TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
31inci
Birleşim
12
Aralık 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Katar Devleti
Şura Meclisi Başkanı Sayın Ahmad Bin Abdullah Bin Zaid Al
Mahmoudun beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaret etmesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 5/12/2019
tarih ve 577966 sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna
ilişkin tezkeresi (3/1025)
2.-
Cumhurbaşkanlığının, 2019 yılı Haziran
ayında yapılan 108inci Uluslararası Çalışma
Konferansında kabul edilen, 21/6/2019 tarihli ve 190 sayılı
Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan
Kaldırılmasına İlişkin ILO Sözleşmesi ile
21/6/2019 tarihli ve 206 sayılı Çalışma Hayatında
Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin
ILO Tavsiye Kararı hakkında Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanı tarafından bütçe müzakereleri sırasında
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi sunulmasına ilişkin tezkeresi
(3/1026)
B)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Katar Şura Meclisi
Başkanı Ahmad Bin Abdullah Bin Zaid Al Mahmouda Hoş geldiniz.
denilmesi
III.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 129)
2.- 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
A)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1) Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) NÜKLEER
DÜZENLEME KURUMU
1) Nükleer
Düzenleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL
BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D)
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU
1) Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN
TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F)
NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Nadir
Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE
PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden ve
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
Ğ)
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI
1) Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
1)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET
PERSONEL BAŞKANLIĞI
1) Devlet
Personel Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
İ)
MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
1) Mesleki
Yeterlilik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki
Yeterlilik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
Kürtlerin bir dostu, bir yakını varsa onun da Türkler olduğuna
ilişkin açıklaması
3.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Kürtün bu memlekette bir
derdi varsa onu Türkün çözeceğine ilişkin açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, nasıl Kürt
halkı Türk halkına düşman değilse Türk halkının
da Kürt halkına düşman olmadığına, iktidarın
politikalarının bir halka düşman hukuku uygulanmasına yol
açmasını eleştirdiklerine ilişkin açıklaması
5.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancarın Genel Kurulda yaşanılan gerginlik nedeniyle
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki ifadeleri duyamadığı için temiz bir
dille konuşmaya davet edemediği kanaatini
taşıdığına ve hukuken suç olan,
ayrımcılık yapan bir konuşmaya tahammül etmelerinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, inanç ve vicdan özgürlüğünün Halkların Demokratik
Partisi açısından temel bir değer olduğuna, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı
2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerinin herhangi bir yanlış
anlamaya yol açmasından üzüntü duyacaklarına ilişkin
açıklaması
7.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, inançlarla kavga eden
bir parti olmadıklarına, siyasi bir eleştiri
yaptığına ve kürsüde konuşturulmayarak ifade
özgürlüğünün engellendiğine ilişkin açıklaması
8.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegüye yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerinden dolayı İç Tüzükün 161inci maddesinin (3)üncü
fıkrası gereğince ceza verilmesini talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
9.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerinden dolayı İç Tüzükün 161inci maddesinin (3)üncü
fıkrası gereğince ceza verilmesi konusunda ısrar
ettiklerine ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Halkların
Demokratik Partisi olarak inanç ve vicdan özgürlüğünü yaralayacak, rencide
edecek herhangi bir söylemi, politikayı bugüne kadar
kullanmadıklarına ve kullanmayacaklarına ilişkin
açıklaması
11.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün özür dilemediğine
ilişkin açıklaması
12.- Ankara
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Ağrı Milletvekili
Dirayet Dilan Taşdemirin 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.- Ankara
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülümün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
15.- Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Züleyha
Gülümün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi
ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasında kullandığı dilin
bölücü ve ayrıştırıcı bir dil olduğuna
ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kürt
coğrafyası, kürdistan coğrafyası kavramlarını
tarihsel ve sosyal bir gerçekliğe işaret edebilmek için
kullandıklarına ilişkin açıklaması
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
Ahıskalılar gibi sürgüne uğrayan boylardan birinin de Hotonlar
olduğuna ve ülkemizin Hoton Müslümanlarına desteğinin
sürdüğüne ilişkin açıklaması
19.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Türkiyedeki birçok bankanın tahsil
edilemeyen alacaklarını varlık şirketlerine devretmesiyle
vatandaşların ağır bedellerle
karşılaşacağına ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhanın, ÇED raporu iptal edildiği hâlde Kocaeli
ili Sungurlu Barajı yapımı işlemlerinin
başlatılmasının doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
21.-
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın, Türkiyedeki ekonomik
kriz nedeniyle kamu hastanelerinin alarm verdiğine ilişkin
açıklaması
22.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, 1 Ocak itibarıyla filtre takmayan
santrallere nasıl bir işlem uygulanacağını, 7186
sayılı Yasanın 32nci maddesinde ifade edilen hak ve
yükümlülüklerin neleri kapsadığı ile filtre takma süresini
uzatıp uzatmadığını Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
23.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, taşeronda
çalışanlar için yapılan düzenlemelerin yetersiz
kaldığına ilişkin açıklaması
24.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, 82 milyon insanın
bütçe hakkının gasbedildiğine, Cumhurbaşkanının,
Bakanların, milletvekillerinin suç işleme, kanunları
çiğneme özgürlüğünün mü olduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
25.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin, on iki bin yıllık tarihe
sahip olan Hasankeyfin dünya mirasına alınması için neden
UNESCOya başvuru yapılmadığını, Hükûmetin
tarihsel ve kültürel katliamın izahatını nasıl
yaptığını ve Hasankeyfin yok edilmesine karşı
çıkan sivil toplum kuruluşları ile yöre halkının
görüşlerinin alınıp alınmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Katarın Türkiyedeki
yatırımlarına ilişkin açıklaması
27.- Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, ekonomik krizin işverenden esnafa kadar
herkesi derinden sarstığına ilişkin açıklaması
28.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, çiftçilerin elektrik
borçlarının tahsilatının hasat yapılan ayda
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
29.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Nizip Çayının
ıslah edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, genel sağlık
sigortası primlerini yatıramayan vatandaşların
sağlık hizmetlerinden yeterli düzeyde
yararlanamadığına, Kütahya ili Yoncalı Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Hastanesinin
Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlanarak hizmet veremez
hâle getirildiğine ilişkin açıklaması
31.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın, Antalya ili Serik ilçesi Kadriye
Mahallesindeki halk plajının belediye tahsisinin
kaldırılıp kaldırılmadığı hususunda
bilgi verilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
32.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, 2020 Yılı Programında
Mersin ili Erdemli ilçesi başta olmak üzere, Silifke, Aydıncık,
Bozyazı, Anamur, Gülnar ve Mut ilçeleriyle ilgili yatırım
programı olup olmadığını Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından öğrenmek istediğne ilişkin açıklaması
33.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, mahkeme kararına
rağmen Eskişehir ilinde termik santral yapma ısrarına devam
edilip edilmeyeceğini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından, eşi
tarafından katledilen Ayşe Tuba Arslan cinayetiyle ilgili davaya
müdahil olunup olunmayacağını, sürecin işleyişine
ilişkin Adalet Bakanlığından bilgi alınıp
alınmadığını, Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Başkan Vekilinin yapıldığını söylediği
incelemenin ne aşamada olduğunu Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
34.- Ankara
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Balıkesir Milletvekili
Ahmet Akının 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bakanların bütçe görüşmelerinde Genel
Kurul salonunda bulunmamasını kabul etmediklerine ve Bakanlar Genel
Kurul salonundaki yerlerini alana kadar Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mithat Sancardan birleşime ara vermesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
37.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın ilinin JESlerle çevrili
olması nedeniyle Aydınlıların sağlık
sorunları yaşadığına, Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanının Aydın iline sahip çıkmayı
düşünüp düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet Halk Partisi olarak ABD Senatosunun
Ermeni tasarısını kabul etmesi nedeniyle Amerikan emperyalizmini
kınadıklarına, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Zehra Zümrüt Selçukun 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, ABD Senatosunun Ermeni
tasarısını kabul ettiği bilgisinin teyit edilmesi hâlinde
taraflı, milletimize, tarihimize hakaret ve iftiraları içeren bu
karara karşı Meclis olarak hareket etmenin uygun olacağına
ve Türkiyeye ilişkin ABD Senatosu Dış İlişkiler
Komitesinden geçen yaptırım kararlarını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
40.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak sözde Ermeni yasa tasarısı ABD Senatosundan
çıkmışsa ortak kınama kararı
alınmasının yerinde olacağına ilişkin
açıklaması
41.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Dışişleri
Bakanlığımızdan alınan bilgiye göre sözde Ermeni
tasarısının ABD Senatosundan geçtiğine, kararın yok
hükmünde olduğuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin buna en uygun
şekilde cevap vereceğine ilişkin açıklaması
42.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, 6007 sayılı Kanunla onaylanması
uygun bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında Ankarada
imzalanan anlaşma gereğince teknoloji transferinin mümkün
olamayacağını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının
bilip bilmediğini, Tank Palet Fabrikasının yüzde 50si teslim
edilen Katar Hükûmetinin savunma sanayisinde çıkarlarımız
karşısında hareket etmesi hâlinde nasıl bir
yaptırım uygulanacağını ve çıkarılacak olan
altının sadece yüzde 4üne razı olunması ile Kaz
Dağlarında yapılan katliama göz yumulmasının
sebeplerini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
43.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, tarihî meselelerin, tarihe ait konuların
dünya siyasetine malzeme yapılmasını doğru
bulmadıklarına ve Bakanlara yöneltilecek olan soruların
soru-cevap kısmında sorulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Grup Başkan Vekillerinin her gerek
gördüğünde 60a göre söz isteyerek düşüncelerini Genel Kurulla
paylaşabileceğine ilişkin açıklaması
45.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalının 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasında
sorunun tarihsel, toplumsal yanına dikkat çektiğine ilişkin
açıklaması
47.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Genel Kurulda eşit söz hakkı
tanıyarak düşüncelerini ifade etme imkânı sağlayan Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara teşekkür
ettiğine, 15 Temmuz şehit aileleri ile İstanbul
Beşiktaş katliamında şehit edilenlerin yakınları
için toplanılan bağışların hak sahiplerine teslim
edilmediğine, FETÖ terör örgütü Meclisi bombalamaya
başladığında Meclisin kapısını ilk
açanın Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olduğuna ilişkin
açıklaması
48.- Ankara
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Meclisteki müzakerelerin nasıl olacağı konusunu
vekillerin iyi bildiğine, 15 Temmuz darbe akşamı Mecliste AK
PARTİ, CHP, MHP milletvekillerinin bulunduğuna ve HDPnin darbeye
karşı olduklarını ifade ettiğine ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın,
tarafsızlığı gözetme konusunda hassasiyetinin yüksek
olduğuna ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki ifadelerinde İç Tüzükün disiplin hükümlerinin
uygulanmasını gerektiren bir durumun bulunmadığına
ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, prensip olarak
bütçe görüşmelerinde Bakanların Genel Kurul salonunda bulunması
gerektiğine ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin Bakanlar yerlerini
alıncaya kadar birleşime ara verilmesi talebini yerinde
bulduğuna ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Grup
Başkan Vekillerinin konuşma içeriğine
karışmayacağını ifade ettiği için herhangi bir
müdahalesinin olmadığına ilişkin konuşması
VI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İzmir Milletvekili Atila Sertelin, gerekli şartları
taşıdığı halde bazı basın
çalışanlarına basın kartı verilmediği
iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/21496)
2.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan
bir kamu spotuna ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/21507)
12 Aralık 2019
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
Gazel (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
31'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Katar Devleti Şura Meclisi
Başkanı Sayın Ahmad Bin Abdullah Bin Zaid Al Mahmoudun
beraberinde bir parlamento heyetiyle ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanının 5/12/2019 tarih ve 577966
sayılı Kararıyla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi
(3/1025)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Katar Devleti Şûra Meclisi Başkanı
Sayın Ahmad Bin Abdullah Bin Zaid El Mahmud'un, beraberinde bir Parlamento
heyeti ile birlikte ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 5/12/2019 tarih ve 577966
sayılı Kararıyla uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, gündemimize göre, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün üçüncü turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Üçüncü turda Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Nükleer
Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü, Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı,
Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçe ve kesin hesapları yer almaktadır.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (x)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (x)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
1) Devlet Personel Başkanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz
verilecektir. Bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilecek
ve şahıslar adına yapılacak konuşmaların süresi
ise beşer dakika olacaktır. Ayrıca, konuşmalar
tamamlanınca soru-cevap işlemi on dakika soru, on dakika cevap olarak
yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Durumu bilgilerinize sunarım.
Üçüncü turda siyasi parti grupları, yürütme ve
şahıslar adına söz alanların adlarını
sırasıyla okuyorum: Gruplar adına, Halkların Demokratik
Partisi Grubu: İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Diyarbakır
Milletvekili Musa Farisoğulları, Şanlıurfa Milletvekili
Ömer Öcalan, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı, İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülüm; Cumhuriyet Halk Partisi: Muğla Milletvekili
Süleyman Girgin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahin, İzmir Milletvekili Tacettin Bayır,
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal, Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu, Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Osmaniye
Milletvekili Baha Ünlü, Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Kırşehir
Milletvekili Metin İlhan, Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer,
Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş; Adalet ve Kalkınma Partisi: Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait
Kirazoğlu, Adana Milletvekili Abdullah Doğru, Gümüşhane
Milletvekili Hacı Osman Akgül, Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Balta,
Düzce Milletvekili Fahri Çakır, Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşı, Aydın Milletvekili Metin Yavuz, Zonguldak Milletvekili
Hamdi Uçar, Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen, İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrım, Samsun Milletvekili Fuat Köktaş, Sakarya
Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, Sivas Milletvekili Semiha Ekinci,
Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel; İYİ PARTİ: Denizli Milletvekili Yasin Öztürk,
Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar,
Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, Antalya Milletvekili Tuba Vural
Çokal; Milliyetçi Hareket Partisi: Antalya Milletvekili Abdurrahman
Başkan, Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Ankara
Milletvekili Erkan Haberal, İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan,
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçay,
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy.
Şahıslar adına, lehinde Düzce
Milletvekili Ayşe Keşir, aleyhinde Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalı.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına konuşmalara
başlıyoruz.
İlk söz İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı bütçesi üzerine HDP Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı;
enerji, maden, petrol, elektrik, kömür gibi konuları bünyesinde
barındıran müdürlükleri bulunan ve Türkiyenin yer altı
zenginliklerinde ve enerji temininde söz sahibi olan bir Bakanlıktır.
Bu Bakanlıkla vatandaşın doğrudan ilişkisi,
vatandaşın en çok bu Bakanlıkla temas ettiği nokta,
evlerindeki elektrik faturalarıdır. Elektrik faturalarının
her seferinde gitgide artış göstermesi ve zamlanması nedeniyle
artık evlerdeki elektrik faturaları aile bütçesinde önemli bir yer
tutmaya başlamıştır. Ayrıca bu
Bakanlığın doğaya ve çevreye verdiği zararlar da
-tabii kaynaklar bakımından, bunların çıkartılması
bakımından- Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla da
yarışır bir noktadır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
bulunduğumuz koşullarda yoğun olarak yenilenebilir enerji
çalışması yürütmesi, geleceğe yönelik olarak bu tür enerji
kaynaklarında arz güvenliğini sağlayacak yol haritaları
çizmesi gerekirken maalesef, bizler hâlâ fosil yakıtlarla enerji üretecek
olan santrallere teşvik vermeyi konuşmak durumunda
bırakılıyoruz. Ancak günümüzde çoğu Avrupa ülkesinde 2030
projeksiyonunda yeni bir termik santral kurulmayacağı belirtilirken
yalnızca Türkiye ve Polonya geleceğe dönük yeni termik santral kurma
planlamasından bahsetmektedir. Türkiyenin 2023 projeksiyonunda millî
kömür hedefi varken Portekiz dahi 2023 yılında kömürü tamamen
bırakacağını açıklamıştır.
Türkiyenin 2019 yılındaki enerji
üretimindeki yerli kaynak payı yalnızca yüzde 62,6 olarak
gerçekleşmiş, 2020 için ise bu oran yüzde 53,4 olarak tahmin
edilmiştir. Bu ne demektir? İstenildiği kadar yerli ve millî
kaynaklarımız denilsin, bunun adı daha çok dışa
bağımlı enerji politikalarına mecbur olmaya devam
edeceğiz demektir. Böyle bir durumda enerji tasarruf
politikalarının takip edilmesi, enerji verimliliği ve depolama
sistemleri üzerine AR-GE çalışmalarının yürütülmesi ve de
yenilenebilir enerji arz güvenliği üzerine odaklanılması
gerekirken görüyoruz ki Bakanlık, bu kalemlere ait bütçelerini dahi
verimli kullanamamıştır. Bakanlığın sunduğu
raporlara baktığımızda, 2019 yılı bütçesinde
enerji verimliliği desteği kalemi için ayrılan yaklaşık
olarak 14 milyon liranın yalnızca 9 milyon lirası
harcanmıştır. Enerji verimliliği konusu, üretilen enerjinin
taşınmasında yaşanan kayıptan, kamu binalarına ve
hatta hanelere kadar uzanan bir konudur. Öyle ki halihazırda açlık ve
yoksulluk sınırında yaşayan birçok yurttaş, son
yıllarda gelen zam üstüne zam nedeniyle, zor bela edindikleri doğal
gaz veya elektrikten dahi verimli olarak faydalanamamaktadır. TÜİKin
2018 yılına dair yaptığı gelir ve yaşam
koşulları temalı araştırmada yurttaşların
yüzde 39,6sı konutlarında izolasyondan dolayı ısınma
sorunu yaşamaktadır. Bu durum gösteriyor ki enerji
kullanımında yurttaşların yararına alınabilecek
olan önlemlerde dahi henüz çok temel eksikliklerle karşı
karşıya durmaya devam ediyoruz.
2023 yılında açılması planlanan
Akkuyu Nükleer Güç Santrali propagandası ise yine, Türkiyenin enerji arz
güvenliğini sağlamak ve enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak için elzem olduğu
şeklinde yapılmaktadır. Ancak nükleer güç santralinin devreye
gireceği tarihten itibaren on beş yıl boyunca Rusyaya verilecek
olan garanti bedelleri ve Türkiyenin nükleer yakıt üretemiyor oluşu
göz önünde bulundurulursa kesinlikle doğru değildir. Çünkü mevcut
santrallerin şu anda 4 dolara verdiği elektriği Akkuyu Nükleer
Santrali, tamamlandığında 12 dolar 35 sentten verecektir.
Yenilenebilir enerjiye verilen alım garantisi TLye çevrildiği halde
Rusyayla yapılan alım garantisi dolar olarak devam etmektedir.
Üstelik on beş yıl boyunca bu fiyat değişmeyecektir.
Değerli arkadaşlar, biz, Türkiyede
nükleer güç santrallerinden, bu şekilde enerji temininden vazgeçilmesi
gerektiğini savunan bir partiyiz ve bunu her alanda, her kürsüde dile
getiriyoruz. 2011 yılında nükleer enerji santralleri, nükleer güç
santralleri savunulurken ortaya konulan iki tane tez vardı; biri, 2023
yılı ekonomik hedefleriydi. Denildi ki 2023te bizim 2 trilyon dolar
civarında bir ekonomik hedefimiz olacak. Dolayısıyla bu 2
trilyon dolarlık hedef karşılığında biz,
bırakın, fabrikalara enerji teminini, evlere dahi enerji veremez
duruma geleceğiz. Oysa 2018 yılı itibarıyla
gerçekleşen hedef 784 milyar dolarda kalmıştır. Yani
hedeflenen 2 trilyon dolardır, gerçekleşen 784 milyar dolardır.
Şimdi, buradan kaynaklı olarak baktığınız zaman
demek ki bizim nükleer santrallere ihtiyacımız yok, o kadar enerjiye
ihtiyaç yok çünkü.
Diğer taraftan şöyle bir şey
savunuluyor, deniliyor ki 2011 yılında nükleer enerji santrallerinin
devreye sokulma kararı verilirken: Yenilenebilir enerji santralleri
pahalı, maliyetleri çok yüksek, nükleer santraller buna göre ucuz, o yüzden
biz bunu tercih ediyoruz. Fakat o yıldan bu yıla gelinen teknolojik
gelişmeler durumu tersine çevirmiştir. Yani şu anda,
yenilenebilir enerji kaynakları nükleer enerji santrallerinden daha ucuza
mal edilmektedir. Dolayısıyla bu gerekçe de ortadan kalkmıştır.
Zaten nükleer enerji santrallerinin dünya üzerinde yarattığı
felaketler, çevre kirlilikleri bilinmektedir. Bu bile bunlardan vazgeçilmesi
için yeterli bir gerekçedir.
