TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
29uncu Birleşim
10 Aralık 2019 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 10 Aralık
İnsan Hakları Günü vesilesiyle 2016 yılında İstanbul
ili Vodafone Arena Stadı yakınlarında patlatılan iki
ayrı bomba nedeniyle şehit olan vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.-
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
2.-
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277),
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130)
A)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C)
ANAYASA MAHKEMESİ
1)
Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
SAYIŞTAY
1)
Sayıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Sayıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E)
RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1)
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H)
VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I)
TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON AJANSI
BAŞKANLIĞI
1)
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ)
YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
1)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J)
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
1)
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
K)
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1)
Atatürk Araştırma Merkezi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Atatürk Araştırma Merkezi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
L)
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1)
Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M)
TÜRK DİL KURUMU
1)
Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N)
TÜRK TARİH KURUMU
1)
Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI
1)
Kapadokya Alan Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Ankara Milletvekili Şenol
Sunatın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde İYİ PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
2.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Ankara
Milletvekili Şenol Sunatın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında geleceğe projeksiyon tuttuğuna ilişkin
açıklaması
3.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Ankara Milletvekili Şenol
Sunatın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde İYİ PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasında RTÜK Başkanıyla
ilgili sözlerinde bir yanlış olmadığına, Osman
Kavalayla ilgili AİHM kararına uyulması gerektiği
noktasında çağrıda bulunduklarına, 10 Aralık
İnsan Hakları Günü vesilesiyle sokağın demokrasi,
demokrasinin de tepki ve protesto rejimi demek olduğuna ilişkin
açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Abdul
Ahat Andicanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Anayasa Mahkemesinin
verdiği kararı eleştirmek ile Anayasa Mahkemesinin verdiği
karara uymanın ayrı şeyler olduğuna ve AK PARTİ
iktidarlarının Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara
uyduğuna ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
8.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, barış akademisyenlerinin
devlete ve millete ihanet etmediğine, devleti yönetemeyen Hükûmetin
aklını eleştirdiğine ilişkin açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
10.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Türkiyede hiç kimsenin düşüncesinden ötürü terörist diye
yaftalanmasına göz yummayacaklarına ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, iktidar partisi grup
başkan vekillerinin her konuşmacıdan sonra değerlendirmede
bulunmasının doğru olmadığına, 10 Aralık
İnsan Hakları Günü vesilesiyle 2016 yılında İstanbul
ili Vodafone Arena Stadı yakınlarında patlatılan iki
ayrı bomba nedeniyle şehit olan Berkay Akbaşa, güvenlik
kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararlarının eleştirilebileceğine
ancak iktidarın bu kararlara uymak zorunda olduğuna ve 10 Aralık
İnsan Hakları Gününe ilişkin açıklaması
17.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 10 Aralık İnsan
Hakları Günü vesilesiyle insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü
kavramlarının terör örgütlerinin katliamlarını gizlemek
üzere kullanılmasını lanetlediklerine ve 2016 tarihinde
İstanbul ili Vodafone Arena Stadı yakınlarında
patlatılan iki ayrı bomba nedeniyle şehit olan
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
18.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Antalya Milletvekili Kemal
Bülbülün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
19.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal
Bülbülün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
21.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve 82 milyonun Alevisiyle Sünnisiyle kardeş olduğuna
ilişkin açıklaması
22.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, ülkede adaleti, eşitliği,
hakkaniyeti örgütlemek, yaşamak ve yaşatmak için her türlü bedeli
ödemiş bir topluluk olduklarına ilişkin açıklaması
23.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Alevi vatandaşların
kapılarına çizilen çarpı işaretinin Sıradan insanlar
yapmıştır, bu bir provokasyondur. denilerek
geçiştirilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıka hakaret ettiğine ilişkin açıklaması
25.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Kahramanmaraş Milletvekili
Ali Öztunçun 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Balıkesir ili merkezli
İzmir ve İstanbul ilinde hissedilen deprem hakkında yürütmeden
bilgi talep ettiklerine ve yöre halkına geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, Türkiyenin olası bir depreme karşı
hazırlığının bulunmadığına ilişkin
açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, soru-cevap
mekanizmasının Meclis İçtüzüğüne uygun olarak
çalışmadığına, Kültür ve Turizm Bakanı iken
Mehmet Nuri Ersoyun firmasına arazi tahsis edilmesinin etik olup
olmadığını ve yeri değiştirilen Muğla ili
Bodrum ilçesi Torba beldesindeki atık su arıtma tesisine turizm
tahsis belgesi verilip verilmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
30.-
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine ve
İstanbul Milletvekili Feti Yıldızın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıkın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Şıkın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıkın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.-
İzmir Milletvekili Cemal Beklenin, İzmir Milletvekili Özcan
Purçunun 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.-
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, İzmir Milletvekili Cemal Beklenin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
10 Aralık 2019 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
29uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle 2016
yılında İstanbul ili Vodafone Arena Stadı
yakınlarında patlatılan iki ayrı bomba nedeniyle şehit
olan vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bugün 10
Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İnsan hakları
mücadelesi, insanların hayatı pahasına kazandıkları
büyük kazanımların sonucu ulaşılmış ve bugün de
hakların boyutu konusunda hâlen çok tartışma olan bir konu.
Elbette insan hakları mücadelesinin çok değişik boyutları
var. Biz de ülkemizde, insan hakları alanında, dünya
standartları düzeyinde, en gelişmiş ülkeler düzeyinde insan
haklarını ülkemize de uygulama konusunda hepimizin ortak çabası
olması gerektiği kanısındayız. İnsan hakları
mücadelesi evrensel bir mücadele. 10 Aralık 1948de Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan ve Pariste
yapılan oturumda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesiyle de bütün insanların ırk, renk, dil, cinsiyet, din,
siyasi diğer görüşler, ulusal ve sosyal köken, mülkiyet, doğum
ve diğer statüler gözetilmeksizin doğuştan eşit haklara
sahip olduğu kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, böylesi bir günde, 10
Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde, insan haklarının
en ileri boyutuna ulaşmamızı diliyorum. Ama bugün, aynı
zamanda en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal
edildiği önemli günlerden de bir tanesi. Bundan tam üç yıl önce, 10
Aralık 2016da, İstanbulda Vodafone Arena Stadı
yakınlarında patlatılan bir bombayla 38 polis memuru ve 8 sivil
yurttaşımız hayatını kaybetti ve bir İnsan
Hakları Gününde en temel insan hakları ihlalini yaşadık.
38 polis memurumuzu ve 8 sivil vatandaşımızı bugün
saygıyla, rahmetle bir kez daha anıyorum ve Türkiyede bu terörü
yaratan, adı ne olursa olsun, bütün terör örgütlerinin hepsini de
lanetliyorum. (AK PARTİ, CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, gündemimize göre 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün birinci turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Birinci turda Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kamu
Denetçiliği Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü,
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Vakıflar
Genel Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Kapadokya Alan Başkanlığı bütçe
ve kesin hesapları yer almaktadır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- 1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:
129) (x)
2.- 2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (x)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek,
bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek ve şahsı adına yapılacak
konuşmaların süresi ise beşer dakika olacaktır.
Ayrıca, konuşmalar tamamlanınca soru-cevap işlemi on dakika
soru, on dakika cevap olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak
yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi, birinci turda siyasi parti
grupları, yürütme ve şahısları adına söz
alanların adlarını sırasıyla okutuyorum:
AK PARTİ:
İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak
Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz
Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı
Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman
6) Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey
7) İstanbul Milletvekili İsmet Uçma
8) İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman
Denizolgun
9) Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak
10) Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay
11) Erzincan Milletvekili Burhan Çakır
12) Karabük Milletvekili Cumhur Ünal
13) Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlı
14) Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz
İYİ PARTİ:
İzmir Milletvekili Aytun Çıray
2) Antalya Milletvekili Hasan Subaşı
3) Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral
4) Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin
5) Ankara Milletvekili Şenol Sunat
6) İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican
Milliyetçi Hareket Partisi:
1) İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu
2) Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak
3) İstanbul Milletvekili Feti Yıldız
4) Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş
5) Ankara Milletvekili Erkan Haberal
6) İstanbul Milletvekili Cemal Çetin
7) Erzurum Milletvekili Kamil Aydın
HDP:
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
3) Batman Milletvekili Necdet İpekyüz
4) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül
5) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık
6) Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah
Erdoğmuş
7) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy
Cumhuriyet Halk Partisi:
1) Antalya Milletvekili Cavit Arı
2) İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal
3) İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlu
4) Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak
5) İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
6) İzmir Milletvekili Özcan Purçu
7) Muğla Milletvekili Mürsel Alban
8) Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç
9) Ankara Milletvekili Murat Emir
10) Bursa Milletvekili Yüksel Özkan
11) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer
12) Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan
Şahıslar:
Lehinde, İstanbul Milletvekili Arzu Erdem.
Talepte bulunması sebebiyle yürütme adına
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy.
Aleyhinde, Elâzığ Milletvekili Gürsel
Erol.
Tabii, yürütme adına konuşmaların
bölünerek yapılması mümkündür. Bu konunun Meclis tarafından da
değerlendirilmesi mümkündür. Arzu eden Sayın Bakan, Sayın Meclis
Başkan Vekilimiz de konuşmayı bölüşerek kullanabilirler.
Değerli milletvekilleri, tabii, bugün oldukça
çok sayıda konuşmacımız var. Biraz zamanı da ekonomik
kullanalım diyorum. Konuşmacı arkadaşlarımız
mümkün olduğu kadar ön sıralarda olursa, onları konuşmaya
davet edeceğiz ve özellikle konuşmaların tamamlanması
açısından bugün artı birin dışında fazla bir süre
vermeyi düşünmüyorum çünkü çok genişletecek süreyi ve belli
aralıklarda onar-on beşer dakikalık kısa
aralarımız olacak görüşmeler boyunca. Mümkün olduğu kadar
süratli bir görüşmeyi yapmaya gayret edeceğiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, birinci
turda söz alan milletvekillerimizden AK PARTİ Grubuyla konuşmalara
başlıyoruz.
AK PARTİ Grubu adına ilk söz İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Rümeysa Kadaka aittir.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Kadak, süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA RÜMEYSA KADAK
(İstanbul) Sayın Başkan, çok kıymetli Genel Kurul;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2020 bütçesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım.
Tabii, böyle özel bir günde, öncelikle genç bir
kadın olarak, tüm toplumu derin bir hüzne boğan, Ceren Özdemir, Emine
Bulut, Güleda Cankel ve belki ismini burada anmadığımız
daha nicesinin, tüm kadınların, tüm mağdurların adına
açıkçası söz almak istedim bugün. Maalesef, günümüzde, kadınlar
hâlâ en çok şiddet olaylarıyla gündeme geliyor. Aslında, bugün
size, üniversitelerden mezun olan öğrencilerin çoğunluğunun
kadın olduğundan bahsetmek isterdim ya da üniversite kadrolarına
baktığımızda, fırsat eşitliğini yakaladığımızdan,
hatta akademisyenlerimizin çoğunun kadın olduğundan bahsetmek
isterdim ya da daha 34 yaşında ABDnin en önemli üniversitelerinin
birinde kanser çalışmaları dalında kendi
laboratuvarlarında araştırmalarını yürüten Canan
Hanımdan bahsetmek isterdim bugün sizlere.
Bütün bunlardan bahsetmeliyiz, bütün bunları
konuşmalı ve gurur duymalıyız bizler aslında.
Ülkemizin kadınlarının ve kadınların toplumdaki yerini
artırmak için son yirmi yılda attığımız
adımları ve elde ettiğimiz kazanımları
konuşmalıyız. Fakat topluma baktığımızda,
topluma bu denli katkı sağlayan başarılarına
rağmen hâlâ toplumsal şiddetin en büyük mağdurları olarak
görüyoruz kadınları.
Tabii, şiddetten bahsedeceksek şiddeti de
tanımlamalıyız bence. Şiddetin tespitini çok daha
doğru yapmalıyız özellikle burada, Genel Kurulda.
Şiddet toplumsal bir problemdir; beraber
yaşama kültürümüzün bozulmasıyla, karşılıklı
toleransı, iletişimi ve sevgiyi kaybetmemizle ortaya çıkar.
Aslında her birimizin kolektif olarak biriktirdiklerimizdir şiddet.
Bu nedenle, ancak kolektif bir iradeyle bunun üstesinden gelebiliriz. Bu
kolektif iradenin çok ufak nüanslarla bunu başarabilmesi de aslında
mümkün. Örneğin, bugün birbirimize daha fazla gülerek, burada konuşan
konuşmacıları daha büyük saygıyla dinleyerek,
insanların, özellikle çalıştığımız
insanların her şeyden öte insan olduklarını hiçbir zaman
unutmayarak, birbirimize belki selam vererek ya da gülümseyerek de
başlatabiliriz aslında.
Sokakta, Mecliste, futbol sahasında olanlardan
aslında her birimiz birey olarak sorumluyuz bugün. O sebeple sizden ricam,
hazır 2020 yılına sayılı günlerimiz
kalmışken en azından Genel Kurulda bu konuyu dikkate
almamız; birbirimize had bildirmek yerine nezaketle, saygıyla
birbirimizi eleştirmeyi herkese göstermemiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çünkü aslında, bizler, burada
sadece o anki tepkilerimizle konuşmuyoruz; bizler, burada, aslında
bizi seçen insanlara, farklı görüşten insanlarla nasıl
iletişime geçileceğini de gösteriyoruz. Keşke sadece burada
değil, bugün, asansörde, kuyruklarda, üniversitede, futbol sahasında,
Genel Kurulda, aslında her alanda, mesela önümüzdeki
Fenerbahçe-Beşiktaş maçında da bunu gösterebilsek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Maçın sadece
başında değil, sonunda da el sıkışabilsek; belki
o zaman 17 yaşındaki Muhammedi kaybetmezdik. Keşke bu
toleransı Genel Kuruldan başlayarak toplumun her aşamasında
görebilsek bizler. O yüzden, sizden, her birinizden rica ediyorum, sadece
sizlerden değil, gençlerden de
Bugün, sosyal medya, maalesef gençlerin en
çok kullandığı alan, nefret söylemini en çok
barındıran alan olmuş durumda. Birbirimize olan tahammülün bu
denli azaldığını, toplumsal şiddetin bu denli
normalleştiğini görmek gerçekten çok üzücü. Bazen profillerimiz,
isimlerimiz, fotoğraflarımız gerçek olmayabiliyor ama yaydığımız
şiddet, aslında topluma kattığımız nefret söylemi
maalesef gerçek.
Özellikle genç arkadaşlarımdan rica
ediyorum. Bugün, hangi görüşten olursak olalım, fikirlerimiz ne kadar
zıt düşerse düşsün, ifade özgürlüğümüzden asla ödün
vermeden, nefret ve şiddet yayanlara fırsat vermeyelim. Bu
yaydığımız şiddet, bir genç kızın, bir
annenin, belki bir futbol taraftarının, çocuğun, bir göçmenin,
bir yaşlının, bir hayalin maalesef sonu oluyor; dönüp
dolaşıp Muhammedin, Cerenin sonu oluyor maalesef. Fikir ve
görüş ayrılıklarımız olabilir ama unutmamamız
lazım, bu ülke her birimizin. Ne olursa olsun, maçın sonunda el
sıkışabilelim lütfen, birbirimize saygı duyalım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Her şeyden önce,
kimseye had bildirmeye kalkmayalım mesela. Lütfen, toplumsal olarak
şiddeti yayarak başka bir genç arkadaşımın daha
canına son vermeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Kadak.
RÜMEYSA KADAK (Devamla) Ben, öncelikle bu
toleransı, burada belki en genç kardeşiniz olarak Genel Kurulda
görmek istiyorum. Maalesef, zaman zaman bizi üzen davranışlara da
şahitlik ediyoruz. Lütfen, hep birlikte, bu şiddetin aslında ne
kadar kolay yayıldığını unutmadan, öncelikle burada
Şiddete hayır. diyelim. Sadece bir tweet atıp ertesi gün
sorumluluk almaktan çekinmeyelim. Bu sözlerimizin ve burada
yaptığımız konuşmaların lütfen arkasında
duralım.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, salonda
bir uğultu duyuluyor, rica ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK PARTİ
sıralarından geliyor efendim.
BAŞKAN - Bütün her yerden geliyor, onu
engelleyelim.
Şimdi, söz sırası Kilis
Milletvekilimiz Sayın Ahmet Salih Dala aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET SALİH DAL
(Kilis) Sayın Başkan, Gazi Meclisimiz ve saygıdeğer
milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
birinci turunda Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesi üzerine grubum adına
söz almış bulunmaktayım.
Kamu Denetçiliği Kurumu,
Anayasamızın 74üncü maddesinde yer alan hüküm gereğince
idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceleyen, 6328
sayılı Kanunla kurulmuş anayasal bir kurumdur. Kurulduğu
günden bu yana etkin bir şikâyet mekanizması oluşturan Kamu
Denetçiliği Kurumu 2018 yılında da bu yönde birçok yeniliğe
imza atmıştır; her şeyden önce, hak arama hürriyetinin
önünü açmaktadır, kişilerin güçlenmesini ve adalete kolay
erişilmesini sağlamak gibi önemli görevleri yerine getirmektedir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, denetim faaliyetlerini
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına gerçekleştirmektedir, gücünü yüce
Meclisin manevi şahsiyetinden almaktadır; adalet, hak arama, insan
haklarının korunması alanında hayati kurumlardan biri
hâline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
beraber, parlamenter sistemde denetlenemeyen, Cumhurbaşkanının
tek başına yaptığı işlemler ile resen
imzaladığı kararlar ve emirler hükmü kanunumuzdan
kaldırılmıştır. Böylece Kamu Denetçiliği Kurumu, Cumhurbaşkanıyla
ilgili şikâyetleri alabilecek bir duruma gelmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, kararlarını,
niteliğiyle, saygınlığıyla, kamuoyu
baskısıyla ve en önemlisi, Parlamentonun desteği ve takibiyle
hukuk ve hakkaniyete uygun bir şekilde alır. Kamu Denetçiliği
Kurumunun 2018de verdiği tavsiye kararlarına idarelerin uyma
oranı yüzde 70tir. Bu süreçte kuruma en büyük desteği Türkiye Büyük
Millet Meclisi vermiştir. Kurumun tavsiye kararlarının
gereğini yerine getirmekte tereddüt eden bazı kurumların
yetkililerini Başkanlığını yürüttüğüm Dilekçe
Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Alt Komisyonuna çağırarak sorunun
giderilmesi adına ciddi adımlar attık. Bu vesileyle, Karma Alt
Komisyon toplantılarımıza katılan değerli kamu
yetkililerine ve milletvekili arkadaşlarıma bu kürsüden bir kez daha
teşekkür etmek istiyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumu, idarenin hizmet
kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine, insan
haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün
sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına,
şeffaf, hesap verebilir, insan odaklı bir idarenin
oluşmasına katkı sağlamaya çalışmaktadır.
Dünyada 130dan fazla ülkede ombudsmanlık
kurumu bulunmaktadır, bu kurumlar da kendi arasında uluslararası
örgütlerde toplanmışlardır. Bu anlamda, ombudsmanlık,
yumuşak bir güç olarak uluslararası ilişkilerde de yer
almaktadır.
Kamu Denetçiliği Kurumu bu ombudsmanlık
kurumlarının da üye olduğu 8 tane uluslararası
ombudsmanlık birliğinin üyesidir. Bazı ülkelerdeki
ombudsmanlık kurumlarının yetki alanı ve faaliyetlerini de
Alt Komisyonumuzda inceledik. Buna göre, İspanya ve Portekiz
Ombudsmanları Anayasa Mahkemesine kanunların Anayasaya
aykırılığı konusunda başvurabilmekte, İsveç
Ombudsmanı mahkemelerin duruşmalarına ve müzakerelerine
katılabilmekte, yönetsel kuruluşların toplantı ve müzakerelerinde
hazır bulanabilmekte, ayrıca dünyadaki muadil kurumlarda
bulunduğu üzere resen inceleme yetkisi de verilebilmektedir.
İktidarı devraldığımız
2002 yılından bu tarafa, yargı ve hukuk sistemimizde daha
şeffaf, daha hızlı, vicdanları rahatlatacak kararların
verilmesi adına birçok düzenleme yaptık; Kamu Denetçiliğinin
kurulması da bunlardan bir tanesidir. İdarenin denetiminde daha etkin
hâle gelebilmesi amacıyla, resen inceleme yetkisi de olacak şekilde,
Kamu Başdenetçisinin görev ve yetkilerinin yapılacak bir yasal
düzenlemeyle genişletilmesinin faydalı olacağını yüce
Meclisimizin takdirlerine sunuyorum. Netice itibarıyla, daha nitelikli
başvurular almak ve hak arama kültürünü yaygınlaştırmak
adına, kurumun, dostane çözüm girişimleri ve verdiği kararlarla
yargının iş yükünü hafifletme yönünde ülkemize katkısı
tartışılmazdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha ilave ediyorum.
AHMET SALİH DAL (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Adalet Bakanlığımız, yeni
Yargı Reformu Stratejisi ışığında yeni bir
İnsan Hakları Eylem Planı hazırlığına
başladı. İnsanlarımızın ihtiyaçlarına cevap
veren, hak ve özgürlüklerini koruyup geliştiren, toplumun geleceğine
yön verecek hukuk standartlarımızı daha ileriye
taşımaya kararlıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle Kamu Denetçiliği
Kurumu Başkanını, denetçilerimizi ve uzman arkadaşları
bu özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum,
teşekkür ediyorum.
Ayrıca, biz milletvekillerinin gerek Genel
Kurul çalışmalarımızda gerekse yereldeki
çalışmalarımızda perde arkasında en büyük destekçimiz
olan ve bize her türlü bilgi ve belgeyi temin eden, başta kendi
danışmanlarım olmak üzere tüm danışman
arkadaşlara da teşekkür ediyorum.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Samsun
Milletvekilimiz Sayın Orhan Kırcalıda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KIRCALI (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlarken, hainler tarafından
kahpece tuzaklanmış el yapımı patlayıcının
infilak etmesi sonucu şehit olan, şehadet şerbetini içen
şehitlerimiz Astsubay Üstçavuş Esma Çevike ve Samsun Havzalı
hemşehrim, şehidimiz Uzman Çavuş Kemal Sayara Allahtan rahmet,
yakınlarına, ailesine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize ve
gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Terörü ve terör destekçilerini de
lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 160ıncı maddesiyle Sayıştay,
merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve
işlemlerini kesin hükme bağlamakla görevlendirilmiştir. Yüz elli
yedi yıllık köklü bir geçmişe ve tecrübeye sahip
Sayıştayın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim faaliyetinin
etkin bir şekilde yürütülmesindeki rolü de büyüktür. Sayıştay,
yüce Meclis adına yaptığı denetimleri dürüst, ön
yargıdan uzak, tarafsız ve uluslararası denetim standartlarına
uygun bir şekilde planlamakta ve yürütmektedir. Sayıştayın
bağımsızlığı da kanunla güvence altına
alınmıştır.
1862 yılından beri milletimize ve ülkemize
hizmet veren Sayıştay Başkanlığı, kamu
yönetiminin saydamlığına ve hesap verilebilirliğine katkı
sağlamayı hedeflemektedir. Sayıştay, denetimlerinde
bilişim teknolojisinden de azami ölçüde yararlanmaktadır. Denetim ve
raporlama kapasitesini sürekli olarak geliştiren Sayıştay
Başkanlığı, devletin şeffaflaşmasında da çok
önemli işleve sahiptir. Sayıştay, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, kamuoyunun ve denetlenen kamu idarelerinin beklenti ve
ihtiyaçlarını da her zaman dikkate almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidara geldiğimiz günden bu yana, kamu mali yönetimi ve
denetiminin ön yargıdan uzak, dürüst, şeffaf ve uluslararası
denetim standartlarına uygun bir şekilde yürütülebilmesi için bir çok
reforma imza attık. Bu reformlar doğrultusunda, hesap verilebilir,
dünya standartlarında bir denetim süreci işlemeye
başlamıştır. Kamu harcamalarında verimlilik
sağlanarak israf önlenmiş, kalkınmanın hızlanması
ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleşmesinin de önü
açılmıştır. Devlet ile vatandaş arasında güven
duygusu oluşmuştur. Devletimizin en köklü kuruluşlarından
biri olan Sayıştay, kamuda mali hareketlerin hukuka uygunluğunu
denetlemek suretiyle demokrasimizin işleyişine,
vatandaşımızın hak ve menfaatlerinin korunmasına,
ülkemizin huzur ve istikrarına büyük katkı sağlamaktadır.
Geçmişi, birikimi ve hizmetleriyle devlet geleneğimizde önemli bir
yeri bulunan Sayıştay Başkanlığı, yüksek denetim
kurumlarının uluslararası bölgesel organizasyonlarıyla da
sıkı bir iş birliği içerisindedir.
Değerli milletvekilleri, 2018 Yılı
Denetim Programı kapsamında 189 adet Sayıştay denetim
raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Mahallî idarelere
ilişkin olarak da 230 adet Sayıştay denetim raporu meclislerinde
görüşülmek üzere ilgili idarelere gönderilmiş, Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına ilişkin 13
adet denetim raporu da İçişleri Bakanlığı ile
valiliklere gönderilmiştir. Kalkınma ajanslarının denetimine
ilişkin olarak 2018 yılında bütün kalkınma ajansları
denetlenerek Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporu Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmuştur. Sayıştay tarafından
gerçekleştirilen denetimler yıllık olarak yürütülmekle birlikte,
bir bütün olarak denetim süreci üç dört yıllık bir süreyi
kapsamaktadır. Denetimler sonucunda hazırlanan raporlar mevzuat
çerçevesinde yasal süresi içerisinde Sayıştay web sitesinde de
yayınlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN KIRCALI (Devamla) - Yüksek vazife
anlayışıyla kararlı bir şekilde görevlerini yerine
getiren Sayıştay Başkanlığımız,
yetişmiş kadroları ve birikimiyle önümüzdeki dönemlerde de aziz
milletimizin devletine aktardığı vergilerin en doğru
şekilde kullanılmasını temin etme yönündeki
sorumluluğunu hakkıyla yerine getirmektedir.
Bu düşüncelerle 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin ülkemize, milletimize ve Sayıştay
Başkanlığımıza hayırlar getirmesini diliyor, yüce
Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Mersin
Milletvekilimiz Sayın Zeynep Gül Yılmaza aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yılmaz.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin
bütçesi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğimiz üzere, Anayasa Mahkemesinin,
yasaların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi, siyasi partilerin
denetlenmesi ve Yüce Divan sıfatı gibi üç görevi vardır; 1961
Anayasasıyla sisteme girmiş, bugüne kadar birtakım yapısal
düzenlemelerle görevine devam etmiştir. İktidara geldiğimiz 2002
yılından bu yana, temel hak ve özgürlüklerle hukuk devleti zemininde
ciddi reformlar ve yapısal değişiklikler hayata geçirilmiş,
bunun yanında ulusal yükümlülüklerimizden de taviz verilmemiştir. Bu
bağlamda, Anayasanın 90ıncı maddesine eklenen ve 2004
yılında yürürlüğe giren temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası anlaşmalar ile kanunların aynı konuda
çelişmesi durumunda milletlerarası anlaşmalara üstünlük
tanınacağı hüküm altına alınmıştır.
Devrim niteliğinde bir düzenleme de 2010
yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle 148inci
maddesinde getirilen bireysel başvuru hakkıdır. Bireysel
başvuru, kamu gücü tarafından temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen
kişilerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yoludur. Temel
amacı, hak ihlaline neden olan durumları tespit ederek kamu
makamları tarafından giderilmesini sağlamak ve yeni ihlallerin
ortaya çıkmasını önlemektir. Bireysel başvuru Türk hukuk
sistemine önemli yenilikler getirmiş, Anayasa Mahkemesi sadece
normların Anayasaya uygunluğunu denetlemekten çıkmış,
bu kapsamda bireysel başvuru uygulamasının
başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu zamana kadar toplam
bireysel başvuru sayısı da 244.783 olmuştur. Anayasa
Mahkemesi bu başvuruların yaklaşık yüzde 80ini karara
bağlamıştır. Toplam karara bağlanan dosya
sayısı ise 197.761dir; bu dosyaların yüzde 89u kabul edilmezlik
kararı, yüzde 6sı ise ret şeklindedir, yüzde 4 oranında
başvuruya ise hak ihlali kararı verilmiştir, 47.022 dosya hâlen
derdest olup bu da yüzde 19unu teşkil etmektedir. Bireysel başvuru
sonrasında yapılan düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin üye
sayısı da artırılmış, Türkiye Büyük Millet
Meclisine, Anayasa Mahkemesine üye seçme yetkisi de verilmiştir.
Bireysel başvuru uygulamasının
yanı sıra, Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan
Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı da
kurulmuştur. 2013 yılından itibaren faaliyet gösteren bu
Komisyona, bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yönünden 8.934
başvuru yapılmış, bu başvuruların 8.931i karara
bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu
Komisyonu iç hukuk yolu olarak kabul etmiş ve yapılan birçok başvuruyu,
İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna başvurulabileceği
gerekçesiyle reddetmiştir. Bu düzenlemelerle, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine yapılan başvurular da oldukça
azaltılmıştır.
Tabii, bunun yanında
eleştirebileceğimiz noktaları da vardır Anayasa
Mahkemesinin. Bireysel başvuruyla temel insan hak ve özgürlüklerinin olay
bazında belirlenmesi, ihlal edilen hakkın onarılması ve
gerekli önlemlerin alınması için Anayasa Mahkemesine verilen yetki,
yüksek mahkemeler başta olmak üzere, mahkeme kararlarına yönelik bir
denetim mekanizması asla değildir. Anayasa Mahkemesinin zaman zaman
ilk derece mahkemelerin yerine geçerek yerindelik denetimi dahi yapması,
mahkemenin kararlarını maalesef tartışılır hâle
getirmiştir. Örneğin, Can Dündar ve akademisyenlere ilişkin
26/7/2019 tarihli kararı gibi. Anayasa Mahkemesinin, Türk Ceza Kanununda
ve Terörle Mücadele Kanununda suç sayılan eylemleri işleyenlerin,
terörü övenlerin, terör yanlısı tavır takınanların
ceza almasını hak ihlali sayması, bir kere hukuki açıdan büyük
bir problem olup bu karar milletimizin kamu vicdanını da
yaralamıştır. Sonucunda terörün haklı
çıktığı bir kurgusal hukuk mantığı kabul
edilemez. Bu, aynı zamanda evrensel hukuk kurallarına da
aykırıdır. Tam da özellikle yurt içi terörle mücadelede sona
gelindiği, sahada kahraman güvenlik güçlerimizin ve Türk Silahlı
Kuvvetleri mensubu kahraman Mehmetçiklerimizin büyük fedakârlıkla mücadele
ettiği bir zamanda, bu şekilde kararlarla onların da moral
motivasyonunun olumsuz etkilenmesi ihtimaline karşı Anayasa
Mahkemesinin çok daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ekliyorum,
toparlayalım.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Bu tür kararlar,
özellikle başta PKK, FETÖ gibi terör örgütleri olmak üzere, Türkiyedeki
bazı terör odaklarına ve bu terör odaklarını destekleyen,
savunan sinsi odaklara bir hukukî boşluk açmamalıdır.
Bu düşüncelerle Anayasa Mahkemesinin ve
diğer tüm kurumlarımızın bütçelerinin memleketimiz için,
ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Hatay
Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yaymanda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yayman.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bizleri ekranları
başında izleyen aziz milletimize de saygılarımızı,
şükranlarımızı ifade etmek isteriz.
Sözlerime başlamadan önce dün hain terör örgütü
PKK tarafından şehit edilen kahraman askerlerimize Allahtan rahmet
diliyorum; kederli ailelerine sabır diliyorum, aziz milletimizin
başı sağ olsun diyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK Parti Grubumuz adına Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın 2020 bütçesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk siyasal tarihinin,
dünya demokrasi tarihinin rekorlarından birine imza atmaktadır; AK
PARTİ Hükûmetimiz 18inci bütçesini yapmaktadır. Bu, Türkiye
tarihinde çok partili hayata geçildiğinden bu yana görülmüş bir olay
değildir, dünya tarihi bakımından da örneğine çok az
rastlanılacak bir rekordur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz kültürü, turizmi ve sanatı siyasetin üstü, partilerin
üstü bir konu olarak mütalaa etmekteyiz ve Türkiyenin, bu alanda gerçekten
dünyanın en büyük açık hava müzesi, dünyanın en büyük turizm
destinasyonu ve dünyanın en büyük kütüphanesi olduğuna inanıyoruz.
Türkiyemiz dillerin, dinlerin, medeniyetlerin birleştiği bir
coğrafyadır. Türkiye, hikâyesi olan bir ülkedir. Bu büyük hikâyeyi
iktidar muhalefet demeden hep birlikte büyütmemiz ve Türkiyenin yumuşak
gücü olarak dünyaya göstermemiz gerekmektedir.
Türkiye, aynı zamanda dünyanın en büyük
turizm ülkelerinden bir tanesidir. Gelen turist sayısı
bakımından dünyada 6ncı, gelir bakımından ise 13üncü
sıradadır.
Allaha çok şükür ki benim de Bakan
Yardımcısı olduğum dönemde, yirmi sekiz yıl sonra
Kültür Şûrasını ve on beş yıl sonra da Turizm
Şûrasını gerçekleştirmek Bakanlarımıza ve
Hükûmetimize nasip oldu.
Aynı zamanda, Türkiyede bütün illere
gittiğinizde çıplak gözle dahi fark edeceğiniz büyük müzelerin,
kültür merkezlerinin, konser salonlarının, tiyatro
binalarının olduğunu ve milletimizin kültür sanat alanında
büyük bir sessiz devrim gerçekleştirdiğini ifade etmek lazım. AK
PARTİmiz sadece ekonomi alanında, kalkınma alanında, imar
alanında, belediyecilik sahasında değil, kültür sanatta da büyük
bir sessiz devrim gerçekleştirmiştir ve bunu gerçekleştirmeye
devam etmektedir.
AK PARTİ olarak kültürü insanı, toplumu,
geleceği ve uygarlığı inşa eden temel bir alan olarak
görmekteyiz. Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi cumhuriyetimizin temeli
kültürdür ve kültür olmaya devam edecektir. Vizyonumuz kendi değerlerimiz,
kültürümüz ve geleneğimiz ile modernliği birleştirmek, yerel ile
evrenseli, millî ile küreseli birleştirmek ve yeni bir sentez ortaya
koymaktır.
AK PARTİ, Türkiyeyi ekonomi alanında
dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına sokma hedefinin
yanında, aynı zamanda dünyanın en gelişmiş kültür
sanat ülkelerinden biri hâline getirme hedefini taşımaktadır.
Özellikle kültürel diplomasi alanında, gastrodiplomasi alanında ve
gerçekten kültürel alanda pek çok sahada inşallah Türkiyeyi daha ileriye
taşıyacak bir hedefler manzumesi içerisinde olacağız. Bu
bağlamda kültürel mirasımız ve geleneğimiz,
sanatçılarımız, düşünce insanlarımız ve
eserlerini dünyaya tanıtmak için daha zengin içerikli programlar
yapacağız. Cumhuriyetimizin 100üncü yılında, inşallah
Türkiyeyi kültür ve sanat alanında daha ileri götüreceğiz ve
inşallah hep beraber daha güzel işler yapacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, sinema alanında da çok büyük bir devrim
yaşamıştır. Özellikle Yeşilçam emekçilerinin kıt
imkânlarla temellerini attığı ve inşa ettiği
sinemamız, bugün dünya çapında işlere imza atmaktadır.
Türkiye, aynı zamanda, dizi sektörümüz sayesinde Amerika Birleşik
Devletlerinden sonra dünyada en çok dizi ihraç eden ülkelerden bir tanesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Yayman.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İnşallah dizi sektöründe de sinema
sektöründe de Türkiye çok daha ileri adımlar atmaya devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın 2023 yılı turizm hedefi 75 milyon turisttir.
İnşallah Bakanlığımız ile Meclisimiz ve
muhalefetimiz hep birlikte çalışarak bu hedefi
gerçekleştireceğiz.
Sözlerime son verirken kültürün, tarihin, lezzetin,
limanların, denizlerin, dağların, yaylaların ve
medeniyetlerin beşiği Hatay Milletvekili olarak, dünyanın en
büyük mozaik müzesine sahip olan Hatayımıza siz değerli
milletvekillerimizi davet ediyoruz.
Sayın Başkanımız sizleri de
davet ediyoruz. Hatay, dünyanın 26 gastronomi şehrinden bir tanesidir
ve gerçekten dünyanın en eşsiz mutfağına sahiptir.
Bu duygu ve düşüncelerle 2020 yılı
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçemizin hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yayman, daha önce de ben
davetinize icabet etmiştim, davet gününü bekliyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Takvimi açalım,
bakalım.
BAŞKAN Söz sırası Balıkesir
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Canbeyde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulunun bütçesi vesilesiyle AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün şehit olan askerlerimize de Allahtan
rahmet diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüzün en önemli
kitle iletişim araçlarından olan radyo ve televizyon
yayıncılığında sürekli ve hızla değişen
şartlar neticesinde daha kaliteli hizmet verme isteği ve hizmet
çeşitliliğinin artırılması talebi ortaya
çıkmıştır. Bu çerçevede, radyo ve televizyon faaliyetlerini
düzenlemek ve denetlemek amacıyla 1994 yılında kurulan RTÜK
bugünkü yapısına 6112 sayılı Kanunla
kavuşturulmuştur.
Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığıyla
ilişkili kuruluş olarak faaliyetlerini yürüten RTÜK, kendi
alanında hayati bir görevi yerine getirmektedir. Hâlihazırda
ülkemizde bugün, karasal ortamdan 193 televizyon, 932 radyo, kablolu yayın
ortamından 177 televizyon ve 9 radyo, uydu ortamından 368 televizyon
ve 101 radyo olmak üzere toplam 1.780 radyo ve televizyon yayını
bulunmaktadır. Bu kadar çok sayıda yayını takip etmek ve
denetlemek için çalışan RTÜK, düzenleme ve denetleme görevini yedi
gün yirmi dört saat boyunca tamamen TÜBİTAK tarafından yerli
yazılımla oluşturulan sayısal kayıt, arşiv ve
analiz sistemiyle gerçekleştirmektedir.
Üst Kurul, idari ve mali özerkliğe sahip olup
mevzuatta kendine verilen görev ve yetkileri bağımsız olarak
kullanmaktadır. Üst Kurulun bütçesi, kendi gelirleri ile gerektiğinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden alınacak hazine
yardımından oluşmaktadır fakat kurulduğu 1994
yılı dışında RTÜK, bu zamana kadar kendi gelirleriyle
imkânlarını karşılamış ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesinden hazine yardımı almamıştır. Kurulun
2020 yılı bütçe teklifi giderler toplamı 177 milyon 882 bin TL,
gelirler toplamı da 177 milyon 882 bin TLdir yani 2020 bütçesinden de
yardım almayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 25inci yaşını kutlayan Üst Kurul, içerik
yönünden medya hizmet sağlayıcılarının öz denetim
mekanizmalarını geliştirmelerini ve izleyicilerin şikâyet
ve beğenilerinin değerlendirilmesini sağlamak amacıyla
izleyici temsilcileriyle koordinasyon hâlinde çalışmaya önem vermekte
ve farklı dilde yayın yapılmasına imkân
sağlamaktadır. Vatandaşlarımız RTÜK İletişim
Merkezine yayınlarla ilgili görüş ve düşüncelerini gerek
şikâyet hatlarıyla gerekse akıllı işaretlerle
yapabilmektedir. 1 Ocak 2019 ve 31 Ekim 2019 tarihleri arasında Üst Kurula
çoğunluğu genel ahlak, manevi değerler ve ailenin
korunması başlığında olmak üzere 91.203
vatandaşımız bildirim yapmıştır. Yani RTÜK,
şikâyet ve önerileriyle öz denetim mekanizmasını
işletmiştir.
Geçen yirmi beş yılda RTÜK
akıllı işaretler, medya okuryazarlığı dersi,
sayısal kayıt arşiv ve analiz sisteminin kurulması ve
yayıncılık etik ilkeleri gibi pek çok çalışma ve
uygulamayı hayata geçirmiştir. Uluslararası Gelecekle
İletişim Çalıştayı, Uluslararası Çocuk ve Medya
Kongresi, İşitme ve Görme Engelliler Medya Çalıştayı,
Radyo ve Televizyon Yayınlarında Güzel Türkçe Kullanımı
Çalıştayı gibi önemli faaliyetler geniş bir
katılım sağlanarak icra edilmiştir.
Radyo ve Televizyon
yayıncılığı alanında düzenleme
çalışmaları sürdürülürken çocuklara, gençlere, kadınlara,
yaşlılara ve engellilere pozitif ayrımcılık
yapılmaktadır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu çocukların ruhsal,
fiziksel ve ahlaki gelişimine zarar verebilecek her türlü içeriğin önlenmesi
için azami gayret göstermektedir. Sağlık Bakanlığıyla
iş birliği hâlinde, çocukları obeziteye bağlı
zararlı sonuçlardan korumak için, aşırı tüketimi tavsiye
edilmeyen gıdaların reklamlarına sınırlama
getirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve
Gıda Politikaları Kurulu ve Sağlık Bakanlığı
destekleriyle bu konuda da çalışmalar yapılmaktadır.
Engellilerin yayın hizmetlerine erişimini
arttırmak için hazırlanan yönetmelikle dezavantajlı gruplara
verilen destek Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığınca ödüllendirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AK PARTİ iktidarları döneminde radyo ve televizyonculuk alanında
demokratik yayıncılık anlayışı benimsenmiş,
yapılan çalışmalarla Kurulun önü açılmış, görev
ve yetkilerin kullanılması
kolaylaştırılmıştır.
Çalışmalarında demokrasinin temel unsuru olan medyanın
çoğulcu ve katılımcı olmasına önem veren,
bağımsızlık ve tarafsızlık
anlayışını benimseyen RTÜKün 177 milyon 882 bin
liralık 2020 bütçesinin ve Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Gazi Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın İsmet Uçmada. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Uçma.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET UÇMA
(İstanbul) Üç konu var ya efendim
ENGİN ALTAY (İstanbul) İsmet
ağabeye beş dakika yetmez, İsmet Beye on dakika verelim
Başkanım.
BAŞKAN Beş dakika artı bir.
Başlayalım, devam edelim arkadaşlar,
vaktimizi güzel kullanalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bizim süremizden
verelim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Uçma.
İSMET UÇMA (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığına
bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2020 yılı bütçeleri üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi ve her
birinizi ayrı ayrı, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
Bugün, Dünya İnsan Hakları Günü.
İkinci Dünya Savaşından yorgun çıkan milletler -Sayın
Başkanımız da değindiler- 1948 yılında bir araya
gelerek Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini oluşturdular, çok
da iyi ettiler. Magna Cartadan 1789a, Rooseveltten Churchillin Atlantik
Beyannamesine ve geliştirilen haklara kadar emeği geçen herkese çok
ama çok teşekkür ediyoruz. Lakin kendi medeniyet kodlarımıza
dönüp baktığımızda, Hilfül-Fudûl, Medine Vesikası ve
Veda Hutbesi bu girişimlerin çok üstünde, evrensel insan hakları
beyannameleridir, bu değerlerin de çağa aktarılması
gerekmektedir.
Sevgili arkadaşlar, hiçbir arkadaşı
ayırt etmeksizin söylüyorum, mücadelemiz şudur; bütün parti
grupları ve milletvekilleri olarak, Türkiye olarak mücadelemiz şudur:
Yeryüzünde hiçbir insan ötekinden daha çok insan olmadığı an
gelip çatıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi mücadelesini
sürdürecektir. Bu mücadeleye katkı veren herkese çok ama çok teşekkür
ediyorum. İnsan hakları konusunda dünyanın sicili hiç de iyi
gözükmemektedir. Dünya 5ten büyüktür. sözü, bir insan hakları
manifestosudur. Zaman zaman bu manifestoya bütün partilerimizin farklı
yerlerde ve zamanlarda destek vermesi ülkemiz açısından fevkalade
önemlidir. Türkiye, en büyük demokrasi -iddia ediyorum bakın, herkesle de
bunu konuşmaya hazırım- dünya devletleri arasında en büyük
demokrasi ve bu yetmez, en büyük sosyal devlet ve bu da yetmez, dünyada
birlikte yaşama kültürünü medeniyet olarak hayata geçirmiş tek
millettir arkadaşlar. Bu üç unsurun kıymeti bilinse ve bunlar
derlenip toparlansa, hayata geçirilse gerçekten Türkiye bütün
unsurlarıyla, bütün kanaatleriyle, bütün siyasi teşekkülleriyle
dünyaya örnek olur; bunda hiç kuşku yoktur.
Sevgili Engin Başkanım -tabii
zatıaliniz Başkanımızsınız ama Engin Beye de ara
sıra öyle- gerçekten de şunları yaptık hep beraber sevgili
arkadaşlar; bu on yedi yıl zarfında şunu yaptık: Dünya
ve ülkemiz, temel hak ve özgürlükler bakımından, demokrasi bakımından
bekleme salonundaydı. Bunu biz görücü karşısına çıkardık
hep birlikte, hep beraber çıkardık. Sonra, temel hak ve özgürlükler
bakımından, demokrasi bakımından çok fazla kiloluydu,
obezdi; diyet yaptırdık, şimdi tığ gibi oldu
maşallah. İnşallah, dünyayı da bu hâle sokmak için bütün
siyasi partilerimizle, bütün arkadaşlarımızla el birliği
içinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu hususta Zerdüştten
Konfüçyüse, Platondan Aristoya ve hele de günümüzde çağdaş
filozoflara kadar söz söylemedik tek bir insan yoktur; ulülazm, gelenek bunu
hayata geçirmeye açıktır.
Efendim, yazma eserler hakkında
Diğerlerine giremedim, kusura bakmayın çünkü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Yazma eserlere de pek girecek vakit
kalmadı ama Sayın Uçma, son bir dakika, buyurun.
Bir dakika ekliyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Uçmaya bir istisna yapın Başkanım.
İSMET UÇMA (Devamla) Efendim, Engin
ağabeyin bir istirhamı vardı ama.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika devam edin lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika da
bizden olsun.
BAŞKAN Zamanı iyi kullanalım
değerli arkadaşlar, çok konuşmacımız var.
İSMET UÇMA (Devamla) Eyvallah efendim.
O da şudur efendim: Dünyada yazma eserler gibi
bir hazineye sahip olan ikinci bir ülke yoktur. Başka ülkelerin altın
rezervleri olabilir, petrol rezervleri olabilir, başka zenginlikleri
olabilir; onlar bugün vardır yarın yoktur; coğrafi olarak yer
değiştirebilirler, bugün buradadır yarın
şuradadır ama sevgili arkadaşlar, bütün dünya ülkeleri ve
İslam ülkeleri de dâhil Türkiye'nin el yazması hazinesine ve
değerine trilyonlar harcasalar ulaşmaları asla mümkün
değildir. Bu konuda çok güzel çalışmalar yapıldı; ilk
teorik görüşmelerinde katkısı olan bir kardeşiniz olarak
söyleyeyim, gerçekten göğüs kabartan çok güzel çalışmalar
yapıldı. Bugün yazma eserler 150 bin adedi buldu ve bunlar
iletişim ortamında da tüm milletin istifadesine sunulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın sadece Sayın
Uçma; onun için söz veriyorum, selamlayalım, bitirelim lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, çok rica ediyorum, gün içinde alacağımız
60a göre sözlerden feragat ediyoruz.
İSMET UÇMA (Devamla) Efendim çok
teşekkür ediyorum Sevgili Engin Bey'e, Grup Başkan Vekillerimize ama
kendi grubuma bir espri yapayım: Başkasından rahmet
kıskanan şeyler gibi olmasın üç konu ve beş dakika. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
İSMET UÇMA (Devamla) Bu, bir espridir tabii.
Sayın Başkana anlayışından
dolayı, sevgili arkadaşlara yüce gönüllerinden dolayı çok
teşekkür ediyor; 2020 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize
hayırlar, esenlikler, saadetler getirmesini diliyorum; sağ olun var
olun sevgili arkadaşlar. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Fatih Süleyman Denizolgunda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA FATİH SÜLEYMAN
DENİZOLGUN (İstanbul) Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
görüşmeleri kapsamında Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün bütçeleri
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyeti ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz, kadim olan
medeniyet tarihimizde çok ayrı bir öneme sahip, yüzyıllar boyunca
Türk dünyasının sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında çok ciddi
rol oynayan; bununla birlikte sosyal bünyemizde daima birleştirici ve
kaynaştırıcı bir görev üstlenen
vakıflarımızın amaçlarına uygun
yaşatılması noktasında çok büyük hizmetleri, vazifeleri
olan öncü bir kurumumuzdur. Milletimizin geleneklerini aktarma yönünden
taşıyıcı bir kolon vazifesi gören
vakıflarımız, geçmişle olan bağımızı
sağlamlaştırdığı gibi, aynı zamanda dünden
bugüne kuşaklar arasında canlı bir köprü olan kültür
mirasının korunmasında büyük gayretler göstermektedir. Bugün
Anadoluya ve Rumeliye gittiğimizde tarihî özelliğe sahip
kervansaray, cami, mescit, han, hamam, darülaceze, medrese, külliye,
çeşme, bedesten, bimarhane, çarşı görüyorsak hiç şüphe
etmeden kesin olarak bilelim ki tüm bu eserler yardımlaşma, dayanışma
duygusunun kurumsallaşmış hâli olan rızaenlillah
amacıyla kurulmuş vakıflarımız vesilesiyle
yapılmıştır. Vakıflarımızın tümünün
birer hayratı ve bir de akarı vardır. Kamusal alanın
tamamen vakıflara terk edilmesi, özellikle Batılı sosyal
siyasetçilerin 16ncı yüzyıl Osmanlısı için vakıf
cenneti tabiri kullanmalarına neden olmuştur. Evliya Çelebi, 17nci
yüzyıl Osmanlı vakıf eserleri hakkında Ben elli yılda
18 padişahlık ve krallık yere seyahat ettim, hiçbir yerde bu
kadar hayrat görmedim. diye yazacaktır. Ecdadın bizlere yadigâr
bıraktığı hangi vakıfları, hangi hayratları
bu beş dakikalık konuşmamda ifade edebileyim? Hasta leylekleri
tedavi eden, göçmen kuşları koruyan; yetimleri, öksüzleri koruyan;
alanın da verenin de belli olmadığı sadaka taşları,
malikâne gibi kuş evleri; daha nice hayratlar, daha nice hayırlar,
daha nice vakıflar. Sosyal yaşamın her alanında yüz
yıllar boyunca binlerce vakıf kurumuş. Bunları kuranlar,
yönetenler terkidünya etmişler. Elbette, bu kıymetli
vakıfların, kurumların heba edilmesine göz yumulamazdı. Bu
bağlamda, sürekliliğin sağlanması için vakıfların
yaşatılması, devam etmesi Vakıflar Genel
Müdürlüğümüzün vazifesi ve sorumluluğundadır.
Şu an yaklaşık 52 binin üzerinde
vakıf mevcuttur. 2002-2018 yılları arasında, on altı
yılda tam 5.250 vakıf eserimizin restorasyonu
tamamlanmıştır. Bu yıl, 2019 senesinde ise ilave 150
eserimizin daha restorasyonu gerçekleşmiş olup burada restorasyonu
veya onarımı yapılan vakıf kültür varlığı
sayısı tam olarak 115 kat artırılmıştır. Vakıflara
ait akarlar atıl vaziyetten kurtarılmış ve yüksek gelir
getiren taşınmazlar hâline dönüştürülmüştür. Vakıflar
Genel Müdürlüğümüz çalışmalarını hazineden katkı
almadan kendi öz kaynakları üzerinden gerçekleştirmektedir.
Bezmialem ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitelerinin eğitim hayatına kazandırılması büyük
bir başarıdır. Bugün bu 2 üniversitede modern kompleksler içinde
eğitim verilmektedir. Bezmialem Üniversitesinin Tıp Fakültesi hastaları
tedavi etmeye devam etmekte, hatta ücretsiz sağlık hizmeti
sunmaktadır.
Yine, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2019
yılında 4.521 kişiye muhtaç aylığı
bağlanmış; 20.315 aileye, toplamda ise 78.780 kişiye
gıda yardımı yapılmıştır. 15 bin
öğrenciye ise burs verilmiştir. Aşevleri hizmetleri de tüm
hızıyla devam etmektedir. İstanbul Eyüp İmaretinin yemek
verme potansiyeli 2 bin kişi olup ihtiyaç sahiplerine her gün üç kap
sıcak yemekten oluşan bir öğün verilmektedir. Bunun gibi on
binlerce vatandaşımıza sosyal yardım hizmetinde
bulunulmaktadır. Bu yapılan yardımlar hiç kimseyi
ötekileştirmeden, farklılıkları gözetmeden, görüş ve
düşünce ayrılıkları olmaksızın, birlikte
yaşama, paylaşma kültürüyle yardım etmenin bir tezahürüdür.
Vakıf eserlerinin bakım, onarım ve
restorasyonu; eğitime destekleri, sosyal yardım ve destekleri,
hayır hizmetlerinin kesintisiz devam etmesi, yatırımları;
kültürel faaliyet, hizmet ve tedbirlerle kültürel mirasımızın
korunmasına yönelik çalışmalarından ötürü Vakıflar
Genel Müdürlüğümüzün kıymetli yöneticilerine, başta Genel Müdür,
bütün mühendis ve işçiler olmak üzere tüm çalışanlarına
grubumuz ve milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATİH SÜLEYMAN DENİZOLGUN (Devamla)
Selamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım.
FATİH SÜLEYMAN DENİZOLGUN (Devamla) 2020
yılı bütçemizin tüm bakanlıklarımıza, tüm
kurumlarımıza, milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini
diliyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Adıyaman
Milletvekilimiz Sayın Muhammed Fatih Toprakta. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süremiz beş dakika Sayın Toprak.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMED FATİH TOPRAK
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı bütçesi üzerine AK
PARTİnin görüşlerini arz etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
TİKA, başta Türk Cumhuriyetleri olmak
üzere, ülkemizin tarihî ve kültürel bağlarla sıkı
sıkıya bağlı olduğu komşu ve dost ülkelerle güçlü
bir iş birliği geliştirmek üzere 1992 yılında
kurulmuş, süreç içerisinde çeşitli mevzuat
değişiklikleriyle güncellenen kurum yapısı 15 Temmuz 2018
tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazetedeki 4 No.lu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesiyle son hâlini almıştır.
2002 yılında Orta Asya, Kafkaslar,
Balkanlarda bulunan ofislerinin sayısı 12,
gerçekleştirdiği yıllık ortalama proje sayısı
500, faaliyet gösterdiği toplam ülke sayısı 28 olan
TİKAnın, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın ve hükûmetlerimizin dünya vizyonu, uluslararası
alanda gerçekleştirdiği büyük atılıma bağlı
olarak gelişen teşkilat yapısı, görevleri, genişleyen
faaliyet coğrafyası, insan kaynakları ve bütçe
imkânlarındaki artışla birlikte, 2019 yılına
gelindiğinde faaliyetleri 5 kıtaya ulaşmış, ofis
sayısı 60 ülkede 62ye, yıllık ortalama proje
sayısı 2 bine çıkmış, proje yoluyla erişim
sağlanan toplam ülke sayısı 170i aşmıştır.
TİKA, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Dünyanın her yerine uzanıp nerede dertli varsa,
Türkiye olarak oraya gidip yardımda bulunacağız. düsturunu ilke
edinmiş, Filipinler, Pasifik ada ülkeleri, Meksika, Myanmar gibi
dünyanın en uzak coğrafyalarında dahi ihtiyaç sahiplerine
uzanan, gönüllere dokunan ülkemizin yardım ve kardeşlik eli hâline
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, birçok ülkenin
kalkınma yardımı anlayışında sadece kendi
çıkarlarını öne çıkarma, yardımdan farklı
saiklerle hareket etme, samimiyetten uzak, üsttenci yaklaşımlar
gözlemlenirken, Türkiye, TİKA eliyle kalkınma iş birliğine
yeni bir yaklaşım getirmiştir. Türk tipi kalkınma
yardımı olarak literatüre girmeye başlayan vakıf
kültürümüzü çağın gerekleriyle birlikte yaşatan bu model, insan
odaklı bir yaklaşımla, ayrımcılık yapmadan, muhataplara
üstten bakmadan, samimi, eşit ortaklığa dayalı bir
şekilde hareket edilebileceğini; herhangi bir örtülü ajanda uygulama
veya sadece kendi çıkarlarını gözetme niyetiyle değil,
ülkelerin önceliklerini, ihtiyaçlarını ve taleplerini dikkate alarak
şeffaf bir yaklaşımla projeler geliştirilebileceğini;
ülkelerin kendi ayakları üzerinde durmasını,
karşılaşacakları muhtemel krizlere
dayanaklılığını sağlayacak kurumsal ve insan
kaynağı kapasitesini artırmaya yönelik sürdürülebilir projeler
geliştirilebileceğini; esnek, şeffaf ve hızlı bir
şekilde çözüm odaklı, muhatap ülkelerin halklarına doğrudan
fayda sağlayan, kazan-kazan prensibini benimseyen somut projelerin hayata
geçirilebileceğini; dış politikamızla tam uyumu gözetmekle
birlikte hem kendi değerlerimizi hem de muhatap ülkelerin değerlerinin
önemsenebileceğini tüm dünyaya göstermiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TİKA tarafından 2019 yılında
gerçekleştirilen faaliyetlerden bazı örnekler şu
şekildedir: 57 bin Filistinlinin yaşadığı kamptaki 500
öğrencili Vahdet Kız Lisesi TİKA tarafından
yenilenmiş, okula donanım desteği
sağlanmıştır. Okulun açılışı
geçtiğimiz eylül ayında Kültür ve Turizm Bakanımız
tarafından gerçekleştirilmiştir. TİKA tarafından
inşa edilen ve donatılan Bişkek Kırgız-Türk Dostluk
Hastanesinin tıbbi cihaz ve malzemelerinin temini gerçekleştirilmiştir.
Myanmarda, Arakanlı Müslümanların yaşadığı
bölgede, 20 bin kişiye hizmet edecek bir klinik inşa edilmiş ve
donanımı gerçekleştirilmiştir. Sırbistanda 1483
yılında Sultan II. Bayezid tarafından inşa edilen Ram
Kalesi ve Sultan Abdülazizin annesi tarafından yaptırılan
Valide Sultan Camisinin restorasyonları TİKA tarafından
gerçekleştirilmiş, eserlerin açılışı
geçtiğimiz ekim ayında Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanın katıldığı
Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek üçlü zirvesinde gerçekleştirilmiştir.
Bu ve benzeri restorasyon projeleri ata yadigârı eserleri ayağa
kaldırmakla kalmamakta, aynı zamanda bulunduğu ülkelerin
halklarını birbirine yaklaştırmaktadır.
Doğu Akdenizde
varlığımızın mührü olan kardeş ülke Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde merhum Alparslan Türkeşin evi
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla müze olarak restore edilmiş,
açılışı Cumhurbaşkanı Yardımcımız
Sayın Fuat Oktay tarafından gerçekleştirilmiştir. Uzun
vadeli kalkınmaya yönelik projelerin yanında TİKA, dünyanın
çeşitli ülkelerinde gerçekleşen ve insani krizlere sebep olan
afetlere acil müdahalelerde bulunup krizlerin etkilerinin hafifletilmesine ve
yaraların daha hızlı sarılmasına önemli
katkılarda bulunmaktadır. En son Arnavutlukta gerçekleşen deprem
örneğinde görüldüğü üzere Türkiye, TİKAyla afet bölgesine
yardım ulaştıran ilk ülke olmuştur. Myanmarda,
Bangladeşte, Meksikada, Somalide, Sudanda ve daha birçok ülkede
baş gösteren krizlere TİKAyla hızlı ve etkili bir
şekilde insani yardımlar ulaştırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TİKA projeleri sadece vicdani saiklerle yapılan
insani yardımlar olarak da görülmemelidir. Gelişen uluslararası
ilişkilerle birlikte kalkınma yardımları da kamu
diplomasisinin önemli ayaklarından biri hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Devamla) - Ülkeler
askerî ve diplomatik ilişkilerinin yanında insani ilişkilerini
de geliştirmek istemekte, bu doğrultuda kalkınma
yatırımları halkları ve dolayısıyla ülkeleri
birbirine yakınlaştıran alanların başında
gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, ben de sizleri ve aziz
milletimizi dünyanın sekizinci harikasını görmeye Nemruta ve
dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Adıyamana davet ediyorum.
Bütçenin devletimize ve milletimize hayırlara vesile olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Söz sırası
Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Ahmet Akayda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Akay
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET AKAY
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
Kültür Bakanlığımıza bağlı
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Ekranları başında bizi seyreden aziz milletimizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Dün Şırnak ve Bitliste 3 şehidimiz
var; şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, terörü lanetliyorum.
YTB, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek, akraba
topluluklarıyla ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla
kurulmuş önemli bir kamu kuruluşudur. Başkanlığın
öncelikli çalışma alanı yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızdır. Bugün, büyük bir kısmı
Kıta Avrupasında olmak üzere, ülkemizin sınırları
dışında yaşayan ve 6 milyonu aşan Türk diasporası
bulunmaktadır.
YTB, Türk toplumuna yönelik
gerçekleştirdiği çalışmalarda üç temel ilkeyi esas almakta,
bütün faaliyetlerini bu esas üzerine inşa etmektedir. Bunlardan ilki, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın millî
kültürümüzle olan bağlarını korumak ve Türkçeyi
unutmamalarını sağlamak; ikincisi, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerdeki
ekonomik, sosyal ve kültürel statülerinin yükseltilmesi; üçüncüsü, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın,
yabancı düşmanlığı, İslamofobi,
ırkçılık gibi olumsuz hadiselerden mümkün olduğunca az
etkilenmelerini sağlamaktır.
Bu cihetle, güçlü bir Türk diasporasının
varlığı, hem yurt dışındaki Türk toplumunun kendi
refahı için hem Türkiye için hem de ikamet ettikleri ülkeler için
artı bir değer yaratmış olacak ve tüm taraflara yarar
sağlayacaktır.
Başkanlık, yurt dışındaki
topluluğa yönelik faaliyetlerini, eğitim ve Türkçe, insan
hakları ve hukuk, iletişim ve savunuculuk, kültürel hareketlilik,
aile ve sosyal çalışmalar ve Türkiyedeki hizmetlerin koordinasyonu
gibi alanlarda sürdürmektedir.
YTB, yurt dışındaki
vatandaşlarımıza ve çocuklarına yönelik özellikle dil
eğitimi desteği, kültür programları, kitap ve dergi
dağıtımı gerçekleştirmiştir. Türk toplumunun, ana
vatanlarına ve kültürleriyle olan aidiyet bağını
güçlendirmek amacıyla; diasporadaki çocuklarımız için
gerçekleştirilen Rafadan Tayfa Dünya Turnesi etkinlikleri 8 ülke, 29
şehirde düzenlenmiş, bu etkinliklerle yaklaşık 100 bin
kişiye ulaşılmıştır.
Ayrıca, vatandaşlarımızın
karşılaştığı hukuki sorunlar ve
ayrımcılık, hak ihlalleri, İslamofobi,
ırkçılık gibi alanlarda Başkanlıkça İnsan
Hakları Eğitim Programı ve YTB Hukukçular Buluşması
düzenlenmiştir. Yine, diaspora coğrafyamızdaki cami ve STKleri
hedef alan saldırılara yönelik Türkçe ve İngilizce raporlar
hazırlanmış, vatandaşlarımızı hedef alan hak
ihlallerine yönelik Başkanlıkça hukuki destekler
sağlanmıştır.
YTB, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın sınır kapılarından
ülkemize giriş-çıkışlarını sorunsuz geçirmeleri
maksadıyla İpsala ve Kapıkule Sınır
Kapılarında ve güzergâhları boyunca 2019 yılında
toplamda 1 milyon kişiye hizmet vermiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Türkiyeden
ibaret değildir. Kuzey Afrikadan Kafkasyaya, Balkanlardan Asyanın
içlerine kadar olan bölge milletimizin müşterek bir tarihî, dinî, siyasi
ve kültürel mirası bulunmaktadır.
Bu bölgelerde yaşayan ve soydaş
topluluklar olarak tanımladığımız bu topluluklarla
geçmişten gelen derin ve köklü ilişkilerimiz bulunmaktadır. Bu
köklü ilişkilerimizin devamı konusunda YTB, görevini hakkıyla
yerine getirmektedir.
Türkiye, AK PARTİ döneminde ekonomiden
dış politikaya, bilişim ve teknolojiden sosyal politikalara
kadar her alanda sergilediği gelişimi eğitim sahasına da
yansıtmış; ilköğretimden yükseköğretime değin,
bütün eğitim kurumlarını daha nitelikli bir yapıya
kavuşturmuştur.
Öyle ki bu tutum ve politikalar bugün meyvelerini
vermeye başlamış, hâlihazırda ülkemizdeki üniversitelerde
eğitimlerini sürdüren uluslararası öğrenci sayısı 150
bine ulaşmıştır.
YTB, sahip olduğu eğitim vizyonu
çerçevesinde, Türkiye Bursları markasıyla uluslararası
öğrencilere yönelik birçok çalışma gerçekleştirmektedir.
Nitekim Türkiye Burslarıyla bugün, dünyanın 144 ülkesinden 16 bin
uluslararası öğrenci üniversitelerimizde eğitimlerini
sürdürmekte; ülkemiz ve milletimizle kurdukları gönül
bağını günden güne sıkılaştırmaktadır.
Bu inançla, büyük bir özen ve içtenlikle dokunan yakınlık
bağları, misafir öğrencilerin üniversitelerinden
başarıyla mezun olup dünyanın 165 ülkesinde çalışmalarını
sürdüren 150 bin kişilik Türkiye Mezunları ailesine
katılmaları akabinde de varlığını sürdürmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Akay.
AHMET AKAY (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Türkiye, artık, dış politikada aktif bir rol oynayan,
dünyanın bütün meseleleri hakkında görüşleri, diyecekleri merak
edilen bir ülke. Dışişleri Bakanlığımız
Masada ve sahada güçlü Türkiye anlayışıyla hareket etmektedir.
İşte, Türkiye'nin etki alanını,
manevra kabiliyetini orta ve uzun vadede doğrudan etkileyerek Türk
dış politikasının güçlendirici ve destekleyici
unsurlarından önemli bir kısmını teşkil eden
faaliyetleri icra eden Yurtdışı Türkler ailesi önemli bir görev
icra etmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız 2019
yılını Göbeklitepe Yılı ilan etti. Biz de
Göbeklitepeye, Şanlıurfaya ve Harrana sizleri bekliyoruz.
Bu vesileyle, dünyanın dört bir tarafına
yayılmış Türk vatandaşlarına ve akraba topluluklara
selamlarımızı iletiyor, 2020 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Erzincan
Milletvekilimiz Sayın Burhan Çakıra aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çakır.
AK PARTİ GRUBU ADINA BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, dün Şırnakın İdil ilçesinde
teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcının
infilak etmesi sonucu şehit olan kahraman askerlerimiz Kemal Sayar ve Esma
Çevike Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum; kıymetli ailelerine ve
milletimize sabır, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin
kabul edilişinin 71inci yıl dönümünü yaşıyoruz. İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi ortaya koyduğu temel değerler,
özgürlükler ve haklarla uluslararası topluma yükümlülüklerini
hatırlatan tarihî bir belge olma özelliğini hâlen muhafaza ediyor.
Günümüzde ilanından yetmiş bir yıl
sonra bile dünyanın muhtelif yerlerinde en temel insan
haklarının ihlal edildiğine, milyonlarca insanın bu
haklardan mahrum bırakıldığına şahit oluyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın Dünya 5ten büyüktür. sözlerini şiar
edinerek dünyanın neresinde olursa olsun zulme, haksızlığa
ve hukuksuzluğa karşı çıkmaya; mazlumların sesi,
insanlığın vicdanı olmaya devam edeceğiz.
Filistin davasındaki
kararlılığımız, Uygur Türklerine yapılan zulmü
haykırışımız, savaştan kaçarak ülkemize
sığınmak zorunda kalan mazlum Suriye halkına
desteğimiz kararlılıkla devam edecektir. Bu doğrultuda,
insan onurunu korumayı en temel değer olarak kabul eden ülkemiz,
insan hakları alanında atılan adımları her daim daha
ileri götürmek yönünde çalışmalarını sürdürmektedir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı da işte tam bu noktada Türkiyenin aktif
dış politika perspektifiyle örtüşecek şekilde insanın
ve insanlığın faydasına olan, başta insan hakları
ve eğitim hakkı olmak üzere pek çok alanda faaliyet göstermektedir.
Bugün sayıları 6 milyonu aşan yurt dışındaki
vatandaşlarımız, yabancı düşmanlığından
aile birleşimindeki sıkıntılara, eğitim sorunundan
eşit katılıma kadar çeşitli sorunlarla karşı
karşıya bulunmaktadırlar. Başkanlık bu amaçla yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın talep
ve ihtiyaçlarına yönelik olarak ayrımcılıkla mücadele,
Türkçe öğretimi, insan hakları, siyasal katılım, Mavi Kart,
çift dillilik, gençlik ve tecrübe paylaşımı, kültür ve sanat
gibi çeşitli sahalarda çalışmalar yürütmektedir.
Tarihî, dinî, siyasi, coğrafi ve kültürel
hususiyetlerine binaen ülkemizle köklü ilişkilere ve derin bağlara
sahip kardeş topluluklarımızın Türkiyeyle
irtibatlarını güçlendirmek, ortak kültürümüzü yeniden canlandırmak,
tarihsel mirasımızı korumak, eğitimlerine katkıda
bulunmak amacıyla Başkanlık tarafından tematik programlar
geliştirilmiştir.
Çoğunlukla soydaş, akraba veyahut
kardeş olarak nitelendirdiğimiz bu ülkelerden ülkemize okumak için
gelen uluslararası öğrencilerin Türkiye Mezunları olarak
dayanışma içinde olmaları, kendi ülkeleri ile ülkemiz
ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlamaları
amacıyla Türkiye Mezunları Programı yürütülmektedir. Bugüne
kadar 63 mezun programı düzenlenmiştir.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
ülkemiz üniversitelerinin son yıllarda
uluslararasılaşmasındaki en önemli etkenlerden biri de
dünyanın pek çok farklı noktasından ülkemize eğitim almak
üzere gelen uluslararası öğrencilerdir. Bu alanda bir marka hâline
gelen Türkiye Bursları kapsamında ülkemizde hâlihazırda 144
ülkeden yaklaşık 16 bin uluslararası öğrenci 70 farklı
şehirde 125 üniversitede öğrenim görmektedir. Türkiye Burslarına
2019 yılında 167 ülkeden yaklaşık 146.600 başvuru
alınmış olup bu hâliyle burs programı kendi rekorunu
kırmıştır. Görüldüğü üzere, AK PARTİ olarak
iktidara geldiğimiz ilk günden bu yana, yıllar önce yurt
dışına göç etmiş ve bulundukları ülkelere
yerleşmiş vatandaşlarımızın, diğer yandan
tarihsel, kültürel ve manevi anlamda ortak paydaya sahip olduğumuz soydaş,
akraba veya kardeş topluluklarımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Çakır.
BURHAN ÇAKIR (Devamla) -
ve dünyanın dört bir
yanından eğitim için ülkemize gelen uluslararası
öğrencilerin sorunlarının tek bir elden ve hızlı
çözümü için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının koordinasyonunda onların
yaşadığı her tür zorlukları tüm boyutlarıyla ele
alıyoruz. Bu anlayışla, geniş bir sahada önemli hizmetler
sunan Başkanlığa özverili çalışmalarından dolayı
teşekkür ediyorum.
2018 yılı kesin hesaplarının ve
özellikle 2020 yılı bütçe teklifinin aziz milletimize ve ülkemize
hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Karabük
Milletvekilimiz Sayın Cumhur Ünala aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA CUMHUR ÜNAL (Karabük)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Şırnak İdilde şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
ailelerine sabırlar diliyorum; milletimizin başı sağ olsun.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bütçesi
hakkında AK PARTİ Grubu adına görüşlerimi arz etmek üzere
söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk
ve onun mirası ile millî kültür ve ortak değerler etrafında,
toplumsal bütünlüğün ve dayanışmanın güçlendirilmesi,
kültürel zenginlik ve çeşitliliğin korunup geliştirilerek
gelecek nesillere aktarılması, yurt içi ve yurt
dışındaki kültürel mirasımıza sahip
çıkılması, Türkiyedeki bozulma ve
yabancılaşmanın önüne geçilmesi, hayatın tüm
alanlarını kapsayan kültür ve tarih bilincinin geliştirilmesi
gibi sosyal ve beşerî bilimler alanında bilimsel
araştırmalar yapılmasını amaçlayan bir kurumdur.
Yüksek Kurum, 2019 yılında başta
üniversiteler olmak üzere kamu kurumlarınca yapılan etkinliklere
destek vermeye devam etmiş, kamu kurumları ve sivil toplum
kuruluşlarıyla destek ve iş birliği protokol ve
sözleşmeleri imzalamıştır. Bu bağlamda, kurumu ve
bünyesinde yer alan kurumları kurumsal özgün bilgi üretebilecek
donanıma kavuşturmak, sosyal ve beşerî bilimler alanında
bilgi üretilmesine yönelik ortamlar hazırlamak maksadıyla hayata
geçirilen Bütünleşik Bilgi Sisteminin 2020 yılında da ek
modüllerle geliştirilmesi sağlanacaktır.
Kurumlarca 2019 yılında 249 lisans, 101
yüksek lisans, 177 doktora ve 8 doktora sonrası olmak üzere toplam 535
kişiye burs verilmiştir. 2020 yılında 168 lisans, 84 yüksek
lisans, 60 doktora bursu olmak üzere toplam 312 bursiyere daha destek verilmesi
planlanmaktadır. Kurum bugüne kadar da 40ı aşkın ülkede ve
ülkemizin 75 farklı şehrinde bilimsel etkinlik düzenlemiştir.
2020 yılında 116 bilimsel etkinliğin daha
gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. 2019 yılında Yüksek
Kurum bünyesinde bulunan kurumlar, Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve
inkılapları, Türk kültürü, Türk tarihi ve Türk diliyle ilgili
eserleri tanıtmak ve yaymak amacıyla, 56 ulusal ve 20 uluslararası
olmak üzere toplam 76 kitap fuarına katılım
sağlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türk tarihinin ve kültürünün en çok olduğu Karabük
ilimiz ve ilçelerimiz hakkında da kısaca bahsetmek istiyorum. Nüfusu
her geçen gün artan Karabük, 1953 yılında ilçe, 6 Haziran 1995 tarihinde
de Türkiyenin 78inci ili olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra
oluşan ilk şehir olduğu için Karabük bir cumhuriyet kentidir.
İlimiz Karabük antik devirde tarihçi Homerosun İlyada
Destanında Paflagonya olarak geçmektedir. Yörede sırasıyla
Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik
krallıklar, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları,
Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
Karabük ilk ve tek, planlı sanayi şehri
olmanın yanında, çevresi ve ilçeleriyle birlikte tarihî, kültürel
değerleri ve doğal güzellikleriyle de öne çıkmakta olup
Türkiyede orman varlığının en çok olduğu il
konumundadır. Bu kültürel zenginlikler içerisinde 1994 yılında
UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan, özellikle
Türk-İslam kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan
geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri, hanı,
hamamı, camisi ve su kemerleriyle turizm kenti olan, yaşayan tarih
Safranbolu ilçemiz; orman varlığıyla dikkat çeken, en fazla
ormanlık alana sahip, yeşil Yenice ilçemiz; mozaikleri ve meşhur
Hadrianapolis Antik Şehriyle Eskipazar ilçemiz; kaya mezarlarıyla ve
kral mezarlarıyla Ovacık ilçemiz; ilk Türk-İslam
yapısı olan, Demirli köyünde Candaroğlu İsmail Bey tarafından
1435te yaptırılan Küre-i Hadid Camisiyle Eflani ilçemiz Karabük
ilimizin incileri gibi sıralanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
CUMHUR ÜNAL (Devamla) Bu vesileyle 2018 kesin
hesap ve 2020 bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce
Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Halil Özşavlıda. (AK
PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu 2020
yılı bütçeleri üzerinde konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, bu aziz vatan için şehadet
şerbetini içmiş tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle
anıyorum, gazilerimize Allahtan şifalar diliyorum.
Hem Türk Tarih Kurumu hem de Türk Dil Kurumu bizzat
Atatürkün direktifleriyle kurulmuş iki önemli kurumumuzdur. Türk Tarih
Kurumuna baktığımız zaman Türk tarih ve medeniyetini
bilimsel yollardan incelemek amacıyla 28 Nisan 1930 tarihinde Türk Tarihi
Heyeti olarak teşkil edilmiştir. Sonraki yıllarda, 15 Nisan
1931de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti, 3 Ekim 1935te ise Türk Tarih Kurumu
adını almıştır. 1982 Anayasasıyla Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kurulur ve bu kurumun bünyesinde Atatürk
Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Tarih Kurumu ve Türk
Dil Kurumu olmak üzere toplam 4 kurum birleştirilmiştir. Türk Tarih
Kurumunun bugün 116 personeli vardır. Bunların kimi kadrolu, kimisi
sözleşmeli olarak görev yapmaktadır.
Türk Tarih Kurumunun görev alanına
baktığımız zaman, az evvel ifade ettiğim üzere ilk
olarak Türk tarihini bilimsel yollardan incelemek, bunun yanında bilimsel
yayınlar yapmak, çalıştay, sempozyum gibi bilimsel
toplantılar tertip etmek ve hepsinden önemlisi burslar vermek olarak
sınıflandırılabilir.
2019 yılında Türk Tarih Kurumu
tarafından desteklenen 20 adet bilimsel kazı projesi vardır. Bu
minvalde Türk arkeoloji bilimine katkı sağlanmaktadır. 2020
yılında 10 adet daha projeye destek sağlanacaktır. 2016
yılında Türk Tarih Kurumu tarafından 27, 2017 yılında
57, 2018 yılında 8 ve 2019da da 42 bilimsel toplantı tertip
edilmiştir. Bilimsel toplantıdan kastım, az evvel ifade
ettiğim sempozyum, çalıştay, panel gibi
toplantılardır. Bu toplantılar son derece önemli
toplantılar olup şahsım da birçok toplantıya
katılım sağlamıştır. Yurt içinden ve yurt
dışından, dünyanın her yerinden akademisyenler
yazdıkları makaleleri, tebliğleri öncesinde bir hakem
süzgecinden geçmek üzere Türk Tarih Kurumuna sunarlar, kabul edilenler ilgili
tarih ve yerde sempozyumda sunulur. Bu toplantıların hem bilime
katkısı vardır hem de ülkemizin tanıtımına
müthiş bir katkısı vardır. Yurt dışından gelen
akademisyenler bizlerle hemhâl olmakta, ülkemizin güzellikleriyle
tanışmaktadırlar.
Yayınlara baktığımız zaman
ise 2019 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından 73 adet yayın
yapılmıştır. 2020 yılında 52 yeni
yayının daha yayınlanması planlanmaktadır. Türk Tarih
Kurumu Kütüphanesinde 196.778 adet kütüphane materyali bulunmaktadır.
Burslara baktığımız zaman 125 lisans öğrencisine 1.000
lira, 50 yüksek lisans öğrencisine 1.500 lira ve 50 doktora
öğrencisine 2.250 lira burs verilmektedir. Bunların yanında, post
doktora dediğimiz yurt dışı araştırma
bursları da vardır. Şahsım da -bu fakir de- 2017de Türk
Tarih Kurumunun post doktora bursuyla İngilterede bir yıl
araştırma yapma imkânı bulmuştur. Bu minvalde kurumumuza
şükranlarımı tekrardan sunmak istiyorum.
Türk Dil Kurumuna baktığımız
zaman ise benzer çalışmalara sahiptir. 1932de Türk dilinin öz
güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü
dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe
eriştirmek amacıyla kurulmuştur. 1934te Türk Dili
Araştırma Kurumu, 1936da ise Türk Dil Kurumu adını
almıştır. Bilimsel yayınlar, bilimsel projeler Türk Tarih
Kurumu gibi Türk Dil Kurumunun da yayın alanları içerisine
girmektedir. Benzer miktarlarda burslar da Türk Dil Kurumu tarafından
Türkolog adaylarına verilmektedir.
