıkları
ayrımcılığı açıkça ortaya koymaktadır.
Engelliler, iş yerinde bir sorun olarak
görülmekte, istihdam edilmemektedir. Engelli yurttaşların kamuda
memur olarak yüzde 3, işçi olarak yüzde 4, özel sektörde yüzde 3
oranında çalıştırılma zorunluluğu bulunmasına
rağmen, kamu kuruluşları dâhil, bu yükümlülüklere
uyulmamaktadır. Engelli yurttaşların tedavi, bakım,
iyileştirme ihtiyaçları için yardımcı cihaz, tıbbi
sarf malzemesi gibi hayati öneme sahip ihtiyaçlarının büyük bölümü ya
yetersizdir ya da hiç karşılanmamaktadır. Engelli bireylerin
sağlık kurulu raporları, sorunlu bir alan olarak uygulamada
devam etmektedir. Evde bakım parası adı altında
yapılan uygulamalar da engellileri toplumdan ve sosyal yaşamdan
tecrit etme sonucunu üretmiştir. Bu anlayış, engellileri
yardımlarla yaşamaya mecbur bırakmıştır. Yine
engellilerin bakımının devlet tarafından uygun ortamlarda
üstlenilmesi yerine kadını aileye mahkûm eden
yaklaşımlarla, engelli bireylerin bakımı, kadının
sırtına yüklenmiştir. Engelli olmak yeterince zor iken engelli
kadın olmak çok daha zor koşullarda yaşamak zorunda kalmak
demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
Başkan Devam edin.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Engelli kadına
yönelik erkek şiddeti çok daha fazla yoğunlaşmakta, erkek
yargı, engelli kadını değil, sanıkları koruyan
kararlar vermektedir. Var olan yasalar yetersiz iken bu yasalar dahi
uygulanmamakta, engellilerin uzun yıllar boyu sürdürdüğü mücadeleleri
sonucunda kazanmış olduğu haklar da ellerinden alınmaya
çalışılmaktadır. Ulusal ve uluslararası metinlerde
belirtilmiş olan haklar, herkes için işlemek zorundadır. Sahte
gözyaşı, sahte sevgi gösterisi, sahte merhamet duyguları ya da
sahte vitrin vicdanlılığı sorunu çözmüyor.
Haklarını tanımak ve tanımak da yetmiyor, uygulanmasını,
pratikte bunların gerçekleşmesini sağlamak gerekiyor. Tüm bu
örneklerden de önce belki de şunu düşünmek gerekiyor: Engellilerin
yerine birilerinin karar vermesi değil, engellilerin kendi
yaşamları ve kendi hakları için kendilerinin karar vereceği
mekanizmaları bir an önce üretmek gerekiyor. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mahmut
Tanalda. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Tanal.
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
İYİ PARTİnin vermiş olduğu
önergeyi destekliyoruz. Engelli vatandaşlarımızın bu
sorunlarının takipçisi olacağız, peşinde
olacağız. Bu sorunların bir an önce Mecliste çözülmesi için ne
gerekiyorsa onu yapmaya çaba sarf ediyoruz ama maalesef oylarımız
yetmiyor, AK PARTİ bu işe şimdiden herhâlde olumsuz
bakıyor, onun için, arkadaşlarımıza ön yargılı
davranmak istemem ama umarım ve dilerim bu konuda mahcup olmak isterim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, engelli
vatandaşlarımızın sorunlarına
baktığımız zaman gerçekten ilk önce sorunu çözebilmek için
önce sorunları bilmek lazım. Sorunlar nelerdir? Bu sorunları
çözmemek, insan haklarına bakış tarzıyla alakalı,
insan haklarına karşı olmak demektir, engellilerin insan
haklarının ihlaline göz yummak demektir. Sorunların
başında bir, yoksulluk gelmekte; iki, eğitim gelmekte; üç,
istihdam gelmekte; dört, ulaşım gelmekte; beş, fiziksel çevre;
altı, konut; yedi, rehabilitasyon; sekiz, sağlık; dokuz, bilgi
iletişim teknolojileri; on, aile ve çevrenin engelliye
bakışı; on bir, ayrımcılık maddesi.
Şimdi, bunların hepsine
baktığımız zaman, bunların başında
ayrımcılık çok önemli. Bir, çevrenin bakışı; iki,
mevzuatın yetersizliği; üç, uygulamadan kaynaklanan hususlar.
Bunlara, uygulamadan kaynaklanan hususlara
baktığımız zaman, mesela çok önemli bir husus basına
çıkmıştı: Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekle birlikte Batman Bölge Devlet Hastanesinde
çalışanların sorunlarını dinlerken, asgari ücretle
geçinemeyen vatandaş Geçinemiyoruz Sayın Bakan. diyor, Sayın
Bakanın, kendisine cevabı çok enteresan Gözlerin görmediği
hâlde sana biz iş veriyoruz. diyor. Bu örnek, gerçekten,
kınanabilecek bir örnek. Böyle, uygulamadan kaynaklanan bu örneklerden
dolayı bakış açıları perişan ediyor
vatandaşlarımızı.
Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili
diyerek özellikle sıfatını söylüyorum ki hemen sataşmadan
dolayı söz isterler. İki Kanundan kaynaklanan hususlar diyoruz,
kabul etmiyorlar. Her şeyi AK PARTİyle başlatıyorlar.
Arkadaşlar, siz yokken 1982 tarihli Kenan Evren Anayasasının
61inci maddesinde engellilerin hakları ve onların toplumla
bütünleşmesiyle ilgili husus var. Hatta ve hatta Anayasayı
değiştirirken o 61inci maddedeki sakatlar kelimesini siz
değiştirmediniz, sakatlar kelimesi 61inci maddede hâlen duruyor.
Engellilerin onuruyla oynanan bir madde bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Sayın
Başkanım, sürem bitti ama özür dilerim
BAŞKAN Devam edin.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi,
Anayasanın 61inci maddesindeki o sakat kavramının bir an
önce engelli olarak değiştirilmesi lazım. Bir
arkadaşımız, bir partinin grup başkan vekili söz aldı,
efendim, bu sakatlar çürükler özürlüler kavramlarının
değiştirilmesinin kendilerinin teklifi olduğunu söyledi; hakikat
dışı. 25 Temmuz 2013 tarihli 6462 sayılı Kanunla tam
96 kanunda değişiklik yapıldı; hiç alakası, ilgisi
yok. Yani burada kanundan kaynaklanan husus
Sayın Başkan, Sayın AK PARTİ
Grup Başkan Vekili; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek
12 Numaralı Protokolünü Türkiye Cumhuriyeti devleti onaylamadı. Ne
diyor? Ayrımcılığı yasaklıyor. Bu protokolü neden
onaylamıyorsunuz? 2001 tarihinde, o dönemde, ANAP-MHP-DSP döneminde bu
imzalandı. AK PARTİ ayrımcılıktan nemalanıyor
çünkü ayrımcılık biterse söyleyecek başka bir lafları
yok, toplum kutuplaştırılıyor, ötekileştiriliyor,
düşmanlaştırılıyor. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin Eki 12nci Protokol imzalanmadığı için,
onaylanmadığı için AK PARTİ bundan beslenmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Sayın
Başkanım, özür dilerim.
BAŞKAN Tamamlayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Sözün kısası: AK
PARTİ döneminde engellilerin sayısı artmakta. Neden artmakta?
Engelli olmak, doğuştan olduğu gibi sonradan da insanlar engelli
olabilir. Bir, hayattaki pahalılık stres yaratıyor, stres
nedeniyle insanlar beyin kanaması geçiriyor, felç oluyor ve bunlar neye
dönüşüyor? Engelliye dönüşüyor. Yani AK PARTİ döneminde
vatandaşların sorunlarından bir tanesi olarak stresin, beyin
kanamasının, pahalılığın yarattığı
sonuçtan engellilerin sayısı daha da artıyor.
Engellilerin sorunlarını çözmek için,
başta AK PARTİyi bir an önce iktidardan göndermek lazım,
yollamak lazım ki engellilerin sorunları çözülebilsin.
Hepinize teşekkür ediyorum, önergeyi
destekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu önergelerin ve bu
kanunların takipçisi olacağız, hatta mesela kanun teklifi
getirdik, dedik ki: Bu yüzde 3 ve yüzde 4 oran, yüzde 5 ve yüzde 7ye
çıksın. Kabul etmiyorsunuz.
İki, engellilerin protez bacakları
haczediliyor arkadaş. İcra İflas Kanununun 82nci maddesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
EKREM ÇELEBİ (Van) Başkanım, iki
dakika fazla verdiniz ya.
MAHMUT TANAL (Devamla) Kamu yararı, özür
dilerim, sataşmıyorum ben.
Bakın, engelli kardeşlerimizin o protez
bacakları haczediliyor. Dedim ki: İcra İflas Kanununun 82nci
maddesi uyarınca engellilere tahsis edilen protez araç gereçlerin haciz
kapsamının dışında olması lazım,
haczedilmemesi lazım. Siz bunu da kabul etmiyorsunuz. Yazık, günah
değil mi ya! Engelliler sizin elinizden çektiğini bir başka
dönemde çekmedi arkadaşlar. Sizden istirham ediyorum. Bakın
arkadaşlar, bu, sizin bağışınız değil, insan
hakları sorunudur. Engellilerin sorunlarını çözmek, insan
hakları sorunudur.
Evet, şu anda mesela, Millî Eğitim
Bakanlığında açık var, niye çalıştırmıyorsunuz?
Diyanette açık var, niçin çalıştırmıyorsunuz
arkadaş? Kamu kurumlarındaki açıkların sayısı çok
fazla.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir talebinizi alayım, ben
açarım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) On yedi yıldan
beri AK PARTİ hükûmetlerinin ortaya koyduğu reformlar; başta
Anayasa, engelliler mevzuatı, uluslararası sözleşmeler sayesinde
hamdolsun engellilerimize
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İmzalamadılar Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
bakıma muhtaç
olanlara evde bakım maaşı, engelli maaşı veya
onların kamuda, özel sektörde istihdamına ilişkin bir dizi yasal
düzenleme yaptık ve özellikle
bakınız, 5.200 civarındaki çalışan engelli
sayısını, 55 binin üzerine çıkardık. Bu bağlamda,
yaptığımız yasal reformlarla engellilerin yüzünü güldürdük.
Bakınız, özellikle grubumuza dönük bu tür
sataşmaları kabul etmiyoruz. İcra ve İflas Kanununda böyle
bir düzenleme yoktur. Hatip, avukattır; bırakınız
engellinin vücut bütünlüğüne dair eşyalarını,
vatandaşlarımızın özel kullanımına dair
eşyaları, onların kıyafetlerini dahi haczedemezsiniz.
BAŞKAN Peki, kayıtlara girmiştir.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani hiçbir
vatandaşımızın kıyafetini dahi haczedemezsiniz.
Tamamen gerçek dışıdır, reddediyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, benim avukat olduğumu söyleyerek
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben
sataşmadım.
AYŞE KEŞİR (Düzce) 2002den önce
hukuku yoktu engellinin.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım, bir saniye, herkes konuşmasın.
SALİH CORA (Trabzon) Daha önce kanun yoktu.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Kanunu yoktu,
hukuku yoktu engellilerin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkanım
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, engellilerin daha önce kanunu yoktu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, daha önce engellilerin kanunu yoktu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bırakmıyorlar
ki konuşayım.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
SALİH CORA (Trabzon) Engellinin bizden önce
hak kavramı yoktu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bence bir içlerini
döksünler Sayın Başkanım.
SALİH CORA (Trabzon) Biz 50 bin civarında
istihdam sağladık.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
bakın, zamanı ekonomik kullanalım. Herkes gerekli
açıklamasını yapabilir.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkanım, ben sataşmadan söz almayacağım.
Sayın Grup Başkan Vekili
arkadaşımız, internete girsin, kimin protez
bacağının haczedildiğini gayet rahat görsün; bir.
İki: Dediler ki: Bizim dönemimizde biz Anayasa
değişikliği yaptık. 82 Anayasasının 61inci
maddesinde değişiklik hiç olmadı, siz hukukçusunuz, çok iyi
bilirsiniz. Burada, Anayasada daha önce vardı.
Üç: Eğer ayrımcılığı
bitirmek istiyorsak bekleyen en büyük sorun, burada elimde insan hakları
mevzuatı var, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin eki
12nci Protokol, burada ayrımcılığı yasaklıyor; o
protokolü mümkünse getirsinler, onaylasınlar. Yani bu açıdan maalesef
Evet, yapılanları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
nedeniyle, biz Avrupa Birliğine yönümüzü çevirmiştik, Avrupa
Birliğinden orada bize getirilen olaylar nedeniyle yapmak zorunda kaldılar,
yoksa isteyerek yapmadılar bunu.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal,
kayıtlara geçmiştir.
Öneri üzerinde söz isteyen Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Konya Milletvekilimiz Sayın Hacı Ahmet
Özdemir.
Süreniz üç dakika Sayın Özdemir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Değerli Başkan, Meclisimizin çok değerli üyeleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlayarak sözlerime
başlıyorum.
Maalesef, bugün algı, olgunun çok önüne
geçmiş durumdadır; bu, bir fıkrayla sizlere anlatılabilecek
bir husus olsa gerektir. Osmanlı paşası, gözlüğünü
takmış çalışırken bir ara gözlüğünü şöyle
yukarıya saçlarının üstüne koyuyor, ondan sonra da gözlük
lazım oluyor, arıyor, tarıyor, gözlüğü bulamıyor.
Ondan sonra zile basıyor, yaver geliyor, diyor ki: Evladım, benim
gözlüğüm nerede, gözlüğümü bulur musun. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, kendi
konuşmacınız konuşuyor, ona saygı duyun bari! Adam
konuşuyor orada ya! Kahvehaneye çevirdiniz burayı!
BAŞKAN Sayın Türkkan
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Yaver de
nüktedan bir zatmış, bunun üzerine diyor ki: Efendim, siz
başınızın üstündeki gözlükle idare edin, ben sizin
gözlüğünü bulurum.
Şu anda, biz olguyu değil,
algıyı konuştuğumuz için, gözlük aslında
saçımızın üstünde ama yaveri çağırıyoruz, diyoruz
ki: Evladım, bana gözlüğü bul. Gözlük başımızın
üstünde, gözümüze indirsek ortada hangi hakikatlerin olduğunu çok net
biçimde göreceğiz. Biz, buna, eskiden, 1980li yıllarda sol-sağ
kavgalarının ayyuka çıktığı dönemlerde
dezenformasyon diyorduk ve bununla ilgili 1980li yılların kitap
literatürünü karıştırırsanız kıyamet gibi kitap
çıkar, hatta bunlardan bir tanesini yazan da zannediyorum, yine
aramızda bulunan milletvekillerinden bir tanesi idi. Kulağı
çınlasın, bugün burada göremiyorum, Millî Eğitim
Bakanlığımızı da yapmış olan Nabi Avcının
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hayır, Naci
Hocanın da vardı, Naci Hoca yazmıştı.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Burada mı
Nabi Bey?
doktoradan sonra yaptığı bir
çalışmaydı, yardımcı doçent diye yazan ismini
hatırlıyorum.
Ben şimdi gözlüğü takıyorum
izninizle. Gözlüğü taktıktan sonra da algılar ortadan
kalkıyor, olgular ayan beyan gözüküyor. Aksaray Valiliğinin bu
otizmli öğrencilere yapıldığı söylenen
haksızlığı yalanlayan beyanatı, resmî ifade bu kadar
hırgürün içinde kayboldu gitti. Yok böyle bir şey. Biz
soruşturma yaptık, hatta sınıfın üzerinde otistik
öğrenciler sınıfı yazıyordu, ondan bile rahatsız
olduk, bu yazının kaldırılmasını istedik
müdürden. diyen ifadesi, resmî beyanı bu kadar suçlamanın
arasında ne yazık ki kaynadı gitti çünkü doğru ile
eğriyi bugünkü ortamda birbirinden ayırmak hakikaten
zorlaştı. Ben de zorluk çektiğimi ifade etmekte yarar görüyorum.
Gerçekten bir dezenformasyon var, bir algı yönetimi var ama algı ile
olgu arasında da yüzde yüz bir zıddiyet söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi,
bakın, gözlüğü taktığımızda ortaya çıkan
şey ne? AK PARTİnin Genel Başkanı olan, şu anda
Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş olan Recep Tayyip
Erdoğan Başbakanken engellilerle ilgili yaptığı bir
konuşmada şu hususu özellikle altını çizerek
belirtmişti: Biz, engelli meselesine, hak temelli, bütüncül bir
bakış açısıyla bakıyoruz. Bugün gördüğümüz de,
biz hâlâ hak temelli anlayıştan, bütüncül bakış
açısından bahsediyoruz. Zaten var, gözlük gözünüzde olduğunda
görüyorsunuz.
1/7/2005te 5378 sayılı Engelliler
Hakkında Kanun çıkmış, 1.500 maddelik bir mevzuat
oluşmuş. İstihdam diyoruz
Cahit Bey, düzelteyim sizi, 5.770
kişi çalışıyordu 2002de. dediniz, 7 kişiyi
atladınız, 5.777 kişi çalışıyordu, onu tashih
edin lütfen ama öbür taraftan, tashih etmeniz gereken bir şey daha var,
55 bin kişi çalışıyor. dediniz, 176yı da ilave
etmeniz lazım oraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Dolayısıyla,
gözlüğü taktığınızda net biçimde bunları görmek
pekâlâ mümkün. Memur sayısının 10 kat
arttığını, özel eğitim okullarındaki öğrenci
sayısının 3 kat arttığını, özel eğitim
sınıflarındaki öğrenci sayısının 7 kat
arttığını, kaynaştırma eğitimindeki
öğrenci sayısının 10 kat arttığını,
üniversitede lisans döneminde, yüksek lisansta, doktorada verilen
bursların arttığını, bunların kredi şeklinde
olduğunu, engellilerden geri dönüşün istenmediğini, engelli
bakım merkezi sayısının 21den 103e
çıktığını, evde bakıma 1 milyar 384 bin 59 lira
harcandığını filan
Bugün umutevleriyle, gündüz
bakımevleriyle Türkiye yoluna devam ediyor, kat kat
artırmıştır.
Benim tavsiyem, zile basıp yaveri
çağıracağınıza gözlüklerinizi takmanızdır.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var değerli
milletvekilleri.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Tanal, Sayın Şevkin, Sayın
Ünsal, Sayın Bulut, Sayın Aydoğan, Sayın Hakverdi,
Sayın Kılıç, Sayın Zeybek, Sayın Gökçel, Sayın
Antmen, Sayın Güzelmansur, Sayın Köksal, Sayın Şener,
Sayın Bankoğlu, Sayın Tüzün, Sayın Kasap.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum arkadaşlar.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.07
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
25inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula gönderen
arkadaşlarımız lütfen salondan ayrılmasın, onlara tek
tek, isim isim bakacağız.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 25/11/2019 tarihinde
Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve 19 milletvekilinin, engelli
vatandaşların yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2175) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, İYİ PARTİ
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir sessizlik sağlayabilir miyiz lütfen. Gündemimiz daha devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, biraz sessiz
olalım ve yerlerimize oturalım.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki ve arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan
hak ihlalleri ve insan haklarına aykırı keyfî uygulamaların
önlenmesi amacıyla 3/12/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Aralık 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/12/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/12/2019 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Aralık 2019 tarihinde, Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından
(4286 sıra numaralı) cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve
insan haklarına aykırı keyfî uygulamaların önlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/12/2019 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
uğultu çok yoğun. Özellikle benim sol tarafımdan çok yoğun
gürültü geliyor. Rica ediyorum arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanın sol
tarafında AK PARTİ Grubunun oturduğunu, tarih önünde tutanaklara
geçmesi için tekrar ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
şurada konuşanlar var. Bakabilir misiniz?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Geri tarafta
konuşanlar var, onlara da söyleyin, Cumhuriyet Halk Partisinin arka
tarafında Başkanım.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
arka sıradaki arkadaşlarımız da otursunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Konuşuyorlar
efendim hâlâ!
BAŞKAN Dikkatlice izleyelim. Dikkatlice
izleyelim, lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hâlâ konuşuyorlar
efendim!
BAŞKAN Lütfen, değerli
arkadaşlarım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın hatiplere büyük bir
saygıyı hepimizin göstermesi gerekiyor. Bu söz
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, bütün gruplara dönük uyarılarınızı
yaparsanız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Senin gruptan bir uğultu
geliyor.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, tamam,
lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cumhuriyet Halk Partisi
hâlâ orada konuşuyor, o tarafa Ses yapmayın...
BAŞKAN Lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Lütfen, bütün
grupları davet edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Milliyetçi Hareket Partisinin ne günahı var?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, hâlâ
konuşuyorlar efendim orada!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sessizce oturan Milliyetçi
Hareket Partisinin ne günahı var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle olmaz efendim!
Sadece bizim gruba yapmamalısınız! Siz
tarafsızlığınızı korumalısınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özkan, olayı
büyütmenin gereği yok. Ben duyduğumu söylüyorum yani rahatsız
edici bir gürültü geliyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bütün gruplara
BAŞKAN Lütfen arkadaşlar, ben zaten
herkesi uyarıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, bakın, ben, Grup Başkan Vekili olarak burada
çalışırken Cumhuriyet Halk Partisi sıralarına
yakın olduğumuz için kesinlikle kürsüdeki hatibi takip edemiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan tüm
gruplara eşit mesafede.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu noktada da
Cumhuriyet Halk Partisine karşı uyarılarınızı
yapmanızı sizden istirham ediyorum çünkü ben burada oturuyorum.
BAŞKAN Peki, ben şimdi bütün Genel
Kurulu uyarayım. Bütün Genel Kurulu bir uyaralım.
Değerli arkadaşlarım, aslında,
ben bu uyarıları yapmaktan da fevkalade rahatsız oluyorum.
Milletvekillerimizin bütün hepsinin bütün Genel Kurul için söylüyorum
bunları- sessiz olması gerektiği çok açık. Yani
konuşmak isteyen arkadaşlarımızın, hangi gruptan
olursa olsun, kulise çıkıp konuşmaları mümkün. Meclis
gruplarındaki bütün arkadaşlarımızı sessiz
olmaları konusunda uyarıyorum.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Tiryaki, süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; en temel ihtiyaçlara erişimin bile engellendiği,
yaşanan ihlallerin tespiti, insan haklarına aykırı keyfî
uygulamaların önlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca verdiğimiz
araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim: Cezaevlerindeki
durum gerçekten iyi değil. Bunun sorumlusu ne kadar Hükûmetinizdir, ne
kadar Hükûmetinizin merkezî bir kararıyla bunlar uygulanıyor, bunu
bilemem ama şunu söyleyeyim: Mevcut cezaevlerinin önemli bir bölümünü siz
açtınız ve müjde olarak Açmaya devam edeceğiz. diyorsunuz.
Yüzlerce infaz koruma memurunu, en az 16 cezaevi müdürünü OHAL KHKleriyle
görevden aldınız, yerlerine mülakatlarla yüzlerce kişi
atadınız. Neredeyse bütün cezaevi müdürleri sizin döneminizde atandı.
Ayrıca, bu dönemde görevlendirilen savcıların büyük bir
bölümünün de sizin tarafınızdan atandığını herkes
biliyor. Dolayısıyla merkezî bir kararınız olup
olmadığına bakılmaksızın, her türlü hak ihlalinden
doğrudan Hükûmet olarak sorumlusunuz.
Ben birkaç cezaevinde yaşanan uygulamaları
özetle size aktarmaya çalışacağım. Şimdi, sizi de
yüzlerce insan arıyordur ama eminim, sizi arayanların büyük bir
bölümü iş için arıyordur. Ama bizi arayan seçmenlerin,
yurttaşların büyük bir bölümü uğradıkları
haksızlıklar için arıyor. Bakın, ben Patnos Cezaevinde
yakınları olan, Elâzığ Cezaevinde yakınları olan,
Türkoğlu Cezaevinde yakınları olan, Osmaniye Cezaevinde
yakınları olan, Bakırköy, Tekirdağ Cezaevlerinde
yakınları olan onlarca, yüzlerce aileyle görüştüm; her
seferinde, yerele her gittiğimde yaşadıkları sorunları
bize aktarıyorlar. Ne için arıyorlar? Yaşadıkları
haksızlıkları, hatta karşılaştıkları
işkenceleri paylaşmak için. Bakın, cezaevlerinde 458i
ağır olmak üzere 1.334 hasta mahpus var. Biz bugün bu önergeyi
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk ya, biz Türkiye Büyük Millet Meclisine bu
önergeyi sunduktan sonra, Emine Aslan Aydoğan adlı bir mahpus bugün
yaşamını yitirdi. Kimdi? Bizim Viranşehir ilçe
yöneticimizdi, 2018 yılında aleyhindeki gizli tanık ifadesiyle
tutuklandı, 4 ayrı ameliyat geçirdi, on gündür yoğun
bakımdaydı ve bugün yaşamını yitirdi, ailesine
cenazesi teslim edilecek. Âdeta, hasta mahpusların ölümüne seyirce
kalıyorsunuz. Bürokratik engellerle, tartışmalı Adli
Tıp Kurumu raporlarıyla insanların yakınlarını
cezaevlerinden sadece ceset olarak alabildikleri bir dönem yaşıyoruz.
Ben bir iki tane örnek vereceğim ama bakın, bir şey daha
söyleyeyim. Cezaevinde annesiyle birlikte kalan 0-6 yaş grubu çocuk
sayısı kaç, biliyor musunuz? 780. Kasım 2019 itibarıyla 780
çocuk, annesiyle beraber cezaevinde kalıyor, 10 değil, 100
değil, 200 değil, 300 değil, 780 çocuk. Bu, cezaevlerinde
yaşanan dramlardan sadece bir tanesi.
İnsan Hakları Derneği gibi dernekler
avukatlar aracılığıyla cezaevlerine zaman zaman inceleme
ziyaretlerine gidiyorlar ve gördükleri şeyi
raporlaştırıyorlar. Ben size birkaç tane rapor
okuyacağım. Bir tanesi Bakırköy, daha geçen hafta
yaşandı: 28 Kasım Perşembe günü, Bakırköy Kadın
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 1inci ve 2nci Müdürün nezaretindeki 100
kadar infaz memuru, mahpus Esin Kavruktan DNA alınacağı
gerekçesiyle B-6 koğuşuna baskın yapıyor,
koğuştaki 16 kadını darbediyor, hücrelere götürüyor. Esin
Kavrukun hastaneye götürülene kadar darbedildiği Adli Tıp birimi
tarafından belgeleniyor. Mahpuslardan Dilek Geçgin cinsel organına
atılan tekmeler sebebiyle hastaneye kaldırılıyor ve yürüme
güçlüğü çekiyor. Aldığı darbeler sebebiyle her 2 mahpus da
yürüyemeyecek hâlde.
Yine, askerî düzende sayımın
dayatıldığını, kameralarla yapılan
sayımın ardından kamerasız olarak tekrar koğuşa
gelen infaz koruma memurlarının mahpusları darbettiği, kolu
kırılan bir mahpusun hastaneye sevkinin
yapılmadığı, keyfî olarak disiplin cezaları
uygulandığı gibi onlarca haberle anılıyor Osmaniye
Cezaevi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Kahramanmaraş Türkoğlu L Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunun şubat ayında açılmasıyla birlikte
başkaca infaz kurumlarından buraya yüzlerce mahpus getirildi.
İnsan Hakları Derneğinin cezaevi komisyonu burayı ziyaret
ediyor, 9 Ağustos 2019 tarihinde bir rapor hazırlıyor. Deniliyor
ki bu raporda: Başka cezaevlerinden nakledilmiş olan mahpuslara
cezaevine girişte çıplak arama yapılıyor, mahpuslar
darbediliyor, 1 mahpusun kolu kırılıyor. Bunların hepsi
kişisel görüşmelerle tutanak altına alınmış
durumda. Rize Kalkanderede de aynı şey geçerli. Osmaniyeden ben
sadece birkaç tane şey söyleyeceğim. Yapılan görüşmelerde
mahpusların söylediği şeyler: Her seferinde doktor bana Neyin
var? diyor, anlatamıyorum, sonra Tamam, gidebilirsin. diyor. Bana ne
olacağım, ameliyat olup olmayacağım söylenmiyor, revir
doktorum da bir şey anlatmıyor. Muayene sırasında bir
koluma kelepçe takılıyor, kelepçenin diğer tarafı da bir
askerin eline takılıyor. Sol elim boynuma bağlı,
sarılı olduğundan kelepçe takılmıyor. gibi onlarca
açıklama. Cezaevlerindeki durum bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan, son bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Tamamlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 29 Kasım 2019 günü
saat 01.29da şöyle bir tweet atıyor, diyor ki: Canlı
yayında rahatsızlanan Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande
Fıratın sağlık durumu hakkında hekimlerinden bilgi
aldık. Çarpıntı nedeniyle fenalaşan Fıratın
durumu iyi ve bulguları normal seviyede. Kendisine ve ailesine geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum. En az 118 gazetecinin cezaevinde olduğu bir
ülkede Sağlık Bakanının duyarlılığı bu.
Aynı anlarda ne oluyor biliyor musunuz? 6 milyon oy almış bir
siyasi partinin Genel Başkanı 26 Kasım Salı günü bilincini
kaybedecek düzeyde spazm geçiriyor, hastaneye sevk edilmesi yönünde hekim
raporu düzenleniyor. Çarşamba sevk edilmiyor, perşembe sevk
edilmiyor, cuma sevk edilmiyor, ailesi cuma günü haberdar oluyor. Avukatlar
cezaevi yönetimiyle görüşüyor, hafta sonu araya gireceği için
Pazartesi götüreceğiz. deniliyor; pazartesi de Eş Genel
Başkanımız hastaneye sevk edilmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Ne
zaman sevk edildi biliyor musunuz? Kardeşi ve avukatı sosyal medyada
bunu paylaşınca Eş Genel Başkanımız hastaneye
sevk edildi. İşte cezaevlerinin durumu budur. Bir siyasi partinin
Eş Genel Başkanı doktor raporlarına rağmen yedi gün
boyunca hastaneye sevk edilemiyorsa o cezaevlerinde sorun vardır ve emin
olun, bu sorun bu ülkede yaşayan herkesin sorunudur. Yarın kimin
cezaevine gireceği hiç belli olmaz, onlar sizler olabilirsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerine söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Ali Haydar
Hakverdi. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Hakverdi.
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Sayın Başkan, Sayın Divan, değerli milletvekilleri; ben
de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bugün itibarıyla cezaevlerinde 286
bin hükümlü ve tutuklu var, normal kapasite aslında 220 bin; 66 bin fazla
tutuklu ve hükümlü var. Bunlardan 11 bini kadın, 2.500ü çocuk, sayın
vekilimin dediği gibi de 780i 0-6 yaş arasında, mahkûm
olmayıp annesinin yanında kalan bebek ve çocuk var.
