TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
30uncu
Birleşim
11
Aralık 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130)
A) ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet Akademisi 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK
KURUMU
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L)
BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N)
SERMAYE PİYASASI KURULU
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, gelenek olduğu üzere bütçe görüşmelerinde yoklama talep
etmediklerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının
Meclise devam etmeliyiz, Grubumuzu mahcup etmeyiniz. ifadesine rağmen an
itibarıyla Genel Kurul Salonunda AK PARTİ Grubuna mensup 29
milletvekilinin bulunmasını ayıpladıklarına ve millete
şikâyet ettiklerine ilişkin açıklaması
2.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Anayasa gereğince
Türkiye Büyük Millet Meclisinin üye tam sayısının en az üçte
1iyle toplanabileceğine ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, CHP Genel Başkan Yardımcı Çanakkale Milletvekili
Muharrem Erkek başkanlığında hazırladıkları
Adaletin Kara Kaplı Defteri adlı raporu Adalet Bakanına takdim
edeceklerine ilişkin açıklaması
5.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri
nedeniyle Genel Kuruldan özür dilemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün
yaptığı açıklamasında şahsına yönelik
Mahalle ağzıyla konuşuyor. ifadesini iade ettiğine
ilişkin açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, milletin sorunlarını dile getiren bir milletvekiline Bu
komikliktir. denilmesinin vicdansızlık olduğuna ilişkin
açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Hulisi Akarın Genelkurmay Başkanlığı
döneminde kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle açtığı
manevi tazminat davasına ilişkin duruşmada tanık dinletme
taleplerinin reddedilmesi hususunda Millî Savunma Bakanının Meclisi
bilgilendirmesini beklediklerine ve stratejik önemi haiz olan Tank Palet
Fabrikasının özelleştirilmesine göz yuman Millî Savunma
Bakanının Kozmik Odayı da ihaleye açıp açmayacağını
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
9.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve tanıkların
dinlenilip dinlenilmemesi hususunun Ceza Muhakemesi Kanununda belirtildildiğine
ilişkin açıklaması
10.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
hakkında açılan davanın bir hukuk davası olduğuna
ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Parlamentoya vazife kılınmış meselelerin
en önemlisi olan bütçe görüşmelerinin idraki sırasında 290
milletvekiliyle temsil edilen Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarında 12 milletvekilinin bulunmasının devlet
ciddiyetiyle bağdaşmadığına ilişkin
açıklaması
12.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, devlet
aklı ile geleneğinin bir bütün olduğuna ve Kürtler olarak
zulümle karşı karşıya bulunduklarına ilişkin
açıklaması
15.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve meselelerinin asla ve kata
Kürt kardeşleriyle olmadığına ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Afrinde Kürt kadınlarının
satılıp tecavüze uğradığına ve tecavüzcülerin
desteklendiğine ilişkin açıklaması
17.- Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve hiç kimsenin bu ülkenin
Bakanlarına bölücü diyemeyeceğine ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin oturumu yönetme şeklini doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
19.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Meclisin mehabeti konusunda
herkesin sorumluluğu olduğuna ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye Bakanının
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Ordu Kültür Sanat Merkezinde
düzenlenen toplantıdaki ifadelerine ve iktidara yönelik eleştiri
yapanların terörist damgası yemesini eleştirdiklerine
ilişkin açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devletin tek olduğuna
ilişkin açıklaması
24.- Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Hazine ve Maliye Bakanlığının sitesindeki
resmî açıklamaya bakılabileceğine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin Meclise karşı sorumluluğu olmayan, seçilmişlerin
karşısında bir atanmış olarak Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın Cevap niteliğinde değil çünkü
cevabı dinleyene verirsiniz. ifadesini düzeltmesi talebinde
bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, dinlemesini bildiklerine ve doğru
ne ise onu söylediklerine ilişkin açıklaması
28.- Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın, sözlerinin Meclisin geneline değil
muhataplarına yönelik olduğuna ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mardin Milletvekili Ebrü Günayın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Kürt
düşmanlığını terör örgütünün yaptığına
ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvkili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve iç ve dış politikanın, Suriyede çeteler eliyle
sürdürülen vekâlet savaşlarının o bölgede
ağırlıklı olarak yaşayan Kürt halkına yönelik
olduğuna, çatışma dürtüsünden vazgeçerek diplomasiyi ilk
sıraya yerleştirmek gerektiğine ilişkin
açıklaması
33.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasında işgal diye ifade
ettiği yaklaşımı reddettiklerine ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Türkiye'nin Suriyenin kuzeyinde gerçekleştirdiği harekâtların
işgal ve Kürtlere karşı harekâtlar şeklinde dile
getirilmesinin gerçekleri örtmeye yönelik propaganda niteliği
taşıdığına ilişkin açıklaması
36.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, devreye para girince millîlik ve yerliliğin
kalmadığına ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26ncı Döneminden itibaren grup başkan vekillerine her istediklerinde
söz hakkı verilmesinin gelenek hâline getirildiğine ancak
Başkanlık Divanı olarak İç Tüzük kurallarını
uygulayın. deniliyorsa bundan sonra Genel Kurulu İç Tüzüke uygun
olarak idare edeceğine ilişkin açıklaması
11 Aralık 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ (Isparta)
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail
OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün ikinci turdaki
görüşmeleri yapacağız. İkinci turda, Adalet
Bakanlığı, Yargıtay, Danıştay, Ceza ve İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu,
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kişisel Verileri
Koruma Kurumu, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye
Piyasası Kurulu, Millî Savunma Bakanlığı bütçe ve kesin
hesapları yer almaktadır.
III.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (x)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (x)
A) ADALET
BAKANLIĞI
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince, isteme hâlinde,
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek.
Bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek ve şahsı adına yapılacak
konuşmaların süresi ise beşer dakika olacaktır. Ayrıca
konuşmalar tamamlanınca, soru-cevap işlemi son on dakika cevap
olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
İkinci turda siyasi parti grupları,
yürütme ve şahıslar adına söz alanların adlarını
sırasıyla okuyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya
Milletvekili Abdüllatif Şener, Antalya Milletvekili Rafet Zeybek, Çorum
Milletvekili Tufan Köse, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan,
İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Balıkesir Milletvekili Ensar
Aytekin, Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancar, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi.
AK PARTİ Grubu adına, Hatay Milletvekili
Sabahat Özgürsoy Çelik, Gaziantep Milletvekili Müslüm Yüksel, Balıkesir
Milletvekili Pakize Mutlu Aydemir, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunuseven, Kocaeli Milletvekili Emine Zeybek, Bilecik Milletvekili Selim
Yağcı, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlu Ban, Muş Milletvekili Mehmet Emin
Şimşek, Elâzığ Milletvekili Zülfü Tolga Ağar, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan, Manisa
Milletvekili Tamer Akkal, Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal.
İYİ PARTİ Grubu adına, Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Ankara
Milletvekili Durmuş Yılmaz, Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlu, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Kayseri Milletvekili
Dursun Ataş.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, Tokat Milletvekili Yücel Bulut,
İstanbul Milletvekili Mehmet Bülent Karataş, Manisa Milletvekili
Erkan Akçay, Konya Milletvekili Esin Kara, Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğlu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına,
Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Ağrı Milletvekili
Abdullah Koç, Mardin Milletvekili Ebrü Günay, Muş Milletvekili Mensur
Işık, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy,
Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç, Şanlıurfa Milletvekili Nimetullah
Erdoğmuş konuşacaktır.
Şahısları adına lehinde
Balıkesir Milletvekili Adil Çelik; yürütme adına, Adalet Bakanı
Abdulhamit Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Millî Savunma
Bakanı Hulusi Akar; aleyhinde Mardin Milletvekili Ebrü Günay
konuşacaktır.
Şimdi, ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Abdüllatif Şenerin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Adalet Bakanlığı, Hazine ve
Maliye Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı ve
irtibatlı kuruluşların bütçeleri üzerinde görüşmelerimizi
sürdüreceğiz.
Her şeyden önce Hükûmetimiz, ülkemizin
hükûmetidir, faydalı işler yaptığı zaman biz de bu
ülkede yaşayan her yurttaşımız da bundan yararlanır. O
bakımdan, bu bütçenin ilgili bakanlıklarımıza ve
kuruluşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum
ve güzel bir yıl geçirmemizi temenni ediyorum.
Önce adaletten başlamak istiyorum. Hazreti
Ömere veya Atatürke istinaden, halkımız arasında da çok
yaygınlaşmış güzel bir deyiş vardır: Adalet,
mülkün temelidir. Hazreti Ali de Devletin dini, adalettir. buyurmuştur.
Gerçekten bir ülkede adalet varsa devlet var demektir; devlet, işlevlerini
yerine getiriyor demektir ama adalet yoksa, o ülkede devlet, bir zulüm
aracına dönüşmüş demektir.
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmetin,
özellikle tek adam rejiminin ortaya çıkışından itibaren
yargıyı korkunç bir şekilde
siyasallaştırdığını ve bunun Türkiyedeki adalet
sistemini bozduğunu hepimiz biliyoruz. Eğer yargı
siyasallaşmışsa, artık orada adalet yok demektir. En
basiti, bakın, Cumhurbaşkanına hakaretten on binlerce
açılmış dosya vardır, açılmış dava
vardır. Cumhurbaşkanı, bir ülkenin Cumhurbaşkanı ama
sistem değişmiştir, bir partinin genel başkanıdır.
O partinin Genel Başkanı eleştirildiği zaman,
Cumhurbaşkanına hakaretten dört yıldan aşağı
olmamak üzere hapis talebiyle davalar açılıyorsa, diğer
partilerin genel başkanlarına yapılan hakaretlerde böylesine
davalar açılamıyorsa, orada siyasi rekabet kurallarında bozulma
var demektir, orada adalet yok demektir, orada zulüm var demektir. Ama bu,
sadece siyasete, düşünenlere yansıyan bir hadise değildir fakat
şunu da biliyoruz 12 Eylül döneminde bu kadar çok gazeteci hapiste değildi.
Onun en az 3-4 katı tutarında bir gazeteci, düşünen insanlar,
aydınlar, üniversite hocaları düşüncelerini
açıkladıkları için hapistedir; bu, kabul edilebilir bir şey
değildir.
Ama vatandaşların yargıyla
ilişkileri de iyi değildir. Bakın, şu vereceğim
rakamların doğru olup olmadığını Hükûmetimizden,
Adalet Bakanlığımızdan check etmek istiyorum, Türkiye'nin
adalet manzarasını gösterdiği için. İcralardaki dosya
sayısı 28 milyon yani her dosyada 2 taraf olduğuna göre, 56
milyon kişi, Türkiye'de birbiriyle ihtilaflı hâldedir ekonomik
nedenlerle. Böyle bir ülke olmaz değerli arkadaşlar. Hem ekonominin
ne kadar berbat bir hâlde olduğunu gösterir bu tablo hem de adaletin
içinde bulunduğu durumu gösterir.
Yine, Sayın Hükûmetin check etmesini,
doğru bulmuyorsa doğru rakamların ne olduğunu
açıklamasını istiyorum. Cezaevlerinde devrihükûmetleri döneminde
288 bin mahkûm vardır şu anda. Bakın, her şeyi 2002yle
kıyaslarsınız ya, 2002de 55 bin mahkûm vardı, şimdi
288 bine çıkmıştır. Kolluk kuvvetleri, 1 milyon 100 bin
kişiyi arıyor. Hükmün geriye bırakılmasından 1 milyon
200 bin kişi yararlanmış durumda ve daha vahimi, 7,5 milyon ceza
dava dosyası var, değerli arkadaşlar. Taraflar 2 kişi
olduğuna göre 15 milyon, her dosyayla ilgili 2 tanık var kabul
edersek 15 milyon oradan, 2 de müşteki var sayarsak 15 milyon da oradan,
ceza davaları dolayısıyla 45 milyon insanı ilgilendiren bir
tablo var, bu ülkede. Bu rakamlar lütfen hükûmet tarafından check
edilsin ve gerçeği neyse o, tek tek ifade edilsin ama gerçek şudur:
Bu ülkede kimse huzurda değildir, kimse huzur içerisinde değildir,
yargı kıskacı altındadır, ihtilaflar içerisindedir ve
ülke topyekûn geniş bir hapishaneye dönüşmüş vaziyettedir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkinci ele almak istediğim konu ise millî
savunmadır. Bakın, geçenlerde bir rakam yayınlandı. Çin
hariç, dünyanın 100 silah üreticisi firmanın yarısı,
Amerika Birleşik Devletlerine ait; bu 100 şirketin 2018 geliri 420
milyar dolardır. Bu gelirlerin yüzde 59u ABDli firmalara ait,
İsrailin payı da yüzde 2,1dir. En büyük 15 silah üreticisinin
toplam geliri ise yine 2018 itibarıyla 245 milyar dolardır,
değerli arkadaşlar. Bunların sadece üretici gelirleri bunlar,
aradaki tüccarları ve topyekûn sektörü ele aldığımızda
bu 15 firmanın ortaya çıkardığı gelirin, Türkiye'nin
millî gelirini de aştığını düşünmek lazım.
Böylesine devasa rakamlar içerisinde ilk 100 firma içerisinde sadece 2 Türk
firması vardır; bunlardan 54üncü sırada ASELSAN vardır,
84üncü sırada da TAI vardır ki bunların gelirleri 1-1,5 milyar
dolar civarındadır.
Değerli arkadaşlar, şunu herkesin
bilmesi lazım, ta öğrencilik döneminden beri, dünyada
savaşları kim çıkarır; değişik teoriler
vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zenginler
çıkarır.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu teorilerin
en bilinenlerinden biri, silah sektörüdür. Savaşların
karışıklıkların, çatışmaların, terör
hadiselerinin merkezinde silah sektörü vardır, silah üreticileri
vardır, silah tüccarları vardır. Bu silahlanma yarışı
ne kadar genişlerse savaşları tetikleyen o kadar çok merkez
ortaya çıkmaktadır. Böyle bir noktada Türkiye'nin konumunu
değerlendirmek istiyorum. Dünyadaki payımızın çok
düşük olduğunu biliyoruz. Millî savunma sanayisine
ihtiyacımız vardır, geliştirmek zorundayız. Ancak
şu anda Hükûmetin izlediği millî savunma sanayisi politikaları topyekûn
yanlıştır, Türkiyeye zarar verecek niteliktedir. Bakın,
Tank Palet Fabrikasının yandaşlara peşkeş çekilmesi
yanlıştır.
Bakın, ASELSAN 1975te kurulmuştur, TAI
1984te kurulmuştur, Tank Palet Fabrikası 1975te kurulmuştur.
Ta o yıllardan bugüne kadar da önemli gelişmeler kaydetmiştir.
Böyle bir ortamda özel sektör bağlantılı, özel sektör
bağlantılı olmaktan da öte, doğrudan
Cumhurbaşkanının, bu ülke adına tek başına karar verme
yetkisine sahip bir ismin kendisinin, yakınlarının,
akrabalarının, eşinin dostunun silah sanayisine, hele ana
sektörlerine girmesi bu ülke için bir felaketttir. Onun için Tank Palet
Fabrikasının özelleştirilmesi değil, İHA yani
Bayraktarların insansız hava araçlarıyla ilgili firması da
dâhil, savunma sanayisiyle ilgili tüm ana firmaların
devletleştirilmesi lazımdır, değerli arkadaşlar. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Yoksa bu
ülke, başını savaştan çıkaramaz: İnsanlığın
en büyük tutkularından biri kâr tutkusudur. Karar vericilerin
doğrudan doğruya silah sanayisinin içerisine girmesi, Türkiye'nin
geleceği açısından büyük bir felakettir, şimdiden
uyarıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Üçüncü konu, ekonomiyle ilgili. Değerli
arkadaşlar, bu Hükûmet, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklarla mücadele için
geldi; yoksulluğu artırdı, yolsuzlukları artırdı,
yasakları zaten hiç görülmez derecede, tahammül edilemeyecek derecede
artırdı ama bir de 3 i ilave etti. İlave ettiği i ler,
işsizlik, iflaslar ve intiharlardır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu Hükûmetin ekonomik politikası nedir? derseniz bu
ekonomik politika, işsizliği tetiklemektir, iflasları
artırmaktır, açlıktan, sefaletten, işsizlikten
intiharların arttığı bir ülke demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Rakamlar sizi
yalanlıyor
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Bakın,
işsizlik, cumhuriyet tarihi boyunca verilen rakamlara göre, en yüksek
düzeye gelmiştir. Şu anda görülen işsizlik, üstelik yaz
işsizliğidir, kışa girdiğimizde bu rakamların
daha fazla artacağını biliyoruz.
Birleşmiş Milletler The World Development
Reportu yeni yayımlamıştır. Bu raporda, bakın,
2008den itibaren, Türkiyenin en zengin yüzde 1inin millî gelirden
aldığı pay sürekli artmaktadır, yüzde 25e
çıkmıştır ama en alt grubun, nüfusun yüzde 50lik kesiminin
millî gelirden aldığı paysa son on iki yıldır sürekli
azalmaktadır ve yüzde 19a düşmüştür. Bir taraftan nüfusun yüzde
50si yoksullaşıyor, bir taraftan nüfusun yüzde 1i sürekli
zenginleşiyor, millî gelirden aldığı payı artırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) -
İşte, sizin ortaya çıkardığınız,
kurduğunuz ve inşa ettiğiniz ekonomi budur.
Hepinize saygılar sunuyorum.(CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, müsaadenizle
söz istiyorum.
BAŞKAN Sataşma mı var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır..
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, gelenek olduğu üzere bütçe
görüşmelerinde yoklama talep etmediklerine, Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanının Meclise devam etmeliyiz, Grubumuzu
mahcup etmeyiniz. ifadesine rağmen an itibarıyla Genel Kurul
Salonunda AK PARTİ Grubuna mensup 29 milletvekilinin
bulunmasını ayıpladıklarına ve millete şikâyet
ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Meclise başarılar diliyorum.
Dün, sizi, Meclisimizin bütçesinde, komisyon
sıralarında takip ettik, bugün de oturumu yönetiyorsunuz. Gelenek
olduğu üzere bütçede yoklama istemiyoruz, siz de geldiğinizde zaten
düşünüyorsunuz ki müşahedeyle açarken Meclis bütçesine sahip
çıkacaktır diye Toplantı yeter sayısı var. diyerek
açtınız. Anayasamızın 96ncı maddesi, toplantı
yeter sayısını en az üçte 1 yani 200 olarak düzenliyor. Bütçe,
Hükûmetin Meclise sevk edebildiği yegâne kanun teklifidir ve bütçeler,
demokrasilerde iktidar partisi tarafından, yürütme tarafından
hazırlanır, Meclisteki çoğunluk grubuna ya da en çok sandalyesi
olan gruba emanet edilir, herkes tarafından sahiplenilir, eleştirilir
ve ülkenin bütçesi, müzakereler sonunda kabul ya da reddedilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapılan her
toplantıda, son bir ayda, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın
Genel Başkanının, Grubuna Meclise devam etmeliyiz, bahçelerde
olmamalıyız, Grubumuzu mahcup etmeyiniz. demesine rağmen, siz
Meclisi açarken Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan 17, şu anda 29
milletvekili salondadır. Meclisi işletmek, iktidarın görevidir
ancak yürütmenin kendilerine emanet ettiği bütçeye sahip çıkmayan
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer
gruplar, kendi milletvekili sayıları oranına göre
bakıldığında bütçeye Adalet ve Kalkınma Partisinden 5
kat, 6 kat fazla sahip çıkmaktadırlar. İktidar partisi, böyle
yaparsa bu bütçe yürümez. Biz teamüllere uyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin Plan ve Bütçe Komisyon
Başkanlığından bütçe hakkı ve bu konudaki
çalışmaların hassasiyetle yönetilmesi ve yürütülmesi konusundaki
tutumunuza da şahidiz. Bunu, bugün için bir şans olarak
değerlendiriyoruz.
Lütfen, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup
başkan vekilleri, grup yöneticileri gerekli görevlerini yapsınlar. Bu
şekilde bir bütçe görüşmesini ayıplıyoruz, milletimize
şikâyet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun lütfen.
2.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Özgür Bey hangi gerekçeyle söz aldı diye merak
ediyorduk, bir gerekçe buldu. Tebrik ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haksız mı gerekçem?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben buradayım.
demesi lazımdı; evet, buradaymış, gördük.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haksız mı gerekçem?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
şu an Cumhuriyet Halk Partisi, 40 milletvekiliyle burada, sayısı
140. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; çok uzun bir çalışma günümüz var, daha çok
bağırırız, Sayın Grup Başkan Vekilini dinleyelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bugün toplam 48 konuşmacı var; her konuşmacımız,
görevinin başında. Aynı şekilde, konuşmasını
yapan arkadaşlarımız var; aynı şekilde,
toplantıda olan arkadaşlarımız var; bugün kadın
şûrası var, tüm kadın vekillerimiz orada; her vekilimizin
şu an görevi var, onu takip ediyoruz. O yüzden, burada Özgür Beyi
dinleyemedik diye AK PARTİ Grubunu ilzam etmeyi doğru bulmuyorum.
Oylamalarda buradayız, Hükûmetin ifadelerinde buradayız; biz
görevimizin başındayız. Dün gece saat ikide gittik zaten
biliyorsunuz ama bu, bir tartışma konusu olacak olursa en zararlı,
Özgür Bey çıkar. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Gürer, Sayın Öztunç;
lütfen
Fethi Bey, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tüm yasama faaliyetini
takip edenler bilirler ki AK PARTİ Grubu, asgari 200den fazla vekiliyle
beraber her kanunun geçmesinde buradadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şu ana kadar gelip
de geçmeyen kanun yoktur, şu ana kadar gelip de burada bir oylamada
olağanüstü sıkıntı yoktur. Fakat Özgür Bey'in partisinin,
sadece 20 vekile görev verip nöbet sistemiyle
çalıştırdığını tüm dünya bilir. Bu tarz
polemiği doğru bulmuyorum Sayın Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Grup Başkan Vekillerimiz; bütçe görüşmelerinin önemi
belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Vereceğim söz. Yeni bir polemik
konusu oluşturmayalım ama size söz vereceğim. Ama mutlaka da,
tabii, bütçe görüşmeleri belki de Parlamentonun en önemli
görüşmeleridir. Bütün milletvekillerimizin görüşmelere
katılım konusunda daha hassas olmaları gerektiğini de
buradan ifade etmek istiyorum.
Buyurun Sayın Özel.
3.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Anayasa gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin üye tam
sayısının en az üçte 1iyle toplanabileceğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Sayın Turan, tabii, Anayasa'yı bilir; kendisi de grubu da Anayasa'yla
bağlıdır. Anayasa diyor ki: Türkiye Büyük Millet Meclisi
yapacağı seçimler dâhil bütün işlerinde üye tam
sayısının en az üçte 1iyle toplanır. Yani
açılışta 200 kişi olacak. Bunun sorumluluğu, iktidar
partisindedir. Hangi partinin bu sorumluluğu ne kadar yerine
getirdiği, milletimizin gözlerinin önündedir. Toplantı
sırasında 17 kişiyle burada olmanız, Anayasa 96ya
aykırıdır. Bütçe görüşmelerini de Anayasaya göre
yapıyoruz. Siz -efendim, odamızdayız, oradayız,
buradayız- hiç değilse, açılışta gelip burada 200
kişi bulunacaksınız. Bu, bize saygıdan, millete
saygıdan, Başkanlık Divanına saygıdandır;
ayrıca, size bütçesini emanet eden yürütme organına
saygınızdan olması gerekir. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aksi takdirde,
yaptığınız iş, gayriciddiliktir;
yaptığınız iş, yasak savmak için yasama
yapmaktır; bütçe bu ciddiyetle yapılmaz. Yoksa, 200 kişi
gelirsiniz açılışta, hazırlık yapan arkadaş
odasına gitti diye kimse sizi eleştirmez. Gün ortasında
Efendim, niye 180 kişiye düştük? Niye 153 kişiyiz? demez kimse
ama karar yeter sayısı gerektiğinde yine aranır.
Açılışta 200 kişi burada yoksa, bu, Meclise
saygısızlıktır, millete saygısızlıktır,
verilen yönetme ve iktidar görevini taşıyamamaktır.
Taşıyamıyorsanız bırakın, layıkıyla
taşıyacaklar bulunur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Ona millet
karar verir Özgür Bey. On sekiz senedir kimin taşıyacağına
millet karar veriyor, millet.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, ayda yılda bir
kere geldiniz, onun için yapıyorsunuz ya!
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan,
Meclis açılırken yürütme, AK PARTİ Grubundan daha fazlaydı.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Vesayet
odakları değil, millet karar veriyor on sekiz senedir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bunun için komplo
kurmuşlar ya! Bunun için gelmişsiniz belli, Özgür Bey ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, müsaade
ederseniz ikinci konuşmacıyı çağıracağım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Antalya Milletvekili Sayın Rafet
Zeybek
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği
bir gerçek vardır; demokrasinin ve hukuk devletinin asla vazgeçilmezi,
kuvvetler ayrılığıdır. Kuvvetler
ayrılığı -yine, biliyoruz- yasama, yürütme, yargıdan
oluşuyor. Burada yargının asla vazgeçilmezi de bağımsızlığı
ve tarafsızlığıdır. Şimdi, eğer bir ülkede
yargı bağımsız değilse, o ülkenin adalet
dağıtma iddiası olmaz ve ben ısrarla söylüyorum, bugün
Türkiyede yargı bağımsız da değildir, tarafsız
da değildir. Eğer biz bu gerçeği kabullenmezsek
yargının hiçbir sorununu çözemeyiz. Sayın Adalet Bakanı,
yargı reform paketleriyle Yargıya güveni
artıracağız. dedi ama yargı reform paketlerinde
yargının bağımsız ve
tarafsızlığını sağlayacak hiçbir madde
olmadı.
Değerli milletvekilleri, Anayasayı
uygulamazsanız o Anayasanın hiçbir anlamı olmaz,
uyacaksınız önce Anayasaya, önce uyacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Zaten
tarafsızdı yargı.
BAŞKAN Sayın Cora
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
milletvekilleri bakınız, bakınız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Vural Savaş
da mı tarafsızdı?
BAŞKAN Sayın Özkaya
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bakınız, 2010
yılında bu yargı FETÖye bilerek ve isteyerek teslim
edildiğinde biz dedik ki: Yargı,
tarafsızlığını kaybediyor. Siz bakın 2013
yılında bas bas bağırdınız Yargı,
tarafsız ve bağımsızdır. diye. Şimdi soruyorum
değerli milletvekilleri; 2013 yılında, 2014 yılında,
2015 yılında yargı bağımsız ve tarafsız
mıydı? FETÖnün talimatı altında değil miydi? Evet,
dün FETÖnün talimatı altında olan yargı, bugün kesinlikle
yürütmenin talimatı altındadır. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Ve bunun en büyük sorumluluğu size
aittir, bu nedenle bunu düzeltmek de size düşmektedir.
Bakınız, 1961 Anayasasında sadece
Hâkimler Yüksek Kurulu vardı. 12 üyesini yargı mensupları kendi
içinden seçiyordu, 3 üyeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi, 3 üyeyi Senato
seçiyordu. 71 yılında değerli milletvekilleri, Hâkimler
Kurulunun yanına, Savcılar Yüksek Kurulu kuruldu, Adalet Bakanı
ve müsteşarı üye yapıldı. 1982 Anayasasında Hâkimler
Kurulu ile Savcılar Kurulu birleştirildi. Amaç şuydu: Devleti
güçlendireceğiz. 12 Eylül darbesi, devleti güçlendireceğiz diye
birleştirdi. Siz 2010 yılında, cemaati güçlendireceğiz diye
değiştirdiniz Anayasayı, cemaati güçlendirmek için. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasa Mahkemesine
siz götürdünüz ama.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Cemaatin
kapılarını ilk önce kim açtı?
SALİH CORA (Trabzon) HSYK seçimlerini Anayasa
Mahkemesine götüren kimdi?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bakınız, 2017
yılında da yürütmeyi güçlendirmek için Anayasa değişikliği
yaptınız. Niye değiştirdiniz? 2010 yılındaki
değişiklikten sonra, 2017 yılında da niye
değiştirmeye gerek gördünüz? Çünkü yanlış
yaptınız.
SALİH CORA (Trabzon) HSYK seçimlerini Anayasa
Mahkemesine götüren kimdi? CHP götürdü.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakınız, evet, yanlış
yaptınız, yanıldınız, aldatıldınız.
SALİH CORA (Trabzon) Siz de yanlış
yaptınız.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Biz o zaman söyledik Yahu,
bunlar yanlış, yapmayın, bu yargıya zarar vermeyin.
Eğer yargıya zarar verirseniz adaleti yok edersiniz, adaleti yok
ederseniz devleti yok edersiniz. diye bas bas bağırdık.
Hayır. dediniz. Hayır. dediniz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ergenekondaki,
Balyozdaki hâkim, savcıları kim aldı?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bakınız değerli
arkadaşlarım, 2010 Anayasa değişikliği ile 2017
Anayasa değişikliğine bakın, ne olduğunu göreceksiniz
siz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Hayır, siz onu
Anayasa Mahkemesine götürdünüz mü?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bakın değerli
arkadaşlarım, bugün, yürütme
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
SALİH CORA (Trabzon) Böyle bir şey olur
mu ya!
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Arkadaşlar, lütfen, evet
SALİH CORA (Trabzon) Nasıl
bağımsız yargı istiyorsunuz? Kendinize
bağımlı yargı istiyorsunuz.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Sayın Cora
SALİH CORA (Trabzon) Kendinize
bağımlı yargı istiyorsunuz. Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN Sayın Cora
RAFET ZEYBEK (Devamla) 2015 yılında da
yargı bağımsız değildi, 2019 yılında da
yargı bağımsız değildir; bu kadar. (CHP
sıralarından alkışlar) Bağımsız olduğu
için mi güven yüzde 70lerden yüzde 20lere düştü? Millet yargıya
güvenmiyor beyler, güvenmiyor millet yargıya.
SALİH CORA (Trabzon) O senin uydurman ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 367 garabetini
çıkaran yargıya güveniyor muydunuz?
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bırakın 367
garabetini, şu andaki garabeti tartışıyorum ben.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, bırakın
ya!
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bakın, şu
gerçeği kabul etmediğiniz sürece, bugün yargının yürütmenin
kontrolü altında olduğu gerçeğini kabul etmezseniz yarın
yine diyeceksiniz ki: Biz yanıldık, aldatıldık.
SALİH CORA (Trabzon) Yargı vesayetten
kurtuldu.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ama şunu
unutmayın: Bakın, bir daha yanılır ve
aldatılırsanız sadece yargıyı çökertmezsiniz, devleti
çökertirsiniz, altında siz de kalırsınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Yargı vesayetten
kurtuldu, yargı artık bağımsız ve tarafsız.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bakın, gelin, bu yargıyı milletin
yargısı yapalım; gelin, sadece kendiniz için adalet istemeyin,
millet için isteyin, herkes için isteyin. Bakın, siz sadece kendiniz için
adalet istiyorsunuz. Evet, bugün sizin işinize gelebilir ama asla
unutmayın, adaleti yok edenlerin bir gün mutlaka adalete ihtiyacı
olur. Bakın, sizlerin de ihtiyacı olacaktır; unutmayın,
olacaktır diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yargı konusunda en
son konuşacak parti CHP arkadaşlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
görüşmelerin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi
için, konuşmacılara yerinizden müdahale etmeyin. Yani her söyleneni
eleştirmemiz mümkün değil ama eleştirilecek bir konu varsa,
cevap verilmesi gereken bir konu varsa Sayın Grup Başkan Vekili ve
Sayın Bakanlar gerekeni yaparlar.
SALİH CORA (Trabzon) Başkanım, bize
bağırarak konuşuyor.
BAŞKAN - Sayın Cora, arkaya oturun,
üzerinize alınmayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın Coraya
özel muamele.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yargı konusunda en
son konuşacak parti CHP; cevap vermiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Tufan Köse, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
aramızda Sayın Veli Ağbabanın misafiri olarak Malatya
ziraat odaları başkanları var, onlara hoş geldiniz diyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Adalet
Bakanlığı bütçesi hakkında ve genelde, ülkemizdeki adalet
hakkında, sürem yettiği kadar -beş dakika- bir şeyler
söylemeye çalışacağım.
Öncelikle -örnek olsun- Bakanlığın
bütçesi 19 milyar lira civarında. 19 milyar, toplam bütçenin yüzde 1,9una
tekabül ediyor. Gelişmiş demokrasilerde bu oranlar -üstelik de millî
gelirleri bizden çok çok fazla olduğu hâlde- yüzde 6lar seviyesinde.
Bunun da iktidarın adalete ne kadar önem verdiğinin önemli bir
göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, 2010da -az evvel Sayın Vekilim
söyledi- yapılan referandumla yargı hakikaten bir çeteye teslim
edilmişti. Dünyada hiçbir örneği görülmeyecek şekilde bu çete
yani 4 bine yakın hâkim, 15 Temmuzdan sonra terörist olmak
iddiasıyla ihraç edildi. Yani olağanüstü işler yaşadık
biz bu ülkede, bunların da müsebbibi bu iktidarın adalete
bakışıdır.
Peki, ondan sonra ne oldu? Sonra, 2017den sonra da
Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi, ilçe başkanı, kadın
kolları başkanı, il başkanı olan avukatları hâkim
yapmak için sınavdaki geçerli notu düşürdük, kırk beşer saniyelik
mülakatlar yaparak bunların hepsini hâkim yaptık. O boşluğu
doldurduk güya. Peki, sonuç ne oldu? Bakın, arkadaşlar, hukukçular
bilir, en kolay gerekçe beraat kararlarında yazdırılır,
beraat kararı yazamayan hâkimlerimiz var şu anda. Sayın Bakana buradan
seslenmek istiyorum: Hizmet içi eğitimin mutlaka hayata geçirilmesi ve
bunların bir şekilde hâkimlik formasyonuna kavuşturulması
gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, tabii,
ülkemizin birçok noktasında adalet yok; eğitimde yok, inançları
yaşamada yok, gelir adaleti yok, vergide yok, emeklilikte yok filan.
Zamanım yettiği sürece bunlardan bahsedeceğim ama mahkemelerden
başlamak istiyorum. Örnek olsun: İki seneye yakın bir süre önce
-bir buçuk sene oldu- Çorluda bir tren kazası
yaşanmıştı, geçtiğimiz günlerde, birkaç gün evvel de
duruşması vardı. Ne zamana ertelendi duruşması biliyor
musunuz? Tam 21 Nisana. Yani dört buçuk ay sonrasına duruşma
erteleniyor. Böyle bir mahkemeden adalet çıkar mı? Kaldı ki asıl
sorumlular hakkında da soruşturma izni verilmediği için onlar da
yargılanamıyor. Dört buçuk ay sonrasına duruşma günü
veriliyor yani 2nci senesine yakın zamanlarda bir duruşma daha
olacak, teferruatına girmiyorum.
Çorludaki iş böyleyken bir milletvekilinin
evinde, ekmeğinin peşinde geldiği ülkemizde 23
yaşındaki bir kadının İntihar etti. denilerek,
kafalarda, zihinlerde onlarca soru varken dosyası kapatılıp
cenazesi ülkesine gönderilebiliyor. Bakın, bir tarafta 25 insan ölüyor,
soruşturma izni verilmiyor; bir tarafta da bir güçlünün evinde
Milletvekili
olması önemli değil. Yani adaletimiz güçlünün hizmetinde, güçlüye
hizmet ediyor Türkiyede.
Yine, son günlerde yaşadık, daha bir
hafta, on günlük bir olaydır Ceren diye bir kızımız
öldürüldü bir psikopat katil tarafından. Onun katiline kelepçe takmayan
bizim devletimiz, adaletimiz, İçişleri
Bakanlığımız, Kadın Platformunun üyelerini,
Kadın cinayetlerini durduracağız. diyen kadınları
ters kelepçe takarak derdest edebiliyor. Öyle bir liyakat sistemi var ki böyle
bir adalet çıkıyor; işin doğrusu, adalet çıkmıyor
bu sistemden. Şimdi, son sekiz ayın içerisinde 15 kadının
İntihar etti. diye dosyaları kapatılmış, 15
şüpheli intihar. Aslında, burada, intihar eden, ölen bizim hukuk
sistemimizdir, adalettir, vicdandır, akıldır ve
insanlıktır.
Değerli arkadaşlar, beraat kararı
yazdıramayan hâkimler var dedim. Dünyada gelir
dağılımı en bozuk ülkelerden biriyiz dedim. Adaletsiz ve
zalim bir düzen uzun yıllardır memleketimizde hâkim dedim. Bunun
sonucu ne oluyor? Bunun sonucu, cezaevlerinde yüzde 400 artan mahkûm ve tutuklu
yani 60 binlerden 300 binlere yaklaşmış mahkûm ve tutuklu.
Adalet Bakanlığı açıklama yapıyor, diyor ki: Dev
yatırım projelerimiz var. Neymiş dev yatırım
projeleri? 400e yakın yeni cezaevi yapıyorlarmış. Cezaevi,
yani yatırımımız bu! Cezaevlerinin sayısını
artırarak, yeni hapishaneler yaparak biz suçluyu ve suçu önleyemeyiz;
aksine, bunları kökleştiririz.
Yurttaşlarımızı suça iten bu
bozuk düzeni değiştirmek üzere hep beraber gayret göstermek
zorundayız. Bu konuda da en büyük görev iktidar partisine düşüyor
bugünlerde ama önümüzdeki, yapılacak ilk seçimlerde, Cumhuriyet Halk
Partisinin iktidarında, bizler, haktan, emekten yana, insanca ve hakça
bölüşülen bir ülkeyi kurmanın sözünü buradan bütün
yurttaşlarımıza veriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Turan Aydoğan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuğumuz olan Sayın Bakanlara ve diğer konuklarımıza
da hoş geldiniz diyorum.
Özet: Daha düne kadar aynı maklubeye
kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖyle mücadele dersi
vermeye kalkmasınlar. Sayın Bakanın sözleri bunlar, bu sözlere
sonuna kadar katılıyorum. Bu sözlerin, bana göre, bir feryat olarak
algılanması gerekir. Adalet sistemimizin içinde bulunduğu çok
başlı kıskacın, tek adam rejiminin adalet sistemi üzerine
salmış olduğu tasallut mekanizmalarının feryadı
olarak algılanması gerekir. Sayın Bakan çıkar, farklı
tarif edebilir. Ben, kendi adıma, Adalet Komisyonu üyesi olarak,
kendisinin bu mücadelesini destekliyorum ve katılıyorum.
Bunu bir kenara koyalım, daha sonra
konuşacağız. Nasıl bir Türkiye yarattık, onun
farkına varalım. Bir bütçe getirdik, yoksulun sırtından
doyan doyana bütçesi. Bu bütçe öncesinde de bir sosyolojik ve ekonomik
yapımız var ortada. Ne var? 300 bin civarında tutuklu ve
hükümlünün olduğu cezaevleri var; yeni cezaevleri yapmakla övünen bir
iktidarımız var; OECD ülkeleri içerisinde, 41 ülke içerisinde
cezaevleri doluluğu itibarıyla 40ıncı sırada olan bir
ülkeyiz ve şu anda tutuklu ve hükümlü sayısına
baktığımızda -Sayın Bakanım, Maraşın
nüfusundan biraz fazladır herhâlde- aşağı yukarı
Trabzonun nüfusu kadar. Yani 81 ilimizden ortalama 1 ilimizin
tamamının hürriyetini tahdit etmiş durumdayız. Bunun yanında,
bunun 1,5 katı da denetimli serbestlikle ortalıkta gezdirdiğimiz
450 bin civarında insan var. Yani hürriyeti tahditli neredeyse 1 milyona
yakın insan yarattık ve bununla övünür hâldeyiz.
Şimdi, buraya küçük illerin milletvekilleri
çıkıyor; bir önceki bütçe döneminde de çıkmıştı,
iline cezaevi yapılmış. Fabrikalar kapatılmış,
taşıma organizasyonları yok edilmiş, çıktı burada
milletvekili, dedi ki: Sayın Bakanım, çok teşekkür ediyorum,
bizim ilimize cezaevi yaptınız. Ya, var mı böyle bir
mantık! Bütün üretimi yok edeceksiniz, sosyal yapıyı
bozacaksınız, ekonomik yapıyı bozacaksınız, aç
insanlar ordusu yaratacaksınız, sonra da onların suç
işleyeceği ihtimaline binaen -işlenmiş
işlenmemiş- cezaevleri kuracaksınız ve milletin bir
temsilcisi de gelecek burada Benim ilime cezaevi yaptınız. Orada
yatıracağınız insan eti üzerinden benim ilimde yaşayan
insanlar beslenecek. diyecek. Var mı böyle bir mantık, var mı
böyle bir iktidar! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Cezaevlerinde sorunlar çok; sağlık
sorunları var, ulaşım sorunları var, cezaevlerinin
içerisinde hak ihlalleri söz konusu. Bunların çoğunun Sayın
Bakana da çok intikal ettiğini düşünmüyorum ama soru önergeleriyle
dile getirdiklerimizin de yıl içerisinde hiçbirinin cevabı dönmüyor.
Sayın Bakana, bu konuyla ilgili, bürokratlarını gözden
geçirmesini tavsiye ederim. Kendisinin iyi niyetine sonuna kadar
inandığımı tekrar ediyorum.
Efendim, bu yapı nereden çıktı? Bu
yapı, tek adam rejiminden çıktı. O tek adam rejimi ne yaptı
biliyor musunuz? Farklı bir yargı oluşturdu ve yakın
tarihte, az önce konuştuğumuz olayları yaşadık.
Sayın Bakan bu beyanda bulunduğunda, arkasından bir HSK üyesi
gitti, HSKde Teftiş Kurulunun Başkanı gitti ve ortaya
çıktı ki Sayın Bakan bir genelge göndermiş, FETÖyle mücadele
etmek istiyor, davaların açılmasını istiyor ama bu
arkadaşlarımızın eli ayağı bu işlerin
içerisinde. Sayın Bakanın bu tavrından sonra 2 cumhuriyet
savcısı açığa alındı, onlar on yıla kadar
mahkûmiyet istemiyle yargılanıyorlar, bu ilişkilerin içerisinde
oldukları ortaya çıktı. Aynı zamanda bu
savcıların birisi de Sayın Cumhurbaşkanının
yanında gezdirdiği Fettah Taminceyle ilgili takipsizlik
kararını veren savcıdır arkadaşlar. Bu FETÖ
bağlantısıyla ilgili, bu ilişkilerle ilgili, kirli
ilişkilerle ilgili yargılanacak olan savcı, Fettah Taminceyle
ilgili de takipsizlik kararını veren savcıdır
arkadaşlar. Tamince de Sayın Cumhurbaşkanımızın
yanında konumlandırılmış. Sonra ne yapıyoruz?
Sonra kalkıyoruz, dünyanın en barışçıl eylemini yapan
kadınlarımızı -Şiliden Türkiyeye kadar hiçbir
sorunla karşılaşmayan bir eylemi, alıyoruz, yasa
dışı ilan ediyoruz- gözaltına alıyoruz, onları
daha sonra yurt dışı çıkış yasağıyla
beraber yargılamaya kalkıyoruz. FETÖyle bağlantısı
olanlar savcılık yapıyor -başka bir konuşmamda
hâkimlik yaptığını da söylemiştim- FETÖyle
ilişkisi olan iş adamı Sayın
Cumhurbaşkanının yanında konumlanıyor, Sayın
Adalet Bakanı feryat ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydoğan, sözlerinizi
tamamlayın.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Şimdi
sıralarımızda oturan 2 Bakandan 1i -hoş geldiler diyorum-
ekonomiyi bozuyor, diğeri de onun bozduğu ekonomiden kaynaklı
zor durumda kalan çek mağdurlarına, ekonomik suç işleyenlere,
ekonomik nedenlerle dolandırıcı adı altında tasnif
edilmiş olanlara cezaevi açıyor. Bu arada bir şey daha
yapıyor; bu FETÖcülere çok dokunmuyor ama yurtsever bütün bilim
adamlarını önce KHKyle görevden alıyor, sonra, yüksek
yargı kararları ortaya çıktıktan sonra da hâlâ ve hâlâ ölü
vaziyette devam ettiriyor, görevlerine iade etmiyor, bu ülkenin üretim
mekanizmalarıyla oynuyor, bu ülkenin adaletini sıfırlıyor.
Şimdi, bu yapıya
baktığımız zaman, siz on yedi yıldır züccaciye
dükkânının her tarafını parçaladınız. Sizden bir
istirhamım var; giderayak helalleşmemiz kolay olacak şekilde
davranın artık, bu işi zorlaştırmayın, biraz
mülayim olun. Helalleşeceğiz yakın tarihte, sizi
göndereceğiz, yolunuz açık olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Darbe sonrası FETÖyü
CHP büyüttü.
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Zeynel Emre, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün
yargının teknik düzlemde tartışılması gereken çok
başlığı var. Bütçe kalemlerinin tutarları,
yargılama giderlerinin dağılımı, işlem
akışları, bilişim altyapısının güncellenmesi
ve benzeri birçok başlığı burada tartışabiliriz.
Ancak içinde bulunduğumuz, içine düşürüldüğümüz durumu
anlayabilmek için bunlar tali meseleler, esas meseleyi konuşmak
lazım. Bizim çok daha önemli bir sorunumuz var -ana sorun- o da şu:
Türkiyede çağdaş anlamıyla bir yargı organı maalesef
yok. Bakın, burada ideolojik bir kimlikle bunu dile getirmiyorum, lütfen
samimiyetimize inanın. Sosyal demokrat da olsanız, liberal de
olsanız, muhafazakâr da olsanız, milliyetçi de olsanız, sonuç
itibarıyla sanıyorum herkes bir devletin
varlığını sürdürmesi için toplumun saygı ve güven
duyduğu bir yargı organının olmasını ve buna
herkesin inanmasını bekler. Herkes kendine sorsun: Yargıdan ne
bekleriz, nasıl olmasını isteriz? Bu aslında teknik bir
alan da değil, hukukçu olmaya da gerek yok. Samimiyetle, dürüstlükle,
beraber düşünelim üstünde. Basitçe sayıyorum:
1) Tarafsız ve bağımsız
olmasını bekleriz. Yani kimsenin kimliğine bakmadan herkese
eşit muamele etmesini ve hiçbir makam ve mevkiden talimat
almamasını bekleriz.
2) Yargı yetkisini kullanan kişilerin
yürürlükteki yasalara uymasını yani halkın doğrudan
yetkilendirdiği bu Meclisin iradesini tanımasını isteriz.
3) Yargının, kendi geliştirdiği
içtihatlara ve pratiklere uymasını yani öngörülebilir
olmasını bekleriz.
4) Etkin ve çağdaş olmasını,
hızlı karar almasını ve evrensel hukuk normlarına
uyumlu olmasını isteriz.
Değerli arkadaşlar, Allah aşkına
samimiyetle cevap verin, bunlardan hangisine uyuyor bizim yargının
durumu? Yargının, çok uzun değil -geçmişten çok örnek
verebiliriz ancak- son bir iki aylık uygulamalarına dahi
baktığımızda, hani hep diyoruz ya böyle Ya, artık
yargıya ilişkin ne olsa şaşırmayız. diye, ama
öyle şeyler oluyor ki yargı, sağ olsun, bizi
şaşırtmaya devam ediyor.
İsimlere, dava konularına girmeden birkaç
örnek vereceğim. Amacım burada bir polemik falan başlatmak da
değil, nereye savrulduğumuzu izah edebilmek. Bakın, milletvekili
olmadan önce ceza avukatlığı yapıyordum. Bir: Ceza
yargılamasında bir mahkemenin karar verip dosyadan el çektikten sonra
herhangi bir şekilde vermiş olduğu tahliye kararına
karşı itiraz edip de başka bir ilk derece mahkemesinin ona
ilişkin karar verdiğine hiç şahit olmamıştık;
bunu yaşadık.
İki: Savcılar iddianame yazar,
iddianameler kabul edilir, sanık yargılanır. Sanık
yargılandıktan sonra, aynı iddialara ilişkin, savcılar
bir daha işlem yapamaz değerli arkadaşlar; en temel
kuraldır bu. Yani şayet böyle olacaksa hâkimlere ne gerek var?
Hazır bütçeyi konuşuyoruz, bütçeden tasarruf yapalım,
hâkimliği kaldıralım; savcılar iddianame yazsın, kendi
çalsın kendi oynasın, istediği kararı versin. Bu da oluyor
mu? Oluyor.
Son dönemde, yine, sosyal medya suçlarında
ciddi artış olduğunu gözlüyoruz ancak orada da şöyle bir
ilginçlik var: Bakın, hemen hemen aynı tarihlerde aynı
kelimelerle, aynı tweetleri atan 2 benzer durumdaki kişiyle ilgili,
birine aynı yargı çok ağır cezalar verebiliyor,
diğerine hiçbir şey olmuyor. Sorun, neden ne diye
baktığımızda, neden ne? Tek kriter burada tweet atan
kişinin bugünkü siyasi pozisyonu; başka bir neden yok. (CHP
sıralarından alkışlar) Anayasa Mahkememiz, dosyaları
rüzgârın şiddetine göre ele alıyor. Bakın, eğer rüzgâr
çok şiddetliyse o dosyalara asla elini sürmüyor. Eğer sürmek zorunda
kalırsa da pekâlâ kendi içtihatlarının tersine kararlar
verebiliyor.
YSKye gelince, sağ olsun, o da son seçimde
kendi rüşdünü ispatladı, yıllardır yerleşmiş
içtihatların tam tersine davranabildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Emre.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, tüm bu yaşananların bir temel, kök sebebi var, o da
şu: Yargı bir bütün olarak siyasi iktidara tabi durumda, yargı
karar verirken Acaba saray ne der? diye düşünüyor, saraydan nasıl
bir rüzgâr eserse öyle karar veriyor. Belki bugün bu durumdan hoşnut
olanlar vardır aranızda; belki, geçmişte olduğu gibi Ne
güzel, siyasi iktidar da bizim, yargı da bizim, Allah verdikçe veriyor.
diyenleriniz vardır fakat asla şunu unutmayın: Siyasi
iktidarın uzantısı olmuş, bunu içselleştirmiş bir
yargı kurumu, asla, sadece bugünün sorunu olamaz.
Bakın, adalet, sadece hak ve özgürlükler olarak
ele alınamaz. Adalet sağlanmadan bütçe düzelmez. Bugün Türkiyede
yüzde 10a yakın faizler var mı? Var, değil mi? Dünyanın
birçok ülkesinde, Avrupada da eksilerde faizler var. Türkiyeye para
akması lazım. Türkiyeye para akmadığı gibi, bizim o
çok mahir, yetenekli iş insanlarımız türlü cinliklerle
paralarını yurt dışına götürüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Emre, teşekkür
ediyorum.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Son cümlem.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla,
bütçeyi düzeltmek istiyorsak önce yargıyı düzeltmemiz lazım,
yargıyı düzeltmek için de bağımsız kılmak
lazım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Sezgin Tanrıkulu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine,
en sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Hukuk askıda, insan
hakları da ayaklar altında. Evet, insan haklarının bütün kategorilerinde
ağır ihlaller var, bu ihlaller başlığı
altında bugün Adalet Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz.
Biraz önce söylendi ama ben de söyleyeyim. 132 bin,
kanun hükmünde kararnameyle yapılan işlem var ve bunlardan
yaratılan mağduriyet var. Biraz önce ifade edildi, cezaevlerinde 286
bin kişi var, cezaevlerinin kapasitesi 60 bin. Denetimli serbestlik ve
adli kontrolü sayarsak, 1 milyon insan şu anda bir vesileyle ceza
sistemiyle karşı karşıya.
Yaşam hakkı ihlalleri: Bakın, sadece
bu yıl 7 insan Ankarada ve Antalyada zorla kaybedildi; 6sı ortaya
çıktı, 1i hâlen kayıp. En ağır insan hakları
ihlalleridir. Diğer yaşam hakkı ihlalleri olan iş
cinayetlerinde bu yıl 1.606 kişi, kadın cinayetlerinde 305
kişi öldü. TİHVin rakamlarına göre, sadece bu yıl, Türkiye
İnsan Hakları Vakfına 840 kişi başvurdu işkence
gördüğü iddiasıyla; 840 kişi. Bakan, geçen gün cevap
vermiş, ben tekrarlıyorum. Kamu görevlisine direnme suçundan 2018
yılında başlatılan soruşturma sayısı 168
bin; 168 bin. Bu rakamın fazla olmasının tek nedeni var,
işkence suçu bununla gizleniyor. Yoksa yurttaşlarımız
polise, jandarmaya karşı, cesaret hapı içip gördükleri yerde
direnmiyorlar. Görüldükleri her yerde ama her yerde baskı görüyorlar.
İfade özgürlüğü rakamları:
TMKnın 6ncı ve 7nci maddelerinden 2018 yılında
başlatılan soruşturma sayısı 46 bin, açılan dava
sayısı 17 bin.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı:
Hiç kimsenin, Türkiyede, bu Meclisin önü de dâhil olmak üzere, hiçbir yerde,
silaha başvurmadan, şiddete başvurmadan gösteri yapma,
toplantı yapma hakkı yok, hiç kimsenin; böyle büyük baskı
altında.
Evet, peki, yurttaşlarımız ne
düşünüyor? Daha dün Uluslararası Af Örgütünün İnsan Hakları
Algısı Araştırması yayımlandı, Metropoll
şirketiyle beraber yapmışlar. Yurttaşlarımızın
yüzde 82si temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşünüyor;
yurttaşlarımızın yüzde 82si. Yine,
yurttaşlarımızın yüzde 54ü insanların
haklarını eşit bir biçimde kullanamadığını
düşünüyor. Yine, yurttaşlarımızın yüzde 52si
düşüncelerini ifade etme olanaklarından yoksun olduklarını
söylüyorlar.
Tam da bu ortamda, bütün bunlara cevap vermesi
gereken, insan hakları algısını en yükseğe çekmesi
gereken kurum, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu var ama
kurgulandığından bu yana, majestelerinin İnsan Hakları
Kurumu olarak kurgulandı ve o şekilde faaliyet gösteriyor. 2016
yılında kurulmasının tek gerekçesi var; vize muafiyeti ve
ABye ve diğer ülkelere karşı Bakın, sizde de bu kurum
var, bizde de bu kurum var. dedirtmek. Bu kadar ağır insan
hakları ihlallerinin olduğu bir ortamda kuruma yapılan
başvuru sayıları bunu çok açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Sayın Bakan, iki şey söyleyeceğim
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla ilgili olarak.
Bakın, insanlar cezaevi yollarında ölüyorlar, yaralanıyorlar.
İnsanları bulundukları yerden, yargı çevresinden
kilometrelerce öteye götürüyorsunuz, orada tutuyorsunuz; bunun adı, çok
açık bir biçimde, düşman ceza hukukudur, düşman ceza hukuku.
Bakın, 17 Eylül 2019 tarihinde, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, bu konuyla ilgili olarak Avşar ve
Tekin/Türkiye kararında Türkiyeyi mahkûm etti, Yurttaşları
bulundukları yerlerden uzak yerde tutamazsınız. dedi ve bunu,
özel yaşama saygı hakkının ihlali olarak kabul etti.
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü Selahattin Demirtaşın
yakınları Diyarbakırdan Edirneye giderken Çorluda kaza
geçirdiler. Bunu hangi vicdanla açıklıyorsunuz? Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin bu kararına rağmen, bakın, bu
şekilde binlerce insan var ve yüzlerce ölüm var bugüne kadar; en
ağır insan hakları ihlallerinden bir tanesi.
Diğeri şu: Türkiye 80li yıllarda,
90lı yıllarda çok ağır koşullardan geçti. 89dan bu
yana, otuz yıldır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
yargı yetkisini kabul etmişiz. Her madde çok ağır biçimde
ihlal edildi ama ihlal edilmeyen tek bir madde vardı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararlarında, o da sözleşmenin 18inci
maddesiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, sözlerinizi
tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Demirtaş kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
yargının siyaset amacıyla
kullanıldığını söyledi. Mahkemeleriniz bu karara
karşı direndi, sekiz ay, dokuz ay bu karara uymadılar. Dün ne
oldu? Sayın Bakan, Osman Kavala davasında da Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, sözleşmenin 18inci maddesinin ihlal
edildiğine karar verdi.
Bakın, bu cumhuriyetin yurttaşı
olarak mahkemenin böyle bir karar vermesinden ben hicap duyuyorum. Siz hicap
duyuyor musunuz Türkiyeyi bu duruma getirmekten? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu ihlal kararı hangi ülkelere ilişkin
verilmiş bugüne kadar, bir bakın sadece. Yargıyı bu noktaya
getirdiniz. Dolayısıyla, bu dönemin Bakanı olarak
adlandırılmak istemiyorsanız en azından bu kararlara uyun
ve insan hakları konusunda doğru adım atın.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL(Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN - Yani, Sayın Turan cevap vermiyor,
siz dayanamıyorsunuz bu sefer.
Sayın Özel, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, CHP Genel Başkan Yardımcı
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek başkanlığında
hazırladıkları Adaletin Kara Kaplı Defteri adlı
raporu Adalet Bakanına takdim edeceklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
Bakanlığıyla ilgili konuşmacılarımızdan, 6
arkadaşımızdan sonuncusunu dinledik ve otuz beş dakika
bunun üzerinde konuştuk, adaletin sorunları bu kısa sürede ancak
bu kadar iyi özetlenebilirdi.
Söz alma sebebim şu aslında: Partimiz,
bütçe çalışmalarına katkı sağlamak, Türkiyedeki
adalet sorununun altını çizmek ve bu konuda Bakanlığa yön
gösterici bir muhalefet yapma anlayışıyla, hukuk politikalarından
sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Erkek
başkanlığında Adalet ve Anayasa Komisyonu üyelerimiz, yirmi
günlük bir çalışmayla, 221 sayfalık bir rapor
hazırladı, adını Adaletin Kara Kaplı Defteri:
Türkiyede Adaletin Sorunları, Yetersiz Bütçesi ve Kurumların Çöküşü
koydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu, 6
konuşmacımızdan sonra, Sayın Bakana takdim ediyoruz.
Çalışmalarına katkı sağlayacak, burada dile
getirdiğimiz ve dile getiremediğimiz eleştirilerimizin
altındaki somut verileri, kanıtları ve en önemlisi de acil
beklenen çözüm önerilerini takdim ediyoruz.
Genel Kurulun bilgilerine arz ederim efendim.
BAŞKAN Rica edeyim, onu ara verdiğimizde
takdim edin.
Bir de milletvekillerimiz Sayın Bakanları
selamlamak isterlerse yine, ara verdiğimizde lütfen, o işi
yapsınlar.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
(Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Akif Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine
ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmama
başlarken sizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bu bütçe sıralaması nedeniyle çok
teşekkür ediyorum. Önce Adalet Bakanlığı bütçesini
koymuşlar, sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi
geliyor; burada ince bir mesaj var: Hukuk yoksa ekonomi yok, üretim yok.
demek istiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ekonomi
politikasının amacı kalkınma ve büyüme yoluyla refahı
artırmaktır. Refahı artırmaktan amaç, başta dar
gelirliler ve yoksullar olmak üzere, millî gelirden yeterince pay alamayanlar
olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin yaşam kalitesinin yükseltilmesi,
huzurunun ve mutluluğunun artırılmasıdır. Refah
artışı gelir artışıyla, servet
artışıyla, gelir ve servetten meydana gelen
artışların adil bir şekilde dağıtımıyla
meydana gelir. 2020 yılı bütçesini konuşurken ekonomi konusunda,
ekonomi politikasında yapmamız gereken halkın refahı ve
mutluluğu artmış mı, halk huzurlu mu, geleceğe güvenle
bakıyor mu, bunları değerlendirmektir. Ben de zamanın izin
verdiği ölçüde bunu değerlendireceğim.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı
bütçesini konuşuyoruz, 2019 yılı henüz sona ermedi. 2018
yılı rakamlarına baktığımızda, kişi
başına düşen millî gelirin 9.693 dolar seviyesinde olduğunu
görüyoruz. Refah artışını ölçebilmek için kişi başına
düşen millî gelire bakmamız lazım, öncelikle bunu yapmak
lazım. O nedenle buradan başlıyorum. Bu rakam Neye eşit?
derseniz, bu rakam tam on iki yıl öncesinin kişi başına
geliri olan 9.656 dolara eşit yani biz 2018 yılında 2007
yılının kişi başına gelir seviyesini
yakalamışız veya oralarda kalmışız. 2019
yılı kriz yılı, durum daha da kötü, 2019 yılında
kişi başına gelir 9.089 dolar. Evet, bunu iktidar krizle
açıklayacak, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı krizle
açıklayacak, Buradan çıkmak için çalışıyoruz.
diyecek. 2020 yılı kişi başına gelir tahmini nedir?
9.738 dolar, bu da 2007 yılının gelirine eşittir
aşağı yukarı. Efendim, krizden yeni çıkıyoruz;
elbette, 2020 yılında kimse büyük gelir artışı
beklemesin, bu doğaldır. Peki, 2022 yılında kişi
başına gelir ne olacak diye bakalım; 2022 yılının
kişi başına gelir tahmini 10.534 dolar. Bu rakam neye eşit?
2010 yılının kişi başına geliri olan 10.560
dolara eşit yani cumhuriyetin 100üncü yılına bir yıl kala,
2022 yılında biz on üç yıl öncesinin gelirini topluma
vadediyoruz. Sayın Hazine ve Maliye Bakanının, Sayın
Cumhurbaşkanının topluma 2022 yılı için vadettiği
refah seviyesi, gelir seviyesi on iki yıl öncesini gösteriyor.
Peki, 2011 seçimlerinden sonra Sayın
Erdoğan ne demişti? 2023 yılı, cumhuriyetin 100üncü
yılı hedeflerini açıklamıştı; 500 milyar
dolarlık ihracat, 2 trilyon dolarlık millî gelir, 25 bin
dolarlık kişi başına gelir. demişti. Nedir 2022
yılı için rakam, vadedilen rakam? 10.534 dolar. Bunun anlamı
nedir? Ekonomi politikası başarısızdır, ekonomi
politikası iflas etmiştir. Bunu sadece bugünkü Sayın Hazine ve
Maliye Bakanının sorumluluğuna bırakmıyorum, bugüne
kadar ekonomiyi yönetmiş hangi bakanlar var ise bütün AK PARTİ
hükûmetlerinin sorumluluğudur; en başta da dönemin
Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğanın
sorumluluğudur. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, neden
sadece bugünkü Sayın Bakanın sorumluluğunda değildir dedim?
Şu tablo bunu gösteriyor. Biraz büyük oldu, kırtasiyeci dedi ki:
Ağabey, bu çok önemli bir konu, biraz büyük yapayım. Olur, mahzuru
yok dedim. Bakın, Türkiye dış kaynak girişi sağlıyorsa
ekonomik büyüme gerçekleştiriyor, yurt dışından kaynak
gelmiyorsa ekonomik büyüme gerçekleştiremiyor arkadaşlar; bu, onu
özetliyor. Buradaki kırmızı çizgi sermaye hareketidir yani
Türkiyeye gelen yabancı sermayeyi, doğrudan yabancı kaynak
girişini ifade ediyor. Bu kaynağın azaldığı
yıllarda -şu lacivert çizgi büyümeyi gösteriyor-
dışarıdan kaynak girişi azalmışsa büyüme de dibe
vuruyor. Bakın, 2001 krizi şurada, kaynak girişi eksi; tam
tersine, Türkiyeden kaynak çıkışı var, büyüme de eksi 6ya
gelmiş. 2009 krizinde kaynak girişi aşağı inmiş,
büyüme eksi 4,7. Yıl 2018, 2019; durum farklı değil.
Dışarıdan para gelmiyorsa ekonomik büyümeyi
sağlayamıyoruz. Ekonomi böyle bir kısır döngünün
içerisinde, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı çok sayıda program açıklıyor
ama bunların hiçbiri derde deva değil, sabun köpüğü gibi hemen
kaybolup gidiyor. Ekonomi anlayışını değiştirmek
lazım; maalesef, bugüne kadarki AK PARTİ kadroları bunu gerçekleştirecek
nitelikte olmadılar, bunu kabul etmek lazım değerli
arkadaşlar, başarısız bir ekonomi yönetimi var.
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki:
Dolarlarınızı Türk lirasına çevirin. Lafla olmuyor. Bu da
dolarizasyon dediğimiz tablo, bankalardaki yabancı mevduatın
toplam mevduata oranı; bakın, yüzde 50yi aşmış,
2019da yüzde 50nin üzerinde. Peki, Sayın Cumhurbaşkanı birkaç
yıldır bunu söylüyor Dolardan çıkın, TLye dönün. diyor
ama dönmüyor vatandaş. Peki, Sayın Cumhurbaşkanının
bunu söylemediği yıllarda, örneğin 2011de, 2010da niye dolar
mevduatı düşük, yüzde 28lerde? Ekonomide güven var, o yıllarda
dışarıdan para da geliyor. Şimdi hem ekonomide güveni
kaldıracaksınız yani hukuku yok edeceksiniz hem de ekonomik
büyüme sağlayacaksınız, refah artışı sağlayacaksınız;
bu mümkün değil arkadaşlar.
Türkiye ekonomisinin üçüz açık sorunu
vardır: Cari açık, tasarruf açığı, bütçe
açığı. Cari açık eşittir tasarruf
açığı, onun bir başka yönüdür. Bu politikalarla buradan
çıkış mümkün değildir. Sayın Bakan Cari fazla
verdik. diye övünüyor. Niye fazla veriyoruz? Makine, teçhizat
yatırımı yapamıyoruz, ithalatı yapamıyoruz, o
nedenle cari fazla veriyoruz. Faizler düştü, yatırımlar
artacak. dendi, artıyor mu? Artmıyor. 2000-2008 döneminde Türkiyede
reel faizler yüzde 10 seviyesindeydi, yatırım artış
hızı yüzde 15ti. Bugün reel faizler sıfıra yakın,
yatırım artış hızı ne? Yok, yatırım
azalışı eksi yüzde 15. Tablo bu.
Vergi denetimiyle ilgili bir değerlendirme
yapmak istiyorum. Sayın Bakanın Plan ve Bütçe Komisyonundaki
konuşmasını tutanaklardan izledim. Sayın Bakana
üzüntülerimi ifade ediyorum. Kendilerine etrafındaki ekibi diyormuş
ki: İyi ki siz Maliye kökenli değilsiniz. Yani ne diyeyim? Yani
sizin meslek taassubunuz yok, kurum taassubunuz yok. Sonra, Sayın Bakan
övünüyor, elektronik fatura, elektronik muhasebe, elektronik vergi dairesi,
internet vergi dairesi, interaktif vergi dairesi... Sayın Bakan, onlar,
meslek taassubu, kurum taassubu olan o kişiler tarafından
gerçekleştirildi, sizden önceki dönemlerde. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakan vergi denetimiyle övünüyor, kendisi
öyle bilgilendiriliyor çünkü. Kendisinin de bunu check etme imkânı yok,
önüne ne konulursa kabul ediyor maalesef. Sayın Bakan, lütfen bakın,
eski yıllara bakın. Bakın, şu eski yılların
yıllık ekonomik raporu, 269 sayfa, 2009 yılı. Burada her
şey var; vergi yükünden diğer rakamlara kadar. Nedir 2019
Yılı Yıllık Ekonomik Raporu? 68 sayfa. Bu Rapor giderek yok
olacak. Bu sene bunu ben hazırlamadım,
Cumhurbaşkanlığı hazırladı. diyecek, önemli
değil, bugüne kadar bunların hepsini Hazine ve Maliye
Bakanlığı hazırlıyordu. Şimdi yıllık
ekonomik raporda hiçbir bilgi yok. Eski yıllara gidin, oralardan
O
meslek taassubu dediğiniz, İyi ki Maliye kökenli değilsiniz.
diyenler var ya size, o Maliye kökenli olanların
hazırladığı yıllık ekonomik rapor işte
bunlardır.
Sayın Bakan övünüyor, diyor ki: Vergi
denetiminde şunları yaptık, bunları yaptık.
Bunları tarihsel reform olarak nitelendiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Maliye
idaresinde 3 büyük reform vardır: Kazanç vergilerinden gelir vergilerine
geçiş; KDVye geçiş, onun tamamlayıcısı ÖTVye
geçiş, ABye uyum vergileridir; bir de Gelir İdaresinin otomasyona
geçişi. Ben, onun dışında, o tarihten bu yana bir reform
görmüş değilim.
Vergi denetimi: Şu anda 8.187 vergi
müfettişi var. Ne denetim yapmış bunlar? İnceledikleri
mükellef sayısına, inceledikleri matraha, tarhını
istedikleri vergi tutarlarına baktığımızda, 2009
yılının gerisinde kalıyor. 2009 yılında 1
inceleme elemanı ortalama 8 mükellefi incelerken şimdi 1 inceleme
elemanı 5 mükellefi inceliyor. Bugünkü vergi müfettişleri bunu
yapamaz mı? Yapar. Yapar ama her yılı matrah
artırımına soktunuz, denetlenecek bir yıl
bırakmadınız Sayın Bakan, denetlenecek bir yıl
bırakmadınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları
Kurulunu kapattınız, bindiğiniz dalı kestiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Sonra,
bu vergi müfettişleriyle ilgili Bunlar yaşlı zaten
Son cümlelerimi söyleyebilir miyim Sayın
Başkan?
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Nezaketinize çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kendi vergi müfettişlerinizi Plan ve Bütçe
Komisyonunda eleştiriyorsunuz; ben de oralardan geldim, hassasiyetim biraz
da bundandır. Bunlar yaşlı, emekli olmalarını
bekliyoruz, emekli olmuyorlar. Peki, bir müfettiş emekli olmak istiyor,
aylardır emekli onayını imzalamıyorsunuz. Yakışıyor
mu Sayın Bakan? Kendi elemanlarınızı Türkiye Büyük Millet
Meclisine şikâyet etmek bir Bakanın yapmayacağı bir
şeydir. Hiçbir Sayın Bakandan kendi elemanlarını
şikâyet eden bir cümleyi ben bugüne kadar hiçbir bütçe görüşmesinde
duymadım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Çok
teşekkür ederim, sağ olun.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmamı bitirirken Genel Kurulu,
hepinizi saygıyla sevgiyle tekrar selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aydın Milletvekili Sayın
Süleyman Bülbül, buyurun.
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının bütçe görüşmeleri için söz
almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, 2020 bütçesinin
gerekçesinde özelleştirme hedeflerine yer verilmiş olup 2002den bu
yana yapılan özelleştirmeler başarı olarak
nitelendirilmiştir. Şimdi, burada bazı gerçekleri ortaya
koyacağım 2002den bu yana olan özelleştirmelerde neler
olduğu konusunda ama ben Milletvekili olarak çekinmiyorum,
halkımın da çekinmesini istemiyorum. Biliyorsunuz, Hazine ve Maliye
Bakanımız Sayın Berat Albayrak Birileri çıkacak
isimlerinin başında ekonomist, profesör yazan ama bu ülkeye zarar
vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye
çalıştığı, hangi tabloları çizerek milleti
korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan
bu kişilerin, terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok.
demişti ya, terörist olarak nitelendirmeye kalkmıştı ya,
şimdi ben burada konuşursam, eleştirirsem özelleştirmeyi,
Sayın Adalet Bakanına soruyorum: Acaba TMK 7/(2)den mi
yargılanacağım ya da TCK 220den mi
yargılanacağım? Bunu sormak istiyorum çünkü gerçekleri söylemek
istiyoruz. Dokunulmazlığı olan milletvekillerine gönderilen
fezlekelerin haddi hesabı yok, konuşanlara karşı
yapılanların haddi hesabı yok. Dışarıda
konuşmaya başlıyoruz, polis çıkıyor; sesimizi
çıkarmaya çalışıyoruz, cezaevi yolu gözüküyor. Bunun hesabını
da yarın soracağız. Sizler gidiyorsunuz, yarın Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında bunların hesabını
soracağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakınız
özelleştirme adı altında Türkiye'deki vahşi kapitalizmi
açıkça görünüz arkadaşlar. 1986dan 2019a kadar 70,3 milyar
dolarlık özelleştirme yapılmış, bunun 62,1 milyar
doları ise AKP iktidarları tarafından yapılmış.
Neler yapılmış? SEKAdan başlanmış, şeker
fabrikalarından devam edilmiş ve bu çerçevede milyonlarca işsiz,
sendikasız işçiler, iş cinayetleri oluşmuş; insanlar
ekmek derdine düşmüş; şeker fabrikasında çalışan
işçilere Özelleştirme yapıyoruz ama işten
çıkarılmayacaksınız. denmiş,
kandırılmış; ondan sonra, evlerine ekmek dahi götüremez
duruma sokulmuş.
Bakınız arkadaşlar, 2004
yılında TEKELin içki bölümü Nurol-Limak-Özaltın-TÜTSAB ortak
girişimi olan Mey İçkiye 292 milyon dolara satılmış.
Daha sonra, bu ortaklık Mey İçkiyi 810 milyon dolara
Amerikalılara satmış ve son olarak Amerikalılar da Mey
İçkiyi 2 milyar 100 milyon dolara İngilizlere satmış. Ülkemizin
zararı 1 milyar 800 milyon dolar. Biz buna millet malının yandaşlara
peşkeş çekilmesi demeyelim de ne diyelim arkadaşlar? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakınız arkadaşlar, örnek veriyorum
-AKP'nin kâr elde eden kuruluşlara karşı bakışı
şaşı- ÇAYKUR. Burada Karadenizli milletvekillerimiz var. Dünyada
en çok çay tüketilen ülke sıralamasında 1inci sıradayız.
AKP ne yaptı? ÇAYKURu 2017 yılında Varlık Fonuna devretti.
ÇAYKUR Varlık Fonuna devredilmeden önce 82 milyon TL kâr ediyordu,
Varlık Fonuna devredilmesiyle birlikte 2018de 657 milyon TL zarar ederken
2019un ilk altı ayında 369 milyon TL zarar etti. Neden zarar etti?
Kâhin olmaya gerek yok, zarara uğratacaksınız sonra zarar
oluşturuyor diye satacaksınız; bedavaya satacaksınız,
olay bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız arkadaşlar, BOTAŞta ne
oldu? 2016 yılında 7 milyon TL kâr elde ediyordu, Varlık Fonuna
devredildi, 2,5 milyon zarar etti.
SALİH CORA (Trabzon) Sen hiç çay bahçesine
girdin mi?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) PTT ne oldu? 2016
yılında 471 milyon kâr ediyordu, 2018de sadece 168 milyon kâr etti.
Ama bundan daha kötüsü, arkadaşlar, ülkemiz
için stratejik öneme sahip, iletişimin altyapısı olan TÜRK
TELEKOMu özelleştirecek kadar millîlikten, yerlilikten
çıktınız, Katarlılara ve Suudilere peşkeş
çektirdiniz, arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Bakınız,
TÜRK TELEKOMda ne oldu arkadaşlar: Lübnanlı Hariri ve Suudilere TÜRK
TELEKOMu peşkeş çektirdikten sonra onlar da devlete olan
özelleştirme borçlarını ödemediler, bir. İki, TELEKOMun
içini boşalttılar. Üç, milyarlarca dolarlık batık krediyi
yüklediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) TÜRK TELEKOMun
borsadaki değerini biliyor musun?
BAŞKAN Sayın Bülbül, sözlerinizi
tamamlayın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Tamam.
Dört, 60 bin işçi çalıştıran
TELEKOMu, 2017de 23 bin işçiye düşürdüler; işçi
kıyımı, ekmek kıyımı yaptılar, milletin
malını peşkeş çektirdiler. Bunların da
hesabını soracağız arkadaşlar.
Bir de arkadaşlar, AKPnin yerli ve millîlikten
o kadar uzak olduğunu gösteren en önemli olay şu: Bu milletin
dişinden tırnağından, çocuklarının
rızkından artırdığı bağışlarla
kurulan Tank Palet Fabrikasını Katarlılara peşkeş
çektiler ve çekiyorlar arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ama değerli arkadaşlar, doymadılar.