Değerli arkadaşlar, ben, burada, daha
önceki bir konuşmamda dile getirmiştim. Aslında, çok
önemsediğim bir konu var bu konuyla ilgili: Çatı mevzuatı. 2018
Ocak ayında bu Mecliste bir karar çıkıyor, bir kanun
yapılıyor ve bir çatı mevzuatı çıkarılıyor.
Nedir bu çatı mevzuatı? Çatılara konan panellerle güneş
enerjisinden elektrik üretimiyle ilgili olarak bir mevzuat geçiyor. Şimdi
Avrupada şöyle bir uygulama var, bizzat ben de gördüm bunu, tanık
oldum: Evlerine, fabrikalarına, iş yerlerinin çatılarına bu
sistemleri yerleştiriyorlar, kullandıkları enerjiyi
kullanıyorlar, fazlasını şehrin enerjisine satıyorlar.
Yani dolayısıyla evlerde vatandaşlar aynı zamanda bir
enerji üreticisi durumda. Bu nedenle büyük santrallere, böyle nükleer
santrallere filan da ihtiyaç duyulmuyor. O nedenle de zaten bu santrallerden
vazgeçiliyor.
Şimdi Türkiyede bunun kanunu
çıkmış ama ne bunu bilen var ne de uygulamada hayata
geçirebilecek imkânlar var çünkü sistem 60 bin liraya mal ediliyor bugünkü
değerlerle ve sekiz yılda kendisini amorti edebiliyor. Ömrü yirmi
beş yıl ve daha da önemlisi, bütün bunu yapabilmek için dört ay süren
bir bürokrasiyle uğraşmanız gerekiyor.
Şimdi biz bunu tekraren burada tavsiye ediyoruz
ve diyoruz ki bu konuda iyileştirmeler yapılmalı ve burada,
çatı mevzuatında enerji üretimi sağlanmalı ve ülkemiz
nükleer santrallere mecbur bırakılmadan, vatandaşların,
insanların kendi evlerinde, fabrikalarında, iş yerlerinde,
çatılarında ürettikleri elektrik kullanılmalıdır
diyoruz.
Sayıştay raporlarından bir iki konu
söyleyeceğim, zamanım az. Değerli arkadaşlar,
Sayıştay raporlarında Bakanlığın
çalışmaları incelenmiş birkaç tane var burada ilginç
şey ve ben bir tanesini söyleyeyim: Bakanlık, Sayıştay
raporuna göre, kendi iç harcamasını yaparken bile kendi
mevzuatına uymuyor. Müsteşarlık oluruyla 20 bin liradan fazla
harcamaların ön mali kontrole tabi tutulması için Strateji
Geliştirme Başkanlığına gönderilmesi gerekirken,
Sayıştayın tespitine göre, bu konuda yapılmış
altı örneğe göre, kontrolden geçmeyen toplam 206 bin lira usulsüz
ödeme yapılmış, 206 bin lira. Bakanlığın buna
yanıtı şöyle, diyor ki: Bazı ödemelerin ön mali kontrolü
için Strateji Geliştirme Başkanlığına gönderilmesi
sehven unutulmuştur. Açıklama bu; sehven unutulmuş ve 206 bin
liralık usulsüzlük yapılmış bu sehven unutulmayla.
Değerli arkadaşlar, bu konuda daha fazla
örnek var ve ben, Sayın Başkan da verirse son bir dakikamı
şunun için kullanacağım. Bu enerji konusunun, elektrik konusunun
bir taraftan inançları, ibadethaneleri de ilgilendiren bir tarafı
var. Burada yaşanan bir soruna değineceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatılmıştır)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın sözlerinizi
Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Geçtiğimiz
günlerde Alevi toplumunun yaşadığı sorunlar burada çok
sıkça tartışıldı, konuşuldu ve herkes işte,
burada birlikten, beraberlikten, kardeşlikten bahsetti Cami de bizim,
cemevleri de bizim. denildi ve kardeşlik duyguları ifade edildi.
Ancak biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Kardeşlik böyle sadece sözde
olacak bir şey değildir, kardeşlik sizin
uygulamalarınızda, icatlarınızda bellidir.
Şimdi, Diyarbakır Cemevinin
elektriği on üç aydır kesik, on üç aydır cemevine elektrik
verilmiyor yani oraya geliniyor, cenaze hizmetleri var, lokmalar getiriliyor,
Alevilerin inançsal olarak ibadetlerini yerine getirmeleri gerekiyor ancak on
üç aydır elektrik kesik. Niye? Borçlarından dolayı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı
var, Danıştay kararları var. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, bu konuda Cemevleri de tıpkı camiler gibi, kiliseler
gibi, havralar gibi ibadethanedir ve giderleri aynı onlar gibi
karşılanmalıdır. demiş ancak Hükûmet bu kararı
uygulamıyor ve şu anda Diyarbakır Cemevinin on üç aydır
elektriği kesik ve elektrik verilmiyor.
Arkadaşlar, kardeşlik böyle lafla, sözle
olmaz; kardeşliğin gereğini yerine getirmekle olur.
Herkesten bu kardeşliğin gereğini
yerine getirmesini bekliyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kenanoğlu.
Şimdi konuşma sırası
Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğullarında.
Sayın Farisoğulları, süreniz beş
dakikadır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUSA FARİSOĞULLARI
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bizi televizyonları başında izleyen, dinleyen sayın
halkımıza selam ve saygılarımızı ileterek
sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, parti grubum adına
Enerji Bakanlığı bütçesi üzerinde kimi değerlendirmeleri
yapmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Sayın Başkan, son dönemlerde Kürt
demokratik siyasetine dönük, bütün kurum ve kuruluşlarına dönük,
halkımızın varlığına dönük çok kapsamlı bir
tehdit, bir tasfiye politikaları gündemleştirilmiştir. Bu
bağlamda, son dönemlerde güncel olan Demokratik Toplum Kongresi üzerinde
yürütülen kimi tasfiye politikaları ve bu konuda da kimi algılar
oluşturularak ciddi bir yönelim söz konusu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Demokratik
Toplum Kongresi nedir, işlevi nedir, rol ve misyonu nedir, onu biraz,
müsaade ederseniz açmak istiyorum. Demokratik Toplum Kongresi, 2007 yılında,
birçok bileşenin katılımıyla
Bunun içerisinde
siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve
Mezopotamyanın kadim halklarından Asuri, Süryani, Ermeni, Keldani,
Mahalmi, Arap, Türk, Türkmen ve yine inanç gruplarından birçok farklı
toplumsal kesim, kültür kurumları bu geniş, devasa platformun içinde
yerini almıştır. Yine, demokratik kitle örgütleriyle, sivil
toplum kuruluşlarıyla ve birçok çevreyle, akademisyenlerle, yine
uzman kişilerle, toplum bilimcilerle, siyaset bilimcileriyle bu konuda
birçok istişare yapılmıştır, konferanslar
düzenlenmiştir, çalıştaylar düzenlenmiştir ve akabinde de
Avrupa ve dünyanın her tarafından birçok heyet bu kurumu ziyaret
etmiş, görüş ve düşüncelerini çok değerli
bulduklarını ve bu konuda demokratik toplumcu siyasetin önemini her
defasında ifade etmiştir.
Demokratik Toplum Kongresi, taban demokrasisinin,
toplumsal demokrasinin, yerel demokrasinin güçlendirilmesi ve bu konuda
Türkiyede bütün kurumları -devlet kurumları da dâhil- demokrasiye
duyarlı hâle getirme noktasında çalışmalar, faaliyetler
yürütmüştür.
2013-2015 arasında yine Demokratik Toplum
Kongresi Eş Başkanı olan Sayın Hatip Dicle, demokratik
çözüm sürecinde, Demokratik Toplum Kongresinin Eş Başkanı
kimliğiyle İmralı heyetinin içerisinde yer almış ve o
konuda çalışmalarını yürütmüştür. Yine, bu Meclisin
Başkanı Cemil Çiçek, anayasa yapım çalışmaları
sürecinde, 2014te, bu Meclisin amblemi ve onun imzasıyla, Demokratik
Toplum Kongresi Eş Başkanlığına Bu
çalışmalara dair görüş ve düşünceleriniz çok değerli
ve önemli; bu konuda buraya, bu toplantıya katılırsanız çok
değerli olur ve düşüncelerinizden yararlanırız. gibi bir
davetiye göndermişti. Şimdi, her ne hikmetse, değerli arkadaşlar,
aslında 2015 öncesinde çökertme planının devreye sokulduğu
Ve 2015te FETÖ terör örgütünün darbe girişiminden sonra -o darbe
girişiminin biçimini, yöntemini, nasıl geliştiğini burada
tartışmaya açmak istemiyorum- iktidar partisinin Genel
Başkanı bunu Allahın bir lütfu olarak değerlendirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Farisoğulları,
tamamlayın lütfen.
MUSA FARİSOĞULLARI (Devamla) Ve ondan
sonra Allahın lütfu âdeta Kürt halkının
varlığını, kurumlarını, demokratik
yapısını tasfiye etmeye dönük bir lütuf hâline döndü. Bu
açıdan, son dönemlerde devletin savcıları, hatta valileri,
birçok kokteyl örgüt ismini sıralayarak, birçok örgütün ismini sayarak bu
konuda kamuoyunu ikna etme, bu tasfiye politikalarına kılıf
uydurma noktasında, operasyonlarını derinleştirme,
geliştirme ve bu konuda da bir tasfiye politikası
gündemleştirmiştir. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak
bugüne kadar geldiğimiz gelenek itibarıyla bütün baskılara,
bütün tasfiye politikalarına karşı ısrarla demokratik
toplumcu ve demokratik çözüm yöntemleriyle ilgili görüş,
düşüncelerimizi müteaddit zamanlarda ifade ettik ve bu konuda hep
ısrarcı olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Sadece selamlama için buyurun.
MUSA FARİSOĞULLARI (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlar, temel hedef, Demokratik Toplum Kongresinin, bu
devasa platformun temel hedefi, yerel demokrasilerle, yerel demokrasiyi
güçlendirerek bütün bu bürokratikleştirilmiş merkezî otoriter
yapının değişebileceği ve
Bu konuda da ciddi
çalışmalar yürütmüştür bugüne kadar. Bu açıdan, benim de
Başkanlık Divanı üyesi olduğum bu kuruma, her ne hikmetse,
bütün bunları yaparken birdenbire terör örgütü hatta ötesi silahlı
terör örgütü tanımı yapılmaya başlandı. Şimdi,
bu Meclisin Başkanı muhatap alıyor, eş başkanı
çözüm sürecinde heyetin içerisinde yer alıyor o kimlikle ama ne hikmetse
sonradan böyle bir tanım geliştiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler, Sayın
Farisoğulları.
MUSA FARİSOĞULLARI (Devamla) - Bu konuda,
açık ifade ediyoruz ki mevcut iktidarın ve iktidar bloğunun bu
tasfiye politikalarından, bu politikalarınızdan vazgeçin. Kürt
halkına temel dinamiklerine hiçbir güç bugüne kadar diz çöktürtemedi,
bundan sonra da diz çöktürtemeyecektir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkıar)
BAŞKAN Teşekkürler, Sayın
Farisoğulları.
Söz sırası Şanlıurfa
milletvekili Ömer Öcalanda.
Buyurun Sayın Öcalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözün anlamını
yitirdiği bugünlerde 2020 yılının bütçesini yapıyoruz.
Demokrasiden yoksun, insan haklarından yoksun, hukuktan yoksun bir süreci
geçiriyoruz ama biz, bu zorlu ve zahmetli günlerin de geçeceğini
biliyoruz.
Bakınız, ikide bir demokrasiden bahseden,
demokrasi güzellemesi yapanları, 31 Mart 2019 seçimlerinde bu ülkenin
3üncü büyük partisinin aldığı 3 büyükşehir belediyesini, 5
il, 45 ilçe, 12 belde, toplamda 65 belediyesini talan eden, kayyum eden
zihniyeti Türk halkı da görüyor, Kürt halkı da görüyor, tüm dünya
kamuoyu da görüyor. İlk başta, YSK eliyle saldırdılar,
kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen adaylarımızın o kürsüye
gelip halkın iradesini temsil etmesi önünde büyük bir darbe yaptılar.
Sonra büyük bir marifetmiş gibi, şimdiye kadar içinde 3
büyükşehir belediyemizin de olduğu 28 belediyemizi gasbettiler. Diz
mi çöktüreceksiniz? Yanılıyorsunuz. Yıllardır bu halk
dimdik durmuştur, ayakları üzerindedir, demokrasi mücadelesini de
yükseltecektir.
Bakınız, bundan birkaç hafta önce
Urfanın Suruç ilçesi Belediyesi de talan edildi, kayyum atandı.
Belediye Başkanımız Hatice Çevik, IŞİDin gar
patlamasında kızını kaybeden, aynı zamanda eşinin
kız kardeşini kaybeden bir anne. Önce IŞİD saldırdı,
canını aldı, yüreğini aldı, şimdi de
iktidarın yargı eliyle gasbettiği Hatice Çeviki Urfa Cezaevine
gönderdiler, oradan da sürgün edip Tarsus Cezaevine getirdiler, âdeta bir Çin
işkencesine çevirmişler. Biz biliyoruz; bunlar, bu belediyelere yapılan
saldırı Kürt belediyeleri olduğu içindir. İstanbul
Belediyesine kayyum atayamayacaklar, Ankaraya da atayamayacaklar. Biliyoruz,
orada Kürt halkı dengeleri değiştirdi ama büyük metropoller
olduğu için güç yetiremeyecekler çünkü orada Türk halkının da iradesi
var. Ama biz bunları halkımıza anlatacağız.
Bakınız, yargıdan bahsediyorlar. Daha
bundan birkaç ay önce -AKP Meclisi de burada; saray da çok uzakta değil,
birkaç kilometre ileridedir, birkaç kilometre ötededir- Cumhurbaşkanı
da Biz, önümüze gelince işi bitiririz, hallederiz. diyor.
İçişleri Bakanı geçenlerde Anayasa gözüyle, Anayasa Mahkemesi
gözüyle bakamayız. Devletimizi tehdit eden unsurlara müdahale ederiz.
diyor. Anayasayı tanımayan bir İçişleri Bakanıyla
karşı karşıyayız ama yeri gelince, dün olduğu
gibi, Adalet Bakanı burada yargı güzellemesi yapıyor, insan
haklarından bahsediyor, demokrasiden bahsediyor. Siz bunları ancak
sözlerinizle söylersiniz. Kürt halkı bunun karşısında her
zaman mücadelesini yürütecek.
Koca koca adliye sarayları yaptınız,
üzerine de Adalet mülkün temelidir. yazdınız. Bence savcı ve
hâkimleri bu ızdıraptan kurtarın; bir komisyon kurun,
başına da İçişleri Bakanını koyun, zaten
Cumhurbaşkanı işi bitiriyor yargıda, İçişleri
Bakanı da Biz Anayasanın gözüyle de bakmayız
Normal bir
vatandaş Anayasayı ihlal ederse acaba başına ne gelir?
Fransadan bahsediyorlar. Fransada polis
şiddetini büyük, dev ekranlardan gösteriyorlar. Kendi ülkesine
Fransız olan bir yönetim anlayışıyla karşı
karşıyayız. Milletvekillerinin kolu kırılıyor,
adliye binalarının önünde avukatların belleri
kırılıyor. Siz Googlea girin bakın
inanmıyorsanız, polis ve şiddet yazın, görürsünüz sizin
önünüze düşen binlerce videoyu, görüntüyü. Ama diz çöktürecek misiniz?
Yanılıyorsunuz. Bunlar, bu ülkede, bu ülkenin 3üncü büyük partisinin
mensuplarına, üyelerine, oy verenlerine yapılıyor. Ama biz
burada direnmeye devam edeceğiz. Kürt halkı noktasında
birleşen, bu Parlamento içinde muhalefet yapma onuruna sahip bir partiyiz.
Tarihe de not düşeceğiz; bu Mecliste Kürt karşıtı
alınan kararların oy birliğiyle çıkmasının
önündeki engel olan bir partidir HDP ve burada da biz muhalefetimizi sürdürmeye
devam edeceğiz.
Bir Rojava meselesidir Kuzey-Doğu Suriye ya da
Suriye. Başlattınız operasyonu, Afrine girdiniz.
Savaştır. diyoruz, Savaş demeyin. İşgaldir.
İşgal demeyin. İnsanlar ölüyor, uçaklar kalkıyor, tanklar
hareket ediyor, en ağır silahlar kullanılıyor; buna ne
diyelim? Bunun ismi, uluslararası arenada da toplum içinde de savaş
olarak telaffuz edilebilir hatta bir Kürt savaşıdır, bunun
adını da biz buradan koyuyoruz. Bin yıllık
kardeşlikten bahsedenler bin yıllık kardeşlik hukukuna
ihanet etmektedirler. İnsanlar kardeşlerini ülke içinde
tutuklayıp, gözaltına alıp, 2,5 milyonun
yaşadığı coğrafyadaki belediye
başkanlarını, Meclislerini talan etmez; maalesef bu talan da
devam ediyor.
Biz Halepçeden de biliriz; Enfal suresiyle
başlattılar katliamı; dini Kürt katliamına gerekçe ettiler,
din sosuyla oradaki Kürt katliamını Saddam Hüseyin denilen diktatör
meşrulaştırmaya çalıştı. Bakınız,
Halepçede kimyasal silahlar kullanıldı, on binlerce Kürt
yaşamını kaybetti.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Onlara
da biz sahip çıktık.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız,
şimdi de Afrine operasyon yapılıyor, Gire Spiye, Serekaniyeye,
Rojavaya operasyon yapılıyor, savaş açılıyor.
Neymiş? Fetih Suresi. Fetih suresinin anlamından yoksun bir iktidar
geleneğiyle karşı karşıyayız. Siz
yaptığınız bu yanlış politikaları din
perdesi altında yapamazsınız. Biz kendi dinimizi de inancımızı
da çok iyi biliriz.
Bu devletin geleneğidir arkadaşlar; Kürt
olunca, talan, nüfus planlaması ve asimilasyon en büyük pratiğidir.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hadi oradan,
hadi! Saçmalama!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Gittiniz bundan bir ay önce
Gire Spide, Serakaniyede Kürtçe tabelasını indirdiniz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ayıp,
ayıp! O kadar bölücü olma!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız, orada bir
Türk bile yaşamıyor, orada Kürtler, Araplar yaşıyor, kimi
yerlerde de Türkmenler yaşıyor. Kürt dilinden ne istiyorsunuz?
Görüntülere yansıdı, sosyal medyaya bakınız. Kürt diline
bile, Kürtçe diline bile tahammülü olmayan bir gelenekle karşı
karşıyayız. Söyleyeceğiz, konuşacağız.
Doğrudur, sözün sizin için bir anlamı olmayabilir.
Nüfus planlaması
Sayın Cumhurbaşkanı
Birleşmiş Milletler toplantısında eline bir harita
alıyor. Haritanın özü 1935 Doğu Raporundan
alıntılanmıştır. Dün, Baas Rejimi Kürtler
arasında perde çekmek için Arap Kemerini kullandı, şimdi de
AKPnin öncülüğünde bir Selefi, Cihadist kemer oluşturulmaya
çalışılıyor, Rojava Kürtleri ile Türkiye Kürtleri
arasında bir barikat örülmeye çalışılıyor. Bunu dünya
âlem görüyor. Birkaç ülke dışında hiçbir ülke, yapılan bu
saldırı noktasında hemfikir değildir. Tüm dünya kamuoyu
bunun yanlış bir savaş, yanlış bir operasyon
olduğunu söylemiştir.
Değerli arkadaşlar, bu kirli politikalar
tabii ki sonuca ulaşmayacak. Bakınız, kendi Kürt meselenizi
çözmediğiniz için Çinde Uygur Türklerine yapılan zulmün
karşısında duramıyorsunuz; yumuşak karnınızdır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ne alakası
var?
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Çinde Uygur Türklerine
yapılan zulüm politikasının karşısına açık
yüreklilikle çıkıp Çin yetkililerine anlatamıyorsunuz çünkü bu
ülkede Kürtlere yaptığınız hakaret, zulüm, iradesini
gasbetme önünüze çıkacaktır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yazıklar
olsun! Yediğin ekmeğe yazıklar olsun! İçtiğin suya
yazıklar olsun!
AYHAN EREL (Aksaray) Urfada kimin namazına
engel oldular? Urfada kimin orucuna engel oldular?
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız, biz yıllardır
bu coğrafyada yaşıyoruz, bin yıllardır bu
coğrafyada yaşıyoruz, yaşamaya devam edeceğiz.