Son altı ayda biz 6 cezaevi ziyareti
yaptık ve tespitlerde bulunduk. Şimdi bu
yaptığımız tespitler başta şöyle, sizinle de
paylaşmak isterim, kişi cezaevine ilk girdiğinde süreç
şöyle başlıyor: Önce, kişiyi çırılçıplak
soyup arıyorlar; bu, şu veya bu cezaevinde değil, bütün
cezaevlerinde standart bir uygulama hâline gelmiş; insan haklarına
aykırı ve onur kırıcı bir uygulama. Onun
dışında, bu aramadan sonra, bazı cezaevlerinde -istisna
cezaevleri- bunlarda da hoş geldin dayağı atılıyor,
telefon kulübesine benzer bir yerde, kameraların olmadığı
bir yerde hoş geldin dayağı uygulanan bazı cezaevleri
var. Bunu da suç niteliğine göre ayıran cezaevleri var. Yani isnat
edilen suçun niteliğine göre bu arama ve bu dayak oluyor, olmuyor. Onun
dışında, bu fasıl geçtikten sonra, kişi tecride
alınıyor, tek başına bir hücreye konuluyor, bunun herhangi
bir süresi yok; bu hücrede bir gün kalıp genelde başka ilgili
koğuşlara suç vasfına göre tasnif edilip gönderilebiliyor ama
buna dair herhangi bir uygulama birliği yok. Beş yüz gün,
yargılaması devam ederken hücrede kalan mahkûmları bizzat
biliyorum. Şimdi, bu tecritten sonra kişi, koğuşa
yönlendirildiğinde, suçun vasfına göre 3 kişilik, 9 kişilik
ve bazen de 50 kişilik koğuşlara sevk ediliyor. Bu 50
kişilik koğuşları bizzat gördük, bilfiil Komisyon olarak
girdik, inceledik. 6 kişilik koğuş olarak dizayn edilmiş,
sonra buralara ikişerli, 2 katlı 3 tane ranza konulmuş, bu 1
kişilik odalar 6 kişi olmuş, toplamda 36 kişi etmiş;
yetmemiş, ortak kullanım alanlarına da ranzalar konulmuş;
bu ranzalar da yetmemiş, yerlere yataklar serilmiş. İçeride
nefes alacak yer olmayan, maalesef, koğuşlar var.
Mahkûmlar genelde şundan şikâyetçi: Biz
burada hastalanıyoruz, doktora çıkmak istiyoruz ancak doktor
sıramız, iyileşip tekrar hasta olup, tekrar iyileşip tekrar
hasta olunca anca geliyor; aylar bekliyoruz. diyorlar. Neden? Bir, az önceki
bahsettiğim doluluk; ikinci bir sebebi daha var, bin hastaya sadece bir
doktor verilmiş Sağlık Bakanlığıyla yapılan
protokol gereği.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Adalet Bakanlığının
Sağlık Bakanlığıyla yeni bir protokol girişimi
var, bunu 700e indirmeye çalışıyorlar. Bu da yetmez, bu da
çözüm olmayacaktır.
Onun dışında, mahkûmların yine
baş şikâyetlerinden biri de şu: Bizim zaten doktora sevkimiz
zor oluyor ama doktordan hastaneye sevkimizde bizi kelepçeliyorlar, bu
kelepçeleri de askerlere kelepçeliyorlar ve bizi böyle doktora götürüyorlar
ring aracında. deniliyor. Bu da insanlık dışı bir
uygulama ve doktorun kararına kalmış hastaneye gittiğinde
de. Doktor Kelepçelerini çıkartın. demediği sürece o hâliyle
muayene ediliyor, hasta da bunu kabul etmediği sürece tekrar muayene
olmadan dönüyorlar. Bu da insanlık onuruna aykırı bir
uygulamadır. Mutlaka buna da bir düzenleme getirilmeli.
Şimdi, başka bir sıkıntıdan
daha bahsedeceğim, ziyaretçilere uygulanan arama ve kötü muamele.
Ziyaretçiler çok uzaktan geliyorlar. Bazıları diyor ki: Benim evim
ile cezaevi arasında bir gün var, otobüsle geliyorum, sadece yarım
saat görüş yapıp sonra bir gün yola gidiyorum ve bu yetmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Sayın
Başkanım, çok az bir süre daha
BAŞKAN Tamamlayalım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Şimdi, yönetmelik şunu söylüyor, diyor ki: Yarım saat ile bir
saat arasında görüş yaptırabilirsiniz. Ama bazı cezaevleri
buna hücresinden alıp görüş yerine getirene kadarki süreyi dâhil
ediyor ve kişi yirmi-yirmi beş dakika görüşebiliyor o kadar
uzaktan gelen yakınıyla, bazıları da bir saat
görüşüyor. Burada da mutlaka bir uygulama birliği olmalı ve süre
uzatılmalı.
Son olarak, bu dışarıdan gelen
ziyaretçilere yapılan arama ve sert müdahale sebebiyle de ziyaretçiler
artık yakınını görmeye çekiniyor. Hasretlik var ama
yapılan eziyetten de bezmiş durumda ve bu sebeple, mahkûm Artık
görüşüme gelme. deme boyutuna gelmiş; arada hasretlik var ama
yakınının, o uygulama karşısında, görüşe
gelmesini istemez hâle getirilmiş. Böyle bir çile de devam ediyor.
Şimdi, sonuç itibarıyla şunu
söyleyeceğim: Bir ülkede her geçen gün cezaevi sayısı
artıyorsa ve büyük büyük duruşma salonları inşa ediliyorsa
o ülkede işler iyiye gitmiyor demektir. Sayın Adalet
Bakanlığımız yeni bir müjde verdi, dedi ki: 88 bin
kapasiteli 137 cezaevi daha açacağız. İşler iyiye
gitmiyor, gerçekten işler iyiye gitmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Yargı reformunu
takip edin.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
İnşallah, bir gün hep birlikte bu cezaevlerinin
kapanışını yaparız. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekilimiz
Sayın İbrahim Yurdunusevende. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDPnin grup önerisi üzerine partim adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Barış Pınarı ve
Pençe-3 Harekâtlarında şehit düşen askerlerimize ve bugüne kadar
bu vatan için, bu millet için, bu bayrak için, bu ezan için şehadet
şerbetini içmiş tüm şehitlerimize Allahtan rahmet ve
gazilerimize acil şifalar diliyorum. Mekânları cennet olsun
inşallah.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, Anayasanın 1inci
ve 2nci maddelerinde belirtildiği gibi, sosyal bir hukuk devletidir;
5inci maddesine göre de cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, toplumun huzur ve
refahını sağlamak devletin en temel görevlerinden biridir.
AK PARTİ olarak, ceza infaz
kurumlarını başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
olmak üzere uluslararası sözleşmelerin belirttiği standartlara
uygun hâle getirdik; ceza infaz sisteminde tutuklu ve hükümlülerin
haklarını koruyacak gerekli tüm tedbirleri aldık. Bu sayededir
ki geçmişte ülkemizi mahcup eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararları artık tarihe karışmış
bulunmaktadır.
Adalet Bakanlığımız
tarafından, ceza infaz kurumlarında görev yapan personelin mesleki
yeterliliğinin artırılması için dünya standartlarında
5 eğitim merkezi kuruldu. Ceza infaz kurumlarımızın
sayısı yıl sonu itibarıyla da 425 civarında olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ceza infaz kurumlarında sağlık sorunu olan
hükümlü ve tutukluların ilk muayene, tedavi ve reçete edilen
ilaçların temini hizmetleri kurum revirinde verilmektedir. Hükümlü ve tutuklular
kurum hekimi, aile hekimi veya diş hekiminin uygun gördüğü durumlarda
tetkik ve tedavi için devlet hastanelerine, ileri hizmet gereken hâllerde
üniversite hastanelerine sevk edilmektedir. Acil durumlarda derhâl 112 Acil
Servise haber verilerek gerekli tıbbi müdahalede bulunulmakta ve gerek
görülmesi hâlinde de ambulansla hastaneye sevki yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükûmete geldiğimiz günden bugüne kadar
Yargının Modernizasyonu ve Cezaevi Reformu Projesi, Model Cezaevi
Projesi, Eğitim ve Çalışma Projesi, Uzaktan Eğitim Projesi
ve Elektronik İzleme Projesi gibi birçok uluslararası alanda ün
yapmış projeler de yapmış bulunmaktayız. Yapılan çalışmalar
sonunda elde edilen en önemli kazanım, insanoğluna
yakışır şartlarda, temel hak ve özgürlüklerin daha çok gözetildiği
bir ceza infaz sisteminin yaygınlaştırılması ve bu
konudaki tüm tarafların ve ilgililerin
farkındalığının artırılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Hükümlü ve Tutuklu
Hakları Alt Komisyonu üyesi olarak içerisinde HDPnin milletvekillerinin
de bulunduğu Bakırköy, Silivri, Maltepe, Elâzığ,
Diyarbakır ve Düzce olmak üzere, bugüne kadar birçok cezaevine ziyaretler
gerçekleştirdik. Yapılan bu ziyaretler ve incelemeler neticesinde
-hiçbir cezaevinde organize şiddet ve işkence şikâyetinde
bulunulmamıştır- birçok mahkûmla görüşülmüş hatta
terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olanlar dâhil bu konuda, organize
şiddet uygulandığına dair bir şikâyette
bulunmamışlardır.
HDP grup önerisinin gerekçe kısmında
belirtilen, Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumunda yaşandığı
iddia edilen olayla ilgili olarak Kurum müdürüyle görüşmem neticesinde
şöyle bir sonuca vardım: Bahsi geçen mahkûm, olayın
aydınlatılması ve suçun tespiti için ilgili mahkeme
tarafından DNA testi yapılmak üzere tükürük bezinden örnek
alınması gereken bir mahkûmdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Mahkûm
hastaneye sevk edilmiştir ancak gittiği hastanede kendisi DNA için
tükürük örneği vermeyi reddetmiştir, tekrar cezaevine geri getirilmiştir.
Burada kendisine 2-3 defa gitmesi yönünde telkinde bulunulduğu hâlde
gitmeyeceğini beyan etmiştir. Akabinde, kendisinden -tükürük
örneği alınması mahkeme kararıyla olduğu için-
hastanede tükürük örneği alınmıştır. Bu esnada tüm
kameralar kayıttadır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Nasıl alınmıştır? Sonra
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) - Kameralar
seyyar değildir sayın milletvekilleri -gezen
arkadaşlarımız burada bulunuyor- kameralar an itibarıyla
tespit etmiştir ve bunların bütün kayıtları da
bulunmaktadır. Akabinde, tüm mahkûmlar yeniden hastane raporu
alınarak koğuşlarına geri getirilmiştir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Darp raporu aldılar.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Yine
diğer cezaevlerinde, belirtilen Türkoğlu ve Osmaniye Cezaevlerinde de
organize darp ve cebir yapıldığına dair bir şikâyet
olduğu kanaatinde değiliz.
Şunu da özellikle belirtmek istiyorum ki biraz
önceki konuşmacı milletvekilimiz, organize hoş geldin
dayağı veya onunla ilgili bir şeyler söyledi. Bu, çok istisnai
-gezdiğimiz için söylüyorum- birkaç yerde söylenmiştir ama net olarak
bu şekilde, organize yapıldığına dair bir bilgi
yoktur. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Organize
bir inkâr var şu anda, organize inkâr
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sen nasıl bir bilgi
istiyorsun?
BAŞKAN Tamamlayın.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bir taraftan
Cezaevlerinde kapasite çok yüksek. diyeceksiniz; diğer taraftan, cezaevi
açılınca da Niye cezaevi açılıyor? Bu işler
yanlış yapılıyor. Yanlışa gidiyoruz.
diyeceksiniz. Bunu anlamak mümkün değildir diyorum.
Ben buradan, Mamak Cezaevini, Diyarbakır
Cezaevini, Sinop Cezaevini çok iyi bilen ve okuyan bir kişi olarak, bugüne
kadar bu cezaevlerinin iyileştirilmesiyle ilgili gerekli
yatırımları ve projeleri üreten başta Sayın
Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Adalet Bakanımız
Abdulhamit Gül Beye ve bugüne kadar Adalet Bakanlığı
yapmış tüm Bakanlarımıza
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İşkenceden hep beraber sorumlusunuz.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
taşrada ve merkezde görev alan tüm Bakanlık ve cezaevi personelimize
ve özellikle, gerçekten büyük bir özveriyle çalışan infaz koruma
memuru kardeşlerimize çok teşekkür ediyor, Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bu önerinin aleyhinde oy
kullanacağımı belirtmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Hakverdi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkanım, az önceki hatip Organize hoş geldin
dayağı
dedi. Buna dair açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, size yerinizden ben bir
dakika söz vereyim.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Yerimden
BAŞKAN Tabii, buyurun. Yani siz Var.
dediniz, o da bir şeyler söyledi. Siz bir açıklamada bulunun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Şimdi
şöyle: İsim verebilirim; Silivri Cezaevinde özellikle, o ziyaret
ettiğimiz 6 cezaevinden Silivri Cezaevinde özellikle belirli cinsten tutuklu
veya hükümlü olarak gelen mahkûmlara organize olarak hoş geldin
dayağının telefon kulübesi gibi bir yerde, kamera
kayıtlarının olmadığı bir yerde
atıldığına dair, sadece o cezaevinden çok sayıda
şikâyet geldi. Bakın, şöyle söylüyorum, şikâyet geldi diyorum,
onu da söyledim, genellemedim ama başka bir hususu söylüyorum: Suçun
vasfı, isnadın vasfı ne olursa olsun, cezaevlerinde böyle bir
uygulama hiçbir koşulda kabul edilemez. Buna hep beraber karşı
çıkmak zorundayız arkadaşlar.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki ve arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan
hak ihlalleri ve insan haklarına aykırı keyfî uygulamaların
önlenmesi amacıyla 3/12/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Oluç, bir talebiniz mi vardı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, kayıtlara geçmesi için bunu söylüyorum.
Biraz evvel konuşan hatip cezaevleriyle ilgili çok pembe bir tablo çizdi;
bunun böyle olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Yani siz ne
kadar pembe tablo çizmeye çalışırsanız
çalışın, cezaevlerindeki sorunlar çok büyük, insan hakları
ihlalleri çok büyük, kötü muamele ve işkence çok büyük. Her taraftan
şikâyet geliyor ve bu şikâyetleri her seferinde isimlerle beraber
burada, Genel Kurulda konuşmacı olan çeşitli
arkadaşlarımız ya yerlerinden ya kürsüden ifade ediyorlar,
söylüyorlar ve bu görmezden geliniyor istikrarlı bir şekilde. Bunun
yanlış olduğunu, bunun görmezden gelinmesinin sorunu ortadan
kaldırmadığını bir kez daha işaret edeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlu ve arkadaşları tarafından, insan hakları
ihlallerinin araştırılması amacıyla 2/12/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Aralık 2019 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/12/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/12/2019 Salı günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlu ve arkadaşları tarafından insan hakları
ihlallerinin araştırılması amacıyla 2/12/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1437
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
3/12/2019 Salı günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan üyeleri ve milletvekilleri;
Türkiye'de insan hakları ihlalleri araştırma önergesinin
gerekçesi -Anayasa madde 98e göre- Birleşmiş Milletler Genel
Kurulunun 10 Aralık 1948de ilan ettiği Evrensel Bildirgeden
hareketle hazırlanmıştır; Türkiye, 27 Mayıs 1949da
Resmî Gazetede yayımlayarak iç hukuka dâhil etmiştir.
İnsan hakları bütünlüğü,
iktidarların ayrılığı ilkesi demokratik hukuk
devletinin temel niteliğidir. Yetmiş yıllık zaman diliminde
Türkiye, bunun için, insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti için
yoğun bir çaba harcamıştır. 2017 Anayasa
değişikliğiyle bu temel ilkeler büyük ölçüde göstermelik hâle
getirildi. Bir yandan, OHAL döneminde kararnameler yoluyla alınan önlemler
neden, konu, amaç, yer ve zaman yönünden OHALle ilgisi bulunmayan alanlara
yöneldi; sistematik ve kitlesel, sürekli hak ihlallerine yol açıldı,
ölümlere neden olundu, 46 intihar söz konusu. Öte yandan, yürütme ve devlet
aygıtlarını tek kişide toplayan OHALin Anayasa
değişikliyle aldığı şekline bile saygı
gösterilmemesi hem yasama tarafından sürekli Anayasanın ihlal
edilmesi hem yargının -bizzat haklar güvencesi olduğu hâlde-
ihlal edilmesi ama daha çok yasama ve yargının yürütme tarafından
güdüm altına alınarak hak ve özgürlükler alanının,
başta düşünce özgürlüğünden başlanarak ihlal edilmesi,
haklar alanında geniş bir ihlaller yelpazesini
oluşturmaktadır. Bu açıdan, yürütmenin özellikle Anayasa
dışı yol ve yöntemlerle hak ve özgürlüklere müdahale etmesi
sadece bir suç oluşturmamakta, aynı zamanda yargı sürecine çok
yoğun bir müdahaleyle yargının adil yargılanma hakkına
yanıt vermesi olanaksız hâle gelmektedir. Daha genel olarak, yürütme,
kolluk güçleri üzerinde kullandığı hiyerarşik yetki ve
medya üzerinde kurduğu tekel yoluyla farklı toplumsal katman ve
sınıflarla ilgili siyasal aidiyet temelinde ötekileştirici
söylemleriyle demokratik toplumun temel öğelerini sürekli
aşındırmakta, yurttaşların lekelenmeme hakkından
başlayarak hedef gösterme yoluyla yaşam hakkının yok
edilişine uzanan geniş bir ihlaller zincirinin doğrudan etkeni
olabilmektedir. Siyasal aidiyet nedeniyle Canan Kaftancıoğlundan
Selahattin Demirtaşa kadar, güncel duruma kadar birçok örneği
bulunmaktadır. Bu konuda sadece yargısız infaz söz konusu
olmamakta; yargı, tümüyle siyasal iktidarın amacı
doğrultusunda araçsallaştırılmaktadır.
Eşit yurttaşlık yerine cinsiyet, soy,
dinsel inanç ve toplumsal sınıf farklılığı
temelindeki söylem ve uygulamalar ötesinde tarihsel, kültürel ve çevresel miras
günbegün yok edilmekte, ihlal yelpazelerini genişletmekle
sınırlı kalmayıp âdeta birlikte yani kümülatif ihlaller
zinciri yaratılmakta; dahası ülke, toplum, devlet üçlüsündeki
barış ortamında birlikte yaşam koşullarını
bile eğreti hâle getirmektedir.
Özetle, anayasasızlaştırma ve
yasasızlaştırma yoluyla yaratılan hukuki olmayan alanlar,
ortak yaşam değerleri üzerine örülü toplumsal yapının temel
ögelerini de zedelemektedir. Eylemden çok yazı, yazıdan çok söz,
sözden çok niyet ve kanaatler hak ihlallerinin nedenini oluşturmakta; bu
açıdan katmanlı yaptırımlar ortaya çıkmaktadır.
Yargı, âdeta, yargılamak durumunda olduğu alanlardan
alıkonulmakta ve esasen yargılamamak durumunda olduğu kesimleri
yargılamak zorunda bırakılmaktadır. Bu açıdan,
ötekileştirici ve nefret dili içeren söylemler, öte yandan bireysel
silahlanma insan yaşamı üzerinde ciddi tehdit oluşturmaya devam
etmektedir. Bu alan çocuk haklarından engelli haklarına, kadın
haklarından işçi haklarına kadar geniş bir alana,
geniş bir yelpazeye uzanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Bu
çerçevede kadınlar açısından 2019da 300 ölüm, işçiler
açısından 2019da 1.477 ölüm; en üst düzey mahkemeler Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin saptadığı ihlal
sayısı 614. Bu örnekler giderek uzatılabilir ülkesel açıdan
son baca filtresi olayına kadar.
Şimdi, burada söz konusu olan kişilerin
yaşam hakkı, yaratılan hukuk dışı alanlarda,
sadece özgür alan dediğimiz alanlarda değil, toplumsal alanlarda
değil, esasen devletin koruması altında olan mahpus yani
hapishane alanlarında ortaya çıkmaktadır. Hapishanede, biraz
önce zikrettiğim üzere -Selahattin Demirtaş olayı- aslında
savaş ortamında bile korunması gereken insan hakları sert
çekirdeğinin ihlaline varan olaylar söz konusu olabilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Özetle, bireysel ve toplu özgürlükler, sosyal haklar ve çevresel haklar
ayrı ayrı ve birlikte, çok yönlü ve sistematik olarak ihlal
edilmektedir. Hukuki güvenliğin bulunmadığı toplumda ne
sosyal ne de iktisadi güvenlik vardır.
Demokratik hukuk devleti ve haklar toplumu için
herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması
ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmamak için namus ve şeref
üzerine ant içmiş vekiller olarak araştırma önergemizi
desteklemenizi diler, hepinize saygılar sunarım. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın
İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Koncuk.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İnsan hakları kavramını
duyduğum zaman aklıma hep Hazreti Peygamber Efendimizin Din nedir?
sorusuna verdiği cevap gelir. Din güzel ahlaktır. diye ifade
etmiş yani bu kadar kısa, bu kadar öz: Din güzel ahlaktır.
Güzel ahlak kavramının içerisine herhâlde önce insana
saygıyı koymamız lazım; sevgiyi, saygıyı
koymamız lazım. Şimdi, böyle baktığımızda,
hem evrensel hukukun kriterleri bakımından
değerlendirdiğimizde hem yüce dinimizin emirleri noktasından
değerlendirdiğimizde, maalesef, Türkiye'nin insan hakları
noktasında nerede olduğunu tanımlamamız herhâlde bir hayli
zor.
Şimdi, geçenlerde Anayasa Mahkemesi bu güvenlik
ve arşiv soruşturmasıyla ilgili bir karar verdi. Aslında
nasıl bir utançtır biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesinin verdiği
bu karar utanç değil de bu kararın verilmesine sebep olanların
yaptığı uygulamaların nasıl bir utanç olduğunu
anlatmaya çalışıyorum.
Şimdi, güvenlik soruşturması
yapıyorsunuz bir insanla ilgili ve bir kâğıt geliyor, o
kâğıtta ne yazdığını işin muhatabı da
bilmiyor. Şimdi, beni arıyor öğretmen adayı,
başvurmuş Başkanım, ben atanamadım. Ne var bunda?
diyor. Arıyorum, soruyorum ben de; diyorlar ki: Güvenlik soruşturmasında
problem var. Ne var? Şöyle bir iddia var. Diyorum ki: Ya, böyle bir
iddia var. Allah Allah, bizim böyle bir durumumuz yok. diyor.
Şimdi, güvenlik soruşturmasını
yapan görevli polis kapısına gidiyor, kapının önünde kim
varsa soruyor İsmail Koncuk nasıl adamdır? diyor. Yani beni
seven birisine rastlasa kötü adam da olsam belki iyi adam diyecek veya beni
sevmeyen birine rastlasa, iyi adam da olsam kötü adam diyecek; böyle bir
güvenlik soruşturması. Şimdi, bunu, böyle bir usulsüzlüğü,
böyle bir insan hakkı ihlalini FETÖyle mücadele konusuna bağlamak
akıl dışıdır, vicdan dışıdır,
insan haklarıyla taban tabana zıt bir durumdur. Bu konuyu çok
konuşuyoruz Türkiyede.
Aslında yargı paketi falan geliyor, işte orada bir
ağırlığınızı koyun -şu termik
santrallere baca meselesine dönmesin yine- deyin ki: Ya, filan konu da bu
yargı paketinin içerisinde yer almalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Burada
anlatılıyor, sizlerin tespitleriniz var; bunları gündeme
getirin. Yani yarın Cumhurbaşkanı bir şeyi söyledikten
sonra Hah, yahu ne doğruymuş! demenin size bir katkı
sağlamayacağını bilin, siz bir şeyler yapın;
kendi tarihinize, en azından kendi geçmişinize bir not düşün
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz
Sayın Filiz Kerestecioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kerestecioğlu.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime cezaevinde rahatsızlanan ve
neredeyse yedi gün boyunca hastaneye sevk edilmeyen, en temel hakkı
sağlık hakkı ve yaşam hakkı ihlal edilen sevgili
Selahattin Demirtaşa geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum.
Bugün, ayrıca, 2018 yılında tutuklanan
ve maalesef, böbreğinde büyük bir tümör olan, birçok girişime
rağmen tahliye edilmeyen Viranşehir eski ilçe yöneticimiz 64
yaşındaki Emine Aslan Aydoğanı da kaybettik ve
aslında İHD verilerine göre son on yedi yılda 3.500 hasta mahpus
hayatını kaybetti, hâlen de 1.333ü cezaevlerinde. O yüzden, ortada
gerçekten pembe bir tablo yok. Hasta mahpus olmak çok ağır bir
şeydir ve bir kadının, 64 yaşındaki bir
kadının o kadar girişime rağmen ve ağır
hastalığı da bilinmesi rağmen tahliye edilmeyerek
hayatını kaybetmesi de aslında herkes için acı vermesi
gereken bir şeydir.
Evet, önerge özellikle insan hakları
ihlalleriyle ilgili. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında
imzalandı, 1949da da Türkiye'de yaşama geçirildi ve o günden bugüne
aslında haklarla ilgili onlarca sözleşme hayata geçti bu ülkede.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bulunduğu döneme yeterince
cevap veriyordu belki ama sonrasında, örneğin kadın hakları
açısından bakınca yeterince cevap veremediği ve yetkin
olamadığı için Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)
imzalandı; sonra nitekim Çocuk Hakları Sözleşmesi, Engelli
Hakları Sözleşmesi gibi birçok sözleşme aslında genel
olarak dünya tarihinde, haklar tarihinde yerini buldu.
Ancak bugün geldiğimiz noktaya Türkiye'den
baktığımız zaman, birçok sözleşmenin
karşılık bulmadığı bir insan hakları
ihlalleri ülkesi görüyoruz. Peki, buna karşılık, mesela Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu var, bu Kuruma insanlar
başvurabiliyorlar mı gerçekten? Yani bu kadar ihlal
karşısında bu Kuruma başvurmak mümkün mü? Örneğin
kadınlar, LGBTİler, emekçiler, bunlar başvurabiliyorlar mı
bu Kuruma? Tabii ki hayır çünkü bu Kurum, mesela daha geçen günlerde
olduğu gibi İstanbul Sözleşmesi aile yapısını
bozuyor. diyebilen bir Kurum.
Evet, biz bu ülkeyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Devam edin Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Ben 90lı yıllarda İnsan Hakları
Derneğinde çalıştım, 80li yıllarda da ilk üyelerinden
birisi oldum İnsan Hakları Derneğinin. Gerçekten, bu ülkeyi biz
dönüştürmek, değiştirmek istiyoruz, buna talibiz ciddi olarak ve
ben, bir gün bunu başarabileceğimize, özellikle insan hakları
alanında mücadele eden insanların da birlikteliğiyle bunu
başarabileceğimize inanıyorum. İnsan Hakları
Derneği de bir gün Türkiyenin en kapsayıcı, hakikaten herkesin
başvurusunu en fazla tatmin edebilen kurumlarından biri olacak ve o
gün, inanıyorum ki, tıpkı o 90lı yıllarda travestiler
başvurduğunda, Aczmendiler başvurduğunda, faili
meçhullerle, infazlarla çocuklarını kaybedenler
başvurduğunda herkese nasıl kucak açmışsa bu dernek,
bir gün sizler de başvurduğunuzda ayrımsız kucak açacak ve
bu ülke daha güzel bir yer olacak.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde konuşmak isteyen,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekilimiz
Sayın Pakize Mutlu Aydemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Aydemir.
AK PARTİ GRUBU ADINA PAKİZE MUTLU
AYDEMİR (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde insan hakları konusunda en önemli
adımlar AK PARTİ döneminde atılmıştır.
Hükûmetimiz tarafından hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan
hakları referans alınarak özellikle son on yedi yılda çok önemli
reformların yapıldığı hepimizin malumudur.
Çoğunluğu anayasal düzeyde olmak üzere,
yaptığımız değişikliklerle bir yandan temel hak
ve hürriyetleri genişletirken diğer yandan siyasal hak ve
özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engelleri
kaldırdık. Bu anlayış çerçevesinde, temel hak ve
özgürlükler alanında âdeta sessiz devrim yaşanmış, birçok
adım atılmış ve temel reformlar hayata geçirilmiştir.
İktidarlarımız döneminde
işkenceye sıfır tolerans politikasını hayata
geçirdik. Türkiyenin artık işkence diye bir gündemi
kalmamıştır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İnsanlar sokakta dayak yiyor, biraz gerçekçi konuşun.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Devamla)
İşkence suçlarına uygulanan cezaları artırdık. Bu
suçları işleyenler bakımından zaman
aşımını kaldırdık. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi ve Anayasa Mahkememizin verdiği ihlal kararları
sonrası yeniden yargılanma ve yeniden soruşturma yapma
olanağı getirdik.
Bilgi edinme yollarını geliştirmek
için kamu kurumlarına başvuru hakkını ve bu
başvurulara cevap verme zorunluluğunu getirdik.
Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine ilişkin eylem
planı hazırladık ve uygulamaya geçirdik. Hak arama
özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmakla yetinmedik, insan
haklarının kurumsallaşması adına yeni hak arama
yolları da getirdik. Bu kapsamda, bunlara da sadece başlıklar
hâlinde değinmekte fayda görüyorum:
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
imkânını getirerek Anayasa Mahkemesinin ulusal insan hakları
mahkemesi gibi çalışmasını sağladık.
Türkiye İnsan Hakları Kurumunu
oluşturarak vatandaşlarımızın mağduriyetlerine
sebebiyet verecek çok sayıda kararın alınmasının önüne
geçtik.
Vatandaşlarımızın idare
karşısında uğradıkları
haksızlıkları gidermek ve şikâyetleri mahkemeye gitmeden
sonuçlandırmak amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumunu kurduk.
Ülkemizin yıllardır beklediği
reformlardan biri olan istinaf mahkemelerini 20 Temmuz 2016da faaliyete
geçirdik.
OHAL İşlemleri İtiraz Komisyonunu
kurduk.
Farklı dil ve lehçelerde devletin resmî
kanallarında yayın imkânı sağladık.
Anayasada çocuklar konusunda pozitif ayrımcılık
esasını benimsedik ve benim de üyesi bulunduğum İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu ve Çocuk Hakları Alt
Komisyonumuza sadece bu dönemde 3.724 dilekçe başvurusu
yapılmış olup 3.525 dilekçe işleme alınmış,
Komisyon üyesi tüm parti milletvekillerimizin katılım ve
katkılarıyla yerinde kırk saat incelemeler
yapılmıştır.
Kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip
olduğunu anayasal hükme dönüştürdük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, insan
hakları testini, vesayetinden darbesine, teröründen mültecisine kadar tüm
boyutlarıyla yaşamış ve alnının akıyla
tamamlamıştır. Türkiyede insan hakları ihlali
olduğunu söylemek, artık abesle iştigaldir. Türkiye bir hukuk
devletidir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Utanın, utanın!
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Devamla)
Anayasanın verdiği yetki ve sorumluluk kuralları içerisinde
bütün kanunlarımıza saygılı bir şekilde ve hukukun
üstünlüğünü de koruyarak insan hakları noktasında insan onuruna
yakışır bir tavır sergileyen, dünyaya örnek bir ülkedir
Türkiye. İnsan onuru mutlaktır; asli, birincil konumdadır;
evrenseldir, mübadele değeri yoktur, kültürden kültüre değişmez.
Bir insanın hayatının, özgürlüğünün ve mutluluğunun,
başka bir insanın hayatından, özgürlüğünden ve
mutluluğundan daha az değerli olmadığı
inancındayız.
Sözümü Mandelanın şu sözleriyle bitirmek
isterim: İnsan haklarını inkâr etmek insanlığa meydan
okumaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Kaboğlu
konuşması sırasında birtakım ihlallerden bahsettikten
sonra, sayın hatip Bunları iddia etmek abesle iştigaldir.
diyerek kendisini doğrudan hedef aldı.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Hiç onu hedef almamıştım ama hadi neyse.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Normalde kürsüden cevap
vermesi lazım ama uygun görürseniz bir dakika yerinden konuyla ilgili bir
saptamada bulunmak istiyor.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, yerinizden
bir dakikada toparlayın, yalnız bir dakika sonra mikrofon kesiliyor
biliyorsunuz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Ya genel bir
konuşmaydı, nasıl hedef aldı ya? Anayasa maddelerini okudu
sadece kendisi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Abesle iştigal denir mi
canım, Anayasa profesörü! Hukuksuzca görevden aldınız.
BAŞKAN Uzatmayalım arkadaşlar.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Balıkesir Miletvekili Pakize Mutlu Aydemirin CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Ben beş dakika içerisinde sadece ana başlıklara değindim.
Eğer kanun hükmünde kararname ek listesinde yer alan ve bütün
haklarından yoksun kılınan, hiçbir biçimde gerekçe gösterilmeyen
kişilerden 46sı intihar etmişse, bu insan hakları ihlali
değilse; eğer bir yıl içerisinde devletin düzenleme, denetleme
ve yaptırım kusuru nedeniyle 1.477 işçi ölmüşse, bu insan
hakları ihlali değilse; eğer Anayasa Mahkemesi, 2019
yılında 298 bireysel başvuruda 20 farklı hak
başlığında 316 ihlal tespit etmişse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Yerinden söze bu kadar veriyoruz,
kusura bakmayın.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlu ve arkadaşları tarafından, insan hakları
ihlallerinin araştırılması amacıyla 2/12/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Aralık 2019 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İyi sayalım
Başkanım.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sanki kabul edildi gibi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz
çoğunluktayız Başkan, şöyle bir baksanız
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Çoğunluk burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kabul edilmiştir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Dışarıdan geldiler, dışarıdan.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
tartışmaya meydan vermeyelim, elektronik cihazla oylama yapalım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 Aralık 2019
Pazartesi günkü gündeminin Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmının 1inci ve 2nci sıralarında yer
almasına; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel Kurulda
görüşme usul ve takvimi ile konuşma sürelerine; kamu idarelerinin
bütçeleri üzerindeki görüşmelerin sekiz turda tamamlanmasına,
turların bitiminden sonra bütçe ve kesin hesap kanunu
tasarılarının maddelerinin oylanmasına ilişkin önerisi
03/12/2019
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 03/12/2019 Salı
günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet
Muş Özgür
Özel
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
1) 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9 Aralık 2019 Pazartesi günkü gündeminin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının
1'inci ve 2nci sıralarında yer alması, bütçe görüşmelerine
9 Aralık 2019 Pazartesi günü saat 12.00'de başlanması; Bütçe
Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerinin bitimine
kadar, resmî tatil günleri dâhil, her gün saat 11.00'den günlük programın
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunması,
2) Görüşmelerin on iki günde tamamlanması,
bütçe görüşmelerinin son günü olan 20 Aralık 2019 Cuma günü
görüşmelere saat 14.00'te başlanması ve bu birleşimde Bütçe
Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerinin bitimine
kadar çalışmalara devam olunması,
3) Başlangıçta bütçenin tümü üzerindeki
görüşmelerde yürütme adına yapılacak sunuş
konuşmasının süreye tabi tutulmaksızın
yapılması, gruplar ve İç Tüzükün 62'nci maddesi gereğince,
istemi hâlinde, görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye de seksener dakika
söz verilmesi (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir) kişisel konuşmaların ise onar dakikayla
sınırlandırılması,
4) Kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesapları
üzerindeki görüşmelerin 8 turda tamamlanması, kamu idarelerinin bütçe
ve kesin hesaplarının görüşülme günlerini belirten
programın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca
bastırılarak duyurulması, turların bitiminden sonra Bütçe
Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu Teklifinin maddelerinin oylanması,
5) Gruplar ve İç Tüzükün 62'nci maddesi
gereğince istemi hâlinde görüşlerini bildirmek üzere yürütme
adına yapılacak konuşmaların 5'inci ve 6'ncı turlarda
altmışar dakika (bu süre birden fazla konuşmacı
tarafından kullanılabilir) diğer turlarda yetmişer dakika
(bu süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir)
kişisel konuşmaların beşer dakika olması, kişisel
konuşmalarda her turda İç Tüzükün 61'inci maddesine göre biri lehte,
biri aleyhte olmak üzere 2 üyeye söz verilmesi ve 1 üyenin sadece bütçenin tümü
üzerinde veya sonundaki görüşmelerde ya da bir turda söz kaydı
yaptırması,
6) Bütçe görüşmelerinde soruların
gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve her tur için soru-cevap
işleminin on dakika soru, on dakika cevap olarak sınırlandırılması,
7) Bütçe görüşmelerinin sonunda gruplara ve
İç Tüzükün 62'nci maddesi gereğince istemi hâlinde görüşlerini
bildirmek üzere yürütmeye altmışar dakika süreyle söz verilmesi (bu
süre birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir)
İç Tüzükün 86'ncı maddesine göre yapılacak kişisel
konuşmaların ise onar dakika olması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
(2/1751) esas numaralı Emeklilerin Taban Aylığının
Belirlenmesine İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/52)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1751) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Fazıl Kasap
Kütahya
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen teklif
sahibi Kütahya Milletvekilimiz Sayın Ali Fazıl Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kasap.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Atatürk Bir milletin yaşlı
vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin
yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken
bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet
hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.
demiştir.
Emeklilerin taban aylığının
belirlenmesine dair bir kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifinde... Dünyadaki
durumumuzu şöyle izah edeyim: Küresel Emeklilik Endeksine Türkiye bu sene
eklendi. Listenin sonunda 39,4 puanla Tayland, sondan 2nci sırada 39,5
puanla Arjantin, Türkiye 42,2 puanla sondan 3üncü sırada.
Emeklilerimizin yüzde 77,5i hayatından memnun
değil, yüzde 90,2si maaşlarıyla geçinemiyor. 13 milyon
emeklinin 4 milyonu çalışıyor ve çalışmaya devam ediyor.
Kiralarını ödeyemiyorlar, 2 arkadaş çay içemiyorlar.
Eurozoneda, avro bölgesinde ise en düşük emekli maaşı
ortalamasındayız.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Erdoğan şöyle demişti: Allaha şükür IMFye borcu ödedik.
IMFye 5 milyar dolar borç verecek hâle geldik. Ekonomisi bu kadar düzgün,
kişi başına millî geliri 3 katına çıkmış bir
Türkiyede neden emekli maaşı ve asgari ücret bu kadar güdük ve
küçük?
29 Eylül itibarıyla yurt dışında
çalışmış olan emeklilerle ilgili apar topar bir genelge
çıkardınız. Geçen hafta grup toplantısında Sayın
Genel Başkanımız şöyle bir açıklamada bulunmuştu:
Türkiyede 847.643 kişi bin liranın altında ölüm
aylığı yani dul ve yetim aylığı alıyor.
İnsanlık dışı bir sayı 847 bin. Toplamda da asgari ücretin
altında aylık alan 6 milyon 850 bin kişi var. Yurt
dışında emekli olanlarla ilgili 29 Kasım itibarıyla
apar topar bir genelge çıkarıldı ve bunların
maaşları 2 bin liraya çıkarıldı. Bin liranın altında
maaş alan yurt dışı emeklileri vardı, bu söylemden
sonra apar topar 2 bin liraya çıkarıldı. Şu anda hâlâ bin
liranın altında emekli maaşı alanlarımız var.
Yıllık aldığı maaş
Merkelin 234 bin dolar, Putinin 136 bin dolar, İngiltere
Başbakanının 178 bin dolar; Sayın
Cumhurbaşkanımızın aldığı maaş
yıllık 197 bin dolar.
2020 bütçesinde
Cumhurbaşkanlığına ayrılan ödenek 3,6 milyar TL.
Emeklilikte yaşa takılanlara -bugün için 300 bin kişi emekli
olsa toplam 3,6 milyar TL yapıyor- verin haklarını,
kurtulsunlar.
Gıda fiyatları yüzde 39,9
artmış; elektrik, doğal gaz yüzde 30ların üzerinde
artmış; çaya, şekere yüzde 20nin üzerinde zam gelmiş bir
ülkedeyiz. Eczane ve hastanelerde emeklilerimizden kesilen paralar bir hayli
yekûn tutuyor, ay sonu itibarıyla maaşı eriyor. 2008de
çıkarılan yasayla emekliler aleyhine aylık bağlama
oranları değişti. Emekli açlık
sınırının altında maaş almaktadır, emekli
yokluk içinde, emekli aç; bunları görmezden gelemeyiz. Hayatın
merkezine dinî hükümler koyacağız. diyorsunuz. Yetimi, dulu, yolda
kalmışı, miskini, zayıfları eziyorsunuz. Sözlerin
hepsini dinleyip en güzeline tabi olmuyorsunuz, sonra veto ediliyorsunuz.
Emeklilere yaşama ve nefes alma şansı verin.
Cümlelerimi şöyle bağlamak istiyorum:
Dünyanın bilmediğimiz, tanımadığımız bir
bölgesinde, yine bilmediğimiz ve tanımadığımız
bir insanın herhangi bir temel hak ve özgürlüğü
çiğnenmişse, bu insan bu yüzden acı çekiyorsa, korkuyor ve
çaresizlik içinde kalıyorsa o insan biziz. Bırakın, bu
emeklilere nefes alma şansı verelim. Emeklilikte taban
aylığını asgari ücrete endeksleyelim. Emeklilikte yaşa
takılanların haklarını verelim. 847 bin kişinin, bin
liranın altında maaş alan, dul, yetim maaşı
alanların insani yaşama şartlarının
olmadığını siz de kabul edin. Sözlerin hepsini dinleyin,
tekrar veto edilmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, birazdan kanun
görüşmelerine başlayacağız.
Ben birkaç arkadaşımıza 60a göre söz
verirken Komisyon da yerinde olursa hemen arkasından görüşmelere
başlarız. Şimdi sisteme giren
arkadaşlarımızın bir kısmına söz vereyim.
Sayın Tanal
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 17
Nisan 2016 tarihli Sabah gazetesindeki Engelli vatandaşın protez bacağı
haczedildi. haberine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Özkan
Bey, ben İcra İflas Kanununun 82nci maddesi uyarınca engelli
kardeşlerimizin protez bacakları haczediliyor. Kanun
değişikliği önergesini verdik, gelin, bu
değişikliği yapalım. deyince Efendim, doğru
konuşmuyorsunuz. dedi. Gazetelere bakın dedim,
araştırmadı.
Ben şimdi kendisine gazete haberini sunuyorum,
17 Nisan 2016 tarihli Sabah gazetesindeki haber: Engelli vatandaşın
protez bacağı haczedildi Şimdi siz Genel Kuruldan ve Türkiye
kamuoyundan özür dileyecek misiniz?
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
48.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 3
Aralık Alevi topluluğunun en önemli isimlerinden Muharrem
Ertaşın Hakka göç yolculuğunun 35inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Abdallar diye bilinen Alevi topluluğunun en önemli
isimlerinden olan Muharrem Ertaşı, Hakka göç yolculuğunun 35inci
yıl dönümünde saygıyla anıyorum.
Abdallık geleneğinin ve bozlak türünün en
önemli isimlerinden olan Muharrem Ertaş, 1913te Yağmurlu Büyükobada
dünyaya geldi. Halk müziğine söz ve saz açısından büyük
katkı sağlayan Muharrem Ertaş 3 Aralık 1984te
Kırşehirde hayatını kaybetti. İlk saz hocaları
dayıları Bulduk Usta ve Yusuf Ustadır, babası zurnacı
Kara Ahmettir. Bozlakların yanı sıra Karacaoğlanın,
Şeyh Galipin, Pir Sultan Abdalın, Dadaloğlunun
deyişlerini seslendirdi. Oğlu Neşet Ertaş, babasından
aldığı eğitimle son yüzyılın en büyük
ozanlarından biri olmuş ve Türk halk müziğinde bir ekol olarak
kabul edilmiştir. Neşet Ertaş ise babası hakkında
yaptığı her söyleşide Muharrem Usta diye hitap ederdi.
Muharrem Ertaşın mezar taşında
Teslim Abdalın şu sözleri yer alıyor:
İşte geldim işte gittim,
Güz çiçeği gibi bittim,
Yalan dünyada ne iş tuttum,
Ömrüm geçti gitti.
Büyük ustayı saygıyla ve minnetle
anıyorum. Devridaim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
49.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Cezayirin
Bechar ve Ouargla kentlerinde askerî hastane yapan Türk inşaat
firmasının çalışanlarının mağduriyetine
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Cezayirden 150 Türk
vatandaşının yakarışını dile getirmek üzere
söz aldım.
Cezayirin Bechar ve Ouargla kentlerinde askerî
hastane yapan bir Türk inşaat firmasının
çalışanlarına yaklaşık on iki aydır maaş
ödememesi nedeniyle, Cezayirin farklı şehirlerinde yer alan
şantiyelerinde çalışan toplam 150 Türk mühendis, mimar ve
işçi iş bırakma kararı alarak mağduriyetlerini gündeme
taşımışlardır. Grevin 6ncı gününde
olduklarını ve Sahra Çölünde mahsur kaldıklarını
ifade eden işçi ve mühendisler, çok mağdur durumda
olduklarını ve Çalışma Bakanlığının
konuya el atması konusunda taleplerini iletmişlerdir. Yüce
Meclisimizin, Çalışma Bakanlığının ve
Dışişleri Bakanlığının konuya sahip
çıkması ve hak ihlali sorununa çözüm getirmesi hususunu dikkatinize
sunuyorum. Gelin, 150 vatandaşımızın
haykırışına kulak verelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ataş
50.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, AKPnin
kaybettiği Ankara, İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde su
fiyatlarına zam tekliflerine hayır oyu kullanırken
kazandığı tüm belediyelerde su fiyatlarına zam
yapmasının gerekçesini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP, kaybettiği Ankara, İstanbul gibi
büyükşehir belediyelerinde su fiyatlarına zam tekliflerine
hayır oyu kullanırken kazandığı tüm belediyelerde su
fiyatlarına fahiş zamlar yapmıştır. Kayseride AKP
Büyükşehir Belediyesi su fiyatlarına kırsal ilçelerde yüzde 55,
merkez ilçelerde ise yüzde 20 civarında zam yapmıştır. Bu
zamları hizmet üretmek için yaptığını iddia eden AKP,
kaybettiği illerde hizmet verilmesini mi engellemeye
çalışıyor yoksa kazandığı illerde böyle
fahiş zamlarla, kendilerine oy veren vatandaşlarını mı
cezalandırıyor? Bu ne tutarsızlıktır! AKP bu tutumunun
sebebini bir an önce açıklamalıdır. Yerel seçimlerde gönül
belediyeciliği diyerek oy almak için yola çıkan AKPnin siyasi
anlayışı ve gönül belediyeciliği bu mudur?
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Şimşek
51.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, kamuda
çalışan sözleşmeli personelin kadro beklediğine ve Mersin
Büyükşehir Belediyesinde dört ay önce indirim yapılan suya zam
yapıldığına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kamuda çalışan
sözleşmeli personel kadro beklemektedir. Özellikle, belediyelerde
çalışan sözleşmeli personele belediye başkanı veya
siyasi parti değiştiği için şu anda tebligatlar
çekilmektedir ve 31 Aralık 2019 tarihine kadar yasal bir düzenleme
yapılmazsa binlerce insan işsiz kalacaktır. Bu konuda ben herkesten
duyarlılık bekliyorum.
Tabii, su zammıyla ilgili her yerde her
şey konuşuluyor. Dört ay önce suya indirim yapılan Mersin
Büyükşehir Belediyesinde de bu defa suya yeniden zam yapıldı.
Yani su zammı aynı İstanbul gibi Mersinde de gerçekleşti;
önce indirim, sonra bindirim. İndirilen su fiyatları billboardlara
asıldı, biz şu anda yapılan yeni zamların da
billboardlara asılmasını bekliyoruz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özyavuz
52.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesi ile Pençe-3 Harekâtında şehit
düşen 2 askerimize Allahtan rahmet dilediğine, Şanlıurfa
ili ilkokul ve ortaokullarının kapasitelerinin çok üstünde öğrenci
sayısıyla eğitim vermesinin eğitim kalitesini
düşürdüğüne ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sevgi ve saygıyla
aşamayacağımız hiçbir engel olmadığına
inanıyor ve 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü kutluyorum.
Dün Barış Pınarı ve Pençe-3
Askerî Harekâtları sırasında 2 askerimiz şehit olmuş,
1 askerimiz yaralanmıştır. Şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralı askerlerimize acil şifalar dilerim. Milletimizin
başı sağ olsun.
Şanlıurfamızda ilkokullar ve
ortaokullar kapasitelerinin çok daha üstündeki öğrenci sayısıyla
eğitim vermektedirler. Artan nüfus sebebiyle yetmeyen derslikler
sınıfların kalabalıklaşmasına ve
dolayısıyla eğitimin yetersizliğine yol açmaktadır.
Bir sınıfta 40, 50, hatta 60 öğrencimiz eğitim görmektedir.
Kalabalık sınıf ortamı eğitim öğretim için
verimsiz olmakta ve eğitim kalitesini düşürmektedir. Bu sorunun
aşılması için Şanlıurfada okullaşma
oranının yükseltilmesi gereklidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
53.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatay
esnafının sorunlarının giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Hatayda on ayda 301 iş yeri kapandı.
Suriye savaşından en çok etkilenen Hatay ilinde
esnafımızın iş hacmi yüzde 60-70 oranında
azalmıştır. Hatay esnafı Hükûmetten vergi, BAĞ-KUR ile
SSK primi gibi konularda muafiyetler ve avantajlar tanınmasını
istiyor. İktidar, bu savaştan zarar gören esnafın
borçlarına kısmen indirim veya yapılandırma getirmiş
olsa da diğer taraftan, mağdur olan, siftah bile yapamayan
esnaflarımızın da borçlarında indirim ve
yapılandırma yapılmalıdır. Hatay esnafının
yaşadığı sorunları gidermek için iktidarın
bazı tedbirler almasını, Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet
Kooperatiflerine borçlarının acilen, faizsiz bir şekilde bir
yıl ertelenmesini ve esnafımıza sicil affı getirmesini
iktidardan, Hatay esnafları adına, ısrarla talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bulut
54.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, personel
yetersizliği nedeniyle sağlık emekçilerinin mağduriyetinin
giderilebilmesi için söz verilen atamaların tek seferde
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Personel yetersizliği nedeniyle gece gündüz
çalışan sağlık emekçilerinin -nöbetler dâhil olmak üzere-
iş yoğunluğu artmış, aşırı iş
yoğunluğu sağlık emekçilerini olumsuz etkilemiştir. Bu
nedenle, Sağlık Bakanı, eylül ve ekim aylarında 17.689
kişinin alınacağını ifade etmiştir ancak süreç
uzamış, geçen hafta yine aynı Bakan, 17.689 kişilik
alımın ikiye bölünüp aralık ve şubat aylarında
yapılacağını ifade etmiştir. Bu açıklama
sağlık emekçilerinde hayal kırıklığı
yaratmıştır. Sağlık emekçileri atamaların
bölünmesini değil, bu yıl içerisinde ve tek seferde
yapılmasını istemektedir. Atama sözünü veren Sağlık
Bakanı Sayın Fahrettin Koca bu sözün gereğini yerine getirmek
zorundadır.
Sağlık Bakanının atamaları
parçalayan açıklamasını tekrar gözden geçireceğine
inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Cora
55.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü. Hükûmet olarak engellilerin toplumda kültürel, ekonomik ve
yaşamsal birçok olayın içinde yer almaları ve aksaklıklarının
giderilmesi anlamında birçok adım attık. 2002ye kadar atanan
engelli memur sayımız 5.770 iken hükûmetlerimiz döneminde atanan
engelli memur sayısı yaklaşık 10 kat artarak 56 bini geçmiştir.
Sadece bu rakam bile AK PARTİnin engellilere verdiği değerin
bir göstergesidir.
3 Aralık Dünya Engelliler Gününün engelli
kardeşlerimizle ilgili toplumsal farkındalığın
artmasına, onların hayatlarını kolaylaştıracak
daha büyük adımların atılmasına vesile olmasını
diliyorum. Bütün engellerin sevgi, saygı ve dayanışmayla
aşılacağını hatırlatarak tüm engelli
vatandaşlarımız ve onların fedakâr ailelerine sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
56.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Muğla ili
Milas ilçesinde tarım arazileri ve zeytinliklerin kamulaştırılarak
linyit maden sahalarının genişletildiğine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Muğla Milasta linyit maden sahaları
güneyden kuzeye doğru genişliyor. Bu kapsamda 200 köy ve tarım
arazileri, zeytinlikler kamulaştırılmış durumda.
Haziran 2019 tarihinde Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim AŞ tarafından
İkizköy, Karacahisar ve Çamköy sınırlarında kalan çok
sayıda parsel ihtarnameyle kamulaştırmayla karşı
karşıya. Akbelen mevkisinde yer alan bölge aylar önce
işaretlenmiş ve burada ağaçların kesileceği biliniyor.
Bölge madenlere peşkeş çekilmeye çalışılıyor.
İkizköy, Karacahisar ve Çamköy sakinleri bu yağmaya, talana
karşı çıkarak mücadeleyi yükseltmeye çalışıyorlar.
Yöre halkı dinlenilmeli, halkın onay vermediği tüm projeler iptal
edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Köksal
57.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 20nci
Dönem Milletvekili Şevki Yılmazın katıldığı
Afyonkarahisar ilindeki konferansta hem Cumhuriyet Halk Partisine hem de
saygın meslek mensuplarına hakarette bulunduğuna ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta sonu bir konferans için
Afyonkarahisara gelen 20nci Dönem Milletvekili Şevki Yılmaz,
konferansta rektörlere şehir papazı, dekanlara köy papazı,
avukat cüppelerine kardinal cübbesi, Cumhuriyet Halk Partisine ise Devletin
nizamını Hristiyanlığa dayandıran tek partidir.
diyerek hem Cumhuriyet Halk Partisine hem de saygın meslek
mensuplarına ağır hakaretlerde bulunmuştur. Cumhuriyet ve
Atatürk düşmanlığıyla bilinen bu şahsı
Afyonkarahisara çağırıp Cumhuriyet Halk Partisine, Cumhuriyet
Halk Partisine oy veren milyonlarca kişiye, rektörlere, dekanlara ve
avukatlara hakaret ettirenlere, karşısında esas duruşa
geçenlere, milleti bölmeye, ayrıştırmaya çalışanlara
yazıklar olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özyürek...
58.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin, Sivas ili
Şarkışla ilçesindeki hayvan pazarında uygulanılan para
cezalarının pazar ekonomisine zarar verdiğine, Hayvan
Hastalıkları ile Mücadele ve Hayvan Hareketleri Kontrolü Genelgesi
nedeniyle yaşanılan mağduriyete ilişkin
açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sivas ili Şarkışla ilçemizde bulunan
hayvan pazarı, Türkiyenin en büyük hayvan pazarlarından biri olup
ilçe ve il bölge ekonomisi için büyük önem arz etmektedir. İlgili hayvan
pazarının kurulduğu gün olan cumartesi günü Jandarma ve Emniyet
yol kontrolüne çıkmakta ve çiftçilerimize para cezası
uygulamaktadır. Bu uygulama, pazar ekonomisine zarar vermekte ve
pazarın hitap ettiği kesimi azaltmaktadır. Ayrıca,
Tarım ve Orman Bakanlığının uygulamış
olduğu hayvan hareketleriyle ilgili yönetmelik nedeniyle veteriner
sağlık raporu ve hayvan pasaportu işlemleri esnasında
birtakım sorunlar çıkmaktadır. Gereğinin
yapılmasını Tarım ve Orman
Bakanlığımızdan talep ediyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özel, sisteme
girmişsiniz, bir talebiniz mi vardı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
59.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin Milletvekili
Baki Şimşekin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Manisa ilinde suya indirim olmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
İç Tüzük 60a göre, Manisa Milletvekili sıfatıyla söz istedim.
Biraz önce, Değerli Milliyetçi Hareket Partisi
Mersin Milletvekili, Mersinde dört beş ay önce bir indirim olduğunu,
geçtiğimiz günlerde de su fiyatlarının yükseldiğini
söylüyor. Mersinde bir Cumhuriyet Halk Partili belediye var ve su
fiyatlarını indirmiş, dört beş ay sonra da yeniden ayarlama
olduğunu söylüyor. Ben de Manisada MHPli bir büyükşehir
belediyesinde oturan bir vatandaş olarak, bugüne kadar suya indirimi -bahsettiği
gibi- ne billboardlarda ne faturalarda rüyamızda bile göremediğimizi
ifade etmek isterim. Suya asla indirim olmadı Manisada.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Değerli arkadaşlar, 60a göre söz
taleplerini zaman ilerledikçe yerine getireceğim.
Şimdi, alınan karar gereğince,
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türk Vatandaşlığı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 144) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
28/11/2019 tarihli 24üncü Birleşimde, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerinin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 29 ila 52nci maddeleri
kapsamaktadır.
Şimdi ikinci bölüm üzerindeki söz taleplerini
karşılayacağım.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz, İYİ
PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Sayın Behiç Çelike
aittir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Çelik.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü için İYİ
PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu vesileyle, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününü
kutluyor, engelli yurttaşlarımıza saygılarımı
sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, ikinci bölüm olarak bu
teklif özü itibarıyla astsubaylıktan subaylığa geçenlerin
rütbe ve yaş hadleri ile izinler, trafik hizmet işlemleri, Emniyet ve
Jandarmanın sürücü ihtiyacının karşılanması,
geçiş üstünlüğüne sahip olan araçlarla ilgili hususlar, 3055
sayılı Kanuna göre Cumhurbaşkanı
yardımcıları ile bakanların yakınlarının
sağlık giderleri, uzman jandarmaların statüleri, madalya ve
ödüllerle ilgili düzenlemeler, 3671 sayılı Kanun düzenlenmesi ve
3671le ilgili diğer yapılması gereken işlemler ve kamu
görevlilerinin yargılanması hakkında onay mercisi, mecburi
hizmet süresi, ilaç ve tıbbi sarf malzemelerinin Jandarmada kullanım
esasları, uzman jandarmalıktan ve astsubaylıktan
subaylığa geçenlerin yaş haddiyle ilgili düzenlemeler, dernek
mevzuatına ilişkin hükümler, 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanunuyla ilgili İçişleri Bakanlığına
atıf yapan hükümler, göçmen kaçakçılığı, insan
ticareti, ad ve soyadı değiştirme işlemleri gibi devam eden
hükümleri içermektedir. Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere,
İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının genel işleyişiyle ilgili yeni
sisteme intibak, aksayan yönlerin düzeltilmesi, ihtiyaç duyulan hususların
giderilmesi, geçersiz olan muayyen hükümlerin çıkarılması
teklifin esasını teşkil etmektedir. İlerleyen maddelerde,
madde 40tan itibaren birtakım başka kurumları da düzenleyen
hükümler içermektedir.
Değerli milletvekilleri, bıkmadan
usanmadan, kanun yapma tekniğini Genel Kurula arz ve şikâyet etmeye
devam edeceğiz. Niye bu yapılıyor; anlamış
değiliz. Israrla torba kanunla hukuki düzenlemeler yapıp tek bir
kanunla birden fazla, bazen 10 kadar kanunda düzenlemeler
yapılabilmektedir. Bilindiği gibi, kanunların bir özgül
ağırlığı vardır. Hafife alınan bir yasama
faaliyeti sonucu doğan kanunların uygulayıcıların
elinde etkinliğinden kaybederek konumunu muhafaza edemeyeceği
açıktır. Bu itibarla kanun yapma tekniklerinin her platformda, teklif
olarak komisyonda, Genel Kurulda hayata geçirilmesi hukuk devleti
vasfımızı, demokratik devlet vasfımızı
pekiştirecektir. Kanun yapma derken hemen aklımıza gelen ilk
merhale tabii ki kanun teklifidir. Teklif milletvekillerinden Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına gelmekte ve akabinde ilgili
komisyonda görüşülmeye başlanmaktadır. Bu uygulama, 24 Haziran
2018 genel seçimlerinden sonra yürürlüğe giren yeni Anayasa hükümleri
uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkinliğinin
azalmasının da bir sonucu olarak kendini göstermektedir; yani
otokratik rejimin Parlamento hukukunu yerle bir etmesinin bir sonucudur. Güçlü
Parlamento; güçlü hükûmet; güçlü, bağımsız ve tarafsız yargı
için otokratik rejimin terk edilmesi şarttır. Aksi hâlde, devletimizi
çağdaş hukuk, demokrasi ve ahlak normlarına oturtmamız
imkânsız olacaktır. Bu aşiret düzeninin terkinden sonra
iyileştirilmiş parlamenter sistem herkes için tatmin edici
olacaktır. Sağduyu sahibi herkesi, anayasal düzen için,
sorumluluğa davet ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinde önemli ölçüde teknik düzenlemeler
yapıldığı görülmektedir. Ağırlıklı
olarak İçişleri Bakanlığına, Emniyet Genel
Müdürlüğüne, Jandarmaya, Sahil Güvenliğe ilişkin yeni
bağlılıklara uyum sağlayan hükümlerle doludur;
dolayısıyla, İçişleri Bakanlığı bir kolluk
bakanlığı yüzüyle burada kendini göstermektedir.