Güllük, Tekirdağ, Gökçeada Kuzu, Fenerbahçe Kalamış Yat
Limanları ve Taşucu Limanını da satacaklar. Şeker
fabrikalarını sattılar, Sümerbanka ait yerleri
özelleştirdiler. Şimdi de gayrimenkullere göz koydular. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, sizin özellikle
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Sizin süreniz bitti zaten.
Buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Kapatıyorum
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, sizin
özelleştirme dediğiniz, yandaşlarınız için bir
güzelleştirmedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Özelleştirme
dediğiniz haram, hırsızlık, halkın hakkını
çalıp 5 yandaşa peşkeş çekmektir. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Bitireyim Başkan.
BAŞKAN Ek süreyi verdim Sayın Bülbül,
süre tamamlandı.
Teşekkür ederim.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Sizlerin derdi, devlet
küçülsün, sarayınız büyüsün. Sizin millîliğiniz de
yerliliğiniz de saray yoludur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Aydın Tekstili park yapıyorsunuz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Gel, konuş
burada. Aydın Tekstilin hesabını vereceksiniz.
BAŞKAN Şimdi, diğer söz,
Balıkesir milletvekili Sayın Ensar Aytekinin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Aytekin, bir
dakikanızı rica edeceğim.
Buyurun Sayın Turan. (CHP
sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
konuşmacı ısrarla partimizi itham ederek
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Duyamıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın
konuşmacı ısrarla partimizi itham ederek Yolsuzluk
yapıldı. Peşkeş çekildi. Hesap soracağız.
tarzı tehditlerde bulundu. Cevap vermek istiyoruz.
BAŞKAN Doğru.
Buyurun, kürsüden. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin mehabetine uygun şekilde
görüşmeler olsun diye, birçok konuyu âdeta duymazlıktan bile gelerek,
zaten günün sonunda yürütme üyesi arkadaşlarımızın,
bakanlarımızın cevap vereceğini bilerek aslında söz
almamaya çalışıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bakanlar orada, onlar cevap
verir.
BÜLENT TURAN (Devamla) Fakat bazen, beş
dakikanın içerisinde sanki Sultan Ahmette miting yapıyormuş
edasıyla bağıran, çağıran arkadaşların
aslında, ne kadar komik olduğunu, ne kadar konunun
dışında olduğunu keyifle görüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ne demek komik!
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Ne demek
komik!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Komik ne demek!
BAŞKAN Haydar Bey, yerinize oturun lütfen.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir de sabahtan beri,
CHPden 15 konuşmacı her şeyi söyledi. Bakanlarımıza
söyledi, bize söyledi. İlk defa söz alıp daha onuncu saniyede
bağırırsanız demokrasiden ne kadar uzak olduğunuzu,
aslında basında, Hürriyette konuştuklarınızın ne
kadar ikiyüzlü olduğunu, ne kadar sahte olduğunu göstermiş
olursunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yalan mı!
BÜLENT TURAN (Devamla) Sabredin. Bir şey
söylemeyeceğim fakat özellikle Tank Palet Fabrikası meselesinde
binlerce kez anlatmamıza rağmen aynı şeyi söylüyor
olmanız başka bir niyete, başka bir anlayışa hizmet
ettiğini gösteriyor. (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Tank Paleti
Katarlılara verdiniz mi, vermediniz mi?
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
BÜLENT TURAN (Devamla) Metinler elimde, eğer
bu Tank Fabrikasını Koç alsaydı ağzınızı
açmayacaktınız. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bizim haberimiz
yok ki! Meclistekilerin haberi yok!
BÜLENT TURAN (Devamla) Ama ihale
yapılmış, Koç dâhil, OTOKAR dâhil, hepsi
yarışmış
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hakikaten bilmiyorsun; o,
tank ihalesi; tank ihalesi o.
BÜLENT TURAN (Devamla)
o
yarışmanın sonunda, o ihalenin sonunda kamu hakkı
adına en güzel rakamı veren şirket bunu almış. (CHP
sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bülent Turan, o, tank
ihalesi, tank, senin dediğin.
BÜLENT TURAN (Devamla) Ama bağırarak
anlayamazsınız. Gözünüzü kapatırsanız sadece kendinize gece
yaparsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Fabrika değil; tank
ihalesi, tank.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sizin haberiniz
yok, haberiniz!
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bilmiyorsun Bülent,
çalış dersine!
BÜLENT TURAN (Devamla) Hak, hukuk, adalet
diyenlerin asla bu konuda
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tank ihalesi o.
BAŞKAN Haydar Bey
BÜLENT TURAN (Devamla)
asla bu konuda laf söyleme
hakkı olmaz.
BAŞKAN Sayın Özel
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bir de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Efendim, böyle
bir usul var mı? Bu nasıl bir üslup!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir dakika daha istiyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ayıp!
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Gel buradan
bağır, gel! Arkaya kaçıyor, bağırıyor; gel, önden
bağır!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir de ısrarla
sayın konuşmacı AK PARTİ Grubuna dönerek Hesap
soracağız. dedi. Sizden korkan namert olsun! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar, ben on yedi
yıldan beri AK PARTİnin içerisindeyim. Her gün bu lafı
söylediniz, her gün ısrarla Hesap soracağız. dediniz çünkü
siz, eski yıllardaki istiklal mahkemelerini var zannediyorsunuz; siz
yargıyı milletin değil, CHPnin emrinde zannediyorsunuz. (CHP
sıralarından gürültüler) Bu yargı, milletin yargısı;
bu yargı, CHPnin yargısı değil. O yüzden, ne derseniz
deyin, halktan korkmuyoruz, hesabı halka vereceğiz.
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, herkes yerine
otursun.
BÜLENT TURAN (Devamla) On yedi yıldan beri
nasıl ki 15 defa seçime gitmişsek, halk hesap sormuşsa,
halkın dediği baş tacı. Halk bize de size de hesap soracak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen herkes yerine
otursun.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.24
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 30uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
yapılan konuşmalarda kalınmıştı.
Söz sırası, Balıkesir Milletvekili
Sayın Ensar Aytekinde ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekili Bülent Turan, kürsüden
yaptığı iki dakikalık -daha sonradan üç dakikaya uzayan-
yanıt konuşmasında, konuşan hatibimizi doğrudan komik
olmakla, grubumuzu iki yüzlü olmakla itham etmiş; onun ardından da,
daha sonra -söylemenin bir faydası olmayacak- birkaç kelime daha sarf
etmiştir. Bu, grubumuza cevap hakkı doğurmaktadır. Yükselen
tansiyon gereği siz doğrusunu yaptınız, oturuma ara
verdiniz. Bu hakkımızı kullanmak istiyoruz efendim.
BAŞKAN Yerinizden mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bülbül
Aslında süre iki dakika.
BAŞKAN Biliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç Tüzükün kürsüden
konuşmaya olanak vermediğini biliyorum. Süleyman Bülbüle yerinden
iki dakika süre verirseniz
BAŞKAN İki dakika süre vereceğim,
yerinizden.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri nedeniyle Genel Kuruldan özür
dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 600 milletvekili olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yasama görevimizi yerine getirirken, AK PARTİnin
Grup Başkan Vekilinin, konuşan bir milletvekiline söylediği
bazı ifadeler beni üzdü. Grup Başkan Vekilinin burada bizim
gerçekleri açıklamamızı dinleyip bu gerçekler
karşısında çözümler bulması gerekirdi. Niçin? İktidar
partisinin bir Grup Başkan Vekili olarak ama o, dışarıdaki
bir mahalle ağzı gibi çocukça gibi laflarla, başka türlü
laflarla komikçe gibi laflarla milletvekilini susturmaya
çalıştı. Bu nedenle Grup Başkan Vekilinin özür dilemesi
gerekiyor; benden değil tüm Meclisten özür dilemesi gerekiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, bizler milletvekili olarak
milletimizin sorunlarını buraya getirmek zorundayız;
milletimizin çektiği çileleri, sorunları biz buraya getirmezsek
görevimizi yapmamış sayılırız. Bu nedenle, bu
memlekette Tank Palet Fabrikasının sorunu, peşkeş çekilmesi
olayı varsa buraya getireceğiz, TÜRK TELEKOM varsa getireceğiz,
SEKA varsa getireceğiz, Sümerbank varsa getireceğiz;
getirmediğimiz takdirde biz sorumluyuz. O nedenle, sorunları buraya
getirdiğimizden dolayı bize bu tabirler kullanılacaksa bizler bu
tabirlere karşı sorunları yeniden buraya getirmeye devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
6.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün yaptığı açıklamasında şahsına
yönelik Mahalle ağzıyla konuşuyor. ifadesini iade
ettiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
polemik uzasın istemem fakat Mahalle ağzıyla konuşuyor.
sözünü aynen iade ediyorum. Hırsız peşkeş Hesap
soracağız. tarzı ifadelerin hangi ağza
yakıştığını kamuoyunun takdirine
bırakıyorum.
Komik demek kötü bir şey değil, o
iddialar temelsizse komiktir Sayın Başkan. Ayrıca, sabahtan beri
10dan fazla CHPli arkadaşımız konuşma yaptı, hiç
kimse hakaret etmedi, kavga çıkmadı, gerginlik olmadı. Eğer
10un içerisinde sadece 1 tek kişide polemik, kavga, gerginlik
olmuşsa o konuşmayı yapanın aynaya bakması lazım
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özel
7.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, milletin sorunlarını dile getiren
bir milletvekiline Bu komikliktir. denilmesinin vicdansızlık
olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
Bakanlığı bütçesini konuşuyorsanız ve cezaevlerinde
bir yıldan fazla iddianame bekleyen insanlar varsa, cezaevlerinde kendi
suçsuzluklarını ispatlamak için, hâkim karşısına
çıkmak için bekleyen insanlar kapıda anneleri, yaşlı
anneleri, babaları, kucakta bebekleri varsa, cezaevinde insanlar varsa
bunlar daha cezaları, suçları ispatlanmadan aileleri sağlık
hakkından mahrum edilmiş, annesinin karnındaki çocuklara
yeşil kart daha verilmemiş bir şekilde bir yerlerde
duruyorlarsa, Türkiyede herkesin suçsuzluğunu kanıtlamak için hâkim
karşısına çıkma hakkı elinden alınmış
herkesin ve onların evlatlarının anası ağlıyorsa
bunları anlatan bir milletvekiline karşı, Bu komikliktir.
demek ancak vicdansızlık olur.
Sözlerim bu kadar.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Cevap bile vermiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yani
düşüncelerinize yönelik çok daha ağır ifadeleri, çok daha düzgün
bir üslup içerisinde yapabilirsiniz yani bunun da üstatları var,
Sayın Kemal Bülbül Bey güldü oradan, değil mi? Bak elini
kaldırıyor yani, belki konuşmasını
yaptığı zaman pek fazla hissedilmiyor ama belki de diyebilirim
ki Meclisin en sert konuşmalarını yapıyor yani kimseyi de
incitmiyor. Yani bence biraz daha üsluba dikkat edersek bugünkü
görüşmeleri daha sağlıklı tamamlarız.
Herkese söz veriyoruz, Grup Başkan Vekillerine
söz veriyoruz, konuşmacılar düşüncelerini ifade etsinler, katılırız
katılmayız, doğrudur yanlıştır ama
sonrasında cevap hakkı doğduğunda ben bu cevap için size
gereken sözü vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
çıkıyoruz kürsüye ama dinlemiyorlar ki.
BAŞKAN Rica ediyorum, Meclise
yakışır biçimde bu görüşmeleri bugün sürdürelim ve
tamamlayalım.
Ve sonunda Sayın Aytekin, başka bir
problem olmadan kürsüye buyurun, gelin. Kusura bakmayın, sizi üçüncü sefer
kürsüye çağırmış olduk. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve
Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
CHP GRUBU ADINA ENSAR AYTEKİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
ile Türkiye İstatistik Kurumu bütçeleri üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, dün gece seçim bölgem
Balıkesirde art arda depremler meydana geldi. Can ve mal kaybı
olmaması tek tesellimizdir. Buradan Balıkesir halkına bir kez
daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe
Komisyonunda Bakan tarafından yalnızca 52 kelimeyle ver verilen,
Türkiyedeki her 100 kişiden 80inin güvenmediği TÜİKin bütçesini
konuşuyoruz. Bakın, Türkiyede 3 türlü yalan vardır: 1incisi,
düz yalan; 2ncisi, kuyruklu yalan; 3üncüsünü de bu arkadaşlar icat etti,
o da istatistiksel yalan. TÜİK üzerinden, millet matematik gibi nesnel bir
bilimle inşa edilmiş istatistik biliminden de, istatistikçilerden de
soğudu. TÜİKin enflasyonu çarşı pazara uymuyor. Neden?
Söyleyelim. Ürünün enflasyon sepetindeki ağırlığıyla
oynuyorlar. Ürün fiyatı arttığı zaman sepet içindeki
miktarı azaltıyorlar ve enflasyonu düşük çıkarıyorlar.
Madem TÜİK bu oranları buluyor, o zaman,
açıkladığı fiyatları oluşturan bir market zinciri
kursun, vatandaşlar da gidip oradan alışveriş yapsın.
Değerli arkadaşlar, Ekim 2018de TÜİK
yıllık enflasyonu yüzde 24,52 olarak açıkladı. Bu veriler
son o beş yılın en yüksek verileriydi. Bundan sonra ne oldu
peki? Yapısal bir reform geldi. Bakın, burası çok önemli: Önce,
enflasyon hesabı yapan birimin başındaki kişiyi görevden
aldılar; sonra, damat beyimizin Enerji Bakanlığından
çalışma arkadaşı Yinal Yağan bu birimin başına
getirildi. Bu arkadaş kâğıt üstünde enflasyonu düşürmeyi
başarabilme yeteneğinden dolayı daha sonra TÜİKin
Başkanı oldu. O gün bugündür çarşı pazar yanıyor,
TÜİKe göre enflasyon düşüyor.
Değerli milletvekilleri, her ile üniversite
açmakla övünen AKP Türkiyesinde geldiğimiz sonuçsa bir felakettir. Genç
işsizlik oranı yüzde 27,4. Yani bu sol tarafta oturanlar gençleri
işsiz bıraktı, sağ tarafta oturanlar da onları tek tek
saydı. Bu bile şüpheli. Çünkü işsiz tanımında
İŞKURa başvurmanın şart olduğunu biliyoruz ve
kalkıp sıkılmadan Her üniversite mezunu iş bulacak diye
bir kaide yok. dediniz. Sonuçta bir rekor kırdınız, sayenizde
Türkiyede yalnızca kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon
650 bine ulaştı. Bir evde baba işsiz, oğul işsiz.
Bakın, daha dün Balıkesir Yörsan iflasını istedi; 300 işçi,
17 bin üretici mağdur. Eserinizle gurur duyun, övünün.
Siz, bir sosyal yıkımın
iktidarısınız; toplu intiharların, ölümlerin
iktidarısınız. Bir yanda beylerin çocukları lüks
hayatlarını yaşarken, altı aylık bebeğe tek
taş yüzük takılırken diğer yanda altı aylık bebek
açlıktan ölüyor. Yine, bir yanda
Arkadaşlar, bu bütçe halkın
parasıdır. Halka gerçekleri söyleyecekseniz her kuruşu helal
olsun; yok, yalanlarla halkı kandıracaksanız her kuruşu
haram, zehir, zıkkım olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Kendinize
yakışır konuşun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu tarz size hiç
yakışmadı Sayın Aytekin.
BAŞKAN Samsun Milletvekili Sayın
Neslihan Hancıoğlu, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası
Kurulu bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
Hepimizin malumudur, bu Kurum 2001 yılında
ülkemizin yaşadığı büyük ekonomik kriz sonrasında
oluşturuldu. O süreci doğru tahlil edemezsek bugünü de doğru
okuyamayız. Bu nedenle şu noktaları hatırlamakta fayda var:
Bankalar, özellikle 1994-1999 yılları arasında yüksek
yabancı para açık pozisyonlarıyla yani dışarıdan
yüksek maliyetle temin ettikleri paraları devlete satarak
çalıştılar. Sonra bu sistem çöktü ve süreç 11 bankaya el
konulmasıyla son buldu. O andan itibaren bankacılık sisteminin
daha sağlıklı çalışması için bir mekanizma
inşa edilmesi gerekti. BDDKnin kuruluş gerekçesi ve
çalışma mantığı işte budur.
Peki, bu Kurum ne yapar? Tüzel kişi, gerçek
kişi hiç fark etmez, tasarruf sahibi herkesin hak ve menfaatlerini korur;
piyasalarda güven ve istikrarı, kredi sisteminin etkin bir şekilde
çalışmasını sağlar. Şimdi bu 3 asli görevden
hareketle bugünün analizini yapalım: Siyasi otorite talimat veriyor,
devletin bankaları bütün kaynaklarını yandaş sermaye için
seferber ediyor. Örneğin, çiftçiye üretim yapabilmesi için daha düşük
maliyetle kaynak sağlama amacıyla kurulmuş olan Ziraat
Bankası, çiftçiye ve üreticiye her türlü zorluğu çıkarıyor
ama havaalanı inşaatı yapan müteahhidi fonluyor. Yandaş
medya patronlarına yeni televizyonlar, gazeteler alabilmeleri için
koşulsuz şartsız kredi imkânı sağlıyor.
Örneğin, esnafa can suyu versin, meslekler, sanatlar
yaşatılsın diye kurulan Halkbank, otoyol müteahhitlerini,
özelleştirilen termik santrallerin yeni patronlarını fonluyor.
Sıra esnafa, KOBİye gelince kırk dereden su getiriliyor. Bu
bankadan sağlanacak kaynağa gerçekten ihtiyacı olan, o
kapılardan eli boş dönüyor. BDDK işte burada asli görevini
yapacak, finansal anlamda gerçek hak ve ihtiyaç sahiplerini gerektiği gibi
koruyacak. BDDK, siyasi otorite ve onun kurduğu yandaş
patronları besleme sistemi yüzünden bugün ne yazık ki asli görevinden
uzaklaşmıştır, yapamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bankacılık
ve sermaye piyasası, bugün, ilk bakışta düzgün işleyen,
bağımsız, kaidelerin ve kuralların
uygulandığı sistemlermiş gibi görünebilir ancak
gerçeğin böyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bu sistem, şu an ne özerktir ne de dış müdahalelere
karşı korunaklı durumdadır. Beyzbol sopasıyla,
papazla, F-35le, S-400le tehdit edilen bir sisteme güçlü bir sistem
denilemez.(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bütçede geçen yıl
da bu yıl da sık sık dile getirildi; ekonomideki sorunların
sebebi olarak küresel güçlerin kur ve faiz üzerinden Türk ekonomisini ve
siyaset kurumunu hedef alması gösteriliyor. Bu iddia
dışında ekonomik krizin sebepleri ve teşhisi konusunda
iktidar ne yapıyor? Mesela, devletin bankaları,
dışarıdan ülkemize yönelen saldırının bir krize
dönüşmemesi adına sektörleri koruyucu ve ayakta tutucu bir kaynak dağıtımı
politikası izliyor mu? Gerekli, kalıcı ve yapısal tedbirler
alınıyor mu? Hayır. Varsa yoksa yandaş müteahhit,
yandaş patron. Dışarıdan bir saldırı varsa sadece
yandaşınız bedel ödemiyor, 82 milyon Türk
vatandaşının hepsi aynı bedeli ödüyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Size çok basit bir örnek veriyorum: Seçim bölgem
Samsun, nüfusu 1 milyon 335 bin, icra dosyası sayısı 407.861
yani Samsun nüfusunun üçte 1i kadar icra dosyası var. Son bir yılda
Samsunda karşılıksız çıkan çek sayısı yüzde
53 oranında arttı, Türkiye genelinde ise yüzde 33 seviyesinde.
İşte bu tabloyu yok sayıp kontrolünüz altındaki
bankaları üç beş yandaş patrona hizmet sunan darphaneye
dönüştürürseniz Samsundaki veya ülkemizin herhangi bir yerindeki
felaketin günahı da vebali de boynunuzadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Denizli Milletvekili Sayın
Haşim Teoman Sancar, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anadolumuzda
kutsal kabul ettiğimiz Peygamber ocağımız hakkında söz
almış bulunmaktayım.
Millî Savunma Bakanımızın geçenlerde
yeni askerlik sistemi hakkında şöyle bir söylemi oldu: Bu sistem
gayet güzel yürüyor, beklenenleri karşıladığını
söyleyebilirim, vatandaşlarımızdan da olumlu tepkiler
alıyoruz. Hiç böyle bir şey yok Sayın Bakan. Bu askerlik
sisteminden ne asker memnun ne uzman çavuş memnun ne de ordusunu elinden
aldığınız Genelkurmay Başkanı memnun, hiç kimse
memnun değil bu sistemden arkadaşlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Oy verdiniz, beraber
çıkardık burada.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Beraber
çıkarılan konuyu arz edeceğiz, ileteceğiz milletimize,
merak etmeyin Sayın Turan. O Komisyonda neler söylediğimi ben
biliyorum, sen yoktun, ben vardım o Komisyonda, Sayın Bakan da vardı.
Öyle yok, öyle yok. Beraber çıkardık. diye günahına bizi ortak
etme.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Beraber
çıkardık, beraber çalıştık.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Müsaade
et, ben konuşayım. Bir dakika
Bedelli askerlikten bahsediyorum, adaletten
bahsediyorum. Şu anda Sayın Maliye Bakanını, Sayın
Millî Savunma Bakanını da adaletten sorumlu Adalet Bakanına
şikâyet ediyorum. Adaletsiz bir bedelli sistemi var Türkiyede.
Adaletsizlik nerede? 2011 yılında bedelli askerlik
çıkardınız, 30 bin lira para aldınız milletten ve
temel eğitim yaptırmadınız. 2014 yılında bedelli
askerlik çıkardınız, 18 bin lira; 12 bin lira düştü, yine
temel eğitim yok. Hemen devam ediyoruz. Burada mantığı
anlamak mümkün değil. Üç sene, dört sene sonra 12 bin lira düşüyor.
Ardından 2018 yılında askerlik 15 bin lira, temel eğitim
yirmi bir gün. Allah aşkına, arkadaşlar, altı ay sonra 15
bin lira dediğiniz askerlik, 33.500 lira oluyor. Adalet bunun neresinde
Allah aşkına, bana söyler misiniz. Ben bunun neresine ortak oldum,
neresine imza attım? Şimdi, kredi aldılar.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Genel
Kurula hitap edin.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) 33.250
lira para alıyorsunuz milletten. Ne dediniz bize? 145 bin asker
kontenjanı ayırdık. Hani hastanelere gelenlere müşteri
diyorsunuz ya, bedelliye gelene de müşteri demişsinizdir mutlaka.
Bir de çok müşteri gelecek gibi 145 binlik kota koydunuz. Kaç bin
kişilik talep geldi biliyor musunuz Sayın Turan? 20 bin kişilik,
millette para yok, millet aç. Millet nasıl askerlik yapacak? 33.500 lirayı
veriyor.
Peki, burada Sayın Cumhurbaşkanı ne
dedi? Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı, hatırlıyor musunuz?
Ben hemen size söyleyeyim bakın arkadaşlar: Ben, askerlikle ilgili
bedelli kararını çıkaramam. Bu ülkede şehitlerimiz var, bu
ülkede garip gureba var, bunun bedelini ödeyebilecek olan var, ödeyemeyecek
olan var. Ben bunların vebalini alamam Demedi mi? E peki, ben de size
soruyorum; 33.500 lira bedelle askerlik yaptırdığınız
yerde sadece 21 bin kişi bu işe talip oluyorsa sizin burada adaletiniz
nerededir? Ben bunu sizden istirham ediyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Ne zaman söyledi bunu,
ne zaman?
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen, az önce
konuştuk bu konuyu
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Şimdi, askerlikle ilgili bu tutarsızlığın, bu
dengesizliğin, bu adaletsizliğin bir an evvel çözülmesi lazım.
Sayın Turan, hemen bizi ortak ediyorsunuz. Biz ne dedik? Kışlada
bekleyen kardeşlerimiz -İsmail Kaya kardeşim de şahit,
Sayın İsmet Yılmaz da burada- dediler ki: Askerliğe
altı ay dediniz, yüreğimize soktunuz, kalbimize soktunuz, ana
ocağında, baba ocağında bizi bekliyorlar. Allah
rızası için vebalimizi almayın. Biz de sorduk Sayın
Savunma Bakanına. Evet, uygundur. Bununla ilgili altyapı tamam.
dedi, destek olduk. Kardeşlerimizin umuduna heves olduk ama bedelliyle
ilgili, bir askerlikle ilgili bundan sekiz sene önce 30 bin, dört sene sonra 18
bin, iki sene sonra 14 bin, bir sene sonra 18 bin, ardından da bugün
33.250 lira. Ya, Allah rızası için
Denizlide kardeşimiz beni
durdurdu Kredi çektim sayın vekilim, kredi; 50 bin lira olarak ödüyorum
ben askerliği, nasıl bu askerlikte adalet var? Nasıl
eşitlik var? Peygamber ocağı dediğiniz bu mudur? diyor.
Yine söyleyeyim, ekonomiden haberiniz olmadığı için, 11 bin
kişi alacağınız yedek astsubaylık kadrosuna
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Ne söylemeye
çalışıyorsun ?
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Buyurun,
sohbet edelim beraber istiyorsanız!
Sayın Başkanım, devamlı taciz
ediyorlar, müsaade ederseniz
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Kimsenin seni
taciz ettiği yok.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Ya, sen
gerçekleri dinlemiyorsun ki.
BAŞKAN Sayın Çelebi, tacizi bırak
lütfen. Sayın Çelebi...
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Kabul
edemiyorsun, kabul edemiyorsun, kabul edemiyorsun
BAŞKAN Sayın Çelebi
Ekrem Bey
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Gerçekler
acı geliyor, acı. Çünkü bu milleti perişan ettiniz. Adaletten
yoksun, hastaneden yoksun, her türlü ekonomiden yoksun. (CHP
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Haşim
Bey...
BAŞKAN Ekrem Bey, bu kürsüde dün Levent Gök
Bey oturuyordu, hiçbir şeye itiraz etmiyordunuz, beni mi beklediniz yani!
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) 11 bin
kişilik yedek astsubaylık için kaç bin kişi başvurdu
biliyor musun beyefendi? Kaç bin kişi?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Para var ki
başvuruyor.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Ne
parası var! Para olduğu için mi 35 bin kişi başvurdu!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Şükret
sen, şükretmen lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Millet aç,
millet sefil, millet yoksul!
Senin oğlun tabii bedelli yaptı, geçti;
öyle yok!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Ağzına geleni söylüyorsun, ağzı olan konuşuyor ya!
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, adaletin en önemli
tecelli etmesi gereken yer, eşitliğin en önemli tecelli etmesi
gereken yer ve her şeyden evvel de hakkaniyetin en önemli tecelli etmesi
gereken yer Peygamber ocağıdır, asker ocağıdır.
Sayın Bakan, bu konuda maalesef hiç kimse
memnun değil.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Vatandaş
memnun.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Zaten 20
bin kişilik bir talepten, 145 bin kişilik kontenjanın boş
olmasından bunu anlamış olmanız lazım. Allah
rızası için, bedelli askerliğin ücretini acilen düşürün.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Önemli olan
vatandaşın memnun olması, senin olman değil. Allah ondan
razı olsun onlardan, başımızdan eksik etmesin.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Ya,
dininiz imanınız para! Hep para, para, para, para
İmar
barışı para, vergi barışı para, askerlik para,
şu paradan bir kurtulun artık ya! (CHP sıralarından
alkışlar)
Var ya, milleti sömürdünüz, milleti soydunuz, hâlâ
da Para alacağız. diye uğraşıyorsunuz. Size bu
millet para da vermeyecek, oy da vermeyecek.
Hayırlı uğurlu olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) İşiniz
gücünüz yok ya, hadi oradan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teklifi CHPyle beraber geçirdiğimizi düşünüyorduk biz.
BAŞKAN Evet, beraber geçirmişiz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Neye oy
verdiğinizi bilmiyorsunuz ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, gerçekten, dün ben
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesinde bütün gün orada oturdum, bizim
arkadaşlarımızın hiçbir konuşmacıya bugünkü gibi
müdahale ettiklerini görmedim.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Başkan, dün
heyecan yoktu.
BAŞKAN Gareziniz bana mıdır? (CHP
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) İftira
atıyorlar Başkanım, iftira atıyorlar. Adam, Peygamber
ocağını bile kabul etmiyor ya, böyle bir şey olur mu ya!
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, sen heyecanlısın ama ondan oluyor.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
bakanların gözüne girmek istiyorlar.
BAŞKAN İzmir Milletvekili Sayın
Mehmet Ali Çelebi, buyurun.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yerlilik, millîlik diyorsunuz ya hani, 2002den bu
yana, sizin yönetiminizde neler yaşadı millî ordumuz, onu
anlatacağım.
4 Temmuz 2003; Kuzey Irakta askerimizin
başına çuval geçirildi, kasaptaki ete soğan doğramayan
Genelkurmay Başkanı, ölmek için hazır olan askere Mukavemet
etmeyin. dedi. İşte bu emir, asker için ölmekten beterdir. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu ordu, İzmiri hiç direnmeden
Yunanlara teslim eden, bir Yunan teğmeninden tokat yiyen, elinde ucuna
beyaz mendil bağlanmış bir sopayla esir kafilesinin
başında yürümekten utanmayan Ali Nadir Paşaların ve türevlerinin
değil; direnen, savaşan Mustafa Kemallerin emrinde
olmalıydı. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) O dönemin AK PARTİ hükûmeti müzik notası dahi
veremedi, ordunun şerefi örselendi. Yıl 2008, subaylar birliklerinden
terörist olarak toplandı. Kumpas davalarla, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin seçkin komutanları düzmece delillerle özel görevli
mahkemelerde esir alınırken teröristler sınırda
şenliklerle karşılandı, ayaklarına
kırmızı halılar serildi. 26ncı Genelkurmay
Başkanı terörist sanık yapılarak yirmi altı ay
cezaevinde yattı, o yatarken terörist Şemdin Sakık tanık
yapıldı. Ki o dönemlerde kendisine duayen siyasetçi diyen Ordu
bağırsaklarını temizliyor, bu orduyla savaşa
gidilmez. dedi, sonra Ahmaklık ettim. dedi ve kurtuldu. Kumpasta rolü
olanlar sizin tarafınızdan ödüllendirildi. Cahit Özkanın
bıyıksız hâli, Balyozda müdahil oldu, bıyıklı
hâli geldi burada milletvekili oldu. (CHP sıralarından
alkışlar) Her şey oldu da asla pişman olmadı, hâlâ pişmanlık
belirtisi göstermiyor. Kendisine aydın diyen, adının
başında türlü unvanlar olan 300 kişi de o zaman modaya uyarak
masumiyet karinesini ihlal ederek Ahtapotun kollarını
yakaladık, devam edin. çığlıkları attı.
2008-2014 yılları arasında FETÖ işkenceleriyle 3 bin askeri
öğrenci okullarından atıldı, devlet izledi. 2010
referandumu ile mezarlıktaki ölüleri kaldırdınız,
ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin seçkin subaylarını FETÖ
zombi teşkilatına teslim ettiniz. Kozmik odaya FETÖ hâkimleri
tarafından girildi, askerî casusluk yapıldı; izlediniz,
alkışladınız. Kumpas esirleri yerine FETÖcüler general
yapıldı; o generaller de geldi, 15 Temmuz darbesinde başrol
oynadılar. Şimdi soruyorum: Dünyanın bütün orduları
birleşse, Ankarada -o 15 Temmuz gecesini söylüyorum- Türkiye
Cumhuriyetinin başkentinde bir Genelkurmay Başkanını esir
alabilir miydi? Alamazdı. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü millet, o Genelkurmay Başkanının üzerine
kapanırdı, bu ordunun subayları, astsubayları kapanırdı.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra tahribat yine devam etti, hani
ayıklanıyordu? Kuvvetler ve Genelkurmay ayrı ayrı
-bakın, ayrı ayrı- Millî Savunma Bakanlığına
bağlandı, Genelkurmay Başkanlığının
komutanlık vasfı kalktı, yetkileri budandı, birlik bütünlük
bozuldu şu an.
Subay kaynaklarından en önemlisi askerî liseler
kapatıldı, öğrenci alım komisyonlarına siyaset
karıştı. 15 Temmuzun yıl dönümünde, ağlayan asker
posterleriyle Silahlı Kuvvetlere manevi işkence yapıldı.
(CHP sıralarından alkışlar) Askerî mahkemeler
kaldırıldı, ordunun disiplini bozuldu. Askerî hastaneler kapatıldı,
sağlık sistemi bozuldu. Ordunun en stratejik tesisi Tank Palet
Fabrikası, ihalesiz, bedelsiz, millî sırlarıyla birlikte
yabancılara peşkeş çekildi.
Yüksek Askerî Şûra, askerden çok, ilgili
ilgisiz sivillerle doldurularak siyasi müdahaleye açık hâle getirildi.
Mustafa Baruta Afrin kahramanı diyordunuz, emekli ettiniz. 15 Temmuz
darbesinden sonra, kumpas mağdurlarına en çok güveniyordunuz, onlarla
da işiniz bitti, onları da emekli ettiniz. Hani FETÖyle mücadele,
hani PKKyla mücadele? (CHP sıralarından alkışlar)
Tüm insanımızın eşitlendiği
tek kurum vardı, asker ocağıydı, paralı askerlikle onu
da paranın tahakkümüne soktunuz.
Bakın, ordu bu kadar
yıpratılırken Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz hep doğru
noktada olduk ve şimdi de ordunun hakkını ve hukukunu savunan,
en önde savunan partiyiz biz. Bu kadar tahrip edilmesine rağmen, bu ordu
verilen her vazifeyi yapmaktadır ve yapacaktır ama unutulmasın
ki ordu siyasetin emrindedir fakat siyasetin oyuncağı olmamalıdır.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben asker kökenli bir vekil olarak, Silahlı
Kuvvetlerimizin sesini kendi sesimde toplayarak Meclisimize tekrar şunu hatırlatmak
istiyorum, bağrından çıktığım ordu adına,
onlardan biri olarak konuşmak istiyorum: Erinden generaline kadar
hepimizin vücudu vatan toprağından, nefesi vatan
havasındandır. Bu nedenle, asker hiçbir zaman çaresizliği
yaşamaz. Bilinmelidir ki çaresizliği yaşayanlar yalnızca
korkaklar, gerçek suçlular ya da iftira atan kumpasçılardır,
onların en iç duygusudur çaresizlik; oysa bizim tertemiz
duygularımızın şelalesinde yalnızca ve yalnızca şeref,
onur ve gurur akar. Sadece ve sadece vatana bağlılığın
yegâne biçimleri olan sabır, kararlılık, erdem yansır
zihinlerimizden; bunlardan gayrısı bizim için ölmekten beterdir.
Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi:
Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır.
Ana vatan Türkiyede, yavru vatan Kıbrısta,
mavi vatan denizlerimizde ve bunların semalarında kutsal nöbetlerine
devam eden silah arkadaşlarıma sonsuz selam olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) Şüpheniz
olmasın ki bu ordunun ciğerlerindeki son soluk dahi milletimize
kazandıracak bir zafere tutulacaktır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun söz talepleri
karşılanmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zabıtlara geçsin diye ifade edeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Arkadaşımızın konuşmasında, siyaseti
eleştiriden çok öte, ordumuzu rencide eden ifadenin şık olmadığı
kanaatindeyim. Ordu hepimizin ordusu, Mehmetçik hepimizin Mehmetçiki.
Özellikle son dönemde Fırat Kalkanında, Zeytin Dalı
Operasyonunda ve Barış Pınarında nasıl
kahramanlıklar yaptığını, nasıl emir komuta
zinciri içerisinde büyük mücadeleler yaptığını tüm dünya
biliyor artık. Son dönemde Doğu Akdenizde yazılan destanın
nasıl bir sonuç verdiğini tüm dünya görüyor artık.
Dolayısıyla, ordumuzla ilgili daha hassas bir dil kullanmanın
kıymetli olduğu kanaatindeyim.
Cahit Beyle ilgili, ismini vererek bir ifadede
bulundu Sayın Başkan. Cahit Bey gençliğinden beri hep aynı
çizgide olmuş, adalet mekanizması içerisinde
çalışmış bir arkadaşımız Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
Değerli arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade ederseniz, yerimden
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
Açalım mikrofonu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben açmadım
Başkanım.
BAŞKAN Kayıtlara geçsin. dediniz
efendim.
Stenograf arkadaşlarımız
aldılar, kayıtlara geçti.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hulisi Akarın Genelkurmay
Başkanlığı döneminde kendisine hakaret edildiği
gerekçesiyle açtığı manevi tazminat davasına ilişkin
duruşmada tanık dinletme taleplerinin reddedilmesi hususunda Millî
Savunma Bakanının Meclisi bilgilendirmesini beklediklerine ve
stratejik önemi haiz olan Tank Palet Fabrikasının
özelleştirilmesine göz yuman Millî Savunma Bakanının Kozmik
Odayı da ihaleye açıp açmayacağını öğrenmek
istediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün
konuşmacılarımız bütçe üzerine söz haklarını
kullandılar, ilerleyen saatlerde Sayın Bakanların
cevaplarını bekliyoruz.
Geçtiğimiz sene Millî Savunma bütçesi
görüşülürken biz Millî Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akarın
daha önce yaptığı görevde, Genelkurmay
Başkanlığı sırasında Ergenekon, Balyoz ve askerî
casusluk mağduru silah arkadaşlarını yalnız
bıraktığını söylediğimizde, kendisi bunun
doğru olmadığını iddia etmiş, ardından da
partisinin Genel Başkanının talimatıyla şahsıma
500 bin liralık tazminat davası açmıştı. Bu
davanın, mahkemede iki duruşması görüldü. Ben söz verdiğim
gibi iki duruşmaya da gittim, Sayın Akar orada yoktu ama ilk
duruşmaya kadar tam 221 Balyoz ve Ergenekon mağduru subay
başvurarak bu davada tanıklık yapmak istediklerini söylediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz bu 221 kişiden, tabii
ki usul ekonomisi açısından 21inin mahkemece dinlenmesini söyledik.
Mahkeme sordu: Hangi 21ini istiyorsunuz? Kura çekin dedik.
Savunma olarak Sayın Akarın
avukatları söz alınca -bunu milletin Meclisinin ve milletin bilmesi
lazım- Balyoz mağdurları ile müvekkilleri Sayın Akar
arasında husumet olduğundan tanık olarak dinlenemeyeceklerini
ifade ederek tanık dinletme talebimizi reddettiler. Şimdi biz bu
konuda Sayın Hulusi Akarın, cevabı sırasında Meclisi
bilgilendirmesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, yargıda olan bir
davayı burada mı tartışacağız?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Devam eden
davalarla ilgili konuşulmaz ki!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadenizle
Geçen sene burada
BAŞKAN Bu doğru değil.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasanın
138inci maddesi açık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Yani yargıya intikal etmiş
bir hususu Grup Başkan Vekili olmanız sıfatıyla burada
gündeme getirmeniz doğru değil.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Mahkeme
salonu değil, Sayın Başkanım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Böyle bir hukuk
yok, şahsi davası burada konuşulmaz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tam bir yıldır
Türkiye bunu konuşuyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Türkiye
konuşmuyor, sen konuşuyorsun!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Başkanım, böyle bir şey olmaz. Anayasanın 138inci maddesi
açık.
BAŞKAN Doğru değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadenizle bitiriyorum.
Ayrıca
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Böyle bir hukuk
yok!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Türkiye
konuşmuyor, siz konuşuyorsunuz!
BAŞKAN Yargıya intikal etmiş
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Doğrudan
yargıya müdahale bu! 138inci madde açık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşine gelmedi,
değil mi?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasa sizi de
bağlıyor yani Anayasa işinize gelince bağlıyor,
işinize gelmeyince bağlamıyor.
BAŞKAN Sayın Özel, yargıya intikal
etmiş ve görülen bir dava üzerinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşme açmak, konuşmak direkt olarak Anayasaya aykırılık
teşkil ediyor. Lütfen, rica ediyorum, bu konuyu kapatın, başka
söyleyeceğiniz bir şey varsa alalım.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Dosya içeriğiyle
ilgili konuşmuyor.
BAŞKAN Muharrem Bey, müsaade edin siz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, konuyla
ilgili hassasiyetimiz konunun tam da bütçe görüşmelerinde olması ve
kamuoyu gündemini uzun süre meşgul etmesinden.
BAŞKAN Tamam, bunu daha sonra
konuşursunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonuç olarak, ayrıca
Sayın Akardan şu konuda da bir açıklama bekliyoruz, dava
konusuyla ilgili, dünkü sözleriyle ilgili; Sayın Akar dedi ki: Armudun
sapı, üzümün çöpü demeyin. Tank Palet Fabrikasının
özelleştirilmesini eleştirmeyin. Yabancı sermaye istemiyor
muyduk? İşte, yabancı sermaye geliyor. 20 milyarlık,
böylesine millî, böylesine stratejik bir kurumun -daha önce kendi ifadeleriyle-
50 milyon TL için özelleştirilmesine göz yuman dönemin Millî Savunma
Bakanı, acaba, partisinin geçmişteki sabıkasından da
hareketle en iyi teklifi vereceklerini düşündüğü şekilde kozmik
odayı da ihaleye açar mı? Emin olsun, yabancı, dış
güçler en iyi teklifleri ordunun namusu kozmik odaya vereceklerdir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkürler.
Sayın Turan, buyurun.
9.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
tanıkların dinlenilip dinlenilmemesi hususunun Ceza Muhakemesi
Kanununda belirtildildiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuşmalar tamamlandı. Eğer bununla ilgili Sayın
Başkanın ve diğer arkadaşların konuşacakları
varsa zamanında söz alırlardı. Ayrıca, ifade ettiği
konu tamamen ceza hukuku içerisinde bir usul meselesi, onu burada
tartışmanın kime ne faydası var? Dolayısıyla
tanıkların dinlenilip dinlenilmemesi konusu Ceza Muhakemesi
Kanununda belirtilmiş esasları olan bir mesele. Burada bunu niye
tartışıyoruz, onu demeye çalışıyorum. Eğer
siyasi şov yapmak istiyorsak biz de çıkalım kürsüye, beraber bu
şeyleri yapmaya çalışalım. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
MURAT EMİR (Ankara) Balyoz
mağdurlarıyla husumeti var mı, yok mu; soru bu.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Grup Başkan Vekilleri...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, AK PARTİ Grubuna ısrarla, birkaç defa, haklı
olarak belki Lütfen sessiz olun. dediniz ama ne zaman kürsüye çıksak, ne
zaman ağzımızı açsak şu sol cenahtan bir uğultu
geliyor, anlamıyoruz da.
BAŞKAN Onları da uyaracağım,
buyurun; bütün milletvekillerini uyarıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müdahale bekliyoruz
Sayın Başkan, bu tarz olmaz. Tam iki saatten beri CHP konuşuyor,
ağzımızı açmadık ama her konuştuğumuzda bu
tarz doğru değil ki Sayın Başkan. O yüzden, istirham
ediyorum.
BAŞKAN Ben de... (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, Sayın
Başkan...
MURAT EMİR (Ankara) Ali Özkaya Özgür Özele
bağırırsa
BAŞKAN Sayın Emir, lütfen
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Dinle, dinle!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasayı
söylemek suç mu?
ORHAN KIRCALI (Samsun) Anayasayı
hatırlattı ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasadaki
açık hüküm, Anayasanın açık hükmü.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hukuk
davasında muvafakat mı aranır?
BAŞKAN Sayın Aydoğan, lütfen
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasayı
hatırlatmak suç mu ya!
BAŞKAN Sayın Özkaya
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Akşam zaten Sayın
Bakanımız konuyla ilgili cevap verecektir, bu usulle cevap vermeyi
doğru bulmuyorum Sayın Başkanım, bağırmaya devam
etsin arkadaşlarımız.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı Döneminden itibaren grup
başkan vekillerine her istediklerinde söz hakkı verilmesinin gelenek
hâline getirildiğine ancak Başkanlık Divanı olarak İç
Tüzük kurallarını uygulayın. deniliyorsa bundan sonra Genel
Kurulu İç Tüzüke uygun olarak idare edeceğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Sayın Turan, bakın, bu benim
tercihim değil. Ben on üç yıldır Parlamentodayım, daha önce
olmayan bir süreç 26ncı Dönemden itibaren burada bir gelenek hâline
getirildi, her istediklerinde grup başkan vekillerine yerinden söz verilme
meselesi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Vermeyin söz, Sayın
Başkan.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Vermeyin
Başkanım.
BAŞKAN Müsaade edin arkadaşlar.
Bu, bütün grupların bir arada, ortak
aldıkları bir kararın sonucunda ortaya çıkan bir hadise,
grup başkan vekillerine söz verilmesi. Eğer Başkanlık
Divanı olarak İç Tüzük kurallarını uygulayın.
diyorsanız, ondan sonra arkaya geçtiğimizde Niye böyle
yapıyorsunuz? da demeyin bana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
Bundan sonra İç Tüzüke uygun olarak Genel
Kurulu idare edeceğimi bilgilerinize sunuyorum.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
hakkında açılan davanın bir hukuk davası olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
Anayasa hatırlatması yapılıyorsa o hatırlatmayı
yapanlara şunu hatırlatmak lazım: Söz konusu dava bir ceza
davası değil bir hukuk davasıdır. Dokunulmazlık hukuk
davasını kesmez, bu yüzden de görülüyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hiç ilgisi yok;
Anayasa, ceza-hukuk diye ayırmıyor, hiç ayırmıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrıca, şunu da
söyleyeyim: Bir tazminat var, Meclisin bir üyesinden 500 bin lira isteniyor; bu
parayı isteyen kişi Kırk dokuz yıl görev yaptım
şanla şerefle. diyor
BAŞKAN Bakın, Sayın Özel,
bunları konuşmayacağız dedik, yine aynı konuyu
konuşuyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ve kırk dokuz
yıllık görevinin sonunda 250 bin lira ikramiye aldı sadece. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ya, ayıptır
be!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) İşi
gücü şahsiyetle uğraşmak.
BAŞKAN Sayın Özel, tamamdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaade etmiyorsunuz ki.
BAŞKAN Sayın Özel, dönüp dönüp yine
aynı konuyu açıyorsunuz. Konuşmayacağım. diyorsunuz,
açıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, başka bir
şey söylüyorum.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasa ceza
mahkemesi, hukuk mahkemesi mi diyor, böyle bir şey mi diyor Anayasa?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün benim hakkımda
açılan dava bir hukuk davasıdır, dokunulmazlık kesmez,
Mecliste görüşülmesine ilişkin bir yasaklama yoktur.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne fark ediyor?
Ayırıyor mu Anayasa? Hukuk ya da ceza diye mi ayırıyor
Anayasa? Ne ilgisi var!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kaldı ki kırk dokuz
yıllık görevine 250 bin lira emekli ikramiyesi almış zat,
tarafımdan doksan sekiz yıllık para istemektedir. Hiç
utanmıyor musunuz bundan! (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne yapacak? Sana
mı soracak ne istediğini?
ORHAN KIRCALI (Samsun) Ayıptır be!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI
VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN AK PARTİ Grubunun söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Hatay Milletvekili Sayın Sabahat
Özgürsoy Çelikin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA SABAHAT ÖZGÜRSOY
ÇELİK (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Adalet
Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İnsan haklarına saygılı, hukukun
üstünlüğüne dayalı bir sistemin tesisi ve muhafazası
medeniyetimizin bir gereğidir. Hak ve özgürlüklerin korunması ve
bundan da öte, geliştirilmesi tüm milletler için önde gelen bir
ihtiyaçtır. AK PARTİ hükûmetleri olarak yapmış
olduğumuz ve yapacağımız bütün çalışmalar bu
amaca yöneliktir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde yasalaşarak yürürlüğe giren
birinci yargı paketiyle cezada alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemlerinin geliştirilmesi, seri ve basit muhakeme usulü,
soruşturmaların daha etkin ve hızlı yürütülmesi,
mahkemelerin iş yükünün azaltılmasına yönelik tedbirlerin
alınması, tutukluluk sürelerinin yeniden düzenlenmesi, mağdur
haklarının güçlendirilmesi gibi devrim niteliğindeki
düzenlemeler yargı sistemimize girmiştir. Ayrıca, Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, kişisel verilerin korunması, çocuk
haklarının anayasal koruma altına alınması insan
hakları açısından tarihî birer adımdır.
Adalet Bakanlığımız bünyesinde
İnsan Hakları Tazminat Komisyonunun kurulması ve İnsan
Hakları Daire Başkanlığının
oluşturulması ülkemiz aleyhine AİHM önündeki başvuru
sayısını ciddi manada azaltmıştır.
Uluslararası alanda aktif bir politika izlemeyi
ilke edinmiş durumdayız. Bu kapsamda, Adalet
Bakanlığımızca yurt dışı teşkilatı
oluşturulmuştur. Yurt dışı adalet müşavirlikleri
suçluların iadesi, istinabe, hükümlülerin nakli gibi konuların daha
hızlı ve verimli bir şekilde çözüme kavuşturulması
açısından önem arz etmektedir. Avrupa Birliği nezdinde şu
anda 15 adalet müşavirimiz görev yapmaktadır.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde hâkim,
savcı ve yardımcı personel sayısında hatırı
sayılır bir artış gözlemlenmektedir. Hâkim ve savcı
sayısında yüzde 121 oranında artışla Kasım 2019
tarihi itibarıyla 20.654, adliyelerde ve ilgili birimlerde görev yapan
personel sayımız yüzde 168 artışla Kasım 2019 tarihi
itibarıyla 70.559a çıkartılmıştır.
Hâkim, savcı ve personelin niteliğinin
artırılması için eğitim faaliyetlerimiz
güçlendirilmiştir. Uluslararası gelişmelere açık bir
yargı için çok sayıda hâkim ve savcının yurt
dışında eğitim alması sağlanmış;
diğer yandan, yargı personeline daha iyi eğitim imkânı
sağlamak adına Ankara ve Rizede personel eğitim merkezleri
faaliyete geçirilmiştir.
Kıymetli milletvekilleri, Adalet
Bakanlığımızın gerçekleştirmiş olduğu
en önemli değişikliklerden biri de bölge adliye mahkemeleridir.
Hâlihazırda ülkemizde 15 bölge adliye mahkemesi, 7 bölge idare
mahkemesince istinaf incelemeleri gerçekleştirilmektedir. 20 Temmuz
2016da faaliyete geçen bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerine gelen
dosyaların yaklaşık yüzde 72si, hukuk dairelerine gelen
dosyaların yaklaşık yüzde 69,5u karara bağlanmış
ve uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulmuştur.
2002 yılından bugüne kadar,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
önderliğinde, bodrum katlarında hizmet veren adliyeler yerine modern
ve ihtiyaca cevap veren 216 adet adalet hizmet binasının
inşaatı tamamlanmış ve faaliyete geçmiştir.
İnancımıza göre insanın
hayrı ve şerri, doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve
kötüyü seçme iradesine sahip bir varlık olması hasebiyle, adaletin de
esasını oluşturan bu düsturla, Bakanlığımız
işte buradan hareketle evrensel hukuk normları çerçevesinde
insanımıza dil, din, ırk, mezhep ayrımı gözetmeksizin
en uygun adalet hizmetini fiziki imkân ve alanında yetişmiş
personeliyle yerine getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, verdikleri kararlarla
birçok mağduriyet yaratan, hayatlar karartan hâkim ve savcı
kılığındaki teröristler Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın kararlı
duruşu ve Sayın Bakanımızın gayretleriyle adalet
sistemimizden silinmişlerdir.
Sözlerime burada son verirken, vazifeleri
başında şehit edilen hâkimlerimiz ve savcılarımız
başta olmak üzere, ülkemize ve milletimize hizmet ederken
hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diler,
adaletin tecellisi için fedakârca çalışan tüm yargı
mensuplarımıza ve Adalet Bakanlığımızın 2020
yılı bütçesinin hazırlanmasında emeği geçenlere
teşekkür eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok özür diliyorum.
BAŞKAN Efendim, Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok özür dilerim,
kesmek istemezdim ama Sayın Başkanım; 16 oturulacak koltuk var,
3 bakan, 5 bakan yardımcısı var, 5 Plan Bütçeden var; şu an
burada 16 kurumun bütçesini görüşüyoruz, 16 kurumdan burada sadece 5
arkadaşımız var, hepsi dışarıda bekliyor.
BAŞKAN Kurumların hepsi kapıda.
Fiziksel imkânların imkân vermediğini biliyorsunuz, bunu
konuştuk. Önümüzdeki sürece bunu hazırlayacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Buraya o zaman
koltukları koyun, dışarıdaki arkadaşları da oraya
alın, hiç olmazsa sağlıklı bir görüntü yapalım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
Gaziantep Milletvekili Sayın Müslüm Yüksel
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Yargıtay
bütçesiyle ilgili, AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Yargıtay, Türk hukuk sistemimizin en köklü ve
en büyük kurumlarından biridir. Kuruluşundan bugüne kadar Türk
hukukuna yön vermiş, hukuk düzeninin yerleşmesinde ve adaletin
gerçekleşmesinde etkin rol oynayarak öncülük etmiştir. Demokrasilerde
devlete karşı güven duygusunun zedelenmemesi, refah ve toplumsal
yaşamın esenliği için iyi işleyen bir yargı sisteminin
varlığı tartışılmaz bir ihtiyaçtır; bu,
aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınmanın da vazgeçilmez bir
gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti dinamik toplumsal yapısıyla
sürekli değişmekte ve her alanda gelişmektedir. Toplumsal
hayatın huzur ve güven içerisinde devamı ancak adalet sisteminin
etkin bir şekilde işlemesiyle mümkündür. Aynı zamanda toplumsal
huzur ve güvenden söz edilebilmesi için öncelikle hak ve adalet duygusu korunup
gözetilmelidir. İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması ve bundan da
öte geliştirilmesi demokrasi ve hukuk devletinin olmazsa olmaz
gereğidir. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına
ivedilikle cevap veren, ülkenin geleceğine ışık tutan bir
hukuk düzenini ve daha iyi işleyen bir yargı sistemini oluşturmayı,
sürekli gelişen koşulları dikkate alarak adalet sistemimizi daha
da ileriye taşımayı milletimize karşı bir borç ve
tarihî bir sorumluluk olarak biliyor ve görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yeni Hükûmet sistemimizle birlikte Anayasa ve başta temel
yasalar olmak üzere gerçekleştirilen değişikliklerle adalet
sistemimize çok önemli yenilikler kazandırılmıştır.
100üncü yılına yaklaştığımız
cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti ilkesi, devletin
hukukla bağlı olmasının yanında demokratik
standartlara uygun bir hukuk sistemini de gerektirir. Hükûmetlerimiz döneminde,
2002 yılından bu yana attığımız
adımların tümü insan hakları temelinde hukuk devleti ilkesinin
geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yöneliktir. Çalışmalarımız
vatandaşlarımızın talepleri ve ülkemizin ihtiyaçları,
demokrasimizin ve insan haklarının daha da geliştirilmesi
ekseninde odaklanmaktadır. Zira, devlet ile toplum ilişkilerinin en
çok hassasiyet gösteren noktası da adalettir, hukuktur. Hukuk devleti,
istisnasız herkesin hakkının güvencede olduğuna emin olunan
devlettir. Hayatın her alanı gibi yargı da dinamiktir.
Gelişen ve değişen hadiseler karşısında Adalet
teşkilatımızın ortaya koyduğu irade, milletimizin
ülkesine ve devletine olan güvenini sağlamlaştırmak çok büyük
öneme sahiptir. Demokrasimizi güçlendirmek,
vatandaşlarımızın adalet beklentisine en yüksek cevabı
vermek, uluslararası alanda Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini
tahkim etmek amacıyla Adalet teşkilatımız yeni reform
hazırlık çalışmalarını sürdürmektedir.
Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu
üzere Yargı Reformu Strateji Belgesi 30 Mayıs 2019 tarihinde
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından kamuoyuna açıklanmış ve birinci paketi 24 Ekim
2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen Yargı Reformu
Strateji Belgesi, toplumsal taleplerin karşılanmasını,
vatandaşlarımızın etkili ve daha kaliteli adalet hizmetini
makul sürede alabilmelerini sağlamak amacıyla,
katılımcı bir anlayışla
hazırlanmıştır. Strateji belgesinin
açıklanmasından itibaren kamuoyunda oluşan yoğun ilgi,
doğru istikamette olduğumuzu göstermiştir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz yıllarda yargının FETÖ
silahlı terör örgütü tarafından kendi amaçları
doğrultusunda nasıl kötüye kullanılmaya
çalışıldığına hep birlikte şahit olduk.
Vicdanını hukukun ve gerçek adaletin hizmetine değil de bir
terör örgütünün emir ve talimatlarının hizmetine sunan FETÖ mensupları
ve örgüt mensubu olan hâkim ve savcılar Cumhurbaşkanımıza,
yüce Meclisimize, seçilmiş meşru Hükûmetimize ve sonuçta demokrasi
ile millet iradesine ihanet ettiler.
Malumunuz olduğu üzere, 15 Temmuz 2016
tarihinde FETÖ silahlı terör örgütünün kalkıştığı
darbe teşebbüsü, aziz milletimizin mücadelesi, direnişi ve millî
iradenin yanında durmasıyla başarısızlığa
mahkûm olmuştur. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın Millî iradenin üstünde hiçbir güç
tanımam. açıklaması, demokrasiye sahip çıkma
çağrısı ve istiklaline, istikbaline sahip çıkan
milletimizin meydanları doldurmasıyla bu ihanet girişimi
bertaraf edilmiştir. Bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti demokrasiden,
hukuktan, adaletten ve elde ettiği kazanımlardan asla taviz
vermeyecektir.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı
bütçemizin ve Yargıtay bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini temenni eder, bütçenin hazırlanmasına katkı sunan,
emeği geçen herkese selam ve saygılarımı sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Balıkesir Milletvekili Sayın
Pakize Mutlu Aydemir.
Buyurun lütfen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA PAKİZE MUTLU
AYDEMİR (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi kapsamında
Danıştay Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, dün akşam merkez üssü seçim bölgem
Balıkesir olan ve çevre illerde de hissedilen depremi yaşayan tüm
vatandaşlarımıza ve hemşehrilerimize geçmiş olsun
dileklerimi ileterek başlamak istiyorum.
1868 yılında Osmanlı
İmparatorluğunda modernleştirme çabaları kapsamında
padişah Abdülazizin 10 Mayıs 1868 günü nutkuyla Şûra-yı
Devlet adıyla kurulmuş olan ve 1924 Anayasasıyla anayasal bir
kurum hâline getirilen Danıştay hakkında
Anayasada öngörülen
yüksek mahkemelerden biri olan Danıştay, Anayasanın 155inci
maddesine göre, yürütme organına yardımcı bir inceleme,
danışma ve karar organı olmanın yanı sıra
yönetimin, Osmanlı İmparatorluğu zamanından bugüne gelen,
yargı yoluyla denetlenmesinde etkin ve önemli görevi haiz bir yargı
kuruluşudur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danıştayın görev alanı kapsamındaki
konular: Yargı görevleri; ilk derece mahkemesi sıfatıyla,
Cumhurbaşkanı kararlarına, Cumhurbaşkanınca
çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
dışındaki düzenleyici işlemlere, çeşitli kanunlarda
ilk derecede Danıştayda görüleceği belirtilen davaları
karara bağlamak; temyiz mercisi sıfatıyla, idare
mahkemelerinin ivedi yargılama usulü ile yargılama usulüne tabi
uyuşmazlıklar hakkında verdikleri kararları, bölge idare
mahkemelerinin temyiz yolu açık olan nihai kararlarını, ilk
derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayın verdiği
nihai kararları ve bölge idare mahkemelerince verilen ısrar
kararlarını temyizen incelemek ve karara bağlamak.
Danışma ve inceleme görevi olarak da kamu hizmetleriyle ilgili
imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini, kanunlarında
Danıştaydan alınacağı yazılı bulunan
düşüncelere ilişkin istekleri, memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin yargılanmalarına ilişkin mevzuat uyarınca
görülecek işleri incelemek ve gereğine göre karara bağlamak veya
düşüncesini bildirmek olarak örnekler verebiliriz.
Yüksek yargının yükünü hafifletmek,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması,
yargıya olan güveni artırmak için kurulan istinaf mahkemeleriyle son
üç yılda Danıştaya gelen dosya sayısı; 2016
yılında 403.513 iken, 2019 yılı Kasım ayı
itibarıyla 249.157ye düşmüştür. 2016 yılında
çıkan toplam karar sayısı 135.677 iken, 2019 yılında
20 Kasım itibarıyla Danıştaya gelen dosya sayısındaki
düşüşe orantılı olarak bu sayı 94.045e
düşmüştür.
Danıştayın üye, hâkim ve personel
ihtiyacı ile hizmet binası başta olmak üzere, tüm
ihtiyaçları AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde yerine getirilmiş
ve getirilmeye devam etmektedir. Hukukçu bir milletvekili olarak, yargı
kararlarına eleştiri getirilirken yargı ve yargıçlara
idarenin yandaşı ve yandaş yargı söylemini kesinlikle
kabul etmediğimi, bir hukukçu olarak tüm meslektaşlarıma haksızlık
olacağını ve hazmetmenin de mümkün
olmadığını... Zira, yargının tüm kademesindeki
meslektaşlarımın hukuki bir terbiye ve ahlaka uygun
davranacağına inancım tamdır.
Danıştay Başkanı ve
organları, yine, tüm yargı organları gibi, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası ve kanunlarında belirtildiği gibi
bağımsız ve Anayasa ve kanunların kendilerine
sağladığı teminat altında görev yaparlar.
Danıştay Başkanlığında
görev yapan savcı ve tetkik hâkimlerinin atama ve nakil işlemleri
Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından yürütülmektedir.
Danıştay Başkanlığına tahsis edilmiş olan
2.082 kadro pozisyonda 604 yargı mensubu olmak üzere 1.580 personel görev
yapmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle
Danıştay Başkanlığının bütçesi bir önceki
yıla göre yüzde 15,61 artırılarak toplam 210 milyon 775 bin Türk
lirası ödenek tahsisi öngörülmüştür.
2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin ve
Danıştay bütçesinin üyelerimize, hâkimlerimize,
çalışanlarımıza ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
İbrahim Yurdunuseven, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet Bakanlığı bütçesi içerisinde yer alan
Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları
Kurumu ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı 2020 bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz 2002
yılında AK PARTİyi iktidara getirmiş ve bütçe
hazırlama yetkisini o günden bugüne kadar her yıl bize
vermiştir. Aziz milletimize, partimize ve Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğana verdiği destekten dolayı
şükranlarımı arz ediyorum.
Adalet Bakanlığımıza
bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü taşra
teşkilatına bağlı kurumlarda görev yapan personelin
44.212si kadrolu, 21.931i sözleşmeli ve 164ü işçi olmak üzere
toplam 66.307 personel görev yapmaktadır.
2019 Aralık ayı itibarıyla ülkemizde
355 ceza infaz kurumu bulunmakta olup, kurumlarımızda 288.799
hükümlü, tutuklunun barındırılması
sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidara geldiğimiz 2002 yılından bu yana
Avrupa Birliği normlarına uygun 191 adet yeni ceza infaz kurumu
inşaatı tamamlanmış, infaz rejimine uygun olmayan, yeterli
eğitim ve iyileştirme çalışması yapılamayan çok
eski yapılardan oluşması ve bazılarının da
taş bina olması nedeniyle fiziki kapasitesi yetersiz olan 347 ceza
infaz kurumu da kapatılmıştır. Mevcut ceza infaz
kurumlarımızın elektrik, su, doğal gaz, sıhhi tesisat,
çatı ve genel tadilatları kapsamında büyük ve küçük onarımları
yaptırılarak kurumlarımızın fiziki şartları
da iyileştirilmiştir. Yine, herkesin malumudur ki, infazlara ve
mahkûm isyanlarına tanıklık eden, darbe
yıllarının acılarının
yaşandığı cezaevleri de artık AK PARTİ
dönemlerinde müzeye dönüştürülmüştür. AK PARTİ olarak, ceza
infaz kurumlarını uluslararası sözleşmelerin belirttiği
standartlara uygun hâle getirdik, ceza infaz sisteminde, tutuklu ve
hükümlülerin haklarını koruyacak gerekli tüm tedbirleri aldık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işkenceye karşı sıfır tolerans
politikası çerçevesinde, insan hakları ihlallerine hiçbir müsamaha
göstermeyen Bakanlığımız, kötü muamelenin
yapılmaması ve bu yöndeki iddiaların ortadan
kaldırılması için tüm yasal değişiklikleri
yapmış olup buna ilişkin tüm adli, idari denetim ve sivil izleme
mekanizmalarını oluşturmuştur.
AK PARTİ olarak, iktidara geldiğimiz
günden bugüne kadar ceza infaz sisteminde köklü değişiklikler ve
önemli reformlar da gerçekleştirilmiştir. Bugün gelinen noktada
sağlanan değişim ve gelişim sürecine ivme kazandıran
tamamlayıcı unsurlardan biri de kuşkusuz, başta Avrupa
Birliği olmak üzere, diğer ülkeler ve uluslararası
kuruluşlarla yapılan iş birliği çalışmaları
ve bu kapsamda yürütülen projelerdir. Adalet Bakanlığımız
bugüne kadar ceza ve adalet alanında pek çok Avrupa Birliği destekli
projeyi başarıyla yürütmüş ve hâlihazırda yürütmeye de
devam etmektedir.
Değerli Başkan ve değerli
milletvekilleri; İşyurtları Kurumu, hükümlü ve tutukluların
meslek ve sanatlarının korunup geliştirilmesi veya bir meslek
veya sanat öğrenmeleri amacına yönelik olarak çalışmalarını
sağlamak üzere 1997 yılında kurulmuş, özel bütçeli, Adalet
Bakanlığına bağlı bir kuruluştur. Bu
bağlamda, hükümlü ve tutukluların mesleki eğitimlerinin
sağlanmasının yanında ayrıca Adalet
Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatı ile
bağlı kuruluşlarının yatırım ve cari
ihtiyaçları da karşılanmaktadır. Millî Eğitim
Bakanlığımız ile Adalet Bakanlığımız
arasında imzalanan Özel Eğitim Materyalleri Üretim Projesi Protokolü
kapsamında, özel eğitim sınıflarının
ihtiyacı olan 70 binin üzerindeki eğitim ve öğretim materyali
hükümlü ve tutuklularca iş yurtlarında üretilmektedir, böylece yurt
dışından temin edilen özel materyallere de ihtiyaç
kalmamaktadır.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Adalet Akademisi, tüzel kişiliği olan,
bilimsel ve idari, mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kamu
kuruluşudur. Akademinin en önemli hedefi, hukukun hak ve nasafet ile
adalet ve insan hakları gibi temel kavramlarını özümsemiş,
tarafsız, bağımsız, toplumun millî ve manevi
değerlerini benimsemiş, devletine ve milletine bağlı hâkim
ve cumhuriyet savcıları yetiştirmektir. Bu bağlamda, 2019
eğitim öğretim döneminde Akademide 2.195 hâkim ve savcı
adayına meslek öncesi, 3.761 hâkim ve savcıya meslek içi ve 1.475
kamu görevlisine hizmet içi eğitim programı düzenlenmiştir. Türkiye
Adalet Akademisi Eğitim-
Biraz önce CHPli bir konuşmacı rakamlara
takla attırarak, 28 milyon icra dosyasının olduğu, iki
taraf varsa 56 milyon kişinin ihtilaflı olduğu yönünde,
dolayısıyla ülke nüfusunun 3/4ünün icra dairesi önünde
bulunduğuna ilişkin bir beyanatta bulunmuştur. Bu konuda
şunu da söylemek istiyorum: Yıllara devreden dosyalar vardır ve
aynı zamanda mükerrer isimler üzerinden geçirilmektedir. Yine aynı
konuşmacı, 7,5 milyon asliye ceza dosyası bulunduğunu,
bunun iki taraf olması ve iki de tanık olması hâlinde 30 milyon
kişinin adliye koridorlarında olduğunu söylemektedir ki bu da
yaklaşık nüfusumuzun yarısının asliye ceza
koridorları önünde olduğu gibi bir anlama gelmektedir; bu, bana göre
siyasi bir demagojidir. Yine bir başka CHPli konuşmacının
belirttiği gibi, maalesef istatistiki bir yalandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Yurdunuseven, buyurun.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adalet dağıtmak
devletin temel fonksiyonlarından biri ve meşruiyetinin de temelidir.
Bu alandaki hizmetlerin modern kamu anlayışı çerçevesinde adil,
güvenilir, etkili ve makul bir sürede sunulması, önemli ölçüde, başta
hâkim ve savcılar olmak üzere tüm yargı personelinin mesleki
yetkinliğiyle doğru orantılıdır.
Böylece, 2020 bütçemizin tüm ülkemize hayırlı
olmasını, hayırlı hizmetlere vesile olmasını
diliyor, bütçenin hazırlanmasında emeği geçen, başta Plan
ve Bütçe Komisyonundaki tüm milletvekili arkadaşlarımız olmak
üzere, tüm Meclise teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın Emine
Zeybek, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE ZEYBEK
(Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hâkimler ve
Savcılar Kurulu 2020 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Halkımızın iradesiyle, 16 Nisan 2017
tarihinde yapılan referandum sonucu Anayasamızda
değişiklikler yapılmıştı. Yapılan bu
değişikliklerle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ismi
Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak değiştirilmiş ve Kurulun
yapısı ile üye seçim sistemi yeniden düzenlenmiştir. Anayasa
değişikliği sonrası Hâkimler ve Savcılar Kurulunun üye
sayısı 22den 13e, daire sayısı da 3ten 2ye
düşürülmüştür. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır.
Adalet Bakanlığı ilgili Bakan Yardımcısı Kurulun
tabii üyesidir. Cumhurbaşkanınca 3 üyesi adli yargı hâkim ve
savcıları arasından, 1 üyesi idari yargı hâkimleri
arasından ve Türkiye Büyük Millet Meclisince 3 üyesi Yargıtay üyeleri
arasından, 1 üyesi Danıştay üyeleri arasından ve kalan 3
üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının
hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ve avukatlar
arasından seçilir. Millî iradenin Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığıyla
yargı üst yönetimi olan Hâkimler ve Savcılar Kuruluna üye seçiminde
rol üstlenmesi bu değişiklikle sağlanmıştır. Bu
adım sayesinde yargının demokratik meşruiyeti ve hesap
verebilirliği de güçlendirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HSK yenilenen yapısıyla hukukun üstünlüğü,
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ilkelerini esas alarak yargı
hizmetlerinin adil, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesini
sağlamak amacıyla hâkim ve savcılarla ilgili iş ve
işlemleri adalet, tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük,
tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde
yürütmektedir. Bu kapsamda, Hâkim ve Savcılar Kurulu Başkan Vekilini
ve daire başkanını seçme, dairelerin kararlarına
karşı yapılan itirazları inceleyip karara bağlama,
adli ve idari yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul
etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci
sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları
uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme,
görevden uzaklaştırma ile hâkim ve savcılar hakkında
denetim, araştırma, inceleme ve soruşturma yapılması
konularına münhasır olmak üzere yönetmelik çıkarma ve genelge
düzenleme, Kurulun strateji planını onaylama ve uygulamasını
takip etme, görev alanını ilgilendiren kanun ve diğer mevzuat
taslakları hakkında görüş bildirme, daireler arasında
çıkan görev ve iş bölümü uyuşmazlıklarını kesin
olarak karara bağlama, Kurulun görevine giren fakat Genel Kurul veya
dairelerin görevleri arasında gösterilmeyen konularda karar mercisini
belirleme, hâkim ve savcıların uymaları gereken etik
davranış ilkelerini belirleme, Kurul üyeleri hakkındaki suç
soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturma
işlemlerine ilişkin 6087 sayılı Kanunla verilen görevleri
yerine getirme, Bakanlığın bir mahkemenin kaldırılması
veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini
karara bağlama, Yargıtay ve Danıştaya üye seçme gibi
görevleri yerine getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hâkim ve Savcılar Kurulumuzun harcamalarının
büyük kısmını personel giderleri ile mal ve hizmet
alımı oluşturmakta olup 2020 yılı için 93 milyon 163
bin liralık bütçe planlanmaktadır. Hâkim ve Savcılar Kurulu
adil, bağımsız, tarafsız, güvenilir ve etkin yargının
teminatı vizyonuna ulaşabilmek için yargı
bağımsızlığını ve
tarafsızlığını güçlendirmeyi, yargıya güveni
artırmayı, hâkimlik ve savcılık teminatını
güçlendirmeyi, kurumsal altyapı ve kapasiteyi güçlendirmeyi ve
yargının etkinlik ve verimliliğini artırmayı kendine
amaç edinmiştir.
Adalet mülkün temelidir. anlayışıyla
hukukun üstünlüğünün partimizin vazgeçilmez unsurlarından biri
olduğunu vurgular, görevlerini başarıyla ifa eden tüm yargı
mensuplarımıza ve diğer çalışanlarımıza
teşekkür eder, 2020 yılı bütçemizin devletimize ve milletimize
hayırlı olmasını dilerim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir konuya değinmek istiyorum Sayın
Başkanım, belki biraz uzatma isteyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE ZEYBEK (Devamla) Dün bu kürsüden, Gazi
Meclisimizin en genç milletvekili olan Rümeysa Kadak tarafından
şiddetle alakalı bir konuşma yapılmıştı ve
bu konuşmadan hepimizin ders alması gerekiyordu çünkü değerli
milletvekilimiz Genel Kurulu da muhatap göstermişti ve daha bir gün
geçmeden biraz önce yaşadığımız olay karşısında
bu milletvekilimize, Meclisimizin en genç milletvekiline mahcup olduğumuzu
ifade etmek istiyorum.
Şahsım adına kendisinden özür diliyor
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bilecik Milletvekili Sayın Selim
Yağcı, buyurun lütfen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELİM YAĞCI
(Bilecik) Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri;
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Kişisel
Verileri Koruma Kurumu 2020 yılı bütçeleri üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama
başlamadan önce yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
İnsan haklarına saygı, bir toplumun
medeniyet seviyesini gösteren en önemli göstergedir. Yüce Rabbimiz,
insanlığa peygamberleri vasıtasıyla kâmil ve mükemmel insan
olmanın, medeni insanlardan müteşekkil üstün bir toplum olmanın,
yüce bir medeniyet kurmanın yollarını göstermiştir. Bu
noktada İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyen
Şeyh Edebali hazretleri başta olmak üzere, Hacı Bektaş
Veliyi, Mevlânayı ve Yunus Emreleri yetiştiren kadim Anadolu
medeniyetimizin dünyaya insan haklarını öğreten felsefelerin
doğduğu merkez olması, hepimizin ortak onur ve gurur
kaynağıdır.
Anadolu Türk-İslam medeniyetimizin insan
hakları yansımaları üzerine Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın Bana göre, insan
haklarının zirvesi, bizim medeniyetimizin İnsan,
yaratılmışların en şereflisidir. hükmüdür. Bunun
üzerine hak tanımı yapmak beyhudedir. sözü son derece
anlamlıdır.
Türkiyenin Suriye ve Irakta, hatta tüm dünyada
yaşanan insani dramlar karşısındaki durumunun
başlı başına bir insan hakları efsanesi olduğu
kanaatindeyim. Ecdadımız insana, hatta yaratılmışların
tamamına dair her konuda öylesine hassasiyetle örnekler ortaya
koymuştur ki bugün dahi bu örneklere rastlamak pek mümkün değildir.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyen Şeyh
Edebalinin diyarı Bilecik Milletvekili olarak bugün buradan tüm
milletimize diyorum ki: Bizim kadim medeniyetimizin gereği olarak tüm
dünyaya öğrettiğimiz insan hakları gibi güzel bir kavrama en
güzel bir şekilde sahip çıkıp uygulayarak dünyaya örnek olmak,
tarihin bizlere yüklediği bir sorumluluk, kelimenin tam anlamıyla da
boynumuzun borcudur. Eğer bunu gereği gibi yerine getiremezsek, üstat
Necip Fazılın ifade ettiği gibi, âdeta güneşi cebimizde
kaybetmiş oluruz diyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV) miladi 632de
insanlığa seslendiği Veda Hutbesinin özünde tüm dünyaya
evrensel insan hakları mesajını verirken, modern dünyada Veda
Hutbesinden tam bin üç yüz on altı yıl sonra, Birleşmiş
Milletler eliyle, 10 Aralık 1948de Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ancak ilan edilebilmiştir.