Sözlerime son verirken, 2020 yılı
bütçesinin vatanımıza ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz sırası Nevşehir
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Açıkgözde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Açıkgöz.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA AÇIKGÖZ
(Nevşehir) Sayın Başkanım, Kıymetli Divan,
değerli milletvekillerim, aziz ve kahraman milletim; hepinizi
saygıyla sevgiyle ve muhabbetle selamlıyorum. 2020 bütçemiz
hayırlı ve bereketli olsun, inşallah.
2020 yılı bütçesi sadece Türkiyenin
bütçesi değil, dünyadaki mazlum coğrafyaların, umudunu
Türkiyeye ve bizlere bağlamış masumların, kan ve
gözyaşı içinde inim inim inleyen, zulme uğrayan ümmet
coğrafyasının bütçesidir. İnşallah, milletimizin
lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğindeki müreffeh, zengin ve kalkınmış Türkiye
bölgesinin barış teminatıdır. Ayrıca, her türlü zulmün
ve haksızlığın cirit attığı dünyadaki mazlum
ve masumların gerçek ve tek savunucusu ve hamisi yine Türkiyedir.
Türkiye, fiziki sınırlarının dışında, gönül
coğrafyasıyla tüm dünyaya komşudur. Bu cennet vatanın
bölünmez bütünlüğü için, tüm mukaddes değerlerimiz için toprağa
düşen aziz kahramanlarımıza, şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum. Gazilerimize hayırlı ve bereketli ömürler dilerim. Tüm
dünya bilsin ki eli kanlı, insanlık düşmanı tüm terör
örgütleriyle mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defaatle
Kapadokya Alan Başkanlığı ve Kapadokya hakkında
konuştum. Ama kafalarda küçük soru işaretleri kaldı, malum,
onları giderebilmek için küçük açıklamalar yapacağım
inşallah. Kapadokya alanda arkeolojik, kentsel ve doğal sit
alanları, kültür ve turizm koruma geliştirme alanları, millî
park gibi farklı birçok koruma statüsü bulunmaktaydı. Bu durumun yol
açtığı yetki karmaşası geçmişten günümüze kaçak
yapılaşmanın önünü açmaktaydı ve bu eşsiz güzellikler
diyarını tam anlamıyla koruyamamaktaydık. Dolayısıyla
kanunun esası, temeli ve amacı tam da buydu ve bu işi bütün
hükûmetlerimiz işlemişlerdir. Tabii, koruma kurulları
aldığı kararları ilgili bakanlıklara havale ediyordu,
bakanlıkların bu işi birbirine bırakmasıyla,
belediyelerin de bu işe soğuk bakmasıyla kaçak
yapıların yıkılması ve önlenmesi engellenemiyordu.
Dolayısıyla alan yönetiminin tam da amacı buydu yani yetkiyi tek
bir elde toplayıp kaçak yapıyı tespit etmek, kaçak yapının
yok edilmesine kadar da bu işi takip etmekti. Yani yetkili tek bir merci
hem takip edecek hem de o yapının imhasını
sağlayacaktı, Alan Başkanlığı bunun için
kurulmuştu. Görüldüğü gibi, Alan
Başkanlığının birinci ve temel görevi alanımızı
korumaktır. Tabii, özellikle Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuya hassasiyeti, Sayın Kültür ve
Turizm Bakanımız Mehmet Beyin takibiyle tespit edilmiş olan
250ye yakın kaçak uygulama ortadan
kaldırılmıştır arkadaşlar.
Yine, eleştirilen, UNESCO Dünya Mirası
Listesindeki Göreme Millî Parkımız, Derinkuyu ve Kaymaklı Yer
Altı Şehirleri kanunun özüne uygun olarak verimli ve etkin koruma
alanı olan Kapadokya Alan Başkanlığına
devredilmiştir. Dolayısıyla burada yapılan eleştiriler
haksız ve yersizdir.
Yine, başka bir eleştiri de alanın
yüzde 96sı özel, şahsi mülkiyettir arkadaşlar.
Dolayısıyla burada rant oluşmasının ne akla ne de
vicdana uyan bir yanı vardır. Dolayısıyla yine buradaki
eleştiriler de haksız ve yersizdir. Yine, Alan
Başkanlığı, alanı bütüncül bir bakış açısıyla
ele alıp planlamak, daha etkin bir şekilde tanıtmak ve
reklamını yapmak, alanın ihtiyaçlarına yönelik
hızlı ve etkin, verimli çözümler bulmak için
yapılmıştır. Yatırımcıların çok fazla,
kapı kapı dolaşmasını engelleyip tek bir elden Alan
Başkanlığıyla muhatap olması
sağlanmıştır. Şu anda alanın en çok ihtiyacı
olan, korunması ve yaşatılmasını sağlamak üzere
alanın bütüncül bir şekilde değerlendirileceği, üst ölçekli
Kapadokya alan planına hızla geçilmesi gerekiyor, buna
ihtiyacımız vardır.
Değerli milletvekilleri, benim güzel ve aziz
Nevşehirli hemşehrilerim, yabancı ve yerli misafirin ne
olduğunu, turistin değerini çok iyi bilen ve bu işin kendi
geleceği olduğunu hiç aklından çıkarmayan turizm
sevdalısıdır. Nevşehirli hemşehrilerimin öngörüsü,
zekâsı, vizyonu ve girişimci ruhuyla kayadan oyma butik oteller
yaparak, yer altındaki depoları kazarak ve bölgeye balonları
kazandırarak bölgeye büyük değer katmışlardır. Hepsini
tebrik ediyorum gerçekten.
Böyle turizm sevdalısı, girişimci,
vizyon sahibi hemşehrilerimizin önünü açmak için, işlerini
kolaylaştırmak için onların da çok istediği Alan
Başkanlığını hep beraber kurduk. Alan Komisyonumuz
toplantılarını yapıyor ve yaklaşık elliye
yakın kadar da karar alındı. Binamız hazır,
teşkilatımız hazır, Allahın izniyle hem
Kapadokyamızın hem de Türk turizminin emrindeyiz.
Kapadokya, seçkin misafirlerin
konakladığı ve ülkeye en çok döviz bırakan
müşterilerin gözde yeridir. Kapadokya, Türk turizminin çok yakında
lokomotifi olacaktır, Türkiyenin reklam yüzü olacaktır. Türk
turizmine ve ülke ekonomisine en büyük desteği yine Kapadokya verecektir.
Sevgili milletvekili arkadaşlarım, bu
kürsüden defaatle sayın bakanlarımızı, sayın
milletvekillerimizi bölgeye davet ettik. Sağ olsun birçoğu icabet
etti davetimize, geldiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Ankara) Ne zaman?
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Günün sonunda, gelen
bakanlarımız ve milletvekili arkadaşlarımız
umduklarından daha güzel, hayal ettiklerinden daha güzel ve bizim
anlattıklarımızdan çok çok daha güzel bir bölgeyle
karşılaştıklarını söylediler. O yüzden ben yine
burada davetimi tekrarlıyorum ve şunu söylüyorum: Kapadokya
ERKAN HABERAL (Ankara) Geçen dönem de davetini
yaptın, sağ ol!
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Efendim
Başkanım?
ERKAN HABERAL (Ankara) Geçen dönem götürüyordun bütün
Meclisi!
BAŞKAN Devam edin, toparlayın, süreniz
bitiyor.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Kapadokya
anlatılmaz, gelip görüp yaşanır ve hayran kalınır
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara) Bir de gidilmez!
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) - O yüzden sadece
Tabii,
alanın dışında Kozaklımız var; şifa su
kaynağı, 8 bin yatağıyla tüm Türkiyenin hizmetindedir, çok
şifalı suları vardır. Yine bir Hacı Bektaş Veli
pirimiz var sevgi ve hoşgörünün temsilcisi olan. Nevşehir yerin
altı ile yerin üstüyle, insanlığıyla, doğasıyla
gerçekten muhteşem güzel bir yer, hepinizi bekliyorum.
2020 yılı bütçemizin ülkemize,
milletimize, ümmete hayır, bereket, huzur getirmesini temenni ediyor, yüce
Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bu
şekilde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ait sözcülerimizin
konuşmalarını dinledik.
Şimdi söz sırası İYİ
PARTİ Grubunda. İYİ PARTİ Grubu adına ilk söz
İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıraya aittir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar.
Sayın Çıray, süreniz on beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan ve yüce Meclisin değerli üyeleri;
tarihin devlet içinde en büyük gizli örgüt teşkilatlanmalarından
birini son derece sistemli bir şekilde gerçekleştiren FETÖ, Temmuz
15, 2016 akşamında bizi gerçek bir felaketin tam
kıyısına getiren hain bir kalkışmaya teşebbüs
etti. FETÖ bu hain kalkışma aşamasına Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde göz göre göre örgütlenmesine cevaz verildiği için geldi.
Göz göre göre demem boşuna değil çünkü
bunlar kanlı terör planlarını o kadar ustalıkla
kurgulamışlardı ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin en zirvedeki
şerefli komutanlarını dahi terör örgütü üyesi olarak
yargılamayı bir askerî vesayeti kaldırıyorlarmış
gibi göstermeyi, pazarlamayı başarmışlardı.
Değerli arkadaşlarım, ilk
bakışta Millet Meclisi ve onun içinde bir kurumsal yapısı
olarak Kamu Denetçiliği Kurumunun bütçesi için söz
almışsınız, söze bambaşka bir olayla giriyorsunuz yani
ne alaka? diyebilirsiniz. Hemen cevaplayayım: Geçtiğimiz yıl
yani 2018de İYİ PARTİ Grubu adına söz
aldığım bütçe kapanış konuşmasına rahmetli
9uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin 28 Şubat 1968de bu
Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmanın başlangıcına
atıfta bulunarak başlamıştım. Sayın
Cumhurbaşkanımızın o gün Meclise bir saygı duruşu
gibi gerçekleştirdiği sunuşunun tam altı saat
sürdüğünü belirterek konuşmasının açılış
cümlelerine özellikle dikkat çekmiştim.
Ne demişti aziz merhum Cumhurbaşkanımız
o açılış cümlelerinde? Yetmiş beş gündür bu Mecliste
bütçe konuşuluyor. Bu süre biraz uzun, makule çekelim çünkü bütçe çok
ciddi bir iştir, dikkatlerin dağılmaması lazım. Neden?
Çünkü bütçe milletimizin vergi olarak verdiği paraların nereye
gittiğini son kuruşuna kadar sorması ve öğrenmesi gereken
bir demokrasi temelidir.
Demokrasiye saygısı ve demokratik
kavrayışlarıyla çoğulcu demokrasi tecrübemizde son derece
müstesna yeri olan aziz Cumhurbaşkanının bu cümlelerine
referansta bulunmamın sebebini bugün bambaşka bir perspektifle
anlamlandırmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye 15
Temmuz 2016dan sonra bu menhus hadisenin aydınlatılmasına
odaklanmalı, bütün enerjisini buna vermeliydi. Yenikapı ruhu da bu
tutumu gerektirirdi. CHP öncülüğünde derhâl Mecliste bir soruşturma,
en azından bir araştırma komisyonu kurulması için harekete
geçildi. Türk milleti ve kamuoyu da bunu talep ediyor ve destekliyordu.
Neticede kamuoyumuzun kısaca FETÖ darbesini araştırma
komisyonu diye bildiği komisyon kuruldu. 2016nın Ekim ayı
başından itibaren de etkin bir şekilde çalışmaya
başladı. Komisyon ilk bir buçuk ayında gerçekten etkili ve
verimli bir faaliyet yürüttü. Özellikle de 2016 öncesi Genelkurmay Başkanlarının
tanıklıkları dinbaz örgütlenmede iktidar partisinin
sorumluluğuna dair önemli ipuçları veriyordu. Her şey çok iyi
giderken, birdenbire, Sayın Bahçeliden yeni bir anayasa önerisi teklifi
geldi ve gündem değişti. Komisyon battal hâle geldi ve devamında
yeni anayasa taslağı iktidar partisi tarafından ortaya
çıkarıldığında gördük ki bu anayasa milletin
Meclisinden milletin bütçesini yapma ve denetleme hakkı başta olmak
üzere ta kuruluşundan beri bu yüce kurumun uhdesinde bulunan
işlevleri ya daraltıp ya da kaldırmıştı veya
tamamen ortadan kaldırarak yeni bir rejim değişikliğine
giden yolu açan bir anayasa önerisiydi.
Sayın milletvekilleri, atı alanın
Yüksek Seçim Kurulu marifetiyle Üsküdarı geçtiği şaibeli
referandumla 17 Nisan 2017de aslında Türkiyede rejim
değiştirildi. Referandum öncesinde gerçek hukukçular ve felsefeciler
öngörülen değişikliklerle yüce Meclisin Meclis adına bütçe yapma
yetkisinin ortadan kaldırıldığını
vurguladılar. Bu, esasen, 1215te yayımlanan Magna Carta
Libertatumla yani Büyük Özgürlük Fermanından bu yana temel anayasa
kuralı olan bir kuralın tahrip ve yok edilmesiydi. Bu kurala göre
vergi koyma yetkisinin ister kral ister hükümdar ister -adına ne derseniz
deyin- cumhurbaşkanı, tek bir kişiye
bırakılmayacağıydı, bu konuda yetkinin sadece ve
sadece parlamentoda yani yüce mecliste olduğuydu.
Değerli milletvekilleri, anayasa
değişikliği, yürütme gücünü Başbakan ve
başkanlığındaki hükûmetten alıp
Cumhurbaşkanına devredince ilk kuralın yok edilmesi daha da
dramatik bir hâl aldı ve bu madde, Meclis ile bütçe arasındaki
bağı fiilen neredeyse tamamen ortadan kaldıracak bir hükümle
tamamlanıyordu. Meclisin olur da Cumhurbaşkanının
sunduğu bütçeyi yürütmeye koymaması durumunda geçici bütçe kanunu
çıkarılacak, eğer bu da olmazsa bir önceki yılın
bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılıp
yürürlüğe konulacaktı.
Değerli arkadaşlar, 17 Nisan 2017
tarihinde bütün bu değişiklikler kabul edildi, ardından erken
seçime gidildi. Yeni rejimi tanımlayan anayasa değişikliklerinin
bir an önce faaliyete geçirilmesi, İYİ PARTİnin seçimlere
Yüksek Seçim Kurulu el çabukluğuyla girmesinin önüne geçilmesi ve
vatandaşın bugün günlük hayatında iliklerine kadar hissedip
kavrulduğu ekonomik krizin etkilerinin henüz hissedilmediği
şartlarda seçime girilmesi hedefleniyordu erken seçimle. Bu nedenlerle
2019 Kasımında yapılması gereken seçimler
yaklaşık bir buçuk yıl öne çekildi ve 24 Haziran 2018de
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri
yapıldı. Ancak, bu defa sürpriz yapma sırası bizdeydi, önce
CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun ve ona eşlik
eden 15 CHP milletvekilinin ahlaklı siyaset anlayışları ve
sonra Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
doğru olanı en doğru anda yapmayı sağlayan
liderliğiyle İYİ PARTİnin seçime girmesini engelleme
oyununu bozduk, sonra da Saadet Partisi ve Demokrat Partiyle Millet
İttifakını kurduk. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Ama tabii ki siyaset, mümkün
olanı yapabilme sanatıdır. Bu nedenle Millet İttifakı
olarak tam hedefimize ulaşamadık. Son on yıldır hep
olageldiği gibi seçim için yapılandırılmış bir
konjonktürde halkı kandırma parametreleri en
kullanışlı hâliyle işletildi ancak Cumhur
İttifakının başarısı aslında bizim Bu
rejimle Türkiye yönetilemez hâle gelecek. iddialarımızın
doğruluğunun başlangıcı oldu. Dünyada eşi benzeri
olmayan, siyaset bilimcilerin tam bir ucube olarak niteledikleri bir rejim
ortaya çıktı. Bir de bu ucubeye tuhaf bir isim bulundu:
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi. Yeni rejim Sayın
Cumhurbaşkanının 9 Temmuz 2018de Meclis huzurunda yemin
etmesinin ardından 10 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 12 no.lu
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle tesis edilmeye
başlandı. Bunu izleyen zincirleme bir dizi kararnameyle de bazı
yetersizlikleri olmakla birlikte kuvvetler ayrılığı ilkesine
dayalı parlamenter sistem, her şeyin ve bu arada bütçe yapma
hakkının da tek kişide toplandığı bir kuvvetler
birliği rejimine dönüştü.
Değerli arkadaşlarım, seçimlerin
üzerinden geçen bir buçuk yıldan sonra bunun tarihimizdeki en hazin
dönüşüm olduğunu milletçe idrak etmeye başladık.
Vatandaşlarımız her geçen gün -önümüze gelen anketlerin
gösterdiği üzere- Meclisin Türkiyenin en değerli kurumu
olduğunu, onun kendisinin refah ve mutluluk arayışının
güvencesi olduğu gerçeğini kabul ediyor. Şu anda 17 Nisan 2017
referandumu tekrarlansa sonuç tıpkı İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığında yaşandığı gibi,
çok açık farkla yani hiçbir Yüksek Seçim Kurulu marifetinin ve el
çabukluğunun sökmeyeceği bir farkla, Cumhur
İttifakının kaybıyla bitecektir. Yani bugün bir referandum
yapılsa -ki buna cesaret edemezsiniz- Türkiye tereddütsüz bir seçmen
tercihiyle iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş, özgürlükçü
parlamenter sisteme geçer. Peki, diyeceksiniz ki: Bu
anlattıklarının Kamu Denetçiliğiyle ne alakası var,
Ombudsmanlıkla ve onun bütçesiyle ilişkisi ne? Çok, hem de çok ilgisi
var. Kamu Denetçiliği Kurumu, bilindiği gibi, Anayasamızın
74üncü maddesine göre ihdas edilmiş bir Meclis kurumudur.
Anayasamızın 74üncü maddesi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının ve karşılıklılık
esası gözetilmek kaydıyla, Türkiyede ikamet eden
yabancıların kendileri ve kamuyla ilgili dilekleri ve
şikâyetleri konusunda yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine
yazıyla başvurma hakkına sahip olduklarını ifade eder.
Kamu Denetçiliği Kurumu bu görevi ifa etmektedir. Bu görev, özünde aracılıktır;
herhangi bir kamu kurumuna yönelik bir dileğe veya şikâyete vekillik
etme, vekillik edilen dileğin ve şikâyetlerin sonuçlarını
ilgilisine bildirmeyi içermektedir. Zaten kurumun orijinal kaynağı
olan ombudsman kelimesinin anlamı da ara buluculuktur.
Değerli arkadaşlarım, Meclisimiz
bünyesi içinde yer alan bu kurum elbette çok değerlidir. Zaten kurumun
başında da deneyimli ve geçmişte saygın bir siyasetçi olan
Sayın Malkoç bulunmaktadır. Zaten kurumun sitesine girdiğinizde
de bir dizi şikâyeti ve dileği ciddiyetle ele alıp
sonuçlandırdığını görebilirsiniz ama bu noktada çok
kritik, hatta hayati önem taşıyan bir gerçeği
aklımızdan çıkarmamalıyız: Çatısı altında
Türk milleti adına görev yaptığımız bu yüce Meclis
esasen, özü itibarıyla, bir bütün olarak muazzam bir ombudsmanlık
kurumudur. Milletvekilleri olarak bizler her birimiz birer ombudsmanız. Bu
vekil olma görevi demokratik seçimler yoluyla bize tevdi edildiği an icra
etmek zorunda olduğumuz en önemli iştir. Yani ombudsmanlığın
en büyük kurumsal çatısı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Şimdi
gelelim zurnanın zırt dediği yere: İktidar cenahında
yer alan arkadaşlarımız bu görevi en gereken durumlarda
layıkıyla icra ettiklerini söyleyebilirler mi?
Bakın, geride
bıraktığımız iki hafta içinde bu konuda yüzünüzü
karartıp vicdanınızı yaralayacak bir kanuna onay verdiniz.
Neyi kastettiğimi anlamışsınızdır, 24 termik
santrale filtre sistemleri kurulmasını tam iki buçuk yıl
öteleyen kanun değişikliğinin kabulünden söz ediyorum. Bu
santrallerin bulunduğu yerleşim bölgelerindeki
insanlarımıza, mesela Silopili bir kardeşimize ve içi hâlâ 300
maden ocağı işçisi şehidiyle yanan Somalı
vatandaşımıza sorsaydık Bu değişikliğe
nasıl bakıyorsunuz? diye, cevapları ne olurdu acaba? Biz
yeteri kadar kömür dumanıyla zehirlendik, hiç olmazsa
çocuklarımız zehirlenmesin. demezler miydi? Bu dileklerini bize
ilettikleri anda Kamu Denetçiliği Kurumuna da iletmiş olmazlar
mıydı?
Siz iktidar milletvekilleri, eğer ombudsman
hakkaniyeti ve vicdanıyla hareket etmiş olsaydınız, bence
Kuvvetler ayrılığı var. demek için yapılan bir
mizansen olsa dahi bu kanun buradan çıkmazdı. Ama öyle olmadı.
Cumhur İttifakının oylarıyla, filtre takmayı iki
buçuk yıl erteleme teklifi geçti, Cumhurbaşkanı da veto ederek
iyi insan oldu. Daha doğrusu, hep sergilenen iyi adam-kötü adam,
havuç-sopa oyunu yine oynandı. Bazı iktidar vekili
arkadaşlarımız ve cümle yandaş kalem bunu kuvvetler
ayrılığı ilkesinin var olduğunun ve
işletildiğinin bir kanıtı olarak göstermeye
çalıştı. Böyle bir anlayışla iktidar milletvekilleri
ombudsmanlık yapabilir mi?
Son olarak, bir ombudsman olarak Hazine ve Maliye
Bakanlığına bir dileğimi şimdiden iletiyorum:
Vakıfbank olayıyla bir yol açtınız ama lütfen İş
Bankasına dokunmayın. Kulağımıza bazı şeyler
gelmeye başladı. Onun için, Türk milletinin zenginliğine hizmet
eden gerçek bir varlık olarak kalmasını istiyorsanız
Varlık Fonuna falan aktararak yokluklara
karıştırmayın. Bir vekil, bir ara bulucu, bir ombudsman
olarak peşin peşin söyleyeyim, sorumluluk bende kalmasın: Sakın
sakın, dokunduğunuz yok oluyor, dokunmayın İş
Bankasına, bırakın var kalsın. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Antalya
Milletvekilimiz Sayın Hasan Subaşıya aittir.
Süreniz on dakika Sayın Subaşı.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe kanun teklifine ilişkin Anayasa Mahkemesi
ve Sayıştay için söz almış bulunuyorum.
Anayasa Mahkemesi ilk kez 1961 Anayasasında
yer almış ve 44 sayılı Kanunla 22/4/1962 tarihinde
kuruluşunu tamamlamıştır. Anayasa Mahkemesi,
kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetler. Anayasada
sayılan kişileri görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan
sıfatıyla yargılar. Ayrıca siyasi partilerin
kapatılması hakkındaki davalara bakmak, siyasi partilerin gelir
kaynakları ve giderlerine ilişkin hesapları incelemek ve
Anayasayla verilen diğer görevleri yapmakla yetkin
kılınmıştır. 1982 Anayasasıyla, yetkileri
muhafaza edilmekle birlikte, kanunların ve kanun hükmünde kararnamelerin
de Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu
denetleme yetkisi verilmiştir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk
oylamasıyla bireysel başvuruları karara bağlama yetkisi
verilmiş, 21 Ocak 2017 tarih, 6771 sayılı Yasayla yapılan
değişiklikler sonrasında ise Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerini şekil ve esas bakımından Anayasaya
aykırılık iddialarını inceleme yetkisi
verilmiştir.
Bu kanuna göre en çok on iki yıl için
görevlendirilen 15 üyenin 12si Cumhurbaşkanı tarafından
doğrudan atanıyor, 3 üye de Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından belirleniyor. Sonuç olarak 15 üyenin seçilmesinde Cumhurbaşkanının
doğrudan ya da dolaylı etkisi bulunmaktadır. Bu 15 üye
arasında hiçbir kadın bulunmaması da ayrı bir eleştiri
konusudur. Bu süreçte rejimin en önemli denetim mekanizması olan Anayasa
Mahkemesinin görevini yeterince yerine getiremediğini ve güven
aşınmasından payına düşeni
aldığını söyleyebiliriz.
1862 tarihinde Sultan Abdülaziz tarafından
kurulmuş olan Sayıştay, 1876 Anayasasında anayasal bir
kurum hâline getirilmiştir. Cumhuriyet Döneminde de 1924 Anayasası
ile yeniden anayasal kimliği tanımlanmıştır. Anayasada
Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı olduğu ve devletin bütün
gelir ve giderlerini denetlemekle görevlendirildiği açıkça
belirtilmiştir. 1961 Anayasasında muhafaza edilmiştir,
işlevlerine kavuşturulmuştur; 1982 Anayasasının
160ıncı maddesine göre Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi
kapsamında, kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevlendirilmiştir. 2003 ve 2006 yıllarında yapılan
değişikliklerle Sayıştayın görev alanı daha da
genişletilmiştir. Avrupa Birliğine uyum sürecinde yeniden
şekillenen kamu mali yapısı, Sayıştay Kanununda değişikliği
zorunlu hâle getirmiştir. 2010 yılı sonrası yetkileri
daraltılmaya başlamış, yerindelik denetimi
sayılabilecek denetim raporuyla kamu idaresinin takdir yetkisini
sınırlayacak, ortadan kaldıracak görüş ve rapor
düzenleyemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Sayıştayın 2012 yılında
hazırladığı kamu idareleri hakkındaki 132 adet raporu
yıl ortasında düzenlenen torba yasaya uymadığı
gerekçesiyle Meclis Genel Kuruluna sunulmayarak ilk kez denetimsiz bir yıl
geçirilmiştir. 2012 Ağustos ayında hazırlanan yönetmelikle,
bazı kamu kurumları için gizlilik gerektiği ve kamuoyuna
Sayıştay raporlarının yansıtılmasının
uygun olmayacağı nedeniyle engellenmiştir. 2016
yılında bazı kanunlarda değişiklik yapılarak
Varlık Fonu Anonim Şirketi ile Fon tarafından yeni kurulacak şirketlerin
Sayıştay denetimi dışında bırakılması
öngörülmüştür. Ayrıca, kamunun payının yüzde 50den az
olduğu şirketler Sayıştay denetimi dışında
bırakılmıştır. Tank Palet Fabrikası gibi
bazı şirketleri özelleştirme ve kamunun payını
düşürme çabalarının arkasında bu amaç olduğu
kuşkusu bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, Sayıştay
denetimleri giderek etkisini kaybetmiştir.
Bütçenin sunumunda 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesi, hesap verebilirliğin ve mali saydamlığın
güçlendirilmesi hedefleri doğrultusunda
hazırlanmıştır. ifadesi kullanılmışsa da
iktidarın denetim ve saydamlığı sevmediği, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde ise hiç hesap vermek istemeyen, yasama ve yargı
tarafından denetlenmek bir yana, onları kontrol eden, otoriter,
işlemeyen, işletilmesi de mümkün olmayan tahripkâr bir sistem yaratılmıştır.
Kabul etmek gerekir ki Sayıştay zor şartlarına rağmen
yine de yetkili olduğu alanlarda görevini hakkıyla yapmaya
çalışan ender kurumlardan biridir.
Hukuk devletinin güvencesi sayılabilecek
Anayasa Mahkemesi için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir
ancak yine de İyi ki var. diyoruz. Demokratik hukuk devletlerinde
yaşamsal fonksiyonu olan bu iki kurumun bütçeleri ve yeterli olup
olmadıkları hakkında konuşmak, doğrusu
işlevlerini kaybetmeye başlamaları karşısında
değerini yitirmiştir. Bu iki güzide kurumun gerçek işlevine
kavuşmuş olmasının ülkemizin birliği, huzuru ve
güvenliği açısından büyük önemi bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi OHAL kanun hükmünde
kararnamelerini maalesef denetleyemedi ve hukuksuzluk yerleşik hâle geldi.
Kanun hükmünde kararnamelerle mağdur edilen, yargıda aklansa bile
görevine dönemeyen mağdurlar ordusu hakkında emsal olabilecek
ayrıntılı bir karar dahi veremeyerek Anayasa ve hukuk çizgisine
yürütmeyi çekebilecekken bu görevi yapamadı. Tüm dosyaları OHAL
Komisyonuna gönderince inceleme ve araştırmaların çıkmaza
girmesine neden oldu. Anayasayı ihlal neredeyse kanıksandı.
Çıkarılan her torba kanun Anayasanın
birçok hükmüne aykırılıklar ihtiva ediyor.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütmenin
başı, tarafsızlık yemini etmiş bir cumhurbaşkanının
tarafsız kalamayışı da esasen Anayasaya
aykırılıktır. Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesinin
kararına saygı duymuyorum, yanlış buluyorum.
diyebiliyorsa, yargı kurumlarının güvenilirliğini
sağlamak mümkün olabilir mi? Cumhurbaşkanı, televizyonlarda,
tutuklananlar ya da salıverilenler hakkında suç tanımı
yapıyorsa Anayasa ihlal edilmiş olmuyor mu? Yargı bütün
bunlardan etkileniyor ve kararlarına yansıtıyorsa
güvenilirliği kalır mı? Maalesef, güvenilirliği büyük ölçüde
zedelenmiştir.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi 7 Kasım
2019 tarihinde -hak ihlali kararı verdiği bir davada-
ağır ceza mahkemesinin daha önce ihlal kararının
gereğini yerine getirmemesi nedeniyle 2nci kez ihlal kararı
vermiş, ayrıca başvuruculara tazminat ödenmesi gerektiğine
hükmetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Görüleceği gibi,
Anayasa Mahkemesi, yeni bir kararla, mahkemelerin Anayasa Mahkemesi
kararlarına uymamasının Anayasa ihlali
sayılacağını hatta tazminat ödenmesi gerektiğini
karara bağlıyor. Yargı kararlarına uyma zorunluluğu
hakkında karar verme ihtiyacı duyan Anayasa Mahkemesi, bu
kararıyla yargının hazin durumunu da yansıtmış
oluyor.
Cumhurbaşkanı, geçenlerde yapılan Din
Şûrasında FETÖ terör örgütünü bitirsek bile başka bir tarikat
terör örgütüne dönüşebilir. dedi. Bunun anlamı, terörü yaratan bir
iklimin ülkemizde var olabileceğinin itirafıdır. Her terör
olayını sadece dış güçlere dayandırma kolaycılığı
yerine keşke terörü yaratan nedenler üzerinde yeterince durulsa o zaman
hukuksuzluğun ve adaletsizliğin terörü besleyen iklimin
oluşmasında payı olduğu görülecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bu duygularla Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Ankara
Milletvekilimiz Sayın İbrahim Halil Orala aittir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kapadokya Alan
Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçeleri
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Memleketim Ahlatın tarihî ve kültürel
değerleriyle alakalı bir çalışma gerçekleştirdikten
sonra geçirdiği elim trafik kazasıyla Hakka yürüyen kıymetli
bilim insanı, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Profesör
Doktor Haluk Dursun Hocayı rahmet ve duayla anıyorum, sözlerime bu
duygularla başlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, kültür denilince akla
büyük sosyolog ve Türk milliyetçisi Ziya Gökalp gelmektedir. Gökalp, Türk
kimliğini tarif ederken hars yani kültür kavramını
kullanmıştır, Türk milliyetçiliğini de bir kültür
milliyetçiliği olarak nitelemiştir.
Aynı geleneğin temsilcisi olan büyük Türk
milliyetçisi Profesör Doktor Erol Güngör de "Bir milletin yaşama
gücü, onun kültüründe çok sağlam dayanakların bulunmasıyla
mümkündür." demiştir.
Bu bağlamda şunu açıkça
söyleyebiliriz: Kültür Bakanlığı, Türk kimliğini bir
pınar gibi besleyecek ve Türk milletinin yaşama gücünü artıracak
olan Bakanlıktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte
Ülkeyi şirket gibi yönetmek istiyorum. demişti. Bu minvalde
görüyoruz ki Sayın Erdoğan kültüre yeterli değeri vermemekte,
turizmi ise bir turizm şirketi sahibi olan Sayın
Bakanımızla birlikte yönetmeye çalışmaktadır.
Turizm belki şirket gibi yönetilir ama bir
milletin yaşama gücünü sağlayan kültür, şirket gibi yönetilemez.
Kültür, gerçekten o kültüre bağlı fedakâr insanlarla birlikte
yükseltilir. Bu bütçe kültür meselelerinin yönetilemediğinin
göstergesidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Haluk Dursun
Hocanın vefatı, Kültür ve Turizm Bakanlığının
Kültür başlığının kaybı olmuştur çünkü
Sayın Bakanın hem Komisyon sunumlarında hem genel söylemlerinde
gördüğümüz üzere kültüre dair bir politika tasavvuru
olmadığı açıktır. Komisyonda turizmle alakalı
meseleleri en ince ayrıntısına kadar yorumlarken kültür
meselelerinde maalesef sadece şu kültür merkezini inşa ettik bu
müzeyi tadilat yaptırdık noktasında kalmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu
ülkenin kimliğini şekillendiren kültürü yükseltecek, bir kültür
politikası üretecek bakanlık olmalıdır. Bu Bakanlık
turizm rantını düzenleme bakanlığı değildir,
olmamalıdır.
Turizm Komisyonu üyesi bir milletvekili olarak
şunu açıkça söyleyebilirim: Bu dönem getirilen kanunlar, ceza
düzenlemeleri yapmaktan, yeni vergiler getirmekten, FETÖ iltisaklı
isimleri ajanslara üye yapmaktan başka bir iş görememektedir.
Kıymetli milletvekilleri, Ankarada Millî
Kütüphanenin ciddi eksikleri bulunmaktadır; araştırma ve okuma
salonları yetersizdir. Millî Kütüphane yirmi dört saat depolarından
kitap alınabilir hâlde olmalıdır. Yeni yapılan ve bir türlü
tamamlanamayan depo inşaatının bir an önce tamamlanması ve
eğer mümkünse yeni okuma salonlarını da içerecek şekilde
gerçekleştirilmesi şarttır.
Saygıdeğer milletvekilleri, konumuz kültür
olunca kültürümüzü şekillendiren tarihî varlıklarımızdan
biri olan Ahlatla alakalı birkaç söz söyleme ihtiyacını
hissettim. Ahlat bir başkadır çünkü milattan önce 2000li
yıllara dayanan bir yerleşim birimidir, böyle bir tarihe sahiptir.
Sahabeden Muaz bin Cebelin oğlu Abdurrahman Gazi, Ahlat için şehit
olmuştur. Osman Gazinin babası Ertuğrul Gazi burada
doğmuş, büyümüştür.
Anadolunun kapılarını açan Malazgirt
Savaşı öncesi şanlı hükümdar Sultan Alparslan,
ordularıyla burada karargâh kurmuştur. Ahlat, Kubbetülislamdır,
Osmanlıların ata şehridir. Hülasa Ahlat, Türktür, Ahlat Türklüktür,
Anadoludur, Türkiyedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan bütün siyasi
parti grupları Ahlat konusunda itinalıdır. 21inci Dönemde bütün
siyasi parti gruplarının desteğiyle benim
Başkanlığını yaptığım bir
araştırma komisyonu kurulmuş, Ahlat üzerine
çalışmıştı ancak erken seçim sebebiyle
çalışmaları kadük kalmıştı. Burada yarım
kalan meseleyi tamamlamak için Kültür ve Turizm Bakanlığına
çağrıda bulunuyorum: Ahlatın, ülkemizin kültür başkenti
yapılması ve özel bir statüye kavuşturulması için bir
çalışma yapılsın, biz de seve seve destek verelim.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı bütçesi 8,6 oranında artarken Kültür
ve Turizm Bakanlığı bütçesi 9,5 oranında
azaltılmıştır. Bu azalan bütçeyle Kültür ve Turizm Bakanlığı
gibi yoğun bir bakanlığın yeterli verim
sağlayamayacağı aşikârdır. Biz, Millî Mücadelenin
yokluk yıllarında para harcayıp Anadolu Medeniyetleri Müzesini
Ankarada kurmuş bir büyük milletiz, bu ecdada layık olacak
işler yapmak zorundayız. Görülmektedir ki Kültür ve Turizm
Bakanlığı millî kültürümüzü geliştirmek için yetersiz
kalacak, turizmde Sektörden ne koparırsak kârdır.
mantığıyla icraat yapacaktır. Bu şekilde bir bütçenin
milletimize faydası olması mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, iki hafta önce parti
çalışmaları için Nevşehirdeydim. Nevşehirde
Kapadokya Alan Başkanlığı çalışmalarıyla
alakalı biraz bilgi aldım, hatta Sayın Valimizi yani aynı
zamanda Kapadokya Alan Başkanımızı da ziyaret ederek bu
konuları görüştüm. Başkanlığın, tek elden, daha
hızlı icraat ve özel bir ilgi sağlanması için
kurulduğunu Vali Bey de teyit etti ve vurguladı. Ancak verdiği
bilgilerden ve ayrıca öğrendiklerimizden anladık ki Kapadokya
bölgesinde bir kaos hâkimdir. Geçmişte burada pek çok hata
yapılmıştır; peribacalarının dibine oteller
dikilmiş, pek çok yerde barakalar şeklinde dükkânlar
yapılmış, rant almış başını
gitmiştir. Kapadokya Alan Başkanlığı faydalı bir
yapı olsa da bu rantın ve bu talanın oluşmasında
günahı olan iktidardan bir kanun değişikliğiyle işleri
düzeltmesini bekleyemeyiz diye düşünüyorum. Ayrıca Aksaray,
Kapadokyanın girişi olarak Alan Başkanlığı
kapsamına alınmalıdır diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türk-İslam kültürü bir vakıf kültürüdür. Malı
mülkü olanın, malını millet hizmetine vakfetmesiyle bu toplumsal
düzen yüzlerce yıl sürmüştür. AK PARTİ iktidarlarının
bu kültüre en büyük zararı verdiği de aşikârdır.
Pek çok faydalı iş yapan Türk-İslam
kültürüne uygun çalışan vakıfları tenzih ederek bir durum
tespiti yapmak istiyorum: Vakıflar bugün çocuk tacizleriyle
anılıyorsa, belediyelerden aldıkları milyonlarca
liralık paraların çarçur edilmesiyle biliniyorsa, 15 Temmuz
ihanetinin ardında onlarca vakıf bulunuyorsa, yüce dinimizin içini
boşaltan pek çok yapılanma vakıf kisvesine bürünmüşse,
vakıf malı olan Vakıflar Bankası hisseleri Hazine
Bakanlığına devredilip akıbeti belirsiz, meçhul bir hâle
gelmişse vakıf düzeninin çivisi çıkmıştır ve bu
çiviyi çıkaran da AK PARTİ iktidarıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi tarihî
sorumluluklar taşıyan bir kurumun Sayıştay
raporlarında çeşitli usulsüzlüklerle anılması da utanç
verici bir durumdur.
Vakıflar, dualar ve beddualarla
tescillenmiştir tarih boyunca. Sultan II. Mahmutun Hazine Vekili
Hafız İsa Ağanın 1818 tarihli vakfiyesindeki dua bu
yaşananlara en güzel cevaptır. Bakın, Hafız İsa Bey
şöyle buyuruyor: "Vakıf gelirini haksız olarak yiyenler,
dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmesinler.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu
düşüncelerle sözlerimi bitirirken şu önemli konuyu da ifade etmek
istiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı bakanlıklar
olmalıdır, buna göre de bütçelendirilmelidir. Özellikle Türk
kimliğinin besleyici kaynağı olan kültür meselelerinin çok daha
ayrıntılı politikalarla yürütülmesi için bu şarttır
diye düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Aydın
Milletvekilimiz Sayın Aydın Adnan Sezgine aittir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Sezgin.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü anıyor,
insan haklarının ülkemizdeki vahim durumunu, uluslararası alanda
soydaşlarımızın ve tüm kadersiz insanların maruz kaldığı
hak ve temel özgürlük ihlallerini kınıyorum.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı ve Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bütçeleri üzerine
İYİ PARTİ adına söz almış bulunuyorum.
Tarihimiz ve kültürümüz açısından son
derece önemli olan yazma eserlerin, Osmanlı arşivlerinin nem ve
rutubet tehdidi altında olması nedeniyle, geçtiğimiz günlerde
İYİ PARTİ olarak Genel Kurula getirdiğimiz
araştırma önergesi iktidar partisi ve ortağı tarafından
reddedilmişti. Umuyoruz Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı bu eserlere sahip çıkılması
konusunda devlet ciddiyetiyle özveri ortaya koyar ve zengin arşivimiz
gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarılabilir.
TİKA ve YTBnin Dışişleri
Bakanlığına bağlı olmaması başlı
başına bir soru işaretidir. Bu hususu daha öncede çeşitli
vesilelerle defalarca dile getirdik. Her iki kurum da ısrarla, geleneksel
dış politika karar alma sürecimiz dışında tutulmaya
çalışılmakta ve şeffaflıktan uzak bir şekilde
yönetilmektedir. 15 Temmuza kadar geçen süreçteki gelişmelere
bakıldığında bunun nedenini anlamak pek güç değil.
Ancak 15 Temmuzdan sonra bu kurumların hâlâ iktidarla çok yakın ve
karmaşık ilişkilere sahip olan dernek ve vakıflarla
münasebet içinde olması şüphe uyandırıyor. Bu durum, kamu
kaynaklarının birtakım kişi ve kurumlara aktarılması
için bu kurumların istismar edildiği algısına neden oluyor.
Sorulan sorulara anlamlı yanıtlar alamıyoruz.
Daha önceki konuşmalarımda da dile
getirdiğim bir hususu yeniden ifade etmek istiyorum. Bazı TİKA
ve YTB mensuplarının görev yaptıkları ülkelerdeki
büyükelçiliklerden bağımsız hareket etme eğilimleri, hem
Türk diplomasisi hem bu kurumların güvenilirliği, ayrıca ilgili
ülkelerle veya ülkelerdeki bazı çevrelerle ilişkilerimiz
açısından sakıncalar yaratmaktadır. Bu noktada ciddi ve
dikkatli olunmalıdır.
Sayıştay raporları TİKAyla
ilgili önemli tespitler yapmış. Stratejik planların özensiz
şekilde hazırlandığı, bütçenin
kullanılmasına ilişkin bazı temel sorunlar bulunduğu
2018 Yılı Sayıştay Denetim Raporunda
ayrıntılarıyla belirtilmiş ve birçok şüphe ve
endişemiz doğrulanmıştır. Rapora göre TİKAda
kurumsal risk yönetim sistemi kurulmamıştır. Bu, vahim bir
eksiklik, ciddi bir ihmaldir.
Sayıştay raporundaki bulgulardan bir
diğeri, TİKAnın yurt dışı ofislerinde
yapılan satın almaların varlık hesaplarına
kaydedilmeden, doğrudan giderleştirilmekte olduğudur. Rapor,
TİKA mali tablolarının gerçek durumu
yansıtmadığını ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla kurum bütçesinde -altını çizerek ifade
ediyorum- bir sızıntı vardır, umarım bu
sızıntı geçmişteki sızıntılardan
değildir. Ayrıca, Sayıştay raporu, kurum tarafından
kullanılan hizmet binasının taşınmaz
kaydının yapılmadığını belirtmektedir, bu da
başlı başına tuhaftır.
Sayıştayın diğer bir tespiti,
şartlı bağış ve yardımların
alımında ve kullanımında muhasebeleştirme
hatalarının olduğudur. Mali yönetim ve bütçenin
kullanımı açısından zaten önemli menfi duyumlar varken
mevzuata aykırı bu uygulamalar, umarız, kamuoyundan ve
Sayıştay denetiminden bir şeyleri kaçırmak amacıyla
bilinçli şekilde yapılmıyordur. Geçmiş Sayıştay
raporlarında düzeltilmesi istenen hususlarda, kurum tarafından
taahhüt edilmiş olmasına rağmen herhangi bir adım
atılmamıştır. TİKA ve YTByi gelir kapısı,
siyasi, ideolojik heves ve hayallerin finansörü olarak görme zihniyeti
terkedilmelidir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, yerine getirmesi gereken
işlevler itibariyle önemli bir kurumdur. Yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımız ve soydaşlarımız
dış politikamız açısından elbette çok önemlidir ama
maalesef dış politikamız yoktur.
Yurtdışı Türklerden bahsederken bir
hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız, bu kurumun hedef kitleleri arasında en
öncelikli tutulması gereken grubu teşkil etmelidir. Elbette
soydaşlarımız da uluslararası ilişkiler perspektifimiz
açısından son derece önemlidir ve onlara verilen önemin hem
artırılması hem de rasyonalize edilmesi icap etmektedir. Bu
bağlamda Dışişleri Komisyonu çatısı altında
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu
kurulmasını oy birliğiyle kabul ettik. Yeni kurulan alt
komisyonda etkin bir yapının bir an önce
oluşturulmasını ve grubun gerekli imkânlara bir an önce
kavuşturulmasını diliyorum.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığının kültürel ve sosyal
projeleri, gizli bir gündem olmaksızın uygulanması
koşuluyla muhakkak önemli. Ancak soydaşlarımıza yönelik ne
gibi somut projeler gerçekleştirilmiştir? Özellikle çok hassas bir
durumda bulunan Suriye Türklerine sahip çıkmak için neler
yapılmaktadır, ilerisi için ne öngörülmektedir? Örneğin YTB,
Türkiyede bu yıl kaç Suriye Türkmenine, kaç Uygur Türküne destek
sağlamıştır? TİKA son yıllarda Doğu
Türkistanda kaç proje gerçekleştirmiştir?
Biliyorsunuz, Doğu Türkistanda Uygur Türkü
soydaşlarımıza uygulanan sistematik baskı, işkence ve
zulüm Türkiye hariç dünyanın neredeyse bütün ülkeleri, sivil toplum
kuruluşları ve uluslararası örgütleri tarafından en ciddi
şekilde sorgulanmakta ve önemli bir sorun olarak işlenmektedir.
Birleşmiş Milletler raporları, Çin diktatörlüğünün
kamplarında 1 milyondan fazla Uygur Türkü bulunduğunu ortaya
koymaktadır. Soydaşlarımız sadece kamplarda değil,
günlük hayatlarında da ayrımcılık, baskı ve
şiddete maruz kalmaktadır. Soydaşlarımızın tabi
olduğu muamele evrensel anlamda vahim ve kitlesel insan hakları kategorisindedir.
ABD Temsilciler Meclisinde, geçtiğimiz hafta
1e karşı 407 oyla, Doğu Türkistandaki gelişmeleri ve
soydaşlarımıza yapılan kötü muameleyi kınayan bir
karar alındı.
Uluslararası Araştırmacı
Gazeteciler Konsorsiyumu çatısı altındaki 17 Batılı basın
kurumunun Çin Hükûmeti resmî belgelerine dayanarak yaptığı
araştırmada, Doğu Türkistandaki kamplarda tutulan Uygur
Türklerinin aslında hapishanelerde kilitli tutulduğu,
cezalandırıldığı ve beyin yıkamaya maruz
kaldığı ortaya konuldu. Bu konu günlerce yabancı
gazetelerde tefrika edildi ancak maalesef bizim medyamıza pek
kısıtlı yansıdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Çok sayıda uluslararası örgüt ve devlet
yüksek sesle itirazlarını dile getirirken Türkiyede iktidar maalesef
konuyu seslendirmekten dahi geri durmakta, acıklı gelişmelere
tepki verememektedir. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Çin yönetimiyle görüşmeler ve atılan,
atılması düşünülen adımlarla ilgili olarak
Dışişleri Bakanlığına muhatap soru önergelerime
ve geçtiğimiz haftalarda Bütçe Komisyonunda Sayın Bakana
sorduğum sorulara tatmin edici yanıtlar verilememiştir.
Dışişleri Bakanlığının 2018 faaliyet raporunda
Doğu Türkistan bölgesi Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak anılmakta
ve Uygur Türkleri için soydaş kavramı bile
kullanılmamaktadır. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı, Çin
ziyaretinde Uygur Türkleriyle ilgili olarak Refah içinde ve mutlular.
ifadelerini kullanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sezgin
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) -
Teşekkürler.
İslam İşbirliği
Teşkilatının Mart 2019daki toplantısında yaşanan
rezalet de herkesin malumudur. Sayın Erdoğanın Zirve Dönem
Başkanı olduğu Teşkilat, Çin Halk Cumhuriyetini Müslüman
vatandaşlarına sağladığı hizmetlerden dolayı
takdir edebilmiştir. Doğu Türkistanda yaşanan zulme Çinle
ekonomik ilişkilerimiz uğruna göz yumuluyorsa bunun tarihimiz ve
istikbalimiz açısından maliyeti çok yüksek olacaktır. Doğu
Türkistan meselesinde Çinle bilmediğimiz birtakım ilişkiler
nedeniyle mahcubiyet münasebetine mahkûm olmuş bir Hükûmetin YTB gibi
kuruluşlara gerçekten ihtiyacının olup olmadığı
da sorgulanır hâle gelmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Ankara
Milletvekilimiz Sayın Şenol Sunata aittir. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL
SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2020 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, dün Şırnakta
Esma Çevik ile Kemal Sayar evlatlarımızı, Bingölde de Halil
Ulaş Yıldırım adlı vatan evladımızı
şehit verdik. Ölenlere Allahtan rahmet, ailelerine ve aziz Türk milletine
başsağlığı, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün aynı
zamanda 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilmesinin üzerinden yetmiş
bir yıl geçti. Evet, insan haklarını bir gün dile getiriyoruz
ama her gün ihlalleri görüyoruz ve yaşıyoruz. Hakların
değil, haksızlıkların, hak ihlallerinin
sıradanlaştığı bir düzen kuruldu, sürüyor ve
sürdürülüyor. Yaşam hakkı hakların birincisi. diyor beyanname
ama her gün kadın cinayetleriyle, kitlesel iş kazalarıyla,
canına kıyanlarla uyanıyoruz ve bu arada da ifade etmek isterim
ki vatan evlatlarımızın, suçsuz, günahsız
vatandaşlarımızın göz kırpmadan, alçakça yaşam
hakkını elinden alan hain terör örgütünün destekçisi, siyasi ve sivil
uzantılarının insan haklarından bahsetmesi asla kabul
edilemez ve bu bir ikircikli durumdur, bu utanç verici bir durumdur.
Düşünce ve inançlarla ilgili haklar,
eğitim ve sağlık hakkı, sosyal, kültürel ve ekonomik
hakların kullanılmasında maalesef sınıfta kaldık.
İnsan hakları, demokrasinin, ekonomik gelişmişliğin,
gelir adaletinin, laikliğin, hukuk devletinin olmadığı,
kuvvetler ayrılığının uygulanmadığı
topraklarda gelişmiyor, geriye gidiyor. Demokrasi, insan
haklarının ve özgürlüklerinin en geniş biçimde korunduğu ve
gelişmeye açık olan bir rejim. İnsan hakları, demokrasinin
ayrılmaz bir parçası. Demokrasi ve insan haklarının
teminatı ise kuvvetler ayrılığı. İki yüz
altmış sekiz yıl önce Montesquieu Yasama, yürütme ve yargı
kuvvetlerinin tek elde toplandığı bir sistemde hiçbir
şekilde hürriyet olmaz. diyor.
Evet, demokrasi ve insan haklarının
teminatı kuvvetler ayrılığı dedik. Kuvvetler
ayrılığı prensibinin yegâne uygulanabileceği rejim ise
parlamenter sistemdir. Biz İYİ PARTİ olarak, cumhuriyetimizin
temel felsefesine uygun, üniter ve millî yapımızın muhafaza
edileceği, evrensel insan haklarının en iyi şekilde ifade
bulduğu, insan haklarının ve demokrasinin korunmasının
temel şartı olan kuvvetler ayrılığı prensibinin
en sağlıklı formülünü ortaya koyan iyileştirilmiş,
güçlendirilmiş parlamenter sistemi öneriyoruz; Türkiye'nin tek
çıkış yolu budur.
Sayın milletvekilleri, RTÜK, radyo ve
televizyon, sonradan eklenen internet faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemekle
görevli bir kuruldur. Anayasanın 133üncü maddesi kapsamında üyeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca seçilen özerk ve tarafsız bir
kamu tüzel kişiliğidir. Peki, soruyorum sizlere: RTÜK ne kadar
özerktir, ne kadar tarafsızdır? Gülüyorsunuz sayın
milletvekilleri. Evet, RTÜK bağımsız bir kurum olarak durmuyor
karşımızda. Neden var RTÜK? İktidar gücünü
kullananların sopası olarak var. RTÜK neden var? Muhalif basına
ceza vermek için var; havuz medyasına, yandaş medyaya, besleme
medyaya arka çıkmak için var. RTÜK neyle anılıyor?
Başkanının 3 ayrı yerden maaş alması ve bunu
ortaya çıkaran üyesinin kanunsuzca görevden alınmasıyla
anılıyor.
Basın özgürlüğü var mı, değerli
milletvekilleri? İnsanlar, doğru haber alma hakkını
kullanabiliyor mu ülkemizde? Hak getire! Nerede? İYİ PARTİ
iktidarında basın özgürlüğü garanti altına alınacak,
sayın milletvekilleri. Halkımız, haber alma ve bilgilenme
hakkını özgürce kullanacak. Bağımsız, şeffaf ve
tarafsız habercilik yapılması temin edilecek. Hiçbir basın
mensubu veya kuruluşu, iktidarın arzu ettiği yönde haber
yapmıyor diye cezalandırılma tehdidiyle karşı
karşıya bırakılmayacak. Hiçbir gazeteci, muhalif
olduğu gerekçesiyle hapse atılmayacak. Basın, medya
özgürlüğünü kısıtlayan güdümlü medya tröstlerinin
oluşması yasayla engellenecek. Basın ve yayın sektörü,
holding patronlarının yönetiminden çıkartılacak. Kamu
kaynakları ve gücü, hiçbir şekilde basına yönelik baskı,
gözdağı ve otosansür amacıyla kullanılmayacak İYİ
PARTİ iktidarında. Hangi dünya görüşü veya siyasi söylemden yana
olursa olsun tüm basın kuruluşları, kamu ilanları gibi
gelir kaynaklarından eşit ve adil bir biçimde faydalanacak.
Evet, İYİ PARTİ iktidarında
RTÜKün siyasi etkiden uzaklaşması sağlanacak. Müdahaleci ve
yasaklayıcı bir RTÜK yerine, yayın sektörünü düzenleyici ve
sektörde fırsat eşitliği sağlama amaçlı bir
işleve kavuşturulacak. RTÜKün internet medyasını denetim
yetkisi de elinden alınacak.
Evet, özellikle seçim dönemlerinde tüm siyasi
partilere, kendilerini kamuoyuna anlatabilecekleri yeterli süre tanınacak.
TRTnin öyle politik etki altında kalması engellenecek. TRTnin
herhangi bir siyasi iktidarın arpalığı ve propaganda
aracı olmasına engel olunacak.
Wikipedia, YouTube gibi kolektif içerik üretim
mecralarına erişim kısıtlamalarının önüne
geçilecek ve toplumun bilgiye erişimi sağlanacak. Yeni bir medya ve
iletişim yasası hazırlanacak. Siyasi otoritenin müdahalesinden
uzak, kurumsal yapı tesis edilecek, medya ve iletişim meslek
odaları kurulacak.
Evet, Atatürkümüzün ata yadigârı Anadolu
Ajansının, yansız ve doğru haber veren, uluslararası
alanda saygın bir haber ajansına dönüşebilmesi için gerekli
düzenleme ve destekler, öncelikli olarak uygulamaya konulacaktır. Yerel
medyanın gelişimi için gereken özen gösterilecektir. Partimizin
iktidarında -Allah nasip etsin- sansür konusunda Avrupa Birliği
kriterleri esas alınacaktır.
Sayın milletvekilleri, tiyatro, sahnede
seyirciler önünde gerçekleştirilen, insanın insanca
anlatıldığı bir sanattır. İnsan
hayatını konu alır ve bir bakıma hayatın
aynasıdır. Evet, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ardından çıkarılan
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, devlet tiyatroları
ile Devlet Opera ve Balesinin özel yasaları lağvedildi. Kurumun
kendisine ait disiplin kurulu, repertuarı ve oyunları belirlemede
etkin kurul olan edebî kurul ve yönetim kurulu ile kurumun Bakanlıktan
ayrı bütçesini sağlayan ilgili maddeleri de lağvedildi. Evet,
kararnamede yeni kurulların oluşturulduğu ifade edildi ve 3
kişilik Kültür ve Sanat Politikaları Kuruluna Devlet Tiyatroları
ve Devlet Opera ve Balesi bağlandı. Artık genel müdürü, kadroyu
ve bütçeyi Cumhurbaşkanı belirliyor.
Sayın milletvekilleri, Devlet Tiyatroları,
Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünde görev yapan
süreli sözleşmeli personelin mağduriyeti hâlen sürüyor Sayın
Bakan. Ne emeklilik ne kıdem ne de ihbar haklarına sahip olabilen,
yevmiyeli sanatçı statüsündeki taşeron işçi
sanatçıların özlük hakları düzeltilmedi. Yevmiyeli kültür
köleleri, kadrolu olmaktan vazgeçtiler, aylıklı sözleşmeli
olmaya da razılar. Söz de verildi, hâlen ses yok. Aylık
çalışmalarına imkân sağlayan
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı. İlgili
yönetmelikler yayımlandı ama uygulama yok. Ne bekleniyor, bilmiyoruz.
Devlet Tiyatroları 2010 yılından beri
kadrolu sanatçı, rejisör almıyor boş kadro olmasına
rağmen, 400e yakın kişi emekli olmuş veya
ayrılmış olmasına rağmen. Birçok oyun, yevmiyeli oyuncularla
oynanıyor. Bu, modern kölelik değilse nedir sayın
milletvekilleri? Aynı sorun, sahne arkasında çalışan teknik
personel için de geçerli. Kadro alamıyorlar ve çok
sıkıntılı bir çalışma ortamında
hayatlarını sürdürüyorlar. Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve
Balesi Müdürlüklerinde personel kısıtlaması
dolayısıyla teknik personel on sekiz saatlere varan
çalışmalar yapıyor. Öte taraftan, bütçe yetersiz denilerek
turneler iptal ediliyor.
Yine, özel tiyatrolara verilen destek çok yetersiz.
Sayın Bakan o gün Plan ve Bütçede açıkladı 256 özel tiyatroya 6
milyon 102 bin lira yardım yapıldı. dedi ama böldüğümüz
takdirde, eşit böldüğümüz takdirde 20 bin lira gibi bir rakam
düşüyor tiyatro başına. Birilerine daha fazla veriliyor,
birilerine daha az veriliyor.
Onun için Sayın Bakan, altyapıyı
güçlendirecek yardımlara ihtiyaç var. Bir kere salon sayısı,
Anadoluda büyük şehirlere oranla hâlâ yeterli değil. Maliyet her
geçen gün artıyor, sigorta primleri ve KDV gibi. Vergi yükü gibi sorunlar,
özel tiyatronun en büyük sıkıntısı. Tahsis edilen
salonların kirası da astronomik düzeyde. Yine sansür ve baskı
alabildiğince yayılmış durumda. Oyun
yazarlarının, rejisörlerin, oyuncuların en küçük eleştirel
ya da muhalif görüşü, soruşturma, kovuşturma olarak kendilerine
geri dönüyor.
Sayın milletvekilleri, İYİ PARTİ
olarak kültür ve sanat ortamının demokratik bir ortamda
gelişebileceğini ön şart olarak kabul ediyoruz.
İktidarımızda Kültür Bakanlığı ayrı bakanlık
olacaktır. Mevcut imkânlar dâhilinde tüm ilçelerde kültür merkezleri
açılacak, bu merkezlerin bünyesinde kütüphane, tiyatro ve sinema
salonları yer alacaktır. Tüm illerde şehir tiyatroları
kurulacak, Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi özerk bir
yapıya dönüştürülecek; bu kurumların kendi kendilerini yönetmeleri
sağlanacak. Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlükleri mali, idari ve personel özlük hakları bakımından
güçlendirilecektir. Tiyatro, opera, bale gibi sahne sanatlarındaki
çalışmalar desteklenecek, ayrıca Doğu-Batı sentezini
sağlayacak özel çalışmalar yapılması teşvik
edilecektir. Özel tiyatrolara vergi indirimleri sağlanacak ve devlet
desteği artırılacaktır. Sanat ve sanatçı, devlet
güvencesi altında olacaktır. Uluslararası alanda üstün
başarı gösteren sanatçılara bir sonraki projeleri için
koşulsuz ve tam destek verilecektir. Sanatçının özgün ve özgür
eser üretimi ve icrası için gerekli özgür yaşam koşulları
sağlanacaktır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde Türk
milletinin figüran yapıldığı, baş aktörlerin
profesyonel pazarlamacı olduğu, senaryonun ulus ötesi
şirketlerce yazıldığı büyük bir tiyatro oyununu on
yedi yıldır seyrediyoruz, milletimize seyrettiriliyor ve her yıl
değişik versiyonlarla sahne açılıyor. Artık Türk
milletini kandıramayacak, bu oyunu zorla seyrettiremeyeceksiniz. Tarih
yine gerçeği yazacak Milletin Tokadı adlı oyun, memleketin tüm
vilayetlerinde kapalı gişe oynayacak ve sizler de kafanızı
öne eğip gerçek sanatçılardan gerçek bir oyun izleyeceksiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden kısa bir söz talebim vardır izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Ankara Milletvekili Şenol Sunatın 129 sıra sayılı
2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Şenol Hanımı dikkatle dinledim. İktidar oldukları
zaman kendilerinin neler yapacaklarına bir diyeceğimiz yok; bunlar,
onların vaatleri, iktidar olduklarında mutlaka vaatlerini yerine
getirirler. Fakat bir iki konuya açıklık getirmekte fayda var: RTÜK
Başkanı, tek yerden maaş almaktadır. Bu tartışmalar
sürecinde istifa etti ama hiçbir zaman üç olmadı, istifa etti, tek yerden
maaş almaktadır. Yani üç yerden maaş alıyor gibi bir durum
söz konusu değildir.
İkincisi: RTÜK, biliyorsunuz
bağımsız bir yapısı var ve her siyasi partinin,
milletvekili dağılımına göre üye seçtiği bir yer ve bu
üyeler, yaptıkları denetim faaliyetleri neticesinde
uygulamalarını oradaki oylamalara göre yaparlar yani oradaki
temsilciler, çoğunlukla karar verirlerse bir uygulama yaparlar. Dolayısıyla
bu, sadece bizim tekelimizde olan bir yapı, bir kurum değildir. Orada
Cumhuriyet Halk Partisinin de üyeleri vardır, diğer grupların da
üyeleri vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Muş.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bir üyemizi
gönderdiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Diğer
partilerin de üyeleri vardı. Dolayısıyla İYİ
PARTİinin üyesi var mı bilmiyorum ama bu üyelerin kararıyla
ortaya bir karar çıkar.
Bir diğer mesele: RTÜK üyesinin görevinin
düşürülmesi, düşürülmemesi; aynı tartışmaya girme
ihtiyacı hissetmiyoruz. Fakat bu konuyla alakalı
yaptığımız açıklamalar vardır, kayıtlarda
mevcuttur. Eğer alıp inceleme fırsatınız olursa orayla
alakalı detaylı açıklamalarımızı görürsünüz.
Şunu da ifade etmek isterim: Milletimiz, bizim
baş tacımızdır; on yedi yıldır millete
rağmen hiçbir şey yapmadık. Millete rağmen hiçbir şey
olmaz; Türk milletine rağmen de hiçbir şey olmaz. Durduğumuz
pozisyonda olayları değerlendirmemiz, milletimizle aynı paralelde
ve çizgidedir. Bu değişmediği için AK PARTİ, hep
başrolde oynamıştır, figüran olmamıştır.
Bunu da kamuoyuna ve Genel Kurula saygıyla duyurmak isterim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu, sizde. Kısaca toparlayalım.
2.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ankara Milletvekili Şenol Sunatın 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında geleceğe projeksiyon
tuttuğuna ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sevgili mevkidaşımın hassasiyetini
anlıyorum. Sayın Hatip, Genel Başkan Yardımcımız
Şenol Sunat Hanımefendi, zaten geleceğe dair bir projeksiyon
ortaya koydular. Bu aziz millet, doğru işler yaptığınızda
elbette ki yanınızda olur; alnınız açık olursa
alnınızdan öper, ense tıraşınızı doğru
olun, tokat zamanı yaklaştı demek istedi. Bunu da bir latifeyle
ifade edeyim.
Saygılarımı sunarım efendim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına son söz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ahat Andicana aittir.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, biz de sisteme girmiş idik ama işlem
başlattınız.
BAŞKAN - Ama Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) İşlem
başlattınız, isterseniz
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Andican, bir saniye, Sayın
Altayı ben görmedim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ahat
Başkanım, özür dilerim sizden.
BAŞKAN Buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankara Milletvekili Şenol Sunatın 129 sıra sayılı
2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında RTÜK Başkanıyla ilgili sözlerinde bir
yanlış olmadığına, Osman Kavalayla ilgili AİHM
kararına uyulması gerektiği noktasında çağrıda
bulunduklarına, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle
sokağın demokrasi, demokrasinin de tepki ve protesto rejimi demek
olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Sunatın
söylediğinde bir yanlış yok, RTÜK Başkanı çok
değil, yirmi gün öncesine kadar üç yerden maaş alıyordu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Üç değil,
yanlış biliyorsunuz, iki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Söyleyeyim
efendim, RTÜKten, TÜRKSATtan ve Basın İlan Kurumundan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Basın
İlandan almıyordu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Alıyordu,
alıyordu.
Şimdi, TÜRKSAT Yönetim Kurulu üyeliği,
RTÜK mevzuatına çok aykırı olduğu için, buradan RTÜKle
ilişkili kuruluşlarla görev almaması kanun hükmünde olduğu
için, bu kanun da ihlal edildiği için bizim RTÜK üyemiz bunu gündeme
getirince bilinen, kamuoyuna da mal olan tartışmalardan sonra RTÜK
Başkanımız bildiğim kadarıyla TÜRKSAT Yönetim Kurulu
üyeliğinden istifa etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hemen efendim.
Yani an itibarıyla RTÜK Başkanı, iki
yerden maaş alıyor.
Sayın Başkan, bu vesileyle, bugün Dünya
İnsan Hakları Günü ve Türkiye, maalesef dünya insan hakları
karnesi bakımından küme düşmüş vaziyette. Bunu tabii, bu
Parlamentonun hiçbir sayın üyesi -AK PARTİ milletvekilleri de buna
dâhil- kabul edemez, içine sindiremez, ama bugün şunu da hemen Genel
Kurulla ve kamuoyuyla paylaşmayı yüksek müsaadenizle arzu ediyorum: Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, Gezi Parkı davasının tek
tutuklu sanığı olan ve yedi yüz yetmiş gündür cezaevinde
bulunan iş insanı Osman Kavalanın başvurusu hakkında
ihlal kararı verdi. AİHM, makul şüphe olmadan Kavalanın
siyasi sebeplerle tutuklanması ve AYMnin başvuruyu makul bir sürede
incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine 5/1,
5/4 ve 18den ihlal bulup Kavalanın derhâl serbest
bırakılmasına karar verdi. Biz iç hukuka da evrensel hukuk kurallarına
da ve Türkiyeyi bağlayan uluslararası anlaşmalara da Türkiye
Büyük Millet Meclisinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ki bu
anlaşmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanır ve hayata
geçer. Bunların sahibi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin -parti
ayrımı yapmıyorum- bütün üyelerinin, AİHMin bu
kararına Türkiyenin, yürütmenin bir an önce uyması noktasında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir çağrı yapıyoruz.
Aynı iradenin Parlamentoyu oluşturan diğer siyasi partilerde de
var olduğunu düşünmek ve ummak istiyoruz.
Ayrıca, bugün, İnsan Hakları Günü
vesilesiyle şunu söylemem lazım: Sokaktan korkan iktidarların
sonu gelmiş demektir, sokak demokrasidir. Demokrasi, tepki ve protesto
rejimidir ama Dünya Kadına Karşı Şiddeti Önleme Gününde
protesto eyleminde bulunan kadınlara karşı şiddet uygulayan
bir devletten demokrasi adına maalesef üzülerek bahsetmek
durumundayız.
Teşekkür ederim.(CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına son söz, İstanbul Milletvekili Sayın Ahat Andicana
aittir.(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Andican, süreniz on dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT
ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Atatürkün,
Osmanlının küllerinden şu anda vatandaşı olarak
yaşadığımız cumhuriyeti yaratırken
kullandığı, kurduğu en önemli iki kuruluş, bana göre.
Ne yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin ve onun liderinin gerek
kurucu önderimizle gerek kurucu önderin o dönemde kurduğu veya
yürüttüğü politikalarla ve o dönemle, o süreçle sorunları var gibi görünüyor,
nedenini biliyorum ama bu kürsüden söylemek zor. Daha iktidara gelmeden önce
ikinci cumhuriyet tartışmaları sırasında Sayın
Erdoğan diyor ki: Türkiye Cumhuriyeti, 1923ten bu yana sürekli
gerileyiş içerisindedir. Türkiyenin yetmiş yıllık tarihî,
boşa harcanmış zamandır. İktidara geldikten on sene
sonra bir başka konuşmasında Karşınızda ne
Osmanlının hasta adamı ne cumhuriyetin çömez devleti
-altını çiziyorum- ne 1970lerin, 90ların güçsüz ülkesi var.
Artık karşınızda 2023ün hedeflerine kilitlenmiş bir
millet var.
Bu noktada, Sayın Erdoğan, Kurtuluş
Savaşının yıkıntıları üzerinde,
dışarıdan tek kuruş borç almadan bugün AKPnin haraç mezat
sattığı kurumları ve kuruluşları yaratan,
Osmanlının bütün borçlarını ödeyen, 1929 dünya krizine
rağmen ortalama yüzde 8,5luk bir büyüme hızını yakalayan
Atatürk Dönemini çömez devlet olarak tanımlıyor. AKP Genel
Başkanına göre, Onuncu Kalkınma Planında gündeme getirilen
2 trilyon dolarlık gayrisafi millî hasıla, 25 bin dolarlık
kişi başına düşen gelir, 500 milyar dolarlık ihracat
hedefi ve yüzde 5 işsizlik gibi, tamamen hayalî ve gerçek
dışı iddiaların, bu hedeflerin -usta devlet
dönemiymiş- hepsi bu usta devlette daha dört yıl geçmeden, On
Birinci Dönem Kalkınma Planında yarıya düşmüş, çöp
olmuş yani bir diğer deyişle ve bugün ise -AKP dönemi için
söylüyorum- 331 milyar dolar dış borç, 70 milyar doları
aşan özelleştirme, 2 trilyon doları aşkın toplanan
vergilere rağmen, AKP iktidarı boyunca ülkenin büyüme oranı
yüzde 4,5! Buna göre hangi dönem çömezlikmiş, hangi dönem
ustalıkmış, buna siz karar verin, millet karar versin.
Sayın Erdoğan, 20 Haziran 2014te
Viyanada vatandaşlarımıza, sonra da Kadıköy-Kartal
metrosunun açılışında şöyle diyor, kelime kelime
basına yansıyan: Hani Gazi Mustafa Kemal, demir ağlara çok
düşkündü; bunları da Onuncu Yıl Marşında
yazmışlar, orada ne diyor: Demir ağlarla ördük dört bir
yanı. Nereye ördün yahu? Ördüğün bir şey yok, biz ördük biz.
Bak şu anda, o hani raylarını bile 10 metreden fazla yapamayan
bir Türkiye vardı. Biz şimdi, 70 metre uzunluğunda ray imal
ediyoruz. Onlar perçinle yapıyordu, biz şimdi kaynak sistemiyle
yapıyoruz. Tanımlamaya bakın, mukayeseye bakın! Yani bir
ilkokul öğrencisi dahi doksan yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün
Türkiyesini bu şekilde karşılaştırmaz, mümkün
değil. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Üstüne üstlük bir de gerçek dışı
ifade. Neden? 2014te yani bu konuşmanın
yapıldığı dönemde on iki yıl iktidarı boyunca
AKPnin gerçekleştirdiği toplam demir yolu miktarı 1.081 km. Buna
karşın, 1924ten 1938e kadar Atatürk Döneminde
gerçekleştirilen demir yolu miktarı -perçinle yapılan, 10
metrelik raylarla yapılan demir yolu miktarı- 2.815 kilometre yani
AKPnin neredeyse o dönem için 3 katı. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Ayrıca, bununla da
yetinmemiş o fakir dönem, o yıkıntı dönemi, o
fırtınalı dönem, yabancıların elindeki 4 bin kilometre
demir yolunu borç almadan, ihale açmadan, yandaşlara peşkeş
çekmeden satın almış ve Atatürk, vefatına kadarki dönemde
Türk milletine 7 bin kilometre demir yolu bırakmış.
İşte çömez devlet!
29 Eylül 2016da, Sayın Erdoğan, sarayda o
çok sevdiği konuşmalardan birini yapıyor, muhtarlara
konuşuyor: Birileri de Lozanı zafer diye yutturmaya
çalıştı bize. Bağırsan sesinin duyulacağı
adaları biz Lozanda verdik. Zafer bu mu? Oralar bizimdi. O masaya
oturanlar, o anlaşmanın hakkını vermediler, veremedikleri
için bugün onun sıkıntısını yaşıyoruz.
diyor Sayın Erdoğan. Yani bir diğer deyişle Sayın
Erdoğan, Sevr Anlaşmasıyla Orta Anadoluda birkaç tane vilayet
boyutuna indirgenmiş Türkiye şartlarında bugünün Türkiyesini
kuran Lozan Antlaşmasını küçümsüyor. Küçümsemekten başka
bir şey daha var, bilmiyor: 12 adaların 18 Ekim 1912de Trablusgarp
Savaşından sonra Uşi Antlaşmasıyla İtalyanlara
verildiğini bilmiyor, Lozan Antlaşmasıyla verildiğini
iddia ediyor. Bu arada, beğenmediği Lozan Antlaşmasına
göre Türkiye'ye bırakılmış 18 adanın, iktidarı
döneminde Yunanlar tarafından göz göre göre işgal edildiğini es
geçiyor. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Erdoğan, Diyanetin
toplantısında şunu diyor: Bizim ecdadımız Moğol
istilasını, Haçlı istilasını atlattı, bütün
harflerimiz çalınsa da bizim medeniyetimiz her seferinde kendi kendini inşa
etmeyi başardı. Harflerimiz çalınmış! Ne demek bu?
Harf Devrimini, Harf Devriminin yapıldığı dönemi
Moğol istilasıyla, Haçlı istilasıyla oranlamak, mukayese
etmek demek. Bu konuda çok şey söyleyebilirim ama iki dakika kaldı.
Sadece bir şey söyleyeceğim: Sayın Erdoğan, Türk milletinin
alfabesi, Arap alfabesi değildir. Sadece bunu söyleyeceğim, yeterli.
Bu yıl, 10 Kasım günü Anıt Defterine
Gazi Mustafa Kemal, Samsuna bir Osmanlı subayı olarak
çıkmış, Ankaradaki Meclisi yine Osmanlı adına
faaliyete geçirmiştir." diye yazdı. Biraz daha zorlasa
Cumhuriyeti de Osmanlı için kurdu." diyecek. Sayın
Cumhurbaşkanı, siz 18 Mayıs 2013te grup konuşmasında
yaptığınız gibi, bu ülkeyi düşman istilasından
kurtarmış ve şu anda Cumhurbaşkanlığını
yaptığınız Türkiye Cumhuriyetini kurmuş adama
ayyaş göndermesi yaparsanız, Türkiye'nin yetmiş
yıllık tarihî, boşa harcanmış zamandır.
derseniz, sizin Meclise taşıdığınız densiz
birileri de kalkar, doksan yıllık cumhuriyeti Altı yüz
yıllık imparatorluğun reklam arası diye tanımlar.
Daha da ileri, bu yorumları yaparsanız, birileri, gafiller
çıkar, meczuplar çıkar Keşke Yunan galip gelseydi de hilafet
gitmeseydi. der. Siz bu ülkenin kurucusunu ve cumhuriyetin ilk dönemini yalan
yanlış bilgilerle eleştirirseniz Değerli
Cumhurbaşkanımız, Sayın AKP Genel Başkanı, yurt
dışındaki odaklar da cesaretlenir, sadece yurt içinde değil
ve geçen gün Alman televizyonunda seyrettiğimiz gibi, Atatürkü
soykırım yapmakla ve Tunceli bölgesinde insanları öldürmekle
itham eden, suçlayan programlar yapar.
Yuan Hanedanını bilir misiniz
arkadaşlar? Yuan Hanedanı, Çinin, 4 bin yıllık Çin
İmparatorluğunun 15inci hanedanıdır. Yuan Hanedanı,
Çinli değildir, Moğoldur. Kubilayın, Cengizin torunu
tarafından kurulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Andican.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Çin
açısından bakıldığında istilacı bir
Moğol Hanedanıdır ama Çinliler, tarihlerinde o dönemi yok
saymazlar ve hanedan listesine koyarlar, öğrencilerine, çocuklarına okuturlar.
Bakın bir tarafta bu, bir tarafta siz kurucu dönemi ve kurucuyu
eleştiriyorsunuz, mukayese yapıyorsunuz ve küçümsüyorsunuz.
Sayın Cumhurbaşkanı, bunları yaparsanız büyümezsiniz.
Tarihi ve özellikle kendi tarihini bilmek, iyi
bilmek ve kendi tarihine saygı duymak, biz siyasetçiler
açısından çok önemlidir arkadaşlar. Benim bir inancım var:
Tarihi bilmeyen adamdan siyasetçi olabilir ama devlet adamı olmaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Kendi
tarihinize saygı duymuyorsanız, kendi tarihinizi
içselleştiremiyorsanız, onunla barışık değilseniz
başkalarının sizin tarihinize saygı duyulmasını
bekleyemezsiniz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayalım.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Onun için bir
kere daha sesleniyorum: Sayın Cumhurbaşkanı, bu ülkenin
kurucusuyla, bu ülkenin kurucu dönemiyle barışın,
içselleştirin, yarışmaya kalkmayın, kıyas yapmayın.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Barışmazlar, düşmanlar bunlar! Düşman bunlar, düşman!
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Ancak bu
şekilde o mukayese ettiğiniz, o dışlamaya
çalıştığınız dönemin kurduğu cumhuriyetin
gerçek Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Aksi takdirde tarih, sizi bu
ülkenin gerçek Cumhurbaşkanı olarak yazmayacaktır.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andicanın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; buradaki hatiplerin
eleştirilerini dikkatle dinliyoruz, vatandaşlarımız da
dinliyor; şöyle bir noktanın altını çizmek istiyorum:
Bazı rakamlar açıklandı Sayın Andican tarafından -kendisi,
Bakanlık da yapmış bir kişi- işte Şu kadar vergi
toplandı, şunlar yapıldı
Bütçede vergi
toplarsınız ve bu topladığınız vergileri bütçe
kanunu vasıtasıyla tekrar halka dağıtırsınız,
yatırım yoluyla dağıtırsınız, hizmet yoluyla
dağıtırsınız; bütçenin mantığı budur ve
halk, bundan memnun olduğu sürece sizi iktidarda tutar. Şimdi, 2
trilyon vergi toplandı, onun karşılığında neler
yapıldı, onlar sayılmıyor. O zaman, toplanan
kaynağı saydığınız zaman
karşılığında yapılan yatırımları
da konuşmanız gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, bugün
Türkiyenin AB tanımlı borç miktarına
baktığınız zaman, millî gelire oranı yüzde 72
seviyesinden yüzde 32 seviyesine düşmüştür yani borç oranını
düşürmüş bir ülke. Geliri oranlayarak borcu ölçersiniz. Demek ki
72den 32ye düşmesi, Türkiye açısından önemli bir gelişme.
İkincisi: Bakın, bugün Türkiye -son NATO
toplantısına da yansımıştır- her şeye
rağmen Doğu Akdenizde haklarından feragat etmemek için bütün
mücadeleyi vermiştir, vermektedir. Bu 18 ada meselesi çok polemik olan bir
konu. Benim kendisine tavsiyem, hariciyede görev yapmış olan
değerli büyükelçiler var partisinde, onlarla oturup bu konuyu
konuşması; ne olduğu, nasıl olduğu, durumun ne
olduğuyla alakalı bilgi almasını kendisine tavsiye ederim.