İçişleri Bakanlığı deyince kamuoyunda da böyle bir
izlenim olduğu bilinir, hâlbuki tam olarak böyle değildir.
Bakanlık, mülki makamlar eliyle, nüfus ve vatandaşlık hizmetleri
eliyle, göç idaresi hizmetleri eliyle, belediyeler ve özel idareler eliyle,
muhtelif vakıflarla ve derneklerle vatandaşın hizmetini gören
büyük bir bakanlıktır ancak son düzenlemeler esnasında,
İçişleri Bakanlığında bulunan Mahalli İdareler
Genel Müdürlüğünün lağvedilmesi büyük bir hata olmuştur. Çevre
ve Şehircilik Bakanlığında ihdas edilen Yerel Yönetimler
Genel Müdürlüğü, sureti haktan görünen bir birim olarak
işlevselliğini asla sağlayamamaktadır; kaldı ki
mahallî idarelerin denetim, inceleme ve soruşturma yetkisi hâlâ
İçişleri Bakanlığı uhdesindedir. Bu bozuk ve kusurlu
uygulama İçişleri Bakanlığının prestijinde de
olumsuz bir etki bırakmıştır.
Değerli arkadaşlar, büyükşehir
belediyeleri hakkında 2012 yılında çıkarılan 6360
sayılı Kanunla Türk yerel yönetim düzeni de tam bir
keşmekeşe sürüklenmiştir. Bütünşehir uygulamasıyla
belirtilen yetkiler il mülki hudutlarına teşmil edilmiş ve bütün
köylerin köy vasıfları ortadan
kaldırılmıştır. Burada federasyon
arayışında olanlara hatırlatmak isterim ki millî
hassasiyetimizin sınırlarında gezmekten vazgeçin. Yine
hatırlatırım ki bu meşum düzeni değiştirin.
Yine arkadaşlar, bir diğer konu da Plan ve
Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi
görüşülürken arz ettiğim sivil savunma konusudur. Sivil savunma, yurt
savunmasında barış döneminde olası iç ve dış
tehditlere -büyük yangın, sel, deprem, NBC patlaması gibi- topyekûn
hazırlıklı olabilmektir. Tüm maddi ve manevi millî güç
unsurları tespit edilerek kayıt altına alınabilmektedir.
Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonu iller ve ilçelerde kurulu olarak karar
alıp yükümlülükleri önceden tebliğ eder. Savaş zamanında
tahliye ve kabul bölgelerinin gerekleri, sivil savunma birliklerinin
faaliyetleri, oluşabilecek can ve mal zararlarının en aza
indirilmesi sivil savunmanın esasını teşkil etmektedir.
Şimdi, diğer taraftan, AFAD yönetimi
kurularak afetlere ve olağanüstü şartlarda iltica hareketlerine
karşı bu Başkanlığı kullanıyoruz,
doğrudur ama sivil savunmayı tam anlamıyla
karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla mülga 7126
sayılı Yasanın söylediğim hususlarda
canlandırılması millî varlığımız
açısından önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, valilik müessesesi
önemli bir müessesedir. AK PARTİ hükûmetlerince fonksiyonel olarak valilik
müessesesi de dönüştürülmüştür, âdeta partizanlığın
merkezi hâline getirilmiştir. Valilik makamı aslında
vatandaşın hacet kapısıdır. Arayan, gelen her
yurttaş sevgiyle saygıyla burada karşılanır, talepleri
dinlenir ve hakkı teslim edilerek uğurlanır. Bunu, bu
geleneği asla terk etmememiz gerekir. Fonksiyonel değişimden
bahsettim. Şunu arz etmek isterim: Valilik, fakir, düşkün
vatandaşı koruyan, kollayan bir makamdır; şefkat ve
merhamet mercisidir; işsizliği azaltır, gerektiğinde
rızık kapısıdır. OSBler, sanayi siteleri hep bu makam
eliyle yürürlüğe konur, tarımsal kalkınmaya katkı yapar,
fakir çocukların tahsiline destek verir ama şu anda
dönüştürülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Bu makamı işgal edenlerin yani valilerin
kendilerine statü olarak eş değer olan makam sahipleriyle maaş
ve ücret skalasını yeniden gözden geçirmek ve düzenlemek de önemlidir
diye düşünüyorum.
Bu vesileyle söz konusu 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümüyle ilgili tümü üzerinde
görüşlerimi bu şekilde belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde söz isteyen Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sivas Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Özyürek. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Özyürek.
MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
ve politikada uzlaşma kültürünün önemi: 15 Temmuz sonrası
Yenikapı ruhuyla ortaya çıkan, bir çıkar
ortaklığından öte millî mutabakat şeklinde gelişen
Cumhur İttifakı, milletimizin tamamına yaymak ve güçlü
katılımcı bir millî yapı oluşturmak üzere
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi üzerinde
uzlaşmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi, bölgesel ve uluslararası sorunların her geçen gün kar topu
gibi büyüdüğü, dünyada millî devletlerin kendi egemenliklerini temin için
mücadele verdiği bir zaman ve tarih diliminde Türkiyeye ivme
kazandıracak yerli ve millî en iyi yönetim modelidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, çağın ihtiyaç,
gerekleri dikkate alınarak belirlenmiş olup Türkiyenin siyaset
geleneklerine, sosyolojik yapısına, kendi dinamiklerine uygun,
başını Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİnin
çektiği ve dinamikleri yeni yeni yerleşmeye, oturmaya başlayan
siyasette uzlaşma kültürünün ürünüdür.
Türkiyenin uzun zamandan beri siyasi
uzlaşmayı zorunlu kılan problemleri bulunduğu inkâr
edilemez bir hakikattir. 12 Eylül 1980 öncesinde kangrenleşen siyasi kaos
farklı toplumsal dinamikleri, kesimleri ve katmanları temsil eden
parti, kurum ve ideolojiler arasında boğazlaşmaya
varmış, ülkeyi iç savaş ortamına sürüklemiştir.
Yönetime o dönemde el koyan cuntanın önde gelen isimlerine
uluslararası aktörlerce fısıldanan reçeteler ise
hastalığı iyileştirmek şöyle dursun daha çok
azdırmıştır.
FETÖ ve PKK gibi zararlı örgütler, 12 Eylül
sonrasında oluşan toplumsal anaforun yarattığı
boşluklar kadar uzlaşma kültürünün yokluğundan da istifade
ederek siyaset kurumuna ve devletin bünyesine sızmışlar, husumet
ve düşmanlık ikliminin tohumlarını kolayca
ekmişlerdir. Türkiyeyi derinden sarsan 15 Temmuz 2016 ihanet
kalkışmasının arkasında, bu sızmaların
siyaset kurumunu dayanıksız ve zayıf duruma sokması
yatmaktadır.
15 Temmuz kalkışması toplum ve devlet
bünyesinde kanserli doku üreten zararlı yapıları yok etmek için
siyasette uzlaşma kültürünün taşıdığı hayati
önemi göstermiştir. Milliyetçi Hareket Partisi liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli bunu erken fark etmiştir ve Türkiyenin uzlaşma kültürüne
duyduğu acil ihtiyaçtan hareketle 15 Temmuzdan sonra ülkede siyasi
partiler arasında geniş tabanlı bir mutabakatın oluşması
için tarihî adımlar atmıştır çünkü Türkiyenin içerideki ve
dışarıdaki meselelerinin çözümü uzlaşma kültürüne
yaslanmayı ve onun dinamizminden faydalanmayı zorunlu
kılmıştır. Terörle mücadeleden ekonomiye, dış
politikadan savunma ve güvenliğe kadar hemen her alanda bu sayede daha
güçlü ve hızlı yol alınabilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, siyasal desteği
geniş bir tabana, millet iradesine dayanan politik uzlaşma kültürünü
teamül hâline getirebilecek bir yönetim modeli olarak sadece Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ekseriyetinin değil, doğrudan halkın tatminkâr
çoğunluğunun oylarına dayanmaktadır. Bu iklimde
teşekkül eden Cumhur İttifakı Türk siyasi hayatında
uzlaşma kültürünü yasalaştıran, partiler arası ittifakları
meşru kılan bir iş birliği modeli olmuştur. Bu sayede
24 Haziran 2018 seçimleriyle yeni model hayata geçmiş ve sistem
çalışmaya başlamıştır. 15 Temmuz sonrasında
AK PARTİnin Milliyetçi Hareket Partisiyle siyasi iş birliği,
içeride ve dışarıda hem güçlü bir toplumsal direnç
oluşmasını sağlamış hem de oyunlarını
bozan, caydırıcı bir işlev görmüştür.
Gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerekse AK
PARTİ kurmayları bu konudaki dik duruşlarını
sürdürmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bir güven adası Ak akçe kara
gün içindir. misali zor günlerde yaslanılacak bir melce gibidir. Milliyetçi
Hareket Partisinin varlığı sadece kendi seçmenince değil,
siyasi yelpazenin öteki dilimleri ve apolitik kesimler tarafından bile
politikada güven unsuru olarak görülmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve Cumhur
İttifakıyla ilgili tartışmalar, partilerin gelecek
kaygılarından uzak tutulmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere Jandarma Genel Komutanlığı
ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bir kolluk gücü olarak
İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır.
Bu komutanlıklarda görevli personelle ilgili daha önce 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve İç Hizmet
Kanunu ile bu komutanlıklara ait kanuni uyarlamalar
yapılmaktadır.
İçişleri Bakanlığına
bağlı bulunan personelin Millî Savunma Bakanlığı
mevzuatına göre çalışmasının sahadaki uygulamalarda
sorun oluşturmasının önüne geçilmiş ve daha uygun
şartlar bu teklifle oluşturulmuştur. Bu teklifle Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına
okutulan öğrencilere yurt içi hizmet yükümlülüğü getirilmektedir. Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
personellerinin zorunlu hizmet süreleri, izin sistemi ve sosyal tesislerine
ilişkin düzenlemeler yapılmakla birlikte Emniyet personelinin rütbe
ve terfi sisteminde de önemli değişiklikler getiren bu teklif ile (A)
ve (B) gurubu emniyet amiri farkı ortadan kaldırılmaktadır.
Teklifle dört yıllık fakülte veya yüksekokul mezunu tüm polis
amirleri (A) gurubuna alınarak aynı eğitim düzeyindeki bütün
amirlerimiz arasında eşitlik sağlanmış olacaktır.
Böylece (B) gurubu emniyet amirleri bu teklifle (A) gurubuna geçecektir.
Bu teklifin yasalaşmasıyla beraber
başpolislerimizin komiser yardımcısı olabilmesi için aranan
yaş ve eğitim şartı ortadan kaldırılarak bu
şarta takılan başpolislerimizin mağduriyeti giderilmiştir.
Daha önce sadece Emniyet teşkilatı için düzenlenmiş olan taltif
sistemi, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün tamamına
hitap edecek şekilde genişletilerek ve hakkaniyet ölçüleri de
gözetilerek revize edilmiştir. Her şartta cansiparane ve fedakârca
görevini yerine getiren kolluk kuvvetlerimizin ödüllendirilmesi gereken her
fiilinde bir baba şefkatiyle devletimizin takdir ve teveccühünü ilgili
personele ulaştırma gerekliliğinin yasal uygulama zemini
oluşturulmuştur. Emniyet teşkilatımızın Çevik
Kuvvet biriminde ve diğer personelin il dışı
görevlendirmelerinde beslenme ve barınma ihtiyaçlarının
karşılanması hususu yeniden düzenlenmekte ve iyileştirmeler
yapılmaktadır.
Jandarma Genel Komutanlığı Özel
Harekât ek tazminatlarının yetkisi İçişleri
Bakanlığına verilerek belirleme süreci
hızlandırılmıştır.
Astsubaylıktan subaylığa geçenler
için yaş hadleri ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenmiştir.
Bütün bu düzenlemeler yerinde ve uygun olmakla
birlikte, uzman çavuşlarımızın birçok haklı
talepleriyle ilgili bir mesafe henüz katedilememiştir. Askerlik
sürelerinin kısalmasıyla giderek profesyonel personel
sayısı arttırılan Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarında
er ve erbaşların yerini uzman erbaşlar doldurmuştur. Ancak
uzman çavuşlarımızın özlük hakları ve sosyal
haklarıyla ilgili iyileştirme düzenlemesi ne yazık ki
devamlı ötelenmektedir. En çok şehit veren, operasyonlarda hep önde
olan fakat özlük hakları bakımından mağdur edilen bu
kahramanlarımıza hakları tamamen teslim edilmedikçe yapılan
bu düzenlemelerin eksiksiz olduğundan bahsedemeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir diğer önemli husus, güney
sınırlarımızdaki ve Orta Doğu ülkelerindeki iç
karışıklıklar ve yaşanan insanlık dramları
sebebiyle ülkemizi güvenli liman olarak gören göçmenlerimizin
varlığıdır. Afganistan, İran, Pakistan gibi doğu
ülkelerinden çeşitli sebeplerle ülkemize düzensiz göçler yoğun bir
şekilde devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Cenevre
Sözleşmesi coğrafi kısıtlama şartı konularak
imzalandığı için Avrupa Konseyi üyesi olmayan bir ülkeden
gelenlere mülteci statüsü verilmemektedir. Yasal göçmen vizesini, pasaportunu
alıp gelen; ikamet izni, sağlık sigortası bulunan ve adresi
belli olan göçmen sayısı hâlihazırda 1 milyonu aşmış.
Güncel rakam olarak 3 milyon 984 bin Suriyeli geçici koruma altında
ülkemizde misafirdir.
İçişleri Bakanlığımız,
bu göç yoğunluğuyla, Göç İdaresi bünyesinde 3.500 personelle 24
ilde bulunan geri gönderme merkezleri ve 7 kampla mücadele etmektedir. Tabii,
bu düzensiz göçlerin bir kısmı yasa dışı örgüt ve
organizasyonların eliyle yapılmakta, yeni bir hayat umuduyla yola
çıkan insanlar birikimlerini bu çetelere kaptırarak bir dram öyküsü
yaşamaktadırlar.
Bu bağlamda, konuyla alakalı yenilikler
barındıran teklifte düzenlenen konuları dile getirmek
gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ülkemizden gönüllü
ayrılmak isteyen yabancıların işlerini
kolaylaştırmak ve hızlandırmak adına birtakım
yenilikler bu kanunla getirilmektedir. Göçmen kaçakçılığı
ve insan ticareti suçlarıyla daha hızlı ve etkili mücadele için
bu suçlar "katalog suçlar kapsamına alınmaktadır. Vize
serbestisinden faydalanarak ülkemize giren ve ülkemiz için tehdit
oluşturan şahıslara yurda giriş yasağı
getirilerek tedbirleri artırmak adına önemli bir adım
atılmıştır. En fazla bir yıl sürelerle verilebilen
insani ikamet izninde süre belirleme yetkisinin
Bakanlığımıza verilmesi ve sınır
dışı etme kararlarına itiraz suresinin on beş günden
yedi güne indirilmesiyle süreç kısaltılmış olacaktır.
Yasal giriş-çıkış hükümlerini ihlal edenler hakkında
sınır dışı edilme kararının
alınmasına olanak sağlanmaktadır. Uluslararası koruma
başvurularının hızlı sonuçlandırılabilmesi
için yetki genel müdürlükten valiliklere aktarılmıştır.
Uluslararası koruma statüsü başvuru sahiplerine uygulanan genel
sağlık sigortası bir yılla
sınırlandırılmakta olup son olarak refakatsiz çocuk
göçmenlerin geri gönderme merkezlerinde tutulması uygulamasından
vazgeçilmesi konusu da bu teklifle nihai sonuca varacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifiyle yapılan
değişikliklerin ülkemiz için hayırlı olmasını
diliyor, değişikliklerin herkes adına memnun edici olmasını
temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Ruştu Tiryakide.
(HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Tiryaki, süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 144 sıra sayılı Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde grubumun görüşlerini
özetle paylaşmaya çalışacağım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İkinci bölümde hangi düzenlemeler var,
kısaca bir hatırlamakta yarar var: 2803 sayılı Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda, 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununda, 3055 sayılı
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların Ödenek
ve Yollukları ile Temsil Ödenekleri Hakkında Kanunda, 3152
sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulu ile İl Yatırım ve Hizmetlerine İlişkin
Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunda, 3466 sayılı Uzman
Jandarma Kanununda ve son olarak 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanunda
değişiklik yapılıyor.
Şimdi, geçen hafta da söylendi, bugün burada da
söylendi, söylenecek; evet, bu değişikliklerin bir
kısmının yapılması gerekiyor. Yapılması
gerekiyor ama bir ihtiyaç olduğu için yapılması gerekmiyor.
Peki, ne için yapılıyor? Olağan hâle getirilen olağanüstü
hâl rejimiyle yapılmış olan yasa değişikliklerine
diğer yasaları uyduruyoruz yani şu anda yaptığımız
şey bu. Yani bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyoruz,
halkımızın bir ihtiyacını
karşılamıyoruz. Ne yapıyoruz? Bir OHAL kanun hükmünde
kararnamesiyle Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı İçişleri Bakanlığına
bağlandı. Artık her iki komutanlık da İçişleri
Bakanlığının bağlı kuruluşları
durumunda. Dolayısıyla buna dair bir düzenleme yapılması
gerekiyor ve biz bu OHAL kanun hükmünde kararnamesine diğer yasaları
uydurmaya çalışacağız. İktidarın bize bugün
yaptırmak istediği şey bu. Bunu yaparken de tabii Hazır
elimiz değmişken torbaya birkaç tane de yasa atalım. deniliyor
ve tam bu yasa değişikliği 98 maddeye çıkmış
oluyor.
Yeri geldikçe milletvekili arkadaşlarım
hangi maddelere itiraz ettiğimizi ayrıntılı olarak
açıklayacaklar fakat ben özetle birkaç tanesinin altını
özellikle çizmek isterim. Arkadaşlar, özellikle, gerçekten dinlemenizi
isterim bir arkadaşınız olarak; şu anda yapılan kanun
işleri ile daha önce bu ülkede yapılan kanun işleri, yasa
işleri arasında ne kadar büyük bir kalite farkı olduğunu
göreceksiniz. Şimdi, bir tanesi şu: Teklifin 44üncü maddesinde
şöyle bir değişiklik yapılıyor: Karayolları
Trafik Kanununda değişiklik, Geçiş üstünlüğüne sahip araçlar
ve sürme kuralları başlıklı 71inci maddesi
değiştiriliyor. Buna 1 bent ekleniyor, 1 de fıkra. Şimdi,
mevcut hâli şöyle: Mevcut hâlde geçiş üstünlüğüne sahip araçlar
tek tek sıralanıyor ve bu sıraya göre üstünlük var. 1)
Cankurtaran araçları, yaralı veya acil hasta taşıyan
araçlar, 2) İtfaiye araçları, orman yangınlarıyla mücadele
eden araçlar, 3) Hükümlü veya sanığı takip eden veya emniyet ve
asayişi korumak için acele olay yerine giden zabıta araçları, 4)
Bir trafik suçu işleyerek kaçan aracı takip eden veya trafik
güvenliğini koruma veya trafik kazasına el koyma amacıyla olay
veya kaza yerine gitmekte olan görevlilere ait araçlar, 5) Afet ve acil durum
hâllerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar, 6) Koruma
ile görevli ve korunan araçlar. Şimdi bu okuduklarımın hangi
araçlar olduğunu bu ülkede ortalama zekâya sahip bir insan anlayabilir mi
anlayamaz mı? Ortalama zekâya sahip herkes kanunda sayılan bu
sırayı ve bu araçların ne olduğunu anlar.
Şimdi, bize bir yasa teklifi getiriyorlar, 1
bent ekliyorlar. Şimdi ben size okuyacağım onu: Görev ve hizmet
gerekleri veya güvenlik nedenleriyle geçiş üstünlüğüne sahip olan
araçlar, Hangi araçlar, anlıyor musunuz bunu? Orman yangınıyla
mücadele eden araç mı bu, trafik kazasına giden araç mı bu, acil
hasta için giden araç mı bu, bir koruma göreviyle görevli araç mı bu,
korunan araç mı bu; hangi araç bu? Görev ve hizmet gerekleri veya
güvenlik nedenleriyle geçiş üstünlüğüne sahip olan araçlar. Bunu
okuduğunuzda, Allah aşkına, hangi araç olduğunu anlayan var
mı? Hangi görev? Hangi hizmetin gereği? Güvenlik nedeniyle
geçiş üstünlüğüne sahip gibi genel bir ifadeyle bir araç
tanımı yapmak ne demek? İşte, bugün bize
oylatacağınız yasa maddesi tam olarak bu, yasa tekniği
açısından getirdiğiniz kalite de bu; gerçekten üstünde biraz
düşünmelisiniz.
Şimdi, bir diğer maddede, teklifin 47nci
maddesinde bir değişiklik daha yapıyorsunuz eski tarihli bir
kanunda, 1984 tarihli Başbakan ve Bakanların Temsil Ödenekleri ile
Dışarıdan Atanan Bakanların Ödenek ve Yollukları Hakkında
Kanunda, yeni adıyla söylemek gerekirse Cumhurbaşkanı
Yardımcıları ve Bakanların Ödenek ve Yollukları ile
Temsil Ödenekleri Hakkında Kanunda. Nasıl bir değişiklik
bu? Mevcut durum yani şu andaki yasal düzenleme şu: Cumhurbaşkanı
Yardımcıları ve Bakanlara temsil ödeneği ödeniyor şu
anda. Yine, 3671 sayılı Yasada düzenlenen ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyelerine ödenen ödenek ve yolluklar da ödeniyor. Eğer emeklilik
hakkı tanınan bir kurumda çalışıyorsa
Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya Bakan olarak
görevlendirilen kişi, bu süre zarfında aylıksız izinli
sayılıyor ve burada geçirdiği süre hem terfi hem de
emekliliğine sayılıyor, ayrıca diğer sosyal
hakların tamamından yararlanıyor; mevcut düzenleme bu. Peki,
şimdi siz ne yapıyorsunuz? Şunu yapıyorsunuz:
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların ve daha
önce bu görevlerde bulunmuş olanlar ile -sadece bugün görevlendirilenlerin
değil- bunların eşlerinin, anne ve babalarının
-bakmakla yükümlü olup olmadığına bakılmaksızın
anne ve babalarının- ve bakmakla yükümlü oldukları
çocuklarının sağlık giderlerini tıpkı Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödeyeceğiz. diyorsunuz; isterse bir gün
görev yapsın isterse bin gün görev yapsın, bu konuda da hiçbir
ayrım yapmıyorsunuz.
Bu mu adaletiniz? Kalkınmadan
anladığınız şey gerçekten bu mu çok merak ediyoruz. Önce
yüksek yargı mensuplarına, şimdi de Cumhurbaşkanı
Yardımcıları ve Bakanlarına bir tür kıyak
uygulaması, başka bir anlamı yok ama emin olun, amel defterine
kaydedildiği gibi, halklarımız, halkımız, toplumumuz
bütün bunları bir yere kaydediyor ve günü geldiğinde
hesabını soracaktır, hiç kuşkunuz olmasın.
Şimdi, 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin genel amacını biraz önce söyledim, dedim ki: Bir OHAL
KHKsiyle Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığını İçişleri Bakanlığına
bağladınız, şimdi buna ilişkin bir düzenleme
yapıyorsunuz? Ne için? Diyorsunuz ki: Yasal ve hukuksal boşluk
olmasın, işleyiş yasalara uygun olsun, birbiriyle
çatışan yasalar olmasın. Ama Bakanlığın başında,
İçişleri Bakanlığının başında öyle
birisi var ki gerçekten evlere şenlik.
Şimdi, geçen gün gazeteci soruyor
İçişleri Bakanına, diyor ki: Eğer mahkemeden beraat
almışsa birisi niye dönemiyor görevine? Yani birisi mahkemeden
beraat kararı almış, niye görevine geri dönemiyor? Ne diyor
biliyor musunuz? Sayın İçişleri Bakanı aynen şöyle
cevap veriyor: Çok basit. 15 Temmuz akşamını beraber
hatırlayalım. Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı
yaşıyor, değil mi? Yaşamama ihtimali var mıydı?
Bitti. Yani sanırsınız ki bu beraat eden vatandaş
Cumhurbaşkanına suikast timinin içerisinde yakalanmış da
mahkeme onu beraat ettirmiş, İçişleri Bakanı da onu
görevine başlatmıyor. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Mahkeme
suçsuz olduğuna karar vermiş bu kişinin ama İçişleri
Bakanı için ne gam. Bir kişinin mahkeme tarafından beraat
etmesinin bir önemi yok ki onun için, o bambaşka bir dünyada
yaşıyor. Ben istersem mahkeme kararını takarım,
istersem mahkeme kararını takmam. diyor.
Şimdi, bir başka soru daha soruluyor yine
aynı röportajda, o da diyor ki: Her şeye ben Anayasa Mahkemesinin
gözüyle bakmak zorunda mıyım? Yani Anayasa Mahkemesinin son
kararlarını hatırlatıyorlar İçişleri
Bakanına, o da diyor ki: Ben Anayasa Mahkemesinin gözüyle bakmak zorunda
mıyım? Aynen böyle söyledi.
Sayın Bakan, sen Anayasanın
üstünlüğüne bakmayacaksan, sen Anayasa Mahkemesinin kararını
uygulamayacaksan vatandaş ne yapacak, hakkını nasıl
arayacak? Eğer bir vatandaş hakkını mahkemede aramayacaksa,
mahkemeden aldığı bir kararın iktidar açısından
bir anlamı olmayacaksa bu vatandaş hakkını nerede ve
nasıl arayacak? Yargı kararlarını uygulamayan, bunu
açıkça ilan eden bir İçişleri Bakanının
başında olduğu Bakanlık için yasa yapıyoruz biz bugün.
İyi mi? Ne için? Yasal, hukuksal boşluk oluşmasın, işleyiş
yasalara uygun olsun, birbiriyle çatışan yasalar olmasın diye.
İyi mi? Yasa takmayan, Anayasa Mahkemesi takmayan İçişleri
Bakanına hukuksal bir boşluk olmasın diye yasal düzenleme
yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bugün, iki tane araştırma önergesini
reddettiniz. Daha önce de söyledim, iktidar partisi araştırma
komisyonu kurulması önergelerinin tamamını kabul etmek zorunda
değil. Gerçekten, Genel Kurul, salı, çarşamba, perşembe, üç
gün çalışıyor. Üçer tane araştırma komisyonu
kurulması önergesi olursa haftada 9 tane olacak, ayda 36 tane olacak.
Yılda 300-400 tane araştırma komisyonu kurulması mümkün
değil. Ama böyle söylemiyorsunuz.
Cezaevlerinde hak ihlalleri var,
araştırılsın. diyoruz, buna karşı
çıkabilirsiniz. Bir AK PARTİli milletvekili -bize Norveç tablosu
çiziyor- diyor ki: Cezaevlerinde hiçbir sorun yok, her şey güllük
gülistanlık. İnsan hakları ihlalleri incelensin. diye bir
başka araştırma komisyonu kurulması önergesi sunuluyor. Bir
AK PARTİli milletvekili çıkıp öyle bir tablo çiziyor ki
Finlandiya tablosu: Türkiyede hiçbir insan hakkı ihlali yok, hiçbir
sorun yaşamıyoruz. Demokraside çağ atlamış
durumdayız. Gerçekten öyle mi? Yani gerçekten bu ülkede demokrasinin
dsi kalmadı ve siz, bize Finlandiya, Norveç tablosu çiziyorsunuz. Ne
diyelim bilmiyorum.
Çok teşekkür ediyor, iyi akşamlar
diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
hatip kürsüden grubumuza çokça sataşmada bulunmuştur; tümünü
reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sataşsam daha ağır sataşırdım.
BAŞKAN Yerinizden buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatip kürsüden
grubumuza defalarca sataşmada bulunmuştur, hiçbir ithamını
kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum ancak hani yarım doktor,
yarım hukukçu meselesi nasıl candan, maldan ediyorsa ceza hukukunun
ve idare hukukunun sistemlerini eğer bilmiyorsanız yanlış
sonuçlara gidersiniz.
Bakınız, ceza hukukunda, bir kişinin
yüzde 99 sübutla bir suçu işlediğine vâkıf oldu hâkim ancak
sadece yüzde 1 şüphesi var. Ne karar verir? Beraat kararı verir ancak
idare hukuku ve farklı hukuk prensipleri değişik çalışır.
Şu anda hem 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle mücadele edeceğiz hem
de FETÖyle mücadeleye destek veriyoruz denilecek, sonra da bir yargılama
neticesinde beraat kararı aldı, doğrudan, hemen görevine dönsün
meselesi şüphe götüren bir hadisedir çünkü bakın, bir iş
yerinizi düşünün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Nasıl ya?
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hukukçu görüşü
mü bu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade edin
İş yerinizde bir suiistimal var ancak
kişiyle ilgili şikâyette bulunuyorsunuz; tipe uygun -hukukçular iyi
bilir- hukuka aykırı kasten işlenen bir suçun tespiti
yapılamamış ancak yüzde 1 şüpheniz var, o iş yerinde
çalışmasıyla ilgili o işçinin iş sözleşmesini
feshedebilir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bu ülke
senin şirketin değil ki ya! Devlet ya bu!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu bir özel hukuk ancak
kamu hukukunda
Bakınız, kendi iş yerinizde
çalıştırmak meselesinde şüpheyle
yaklaşıyorsanız
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özkan,
lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kamu hukukuyla ilgili
bir mesele, sizin şahsınızla ilgili bir mesele değil.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Anayasa
Mahkemesinin üstünde misiniz siz ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 82 milyonun
hakkıyla ilgili tasarrufta bulunan bir görevlinin orada şüphe götüren
bir durumu varsa, diyoruz ki biz, bunlarla ilgili de araştırma
yapılsın, komisyon tespit etsin.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Gerçekten
bravo ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gerçekten bir kasten
suçu olmayabilir, beraat etmiş olabilir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özkan, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Komisyon Anayasa
Mahkemesinin üstünde mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, bu çok
önemli, bunun herhâlde üzerini kapatacak değiliz.
yüzde 100 bir şekilde şüpheyi ortadan
kaldıracak delil yoksa beraat kararı verilebilir ancak kamunun yani
82 milyonun hakkını hukukunu güvence altına almak için
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Komisyon mu
belirleyecek 82 milyonun hakkını hukukunu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü burası senin
benim malım değil, devletin malını ve 82 milyonun
hakkını hukukunu gözetmesi için, orada bulunanın herhangi bir
terörle iltisakı olmaması gerekir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Devlet sen
misin ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu hassasiyetimiz,
Sayın Bakanımızın da hassasiyeti milletimizin emanetine
sahip çıkma hassasiyetidir, bu mücadelenin de milletimizin istiklal ve
istikbal mücadelesi olduğunu hatırlatır, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kayıtlara geçti, sağ olun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Anayasa Mahkemesi
senin kaygılarını duymuyor mu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir saniye lütfen
Bir müzakere yürüyor, biz de arkadaşlarımızın
açıklama yapmalarına fırsat veriyoruz. Sayın Özkan kendi
açısından tutumunu belirledi.
Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, bir benzetme yaptı
sayın hatip Az bilen doktor candan, az bilen hukukçu
diye. Bizim
vekilimiz hukukçudur aynı zamanda, doğrudan doğruya bir
sataşma oldu kendisine. Onun için cevap hakkı vermenizi rica
edeceğim.
BAŞKAN Sayın Tiryaki, buyurun,
yerinizden açıklayın. Konunun ne olduğu belli yani Sayın
Özkan da sizlere hitap ederken bir sataşmanın ötesinde bir
açıklama yapmak maksadıyla söz aldığını ifade
etti; siz de açıklamanızı yapın, sonra diğer
arkadaşımızı davet edelim.
Buyurun.
61.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben, hayatını idari yargıdan
kazanmış birisiyim ama ortada idari bir soruşturma yok.
Eğer bir idari soruşturma olsaydı, bir disiplin
soruşturması olsaydı, bu disiplin soruşturması sonucunda
bir kamu görevlisi devlet memurluğundan çıkarılsaydı ve
bunun iptali için bir dava açtığında ayrıca bir ceza
soruşturması olsaydı ve ceza mahkemesinden beraat etseydi Bu,
idare mahkemenizi bağlamaz. diyebilirdik; tek doğrusu bu.
Kastettiğiniz bu mu değil mi, bunu bilmiyorum ama asıl sorun
şu: Bu kişilerle ilgili hiçbir idari soruşturma yok. Bu
kişiler, ne için kamu görevinden çıkarıldıklarını
bilmiyorlar. Bu kişiler Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında
bilgi istiyorlar, kamu kurumu bilgi vermiyor. Bu kişiler Başbakanlık
Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna itiraz ediyorlar,
Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu Bu bilgiyi vermek
zorunda değilsiniz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bu
kişiler işlemin iptali için idare mahkemesine başvuruyorlar,
idare mahkemesi diyor ki: Ortada bir idari işlem yok. Bu kişiler
itiraz ediyor bölge idare mahkemesine, bölge idare mahkemesi diyor ki: Bir
idari işlem yok, bir OHAL KHKsi. Bu kişiler Danıştaya
başvuruyor, Danıştay bunu incelemiyor Bu, bir Bakanlar Kurulu
kararı değil. diyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu OHAL kanun hükmünde
kararnamelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu, Anayasa
Mahkemesi Ben şeklen bile inceleyemem. dedi. Bu kişiler Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine başvurdular, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi 100 bin dosyayı incelememek için size bir yol
gösterdi Komisyon kurun. dedi. Ortada, insanların haklarını arayabilecekleri
bir şey yok.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Ama
suçlanan bu kişiler, asılsız suçlamaya maruz
kaldıklarını zor da olsa kanıtlayabildiler. Beraat ettiler
ve İçişleri Bakanınız Ben bunu takmıyorum. diyor,
siz de bunu bize hukuk diye yutturuyorsunuz, öyle mi? Bu mu hukuk? (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, sizin
söylediğinize Sayın Tiryaki cevap verdi. Yani lütfen, siz de
kayıtlara geçmesi açısından söyleyin, diğer
konuşmacıyı davet edeyim ben.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
konuştuğumuz mesele önemli bir mesele. Gerçekten mağdur olan bir
vatandaşımız varsa, onun mağduriyetini gidermek her
şeyden önce bu Parlamentonun görevi, yine yürütmenin de görevi,
yargının da görevi. Yani biz, bir mağduriyet varsa bunun üzerini
örtelim demiyoruz, bu konuda samimiyiz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) İçişleri
Bakanınız söylüyor ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kaldı ki bu
hususta, biliyorsunuz, 27nci Dönem yani bu yasama dönemi başlar
başlamaz OHALle ilgili yaptığımız ilk yasal düzenleme
çerçevesinde, bahsettiği o komisyonlar da kurulmuştur, doğru ve
yerinde komisyonlardır.
Ancak biz diyoruz ki her zaman iki değeri
birbiriyle yarıştırmadan korumamız lazım; bir tanesi
temel hak ve özgürlükler, diğeri de ülkemizin, milletimizin ve
devletimizin güvenliği.
Şimdi, burada, eğer bir komisyona müracaat
varsa ki bu, biraz önce hatibin de ifade ettiği gibi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin de çerçevesini çizdiği, devletimizin anayasal
düzeninden de gerekli referansları almak suretiyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan,
lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
yapmış
olduğumuz bir düzenlemedir. Varsa bu noktada mağduriyetler, ilgili
komisyon bunları didik didik ederek inceleme ve kararını verme
noktasındadır. O kararı verdikten sonra da taraflar gerekli
yargısal işlemleri yapma imkânına sahiptir. Yargımız
da bu noktada kararını verecektir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Nihat Yeşile
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Yeşil.
CHP GRUBU ADINA NİHAT YEŞİL (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulumuzda görüşülen 144 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle ilgili olarak CHP Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Ben, sözlerime başlamadan önce, Neşet
Ertaşın rahmetli babası Muharrem Ertaşı bugün ölüm
yıl dönümünde buradan rahmetle anmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ayrıca bugün 3
Aralık Dünya Engelliler Günü. Bütün engellerin ortadan
kalktığı, demokrasinin, hukukun, insan haklarının,
yaşamın insanlara sağladığı özgürlüklerin -biraz
önce Grup Başkan Vekilleri onlardan bahsetti- olması temennileriyle
başlamak istiyoruz. En büyük engel beynimizdeki engel. Eğer biz bu
engelleri kaldıramazsak, eğer bu ülkede hukuku, hukukun
üstünlüğünü, demokrasiyi, insan haklarını geliştiremezsek
bu bahsettiğimiz engellerin bir tanesinin bile kalkması mümkün olmaz.
Engelli olmak, insan olarak sadece fiziksel engellilik değildir,
beynimizdeki engelleri kaldırırsak Türkiyede demokrasiyi de insan
haklarını da yaşam hakkını da ekonomiyi de
sağlamış oluruz.
Değerli arkadaşlar, ayrıca bugün
-otuz dokuz sene sonra- 3 sendika başkanımız ve işverenler
de Asgari Ücret Tespit Komisyonunda birlikte bulunuyorlar. Ben daha önce,
Türkiye'nin bulunduğu durumu kısaca izah etmek istiyorum. Türkiyede
hâlen bin TL ve altında maaş alan kişi sayısı 847 bin.
Türkiyede hâlen 675 TL ve altında geliri olan kişi sayısı
8 milyon 700 bin. Türkiyede hâlen açlık sınırında
yaşayan kişi sayısı 16 milyon. Türkiyede hâlen yoksulluk sınırında
yaşayan kişi sayısı 48 milyon. Türkiyede EYT mağduru
yani emeklilikte yaşa takılıp maaş alamayan kişi
sayısı 2 milyon, ara sıra canına tak edip intihar edenlerle
birlikte atanamayan ve dolayısıyla geliri olmayan öğretmenlerin
sayısı 700 bin. Türkiyedeki işsiz sayısı resmî
rakamla 4 milyon ama gayriresmî rakamla -sivil toplum örgütlerimizin,
sendikaların belirlediği rakam- 8 milyon 500 bin kişi. Genç
işsizlerin toplam nüfusa oranı yüzde 27. İcralık
olanların mahkemelerdeki dosya sayısı 21 milyon. Vatandaşların
bankalara olan borcu 565 milyar 448 milyon. Bankalara borçlu olan vatandaş
sayısı 3 milyon 667 bin 827 kişi. Borcu takibe düşmüş
vatandaş sayısı 1 milyon 205 bin 253 kişi. Birkaç gün önce
basına yansıyan milyoner sayısında artış
olduğuna dair haberde, hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası
olan kişi sayısında çoğalma olduğu, milyoner
sayısının neredeyse 26.700 kişi arttığı
ifade ediliyor. Hesabında 1 milyon veya üzeri parası olan mudi
sayısı dokuz ayda 26.763 kişi.
Yine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun, BDDKnin verilerine göre yurt içinde ve yurt dışında
yerleşik milyonerlerin toplam sayısı eylül ayı sonu
itibarıyla 206.889 kişi. 206.889 kişinin toplam
mevduatının eylül sonu itibarıyla 1 trilyon 255 milyar 273
milyon liraya ulaştığı belirtiliyor.
Değerli arkadaşlar, bu yoksulların
belki de en çok oy verdiği parti AK PARTİ, 3Yyle geldiler. Bu ülke
yoksulluğun, bir de milyonerlerin arttığı bir ülke. Belki
de dünyada emsal olarak gösterilecek bir ülke değil ama maalesef bu ülkede
böyle tersine işleyen siyasal anlayış üzerine devam edip
gidiliyor.
Değerli arkadaşlar, biz kanun hükmünde
kararnamelerin, özellikle olağanüstü koşullarda önümüze getirilen
bazı yasaların -torba yasa dedikleri o kanunların-
komisyonlara hiç havale edilmeden, komisyonlarda görüşülmeden iki gün
içerisinde hemen incelenip Meclis Genel Kuruluna geldiğini görüyoruz ve bu
konuda da verimli bir sonuç almıyoruz. Bu bir alışkanlık
hâline geldi. Doğrudur, 19 maddeyle ilgili bizim itirazımız
oldu. Bu 19 madde -98 kanun teklifi geldi- o konu içerisinde ama 19una Grup
Başkan Vekillerimiz de burada itiraz etti, biz de Komisyonda itiraz ettik
ve itirazımız neticesinde 65 maddenin çoğu uyum yasası
olmasına rağmen 19 maddenin de belli bölümleri üzerinde
düşüncelerimi, görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, burada hepimiz toplum
adına bulunuyoruz. Her birimiz temsil ettiğimiz faaliyeti yürütmekle
mükellefiz ama yasalar gelirken bunu ilgili birimlerle komisyonlarda
tartışsak, bizler teknik, idari, mali anlamda bunları
tartışıp görüşebilsek, Meclis Genel Kuruluna
geldiğinde arkadaşlarımız görüşlerini rahatlıkla
ifade etse, milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifiyle ilgili
bu konuda bilgi vermiş olsa
Ama maalesef, Komisyonda sorduğumuzda
biz, bürokratlar bu konuda bilgi vermesin demiyoruz, elbette ki vereceklerdir
ama- teknik anlamda, bu kanunu hazırlayan milletvekili
arkadaşlarımızın konuya vâkıf
olmadığına ve o konu noktasında gerekli yanıtı
vermediklerine tanık oluyoruz. Bu sadece buraya özgü değil, sadece bu
98 maddeyle ilgili değil. İstiyoruz ki enine boyuna
tartışılsın. Bir kanun ne için çıkar? Bir toplumun
menfaatleri için, toplumsal olguların gelişmesi için çıkar ama
maalesef, biz bunları yapmıyoruz. Sürekli bir
alışkanlık hâline getirilerek, iki gün kala, hemen bir torba yasayla,
önümüze maddeler sürülüyor ve yapılmadığı zaman da
İşte, bak, onlar karşı çıkıyor. veya Bunlar
yapılmıyor. gibisinden bir anlayışla
karşılaşıyoruz. Normalde sorunun muhatabı eğer
milletvekili arkadaşlarımızsa milletvekili
arkadaşlarımız yanıt verir ama bu milletvekili
arkadaşlarımız sorunla ilgili yanıt vermedikleri gibi,
bürokrat arkadaşlarımız bize yanıt veriyor. Doğrudur,
bakan yardımcılarımız da zaman zaman bu konuda yanıt
veriyorlar, cevap verme noktasında oluyorlar.
Burada bahsetmek istediğim konu, 16 Nisan
referandumunda bir rejim değişti. Bu rejim ülkeye yeniden güllük
gülistanlık getiriyor. dediler,
iddia bu. Grup Başkan Vekili daha hâlen, biraz önce bu
tartışmanın üzerine bunu getiriyor. Bırakın erklerin
ayrılmasını -ki her şey birbirinden ayrı
getirilecekti- bütün erkler birleşti; bu rejimle olan bu. Tek kişi
karar veriyorsa
Bunları, bugün bir kişiyi eleştirmek için
demiyoruz, genel yanlış anlayışı ortaya koymak için
bunu söylüyoruz. O anlamda Anayasal sorun yok. dedikleri yerde
16 Nisan
referandumuyla milletimizin önüne getirilen Anayasa
değişikliğinin en önemli unsurlarından biri de yasama ile
yürütme erklerinin birbirinden keskin çizgilerle
ayrılacağını söylemişlerdi ancak normalde ne
yazık ki bu yürütme erkinin birimleri olan bakanlıklar, bakan
bürokratları tarafından hazırlanan metinleri yalnızca
milletvekilleri imzalıyor ve önümüze getiriliyor. Bu
anlayışın doğru bir anlayış olduğunu
düşünmüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Genel Kurulumuzda
kanun teklifinin ikinci kısmıyla ilgili birkaç hususun
altını çizmek istiyorum. Kanun teklifinin ikinci kısmında,
6 genel kanunda ve toplam 24 maddede değişiklik yapılması
planlanıyor. Teklif, Genel Kurula geldiğinde, biz grup olarak
teklifin geneline bir itirazımızın olmadığını
belirttik. Teklif içerisindeki 19 maddede, muğlak maddelerde bir
uzlaşı ortamı sağlayalım, enine boyuna
tartışalım, acaba düzenleme gerekli mi, değil mi onu
kamuoyuna birlikte paylaşalım dedik.
Değerli arkadaşlar, Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda 13 maddede değişiklik
yapılması teklif ediliyor. Bizim bu 13 maddenin 12sine zaten hiçbir
itirazımız olmadı. Çünkü burada Jandarma personelinin görev
yerleri, koşulları, rütbe ve yaş hadleri, personelimize ödül ve
madalya verilmesi, Jandarma Genel Komutanlığının
İçişleri Bakanlığına ilişkin hususlardaki uyum düzenlemeleri,
personelimizin izin hakları, mecburi hizmet süreleri konularında
yapılan düzenlemelere biz katkı sunduk ve yardımcı olmaya
da çalıştık. Örneğin 29uncu maddede Jandarma ve Sahil
Güvenlik Akademisinde öğrenim gören personelimizden öğrenciliği
sona erenlerin kendileri için yapılan harcamayı geri ödemesi yeniden
düzenleniyor. 680 sayılı KHKyle personelden tam 4 katı tazminat
ödemesi isteniyordu. Şimdi bu düzenleme doğru bir düzenleme, sadece
yapılan harcamalar isteniyor, buna biz de evet dedik.
Diğer bir madde, 36ncı maddede görev yeri
ve koşulları nedeniyle eczanelerden temini mümkün olmayan hâllerde
ilaç ve tıbbi malzemelerin ücretsiz olarak, katılım payı
alınmaksızın personelimiz için kullanılması
düzenleniyor. Personelimiz sınır ötesinde yoğun koşullar
altında görevini yaparken hastalanacak ve ilaca ihtiyaç duyacak. Dağ
başında eczane mi arayacak? Elbette ki personel bu ilacı temin
edecek ve katılım payı alınmayacak, gayet yerinde bir
düzenleme.
Değerli arkadaşlar, şunu anlatmaya
çalışıyoruz: Biz kuru muhalefet yapmak için
Bir düzenleme
yerindeyse hakkınızı teslim ederiz ama sizlerden
istirhamımız, bizler bir konuda görüş bildirirken bir
düzenlemeye yönelik yapıcı bir eleştiriyi getirdiğimizde
lütfen siz de dikkate alın.
Bizim grup olarak teklifte çekince koyduğumuz
en önemli maddelerden biri 32nci madde idi. Bu madde, 22nci maddede
düzenlenen Salih Güvenlik Komutanlığına yapılan
düzenlemeyle aynı konuyu içeriyor. Biz 22nci maddenin komple kaldırılması
için önerge verdik ancak önergemiz reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
NİHAT YEŞİL (Devamla) AKP Grubu ise
maddenin Komisyondan çıkan hâlinde değişiklik yaparak Özel bir
ihtisas gerektiren hizmetlerin personel yetersizliği veya maliyeti
nedeniyle verilmemesi durumunda bu hizmetler kiralama yoluyla
dışarıdan karşılanabilir. Ya, arkadaşlar, bir
kantinde, bir büfede veya tatil yerlerinde uzmanlık alanı isteyen bir
şey var mı? Bunlar uzmanlık isteyen alanlar değil. Bu
uzmanlık isteyen alan
Değerli arkadaşlarımızla biz
bunları konuştuk ama ne hikmetse buraya özel bir ihtisas konumu
yapan
Böyle bir anlayışı doğru görmüyoruz. Onun için, biz
bu maddelerle ilgili
Ayrıca, yine değerli arkadaşlar,
diğer maddeler var. Tabii, teklifin 59uncu maddesinde Dernekler
Kanununun 23üncü maddesini
Bu düzenlemeyle derneklerin statüsünde bir
değişiklik yapılıyor ki biz bu maddenin doğru
olmadığını
Zaten insanlar her tarafta fişlenerek
Biz
buna da karşı çıktık. Buna da
arkadaşlarımız, en ufak bir konuda yardımcı
olmayı boş verin
İnsanlar bir derneğe üye olurken, bir
güvenlik soruşturmasına tabi olurken hep o çekincelerle
Bu da
doğru değil. Zaten derneklerin ilgili yönetim kurulları,
diğer birimleri ilgili bakanlıklara bildiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Yeşil.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Ama eğer
bakanlık tüm üyelerin listesini isterse o zaman insanlarda,
bırakın, sivil toplum örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine üye
olmayı, tamamıyla bir çekince noktasında
Hatta, adam o
derneğin üyesiyse diyor ki: Benim güvenlik soruşturmam
yapılıyor, beni bu dernekten silin. Çünkü bunu, böyle bir kaosu
yarattınız. Yoksa düzenlemenin olduğu yerde eğer insan
hakkına, yaşam hakkına, demokrasiye bir hizmet
yapılıyorsa hep birlikte bunları yapalım. Ama bu
antidemokratik uygulamaların hiçbirimize bir yararı olmayacak. Bu
konuda, sizlerden bu maddenin çekilmesini özellikle istirham ediyoruz.
Genel Kurulu da saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümde şahıslar
adına söz taleplerini karşılayacağım.
Şahıslar adına ilk söz, Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Toğrula aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
ikinci bölümünde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve Genel Kurulun sevgili
emekçilerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, demokrasilerde olmazsa
olmaz, önemli üçlü sacayağı dediğimiz yasama, yürütme ve
yargının olabildiğince birbirinden ayrı ama birbirini
olabildiğince denetleyen bir şekilde kurumsallaşmasıdır.
Türkiyede yargı, yürütme, yasama ilişkileri her zaman sorunluydu ama
özellikle, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında ilan edilen OHAL
rejimi ve OHAL koşullarında yapılan 16 Nisan referandumuyla
Türkiye bir bütün olarak gerçekten bir rejim değişikliğine
uğradı değerli arkadaşlar. O referandum olağanüstü hâl
koşullarında yapılırken halka yanıltıcı bir
şekilde şu söylendi: Yasamayı güçlendiriyoruz, yürütmeyi
güçlendiriyoruz, yargıyı güçlendiriyoruz. denildi ama bunun bir
safsata olduğu şu anda
karşılaştığımız sonuçlarla açık bir
şekilde ortadadır. Şu anda tam bir güçler birliği var ve
tüm yetkiler tek adamda toplanmış durumda. Hazırlanan yasa
teklifleri de bu tek adamlıktan nasibini alıyor, katılımcılık
ve ilgili kurumların görüşlerinin alınması tamamen devre
dışı bırakılıyor.
Değerli arkadaşlar, bugün geldiğimiz
koşullarda özellikle kolluk ve yargı, yürütmenin elinde bir sopaya
dönüştürülmüş durumdadır. Özellikle, AKP-MHP ittifakı kendi
muhalifleri olan diğer partileri dizayn etmek, baskı altına
almak, onları toplumla buluşturmamak adına gerçekten
yargıyı ve kolluğu bir sopa olarak kullanıyor.
Değerli arkadaşlar, bunun en son
örneğini Gaziantepte yaşadık. 14 Kasımda Gaziantepte
partimize yönelik bir siyasi linç darbesi yaşadı. Darbe diyorum
çünkü bakın, partimizin tüm çalışmaları peşinen suç
kapsamında değerlendiriliyor. Gözaltına alınan
arkadaşlarımıza sorulan birkaç soruyu sizinle paylaşmak
istiyorum. Neden toplantı yaptınız? Mart ayında niye bu
kadar toplantı yaptınız? Mart ayı yerel seçimler
ayıydı değerli arkadaşlar, biliyorsunuz. Bir partinin
toplantı yapmasından daha doğal ne olabilir? İl
başkanına İlçe binasına girdiğiniz söyleniyor, ne
diyorsunuz bu konuda? 2 arkadaş telefonla kendi aralarında
konuşuyorlar Neredesin? İldeyim. İl neresidir? deniyor
değerli arkadaşlar. Basın açıklamasına kimin
talimatıyla gittiniz? Bir parti üyemize -yerel seçimlerde biz açık
bir şekilde Antepte Sayın Celal Doğanı
desteklediğimizi ifade etmiştik zaten- partilimize Siz, Celal
Doğanın seçim bürosuna kimin talimatıyla gittiniz ve ne
konuştunuz? Hangi basın açıklamasını kimin
talimatıyla yaptınız? Efendim, DTK üyesi misiniz ya da DTK
delegesi misiniz? diye soruluyor. Demokratik Toplum Kongresinin bugün
nasıl çalıştığını ve Türkiyede
barışı sağlamak için nasıl efor sarf ettiğini
herkes biliyor.
Şimdi, dolayısıyla değerli
arkadaşlar, bu suçlamalarla 54 kişiden 35i tutuklandı.
Bakın, mahkeme safahatı tam bir işkenceydi.
Arkadaşlarımızın kolluk ifadesinden sonra savcılık
ifadeleri alınmadı. Ama arkadaşlarımız saat on birde
adliyeye götürüldü, saat dokuza kadar tek bir işlem yapılmadı.
Saat dokuzda mahkemeye çıkarıldılar; aynı suçlamalarla,
aynı sözlerle, aynı cevaplarla tutuklanmasına denildi.
İlk başta 10 arkadaşımız serbest
bırakılmıştı, daha sonra savcı itiraz etti, o 10
arkadaşımızı da aynı gerekçelerle tutukladılar.
Şimdi, peki, zamanlaması niye manidar değerli arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Biz Gaziantepte kongre
hazırlığı yapıyorduk. Siz yönetimlerinizi nasıl
seçiyorsunuz bilemem ama biz Halkların Demokratik Partisi olarak mahalle
toplantıları yaparız, ilçelerde toplantılar yaparız,
öneriler alırız, insanlar Ben şunu yönetimde görmek istiyorum.
der, komisyon kurarız. Niye komisyon kurdunuz? deniyor;
arkadaşlarımıza, bize, partililerimize Niye komisyon kurdunuz?
deniyor. Biz, bu komisyonlarda gelen önerileri değerlendiririz ve il
yönetim listesini hazırlarız. Biz tüm direktifleri, genelgeleri genel
merkezimizden alırız. Sizlerin kimden aldığını
bilemem ama biz sizin gibi talimatla çalışan bir parti değiliz.
Bizim tek yönlendiricimiz genel merkezimizin genelgeleridir.
Dolayısıyla kolluğu, yargıyı bir araç olarak
Halkların Demokratik Partisine, muhaliflere kullanmaktan vazgeçin. Bununla
sonuç alamayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
Biz, ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun
direnmeye ve sizin zulmünüze karşı durmaya devam edeceğiz; ta ki
bu ülkede eşit, adil, özgür bir yaşamı kurgulayana kadar, kurana
kadar. Bundan asla geri durmayacağız. Sizler
yıkılacaksınız. HDPyi tüketmek kimsenin yapabileceği
bir şey de değil, hele hele AKPnin haddi de değil.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden sataştı; reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Neyle
sataştım?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, AK
PARTİ talimatla çalışıyor değil. Evet, bir talimat
var, nereden? Milletimizden.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özkan,
mikrofonunuzu açıyorum; buyurun, devam edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatip kürsüden
grubumuza defaatle sataştı, reddediyoruz. AK PARTİ talimatla
çalışıyor. Doğrudur, milletimizin talimatıyla,
milletimizin gösterdiği istikamette, onun çizdiği rotada emin ve
kararlı adımlarla devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakınız, Cumhurbaşkanımız,
Genel Başkanımız, elbette biz bir istişareyle Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. anlayışıyla
çalışıyoruz. Bakın, hür, özgür, demokratik siyaset için bu
ülkede partiler kapatılmasın diye mücadeleyi de yine biz verdik ve bu
ülkenin demokrasisine katkıda bulunduk.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Fiilen
kapatıyorsunuz fiilen, kongre yaptırmıyorsunuz ya, kongre
yaptırmıyorsunuz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk Vatandaşlığı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144)
(Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mustafa Demire aittir
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
HDPden korkuyorsunuz, tüm derdiniz bu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kongre
yaptırmıyorsunuz Sayın Başkan, kongre, gerçekten kongre
yaptırmıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Toğrul, sayın
hatip kürsüde. (HDP sıralarından gürültüler)
Bir saniye, değerli arkadaşlarım, bir
değerli hatibimizi kürsüye davet ettik.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Demir, süreniz beş dakika.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümünde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifiyle yapılan
değişikliklerin ümit edilen şekilde beklentilere cevap vermesini
umuyor, vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sözlerime başlarken Barış Pınarı
Harekâtında teröristlerce askeri üsse düzenlenen havanlı
saldırı sonucu şehit olan ve Pençe-3 Harekâtında teröristlerle
çıkan çatışmada şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum,
yaralı askerlerimize Rabbimden şifalar diliyorum. İçeride ve
dışarıda Barış Pınarı Harekâtı, Pençe
Harekâtı ve Kıran Operasyonlarıyla terörle ve teröristlerle
mücadelemiz büyük bir kararlılıkla devam edecektir. Bu vesileyle de
ülkemizin köklü devlet geleneğine, devletimizin ve milletimizin
varlığına emeği geçen -şehit ve gazi olanları-
herkesi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, ayrıca, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Ülkemizde ve dünyada tüm engellileri saygıyla selamlıyor,
yaşayan her sağlıklı bireyin aynı zamanda potansiyel
bir engelli adayı olduğu bilinciyle engelsiz bir dünya kurmak ve tüm
engellerin kaldırıldığı bir dünyayı inşa
etmek için çaba sarf eden tüm kuruluşlara, kurumlara ve insanlara, çaba
gösteren herkese emeğinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifi içerisinde
Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarından Emniyet Genel
Müdürlüğüne, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden derneklere, Türk
Medeni Kanunundan Kabahatler Kanununa, ihracatçılarla ilgili
düzenlemeden trafik düzenlemeleri ve çevre kirliliğine kadar birçok düzenlemeyi
beraberinde getirmektedir.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yine ikinci bölümdeki kanunlarda yapılan
değişikliklerle, Jandarma Genel Komutanlığının
görev ve sorumluluklarını ifa ederken ihtiyaç duydukları
konularda, özellikle personelin mecburi hizmeti, izinleri, yaş haddi,
disiplin gibi işlemlerde yapılan düzenlemeler ile işlemlerin
hangi yasal mevzuat hükümlerine göre yürütüleceği hususunda tereddütler
giderilmekte, personel arasındaki yeknesaklık sağlanarak
teşkilatın moral, motivasyon açısından desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Getirilen bu düzenlemeyle, daha önce çeşitli
karışıklıklara ve istismara konu olan personele verilecek
ödüller, başarı ve takdir belgeleri, şerit rozetler, bröveler ve
madalyaların yine İçişleri Bakanlığı tarafından
usul ve esaslara göre verilmesi rasyonel bir şekilde yeniden düzenlenmektedir.
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı için ek tazminat ödenecek birliklerin
belirlenmesi hususunda İçişleri Bakanlığına yetki
verilmiştir.
Yine, terörle mücadele ve sınır ötesi
operasyonlar, barışı destekleme kapsamındaki faaliyetler,
üs bölgeleri gibi mahrum yerlerde görev yapan personelin tedavilerinde
komutanlıkların envanterindeki ilaç ve tıbbi sarf malzemelerin
herhangi bir katkı payı ödenmeksizin kullanılması hususunda
yetki verilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2803 sayılı Kanuna ek 17nci madde eklenerek görevden
uzaklaştırılan, hakkında görevden uzaklaştırma
veya tutuklama tedbiri ortadan kaldırılmasına rağmen
yargılamaları devam eden uzman erbaşların, subay ve
astsubaylarda olduğu gibi, terfi ve derece ilerlemesinin durdurulması
yine yasal bir zemine oturtulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Demir.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Yapılan
diğer bir düzenlemeyle, 3152 sayılı İçişleri
Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu ile İl Yatırım
ve Hizmetlerine İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunda
bazı düzenlemeler yapılmakta. Cumhurbaşkanlığı
Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğü personeliyle ilgili işlerin
görüşüldüğü ve karara bağlandığı
toplantılara yine koruma personelinin bağlı olduğu en üst
amirin yani Cumhurbaşkanlığı Koruma Hizmetleri Genel
Müdürünün katılımının sağlanması
gerçekleşmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilgili düzenlemelerin vatanımıza, milletimize,
devletimize, İçişleri Bakanlığı bünyesinde görev yapan
Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik personeline hayırlı uğurlu
olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi ikinci bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağım; bu sürenin yarısını sayın
milletvekillerimiz, diğer kısmını Sayın Komisyon
kullanacak.