Türkiyede bu konuyla ilgili kurumsal çalışmalar 1990lı
yıllarda başlamış olup Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 20 Nisan 2016 tarihinde 6701 sayılı Kanunla
kurulmuş, kurulmasıyla birlikte bu alanda ciddi çalışmalar
ivme kazanmıştır.
Başka bir kurumumuz olan Kişisel Verileri
Koruma Kurumumuz, temel bir insan hakkı olan özel hayatın
gizliliğiyle doğrudan bağlantılıdır. Bilişim
teknolojisindeki yaşanan gelişmeler, kişilerin özel
hayatının gizliliğini sağlayabilmek için, üçüncü
kişilerin eline geçmesinde sakınca bulunan verilerin hukuken korunması
ihtiyacını gündeme getirmiştir. Ülkemizde 2010
yılından itibaren Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sahiptir. ifadesinin
Anayasamızda yer almasıyla birlikte, kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkı anayasal bir hak olarak güvence
altına alınmıştır. Bu kanunla birlikte ülkemizde
kişisel verilerin korunması alanında çok önemli
çalışmalara başlanmıştır. Türkiye'nin verisi
Türkiyede kalmalıdır. anlayışıyla Kişisel
Verileri Koruma Kurumu İnsan değerlidir, değerli bir
varlık olan insanın verileri de değerlidir.
anlayışıyla çalışmalarını devam
ettirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yağcı,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SELİM YAĞCI (Devamla) Ben, bu 2
kurumumuza ve kurum çalışanlarımıza yapmış
olduğu çalışmalar sebebiyle teşekkür ediyorum ve bundan
sonraki çalışmalarında da başarılar diliyorum.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu ile Kişisel Verileri Koruma Kurumunun 2020 yılı
bütçelerinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
diliyor, yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Giresun Milletvekili Sayın Cemal
Öztürk, buyurun lütfen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine ve Maliye
Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
2nci, AK PARTİ hükûmetlerinin 18inci bütçesini görüşüyoruz. 2002
yılından beri aralıksız olarak AK PARTİyi
destekleyerek görüşmekte olduğumuz bu bütçeyi yapmamıza imkân
sağlayan aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesiyle yükümlü
olan devlet, kamu kaynakları ile kamu ihtiyaçları arasında denge
kurmak, harcamalarını yaparken de bu denge içinde hareket etmek
zorundadır. Devlet, bu dengeyi bütçeler vasıtasıyla kurar.
Bütçe, devletin gelecek bir yıla dair belirlediği gelir tahminleri
ile yapacağı harcamaların plan ve programıdır;
hükûmetlere gelir toplama ve harcama yetkisi veren bir kanundur.
Anayasanın 161inci maddesinde kamu tüzel kişilerinin
harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağı,
bütçenin hazırlanmasının, uygulanmasının ve
kontrolünün kanunla düzenleneceği amir hükümdür. Bütçe kanunu yapma
hakkı Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bütçeyi kullanma hakkı ise hükûmete
aittir. Meclis de hükûmet de bu yetkiyi seçimlerle milletten almaktadır.
Hükûmetimizin milletimizden aldığı bu hak ve yetkiyi bir emanet
hassasiyetiyle yönetmekte olduğunu görüyor, bundan böyle de bu hassasiyet
içinde hareket edeceğine inanıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son yıllarda yaşanan iç ve dış
şokların ekonomik istikrarımızı olumsuz şekilde
etkilediği bir gerçektir. Özellikle 2018 yılının ikinci
yarısında ekonomi alanında cumhuriyet tarihinin en büyük
saldırılarına maruz kaldık. Piyasalarımıza
karşı yapılan kur odaklı finansal ataklar makro ekonomik
istikrarımızı tehdit etmiş ve ekonomik dalgalanmalara neden
olmuştur. Türkiyeyi istedikleri istikamete sevk edemeyenler, alçakça
saldırılarla ülkemizi bölmek, devletimizi yıkmak, milletimizi
yok etmek istediler ama Allaha şükür ki başta Sayın
Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu, dirayetli
yönetimi, Hazine ve Maliye Bakanımızın ve ekibinin
başarılı operasyonları, en önemlisi de aziz milletimizin
dua ve gayretleri sayesinde amaçlarına ulaşamadılar,
ulaşamayacaklar. Alınan tedbirler sonucunda finansal dalgalanmalar
azaltıldı, risk primi, faiz, enflasyon ve büyüme gibi göstergelerde
önemli iyileşmeler sağlandı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçe milletin ortak kasasıdır. Bu ortak kasayı
yönetip koordine etmekse Hazine ve Maliye Bakanlığının
görevidir. 1 trilyon 95,5 milyar lira gider, 956,6 milyar lira gelir ve 138,9
milyar lira açık öngörülen 2020 yılı bütçesi içinde, Hazine ve
Maliye Bakanlığı bütçesinin payı yüzde 42,75 oranla yani
468,3 milyar lira gelir payıyla en büyük paya sahiptir. Faiz
harcamaları hariç tutulduğunda Bakanlığın bütçesi
329,4 milyar lira olmaktadır. Ancak bu miktarın sadece yüzde 1,3lük
kısmı yani 4,2 milyar lirası Bakanlık hizmetleri, yüzde
98,7lik kısmı yani 325,2 milyar lirası ise diğer kamu
idarelerinin hizmetlerinin finansmanı için kullanılacaktır. 2020
yılı bütçesi Yeni Ekonomik Programda ortaya konulan temel hedefler
doğrultusunda hazırlanmıştır.
Geçmiş AK PARTİ hükûmetleri dönemlerinde
olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de gelir ve gider
politikalarımızın, mali disiplinden taviz verilmeden, ekonomik
istikrar korunarak, büyüme desteklenerek, yurt içi tasarrufların ve
yatırımların teşvikine katkı sağlayacak
şekilde uygulanacağına inanıyoruz.
Kaynakların verimli ve tasarruflu
kullanılması amacıyla yapısal değişikliklerin
hayata geçirileceğine, bu sayede oluşturulacak ilave mali
kaynaklarınsa başta eğitim, sağlık ve altyapı
harcamaları ile katma değeri yüksek üretimin desteklenmesi gibi,
ülkemiz için stratejik öneme sahip alanlarda kullanılacağına
inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Öztürk.
Buyurun.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Bütçe
açığının azaltılacağına ve
açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde
3ün altında tutulacağına inanıyoruz.
Çalışanlarımıza, emeklilerimize,
esnaflarımıza, sanayicilerimize, öğrencilerimize, hülasa tüm
kesimlere gereken desteğin verileceğine inanıyor, bu konu da
Hükûmetimize güveniyoruz.
Son söz olarak, vergi vererek devletimize,
milletimize destek olan, ekonomimize kaynak sağlayan
vatandaşlarımıza müteşekkir olduğumu bir kere daha
ifade ederek, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın 2020 yılı
bütçesinin hayırlı uğurlu ve bereketli olması dileklerimle
Genel Kurulu ve aziz milletimizi tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Erzurum Milletvekili Sayın Zehra
Taşkesenlioğlu Ban, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU
BAN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
yılı Bütçe Kanun Teklifinin görüşmelerinde, Gelir İdaresi
Başkanlığı hakkında söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2018de başlayan, kısmen 2019da devam eden kur
savaşları ve ekonomik operasyonlara rağmen, milletimizin
desteği, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin meydana
getirdiği koordinasyon, eş güdüm ve karar alma süreçlerindeki
etkinlik sayesinde, çok başarılı çalışmalar yürüterek
hem operasyonları hem de kur savaşlarını etkisiz hâle
getirdik. AK PARTİ hükûmetleri olarak bugüne kadar çok
başarılı bütçe çalışmaları gerçekleştirdik.
2002 yılında merkezî yönetim bütçe açığının millî
gelire oranı yüzde 11,5 iken 2018 yılında yüzde 2ye kadar
indirdik. Bilindiği gibi bütçenin en önemli gelir kaynağı
vergilerdir ve vatandaşlara sunulan eğitim, ulaşım,
sağlık ve güvenlik gibi temel giderler vergi gelirlerinden karşılanmaktadır.
Ancak gelin görün ki AK PARTİ iktidarları dönemine kadar vergi
gelirlerinin önemli bir kısmı sadece ve sadece faiz
harcamalarına gidiyordu. Birkaç rakam vererek neyi söylediğimi çok
net olarak ifade etmeye çalışacağım. Bu anlamda, 2002
yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7si faiz harcamalarına giderken
2019 yılında bu oran yüzde 15,4e kadar düşmüştür.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Meclisimizin yaptığı değişiklikle,
uyumlu gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik
gerçekleştirdiğimiz yüzde 5lik vergi indirimi uygulamalarıyla
hem vergi toplamada etkinlik meydana getirdik hem de mükelleflerin vergi
yükümlülüklerini zamanla yerine getirmelerini teşvik etmeye gayret ettik.
Yine İnteraktif Vergi Danışmanlığı
uygulamasıyla mükelleflerin vergiyle ilgili yükümlülükleri hakkında
bilgilendirmelerimizi gerçekleştiriyoruz ve 2020 yılında da
zirai kazanç elde eden mükelleflerimizi yine bu kapsama alarak sistemi
genişletmeye devam edeceğiz.
Dijital dünyada meydana gelen gelişmelere
paralel olacak şekilde interaktif vergi dairesi uygulamalarıyla bugüne
kadar 123 farklı işlemi bu kapsamda ele aldık. E-fatura,
e-defter, e-tahsilat, e-beyanname gibi elektronik uygulamaları yine AK
PARTİ iktidarları döneminde gerçekleştirdik ve bu
uygulamaları etkin ve verimli bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz
ve bilinmelidir ki hizmetin sürekliliği esastır. Çevre dostu bu
uygulamalarla hem sürdürülebilir kalkınmaya destek oluyor hem de
mükelleflerin devlet üzerinde oluşturduğu idari maliyetleri
azaltıyoruz. Ben şuna inanıyorum: Bir bireyin mesleki
bağımlılığını anlarım ancak aynı
zamanda bir siyasetçi olarak da objektif olarak rakamlara bakılması
gerektiğini de anlarım. Biraz önce Sayın Akif Hamzaçelebi
CAVİT ARI (Antalya) Hamzaçebi.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
E-fatura uygulamaları, e-defter uygulamalarımızla ilgili konuyu
gündeme getirirken keşke rakamların da hakkını burada
vermiş olsaydı. E-fatura ve e-arşiv uygulamalarıyla bugüne
kadar 2,5 milyar TLlik bir tasarruf meydana getirdik. Yine, e-tebligat
sistemiyle 643 milyonluk tasarrufu sağlamış olduk. İşe
başlama süreçlerinde elektronik ortamda yoklama yapılarak işlem
süreçlerini kolaylaştırmakta ve kısaltmaktayız. Bugüne
kadar 1,7 milyona yakın yoklamayı bu şekilde
gerçekleştirdik.
Gelirdeki etkinliğin önemli
adımlarından biri de kayıt dışı ekonomiyle
mücadele ve kayıtlı ekonomiyi teşvik etmektir. Bu kapsamda
2019-2020 dönemi içinde Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele
Eylem Planını başarıyla yerine getiriyoruz. Yine aynı
çalışmalar kapsamında risk odaklı analiz ve denetim
çalışmalarını yürütüyoruz. Gelir politikaları ve
maliye politikaları çerçevesinde ekonomik hayatı canlı tutmak
için vergi indirimleri ve alternatif gelir kaynaklarıyla bütçe dengelerini
korumaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde gelir politikalarımızı,
mali disiplinimizden taviz vermeden, ekonomik istikrarı koruyarak,
büyümeyi destekleyerek, yurt içi tasarrufları artırarak ve
yatırım teşviklerine katkı sağlayacak şekilde
uygulamaya devam edeceğiz. 2020 yılında merkezî yönetim bütçe
gelirlerini yüzde 10,3 artırarak 956 milyar TLye, vergi gelirlerini de
yüzde 17,5 artırarak 784 milyar TLye, vergi dışı
gelirlerde de 172 milyar TLye ulaşacağımızı tahmin
ediyoruz.
Sayın Başkan, kıymetli üyeler; bu
kapsamda, Yeni Ekonomi Programında belirtildiği üzere, vergiyi daha
etkin bir şekilde kullanarak istisna, muafiyet ve indirimleri kademeli
olarak sadeleştirip teşvik sistemimizle özel sektör
yatırımlarına hız kazandırarak ülkemizin küresel
platformda daha etkin ve daha rekabetçi olmasını sağlamaya
gayret edeceğiz.
Sözlerime burada son verirken AK PARTİ
iktidarları döneminde 18inci bütçe yapmanın gururunu bir kez daha
yaşadığımı ifade ediyor, 2020 yılı
bütçesinin ülkemize, milletimize ve canım şehrim Erzuruma
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Muş Milletvekili Sayın
Mehmet Emin Şimşek, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN
ŞİMŞEK (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerinde konuşmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi grubum ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunuyla
birlikte kurulan Kamu İhale Kurumu, 2002 yılından bu yana kamu
alımları alanında önemli çalışmalar
yapmıştır. Bu çalışmaların amacı, daha etkin
ve verimli bir kamu alımları sistemi kurulmasının
sağlanmasıdır. 2018 yılında gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 5i ve merkezî yönetim bütçe giderlerinin
yaklaşık yüzde 24ünü oluşturan mali büyüklüğü düzenleme ve
denetleme görevi Kamu İhale Kurumu tarafından yürütülmüştür.
Dolayısıyla, Kurum, makro ölçekte iktisadi etkileri yüksek olan
faaliyetler yürütmektedir.
2018 ve 2019 yıllarında Kamu İhale
Kurumu tarafından birçok yenilik hayata geçirilmiştir. Bunların
en önemlisi elektronik ihalenin daha fazla yaygınlaştırılmasıdır.
E-devlet dönüşümünün önemli bir ayağı olan e-ihale süreci,
kamusal satın alma işlemlerinin daha verimli ve kaynakların
amacına uygun biçimde kullanılması ilkeleri için de önemli bir
araç hâline gelmiştir. E-ihalenin
yaygınlaştırılması hedefi doğrultusunda 2019
yılı itibarıyla herhangi bir parasal sınırlama olmadan
yaklaşık 90 bin ihalenin elektronik ortamda yapılması
mümkün hâle gelmiştir. Atılan adımlar sonucunda e-ihale,
e-eksiltme, e-teklif, e-tebligat gibi uygulamalarla, alımların daha
rekabetçi bir ortamda yapılmasına zemin
hazırlanmıştır, tasarruf ve verimlilik
sağlanmış, gizlilik ve güvenilirlik ön plana
çıkmıştır. Sadece e-eksiltmeyle elde edilen tasarruf 217
milyon TL olup e-ihale, e-teklif, e-tebligat gibi uygulamalarla elde edilen
tasarruflar da dikkate alındığında 300 milyon TL tasarruf
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada özellikle Kamu İhale Kanununa ilişkin
yapılan değişiklikler ve istisnalara yönelik eleştiriler
hakkında açıklama yapma gereği duyuyorum. 4734 sayılı
Kanunun yürürlüğe girdiği 2002 yılından bu yana ülkemizde
yaşanan ekonomik ve sosyal dönüşümle birlikte kamusal ihtiyaçlarda da
değişim meydana gelmiş ve kamu hizmetlerinin sunumunda birçok yenilikçi
çözümler ortaya çıkmıştır. Yaşanan bu pozitif değişime
karşın on yedi yıl boyunca kamunun satın alma sürecinin
aynı usullerle devam etmesini beklemek ise dönüşümün ve
değişimin dışında kalmak anlamına gelecektir. Bu
çerçevede güncel ihtiyaçlar da dikkate alınarak yapılan Kamu
İhale Kanunundaki düzenlemelerin ve istisnaların kamu
alımlarına ilişkin uluslararası düzenlemelerle paralellik
gösterdiği ve düzenlemelerin konunun ekonomik ve sosyal boyutu ile
ihtiyaçların niteliği esas alınarak yapıldığı
görülecektir.
İhale sistemimizin rekabeti hedefleyen saydam
bir yapıda olması, kamu kaynaklarının verimli
kullanımı ve harcamaların doğru kullanımı
bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu anlamda kamu
alımları alanını düzenleyen Kamu İhale Kurumunun
varlığı, ihale sistemimizin uluslararası normlarla
uygunluğu bizim için önemli bir teminattır.
Bu husus Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen
2019 yılı Türkiye Raporunda da teyit edilerek ihale usullerindeki
şeffaflık ve etkinlik ilkelerine bağlı
kalındığı ve e-ihaleden etkin bir biçimde faydalanıldığı
görülmüştür. Ayrıca raporda yolsuzluk ve hileli uygulamaların
tespitine ve üzerine gidilmesine yönelik mekanizmaların mevcut
olduğu, kamu alımlarının izlenmesinin tatmin edici düzeyde
bulunduğu, Kamu İhale Kurumunun düzenli istatistikler
yayımladığı ve idarenin kamu alımı süreçlerini
yönetme kapasitelerinin gelişmeye devam ettiği de
belirtilmiştir.
Bu bilgiler ışığında,
önümüzdeki dönemde, kamu alımları alanındaki yasal ve kurumsal
yapının ülkemizin kalkınmasında güçlü bir şekilde
katkı sunmaya devam edeceğine inancımız tamdır.
Bu vesileyle 2020 yılı bütçesinin ülkemize
ve milletimize hayırlı ve bereketli olmasını temenni
ediyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Elâzığ Milletvekili
Sayın Zülfü Tolga Ağar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZÜLFÜ TOLGA AĞAR
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2020
yılı bütçesi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özelleştirme, dar anlamıyla, kamu mülkiyetindeki
işletmelerin özel sektöre devridir. Geniş anlamda özelleştirme
ise piyasaların serbest piyasa koşullarına uygun hâle
getirilmesi demektir. Özelleştirmenin hem ülkemizde hem Avrupada hem de
dünyanın birçok ülkesinde gündeme girmesinin sebebi, devletlerin
kurduğu veya kurmak zorunda kaldığı iktisadi
teşebbüslerin etkinliklerinin zayıflaması, rekabetçi piyasalara
ayak uyduramamasının ve teknolojik anlamda atılımlar
yapamamasının sonucudur. Kamu iktisadi teşebbüslerinin iktisadi
sistem içinde sayısının artması, Avrupa ve ABDde bir
zorunluluğun sonucudur. KİTlerle piyasaya müdahale, 1929 ekonomik
buhranının serbest piyasa ekonomisini benimsemiş devletleri
mecbur bıraktığı bir ara çözümdür. ABD ve Avrupa ülkeleri
ağır işsizlik, ekonomideki durma seviyesine
ulaşmış sert daralmaların etkilerini azaltmak, ekonomilerine
tekrar can suyu verebilmek için KİTleri kurmuşlardır. Ülkemizde
ise KİTler bir zorlamanın sonucu değildir; uzun yıllar
süren savaşlarda ekonomisi çökmüş, genç ve eğitimli nüfusunu
maalesef, şehit olarak bırakmış, sermayesini kaybetmiş
olan memleketimizde genç cumhuriyetimiz için bir sanayi nüvesi oluşturmak,
sanayi ve ticaret kültürünü yerleştirmek, girişimciler için örnek
teşkil edecek işler yapmak için KİTler kurulmuştur ve
zayıf olan sektörlerde -sizin de takdirinizdedir ki- özel sektörün
yatırım yapmadığı sektörlerde devletimiz
yatırım yapmıştır, bunun için de KİTleri
kurmuştur.
KİTler ülkemiz için çok önemli bir işlev
gördü. Sanayimizde lokomotiflik yaptı; o zamanki sanayimizi ayağa
kaldırabilmek, iş adamlarımıza örnek olabilmek için
birtakım şirketleri oluşturdular kendi çabalarıyla.
Özelleştirme uygulamaları Avrupa ve ABDde
1960lı yılların başında başlamış olup
1980li yılların sonunda kendi üretimini, kendi olduğu
sektördeki görevlerini tamamlamışlardır. Türkiyede ise 1970li
yılların sonuna doğru gündeme gelmiş, 1984te -rahmetli
Özalın- çok fazla siyasi tartışmalarla gündem hâline
gelmiştir. 1994 yılında SHPnin koalisyon ortağı
olduğu dönemde özelleştirme yasal ve anayasal zeminine
kavuşturulmuştur.
Bunları şunun için anlatıyorum:
Birincisi, özelleştirme aslında bir tercih değildir, küreselleşmiş
ekonomik düzende iktisadi sistemlerin ayakta kalma mecburiyetinin sonucudur.
İkincisi ise özelleştirme AK
PARTİnin bir icadı değildir. Türkiyede ilk özelleştirmeyi
hükûmetlerimiz yapmamıştır; Meclisimizde bulunan bütün siyasi
partiler veya devamı oldukları ideolojik ya da siyasi
hısımlığı bulunan partiler ya özelleştirme
uygulamalarını bizzat yapmışlar ya da
mevzuatlarının hazırlanmasında yardımcı olmuşlardır.
Özelleştirme iki temel amaçla
yapılır: Bir, mali amaç; iki, ekonomik amaç. Yani rekabetçi
yapıyı güçlendirmek, verimliliği artırmak, teknolojik
atılım yapmak sektörlerin ve diğer işletmelerin inovatif
yapısını güçlendirmek içindir. AK PARTİ hükûmetleri
verimliliği ve rekabetçi yapının güçlendirilmesini, teknolojinin
yenilenmesini özelleştirme uygulamalarının merkezine
koyduğu için bugün Türkiyede birçok sektörde devasa atılımlar
yapılmıştır. Yaptığımız
özelleştirme uygulamalarıyla kamu üzerindeki finansman yükünü
hafifletmiş, kaynak kullanımındaki verimliliği
artırmış, piyasada rekabet ortamını oluşturarak
Türkiyedeki makroekonomiye katkı sağlamışızdır.
Bunun ispatı, milletimizin ve devletimizin, kanlı terör eylemlerine,
hain darbe girişimlerine, açık ve örtülü finans odaklı ekonomik
saldırılara maruz kaldığında ekonomimizin sendelemeden
yoluna devam edebilmesinin sağlanmasıdır.
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri, özelleştirilen KİTlerle ilgili şunu söylemek
istiyorum: İnanın ki bana, bu KİTlerin çoğu
yatırımlara, yenilenmelere ihtiyacı olan ve kamunun üzerine
ciddi manada yük getirecek olan KİTlerdir. Biz özelleştirmeler
sayesinde bu KİTlerin ciddi manada reorganizasyonuna öncülük ettik ve
bunların devlet üzerindeki yükünü sıfıra indirmiş
bulunmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Devamla) Tamamlayabilir
miyim Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Devamla) Somut bir örnek
vermek gerekirse, elektrik özelleştirmelerinde şu ana kadar
yapılmış olan 1,1 milyar dolarlık yatırımı,
özelleştirmeyi sağlamış olan firmaların üzerine
yıkmış bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Hükûmetinin özelleştirmedeki bir
farklı uygulaması da özelleştirmeleri bitirdikten sonra
yapmış olduğu takiptir. Mesela, geçtiğimiz yıl yapılan
10 şeker fabrikasındaki özelleştirmede kota düzenlemesiyle,
üretilemeyen şeker miktarını işletmelerden geri alarak -düzenlemeyle-
tekrar pancar üretilmesini teşvik etmemiz. Sayın
Cumhurbaşkanımız pancar üretimini korumak için iki önemli
kararın altına daha imza attı. Birincisi: Nişasta bazlı
şeker kotasını 10dan 2,5a düşüren kararı imzalayarak
pancar üreticisinin üretimini teminat altına aldı. İkincisi de:
Pancar fiyatını 300 TL olarak açıklayarak pancar üreticisinin
gelirine teminat oluşturdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Devamla) Sayın
Başkan ve değerli milletvekilleri, sözlerimin sonunda ekonomi
yönetimine ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığına
yapmış oldukları gayretlerden dolayı teşekkür
ediyorum.
2020 bütçemizin de memleketimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, sayın
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken mazlum
Bosnalıların katledilmesine cevaz veren ifadeleriyle bütün dünya
efkârının tepkisini çeken birisine Nobel Ödülü verilmesini telin
ediyorum bu kürsüden.
Arkadaşlar, yüz günü aşkın
zamandır soğukta, çadırda evlatlarına yüreklerini hasreden,
milletimizin izzetini, iffetini, ismetini temsil eden Diyarbakır
Analarının şahsında bütün milletimize saygı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, kozmik bir hakikat var. Bunu yeri
geldiğince konuşma sırası aldığımız
zamanlarda, zeminlerde hep ifade ettik. O hakikat şu: Her birim özel bir
kod üzere inşa edilmiştir. Dolayısıyla birisi için uygun
gördüğünüzü öbürü için uygun görmemelisiniz, öbürü için çare olmuyor.
Çoğu zaman bu hepimizin önüne geliyor, hayatın hakikatlerinden biri.
O yüzdendir ki biz ısrarla millî, yerli olana vurgu yapıyoruz. Yani
bize ait olanı, bizi ifade edeni inşa etmek ve o inşa üzere de
bütün bir toplum zeminini berrak hâle getirmek niyetinde olduk hep. Siyasi
anlayışımız ak düşünce bu hâl üzere hep yürüdü.
Şimdi, bunu ifade eden bir kurum, benim de mensubiyet duymaktan müftehir
olduğum, iftihar ettiğim bir kurum, Kamu Gözetimi Kurumu.
Bunu 2011 yılında biz ihdas ettik, biz
inşa ettik, hayata biz yansıttık. Bunun temel vazifesi finansal raporları
çok temiz, çok berrak hâlde bütün toplumun önüne koyabilmek. Hangi vasatta
koyacağız? Efendim, firmalar nezdinde yapacağız.
Firmaların yürürken iktisadi ortamı çok daha net görmeleri için
ellerindeki verileri sağlıklı hâle getirme kurumudur bu kurum.
Onun için inşa edildi ve burada şimdi, 18 bin -20 bine yakın-
bağımsız denetçi belge aldı. Çok ciddi bir eğitimden
geçtiler, zaten birikimin, efendim hamulenin bir özel konumlanmış,
konuşlanmış adresleriydi bunlar; yeminli mali müşavirlerdi,
mali müşavirlerdi. Şimdi, bunlar aynı zamanda
bağımsız denetçi pozisyonu aldılar ve sahada ciddi hizmet
veriyorlar, bu alanda iktisadi vasata katkı sunuyorlar.
Ancak bir hâle özellikle vurgu yapmak istiyorum
arkadaşlar. O hâl şu: Ülkemizde birkaç yabancı
bağımsız denetleme şirketi var. Genellikle bunlar fonksiyon
ifa ettiler bugüne kadar. Sebep, buradaki nakısaydı,
noksanlıktı, bunlar izale edildi. Öyleyse bundan sonra olması
gereken, bağımsız denetçilerimizin çok daha fonksiyonel, çok
daha işlevsel hâle gelmeleridir, onların kuracakları
şirketlerin burada söz sahibi olmalarıdır. Zaten bizim
bağımsız denetçilerimiz birikimi ifade ediyorlar. Demin de
söyledim, yeminli mali müşavirler, mali müşavirler hesaba kitaba aşina,
künhüne ermiş isimler. Öyleyse bunlara güveneceğiz, bunlara itimat
gösterip onları daha öne çıkaracağız.
Efendim, Kamu Gözetimi Kurumunun bir başka
fonksiyonu, faizsiz finans sektörünün gelişimini sağlamak ve bu
alanda faiz hassasiyeti olan insanlarımızın birikimlerini
ekonomiye kanalize etmelerini temin etmek. Bu alanda çok ciddi
çalışmaları var Kamu Gözetimi Kurumunun, bundan dolayı da
ayrıca kendilerine minnettarlığımız var.
TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu, daha önce
Devlet İstatistik Enstitüsüydü. TÜİK, hakkı, adaleti ifa eden,
ifade eden bir başka kurumumuz. Burada temel aldığımız
esas, devletin milletten gizleyeceği hiçbir şey olamaz hakikatidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız buna her vesile vurgu
yapmıştır. TÜİK de bunu hayata geçirdiği için, bütün
küresel aktörlerin de çok ciddi bir biçimde muhabbetle
yaklaştığı ve verilerini alıp sahada
kullandığı bir kurumdur. Bunların da gayretlerine
minnettarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Başkanım, çok çabuk bitti ama.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Aydemir.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Evet,
öteden beri hep şunu söyledik: Hedefimiz dünyada ilk 10 ekonomi
arasına girmektir. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu her
vesile çok berceste ifadelerle kayda geçmiştir ve onun Demokrasi ve
ekonomide Türkiyeyi dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine çıkartacak
reformları hayata geçirmeye devam edeceğiz. vurgusunu biz
Kızılelmamız olarak alıyoruz.
Bütçelerimizin hayır uğur getirmesini
diliyorum, hepinize saygı sunuyorum. Var olun, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet
Tan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET TAN (Kütahya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 2020
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası
Kurulu bütçeleri üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere BDDK, ülkemizde finansal
sistemin yaklaşık yüzde 90ını temsil eden banka ve banka
dışı finansal kuruluşların düzenleme, gözetim ve
denetiminden sorumludur. 2018 yılında küresel ekonomide ticaret
savaşları, Brexit gelişmeleri ve FEDin faiz
artırımı kararları etkili olurken ülkemizde ise jeopolitik
riskler ve spekülatif kur dalgalanmaları önemli gündem maddeleri
olmuştur. Ağustos 2018 tarihinden bu yana, döviz kurundaki
dalgalanmayı azaltmak ve piyasaları sakinleştirmek için gerekli
önlemler ivedilikle alınmış ve Yeni Ekonomik Programın
yürürlüğe konmasıyla ekonomimiz dengelenme sürecine girmiştir.
Finans sektörünün en önemli aktörleri olan bankalar
mevcut ekonomik sistemin can damarıdır. Çünkü bankalar,
yatırımlara gereken finansmanın temini için reel kesimin
finansörü konumunda olup hane halklarının tasarruflarının
ekonomiye kazandırılmasına aracılık etmekte, para
politikasının aktarım mekanizması olarak mali sisteme yön
vermektedir. Bu nedenlerle, bankacılık sektörünü etkileyen tüm
gelişmelerin izlenerek doğru zamanda uygun müdahalelerin yapılması
büyük önem arz etmektedir.
Finans sektörümüz içerisinde önemli bir
ağırlığa sahip olan bankacılık sektörümüz son on
yedi yıllık dönemde nitelik ve nicelik açısından önemli bir
değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Sektörün 2002
yılı sonunda 213 milyar Türk lirası seviyesinde bulunan aktif
büyüklüğü yaklaşık 20 kat artarak Ekim 2019 itibarıyla 4,3
trilyon TLye ulaşmıştır. Küresel belirsizliklere ve
olumsuz piyasa şartlarına rağmen bankacılık sektörü
2018 yıl sonuna göre yüzde 12 oranında büyüyerek mali yapısını
korumayı başarmış olup uzun süredir kamuyu finanse eden bir
sistem olmaktan çıkarak gerçek işlevi olan ekonominin
finansmanına yönelmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sermaye piyasalarımızın üst denetim mercisi
olarak SPK, gözetim ve denetim faaliyetlerini çok etkin bir biçimde icra
etmektedir. SPK, ülkemizin kalkınmasının finansmanında
önemli bir rolü olan sermaye piyasalarını daha da geliştirmek,
gelişmiş ülke piyasalarında başarıyla kullanılan
bazı finansal araçları ülkemizde de kullanabilmek için gerekli
düzenlemelerin yapılmasına yönelik çalışmalarına
aralıksız devam etmektedir. 2015 yılı sonunda başlanan
ve SPK ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası arasında kurumsal
yönetim alanında iş birliğine yönelik olarak geliştirilen
kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasında Sermaye Piyasası Kuruluna
destek konulu Borsa İstanbulda işlem gören şirketlerin kurumsal
yönetim uygulamalarının geliştirilmesini amaçlayan proje de
tamamlanmıştır. Bunlara ek olarak, 2018 yılında Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankasıyla başlatılan kitle
fonlaması ve borçlanma araçları projeleri ve İSEDAK
kapsamında 2019 yılında başlatılan gayrimenkul
değerler ve menkul kıymetleştirme projeleri de Ekim 2019 itibarıyla
tamamlanmıştır. Kitle fonlaması düzenlemesinin
yürürlüğe girmesiyle KOBİlerin ve erken aşama sermayeye ihtiyaç
duyan girişimcilerin sermaye piyasalarından faydalanmaları daha
kolay hâle gelecektir. Yurt dışı piyasalar ve yabancı
yatırımcılara hizmet sunumunu geliştirecek adımlar da
geçtiğimiz yıl SPK tarafından hayata geçirilmiştir. 2019
yılında yabancı merkezî saklama kuruluşlarının
yurt dışında yerleşik hak sahiplerine ait sermaye
piyasası araçları için toplu hesap yapısı oluşturması
mümkün hâle getirilerek sermaye piyasası araçlarımızın
uluslararası işlemlerde teminat olarak kullanımının
kolaylaşması sağlanmış ve sermaye
piyasalarımızın uluslararası piyasalarla
bütünleşmesini artırıcı adımlar
atılmıştır.
Bu vesileyle, dünya mazlumlarının hamisi
Sayın Cumhurbaşkanımızın her platformda Ahıska
Türklerinin davasını savunmaktan geri durmayacağı sözüne
binaen Doğu Türkistan, Arakan, Filistin, Çeçenistan, Afganistan,
Kırım, Irak, Keşmir, Mısır, Moro, Orta Afrika, Bosna
ve tüm dünya mazlumlarının yanında olduğumuzu ifade ediyor,
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü tebrik ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce heyetinizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyor, 2020 bütçesinin
hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diyarbakır Milletvekili
Sayın Ebubekir Bal, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EBUBEKİR BAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, Millî Savunma
Bakanlığı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, vatan ve millet
savunmasında mücadele ederek hayatını kaybeden tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet, hayatta bulunan gazilere acil şifa ve
sağlık diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını
yüzde 20ler seviyesinde karşılayan yerli ve millî sanayimiz yüzde
70ler seviyesine çıkmıştır. Bu konuda, hükûmetlerimiz döneminde
gerekli girişimler yapılmış; Silahlı Kuvvetlerimiz,
bugün, kendi ürettiği yerli ve millî silah ve teçhizatla sahada yer
almaktadır. Yerli ve millî savunma sanayimizin bugünkü seviyesi, ülkemizin
menfaatinin korunmasında önemli bir yer tutmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dost ve kardeş ülkelere yaptığımız
askerî yardım ve güvenlik iş birliği faaliyetleri
kapsamında, 2019 yılında dost ve müttefik ülkelere 126 milyon
Türk lirası tutarında hibe ve tahsis işlemi
gerçekleştirilmiştir.
Sağlık hizmetlerinde, Hakkâri Derecikte,
Hatay Cilvegözünde ve Afrin Cindereste 3 adet seyyar askerî hastane aynı
anda açılmıştır ve faaliyetleri, Sağlık
Bakanlığı personeli desteğiyle devam etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, mevcut
teknolojimizi geliştirmek ve daha verimli hâle getirmek en büyük
amaçlarımızdan biridir. Bu bilinçle, yerli ve millî silah
sistemleriyle donatılmış, eğitimli, disiplinli, morali
yüksek ve uluslararası harekâtlar dâhil her türlü ortamda, gece gündüz
kesintisiz görev yapma kabiliyetine sahip, etkin, caydırıcı ve
saygın bir ordu olması hayati önem arz etmektedir. Bu
doğrultuda, 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimi
sonrasında, her kurumda olduğu gibi TSKde de FETÖ terör örgütüyle
bağlantılı personel tasfiyesine başlanmış ve
devam etmektedir. Yürütülen temizlik işlemi gerçekleştikçe TSK daha
da güçlenerek yurt içi ve yurt dışında birçok
başarılı operasyon gerçekleştirmiştir.
Birliklerimizin, savaşa hazır duruma getirilmesi ve personel
destekleme oranlarının ihtiyaç duyulan seviyeye
çıkarılması amacıyla başarılı, liyakatli,
eğitim seviyesi yüksek personel temini önem arz etmektedir. Bu nedenle 15
Temmuz 2016 tarihinden sonra TSKye profesyonel personel kapsamında subay,
astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş, er olmak üzere
yaklaşık 80 bin yeni personel temin edilmiştir.
2020 yılı bütçe teklifi
hazırlanırken yukarıda belirtilen gerekçelerin yanı
sıra, Millî Savunma Bakanlığına tahsis edilecek
kaynakların etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılması esas alınmıştır. Tahsis edilen
kaynakların harcama süreçleri ile harcama alanları sürekli gözden
geçirilmekte, böylece kaynakların en uygun kullanımı
sağlanarak harcamalar kontrol altında tutulmakta ve tasarruf
tedbirlerinin gerektirdiği hassasiyet gösterilmektedir.
Ülkemizin sınırlarını terör
örgütlerinden temizleyerek güvenli bölge oluşturmak için Barış
Pınarı Harekâtını sınır ötesinde
başarıyla sürdüren Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye
sınırına yakın illerimiz başta olmak üzere, yurt
içinde de eş zamanlı operasyonlar yaparak birçok teröristi etkisiz
hâle getirmiştir, getirmeye de devam etmektedir. Barış
Pınarı Harekâtı Suriyenin toprak bütünlüğüne
saygılı olarak ve başarıyla icra edilmektedir. Hâlen bölge
halkının temel ihtiyacını karşılama ve
yaşamsal destek sağlama faaliyetleri, Türkiyedeki Suriyeli
misafirlerimizin kendi topraklarına, evlerine güvenli ve gönüllü
dönüşlerini sağlamak için bölgedeki çalışmalar TSKnin ve
ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşların da katkılarıyla
devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen
Sayın Bal.
EBUBEKİR BAL (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılı bütçemizin
ülkemize, devletimize, Bakanlığımıza hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Tamer
Akkal.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TAMER AKKAL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığının 2020 yılı bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi
ve necip Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Bir millet için
büyümekten korkmak kadar ölümcül bir düşünce olamaz. diyen yazar ve
şairimiz Hüseyin Nihal Atsızı vefatının 44üncü
yılında rahmetle anıyorum.
Küresel dünya düzeninde
karşılıklı etnik, dinsel, politik ve ekonomik
anlaşmazlıklar gittikçe artmaktadır. Ülkemizin de
hâlihazırda ve gelecekte diğer devletler veya gruplar tarafından
açık ve gizli tehditlere maruz kaldığı ve
kalacağı aşikârdır. Bu sebeple, savunma amacıyla
bütçemizden kaynak tahsisi bugün olduğu gibi gelecekte de zorunludur.
Geriye dönüp baktığımızda 2000li yılların
başında ülkemiz, savunma ihtiyaçlarının sadece
yaklaşık yüzde 20sini yerli kaynaklardan sağlıyordu,
günümüzde ise bu oran yüzde 65lere ulaşmış bulunmaktadır.
HÜRKUŞ, ATAK helikopteri -Akıncı
çalışmaları, ANKA, Millî Gemi Sistemimiz, denizaltı
çalışmalarımız, millî piyade tüfeğimiz- ALTAY
tankı ve zırhlı araçlarımıza yönelik çalışmalarımız
devam etmektedir. BORA, KASIRGA VE HİSAR Sistemlerimiz
geliştirilmekte, tanksavar sistemi üzerindeki
çalışmalarımız sürdürülmektedir. Hava savunma silah
sistemimizde KORKUTun üretimi başlamış bulunmaktadır.
ATMACA Projesi yürütülmekte, askerî tersanelerimizce Aydın Reis, Piri Reis,
Hızır Reis ve Seydi Ali Reis projelerinin inşa ve donatım
faaliyetlerine devam edilmektedir.
Millî Denizaltı Projemiz (MİLDEN)
kapsamında yerli ve millî denizaltılarımız için bu projemiz
güçlü bir kaynak oluşturmaktadır. ASELSAN, TAI, TUSAŞ,
İŞBİR, ASPİLSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi önemli sanayi
şirketlerimiz yerlileşme ve millîleşme
politikalarımızı izlemekte başarılı
olduğumuzun bir göstergesidir. SİHAlarda yerlilik oranımız
yüzde 93lere yükselirken, 2005 yılından bu yana geliştirdiğimiz
İHAlar millî mühimmatlarla donatılmalarıyla terörle mücadelede
daha etkin bir rol üstlenmektedir.
Zeytin Dalı Harekâtında
SİHAları etkin olarak kullanan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yurt
dışındaki terör yuvalarında da hain terör
gruplarını nefes alamaz hâle getirmiştir. Fıratın doğusunda
PKK, PYD, YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin
varlığını sonlandırmak ve
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak
amacıyla 9 Ekim 2019da başlattığımız
Barış Pınarı Harekâtıyla askerî ve stratejik
adımlar attık. Şu çok açıktır ki ulusal
güvenliğimizden söz edebilmemiz için komşularımızın da
huzur içinde olduğundan emin olmamız gerekir. Ülkemizi hain terör
gruplarından temizlemek için başlattığımız bu
harekâtın muhalefetin tüm eleştirilerine karşılık
siyasi, askerî ve ekonomik iş birliği potansiyelimizi harekete
geçirerek güvenli bir bölge oluşturmayı amaçladığı bir
gerçektir.
İki bin yılı aşan devlet
geleneği ve ordu sistemiyle üç kıtayı birbirine bağlayan
jeopolitik ve stratejik konumda olan Türkiye, dünyadaki siyasi krizlerin ve
çatışmaların en yoğun yaşandığı bölge
konumundadır. Şu çok iyi bilinmelidir ki ülke, sınır, etnik
köken, din, mezhep ayırt etmeksizin binlerce insanı katleden hain
terör örgütleriyle mücadelede binlerce insanımızı şehit
verdik ve bu mücadeleden, bu mücadeledeki kararlılığımızdan
hiçbir zaman vazgeçmedik.
Gerçekleştirdiğimiz tüm askerî
operasyonlarda sınır güvenliğimizi garanti altına almak,
PKK, YPG ve DEAŞ dâhil tüm hain terör gruplarını
sınırlarımızdan temizlemek için Millî Savunma Bakanlığımızın,
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve tüm güvenlik güçlerimizin vermiş
olduğu mücadele ve gösterdiği kararlılık ülkemizin ve
milletimizin tarih boyunca sergilemiş olduğu milliyetçi ve vatansever
duruşun gurur verici tablosudur. Ancak verdiğimiz bu mücadele de
bazı kendini bilmezlerin dediği gibi Kürt kardeşlerimize karşı
değil, Kürt kardeşlerimiz için oldu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ne Türkiye Cumhuriyetinin ne de AK
PARTİnin Kürt vatandaşlarımızla hiçbir problemi
olmadığını buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
TAMER AKKAL (Devamla) Terör örgütünün siyasi
uzantısının sözcüleri zaman zaman düşmanca söylemlerle
devletimizi, vatandaşlarımızın yanında değil de
karşısında olan bir yönetim mekanizması gibi göstermeye
çalışmaktadır. Ancak tüm bu ayrımcı söylemlere
karşın devletimizi birlikte kurduğumuzu, tüm tarih boyunca bu
coğrafyada birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yaşadığımızı
unutmamak ve gelecek nesillere aktarmak siyasi rolümüzün de bir
sorumluluğudur. Bu devleti Türk, Kürt, Alevi, Sünni birlikte
kurmuştur. Türk devletinin ve AK PARTİnin mücadelesi asla Kürt
vatandaşlarımıza karşı değil -Kürt
vatandaşlarımızla birlikte- ama dağda ama şehirde ama
Mecliste bulunan vatan hainlerine ve teröristlere karşıdır.
Yaşadığımız, birlikte
tanık olduğumuz bu süreç bize göstermektedir ki millî savunma
alanında yaptığımız yatırımlar ülkemizin ve
milletimizin güvenliği demektir. Millî savunmamız ne kadar güçlenip
gelişirse Mehmetçiklerimiz, güvenlik güçlerimiz o kadar az risk
altında olacaktır. Vatanımızın bölünmez
bütünlüğüne sahip çıkmak öncelikle
sınırlarımızdaki tehditlere karşı ülkemizin ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAMER AKKAL (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Akkal.
TAMER AKKAL (Devamla) Ama çok az kaldı.
BAŞKAN - Uzatmayı verdim. Teşekkür
ederim.
Sadece selamlama için, buyurun.
TAMER AKKAL (Devamla) Bu vesileyle, 2020
yılı Millî Savunma Bakanlığı bütçemizin ülkemize,
milletimize; kalbi, gönlü ve vicdanı Türkiyeyle beraber olan herkese
hayırlı olmasını diliyor, vatan savunmasında
şehit olan tüm Mehmetçiklerimizi, güvenlik güçlerimizi ve sivil
vatandaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, sadece kayıtlara geçmesi
için söylüyorum.
Sayın atibin bize yönelik söylediği
kendini bilmezler sözünü aynen kendisine misliyle iade ediyorum. Böyle
tartışılamaz. Biz kendimizi biliyoruz ve sizin Kürt halkı
karşısında düşmanca tutumunuzu burada, Türkiye'nin her
yerinde ve dünyanın her yerinde de söylemeye devam edeceğiz, Kendini
bilmez. diye tanımlayamazsınız, sizin
yaptıklarınız kendini bilmezliktir esas olarak. Bir halka
karşı bu kadar düşmanca bir tutum alınabilir mi? Bu kadar
hak gasbı yapılabilir mi? Siz bunu yapıyorsunuz, söyleyince de
tavana sıçrıyorsunuz; yapmayın ki söylemeyelim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
TAMER AKKAL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN AK PARTİ Grubunun söz talepleri
karşılanmıştır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 14.40
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ (Isparta)
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İsmail OK (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 30uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
AK PARTİ Grubunun söz talebini
karşılamıştık, İYİ PARTİ Grubu
adına yapılacak konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz, Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan
Erele aittir.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın
Bakanım, yüce Türk milleti; Adalet Bakanlığı bütçesi
üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Töredir; konan göçer, doğan gün batar elbet/
Tanrı zeval vermesin; devlet, din ve Kuran var/ Dayanılmaz olsa da
Atsızlığın acısı/ Yüce Allaha şükür yine
toy var, Turan var.
Dünyadaki bütün Türklerin bir bayrak etrafında
toplanması ülküsüne, Turan davasına gönül verdi. Kaleminden bu sevda
süzüldü, dilinden Tanrı Dağlarına, Ötükene ve Türk illerine
duyduğu muhabbet döküldü. Kürşad İhtilalini Türk milletinin
asil ruhuna ilmek ilmek nakşetti.
Ölümünün kırk dördüncü yılında
Hüseyin Nihal Atsızı rahmetle, minnetle yâd ediyorum; mekânı
cennet, ruhu şad olsun.
Değerli milletvekilleri, Adalet
Bakanlığı bütçesini görüşürken, öncelikle herkesin
cevabını araması gereken soru Adalet nedir, ne olmalıdır?
olmalı. Adalet nedir? sorusu, cevabı en zor olan sorulardan biridir
çünkü yere, zamana, hatta kişilere göre değişir.
İnsanlığın var olduğu günden bu yana pek çok
düşünür bu sorunun cevabını aramıştır. Adaletin
genel kabul görmüş, bugün dahi kabul gören tanımını
Romalı hukukçu Ulpianus milattan sonra 3üncü yüzyılda
yapmıştır. Ulpianusa göre: Adalet, insanların şerefli
yaşaması, başkasına zarar vermemesi, herkese
hakkının verilmesidir. Adaletin hüküm sürdüğü ülkelerde
insanlar kendilerini güvende hissederler, huzurlu ve mutlu yaşarlar;
adaletin olmadığı toplumlarda ise insanlar huzursuz ve
mutsuzdurlar.
En yüksek erdem sayılan adalet, akıl ve
vicdan unsurundan oluşur. Adaletin çeşitli türlerini saymak
gerekirse; ilkel adalet, uygar adalet, sosyal adalet ve ilahi adalet olarak
sayabiliriz. Ancak, adaletin hangi türünü sayarsak sayalım, adalet
anlayışında ahlak, ölçülülük, hakkaniyet ve
tarafsızlık ilkelerini barındırması olmazsa
olmazdır.
Bizim insanımız, ileri demokraside
yönetilen diğer ülkelerdeki insanlar gibi, adaletin egemen olduğu bir
ülkede yaşamak istemektedir. Bu istek herkesten çok bizim
insanımızın hakkıdır. Bugün ülkemizde adaletin egemen
olduğunu kabul etmek mümkün müdür?, Türk insanı mutlu mudur?,
Ülkemizde adalete olan güven tesis edilmiş midir? Bu sorulara cevap
vermek gerçekten çok zor ama, maalesef, halkımız sokakta bu sorulara
haykırarak Hayır. cevabını vermektedir. Siyasal iktidar
da umarım ve dilerim ki bu haykırışın ve feryadın
farkına varır. Ülkemizde toplumun tüm kesimleri adaletsizliğe,
haksızlığa uğradığını düşünmekte,
hukuksuzluğun egemen olduğu bir ülkede
yaşadığını varsaymaktadır. Bu nedenle bizim
insanımız mutsuz, düş kırıklığı içinde,
gelecekten umutsuz, psikolojisi bozuk bir hayatı sürdürmeye mecbur
bırakılmaktadır. Bu mecburiyet, Türk milletinin kaderi
olmamalıdır. Yoksulluk ve haksızlıkla sınanan bizim
insanımız, çaresiz bırakılmıştır.
Adaletsizliğe karşı tepkisini çeşitli
davranışlarla eleştirenin, yürüyenin, toplantı
yapanın, dava açmaya cesareti olanların da başına gelecek
felaket herkes tarafından çok iyi bilinmektedir.
Bugün burada yargının
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının, savunmanın gücünün, hâkim
teminatının, HSK atamalarının ya da Rahip Brunsonun veya
diğer ülke vatandaşlarının bağımsız
yargı tarafından serbest kalmasındaki adalet
anlayışının, davaların kısa sürede
sonuçlanmamasının, mahkemelerin ve yargıçların
siyasallaşmasının, yargının hiçbir yerden emir ve hiç
kimseden talimat ve emir almayacağının
tartışmasının yapılmasının hiçbir anlam ve önemi
kalmamıştır. Zira bu konular uzun süredir toplumun her
kesiminde, Meclisimizde de tartışılmış ancak bugüne
kadar yargının önemli sorunlarının büyük bir bölümü -üzülerek
ifade etmeliyim ki- çözüme kavuşturulamamıştır. Milletin
adalete güven duygusu tesis edilemediği gibi daha da zaafa
uğratılmıştır.
On yedi yıldır siyasal iktidarı
elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi acaba isminin içinde bulunan
adalet duygusunu neden toplumda tesis edememiştir? Neden adalete olan
güven duygusu her kesimde neredeyse yüzde 20lere düşmüştür? Bunun
cevabı gayet açıktır: Siyasal iktidar, yargı eliyle
siyaseti dizayn etme gayreti içinde olmuştur.
Sayın milletvekilleri, hain darbe
girişiminden sonra yapılan FETÖ soruşturmalarının
sulandırıldığı ve FETÖ borsalarının kurulduğu,
iktidar ve muhalefet partisi sözcüleri tarafından ifade edilmektedir.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
sorumsuzlukla donatıldığını belirten bazı hâkim
ve savcılar, sorumsuz olduklarını belirterek keyfî ve hukuksuz
davranış ve soruşturmalarla kendilerinin FETÖcü olduğunu
gizlemek suretiyle büyük adaletsizliklere sebep olmuşlardır. Bu
kişiler haklı soruşturmaları sulandırarak FETÖ hain
terör örgütüyle yapılan mücadeleyi akamete uğratacak tutum ve
davranışlar sergilemişlerdir.
Sayın Adalet Bakanımızın da
ifade ettiği gibi, FETÖ, 15 Temmuz akşamı başlayıp 16
Temmuz sabahı bastırılan bir tehlike olarak yorumlanamaz.
Devletin kırk yıl hücrelerine sızmış bir terör örgütüyle
karşı karşıyayız. Bu mücadeleyi, iktidar, muhalefet,
bütün siyaset ve kurum, kuruluşlarıyla bütün devlet ve millet olarak
topyekûn ve taviz vermeden sürdürmek gerekmektedir. Ancak bu mücadele
verilirken hak ve adaletten ayrılmayalım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; siyasi iradenin adaletine de bir göz atalım. Kamudaki asgari
ücretlilerin maaşından vergi kesintisi yapılmasın diyoruz,
aksine vergiler artıyor.
Öğretmenler, sağlık
çalışanları, din görevlileri, Emniyet personelinin ek göstergesi
verilsin diyoruz; kulak tıkıyorsunuz. Elektrik faturasına
tüketim dışında herhangi bir vergi yansıtılmasın
diyoruz ama maalesef çıt çıkmıyor.
Çiftçinin tarımsal malzemesi ÖTV ve KDVden
muaf olsun diye haykırıyoruz; siz, gümrük duvarlarını
yıkarak nohudu, mercimeği, eti, hatta samanı ithal ederek Türk
tarımını ve hayvancılığı öldürüyorsunuz.
Engelli vatandaşlarımızın
elektrik ve doğal gazı indirimli olsun diyoruz,
başınızı öteye çeviriyorsunuz.
Emeklilikte yaşa takılanlara emeklilik
hakkı tanınsın diyoruz; Haziran seçimlerinde seçmene söz
verilmesine rağmen Ne zaman emekli olabiliyorsa o zaman emekli olsun.
deniliyor.
Atanamayan öğretmenlerin, sağlık
çalışanlarının, mühendislerin, iktisadi ve idari bilimler
fakültesi mezunlarının iş ve aş feryatlarına çare
bulalım diyoruz; siz Her mezuna iş bulmak zorunda değiliz.
deyip kulak tıkıyorsunuz. Marifet her ile üniversite açmak
değil, asıl marifet üniversitelerden mezun ettiğiniz gençlere
iş bulmaktır.
Asgari ücreti açlık ücreti olmaktan
çıkaralım diyoruz, bizi dikkate almıyorsunuz.
Bütçesi yaklaşık 3 bakanlıktan fazla
olan Diyanet İşleri Başkanlığının sözüne
itibar ettiğinizi biliyorum. Günümüzde fıtır sadakası,
fitre miktarı yani 1 kişinin 2 öğün normal gıda
ihtiyacını karşılamak için bir ölçü belirlemiş. Bu
ölçüye baktığımızda, 2019un Ramazan ayı başında
Diyanet 1 kişinin bir günlük fitre bedelini 23 lira olarak
belirlemiş. 4 kişilik bir ailenin fitre bedeli 92 lira. Otuz günle
bunu çarptığımızda o da yaklaşık 2.760 lira. Yani
Diyanet diyor ki: Kardeşim, 1 kişi bir günde 2 öğün yemek yese
bunun bedeli 23 lira, 4 kişilik ailenin bedeli de 2.760 lira.
Şimdi, bu bedelde ulaşım yok, kira
yok, elektrik yok, su parası yok, ısınma yok, giyim yok, varsa
sosyal hayatına harcayacağı herhangi bir ödeme yok, gerisini
varın siz düşünün.
Bu millet sizi para babalarına hizmet edin diye
seçmedi. Sizi millet seçti. Ya milleti göreceksiniz ya da yoldan çekileceksiniz.
Bunun başka yolu yok diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
11.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Parlamentoya vazife
kılınmış meselelerin en önemlisi olan bütçe
görüşmelerinin idraki sırasında 290 milletvekiliyle temsil
edilen Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında 12 milletvekilinin
bulunmasının devlet ciddiyetiyle
bağdaşmadığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
üzerine vazife kılınmış meselelerin en önemlisini idrak
ediyor. Yani Hükûmetimize bütçe teslim ediyoruz, Hükûmetimizden daha önceki
yıl teslim ettiğimiz bütçenin hesabını soruyoruz.
Sayın Bakanlarımız burada, başından beri Genel Kurulu
izlemekteler.
Ama üzülerek ifade ediyorum, 290 milletvekiliyle
Parlamentoda temsil edilen Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarına
lütfen bir bakın. Biraz evvel ben konuşmaya başlarken 9
kişiydiler, şu anda zannediyorum 12 kişi.
Bunu önce Sayın Bakanlara
saygısızlık olarak düşünüyorum. Sonra Meclisin Genel
Kuruluna saygısızlık olarak düşünüyorum. Sonra bunu
devletin ciddiyetiyle bağdaşmayan bir tutum olarak düşünüyorum.
Bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu
biraz daha hassasiyete davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi
Buyurun Sayın
Bahşi.
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yargıtay, Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi
Başkanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu bütçeleri
üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hep söyleyegeldik,
en iyi yasaları da yapsanız, en iyi strateji belgelerini de
açıklasanız, uygulayıcılar liyakatli ve ehliyetli
olmadığı sürece adaleti sağlayamazsınız. AK
PARTİden önce de yargıya çokça eleştiri vardı. Hâkimlik
yaptığım dönemlerde en çok eleştirenlerden birisi de
bendim. Tüm bu eleştirilere rağmen, o zaman yargıya güven yine
de yüzde 70lerdeydi, şimdi ise bu oranın yüzde 20lerde olduğu
bizzat Adalet Bakanı Sayın Gül tarafından dile getirilmektedir.
Gelinen nokta, AK PARTİnin iktidara geldiği ilk günden beri
yargıyı ele geçirme çabasının sonucudur.
Yargı, 2010
yılında terör örgütü FETÖye teslim edilirken, kumpas
savcılarına zırhlı, lüks makam araçları tahsis edilip
övgüler düzülürken, hatta kumpas davalarının savcısı
olunurken 17-25 Aralıkta yargı yoluyla darbeye
kalkışılması üzerine ortaklık bozuldu. Benim kriptolu
telefonlarımı bile dinlemişler. ikrarıyla, yargı
eliyle kurulan kumpaslar, yapılan yolsuzluklar, haraç ve rüşvet
çarkı tüm çıplaklığıyla ortaya saçıldı.
Kumpas davaları, yolsuzluk, haraç ve rüşvet olayları, telefon
tapeleriyle ortaya dökülünce tüm ülke Bu kadar mı? diyerek tepki
gösterip hayretle ahlaksızlıkları izledi. Hatta bazı
partiler 17-25i yolsuzluk haftası olarak ilan ettiler. İktidar ise
bunları bir daha yaşamamak için yargıyı ele geçirme
çabasını artırdı. Allahın bir lütfu olarak gördükleri
15 Temmuz hain
darbe girişimiyle bekledikleri fırsatı yakaladılar. Hele de
atı alanın Üsküdarı geçtiği Anayasa referandumuyla tüm
yollar otoban hâline geldi ve tüm ülke gibi yargı da tek adama teslim
edildi, böylece adalete güven de sıfırlandı.
Değerli milletvekilleri, ülkemde hukuk
eğitimi, eğitimde gelinebilecek en dip noktaya gelmiştir.
Dekanı hukukçu olmayan 20 fakültenin 18 tanesi 2002 yılından
sonra açılmıştır. Düşünün, hâkim, savcılık
yapamayacak kişiler hukuk fakültesi yönetmektedir. Yine, kendisi hâkim,
savcı olamayacak hocalar hâkim, savcı adaylarını
eğitmektedir. Bu eğitim gerçekliğiyle yeterli donanıma
sahip olan hâkim, savcı yetişebilir mi? Elbette ki hayır.
Hukukçu olmayan hukuk dekanlarına sormak lazım: Siz yönettiğiniz
fakülteye kendi çocuklarınızı gönderir misiniz? Yine,
fakültelerde ders veren hukukçu olmayan hocalara sormak lazım: Siz ders
verdiğiniz okullarda çocuklarınızın hukuk eğitimi
almasını ister misiniz? Tabii ki istemezsiniz.
Böyle bir eğitim sistemi sonrası hâkim,
savcı olanların verdiği kararlardan şimdi birkaç örnek
vereceğim. Ankaranın bir ilçesinde görev yapan hâkimin verdiği
karar: Sanığın iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılmasına
Taraf avukatının Böyle
bir karar verilemez. itirazı üzerine hâkimin verdiği cevap: Kanunda
böyle yazıyor. Elbette kanunda böyle yazar, ancak hukuk fakültesine ilk
girişte cezanın maddede öngörülen alt ve üst sınır
içerisinde nasıl tespit edileceği de öğretiliyor.
Yine, Isparta 3. Ağır Cezadan, itiraz
üzerine verilen bir karar, zabıttan okuyorum: Sanığın yedi
yıldır hacca gitmek için beklediği, 2019 yılında hak
kazandığı ve kesin kayıt yaptırdığı
ancak hakkında adli kontrol kararı bulunduğu, kararın
kaldırılmaması durumunda ise hacca gidemeyeceği ve
mağdur olacağı göz önüne alınarak adli kontrol
kararının kaldırılması
Yine, İstanbul İş Mahkemesinden bir
duruşma zaptı
Hâkim, duruşmada -zabıttan okuyorum-
davacı vekilinin eteğinin diz üstünden yaklaşık 15 santim
yukarıda olduğunu, bu hâlin avukatlık mevzuatına ve giyim
kuşam etik kurallarına aykırı olduğunu, dinleyici
sıralarında bulunan 2 avukatın ki zabıtta isimleri
yazılı- davacı vekilinin etek boyunun avukatlık
mevzuatına ve örfüne uygun olup olmadığını
sorduğunu, avukatların ise etek boyunun örfe uygun olduğunu
söylediğini, bunun üzerine, mahkeme Yazı İşleri Müdürünün
çağırıldığını ve avukatın etek boyunun
telefonla fotoğrafının çekilmesinin istendiğini,
avukatın ise buna izin vermediğini duruşma zaptına
yazabilmiştir. Yine, Salihli Mahkemesinden bir karar
Esrarın
bulundurulması suçtur, kişi üzerinde bulunamaz,
yakalandığı takdirde ceza alır bilindiği gibi. Adli
emanette kayıtlı
Yine bir başka konu ise görevi
sırasında bir partiden aday olmak için istifa eden yargı mensuplarının
durumu ki bunlardan birisi de benim. Emekliliğime çok az bir süre kala
istifa ettim ancak yasal engel sebebiyle mesleğe geri dönmedim.
Adaylık için istifa eden hâkim, savcı tüm tecrübe ve mesleki
birikimine rağmen mesleğe dönemezken, siz, partinizin yöneticilerini
hâkim, savcı yapıyorsunuz. Bu ne yaman çelişkidir!
İstediğiniz kadar yasal düzenleme yapın, bu sistemle, yargı
reformu strateji paketleriyle yargıya güveni tekrar sağlayabilir
misiniz? Bence sağlayamazsınız. Adalet herkese lazım. Dün
kumpas davalarının planlayıcıları bugün adalet
arıyor ve adaletsizlikten yakınıyor. Bugün yargı
kademelerine yandaşlarını yerleştiren ve yargıyı
kullananlar da bir gün adalet arayacaklardır. İktidarlar yargı,
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet gibi kamu kudretini etkin kullanan
kurumları elinde tutmak isterler. Oysa yargı ele geçirilecek,
fethedilecek, keyfî kullanılabilecek bir kale değildir.
Ayarını bozduğun kantar bir gün gelir seni de tartar.
Yargıyı bu yazgıdan en hızlı şekilde
kurtarmalıyız. Bugün için bunu en kısa zamanda başarmak
imkânsızdır. Neden? Çünkü hukuk eğitimi çok yetersiz. Hukukta
eğitim şart. Eğitimi düzeltmeye fakültelerden başlamak
gerekiyor. Öncelikle, hukuk fakültelerinde hukukçu olmayan yöneticiler
uygulamasına derhâl son verilmelidir. Kadrosunda tam zamanlı en az 5
profesör, 5 doçent, 10 yardımcı doçent olmayan tüm hukuk fakülteleri
derhâl kapatılmalıdır. Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavı olumlu bir düzenlemedir ancak kazananların mülakat veya
sözlü sınava tabi tutulması yandaş istihdamının önünü
açacağından derhâl kaldırılmalıdır. Daha, önceki
hafta yapılan, eski Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı
bürokratları ve 200 civarında milletvekilinin de girdiği
Arabuluculuk Sınavı öncesi yaşanan rezaletler hâlâ
hafızalardan silinmemiştir. Ki 200 milletvekilinden Meclisin, böyle,
şeyini artıracak 1 kişi kazanabilseydi
O da yok. Hiçbir
milletvekili bu sınavı kazanamamış.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Siz dâhil misiniz
efendim?
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Ben
girmedim efendim.
Yargı Reformu Strateji Belgesi AK PARTİ
Genel Başkanı tarafından sarayda açıklandı. Bu
çerçevede, ilk paket Meclisten geçti. Bu pakette ifade özgürlüğünün
geliştirileceği söylenen düzenleme de yer aldı ancak uygulamada,
konulan bu madde karşılık bulmadı.
AK PARTİ döneminde çıkarılan yargı
reform paketlerinin sayısını unuttum. Bu kadar paketten sonra
bile, bırakın iyileşmeyi, görüldüğü gibi, günden güne
yargıdaki prestij kötüye gitmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret
suçuna verilen tüm beraat kararları için istinaf yoluna gidilecek diye
savcılara talimat verilip genelge yayınlanıyor. Kim tahliye
olacak, kim tutuklu kalacak diye özel yetkili duruşmaların
savcılarına duruşmadan önce SMSle talimat veriliyor. Yine, 6
Nisan 2017 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri
Genel Müdürlüğünün bastırdığı Terör
Soruşturmaları Bilgi Kitapçığında tahliyeler
konusunda Adalet Bakanının Başkan olduğu HSK ile mutlaka
istişarede bulunulmasından sonra irade oluşturulması,
ayrıca soruşturmalarda 17-25 Aralığın suç miladı
olarak esas alınması istenmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bahşi, sözlerinizi
toparlayın lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Teşekkür ederim efendim.
Türk Ceza Kanununda cezaların zaman
aşımı süresi açıklanmıştır, suçların
zaman aşımı süresi de açıklanmıştır. 17-25
Aralık diye bir milat Ceza Kanununa da Anayasaya da her türlü hukuk
kuralına da aykırıdır. Hem yargıda reform
diyeceksiniz hem talimat vermeye devam edeceksiniz, sonra da yargı
bağımsızlığından dem vuracaksınız;
olmaz olsun böyle yargı bağımsızlığı.
Değerli arkadaşlar, dün Dünya İnsan
Hakları Günüydü. Ata toprağım Doğu Türkistanda dün de
insan hakları ihlal edilmiş, topraklarını beklemeye
kalmış kardeşlerim kızıl Çin devleti tarafından
soykırıma uğratılmaya devam edilmiştir. Dünyanın
ayağa kalktığı bu soykırıma sadece Türkiye ve
İslam dünyası sessiz kalmıştır. Şimdi, buradan,
bu kürsüden, milletin kürsüsünden Doğu Türkistan Türklerinin -gördükleri
zulüm üzerine- sesine ses veriyorum: Acınız acımızdır,
sevdanız sevdamız, mücadeleniz mücadelemizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) 2020
yılı bütçesinin milletime, ülkeme ve Gazi Meclise hayırlı
olmasını diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ankara Milletvekili Sayın
Durmuş Yılmaz
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Efendim, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de sözlerime Bosna Hersekte onca canın
kıyılmasına alkış tutan birisine Nobel Edebiyat Ödülü
verilmesini kınayarak başlamak istiyorum.
Efendim, 2020 yılı bütçemiz
hayırlı olsun. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla Türkiye
ekonomisine bir kuş bakışı göz
attığımızda gördüğümüz şu: Bir yapısal
tıkanmanın içerisindeyiz ve bir borç kriziyle karşı karşıyayız.
Bu borç krizi önceki krizlerimizde yaşadığımız gibi
kamunun krizi değil, özel sektörün krizi ve maalesef bu realiteyle
yüzleşmeyi reddeden bir iktidarla karşı
karşıyayız. Bu yüzleşmenin bize elbette bir maliyeti var.
Bu maliyeti ödedik, ödemeye devam edeceğiz, böyle devam ederse de ödemekten
geri kalmayacağız.
Eğer ekonominin temel göstergelerinden olan
örneğin enflasyon kontrol altına alınsaydı biz son bir-bir
buçuk yıldır Efendim, dövizini bozdur, yastık altındaki
altınını getir. Bozdurmuyorsan, ben Türk lirasıyla tahvil
ihraç etmiyorum, euro cinsinden, dolar cinsinden tahvil ihraç ediyorum,
dolarını bana ver
Yaş sebze meyveyle ilgili tanzim
satışları düzenlemek vesaire vesaire. Bunlar gerçekten fantastik
inovasyonlar ama bu inovasyonları yapmaya bence hiç gerek yoktu, o tek
değişken olan enflasyonu kontrol etseydik bunların hiçbirisine
gerek kalmayacaktı.
Bu geçen süreç içerisinde -daha önceki
konuşmalarımda da bu kürsüden ifade ettiğim üzere-
sıkıntının, krizin belli aşamaları var. Biz bu
aşamaların şu anda 3üncü aşamasını ve 1inci
aşamasını birlikte yaşıyoruz. Daha önce de söyledim,
bir sorun ortaya çıktığında İnşallah bu
geçicidir, dolayısıyla toplumu rahatsız etmeye gerek yok.
Şu, şu tedbirleri alalım, dolayısıyla toplum bunu fark
etmeden biz işleri yoluna sokarız. deniliyor ama maalesef bu
işler yoluna sokulamadı, dolayısıyla kriz inkâr edildi ve
bugüne gelindi.
Tabii, işler düzelmeyince bu defa öfke ortaya
çıktı Niye düzelmiyor? diye. Bu öfke safhasında da maalesef
soğan depolarına, vesaireye baskın yapıldı, piyasa
mantığının tersine.
Bunun üçüncü aşaması korku ve panik. Bunu
da biz bu yıl yaz tatiline girmeden önce yaptığımız
bir yasal düzenlemeyle gördük. Orada da 400 milyar TLye yakın, 70 milyar
dolar karşılığında batık krediyi maalesef hiçbir
kaynak bulmadan yeniden yapılandırdığımızı
zannettik ve bu kanun hâlâ yürürlükte. Dört ay, beş ay önce
yaptığımız bu yapılandırmanın sonucunun
bugün ne noktada olduğu konusunda da hiçbir fikrimiz yok. Bildiğimiz
tek şey, eylül ayında BDDKnin 46 milyarlık batık krediyi
tekrar yapılandırması, daha doğrusu batık
olduğunu tanıması için bankalara verdiği talimat.
Dolayısıyla krizin son aşaması
umut aşaması. Böyle bir umut var mı? Son, üçüncü çeyrek ekonomi
büyümesiyle ilgili Türkiye İstatistik Kurumunun
açıkladığı rakamlara baktığımızda ve
oradan yapılan bazı yorumlardan hareketle, umudun ortaya
çıktığı gibi bir iddia ortaya atıldı ve son üç
gündür, pazartesiden bu tarafa da Meclisteki bazı milletvekili
arkadaşlarımız da bunu gündeme getirdiler ve
taşıdılar. Nedir iddia? İddia şu: Sanayi Üretim
Endeksinde, kapasite kullanım oranında, perakende
satışlarda, Reel Kesim Güven Endeksinde, Tüketici Güven Endeksinde,
ikinci el konut satışlarında ve otomobil
satışlarında ortaya çıkan bazı rakamlardan hareketle
üçüncü çeyrekten itibaren artık kuruyan kütüğe dönen Türkiye
ekonomisinin yeşil filizler vermeye başladığı ve
dolayısıyla da Yavaş yavaş bu işin içinden
çıkıyoruz. gibi bir iddia ortaya atıldı. İnancım
o ki inşallah bu doğrudur çünkü kimimiz güvertede, kaptan
köşkünde sefa sürerken kimimiz kazan dairesinde kürek çekse de aynı
gemideyiz. Dolayısıyla bu iddianın doğru
çıkmasından hepimizin menfaati var. Fakat bu iddia gerçekten ne kadar
doğru, ben ona bir bakmak istiyorum. Ekonomi, 2019 yılının
birinci çeyreğinde yüzde 2,3; ikinci çeyreğinde yüzde 1,6 küçüldükten
sonra, üçüncü çeyrekte yüzde 0,9 büyüdü. Şimdi, bu büyüme nereden geldi,
bunu sormamız lazım.
Teknik olarak baktığımızda, Türk
ekonomisinin toplam millî gelirinin yüzde 60-65ini oluşturan, 2/3ünü
oluşturan hane halkının tüketiminden gelen katkı yüzde
0,85. Devletin onca harcamasına ve üçüncü çeyrekte yüzde 7 harcama
artışına rağmen büyümeye katkısı 0,92;
yatırımların katkısı -3,56. Asıl
değişim, bu büyüme nereden geliyor biliyor musunuz? Stok değişiminden
geliyor yani Türkiye'deki sanayici, iş adamı, tüccar üretmiş ama
ürettiği malı stoka koymuş ve stoktan da katkı yüzde 3,19.
Eğer stok değişimi olmasa belki yüzde 2lik, yüzde 3lük bir
ekonomik daralmayla karşı karşıya geleceğiz. Net
ihracatın katkısı ise negatif. Peki, bu değişim, bu
yeşil filiz dediğimiz şey gerçekten hangi ekonomik tedbirler,
hangi politika değişiklikleri sonucu ortaya çıktı diye
baktığımızda gördüğümüz şu: Bu ekonomi -dediğim
gibi- iç taleple büyüyor, talebin iki önemli bileşeni var: Bunlardan
birincisi, çalışarak elde ettiğimiz maaşımız,
ücretimiz, yevmiyemiz, gelirimiz; ikincisi de aldığımız
kredilerle takviye ettiğimiz gelir. Peki, maaşlarda, ücretlerde
vesairelerde bir artış var mı? Maalesef böyle bir şey söz
konusu değil. Vatandaş şu anda elektrik faturasını, su
faturasını nasıl ödeyeceğini; eve nasıl yemek, aş
götüreceğini düşünüyor. Peki, nereden geliyor bu artış? Bu
kredilerden geliyor. Peki Kredilerin neresinden geliyor? diye
baktığımızda, maalesef, bu kredi büyümesi, bütün
zorlamalara rağmen, yatırımı yönlendirecek olan, önümüzdeki
dönemde ekonominin gücünü artıracak olan kaynaklardan gelmiyor; bu
artış, tüketici kredilerinden geliyor. Tüketici kredilerinin de ana
alt kalemi, maalesef, kredi kartı borçlarındaki artış. Son
dönemdeki 50 milyar TLlik kredi kartı borçlarındaki artış,
sözünü ettiğimiz o yeşil filiz denilen kapasite kullanım
oranındaki vesairedeki artışın nedeni. Vatandaş,
borçlu olan vatandaş borçlanmaya yöneldi, 50 milyar TL harcadı ve
bunun sonucunda da bir şeyler ortaya çıktı fakat bu
sürdürülemez, sürdürülmesi de mümkün değil. Dolayısıyla burada
sormamız gereken şey şu
Sayın Bakan diyor ki: Ekonomide
bir dengelenme var. Evet, Sayın Bakanın dediği doğru, bu
ekonomi dengeleniyor fakat nerede dengeleniyor? Bu ekonomi çakılacak bir
noktada dengelendi. Sayın Bakan diyor ki: Cari açık azaldı,
ithalat sıfırlandı, cari fazla vermeye başladık;
dolayısıyla ekonomi dengelendi. Hayır, Sayın Bakan. Evet,
bu bir denge fakat siz şununla övünüyorsunuz: Ekonomiyi büyütmedim, işsizliği
artırdım, bu benim başarımdır. diyorsunuz. Son tahlilde
yapılması gereken şey, vatandaşa iş bulmak, aş
bulmak, ekonomiyi büyütmek. Ekonomiyi küçülterek ben faizi yüzde 500
yaparım, kimseye yedirmem, içirmem ve enflasyonu
sıfırlarım. Bu, başarı değil. Dengelenme demek
şu: Öyle bir noktaya geleceksiniz ki ekonominin bütün kaynakları
etkin şekilde kullanılacak, öyle bir faiz seviyeniz olacak ki o faiz
seviyesinde enflasyon yükselmeyecek ama işsizlik de yükselmeyecek; nötr
bir faiz oranınız olacak, tam istihdam noktasına gelecek ve
dolayısıyla da her iş arayan iş bulabilecek. Böyle bir
dengelenme söz konusu değil. Sizin ortaya koyduğunuz dengelenme
ekonomiyi bitiren bir dengelenme. Buna bir örnek olarak şunu vermek
istiyorum: Ekonomi gerçekten çakıldı, bu sözüme kızıyorsunuz
ama gerçekten çakıldı. Bunu da nasıl ispat edeceğim?