Atalarımız yaşadı, biz yaşıyoruz, bizden sonra
çocuklarımız da yaşamaya
(Gürültüler)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Ahlaksızlar, bu
memlekette her türlü hainliği yapan sizsiniz! Allahtan kork be utanmaz!
Bu ülkedeki bu kadar özgürlük, demokrasi hangi ülkede var be!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Dinleyin!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
hatibin konuşmasına engel olmayalım.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) İnsan biraz utanır
arkadaşlar, Kürtlerden utanır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya sen
Kürtlerin adına niye konuşuyorsun yahu! Sen kimsin ki Kürtler
adına konuşuyorsun? Sen Kürt bile değilsin!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, hatibin
konuşmasını engellemeyelim lütfen.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Hangi ülkenin parlamentosunda
bu millete hainlik yapanın konuşma hakkı olacak? Allahtan kork
be!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Kürt komşunuzdan, Kürt
arkadaşınızdan, Kürt gelininizden, Kürt annenizden, Kürt
teyzenizden, Kürt öğretmeninizden
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sen Kürt
bile değilsin, Kürtler adına konuşma!
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
Kürt doktorunuzdan, Kürt
kasabınızdan utanmanız lazım.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Yazıklar olsun be!
Utanmaz herif! Hangi ülkede saldırı yapan, hainlik yapan o ülkenin
kürsüsüne çıkıp konuşacak ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sen
kimsin be Kürtler adına konuşuyorsun!
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Allahtan kork be! Utanmaz
herif!
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürt bile
değil bu adam! Ayıptır! Yalan söylüyorsun.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) 40 binden fazla bu ülkede
insan öldü, PKK terör örgütü
Allahsız, kitapsızlar!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Arkadaşlar, biliyoruz,
yüz yılı aşkındır bir asimilasyon politikası var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Öcalan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayatınız yalan sizin! İftira yalan başka bir şeyiniz
yok!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, hatip
konuşmasını tamamlasın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürt
deyip duruyorsun ya!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız,
yetkililer bir açıklama yapsın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Şuraya bak, Kürt deyip duruyor. Kürtlerle ne ilgin var senin? Kürtler
size lanet okuyor.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Kürtçeye saldıran bir
devlet gerçekliği var, bunu söylüyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtleri
katleden sizsiniz!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Kürtlerle bütünleşerek
büyürsünüz.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Bu ülkede Kürt sorunu yok.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Bu devlet Kürtlerle
bütünleşerek büyür, Kürtlerle konuşarak büyür, Kürtleri
bastırarak, iradesini
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Konuşuyorsunuz ya!
Bebek katilleri! Kürtlerin kanını akıtanlar terör örgütü
PKKdır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtler
size lanet okuyor!
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri,
daha sonra cevap verirsiniz, engel olmayın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtleri
katlettiniz siz! Kürtleri mahvettiniz siz!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız, 2,5
milyon oy alan bir halkın belediyelerini talan ediyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Vicdansızsınız siz.
BAŞKAN Konuşmasını
tamamlamasına izin verin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yeter ya!
Böyle bir şey yok Başkanım ya!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Kıymetli
arkadaşlar, bakınız, halkın iradesiyle buraya
gelmişiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Böyle bir
şey yok ya! Kürtler adına konuşuyor ya!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Kürt halkının
haklarını savunmamız önünde engel olmaya
çalışıyorlar. Kürt tabelalarını indirdiler, Kürtçe
tabelaları indirdiler.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ettiğin
yemin Türk milleti adına, bölücülük yapma!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Biz her şeye
rağmen demokratik yöntemlerle
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
bırak ne demokrasisi! Faaliyetiniz terör, demokrasiden bahsediyorsun!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - ...diyalogla bu işlerin
çözüleceğine inanıyoruz. IŞİD ve DEAŞ
artıklarını getirdiler, burada ÖSO ve Suriye Millî Ordusu diye
Türk halkına, Kürt halkına yutturmaya çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Kürtlerin yüz
karasısınız siz!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Halkımız
DEAŞa
SALİH CORA (Trabzon) Yalan konuşuyorsun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yutturan
sensin, sen!
BAŞKAN Selamlayın, sözlerinizi
bağlayın Sayın Öcalan.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Kürtlerin adını
kullanmayın! Bu ülkeyi her türlü alçaklıkla, her türlü
ahlaksızlıkla bölmenin, parçalamanın dışında bir
emeliniz var mı, bir amacınız var mı?
BAŞKAN - Buyurun, lütfen.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Arkadaşlar, sağ
duyuyla konuşarak demokrasiyle bu sorunları çözebiliriz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayatın terör senin! Utanmadan Kürtlerin adını anıyorsun.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Meseleleri hâlâ
derinleştirmenin anlamı yoktur. Biz Genel Kurulu saygıyla
selamlıyoruz. HDPli yöneticilere de buradan selamlarımızı
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Hainlikten başka bir
şeyiniz var mı? Bebek katilleri!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
bırak senin saygını maygını, ne saygısı!
Saygın maygın yok! (Gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Hadi oradan!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) -
partililerimize de
selamlarımızı gönderiyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürt
düşmanısınız siz, Kürt düşmanı. Sen Kürt
düşmanısın.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öcalan.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Kürtlerin yüz
karasısın sen!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtlerin
düşmanısın sen! Kürt düşmanısınız siz!
MENSUR IŞIK (Muş) Ya, Kürt
düşmanı sizsiniz ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ayıptır! Kürtleri alet etmeyin.
MENSUR IŞIK (Muş) Kürt düşmanı
sensin, sen!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtleri
ben temsil ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
sakin olalım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ayıp
ya! Yeter ya!
MENSUR IŞIK (Muş) Ahlaksıza bak ya!
Saygılı olun ya!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ya sen saygılı
ol! Saygılı ol. diyene bak!
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; her birinize
hayırlı sabahlar diliyorum. Şimdi, tabii, gönül ister ki, ne
güzel, 2 tane bakanlığımız var, onlarla alakalı
eleştirilerinizi yapınız, dinleyelim, cevap verelim. Fakat
biliyorum, sizlerin bir gündeminiz var. Ne o? Hani diyorsunuz ya: Kelimelerin
anlamı yok. Kelimenin anlamının olması için doğru
yerde, doğru zamanda, doğru şeyi konuşmak lazım.
Şimdi, her gün, her konuşmada aynı yere geliyoruz. Ben de o
zaman, sizin için bir anlamı yok ama tekrar etmek istiyorum, izleyenler
için, dinleyenler için. Şimdi, burada, bu Mecliste Kürt sadece siz
değilsiniz. Bakın AK PARTİnin içinde pek çok Kürt vekilimiz
var, CHPde var, MHPde var, İYİ PARTİde var. (HDP
sıralarından gürültüler) Sizler sadece Kürtlerin temsilcisi
değilsiniz. Sizin önce, Anayasanın ne anlama geldiğini idrak
etmenizi istiyorum. Bakın hatibiniz çıkıyor, ki ben isminin,
adının soyadının da bilerek, seçilerek buraya
getirildiğini düşünüyorum; sadece bu toplumu tetiklemek için. (HDP
sıralarından gürültüler) Evet, evet, gayet öyle. Şimdi Kürt
karşıtı
(HDP sıralarından gürültüler)
Cevabınızı verirsiniz,
cevabını verirsiniz, lütfen. Biz, efendi efendi dinliyoruz. Kürtler,
Kürtler
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Birleştirici dil!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çok
hanımefendice dinledin!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben dinledim, sözüm
kendime, ben dinledim.
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı
konuşmayalım, Sayın Zengin siz devam edin konuşmanıza.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben dinledim. O yüzden
herhangi bir cevap istemiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Devam edin siz lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben bitireyim,
arkadaşlarımız versin cevabını. Kürt
karşıtı alınan kararlara bu Mecliste
Öyle diyorsunuz.
Kürt karşıtı alınan kararlara biz itiraz edeceğiz.
Ya, Allahtan korkun! Hani, diyorsunuz ya Dini imanı biliyoruz.
Bilmiyorsunuz! Selefiliğin ne olduğunu da bilmiyorsunuz ya,
onları da anlatacağım size. Kürt karşıtı hangi
karar bu Mecliste alınmış? Bakın bir sürü burada
milletvekili arkadaşım var. Hangisi hassaten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Zengin, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hangi karar
alınırken Efendim, bir karar alalım da Kürtler zarar görsün.
diye alınmıştır? Zinhar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bütün kararlar
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hangi bütün kararlar?
Vicdansız! (HDP sıralarından gürültüler) Hangi kararlar? Bu
Mecliste bir tek böyle karar alınmamıştır,
alınmamıştır! Sizin derdiniz başka. Sizin derdiniz
Siz Kürtlerden bu ülkenin kendi içindeki Kürtleri anlamıyorsunuz. Sizin
temsiliniz burası değil. Siz bizim
sınırlarımızın dışında, terörist olan o
insanların, asıl onların hakkı hukuku için
buradasınız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hangi insanların?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bu ülkenin
insanları için burada değilsiniz. (AK PARTİ, MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
insanların, bu ülkede, gerçekten siz Kürtlerin hakkını hukukunu
savunsanız onları bölmezsiniz, siz onlar adına bölücülük
yapıyorsunuz; onlar sizden illallah demiş durumdalar, bu ülkenin
Kürtleri sizden illallah dedi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) IŞİDi savunan sizlersiniz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O sebepten, bu kürsüye
çıkan insanların -elini birazcık vicdanına koyarak- bu
saatte, insanları böyle germeye zinhar hakkı
olmadığını düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben sizi bilemiyorum ama
diğer siyasi parti gruplarından tek bir vekil arkadaşım
yoktur ki Kürtler aleyhine bir kararın burada alınmasına zerre
elini kaldırsın, fikrinden, kafasından geçirsin. O sebeple, bu
ifadelerinizi aynen size iade ediyoruz, aynen size iade ediyoruz. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
Sayın Bülbül, buyurun.
2.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 129 sıra sayılı
2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve Kürtlerin bir dostu, bir yakını varsa onun da Türkler
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmasını yapan hatip, konuşmasına
Suruç Belediyesinden başlayarak devam etmiş ve
konuşmasının devamında da kabul edemeyeceğimiz, şiddetle
kınadığımız ifadeler kullanmıştır.
Suruç Belediye Başkan Vekiline -yani bu daha
yeni bir gelişme- suikast hazırlığı içerisinde olan
PKKlı teröristler daha yeni yakalanmıştır. Ne oldu? Kayyum
uygulamasının intikamını suikastla mı alacaktı
birileri? Bununla alakalı bir açıklama var mı? Bununla
alakalı bir değerlendirme var mı? Yok. O suikast olsaydı o
Başkan Vekili olarak atanan kişi...
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Tahliye oldu, tahliye.
MENSUR IŞIK (Muş) Belediye
Başkanı tahliye oldu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
tahliye değil.
Neyin intikamını kimden nasıl
alacaksınız siz? Kürt karşıtı kararlarla alakalı
olarak Sayın Grup Başkan Vekili Özlem Hanım açıklama
yaptı.
Şimdi, bu Mecliste bu zamana kadar Kürt
ifadesi kullanılarak Kürt kökenli kardeşlerimizin aleyhine
olduğunu düşündüğümüz bir tane karar var mı? Ayrıca,
bu Meclis, 82 milyon insanını birlikte, bir ve beraber telakki eder;
Anayasa açısından da bu böyledir. Milletimiz açısından,
vatandaşımız açısından burada çıkan bütün
kararlar buna yöneliktir ve karşı olarak geliştirdiğimiz
tedbirler de bu 82 milyon vatandaşımızın, Türk milletimizin
aleyhine olan hususlarla alakalı alınan tedbirlerden ibarettir.
Burada siz kendinizi nerede konumluyorsunuz, asıl ona bakın. Kürt
savaşı ifadesi kullanıyorsunuz, Barış
Pınarı Harekâtının, Zeytin Dalı Harekâtının
Kürt savaşı olduğunu iddia ediyorsunuz. Kime karşı?
PKK/PYD-YPG unsurlarına karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
yürüttüğümüz bir operasyonu Kürt karşıtı bir operasyon
olarak değerlendiriyorsanız, orada PKK/PYDnin zulmünden kaçan 350
bin Kürt kardeşimizin Türkiyede çok insani şartlarda şu an
barınıyor olmasını, bulunuyor olmasını nasıl
açıklayacaksınız? Böyle bir şey yok. Böyle bir şeyi
kabul etmek mümkün değil. Coğrafyayı siz terör emelleriniz
uğruna şekillendirmeye çalışacaksınız Suriyenin
kuzeyinde, ondan sonra sizin yaptığınız işi
kalkıp da Kürt halkının hizmeti gibi göstereceksiniz. Bunu
yutacak kimse yok. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Halepçede olanlardan sonra, orada yaşayan,
Irakın kuzeyinde yaşayan Kürt kardeşlerimize
kucağını açan, kollarını açan Türkiye Cumhuriyeti
devletidir. Bu gerçeği kimse inkâr edemez. Aynı şekilde,
Suriyenin kuzeyinde yaşanan zulümden sonra yine 350 bin Kürt
kardeşine ve 3 milyon 600 bin Arap kardeşine kucağını
açan, kollarını açan yine Türkiye Cumhuriyeti devletidir. ( MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu gerçekleri
görmezden kimse gelemez. Sizin çarpıtmalarınızla,
yalanlarınızla bu dünya şekillenmez, bunu iyi bilin. Tel
Abyadda, Resulaynda, Türkiyenin güvenli hâle getirdiği bölgelerde
Allah Türkiyeden razı olsun. diyerek insanlar bugün yerlerine
yurtlarına dönüyorlar. Bu gerçekleri nasıl yok sayacağız?
Siz, Çin ile Doğu Türkistanı,
Türkiyedeki Kürt halkıyla veya Suriyenin kuzeyinde yaşayanlarla,
Irakın kuzeyinde yaşayanlarla veya Türkiyedeki Kürt kökenli
kardeşlerimizle aynı mesabeye taşımaya
çalışıyorsunuz. Bu olacak şey değildir. Çin, tarihi
boyunca, Türklerle orada mücadele etmiş düşman bir yapıdır,
hayatı rekabetle geçmiş ve orası Doğu Türkistanda var
olduğu günden bugüne çarpışmaların, zulümlerin olduğu
bir coğrafyadır.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İlişkinizi kesin o zaman Çinle.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Türkler ile
Kürtler arasında böyle bir çatışma, böyle bir rekabet, efendime
söyleyeyim, böyle bir zulüm ilişkisi ne zaman olmuştur?
BAŞKAN Sayın Bülbül, lütfen
bağlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kürt kökenli
kardeşlerimizin, Kürtlerin bir dostu, kardeşi, bir yakını
varsa o da Türklerdir. Bu gerçeği kimse yok saymasın. Bunun
aleyhinde, sizler bu kardeşliği, bu beraberliği bitirmek için
mücadele veriyorsunuz ve bizler buna müsaade etmeyeceğiz Allahın
izniyle. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
3.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın
129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Kürtün bu memlekette bir
derdi varsa onu Türkün çözeceğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Şimdi, bu tahrikkâr konuşmalara benzer bir
üslupla cevap vererek yeni tartışmaların
oluşmasını doğrusunu isterseniz arzulamıyorum.
Kendilerine de ifadelerimden bir pay çıkarmalarını mümkün kılabilecek
beyanlarda bulunmak istemiyorum.
Baştan aşağı yanlış
ifadelerle doludur; asimilasyondan bahsedilmiştir, neredeyse Kürt
halkına Türkiye'nin nüfus planlaması yaptığına varacak
kadar, ifadeleri ağır ithamlar içeriyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Kürt halkının beklentilerinin hilafına kararlar
alındığını söylemek suretiyle yüce Meclisi de töhmet
altında bırakıyor. Bizim Kürt kökenli kardeşlerimizin yüzde
60ından fazlası Ankaranın batısında
yaşıyor arkadaşlar. Ankaranın batısında
yaşayan Kürt kardeşlerimizle komşu olmaktan şeref duyan bir
topluluğa hiçbiriniz çıkıp da Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde asimilasyon yapıyorsunuz, istismar yapıyorsunuz, onlara
karşı savaş açtınız. diyemez. Ayrıca, Doğu
Türkistan meselesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ya da Suriyenin
kuzeyinde, Irakın kuzeyinde olanları özdeşleştiremezsiniz.
Zalim Çin yönetiminin Doğu Türkistanda Türk soydaşlarımıza
yaptığının onda 1ini yapmış olsaydık, siz bugün
bu Parlamentoda oturamazdınız. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK (Muş) Özerklikleri var
onların ya, özerklikleri var onların.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Anlamadım efendim ama şimdi
karşılıklı da konuşmak istemiyorum.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sokakta
dolaşamazdınız.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Böyle
şeyler söylemeyin. Burası kimsenin babasının çiftliği
değil. Bu ülke bizim de ülkemiz sizin olduğu kadar.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Terörün
ülkesi değil burası
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade buyurun efendim.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
Buyurun Sayın Dervişoğlu devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sayın Başkanım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sayın Başkanım, lisanımünasiple ve sükûnetle
anlatmaya gayret sarf ediyorum.
Şimdi, ortak bir vatan kurduğumuzu
söylersiniz, ben buna kısmen katılırım. Ortak bir devlet
kurduğumuzu söylersiniz, tarihî gerçekler çerçevesinde söylüyorum,
zamanı gelirse bunu tartışırız. Bu cumhuriyeti de
birlikte kurduğumuzu söylersiniz, ben buna da katılırım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) - Sonrasını da konuşalım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sonra ne oldu? 21
Anayasasından sonra, 24 Anayasasında ne oldu?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - O zaman, ben şunu söylüyorum: Bakın, siz ne
diyorsunuz, siz diyorsunuz ki kendi kendinize: Biz yönetmeye de talibiz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde müşterek kanun çıkarıyoruz.
Bütçe onaylamak için burada bulunuyoruz. Demek ki, cumhuriyeti kuran iradeye bu
denli sahipseniz ve arkasında duruyorsanız cumhuriyeti yaşatacak
iradeye de sahip çıkmak gibi bir mecburiyetiniz var. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
Müsaade buyurun. Politikalarınız Orta
Doğuyu bataklığa çevirmeye kalkışan Amerika
Birleşik Devletlerinin emperyalist çalışmalarıyla
özdeşlik arz ediyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çıkın NATOdan o zaman!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bu yaşadığımız coğrafyada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) -
Türk kendi varlığını korumak için bir
stratejik hamle yapıyor, Türkiye yapıyor bu hamleyi. Siz de bu
ülkenin vatandaşlarısınız.
Yaşadığımız bölgenin bir terör merkezi
olmasının önünü kesebilmek adına da tedbir geliştiriyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
kardeşlerimizi öldürüyorlar, kardeşlerimizi. Öyle şey mi olur?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Amerika Birleşik Devletleri Türkiyede darbe yapmaya
kalkıştığında emperyalist oluyor da, siz Suriyenin
kuzeyinde ve Irakın kuzeyinde onlarla partner olunca masum mu
oluyorsunuz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, bu kadar
emperyalist görüyorsanız Sayın Başkan, niye bu kadar müttefik
olmaya çalışıyorsunuz?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Halkı terörist ilan
ediyorsunuz!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Amerika Birleşik Devletleri sizin müttefikiniz. Bakın,
ben -bunu istediğiniz zaman, istediğiniz şekilde
tartışırız- karşılıklı tartışmadan,
saygı sınırında kaldığı müddetçe, asla ve
kata rahatsız olmam. Ama siz benim mensubu olmakla şeref
duyduğum bir milleti Kürtlere düşmanmış gibi sunmaya
kalkışırsanız benim ve bu ülkede yaşayan
insanların bunu kabul edebilmeleri mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Devlet
uygulamalarından bahsediyoruz, halklar arasında sorun yok.