Sayın Erbay
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Vergi dairelerinde görev yapan binlerce memur, kurum
içi gelir uzmanlığı özel sınavının
yapılmasını beklemektedir. En son 2012 yılında
yapılan bu sınav, çalışan verimliliğinin
artırılması, çalışma barışının ve
çalışanlar arasında eşitliğin sağlanması
için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, aynı görevi
yapan 2 personel arasında kariyer ve maddi gelir açısından
farkların olması eşit işe eşit ücret ilkesine
uymamaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu memurlara
görevlerinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânı sağlanmasını
öngörmektedir. Göreve başladıktan sonra üniversiteyi bitiren, farklı
kurumlardan nakille gelen, kuruma atanan binlerce personel yıllardır
yapılmayan bu sınavın bir an önce yapılmasını ve
hak edenin görevde yükselmesinin önünün açılmasını
beklemektedir. Bu sınavı bekleyen, yıllarca devlete emek
vermiş kamu çalışanlarının bu talebini bir kez daha
yineliyoruz.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) AKP iktidarlarının
uyguladığı yanlış politikalar ülkemizde
tarımı bitirmiştir. Çiftçimiz hasat mevsiminde perişan
olmuş, ürettiğinden kazanamamış, bağını
bahçesini, tarlasını yeni yıla hazırlayamamış ve
borçlarını ödeyemez duruma gelmiştir. Borçlarını
nasıl ödeyeceğini, tarlasını, traktörünü icradan ve borç
batağından nasıl kurtaracağını kara kara
düşünmektedir. Önceleri sizlere rakamlarla çiftçinin durumunu
anlatıyorduk, şimdi bir de toplumsal açıdan
yaşadıklarına dikkatinizi çekmek isterim. Eskiden çiftçi bir
aile oğlunu evlendirmek istediğinde dünür olacağı aileler
düşünmeden Tarlası var ekip biçiyor, kazanır.
düşüncesiyle kızlarını verirdi. Şimdi,
iktidarınızda tam tersine döndü. Çiftçilik yapan ailenin
evlatlarına artık kız da verilmiyor çünkü kız babaları
banka borcuna batmış batak damat istemiyorlar. Bırakın,
başka toplumsal kesimlerin kız vermemesini artık çiftçi,
çiftçinin oğluna kız vermez hâle gelmiştir. Tarımın
bitişine gözünü kulağını kapatanları, kırsalda
aile bütünlüğünü olumsuz etkileyenleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Gelişmiş ülkelerin ileri teknoloji
çabalarının yanı sıra yoğun bir şekilde
tarımsal faaliyet gösterdikleri de ortadadır.
Unutulmamalıdır ki ileri teknoloji üreten ülkeler aynı zamanda
tarımsal ürün ihracatında da önemli sıralarda yer
almaktadır. Bu çerçevede Gaziantep ve civarında yetişen Antep
fıstığı üretimi, iklime ve kullanılan hasat
teknolojisine bağlı olarak dalgalanmalara maruz kalmakta, üreticiler
ciddi gelir kayıplarıyla karşılaşmaktadır. Antep
fıstığı üreticilerinin karşılaştığı
risklerin azaltılması ve sürdürülebilir ürün arzının
gerçekleştirilmesi, üreticilerin güçlü ve kararlı destek
mekanizmasına sahip olmasına bağlıdır. Ülkemiz
açısından stratejik bir ürün olan Antep
fıstığının gelecek nesiller tarafından da
üretilmesi ve tüketilebilmesi için özel ürün kapsamında desteklenmesi
gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan İnsan hakları ihlali var. demek abesle
iştigaldir. diyen hatibe soruyorum: Anayasa Mahkemesi ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu on bir ayda 614
ihlal kararı abesle iştigal midir? Geçen hafta Anayasa Mahkemesinin
verdiği güvenlik soruşturması ve sözlü sınava ilişkin
iptal kararı abesle iştigal midir? Yargı Reformu Strateji
Belgesini hazırlayan ve açıklayan Sayın Cumhurbaşkanı
ve Adalet Bakanı abesle iştigal mi etmiştir? Burada oylanan 7188
sayılı Yasayla pasaport hakkı başta olmak üzere verilen
diğer haklar abesle iştigal etmek mi olmuştur? Olağanüstü
Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulması abesle
iştigal etmek mi olmuştur? Hak ve özgürlükleri ilerletmek
amacıyla yasa yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi abesle iştigal mi
ediyor? Mahkemeler hak kaybını önlemek için var olduğuna göre
varlık nedeni abesle iştigal midir? Herkesin insan haklarından
ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgatta tarihî miras olan Büyük Camisinin
etrafında bir çevre düzenlemesi yapılmaktadır. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmekte ve Tol
Çarşı denilen bölgede eski dükkânlar yıkılarak bir
dönüşüm işlemi gerçekleştirilmektedir. Burada yaklaşık
60 dükkânın yıkılması planlanıyor ancak dükkân
sahipleri kendilerinin dikkate alınmamasından yana dertliler.
Sorunlarını dinleyen bir merci maalesef yok. Bu insanlar
dükkânlarının karşılığında, söz
verildiği gibi, aynı bölgeden dükkân almak istiyorlar. Bu
şekilde esnaflarımız ticaret hayatlarına devam etmek
istiyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve Yozgat
Belediyesinin burada mağdur edilen esnafları dinlemesi ve çözüm
üretmesi gerekmektedir diyorum. Esnaflarımızı çaresiz ve
yalnız bırakmayın diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
İNŞAAT-İŞ Sendikası basın
açıklamasıdır.
Üyelerimizi haklarını ödemeden işten
atan, haklarını isteyenlerin de çıkışını
veren Adem Çelik Şirketler Grubu önündeki direnişimizden 6 üyemiz ve
Sendika Temsilcimiz Anıl Deniz Gider işkence yapılarak gözaltına
alındı.
Geriye dönük fazla mesai, tatil günlerinde, resmî ve
dinî bayramlarda çalıştırma, yol paraları gibi
haklarımızın ödenmesi talebiyle başlayan direnişimizde
patronun kibirli ve saldırgan tutumu devam ediyor. İşçi
sınıfı bunu unutmayacaktır. Devlet, hakkını
isteyeni duymuyor, dahası, işkenceyle gözaltına alıyor.
Tüm işçi ve emekçileri, duyarlı toplumsal
kesimleri direnişimizi desteklemeye, dayanışmayı büyütmeye
davet ediyoruz.
İNŞAAT-İŞ Sendikası. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkürler Başkanım.
İyi tarım uygulaması yapan
üreticilere 24 Ekimde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
destek verileceği duyurulmuştu ancak 9 Kasımda Tarım
Bakanlığı, çıkardığı tebliğle iyi
tarım ve organik tarım destek primlerinin son üç yıldır
destek alan üreticilere verilmeyeceğini duyurmuştu aynı Süt
Konseyince süt üretimine prim desteği, fiyat referans gösterilerek
nasıl geriye dönük 25 kuruştan 10 kuruşa çekildiyse ve
kasım ayında zamlandığı söylenen süt fiyatına
istinaden el konulduysa prime yine aynı şekilde iyi tarım
uygulaması ve organik tarım yapan çiftçilerin de desteklerine el
konulmuştur; bu durumdan bir an evvel vazgeçilmesi gerekmekte.
Yine, çiftçilerimizin ödenmeyen buzağı
destekleri, sertifikalı tohum kullanım destekleriyle ilgili de üst
üste ikinci olmasına rağmen hâlâ tık yok.
Hükûmetten bir an evvel çiftçinin sesine kulak
vermesini bekliyoruz ve güvenilir gıda üretimimiz açısından önem
arz eden bu sistem için desteklerin bir an evvel ödenmesi gerekmektedir.
Çiftçilerimiz ekiyor, bankalar biçiyor ve Hükûmet,
ellerini ovuşturarak çiftçileri seyrediyor.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gün geçmiyor ki yurdun herhangi bir bölgesinden bir
çiftçinin serzenişiyle ilgili bir telefon almayalım; ortak nokta
şu: Çitçimiz ciddi anlamda borçlu; borcunu ödemek istiyor, üretmek istiyor
ama yüksek faizlerle borcu sürekli artıyor. Bankalar ve tarım kredi
kooperatiflerinin yöneticileri, ödeme yapması için çiftçileri âdeta abluka
altına almışlar. Tarım Bakanlığı, destekleme
ödemelerini geciktiriyor, geciken desteklerden kesintiler yapıyor; geciken
paralar, çiftçi borcunu ödemeye yetmiyor. Gübre, ilaç, tohum, mazot, elektrik,
yem fiyatları yüzde 50lerin üzerinde artarken ürün fiyatları
yıllardır yerinde sayıyor.
Şimdi soruyorum: Siz bu durumu görmüyor
musunuz? Çiftçinin borçlarını yapılandırmayı
düşünmüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Ülkemizin zor
ekonomik koşullardan geçtiği günümüzde çiftçilerimiz özel bankalardan
almış oldukları kredileri ödeyemediklerinden dolayı evleri,
arazileri ve arazilerini işlemek için kullandıkları traktör ve
bu gibi alet edevatları icra yoluyla satılarak mağdur
edilmektedir. Bu durumda da borca ayrıca mahkeme masrafları ve
vekâlet ücreti binmektedir. Çiftçilerimizin bu sorunları, borçları
faizsiz yapılandırılarak çözüme
kavuşturulmalıdır. Özel bankalara borçları olan
çiftçilerimizin en çok olduğu yerlerden birisi de Nevşehirin
Derinkuyu ilçesidir. Çiftçilerimizin yeniden üretime geçmelerini sağlamak
için bir an önce sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Buradan Bakana
soruyorum: Çiftçilerimizin özel bankalara olan kredi borçlarıyla ilgili
bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon, sorulardan
cevaplandırabileceklerinizi cevaplandırabilirsiniz, yoksa diğer
konuları yazılı olarak arkadaşlarımıza
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Kısaca
cevaplandıralım Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın Erbay,
problem olarak vergi daireleri ve Maliyede yer alan gelir
uzmanlığıyla ilgili bir soru yöneltti. Bu soru Komisyonumuzla
ilgili değil, bunu yazılı olarak ilgili Bakanlığa
ileteceğiz.
Sayın Barut, yine Tarım
Bakanlığını ilgilendiren çiftçilerin problemleriyle ilgili
bir sorunu dile getirdi. Bu konuyla ilgili de notlarımızı
aldık, bunu ilgili Bakanlığa ileteceğiz.
Sayın Taşdoğan, tarımsal
faaliyetle ilgili sorunları dile getirdi. Bunu da ilgili
Bakanlığa ileteceğiz.
Sayın Kaboğlu, bir eleştiri
mahiyetinde konuşma yaptı, insan hakları ihlali, Anayasa
Mahkemesi kararı, OHAL gibi konulara değindi. Bu da direkt
Komisyonumuzu ilgilendiren bir konu değil, yine de ilgili notları
aldık.
Sayın Keven, esnaf sorunları ve ekonomiyle
ilgili bir problemi dile getirdi. Bu da ekonomiyi, Maliye Bakanlığını
ilgilendiren bir konu. Bu konuyla ilgili de notlarımızı
aldık.
Sayın Çepni, inşaat işçileri,
işçi hakları ve Çalışma Bakanlığını
ilgilendiren bir hususu dile getirdi. Bu konuda da ilgili
notlarımızı aldık, ilgili Bakanlığa ileteceğiz.
Sayın Aygun, tarımsal faaliyetler, süt
ürünleriyle ilgili bir problemi dile getirdi. Bu da malumunuz olduğu üzere
İçişleri Komisyonunu ilgilendiren bir mevzu değil, ilgili
notumuzu aldık, ilgili Bakanlığa ileteceğiz.
Sayın Gaytancıoğlu, yine çiftçilerin
borcunu dile getirdi, tarımsal bir problemden bahsetti, Tarım
Bakanlığını ilgilendiren bir mevzu. Bu konuyla ilgili de
notlarımızı aldık, tutanaklara da geçti, bunu da ilgili
Bakanlığa ileteceğiz.
Sayın Sarıaslan, yine çiftçi
borçları, tarımsal problemlerle ilgili direkt Tarım ve
Ormancılık Bakanlığını ilgilendiren bir soru
sordu. Bu konuyla da ilgili notları aldık, ilgili
Bakanlığımıza iletip gerekli yazılı
cevapları kendilerine ileteceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biraz daha zamanımız var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, süremiz var.
BAŞKAN E, biliyorum Sayın Tanal, ben
görüyorum.
Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şu anda aramızda İçişleri Bakan
Yardımcısı ve Emniyet Genel Müdürlüğünden
arkadaşlarımız var, sorum direkt kendilerine. Bugün, 3
Aralık Dünya Engelliler Günü. Jandarma Genel
Komutanlığından, Emniyet Genel Müdürlüğünden ve Göç
İdaresi Genel Müdürlüğünden ayrı ayrı belirtilmek üzere;
1) Mevcut memur sayınız nedir?
2) Engelli kontenjan sayınız nedir?
3) Toplam çalışan engelli memur
sayısı nedir?
4) Kontenjan fazlası çalışan engelli
memur sayısı nedir?
5) Bu kurumlardaki engelli memur
açığı sayınız nedir? Eğer bu kurumlarda engelli
memur açığınız varsa bu, Anayasanın 61inci
maddesine, Anayasanın 2nci maddesine aykırılık
teşkil etmiyor mu? Bununla ilgili, bu açık bulunan engelli
kontenjanıyla ilgili herhangi bir yasal işlem, soruşturma
başlatacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tığlı...
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Asgari ücret 2.020 lira. Son bir yılda
gıdaya yüzde 54, elektriğe yüzde 71, doğal gaza yüzde 58 zam
geldi; yıllık enflasyon 22,58. İşçinin gıda, konut,
giyim, sağlık, barınma gibi zorunlu ihtiyaçlarını
karşılaması için asgari ücretin tespitinde bu ülkenin gerçekliklerinin
dikkate alınmasını, milyonlarca işçi sizden bekliyor.
İktidarı asgari ücret konusunda göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Resmî
rakamlara göre ülkemizdeki engelli sayısı 2,5 milyon. OECD
ülkelerinde engellilere ayrılan kamu yardımı, gayrisafi millî
hasılanın yüzde 2siyken Türkiyede yüzde 1i bile değil.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesine göre,
engelli bireyler herkesle aynı hak ve özgürlüklere sahiptir. Bunu
sağlamak, devletlerin insan hakları yükümlülüğüdür. Engelli
çalıştırma zorunluluğu olan iş yerlerinin 24 bin
engelliyi eksik istihdam etmesi, buna müsaade edilmesi Hükûmetin
ayıbıdır. Sadece Millî Eğitim Bakanlığında
6.167 engelli kadrosu boş olup atama bekleyen engelli öğretmenler
atanmıyor. Ülkemizde engellilerin sosyal hayatına
katılımını engelleyen pek çok erişim sorunu var.
Hükûmetin nakdi yardımları tam yerine getirmesini ve erişim
sorunlarını ortadan kaldıracak tedbirleri almasını
istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon, bu gelen
diğer konuları değerlendirebilecek misiniz?
Buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın
Başkanım, Sayın Tanalın sorduğu, teknik bir soru.
Bunu Sayın Bakanımıza ilettik. Ben önüme gelen kısa bir
notu belirteyim. Emniyet Genel Müdürlüğünde şu an 300 engeli
personelimizin çalıştığı bildirildi. Toplam personel
sayımız da 320 bin. Jandarma Genel Komutanlığı, Göç
İdaresi
MAHMUT TANAL (İstanbul) Açık engelli
memur sayısı kaç?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) 300 engelli memur var.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Çalışıyor. Açık olan ne kadar? Kadro açığı
ne kadar?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
SERMET ATAY (Gaziantep) Ona yazılı olarak cevap verelim Sayın
Tanal ya.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yazılı
değil efendim, yanınızdalar; Jandarma da yanınızda,
Göç İdaresi, İçişleri Bakanlığı da Emniyet
Müdürlüğü de.
BAŞKAN Devam edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Buyurun, benim elimde
yazılı belge var.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Şimdi, Sayın
Tanal, bu, teknik bir soru; şu anda personelden kaç kişi
çalışıyor, kaç kişi engelli
Bunları zaten zapta
geçirdik, yazılı olarak bildirsinler size.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, zaten Bakanı zorla -yanınızda- görmüşüz
biz. Yani Emniyet Genel Müdürlüğü burada, İçişleri Bakan
Yardımcısı burada.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sayın
Tanal, burası Genel Kurul, Komisyon değil ya!
BAŞKAN Sayın Tanal, Komisyon cevap
verebileceği soruları cevaplandıracak, veremediklerini
yazılı olarak verecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim,
Bakanlık burada, zaten Bakanı zorla görüyoruz biz, mumla
arıyoruz.
BAŞKAN Sayın Tanal, ne yapabiliriz?
Yazılı olarak
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
böyle bir usul var mı ya!
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın Tanal,
Sayın Bakana arz ettik, kendisi yazılı olarak cevap
vereceğini söyledi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani arz etmenize
gerek yok Başkanım, zaten duyuyor beni.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkanım, sizin yerinize talip herhalde.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Kendisi direkt
konuşamadığı için mecbur biz konuşuyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Konuşabilir
efendim, İç Tüzükte engel yok ki.
BAŞKAN Siz devam edin, Komisyon olarak
diğer sorulara da devam edin.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın
Tığlı, asgari ücretle ilgili bir problemden bahsetti, bu da
Çalışma Bakanlığını ilgilendiren bir problem,
yazılı olarak ileteceğiz.
Sayın Kabukcuoğlu, yine engellilerle
ilgili bir problemi dile getirdi. Bu da Çalışma
Bakanlığıyla ilgili bir mevzu, bunu da ilgili
bakanlığa ileteceğiz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Sayın Şahin
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Türkiye ekonomisini
uçurumun eşiğine getiren zamlar ve vergilerle kendi
hatasının cezasını halka çektiren AKP Hükûmeti, otel ve
pansiyonlarda konaklamaya vergi getirmekle kalmamış, yurttaşların
hangi otelde kaldığını da GSM şirketleri üzerinden
takip etmeye karar vermiştir. Resmî Gazetede yayımlanan 2020
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında
duyurulan düzenlemeye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı, GSM
operatörlerinin kuracağı İç Turizm Takip Sistemiyle GSM
operatörlerinin iç turizmi takip edeceğini
açıklamıştır. Yani GSM şirketleri, kimin hangi
şehre ve hangi otele gittiğini Bakanlığa bildirecek.
Anayasanın 20nci maddesine göre, özel
hayatın korunması ve gizliliği devletin güvencesi
altındadır. Otelde kalacak vatandaşlardan yatak vergisi almak
adına özel hayatın gizliliğini ihlal ise TCK 5237ye göre fiilî
bir suçtur. Özel hayatın gizliliğinin ihlali olan bu düzenlemeden
derhâl vazgeçilmelidir.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ikinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
soru-cevap sırasında pek çok kez yaşadığımız
bir sorun, bir kez daha görünür oldu. Sorular soruluyor ama cevap verecek
bakanın bu sırada burada oturması, rejime kasteden Anayasa
değişikliği ve onu takip eden İç Tüzük
değişikliğinden sonra zaten mümkün değil, bakan
yardımcısının konuya cevap vermesi mümkün değil.
Komisyon sözcüsünün veya komisyon başkan vekilinin buradaki tek
sorumluluğu, bu rejime kasteden Anayasa değişikliğine
destek vermesi olabilir. Çünkü normal şartlarda milletin vekilleri
bakanlıklarla ilgili soruları sorarlar, buna kesin ve net cevap
alırlar ama Parlamento şu anda iktidar eliyle, 16 Nisan referandumu
eliyle işlevsizleştirildiği ve
itibarsızlaştırıldığı için her seferinde
yaşadığımız bir sıkıntıyı bir kez
daha yaşadık. Bunun kayda geçmesini isterim.
BAŞKAN Peki.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
Buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, her şeyden önce,
milletimizin kararıyla hayata geçmiş ve siyasi tarihimizin
tecrübelerinden süzülerek, dünya anayasaları dikkate alınarak ve aziz
milletimizin bir talebi olarak hayata geçirilmiştir. Milletimizin kabul
ettiği bir Anayasa'nın, rejime kastedilmiş bir düzenleme olarak
görülmesini doğru bulmadığımızı ifade etmek
isterim. Eğer bir kasıt varsa o da millî iradeyi
alaşağı ederek, darbe düzeniyle, ortaya çıkan anayasal
düzenini vesayet kurumlarını tasfiye ederek demokratikleştirme
gayretiyle ortaya çıkmıştır. Yani kastedilen, millî iradeyi
örseleyen darbe kalıntısı düzenlemeleri ortadan kaldırmak.
Ve içerisinde bugün Mecliste bulunan tüm siyasi parti gruplarının
-neredeyse- geçmişte liderliğini yapmış eski
başbakanları, eski cumhurbaşkanları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, tamamlayıp
kanuna geçelim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
eski genel
başkanları göreve geldikleri zaman manzarayıumumiyeye bakıp
demişlerdir ki: Bu Anayasa, millete hizmet etmiyor, cumhur ile yönetimin
arasını açıyor. Onun için, kendi geleneklerimizden ilham alarak
başkanlık sistemini hayata geçirmek zorunludur. Biz de bunu siyasi
tarihimizden elde ettiğimiz tecrübeler çerçevesinde milletimizin
kararıyla hayata geçirdik.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
tutanaklara geçsin, özür dilerim. Bu, benim sorumla başladı. Yani
efendim, bunun Anayasayla, başkanlık sistemiyle
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kendi Grup Başkan
Vekiliniz başlattı.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Tanal.
Tutanaklara geçsin, hemen kısa bir
açıklama yapın da
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kısa ve öz.
BAŞKAN Arkadaşlar, maddelere geçelim,
kanun biraz yürüsün.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tabii,
Başkanım.
Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünya
Engelliler Gününde sordum: Jandarma Genel Komutanlığında
engellilere tahsis edilen kaç memur kadrosu var, kaç kontenjan boşta?
Boş ile açığı söylemiyorlar.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Yazılı olarak
sana gelecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İki: Aynı
zamanda, Emniyet Genel Müdürlüğünde kaç kadro boşta, açıkta
bulunan? Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne de sordum. Şimdi, bunun
tüm temsilcileri de karşımızda. Bununla ilgili sorulara cevap veremeyen
idareyle ben karşı karşıyayım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bravo.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bunun darbeyle,
Anayasayla, Osmanlıyla ne alakası, ilgisi var yani? Bunu
arkadaşlar niye sormuyorlar?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
En kısa zamanda, sanırım, arzu
ettiğiniz bilgileri size yazılı olarak
ulaştıracaklardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 29uncu
madde üzerinde 4 önerge bulunmaktadır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alıyorum. (Uğultular)
Biraz sessiz olalım değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, maddeye
başladık.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
29uncu maddesinin, teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Erkan
Aydın Mehmet
Ali Çelebi
Kahramanmaraş Bursa İzmir
Hüseyin
Yıldız Yaşar
Tüzün Nihat
Yeşil
Aydın Bilecik Ankara
Ahmet
Kaya
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Aydın Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 29uncu maddede
Biliyorsunuz, AKP zaten yıllardan beri torba yasaya her türlü şeyi,
her şeyi koyarak buraya getiriyor. Evet, biz bu maddeye Cumhuriyet Halk
Partisi olarak destek veriyoruz, bir sıkıntı yok ama bu torba
yasa içinde gerçekten karşı olduğumuz maddeler de var.
Değerli arkadaşlar, ben demin AKP Grup
Başkan Vekilini dinledim Cumhurbaşkanlığı sistemi
müthiş bir sistem, gelir gelmez uçuracağız ülkeyi. dediler ama
ülkeyi yukarı doğru değil de inişe doğru uçurdular.
Ben size birkaç tane konudan bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben, özellikle bu
bütçeyi Plan ve Bütçede yirmi beş gün boyunca takip ettim. Hiçbir zaman bu
bütçede çiftçiye para yok, asgari ücretliye para yok
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Var, var.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) -
işsize para
yok, esnafa para yok, hiçbir yere yok.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Çok, çok; her
şey var.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Maliye
Bakanının dediği şekilde Paramız yok. dediler.
Değerli arkadaşlar, Çiğdem Tokerin
Kamu İhalelerinde Olağan İşler diye bir kitabı
çıktı, özellikle AKPli milletvekillerinin bu kitabı alıp
okumasını istiyorum.
Şimdi 21/b diye bir madde var. 21/bde ne
diyor biliyor musunuz? Afet ve savaş gibi olağanüstü hâllerde
kullanabilirsiniz. diyor ama maalesef AKP bunu bu şekilde
kullanmıyor, alışkanlık hâline getirdi. Size
yaklaşık rakamı söylüyorum arkadaşlar: 21/byle 46 milyar
463 milyon liralık ihale yaptınız, 46 milyar 463 milyon
liralık. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Anlatayım size.
Açık ihaleye bütün firmalar girer, en az yüzde 30-35 kırımla
iş gider ama 21/bden 5 tane firma çağırıyorlar. O
firmaların kim olduğunu biliyorsunuz. Ben özellikle AKPli
milletvekillerini tenzih ediyorum, o para sizin yanınızdan geçmiyor,
ben onu biliyorum, nereye gittiğini de biliyorum, sizin
yanınızdan geçmiyor; onu söyleyeyim baştan. Düşünün, 5
firma geliyor Sen 2 milyar yazacaksın. Sen 2 milyar 10 lira
yazacaksın. Sen 2 milyar 15 lira yazacaksın. deniyor. İhalenin
kimde kaldığı belli oluyor yani kırımsız bir
ihale oluyor. Eğer açık ihale olarak gidilseydi devlet bütçesinde
yani kasasında 7 milyar lira para kalacaktı arkadaşlar. Yani
sizin çiftçiye vereceğiniz parayı, aldınız, götürdünüz 5
tane firmaya veriyorsunuz ve bu firmalar değişik işlerde de
ortaklık yapıyorlar değerli arkadaşlar, ortaklık
yapıyorlar. Yani onlar kendi işlerini kendileri ayarlıyorlar,
ihaleleri kendileri ayarlıyorlar, parayı da kendileri alıyorlar.
Yani biz 82 milyon insan o 6-7 tane firmaya çalışıyoruz
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, ne
yazıyor, biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. yazıyor. Siz milletin vekilisiniz, Türkiye Cumhuriyetini,
82 milyonu burada temsil ediyorsunuz. Ben sizin günahınızı
almıyorum, bu paraların nereye gittiğini de hepimiz biliyoruz
zaten. Eğer gerçekten doğru bir hükûmet sistemiyle, parlamenter
sistemle yönetilseydik burada biz bakanı görecektik, bu soruları
soracaktık. Biz şu an, 2018den sonra bakanların yüzünü
göremiyoruz. Kime hesap soracağız, kime; kime hesap
soracağız?
Şimdi, asgari ücret görüşülüyor,
değil mi? Ben size bir şey söyleyeyim: Değerli vekiller, siz
kendi bölgelerinize gidiyorsunuz, inanın, var ya, böyle giderse
yakında sosyal patlama olur. Bir muhalefet milletvekilli olarak sizi
uyarıyorum: Oturun, düşünün. Sarayla mı görüşeceksiniz
Ya,
hadi bizi boş verin, bakanlar zaten çıkmıyor bizim telefonumuza
da, ben AKPlilere soruyorum: Hangi bakan sizin telefonunuza çıkıyor,
hangi sorununuzu hallediyor?
METİN YAVUZ (Aydın) Hepsi
çıkıyor, hepsi çıkıyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Yani bu sistemi mi
övüyorsunuz? Hangi bakan sizin sorununuzu hallediyor?
METİN YAVUZ (Aydın) Hadi ya, hadi ya.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) 2015 ile 2018
yılları arasında yine ben bu Meclisteydim, burada bakan
otururken, Veysel Eroğluyla Aydının bir sorununu çözdüm.
METİN YAVUZ (Aydın) Boş
konuşuyorsun, boş.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Ama şu an,
boş verin muhalefet partisinin milletvekillerini, siz iktidar
milletvekilleri bile kendi bölgenize giderken vatandaştan
kaçıyorsunuz, bunu biz biliyoruz arkadaşlar, biliyoruz.
METİN YAVUZ (Aydın) Boş
konuşuyorsun, boş.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Hiç
uğraşmayın, bu sistemin Türkiyenin başına bela
olduğunu hepimiz biliyoruz. Elinizi vicdanınıza
koyacaksınız.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Hayal etmek
güzel ama hayale ulaşmadığın zaman çamur atmana gerek yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bakın, tekrar
ediyorum: Gelin, bu torba yasayla biraz da elektrik, doğal gaz ve sudaki
bütün vergileri kaldıralım. Yani 2 bin lira maaş alan da
aynı vergiyi ödüyor arkadaşlar, 100 milyon lira para kazanan da
aynı vergiyi veriyor, 10 bin lira maaş alan da aynı vergiyi
veriyor. O zaman, gelin -ortak kullanım alanımızda- 2 bin lira
alan adam o vergiyi vermesin, muaf tutalım vergilerden, KDVleri
kaldıralım, ÖTVleri kaldıralım, lüks arabalara
koyalım. Ama sizler ne yapıyorsunuz? Sizler, her gün, her şeye
zam yapıyorsunuz. Niçin, biliyor musunuz arkadaşlar? Sadece ve
sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bir
dakikanızı alayım.
BAŞKAN Tamamlayın.
Buyurun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sen bütçede
bakanlarla görüşmedin mi? Bütçeye geldiğin zaman bakanlarla
görüşmedin mi?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bütçe de yılda
bir sefer yapılıyor, bırakın gelsinler de görüşelim
yani.
Arkadaşlar, gerçekten komik bir şey ya!
Ben, Aydın Milletvekiliyim, Türkiye'nin Milletvekiliyim, geliyorum,
buraya, senede bir sefer Plan ve Bütçede bakanla görüşecekmişim!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Aydına
gelen yatırımları almadın mı? Aydına gelen
yatırımları tek tek size söylemedik mi?
BAŞKAN Söz atmayalım lütfen,
karşılıklı olmasın. Hatibi dinleyin.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Ayıp ya!
Ayıp! Buna ayıp denir.
Değerli arkadaşlar, bakın size
öneriyorum: Şu hortumları kesin. Bu hortumları kesmediğiniz
sürece Türkiye'nin başına daha çok şeyler gelir. (CHP
sıralarından alkışlar) Yap-işlet-devret modeliyle
yapılan işleri muhakkak ve muhakkak Türkiye Büyük Millet Meclisine
açmak zorundasınız. Açmak zorundasın. Kaç paraya
yapılıyor bu ihaleler? Kaç paraya gidiyor? 5 liralık işi
şu an 15 liradan yapıyorsunuz arkadaşlar. Bu, garibanın,
yoksulun parası. Birilerini zengin yapmak için bunları yapmayın.
Elinizi vicdanınıza koyun. İnsanlar gerçekten intihar ediyor.
Bakın, görüyorsunuz, insanlar intihar ediyor, elektrik parasını
ödeyemiyor. İnsanlar aç, susuz! Buna bir çare bulun ve bu
hortumcuların hortumlarını kesin.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkan
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldızın 144 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 29uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
tabii, arzumuz, gündeme bağlılık içerisinde hızlı bir
şekilde yasaları görüşmek.
BAŞKAN İnşallah, umuyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz de özellikle gündem
dışı konuşan arkadaşları gündeme davet ederseniz
çok daha hızlı yol alırız diye düşünüyorum.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Grup
Başkan Vekili kanunun geçmesini istemiyor ki her şeye cevap veriyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, ben,
hatibi tebrik, takdir ediyorum. Hatip, gerçekten, büyük bir tebriki ve takdiri
hak ediyor. Sadece beş dakikalık konuşma, artı bir dakika
Başkanın vermesiyle beraber altı dakika içerisinde temas
ettiği meseleleri ben yazmaya yetişemedim, sadece başlıklar
hâlinde tekrar edeceğim.