Şöyle ispat ediyorum: 2018-2020 döneminde Orta Vadeli Programda 2018
yılı için öngördüğünüz millî gelir 923 milyar dolar, 2019
yılı için öngördüğünüz millî gelir 988 milyar dolar. Yeni Ekonomi
Programında 2020-2022 dönemi için öngördüğünüz millî gelir ki bu
dönemde 2018 gerçekleşmişti, gerçekleşen rakam 789 milyar dolar,
2019da da şu an itibarıyla eldeki verilere bakarak beklenilen
gerçekleşme 749 milyar dolar. Sizin tahmininiz ile gerçekleşen
arasındaki fark 2018de eksi 134 milyar dolar, 2019 yılında da
eksi 239 milyar dolar olmaya doğru gidiyor. Bunun ikisinin toplamı
eksi 373 milyar dolar. Yani siz iki yılda bu ekonomiyi bir
yıllık millî gelirimizin altı aylığı kadar
küçülttünüz; bu, çakılma değil de nedir? (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Çünkü siz bu rakamları verirken
elinizde birtakım veriler vardı, doneler vardı, buna göre tahmin
yaptınız, toplumla paylaştınız, bu tahmine göre
insanlar tavır aldılar, yatırım yaptılar, ekonomik
kararlar aldılar ama gelinen nokta maalesef bu. Bu, elbette tahmin ile
gerçekleşme arasındaki zarar. Gerçekleşen zarara
baktığımızda, ilk dokuz ayda -bu TÜİKin rakamı-
kaybettiğimiz millî gelir 54,7 milyar dolar, buradan hareketle kişi
başına kaybımız 817 dolar, kişi başı millî
gelir de 8.815 dolar oluyor; bu gerçekten bir çakılma.
Peki, önümüzdeki dönem ne olacak? 2019
yılında ne oldu? 2019 yılında Merkez Bankasından
alınan kaynaklarla bugün geldiğimiz noktaya geldik. Merkez
Bankasından ihtiyat akçesi kanunla kullanıma alınırken ben
bu kürsüden şu konuşmayı yaptım, dedim ki: Gelin, bunu
yapmayın; bu size üç aylık, beş aylık bir cennet vaat eder
ama arkasından uzun müddet cehennemde kalırsınız. Evet,
şu anda bir cennette yaşıyoruz fakat bu cennette ebediyen
kalıp kalmayacağımız henüz belli değil.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Allah
bilir, Allah.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Elbette Allah bilir
ama şunu bilin ki eğer siz bu parayı almasaydınız
şunu yapacaktınız çünkü zorluklar, sıkıntılar
çözüm ürettirir size. O çözüm sonucunda şunu yapmanız gerekirdi
-artık paketlerle bu iş yürümüyor- yapılması gereken
şey, büyük, kapsamlı bir program. O program yapılmadan bu içinde
bulunduğumuz koşullardan dışarı
çıkılması mümkün değil.
Daha önce bu programlar yapıldı ve bunun
başarısını da gördük ve bunu da nerede gördük?
2002-2006-2007 döneminde gördük. Program ile paketin arasındaki fark
şu: Programda tercihlerini değiştirirsin, milletten
aldığın yetki çerçevesinde ona göre kurumlara görev verirsin;
Bugün neredeyim, üç ay sonra nerede olacağım, altı ay sonra
nerede olacağım, dokuz ay sonra, bir yıl sonra nerede
olacağım ve buralara gitmek için elimde hangi araçlar var, bu
araçlardan hangisi kullanılır, hangisi kullanılmaz? Bunlara
birer performans kriteri koyarsınız ve buna göre de -o performans
kriterlerine göre- yıl içerisinde ulaşılamayan hedefleri ilgili
kuruma, kuruluşa, yöneticiye sorarsınız; niçin olduğuyla
ilgili eksiklerinizi bulur ve ona göre yeniden yolunuza devam edersiniz. Fakat
bu işler paketle olmuyor, olması da mümkün değil.
Bunu da söyledikten sonra -altı dakikam var-
şunu sizlerle paylaşmak istiyorum: Eğer bu ekonominin tekrar
büyüme patikasına girmesi isteniyorsa yapılması gereken
şey, ne yapıp edip sabit sermaye yatırımını
artırmaktır. 2018in üçüncü çeyreğinde özel sektör
yatırımı yüzde 4,4 küçüldükten sonra, takip eden dört çeyrekte
11,6; 12,1; 22,4; 12,6 küçülmüştür; hâlâ da küçülmeye devam ediyor. Bu,
ekonominin potansiyel büyümesini, gelecekteki büyümesini ipotek altına
alıyor. Bu böyle olduğu sürece, efendim, kredi kartını
borçlandırmakla, kamu bankalarını zorlayıp tüketici kredisi
verdirmekle vesaireyle bu işin içinden çıkılmaz. Yapmanız
gereken, üretken kapasiteyi artıracak olan yatırımları
tekrar canlandırmaktır. Bunu yapmazsanız bugünkü durumdan bir
adım daha ileriye gidemezsiniz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Yapacağınız tek şey, olmayan gelirleri
bulmaya çalışmaktır. Peki, bu olmayan, bulunmayan gelirler
nelerdir? Bu olmayan ama bulunan gelir, maalesef, 2019 yılında Merkez
Bankası kaynaklarının kullanılmasıdır. Bu kaynak,
önümüzdeki dönemde acaba kullanılabilir mi kullanılamaz mı?
Böyle bir kaynak var mı, ona bir bakmak lazım.
Şimdi şunu söylemek istiyorum: Buna
geçmeden önce -benden önceki konuşmacılar da söyledi- bankalardaki
döviz tevdiat hesabına bir bakmak istiyorum. Ben, söylemek istediklerimin
hepsini söyleyemeyeceğim. Özellikle Merkez Bankası çok önemliydi ama
belki bunu bütçenin kapanışında bir arkadaşımız
ifade eder çünkü orada da çok önemli şeyler var. Bu 2018 yılı
nasıl bu hâle getirildiyse orada da Hükûmetin birtakım niyetleri
olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, Bakandan bu konuda söz
almak istiyordum.
Durum şu: Sayın Bakanım, ben size bir
soru önergesi verdim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da sordum, dedim ki: Döviz
tevdiat hesaplarının geldiği bu seviye sizi korkutmuyor mu? Çünkü
gelinen seviyede, 2016 Aralık ayında 137 milyar dolardı, bugün
195 milyar dolara çıktı. Bu, haftalık bazda iniyor
çıkıyor milyon bazda. Şimdi, buna rağmen ne
yaptınız? Stopaj vergisini artırdınız, BSMV
getirdiniz, başka tedbirler aldınız ve vatandaşa Dövize
yaklaşma. dediniz ama vatandaş 7 liradan döviz aldı, 6 liradan
döviz aldı, 5 liradan döviz aldı, pozisyon oluşturdu ve o
aldığı dövizlerden şu anda zırnık vazgeçmiyor ve
o dönemde yüzde 25lik, yüzde 30luk faizlerden vazgeçti. Vatandaş, zarar etmesine rağmen dövizinin üzerinde
oturuyor. Bence bu son derece önemli bir risk. Bana verdiğiniz cevapta,
benim size sorduğum soru önergesindeki yüzdeyi bana geri cevap diye
yazmışsınız Sayın Bakanım, bu değil. Bu sizi
korkutmuyor mu? Bununla ilgili ne tedbir alacaksınız? Günün birinde
bu vatandaş dövizini çekmeye giderse ne yapacaksınız? Bu döviz
nerede? Çünkü Türkiyede, bankalar, döviz tevdiat hesabı yoluyla ve Merkez
Bankasının şu anda kendi piyasasından çıkıp
İstanbuldaki İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında swap
piyasası aracılığıyla, kontrolümüz altında
olmayan, denetimimiz altında olmayan yabancının
parasını basıyor. Şu anda bankaların muhabir
hesaplarında 190 milyar dolar yok, 195 milyar dolar yok. Eğer günün
birinde birisi
Peki, işleri güzel yaptınız, enflasyonu kontrol
altına aldınız; vatandaş o zaman bu dövizleri çözdürmeye
başlarsa, satarsa o zaman nasıl tedbir alacaksınız,
ihracatı nasıl etkileyecek ve piyasadan parayı nasıl
çekeceksiniz? Yani bütün bunların üzerinde hiç düşünmemişsiniz
ve bana, benim sorduğum sorudaki yüzdeyi Yüzde 56dan yüzde 51e
düştü. diye cevap olarak göndermişsiniz. Bunlar olmamalı. Bunun
üzerinde düşünmelisiniz. Bu, son derece önemli bir risktir.
Peki, Merkez Bankası işine gelince,
Sayın Bakanım, sizden şunu öğrenmek istiyorum: Bir, Merkez
Bankasının şu anda değerleme hesabı var. Kamuoyunda
değerleme hesabının kullanılacağı konusunda bir
algı var, bilgi var ve herkesin gözü orada. Merkez Bankası bilançosuna
baktığımızda, değerleme hesabının bakiyesi
20 milyar dolar kadar azaldı fakat bunun nerede olduğunu biz
bilmiyoruz. Benim şu anda size sorum şu, akşam lütfen bize bunun
cevabını verin, sayın milletvekilleri siz de bunun takipçisi
olun: Bugün itibarıyla Merkez Bankası değerleme hesabından
herhangi bir kaynak kullandınız mı? Eğer
kullanmadıysanız kullanmayı düşünüyor musunuz ve şu
andaki bu değerleme hesabındaki azalma nedir? Ben eski bir
bankacı olarak çözemedim. Onu da şöyle söyleyeyim: Merkez
Bankası her yıl aralık ayında takip eden yıl için para
ve kur politikası açıklar. Bu sene açıkladığı
programda maalesef bir tablo vardı, o tabloyu yayınlamadı. Acaba
o tablonun içinde Diğer diye bir hesap var, bu da orada mı?
Eğer bu konuda bize bilgi verirseniz son derece memnun olurum.
Başka bir şey: Yine para ve kur
politikasında -2020 yılı için açıklanan- Ak Portföyünün
büyüklüğünün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Kaç dakika veriyorsunuz?
BAŞKAN Bir dakika.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) O zaman ben
konuşmayayım, bu söyleyeceğimi heder etmeyeyim, burada
kalsın.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet
Çulhaoğlu, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin Gelir İdaresi
Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin ekonomisini 2002-2019 döneminde makroekonomik
veriler açısından genel olarak değerlendirdiğimizde, AK
PARTİ Hükûmeti, 2002de Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı
adı altında başlattığı yapısal reformlarda
başarısız olmuş, Türkiye ekonomisi konjonktürel
dalgalanmalara karşı güçlü bir duruş sergileyememiştir.
Yabancı sermaye akımlarının teknolojik dönüşümünü sağlayacak
yatırımlar yerine, inşaat gibi geçici istihdam ve büyüme
sağlayan sektörlere aktarılması sonucu, sanayi sektörlerinde
sermaye gelişimi yeterli seviyeye ulaşamamıştır.
2003-2007 ve 2009-2014 yılları
arasında, iki ayrı küresel genişleme döneminde siyasi iradeye
sahip olan AK PARTİ, bu verimli dönemi, ekonomideki dönüşümü
sağlayacak politikaların gerçekleştirilmesi yerine,
hızlı büyüme sağlayan ama devamlılığı
olmayan inşaat sektörünün gelişiminde kullanmıştır.
İstihdam ve üretim ağırlıklı ekonomik program
uygulanamamıştır.
Netice itibarıyla, 2018 yılı
Ocak-Eylül döneminde 3,7 milyar Türk lirası faiz dışı fazla
verilmiş iken, 2019 yılı Ocak-Eylül döneminde 4,3 milyar Türk
lirası faiz dışı açık verilmiş. 2019
yılı Ocak-Eylül döneminde bütçe gelirleri bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 19,6 oranında artarak 653,8 milyar Türk
lirası olmuştur. Bütçe giderleri ise yüzde 22,5 oranında artarak
739,6 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Mızrak
çuvala sığmamış, bütçe geliri savurgan
harcamalarınızla gideri karşılayamamış, açık
verilmiştir. Türkiye ekonomisi 2018in son çeyreğinde yüzde 3
küçülmeyle karşı karşıya gelmiş, bunu 2019un ilk
çeyreğinde yüzde 2,6 oranında küçülme takip etmiş ve neticesinde
ekonomimiz resmen resesyona girmiştir. Bu süreçte ekonomik göstergelerimiz
ciddi şekilde bozulmuş, dolar kuru 4,73 seviyelerindeyken önce, 2018
yaz sezonunda aniden yükselmiş, bugün itibarıyla 5,80 seviyelerine
gelerek bir yıllık artış yüzde 22 olmuştur. Enflasyon
oranı 2018 sonunda yüzde 20,36ya çıkmıştır. Bugün, TÜİKe
göre yüzde 10,56 olan enflasyon, pazarda yüzde 20 seviyelerinin üzerindedir.
İşsizlik ise yüzde 10 seviyelerinden yüzde 14ün üzerine çıkarak
yüzde 41 artış göstermiştir. Son açıklanan verilere göre
bir yılda işsiz sayımız 1 milyon 334 bin kişi artmış,
TÜİKe göre işsiz sayısı 4 milyon 650 bin olsa da gerçek
işsiz sayısı 8 milyona çıkmıştır. 506 bin
kadınımız bu süre içerisinde işini kaybetmiş, bir sene
önceye göre yüzde 10 fakirleşmişiz. Kişi başına
düşen millî gelirimiz 8.811 dolara düşmüştür. 2002
yılında vatandaşlarımızın kredi kartı borcu
2 milyar Türk lirası iken bugün 566 milyar Türk lirasına
çıkmıştır yani vatandaşlarımızın borcu
iktidarınız döneminde 283 kat artmıştır. 2018
yılında ücretlilerden kesilen gelir vergisi tutarı 83,3 milyar
Türk lirası, vatandaşın ödediği KDV ve ÖTVden elde edilen
gelir 312,3 milyar olup tüm gelir vergisinin yüzde 51ini
oluşturmaktadır; toplam gelir vergilerinin yüzde 63ü dolaylı
vergilerden oluşmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Fuat Oktay bütçe sunumunda, 2020 yılında
merkezî yönetim bütçesi gelirlerinin, 2019 yılı gelir hedefine göre,
yüzde 10,3 artışla 956,6 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 17,5
oranında artışla 784,6 milyar lira, vergi dışı
gelirlerin ise 172 milyar liraya ulaşacağını
söylemiştir. Evet, arkadaşlar, bu 172 milyarın önemli bir bölümü
cezalardan oluşuyor. Deli Dumrul misali Geçenden 1 akçe, geçmeyenden 5
akçe. diyerek yine cezalarla vatandaşlarımızın belini
bükmeye ant içmişsiniz, sandıkta bunun cevabını
alacağınızdan emin olabilirsiniz.
Bu bütçe gelirleri adil değil. Yükü yine vatandaşımızın
sırtına yükleyen ceza ve dolaylı vergilerle
vatandaşımızı canından bezdiriyorsunuz. Yeter
arkadaşlar! Toplumun psikolojisini bozuyorsunuz, intihar olayları
bile sizin vicdanınızın sesini duymanıza yetmiyor.
Yine, bütçe konuşmasında Sayın Fuat Oktay,
2002-2019 Ekim döneminde kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde
enflasyonun oldukça üzerinde artışlar
sağladıklarını söyleyerek, aile yardım ödeneği
dâhil, en düşük memur maaşını 2002 Aralık ayında
392 lira iken 2019 yılı Ekim ayında 3.707 liraya çıkardıklarını
ifade ederek artış oranının yüzde 846ya
ulaştığını ifade ettiler. Yani, 2002
yılından 2019 yılına kadar geçen on yedi yılda memurun
maaşını yüzde 846 artırdınız, öyle mi
arkadaşlar? Bir bakalım, memur maaşının alım gücü
baz alındığında, bakın, ne
yapmışsınız: 2002 yılında memur maaşı
392 lirayken çeyrek altın 32 liraydı. Bir memur 392 liraya 12,25
çeyrek altın alabiliyordu, şimdi ise 3.707 liraya 8,4 çeyrek
altın alabiliyor. Çeyrek altın bugün 444 lira 61 kuruş.
Sayın Oktay, bir memurun 12,25 çeyrek altın alması için en az
5.446 lira 47 kuruş maaş veriyor olmanız gerekirdi. Çeyrek
altın alım gücüne göre memurun maaşını yüzde 685
düşürmüşsünüz. Görün memuru ne hâle düşürdüğünüzü.
Emeklinin, işçinin hâli daha da vahim. Bir de bununla övünüyorsunuz.
Elbette, memur da, emekli de, işçi de, esnaf da bu rakamlarla oyun
oynamanızın cevabını sandıkta verecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakınız değerli arkadaşlarım, Kamu
İhale Kanunu hakkında size bir gerçekten bahsedeceğim. Sadece
son on yedi yılı baz aldığımızda Kamu İhale
Kanununda kaç değişiklik yapılmıştır?
2001 yılında 21inci Cumhuriyet Hükûmeti
Türkiyede bir kamu ihale reformu yaptı. Amacı, kamu ihalelerinin,
Avrupada yapıldığı gibi şeffaf ve
kayırmacılıktan uzak olmasını sağlamaktı.
İhalelerin partizanca ve kayırmacı değil, rasyonel ve ekonomik
olması zorunlu kılınmıştı o dönemde. Ama
şeffaf ve ekonomik ihale sizin işinize gelmediğinden Ben
istediğime istediğim ihaleyi veririm. mantığıyla
hareket etmeyi seçerek Ekonomik yandaş yaratmadan iktidarda kalamam.
mantığını kabul ettiniz. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek 5 Kasım 2014 yılında Plan ve Bütçe
Komisyonundaki konuşmasında Açık ve net söylüyorum:
Sayıştay denetimi gözümüzü açtı. Sayıştay denetimi
benim için olmazsa olmazdır, yol göstericidir. Denetimleri daha da
iyileştirmemiz lazım. Elimden gelse Kamu İhale Kanunundaki tüm
istisnaları kaldırırım. dedi. Ne oldu, biliyor musunuz?
Bakanlığa veda etti. Yani iktidara geldiğiniz günden bugüne
kadar iki yüz beş ayda Kamu İhale Kanununda 187 defa
değişiklik yaptınız, işe ve kişiye göre ihale
yasası çıkarmada bir rekora imza attınız.
Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Durmuş Yılmaz,
buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Yılmaz, süreniz beş
dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, tekrar söz hakkı verdiğiniz
için size çok teşekkür ediyorum.
Kaldığım yerden devam ediyorum.
Merkez Bankasından söz ediyorduk.
Arkadaşlar, aralık ayında Merkez
Bankasının 2020 yılı için açıkladığı
Para ve Kur Politikası Belgesiyle, APİ portföyünün bakiyesini ve
APİ portföyünü kendi bilançosunun yüzde 5ine kadar yükseltebileceği
konusunda kamuoyuna bir duyuru yaptı. Bu ihtiyaç nereden çıktı
ve bunun ekonomik sonuçları nedir, o konuda sizi bilgilendirmek istiyorum
ve Bakan Beye de bir sorum var. Dolayısıyla, biraz önce
sorduğum soru gibi akşam bu sorunun da takipçisi olalım.
2001 krizinde batan bankaları ve
dolayısıyla vatandaşın mevduatını kurtarmak üzere
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi kamu bankalarına tahvil ihraç etti, bunlar o
tahvili getirdiler, Merkez Bankasına teminat olarak verdiler; Merkez
Bankası bunun karşılığında likidite verdi ve
dolayısıyla, biz bu krizin içerisinden 2010 yılı 10
Mayısında çıktık. Dolayısıyla, o dönemde, krizin
başından 2010 yılı Mayıs ayının 10una kadar
Türk bankacılık sisteminin fazlası vardı; Merkez
Bankası piyasadan sürekli para çekiyordu, para veren durumunda
değildi. 10 Mayıs 2010dan sonra sistem değişti, bankacılık
sistemi artık eksiye düştü, o günden bugüne Merkez Bankası piyasayı
fonlayıcı. Dolayısıyla, bunu yaparken de Merkez
Bankası ya para piyasası işlemi yapıyor ya da repo
yapıyor. Merkez Bankasının APİ portföyünde kâğıt
bulundurmasının gerekçesi, ters repo yaparsa piyasada fazla para
varsa onu çekmeye ihtiyacı olduğu için. Şu anda Merkez
Bankasının piyasadan para çekmek gibi bir durumu yok. Piyasada
likidite eksikliği var, sürekli Merkez Bankası şu anda 150-160
milyar TLye -bir ara 185 milyar TLye- kadar günlük bazda çıktı. Dolayısıyla,
bunun amacı nedir? Bunun amacı şu: 2019 yılında Merkez
Bankası kârını -ki o hazinenin hakkıdır- alıyor,
onun üzerine yedek akçeyi de alması gibi böyle bir hileli yola mı
sapıyorsunuz? Sayın Bakan, size sorum bu.
Merkez Bankası, APİyle
bankacılık sistemini fonlayacak, onlara TL verecek. Hazinenin bu sene
çevirmesi gereken borç tutarı toplam borç stokunun yarısı kadar,
322 küsur milyar TL. Onun faizleri artırmaması için, Merkez
Bankasının bankalara verdiği parayla, onlar gidecekler, hazine
kâğıdı alacaklar; aldıkları hazine
kâğıdı, şu anda ellerindeki Merkez Bankasının
portföyündeki kâğıt 18 milyar TL. Eğer bu yıl uygularlarsa
2 katına çıkacak, 36 milyar TLye çıkacak, arada 18
milyarlık bir kaynak oluşacak. Ama bu kaynağı devlete borç
verdiği için bankalar bu kadar kredi veremeyecek. Dolayısıyla,
bence burada hedeflenen şu: Merkez Bankası parayı verecek, onlar
hazine kâğıdı alacak; sonra onlar, birincil piyasada, Merkez
Bankası hazineye fonlayamadığı için bu 18 milyarı Merkez
Bankasına satacaklar. APİ portföyü 18 milyardan 36 milyara çıkacak,
aradaki o 18 milyarlık likiditeyi de bankalar kredi olarak verecek,
ekonomiyi de bu şekilde yüzdürmeye ve canlı tutmaya
çalışacaklar. Sayın Bakan, buradaki niyetiniz nedir, bunu lütfen
açıklar mısınız? Akşam cevap verirken bu konudaki
sözünüzün kayda geçmesini istiyorum, kesinlikle bu önemli bir şey.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Başka bir husus, o da şu: Merkez
Bankası İstanbula taşınıyor. Siyasi bir iradenin,
milletten yetki almış bir siyasi kadronun ülkenin bir kurumunu
istediği yere, lokasyona taşıması kanunidir, bir
itirazım yok. Fakat şunu soruyorum Sayın Bakan: Yine, akşam
cevabınızda bunu açık ve net olarak söyleyin. Merkez
Bankasının İstanbula taşınmasında Türkiyenin
hangi ali menfaatleri var? (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Şu anda Merkez Bankası Ankarada bulunmakla neyi
yapamıyor da İstanbula gidince yapacak? Para piyasalarında,
döviz piyasalarında, sendikasyon kredilerinde, türev ürünleri
piyasasında neyi yapamıyor Merkez Bankası da İstanbula
gittiğinde bunu yapacak? Niye bu kurum Ankaradan
taşınıyor? Ayrıca, Merkez Bankası yönetiminin kendi iç
bünyesine dağıttığı bir düzenlemeye göre Bankanın
haziran ayına kadar yüzde 60ı, belki de yüzde 70i taşınmış
olacak. Tabii, bunun birtakım sebepleri var, ben bunun içerisine
girmiyorum; sadece sorduğum soru şu: Ülkenin hangi ali menfaatleri
Merkez Bankasını İstanbula götürüyor? Ve deyin ki Yirmi
yılda, bizim millî gelirimiz şuradaydı, buradan buraya gelecek.
Dünyada döviz piyasası işlemlerinden şu kadar kâr
alacağız, sendikasyon kredisinden bu kadar kâr alacağız.
Şu kadar istihdam yaratacağız. vesaire söyleyin. Bunları
sizden bekliyoruz.
Ha, bunu şöyle ilişkilendirirseniz
İstanbulu finans merkezi yapacağız. derseniz,
İstanbulun finans merkezi yapılabilmesi için hukuk lazım,
muhasebe lazım; onlar da bu ülkede yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi toparlayın Sayın
Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Şu anda
İstanbul finans merkezi diye bir şey yok İstanbul inşaat
merkezi var. Bunun dışında hiçbir şekilde... Bu konuda da
cevabınızı bekliyorum ve teşekkür ediyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Fahrettin
Yokuş...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir dakika Fahrettin Bey.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan
Yardımcısı zannediyorum uzun süre görememiş Sayın
Bakanı, anlatacak o kadar çok şey biriktirmiş ki sayın
hatip kürsüde konuşurken Sayın Bakanın duyması gereken, ona
tevcih edilen soruları duymasına bile fırsat vermedi.
BAŞKAN Sayın Bakan, ikisini bir arada
yapıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakandan ben
şunu rica ediyorum: Sayın Bakan Yardımcısına bir an
önce randevu verin, size anlatacağı çok şey olmalı.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu kadar gülecek de bir hâlimiz yok. Onu Urfa
Viranşehirdekiler de izliyorlar. Memleketi Viranşehirdekiler
bakıyorlar Biz bu Bakan Yardımcısını gülsün diye mi
Sayın Berat Albayraka yardımcı ettik. diyorlardır, mutlaka
öyle düşünüyorlardır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Sayın Yokuş, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye İstatistik Kurumu bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz, Türkiye İstatistik Kurumu
Türkiyemizin en önemli kurumlarından biri; enflasyon
hesaplarımızdan tutunuz da ithalatımıza,
ihracatımıza, işsizliğimize kadar rakamlar ortaya koyan,
güvenmemiz gereken, itibar etmemiz gereken bir kurum. Ancak son yıllarda
hepimizin yaşadığı bir gerçek var: Bu kurumda üç dört ay
önce bir değişiklik yapıldı, değişiklik
sonrası da enflasyon rakamlarında düşüşler
gerçekleşti. Bunun üzerine, kamuoyu, bu değişiklikle birlikte
enflasyon rakamlarında oynandığı kanaatine vardı.
Hakikaten, böyle mi, değil mi diye araştırdık, gerçekleri
gördüğümüzde hakikaten şaşırdık. Düşünebiliyor
musunuz Türkiye İstatistik Kurumu fiyatlarda oynama yapmıyor ancak
ağırlıklarda oynama yapıyor yani ürün
ağırlıklarında oynama yapıyor. Nasıl
yapıyor? Örnek olarak eğer un fiyatları yükselmişse ciddi
manada endeks içindeki ağırlığını geriye çekiyor
ve böylece yüksek enflasyonu törpülemiş oluyor, endekse
yansımasını engellemiş oluyor. Bu yolla ekmek, bebek
maması, et, süt gibi bir kısım ürünlerde maalesef
yıllık toplam yüzde 1 oranında enflasyon düşüklüğü
sağlanmıştır.
En önemli veri sigarayla alakalı -çok önemli-
TÜİKe göre, 2017 yılında her 100 TLnin 5,48 TLsi sigaraya
harcanıyormuş, 2019 yılında ise bu miktar birdenbire 3,87
TLye düşmüş. Allah Allah, niye düşmüş? Sigara içenler mi
azalmış? Bakıyoruz, hayır; baktığımızda
görüyoruz ki 2017 yılında ortalama 11 lira 25 kuruş olan bir
paket sigara, 2019 yılında 16 lira 21 kuruşa
çıkmış yani sigara birim fiyatı artmış. Öyleyse,
birim fiyatı arttıysa vatandaşın bütçesinden harcama
fiyatı da arttı. O zaman ağırlığı niye
geriye çekiyorsun? Ha, maksat başka. Sonra ne olmuş bu dönemde?
Sigara yüzde 44,13 zamlanmış iki yılda. Olması gereken ne?
Bu ağırlığın buna göre dengelenmesi lazım. Bizim
TÜİK yöneticileri başarılı bir operasyon
yapmışlar, hemen ağırlığı geri
çekmişler yani 3,87ye çekmişler. Bunun anlamı ne? 0,7; dikkat
buyurun değerli milletvekilleri, sadece sigaradaki fiyat
ağırlık oranıyla, birim fiyatının
ağırlık oranıyla ilgili değerlendirmesinde enflasyon
rakamı yıllık yüzde 0,7 gerilemiştir, geriletilmiştir;
sadece gıdayla, gıdanın 7 maddesi ile sigarayı yan yana
koyduğunuz zaman endeksteki toplam azalma 1,7ye
ulaşmıştır. Eğer bunda 450nin üzerindeki maddeyi kapsayacak
şekilde değerlendirme yaparsak şunu görürüz: Bu endeksler sakat,
bu endekslerle oynanıyor. Bunu buradan iddia etmiyorum, Ticaret
Bakanlığında memurluk yaparken bu endekslerle
çalışmış biri olarak söylüyorum. Onun için diyorum ki
yapmayın, Allah aşkına yapmayın! Bazı malların
fiyatları düşünce de bizimkiler
ağırlığını artırıyor;
ağırlığını artırınca ne oluyor? Bu
defa, düşük enflasyon nedeniyle zamların törpülenmesi
sağlanıyor.
Bu, tabii çok teknik bir birim, onun için çok detaya
girmeyeceğim ama söyleyeceğim şu: 2020 yılı bütçe
teklifinde tütün mamullerinde beklenen vergi bir önceki yıla göre yüzde 30
artışla 65 milyar TL yani sigara tüketimi anormal bir şekilde
artarken endeksinin, daha doğrusu bütçeye yansımasının
eksilmesini birinin bize anlatması lazım.
Evet, Avrasya Araştırma Şirketi
Kasım 2019da vatandaşa soruyor: TÜİKe güveniyor musunuz?
İşsizlik rakamlarına güveniyor musunuz? Enflasyon
rakamlarına güveniyor musunuz? Vatandaşın yüzde 79u diyor ki
Güvenmiyoruz. Evet, biz de güvenmiyoruz çünkü güvenilecek doğru dürüst
kurum bırakmadınız. Keşke vakit olsaydı da şu
güven bunalımını size anlatsaydım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yokuş, sözlerinizi toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bu anket 26
ilde yapılmış, 2.260 kişi cevap vermiş.
Sözün özü: Türkiye İstatistik Kurumunun
yukarıda anlatmaya çalıştığım enflasyon
oyunlarının, enflasyon oranlarındaki oynamanın
iktidarınıza hiçbir faydası olmayacaktır çünkü devletin
kurumunun yıpranması, güven kaybetmesi sizi vuracaktır;
uluslararası arenada Türkiye kaybedecektir. Dahası, düşük
gösterdiğiniz yıllık enflasyon artışıyla milyonlarca
memurun, işçinin, emeklinin, dar ve sabit gelirlinin hakkını gasbediyorsunuz,
hakkını çalıyorsunuz. Ben iddia ediyorum, bu enflasyon
rakamları doğru hesaplansın, ağırlıklarla
saptırmalar olmasın yıllık en az yüzde 3-4 oranında
daha fazla çıkar. Siz çalıyorsunuz, çalıyorsunuz,
çalıyorsunuz! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Hadi oradan!
Çalan sensin ya! Senin ne hakkın var böyle bir şey söylemeye ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu seviyesiz üslubu olduğu gibi reddediyoruz. Böyle şey olur mu ya?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Böyle bir
şey mi olur ya? Yaşından başından utan ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp, ayıp! Bu
üsluba cevap bile vermeyiz Sayın Başkanım. Ayıp yani,
ayıplıyoruz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Ağzı
olan konuşuyor ya. Böyle bir şey mi olur?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kendi çalmış o
zaman ne çalmışsa zamanında.
BAŞKAN Kayseri Milletvekili Sayın Dursun
Ataş, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî Savunma Bakanlığının 2020 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Başkomutan Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, vatan
savunması ve terörle mücadelede şehit olan kahraman askerlerimize
Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Millî Savunma
Bakanlığının 2020 yılı bütçesi önceki yıla göre
7,4 milyar TL artarak 46,4 milyar TLden 53,8 milyar TLye yükselmiştir.
Millî Savunma Bakanlığı bütçesi Hazine ve Maliye
Bakanlığı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı; Millî Eğitim Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığının ardından en yüksek
5inci bütçeye sahip Bakanlığımız konumundadır. Plan
ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde Millî Savunma
Bakanlığı bütçesine evet oyu
kullandığımızı ve bu tutumumuzun aynen devam
ettiğini belirtmek isterim. Ancak millî savunmanın millî bir mesele
olduğunun, bu nedenle iç siyasete malzeme olarak kullanılmaması
gerektiğinin de altını çizmek istiyorum. Türk milletinin
güvenliği ve ülkemizin refahı için yapılan düzenlemelere
İYİ PARTİ olarak her zaman onay verdik, destek verdik,
katkı sunduk; ülkemiz adına sıkıntılı gördüğümüz
noktalarda ise gerekli tespit, eleştiri ve uyarıları yapmak
zorundayız. Burada yapacağımız eleştiriler ve
uyarılar millî menfaatlerimiz doğrultusunda olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Millî Savunma
Bakanlığının 2003 bütçesindeki oranı yüzde 6,9 iken
2012 bütçesindeki oranı yüzde 5,2ye; 2020 yılı bütçesinde ise
yüzde 4,9a gerilemiştir. Yıllara sari merkezî bütçeden Millî Savunma
bütçesine ayrılan oranlarda sürekli bir düşüş gözlenmektedir.
Bunun sonucunda da bugün savunma yatırımlarımız istenilen
seviyede değildir. Savunma sanayimiz yerli ve millî olmaktan hâlâ çok
uzaktadır. Savunma sanayisinde kullanılan önemli parçalar yurt
dışından temin edilip montajı ülkemizde
yapılmaktadır. Güçlü ordu, güçlü Türkiye hayalimizi millî savunmaya
daha fazla bütçe ayırarak, yerli ve millî savunma sanayimizdeki
yatırımı artırarak gerçekleştirebiliriz. Savunma
yatırımlarını millîleştiremediğimizde neler oldu,
hep birlikte gördük. Rusyadan S-400 savunma sistemi aldık, ABD yüzünden
kullanamıyoruz; ABDden F-35 uçakları aldık, Rusya yüzünden
teslim etmiyorlar. Ancak bunlara rağmen iktidar Tank Palet
Fabrikasını özelleştirerek yabancılara vermeye
çalışıyor. Bu, bu iktidarın yerli ve millî olduğunu
çok net bir şekilde göstermektedir(!)
Değerli milletvekilleri, milattan önce 209
yılında tarih sahnesine çıkan, tarihi şan ve şerefle
dolu olan Türk ordusu, birçok devlet kurup Türk milletinin millî
egemenliğinin ve bağımsızlığının
teminatı olmuştur. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Ordumuz Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk
vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. sözlerinde de
belirttiği gibi Türk ordusu Türk milletinin yılmaz,
yıkılmaz kalesidir. Ne yazık ki ordu-millet
anlayışıyla temelleri atılan Peygamber ocağı
diye adlandırdığımız şanlı Türk ordusundan
zanlı bir ordu yaratma çabaları iktidarın ilk
yıllarından beri süregelmektedir. Daha bu iktidarın ilk
yıllarında, 2004 senesinde Millî Güvenlik Kurulu
yaptığı toplantıda cemaatlere karşı bir eylem
planı hazırlanması yönünde Hükûmete tavsiye kararları
almıştı. İktidar, bu kararlardaki uyarıları
dikkate almadı, Millî Güvenlik Kurulu kararının tam tersine bu
cemaatlerle kol kola girip Türk ordusu üzerinde planlar kurmaya
başladı. 2008 yılında başlayan Ergenekon, Balyoz,
Poyrazköy, Ayışığı ve Askerî Casusluk davaları
başta olmak üzere 20ye yakın kumpas davasında Atatürkçü,
cumhuriyetçi, vatansever subaylar tutuklandı; binlerce subay ve astsubay
Türk Silahlı Kuvvetlerinden tasfiye edildi. İktidarın, savcısı
olmakla övünüldüğü bu davaların sonucunda dönemin Genelkurmay
Başkanı dâhil olmak üzere, bu vatansever askerler, FETÖcülerin sahte
delilleri ve PKKlı gizli tanıklarla cezaevlerine gönderildi,
yıllarca suçsuz yere cezaevlerinde kaldıktan sonra beraat ettiler. Bu
süreçte kimi subaylarımız bu iftiraları onuruna yediremeyip
intihar etti, kimilerinin ise aileleri darmadağın oldu. En büyük
zararı ve tahribatı ise yine Türk Silahlı Kuvvetleri gördü.
Bunlar yaşanırken AKP, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bağırsaklarını
temizlediğini pervasızca söylüyordu.
Değerli milletvekilleri, bu nasıl bir
hınçtır ki bitmedi, ısrarla devam etti. 2009da dönemin
Başbakan Yardımcısına uydurma suikast iddialarıyla
Genelkurmay Başkanlığına ait kozmik odaya girildi. Devletin
sırları ve çok önemli planları FETÖnün eline geçti, 15 Temmuz
hain darbe girişimine zemin hazırlandı. Kumpas ve ihanet
davaları sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinde boşalan kritik
noktalara cemaatin elemanları yerleştirildi. Bizim ihanet süreci
dediğimiz sözde çözüm süreci başlatıldı. Türkiye Cumhuriyeti
tabelaları kaldırıldı. Türk Bayrağı, Türkiye
ismi başta olmak üzere Türke ait ne varsa tartışmaya
açıldı. O dönemde askerlerimize operasyon izinlerinin
verilmediğini bizzat dönemin valilerinden dinledik. İmralılara
gidildi, Kandillerden gelindi; heyetler gönderildi. Çadır mahkemeleri
kuruldu, bu ülkenin hâkimleri, cumhuriyet savcıları teröristlerin
ayaklarına götürüldü; şehitlerimizin kemikleri
sızlatıldı. Bebek katili canilerin mektupları meydanlarda
Hükûmet temsilcileri tarafından okutuldu, teröristler parti kongrelerine
ve meydanlara çağrıldı Megri Megriler söylendi. Kobani yolunda
teröristlere yemekler verildi, valilik bütçelerinden ödendi. Hendeklerin
açılmasına, silah yığınaklarının yapılmasına
göz yumuldu. Bu ihanet sürecinin sonucunda yüzlerce asker ve polisimiz
şehit edildi. Analar ağlamasın. diye başlatılan bu
süreçte ağlayan, kahraman askerimiz ve polisimizin anaları oldu. Her
zaman onurumuz ve gururumuz olan şanlı Türk ordusu cemaate teslim
edildi. Anlattığımız bu süreç sonrasında 15 Temmuz
hain darbe girişimi yaşandı. Devletin kritik noktalarına
yerleştirilen hainler başımıza bombalar
yağdırdı. Şükürler olsun ki ordumuz içinde az sayıda
kalan vatanperver askerimiz sayesinde bu hain darbe girişimi bertaraf
edildi. Sonuç, kocaman Kandırıldık.
Değerli milletvekilleri, dedik ya, öyle bir
hınç ki bitmek bilmiyor. Bu yaşanan olaylardan da hiçbir ders
çıkarmamış olacaklar ki ordumuzun yapısıyla
oynanıp yeniden dizayn edilmeye çalışıldı.
Yaklaşık iki asırlık askerî liseler, harp okulları,
harp akademileri, astsubay hazırlama okulları, askerî hastaneler
kapatıldı; her biri başka kurumlara bağlandı. Atama ve
terfilerde liyakat öldürüldü. Genelkurmay ve kuvvet komutanları
arasındaki sıkı emir ve komuta bağı
koparıldı; bu uygulamalarla iki bin yıllık şanlı
Türk ordusunun en önemli özelliği olan emir komuta zinciri ve silah
arkadaşlığı ruhu yok edildi.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
bulunduğu Orta Doğu coğrafyasının durumu dikkate
alındığında Türkiye ateşten bir çemberin
ortasındadır. Pek çok uygarlığın kurulup
yıkıldığı Anadolu topraklarında tüm zorluklara
rağmen bin yıldır var olan Türk milleti, bunu güçlü ordusuna
borçludur. Ordumuz güçlü oldukça bölgemizde ve dış siyasette güçlü
olmamız mümkün olacaktır. Şunu herkes bilsin ki Atatürkün
dediği gibi Biz Türkler ordusu olan bir millet değil, milleti olan
bir orduyuz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
uyguladığı yanlış dış politikaların
sonucunda oluşan ve Türk milletinin egemenliğini tehdit eden olumsuz
durumu temizlemek de yine kahraman askerimize nasip oldu. Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı
Harekâtları yapıldı ve sonrasında yaşananları
dikkate aldığımızda ülkemizin dış politikada yalnız
olduğu açıkça görülmektedir. İktidar, haklı mücadelemizi
dahi anlatamadı. İktidarın sonuna kadar güvendiği ve dost
bildiği ülkelerin hepsi askerî operasyonları kınamak için
sıraya girdi. En başta Filistin kınadı, Bahreyn
kınadı, Ürdün kınadı, Kuveyt kınadı, Lübnan
kınadı, Irak kınadı, İran kınadı,
harekâtı derhâl durdurmamızı istedi. Suudi Arabistan kısa
süre önce Türkiyeyi düşman ve şeytan ilan etmişti,
Barış Pınarı Harekâtı başlayınca
işgalci ilan etti. Birleşik Arap Emirlikleri kısa süre önce
kutsal emanetleri çaldığımızı söyleyerek Türkiyeyi
hırsız ilan etmişti, Barış Pınarı Harekâtı
başlayınca işgalci ilan etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ataş, sözlerinizi
tamamlayın.
DURSUN ATAŞ (Devamla)) Almanya, Fransa,
İngiltere, İtalya, Finlandiya, Norveç, Çekya, Belçika, İsveç
silah ambargosu koydu. Yani hem Arap Birliği hem Avrupa Birliği bizi
işgalci ilan etti.
Bu gelişmeler göstermektedir ki Türkün
Türkten başka dostu yoktur. Biz Doğu Türkistandaki
soydaşlarımızı Kızıl Çine, Türkmenelini Kızıl
Rusa tercih etmeyeceğiz. Ne Amerika ne Rusya ne Çin Her şey Türke
göre, Türk tarafından Türk için diyor, Millî Savunma
Bakanlığımız bütçesinin büyük Türk milletine, kahraman
ordumuza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu arada
sadece Millî Savunma Bakanlığı değil, Emniyet Genel
Müdürlüğünün, Jandarma Genel Komutanlığının, Sahil
Güvenlik Komutanlığının bütçelerine de evet
vereceğimizi bildiriyor, Millî Savunma
Bakanlığımızın bütçesinin büyük Türk milletine,
kahraman ordumuza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Kahraman Türk ordusunu ve Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yapılacak konuşmalara
başlıyoruz.
İlk söz, Kırıkkale Milletvekili
Sayın Halil Öztürkün.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Türkkan,
çıkmasın kimse İYİ PARTİden, bize dememiş
miydiniz Neredesiniz? diye.
BAŞKAN Bülent Bey, İYİ Partiyi
niye...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çıkmasınlar
Sayın Başkan, bize laf atmışlardı.
BAŞKAN Karışmazsınız ona
yani.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Allah, Allah! Çok
tarafsızsınız bugün Sayın Başkan.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım,
bizim süreyi baştan alın lütfen.
BAŞKAN Buyurun, Sayın Öztürk.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Türkkan,
nereye? Görev bitti, gidiyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mazotla
çalışmıyoruz, yemekle çalışıyoruz.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Böyle bir usul mü var
Başkanım? Biri oradan bağırıyor, o oradan
bağırıyor.
BAŞKAN Sayın Öztürk, acele etmeyin,
vaktimiz bol. Ben tekrar başlatırım sürenizi.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Halil Bey, özür dilerim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri kürsüye çıkınca topluca Genel
Kurulu terk edenleri kınıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Böyle bir
kasıt yok, yemeğe gittiler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu görüntü ne?
Herkes beraber mi yemeğe gidiyor?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bütçe görüşmelerinde de
aynısını yaptınız, utanın ya! Biz izliyoruz
burada. Komplekse kapılmayın yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Böyle
ciddiyetsizlik olur mu?
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Zaten ciddiye
almıyoruz Başkanım, çıksınlar.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Genel İdare
Kurulu toplantısı var, üyeler oraya gittiler.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2020 yılı Adalet
Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Göktürk
Yazıtlarına göre, Türk hakanı o dönemin
yaşayanlarının hükümdarı olarak görülmektedir. Hakan da
Tanrının buyruğuna göre hizmet ve adaletini bütün
insanlığa eşit şekilde paylaştırmak
zorundadır. Söz konusu bu durum, Türk devlet geleneğinde dünyayı
adaletle idare etme fikrinin büyük bir ülkü hâline gelerek sistemleşmesini
sağlamıştır. Bu yüzdendir ki tarihimizde kurulan bütün Türk
devletlerinin temel felsefesi, Tanrı buyruğuna göre tebaayı
adaletli bir şekilde idare etmek olmuştur. Timurlenkin
yüzyıllar önce söylediği Ülkeler kılıçla alınır
ancak adaletle yönetilir ve korunur. sözü bu anlamda çok muteberdir. Hukukun
ve adaletin olmadığı veya yetersiz kaldığı
ülkelerin ayakta durması, vatandaşlarının huzurlu ve
müreffeh yaşamaları mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri,
Emniyet, bürokrasi, iş dünyası, sivil toplum, yargı ve medyadaki
FETÖcülerin tamamıyla sökülüp atılması hususunda tereddütsüz ve
kararlılık ihtiva eden bir mücadelenin varlığı, tarihî
önem ve sorumluluktur. Bu kapsamda, bugüne kadar saygı duyulacak ve takdir
edilecek sonuçlara da ulaşılmıştır. Ancak, FETÖnün
siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmaması da
ister istemez kafalarda soru işaretlerine neden olmuştur. FETÖyle
irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen arkası olan, destekçileri
bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen
kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması ciddi bir sorun olarak
karşımızda durmaktadır.
FETÖcü hâkim ve savcıların vermiş
oldukları kararların acilen bir kez daha gözden geçirilmesi zaruret
hâlini almıştır. Bu kapsamda, bütün davalar yeniden görülmeli,
Türkiye bu FETÖ musibetinin üstesinden her alanda mutlaka gelmelidir. Belirtmek
isterim ki adalet sistemimiz asla yeni paralel yapılara, bir gruba teslim
edilmemeli, hukukun üstünlüğü hedeflenmelidir. Hukuk ve yargı
kurumlarının söz konusu bu duruma daha titiz davranmaları,
uyanık hareket etmeleri, zorunluluk ve adalete saygının
gereğidir. Bu minvalde bugüne kadar korkusuzca ve fedakârca FETÖ terör
örgütüyle hukuk çerçevesinde mücadele eden bütün hâkim ve
savcılarımıza huzurlarınızda teşekkür etmek
isterim.
Değerli milletvekilleri, adaletin tahkim
edilmesinde çok büyük özveriyle çalışan, adalet hizmetlerinin temel
taşları olan yazı işleri ve icra müdürleri, zabıt
kâtipleri, mübaşirler, teknik personel ve diğer tüm adalet
çalışanları bu bütçeden müjdeli haberler beklemektedir. Yine,
sözleşmeli ceza infaz koruma memurlarına kadro verilmesi, mesai
ücretlerinin yeterli hâle getirilmesi, yıpranma hakkı tanınması,
psikolojik destek, rotasyon, lojman ve diğer talepleri çözüm
bulmalıdır. Gelin el birliğiyle adalet
çalışanlarının bu haklı beklentilerini
karşılayalım.
Saygıdeğer milletvekilleri,
yargının üç ayağından biri olan
meslektaşlarımın yani avukatlarımızın da
taleplerinin bir kısmını bu vesileyle dile getirmek isterim.
Bugün sayıları 150 bine yaklaşmakta olan avukatlarımız
stopaj ve KDV oranlarının tüm hizmetlerde indirilmesini beklemekte;
bunun yanı sıra, CMK ve adli yardım hizmet ücretlerinin zamanında
ödenmesini; yanı sıra, daha yeterli hâle gelmesini ve bu ücretlerden
KDVnin kaldırılmasını istemektedirler. Başta
Ankarada olmak üzere, tüm Türkiyede adaletin işleyişini
inanılmaz derecede zorlaştıran, fiziken apayrı konumlara
parçalanmış adalet kurumlarının bir arada olabileceği
yerleşkelerin bir an önce hayata geçirilmesi genel bir beklentidir.
Bununla birlikte, avukatların görevini daha hızlı ve eksiksiz
yapabilmesi için TAKBİS, MERNİS, POLNET ve SGK kayıtlarına
UYAP üzerinden daha kolay erişim sağlanmasının önünün
açılması gerekmektedir. Yine kamuda çalışan
avukatlarımız da ek göstergelerinin hâkimlerle eşit hâle
getirilmesini ve emeklilik haklarının da hâkimlerle eşit
olmasını arzu etmektedirler. Avukatlarımızın bu ve
buna benzer beklentilerine kayıtsız kalmayalım diyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Yargıtayda ve Danıştayda görev yapan hâkim, savcı ve adalet
çalışanları yüksek bir mahkemede çalışmanın
getirdiği yüksek standartlarda adalet hizmeti sağlamanın
ağır sorumluluğunu taşımaktadırlar. Ancak,
önceden verilen mesai ücretlerinin verilmemesi ve bir başka yüksek mahkeme
olan Anayasa Mahkemesi çalışanlarının almış
olduğu yargı tazminatından mahrum olmaları Yargıtay ve
Danıştay çalışanlarında motivasyonu düşürmektedir.
Hâlen Yargıtayda tetkik hâkim olarak görev yapıp özlük ve mali
işlemleri Ankara Adliyesinde yerine getirilen hâkimlerimizin
kadroları Yargıtay bünyesine alınmalıdır. Bu kapsamda,
Yargıtay ve Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışma
şartlarının ağırlığı dikkate
alınarak özlük ve mali haklarının Anayasa Mahkemesi raportörleri
seviyesine çıkarılması yerinde ve hakkaniyetli bir
yaklaşım olacaktır.
Yine, yüksek mahkeme üyelerinin görev sürelerindeki
on iki yıllık süre sınırının
kaldırılması bu alandaki büyük bir beklentiyi çözüme
kavuşturacaktır. Diğer taraftan, Yargıtay ve Danıştay
gibi yüksek mahkemelerimizde görev yapan üyelerimizin maaş ve sair özlük
hakları Anayasa Mahkemesi üyelerinin düzeyine getirilerek eşitsizlik
giderilmeli ve yüksek mahkemelerimiz bakımından hakkaniyet
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, iki konuya dikkatinizi
çekmek istiyorum:
İlk olarak infaz rejiminde en kritik
işleve sahip gözlem ve sınıflandırma merkezlerinin
çağdaş ülke örneklerine göre sağlıklı bir biçimde
teşkili ve faaliyeti için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Aksi
takdirde otomatik karar süreçlerine tabi tutulan hükümlülerin gerçekten
ıslah olanları kapalı cezaevinde kalabilirken toplum için tehdit
teşkil edenleri açık cezaevlerine alınabilmekte ya da
salıverilebilmektedirler. Bunun acı örneklerini, en son Orduda Ceren
Özdemir kızımızın hunharca katledilmesi olmak üzere,
çeşitli tarihlerde yaşamış bulunuyoruz.
İkinci olarak vurgulamak gerekir ki
hükümlülerin yeniden topluma kazandırılması bakımından
hayati derecede öneme sahip İşyurtları Kurumunun
çalışmalarına mümkün olan en üst seviyede destek sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yargıdaki FETÖ yapılanmasına karşı
mücadele ve yargı sisteminin geleceği konusunda endişe duyan ve
inisiyatif alan yargı mensupları tarafından 2014
yılında kurulan yargıda birlik ruhu korunmalıdır. Bu
ruhla hareket edilerek yargıdaki atama, tayin ve terfilerde bu ruhun
emareleri görülebilmelidir. Diğer taraftan, yargılamaların
hızlanması adına gerekli adımlar atılmaya
çalışılmaktadır. Bu kapsamda personel temin edilmeye devam
edilmekte, fiziki şartlar uygun hâle getirilmektedir. Yine bu minvalde
istinaf mahkemeleri kurulmuş ve mahkeme sayıları da
artırılmıştır.
Bütün bu özverili çalışmalara rağmen
yargılama hızında hâlen arzu edilen seviyeye
ulaşılamamıştır. Bu yüzden, Yargıtay ve
Danıştay dâhil olmak üzere bütün yargısal kurumlarda iç denetim
mekanizmaları kurularak yargısal faaliyetlerin hızlanması
temin edilmelidir. Ayrıca, hâkim ve savcıların, örgütlü suçlar,
haksız rekabet, döviz işlemleri, sigortacılık, kara para
aklama, sermaye piyasası suçları gibi bazı özel alanlarda
uzmanlaşması da sağlanmalıdır.
Ben, Cumhur İttifakının güçlü
desteğine ve Sayın Bakanımızın bu önerilerimize
kayıtsız kalmayacağına inanıyorum. Ayrıca, Adalet
Bakanımız Sayın Abdulhamit Gül Beyi ve Bakanlık
bürokrasisini, değerli ve başarılı
çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum.
Bu vesileyle, 2020 yılı merkezî yönetim ve
özellikle Adalet Bakanlığı bütçesinin milletimize ve ülkemize
hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tokat Milletvekili Sayın Yücel
Bulut, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YÜCEL BULUT (Tokat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en kalbî duygularımla
selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum.
Bütçe görüşmeleri çerçevesinde, yüce Meclis
çatısı altında, hem komisyonlarda hem de Genel Kurul huzurunda
en çok dile getirilen, en çok tartışma yaratan kavramlardan bir
tanesi haklı olarak adalet kavramıydı ve günlerdir adalet
üzerine tartışmalarımız devam ediyor. Sosyal adaleti
tartışıyoruz, gelir adaletini ya da adaletsizliğini
tartışıyoruz ve adliyelerden beklenen, umut edilen adaleti
tartışıyoruz.
Şimdi, Türkiyenin atlatmış
olduğu travmaları nazara alarak bu tartışmaların her
birisinin oldukça doğal olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bir
yargı sisteminin içerisine yıllardır sinsi bir şekilde bir
örgütün sızdığını düşünüyoruz ve görüyoruz. Bu
örgüt, yıllar boyunca küresel sistemin taşeronu olarak Türkiyede
bütün sosyolojik yapıyı etkilemiş, binlerce insana itibar
suikastı düzenlemiş, bazıları bu itibar suikastlarına
dayanamayarak yaşamlarına son vermişler, ölümü tercih
etmişler, intihar etmişler; onlarcası bir iftirayla ve kumpasla
hayatlarının baharında uzunca bir süre cezaevinde
hürriyetlerinden yoksun bir şekilde kalmışlar. En sonunda bu
yapı, gelmiş, bir darbe senaryosunun birinci ve öncelikli
taşeronu olmuş ve Türk yargı sistemini de bu darbeye zemin
hazırlayacak bir altyapıya kavuşturmuş. Ve elhamdülillah
milletimizin ferasetiyle, 15 Temmuz gecesi yaşanan bu badire
atlatılmış, Türkiye Cumhuriyeti uçurumun kenarından
alınmış ve yeniden bir düzen inşasına geçilmiş.
Şimdi, yaklaşık son on
yıldır yaşadığımız olayları nazara
aldığımız vakit, yargıya ilişkin bu
tartışmaların -her ne kadar bir asırdır adalet
kavramı bu coğrafyada tartışılıyor olsa da- son
on yılda yoğunlaşmış olduğunu kabul etmek,
sindirmek ve içselleştirmek durumundayız. Dolayısıyla hangi
cenahtan gelirse gelsin, muhalefetten ya da iktidardan adalete ilişkin
hangi fikir gelirse gelsin bunları çok doğal görmek
durumundayız.
Fakat doğal görmediğimiz başka bir
şey var. Nedir o? Adalet kavramı üzerine gerçekleşen
tartışmalarda son dönemde Meclis içinden ya da Parlamentonun
dışından bazı kesimlerin, özellikle ama özellikle dünün
zalimlerini bayraklaştırmak suretiyle, sanki adalet ancak ve ancak
onlara tanınmış bir imtiyaz ve lütufmuş gibi, ancak onlar
hürriyetlerine tekrar kavuşurlarsa Türkiyede yargıya ilişkin
bütün sorunlar çözülecekmiş gibi bir yaklaşımla, terör örgütü
seviciliği ve övücülüğü seansları eşliğinde, adaleti
yerden yere vurmuşlardır.
Daha açık söylemek gerekirse neyi kastediyoruz?
Türkiyede adalet kavramının Ahmet Altanlar üzerinden, Nazlı
Ilıcaklar üzerinden, bölücülük sabıkasına sahip birtakım
sözde siyasi sabıklar üzerinden tartışılmasına da bu
minvalde karşı çıkıyoruz.
Şimdi, kimsenin unutmaması gereken bir
durum var. Türkiyede yaşamış olduğumuz sorunların ve
mağduriyetlerin ana kaynağı olan Fetullahçı yapı,
bugün, mağduriyet edebiyatı üzerinden sıkıştığı
kıskaçtan çıkmaya çalışıyor. Dolayısıyla
Ahmet Altanı bayraklaştırmak suretiyle, Nazlı
Ilacakı bayraklaştırmak suretiyle, bazı siyasi
sabıkları bayraklaştırmak suretiyle yaygara
koparanların bilmesi gereken bir husus var. Nedir? Bu sloganı ve
söylemleri devam ettirmek, dışarıdaki düşmanın
içerideki iz düşümüne doğrudan talip olmak demektir.
Unutulmasın ki insanların hayatları karardığı
dönemde bu arkadaşlar, kendi yönetmiş oldukları gazetelerde
Allah belanı versin Genelkurmay manşetleri eşliğinde,
kararan hayatları çekirdek çitleyerek izleyen insanlardı ve bugün,
yaptıklarının, Türk milletine kurdukları kumpasın da
yargıya hesabını vermeye zorlanıyorlar.
Dolayısıyla
bizim bakış açımız şudur: Anadoluda adliyenin
kapısında hak ve adalet arayan gariban bir Anadolu köylüsünün hak
arama mücadelesi, Ahmet Altanın hürriyetinden bizim için çok çok daha
önemlidir. Dolayısıyla olaylara mazlumların ve Anadolu
insanının, garibanların penceresinden bakmak bizim
önceliğimiz olmalıdır. Ve yargıya dönük bütün tenkit ve
eleştirilerimizi, bu mazlumların penceresinden, bu mazlumların
hayat hikâyesinden okumaya ve bu şekilde değerlendirmeye gayret
gösteriyoruz.
Şimdi,
bazı arkadaşlarımız AK PARTİ ve MHPnin son dönemde
oluşturmuş olduğu bu ittifak nedeniyle, siyasi iktidarın
kendi yargısını inşa ettiğini, böylece yargı
teşkilatını yerle yeksan ettiğini ifade ediyorlar; birkaç
gündür birkaç hatipten dinliyoruz. Şimdi, sadece bu arkadaşlara özel
olarak şunu söylemek istiyorum: Siz 90ların yargı sisteminden
de rahatsızdınız, 80lerin yargı sisteminden de
rahatsızdınız, 70lerin yargı sisteminden de
rahatsızdınız. İdeolojik
ağababalarınızın tamamı, 70li yıllardan itibaren
Türkiyedeki adalet sistemiyle çatışa çatışa bugünlere
geldiler. Çünkü siz, esas itibarıyla, yargıdan değil, yargının
ihanet karşısında ortaya koymuş olduğu istikrarlı
ve net tavırdan rahatsızsınız, birbiri ardına ihanetin
başına indirmiş olduğu yumruklardan rahatsızsınız.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu kesimler kendi kafalarına göre bir adalet
anlayışı içerisindeler; keyiflerine göre bir hâkim, keyiflerine
göre bir mahkeme arayışı içerisindeler. Ancak onlara şunu
ifade etmek mecburiyetindeyiz: Bu ülkede Fetullahçı örgütlenme tasfiye
edildiğine ve tasfiye edilmeye devam edildiğine göre, bundan sonra
ihaneti, bölücülüğü ve yıkıcılığı görmezden
gelip vatanseverleri ve milliyetperverleri kodeslere kapatarak yurt
dışından ve küresel dinamiklerden alkış bekleyen bir
çete olmayacağına göre, kimse burada hem ihanetin iştirakçisi
olup hem de kendi kafasına göre bir mahkeme ve yargı organı
bulamayacaktır.
Şimdi, bugün
burada Sayın Adalet Bakanı hazır bulunuyor -bizi de dinliyor-
Adalet Bakanlığının memurları da buradalar ve eminim
ki onlar da birçok hatibi dinlerken yargının aslında bugün birçok sorunla
boğuştuğunun farkındalar, belki de bizden daha
fazlasını biliyorlar; yargıda işlerin iyi gitmediğinin
de farkındalar ama bizim de bildiğimiz bir başka nokta var.
Nedir? Aksaklıklar ve eksiklikler olmasına rağmen, yargıda,
devleti yeniden var etme mücadelesi için elini taşın altına
koymuş, inanmış ve adanmış bir sürü
arkadaşımız, bu memleketin bir sürü güzel insanı var.
Dolayısıyla, fedakârca bir mücadelenin verildiğinin
farkındayız ve sistemin mevcut sorunlarına dönük olarak Adalet
Bakanlığının birtakım önerileri bu Parlamentoya
taşıdığını görüyoruz. Bunlar iyi niyetli öneriler
ama hepimiz kabul etmek zorundayız ki tek başına çözüm
teşkil edecek öneriler değil. Birbiri ardına yargı
paketleri hazırlayabiliriz, birbiri ardına yasal düzenlemeleri
Parlamentoya getirip buradan da yasalaştırabiliriz ancak işin
temelindeki hakikati çözmediğimiz zaman bu paketlerin her birisi belli bir
süre sonra tarihin çöplüğüne gidecek, meriyetten kalkacak ve
uzaklaşacak düzenlemeler hâlini alacak.
Nedir işin temeli? İşin temeli
şu: Değerli milletvekilleri, iyi ya da kötü bir sistem yoktur, o
sistemi iyi ya da kötü işletecek olan insan unsuru vardır; sürekli
ıskaladığınız hakikat bu. Hangi sistemi getirirsek
getirelim, niteliksiz ellerde, işlemez bir mekanizmaya dönecek. Şu
anda Türkiyede, maalesef, ciddi bir liyakat sorunu var. Nedir bu liyakat
sorunu? Yalnızca yargının sorunu değil, bürokrasinin
tamamının sorunu hâline gelmiş, dillendirdiğimiz bir konu.
Bundan dolayı siyasi iktidarı da itham etmiyoruz. Bu, maalesef ki
geçmişten beri devam edegelen bir hastalığın tezahürü
şeklinde. Devleti buhrandan çıkaracak, istikrara kavuşturacak
tek şey, devletin tek bir tarikatı olduğunu hep beraber kabul
etmek zorundayız. Evet, devletin bir tane tarikatı vardır, o
tarikatın adı da liyakat tarikatıdır. Devlet, çalıştıracağı
insanları iki kategoriye ayırmak zorundadır. Namuslu insanlar
bir tarafta, ahlaklı insanlar bir tarafta, çalışkan insanlar bir
tarafta, dürüst insanlar bir tarafta, ehliyet sahipleri bir tarafta; tembeller,
alçaklar, namussuzlar, ehliyetsizler ve liyakatsizler diğer tarafta. Bunun
dışında hiçbir ayrım, devlet nazarında olabilecek bir
ayrım değildir. Dolayısıyla, bu kriterlere ve bu esasa göre
devletin yeni baştan kodlanması lazımdır.
Şimdi, görevler
dağıtılırken bu objektif kriterlerin yerine aidiyet, itaat,
sadakat, biat gibi içi boş kavramların denenmesi ve bunların
üzerine yatırım yapılması bugüne kadar hayırlı
neticeler doğurmadı, bundan sonra da -kimsenin şüphesi
olmasın- hayırlı neticeler doğurmayacaktır. Hele ki
son dönemlerde FETÖnün boşalttığı alanlara, bize, benzer
tecrübeleri yaşatabilecek birtakım yapıların
yerleşmeye çalıştığına ilişkin gayretlere
karşı hep beraber uyanık olmak zorundayız ve devletin
anahtarını bir daha Anadolu çocukları, her renkten, her
desenden, her kökten, her mezhepten Anadolu çocukları
dışında kimseye ama kimseye zimmetlemek hatasına
düşmemek zorundayız. Şimdi, bunu becerebilir miyiz? Bunu
becerebiliriz; dünyanın en geniş, en temiz, en necip insan hazinesine
sahibiz, Anadolu tertemiz, bakir bir insan coğrafyası. Bunu
yapabileceğimize inanıyoruz ama birtakım tedbirler almamız
gerekiyor mu? Evet, gerekiyor. Nedir bu tedbirlerin başında gelecek
şey?
Bakın değerli milletvekilleri, Sayın
Bakana da birkaç defa ben aktardım, benim dışımda
arkadaşlarım muhakkak aktarmışlardır; Türkiye'de 100
civarında, onlarca hukuk fakültesi açıldı. Bu hukuk
fakültelerinde bırakın öğretim görevlisini,
bazılarında artık hukukçu dekan yok, veterinerlerden hukuk
fakültesi dekanı yapar hâle geldik. Mahalle arasında, 3 tane apartman
dairesini birleştirip hukuk fakültesi yapan yerler var, işletmeler
var. Şimdi, nitelikli, kalifiye ve ehliyet sahibi insan
arayışımız bir yanda dururken bir yanda da maalesef mahalle
aralarında diploma dağıtan fakültelere cevaz veriyoruz, izin
veriyoruz ve bunların eğitimine müsaade ediyoruz. Tüm bunlara bir de
yurt dışından diploma dağıtan okullar ekleniyor.
Dolayısıyla nitelikli insan
yetiştirme konusunda ciddi oranda akamete
uğradığımız gibi bizi bir başka tehlike daha
bekliyor; bu sistemin içinde, bu çarpık sistemin içinde, her şeye
rağmen özveriyle yetişmiş Anadolu çocuklarının
karşısına bir tampon daha dikiyoruz. Nedir? Referans tamponu. Bu
hepimizin ayıbıdır, bu Parlamentonun ayıbıdır ama
bugünün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bulut, sözlerinizi
toparlayın.
YÜCEL BULUT (Devamla) Bu, cumhuriyet
kurulduğundan beri maalesef bu topraklarda yanlış bir
şekilde süregelen referans hastalığıdır. Belki de
hepimizden 50 kat nitelikli Anadolu çocukları, belki de hepimizden 50 kat
kapasiteli Anadolu çocukları hak ettikleri işe yerleşebilmek
için gelip bizlerden referans istiyorlar. Bu hepimizin ayıbıdır
ve bunu kökten çözecek referans adı altındaki mülakat sistemini
tarihin çöplüğüne gönderecek objektif, adil bir sistemi inşa ederek
devlet olarak yeni binyılda da burada var olmanın temellerini atmak
zorundayız.
Sabırla dinlediğiniz için hepinize
şükranlarımı sunuyorum, çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Memet Bülent Karataş. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEMET BÜLENT KARATAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve
Kişisel Verileri Koruma Kurumu bütçeleri üzerine söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Türk
milliyetçiliği konuşuluyorsa bunda fikir önderlerimizin önemli
katkısı vardır. O gün tutuklanan fikir önderlerimiz
Başbuğ Alparslan Türkeş, Hüseyin Nihal Atsız, Zeki Velidi
Togan, Nejdet Sançar, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaşer, Nurullah
Barıman, Fethi Tevetoğlu, Cebbar Şenol, Cemal Oğuz Öcal; bu
isimler ve burada adını sayamadığım birçokları;
Galip Erdem, Dündar Taşer, Erol Güngör, Hamdullah Suphi Tanrıöver ve
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, millet
olmanın şuurunu, Türk milletini millet yapan özellikleri, kendi
değerlerimize sahip çıkmanın ehemmiyetini bizlere
anlatmış ve öğretmişlerdir.
Türk milliyetçiliğinin mihenk
taşlarından olan büyük Türkçü merhum Hüseyin Nihal Atsızı
44üncü vefat yıl dönümü münasebetiyle rahmet, minnet, şükranla
anıyorum. Âdeta bugünü anlatır gibi Barış Pınarı
Harekâtının kahramanlarına, Türk askerleri için söylenmiş
sözler gibi seslenmiştir. Atsız Ata diyor ki: Kahramanlık, ne
yalnız bir yükseliş demektir,/Ne de yıldızlar gibi
parlayıp sönmemektir./Ölmezliği düşünmek boşuna bir
emektir./Kahramanlık, saldırıp bir daha dönmemektir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiyede
kişisel veri işlemenin düzenlenmesi ile kişisel veri
işleyen gerçek ve tüzel kişilerin uyacakları usul ve
esasların belirlenmesi amacıyla 7 Haziran 2016 tarihinde
yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu uyarınca bu kapsamda Kişisel Verileri Koruma
Kurumu kurulmuştur. Kurum, kurulduğu günden itibaren kanunla
kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere çalışmalarına
devam etmekte olup kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin korunması
ile toplumun tüm kesimleri ile kurum ve kuruluşlarda kişisel
verilerin korunması alanında farkındalık
oluşturulmasına yönelik çalışmaları takdirle
karşılanmaktadır. Bu çalışmalara paralel olarak
kişisel verilerin korunması konusunda toplumdaki bilincin her geçen
gün daha da arttığı ve özellikle kişisel veri işlenen
tüm sektörlerde kanuna uyuma ilişkin çalışmalara
başlanmış olduğu memnuniyetle gözlenmektedir.
Geçtiğimiz aylarda Kişisel Verileri Koruma Kurumu, yazılım,
program ve uygulamaları kullanarak vatandaşlardan ele geçirdikleri
kişisel verileri sorgulayanlar hakkında suç duyurusunda bulunma
kararı almıştır. Kurumun suç duyurusunun ardından bu
kişilere hukuka aykırı verileri ele geçirmekten iki ila dört yıla
kadar hapisle dava açabiliyorlar.
Üç yıl gibi kısa bir süre geçmesine
rağmen tarafımızca da incelendiğinde gayet
başarılı çalışmalar gerçekleştirildiği
görülmektedir. 2017 yılından 2019 yılı Ekim ayına
kadar Kişisel Verileri Koruma Kurumuna 146 veri ihlal bildirimi
yapılmış ve yaklaşık 3 milyon kişinin bundan
etkilendiği bildirilmiştir. Rakamlara yer vermek gerekirse hukuki
görüş olarak Kurum içi 40, Kurum dışı 246, mevzuat
taslakları hakkında 35 olmak üzere toplamda 321 işlem
yapılmıştır. Başvuru rakamlarından söz edersek
ihbar 98, şikâyet 1.173 olmak üzere toplam 1.271 başvuru
alınmış ve bu başvurulardan 731i Kurum tarafından
sonuçlandırılmıştır. Kişisel Verileri Koruma
Kurumu tarafından uygulanan idari para cezası ise toplamda 13 milyon
875 bin Türk lirası olarak kayıtlara geçmiştir.
Kurumun yeniliklere açık,
vatandaşlarımıza hizmet verme yolundaki gayret ve
çabalarını takdir ediyor, emeği geçen tüm Kurum
çalışanlarına buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komisyonunun Haziran 1948de hazırladığı ve
birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948de
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Pariste yapılan 183üncü
oturumda kabul edilen 30 maddelik bildirgedir. Bildirgenin imzalanmasında,
İkinci Dünya Savaşından sonra devletlerin, bireylere
tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması
konusunda birleşmesi de etkili olmuştur. Bu bildirgeyle, yalnızca
demokratik anayasalarla tanınan temel medeni ve siyasi haklar değil
ekonomik, toplumsal, kültürel haklar da genel tanımlarla belirli hâle
gelmiştir. Her insanın eşit olduğu, dil, ırk, renk,
cinsiyet, köken gözetmeksizin aynı haklara sahip olduğu vurgusuyla insan
hakları güvence altına alınmıştır.
İlk grup haklar arasında yaşama,
özgürlük ve kişi güvenliği gibi haklarla birlikte keyfî tutuklama,
hapis ve sürgünden koruma, bağımsız ve tarafsız
mahkemelerde adil ve kamuoyuna açık olarak yargılanma hakkı ile
düşünme, vicdan, din, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri bulunur. Sosyal
güvenlik, çalışma, eğitim, toplumun kültürel yaşamına
katılma hakları ile bilimsel ilerlemenin ürünlerinden yararlanma
hakkıysa bildirgeyle getirilen yeniliklerdir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bizi
güçlendirir, beyannamede yer verilen ilkeler 1948de olduğu gibi günümüzde
de güncelliğini korumaktadır. Her birimiz birbirimizin
haklarını savunabiliriz, günlük yaşantılarımızda
bizi koruyan ve bizi birbirimize yakınlaştıran hakları
savunmak ve teşvik etmek için geçerli sebeplerdir.
Değerli milletvekilleri, 2019 Nobel Edebiyat
Ödülünün soykırımcı Sırp Miloseviç hayranı birisine
verilmesi insan hakları ihlali değil midir? Müslüman Türke ve Türk
milletine düşmanlık değil midir? Ulu Önder Atatürkü Hitlere
benzeten Alman devlet televizyonu iftiralarıyla, yalanlarıyla insan
hakları ihlalini yapmamış mıdır? Bir gazeteci
müsveddesi televizyonlara çıkıp, 1937-38 Dersim olaylarını
katliam olarak gösterip, Aziz Atatürkü suçlayarak iğrenç
iftiralarıyla insan hakları ihlalinin en iğrencini
yapmamış mıdır? 1 milyar 700 milyon dünya Müslümanına
yapılanlar soykırım değil midir? Ermeni çetelerinin 500 bin
Türke yaptığı soykırım ve zulüm insan hakları
ihlali değil midir? Kadınlarımız, bebeklerimiz öldürülüyor;
insan hakları ihlali değil midir? İnsanı bilmek,
Hakkı bilmektir; Hakkı bilmek, insanı bilmektir.
1944 yılında Ahıska Türkleri
kadın, çocuk, yaşlı demeden dünya tarihinin en büyük
soykırımlarından birine maruz kalmışlardır. Her
türlü olumsuz şartlara rağmen Ahıska Türkleri Türklüklerini
unutmamışlardır ve topraklarına geri dönmek
istemektedirler.
Mart 1999 tarihinde Gürcistan, Avrupa Konseyine
kabulünde Ahıska Türklerinin vatanlarına geri dönmesi için teminat
vermişti. Bu çok önemli bir gelişmeydi ancak Ahıska Türklerinin
geri dönüşüyle ilgili alınan karar maalesef
uygulanmamıştır. Ermeniler geriye dönüş olmaması için
her türlü baskıyı Gürcistana yapmış,
soydaşlarımızın vatanlarına dönmelerine engel
olmuşlardır.
Ahıska Türklerine insan hakkı ihlalleri
dünyanın her tarafında devam etmektedir. Günümüzde Rusyanın
birçok yerinde yaşayan bu insanların içinde kimliksiz olarak
bulunanlar vardır. Türkiyeye çeşitli göç yollarıyla 40 binden
fazla Ahıska Türkü gelmiştir. Bu insanların oturma izni, çalışma
izni ve vatandaşlık sorunları vardır. Hatta birçoğu
emekli bile olamamaktadırlar. Ayrıca önemli bir sorun da diploma
denkliğiyle ilgilidir. Bu insanlar bizim kardeşlerimizdir,
soydaşlarımızdır, onlara mutlaka ama mutlaka yardım
edilmelidir.