Şunu da unutmamak lazım: Türkiyenin
tarihinde hiçbir zaman soykırım olmamıştır yani onu
oradan alıp efendim Siz böyle yaparsanız Türkiyede
soykırım yapıldığını söylerler
Biz,
bunlara karşı direnen bir ülkeyiz, direnen bir iktidarız.
Türkiyenin tarihinde, Osmanlıdan alın bugüne kadar, hiçbir dönemde
soykırım yapılmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunu açık
açık söylemişiz, açık açık ifade ediyoruz ama bir
bakanın, bakanlık yapmış bir şahsiyetin
eleştireceğim diyerek bu kadar da meseleyi
çarpıtmasını yadırgadığımızı ifade
etmek isterim.
Bir şey daha Sayın Andican, sizden tarih
dersi alacak değiliz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başka
ağır sataşmalarda da bulundu Sayın Başkan, Sayın
Andican başka ağır sataşmalarda da bulundu ama cevap
vermediler.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
şimdi Milliyetçi Hareket Partisinin konuşmacılarının
söz taleplerini karşılayacağım.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ilk söz,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail Faruk Aksuya aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Kamu Denetçiliği
Kurumu bütçeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, Meclisimizin
ilk Başkanı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk
başta olmak üzere istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını,
Meclisimizin merhum üyelerini, aziz ecdadımızı ve tüm
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları
Günü. Aynı zamanda da bölücü terör örgütü PKK tarafından 10
Aralık 2016da İstanbul Beşiktaşta düzenlenen bombalı
saldırı neticesinde, en temel insan hakkı olan yaşama
hakkı elinden alınan 39 polisimiz ile 7
vatandaşımızın alçakça ve kalleşçe şehit
edildiği gündür. Dün de 3 şehidimiz vardı. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum.
Bu kutlu çatı altında yapılan
bazı konuşmalara bakıldığında, zannedersiniz ki
bunlar yaşanmamış; PKK, FETÖ ve diğer terör örgütleri
ülkemizde yok; Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmamış, darbe
girişimlerinde bulunulmamış; kundaktaki bebekler katledilmemiş,
yüzlerce şehit verilmemiş; sınırlarımızın
ötesinden atılan füzelerle vatandaşlarımız
hayatını kaybetmemiş; her şey güllük gülistanlık iken
Türkiye operasyon başlatmış, bunun için kaynak
ayırmış, savunma bütçesi artmış.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, bekasına
yönelik tehditleri bertaraf etmek, egemenlik haklarını sonuna kadar
korumak, milletin huzur ve güvenliğini temin etmek için her türlü
mücadeleyi yapacaktır, nitekim yapmaktadır; devlet olmak bu demektir.
O sebeple, Türkiyedeki ekonomik ve sosyal gelişmeleri
değerlendirirken asgari vicdan, bunlara da bakmayı; Türkiyenin hangi
badirelerden geçmekte olduğunu, hangi siyasi ve ekonomik operasyonlara
meydan okuduğunu da dikkate almayı gerektirir. Bize göre, devletimizin
bekası, milletimizin huzuru ve güvenliği her şeyin önündedir ve
bunların teminat altında alınması da, bedeli ne olursa
olsun, hepimizin, her Türk vatandaşının önceliği
olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı,
kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin karargâhı olan Türkiye Büyük
Millet Meclisinin açılışının 100üncü yıl
dönümüdür. Muazzam bir iradenin ürünü olarak açılan Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Türk milletinin tam bağımsız yaşama
kararlılığından doğmuştur. Gazi Mustafa Kemalin
önderliğinde, 19 Mayıs 1919da Samsunda yakılan istiklal
meşalesi Amasya, Sivas ve Erzurumdan geçerek tüm vatan sathına
yayılmış; Misakımillînin ilanıyla girilen yol,
Ankarada Büyük Millet Meclisinin açılışıyla yeni bir
safhaya ulaşarak, Türkiye Cumhuriyetinin siyasi ve hukuki
altyapısının hazırlandığı dönemin de
başlangıcı olmuştur.
Millî irade ve millî hâkimiyet Büyük Millet
Meclisinin yapısını özetleyen iki temel ilkedir. Atatürkün,
ülkeyi işgalden kurtarmak ve tam bağımsızlığa
kavuşturmak için başlattığı mücadele aynı zamanda
bir millî hâkimiyet mücadelesi olmuştur. Millî iradenin tecelligâhı
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Harbimizi idare ettiği
için Gazi Meclis unvanını almış, 15 Temmuz 2016 tarihinde
FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsüne
karşı sergilediği kararlı duruşla da 2nci kez
gaziliği hak etmiştir. Milletimiz, 15 Temmuz hain darbe
girişimiyle terör örgütü FETÖnün vatanımızı hedef alan
saldırılarına bir asır önceki cesaretiyle karşı
koyarak içindeki istiklâl ateşinin asla sönmeyeceğini göstermiştir.
Bilindiği gibi, 16 Nisan 2017 tarihinde
yapılan Anayasa değişikliğiyle hükûmet sisteminde köklü bir
reforma gidilmiş ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmiştir. Düzenlemeyle kuvvetler ayrımı net olarak
sağlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi asıl fonksiyon ve
vasfına kavuşturulmuş, temsil ve yetki bakımından
güçlendirilmiştir. Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana
çıkarılmış, Meclis münhasıran milletvekilleri tarafından
verilen kanun teklifleri üzerinde yasama yapmaya başlamış, millî
hâkimiyet ilkesi güçlendirilmiştir. Yürütmenin Türkiye Büyük Millet
Meclisine sadece bütçe ve kesin hesap kanunu teklifi sunabilmesi
öngörülmüş, bunları aynen ya da değiştirerek onaylama
yetkisi yine Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Yürütmeye kanun
hükmünde kararname çıkarma imkânı veren yetki kanunu uygulaması
kaldırılmış, OHAL döneminde çıkarılacak KHKlerin
üç ay içinde Meclisimizce onaylanmaması hâlinde hükümsüz
kalacağı hükme bağlanmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun
çoğunluğunu oluşturan 7 üyenin seçilmesi yetkisi ilk kez Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Meclisin soru, genel görüşme,
Meclis araştırması ve Meclis soruşturması yoluyla
denetim fonksiyonları daha da güçlendirilmiş, yazılı soru
önergelerine on beş gün içinde cevap verilmesi şartı
getirilmiştir. Yürütme yetkisini seçimle doğrudan milletin vermesi
sağlanmış, yürütme Meclis içinden çıkmadığı
ve güvenoyunu bizzat milletten aldığı için de güvenoyu ve gensoru
mekanizmaları kaldırılmıştır. Siyasi partilerin
ittifak yaparak seçime katılabilmelerinin yasal altyapısı
oluşturulmuş, yönetimde istikrarla birlikte temsilde adalet ilkesi de
güçlendirilmiştir. Yapılan değişikliklerle, parlamenter
sistemin devam eden arızaları son bulmuş, yürütmenin yasama
üzerindeki tahakkümü önlenmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
etkinliği artırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Anayasa
değişikliği sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
uyum amacıyla bazı değişiklikler yapılmıştır.
Bununla birlikte etkin, şeffaf, katılımcı ve kaliteli bir
yasama sürecinin ortaya çıkarılmasını sağlayacak
şekilde Meclis İçtüzüğünün tümüyle gözden geçirilmesi
gerektiğini değerlendiriyoruz. Yasama kalitesinin
artırılması, yasama ve denetim sürecinin odağını
komisyonların teşkil etmesi, yasa yapım sürecine ilgililerin
katılımı, yasama-yürütme ilişkisinin
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun olarak
tanzimi, kanun tekliflerinin hazırlanmasına teknik destek sunacak
altyapının oluşturulması, denetimin etkinleştirilmesi
kapsamında kesin hesap ve denetim raporlarının
görüşüleceği ayrı bir daimî ihtisas komisyonu kurulması
İç Tüzük çalışmasında önemli gördüğümüz ve
önerdiğimiz hususlardan bazılarıdır.
İç Tüzük değişikliğinin hayata
geçirilmesinde siyasi partiler arasındaki uzlaşı da
kuşkusuz önemli olacaktır. Siyasi partilerin uzlaşma
arayışına açık olmasının etkin bir yasama için
önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu yönde yapılacak
çalışmalarda şimdiye kadar Mecliste oluşturulan İç
Tüzük çalışma komisyonlarının ortaya çıkardığı
tespitlerden geçerliliğini koruyanların da dikkate alınması
yararlı olacaktır. Ayrıca, kanun yapma ve kanun teklif etme
kapasitesinin artırılmasına paralel olarak yasama faaliyetlerinde
etkinlik sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin idari
kapasitesinin de bu yapıya uygun biçimde geliştirilmesi zorunlu
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasanın 74üncü
maddesine göre, 6328 sayılı Yasayla 2012 yılında
kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır. Kurum, kamu
hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir
şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü
eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, insan
haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve
hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde
bulunmakla görevlidir. Tavsiye niteliğinde kararlar alan Kamu
Denetçiliği Kurumunun faaliyetleri her geçen gün artmaktaysa da etki
alanının daha da genişletilmesi gerekmektedir. Ombudsmanlığın
verdiği tavsiye kararlarının ilgili kurumlarca yüzde 70 olan
uygulama oranı bir önceki yıla göre az da olsa artış
göstermekle birlikte, söz konusu oranın anlamlı şekilde
artırılması kuruluş amacının da gereği
olacaktır. Hâlen farkındalık düzeyi ile doğru şikâyet
ve talepte bulunma konusundaki eksikliklerin devam etmesi Kuruma intikal eden
birçok talebin de işleme alınamamasına yol açmaktadır; o
sebeple, tanıtım ve bilgilendirme eksikliğinin süratle
giderilmesi, sistemden beklenen faydanın elde edilmesine de katkı
sunacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tarihimizden ve
geleneğimizden gelen bu yapının sağlıklı
işlemesini önemsiyor ve takip ediyoruz.
Bu düşüncelerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Kamu Denetçiliği Kurumunun bütçelerinin hayırlı
olmasını diliyor, millî ruh, millî irade, millî hâkimiyet ve millî
birlik anlayışının güçlenmesine katkı
sağlaması temennisiyle, Genel Kurulun siz değerli üyelerini
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Afyonkarahisar
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Taytakta.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz dokuz dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği
Kurumu bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet üzerine, idarenin
her türlü eylem ve işlemleri ile, tutum ve
davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı
içerisinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlendirilmiş bir
kurumdur.
Kamu Denetçiliği Kurumunun istatistiklerine
baktığımızda, Kuruma 2013 yılından bugüne kadar
toplam 76.715 şikâyet başvurusu yapılmıştır. Bu
şikâyetlerin yüzde 99u sonuçlanmıştır. Kurum, idarenin
hizmet kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine,
insan haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün
sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına;
şeffaf, hesap verebilir, insan odaklı bir idarenin
oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bunun için, önemli
olan, hak arama kültürünün yaygınlaşmasıdır. Öncelikle,
vatandaşlarımızın pek çoğunun Kamu Denetçiliği
Kurumundan ve görevlerinden haberdar olmadığı görülmektedir.
Aldığımız verilere göre, 2019 yılında memleketim
Afyonkarahisardan Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvuru
sayısı 5tir. Kurumun, kendi görev ve yetkilerini ülkemizin her
kesimine anlatması gerekmektedir. Kamu spotu gibi bazı faaliyetlerin
yapılmasının uygun olacağını düşünüyorum.
Kurum, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı
dışında tüm alanları denetleyebilir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, kamu denetimine önem verdiğimizi ve Kamu Denetçiliği
Kurumunun kurulması gerektiğini yıllar önce ifade eden ilk
siyasi parti biziz. Bütün kurumlar yaşanılan gerçeklere göre hareket
etmek durumundadır; dönemin şartlarına göre
davranılmalıdır, tedbirlerini buna göre almalıdır.
Dünya, teknolojinin getirdikleriyle çok
hızlı şekilde değişime uğramıştır.
Teknolojinin imkânları yüzünden kişiler, asosyal bireyler hâline
gelmektedir. Neredeyse yüz yüze iletişim bitmiş, yerini sanal ortama
bırakmıştır. Bu durum, toplumsal bir varlık olan
insanın yalnızlaşmasına ve ruhsal sıkıntı
içine girmesine neden olmaktadır. Toplum bu manada
sıkıntılıdır; intiharlar artmıştır,
depresyon ilaçları kullanımı çoğalmıştır,
siyanür kullanarak ailelerini katledecek kadar insanların ruh hâli
bozulmuştur. Kadın cinayetleri, aile içi cinayetler, çocuk
istismarcıları, hayvan katliamı görüntüleri görsel medyada,
sosyal medyada yer aldıktan sonra yayılmaya başlıyor. Her
hafta yeni bir olay yaşıyoruz, o olay farklı yerlerde aynı
tarzda gerçekleşiyor. Psikopatların, katillerin verdikleri ifadeler
gazetelerde tam sayfa yayınlanıyor.
Televizyonlarda vasfı ve hangi servislere
hizmet ettiği bilinmeyen konuşmacılar, tartışma
programlarında günlerce toplumun gündemini belirlemeye
çalışıyor. Kamuoyu, sistematik şekilde, özellikle sosyal
medya ve televizyon programlarıyla zehirleniyor. Pek çok sosyal medya
fenomeni, gençlerimizi kolay yoldan para kazanmaya teşvik ediyor. Aile,
büyüğe saygı, küçüğe sevgi, komşuluk, akrabalık,
vatan, millet, bayrak, dinî ve millî bayramlar gibi bizi biz yapan tüm değerlerimizin
içi boşaltılıyor. Yarışma programlarında
yayınlanan aile yarışmaları ve ekrana yansıtılan
aile içi ilişkiler, saygıyı ve edebi tamamen ayaklar altına
alıyor.
Kamu Denetçiliği Kurumu, sadece idareye
değil, kamuoyuna ve kamuoyunu ilgilendiren tüm konulara müdahale
etmelidir, saydığım ve süre nedeniyle sayamadığım
pek çok konuyu disiplin altına almalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin talimatıyla
hazırlanan Ruh Sağlığı Yasa Teklifi bu konuda çok ciddi
bir adımdır. Genel Başkan Yardımcımız Deniz
Depboylu Hanımefendinin 2 Mart 2018de Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunduğu Ruh Sağlığı Yasa Teklifinin
hazırlanmasındaki en büyük sebeplerden biri de toplumsal problemlerin
önüne geçebilmektir. Bu kanun teklifi bir an önce hayata geçirilmelidir. Hem
Türkiye Büyük Millet Meclisi hem de Kamu Denetçiliği Kurumu bu problemlere
mutlaka çözüm üretmelidir. Amacımız, Türk milletinin ruh
sağlığına haksızlık etmek değil, gelecek
nesilleri dönemin şartlarına hazırlamaktır.
Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yine
liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendinin talimatıyla, Genel Başkan
Yardımcımız Mevlüt Karakaya Beyefendinin vermiş
olduğu Kamuoyu Araştırmaları ve Sonuçlarının
Yayınlanması Hakkında Kanun Teklifi bulunmaktadır.
Araştırma şirketleri tarafından yapılan hata ve
hilelere karşı kamuoyu ve siyasal kurumlar tamamen
korumasızdır. Bazı anket şirketleri kendi siyasal
görüşlerini vatandaşa empoze etmeye çalışıyor,
kulaklarına fısıldananı sunuyor, kamuoyunu manipüle ediyor.
Anket şirketi sahibi çıkıyor Bir siyasi partiyi yüzde 20lerde
gösterdim, başarısını bana borçludur. diye televizyonlarda
söylüyor. Hâlbuki o parti yüzde 10 barajını bile
aşamamıştır. Televizyon programlarına
çıkıyorlar ve Türk milletini yalana boğuyorlar. Kimin
tarafında olduklarının bizim açımızdan hiçbir önemi
yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi sadece gerçekler üzerine odaklanır.
Bunlar, toplumda güvensizliğe neden oluyor. Bu kanun teklifi de bir an önce
hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, iş
ve üniversite için ÖSYM sınavlarına başvuru ücretlerinin fazla
olduğu ortadadır. ÖSYMnin düzenlediği sınavlar eğitim
hakkının bir uzantısıdır ve öğrenciler
arasında fırsat eşitliğinin sağlanması anayasal
bir haktır. Bu konuda Kamu Denetçiliği Kurumunun geçtiğimiz
günlerde ücretle ilgili verdiği tavsiye kararına mutlaka
uyulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. anlayışıyla hareket
eder. Bilge Türk liderimiz, Genel Başkanımızın ifade
ettiği gibi Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben. düsturuyla
siyaset yapar. Milliyetçi Hareket Partisi, elli yılı aşan siyasi
mücadelesinde, ülkemizi ve Türk insanını ilgilendiren hemen her
konuda kalıcı projeler üreten bir siyasi parti olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi, milletimizin refahına, toplumsal
barışın yerleşmesine, her alanda adaletin tecellisine,
hukukun üstünlüğünün teminine ve mağduriyetlerin giderilmesine
yönelik çözüm önerileri sunmuştur ve sunmaya da devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, 2020 bütçesinin
devletimize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor,
Genel Kurulu ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldıza aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dört dakika.
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi ve
Sayıştay bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi bu
vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Anayasa'nın 2nci maddesinde yazılı
olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti,
insan haklarına saygılı, hukuk kurallarıyla kendini
bağlı sayan, yargı denetimine açık devlettir. Anayasa
yargısının temelinde anayasanın üstünlüğü ilkesi yer
alır. Anayasa, normlar piramidinin en üstündedir ve
bağlayıcı kurallar bütünüdür. Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz. şeklindeki hüküm Anayasanın
üstünlüğünü ifade eder.
Anayasanın iki temel işlevi vardır:
Birincisi, bireyin sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri güvence
altına almak; ikincisi ve en önemlisi, devletin otoritesinin ve gücünün
sınırlarını çizmektir. Bu iki ilkenin güvence altına
alınması anayasanın üstünlüğü ilkesiyle birleşince
anayasa yargısı ortaya çıkmıştır.
Anayasa mahkemelerinin kurulması ve
yaygınlaşması büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşı
sonrasına rastlamaktadır çünkü savaş sırasında
yoğun hak ihlalleri meydana gelmiştir. Ancak bizim Anayasa
Mahkemesinin kuruluş serüveni daha farklıdır. Burada onu uzun
uzun anlatmaya da gerek yoktur. 27 Mayıs darbesinden sonra 61
Anayasasına giren bir kurumdur.
Anayasa Mahkemesinin, Anayasada yapılan
değişikliklerle, zaman içerisinde görevlerinde de
değişiklik yapılmış, görevleri
genişletilmiş, en son 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunla son şeklini almıştır. Buna göre, Anayasa
Mahkemesinin belli başlı görevleri vardır: Anayasa
değişikliklerinin şekil yönünden incelenmesi; kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve Meclis
İçtüzüğünün yine şekil ve esas yönünden Anayasaya
aykırı olup olmadığının denetlenmesi; siyasi
partilerin kapatılması ve kuruluşunun Anayasaya
aykırı olup olmadığı; yine, hak ihlalleri sebebiyle
bireysel başvuruları incelemek; Yüce Divan görevi -yani Anayasada belirtilmiş
olan kişilerin görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan dolayı
Yüce Divan görevi yapar- ve yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasıyla ilgili müracaatlarda da son kararı vermek.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bildiğiniz gibi, Yüce Divan yargılaması bir ceza
yargılamasıdır yani Ceza Kanunu ve Ceza Usul Kanunu maddeleri ve
gerekleri uygulanır. Ancak Anayasa Mahkemesinin teşkilinde üyelerin
mesleklerine ve eğitim durumlarına baktığımızda,
bu daha çok ceza yargılaması olduğu için, Yüce Divan yetkisinin
Ceza Genel Kuruluna verilmesi bize göre çok daha isabetli ve uygun
olacaktır. 2010 tarihinde yapılan Anayasa
değişikliğiyle hukuk sistemimize -23 Eylül 2012 tarihinde
uygulanmaya başlanan- bireysel başvuru hakkı getirilmiş ve
bu, yargıda yeni bir başlangıç oluşturmuştur. Bu yeni
dönemde, temel hak ve özgürlükleri esas alan, hak eksenli bir
yaklaşım öne çıkmıştır.
Adalet, hukuka uygun kararlar, iyi
yetişmiş hâkimler eliyle kurulabilir. Bunun için, hâkimlerin meslek
içi eğitimi ve yetişmesi çok önemlidir. Gerçi
Bakanlığımız 2018-2019 yılları arasında 4
bine yakın hâkimi meslek içi eğitime almış,
bazılarını da yurt dışına yabancı dil ve
meslekte yetişmesi için göndermiştir. Bu iyi bir gelişmedir.
Bireysel başvuru, insanımız
tarafından nihai ve etkili bir yol olarak görülmektedir. Elbette sosyal ve
siyasi olaylar er geç yargının konusunu oluşturmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kurucusu olarak bilinen Hans Kelsen
de yargı ve siyasal iktidar arasındaki, kişiler arasındaki
bu uyuşmazlığa güçlerin zıtlığı
adını vermiştir. Esasen, anayasa mahkemelerinin, verdikleri
kararlarla bazen kendilerini yasamanın yerine koydukları
görülmektedir yani kendilerini kanun koyucuya dönüştürdükleri
görülmektedir. Elbette bu, yüce Meclisin ve bizlerin kabul edeceği bir
husus değildir. Anayasa Mahkemesi sadece Anayasa ve kanunlarla belirlenen
görevlerini yapabilir.
Yine, iptal kararlarının gerekçeli olup
olmadığı konusunda çok sık müracaatlar vardır, hak
ihlalleriyle ilgili müracaatlar vardır. Bireysel başvurular, milletimiz
tarafından artık son merci olarak görüldüğü için, çok da
sık başvurulduğu için, neredeyse bütün kanun yolları
tükendikten sonra üst temyiz yolu olarak görülmektedir. Bu
başvuruların sayısal çoğunluğu ve giderek artması
sebebiyle, bununla da artan iş yükü ve iş yoğunluğu
açısından, içinden çıkılmaz bir hâl almaktadır.
Müracaatlar bu yoğunlukla devam ederse Anayasa Mahkemesi, biraz önce
belirttiğim gibi, üst temyiz mahkemesine dönüşür, bu da arzu edilecek
bir durum değildir.
Şimdi, müracaatların oranlarına
baktığımızda, daha çok, makul sürede yargılanmamayla
ilgili müracaatlar var. Bu, müracaatların yüzde 61ini
oluşturmaktadır. Yine, adil yargılanma hakkı ve gerekçesiz
kararlarla ilgili müracaatlar da yüzde 24-25 civarındadır. Bu
oranlara baktığımızda, hak ihlalleriyle ilgili
kararların yüzde 4-5 civarında olduğu görülmektedir. Bu, bize
göre, çok düşüktür.
Mahkemeler elbette kararlarıyla konuşur,
yoksa yüksek yargının yetkilileri burada çıkıp kendilerini
savunacak durumda değildir. Bir iki kararı hatırlatmak istiyorum
size: Geçen temmuz ayında -24ünde, 26sında- 2 tane kararı var.
Kararlardan bir tanesi, 24 Temmuzdaki karar, 2019/65 sayılı
Karardır. Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Grup Başkan
Vekilleri ve 114 milletvekilinin müracaatıyla Anayasa Mahkemesine bir
iptal başvurusu yapılmıştır. Bu başvurunun
konusu, kişilerin devlet memurluğuna alınması öncesinde
güvenlik soruşturması ve arşiv kaydı
araştırmasının yapılmasıdır. Cumhuriyet Halk
Partisi, güvenlik soruşturmasının yapılmasında yasal
düzenleme olmadığı kanaatiyle, bunun kanunla düzenleneceği
kanaatiyle başvuru yapmıştır. Kendi açılarından
haklı görülebilir ancak şimdi, kararı incelediğimizde,
sonucuna baktığımızda hiç de böyle olmadığı
görülecektir. Karşı çıktıkları nedir? Güvenlik
soruşturmasında ne aranır? Kimlik bilgileri doğru mudur,
yanlış mıdır; bunu yapan da Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Millî İstihbarat Teşkilatıdır yani bu
araştırmayı yapacak makamlar bellidir. İptal dilekçesinde,
makamların belli olmadığı gibi bir savunma vardır, bir
gerekçe vardır; bu doğru değildir, çok açıktır.
Yine, kolluk güçleri ve istihbarat birimlerince
kişilerin araştırması yapılırken terör
örgütleriyle iltisaklı, irtibatlı olup
olmadığının araştırması, haklarında bir
arama kaydının ya da bir bariyerin olup
olmadığının araştırması, Atatürk ve devrim
kanunları aleyhine bir cürüm işleyip işlemediğinin
araştırması ve son olarak da şeref ve haysiyetini ihlal
edecek, mesleğini engelleyecek derecede içki, kumar, bir müptelalık
ya da paraya düşkünlüğü var mıdır yok mudur
araştırması yapılacaktır. Değerli arkadaşlar,
bunun, bu araştırmaların nesine karşı
çıktınız? Bunun cevabını herhâlde verirsiniz.
Şimdi, Anayasanın 129uncu maddesi çok
açık, devlet memurları Anayasaya, kanunlara ve devlete sadakatle
yükümlüdür. Bu sadakatin bozulmasını istemek ne Cumhuriyet Halk
Partisine ne de herhangi bir milletvekiline yaraşır. Ancak bu müracaat
yapılmış, sonunda da -istediğiniz gibi- iptal kararı
verilmiştir.
Yine, başka bir hususa daha değinmek
istiyorum. İptal kararının gerekçesi de yanlıştır
bize göre. Çünkü saydığımız konular 6698 sayılı
Yasada ve 4045 sayılı Yasada açık ve net olarak
düzenlenmiştir yani kanunilik ilkesi ihlal edilmiş değildir.
Gerekçede Anayasanın 13üncü ve 20nci maddesinin ihlalinden
bahsedilmektedir; bu gerekçe yanlıştır.
Sayın milletvekilleri, yine bu karardan iki gün
sonra, barış bildirisi diye bilinen ve bizce PKKnın
çağrısıyla bazı akademisyenler ve öğretim görevlileri
tarafından kaleme alınan Bu suça ortak olmayacağız.
bildirisi. Bu bildiri sebebiyle 784 öğretim üyesi, görevlisi hakkında
kamu davası açılmış ve 191i hakkında da ceza tesis
edilmiştir, hüküm kurulmuştur ancak 35 kişi hariç, bunların
çoğunun cezaları ertelenmiştir. Bu kişiler Anayasanın
kendilerine verdiği hakla -elbette bir hak kullanmışlar-
bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine
başvurmuşlardır. Bildirinin içeriği bellidir; Türk
devletinin çukur operasyonlarında Türk milletine ve oradaki bütün halklara
karşı kıyım, sürgün ve katliam yaptığı
iftirası vardır. Anayasa Mahkemesi incelemiş, oylama sonunda 8e
8 olarak, 8 hâkim hak ihlali vardır 8 hâkim hak ihlali yoktur
şeklinde oy vermiştir ancak Anayasa Mahkemesi Başkanı hak
ihlali vardır yönünde oy kullandığı için bu karar
çıkmıştır ve devletimize, milletimize hakaret eden, 790a
yakın güvenlik gücünü, kuvvetini, askerimizi, polisimizi şehit
edenlere, onlara methiye düzenlere hem hak ihlali kararı vardır
diye yargılamanın yenilenmesi yolu açılmıştır hem
de 9.150 lira tazminata hükmedilmiştir, ödüllendirilmiştir.
Biz, burada bir meseleyi konuşurken konuya
bağlı kalmak zorundayız. Sürem de bitti, aslında
anlatılacak o kadar şey var ki. Yani FETÖ terör örgütünün
yargıda yol açtığı bozulma, 3.900ün üzerinde hâkimin
meslekten ihraç edildiği ancak bunların kararlarının hâlâ
yerli yerinde durduğu, infaz ve icra edildiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FETİ YILDIZ (Devamla) Bunları
anlatacaktık ancak süre bitti.
Sayın Başkanım, bir dakikada
toparlamak istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım.
FETİ YILDIZ (Devamla) Bize göre, FETÖyle
mücadelede iki tane eksik vardır: Bir, FETÖcü hâkimlerin verdiği
kararlar yeniden gözden geçirilmelidir. İki ve en önemlisi, bütün
Emniyette, poliste, bekçide, çaycıda, çorbacıda olan FETÖcüler
hakkında soruşturma açılmış, takip
yapılmış ancak ne hikmetse hiçbir siyasetçi hakkında,
FETÖcü bir siyasetçi hakkında soruşturma
yapılmamıştır. Elbette, her kuruma sinen, sirayet eden bu
hainler siyasetimizin içinde de vardır, bu da behemehâl temizlenmelidir.
Sözlerimi burada bitiriyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarken bütçemizin
milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, bir söz talebiniz
oldu.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce kürsüde konuşan değerli hatip
Anayasa Mahkemesine yaptığımız bir başvurudan yola
çıkarak bizim başvuru gerekçemizi sorgulamış. O ayrı,
olabilir, eleştirel yaklaşım olabilir ama Cumhuriyet Halk
Partisinin kamu düzeninin tesisine aykırı bir tutum ve ruh hâli
içinde olduğunu beyan etmek suretiyle sataşmıştır. Söz
talep ediyorum; yerimden de olabilir, oradan da olabilir. Burası daha
kârlı, burada süre uzun oluyor, orada kısa oluyor; takdir sizin.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika kürsüden söz veriyorum size
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
FETİ YILDIZ (İstanbul) Müracaatı
siz yapmadınız mı ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yaptık, gene
olsa gene yaparız Sayın Vekilim.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Ben de onu
anlattım.
BAŞKAN Sayın Yıldız, lütfen
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldızın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Yıldız, biz, bu elimde gördüğünüz, sizin de
ihtisasınız olan Anayasaya uymaya çalışıyoruz.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, bu sizi de bağlar.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Elbette, elbette.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben bunu
beğenmiyorum. yaklaşımı Tayyip Erdoğanın yaklaşımıdır;
istediği, işine geldiği kararı beğenen, işine
gelmediği kararı sorgulayan bir yaklaşımdır. Ancak
sanıyorum, siz iptal edilen metni görmediniz, görseniz bir hukukçu olarak
böyle
FETİ YILDIZ (İstanbul) Burada, bak
burada.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi elinizdedir
mutlaka, ama ruhunu görmemişsiniz Sayın Vekilim, ruhunu
görmemişsiniz, o metnin özünü görmemişsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bir kere, bence Anayasa Mahkemesi
eleştirilecekse bir hukukçu olarak sizden ben asıl şunu
beklerdim: Evet, Anayasa Mahkemesi bu iptali 13e, 20ye ve 128e
dayandırdı ama Anayasa Mahkemesi 70inci maddeyi unutmuş.
derdim sizin yerinizde olsam ve buradan 70i okurdum. Anayasa madde 70 der ki:
Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete
alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir
ayırım gözetilemez. Bu kadar. Bırakın 13, 20 ve 128i,
şu bile başlı başına iptal gerekçesidir. Bence Anayasa
Mahkemesinin, Anayasanın 70inci maddesini görmeden bunu iptal
ettiği için bir eksiği varsa vardır.
Sayın Milletvekilim, ben güvenlik
soruşturması mağduru birisiyim. 1985te Denizli Eğitimi
bitirdim, 1990a kadar atanmadım. Öğretmenlik yeterlilik
sınavı da o yıl çıktı, o sınava girdim, kazandığım
hâlde atanmadım. Hatta, ertesi yıl gözden kaçar diye bir kere daha
girdim. Birinde Van iline, birinde Trabzon iline kararnamem
çıktığı hâlde atamam yapılmadı. Gerekçesi neydi
biliyor musunuz?
FETİ YILDIZ (İstanbul) Bilmiyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Küçümsemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, bir dakika
ekliyorum, toparlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir
başçavuşun, bir astsubayın hakkımda tanzim ettiği bir
tutanaktır. Ben sonra gene yargı kararıyla, önce idari mahkeme
kararıyla, sonra Bakanlığın itiraz etmesi üzerine
Danıştayın da kararıyla 1990da göreve başladım.
Benim beş yılımın hesabını kim verecek?
Şüphesiz, sizin gibi insanlar vermeyecek. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama herkesi potansiyel terörist gören kafa, gerçekten
Türkiyeyi bölen kafa o kafadır. PKK terör örgütünün Türkiyeyi bölmeye
gücü yetmez ama senin gibi insanların kafası Türkiyeyi bölmeye 100
kere yeter. (CHP sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından Yuh! sesleri, gürültüler)
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Hadi
oradan!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yuh! size,
Yuh! size. (MHP sıralarından gürültüler)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bir
saniye
Sayın milletvekilleri, bir saniye, Sayın
Grup Başkan Vekiliniz
FETİ YILDIZ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldız,
Sayın Grup Başkan Vekiliniz söz aldı, Sayın Grup
Başkan Vekilinize bırakalım.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Kalkıp bir
şey söyleyebilirsin, hakaret etmeyeceksin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hakaret mi bu?
(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Taytak
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kafayı
diyorum, kafayı. Herkesi terörist gören kafa!
BAŞKAN Sayın Altay, bir saniye...
Değerli arkadaşlarım bir saniye
Sayın Taytak, oturalım lütfen.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Başkanım,
normal şartlarda
BAŞKAN Bakın, bir Grup Başkan
Vekili söz aldı değerli arkadaşlarım, lütfen.
Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Sayın Grup Başkan Vekilinin kürsüde yapmış
olduğu konuşmada aleni bir sataşma söz konusudur, ben de
kürsüden söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika da size söz veriyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldızın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Anayasa Mahkemesi hususunda bütçe görüşmelerinde söz alan
Sayın Feti Yıldız, Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle güvenlik
soruşturmalarının adaletsiz, hukuka aykırı olduğu
noktasında yaptığı başvurunun Anayasa Mahkemesinde
kabul edilmesi noktasında bir değerlendirme yapmıştır.
Bu değerlendirme hukuki bir değerlendirmedir. Ayrıca, işin
diğer yönüne bakarsak şimdi, bir ifrat ve tefrit meselesi var burada
yani güvenlik soruşturmalarında keyfîlik var mıdır? Sizin
şahsen yaşadığınız mağduriyet 12 Eylül 1980
darbesi sonrası oluşan koşullarda yaşanmış bir hadise.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bu da 20
Temmuz darbesi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) O 20 Temmuz
darbesi. sizin değerlendirmenizdir, Kontrollü darbe.
değerlendirmesi sizin değerlendirmenizdir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu Meclisin
çatılarına bombalar değmeye başladığı zaman
sizler de bu Meclisteydiniz. Bu gerçekleri görüyor olmanıza rağmen,
251 şehit, 2.190 yaralı olmasına rağmen, bu darbeye hâlâ
Kontrollü darbe deyip hâlâ onu yok sayıp 20 Temmuzu gerçek darbe tarihi
olarak değerlendirmek bu millet açısından, bu millete, bu
memlekete en büyük kötülüğü yapmaktır.
15 Temmuz sonrası yaşanan şartlar 12
Eylül sonrasında yaşanan şartlarla bir değildir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) O
uçakları kim verdi onlara? O bombaları kim verdi onlara?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Çok sinsi bir
terör örgütünün, Türkiyede devletin bütün kurum ve kuruluşlarına
sızmayı hedef almış bir terör örgütünün faaliyetinden söz
ediyoruz ve bunların hâlâ uyuyan kripto hücrelerinin devlet içerisinde
birtakım yerlerde yer etme noktasındaki faaliyetlerini,
arzularını değerlendirdiğimizde
(Gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
dinleyelim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hesap versin
BAŞKAN Sayın Şeker
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) -
çok tabii ki
burada güvenlik soruşturmasının yapılmasında
doğruluk payı vardır, sıhhat vardır. Bu noktada
devletin gözünü geçmişte olduğu gibi kimse
bağlamamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, bir dakika
uzatıyorum. Bir dakikada lütfen toparlayın, ondan sonra
uzatmayacağım.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Şikâyet
ettiğimiz şey devletin kurum ve kuruluşlarına bu hain terör
örgütünün sızmış olması değil mi? O zaman, bunlarla
bağlantılı olanlar, bunlarla yakınlığı
olanlar, irtibatı olanlar varsa bunların devlet kurumları
tarafından işe alım süreçlerinde biliniyor olmasından
Cumhuriyet Halk Partisi niye rahatsız oluyor? Böyle bir şey var
mı? (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hukuki
değil, hukuki!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Ama şu var:
Sizlerin terörist görme noktasında yapmış olduğunuz
ithamı asla ve asla kabul etmiyoruz. Biz, kimseyi peşinen terörist,
bu memlekete zararlı veya hain olarak değerlendirmeyiz fakat bu
memlekete aleni olarak hainlik yapanları, Ergenekon, Balyoz süreçlerinde
yapmış olduğu yayınlarla
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kimlerle
beraber yapmış?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) -
Türkiyeyi
kirleten Ahmet Altan gibilerini cezaevinden çıktıktan sonra hiçbir
zaman kucaklamayız. Bunu yapanlar sizlersiniz. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Orada, o operasyonların
mağduru Teğmen Çelebinin mevcut olduğu bir durumda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) -
Sayın
Kılıçdaroğlunun ondan helallik almadan Ahmet Altan gibileriyle
sarılıyor olmasıdır bizim asıl itiraz ettiğimiz
husus.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın
Başkan, bir cümleyle Sayın Grup Başkan Vekiline
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ergenekon
duruşmalarına gelmiyordunuz. Milletvekilinizi biz savunduk,
mazbatasını biz aldık, biz. (MHP sıralarından Biz
oradaydık, orada. sesleri)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
sessiz olalım lütfen.
Sayın Tanal
Arkadaşlar, sükûnetli
olalım lütfen.
Bakın, Grup Başkan Vekilleri söz istiyor.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Sayın Yıldız, ben Grup
Başkan Vekilinize söz verdim.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Bir cümle
söyleyeceğim efendim, bir cümle.
BAŞKAN Hayır, bakın, Grup
Başkan Vekillerinin söz aldığı yerde onların partiyi
temsil önceliğine bir hak tanıyalım. Sizin adınıza
konuştu.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Sayın
Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekiline benim
hatırlatacağım Anayasanın Başlangıç
kısmıdır. Anayasanın Başlangıç kısmı
Anayasaya dâhildir, aynen şu yazılıdır orada: Hiçbir
faaliyet, Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının,
devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünün karşısında
himaye göremez. Ne kadar himaye ederlerse etsinler. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçti.
Teşekkür ederim.
Şimdi, oturalım, biraz sakin olalım
değerli arkadaşlar, sakin olalım.
Grup Başkan Vekilleri partilerinizin adına
görüşlerinizi ifade ediyor.
Sayın Altay, buyurun.
Siz de bir yeni tartışmaya
Lütfen, toparlayalım
ama
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır
hayır, tartışma açmak niyetinde değilim. Ben kimsenin
vatanseverliğini sorgulamam.
Sayın Yıldız bizi terörü arkalamakla
itham ediyor, hiçbir arkadaşımız da buradan MHP Grubunun
yaptığı gibi ayağa kalkmıyor. Ben de diyorum ki:
Sayın Yıldız, Türkiyeyi PKK bölmez ama işte, bu kafa
böler, sen bölersin. Terörü arkalayan herkese
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Terörü
arkalıyorsunuz. diye bir beyan var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir konuştur
ya, sen Grup Başkan Vekilisin ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Beyan var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nerede beyan var?
Evet, aç, tutanaklara bak. Açın, tutanaklara bakın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Beraber
bakalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Arkada
bakalım.
Bizim tutumumuzu terörü arkalayan bir tutum olarak
ortaya koyuyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tamam, beraber
tutanaklara bakarız.
BAŞKAN Sayın Bülbül
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sizin önce oraya
bir Dur. demeniz lazım, bir onu söyleyeyim.
İkincisi, Cumhuriyet Halk Partisinin,
darbecilerin, 15 Temmuz hain darbesine kalkışanların,
karışanların, irtibatı, iltisaklı olanların
devlete işe alınmamasından dolayı bir
rahatsızlığı olmaz. Bu yüksek mahkeme, bu iptal
gerekçesinde Güvenlik soruşturması niye var? diye iptal etmiyor
zaten, Çerçevesi belirsiz, muğlak. diye iptal ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, tamamlayın
lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve ben de diyorum
ki biz, bu Anayasa -orada da söyledim- beğenelim, beğenmeyelim, bizi
bağlar. Bir hukukçu olarak Anayasa Mahkemesi, güvenlik
soruşturmasıyla ilgili başvuruda iptal kararı vermek
suretiyle teröristlerin işine yarayacak bir iş ve işlem
yaptı. algısı yaratan konuşmasını
yanlış buluyorum, haksız buluyorum. Bunu söyledim,
söylediklerimin de arkasındayım. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Eleştiri
hakkımıza bir şey demezsiniz herhâlde. Kararı
eleştirebilirsiniz herhâlde.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
Sayın Bülbül, bir saniye.
Yani artık konuda partilerin muratları
anlaşıldı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, sizin bir söz
talebiniz var.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bizim de yerimizden kısa bir söz talebimiz var.
BAŞKAN Buyurun siz de ama artık,
diğer arkadaşlarımızın konuşmalarına olanak
tanıyalım.
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı eleştirmek ile Anayasa
Mahkemesinin verdiği karara uymanın ayrı şeyler
olduğuna ve AK PARTİ iktidarlarının Anayasa Mahkemesinin
verdiği kararlara uyduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Altay konuşmasında Efendim, işine
geldiğini kabul edip işine geldiğini kabul etmez.
Anayasayı beğeniyorum, beğenmiyorum. der. Bu, Erdoğan
yaklaşımıdır... Sayın Altaya şunu ifade etmem
gerekir, Sayın Altay dinlerse eğer: Anayasa eleştirilebilir,
Anayasanın metnini eleştirebilirsiniz, Anayasa Mahkemesinin
verdiği kararı da eleştirebilirsiniz ki eleştiriyoruz.
Kendi Grup Başkan Vekilleri de çok değil, bundan birkaç hafta önce
Anayasa metnini yerden yere vurdu. Eleştirebilir ama Anayasayı
eleştirmek ayrı, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı
eleştirmek ayrı; Anayasa Mahkemesinin verdiği karara uymak
ayrı. Biz şimdiye kadar eleştirdiysek de Anayasa Mahkemesinin
verdiği bütün kararlara uyduk.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Uymadı.
Tazminat kararına uymadı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Saygı da
duymuyorum. dedi.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla ikisini birbirinden ayırmak lazım.
Anayasayı yazan kim? Siyasetçiler yazıyor Anayasayı. Oylayan
kim? Milletvekilleri, Genel Kurul, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosu
onaylıyor. Metni eleştirmek ayrı, kararları eleştirmek
ayrı, onlara uymak ayrı. Bu ikisini ayırt etmek lazım. Bunu
tecrübeli Grup Başkan Vekiline hatırlatmak isterim.
BAŞKAN Peki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa, tutanaklar bakımından
BAŞKAN Buyurun.
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) İlaveten,
biz şunu yapmış bir partiyiz, bunu AK PARTİ de biliyor
aslında, MHPde biliyor: Bu iptal doğrultusunda, yeni bir
düzenlemeyle ilgili -devletin belli savunma reflekslerinin olması
gerektiği muhakkak- alternatif öneri de hazırlamış ve AK
PARTİye sunmuş bir partiyiz. Yani hâl böyleyken buradan bir şey
çıkarmak, burayı kaşıyarak Cumhuriyet Halk Partisine çamur
atmak mümkün değildir.
Arz ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, sizin de söz
talebiniz oldu.
Buyurun, sizi de bir dinleyelim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
ben barış akademisyenlerine dair MHP
konuşmacısının söylediklerine atfen bir iki şey
söylemek isterim.
BAŞKAN Bir dakika süreyle ifade edin lütfen.
Buyurun.
8.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
barış akademisyenlerinin devlete ve millete ihanet etmediğine,
devleti yönetemeyen Hükûmetin aklını eleştirdiğine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Barış akademisyenleri uzun
zamanlarını, yıllarını eğitime vermiş, belki
de burada bulunan milletvekillerinin çocuklarını da eğitmiş
akademisyenlerdir, öğretim görevlileridir. Toplumsal bir
duyarlılıktan hareket ettiler, barışı istediler,
barışı talep ettiler ve bir bildiriye imza attılar.
Yargılandılar, sonuçta Anayasa Mahkemesine gittiler ve şu an
beraat ediyorlar. MHP ve AKPnin yapması gereken -Sayın Muş da
söylüyor, eleştirilebilir, doğru- kararlar eleştirilebilir ama
sonunda Biz kararları tanımayız, bizi bağlamaz. denmez,
bunu da bilmeleri lazım.
Konuşmacı şunu söylüyor:
Barış akademisyenlerinin yaptıkları devlete ve millete
ihanettir. Her türlü hukuksuzluklarını, Bu millete
yapılmış bir ihanet. değerlendirmelerini reddediyoruz.
Barış akademisyenleri hain değildir, bu devlete ve millete
ihanet etmemiş, bu devleti yönetemeyen hükûmet aklını
eleştirmişlerdir.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Lütfen ama artık Sayın
Bülbül...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, müsaade edin. Çok kısa, tutanaklara geçsin efendim.
BAŞKAN Tutanaklara geçmesi
açısından. Tartışmayı uzatmayalım, konu
anlaşıldı.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Çok teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, kürsüde Sayın
Yıldız bu deklarasyonu, bizim açımızdan son derece
mahzurlu, Türkiyenin birliğine bütünlüğüne son derece
sıkıntı teşkil edecek, Türkiyede şehirleri cephanelik
hâline getiren bir terör örgütünün faaliyetlerine karşı tedbir üreten
devlete karşı sanki o devleti itham edecek ve o devleti katliam yapmakla
suçlayan bir deklarasyonu, bir açıklamayı şiddetle
reddettiğimizi ve bunun o yapılan ihanetle eş değer
olduğunu ifade etmektedir. Bu, bizim son derece doğal
hakkımızdır. Bu noktada, yapılan soruşturmalar,
yapılan tutuklamalar ve yargılamalar da ortada, bellidir. Bu
yargılamalara, Türkiyede hukukun yapmış olduğu bu
değerlendirmelere, sadece bu Anayasa Mahkemesi kararında uymak da
doğru bir yaklaşım değildir. Türkiyede bu bir bütünlük arz
edecekse o zaman, bu mahkemelerin verdiği diğer kararlara da riayet
etmek ve saygı göstermek Sayın Grup Başkan Vekilinin ve
partisinin görevidir diye değerlendiriyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Kurtulan bu sözde akademisyenlerin ortaya koyduğu,
imza altına aldığı
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sözde
akademisyenler mi?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Kim sözde
ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben sözde
diyorum ya, siz başka bir şey söyleyin yani.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Bu
nasıl bir üslup ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana ne ya! Sözde
der, sana ne!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sözde siyasetçi!
MEHMET MUŞ (İstanbul)
bildiriyi
Hükûmetin yönetemezliğine bağlıyor. Dolayısıyla burada
bizim grubumuza, o dönemki AK PARTİ Hükûmetine bir eleştiri söz
konusudur, eleştirinin ötesinde sataşma söz konusudur. Bununla
alakalı, yerimizden, cevap hakkımızı kullanmak isterim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş ama
artık konuyu bir toparlayalım.
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bizim derdimiz
Partileri, kimin ne olduğunu, fikriyatı
zikriyatını herkes, toplum gayet iyi biliyor. Fakat bizimle
alakalı hükmü başka bir siyasi parti grubu veremez, biz hükme itiraz
ediyoruz. Biz bunları sözde akademisyen olarak görüyoruz; bu, bir.
İkincisi, şimdi, herhangi bir
Batılı devlet düşünün, hangisini düşünürseniz düşünün,
demokrasinin beşiği olan Avrupa devletlerinin bir tanesini
düşünün, şehirlerinin etrafı sarılmış, çukurlar
kazılmış, içeriden vatandaşı rehin
alınmış, binaların duvarları delinmiş; içeriden
içeriye geçiyorlar
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kim seyretti?
MEHMET MUŞ (İstanbul)
insanları
canlı kalkan olarak kullanıyorlar ve devletin meşru gücü, kolluk
kuvveti buna müdahale etmeyecek, bunu seyredecek, öyle mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Seyretti zaten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Buna müdahale
ettiği zaman, burayla alakalı gereğini yaptığı
zamanda -Anayasadan gücünü alır kolluk kuvveti, meşru savunma
gücüdür devletin, oradaki vatandaşın can ve mal güvenliğini
korumak zorundadır- sözde akademisyenler çıkıp bunu yapan terör
örgütüne tek laf etmeyecek, devletin meşru savunma gücünü
eleştirecekler, ondan sonra buradan Bu barış bildirisiydi,
bunlar barış insanı. denilecek.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İbrahim
Kaboğlu da mı sözde akademisyen?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eğer onlar
barış insanı olsalar devletten önce, devletin operasyonundan
önce oradaki teröristlere had bildirirlerdi. Dolayısıyla bizim için
bu insanlar sözdedirler, yok hükmündedirler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ya, burada
var, nasıl yok hükmünde?
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Kaboğlu yok hükmünde mi; Meclisin üyesi, yok hükmünde mi?
BAŞKAN Bir saniye, değerli
arkadaşlarım, bir saniye
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Söz vereceğim, bir
oturalım arkadaşlar, arka sıralarda hareketlenmeler görüyorum,
bir oturalım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Dikkatli
konuşmak lazım, o da aynı durumdaydı.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, lütfen
Sayın Kurtulan, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, Sayın
Milletvekilli, savunuyorsanız, çıkın, deyin ki: Biz savunuyoruz
bunu. Ondan ses gelmiyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kaboğlu
kendisini savunur, ben savunmayacağım.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, bir saniye
Sayın
Kurtulana söz verdim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz buyurun,
savunun.
BAŞKAN Sayın Muş
Arkadaşlar, lütfen, toparlayalım;
bakın, diğer konuşmacılar bekliyor.
Buyurun Sayın Kurtulan.
10.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP şunu bilmeli: Kesinlikle, gün gelecek,
Silopide Taybet ananın cenazesinin günlerce yerde
bırakılmasının, Cemilenin cenazesinin buzdolaplarında
muhafaza edilmesinin, tüm vatandaşların evlerinin başlarına
yıkılmasının, bodrumlarda insanları öldürmesinin
hesabını ödeyecek, bunu verecek. Gün gelecek
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen vereceksin o
hesabı, sen! Sen vereceksin! O hesabı sen vereceksin!
FATMA KURTULAN (Mersin) Uluslararası ve
ulusal mahkemelerde AKP bundan kaçamaz, insanlık suçu
işlemiştir. Bunu söylemek gerekiyor, bunun hakkını teslim
etmek lazım.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen işledin,
sen! Siz işlediniz o suçu!
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
OYA ERONAT (Diyarbakır) O suçu onlar
işledi.
FATMA KURTULAN (Mersin) Aynı zamanda
OYA ERONAT (Diyarbakır) O suçu onlar
işlemiştir.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen, bakın,
Grup Başkan Vekiliniz var. Rica ediyorum
FATMA KURTULAN (Mersin) Aynı zamanda,
barış akademisyenleri için şunu söylüyoruz: Siz Türkiye'nin
yarısını terörist ilan ediyorsunuz. Bundan vazgeçin. Bir
düşünce ifade etmişlerdir, onlar sizin devleti yönetememe durumunuzu
eleştirmişlerdir; Türk milletine, Türkiye halklarına ihanet
etmemişlerdir. Bu konuda, bunu sağa sola çekmenize gerek yok diyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
11.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Türkiyede hiç kimsenin düşüncesinden ötürü
terörist diye yaftalanmasına göz yummayacaklarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Keşke
Sayın Mehmet Muş şu
cümleyi söylediğinde bir keşke geçti içimden, o da şudur;
Sayın Muş dedi ki: Hendek ve çukurların içerisindeki
teröristleri devlet seyredecek miydi? Öyle dediniz, değil mi Sayın
Muş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Devlet seyredecek
miydi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Devlet
seyredecek miydi bunları? dediniz, hendek ve çukur
Keşke Sayın
Muş, valilerinize, kaymakamlarınıza bu hendekler
kazılırken, bu çukurlar kazılırken Bunları görmeyin.
talimatı da vermeseydiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Nasıl
savunacağınızı bilmiyorsunuz artık ha!
ENGİN ALTAY (İstanbul)- İnanarak,
bilerek söylüyorum: Bu hendekler kazılırken, bu çukurlar, bu tüneller
yapılırken devletin valisi, devletin kaymakamı, jandarma
komutanı, il ve ilçe emniyet müdürleri şantiye şefi gibi
çalışmışlardır, o çukurların
kazılmasında terör örgütleri kadar dönemin kamu yöneticilerinin de
sorumluluğu vardır, bilgisi vardır, dahli vardır. (CHP
sıralarından alkışlar) Onun için de o dönemde, Milliyetçi
Hareket Partisi AK PARTİye yönelik çok şiddetli, çok yüksek frekanslı
eleştirilerini yapıyordu. Şimdi, AK PARTİ masum mu oldu? AK
PARTİye af çıktı ama barış akademisyenleri sözde.
Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Türkiyede düşünce özgürlüğü
var, düşüncesinden ötürü -masumiyet karinesi gibi evrensel bir hukuk normu
da ortadayken- peşinen hiç kimsenin hiç kimseyi terörist diye iddia
etmez, yaftalama hakkı yoktur, olamaz, olmayacaktır; buna seyirci de
kalmayacağız, göz de yummayacağız, yargı var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Anayasa Mahkemesiyle ilgili de şunu söyleyelim:
Biz Anayasa Mahkemesinin kimi kararlarını eleştirdik, herkesin
de eleştirme hakkı var ama biz, hiçbir zaman Anayasa Mahkemesi
kararı için Saygı da duymuyorum, uymuyorum da. demedik. Bunu diyen
de Sayın Cumhurbaşkanıdır. Yargı
kararlarının sorgulanmasıyla ilgili bir ahlaki, bir etik durumu
tartışacaksak önce Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.
diyen Recep Tayyip Erdoğan üzerinden bu tartışmayı
yürütürsek daha yararlı bir iş yapmış oluruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bize yine açık sataşmada bulundu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet,
sataşma
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Altay,
kendini frenleyemiyor bugün.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
Ne
demek? Nasıl bir üslup bu ya!
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen
Değerli milletvekilleri, Sayın Grup
Başkan Vekilleri, nezaketi korumak asıldır, rica ediyorum
sizlerden, herkesten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Mutlaka.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peşinen
sataşmadan söz istiyorum, peşinen.
BAŞKAN Bakın, önemli bir görüşme
yürütüyoruz, çok sayıda da konuşmacımız var ama
tartışmaları birbiri ardına devam ettirmek de
yanlış bir usul. Ben şimdi, söz keserek ara vermek de istemiyorum
ama sizler gibi tecrübeli Grup Başkan Vekillerinin tartışmayı
bir noktada bitirmesini de bekliyorum.
Buyurun Sayın Muş.
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada ortaya
attığınız iddiaları çıkaracaksınız.
Valilere talimat verilmiş, kaymakamlara talimat verilmiş; burada
herhangi bir işlem yapılmayacakmış! (CHP
sıralarından gürültüler)
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Evet, aynen öyle
oldu.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kamyonlarla
silah dağıttınız.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Altay,
çıkarın bu talimatları, alın bu talimatları; gidin
cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunun.
Niye yapmıyorsunuz bunu? Niye yapmıyorsunuz bunu?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Hangi
savcıya?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kamyonlarla
keleşler dağıttınız. Kamyonlarla silah
dağıttınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İkinci konu
şudur: Sayın Altay, biz buraya müdahale ediyorken Genel
Başkanınız oradaki arkadaşlar diye bahsediyordu onlardan.
Arkadaşlar
Nasıl bir arkadaşlıksa bu, onu da
anlayabilmiş değiliz.
Bir diğeri şudur: Israrla Milletin
yarısını terörist ilan ettiniz. diyor. Ya, biz öyle bir
şey söylemedik, böyle bir şey olamaz. diyoruz, zorla millete bunu
yaftalamaya çalışıyorlar, bundan vazgeçin arkadaşlar. Terör
örgütleri belli, bunlar tanımlanmış, kanunlarla çizilmiş
ama siz işinize gelmeyince Toplumun yarısını terörist ilan
ettiler
Hangi ifademiz, hangi beyanımız, nerede böyle bir şey
söylemişiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Davası olmayan yok,
yargılanmayan hiç kimse yok. Yüzde 70
MEHMET MUŞ (İstanbul)
böyle bir
şey olmamasına rağmen, manipüle etmek, işlerine
geldiği gibi
Ama şunu söyleyeyim size, işlerine geldiği
gibi konuşuyorlar. Doğru, Türkiye'nin bir terörle mücadelesi
vardır; PKK bunlardan bir tanesidir, DHKP-C bunlardan bir tanesidir, FETÖ
bunlardan bir tanesidir.
FATMA KURTULAN (Mersin) AKPnin yurttaşla
mücadelesi var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kanunlarda
diğerleri vardır, ilgili yasalarımıza göre ilan edilenler
vardır. Türkiye'nin bununla bir mücadelesi vardır fakat siz bu
işi örgütlerden alıp başka tarafa çekmeye çalışırsanız,
kendinize meşru bir alan ve zemin oluşturamazsınız, bundan
vazgeçeceksiniz.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bizim, terör
örgütlerinin yanında, onlara destek verenlere karşı da mücadele
edeceğimizi herkes biliyor
FATMA KURTULAN (Mersin) Muhalefeti karalamaktan
vazgeçin Sayın Muş! Muhalefeti karalamayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
buradan da
vazgeçmeyeceğiz, vazgeçemeyiz; bu, bizim anayasal sorumluluğumuzdur,
kendimizle mi mücadele edeceğiz? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, sizden bir ricam,
lütfen bir başka tartışma doğurmadan konuyu bitirelim,
yoksa ara vermek zorunda kalacağım değerli arkadaşlar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Terörist
lafından niye rahatsız oluyorsun, terörist misin sen? Niye
savunuyorsun?
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
Değerli arkadaşlar sükûnetli olalım
lütfen.
13.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
siyasette gaz-fren-debriyaj -şimdi debriyajın olmadığı
arabalar da var ama- lazımdır Sayın Mehmet Muş. Fren
pedalını unutma işi sizde çok sık nüksediyor.
Bakın, herkes dinlesin, lütfen, rica ediyorum.
Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecinde valilere
Baskı yapmayın. talimatı verdiklerini ve bunun terör örgütü
tarafından istismar edildiğini söyledi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kötü mü yaptık?
İyi yaptık!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, tabii, iyi
yaptı, çok iyi yaptı! Çok iyi yaptı!
BAŞKAN Sayın Eronat
OYA ERONAT (Diyarbakır) İyi yaptık,
savunabilirim ben.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Eronat, acınızı anlıyorum
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hayır,
acıyla alakası yok! Acıyla alakası yok!
ENGİN ALTAY (İstanbul)
acınızı gelin bu kürsüde anlatın, biz de sizinle bir
ağlayalım ama durduğunuz yerden herkese laf atmayın lütfen.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Atarım, size ne!
BAŞKAN Sayın Altay, Sayın Eronata
ben müdahale edeceğim
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Acınızı anlıyorum, çıkın şu kürsüye, ben de
sizinle bir ağlayayım ama ayıp ediyorsunuz ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hiç ayıp
etmiyorum, siz ediyorsunuz!
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Hanımefendiyle böyle konuşmayın
BAŞKAN Sayın Eronat
Sayın
Muş
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bırakın
siz de ya! Milletvekili her şeyden önce ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Altay
BAŞKAN Sayın Muş
ENGİN ALTAY (İstanbul) Acını
anlıyorum diyorum ya! Nasıl istismar edersiniz ya! Bu
yaptığınızın adı kadın
istismarıdır ya!
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, çok bağırıyor.
Bu kadar bağırma.
BAŞKAN Sayın Altay, bir saniye
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi, bir
şeyi savunmak için milletin aklıyla alay etmemek lazım.
2014ten bahsediyorum, 2014ten. Güvenlik kuvvetleri
290 adet operasyon ve müdahale talebinde bulunmuş 2014te. Sayın
Erdoğan 290 talebin 282sini reddetmiş; 3 tane Şırnakta, 3
tane Hakkâride, 2 tane de Tuncelide operasyona izin vermiş. Ben
müteaddit defalar söyledim, buradan bir şey çıkarmak peşinde
değilim. O hendek-çukur siyaseti, hendek-çukur terörü, ikisi de var.
Sadece çukur ve hendek terörü yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay,
konuşmalara devam edelim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Türkiyede o
dönem hem hendek-çukur terörü var hem hendek-çukur siyaseti var. Orada Terörle
etkin mücadele etmesin. diyen, devletin terörle etkin mücadelesine
karşı bir CHPli bulamazsınız. Ama biz başından
beri şunu söylüyoruz: Sivil kayba asla tahammülümüz yok. Bölgede terör
örgütü yoğunluklu diye Arada birkaç sivil de ölürse ölsün, ne olur?
diyen kafayı doğru kafa, sağlıklı kafa görmüyoruz,
bunu da belirtelim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, şunu söyleyeyim: Operasyon kararının ilgili
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ara verdir
Sayın Başkan ya.
BAŞKAN Sayın Muş
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, iki cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşma oldu
ama.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
Bakın,
Grup Başkan Vekilleri söz talep ediyor.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bugün bile, şu an bile yüzlerce operasyon
yapılıyor, değil mi?
BAŞKAN Kayıtlara geçmesi
açısından mı söylüyorsunuz efendim?
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Silahlı
Kuvvetler, Jandarması, Sahil Güvenliği, bunlar ülkenin huzur ve
refahı için kanunlarda tanımlanan görevleri yerine getirmek üzere
operasyon yapıyorlar, çalışma yürütüyorlar dağlarda,
bayırda, kırda, şehirlerin farklı yerlerinde
vatandaşın can ve mal güvenliğini korumak için. Her operasyon
yapacak olan, devletin başından operasyon izni mi alıyor?
İlgili amirler orada, ilgili izinler veriliyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yapma ya
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Altay,
bilmeniz gereken bu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Allahtan kork
Mehmet Muş, Allahtan kork. Hadi bizden utanmıyorsun, Allahtan kork
ya!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Grup Başkan Vekilleri.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, Kaboğluna sataşma var.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sataşma
var Sayın Başkan.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Milliyetçi Hareket Partisi adına Kütahya Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Erbaşa söz veriyorum.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz dokuz dakika Sayın Erbaş.
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bütçeleri üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçtikten sonra, Kültür ve Turizm Bakanlığının
teşkilat yapısında değişikliğe gidilmiş;
bununla birlikte, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü
ve Yunus Emre Enstitüsüyle birlikte artık sadece turizm ve kültür
alanında değil, kamu diplomasisi alanında da önemli bir
Bakanlık hâline gelmiştir. Bakanlık, hem yurt içi hem de yurt
dışı faaliyetlerinde çok önemli bir pozisyonda bulunmaktadır.
Dünya Turizm Örgütünün verilerine göre, geçen
yıl ocak-eylül ayları arasında ülkemizi 37,1 milyon turist
ziyaret etmiş, yine 2019 yılının aynı döneminde ise bu
rakam 41 milyon 600 bine ulaşmıştır; hedefimiz 50
milyondur. Dünyada en fazla turist çeken 6ncı ülke, en çok turizm geliri
elde eden 14üncü ülkeyiz. Buradaki hedefimiz ilk 6 arasına girmektir.
Turizmde millîleşmek çok önemlidir. Turizm,
gelecek nesillere kültürümüzü aktarmak ve kendimizi başka ülkelere,
başka kültürlere anlatmak için en önemli güçtür. Gençlerimizin müze
kültürünün oluşmasında sadece deniz, kum, güneş üçlüsü olarak
değil, kültür turizmi, şehir turizmi olarak da ülkesini
tanıması gerekmektedir. Ayrıca, Türk
vatandaşlarının yararlandığı Müze Karta herhangi
bir zam yapılmadığı için Kültür ve Turizm
Bakanımıza teşekkür ediyorum. Millî Saraylar da Müze Kart
kapsamına alınıyor. Bunlar millî kültür açısından çok
önemlidir.
Bunun yanında, arkeolojik kazıların
on iki aya çıkarılması takdir edilecek bir düzenleme
olmuştur. Kazıların millîleşmesi ve kendi üniversitelerimiz
tarafından yapılması çok önemlidir.
Kış turizmi, şehir turizmi,
sağlık turizmi ve gastronomi turizmini artırmalıyız.
Sayın Bakanım, buradan size bir teklifim
olacak. Kütahyada her şeyimiz özelleştirildi, 1923ten 2004
yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti adına ne kadar tesis
yapıldıysa büyük bir kısmı özelleştirildi. Ben burada
doğruyu ve yanlışı tartışmıyorum. Kütahya,
seracılık yapmak istiyor. Kütahya, sanayiyle uğraşmak
istiyor. Kütahya, turizm alanında büyümek istiyor çünkü dünyanın ilk
borsası kabul edilen Aizanoi Antik Kenti, muhteşem
doğasıyla Murat Dağı, Kurtuluş
Savaşının en önemli cephesi Dumlupınar, Osmanlı
Devletinin kurulduğu Domaniç, Ulu Camimiz, Şaphane Kocaseyfullah
Camimiz ile sıcak sularımızın, şifalı termal
kaplıcalarımızın hepsi Kütahyadadır. Sağlık
turizmi alanında çalışmalar yapmak istiyoruz. Turizm bölgesi
olan Yoncalıda 220 yataklı fizik tedavi hastanemiz bilinmeyen bir el
tarafından önce 100 yataklı hastane olarak değiştirilmiş,
şimdi de personel sayısı azaltılmaktadır. Burayı
sadece hastane olarak görmeyin. İlimizde turizm bölgesi olan
Yoncalıda turizm alanında faaliyet gösteren oteller ve
yapılacak oteller var. Buranın en önemli kısmı, otellerin,
satış ve pazarlama sırasında burayı referans olarak
göstermesidir.
Sıcak suyumuz hemen hemen bütün ilçelerimizde
var. Ben Sayın Turizm Bakanımıza sesleniyorum, teklifim
şudur: 3 Aralıkta Dünya Engelliler Günü nedeniyle hepimiz
konuştuk, mesajlar yayınladık. Bütün otellerde, ruhsat alabilmek
için, engellilere hizmet eden odalar olmak zorunda ancak hemen hemen hepsi
sembolik durumdadır. Sadece onlara özel yapılmış bir otel
yoktur. Gelin, her yerinden termal su fışkıran Kütahyaya sadece
engelliler için bir uygulama oteli yapalım. Aynı zamanda burası
staj merkezi olsun, Türkiyede ilk defa.
Başka bir önerim de şudur: Her şehrin
gastronomik dokusuna uygun, Bakanlığınızca
yapılmış lezzet merkezleri oluşturalım. Bu, tüm
şehirlerimiz için yapılmalıdır. Eskişehirde çiğ
böreği, Afyonda kaymağı, Bursada iskenderi, İzmirde
kumruyu, Kütahyada küp kebabı, sini mantısını,
cimciği ve kızılcık tarhanasını tanıtsak,
gastronomik tüm ürünleri, yemek kültürünü sergilesek, belediyelerle ortak bir
çalışma yürüterek belediyenin gastronomi mekanları
açmasını zorunlu hâle getirsek; böylece şehirlerimizde yemekleri
ve tüm kültürleriyle yerli ve yabancı turistleri
ağırlamış oluruz.
Her yerde söylüyoruz, kuruluşun ve
kurtuluşun şehri Kütahyadır. Şehrimize kuruluş ve
kurtuluş müzesi kuralım. Tarihimizden ders almazsak geleceğe
nasıl yön verebiliriz?
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; RTÜKle ilgili değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Anayasa gereği, radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve
denetlemek amacıyla 1994 yılında kurulan RTÜK, bugünkü
yapısına 6112 sayılı Kanunla kavuşmuştur.
Üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen Üst Kurul, idari
ve mali özerkliğe sahiptir ve hâlen 676 personelle hizmet vermektedir.
Ülkemizde toplamda 1.780 radyo ve televizyon yayını
bulunmaktadır. Lisans ücretleri, 6112 sayılı Kanunun 42'nci
maddesinde yapılan bir değişiklikle daha önce altı ayda
eşit taksitler hâlinde tahsil edilirken on yıl vadeli olarak
alınmaya başlatılmış, bu nedenle Üst Kurul
gelirlerinde önemli bir düşüş olmuştur.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; RTÜK, çoğu yurt dışı kaynaklı terör
örgütü desteğiyle yapılan Türkiye aleyhindeki yayınlarla da
yoğun bir şekilde mücadele etmektedir. Bu yayınlar, en son
kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye sınırında
gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı
sırasında yoğun olarak dikkat çekmiştir.
RTÜK için bütçeden daha önemli olduğunu
düşündüğüm bazı konulara değinmek istiyorum. Buradan
senaristlere, yapımcılara, özel radyoculara, dizi, film sektörüne
sesleniyorum: Bizim kültürümüz Kutup Yıldızıdır, bizim
kültürümüzü kuyruklu yıldız zannedip yanıp sönen meteorlarla
karıştırmayın. Bizler sizler için elimizden geleni
yapalım, telif haklarınız için çalışmalar
yapalım, 1inci yıldan sonra tekrarı yayınlanan
dizileriniz, filmleriniz için set çalışanlarınıza kadar
telif haklarınızı almanız için mücadele edelim, dizi
sürelerinin kısaltılmasıyla ilgili mutlaka çalışma
yapalım, yapımcıların haklarını gözetelim, sinema
işletmecilerinin ve yapımcıların sektörde tekelleşmesini
önleyelim, radyo çalışanlarının medya mensubu
olmalarına rağmen sarı basın kartı almaları için
uğraşalım ama sizler de kültürümüzü doğru
yansıtın, aile yapımızı bozmayın. Dünyanın
her yerinde yarışma programları var. Bizim ülkemizdeki kadar
seviyesiz programlara denk geldiniz mi? Kaynana, gelin, damat, evlilik,
şaklabanlık, aile kavgaları, aşçılık adları
altında yapılan yarışmalarda hakaretler ediliyor. Rating
için değer mi? Eski Türk filmlerinde zengin kız, fakir oğlan ya
da tam tersi olurdu, ne olursa olsun edep, terbiye olurdu, aile
bağlarının önemi anlatılırdı, mahalle kültürüne
atıfta bulunulur, derdi olana komşular koşardı Çocuklar
yanlışa düşmesin, başına bir şey gelmesin. diye
onları koruyan kollayan esnaf figürleri olurdu. Ne oldu bize? İhanet,
yapay bir kültür, yozlaşmış bir ahlak yapısı,
bilgisayar oyunu oynar gibi cinayet işleyen bir toplum, her gün kadın
cinayeti, her gün çocuk istismarı, saygısızlığı,
edepsizliği özgürlük sayan bir güruh oluştu, kendi kültürüne
yabancı bir gençlik oluştu. Dizilerde, filmlerde anlatılanlarla,
tuhaf senaryolarla Türk milletinin yanlış bir yöne doğru
ilerletilmek istendiğini düşünüyorum, DNAmızla
oynandığını düşünüyorum.
Dünyanın en zengin ülkesi olsak ne olur?
Memuruna, öğretmenine, doktoruna, polisine, siyasetçisine güvenilmeyecekse
ne bütçenin bir önemi kalır ne de yaptığımız
siyasetin. Bizim işimiz, temiz ahlak sahibi nesiller yetiştirmek
olmalıdır. Önceliğimiz insandan maddeye kaydı, gönül ve
zihin medeniyetleri kurmalıyız. Bu konuda derneklere, vakıflara
ve sivil toplum kuruluşlarına çok görev düşmektedir. Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, bu konuda önemli çalışmalar
yapmaktadır, çocuklar için Dede Korkut, Kutadgu Bilig, Nutuk
kitaplarını yayımlamıştır, tarihî eserlerimizi,
kişiliklerimizi
Türk yazarları ve tiyatro eserlerini, yerli
dizilere teşviki destekliyoruz. Dizi ve filmlerde Türk mutfağına
destek verelim, yöresel güzelliklerimizi çekimlerde kullanalım; kültür
budur. En çok ihraç ettiğimiz şey dizilerimizdir, dizilerimizde bu
kültür faaliyetlerini destekleyelim. Kültür ve Turizm
Bakanlığının en önemli görevi, bünyesinde
barındırdığı tüm kurum ve kurullarla kültürümüzü
muhafaza etmek ve kültürümüzü
anlatmak olmalıdır.
Bu arada, Uluslararası Emmy Ödüllerinde en iyi
erkek oyuncu ödülünü alarak bizleri gururlandıran sanatçımız
Sayın Haluk Bilginer'i de bir kez daha bu kürsüden tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken 2020 yılı bütçesinin Türk milletine hayırlı
olmasını temenni eder, Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Ankara
Milletvekilimiz Sayın Erkan Haberalda.
Süreniz dokuz dakika Sayın Haberal. (MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; konuşmama Mustafa Kemal
Atatürkün Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. sözüyle başlamak
isterim. Unutmayalım ki hiçbir kültür, sanatsız ve
sanatçısız inşa edilemez. İşte onun için, sanat,
insanların evrensel dili olmuş, toplumlara renk, ahenk ve sinerji
katmıştır. Uzun dönem Türk tarihi ve nihayetinde Osmanlı
tarihine bakıldığı zaman, bilimsel alandaki en
başarılı dönemlerin sanatsal alanda da en
başarılı dönemlere denk geldiği görülecektir. Sanat ve
bilim birbirini tetikleyen ve güç veren iki temel öge olarak tarihimizde
eş zamanlı olarak ilerleme kaydetmiştir.
Günümüzde, 745 yılından 840
yılına kadar varlık gösteren Uygurların yerleşik
hayata geçmeleriyle sanat alanında birçok gelişme
sağladıkları bilinmektedir. Türk tiyatrosunun temeli orta oyunu
bu dönemde başlamış ve günümüze kadar gelmiştir. Yine
pandomimin ortaya çıkışı Uygur kültürünün eseridir. Örgün
eğitim ve kütüphaneler yine Uygurlardan günümüze gelmiş kültür
kaynaklarımızdandır.
Osmanlı sanatı, imparatorluk
ihtişamı içinde o atmosfere paralel eserler ortaya koymuş,
sanatın tüm dallarında kendine has değerler içerisinde etkisini
göstermiştir. Avrupa ordularının askerî bando geleneğini
Osmanlıdan alması bir tesadüf değildir. Şüphesiz bu
toplumsal gelişimlerin özünde sultanların sanat aşkı,
sanatçı yönleri ve sanata teşvikleri büyük bir önem
taşımaktadır. Öyle ki IV. Muratın 15e yakın söz ve
bestesi vardır ve yine hatırlatmak isterim ki III. Selimin
buyruğuyla 1797 yılı Aralık ayında Topkapı Sarayında
ilk opera temsili gerçekleşmiştir. II. Mahmutun şairliği
ve ney üflemesi ve sözleri kendisine ait olan, günümüze kadar ulaşan
Hicaz Kalender adlı eseri çok ünlüdür. Abdülmecitin 1858
yılında Dolmabahçe Sarayının yakınında
yaptırdığı Saray Tiyatrosunu, 1860 yılında
inşa edilen Gedikpaşa Tiyatrosu ve 1885 yılında Abdülhamitin
Yıldız Sarayı bahçesine yaptırdığı tiyatro
izlemiştir. Sultan Abdülhamitin ilgi alanı musikidir. Birkaç
çalgı aletini çalabilme yeteneği dışında, nota bilgisi
de oldukça iyidir. Buna paralel olarak, Yıldız Sarayındaki
sahnede Batının büyük bestekârlarını,
sanatçılarını ve operetlerini misafir etmiştir. Bu
vesileyle, 1920 yılında sahneye ilk çıkan, ilk Türk Müslüman
kadın sanatçı Afife Jale ve çağdaş tiyatronun öncüsü Muhsin
Ertuğrulu saygıyla anmamız gerekir.
Sayın milletvekilleri, bu tarihsel bilgileri
tekrar etme sebebim dünü hatırlamak ve bugün sanat alanında nerede
olduğumuzu bilme gayesindendir. Günümüzde ne yazık ki tarihimizle
tezat olarak, sanatla yaşayan ve yoğrulan bir toplum değiliz.
Sanata ve sanatçıya at gözlükleriyle bakma huyundan bir türlü
kurtulamıyoruz. Eğitim sistemimiz maalesef, sanatı yeterince
öğretir ve destekler seviyede değil. Farklı fikirleri ve
yetenekleri olan çocukların düşünceleri ve arzuları aile, toplum
ve televizyon iş birliğiyle köreltiliyor.
Ne yazık ki sanatçı olmak, ülkemizde hâlen
çeşitli riskler taşımaya devam ediyor. Ancak şöyle
yazarsan, böyle çizersen, benim sevdiğim gibi icra edersen sanat olur.
düşüncesiyle birçok yeteneğin önü kesilmiş oluyor. Bunlara
uymayan, özgürce işini yapan sanatçılarımız ise sansüre
uğramak ve dahası, eleştiri lincine maruz kalmak gibi
tehlikelerle karşı karşıya kalıyor. Popülerlik ve
meşhurluk peşinde koşan sözde sanat icracıları ise
sanatçı diye sunuluyor.
Gelir seviyesindeki yetersizlik yüzünden sanatsal
aktiviteler insanların çoğuna pahalı gelmekte. Burada bir öz
eleştiri yaparsak sanata erişmede kolaylıkların devlet ve
özel sektörle el ele yapılması ve sanata, devletin çok daha fazla
destek vermesi gerekiyor. Kültür ve sanat alanında yapılan
yatırımların turizm bölgeleri ve büyük şehirlerle
sınırlı kalmaması öncelik olmalı. Neden her ilde en az
bir tane özel tiyatromuz olmasın? Bakanlığımızın
özel tiyatrolara verdiği desteği yadsıyamaz, yok sayamayız.
Fakat 261 özel tiyatroya sağlanan 5-6 milyonluk desteğin yaraya merhem
olmayacağı bütün açıklığıyla ortadadır.
Sanatçı geçinen insanların aylık gelirleri devasa rakamlara denk
gelirken 250-300 özel tiyatroya yapılan desteğin ise o
meşhurların yıllık kazancının bölünmüş hâli
olduğunu da unutmayalım. Tiyatroların üzerindeki ekonomik yükü
ne kadar azaltırsak sanatsal üretimin de o kadar artacağını
unutmayalım. Dünyada özel tiyatroların gelirinin yüzde 20sini bilet
gelirinin oluşturduğu, geriye kalan yüzde 80inin ağırlıklı
olarak devlet, yerel yönetimler ve özel sektör sponsorluğunda olduğu
iyi gözlemlenmelidir.
Sayın milletvekilleri, bu tavsiye
niteliğindeki değerlendirmelerim özel tiyatroların
desteklenmesinin teşvik edilmesiyle sınırlıdır. Takdir
edersiniz ki devlet tiyatrolarımızın geldiği noktayı,
takdire şayan eserlerini, yarattıkları sinerjiyi ve verdikleri
hizmeti yok sayamayız. Her sene eşsiz eserler ortaya koyan Devlet
Tiyatrolarımızın Genel Müdürü Mustafa Kurt Beyin
şahsında bütün sanatçılarımıza teşekkürü bir Türk
vatandaşı olarak borç bilirim.
Gönlümüz ister ki resmî olarak 70inci kuruluş
yıl dönümünü kutlayan Devlet Tiyatrolarına ve yine 70inci
yılını kutlayan Devlet Opera ve Balesine 70inci
yıllarında 70 kadro verelim. Yine gönlümüz ister ki
sanatçılarımız, desteklendiğinde neler yapabileceğini
ispatlamışken özel tiyatro sanatçılarına ve sahnelerine de
aynı desteği verelim. Tiyatro ve opera sanatçılarımız
dünyada en güzel iltifatlara mazhar olabiliyorlarsa kurumsal
yapımızın da bu iltifatlara ortak olmasını el
birliğiyle sağlamalıyız. Bu arzuyu nihayete erdirmenin ilk
yolu ve yöntemi özel tiyatroları destekleyip her ile yayarak toplumla
bütünleşmesini sağlamak ve sanatçıyı özgür bırakmakla
başlar. Bırakalım sanatçılar eleştirsin,
bırakalım sanatçılar ağlatsın, bırakalım
sanatçılar üretsin, bırakalım sanatçılar güldürsün. Gülmek
iki insan arasındaki en kısa mesafedir. Allah tüm insanlara aynı
dilde gülme yeteneğini vermiştir. Gülmek aynı zamanda
gerçeğin beratıdır. Nietzsche Bir kahkahanın eşlik
etmediği her gerçeği sahte saymalıyız. demiştir.