BAŞKAN Lütfen bağlayalım Sayın
Dervişoğlu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bakın, ben size terörist demiyorum Onlarla iş
birliği yapıyorsunuz. falan filan da demiyorum, sığ
ithamlarda bulunmuyorum; Türkiye'nin böyle bir meselesi olması
gerektiğini söylüyorum ama sizin üslubunuzla bunun çözülemeyeceğini
ifade etmeye çalışıyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sizinkiyle
çözülmedi ki, zaten hep sizinki uygulanıyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Kürtün bu memlekette bir derdi varsa onu Türk çözer.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
4.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, nasıl Kürt halkı Türk halkına düşman
değilse Türk halkının da Kürt halkına düşman
olmadığına, iktidarın politikalarının bir halka
düşman hukuku uygulanmasına yol açmasını
eleştirdiklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, tabii, zorlu bir
tartışma, gerilimli bir tartışma fakat önce şuradan
başlayayım: Bu tartışmayı, yaşananları ve
alınan kararları çok iyi idrak ettiğimiz için yapıyoruz
zaten, çok iyi idrak ettiğimiz için bu tartışmayı
yapıyoruz; idrak etmesek zaten yapmayız bunu. Dolayısıyla
mesele, burada bir idrak sorunu değil; alınan kararlar ve uygulanan
politikaların nelere yol açtığını, kimlerin aleyhine
işlediğini gördüğümüz için buna bir tepki gösteriyoruz ve bu
tepkimizi de en demokratik şekilde ifade ediyoruz ve bu mücadeleyi bu
şekilde sürdürüyoruz. Kullandığımız her kavrama, her
kelimeye kimsenin katılmasını beklemeyiz; rahatsız edici
kavramlar kimi zaman kullanılabilir, herkes kullanıyor bu tür
şeyleri ama meseleyi anlayıp tartışabilmemiz gerekiyor.
Şimdi, bakın, birincisi, önce bazı
şeyleri yerli yerine oturtarak bu tartışmayı yapmamız
gerekiyor.
Bir: Kesinlikle Türk halkı Kürt halkına
düşmandır. diye bir şey söylemedik bugüne kadar ve söylemeyiz
de çünkü bunun böyle olmadığını biliyoruz. Nasıl Kürt
halkı Türk halkına düşman değilse Türk halkı da Kürt
halkına düşman değildir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunu alkışlayabilirim
yani.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama
iktidarın uygulamaları, politikaları, aldığı
kararlar bir halka bir düşman hukuku uygulanmasına yol açıyorsa
biz bunu eleştiriyoruz ki açıyor diyoruz ve bunun ortadan
kaldırılması için, bu uygulamalardan vazgeçilmesi için bu
tartışmayı yapıyoruz; yoksa kesinlikle Türk halkı ile
Kürt halkını karşı karşıya getirmek falan asla
bizim işimiz değildir, bugüne kadar da yapmadık.
İkincisi: Şimdi konuşurken -hani
kolaylıkla bazı lafları siz de sarf ediyorsunuz, ona da itiraz
edeceğim- bölücülük dediniz, kesinlikle böyle bir şeyimiz yoktur,
kesinlikle yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin, Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Bu ülkenin bölünmesi, bu halkların bölünmesi,
birbirinden ayrılması, ayrıştırılması, böyle
hiçbir politikamız yoktur. Tam tersine, birliğin güçlü bir
şekilde sağlanabilmesi için, ortak vatan ve demokratik cumhuriyetin
gerçekten gelişebilmesi için adım atıyoruz. Güçlü birlik gönüllü
olur, güçlü birlik zorla, inkârla, asimilasyonla olmaz. Güçlü birliğin
gelişebilmesinin yolu, bu ülkenin bütün yurttaşlarının
kendilerini birinci dereceden yurttaş olarak hissetmeleriyle
gerçekleşebilir ve bugün yine iktidarın uygulamaları, insanların
kendilerini birinci dereceden yurttaş hissetmemelerine yol açıyor;
sorun buradadır. Biz, güçlü birlik olsun ve bunu demokratik siyasetle,
demokratik çözümle, demokratik adımlarla gerçekleştirebilelim diye
uğraşıyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz; ikinci söylemek
istediğim bu. Dolayısıyla, birlik, evet, eşitlik içinde
birlik, eşit koşullarda birlik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
kimsenin
kimseye üstünlük taslamadığı, eşit koşullarda
birlikten yanayız; bunun için mücadele ediyoruz. Şimdi, ikinci
saptamak istediğim mesele buydu. Dolayısıyla, kardeşlik
evet, ben de hep kardeşliği savunurum, yıllarca politikanın
içinde hep halkların kardeşliğini savunmuşumdur ve savunmaya
devam ederim ama şunu söylemek zorunda bırakıyorsunuz beni bile:
Böyle eşitsiz kardeşlik olmaz. diyoruz; kardeşlik olacaksa
eşitlik içinde kardeşlik olur. Herkes kendini ve
karşısındakini eşit görecek ve kardeş hissedecek. Ben
senin kardeşinim ama seni döverim, senin her türlü hakkını
alırım, her türlü hakkını gasbederim, demokratik
hakkını kullanmana izin vermem, seçtiğin yerlere kayyum
atarım ama kardeşinim ben. Olmuyor böyle değerli vekiller,
böyle olmuyor, bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Şimdi, bunu dün de söyledim ben Sayın Grup
Başkan Vekillerine, biz burada size bazı şeyleri
anlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayalım lütfen Sayın
Oluç, tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Katılmanız gerekmiyor, en azından anlatmaya
çalışıyoruz derdimizi. Bakın, Kulpta bir bomba
patladı birkaç hafta evvel ve biz o zaman burada dedik ki: Kulpta bu
bombayı kim patlattıysa lanetliyoruz. Burada söyledik, ben söyledim
bunu. Şimdi, o bomba patladıktan sonra Kulp Belediye Eş
Başkanları önce gözaltına alındı, arkasından
tutuklandı bu işle ilişkilendirilerek. Yine, burada ben dedim
ki: Alakası yoktur. Kayyum atandı Kulpa, tutuklanmış
olan o Kulp Belediye Eş Başkanları serbest
bırakıldılar, tahliye edildiler dün. Peki, şimdi, ne
olmuş oldu? Biz bunları size anlattık, dedik ki: Alakası
yok, kayyum atamak için bir tezgâh kuruluyor. Bu tezgâhı
İçişleri Bakanlığı kuruyor. Şimdi, ortaya
çıktı, dün tahliye edildiler bunlar. Şimdi, bunun gibi birçok
örnek var değerli vekiller.
Bunları niye söylüyorum? Bunları
konuşarak ancak, birbirimizi anlayarak, tartışarak anlayabiliriz
ve çözüm yollarını bu Mecliste bulabiliriz çünkü demokratik ve
barışçı bir çözüm, Kürt sorununa, ki tarihsel ve toplumsal bir
sorunumuzdur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bağlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümle
efendim, bağlıyorum.
bu sorunu çözmemizin yolu, bu Mecliste müzakere
etmek, konuşmak, komisyonlar kurmak, birbirimizi anlamak, çözüm
yolları geliştirmektir, bunun yolu budur. Biz bunun için
buradayız Halkların Demokratik Partisi olarak ve bunu yapmak için de
bizim halkımıza, bizi seçmiş olan herkese bu ülkede
verdiğimiz söz de budur; demokratik çözümü, barışçı bir
çözümü sağlamak, Türkiyede hiçbir annenin ağlamaması için
ortamı yaratmak ve hiçbir eve ister Türk ister Kürt olsun ateş
düşmemesi için bir çözümü ortaya çıkarmak; bizim misyonumuz budur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına konuşmalara devam
ediyoruz.
Sırada Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalı var.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum
adına Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü ve Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, işçi
yaşamını iktidara geldiği günden beri yok sayan AKP
iktidarı döneminde en az 1.754 maden işçisi iş cinayetleri
sonucu yaşamını yitirdi. Somadan Ermeneke, Kozludan
Şirvana kaybettiğimiz yüzlerce canı, maden emekçisini bir kez
daha saygı ve rahmetle anıyoruz. Bütün bu cinayetlerden dolayı
hesap veren, yargılanan tek bir patron, adaletin
sağlandığı tek bir iş cinayeti dahi yok. Maden
emekçilerinin ölümüne neden olan iş kazaları, uygulanan
özelleştirme, taşeronlaştırma, redevans,
örgütsüzleştirme, sendikasızlaştırma, kölece
çalıştırma sistemlerinin sonucudur.
2011 yılında Devlet Denetme Kurulu
raporunda iş cinayetleri sonucu hayatını kaybeden işçilerin
yüzde 54ünün kömür ve linyit çıkarılması faaliyet kolunda
çalışanlardan oluştuğu tespit edilmiştir.
Ölmek madencinin kaderi. diyenlerin Madenciler
güzel öldüler. diyenlerin hâlâ hesap vermediği bu ülkede, maalesef, ne
iş ne de iş güvenliğinden bahsetmek mümkün değildir.
Bugün ülkemizde yürütülmekte olan faaliyetler
kelimenin gerçek anlamıyla sömürge madenciliğidir. Yer altı
zenginliğimizin mümkün olan en kısa sürede
çıkarıldığı, geride ise tümüyle
verimsizleştirilmiş, kirletilmiş ve zehirlenmiş toprak ve
suyun bırakıldığı bu anlayış, sadece
madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hâle
getirmektedir. İnsan yaşamını önemsemeyen bu sistem,
maalesef, ekolojik yaşamı da kâr hırsıyla yok etmektedir.
Kanadalı şirketin Kaz Dağında altın arama işi
yapmasıyla proje kapsamında 221 bin hektar alanda 45.650 ağaç kesilmesi
öngörülse de gerçekte 5 misli ağaç kesilmiştir.
Saray ve sermaye ilişkisi geri dönüşü
olmayan bir biçimde doğayı ve kaynakları yok ediyor. Şimdi
de aynı şeyi Divriğide yapmak istiyorsunuz. Manisayla ilgili
olarak Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından
haziran ayı içerisinde açıklanan raporda MTAnın bu
çalışmaları sonucunda bölgedeki içme sularının
içerisindeki radyoaktif maddenin olması gereken sınırların
üzerinde çıktığı ve bölge halkının büyük bir
tehlikeyle karşı karşıya olduğu ifade edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
yıl bir jeokimya haritası hazırlandı. Bu harita, 5
kilometrede bir numune alınarak yapılan bir haritalama yöntemi.
Jeoloji Mühendisleri Odası bunu tıbbi jeolojik risk haritası
olarak düzenliyor. Bildiğiniz gibi kayaçlarda doğal olarak radon
gazı bulunmaktadır. Bu göz önüne alınmadan yapıların
yapılması radon gazının bina altlarında birikmesine ve
akciğer kanserine yol açmaktadır. Bu yüzden bir risk
haritasının oluşturulması çok önemlidir. Birçok ülke
jeokimya haritasının ikinci hatta üçüncü evre
çalışmalarını yaparken Türkiyede birinci evre harita ilk
kez geçen yıl yapıldı. Geç kalınmış bir
çalışma olduğu kanaatindeyim.
MTAyla ilgili dikkat çeken hususlardan biri de
kiralık personel uygulamasıdır. Bilindiği gibi MTA Genel
Müdürlüğü, 2017 yılından bu yana ihtiyacı olan mühendis,
mimar ve şehir plancısı kadroları için Anayasada,
yasalarda öngörülen usullerle kadrolu istihdam açmak yerine, farklı isim
ve türlerde ihaleler gerçekleştirerek geçici, güvencesiz personel yoluna
gitmektedir. TMMOB bu hususta MTAya karşı dava açtı ve
kazandı, ne yazık ki MTA kiralık personel uygulamasından
vazgeçmedi. Kadro bir nimet değil, kadro bir haktır ve MTAnın
bu yöntemini kabul etmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, MTA gibi kurumlar
jeolojik miras niteliği taşıyan doğal varlıkların
araştırılması ve gelecek nesillere aktarılmasına
katkı sağlamalıdır. Bu doğal mirasları ortaya
çıkaracak birimlerden biri de MTAnın bünyesinde bulunan Karst ve
Mağara Araştırmaları birimiydi, MTA bu birimi kapattı.
Bu birimle jeoturizmi geliştirmek gerekmektedir. Bilindiği üzere
Alanyada bulunan mağara 200 binden fazla ziyaretçi
ağırlamıştır. MTAnın bu birimle daha fazla
keşiflerde bulunması gerekmekteyken bu birim niçin kapatılmıştır?
Kendi işini yapması gereken MTA sorumlu olduğu birimleri bir
yandan kapatırken bir yandan da alakası olmadığı bir
işin peşine düşmekte ve yurt dışında şirket
kurmaktadır. MTAnın işi arama ve araştırmadır,
işletme değildir. Yurt dışında ruhsat alınan
bölgelerde havadan maden röntgeni çekilecek. Benzer bir açıklamayı da
Sayın Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda Havadan jeofizik görüntüleme
çalışması kapsamında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun Sayın Gaydalı,
tamamlayın lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla)-
920 bin kilometrekarelik
alanın taranmasıyla yerin altının
fotoğrafını çektik. Ülke sathının maden röntgeni
çekilmiştir. diyerek yaptı. Benim bildiğim kadarıyla
havadan yerin resmi çekilerek bir maden arama yöntemi yok. Yanlışsam
lütfen düzeltiniz ancak bu yöntemle jeofizik haritası
çıkarılır ve oluşturulan haritalarla veriler analiz edilir.
Yani öyle bir anlatılıyor ki Havadan çekiyoruz, ne, nerede
biliyoruz. der gibi bir açıklama yapılıyor. Bir de Sayın Bakan
1935 yılından bugüne kadar yapılan 9,5 milyon metre
sondajın 3,5 milyonu son üç yılda yapıldı. gibi bir
açıklamada bulundu. Sayın Bakan, 1935 teknolojisi ile bugünkü
teknoloji aynı değil hatta son on yılın sondaj
teknolojisiyle bile aynı değil.
Depremler bizim en güncel sorunlarımızdan
biridir. Dolayısıyla Türkiyede Deprem Dairesi
Başkanlığı diye bir yapı var. Dünyanın her
yerinde bu tarz yapılar o ülkenin jeolojik araştırma kurumuna
bağlıdır fakat bu kurum da ne yazık ki alakasız bir
şekilde İçişleri Bakanlığına
bağlıdır.
Bakınız, kullandığımız
araçlarda dahi dizelin ömrü bitiyor ve yakın vadede benzin de önemini
kaybedecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaydalı, lütfen
selamlamayı da yapın ve bitirin.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Gelecek
kuşaklara nasıl bir dünya bırakabiliriz? sorusunu kendimize
yeniden sormamız ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz
gerekmektedir. Bu, bizim dünyaya karşı en büyük
sorumluluğumuzdur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gaydalı.
Söz sırası İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbayda.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Genel Kurulu ve halklarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın vekiller, bu bütçe halkın
sırtından zenginlerin cebini doldurma bütçesidir; niye böyle
söylüyorum, açıklayacağım. Bugün Türkiyeye despotik bir iktidar
hükmediyor. Ancak 21inci yüzyılda faşist yönetimlerin dünya
ölçeğinde yükselişine de tanıklık ediyoruz; bu tesadüf
değil. Sevgili Harvey bunu şöyle açıklıyor: Neoliberalizm
artık kitlelerin rızasını aramıyor, meşruiyetini
kaybetti. Neoliberalizm devlet otoriterliğiyle bir ittifak içine girmeden
hayatta kalamazdı, şimdi, neofaşizmle bir ittifak yolunda
ilerliyor. Çünkü dünyadaki tüm protesto hareketlerinde gördüğümüz gibi,
herkes artık neoliberalizmin halkın sırtından zenginlerin
ceplerini doldurma düzeni olduğunu görüyor.
Değerli arkadaşlar, bütçe
hakkının gasbedildiği şu Parlamento tablosuna, Hükûmetin
sömürüyü örtmek için sarıldığı terör diskuruna, izlenen
savaş ve işgal politikalarına, Ekonomik savaş var.
söylemine, bu yıl şu ana kadar 1.600 işçinin iş cinayetinde
yaşamını yitirmesine, gizli salgın olan meslek
hastalıklarına, emeğin yok sayılıp bakım hizmeti
yaptırılan ev kadınlarının durumuna, göz göre göre
katledilen Cerenlere, siyanürle intiharlara, diz boyu yolsuzluğa bir de
bu gözle bakalım.
2020 bütçesinde 140 milyar savaşa
ayrıldı, güvenlikçi politikalara ayrıldı. Bu, Türkiyeye
karşı saldırıların artmasından mıdır?
Hayır. Ne demişti MİT Müsteşarı Hakan Fidan? Üç
beş füze atarız, savaşın gerekçesini yaratırız.
Değerli arkadaşlar, Türkiye bütçenin 195
milyarını teşvikler, ayrıcalıklar için sermayeye hibe
ediyor. EYTlilere ise hakları olmayan bir şeyi istiyorlarmış
gibi muamele ediliyor. 26 milyar, emekçiye çok görülürken milyarlar, yüz
milyarlar sermayeye peşkeş çekiliyor. Aslında, bu, para
olmadığı için, bütçe olmadığı için değil,
sermayeden yana tercih yapıldığı içindir. Şimdi bu,
savaş, faiz ve sermaye bütçesini halka yedirmeye
çalışıyorsunuz. Türkiyede bir vahşi kapitalizm var. Ne
demişti sokaktaki röportaj veren yurttaşımız? Türkiyede
hard kapitalizm var. Şiliden Lübnana dünya halklarının ayakta
olmasının sebebi, hard kapitalizmden kaynaklıdır, siyasi
iktidarın halkın sırtından zenginlerin cebini doldurma
çabasından kaynaklıdır.
Değerli arkadaşlar, bu bize sunulan bir
bütçe değil, bu bir soygundur. Siyasal İslam soslu, türbanlı,
abdestli bir soygun!
SALİH CORA (Trabzon) Bu nasıl bir
şey ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
hakikaten bu nasıl bir şey!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Saç
kurutma makinesini, çocuğu ısınsın diye çocuğunun
eline verip intihar için yan odaya geçen kadına kılını bile
kıpırdatmadan
SALİH CORA (Trabzon) Ahlaksız bir dil
kullanıyor!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl bir
şey! Yüzümüze baka baka
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) -
önümüze
hâlâ böyle bütçe teklifleriyle gelebilen bir vahşetle karşı
karşıyayız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Lütfen, lütfen, değerli
milletvekilleri
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olmaz böyle bir
şey! Kabul etmiyorum. Yeter ya!
BAŞKAN Sayın Zengin, lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır Sayın
Başkan, lütfen
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bize,
bunu hatırlattığımız zaman Siyaset yapmayın.
diyorsunuz
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunu söyleyemez! Bu
olamaz!
BAŞKAN Sayın Zengin yapmayın, sonra
cevabınızı verirsiniz
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)- Biz
intiharlardan bahsettiğimiz zaman Siyaset yapmayın. diyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yapamaz! Bu olamaz!
BAŞKAN Lütfen, hatibin
konuşmasını engellemeyelim. Ama cevap verirsiniz, sonra cevap
verirsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olmaz
Olmaz
Bu
söylenemez!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Öylesine
vicdansız, öylesine adaletsiz bir bütçeyle karşı
karşıyayız. (AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Kemalbay, lütfen bir dakika bekleyin
Bir dinler misiniz lütfen
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır Sayın
Başkanım
Bu söylenemez!
BAŞKAN Hatip kürsüde
konuşmasını yapacak, sonra siz cevap vereceksiniz. Eğer
böyle yaparsanız Genel Kurulun düzenini bozmuş olursunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır Sayın
Başkanım
Olamaz
SALİH CORA (Trabzon) Görevinizi yapın!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır Sayın
Başkanım, bunu söyleyemez!
BAŞKAN - İç Tüzükü ihlal edersiniz; bunu
en iyi siz bilirsiniz Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ama olamaz böyle bir
şey!
BAŞKAN Siz bilirsiniz. Sonra vereceğim
sözü, hatip konuşuyor şu anda.
Siz devam edin
Lütfen
FATİH ŞAHİN (Ankara) Görevinizi
yapmıyorsunuz. Temiz bir dil kullanmaya davet etmelisiniz!
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Ben İç Tüzükü
uyguluyorum. Yerinize oturun. Grup Başkan Vekiliniz var
Yerinize oturun
FATİH ŞAHİN (Ankara) Temiz bir dil
kullanmaya davet etmelisiniz!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Ben
siyasi bir dil kullanıyorum, kimseye hakaret etmiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bunu söyleyemez!
BAŞKAN Yerinize oturun
Değerli
milletvekilleri, yerinize oturun
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Siyasi
bir dil kullanıyorum, parmağınızı indirin!
BAŞKAN Bakın, değerli
milletvekilleri
Grup Başkan Vekili var
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bana
parmak sallayamazsın!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bunu söyleyemez! Temiz bir dille konuşsun!
BAŞKAN Hatip konuşmasını
tamamladıktan sonra cevap verme hakkınız var. Lütfen
Sayın
Zengin, bunu sizden hiç beklemezdim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)- Ben siyasi
bir dil
Sayın vekiller
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olamaz böyle bir
şey!