Ahıska Türkleri bizim şeref meselemiz ve
tarihî hatıralarımızın sabırlı
yıldızlarıdır. Türklükten bihaber olanlar
bozkırların hüznünü asla bilemezler. Türklerin bir atasözü
vardır: Sabırla koruk helva olmaz. Bu suçsuz insanlar daha ne kadar
gözyaşı dökecektir? Bu mahzun, garip insanların dertlerini,
acılarını dindirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karataş, sözlerinizi
tamamlayın.
MEMET BÜLENT KARATAŞ (Devamla)
Soydaşlarımıza yapılan her türlü
haksızlığı, yanlışı, hainliği her yerde
haykırıp protesto edelim. Unutmayalım ki Ahıska, Doğu
Türkistan, Kırım, Türkmen elleri Türk dünyasına ortak ve
Türklere karşı insan hakları ihlali yapılması
Batı ülkelerinin insan haklarına bakış açısındaki
çifte standardı ortaya koymaktadır. Kahramanlık bir insan
hakkıdır, kahramanlık haksızlıklara karşı
direnişin adıdır. Kimse Türk milletine parmak sallama ve hesap
sorma hadsizliğine sahip olamaz.
Son olarak diyorum ki: Bir gün Türk milletine
yapılan haksızlıklara karşı ilk önce dünyadaki
Türkler, Türk ekonomi iş birliklerini inşa edecek ve çok kısa
zamanda Türk birliğini gerçekleştirecek. Kurulacak birleşik
Turan devletlerini şimdiden selamlıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Manisa Milletvekili Sayın Erkan
Akçay
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine ve Maliye
Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maliye
politikasının öznesi devlettir; nesnesi insandır, toplumdur.
Mali faaliyetler kamu faaliyetlerinin finansmanı için olduğu kadar,
ekonomik ve sosyal boyutuyla da önem arz etmektedir. Maliye politikasının
amaçları ekonomik istikrarı, büyümeyi, kalkınmayı ve gelir
dağılımında adaleti sağlamaktır. Ekonomik
sorunlara ve saldırılara karşı mücadele ederken Hükûmetin
etkin veya başarılı olup olmadığının ölçüsü
maliye politikalarının uygulanmasında elde edilen
sonuçlardır.
Dünyada ekonomilerin birbirine
bağlılığının arttığı bir dönemde
Hükûmetin ekonomi alanındaki etkinliğini sadece mali disiplinle
ölçmek yetersiz kalacaktır. Son iki yıldaki ekonomik ve finansal
saldırıları bertaraf etmek için maliye politikası
araçlarının etkin kullanılması, bütçede belli bir miktar
açığa neden olmuştur ancak bu durum geçicidir. Bununla birlikte
ekonomik tahribatın azaltılması, ekonomiyi bir bütün olarak
yeniden işler hâle getirmek için atılan adımları da görmemiz
gerekmektedir. Burada akla ilk gelen, kamu harcamalarının etkin
kullanılmasıdır. Ülkemizde maliye politikasındaki manevra
alanının 2001 krizinin hemen ardından alınan önlemlerle
genişlediği ve güçlendiği malumunuzdur. Bankacılık ve
mali tedbirlerin alınmasından sonra finans sektörü istikrara
kavuşmuş, faiz oranları düşmüş, finansmana erişim
kolaylaşmış, ertelenen yatırımlar
yapılmış ve aynı zamanda mali disiplin ön planda
tutulmuştur. Bunun sonucunda kamu borcu ve reel borçlanma maliyetleri
düşmüştür, 2001 krizinin taşlarını döşeyen
1990lı yılların en temel sorunlarından birisi yok.
Düşük kamu borcu ve döviz cinsi borcun düşük seyri, kamunun sorunlu
ekonomik birimlere vereceği mali desteği artırma imkânı
vermektedir. Yüzde 29 düzeylerinde seyreden kamu borcunun gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı ekonomiye manevra alanı vermektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en önemli
ekonomik gündemlerinden birisi ekonomik sorunlarla ve bilhassa ekonomik
saldırılarla mücadeledir. 2018 ve 2019 yıllarında, Türkiye
ekonomisine yönelik, benzerine şahit olmadığımız büyüklükte
saldırılar yapılmıştır. Ağustos 2018
tarihinde malum yurt dışı odakların
başlattığı yükselen kur, faiz, enflasyon ve dış
ticaret tehditleriyle ülkemize karşı âdeta ekonomik bir savaş
açılmıştır. Bu saldırılarla, ülkemizin
emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda taviz vermesi,
geri adım atması amaçlanmıştır. Piyasalarla
oynanıp milletimizin boğazındaki lokmaya göz dikilmiştir.
Bu saldırılara karşı maliye politikasını Hazine
ve Maliye Bakanlığı, para politikasını Merkez
Bankası etkin, koordineli ve başarılı bir şekilde
yönetmiştir. Türkiye saldırılara kambiyo, gümrük ve özel tüketim
vergileri, vergi indirimleri, kira kontratlarının Türk lirası
cinsinden yapılması mecburiyeti, faiz indirimleri ve oranları,
karşılık oranları, kredi kartı limitleri, taksit
sayıları, asgari ödeme tutarlarıyla cevap vermiştir.
Kur-faiz-enflasyon üçgeninde alınan tedbirlerle döviz kuru istikrarlı
bir çizgiye oturtulmuş, faizlerin inmesi ve enflasyonun tek haneli
rakamlara ulaşması sağlanmıştır. Diğer
taraftan, etkin olmayan kamu harcamalarında sınırlamaya
gidilirken vergilemedeki boşluklar doldurulmuştur. Değerli
konut, konaklama ve dijital hizmet vergileri ile gelir vergisi tarifesinde
yapılan değişiklikler, etkinliği olmayan bazı indirim
ve istisnaların kaldırılması, bütçe dengesinde
sağladığı katkılarla ekonomik saldırılara
karşı cephemizi güçlendirmiştir.
Değerli milletvekilleri, burada vicdani bir
hususu da dile getirmek istiyorum. Bir atasözümüz var, yiğidi öldürelim
ama hakkını da verelim. Bütün bu uluslararası ekonomik
saldırılara karşı takdire şayan bir şekilde
mücadele edip sonuç alan başta Hazine ve Maliye Bakanı Sayın
Berat Albayrak olmak üzere, Merkez Bankasını ve tüm ekonomi
bürokratlarını tebrik ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ekonomik saldırılar
karşısında işletilen politikalar amacına ulaşsa
da sonuçta düşenler cari açık, enflasyon ve büyüme; artansa bütçe
açığı olmuştur. Esasen son aylarda gerek yurt dışından
gerekse yurt içinden gelen sinyaller üçüncü bir politika alanına
işaret etmektedir. Bu da beklenti politikasıdır: Enflasyonu
düşürmek, büyümeyi artırmak. Bu ikisini aynı anda
sağlamanın yolu, beklentileri olumlu yönde değiştirmek ve
seyrini bu yönde sağlamak. Beklenti politikasında
karşımıza çıkan başlık reformlardır.
Yapılacak reformlarla büyüme ithalata bağımlılıktan
kurtarılmalı ve cari açık düşürülmeli, vergi sistemi
iyileştirilmelidir.
Özetle, tüm bu gelişmeler göstermiştir ki
ekonomik güvenlik, ülkemizin topyekûn güvenliği için önemlidir.
Türkiyenin gardını düşürmek isteyenlere karşı
sathımüdafaa anlayışıyla ekonomik cephemizi de güçlendirmek
gerekmektedir. Mesele, millî ve ekonomik bekamızın
müdafaasıdır. İsteyen işin kolayına kaçıp
sırf Hükûmet yıpransın diye her eleştiriyi yapabilir ancak
ABDnin, ABnin, malum mahfillerin sözcülüğünü yaparak ekonomik
kumpaslardan medet ummayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak reddediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Hazine ve Maliye
Bakanlığımızın kurumsal yapısına ve personel
sorunlarına ilişkin görüşlerimizi de bu vesileyle paylaşmak
istiyorum. Bu yıl içinde Vergi Denetim Kurulu
yapılanmasının tamamlanması olumlu bir gelişmedir.
Gruplandırmaların kaldırılmasıyla vergi
incelemelerinde sektörel ve fonksiyonel uzmanlaşmanın ve daha etkin
vergi incelemesinin yolu açılmıştır ancak burada dikkat
etmemiz gereken en önemli nokta şudur: 8 bini aşkın vergi
müfettişinin bulunduğu Vergi Denetim Kurulunda bu denetim ordusunun
yetiştirilmesi ile sevk ve idare edilmesi, yapılan işin kalitesi
ve etkinliği bakımından çok çok önemlidir. Mesleki etik,
eğitim, kontrol, koordinasyon, müfettişlerin bizatihi denetlenmesi
önemlidir ve ayrıca, raporların incelenmesi hususlarında
objektif kriterlerin ve katı kuralların getirilmesi gerekmektedir.
Bakanlık bünyesinde Teftiş Başkanlığının
kurulması da isabetli olmuştur. Görevleri arasında piyasa
denetimi bulunmayan teftiş birimi Bakanlık yapısında önemli
bir boşluğu dolduracaktır, bunu ümit ediyoruz. Diğer
taraftan, özellikle mali ve idari denetim konusunda önemli yetkinliğe
sahip muhasebat kontrolörlerinin bu tecrübelerinin Teftiş
Başkanlığı veya Hazine Kontrolörleri Kurulu bünyesinde
değerlendirilmesi çok isabetli olacaktır.
Bilindiği üzere, kurum içi gelir
uzmanlığı ve defterdar uzmanlığı özel
sınavı açılması için yasal düzenleme
yapılmıştır. Personelin ihtiyaç ve beklentilerini
karşılayan bu sınavlar için bu sınav takviminin de
kısa sürede açıklanmasını bekliyoruz. Ayrıca, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bünyesine alınmış olan
Millî Emlak uzmanlığı için de özel sınavın
açılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Bu yıl sonuçlandırılan bir başka
kronik sorun da vergi müfettişliği yeterlik
sınavlarıdır. Yeterlik sözlü sınavında çok sayıda
vergi müfettiş yardımcısı şahsi husumete varan
keyfîlikler nedeniyle mülakatta elenmişlerdi. Bu ay sonu itibarıyla
yapılacak mülakatlarda ehliyet ve liyakat çerçevesinde
mağduriyetlerin giderileceğini ümit ediyoruz. Ayrıca, eşit
işe eşit olmayan ücret konusu her ne kadar kurum içi sınavla bir
nebze giderilecek olsa da Bakanlık içinde farklı unvan altında
aynı işi yapan personel arasında bu sorun maalesef devam
etmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığında devlet gelir
uzmanı ve gelir uzmanları kadrolarının tek çatı
altında birleştirilerek merkez atamalı personel statüsüne
kavuşturulması yerinde olacaktır. Ayrıca Bakanlık
uzmanlık kadrolarındaki merkez-taşra ayrımına da son
verilmelidir. Diğer bakanlıklarda bu merkez-taşra
ayrımı yoktur.
Bir diğer sorun, maliyeciler âdeta emekli
olmamaya mahkûm durumdadırlar. Ücretlerinin yarısı ek ödeme ve
fazla mesai ücretlerinden oluşmaktadır ve bunlar emekli
maaşına da yansımamaktadır. Bu sorunun da mutlaka gündeme
alınması gerekir.
Tahakkuk ve tahsilata ilişkin işlemlerin
zamanında ve doğru olarak yerine getirilmesinden doğan hazine
zararlarından sorumlu tutulan gelir uzmanlarının yetki ve
sorumluluk alanı net bir şekilde belirlenmelidir.
Çalışanlara ödenen özel hizmet tazminat oranları diğer
kurumlarda aynı unvanda çalışanlara ödenen tazminat
oranlarına uyarlanmalıdır. Taşrada görev yapan müdürlerin
ek göstergeleri, kendi eşiti konumunda olan müdürlerin konumuna getirilmelidir.
Engelli, teknisyen yardımcısı, yardımcı hizmetler
sınıfı ve diğer personel için görevde yükselme ve unvan
değişikliği sınavı da açılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; personelin hakkı ve hukuku adaletle korunmadan ve
personelin sorunları çözülmeden Maliyede amaçlanan verimliliğe
ulaşmamız da mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, sözlerinizi toparlar
mısınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Hazine ve Maliye Bakanı
Sayın Berat Albayrakı, Maliye Bakanlığının
merkez ve taşra teşkilatı çalışanlarıyla
gerçekleştirdiği sıcak kaynaşma ve
çalışanların sorunlarına gösterdiği
duyarlılık için de ayrıca tebrik etmek gerektiğini
düşünüyorum.
Konuşmama son verirken Hazine ve Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu ve Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının 2020 yılı bütçelerinin
hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Konya Milletvekili Sayın Esin
Kara.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on üç dakika.
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu bütçeleri üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün sabah seçim bölgem olan Konyanın Karatay
ilçesinde 2 katlı bir binada yaşanan çökme nedeniyle aynı
aileden 2si çocuk, 3 kişi yaşamını yitirmiştir.
Ölenlere Allahtan rahmet, ailelerine başsağlığı
diliyorum. Kentsel dönüşüm uygulamalarının önemini ve bu
uygulamaların bir an evvel gerçekleşmesi gerekliliğini bir kez
daha buradan vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 11 Aralık 2019 "Bir millet baraj ve fabrikayla
değil, daha önce millî ruh ve ülküyle kalkınır. Manen
çökmüş bir millete endüstri tesisleri yapmak, ölüye balo elbisesi
giydirmeye benzer." diyen, cenaze namazını kıldıracak
olan hocanın Merhumu nasıl bilirdiniz? sorusuna Fethi
Gemuhluoğlunun Hocam, hocam, bu musalla taşı musalla
taşı olalı böyle er kişi görmedi. diye seslendiği,
bizleri Orta Asyanın bozkırlarından Çin saraylarına
koşturan, Açığma-Küne, Güntülüye meftun edip bir Deli Kurtun
peşine takan, Türkçülüğün edebî ve fikrî liderlerinden Hüseyin Nihal
Atsızın 44üncü ölüm yıl dönümü. Vaktiyle bir Atsız varmış,
ruhu şad, mekânı cennet olsun. (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2 Kasım 2011 tarihli 660 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
kurulmuştur. Kuruluş amacı, uluslararası standartlarla
uyumlu Türkiye muhasebe standartlarını oluşturmak ve
yayınlamak, denetim standartlarını belirlemek,
bağımsız denetçi ve bağımsız denetim
kuruluşlarını yetkilendirmek, bunların faaliyetlerini denetlemek
ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmaktır.
Kurumun önemli çalışmaları arasında Uluslararası
Muhasebeciler Federasyonu tarafından gerçekleştirilen projeler
kapsamında yer alan Türkiye muhasebe standartları, Türkiye finansal
raporlama standartları, büyük ve orta boy işletmeler için finansal
raporlama standartları, bağımsız denetim standartları,
kalite kontrol standartları düzenlemeleri yer almaktadır.
Sayıştay raporunda kurumun iç kontrol sisteminin etkin
çalışmadığı ifade edilmiş olup kurum hakkında
5018 sayılı Kanunun iç kontrol sistemiyle ilgili bu kuruma uygulanmayan
hükümleri kapsayacak yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu
belirtilmiştir. Temennimiz, bu düzenlemelerin bir an evvel
çıkarılmasıdır.
26 Aralık 2012 tarihli 28509 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun Bağımsız Denetim Yönetmeliği
kapsamında, yönetmeliğin yayınlanma tarihi olan 26 Aralık
2012 tarihine kadar meslekte on beş yılını doldurmuş
olan ya da lisans eğitimi ve bir yıllık staj süresi içinde olmak
üzere meslekte on beş yılını doldurmuş olan meslek
mensuplarına, 2015 yılı sonuna kadar eğitim alma ve
eğitim neticesinde başarılı olma şartıyla
bağımsız denetçi olma hakkı verilmişti. Üniversiteler
eliyle yürütülen eğitimlerde, bu eğitimler neticesinde yapılan
sınavlarda başarılı olan serbest muhasebeci mali
müşavirler ve yeminli mali müşavirler denetçilik hakkı
kazanmıştı. O tarih
itibarıyla on beş yılını doldurmamış,
şartları taşımayan ancak bugün itibarıyla
şartları taşıyan birçok meslek mensubundan bu hakkın
yenilenmesi için tarafımıza talepler iletilmektedir. Böyle bir uygulama, meslek
mensupları açısından alınamayan bir hakkın yeniden
kazanımının yanında, kamuya da mali yönden destek
sağlayabilecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu, ülkemizde düzenleyici ve denetleyici nitelikte faaliyet
gösteren sağlıklı bir ekonomik yapı ve işleyiş
için önemli kurumlardır. Ülkemizde 80li yıllarda yaşanan banker
krizi, yine 90lı yılların sonunda bankacılık
sektöründe yaşanan ciddi krizlerin etkisi tüm ekonomimizi
etkilemiştir.
57nci Hükûmet döneminde kurulan
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankacılık
sektöründe önemli düzenlemeler getirerek ekonominin istikrara
kavuşmasında etki sağlamıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu işleyiş olarak birbirleriyle
bağlantılıdır. Güvenilir, şeffaf, istikrarlı bir
ekonomik ortamın işleyişinin sağlanması,
yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması Sermaye
Piyasası Kurulunun görev ve yetkileri alanındadır.
Türkiyede finansal sistem
ağırlıklı olarak banka temellidir. Fon piyasalarındaki
aracılık işlemleri ağırlıklı olarak bankalar
tarafından gerçekleşmektedir, bu iki kurum birbirinden bağımsız
düşünülemez. Ülkemize yabancı sermayenin getirilmesi, tasarrufların
ve yatırımların artırılması, istikrarın
sağlanması öncelikli olarak bankacılık sisteminin
sağlam temeller üzerine oturtulup faaliyet göstermesine
bağlıdır.
Değerli milletvekilleri, finansal piyasalar
gerek reel ekonomik gelişmelerdeki değişikliklerden gerekse
siyasal değişiklik ve gelişmelerden en çabuk etkilenen ve en
hızlı tepki veren piyasalardır. Ülkemiz, Türkiye ekonomisi
küresel güçler tarafından en son 15 Temmuz sonrası kur ve faiz
üzerinden manipüle edilmiş, siyasette ve askerî alanda yapamadıkları
ekonomide yapılmaya çalışılmış ama Türk milletine
diz çöktürülememiştir. Silahla başaramadıklarını dolar
kuruyla oynayarak başaracaklarını sananların hayalleri
boşa çıkmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz sonrası birçok kurumda personel ihraçları
yaşanmıştı. Sermaye Piyasası Kurulu ve
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da bu kurumlardan
bazılarıdır. Bu çerçevede, Sermaye Piyasası Kurumunun 2018
yılı Sayıştay denetim raporunda, kuruma tahsis edilen 927
kadronun 506sının dolu olduğu, 414 kadronun ise boş
olduğu belirtilmiştir. Yine, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun 2018 raporunda, 867 olan kadro sayısının
529unun dolu olduğu, kalanının boş olduğu
belirtilmiştir. Bu kurumlarda çalışacak olan personelin uzman ve
teknik bilgiye sahip olduğunu göz önüne alırsak kalifiye eleman
ihtiyacının tamamlanması için gerekli çalışmalar
yapılmalı ve bu kadrolara uygun personel alımları
yapılarak kurum içi eğitimleri tamamlanmalıdır.
Ülkemizde ekonomi, sosyal, demografi, kültür, çevre,
bilim ve teknoloji alanları ile ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki
istatistikleri derleme, değerlendirme, analiz etme, yayımlama, resmî
istatistik sonuçlarının bilimsel ve teknik
açıklamalarını yapma faaliyetleri Türkiye İstatistik
Kurumuna verilmiştir. Bu kapsamda, Türkiye İstatistik Kurumu toplumun
tüm kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek çeşitlilikte;
güncel, güvenilir, tarafsız ve uluslararası standartlarda
üretmiş olduğu bilgileri kullanıcılarına sunmakla
yükümlüdür. 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 17nci
maddesinde Programın uygulanmasında, Kurum
çalışanları ile diğer uygulayıcı birimlere, veri
kaynakları, istatistikî yöntem ve süreçlerinin seçimi, dağıtımın
içerik, şekil ve zamanı ve istatistikî gizliliğin uygulanması
başta olmak üzere, hiçbir konuda talimat verilemez. hükmü yer
almaktadır. Özerkliği olan Türkiye İstatistik Kurumunun 18 Nisan
2019 tarihinden itibaren başkanlık görevinin vekâleten yürütülmesi
Kuruma yakışmamakta olup yönetim kurulunda gerekli atamaların
bir an evvel yapılması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye İstatistik
Kurumunun hazırlamış olduğu verilerin güvenilir olması
amacıyla, toplanan verilerin sağlam kaynaklardan, gerçeği
yansıtan şekilde toplanması önem arz etmektedir.
İstatistikte örneklemenin seçilmesinin önemi örneklemenin hedef kitleyi ne
kadar iyi yansıttığı, sonuçların güvenilir olarak
değerlendirilmesi açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, önümüzde bulunan
yoğun çalışma gündemiyle 2020 yılının bütçesini
hazırlayacağız. Sizlere yeni kuruluş mücadelesinden çıkmış,
her karış toprağı düşman çizmesiyle
çiğnenmiş milletimizin 17 Şubat 1923 tarihinde yapılan
misakıiktisadi yani Birinci İzmir İktisat Kongresini
hatırlatmak istiyorum. Savaştan çıkmış, üretim yapacak
doğru düzgün fabrikası olmayan, yoksulluk içindeki bir ülkenin on
yıl içinde ülkeyi demir ağlarla örecek bir duruma gelmesi millî
temelleri esas alan bir ekonomik program sayesinde olmuştur.
Başbuğumuz Alparslan Türkeşin dediği gibi
kalkınmanın maddi temelinin müspet ilim zihniyetine ve teknik
gelişmeye dayandığı, üretim ve tüketimin ahenk içinde
olduğu, gelişmiş ülkelerin pazarı olmaktan çıkıp
üretim temeline dayanan, teknoloji ve fende ileri olan ve tamamen millî
değerlerimizi esas alan bir yönetimle 2023 Lider Ülke Türkiye
hedeflerine ulaşacağımızı temenni ediyorum. Bu
noktada, Türk milleti için düşünülecek en son şey
karamsarlıktır ve umutsuzluktur. Türk milleti, tarihi boyunca önüne
çıkan siyasi, askerî, ekonomik her türlü sıkıntıyı
aşmayı başarmıştır. 15 Temmuz darbe
girişimiyle Türk milletini yıkamayanların ekonomi üzerinden Türk
milletini yıkmaya çalışmaları boşunadır.
Bilinmelidir ki büyük Türk milleti aç kalır, susuz kalır,
evlatsız kalır, anasız kalır ama vatansız kalmaz.
Ülkesinin bekasına kasteden hainlere karşı en yakın
tarihte, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi hem canıyla
hem de malıyla mücadelesini yapar. Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin
dediği gibi Ekonominin normale dönmesi, denge ve istikrara
kavuşması, siyasi temkin ve tedbirler, millî dayanışma ve
uyanışla muhakkak sağlanacaktır. Ülke elden gittikten sonra
neyin siyasetini, neyin ekonomisini konuşacağız?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 7-17 Aralık tarihleri arasında Hazreti
Mevlânanın 746ncı vuslat yıl dönümü kapsamında,
maneviyatın başkenti güzel Konyamızda kutlamalar yapılmaktadır.
Şebiarus düğün gecesi anlamına gelmektedir. Mevlâna,
öldüğü günü Hakka vuslat (Yaradana kavuşma) olarak
saymıştır ve bu günü düğün gecesi olarak
nitelendirmiştir. Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan.
der. Ölüm Mevlâna için, kişinin aslına dönüşü,
kaynağının ilahî bir cevher olması nedeniyle Allaha
dönüşüdür. Konuşmamı gönül dergâhımızın piri
Hazreti Mevlânanın sözleriyle bitirmek istiyorum.
Gönlü saf sufiyim ben
Benim tekkem âlem
Medresem dünya benim.
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Gazi Meclisimizi, büyük Türk milletini, kurulacak
birleşik Turan devletlerini şimdiden selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bursa Milletvekili Sayın Mustafa
Hidayet Vahapoğlu.
Buyurun Sayın Vahapoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına 2020 mali yılı Millî Savunma
Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle başta cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden
gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor, hâlen Suriyede ve
terörle mücadelede görevli kahraman askerimizi ve polisimizi, güvenlik
korucularımızı, hayatta olan tüm gazilerimizi, vazife
malullerini ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasından sonra
ayakta kalan gücün küresel boyutta yürüttüğü hâkimiyet çabaları
belirsizlikleri artırmış ve bu ortamdan yararlanmak isteyen
güçlerin sebep olduğu kaos ortamı Türkiye'nin de doğrudan
etkilenmesine sebep olmuştur. Orta Asyada, Balkanlarda, Kafkaslarda, Ön
Asya ve Kuzey Afrika ile Güney Amerika ülkelerinde planlı olarak ortaya
çıkarılan güç boşluğu kaosu tetiklemiş, Balkanlar
hariç, ismini belirttiğim diğer bölgelerdeki ülkelerin
bekasını doğrudan tehdit eder duruma gelmiştir. Güç
boşluğunun sebep olduğu kaos, küresel belirsizlikleri
artırmanın yanında bu bölgelerde jeopolitik
boşlukların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu
boşluklardan beslenen terör eylemleriyle birlikte asimetrik tehditler,
vekâlet savaşları, uluslararası hukuku ve savaş hukukunu
yok sayan güçlülerin kendi hukukunu dayatma anlayışı dünya
gündemine egemen hâle gelmiştir.
Uluslararası kuruluşların önemli bir
kısmı, küresel kutup mahiyetindeki devletlerin hak ve menfaatlerini,
hukukunu koruyan, onların adaletsizliğini
meşrulaştıran kurum ve kuruluşlar hâline gelmiştir. Bu
tespite dayanarak Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyindeki 5
ülkenin hak ve menfaatleri ile hukuksuzluklarına hukuki kılıf
uyduran kurum hâline geldiğini, Birleşmiş Milletler Ana
Sözleşmesinin hemen hiçbir kuralına
uyulmadığını, NATOnun ise Amerika Birleşik
Devletlerinin küresel gücüne katkı sağlayan, onun millî menfaat ve
yayılmacı hedeflerine hizmet eden, üyesi olan ülkelerin tek
tedarikçisi olarak savaş sanayisini besleyen, yine NATO
Sözleşmesinin getirdiği ortak yükümlülüklerin işlerine
geldiği gibi yorumlandığı bir nitelik
kazandığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Amerika Birleşik Devletlerinin PKK, YPG desteği, Doğu
Akdenizde yaşanan gerilim ve Türkiye Cumhuriyetinin bu bölgedeki hak ve
menfaatlerinin gasbedilmesine yönelik tecavüzler, Amerikancı 15 Temmuz
darbe girişimi, darbeci FETÖ elebaşının Türkiyeye
verilmemesinde gösterilen ısrar, ABDnin ekonomik yaptırım
tehditleri ve uygulamaları, Türk ekonomisine ve bankacılık
sistemine yönelik operasyonu, S-400 ve F-35 krizi ile 2016da NATO belgesine
işlenen PKK, PYDnin 2019 yılı belgesine işlenmesinin ileri
tarihe bırakılması gibi gelişmeler, NATO
ittifakının ve ABDyle olan müttefikliğin sorgulanmasına
hatta NATO ve ABD Türkiye için tehdit hâline mi geldi diye endişe
duyulmasına sebebiyet verecek vahamet kazanmıştır. Bu
nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye her alanda kendi hak ve
menfaatlerini koruyacak güce ulaşmak zorundadır diyor, özellikle
millî savunma ve dış politikada zafiyete sebebiyet verecek
kısır çekişmelerden kaçınılması hususunun
altını önemle çiziyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüz dünyasında 32 ülkede çatışan gruplar
mevcuttur. Bunlardan 28i haber niteliğinde görülüp kamuoyunun bilgisine
sunulmaktadır. Güney Amerika ülkelerinde darbeler yapılmakta, ABDnin
güdümüne alamadığı ülkelerde yönetimler
değiştirilmektedir. Kuzey Afrika hâlen durulmamıştır,
ülkelerin sınırlarının ne olacağı belirsizdir. Ön
Asyada Suriye iç harp yaşamaktadır. Irak üçe bölünme tehdidiyle
karşı karşıyadır. Her gün kan akmaktadır ve
insanlar Saddam dönemini arar hâle gelmiştir. İran hedef ülkedir, her
an büyük can kaybına sebebiyet verebilecek manipülasyonlara maruzdur. Afganistanın
durumu ortadadır. Pakistanın sosyal ve ekonomik yapısı
onlarca yıl onarılmayacak yaralar almıştır. Çinin
ilhakından sonra Hong Kong huzurlu bir gün ve gece geçirmemiştir. Doğu
Türkistan etnik temizliğe, kültürel soykırıma maruzdur. Bu çirkin
oyunlar yurdumuzda da denenmiştir. PKKya aleni şekilde verilen
askerî yardımlar ve sağlanan destekler, Gezi olayları
tezgâhı ve 15 Temmuz darbe girişimi de unutulmamalıdır.
Yaşananların hiçbirisi tesadüfi değildir ve silahlı
çatışmalar dâhil, çatışmaların hemen tamamı
küresel ya da bölgesel güçlerin menfaatlerini destekleyecek senaryolardır.
Yerli iş birlikçilerce bu senaryolar hayata geçirilmekte ve dış
desteklerle uzun yıllar yürütülmektedir. Küresel planlama yapan güçler
yeni savaş anlayışıyla hareket etmekte, savaşa
doğrudan girmenin getireceği yıkıcı sonuçlara, can
kaybına ve ciddi mali yıkımlara maruz kalmadan savaş
yürütmektedirler. Bu konuda yerli unsurlar vekâleten görevlendirilmektedir.
Bunun için ülkelerin tüm hassasiyetleri kaşınmakta, tahrik edilmekte
ve olayların planlayıcısı olan ülkeler çoğu zaman
hedef aldığı ülkenin yanında yer alıyor gibi
görünmekte hatta aynı ittifak içinde müttefik olarak
karşımıza çıkabilmektedirler. Dile getirdiğim bu
problemlerin hemen tamamına Türkiye Cumhuriyeti ve Türk İslam
coğrafyası uzun yıllardır maruz kalmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüz Türkiyesinin güvenlik kaygılarını genel
olarak, terörizm, dış destekli PKK, FETÖ ve onların türevleri
gibi bölücü, yıkıcı faaliyetler, bölgesel çatışmalar,
istikrarsızlaşan komşu ülkelerden kaynaklanan güvenlik
sorunları, uzun menzilli füzeler ile nükleer, biyolojik ve kimyasal gibi
kitle imha silahlarına kavuşan yakın ya da uzak ülkelerin
doğrudan ya da dolaylı hedef olma ihtimali, kontrolsüz güç yanında
doymayan iştahıyla dünyaya saldıran ve küresel tüm
planların arkasında olan ABD, İngiltere, AB ülkelerinden
oluşan Batı bloğu ile Rusya-Çin grubunun bölgesel etki
alanı oluşturma gayretlerine doğrudan ya da iş birlikçileri
üzerinden dolaylı olarak muhatap kalma ihtimali mevcuttur. Ayrıca,
günümüzün şartları, soğuk savaş öncesi askerî güç
odaklı bakış açısının terk edilerek bütünlükçü ve
entegre bir güvenlik anlayışının hayata geçirilmesini
zorunlu kılmaktadır dolayısıyla ülkenin güvenliği
sadece sınır güvenliği değildir. Askerî ve terörist
tehditlere ilave olarak komşu ülkelerden ülkemize yönelik kontrolsüz
kitlesel göçler, iklim değişikliği, ekonomik
gelişmişliğin farklılığından kaynaklanan
kitlesel eylemler, enerji güvenliği, doğal kaynaklar için rekabet,
nükleer silahların yayılması hatta bu silahlara komşu
ülkelerin sahipliği ve bundan dolayı kazandığı
avantajlar, organize suçlar, organize ya da sınır aşan
suçların arkasında başka devletlerin olması, salgın
hastalıklar, yoksulluk, doğal afetler, siber terörizm, deniz
haydutluğu, korsanlık gibi çok boyutlu ve asimetrik tehditler
doğrudan güvenliğimizi dolayısıyla bekamızı
ilgilendiren konulardır. Bu konuların da millî güvenliğimizin
bir parçasını oluşturduğu göz ardı edilmemelidir.
Jeopolitik ve jeostratejik konumu gereği
dünyanın en istikrarsız bölgesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti
bağımsızlığını, egemenliğini, toprak ve
toplum bütünlüğü, ahdi hukukundan kaynaklanan hak ve menfaatleri ile hayati
çıkarlarını korumak ve muhafaza etmek zorundadır. Bu
bağlamda, Türkiye, bölgesel bir güç ve denge unsuru olarak
varlığını devam ettirmeyi, çevresinde bir barış
ve güvenlik kuşağı oluşturmayı, bulunduğumuz
bölgeye ve ötesine yönelik strateji ve güvenlik üreten, sağlayan ülke
olmayı, tehdidi sınırlarının dışında yok
etmeyi sağlamalı, küresel planlama yapan ülkelerle Türkiye'nin hak ve
menfaatlerini merkeze alan yakın iş birliği ve olumlu
ilişkileri geliştirerek sürdürmelidir, bölgesel ve küresel
barışı destekleyen tüm faaliyetlere destek
sağlamalıdır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin millî güvenliğimizle ilgili hızlı ve isabetli
kararların alınmasını
kolaylaştırdığına inanıyoruz. Nitekim, kısa
süre önce gerçekleştirilen ve yurt içinde fazla dikkat çekmese bile
uluslararası zeminde askerî açıdan fevkalade önemli etkisinin
olduğuna inandığımız askerî ve diplomatik mahiyette
ciddi mesajlar içeren Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı Harekâtı, hatta Pençe
Harekâtlarının Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin olumlu yansımaları olduğunu görüyoruz.
Doğu Akdeniz'deki doğal gaz ve petrol
kaynaklarını gasbetmek ve Türkiyeyi dışlamak üzere
atılan adımları bilmekteyiz. Bu oyunu Türkiye ile Libya
arasında imzalanan anlaşma bozmuştur. 27 Kasım 2019
tarihinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılması
Anlaşması, Doğu Akdenizde yaşanan denizlerin
paylaşım mücadelesinde oyun değiştirici kilit rol
oynamıştır. Bu anlaşmayla, Türkiye, Yunanistanın
vezirine şah çekmiştir. Bu çalışmayı yapan Deniz
Kuvvetleri Komutanlığına ve personeline şükranlarımızı
sunuyor, bundan sonraki aşamaları yürütecek olan
Dışişleri Bakanlığımıza başarılar
diliyoruz.
Her ne kadar terör örgütlerinin siyasi
kanatları ve bazı hayalperest çevreler karşı çıksa da
bu coğrafyada ve -tırnak içinde söylüyorum- bu dostlarımız
olduğu sürece Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın en güçlü ve
caydırıcı ordularından biri hâline getirilmesi zorunludur.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharip yapısı, insan gücü,
teknolojisi ve organizasyonu ihtiyaca cevap verecek şekilde esnek
yapıya kavuşturulmalı, modernize edilmeli, bölgesel ve küresel
anlamda caydırıcılık kabiliyeti
artırılmalıdır. Askerî savunmada asimetrik, politik ve
ekonomik güvenlik anlayışlarını da dikkate alan ön alıcı
bir yaklaşımla millî hak ve menfaatlerimizi
sınırlarımızın ötesinden başlayarak koruyacak
stratejik güvenlik anlayışı benimsenmelidir. Üye olunan
uluslararası güvenlik ortaklıkları ve müttefik
ilişkilerinden bağımsız, ülkemizin kendi şart ve
değerlerinde hayat bulan millî bir savunma yapılanması esas
alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; askerlik bir meslek değil, hayat tarzıdır ve
askerliğin şartları bilinmediğinden halkın bir
kısmı onları orduevleri ve askerî dinlenme tesislerinde keyif yapan
zümre olarak dedikodusunu yapmaktadır. Hâlbuki subay, astsubay, uzman
çavuş ve erbaşlarımız ile askerî kurum ve kuruluşlarda
görev yapan sivil memurlarımız aileleriyle birlikte barışta
fakat savaş şartlarında görev yapmaktadırlar. Vatana hizmet
şuuruyla görev yaptıkları için, katlandıkları
şartları, yaptıkları fedakârlıkları, emsali olan
diğer kamu görevlilerinin sahip olduğu imkânları bilmedikleri
için ihmal edilmiş olduklarının farkında bile
değillerdir. Onun için askerimizin özlük hakları, özellikle de emekli
aylıkları iyileştirilmeli, idari, mali ve sosyal hakları,
görev ve sorumluluklarıyla uyumlu hâle getirilmelidir.
Millî Savunma Bakanlığı ve Türk
Silahlı Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlıklarında görev yapan sivil memurların
sorunlarına çözüm getirmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
tarafından 23 Mayıs 2019da Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
teklifimiz bir an önce yasalaşmak üzere Genel Kurula getirilmelidir.
Ayrıca, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda savunma ve güvenlik hizmet sınıfı
ihdas edilerek bu kurumlardaki yardımcı hizmetler
sınıfı personelinin sorunları giderilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden
kıdemli binbaşı ve binbaşı rütbesinde emekli
olanların emeklilik haklarının yeniden düzenlenmesi ihtiyacı
bulunmaktadır. Kıdemli
binbaşı ve binbaşı rütbesinde iken emekli olanların
maaş oranları kıdemli binbaşıda yüzde 49,
binbaşıda ise yüzde 41dir. Askerî personel arasında rütbe ve
kıdem esasından hareket edildiğinde, bu personel, aslı
durumundaki personelden daha düşük maaş almaktadır; bu
çarpıklığın ivedilikle giderilmesi ihtiyacı
bulunmaktadır. Bunun yanında, Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanununa göre üst subay olarak belirlenen binbaşı ve
kıdemli binbaşılar 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanununun ek-5 çizelgesinde gösterilmedikleri için makam
tazminatı alamamaktadırlar; bu çarpıklığın da
giderilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Diğer bir konu şudur: Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesinde, er ve erbaşların dışında, 2003
yılından itibaren sözleşmeli subay ve astsubaylar görev
yapmaktadır. Bu personelin tamamı, sınıflarının
gerektirdiği görevleri hakkıyla yerine getirmiş ve güvenlik
soruşturmalarını geçmiştir ancak 7 ve 12nci hizmet
yıllarında tabi oldukları sınavlarda düşük not aldıkları
ve sınav yapılan tarihlerde çoğunlukla yeterli kadro
verilmediği için muvazzaf kadroya geçememişlerdir. Bu durumdaki
personelin muvazzaf kadroya geçirilmesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bütçesine ayrıca yük getirmeyecek, iş güvencesini hissederek görev
yapmalarına imkân sağlayacaktır. Bu sorunun çözümü için
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Mart 2019da vermiş olduğumuz yasa
teklifinin bir an önce Genel Kurula getirilmesi gerekmektedir.
2020 mali yılı Millî Savunma
Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını
temenni ediyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna ait
söz talepleri karşılandı.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
yapacakları konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz, Batman Milletvekili Sayın
Ayşe Acar Başarana aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Herkese merhaba diyerek başlayayım.
Ben de Adalet Bakanlığının
bütçesi üzerine konuşacağım ama sabahtan beri özellikle iktidar
ve ortağından dinlediğim kadarıyla gerçekten Türkiye'de
hiçbir problem yokmuş, o zaman hiç konuşmayalım,
tartışmayalım. Hatta çok müthiş bir süreçte
yaşıyormuşuz, AKP harikalar diyarındaymış,
hepimiz pembe gözlüklerimizi takmışız; ekonomik problem yok,
adalette problem yok, iç siyasette problem yok, dış siyasette problem
yok ama şimdi arkadaşlar, ben birkaç tane örnek vereyim. Biz çok zor
koşullarda bu kadar sorun tespit edebilirken, biz çok zor koşullarda
ülkenin bu kadar kritik meseleleri üzerinde detaylı örnekler verebilirken
iktidarın bunu bilmiyor olması ya da bildiğini kabul etmiyor
olması ayrıca bir tartışma konusu.
Şimdi, dediğim gibi, Adalet
Bakanlığı bütçesi üzerine konuşacağım
arkadaşlar. Şimdi, Türkiye, anayasal olarak
Bakın, biz bir darbe
anayasasına atıf yaptığımız için
şaşkınlık içerisindeyiz. Bu Anayasaya biz darbe
anayasası deyip düzeltilmesi, değiştirilmesi gerektiğini
söylüyorduk ama öyle bir hâle geldik ki artık, bırakın
Anayasayı, bu darbe anayasasına atıf yapar hâle geldik. Bu Anayasanın
-bir de değiştirilemez hükmü bu- 2nci maddesinde diyor ki: Türkiye,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bakın, kanun devleti
demiyor, saray devleti demiyor, hukuk devleti diyor. Peki, hukuk devleti ne
demek arkadaşlar? Burada hukukçu arkadaşlarımız var, çok da
bilen, bu meseleyi takip eden arkadaşlarımız var ama ben bir
daha hatırlatayım. Biliyorum ki çok manası yok ama
kayıtlara geçsin, üç yıl sonra, beş yıl sonra bunların
konuşulduğu hatırlansın; iktidar tozpembe bir tablo çizerken
muhalefetin -bütün saldırıların altında- tespitlerinin
aslında ne kadar doğru olduğu bilinsin diye ben buradan tekrar
edeyim.
Değerli arkadaşlar, hukuk devleti demek,
Anayasa Mahkemesinin bir kararında dediği gibi İnsan
haklarına saygılı ve hakları koruyucu, adil bir hukuk
düzeni kuran ve bunu devam ettirmekte kendisini yükümlü sayan, bütün eylem ve
işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir. Yasama
organı hukuka bağlıdır. Yargı organı hukuka bağlı
olmalıdır. Yürütme organı hukuka bağlı
olmalıdır. Yargı saraya, yürütmeye bağlı
olmalıdır. demiyor. Yargı bir partiye bağlı
olmalıdır. demiyor. Yine İdare yargısal denetime tabi
olmalıdır. diyor. Ben açıklayacağım bunların
nasıl olmadığını.
Hâkimler bağımsız ve teminatlı olmalıdır.
İdari faaliyetler önceden bilinebilir olmalıdır. Hukuki güvenlik
ilkesi mevcut olmalıdır. İdarenin mali sorumluluğu mevcut
olmalıdır. Bunlar var mı Türkiye'de? Yok.
Arkadaşlar, birincisi, şunu söyleyelim:
Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargı yok. Koyduk,
reformlar yaptık. Bakın, yargının aslında ne kadar
kötü durumda olduğunu biliyorduk. İktidar da biliyor, bunu sözle
söylemiyor ama Reformlar yapıp daha iyi bir noktaya
taşıyacağız. dediler, bir tarafsızlık cümlesi
eklediler, bazı kanunlarda ufak değişiklikler yaptılar ama
Türkiye'de bağımsız, tarafsız yargı yok. Türkiye,
tarihinin en siyasallaşmış yargı dönemini
yaşıyor, hatta bunu hâkimler de söylüyor. DGM dönemlerinde, devlet
güvenlik mahkemelerinde görev yapmış, özel yetkili mahkemelerde görev
yapmış hâkimler bile durumun vahametini kendileri
açıklıyor.
Şimdi, AKP, bu son üç dört yıllık
süreçte ne yaptı? Bir cemaat meselesi vardı, bütün yargıya
sızmıştı; bu, herkese kumpas yaptı ama kumpasın
bazısını kabul etti, bazısını kabul etmedi;
mesela KCK kumpasını kabul etmedi, Bu olmaz. dedi. Çünkü iktidar
şöyle bir şey yapıyor: Cemaatin bakiyesini kullanıyor ama
sorumluların, suçluların suçlarını üstlenmiyor.
İşine yaradıklarını da kullanıyor, mirasyedisi,
bakın cemaatin mirasını yiyor ama diğer taraftan terörist
diyor.
Bir örnek vereceğim arkadaşlar,
geldiğimiz durumun örneğini söyleyeceğim size. Adanada birkaç
gün önce 2 dosya görüldü -Bakan Bey burada, eğer kendileri de teyit
ettirirse- hatta dosya numaralarını da vereyim: 5. Ağır
Ceza Mahkemesi; 2014/191, 2014/195. Aynı heyet, aynı mahkeme,
aynı dönemlere ait 2 dosya; 1i sabah görüldü, 1i öğleden sonra
görüldü. Arkadaşlar, bu dosyadaki kişi -şimdi bir isim
vereceğim- sabah örgüt üyeliğinden ceza almış, öğleden
sonraki dosyada yine örgüt üyeliğinden ceza almış, Mehmet Ali
Yasak.
Değerli arkadaşlar, bakın, aynı
heyet, aynı döneme ait olaylar, aynı mahkeme, aynı kişi
sabah örgüt üyesi olarak ceza alıyor, öğleden sonra bir daha örgüt
üyesi olarak ceza alıyor. Bu dosyayı hazırlayan kişi de
cemaatçi olduğu kesinleşmiş bir savcı hatta cemaatin,
FETÖnün Adana imamı olarak bilinen kişi -adı da İsmail
Aytaç ve bu da teyit ettirilebilir- ve bu kişi tarafından
hazırlanan dosya. O dönemle ilgili polislerin, savcının, hâkimin
esamesi okunmuyor ama dosya duruyor. Niye? İşte, FETÖnün bakiyesi
budur, bakiyesi kullanılıyor; problem yok bunda(!) Bu kişiler 2
defa örgüt üyeliğinden ceza aldı.
Arkadaşlar, bir örgüte 2 defa nasıl üye
olunur? Tamam, Selahattin Demirtaşla ilgili de aynı şeyi
yaptınız; bir dosyadan tutukluydu, diğeri korsandı, dosya
yoktu ama bir korsan dosya ürettiniz, bir daha aynı olaylarla ilgili
tutukladınız ama bu, artık bir Türkiye klasiği hâline
geldi.
Yine, bu dosyalardan bakın, 3 kişi ki 1i
4 defa üyelikten ceza almış. Bir insan 4 defa nasıl üye olur? 1
defa üye olursunuz ve 1 defa ceza alırsınız. 4 defa üye olan
var; dönemin BDP İl Başkanı Mehmet Zeki Karatay 2009da
üyelikten almış, 2011de almış, 2013de almış, en
son 2019da da yine üyelikten ceza almış. Yine Kenan Karavil Radyo
Dünya Genel Yayın Yönetmeni 3 defa örgüt üyeliğinden ceza
almış. Yine Seyithan Akyüz, Demokrasi gazetesi
dağıtımcısı 3 defa üyelikten ceza almış.
Arkadaşlar, işte yargının geldiği nokta bu; talimatlı,
talimat almış, vermek zorunda, sorgulamıyor. Bir insan
nasıl sabah üyelikten ceza alır, öğleden sonra üyelikten ceza
alır? demiyor, sorgulamıyor.
Yine Yürütme, yargı hukuka bağlı
olmak zorunda. dedik ya; şimdi ben hatırlatacağım, birkaç
cümle
Şimdi, güvenlik soruşturması
kararı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi, değil mi?
İptal edildi. Peki, İçişleri Bakanı çıktı ne
dedi? Yürütmenin bir parçası değil mi, hukuka bağlı
değil mi, Anayasa, bu ülkedeki en üst yargı mekanizması
değil mi; onu da bağlamaz mı? Cumhurbaşkanı zaten daha
önce Bizi bağlamaz. Ben saygı duymuyorum, tanımıyorum.
demişti. Şimdi, en son İçişleri Bakanının
açıklaması: Herkes devletin içine girmek zorunda mı? Bir terör
eylemiyle karşı karşıya kalmış, devlet temkinli
olmayacak mı? Her şeye Anayasa Mahkemesinin gözüyle bakıyor
değilim, kimse kusura bakmasın. Kimse kusura bakmasın ama bu
ülkenin İçişleri Bakanı Anayasa Mahkemesi gözüyle bakmak
zorunda. O gözle bakamıyorsa o koltuğu terk etmek zorunda çünkü
bununla bağlıdır, Anayasayla bağlı olan biri Anayasa
Mahkemesinin verdiği karara Ben bakmak zorunda değilim. gibi
çıkıp çok rahat açıklama yapabiliyor. Böyle bir denetim
mekanizması olabilir mi arkadaşlar?
Bir tane daha söyleyeyim: Belediyelerimize kayyum
atandı, 28 belediyemize kayyum atandı; açık, aleni Anayasaya
aykırı bir biçimde atandı. Biz bunu defalarca söyledik ve bu
belediyelerimizle ilgili başvuru yaptık.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Anayasanın 127nci maddesi
Boşu boşuna atanmadı.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla)
Açıklayacağım beyefendi, açıklayacağım.
BAŞKAN Sayın Erim, Kuvvet Bey lütfen
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Anayasa 127
Ben kanunları söylüyorum, ben kanunla konuşuyorum, Anayasayla
konuşuyorum; siz de bağlısınız, yasama da Anayasayla
bağlıdır. Ben Anayasayı söyleyeyim. Arkadaşlar,
Anayasa darbe anayasasıydı. Siz geldiğinizde darbe
anayasasını değiştirecektiniz, Türkiyeyi daha ileri bir
duruma taşıyacaktınız; sıfır toleransla, hukuk
devletiyle, demokrasiyle yönetecektiniz, Anayasayı ihlal ediyorsunuz.
Şimdi, ben kanun devleti demiyorum, bakın, kanun devleti
olabilirsiniz; çoğunluğunuz var, getirirsiniz, her konuda kanunu
çıkarırsınız, bunun önünde engel yok.
Yapamazsınız. demiyoruz, yapabilirsiniz, yaptınız da.
Geldiniz, Belediye Kanununun 46ncı ve 47nci maddelerinde -OHAL
döneminin kalıntılarıyla- değişiklik yaptınız.
Devlete karşı ilan ettiğiniz OHALi vatandaşa, HDPye,
muhaliflere karşı kullandınız. 46yı, 47yi
değiştirdiniz, oraya bir madde eklediniz. Anayasa 127 açık bir
biçimde der ki: Bir kişi, bir seçilmiş kamu görevlisi görevi
nedeniyle işlediği suçtan
Bugüne kadar bir
arkadaşımızın, göreviyle ilgili işlediği bir
suçla ilgili tek bir dosyası yok.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Teröristin ne işi var belediyede? Ne işi var?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Ya, yalan,
yok.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Nasıl yok?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Yok,
arkadaşlar yok, ben bütün dosyaları inceledim. Bunu, iktidarın
bilmiyor olma olasılığı yok, siz de biliyorsunuz ama
yargı elinizde, medya elinizde, Emniyet teşkilatı elinizde,
sürekli HDPyi sindiren bir siyaset yürütüyorsunuz.
Birkaç da istatistik vereceğim, niye bu
durumdayız? Şimdi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
işte, tam bu durumdan kaynaklı en yüksek dönemini yaşıyor.
Anayasa Mahkemesine başvuru sayısı 2016 yılında 80.756
ve toplamında 233.330 tane Anayasa Mahkemesine başvuru var, büyük
çoğunluğu da dediğim gibi, 2016-2017-2018 yılları
arasında gerçekleştirilmiş. Partimize dönük olarak beş
yıl içerisinde 16 bine yakın kişi gözaltına alınmış
ve 3 binden fazla kişi tutuklanmış. Bu, açık, aleni bir
biçimde yargının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Başkan,
bir dakika daha alıp toparlayacağım.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Buyurunuz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Bu
verdiğim istatistiki bilgilerden daha çok verebilirim ama en fazla
istatistik aslında Adalet Bakanlığında ama Adalet
Bakanlığı maalesef bunları paylaşmıyor. Biz
kendilerinden de bazı istatistikleri talep edeceğiz,
sorularımızda da söyleyeceğiz. Kadın cinayetleriyle ilgili
başvuru sayısının buradan söylenmesi lazım, kişi
ifade özgürlüğü kapsamında cezaevinde olanların
sayısının açıklanması lazım.
Burada Biz çok fazla cezaevi açtık. diye
övünülecek bir durum yok. Şu anda, Amerikadan sonra, dünyada cezaevi
doluluk oranı en fazla olan ülkeysek eğer bunu tartışma
konusu yapmak lazım ve bunların büyük çoğunluğu,
düşüncesini ifade ettiği için, Cumhurbaşkanına hakaret
ettiği için, bir partiye üye olduğu için, bir partinin faaliyetini
yürüttüğü için ise eğer bunu daha fazla tartışmamız
gerekiyor diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ağrı Milletvekili Sayın
Abdullah Koç, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sokakta
söylenen bir söz var: Biz Adalet Bakanlığının bütçesini
görüşeceğiz. derken -Sayın Bakan kusura bakmasın- Olmayan
şeyin bütçesi mi olur? diye bize bu şekilde sataşan insanlarla
karşı karşıyayız maalesef bugünün Türkiyesinde.
Değerli arkadaşlar, hukuk devleti,
kişilerin değil, hukukun hükûmeti anlamına gelen bir kavram.
Mesele, mükemmel hukuk kuralları oluşturmak değildir, herkes
için bağlayıcı olması ve iyi işleyen bir yargı
mekanizmasıyla mümkündür hukuk devleti. Peki, bunun
karşısında olan nedir? Değerli arkadaşlar, polis
devleti. Araçsal bir hukuktur polis devleti; idare için, iktidar için herhangi
bir sınırlama söz konusu değildir polis devletinde.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede polis
devleti hâkimdir ne yazık ki; hukuk askıya
alınmıştır, hukuk işlemiyor.; hukuksuz gözaltı ve
tutuklamalar söz konusu ve diz boyundadır. Kürt coğrafyasında
mahkeme ve idari makamlar sembolik konuma itilmiştir. Ağrıda ve
bölgede açıkça insan hakları ihlalleri söz konusudur. Yaşama
hakkı açıkça ihlal edilmektedir. Daha biraz önce
Doğubeyazıt ilçemize baskınlar düzenlendi ve ilçemiz yerle bir
edildi, ilçe başkanımız arkadaşlarıyla beraber
gözaltına alındı.
Değerli arkadaşlar, yine son günlerde
yaşadığımız önemli bir olayı sizinle
paylaşmak istiyorum. Ağrının Tutak ilçesine
bağlı Soğukpınar köyünde 6 Aralıkta bir operasyon
düzenlendi. Bu operasyonda 3 çocuk babası Murat Kaya katledildi.
Terörist yaftası vuruldu ve bu şekilde lanse edildi. Köyde bulunan
birçok evin duvarlarında kurşun izleri var ve köy hâlâ baskı
altında ve abluka altında değerli arkadaşlar.
Olayda ifadesi alınan anne, Dilber Kaya ne
diyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sabah saatlerinde
askerlerin her yeri tuttuğunu ve oğlu Murat Kayayı sabah
kendisinin uyandırdığını belirterek Sabah köyün her
yerinde askerlerin olduğunu gördüm. Ben de Muratı
uyandırdım. Murata Dışarı çıkma. dedim ama o
bana Kardeşim Fettahın evini tutmuşlar, bir gidip
soracağım. Bana neden bir şey yapsınlar ki? diyerek
dışarıya çıktı. dedi. Murat ayağında bir
terlikle dışarı çıktı değerli arkadaşlar.
Murat askerlerin yanındaydı ve onların içerisinde duruyordu.
Ben 3 kez Murata gelmesi için seslendim. Murat bana Anne, içeri gir, kurşunlar
sana değmesin. dedi. Biraz zaman geçti, bir asker gelip Muratın
kazak ve çoraplarını benden istedi. Ben çorap ve kazak getirene kadar
asker ortalıktan kayboldu. Benim oğlum terörist değil, 3 çocuk
babası. Ben bunu yarın her yerde söyleyeceğim. Oğluma terörist
diyerek işledikleri suçlarını aklamaya çalışıyorlar.
diyor anne. Bütün köy, memleket, oğlumun ekmeğinin peşinde
olduğunu söylüyor. diyor. On gün önce Hatay Serinyolda alçı
ustası olarak çalışıyordu Murat değerli
arkadaşlar. Bu, annenin paylaştığı fotoğraf
değerli arkadaşlar; bu, terörist olarak nitelendirilen Murat
Kayanın çocuklarıyla beraber vermiş olduğu pozu
değerli arkadaşlar. Bir diğer husus, bakın, on gün önceki
puantajı, inşaatta çalıştığına dair
puantajı elimizde değerli arkadaşlar. Peki ne oldu? Köy
Azası Abdullah Çetin de Murat Kayanın evinin önünde vurulduğunu
çok açık bir şekilde dile getiriyor. Değerli arkadaşlar,
bir asker, annesine Kürtçe olarak diyor ki: Yazık, Murat öldürüldü. Sen
Muratı unut. Evli mi? diye soruyor ve bu şekilde o alandan
ayrılıyor; anne oğlunun bu şekilde katlini, bu şekilde
katledildiğini öğreniyor. Ben buradan vicdan sahibi olan herkese
sesleniyorum: Oğlum sivildi. CHP, HDP ve Meclisteki tüm milletvekillerine
sesleniyorum, bu olayın üzerinde dursunlar ve bu olayı açıklığa
kavuştursunlar. diyor anne.
Değerli arkadaşlar, milletvekilleri
olarak, biz 5 milletvekili köye girmek istedik, köye girişimize izin
verilmedi. Köyde kötü şeyler oluyor, köy hâlâ abluka altında, hâlâ
girmemize izin verilmiyor. Peki, ne oldu değerli arkadaşlar? Eşi
Zozan Kaya -üç aylık bebeği var- gözaltında, hâlâ avukatla
görüştürülmedi; 8 kişi hâlâ avukatla görüştürülmedi. Avukatlar
kollarından tutulup dışarı atıldı, muamele bu
şekilde değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, toparlayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu hukuksuzluklar yaşanırken ne oldu? Bölgeye,
Ağrıya -minibüslerle ilgili- açılış yapmak için Berat
Albayrak geldi ve Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayanla
birlikte bu olaylardan hiçbir şekilde bahsetmeden, bu
hukuksuzlukların yaşandığı yeri görmezden gelerek
orada açılış yaptı, bu kadar hukuksuzluğun
yaşandığı yeri görmezden geldi. Savcı Sayanın
memleketinde, kendi ilçesinde bu hukuksuzluklar yaşanmasına
rağmen, bu katliamların yaşandığı bir ortama
kimse dönüp bakmadı değerli arkadaşlar.
Bakın, neden Türkiye'de hukuk yok. diyoruz,
neden adaletten bahsetmiyoruz, apaçık ortada olan bu örnekle dile getirmek
istiyoruz değerli arkadaşlar: Köy hâlâ baskı altında, köy
hâlâ abluka altında. Buradan sizlere sesleniyorum: O köyde iyi şeyler
olmuyor, o köyde işkenceler var. Bunu bu şekilde sizlerle
paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Mardin Milletvekili Sayın Ebrü
Günay konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz ama biz Adalet
Bakanlığının bütçesini konuşurken partimiz güne gözaltılarla
ve tutuklamalarla başladı. Bu sabah Mardinde, Mardin İl Eş
Başkanımızın arasında olduğu, Mardin Tabip
Odası Başkanı Doktor Derya Etemin arasında olduğu,
eski İl Başkanımızın ve beraberindeki parti
üyelerimizin arasında olduğu; daha önemlisi, kadın mücadelesi
yürüten Şahmaran Kadın Platformu üyesi kadın
arkadaşımızın da arasında olduğu bir grup
arkadaşımız bu sabah itibarıyla gözaltındalar ve
gerekçeyse Demokratik Toplum Kongresinin çalışmalarına
katılmak.
Tabii, şunu söylemeden geçmek istemiyorum:
Demokratik Toplum Kongresi, Anayasa çalışmaları sürecinde
görüşüne başvurulan, görüşünün önemsendiği, Meclis
tarafından çağrılan bir sivil toplum örgütü, bir kongreyken
bugün nedense faaliyetleri krimine ediliyor. Çünkü iktidar, AKP Hükûmeti
işine göre bir suç tanımlaması yapıyor; işine gelirse
suç yoktur, işine gelmezse suç vardır. O dönem itibarıyla
Demokratik Toplum Kongresi kriminal bir örgüt değildi, kriminal bir sivil
toplum örgütü değildi ama bugün itibarıyla kriminal bir sivil toplum
örgütü. Dolayısıyla yasalar ve şeyler sizin keyfinize göre
değiştirilemez.
Değerli arkadaşlar, bir ülkede insan
haklarının aynası cezaevleridir. Cezaevlerindeki hak ihlalleri,
cezaevlerinde yaşananlar aslında bizim insan hakları karnemizi
gösteriyor ki Türkiye'nin karnesi bu konuda kötü. Benden önceki
arkadaşlarım da ifade ettiler, ben de söylemek istiyorum. OECD
verilerine göre tutuklama sıralamasında Türkiye 2nci sırada.
Eğitimde, sağlıkta, teknolojide, birçok konuda geri
sıralardayken nedense cezaevleriyle ilgili konularda, tutuklama konusunda
ilk sıralardayız. Tebrik ediyoruz Adalet
Bakanlığını bu çalışmalarından
kaynaklı(!)
Hak ihlallerinin en çok
yaşandığı yerler cezaevleri. Ben burada saymaya kalksam
sanırım sabaha kadar dinlemek zorunda kalacaklar ama özetle
şunları ifade etmek istiyorum: Mahpusların özellikle tek
kişilik hücrelerde tutulması ki belediye eş
başkanlarımız bu konuda özel bir uygulamaya tabiler; hepsi
cezaevlerinde tek hücrelerde tutuluyor. Süngerli oda uygulamaları; cezaevi
görevlilerinin uyguladığı darp ve kaba dayak; bunu aslında
işkence olarak tanımlamak gerekiyor.
Cezaevine gönderilen mektupların mahpuslara
verilmemesi; kalabalık koğuşlarda yatacak yerin olmaması ve
mahpusların yerlerde uyuması; hasta mahpusların tedavi
süreçlerinin yapılmaması, kelepçeli muayene dayatması ve
ilaçlarının verilmemesi; ayakta sayım uygulamaları; Kültür
Bakanlığının izniyle çıkmış kitap ve
yayınlarının cezaevlerine verilmemesi; anneleriyle birlikte
kalmak durumunda olan çocukların ihtiyaçlarının gözetilmemesi
-bu, zaten çok ayrı ve özel değerlendirilmesi gereken bir konu-
çıplak arama uygulamaları, mahrem alanlara kameraların
konulması. Bunu daha açık ifade edeyim: Diyarbakır Kadın
Cezaevinde kadınların kullandığı
koğuşların içerisinde özellikle banyo kapısını
görecek şekilde kameraların ayarlanmış olması gibi
mesela.
Ve diğer bir konu ise hasta mahpuslar.
Hapishanelerde 457si ağır olmak üzere 1.334 hasta mahpus bulunuyor.
İnsan Hakları Derneği geçenki açıklamasında hasta
mahpus sayısını 1.154 olarak açıkladı. Adalet Bakanlığının
konuyla ilgili verdiği son bilgiler Şubat 2017 tarihli, aslında
Şubat 2017den sonra açıklanmış bir veri yok.
Bakanlık, o dönem itibarıyla Adli Tıp Kurumu raporuyla
ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve
hükümlü sayısının 841e ulaştığını
açıklamıştı. Dönemin Bakanı, 2009 ve 2016 tarihleri
arasında 2.300 kişinin hayatını cezaevinde
kaybettiğini ifade etmişti.
Değerli arkadaşlar, bir örnek vermek
istiyorum. Abdulkadir Denli duruşma esnasında kalp krizi geçirdi ve
hâlâ cezaevinde. Geçen yıl aralık ayında İbrahim Akbaba
duruşma esnasında kalp krizi geçirip yaşamını
yitirmişti. Sanırım tekrardan bir cenazenin
çıkmasını bekliyoruz cezaevinden.
Cezaevleri konusunda bir an önce iyileştirmeler
yapılmalı ve adımlar atılmalı. Ben hasta mahpuslarla
ilgili bir örneği vererek konuşmamı toparlayacağım.
Üyesi bulunduğum Hükümlü ve Tutuklu
Hakları Alt Komisyonu olarak 9 Ekim tarihinde Elâzığ Cezaevine
bir ziyarette bulunduk ve 24üncü Dönem Kars Milletvekilimiz Mülkiye Birtaneyi
odasında ziyaret ettik. Buradaki kimi vekil arkadaşlar muhtemelen
kendisiyle mesai de yapmışlardır, kanser hastası
olduğunu biliyorlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EBRÜ GÜNAY (Devamla) Toparlıyorum
Başkan.
BAŞKAN Sayın Günay, tamamlayın
sözlerinizi.
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Mülkiye Hanımın
bize söylediği şey şu: Ben en son 2018 Şubat ayında
hastaneye gittim çünkü kapının önünde ringde saatlerce kelepçeli
olarak bekletildim -dört beş saatlik bir zaman diliminden bahsetti-
muayenem kelepçeli olarak yapıldı. Bu nedenle artık tedaviyi
kabul etmiyorum.
Ben buradan Adalet Bakanına soruyorum:
Halkın iradesiyle seçilen ve bu Mecliste vekillik yapmış bir
arkadaşa bu zulüm reva mıdır gerçekten? Mülkiye Birtane hasta
mahpusların yaşadıklarının sadece bir kısmını
bize anlattı. Burada sayısız örnek vermek mümkün.
Bir an önce adaletin tesis edilmesi ve herkesin,
bütün hasta mahpusların derhâl serbest bırakılması
gerektiğini söylüyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Muş Milletvekili Sayın
Mensur Işık, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MENSUR IŞIK (Muş) Teşekkürler
Başkan.
Sizi ve değerli milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce bizim 2
vekilimiz Ağrıda ve Mardindeki gözaltılardan bahsettiler.
Şimdi, biz bunlardan burada bahsedince AKP sıralarından
çıkacak ilk laf şu: Biz terörle mücadele ediyoruz. Sizler yüz
yıldır terörle mücadele ediyorsunuz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sonuna kadar
gideceğiz.
MENSUR IŞIK (Devamla) Evet, sonuna kadar
yapacaksınız. Göreceğiz, nasıl yapacaksınız,
nasıl bir sonuçla karşılaşacağız hep beraber
göreceğiz.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi bakalım
MENSUR IŞIK (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, aslında AKPnin terörle mücadele
tanımı, 1930lu ve 40lı yıllarda farklı kelimelerle
tanımlanıyordu: Aşiret isyanı derlerdi, irtica
eşkıya derlerdi ya da dış güçlerin tahriki derlerdi,
bazen ekonomik ve modernleşme sorunu deyip Kürtlere karşı
katliamlar hep o dönemlerden beri yapılageldi.
Örneğin o
dönemlerde, 1944 yılında değerli arkadaşlar, Bağdatta
basılan Barbu isimli bir Kürtçe kitap vardır, o kitabın bu
ülkeye, bu topraklara girişi yasaklanmıştı. Aynı
şekilde, 1948de Hoybuncu Kürtler tarafından Halepte basılan
Modern Kürt Edebiyatından Parçalar adlı kitabın da o süreçte,
o dönemde ülkeye girişi yasaklanmıştı. Sorsanız, o dönemki
söylem şuydu: İşte, irticayla, bölücülükle biz mücadele
ediyoruz. Bugünkü tanımı nasıl terörle mücadele ise,
Kürtlerle mücadelenin ismi nasıl böyle kamufle ediliyorsa.
Aynı
şekilde 1950lerde değerli arkadaşlar, Ahmedi Haninin
İstanbulda basılan, meşhur Mem û Zîn kitabının
basılması ve yayınlanması yasaklanmıştı,
aynı şekilde toplatılma kararı da verilmişti; o dönem
için söylüyorum ben.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, buradan söylüyoruz: Bu yaklaşımlar Kürt
diline ve Kürtlere dair her şeye olan, değerlere karşı olan
bir savaş mahiyetindedir. Peki, bunların bugünkü versiyonu nedir
sevgili arkadaşlar? Şimdi, yüzlerce belediye eş
başkanımız, yöneticimiz gözaltına alınıp tutuklanıyor.
Size soruyoruz: Niye yapıyorsunuz, neden yapılıyor bunlar?
Terörle mücadele. diyorsunuz bunun ismine. 30 Ekim 2014 tarihinden bugüne
kadar tam 16 bin yöneticimiz gözaltına alındı, 4.500-5.000e
yakın yönetici ve partili arkadaşımız tutuklandı.
Soruyoruz, gündeme getiriyoruz: Hayır, biz terörle mücadele ediyoruz.
Siz Kürt halkıyla mücadele ettiğinizi, Kürtlerin hiçbir şeyini
zihniyetinizde kabul etmediğinizi aslında bu şekilde kapatmaya
ya da kamufle etmeye çalışıyorsunuz. Ama Kürtler artık bunu
yutmuyor, yemiyor; dünya da yutmuyor, dünya da yemiyor. Etrafınıza ve
dünyaya baktığınızda bunu göreceksiniz.
Aynı
şekilde, Afrinde, Serekaniyede ve Kuzey Suriyedeki Kürt kentlerinde
yaptığınız ya da yaptırdığınız, o
ÖSO, barbar, tecavüzcü çetelerle yaptırdığınız o
yağmalama ve
oradaki hastane ve eğitim kurumlarının üzerindeki Kürtçe
tabelalara karşı düşmanlığınız, onları
indirip Arapça ve Türkçe tabelalar yerleştirmeniz; aynı zamanda,
Kürtçeyi müfredattan çıkarmanız, Kürtlere karşı olan
yaklaşımınızı göstermektedir. Bunun adı,
düşmanlıktır; çok net söylüyorum.
Yine, sizin göndermiş olduğunuz
kayyumların yapmış olduğu birkaç pratikten bahsetmek
istiyorum. Dicle ilçesinde, Saddam Hüseyin tarafından katledilen Leyla
Kasımın heykeli ve parkı vardı; onu ortadan kaldırdınız.
Leyla Kasıma düşmanlık, Kürtlere düşmanlık aynı
zamanda.
Yine, 13 Eylülde, Derik Belediyesi tarafından
asılmış olan üç dilli tabelayı kaldırdınız,
düşmanlığınız neyse artık. Siz buna terörle
mücadele dersiniz eminim de. Aynı şekilde, Sur Belediyesine atanan
kayyumunuz, Ermenice ve Süryanice tabelayı da kaldırtmıştır.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Hepsi yalan be
kardeşim!
MENSUR IŞIK (Devamla) Aynı şekilde,
Diyarbakırda Kayapınar Belediyesi tarafından
yapılmış olan
Roboskiyi bilirsiniz değil mi
arkadaşlar? Hani sizin Genel Başkanınız demişti ya
Ankaranın dehlizlerinde falan kaybolmasına müsaade
etmeyeceğiz. dediği ve dehlizlerde bizzat kaybettirdiği, o 33
Kürtün katledildiği o katliamı anımsatan bir anıt
vardı; sizin oraya gönderdiğiniz gaspçı kayyumlarınız
tarafından Roboski anıtı kaldırıldı. Sebebi ne,
bilmiyorum. Eminim, siz dersiniz ki: Biz terörle mücadele ediyoruz.
Yine, değerli arkadaşlar, Cizre
ilçesindeki kayyumunuz da Orhan Doğan adını taşıyan parka
ve onun heykeline düşmanlık yaparak onu da kaldırttı.
Adı nedir, bilmiyorum.
Aynı şekilde, Doğubeyazıt
Belediyesi tarafından yapılmış olan Ahmedi Hani Parkı
vardı ve orada Ahmedi Haninin heykeli vardı; sizin kayyumunuz, o
parkı da o heykeli de oradan kaldırttı. İsmi nedir, bilmiyorum.
Biliyorum, sizler de biliyorsunuz, tekrar etmiyorum sadece.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen sözlerinizi.
Buyurun.
MENSUR IŞIK (Devamla) Teşekkür ederim.
Aynı şekilde, Van Gürpınar Belediyesi
tarafından açılmış olan, Kürtçe eğitim veren bir
kreş vardı, Xeyri Şinik Kreşini sizler
kapattınız. İsmi ne? Terörle mücadele eminim, öyle
diyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, son olarak,
çağrımız şudur: Savaşın kazananı,
barışın da kaybedeni olmaz. Burada ilgili 2 bakan, Adalet
Bakanı ve Savunma Bakanı da var, buradan ben Hükûmete ve Meclise
seslenmek istiyorum: Bu ülkeyi 2 halk kurmuştur. Son günlerde AKPli
yetkililerden ve vekillerden de buradan bu söylemi duyunca hoşumuza da
gidiyor açıkçası. Bu ülkeyi 2 halk kurmuş: Kürtler ve Türkler.
ERKAN HABERAL (Ankara) Hadi canım!
MENSUR IŞIK (Devamla) Bu ülkeyi 2 halk
kurmuştur: Kürtler ve Türkler; Hadi canım! diye bir şey yok.
Meclis tutanaklarında da bu vardır, bunu Cumhurbaşkanı da
ilgili herkes de dile getirmiştir. Bu ülkeyi kuran 2 halk şu
Mecliste, Meclisin ruhuna, 2 halkın ruhuna uygun bir şekilde, burada
o ruha uygun bir şekilde bu ülkeyi kurmuştur. Bu ülkeyi kuran, bu
Meclisse bu Meclis de bu Kürt sorununu, yüzyıllık Kürt sorununu
çözmek zorundadır. Aksine, savaş bütçesi anlamına gelen bu
bütçelerle bu ülke bir yere varamaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
12.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Muş Milletvekili Mensur
Işıkın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Işıkın ifadelerine binaen
birkaç şey ifade etmek istiyorum. Tabii, konuşmaya, 1944ten
başlayarak Kürtlere yapılanlarla alakalı bir girizgâhla
başladı, girişle başladı fakat devamında, sanki
onlar AK PARTİ iktidarında olmuş gibi, olan olmayan pek çok
şeyi arka arkaya sıralayarak, AK PARTİ iktidarında olmayan
ve daha evvel olanlarla alakalı bir paralellik kurarak bir konuşma
yaptı. Bunlara birkaç noktada itiraz etmek istiyorum.
Ahmedi Haniyle alakalı
yaptığımız şeyler ortadadır;
kitaplarının basılması, kendisinin mezarıyla
alakalı yapılan restorasyon ve bu manada kendisinin rahmetle yâd
edilmesine dair yaptıklarımız ortadadır fakat görüyorum ki
kendileri tarafından bu, fark edilmiyor.
Şimdi, tecavüzcülerden bahsetti, doğrusu,
ben özellikle buraya takıldım. Yaptırdığınız
tecavüzler, tecavüzcüler
Tecavüzü burada normal görecek hiç kimsenin
olmadığı kanaatindeyim. AK PARTİ, hiçbir zaman böyle bir
şeyin yanında olmadı, olamaz; tam tersine, Suriyedeki
tecavüzlerin, her tür tecavüzün, mala, insanlık onuruna ve devamında
da bedene dair, özellikle kadınlarla alakalı bütün tecavüzle ilgili
eylemlerin karşısında duran bir partidir. Bunun hassaten
altını çizmek istiyorum.
Dil ve terör konusunda da aynı noktada
değiliz. Terör tanımımızda farklılık
olduğu için, siz neye terör diyorsunuz, neye terörist diyorsunuz; bu
konuda hemfikir olamıyoruz. Teröristlerin adını parklara
veriyorsunuz, teröristlerin adını yüceltiyorsunuz, onlara farklı
anlamlar atfediyorsunuz. O sebeple bizim sizinle
anlaşamadığımız nokta; neye terör diyorsunuz, neye
terörist diyoruz? Biz zaten bu konuda asla ve kata anlaşamıyoruz ve
anlaşamayacağız. Bunun altını tekrar çizmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum .
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
13.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Muş Milletvekili Mensur
Işıkın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, bu ülke, birlikte
kurulmuştur. Burada etnisiteleri, mezhepleri, dilleri, cinsleri sayarak
ancak şirket kurulduğunu filan zannedersiniz. Türkiyede şirket
kurulmamıştır, kurulan bir şey de yoktur; burada binlerce
yıllık bir vatan vardır ve bu vatanda yaşayan bütün
insanlar da Kurtuluş Savaşını hep birlikte
gerçekleştirmiştir ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Bir rejim
değişikliği söz konusu olmuştur daha evvelki Osmanlı
düzeninden. Yoksa Bu ülke kurulmuştur. İfadesi, fevkalade
yanlıştır. Bu ülke kurulmamıştır, bu ülkede
yaşayan vatandaşları, bu vatanın insanları
vardır. Hepimiz de tek, yekûn bir milletizdir ve bu milletin adı da
Türk milletidir.
Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
14.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, devlet
aklı ile geleneğinin bir bütün olduğuna ve Kürtler olarak
zulümle karşı karşıya bulunduklarına ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP Grup Başkan Vekili Sayın Zengin,
hatibimizle ilgili Olan olmayan her şeyi bize de yükledi. dedi, belki de
sorun aslında burada.
Bir tarihten ele alıp getirmeye
çalıştı hatibimiz, bir süreci aktarmaya çalıştı.
Elbette ki anlattıklarının bazılarında AKP dönemi
öncesinde yaşanan, cumhuriyetle yaşıt olan bazı durumlar,
olaylar vardı. Ama sonuçta devlet aklı ve geleneği bir bütündür.
Bizden öncesi ve bizden sonrası diye bir mantık olmaz. Şu an
hepsinden, yanlışlardan siz sorumlusunuz, siz gidereceksiniz.
Aynı zamanda şunu söylemek isterim: Ahmedi
Haniyle ilgili çok şey yapıldığı söylendi. Hatibimiz
onun adının silindiğini, heykelinin
yıkıldığını söyledi. Bu, doğru mudur,
değil midir? Oradaki çocukların ana dili Kürtçedir. Kürtçe ana
dilinde bir eğitim için çocukların -kreşlerde ilk bildikleri
kendi dilleriyle- o kreşlere gelmesini yasaklamak, insanlık suçu
değil midir? Tahir Elçi Parkının adını
yasakladınız arkadaşlar; bu, bir utanç değil midir? Burada
Tahir Elçinin ölüm yıl dönümünde güya kınadınız,
Araştırılması gerekiyor. dediniz, önergemizi reddederek
bunu söylediniz. Mehmed Uzun adını da yasakladınız. Yani
Kürtçe tabelalara, Orhan Doğan gibi bir değerimizin adının
oralarda yaşamasına tahammül edemediniz. Uğur Kaymazın
heykelini, parkını ortadan kaldırdınız. Yani birçok
suç işlediniz, günah işlediniz; Kürt halkına karşı
günahkârsınız, suçlusunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Yani yeni bir sataşmaya
Fatma Hanım
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle bir şey olabilir
mi ya?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kurtulan, devam
edin, tamamlayın.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
burada HDPnin dediği her şey, AKP için sataşma nedeni olabilir,
birisi daha yine bağırıyor, siz öyle dedikçe AKP bu
söylemlerinizden de cesaret alıyor. Yapacak bir şey yok, bunlar
yaşanmış. Bir hak ihlali vardır, bir zulüm vardır;
Kürtler olarak bir zulümle karşı karşıyayız.
Muhatapları da hazır buradayken elbette ki bunlara değinmeden
AKPnin gönlünü hoş edecek konuşmaları bizden kimse beklemesin
Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin
15.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve meselelerinin
asla ve kata Kürt kardeşleriyle olmadığına ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
doğrusu, bir konuya dair mağduriyeti anlatmak başka bir
şey, muhataplarınızı bu konuya dair bilfiil fail ilan etmek
başka bir şey. Şimdi, burada şunu söylemem lazım:
Yüksekovada kültür merkezi açıldı, adı Ahmedi Hani Kültür
Merkezi. Ağrıda havaalanı yapıldı, adı Ahmedi
Hani Havaalanı. Şimdi, neden bunlarla alakalı bir tek olumlu
cümle duymuyoruz şurada? Ve kalkıyorsunuz yani en ağır
hakaretlerle, katliam ifadeleriyle bunları söylüyorsunuz. Bakın,
şimdi, Ağrı Vekilimiz burada yani Genel Kurulu da bu manada daha
fazla buna boğmak istemiyorum ama siz orada terörün bire bir içinde
olduğu, teröristlerin yaptığı eylemleri normal
addediyorsunuz. Biraz evvel ifadem zaten buydu, siz teröre terör
demiyorsunuz, teröriste terörist demiyorsunuz, burada anlaşmamız
mümkün değil zaten. Bizim meselemiz asla ve kata Kürt kardeşlerimizle
değildir, sizin meseleniz, bence Kürtler üzerinden başka bir şey
yapmakla uğraşmak, bu ülkeyi bölmekle uğraşmak, bu kadar
net.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Kurtulan, buyurun.
16.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Afrinde Kürt
kadınlarının satılıp tecavüze
uğradığına ve tecavüzcülerin desteklendiğine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) AKP, ittifakıyla
birlikte her sıkıştığında söyledikleri bir
şey. Sıkışıyorsunuz Özlem Hanım, bunun izahı
yok, Tecavüzcüleri destekliyorsunuz. diyoruz, bunun izahı yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunu kabul etmek mümkün
değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) Böyle bir şey olabilir
mi ya!
FATMA KURTULAN (Mersin) Nasıl izahı yok?
Afrinde şu an kadınlar satılıyor, Kürt kadınları
tecavüze uğruyor, satılıyor Afrinde. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Hayır, elinizi uzatmayın, şu
an kim yapıyor? Bakın, kim yapıyor, oradaki Millî ordu
dediğiniz, maaş aktardığınız tecavüzcüler
üzerinden bu yapılıyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Kurtulan, bunlar çok ağır ithamlar.
FATMA KURTULAN (Mersin) Evet,
ağırdır, çünkü yapılıyor. Evet,
ağırlığını biliyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan bunları çok iyi biliyorum,
ağırlığını çok iyi biliyorum.
VAHİT KİLER (Bitlis) Çekin ellerinizi
üzerlerinden.
BAŞKAN Bunlar çok ağır suçlamalar
ve usul olarak da çok doğru değil.
Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Hayır, sizin
tarafsızlığınızı korumanız lazım
Başkan.
BAŞKAN Koruyorum, koruyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ağırdır,
doğrudur, çok ağırdır, yüzünüz kızarır mı
bilmiyorum? Tekrar buradan size sesleniyorum
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE KEŞİR (Düzce) Tecavüz edenler
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Evet, doğru,
ağırdır, ben de katılıyorum size. Şunu iddia
ediyoruz arkadaşlar: Hepiniz, Türkiyede şu anki bütün partiler
yıllardır terör, terör diyorsunuz, sorun bitti mi?
VAHİT KİLER (Bitlis) Sorunu yaratan
sizsiniz, sizsiniz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Savunma Bakanı
burada, yıllardır burada bir savaş var ya da çatışma
diyelim her neyse, oluk oluk kan akıyor, Terör deyin, terör deyin. Ya
dediniz de ne oldu? Bitiyor mu? Yok. Sorun ortada mı? Bitmiyor, Tansu
Çiller burada çok bağırdı. Bitmiyor arkadaşlar, bitmiyor,
bitmiyor; bu yöntem, yöntem değil. (AK PARTİ sıralarından
Bitecek, bitireceğiz! sesleri)
VAHİT KİLER (Bitlis) Bitecek,
bitireceğiz, rahat ol.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bitmesini istemiyorsunuz ki!
BAŞKAN Sayın Zengin cevap verecek,
lütfen!
FATMA KURTULAN (Mersin) Çıkın
şurada şunu söyleyin, Allah billah aşkına şurada
çıksın birisi desin ki: Kürtlerin şu, şu hakları
var. desin, bir tanesinden söz etsin. Şuradan öteye gidemiyorsunuz:
Komşumuz da Kürttü, Kürt gelinimiz vardı, Kürt komşumuz
vardı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bak sen burada
bir Kürt olarak konuşabiliyorsun. Başka ne hakkı istiyorsun sen?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ya sus da bir dinle ya!
FATMA KURTULAN (Mersin) Onun ötesine gidiyor
musunuz?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ne hakkı
istiyorsun sen?
FATMA KURTULAN (Mersin) Kürt milletvekilimiz de
var. diyorsunuz, onun ötesine gideniniz var mı? Yok. Onun ötesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bölünmeden
bahsediyorsanız en iyi bölücüler buyurun; aha biri şurada oturuyor,
biri burada oturuyor. Bölücü sizsiniz!
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan ya! Hadi oradan!
Lüzumsuz.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ayrımcılık
yapan sizsiniz! Ülkenin bütünlüğü için uğraşmıyorsunuz,
çalışmıyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZAFER IŞIK (Bursa) Hadsiz! Hadsiz!
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sayın
Başkan
BAŞKAN Grup Başkan Vekili var Sayın
Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Ya anladım
da bizim ilimizle ilgili konuşamayacak mıyız?
17.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve hiç
kimsenin bu ülkenin Bakanlarına bölücü diyemeyeceğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başkan
(Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
Sayın Zengin konuşuyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakınız,
Sayın Kurtulan konuşması bittiği andan itibaren hâlâ
şunu söylüyor: Suçlusunuz. Nasıl böyle bir şey söylenebilir?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Evet, suçlusunuz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Böyle bir şey
olamaz. Böyle bir üslup Genel Kurulda olamaz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İktidarsınız,
suçlusunuz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakın, burası
Türkiye Büyük Millet Meclisi, hatırlatırım. Burada
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Biz de size
hatırlatırız çünkü her gün bize hakaret
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ya, bir saniye!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) İzin verin
ya, bir izin verin. Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hakikaten ben
buranın bir meclis olduğunu hatırlatıyorum bir kez daha.
Buraya her birimizin seçilerek geldiğini, burada herkesin Türkiyedeki oy
vermiş insanların özgür iradesini temsil ettiğini
hatırlatıyorum. Kürtlerden başka ağzınıza hiç
kimseyi almıyorsunuz. Anayasal olarak siz sadece Kürtlerin temsilcisi
değilsiniz. Bu memlekette yaşayan herkesin temsilcisisiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Önce bunu kabul
edeceksiniz.
Bize kimse tecavüzcü diyemez, bu ülkenin
Bakanlarına hiç kimse bölücü diyemez. O kadar! Söyleyemez! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bir tek size mi ait
bölücülük kavramı?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ama
bölüyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ülkenin Adalet
Bakanına, Millî Savunma Bakanına siz bölücü, terörist diyemezsiniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Atanmış memur,
seçilmişe söylüyor ama! Biz de söylüyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O yüzden önce herkes,
kendi yaptığından mesuldür. Suçlama yaparken haddi içerisinde,
çerçevesi içerisinde, kanıtları içerisinde yapılır!
Burası sizin hapishanelerinizdeki propaganda yeri değil
kardeşim, değil! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler) Buna müsaade etmeyin
Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:18.17
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ (Isparta)
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine
Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 30uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ
KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
(Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
yapılan konuşmalarda kalınmıştı.
Söz sırası Kocaeli Milletvekili Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğluna ait.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlıyorum. Komisyon yerinde. demiştiniz ama
Sayın Bakanlar yerinde yok çünkü onlara yönelik sözlerim var.
Değerli arkadaşlar, Adalet
Bakanlığı üzerinde konuşacağım. Adalet
Bakanlığı ihlal rekorları kırıyor,
İçişleri Bakanlığı ihlal rekorları
kırıyor. Bu 2 Bakanlık ihlalde birincilik konusunda
yarışıyorlar. İçişleri Bakanlığı, ifade
özgürlüğü, gösteri özgürlüğü konusunda her türlü ihlale imza
atıyor, işkence ve benzeri hadiseler konusunda her türlü ihlale imza
atıyor. Adalet Bakanlığı, cezaevlerindeki binlerce ihlal
konusunda hiçbir şey yapmıyor ve bunları örtbas ediyor
değerli arkadaşlar.
Bakın, üçüncü olarak da ihlal konusunda
yarışan bir başka Bakanlığı size söyleyeyim:
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Neden bu
Bakanlık? Çünkü bu Bakanlığın yaptığı
suçlara maalesef, Mecliste Cumhur İttifakı oylarıyla kabul
edilen bir yasada ortaklık etti. Eski adıyla KOMBASSAN, yeni
adıyla Bera Holdingin ortakları mağdur edildi, 72 bin
kişinin açtığı davalar bir yasayla düşürüldü. Yine,
bakın, bu kişiler bir platform kurdular ve bu kabul edilen yasaya
yönelik bir büyük mücadele başlattılar çünkü on binlerce kişinin
hakkı hukuku çiğnendi.
Yine, OHAL döneminde hakkı hukuku
çiğnenen, SGKden ihlal alan insanların bu konuda
yaptıkları başvurular geri çevrilmek üzere, SGKye yasal
zırh getirildi. Şimdi Adalet Bakanlığını
görüşüyoruz ama Adalet Bakanlığının adaletle
ilişkisi yok çünkü -bunu açık örneklerle sunuyoruz, her zaman da
sunuyoruz- Adalet Bakanlığı, geçen sene de söyledim, hem
bağlı bulunduğu parti hem de Bakanlığı
açısından adaletle ilişkisi olmayan bir Bakanlık maalesef.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da
yaptığı ihlallere maalesef Cumhur İttifakı ortaklık
etti.
Değerli arkadaşlar, cezaevlerinde durum
çok kötü, Adalet Bakanlığı bunu biliyor ve hiçbir şey de
yapmıyor; doluluk, nakil, iaşe konuları, turnikelerdeki
sıkıntılar, mahremiyet konusu, kötü muamele, kitap
hakkının engellenmesi, sohbet, görüş süresinin
kısıtlılığı gibi konularda çok büyük
sıkıntılar var. Sıcak-soğuk su
kısıtlılığı var ve bunlar hâlen devam ediyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, TİHEK
(Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu), Adalet
Bakanlığı gibi, içinde insan hakları ve eşitlik
olmayan bir kurum. Neden? İnsan hakları örgütleri, bu Kurum
kurulurken, Paris Prensipleriyle uyumsuzluğu koruyan ve dahası,
bütünüyle insan haklarının korunması amacından
uzaklaşan bu Kurum hakkında önemli itirazlarda bulunmuştu. Buna
rağmen bu Kurum kuruldu. Size bir istatistik vereyim. 2019 yılında
binlerce insan hakkı ihlali yapıldı, bu Kurum Türkiyede kaç
tane ihlal bulmuş biliyor musunuz? 4 tane, 4 tane ihlal bulmuş. Bu
Kurum, Türkiyede binlerce kişiye işkence yapılıyor,
susuyor; gözaltında kötü muamele yapılıyor, susuyor; cezaevleri
konusunda susuyor; anne baba tutuklulukları konusunda susuyor; hamile
kadınların tutukluluğu konusunda susuyor.
Bakın, daha geçen günlerde HDP Kocaeli
teşkilatımızdan 15 kişi tutuklandı. Bu kişiler
öyle abuk subuk gerekçelerle tutuklandı ki kendilerine bir fotoğraf
gösterilip, işte Halay çekmişsin
Bu, suç olarak gösterildi. Parti
yöneticileriyle telefonda görüşmüş, örgüt konuşması gibi
gösterilerek anne baba tutuklandılar. Anne baba, Emine ve Mehmet Karaaslan
çifti tutuklandığı için 3 çocuğu ortada kaldı. Mekiye
Aydın tutuklandı, 4 çocuğu var, bu abuk subuk suçlamalardan
dolayı ortada kaldılar.
Değerli arkadaşlar, yine, bakın,
hamile tutuklular konusunda TİHEK bir şey diyor mu veyahut da anne
baba tutukluluklarında? Daha iki gün önce, İnsan Hakları
Gününde -dün oldu bu olay- anne babanın tutukluluğu sonucunda bu 3
çocuk kimsesiz kaldı, ortada kaldı. Hamile kadınlar
tutuklandı daha iki gün önce. OHAL döneminde yüzlerce hamile kadın
tutuklandı. Biz bunları Adalet Bakanlığına
sorduğumuz zaman O, yargının işidir, biz
karışamayız. diyor ama Ahmet Altan kararında, Selahattin
Demirtaş kararında, Osman Kavala kararında, Alparslan Kuytul
kararında pek rahat bir şekilde müdahale edebiliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu,
tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlar, TİHEK dalga geçilen bir kurum. Hatay
Cezaevinde bir ihlal konusunda ceza verilmiş; mahpus, başvuru
yaptığı için, cezaevi tarafından
cezalandırılmış. Yani cezaevi, TİHEK isimli kurumla
dalga geçmiş arkadaşlar. TİHEKin yöneticileri niye bunlara ses
çıkarmıyor? İşte Bize FETÖcü, PKKci denir. diye mi ses
çıkarmıyor?
Değerli arkadaşlar, insan hakları
alanında çalışan bir kişiyim, yıllardır
çalışıyorum, MAZLUMDERin Genel
Başkanlığını yaptım, ayrım gözetmeksizin her
kesimden insanın uğradığı haksızlığa
karşı çıkıyorum ve çıkmaya da devam edeceğim.
Dün, başörtülüye yapılan zulümlere
karşı en başta yıllarca mücadele eden bir insandım,
şimdi de başörtüsüyle yapılan zulümlere karşı
şiddetle mücadele eden bir insanım; böyle olmam gerekir çünkü
yaptıklarınız insanları dinden soğutuyor. Çok büyük
suçlar ve günahlar işliyorsunuz değerli arkadaşlar. Eğer
biz bunları söylemezsek tarih, toplum, hukuk ve din bizleri affetmez. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz olduğumuz
yerdeyiz Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Siz
çok değiştiniz.
BAŞKAN Diyarbakır Milletvekili
Sayın Garo Paylan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, biz,
bütçelerle sayın bakanlara harcama yetkisi veriyoruz ve onlar bizim burada
verdiğimiz yetkiyi alıyorlar, bir yıl boyunca harcıyorlar.
Yılda yalnızca iki gün Meclise geliyorlar ve hesap veriyorlar; bir
gün Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyorlar, bir gün de Genel Kurula gelip hesap
veriyorlar.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bakın, Sayın Maliye Bakanı iki saati
aşkın süredir burada yoktu, şimdi geldi; herhâlde benim için
geldi.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Hayır, yanlış.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Senin
için geldi(!)
GARO PAYLAN (Devamla) Bizleri dinlemek
durumundalar ve Sayın Başkan, bu konuda Sayın Bakanları
uyarmanızı rica ediyorum. Yılda bir gün hesap veriyorlar ve
burada, bu Genel Kurulda bizleri dinlemeliler.
Değerli arkadaşlar, bakın, bugün, 2
Adalet Bakanının bütçesini görüşüyoruz. Biri, hukuktan sorumlu
Adalet Bakanı, onunla ilgili durumumuz belli, maalesef Hukukun
Üstünlüğü Endeksinde 126 ülke içinde 110uncu sıradayız
arkadaşlar.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Uydurma o ya,
uydurma bilgiler onlar.
GARO PAYLAN (Devamla) - Yani durumu şu:
Maalesef, notu sıfır hukuktan sorumlu Adalet Bakanının.
Bir Adalet Bakanı daha var burada, o da
ekonomide adalet dağıtmaktan sorumlu Maliye Bakanı. Kendisi
Komisyonumuza geldi değerli arkadaşlar, bir sunum yaptı, sunum
kitapçığı burada. Haktan, hukuktan, adaletten bahsetmedi. Neden
bahsetti biliyor musunuz arkadaşlar? Kendi etrafında olan yüzde 1den
bahsetti, patronlardan bahsetti; o yüzde 1 patronu nasıl iyi
hissettireceğinden bahsetti arkadaşlar. Dedi ki: Ben onlara
teşvik veriyorum, yetmiyor; daha çok teşvik istiyorlar. Bu
kitapçıkta, patronları nasıl mutlu edeceğini bize anlattı,
yüzde 1i. Sayın Bakan, siz istediğiniz kadar teşvik verin,
eğer yüzde 99, yüzde 100 mutlu değilse ekonomide çarklar
işlemez. Bakın, Sayın Bakan isterse bütün bu teşviklerin
üzerine bir de patronlara masaj yapsın, masaj servisi yapsın, yine
ekonomide çarklar işlemez arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Bu kadarı
da ayıp ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bir sürü nezaketsiz
ifade var.
GARO PAYLAN (Devamla) - Maliye Bakanının
iki görevi var arkadaşlar, iki görevi var. Bakın, biri ekonomiyi
büyütmek.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Masajı da sen yap!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ayıp ya, bunun
bir nezaketi var Başkanım. Üslup sorunu var.
BAŞKAN Arkadaşlar, masaj derken
yanlış anlamayın, farklı türlü bir şey söyledi
herhâlde.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, işçileri öldürmeden, doğayı katletmeden
ekonomiyi büyütmekten sorumlu ama bakın, ekonomimiz on yıldır
büyümüyor; hem işçileri katlediyoruz, her yıl 2 bin iş cinayeti
var hem de doğamızı katlediyoruz. Kaz Dağlarında
doğa katliamını gördük. Ekonomiyi ancak böyle büyüteceğini
düşünüyor. Bu konuda başarısız, ekonomimiz büyümüyor.
Diğer görevi, o büyüyen pastayı veya
büyümeyen pastayı adaletli dağıtması lazım yani gelir
ve servet eşitsizliğini gidermesi lazım. Bununla ilgili de
maliye politikalarını devreye koyması lazım, bütçedeki
tercihlerini de yoksullardan yana, ezilenlerden yana kullanması lazım
ama bu konuda da başarısız. Yüzde 1, servetine servet kattı
bu Maliye Bakanının döneminde de maalesef.
Değerli arkadaşlar, bakın, Sayın
Berat Albayrak geldi, Komisyonda sunumunu yaptı, bu sunumda kriz demedi
arkadaşlar, ekonomik kriz yok ona göre.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Yok ki, yok.
GARO PAYLAN (Devamla) Zaten, arkadaşlar, yok,
ekonomik kriz yok! Onun için intiharlar var, iflaslar var, işsizlik var
ama Sayın Maliye Bakanına göre, ekonomik kriz yok. Eğer Kriz
yok. derseniz, ne teşhis koyabilirsiniz ne de tedaviyi ortaya
koyabilirsiniz. Ortada ne teşhis var ne de tedavi var.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Başkan; eğer başıma bir iş gelmeyecekse, fezleke
gelmeyeceğini güvence altına alacaksanız, ekonomik kriz var
diyorum, hem de derin bir ekonomik kriz var. (HDP sıralarından
alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Paylan, kriz 2002den önceydi, biliyorsun, hepsini biliyorsun. Çok
iyi biliyorsun her şeyi, her şeyi biliyorsun, 2002den önceydi kriz.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Sayın Maliye Bakanı Ekonomik kriz var. diyenleri
de terörist olarak yaftalamaya çalıştı. Tek bir teşhis,
tedavi koydu, biliyor musunuz. Bakın, Sayın Maliye Bakanı ne
yaptı buna karşı? Vatandaşlarımızın intihar etmeyeceğini
düşünerek siyanürü yasakladı arkadaşlar, siyanür
satışı yasaklandı. Tek teşhis ve tedavi bu: Siyanürü
yasaklarsak vatandaşlarımız intihar etmez.
VAHİT KİLER (Bitlis) Yoksa siz mi
pazarlıyordunuz onu?
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bu sunumda,
arkadaşlar, neler var dedik? Patronlar var, yandaşlar var,
teşvikler var, aflar var, yüzde 1in bütçesi var ama neler yok? 8 milyon
vatandaşımız işsiz. Sayın Maliye Bakanı bundan
bahsetmiyor, Bu işsizlere iş bulacağız, aş
bulacağız. demiyor arkadaşlar. Başka ne demiyor? 200 bin
öğretmen -yüz binlerce öğretmen- atanmayı bekliyor.
Bunları atayacağız. demiyor, diyemiyor. Başka ne yok?
Kredi ve Yurtlar Kurumuna borçlu milyonlarca öğrencimiz var. Bunlardan
bahsetmiyor Sayın Maliye Bakanı. Tarlasını ekemeyen, girdi
maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı, mazotun, gübrenin, ilacın
maliyetinin yüksekliğinden dolayı tarlasını ekemeyen
çiftçilere dönük bir tedbir ortaya koymuyor. Dükkânını siftahsız
kapatan esnaflarla ilgili bir şey söylemiyor. 3600 ek göstergeyi devreye
sokacağız. demiyor, diyemiyor. Emeklilikte yaşa
takılanlardan bahsedemiyor. Asgari ücreti vergi dışı
bırakacağız, asgari ücreti açlık
sınırının çok üzerine taşıyacağız.
demiyor, diyemiyor arkadaşlar.
Berat Bey, Tayyip Bey ne diyor arkadaşlar bu
taleplere? Kaynak yok. diyor, değil mi arkadaşlar? Kaynak yok, para
yok. diyor. Oysa kaynak var, sorun tercihlerinizde. Bakın, bu bütçe 3
tane Snin bütçesi, 3 tane S; sarayın, sermayenin ve savaşın
bütçesi maalesef. (HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hadi be oradan!
Hadi oradan!
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, değerli
arkadaşlar, kışlık saray yaptı, yetmedi; yazlık
saray yaptı, yetmedi; uçan saray aldı, o da yetmedi; şimdi bir
de yüzen saray yapmış, yüzen saray.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hadi oradan, hikâye
onlar!
GARO PAYLAN (Devamla) Milyonlarca
vatandaşımız işsizken, intihar ederken, yüzen sarayı
devreye sokuyor Sayın Cumhurbaşkanı.
Diğer tercih ne? Yandaşlar yani sermaye, o
da büyük sermaye. Beş tane şirket var bu bütçede; Cengiz, Kolin,
Limak, Rönesans ve Kalyon var ama arkadaşlar, küçük esnaf yok,
KOBİler yok; maalesef, yalnızca yandaş sermaye var.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Koçu unuttun! Koç
ne oldu ya?
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın,
savaşın bütçesi dedik, güvenlikçi politikaların bütçesi dedik.
Neden?
Değerli arkadaşlar, bakın, kaynak
bütün hepsine var, bütün toplumsal taleplere kaynak var ama sorun
tercihlerimizde. Bakın, yalnızca barışı ortaya
koyabilsek kaynağın olduğunu o zaman göreceğiz. 2014
yılında bütün güvenlikçi kalemlerin -İçişleri
Bakanlığı, Savunma Bakanlığı dâhil- toplamı
40 milyar TLydi. Arkadaşlar, 2020 yılı bütçesinde 160 milyar
TL, Savunma Sanayii Destekleme Fonu ve örtülü ödenek dâhil 160 milyar TL. Bu
ülkede yalnızca barışı tesis edebilsek 100 milyar TL kaynak
ortaya koyuyoruz. Yandaşlara aktarılan 50 milyar TLyi de
katsanız 150 milyar TL kaynak var. Emeklilikte yaşa
takılanların maliyeti ne ya? 26 milyar lira dedik. Bakın, kaynak
var; ben Maliye Bakanı olsam bu kaynağı yaratırım,
emeklilikte yaşa takılanları emekli ederim. Başka ne
yaparım? Arkadaşlar, Kredi ve Yurtlar Kurumu borçlusu milyonlarca
öğrencimizin borcunu silerim, 200 bin öğretmeni hemen atarım,
çiftçiye tarlasını ekecek desteği veririm, kamu görevlilerine
3600 ek gösterge hakkını sağlarım, asgari ücreti vergi
dışı bırakırım. Hâlâ da param artıyor,
başka ne isterseniz de yaparım. 150 milyar kaynağı,
barışçı politikalarla ve yandaşa akan hortumları
keserek ortaya koyuyorum ve bütün bu toplumsal talepleri
karşılayabiliyorum.
Maliye Bakanları niçin var arkadaşlar?
Bakın, intiharlar varken, işsizlik varken, açlık varken, yüzde 1
şatafat içinde yaşarken Maliye Bakanı ne yapar? Yüzde 1i
vergilendirir değil mi? Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi
alır. Ne yapıyor Maliye Bakanı? Rantçının peşinde
koşuyor mu? Hayır. Yurt dışında, vergi cennetlerinde
300 milyar dolar var, onların peşinden koşuyor mu? Hayır.
Yandaş sermayenin peşinden koşuyor mu? Hayır. Kimin
peşinden koşuyor? Emekçinin peşinden koşuyor. Vergilerin
yüzde 95ini emekçiler ödüyor arkadaşlar; emekçiler, yoksullar ödüyor.
Onlardan aldığı kaynağı yüzde 1e aktarıyor bu
Maliye Bakanı. O açıdan vicdansız ve adaletsiz bir Maliye
Bakanımız var maalesef. Oysa yapmamız gereken
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ne diyorsun sen?
GARO PAYLAN (Devamla) Ben Maliye Bakanı olsam
ne yapardım? Rant vergisi koyardım. Bir arsa 10 lirayken imar geçirip
bin liraya çıkardığım zaman ona rant vergisi koyardım.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Üslup
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Üslubuna dikkat et, üslubuna.
GARO PAYLAN (Devamla) Çevreyi kirletenlere karbon
vergisi koyardım. Servetine servet katanlara servet vergisi koyardım.
Yüksek gelir gruplarını yüksek vergilendirirdim. Ama maalesef, bu
vicdansız ve adaletsiz bütçenin vicdansız ve adaletsiz Maliye
Bakanı bu adımları atmıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Vicdanmetre mi var elinde?
BAŞKAN Siz de vicdansızlık
yapıyorsunuz yani Sayın Paylan.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Vicdanmetre mi var elinde?
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Başkanlık
sistemine geçince ekonomimiz uçacak. dediniz. Bakın, ekonomimiz
çakıldı ve altında 82 milyon kaldı. Ne öneriyor Maliye
Bakanı? Yalnızca palyatif tedbirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Zenginleri iyi hissettirecek
politikaları ortaya koyuyor, patronlara teşvikler veriyor.
Bakın, arkadaşlar, ekonomide çarkları
çevirecek nedir, nedir ekonomide çarkları çevirecek? Güvendir, güven. Bu
ülkeye hiç kimse güvenmiyor maalesef. Değerli arkadaşlar, bakın,
niye güvenmiyor, biliyor musunuz? Sayın Tayyip Erdoğan Şirket
kuracağım. Bu devleti şirket gibi yöneteceğim. dedi.
Bakın, bazı insanlar şirket kurarlar, o şirket batar;
şirket batmaya yakın, şahıs şirketine geçerler. Dün
Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? İngiltere, Almanya, Fransa ve
şahsım dörtlü zirve yaptık. dedi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Devlet
başkanları için dedi.
GARO PAYLAN (Devamla) Ya, arkadaşlar,
bakın, burada İngiltere, Almanya, Fransa, bir de şahsım
var. Şahıs şirketi kuran bir ülkeye hiç kimse güvenmez
arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
ZAFER IŞIK (Bursa) Hadi oradan! Hadi oradan!
Hadsizsin, hadsiz!
GARO PAYLAN (Devamla) Bir şahıs
şirketine, bir aile şirketine dönmüş durumda ülkemiz ve bu
ülkeye maalesef hiç kimse güvenmiyor. Çare ne? Demokratik reformlar ve ekonomik
reformlar.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Devletleri liderler yönetir.
GARO PAYLAN (Devamla) - Barışı bir an
önce devreye sokup ekonomik talepleri, toplumsal talepleri
karşılamaktan geçiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
18.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin oturumu yönetme şeklini
doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
tavrınızı, tutumunuzu, bugünkü yönetme şeklinizi
eleştirdiğimizi, doğru bulmadığımızı,
kabul etmeyeceğimizi, etmek istemediğimizi, böyle sürdürmenin
doğru olmayacağını bir kez daha söylemek isterim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
bugün siz de her zamanki gibi yönetmiyorsunuz. AKP Grubu bugün daha agresif;
doğru, haklılar çünkü Bakanlar burada. Hele bir de İçişleri
Bakanı olsaydı, şenliği görseydiniz!
BAŞKAN Cumartesi günü inşallah.
FATMA KURTULAN (Mersin) Özellikle, bazı
Bakanların burada olmasına dair bir tutumları var, bir göze
girme çabaları var; anlaşılıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Cumartesine
hazırlanıyorsunuz herhâlde.
ZAFER IŞIK (Bursa) Bekliyoruz cumartesi.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ama bizim
arkadaşımıza Siz de vicdansızsınız. demeniz
doğru olmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN Doğrudur, doğrudur.
FATMA KURTULAN (Mersin) Bu, burayı adaletli
yönetme durumuna denk düşmüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Vicdansız lafı
ağır bir laf değil zaten.
FATMA KURTULAN (Mersin) Siz diyemezsiniz
Başkan, biz birbirimize deriz ama siz bir konuşmacıya bunu
diyemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, tamam.
Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
bunu özellikle rica ediyoruz sizden. Biraz önce yine oldu; sizin böyle bir
uyarınız, bulunduğunuz konum itibarıyla doğru
değil.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan...
19.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
Meclisin mehabeti konusunda herkesin sorumluluğu olduğuna
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben de özellikle vicdansız tarzı ifadeleri kürsüde kullanan HDP
Vekiliyle ilgili, Meclisin mehabeti konusunda herkesin sorumluluğunu
hatırlatmak isterim. Burası Gazi Meclis, herhangi bir Meclis
değil; 15 Temmuzun hakkını vermiş, Kurtuluş
Savaşının hakkını vermiş özel bir mekân. Daha
dikkatli bir dili, daha birbirimizi itham etmeyen anlayışla meseleyi
eleştiren bir dili öneriyorum Sayın Başkan.
Ayrıca, ısrarla saray, saray, saray diye
ifade ettiği, hepimiz biliyoruz ki bu milletin evi, tabiri caizse, bu
milletin emaneti.
Değerli arkadaşlar, saray demek,
çalışın, siz de ileride Cumhurbaşkanı olun, bu ülkeyi
yönetmek için orayı kullanın demek. Hiçbirisi Sayın
Erdoğanın özel mülkü değil. Bu devletin
(CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Çalışın, sizin de sarayınız olsun.
FATMA KURTULAN (Mersin)
Çalışacağız, orayı kapatacağız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Kim kapatacak?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, siz devam edin Sayın Turan.
Arkadaşlar, müsaade edin
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli
arkadaşlar, Atatürk -bu ülkenin kurucusu- o zor şartlarda bile
Floryayı yapmadı mı? Atatürk, aynı şekilde,
Çankayayı yapmadı mı? Dolmabahçeyi kullanmadı mı?
Değerli arkadaşlar, bunların hepsi
ofistir, hepsi yönetim mekânıdır. Beğenmezseniz Çankayayı
kullanırsınız, Beştepeyi kullanırsınız ama
saraydan yola çıkarak milletin evi diye ifade ettiğimiz mekâna
(HDP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Bu kadar
saray varken buna gerek var mıydı?
BAŞKAN Sayın Turan, siz devam edin
lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zaman kaybı olmasın diye kürsüye bile
çıkmadığımız hâlde sabredememek, aslında hâlâ, bu
arkadaşların Devletin sahibi biziz. anlayışının
tezahürü. Bunlar geçti arkadaşlar. Herkes konuşacak, dinleyeceksiniz.
Hakaret ederim, cevap vermezler; itham ederim, cevap vermezler. tarzı
çok geride kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden, iki dakika
sabredin, konuştuğumuz zaten bu kadar ama buna bile sabretmeyerek,
bunu bile dinlemeyerek hâlâ bağırmanın doğru
olmadığı kanaatindeyim.
Ayrıca, Sayın Başkan, bir insan -dün
de söylemiştim- uyuyorsa uyandırırsınız, görmüyorsa
anlatırsınız ama görmüyor numarası yaparsa, ama uyuyor
numarası yaparsa bir şey yapamazsınız.
Sayın hatip ısrarla dedi ki: Ekonomik
sorun var. Bunu söylersem terörist itham edilir miyim, der misiniz? Yahu,
metne bakıyoruz, bu bir ispat mükellefiyetidir. Terörist
iddiasının ekonomiyi eleştirenler için kullanıldığını
iddia eden bir adamın bunu ispat görevi vardır. Ben baktım,
Sayın Bakan ısrarla Dışarıdan ülkemize ekonomik
müdahale var. Bunlarla savaşıyoruz, mücadele ediyoruz. diyor.
Bununla ilgili söylenen ifade nerede, sayın hatibin alıp da bunu
bambaşka hâle getirip güya ekonomiyi eleştirenlere terörist demesi
nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden daha
sağduyulu, daha soğukkanlılıkla, birbirimizi anlayan bir
dilin herkese faydası olacağı kanaatindeyim Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
20.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biz
tartışmanın tarafı değilken nedense Bülent Turan bizi
tartışmaya çekmek istedi.
BAŞKAN Sizin arkadaşlarınız
müdahale ettiği için.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sadece
Bağırmasınlar. dedim Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu şöyle anlıyorum:
Aslında Bülent Turanın da hakkını hukukunu korumak
lazım. Ben bundan iki saat kadar önce Sayın Bülent Turana
kullandığı bir ifadeden dolayı Vicdansızsın. dedim,
grubundan tık çıkmadı; şimdi Sayın Berat Albayraka
birileri Vicdansız Bakan. deyince grup ayağa kalktı. Bülent
Turanın hukukunu korumak da AKP Grubuna karşı bana düştü.
(CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli)
Ayıptır, ayıp be! Mahalle çocuğu gibi kavga
yapıyorsunuz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, durun, bitmedi,
bitmedi; başka bir mevzu daha var.
Esas konuşmam gereken konu da şu
Sayın Başkan, diyor ki: Atatürk Dolmabahçe Sarayında
kalmadı mı? O da saray değil mi? falan... Bir kez, tarihin
şu kısmı çok önemli, hepimize ibret: Atatürk padişahlıkla
yönetilen yedi farklı gücün, 7 farklı ülkenin ve emperyalist güçlerin
saldırısı altında çökmüş bir imparatorluğu
küllerinden bir Kuvayımilliye ordusu kurarak kurtardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ona sordular:
Padişahlık mı, krallık mı Amerikan tipi
başkanlık mı? diye; o bir Meclis kurulduğunu, Meclisin
verdiği görevi yapacağını söyledi ve ilk işlerden bir
tanesi padişahın saraylarını kendisine,
Cumhurbaşkanlığı makamına değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisi envanterine kaydettirdi, dedi ki: Saraylar milletindir, 1
kişinin değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
Ne oldu sonra? 16 Nisan 2017de rejime kasteden
Anayasa değişikliğinden sonra, 24 Haziranda tek adam rejimi
başladığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin elindeki
sarayları alıp kendisine, Cumhurbaşkanlığına
bağladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dünya kadar personel
mağdur oldu, o mağduriyeti bile yeni çözüyoruz. Saraylar Atatürkün
tavrının aksine, bir tek adama bağlanmış durumda.
Atatürk milletin evi denilen Çankaya Köşkünü benimsedi, ondan sonraki
son Cumhurbaşkanına kadar olan tüm cumhurbaşkanları
Ama
son Cumhurbaşkanı, Atatürkün vermiş olduğu vasiyete
rağmen onun göz bebeği Atatürk Orman Çiftliğinin
bağrına bir kaçak saray sapladı, orada da oturuyor. Onu oradan
indirmek de, o sarayı millete mal etmek de boynumuzun borcudur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
21.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye
Bakanının Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Ordu
Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen toplantıdaki ifadelerine ve iktidara
yönelik eleştiri yapanların terörist damgası yemesini
eleştirdiklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İki örnek vereceğim. Basına
yansıdı, ben kendi kulaklarımla duymadım ama tekzip de
edilmediği için doğru varsayıyoruz. Hazine ve Maliye
Bakanı Albayrak, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Ordu
Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen toplantıda ekonominin kötüye
gittiğini belirten ekonomist ve akademisyenleri hedef alarak Birileri
çıkacak, isimlerinin başında ekonomist profesör yazan ama bu
ülkeye zarar vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye
çalıştığı, hangi tabloları çizerek milleti
korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan
bu kişilerin terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok.
ifadelerini kullandı. diye basına düştü. Şimdi,
dolayısıyla bizim vekilimiz biraz evvel konuşurken kinayeli bir
biçimde buna işaret etmiş oldu. Ama bununla bitmiyor; bakın,
nasıl bir Türkiye ortamı yarattığınızı
anlatmak için söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Daha dün
Sayın Cumhurbaşkanı, Nobel almış olan bilim
insanı Aziz Sancarı terörist ilan etti. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Yapmayın. değil mi? Onu ilan etmedi -ben zaten yapmayın deyin
diye bekledim- Orhan Pamuku ilan etti, Orhan Pamuk için Nobel Edebiyat
Ödülünü bir teröriste verdiler. dedi. Ya, Türkiyede 2 kişi Nobel
aldı; biri Aziz Sancar, biri Orhan Pamuk. Aziz Sancar terörist
değilse Orhan Pamuka terörist dedi. Şimdi, 2006da Orhan Pamuk
ödül aldığında aynı kişi, Cumhurbaşkanı -o
zaman Cumhurbaşkanı değildi- telefon açıp kutladı.
BAŞKAN O, Avusturyalı yazarı
kastetti herhâlde.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O ayrı,
Türkiyede değil o, Peter Handke.
Dolayısıyla, Türkiyede öyle bir ortam
yaratıldı ki iktidara yönelik kim bir eleştiri yaparsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
hemen
terörist damgasını yiyebiliyor, hemen bu yafta atılabiliyor.
Bu ortamın değişmesi gerekiyor. Bizim eleştirilerimiz bunun
için. Yani insanların düşünce ve ifade özgürlüğünü
kullanabilmeleri, eleştirilerini yapabilmeleri, iktidara karşı
toplumsal ve siyasal muhalefeti güçlü bir şekilde sürdürebilmeleri
hukukun, Anayasanın ve yasaların güvencesi içinde
olmalıdır. İkide bir ona buna terörist diyerek olmaz bu
iş. Buna işaret etmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Turan, buyurun.
22.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
yine usul ekonomisi diyeceğim, zaman kaybı diyeceğim ama birkaç
konuya değinmek durumundayım.
Bakınız, saray meselesi, sarayın
kendisi değil, saray da milletin on yedi yıldan beri büyük bir
özveriyle sahip çıktığı, koruduğu bir lidere olan
kıskançlıktan kaynaklanan bir mesele. Mesele saray değil, mesele
Erdoğan, bunu herkes biliyor. Eğer, Erdoğan da istendiği
gibi teslim olan, her denileni yapan bir adam olsaydı bugün saray
konuşulmayacaktı ama Erdoğanın tavrı, duruşu,
hayatı bambaşka bir kimlik ortaya koyduğu için sarayı
bırakın oturduğu ev de konuşuluyor, her şey
konuşuluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, Sayın Erdoğanı Subayevlerinden biliriz, Üsküdar
Çamlıcadan biliriz, Kasımpaşadan biliriz, mesele,
Erdoğanın kendisinin kavgası olduğunu biliriz.
Erdoğanı durdurmak için yapılan ithamlardan biri de
saraydır; yoksa ne Sayın Erdoğanın saraya ihtiyacı
var ne de benzeri iddialara ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O sarayın
kütüphanesi zaten milletin emrinde, kongre sarayı milletin emrinde,
camisi, şehitliği, parkı bahçesi milletin emrinde. O yüzden,
farklı ithamlarda bulunsalar da halk meselenin gerçeğinin ne
olduğunu bildiği için prim vermiyor. O yüzden, on yedi yıldan
beri 15 defa Erdoğana Evet. dedi bu insanlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; bir diğer mesele, Orhan Pamuka ya da Aziz Sancara
terörle ilgili ithamda bulundu iddiası. Yanlış bilginin kimseye
faydası yok. Sistem bambaşka bir yere evrildi. Sistem Bas internete,
haberi al. dönemine geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız bugün
kadın kollarının hazırladığı o sempozyumda
ifade etti. Kastının YARSAV Başkanı olan, eski
başkanı olan, FETÖden mahkûm olan bir kişi olduğunu ifade
etti. Yine konuşmasında, ısrarla, Orhan Pamuk, Aziz Sancara o
ödül verildi. diye ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunu sabote etmenin,
yanlış bilgi vermenin kime ne faydası olabilir? Sayın
Başkan, Nobel Ödülü, Sırbistandaki katili öven bir adama bu konuyla
ilgili ödül vermeyi meşru gören bir yapı hâline gelmiştir,
isyanımız buna. Tabii ki edebiyatta söz sahibi olan her Türkün bu
konudaki ödülü bizim de gururumuzdur. Fakat, Sırbistandaki -bir daha
söylüyorum- Boşnakların, Müslümanların katili olan bir
adamı öven, Miloseviçi öven adama ödül vermenin kınanacak bir konu
olduğuna tüm Meclisin inandığını düşünüyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, buyurun Sayın Akçay.
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve devletin tek olduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY(Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, bu konulara bizce belli bir devlet
şuuru, bir tarih bilinci içerisinde bakmamız ve bir devlet
anlayışıyla görmemiz gerektiği kanaatindeyim. Devletin
devamlılığı ve sürekliliği söz konusudur.
İşte, Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti
ifadelerini kullanırken bunları 3 ayrı devlet gibi görmek
fevkalade yanlıştır. Devlet tektir fakat devlete, o dönemler,
işte hanedanlıklar vesaire işte padişahlık düzeni
içerisinde olması hasebiyle o isimler verilmiştir ve akabinde de
bunlar büyük ölçüde rejim değişikliğidir ve Türkiye Cumhuriyeti
devletidir, şimdiki devletimizin adı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama devlet tektir. Sadece
Türkiye bakımından, Türk tarihi bakımından değil,
dünya tarihi bakımından da aslında büyük ölçüde öyledir.
Hatırlatmak isterim ki bugünkü Fransa Cumhurbaşkanı, hatta bütün
Fransız Cumhurbaşkanları 1789da kanlı bir ihtilalle
devirdikleri kralın ta 1661de yaptığı sarayları
şimdi hâlen resmen kullanmaktadırlar. Dolayısıyla
Osmanlıdan kalma Dolmabahçe Sarayında zaman zaman Gazi Mustafa Kemal
Atatürk de kalmıştır, çalışmalarını
yürütmüştür, birtakım tarih toplantıları, dil kongrelerini
gerçekleştirmiştir ama bir taraftan da o yılların en
mütevazı Florya Köşkünü de yaptırmıştır. Çankaya
Köşkü o döneme baktığımızda en mütevazı
hususlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Şimdiki Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir
başı, başkanı olarak, Cumhurbaşkanı olarak da
elbette bu tarihî -adına saray diyelim, kasır diyelim-
yapıları, gerek yabancı konuklar için gerekse belli dönemlerde
çalışma maksadıyla kullanmaktadır. Bunda da doğrusu
hiçbir mahzur görmüyoruz, dünyada da böyle bir mahzur gören bir ülke
görmüyorum. İşte Fransa örneğini verdim. Şimdi Rusyada,
gittiğimizde resmî toplantıların çoğu çarlık
döneminden kalma saraylarda yapılıyor. Ayrıca şahsen
şunu da ifade etmek isterim ki şimdiki Beştepedeki Külliye hep
saray olarak ifade ediliyor. Doğrusu, ben en az 7-8 defa gittim, gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Vallahi hiç de saraya
benzemiyor. Günümüz şartlarında modern bir yapıdır.
Dolayısıyla böyle abartılı birtakım imalı
atıflarda bulunarak saray demeye de gerek yok. İşte Külliye
deniyor Cumhurbaşkanlığı deniyor, Çankaya Köşkü
deniyor. Bu kadar saray meraklısı da olmamak lazım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakanın bir söz talebi
var.
Sayın Albayrak, buyurun.
24.-
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Hazine ve Maliye Bakanlığının
sitesindeki resmî açıklamaya bakılabileceğine ilişkin
açıklaması
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Sayın Başkan, ben çok kısa, cevap niteliğinde değil
çünkü cevabı dinleyene verirsiniz ama kayıtlara geçsin diye
Hani Buluyoruz, takip ediyoruz internet sitesinde
şu veya bu şekliyle. ifadelerinde bulunuldu. Eğer cevap dinleme
niteliğinde bakarsanız -ki ben o gün, yurt
dışındaydım bu tartışmalar olduğunda- iki
tane gelişme yaşandı o gün, Bakan terörist demiş mi,
dememiş mi?nin tartışmasının
yaşandığı gün iki gelişme oldu: Bir, Ordudaki o
konuşmanın canlı şahidi, bugün bu Meclisin üyesi Sayın
Cemal Enginyurt o konuşmayı canlı dinledi ve o gün buradan o
konuşmanın canlı şahidi olarak açıklamayı
yaptı neyi ifade ettiğini. Bu birincisi, niyet noktasında cevap
arıyorsanız.
İkincisi de şu: Aynı gün Hazine ve
Maliye Bakanlığı olarak biz tekzip ve daha da ötesinde bunu
başka yerlere çekmeye yönelik
Çünkü çok tehlikeli bir manipülasyon.
Terörist
Vatandaşa terörist diyor bak, hım
(HDP
sıralarından gürültüler) Hukuk kapsamında, bunu suç unsuru
teşkil edecek şekilde yapan varsa gerekli yasal adımları
-Türkiye Cumhuriyeti devleti ceza hukuku kapsamındaki yasalar çerçevesi
içerisinde- hukuki hakkımız saklı kalmak koşuluyla, gerekli
adımları atacağımızı ifade ettim.
Yani burada iyi niyetli bir yaklaşım
varsa
Konuşmanın yazılı ve görsel tüm detayları var.
Ha, bir internet sitesinde çıkmış. Allah, Allah
Şurada
şöyle demiş
Onu bilemem ben. Muhataplarının resmî
manadaki açıklamalarına bakmak lazım.
Dolayısıyla meselenin özü bu kadar basit,
açık, net ve sarihtir. Muhatapları, gerekli Hazine ve Maliye Bakanlığının
sitesindeki resmî açıklamaya gerekli resmî kayıtlara bakarak bu
çerçevede cevabı alabilirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özel
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin Meclise karşı sorumluluğu olmayan,
seçilmişlerin karşısında bir atanmış olarak
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın Cevap niteliğinde
değil çünkü cevabı dinleyene verirsiniz. ifadesini düzeltmesi
talebinde bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
burada, İç Tüzük 64 size bir şey yapmamayı söylüyor. Size
saldırılmadıkça konuya girmeyeceksiniz, o konudaki
eleştiriler, bugünkü eleştiriler haklı bir boyutta ama bu
İç Tüzük ve bu Anayasa size bir de görev veriyor: Milletvekilinin yani
milletin vekilinin hakkını, hukukunu korurken siz aslında
milletin hakkını ve hukukunu koruyacaksınız.
Eleştiriler olur. Sayın bakanların da
elbette cevap hakları var. Girdi, sözü verdiniz. Sayın Bakan hem de
bizim kürsümüzü emaneten yemin için kullanıp bizden güvenoyu
almamış, yarın gensoruyla hesaba çekemediğimiz ve
kendisini düşüremediğimiz yani Meclise karşı
sorumluluğu olmayan, seçilmişlerin karşısında bir
atanmış olarak Ben bir şey anlatacağım ama kısa
tutacağım çünkü söz dinleyene anlatılır. gibi bir ifade
peşin hükümlü, milleti ve temsilcilerini aşağılayan bir
ifadedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bundan üç yıl önce Anlatırım ama anlayabileceğinizi
sanmıyorum. diye bir ifadesi de buradan ciddi şekilde
kınanmış ve eleştirilmişti. Sizin, söz verme ve
önünüzdeki elektronik aksamla meşguliyetteki
dalgınlığınıza vererek, Sayın Bakanın bu ifadesini
düzeltmesini istemenizi talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Oluç, buyurun lütfen.
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın
vekiller.
Sayın Bakan, en
az sizin kadar dinlemeyi biliyorum, en az sizin kadar, daha da
iddialıyım bu konuda üstelik. Onun için, böyle laflarla bizi
püskürtemezsiniz. Bakın, ben size 2 tane örnek vereceğim şimdi.
Hiç gülünecek bir şey değil, durumunuz ağlanacak bir durum
aslında, siz gülüyorsunuz; burası böyle bir yer değil. Bak, 2
tane örnek vereceğim. Bir tanesi, gazeteci Merdan Yanardağ.
Ekonomiyle ilgili eleştiri, sosyal medya paylaşımları
yaptığı için kendisi gitti ifade verdi ve duruşması
var. İkincisi, Mustafa Sönmez, ekonomist, duymuşsunuzdur
adını, evi basıldı sabahın köründe. Neden? Ekonomiyi
eleştiren sosyal paylaşım yaptığı için. Ve gitti,
dava açıldı, duruşması görüldü.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sonunda beraat etti ama sabahın köründe Mustafa
Sönmezin evi basıldı, hakkında bir dava açıldı. Bu
örnekler var ortada. Siz onu dememişseniz eğer Orduda, ben sizin
söylediğinize elbette ki inanıyorum, Söylemedim. diyorsanız
ama ortam bu. 2 tane örnek verdim, başka örnekler de verebilirim ama vakit
almayalım şimdi. Dolayısıyla bu ortamın yok
olduğunu söyleyemezsiniz. Buna işaret etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bakanın biraz önce Meclise karşı
kullandığı ifadeyi düzeltmesini bekliyoruz, bu konuda da sizin
gereğini yapmanızı bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın Bakan
direkt olarak Genel Kurulu hedef alarak bir şey söylemedi. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, söylemediğini
söylesin.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Bizi hedef
aldı.
BAŞKAN Müsaade edin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kimi hedef
aldı, Sayın Başkan?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, kimi hedef
aldı?
BAŞKAN Ben tutanakları istetir
bakarım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, kimi hedef
aldı?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu konuda
tutanağa gerek yok, kimi hedef aldı, söylesin, Bakan burada.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Kime hitap
etti, Sayın Başkan? Kime hitap etti az önce?
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Şimdi söz sırası
İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoyda.
Sayın Ersoy, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, ekonomide önemli kara delikler yaratan
kurumlar üzerine söz aldım ve bu kurumlar üzerine
konuşacağım. Yani bunlar neler? Kamu İhale Kurumu ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. Bakın,
Sevgili Çiğdem Toker yıllardır takip ettiği kamu
ihalelerini anlattığı bir kitap çıkardı. Kitabın
adı: Kamu İhalelerinde Olağan İşler Ben bunu, bu
kitabı, burada herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
İktidar vekillerimiz de okusun ama yasaklamaya kalkmasın.
Tokerin sorduğu ve hepimizin de sorması
gereken bir soru var arkadaşlar: Kamu ihalelerinde neden sürekli 21/b
maddesi uygulanıyor ve bu maddenin uygulandığı ihaleleri
alt alta sıraladığımızda neden hep aynı isimlere
-yani Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon ve benzerleri- rastlıyoruz? Bunlar
tesadüf mü? Peki, 21/b maddesi uygulanınca ne oluyor? Zaten proje
maliyetlerini yükseltmiş az sayıdaki şirket davet ediliyor ve
yüksek sözleşme bedelleriyle sonuçlanmış kamu ihaleleri ortaya
çıkıyor. Örneğin, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığında, belediye el değiştirdi, daha
önceki belediyenin 1 milyara mal ettiği ihaleyi yeni dönem açık
usulle yapınca 188 milyona mal etti. Durum bu kadar açık arkadaşlar
ve hazır söz belediyelerden açılmışken, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi de yine el değiştirdiğinde, 124 yöneticili
İSKİye kiralanan 874 araç ve diğer araçların
ipliğinin Yenikapıda nasıl pazara
çıktığını hepimiz gördük. Yine Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesinde, atadığınız kayyumun 2 milyon
127 bin liraya kendisine saray gibi bir oda
yaptırdığını, o belediyeye adım
attığında o odaları kameralar eşliğinde
gösterdiği için, Sevgili Başkanımızın şu an
cezaevinde olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ve dahası da var ama
zaman yok, okuyun, hepiniz biliyorsunuz zaten ama kimse kusura bakmasın,
bu manzaraya biz israf demiyoruz çünkü israf şahsidir. Türk Dil Kurumuna
göre israf, gereksiz yere para, emek, zaman harcamak ve
savurganlıktır. Oysa, itibar sağlıyoruz diye, biraz önce de
tartışılan, gösteriş ve şatafat yapmak, 1.150
odalı saray, yazlığı, kışlığı,
uçanı, yüzeni saraylar, lüks zırhlı araç filoları gibi asla
israfın içine sokamayacağımız büyük bir yolsuzluk var
ortada.
Bakın Uluslararası Şeffaflık
Örgütü yolsuzluğu emanet edilmiş gücün özel çıkarlar için
kötüye kullanılması olarak tanımlıyor ve ekliyor tek
başına kalkışılacak bir eylem değil, bir
ilişki, bir süreç ve sermaye sınıfıyla
bağlantılı diyor. Yine Yolsuzluk Algı Endeksine göre 2013
yılından bu yana düzenli olarak Türkiye geriliyor. 2018
yılında Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında 34üncü oldu.
Bakın, bu gerilemeyle ilgili Uluslararası Şeffaflık Örgütü
değerlendirmesinde Kamu-özel iş birliği projelerinde ve
özelleştirme süreçlerinde, kamu çıkarlarına aykırı
ihale süreçleri ve uygulamaları öne çıkan sorunlar arasında
görülmektedir. Demokrasinin vazgeçilmez kurumları gitgide
zayıflamaktadır. diyor. Sonuç olarak, iktidar, kamu ihalelerinde
21/byi sık ve yaygın uygulayarak kendisine emanet edilen gücü özel
çıkarları için kötüye kullanmıştır ve kullanmaya devam
etmektedir.
Gelelim kamu-özel iş birliği ihalelerine:
2019 yılında sözleşme değeri 145 milyar, yatırım
değeri 67 milyar doları bulan projeler için firmalarla yapılan
sözleşmeler neden şeffaf ve kamuya açık değil? İktidar
vekillerine sormak istiyorum: Kamu kaynakları ne sizlerin ne talimat
verdiğiniz bürokratların babasının malı değil;
bunlar halkın ortak malıdır, ortak
varlığıdır. Yaptığınız ihaleler herkese
açık, şeffaf olmak zorundadır. Gerçi artık açık
açık söylüyor Genel Başkanınız, kamu kaynaklarını
nasıl sermayeye peşkeş çektiğinizi söylüyor. Ne diyor?
Bunlara önem verdiğimiz için tahsis ettik. Şahsım bunlara
muhalefet olsaydı TEKELin bu kadar kıymetli arazisini niçin bunlara
tahsis edeyim? diyor. İstanbul Kartalda Dragos tepesi
yakınındaki eski TEKEL arazisinden bahsediyor. Biz bu araziyi
savunmak için yıllarca Cevizli TEKEL Dayanışmasıyla
birlikte mücadele ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Süre istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) Şimdi, bu arazi 2001
yılında özelleştirme kapsamına alınınca
Özelleştirme İdaresine geçti ve ardından Özelleştirme
Yüksek Kurulu tarafından bir özel üniversiteye devredildi ve Genel
Başkanınızın bu konuda açıkladığı
isimleri siz zaten biliyorsunuz. Bir de açıklamadığı isim
var, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce; yine, bu
kararın altında imzası var.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: O dönem
siz, yıllarca mücadele içindeki kent savunucularını
dinlemediniz, mahkeme kararlarını beklemediniz, Halkbanktan
verdiğiniz kredilerle arazide kampüs yaptırdınız.
Ben son olarak şunu diyorum: İyi ki
mücadele edenler var bu ülkede, iyi ki solcular var, iyi ki halkın
çıkarlarından başka çıkarı olmayanlar var, kamuya ait
olan bir alanın bir özel üniversiteye bedelsiz devredilemeyeceğini
söyleyenler var ve bunda kamu yararı olmadığını
söyleyenler var, hâlâ da mücadele edenler var diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Batman Milletvekili Sayın Necdet
İpekyüz, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kürsüde nedense tarafsız,
bağımsız dediğimizde, bir cümleye girdiğimizde hep
taraflı ve bağımlı kurumlardan söz ediyoruz. Bugün ben de
tarafsız ve bağımsız, objektif olarak
çalışması gereken Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
Sermaye Piyasası Kurulu ve TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)
hakkında konuşacağım.
Aslında, arkadaşlar, kamu dediğimiz
nedir? Kamu toplumdur. Kamu dediğimiz nedir? Hepimizin bulunduğu
alandır. Kamunun içinde muhalifler olacak, eleştirenler olacak,
beklentisi olanlar olacak ve iktidar dediğimiz şey de kamuyu dikkate
almak zorunda, muhalefeti dikkate almak zorunda. Ayrıca bir de kamu
adına çalışan kurumlar var. Kamu adına çalışan
kurumlar bağımsız olmak zorundadır. Eğer kamu
adına çalışan kurumlar bağımsız değilse
hiçbir şeyden, bağımsızlıktan söz edemezsiniz.
Peki, kamuyla ilgili düzenlenmiş kurumlar ne
yapılıyor yeni sistemle beraber?
Cumhurbaşkanlığına bağlanıyor. Şimdi,
Cumhurbaşkanı bağımsız mı,
bağımsız değil mi? Hesabına gelince Ben Genel
Başkanım. diyor, hesabına gelince
Bağımsızım. diyor. Peki, ne oluyor? Cumhurbaşkanı
bir kanun hükmünde kararnameyle bağımsız denilen
kurumları ilgili bakanlara, bakanlığa bağladı.
Şimdi, bakana bağlı birisi nasıl karar verecek? O zaman ne
oluyor? Muhalefet ettiğinde muhalefete yönelik tepki veriyor, ona yönelik
çalışmalar yürütüyor. Böyle olduğunda, her zamanki gibi,
geçmişten bugüne kadar bir şey Türkiyede ya inkâr edilerek
saklanır ya kamufle edilerek saklanır ya yönetmeliklerle
kaldırılır ya tecrit edilerek susturulur ya tecrit edilerek ulaşılması
güçleştirilir ya da bir yönetmelik çıkartılır, usulüne
uydurulur ve usule uygun yolsuzluk, usule uygun her türlü uygulamalar
yürürlüğe girer.
Bakın, Türkiye İstatistik Kurumunun -en
büyük problem, Manipülasyon denebiliyor, birçok şey deniyor- hepimizin
güvenebileceği bir kuruma dönüşmesi lazım. Avrasya
Araştırma Merkezi geçen ay bir araştırma yaptı. 1inci
partinin ve bütün partilerin seçmenleriyle olan görüşmede seçmenlerin
yüzde 79u bu Kurumun enflasyon rakamlarına güvenmiyor. Yüzde 81i bu Kurumun
açıkladığı işsizlik rakamlarına güvenmiyor. Bu
Kuruma kimse güvenmiyorsa ne olacak? Sorunlara açıkladığı
çözümlerin hiçbirisi yerine getirilemeyecek. Nitekim, Sayın Bakan diyordu
ki: Yılbaşında işsizlikle ilgili 2,5 milyon istihdam
yaratacağım. Kalmış yirmi gün, şu anda 800 ila 900
bin kişi işsiz. Bir taraftan TÜİK bunları yaparken
başka ülkeler ne yaptı biliyor musunuz? Yunanistan ve Arjantin de
enflasyon rakamlarıyla oynayarak, engelleyerek görünmez hâle
getiriyorlardı, içinden çıkılmaz bir krize dönüştü ve hâlâ
boğuşuyorlar.
Türkiyede biz daha yıkıcı günlerle
karşılaşmamak için, TÜİKin bütün Türkiyenin
sorunlarına sahip çıkması lazım. Bakın ne
yapıyor? İllerin sosyogelişmişlik endekslerine göre bu
verileri açıklamıyor. Biz her seferinde Niçin Batman daha yoksul,
niçin Batman daha işsiz, niçin Mardin daha işsiz, niçin Kürt
illerinde daha çok işsizlik var, yoksulluk var? dediğimizde, Niçin
eğitimde geri kalmış? dediğimizde TÜİK bunları
araştırmıyor ve yayınlamıyor son dönemde. Geçen sefer
ben dedim: Niye illere göre yapılmıyor? Yapılmıyor. Soru
sorduk, verilen yanıt: En son Kalkınma Bakanlığı
mülga edildiği için yapılmıyor. Bakanlık mülga
edilmişse bu sizin yapmayacağınız anlamına gelmiyor
ki.
Ve ne oldu? Arkadaşlarımız söyledi,
Kriz var. dediğimizde suçlanıyorsunuz, TÜİK yanlış
söylüyor. dediğinizde suçlanıyorsunuz. Öyle bir hâle geldi ki bu
ülkede deprem oluyor, konutlar çürük; konutlara siz uygun rapor verdiğiniz
hâlde çöküyor, insanlar altında kalıyor dediğimizde Ya, bunu
siyasi malzeme yapmayın, vatan hainliği yapıyorsunuz,
teröristsiniz. suçlamasıyla karşılaşıyorsunuz.
Eğitim kötü. dediğimizde, her şeyde bunu yapıyorsunuz.
Ya, barış dediğimizde barışa yönelik bile bu
suçlamayı yapıyorsunuz, insan utanır.
Bir diğer konu nedir, bankacılık
düzenleme ve bununla ilgili kurum. Ya, neresi bağımsız bunun,
neresi bağımsız? En son zaten bir takas ve mahsup yetkisini
Merkez Bankasına devrettiler. Merkez Bankasının
Başkanının da nasıl değiştiği ortada. Birçok
kurumun yöneticilerinin nasıl atandığı belli. Fakat bunlar
giderek öyle bir hâle geldi ki Sermaye Piyasası Kurulu ve
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, direkt yoksulların,
vatandaşların, çiftçinin, emekçinin, memurun yanında değil,
belli bir kesimin yanında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN.- Tamamlayın lütfen sözlerinizi,
buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bir örnek:
Bankanın ismini Ziraat koyuyorsunuz, ziraatçı kan
ağlıyor; çiftçi, kredisini ödeyemiyor, elektrik borcunu ödeyemiyor.
Ama Ziraat Bankasına destekleme adı altında verdiğiniz
para
Kendi özelleştirdiğiniz kurum olan DEDAŞın
parasına banka haciz koyuyor. Destekleme verecek
Bir özel şirketin
siz resmen işlerini yapıyorsunuz.
Mardinde, Batmanda Diyarbakırda çiftçi kredi
çekmek istiyor, Ziraat Bankasına gidiyor -ismi Ziraat- diyor ki:
Tarlamı ipotek ediyorum. Diyor ki: Senin tarlan yetmez; kentten,
başka yerden bana ipotek ver. Bu mudur? Bu mudur hakkı çiftçinin?
İsmini Halk Bankası koyuyorsunuz,
halkın yanında değil, esnafın yanında değil fakat
başka ülkeler Halk Bankasının içinde oynanan oyunları
açıklamaya kalktığında bir yığın düzenleme
ve usuller çıkarmaya kalkıyorsunuz. Bunları daha çok
artırabiliriz ama şunu biliyoruz: Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu her seçim öncesi Kredi kartlarının faizlerini
erteleyelim, bununla ilgili düzenleme yapalım. gibi bir kısım
düzenlemeler yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Son cümle olarak,
bütün bunların yapılması için kurumların gerçekten
bağımsız olması lazım, barıştan yana olması
lazım, bunun devamını sağlayalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, dinlemesini bildiklerine
ve doğru ne ise onu söylediklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bir öz eleştiri vermek
istiyorum. Biraz evvel Sayın Bakana sizin söylediğinizi doğru
bir beyan olarak kabul ediyorum, böyle ise geri alırım
lafımı dedim. Fakat bunu söylemekle hata ettiğimi şimdi
anladım. Bakın
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmeye başlaması)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, biliyorsunuz yani
bunu yapmıyoruz.
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmeye devam etmesi)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama Sayın
Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Konuşmacısı söyler Sayın Başkan.
BAŞKAN Biliyorsunuz, İç Tüzük
gereği bununla ilgili Başkanlık Divanının
almış olduğu da karar var, lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, doğrudan doğruya Sayın Bakanın Orduda
yaptığı toplantıdaki konuşma, kendi sesiyle; duysun
diye söyledim, unutmuş olabilir. Dolayısıyla, dinlemesini
biliyoruz ve doğru ne ise onu söylüyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanak bana ulaştı, size ulaştıysa
BAŞKAN Ulaştı evet. Sayın Oruç
konuşsun, ondan sonra bakacağım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine Müsteşarlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğuları Oruç.
Buyurun Sayın Oruç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığının bütçesi üzerine konuşacağım ve
elbette güvenlik ve savunma bütçesini konuşurken Türkiyenin savunma
stratejisini ifade etmeden bütçesinin planlanmayacağını da bilen
bir yerden, onunla ilgili birkaç kelam ederek bütçeyle ilgili konuşmama
devam edeceğim.
Değerli halklarımız, ne yazık ki
Türkiyede savunma stratejisi güvenlikçi siyaset ve militarizm üzerine
oturtulmuş durumda. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay burada yaptığı sunumda
ifade etti. Gerçi, biz Cumhurbaşkanının bizzat gelip burada 600
milletvekilini, dolayısıyla seçmenleri, dolayısıyla
Türkiyenin 82 milyon vatandaşını muhatap almasını
beklerdik ama bu nezaket dahi gösterilmedi ve o gün kendisi yoktu. Dedi ki
Sayın Oktay: Güvenlik ve savunmayı, bütçeyi, küresel ölçekte artan
tehditler ve 15 Temmuz askerî darbe girişiminin Türkiyede
yarattığı iklim üzerine planlıyoruz. Oysaki gerçekler
şunlardır: AKPde zuhur eden siyasi anlayış, yeni
Osmanlıcılık ve yayılma hayalidir. Bugün Orta Doğuda,
Afrikada yani Fastan Suriyeye kadar yayılmacı siyaseti, diğer
bir adıyla çizgi olarak İhvân-ı Müslimîn kuşağının,
Müslüman kuşağın burada zuhur etmesi, varlık göstermesi
için siyaset izledi. Buna Mısırdaki ilişkiler, Libyadaki
ilişkiler, Suriyedeki ilişkiler ve yapılanmanın nasıl
hizmet ettiğini hep beraber izliyoruz. Bununla mı kalındı?
Hayır, değil tabii ki çünkü aynı zamanda, bu ülkede inşa
edilmekte olan tek adam rejiminin abartılı istihbarat örgütlenmesiyle
herkese dayatılan biat etme kültürünü yaratabilmek için daha fazla
baskı lazım, dolayısıyla daha fazla bütçe lazım. Çünkü
ihraç gerekiyor KHKlerle, mahpuslarla, coplarla, gazlarla tek adam rejimini
kalıcılaştırmak lazım, bunun için de fazla bütçeye
ihtiyaç var.
İkinci bir söylemleri ise
Sınırlarımız tehdit altında. Evet, bize göre de
sınırlarımız tehdit altında ama
sınırlarımız, Suriye özelinde yani 911 kilometreye sahip
olduğumuz sınırlar özelinde söyleyecek olursak; El Nusra, El
Kaide, IŞİD ve uzantısı selefi cihadist çetelerin tehdidi
altında. Bakın, bugün orada yapılmak istenen siyaseti,
politikayı buradan defalarca ifade ettik. Bir güvenli bölge
oluşturulacak, mülteciler oraya yerleştirilecek, hangi parayla ve
niye? Orada bir Arap kuşağı oluşturarak Türkiyede ve
Rojovada Kürdistan bölgesi arasında bir hat oluşturmak istenmektedir
ve bu şu anlama geliyor: Tam tersi bu güvenlikçi politika,
başımıza savaşı açmaktadır. İleride bir
Kürt-Arap savaşının, tarihsel bir savaşın önü bu
politikalarla açılmaktadır.
Yine bir şey daha Plan Bütçe Komisyonunda
Sayın Bakan ifade etti: Burada bildiğiniz gibi Suriye geçici
hükûmeti var. Süremden gitmesin diye hepsini okumuyorum; Mustafa Abdurrahman
Bey temsil eder bu hükûmeti
diye devam eder ve altında
Millî Savunma
Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ihdas
edilir. diye tutanaklarda yer alıyor. Buradan sormak istiyorum: Suriyede
millî hükûmet var mıdır? Neye göre kurulmuştur? Sizin bunlarla
ilgili bağlarınız nedir? Buraya ayırdığınız
para nedir? Hangi meşru hükûmetten bahsediyorsunuz? Cenevre
görüşmelerine katılmış olan muhalif bir grubu bir hükûmet
olarak addediyorsanız bu, Libyada işlediğiniz hatanın
tekrarı anlamındadır.
Yine, üçüncü olarak Doğu Akdeniz meselemiz
var, o yüzden daha çok silah, o yüzden daha çok savunma bütçesi. diyorsunuz ve
bununla ilgili, geçen hafta burada alelacele -hukuksuz olduğunu bir kere
daha iddia ediyoruz- Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle, Doğu
Akdeniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına
ilişkin mutabakat buraya geldi ve bu Meclis çoğunluğuyla
onaylandı. Buradan temel eleştirilerimizi
sıralamıştık ama ben şu soruyu tekrarlamak istiyorum:
Bugün Kahirede Doğu Akdeniz Forumunda Türkiye yoksa bunu siyaseten
sorgulamak gerekmiyor mu? Oraya gemi yollayarak, sondaj gemilerinin peşine
askerî gemiler yollayarak
Bu mudur yürüteceğiniz siyaset, bu mudur
başarınız? Ve deniyor ki: Şayet Libya Hükûmeti isterse
oraya asker de göndeririz, lojistik destek de sağlarız. Lojistik
destek sağladığınızı zaten biliyoruz ama
tıpkı sancak beyleri misali kim, nereye, ne kadar asker ve lojistik
destek istiyorsa oraya göndermeye hazırlık yapıyorsunuz.
Bir diğer maddeyse -sizlerin öne sunduğu-
Kürt sorunu. Tabii ki, biz bu konuyu her
tartıştığımızda burada kıyamet kopuyor ve
iktidar partisi diyor ki: Bizim içimizde de Kürt milletvekilleri var. Biz
bunu biliyoruz. Bakın, bu ülkede Kürt sorunu var, kabul etseniz de
etmeseniz de. Kürtler eşit vatandaşlık ilkesiyle haklarını
talep ediyorlar, kabul etseniz de etmeseniz de.
Bunun için de, değerli arkadaşlar, ben
sadece, kayyum atanmış belediyelerle ilgili -2 belediye için- bir
oran vermek istiyorum: Diyarbakırda -biliyorsunuz, orası da
Kürtlerin yoğun yaşadığı bir bölgedir- HDP yerel
seçimlerde yüzde 62,93; genel seçimlerde yüzde 65,5 oy almış. Vanda
yerel seçimlerde yüzde 53,83; genel seçimlerde yüzde 59,3 oy almış.
Bakın, bu rakamlara baktığımız zaman, siyaseten de,
matematik olarak da biz şunu biliriz ki: Bu oranın
dışında kalan oylar, bütün hilelere rağmen -ki bu
oyların çok üzerinde oy aldık- başka partilere verildi ama
burada sizler matematik biliyorsanız bu rakamların
Siz terörist
diye iddia ederseniz büyük yanılgınızı ve güvenlikçi
politikanızı görürsünüz bir kez daha.
Gelelim, bu politikaların yarattığı
maliyetlere. İnşaat sektörü bitti; şimdi, silah sanayisi,
savaşa dayalı büyüme modeli
Bunun için de başta Tank Palet
Fabrikasını Katar sermayesine usul usul verdiniz, peşi sıra
da dünür ya da damat diyeceğimiz -ki ABD ve Türkiye başta olmak
üzere damatlar diyarında yaşıyoruz- Bayraktarlara
peşkeş çekiyorsunuz SİHA ve İHA üretimlerini.
Kürt sorunun çözülmemesinin bu ülkeye maliyeti,
küçük bir örnek: 2013-2015te çatışmasızlık süreci varken
savunmaya ayrılmış olan bütçe ile 2016dan sonraki bütçeyi kıyasladığımızda
yüzde 53 oranında bir artış var; bu da bize gösteriyor ki, demek
ki Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülseydi, bu
ülkede demokrasi inşa edilseydi; bu ülkenin, doğusuyla
batısıyla, her Allahın günü biraz daha polis alarak, her
Allahın günü biraz daha asker alarak, silah alarak
yönetilemeyeceğini anlardınız.
Yine, S-400 ve F-35lere ayrılan bütçe
S-400lere 2,5 milyar dolar, F-35lere şu an 1,2 milyar dolar
harcanmış fakat bu şayet programa dâhil edilirse 2,3 milyar
dolar daha verilecek yani bunun anlamı şu: Türkiyede
çalışıp çalışmayacağı, NATO ülkesinin Rus
hava savunma sistemini kullanıp kullanmayacağı henüz belli
olmayan bir yere 6 milyar dolarlık bütçe ayırdınız, bunu
çöpe atmış oluyorsunuz.