Gülmesini bilmeyen ağlamasını da bilmez. Gülmek ve ağlamak
insanların özgürlük alanı ve silahıdır.
Sanatçılarımızın bize bu özgürlük alanımızı
hatırlatmasını lütfen, hep beraber teşvik edelim.
Sayın milletvekilleri, Türk operası bir
dünya markası olabilir. Dünya markası olmuş opera
sanatçılarımız vardır ki Sayın Genel Müdür bunun en
güzel örneklerindendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Haberal.
ERKAN HABERAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dünyanın çoğu ülkesinde sadece 1 opera
varken ülkemizde tam 6 adet opera vardır. Bu potansiyeli çok
akıllıca değerlendirip özellikle konservatuvarlardan
yetiştirdiğimiz gençlerimizin önünü açarak, boş kadroları
da doldurarak, başarılı sanatçılarımızın
tecrübelerini aktararak bir dünya markası olmamız
kaçınılmaz hâle gelecektir. Devletimiz son yıllarda verdiği
destekle sanatçılarımızın ve sanat
kurumlarımızın nasıl başarılı
olacağının farkına varmıştır. Taksimde
inşası devam eden opera binası bizim için bir mutluluk ve gurur
kaynağıdır. Tabii ki doğal olarak, bir Ankara Milletvekili,
bir başkentli olarak Ankaraya da dünyanın gıpta edeceği
bir opera binası yapılması arzusundayım. Mevcut tarihî bina
Türk sanat ve musiki müzesi olarak değerlendirilip yeni bir muhteşem
opera binasıyla tüm dünyaya Ankaradan açılabilir.
Sözlerime son verirken tüm
sanatçılarımızı, sanat severlerimizi ve Gazi Meclisimizin
siz sayın üyelerini saygıyla selamlıyorum efendim.
Teşekkür ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Cemal Çetinde. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz dokuz dakika Sayın Çetin.
MHP GRUBU ADINA CEMAL ÇETİN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
en derin saygılarımla selamlıyorum.
Vakıflar, Türk milletinin yüzlerce
yıllık medeniyet tasavvurundan süzülüp gelmiş ve büyük bir
coğrafyada etkisini hâlen sürdüren güçlü ve köklü kurumlardır ve
kültürel kimliğimizin en önemli yapı taşlarındandır.
Vakıflarımızın hukuk düzenimize, geleneklerimize ve kamu
nizamına uygun faaliyetler yürütmek kaydıyla toplum hayatında
etkin rol üstlenmeleri ana hedefleri olmalıdır. Vakıfların
gelişmesi ve toplum hayatında ön plana çıkması
sağlanarak; toplumsal ihtiyaçların daha iyi karşılanması
ve kamuoyu denetiminin etkinleştirilmesi temin edilmelidir. Kültürel
mirasımız olan eserlere sahip çıkılması, restorasyon
ve bakımlarının yapılması elbette takdir edilecek
çalışmalardır. Medeniyetler beşiği olan ülkemizde tüm
tarihî dokuların korunması, özen ve titizlik isteyen, uzmanlık
gerektiren bir görevdir. Bu eserlerin restorasyon ve bakımları,
işinin ehli kişilerce tarihî dokuları bozulmadan
yapılmalı ve rant merkezleri hâline getirilmemelidir. Ayrıca
Türk mimarisinin, musikisinin, tiyatrosunun, sinemasının,
edebiyatının, mutfağının korunması ve
geliştirilmesi bir devlet politikası hâline getirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, TİKA,
kurulduğu 1992 yılından bu yana Türk Cumhuriyetlerinin
kalkınma çabasına destek olmak üzere önemli projeleri hayata
geçirmiştir. TİKA faaliyetleri devletimizin siyasi, diplomatik ve ekonomik
açılımları için son derece önemlidir. TİKA, iktisadi,
ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında
sürdürdüğü proje, program ve faaliyetler aracılığıyla
faaliyet gösterdiği ülkelerle olan ilişkilerimizi geliştirmeyi
hedeflemektedir, ayrıca, buralarda yapılacak katkı ve
yardımları organize etmekte, bu amaçla gerekli koordinasyonu
sağlamak üzere diğer kurum ve kuruluşlarla iş birliği
içerisinde projeler yürütmektedir. TİKA, bugüne kadar yürüttüğü
faaliyetlerle Türk varlığı ve eserlerinin bulunduğu
ülkelerde kültürel kimliğimizin ve varlığımızın
korunmasına yönelik başarılı işlere imza
atmıştır ve bu konuda yeni projeler üretmeye devam etmesi
gerekmektedir. TİKAnın imkânlarının görev alanına
uygun bir verimlilik çerçevesinde kullanılması için Türk
dünyasına yönelik faaliyetler öncelik taşımalıdır.
Özellikle, Türkistan, Kafkasya, Balkanlar gibi Türk kökenli bölgelerde daha çok
irtibat ofisi açılmalı ve faaliyetleri
yoğunlaştırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarına çözüm üretmek üzere, soydaş ve akraba topluluklarla
ilişkileri güçlendirmek, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak daha
yakın ilişkiler kurmak amacıyla Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kurulmuştur.
Bilindiği üzere, dünyanın her yerinde milyonlarca
vatandaşımız yaşamaktadır; ayrıca, tarihî ve
kültürel bağlarımızın olduğu büyük bir coğrafyada
nüfusu 250 milyona varan soydaş ve akraba topluluklarımız vardır;
gerek başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın
gerekse soydaş ve akraba topluluklarımızın yegâne
dayanağı Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
Çalışmalarıyla gerek yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımıza gerekse akraba topluluklarımıza daha
yakın ilişkiler tesis etmesi beklenen YTB görevini etkin bir
şekilde yerine getirememektedir. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız tarafından YTB yeteri kadar
tanınmamakta, faaliyet alanları bilinmemektedir. YTBnin
varlığı ve işlerliği çok mühimdir. Başkanlığın
yurt dışı temsilcilikleriyle ilgili
aksaklıklarının mutlaka giderilmesi gerekmektedir.
Uluslararası öğrencilere yönelik çalışmaların yeniden
ele alınması ve projelerin değerlendirilmesiyle ilgili
esasların nesnel kurallara bağlanması gerekmektedir. Diğer
taraftan, kanaatimizce, nicelikten çok niteliğe önem verilmesi yerinde
olacaktır yani daha az sayıda öğrenci ancak daha fazla imkân,
ilgi ve takip faydalı olacaktır. Tabii ki sadece okurken değil,
mezun olduktan sonra da bu takip devam ettirilmelidir.
Bilindiği gibi, hain FETÖ mensupları ve
sempatizanları ülkemizde her kurum ve kuruluşun içerisine
sızmışlar, hain planlarını hayata geçirmek için de
sürekli irtibat içinde çalışmışlardır. Aynı
şekilde FETÖ mensupları yurt dışında, özellikle
Avrupada bu ülkelerin korumaları altında faaliyetlerini
sürdürmektedir. TİKA ve YTBnin, daha çok yurt dışına
yönelik faaliyetler yaptığı için, kadrolarında hâlen FETÖ
mensubu olup olmadığı sıkı bir şekilde kontrol
edilmelidir. Gerek yurt dışında yaşayan gerekse ülkemizden
yurt dışına kaçan FETÖ mensupları, hem kendi
kuruluşlarının faaliyetlerini sürdürmektedir hem de bazı
sivil toplum kuruluşlarının içerisine sinsice
sızmış olabilirler. Bu sebeple YTB ve TİKAnın
özellikle yurt dışında hangi kuruluşlara destek
verdiği ve sponsorluk yaptığı iyi
araştırılmalı, yurt dışından getirilen, burs
verilen öğrencilerin FETÖyle irtibatının olup
olmadığı sıkı bir şekilde takip edilmelidir.
Türkiye dışındaki soydaş ve
akraba topluluklarımızla uluslararası hukuk ve devletler
arası ilişkilere yön veren esaslar çerçevesinde yakından
ilgilenilmeli ve gerekli kurumsal iş birliği yapılanmaları
öncelikle oluşturulmalıdır. Türk dünyasına ilişkin
olarak uygulanacak politikaların eş güdüm içinde ve bütüncül bir
anlayışla, köklü dostluklar ve kalıcı ittifaklar
geliştirilmesine hizmet edecek tarzda tanzim edilmesi gerekmektedir. Dış
İşleri Komisyonuna bağlı Yurtdışı Türkler ve
Akraba Toplulukları Alt Komisyonunun oluşturulması önemli bir
adımdır ancak bu Alt Komisyonun mutlaka ana komisyon hâline
getirilmesi gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu amaç
gözetilerek tesis edilecek dış Türkler
bakanlığının gerekliliğini bir kez daha ifade etmek
isterim.
Millî kimliğimizin vazgeçilmez ögesi olarak
gördüğümüz Türkçenin doğru ve güzel kullanımı bizim için
son derece önem taşımaktadır. Dil, milleti millet yapan temel
unsurlardandır. Türkçenin uluslararası düzeyde bilim, sanat, ticaret
ve iletişim dili olarak kullanılabilmesi için çalışmalar
yapılmalıdır. Türk devlet ve topluluklarıyla işler;
dilde, fikirde, işte birlik esasına
dayandırılmalıdır. Türk kültürünün çevre kültürler için
cazibe merkezi hâline getirilmesi sağlanmalı; Türk kültür ve
sanatının yaşatılması, geliştirilmesi,
tanıtılması ve yaygınlaştırılması
amacıyla millî kültür oluşturulmalıdır. Yurt
dışında Türkiye aleyhine yapılan lobi faaliyetlerine
karşı tanıtımın artırılması; bu
tanıtımın sadece turizm kaynaklı değil, siyasi ve
sosyal alanlar itibarıyla da yapılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
dış politikalarıyla uyum içinde atılacak tüm adımlarda
TİKA ve YTBnin istihdam politikasını liyakati esas alan bir
anlayışla gerçekleştirecek eksik kadrolarının en
kısa sürede tamamlanması gerekmektedir. Bölgesel ve küresel liderlik
hedefi olan Türkiye için TİKA ve YTB bütçelerinin artırılması
külfet olarak görülmemeli, atılması gereken adımlar arasında
öncelikli ve zorunlu olarak kabul edilmelidir; hem Türkiye
dışında yaşayan vatandaşlarımızın hem
de soydaş ve akraba topluluklarının, ayrıca uzanacak
yardım elimizi bekleyen insanların talebi bu yöndedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin ve Türk
milletinin çıkarları, huzur ve mutluluğu bizim için tüm
hesapların üzerindedir. Önce ülkem ve milletim. diyen, Türk siyasetinin
elli yıllık dev çınarı Milliyetçi Hareket Partisi, ülkesi
ve milleti için her türlü fedakârlığı yapmıştır
ve yapmaktadır. Partimizin, yıkıcı ve vurdumduymaz bir
anlayış yerine, yapıcı ve koruyucu bir
yaklaşımı benimsediğini bir kez daha bu vesileyle
hatırlatmak istiyorum. Davamız, bugün her coğrafyada var olan
Türk milletinin ve onun en güçlü organizasyonu olan Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bekasını esas alır; bu konuda en ufak bir tereddüt
göstermeyiz, şüpheye düşmeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Çetin.
CEMAL ÇETİN (Devamla) Tereddüt eden ve
şüpheye düşenleri de hoş görmeyiz.
Sözlerime burada son verirken, görüşülmekte
olan 2020 yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. ( MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi adına
son söz talebi Erzurum Milletvekilimiz Sayın Kamil Aydına aittir. (
MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Aydın.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür
Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Kapadokya Alan
Başkanlığı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken gül kokulu cennetmekân
şehitlerimizi rahmetle anmak istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir milletin
ve onun kurumsal yapısı devletin, ilanihaye hayatiyetini
sürdürebilmesi için içeride ve dışarıda yeknesak bir siyasi
söyleme ve duruşa sahip olması gerekir. Bu da kısaca, bir
milletin dünden bugüne ve yarına yaşayıp yaşatarak
kuşaktan kuşağa aktardığı siyasi, edebî, tarihî,
hukuki ve örfi tüm değerler manzumesi diye tanımlayabildiğimiz
kültürel dokusunu muhafaza edip dünya medeniyetine katkı
sağlayıcı nitelikte tanıtımının
yapılmasını öngörmektedir. Bu değerler manzumesi içerisinde
özellikle Türk milletinin birlik ve bekasının güçlenmesini ve ebet
müddet bir yapıya bürünmesini sağlayan önemli unsurların
başında dil birliği yani ortak dil bilinci ve tarih şuuru
gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, bizi biz yapan vazgeçilmez kültürel
değerlerimiz arasında en önemlisi, ses bayrağımız
dediğimiz güzel Türkçemiz ve maziden atiye başı dik ve
saygın bir biçimde ulaşımımızı sağlayan o
şanlı, şerefli tarihimiz ve o tarihimizi yazan kahraman
ecdadımızdır. İşte, bu millî duygu ve dünya
görüşüyle hareket eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu kültürel
değerlerin farkında olarak, akamete uğramış millet
olma potansiyelini harekete geçirerek millî mücadeleyi ve genç cumhuriyeti kurmayı
başarmıştır. Dahası, bu kültürel değerlerin
muhafaza ve müdafaası ile aynı zamanda uluslararası boyuta
taşınması konusunda büyük bir hassasiyet ve öngörüde bulunarak
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. İki ayrı kurum
olarak varlık bulan yapı, daha sonra bünyesine Atatürk Kültür Merkezi
ve Atatürk Araştırma Merkezini de alarak Atatürk Kültür Dil ve Tarih
Yüksek Kurumuna dönüşmüştür.
Bugün bünyesinde kültürümüzün ana aksını
oluşturan ve hayat tarzımızı biçimlendiren dil ve tarihle
birlikte onların ürettiği değerlerimizi koruyup
taşıyan kurulların görev ve sorumluluklarına
bakıldığında ortak nokta dilimizin, örfümüzün, tarih, sanat
ve edebiyatımızın anlaşılıp
anlatılması, aynı zamanda uluslararası boyutta hak
ettiği yere ulaşmasını sağlamak olarak
öngörülmektedir. Türk milletinin en kalıcı hazine ve sermayesi olan
kültürel değerlerin yaşanıp yaşatılması,
aynı zamanda tek millet çok devlet sürecine girilen bir siyasi dünya
gerçeğinde Türk dünyası ve akraba toplulukları başta olmak
üzere dünyanın her tarafına taşıması gereken bir
misyonun varlığından da söz etmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, çift başlı
Selçuklu kartalının simgelediği gibi, Doğu-Batı
gerçeğini birlikte tasavvur eden yüce Türk milletinin
yıpratılan, yok edilen veya akamete uğratılan soydaş
ve akraba topluluklarla ilişkilerini yeniden imar etme yükümlülükleri
vardır. Bu ulvi görev, bu yüce misyon yalnızca Atatürk Kültür Dil ve
Tarih Yüksek Kurumuna bırakılmayacak, benzer hedef ve amaçlara sahip
TİKA, YTB, TÜRKSOY, TÜRKPA ve Yunus Emre gibi ulusal ve uluslararası
kültürel kurum ve kuruluşlarla yakın iş birliği ve eş
güdüm içerisinde yürütülecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu tarz
kurumlarımızın çok önemli bir diğer görevi de Türk
milletinin öz ve özgün değerlerini dünya medeniyetine katkıda
bulunması amacıyla uluslararası boyuta
taşımaktadır. Bunu gerçekleştirmenin yolu öncelikle
tanıtımdan geçmektedir; işte, kültürel değerlerin turizmle
kesiştiği en önemli nokta da burasıdır. Yani son zamanlarda
Zeugma ve Göbeklitepe hatta Kapadokya Kanunuyla ete kemiğe büründüğü
gibi bu tanıtım misyonu doğru yapıldığında
sadece turizme değil her anlamda ülke ve değerler
tanıtımına da katkıda bulunacaktır.
Öte yandan, yine ilgili kuruluşlar ve
Bakanlığımızın dikkatini bir başka hususa çekmek
istiyorum; o da Türk milletinin ve onun son sığınağı
Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun kültürel, tarihî, sanatsal değerlerine
yapılan saldırılar, oluşturulan bilgi kirliliği ve
algı operasyonlarıdır. Sayın Bakan, bunların
başında öncelikle, İngiliz istihbarat üretimi olan Mavi Kitap
ve Gece Yarısı gibi ucube sinema yapımlarının
oluşturduğu kara propagandalar gelmekte ve aynı trend maalesef
bugün de devam etmektedir. İşte, iki hafta önce Almanyadaki ARD
televizyonun yaptığı programda gördüğümüz gibi. Bunun
üstesinden gelmenin en önemli yolu elbette ki bilimsel, akademik, tarihî
gerçekleri her türlü etkinlikle her türlü platformda tartışmak
olduğu gibi, aynı zamanda tanıtım imkânlarını
yerli yerinde kullanmaktan da geçer. Somut örnek vermek gerekirse, ben
tanıtım bağlamında çok dikkatimi çeken bir iki örneği
burada kısaca paylaşmak istiyorum: Bir tanesi -Fransada meydana
gelen bir olaya atfen söyleyeceğim- bu yüce Mecliste, bu yüce Türk
milletinin vergileriyle her türlü maddi, manevi imkânları kullanarak sözde
soykırım gibi ucube bir iddiayı maalesef taa Latin Amerikalara
kadar taşıyan birilerinin varlığının yanı
sıra, Türkiyede bir yaz tatili geçirip bir komşuya gidip bir
tatlı çay, bir kahve içip sonrasında Ya, bu Türkler ne kadar
kadirşinas insanlar. deyip ahde vefasını gösterip Paristeki
PKK gösterilerinde Yeter artık! deyip yüzlerine açık bir
şekilde Siz teröristsiniz, Türkler soykırımcı olamaz ancak
sizden çıkar çıkarsa. diyen Fransız kadınıdır.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İşte, turizmin ve tanıtımın gerçekten böyle
düşünebileceği, çok çok etkilendiğim bir örnektir.
Yine, aynı bağlamda bir başka önemle,
ısrarla ifade etmeye çalışacağımız bir şey
de, efendim, bakınız, bizim Allaha şükür geçmişimizde
bugüne kadar -elbette ki hatadan münezzeh bir yapı değiliz ama-
samimiyet noktasında insanlığa, evrensel değerlere ve dünya
kültürel mirasına saygımız, sevgimiz ve muhabbetimiz
tartışma konusu edilemez. Şimdi, öte yandan Bu ülkede can
güvenliği ve emniyetten söz edilemez. diyen kriz arayıcılarına
rağmen -ilginçtir, bu da bana geçen hafta tesadüfen iletildi- bir
Kapadokya seyahati sonrası bir turist çift video çekimi yapıp
koyuyor. Buralar çok emniyetli, çok güzel. Ne olur gelin, Türkiyenin bu
eşsiz güzelliklerine sizler de tanıklık edin. diyebilme
cesaretini ve gerçekten insani tavrını gösteren bir turist çiftinden
örnek vermek istedim. Bunların her ikisi de kamuoyuna yansıdı.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu örneklerden
hareketle, elbette ki kalkınma topyekûn bir hadisedir. Turizm çok hafife
alınacak, çok basite alınacak bir mesele değildir. Zaman zaman
ciltlerce kitap yazıyoruz, zaman zaman gerçekten büyük konferanslar, büyük
katılımlı paneller, oturumlar düzenliyoruz ama
katedemediğimiz mesafeyi, misafir ettiğimiz,
ağırladığımız ya da yardımcı
olduğumuz, iki çay arası sohbette bulunduğumuz turistlerle elde
edebiliyoruz. Özellikle Sayın Bakanım, bugün rakamlar
açıklandı, söylendi; gerçekten, her şeye rağmen Türkiye
turizm açısından büyüyen, gelişen, mesafe kateden bir ülke
konumundadır; bunu görüyoruz. Ben, sözlerime son verirken bir talebimi de
ifade etmek istiyorum. Efendim, bakınız, zaman zaman turizm, iş,
akademik, siyasi ziyaretler için yurt dışına gidiyoruz; bu, çok
önemli. Her gittiğimiz ülkede, kaldığımız konaklama
yerlerinde, özellikle o şatafatlı otellerde nedense Türkiyenin
hiçbir kanalı gösterilmiyor ya da sansür uygulanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
KAMİL AYDIN (Devamla) TRT Worldü
ısrarla arıyoruz, bulamıyoruz ama bu çifte standardın
gerçekten çok açık yaşatıldığı ülkelerde,
baktığımızda, söylemlerinde her zaman en büyük tehdit
olarak gördükleri Çin ve Rusyanın bütün kanalları çok açık ve
net bir şekilde yayın yaparken TRT Worldün yayınının
engellemesini anlamakta zorlanıyorum. Gören bilen,
arkadaşlarımız da söylesin.
Ben burada Sayın Bakanım, size bir görev
hatırlatmasında bulunuyorum. Değerli yetkililer,
Dışişleri Bakanlığıyla eş güdümlü bir
şekilde ve oradaki bizim konsolosluk ve büyükelçilik yetkilileri nezdinde
bunun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz.
Son olarak efendim, TÜRKSOY zaman zaman Türk kültür
şehirleri ilan etmektedir. Elbette ki son iki yıldır
Malazgirtte çok görkemli Malazgirt Meydan Muharebesi kutlamaları
yapıyoruz. Orada gerçekten ata yurtta, ana yurtta bir toy havasında
kutlama yapıyoruz.
Anadolunun Türk İslama nefes verdiği
diğer bir zafer de Pasinler Savaşıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) Bir cümle...
BAŞKAN Tamamlayın.
KAMİL AYDIN (Devamla) Ben diyorum ki:
Pasinler Savaşı üzerinden temsilcisi olduğum, memleketim olan
Erzurum da artık bir sonraki Türk kültür şehri
adaylığına namzettir diyorum. Bu konuda desteklerinizi ve
katkılarınızı bekliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 15.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, görüşmelerde
sıra Halkların Demokratik Partisinde kalmıştı,
şimdi Halkların Demokratik Partisinin değerli milletvekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın
Mahmut Toğrula aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Toğrul.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Kamu Denetçiliği Kurumu
bütçeleri üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle sizleri, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, önceki dönem Eş
Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş,
Sayın Figen Yüksekdağ ve Sayın Sebahat Tuncel
şahsında, rehin tutulan tüm siyasetçi
arkadaşlarımızı saygı ve özlemle selamlıyorum.
Yine, sürgünde yaşamını yitiren, bilgeliğiyle,
duruşuyla hepimizi etkileyen, 24üncü, 25inci, 26ncı Dönemde bu
Mecliste görev yapan Urfa Milletvekilimiz Sevgili İbrahim Ayhanı
rahmetle ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişimi ve 16 Nisan rejim
değişikliği referandumuyla Meclisin yetkileri tamamen
askıya alınarak, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü yok
sayılarak ülke OHAL düzeni ve KHKlerle yönetilmeye
çalışılmıştır. TBMM, gün geçtikçe işlevini
yitirmiş, yetki ve görevlerini kaybetmiş, demokratik parlamenter
sistem ne yazık ki adım adım tasfiye edilmiştir.
Parlamentonun temsil, denetim ve yasama olmak üzere üç temel fonksiyonu
vardır. İç Tüzük değişikliğiyle bu işlevleri
daraltılmıştır; artık gensoru verilemiyor, yürütmeden
hesap sorulamıyor. Temsil ve denetim fonksiyonları
zayıflatılan, yargı, yasama ve yürütmenin tüm gücünün teslim edildiği
tek adamın gölgesinde çalışmalarını icra eden bir
Meclisin Anayasaya uygun olduğu iddia edilemeyeceği gibi, demokratik
olduğu da iddia edilemez.
Bu süreçte, Anayasanın 83üncü maddesinin
ortaya koyduğu kürsü dokunulmazlığı, yasama
sorumsuzluğu ve ifade hürriyeti de ihlal edilmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, tek adamın talebi ve yaratılan siyasi konjonktürün
etkisiyle, 20 Mayıs 2016 tarihinde, Anayasa ve evrensel hukuk ilkelerine
aykırı bir şekilde milletvekili dokunulmazlıkları
kaldırılmıştır. Dokunulmazlıklar, siyasi
iktidarın en dinamik muhalefeti olan partimiz HDPnin siyasi bir
operasyonun öznesi olması için kaldırılmıştır.
Peşi sıra 4 Kasım 2016, tarihinde başsavcılıklar
arasında koordinasyonu sağlayan herhangi bir mekanizma
olmamasına rağmen, 5 ilde eş zamanlı operasyonlarla eş
genel başkanların da dâhil olduğu bir çok vekilimiz
gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır.
Şimdi, talimatla yapılan bu operasyona rağmen, hâlâ şu
arkamızda yazılı olan Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. sözü gerçek midir, yoksa egemenlik
kayıtsız şartsız sarayın mıdır? Bunu
kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Sarayın her yere kayyum atama
alışkanlığından olsa gerek sanki Meclise de kayyum
atanmış gibi ve Meclis, halkın temsilinden ziyade sarayın
noteri gibi çalıştırılıyor. Her kararın saraydan
alındığı yeni düzende Meclis karar ve yetki sahibi
değildir. Meclislerin varlık nedeni yurttaşların refah
seviyesini yükseltmek, halktan alınan vergilerin halk için, demokratik bir
şekilde kullanılmasını sağlamaktır ki, biz buna
Meclisin bütçe hakkı diyoruz. Bugün, maalesef Meclisin, bütçe hakkı
da elinden alınmıştır.
Meclisin denetim yollarından biri
yazılı soru önergeleridir. Önergelerin sadece yüzde 8,4ü
cevaplanmış, cevap verilenlere ise sorulan soruları
karşılamayan genel geçer cevaplar verilmiştir. Meclis
Başkanlığı, bir yasa komiseri gibi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünü gerekçe göstererek, verilen soru önergelerini
ilgili bakanlığa ulaşmadan çoğu zaman iade etmektedir.
Önergelerde katliam yargısız infaz tecrit işkence Kürt
dilleri kürdistan gibi ifadeleri kullanmak yasak. Meclis kürsüsünde de
bunları ifade etmek yasak, dahası bu Mecliste ana dilinde
konuşmak da yasak. Devletin televizyonu TRTde Kürtçe yayın yapılıyor
fakat aynı ülkenin Meclisinde Kürtçe bilinmeyen bir dil olarak
nitelenmekte ve üzerine çarpı işareti konulmaktadır. Buradan
ifade etmek isteriz ki o koyduğunuz çarpı işareti sizin
çarpık zihniyetinizden başka bir şey değildir.
Meclis, uzun bir zamandır barışa
hizmet etmek yerine iktidarın savaş politikaları tezkerelerini
sorgusuz, sualsiz şekilde onaylamaktan başka bir iş
yapmıyor. Halkın temsilcileri, her gün dışarıda
şiddete ve baskıya maruz kalmakta. Atanmış savcı,
polis, seçilmiş iradeye hükmetmeye çalışıyor. Parlamento bu
konuda atanmışların vesayetine boyun eğmeye devam mı
edecektir?
Halkın, demokratik toplum
kuruluşlarının, sendikaların ve yurttaşların
hesap sormadığı, denetleyemediği, toplumun büyük bir
çoğunluğunun açlık ve yoksulluk sınırında yaşamını
sürdürdüğü bir ortamda bütçeyi görüşüyoruz. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önümüzdeki yıla ilişkin bütçe teklifi Meclise yetecek mi,
yetmeyecek mi; bilmiyoruz. Çünkü israfta sınır
tanımıyorsunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden dernek, vakıf
ve benzeri sivil toplum kuruluşlarına yapılan transferler kalemi
için 2018 yılında 2,7 milyon, 2019da 2,6 milyon lira
harcanmıştı. Şimdi, 2020 yılında bu tutarın
4,1 milyon lira olması öngörülüyor. Meclis bütçesinden hangi dernek ve
vakıflara, üstelik bir önceki senenin 1,5 katı oranında bir
bütçe ayırdığınızı anlamış
değiliz. Kimdir bu dernekler, kimdir bu vakıflar? Halk yoksulluk ve
açlıktan intiharın eşiğindeyken, Meclisin 100üncü
yılı etkinlikleri için 28 milyon gibi astronomik bir tutarın
öngörülmesinin nedeni nedir?
Bu Mecliste, işsizlik nedeniyle, 2019da 5
kişi olmak üzere, 2010 yılından bu yana 29 kişi intihar
girişiminde bulundu. Yurttaşlar burayı hâlâ bir çözüm merkezi
olarak görüyor, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Peki, Meclis
ne yapıyor? Toplumsal sorunlara gözünü kulağını
kapatıyor. Bırakın diğer yurttaşları, bu Meclis
kendi çalışanlarının sorunlarını bile çözemiyor.
Sözleşmeli personelin kıdem tazminat hakkını yok sayan bir
anlayış devam ediyor. Sözleşmeli statüde
çalıştırılan danışmanların özlük
hakları, aynı statüde çalışan memur ve sözleşmeli
personelle eşitlenmelidir diyoruz. Yardımcı hizmetler
sınıfında çalışanların ek gösterge sorunları
çözülebilmiş değildir. Yine, kadroya alınan taşeron
personel, aynı işi yapanlarla eşit olanaklara sahip
değildir. 696 sayılı KHKyle 4/D sürekli işçi statüsüne
geçen Türkiye Büyük Millet Meclisi personelinin geçen sene ile bu sene
aldığı maaşlar aynıdır ve hiçbir iyileştirme
yapılmamıştır. Garson statüsündeki personel arasında 5
farklı maaş bulunmaktadır. Aynı işi yapan 2 personel
arasında maaş farkı 3 bin TLye kadar ulaşmış
bulunmakta.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya örneklerine bakıldığında
Ombudsmanlık Kurumu, tarafsız, bağımsız olan ve
şikâyetçi olunan kurum ile şikâyetçi olan taraf arasındaki sorunu
çözmekle görevlidir. Örneğin kamu denetçiliği, İsveçte insan
hak ve özgürlüklerinin korunması, İngilterede
vatandaşların kötü yönetime karşı korunması, Fransada
ise vatandaş ile idare arasındaki ilişkilerin
iyileştirilmesi amacıyla oluşturulmuş bir kurumdur. Ancak
Türkiyede alışıldığı üzere, dünya örneklerine
uzaktan yakından benzemeyen bir kurum gibi, Kamu Denetçiliği Kurumu
da yanlıdır. Toplumsal sorunlara çözüm üretmektense iktidarı
rahatsız etmemek amacıyla kurulan bir kurumdan öteye gidememektedir.
Dolayısıyla bu Kurum, aldığı bütçeyi kesinlikle hak
etmemektedir. OHAL ve devamında gelen KHKler nedeniyle 100 binin üzerinde
kişi ihraç edilmişken Kuruma yapılan tüm başvurular
reddedilmiştir. Farklı konularda yapılan başvurulara
verilen tavsiye kararı sayısı ilk altı ayda sadece 64tür.
Bu hâliyle Kurum, AKP yandaşlarının istihdam edildiği bir
kurum olmaktan öteye gitmiyor. Özellikle muhalif kesimlerin AKP hükûmeti
tarafından ezildiği, kamu çalışanlarının hukuki
gerekçelere dayanmadan ihraç edildiği, milletvekillerinin, belediye eş
başkanlarının, gazetecilerin tutuklandığı,
belediyelerin kayyumla gasbedildiği şu günlerde mağdur
sıfatıyla başvuru yapacak olan kişilerin bu Kuruma
başvuru yapmaları hâlinde adil bir süreçle
karşılaşmayacakları açıkça ortadadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokrasilerde yurttaşların yönetime katılma,
aday olma ve oy kullanma hakkı vardır. Seçme ve seçilme hakkı
anayasal bir haktır fakat bu hak gasbediliyor, kayyum politikanızla
seçme ve seçilme hakkını yok ediyorsunuz. Halkların Demokratik
Partisi belediyelerinin 6sı, KHKli oldukları bahane gösterilerek
YSK tarafından gasbedildi. İçişleri Bakanlığı
kararıyla 28ine kayyum atandı. Belediye eş başkanları
ise hukuk dışı, düzmece iddialarla tutuklandı, sürgün
edildi. Kayyum politikanızla halka yönelik tecrit uyguluyorsunuz.
İktidarınıza destek verenleri millet iradesi olarak görüyorsunuz
ama politikalarınıza karşı çıkanları hain ilan
ediyorsunuz. Kayyum atamaları insan haklarına yönelik bir darbedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Halkın oylarıyla seçilen Meclis,
halkın oylarıyla seçilen belediyelere kayyum atanmasına dair
kılını bile kıpırdatmıyor. Kayyumlara
karşı çıkmak, en başta bu Meclisin görevidir. Bugün
kayyumlara sessiz kalıyorsanız, seçme ve seçilme hakkından
feragat ediyorsunuz demektir. O yüzden, buradan hem Meclise hem bütün
Türkiyeye bir kez daha sesleniyoruz: Gelin, bu kayyumlara son vermek için hep
beraber inisiyatif alalım. Çok sıkça ifade edildiği üzere Bugün
Allah için ne yaptın? denir ya, biz de buradan sesleniyoruz: Bu Meclis,
demokrasi ve özgürlükler için bugüne kadar ne yaptı?
Son olarak, Sayın Başkan, bugün Osman
Kavalayla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hak ihlali
kararı verdi. Biz buradan çağrı yapıyoruz, Osman Kavala
derhâl serbest bırakılmalıdır. Osman Kavalanın suçsuz
olduğunu aylardır biz buralarda ifade etmeye
çalışıyoruz. Umut ediyoruz ki Cumhurbaşkanı, daha önce
Selahattin Demirtaş kararında olduğu gibi, yine karşı
hamlesini yapıp yoluna devam etmez diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kayıtlara girsin. Bizim savaş politikalarımız
yoktur, terörle mücadele politikalarımız vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Söz sırası, Siirt Milletvekilimiz
Sayın Meral Danış Beştaşta. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Beştaş.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
ekranları başında bizi izleyen sevgili vatandaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir de hâlâ cezaevlerinde rehin tutulan önceki dönem
Eş Genel Başkanlarımız Sayın Figen Yüksekdağ ve
Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş
Başkanımız Gültan Kışanak ve bu dönem kayyum
darbesiyle tutuklanan Selçuk Mızraklı şahsında tüm siyasi
tutsakları selamlamak istiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Osman Kavala
hakkında bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ikinci defa
18inci madde ihlali kararı verdi; Türkiye aleyhine verilen ikinci
karar. İlk karar Sayın Selahattin Demirtaşla ilgili
verilmişti derhâl serbest bırakılması yönünde ve
tutukluluğunun hiçbir yasal dayanağının
olmadığı, tümüyle siyasi sebeplerle tutuklandığı
yönündeydi. Bugün Sayın Kavala hakkında da aynı karar verildi.
Bu karar kesinlikle bağlayıcı bir karardır ve tabii ki
Kavala ve Demirtaş kararı, sadece kendileri için değil, şu
anda hapishanelerde bulunan binlerce siyasi tutsak için de emsal
niteliğinde bir karardır; bu bağlayıcıdır.
Türkiye yargısı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde
kesinlikle mahkûm edilmiştir. Burada mahkûm edilen sadece Türkiye tüzel
kişiliği değildir, aynı zamanda Türkiyede
yargının tarafsız ve bağımsız
olmadığı da dercedilmiştir. Bu vesileyle, başta
haklarında ihlal kararı verilen Sayın Kavala ve Demirtaş olmak
üzere, siyasi sebeplerle AKPnin tutukladığı bütün siyasi
tutsakları derhâl serbest bırakın demek istiyorum.
Evet, bugün 10 Aralık İnsan Hakları
Günü. Gerçekten, bugün, işkencenin, ağır hak ihlallerinin,
ölümün, kayyumun, KHKlerin, OHALin, mayın patlamalarının,
çocuk ölümlerinin, hasta mahpusların daha çok canımızı
yaktığı, ağır silahların sivillerin tam kalbine
değdiği gün olarak anılıyor. Dünyada kutlama olan bu günü,
maalesef biz, Türkiyedekileri, yaşadıklarımızı,
kaybettiklerimizi anma günü olarak yaşıyoruz. Bugün Metropoll
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin
yayınladığı bir anket sonucu var; Türkiye toplumunun yüzde
82si hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini düşünüyor. Bunun çok
ciddi bir oran olduğunu değerli milletvekilleri ve bizi izleyen
vatandaşlara söylemek istiyorum. Halk diyor ki: Benim hak ve
özgürlüklerim ihlal ediliyor. ama devlet ve iktidardaki parti Hayır,
öyle bir ihlal yok, her şey yolunda. diyor. Ama gerçek nasıl?
Şimdi, insanlar İşkence var. diye
bangır bangır bağırıyor, suç duyurularında
bulunuyor, Dövülüyoruz, tehdit ediliyoruz. diyor -biz de onlar adına
bunu söylüyoruz- Adalet Bakanı, yargı, İnsan Hakları
Komisyonu Biz baktık, işkence yok. diyor. Ama tam da işkencenin
korunduğu bir resmi tarif ediyoruz. Bu tabloda ne var? Son on bir ayda 830
kişi gözaltında işkence görmüş. O, İçişleri
Bakanının açıkladığı rakam falan da doğru
değil ha. O, kayıtlara bakmamış, kamuoyunu yanıltmak
için böyle bir rakam ifade etti. Şimdi halk Kolluk bize şiddet
uyguluyor, orantısız güç kullanıyor. diyor, Askerimiz,
polisimiz görevini yapmıştır. diyor.
Değerli milletvekilleri, bugün, bu Parlamentoda
Batman Milletvekili olarak görev yapan Feleknas Ucayla ilgili bir karar
açıklandı. Feleknas Ucanın Batmanda kolluğun
-orantısız demeyeceğim- şiddeti sebebiyle kolu
kırıldı. Polis bir milletvekilinin kolunu kırdı ve
milletvekili arkadaşımız suç duyurusunda bulundu. Tahmin edin,
savcılık ne karar verdi; Müdahale hukuka uygundur. dedi.
Şimdi, bu tabloda, bir milletvekilinin kolu kırılınca ve
yargı Müdahale hukuka uygundur. deyince kolluğun nasıl
korunduğuna ve şiddetin nasıl özendirildiğine varın
siz karar verin. İnsanlar Çalışma yaşamı güvenli değil,
biz her gün ölüyoruz. diyorlar ve her gün iş cinayetleri, işçi
ölümleri oluyor fakat karşısında kendini sorumlu hissetmeyen bir
erk var; kendini sorumlu hissetmiyor, işvereni denetlemiyor ve sonuç ne
biliyor musunuz; on bir ayda 1.606 işçi yaşamını yitiriyor.
Bakın Cezaevlerinde hasta mahpuslar var,
vedalaşma haklarını kullansınlar, son üç beş günü, bir
ayı evde geçirsinler, bunlar cezaevinde ölüme terk edilmesin. diyoruz.
Hayır, cezaevinde hasta mahpuslar yok. deniyor ama her gün
cezaevlerinden maalesef tutsakların cenazeleri çıkıyor. En son,
Emine Aydoğan, Viranşehirli, 65 yaşında, ağır
hastaydı ve cenazesi çıkarıldı ve
çıkarıldıktan sonra defnedilme hakkına, imamın gidip
son vecibeleri yerine getirmesine bile izin verilmedi.
Şimdi, bu tablo çok ağır. Tabii ki,
bir savaştan daha çok, kadınlar katlediliyor. Ne diyor Ceren Özdemir
için Süleyman Soylu? Katille tanışıklıkları
varmış. diyor. Ömer Çelik ne diyor Emine Bulut ölünce?
Kıyameti koparmak lazım. diyor. Bir yandan kamuoyunda böyle bir
algıyı yürüten iktidar diğer yandan da Kadıköyde dans
eden, hakkını, özgürlüğünü, yaşam hakkını isteyen
kadınlara müdahale ediyor, ters kelepçeyle göz altına alıyor.
İşte, algı dediğimiz mesele tam da bu.
İşte, tam da bugün Anayasa Mahkemesi
üzerine bir konuşma yapıyorum. Anayasa Mahkemesi İkinci Dünya
Savaşından sonra ortaya çıkan bir mekanizmanın adı
aslında. Keyfiyeti önleyecek, ağır hak ihlallerine
karşı koruma sağlayacak, yasama organını denetleyecek
en üst mercidir Anayasa Mahkemesi. Peki biz de ne? Anayasa Mahkemesi iktidarın
suç ortağı, iktidarın yaptıklarını aklayan ve
kendince yeni kararlar ihdas eden bir yargı erkine dönüşmüş
durumda, günü kurtarıyorlar. Anayasa Mahkemesinin kuruluşunu
hatırlayalım arkadaşlar. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Türkiye aleyhine rekor sayıda ihlal kararları verdi.
İlk, 90lı yıllarda, gözaltında ölüm ve faili meçhul
cinayetlerden mahkûm edilen ülkedir Türkiye. AİHMe dava gitmesin diye
AYMye bireysel başvuru yolu kabul edildi ama tabii ki Hükûmet burada
durmadı. AYMye başvurular gün geçtikçe arttı. Çünkü şöyle
bir şema çizmek isterim: En üstte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
var, altta AYM var, onun da altında diğer iç hukuk mekanizmaları
var. Hükûmet AİHMe gitmesini önlemek için AYMyi kurdu. Şimdi de
AYMde dosyalar birikince iç hukukta farklı mekanizmalar oluştu.
İnsan Hakları Tazminat Komisyonunu duydunuz mu arkadaşlar? Yeni
bir birim değil aslında, avukatlar bilirler. OHAL Komisyonu,
başka bir komisyon, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden
Kaynaklanan Zararların Tazmini Hakkında Kanunla kurulan bir
komisyon. Bunun anlamı ne? Hükûmet Ben ihlalleri yaparım. Ben bu
konuda sistematik olarak işkenceyi de, gözaltında ölümleri de,
kadına yönelik şiddeti de önlemekle görevli değilim ama bunun
dışarı yansıması ve cezalandırılmasını
önlerim. diyor. Nasıl önlerim? Zamanı uzatırım. diyor.
Şimdi de AYMye gitmeden önce KHKler denetlenemez. dedi Anayasa
Mahkemesi. Ne oldu? Yüz binlerce insan normalde Anayasa Mahkemesinde
hakkını almalıydı; yargı, önüne gelen bir işte
karar vermekten çekindi.
Şimdi, OHAL Komisyonu -yani grip olarak
girersiniz ölümcül hasta olarak çıkarsınız- karar vermemek
üzerinden kurulan bir komisyon söz konusu. Rakam çok ilginç: 126.200
başvurudan 8.100ü kabul, 83.900ü reddedilmiş. Burada amaç ne? Amaç,
vatandaşı mağdur etmek, hakkını ararken
dolanacaksın, dolanacaksın, orada da alamayacaksın, en son
AYMye gideceksin, AYM, Demirtaş ve Kavala başvurusunu
reddettiği gibi, mecburen reddedecek, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi karar verecek. Ne kadar süre kazandı? Üç yıl kazandı,
dört yıl kazandı ama bu gölge yargıdır. Bu iç hukukta
oluşturulan mekanizmalar asıl AKPnin yargısıdır. AKP
şu konuda rahat etmiyor. Yargının tümünü kendisi belirliyor,
atamaların yüzde 50den fazlası kendi denetiminde ama bu da yetmiyor,
yargıya yine güvenmiyor, bu sefer ombudsman gibi, TİHK gibi,
Kişisel Verileri Koruma Kurulu gibi kurumlar kuruyor ve orada kendi
iktidar pratiğini aklıyor. Kişisel Verileri Koruma Kuruluyla
ilgili -geçen ay İnsan Hakları Komisyonunda dinledik- sayın
yurttaşlara söylüyorum: Şu anda Türkiyede 82 milyon
yurttaşın kişisel verisi iktidarın emrindedir. Bunu
Kişisel Verileri Koruma Kurulu Başkanı açıkça söyledi.
İstanbul seçiminde bunu alenen kullandılar, ellerindeydi veriler,
şimdi hepimizin verileri Kurulun elinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ama
neyle uğraşıyorlar biliyor musunuz? Hani bize mesaj geliyor ya
her gün, reklamlar, Kişisel Verileri Koruma Kurulu o reklamlarla
uğraşıyor. Rahatsız oluyoruz, doğru, onlarla
uğraşın ama bizim asıl verilerimizi devletin, daha
doğrusu iktidarın dehlizlerinde kendilerini iktidar yapmak için
kullanmalarına izin vermeyin.
Söyleyecek çok şey var ama sürem bitiyor.
Şunu söyleyeyim, ilk kez söylüyorum: Bu gölge yargı ve asıl o
mekanizmalar AKPnin hukuk sistemini oluşturuyor. AYMnin arada bir
verdiği ihlal kararları da sadece görüntüyü kurtarmaya yöneliktir.
Bakın, bir yargı varmış gibi yapıyorlar. Bu
mış gibiyi artık kabul etmiyoruz, reddediyoruz ve gerçekten
bugünün -tekrar söylüyorum- bütün siyasi tutsaklar için özgürlük günü
olması gerekiyor. AİHMin kararı çok önemlidir.
Ve son sözüm: Adaletin olmadığı
yerde ahlak da yoktur. Montaigne bunu yıllar önce, yüzyıllar önce
söyledi. Bu nedenle adalete ve ahlaka sahip çıkalım diyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hatibin konuşmasını,
eleştirilerini dinledim. Birkaç konuya açıklık getirmemizde
fayda var. AK PARTİnin tutuklattığı gibi bir ifade
kullanılmıştır. Şimdi, bazı yargı
kararları açıklanıyor, çok hoşuna gidiyor birilerinin;
bazıları açıklanıyor, hoşlarına gitmiyor.
Şimdi, hoşuna giden bir karar çıktığı zaman
yargı bağımsız olarak karar veriyor, hoşuna
gitmediği bir karar çıktığı zaman bunu AK PARTİ
yapmış oluyor. Dolayısıyla biz bu çelişkiyi kabul
etmiyoruz. Bizim tutuklattığımız vesaire gibi bir durum söz
konusu olmaz.
Hükûmet veya AK PARTİ siyasi bir
organizasyondur, siyasi bir partidir, Türkiyeyi yönetmekle meşguldür.
Yargı ayrı bir erktir, ayrı bir kuvvettir, kendi mecrasında
hareket eder. Eleştiriler olabilir yargıya ama bununla bizi
doğrudan ilişkilendirmeyi doğru bulmuyorum.
Bizim işkence gibi bir kavrama tolerans
göstermemiz mümkün değil. Biz aynı zamanda bununla mücadele eden bir
ülkeyiz, bir iktidarız arkadaşlar. Burada İçişleri
Bakanlığının açıkladığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu Parlamentoda
işkenceye tolerans gösterecek, rıza gösterecek hiç kimse yoktur, biz
de olamayız. Biz bunun her zaman karşısında olduk,
karşısındayız da fakat İçişleri
Bakanlığı bazı rakamlar açıkladı. Bunlar
kamuoyunu yanıltmak için
Şimdi, resmî açıklamayı
Bakanlık yapar. Ya o resmî açıklamayı dikkate
alacaksınız
Efendim, biz buna inanmıyoruz. O zaman, siz
inanmıyorsanız kendiniz çıkarıp bazı rakamlar ortaya
koyacaksınız, bunu da delillendireceksiniz. Yani
dolayısıyla devletin şu an itibarıyla meşru kolluk
kuvveti İçişleri Bakanlığı tarafından idare
edilir, onların açıkladığı rakamlar bizim
açımızdan doğru olan rakamlardır.
Şimdi, sanki AK PARTİ suç işleyen bir
yapıymış gibi sürekli AYM, AK PARTİnin suç
ortağı, AK PARTİnin suçlarını aklayan bir yapı.
AYMye karşı eleştirileriniz ayrı bir boyut fakat AK
PARTİ siyasi bir partidir, Siyasi Partiler Kanununa tabidir; tüzüğü
vardır, iç tüzüğü vardır, buna göre yönetilir; kongreleri
vardır, bunu yapar. AK PARTİ sizin iddia ettiğiniz gibi bir
yapı olsaydı seçimleri göğüslemezdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Özür dilerim
Sayın Başkan, bitiremedim.
AK PARTİ hâlen Türkiyenin en büyük partisidir,
açık ara en büyük partisidir ve seçimi kazanacak en güçlü partidir.
Dolayısıyla böyle, ifade ettiğiniz gibi bir yapı olsa
millet tarafından bu takdiri görmez.
HABİP EKSİK (Iğdır) Oy alman
senin meşru olduğun anlamına gelmez.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kadına
şiddet konusu
Kim kabul edebilir değerli arkadaşlar? Herkes
karşı çıkar. Bakın, biz bu anlamda çeşitli
düzenlemeler yaptık aileyi koruma adına, kadını koruma
adına. Dolayısıyla biz bu noktada duyarlı bir
iktidarız, duyarlı bir partiyiz. Buradan kaçan biri değiliz.
Son olarak da bakın, kişisel verilerle
alakalı, Kişisel Verileri Koruma Kanunu çıkardık, bir kanun
var ortada. Kişisel verinin nasıl kullanılacağıyla,
bunun dışına çıkanlarla alakalı cezai hükümler
vardır, bunlar uygulanır. Burada her bir milletvekili, duyarlı
bir milletvekili, aksi bir uygulama görürse suç duyurusunda bulunur. Bunun
ötesinde, iktidar ne yapacak? Kanuni anlamda düzenleyecek ve cezai hükümleri
koyacaktır. Hoşuna gitmeyen, aykırılıkları gören
varsa, ihmal gören varsa bununla alakalı yargı
mekanizmasını kullanmak zorundadır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, benim de
İç Tüzük 60a göre pek kısalığı takdirinize mahsus bir
söz talebim var.
BAŞKAN Benim kısalığım
birazcık uzun oluyor ama buyurun.
15.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
iktidar partisi grup başkan vekillerinin her konuşmacıdan sonra
değerlendirmede bulunmasının doğru
olmadığına, 10 Aralık İnsan Hakları Günü
vesilesiyle 2016 yılında İstanbul ili Vodafone Arena Stadı
yakınlarında patlatılan iki ayrı bomba nedeniyle şehit
olan Berkay Akbaşa, güvenlik kuvvetlerimize ve
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Peki efendim,
teşekkür ederim.
Önce bir şey söyleyeyim: Çoğunluk
partisinin, her konuşmacının konuşmasının
peşinden bir yorum yapması, değerlendirmede bulunması bir
teamül oldu. Bu, bence çok doğru değil, evet, sataşma olur, şu
bu olur, sataşmadan söz hakkı hep var. Ben de biraz
değerlendirme yapmak istiyorum bu vesileyle.
Sayın Başkan, bugün İnsan
Hakları Günü. Bizim bu konudaki tavrımız bellidir; demokrasi
olmazsa olmaz. Hep şunu söyleyegeldik: Hiçbir hak talebi ve iddia
terörizme meşruiyet, teröriste masumiyet sağlamaz. Bununla beraber,
hiçbir güvenlik kaygısı da temel hak ve özgürlüklerin gasbedilmesine
dayanak olamaz. Bizim bu konudaki temel anlayışımız da bu.
İnsan Hakları Günü bakımından da böyle bir
değerlendirmeyi tekrar etmeyi doğru buldum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bundan tam üç yıl önce bugün, 10 Aralık 2016da
İstanbulda Beşiktaş-Bursaspor
karşılaşmasının ardından Vodafone Park
yakınında terör örgütü tarafından düzenlenen terör
saldırısında 40ı Emniyet mensubu 47 kişi şehit
olmuştur, 242 kişi de yaralanmıştır. Şehitlerin,
şehitlerimizin ortak paydaları genç oluşlarıydı. Bu
hain saldırıda Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi 2nci
sınıf öğrencisi, çok yakın arkadaşımın
oğlu, benim de evladım diyebileceğim Berkay Akbaş da
şehit oldu. Kendisini ve bu saldırıda şehit olan bütün
güvenlik kuvvetlerimizi, vatandaşlarımızı rahmetle,
minnetle anıyoruz. Elbette saldırganların bir kısmı
yakalandı, belli cezalar verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu ve benzer
terör saldırılarının son olması ve son bulması
temennisiyle aziz şehitlerimizi bu vesileyle rahmet, minnet ve
şükranla yâd ediyorum.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın Oluç
16.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının
eleştirilebileceğine ancak iktidarın bu kararlara uymak zorunda
olduğuna ve 10 Aralık İnsan Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)- Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, tabii, Anayasa Mahkemesini
tartıştığımız için kısaca bir iki noktaya
değinmek istiyorum. Her ülkede olduğu gibi Türkiyede de yargı
aşamasının son ve ondan sonra başvurulacak bir yerin
olmadığı bir kurumdan, Anayasa Mahkemesinden söz ediyoruz.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin elbette ki iyi işlemesi,
kararlarını doğru alması, evrensel hukuk ilkelerine ve
Türkiyenin altında imzası olan uluslararası demokratik
sözleşmelere -ki kastettiğim Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatlarıdır bu açıdan baktığımızda- uygun
davranması elbette önemlidir, bunu bekleriz ve isteriz. Elbette Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararları eleştirilebilir ama
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına bir iktidar uymak
zorundadır, eleştirebilir ama uymak zorundadır.
Şimdi, ben iki örnek vereceğim. Bir
tanesi, bizim önceki dönem Eş Genel Başkanımız sevgili
Selahattin Demirtaşla ilgilidir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinden bir karar çıkmıştır, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinden çıkan kararın uygulanmaması için
Cumhurbaşkanı sıfatıyla Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı Tayyip Erdoğan Karşı bir hamle yapar,
işi bitiririz. demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Karşı
bir hamleyi yapmışlardır hukuksuz, bir hileye
başvurmuşlardır, işi bitirmişlerdir gerçekten ve
Selahattin Demirtaş tutuklu kalmaya, siyasi olarak rehin tutulmaya devam
edilmiştir. Kim için yapmıştır karşı hamleyi
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı? Siyasi rakibi için,
kendisiyle siyaset alanında mücadele etmiş, karşısında
aday olmuş bir kişi için yapmıştır.
İkinci örnek, yine Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan demiştir ki Selahattin Demirtaşı
kastederek: Bırakamayız. Siz nasıl bırakıyorsunuz ya
da bırakamıyorsunuz? Cumhurbaşkanı yürütmenin
başıdır, yargının başında
mısınız? Evet, işte, bu Cumhurbaşkanı, kuvvetler
ayrılığını ortadan kaldırıp kuvvetleri
kendisinde birleştirdiği için, yargıya çok açık bir
şekilde direktif verdiği için Bırakamayız.
lafını kullanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
Başkan- Tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Dolayısıyla, bu iki konuyu özellikle
vurguluyorum. Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararları açısından
baktığımızda, yürütmenin bu tutumu yani iktidarın bu
tutumu kesinlikle hukuki değildir, evrensel hukuka uymaz, asla kabul
edilebilir de değildir, bunu vurgulayalım.
Şimdi, Osman Kavala kararında
göreceğiz. Tabii ki Selahattin Demirtaş için Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi karar verecektir, o kararda da
alacakları tutumu göreceğiz.
İnsan Hakları Günündeyiz, evet. Eğer
iktidarlar bir ülkede demokratik iktidarlarsa onların verilerine
inanılır ama iktidarlar demokratik değilse -ki Türkiyedeki
durumdan söz ediyoruz- o zaman iktidarların verdiği verilere değil,
bu alandaki sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları
derneklerinin ve hukuk alanındaki sivil toplum
kuruluşlarının verilerine güvenilir. Bu, dünyanın her
yerinde böyledir, bizde de maalesef böyledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Son cümlemi
söyleyeyim.
On bir ayda 830 işkence vakası
olduğuna dair insan hakları kuruluşlarının açık
raporları vardır. Dolayısıyla, iktidar bu raporları
göz ardı ederek Benim İçişleri Bakanımın verdiği
veriler önemlidir. diyerek bu işi geçiştiremez çünkü bu
İçişleri Bakanı demiştir ki: Ben Anayasa Mahkemesinin
gözüyle bakmak zorunda değilim. Bunu bu İçişleri Bakanı
demiştir. Hâlbuki İçişleri Bakanı Anayasa Mahkemesinin
gözüyle bakmak zorundadır, Anayasa Mahkemesinin ve mahkemelerin
aldıkları kararlara uymak zorundadır ama bu konuyu daha sonra
tekrar tartışacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle insan hakları,
özgürlük, hukukun üstünlüğü kavramlarının terör örgütlerinin
katliamlarını gizlemek üzere kullanılmasını
lanetlediklerine ve 2016 tarihinde İstanbul ili Vodafone Arena Stadı
yakınlarında patlatılan iki ayrı bomba nedeniyle şehit
olan vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Beşiktaş ile Bursaspor arasında 10 Aralık
2016 Cumartesi akşamı oynanan lig maçının ardından
karşılaşmanın oynandığı Vodafone Arena
Stadı yakınlarında, kırk beş saniye arayla 2 patlama
meydana gelmiş, biri bombalı araçla, diğeri intihar
bombacısıyla meydana gelen patlama neticesinde 39u Emniyet mensubu,
8i de sivil olmak üzere 47 insanımız şehit olmuştur,
patlama sırasında 242 insanımız da
yaralanmıştır. Gerçekleşen bu menfur
saldırının 3üncü yılında şehitlerimize rahmet,
milletimize ve şehitlerimizin yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. Bu saldırı PKK terör
örgütü tarafından gerçekleştirilmiştir ve hain bir
saldırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu bağlamda,
10 Aralık İnsan Hakları Gününde insan hakları özgürlük
hukukun üstünlüğü gibi kavramların, terör örgütünün
katliamlarını, terörün acımasızlığını
ve insanın en kutsal hakkı olan yaşama hakkına
kastedişini gizlemek üzere kullanılmasını da lanetlediğimizi
dile getirerek saygılar sunuyorum.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Söz sırası Batman
Milletvekilimiz Sayın Necdet İpekyüzde. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sabahtan beri arkadaşlarımız
-bazı arkadaşlar da- bugünün 10 Aralık İnsan Hakları
Günü olması nedeniyle bazı beyanlarda bulundular. 10 Aralık
İnsan Hakları Günü, aslında siyasi görüş, düşünce,
ulusal, sosyal köken, mülkiyet, doğum ve diğer statülerin hiçbirini
gözetmeden bütün insanlar arasında eşitliği gözeten, bu amaçla
71inci yılı etkinliklerle dile getirilen bir gün ve Türkiyede 2019
yılında, burada söylememize rağmen birçok kişi itiraz
etmekte; insan, haklarıyla insandır ve insanlar onurları için
mücadele yürütürken uğradıkları zulüm ve haksızlıklara
karşı da birçok kez tepkilerini farlı şekilde dile
getirmektedir.
Bakın, arkadaşlarımız
söylediler, Türkiyede, değil işkence, artık valiler,
kaymakamlar kes kopyala şeklinde yasakları uzatıyorlar.
Basın açıklaması yapmak bile yasaklanmış. Biz, burada
defalarca fotoğraf gösterdik, vekillerimizin bildiri
dağıtması bile hazmedilemiyor. İşkence
dediğiniz illa elektrik vermek midir? İşkence dediğiniz
illa falaka mıdır? Bugün sistem, toplumsal olarak sistematik bir
şekilde yaşamın her alanında muhalefete işkence
uygulamaktadır; bu, basın açıklamasında, düşüncesini
açıklamakta, ifadesini dile getirmekte, birçok alanda yürütülmektedir. Az
önce arkadaşımız söyledi, kimi zaman kol
kırılmasına, ayak kırılmasına kadar
varmaktadır. Birçok yerde hak ihlalleri yapılırken alenen köye
giriş yasaklanmaktadır, vekillerin girişi yasaklanmaktadır.
İnsanlar cenazesini günlerce sonra alabilmektedir, otopsi sonuçları
bile paylaşılmamaktadır.
Böyle bir dönemde insan haklarından söz
edildiğinde irkilenler bilsinler ki bunun hesabı verilecektir.
Nasıl verilecektir? Tarih huzurunda verilecektir.
Peki, ne oluyor? Bakın, cezaevlerinden söz
ediyoruz. Bugün Türkiyede cezaevlerinin varlığı
Siz iktidara
geldiğinizde 59 bin küsur cezaevi vardı, şimdi 260 bin; boyuna
cezaevi yapılıyor ve biliyor musunuz cezaevlerinde en fazla kim var?
Tutuklular var; hükümlüler değil, tutuklular var.
Ben, geçen hafta, bu gelişen olaylar üzerine
sevgili Demirtaşın yanındaydım. Edirnede yüksek
güvenlikli cezaevi
Yüksek güvenlikli cezaevinde kim kalır? Hukuksal
sisteme göre ağır ceza almış kişiler kalır,
tutuklular kalmaz. Bugün Kandırada, Edirnede F tipi diye
tanımladığınız birçok cezaevinde tutuklular
kalmaktadır ve öyle bir şeye getirdiniz ki insanlar zaten suçsuz,
düşünce, ifade özgürlükleri yüzünden içerideler, orada kendilerine,
ailelerine, yakınlarına da ayrı bir ceza uygulanmakta.
Batmandaki kişi Zonguldaka, Mardindeki kişi Giresuna,
Muştaki kişi Yozgata ve peşinden -işte, kazalar
olabiliyor, insanlar sevdiklerine kavuşamıyor- bir
yığın
Bunların hepsi de işkence olarak
tanımlanabilir. Gerekirse hastalar yatağa bağlanıyor,
cezaevindeyken ters kelepçe takılıyor, binlerce olay işleniyor.
Bütün bunların yanında bir de bu
fişleme meselesi vardı. İşinize geldiğinde diyorsunuz
ki Anayasa Mahkemesi
işinize gelmediğinde diyorsunuz ki Anayasa
Mahkemesi
Biz, işimize geldiği için değil, her yerde hukukun
uygulanmasını istiyoruz ve az önce arkadaşımız
söyledi, gölge bir hukuk uygulanıyor. Sizin tercihlerinize göre düzenleme
yapılıyor, sizin tercihlerinize göre bir saatte hâkimler
değiştirilebiliyor, müdahale ediyorsunuz.
Bakın, en son, İçişleri Bakanı
ne diyor? Anayasa Mahkemesi kararlarını
tanımayacağım.
SALİH CORA (Trabzon) Öyle demedi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Anayasal
haklarımız, kendini hukukun üstünde gören yönetici tarafından
ihlal edilirse vatandaş ne yapacak? Seçme seçilme hakkı zaten yok
edilmiş ve giderek gasbedilmesine yönelik her türlü işlem de
uygulanmaktadır.
Bakın, cezaevlerinden söz ederken
arkadaşlarımız söyledi, bugün, düşüncelerinden dolayı,
şu andaki ve geçmiş dönemdeki HDPli, eş genel
başkanlarımız, birçok yöneticimiz, vekilimiz, belediye
başkanlarımız, hepsi cezaevinde ve hepsi de gerçekten,
Türkiyede barışın inşası için hâlâ inançlarıyla,
siyasi duruşlarıyla mücadelelerine devam etmekteler; bize de sürekli
bu mesajlarını iletmekteler. Ama Cumhurbaşkanlığıyla
beraber, keyfiyet sistemiyle beraber her şey başka bir sürece girdi.
Şimdi Sayıştayı
konuşacağız. Sayıştay ne yapıyor? Parlamento
adına denetliyor kamu kurumlarını. Normalde vekiller denetler.
Bu, yeni sistemde zaten kısıtlandı. Aslında geçmişte
olsa vekiller istediği cezaevinin içine girer, denetler, ne olduğunu
bilirler; tarım müdürlüğüne gider, denetler; Çocuk Esirgeme Kurumuna
gider, denetler. Şimdi, zaten o yetki alındığı gibi,
Sayıştayın da şu an bizim adımıza, Parlamento
adına yaptığı denetimler giderek tümüyle kadük hâle
getiriliyor. Nasıl getiriliyor? Bir: Gizlilik var. deniyor. İki:
Varlık Fonuna devredilen kurumlar Sayıştayın denetiminden
çıkartılıyor. Üç: Cumhurbaşkanlığı gibi bir
kuruma dokunulmuyor ve gizlilik diye örtülü ödenek diye harcanan
milyarlarca lira para söz konusu ve Sayıştay bir kısım
raporları da yazdığında işlem yerine getirilmiyor,
bunlar dikkate alınmıyor. Ne yapılıyor? Meclisin en önemli
denetleme yetkisi olan kurum giderek kadük hâle getiriliyor. Kürtçe bir laf var
(x)
yok ediyorlar, azar azar azaltıyorlar, her şeyi yok ediyorlar.
Nasıl yapıyorlar? Bakın, size bir örnek vereyim: Zafer
Havaalanı 3 il için yapılmış; Kütahya, Afyon ve Uşak
için. Sayıştay denetimlerinde buranın ne kadar usulsüz
olduğu belli ama bunu usulüne uydurmak için yönetmelik
değiştiriliyor, yasa değiştiriliyor. Bunun
uluslararası tanımı artık yasaya göre düzenlenmiş bir
yolsuzluk çünkü yasaya uyuluyor. Ne diyor? Şirket belli, gidecek
kişi belli, gelecek kişi belli; yurt içinde uçacak kişi için 2
euro, yurt dışına gidecek kişiler için 10 euro.
Hesaplamalara göre -3 ilin toplam nüfusu hesaplanıyor- hepsi uçsalar
karşılamıyor ve bu para hepimizin cebinden çıkıyor ama
bu, artık -deyim yerindeyse- resmen usule uygun yolsuzluk.
Sayıştayın ihtisas komisyonları
var, yedi yıldır toplanmıyor, yedi yıldır.
Sayıştay bunları yaparken bir şekilde
Sayıştayın kendi yetkileri daraltıldığı
gibi, atanan kişiler de
Ama Parlamentonun adına yapılan
denetleme öyle bir hâle geldi ki
Bakın, idarenin takdir hakkına
ilişkin bir düzenleme yapıldı. İdarenin takdir
hakkını kullanmasını kısıtlayıcı rapor
yazılamaz. diyor Sayıştaş raporlarında. Böyle olunca
da Sayıştay gittiğinde ne yapacağını bilmiyor.
Bir çalışma yürüttük
arkadaşlarımızla beraber, en çok incelenen kurumların yüzde
16sında geçen yıl hiçbir rapor yazılmamış. Giderek
artık kimse rapor yazmayacak ve denetlenmeyecek. Bir kısım
yolsuzluk olgusunu -dün de dile getirdik- burada her sefer dile getirdiğimizde,
kayyumlar meselesini, herkes itiraz ediyor. Bugüne kadar gerek kayyum
dönemlerinde gerek kayyumun olmadığı, sürekli müfettişlerin
olduğu dönemde hiçbir belediye yöneticisiyle ilgili yolsuzluk
saptanmadı ama kayyumlarla ilgili geldiklerinde kayyumlarla ilgili saptandı;
bir kısım insan, 11 insan başka yerlere gönderildi veya
açığa alındı. Peşinden, Sayıştaya
kayyumlarla ilgili defalarca sormamıza rağmen, yazılı,
sözlü sormamıza rağmen cevap verilmedi. Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduk;
arkadaşlarımızın 2si de burada ve Komisyon üyeleri de
burada. Sayıştay Başkanının açıklaması
burada. Sayıştay Başkanı Kayyum atanan belediyelerle
ilgili herhangi bir suç duyurusu var mıdır? sorumuza
açıklamasında diyor ki: 31 müzakerenin tamamına
yakını kayyum atanan belediyelere aittir. Evet, arkadaşlar, 31
Mart seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo şu: Kayyum döneminde 31
tane yolsuzluk Sayıştay raporlarıyla saptandığı
gibi, bizim arkadaşlarımızın televizyonlarda, haberlerde
gösterdiği hiçbir şey dikkate alınmadı. Peki, biz burada
Kürtlerle ilgili konuştuğumuzda, Kürt diliyle ilgili
konuştuğumuzda, Kürtçeyle ilgili konuştuğumuzda herkes
ayaklanıyor, bir şeyler söylüyor. Kayyumların ilk
yaptığı iş ne biliyor musunuz? Kürtçe tabelaları
indirmek, Kürtçe internet sayfasındaki düzenlemeleri kaldırmak,
Kürtçe hizmet veren kreşleri, kadın merkezlerini, gençlik
merkezlerini, oyun merkezlerini, sanat merkezlerini kapatmak.
Bir kez daha söylemiştim, Kürt dili, ana dili
herkes için önemlidir. Dil, Kürtçe (
)(x)dır. (
)(x)
yürektir, gönüldür. Gönlü yaralarsanız siz her şeyi yaralarsınız,
düzeltemezsiniz. Dil yarası ve (
)(x) yarası
dediğimiz şey Kürtlerde unutulmaz, dün de unutulmadı, bugün de
unutulmadı, unutulmayacak da. Bunun düzenlenmesi lazım çünkü siz bunu
yapmadığınızda, gerçekten, barışla ilgili
söylemleriniz havada kalır.
Şimdi, Sayıştayla ilgili söylenecek
çok şey var. Bir de Varlık Fonu diye bir şey
çıkartıldı. Birçok kurum oraya aktarılıyor ve
Sayıştay denetiminden çıkarılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Peşinden,
Cumhurbaşkanlığına bağlı birçok kurum, kurulan
ajanslar tekrar Sayıştay denetiminden çıkarılıyor ve
yapılan bu denetimlerden çıkarıldığında ne ahlak
ne etik ne vicdan ne siyaset
Tümüyle şu deniyor: Ben bu yeni sistemde
istediğim gibi keyfiyeti uygularım, otoriteyi uygularım,
istediğim gibi davranabilirim ve siz benim belirlediğim şekilde
muhalefet edebilirsiniz, ilintili muhalefet edebilirsiniz. Ama şunu
bilsinler ki biz geçmişte de ilintili muhalefet yapmadık, biz sonuna
kadar siyasi muhalefet yapacağız. Biz sonuna kadar yoksulun
yanında, haksızlığa uğrayanların yanında,
perişan olanların yanında ve mücadele edenlerin yanında olacağız
çünkü biz mücadelenin gelecekte Türkiyeye daha güzel günler getireceğine
inanıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Antalya
Milletvekilimiz Sayın Kemal Bülbülde. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, cismücanım, ruhurevanım,
kalbidevranım, aşkım, imanım Türkiye halkları; sizleri
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
10 Aralık İnsan Hakları Günündeyiz
ve 10 Aralık İnsan Hakları Gününde 2 ibretiâlemlik insan
hakları ihlali:
Birincisi, biraz önce sevgili Meral
Danışın söylediği; Batman Vekilimiz sevgili Feleknas
Ucanın bir etkinlik sırasında polis müdahalesi nedeniyle
kolunun kırılmasını Batman Cumhuriyet Savcısı
normal buluyor. Bu Bundan sonra etkinliklerde HDPli vekillerin kolunu
bacağını kırın, eline verin. demek. Bu başka bir
şey değil, insan hakları ihlalinin ötesinde bir şey;
savcı suç işlemiştir.
İki: Dün Dersimde bir konser veren sevgili
sanatçı Yılmaz Çelik bugün tutuklandı. Sebep? Suçu saz çalmak,
Dersimli olmak, nefes söylemek, deyiş söylemek.
Buradan şu hakikati İnsan Hakları
Gününde hatırlatmayı insani, ahlaki, siyasi bir görev biliyorum.
Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın Figen Yüksekdağ, Sebahat
Tuncel, Gülten Kışanak hapiste tutulduğu sürece tutan
savcılar, yargı ve buna etki eden siyasi erk suç işliyor, derhâl
ve hemen serbest bırakılmalıdırlar.
Bütçeye gelince, sevgili Kültür Bakanı, yüz
kırk dört yıllık alacağımızı tahsil etmeye
geldim, yüz kırk dört yıllık alacağımızı
tahsil etmeye geldim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Kendi
aranızda halledin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)- Sana aramızda
halletmeyi göstereceğim, dur!
Bu ne demek? Bu şu demek: II. Mahmut, 1834
yılında Hacı Bektaş Veli dergâhına kayyum atadı
ve bu kayyumlar, Nakşibendiler marifetiyle Aleviliği abluka etti,
dönemin postnişi -Hacı Bektaş Mürşidi- Hamdullah Çelebi
tutuklanıp Kırşehirde yargılandı, idam etmeye
yürekleri yetmedi, sürgün ettiler, Amasyada Hakka yürüdü.
1876dan bu yana Türkiye Anayasayla yönetiliyor
sevgili Erol Hocam ve bu yüz kırk dört yıllık süre içerisinde
bütçe yapma hakkı denen bir hak var fakat bu bütçe kaleminde Alevilerden
toplanan vergi, camiye hizmet olarak götürülüyor, çeşitli illegal,
gayrimeşru vakıflara veriliyor, Alevi toplumuna verilmiyor; yüz
kırk dört yıllık borcunuz var bize. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu yüz kırk dört yıllık borcun içerisinde
can borcu da var, manevi borç da var.
Hacı Bektaş dergâhı 30 Kasım
1925 yılında kapatıldığında oradaki el
yazmaları, araç gereçler nereye götürüldü? 18 Ağustos 1964ten bu
yana Hacı Bektaş dergâhından müze ziyareti diye alınan
verginin parası nerede? Bize borcunuz var.
Bu bütçe gayrimeşrudur, bu bütçe üzerinde
konuşulamaz bile, borçlu bütçe, bakınız, korsan ve hâl böyle
olunca bunu dile getirdiğiniz zaman da ne oluyor? Suçlanıyoruz. Bunu
dile getirdiğimiz zaman ne oluyor?
Bu işareti gördünüz değil mi
arkadaşlar? Bu işareti Maraşta, Çorumda, Malatyada, Sivasta,
Madımakta, her yerde gördünüz değil mi? İşte, egemen
siyasetin aklında Alevilik bu işarettir.
SALİH CORA (Trabzon) En çok tepkiyi biz
gösterdik.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Daha geçen hafta bu
işaret İzmirde kapılarımıza konuldu.
METİN YAVUZ (Aydın) - Kendileri koydu.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Kendileri koymadı,
yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, hatibi
dinleyelim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Mütemadiyen,
Adıyamanda, İskenderunda, İstanbulda, Ankarada,
İzmirde, Türkiye'nin dört bir tarafında kapılarımız
işaretlendi ve kasabanın şerifi gibi caka atarak dolaşan
İçişleri Bakanı ne hikmetse bir söz sarf eden HDPliyi buluyor,
tweet atanı buluyor ama çarpı atanı bulamıyor. Süleyman
Soylu, görevlileriniz, güvenlik görevlileriniz, istihbarat görevlileriniz bu
kadar yeteneksiz mi, bu kadar beceriksiz mi? Yüzlerce çarpı atan
içerisinden bir tane çarpı atan bulamadınız, bulmuyorsunuz; bir
tek kişi yargılanmıyor, bir tek kişi hakkında suçlama
yoktur. Bu ne demektir? Bu, Alevi toplumunu dışlamak, ötelemek,
itelemek, Alevi toplumuna karşı nefret suçu işlemektir.
1834 yılından bu yana bu topraklarda
Alevilik yasaktır. Hâlâ Alevilik yasak değil ve konuşuluyorsa
Alevi toplumunun kendi yürüttüğü meşru demokratik mücadele
nedeniyledir. Bu, aymazlıktır, bizim hakkımızın ihlal
edilmesi, gasbedilmesi, hırsızlıktır. Daha
fazlasını da söyleyeceğim de Âşık Dertlinin
dediği gibi Kul olmazdım hiçbir vakit şaha, gedaya/Lakin
neylersin ki yıkılası viranede evladüiyal var. Ben de kul
olmazdım, daha fazlasını söylerdim ama neylersin ki serde
kemalat var, serde hakka hakikate, serde yolda erkâna hizmet var. Bu yolun,
erkânın, hakkın hakikatin yüzü suyu hürmetine kemalatla, adaletle,
merhametle, letafetle, lezzetle konuşmak zorundayız ve bu lezzetin,
bu letafetin, bu adaletin, bu kemalatın dilini hâlâ yasak gören, hâlâ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını uygulamayıp
cemevlerimize elektrik ve su vermeyen, cemevindeki morgda
canlarımızın kokmasına sebep olan zihniyeti buradan
kınıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
2014 yılında, Cem Vakfı, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, cemevlerinin de tıpkı Türkiyedeki camiler,
sinagoglar ve kiliseler gibi ibadethane olduğunu söylemiştir ama bu
karar mütemadiyen uygulanmamakta. Cemevlerine, elektriği, suyu
bırakınız girmek dahi yasaklanmakta ve cemevlerinin
kapısına çarpı konmakta, cemevlerine gidenlerin
kapısına çarpı konmaktadır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kim
yasaklıyor?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu bir hakikattir. Siz
yasaklıyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yalan söyleme.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
karşılıklı olmasın lütfen. Hatibi dinleyin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sorunun cevabı sizde.
Cevabı sizde olan soruyu bana sorup vaktimi almayın lütfen.
Şimdi, sadece bu olsaydı keşke.
Sadece, Kültür Bakanlığına dair söylenecek şeyler bundan
ibaret olsaydı keşke. Hepimiz çok iyi biliyoruz sevgili dostlar,
Kültür Bakanlığının uhdesinde olan çeşitli kurum ve
kuruluşların Ermeni mezarlıkları üzerine yapmış
oldukları millet bahçelerini. Yine, Komisyon görüşmelerinde de söyledim,
burada da tekrar edeceğim, bakınız, Urfada Şuayip
şehri diye bir mekân var. Şuayp, peygamberlerdendir ve Şuayp,
Musa Kelîmullaha kızını verdiği söylenen bir peygamberdir
ve Musa Kelîmullahı makamında konuk etmiştir, mihman
etmiştir. Mihman ettiği yerin üzerine bir tuvalet yapılmış;
kendim gittim, gördüm. Oradaki görevliye dedim ki: Niye buraya tuvalet
yapılmış, bu nedir? Görevli bana ne dedi, biliyor musunuz?
Sayın Vekilim, o eskiden beri var. Bakar mısınız verilen
cevaba, ciddiyetsizliğe.
Şimdi, Türkiyede bütün tarihî eserler ve ören
yerleri, başta Antalya olmak üzere viraneye dönmüş durumda; bir
açıklama yoktur, bir yönlendirme yoktur, toplu taşıma yoktur,
rehberlik hizmeti yoktur ve buraların tarihî geçmişine dair herhangi
bir yazıt, bir kitabe, bir açıklama çok az yerde mevcuttur. Turizm,
bu tarz ören yerlerine gitmek neredeyse bir tür korsan vazife, bir tür korsan
çalışma hâline gelmiştir.
Hâl böyleyken Türkiye'nin bütün mirasına; Türk
halkının, Kürt halkının, Ermeni, Süryani, Arap, Laz,
Çerkez, Türkiyeyi teşkil eden tüm halkların kutsal ve değerli,
tarihî ve kültürel inançsal miraslarına sahip çıkma iddiasında
olan bizler, HDP, diyoruz ki: Bununla ilgili bir çalışmayı ortak
akılla, ortak düşünceyle, ortak emekle yapalım. Bu konuda insanları,
bu konuda aklı lütfen dışlamayınız ve ancak bu
çalışmalar yapıldığında Kültür
Bakanlığının çalışmaları anlamını
ve yerini bulabilir.
Sevgili dostlar, buradan sıkça
vurgulanıyor, bir polemiğe yol açmak için değil ama bir hakikati
vurgulamak için söylüyorum: Biz sadece Cumhuriyet Döneminde hak ihlaline
uğramadık. Bakın, bilenler bilirler, Celâli Hareketinin öncüsü
Bozoklu Şeyh Celâl der ki: Şalvarı şaltak
Osmanlı/Eyeri kaltak Osmanlı/Ekende yok, biçende yok/Yiyende ortak
Osmanlı Biz Osmanlıda da hak ihlaline uğradık, biz
cumhuriyette de hak ihlaline uğradık ama buradaki akıl,
halkın iradesiyle seçilmiş bu akıl Alevi toplumuna gidiyor, oy
istiyor, haklarının meşru ve geçerli olduğunu söylüyor ama
iş icraata, hakların kabulü noktasına geldiği zaman bir ipe
un serme, bir öteleme, bir iteleme söz konusu oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geliniz, bu ülkede, ülkenin bugüne gelmesine hizmet etmiş,
bugüne gelmesini sağlamış âşıkların ve
sadıkların yüzü suyu hürmetine boşuna laf söylemeyelim. Hüdai
Babanın dediği gibi:
Erenler, zehir getirin
Balınan öldürmen beni
Bağrıma diken batırın
Gül ilen öldürmen beni
Yâr diyerek yana yana
Can teslim ettik canana
Asın, kesin, yüzün ama
Dilinen öldürmen beni
Yeter bu dil, icraata geçelim.