BAŞKAN Sayın Kemalbay, siz
konuşmanıza devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sürekli aynı
şey
Olamaz böyle bir şey!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) -
Sayın vekiller, burada son derece siyasi bir dil kullanıyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, olamaz, bunu
söyleyemez!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bu kürsü
dokunulmazdır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Söz
hakkımı gasbetmemelisiniz.
BAŞKAN - Sayın Kemalbay, bir izin verin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bu, kürsü dokunulmazlığı olamaz! Olamaz Sayın Başkan!
BAŞKAN - Sayın Zengin, ne diyecekseniz
sonra size söz vereceğim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl bir
şeydir ya! Yeter artık, yeter artık ya!
BAŞKAN - Böyle bir hakkınız yok,
kimsenin hatibin konuşmasını engelleme hakkı yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yeter!
BAŞKAN Yüce Meclis dediğimiz zaman
kastettiğimiz asıl olan kürsünün
dokunulmazlığıdır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, bu ona
giremez Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Eğer İç Tüzüke
aykırı bir şey söylediğini düşünüyorsanız söz
veririm konuşursunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Buna giremez. Giremez!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Parmağını indir!
BAŞKAN Bir dakika lütfen
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Parmağını indir Özlem Hanım!
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın
Kemalbay.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Öyle şey yok!
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Sayın
Başkan, hakaret dili kullanıyor!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yeter! Her şeyin
bir adabı var. Bu nedir ya!
BAŞKAN Devam edin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, değerli arkadaşlar, biz geçen pazar günü bir ekonomi
konferansı gerçekleştirdik.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nedir?
SALİH CORA (Trabzon) Abdestli soygunculuk
ne demek ya!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu
ekonomi konferansının bazı tespitlerini sizinle paylaşmak
istiyorum: Türkiyede ekonomik kriz artık bir toplumsal krize
dönüşmüştür.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl bir
şeydir! Abdestli, türbanlı soygunculuk ne demek? Bu nasıl bir
üslup? Biz mecbur değiliz bunu duymaya bu kürsülerden. Yeter artık!
Nefret suçu var!
SALİH CORA (Trabzon) Bu terbiyesizliktir ya!
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova)
Konuşmanızda baştan aşağı nefret suçu var!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Türkiyede gerçek işsizlik 7 milyon 365 bindir, gerçek işsizlik
oranı yüzde 21dir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen devam edin siz Sayın
Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, sizin sevdiğiniz şekilde ifade edeyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl
konuşma!
SALİH CORA (Trabzon) Ahlaksız bir dil
kullanıyor!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Hep siz
2002yle kıyaslıyorsunuz ya, ben de 2002yle kıyaslayarak
söyleyeyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu nasıl bir
konuşma! Olamaz bu konuşma!
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Sizin demokrasi
anlayışınız bu işte!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) 2002den
bu yana istihdam 6,2 milyon artmışken çalışma
çağındaki nüfus 13 milyon 500 bin olmuştur yani sistem,
çalışma çağındaki insanların yarıdan
fazlasını istihdam etmemiş, bir ümit de vermemiştir.
Türkiye iş gücüne benzer bir nüfusa sahip olan Almanyayla
kıyasladığımızda 16 milyon fazlamız var. Bu ne
anlama geliyor? Almanyada kadınların yüzde 75i istihdam edilirken
Türkiyede kadınların yüzde 30undan da aşağısı
istihdam edilebiliyor. Bu da bizde kadın işsizliğinin Türkiyede
istatistiklere bile giremediğini gösteriyor. Kadınlar, erkeğe ve
devlete bağımlı kılınıyor. Türkiyede, tarihinde
ilk kez bir yıldan uzun süredir işsiz sayısı 1 milyonu
aştı. Son iki ay içerisinde işini kaybetmiş insan
sayısı ise yine Türkiye tarihinde ilk kez 2 milyonun üzerine
çıktı.
Değerli arkadaşlar, neredeyse gençler
profesyonel öğrenci oldular. Hani ne diyordu reisiniz? Üniversiteli
iş bulacak diye bir şey yok. Gençlere ümitsiz bir hayat vadediliyor.
Annelik kutsallaştırılıp kadınların evlere
hapsedildiğini görüyoruz. Peki, evde bakım hizmeti veren
kadınların sosyal güvenini niye gasbediyorsunuz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Anne
düşmanısınız siz! Anne düşmanısınız!
Anne, aile düşmanısınız!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Niye
emeklerini yok sayıyorsunuz? Niye patronlara 195 milyar bütçe
ayırıyorsunuz da evde bakım hizmeti yapan kadınların
sigortasını yapmıyorsunuz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Niye aileye
düşmansınız?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Niye ev
kadınlarına emeklilik hakkı getirmiyorsunuz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Anneliğe
niye düşmansınız?
NURAN İMİR (Şırnak) - Hatibi
dinleyin!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Anne, evinde
çocuğunu yetiştiriyor.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, hatip
kürsüde, lütfen dinleyelim.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Annelerin
hakkını savunuyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Niye
kadınların çalışmasını yok sayıyorsunuz?
Bakın, arkadaşlar, devlet
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NURAN İMİR (Şırnak) -
Ayrımcılık bu!
BAŞKAN Lütfen, oturun yerinize.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, kavganızla şunu örtmeye çalışıyorsunuz:
Devletin KDV tahsilatı yüzde
30lara kadar düşmüştür. (AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
konuşma hakkına saygı duyun, lütfen dinleyin.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Provokatör
var! Nefret suçu işleniyor.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Görevinizi
yapmıyorsunuz Sayın Başkan. Başkan, görevinizin
gereğini yapmıyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Görevinizi
yapmıyorsunuz. Uygun bir dil kullanmaya davet edin!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Yani
vatandaş KDVyi, bakın, devlete değil şirketlere
ödemiştir. Bununla bile yetinmediniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Öyle söylenmekle olmaz.
Görevinizi yapın. Düşmanca tavır sergiliyorsunuz!
BAŞKAN Lütfen, değerli milletvekilleri
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bir
de
(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURAN İMİR (Şırnak) Hadsizlik
ediyorsunuz!
BAŞKAN - İç Tüzükü ihlal ediyorsunuz.
Nasıl yaparsınız bunu? Bakın, sonuna kadar, burada
Lütfen,
herkes otursun. Ara da vermiyorum, konuşma yapılacak, bu konuşma
tamamlanacak! (AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine
yürümeleri, gürültüler)
NURAN İMİR (Şırnak) Oturun
oturduğunuz yere!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Burası
Kandil değil! Git, Kandilde bağır!
NURAN İMİR (Şırnak) O
Başkana saygısızlık edemezsiniz! Saygısızlık
edemezsiniz!
BAŞKAN - Siz tamamlayın
konuşmanızı Sayın Hatip, tamamlayın
konuşmanızı.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Kandil
değil burası!
BAŞKAN - Ayıptır, oturun yerinize!
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Sen ayıp
ediyorsun! Sen tarafsız olmak zorundasın!
NURAN İMİR (Şırnak) Haddinizi
bileceksiniz!
BAŞKAN - İç Tüzüke ilişkin bir
itirazınız varsa
FATİH ŞAHİN (Ankara) -
Tarafsızlığını korumalısın! İç Tüzüke
uygun davranmıyorsunuz!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - İç
Tüzükü koruyacak olan sizsiniz!
BAŞKAN - Bu tutanakları isteyeceğiz
ve ne dediğinize bakacağım.
Tamamlayın konuşmanızı. (AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
NURAN İMİR (Şırnak) Bu,
iradeyi tanımamaktır! Bu, hadsizliktir!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu
kürsüde gerçekleri söylüyoruz, bu kürsüde gerçekleri söylüyoruz, gerçekleri
söylüyoruz. (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Tamamlayın
konuşmanızı Sayın Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, arkadaşlar, bakın
FATİH ŞAHİN (Ankara)
Ayıptır! Kandil ağzıyla konuşamazsınız
burada!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Başkan, ara
vermeyecek misin?
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) - Ara verin
Başkan.
BAŞKAN Ara vermeyeceğim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, arkadaşlar, vatandaş söylüyor
BAŞKAN Tamamlayın
konuşmanızı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, beni dinleyin, vatandaş söylüyor
FATİH ŞAHİN (Ankara) Kandil
ağzıyla konuşamazsın!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Dinleyin,
dinleyin, dinleyin, vatandaş söylüyor. (AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ara verin
Başkan.
BAŞKAN Bitirsin, konuşmasını
bitirsin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, söz konusu saray ve ülke itibarı olunca harcamanın
sınırı yok ama sokaklarda binlerce
(AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ara verseniz
Başkanım ya.
BAŞKAN Sayın Kemalbay, selamlayın
lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Hocam,
benim sözüm tamamen
BAŞKAN Tamamlayın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Arkadaşlar
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kemalbay.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.38
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Evet, Sayın Zengin, söz talebiniz var, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın Genel
Kurulda yaşanılan gerginlik nedeniyle İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegünün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki ifadeleri duyamadığı için temiz bir
dille konuşmaya davet edemediği kanaatini
taşıdığına ve hukuken suç olan,
ayrımcılık yapan bir konuşmaya tahammül etmelerinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
şimdi, biraz evvel burada bir gerginlik yaşandı. Ben,
akış içerisinde aslında sizin ve Divandaki
arkadaşlarımızın konuşmayı
duyamadığınızı şahsen düşünüyorum. Çünkü
eğer duymuş olsaydınız, siz de bir Başkan olarak
burada İç Tüzükün maddelerine uygun olarak hatibi temiz bir dille
konuşmaya, Genel Kurula, milletvekillerine hakaret etmemeye
uyarırdınız diye düşünüyorum. Kanaatim bu yöndedir, sizin
daha evvelki tecrübeleriniz bana bunu söyletiyor.
Şimdi, buradaki ifadeyi bir kez
hatırlatmak istiyorum ve akabinde de söyleyeceğim gerekli olanı:
Arkadaşlar, bize sunulan bir bütçe değil, bu bir siyasal İslam
soslu, türbanlı, abdestli soygundur. Bize söylenen şey bu.
Şimdi, Sayın Başkanım, elbette
ki hatip hukuka uygun olarak her şeyi burada söyleyebilir, biz de
sabrederiz konuşmasını sonuna kadar dinleriz ve devamında
da cevabını veririz. Fakat aleni olarak bu kadar hakaret içeren, bu
kadar ayrımcılık yapan, bizim en temel değerlerimizi,
İslamı, abdesti -ki biz türban demiyoruz, başörtüsü diyoruz-
başörtüsünü böylesine aşağılayan ve aslında hukuken de
suç olan, ayrımcılık yapan -bu bir nefret suçudur aynı
zamanda- bunu kürsüde işleyen -çünkü kürsüde bunu söylediğinizde
belki şu an için hukuken yaptırımı yoktur ama milletvekilliği
bittiği andan itibaren eğer bu konu yargıya
taşınırsa bunların her biri birer suçtur- bu kadar suç
unsuru içeren bir konuşmaya elbette bizim tahammül etmemiz mümkün olamaz
Sayın Başkanım. Yoksa biz Genel Kurulu asla terörize etmeyi
planlamıyoruz, asla buna niyetimiz yok fakat buraya gelen hatiplerin
bizler kadar, herhâlde dinleyen insanlar kadar konuşan
arkadaşlarımızın da Genel Kurula hürmet etmesi
gerektiğini düşünüyorum. Eğer onlar hürmetle konuşurlarsa
biz de her ne kadar ağır olursa olsun sonuna kadar bekleriz. O
sebeple biz buralarda zaten bu tartışmaları hep yapıyoruz,
Türkiye bu tartışmaları aslında tüketti, toplumumuz
tüketti. Yani benim ricam, Genel Kurulda lütfen bu ifadeleri
kullanmayalım. Bunlar birer suçtur. O sebeple aslında gerekli olan
şey çok aleni bir özürdür. Bu manada ben, HDP Grubunun da Sayın Grup
Başkan Vekilinin de bu konuda ayrıca özel bir hassasiyet içerisinde
hem kendi milletvekillerini uyaracağına inanıyorum hem de Genel
Kurulda bu konuya bir izahat getireceğine inanıyorum. Bu manada grubumuz
adına çok ama çok rahatsız olduğumuzu ve bu meseleyi
şiddetle kınadığımızı bir kez daha ifade
etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
Sayın Oluç
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, inanç ve vicdan
özgürlüğünün Halkların Demokratik Partisi açısından temel
bir değer olduğuna, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerinin herhangi
bir yanlış anlamaya yol açmasından üzüntü duyacaklarına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, en yapmak istemeyeceğimiz
tartışmalardan bir tanesi bu, öncelikle onu belirteyim çünkü bizim
partimiz Halkların Demokratik Partisi, kurulduğu andan itibaren ve
girdiği bütün seçimlerde de en kararlı biçimde vicdan ve inanç
özgürlüğünün savunusunu yapmıştır; asla başörtüsü
-kimilerinin de türban olarak adlandırdığı- ve başka
inanç simgeleriyle, sembolleriyle bir sorunu olmamıştır. Hangi
inançtan olursa olsun insanlar, kendi inandıkları gibi
yaşamalıdırlar, kendi inandıkları gibi davranmalıdırlar
ve sembollerini de kullanabilmelidirler. dedik ve bu konudaki tutumumuz çok
nettir. Dolayısıyla bizim kendi seçmenlerimiz arasında, çok
büyük bir çoğunluğu üstelik, hem Kürt coğrafyasında hem batıda
seçmenlerimizin çok büyük bir çoğunluğu muhafazakârdır,
çeşitli inançlara sahiptir ve bu konudaki tutumumuz en başından
beri nettir. İlk başörtülü belediye başkanı bizim belediye
başkanımız olmuştur. Dolayısıyla, bizim bu konuyla
ilgili herhangi bir sorunumuz olmamıştır, bir yanlış
anlamaya yol açtıysa konuşma, gerçekten kırıcı
olduysa
SALİH CORA (Trabzon) Tabii ki oldu.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Yanlış
anlatma
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İzin verir
misiniz.
herhangi bir yanlış anlamaya yol
açtıysa biz bundan dolayı üzüntü duyarız, asla böyle bir
niyetimiz yoktur. Dediğim gibi, inanç ve vicdan özgürlüğü, partimiz
açısından çok temel bir değerdir. Bu konudaki tutumumuz bundan
sonra da böyle devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
Değerli milletvekilleri
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kemalbay, Grup Başkan
Vekili konuştu, daha sonra ayrıca bir açıklamaya ihtiyaç var
mı, bilmiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Evet,
kesinlikle var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yalnız, varsa biz
de cevap veririz Sayın Başkan.
BAŞKAN Size yerinizden bir dakika söz
vereyim.
Buyurun.
7.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, inançlarla kavga eden bir parti olmadıklarına, siyasi
bir eleştiri yaptığına ve kürsüde konuşturulmayarak
ifade özgürlüğünün engellendiğine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz asla inançlarla kavga eden bir parti
değiliz. Tam tersine, inanç özgürlüğünü, başörtüsü mücadelesini
de sonuna kadar savunmuş bir kişiyim ben de. Burada yeni bir
mağduriyet yaratılmaya çalışılıyor, Sayın
Zengin burada bir mağdur rolüne soyunuyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Provokatörlük
yapıyorsun, gerçekten provokatörlük yapıyorsun!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Burada
bahsettiğim, tarif ettiğim şey abdestli kapitalizmdir. Bununla
ilgili bir de kitap vardır.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Provokatörsün!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siyasi
bir eleştiri yapıyorum ve bütçe hakkının sermayeye
peşkeş çekilmesini, bu tür ritüellerle örtülmesini
eleştiriyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
Başörtülüler tarafından yapıldığını mı
söylüyorsunuz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Buradaki amaç tamamen saptırılıyor ve beni kürsüde
konuşturmayarak da ifade özgürlüğümü de engellemişlerdir;
asıl suç budur bence. Burada suç işlenmedi, tam tersine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Hakaret edildi.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Kemalbay.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sizin
başörtüsü düşmanlığınız devam ediyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
istismar edilen inançların buradaki rolüne dikkat çektim. Yıllar
önce değerli Doktor Hikmet Kıvılcımlı, Eyüp
konuşmasında bunu anlattığında Dini siyasete alet
ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştı, bugün ise Türkiyede
yaşanan budur.
Bakın, Türkiyede ilk başörtülü belediye
başkanını biz seçtik, siz tutukladınız ve yerine gelen
başörtülü belediye eş başkanlarımızı da
tutukladınız. Bize başörtüsü savunuculuğu yapmayın.
Benim sözüm, bu kutsallara ait değildir, bu kutsallara dair değildir,
inançlara dair değildir, istismar edilmeye karşıdır ve bu,
bir gerçektir. Yolsuzluklarla, hukuksuz, adaletsiz, vicdansız bütçeyle,
ben ancak bununla ilgili konuşmamı yaptım ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
Ayrımcı ve düşmanca.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kemalbay.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Hep aynı ön
yargı!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)- Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
8.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegüye yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerinden dolayı İç Tüzükün
161inci maddesinin (3)üncü fıkrası gereğince ceza verilmesini
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, ben, Grup Başkan Vekilleri milletvekilleri
adına konuşma hakkına sahiptir diye düşünüyorum. Biz
içeride konuştuk ve içerideki konuşmamızda Sayın Grup
Başkan Vekili, HDP Grup Başkan Vekili konuya dair bize bir özür
dileyeceğini söyledi ve sözünde durdu, özür diledi fakat ben görüyorum ki
konuşmasını yapan hatip aslında kastını tekrar
ikrar ediyor, altını çiziyor ve şahsımı da itham
ediyor başörtüsünü kullanmakla.
Bakın, bu Genel Kurulda ben kendim
başörtüsüyle alakalı bir saldırı olmadan ne kendi
adıma ne de diğer arkadaşlarım adına başörtüsünü
hiç telaffuz etmedim çünkü ben gündelik hayatımı yaşarken
başörtülü olduğumu hatırlamıyorum bile. Burada yaşanan
bütün tartışmalarda -ki 2 defa olmuştur- başörtüsüne
saldırı olduğu için biz cevap vermişizdir. Şimdi,
kendisinin izahı mantık kurallarının o kadar
dışında ki sayın hatibin; söylediği şey, bu
ifadeleri kullanarak siyasal bir eleştiri yaptığı. Yani rica
ediyorum, bütçeye dair siyasal eleştiriyi yaparken nereden
aklınıza geliyor türban, nereden aklınıza geliyor abdest,
nereden aklınıza geliyor İslam sosu?
Bunlar sos olabilir mi Sayın Başkan?
(HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
dinleyelim Grup Başkan Vekilini.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben şunu rica
ediyorum. Bakın, Sayın Başkanım, biz içeride yetişkin
insanlar olarak bir mutabakat yaptık. Ben o sebeple geldim, burada, bir
çerçeve içerisinde içeride konuştuğumuza uygun cevabımı
verdim fakat görüyorum ki mutabakata uymuyorlar. Hâl böyle olunca ben sizden
İç Tüzükün 161inci maddesinin (3)üncü fıkrasına göre hatibe
Madem özür dilemiyor, bu, artık özür beyanı olmadığını,
ısrar olduğunu, ikrar olduğunu göstermiştir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Açıklama yaptı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Beni
konuşturmuyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Tam tersine,
şahsıma ve grubuma saldırmaya devam etmiştir. Sizden hatibe
İç Tüzüke uygun olarak ceza vermenizi ben talep ediyorum grubumuz
adına. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Terörist. diyene de ceza verin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Her
gün Terörist! diyorsunuz bize.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mithat Sancarın, tarafsızlığı
gözetme konusunda hassasiyetinin yüksek olduğuna ve İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
ifadelerinde İç Tüzükün disiplin hükümlerinin uygulanmasını
gerektiren bir durumun bulunmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
öncelikle olayın cereyan anına bir dönmekte fayda var. Biraz sakin
olarak izlersek bazı durumları, bazı davranışları
tekrar etmeme imkânımızın artacağını
düşünüyorum.
Hatip konuşurken siz ayağa
kalktınız Sayın Zengin ve bir şeyler söylediniz ama ne
sizin ne dediğinizi anlayabildim ne de neye itiraz edildiğini tespit
edebildim. Ardından Başkanlık Divanına yönelik buradan
bağrışmalar oldu. Şimdi, daha önce de söyledim,
Başkanlık Divanına bu kadar kolay bağırarak itiraz
edilmesinin eğer önü açılırsa bu Meclisi yönetmek mümkün olmaz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu
konuşmaların da önünü açmamak lazım Sayın Başkan, o
yüzden söylüyoruz.
BAŞKAN İzin verin Sayın Zengin, ben
anlatacağım. Ben sizi dinledim, sonra size söz vereceğim, gene
açıklama yapın.