Buradan şunu da ifade etmem gerekiyor ki
Suriyede düzenlenen operasyonlar, bu operasyonlar sonucunda Türkiyede ilan
edilen Suriye Millî Ordusu, bunların finansmanı kimler
tarafından sağlanmaktadır? ÖSOya verdiğiniz
maaşları sorduk, buradan bir kez daha soruyoruz: Bunları kim karşılıyor?
Hatırlayacaksınız, ÖSO mensupları Türkiye
sınırında Türkiyeyi protesto ettiler ve dediler ki: Bize
verdiğiniz maaşlar Suriyedeki enflasyonla
kıyaslandığı zaman bize artık yetmez durumda. Grev
haklarını kullandılar yani mecazen.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yalan
söylüyorsun! İftira atıyorsun!
TULAY HATIMOĞLULLARI ORUÇ (Devamla) Ama
burada Türkiye yasalarıyla kurulmuş olan sendikalar grev
hakkını kullandığı zaman, kullanmak istediği
zaman, copla, polis şiddetiyle karşılaşıyor.
Sendikalar diyor ki: Çok zam var, halk aç, işçi aç, perişan; asgari
ücret yaşanabilir bir seviyeye çekilmelidir. EYTlilerin
mağduriyeti ne olursa olsun mutlaka giderilmelidir. KYKlilerin
borçları ödenmelidir çünkü bu ülkenin geleceği üniversite okuyan
öğrencilerdir, o öğrenciler desteklenmelidir. dediği zaman,
kadınlar bütçe talep ettiği zaman bunlara, demin de ifade
ettiğim gibi copla, polis şiddetiyle, mapuslarla
karşılık veriyorsunuz. Ben ÖSOya nasıl bir karşılık
verdiğinizi çok merak ediyorum ve bir kez daha, Suriyeye
akıtılan paraların örtülü mü, örtüsüz mü
Adı örtülü
ödenek olabilir ama bu örtülü ödenekten kime ve ne kadar para
harcandığını, halkın parasını ÖSOculara
niye harcadığınızı bu kürsüden tüm
halklarımız adına sorma hakkına sahibiz ve soruyoruz da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Buyurun.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Teşekkürler Başkan.
Değerli halklarımız, biz bunları
ifade ettiğimizde vatan haini oluyorsak, evet, sevgili Nazım Hikmetin
dediği gibi biz vatan hainiyiz. Bu vatanseverlikse sizin
yaptığınız, biz vatan hainiyiz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Diyarbakır
Annelerinden bahsedin.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) PKK
terör örgütü mü, onu bir söylesenize.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Vatan
çiftlikleriniz ise, kasalarınızın ve çek defterlerinizin
içindekiler ise vatan, insanların açlıktan gebermesi ise vatan,
fabrikalarda insanların kanının içilmesi ise vatan; polis copu
ise, ödenekleriniz ise; ben vatan hainiyim.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) PKK
nedir, onu bir söylesenize.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Ve
buradan, Sevgili Nazım Hikmet, rahat uyu diyoruz; senin vatan haini
olmadığını, senin bu ülkedeki en iyi yurtsever
olduğunu bütün dünya kamuoyu biliyor.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli) PKKyla iş
birliği içerisinde olduğunuzu
Tabii ki vatan hainisiniz!
BAŞKAN Evet, Şanlıurfa milletvekili
Sayın Nimetullah Erdoğmuş, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkan, iki
alkış yapmamızı engelliyorsun.
BAŞKAN Daha güçlü olsun diye Sayın
Paylan, daha güçlü.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Vatan hainini
alkışlamasın burada!
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Savunma meselesi, tüm dinî mesajlarda en temel, en
esaslı meseledir. Bu esası bu mesajlar ortaya koyarken toplum temelli
savunmayı muhafazayı esas almıştır. Bir toplum
nasıl muhafaza edilir, bir toplumun değerleri nasıl korunur, ona
yönelik birtakım ilkeler konulmuştur. Bunun başında
canın, nefsin muhafazası zikredilmiş yani öldürmeyeceksin ve
katliamı, katli ve kıtali de caydıracaksın. Demek ki
toplumun değerlerini korumanın başında,
başkaları, başka güçler veya saldırgan birtakım
eylemler karşısında onun âdeta korunması ve o
saldırılardan da caydırılması esastır. Bu, sadece
fiziki anlamda değil; bir toplumun muhafazası aklının
muhafazasıdır, dininin muhafazasıdır, malının
muhafazasıdır, ırzının muhafazasıdır ki bugünkü
tabirle onun onurunun savunulması ve muhafazasıdır.
Ünlü İslam bilgini Fazlurrahman bütün bu 5
temeli getirip onura bağlar. Yorumu şöyledir, der ki: Eğer siz
toplumun onuruna halel getirmez, toz kondurmaz ve onu muhafaza edebilirseniz o
5 temel ilkeyi de bu şekilde muhafaza edebilirsiniz.
Değerli dostlar, değerli vekiller;
ülkemizin sınır güvenliği ülke sınırlarının
dışında sağlanmaktadır. Yani öyle bir aşamaya
geldik ki ülkemizin sınırlarının ancak ülke
sınırlarının dışında güvenlik bölgesi oluşturularak
bu siyasetle muhafaza edilebileceği, korunabileceği ve bu
şekilde tehditlerin bertaraf edileceği gerçeğiyle
karşı karşıyayız. Bakınız, bundan
yaklaşık altmış yıl önce bizim güney
sınırımıza mayınlar döşendi ve onun da
aslında temel gerekçesi güvenlikti. Öylesine dramlar yaşandı ki
-o bölgede yaşayanlar çok iyi bilirler- mayınlı arazide
mağdur olan; mayından dolayı topuğunu,
ayağını, bacağını kaybeden; hâlen de şu anda
-tabiri caizse- protez bacakla yaşayan vatandaşlarımız var.
O kadar ilginçtir ki
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Askerlerimiz de
var!
ŞAHİN TİN (Denizli) Asker var,
öğretmen var
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) Asker
de vatandaş, öğretmen de vatandaş. Ben toplumsal, toplumcu bir
değerlendirme yapmak istiyorum; askerimiz de polisimiz de
öğretmenimiz de bir vatandaştır, bunu nasıl toplumun
dışında değerlendiririz veya böyle bir yaklaşım
sergileyebiliriz? Bakınız, şunu demek istiyorum: Mayına
düşmüş bir vatandaş, eğer o yaralı hâliyle mayın
tarlasından, mayınlı araziden kaçıp kendisini saklayamamış
ve güvenlik güçleri tarafından yakalanmışsa hem bir cezaya
mahkûm ediliyor hem de ondan Sen devletin mayınını
patlattın. diye mayın tazminatı olarak...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mayına basan hep Türk
askeri ama ya! Söylediğinizle çok farklı şeyler, mayına hep
Türk askeri basıyor!
ŞAHİN TİN (Denizli) Mayın ne
için konuluyor oraya? Eşkıyayı önlemek için.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Mayını
döşeyen kim, mayını?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Nereye gelmek istiyorum? Bakınız, bugün de güvenlik bölgesi olarak,
orada şu anda hariciyenin veya Hükûmetin almış olduğu ve
uygulamaya geçtiği bir karar var. Geçenlerde Urfada Suriye Millî Ordusu
adıyla yeni bir isimlenmeye gidildi. Ben huzurlarınızda
Sayın Bakanıma bu soruyu tevdi etmek istiyorum: Ya, Suriyenin bir
ordusu yok mu? Suriye bir devlet değil mi, acaba resmî ordusu
lağvedildi de Suriyenin dışında yeni bir ordu mu
kuruluyor? Devletler arası her zaman ebedî bir düşmanlık olmaz.
Yarın kendi mevkidaşınızla, yarın kendi
meslektaşlarınızla bir araya geldiğinizde, acaba onlara:
Biz de asker değil miydik? Biz de askerî eğitim almadık
mı? Bizim de taşıdığımız rütbelerimiz yok
muydu ki siz bizi âdeta yok saydınız ve bu şekilde bir ordunun
inşasına gittiniz? Buna biz niye ihtiyaç duyalım? Bu ülkenin buna
neden ihtiyacı olsun? Bunları irdelemek durumundayız. Bu
işin yarını var. Bakınız, dünya durdukça biz
Suriyeyle 2 komşu ülke olarak hayatımızı idame
ettirmiş olacağız. Suriye iç savaşından bugüne kadar
bu Hükûmetin Suriyeye yapmış olduğu yatırımın, siyasi
yatırımın bu kadar süre içerisinde ülkeye getirdiği
maliyete bir durup bakmak ve bunu bir değerlendirmek gerekiyor. Bizim
ülkemize bu ne kazandırdı, ilişkilerimize neler kaybettirdi?
Bunlar, iki ülkenin karşılıklı hak ve hukukunun,
aslında birbirleri üzerindeki haklarının da bir gerekçesi ve
belki de elzem olan bir ihtiyacıdır. O zaman, değerli
arkadaşlar, Yurtta sulh, cihanda sulh. ifadesini izin verin ben de
kullanmak istiyorum. Her ne kadar, 30lu yıllarda CHP kongresinin ve
siyasetinin bir söylemi olarak bu ifade seçilmiş olsa da aslında bu
ülkenin hariciyesinin, dâhiliyesinin ve bu ülke Hükûmetinin
dışarıda ve içeride siyasetinin belki de asla ve asla gündemden
düşmeyen, en temel ilkesi durumuna gelmiştir. ( HDP
sıralarından alkışlar)
Bakınız değerli arkadaşlar,
biraz önce kürsüden hatip arkadaşlarımız mevcut, kurulmuş
olan Ceyşül Vatani, Suriyedeki karşılığı olan
Ceyşül Vatani, bizdeki tanımlaması da millî ordunun giderlerinden
bahsediliyor ve bununla ilgili verilen herhangi bir cevap yok.
Yakın zamanda, Afrindeki zeytinliklerle
ilgili, zeytinlerle ilgili, zeytinyağlarıyla ilgili, onlarca, on
binlerce tonluk yağla ilgili birçok haber gündemleştirildi ve o
yağların nasıl satıldığı, nerelere
götürüldüğü, kimler arasında mübadeleler
yapıldığı birkaç defa da gündeme geldi.
Son söz, diyorum ki: Zeytin ağacı,
Kuranın tanımıyla şecereimübarektir, mübarek bir
ağaçtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Erdoğmuş.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
O ağaç kimin toprağındaysa, o
ağaçta kimin emeği varsa, o ağacın mülkiyeti kime aitse,
onun yine o mübarek ağacına kavuşması gerekiyor, ki
Suriyenin kendi iç düzenlemesi de, kendi iç barışı da
komşularıyla barışı da bundan geçer. Bu ülke buna
muktedirdir. Hükûmetle, iktidarla devleti özdeşleştirmeyin ve devleti
arkanıza alarak kendinizi dokunulmaz kılmayın; hükûmet
ayrıdır, devlet ayrıdır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, siyasi parti grupları
adına söz taleplerinin tamamı
karşılanmıştır.
Sayın Bakanın bir açıklama yapmak
için talebi var.
Buyurun Sayın Bakanım.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın, sözlerinin Meclisin
geneline değil muhataplarına yönelik olduğuna ilişkin
açıklaması
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Sayın Başkan, demin gündeme geldi, Muhataplık hususu söylemi
Meclisin tamamına mı? konusuyla ilgili herhâlde söylendi. Benim
sözlerimin tamamı muhataplarına, Meclisin geneline değil, bu
çerçevede çünkü bu konuyla ilgili defaatle açıklama yapıldı.
Nitekim bu bir atasözüdür; laf, dinleyene söylenir. Muhatapları
olduğu içindir ki zaten defaatle gerek basın açıklaması
gerek tekzip gerek basında gerek burada, Cemal Bey açıklama yaptı.
OYA ERSOY (İstanbul) Muhataplar kim?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Ona müteakiben, Meclisin tamamını itham niteliğinde değil,
muhatapları niteliğinde bir açıklamadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrakın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, efendim, bu
açıklamayı kesinlikle gerçeği örtmek için
kullanamazsınız. Sizin videonuzu burada izlettirdim,
istiyorsanız basının önünde de izletiriz. Siz bu lafları
söylemişsiniz, haberlere çıkmışsınız, FOX Haber
koskoca haber yapmış bunun hakkında. Bunu asla kabul etmiyoruz
-bu söylediğinizi- ve bakın, halk, milyonlarca insan bunu, bu
tartışmaları izliyor, halk gerçekleri görüyor, siz gerçeği
açıklamıyorsunuz. Deyin ki O gün orada, Orduda
yaptığım konuşma hataydı, kastımı aştım.
ama Ben onu söylemedim. diyemezsiniz.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, Söylemedi. dedik ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Video ortada.
Kendi sesinizle, kendi görüntünüzle yapılmış olan bir
konuşmadır. Her şey ortada.
Teşekkür ediyorum.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, söylemedi, ben de oradaydım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Video var,
video, ortada!
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Söylemediği
şeyi niye desin ya?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Görmüş ama
bakın, izledik biz.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Hayır söylemedi,
ben oradaydım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İzledik biz.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Canlı dinledim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ne anlama
geldiğini söylüyor, ne anlama geldiğini.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Aç bak, sen de bak.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Anlayın,
anlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sen
anlamıyorsun, video var, video.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Biz biliyoruz,
siz anlamıyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İzledik biz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Ya, siz öyle
anlıyorsanız o sizin sorununuz, bizim değil ki!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) İstediğiniz
gibi anlayın siz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrakın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
açıklamayı Sayın Bakanın Meclis tecrübesi eksikliğine
veriyorum. Şimdi, zaten, tüm konuşma Genel Kurula hitaben
yapılır. Ben bütün Meclisi kastetmedim, muhataplarını
deyince
yine muğlak bir alan bırakıyorsunuz. Kime söylediniz? Ya kime
söylediğini söyleyecek, Şu kişiye söyledim. diyecek ve o
kişiyle arasındaki tartışmayı netleştirecek ya da
böyle Bütün Meclise
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Muhataplarına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nereden bileyim
kastının AKP Grubu dışındaki muhataplar
olmadığını falan. Böyle bir açıklama yok.
ŞAHİN TİN (Denizli) Kim
alınıyorsa onlara gidiyor laf! Kime gidecek?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Kim rahatsız
oluyorsa ona!
BAŞKAN Sayın Özel, bu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Sayın
Başkan, Meclis kürsüsü, tuttuğunuz ve parasını devlete
ödettiğiniz otel salonlarındaki sunum kürsüleri kadar konforlu
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oralarda istediğinizi
söylersiniz, istediğinizle dalga geçersiniz ama burada, milletin
vekilleri, bir laf söylediğinizde, bir söz söylediğinizde onun nereye
gittiğini anlar ve sizden netleştirmenizi ister.
Siz ilk dakika elektronik aksamla meşgul olmasaydınız
zaten müdahale edecektiniz. O yüzden, bu konuda muğlak bırakılan
bu açıklama tatmin edici değildir, bunun netleşmesi lazım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel, bakın, sabah
11.00den, görüşmelere başladığımızdan beri,
Sayın Bakana yönelik olmak üzere, bu bahsettiğiniz konudan çok daha
ağır eleştiriler vardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dinleyeceğiz cevapta!
BAŞKAN Sayın Bakan bunların hepsini
şu saate kadar sabırla dinledi, cevap vereceği zamanı
bekledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, cevaplayacak.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, burada
yeni bir müzakere usulü ya da kimin, neyi, nasıl söyleyeceği
(HDP
sıralarından gürültüler)
Müsaade edin.
Yani bunun çok daha ötesinde laflar burada
konuşuldu.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine Müsteşarlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
şahısları adına, lehinde ilk söz, Balıkesir
Milletvekili Sayın Adil Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADİL ÇELİK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılı bütçesi ikinci
turunda şahsım adına ve sunulan bütçe kanun teklifi lehinde
konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi
Meclisimizin çok değerli üyelerini ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
2002 yılından bu yana, AK PARTİ
hükûmetleri döneminde her alanda inanılmaz hizmetlere imza
atılmıştır. İktidara geldiğinde cumhuriyetimizin
79uncu yıl dönümü kutlanırken, yetmiş dokuz yılda
yapılan hizmet ve eserler on yedi yılda neredeyse ikiye
katlanmış, halkımızın istifadesine sunulmuştur.
2002 yılından bu yana inşa edilen okul sayısına,
hastane sayısına, bölünmüş yol ve otoyollara, barajlara,
köprülere, millî savunma unsurlarına baktığımızda bu
eserleri görmemek için özel gayret sarf etmek gerekir.
AK PARTİden önceki dönemde yapılmayan
birçok eser ve hizmet hayata geçirilirken karşımızda her zaman
olduğu gibi istemezükçüler yine iş başındadır.
Teşekkür etmek bir yana, yapılan eserleri küçümsemek ve karalamak
adına her şeyi yapmaktalar. Ülkemiz bu tayfaya
alışıktır. Daha önce de 1970 yılında ilk
boğaz köprüsünün temeli atılırken karşı çıkanlar
aynı kişilerdi; keza, TÜRK TELEKOMun özelleştirilmesinin önüne
set çekenler de aynı meşreptendi. Düşünün ki Türkiye
Cumhuriyetinin toplam dış borcu 65 milyar dolar, TÜRK TELEKOMun
piyasa değeri 40 milyar dolar ve tek başına dış
borcumuzun yüzde 60ını karşılıyor. İşte,
geleceği görmek, ülkemize vizyon çizmek bir yana, içinde bulunduğu
günü dahi değerlendirmekten âciz olanların ülkemize verdiği
zararın boyutu. Eğer geleceği görselerdi, teknolojinin
gideceği yeri kestirebilselerdi herhâlde ülkemize bu bedeli ödetmezlerdi
diye düşünüyorum. Ne var ki bu hataların telafisi yok. Sebep olanlar
ve alkışlayanlar belli. Geçmişten bu örnekleri niye
verdiğime gelince: Çünkü aynı zihniyet hâlâ aynı yerde duruyor,
bir adım ilerlemiş, gelişmiş değil.
Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde devlet,
özel sektöre ne istediğini söyler, özel sektör teknoloji geliştirir,
üretir ve devlet satın alır. Amerika bu şekilde süper güç olur,
bizde ise Tank Palet Fabrikası üzerinden fırtına
koparılır. Sırf yerli insansız hava aracı üretiminin başlangıcında
önüne konulan engelleri, atılan çelmeleri hatırlatmak istiyorum.
Bugün, terörle mücadelede ülkemize çağ atlatan, insan unsurunu en aza
indirerek Mehmetçiklerimizin risklerini minimum düzeyde tutan bu teknoloji özel
sektör tarafından geliştirilmiştir, emsallerinden 5 kat ucuzdur
ve en önemlisi, teknolojisi yerlidir. Daha önce imal edilen İHA ve
SİHAlardan sonra TİHA yani taarruzi insansız hava aracı
üretilerek bu alanda dünyadaki 4 ülkenin arasına Türkiye de
girmiştir. Geriye dönüp baktığımızda, bütün bu
yapılanlara karşı çıkanlar mı yoksa arkasında
duranlar mı doğru yerdedir, herhâlde bir şey söylemeye lüzum
yok. Bizler hizmet ve eser üretiyoruz. Onların bir kısmı
İHAlara karşı çıkıyor, bir kısmı
otoyollara, köprülere, Kanal İstanbula karşı çıkıyor,
bir kısmı da türlü türlü bahanelerle Tank Palet Fabrikasına
karşı çıkıyor. Netice olarak bütün bunlar
yapılırken de gayrisafi millî hasılamız artmış,
ihracatımız katlanmış, enflasyon tek hanelere
düşmüş ve ülkemizde büyük bir ekonomik canlılık
sağlanmış.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokrasilerde iyi işleyen bir yargı sisteminin
varlığı, elzem olduğu gibi, aynı zamanda, sosyal ve
ekonomik kalkınmanın da vazgeçilmez unsurudur. Adalet
Bakanlığının 2019-2023 yol haritasını oluşturan
Yargı Reformu Strateji Belgesi Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından açıklanmıştır. Demokrasinin özünü
oluşturan hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü için
bağımsız, tarafsız, adil, etkili ve hızlı bir
yargı sistemi esastır. Buna göre, liyakat ve performansı esas
alacak şekilde atama, nakil ve terfi sistemi, yargıda hedef süre uygulaması,
icra iflas sistemi, noterlik hizmetleri, avukatlık mesleki
yeterliliğinin artırılması, hukuki güvenliği
artırıcı tedbirlerin alınması, ara buluculuk
uygulamaları gibi çeşitli düzenlemelerle adalet alanındaki
reform ve uygulamalar çağın gereklerine göre geliştirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ekonomide yaşanan dalgalanmalar, yaptırım
tehditleri ya da bölgesel belirsizlikler Türkiyeyi hedeflerinden
uzaklaştıramamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
ADİL ÇELİK (Devamla) Türkiye
Cumhuriyeti, sadece ülkemizin değil, ülkemize umut bağlayan mazlum
coğrafyaların, dost ve kardeş ülkelerin de güvenliği ve
huzuru için her zaman güçlü ve dimdik ayakta durmak zorundadır. Bizler,
büyük bir gururla Cumhuriyetimizin 100üncü yılını kutlamaya
hazırlandığımız bu dönemde, Ulu Önder Atatürkün
gösterdiği tam bağımsız, güçlü, çağdaş ve modern
Türkiye hayalini gerçekleştirmek için çalışmaya devam
edeceğiz.
Adalet, Millî Savunma, Hazine ve Maliye
Bakanlıklarımız ile Yargıtay ve Danıştay
Başkanlıklarımızın, ayrıca 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesinin tamamının devletimize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.08
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN YILMAZ (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 30uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, yürütmeye söz vereceğim.
Yetmiş dakikalık süreyi Sayın
Bakanlarımız kendileri eşit şekilde kullanacaklar.
İlk söz Adalet Bakanı Sayın
Abdulhamit Güle aittir.
Buyurun Sayın Gül. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakanım, süreniz yirmi üç
dakikadır.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesini takdim
etmek üzere huzurlarınızdayım. Aziz milletimizi, Gazi
Meclisimizi, tüm milletvekillerimizi, şahsım ve Adalet
teşkilatımız adına saygıyla selamlıyorum.
Sizlerin onayına mazhar olmasını
beklediğimiz yeni bütçemizin, yargı ve adalet hizmetlerinin
geliştirilmesine vesile olmasını diliyorum.
Bütçe görüşmesini, son bir yıllık
faaliyetlerimizin anlatıldığı önemli bir zemin ve
faaliyetlerimiz hakkında yüce Meclisi bilgilendirmek için önemli bir
fırsat ve önemli bir muhasebe imkânı olarak değerlendiriyoruz.
Sözlerime, Saraybosna, Srebrenitsada
soykırıma maruz kalan tüm soykırım
mağdurlarını rahmetle anarak başlıyorum. Başta
Aliya olmak üzere tüm Boşnak kardeşlerimizin
gözyaşlarını bütün insanlık unutsa da biz asla
unutmayacağız.
Malumunuz olduğu üzere, devletin bütün
fonksiyonları yetkisini Anayasadan, meşruiyetini de milletten
alır. Millet bütün işlerimizin hakemi ve hâkimidir. Türk
yargısı da milletin yargısıdır, Türk milleti
adına karar verir, millet adına adaleti tesis eder.
Yargının bağımsızlık
ve tarafsızlık vasıfları da kaynağını yine
milletten alır. Bütün yargı mercilerimiz, Anayasanın kendilerine
sağladığı bağımsızlık güvencesi
altında görevlerini yapmaktadırlar. Yargı mercileri bir idari
teşkilat olmadığı gibi kamu tüzel kişiliği
hiyerarşisinde bir taşra müdürlüğü de değildir. Yargı
yetkisi münhasıran yargıya aittir. Bunun iki anlamı vardır:
Birincisi, yargı hiçbir kişi, kurum veya merciden emir ve talimat
alamaz. İkincisi de yargının yegâne ideolojisi adalettir. Hiçbir
grup, zümre veya yapı, yargıya kaynak olamaz. Yargı, ele
geçirilecek bir mevzi değildir, asla ama asla el değmemesi gereken
bir mercidir.
Değerli milletvekilleri, yargının
bağımsız bir merci ve milletin yargısı olarak daha iyi
işlemesi, böylece vatandaşımızın yargıya olan
güveninin artması hepimizin ortak dileği ve hedefidir. Adalet
dağıtan mahkemelerin bağımsızlığı ve
tarafsızlığı iyi işleyen bir yargı için olmazsa
olmaz bir şarttır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükûmetlerimizin son on yedi
yıldaki temel motivasyonu da bu anlayıştaki reform çizgisidir.
Bu hedef doğrultusunda önümüzdeki yıla dair
yapacaklarımızı anlatmadan önce 2019 yılında
yaptığımız bazı çalışmaları
değerli Genel Kurulla paylaşmak isterim.
Geç gelen adalet, adalet değildir.
anlayışıyla işleyişi aksatan süreçlere
yargının kendi içerisinde çözümler üretmesi imkânlarını
sağladık ve bu kapsamda, 1 Ocak 2019 tarihi itibarıyla hedef
süre uygulamasını başlattık. Bu hedef süre
uygulamasıyla, vatandaşımız davasını
açtığı esnada bu davanın hangi sürede
tamamlanacağı konusunda bir yargı olarak milletimize verilen bir
taahhüt uygulamasına başladık ve böylece
vatandaşlarımız, davasının daha şeffaf ve
öngörülebilir hâle geleceği bir sisteme kavuşmuş oldu. Ve
vardığımız sonuçta, soruşturma aşamasında bu
hedefe yüzde 74 oranında ulaşıldığı, hukuk
mahkemelerinde yüzde 82 oranında, ceza mahkemelerinde de yine yüzde 84
oranında, idare mahkemelerinde yüzde 85 oranında bu hedef süreye
uyulduğu görülmektedir. Ve bu verilerin de
ışığında yargı mensuplarımızın bu
konuda çok hassas davrandığını söyleyebiliriz.
Bildiğiniz gibi
iş hukuku uyuşmazlıklarında ara buluculuğu 2018
yılında başlatmıştık. 2019 yılında da
yine ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olarak ara buluculuk
uygulaması Meclisimizin takdiriyle başladı. Ve değerli
Genel Kurulla, hazırunla 2019 yılındaki rakamları
paylaşmak istiyorum: 374 bin uyuşmazlıkta ara bulucu
görevlendirilmiştir, bu uyuşmazlıkların 216 bini yani yüzde
57si anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu sonuç, 400 iş
mahkemesinin bir yılda yapacağı iş anlamına
gelmektedir. Yine, 1 Ocaktan itibaren başlayan ticari
uyuşmazlıklarda da 141 bin dosya ara bulucuya sevk edilmiştir.
Tamamlanan, görüşmesi biten 118 bin dosyadan 70 bini anlaşmayla
sonuçlanmıştır yani burada da oran yüzde 60tır. Bu da
yaklaşık 60 ticaret mahkemesinin bir yılda yapacağı
iş hacmine tekabül etmektedir. Ve böylece, ara buluculuk
uygulamasının Türk yargı sisteminde çok önemli ve
başarılı bir şekilde uygulandığını
söyleyebiliriz. Sicile kayıtlı 10.520 ara bulucu var ve
bildiğiniz gibi, Aralık 2019 sınavında da 6.271 kişi
daha ara buluculuk sınavını kazanarak başarılı
olmuştur. 2020de yeni ara buluculuk sınavını da
açmayı planlıyoruz. Özellikle tüketici
uyuşmazlıklarında ara buluculuk kapsamının
genişletilmesi ve yeni ara buluculuk işlerinin de kapsamının
genişletilmesi çalışma planımız arasındadır.
Ceza muhakemesindeki bir diğer dostane çözüm
yolu olan uzlaştırmada, yine, 2019 yılında 237.680 dosyadan
199.194ü yani yaklaşık yüzde 84ü uzlaşmayla
sonuçlanmıştır. Böylece 300 asliye ceza mahkemesinin
göreceği dava yine vatandaşlarımızın
uzlaşmasıyla sonuçlanma imkânına kavuşmuştur.
Yine, 2019 yılında yürürlüğe giren
bir diğer düzenleme ve uygulama, elektronik tebligat
uygulamasıdır. Özellikle, davaların uzamasına neden olan
sebeplere baktığımızda, tebligatın yapılamaması,
ilgiliye yapılamaması, muhatabına ulaşamaması hem hak
kaybına neden oluyordu hem de davaların sürüncemede kalmasına ve
uzamasına sebebiyet veriyordu. Bu uygulama da bizzat yargı
tarafından büyük bir başarıyla uygulanmış, 14
milyondan fazla tebligat bu usulle vatandaşlarımıza ve
muhataplarına yapılmıştır. Böylece 512 bin ton
kâğıt israfından kurtulmuşuz ve yine, 8.714 ağaç da
kurtarılmıştır. Bu anlamda da yine bu uygulamayı da
başarıyla sürdürmeyi planlıyoruz.
Yine, UYAPla diğer kamu kurumlarının
entegrasyonunu sağladık. Bu çerçevede, Emniyet ve savcılık
arasında UYAP ekip entegrasyonu da başarılı bir
şekilde devam etmektedir. Böylece, polis memurlarımız tebligat
taşıma yerine, anında savcılığa ya da Emniyete bu
yazışmalarını ulaştırabilmiş,
soruşturmalar da daha hızlı ve yine daha emin adımlarla
sağlanabilmiştir.
Yine, Merkezî Takip Sistemiyle küçük
alacakların takibi, borçluyu ve alacaklıyı daha koruyan bir
usule kavuşmuştur.
Bildiğiniz gibi, nisan ayında hafta
sonlarında nöbetçi noter uygulamasına başladık. Böylece de
hem ticaretin çarklarının hafta sonu dönmesine hem çalışan
işçi ve memurlarımızın da hafta sonu iş ve
işlemlerini yapabilmesine imkân getirdik ve yine, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın
Türkiyede istediği yerde bu belgeleri alabilmesine imkân getirdik. Keza
Türkiyede de herhangi bir noterden yapılan işlemin başka bir
yerden anında alınabilmesi imkânı sağlandı.
Yine, bu yıl Türk Yargı Etiği
Bildirgesi açıklanarak yargı mensuplarının uyması
gereken etik ilkeler ilk olarak kamuoyuyla ve yargı mensuplarıyla
paylaşıldı.
Yine, Türkiye Adalet Akademisi yeniden kuruldu. Yeni
kurulan istinaf mahkemeleriyle birlikte 15 yerde istinaf mahkemesi
kurulmuş oldu. Adliyelerde adli görüşme odalarının
kapsamı genişletildi ve Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü
kuruldu. Adli Tıp Kurumunca her ilde otopsi işlemlerinin
yapılabilmesi sağlandı, 2 yerde de ayrıca DNA
laboratuvarı kuruldu. Yine 6 ayrı yerde faaliyet gösteren Ankara
Adliyesi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla
yaptığımız protokolle yeni adliye binası için
adım attık.
Hem personel kaynağının
artırılması hem Sayın
Cumhurbaşkanımızın kararıyla bazı avukatlık
hizmetlerinden alınan KDV oranları yüzde 18den yüzde 8e
düşürülerek vatandaşlarımızın hukuki erişim
hakkı yine burada desteklenmiş oldu.
Önümüzdeki yıl da yine personelimiz içerisinde
görevde yükselme sınavını açacağız. Bildiğiniz
gibi, geçtiğimiz yıl yine, mübaşirlerimizin genel idari
hizmetler sınıfına geçişine imkân sağlandı. Bu
vesileyle, görev yapan tüm personelimize, özveriyle çalışan tüm
personelimize, avukatlarımıza ve yargı mensuplarımıza
da her zaman yanlarında olduğumuzu ve her türlü desteği de yine
sürdüreceğimizi ifade etmek isterim. Bu vesileyle, görevi
başında ve görevinden dolayı şiddete maruz kalan tüm adalet
çalışanlarına, yargı mensuplarına karşı
yapılan şiddeti de kınadığımı ve geçmiş
olsun dileklerimi ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yargı Reformu Strateji Belgesi, bildiğiniz gibi 30
Mayıs 2019da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
açıklandı. Bu belgeyi Bakanlıkta bir ekiple, dar bir kadroyla hazırlamadık
çünkü yargı ve sorunları tüm milletin ortak sorunlarıdır.
Yine, bu, milletin belgesi olsun diye tüm paydaşlarla, herkesle bu belgeyi
müzakere ettik, belgede tüm kesimlerin görüş ve önerilerine kulak kesildik.
Bu belgeye yapılacak katkılara, önerilere her zaman açık
olduğumuzu da ifade etmek isterim çünkü reform statik değildir,
dinamik bir süreçtir ve bu süreçte de yine her türlü öneriden
-yapılması hâlinde- istifade edeceğimizi burada belirtmek
isterim.
Bildiğiniz gibi, birinci yargı paketi, AK
PARTİ ve MHP, Cumhur İttifakının özellikle bu süreçte
yapmış olduğu sahiplenmeyle ve oy veren, destek veren tüm
milletvekillerimizin buradaki iradesiyle yasalaştı,
kanunlaştı. Çok önemli adımlar atıldı, özellikle ifade
ve düşünce özgürlüğünü genişleten çok önemli düzenlemeler
getirildi. Haber verme sınırlarını aşmayan,
eleştiri çerçevesinde olan ifadelerin suç oluşturmayacağı
evrensel ilkesi bir kez daha tahkim edildi. Yine, ifade özgürlüğünü
ilgilendiren, istinafta kesinleşen bazı davalara Yargıtay yolunun
açılması sağlanmış oldu. Yine, bazı
dosyaların istinafta kesinleşmesi ama aynı dosyada bazı
sanıkların Yargıtaya gidip Yargıtay dosyayı
bozduğunda, bu arada haksız birtakım infazların
olabileceği düşüncesiyle bu hususta infazın beklenmesi ve
infazın sona erdirilmesine yönelik bir düzenleme getirildi. Yine,
soruşturma aşamasında tutukluluğa azami bir süre getirildi.
Suça sürüklenen çocuklar için de daha kısa bir süre öngörüldü.
Bildiğiniz gibi, tutuklama geçici bir koruma tedbiridir, istisnadır;
asıl olan tutuksuz yargılamadır. Bu konuda da yine, yasama,
birtakım uygulama yaklaşımlarının daha da
Azami bir
tutukluluk süresi getirerek asıl olanın tutuksuz yargılama
olduğu konusunda iradesini ortaya koymuştur. Bu konuda seri ve basit
yargılama usulleri de ceza yargılamasına yeni getirildi, 1
Ocaktan itibaren yürürlüğe başlayacaktır. Keza suçun sübutuna
doğrudan etki edecek mevcut delil toplanmadan dava
açılamayacağı hususu, iddianamenin iadesi sebepleri de yeniden
belirlendi ve tüm bu hususlarla
Özellikle hepsini tek tek sayarak
Vakti de
tasarruflu kullanmak adına genel hatlarıyla geçtiğim bu pakette
çok önemli düzenlemeler yapıldı. Yine, Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavı getirildi ve burada özellikle üzerinde durmak isterim ki hukuk
fakültelerine başarı giriş şartı
İlk 190 bin
kişi hukuk fakültelerine girebiliyordu ama burada bu başarı
sırasını da 125 bine çekerek daha nitelikli bir hukuk
eğitimi için önemli bir adım atıldı. Hukuk mesleğinin
daha başında kaliteli bir eğitimin Türkiyede hukuk kalitesini
artıracağına inanıyoruz. Yine, mezun olduktan sonra da bir
sınav getirerek niteliğin daha da artırılması
hedeflendi. Adalet hizmetlerinde kalitenin en önemli unsurunun muhakeme
yeteneği gelişmiş hukukçular olduğuna şüphe yoktur.
Geleceğin yargısını hukuk fakültelerinin
şekillendirdiğine hepimiz inanıyoruz ve buralarda verilen
eğitimin niteliği bir savcının iddianamesine, bir
mahkemenin ilamına konu olabilecektir. Bu yüzden, daha iyi işleyen
bir yargı için daha iyi bir hukuk eğitiminin şart olduğuna
inanıyoruz. Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı, hâkimlik,
savcılık, avukatlık, noterlik ve noter
yardımcılığı için de ön bir şart hâline
getirilmiş oldu. Özellikle hukuk fakültelerindeki müfredat ve hukuk
fakültelerinde hukuk branşı dışındaki hocaların
orada ders vermemesi bizim için en önemli hususlardan biridir çünkü orada
alınan hukuk eğitiminin yargı mensuplarının kalitesini
artıracağına inanıyoruz. Bu konuda da
çalışmalarımızı titiz bir şekilde
sürdüreceğiz.
Yine, hâkim ve savcı
yardımcılığı müessesesi yargı reformundaki
hedeflerimizden biridir. Yüce Meclisin iradesiyle kanunlaşmasını
ümit ettiğimiz ve yakın zamanda çalışmalarını
nihayete erdireceğimiz hâkim ve savcı
yardımcılığı da Türk yargı sistemine önemli
katkı sağlayacaktır. Özellikle hem iyi bir hazırlık
aşamasına girilmesiyle hem mesleki tecrübeyi artırarak
yargıdaki toplam kalitenin artacağına inanıyoruz.
Elbette, tüm bu düzenlemeler, mevzuat üzerinde
-kanun gerektiren- daha birçok düzenlemenin gerekli olduğunu ortaya
çıkarmaktadır, bu konuda Meclisimizin takdiri bu reformlara hız
verecektir. Elbette Bu düzenlemeler de bütün sorunları bir anda çözer.
diye bir yaklaşımımız yok, dünyanın hiçbir yerinde
böyle bir sihirli değnek yoktur. Önemli olan bu düzenlemelerin uygulamaya
geçmesi, hayat bulmasıdır. Uygulama tarafından sahiplenip bu
reformların hayata geçmesinin ve bu konuda tüm paydaşların ortak
çabasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Reform bir oldubitti
değildir, bir süreçtir; reform, yine, bir gidişattır. Elbette bu
adımlar çok önemli bir başlangıç noktası olmuştur.
Elbette, yargının tüm sorunları çözülmüştür diyemeyiz,
yargının verdiği tüm kararlar dört dörtlüktür diyemeyiz,
doğrudur diyemeyiz ama Türkiyede bir hukuk sistemi var, hukuk devletidir;
bir karara istinaf yoluyla, yine Yargıtay yoluyla da itiraz mümkündür.
Yanlış, hatalı kararın da kendi sistemi içerisinde
düzeltilmesine imkân tanınan bir hukuk sistemimiz Türkiyede mevcuttur ve
hangi eksiklik varsa Meclisimizin iradesiyle bu eksiklikleri
gidereceğimize ve eksikliklerin tamamlanacağına olan inancımız
tamdır.
2019 yılında yaklaşık 5 bin
hâkim ve savcı meslek içi eğitime tabi tutulmuştur. 2020
yılında 6 bin hâkim ve savcının yine meslek içi
eğitime tabi tutulması yönünde çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
2020 yılında da öne çıkan bazı
başlıkları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Yeni
bir insan hakları eylem planını hayata geçireceğiz. Reform
belgemiz kendi içinden çok güçlü bir insan hakları eylem planını
ortaya çıkaracaktır ve temel hak ve özgürlükler alanında yeni
adımlar atacağız. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi, uluslararası belgeler, Anayasa Mahkemesi kararları
başta olmak üzere mevzuat ve uygulamada ihtiyaç alanlarını
belirleyeceğiz ve bütün kurumlarımızın en yüksek
hassasiyeti ve önemle, işbirliği içerisinde bu belgeyi
hazırlamak ve uygulamak kararlılığındayız. Çünkü
devlet yönetimi, özgürlükleri daraltan bir aygıt değildir;
özgürlükleri koruyan, geliştiren, yaşatan temel ve ortak bir
zemindir. Tüm reform yaklaşımımız ve anlayışımız
da bu çerçevededir. Türkiye bir hukuk devletidir ve 82 milyon
vatandaşımızın kendini emin ve güvende hissettiği tüm
bu iklimi, tüm bu sonuçları sağlamak devletin temel görevidir ve bu
konudaki yaklaşım ve çalışmalarımızı da yine
sürdürmeye devam edeceğiz.
AK PARTİ hükûmetleri olarak insan
haklarına yönelik en küçük bir ihlal teşebbüsüne dahi hep
sıfır tolerans ilkesiyle hareket ettik. Bundan sonra da
yaklaşımımız yine bu çerçevede olacaktır. Hukuk
devleti ilkesinin bir gereği olarak, kamu görevlilerinin keyfî bir tutum
ve muamele yapmasına, hukuk sınırlarının dışına
çıkmasına asla müsaade edemeyiz. Her görev gibi kamu görevi de
milletin emanetidir, milletin refah ve huzuru içindir. Bu görevlerin
suistimaline en küçük bir tolerans gösteremeyiz. Bu konuda kararlı bir
şekilde, özgürlük alanlarını genişleterek ve insan
haklarını koruyarak çalışmalarımızı
sürdüreceğiz.
Terör örgütlerine karşı etkin ve
kararlı mücadelemiz devam edecektir. Hak ve özgürlüklerin
geliştirilmesi, huzur ve güvenliğin korunması birbiriyle tenakuz
oluşturan kavramlar değildir. Vatandaşın huzurunu korumak,
özgürlük- güvenlik dengesinden de geçmektedir.
Ülkemiz, bildiğiniz gibi, tüm kurumlarda
olduğu gibi yargıda da bir FETÖ travması yaşadı. Türk
yargısı bu konuda çok önemli bir mücadeleyle
çalışmalarını 15 Temmuz öncesi ve sonrası sürdürmüştür
ve hem kendi içinde arınma hem de suçluların
cezalandırılması boyutuyla her yönden devam etmektedir. Asla
rehavete yer yoktur çünkü FETÖyle mücadele ülkenin huzuru, milletin hukuku
için olduğu kadar, yargının saygınlık ve
bağımsızlığı için de çok önemlidir,
anlamlıdır.
Bu mücadele, 251 şehidimizin, 2.193 gazimizin
ve aziz milletimizin bütün kurumlarımıza ve yargıya emanetidir.
Bu mücadele, 3 yaşındaki bebeğini yatağına
yatırıp vatanını kurtarmaya giden Özel Harekât polisimiz
Demet Sezenin, 15 yaşındaki işçi Halil İbrahim
Yıldırımın, kahraman askerimiz Ömer Halisdemirin,
yiğidimiz, aslanımız Halil Kantarcının ve bütün
şehitlerimizin emanetidir. Kitaplara sığmayan destansı
direnişiyle Milletin gücü tankın gücünü yendi. dedirten bütün
gazilerimizin emanetidir. İşte, bu örgüt karşısında
ihtiyat ve dikkati elden bırakmadan bu mücadeleyi yapacağız
çünkü bu mücadele milletimize karşı boynumuzun borcudur. Esasen
siyasetüstü bir devlet ve millet hukukudur, mücadelesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle yargımız kuru ile yaşı, suçlu
ile suçsuzu birbirinden ayıracak ve terörle mücadelesini hukuk içinde
kararlılıkla sürdürecektir. Buna inancımız tamdır. Bu
çerçevede, lekelenmeme hakkını ve masumiyet karinesini korumanın
da bu mücadelenin saygınlığını ve etkinliğini
artıracak temel araçlardan biri olduğuna inanıyoruz.
Bu çerçevede, Ağustos 2017deki lekelenmeme
hakkına ilişkin yapılan CMKdeki düzenleme çok önemlidir.
Bakınız, bu lekelenmeme hakkıyla birlikte, yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 257.419 ihbar dosyası
açılmış, bunlardan 152 bin vatandaşımız da soyut
iddialar olduğu için lekelenmemiştir. Bu 152 bin vatandaşın
kapısına polis gitmemiştir, iş yerine polis gitmemiştir,
şüpheli olmamışlardır. O vatandaşlarımız
dahi bu konuda, lekelenmemeleri için korunmuştur. Aksi takdirde, ceza
adaletinin amacı dışında kullanılması,
soruşturmaların suistimal ve iftiralara alet edilmesi yine
yargıya da insanoğluna en büyük haksızlığı
oluşturuyordu. Bu çerçevede, yine 2019 yılında 109 bin kişi
ihbar kaydı almıştır, hiçbir şekilde şüpheli
olmamıştır çünkü soyut iddialar sebebiyle kapısına
polis gönderilmemiştir. Bu da çok önemli bir düzenleme olarak yine
yürürlüğünü sürdürecektir.
Değerli milletvekilleri, FETÖyle mücadele
konusunda iade taleplerimiz somut delillere ve kesin delillere rağmen
maalesef yerine getirilmemektedir. Bu konuda özellikle ABD
makamlarının FETÖ elebaşını iade etmemesi büyük bir
çifte standart ve uluslararası hukuka aykırı bir durumdur.
Özellikle bazı ülkelerin terörle mücadeledeki terör seçiciliğini,
senin teröristin, benim teröristim ayrımını da şiddetle
kınıyoruz. Bunun hukukta hiçbir yeri yoktur. Türkiye olarak FETÖ,
PKK, YPG, DEAŞla mücadelemizi eş zamanlı olarak ve hukuk
çerçevesinde kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Bu sorun bir
insanlık sorunudur ve terör insanlığın ortak
düşmanıdır ama bugün kırmızı bülten taleplerinin
dahi dikkate alınmaması, iade edilmemesi de bu konuda
uluslararası toplum için ve bizler için de bir turnusol işlevi
görmüştür.
Yeni dönemde yargı mensuplarının
mesleki kalitesini artıracak çalışmalarımızı ve
mesleki yaşantılarında öngörülebilirliği sağlayacak
düzenlemeler yapacağız. Bunlardan biri de uzmanlaşmadır.
Hukuk hâkimi, hukuk hâkimi olarak görevine başlayıp emekli oluncaya
kadar, ceza hâkimi de yine kendi ihtisas alanında devam edecektir.
Bir diğer husus, özellikle Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun yapısı, özellikle
tarafsızlığı yönünde, işte, Meclisin seçmesi,
Cumhurbaşkanının seçmesi yönünde eleştiriler var ancak
burada 16 Nisan referandumuyla milletimiz yargı bürokrasisinin, HSKnin
bir zümre ya da bir grubun elinde değil, milletin temsilcileri
aracılığıyla seçilmesine yönelik çok önemli bir tercih
ortaya koymuştur ve milletimiz bunu oylamış, kabul
etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Bakan.
Buyurun.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Devamla)
Böylece ilk defa HSKnin 7 üyesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
arasından seçilecektir. Bu Anayasa çalışmasını MHPyle
yaparken de hep eleştiriler Siz kendi yargınızı kendiniz
seçeceksiniz, AK PARTİ buraya üye seçecek
Ama
baktığımızda değerli arkadaşlar, Anayasada -biz
o gün de söyledik- kendimiz için değil ülkemiz için biz bu
çalışmayı yapıyoruz, bugün için değil yarın için
yapıyoruz dediğimizde
Bugün geldiğimiz noktada HSK seçimi için
birinci turda üçte 2 çoğunluk sağlanması gerekmektedir. AK
PARTİnin üçte 2 çoğunluğu var mı? Yok. Ya, MHPyle
yaparsınız, çoğunluksunuz. Orada da üçte 2
çoğunluğumuz yok. İkinci turda seçersiniz. İkinci turda
da beşte 3 çoğunluk var. Beşte 3 çoğunlukla da yine AK
PARTİ ve MHP olarak seçemiyoruz. Burada da Mecliste bir konsensüs
gerekiyor, bir uzlaşma gerekiyor. Dolayısıyla bu düzenlemelerin
de tamamen yargı bağımsızlığına yönelik çok
önemli düzenlemeler olduğuna inanıyoruz. Çünkü millet seçmiş
milletvekilini buraya getirmiş ve milletin temsilcisi olarak HSK üyelerini
seçmesinden daha doğal bir şey olamaz, bu da demokratik
meşruiyettir. (AKP sıralarından alkışlar)
Özellikle cezaların infazına yönelik hem
uygulama hem akademisyenler düzeyinde çalışmalar devam etmektedir.
Yüce Meclisimize her zaman bu konuda da katkı sunmaya hazırız.
Özellikle bazı suçlardan dolayı yaşlı, hamilelerin yine
evinde infazı gibi bazı düzenlemeler de var. Yine
işyurtları çerçevesinde meslek edindirme anlamında 51.270
hükümlü ve tutuklu mesleki eğitim almaya devam etmektedir.
Yine, kadına yönelik şiddette etkin
mücadelemizin devam edeceğini de ifade etmek isterim. Kadına yönelik
şiddet sadece bu zulme maruz kalan kadınları değil, toplum
olarak hepimizi yaralamaktadır ve bu konuda hiçbir tolerans göstermeden
aması, fakatı olmadan mücadelemizi sürdüreceğiz ve sadece
fiziksel değil, kadına yönelik her türlü şiddeti en güçlü bir
şekilde kınıyoruz ve bu mücadeleyi de toplumun tüm kesimleri,
barolarımız, kurumlarımız, akademisyenler, medya ve sivil
toplum olarak sürdüreceğiz.
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum.
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL - Ve özellikle
ŞÖNİMlerde, her şiddete maruz kalmış
kadının avukat desteğiyle sonuna kadar yanında yer
alınacağı düzenlemeyi de yakın zamanda hayata
geçireceğiz.
Yine savunma makamının güçlendirilmesine
yönelik çalışmalarımız devam edecek. Bu konuda yine,
sözlerimi toparlarken, özellikle tüm süreçte desteklerini sürdüren,
çalışmalara katkıda bulunan, eleştiri ve önerileriyle yine
yargı reformu belgemizin olgunlaşmasına katkı sağlayan
tüm milletvekillerimize, tüm paydaşlara teşekkür ediyorum. Elbette,
Meclisimizin takdiriyle bu sürecin devamı paketler hâlinde gelecek ve daha
da güzeliyle, olgunlaşarak yine Meclisimizin iradesiyle teşekkül
edecektir.
Ben bu duygu ve düşüncelerle, adil
kararların makul bir sürede verildiği, 2020 yılının
2019 yılından daha verimli, daha adil, daha makul sürede
yargılamanın olduğu bir yıl olması dileğiyle tüm
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yürütme adına ikinci söz Hazine
ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrakın.
Sayın Albayrak, buyurun lütfen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve
bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2020 yılı bütçesini yüce Meclisimize
arz edeceğiz. Bütçenin hazırlanmasında emeği geçen tüm
Komisyon üyelerine ve çalışma arkadaşlarımıza
teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
2002 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin
gelişimine baktığımızda, en başarılı
alanlardan bir tanesinin bütçe performansı olduğunu görüyoruz.
Sıkı mali politikalar ve bütçe disipliniyle birlikte, her alanda
toplumsal refahın ve gelişmenin taşıyıcısı
olan önemli yatırımlar hayata geçirilmiştir. Şimdi, 2020li
yıllara girerken aynı disiplini koruyarak yeni hükûmet sisteminin
idari anlamda sağladığı avantajlarla birlikte
yarının büyük ve güçlü Türkiye ekonomisini inşa etmek üzere yeni
bir ruh ve anlayışla yolumuza devam ediyoruz. Kamu maliyesinden
yatırımlara, hazinecilikten finansa kadar ekonominin tüm
alanlarındaki politikalarımıza yön verecek bu yeni
anlayışla birlikte önümüzdeki on yılların ekonomik
altyapısını Allahın izniyle oluşturacağız.
2000li yıllarla birlikte küresel ekonomideki geçişkenliğin yoğunlaştığı
ve bunun sonucu olarak kırılganlıkların
arttığı bir dönemde Türkiye ekonomisini tüm dış
etkilere karşı daha korunaklı, daha rekabetçi bir yapıya
kavuşturmak için bahsettiğimiz yeni anlayış anahtar görevi
görecektir.
Küresel ekonomide son dönemde yaşananlardan
defaatle bahsettim, hepimizin malumu. Son on beş, on altı ayda ne
kadar kritik bir dönemi geride bıraktığımızı,
yaşadığımız kur ataklarını, verdiğimiz
mücadeleyi birçok yerde anlattım, bugün, bir kez daha dile getirip
Komisyondaki konuşmamı tekrarlamak istemiyorum. Bugün, küresel
ticaret ve finans sisteminin büyük bir türbülanstan geçtiği,
belirsizliklerin her geçen gün daha da arttığı, son altı
yıldır özellikle içeriden ve dışarıdan maruz
kaldığımız çok farklı saldırılara ve
bunların ekonomik maliyetlerine rağmen talip olduğumuz
değişimi, ulaşmak istediğimiz hedefleri ve bu yolda
ektiğimiz tohumları anlatmak istiyorum.
Biliyoruz ki tüm değişim süreçleri
sancılı olmuştur. Her değişime direnen, mevcudu
korumak isteyen, konforlu pozisyonlarını kaybetmek istemeyenler
olmuştur. Küresel ekonomi ve finans sistemi, bugün, hedeflediğimiz
değişimi hayata geçirmezsek belki bir daha
yakalayamayacağımız çok önemli fırsatlar sunuyor. Küresel
ticaret sistemi, İpek ve Baharat Yollarından sonra bir kez daha
Batıdan Doğuya doğru kayıyor. Çin ve Hindistanın
başını çektiği Doğu ekonomisi, üretim ve pazar
büyümesiyle önümüzdeki yıllarda Batı merkezli küresel ekonomi ve
finansın ağırlık merkezinde değişim
yaşanacağını çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Brexit belirsizliği, hâlâ net bir projeksiyon ortaya koyamayan avro
bölgesi, bir taraftan da daha belirgin hâle gelen ekonomik
yavaşlamanın gideceği noktayı kestirmeye
çalışıyor. Türkiyeye uzun dönemdir dayatılan, sözde
kurumların bağımsızlığı gibi gündemlerin ne
hikmettir ki uğramadığı küresel finans sisteminin
başat oyuncuları yavaşlama ve artan aşağı yönlü
riskler nedeniyle genişletici para politikaları uygulamaya
başladı. Geçtiğimiz yıl 4 kez faiz artırımı
yapan Amerika Merkez Bankası, bu yıl 3 kez faiz indirimi yaptı.
Avrupa Merkez Bankasıysa mevduat faiz oranlarını düşürdü ve
yeni bir varlık alımı programı başlattı.
Gelişmekte olan birçok ülke, ekonomilerinin toparlanması için faiz
indirimlerini öncelik hâline getirdi. Herkes, küresel yatırım
pastasından aldığı payı, küresel ticaretteki
pozisyonunu kaybetmek istemediği bir resimle karşı
karşıya.
Küresel ekonomideki belirsizlikler her geçen gün
artarken başta Avrupa olmak üzere ülke yönetimlerindeki zayıf siyasi
yapılar ve öngörülemez tablo gelecek için daha da karamsar tabloların
çizilmesine neden oluyor. Yaşanan bu tablo, Türkiyeye aynı zamanda
çok farklı fırsatlar da sunuyor. Küresel ticaretin ekseni
değişse bile sahip olduğumuz merkez ülke konumuyla birlikte özellikle
enerji, ulaşım ve iletişimde son on yedi yıldır
sağladığımız büyük altyapı
yatırımlarıyla dünyanın tüm köşelerine ulaşan
geniş ihracatı, güçlü kurumları, genç ve eğitimli insan
kaynağıyla küresel yatırımlara ve ticarete güvenli liman,
küresel finansa yeni bir merkez ve dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri
olabileceğimize inanıyoruz ve tüm bu vizyonumuzu, stratejimizi bu
inanç üzerine inşa ediyoruz. Enflasyon, cari açık ve tasarruf
açığı gibi uzun yıllardır süregelen
sorunlarımız var. Bu sorunları azaltırken yeni riskler
oluşturmayacak kaliteli büyüme trendine, düzenli ve sürdürülebilir
finansman oluşturacak bir modele, ekonomik ve finansal güvenliği
sağlayacak bir mimariye ihtiyacımız var. İşte, bu
ihtiyaçların tamamına karşılık vermek için, bu
yapıyı eksiksiz kurmak, hedeflediğimiz ideale kavuşmak için
tüm yol haritamızı hazırladık; uygulamaya da
başladık. İşte bugün bu yol haritasını, Türkiye
ekonomisine ilişkin idealimizi, yüzlerce liyakat sahibi genç
kardeşimizle, özel sektörde sahip oldukları imkânların çok daha
altında imkânlara rağmen ülkesi için sorumluluk alan yol
arkadaşlarımızla, tecrübesiyle yılların birikimini
yeni nesillere aktaran kadrolarımızla gece gündüz
çalıştığımız bu vizyonu, bu ideali
paylaşmaya çalışacağım.
Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bu
vizyonun üzerine kurduğumuz politikalarımızın
tamamında temel düsturlarımızın başında
istişare oldu. Kamudaki bu güçlü insan kaynağını karar
alma süreçlerine çok daha fazla katma hassasiyetinde olduk. Daha önce Finansal
İstikrar Komitesi adıyla dönem dönem toplanan komiteyi Finansal
İstikrar ve Kalkınma Komitesi adıyla yeniledik,
kapsamını, katılımcı sayısını
genişleterek finans politikalarında en üst karar alma mercisi hâline
getirdik.
Hazine, Merkez Bankası, BDDK, Bankalar
Birliği, SPK, BİST ve benzeri birçok kurumumuzun üst düzey
yöneticileriyle finans ve kalkınma alanında atmamız gereken her
adımı bilimsel raporlar ve dünya örneklerindeki en iyi uygulamalar
ışığında belirledik ve belirlemeye devam ediyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı altında tüm bu organizasyonu
daha da güçlendirerek güçlü ve bağımsız bir Türkiye ekonomisi
için çalışıyoruz.
On yedi yılda birçok alanda yapılan
yatırımların ardından ve en son olarak yeni
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte tam
bağımsız Türkiye hayalinin bağımsız ve güçlü bir
ekonomiyle mümkün olduğuna inanıyoruz.
Türkiye, 2002den bu yana kadar eğitimden
ulaşıma, sağlıktan sosyal politikalara kadar birçok alanda
gerçekleştirdiği yatırımlarla çok önemli bir kalkınma
ve gelişme hikâyesi ortaya koydu. Bu hikâyeyi gerçekleştirmek için çıktığımız
yol boyunca siyasi ve ekonomik sayısız birçok engelleme ve
saldırıyla karşı karşıya kaldık. En
başından beri siyasi ve bürokratik vesayet girişimleri, içeride ve
dışarıda Türkiyeyi hedef alan terör faaliyetleri, siyasal ve
toplumsal istikrarı bozmaya yönelik girişimler ve tarihimizin en
kanlı darbe girişimiyle ve yine, son olarak, tarihimizin en
kapsamlı finansal saldırısıyla karşı
karşıya kaldık. Türkiyenin on yedi yıllık başarı
hikâyesi, saydığım bu ardı arkası kesilmeyen
saldırılara rağmen gerçekleşmiştir.
Bu dönemde elde ettiğimiz kazanımlar için
hep birlikte çok ciddi bedeller ödedik. Bundan sonra da milletimizin bu
kazanımlarını korumak ve her geçen gün üzerine daha
fazlasını koyabilmek için çalışmaya devam edeceğiz.
Haziran 2018de geçiş yaptığımız
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, artık
tüm kazanımların kurumsallaşacağı ve yeni hedeflere
daha hızlı, daha emin, daha güçlü adımlarla ilerleyeceğimiz
bir yola girdik. Cumhuriyetimizin 100üncü yılına
yaklaşırken büyük ve güçlü Türkiye hedefimize ulaşmak istiyorsak
her alanda sağladığımız bu gelişmeleri, güçlü ve
bağımsız bir ekonomiyle taçlandırmak zorundayız.
Bu amaçla yürüttüğümüz politikaları
detaylıca ele alacak olursak; önceliğimiz,
kırılganlıkla mücadelede başarılı bir süreç yönetimi
olacaktır. Elbette, ekonomimizi arzu ettiğimiz noktaya
taşımak için mevcut durumda kırılganlık oluşturan
konuların, Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarının
kalıcı çözümlerle ele alınmasını öncelik olarak ele
aldık.
Cari denge: Bu alandaki ilk başlığımız
cari denge konusu oldu. Her yıl ortalama 50 milyar doların üzerine
dayanan cari açığın finansmanı, ekonomimiz üzerindeki en
büyük yük olagelmiştir. Bu yükle mücadele için attığımız
her adımda cari açığa etkiyi, üretim ve ihracata
katkıyı, ithalattaki gereksiz yoğunluğun ortadan
kaldırılmasını temel prensibimiz hâline getirdik. Küresel
ticaretteki büyük daralmaya rağmen, aldığımız
tedbirler ve verdiğimiz desteklerle ihracatımızı
düşürmedik. İthalatımızı azaltmak için, her alanda
yerli kaynakların ve yerli üretimin tercih edilmesini sağladık.
Bundan sonraki süreçte de ihracat ve katma
değerli üretime dayalı sektörleri desteklemeye, kaynakların da
özellikle bu alanlarda kullanılmasına özen göstereceğiz. Enerji,
maden, petrokimya, turizm, bilişim, otomotiv, tarım ve ilaç
sanayileri stratejik alanlarımız. Gerek kredi büyümesinde gerek
Varlık Fonu eliyle yapacağımız yatırımlarda
öncelikli alanlarımız bu sektörler olacak. Bu yıl, cari fazlada
rekorlar kırdığımız bir yıl ve ekonomiyi
küçültmeden cari fazla vererek kapattığımız bir yıl
olacak inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Cari fazlanın yanında, yine kronik
alanlarımızdan birini enflasyon olarak kabul ediyoruz. Şunun
altını net bir şekilde çizmek istiyorum: Eğer büyük ve
güçlü Türkiye ideali kurmak istiyorsak ve dünyanın en büyük 10
ekonomisinden 1i olmayı hedefliyorsak enflasyonu kalıcı bir
şekilde yüzde 5in altına taşımamız lazım. Bu
anlamda, para politikalarımız ile maliye politikalarımız
arasında güçlü bir uyum tesis ettik. Attığımız her
adımın, her düzenlemenin ya da finansal alandaki her kararın
enflasyondaki etkisini inceleyerek hareket ediyoruz.
Enflasyonu oluşturan en önemli alanların
başında gelen gıda fiyatları alanında 3 Bakanlık
olarak; biz, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret
Bakanlığı her ay düzenli olarak
toplantılarımızı gerçekleştiriyor ve gıda
enflasyonuyla mücadele konusunda gerekli yapısal adım ve
politikaları takip ediyoruz. Enflasyonla mücadelede atalet etkisi ve
üretici tarafındaki maliyetlerin nedenlerini yakından takip ederek
bunlara yönelik önlemlerimizi çok hızlı şekilde hayata
geçiriyoruz.
Geçtiğimiz yıldan bu yana enflasyonda
önemli derecede iyileşme katettik. Tüketici fiyatları üzerindeki
üretici fiyatları kaynaklı baskıların
zayıflaması, enflasyon beklentilerindeki iyileşme ve güçlü baz
etkisinin devreye girmesiyle 2019 yılı Eylül ve Ekim aylarında
tek haneli seviyelere gerileyen enflasyon, Kasım ayında geçen
yılın aynı dönemine göre 11,1 puan gerileyerek yüzde 10,56
seviyesinde gerçekleşmiştir. Para ve maliye politikalarının
güçlü eş güdümüyle, mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet ve
verimliliği artıracak yapısal reformlarla enflasyonla mücadelede
güçlü duruşumuzu sürdürecek ve enflasyonu kalıcı olarak
düşük tek haneli seviyelere inşallah indireceğiz. Bu çerçevede,
Yeni Ekonomi Programında enflasyonun 2020 yılında yüzde 8,5e,
program dönemi sonunda da yüzde 4,9a düşmesini hedefliyoruz.
Tasarruf araçları ve finansman konusunda
önümüzdeki birkaç yıl içinde katma değerli üretim ve ihracata
dayalı sürdürülebilir büyümeyi yakalamış, cari
açığı kontrol altına almış, doların
etkinliği azalmış, uzun vadeli, TLye dayalı
finansmanı sağlayabilen bir Türkiye ekonomisi oluşturma hedefi
doğrultusunda önemli bir alan olarak tasarruf araçlarımızın
etkinliğini de görüyoruz. Bu açığı kapatmak için emeklilik
sisteminin reforme edilmesini oldukça önemli görüyoruz. Yapısal
dönüşüm adımlarımız içerisinde de yer alan bu reform, daha
sürdürebilir bir emeklilik sistemini vatandaşlarımızın
hizmetine sunacak. Dolayısıyla bu kapsamda, tasarruflar artırılarak
dış müdahalelere karşı ekonomimiz daha güçlü hâle gelecek.
Finansman alanında bir diğer stratejik
aracımız Varlık Fonu olacak. Mevcut portföyünde değer
oluşturarak Türkiyede cari açığın kapanmasına
katkıda bulunan projelere yatırım yapılacak. Varlık
Fonu, Türkiye Cumhuriyetinin 100üncü kuruluş yıl dönümü olan 2023
yılında 100 milyar dolarlık büyüme hedefine koşuyor.
Petrokimya, yerli kaynağa dayalı enerji
üretimi, madencilik gibi cari açığı azaltan projelerin yanı
sıra telekomünikasyon, İslami finansman, İstanbul Finans Merkezi
gibi stratejik sektörlere odaklanacağız.
Bu başlık kapsamında,
Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun yasal düzenlemesini
tamamladık.
BİST ve Bankalar Birliği ortak
girişimiyle yerli reyting şirketimizi kurduk.
Kamunun tek hissedar olduğu Türk Reasürans
AŞyi faaliyete geçirdik.
Hisse senedi piyasasında hisselerin
gruplandırılarak yatırımcının kolay seçiminin
sağlanmasına yönelik olarak Borsa İstanbulda yeni pazar
kriterlerini devreye aldık.
Sermaye piyasalarında pazar ve ürün
çeşitliliğini artırmak amacıyla atılan
adımları güçlendiriyoruz.
Türk lirası gecelik referans faiz oranına
TLREFe dayalı krediler ve tahvil araçlarını
yaygınlaştırıyoruz. Her iki tarafı da Türk lirası
olan faiz takası anlaşmalarının altyapısını
oluşturarak bankalarımızın orta ve uzun vadeli TL faiz
risklerini döviz likiditesi ihtiyacına gerek kalmadan yönetmelerinin
altyapısını tamamlamadık. Böylece, bu alanda faizin Borsa İstanbul
çatısı altında belirlenmesini sağlıyoruz.
Ülkemizde iç tasarrufların
artırılması noktasında çalışmalarımız
devam ederken bu kapsamda dış tasarrufları da ülkemize çekecek
çalışmaları ihmal etmiyoruz.
Küresel sisteme entegrasyonumuzu güçlendirerek
ülkemizin uluslararası sermayeyle etkileşimini pekiştirmekteyiz.
Üst fonlar, girişim sermayesi fonları,
melek yatırımcılık ve kitle fonlaması
uygulamalarını daha da geliştirerek hayata geçirmek suretiyle
yalnızca yurt içi değil, yurt dışı tasarrufların
da ülkemize akışını hızlandırıyoruz.
İslami finans sistemi ve uygulamalarının
geliştirilmesine özel önem veriyoruz. İslami finans
uygulamalarını geliştirerek, sistem dışındaki
tasarrufları sisteme kazandırarak yurt dışından da bu
alandaki uluslararası sermayenin ülkemize akışını
artırıyoruz. Bu çalışmalar neticesinde, İstanbul
Finans Merkezimiz, uluslararası anlamda, İslami finansın da
önemli adreslerinden birisi olacaktır.
Ülkemizde son iki yıldır Yeni Ekonomi
Programıyla birlikte girişimcilere kolaylıklar
sağlanması noktasında adımlar atılmakta.
İşte bu noktada, Dünya Bankası tarafından 190 ülkeyi
kapsayan İş Yapma Kolaylığı Endeksinde
60ıncı sıradan bu yıl itibarıyla 33üncü sıraya
kadar yükseliş kaydetmeyi başardık. G20 özelinde elde ettiğimiz
11inci sıradaki yerimizi önümüzdeki yıllarda daha yukarılara
taşıyarak, doğrudan yatırımlar ve dış
tasarruflar için cazibe merkezi hâline getirerek İstanbul Finans
Merkezinin oynayacağı rolü güçlendireceğiz. Buna yönelik olarak,
sermaye piyasalarının güçlendirilmesi kapsamında dış
yatırımları kolaylaştıracak, yatırım
ortamını iyileştirmeye yönelik mevzuat çerçevesini gözden
geçirmeye dönük çalışmalara devam edeceğiz. Tüm bu
adımlarımız finansal alanda çok daha güçlü bir yapıya
kavuşmamıza sebep olacak.
Küresel ekonomide yaşanan
istikrarsızlıklardan kaynaklanan dış şoklara karşı
ülkemizin finansal bir savunma mekanizmasına sahip olması, yeni bir
finansal ekonomik mimarinin kurulmasıyla mümkün olacaktır. Özellikle
gelişmekte olan ülkelerin, kalkınma süreçlerinde karşı
karşıya kaldıkları en büyük zorluklardan olan küresel
istikrarsızlıklar, büyüme patikalarında sapmalara, hatta
büyümede duraksamalara sebep olmaktadır. Yeni finansal ekonomik mimariyle
güvence altına alınacak finansal yapımız,
belirlediğimiz büyüme yolundaki engellere takılmadan, duraksamadan
ilerlememize inşallah katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda,
mimarimizi dünyadaki en ileri örnekleri dikkate alarak oluşturuyoruz.
Maruz kaldığımız finansal saldırıların
ardından piyasalardaki bozulmaların önüne geçmek için adımlar
atıyor, sağladığımız her iyileşmeyi
vatandaşımıza, sanayicimize, üreticimize yansıtıyoruz.
Son dönemde, Anadoluda sanayicimizle, üreticimizle
bir araya geldiğimiz, devreye aldığımız tüm bu
paketlerin ne kadar önemli bir görev ifa etmeye
başladığını gözlemlemeye başladık.
İşte bu kapsamda, devreye aldığımız en önemli
paketlerimizin başında İVME Finansman Paketi geliyor. Enflasyona
dayalı, uzun ve ucuz maliyetli bir finansman modeliyle birlikte, cari
açığın düşürülmesine katkı veren, katma değerli
ve teknolojik üretim yapan firmalarımızı destekliyoruz. Haziran
ayında devreye aldığımız bu paket kapsamında,
kasım ayı sonu itibarıyla 51.372 müşteriye
yaklaşık 40 milyar TL limitli tahsis tutarının
yaklaşık 25 milyar TLsi kullandırılmış oldu.
Yine, benzer şekilde piyasaların
yaşadığı en zor günlerde KOBİlerimize, 200 binden
fazla KOBİmize Birlikte kazanacağız. diyerek
aldığımız ekonomi değer paketleri kapsamında 25
binin üzerinde firmamıza 20 milyar liralık, bunun yanında
KOBİ Değer II projeleri kapsamında yaklaşık 45 milyar
liralık finansman sağladık. İşte bu desteklerin, bu
paketlerin etkilerini, sonuçlarını sanayi üretiminde yavaş
yavaş görmeye başladık; piyasalardaki güvenin artmasında,
ertelenen yatırım ve harcamaların hayata geçmesinde görüyoruz,
görmeye de devam edeceğiz. İşte tüm bu adımların
sonucunda bir sene önce ihtimal dahi verilmeyen bir tabloyla yılı
inşallah, kapatacağız.
2019 yılı üçüncü çeyreği
itibarıyla mevsim ve takvim etkisinden
arındırılmış gayrisafi yurt içi hasıla, üç çeyrek
arka arkaya pozitif büyüme kaydetti. Üçüncü çeyrekte ayrıca yıllık
bazda büyümeyi de pozitife geçirdik ve bu dönemde yıllık bazda sanayi
üretimi, yüzde 1,6; özel tüketim harcaması, 0,9la pozitif büyümeye döndü.
Yılın son çeyreğine ilişkin ekim, kasım,
aralığın ilk on günü öncü göstergeler, ekonomideki bu ivmenin
daha da güçlendiğini, çeyrek bazlı büyümenin dördüncü çeyrek
itibarıyla yüzde 5 oranında olacağını ve bu
yılı öngördüğümüz üzere birilerinin aksine, negatif değil,
inşallah, pozitif bir büyümeyle kapatacağımıza işaret
ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar.)
İmalat Sanayisi Kapasite Kullanım
Oranı, 2019 Kasım ayında geçen yılın aynı
ayına göre 3,1 puan artarak 77,2ye; otomobil ve beyaz eşya
satışlarında da tüm bu toparlanma noktasında 2019 Ekim
ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
130 artış, beyaz eşya satışlarında ekim
ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26
oranında artış yaşanmaya başladı.
Ekonomiye olan güven de artmaya güçlü bir
şekilde devam ediyor. Reel Kesim Güven Endeksi, 2019 Kasım
ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 9,2 puan
artarak 102 seviyesine ulaştı. Hizmet Sektörü Güven Endeksi 13,4
puan, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi 13,3 puan, İnşaat
Sektörü Güven Endeksi 8,6 puan artış gösterdi. Mevsim etkilerinden
arındırılmış Ticaret Perakende Sektörü Güven Endeksi de
ekim ayında yüzde 4,8 artarak 102,3 oldu ve reel ihracatımız,
2019 yılının ilk dokuz ayında yüzde 7,9 oranında
artmıştır. Genel ticaret sistemine göre nominal ihracat, ekim
ayında -on iki aylık- 179,9 milyar dolara ulaşmış,
bununla birlikte, on iki aylık ithalatsa 205 milyar dolara
gerilemiştir. Genel ticaret sistemine göre ihracatın ithalatı
karşılama oranı, 2018 Ocak-Ekim döneminde 73,6 oranında
gerçekleşirken 2019 yılının aynı döneminde yüzde 86,5
seviyesine yükselmiştir. Her alanda sağladığımız
tüm bu destekleri ve iyileşmeleri koruyarak bu düzeyi, inşallah, daha
da yukarıya taşıyacağız.
Temelde, biraz önce saydığım, Türkiye
ekonomisine ilişkin hedeflerle ilerlerken piyasalarda, reel sektörde
düzenli bir şekilde güçlenmeyi de beraberinde sağlayacağız.
Bürokrasinin azaltılması ve yatırım ortamının
iyileştirilmesine yönelik adımlar atmaya devam edeceğiz. Reel
sektörü güçlendirmeye, katma değerli üretimi desteklemeye yönelik
uygulamaları hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Bu bağlamda, son birkaç yılda iş ve
yatırım ortamının iyileştirilmesi, proje bazında
yenilikçi ileri teknoloji yatırımlarının desteklenmesi,
AR-GE reformunun hayata geçirilmesi ve fikrî mülkiyet haklarının
uygulanması gibi çok önemli adımlar atıldı. Orta yüksek ve
yüksek teknoloji seviyeli sektörlerde, katma değeri yüksek bu ürünlerin ve
sektörlerin gelişimi için kritik önem taşıyan ürünlerin
üretimini artırmak üzere Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi
Programını başlattık. AR-GEyi, yenilikçilik ve teknolojik
dönüşümle yüksek katma değerli ürünlerin üretimini desteklemeye
yönelik uygulamalara, kimya, ilaç, tıbbi cihaz, makine, elektrikli
teçhizat, otomotiv, elektronik ve raylı sistem araçları başta
olmak üzere, imalat sanayisi sektörlerini önceliklendirerek devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, sözlerinizi
toparlayın lütfen.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
(Devamla) - Yargı reformuyla iş ortamını daha da
iyileştirerek bu kapsamda hukuk uygulamalarında makul sürede
yargılanma hakkı daha etkin korunarak yargılama sürelerinde
öngörülebilirlik artırılacaktır. Yine bu kapsamda, yargı
reformuna ilişkin düzenlemeleri adım adım hayata geçiriyoruz. Bu
sayede, yargılamada sadeleşmeyle etkinliği artıracak ve
uyuşmazlıklara yönelik alternatif çözüm yollarını
sunacağız.
İhracat Ana Planı kapsamında
üretimden pazarlamaya, tasarımdan markalaşmaya hedef ülkeler ve hedef
sektörler başta olmak üzere tüm ihracatçı firmalarımıza
EXIMBANK aracılığıyla finansman imkânını
geliştireceğiz.