Aşkla sevgi ve saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, yerinizden bir söz
talebiniz oldu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir polemiğe imkân vermeden birkaç hususu ifade
etmek isterim. Sayın konuşmacının, bir sanatçının
saz çaldığı için konser sonrası gözaltına
alındığı iddiasını doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Öğrendik
ilgililerden, sulh ceza mahkemesinin, örgüt üyeliğinden ve örgüt
propagandasından verdiği bir mahkeme kararı var Sayın
Başkan. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye arkadaşlar
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli
arkadaşlar, bir diğer mesele: Yine, sayın
konuşmacıyı dikkatle dinlemeye çalıştım, bir defa
Bütçe gayrimeşrudur. ifadesini reddediyorum. Eğer Bütçe gayrimeşrudur.
diye cümleye başlarsak Sizin vekilliğiniz de gayrimeşrudur.a
döner bu iş; bu doğru bir yaklaşım değil, dilimize
dikkat etmek durumundayız Sayın Başkanım.
Onun dışında,
ayrıştırıcı, ötekileştirici bir dil olarak, yüz
kırk yıldan beri olan tarihî hatıralardan yola çıkarak yok
efendim Alacağımız var. Can borcunuz var. tarzı
söylemleri çok tehlikeli buluyorum Sayın Başkanım. Bizler, 82
milyon kardeşiz Alevisiyle Sünnisiyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Tehlikeli bul zaten.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Hakkımızı helal etmiyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir ile hizmet ederken
Orası Alevi, orası Sünni, orası Kürt, orası Türk. diye
bakmıyoruz. 82 milyonun ortak değerleri var, ortak yürüyüşü var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hepimiz vergi
veriyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kardeşiz
diyenlerden rahatsız olmayın lütfen, kardeşiz diyorum ya,
kardeşiz diyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Kardeşsek
kardeşlik hukuku olsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değilsen çık
dışarı o zaman kardeşim. Dinle bir dakika.
BAŞKAN Sayın Paylan, rica ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli
arkadaşlar, 82 milyon kardeşiz dememe bile tahammül etmeyen bir
anlayışın bu ülkeye katacağı hiçbir şey olmaz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Kardeşlik hakkımızı istiyoruz o zaman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakınız, az
önce sayın konuşmacının gösterdiği çarpı
işareti, geçen hafta Meclisin gündemi buydu. Bütün partiler, Adan Zye,
istisnasız bunu kınadılar, bunu ayıpladılar Bunun
takipçisiyiz. dediler. Buradan yola çıkarak bazı ithamlarda
bulunmayı doğru bulmuyorum. Alevi kardeşlerimize veya başka
kardeşlerimize, kim olursa olsun; dini, inancı, mezhebi ne olursa
olsun; ötekileştirici, çarpı koyan, her neyse, yapılan eylemi doğru
bulmuyoruz. Bununla ilgili işin takipçisiyiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye
Değerli arkadaşlar, her konuşmadan
sonra bu kadar yoğun tartışmanın açılmasını
da doğru bulmuyorum. Konuşmacılar, konuşmalarını
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ama hep AK
PARTİ başlıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç sataşmadım
Başkanım, kardeşiz dedim.
BAŞKAN Biliyorum.
Konuşmalara devam edeceğiz.
Burada Sayın Kurtulan da Sayın Bülbül de
bir söz talebinde bulundu.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, Sayın Grup
Başkan Vekiliniz söz talebinde bulundu. Yani Sayın Grup Başkan
Vekilleri söz talebinde bulunduğunda diğer
arkadaşlarımıza söz hakkı vermiyorum.
Lütfen, sizler de toparlayın, diğer
konuşmacılarla devam edelim.
Buyurun Sayın Kurtulan.
19.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın
Başkanım, çok kısaca
Biz Aleviler tehdit bilmeyiz, bunu böyle düzeltmek
lazım. Her gün burada tehdide uğrayan hem Kürt hem Alevi olarak
sık sık bu konu geldiğinde
karşılaştığımız muamele bu.
Geçenlerde Grup Başkan Vekilleri bu çarpı
işaretlerine istinaden çok anlamlı konuşmalar yaptılar ama
hâlâ yargılanan tek bir kişi yok, üzerine gidilen tek bir vaka yok. O
zaman biz geçmişteki pratiğimizden hareketle endişe
duyarız, tedirginlik içerisinde yaşarız topluluk olarak; bir
Alevi olarak konuşuyorum aynı zamanda.
Yine, Sayın Bülent Turanın şu
konuşmasını düzeltmesi lazım. Kardeşlik deniliyor,
biz buna elbette ki güler, geçeriz. Böyle değil, pratik böyle değil
ama bir vekilimize İnanmıyorsan çık, git. demek
Burada ev
sahibi değilsiniz, biz de misafir değiliz. Bu durumda ben derim ki
hep
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Peki, tamamlayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Beni anlamamış
Sayın Başkanım, izah edeceğim sonra.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ben yapıyorsam kendim
için de derim: Herkes haddini bilsin. Herkes burada aynı şekilde
sandığa gitmiş, meşru olarak buraya gelmiştir.
Aynı hakka, aynı yetkiye, aynı söze sahibiz, Çık, git.
denilmemeli, denilmez, doğru değil. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bülbül, siz de kısaca
lütfen düşüncelerinizi ifade edin, diğer konuşmacıyı
davet edeyim.
20.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim,
şimdi Meclis çatısı altında bu yapılan
konuşmalarla alakalı tarihe düşülen notlar eksiksiz olmalı
bizim kanaatimizce. Bu çerçevede söz almayı mecbur, kendimize lüzumlu
gördük.
Şimdi, son derece
kışkırtıcı, tahrikkâr bir konuşmaya şahit
olduk. Her ne kadar içerisinde birtakım tasavvufi, birtakım noktada
sufi bazı ifadeler kullanılsa da bu ifadelerin arkasına
gizlenip
Hep itiraz ettiğimiz şey odur. Yani konuşmanın
bir dakikalık bölümünde bunlardan bahsedip dokuz dakikalık bölümünde
kin kusmak doğru bir yaklaşım değildir. Yani şimdi,
siz bu milletten, bu yüce Mecliste Can alacağımız var.
diyorsunuz, sizin kimden can alacağınız var? Kimin
canını ne şekilde alacağınızı nasıl
tahsil edeceksiniz, bunları bir açıklayın bakalım. O
kemalat duygunuz nerede sizin bunları konuştuğunuz anda?
Kemalat, alacak verecek hesabıyla mı olur, yüz elli yıllık
kini kusmakla mı olur? Can alacağı varsa, bu milletin içerisinde
konuşacak çok söz var, çok alacak sahibi olan insan var. O tahsilata
başlarsak eğer kimse yerinde rahat oturamaz ama bu millet büyük bir
millettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Tamamlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bizler
birtakım haksızlıklara, birtakım yanlış
anlaşılmalara, birtakım sıkıntılara düçar olsak
da bu millete, bu devlete her zaman hakkımızı helal etme şiarıyla
yaşayan insanlarız. Bu milletin fertleri böyle olur. Bu memlekette
birlik beraberlik böyle temin edilir. Boğazlıyan Kaymakamı Kemal
Bey, haksız ithamlar ve iddialar neticesinde mütareke İstanbulunda
sözde bir mahkemede yargılanıp hakkında idam kararı
verildikten sonra masum olduğunu haykırmasına rağmen
canını almaya çalışanlara karşı
evlatlarını yine bu asil millete emanet etme duygusuna sahip
olmuş. Bu yüksek duyguya, asalete sahip insanlarla karşı
karşıya kalmış bir milletiz, bir memleketiz. Bizim bu
duyguları yükseltmemiz, yüceltmemiz gerekiyor.
BAŞKAN Toparlayın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Eğer
Alevilik anlayışsa, kardeşlikse helalleşmeyi gerektirir.
Mutlaka geçmişten bugüne yanlışlıklar, eksiklikler varsa
bunları dile getiriniz, bunları söyleyiniz, bunların giderilmesi
için talepkâr olunuz; bunlara kimsenin itirazı yoktur. Ama İzmirde
bir provokasyon olduğu açık olan bir hadisede bütün Türkiyenin en
şiddetli bir şekilde, en güçlü şekilde protesto ettiği bir
meseleyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
sanki sistematik
bir saldırıymış gibi gösterip devletimize, milletimize veya
toplumumuzun bir kesimine karşı kin kusmak doğru bir
yaklaşım değildir. Bu anlayışla hareket edildiği
takdirde bir kıvılcımın yol açacağı
yangının önünü almamız mümkün olamaz. Bu noktada, Meclis
çatısı altında daha şuurlu, daha ihtiyatlı ve daha
itidalli olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, sizin de bir söz
talebiniz olmuştu.
21.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve 82 milyonun Alevisiyle
Sünnisiyle kardeş olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; az önce, aslında, meramımı
anlattığımı düşünüyorum. Ancak uyuyan
uyandırılır, görmeyene izah edilir ama görmek istemeyene,
uyanmak istemeyene yapacak bir şey yoktur diye düşünüyorum.
Söylediğim çok açıktı az önce, 82 milyon kardeşiz.
deyince bağıran bir arkadaşa Eğer sen bu kadar
kardeşlik ifadesine rağmen bağırıyorsan Çık o
zaman. deme hakkı doğar bana. dedim yoksa hiç kimseyi çıkarma
derdimiz yok, biz kardeşiz diye bunu söylüyorum.
Sayın Başkan, bir daha söylüyorum: 82
milyon Alevisiyle Sünnisiyle kardeşiz. Tarihî yanlışlardan,
uygulamalardan bugün hesap görmeyi doğru bulmuyorum. Geleceğe
bakıyoruz, beraber omuz omuza yürümekten keyif alıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Toparlayalım artık
Sayın Bülbül yani siz de yerinizden kısaca bir açıklamada
bulunun, toparlayalım. Ama artık bütün partiler de ortak
düşüncelerini ifade ettiler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz etmedik
Sayın Başkan, tutanaklara geçsin.
BAŞKAN - Bence çok fazla uzatmaya da gerek yok.
Buyurun Sayın Bülbül.
22.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, ülkede
adaleti, eşitliği, hakkaniyeti örgütlemek, yaşamak ve
yaşatmak için her türlü bedeli ödemiş bir topluluk olduklarına
ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Evet, öncelikle elbette ki
Aleviler ve Sünniler kardeşçe, eşit yaşamalı; elbette ki bu
ülkedeki insanların hepsi eşit olmalı. Bunda hiç bir kuşku
yok. Çarpı işaretinin atılmasını kim
kınadıysa iyi yapmış, bu da güzel fakat burada bir hak
ihlali var ve biz bu hak ihlalini dile getirdiğimizde her zaman provoke
olmaya hazır bir kitle var. Böyle bir şey yok. Biz
yaşadıklarımızı söylüyoruz. Sevgi bizim dinimizdir.
Biz bu ülkede adaleti, eşitliği, hakkaniyeti örgütlemek, yaşamak
ve yaşatmak için her türlü bedeli ödemiş, yetmiş iki millete bir
nazarla bakmış, yetmiş iki milleti eşit görmüş, yetmiş
iki milletin hakkına, hakkaniyetine saygılı olmuş bir topluluğuz.
Hiçbir zaman kini, nefreti ve düşmanlığı örgütlemedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
Sayın Bülbülün dediklerine bir cümle sadece
BAŞKAN Siz mi eklemek istiyorsunuz?
FATMA KURTULAN (Mersin) Evet, ben eklemek
istiyorum.
BAŞKAN - Peki, buyurun Sayın Kurtulan.
23.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Alevi vatandaşların kapılarına çizilen çarpı
işaretinin Sıradan insanlar yapmıştır, bu bir
provokasyondur. denilerek geçiştirilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Tekrar ben de şunu
hatırlatmak isterim: Genellikle Alevi katliamlarında çarpı
işaretleri konuldu, yine böyle basitçe yaklaşıldı. Sorumluları,
kimlerin ne amaçla yaptıkları
araştırılmadığı için biz sokak ortalarında
hançerlendik, bıçaklandık, öldürüldük. Bu pratikten, biraz önce de
söylediğim gibi, kaygımız budur; basite alınmasın,
Sıradan insanlar yapmıştır, bu bir provokasyondur. deyip
geçiştirilmesin. Kimin ne için yaptığı
araştırılsın demek istiyoruz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Tabii, değerli arkadaşlar, o
gerçekleşen hadise, benim gördüğüm, bütün siyasi partiler
tarafından son derece açık bir şekilde kınandı. Burada
Hükûmetin temsilcisi de var, o duyarlılığı burada da tespit
ediyor bir kere. Elbette bu konu derhâl çözümlenmeli. Hiç kimsenin kendisini
tedirgin hissetmeyeceği, tam tersine, bunu yapanların da yanına
kâr kalmayacağı bir süreci hepimiz dikkatlice izliyoruz ve bunun da bir
an önce gerçekleşmesini diliyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim
Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Şimdi, söz sırası
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ahmet Şıkta.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Şık.
HDP GRUBU ADINA AHMET ŞIK (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Herkese merhaba.
Bütçe görüşmeleri için söz aldım ancak bu
konuyla ilgili söyleyeceklerimi kısa tutacağım.
Kayıkçı kavgası deyiminin
hikâyesini bilirsiniz; kavga ediyormuş gibi görünenlerin başına
bir şey gelmeyen bu temsilde tek zarar gören izleyiciler olurmuş
çünkü yankesiciler, bu düzmece kavgayı izleyenleri bir güzel
soyarmış. Burada sıklıkla yaşanan kavga dövüşe
bakınca hep bu deyim aklıma geliyor çünkü birbirleriyle kavga
ediyormuş gibi yapanlar son kertede Aynı gemideyiz. ya da beka
diyerek aynı noktada buluşuyor; bu sayede yankesicilerin,
hırsızların, soyguncuların rahatça çalışmasının
koşulları da yaratılmış oluyor. Siyaset, sermaye ve
yandaşlarından oluşan bir avuç azınlığın
serveti, milyonlarca dar gelirlinin cebine girenin toplamından daha fazla
oluyor.
Hukuku şeklen bile koruma gerekliliği
duymayanlar, itiraz eden herkesi sindirmek için bu soygun düzenin zulmünü her
seferinde gözümüze sokuyor. Bir yanda, kendi çocuklarına tektaş yüzük
takan bir görgüsüzlük; öte yanda, ölen çocuklar var. Çocuklarımız
açlıktan ölüyor; Çorluda tren katliamında ölüyor; denizde ya da
nehirde boğularak ölüyor; Suruçta, Ankara Garı önünde bombalanarak
ölüyor, savaşta ölüyor; çocuk işçiyken ya da çaresizlikten siyanürlü
intiharlarda ölüyor. Hâl bu iken bütçe, hukuk, kanun, mevzuat demek gerçekten
çok anlamsız. Hukuk devleti olmak bir yana, kanun devleti olmaktan bile
çıkmışken doğru olan, meşruiyetinizin
sorgulanmasıdır. Eğer hakikati konuşmuyorsak
söyleyeceklerimizle hakikati gizleyenlerin rehinelerine dönüşürüz çünkü
Nietzschenin dediği gibi, konuşulmayan tüm gerçekler zehirler.
Dolayısıyla, bu kürsüde bütçeyle ilgili laf
kalabalığına değil, hakikati konuşmaya ihtiyaç var.
Gerçek şu: Devletin kaynaklarını sermayeye, siyasetten semiren
bir avuç azınlığa ve savaşa peşkeş çeken hiçbir
bütçe halk yararına değildir.
Hakikati size her söylediğimizde kolaylıkla
vatan haini, bölücü, terörist, FETÖcü, kalleş, devlet düşmanı
diye yaftalıyorsunuz; sadece bizi de değil, eski
Cumhurbaşkanınızdan Başbakanınıza,
bakanlarınıza kadar her kim ne olduğunuzu söylüyor,
hakaretleriniz hazırda bekliyor. Pelikan çetesine ve istihdam ettikleri
trollere değil geç de olsa konuşmaya başlayan devrik
yöneticilerinize kulak verin ki sıra size geldiğinde
etrafınızda sesini çıkaracak olanlar bulunsun. Bilin ki o gün
geldiğinde de bugün olduğu gibi beka tehlikesinden bahsedenler
çıkacak. Bir beka tehlikesi olduğu doğru,
haklısınız ama o tehlikeyi yaratan bizzat sizsiniz. Bir
kişinin bekasını bütün ülkenin, 80 milyonun bekasının
üzerine koyarak yapıyorsunuz. Bizim derdimiz birilerinin değil
halkın bekası, sizi asıl korkutan da bu. Korkmakta
haklısınız çünkü bugün kalabalık, güçlü ve kazanan
olduğunuzu düşünen sizler, gelecekte bugünün
karanlığının utançları olarak yerinizi
alacaksınız çünkü doğru diye gösterilenlerin içindeki
yanlışı, yanlış denilenlerin içindeki doğruyu
görenlerin hiç de az olmadığını, geleceğin bizlerle
var olacağını siz de bizler kadar biliyorsunuz.
Doğruluğa, iyiliğe, hakikate davet
eden sözlerimiz bu soygun ve hırsızlık düzenini sürdürmek
isteyenlere bir etkide bulunmayacak. O nedenle konuşmamın bundan
sonrasında söyleyeceklerim sevgili halkımız için. Görünüşe
göre çok dindar, ağızlarından Allahın adını
düşürmeyen bir iktidar var. İşte, bu iktidar döneminde
besmeleyle alınan rüşvet paralarının dualarla
sayıldığına hatta fetvalarla rüşvetçilere sahip
çıkıldığına tanık olduk. Eski iktidar ve suç
ortakları yayınca herkes duydu. Buna rağmen son vermediler,
doymak bilmez açlıklarıyla her türden kirli işleri çevirenler
bir avuç sermayedarın daha da zengin edildiği, komisyonlara
ödenmiş ihaleler ve hortumlamalarla cumhuriyet tarihinin en büyük soygun
çarkını döndürmeye devam ediyorlar. Kurdukları suç düzenini
sürdürmek için kutsal saydıklarınızı kirletmekten
çekinmeyen, yetim hakkı çalanlardan razı mısınız?
Altın için dağları delik deşik
ediyor, ormanları yok edip zeytinlikleri kesiyorlar. Termik santraller
için yaylaları talan ediyor, HESler için dereleri ve ırmakları;
define için adı Dipsiz olan gölü bile kurutuyorlar. Parkları
AVMler için yok edip rant tapınakları uğruna şehirleri
betondan mezarlıklara çeviriyorlar. Memlekette ne güzellik varsa bozmaya
ahdedenler devleti yağmalayıp ülkeyi talan ediyorlar. Bunlarla saf
tutmaya devam edecek misiniz?
Sömürüyle, yolsuzlukla, hırsızlıkla
büyütülen yoksulluk ve yoksunluk nedeniyle ölmeyi tercih edenlerin
çocukları ısınsın diye saç kurutma makinesini açtıktan
sonra intihar eden annenin sorunlarını ortadan kaldırmak
isteyenlerin mi yanındasınız, sosyal yardımları,
yoksulları siyasi rehine hâline dönüştürmek için kullanarak
insanları ölüme sürükleyenlerin mi?
Emek sömürüsüyle zenginin daha zengin, yoksulun daha
yoksul kılındığı bu örgütlü soygun düzeniyle
işçilerin kaza denilen cinayetlerle katledilmesine, çocukların
yetim bırakılmasına karşı mısınız,
yoksa madenleri, fabrikaları, inşaatları ölüm kuyularına
çevirip fıtrat diyen sorumlulardan olmaya devam mı edeceksiniz?
Ataması yapılmadığı için
intihar eden öğretmenlerden, işsiz bırakılan ya da
mesleklerini yapamayan gençlerden, öğrencilerinden
uzaklaştırılan barış bildirisi imzacısı
akademisyenlerden, Ağaç kabuğu yesinler. denilerek gece
yarısı kararnameleriyle kamudan çıkarılanların
hakkından mı yanasınız, kayırmacılıkla
kendilerinden olanları ve biat edenleri işe yerleştirerek
devletin imkânlarını sömürenlerden mi?
İktidar sahiplerinin ne olduklarını
ve yaptıklarını anlatan gazeteciler zindanlara
atılıyor; iktidarlarına borazan olanların da gazeteci olduklarına
inanmamızı istiyorlar. Yalanı gerçekmiş gibi göstermeyi
gazetecilik diye yutturmaya çalışan her türlü insani ve etik
değerden uzak tetikçilerin mi, yoksa her ne pahasına olursa olsun
hakikati söyleyen ve bu yüzden hapsedilenlerin mi gazeteci olduğuna
inanacaksınız?
Halkın seçtiği temsilcilerin yerine kayyum
atanması ve hapsedilmelerine sessiz kalanlar için yarın bu
hukuksuzluk norm hâline geldiğinde çok geç olacak. Bir yandan seçmen
iradesi diye lafazanlık yapıp öte yandan o iradeyi gösterenlerin
temsilcilerini terörist diyerek hapsedenlerden mi, yoksa Kürtlerin de
kendisiyle eşit yurttaş olduğunu söylemeye devam edenlerden mi
yanasınız?
Siyasal iktidarın ve isteklerini emir kabul
eden yargının suç ortaklığıyla hapse atılan
Selahattin Demirtaşın, Figen Yüksekdağın, Osman
Kavalanın, Gültan Kışanakın, Adnan Selçuk
Mızraklının, Ahmet Altanın, hasta mahkûmların ve
adları bilinmeyen masumların hukuk, adalet, hak, barış,
eşitlik isteyenlerin dilindeki ısrarı mı, yoksa
özgürlükleri gasbedenlerin suçuna mı ortak olacaksınız? Meslek
ahlakını menfaatlerine çiğneten, iktidarın tetikçisi hâline
dönüşmüş, hak, adalet, vicdan ve liyakatten yoksun hâkim ve
savcıların işgal ettiği bir yargının mı,
yoksa evrensel hukuk normlarını kendisine rehber edinen hâkim,
savcıların bulunduğu bir yargının mı adaletli
olacağına inanıyorsunuz?
Adaletin mezar kazıcısı hâline
dönüşen yargının eline düşmemek için Egenin, Meriçin
karanlık sularına düşerek ölmeye mecbur bırakılan
çocukların, cesedi buzlukta bekletilen Cemilenin, kendi evinde polis
kurşunuyla can veren Dilek Doğanın acısına mı
ortaksınız, yoksa gözyaşı dökülenlerin cinayetlerine mi?
Kapıları işaretlenen Alevilerden,
katledilen ya da yurt diye belledikleri topraklardan kovulan, geride
kalanların sadece küfretmek için anıldığı Ermeni,
Yahudi ve Rumlardan, evlerinin camları kırılıp ibadethaneleri
tahrip edilen Hristiyan ve Süryanilerden, ezcümle bu ülkenin yurttaşı
oldukları hâlde her daim korkuyla yaşamaya mecbur
bırakılanlardan yana mı, yoksa tek tek tek diyerek bu
çoğulculuğu ortadan kaldırmaya çalışanlardan mı
yanasınız?
Ali İsmail Korkmazın, Ethem
Sarısülükün düşlerini kurduğu özgür bir dünyadan mı, yoksa
katillerinden ve savunucularından mı yanasınız?
Berkin Elvanın çocuk olduğunu bilenlerden
mi yanasınız, yoksa Emri ben verdim. deyip acılı annesini
yuhalatanlardan mı?
Gözaltında kaybedilen çocuklarının
bir mezarı olsun, failler yargılansın isteyen Cumartesi
Annelerinden mi yanasınız, yoksa çocukları kaybeden
işkencecilerden mi?
Varlığını dökülen kandan, yoksul
çocukların toprağa düşen bedenlerinden alan ve kurulu düzenin
devam etmesi için savaş çıkartan ya da savaşmaya devam
edenlerden mi, yoksa barış demekte ısrar edenlerden mi
yanasınız?
Roboskide savaş uçaklarının
bedenlerini parçaladığı köylülerden, oyuncak götürürken
bombalanan Suruçtaki gençlerden, Ankara Garı önündeki can
pazarının kurbanlarından, işe ya da okula giderken, görevi
başındayken ya da evine dönerken şunun ya da bunun adına
patlatılan bombalarla öldürülenlerden mi yanasınız, yoksa bu
katliamların emirlerini verenlerden, şiddetin sonlanmasını
istemeyenlerden yana mı?
Siyasal iktidarın destekçisi, aktörü, finansörü
ve kışkırtıcısı olduğu ülkelerindeki iç
savaştan kaçıp sığınan Suriyelileri kovmak isteyen
ırkçılardan mı yanasınız, yoksa siyasal iktidarın
insanları sürgünde yaşamaya mecbur bırakan bu savaştaki
rolünü sorgulayanlardan yana mı?
Her gün katledilen, tacize, tecavüze uğrayan
kadınların, LGBTli bireylerin faali olan eril zihniyetle mücadele
etmekten yana mısınız, yoksa Ben zaten kadın erkek
eşitliğine inanmıyorum. Kadına şiddet
abartılıyor, kadın iffetli olacak, kahkaha atmayacak. diyerek
katillerin ellerindeki bıçak ateş ettiği silah olanlardan yana
mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Şık.
AHMET ŞIK (Devamla) Bir insanın
haysiyetli olup olmadığı menfaatleri ile prensipleri
arasında tercih yapmak zorunda kaldığında
anlaşılır. Dolayısıyla insanın ne olup
olmadığı ya da ne olup olmayacağı
yaptığı ya da yapmadığı tercihlerin
toplamından ibaret. Evet, seçtiklerimiz ve seçmediklerimizin
toplamıyız ve bir arada yaşıyoruz. Bir yanda hak, adalet,
eşitlik, özgürlük, barış, hukuk ve demokrasi, öte yanda
savaşla beslenen bir zülüm ve soygun düzeni. Herkes kendi seçimini
yaptı, yapıyor. Nasıl ve neye sahip olarak
yaşadığımızı ya da
yaşayacağımızı belirleyen bu tercihlerimiz olacak,
karar sizin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siyasi
eleştirinin ötesinde hakarete varan ifadelerden tutun, yankesicilikten,
yüzsüzlükten, hırsızlıktan, soygundan, talandan tutun da bir çok
ifade partimize yönelik kullanılmıştır. Bununla
alakalı söz talebimizi kullanmak istiyorum.
BAŞKAN İki dakika söz veriyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya yol açmamak üzere, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Ahmet Şıkın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; âdeta buradaki
konuşmacıyı dinlerken neyi anlattığını
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Türkiyeyi
anlattı.
MEHMET MUŞ (Devamla) -
hangi dünyada, hangi
âlemde yaşadığını inanın ben anlamakta
zorlandım.
OYA ERSOY (İstanbul) Sarayda değil,
halkın içinde
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen hangi tarafta
olduğunu söyle.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
MEHMET MUŞ (Devamla) - Meyhaneden boşta
kalan vakitlerini bu kürsüden gelip konuşma yapmaya çalışan
birisi. (HDP sıralarından gürültüler)
FATMA KURTULAN (Mersin) Çok ayıp ediyorsun,
çok. Saygısız!
OYA ERSOY (İstanbul) Saraydan boşta
kalan vakitlerinizde halkın içine girin. Saraydan boşta kalan
vakitlerinizde halka bakın, halka.
HÜDA KAYA (İstanbul) Çok ayıp!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yüzsüzlük yankesicilik
hırsızlık soygun gibi isimler bizim lügatimizde yok. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Muş
NURAN İMİR (Şırnak) Özür
dilemelisin! Özür dileyeceksin!
BAŞKAN - Bir saniye değerli
arkadaşlar
Sayın Muş, lütfen temiz bir dil
kullanalım.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Herkes kendi
mesleğini icra eder, kendi mesleğini anlatır. Bunlar sizin
mesleğiniz ki bu ifadeleri kullanmakta o kadar yatkınsınız.
Bunlar bizde yok, bunlar sizin mesleğiniz. Siz mesleğinizi burada
icra ettiniz, mesleğinizi burada anlattınız. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
Sayın Muş, lütfen temiz bir dil
kullanalım. (HDP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
Değerli arkadaşlar, lütfen
Sayın Muş
(HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Temiz dille
konuşun.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Cezalandırma talep ediyorum.
BAŞKAN - Bir saniye değerli
arkadaşlar
Değerli arkadaşlarım, lütfen konuşmalarda
temiz bir dil kullanalım. Yani konuşmaların sert olması
doğaldır ama hakaretamiz olmamasını arzu ediyorum.
Birbirimize karşı olan sözcüklerimizin özenle seçilmesi
gerektiğine inanıyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ama sözünü
geri alsın Başkan.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sözünü geri
alsın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, geri
alsın sözünü.
BAŞKAN Sayın Muş, ilk baştaki
sözünüzün, meyhanedeki sözünüzün uygun olmadığını ben de
düşünüyorum. Lütfen bu konunun...
MEHMET MUŞ (Devamla) Lütfen konuşmama
müsaade edin.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET MUŞ (Devamla) Ben burada ne
konuşacağımı iyi biliyorum, kusura bakmayın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Hayır,
bilmiyorsun.
MEHMET MUŞ (Devamla) Kürsüde ne
konuşacağımı iyi bilirim. (HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu kullandığı ifadeler bakın, bizim
buradaki arkadaşlarımızın hiçbirinde yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, özür
dilesin.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Başkan,
özür dilemeli.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) Herkes hukukçuysa
hukukçuluğunu konuşturur, siyaset bilimciyse siyaset
bilimciliğini konuşturur ama bu kelimeleri kullanmaya bu kadar
yetenekliyse demek ki mesleğinin gereğini burada ifade etmiştir.
(HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sessiz olalım. Bu şekilde olmaz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dolayısıyla
kendisine tavsiyem meyhaneye ayırdığı vakitten daha
fazlasını Parlamentoya ayırmasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen...
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu doğru değil,
kabul edemeyiz Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan,
işlem yapın.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Özür dileyecek!
SALİH CORA (Trabzon) Başkanım,
konuşmasında devlete katil dedi.
FATMA KURTULAN (Mersin) Çok konuşma ya!
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen siz oturur
musunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Millete
hırsız dedi. Herkesi zan altında bıraktı. (HDP
sıralarından Otur! sesleri)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Otur yerine!
BAŞKAN Sayın Cora, oturur musunuz, Grup Başkan
Vekiliniz var orada.
SALİH CORA (Trabzon) Böyle bir konuşma
olmaz ki. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sakin olalım.
Sayın Cora, size ne oluyor? Grup Başkan
Vekiliniz var orada.
SALİH CORA (Trabzon) Başkanım ama
herkese saygısızlık yapıldı.
BAŞKAN Ama Grup Başkan Vekiliniz var,
rica ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Saygısız sensin.
SALİH CORA (Trabzon) Başkanım,
devlete katil denildi ya!
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen oturun
yerinize, rica ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor. Size ne oluyor orada?
VAHİT KİLER (Bitlis) On dakika boyunca
hakaret edecek, susacağız değil mi! Her türlü iftirayı
atacaksınız, susacağız! Her türlü iftirayı
atacaksınız değil mi? Şuraya bak ya, terbiyesizler!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
bir sakin olalım, bir sessiz olun. Değerli arkadaşlar,
karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun Sayın Oluç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında İstanbul
Milletvekili Ahmet Şıka hakaret ettiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın vekiller, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup Başkan Vekilinin vekilimiz hakkında söylediği
laflar eleştiri sınırını aşmıştır,
hakarettir.
VAHİT KİLER (Bitlis)
Aşmamıştır, az bile söylemiştir söze.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kesinlikle
kabul etmiyoruz ve bu şekilde devam edemez. Ağır hakaret
etmiştir. Meyhaneden boşta kalan vakitlerinde burada
konuşuyor. ne demektir?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ceza
verilmesi lazım. Ne demek bu ya! Bu ne terbiyesizlik!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Böyle bir Grup
Başkan Vekili konuşması olabilir mi? Biz şimdi, aynı
şekilde size hitap edersek hoşunuza gider mi? Gitmez. O zaman siz de
etmeyeceksiniz. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Bunun için ara verin lütfen,
bu konuşulsun Sayın Başkan.
BAŞKAN: Beş dakika birleşime ara
veriyorum.
Grup Başkan Vekillerini odama bekliyorum.
Kapanma Saati: 17.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.10
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Değerli milletvekilleri, az önce,
birleşimi kapatmadan önceki tartışmayla ilgili olarak Sayın
Ahmet Şıkın yaptığı konuşmanın
tutanaklarını getirtiyorum. O tutanakları da inceledikten sonra
beraber bir değerlendirme yapacağız.
Kavas arkadaşlarımızdan
tutanağın ham hâlini getirmelerini rica ediyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Nimetullah Erdoğmuş
(HDP sıralarından alkışlar)
AHMET ŞIK (İstanbul) Sayın
Başkan, söz istiyorum
BAŞKAN Sayın Şık, ben
tutanaklarınızı getirtiyorum, bir bakacağım.
AHMET ŞIK (İstanbul) Hayır,
hayır, bakın, benim konuşma metnimi herkes duydu.
BAŞKAN Ama biz tutanaklara bakıyoruz.
AHMET ŞIK (İstanbul) Buradaki Grup
Başkan Vekili, benim genel bir eleştirimi kişiselleştirerek
hakarette bulundu.
BAŞKAN Sayın Şık, lütfen.
AHMET ŞIK
(İstanbul) Benim bitirmeme bir izin verin lütfen.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir)
Başkanım, böyle bir usul yok. Grup Başkan Vekili mi kendisi?
Böyle bir usul yok ki efendim.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Benim sözümü
kesmeyin!
Bu Meclis eğer demokratik eşitliği
savunuyor ise burada HDP Grubuna herkesin her gün hakaret etme hakkı var
iken
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hiç öyle bir hak yok. Olur mu öyle şey ya!
AHMET ŞIK (İstanbul) -
ve bu, herhangi
bir yaptırıma maruz kalmıyorken, ağır bir siyasal
eleştiriye kişisel bir hakaretle karşılık verilmez.
Eğer kendinize güveniyorsanız, bakın,
kürsü orada. Grup Başkan Vekilisiniz ve her gün konuşuyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Şık, lütfen
oturalım yerimize.
AHMET ŞIK (İstanbul) Lütfen, hayır
BAŞKAN Bakın, ben konunun üzerine
gidiyorum. Sayın Nimetullah Erdoğmuş
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Böyle bir usul
var mı efendim? Böyle bir usul var mı?
BAŞKAN Sayın Bülbül, lütfen
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?
BAŞKAN Sayın Şık
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İlzam da ediyor yani
AHMET ŞIK (İstanbul) Sayın
Başkan, bakın -özür dilerim- burada yapılmış
kişisel hakaretin tutanak beklemeye ihtiyacı yok. Buyurun, işlem
yapın.
BAŞKAN Sayın Şık, rica
ediyorum, Başkanlık Divanının da takdirine
karışmayın lütfen.
Sayın Nimetullah Erdoğmuş, lütfen
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, çok değerli hazırun;
sözlerime başlarken saygıyla Genel Kurulu selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri ve insan haklarıyla
ilgili 10 Aralık gününü birlikte tevhit ederek aslında
görüşmelerimiz yürüyor. Bu da bize elbette ki büyük bir sorumluluk
yüklüyor. Şöyle ki, aslında, bütçeyle insan hakları, nasın
hukuku, insan hakkı birbiriyle bir çeşit
bağlantılıdır. Ben biraz değerlendirmemi bunun
üzerinde, bu çerçevede kalarak yapmak istiyorum çünkü bütçe dediğimiz
şey bir ölçüdür. Bu neyi ölçer? Bütçe nasın, insanların
hakkını hukukunu ölçer ve o şekilde teslim eder. Eğer o
ölçmede bir haksızlık varsa, nasın hukukunu naksedecek,
eksiltecek bir durum söz konusuysa her şeyden önce o ölçüde bir problem
var. Yani bugünkü bütçemiz, insan haklarıyla ilgili gerçekten de dünya
ölçeğinde örnek bir bütçeyse buna bir itiraz yok fakat eksikliği
varsa o zaman ölçüde bir eksiklik var.
Değerli arkadaşlar, esas olan
insanın, esas olan toplumun hakkı ve hukukudur. Elbette ki devletin
getirdiği birçok yükümlülükler var ama devlet hukuku ile insan hakkı
ve hukukunun asla ve asla karşı karşıya gelmemesi ve
çatışmaması gerekiyor. Şayet böyle bir çelişki varsa
bu çelişkinin de telafisi bizce mümkündür.
Bakınız, ben, tarihten bu konuda bir
örnekle bu mevzuya ışık tutmak istiyorum. Sosyal siyasetin,
barış siyasetinin en çalkantılı dönemlerde bile nasıl
çözüm ürettiğini burada örneklemek istiyorum.
Emeviler Dönemi, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki,
ehlibeyte karşı müthiş bir operasyon var; ehlibeyit her tarafta
lanetleniyor, Emevi hanedanlığı, Emevi iktidarı, devletin,
iktidarın resmî bir ideolojisi olsun diye Cebriyye düşüncesini de
esas alarak âdeta toplumu teslim almış. Baskı var, şiddet
var ve sonuç itibarıyla da Cebriyye ideolojisiyle insanlara bu baskı
ve şiddetin bir kader olduğu, Allahın bir mukadderatı
olduğu inancını ve düşüncesini de âdeta topluma hâkim
kılmaya çalıştı. Tam da bu kaos ve kargaşada Ömer bin
Abdülaziz yönetime gelir. İki buçuk yıllık bir iktidar dönemi
var. Yaptığı ilk iş, bütçe disiplinini temin etmektir. Ne
yaptı? Gelir gelmez saraya tahsis edilen, padişaha tahsis edilen, o
günkü ifadeyle sultana, melike tahsis edilen sarayın bineklerini önce
sattırıp hazineye devretti. Sonra ne yaptı? Ondan sonra da
eşinin ziynet eşyasını yani takılarını da
alıp beytülmale hibe etti. Bundan sonra da tasarrufu uygulayarak, tasarruf
bütçesini uygulayarak, sosyal siyasetle iki buçuk yılda öylesine
israfın ve debdebenin önüne geçti ki değerli arkadaşlar,
tarihçiler bunu ifade ediyor, artık insanlar, yoksul olanlar, fakir
olanlar bile zekât alma konusunda mümteni davrandılar. Onu bir onur
meselesi olarak gördüler, Bu, devletin çözmesi gereken bir meseledir. dediler
ve Ömer bin Abdülaziz döneminde, değerli arkadaşlar, zekât fonunda
biriken paralarla köle satın alınarak azat edildi ve o fon orada
kullanıldı. Sosyal siyaseti buydu.
Barış siyaseti nasıldı Ömer bin
Abdülazizin? Yönetime geldiği zaman halkın arasına
karışmak istiyor ve ilk halk ziyaretinde etrafında büyük bir
konvoy var, polis var, hayhuylar var, o günün tabiriyle korumalar var,
silahlılar var. O etrafında dönüp dolaşanlara dönüp diyor ki:
Siz hele önce benimle halkımın arasından bir çıkın
bakalım. Ve bu şekilde bir barış siyasetini uyguluyor.
Öyle bir siyaset uygulanıyor ki iki buçuk yılda, ehlibeyt lanetlenirken
camilerde, ticarethanelerde, vilayetlerde, saraylarda, ilk
yaptığı icraat, cuma günü cuma hutbesinde -bu gün de herkes
cumaya gidince buna şahit oluyor- hutbeyi bitirirken Allah adaletle
emreder. ayetikerimesini okumalarını tavsiye eder, emreder. Yani o
güne kadar lanetlenen ehlibeyt, o özel insanlar, o yüce Peygamber nesli
artık, bırakınız lanetlenmeyi, kendi düşüncelerini,
direnişi, o günün direnişini temsil eden o tutum ve
davranışlarını düşünceleriyle yeniden ortaya koydular.
Cebriyye ekolüne karşı Bu bir kader değil. diyen ve bu
şekilde onları eleştiren, ister Hâricîler olsun ister diğer
düşünce okulları olsun, ne yaptı? Onlara da alan açtı ve
ilmî alanda, fikir alanında, düşünce alanında insanların
özgürlüklerini, adaletlerini hem sosyal siyasetle hem de barış
siyasetiyle, bakınız, tarihe geçmiş bir vakıa, bir uygulama
olarak iki buçuk yılda çözdü ve tamamladı. Biz bu kürsüden çözüm
deyince akla hayale gelmeyecek birtakım suçlamalara muhatap oluyoruz.
Çok değerli vekil arkadaşlar, geçenlerde
bir televizyon programında değerli bir sayın vekilimiz Bize
Ömerler lazım. dedi. Evet, her iktidara işte böyle bir Ömer
lazım. Ama bu Ömer, kusura bakmayın, iktidara hizmet eden bir Ömer
değil. Bu Ömer, iktidara israfın, iktidara zulmün, iktidara
haksızlığın ne olduğunu öğreten bir Ömer olacak
ve er veya geç bu memleket de o Ömerlerle tanışmış olacak
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Son
söz olarak, her kışın nasıl bir baharı varsa, her
gecenin nasıl bir sabahı varsa inşallah bu şekilde bu
ülkenin de adaleti tahakkuk edecek diyorum. Bu şekilde, adil bir düzende,
adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda, barışık bir biçimde bu
82 milyon insanın o eşitlik temelinde yaşayacağı günlere
hep birlikte ulaşalım diyorum.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
adına son söz İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oya Ersoya aittir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Ersoy.
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, tutanaklar gelmedi herhâlde, bekliyoruz, o yüzden o
tartışmaya girmeyeceğim.
Şimdi, burada halkın kürsüsünde
halkın bütçesini konuşmak isterdik ancak önümüzde
tartıştığımız bu bütçe, halkın yani 82
milyonun değil, yüzde 1in bütçesidir. 2020 bütçesi,
tarafınızı belli ettiğiniz bir bütçedir, yoksulluğa
çare aramak yerine batan şirketlere çare aradığınız
bir bütçedir.
Ülkemizde ödemeler dengesi ve döviz krizi olarak
başlayan ekonomik krizde şirketleriniz artık dış
borçlarını ödeyemiyor. Yine, bankaların 46 milyarlık
batık kredisi var. Kısacası bir finansal krizin sinyalleridir
bunlar. Ayrıca geçtiğimiz yılın ilk altı ayında
78,6 milyar liraya ulaşan bütçe açığı, artan vergi
oranları ve silinen vergi borçları, daha fazla borçlanma için
istediğiniz yetki ve Merkez Bankasında yaşananlar da devletin
bir mali krizin eşiğinde olduğunun açık sinyalleridir.
İflasın eşiğinde bir ekonomi ve buna çözüm bulamayan bir
bütçe önerisiyle karşı karşıyayız. Çözüm yok çünkü bu,
halkın bütçesi değil, halktan yana değil. Çözüm yok çünkü
şirketlerin kurtuluşu halkın kurtuluşu demek değil.
Çözüm yok çünkü yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla kurduğunuz bir düzen
var ve bu düzen batmış durumda. Ama siz hâlâ kendinizi kurtarma peşindesiniz.
Son on altı yılda çiftçinin borcu 48 kat arttı, son beş
yılda 570 bin esnaf kepenk kapattı. Sadece 2019 yılında
yaklaşık 16 bin şirket iflas etti. Bu ülkede 6 milyon 890 bin kişi
işsiz, bunun 1 milyon 916 bini kadın, 3 milyon 516 bini genç işsiz.
Yoksulluğa, işsizliğe, açlığa mahkûm ettiğiniz
insanlar çaresizlik içinde, peş peşe intihar ediyor.
Bakın, gelir adaletsizliğinin en büyük
göstergelerinden biri de vergilerdir. Bu ülkede en fazla vergi
çalışanlardan alınıyor. Şirketlerin vergi yükünü azaltırken
halkın sırtındaki vergi küfesini doldurmaya devam ediyorsunuz.
Neyle? KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerle ve daha geçtiğimiz günlerde
çıkardığınız ek vergilerle.
Bakın, bugünlerde en büyük toplumsal
sözleşme yapılıyor, asgari ücret görüşmeleri devam ediyor.
Patronlar bu görüşmelerde işçileri işten çıkarma,
kayıt dışına almakla tehdit ediyor ve Bakanınız
da patronlardan yana saf tutuyor. Bu ülkenin en köklü işçi konfederasyonu
DİSK, asgari ücretin en az 3.200 lira olması gerektiğini
açıkladı. Çünkü biz diyoruz ki: Ücrete dayalı büyüme
mümkündür. Yeter ki siz bütçeyi işçiye, emekçiye, emekliye göre
ayarlayın. İşte o zaman Katardan para almak zorunda
kalmazsınız. Gelin asgari ücretteki vergiyi ortadan kaldıralım.
Halkın en temel yaşamsal ihtiyaçlarından yani elektrik, su,
doğal gazdan vergileri kaldırırsanız emin olun ki
batmazsınız. Şirketlerinizden sildiğiniz vergi
borçlarının çok altında bir parayla ekonomik krizin yükünden
halkı kurtarmış olursunuz, halkı kurtarmak için sadece
küçük bir adım atmış olursunuz.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz hafta
Doğa Kolejinde velilerin isyanını izledik. Paralarını
alamayan öğretmenler haklı olarak iş bıraktı.
Kaloriferleri bile yanmayan okulun velileri okulların önlerini doldurdu.
Öğrenciler eğitim ve öğrenim hakkından yoksun
bırakıldı.
Sadece 2019 yılında kapanan ya da
devredilen özel okul sayısının yaklaşık 200
olduğu söyleniyor. Öğrencilerin eğitim hakkını
gasbeden, son dört yılda özel okulların sayısını 6
binden 12 bine çıkaran sizin eğitimde özelleştirme politikalarınızdır.
İşte Doğa Koleji. Doğa Kolejinin
sahibi kafasına göre velilerden para topluyor ve neden batıyor,
biliyor musunuz? Çünkü o nakit parayı inşaat sektörüne
yatırıyor, çünkü şirketlerin derdi asla halkın eğitim
hakkı olmaz ki. Onların tek bir derdi var: Biz daha fazla ne kadar
kâr edebiliriz, nasıl kâr edebiliriz?
Şimdi, Millî Eğitim Bakanı
gitmiş özel okul sahipleriyle toplantı yapıyor. Bu kara
deliği kapatmazsak hepimiz yanarız. diyor ve özel okulların
sahiplerinden şunu istiyor: Doğa Kolejini satın alın.
diyor. Yine bir iflas ve yine bir çözümsüzlük.
Başka bir iflas projesi de sizin şehir
hastaneleriniz. Yandaş holdinglerinize altın tepsiyle sunduğunuz
rant projeniz yine elinizde patladı. Şehir hastaneleri için yirmi
beş yılda 870 milyar lira ödeyeceksiniz ve bunu siz ödemeyeceksiniz.
Bu nereden ödenecek? Halkın parasından ödenecek ve yeni şehir
hastaneleri bu borcu katbekat artıracak.
Ben şunu sormak istiyorum: Geçtiğimiz
yıl Etlikte yapılacak olan ve 2019da faaliyete geçeceğini
duyurduğunuz şehir hastanesine ne oldu? İtalyan Astaldi ve
Türkerler Holdinge tahsis ettiğiniz kamu binaları, arsalar ve
verdiğiniz teşvikler, paralar ne oldu?
Değerli milletvekilleri, yurtsever olmak
memleketine, halkına sahip çıkmaktır. Üzerinde
yaşadığımız toprağın her şeyine, yer
altı ve yer üstü varlıklarına sahip çıkmak, korumak ve
onların yağmalanmasına engel olmak demektir. Yurtseverlik bu
ülke topraklarında yaşayan bütün halkları sevmek, dil, din,
ırk, cinsiyet, cinsel kimlik farkı gözetmeksizin bu ülkenin bütün
insanlarına eşit davranmak demektir. Haklarını savunmak ve
haklarını korumak demektir. Oysa siz seçilmişlerin yerine
atadığınız kayyumlarla bu halkın bir arada yaşama
iradesine dinamit koyuyorsunuz, en büyük darbelerden birini koyuyorsunuz.
Savaş ve baskı politikalarınızla asırlardır bu
coğrafyada bir arada yaşayan halkların bir arada yaşama
umuduna, barış umuduna dinamit koyuyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, Türk Dil Kurumunda yer
alan kadın düşmanı tanımlamalar üzerine geçtiğimiz
yıl yine bu bütçe görüşmelerinde konuşmuştuk. Bir yıla
rağmen o kadın düşmanı sözcükler o sözlükte durmaya devam
ediyor. Sadece orada durmuyor, Genel Başkanınızdan
bürokratlarınıza kadar, kadınları ikinci sınıf
yurttaş hâline getiren sözleriniz, kadın düşmanı
politikalarınız bu ülkede kadın kırımına yol
açıyor.
Bakın, tam 23 kere koruma istediği hâlde
bir kadın geçtiğimiz günlerde kocası tarafından öldürüldü.
Bir çocuğu öldürmüş ve 12 ayrı suçtan sabıkası olan
bir adam sokakta dolaşma izni verdiğiniz için Ceren Özdemiri
katletti. 6284 sayılı Yasayı ve İstanbul
Sözleşmesini uygulamadığınız için bu ülkede sadece bu
yıl 391 kadın katledildi. Kadınlar sokaklarda Susmuyoruz,
korkmuyoruz, itaat etmiyoruz, yaşamak istiyoruz. diyerek isyan ediyor ve
hayatlarına, haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Şunu
bilin: Biz kadınlar olarak inatla, ısrarla Kadınlar birlikte
güçlüdür. diyerek yürüdüğümüz bu yolda bu ülkede eşit ve özgür bir
yaşamı kurmak için yürüyoruz.
Değerli milletvekilleri, neoliberal politikalar
iflas etmiştir. Tüm dünyada, işte burada, başta kadınlar
olmak üzere, halklar neoliberal politikalara, otoriter rejimlere
karşı isyandadır ve bakın, o mezhepçiliğin ve
savaşın halkın neoliberal politikalara karşı tepkisini
bastıramadığını Lübnan örneğinden görüyoruz.
Lübnan halkı neoliberal saldırganlık karşısında
çıkmış sokaklarda ne diyor biliyor musunuz? Hepiniz
hepinizdir." diyor. Hepiniz hepiniz demektir, istifa edin." diyor.
Ülkemizde de bu iktidar neoliberal politikaları siyasal İslamcı
politikalarla birlikte uygulayan bir iktidar ve AKP iktidarının
yağma, talan, sömürü politikalarının ülkeye getirdiği
yıkımdan ülkeyi kurtarmanın tek bir yolu var: Öncelikle
halkın olanı halka iade edeceksiniz. Kamu-özel iş birliği
adı altında memleketi, halkı, bu ülkenin çocuklarının
geleceğini ipotek altına aldığınız
kapitülasyonlar kaldırılacak. Artık bu ülkede eşitsizlikler
kastlaştı, devlet eliyle yukarıdan aşağı
örgütlendi ve artık kimse birbiriyle sözleriyle, sözde bile eşit
değil ne evde ne sokakta ne okulda ne mahkeme salonunda ne de burada,
Mecliste.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) İzin istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) AKPli CHPliyle,
Yozgatlı İzmirliyle, Kürt Türkle, kadın erkekle eşit
değil. Bu ülkede özgürlüğün kırıntılarından
bahsetmek mümkün değil; basın özgür değil, üniversite, bilim
özgür değil, sendika, grev, toplu sözleşme özgür değil, seçimler
özgür değil, örgütlenmek özgür değil, insan hakları hiç özgür
değil ve bu ülkede gelecek nesiller için, kadınların eşitliği
ve özgürlüğü için, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı için,
ülkemizi cihatçı katillere teslim etmemek için laiklik
yaşamsaldır yani yıkımdan kurtulmanın yolu
eşitliktir, özgürlüktür, barıştır, laikliktir. Sarayın
ve şirketlerin değil, halkın egemenliğini kurmaktır.
Yani kısaca diyorum ki: Ya sosyalizm ya barbarlık.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
tutanakları getirttim. İncelemek üzere Grup Başkan Vekillerini
de odama bekliyorum.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.21
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, az önce yaşanan
tartışmayla ilgili ben de arkadaşlarımızla
görüştüm. Şimdi söz talepleri olacak, kendilerine söz vereceğim.
Sayın Şık, burada mı?
AHMET ŞIK (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Sayın Şık,
mikrofonunuzu açıyorum, yerinizden konuşun.
Buyurun.
AHMET ŞIK (İstanbul) Hakaret orada
olduğu için, oradan yanıt vermek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim.
AHMET ŞIK (İstanbul) Hakaretin yerinden
yanıt vermek istiyorum da o yüzden
BAŞKAN Sataşmadan dolayı söz
istiyorsunuz.
AHMET ŞIK (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Ahmet
Şıkın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET ŞIK (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yine, geçen sene de böyle bir
tartışmanın odağına gelmiştim çünkü ben sözümü
eğip büken bir insan hiçbir zaman olmadım, olmayacağım da
ne yapılırsa yapılsın olmayacağım; bundan yana
hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Sizden ricam sadece şu:
Söylediklerimize biraz kulak vermeye çalışın ki içindeki
derinliği anlamaya çalışın. Ben burada siyasal
eleştiri yapmaya çalışıyorum, sizin gibi hiçbir
şekilde kişiselleştirerek yanıt vermiyorum size ya da öyle
bir eleştiri yapmıyorum. Evet, çok haklısınız,
ağır eleştiri yapıyorum ama bir Türkiye fotoğrafı
çekmeye çalışıyorum.
Mehmet Bey, dediniz ya burada Biz aynı yerde
mi yaşıyoruz? diye, aynısını biz hissediyoruz çünkü
öyle bir Türkiye yarattınız. Şu kendi medyanızdan
değil de çıkıp biraz sokaktaki insanların nabzını
tutarak ya da o sistemin içerisine dâhil olmayan yayınları izleyerek
baksaydınız Türkiyeye, çektiğimiz fotoğrafın
gerçekliğiyle yüz yüze kalacaktınız.
Ben biraz önceki konuşmamın
arkasındayım; sonuna kadar her sözcüğün, her noktanın, her
virgülün arkasındayım. Bunların hepsi ağır siyasal
eleştiri ve tespittir. Lütfen siz de aynı fikrî derinliğe sahip
bir şekilde mukabele etmeye çalışın; insanların özel
hayatıyla, yaptığı işle, yediği içtiğiyle
uğraşmaya çalışmayın. Faşizm, insanların
yediğine, içtiğine ve giydiğine de karışır ve her
kim yapıyorsa bunu, onun adı faşisttir. Lütfen buna dikkat
edin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bu yaşanan tartışmayı bir şekilde bitirmemiz gerekir.
Sayın Muş, sizin de bazı ifadeleriniz
oldu. Sayın Şık da bazı açıklamalarda bulundu. Sizin
de ifade etmek istediğiniz varsa size de söz vereyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Ahmet Şıkın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada sayın
konuşmacı gelene kadar iki grup, hatta kendi partisinin grubu da
hemen hemen konuşmalarını tamamladı. Herkesi burada büyük
bir titizlikle dinledik, ta ki kendisi konuşana kadar. Yani kendisi çok
derinlikli bir eleştiri yaptığını, siyasal
eleştiri yaptığını söylüyor. Demek ki bundan önce
gelip konuşanlar hiçbir eleştiri yapamamışlar, onlar hiçbir
derinlik ortaya koyamamışlar, bir tek kendisi koyabilmiş. (HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, hırsızlık demenin neresinde derinlik var?
Yankesicilik demenin neresinde derinlik var? Talan demenin, besmeleyle
rüşvet almak demenin neresinde derinlik var?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Anlamıyorsan yapacak bir şey yok.
MEHMET MUŞ (Devamla) Eğer sizde bir
derinlik olsaydı bu ifadeleri kullanmazdınız.
Bizim kimsenin yediğiyle içtiğiyle
uğraştığımız yok. Meclise seneden seneye gelip
burada ağzına geleni sayıp ondan sonra
(HDP
sıralarından gürültüler)
OYA ERSOY (İstanbul) Öyle değil, öyle
değil!
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Hakaretti, hakaret
yapıyorsunuz.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
MEHMET MUŞ (Devamla) -
çıkıp da Ben
siyasal eleştiri yaptım, ağır eleştiri yaptım.
demek bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O şekilde
konuşamazsınız, aynı şey mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Herkes eleştiri
yapıyorken bizim de hakkımıza girmeyerek eleştiri yapacak.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Böyle bir konuşmayı
kabul etmiyoruz. Yaptığınız konuşmayı tekrar
ediyorsunuz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Burada AK PARTİnin
290 milletvekili var, hiçbir arkadaşımın bu
attığınız iftiralarla uzaktan yakından alakası
yok.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hayır kabul etmiyoruz!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Hükûmette 16
bakanımız var, hiçbirinin sizin attığınız iftiralarla
uzaktan yakından ilişkisi yok. Ağzınıza geleni
sayacaksınız, karşılığını
aldığınız zaman Bana hakaret etti. diyeceksiniz. (HDP
sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siz ağzınıza
geleni sayıyorsunuz! Kabul etmiyoruz!
OYA ERSOY (İstanbul) Rahatsız
oluyorsanız yapmayacaksınız, engel olacaksınız.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kusura bakmayın,
siz de bizim cevap verme hakkımıza, siz de söylediklerinize
karşı bizim fikirlerimizi açıklama hakkımıza sonuna
kadar saygı duyacaksınız. (HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sözünü geri alacaksın!
Sözünü geri alacaksın!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bizim kimsenin
yediğiyle içtiğiyle şimdiye kadar işimiz olmamış,
bundan sonra da işimiz olmaz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O sözü geri alacaksın!
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Aynı
şeyleri tekrar ediyorsunuz! Böyle bir şey olmaz!
OYA ERSOY (İstanbul) Ne yapacağız?
İstediğinizi giyecek, istediğiniz yere gidecek miyiz?
MEHMET MUŞ (Devamla) - İstediğinizi
yiyip istediğinizi içebilirsiniz, Türkiye özgür bir ülke, Türkiye bir
hukuk devleti. Ne zaman? Bizim de hakkımızı, hukukumuzu
koruyacaksınız; kusura bakmayın.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Aynı cümleleri
tekrar ediyor, böyle bir şey olmaz!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bu, özür konuşması
değil; kabul etmiyoruz bunu!
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
Ahmet Şık arada bir, senede bir buraya gelen bir vekil değil,
Adalet Komisyonunun üyesidir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Aynen öyle, aynen öyle.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
karşılıklı olmasın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Yani insan
ağzını bozmamak için çok zor tutuyor, gerçekten yerinden
sataşanlar... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Niye,
siz trampet çalarken biz ne yapalım? Siz trampet çalarken biz ne
yapalım?
BAŞKAN Bir saniye, Sayın Demirbağ
Sayın Demirbağ
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ayıp be!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Konuşma! O zaman hakaret olur, bu ne?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
FATMA KURTULAN (Mersin) Yerinden sataşan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Otur! Otur!
Terbiyesiz adam!
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sözünü geri al,
sen kimsin be?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Kime yaranıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Oluç
Sayın Oluç
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Masaları kırıyorlar be!
BAŞKAN Sayın Demirbağ, rica
ediyorum, niye ayağa kalkıyorsunuz?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Oradan laf atıyorsunuz
ya, varsa fikriniz
BAŞKAN Sayın Oluç, lütfen Sayın
Kurtulan tamamlasın.
OYA ERSOY (İstanbul) Bakın, iktidar
partisi sıralarına bakın!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Trampet takımı sanki!
BAŞKAN Sayın Demirbağ, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çık
dışarı, çık!
BAŞKAN Sayın Oluç, rica ediyorum,
lütfen
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Bu ne
terbiyesizlik ya!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bu kadar hakaret olmaz ya!
BAŞKAN Sayın Demirbağ
Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Başkan, grubun
delisini çıkardılar ama asıl karıştıran beyefendi
oturuyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yahu ne alakası var
karıştırmakla!
FATMA KURTULAN (Mersin) Göreviniz
sataşmadır.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hakaret ediyorsunuz,
hakaret; hakaret ediyorsunuz.
BAŞKAN Lütfen, lütfen, lütfen susar
mısınız.
FATMA KURTULAN (Mersin) Göreviniz
sataşmadır, sadece sağ elinizi oylamada kullanmadır;
başka hiçbir işe yaradığınız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, müsaade etmeyin. Hakaret ediyorlar Sayın
Başkanım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, bir milletvekiline hakaret ediliyor.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, lütfen
tamamlayın.
Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
yani AKP bu gelenekten de vazgeçmeli. Olmuyor böyle, hakikaten olmuyor. Sadece
oylamadan oylamaya burada bulunanlarla, kavga sesi duyduğunda oraya
yığılanlarla bu iş götürülemez; biraz buna da dikkat
etmeleri lazım.
Ahmet Şık arkadaşımız
Adalet Komisyonu üyesidir, Meclisteki görevini icra eder, geri kalan zamanda
partisi nasıl görevlendirirse öyle çalışan biridir. AKPnin
burada kalkıp onun üzerine söz söyleme hakkı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Kurtulan,
lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hiçbirimiz başka bir
grubun vekilinin ne kadar zamanda gelip gittiğini, ne
yaptığını tartışmayız, yapmayız,
doğru da değil; AKP de bunu yapmamalı. Hani buranın sahibi
olarak kendisini görüyor ya o yüzden herkese, her grupla, her vekille ilgili
söz söyleme hakkına sahip. Şu çirkin olmuştur, doğru
olmamıştır: Meyhaneden arta kalan zamanda zaman bulabilirsen
buraya gelmeye
Olmadı, bir Grup Başkan Vekiline hiç
yakışmadı. Hâlâ buraya değinmiyor ama kendilerine
yakıştırmışlarsa bunu, bizim yapacak bir şeyimiz
yok.
Ahmet Şık, HDPnin bir vekilidir,
gözümüzün bebeğidir, değerli bir arkadaşımızdır.
İyi ki buradasın Ahmet Şık.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bostancı...
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan... (HDP sıralarından gürültüler)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Ya daha neye cevap
veriyorsun, cevap verecek ne var?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hakaret etmeyin bize, yeter!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Daha ne
kalkıyorsun ya!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hakaret edip duruyorsunuz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Bu ne
terbiyesizlik ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Nereden
buldun bunları ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş, lütfen
artık toparlayalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir saniye
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, burada bir siyasal tartışma yapıyoruz.
Milletvekilimize... (HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siyasal tartışma
yapmıyoruz, hakaret ediyorsunuz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Nerede
siyasal tartışma yapıyoruz?
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar...
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Milletvekilimize... (HDP sıralarından gürültüler) Bir saniye
arkadaşlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
MEHMET MUŞ (İstanbul) Milletvekilimize
grubun delisi diyor. Arkadaşlar, deli arıyorsanız kendi
grubunuza bakın, böyle bir hakkınız yok.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ben
davamın delisiyim! Ben davamın delisiyim, Kandilin delisi
değilim, Kandilin delisi değilim ben! (HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Demirbağ, Sayın
Demirbağ
Lütfen, lütfen
FATMA KURTULAN (Mersin) Sen konuştuğunu
bilmiyorsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu nedir ya! Bu
ne ya!
BAŞKAN Tamamlayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ne
bakıyorsun, ne!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, sessiz
olalım.
Değerli arkadaşlar
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ben
davamın delisiyim. Ben davamın delisiyim. Konuşma, otur! (HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Demirbağ, lütfen
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, şimdi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun söz taleplerini karşılayacağız.
İlk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekilimiz Sayın Cavit Arının.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçeden biraz
bahsetmek istiyorum. 2020 yılı bütçesinde gelir kalemi olarak 956,6
milyar öngörülmekte, gider bütçesi olarak da 1 trilyon 95 milyar
öngörülmektedir. Yani bu ne demek? Daha şimdiden siz 2020
yılında 138,9 milyar lira bütçe açığıyla bütçe
yapmaktasınız. 2019 yılında da böyle bir bütçe
açığıyla başlamıştınız; 80,6 milyar
TLyle başlayan bütçe açığı yıl sonu itibarıyla
-öngörülen şekliyle söylüyorum- 125 milyar lira bütçe
açığıyla ortaya çıktı.
Değerli arkadaşlar, size birkaç rakam
vermek istiyorum: 2017 yılında bütçe açığı 47,8
milyar, 2018 yılında bütçe açığı 72,8 milyar, 2019
yılında 80,6 milyar öngörmüştünüz; bugün 125 milyara
yaklaşan bir bütçe açığı var. Kaldı ki burada Merkez Bankasından
yedek akçe, imar barışı, bedelli askerlikten gelen paralar bu
rakamın içerisinde olmadığı hâlde neredeyse
yaklaşık 200 milyara yakın bir bütçe açığıyla
karşılaşacaktınız. Bu rakamlar nedeniyle 125
milyarlık bir bütçe açığından bahsetmekteyiz. 2020
yılında 138 milyar olarak öngördünüz; şimdi, biraz önceki
oranlara baktığımızda, 2020 yılı sonunda tahminen
220 milyarlık bir bütçe açığı hepimizi beklemekte
değerli arkadaşlar. Oransal olarak baktığınızda
da 2020 yılında yüzde 2,9luk bir bütçe açığı beklentiniz
var. Böyle giderse yüzde 4,7 ya da yüzde 5 oranında bir bütçe
açığı bizleri beklemekte.
2017 yılında, bu ülkede -faiz ödemesi
olarak- 56,7 milyarlık faiz ödemesi yapıldı değerli
arkadaşlar; 2018 yılında 74 milyarlık faiz ödemesi
yapıldı; 2019 yılında 103 milyarlık faiz ödemesi
yapıldı; 2020 yılı bütçesinde de yine 138 milyarlık
bir faiz ödemesi öngörmüş durumdasınız. Yani, bu rakamlara
baktığınızda, maalesef, ekonomiyi iyi yönetemediğiniz
açıkça ortada. Bizlere, her yıl artan bütçe açıkları ve her
yıl artagelen ve katlayan bir faiz borcu çıkmış durumda.
Değerli arkadaşlar, bir başka rakam
vermek istiyorum: 1923 yılı ile 2002 yılı arası yani
yetmiş dokuz yılda bu ülkede gelen geçen bütün iktidarların
harcadığı toplam para 713 milyar dolar. Bu parayla neler
yapıldı değerli arkadaşlar? Bu parayla, sizlerin sata sata
bugüne kadar ancak bitirebildiği Paşabahçe Cam Sanayii, Ereğli
Demir ve Çelik, İskenderun Demir ve Çelik, Eti Holding, Tüpraş,
Sümerbank Holding, SEKA, TELEKOM, Oymapınar Barajı, gübre sanayi
işletmeleri, şeker fabrikaları, birçok santral, tersane, liman
ne sayarsanız sayın; yani, cumhuriyetin ilanından 2003
yılına kadar bütün bu sizler tarafından satılan
değerlerimiz işte bu parayla yani 713 milyar dolarla
gerçekleştirildi. Yine, birinci boğaz köprüsü 1973 yılında
tamamlandı, ikinci boğaz köprüsü 1988 yılında
tamamlandı bu paranın içerisinden. Sizin dönemde ise değerli
arkadaşlar, yaklaşık 2 trilyon 500 milyar dolar bir para
harcanmış. Ben sizlere soruyorum: Bu parayı nereye
harcadınız? Bu 2,5 trilyon dolarlık parayı nereye
harcadınız değerli arkadaşlar? Öğrenmek istiyorum.
Bakın Birçok eser gerçekleştirdik. diye övünüyorsunuz ama
bunların çoğunluğu kamu-özel iş birliğiyle
yapılan projeler değerli arkadaşlar. Örneğin, üçüncü
boğaz köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, şehir hastaneleri
ve bazı havaalanları. Bunların hemen hemen hepsi kamu-özel
iş birliğiyle yapılan garantili projeler değerli
arkadaşlar. Garantinin anlamı nedir? Yani bizi izleyen değerli
izleyicilerimize, vatandaşlarımıza da kısaca izah etmek
istiyorum. Devlet olarak siz diyorsunuz ki: Bir köprü yapın ve ben size
şu kadar araç geçişini garanti ediyorum. Peki, o araç geçmezse ne
olacak? Araç geçmezse farkını devlet olarak biz ödeyeceğiz
demektir. Böyle bir durumda ne oluyor değerli arkadaşlar? Bu köprüden
geçen, hastaneden yararlanan, efendim, bunun parasını veriyor ama ya
geçmeyen? İşte, geçmeyen de Anadoluda oturup belki hayatında o
köprüyü hiç görmemiş, o havaalanını hiç görmemiş olan
vatandaşımız da bu garanti kapsamından dolayı,
maalesef, bu faturayı ödemek zorunda kalmakta değerli
arkadaşlar.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Öbür
türlü faiz ödeyecek, faiz ödeyecek.
CAVİT ARI (Devamla) Şimdi, turizmden
kısaca bahsetmek istersek, ihracat ve turizmin ekonomi üzerinde güçlü
desteğini sürdürdüğü ifade edildi. Yani gerçekten çok önemli turizm
ve bugün de Turizm Bakanı aramızda. Şimdi, değerli
arkadaşlar bakın, bu kadar önemli bir sektör turizm ve maalesef, biz
bu iyi giden sektöre önce Turizm Ajansıyla binde 7,5luk bir yük getirmeye
çalıştık, arkasından da ilk defa sizin döneminizde
gerçekleşen bir vergiyle yani konaklama vergisiyle karşı
karşıya geldik yani hem sektöre yük hem de bu turizmden yararlanacak
-yani otelde kalacak olan vatandaşa, müşteriye eğer yüklenecekse
de- vatandaşa yük şeklinde yeni bir vergiyle karşı
karşıya bıraktınız. Turizm Bakanımız, Plan
ve Bütçe Komisyonundaki sunumunda 2019 yılında 463 plaj, 22 marinadan
bahsetti ve bu anlamda da özellikle plajlarla ilgili çok sayıda
şikâyet geldiğini ve plajların desteklendiğini ifade
etmişti. Ben de Sayın Bakana tekrar sormak istiyorum: 2014-2019
döneminde Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Lara
kıyı bandına yapılmak istenilen kruvaziyer limanına ve
yine Antalyanın dünyaya mal olmuş Konyaaltı Plajına yapılmaya
çalışılan yat limanına -ki bunlar yapılmış
olsa hem Lara bandına hem de Konyaaltı sahiline ciddi anlamda tehlike
arz edecek olan 2 proje- Bakanlığı döneminde yani önceki dönem
Belediye Başkanı, partilisi Belediye Başkanı döneminde
karşı çıkabilmiş mi? Siz, bu eserleri buraya
yaparsanız bu plajlar zarar görecek. diyebilmiş mi, çok merak
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, enflasyon
yüzde 8,6 oranında açıklandı ama bir taraftan da kamu mal ve
hizmetleri ile vergi, resim ve harç artış oranı yine tarafınızdan
yüzde 22,58 oranında açıklandı. Yani bu durum şunu
göstermekte: Her ne kadar resmî verilerle siz yüzde 8,6 oranında böyle bir
enflasyon açıklasanız da gerçekte kendi elinizle resmî olarak ilan
edilmiş enflasyon en az yüzde 22,58 oranındadır.
Değerli arkadaşlar, esnaf kredisiyle
ilgili de birkaç hususa değinmek istiyorum. Bakın, ülkemizde
yaklaşık 560 bin esnafımız esnaf kooperatiflerinden kredi
desteği almakta. Bugün totalde 40 milyar TL, sayı itibarıyla
bakarsak 560 bin. 560 bin esnaf demek, bugün resmî verilere göre 1 milyon 800
bin esnaf olduğunu kabul edersek yaklaşık üçte 1 esnaf demektir;
yani bugün üçte 1 esnafımız krediyle görevini, mesleğini
sürdürmek durumunda kaldı sayenizde değerli arkadaşlar.
İcra dairelerinin hâli derseniz zaten içler
acısı; girmesi çok zor olan en önemli resmî kurumlardan biri icra
daireleri çünkü ağzına kadar dosya dolu. Şimdi bakın,
2017-2018 döneminde icra dairelerinde ki 2019da da yaklaşık
söylüyorum, ortalama 30 milyon seviyesinde icra dosyası var. Yani bugün
neredeyse ülkede her 2,5 kişiden 1i icra borçlusu. Ama bu kadar dosya var
da tahsil edilen var mı derseniz, tahsil edilen, neredeyse yok denecek
kadar az dosya bulunmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Arı.
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Yine değerli arkadaşlar, tarım
derseniz tarımın, çiftçimizin durumu zaten içler acısı.
Bakın, ilk defa sizin döneminizde tarımsal elektrik, normal, evde ve
ticarethanelerde kullanılan elektriğin ücretini geçmiş durumda
yani daha önce tarımsal elektrikten yararlanmak istese çiftçi şimdi
bakın daha fazla para verecek durumda.
Bugün çiftçimizin Tarım Kanunundan kaynaklanan
153 milyar lira destek alacağı bulunmakta.
Sayıştayın raporlarında da
değerli arkadaşlar, çok sayıda hatalar bulunduğu
açıkça dile getirildi. 3.613, mevzuata uygunlukla ilgili hata; yine 2.670,
mali yönetimle ilgili hata; iç kontrol sistemiyle ilgili 9.967 hata
Sayıştay tarafından tespit edilmiş. Bunlardan en
önemlilerinden bir tanesi de ihalelerde rekabeti sağlayacak uygun
ortamların yaratılmadığı şeklinde bulgu
açıkça ortaya konulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arı, lütfen
tamamlayalım, bitirelim.
Buyurun.
CAVİT ARI (Devamla) Kısacası
değerli arkadaşlar, ülkeyi iyi yönetemediğiniz ortadadır.
Bu bütçe de Türk halkının
sorunlarını çözmeye yeter bir bütçe değildir; buradan sizlere
ifade ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanalda. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tanal.
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, değerli
bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum. Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Kamu Denetçiliği
Kurumunun bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Tabii,
iktidar partisi der ki: Yahu arkadaş, bizim hiç iyi bir yönümüz yok mu?
Evet, iyi yönünüzü söyleyeceğiz. Kamu Denetçiliği Kurumu kurularak bu
ülkede gerçekten bir iyilik yapıldı ama daha önceki Başkan
döneminde ölü olan bir kurum Sayın Malkoç döneminde -Kamu Denetçiliği
Kurumu- Türkiye'ye iyi tanıtıldı. En azından idarenin her
türlü eylem ve işlemleriyle ilgili, vatandaşımızın
faksla, telgrafla, mektupla, dilekçeyle başvurmasıyla ilgili âdeta
Türkiye'nin her tarafını adım adım dolaşarak bu kurumu
tanıtmaya çalıştı. Ama bu tanıtımı yaparken
Kamu Denetçiliği Kurumuna ayırmış olduğunuz bütçe
payı çok düşük değerli arkadaşlar. Yani herhâlde
şundan kaynaklanıyor:
1) Ya siz İdarenin eylem ve işlemlerini
Kamu Denetçiliği Kurumu takip etmesin, kontrol altına almasın,
işlem yapmasın. diye bütçesini kısıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle
yapmışlardır.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Amaç herhâlde bu. Eğer
bunu yapmış olsaydınız
Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanununun 4üncü maddesine göre farklı illerde şube açabilir çünkü
merkezi Ankara, bağımsız bir bütçesi var ama bütçeyi
artırıp Türkiye'nin diğer illerinde idarenin eylem ve
işlemlerini kontrol edebilme fırsat ve şansını
vermiyorsunuz. Hem öneri sunuyoruz hem de doğru yapılanı,
yanlış yapılanı söylüyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Mahmut Bey,
özetleme yapıyorsun.
MAHMUT TANAL (Devamla) Özetleme, peki.
Sayın Ramazan Bey zamanımı
alıyor Başkanım, özür diliyorum.
2) Devletin, idarenin her türlü eylem ve
işlemleri hukuka aykırıysa vatandaş da bundan zarar görür.
Nasıl ki çevre hukukunda vatandaşımızın çevrenin
kirlenmesiyle ilgili çevre davalarında menfaati olmaksızın dava
açma şartı varsa... Burada da Kamu Denetçiliği Kurumuna
-idarenin yaptığı her türlü yasal işlemi veya yapılan
kanunları halk adına- ne diyoruz biz? Halkın vekili Milletin
vekili Halkın gözü kulağı Hak arayıcısı
Adalet arayıcısı diyoruz kamu denetçisine. O zaman Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanınmalı arkadaş.
3) Ben diyorum ki: Başın düşerse
dara, Mahmut Tanalı ara. (CHP sıralarından alkışlar)
Kamu Denetçiliği Kurumunu, Türkiyede idareyle başı derdi
düşen herkes Kamu Denetçiliği Kurumunu arıyor; arasın da
çünkü başvurular ücretsiz. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumuna
başvurduğu gibi İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonuna da başvuruyor, Dilekçe Komisyonuna da başvuruyor,
Eşitlik Kurumuna da başvuruyor. O zaman bir koordinasyon
eksikliği var ve koordinasyon eksikliğini de halledelim, bu
koordinasyon eksikliğinden dolayı bir kurumun daha kurulması
lazım.
Bir başka şart: Hukuka aykırı
bir iş ve eylem gördüğü zaman resen hareket edebilmeli, şikâyet
olmaksızın, başvuru olmaksızın hareket edebilmeli, bu
yetki tanınabilmeli değerli arkadaşlar. Aynı şekilde,
yine, burada Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili bu yetki olmazsa ne olur?
Gerçekten, işte, Eşitlik Kurumu gibi, ondan sonra, aynı
şekilde Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi -kararları yerine
getirmezse- nasıl onlara yaptırım hakkı
tanınmışsa buna da yaptırım hakkını
tanıyalım. İki kurum var, bu kurumları burada
kapatıyorum, Meclise geçiyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclisle ilgili...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Süre kalmadı
Sayın Tanal, süre bitti.
MAHMUT TANAL (Devamla) Süre bitiyor, özür dilerim
ama süreyi vermediniz. Ben halka gerçekleri anlatmak zorundayım.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın Levent
Gök beş dakika verir.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada, bakın, bu sistem
İSMAİL TAMER (Kayseri) Grup
vermemiş sana.
MAHMUT TANAL (Devamla) Arkadaşlar, bana laf
atıyorsunuz, sözümü kesiyorsunuz, sizden istirham ediyorum...
Bakın, bugüne kadar gerek Grup Başkan
Vekillerimiz, diğer siyasi parti temsilcileri, Grup Başkan Vekilleri,
efendim, Meclisi kuşa çevirdiniz. dedikleri zaman hiçbiriniz kabul
etmediniz. Ben bunu bilimsel anlamda size kanıtlayacağım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Mahmut Bey,
yeniden çerçevele; bazı kelimeleri çıkar.
MAHMUT TANAL (Devamla) Peki, teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal, bir dakika
ekliyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Başkanlığından
ben
Tabii, önce yazılı soru önergesi veriyoruz, bize cevap
vermiyorlar. Ancak Bilgi Edinme Kanunu yoluyla Mecliste zorla,
cımbızla bilgi alıyorum, tüm kamuoyunun bilgisine.
Burada bana verdikleri bilgi şu
Diyorum ki:
Arkadaş, Cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren Mecliste kaç tane kanun yapıldı?
Cumhurbaşkanlığı kaç tane kararname yaptı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, işin
özü bu.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, ne güzel, kaç tane... İşte Meclisin bana
verdiği cevap: Meclis 41 adet kanun yapmıştır. -41 adet
kanun yapmış Meclis- ancak Cumhurbaşkanı da 46 tane
kararname yapmıştır, hazırlamıştır. diyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Yani bu ne demek? Meclisi
kuşa çevirdiğiniz bilimsel anlamda, net bir vaziyette tespit
edilmiş durumda. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo!
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, Mecliste çalışan
vatandaşlarımızın maaşları düşük, lütfen
maaşlarını düzeltin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Başkanım, beş dakika daha.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Yeter
artık Başkanım, yeter.
BAŞKAN Sayın Tanal, selamlayalım,
tamamlayalım.
MAHMUT TANAL (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Şimdi, benim sizden istirhamım, mademki
Meclisin bütçesi, Mecliste çalışan
vatandaşlarımızın, personellerimizin maaşları
düşük, bu maaşlarını düzeltin. Vatandaş aynı
işi yapıyor, aynı kapıdan giriyor, aynı yerde yemek
yiyor, aynı yerde çay içiyor; aldıkları maaşlar
farklı, özlük hakları farklı. Sizden istirham ediyorum, Meclis
çatısının altında bir eşitsizlik yapmayalım.