Bütün uyarılarıma rağmen
Tarafsız olun. falan deniyor ve çok fazla duygusal, çok ön
yargılı tepkilerle karşılaşıyoruz. Ben mutlak
adaleti sağladığım iddiasında asla değilim.
Burada yanlışlar yapabilirim, tarafsızlığı
gözetme konusunda hassasiyetim çok yüksek fakat ben de farkında olmadan
bazen buna uygun olmayan tavırlar geliştirebilirim. Ancak
bunları anlayabilmemiz için birbirimizi dinlememiz gerekiyor,
bağırarak değil.
Diğer noktaya gelince, Genel Kurulda inançlara,
herhangi bir inanca, hele dinî inançlara, vicdani kanaatlere herhangi bir
sataşmanın, aşağılamanın hiçbir şekilde
doğru olmayacağına dair benim de çok net bir tutumum
vardır. Nitekim, Sayın Oluç da grubu adına açıkladı,
böyle bir şey söz konusu olamaz. Eğer uygun bir şekilde dile
getirilseydi, konuşma esnasında da bu uyarıyı yapmak
gereği doğduğuna kanaat getirdiğim anda yaparım. Bunu
başka konularda da mümkün ölçüde yapmayan bir tarzı tercih ettim
şimdiye kadar.
Benim yöntem olarak kabul ettiğim tarz
şudur: Önce konuşmalar biter, eğer şahsi hakaret ve küfür
yoksa, ona müdahale ederim ama bunun dışında bir siyasi
görüş veya düşünce gibi sunulmuşsa, cevabı sonra aynı
şekilde muhatapları tarafından verilir. Ben orada
tartışmanın bir tarafı olmayı doğru bulmam.
Eğer her bir tartışmada her grup kendi hassasiyetleri lehinde
yöneten Başkan Vekilinin müdahalesini talep ederse bu işin içinden
çıkamayız.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar
yapılan bu tür konuşmalarda içerik doğrultusunda konuşma
devam ederken müdahale ettiğimi pek hatırlamıyorum, varsa da çok
azdır ve biraz önce söylediğim çerçevededir. Ben genel olarak bu
tarzın görüşmeler sırasında bütün Meclis Başkan
Vekilleri tarafından da gözetilmesi gerektiğini düşünürüm ve bu
görüşümü de Başkanlık Divanında da
paylaşırım.
Şimdi, gerekli açıklamalar
yapıldı, bir diğer nokta, ben Genel Kurulu yönetirken fikir
açıklamaları -sözler- dolayısıyla cezai
yaptırımlara başvurmama konusunda bir görüşe sahip
olduğumu baştan itibaren, ilk günden, Meclis Başkan Vekili
olarak buraya oturduğum ilk günden itibaren çeşitli vesilelerle
söyledim. Hatırlarsınız, bundan birkaç hafta önceki bir oturumda
Başkanlık Divanına yönelik hakaret sayılabilecek sözler
sarf edilmesine rağmen, bunların tevil edilmesi hâlinde cezai
hükümlere başvurmayacağımı, yine sizlerle görüşerek,
sizlerin de görüşlerini alarak, Grup Başkan Vekillerinin
görüşlerini alarak tevcih etmiştim, böyle karar vermiştim. Ben
bu olayda İç Tüzükün disiplin hükümlerinin uygulanmasını
gerektiren bir durum olmadığı kanısındayım ve
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Özür dilemiyor, aleni
olarak özür dilemiyor Sayın Başkanım. Aleni özür yok
Başkanım.
BAŞKAN Söz vereceğim Sayın Zengin,
görüyorum.
bu konuda karşılıklı fikir
açıklamalarıyla bir noktaya varılabileceğini
düşünüyorum, buna inanıyorum. Tatmin olmadığınız
ya da eksik kaldığınızı düşündüğünüz yerleri
lütfen -size yerinizden söz vereceğim- açıklayınız.
Eğer gerekli olursa Sayın Grup Başkan Vekili de cevap verir.
Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerinden dolayı İç Tüzükün
161inci maddesinin (3)üncü fıkrası gereğince ceza verilmesi
konusunda ısrar ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, bugün burada yaşanan zaten istisnai bir
hâldir. İstisnai hâlin akışı içerisinde zaten, İç
Tüzük hükümlerine baktığınız zaman, böyle bir konuşma
olduğunda ki siz duymadınız, duymuş olsaydınız,
müdahil olurdunuz, o zaman bu tartışma bu kadar büyümeyebilirdi; hatip
uyarılırdı temiz bir dile ve kürsüden gerçek irade
beyanını, belki de özrünü duyma imkânımız olabilirdi. Fakat
şu anda gördüğümüz, Grup Başkan Vekili Sayın Oluç, grubu
adına özür dilemekle beraber bu yarayı açan, bu konuşmayı
yapan hatip özür dilememekte, hatta ısrar etmekte beyanında.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Özür dileyecek ne var bunda
ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Herhangi bir şey
yok ortada yani siz diyorsunuz ki eğer bundan rücu ederse,
pişmanlık olursa ben ceza vermeyeceğim. Aleni olarak Genel Kurul
duydu. Herhangi bir şeyden vazgeçmiş değil, fikrinde
ısrarcı ve şunu ifade etmek isterim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ne
özrü dileyeceğim, ne var onda?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz her gün bize Terörist. diyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bakın, siz konuşmanızda
dediniz ki: Duygusal yaklaşım. Biz doğrusu duygusal bir
yaklaşım içinde değiliz, bu tepkimiz hukuki bir tepkidir;
altını çizmek isterim. Nefret suçuna dair bir şeyden
bahsediyoruz yani artık bunların bu kürsüde söylenmesinin normal
olduğunu söyleyemeyiz, kürsü masuniyeti hukuken normal olan şeyler
için geçerlidir. Bunlarla alakalı olarak -bizim tepkimiz zaten- size
Başkanım, bizi duyun, lütfen tepki verin. demek için bunu
yapıyoruz. Hatip ısrarla buna devam ediyor. Tabii, siz bunu
duymadığınız için o tepkiyi vermediniz, o sebeple biz o on
dakikanın dolmasına tahammül edemiyoruz ve bu hukuki bir tepkidir.
Benim sizden ricam, ben grup adına ısrar ediyorum, İç Tüzükün
161inci maddesinin (3)üncü fıkrasına göre ceza verilmesini talep
ediyorum çünkü biz aleni bir özür -duyan var mı bilmiyorum- duymadık
ve ben bu olayı hem kamuoyunun takdirine hem de bizi izleyen milletimizin
takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
Sayın Oluç...
10.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Halkların Demokratik Partisi olarak inanç ve vicdan
özgürlüğünü yaralayacak, rencide edecek herhangi bir söylemi,
politikayı bugüne kadar kullanmadıklarına ve kullanmayacaklarına
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aslında ilk konuşmamda bu konudaki
görüşlerimizi partimiz adına ve grubumuz adına ifade ettim, bir
kez daha vurgulayayım, bu tartışmaları doğru bir
tartışma olarak görmeyiz. Biz kesinlikle, bir kez daha
altını çizerek söylüyorum, inanç ve vicdan özgürlüğünü
yaralayacak, insanların inanışlarıyla, buna dair
kullandıkları sembollerle, simgelerle ilgili onları rencide
edecek herhangi bir tartışmayı, söylemi, politikayı
Halkların Demokratik Partisi olarak bugüne kadar asla kullanmadık ve
bundan sonra da kullanmayız. Eleştirilerimiz genel olarak siyasi
eleştiriler olmuştur ve hatibimizin de anlatmaya
çalıştığı, aslında siyasal İslam şeklinde
vurgulamaya çalıştığı bir siyasal eleştiri
içerikli bir konudur.
İkincisi: Bu dünya literatüründe de siyasal
İslam diye bir kavram vardır, çok uzun zamandır vardır
üstelik, ta 70li yıllardan beri vardır; bu çerçevede bir
kullanıma gitmiştir. Dolayısıyla kesinlikle inanç sahibi
olanların rencide edilmesi, herhangi bir inanç simgesinin kötülenmesi ya
da aşağılanması kesinlikle söz konusu değildir, olamaz
bizim politikamız açısından da. Bunu bir kez daha vurgulamak
istiyorum.
Sadece Türkiye açısından değil,
dünyanın birçok ülkesinde, İslam âleminin birçok toprağında
şöyle şeyler yaşanmıştır, yaşanmaktadır
da: Dinin, İslamın, inancın çeşitli siyasi amaçlar
doğrultusunda istismar edilmesi meselesi yaşanmıştır
ve yaşanmaktadır. Dolayısıyla buna yönelik eleştiriler
asla inançla ilgili bir eleştiri, bir hakaret değildir,
olmamalıdır, öyle de anlaşılmamalıdır diye bir
kez daha vurgulamak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Oluç.
Artık tamamlayalım ve konuyu
bağlayalım lütfen Sayın Zengin.
Buyurun.
11.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün özür dilemediğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın
Başkanım, tek bir cümle söyleyeceğim: Ben Sayın Oluçun
gayretini görüyorum, anlıyorum ama hatiplerin konuşması maalesef
tevile müsait değil. Yani ben şunu görüyorum: Grup Başkan Vekili
olduğu için gruplarının adına özrü biz anlıyoruz,
alıyoruz başımızın üzerine ama hatipleri bizden özür
dilemedi, dilemedi yani bu çevrilebilecek bir şey değil. Biz siyasal
İslam ne, onu da gayet iyi biliyoruz, kaldı ki bu ülkede bunun
zerresi yok.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen her gün bize Terörist. diyorsun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Din
sizin tekelinizde mi Özlem Hanım?
BAŞKAN- Lütfen değerli milletvekilleri
Sayın Kemalbay, lütfen
Siz devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkan,
yani itham etmek istemiyorum ama bakın, duyuyorum şimdi buradan,
gerçekten utanma diye bir şey olmalı yani hakikaten olmalı. Ya,
buradan sesleniyorlar şimdi, ben kendilerine hiçbir konuşmamda -ben
kelimeleri önemseyen birisiyim- şahsın kendini bizatihi hedef alarak
laf atmıyorum. Mesela Sen teröristsin. dediğim hiç kimse yoktur bu
Genel Kurulda, hiç kimse, olamaz. Çok savruk bir laf kullanımı görüyorum,
lütfen
Şurada herkes şahittir, hatip bizden özür dilememiştir,
o kadar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
benden özür dileyin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Grup Başkan Vekili
dilemiştir, hatip dilememiştir. Bunu çevirmeye, tevil etmeye, siyasal
İslama bağlamaya gerek yok. Lâmı cimi yok, bize hakaret etti,
Grup Başkan Vekili özür diledi ama vekili özür dilemedi Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamam böyle bitsin ve
artık laf atmayı bıraksınlar, yeter artık! Laf
atmasınlar artık. Olamaz böyle bir şey yani.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, lütfen sakin
olalım.
Değerli milletvekilleri, ceza önerip önermemek
oturumu, birleşimi yöneten Başkan Vekilinin takdirindedir. Ben bu
konuda görüşlerin yeteri açıklıkta ortaya konduğunu ve
takdirin kamuoyuna bırakılması gerektiğini
düşünüyorum. Ceza tayinine, teklifine gerek olmadığını,
yer olmadığını düşünüyorum ve bu konuyu artık
bağlamayı, kapatmayı daha doğru buluyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Görüşmelere
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sırada Ağrı Milletvekili Dirayet
Dilan Taşdemir vardır.
Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Kulağınızı
buraya verirseniz iyi olur Başkanım, kulağınız hatipte
olsun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Başkanlık makamına bu kadar müdahale edemezsiniz siz
ya.
SALİH CORA (Trabzon) Baştan
uyaralım, testi kırıldıktan sonra değil.
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri,
dinleyelim lütfen.
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği gibi, daha önce Kadın ve Aileden Sorumlu
Devlet Bakanlığı vardı, bu bakanlık bile yetersizken,
maalesef, Bakanlığın ismindeki kadın kavramından
duyulan rahatsızlıktan kaynaklı 2011 yılında bu
Bakanlık kapatıldı, yerine Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı kuruldu. Kadınlar, kadın örgütleri yıllarca
bu Bakanlığın yerine bir kadın
bakanlığının kurulması gerektiğini söyledi, bunun
için kampanyalar düzenledi, mücadelelerini yükselttiler. Maalesef, tüm
demokratik taleplerde olduğu gibi, kadınların bu talebine de
aslında daha geri bir yaklaşımla cevap verildi, 2018
yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, devasa
sorunları olan Çalışma Bakanlığına
bağlandı. Dolayısıyla aslında tam da bununla
kadınların yaşadığı sorunların görünmez
kılınmaya çalışıldığını
söyleyebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüde daha önce
de söylemiştik, kadınlara karşı bir kırım
yaşanıyor. 2017 yılında en az 409 kadın erkekler
tarafından katledildi, 2018de en az 440, 2019un ilk on bir ayında
yine en az 430 kadın öldürüldü; sadece üç yılda 1.279 kadın
katledildi, bir o kadarı sakat kaldı, bir o kadarı travma
yaşadı, yaralandı.
SALİH CORA (Trabzon) PKK kaç kadın
katletti?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Salih Bey, lütfen
ya.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Bu, aslında sadece basına yansıyan, bizim takip ettiklerimiz.
Resmen kadınlara karşı bir savaş
yaşandığını söyleyebiliriz. Bu vahim tabloyu ve kadın
kırımıyla bu mekanizmalarla mücadele edilmeyeceğini bizler
de sizler de çok iyi biliyor. Dolayısıyla, bu kadar devasa bir sorunu
aile ve sosyal hizmetler kapsamında yardıma muhtaç bireylermiş
gibi ele alarak çözemezsiniz. Bu bir şiddetle mücadele yöntemi
değildir, bu, olsa olsa, bir torba bakanlıkla ancak şiddetle
mücadele ediyormuş gibi yapmaktır.
Son on yedi yılda yani AKPnin iktidar
olduğu dönem içerisinde kadınlara yönelik şiddetin bu kadar
artış göstermesinin bir nedeni de tam da bu politikalardır. Onun
için, bizler, kadın örgütleri yıllardır bir kadın bakanlığının
kurulması için mücadele veriyoruz. Onlarca defa kanun teklifleri verdik,
maalesef, bu kanun tekliflerimiz de hiçbir zaman gündeme alınmadı,
önerilerimiz dikkate alınmadı. Gerçekten, bunun yine de dikkate
alınmayacağını biliyoruz çünkü kadınları
özgürleştirici bir politikadan hazzetmediğinizi de biliyoruz.
Kadınlara karşı ve kadın düşmanı politikalara da
bu anlamda zemin sunuyorsunuz.
AKP, kadınlara karşı gelişen
şiddetle açıkçası mücadele etmiyor, şiddete karşı
çıkan kadınlarla mücadele ediyor. Erkek ve devlet şiddetine
hayır. diyen, yaşamını, emeğini ve bedenini savunan
kadınlar hedef alınıyor. Kadın örgütlülüğü ve
kadın hareketi, hafızası ve kazanımları yok edilmek
isteniyor, bunun için de her yol deneniyor, bin dereden de su getiriliyor.
Değerli arkadaşlar işin özü
şudur ki: Demokratik, adil, eşit bir toplum, kadınların
özgür olduğu bir toplum, fıtratınıza ters geliyor. Tekçi,
milliyetçi, tek adamın hüküm sürdüğü bir toplum inşa etmek
istiyorsunuz, onun için de düşünen, siyaset yapan, sokaklarda itiraz eden
hatta dans eden kadınlar hedefinizde ve kadın muhalefetini
engellemeye çalışıyorsunuz. Kadın muhalefetinin
dönüştürücü gücünün bizce siz de farkındasınız. Evet,
kadınlar bugün dünyanın dört bir yanında isyan ediyor,
kadın grevlerini örgütlüyor, baskıcı rejimlere,
milliyetçiliğe ve faşizme meydan okuyor. Bunun
farkındasınız, tek ayak üstünde sallanan
iktidarınızın da kadınlar tarafından
yıkılacağından kaygı duyuyorsunuz.
Gültan Kışanak -Sevgili
Başkanımız- şu an cezaevinde -bir kez daha kendisini
selamlıyorum- kendisi çok iyi özetlemişti bunu, demişti ki:
Kadınlar en iyi kariyerini sizin saltanatınızı
yıkarak gerçekleştireceklerdir. Bu korkunun sonucudur ki Gültan,
Sebahat, Selma, Aysel, Çağlar, Mülkiye, Edibe, Mukaddes, Keziban ve
adını sayamadığım binlerce kadın bugün
cezaevinde, onları da bir kez daha burada saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Kürt kadın
hareketi ve feminist hareketin büyük bedelleri, mücadeleleri sonucunda
kadınlar büyük kazanımlar elde ettiler. Kadınların siyasetteki
görünürlüğü, yerel yönetimdeki görünürlüğü bu mücadele sayesinde
arttı.
Bakın, sadece bir örnek vereceğim: 2014
yılı öncesi kadınların yerel yönetimlerdeki temsil
oranı yüzde 0,9 idi. 2014 yılında
uyguladığımız eş başkanlık ve eşit
temsiliyet siyasetiyle bu oran yüzde 3,2ye yükseldi. Uluslararası
platformlarda bu tabloyla nasıl övündüğünüzü, nasıl hava
attığınızı bizler de çok iyi biliyoruz ama içe
döndüğünüzde eş başkanlığı, eşit temsiliyeti
suç ilan ediyorsunuz.
Eş başkanlık ve eşit temsiliyet
2014ten beri aslında yerel yönetimlerde uygulanan bir sistem ama nedense
suç olduğunu yeni keşfettiniz. İşin aslı, belediyelere
çöreklenmek istiyorsunuz, belediyeleri gasbetmek istiyorsunuz; bunun için de
-daha önce de uydurduğunuz o kara propagandalar boşa
çıkınca- şimdi eş başkanlık modeline, sistemine
sarılarak bu sistemi suçlamaya, bu sistemi boşa çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, eş
başkanlık, demokratik olduğu kadar farklılıkları
esas alan, kadınları karar süreçlerine dâhil eden bir
mekanizmadır. Açıkçası bu mekanizmadan neden korktuğunuzu
buradan sormak istiyorum ve cevabını da duymak istiyoruz.
Kadınlar için yerel yönetimlere
katılım sadece bir yetki, koltuk meselesi değildir; hayatın
tam kendisidir. Sizin için belediyeler koltuk, makam, mevki ve rant olabilir
ama kadınlar için şiddete uğradığında
çaldığı kapıdır; sorunlarını anlattığı,
çözüm bulduğu bir yerdir çünkü yerelde, yerel hizmette kadınları
gören, ihtiyaçlarını önemseyen bir kadın modelidir. Demokratik,
ekolojik ve kadın özgürlükçü yerel yönetim modeline tahammülsüzlüğün
bir nedeni de açıkçası budur. Toplumun demokratikleşmesi,
kadınların özgürleşmesi, Kürtlerin bir kazanıma sahip
olması, tek adam rejimi için bir beka sorunu hâline gelmiştir;
asıl mesele, asıl dert de budur. Diğerlerinin de bizler
aslında işin kara propagandası, algı operasyonları
olduğunu çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, yine annelik
kavramı, annelik üzerinden aslında AKPnin çokça siyaset
yaptığını, aslında bunu çokça
kutsallaştırdığını ama annelik konusunda da bir
ikiyüzlü siyaset izlendiğini söyleyebiliriz. Eğer AKPliyseniz makul
bir annesiniz, değilseniz de teröristsiniz tıpkı Emine
Aydoğan gibi.
65 yaşında Emine anne barış
mücadelesi yürütüyordu, tutuklandı. Yani neden
tutuklandığını da insanların ne biçim
tutuklandığını da sizler çok iyi biliyorsunuz, şimdi
zamanım yok bunu detaylandırayım ama Emine anne
tutuklandığında cezaevinde rahatsızlıkları
vardı. 3 defa ameliyat oldu; ameliyat olurken bile bileklerinde kelepçeyle
maalesef hastanede tedavisi sürdürüldü. Bizlerin ısrarına, talebine
rağmen Emine Aydoğan tahliye edilmedi ve cezaevinde yaşamını
yitirdi.
Emine Aydoğanın
yaşadığı sadece bununla sınırlı
kalmadı; elbette ki Emine Aydoğanın yani Emine annenin dirisine
yapılan zulmün aynısını bu sefer de Emine annenin
cenazesine yaşattınız. Emine anne katledildi, cenazesi ailesi
tarafından defnedilmek istendi ama maalesef mezarlığa
götürülürken mezarlık ablukaya alındı, hem ailesinin hem
imamın cenaze törenine katılımı engellendi. Emine anne
-hani az önce çokça türban meselesi üzerinden bir kriz çıkardınız
ya- tam da inançlı bir kadın, inancına göre defnedilmesini
engellediniz; yıkanması, namazının
kılınması, dualarla uğurlanması engellendi.