Turizmde sezon süresini uzatarak kişi
başı harcama tutarını artırarak 2023 Türkiye Turizm
Stratejisi için Kültür ve Turizm Bakanlığımıza gereken
maksimum desteği sağlayacağız.
Girişimcilik ekosistemini yeni finansman
araçlarıyla, yöntemleriyle desteklemeye devam edeceğiz. Finansmana
erişimde sıkıntı yaşayan çekirdek, başlangıç
ve erken aşama şirketleri için yeni finansal araçlar sunarak
özellikle melek yatırımcılık sistemini, üst fonlara kaynak
aktarım mekanizmasını ve girişim sermayesi fonlarına
doğrudan kaynak aktarım mekanizmasını devreye aldık.
Bu bağlamda, girişim sermayesi fonlarına doğrudan kaynak
aktarımı kapsamında önümüzdeki beş yıllık dönem
içerisinde 2 milyar lira tutarında kaynak aktarmayı hedefliyoruz.
Ve inançlıyız çünkü bu milletin
inandığı zaman neleri başarabileceğine defalarca
şahit olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İnançlıyız çünkü ülkemizin insan
kaynağının ve potansiyelinin farkındayız.
Güçlüyüz çünkü tarihin en büyük üç kur
saldırısına rağmen, düşmeden, yıkılmadan
yolumuza devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Güçlüyüz çünkü yüz yıllık cumhuriyetin,
bin yıllık devlet kültürünün bağrından çıkan liyakat
ve ehliyet sahibi kadrolara, eşi benzeri olmayan tecrübede kurumlara
sahibiz.
Ve umutluyuz çünkü aziz Türk milletinin ve onun
cumhuriyetinin ilelebet payidar olacağına inanıyoruz.
Ve umutluyuz çünkü on yedi yıldır
attığımız tohumların çok yakın zamanda filizlere,
fidanlara dönüşeceğini çok iyi biliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ben bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
2020 yılı bütçemizin ülkemize,
milletimize, Meclisimize hayırlı olmasını temenni ediyorum,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yürütme adına son söz, Millî
Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akara aittir.
Sayın Akar, buyurun lütfen.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Berat Bey
bitirince bütün AKPliler çıkıyor, Hulusi Beyi dinlemeyecekler mi?
BAŞKAN Sayın Öztunç, güzel güzel
gidiyoruz, lütfen.
Buyurun Sayın Akar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığı bütçesini sunmak üzere bulunduğumuz bu Gazi
Meclisin çatısı altında sizleri saygıyla sevgiyle, aziz
milletimizi de bizi izleyenleri de yine aynı şekilde saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
Dünyada ve bölgemizde, hepinizin bildiği gibi,
önemli gelişmeler olmakta, bu söz konusu gelişmeler de beraberinde
çok ciddi risk ve tehditleri de getirmektedir. Böyle bir ortamda, 82 milyon
vatandaşımızın huzur ve güvenliğine,
egemenliğimize, bağımsızlığımıza
yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı, mücadelemizi Ölürsem
şehit, kalırsam gazi. anlayışı içerisinde ve asil
milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığımız
ilhamla azim ve kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Yurt içi ve sınır ötesinde terör
örgütlerine karşı aralıksız sürdürdüğümüz mücadelede,
milletimizin teröre karşı dirayetli ve kararlı duruşuyla
büyük başarılar elde edilmiştir. Mücadelemiz, en son terörist
etkisiz hâle getirilinceye kadar devam edecektir.
Suriyenin kuzeyinde yuvalanan teröristlerin
ülkemizin güvenlik ve istikrarına yönelik tehdidinin ve
sınırımızda terör koridoru oluşturma
girişimlerinin bertaraf edilmesi maksadıyla operasyonlar icra edilmiştir,
bildiğiniz üzere. DEAŞ terör örgütünü, DEAŞla Mücadele Küresel
Koalisyonuyla birlikte etkisiz hâle getirmeyi arzu etmemize rağmen, bu
mümkün olmayınca, Türk Silahlı Kuvvetleri, Fırat Kalkanı
Harekâtını 15 Temmuz hain darbe girişiminden sadece bir ay
sonra tek başına icra etmek zorunda kalmıştır.
Müteakiben, yine bildiğiniz gibi, Zeytin Dalı Harekâtı icra
edilmiştir Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları tarafından.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Fırat Kalkanı Harekâtıyla, 3 bin
civarında radikalleşmiş DEAŞlıyı, Zeytin
Dalı Harekâtıyla da 4.500 civarında PKK, YPG,
DEAŞlıyı, terör örgütü mensubunu, Suriyenin kuzeyinde etkisiz
hâle getirmiştir. Böylece Türkiyenin, ülkemizin, milletimizin gücünü ve
kararlılığını tüm dünyaya göstermiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
Harekâtları sonrasında bölgede huzur ve güvenin yeniden
sağlanmasıyla, yaklaşık 380 bin Suriyeli kardeşimiz,
topraklarına ve evlerine güvenle, gönüllü olarak ve saygın bir
şekilde dönmüştür.
Fıratın doğusundaysa, defalarca NATO
ortaklarımıza Suriyede birlikte bir güvenli bölge
oluşturulması önerilmiş ve Amerika Birleşik Devletleriyle
bazı planlar üzerinde mutabık kalınmıştır. Ancak
daha sonra doğrudan harekete geçmemiz, bir zaruret hâline gelmiştir.
DEAŞ ve PKK/PYD-YPG terör örgütlerinin varlığını
sonlandırmak, hudutlarımızın ve halkımızın
güvenliğini sağlamak maksadıyla, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, hepinizin malumu
olduğu üzere, 9 Ekim Saat 16.00da Barış Pınarı
Harekâtı başlatılmıştır. Bu harekâtla, aynı
zamanda tesis edilecek güvenli bölgeye başlangıçta 1 milyon,
müteakiben 2 milyona ulaşacak şekilde, yerlerinden edilmiş
Suriyeli kardeşlerimizin, evlerine, topraklarına yine güvenli,
gönüllü ve saygın bir şekilde dönmelerine ve özgürce
yaşamalarına imkân vermek amaçlanmıştır.
Harekât, ülkemizin uluslararası hukuktan
kaynaklanan hakları, Adana Mutabakatı, Birleşmiş Milletler
Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulunun terörle
mücadeleye yönelik kararları çerçevesinde yapılmıştır
ve yapılmaktadır. Harekâta, Birleşmiş Milletlerce
tanınan, Suriye Geçici Hükûmetinin unsurları olan Suriye Millî Ordusu
tarafından da önemli destek sağlanmıştır ve
sağlanmaktadır. Suriye Millî Ordusu unsurları, kendi
topraklarını, evlerini, vatanlarını kurtarmak için mücadele
etmektedirler.
Şunu öncelikle ifade etmek isterim ki, biz tüm
komşularımızın -Suriye başta olmak üzere- toprak
bütünlüğüne saygılıyız, kimsenin toprağında
gözümüz yok. Sadece ülkemizin ve milletimizin güvenliğine değil,
aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Keldaniler,
Aramiler, Hristiyanlar ve Yezidiler gibi diğer dinî ve etnik
grupların güvenliğine de büyük önem vermekteyiz. Buna rağmen,
Kürtlere saldırıldığı ve sivillere zarar verildiği
şeklinde asılsız, saçma iddialarla dezenformasyon
yapılmaktadır.
Türkler ve Kürtler kardeştir, et ve tırnak
gibidir. Binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu
birlikte paylaşmıştır ve paylaşmaya da devam
edecektir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bilinmelidir ki PKK, KCK, PYD, YPG Kürtlerin,
DEAŞ da Müslümanların, İslamın temsilcisi değildir,
olamaz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Tel
Rıfatta 8 sivili kim öldürdü?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
- Yine, bu caniler, masumların kanı ve canı üzerinden propaganda
üretmek için saldırılarını sivil halkın da
bulunduğu park, hastane ve hatta ibadethane, kilise gibi yerlerde
yapmışlardır. Amaçları, Silahlı Kuvvetlerimizin
bunlara karşılık vermesi ve sivil kayıpların
yaşanmasıydı ama çok şükür, Mehmetçik, bu oyunu gördü ve
karşılık vermedi. Dünyanın da bu namertlerin gerçek
yüzlerini görmesini bekliyoruz.
Bu alçaklar, aynı şekilde dünyanın
çeşitli yerlerinde yaşanmış olaylara ait video ve
fotoğrafları, harekât sırasında olmuş gibi sosyal
medyada yayınladılar.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yalan söylüyorsunuz,
yalan. (AK PARTİ ve HDP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Hatta kimyasal silah kullanıldığı iftirasıyla kara
propaganda yaptılar. Ancak ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılan
koordineli çalışmalarla bu alçakların sahtekârlıkları
anında ortaya çıkarıldı.
HÜDA KAYA (İstanbul) Tabii, yalan
BAŞKAN Sayın Kaya, lütfen
Hüda
Hanım, lütfen
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde kimyasal silah atma
vasıtası veya mühimmatı kesinlikle bulunmamaktadır. Türk
Silahlı Kuvvetlerinde bu konuda konsept, doktrin, eğitim söz konusu
değildir.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz tüm operasyonlarda
masum insanların, tarihî ve dinî yapıların ve çevrenin
zararı görmemesi için diğer hiçbir ülkenin göstermediği kadar
planlamada ve icrada hassasiyet gösterilmiştir.
Özgürlükler başta olmak üzere bölgede
hayatın normalleşmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve ilgili
kurum ve kuruluşlarımızın faaliyetleri aralıksız
devam etmektedir. Bugün de en son bir seyyar otobüs gitti hastane için.
Barış Pınarı Harekâtı
sırasında Amerika Birleşik Devletleri ve
Rusyayla birer mutabakat imzalanmıştır. Bu mutabakatların
uygulanmasında ortaya çıkan aksaklıklar görüşülerek
giderilmeye çalışılmaktadır. Pınar bölgesi içerisinde
el yapımı patlayıcı ve mayın temizlik faaliyetlerine,
sağlık, yiyecek, su, elektrik ve dinî ihtiyaçların
karşılanması için hayatın normalleşmesi
çabalarına aralıksız devam edilmektedir. Şu ana kadar sivil
halka yönelik, hainler tarafından yerleştirilen toplam 2.135
mayın ve el yapımı patlayıcı temizlenmiştir.
Pınar bölgesi
dışında ise Rusya Federasyonuyla Pınar bölgesinin
batısı ve doğusunda ortak kara devriyesi icra edilmektedir.
İdlibde ise Astana ve Soçi Mutabakatlarıyla büyük bir insani kriz
önlenmiştir, mutabakatla, yeni bir mülteci akınının, yeni
bir insanlık dramının yaşanmaması için Türk
Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca 12 gözlem noktası ihdas
edilmiştir ve şu anda fonksiyonlarını sürdürmektedir.
Ancak, rejimin kara ve hava saldırıları nedeniyle
radikalleşme artmakta, bölge halkı ülkemize doğru, Türkiyeye
doğru göçe zorlanmaktadır.
Irakın
kuzeyindeki duruma gelince, terör örgütüne karşı Hakurk ve Haftanin
bölgelerinde başlatılan Pençe Harekâtları
planlandığı şekilde başarıyla devam etmektedir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yurt içi ve sınır ötesinde
yürütülen terörle mücadele faaliyetlerimizin yanı sıra
Kıbrıs ve çevresi dâhil mavi vatanımız ve
semalarındaki hak, alaka ve menfaatlerimizi de azim ve
kararlılıkla korumaya devam ediyoruz. Kıbrısta, deniz
yetki alanlarında eşit, egemen hakların korunması ve
kaynakların adil paylaşımının gerektiğini
ısrarla her ortamda savunmaktayız. Kıbrıs, bizim millî
meselemizdir. Kimse bu konuda bizden taviz beklemesin, bu konudaki
fikirlerimizi, yaklaşımlarımızı herkes bilmektedir.
Bizim kimsenin hakkında, hukukunda gözümüz yoktur. Bu konuda iyi
komşuluk ilişkilerini arzu etmemiz, taviz ve zafiyet, Hiçbir
oldubittiye izin vermeyeceğiz. dememiz de tehdit olarak
algılanmamalıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Diğer taraftan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti arasında
2 muhtıra imzalanmıştır. Bunlardan, Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına
İlişkin Mutabakat
Muhtırası Gazi Meclisimiz tarafından, sizler tarafından
onaylanmıştır. Güvenlik ve Askerî İşbirliği
Mutabakat Muhtırası da önümüzdeki günlerde takdirlerinize
sunulacaktır. Bu muhtıralarla güvenlik ve askerî alanlarda iş
birliğinin geliştirilmesi için hukuki zemin oluşturulmuş ve
her iki ülkenin hak ve menfaatleri doğrultusunda, tamamen
uluslararası hukuka uygun bir şekilde deniz yetki alanları
kayıt altına alınmış, bölgede oldubittilere izin
verilmeyeceği açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
NATO hâlen önemini korumakla birlikte, son dönemlerde, maalesef, bazı üye
ülkeler müttefiklik ruhuna uygun bir tutum sergilememişlerdir. Yeni
sınamalar ve ortak güvenlik tehditleriyle
kuşatıldığımız günümüzde, müttefiklerimizle
dayanışmayı geçmişte olduğu gibi değerli
görüyoruz. NATO üyeliğimizden veya müttefikliğimizden vazgeçmek gibi
bir niyetimiz söz konusu değildir.
Türkiye, ülkemiz, 1952den bugüne kadar
dünyanın her yerinde NATO harekât, tatbikat ve insani misyonlarında
yer almakta, NATO karargahlarına personel desteği sağlamakta,
verilen diğer görevleri de başarıyla yerine getirmektedir. Bu
bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO, Birleşmiş
Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı bünyesinde Afganistandan Bosna Herseke, Lübnandan
Somaliye kadar dünyadaki birçok barışı destekleme misyonuna
katkı sağlamaktadır.
İttifak tarihi boyunca NATOnun ruhuna ve
misyonuna uygun hareket eden Türkiyenin müttefiklerden de benzer bir
yaklaşımı beklemesi en doğal hakkıdır. Sürekli
değişen güvenlik ortamında NATO da doğal olarak vizyon ve
stratejilerini sürekli geliştirmelidir. Türkiye sadece kendi sınırlarını
değil, NATO sınırlarını da korumaktadır.
Türkiyenin güvenliği, NATO dâhil, tüm Avrupanın güvenliğidir.
NATO, Türkiyeyle çok daha güçlü ve anlamlıdır. Bunu
tartışmaya açmak anlamsızdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bildiğiniz gibi, ülkemiz önemli bir hava ve füze tehdidi
altındadır. 82 milyon vatandaşımızın
güvenliği için hava ve füze savunma sistemi bir tercih değil
zorunluluktur. Hava ve füze savunma sistemi ihtiyacımızın bir an
evvel ve kendimize ait bir sistemle karşılanması maksadıyla
teknoloji transferi, teslimat takvimi, fiyat ve ortak üretim kriterlerine uygun
olarak Rusya Federasyonundan S-400 tedariki için
başlattığımız süreç planlandığı
şekilde başarıyla devam etmektedir. Diğer taraftan, uzun
menzilli bir bölge hava ve füze savunma sisteminin millî imkânlarla
tasarlanıp üretilmesine yönelik çalışmalarımız da
yoğun bir şekilde devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri,
kısa ve orta menzilli hava savunma sistemi olan HİSARı
inşallah önümüzdeki yıllardan itibaren kullanmaya başlayacaktır.
Bu başarı, geliştirme süreci devam eden uzun menzilli hava
savunma sistemimiz SİPER bakımından da büyük önem arz
etmektedir.
F-35 tedarikinde ise yatırımcısı
ve üretim ortağı olduğumuz, ayrıca tüm yükümlülüklerini
eksiksiz olarak yerine getirdiğimiz F-35 projesinde ABDyle yaşanan
sıkıntıların diyalog yoluyla çözümü için elimizden gelen
gayreti gösteriyoruz. S-400 tedariki nedeniyle haksız ve stratejik
ortaklık ruhuna aykırı bir şekilde F-35 projesi
dışında bırakılmamız hâlinde,
ihtiyacımızı karşılamak için doğal olarak
başka arayışlara girmek zorunda kalacağız.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
FETÖden temizlendikçe güçlenen Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizle
bütünleşerek bugün her zamankinden daha etkin, caydırıcı ve
saygın bir şekilde faaliyetlerine devam etmektedir. Elde edilecek
yeni bilgi, belge ve veriler ışığında mücadeleye
kararlılıkla devam edilmektedir. Amacımız, bu
şanlı üniformayı tek bir hainin bile taşımasına
izin vermemektir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hepsi senin
döneminde oldu ama.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizlerin oylarıyla
yürürlüğe giren Askeralma Kanunuyla dövizle askerlik hizmetinde yaş
sınırının kaldırılması, bedelli askerlik
hizmetinin sürekli hâle getirilmesi ve yedek astsubaylık statüsünün ihdas
edilmesi gibi uygulamalar halkımızın teveccühüyle
karşılanmıştır. Sonuç olarak,
vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentileriyle, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yükümlü personel ihtiyacı
karşılanmış, modern, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir
sistem tesis edilmiştir. Bu sistemle, örnek vermek gerekirse, er, yedek
subay, yedek astsubay olarak askerlik görevine başlayacak bir gencimiz
gerekli koşulları sağlaması hâlinde general rütbesine kadar
yükselebilecektir. Bu kanunun hazırlanmasında, önce Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde uzun süreli çalışmalarla imzalı tutanaklı
bütün görüşler alınmıştır, tartışmalar
yapılmıştır. Bu tartışmaların akabinde
ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlarla ilave çalışmalar
yapıldı. Daha sonra parti Grup Başkan Vekilleriyle yaptığımız,
onların heyetleriyle yaptığımız çalışmalarda
partilerin de görüşlerini ve önerilerini dinledik, onlardan da
yararlandık; onları da ilave etmek suretiyle bu, Meclise gelen taslak
tarafınızdan onaylandı ve bu kanunun çıkmasını
sağlayan siz milletvekillerine bir kez daha huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
Şehit ve gazilerimizin
fedakârlıklarının karşılığı yok, bunun
bilincindeyiz. Devletimiz ve milletimiz bütün imkânlarıyla bugüne kadar
şehit ve gazilerimizin yanında olduğu gibi, bundan sonra da
aynı şekilde, artan bir sevgiyle ve saygıyla onların
hizmetlerinde olmaya devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türk Silahlı Kuvvetlerinin harbe yönelik ihtiyaçlarını
karşılamak maksadıyla, sahip olduğumuz teknolojiyi
geliştirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yüksek
teknolojiye dayalı savunma sanayisi ürünlerinin millî ve yerli
tasarım ve üretimine çok büyük önem veriyoruz. Türk Silahlı
Kuvvetleriyle dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde yerli ve millî üretimde
kararlıyız. Tedarik edilmiş olan sistemlerin bakım,
onarım ve idamesi, güvenilir sürekli ve maliyet etkin olarak askerî
fabrikalarımızda gerçekleştirilerek lojistik sistem mümkün
olduğunca dışa bağımlı olmadan sürdürülmeye
çalışılmaktadır.
Öne çıkan projelerimiz şunlardır:
Tersane ve fabrikalarımız ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumunda
millî gemi, havadan bağımsız tahrikli denizaltı,
Fırtına ve Poyraz Sistemleri, Panter obüsleri; ağır, orta
ve hafif silah ve mühimmatları; vakıf şirketlerimizde ise ATAK
ve GÖKBEY helikopterleri, HÜRKUŞ, Millî Muharip Uçak, ATMACA, BORA,
Kasırga, HİSAR füze sistemleri ve çeşitli elektronik harp
sistemleri; özel sektör firmalarında ise insansız ve silahlı
hava araçları projeleri, zırhlı araç projeleri başarıyla
devam etmektedir.
Bu tank konusunda da müsaadelerinizle kısa bir
bilgi sunmak istiyorum. Bu tankla ilgili, Arifiyeyle ilgili
çalışmalar on yıldan beri devam etmektedir. Bu on
yıllık çalışmaların akabinde, takriben 2008de başlayan
çalışmalarla birlikte 2012, 2015 tarihlerinde OTOKAR tarafından
yapılan çalışmalarla 5 prototip yapıldı. Bu 5
prototipin yapılması sırasında OTOKAR, bu özel sektör
kuruluşu Arifiyedeki fabrikanın bütün imkânlarından faydalanma
şansı buldu. Burada özellikle belirtmek istediğim şey,
Arifiyedeki fabrika 1inci Ana Bakım Merkeziydi veyahut da 1inci Ana
Bakım Fabrikasıydı. Burada bir galat var, şöyle ki: Orada
tank ve palet yapılmıyor, orada sadece tankların paleti yapılıyor,
zırhlı araçların paleti yapılıyor.
Dolayısıyla bu da yanlış bir algıya sebep olabiliyor.
Bunu da ifade ettikten sonra
Yapılan bu çalışmalar sonunda,
ortaya 5 prototip çıktıktan sonra ihale yapıldı. Bu ihaleye
3 firma girdi ülkemizde, bunlardan BMC bu ihaleyi kazandı. Eğer
diğer ikisinden biri kazanmış olsaydı benzer şekilde
bu fabrikadan yararlanmaları mecburiyeti vardı bir an önce
Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı olan bu tankın üretilmesi için.
Buradaki çalışmalar sonunda geldiğimiz noktada bu işçilerin
hiçbir şekilde özlük hakları kaybolmamıştır,
işçilerimiz orada. Orada çalışan askerler ve siviller,
mühendisler dâhil 119 kişilik bir İkmal, Kalite, Güvence ve Proje
Takip Müdürlüğü kurulmuştur. Fiyatlar dâhil, kalite dâhil,
bunların hepsi denetlenecektir ve dolayısıyla bu şekliyle
geldiğimiz noktada faaliyetler yürütülmektedir. Amacımız,
niyetimiz, maksadımız bir an önce bu tankların Silahlı
Kuvvetlerin hizmetine verilmesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Şöyle ki: Danıştayda bu konuyla alakalı
bildiğiniz gibi dava açılmıştır. Dava ilgili dairede
görüşülmüştür ve reddedilmiştir. Daha sonra davayı açanlar
bir üst mahkeme olarak İdari Dava Dairelerine müracaat etmiştir,
orada da reddedilmiştir ve dolayısıyla burada yapılan
faaliyetlerin hepsinin yasalara uygun, ekonomik ve askerî ihtiyaçlara uygun
şekilde devam ettiğini söyleyebiliriz. Bir de müsaadenizle şunu
hatırlatacağım, rahmetli Süleyman Demirel malumunuz bu Ford
fabrikası kurulurken SEKAnın arazisi meselesi olmuştu ve
Çankayanın bahçesini dahi veririm. demişti, bunu da dikkatlerinize
sunmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Önemli ve acil ihtiyaçlarımızdan olan millî tankı da bu
şekilde karşılamaya çalışıyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
İbni Haldunun dediği gibi Coğrafya kaderdir. Ancak
coğrafya ne kadar kaderse Türkiye de bizler de bu coğrafyanın
kaderiyiz. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkin,
caydırıcı ve saygın bir ordu niteliğinde olması
hayati önemi haizdir. Bu kapsamda, olabildiğince şeffaf bir şekilde
yürütülen bu faaliyetleri millet, memleket ve devlet meselesi olarak görüyoruz.
2020 yılı Bütçe Kanun Teklifi
hazırlanırken yukarıda belirttiğim gerekçeler çerçevesinde
Bakanlığımıza tahsis edilecek kaynakların etkili,
ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasına yönelik gerekli
her türlü tedbir alınmıştır. Bu bilinçle hazırlanan
Bakanlığımız 2020 yılı Bütçe Kanun Teklifi
huzurlarınıza getirilmiş bulunmaktadır. Ayrıca
Bakanlığımızın 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Teklifi de Genel Kurulun takdirlerine sunulmuştur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
asil milletimizin temsilcileri olan yüce Meclisin, sizlerin Millî Savunma
Bakanlığı 2020 yılı bütçe teklifini uygun mütalaa
edeceklerine inanıyorum, değerlendiriyorum. Bu vesileyle
savunmamızın, güvenliğimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bu seviyeye gelmesinde emeği geçen, başta Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere,
asker-sivil tüm mensuplarımızı saygıyla anıyor;
ülkemizin ve milletimizin birliği ve bütünlüğü için görev ifa ederken
hayatlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd
ediyor, kahraman gazilerimize de saygı ve şükranlarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca şu anda karada, denizde, havada,
yurt içinde ve sınır ötesinde zorlu hava ve arazi
şartlarında görevlerini büyük bir kahramanlık ve
fedakârlıkla yürüten kahraman mesai ve silah arkadaşlarıma da
kazasız, belasız, başarılı görevler temenni ediyorum.
Bütçemizin ülkemize, milletimize, Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyor, Gazi Meclisimizi, sizleri, yüksek
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Hürmetler. (AK PARTİ, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, yürütme
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi şahsı adına aleyhte Mardin
Milletvekili Sayın Ebrü Günay, buyurun lütfen. (HDP sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; günün sonu ve 3 Bakanlığın
bütçesini görüştük. Aslında ortaya çıkan tablo şunu
gösteriyor: Artan harcamaların kaynağını AKP Hükûmeti yine
dar gelirli kesimlerden sağlamakta ve ekonomik yükün krizini emekçilerin
sırtından çıkarmaktadır.
Enerji fiyatlarını Hükûmetin
ihtiyaçları ve dağıtım şirketlerinin taleplerine göre
şekillendiren AKP Hükûmeti yanlış enerji
politikalarının yanı sıra, Suriye başta olmak üzere
Orta Doğuda izlediği savaş politikası ve iç politikadaki
Kürt düşmanlığının bugün vardığı yüksek
düzeyli gasp ve siyasi darbe ortamı sonucunda savaş bütçesini
oluşturmaya çalışıyor.
Görüşmekte olduğumuz bütçede de
görüldüğü gibi, siyasi iktidar içine düştüğü ekonomik krizi
aşabilmek için sadece yeni vergiler koymakla ve temel mal ve hizmetlerin
fiyatlarına sürekli zam yapmakla kalmamış, ayrıca giderek
artan borçlanmaya halktan kaynak transfer etmeye çalışmıştır.
Ben bu konuda parçadan bütünü görmek üzere
Mardinden bazı örnekler vermek istiyorum. Aslında memleketin hâlini
Mardinden de görüp anlamak mümkün. Tarihî İpek Yolunun geçtiği
Mezopotamya Ovası Mardinin ayaklarına serili bir cennet gibi. Farklı
inanç ve kültürlerden medeniyetlerin doğup büyüdüğü bu bereketli
topraklar da bugün maalesef rant ve çıkar uğruna kurutulmaya
çalışılıyor ve Mardinin başına bela olmuş
bir DEDAŞ var ki Mezopotamya ovasına zarar vermekle kalmıyor,
bölge halkına çile çektiriyor.
DEDAŞ, özellikle Kızıltepe ve
Derikte 240 kırsal mahallenin elektriğini kesmiş ve borcu olan
olmayan herkesi mağdur etmiş durumda. 1.453 çiftçiyi de elektriksiz
bırakan DEDAŞ yüzünden buğday tohumunun toprağa
serpildiği bölgede sulama yapılamamakta, buğday
tohumlarının yeşertilmesi yağacak yağmurun rahmetine
kalmış durumda. Dolayısıyla yağmur yağmazsa
tohumlar çürüyecek ve tarımsal üretim duracaktır. Tarımsal
sulamanın yanı sıra, evlerde kullanılan suyun da kuyulardan
temin edildiği köylerde dinamoların
çalıştırılmamasından kaynaklı, köylüler
elektriksiz kalmanın yanı sıra, içme suyundan da mahrum
edilmekte. Elektrik kesintilerinden dolayı köylülerin beyaz
eşyaları dahi bozulmakta. Bugün Mardin 2 temel ihtiyacından
yoksun: Elektrik ve su. Dolayısıyla aslında birçok yerde,
Türkiyenin birçok yerinde de elektrik ve su sorunu ciddi bir sorun.
Ayrıca, köylülerin aktarımlarına göre
DEDAŞ, çiftçilere üzerinde elektrik borcu, abone numaraları, Ziraat
Bankasından kime ait olduğunu bilmedikleri bir hesap numarasının
olduğu, elle yazılmış bir makbuz vermiştir. Söz konusu
kâğıtta yüksek miktarlarda elektrik borcu görünmekte ancak
kullanım miktarı, vergi ve diğer gider kısımları
yer almamaktadır. Değerli arkadaşlar, resmî bir kurumun
insanlara fatura yerine elle yazılmış bir borç
kâğıdı vermesi dolandırıcılık değil de
nedir? Neye göre yazıldı bu borçlar? Ziraat Bankasına
açılan bu hesap kime aittir? Şişirilip şişirilip
çiftçiye kesilen bu faturalarla hem devlet hem de halk
dolandırılmış olmuyor mu? Takdiri size bırakıyorum.
Bir de MARSUnun içme suyuna yaptığı
yüzde 200den fazla bir zam söz konusu. Mardin Büyükşehir Belediyesini
geçen dönemki kayyumun görevlendirildiği ilk dönemde 600 milyon TL
borçlandıran MARSU geçtiğimiz günlerde bir su zammı
yapmış, 2 TLlik suyu 2020 yılı itibarıyla 6,25 TLye
yükseltmiştir ve şöyle düşünün: Bazı zamanlarda günlerce
suyun akmadığı, sık sık suların kesildiği
bir kent. İçme suyuna yapılan bu zamla Hükûmet hem vergi gelirlerini
artırmıştır hem de dağıtım
şirketlerinin taleplerini karşılamayı hedeflemektedir.
Sayaç okuma işi de özelleştirilip Kent AŞye verilince ve Kent
AŞ de bunu başka bir taşeron şirkete daha ucuza verince
aslında yandaş zenginleşiyor, yoksul vatandaşın cebine
gelen gelir cebinden çıkarılıyor.
Değerli arkadaşlar, Mardinde elektrikler
kesik, suya zam yapılıyor. Elektrikleri olmayan, dinamoları
çalışmayan halk yapılan zamlı suyu dahi zaten
kullanamıyor, vatandaş tankerle su alıyor, aslında 2 kere
su parası ödemiş oluyor.
Sormadan geçmeyeceğim: Tüm bu zamlar, şişirilen
faturalar, kesilen elektrik ve akamayan su Mardinde kayyumun
yaptığı yolsuzluğu ve girdiği zararları
kapatmanın çabası mıdır, borcu kapatmanın başka
bir yolu mudur, merak ediyorum.
Bir şeyi söylemeden geçmek istemiyorum.
Mardinde bir esnaf ziyaretinde bir esnaf ismini vererek ifade etmemi istedi,
ama malum, düşman hukukunun uygulandığı bir ülkede
işgüzar bir savcı muhtemelen kendisine iş bilip
vatandaşı mağdur edecektir. Ben isim vermeden söylüyorum: Mardin
Derik şehir merkezine giden ana cadde Derik
Kaymakamlığının önünden geçiyor ve bu yol tam üç
yıldır güvenlik gerekçesiyle kapatılmış durumda.
Aslında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen Sayın
Günay.
EBRÜ GÜNAY (Devamla) Vatandaş şunu
söylüyor: Güvenlik gerekçesiyle kapatılan yoldan kaynaklı ben zarar
ediyorum, kazanamıyorum. Bunu açıkça ifade etmemi istemişti.
Buradan onun sözünü yerine getirmiş olayım ama bu bir şeyi de
gösteriyor aslında, iktidarın güvenlik politikaları ve
güvenlikçi politikaları nedeniyle vatandaşı, esnafı
mağdur ettiğinin açık, net, somut örneğidir. Ülkenin hâli,
aslında Mardinden bakıldığında bu küçük tablo böyle
görünüyor. Umarım yeni bütçeyle bu böyle olmayacaktır.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi açısından söz talep ediyorum sizden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika müsaade eder misiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sürekli bize telefon
ve mesajlar geliyor Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfadan. Borcunu
ödeyen vatandaşla ödemeyen aynı kefeye konuluyor. Birisi borcunu
ödemişse ödemeyenler yüzünden komple, tüm vatandaşın, bölgenin
elektriği kesiliyor. Yazık, günah. Yani hakikaten hatibin dediği
olay doğru. Sayın Bakanların bu elektrik konusuyla ilgili bir
hassasiyet göstermelerini rica ediyoruz.
BAŞKAN
Anlaşılmıştır.
Sayın Turan, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mardin Milletvekili Ebrü
Günayın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Kürt
düşmanlığını terör örgütünün yaptığına
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatibin ısrarla Kürt düşmanı
ifadesini AK PARTİ Grubu olarak reddediyoruz öncelikle. Kürt
kardeşlerimiz tüm diğer bireyler gibi Türkiye Cumhuriyetinin
eşit birer vatandaşlarıdır. Bin yıllık
kardeşliğimizi defaatle söyledik. Bir Kürt düşmanı
olduğu bir gerçek ancak bu Kürt düşmanlığını
yapanlar, herkesin bildiği gibi, terör örgütleridir Sayın
Başkanım. Bu düşman terörle arasına mesafe
koyamayanlardır Sayın Başkan. Bu dilin kimseye
faydasının olmadığını, kardeşliğimize
halel getirdiğini ve hiç kimseye
yakışmadığını ifade etmek istiyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oluç
32.-
İstanbul Milletvkili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve iç ve dış politikanın, Suriyede çeteler eliyle
sürdürülen vekâlet savaşlarının o bölgede
ağırlıklı olarak yaşayan Kürt halkına yönelik
olduğuna, çatışma dürtüsünden vazgeçerek diplomasiyi ilk
sıraya yerleştirmek gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu konuyu her seferinde bir kez daha
tartışıyoruz, tartışmaya da devam edeceğiz belli
ki. Ben daha evvel de söylemiştim, elbette ki Sayın Turan da söyledi
Kürt düşmanlığı yapmıyoruz. diye. Bunun kötü bir
şey olduğunu ifade ediyor olması pozitif bir şeydir
elbette. Fakat maalesef, var olan politikalar, iç ve dış politika,
bölgedeki uygulamalar, kuzeydoğu Suriyeyi işgal girişimi ve
savaş operasyonu, bunların hepsi aslında o bölgede
ağırlıklı olarak yaşayan Kürt halkına yönelik
olmuştur. Yani kuzey ve doğu Suriyede sadece Kürt halkı
yaşamıyor elbette; orada Araplar var, Türkmenler var, Ezidiler var
ama orada ağırlıklı olarak yaşayan Kürt halkı bu
saldırılara maruz kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Bakın, daha geçen gün, Türkiyenin
desteklediği ve maalesef her türlü yardımı
yaptığı ve Millî Suriye Ordusu adı verilen, daha önceki
Özgür Suriye Ordusu çeteleri
Siz maalesef onlara Kuvayımilliye
diyorsunuz ve 1919un geleneğini de yüz yıl sonra ortadan
kaldırmış oluyorsunuz. Onlar Kuvayımilliye filan değil;
çok açıkça, insanlık suçu işleyen çeteler. Onların
savaş suçu işlediklerine dair Birleşmiş Milletler dâhil
olmak üzere uluslararası insan hakları örgütlerinin
hazırladıkları raporlar var ve bu çok ciddi iddialarla
karşı karşıya kalınmış vaziyette. Mesela o
çeteler Tel Rıfatta geçen günlerde bir katliam gerçekleştirdiler; 10
kişi öldü, 8i çocuktu. Bütün fotoğraflar ortaya çıktı ve
bu çeteler ne yazık ki Türkiyede çok önemli bir organizasyonmuş gibi
destekleniyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Yani şimdi ben bir laf söyleyeceğim,
biliyorum, çok insan havaya zıplayacaktır ama kuzey ve doğu
Suriyede bu çeteler eliyle sürdürdüğünüz vekâlet savaşı
doğrudan doğruya o bölgede yaşayan ağırlıklı
olarak Kürt halkına yöneliktir, başka kimseye değil. Kürt
halkının o bölgede siyasi olarak bir statü kazanmasını,
kendi kimliğini kazanmasını, kendi kendine yönetecek
organları geliştirmesini engellemek amacıyla
yapılmış olan bir şeydir; bunu defalarca tartıştık
burada, tartışmaya da devam edeceğiz. Türkiye'nin dış
politikasını diyalogdan çıkardınız, her aşamada
askerî çözümle sonuç almaya çalışan bir anlayışa
yerleştirdiniz. Budur tartıştığımız konu
esas itibarıyla.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Türkiye'nin
dış diplomasisini çökerttiniz ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Son kez, buyurun. Lütfen
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
zannediyorsunuz ki askerî güç gösterileriyle
dış politikada bir sonuç elde edebilirsiniz. Bunun böyle
olmadığını İdlibde gördük, yarın Libya
meselesinde göreceğiz, ertesi gün Kuzeydoğu Suriyede göreceğiz.
Nasıl bir şey bu yaptığınız? Sizin
başlattığınız bir operasyonu, bir işgal
girişimini Lavrov sonuçlandırdı, sizden bir gece önce
Bitmiştir operasyon. diye açıklama yaptı. Böyle bir dönemi
yaşıyor Türkiye ve bu, kesinlikle iç politika ve dış
politika açısından kabul edilebilir bir şey değildir.
Suriyede meşru olmayan, Libyada da meşru olmayan güçlerin
yanında yer alıyorsunuz ve bunun üzerine bir cumhuriyet
politikası inşa etmeye çalışıyorsunuz. Bu,
yanlıştır; bu politika, Suriyede nasıl duvara
tosladıysa önümüzdeki günlerde bir kez daha duvara toslayacaktır,
bunu hep birlikte göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Siz kimin
yanında yer alıyorsunuz?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitmez tükenmez
bir çatışma dürtüsünden vazgeçerek diplomasiyi tekrardan birinci
sıraya yerleştirmek gerekiyor. Buna işaret etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
33.-
Çanakale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvkili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasında işgal
diye ifade ettiği yaklaşımı reddettiklerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Grup
Başkan Vekilinin uzun uzun anlatmış olduğu, özellikle
işgal diye ifade ettiği, bizi de rencide eden bu
yaklaşımı reddediyoruz. İşgal diye ifade
ettiği, bu milletin, Meclisin ortak tezkeresiyle kabul ettiği bir
operasyonun
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ortak değil.
Niye ortak diyorsun?
BAŞKAN Müsaade ederseniz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet, bütün partilerin
katıldığı bir tezkere kabulüyle beraber ülkenin terörle
olan mücadelesinde büyük bir başarıdır, gururdur. Her ne kadar
işgal dese de buna ilişkin gerekçelerimiz defaatle Meclisin
zabıtlarında vardır Sayın Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ikinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
söz talebim var benim de.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Millî Savunma Bakanı Hulusi
Akarın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bakanları dikkatle dinledik, bir Sayın Bakan
tarafından yapılan ve aslında millî bir iş
yapıyormuş ambalajı içinde, millî savunmaya, millî
güvenliğe, millî çıkarlara son derece tehdit oluşturacak bir
işi kamufle etmeye çalışan bir söylem bu Meclis çatısı
altında tutanaklara geçirildi. Öncelikle şunu söyleyelim: ALTAY
tankıyla ilgili bir ihale yapılması başka bir şey ki
oradaki sorun şudur: İki firma girer, firmalardan biri daha sonra
kendi başına değecek sihirli değneği bilerek teklif
verir, öbür firma hiçbir teşvikten habersiz normal bir teklif verir ama
bu, daha sonra Ethem Sancakın kendi ağzından dinlediğimiz
Cumhurbaşkanımız beni çağırdı Sana bir iş
vereceğim. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sermayenin sözcülüğü
gibi oldu Özgür Bey.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben bu işin
altından kalkamam, Katarlıları ortak ederseniz olur. dedim.
Yanımda Katar Emirini aradı, sağ olsun, olumlu
yaklaştılar. Sonra bana, benim gibi deli bir Karadenizli buldu,
onunla ortak olduk. diye anlattığı serüvenin içinde, 2013te
BMCye el konulup da Ethem Sancaka verilmesinden başlayan, ta buraya
kadar gelen, içine Cumhurbaşkanının 4 kez imzasıyla adrese
teslim yatırım, sahibinden bedava arsa verilmesi, yandaşa
teşvik olarak söylenen 2 Ağustos 2018 genelgesi, özelleştirme
kapsamı dışına çıkarılmadaki korkunç hamle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, gayet
iyi bilirsiniz, 4046 sayılı Kanunun 2nci maddesinin (i) bendi der
ki: Bir yeri özelleştirme kapsamı dışına
çıkaracaksanız burada yüksek kamu yararı ve millî güvenlik için
yüksek bir tehdit ya da fayda olacak. Siz, bunu özelleştirmenin dışına
çıkardınız mı bir daha orayı özelleştiremezsiniz
ama 20 Aralık 2018de, Sayın Recep Tayyip Erdoğan
imzasıyla, işletme hakkının verilmesi yöntemiyle
özelleştirmesinin yapılmasına ve bu işlemlerin 31/12/2019a
kadar tamamlanmasına yani tankın üretimi için birine Sen düşük
teklif ver, gerisini biz halledeceğiz. diyeceksiniz, öbür firmaya
diyeceksiniz, sonra arazi için ve akla gelmez bütün teşvikler
Burada
sayalım, 16 tane teşvik vereceksiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sermayenin sözcülüğüdür
bu, sermayenin sözcülüğü!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kime? Katar ordusuna. Kime?
Dönüp de Sen Mevlâna ol ben Şemsin olayım. diyerek sana
yalakalıkla senden teşvik isteyen adama. Kime? Karadenizli bir
deli. diye söylenen ama kardeşinin ne işler çevirdiğini
hepinizin benden daha iyi bildiğiniz bir iş adamına.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Yalan yalan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu millî bir projedir ve
Sakarya Tank Palet Fabrikası ki Allaha şükür orada obüs
tankının üretildiğini herkes bilir de, milletvekilleri olarak
orada tank ve palet üretildiğini elbette biliyoruz. Ama, bu kürsüye
çıkıp da milletin Bakanı, bu kadar utanç verici, gayrimillî bir
hikâyeyi millî bir serüven olarak anlatamaz; ayıptır,
yazıktır, günahtır. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Senaryo, yalan
hepsi!
BAŞKAN Sayın Akçay
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Türkiye'nin Suriyenin kuzeyinde gerçekleştirdiği harekâtların
işgal ve Kürtlere karşı harekâtlar şeklinde dile
getirilmesinin gerçekleri örtmeye yönelik propaganda niteliği
taşıdığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Türkiye'nin, Suriyenin kuzeyinde gerçekleştirdiği harekâtlar,
sürekli temcit pilavı gibi âdeta bir tekerleme hâlinde işgal,
Kürtlere karşı harekâtlar şeklinde dile getiriliyor. Bizce,
bunların içi boş ezberlerden bir farkı yoktur, başka bir
anlamı da yoktur ve gerçekleri örtmeye, örtbas etmeye yönelik bir
propaganda niteliği taşımaktadır. Orada terör örgütü PYD/PKK,
DEAŞla çok ciddi bir mücadele yürütülmüştür ve bu harekâtlar,
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı
Harekâtı ve diğer harekâtlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
bütün dünyaya örnek olacak
şekilde, insani bakımdan, askerî bakımdan, harekâtın
icrası bakımından, sivillerin zarar görmemesi
bakımından dünyaya örnek, başarılı harekâtlardır.
Bunları karalamaya hiç kimse kalkışmasın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu harekâtların terör
örgütlerine karşı yapıldığı aşikâr ve
-Afrinin de durumu- Afrindeki halk kurtarıcı olarak
karşıladı. O nedenle huzurun, can ve mal güvenliğinin
sağlandığı bu harekâtlara karşı çıkmak
aynı zamanda Türkiyenin güvenliğine de karşı
çıkmaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Turan, buyurun.
36.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Göz göze anlaşıyoruz
herhâlde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kısa tutun.
dediniz, zaten iktidar olmanın kaderi bu. Özgür Bey çok konuşacak,
Bülent Bey az konuşacak, böyle bir durumumuz var.
BAŞKAN İktidar çalışacak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Eyvallah.
Dolayısıyla, polemik olmaması için
şunu ifade etmek istiyorum: Sayın Başkan, konu Mecliste de
kamuoyunda da sayısız kez tartışıldı. Özgür
Beyin beni, benim onu ikna etme imkânım yok gördüğüm kadarıyla.
O yüzden, fabrika orada, işçiler orada. Biz tank üretecek bir ülkenin
evladı olmaktan gurur duyuyoruz. Dolayısıyla, kamuoyunun
vicdanında karşılık bulan, aklında, izanında
karşılık bulan bu konunun bizim nezdimizde
kapandığını ifade etmek isterim Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
dakika
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Aynı
şeyleri söyleyip duruyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, tamam, müsaade edin
arkadaşlar. O kararı ben vereyim, müsaade edin.
Siz kapattınız, şimdi de Sayın
Özel kapatacak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) On dakika da ben
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, devreye para girince millîlik ve
yerliliğin kalmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, Sayın
Başkan; bütün milletvekillerimize ve milletimize Cumhuriyet Halk Partisi
olarak şöyle sesleniyoruz: Devreye para girince ne millîlik ne yerlilik
kalıyor. Yerlilik ve millîlik burada belli oluyor. Tank Palet bir turnusol
kâğıdı, batırdığında eğer orada
yeşil görüyorsan yerli ve millî değilsin;
batırdığında, bu milletin çıkarlarını
görüyorsan, direniyorsan, karşı çıkıyorsan ve Tank Palet,
halktır, millettir, milletin çıkarıdır, savunulmalıdır.
diyorsan işte sen o zaman gerçekten millîsindir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tamam. Sayın Özel, teşekkür
ettim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, zaten
daha önce de benzer şeyler kayıtlara girmişti.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi
(1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk
Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
A) ADALET
BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yargıtay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) CEZA
İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
(Devam)
1) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye
Adalet Akademisi 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Adalet Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E)
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler
ve Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN
HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE
MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
(Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
K)
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye
İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
İstatistik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) HAZİNE
MÜSTEŞARLIĞI (Devam)
1) Hazine
Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
N) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî
Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
Savunma Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine geçeceğiz.
Değerli arkadaşlar, soru-cevap işlemi
toplam yirmi dakika; on dakikasını sorulara, on dakikasını
da cevaplara ayıracağız.
İlk söz, ilk soru Sayın Çelebinin.
Buyurun Sayın Çelebi.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tank Paletle ilgili sorularım olacak. 3
firmanın girdiği tank ihalesinde fabrikanın tahsis edileceğine
dair madde şartnamede var mıdır? Kazanan firmaya on
yıllık alım garantisi verilmiş midir? Yüzde 12,5 kâr
garantisi verilmiş midir? Tedarik edilecek mal ve hizmetler için yüzde 20
avans ödemesi yapılacak mıdır? Gecikme cezası yüzde 10 mu
olacak yani her hâlükârda yüzde 2,5 kâr edecek midir yüklenici? Millî
sırlar tam ve eksiksiz olarak yükleniciye teslim edilmiş midir? On
yılda kaç adet FIRTINA-2 üretimi yapılacaktır ve kaç adet
alım garantisi verilmiştir diyorum.
Ayrıca, tanık olmak isteyen kumpas mağduru
komutanlarla husumet konusunu netleştirir misiniz Sayın Bakanım?
Bunu yazan avukatı azledecek misiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arık
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Adalet Bakanına: Sayın
Bakan, Kayseri Baro Başkanı sosyal medyasından kamuoyuna bir
açıklama yaptı. Kayseride FETÖ artığı, sözde
FETÖsavar, FETÖ borsası kurmuş bir avukatın ve kişilerin
olduğunu; bu avukatın ülkenin ve şehrin kaos ve kargaşa
ortamını fırsat bilerek Barodan kanuna ve hukuka
aykırı haksız talep ve isteklerde bulunduğunu; bu talep ve
istekleri reddedilince de Kayseri şehrine, bu şehrin ekmeğinin
ve işinin peşinde koşan dürüst ve onurlu insanlarına,
şehrin yönetici ve siyasilerine her türlü iftira ve
saldırıları yaptığını söyledi. Sayın
Bakan, bu durumdan haberiniz var mı? Kim bu FETÖ borsasını kuran
avukat ya da kişiler? Barodan kanuna ve hukuka aykırı istenilen talepler
nelerdir? Bu avukat ya da kişiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akın
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, 3 Bakan burada ve şu anda Balıkesir Susurlukta Yörsanda
büyük bir kriz var.
Hazır 3 Bakanı burada bulmuşken
onlara sormak istiyorum: Balıkesir Yörsan işletmesindeki
işçilerimiz ve çiftçilerimiz için bıçak kemiğe dayanmış
durumda. Konkordato süresi dolmak üzere olan Yörsanın iflasının açıklanacağı
dedikoduları var ve hem çalışanlar hem de süt üreticileri
tedirgin durumdalar. Milyonlarca lira alacağı olan çiftçilerimiz var.
300-350 işçimiz fabrikanın önünde polislerle bir tedirginlik hâlinde.
Şimdi, daha önce bu kriz olduğu zaman
iktidar söz vermişti, demişti ki: Yörsanda kimse mağdur
olmayacak. Fakat şu anda iktidardan kimse yok. İktidar suspus
olmuş durumda. Oradaki arkadaşlarımız, oradaki işçi
kardeşlerimiz çok tedirgin. Çiftçiler zaten para kazanamıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Adalet
Bakanı, Uluslararası Gazeteciler Federasyonunun 1 Aralık 2019da
verdiği tutuklu gazeteci sayısıyla, Çinden sonra dünya 2ncisi
olduğumuz görülmektedir. Bu sayı nedir? Cezaevlerinde bebekleriyle,
çocuklarıyla hapis yatan tutuklu kadın sayısı kaçtır?
Yetişkin koğuşları çocukların
yaşamlarını sürdürmesi için ne kadar uygundur ve bu çocukların
cezaevlerinde büyümesi insan hakları ihlali değil midir?
Sayın Maliye Bakanı, esnafın
çoğu iş yerini kredi kartıyla döndürmeye
çalışıyor. Vergi borcundan dolayı esnafın
hesaplarına e-haciz konulmakta. Bankalar esnafın kredi mevduat
hesapları dâhil tüm hesaplarını kapatmakta. Zor durumdaki esnaf
vergi borcunu ödemek istiyor ancak eşit taksitle yapılandırma
isterken üçte 1inin peşin alınması esnafı bu ekonomik
krizde daha da zorlamaktadır. Vergilerin
yapılandırılmasına eşit taksitlendirme düşünüyor
musunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Adalet Bakanımıza: FETÖden
haklarında ihraç işlemleri yapılmış yargı
mensupları, hâkimler ve savcıların vermiş oldukları
kararların ve davaların yeniden işleme alınmasını
düşünüyor musunuz?
Maliye Bakanımıza: Yeni düzenlemeyle vergi
mükelleflerinden kesilecek faturalardan 5 bin TL üzeri, mükellef olmayanlardan
kesilecek faturalardan da 30 bin TL üzeri GİB sisteminden e-fatura kesilmesi
mecburiyeti geliyor. Buna göre, örnek olarak nakliyatçılar,
kaportacılar, sanatkârlar, besicilik yapan çiftçiler, boyacılar,
mobilyacılar ve belli bir yaş üzerinde olan ve bilgisayar
kullanmayı bilmeyen esnaf ve sanatkârlar sıkıntı
yaşayacak, belki de iş yerlerini kapatacak. Bu konu hakkında
yeni bir çalışmanız var mı veya erteleme olacak mı?
Yeni bütçemiz devletimize, ülkemize
hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Emeklilikte
yaşa takılanlar, 1999 yılında çıkarılan yasayla
yaş düzenlemesi getirilenlerdir. Ancak 2008 yılında Adalet ve
Kalkınma Partisi aylık bağlama oranını
değiştirdi, emeklilik yaşını kademeli olarak 58den
65e çıkardı. Yirmi beş yıl devletine hizmet etmiş,
vergi ödemiş, prim ödemiş çalışanlar, istekleri
dışında yapılan düzenlemelerden mağdur oldukları
için yaş düzenlemesinin kaldırılmasını istemektedir.
Beş yıldır Suriyeden gelenler için 40 milyar harcama yapabilen
iktidar, EYTlilerin -hak ettiği- hakkını neden vermemektedir?
İşsiz kalan, prim ve günü tamam olan EYTli neden açlığa
mahkûm edilmektedir? Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu? Aylık
bağlama oranıyla emekli maaşları da tepetakla
gitmiştir. İntibak düzenlemesi düşünüyor musunuz? EYT
mağduru kaç kişidir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erim
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Ne
güvenlikten vazgeçeriz ne adaletten ne de güçten vazgeçeriz. Vatan elden
gittikten sonra ne yapayım parayı, pulu. Lafa gelince
Barış! Barış! diyenler bıraksınlar
silahları, bıraksınlar terörü. Tek vatan, tek millet, tek
bayrak, tek devlet!
Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı ve Millî Savunma
Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesi
hayırlı ve uğurlu olsun.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Savunma Bakanına: Dünyada birçok
basın organı Türkiyede bulunan İncirlik Üssünde ABDye ait
nükleer silah olduğunu yazdı, hatta bu silahların buradan
taşınmasının bile gündeme geldiği yazıldı.
Bizler ise hâlen İncirlikte nükleer bir silah olup
olmadığını bilmiyoruz. İncirlikte yaşayan
vatandaşlarımız başta olmak üzere, tüm Adanalılar
haklı olarak kaygılı ve bir açıklama bekliyor. Soru
önergesi veriyoruz, cevap alamıyoruz. Ben bir kere daha buradan soruyorum:
İncirlik Üssünde nükleer silah var mıdır, varsa bu
silahların cinsi nelerdir?
İkinci sorum Hazine ve Maliye Bakanına:
Vergi ve SGK borcu, trafik cezası, mahkeme harcı, idari para
cezaları gibi borcu olan milyonlarca vatandaşın banka
hesapları bloke ediliyor; bize son dönemlerde en çok gelen talep ve
şikâyet bu konuda. Bu uygulama özellikle çok sayıda esnafı iflas
noktasına getirdi. İnsanlar borçlarını keyfî olarak
ödememeyi tercih etmiyor. Nasıl devlet küçük alacaklarını bile
haciz yoluyla tahsil edecek kadar bir kriz içindeyse, vatandaşlarımız
da bugün kriz içinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Zeybek...
RAFET ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Adalet Bakanı, Adalet
Bakanlığı bünyesinde çalışan 4/Bli sözleşmeli
personele kadro verilecek mi? Yine, kâtiplerin maaş, lojman, servis,
yıpranma hakları ve en önemlisi mobbing sorunları için
çalışma yapılmakta mıdır?
Ayrıca, son günlerde İstanbulda görev
alan hâkim ve savcıların bir kısmının haklarında
disiplin kararı olmadan başka şehirlere sürüldüğü iddia
edilmektedir. Bu sürgünlerin gerekçesi nedir? Yargı içerisinde
İstanbul grubu adında veya başka isimlerle yargıyı
etki altına almak isteyen gruplar var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kasap...
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Albayrak, Zafer Havalimanı malum zarar ediyor, zarar etmede dünya rekoru
kırıyor, Nasıl zarar edilir? diye iktisat kitaplarına
girdi; zarar, beş yılda 25 milyon euro. Bağlantı
yolları da yok, yol bitmeden parası verildi; onlar da çöküyor, yol
çöktü, hazine çöktü. Sayın Bakan Albayrak, siz bir bor karbür
fabrikası sözü vermiştiniz. Şöyle: Bor karbür tesisinin daha
büyüğü Kütahyaya yapılacaktı, söz vermiştiniz.
Bir de onu soracağım: Aya 4 geliş, 4
gidiş yolu ne zaman yapacaksınız? Yapamayacağınız
şeyleri söylüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başarır, buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Hazine
ve Maliye Bakanına sormak istiyorum: Yanınızda Adalet
Bakanı oturuyor, bence daha önemli ve kutsal bir görev yapıyor. Ben,
beyefendiyi, Sayın Bakanı ve diğer bakanları sürekli
tarifeli uçaklarla seyahat ederken görüyorum, yalnız
şahsınız seyahatlerinizde sürekli özel uçak
kullanıyorsunuz. Ülkenin ekonomisi bu hâldeyken, esnafın,
işçinin durumu bu hâldeyken özel uçakla seyahat etmeyi, bütçeye bu yükü getirmeyi
doğru buluyor musunuz? Ayrıca, bu Bakanlardan daha farklı, özel
bir statünüz mü var merak ediyorum? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Durmuş Yılmaz, buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Hazine ve Maliye Bakanına üç sorum olacak. Bir:
Kısa, orta ve uzun vadede Merkez Bankasının İstanbula
taşınmasında Türkiye'nin ali menfaatleri nedir? Merkez
Bankasının Ankarada yapamadığı, İstanbulda
yapabileceği şeyler nelerdir? İki: Değerleme
hesabından bir kaynak kullandınız mı, ileride
kullanmayı düşünüyor musunuz? Üç: APİ portföyünün
artırılmasının amacı nedir?
BAŞKAN Soru işlemleri
tamamlanmıştır. Şimdi cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Gül, buyurun lütfen.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kayseri Baro Başkanının, FETÖ borsasıyla
ilgili, Kayseride birtakım avukatların olduğu ifadesi
Değerli arkadaşlar, nerede olursa olsun,
FETÖyle mücadele eden Türk yargısına, bu konuda böylesine bir
töhmeti kabul etmemiz mümkün değil. Ama bu konularla ilgili kimin hangi
iddiası varsa, öyle mışlı muşlu değil -kimse
farklı şekilde- öyle konuşma yapmadan dolaylı şeyler
değil
Kayseri Cumhuriyet
Başsavcılığı adliyenin içindedir, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu buradadır. Ben de HSK Başkanı olarak
söylüyorum: Her kim olursa olsun -ister avukat, ister bir zümre, ister bir
grup- FETÖyle mücadele eden ve milletin yargısı olan bu yargıya
kimse leke düşüremez. Yanlış yapan kim varsa sonuna kadar
takipçisi olacağız ancak kimin elinde hangi belge varsa
Öyle genel
ifadelerle yargıya leke sürecek şekilde değil; somut bilgiyle,
belgeyle kim yapıyorsa, hangi avukat yapıyorsa bu konuda yargıya
müracaat etmesi, HSKye müracaat etmesi hâlinde milletimiz adına sonuna
kadar takipçisi olmayı yüce Meclisin huzurunda ben bizzat söylüyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Tutuklu gazeteciler konusu: Tutuklu gazeteciler
konusunda, kimse Türkiyede gazetecilik mesleği yaptığı
için cezaevinde değildir. Türkiyede -en yakın zamanda- yargı
paketiyle birlikte çıkarılan ifade özgürlüğü çerçevesinde
Yargıtay yolu açılmıştır. Bir kişi ifadesinden,
düşüncesinden dolayı eğer ceza almışsa Yargıtay
yolu açılmıştır ve bu konuda her türlü imkân yine
getirilmiştir. Ancak bunun ötesinde, şiddet, terörü öven bir fiil,
eylem, söz varsa bunu hiçbir hukuk sistemi korumaz. Bu konuda, Türkiyede ifade
ve düşünce özgürlüğü konusunda hükûmetlerimiz ve Meclisimiz ifade
özgürlüğünü genişleten her türlü çalışmayı
yapmaktadır. İfade özgürlüğü bizim de güvence altına
aldığımız, genişleteceğimiz, bu konuda asla ama
asla taviz vermeyeceğimiz bir özgürlük alanıdır. Bu hususta,
ifade özgürlüğüyle ilgili konularda, bu özgürlüğün teminat
altına alınması hususunda elbette biz de özgürlük lehine
yaklaşım içerisinde olmaya devam edeceğiz.
FETÖden ihraç olanlarla ilgili verilen kararlar: Biliyorsunuz,
iadeimuhakeme yolu vardır. Bu konuda, gerek geçmişte kurulan kumpas
davalarının gerek birtakım hukuk dışı yollarla
verilen kararların iadeimuhakeme yoluyla yine yargı mercisi
tarafından düzeltilme imkânı vardır ve yine, bu konuda yasa
yollarına başvurulabilmektedir. Ayrıca, bu konuda FETÖcülerle
ve yapılan tüm hukuk dışı diğer uygulamalara yönelik
hâkimlerle ilgili de sonuna kadar soruşturma devam etmektedir, kim hangi
kumpası kurmuşsa hukuk çerçevesinde sonuna kadar hesapları da
sorulmaya devam edecektir.
Sayın Zeybekin Yargı içerisinde şu
grup var mı, bu grup var mı? sorusu: Belli gruplar söylendi.
Yargı hiçbir grubun yargısı değildir. Geçmişte
olduğu gibi vesayetçilere selam duran, brifingde esas selama geçip
cüppesini ilikleyen yargıçlara izin vermediğimiz gibi FETÖcülerle de
sonuna kadar mücadele ettik. Bir daha bu ülkeyi hiçbir grubun, hiçbir çetenin,
hiçbir oluşumun eline terk etmeyeceğiz, bu konuda hiçbir oluşuma
izin vermeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Kimin elinde hangi belge varsa
Bu yargı
82
milyonun, Türküyle Kürtyle, zenginiyle fakiriyle adliyenin
kapısından adalet için giren hiç kimsenin, hiçbir mağdurun o
hakkının, o hassasiyetinin, o duygusunun istismar edilmesine,
suistimal edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu konuda da hangi grup,
hangi çete varsa gelsinler, HSK Başkanı olarak söylüyorum, sonuna
kadar mücadele etmeyi yine burada taahhüt ediyorum çünkü yargı milletin
yargısıdır, hiçbir grubun yargısı değildir.
Yargının ideolojisi yoktur. Yargıyla ilgili, birtakım
grupların birtakım ideolojilerini, birtakım cemaatlerini oraya
taşımak isteyenlerle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türkiye
artık bir daha bu oluşumlara izin vermeyecektir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ya (!) Ya (!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo! Bravo!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Arkadaşlar, müsaade eder misiniz. Sayın
Bakanların şu an süreleri geçiyor ama.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
benim burada sadece tutanaklara geçmesini istediğim bir şey var:
Sayın Bakan ifadesinde
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
böyle bir usul yok ama.
BAŞKAN Ben süreyi ilave ederim Sayın
Turan, sorun değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bittikten sonra
söylesinler.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan
-zannediyorum öyle düşünmedi ama öyle ifade etti- Bu kanunların
hepsi Türküyle Kürtüyle, zenginiyle fakiriyle
cümlenizi doğru
bulmuyorum. Bu, Türk milletine aittir. O zaman, alt kimliklere girerseniz
Çerkezleri, Boşnakları, Arnavutları, Abazaları ne
yapacağız Sayın Bakan? Bunun düzeltilmesi açısından
istirham ediyorum sizden.
BAŞKAN Kayıtlara girmiştir.
Sayın Albayrak, buyurun lütfen.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI BERAT ALBAYRAK
Sayın Başkan, esnaf kredi borcu ve
yapılandırılması konusundan ve esnafa
kullandırılan kredilerden bahsedildi. Sadece bu yıl
Halkbankımız üzerinden yüzde 6 ve yüzde 8 maliyetiyle sübvanse,
önemli bir kısmı Hazine tarafından karşılanan
yaklaşık 50 milyar TLnin üzerinde 200 binden fazla KOBİmize,
esnafımıza kredi kullandırılmıştır ve bunun
yanında, yapılandırma şartları, 48inci madde
kapsamında on iki ay, yirmi dört ay, düşük maliyetli bir şekilde
yapılandırma çerçevesindeki imkânlar devam ettirilmektedir.
E-faturayla ilgili bir soru soruldu. E-fatura
sistemi, tamamen kayıt içine geçiş hususuyla alakalı. 5 bin lira
ve üzeri noktasındaki tüm meslek gruplarını kapsayacak
şekilde, sürecin başlangıcından itibaren buna göre
planlanmıştır. Lakin, eğer farklı sektörlerde
sıkıntı olursa bunun için yasa çıkarmaya gerek yok,
tebliğle gelen talebe göre biz bununla ilgili düzenleme yaparak bunu da
aşabiliriz, burada da bir sıkıntımız yok.
Bir vekilimiz -göremedim hangisi olduğunu- Bor
karbür yapıldı, yapılmadı
Ben o gün de ifade ettim,
birincisini Balıkesire -dönemimde- ikincisini de inşallah Kütahyaya
yapacağız. Balıkesirdeki inşaatımızın
temeli atıldı ve inşallah, Bakanımızdan
aldığım bilgiyle, Türkiye tarihinde ilk defa bor karbür,
nitelikli, katma değeri yüksek ve kilo ve ton bazında en yüksek katma
değerli maden geliri üretecek fabrikamızın inşaatı
başladı; inşallah, en kısa sürede bitecek. Biter bitmez,
teknolojinin yerelleşmesiyle ikincisini Kütahyaya yapacağız;
Allahın izniyle birçok noktada yapacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Devamlı özel uçakla uçuyor. Demek ki
bazı vekillerimiz İstanbula gitmediği için görmüyorlar;
devamlı THYyle ve AnadoluJetle uçtuğum için,
ağırlıklı bir şekilde, ezici bir şekilde uçtuğum
için ben muhalefet vekillerimizle karşılaşıyorum. Çok
nadir, acil bir durum olursa devletin uçağıyla -ki
Bakanlığıma bağlı bir uçak yok- uçtuğum zamanlar
olmuştur ama ağırlıklı bir şekilde THY veya
AnadoluJetle uçuyorum. Uçtuğum saatleri size atayım; inşallah,
birlikte, sizinle THY ve AnadoluJetle uçarız.
Merkez Bankasının taşınması
konusu gündeme geldi. Merkez Bankasının taşınması
konusu çok hassas bir konu. Mevzu son üç beş yıldır süregelen
Merkez Bankasının bazı bölümlerinin İstanbula
taşınması. Nedir? İstanbul, sadece bir finans merkezi
olarak değil, Türkiye ekonomisinin üçte 1inin merkezi olması
hasebiyle de küresel bir ekonomi merkezi olması itibarıyla sadece 9/5
değil, 7/24 bazı piyasalarla, kurumlarla, finansal kurumlarla,
uluslararası sektör ve firmalarla hemhâl olmayı gerektiren bir
şehirdir. Bu şehir kapsamında, nasıl İstanbul Finans
Merkezini küresel finansal rekabet noktasında bölgenin bir merkezi yapma
projesi olarak sadece bir inşaat projesi değil- bu manada yasal
düzenlemesiyle, finans mahkemeleriyle, FinTech kurumlarıyla, tüm bu
altyapı kurumlarıyla kamu kurumlarının özelinde düzenleyici
ve denetleyici -kamu bankalarının dışındaki-
kurumlarıyla bir merkez olmasının dışında, Merkez
Bankamızın da ilişkili kurumları -birçok kurumu yine
Ankarada kalacaktır- bu manadaki ilişkili kurumlarının da
geçmesi ülkemizin ali menfaatine hem de o kadar büyük ali menfaatine hizmet
etmektedir ki biz bundan gurur duyarız. İnşallah, 2022
yılında bunu tamamlayacağız.
Bunun dışında, değerleme
hesabından Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi olarak biz henüz hiçbir
şekilde, hiçbir para kullanmamıştık, kullanmadık,
kullanmayız da. Dünyanın en şeffaf Merkez Bankası
bilançolarından biri olarak 2001, 2002den sonra haftalık olarak
Merkez Bankası bilançosu en ince detayına kadar -ne kadar doları
var, ne kadar altını var, ne şekilde değerlendiriliyor-
hepsi bilançosunda yer alır; siz benden daha iyi bilirsiniz. Yeniden
değerleme hesabının ötesinde, yıllık Merkez
Bankası faaliyetlerinden kâr elde ederse bu elde ettiği kârların
hazineye dağıtımı söz konusu olduğunda hazinemize
alır, bunu da kullanır, ekonomimizin bütçesinde en iyi şekilde
kullanırız.
BAŞKAN Sayın Albayrak, teşekkür
ediyorum.
Daha, Sayın Millî Savunma Bakanımız
sorulara cevap verecek.
Sayın Akar, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR Ben,
süratle ve kısaca
Zaman yok. diyorsunuz. Daha sonra, gerekirse soru
soran arkadaşlarla görüşmeye hazır olduğumu da bilmenizi
istiyorum, yazılı cevap vermeye hazır olduğumu bilmenizi
istiyorum.
Birincisi: Suriyenin mevcut Hükûmetinin
dışarıda, sürgünde bir Hükûmeti var ve bu Hükûmet
Birleşmiş Milletler tarafından tanınıyor. Abdurrahman
Mustafa Beyin Başkanlığında bir Hükûmet var ve bu Hükûmet
kendince gerekli faaliyetleri yürütüyorlar. Bunların altında bir
Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay
Başkanlığı ihdas edildi, Salim İdrisin emir ve
komutasında faaliyetleri yürütüyor. Bizim beraber
çalıştığımız Suriye Millî Ordusu unsurları
dediklerimiz de bu hiyerarşi içinde görevlerini yapmaktadırlar.
İkincisi: İncirlikte Amerika
Birleşik Devletleriyle, hepinizin malumu olan, Savunma ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşması çerçevesinde faaliyetlerimiz devam
ediyor.
Diğer, Mehmet Ali Beyin sorduğu soruda
da
Birincisi, bütün patentler bize ait. İkincisi, millî sır
tanımı yok. Bakanlık bünyesinde bütün patentler korunacak.
Bununla alakalı, Millî Savunma Bakanlığı her türlü denetim
yetkisine sahip.
Ayrıca, biraz önce bahsettim, gözden
kaçmış olabilir; 119 kişilik çok kuvvetli bir ekiple oradaki,
fabrikadaki bütün faaliyetlerin -fiyat dâhil, kalite dâhil, yapılan
işler dâhil, planlama dâhil- denetlemesi ve takibi yapılacak.
Diğer taraftan da ifade etmemiz gereken
diğer bir husus, önemli bir husus: Bildiğiniz gibi, bu aralık ve
mayıstaki Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla bu
hadise, bu faaliyet gerçekleşti. Bunun üzerine bir grubun, bir partinin
diyelim, Halkın Kurtuluş Partisinin yaptığı müracaat
üzerine bu husus -biraz önce yine bahsettim, gözden kaçabilir-
Danıştayda incelendi, daha sonra Dava Daireleri Kuruluna
çıkarıldı ve her ikisinde de bu faaliyetin normal olduğu
konusunda uygun bulundu ve böyle bir karar verildi. Dolayısıyla,
faaliyetler hukuk devletinin gereklerine uygun şekilde yürütülüyor. Burada
eğer eksik, fazla bir şey varsa yazılı olarak cevaplamaya
da hazırım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Şimdi, sırasıyla ikinci turda yer
alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına geçilmesi hususunu
ve bütçeleri ile kesin hesaplarını ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Değerli milletvekilleri, rica ediyorum, oylama
sırasında sessizlik çünkü rakamları da takip etmemiz gerekiyor.
18 tane kurum oylaması yapacağız, biraz uzun sürecek. Sessizce
oylamalara katılmanızı rica ediyorum.
Adalet
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
08) ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 19.751.360.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Adalet
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Adalet
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 16.768.982.702,00
Bütçe Gideri 17.084.024.946,86
Ödenek Üstü Gider 886.843.430,55
İptal Edilen Ödenek 571.801.185,69
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
04) YARGITAY BAŞKANLIĞI
1) Yargıtay Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 505.290.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Yargıtay
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 465.597.000,00
Bütçe Gideri 223.083.328,80
İptal Edilen Ödenek 242.513.671,20
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
05) DANIŞTAY BAŞKANLIĞI
1) Danıştay Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 210.775.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Danıştay
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 162.412.585,08
Bütçe Gideri 160.312.044,85
İptal Edilen Ödenek 2.100.540,23
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları Kurumunun 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.41) CEZA İNFAZ
KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 994.196.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 989.196.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun
2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun
2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 5.253.099.000,00
Bütçe Gideri 4.589.490.027,00
İptal Edilen Ödenek 663.608.973,00
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 1.093.526.000,00
Tahsilat 4.849.014.471,43
Ret ve İadeler 2.784.413,09
Net Tahsilat 4.846.230.058,34
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun
2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.10) TÜRKİYE ADALET
AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet Akademisi 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 25.194.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 25.094.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Adalet
Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 25.402.000,00
Bütçe Gideri 18.327.776,68
İptal Edilen Ödenek 7.074.223,32
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 22.585.000,00
Tahsilat 16.265.850,23
Ret ve İadeler 761,00
Net Tahsilat 16.265.089,23
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul
edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
23) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 93.163.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Hâkimler ve
Savcılar Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 64.966.000,00
Bütçe Gideri 60.799.092,72
İptal Edilen
Ödenek 4.166.907,28
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.61) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 17.122.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 17.022.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları
okutuyorum:
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 9.561.013,10
Bütçe Gideri 8.174.677,13
İptal Edilen Ödenek 1.386.335,97
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 8.054.000,00
Tahsilat 8.526.124,71
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.11)
KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KURUMU
1) Kişisel Verileri
Koruma Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 46.383.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 46.383.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 30.503.000,00
Bütçe Gideri 20.906.089,42
İptal Edilen Ödenek 9.596.910,58
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamı
okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 30.503.000,00
Tahsilat 31.038.196,97
BAŞKAN Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
12) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 468.270.853.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 237.223.303.133,00
Bütçe Gideri 236.660.328.815,92
İptal Edilen Ödenek 562.974.317,08
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
12.76) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 4.074.536.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığının 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 3.473.847.217,00
Bütçe Gideri 3.378.939.622,34
İptal Edilen Ödenek 94.907.594,66
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.06) KAMU İHALE
KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 100.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 100.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu İhale Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 163.170.000,00
Bütçe Gideri 161.274.452,25
İptal Edilen Ödenek 1.895.547,75
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 144.000.000,00
Tahsilat 150.192.959,19
Ret ve İadeler 151.141,38
Net Tahsilat 150.041.817,81
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
40.35)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 40.015.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 39.015.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 38.187.000,00
Bütçe Gideri 31.885.669,79
Ödenek Üstü Gider 10.883,23
İptal Edilen Ödenek 6.312.213,44
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 32.999.000,00
Tahsilat 34.370.567,28
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2018 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
42.10) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
|
|
GENEL
TOPLAM 49.709.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 49.709.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2018 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 43.430.000,00
Bütçe Gideri 26.897.199,25
İptal Edilen Ödenek 16.532.800,75
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 43.430.000,00
Tahsilat 25.300.910,48
Ret ve İadeler 13.627,62
Net Tahsilat 25.287.282,86
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
32.75) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 427.532.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye İstatistik
Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 381.151.765,68
Bütçe Gideri 326.646.027,72
İptal Edilen Ödenek 54.505.737,96
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.04) BANKACILIK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 801.500.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 801.500.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 450.000.000,00
Bütçe Gideri 140.153.005,62
Ödenek Üstü Gider 163.648,89
İptal Edilen Ödenek 310.010.643,27
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 450.000.000,00
Tahsilat 469.163.958,14
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Hazine
Müsteşarlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
07.82) HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
1) Hazine Müsteşarlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 99.456.930.241,82
Bütçe Gideri 96.445.984.093,20
İptal Edilen Ödenek 3.010.946.148,62
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 705.594.140,57
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine
Müsteşarlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabı kabul edilmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.03) SERMAYE
PİYASASI KURULU
1) Sermaye Piyasası
Kurulu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
GENEL
TOPLAM 321.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 321.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sermaye Piyasası
Kurulu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 281.663.000,00
Bütçe Gideri 270.800.547,93
İptal Edilen Ödenek 10.862.452,07
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 273.627.000,00
Tahsilat 290.370.289,25
Ret ve İadeler 1.061.364,50
Net Tahsilat 289.308.924,75
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
09) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 53.859.342.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığının 2020 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 52.235.002.468,74
Bütçe Gideri 39.643.691.076,44
Ödenek Üstü Gider 2.994.430.692,48
İptal Edilen Ödenek 15.353.777.005,77
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 15.428.052.984,79
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece
ikinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları kabul
edilmiştir. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmalarını temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, ikinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa
göre, kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin hesaplarını
sırasıyla görüşmek için 12 Aralık 2019 Perşembe günü
saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.44
(x) 129, 130 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 09/12/2019 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.