Mecliste çalışan polisler
Mecliste
çalışan polislerin normal çalışan personelden ne farkı
var? Ödedikleri yemek ücretleri farklı arkadaşlar. Allahtan korkun
ya! Yani aynı personel, aynı yemekhanede yemek yiyorlar, farklı
ücretler ödüyorlar. Bu, doğru bir hadise değil.
Ben dört dönemdir milletvekiliyim, Mecliste
inşaat bitmiyor. Bu paraları ne yapıyorsunuz ya? Niye her gün
inşaat, inşaat, inşaat? Yazık günah değil mi? Hangi
müteahhitlere veriyorsunuz?
Bir başka sorun, yani Allah bir daha
göstermesin bize, 15 Temmuz darbe gecesinde biz buradaydık,
sığınağa gittik. Güya sığınak
yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Burası çok
önemli Başkanım. Rica ediyorum
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yeter Sayın
Başkan.
MAHMUT TANAL (Devamla) Gerçekten önemli Sayın
Başkan, samimi söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, bir dakika daha
ilave edeyim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yani var ya
beş dakikaya gidiyor.
BAŞKAN - Sayın Tanal Meclisin en
çalışkan milletvekillerinden biri. Ona bir dakika süre verelim ama
bunu diğer arkadaşlarımıza taşırmayalım.
Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ara
buluculuğa değinecek mi acaba, ara buluculuğa?
MAHMUT TANAL (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Uzatmayacağım, özür dilerim.
Değerli arkadaşlar, değerli emniyet
müdürüm, değerli milletvekilim; bu sığınağa birlikte
gidelim, bu sığınağın duvarının rengi,
tavanının rengi, tabanının rengi, merdivenlerinin rengi
aynı. Yani eğer sığınağa gitmek isterseniz
yapılacak olan eylemden dolayı kimse telef olmaz -Allah göstermesin-
ama orada merdivenler var, merdivenlerden insanlar birbirini ezerek
Yani
yuvarlanacaklar, düşecekler çünkü gözler fark etmiyor, hissetmiyor. Ben
dedim ki sığınak yapılmış, gidip bir kontrol
edeyim -sanki Meclisin idare amiri de benim- gittim, gayet rahat kontrol ettim,
ben orada gerçekten düşüyordum. Sizden istirham ediyordum Sayın
Başkanım, yani müsait bir zamanınızda orayı bir
kontrol edin. Meclisin o paralarının gerçekten hangi müteahhitte
olduğu, ne olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
MAHMUT TANAL (Devamla) Evet, bütçeye biz
karşıyız. Bu, halkın bütçesi değil, halkın
istedikleri verilmiyor, 3600 ek göstergeler verilmiyor; öğretmenlerin
verilmiyor, polislerin verilmiyor, imamların verilmiyor, netice
itibarıyla emeklilikte yaşa takılanların verilmiyor ama ne
yapalım, parmak gücüyle buradan geçiyor.
Hepinize teşekkür eder,
saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yalnız, bir şey daha söylemeden
geçmeyeceğim, Zülfü Beyi gördüm: Sayın Zülfü Bey kardeşim,
birileri dedi Meclisin delisi. siz de dediniz ki Davamın delisi. Deli
olan Meclise girmez arkadaşlar, sizden rica ediyorum, akıllı
insanlar girer.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kötü
söz sahibinindir canım.
BAŞKAN Evet, değerli arkadaşlar,
simdi söz sırası İstanbul Milletvekilimiz Sayın
İbrahim Özden Kaboğluna ait. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, Türkiyenin en önemli anayasa profesörü İbrahim
Kaboğlunu ihraç edenler acaba bugün utanacaklar mı, bilmiyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ya otur yerine!
Hayret bir şey!
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan üyeleri, milletvekilleri; 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi ve 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay
bütçeleri üzerine söz almış bulunuyorum.
Kısacası, Anayasa Mahkemesi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin normatif yetki kullanımını denetleyen,
Sayıştay ise TBMM adına denetleyen bir organ. Şu hâlde
burada belirleyici olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Konuyu üç
aşamalı ele alacağım; yürürlükteki Anayasa
bakımından, uygulama açısından ve anayasal düzenleme
gereği açısından. Birinci başlık altında çok
şey söylendi -anayasal düzlemde durum nedir- o nedenle birkaç cümleyle
yetineceğim. Anayasaya uygunluk denetimini yapan Anayasa Mahkemesi,
burada oylanan yasaların Anayasanın sözüne ve özüne, saygı
ölçütüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını
denetler. Anayasa metniyle sınırlı olmayıp Türkiyenin
taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de denetim ölçütleri
arasında yer almaktadır. Bu itibarla, Türkiyenin İnsan
Hakları Avrupa Sözleşmesini onaylamasının 65inci,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin onaylanmasının
71inci yılında vahim insan hakları ihlallerinin inkârı
insan hakları suçu ortaklığıdır. Bunu belirtmek
isterim.
Anayasayı resmî yorum yetkisi Anayasa
Mahkemesi tarafından kullanılır ve bu açıdan Anayasa iyi
anlaşılmalıdır. Anayasa Mahkemesi, Anayasa tanımı
gereği birbirinden ayrılmış iktidarları denetler, buna
karşılık bir bütün oluşturan hak ve özgürlüklerin
güvencesini oluşturur. Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi ve
Sayıştay yargı-demokrasi ilişkisini belirleyen üçlü
işlevin ekseninde yer alır. Yargı demokrasi faktörüdür,
demokrasi aktörüdür ve demokrasinin antrenörüdür. Uygulama ve gerçek durum
açısından durum hayli farklıdır. Anayasa Mahkemesi çok geç
denetlemekte, en az denetimle yetinmekte ama mesela anayasal sistemimizi
zedeleyen, bozan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini bugüne
kadar hiç denetlememiş bulunuyor. Bu, çok ciddi bir ihmaldir. Bu,
özellikle paralel yasama olgusu dikkate alındığı zaman
biraz önce Sayın Tanalın vurguladığı üzere- Anayasa
madde 2nin ihlali anlamına gelmektedir. Gerekçesizdir üstelik bu
kararnameler, devlet yapısını altüst eden kararnameler.
Sayıştay ise verimlilik ve etkinlik
denetimi bakımından denetimi düzleminden basit bir performans
denetimine indirgemiş olmakla birlikte, Sayıştay denetimi
dışında tutulan işlemler kategorisi, kurumlar kategorisi
giderek yaygınlaşmakta ve bu da tabii ki hukuk devleti ilkesine ağır
bir darbe indirmektedir. Varlık Fonunun denetimi kâğıt üzerinde
kalmakta, Turizm, Tanıtım ve Geliştirme Ajansının
denetimi bunun dışında kalmaktadır. Dolayısıyla
hukuk devletine aykırıdır.
Bunların ötesinde, yerel yönetimleri de
eşitsiz denetime tabi tutması, mesela 2nci parti belediyelerinde
sürekli Sayıştay denetçisi gördüğümüz hâlde 1inci partinin ne
kadar denetlendiğini bilmiyor olmamız ayrıca üzerinde
durulması gereken bir husustur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 3üncü partide de
kayyum var.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Evet, 3üncü partide de kayyum var. Muhtemelen 4üncü parti de
denetlenmiyordur.
Şimdi, burada, Anayasa Mahkemesinin tabii
kayyum yoluyla
Kayyum esasen, aslında valilerin de görevini gasbetmektir
çünkü valiler, illere valilik için atanmışlardır madde 126ya
göre; 127ye kaydırmak, valiye de görevini yaptırmamak anlamına
gelmektedir.
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin varlık nedeni
-bizim Anayasa Mahkememiz Avrupada 4üncü mahkeme- politikanın hukukun
kıskacı altına alınmasını ifade etmektedir.
Politika hukuk çerçevesinde icra edilir. Şimdi, burada bizim
açımızdan çok önemli bir sorun, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi olarak adlandırılan düzenleme ile monokrasi
arasındaki Acaba bu, parlamenter rejim midir, yoksa başkanlık
rejimi midir? biçimindeki bir nitelemenin ötesinde, nasıl adlandırma
yapılırsa yapılsın bu düzenlemenin Anayasa madde 2yle
bağdaşıp bağdaşmadığıdır. Madde 2,
bilindiği gibi, demokratik hukuk devleti, cumhuriyet
anayasalarımızın ortak paydası, insan haklarına
dayanan laik ve demokratik bir sosyal hukuk devleti. Buna uygun mu, değil
mi? Anayasa Mahkemesi bu konuda karar vermek durumundadır. Gerçekten
anayasal ve yasal düzlemde olmak üzere, hukukta çifte olağanüstü duruma
neden olan siyaset, olağanlaşmamak için direndiğinden Anayasa
Mahkemesinin buna katkıda bulunması tarihsel misyonu gereğidir.
Evet, buna da değindikten sonra, şimdi,
anayasal düzenleme gereği neyi ifade etmektedir? Anayasal düzenleme
gereğini vurgulamadan önce, anayasa içi yapılabilecek olanlar
belirtilmelidir. Zira bu gereklilik, Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay
açısından olduğu kadar Meclis açısından da gereklidir
çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa madde 104 çerçevesinde
kullanılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, 7nci
maddenin gereğini yerine getirememektedir. Bu da yasama yetkisinin devir
yasağını öngören maddedir. Anayasa Mahkemesi ise yasama, yürütme
ilişkisi nasıl olursa olsun nitelik olarak ve bundan doğan
gereklilikler çerçevesinde güçlendirilmeli, özellikle önceden denetim ve organ
davası kabul edilmelidir. Sayıştay ise yürütme üzerinde siyasal
denetimin bulunmadığı bir düzenlemede akçasal denetimin
güçlendirilmesiyle yetinmemeli, denetim dışı alanlar denetime
açılmalıdır. Kuşkusuz asıl olan, Anayasanın,
demokratik hukuk devletinin asgari gerekleri ışığında,
çağdaş birikimler ve ulusal deneyimimiz doğrultusunda yeniden
yazılmasıdır. Zira on altı aylık uygulama yürütmeyi
bir bütün olarak, yasama ve yargıyı ise dolaylı bir biçimde tek
kişide toplayan anayasal düzenlemenin sürdürülemez özelliğini teyit
etmiş bulunuyor. Türkiyenin siyasal ve anayasal gelişmelerine
tamamen yabancı olan ve bunu âdeta tersine çevirmeye çalışan
2017 Anayasa değişikliği cumhuriyet anayasalarının
ortak paydaları olan madde 2ye yabancıdır, 2nin dışında
yer almaktadır.
Gerçekten, Tanzimattan başlayarak kurallar,
kurumlar ve değerler bütünü ışığında, darbelere,
kesintilere ve kırılmalara karşın anayasacılık
açısından şu süreç kayda değer: İktidarı
sınırlandırmak ve özgürlükleri güvencelemek. Bu bakımdan,
2017 kırılması Osmanlı-cumhuriyet
kırılmasına da yabancı olup ona ters düşmektedir. Bu
açıdan monokrasi olarak niteleyenlerin eleştirisi ile
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi deyimini
kullananların eylemleri aslında örtüşmektedir çünkü onların
yaptığı yollama, sürekli tek kişiye yaptığı
yollama iktidarın kişiselleşmesinin teyididir ve bu rejimin,
düzenlemenin geçici olduğunu göstermektedir.
Bu bakımdan, genel başkanın konumu
ile müttefik fetişizmine değinmekte yarar var. Meclis
konuşmalarında vekillerin, andı gereği Anayasa ve hukukun
üstünlüğü referansı yerine kişi referansını öne
çıkarmaları ölçüsünde Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay
denetimi zorlaşmaktadır. Burada tarafsızlık statüsüne göre
Cumhurbaşkanının, Anayasanın amir hükümlerine
karşın parti genel başkanlığına dönmüş
olmasının payı belirleyicidir. Parti genel
başkanlığı, başta yasamanın asli ve genel yetki
özelliğinin yanı sıra Anayasanın birçok amir hükmünün
uygulanmasını zedelemektedir. Hükûmet istikrarı
sloganıyla yıkılan anayasal düzenin ardından kurulan Cumhur
İttifakı ise muhalefet hakkı yoluyla nitelikli yasa yapımını
engellemek için kullanılmakta, özerk yasama ilkesini zedelemektedir.
İlk çelişkiler bununla da bitmemekte, esasen Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve bakanların işlem ve eylemleri
bakımından onların yeni anayasal konumu gereği siyasal
faaliyetlerde bulunamayacakları hâlde sürekli siyasal faaliyette
bulunmaları, seçilmemiş bir kişi olarak Cumhurbaşkanı
Yardımcısının vekâlet yetkisini kullanması
aslında Anayasa madde 2ye aykırılık oluşturduğu
gibi partizan devlet uygulamasının da bir teyidi olmaktadır.
Aslında bu belirttiklerim 15 Temmuz öncesi,
esnası ve sonrası politik tavır ve uygulamalarla da
doğrulanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şöyle ki: 2003te Bilim Kurulu üyelerinin
Başbakan tarafından atanması için değiştirilen
TÜBİTAK Yasası ile 2010 Anayasa değişikliği
yanılgısı ardından Ne istediler de vermedik? itirafı
geldi. Şimdi ise OHAL ve ortam koşullarında dünya hukuk tarihinin
en büyük toplu hukuk kıyımı eşliğinde dayatılan
2017 değişikliğini savunmak için müttefiklerin karalama
kampanyası artık tutmayacak. 4 örnek sadece
Başbakan 22
Şubat 2017de KHK ek listelerinde kimlerin yer
aldığını biz bilemeyiz. Kurunun yanında yaş da
yanıyor, bunun için komisyon kurduk. dedi. 22 Mart günü Başbakan
Yardımcısı Ek listeleri MİT hazırlıyor. 16 Nisan
oylamasından sonra bunları düzelteceğiz. dedi. Başbakan 6
Haziranda Yetmiş günde yüzde 31lik desteği yüzde 51e
çıkardık. dedi. 23 Haziran 2019: Bu ek listelerde yer alanlar
seçmen olamazlar listesi. Niçin gece karanlığında bu listelerin
hazırlandığı oraya çıkmış bulunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, bir dakika daha ilave
ediyorum, lütfen toparlayın Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, sataşma da oldu, bir dakika daha lütfen.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, bir dakika
ekledim, konuşmanızı sürdürün lütfen.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Şimdi, bu itibarla, bütün bunlar ortadayken şu anda monokrasiyi
meşrulaştırmak isteyenler bu dönemde yaptıkları hukuk
dışı uygulamaları haklı kılmak için yeniden ben
ve benim gibileri sözde bilim adamı veyahut da ülke bölücülüğü
sözleriyle hedef göstermeye ve yaşama hakkımızla uğraşmaya
devam etmektedirler. Ben onları muhatap almıyorum. (CHP, HDP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Benim
muhatabım, bir öğretim üyesi olarak, Cumhur
İttifakının atamış olduğu 69 rektör ve
bunların hiç yurt dışı yayını yokmuş;
71ininse hiç atfı yokmuş; benim tek başıma sadece
yabancı dillerde yaptığım yayın sayısı -elimin
altında olan- 90 kadar, Fransızcadan Farsçaya kadar ve belki de
saptayamadıklarımla 100ü geçmektedir. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Utansınlar,
utansınlar! Türkiyenin en önemli bilim adamını ihraç edenler
utansın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, sözlerimi tamamlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın, bitirin lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Dolayısıyla, yurtseverlik ölçütü burada
eğer bilimse bilimle olur. Burada oyladığımız yasalar
ülkenin tarihsel, doğal, kültürel bütünlüğünü bozuyorsa, kişi
özgürlüklerinin, sosyal hakların ve çevresel hakların
bütünlüğünü ihlal ediyorsa, demokrasiyi ve hukuk devletini zedeliyorsa
Bütün bunları savunmak, ulusal ölçekte ve uluslararası alanda bütün
yaşamı boyunca hukuk devleti ve insan hakları yönünde
uluslararası bilimsel projelerde hep açık ortamda, cemaatlerde
değil cemiyetlerde, saydam bilimsel ortamlarda savunmak eğer ülke
bölücülüğüyse o zaman kendilerine Anayasa madde 81 gereği içtikleri
andı hatırlatmak isterim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Dolayısıyla, Anayasa suçu işlememek
asıldır, hukuku savunmak bütünleştiricidir; Anayasa suçu
işlemek esasen bölücülüktür.
Saygılarımla. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Antalya
Milletvekilimiz Sayın Çetin Osman Budakta. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Budak buyurun, süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Turizm Bakanımız burada. Turizm sektörü
Türkiyede 1970li yıllarda yol almaya başlamış, 1980li
yıllarda yapılaşmaya devam etmiş, aşağı
yukarı kırk senelik bir geçmişi olan ve yüz akımız
olan bir sektör. Neden yüz akımız? Çünkü orada emekçiler var, orada
yatırımcılar var ve özellikle de inci gibi olan sahillerimizde
ortaya çıkmış yatırımlar var. O yüzden ben onlara,
başta gece müdüründen komisine kadar emekçilere candan, yürekten teşekkür
ediyorum çünkü bu yıl bir rekor kırdılar. O yüzden onları
kutlamak görevimiz.
Ama dönüyoruz, Sayın Bakan da buradayken -her
zaman yakalayamıyoruz- birkaç şey soracağım. Birincisi,
geçen seneye göre bütçe öyle bir seviyeden bugün 537 milyon
düşürülmüş yani yüzde 10. Hiçbir açıklama duymadık sizden.
Eğer bütçe böyle düşürülmemiş olsaydı bugüne göre 1 milyar
daha -eski parayla 1 katrilyon- fazla olacaktı, sektörün en büyük
ihtiyacı tanıtım, tanıtımda kullanılacaktı.
Peki, dün Sayın Fuat Oktay buradan turizmle
ilgili şunu söyledi, dedi ki: Bizim cari açığı
kapatmaktaki en önemli, en değerli sektör turizmdir. Bu yıl 29 milyar
dolar gelir bekliyoruz, önümüzdeki sene de 34,3 milyar dolar gelir bekliyoruz.
Yani bu yıldan önümüzdeki yıla yüzde 20 daha artıracaklar, hedef
bu. Tutturulur mu? Hep beraber göreceğiz ama ben şunu söyleyeyim:
Bunun tutturulması mümkün olmayan birtakım gelişmeler
yaşandı turizm sektöründe.
Birincisi, sektörle istişare edilmeden
Tanıtım Ajansı adı altında bir fon getirildi. Bir
tarafta özel hukuk, öbür tarafta da kamu hukuku var. Özel hukuka göre
topluyorsunuz ve harcıyorsunuz, kamu hukukuna göre de denetliyorsunuz.
Peki, bu elde edilen geliri kim denetliyor? Özel denetim kurumları
denetliyor.
Bu yetmedi -eylül ayında çıktı
sanıyorum- üç ay sonra tekrar, bütçe görüşmeleri esnasında yüzde
2 konaklama vergisi getirildi. Bunlar aslında KDV benzeri vergilerdir.
Konaklama vergisi dünyada -Sayın Bakan gayet iyi bilir- yerel yönetimlere
verilir, en azından yarısı yerel yönetimlere verilir ama burada
böyle bir şey yok. Hazinenin açıklarını kapatmak üzere çok
gelişmiş, iyi noktalara gelmiş bir sektörü paçasından tutup
aşağı çekiyorsunuz. Yazıktır, hem de bir sektör
mensubu olan Bakanla bunu yapıyorsunuz. Yani sektörün geliştirilmesi
gerekirken köstek olmak, hele şu kriz döneminde, finansal kriz döneminde
hangi akla hizmettir, onu bilmiyorum.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Biraz kazılardan
bahsedelim, kazılardan.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Bakın,
buraya gelir anlatırsınız, cevap veririz onlara, hiç merak
etmeyin.
BAŞKAN Sayın Budak, siz Genel Kurula
hitap edin.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Satışa
çıkan tesis sayısı son aylarda 1.750ye ulaşmış.
Benim bulabildiğim bu. Yani sektörden de bir uzaklaşma var. O
sektörden uzaklaşmaları, aslında, daha aktif hâlde,
çoğalmaya doğru yöneltmeniz ve Anadoluya bütün turizm sektörünü
yaymanız gerekiyor.
Daha hızlı gitmek gerekirse, sektörün
girdi maliyetleri yine olmaz seviyelere çıkmış. Buralarda destek
beklerken sektöre tekrar köstek olunuyor. Burada turizm
çalışanlarının durumu var. Eğer konaklama sektöründe
siz personel yüklerini kaldırırsanız, sektöre de Bir
koşulla, ancak bunu yapıp çıkarmayın. derseniz kalifiye
elemanını altı ay çalıştırıp altı ay
çıkarmak zorunda kalmaz.
Şimdi, Sayın Bakana bir soru daha
soracağım. Geçen hafta Resort Kongresinde Sayın Bakanı
izledim, bundan on-on beş gün önce, Antalyada olan bir kongreydi.
Türkiyenin ve dünyanın her yerinden turizmciler gelmişti. Protokol
konuşmaları yapıldı, daha sonra Sayın Bakan bir
saatlik bir sunum yaptı. Bir, turizm bütçesi düşürülüyor; iki,
sektöre inanılmaz bir yük getirildiğini orada tabloyla gösterdi
Sayın Bakan ve bir saatten fazla orada sunum yaptı. Bütün sektör
oradayken, dünyadan da gelmiş olanlar varken sunumunu bitirdikten sonra da
salondan ayrıldı. Sektörü dinlemezseniz sektöre çözüm ürütemezsiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka soru daha Sayın Bakana: TÜRSAB
seçimleri geçen hafta yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Budak, bir dakika
ekliyorum, lütfen toparlayın.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
TÜRSAB seçimleri geçtiğimiz hafta
yapıldı. Bir önceki başkan tekrar seçildi ve aynı yönetim
tabii ki devam etti. Şöyle bir iddia var Sayın Bakan, bugün
basında da yer aldı, bunu açıklamanızı rica ediyoruz:
TÜRSAB seçimlerinden önce karşı grupla sizin makamınızda
görüşme yaptığınız söylendi. Eğer bu
doğruysa demokratik seçimlerde bakan gücünün
kullanıldığını ispatlamış olurum, eğer
doğru değilse de burada ben sizden özür dilerim.
Seçimlerden sonra bir başka konu daha var:
Seçimler bitti ve arkasından şu anda TÜRSABda 3 müfettişinizin
olduğu ve müfettişlerin denetim yaptığı söyleniyor.
Tabii ki denetleteceksiniz, tabii ki kurumlar denetlenmek üzere
yapılanmışlardır, daha düzgün iş yapabilmesi için
denetlenmelidir ama seçimin hemen arkasından 3 denetçinin gönderilmesi
şaibelidir. Ayrıca yine şu anki Başkanın, TÜRSAB
Başkanının kendi özel işletmelerine de Maliye
müfettişleri gönderdiğiniz söyleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN: Selamlayalım Sayın Budak, rica
ediyorum.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Bu iddialar
doğru mudur Sayın Bakan? Bu iddialar doğruysa felaket. O zaman
bu sektörde, kendiniz aslında sektörü gayet iyi bilen birisisiniz hem tur
operatörlüğü şirketiniz var hem konaklama şirketleriniz var, otelleriniz
var fakat sektörün karşısında aynı zamanda da onlarla
rekabet ediyorsunuz. Bu haklı bir rekabet olabilir mi? Böyle bir rekabetin
tek taraflı bir rekabet olmadığını kim iddia edebilir?
Aynı zamanda da elinizdeki devlet gücüyle kurumları eğer
baskı altına alırsanız orada özgürlükten bahsedemezsiniz.
Turizm, demokrasi ister; turizm, özgürlük ister. İnsanlar dünyadan bu
ülkeye geleceklerse demokrasi ararlar, özgürlük ararlar.
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Budak.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) O yüzden bunları
burada ifade ettim. Dinlediğiniz için teşekkür ederim, hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Sera Kadıgilde. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kadıgil.
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın üyeler; Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2020 bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, sabahtan beri dinliyorum sizleri
sayın vekiller, buraya her çıkan ya dizi ihracatımızı
övüyor ya sinema filmlerimizin olağanüstü izlenme
başarılarından bahsediyor, biz de bunları takdirle
izliyoruz ve tebrik ediyoruz, hatta bununla, Sayın Bilginerin
aldığı ödülle sanıyorum hepimiz çok gurur duyduk. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bir kez
daha Sayın Meclisimiz adına kendisini buradan tebrik ederim.
Aynı zamanda biri daha var, seversiniz, sizin
için getirdim çünkü bu anlatacağım konunun sağcısı,
solcusu, muhalifi vesairesi yok; TRTye para
akıttığımız Neoosmanlıcı dizilerin
yıldızı, Jön Türkü Engin Altan Düzyatan. İki
sanatçıyı da burada bu şekilde göstermek istiyorum çünkü her iki
sanatçının da ve sadece ünlülerin değil, ünlü olmayanların
da canını yakan bir sorundan bahsedeceğim ben size. Gidip gelip
burada böyle övdüğümüz dizilerimizdeki, sinema filmlerimizdeki
oyuncularımızın, sanatçılarımızın beş
kuruş telif hakkı olmadığından bahsedeceğim ben
size ve bunun sorumlusunun da biz olduğumuzu anlatmak istiyorum müsaadenizle.
Bakın, bu insanların -tekrar
göstereceğim- eserleri, bir sürü televizyon kanalında, bir sürü
yerde, otelde, uçakta, orada burada tekrar tekrar gösteriliyor, bu
insanların hiçbiri bu eserlerinden tek kuruş telif hakkı alamıyorlar.
Bütün kanallar bu işin ekmeğini yiyor, ne işin sahibi olan, o
filmleri çeken yönetmenler ne bu eserleri yazan senaristler ne bu
bayıldığımız karakterlere can veren oyuncular kendi
emeklerinden bizim yüzümüzden beş kuruş yararlanamıyor sevgili
arkadaşlar. Neden? Çünkü bizim Meclisimizin kanunları değil,
orman kanunları geçerli bu televizyon ve sinema alanlarında. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, ilginç bir şey söyleyeceğim
size: Türkiyede sinemada ya da televizyonda iş mi yapmak istiyorsunuz,
iki tane şeyi baştan kabul edeceksiniz.
Bir: Kardeşim, yüz seksen dakika dizi
çekeceğim diye sabahtan akşama, akşamdan sabaha canın
çıkıyor olabilir, bunun bir önemi yok, primini kendin ödemezsen sen
bu sektörden emekli falan olamazsın. Amir hükmü var kanunun -TRT Müdürü
buradadır Sayın Bakan, bir soralım, 5510 sayılı
Kanunun 4üncü maddesinin (2)nci fıkrasının (b) bendi- Sen bu
sanatçıları sigortalı yapacaksın. diyor, hiç kimse
yapmıyor. Devletin televizyonu devletin yasasına uymuyor; biz
diğer yapımcılardan, diğer kanallardan bunu nasıl
bekleyeceğiz, ben gerçekten bunu merak ediyorum.
İkinci bir husus: İster Haluk Bilginer
ol, ister ünlü ol, ister ünsüz ol, sen yarattığın eserin
peşine düşemezsin. diyor bize bu sistem ve biz bu telif hakları
yasamızı değiştirmediğimiz için bu insanlar bu
şekilde sömürülmeye devam ediyorlar. Bunu sadece ben bilmiyorum,
Sayın Bakanlık da çok iyi biliyor. Bu yüzden üç değil, beş
değil, bakın, tam on yıldır telif hakları
yasasında gerekli düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz ama
on yıldır biz bir arpa boyu bile yol alamıyoruz ne yazık ki
sevgili arkadaşlar.
Bakın Sayın Bakan, desteklerimiz
arttı, sinema desteklerimiz arttı, tiyatro desteklerimiz arttı
-doğruya doğru demek lazım- bunun için ben size teşekkür
ediyorum ama sinemaya 37 milyon ayırdığımızı
söylüyoruz bu sene. Bakın Küçük Şeyler diye bir film var; hayatla
derdi olan, gerçek bir sinema filmi, gişe kaygılı bir iş
değil, 100 salonda gösterime girdi, çok da güzel izleniyordu insanlar
tarafından. Bir haftanın sonunda, ne olduysa oldu, 4 salona
düştü. Ağzınızı açıp tek bir cümle
kurmadınız.
Kültür merkezleri açtık. diyorsunuz,
sunumlarda var. Daha yeni Malatyada açtığınız kültür
merkezinde Ankara Birlik Tiyatrosunun Aman Başkan Duymasın oyunu
sudan bir sebeple yasaklandı. Bir tek o değil, Levent Üzümcünün
Anlatılan Senin Hikâyendir var, Cansu Fırıncı "Taranta
Babu'ya Mektuplar"da oynuyor, her yerde yasaklanıyor bu oyunlar.
Diyorsunuz ya Tiyatrolara 6 milyon veriyoruz, destekleri artırdık.
Ağzınızı açıp bu sansürlerle, bu aleni sansürlerle
ilgili bir cümle kurmadığınız zaman ne yazık ki fazla
inandırıcı olamıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, şimdi, tüm
Bakanlığın 2020 bütçesine bakıyorum, toplam 5 milyar.
Turizmi bir kenara koyuyorum sevgili arkadaşlar, saray
eşrafının kültür sanata reva gördüğü kaynak 1, taş
çatlasın 2 milyar lirayı geçmiyor. Dünya standardı var bu
işin, diyor ki: Genel bütçenin yüzde 1ini ayıracaksın. Yani
en az 10 milyar TL ayırmamız lazım bizim bu alana. Biz 1-2
milyar ayırıyoruz, sonra da bunu takdir etmemizi bekliyorsunuz
bizden.
Gerçi ülkeyi ne yazık ki öyle bir hâle
getirdiniz ki gerçekten insanlar karınlarını doyurma
telaşından ne tiyatro ne sinema düşünebiliyorlar. Sayenizde
resimden, heykelden geçeli epeyce oldu. Kitap desek, kâğıt üreten
fabrika bırakmadığınızdan, ithal kağıtlardan
kitap okumak bile ne yazık ki lüks artık Sayın Başkan.
Velhasılıkelam, ülkeyi öyle bir batırdınız ki sanat
için neden para az diye ben bu kürsüden her sorduğumda, ekonomik kriz
yüzünden nefes alamayan insanlar dönüp bana kızıyorlar: Ya, senin
başka derdin mi kalmadı bu memlekette? diye.
Şunu düşünüyorum: Peki, haklı
mısınız ya da mesela, bu eleştiriler haklı
eleştiriler mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakikaya daha ihtiyacım olacak.
BAŞKAN Devam edin.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Yani
sanattan kısıyorsunuz da sanattan
kıstıklarınızı siz gerçekten milletin refahına
mı aktarıyorsunuz? Mesela gençlere iş mi yaratıyorsunuz bu
parayla? Ocağına incir ağacı diktiğiniz çiftçiye,
hayvancıya mı veriyorsunuz sanattan
artırdıklarınızı? (CHP sıralarından
alkışlar) Hayır arkadaşlar, siz yine ne yazık ki
sadece lüks peşindesiniz, yine israf peşindesiniz, yine yandaş
semirtme peşindesiniz. Bakın, bütün tiyatroyu, sinemayı üst üste
koyduk, bir senede verdiğiniz destek kaç para biliyor musunuz? 45 milyon
TL. Öbür taraftan, dönelim, kuş uçmaz kervan geçmez bir yere
havalimanı yapıyorsunuz, orada yolcu garantisi adı
altında yine bu şirketlere peşkeş çektiğiniz para 160
milyon TL; sanata reva gördüğümüz teşviklerin 4 katı. Yani
Zengini nasıl daha zengin, yoksulu nasıl daha itaatkâr ederim.den
gayrı bir dert görmüyorum ben bu bütçede. Tam da bu yüzden sanattan
korktuğunuzu düşünüyorum zaten. Sanatın ve sanatçının
kitleleri uyandırma gücünü de ne yaparsanız yapın sanatı
kontrol altına alamadığınızı da çok çok iyi
biliyorsunuz.
BAŞKAN Selamlayalım.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Son
üç cümlem Sayın Başkanım.
BAŞKAN Selamlayalım.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Selamlayacağım, teşekkürler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlamak için süre veriyorum
Sayın Kadıgil.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Bile
bile tarihteki her zorba devrin düştüğü yanlışa
düşüyorsunuz; iyice sıkarsak elbet bir gün özgür sanat da pes eder,
boğulur ölür sanıyorsunuz. Ama unutmayalım sevgili arkadaşlar:
Halka gerçekleri gösterecek sanat kalmayınca devrimiz daim olur, tarih
bizi yazar. sandı nice bazıları. Hâlbuki herkes mıh gibi
aklında tutarken Brechtin, Nazımın adını, kimse hatırlamaz
ve inadına hatırlamayacak onlara zulmeden korkakları.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, İzmir
Milletvekilimiz Sayın Özcan Purçuda.
Buyurun Sayın Purçu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım,
sevgili vatandaşlarımız; hepinize sevgiler saygılar
sunuyorum.
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü.
Herkesin İnsan Hakları Günü kutlu olsun, Romanlar hariç. Çünkü bizim
haklarımız yok; yaşama hakkımız yok, barınma
hakkımız yok, eğitim hakkımız yok; insanca, onurlu
yaşama hakkımız yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Mersin Üniversitesinin Sosyoloji Bölümündeki
profesör hocalarımızın, akademisyenlerimizin
araştırmasından biraz bahsedeyim. Türkiyede yaşayan
Romanların yüzde 39unun evinde çamaşır makinesi yok,
televizyonu yok, elektriği yok. Dolayısıyla biz 1700lü
yılları yaşıyoruz arkadaşlar, Romanlar 1700lü
yılları yaşıyor. Roman Strateji Eylem Planı yaptınız,
masada kaldı. Bakın, Romanlar çadırlarda yaşamaya devam
ediyor -1700lü yıllarda- elektrik, su yok.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) AKPnin bundan
haberi yok!
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bakın Sayın Bakan,
buyurun; strateji planınız nerede sizin? Masa başında
kaldı, strateji planınız masa başında kaldı. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, çocuklara bakın;
çadırlarda kalıyorlar, okula gidemiyorlar, bakın.
Romanların yüzde 46sı okuma yazma bilmiyor. Sahaya inip bir
araştırma bile yapmadınız, yazıklar olsun,
yazıklar olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki:
İtibardan tasarruf olmaz. Bu, itibar değil de nedir? Vatandaş
çadırda kalıyor, bu itibar mı Allah aşkına? Bu,
Türkiye Cumhuriyetine yakışıyor mu? Bütçeyi hazırlarken
baktınız mı bu insanlara? Yazıklar olsun! 6 milyon Roman
vatandaşı var, 6 milyon; yarısı böyle arkadaşlar,
yarısı böyle. Hikâyeden eylem planı, strateji planı... Ne
yaptınız biliyor musunuz? Strateji planını sahaya inip hiç
uygulamadınız, bakın burada, kâğıtta kaldı. 2018 Aralık
ayı itibariyle, çadırda kalanlara, okula gidemeyenlere, orada burada
barakalarda yaşayanlara konut yapacaktınız, aha, burada
yazıyor, okuyun isterseniz; haberiniz bile yok ya, haberiniz bile yok!
Bürokratları değiştirip değiştirip durdunuz. Seçimlere
gittiniz, kandırdınız, oy istediniz. (CHP sıralarından
alkışlar) İtibar dediniz ama bu vatandaşları
görmezden geliyorsunuz. Bunlar var ya kayıt dışı
yaşıyor, yüzde 96sı kayıt dışı işlerde
çalışıyor. Kayıtlarda bile yokuz arkadaşlar,
yazıklar olsun! Hükûmetin bu planlarına, projelerine yazıklar
olsun! Romanlara borcunuz var, yapacaksınız. Onlar da
vatandaşımız.
Bu bütçede Romanlar yok, fakirler, garibanlar,
işçiler, emekliler, memurlar yok; zenginler var. Vergisini ödemeyen o
zenginlerin vergi borcunu siliyorsunuz ya, işte bütçede bunlar var.
Bütçede alım garantisi verdiğiniz o şirketler var, o inşaat
firmaları var. Bu insanlara da bir yaşam garantisi veremez misiniz,
yok mu bir konut yapacak paranız, yok mu? (CHP sıralarından
alkışlar) Yok mu bir konut yapacak paranız, yok mu?
İnanın, vicdanınızdan bir nokta kadar bir şey göremedik.
Strateji dediniz, Romanları çok seviyoruz. dediniz, hepsi sahada
kaldı.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) O bütçede
Özcan Purçu var.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Özcan Purçu Cumhuriyet Halk
Partisinde var, sizde yok, sizde yok. Özcan Purçu, Türkiyede, cumhuriyet
tarihinde, ilk defa, Atatürkün partisinden milletvekili oldu. (CHP
sıralarından alkışlar) Siz de dört yıl sonra bir
milletvekili yaptınız, hiçbir yetki vermediniz adama ya, adam
çalışmıyor ki hiçbir şey yapmıyor, buraya gelip bir
konuşma bile yapamadı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Purçu, Genel Kurula hitap
edin.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bakın, benim partim ilk
bütçe günü bana konuşma sırası verdi. Oradaki milletvekiline
konuşma sırası bile vermiyorsunuz ya. Yazıklar olsun, yazıklar
olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Purçu, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Romanlara değer verin
biraz, binlerce yıldan beri burada, bu ülkede yaşıyorlar. Bu
Anadolu topraklarında yaşıyoruz biz. Herkese kardeşlik
ettik, bayrağımızı da seviyoruz, devletimizi de milletimizi
de.
EROL KAVUNCU (Çorum) Ondan şüphemiz yok.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Biz, saygı istiyoruz
ya, insanca yaşamak istiyoruz. Söylüyorsunuz, söylüyorsunuz, hiçbir
şey yapmıyorsunuz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Şahsileştirme.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bakın, Roman Strateji
Eylem Planına göre
30 üniversite mezunu Roman var. İki yıl
önce Hükûmet onları geçici işe aldı, onları da iki yıl
sonra işten çıkardınız. Geçen gün telefon etmişsiniz
Bakanlıktan Temizlikçi olarak Romanların üniversite
mezunlarını alalım. demişsiniz. Üniversite mezunu
Romanları sadece temizliğe mi layık görüyorsunuz? Sizin
anlayışınız bu işte, sizin anlayışınız
bu!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Purçu, selamlamak üzere bir
dakika süre veriyorum.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Sayın
Başkanım, rica ediyorum bir dakika daha
BAŞKAN Verdim ben, buyurun, siz devam edin.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Tamam.
BAŞKAN Yani siz rica etmeden de veriyoruz
zaten.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Dört yıl önce Trakya
Üniversitesinde Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsünü
açtınız, Adnan Menderes Üniversitesinde Romanlar Uygulama ve
Araştırma Merkezi açtınız. Kilit açmadılar, daha
sahaya inip bir tane araştırma yapmadılar. Romanlarla ilgili,
arşivlerden bir tane araştırma sonucunu getirin, ne isterseniz
söyleyin bana. Sahaya inmiyorsunuz ki sahaya inmiyorsunuz. Konuşuyorsunuz,
yok.
Bakın, EYTli arkadaşlar bekliyor, yok;
Romanlar bekliyor, yok; işçi bekliyor, yok. O bütçeyi ne
yapıyorsunuz, çok merak ediyorum ya, çok merak ediyorum.
Bir şey daha söyleyeyim
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Purçu.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Son cümle
Başkanım.
Bakın, sarayın günlük 5 milyon lira
masrafı var; bir aylığını şu Romanlara
ayırın, 150 trilyon yapıyor. Biz konut yapalım, bari
çadırda yaşamasınlar; size önerim bu olsun.
Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.(CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Çok teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir saniye lütfen
Değerli arkadaşlarım, sükûneti bir koruyalım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Muş.
Değerli arkadaşlarım, lütfen
Bakın, bir söz talebi var, onu yerine
getireceğim.
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatip konuşmasında partimize yönelik, Roman
vatandaşlarımızla ilgili, sataşmalarda bulunmuştur ve
milletvekilimizin çalışmadığını, sahada
olmadığını söylemiştir. Cemal Bekle Milletvekilimiz
cevap verecektir.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) İsim kullanmadım
Başkanım.
BAŞKAN İki dakika süre veriyorum,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Siz de bir tartışmaya yol açmadan
yaptıklarınızı anlatın.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- İzmir Milletvekili Cemal Beklenin,
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
CEMAL BEKLE (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Arkadaşlar, Özcan Purçu Vekilimiz
konuşmasını yaptı; dedi ki insan hakları, dedi ki
AK PARTİ hiçbir şey yapmadı. Romanlar konusunda AK PARTİ
hiçbir şey yapmadı. demek en basit tabiriyle nankörlüktür
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Kendisi de çok iyi bilir, bu ülkede buçuk
kavramını alıp çöpe atan partinin adı AK PARTİdir
Allahın izniyle! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Buçuku tam yapan partinin adı AK PARTİdir
Allahın izniyle! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Bravo!
CEMAL BEKLE (Devamla) Bizim liderimiz Sayın
Recep Tayyip Erdoğan yedi düvelin önünde çıkıp Benim Roman
kardeşimin hakkını hukukunu kimse çiğneyemez!
Çiğneyen, karşısında beni bulur. dedi arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Yetmedi, Özcan Vekilimiz bizim stratejik eylem
planımızı eleştirdi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sulukulede ne oldu?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sulukulede ne oldu?
BAŞKAN Sessiz olalım.
CEMAL BEKLE (Devamla) Eyvallah, eyvallah
arkadaşlar. Biz eleştiriye sonuna kadar açığız ama
adama sorarlar: Siz ne yaptınız? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Siz, Romanlar adına ne
yaptınız? Bana söyleyemezsiniz. Biz sizi İzmirden biliyoruz;
biz sizin yerel yöneticilik anlayışınızı biliyoruz;
biz sizi Trakyadan, İstanbulda belediyede çalışan, el çektirdiğiniz
Roman çocuklarından biliyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sulukulede ne
oldu, Sulukulede?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sulukulede ne oldu?
CEMAL BEKLE (Devamla) - Arkadaşlar, Romanlar
kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. Boşuna demiyor bu
millet: Onlar konuşur, AK PARTİ yapar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Nereden nereye... diye boşuna
söylemiyor bu millet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) -
Eskidi, eskidi; o slogan eskidi.
BAŞKAN Sayın Bekle, tamamlayın siz
de.
CEMAL BEKLE (Devamla) Daha on sene önce, bir
Cumhurbaşkanının çıkıp da Bu ülkede özür dilenecek
bir toplum varsa o da benim Roman kardeşlerimdir. diyeceğini kimse
hayal dahi edemezken bizim liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunu
yapmıştır ve maalesef, bugün Romanlar adına ne yapıldıysa
-alt alta sayarım- hepsi AK PARTİ Hükûmeti döneminde
yapılmıştır. Özcan kardeşimin, değerli vekilimin
haklı olduğu noktalar vardır. Biz strateji eylem planı
yaptık, eylem planını yazdık.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Rafta duruyor,
rafta.
CEMAL BEKLE (Devamla) Biz, Kültür
Bakanlığında ne yaptık, gelsin anlatalım; biz
bakanlıklarda ne yaptık, gelsin anlatalım ve burada yüce
Meclisin önünde, burada halkımızın önünde, milletimizin önünde
bir kere daha kendisine söylüyorum: Biz istişareye açığız,
biz ortak akılla politika üretmeye hazırız. Buyursun gelsin, 2
Roman çocuğu olarak ne istiyorsa beraber yapalım ama bana
anlatsın. AK PARTİ belediyesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım, selamlayalım.
CEMAL BEKLE (Devamla) Başkanım, bir
dakika daha
BAŞKAN Selamlıyoruz artık,
uzattım ben sürenizi.
CEMAL BEKLE (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Bize anlatsın, çıksın burada yerel
belediyecilikte CHP ne yapmıştır; bize onu anlatsın Özcan,
kaç tane Roman çocuğunun işe girmediğini
Roman
çocuklarının belediyeye girmesini bırakın, Özcanın
kendi belediyeye giremiyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Bekle.
CEMAL BEKLE (Devamla) Ben çok teşekkür
ediyorum. Biz hazırız arkadaşlar, biz
politikalarımızdan eminiz. Rabbimin izniyle de yapılacak ne
varsa
Gerekirse iş birliğine de açığız Özcan
kardeşimizle.
Hayırlı günler diliyorum, sağ olun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Etnik
ayrımcılık mı yapıyoruz, Romancılık mı
oynuyoruz burada? Kimin Meclisi burası?
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz, Romanları duygu ve sevgi insanı diye
biliriz, çok severiz; biz- onlar diye ayrım yapmayı da doğru
bulmayız ama bir gerçek, Meclisimiz de 2 Roman sayın milletvekilimiz
var. Özcan Purçunun Romanların Hükûmetten, devletten hak edip de
alamadıkları ihtiyaçlarını; sosyal, kültürel, ekonomik
taleplerini dile getirmesinden sonra Cemal Beyin Romanların hiçbir
ihtiyacı kalmadı. demesini ben yadırgamam ama Romanlar
yadırgar.
CEMAL BEKLE (İzmir) Öyle bir ifade
kullanmadım.
EROL KAVUNCU (Çorum) Bak, öyle demedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalnız, 2
Roman milletvekilinin Romanlar için ben daha çok hizmet ediyorum. demesi bile
Romanlar adına da Mecliste güzel bir şey ancak bunu bir nezaket
içinde yapmak lazımdı. Cemal Bey orada bir atladı, Sayın
Purçuya nankör dedi, Romanlar birbirine nankör demez. Bu bir açık sataşmadır.
Sayın Purçuya iki dakika söz talep ediyoruz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şöyle yapacağız
(CHP sıralarından Evet, evet sesleri)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bunlar, Türk
milletinin vekilleri, Romanların vekilleri mi?
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım
NİLGÜN ÖK (Denizli) Sayın Purçu da bizim
vekilimizi aşağıladı. Öyle bir şey var mı
canım, bir şey yapmadı!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir saniye
Ama bakın, konuyu bir toparlayalım.
Sayın Bekle, Sayın Purçu; her ikiniz de
Grup Başkan Vekillerinizin yanına, ön tarafa gelir misiniz lütfen.
(AK PARTİ İzmir Milletvekili Cemal Bekle
ve CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçunun tokalaşmaları)
(Alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
sessiz olabilir miyiz lütfen.
Değerli arkadaşlarım, Roman
kardeşlerimin yani burada 2 kardeşimizin konuşmasını
dinledik. Meclis Başkan Vekili olarak 2 Roman kardeşimizin Meclis
kürsüsü önünde birbirleriyle karşılıklı mücadele eder gibi
olmalarına benim gönlüm razı olmaz çünkü Romanların Türkiye'deki
durumlarını, onlara ilişkin çözüm önerilerini, neler
yapılabildiğini herkes görüyor, gözlemliyor. Bütün arzumuz, Roman
kardeşlerimizin yaşadıkları bütün sorunların çözülmesidir.
Ben inanıyorum ki her 2 Roman kardeşimiz de bu sorunların çözümü
noktasında aynı şekilde, aynı coşkuyla hareket ediyor.
Şimdi, ben böyle bir tabloyu bitirmenizi sizden
bekliyorum. Sayın Purçu, Sayın Beklenin söylediği söz
karşısında tekrar bir söz alıp konuşma yapmak istiyor
musunuz yoksa artık bu konuyu suhuletle toparlayalım mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Toparlama
konuşması en azından Sayın Başkanım.
BAŞKAN O zaman sizden son derece
toparlayıcı bir konuşma bekliyorum. Roman kardeşlerimizin,
hiç kimsenin incinmeyeceği bir düzlemde konuşmanızı toparlayın.
Konuyu da uzatmayalım; sakin sakin, çok uzatmadan; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
7.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun,
İzmir Milletvekili Cemal Beklenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben
burada Romanların hakkını savunuyorum, Cemal Bey AK
PARTİnin hakkını savunuyor. Buradaki fark bu. (CHP sıralarından
alkışlar) Hakikaten öyle.
Bakın arkadaşlar, eğer burada bir
nankörlük varsa bu vatandaşlara hizmet edilmediği için nankörlük
vardır, bu vatandaşları görmezden gelindiği için nankörlük
vardır, bu vatandaşlara bütçeden pay ayrılmadığı
için nankörlük vardır; bunu bir kere söyleyeyim.
BAŞKAN Toparlayınız Sayın Purçu.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Hakikaten Türkiye
Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak hepinizin boynunun borcu,
hepinizin çocukları var. Bu kış şartlarında
dışarıya bile çıkamıyoruz, ayağımızı
dışarıya atamıyoruz ama o Romanlar bu soğukta,
Ankaranın şu soğuğunda, eksi 6larda, 7lerde naylon sera
çadırlarda yaşıyor. Vicdanınız el veriyor mu Türkiye
Cumhuriyetinin vatandaşını çadırlarda tutmaya,
yaşatmaya vicdanınız el veriyor mu? (CHP sıralarından
alkışlar) Bunu söyleyin. Hadi bu bütçede yer vermediniz bir dahaki
bütçede çocuklarınız için, kadınlarınız için onlara
bütçeden, en azından konut ve okul yapılması için bütçeden pay
ayırın; bu da sizin boynunuza bir borç olsun.
Saygılar sevgiler sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim, sağ
olun.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri Roman
kardeşlerimizin yanındadır.
CEMAL BEKLE (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Bekle, siz de lütfen
toparlayıcı bir cümle edin, kayıtlara geçsin.
Oradan duyuluyor; buyurun, ifade edin.
CEMAL BEKLE (İzmir) Öncelikle şunu
söyleyeyim tüm Meclisin huzurunda: Ben şunu çok iyi biliyorum ki Özcan
Vekilimiz de ben de yoksullukla mücadele eden yoksul, yalnız bir toplumu
temsil ediyoruz ve her ikimizin de önceliği, temsil ettiğimiz
zümrenin, Romanların -ki bir Roman çocuğu olarak burada
konuşmanın haklı gururunu da yaşıyorum- bir nebze de
olsun refah seviyesini artırmak.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CEMAL BEKLE (İzmir) Bu konuda benim Özcan
Vekilimizin samimiyetinden yana bir endişem yok ki dikkat edildiyse
İstişareyle ve ortak akılla çalışmaya
hazırız. diyoruz. Biz eleştiriye de açığız,
ortak akılla çalışmaya da. Ama şunu da net bir şekilde
ifade edelim ki olanı söylemek de gerekir. Yani bugün AK PARTİ
döneminde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Bekle.
CEMAL BEKLE (İzmir) Sen yıllarca yok
sayacaksın
Her 2 vekilin de burada milletvekili olarak yüce milletimizin
önünde hem Romanları hem milletimizi temsil etmede
AK PARTİnin
yaptıklarını yok saymak bize göre haksızlık olur,
Sayın Cumhurbaşkanımızın burada
yaptıklarını yok saymak bize göre haksızlık olur ama
ben Sayın Vekilimle Romanların sorunlarını çözmek üzere
istişareye, ortak akla ben her zaman açığım. Elimizden
geleni tüm milletimiz bilsin ki sonuna kadar ağabey-kardeş hukukuyla
yapacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Zaten sizlere de bu yakışır. Bizler
de hepinizi çok seviyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bir cümle
BAŞKAN Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Diyeceksiniz ki: Nereden
çıktı? Ama bir cümle, lütfen
BAŞKAN Ama bu araya girmeyelim Sayın
Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, araya
girmiyorum, araya girme noktasında değil efendim. Bir cümle lütfen,
rica ediyorum.
BAŞKAN Bir cümle, lütfen, çok ilerledi
vaktimiz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sataşma
noktasında değil.
Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yalnız
Meclis çatısı altında Anayasanın 80inci maddesini
hatırlatarak bu sohbeti bitirirsek faydalı olacağı
kanaatindeyim. Tabii ki herkes bir yerde doğmuştur, bir toplumun
içerisinde, bir yerde bir şehirde dünyaya gelmiştir. Bu
gerçekliği kimse reddedemez de bunu genel manada bir hassasiyet olarak
milletin temsili maddesini okuyarak bu noktada tutanaklara geçmesini istedik.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini
seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler. ifadesi son derece
önemlidir. Bu noktada yapacağımız bütün tartışmalarda
bu hassasiyeti gözeterek konuşursak çok daha iyi olacaktır
kanaatindeyim. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, söz
sırası Muğla Milletvekilimiz Sayın Mürsel Albanda. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Alban.
CHP GRUBU ADINA MÜRSEL ALBAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizm ve Kültür
Bakanlığının 2020 bütçesi üzerinde grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Turizm Bakanı Komisyonda
yapmış olduğu sunumda öyle bir tablo çizdi ki o pembe tabloya
bakıldığı zaman... Ülkemize gelen turist sayısı
bundan on yıl evvel 24 milyonken, kişi başı elde edilen
gelir 742 dolardı ama bundan on yıl sonra, 2018 yılında
ülkemize 39 milyon turist geliyor, Türkiyeye kişi başı
bıraktığı gelir 617 dolar yani 125 dolar az para
bırakıyor. Turist sayısının artmasıyla turizm
geliştirilmez. Örneğin, İngilterenin, Almanyanın,
Japonyanın yaptığı gibi, az turist girdisiyle çok gelir
elde edilebilir. Çok turist alan 6 ülke arasına girdik. diye övünürsünüz
Sayın Bakan, ama gelirde seviyesi yüksek olan ilk 10a giremedik. Bu
konuda çok başarısızsınız Sayın Bakan.
Bakıldığı zaman turizmde Thomas
Cook nedeniyle afete uğramış turizmciler hakkında hiçbir
işlem yapmadınız, onları desteklemediniz, onların
sorunlarına çözüm üretmediniz ama o turizmciye bir köstek
yaptınız, konaklama vergisi adı altında yüzde 2 yatak
parası vergisi getirdiniz. O turizmciye bütçesinin, cirosunun üzerinde
-binde 7,5- vergi yükü bindirdiniz. Siz bu konularda nasıl
başarılıyız diye övünürsünüz Sayın Bakan?
Ama sizin başarılı olduğunuz bir
konu var, ben onu da anlatmak istiyorum sizin yüzünüze karşı, çok
başarılısınız bu konuda. Çünkü dünyaca ünlü mavi
yolculuğun başladığı -Halikarnas
Balıkçısı diye anılan Cevat Şakirin
başlattığı- Gökovada, Adalıyalıya, Kissebüküne
doğru giderek... O Adalıyalıda 92 dönümü kendi
şirketinizin üzerine, Ersoy Turizmcilikle satın aldınız.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Ayıp
ediyorsun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Ama Orman
Bakanlığında 25 dönümü tahsis yaptırdınız.
Sayın Bakan, otel yaptırmak üzere -üçlü sacayağı olarak
kurduğunuz- Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
burayı planlattınız, Cumhurbaşkanlığına
onaylattınız. Dalarak avlanmanın yasak olduğu, oltayla
balıkç avlanmadığı, insanın bakmaya
kıyamadığı bir bölgeye siz otel yapmaya kalktınız
Sayın Bakan. Bu konuda çok başarılısınız! (CHP
sıralarından alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir)
Yanlış, yanlış bu söylediğin.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Şimdi, siz, sit
bölgesi adı altında olan, koruma altında olan alanları
dışarıya çıkarttınız, kendi
alanınızı terk ettikten sonra tekrar diğer bölgeleri koruma
altına aldınız.
Sayın Bakan, Muğla halkı sizden
şunu bekliyor: Buraya otel yapacak mısınız, yapmayacak
mısınız? Ama bizim öncülüğümüzde, çevrecilerin
açmış olduğu davayla bir kez daha
haklılığımız ortaya çıktı. Çevre ve
Şehirciliğin planladığı planlar iptal edildi,
burayı size yağmalatmadık Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu yetmemiş gibi, geldiniz, yine
Kızılağaç ve Torba içinde olmak üzere, bu alanları turizm
alanı ilan ettiniz. Turizm alanı ilan ettiğiniz bölgelerde halk
sevindi, bizim yerlerimiz turizm alanı ilan edildi diye. Oysa, bu
alanların üçte 1i sit kurulu tarafından koruma altında; üçte
1i de Orman Yasası gereğince orman olduğu için koruma
altında; bu alanda sadece üçte 1i kalıyor; üçte 1i de iniyorsunuz
aşağıya, yine size, yani Ersoy Turizmciliğe ait bir otel
denk geliyor, Voyage otele denk geliyor. Yine planlar, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından planlanıyor,
Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor yani Turizm
Bakanının oteline özel imar çıkartılıyor değerli
milletvekilleri. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz Sayın
Bakan? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakanlığınızın amacı,
kültür ve turizmi geliştirmek ve korumak oysa
bakıldığında siz hiçbir şeyi geliştiremediniz,
hiçbir şeyi koruyamadınız. Siz tüccar mantığıyla
hareket ettiniz, bir bakan gibi davranmadınız, bir tüccar olarak bu
ülkeyi yönetip göz diktiniz çünkü buraları yağmalamaya
çalıştınız Sayın Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli) Allah Allah!
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Senden mi
öğrenecek?
ŞAHİN TİN (Denizli) Biraz da
doğru şeylere isabet ettirmen lazım.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Tabii ki doğru
şeyleri anlatıyorum, elimde belgeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin siz.
Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Alban. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Orada Bakan var
ya.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Cevap verme,
zamanından gidiyor.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Eline vermişler,
okuyor ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bakan, orada.
Bakan oradayken size ne oluyor ya?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Evet, değerli
arkadaşlar, Bakanımızın görevi, çevreyi, doğayı
korumakken biz Muğlada yaşayanlar olarak Muğlayı,
Bodrumu ve diğer illeri Turizm Bakanından ve Turizm
Bakanının şirketlerinden korumaya çalışıyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, şunu unutmayın:
Muğlada yalana, talana, yağmaya geçit yok.
Faşizme ölüm, halka hürriyet! diyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası,
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Ali Öztunçta. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Öztunç, süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bütçesi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini aktarmak üzere
karşınızdayım. Bir kez daha saygılar.
Gönül isterdi ki Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla
ilgili güzel şeyler söyleyebileyim ama maalesef kurtarmıyor,
söyleyemem; dükkân kurtarmıyor, kurtarsa dükkân sizin, ayıp
ediyorsunuz ama yok, mümkün değil. Bakın, geçtiğimiz günlerde ne
oldu? Faruk Bildirici, RTÜK üyesi -seçilmiş, buradan sizlerin
oylarıyla- RTÜKe gitti, Sayın RTÜK Başkanı, ekibi
topladı; hep beraber Faruk Bildiricinin üyeliğini düşürdü. Buna
bir hakkı yoktu ama yaptı. Peki niye yaptı biliyor musunuz?
Çünkü Faruk Bildirici, RTÜK Başkanının ayağına
bastı. Ne yaptı biliyor musunuz? Sayın RTÜK Başkanı
hem Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Başkanı hem TÜRKSATta yönetim
kurulu üyesi hem de Basın İlan Kurumundan para alıyor. RTÜK
Yasası nettir, 6112 sayılı Yasa nettir, der ki yasada: RTÜK
üyeleri, başka ilgili, ilişkili kuruluşlarda görev alamaz,
maaş alamaz, para kazanamaz. Peki, öyle yaptı mı? Sayın
RTÜK Başkanı, ayda 15 bin lira maaşı RTÜKten alıyor;
TÜRKSATtan alıyor, bir de Basın İlandan alıyor.
TÜRKSATtan ne alıyor biliyor musunuz? Size söyleyeyim, değerli
milletvekilleri, lütfen iyi dinleyin. Bakın, TÜRKSATın 2018
Sayıştay raporlarına göre, faaliyet raporunda 8 yönetim kurulu
üyesine bir yılda ödenen para 5 milyon 629 bin TL. Değerli milletvekilleri,
yönetim kurulu üyelerine kişi başı ödenen 703 bin TL, aylık
58 bin TL. Sayıştay raporunda var. TÜRKSATın yönetim kurulu
üyesi, Sayın Kubat, ayda 58 bin lira para alıyor. Oh, ne güzel
İstanbul, değil mi? Cebe koyuyor, oh! Peki, 58 aldı. Dört ay
orada görev yaptı RTÜK Başkanı, 58i cebe koydu. 15 de RTÜKten
alıyor, 5.300 lira da Basın İlandan alıyor, yaptı
mı 70 bin lira. Böyle para var mı? Ne yaptı da bu kadar para
kazandı?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Aylık
değil.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Aylık işte,
evet aylık, aylık.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Aylık
değil.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Ya, sen bilmiyorsun,
sana RTÜK desem Nedir? dersin, televizyon desem karakola bomba diye
götürürsün ya!
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Nasıl
bilmiyorum, ben orada genel müdür yardımcısıydım.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Dur hele, sen
karışma, işine bak sen ya! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztunç, siz Genel Kurula
hitap edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sana birileri
basın masın demişler, sanıyorsun ki basından
anlıyorsun. Anca orada oturup laf atarsın. Sen işine bak!
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Atıyorsun!
BAŞKAN Sayın Öztunç, Genel Kurula hitap
edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, RTÜK Başkanı toplamış çevresinde
personeli, diyor ki: Bana bundan sonra küçük reis diyeceksiniz. Tayyip
Beye özeniyor. Küçük reis diyeceksiniz. Hani Sayın
Cumhurbaşkanının maaşı 70-80 bin lira ya -o da 70 bin
civarında alıyor- Bana küçük reis diyeceksiniz demiş. RTÜKe
bir girişi var, adım başı koruma, bodyguardlar, herkes
böyle duruyor; sanki mübarek, Trump ya, Trump geliyor sanki RTÜKe, sanki
Sayın Erdoğan, RTÜKe gidiyor ziyarete.
Arkadaşlar, olmaz. Geçmişte RTÜK neyle
anılırdı? Ben de üyesiydim. Geçmişte RTÜK,
kararlarıyla anılırdı, kararları
tartışılırdı, kararları konuşulurdu ama
şimdi RTÜK, Ebubekir Şahin Bey geldiğinden beri beyefendinin
icraatlarıyla anılıyor.
Bir başka şey daha söyleyeyim. Bakın,
RTÜKün 6-7 katlı binası var. Nerede? Bilkentte. Her üyenin 150
metrekare odası var. Benim de vardı. Ben de üyelik yapıyordum
orada.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Oo!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Evet vardı. Devlet
vermişti, vardı. Şimdikiler de orada oturuyor.
RTÜK Başkanı ne yaptı biliyor musun
Ramazan Bey? Bir katı komple kapattı, tek kendisi oturuyor şu
anda.
Ne yaptı? RTÜK Başkanı, TOBB
binasında 2 katlı yer kiralatmış, 2 katlı. 125
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Kalsaydın
orada, niye geldin?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sen ortak
mısın RTÜK Başkanıyla? Bir dur Allah aşkına.
Ayıp ediyorsun. Vallahi ayıp ediyorsun. Bir dur.
Yakışmıyor.
BAŞKAN Sayın Öztunç, siz Genel Kurula
hitap edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bazı
milletvekilleri vardır gelir burada görüşünü dile getirir,
konuşur, anlatır, siyaset yapar; bazıları da burada oturur
laf atar, başka işi yoktur. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, 125 bin lira her ay kira veriyor RTÜK 2
kat için. 2 kat için her ay 125 bin lira kira veriyor. Yazıktır,
günahtır. Vicdanınıza sesleniyorum. RTÜKte koca koca yerler
var, odalar var. 9 bin lira da otobüs ring parası veriyor. Bunları
ben sizin dikkatinize sunuyorum.
Kamu spotları davası var. Şimdi, her
önüne gelen kurum kamu spotu gönderiyor. Evet, kamu spotu olmalı,
doğru ama bu kadar çok kamu spotu olmaz. Televizyonlar reklam alacaklar
alamıyorlar çünkü kamu spotuyla doluyor televizyon. Bu
yanlıştır. Bu kadar kamu spotu olmamalı.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Reklam süresinden düşmüyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) İzleme
dosyaları artık Üst Kurula gelmiyor. Bakın, izleme
dosyaları artık Üst Kurula gelmiyor. Burada bir hata var. Niye
biliyor musunuz? Çünkü ne kadar deneyimli uzman varsa bu işi bilen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sayın Başkan,
herhâlde bana da artı bir dakika daha verirsiniz. Benim başım
kel değil, değil mi?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Kel
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Biliyorum kel
olduğunu. İlk kez doğru bir şey söyledin ağabey, helal
olsun. Kutluyorum seni, alkışlıyorum. Bravo
Şimdi, efendim, RTÜK Başkanı,
Başkan olduğu günden bu yana Radyo Televizyon Üst Kurulunu kurumsal
kimliğinden çıkarmıştır, kurumsallaşmaktan
çıkarmıştır. Yazık ediyor. Burası kamunun bir
kuruluşu, anayasal bir kurumdur. Bu kurumu biz iyi değerlendirmeliyiz.
RTÜKün kıymetini bilmeliyiz. RTÜKte partizanlık yapmamalıyız.
Sayın Başkan geldiği günden beri
RTÜKün beyni olan, yıllardır orada görev yapan insanları
aldı, Strateji Daire Başkanlığı diye bir yere
attı. Kimleri getiriyor? AK PARTİ Ankara İl
Başkanının gelini, bilmem kimin oğlu falan filan. Liste
bende var. Liste bende var. Daha önce medyaya da düştü bunlar
arkadaşlar. Bende de liste var, biliyorum, tek tek de sayarım
gerekirse. Bu, yanlıştır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ali Bey, say, say;
hepsini say!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Son olarak şunu
söylemek istiyorum değerli milletvekilleri, Sayın Başkan:
Sayın Kubat, burada size sesleniyorum, Sayın Mehmet Muşa
seslenmek istemiyorum, Neden? derseniz, çünkü geçen haftalarda geçen termik
santraller yasasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Son bir lafım var
Sayın Başkanım, selamlayacağım.
termik santrallerle ilgili Sayın Muş,
çıktı burada Asla geçmez böyle bir şey, merak etmeyin, buna
izin vermeyeceğiz. dedi ama geçti, geçerken de kendisi burada
değildi, fırsat buldukça geliyor buraya, arada sırada.
Şimdi, bakın, Afşin-Elbistan Termik
Santralinde bugün itibarıyla bir uyarıdır bu, değerli
milletvekilleri- bir daha çalışmayacak diye bütün bacalar son sürat
çalışıyor, son sürat. Medyada görüntüleri bugün
yayınlandı, var. Bir daha, 1inden itibaren olmayacak diye son sürat
çalıştırıyorlar. Bir: Çevre katliamı oluyor.
İkincisi: Allah korusun, bu kadar yüksek kapasiteyle burası
çalışamaz. Yarın öbür gün burada bir felaket olursa bunun
sorumlusu sadece o firma olmaz, siz de olursunuz. Lütfen Sayın Kubat,
sizden rica ediyorum, Sayın Enerji Bakanıyla görüşün, bir an
evvel orayı durdurun artık. Olmaz, son sürat çalışıyor
çünkü.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Saygılar efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş, söz
talebiniz oldu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 129 sıra sayılı
2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öztunç, böyle
cafcaflı bir konuşma yaptı, kendisini dinledik. Verdiği
bilgilerin bir kısmında eksiklikler var. Şunu ifade etmek
isterim: Biz arada sırada Meclise uğramıyoruz, Meclise -kendi
Grup Başkan Vekillerinin de çalıştığı üzere-
belli dönemlerde -siz de Grup Başkan Vekilliği yaptınız- o
haftalarda gelir, burada görevimizi yaparız. Bizim de 5 Grup Başkan
Vekilimiz var, sırayla Genel Kurulda gelir görev yaparız. O
müzakerenin yapıldığı hafta ben burada nöbetçi
değildim.
Şimdi, bir diğer konu, Ali Bey, bundan çok
daha önce bir yasayla alakalı Burada uzatma süresi var. diye
ortalığı birbirine kattı. Kendisini
inandıramıyorum. Burada, bu termik santrallerle alakalı şu
anki mevcut düzenlemede bir uzatma süresi yok. diyorum, kendisi, olduğunu
iddia ediyordu. Kendisine o zaman şunu söyledim, dedim ki: Ali Bey, burada
hukukçularımız var, Yargıtay var, Anayasa Mahkemesi var;
hangisine giderseniz gidin, bunu sorun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İktidar, bostan
korkuluğu mu? Her şeye Mahkeme var. diyorsunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada şu
anki düzenlemede uzatmayla alakalı bir düzenleme yok. Şimdi, onun
üzerinden yaptığı bir tartışma var. Kendilerinin
politikaları bu yönde olabilir. AK PARTİ Grubunun yapmış
olduğu bir düzenleme vardır, Sayın
Cumhurbaşkanımız veto etmiştir, akabinde tekrar bir
düzenleme yapılmıştır; bunlar ayrı
tartışmalar ama benimle alakalı kısmını ifade
etmek isterim: RTÜKle alakalı yaptığı
değerlendirmelerde bu çok tartışıldı. Kayıtlarda
meselenin ne olduğuyla alakalı bizim açıklamalarımız
var. Kendisine tavsiyem, kayıtları çıkarsın, biz ne
söylemişiz, neler olmuş, ne yapılmış; okuyarak Genel
Kurulun da zamanını, enerjisini boşuna sarf etmiş
olmayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Söz sırası, Ankara
Milletvekilimiz Sayın Murat Emirde. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Emir.
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri
için toplanan parayı uzunca bir süredir soruyoruz ama uzunca bir süredir
kulağınızın üstüne yatıyorsunuz. Duymazdan geldiniz,
muhtemeldir ki biz üstüne gitmeseydik de o paraların üstüne rahatça
yatacaktınız. Sonradan sanki cevap verirmiş gibi yapmaya
başladınız ama aslında sorularımıza doğru,
net, açık cevap alamıyoruz.
Ben şimdi tutanaklardan okuyarak ve başta
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayı
itham ederek ve sizden açık, net cevaplar bekleyerek bazı sorular
soracağım.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
tutanaktan okuyorum: Bu paralar nerede, ne yaptınız? diye
soruyoruz, Fuat Oktay diyor ki: Tek Hazine Kurumlar Hesabına
aktarılmıştır. Niye aktardınız? Bu paraları
hazineye koymak için mi aktardınız? Bu paraları toplarken Biz
bu paraları toplayacağız, üç buçuk yıl boyunca ve daha
bilemediğimiz bir süre hazineye aktaracağız. dediniz mi? Bu
parayı orada niye kullanıyorsunuz? Bu sorunun cevabını
Sayın Fuat Oktay buraya gelip niye vermez?
İkinci sorum: Bakınız, eğer siz
bu parayı yemediyseniz, para gerçekten orada duruyorsa sizin
çıkarttığınız 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye göre vakıf hükmi şahsiyet kazandıktan sonra on
beş gün içerisinde paraların vakfa girmesi lazım. Neyi
bekliyorsunuz siz sekiz aydır? Niye bekliyorsunuz? Bu paralar niye on beş
gün içerisinde vakfın hesabına geçmedi? Çünkü o paraları
yediniz, çünkü o paraların üstüne kondunuz, biz bunları biliyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir iddia da şu: Tabii, kendileri
resmî açıklama yapamıyorlar ama birilerine söylettiriyorlar.
Neymiş efendim, vakıf, yönetim kurulunu bekliyormuş. Niye
bekliyor? Yönetim kurulunun atanmasında elinizi ne tutuyor?
Cumhurbaşkanı atayabilir direkt, hemen atayabilir. Bakın,
Sayın Kültür Bakanının durumu daha garip. Ona Plan ve Bütçe
Komisyonunda soruyoruz: Niye atanmıyor? Mütevelli heyeti
başkanı kim? diyoruz. Diyor ki: Mütevelli Heyeti Başkanı,
Sayın Aile Bakanıdır. Tutanaktan okuyabilir kendisi de, çok
garip. Bürokratlarınız sizi yanıltıyor Sayın Bakan.
Şimdi devam ediyorum soruları sormaya.
Sayın Nurettin Canikli diyor ki: Devletin kayıtlarında
duruyor. Kardeşim, devletin kayıtlarında varsa gösterin şu
kayıtları bize, biz de görelim. Niye bizden saklıyorsunuz? Bu
tartışma bitsin. Niye uzatıyorsunuz? Niye aylardır,
yıllardır duymazdan geliyorsunuz? Yapacağınız iş,
kaydı çıkarıp göstereceksiniz. Niye bu kadar zor? Çünkü o
paraları yediniz, bitirdiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, diğer bir iddia, Fuat Oktay diyor
ki: Paraların kuruşuna dokunmadık. Öyle mi? Bakın, o
paralar toplanırken 309 milyon lira, 338 milyon liraya
çıktığını söylüyorlar. Beşiktaştaki terör
saldırısına uğrayanlar için toplanan para 52 milyon lira,
onun da 58 milyon liraya çıktığını söylüyorlar.
Düşünün, 400 milyon liraya yakın bir para toplanıyor ve o para
üç buçuk yılda ola ola en fazla 50 milyon lira civarında artıyor.
Bakınız, son üç yılda 500 milyar liraya yakın faiz ödedi
tefecilere sizin iktidarınız ve bu 500 milyar liradan düşe
düşe şehit ve gazi yakınlarına 50 milyon lira mı
düştü? (CHP sıralarından alkışlar) Hani kuruşuna
dokunmuyordunuz, hani dokunmayacaktınız? Bu, kuruşuna dokunmak
değilse, bu, parayı yemek değilse, bu, şehidin, gazinin
parasına el uzatmak değilse nasıl açıklanacak?
Bakınız, devam ediyoruz: Sahte bir
adreste kurdunuz bu vakfı. diyoruz. Ben bizzat 19/11/2019da Aile
Bakanının yüzüne soruyorum, diyorum ki: Sayın Bakan, adresiniz
niye sahte? Sayın Bakanın cevabı, diyor ki: Sahte adresimiz
yok, adresimiz gayet geçerli bir adres. Sayın Bakanın o günlerde
vakıfta gözü yok, vakfın çalışmasında gözü yok, durumu
geçiştirmeye çalışıyor. Sonra anlıyorlar ki o adreste
öyle bir vakıf yok, ondan sonra yeni bir adres bulma telaşına
düşüyorlar. Onunla da yetinmiyorlar, buldukları adrese alelacele,
birkaç gün içerisinde asıl tabelanın üstüne bir muşamba
gerdiler. Bakın, devlet bürokrasisinin, devleti yönetenlerin utanç
duyması gereken bir durumdur bu. Orada vakıf var, adresi sehven
vermişiz. diyorlar ama biz söyleyene kadar haberleri yok, Sayın
Bakanın dahi haberi yok bundan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Emir.
MURAT EMİR (Devamla) Tabelayı oraya
astıktan sonra, üzerine muşamba gerdikten sonra oraya bir telefon
numarası vermek dahi akıllarına gelmiyor.
Devam ediyoruz, bakın, burada Sayın Bakana
soruyoruz: Bu vakfın senedi nerede, nasıl
ulaşacağız? Diyor ki: Senet açıktır. Senet
açık falan değil, vakfın senedini bilmiyoruz. Vakfın senedi
kapalı, ortada bizim ulaşabileceğimiz bir vakıf senedi yok,
onu da öğrenemiyoruz.
Bakın, soru şudur: Bu vakfın
paraları nerede? Bu vakfın paralarını hak edenlere,
şehit yakınlarına ve gazilere vermek için ne bekliyorsunuz?
Gerçekten Tek Hazine Hesabındaysa onun belgesini bizden niye
saklıyorsunuz? Ve yüce Meclise sesleniyorum: O paralar yendiyse, o
paralara o kirli eller uzandıysa o kirli elleri bulup çıkartmak
hepimizin görevidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, o kampanya
Cumhurbaşkanının himayelerinde başlatılırken
denmiş ki: Şehidine sahip çık. Başbakan Binali
Yıldırım demiş. Şimdi, millet, şehidine sahip
çıkmış ama Meclisin de şehitler için toplanan paraya sahip
çıkması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Devamla) Teşekkür ederim.
O yüzden, bu bütçe, o şehitler için toplanan
paraya el uzatan bir bütçedir ve bu anlamıyla da bu bütçenin asla ve hiçbir
şekilde geçirilmemesi gerekir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Bursa
Milletvekilimiz Sayın Yüksel Özkanda. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özkan.
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Kısa adı TİKA olan Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının ve yine kısa adı YTB olan Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının bütçeleri
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım.
TİKA, başta Türk Cumhuriyetleri olmak
üzere, ülkemizin tarihî ve kültürel bağlarıyla sıkı
sıkıya bağlı olduğu komşu ve dost ülkelerle güçlü
bir iş birliğini gerçekleştirmek üzere 1992 yılında
kurulmuş olup 2018de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
bugünkü yapısına kavuşmuştur.
2017 ve 2018 yılı Sayıştay
raporları karşılaştırıldığında,
2017 yılı Sayıştay raporlarında yer alan ve 2018
yılı içerisinde ilgili kurum tarafından düzeltileceği
belirtilen tüm uygunsuzlukların aynen devam ettiği, hatta tespit
edilen uygunsuzlukların daha da arttığı görülmüştür.
TİKA ve YTBnin faaliyetleri, son yıllarda
maalesef kuruluş amacı dışına çıkmıştır.
Öyle ki özellikle Balkanlarda Türk ve Müslüman toplulukların siyasi
temsiliyetlerine müdahil olarak komşuyu komşudan, kardeşi
kardeşten ayıracak şekilde yandaş parti üyelerine destek
verdiği, sahadan gelen bilgilerden anlaşılmaktadır. Âdeta
TOKİnin küçük bir kopyası gibi faaliyet gösteren TİKA, son
yıllarda yandaşlar için ihale ve iş kapısı
olmuştur. TİKAnın yapımını
gerçekleştirdiği birçok projeye Sayın Cumhurbaşkanının
adı verilmiş olsa da aile fertlerinden birilerinin de isminin
verilmesi ne kadar doğru ve ne kadar etiktir? Yapılacak
yatırım projelerinde yer almak isteyen firmalar,
kurucularının AK PARTİ milletvekilleri olduğu, aynı
adreste faaliyet gösteren vakıflara yönlendirilmektedirler. Bu
şekilde ülkemiz kaynakları sorumsuzca kullanılmakta,
karşılığında herhangi bir denetim mekanizması da
işletilmemektedir. (CHP sıralarından alkışlar)
TİKAya 2018 yılında 317 milyon 302
bin TL tutarında başlangıç ödeneği tahsis edilmiş, bu
ödenek, yıl sonu itibarıyla 420 milyon 173 bin 433,43 TLye
ulaşmıştır. TİKAnın 2018 yılı
Sayıştay raporlarında uygunsuz, plansız, programsız ve
denetimden yoksun bir kurum yapısını sürdürdüğü
görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, dikkatinizi bir
başka noktaya çekmek istiyorum. TİKAnın 2019
yılının ilk altı aylık personel giderleri bir önceki
altı aylık döneme göre yüzde 52,53 artmış ve bu
artış, yeni personel alımı ve maaş giderlerine
bağlanmıştır. Kurumun 2019 yılının ilk
altı ay harcamalarında ise önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 229,94lük bir artış gözlemlenmektedir. Bu kamu kurumunda
personel giderlerinin bir önceki yıla göre yüzde 53 artması
nasıl açıklanabilir? Sormak istiyorum: Kuruma 2018-2019
yılında kaç yeni personel, hangi kriterlere göre
alınmıştır? Cemaatlerin kurumda etkinliği nedir?
TİKAnın OECD içinde yer alan Kalkınma Yardımları
Komitesi üyesi olmamasının nedeni, açtığı ihalelerde
mal ve hizmet alımlarında şeffaf olmaması ve
TİKAnın bu kurumların denetiminden kaçmak istemesi midir? Bu
sorulara cevap verilmelidir.
Diğer bir kurumumuz olan YTB, 2018
yılında merkezî yönetim bütçesinden toplam 285 milyon 828 bin TL
başlangıç ödeneği almıştır. Dış
kaynaklı fonlardan kullanmak üzere 2018 yılında bir projeden
YTBye 53 milyon, diğer başka bir projeden ise 11 milyon kaynak
aktarılmıştır. Söz konusu fonların haricinde, kurumun
bütçe giderleri 350 milyon 79 bin 270,44 TL olarak gerçekleşmiştir.