İşte tam da bu bir zulümdür, yeryüzünde hiçbir iktidar bu zulmü
yapmamıştır, IŞİD bile benzer bir uygulamaya imza
atmamıştır ama AKP bu zulme imza atmıştır.
Evet, biz biliyoruz ki sizin için, sizin
siyasetinize karşı muhalefet eden herkes teröristtir tıpkı
Tutakın Soğukpınar köyünde katledilen Murat Kaya gibi,
tıpkı Nobel Edebiyat Ödülü olan sanatçı gibi, tıpkı
gazetecilik yaptığı için ağır cezalarla suçlanan Aziz
Oruç gibi. Onun için de sizin bolca teröristiniz var. Bu, yüzyılın
sihirli kavramıdır; size karşı çıkan, mücadele eden,
siyasetinizi eleştiren, bunun muhalefetini geliştiren herkes mutlaka
bu ülkede bir gün terörist olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşdemir.
Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Değerli konuşmacı, bizim hiçbir
şekilde kabul etmeyeceğimiz
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Etseniz yapmazsınız.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara)
esasen
Türkiyenin gerçekliğiyle de bağdaşır görmediğimiz bir
dille ağır sataşmalarda bulunuyor, AKPliyseniz makul anne,
değilseniz terörist. diyor. Asla böyle değil, asla böyle
bakmayız. Yüreği yavrusuna ilişkin acı taşıyan ve
bunu insanlığın ortak derdi olarak ifade eden herkesin
başımızın üstünde yeri vardır.
İnancına göre defnedilmesini
engellediniz. diyor, bir örnek olaydan bahsediyor. Kesinlikle, insanların
defnedilmesine ilişkin, her nasıl istiyorlarsa o şekilde
defnedilmeleri konusunda bir uygulama vardır, bunu biliyoruz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Engellediniz, engellediniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Engellediniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Fakat cenaze
törenlerine ilişkin başka tür kasıt ve amaçlar devreye
girdiğinde engelleme orada başlıyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hangi kasıt?
NURAN İMİR (Şırnak) Onlarca
cenaze merasimine gitmişim girememişler, o vecibeler yerine
getirilmemiş.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Diyarbakırda HDPnin önündeki annelere bakın.
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri,
lütfen dinleyelim.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara)
Arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki militarist unsurlar, cenaze törenlerini
de aynı zamanda bir propaganda malzemesi olarak görürler.
NURAN İMİR (Şırnak) Bu, sana
yasaklama hakkını vermiyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Bu eğilimi
biz hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Kurallara uygun, kesinlikle
insanları rahatsız etmeyecek tarzda ama muhakkak acıyı
ortaklaştıracak bir dikkat ve itina içerisinde yapılacak her tür
cenaze töreninin de başımızın üstünde yeri vardır.
NURAN İMİR (Şırnak) Aile
fertleri bile giremiyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Ölülerin
artık siyasal tartışmalarda yeri yoktur ama yaşayanlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Dünya
pratiği de öyledir, yaşayanların eğer kasıtları
farklı ise ölü bedenlerini de siyasetin bir malzemesi yapma eğilimi
taşırlar. Buna karşılık dikkat göstermek gerekir.
Kanaatimce asıl saygısızlık budur.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) El vicdan ya! Taziyenin kurulmasına, aileye gidilmesine
izin verilmiyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Sizin
siyasetinize uymayanlar teröristlerdir. diyor. Böyle bir
yaklaşımımız hiçbir zaman olmadı. Bu doğru bir
dil de değil. Bir eleştiri dilinin hakikatçi olması lazım,
yaşanan gerçekliğe uyması lazım ve kendisiyle aynı
kanaatte olmayan insanları da ortak insani değerler istikametine
çağıran bir üslubu ve ihtimamı taşıması
lazım. Ben bu ihtimamı göremedim. Bunu bildirmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Teşekkürler.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) - Ya sizin yaptıklarını anlatıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Diyarbakırda HDPnin önündeki annelere de bir bakalım. (HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Baktık, baktık, onlara da baktık.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tabii,
tabii! Barış Pınarı Harekâtından sonra bozulan
psikolojinin bir tezahürüdür bu.
NURAN İMİR (Şırnak) Sizin
politikalarınızın bir sonucu.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Bozulan psikolojinin bir tezahürüdür bu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Otur! Otur hele,
otur ya!
Başkanım, lütfen ya
Ayağa
kalkıp da... Grup Başkan Vekiline söz vermişsiniz.
BAŞKAN Sayın Demirbağ, lütfen.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
şey demedim, Barış Pınarı Harekâtından bozulan psikolojinin
bir tezahürü dedim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) O sizin öngörünüz, o sizin tavrınız.
BAŞKAN Hayır, bağırmanız
yeter, lütfen, sakin olun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Gayet
güzel, demokratik bir şekilde söyledim.
BAŞKAN Sayın Demirbağ, Mecliste
konuşmanın şekli, usulü bellidir; söz istersiniz, sıra
gelir size söz veririm konuşursunuz. Ama yerimizden
bağırırsak birbirimizi anlamamız mümkün olmaz.
Sayın Oluç, buyurun.
13.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)- Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün böyle giderse inanç
üzerinden tartışmaya devam edeceğiz galiba. Fakat şöyle bir
sorun var. Ben Sayın Grup Başkanının söylediklerini
anladım ve o konuda bir şey söylemek istemiyorum. Sadece şuna
işaret etmek istiyorum. Şimdi cenazelerle ilgili çok ciddi
sorunların yaşandığını uzun zamandan beri biz
konuşuyoruz. Biliyorsunuz, mesela bazı cenazeler ailelerden
kaçırılıyor ve ailelerin katılmasına izin verilmeden
ya da aileden bir iki kişinin katılmasına izin verilerek
defnediliyor. Bu defalarca başımıza geldi. Taziyeevlerine izin
verilmiyor. Taziyeevlerinin kurulmasını bırakın, taziyeye
bizlerin gitmesine izin verilmiyor, kendi evinde taziye kurmasına izin
verilmiyor. Şimdi, bütün bunlar yaşanıyor. Aileler bu konuda çok
sıkıntılı, bize defalarca başvurular oldu. Biz bu
başvuruları aynı zamanda iktidar mensuplarına da
iletiyoruz. Yetkililere, bakanlara bu tür sıkıntıların
yaşandığını iletiyoruz. Bu alanda ciddi bir sorun var.
Bu ciddi sorunu her zaman göz önünde bulundurmamız lazım çünkü
gerçekten -o söylediğinize katılıyorum- cenazelerle
uğraşmamalı hiç kimse yani zaten bir acı
yaşanmış vaziyette, ailelerin yaşadığı
acıyı büyütecek değil, tam tersine o acıyı
paylaşacak bir ortama ihtiyaç var ve bunun sağlanması gerekiyor.
Burada artık mesele siyasi bir mesele değildir. Esas itibarıyla
insani, inançsal bir meseledir. Böyle bakıyoruz biz konuya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O yüzden bu tür
sorunlar yaşandığı zaman da bunu dile getiriyoruz. Bu tür
sorunların yaşanmaması için de elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, konuşma sırası,
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlunda.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
Değerli arkadaşlar, siz kaç senedir
iktidardasınız? On yedi senedir iktidardasınız. Peki, niye
sanki siz iktidarda değil de ya da bir yıldır
iktidardaymış gibi hatta hani bazen muhalefetteymiş gibi
davranabiliyorsunuz? Gerçekten
İnsan mesela kaç kez bir şeyle
mücadele seferberliği ilan eder? Yani İnsan Hakları Günü
geliyor, insan haklarıyla ilgili eylem planı mücadele seferberliği.
25 Kasım, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü geliyor,
kadınlara yönelik şiddete karşı Mercan Seferberliği.
Şimdi, hakikaten bazılarınız yeni göreve gelmiş
olabilir ama parti olarak on yedi yıldır -yani yazıyla da on
yedi, sayıyla da on yedi yıldır- iktidardasınız ve
bazen bunun farkında olmadığınızı
düşünüyorum. Eleştirilere tahammülsüzlüğünüz de aslında
biraz bunu gösteriyor çünkü on yedi yıldır içinizden bir kişi
bile Aslında biz, şunları şunları şunları
yapamadık, bunu yerine getiremedik. Şu eleştiriler de
haklıydı. diye istifa etmedi. Hiç böyle bir şey olmadı
hatta bu laftan ödü kopuyor gerçekten insanların. Hâlbuki istifa onurlu
bir şeydir, yapamadığını kabul etmek onurlu bir
şeydir. İnsanlar her şeyi yapamazlar, hatalarınız
olabilir, hepimizin hataları olabilir ve on yedi yıl mesleki
deformasyon için de siyasette bayağı yeterli bir süredir. O yüzden
bence sefer görev emirleriniz, seferberlik ilanlarınız bitti diye
düşünüyorum. Artık bunun miadı doldu ve gerçekten bitme
zamanı geldi. Artık kendi yapamadıklarınız için
bizleri suçlar gibi davranmaktan lütfen vazgeçin ve size ayna tutulduğu
zaman o aynayı hemen başkalarına çevirmeyip biraz kendiniz de az
da olsa bir süre Ya, ben yaptım mı acaba bir hata? diye bakmaya
devam edin derim.
Evet, siz on yedi yıldır
iktidardasınız, bizler de yıllardır ifade ettiğimiz
gibi, erkek şiddetine karşı Emniyetten tüm bakanlıklara,
bütünlüklü ve kadınların güçlenmesini merkeze alan bir politika
oluşturulsun, sığınaklar açılsın, belediyeler
üstüne düşeni yapsın, cinsel şiddet merkezleri
açılsın, eğitimde, iş hayatında cinsiyet
ayrımcılığı sonlansın, kadın istihdamı
artırılsın, eşit işe eşit ücret verilsin diyoruz.
Bunların en azından bir kısmı için çaba gösterdiğinizi
iddia ediyorsunuz. Eğer gerçekten birazcık olsun çabanız varsa
aslında gözden kaçırdığınız bir şeyi de
görmeniz lazım. Siz, polis eliyle, iktidar eliyle kadınlara
şiddet uygulayarak gösterdiğiniz çabalar varsa bunları da heba
ediyorsunuz. Yıllardır kadınlar 8 Martlarda, 25 Kasımlarda
isyanlarıyla, sözleriyle sokaktalar. İşte, kadınlar olarak
güçlenmekten tam olarak biz bunu anlıyoruz. Hani aile düşmanı
diyorsunuz ya bize, biz aile düşmanı falan değiliz, sadece tek
tip ve aynı şeye hapsedilmeye karşıyız,
kadınların bir kimlik olarak kabul edilmemesine
karşıyız ve biz diyoruz ki: Kadınlar böyle örgütlü, böyle
bir arada oldukları zaman, seslerini yükselttikleri zaman
güçlenebilirler. Ama siz bunu engellendiğiniz zaman, kadınların
güçlenmesini engellediğiniz zaman evdeki şiddete de sebep
oluyorsunuz. Bunun farkında mısınız gerçekten bilmiyorum
ama bu bütünlüklü bir sistem sorunu gerçekten. Sürekli olarak biz son
yıllarda kadın eylemlerinin polis şiddetiyle
bastırılmaya çalışıldığını
görüyoruz. Daha iki gün önce polis 9 arkadaşımızın
kapısına gelerek 2017 yılındaki bir kadın eylemi
nedeniyle onları ifade almaya götürdü. Bunların hepsi ortada olan
insanlar, benim çok yakın dostlarım. Aynı şekilde, daha
dün, bir veteriner hekime muayenehanesinde tecavüz eden profesör unvanlı
bir başka veterinerin yargılandığı duruşma
öncesinde açıklama yapan kadınların 3ü gözaltına
altına alındı. Şilide feminist kadınların
başlattığı performansı tekrarlayarak tecavüzü ve
şiddeti protesto etmek isteyen kadınlar Kadıköyün orta yerinde
şiddete uğradı ve gözaltına alındılar.
Şilide kadınlar ne diyorlardı? Tecavüzcü sensin, öldüren
sensin, polisler, hâkimler, devlet ve başka... İşte, aynı
sloganı Fransa, İspanya, Kolombiya, Almanya, Türkiye, Beyrut ve daha
pek çok ülkede kadınlar tekrar ettiler. Neden bu sloganı tekrar ettiler?
Çünkü yargı, emniyet ve devletin hemen her organına göre aslında
yurttaş erkektir ve tüm bu kurumlar dünyanın hemen her yerinde
erkekler lehine çalışırlar. Şimdi, böyle olmasaydı,
eğer yargının biz erkek egemen olduğunu düşünmüyorsak
niye faşist İtalyan Ceza Kanununu değiştirdik? Mesela
neden tecavüzcülere evlenmeleri hâlinde af getiren maddenin
kaldırılması için yıllarca mücadele ettik ve şimdi
yine bu madde bizim önümüze getirilmeye çalışılıyor.
Gerçekten Adalet Bakanlığının verilerine
baktığımızda 2018de karara bağlanan 20 bine
yakın cinsel saldırı davasının sadece yüzde 38inde
mahkûmiyet kararı çıkmış. Yani tüm ön yargılara
rağmen adalete başvuran kadınlar da bunun
karşılığını hiçbir şekilde alamıyorlar.
Daha geçtiğimiz günlerde Bursada şiddet
önleme izleme yani ŞÖNİM merkezindeki erkek müdürün 11
çalışanı taciz ettiği ortaya çıktı ve görevden
alındı. Şimdi, bir ŞÖNİM Müdürünün kadına yönelik
şiddet konusunda farkındalık sahibi olduğunun ve bu konuda
ne kadar yeterli eğitim aldığının açık bir
örneğidir bu. Ayrıca, ŞÖNİMin başında niye bir
erkek var? Bu da ayrı bir soru tabii, ayrı
tartışılması gereken bir şey.
Evet, ben size o erkek devletle çok fazla muhatap
olduğumuza dair bir örnek daha göstermek istiyorum. Bakın, bu örnek:
İkiköprü Belediyesi Eş Başkanı Hatice Taşın,
kayyum atandığında yüzlerce polisin arasında tek
başına ayakta durduğu fotoğrafı gösteriyor ve bizim
eski vekillerimizden Seher Akçınar şöyle anlatıyor bu
fotoğrafla ilgili kendi düşüncelerini: Başımızdaki
örtüyü önce yasakladılar; kazandığımız üniversiteye,
çalışma alanlarımıza almadılar; sonra serbest
bıraktılar, vekil yaptılar, belediye başkanı
yaptılar ama yine de seçildiğimiz belediyelere
bırakmadılar. Tek şey yaptılar: Kendi ayrıcalıklı
başörtülülerini yarattılar. Hiç kızmayın, böyledir durum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Bir başka örnek Bitliste. Demokratik bir
basın açıklamasında Vekilimiz Feleknas Ucanın kolu
kırıyor ve buna karşılık Müdahale hukuka uygun.
diyor mahkeme, böyle bir karşılık veriyor. Avukat Zeycan
Balcı, 2016da Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar
için yapılmak istenilen basın açıklamasında belini
kırıyor polis, tam üç yıl sonra ilk kez hâkim
karşısına çıkıyor.
Evet, tüm bu örneklerde olduğu gibi, sokakta
polis kadınlara şiddet uygulayınca, yargı bunu hoş
görünce Sayın Bakan, gerçekten bu tehlikeye işaret etmek isterim. Bu
ülkede yaşayan erkeklerin de çoğunluğu kadınları
şiddet uygulanabilir ve güçle susturulabilir insanlar olarak görüyorlar ve
evlerde de sokakta da bunu uyguluyorlar. İşte, Ceren Özdemirin
peşine o katil bu cüretle takılabiliyor. Ben onun peşine
takılırım, beğenmezsem bıçaklarım. Ben o
çorbayı beğenmezsem döverim, vururum. İşte, bu cüreti
sokaklarda polise kullandırdığınız güçle erkeklere
vermeyin. Bunu veren aynı zamanda sizsiniz. İşte, bu nedenle de
polise hayır diyen kadınlar gibi kendisine hayır diyen bir
kadının susturulmasına izin vermeyin ve devleti de polisi de
hâkimi de başkanı da karşısına alan kadınlara
kulak verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, bağlayın
sözlerinizi lütfen Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Kalkıp Çavuşoğlu gibi, kalkıp
Erdoğanın Macrona Sarı Yelekliler protestolarında
yaptığı gibi başkanlar arası bir polemiğe
dönüştürmeyin bunu, kadınların sözünü dinleyin gerçekten. Çünkü
hakikaten biz kimi kınayacak, kimi eleştireceğiz
arkadaşlar? Yani ben sözlerime Fransa İçişleri
Bakanlığını kınayarak mı devam edeyim? Mesela
Parisin Kadıköy banliyösünde Fransız polisinin kadınlara
muamelesi şu şekildeydi diye mi devam edeyim ya da ne bileyim, bu
olaylar Fransada mı geçiyor gerçekten? Bu olaylar bayağı bizim
memleketimizde geçiyor. Ya da ben Fransanın Bastille Cezaevindeki
arkadaşlarım Çağlar Demireli, İdris Balukeni mi
selamlayayım arkadaşlar? (HDP sıralarından
alkışlar) Bu cezaevlerinde geçiyor bu olaylar, Türkiye cezaevlerinde
geçiyor bu olaylar. Siz, bizim arkadaşlarımızı hapsettiniz;
bizim canımızı, gerçekten, gönlümüzdeki insanları
hapsettiniz ve bize kalkıp buradan aile düşmanı deme cüretini
de gösterebiliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Bağlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bir söz söylediğimizde Yargılanacaksınız!
deme cüretini de gösteriyorsunuz ve zannediyorsunuz ki devlet sizsiniz, her
türlü erk sizsiniz. Ayrıca, İslam da sadece sizin tekelinizde;
ayrıca, aile de sadece sizin tekelinizde; her şey, birey, herkes,
düşünce sizin tekelinizde zannediyorsunuz. Hayır, böyle değil;
hayır, böyle değil. Bizler de varız. Bizler buraya seçilerek
geldik; bu seçilmişliği kabul etmek durumundasınız. Bu
seçilmişlikle biz de siz de, hep beraber yaşayacağız ve
ancak bunu konuşmayı başarabildiğimiz takdirde
AİHM
kararını, şok edici düşünceyi de açıklama
kararını eğer gerçekten bir kağıt parçası diye
kabul etmiyorsak birbirimizin varlığına da, düşüncelerine
de tahammül edeceğiz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
son konuşmacı İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm.
Sayın Gülüm, konuşmaya başlamadan
önce, konuklarımız var, onları selamlamama izin verin lütfen;
sonra süreyi başlatacağım.
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu
teşrif eden Katar Şura Meclisi Başkanı Ahmad Bin Abdullah
Bin Zaid Al Mahmouda Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Katar Şûra Meclisi Başkanı
Sayın Ahmad Bin Abdullah Bin Zaid Al Mahmoud Genel Kurulumuzu teşrif
etmiştir. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Kendilerine Meclisimiz adına hoş geldiniz
diyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Evet, bütçeyi tartışıyoruz. Sermayeden yana, zenginden yana bir
bütçe olduğu aslında tartışmasız ama bir başka
yanına bakalım; bu bütçeyi kim yapıyor, kimlerin elinden
çıkmış, bir de o yönden değerlendirmek gerekiyor.
Kamu alanında karar mekanizmalarının
büyük bölümü erkeklerden oluşuyor, kadınlar gerçekten çok ciddi
oranda azlar. 16 Bakanın 2si, 49 bakan yardımcısının
ise sadece 4ü kadın. Teknik olarak değerlendirilen hiçbir genel
müdürlük veya daire başkanlığında kadın yok; tüm genel
müdür ve daire başkanları içinde kadınların oranı
sadece yüzde 2. Ekonomi Politikaları Kurulunun 9 üyesinden 3ü, Sosyal
Politikalar Kurulunun 7 üyesinden sadece 1i kadın. Kurumların
bütçesini hazırlayan strateji daire başkanlıklarının
yüzde 95i erkek. Mecliste de sadece 103 kadın milletvekiliyiz ama
oranı yükselten de yine bizim partimiz. Erkek aklıyla yönetiyorsunuz,
Kadın aklı ne ola ki sizin için? diyorsunuz.