Bakın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi eleştirisi yaptı, yerden yere vurdu. Bakın, tarım
politikaları, ihale mevzuatı, sistem eleştirisi, enerji
politikası, su politikası, asgari ücret, vergi düzenlemesi, 9
Aralıkta gündeme gelecek olan bütçe kanunu teklifi, milletvekillerinin nasıl
çalışacağı meselesi, kamu hizmetlerinin nasıl
görülmesi gerektiğine ilişkin sosyolojik, ekonomik, tarihî, anayasal
değerlendirmeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, bu
şekilde, böyle bir anlayışla ne Parlamentoya değer
katarız ne de yaptığımız işe değer
vermiş oluruz. Onun için, eğer gündemden uzaklaşan
milletvekilleri olursa, İç Tüzükün de bir emri olan gündeme davetin
tarafınızca yapılmasını sizden istirham ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
65.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
yanlış bir yerden başlayıp çok doğru bir noktaya
getirdi tartışmayı Sayın Grup Başkan Vekili. Öyle
kanunlar getiriyorsunuz ki torba yasa diye sizden önceki hiçbir iktidarın
başvurmadığı yöntemle, öyle bir iş ki bir de bunu
temel kanun olarak Meclise getirip maddeler üzerinde konuşturmuyorsunuz.
Örneğin bir maddede tüp bebeğin katılım payını
düzenliyorsunuz, altında kar lastiğinin takılış gününü
düzenliyorsunuz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Torba yasa yapıp muhalefeti konuşturmayan
bu anlayışa karşı, bir önerge vermek suretiyle kendisine
temin edebileceğimiz beş dakikada bölgesinin, memleketin
yapısal, güncel can alıcı sorunlarını dile getiren
vekilimize yürekten teşekkür ediyoruz. Torba iktidara torba muhalefet
yapıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan, siz de devam
edin.
66.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hani bu Meclis hiç temel yasa görmese, eyvallah, Grup Başkan Vekilinin
dediğine katılacağım ama bugüne kadar temel yasa olarak
gelen düzenlemelerde de maalesef aynı yaklaşımı gördük.
Tabii, Özgür Özeli suçlamıyorum çünkü burada,
başka bir Grup Başkan Vekili Ne yaparsanız yapın,
ağzınızla kuş tutsanız da sizi
alkışlamayacağız. dedi. Onun için, mesele, milletin
kaderini kendi kaderi olarak görmektir.
NURAN İMİR (Şırnak)
Bırakın da milletin vekili konuşsun, sarayın vekili
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz milletimizin
kaderini kendi kaderimiz olarak görüyor, yaptığımız
çalışmalarda da bunu esas alıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kısa, bir dakika, sadece bir dakika müsaadenizle.
BAŞKAN Sayın Özel, kayıtlara
geçsin, buyurun.
67.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ithamın üzerine sadece
rakam vereceğim: 22nci Dönemden önceki üçlü koalisyon hükûmeti sadece ve
sadece yüzde 4, 22nci Dönem yüzde 8,5; 23üncü Dönem yüzde 30, 24üncü Dönem
yüzde 52; 26ncı Dönem yüzde 72; bu Dönem 2 tane kanun hariç -ki bunlar da
temel yasa yapılması olası olmayan 6 maddelik kanunlar-
tamamını temel yasa olarak getirdiniz. Siz, parlamenter demokrasinin
önce fiilen canına okudunuz; sonra, uymadığınız İç
Tüzükü, uymadığınız Anayasayı tek adama uydurdunuz;
sorun buradadır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Özkan,
siz de devam edin.
68.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, biz, her
kim doğru icraat yaparsa başımızın üstüne,
alkışlayacağız diyoruz çünkü milletimizin kaderini kendi
kaderimiz olarak görüyoruz ama özellikle üçlü koalisyon dönemi, bütün o 3
partinin de gayretine rağmen, bu ülkede çok fazla ihtiyaç olan yasal
düzenlemelerin hayata geçirilmesine maalesef müsaade etmedi. O dönemin
hükûmetinin veya ortaklarının sorunu değil. İşte, biz,
AK PARTİ hükûmetleri döneminde, malum olduğu üzere, temel yasalardan,
Borçlar Kanunundan, Medeni Kanundan ceza kanunlarına kadar pek çok
yasayı sıfırdan gözden geçirme imkânına sahip olduk ama
bakın, biz diyoruz ki: Keşke o dönem
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi hayatta olsaydı da
Clintonun karşısına giden Sayın Ecevit, alnı
açık, başı dik durabilseydi. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Her zaman durdu,
her zaman!
AYHAN BARUT (Adana) Ne alakası var, ne
alakası var!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, Bülent
Ecevit, Karaoğlan olarak
Bakın, Bülent Ecevitin hakkını
BAŞKAN Sayın Özkan, artık
tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, özür
dileyecek!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
müsaade etsin, bir anlasın meseleyi, anlamadan
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ama, bakın, konu nereden nereye
dallanıp budaklanıyor arkadaşlar; kanunu mu
görüşeceğiz, ne yapacağız?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, Başkanım
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Aptal
mı dediler ona!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bülent Ecevit,
Amerikaya gittiği zaman eğer başkanlık sistemi
olsaydı, orada basa basa, çaka çaka devletimizin onurunu korurdu. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Aynı
sizin yaptığınız gibi!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mektubu da yazamazdı
o zaman; mektup var ya mektup, o mektubu da yazamazdı o zaman
Amerikanın Başkanı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Orada Bülent Eceviti
mahcup eden, maalesef o dönemin darbe kültürüyle şekillenmiş
anayasasıdır. Bülent Ecevit, Karaoğlandır, bu milletin
hizmet etmiş Başbakanıdır ama onu keşke oraya o darbe
ürünü anayasayla değil de Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle gönderseydik. (CHP sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Açalım Sayın Özelin
mikrofonunu, bu konu üzerinde etraflıca tartışalım.
Buyurun, tartışın.
69.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanı Bülent Ecevitin ve geçmiş bütün devlet
adamlarımızın manevi şahsiyetinde kınadıklarına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
konuşmasının devamında, salonda milletin vekillerinden
yükselen tepki ve Türkiye Cumhuriyetinin efsane Başbakanına sahip
çıkıştan sonra, son cümlelerindeki biraz önceki hataları
telafi gayretini olumlu karşılıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hiç, hiç öyle bir laf
etmedim. Eceviti sizin kadar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Eceviti bir
deklanşörün basılış anından dolayı Clintonun
karşısındaki vücut dili eleştirileri
iğrençliğinden siyasi bir çıkar elde etmeye
çalışıyorsa iktidar partisinin Grup Başkan Vekili, ancak ve
ancak onu, bu yüce çatı altında ve Ecevitin ve geçmiş bütün
devlet adamlarımızın manevi şahsiyetinde kınıyoruz,
ifadelerini telin ediyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
söyleyen işitir, sözümü bitirmeme izin versin.
Şimdi, eğer Başkanlık sistemi
var da o yüzden mi Ver papazı, al papazı. diyen adama bir telefonla
kendi papazını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Tamamlayın ama artık
bitirelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanlık
sisteminden aldığınız güçle mi Ver papazı, al
papazı. diyen Trumpa, kendi istediğiniz adamı almadan, bir
telefonla papazı yolluyorsunuz? Ya da tersinden bakalım, acaba, o
dönemde parlamenter sistem mi sizin Genel Başkanınıza
Hikmetyarın karşısında diz çöktürdü? Buna cevap verin.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Toparlıyor muyuz artık?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Toparlamıyoruz
Başkanım, niye toparlayacağız? Burada milletimizin
geleceğini konuşuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen girdin, sen girdin ona!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bak,
aynısını yapıyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
sataşmadan dolayı
BAŞKAN Sayın Özkan, bir saniye.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Aynısını yapıyorsun. Bari istikrarlı ol yani. Kendi
ifadenle çelişkiye düştün.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
Bakın, grup başkan vekillerinin sözlerine
riayet ediyoruz ama yani makul bir şekilde tutmanın da
gerekliliği ortada. Yani sizlerden ricam, bu konuyu artık
sonlandıracak şekilde bir konuşma yapmanız.
Buyurun Sayın Özkan.
70.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri ve aziz milletimiz; buradan milletimize
sesleniyorum: Bakınız, ortada, Türkiye Cumhuriyetinin
varlığına kastetmiş ve Türkiyeye, terör örgütlerine destek
vererek Türkiye aleyhtarı çevrelere lobi yapan bir devlet varsa, bizim
onunla iyi geçinmemizi mi bekliyorsunuz?
Bakın, eğer devlet yönetiminiz Bütün
dünya buna inansa, birlik olsa, hayat bayram olsa. anlayışıyla
şarkı söylemekse, oturun, kendinize bir bakın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hikmetyarın
önünde kim diz çöktü ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın ortada,
terör örgütlerine silah gönderen, Türkiyeyi arkasından hançerleyen,
Akdenizde Türk varlığına hayır diyen, S-400lere, yerli
ve millî silah üretimimize hayır diyen ne kadar Türkiye
düşmanı varsa, onlarla beraber olanlar varsa, eğer bizden
onlarla iyi geçinmemizi istiyorsanız, kusura bakmayın, onlarla iyi
geçinemeyeceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, geçiniyorsun işte.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - E, geçiniyorsunuz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) İyi geçindiniz zaten.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ha, hoş,
Cumhuriyet Halk Partisi -hodri meydan- PYDye, YPGye terör örgütü bile
diyemiyor, Afrinde ne işimiz var? diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hikmetyarın
önünde kim diz çöktü?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şöyle göğsünü
gere gere, içinden gele gele Barış Pınarına, S-400e
evet diyemiyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Konuyu saptırma.
Hikmetyarın önünde kim diz çöktü?
BAŞKAN Sayın Özkan, toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız,
burada pek çok Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilinin Doğu Akdenizdeki
petrol arama çalışmalarına nasıl hayır dediğini
bu kulaklar duydu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Konudan sapma.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onun için diyoruz ki,
yerli ve millî siyasetle, Türkiye'ye dost olanlara dost olun, Türkiyeye
düşman olanlara düşman olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hikmetyara cevap
yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, söz vereyim ama demin
Sayın Özkana söylediklerimin aynısını size de söyleyeyim.
Şimdi, konu böyle dağıldıkça toparlanması da
güçleşiyor, ben bunu görüyorum buradan, makul bir şekilde toparlayın.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - 19 konuya girdi
Başkanım, 19 konuya.
BAŞKAN Sayın Özkan, öncelikle
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
konu Salih Müslimden başlayacak, IŞİDe kadar gelecek. Bana
göre, kesin, daha güzel olur.
BAŞKAN Sizlerden rica ediyorum, lütfen bu
açıklamalarınızı tartışmayı bitirecek bir
şekilde sonlandıralım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yani onlara gelmeden
bitirelim; Salih Müslim, kırmızı halı, öfkeli gençler...
BAŞKAN - Çünkü diğer grup başkan
vekillerimiz burada, diğer milletvekilleri burada, kimseye de
haksızlık etmeyelim.
Buyurun Sayın Özel.
71.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
hassasiyetinizi anlıyorum, çok da haklısınız. Sayın
mevkidaşım, herhâlde, kendi açtığı bir
tartışmada -karşısındaki argümanların
somutluğu karşısında- meseleyi bambaşka mecralara
çekerek bir çıkış peşinde. Ama ben size
yaptığım konuşmada Amerika Birleşik Devletleriyle
niye iyi geçiniyorsunuz? demedim ki Siz Amerika Birleşik Devletleriyle
iyi geçinin. demedim ki. Ben size şunu söyledim: Devlet
adamlarını suçlarken, hem de sizin saydıklarınızı
ve daha fazlasını Türkiyeye, size ve hepimize yapmış olan
bir ülke karşımızdayken bu ülkenin yarım akıllı
devlet başkanının argo bir dille size verdiği mektubu dokuz
gün yutup, susup sonra da önünüzün üç düğmesini ilikleyip kendisine takdim
etmeye gitmeyin dedim.
SALİH CORA (Trabzon) Daha ne yapacaktık!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben, siz FETÖyü almadan
papazı vermeyiz. deyip FETÖyü almadığınız hâlde
papazı VIP uçurdunuz dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Cezasını da
yattı çıktı.
BAŞKAN Sayın Özkanın da açmadım
mikrofonunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
Ben Amerika karşısında Türkiyeyi
düşürdüğünüz basiretsiz durumu eleştirdim, siz diyorsunuz ki:
Biz bunlarla iyi mi geçinseydik? Daha ne kadar iyi geçineceksiniz!
METİN YAVUZ (Aydın) O eski gündemdi ya!
BAŞKAN Hepinizin maksadı hâsıl
olmuştur.
Teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29uncu maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Dursun
Ataş İmam
Hüseyin Filiz
Ankara Kayseri Gaziantep
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu
Konya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Kayseri
Milletvekilimiz Sayın Dursun Ataş. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ataş.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce Pençe-3 ve
Barış Pınarı Harekâtında şehit düşen kahraman
askerlerimiz Harun Çınar ve Alparslan Kurtu rahmetle anıyor,
ailelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum,
mekânları cennet olsun; yaralı askerimize de acil şifalar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bu yasa teklifinin geneli üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına hep iyi niyetlerde bulunduk ve katkı da sunmaya
çalıştık. Tabii ki bu kanun teklifinde ihtiyaç olan birçok
şey var ve birçok maddeye de destek verdik. Fakat biz ne kadar destek sunarsak
sunalım, şunları da ekleyelim desek de, maalesef ki sizlerin,
diğer kanun maddelerinde de olduğu gibi, vahiy yoluyla inmiş
gibi, hiçbir şekilde noktasına virgülüne dokunmadan
çıkaracağınızı biliyoruz. El yöntemiyle evet deyip
geçeceksiniz ve bu maddeler içerisinde olumlu bulduğumuz 29uncu madde de
bunlardan biri.
İlgili kanun teklifinin bu maddesi, Jandarma ve
Sahil Güvenlik Akademisinde veya eğitim merkezlerinde subay veya astsubay
yetişmek üzere eğitim alan şehit ve gazi eş ve
çocukları akademik başarısızlık sebebiyle
eğitimden ayrılmak durumunda kaldığında, bunların
ödeyecekleri tazminatı ödememeleri için düzenlenen bir madde. Gerçekten
uygun bir madde. Şehit ve gazilerimiz için çıkarılan bu maddeye
biz de katılıyoruz. Fakat şehit ve gazilerimiz için
çıkarılan bu maddeler maalesef ki yeterli değil;
şehitlerimizin çocuklarına, dullarına, yetimlerine ve
gazilerimize çok daha fazla sahip çıkmamız gerekiyor ve bu, anayasal
bir zorunluluktur. Elbette ki biz burada rahat çalışma ortamı
buluyorsak, evimizde rahat uyuyabiliyorsak, bugün güvenliğimizi
sağlayan o şehitlerimize, gazilerimize, polislerimize borçluyuz.
Bugün görüşülen bu kanun teklifinde -elbette ki
sadece şehitlerimize değil, şehit olmadan önce de bunlara, bu
görev yapan polislerimize, askerlerimize daha fazla sahip çıkabilsek-
bugün, bu yasada, polislerimiz bizden bir şeyler bekliyordu, 3600ü
bekliyordu. Bugüne kadar, ek göstergede 3600ü polislerimize vereceğimiz
sözünü her zaman, bütün partiler dile getirdi. Ne zaman? Seçim
zamanlarında. Ne zaman seçime gidersek o sahalarda polislerimize umutlar
verildi ve dendi ki: Bu, can güvenliğimizi, mal güvenliğimizi
sağlayan polislerimize 3600ü vereceğiz. Bunu Sayın
Cumhurbaşkanımız da seçimden önce defalarca dile getirdi. Bu
kanun maddesinde bu polislerimize keşke 3600ü de verebilsek. Bütün
partiler vermeyi öngörüyor, söylüyor, maalesef ki, ne hikmetse buna gelince
veremiyoruz ve bütçe yeterli değil diyoruz.
Diğer taraftan,
astsubaylarımızın da devamlı dile getirilen büyük
problemleri var ve yine, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, 63üncü, 64üncü
Hükûmet dönemlerinde verilmiş sözler var. Birçok sorunlarını
dile getirdiler. Çok yüksek sesle dile getirmeseler de ülkenin içinde
bulunduğu konum gereği alçak sesle dile getirdiler ama herkesle
görüştüler. Burada en önemlisi, öne çıkan iki şey vardı.
Birincisi: Astsubaylar 2003ten bu yana meslek yüksekokullarında ön
lisanstan mezun oluyor. Kendi denginde mezun olan devletin diğer
memurlarının tamamı 9un 3ünden göreve başlarken maalesef
ki astsubaylar 9un 1inden göreve başlıyor. Bunun sözünü
Ve yine, önemli bir konu görev tazminatları.
Astsubaylar emekli olurken yüzde 45 ve yüzde 50, en fazla yüzde 55
aralığında emekli maaşına bağlanıyor.
Bununla ilgili de görev tazminatının emekliliğe yansıyacak
şekilde verilmesini düzenleyen bir kanun bekliyorlar. Bunun yine, biraz
önce ifade ettiğim gibi, 63üncü, 64üncü Hükûmetlerinizde sözlerini
verdiniz, Sayın Cumhurbaşkanı Kayseride 8 Mart 2018de de bu
düzenlemeyi yapacağının sözünü verdi. Astsubaylarımız
bugün, bu 2 madde başta olmak üzere, sorunlarının çözülmesini
bekliyorlar ve biz de buradan, sizlerden bu kanunu çıkarmanızı
talep ediyoruz.
Yine, bunun gibi, uzman
çavuşlarımızın da birçok sorunu var. Mademki bu
kanunları çıkarıyoruz, bu sorunları da çözerek
çıkarmanızı biz İYİ PARTİ olarak talep ediyoruz
ve uygun gördüğümüz her maddede de sizlere destek veriyoruz. Maalesef ki
bunlar dikkate alınmıyor, el çokluğuyla, el yöntemiyle ve Biz
yaptık. mantığıyla çıkarıyorsunuz.
Bizler burada, bu milletin menfaatine olan her
şeyde sizlere destek veriyoruz ve katkı sunmaya
çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bizlerin de sesine
birazcık kulak verirseniz şurada grubu bulunan bütün partiler bu
konularda size destek verecek, bizler bu desteğin sözünü her zaman
veriyoruz. Biz askerimizin, polisimizin -şehit olduktan sonra
çocuklarına biraz böyle maddi destek vererek sahip çıkmak yerine-
daha iyi koşullarda yaşamalarını, görev
şartlarının düzeltilmesini, polislerimizin yaşam ve görev
şartlarının, mesai sürelerinin, bayramda seyranda
çalışan polislerimizin mesailerinin düzeltilmesini sizlerden talep
ediyoruz.
Bu yasa biz oy versek de vermesek de zaten geçecek.
Şimdiden ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinde geçen ya da ibaresinin
veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Nuran
İmir Kemal
Peköz
İstanbul Şırnak
Adana
Zeynel
Özen Hüseyin
Kaçmaz Züleyha
Gülüm
İstanbul Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oya Ersoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ersoy.
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz almış olduğum maddede, Jandarma
ve Sahil Güvenlik Akademisinde öğrenciliği sona erdirilen subay ve
astsubay adaylarının öğrenim masraflarının geri
ödenmesine dair bir düzenleme getiriliyor.
Evet, hazır söz gençlerden
açılmışken gençlerin durumunu konuşalım istiyorum ben
burada ve geçtiğimiz günlerde iktidar partisinin Genel Başkanı,
on yedi yılda 9 milyon yeni kişiye iş sağlamakla övündü,
bunu bir başarı öyküsü olarak anlattı. Ardından, TÜİK
bir açıklama yaptı ve bu rakamı düzeltti, dedi ki: 7 milyon 200
bin kişi istihdam edilmiştir. Bakın, asıl, on yedi
yılda çalışabilecek nüfus 13,5 milyon arttı. Şimdi,
Nasrettin Hocanın kedi-ciğer fıkrasını hepiniz
bilirsiniz: Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi
nerede? der Hoca. On yedi yılda çalışabilir nüfusa dâhil
olanların en az yarısı işsiz kalmışsa burada bir
başarı öyküsünü siz nasıl buluyorsunuz?
Şimdi isterseniz, bırakalım
başarı öykülerini, gerçekleri konuşalım. Son bir yılda
ekonomik krizle birlikte işsizlik oranları giderek arttı; hatta,
yaz aylarında bile bu artışı engelleyemediniz. Peki,
ekonomik kriz en çok kimleri vuruyor biliyor musunuz? Gençleri vuruyor,
kadınları vuruyor. Bakın, DİSKin
araştırmalarına göre genç işsizlik yüzde 27,4le,
tarım dışı genç kadın işsizlik oranı ise
yüzde 42,6yla rekor kırdı. Sigortalı işçi sayısı
son bir yılda 413 bin kişi azaldı, kayıt
dışı çalışanların oranı ise yüzde 36,1
arttı. 1 milyon 916 bin kadın işsiz bu ülkede, 3 milyon 516 bin
genç ise ne istihdamda ne de eğitimde var. Şimdi iktidar partisine
soruyorum: Bu saydığım veriler sizde yok mu? Yoksa Nasılsa
bizim maaşlarımız yatıyor ve geleceğimiz de garanti
altında. mı diyorsunuz?
İşsizlik verileri sadece rakamlardan
oluşmaz, sosyal durumu da ortaya koyar. Günlerdir bu ülkede intihar
vakaları yaşıyoruz. Bunlarla direkt irtibatlıdır
işsizlik verileri ve aynı zamanda, sizlerin istihdam yaratma
konusundaki başarısızlığınızın da aynasıdır.
Evet, başarısızsınız çünkü siz, kamu
kaynaklarını 5i bir yerde şirketlerinize seferber ederek tüm
otoyolları, tünelleri, köprüleri, havaalanlarını kamu-özel
iş birliği adı altında yağmaya açtınız.
Halkımız hayatında hiç görmediği Osmangazi Köprüsü için
yandaşlarınıza bedel ödüyor. Şehir hastaneleri
yapıyoruz. diye yandaş müteahhitlerinizi zenginleştirdiniz,
Cebimizden 5 kuruş çıkmıyor. diye işe
başladınız, Halkımıza hizmet etmek için zarar
ediyorsak varsın zarar edelim. noktasına geldiniz. Müşteri
garantili hastane yaptınız, halkın önüne 142 milyar
dolarlık fatura koydunuz. Bunun adı da halka değil, apaçık,
yandaş sermayeye hizmettir.
Değerli milletvekilleri, gerçekler ne
baskıyla ne bağırarak çağırarak ne zorla ne
manipülasyonla ne ceza tehdidiyle saklanamayacak kadar büyük.
İşsizlik, güvencesiz çalışma, zamlar, vergiler, borç
batağı altında yaşamak zorunda bırakılan halk çok
gerçek. İşte bu koşullar altında asgari ücret tespit
çalışmaları başladı. Asgari ücretin belirlenmesi
süreci devletin toplumla yaptığı en büyük toplumsal
sözleşmedir çünkü asgari ücret, ülkemizde sadece 10 milyon işçinin ve
ailesinin değil, emeğiyle geçinen herkesin çalışma ve
yaşam koşullarını belirleyen temel parametredir.
Bildiğiniz gibi, eylül ayında IMF bu ülkeyle ilgili bir rapor
açıkladı ve dedi ki: Ücretleri, gerçekleşen enflasyon
oranında değil, hedeflenen enflasyon oranında
artırın. Şimdi, asgari ücret neye göre belirlenecek? IMFnin
talimatları doğrultusunda mı belirlenecek, gerçek enflasyon
oranı dikkate alınarak halkın ihtiyaçlarına göre mi
belirlenecek?
İktidarın paralel yapılar konusunda
üstüne yok. Şimdi de paralel enflasyon diye bir şey yarattı.
Damat Bakana göre enflasyon yüzde 8,5; devletin aldığı vergiye,
harca, cezalara gelince yüzde 22,5; çarşıda, pazarda enflasyon
neredeyse yüzde 55i buluyor. Sendikalar düzenli olarak açlık ve yoksulluk
sınırını açıklıyor. Asgari ücreti belirlerken 4
kişilik bir aileyi baz aldığınızda bu
sınırların üstünde belirlemek zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
OYA ERSOY (Devamla) Şimdi, bugün DİSK,
2020 yılının asgari ücretinin en az net 3.200 lira olması
gerektiğini açıkladı ve aynı zamanda asgari ücretin yüzde
51inin vergi ve kesintilere gittiğini ve bu nedenle de asgari ücretin
vergi dışı bırakılması gerektiğini söyledi.
Şimdi, diyeceksiniz ki: Para var mı, nasıl verelim? Evet, para
var. Yandaş şirketlere aktardığınız paralardan, onlara
uyguladığınız istisnalardan, muafiyetlerden, indirimlerden
vazgeçerseniz, evet, para var. Kırk yıldır uygulanan ancak
artık iflas eden neoliberal politikaları terk etme zamanı
artık gelmiştir. Ücret artışına dayalı büyüme
mümkündür ve insan onuruna yaraşır bir asgari ücret lütuf değil,
haktır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
29uncu maddesinde yer alan nasbedilmek ibaresinin nasbedilmek
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Muhittin Taşdoğan Sefer
Aycan Halil
Öztürk
Gaziantep Kahramanmaraş Kırıkkale
Ayşe
Sibel Ersoy Hayati
Arkaz
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Adana
Milletvekilimiz Sayın Ayşe Sibel Ersoy. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ersoy.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bireyin
zihinsel veya bedensel fonksiyonlarındaki kayıplar sonucu ortaya
çıkan sınırlılıklarını ifade etmek için
kullanılan bir kavram olan engellilik, genel anlamı itibarıyla,
yeteneklerdeki ve güçteki sınırlılık ya da eksiklik
durumudur. Günümüz Türkiyesinde engelli bireyler, sosyal yaşam, ekonomi,
eğitim gibi birçok alanda ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Bu sorunların çözülmesiyle birlikte engelli
bireylerin toplumda daha aktif rol oynamasını sağlamak bizi daha
sağlıklı ve verimli bir toplum yapısına
kavuşturacaktır.
Engellilere yönelik benimsenmiş iki tür
yaklaşım bulunmaktadır. Birincisi geleneksel
yaklaşımdır. Engeli bireysel bir sorun olarak görüp ya
kişinin tedavi edilmesi ya da engellilerin sınırlılıklarının
telafi edilmesine yöneliktir.
Engellilere yönelik ikinci yaklaşım ise
sosyal modeldir. Bu modele göre, engellilerin maruz kaldığı
kısıtlılığın nedeni engelleri değil,
toplumun kısıtlamalarıdır. Ön yargılar, kurumsal
ayrımcılık, ulaşılamaz binalar, ulaşım
sistemi, yalıtılmış eğitim sistemi bu
kısıtlamaların nedenidir. Engellilerin gereksinimlerinin
farkına varılması onlara sunulacak olan hizmetleri de etkilemesi
bakımından önem taşımaktadır.
Günümüzde engelli
vatandaşlarımızın toplumun kısıtlamalarından
kaynaklanan birçok sorununun çözülmesi gerekmektedir. Bu
sıkıntılardan en önemlisi, ekonomik alanda engellilerin
yeterince var olmamalarıdır. Engelli bireylerin ekonomik anlamda
kalkınması, kendi yaşamlarını idame ettirebilmeleri ve
ailelerinden bağımsız bir yaşam sürdürebilmeleri adına
çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuyla ilgili yapılan
araştırmalarda, araştırma kapsamına giren engelli
bireylerin yüzde 14ü istihdamda yer alırken yüzde 86sı ise istihdam
dışında kalmıştır. Çalışan engelli
bireylerin yüzde 77si ücretli, maaşlı ya da yevmiyeli, yüzde 15i
işveren veya kendi adına çalışmakta ve yüzde 8i de
ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır.
Çalışmayan yüzde 85 oranındaki engelli bireylerin ise sadece
yüzde 6sı iş aramaktadır. Bu araştırma bize engelli
bireylerin aslında ciddi bir iş gücü potansiyelinin olduğunu ve
topluma kazandırıldığı zaman çok büyük bir iş
gücü yaratabileceğini göstermektedir.
Engelli vatandaşlarımızın
eğitime ulaşımını erken yaşta başlatmak da
çok önemlidir. Bu durum, iş gücüne katılacak engelli bireyin toplumda
var olma sürecini kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda,
engellilerin ilkokul çağında akranlarından izole olması
yerine toplumla kaynaşabilecekleri yeni bir alan yaratılmış
olması da çok önemlidir; özel sınıflar yerine akranlarıyla
kaynaşmasının sağlanması teşvik edilmelidir. Bu
konuda veliler, sınıf arkadaşları ve öğretmenlerin
bilinçlendirilmesi de engelli bireylerin en büyük haklarından biri olan eğitim
hakkından yeterince yararlanmaları adına çok önemlidir.
Engel sözcüğünün zihinde
oluşturduğu mağduriyet ne yazık ki hem engelli kişiyi
hem de yakınlarını içinden çıkılamayacak duygusal bir
durum içinde olmaya yöneltmektedir. Biz, insanın isteyince hiçbir engel
tanımadığını ve birçok engelli
arkadaşımızın inanılmaz bir şekilde neleri
başardıklarını biliyoruz. Bedensel engelli millî sporcular
uluslararası yarışmalarda şu ana kadar
kazandıkları 246 madalyayla tarihî bir başarıya imza
attı. Bu arkadaşlarımıza ait başarılar o kadar
çok ki ne yazık ki burada hepsinin ismini telaffuz etmeye
zamanımız yetmiyor.
Ben, bu kürsüden engelli
arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum: Lütfen kendinizi engelli
olarak görmeyin ve çoğu insanın size verdiği bu etiketi de kabul
etmeyin. Bunun yerine, engelinizin başkalarının ancak hayal
edebileceği başarılara fırsat vereceğine inanın.
Lütfen, engelli olmanın anlamını yeniden tanımlayın
çünkü bizleri güzel kılan, insanlığımız ve onunla
gelen tüm potansiyelimizdir.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde 4 önerge bulunmaktadır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
30uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali
Öztunç Erkan
Aydın Mehmet
Ali Çelebi
Kahramanmaraş Bursa İzmir
Yaşar
Tüzün Nihat
Yeşil Ahmet
Kaya
Bilecik Ankara
Trabzon
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) -
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Tekirdağ Milletvekilimiz Sayın İlhami Özcan Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi ve saygıdeğer yurttaşlarımızı
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, getirdiğiniz
teklifle yeni bir çorba yasayla karşı karşıyayız.