YTBnin Sayıştay raporlarında maalesef yönetim ve denetim
anlamında birçok uygunsuzluğun yer aldığı
görülmektedir. Yapılan incelemelerde STKlere verilmekte olan idari ve
malî desteklerin kurumca belirlenmiş esaslar olmadan belirli STKlere
destek verilmeye devam edildiği görülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özkan.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) Aktarılan
kaynakların nasıl ve nerelere harcandığı konusunda
şeffaflık bulunmamaktadır. Maalesef, FETÖ terör örgütünün ve
çeşitli cemaatlerin en etkin olarak yapılandığı
kurumlar arasında TİKA ve YTB yer almaktadır. 15 Temmuz hain
darbe girişiminden sonra bu 2 kurumdan FETÖyle iltisak ve irtibatlı
kaç personel tutuklanmış, ihraç edilmiş ve açığa
alınmıştır? Yurt dışına kaçmış ya
da yurt dışında görev yaparken geriye dönmeyen personel
sayısı ne kadardır? Sahada görülen yeni cemaat
yapılanmalarının farkında mısınız?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz TİKA ve YTBnin, kuruluş amaçları
doğrultusunda Türk milleti adına yapması gereken ve
yaptığı hizmetleri takdir etmesini ve destek vermesini biliriz,
ondan hiç kimsenin şüphesi olmasın, ancak son yıllarda
Sayıştay raporlarında bütün yanlışlara sayfa sayfa yer
verilirken bunları sormak, her milletvekilinin görevi olmalıdır.
Dolayısıyla Türk milleti adına denetim yapan Sayıştay
raporlarını dikkate almayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) Tamamlıyorum.
bu kurumlarımızın 2020 bütçelerini
vicdanımızı da dinleyerek bu yanlışlar düzeltilmeden
evet demeniz, toplum vicdanını bir kez daha yaralayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Eskişehir
Milletvekilimiz Sayın Utku Çakırözerde. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çakırözer.
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Burada görüştüğümüz bütçe
tartışmalarının halkımıza ulaşması için
özgür bir basın, özgür gazetecilere ihtiyacımız var. O yüzden,
bütçeyi görüşürken bu alandaki karnemize bakmak zorundayız. Bu
yılın başında Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki:
Basınımız on altı yılda daha demokratik, daha özgür
hâle geldi. Gerçekten öyle mi oldu? Bakalım: 2001 ile 2004
yılları arasında tutuklu gazeteci sayısı 10du, bugün
11 katına çıktı, 110 oldu. Bu yıl, 59 gazeteciye toplam iki
yüz yıl hapis cezası verildi, 11 gazeteci gözaltına
alındı, 19 gazeteci tutuklandı. Dünyada 180 ülke içinde
basın özgürlüğünde 157nci sıradayız, on altı
yılda 58 basamak düşmüşüz. Hani daha fazla özgürlük, nerede?
Yüzlerce ülkede dünya liderlerinin vergiden kaçırdığı mal
varlıkları haber oldu: Paradise Papers dosyası. Ama sadece
Türkiyede, Pelin Ünker bu belgeleri yazdı diye yargılandı,
gazeteciliğine ceza kesildi; tıpkı tüm dünyada şiddeti,
tacizi protesto için dans eden kadınların sadece Türkiyede yaka paça
gözaltına alınması gibi. Ülkemizin dünyada böyle
anılması hepimizi utandırmalı değerli arkadaşlar.
Sivil toplum kurucusu Osman Kavala, yedi yüz
yetmiş gündür haksız hukuksuz, özgürlüğünden mahrum. Ne
mahkemesi ne de Anayasa Mahkemesi bu adaletsizliği sona erdirmedi. Sonunda
tam da İnsan Hakları Gününde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Türkiye aleyhinde karar verdi Hukuksuzca, siyasi kararla
tutuyorsunuz. dedi. Aynen üç yıl bir ay beş gündür Edirne Cezaevinde
tutuklu Selahattin Demirtaş gibi.
Değerli arkadaşlarım, bu kararlar,
sadece Kavalayı, Demirtaşı ve yüzlerce siyasi tutukluyu
adaletsiz biçimde zindanda tutanlar için değil, demokrasimiz ve bizler
için de çok büyük ayıptır. İşte görüyorsunuz, tek adam
yönetiminin baskısı altındaki yargı ne AİHM dinliyor
ne Anayasa Mahkemesi ne de yargı reformu.
Bu yılı yargı reformunu
konuşarak geçirdik, kanun yaptık, haber ve eleştiri artık
suç olmayacaktı ama gerçek hiç de öyle değil. Bu yıla girerken
Türkiyenin saygın gazeteleri Cumhuriyet ve Sözcü akıl
dışı iddialarla FETÖ terör örgütüne destek suçlamasıyla
mahkeme karşısındaydı. İşte, yıl bitiyor,
değişen bir şey yok. Aynı gazeteciler, aynı
suçlamalarla, aynı mahkemelerde haberlerini savunarak 2020ye giriyor.
Eksiği yok, fazlası var. Özgürlüklerimizin
savunucularından Birgün ve Evrensel gazeteleri ile bağımsız
gazeteciliğin en başarılı örneklerinden T24 haber sitesinin
yöneticileri de haberleri için, başlıkları için
suçlanıyorlar. İşin ilginci, savcılar bu akıl dışı
suçlamalara delil bulamadan iddianame yazdıklarını da itiraf
ediyorlar.
Değerli arkadaşlarım, Amerikalı
Rahip Brunson Türkiyede yargılanırken Trumpın
baskısıyla serbest bırakılıyor. Rahip serbest ama
haberini yapan Duygu Güvenç ve Alican Uludağ iki yıl hapis istemiyle
hâlâ yargılanıyor.
Bu yıl yüksek mahkeme kararlarına
karşı direnme hukuksuzluğu da zirve yaptı. Cumhuriyet
davasında Yargıtay Bu, gazeteciliktir. dedi, beraat istedi ama alt
mahkeme, manşet ve haberleri terör olarak görmekte ısrarlı.
Yazar Ahmet Altan bin yüz otuz sekiz gün
tutukluluktan sonra hükümle birlikte tahliye edildi ama örneği görülmeyen
bir uygulamayla, başka mahkeme tarafından yine tutuklandı.
Tabii, devletin başındakiler yargı kararlarına saygı
duymadığını ve uymayacağını açıklarsa
bu kararlar da kimseyi şaşırtmamalı ama olan, ülkemizin
itibarına oluyor.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede
bilgi sansürlü, Wikipedia üç yıldır yasaklı. 2006
yılında erişim engelli site sayısı 6 iken bugün toplam
288.310 site erişime kapalı. 7.334 haber linki engellenmiş
durumda. Tek adam iktidarı, Twittera resmî olarak 5.099 kez içerik
kaldırma başvurusuyla dünya sansür rekortmeni. Bu da yetmiyor,
paylaşımları yüzünden binlerce yurttaş gözaltına
alınıyor, tutuklanıyor.
Değerli arkadaşlarım, iktidar,
gazetecileri susturmak için her geçen gün yeni yöntemler buluyor. Karar
gazetesi ilan ambargosunda olduğunu kendisi
açıklamıştı. Şimdi de Birgün gazetesi üzerinde resmî
ilan ambargosu var, hem de resmî yazıyla. Gerekçe yazmışlar:
Yok, haberlere imza atmadın. Yok, ajans haberlerini aynen
yayımlamadın. Hepsi sudan gerekçeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Teşekkür ederim.
Asıl neden belli: Yoksulluğu,
yolsuzluğu, kadın ve doğa katliamlarını manşet
yapmak.
Bakın, havuz müteahhitlerinin milyarlık
borçları tek kalemde silinirken Anadoluda yüzlerce gazete üç kuruş
vergi borcu var diye kapanmaya zorlanıyor. Yine sudan gerekçelerle,
gazetecilerin ekmeğiyle oynanıyor. 685 gazetecinin basın
kartı gerekçesiz iptal ediliyor. Sürekli basın kartı sahibi
yılların gazetecilerinin başvuruları tehdit gibi
bekletiliyor. Tek adam yönetiminin, basın özgürlüğünü korumak bir
yana, kısıtlayan, hedef gösteren bu tutumu maalesef sokağa da
yansıyor. Ahmet Takan, Yavuz Selim Demirağ, Sabahattin Önkibar,
Hakkı Sağlam ve daha onlarca gazeteci bu yıl sokak
ortasında dövüldü ve failleri en ufak bir ceza bile almadı.
İşte daha bugün Konyada DHA muhabiri Hasan Dönmez canlı
yayın sırasında saldırıya uğradı.
Değerli arkadaşlarım, görüyorsunuz
işte, Cumhurbaşkanının ağzından Basın
özgürleşti. diye başladığımız 2019, ne özgürlük
yılı oldu ne de reform.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Son cümlelerim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen tamamlayalım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Gazeteciler hapislerde
çürütülürken, mahkemelerde haberlerini savunmak zorunda
bırakılırken bütçeye ne hedef koyarsak koyalım tutmaz.
Bütçede, ekonomide başarının şartı hukuk güvenliğidir,
ifade özgürlüğüdür, demokrasidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına son konuşmacı, Nevşehir Milletvekilimiz Sayın
Faruk Sarıaslan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Sarıaslan.
CHP GRUBU ADINA FARUK SARIASLAN (Nevşehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kapadokya Alan Yasasıyla ilgili
konuşacaktım ama bu konuyla ilgili hem bu kürsüden hem de Komisyonda
defalarca konuştum. Bu Alan Yasasının çıkması
doğru idi fakat bu yasanın uygulanmasıyla ilgili, burnumuza
bazı pis kokular geliyor. Bununla ilgili, Sayın Bakana soru önergesi
verdim, onun cevabını bekliyorum. Bu soru önergesine verilen cevaptan
sonra bu konuda Meclis kürsüsünde yeniden bir konuşma yapacağım.
Değerli milletvekilleri, ben, bugün, AK
PARTİnin 2002den bugüne ülkeyi nereden nereye getirdik. diyerek
böbürlenmesinin hiçbir geçerliliği olmadığını size
rakamlarla anlatacağım. 1975ten günümüze kişi başına
millî gelir artışına baktığımızda, Türkiye
her on yılda kişi başına millî gelirini yüzde 45-50
oranında artıran bir ülke. Bu oran, son on yılda kaydedilen
yüzde 46lık artışla aynı. 1975 yılında 62 milyar
dolar olan millî gelir, 1985 yılında 89 milyar dolar, 1995
yılında 226 milyar dolar ve netice itibariyle 2015 yılına
geldiğimizde de 720 milyar dolar. Yani millî gelirde her on yılda bir
artışta hiçbir değişiklik olmamış. Bu rakamlar da
gösteriyor ki AKPnin bu döneminde hiçbir değişiklik olmadığı
gibi, önümüzdeki -eğer böyle giderse- on yıldaki yüzde 45-50lik
artış düşüşe geçecek; öyle gözüküyor.
Sayın milletvekilleri, problemleri yok sayarak
sorunlara çözüm üretme yöntemi henüz icat edilmemiştir. Problemlere
doğru teşhis koymamız gerekir. Türkiyenin
kalkınamamasının gerçek nedeni -hep burada bahsedilen- ne
dış güçler ne de coğrafyasıdır. Bunun 3 tane ana,
temel nedeni vardır: Adaletin yokluğu, temel özgürlüklerden
yoksunluğumuz ve eğitim alanında bilime, akla ve beceriye
dayalı eğitim veremeyişimiz. Millî Eğitim
Bakanlığı ile OECD tarafından ortaklaşa, gençler
arasında gerçekleştirilen ölçüme göre, maalesef, itaatin, biatin
kutsandığı toplumsal iklimimizde gençlerimiz eleştirel
düşünceyi geliştiremiyor. Yapılan bu araştırmaya göre,
gençlerimizin yalnızca yüzde 2,2si ileri derecede eleştirel
düşünce yapısına sahip. Oysaki OECD ortalaması yüzde 15,
Güney Korede yüzde 28. Böylelikle, Güney Korenin neden
kalkındığını da anlamış oluyoruz.
Çağımızda bir ülkenin
kalkınmasının anahtarı katma değer üretmektir. Katma
değeri yüksek üretim elde etmek için, hiç zaman kaybetmeden, kaliteli okul
öncesi eğitimden başlayıp yaygın fen liselerine,
araştırma odaklı üniversitelere, elit AR-GE merkezlerine
ihtiyacımız vardır.
Biz bunları yapmadığımızda
neler olduğunu size birkaç örnekle anlatacağım. Özellikle
Karadenizli milletvekillerimiz burada sık sık dile getirirler. Her
sene rekor diye kutladığımız fındık
ihracatımızdan yılda 3 milyar dolar ciro yapıyoruz. Bu
doğal kaynağı bizden alıp akıl, zekâ ve
yaratıcılık katarak dünyaya pazarlayan İtalyan şirketi
ise yılda 11 milyar dolar ciro yapıyor. 22 bin kişinin
çalıştığı bir şirket bizim 5 milyon kişiyle
ürettiğimiz değerin 4 katını kazanıyor.
Fındığın hamallığını biz
yapıyoruz, sefasını onlar sürüyor. Yine, size çarpıcı
başka bir örnek vereyim. Amerikada satılan havluların yüzde
90ı Türkiyede üretiliyor. Fabrika bizden, işçi bizden, pamuk
bizden, düş gücü ve tasarım onlardan olduğu için bizim
kazancımızın mislince para kazanıyorlar. Size Türkiyeden,
memleketimden tersine de bir örnek vereyim. Memleketim olan Nevşehirde girişimci,
zeki bazı arkadaşlarımız, yıllardır metruk olan
mağaraları, içine sanatçıların düş gücünü,
tasarım becerisini katarak otele dönüştürdüler. Şimdi
odaları, 150 eurodan başlayan fiyatlarla, ücretlerle satıyorlar.
Pazarlama iyi, müşteri bol. Üzülerek söylüyorum ki Kapadokya
Havaalanına direkt uçuşlar olmamasından dolayı ciddi
sıkıntılar yaşanıyor, bunu Komisyon
toplantısında Sayın Bakana defalarca söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Demek ki
çağımızda, bu yeni ekonomik modelde, ne ham maddeyle ne de
iş gücüyle ülkemizi kalkındıramıyoruz,
kalkındırmamız da mümkün değil. Ya kalkınma
masallarıyla kendimizi uyutacağız ya da gerçeği görüp
kendimize çekidüzen vereceğiz yani akla, bilime ve
yaratıcılığa değer vereceğiz.
Değerli milletvekilleri, şimdi de size
Nevşehirde yaratıcılığa dayanılarak neler
yapılabileceğini -özellikle Turizm Bakanımız da burada-
anlatacağım. Birincisi, bilimsel araştırmalar gösteriyor ki
bizim Kozaklı ilçemizin sıcak suyu önemli mineraller içermektedir,
bundan dolayı da fizik tedavide çok etkili sonuçlar alınıyor.
Kapasitesi düşük fizik tedavi merkezi yerine, daha
geliştirilmiş, büyütülmüş, kapasitesi yüksek bir fizik tedavi
merkezi yaparak yurt dışından gelmekte olan taleplere cevap
verilebilir, hastalar kabul edilebilir, böylece göç veren bir Kozaklı
yerine göç alan bir ilçe yaparız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, selamlayalım
Sayın Sarıaslan.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Yine Nevşehir
merkeze bitişik Nar beldemizde bulunan mağaralar, yukarıda
verdiğim örneklerde görüldüğü gibi, işin içine zekâ, sanat
katılarak otele dönüştürülebilir, Nevşehir merkez de turizmden
yararlanabilir.
Nevşehir bölgesi güneş enerjisinden en çok
faydalanacak bölgedir. Bu bölgede güneşten elde edilecek ucuz enerji,
çiftçinin yıllardır belini büken sulamada kullanılan elektrik
maliyetini düşürür, çiftçiyi rahatlatır ve borç batağından
kurtarır.
Son olarak da devlet olarak futbol kulüplerine
yaptığınız yardım kadar zor durumda olan esnaf ve
çiftçiye de yardım yapın, çiftçi yeniden üretime geçsin, esnaf
e-haciz batağından kurtulsun diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi şahıslar adına söz taleplerini
karşılayacağım.
Şahıslar adına, lehinde olmak üzere
söz talebi İstanbul Milletvekilimiz Sayın Arzu Erdeme aittir.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde şahsım
adına, lehte söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini
ve Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, üç sene önce tam
bugün, İstanbul Beşiktaşta bulunan Vodafone Arena Stadı
yakınında iki terör saldırısı meydana gelmiştir.
Maçın bitiminde, tüm seyircilerin ve Emniyet mensuplarının
sokakta olduğu sırada gerçekleşen hain saldırıda
onlarca yiğidimiz toprağa düşmüştür. Saldırıda,
yaşları henüz 20lerde olan onlarca yiğidimizi kaybettik;
rahmetle, minnetle tekrar anmak istiyorum. Şehitlerimizin
kanlarını yerde bırakmamak hepimizin boynunun borcudur.
Mücadelemiz, vatanımız ve milletimiz içindir. Hiçbir hain
saldırı dirliğimizi, birliğimizi bozamayacaktır;
bilhassa, Türk milletinin kenetlenmesine vesile olacaktır. Türk milleti
tek vücuttur; öyleydi, öyle kalacak elbette. Buradan, özellikle
vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza
kastetmiş olan hainlere seslenmek istiyorum: Ana baba, eş, evlat
yüreği yaktınız; yaptıklarınız cezasız
kalmayacaktır. Her daim karşınızda vatan aşkı,
bayrak aşkı ve millet aşkıyla yanan kahraman yürekler
bulacaksınız; bundan emin olunuz. Azalmayacağız,
çoğalacağız; unutmayacağız,
unutturmayacağız. Rabbim terörle mücadelede mücadele yürüten
kahraman askerimizi, polisimizi, güvenlik güçlerimizin tamamını,
jandarmamızı, Polis Özel Harekâtçılarımızı,
korucularımızı esirgesin; ayaklarına taş, gözlerine
yaş değdirmesin.
Bütçe, yürütmenin dengelenmesi, denetlenmesi, sosyal
ve idari önceliklerin belirlenmesi için hayati bir öneme sahiptir; bütçe, bir
milletin, bir devletin istiklal nişanesidir; bütçe, gelecek zaman dilimi
için yapılan finansal bir plandır. Bu planı doğru bir
şekilde yapmamız vatanımız ve milletimiz için hayati bir
önem taşımaktadır.
Bütçe vasıtasıyla özellikle aziz Türk
milletinin derdine derman olmaya çalıştık, milletimizin
alın teriyle yarattığı kaynakla yine onların
beklentilerine cevap aramak için düzenlemeler yapmaya
çalışmaktayız. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak,
milletimizin talepleriyle ilgili yapmış olduğumuz
çalışmalar ve beklentiler doğrultusunda, özellikle onları
karşılamaya yönelik önerilerde bulunduk ve bununla ilgili, özellikle
Komisyonda gerekli çalışmaları da yürüttük. Her bir
bakanlığımızın bütçe görüşmesinde milletvekili
arkadaşlarımızla milletimizin sesi olduk, olmaya da devam
ediyoruz. Bu vesileyle, 2020 yılı bütçesinin tüm bakanlıklara,
vatanımıza ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bir bilge
varmış ve o bilgeyi çekemeyen biri varmış. Bir gün
demiş ki: Ben bu bilgeye gideceğim ve onun bilgeliğini elinden
alacağım, yerle yeksan edeceğim. Demişler ki: Ne
soracaksın ona? Demiş ki: Benim avucumda bir kelebek var ve ona ölü
mü diri mi diye soracağım. Vereceği cevap
karşısında da göreceksiniz ki bilgisi yerle bir olacak. Çünkü
ben, ölü derse avucumdaki kelebeği salacağım, diri derse elimi sıkacağım
ve öldüreceğim. Ve bilgeyi çağırmışlar. Demiş
ki: Ey bilge, benim elimde bir kelebek var. Bu kelebek ölü mü diri mi? Bilge
demiş ki: Kelebek senin elinde.
Aslında gençler bizim elimizde, kadınlar
bizim elimizde, Türk milletinin bütün sorunları bizim elimizde, Türk
gençliği bizim elimizde. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında siyaset yapan her bir milletvekilinin vebali ve borcu, Türk
milletine hizmet etmektir. Sanat bizim elimizde.
İşte, tam burada Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğümüzün başarılarından biraz söz etmek
istiyorum. Devlet Tiyatroları 60ıncı yılında yani
2009-2010 yıllarında, o sezonda 52 olan sahne sayısını
bugün itibarıyla yüzde 46 oranında artırmıştır ve
yüzde 76ya çıkarmıştır. 2010 yılında seyirci
sayısı 1 milyon 468 bin iken bugün itibarıyla yüzde 35
civarında artırarak 1 milyon 976 bine
çıkarmıştır. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
2019-2020 sezonunda 22 ilde 76 sahnede 26.304 koltuk kapasitesiyle
etkinliklerini sürdürmüştür.
Edirne tarihî Ekmekçizade Ahmet Paşa
Kervansarayında 1 Kasım 2019 tarihinde Edirne Devlet Tiyatrosu
açılmış, Edirneli sanatseverlerin hizmetine sunulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARZU ERDEM (Devamla) Başkanım, bir
dakika rica edebilir miyim.
BAŞKAN Tamamlayın.
ARZU ERDEM (Devamla) 2020 yılı
içerisinde Hatay, Kayseri, Mardin ve Samsunda yeni sahnelerin
açılması için çalışmalar yürütmüştür. Türk
müzikalleri, yerli yazarların yerli eserleriyle millî ve manevi
değerlerimizin sanatseverlerle buluşturulmasına vesile
olmuşlardır. Bu açıdan, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü
Sayın Mustafa Kurt Beyefendiye ve tüm ekibine buradan teşekkür etmek
istiyorum.
Sayın Bakanımız buradayken, 2019-2020
sezonunda 70inci yılını kutlayan Devlet Tiyatrolarına 70
yeni kadro verilmesini talep ettiğimizi buradan tekrar belirtmek istiyorum.
Herkesi tekrar saygılarımla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.49
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:22.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, gruplar adına söz
taleplerini karşıladık, şahıslar adına lehinde
olmak üzere söz talebini karşıladık ve şimdi sıra,
yürütme ve Komisyondaki diğer temsilcilerimizin konuşmalarında.
Bildiğiniz gibi, değerli milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi bütçesini doğrudan hazırlayıp
Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderen, kendi Genel Kurulunda görüşüp kabul
eden tek kurumdur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Üzerinde
konuşmaya gerek yok o zaman.
BAŞKAN Şimdi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiçe söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi beş dakika.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyor,
çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmelerinin ve
kurumlarımızın 2020 yılı bütçelerinin Meclisimize ve
milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime Plan ve
Bütçe Komisyonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayıştay
Başkanlığı ve Kamu Denetçiliği Kurumu bütçeleri
üzerinde yaptığımız görüşmelerin -en azından
kendi adıma- çok verimli ve faydalı geçtiğini ifade ederek
başlamak isterim. Komisyon görüşmeleri esnasında görüş,
tavsiye ve eleştirileriyle çalışmalara katkı sunan bütün
üyelere bir kez daha buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında çok
yorgunsunuz, dün çok geç saatte gidildi; ben bugün pek konuşma
yapmayı düşünmüyordum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz yorgun
olabilirsiniz Başkanım, biz yorgun değiliz.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Ben konuşma yapmayı düşünmüyordum
ancak bizler, milletvekilleri olarak hepimiz Parlamentonun, bu Gazi Meclisin
hukukunu korumakla sorumluyuz. Aslında, Gazi Meclisin hukuku derken
milletin hukukundan bahsediyorum. Bizler milletin temsilcileri değil
miyiz? Millî iradenin temsilcileri değil miyiz? Millî iradenin hukukunu
korumak bizim asli görevimiz değil mi arkadaşlar?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Doğru, öyle bir
itirazı olan yok ki!
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Evet, itirazı olan yok. İtiraz yok ve
yıllardır da zaten, diğer anayasal kurumlarla, baskı
gruplarıyla, Meclisi ve millî iradeyi vesayet altına almak isteyen
bütün odaklarla mücadele ede ede bugünlere kadar geldik ve Sayın
Başkanımızın da az önce ifade ettiği gibi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi kendi bütçesini ayrı sunar yani Hükûmetle birlikte
göndermez ama eş zamanlı olarak kendi bütçesini yüce Meclisin takdirlerine,
onaylarına sunar. Peki, Meclisin bütçesine ya da işleyişe
veyahut da sisteme ilişkin birtakım eleştiriler geldiğinde
bunun cevaplarını yürütme mi verecek? Danışma Kurulunda
alınan bir kararda Meclisin buradaki konuşma hakkı
kısıtlanıyordu ama sağ olsun, Sayın
Başkanımız, bu iradeyi gösterdi ve ben de bu fırsatı
değerlendirerek burada Meclisin hukukunu korumak adına bu
konuşmayı yapmaya karar verdim.
Hem bugünkü görüşmelere hem de Komisyon
görüşmelerine baktığımızda, Meclis bütçesi üzerinde yapılan
görüşmelerde ağırlıklı olarak bütçe hakkı
tartışıldı, gündeme geldi. Yeni hükûmet sistemi içerisinde
yasama-yürütme ilişkileri gündeme geldi. Hele hele yasama süreçleri
içerisinde, bu tekliflerin hazırlanma süreçleri içerisinde yasama-yürütme
ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konuşuldu. Gene,
kesin hesap alt komisyonu ağırlıklı olarak
milletvekillerimiz tarafından gündeme getirildi.
Bir diğer ana başlık, bu
yazılı soru önergeleri oldu ve tabii ki Meclis personelimizin,
aynı zamanda milletvekili danışmanlarının da
sorunları burada gündeme getirildi.
Saygıdeğer üyeler, Meclis bütçesi üzerinde
Komisyondaki görüşmeler esnasında üzerinde en çok durulan
konuları ifade ettim.
Sizlerin de malumu olduğu üzere,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yasama ve
yürütme erkleri, yetki ve sorumlulukları itibarıyla net bir
şekilde birbirinden ayrılmıştır. Fakat burada dikkat
edilmesi gereken husus, bizdeki kuvvetler ayrılığının,
bu Amerikan başkanlık sistemindeki gibi, yürütmenin ve yasamanın
mütemadiyen bir karşıtlık, kutuplaşma içinde bulunduğu
ve devlet sistemini kilitlemesine varacak siyasi krizlere teşne bir
ayrılık olmamasıdır. Zaten, yeni sistemle murat edilen
şeylerden biri de erkler ayrılığının
yanında, Türkiyeye geçmişte çok pahalıya mal olmuş siyasi
istikrarsızlıkları minimize edecek bir kurumsal
altyapının oluşturulmasıydı. Dolayısıyla çok
uzun yıllar sonunda oluşmuş siyasi geleneğimizi ve
pratiğimizi göz ardı ederek radikal bir yasama-yürütme
karşıtlığı yaratacak bir sisteme de geçemezdik. Bu noktada
daha mutedil bir yaklaşım benimsenerek gerek yasama faaliyetlerinde
gerekse devlet politikalarının oluşturulmasında Meclisimiz
ile Hükûmet arasında iş birliğine imkân verecek bir sisteme
gidildi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, siz Hükûmet adına mı konuşuyorsunuz, Meclis
Başkanı adına mı konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Altay, dinleyelim, sonra
konuşun.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Sayın Başkan, saygıdeğer
üyeler...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, ne adına konuşuyor şu anda? Böyle bir şey
olabilir mi? Meclis Başkanı adına konuşan Başkan
Vekili yürütmeyi ve sistemi burada bize sunamaz, böyle bir şey olmaz! Bunu
kabullenmemiz mümkün değil, öyle şey olmaz!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bütçenin konusuna
gelmesi lazım Başkan.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Müsaade eder misiniz Sayın
Başkanım. Sayın Başkanım, geliyorum, müsaade edin.
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen...
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Meseleye bütçe hakkı nazarından bakacak
olursak klasik parlamenter sistemlerde, bütçeyi hazırlayan yürütme
aynı zamanda parlamento hukuku açısından önem arz ediyor,
aynı zamanda yasamada da çoğunluğu oluşturduğundan
bütçe sürecinin büyük ölçüde prosedürel bir nitelik
taşıdığını görürüz. (CHP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Nitekim, bizim
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Erkler
ayrılığından bahsediyorsunuz, yürütmenin yerine
konuşuyorsunuz Başkan; vesayet bu.
BAŞKAN Sayın Altay, değerli
arkadaşlarım, lütfen...
Sayın Altay, değerli
arkadaşlarımızı durduralım.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Sayın Başkan, müsaade ederseniz,
Sayın Başkana, yüce Meclise nereye gelmek istediğimi arz edeyim
müsaade ederlerse. (CHP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
Sayın Bilgiç bütçe kalemleriyle ilgili olarak bilgi verecektir sizlere.
Lütfen, rica ediyorum, değerli
arkadaşlarım
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ara verin
Başkan, bu şekilde çalışmalar sürmez.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Devamla) Sayın Başkan, bugün Komisyonda, Parlamentoda söz konusu
olan yasama-yürütme ilişkilerine ilişkin burada çözümüne ihtiyaç
duyulan sorunları ortaya koymayacak mıyız?
ENGİN ALTAY (İstanbul) O, sizin
işiniz değil.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Müsaade edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O, sizin
işiniz değil; Cumhurbaşkanı gelir, savunur sistemi.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ara verin
Başkan, ara verin!
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Yani teklif hazırlama süreçlerinde
yasama-yürütme ilişkilerinin yeni bir İç Tüzük çerçevesinde
alınması gerektiğini konuşmayacak mıyız? (CHP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ara verin
Başkan!
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) - Sayın Başkan, Meclisi mi
konuşturmak istemiyorsunuz? Meclisin mi sesini kısmak istiyorsunuz
Sayın Altay?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.08
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.18
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER:
Barış KARADENİZ (Sinop), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Ara verdiğimiz zaman Sayın Sadi Bilgiç
konuşmasını sürdürüyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sayın Sadi Bilgiçe söz veriyorum, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına konuşmasını yapacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teşekkür ediyorum.
Evet, meseleye bütçe hakkı nazarından
bakacak olursak, klasik parlamenter sistemde, bütçeyi hazırlayan yürütme
aynı zamanda yasamada da çoğunluğu oluşturduğundan
bütçe sürecinin büyük ölçüde prosedürel bir nitelik taşıdığını
görüyoruz. Nitekim, kendi parlamenter tecrübemiz de bu varsayımı
doğrulamaktadır. Hepinizin bildiği gibi, eskiden, bütçenin
yasama tarafından reddedilmesini önleyici hükümler mevcuttu çünkü
Anayasada Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidarın 40 kişilik üye
sayısının en az 25ine sahip olacağına yönelik bir
hüküm vardı; başkanlık sisteminde ise bütçenin
mantığı değişti. Eskiden olduğu gibi,
Başkanın yeni politikaları için gerekli mali taleplerini
Meclisin onayına sunması gerekiyor. Dikkat edilirse burada bütçe
hakkı, prosedürel bir süreç olmanın ötesine geçerek yasamanın
yürütmeyi denetlemesine imkân verecek bir mahiyete dönüştü. Şu an
Plan ve Bütçe Komisyonu 30 üyeden oluşuyor ve siyasi partilerin sandalye
dağılımlarına göre bu belirleniyor. Böyle bir süreçte, hem
denetim hakkı, eski sistemdeki
Bakın, Parlamentonun
güçlendiğini ifade etmek istiyorum ama eksikler var. Nedir? Acil bir
İç Tüzük ihtiyacı var; bir kesin hesap daimî alt komisyonunun
kurulması gerekiyor; yeni sisteme göre teklif hazırlama süreçlerinde
yasama-yürütme ilişkilerinin çerçevesinin mutlak suretle belirlenmesi
gerekiyor. Bizler Meclis olarak teklif verebiliriz. Ne konuda kendimiz
yürütmeden bağımsız düzenlemeler yapabiliriz? İnsan
hakları, temel hak ve hürriyetler, Anayasa. Bunları yapabiliriz ama
onun dışında, ağırlıklı olarak Parlamentonun
yapmış olduğu bütün yasal düzenlemeler, yürütmenin daha
hızlı bir biçimde halka hizmet edebilecek şekilde ihtiyacı
olan düzenlemelerin Meclis tarafından yapılma mecburiyetidir. Bugün,
hem Genel Kurula hem komisyonlara baktığımızda en çok
eleştirilen konu bu tekliflerin hazırlanma süreçleri değil mi?
Sürekli olarak şunu sormuyor muyuz? Yürütme bunun neresinde? Şimdi,
bir yandan onu sorguluyoruz ama öbür tarafta da bunu dile getirip, buradaki
ihtiyaçları belirleyip, mutlak surette siyasi partilerin, Genel Kurulun
oturup İç Tüzükü yeni sisteme göre kurgulaması gerektiğini
ifade etmenin, hakikaten, arkadaşlar, eleştirilecek bir tarafı
olmamalı. Bizim bunları yapmamız gerekiyor.
Burada, bakın, Sayın Bakanımız
Zekeriya Temizelden hakikaten, 26ncı Dönemde Plan ve Bütçe Komisyonunda
çok şey öğrendik; söylediği şeylerden bir tanesi
şuydu: Plan ve Bütçe Komisyonu her ne kadar Meclisin bir organı gibi
görünse de bir iktidar komisyonudur. İkinci söylediği şudur:
Bütçe hakkını iktidarlar kullanır. Doğru, bütçe hakkını
iktidarlar kullanır ama öbür tarafta da denetim hakkını Meclisin
sonuna kadar kullanabilmesi lazım.
Şimdi, işte Komisyona geldi, ne geldi;
beraberinde hem bütçe geldi hem de 2018 Kesin Hesap Kanunu Teklifi geldi.
Anayasa Birlikte görüşülür. diyor. Nasıl görüşüldü? Yeteri
kadar, acaba Sayıştay raporları üzerinde, kesin hesap üzerinde
görüşmeler yapılabildi mi? Yapılamadı. 22nci Dönemden bu
tarafa -belki 4 sefer- kesin hesap daimî alt komisyonu kurulması
noktasında İç Tüzük çalışmalarında hüküm vardı.
Hatta 22nci Dönemde -ki Sayın Altay da oradaydı- hem kesin hesap
komisyonu hem de bir bütçe komisyonu olarak 2 daimî alt komisyon
oluşturuluyordu ama bunların hepsi kadük oldu. Ama bugün, yeni
sistemde bunları yapmak lazım.
Evet, yoruldunuz, fazla şeyiniz yok.
Anlaşıldı ki bunları artık Meclis dinlemek istemiyor.
Ben bu konuda fazla bir şey söylemeyeceğim. Ama şu konularda
bilgi vermek zorundayım, o da Başkanlık Divanı için gelen
birtakım eleştirilerle ilgili.
Yazılı soru önergeleriyle ilgili
milletvekillerimiz, inanın, bizde, Başkanlıkta bekleyen hiçbir
şey yok fakat çok yoğunluktan dolayı en geç üç gün ile bir hafta
arasında ilgili makamlara gelen yazılı soru önergeleri gönderiliyor.
Önceki yasama dönemlerinde olduğu gibi, bakın, bu yasama döneminde de
Sayın Başkanımız Mustafa Şentop tarafından, daha
önce 26/10/2018de, sonrasında da 5 Temmuz 2019 tarihinde -Sayın
Şentop imzalı- Cumhurbaşkanı Yardımcılığı
ile bakanlıklara yazılı soru önergelerinin cevaplandırma
durumunu gösteren yazı yazılarak bu yazılarda, yazılı
soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmesi ve verilecek
cevapların Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığına uygun olacak şekilde soruları tam
karşılayan, yeterli ve tatminkâr nitelikte hazırlanması
hususu da iletilmiştir.
Evet, Meclisimizde çok farklı personel
çalışıyor kamunun diğer taraflarında olduğu gibi.
4/A maddesine göre çalışan kadrolu personel var, 4/A maddesine göre
kadro karşılığı sözleşmeli çalışan
personelimiz var; 4/B maddesine göre sözleşmeli var; 4/D maddesine göre
sürekli işçilerimiz var; bir de 6253e tabi çalışan
milletvekilli danışmanlarımız var.
Şimdi, kanunda bir düzenleme
yapılması hâlinde ve buradaki ücret farklılıkları,
eşitsizlikler, özlük hakları, emeklilik hakları gibi birtakım
düzenlemeler, yasal düzenlemeler yapıldığı takdirde
kurumumuz da Meclis de bu yönde uygulamalara uyacaktır.
Milletvekili danışmanlarıyla ilgili
olarak: Maalesef, onlar 6253e göre çalışıyorlar. Kanun orada.
Bu kapsamda çalışan personele sözleşme ücreti
dışında, mali ve sosyal haklar kapsamında, herhangi bir ad
altında ayrıca herhangi bir ödeme kanun gereği
yapılamamaktır. Meclis Başkanlığının,
Başkanlık Divanının, Meclis idari
teşkilatının bu konuda yapabileceği bir husus yoktur.
Gene, İşletme ve Yapım
Başkanlığınca yürütülen inşaat
çalışmalarıyla ilgili Sayın Mahmut Tanalın bir
ifadesi oldu. Mecliste yapılan bakım onarım ve inşaatlar
hakkında Başkanlık Divanı bilgilendirilmekte ve uygun
görülmesi hâlinde, verilen yetkilendirme doğrultusunda Sayın Meclis
Başkanından olur alınmaktadır. Yapılan inşaatlar,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu mevzuatı çerçevesinde
açık ihale usulüyle yapılmıştır.
Sığınaklara girmeyeceğim,
sığınaklarla ilgili konuşmuyorum, oraları geçiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Girmek zorunda
kalmayalım sığınaklara.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Yok, yok. Hayır, ben sadece Sayın Kadim
Durmaz ağabeyin hakkını korumak adına söyleyecektim. Bütün
idare amirlerimizin hukukunu korumam lazım, tabii ki hepsi hakkıyla
görevlerini yerine getiriyorlar.
Sadece şunu söyleyeyim, bitireyim: 100üncü
yılı idrak ediyoruz. Bununla ilgili bir etkinlik takvimi
hazırlanıyor. Burayla ilgili hazırlanan ya da oluşturulan
bütçeye ilişkin bir itiraz geldi. Yani Gazi Meclisin 100üncü
yılı ve bütün Türkiye sathında etkinliklerle kutlanması
düşünülüyor. Bu bağlamda, bu çerçevede, bu pencereden
bakıldığında da yani ayrılan bütçenin yüksek bir bütçe
olduğunu, genel bütçe içerisinde değerlendirildiğinde söylememiz
mümkün değil. Ayrıca, bu konuyla ilgili olarak Meclis
Başkanımız bildiğim kadarıyla hem gruplarla
görüştü, e-posta yoluyla bütün milletvekillerimizin bu konudaki
etkinliklere ilişkin düşünceleri de alındı. Bu çerçevede,
27 Aralık tarihinde Sayın Meclis Başkanımızca 100üncü
yıl etkinliklerinin çerçevesi paylaşılacak kamuyla.
Sayıştaya ilişkin söylenen
birtakım şeyler vardı ama çok fazla vaktinizi almak istemiyorum,
Sayın Başkana da sürenin tamamını
kullanmayacağımı söylediğim için burada keseceğim ama
şuna emin olabilirsiniz ki Türk Sayıştayı, INTOSAI
kuralları çerçevesinde, dünyadaki sayıştaylar yani audit
courtlar içerisinde diyebilirim ki en düzgün şekilde çalışan
Sayıştaydır. Hele, 2013 yılında çıkan 6085
sayılı Sayıştay Kanununa kadar, Meclise sadece 3 tane
rapor sunulurken yani 2018 kesin hesabını görüşüyoruz, buna
ilişkin 4 ana rapor, 1 uygunluk bildirimi, ayrıca da 189 tane kurumun
raporu da Meclise sunulmuştur diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Tutanaklara geçsin diye söylüyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100üncü yılının
Meclisimizin şanına, şerefine yakışır
şekilde, en görkemli şekilde, hatta biraz da masraftan
kaçınmadan kutlanmasını hak eden bir milletimiz olduğunu,
hak eden bir Meclisimiz olduğunu düşünüyoruz.
Tutanaklara geçsin diye söyledim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi söz sırası, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet
Nuri Ersoya aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz kırk beş dakika Sayın Ersoy.
Değerli milletvekilleri, lütfen dinleyelim,
Sayın Bakan kürsüde.
Buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın 2020 bütçesine ilişkin sunumu
sizlere arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
susalım lütfen, rica ediyorum.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Bakanlığımız bütçesiyle ilgili sözlerime
başlamadan önce, bu yıl kaybettiğimiz değerli hocamız
ve Bakan Yardımcımız Sayın Ahmet Haluk Dursuna bir kez daha
Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Bugün, bu Gazi Mecliste bir konuya daha özellikle
değinmek istiyorum: Bosna soykırımını inkâr eden bir
yazara Nobel Edebiyat Ödülü verildi. İnsan Hakları Gününde verilen
bu ödül hiçbir soykırımı unutturamaz, bu tarz konular da
ödüllerle aklanamaz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte bürokrasinin minimuma indirilmesi sayesinde, devletin
işleyişinde fikirden aksiyona geçişte ve sonuç almada yeni bir
dönem başlamıştır. Bu dönemde, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizin 2023 hedeflerine
yürüyüşü yeni bir ivme kazanmıştır. Aynı zamanda,
Sayın Cumhurbaşkanımızın turizmi stratejik sektör ilan
etmesiyle bizler için hem büyük bir fırsat hem de büyük bir sorumluluk
ortaya çıkmıştır.
Bakanlığımızın
teşkilat yapısı değişmiştir. TİKA, Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar
Genel Müdürlüğü ve Yunus Emre Enstitüsüyle birlikte artık kamu
diplomasisinin de en önemli aktörlerinden biri konumuna gelmiş bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde ülkemizi kültür ve turizm alanında marka hâline getirmek
adına hayata geçirdiğimiz bazı projelerden söz etmek isterim.
Ülkemizde 155 arkeolojik kazı
çalışması yürütülmektedir; bunlardan 123 tanesi yerli kazı
başkanlıklarınca, 32 tanesi yabancı kazı
başkanlıklarınca sürdürülüyor. Ayrıca 43 müze
kazısı, 114 kurtarma kazısı ve temizlik
çalışması, 132 yüzey araştırması, 10 su altı
kazısı ve araştırması, 33 kamu yatırımı
kazısı olmak üzere Aralık 2019 tarihi itibarıyla toplam 487
kazı ve araştırma faaliyeti gerçekleştirilmiş olup söz
konusu çalışmalar için 2019 mali yılında 38 milyon olan
ödeneği 2020 yılında 80 milyona çıkarmayı
hedeflemekteyiz.
2019 yılında
Bakanlığımız bünyesinde arkeolojik kazı
çalışmalarını on iki aylık kazı programına
almaya başladık. Bu vesileyle arkeoloji, sanat tarihi ve restoratör
branşlarından 120 uzman personelin ve 350 adet işçinin de kazı
çalışmalarında istihdam edilmesi
sağlanmıştır. 2020de desteklenen kazı
sayısını 20den 62ye çıkaracağız. 2020
yılında on iki ay süreyle yapılacak 62 adet arkeolojik
kazıda toplam 318 uzman personel ile 913 işçi istihdam edilecektir.
2021de 123 kazı başkanlığının tamamı
projeye dâhil edilmiş olacak. Burada bir de biliyorsunuz yabancı
kazı başkanlıkları var, 2021den sonra onlara da bir
çağrıda bulunacağız çünkü onlar da maalesef kırk
beş ila altmış gün kazıyorlar; ya süreyi
uzatmalarını ya da yapamıyorlarsa bizim yerli kazı
başkanlıklarına mevcut yerlere devretmelerini isteyeceğiz.
Bu arada Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım
Aracı kapsamında Bakanlığımız ve Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde yürütülen projeyle ülkemizin
ilk millî arkeoloji enstitüsü Anadolu Arkeolojisi ve Kültürel Miras Enstitüsü
kurulmuştur. Bu bilgiyi de sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk
duyuyorum.
Bakanlığımızca koruma bölge
kurullarında görüşülmek üzere gündemde bekleyen konuların
hızlandırılmasına yönelik uygulamaya geçirilen Performans
Yönetim Sistemi Projesiyle 2018 yılında 31.707 olan karar
sayısı 2019 yılında yüzde 20
artırılmıştır. 2018 yılında gündemde
bekleyen konu sayısı 1.305 iken 2019 yılının ilk on
bir ayında bu sayı 108e indirilerek gündemde bekleyen konu
sayısında da yüzde 92 oranında düşüş
sağlanmıştır. İşlem süreleri de ortalama üç aydan
otuz güne indirilmiştir. Biliyorsunuz, özellikle şehirlerde
yatırım yapmak isteyenlerin imarla ilgili en büyük
sıkıntılarının başında bu geliyordu.
Buradaki çok büyük bir sorunu yüzde 92lik bir düzeltmeyle çözmüş olduk.
Kültür varlıklarımızla ilgili
çalışmalarımız sadece bugünümüzle sınırlı
değildir. Bu topraklara ait olan ancak vaktiyle yurt dışına
çıkarıldığı tespit edilen kültür varlıklarımızın
ülkemize iadesine yönelik çalışmalar Bakanlığımız
tarafından, çoğunlukla diplomatik girişimler, gerekli
olduğu hâllerdeyse hukuk yoluna başvurulması suretiyle iç ve
dış paydaşlarla koordineli bir şekilde sürdürülmektedir. Bu
kapsamda, 2014-2019 yılları arasında toplam 4.437 adet kültür
varlığının ülkemize iadesi
sağlanmıştır. Son dönemde ülkemize geri getirilen bu
eserlerin en önemlileri arasında: 2018 yılında İskoçyadan
getirilen altın tacı, Fransadan getirilen bronz keçi figürünü,
Almanyadan getirilen figürlü mermer friz panelini ve Amerika Birleşik
Devletleri Bowling Green Devlet Üniversitesinden getirilen 12 adet mozaik
panoyu, 2019da İngiltereden getirilen çini panoyu ve Bulgaristandan
getirilen 101 eseri örnek olarak verebilirim.
Yine, bu yıl gerçekleştirdiğimiz
çalışmalar neticesinde, İngilterede müzayede yoluyla
satış yapılması planlanan bu topraklara ait çok
değerli 2 eserin tespitini gerçekleştirmiş ve iade süreçlerini
başlatmış bulunmaktayız. Bunlardan bir tanesi
Şanlıurfa Müzesi koleksiyonunda bulunan eserlere de benzerliği
göze çarpan ve milattan önce 3 ila 2nci bine tarihlendirilen 2 adet boğa
tarafından çekilen bir araba modelidir. Diğer eserse Isparta
Müzesinde bulunan ve Roma dönemine ait 5 parça hâlinde tespit edilmiş
Sidamara tipi bir lahde ait 2 kayıp parçadan 1idir. Her 2 eser de kısa
süre içerisinde Londra Büyükelçiliğimize teslim edilecek ve ardından
2020 yılının başında Türkiyeye getirilecektir.
Burada özellikle bir konuya daha değinmek
istiyorum: 2020 yılı içinde Kaçakçılıkla Mücadele
Birimimizi daire başkanlığı statüsüne getiriyoruz. Bu ne
demek? Yani buradaki görevli uzman kadromuzu 3 kat artırıyoruz,
bundan sonra yurt dışındaki bu tarz eserlerin hızlı
takibi ve ülkemize getirilebilmesi için.
Bugün üzerinde yaşadığımız
toprakların tarihi, insanlığın uygarlık tarihiyle
özdeştir. Bu zenginliğin bir sonucu olarak Dünya Miras Listesindeki
varlık sayımız 18e yükselmiştir.
Cumhurbaşkanımızın 2019u turizmde Göbeklitepe
Yılı ilan etmesi ve ardından bu eşsiz tarihî alanı
ziyarete açmasıyla geçtiğimiz yıl 70 bin olan ziyaretçi
sayısı bu yılın ilk on bir ayında 370 bini
geçmiştir. Yıl sonunda bu rakamın 400 bin kişi seviyesine
ulaşacağını öngörüyoruz. 2019 yılı
itibarıyla Dünya Miras Geçici Listesinde de 78
varlığımız yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2019 yılı itibarıyla
Bakanlığımız bünyesinde 210 müze, 143 düzenlenmiş ören
yeri ve Bakanlığımız denetimindeki 268 özel müzeyle bu
alandaki faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bakanlığımız
2019da 22,5 milyon harcama yaparak 5 yeni müzeyi hizmete almıştır.
Ayrıca 2019da 8 ören yerinde karşılama merkezi, satış
üniteleri, yürüyüş yolları ve seyir terasları tamamlanarak
hizmete açılmıştır. Ağrı, Bitlis, Antalya, Burdur
ve Çanakkaledeki ören yeri çevre düzenlemesi ve ziyaretçi karşılama merkezi
yapım çalışmaları 2020 yılının
başında tamamlanacaktır.
Bakanlığımız 2019 yılı
yatırım programı ve işletme giderleri için kullanılmak
üzere ayrılan ödenek miktarı 280 milyondur. Ören yerlerimizin
gelirlerinin artmasıyla yarattığımız ek kaynak
sayesinde bakım, onarım, restorasyon işleri ve işletme
giderleri için ayrılan ödenek miktarı 500 milyonu
aşmıştır.
Şimdi burada özellikle müze giriş
ücretleriyle ilgili bir konuya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, biz
maalesef bazen fiyatları yükselttiğimiz için eleştiri
alıyoruz ama hâlen müze giriş fiyatlarımız Avrupa standartlarının
ortalamasının altında. Bizim bu fiyatları yükseltmeye devam
etmemiz gerekiyor ancak bunu yaparken vatandaşı da koruma
altında tutmamız lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Onların
gelirleri de bizden yüksek Sayın Bakanım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Biraz dinlerseniz cevap vereceğim.
Bununla ilgili birkaç tane uygulama yaptık.
Mesela Türk vatandaşlarına 0-18 yaş ücretsiz, 65 yaş
üzerine ücretsiz, asker erbaşlara ücretsiz, öğretmenlere ücretsiz,
arkeoloji öğrencilerine ücretsiz, üniversite öğrencilerine yüzde 50
indirimli.
Biliyorsunuz, Müze Kart uygulamasını
başlattık ve yoğun bir şekilde kullanıyoruz. Müze Kart
uygulaması nedir? 70 lira giriş ücreti var. Geçen seneden itibaren
aldığımız bir kararla artık Müze Kart ücretlerini
koruyoruz yani hiçbir zaman fiyatlarını yükseltmiyoruz ve bir
yıl boyunca Kültür ve Turizm Bakanlığına ait müzelere
sınırsız giriş hakkı veriyoruz.
Yılbaşından itibaren Millî Sarayları da Müze Kart
işlemine alarak onun kapsamını daha da genişletmiş oluruz.
Yani ayda 1 kere bir müzeye gittiğiniz ortalaması zaman 6 lira bir
ücret karşılığına geliyor
baktığınız zaman. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir
fırsat ve imkân yoktur.
Burada özellikle şuna değinmek istiyorum:
Bakın, müze gelirlerimizin yüzde 85ini biz yabancılardan elde
ediyoruz, yüzde 15ini yerli ziyaretçilerden elde ediyoruz, bu yüzde 15in
yarısını da Müze Karttan elde ediyoruz. Yani yüzde 7,5lik bir
kesimin giriş ücretinden şikâyet etme ihtimalini göz önüne alarak
yüzde 85lik bir gelirden kayba sebebiyet vermek çok haksız olur. Biz
buradan elde ettiğimiz gelirlerle, bakın, müzelerimizin bakım ve
onarımını çok ciddi şekilde artırdık,
kalitelerini yükselttik. 2019 yılının ilk on bir ayında
müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı yaklaşık 32,7 milyona
ulaşarak tarihinde ilk defa 30 milyon seviyesini geçmiştir yani müze
ziyaretçi sayısı da artmaya devam ediyor. Bu rakam 2018in aynı
döneminde 26,5 milyon kişi olmuştur. Müzelerimizdeki ziyaretçi
sayısında geçen yıla oranla yüzde 23,5; gelirlerimizde ise yüzde
84 oranında artış sağlanmıştır. 2019
yılı sonu itibarıyla Bakanlığımıza
bağlı müze ve ören yeri ziyaretçi sayısının 33
milyonun üzerinde olacağını öngörmekteyiz. Bu yıl
başlattığımız memnuniyet ölçüm amaçlı Turkish
Museums web sitesi aracılığıyla yapılan puanlama ve
değerlendirme sayfasında Ziyaret ettiğiniz müzeyi
yakınlarınıza tavsiye eder misiniz? sorusuna ziyaretçiler
tarafından verilen Evet cevabının oranı yüzde 93 olmuştur.
Sayın Vekilim Bülbül, hani Müze ve ören yerleri viraneye döndü.
demişti ama biz, özellikle kalite standartlarını ve memnuniyet
oranlarını yakın takip edebilmek için bir anket sistemini
Turkish Museums denen bir web sitesini bu yıl hizmete aldık ve
buradan memnuniyet oranlarını takip ediyoruz, hangi müzede ne
sıkıntı varsa anında görüp Ankaradan müdahale ediyoruz,
müze müdürlerimize de uyarılarda bulunuyoruz, düzeltme yapıyoruz.
Sonuçlar iyi, yüzde 93 tavsiye oranı geldi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kapadokya alanında arkeolojik, kentsel ve doğal sit
alanları, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve millî park
gibi, birçok farklı koruma statüsünün bulunmasının yol
açtığı yetki karmaşası, alanın hak ettiği
şekilde korunamamasına neden olmuştur. Alanda yapılmak
istenen herhangi bir uygulama için izin süreçleri çok uzamaktaydı. Sekiz
yılı bulan koruma amaçlı imar planı, onay ve izin süreleri
tamamlanamadığı için yürürlüğe giremiyordu. Kapadokya Alan
Başkanlığıyla bölgedeki mevcut koruma statüleri daha da
güçlendirilerek farklı kurumlar tarafından yürütülmekte olan koruma
çalışmaları Bakanlığımız çatısı
altında toplanarak yetkilendirilmiştir. Doğal sit, arkeolojik
sit ve kentsel sit olarak 58 bin hektarlık korunan alan, 83 bin hektara
çıkarılarak Kapadokya alanı bütüncül koruma altına
alınmıştır. Yani korunan alan miktarı
azaltılmamış, tam tersine
artırılmıştır.
Ayrıca daha önce sadece belediyelerde olan
seçim ve benzeri siyasi sebeplerle de verimli şekilde kullanılamayan
yıkım yetkisi, bu kanunla birlikte Alan
Başkanlığına da verilmiş oldu. Bunun sonucunda
oluşan kaçak yapılaşmayı engellemek amacıyla,
kamuoyunca da bilindiği üzere, 2019 yılı içerisinde tespit
edilen kaçak uygulamalardan 239 tanesi Bakanlığımız
öncülüğünde kaldırılmıştır, süreç devam
etmektedir. Alan Başkanlığı modeliyle merkezî idarelere
verilmiş tüm koruma yetkilerini tek elde topladık ve karar verici
komisyonda onların temsil edilmesini sağladık. Artık alanda
kamunun talepleri doğrudan Başkanlığa yapılıyor
ve sonuca bağlanıyor.
Alan Başkanlığımızın
güzel ve etkili bir örneğini de Gelibolu Tarihi Alan
Başkanlığında beş yıldır
uyguladığımızı belirtmek isterim. Çanakkale
Savaşları Gelibolu Tarihi Alan
Başkanlığımız, 2019 yılında 18 adet
yapım, bakım, onarım, uygulama faaliyetleri
tamamlamış; 25 adet tanıtım ve etkinlik
gerçekleşmiştir. Tarihî alanda hizmet veren müzelerimizde bugüne
kadar yaklaşık 2 milyon ziyaretçi ağırladık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizmde 2023 hedefimiz 75 milyon turist, 65 milyar dolar
turizm geliridir. Bu hedeflere ulaşmak için politika
değişikliğine gittik, tanıtım stratejilerimizi
değiştirdik. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansını kurarak yönetim kurulunu ağırlıklı
olarak, çalışanların ise tamamını özel sektörden
oluşturmaktayız. Bakın, bunu özellikle belirtiyorum: Yönetim
kurulu ağırlıklı olarak, çalışanların ise
tamamı özel sektörden. Turizm gelirlerinin yüksek olduğu diğer
ülkelerdeki gibi bizde de tanıtım, sadece devlet tarafından
değil, devletle beraber özel sektör tarafından yapılacak. Sadece
devletle yirmi yılda gelebileceğiniz yere, devlet ve sektör el ele
verdiğinde iki üç yıl içinde gelmeniz mümkün olabiliyor. Bu, bizim
icat ettiğimiz bir ajans değil; bu, ilk kez 1919 yılında
yani bugünden yüz yıl önce İtalyanlar tarafından icat edilmiş,
turizm geliri yüksek olan ülkelerin tamamında olan bir ajans. Biz yirmi
yıldır konuşmuşuz hayata geçirememişiz, bu sene hayata
geçirmek nasip oldu. Peki, bununla birlikte tanıtımında ne gibi
bir değişiklik oldu? Bakın, 2018 yılında Kültür ve
Turizm Bakanlığında biz 18 milyon dolarlık bir
tanıtım bütçesi kullandık. Bu yıl, içinde bulunduğumuz
yıl bu rakamı, tanıtım bütçemizi zorlayarak, başka
kaynaklarımızı buraya aktararak 72 milyon dolara
çıkarmayı başardık. Bunun olumlu sonuçlarını da
bu yılki turizm verilerinde zaten görüyorsunuz. Önümüzdeki yıldan
itibaren Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansının devreye girmesiyle tanıtım bütçemiz 180 milyon
dolara çıkıyor. Bakın, 18 milyon dolar nerede, 180 milyon dolar
nerede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2023
yılına kadar bu rakam 220 milyon dolara çıkıyor.
Bakın, bu oyunu oynayacaksak bu şekilde oynayacağız çünkü
bu oyunu, rakiplerimiz bu şekilde oynuyor. Ya bu oyunda varız ya
yokuz. Bunu kuralına göre oynamazsak oyun dışı
kalırız, bugüne kadar iki ileri bir geri
yaptığımız gibi. Bunun başka bir çıkarı yok,
dünya bu işi böyle yapıyor; biz de bu işi, bu yıldan
itibaren bu şekilde yapmaya başladık.
Peki Bu Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansının faydası yok, binde 7,5 çok büyük bir
yük getirdi, turizm mahvolacak, yatırımcılar ölecek. gibi bir söylem
duyuyorum devamlı. Bakın, ben bu mesleğin içindeyim sayın
vekillerim, eğer biz binde 7,5la gidiyorsak zaten bu işle
oynamayalım. Bakın, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı daha ilk faydasını Thomas Cook krizinde
verdi, eğer Thomas Cook krizinde Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı ve geniş bütçe kullanım
haklarımız olmasaydı
Bakın, dört günde krizi çözdük, dört
günde çözdük. İspanya bunu başaramadı, bedeli ne oldu İspanyaya
biliyor musunuz? Minimum yüzde 10 -yüzde 10 ile yüzde 40 arası- fiyat
indirmek oldu. Bakın, yüzde 10, binde 7,5un 12 katı. Bakın,
Thomas Cook ne ilk batan firma olacak ne de son batan firma olacak. Eğer
bu sektörde iş yapıyorsanız bunları bilmek
zorundasınız, sektörün bunlara karşı olan
bağışıklığını,
dayanıklılığını artırmak
zorundasınız. Bunun da yöntemi dünyada bu, başka bir yöntemi
yok; biz de bu yönteme geçtik ve tam zamanında geçtik, ilk
başarılı sonucunu da Thomas Cook kriziyle atlatmış
olduk.
Turist sayısını ve turizm
gelirlerimizi artırmak amacıyla Kültür ve Turizm
Bakanlığı olarak uzun bir aradan sonra, 2019 yılında
oldukça yoğun bir tanıtım kampanyası yürüttük.
Avrupanın önde gelen ve en çok izlenen televizyon kanalları
başta olmak üzere ülkemizin reklam filmleri gösterilmiş, en çok
okuyucu kitlesine sahip yazılı basında ülke
reklamlarımızın ve içeriklerimizin yayınlanması
sağlanarak ülkemizin kültürel, tarihî ve turistik değerleri
tanıtılmıştır. Turist sayımızı ve
turizm gelirlerimizi artırmak amacıyla 2019 itibarıyla
tanıtım çeşitliliğine giderek, tanıtım
yaptığımız ülke sayısını artırdık.
Bakın, bununla ilgili de birkaç örnek vereyim:
2018 yılında biz ne yapmışız? 9 ülkede dijital reklam
tanıtımı yapıp 250 bin tıklama almışız.
5 ülkede 16 dergide 45 adet reklam vermişiz. Bir de fuarlara
katılmışız.
Peki, 2019da ne yapmışız? İlk
defa televizyon reklamlarına başlamışız, 3 ülkede
televizyon reklamı yapıp 10.376 GRP almışız; çok ciddi
bir sayıdır. Dijital reklam sayısını 9dan 24e
çıkarıp, 250 milyon olan tıklama sayısını 4,5
milyara çıkarmışız. 6 ülkede 44 dergide 419 dergi
reklamı vermişiz, 45ten 419a çıkmışız.
2020de ne hedefliyoruz? Televizyon reklamı
verdiğimiz 3 olan ülke sayısını 18e çıkarmayı
veya 34.500 GRP almayı hedefliyoruz. 45 ülkede -yani 24tü, daha önceki
9du- dijital reklam yapıp 7 milyar tıklama almayı hedefliyoruz.
12 ülkede 90 dergide bin sayfa reklam vermeyi hedefliyoruz. Bunun yanında
fuar, PR, ağırlama, dijital, sosyal medya gibi bir çok şeyi de
kullanmayı; sinema, outdoor gibi -onları saymıyorum bütçeleri
daha düşük olduğu için, ağırlıklı kalemler bunlar
olduğu için bunları sayıyorum- bunları da yapmaya devam
edeceğiz çeşitlilik olarak.
Hedeflere ulaşmak üzere, uzak destinasyonlardan
gelen yolcu trafiğini artıracağız. Türkiyedeki birbirine
yakın, kültürel, arkeolojik ve gastronomi değerleriyle ön plana
çıkan şehirlerimizi gruplandırarak tanıtacağız.
Bu şekilde, daha fazla gezilecek yer alternatifi vererek süreyi
uzatacağız. Özellikle deniz, kum, güneş turizmiyle ön plana
çıkan bölgelerin tarih, sanat, arkeoloji, gastronomi ve kültürel
özelliklerini şehrin yaşam tarzı hâline getirip turistin otel
dışına çıkmasını sağlayarak hem uzun süre
kalmasını hem de konaklama dışı harcamasını
artıracak ortamları yaratacağız. Ürün
çeşitliliğine giderek kültür, sanat, arkeoloji, gastronomi, din,
spor, doğa, sağlık, eğlence, alışveriş,
kongre, cruise gibi farklı ürünleri ön plana çıkaracağız.
Böylece arz çeşitliliği yaratacağız. Bu faaliyetler,
sezonun uzaması ve on iki aya yayılması açısından da
çok önemli.
Turizm şehirlerinde kültür, sanat,
uluslararası organizasyon etkinliklerini kentin bir parçası ve
yaşam tarzı hâline getireceğiz. Böylece düşük sezonda da on
iki ay boyunca turistin yıl içinde birkaç kere bu şehirleri ziyaret
etmeleri için ortam hazırlanarak gastronomi, alışveriş
konaklama dışı etkinliklerden de yüksek gelir elde edilmesi
hedeflenmektedir.
27 Eylül 2019 tarihinde lansmanını
gerçekleştirdiğimiz 2023 Turizm Stratejisiyle Türkiyenin yurt
dışına açılan dijital kapısı olan web sitesiyle
birlikte tüm sosyal medya hesaplarını Go Turkey çatısı
altında daha dinamik yeni tasarım ve içeriklerle hayata geçirdik. Go
Turkey portalı, destinasyonlarımıza ilişkin
ayrıntılı bilgi, aktivite ve etkinlik rehberleri, seyahat
planlaması aracı gibi daha kapsamlı etkin bir site olarak yenilenerek
hizmet vermeye devam edecektir.
Tanıtımda hâlen ülkemize büyük rakamlarla
turist gönderen ana pazarlarımızın yanı sıra,
dünyadaki turizm büyümesinde kaynak pazar olarak öne çıkan Uzak Doğu
ve Pasifik bölgelerinde yer alan Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya gibi
yükselen pazarlara odaklanacağız. Orta ve Doğu Avrupanın
gelişen ekonomileri de yeni odak pazarlarımız içerisine
alınacak. Böylece turizm kaynak çeşitliliği sağlanarak yeni
odak pazarları geliştirmeyi hedefliyoruz.
Bunların dışında, 2019
yılı Bakanlığımızın yurt
dışında yoğun kültürel diplomasi faaliyetlerini
yürüttüğü bir yıl olmuştur. Türkiye-Rusya
Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı kapsamında,
Rusyada 20den fazla kültürel faaliyet gerçekleştirilmiştir. 2019
Japonyada Türk Kültür Yılı kapsamında başta Topkapı
Sarayı Sergisi olmak üzere, oldukça prestijli kültür ve sanat projeleri
hayata geçirilmiş, bu etkinliklerle ilgili olarak yerel basında çok
sayıda haberler yayımlanmıştır. Bakın, bu
faaliyetler çok çok önemli. Biz özellikle bu sergiyi yapmadan önce Tokyo ve
Kyotoda bilinçli olarak Japonyadaki tanıtımların
tamamını durdurduk. Bu sergiden önce Türkiye aramalarında
dünyada Japonlar ilk 100e giremiyordu; bakın, sergi boyunca gördük ki
Temmuzun 15ine kadar Türkiye aramalarında ilk sırada yer
aldılar, yani ilk 100e giremeyen Japonlar ilk sıradaydı;
başarılı bir testing oldu. Şimdi bu sergi aktivitelerini,
etkinliklerini 2020, 2021de genişleterek devam ettireceğiz.
Geniş kitlelere ulaşabilmek amacıyla
Instagram ve diğer sosyal ağlarda takipçi sayısı ve
etkileşim seviyesi yüksek, etkinliği onaylanmış hesap
sahiplerinin ülkemizde ağırlanmasına ağırlık
verilmiş; 2019 yılında 700den fazla basın mensubu, sektör
temsilcisi ile influencer ve bloggerlar ülkemizde
ağırlanmıştır. 2020de bu amaçla 2.400 kişiyi
ülkemizde ağırlamayı hedefliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Dünya Turizm Örgütünün 2019 yılı Eylül ayı
barometresi verilerine göre Türkiye, 2018 yılında dünyanın en
fazla turist çeken 6ncı, en fazla turizm geliri elde eden 14üncü ülkesi
olmuştur. 2019 Ocak-Ekim döneminde 46 milyon ziyaretçi sayısı
aşılmış olup yıl sonunda 51 milyondan fazla ziyaretçi
sayısı hedeflenmektedir. 2020 hedefimiz ise 58 milyon ziyaretçidir.
2019 yılı Ocak-Eylül döneminde turizm
gelirleri 26,6 milyar dolarla bir önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 16lık artış göstermiştir. Kişi
başı gecelik gelir ise bir önceki yıla göre yüzde 3,4lük
artışla 70 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2019da toplam
gelir hedefimiz 34 milyar dolar, 2020de ise 41 milyar dolar hedeflenmektedir.
Burada özellikle belirtmek istediğim bir konu
var. Bizde kişi başı gelir önemli ama kişi başı
gecelik gelir çok daha önemli, bizi doğruya getirecek olan rakam kişi
başı gecelik gelirdir. 2016da en düşük seviyeyi gördüğümüz
kriz sırasında, en düşük seviyeyi gördüğümüzde kişi
başı gecelik gelir 62 dolarları görmüştü, bu sene
inşallah 70 dolarlarla kapatacağız yani orada ciddi bir
şekilde düzelme, doğru bir ivmeleme başladı.
Bakanlığımız, bütçe ödenekleri
dâhilinde sektörle iş birliği içinde
yatırımlarını sürdürmektedir. Seyahat acentelerine yönelik
uçak yakıt desteği 31 aralık 2018de
sonlandırılmış olup bu amaçla 96 adet seyahat acentesine
yaklaşık 873 milyon TL ödeme yapılmıştır.
Ülkemizde kruvaziyer gemiyle turist getiren (A) grubu seyahat acentelerine
destek sağlanması amacıyla da 2018 yılı desteklerine
mahsuben 7 firmaya 19,5 milyon TL ödeme yapılmıştır. 2020
yılında, 2019 desteklerine mahsuben 20 milyon TL ödeme
yapılacaktır. İleriye dönük kruvaziyer rezervasyonları çok
iyi gitmektedir 2020 yılı Nisan başı itibariyle hizmete
girecek olan İstanbul Galataport Limanımızın 2021 sezonu
itibariyle de tam kapasiteye geçeceğini öngörüyoruz. 2022 sezonuna
yetiştirilmek üzere, 2020 Haziran sonuna kadar Yenikapıda yeni bir
cruise port ihalesine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızla
birlikte çıkacağız.
Alt yapıyla ilgili önemli bir konumuz var.
Sayın Cumhurbaşkanımızın büyükşehir belediye
başkanlarıyla yaptığı toplantıda vermiş
olduğu talimatla, turizm bölgelerindeki atık su altyapısı
için mali yapısı yeterli olmayan belediyelerin arıtma
yatırımlarını Bakanlığımız üstlenmeye
başlamıştır. İlk etapta Antalya Belediyesiyle Serik,
Belek arıtma tesisi yatırımlarının devralınması
protokolü imzalanmıştır. Kemer arıtma tesisi için
fizibilite ve devir süreci başlatılmıştır. Yine
Muğla Büyükşehir Belediyesiyle Bodrum, Torba,
Kızılağaç, Yalıçiftlik, İçmelerde atık su
arıtma tesisi yatırımının, fizibilite ve devir süreci
çalışmalarına başlanmıştır. Bu projelerin
2020 yılından itibaren aşamalı olarak tamamlanarak 2021
yılında hayata geçmesi planlanmaktadır.
Mavi Bayrak sayısını her yıl
artırmak ve dünya turizm sektöründen hak ettiğimiz payı
alabilmek için, Bakanlığımızın finansal
desteğiyle Sağlık Bakanlığımızla beraber
önemli çalışmalar yapılmaktadır. Mavi Bayrak
sıralamasında 2019 yılında toplam 500 plaj, marina ve deniz
turizmi aracıyla ülkemiz dünya sıralamasında 3üncü
olmuştur. Yerel halkın makul fiyatlarla plajlardan yararlanması
amacıyla 2019 yılında başlattığımız
halk plajları projesi kapsamında açılmış olan Bodrum
ve Çeşme plajlarına, bu sezon da Kemer ve Bodrumda
açacağımız yeni plajları ekleyeceğiz. Halk
plajlarına girişler ücretsiz olup uygun fiyat ve yüksek hizmet
standartlarıyla halkımız ağırlanmaktadır, her
yıl sayılarını artırmayı hedefliyoruz. Bu arada
şunu özellikle belirtmek istiyorum: Halk plajları halktan çok büyük
beğeni ve talep gördü, o yüzden de sayılarını
artırmaya karar verdik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye UNESCO nezdinde yürüttüğü çalışmalarla
Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği 17 kültürel
değerle 178 ülke arasında ilk 5 içerisinde yer almaktadır.
Geleneksel Türk okçuluğu da görüşülerek UNESCO
İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili
Listesine 18inci unsurumuz olarak kaydedilmesi beklenmektedir.
İlk olarak 25 Eylül 2018de, daha sonra
kapsamı genişletilerek 23 Eylül 2019 tarihinde
Bakanlığımız ve Millî Eğitim Bakanlığı
arasında Mesleki ve Teknik Eğitimi Geliştirme
İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı mesleki ve teknik
Anadolu liselerinde turizm alanında öğrenim gören öğrencilerin
otel ve işletmelerde nisan-ekim döneminde altı ay
yoğunlaştırılmış beceri eğitimlerini
almalarını sağlıyoruz. Ayrıca, 9uncu
sınıfta yirmi saat İngilizce dil eğitimi, 10uncu
sınıfta Rusça dil eğitimi, 11inci sınıfta ise bölge
özelliğine göre Çince, Arapça, Almanca ve Fransızcadan birini seçip
3üncü dil eğitimini almış olarak mezun olacaklar.
Hâlihazırda protokol kapsamına alınmış 11 meslek
lisesine 2020 yılında 39 okul eklenerek sayısının
50ye, 2023 yılına kadar ise 200e ulaşması
planlanmaktadır.
Bakın, burada tam bir win-win pozisyonu
yarattık. Önce, öğrenciler açısından yarattık;
öğrenciler 3 tane dili yoğun lisan eğitimi alarak, çok iyi
öğrenerek mezun oluyorlar. Yani ilerde turizm sektöründe
çalışmasa bile kariyeri için çok önemli bir yatırımı
öğrenci gerçekleştirmiş oluyor. Uygulamalı eğitimini
altı ay boyunca tesislerde aldığı için normal stajyer
maaşının 2 katına kadar ek maaş ödeniyor tesisler
tarafından; bunlar protokolün bir parçası. Yani hem okuyorlar hem 3
tane lisanı çok iyi öğreniyorlar hem de alması gerekenden 2 kat
fazla maaş alıyorlar; öğrenci için bir win pozisyonu.
Otellerde en büyük sıkıntımız,
biliyorsunuz ağırlıklı olarak sezonluk turizm
yapıldığı için, sezonluk personel ihtiyacı. 2023e
kadar 200 okula çıktığımız zaman yaklaşık
200 bin öğrenci bu olanaklardan faydalanmış olacak yani 200 bin
öğrenci sezonluk olarak otellerimizde istihdam edilmiş olacak.
Oteller açısından da çok büyük bir sorunu çözdüğü için yine bir
win pozisyonu.
Millî Eğitim Bakanlığımız
da daha önce çok yoğun talep görmeyen turizm meslek liselerine çok
yoğun talep almaya başladı. Biliyorsunuz turizm meslek
liselerinin sayıları normalde 76. Aşamalı olarak diğer
meslek liselerini de -ilk başta 200 hedefliyoruz- turizm Anadolu teknik
meslek lisesine çevirerek bu dönüşümü başlatıyoruz yani hem
Millî Eğitim Bakanlığımız hem öğrencilerimiz hem
de otel sektörü, turizm sektörü açısından win win pozisyonu yaratıldı,
sonucu da çok çok olumlu oldu. Taleplerden bunu anlıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine, 2019 yılında İstanbul ilinde
İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Tarihî
Yarımada, Taksim ve benzeri turizm merkezlerinde durak taksi
esnafının turizm bilincinin geliştirilmesine yönelik proje
başlatıldı. Şimdi, burada beni sevindiren nokta, talebin ve
isteğin taksicilerden gelmesi. Biz bir proje yaptık ama hepsi
sıraya girmeye başladı. Bu, çok iyi bir şey. Biz de
taksicilere bu eğitimleri sık sık vermeye devam edeceğiz
ama her şeyden önce, onlar istekli olmasa biz de onlara zorla bu
eğitimleri veremeyiz. O açıdan da hem turizm açısından hem
taksiciler açısından, esnaf açısından sevindirici bir
haber.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir diaspora ve kamu diplomasisi kurumu olan
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının yurt dışındaki Türk
vatandaşlarıyla ilgili 2019 yılında
gerçekleştirdiği faaliyetlerin bir kısmı şu
şekildedir:
Farklı kıtalardan 5 bine yakın
gencimizin ülkemize getirilerek ana vatanlarını tanımaları
sağlanmıştır.
Türk-Alman ortaklığıyla Hamm
şehrinde, 60 bin Türk ve Alman vatandaşının ziyaret
ettiği Avrupa Spor ve Kültür Festivali (ASKFEST) düzenlenmiştir.
Bu yıl ülkelerine kara yoluyla gelen
yaklaşık 1,5 milyon vatandaşımız, Sırbistan ve
Makedonyada -bakın bu çok önemli- Türk polisi ve Yurtdışı
Türkler Başkanlığı yetkilileri tarafından
karşılanmıştır. Yani, Türk polisi,
Yurtdışı Türkler Başkanlığının
organizasyonuyla Sırbistan ve Makedonya sınır
kapılarında görev aldı. Avrupadan bir ülke daha şu anda
talepte bulundu; inşallah birkaç ülke daha talepte bulunacak; artık
ülkeler bizi çağırmaya başladı yani, Türk polislerinin ve
Yurtdışı Türkler Başkanlığının
yetkililerinin sınır kapılarında olmasını
istiyorlar. Vatandaşlarımızın her türlü ihtiyacı için
kendilerine rehberlik edildi.
4 bine yakın öğrenci Türkçe eğitimi
aldı.
200e yakın derneğe proje desteği
verildi.
Vatandaşlarımızın, Türkçe
kitaplara ulaşabilmeleri amacıyla 7 ülkede toplam 30
kütüphane-Anadolu okumaevi açıldı. Yurt dışındaki
çocuk ve gençlerimize 4 bin adet Türkçe öğretim seti ile 200 bin adet
çocuk dergisi dağıtıldı.
Türkiye Mezunları Programı yürütüldü, 63
mezun programı düzenlendi. Yani, bizden mezun oluyorlar,
ayrılıyorlar ama biz onları unutmuyoruz; onlar da bizi
unutmasınlar diye Türkiye Mezunları Programıyla ilişkiyi
devam ettiriyoruz.
Türkiye Bursları kapsamında, 2019
yılında 167 ülkeden 146.600 başvuru alınmış, 69
ülkede yapılan yerinde mülakatlar neticesinde 4.491 öğrenci
burslandırılmıştır. Bugün itibarıyla, ülkemizde
144 ülkeden yaklaşık 16 bine yakın uluslararası
öğrenci, 70 farklı şehirde, 125 üniversitemizde öğrenim
görmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyanın dört bir yanında dost ve kardeş
ülkelerin kalkınmalarına destek olmak; ekonomik, ticari, kültürel,
teknik ve eğitim alanlarında iş birliğini tesis etmek;
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, dünyanın
neresinde bir dertli varsa oraya ulaşarak yardımcı olmak
amacıyla faaliyet gösteren TİKA, 5 kıtada, yılda 2 bine
yakın proje ve faaliyet gerçekleştirmektedir. TİKA Başkanlığınca
iş birliği yaptığımız ülkelerle ortak tarihî ve
kültürel mirasımız olan ecdat yadigârı eserlerin yeniden
ihyası konusunda Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika
coğrafyalarında pek çok proje yürütülmüştür. TİKA,
faaliyetlerin planlama ve uygulamasında muadil Batılı
kuruluşlardan farklı olarak şeffaflık ve samimiyet
esasına dayanan, insan odaklı, Türk tipi kalkınma
yardımı anlayışıyla mazlumların yanında
olmaya devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; medeniyet tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan ve
asırlar boyunca sosyal bünyemizde daima kaynaştırıcı
ve birleştirici bir rol oynayan vakıflar, Türk dünyasının
sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında ciddi rol oynamış
müesseselerdir. Bu önemli kültürel mirasımıza sahip çıkma
sorumluluğuyla 2013ten bu yana 50 vakıf kültür
varlığının restorasyonu veya onarımı
yapılmıştır. Yurt dışında Osmanlı
coğrafyası içerisinde Kırım, Bosna, Yemen ve Gürcistan olmak
üzere toplam 4 ülkede bulunan vakıf kültür varlıklarının
envanter çalışmaları tamamlanmıştır. Kosova,
Makedonya, Filistin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti envanterleri
için çalışmalar devam etmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2017
yılında 291, 2018 yılında 210 ve 2019 yılında 187
adet olmak üzere son üç yılda 688 adet eserin restorasyonu gerçekleştirilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2019 yılında 20.315 ailede
toplam 78.780 kişiye gıda yardımı yapılmış,
21 bin öğrenciye burs verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından öncelikle İstanbulda Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi ve
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi kurulmuş olup Bezmiâlem
Vakıf Gureba Hastanesi tıp alanında eğitim veren üniversite
bünyesinde varlığını sürdürmeye, muhtaç
vatandaşlarımıza sağlık hizmeti sunmaya devam
etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kültürel diplomasimizin en önemli aktörlerinden olan Yunus
Emre Enstitüsü, 48 ülkede, 58 Türk kültür merkeziyle hizmet vermektedir.
Ayrıca 50 ülkede 101 üniversiteyle Türkoloji Projesini yürüten Enstitü,
bu şekilde toplamda 74 ülkede 159 irtibat noktasında hizmetlerini
sürdürmektedir. Enstitünün Türkçenin bir dünya dili olarak yabancı
ülkelerde öğretilmesi hususunda yaptığı
çalışmalarla bugüne kadar 150 bin kursiyere Türkçe
öğretilmiştir. Ayrıca Türkçe Öğretim Portali
geliştirilmiş ve Şubat 2017de deneme yayınına başlamıştır.
Tamamen ücretsiz olarak hizmete sunulan sisteme Aralık 2019
itibarıyla toplamda dünyanın 193 farklı ülkesinden 301 bin
kişi üye olarak Türkçe öğrenmeye başlamıştır.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu;
Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın önüne geçilmesi,
hayatın tüm alanlarını kapsayan kültür ve tarih bilincinin
geliştirilmesi gibi sosyal ve beşerî bilimler alanında bilimsel
araştırmalar yapılmasını amaçlayan bir kurumdur.
Yüksek Kurum, Türk dili, tarihi ve kültürüne ilişkin destek ve
katılımların artırılmasını sağlamak
amacıyla 2019 yılında üniversitelere, kütüphanelere ve kamu
kurumlarına yurt içinde ve yurt dışında toplam 48 bin adet
eserin, 26 bin adet süreli yayının ücretsiz
dağıtılmasını sağlamıştır, 2020
yılında da ücretsiz eser dağıtmaya devam edecektir. 2019
yılında Yüksek Kurum bünyesinde bulunan kurumlar 38 ulusal ve 18
uluslararası olmak üzere toplam 56 kitap fuarına
katılmıştır.
Millî Kütüphanemizin
kapatıldığına dair bazı spekülasyonlar var, ona
özellikle değinmek istiyorum yani bu spekülasyonları yapanlar
maalesef dedikodu yapıyorlar. Millî Kütüphanemiz mevcut, yerinde hem de
yirmi dört saat hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca bırakın
kapatmayı, daha da büyütüyoruz.
Kütüphaneler Genel Müdürlüğümüz bünyesindeki eşsiz
koleksiyonlar Millî Kütüphanemiz envanterine dâhil edildi.
Yatırımına devam ettiğimiz ek depolama ünitelerimizle
arşivleme kapasitelerimiz 2 katına çıkıyor. 70 kilometre
olan toplam raf uzunluğumuz 170 kilometreye yükseliyor, sergi ve tasnif
imkânımız 2,5 kat artıyor. Yer altına inşa
ettiğimiz depo alanları ve otopark alanlarının üstüne yeni
okuma salonları ve sosyal donatı alanları kuruluyor. Üstelik
2020de bunların tamamını hizmete almayı hedefliyoruz.
Yazma eserler, hem bilimsel ve sanatsal değerleriyle
hem de kültürel mirası geçmişten günümüze taşıma
özelliğiyle bir milletin sahip olabileceği en değerli
hazinelerdendir. Böylesi önemi haiz zenginliklerden azami derecede
faydalanabilmenin yolu, şüphesiz onları doğru tespit ve tertiple
hizmete sunmaktan geçmektedir. Süleymaniye Doğumevi, kitap restorasyonu,
konservasyonu ve araştırmaları için gerekli teçhizatla
donatılarak Türkiye'nin ilk ve tek kitap şifahanesi olarak
açılmıştır. Şifahanede çalıştırılan
restoratörlerle 2011den bu yana 2019 Ekim ayı sonuna kadar 1.200 yazma
eser restore edilerek ihya edilmiştir. 2020 yılı hedefleri
doğrultusunda 500 eserin daha restore edilmesi planlanmaktadır.
Bakanlığımız, yazma ve nadir
eserler üzerine yaptığı yayım çalışmalarıyla
kültür ve bilim dünyasında farkındalık oluşturmayı ve
klasik metin yayıncılığı alanında referans bir
kurum olmayı hedeflemektedir. Yazma Eserler
Başkanlığımızca yürütülen 1001 Eser Projesi
kapsamında yazma eserlerin içeriklerinin incelenmesi ve
yayınlanması sağlanmakta, her biri kendi bilimsel alanı
açısından kaynak sayılan eserler kültür ve ilim
hayatımıza kazandırılmaktadır. Bu kapsamda, bugüne
kadar 140a yakın klasik eser yayımlanarak okuyuculara sunulmuş,
e-kitap olarak da hizmete açılmıştır. Ayrıca,
kütüphanelerin daha da zenginleştirilmesi amacıyla 2019
yılında yaklaşık 2 bin eser satın alınarak
koleksiyona eklenmiştir.
Bakanlığımızca sinema sektörüne
2004 yılından itibaren maddi destek sağlanmakta olup bu
destekler sonucunda ülkemizde üretilen film ve izleyici sayılarında
büyük bir artış yaşanmıştır. 2004
yılında 18 olan vizyona giren yerli film sayısı 2018
yılında 180e, 11 milyon olan yerli film izleyici sayısı
2018 yılında 44 milyona ulaşmıştır. 2019
yılı Kasım ayı itibarıyla ülkemizde üretilen film
sayısı 133, toplam izleyici sayısıysa 53,3 milyon olarak
gerçekleşmiştir.
Gezen Sinema Tırı Projemizle köy ve
ilçelerimizdeki çocuklarımız sinemayla buluşturulmuştur.
Sinema sektörüne, 2019 yılında toplam 179
film, kurgu, belgesel ve senaryoya 38 milyon lira destek
sağlanmıştır.
Ayrıca, 2019 yılı Kasım ayı
itibarıyla 31i yurt dışı, 71i yurt içi olmak üzere sinema
alanında 102 kültürel ve sanatsal etkinlik 25,5 milyon lirayla
desteklenmiştir. Türk sinemasında devlet desteğiyle
sağlanan bu gelişme ve büyümenin sürdürülebilirliğinin ve
uluslararası rekabet gücümüzün artırılması, ülkemizin film
üretim merkezlerinden biri hâline gelmesi amacıyla bu yılın
başında Sayın Cumhurbaşkanımızın çok
kıymetli katkılarıyla Yeni Sinema Kanunumuz
yasalaşmıştır. Bu kanunla reklam süreleri düzenlenmiş,
sinema bileti satışlarına ilişkin yapımcı,
dağıtımcı ve sinema salonları arasında
yaşanan sorunlar giderilmiştir. Bu değişimin sektöre
yansımaları çok güçlü olmuş, yapımcılar
tarafından bekletilen filmlerin vizyona girmesiyle sinema izleyici
sayısı yalnızca kasım ayında 8 milyon kişiye
ulaşmıştır. Bakanlığımızca
hazırlanan Sinema Bilet Takip Sistemiyle sektördeki şeffaflık
sorunu da çözülmüştür.
Bu doğrultuda ülkemizdeki film çekim
lokasyonlarını tanıtmak, yabancı
yapımcıların ihtiyaç duyacağı tüm bilgilere tek yerden
ulaşabilmelerini sağlamak için Filming in Turkey web portali
hazırlanmış ve erişime açılmıştır.
Portal, ülkemiz ile dünya sinema endüstrisi arasında bir köprü vazifesi
görecektir.
Yeni Sinema Kanunuyla bugüne kadar 150den fazla
ülkede büyük ilgiyle takip edilen ve ihracatta dünyada Amerikadan sonra 2nci
sırada yer alan dizi filmlerimizi de destekleyeceğiz, yapılan
düzenlemeyle ülkemizin ve kültürümüzün uluslararası
tanıtımına katkı sağlayacak nitelikteki dizi filmlerin
üretimini teşvik edeceğiz.
Sinemayla ilgili olarak çok özel bir diğer
çalışmamız da Sinema Müzesi Projesidir. Tarihî ve kültürel
dokusuyla İstanbul'un en özgün yapılarından biri olan Atlas
Pasajında, prestij bir eser olarak tasarlanan Sinema Müzesini 2020
yılı içinde ülkemize ve dünya kültür, sanat hayatına
kazandırmayı planlıyoruz.
İstiklal Caddesi, Taksim, Beyoğlu; bu
bölge biliyorsunuz, âdeta İstanbulun kalbi. Biz Atatürk Kültür Merkezi ve
Sinema Müzesiyle başlattığımız adımları
yeni projelerle daha da genişleterek bu bölgeyi kültür ve sanatla
bütünleşmiş bir yaşam alanı hâline getireceğiz.
Fikrî mülkiyet hakları konusu kültürel
gelişimin ve ekonominin önemli bir parçası olmuştur. Bandrol,
korsanlıkla mücadele kadar ilgili sektörlere dair istatistiki veri
edinilebilmesinde de önemli bir unsurdur.
Yıl sonunda kitap, sinema ve müzik
yapımları ile bilgisayar oyunları için satılan bandrol
sayısı 400 milyonu geçecektir. İllerde bulunan denetim
komisyonları kolluk kuvvetlerinin etkili çalışmasıyla 2019
yılının ilk on ayında gerçekleştirdiği 707
operasyonda 1 milyon 890 bin adet korsan materyal ele geçirmiştir.
Bu noktada şu hususa özelikle değinmek
istiyorum: Bakanlığımıza yönelik olarak piyasadaki
bazı kitapların içeriğinden yola çıkarak neden bandrol
verdiğimiz konusunda eleştiriler dile getirilmektedir.
Bakanlığımız eserlerin içeriğini denetleme yetkisine
sahip değildir. Hiçbir eser basılmadan önce içeriğine yönelik
bir inceleme ve yaptırıma tabii tutulamaz. Bu alenen sansür
uygulaması olmakta ve Türkiyede sansür kesinlikle
yapılmamaktadır. Toplumumuzun rahatsız olduğu söz konusu
eserlere yönelik kanuni bir yaptırım için
vatandaşlarımızın Bakanlığımıza
değil, savcılığa başvurması gerekmektedir.
2019 yılında, müzik, sinema, kitap
türlerinde yaklaşık 1,5 milyon eserin; eser sahibi,
yayıncısı, yapımcısı gibi künye bilgilerine tek
noktadan erişime imkân veren Eser Veri Tabanı on-line olarak
kullanıma açılmış, mobil uygulama olarak da hizmete
sunulmuştur.
Bakanlık olarak müzik ve sahne sanatları
alanında 28 senfoni ve müzik topluluğunda 1.135 sanatçı, görsel
sanatlar alanında ise 3 resim heykel müzesiyle hizmet vermekteyiz.
Ülkemizde Bakanlığımızca
yaptırılan 84 kültür merkezi bulunmaktadır. Ayrıca yine
Bakanlığımızca yaptırılıp yerel idarelere
tahsis edilen 32 kültür merkezimiz mevcuttur. Çok önemli 2 projemiz olan
İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ile Ankara
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası ve
kampüsünü de 2020 yılında hizmete açacağız.
2018-2019 sanat sezonunda seyirci
sayımızda, bir önceki sezona göre yüzde 24lük artış
yakalanmıştır. Önümüzdeki sezon ise yüzde 35lik bir
artış hedeflemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, bu yıl 70inci
yılını kutladığımız Devlet Tiyatroları,
her yıl sahne ve seyirci sayısını artırarak
halkımıza hizmet sunmaya devam etmektedir. 2018-2019 sezonunda 1
milyon 780 bin olan seyirci sayımızın bu sezon 2 milyonu
geçmesini hedefliyoruz. Her yıl 6sı uluslararası, 2si ulusal
olmak üzere yurt içinde 8 tiyatro festivali düzenlenmekteyiz. Bugüne kadar hiç
tiyatro izlememiş çocuklarımızın tiyatroya erişiminin
sağlanması için yeni bir proje başlatıyoruz. Tiyatro
Tırı adlı bu proje kapsamında Doğu Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 24 il ve 56 ilçede, 3 farklı oyunun
daha önce hiç tiyatro izlememiş çocuk ve gençlerle
buluşturulmasını sağlayacağız.
Yurt içi festivallerin yanı sıra Türk
tiyatro sanatını ve edebiyatını uluslararası düzeyde
tanıtmak amacıyla repertuarımızın seçkin eserleriyle
2019 yılında Rusya, Tayland, Kuzey Makedonya, Türkmenistan,
Kazakistan gibi dünyanın pek çok ülkesine turneler düzenlenmiş,
festivallere katılım sağlanmıştır. 2020
yılında da turnelerimiz devam edecek olup öncelikle, Hollanda,
Almanya ve İran gibi önemli ülkelerde Türk tiyatrosu başarıyla
temsil edilecektir.
Yerli yazarları ve eserleri teşvik etmek
amacıyla ilk defa oyunu sahnelenen 25 yerli yazarımıza destek
sağlanmıştır.
2020 yılında özel tiyatroları
önceliğimiz olarak kabul ediyoruz. Desteklerle ilgili etkili bir paket
çalışması yapıyoruz. Destek paketini önemli oranda
genişleteceğiz ve çeşitlendireceğiz. 2020-2023 dönemi
boyunca da destekleri yüksek oranda artırmaya devam edeceğiz.
Kültürümüzün kaynaklık ettiği
sayısız eserimizi kültürler arası sanatsal iletişim yoluyla
aktarmak Bakanlığımızın önemle üzerinde durduğu
bir konudur. Bu amaçla 2018-2019 sanat sezonunda, Çinde Türkiye Turizm
Yılı kapanış etkinliği kapsamında Batıdan
Doğuya Türk Müzik Yolculuğu konseri, Türkiye-Tayland
Karşılıklı Kültür Yılı kapsamında Tayland
Ulusal Tiyatroda Piri Reis balesi, Japonyada Türk Kültür Yılı
Hazineler ve Osmanlı İmparatorluğunda Lale Geleneği
Sergisi açılış programı kapsamında Tokyo National Art
Centerda Allegra Ensemble konseri, Türkiye-Rusya
Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı kapsamında
açılış etkinliği olarak Troya eseri uluslararası
sahnelerde seyirciyle buluşmuş, büyük ilgi ve başarıyla
sahnelenmiş çalışmalarımızdan sadece
birkaçıdır.
2018-2019 sezonunda Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğümüzce gerçekleştirilen yerleşik temsiller neticesinde
322 bin seyirciye ulaşılarak seyirci sayımızda bir önceki
yıla göre yüzde 11 artış sağlanmıştır.
Ülkemizi kültür ve sanatla uluslararası alanda
da tanıtmak için 2017-2019 yılları arasında
uluslararası festivaller kapsamında Uluslararası İstanbul,
Aspendos, Bodrum, Efes Opera ve Bale Festivalleri gerçekleştirilmiştir.
Müzik ve diğer sahne sanatlarında olduğu gibi, opera ve baleyi
de yurdun dört bir yanına yaymak için Gaziantepte, Eskişehirde ve
Trabzonda opera ve bale günleri gerçekleştirdik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; RTÜK, 2019 yılı içinde paydaşlarıyla
zincir toplantılar başlatmıştır. Medya hizmet
sağlayıcı kuruluşlarla fikir paylaşımında
bulunmak, alana ilişkin görüş ve önerileri dinlemek üzere RTÜK Medya
Buluşmalarının ilki Yayıncılığın
Geleceği ve RTÜK temasıyla 20 Şubat 2019da gerçekleştirilmiştir.
2nci Medya Buluşmaları ise dizi ve film
yapımcılarıyla yapılmıştır. Toplantıda,
şubat ayında gerçekleştirilen ilk toplantıda alınan
taleplerin Kültür ve Turizm Bakanlığı ve RTÜK
Başkanlığı tarafından değerlendirildiğine ve
gerekli görülenlerin karşılanması için hızlı bir
çalışma sürecinin başlatıldığına vurgu
yapılmıştır.
Bu kapsamda, yayın yasaklarına
ulaşım sorununun çözüldüğü, her yayın kuruluşuna özel
bir şifre verildiği, RTÜK internet sayfası üzerinde verilen
linkle artık tüm kuruluşların yayın yasaklarının
kapsamına hızlı ve rahat bir şekilde ulaşabildiği
ifade edilmiştir. Gelirlerin artması noktasında ise hem mevzuat
düzenlemesi hem de idari kararlarla bir esneklik yaratılması ve
reklam yelpazesinin genişletilmesi için çalışmaların
sürdüğü belirtilmiştir. Medya buluşmalarını geleneksel
hâle getiriyoruz, düzenli olarak bunları yapmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığımızın 2020 yılı için öngörülen
bütçe ödenekleriyle ilgili bilgi vererek konuşmama devam etmek istiyorum.
Bağlı ve ilgili kuruluşlarımız dâhil olmak üzere 2020
yılı bütçemiz 5 milyar 127 milyon 247 bin lira olarak
öngörülmüştür. Bu bütçemizin 3 milyar 770 milyon 83 bin lirası cari
bütçe, 1 milyar 357 milyon 164 bin lirası yatırım bütçesi olarak
öngörülmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
ortaya koyduğu Her alanda güçlü ve lider ülke olma. hedefine
milletimizle omuz omuza yürüyüşümüzde, Bakanlık olarak da hem kültür
hem sanat hem de kamu diplomasisi ve turizm alanında üzerimize düşen
görevleri eksiksiz yerine getireceğiz.
Türkiyenin 2023 vizyonuna en üst düzeyde katkı
sağlamak yolunda ülkemizin kültür ve turizm alanlarında sahip
olduğu eşsiz potansiyeli en üst faydayı sunacak doğru ve
ideal projelerle gerçeğe dönüştürerek ve kamu diplomasisini
bihakkın yerine getirerek 2020 yılı bütçemizi en etkin ve
verimli şekilde kullanmak azmindeyiz.
Konuşmama son vermeden önce, 2 tane itham var,
benimle ilgili şahsi itham var Sayın Osman Budak Milletvekilimizin,
onları cevaplamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) İki dakika verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) TÜRSAB seçimlerinde rakiple görüşüp
tarafsızlığımı bozduğumu itham ettiler. TÜRSAB
Başkanının şahsi şirketine denetçi gönderdiğimle
itham ettiler.
Şimdi, ben Bakan pozisyonunda olarak benden
randevu talep eden bütün turizm paydaşlarına randevu vermekle
yükümlüyüm. Ben burada iktidar-muhalefet ayrımı yaparsam esas o zaman
tarafsızlığımı bozmuş olurum. Ama TÜRSABda,
seçimlerde tarafsızlığımı bozduğumla ilgili
iddiada kalbim ve vicdanım çok rahat. Niye rahat Sayın Budak? TÜRSAB
Başkanı, seçim konuşmasında, taraf
olmadığımız için bizzat benim şahsıma
teşekkür etti; kayıtlarda mevcut, sosyal medyada da mevcut,
istiyorsanız bunun bir video kaydını size gönderirim. Yani
sanırım Sayın Budak, burada bir özrü hak ediyorum.
İkinci suçlamanız: TÜRSABa ve
Başkanın şahsi şirketine denetçi göndermek. Bununla ilgili
de bir açıklama yapayım: Evet, doğrudur, TÜRSABa denetçi
gönderdik ve bu denetçi gönderme işini özellikle seçim bitene kadar
beklettik; sırf tarafsızlığı bozmamak,
yanlış bir algı yaratmamak için. Bize çok yoğun
şikâyetler geldi. Neyle ilgili şikâyetler geldi? Biliyorsunuz, biz,
TÜRSABa 1618 sayılı Yasayla lisans ve belge verme hakkı verdik
-benden çok önce, onlarca yıl önce verilmiş bir hak bu-
TÜRSABın, bu belgeleri verirken zorunlu bağış
aldığıyla ilgili tarafımıza çok fazla sayıda,
onlarca şikâyet geldi. Biz yine seçimler sırasında
yanlış anlaşılmaması için özellikle seçimlerin
yapılmasını bekledik, seçimler bittikten sonra iddialarla ilgili
denetimi içeri soktuk ve gördük ki 5 tane, 10 tane, 20 tane, 30 tane
değil, bakın yüzlerce bağış, zorunlu
bağış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bakan.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Ulusoy
dönemi ibra edildi mi?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Dinle
kardeşim, bir dinle ya!
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Ulusoy dönemi
ibra edildi mi? Saffet Ulusoy dönemiyle ilgili iddialar
BAŞKAN Sayın Budak, bir saniye
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Hatta, banka makbuzlarında yazan bir tane
cümleyi okuyayım, sektörün karşı karşıya
kaldığı durumu siz daha rahat görün, sadece bir tanesini okuyacağım:
Zehir, zıkkım olsun, belge almak için bağış yapmak
nedir! Bunun gibi onlarca bu tarz kelime var. Bunların hepsinin size
çıktılarını göndereceğim, orijinal banka
makbuzlarıyla birlikte.
Şimdi TÜRSAB, 1618 sayılı Yasada
değişiklik talep ediyor ve diyor ki taleplerinde, yetkilerimi daha
fazla artır, daha fazla lisans ve belge verme yetkisini bana devret. Yahu,
sen elindeki yetkiyle bunu yaparsan, ben Bakanlık olarak sana daha fazla
yetki verirsem ne yaparsın? Düşünebiliyor musunuz, ortalıkta
neler döner? Biliyorsunuz, daha önceki yönetimde de bilet yolsuzlukları,
vesaire oldu, bundan dolayı kamu zararı da oluştu; bu ikinci
olay TÜRSABla ilgili. Hem 1618 sayılı Yasayı bekletme
sebebimiz hem de denetim gönderme sebebimiz budur.
Şimdi, TÜRSAB Başkanının
şahsi şirketine denetçi gönderilmesi
Doğrudur, denetçi
gönderdik, bunu da yaparken bekledik 1 Aralığı, yanlış
anlaşılma olmasın diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizin şirketlere
de denetici gitti mi?
BAŞKAN Devam edin Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Tamam, anlatıyorum.
Şimdi, bizim müzelerimiz DÖSİMM
tarafından ihale edildi. Biliyorsunuz, müzelerin içinde mağazalar
var, DÖSİMM mağazaları var. Bu mağazaların Anadolu
Kültürel Girişimcilik AŞye işletmesi verilmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizin
şirketinizin onunla ortaklığı var mı?
NECİP NASIR (İzmir) Dinleyin ya! Cevap
veriyor ona.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Sayın vekillerim, geçen sene bütçe konuşmasında bana
bir ithamda bulundunuz, dediniz ki: 41 liraya su satılır mı? 20
liraya çikolata, 30 liraya tost satılır mı? Bu ithamlarda
haklıydınız. Ben bütün bu ithamları ciddiye aldım,
firmayı da çağırdım, defalarca uyardık sözlü bir
şekilde, bu yanlış, kontrattaki maddeleri yanlış
yorumluyorsunuz, fırsatçılıktır, bunu yapmayın,
düzeltin diye.
Peki, bu firmanın sahibi kim? Şu anki
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya. Şimdi, ben ne
yapsaydım? Halktan ve sizden de gelen eleştirileri duymazdan gelip
hiçbir işlem yapmasa mıydım? İlk etapta yüzde 20
fiyatları geri çektirdik, tekrar bir yüzde 50 fiyatların geri
çektirilmesini talep ettik yıl başına kadar. Onlarla ilgili denetimlerimiz
devam edecek. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Sayın Başkanım, bitiyor.
Son bir şey daha
Şimdi, Muğla
Milletvekilimiz Mürsel Albanın Kissebükündeki yatırım ve Torba
turizm alanıyla ilgili bir ithamı var. Bakın, Kissebükü, Birinci
Derece Doğal Sit Alanı ve Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı.
Yani orada herhangi bir imar izni verilemez, herhangi bir yapılaşma
izni verilemez. Ayrıca, Deniz Ticaret Odasının talebi üzerine,
benim Bakanlığım döneminde kurtarma kazıları
başlattık ve kurtarma kazılarının sonuçları da
çok olumlu gidiyor. Bütçesini de ekibini de artırıyoruz, çok
yoğun kazı faaliyeti içindeyiz. Yani Kissebükünde iddia
edildiği gibi herhangi bir otel yatırımı
yapılması mümkün değil.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Adalıyalıda
var mı, yok mu Sayın Bakan?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Ha, Adalıyalı dediğiniz koy ise Kissebükünden
yaklaşık 3,5 kilometre uzaktaki bir koydur. Adalıyalı 2005
yılında, bakın bundan on dört yıl önce Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından tahsis ihalesi yapılarak -tahsis
ihalesi nedir; otel yatırımı yapılması için tahsis
ihalesi yapıyor Kültür ve Turizm Bakanlığı- ihaleye
çıkılmış, 10dan fazla firma katılmış
-açık ihale- en yüksek fiyatı benim firmam verdiği için ihale
bende kalmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Bu arazi, bakın, benim şahsi mülküm değil; devlet
tarafından binlerce verilmiş olan, kırk dokuz yıllık
Turizmi Teşvik Yasası kapsamında verilmiş tahsis arazi. Bu
araziyle ilgili bütün haklar, bu araziye tanınan hakların tamamı
ben Bakan olmadan önce tanınmış.
Şimdi, bununla ilgili Sayın Vekilim, bana
defalarca Mecliste de soruldu, soru önergesi şeklinde de verildi. Ben
bunların belgelerinin hepsini gönderdim soru önergesi veren vekillerime.
Şimdi size de resmî belgelerin tamamını göndereceğim.
Bakın, ben size resmî belge gösteriyorum, kaşeli evrak.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Bende var Sayın
Bakan, bende var.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Torbayla ilgili alana gelince. Şimdi, bakın, Torba Koyu
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Bakan, 92
dönümün 25 dönümü için
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Dinle ya!
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Size göndereceğim. Baş başa da konuşuruz, sorun
değil.
Torba turizm alanına gelince
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar, bir saniye
Sayın Bakan açıklamalarda bulunuyor,
dinleyelim arkadaşlar.
Buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Şimdi, bakın, demin bir şeyden bahsettik.
Büyükşehir belediye başkanlarımız ile Cumhurbaşkanımızın
yaptığı toplantıda büyükşehir belediye
başkanlarının bizden talepleri oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bakan.
Buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Özellikle Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Bey bana geldi, dedi ki: Benim arıtmalar konusunda desteğe
ihtiyacım var. Finansal olarak yeterli kaynağım yok. Bunu Turizm
Bakanlığı olarak yapar mısınız?
Cumhurbaşkanımızın da talimatıyla biz -biliyorsunuz
size geldi yasa- 2634 sayılı Yasada, Teşvik Kanununda bir
değişiklik yaparak Turizm Bakanlığımıza bu tarz
turizm alanlarında bu tarz yatırımları yapmak için yetki
aldık. Ben Osman Beyin kendisine sordum, hocam, en
sıkıntılı yerin neresi dedim. Bana dedi ki: Torbada kanalizasyon
dahi yok. Hani bırakın arıtmayı kanalizasyon bile yok.
Bakın, otuz yıldır, kırk yıldır orası
turizme açık, kanalizasyon bile yok. O zaman dedim oradan
başlayalım.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Niye sadece Torba,
Sayın Bakan?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Bakın, Torba tek başına yeterli olmaz, Yalı ve
İçmeler bölgesini de dâhil eden arıtma artı bir kanalizasyon
sistemini yapabilir misiniz? Tamam, biz onayladık. Bu kapsamda da turizm
alanı olmadığı için turizm alanına aldık. Ama yanlış
anlamalara sebebiyet verilmemesi için bunu da lütfen sosyal medyadan
görebilirsiniz- ben bizzat Bodrum Belediye Başkanını davet
ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Belediye Başkanına dedim ki: Arkadaş, bak,
burası turizm alanı oldu ama Başkan, eğer burada imarla
ilgili bir değişiklik talebi olursa biz size yönlendireceğiz,
sizin üzerinizden gelen talepleri eğer siz uygun görürseniz biz de sizin
uygun gördüğünüz talebi makul görürsek değerlendiririz. Ha, eğer
siz uygun görmezseniz, siz yönlendirmezseniz zaten biz dikkate dahi
almayacağız. Torbayla ilgili konu budur. Ha, Torbada benim otelim
var mıdır? Vardır. 1985 yılında, rahmetli babam otuz
beş yıl önce yapmış. Şimdi, benim, bakın,
Kemerde otelim var, Belekte otelim var, Sidede otelim var, Torbanın
birçok koyunda otelim var. Şimdi bu bölgeler mağdur mu olacak benim
otelim var diye. Ben bunları doğru bulmuyorum arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
sessiz olalım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Sözlerime son verirken 2020 yılı bütçemizin
Bakanlığımıza ve de ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyor, sizlere bir kez daha şahsım ve
Bakanlığım adına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi aleyhte söz talebini karşılayacağım.
Aleyhte olmak üzere söz talebi, Elâzığ
Milletvekilimiz Sayın Gürsel Erola aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Erol, süreniz beş dakika.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmaları dinleyince, Sayın Bakanım
konuşmacılar ara ara size -hatta siz de konuşmanızın
bir bölümünde kendinize Turizm Bakanı dediniz- Turizm Bakanı olarak
hitap ettiler ama siz Turizm Bakanı değilsiniz, siz Kültür ve Turizm
Bakanısınız. Zaten, Kültür ve Turizm Bakanıyla ilgili temel
sorun o. Şimdi, ben konuşmamı, Bakanlığın
uygulamalarından kaynaklı kısmen aleyhte, Kültür ve Turizm
Bakanlığının kurumsal kimliğini korumak adına
kısmen lehte kullanacağım.
Birincisi, şunu ifade edeyim: Sayın
Bakanın turizm sektöründen gelmesinden kaynaklı turizmde bir
başarı hikâyesi var mı? Sevgili arkadaşlar, var. Gerçekten
turizmde bir başarı hikâyesi var ama şu da bir gerçek ki,
turizmde ne kadar başarı varsa kültür politikalarında o kadar
başarısızlık var. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, bunu Sayın Bakanımız
aslında kendileri ifade ettiler, dediler ki: Ören yerleri ve müzeleri
ziyaret eden yabancı turist yüzde 85, yerli turist yüzde 15. Bu neyi
gösterir? Bu, şunu gösterir: Türkiyede ören yerleri ve müzelerle ilgili
yabancı turizm potansiyelinin olduğunu ve bu sistemin oturmuş
olduğunu. Ama yerli turistin hâlâ kendi ören yerlerini, kendi müzelerini,
kültürünü, geleneğini öğrenmek için gitmemesi, gezmemesi, yüzde 15
aşamada kalması demek, kültür politikalarında bir sorun var
demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, siz olaya turizmci olarak
yaklaşabilirsiniz ama aslında temel sorun bence şu: Türkiyede
aslında, Kültür Bakanlığı ile Turizm
Bakanlığının birleştirilmesi büyük hata. Yani Kültür
Bakanlığının işlevi farklıdır, Turizm
Bakanlığının işlevi farklıdır. Mesela,
Kültür Bakanlığına Vakıflar Genel Müdürlüğünün
bağlanması doğrudur. Ama Turizm Bakanlığı
ayrı bir bakanlık olarak kalsaydı, Cumhurbaşkanlığına
bağlanan Türk Tanıtma Fonunun ve bugün İletişim
Başkanlığı adı altında olan başkanlığın
da Turizm Bakanlığına bağlanmış olması daha
doğru olurdu.
Kültür politikalarının
yaygınlaştırılması için, cumhuriyetin ilk döneminde
kurulan Kültür Bakanlığının, kurumsal kimliğiyle
korunan ve bürokratlarının liyakat esasına göre çekirdekten
yetişerek gelen kurumları var. Nedir bunlar? Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü; bunlar çok
aktif hâle getirilemedi. Bunlar aktif hâle getirilerek daha aktif hâlde
Türkiyenin her tarafında etkinlikleri
yaygınlaştırılmalı.
Sayın Bakanım,
Bakanlığınızın kurumsal kimliğiyle ilgili lehte
konuşacağım. Şimdi, Bakanlığın genel, toplam
bütçesi Karayolları Genel Müdürlüğünün dörtte 1i kadar,
düşünün. Yani bir bakanlığın genel bütçesi bir genel
müdürlüğün bütçesinin dörtte 1i kadar. Bu neyi gösteriyor? Aslında
Türkiyedeki en önemli bakanlıklardan biri Kültür ve Turizm Bakanlığı
olduğu hâlde hâlâ Kültür ve Turizm Bakanlığının önemi,
ciddiyeti algılanmış değil. Bir genel müdürlük düzeyinde
bile bütçe ayrılamamış durumda ki Bakanlığın
bütçesi artırılmalı. Bu şans oyunlarından olabilir
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Karayolları yatırımcı.
GÜRSEL EROL (Devamla) Beyefendi, Karayolları
Genel Müdürlüğü hizmet getiren bir sektöre hitap eder ama Turizm
Bakanlığı, hizmet sektörüyle bu ülkede milyonlarca insana ekmek
verir, iş alanı ve istihdam alanı oluşturur. (CHP
sıralarından alkışlar) Sayın Bakanın tespiti
doğrudur. Aslında yatırımı hizmet sektöründe
geliştirmek anlamında hem kültür politikalarıyla hem de turizm
politikasıyla hizmet alanında daha fazla istihdam alanları
oluşturabilirsiniz ve Türkiye ekonomisinin desteklenmesindeki en büyük
temel kaynaklardan birisi de turizmin gelişmesidir, Karayolları
yatırımcıdır. Ben size bir örnek vereceğim: Kültür
varlıklarının yatırımıyla ilgili
Bakanlığın 2020 bütçesine 500 milyon civarında bir ödenek
konulduğu söylenmektedir. Burada Elâzığ milletvekillerimiz
aramızda var mı? Ben yatırıma itiraz etmiyorum ama
yalnızca bir kıyaslama yapmak için
Elâzığ Kömürhan Köprüsü
Bağlantı Tüneli ve heyelandan kaynaklı alanın
iyileştirilmesiyle ilgili Karayolları Genel Müdürlüğünün
koyduğu ödenek 550 milyon. Bakın, bir ilin köprüsü ve tünelinin bedeli
550 milyon, bir Bakanlığın bütün Türkiyedeki kültür
varlıklarıyla ilgili koyduğu ödenek 500 milyon; işte,
kıyaslama bu. Bunu anlatmaya çalışıyorum, bunu
değerlendirmeye çalışıyorum, diyorum ki:
Bakanlığa bu para yetmez, Bakanlığın bütçesini
güçlendirmek lazım, ek katkılardan destek vermek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erol, devam edin.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Kültür
varlıklarının restorasyonuyla ilgili, kültür
varlıklarının korunmasıyla ilgili, ören yerlerinin geliştirilmesiyle
ilgili, müzelerin geliştirilmesiyle ilgili yeni ödeneklere ihtiyaç var.
Sayın Bakanım, Millî Saraylar mutlaka
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmalıdır.
Define Arama Yönetmeliği mutlaka ve mutlaka değiştirilmelidir
çünkü özel şahıslara hiçbir şartta ve koşulda kendi
mülkiyetleri dışında define arama ruhsatı verilmemelidir;
hele kendi mülkiyetindeki kültür varlığı taşınmaz
kültür varlığı statüsündeyse, bu aynı zamanda yalnızca
kültür varlığı değil, doğal sit alanı ve kültür
sit alanıysa asla verilmemelidir. Kamu alanlarında ve özel alanlarda
define arama yetkisi yalnızca ve yalnızca Bakanlığın
olmalıdır. Bir de kazı başkanlıklarıyla ilgili
yönetmeliğin değişmesi lazım Sayın Bakanım.
Bunları detaylı olarak ben size rapor hâlinde de verebilirim. Ya, bir
kazı yetmiş, seksen yıl sürer mi? Yani kazıyorsunuz,
kazı alanında restorasyonu korumaya yönelik tedbir
almadığınız için iklim koşulları sizin ortaya
çıkardığınız eserleri de tahrip etmekte. Bunlarla
ilgili çalışmalar yapılmalı. İl kültür ve turizm
müdürlüklerinde eskisi gibi kültür müdürleri ayrı görevlendirilmeli, turizm
il müdürleri ayrı görevlendirilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erol.
GÜRSEL EROL (Devamla) Buradan size son bir
çağrım ve talebim var: Bakanlık bürokrat
atamalarınızda MEMUR-SENin etkisini kırarak liyakat
esasına göre, teknik kadrodan yetişen ehil adamları görevlere
getirmenizi talep ediyorum.
Elâzığla ilgili, seçim bölgemle ilgili
bir talebim var: Özellikle Harput ve Palu bölgesinin kültür
varlığıyla ilgili restorasyonlarının hayata
geçirilmesi, turizme kazandırılması, 26ncı Dönemde
milletvekilliğini yaptığım Tunceliyle bir gezi
güzergâhı oluşturularak Tuncelide de doğa turizminin hayata
geçirilmesi taleplerinde bulunarak 2020 bütçenizin
Bakanlığınıza ve bürokratlarınıza
hayırlı olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim 60a göre
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Balıkesir ili merkezli İzmir ve İstanbul ilinde hissedilen
deprem hakkında yürütmeden bilgi talep ettiklerine ve yöre halkına
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Türkiyenin olası bir
depreme karşı hazırlığının
bulunmadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizin de bilginiz olmuştur şüphesiz, biraz
önce, 23;14te Balıkesir ilimiz merkezli, İzmir ve İstanbulda
da hissedilen -yaklaşık 4,9 ile 4,6 bandında değişen
rakamlar telaffuz ediliyor- bir deprem yaşandı. Öncelikle yöre
halkına geçmiş olsun diyoruz. Bize gelen ilk haberlere göre bir can
kaybı yok gibi görülüyor ama bakalım, şimdi buradan yürütmeye
soralım bu konudan ne kadar haberdarlar ve konuya ne kadar
hazırlıklılar, yürütmeden de bilgi istiyoruz.
Yalnız bu vesileyle şunu söylemek
lazım: Türkiye ne deprem öncesine ne de olası deprem esnası ve
sonrası noktasında sıfır hazırlıkla gidiyor.
Sıfır hazırlık, sıfır tedbir ve öncelikle
güçlendirme, toplanma sahaları, eğitim, okulların önceliği
dâhil, üzülerek söylüyorum, felaket tellallığı yapmak istemem
ama bu konuda Allahım esirgesin- daha büyük ölçekli bir deprem
oluşması hâlinde çok acı yaşayacağımız bir
gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitiriyorum
Başkanım.
Bu deprem vesilesiyle ve ülkenin bütçesini
görüşürken yüce Genel Kurulun dikkatini çekmek istiyorum: Hükûmetin bu
konudaki eksikliğini, ihmalini, duyarsızlığını
-adına ne derseniz deyin- uyarmak, herkesten ve her şeyden önce
Türkiye Büyük Millet Meclisinin en asli işidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben de deprem yöresindeki tüm
yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyorum. Umuyorum ve diliyorum
ki herhangi üzücü bir olayla karşılaşmayız.
Sayın Bakanın da kendisine bu arada bilgi
gelirse ve onu da Meclisimizle paylaşırsa seviniriz.
Tekrar geçmiş olsun diyorum.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, birinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Yirmi dakika sürecek olan soru-cevap işlemimizin
yarısını sayın milletvekillerimiz kullanacak,
yarısını Komisyon cevap vermek suretiyle kullanacaklar.
Biz sabahtan sisteme giren
arkadaşlarımızı not aldık, onları kaydettik, o
sıraya göre takip edeceğiz ve söz vereceğiz.
Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Hasankeyf cinayeti sürüyor. Onlarca medeniyete
beşiklik etmiş insanlık tarihi elli yıllık baraj için
yok ediliyor. Hasankeyf 12 bin yerinden hançerleniyor üstelik Hasankeyf ve
eserlerinin büyük çoğunluğu henüz yerin altındayken.
Şimdi Bakanlığa sorularım
şunlardır:
1) Bazı eserler taşınıyor.
Taşıma uygulamasında kriteriniz nedir?
2) Binlerce mağara ve eser sizler için ne ifade
ediyor?
3) Kültür kelimesi sizin için ne ifade ediyor?
4üncü sorum şu olacaktı: Hasankeyf için
vicdan azabı çekiyor musunuz? diye soracaktım fakat sunumunuzdan
sonra bunu sormaktan vazgeçtim.
BAŞKAN Sayın Aydın
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Meclis Başkanına: Son günlerde
yeniden gündeme gelen, yaşayan tüm cumhurbaşkanlarının,
başbakanların mal varlığının
araştırılması için Meclis komisyonu kurulması konusu
var. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanının mal
varlığı Amerikan Temsilciler Meclisinde de gündemde.
Aslında Amerikan Temsilciler Meclisinin değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konusu olmalı. Erdoğan ve ailesinin bu töhmetten kurtulması için
bir komisyon kurulması çalışmanız olacak mı? Bu konuda
bir siyasal sorumluluk üstlenecek misiniz?
Diğer sorum gene Meclis Başkanına: 9
Aralıkta yani dün odalara dağıtılan bir yazı var, Ana
Binanın çevresine ve koridorlara kamera sistemleri
yerleştiriyorsunuz. Bu ihtiyaç nereden hasıl oldu? Daha önceki kamera
sistemi neden yetersiz kaldı? Hangi şartlar oluştu da her
tarafı gözetleyeceksiniz?
Diğer sorum Kültür Bakanına: Sayın
Bakan, sorum özel tiyatrolara ilişkin. 2019-2020 tiyatro sezonunda özel
tiyatrolar ne kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 10 bin
yıllık bilinen tarihiyle Kapadokya ve Tabal
Krallığına başkentlik etmiş Niğde ilinin tarihî
ve kültür değerlerine gereken önem verilmemektedir, turizmden pay alması
sağlanmamıştır.
Sayın Bakan, Bütçe Komisyonundaki sorularımıza
üstünkörü yanıtlar göndermişsiniz. Tarihî alanlarda bilimsel
çalışma yapılacak mı? diye sorduk, bu yerlerin sit
kapsamında olduğunu ifade ediyorsunuz. Biz de onu biliyoruz.
Niğdede yeterli bilimsel araştırma yapmıyorsunuz,
korumuyorsunuz, onarmıyorsunuz, tanıtmıyorsunuz. Mevcutta olan
Tyana Antik Kenti, Bahçeli Köşk, Altunhisar Kınık,
Ulukışla Porsuk, Çiftlik Tepecik bilimsel kazıları yıl
boyuna yayılacak mıdır? Niğde merkez Kale Çevre Projesi,
Bor Orta Mahalle, Ulukışla Öküz Mehmet Paşa Kervansarayının
turizm amaçlı değer bulması sağlanacak mıdır?
Niğde merkez, Bor, Altunhisar, Çamardı, Çiftlik ve
Ulukışlanın tarihî, doğal güzelliklerinin korunması,
tanıtılması için ne yapılmaktadır?
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, görüşmekte olduğumuz 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin ülkemize, milletimize,
kurumlarımıza hayırlı uğurlu olmasını
diliyorum.
Sorum Kültür ve Turizm Bakanımıza
olacaktır. Sayın Bakanım, seçim bölgem Mersin kültür, tarih ve
turizm değerleri bakımından çok büyük bir zenginliğe
sahiptir. Bu zengin kültür mirasının korunması kapsamında
yapılacak işlemlerin hızlandırılması için
Mersine kültür varlıkları koruma kurulu kurulması
çalışmalarını başlatmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Sorum Sayın Kültür ve Turizm
Bakanımıza olacaktır. Ülkelerin tanıtımında ve
turizminde o ülkede çekilen yabancı filmlerin çok önemli olduğu
bilinmektedir. Bu anlamda, baştan başa doğal plato özelliği
olan ve teknik altyapı olarak her türlü imkâna sahip ülkemizde film
turizminin geliştirilmesi için yürüttüğünüz çalışmalar
bulunmakta mıdır?
Ayrıca bugün Dünya İnsan Hakları
Günü. Her yıl, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1948
yılında kabul edildiği gün olan 10 Aralıkta kutlanmaktadır.
71inci yılını kutladığımız bu günde
insanların hak ve özgürlüğünü teminat altına alan bu beyannameye
ilk imza atan ülkelerden biri olmanın gururunu yaşamaktayız.
Tarih boyunca bu coğrafyayı rengi, dili, dini ne olursa olsun bütün
insanların huzur ve barış içinde yaşadığı
esenlik yurdu hâline getiren aziz milletimiz bugün de 82 milyonu kucaklayan
yönetim ve adalet anlayışımızın en büyük ilham
kaynağı olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1) Sayın Bakanım, biraz önceki
konuşmanızda dediniz ki: Biz belediyelerin atık su arıtma
tesislerini yapıyoruz. Düzce atık su arıtma tesisi ve çöp
arıtma tesisini yapacak mısınız? Yapmayacaksanız neden
yapmıyorsunuz?
2) Anayasamızın 63üncü maddesi tarih,
kültür, tabiat varlıklarının korunmasını
düzenlemektedir. Bu maddenin gereklerini yerine getiriyor musunuz?
Sürdürülebilir bir turizm ve kültür projeniz var mı?
3) Düzce ilimize bu turizm bütçesinden,
Bakanlık bütçesinden ne kadar pay ayrılmaktadır?
4) Şanlıurfa ilimize turizm bütçesinden ne
kadar pay ayrılmaktadır?
5) Müze ve ören yerlerine ziyaret girişi için
ücret alınmakta. Bu, hangi şirkete verilmiştir? Bu
şirketlerin sizin sahip olduğunuz şirketlerle bir bağı
var mıdır, ortaklığı var mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Varsa ne zamandan
beri vardır? Yoksa da özür dilerim arkadaş, böyle el
kaldırmanıza gerek yok.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kültür idrakin hayata yansımasıdır
ama çok zamandır biz Batının tasarlayıp da
yaptığı düşünceyi kavramayı hayatı kavramak
olarak anlıyoruz. Çünkü bize böyle anlatıldı, gerisi çağ
dışılık ve gericilik olarak lanse edilip yok
sayıldı. Eskiden köylere çerçi denilen bir kısım küçük
gereçleri takas usulü pazarlayan kişiler gelirdi. Bu kişiler
bazı kere de halkın elinde bulunan antika değerindeki
eşyaları kendi naylondan mamul malzemeleriyle takas ederlerdi. Aynen
böyle uzun yıllar bize ait nice paha biçilmez kültür değerlerimizi
çağdaşlık boyasıyla boyanmış naylon
değerlerle takas ettik; onlar kazanırken biz kaybettik.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakanım, üç dönemdir Mersin Milletvekili ve Turizm Komisyonu
üyesi olarak görev yapmaktayım. Her yıl Mersinin turizmle ilgili
problemlerini defalarca aktarmamıza rağmen Mersindeki turizm
projelerinin maalesef hiçbiri hayata geçirilemedi. Bu dönem sizden başta
Gülek Karboğazı Kayak Merkezi olmak üzere
Çünkü hem 2 milyon nüfuslu
Adanaya hem de 2 milyon nüfuslu Mersine hitap edecek olan, tam Mersinin
sınırında bir proje, bu projenin hayata geçirilmesi için ivedi
olarak bir ödenek ayırmanızı
Yine, Tarsus Kazanlı Turizm
Bölgesi yıllardır konuşuluyor ama maalesef istenilen bir sonuca
varılamadı.
Ayrıca, Mersinde 8 tane turizm alanı ilan
edilen yer var, Silifke Narlıkuyu, Silifke Taşucu, Gülnar Ortaburun,
Anamur Melleç ve Silifke Ovacık gibi turizm bölgelerinin en az 1 tanesinde
örnek bir proje yapmanızı
Yani Mersin, Antalyanın ve Egedeki diğer
illerimizin maalesef turizmde gerisinde kaldı, 350 kilometrelik sahil
şeridi olan bu kentin Kleopatrası, sembolü Danyal
Aleyhisselamı, Ashab-ı Kehfi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Desteğinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Bakan, Hacı Bektaş Dergâhı Alevilerin inanç ve ibadet
merkezlerinden biridir. Size göre müzedir ama bize göre hâlâ inanç, ibadet
merkezi özelliğini korumakta ve bu amaçla her yıl yüz binlerce insan
ziyaret etmektedir. 2019da on bir ayda 584 bin kişi ziyaret
etmiştir. Burada kimi sorunlar bulunmaktadır.
1) Dergâhın içi bakımsızdır,
dökülmeler vardır.
2) Daha önce uygulanan koku giderici ve ayaklara
takılan galoş ödenek yetersizliği nedeniyle temin
edilememektedir.
3) Dergâhtaki envanterlerde bulunan ve Dergâha ait
olan kimi malzemeler tadilat tamirat diye götürülmüş ama geri
getirilmemiştir. Bunlar, örneğin sancak, müzik aletleri, Bektaşi
dervişlerine ait giyim eşyaları, kimi kayıt ve resimlerdir.
Bunların bir kısmı sekiz yıldır geri getirilmiyor.
Bunlara ne oldu? Bunlar ne zaman geri getirilecek?
Hacıbektaşlılar ve tüm Alevi kamuoyu sizden bunun cevabını
bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Bakan,
bildiğiniz üzere tarihî Sarıkaya Roma Hamamı UNESCO
tarafından Dünya Mirası Listesine alınmış, bir
örneği de İngilterede olan, tarihi yüzyıllara dayalı bir
mirastır. 2009da başlayan kazılar nedeni bilinmeyen bir sebeple
durdurulmuştur. Kazılar için de 50 adet iş yeri
kamulaştırılarak yıkılmıştır.
Şimdi soruyorum Sayın Bakana: Kazılar neden durdurulmuştur?
Kazılar duracaktı da 50 adet iş yerini neden
yıktınız? 50 adet iş yerini yıkarken hemen aynı
yerde mülkiyeti özel idareye ait olan, işletmesini AKP ilçe
başkanının yaptığı yer niye
yıkılmıyor, yıkılamıyor? Sarıkaya Roma
Hamamıyla ilgili projeniz nedir? Sarıkayayı bir turizm merkezi
hâline getirecek misiniz?
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu? Yok.
Son olarak, Sayın Arık
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın Başkan,
Sayın Bakan; yaklaşık on yıl önce Ertuğrul Günay
Kayseriye devlet tiyatrosu sözü vermişti. Ancak gelin görün ki ortada ne
Ertuğrul Günay var ne de Kayseride devlet tiyatrosu var. Devlet tiyatrosu
yüksek hızlı tren gibi, havalimanının genişletilmesi
gibi yalan mı oldu? Kayseri halkı adına Sayın Kültür ve
Turizm Bakanına soruyorum: On yıl önce verdiğiniz sözü yerine
getirecek misiniz? Kayseriye devlet tiyatrosu ne zaman gelecek?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi, sorulan sorulara cevap
vermek üzere sözü size bırakıyorum Sayın Bakan, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Önce, Sayın Engin Altay, Balıkesir depremiyle ilgili bir soru
sordunuz. Sayın Valiyle görüştük, şu an için herhangi bir can ve
mal kaybı yok. Yalnız, köylere de ulaşmaya
çalışıyorlar tek tek ama şu an için beklentileri de yok.
Önce bu merakı gidermiş olalım.
Ankara Milletvekili Şenol Sunatın bir
sorusu var: Sanat kurumlarında sözleşmeli olarak çalışan
personelin mağduriyetleri giderilecek mi? Ben Komisyonda da bundan
bahsetmiştim, biliyorsunuz. Bu yirmi küsur yıllık bir konu yani
şu dönemin konusu değil, uzun zamandır gelen bir konu ve ben
Bakan olduktan sonra ilk önce bu konuya ağırlık verdim.
İlgili kararname Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından yayınlandı. İlgili yönetmelik de
yayınlandı ama biz sözleşmeleri yapmadan önce şöyle bir
sıkıntı çıktı: Sadece bize bağlı
kurumları değil, diğer başka bakanlıklara
bağlı kurumları da etkilediği
anlaşıldığı için, genel bir düzenleme gerektiği
ortak fikrine varıldığı için bu düzenleme
hazırlandı. Çok yakın yani çok çok yakın, birkaç gün
içinde, birkaç hafta içinde bu düzenleme de yapılacak. Şöyle, daha
net ifade edecek olursam: Ocak 2020 itibarıyla bizim Bakanlıktaki
ilgili kurum maaş bütçelerinde bu sözleşmeler
yapılacakmış şeklinde planlandı, bütçeye de o
şekilde konuldu. Yani artık bu işin sonuna gelindi,
sonuçlanacak.
Yine, Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül
Müze ve ören yerleri viraneye dönmüştür. diye söylemişler.
Bakın, 2019 yılında müze ve ören yerlerimizin işletilmesi
ve bakımı için 280 milyon bir ödenek ayrıldı. Bu
olmasına rağmen, biz yarattığımız ek kaynak ile
bu rakamı 500 milyon liraya çıkardık. Ve sezon öncesi
teşhir yerlerinden tuvaletlere kadar elden geçirip yoğun bir
onarım ve bakım gerçekleştirdik. Yine, bu yıl devreye
aldığımız memnuniyet ölçüm amaçlı Turkish Museums
web platformu ile yapılan puanlama ve değerlendirme sayfasında
tavsiye oranının yüzde 93e kadar çıktığını
gördük ama yine de gözden kaçan bir eksiklik varsa lütfen bana iletin,
hızlı bir şekilde -veya bu platforma da yazabilirsiniz- müdahil
oluruz.
Yine, Ankara Milletvekili Şenol Sunat Özel
tiyatrolara verilen destek yetersiz. 6 milyon 102 bin lirayı yardım
yapılan tiyatro sayısına bölersek 20 bin lira gibi bir rakam
çıkıyor. Bazı tiyatrolara daha fazla yardım
yapılırken bazılarına daha az destek veriliyor. dedi.
Bakın, ben konuşmamda da belirttim. Biz özellikle 2020
yılından itibaren özel tiyatroları önceliğimiz olarak kabul
ediyoruz. Etkili bir destek paketi hazırlıyoruz, önemli oranda
genişleteceğiz ve teşvikleri çeşitlendireceğiz.
Ayrıca 2020-2023 döneminde de destekleri yüksek oranda artırmaya
devam edeceğiz. Yani artık yüzdesel oranlarla değil, misli
oranlarda bu desteği aşamalığı bir şekilde -2023
dâhil- artırarak devam edeceğiz.
İstanbul Milletvekili Abdul Ahat
Andicanın cumhuriyetimiz değerlerine ve Atatürke ilişkin
yorumları vardı Bunlar daha fazla ön plana
çıkarılmıyor. diye. Ben ilgili kurumlardan istedim Sayın
Andican. Burada sıkıştırılmış 4 sayfa var,
ilgili kurumların Atatürk ve cumhuriyetimize yönelik
yaptığı faaliyetlerle ilgili. Bunları sayarsam zaten on
dakikam dolar. Ben bunları detaylı bir şeklide yarın size
gönderiyorum metin olarak. Çok geniş bir bütçemiz de var, çok geniş
çalışmalarımız da var.
Yine, Ankara Milletvekili Murat Emirin, şehit
ve gaziler adına kurulan ve 15 Temmuz sonrasında toplanan
bağışların aktarılması gereken vakfın ne
olduğuyla ilgili sorusu. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kurulmuş olan vakıf, 10 milyon lira kuruluş mal
varlığıyla kuruldu. Vakfın Mütevelli Heyeti
Başkanı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı.
Henüz mütevelli heyet toplantısı yapılamadığından
yönetim kurulu oluşturulamadı. Adresle ilgili bir şeyiniz var,
orada küçük bir hata olmuş. Adresle ilgili olarak 16 olan bina
numarası sehven 6 olarak kayıtlara girmiş. Bina, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Ankara
İl Müdürlüğü ek binası. Vakıf senedi istenildiği
takdirde gerek ilgili Bakanlıktan gerekse Vakıflar Genel
Müdürlüğünden temin edilebilir.
İstanbul Milletvekilimiz Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün Telif hakları, 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanununda değişiklik çalışmaları hangi
aşamadadır? sorusu. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu esasen uluslararası düzenlemelerle büyük oranda uyumludur ve
ihlallere karşı caydırıcı yaptırımlar
öngörmektedir. Bununla birlikte, ülkemizde daha etkin bir telif hakları
sistemi oluşturulmasını teminen 5846 sayılı Kanunda
değişiklik yapılması amacıyla
Bakanlığımız bünyesinde çalışmalar
sürdürülmektedir. Benim de bizzat katıldığım
toplantılarda, kanunun yararlanıcısı olan meslek birlikleri
ve sektörün talepleri not edilmekte, aralarında azami düzeyde mutabakat sağlanması
telkin edilmektedir. Yani hiçbir mutabakat sağlanamıyor ama bir
noktaya da gelmeye başladılar. İlkeler düzeyinde belli bir
aşamaya gelinmiş olup kanunun yazım süreciyle ilgili teknik
çalışmalar devam ediyor. Onu çok yakın bir tarihte, en
azından uzlaşılmış olanlarla,
uzlaşılmamış olanlarda da orta yolu bularak kanunu Meclise
göndereceğiz.
Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman
Budakın Bakanlığımızın 2019-2020 yılı
bütçesi azalmıştır.la ilgili sorusu. Şimdi,
kâğıt üstünde azalmış gibi görünse de aslında
realitede azalmış değil. Niye değil? Bizim 2019 bütçemizde
873 milyon lira yakıt destek diye bir pay var, bu rutin bir pay
değil, 2016-2017 yılındaki -krizin etkisiyle- krizin telafisi
amacıyla seyahat acentelerine kullandırılmış bir
seferlik bir paket. Tabii, 2018 itibarıyla bu pakete ihtiyaç kalmadığı
için, 2019dan sonra, 2018in ödemeleri de 2019da
yapıldığı için 2020 bütçesinden çıkarıldı.
Yani siz bu yakıt paketi olmadan
karşılaştırırsanız aslında bizim bütçemiz
yüzde 50 arttı, azalmadı hani bütçemiz yüzde 50 olarak arttı.
Ayrıca, bizim bütçe dışında döner sermaye gelirlerimiz de
var, döner sermaye gelirlerimizden de çok ciddi bir gelir elde ediyoruz, birçok
harcamamızda da bu döner sermaye gelirlerini kullanıyoruz.
RTÜK Başkanının maaşı
konusu var. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin bugün itibarıyla sadece
RTÜK Üst Kurul Üyesi olarak aylık 13.200 lira maaş almaktadır;
yönetiminden ayrılana kadar ise TÜRKSAT Yönetim Kurulu Üyesi olduğu
dönemde iddia edildiği gibi 70 bin lira değil, aylık 7 bin lira
huzur hakkı almıştır; Basın İlan Kurumu Genel
Kurulu üyeliğinden herhangi bir maaş almamaktadır.
TOBB İkiz Kulelerinden 2 kat kiralanması
konusu var. RTÜK, TOBB ikiz binalarında kiralanan 2 kat için aylık
kira bedeli, her şey dâhil olmak üzere, yüzde 40 indirimle, KDV dâhil
toplam 54 bin lira ödemektedir. Piyasa şartlarına göre de oldukça
makul bir fiyatla kiralama yapılmıştır. İncelerseniz,
kıyaslarsanız siz de bunun makul olduğunu göreceksiniz.
6ncı katta sadece RTÜK Başkanının bulunduğuna dair
bir açıklama yapılmış. RTÜK Ana Hizmet Binasının
6ncı katında, Milletvekili Ali Öztunçun Kurul Üyesi olduğu
dönemde olduğu gibi, RTÜK Başkanı, RTÜK Başkan Vekili, RTÜK
Başkan Yardımcıları, Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği, Özel Kalem Büro Müdürlüğü, Üst
Kurul Büro Müdürlüğü, Sayıştay denetçileri odaları bulunmaktadır.
İddia edildiği gibi, 6ncı katın RTÜK Başkanına
tahsis edildiği iddiası gerçeklikle bağdaşmamaktadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bizim sorulara
cevap verin Sayın Bakan. Siz faaliyet raporu okudunuz orada, orada cevap
verecektiniz onlara.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
- Gürsel Erol Vekilim diyor ki: Müzelerin ziyaretçi sayısının
yüzde 15i Türk, yüzde 85i yabancı. Orada bir yanlış anlama
oldu Sayın Vekilim herhâlde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, sözlü sorulara cevap vermedi ki.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
- Gelirlerinin yüzde 85i yabancı, yüzde 15i yerli. Yani ziyaretçi
sayısı diye bakacak olursanız yabancı oranı yüzde 65,
yerli ziyaretçi oranı yüzde 35.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
ayrılmalıdır. diye bir tezleri daha var. Benim şahsi
fikrim kültür ve turizm beraber götürülmesi gereken, birbirini destekleyen
iki önemli unsur. Turizm demek, zaten sizin sanatınız, arkeolojik
değerleriniz, kültürünüz ve buradaki değerleriniz. Yaşam
tarzınızla birlikte rakip ülkelerden ayrışabiliyorsunuz.
Siz ne kadar kültürünüzü, sanatınızı desteklerseniz turizmdeki
geliriniz de o kadar artıyor. Biz aynı mantıkla şu anda
turizmden elde ettiğimiz Bakanlık gelirlerimizin birçoğunu zaten
kültüre kaydırıyoruz yani sizin bütçede gördüğünüzün
dışında döner sermaye gelirinden elde ettiğimiz turizm
gelirlerinin büyük bir kısmını biz kültür faaliyetlerimizi
desteklemek amacıyla kullanıyoruz.
Define aramalarıyla ilgili izin ve
yönetmelikler değişsin. talebi var. Zaten bununla ilgili bir
açıklama yapmıştık. Bu değişikliği de
yapıyoruz ve inşallah bir ay içinde, iki ay içinde bunu da
yapacağız.
Şimdi, kazı yönetmeliğinde bir
değişiklik yapılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, devam edin.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Kazıların yeteri kadar sürdürülmediği iddia ediliyor.
Şimdi, bakın, ben özellikle göreve geldikten sonra bu
sıkıntıyı gördüm, konuşmamda da belirttim, kırk
beş ila altmış gün kazılıyordu. Kazı
başkanlıkları... Bunlarla ilgili kaynak
sıkıntısı iddia ediliyordu. İlk iş olarak bu
kaynak sıkıntısını çözdüm ve on iki aylık
kazı programını başlattım. Yani ne demek on iki
aylık kazı programı? Kazı başkanlıkları bize
başvuruyor, bu başvurularında yapacakları harcamalar ve
istihdam edecekleri personel sayılarını bize onaylatıyorlar
ve minimumda bir personel sayısı istiyoruz, bakın maksimumda
değil, minimumda bir personel sayısı istiyoruz. Bu gerekleri
yerine getirdikleri zaman on iki ay boyunca kazı destek programına
dâhil oluyorlar. Geçen sene, 2019 yani içinde bulunduğumuz yıl 20
tane kazı başkanlığıyla başlandı, önümüzdeki
sene bu rakam 62ye çıkıyor, ondan sonraki sene bu rakam 121e
çıkarak tamamlanacak yani kazı başkanlıklarının
tamamını on iki aylık programa alacağız. Burada esas
bizim karşılaştığımız sıkıntı
ne biliyor musunuz? Sorunun bizde olmadığı, sorun aslında
kazı başkanlıklarında. Maalesef biz onları on iki aylık
programa çağırdığımız zaman
bazılarının isteksiz olduğunu gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ona göre
düzenleme yapın.
BAŞKAN Sayın Bakan, birkaç soru daha
devam edin lütfen.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Hatta birkaç kazı başkanını da görevden aldık,
almaya da devam edeceğiz. Bununla da sınırlı
kalmayacağız -yerli kazı başkanlıkları- onu da
konuşmamda belirttim. Sırada 32 tane yabancı kazı
başkanlığı var; aynı sorun onlarda da var, altmış
ile doksan gün arasında kazıyorlar. Onlara da aynı teklifi
götüreceğiz yani Eğer kaynağınız yoksa ve bunu on iki
aya yayamıyorsanız lütfen bizim yerli kazı
başkanlıklarımıza devredin. diyeceğiz, devralmaya da
başlayacağız; yani, 3üncü aşamada
yapacağımız konu budur.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Tyana Antik
Kentini de al onların arasına.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Arıtma yatırımlarıyla ilgili Düzceye yatırım
yapılacak mı? Bakın, arıtma yatırımlarında
öncelik olarak turizm alanı olması gerekiyor, torbaya da o yüzden
turizm alanını ilave etmiştik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzce turizm kenti
zaten.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Ve öncelikli olarak kıyı bandında olması ve yoğunluk
önceliği olması gerekiyor. Kaynaklar yettiği sürece biz
arıtma tesislerini devralmaya devam edeceğiz ama dedim ya, biz 2634
sayılı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim Sayın Bakan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzce turizm
alanı Sayın Bakan, Düzce turizm alanı.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Kayseriye geliyor mu
devlet tiyatrosu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben anlamadım
yani Düzce turizm alanı değilse neresi turizm alanı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Yazılı sorularıma titiz cevap versinler Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Bir de, Sayın Mahmut Bey, müze gişeleriyle ilgili bir soru
sormuşsunuz: Müze ve ören yerlerindeki bilet işletme firması
veya mağaza işletme firmasıyla herhangi bir
ortaklığınız var mı? Bakın, bu iki
işletmenin de ihaleleri ben Bakan olmadan çok önce yapılmış
ve işletmeler bu firmalara verilmiş. Benim bu iki firmayla da uzaktan
yakından hiçbir ortaklığım veya bir ilişkim ne organik
ne direkt ne endirekt yoktur; sorunuzu cevaplamış olayım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Düzceye ne kadar
turizm payı ayırıyorsunuz Bakanım?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Şimdi, bakın, biz şu ile şu kadar pay, bu ile bu kadar
pay diye ayırmıyoruz, zaten bu doğru bir yöntem değil. Biz
şimdi ne yapacağız Turizm Geliştirme Ajansıyla
birlikte? 4lü, 5li gruplar hâline getireceğiz, her ilin turizm
potansiyelini belirleyeceğiz. Yani, şu kadar para ayırdım,
çarçur ettim; bir esprisi yok. Biz, önce Turizm Geliştirme Ajansında
nasıl
Pazarlanacak yer var yani bize yolcu gönderen ülkeler,
pazarladığınız ürünler var yani bizdeki bölgeler. Bizdeki
bölgeleri belli masaların altında topluyoruz; aynı şekilde,
ürün çeşitliliğine göre de topluyoruz. Ve sadece Düzce diye
yapmıyoruz, çevresindeki 4-5 tane ille eşleştiriyoruz. Eğer
böyle yapmazsak zaten hem sizin tanıtma maliyetiniz çok yükseğe
çıkar hem de cazip olmazsınız çünkü tek başınıza
turist çekecek potansiyeliniz olmadığı için size yakın
turizm bölgelerini işletmemiz lazım. Burada toplanan payla da
eşit bir oranda hepsinin tanıtımına ağırlık
vereceğiz. Ha, burada zaten bir eşitlik olsun diye, dikkat
ettiyseniz, Turizm Geliştirme Ajansında üyeleri seçerken bölgelerden
seçtik. Yani ne dedik? 7 tane coğrafi bölgenin her birinden temsilci
seçimle gelsin, kendi bölgesinin hakkını da savunsun; bunu özellikle
ve bilinçli bir şekilde
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vekili olarak
savunuyorum işte Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Yok ama siz Ajansta değilsiniz ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, Sayın Bakan, şimdi
şöyle yapalım: Pek çok sorunun geldiğini ben de görüyorum.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkanım, Mahmut Tanalın sorularıyla soru-cevap
bitti yani.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Bakan bu not aldığı ama şu anda zamandan
dolayı yanıt veremediği soruların cevabını
sizlere daha sonra yazılı olarak göndersin, biz de onları bir
kaydedelim.
Sayın Bilgiç, siz de açıklamada
bulunacaktınız bir konuda.
Buyurun.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ Sayın Başkan, bu güvenlik kameralarıyla
ilgili olarak, 137 adet kamera yerleştirilmiştir. Bu,
Başkanlık Divanının bilgisi dâhilinde ve Güvenlik
Koordinasyon Kurulunun kararıyla yapılmıştır. Burada
mesele Meclisin güvenliği, aynı şekilde de milletvekillerimizin,
personelin, ziyaretçilerin güvenliğinin sağlanmasını
teminen
ERKAN AYDIN (Bursa) Zaten vardı kameralar.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ Bunlar kulislerde yok, milletvekili odalarında yok,
milletvekili odalarının bulunmuş olduğu koridorlarda yok;
dışarıdaki açık alanlarda güvenlik zaafının
olabileceği düşünülen yerlere bu, Başkanlık Divanı
kararıyla yerleştirilmiştir.
Onun dışında bu mal varlığı
araştırılmasına ilişkin de milletvekilleri ya da
siyasi partilerden Başkanlığımıza ulaşan herhangi
bir önerge ya da teklif yoktur.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, soru
cevap işlemini de tamamladık.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
soru-cevap mekanizmasının Meclis İçtüzüğüne uygun olarak
çalışmadığına, Kültür ve Turizm Bakanı iken
Mehmet Nuri Ersoyun firmasına arazi tahsis edilmesinin etik olup
olmadığını ve yeri değiştirilen Muğla ili
Bodrum ilçesi Torba beldesindeki atık su arıtma tesisine turizm tahsis
belgesi verilip verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önce şunu belirtmek istiyorum: Tabii,
Sayın Bakanın 2nci bütçe sunumu ama arkadaşlara da sordum:
Sayın Bakan ilk defa mı sunuyor? Ben karıştırdım
mı? diye. Sayın Bakan gün içinde gruplar adına yapılan
konuşmalardaki eleştirilere kendisine ayrılan kırk beş
dakikalık süre içerisinde hiç cevap vermeyip sorulardan sonra cevap verme
durumunda kaldı ya da bunu bilinçli yaptı, ben bilemem. Dolayısıyla
bu soru-cevap mekanizmasının Meclis İçtüzüğüne göre
doğru çalışmadığını düşünüyorum, bir
art niyet aramıyorum. Elbette kendisi de kendine yönelik eleştirilere
kendine ayrılan süre içinde cevap vermek yerine icraatlarını anlatmayı
tercih etti. Ama bundan sonraki süreçte de bu örnek olmasın diye bunu hem
tutanaklara geçirmek istedim hem de Sayın Bakanın ve Genel Kurulun
dikkatine sunmak istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Müsaade ederseniz
efendim
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir de müsamahanıza
sığınarak Sayın Başkan, Muğla Milletvekilimiz
Sayın Mürsel Alban konuşmasında 1995 yılında Bodrum
Adalıyalıda Sayın Bakanın şirketine bir yer tahsis
edildiğini söyledi, daha doğrusu tarih vermedi. Sayın Bakan dedi
ki: Ben o yeri 1995te aldım. Alır, Sayın Bakanın büyük
bir turizm şirketi var, buna bir itirazım olmaz. Lakin sayın
milletvekilimiz, Sayın Bakanın cevabından sonra,
konuşmasından sonra sisteme girdi, muhtemelen sizin gözünüzden kaçtı.
Şimdi -Mürsel Bey, ben senin yerine bunu izah edeyim müsaade edersen-
Sayın Alban der ki: Doğrudur, 1995te 92 dönüm yer tahsis edildi
-herkese edildiği gibi- ama Sayın Bakan bu görevi üstlendikten sonra
Sayın Bakanın firmasına 25 dönüm yer tahsis edildi. ve belgenin
de kendisinde olduğunu söyler.
Şimdi, Sayın Albana, Muğla
ahalisine, halkına vekâleten ben bunu Sayın Bakana sormak istiyorum,
şöyle: Bu, etik midir Sayın Bakan? Bu böyleyse
Ben daha elime
şimdi aldım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Ben size bir belge göndereceğim. Bununla ilgili komisyon kararı
BAŞKAN Sayın Bakan, bir saniye
Sayın Altay, sözünüzü tamamladınız
mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitireyim
efendim.
Yani bunu elime şimdi aldım, ben
okumadım ama milletvekilime güveniyorum. Bunu ben etik bulmuyorum. Sizin
Türkiye'ye mal olmuş, Türk turizmine de hizmet eden bir
firmanızın olmasında ben bir nakise aramıyorum, bir
olumsuzluk aramıyorum ama siz Bakanken bu tahsis yapıldıysa
Sayın Bakan, bu şık olmamıştır. Bunun
altını çizmek istiyorum.
İlaveten, Torbadaki arıtma tesisinin yeri
değiştirilerek, başka bir yere kaydırılarak
-büyükşehir belediyemizin de talebi var ama- bu arıtma tesisine de
turizm tahsis belgesi verildi mi? Bunu da merak ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun, bir
açıklama yapacaktınız.
30.- Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri
Ersoyun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Şimdi, ilgili ek tahsis 2018 Şubat ayında Komisyon
kararıyla verildi. O işlemin yapılma tarihini gösteriyor; ben
size bunun belgesini yani -ben Bakan olmadan dokuz ay önce- işlemin
belgesini, bizzat 2 vekilime de göndereceğim Bakanlık tarafından
verilmiş resmî, kaşeli belgeyi. Onu o şekilde
netleştirmiş olalım.
Torbadaki teşvik
Bana ne teşviki ben onu
anlamadım ya, arıtmayla ilgili?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yerinin
değiştiğini söyledi.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Hayır, yeri değişmedi.
Bakın, şöyle söyleyeyim: Torbadaki
arıtma yeri, yaptığımız zaman sadece Torbayı
kapsıyordu. Muğla Büyükşehir Belediyesi biliyorsunuz, CHP
belediyesi- benden rica etti, dedi ki: Rakamı biraz daha
artırın, buna Yalı ve İçmeler bölgesini de dâhil edin.
Yani arıtmayı İçmelere alın, Torbadan kanalizasyonla
Yalıyı da dâhil ederek İçmelere kadar taşıyın;
aynı anda üç bölgeyi birden toparlamış olun. Rakam biraz
artıyordu ama biz de talebi doğru bulduk, haklı bulduk ve bu
şekilde protokolü yeniledik ama sizin için bir sakıncası varsa
ben Torbayla sınırlarım yani Meclis açısından bir
sakıncası varsa ama doğrusu, Muğla Büyükşehir Belediye
Başkanı Osman Beyin istediğiydi, doğru bir talepti; ben de
onayladım, yerine getirdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bilgi istedik
Sayın Bakan.
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sessiz olalım, değerli arkadaşlar, sessiz olalım.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
(Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Denetçiliği Kurumu 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
(Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
BAŞKAN - Şimdi, sırasıyla
birinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına
geçilmesi hususunu ve bütçeleri ile kesin hesaplarını ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
(Uğultular)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
bir sessizlik olsun; burada rakamlar okunacak hata yapmak istemiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, lütfen
susalım. Şimdi birazcık kürsü, Divan konuşacak çünkü sizlere
rakamlar okuyacağız ve rakamları ayrı ayrı
oylarınıza sunacağız. Hata yapmak istemiyoruz, tutanaklara
yanlış geçsin istemiyoruz ama bir sessizliği temin edelim.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
02)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 1.747.789.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 1.282.338.094,49
Bütçe Gideri 1.085.803.519,44
İptal Edilen Ödenek 196.534.575,05
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.60) KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1) Kamu Denetçiliği Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 35.508.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 35.508.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu Denetçiliği
Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 26.502.300,00
Bütçe Gideri 22.870.462,19
İptal Edilen Ödenek 3.631.837,81
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
|
Bütçe Geliri Tahmini 22.903.000,00
Tahsilat 21.385.890,09
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu
Denetçiliği Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
03) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 73.607.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Anayasa Mahkemesi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 69.080.200,00
Bütçe Gideri 55.597.923,58
Ödenek Üstü Gider 110.627,50
İptal Edilen Ödenek 13.592.903,92
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
06) SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI
1) Sayıştay Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 412.090.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sayıştay
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 276.701.000,00
Bütçe Gideri 259.378.236,33
İptal Edilen Ödenek 17.322.763,67
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 4.699.829,29
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayıştay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
21) KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 5.127.247.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 5.338.319.910,32
Bütçe Gideri 4.489.304.100,19
Ödenek Üstü Gider 776,08
İptal Edilen Ödenek 848.837.038,17
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 554.546.415,01
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kültür
ve Turizm Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2020 yılı bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.01) RADYO VE
TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 177.882.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 177.882.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
|
(A) CETVELİ |
Toplam Ödenek 180.000.000,00
Bütçe Gideri 100.664.615,45
İptal Edilen Ödenek 79.335.384,55
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 180.000.000,00
Tahsilat 104.848.388,34
Ret ve İadeler 262.139,12
Net Tahsilat 104.586.249,22
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.16) DEVLET OPERA VE
BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 400.928.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 399.678.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2)Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 327.637.500,00
Bütçe Gideri 326.610.588,25
İptal Edilen Ödenek 1.026.911,75
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 300.291.000,00
Tahsilat 308.613.038,15
Ret ve İadeler 106.557,00
Net Tahsilat 308.506.481,15
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel
Müdürlüğünün 2020 yılı bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.15) DEVLET TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 321.480.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
TOPLAM 320.480.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesii kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 290.236.600,00
Bütçe Gideri 279.473.624,88
İptal Edilen Ödenek 10.762.975,12
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 243.626.000,00
Tahsilat 271.446.687,91
Ret ve İadeler 3.451,14
Net Tahsilat 271.443.236,77
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2020 yılı bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.53) TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 45.305.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 45.205.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2018 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 42.407.785,00
Bütçe Gideri 39.842.238,51
İptal Edilen Ödenek 2.565.546,49
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 34.525.000,00
Tahsilat 34.166.946,41
Ret ve İadeler 1.922,00
Net Tahsilat 34.165.024,41
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının 2018 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.18) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Vakıflar Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 529.021.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 982.615.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Vakıflar Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.100.477.543,90
Bütçe Gideri 1.076.102.999,90
İptal Edilen Ödenek 23.980.494,96
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 394.049,04
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 741.212.000,00
Tahsilat 963.918.502,77
Ret ve İadeler 41.623.869,87
Net Tahsilat 922.294.632,90
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Vakıflar
Genel Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.32) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON
AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 489.147.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını
okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 488.147.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 420.173.433,43
Bütçe Gideri 388.891.059,17
İptal Edilen Ödenek 24.207.575,43
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 7.074.798,83
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 317.302.000,00
Tahsilat 333.293.261,30
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
40.51) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 351.848.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını
okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 351.748.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 356.583.463,78
Bütçe Gideri 350.079.270,44
İptal Edilen Ödenek 6.504.193,34
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 285.828.000,00
Tahsilat 345.375.388,29
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir...
Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığının 2018 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.02) ATATÜRK KÜLTÜR,
DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 15.610.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 15.610.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 13.050.182,04
Bütçe Gideri 12.308.473,80
İptal Edilen Ödenek 741.708,24
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 12.483.000,00
Tahsilat 12.414.442,02
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
ne olursunuz bir sessiz olalım. Bakın, dikkatlice rakamları
takip ediyoruz, rica ediyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkanım, takdir sizin olmakla birlikte,
efendim, şimdi, tabii, AK PARTİ Grubunun burada bir
çoğunluğu var ama siz metni okurken Kabul edenler
dedikten sonra
şöyle bir bakıldığında görülecek ki AK PARTİ
Grubunda parmaklar kalkmıyor. 3 sayın milletvekilinden 1i
kaldırıyor, biz daha fazla kaldırıyoruz. Burada parmak önemli
Sayın Başkan, dikkat edelim. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Kaldırın
parmağınızı.
BAŞKAN
Arkadaşlarımız takip ediyor arkadaşlar.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Bütün bütçelere hayır verdiniz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun bütçesine CHP hayır verdi,
bunun bilinmesini isterim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O kuruma
yakışan bir bütçe değil.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri bir sessiz olalım lütfen.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.03) ATATÜRK
ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk
Araştırma Merkezi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 6.971.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 6.971.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk
Araştırma Merkezi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 6.488.000,00
Bütçe Gideri 6.052.842,47
İptal Edilen Ödenek 435.157,53
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 5.285.000,00
Tahsilat 5.369.644,16
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Atatürk
Araştırma Merkezinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.04) ATATÜRK KÜLTÜR
MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 7.408.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 7.408.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür Merkezi
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 5.978.662,17
Bütçe Gideri 5.228.764,13
İptal Edilen Ödenek 749.898,04
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 5.073.000,00
Tahsilat 5.106.356,21
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Atatürk
Kültür Merkezinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.05) TÜRK DİL
KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 19.693.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 210.343.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk Dil Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 34.051.250,00
Bütçe Gideri 29.821.015,48
İptal Edilen Ödenek 4.230.234,52
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 226.387.000,00
Tahsilat 344.021.105,94
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk Dil
Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.06) TÜRK TARİH
KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 16.360.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 212.049.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk Tarih Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 34.590.124,07
Bütçe Gideri 31.821.769,68
İptal Edilen Ödenek 2.768.354,39
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 221.275.000,00
Tahsilat 308.383.634,68
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türk
Tarih Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Kapadokya
Alan Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.67) KAPADOKYA ALAN
BAŞKANLIĞI
1) Kapadokya Alan
Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 25.230.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 25.230.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kapadokya Alan
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, böylelikle birinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri
ve kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmasını
temenni ederim.
Sayın
milletvekilleri, birinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kamu
idarelerinin bütçeleri ve kesin hesaplarını sırasıyla
görüşmek için 11 Aralık 2019 Çarşamba günü saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.34