İçinde her şey var, 28 tane kanun ve 1 de kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yapacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi, AKP
iktidarında çıkarılan yasalarla âdeta yapboz tahtasına
dönmüştür. Bakın, daha kısa bir süre önce kabul ettiğiniz
teklif AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan
Recep Tayyip Erdoğanın sözde vetosuna takıldı çünkü halk
sağlığı ve doğa düşmanı filtresiz termik
santrallere, bacaların iki buçuk yıl daha filtresiz kullanılması
izni çıkardınız ama toplumda olan o baskı üzerine çark
ettiniz yani kanun teklifi -bir yerden- saraydan gönderildi ama yine saray
tarafından veto edildi. Yani bakıyoruz Cumhurbaşkanı
vetosuna, kuvvetler ayrılığı olduğunu ifade
ediyorsunuz ama Cumhurbaşkanı aynı zamanda partinizin de Genel
Başkanı olduğu için, kendi hazırlamış olduğu
yasayı veto etmiştir.
Bakıyoruz, bu yasa teklifinin içerisinde her
şey var ama mesela uzman çavuşluk sistemine ilişkin
iyileştirme yok. Bakın, Zeytin Dalı Harekâtında,
Barış Pınarı Harekâtında pek çok uzman çavuşumuz
şehit oldu, olmaya devam ediyor; şehit olunca diğer askerlerle
eşitleniyorlar ama çalışırken eşit koşullarda
çalışmıyorlar. Göstermelik olarak hep selam durdunuz; ha, gelin,
şimdi bu kanun teklifiyle, o uzman çavuşlara birlikte selam
duralım diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Uzman
erbaşların kıdemleri rütbelerine sayılmıyor, bu yüzden
doğuda yıllarca çalışıyorlar. Aile bütünlüklerini
kuramıyorlar, orduevlerinden ve kamplardan yararlanmıyorlar. Doksan
bir gün üzeri izin aldıkları zaman sözleşmeleri feshediliyor.
Malulen emekli olduklarında asgari ücretin altında ücret
alıyorlar.
Getirdiğiniz teklifte uzman
çavuşların ve erbaşların haklarını
iyileştiren düzenlemeleri koymayı unutmuşsunuz sevgili vekiller,
uzman çavuşlarımızı yine yok saymışsınız.
Uzman çavuşları ne zaman sözleşmeden çıkarıp kadrolu
yapmayı düşünüyorsunuz? Bakın, Barış Pınarı
Harekâtında önceki gün şehit olan Sözleşmeli Er Alparslan Kurt
ve Uzman Çavuş Harun Çınar bu statüye sahiplerdi. Askerlerimize
tekrar Allahtan rahmet dilerim. Ama sürekli şehit veren bu
yapının kadroya geçirilmesinin ve haklarının teslim
edilmesinin zamanı geldi de geçiyor değerli arkadaşlar. Uzman
çavuşları kadroya geçirin çünkü vatan savunmasının
sözleşmesi olmaz. Şehit oldukları zaman
İmamlara 3600 ek
gösterge diyoruz ama uzman çavuşlara geldiğimiz zaman yok. Polislere
3600 sözü verdik, yok; öğretmenlere söz verdik, sağlık
görevlilerine söz verdik ama unutuyoruz. Gelin, hep beraber, uzman
çavuşlarla beraber bunlara da 3600ü verelim diyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamer Genç Vekilimizi
de anıyorum. Onun her zaman gündeme getirdiği bir konu vardı,
tarikatlaşmayı gündeme getiriyordu; ben de vekilliğim süresince
tarikatlaşmayı gündeme getireceğim.
Bakınız, Hayra Davet Vakfı var.
Duydunuz mu Hayra Davet Vakfını siz? 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesinden
tam tamına bir yıl önce, 7 Temmuz 2015 tarihinde İstanbulda
kurulmuştur. Kuruluş senedi Resmî Gazetede
yayınlanmıştır. En önemlisi, Vakfın manevi ismi olarak
Molla Muhammed Emin Er -Nakşibendi tarikatının son
temsilcilerinden- gösterilmektedir. Saidi Nursi kendisini manevi
öğrencisi olarak tanımlamaktadır. Ama ne yazık ki Hayra
Davet Vakfı Molla Emin Eri birden sayfasından kaldırdı.
Şimdi Nereden buraya geldik? derseniz savunma
sanayisinde ASELSANda, TAI gibi kritik kurumlarımızda
Nur içinde yatsın
Ecevit, nur içinde yatsın Erbakan; 74te ASELSANı ve TAIyi kurarken
bugünler için, millî savunma sanayimizi kurmak için mücadele ettiler ama siz
geldiniz, onların kurmuş olduğu Tank Paletleri, savunma
sanayisinin belkemiği ASELSANın, TAInin kritik
kadrolarını maalesef tarikatlara bırakıyorsunuz. ASELSAN
Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Haluk Görgün, Savunma Sanayii
Başkanı Profesör İsmail Demir, Savunma Sanayii Başkan
Yardımcısı Celal Sami Tüfekci, İbn Haldun Üniversitesi
Rektörü, TAI Genel Müdür Yardımcısı Selman Nas, TAI Kurumsal
Pazarlama ve İletişim Başkanı Serdar Demir, 10 Eylül 2015
tarihli Resmî Gazetede vakfedenler arkadaşlar. Hangi vakfın? Hayra
Davet Vakfının. (CHP sıralarından alkışlar) Nedir
bu Hayra Davet Vakfı? ASELSAN ve TAIyi şu anda ele geçiren kadrolar
tamamen Hayra Davet Vakfının kadroları. Ben demiyorum, Resmî
Gazete diyor.
Çıkıyor Hayra Davet Vakfı, benim Plan
ve Bütçedeki Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerindeki
konuşmamdan sonra kamuoyuna duyuru yapıyor; Hayra Davet Vakfı
aleyhine ortaya atılan, gerçeklere tamamen ters, asılsız ve
kasıtlı iddialar üzerine kamuoyuna açıklama
yaptığını söylüyor ve Molla Emin Eri ve tarikatı
kabul etmiyor. Ama ben de buradan, Meclisin, milletin kürsüsünden Hayra Davet
Vakfına diyorum ki: www.hayradavet.org kimin adresi arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Bu sayfanızda Muhammed Emin Eri överken
neredeydiniz? Ama tabii ki akıllı ya bunlar, hemen açıklama
yapıyorlar, diyorlar ki: Bizim böyle bir şeyimiz yok. Ama 10 Eylül
2015 tarihli Resmî Gazete burada, devletin resmî gazetesi burada. Hayra Davet
Vakfının resmî internet sayfasından -biz tabii görüntü
almadık- onlar da çıktı, alelacele açıklama yapıyor.
Arkadaşlar, ülkeyi getirdiğiniz tablo bu;
tarikatlara teslim ediyorsunuz ASELSANı, TAIyi, TÜBİTAKı,
İbn Haldun Üniversitesini. Gelin, bu yanlıştan vazgeçin, lütfen
geç kalmayın çünkü yarın geç olacak.
Bakınız, yüzlerce mühendisimiz
baskıdan dolayı Hollandaya kaçtı, bunlar çip
uzmanıydı. Yine, en önemlisi, bir de insansız hava
araçları
ASELSANda şu anda İHAları yapan en üst
seviyedeki 20 personel işten çıkarıldı. Birçoğu Hollandaya
kaçıyor, birçoğu da işten çıkarılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Sizler de
elinizi vicdanınıza koyup artık buna Dur deyin, tarikata yol
vermeyin çünkü elinizde bir FETÖ vardı, şimdi de Hayra Davet
Vakfıyla beraber başka bir tarikat gelecek diyor, teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
72.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun 144 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 30uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
tabii ki gündeme bağlı olalım ancak biraz önce hatip kürsüden
bazı sataşmalarda da bulundu.
Şunun altını çizmek istiyorum:
Bakın, dünyada kavga ve Türkiye'ye saldırılar faiz lobileri,
silah baronları ve petrol şirketleri üzerinden. Yani kendi
silahınız varsa, yerli ve millî silahınız üretilebiliyorsa
o zaman dünyaya karşı meydan okuyabilirsiniz. ASELSAN, TAI, Tank
Palet Fabrikası
Silahlı Kuvvetlerimizin donanımı yüzde
30lardayken bugün yüzde 70in üzerinde, yerli ve millî donanımla bugün
kendilerini donatıyoruz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Parçaları
kimden alıyorsunuz, parçaları?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Demek oluyor ki
bahsettiğimiz kurumların silah üretme kabiliyeti var, silah
üretiyorlar ve bu sayede bugün ülkemizin alnı açık, başı
dik. Barış Pınarı Harekâtını ambargosuz devam
ettirebiliyoruz.
Özetle, bu kurumlar liyakatli personelle
çalıştığı için bu üretim yapıldı; tarikat
bağlantılarıyla değil, kendi alanında
başarılı personelle bugün yerli ve millî silah üretiyorlar.
Genel Kurulun dikkatine sunarım.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan
Altıntaş Dursun
Ataş Yasin
Öztürk
Ankara Kayseri Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı
Gaziantep Konya Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekilimiz Sayın Yasin Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü; engellilerin sorunlarını anlamak, çözüm getirmek ve engellerini
kaldırmak üzere ilan edilen bir farkındalık günü.
Engellilik; görmemek, duymamak, yürüyememek,
konuşamamak ya da bir fonksiyon kaybı olarak görülse de asıl
engel duyarsız, bilinçsiz yaklaşımların getirdiği ön
yargılardır. En büyük engel ise engellenmektir; her engelli kendisine
imkân verildiği takdirde topluma diğer insanlar kadar yararlı
olabilir.
Engeli aşmanın yolu eğitimden geçer;
yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendine
yeterli hâle getirerek toplumla kaynaşmasını ve
bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek
becerilerle donatan özel eğitim verebiliyorsak engelin en yüksek basamağını
aşmaya başlarız. Bu aşamada en önemli görev, özel
eğitime ihtiyaç duyan kardeşlerimize eğitim veren rehabilitasyon
öğretmenlerine düşmektedir ancak ne yazık ki engelli
kardeşlerimize eğitim veren bu öğretmenlerimiz de iktidar
engeline takılmakta, atamaları yapılmamaktadır.
Bu farkındalık gününde diyorum ki özel
insanların önündeki her türlü engeli birlikte aşalım,
eğitimlerindeki en büyük yardımcıları rehabilitasyon
öğretmenlerinin atama sorunlarını da bu vesileyle dikkate
alalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinin 30uncu maddesi, Jandarma
teşkilatında disiplin ve soruşturma usullerini düzenleyen lafzi
değişikliklerden ibarettir. Aslında, 4678 sayılı
Kanunla sözleşmeli astsubaylar, 3269 sayılı Kanunla uzman
erbaşların disiplin usullerinin düzenlemesi yapılırken
olması gereken bir değişiklik şimdi Meclisin gündemine
getirilmekte, Meclis şeklî düzenlemelerle oyalanırken çözüm bekleyen
asıl sorunlar rafa kaldırılmaktadır.
Maddeyle doğrudan ilgisi olmasa da asker
içerikli bir mevzuat düzenlemesi görüşülürken dile getirmek istediğim
bir sorun var, daha doğrusu bir talep ve beklenti. 2016 yılında
Kara Kuvvetleri Komutanlığının dış kaynaktan
temin yoluyla açtığı sınavı kazanan, kursiyer
eğitimini tamamlayan, güvenlik soruşturmaları biten ve bir türlü
nasıpları yapılamayan 12nci dönem Kara Kuvvetleri
Komutanlığı astsubay adayları ve aileleri
kazanılmış haklarına kavuşabilmek için iktidarın
seslerini duymasını beklemektedir.
FETÖ denilen ihanet şebekesinin özellikle
sızma girişiminde bulunduğu en önemli kurumsal yapı
güvenlik bürokrasisi olmuştur. Emniyet Teşkilatı ve Türk
Silahlı Kuvvetlerine yıllar içinde yerleşme planı yapan suç
örgütü, polis ve askerî yapımıza kurumsal anlamda zarar vermekle
birlikte geçmişte en güvenilir kurumlar arasında sayılan bu iki
gücün saygınlığına da zarar vermiştir.
Devlet, 15 Temmuz sonrasında bütün kurumlara
sızmış olan bu yapıyı temizlemek amacıyla
haklı bir refleks gösterse de ancak acele ve hızla hareket edilerek
alınan bu kararlar ve tedbir amaçlı çıkarılan kanun
hükmünde kararnameler kurumsal hafızayı yok etmekle birlikte, suçlu
ve suçsuzun aynı "temizlik mantığıyla
cezalandırılmasına neden olmuştur. İşte, 960
kişi olan bu 12nci dönem astsubay adayları da bu kapsamda kanun
hükmünde kararname mağduru olmuşlardır. 669 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle harp akademileri, askerî liseler ve astsubay
hazırlama okulları kapatılmıştır. Bu okullarda
okuyan öğrenciler uygun okul, fakülte ve yüksekokullara naklen kayıt
yaptırmışlardır. Görevde bulunan ve FETÖyle irtibatı,
iltisakı veya üyelik ilişkisi bulunduğu tespit edilen astsubay,
subay ve diğer askerî personel de yine çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerle ihraç edilmiştir.
Bir kanun hükmünde kararname de 29 Ekim 2016
tarihinde temin faaliyeti tamamlanmamış olan subay, astsubay ve
sözleşmeli subay, astsubay alımının iptaline
ilişkindir. Ancak çıkarılan bu 3 kanun hükmünde kararname,
12nci dönem astsubay adaylarının durumuna uymamaktadır. Bu
kişiler askerî okul öğrencisi olmadığı için bir okula
yerleştirilmemiştir, görevde olmadıkları için ihraç da
edilememiştir. 29 Ekim 2016 tarihi itibarıyla sınav, kurs,
eğitim ve güvenlik soruşturmaları bitmiş, temin sürecini
çoktan geçmiş, atama bekler duruma gelmişlerdir.
Kanun hükmünde kararnamelerin kendi içinde bir
çelişkisi de bu 960 kursiyerden 56sı uzman çavuşluktan
astsubaylık kursuna katılan kişilere ilişkindir. Bu
kişiler hâlâ uzman çavuşluk yapmaya devam etmekteler, hatta bir
kısmı Barış Pınarı Harekâtında görevlerini
yapmışlardır. Bu kişiler de astsubaylık kursunu
başarıyla bitirmelerine rağmen rütbelerini alamamışlardır.
Hukuken önlerinde hiçbir engel olmayan, kazanılmış hakları
olan bu gençler üç buçuk yıldır mağduriyetlerinin giderilmesini
beklemektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlayabilir miyim
Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Askerî personel olacak
şekilde bütün kurslarını alarak eğitimini
tamamlamış, bütün güvenlik aşamalarından geçerek
ataması yapılmaya hak kazananların mağduriyetlerinin
giderilmesi devletin mali gücü, yükümlülükleri ve hukuki açıdan
düzenlemeye muhtaç bir durumdur. Bu mağduriyet, telafi niteliği
taşıyan bir kanun hükmünde kararnameyle bir an önce giderilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Kemal
Peköz Züleyha
Gülüm
Şırnak
Adana
İstanbul
Zeynel
Özen Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Adana
Milletvekilimiz Sayın Kemal Peköz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, 2015 seçimleri
öncesi Seni Başkan yaptırmayacağız." diyen, daha
sonra 23 Haziranda da Sakın, sandıklara gidip CHPye oy vermeyin.
demediği için, 2 sefer tahliye kararı verilmiş olmasına
rağmen, cezaevinde tutulan ve sağlık sorunu
yaşadığı zaman da bir hafta süreyle doktora gönderilmeyen
Selahattin Başkanı buradan selamlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, dün Asgari Ücret
Tespit Komisyonu çalışmaya başladı. Asgari ücret ne kadar
önemliyse Türkiyedeki işsizlik ve İşsizlik Fonu da bu kadar
önemli. Resmî rakamlara göre 4 milyon 39 bin, gayriresmî rakamlara göre de 8
milyon işsizin olduğu bir ülkede İşsizlik Fonundan,
ödeneğinden yararlanan kişi sayısı bu yıl içerisinde
657 bin kişi. 2020 yılında İşsizlik Fonunda birikmesi
gereken hesaplanan- para 138 milyar lira. 2002den 2018e kadar -2019
hesapları henüz çıkmadığı için- toplam 6 milyon 306
bin 996 işsize 20 milyar 661 milyon lira ödeme yapılmış.
Harcanan para 48 milyar 719 milyon yani yaklaşık 28 milyarı
işsizlere verilmemiş. 2020 yılı için de işsizlere ayrılacak
paranın 8 milyar olarak tespit edildiğini, öngörüldüğünü
biliyoruz. Bu, önümüzdeki yılda işsizlik oranının
şimdikinden çok daha fazla olacağı, daha çok insanın
işsiz kalacağını açık olarak gösteriyor. Eğer
öyle olmamış olsaydı, bu seneki rakamı katbekat artan bir
İşsizlik Fonu ödeneği hesaplara konulmazdı.
Geçtiğimiz on altı yılda ödenek almak
için müracaat eden işçi sayısı 11 milyon; bunun sadece 6 milyonu
ödenekten yararlanabilmiş, 5 milyondan fazlası ödenekten
yararlanamamış çünkü ödenek için çok ciddi engeller var.
İşte, son yüz yirmi gün kesintisiz çalışmış
olmak, üç yıl içinde altı yüz gün çalışmış olmak,
kendi isteğiyle işten ayrılmamış olmak. Bunların yanı
sıra, tabii, işverenlerin çoğu zaman kendilerine haber vermeden
işten çıkarmaları veya sigortadan düşürmeleri; bir ay
yerine on gün, on beş gün göstermeleri de ayrıca başka bir
problem.
Mart 2002 tarihinden 31/8/2018 tarihine kadar 10
milyon 104 bin 299 kişi işsizlik ödeneğine başvurmuş,
6 milyon 306 bin kişi bu ödenekten yararlanmış. Sekiz ayda
işverenlere yapılan teşvik ise on altı yıldır
işsizlere yapılan teşvikin yaklaşık olarak üçte 1i
kadar. Bu, İşsizlik Fonunun nasıl
kullandırıldığını da bize açıkça ifade
ediyor.
Son on altı yılda gelen para 138 milyar
lira demiştik. Hazineye aktarılan para 11 milyar 512 milyon lira;
işsizliğe ayrılan para, işsizlik için verilen fon 20 milyar
661 milyon, Türkiye İş Kurumuna aktarılan 19 milyar 838 milyon
lira. Dolayısıyla Türkiye'de İşsizlik Fonunun da
nasıl kullanıldığını hep beraber gördük. Maliye
Bakanı yıl başında açıklamalar yaparken bu yıl
içerisinde 2,5 milyon insana iş yaratacağını ifade
etmişti oysaki içinde bulunduğumuz yıl tam tersi oldu;
işsiz sayısı 800 bin civarında, daha çok arttı.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde İşsizlik Fonunun bugüne
kadar yapıldığı gibi iş çevrelerine fon olarak,
teşvik olarak kullanılmasının ya da hazineye
aktarılmasının mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor, aksi hâlde
işsizlerin bundan da yararlanması söz konusu olamayacağı
için, insanlar daha fazla sefalet içerisinde yaşamaya devam edecekler.
Özellikle emeğiyle geçinen insanların sefaletle yaşama
hakları yoktur. Bu zulmü kendilerine yapmamak durumundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 144 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde Jandarma Genel
Komutanlığında görevli subay, astsubay ve uzman
jandarmaların ibaresinde geçen ve kelimesinin veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sefer
Aycan Ümit
Yılmaz Ramazan
Kaşlı
Kahramanmaraş Düzce Aksaray
Olcay
Kılavuz Halil
Öztürk İbrahim
Özyavuz
Mersin Kırıkkale Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Düzce
Milletvekilimiz Sayın Ümit Yılmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, görüşmekte olduğumuz kanun İçişleri
Bakanlığını ilgilendiren bir kanun ama biz de Karadeniz
Bölgesinin iç işi olan fındık konusunda konuşacağız.
Son günlerde, özellikle Karadeniz kamuoyunda
fındık ve Toprak Mahsulleri Ofisiyle alakalı çeşitli
söylentiler dolaşmakta, bu konuyla alakalı gerekli
açıklamaları yapmanın önemli olduğu kanaatindeyiz.
Kamuoyunda Ferrero adlı şirket
hakkında yapılmış olan eleştirilerin birçoğuna
katılmamak bir fındık üreticisi olarak mümkün değildir.
Ferrero isimli şirket konusunda tespitlerin birçoğu doğrudur.
Bu Ferrero isimli şirketin daha bu yıl mart ayının
başında 900 bin ton fındık rekoltesi var. diyerek rekolte
üzerinden piyasayı manipüle etmek istediğini bütün fındık
üreticileri olarak biliyoruz. Oysa bu sene rekolte 600-650 bin ton
civarında gerçekleşmiştir. Bu yıl bu şirket ve
yandaşlarının rekolteyi olduğundan yüksek göstererek
fiyatları aşağıya çekmeye
çalıştıklarını bizler de yakından takip ediyoruz.
Yine, bu şirketin bazı bölgelerde iyi tarım bahanesiyle
fındıklık arazileri toplamaya
çalıştığını ve fındık üreticisini kendi
tarlasında Ferreronun eline bakar hâle getirmeye
çalıştığını yakından takip ediyoruz. Bu
şirketin veya benzerlerinin bu türden faaliyetlerini yakından takip
ettiğimizin ve burada bir tekel oluşturulmasına asla müsaade
etmeyeceğimizin bilinmesini istiyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunu
yönlendirmeye çalışan bazı çevrelerin Toprak Mahsulleri
hakkında yaptığı eleştirilere katılmamız,
hele bu sene mümkün değildir. Her ne kadar 2018 yılında TMO
fındık alımına kasım ayında başlayarak
üreticiyi zor durumda bırakmış olsa da bu yıl bu durum söz
konusu değildir. Özellikle 2019 yılında fındık
üreticisinin yüzü bir nebze olsun gülmüşse bunda TMOnun payı çok
büyüktür. 2019 yılında TMOnun daha fındık hasadı
başlamadan, temmuz ayının sonunda fındık
fiyatını açıklaması ve eylül ayı başında
fındık alımlarına başlaması çok isabetli
olmuştur. Bunun neticesinde TMO bu yıl toplam 78 bin ton
fındık alımı yapmıştır. Bu alım
politikası doğru bir yaklaşımdır. Bu politika neticesinde,
birtakım şirketlerin fındık fiyatları üzerinde
oynaması ve fiyatları aşağıya çekmesi
engellenmiştir. Geçen yıl yani 2018 yılında TMOnun
alımları geç başlattığı için 7 bin ton
fındık aldığı oysa demin de belirttiğim gibi,
2019 yılında 78 bin ton fındık aldığı resmî
kayıtlarda mevcuttur. TMOnun son yıllarda izlediği doğru
fındık politikaları neticesinde fındıktan devlet
hazinesine kesinlikle zarar yazılmamaktadır. Son üç dört
yıldır TMOnun depolarından yağlığa
fındık ayrılmamakta, bu da devletin zarar etmesinin önüne
geçmektedir. Bu izlenen fındık politikası doğru bir politikadır
ve piyasada tekel oluşturmaya çalışan bazı firmaların
üreticiyi ezmesinin önüne geçilmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu
politikanın devam etmesi, Fındık oldukça TMO da piyasada
olacaktır. algısının oluşması üreticimizin ve
devletimizin kazancını koruyacaktır.
Değerli milletvekilleri, yine aynı
algıyı oluşturmaya çalışan çevrelerin TMOya
getirmiş olduğu bir diğer eleştiri de piyasada bazı
numara fındıkların yerli sanayici tarafından
bulunmadığı yönündeydi. Bu tamamen asılsız bir
iddiadır zira fındık tüccarlarının ve
fabrikalarının elinde yerli sanayicimizin ihtiyacını görecek
her numara fındık vardır. Hangi yerli sanayici fındık
bulunmadığını iddia ediyorsa ister 1 numara
dediğimiz 13-15 milim ister 2 numara dediğimiz 11-13 milim ister
9-11 milim ister buruşuk; istediği miktarda fındığa
piyasada ulaşabilir.
Aynı çevrelerin bir diğer iddiasına
gelince: TMO depolarının ve elindeki fındığın bu
Ferrero denilen şirkete kapatıldığı iddiası da
tamamen asılsızdır. Zira TMO, depodaki fındığı
satışa çıkardığı zaman talep eden
sayısına göre eşit miktarda bölerek kişiye tahsis etmektedir
yani 500 ton fındık varsa TMOnun deposunda, 10 tane
alıcıya bunları ellişer ton şeklinde bölerek
paylaştırmaktadır.
Değerli milletvekilleri ve Karadenizli
hemşehrilerim, özellikle fındık üreticisi hemşehrilerime
buradan seslenmek istiyorum: Fındık üreticisi üzerinden birtakım
şirketlerin faydalanmak istedikleri muhakkaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) Toparlıyorum.
Buna Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur
İttifakı olarak bizim ve ayrıca da devletimizin göz yumması
mümkün değildir.
Bir diğer tehlike de fındık
üreticisinin ezilmesini isteyerek buradan siyasi rant sağlamaya
çalışan siyaset baronlarıdır. Fındıkçı
hemşehrilerimiz şunu bilsinler: Ne sizin emeğinizin ve
mahsulünüzün birtakım şirketlerin ayakları altında
ezilmesine müsaade ederiz ne de Toprak Mahsulleri Ofisinin
yıpratılarak piyasadan çekilmesini bekleyen siyaset tellallarına
imkân veririz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Güzelmansur, 60a göre söz talebiniz var,
onu alalım.
Burada mı Sayın Güzelmansur? Yok.
Sayın Ataş burada mı? Yok.
Sayın Şahin
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
73.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatay ili Arsuz
ilçesinde hastane olmaması nedeniyle yaşanılan mağduriyete
ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Arsuz, 465
kilometrekarelik çok geniş bir alana dağınık olarak
yayılan ve 90 bin nüfuslu bir turizm merkezi olarak Hatayın en büyük
ilçelerinden biridir. Arsuzda bir hastane bulunmamaktadır. Meydana gelen
iş ve trafik kazalarında hastalar 35 kilometre uzaklıktaki
İskenderun hastanelerine götürülmektedir. Hızlı müdahale
yapılamadığı için birçok vatandaşımız
hayatını kaybetmektedir. Halk, isyanda; evlerinin,
dükkânlarının camlarını, şehrin girişlerini
Dikkat! Bu ilçede hastane yoktur, hastalanmamaya özen gösterin. posterleri,
pankartlarıyla donatmış, oturma eylemleri ve imza
kampanyalarıyla çığlığını duyurmaya
çalışmaktadır. Yer tahsisi yapılmasına
karşın, Sağlık Bakanlığının ödenek
aktarmaması nedeniyle Arsuzlu kan kaybından yitip gitmektedir.
Sağlık Bakanlığı ve gerekli mercileri sorumluluk
almaya ve hastane için ödenek ayırmaya, halkın bu haklı
isyanına ses vermeye davet ediyorum. Artık kimse ölmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayan
74.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın,
TürkAkım Projesinin Trakyadan geçmesi nedeniyle bu bölgede gerekli
tedbirlerin Savunma Bakanlığı tarafından alınıp
alınmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Rusyadan gelip Karadenizi geçip Türkiyede,
Trakyada Kıyıköyden karaya giren, Trakyayı doğudan
batıya geçerek özellikle Yunanistana, oradan İtalyaya ve bir
kısmı da Bulgaristan ile Romanya bölgesine giden Türk Akımı
Projesi Trakyanın göbeğinden geçmektedir. Türkiye, bilindiği
gibi, NATO ülkesidir. Trakya, bu NATO ülkesi ile Rusya arasında bir
problem çıktığı zaman, evvela -bizim kanaatimize göre-
vurulacak olan bir bölgedir. Bu bölge konusunda Savunma
Bakanlığının bir tedbiri var mıdır? Daha önceden
yapılan bir toplantıda ben bunu sorduğumda Biz, bunu hiç
düşünmedik, Savunma Bakanlığına bunu sormadık dahi.
dediler. Çok ciddi bir konudur, can alıcı bir noktadır. Bunun
mutlaka sağlıklı bir şekilde görüşülmesi, ele
alınması gerekir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tığlı, siz
de son olarak toparlayın.
75.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engelli
yurttaşlarımızın engellerle
karşılaşmadığı bir ülke istiyorsak önce
vicdanlarımızdaki engelleri kaldırmalıyız. Giresun
ili, engelli nüfusunun en yoğun olduğu ildir ama hizmet
alımı bakımından sınıfta
bırakılmıştır. Devlet kurumlarında 14 bin engelli
kadrosu var ama hepsi boş, atama yapılmıyor. 1.500 engelli
öğretmen aylardır atama bekliyor ama onları duyabilen bir
iktidar yok. Ülkemizde 9 milyon 500 bin engelli var.
Cümlemin başında söylemiştim ve
buradan iktidar temsilcilerine söylüyorum: Engelli
vatandaşlarımıza sahip çıkmak istiyorsak önce
vicdanlarımızdaki engelleri kaldıralım.
Yüreği ve vicdanı engelsiz olan tüm
engelli kardeşlerimi buradan saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.24
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP
ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), Emine Sare AYDIN YILMAZ
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
25inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 4 Aralık
2019 Çarşamba günkü çalışma saatinin yeniden düzenlenmesine;
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 143 sıra sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu İktisadi
Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016 yılları denetimine
ilişkin raporlarının, Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Çay
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğünün 2011-2016, Türkiye Radyo TeIevizyon Kurumunun
2015-2016, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
2011-2016 ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi
Genel Müdürlüğünün 2011-2016 yıllarına ait bölümleri ile
raporların bu bölümlerine yapılan itirazlar ve Komisyonun
görüşünün bu kısmın 1inci sırasına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 143 sıra sayılı işin görüşmelerinde
siyasi parti gruplarına altmış beşer dakika süreyle söz
verilmesine ilişkin önerisi
3/12/2019
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 3/12/2019 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit
Özkan Özgür
Özel
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer işler kısmında bulunan 143 sıra
sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu
İktisadi Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016 Yılları
Denetimine İlişkin Raporlarının Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Çay İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün
2011-2016, Türkiye Radyo-TeIevizyon Kurumunun 2015-2016, Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının 2011-2016 ve Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel
Müdürlüğünün 2011-2016 Yıllarına Ait Bölümleri ile
Raporların Bu Bölümlerine Yapılan İtirazlar ve Komisyonun
Görüşünün bu kısmın 1inci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
143 sıra sayılı işin
görüşmelerinde siyasi parti gruplarına altmış beşer
dakika süreyle söz verilmesi,
Genel Kurulun 4 Aralık 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde 143 sıra sayılı Komisyon Raporunun
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Danışma Kurulunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yarın KİT Komisyonunun
raporlarını görüşeceğiz Mecliste, Danışma Kurulu
önerisi ona ait.
144 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ile 104 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2368) ile
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türk
Vatandaşlığı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2385) ve İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 144) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
66 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
88 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kullanılmış
Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin
Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Türkiye Cumhuriyetinin
Beyanlarla Birlikte Katılmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/1801) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 4 Aralık 2019
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Hepinize iyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.32