Uluslararası raporlar, Türkiyede gelir ve
servet eşitsizliği ile cinsiyet eşitsizliğinin tavan
yaptığını söylüyor ama siz, erkeklerin ihtiyaçlarına
odaklanan, toplumsal cinsiyet kavramını her yerden çıkaran
erkek bir bütçe hazırlıyorsunuz; üstelik de bunu, Dünya Ekonomik
Forumu Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Endeksinde Türkiyenin 149 ülke
arasında 131inci sırada yer aldığı bir zamanda
yapıyorsunuz.
Evet, bütçeniz saraya, savaşa, zenginlere ama
bunu gizleme ihtiyacı duyuyorsunuz, halka bir bütçe gibi göstermeye
çalışıyorsunuz. Bütçenizde yine kadınlar yok. Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2nci en büyük
bütçeli Bakanlık ama Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne
ayrılan payı artırmak yerine düşürdünüz. Yüzde 1e bile
ulaşmayan bu payla mı kadına yönelik şiddetle mücadele
edeceksiniz, kadın istihdamını artıracaksınız,
kadın yoksulluğunu azaltacaksınız? Pardon ya, zira, siz
kadını değil, aileyi koruyordunuz(!) Aman, aile
dağılmasın da kadınlar kutsal ailesinde
öldürülüyormuş, ne gam(!)
Biz kadınlar çalışmak
istediğimizde ne oluyor, biliyor musunuz? İş bulamıyoruz.
İstihdam oranımız yüzde 29,3; Kürt illerinde yaşayan
kadınlarda ise yüzde 15. Kadın işsizlik artışı
oranında Mardin ilk sırada yer alıyor; takip eden diğer
iller ise yine Kürt illeri. Buna rağmen, nafaka hakkımızı
elimizden almayı tartışıyorsunuz. Sosyal güvenlikten yararlanabilen
kişilerin de büyük çoğunluğu erkekler. Zorunlu sigortalı
yaklaşık 14 milyon kişinin sadece 4 milyonu kadın. Birkaç
örnek vereyim:
Bilge, 33 yaşında bir kadın, biri 4
yaşında, diğeri 5 aylık 2 kız çocuğu annesi.
İstanbul Esenyurtta yaşıyor. Çocukluğunun en güzel
yıllarını akranları gibi okul sıralarında, ders
kitaplarının arasında değil, fabrikada geçirmiş.
Bilgenin eşi de asgari ücretle çalışıyor, 2.020 lirayla nasıl
ayakta kalıyorlar biliyor musunuz? Eşi mesaiye
kaldığında, akşam yemek yapmamak için -masraf olmasın
diye- annesine, kardeşine gidiyor, oralarda kalıyor. Elektrik
faturası çok gelmesin diye ütüyü kullanmıyor, acil bir durum yoksa da
fırını çalıştırmıyor. Bebeği olduğu
için arada sırada doğal gazı açmak zorunda kalsa da
faturasını ödeyemiyor, geçen ay da elektrikleri kesildi. Gözlerinizi
kapattığınız şeyler bunlar
Jale, yoksullukla mücadele eden,
boşanmış, 2 çocuk annesi bir kadın; gece
yarılarına kadar düşük ücretlerle marketlerde
çalışmış. Elektriğinin, suyunun kesildiğini,
tüpçünün borç yüzünden tüpü evden götürdüğünü anlatıyor. Bu ülkede
sayısız Jaleler var, haberiniz var mı? Ve bunlar sizin eseriniz.
Eserinizle ne kadar övünseniz azdır, zira, siz zaten sermayeye
çalışıyorsunuz.
Gamze, çocuk esirgeme yurdunda büyüdü; iş
bulamadı, çocuğuna bakamadı ve 4 yaşındaki oğlunu
bir alışveriş merkezinin oyun alanına bırakmak zorunda
kaldı. Şimdi, suçlu Gamze mi yoksa sizin iktidarınız
mı? Nur topu gibi ekonomik krizimiz var artık sayenizde. Yoksulluk
arttıkça kadınların görünmeyen emeği daha da
değersizleşiyor, ev içi emek daha fazla artıyor. Doktora
götüremediğimiz çocuğumuza evde bakmak zorunda kalıyoruz,
elektrik faturası artmasın diye çamaşırları elde
yıkıyoruz.
Esenyurtta bir tekstil atölyesi; mülteciler,
atanamayan öğretmenler, kadınlar -sadece kadınlar
çalışıyor bu atölyede- güvencesiz, sigortasız
çalışıyor, tabii ki sendika Hak getire. Hukuki güvencesizlikleri
bir yana, göçmenler, şiddet, linç ve nefret söylemlerinin de hedefi
oluyorlar; kayıt dışı ucuz iş gücü olarak
çalışmak zorunda kalıyorlar. Çalıştıkları
sektörler ne biliyor musunuz? Geldiği ülkedeki mesleği ne olursa
olsun, tekstil, temizlik, yaşlı, hasta bakımı gibi
işlerde çalışıyorlar. Eğer dışarıda
iş bulamazlarsa çalıştıkları iş evde parça
başı, düşük ücret. Bu ne demek? Sigortanız yok, ücret
garantiniz yok, sağlık güvenceniz yok demek. Hani Muhteşem
ağırlıyoruz. diye övünüyorsunuz ya göçmenleri, hani şantaj
aracı olarak istediğinizde kullanıyorsunuz ya, işte göçmenler
bu koşullarda yaşıyor. Erkek egemenliğin
yarattığı erken ve zorla evlendirme, çoklu evlilikler, cinsel
taciz, tecavüz, şiddet; savaşın yarattığı
yerinden edilmenin, yoksulluğun ve geleceksizliğin etkisiyle çok daha
fazla artıyor.
Jescadan bahsedelim size: Ailesini geçindirebilmek
için İstanbulda bir tekstil fabrikasında çalışan
Ugandalı göçmen bir kadındı. Enver Dursun tarafından camdan
atılarak öldürüldü. Kadınlar davayı takip etmeseydi sizin yine
erkek yargınız katili cezasızlıkla ödüllendirecekti ama
kadın örgütleri takip ettiği için cezai yaptırım aldı.
Kadına yönelik şiddete sıfır
tolerans. diyorsunuz da iyi, hoş, güzel; peki, şu örneklere ne
diyorsunuz?
Fatma Hülya Yıldız, 9 Ağustos
2019da, Ankarada, kocası Mehmet Nevzat Yıldız tarafından
başına poşet geçirilerek, boğazı kesilerek öldürüldü.
Fatma Hülya Yıldız, cinayetten kısa bir süre önce, kendisine
şiddet uyguladığı için eşi hakkında
şikâyette bulunmuş, koruma kararı aldırmış,
boşanma davası açmıştı. Çok iyi korumuşsunuz ki
kadın öldürüldü(!)
Eskişehirde sokak ortasında eski eşi
Yalçın Özalpay tarafından öldürüldü Ayşe Tuba Arslan. Eski
eşi hakkında tam 23 kez ya, tam 23 kez suç duyurusunda bulundu ve
korunmadı. Birçok suç duyurusu delil yetersizliğinden takipsizlikle
sonuçlandı, 5 dava açıldı sadece, bu 5 davadan da hiçbir sonuç
çıkmadı ve öldürüldü. Kadının cümleleriyle söyleyeyim,
mahkemeye gönderdiği son dilekçede şöyle diyordu: Defalarca
şikâyet etmeme rağmen, uzaklaştırma kararı
aldırmama rağmen bir sonuç alamadım. Peki, benim ölümüm
gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz? Ben çok mağdurum. Ve
bu kadın bu dilekçesi cebinde olarak öldürüldü.
Meryem Karalök, Adanada kocası tarafından
sistematik olarak şiddet gören ve beş yıldır boşanmaya
çalışan bir kadın. Artık kurtulmak istiyorum. diye isyan
eden Meryem, kocasının şikâyeti üzerine çağrıldığı
karakolda gözaltına alındı, adamı cezalandırmak yerine
kadına yüz elli gün gün hapis cezası verildi. E, ne yapsaydı,
öldürülse miydi? Bunu mu istiyordunuz?
LGBT+lara yönelik nefret söyleminiz nefret
suçlarının artmasına yol açıyor. Eda Yıldırım,
Ankarada yaşayan bir trans kadındı, bıçaklanarak
öldürüldü, başı kesildi, bedeni Bursada bir çöp konteynerinde
bulundu. Katili Sadi Öznar ağırlaştırılmış
müebbet istemiyle yargılandı ama sizin yine erkek yargınız,
transfobik yargınız delil yetersizliğinden beraat kararı
verdi.
Siz, kadınları değil, erkek egemen
sisteminizi koruyorsunuz. Kayyumlarla eş başkanlık sistemimizi
engellemeye, kadınların siyasetin içine girmesinin önüne kesmeye
çalışıyorsunuz. Yetmiyor, hem tutukluyorsunuz hem de
tutukladığınız kadınlara cezaevlerinde şiddet
uyguluyorsunuz; o da yetmiyor, kadın koruma mekanizmaları kuran,
kadın dayanışmasını güçlendiren kadınlara da
saldırıyorsunuz. Kadın veterinere tecavüz etmekten
yargılanan Hasan Bilgilinin yargılandığı davada
açıklama yapmak isteyen kadınlara saldırıyorsunuz.
Mardinde Şahmaran Kadın Platformu üyelerini gözaltına
alıyorsunuz. İstanbulda, 25 Kasımda, kadına yönelik erkek
şiddetiyle mücadele eden kadınların yürüyüşünü engellemeye
çalışıyorsunuz. Şilide kadınların erkek egemen
sisteme karşı başlattığı direnişin
şarkısını söylemek isteyen kadınlara
saldırdınız. Bu şarkı birçok ülkede söylendi, sağ
olun sizin sayenizde sadece bizim ülkemizde kadınlara polis
saldırısı oldu. Kadınlara ters kelepçe takarken, Ceren
Özdemirin katilinin elini kolunu sallayarak götürülmesine izin veriyorsunuz.
Yasalarla, yaptığınız düzenlemelerle katilleri,
tecavüzcüleri açık cezaevlerine alıp Buyurun, kaçın.
diyorsunuz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans.
diyorsunuz da siz meseleyi anlamamışsınız ya da
işinize geldiği gibi anlamışsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Kadınlara
saldırıyorsunuz çünkü suçlarınızın açığa
çıkmasından korkuyorsunuz; haklısınız, kadınların
tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de isyanı büyüyor.
Dünyada yaygınlaşan ama sizin söylenmesini
yasakladığınız o şarkının sözleriyle
bitirmek istiyorum:
Kadın olmak suçumuz.
Kestiğiniz cezamız.
Seyrettiğiniz şiddet.
Erkek egemen bir yargıç.
Kadın olmak suçumuz.
Kestiğiniz cezamız.
Seyrettiğiniz şiddet.
Tecavüzler,
Cezasız katiller,
Şüpheli ölümler,
Kadın cinayetleri.
Suç bende değil, her neredeysem, her ne
giydiysem suç bende değil.
Suç bende değil, her neredeysem, ne içtiysem
suç bende değil.
Suç sizde.
Polisler,
Hâkimler,
Devlet,
Ve Başkan.
Direnen kadınlar,
Dünyada her yerde.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gülüm.
Sayın Bostancı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra sayılı 2018
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Gülümü dinledik: Erkek akıl
Erkek bütçe Kadınlar kutsal aile içinde öldürülüyorlarmış; ne
gam(!) Siz sermayeye çalışıyorsunuz. Sizin erkek
yargınız.
Feminist hareketin şüphesiz dünya siyasetine,
toplumsal hayatına getirdiği farklı bir perspektif var ve içinde
kıymetli unsurlar olduğunu biliyoruz ama son derece
abartılı yaklaşımın, feminizmin her şeyi
erkek-kadın karşıtlığı çerçevesinde gören, tabiri
caizse -bir deyimi kullanacağım- öküzün altında buzağı
arayan yaklaşımların kimseye bir faydası olduğu
kanaatinde değilim.
Kadınlara yönelik haksız
uygulamaların, eşitsiz uygulamaların uzun bir tarihi
vardır. Sanıyorum, Sayın Gülüm de bunu bilir, Aristo Efendimize
kadar uzanan bir geçmiş hikâye anlatılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Üstelik bunun
dünya pratiğine bakıldığında, dünyanın birçok
ülkesinde kadınlara yönelik ayrımcı tavırların
özellikle bugün modern gelişmiş denilen ülkelerde dahi ne kadar
acı verici bir şekilde yakın zamanlara kadar
uygulandığını biliyoruz. İngilizlerin meşhur
yazarı Virginia Woolf, 1936da intihar etmişti.
Ayrımcılığa uğrayanlardan birisiydi ve ikinci
sınıf bir edebiyatçı olan kocası onu edebiyat
toplantılarına çağırmazdı kadın olduğu için.
Hindistandaki Sati geleneğini herhâlde arkadaşlar da
biliyorlardır, kocası ölünce kocasıyla birlikte kadın da
yakılır. Maalesef, dünya pratiğinde bu tür acı verici
olaylar vardır. Türkiyenin geleneklerinden, geçmişinden kaynaklanan
eleştirilmesi gereken unsurlar vardır ama Türkiyedeki temel
yaklaşım, bizim inancımızın ve medeniyetimizin
yaklaşımı şüphesiz böyle değildir. Normatif düzeyde
insanlara o eşitlikçi şekilde nasıl davranılması
gerektiğine ilişkin çok sağlam müktesebata sahip olduğumuzu
biliyoruz. Tabii, pratik ile teori tarih içinde birbirinden
ayrılıyor. Kadınların hakları için mücadele etmeyi
anlarım ama bu abartılı dilin fayda sağlayacağı
kanaatinde değilim. Bütçe erkek akılla hazırlanmış bir
bütçe değildir, sonuçta, halk için, bu ülkenin bütün insanları için
hazırlanmış bir bütçedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Türkiyede
sermaye dediğimiz kesim, zengin kesim yüzde 1, yüzde 2dir. Eğer
bunları esas alan bir bütçe olsa halkın aklı ve irfanı
böyle bir bütçeyi seçimlerde reddederdi, kendi çıkarlarını
korumayan ve kollamayan bütçeler hazırlayan bir siyasal heyeti bir siyasal
aklı reddederdi; buna dikkat etmek lazım eleştiri getirirken.
Ayrıca, Türkiyenin modernleşme sürecinde
yaşadığı ve arkasında çok farklı dinamiklerin
olduğunu hepimizin bildiği birtakım cinayetleri, olayları
yine aynı abartılı dille getirip siyasete tahvil etmek ve onun
üzerinden bir eleştiri çıkarmak yaklaşımını da
doğru görmüyorum, gerçekçi görmüyorum, açıklayıcı
görmüyorum, çözümleyici görmüyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
Sayın Oluç
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Benim konuşmamdan
daha uzun bir cevap verdiniz bir erkek olarak.
BAŞKAN Sayın Gülüm, Grup Başkan
Vekili konuşuyor.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; teşekkür ediyorum. Kadın meselesini
konuştuğumuz için ben bu konuda çok fazla cümle kurmak istemiyorum.
İzin verirseniz, hatibimiz Filiz Kerestecioğlu bu konuda bir cevap
versin lütfen.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Grup Başkan Vekili adına
konuşuyorsunuz.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
15.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eğer biz kadınlar olarak feminizmi ve
kadın haklarını erkeklerle tartışıyor
olsaydık, zaten bu mücadele bu noktalara gelmezdi ve buralara kadar
gelemezdik. Bırakın, hangi dille konuşacaklarına
kadınlar karar versinler. Bir hatipten -kusura bakmayın- neredeyse
daha uzun bir konuşma yaptınız. Hakikaten, kadınlar zaten
yıllardır bu alanda söz söylediklerinde ya da herhangi bir yerde söz
söylediklerinde hep kısıtlandığımız için ve hep o
cesareti toplayarak aslında söz söylemeye gayret ettiğimiz için,
yıllarca bunun mücadelesini verdiğimiz için ve erkekler de çok
rahatlıkla bizim toplantılarımıza gelerek Şimdi, biz
bir toparlayalım bakalım. deme cüretini dahi gösterdikleri için
aslında biz Yaşasın kadın dayanışması.
diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) O nedenle, feminizm ve kadın hakları bizim için erkeklerle
tartışılacak bir şey değil.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Bülbül.
16.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130 sıra
sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin üçüncü tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasında kullandığı dilin bölücü ve
ayrıştırıcı bir dil olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, en son konuşan hatibin kürsüde kullanmış
olduğu dil insan haklarına, demokrasiye, birliğe,
beraberliğe yönelik bir dil değildir. Bu dil ve anlatılanlar,
açık bir şekilde, kanaatimizce istismardır, bölücülüktür.
Şimdi kadın-erkek meselesiyle ilgili,
Sayın Bostancı açıklama yaptılar, bunlarla ilgili bir
değerlendirme yapmayı gerekli bulmuyorum, bunu kâfi addediyoruz, buna
katılıyoruz. Bunun yanında, işte Kürt ili Kürt illeri
ifadelerinin sık sık kullanıldığına şahit
oluyoruz ve buna da biz her kullanıldığında
açıklık getirmek ve buna karşı itirazımızı
dile getirmek noktasında oluyoruz.
Türkiyede, her seferinde söylediğimiz gibi, 81
ilimiz vardır, her ilimizin de bir ismi vardır. Bu illerin hiçbirinin
ismi etnik, mezhepsel, dinî bir ayrılığa işaret etmez;
böyle ifade edilmiş, böyle isimlendirilmiş bir ilimiz yoktur.
Sık sık Kürt illeri olarak ifade edilen illerin hangi iller
olduğunu bir gün kürsüde somutlaştırın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül, devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hangi iller
olduğunu iddia ettiğinizi bir gün sayın, listeleyin, onun
üzerine somutlaştırdıktan sonra bir daha bu meseleyi bir
tartışalım, biz ondan sonra bir daha bir konuşalım.
Buna dair de cevaplarımız olacaktır ama siz şöyle bir
netleştirin; muğlak ifadelerle, soyut kavramlarla değil,
çıkın, Kürt illeri olarak ifade ettiğiniz illerin hangi iller
olduğunu bir anlatın bakalım. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bu dil bölücü bir dildir, bu,
ayrıştırıcı bir dildir. Buradan kardeşlik
çıkmaz, buradan birlik beraberlik çıkmaz; buradan olsa olsa istismar
çıkar. Biz her zaman diyoruz: Türkiyede olan 81 ilimiz 82 milyon Türk
milletinindir.
Saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Oluç.
17.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Kürt coğrafyası, kürdistan coğrafyası
kavramlarını tarihsel ve sosyal bir gerçekliğe işaret
edebilmek için kullandıklarına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şüphesiz, bir kavram
tartışması yapacak değilim şu anda burada fakat biz
konuşmalarımızda hem vekillerimiz hem zaman zaman Grup
Başkan Vekilleri olarak bizler yani çeşitli şekillerde bir
coğrafyayı tanımlıyoruz. Bunda bir sıkıntı
yok yani bir Kürt coğrafyası kürdistan coğrafyası
diyoruz. Bunları
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayar
mısınız? Merak ediyoruz, sayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bakın,
Bir coğrafyayı tanımlıyoruz. dedim. Bir Kürt ve
kürdistan coğrafyasını kullanıyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İlleri
sayın, ders vermeyin, illeri sayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunlar,
aslında derdimizi anlatmak için tarihsel ve sosyal bir gerçekliğe
işaret etmek için kullandığımız kavramlardır,
dolayısıyla bunların kullanılmasında bir sakınca
olduğunu da doğrusu düşünmüyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu sosyal
gerçeklik nerede, merak ediyoruz biz? Sayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, bu
Meclis -kayıtlarına bakarsanız- şu anda lazistan
milletvekilinin kızına maaş ödüyor, bu kavramla. Açın,
kayıtlara bakın, lazistan milletvekili bilmem kim, onun
kızına maaş ödüyor, bunu unutmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Oluç.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Lazistan
neresi? diye sorsanız şimdi, içinden çıkamayız işin
değil mi? Dolayısıyla, lazistan da tarihsel, sosyal
gerçekliği olan bir kavramdır. Kürdistan da böyle bir şeydir ama
bunu
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kürt illeri
Sayın Başkan, Kürt illeri
BAŞKAN Sayın Bülbül
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim,
anladım, tabii onları da tartışacağız. Bununla
anlatmaya çalıştığımızla ona işaret
ediyorum. Tabii, daha uzun tartışırız sonra, şimdi
süre çok kısa olduğu için yapamıyoruz. Meclis tutanaklarına
da dayanarak tartışırız üstelik, ta cumhuriyetin ilk
dönemlerinden bugüne bakarak da tartışırız, sorun
değil. Dediğim gibi, bir tarihsel, sosyolojik, coğrafi bir
gerçeklikle ilgili bir tanımlamadır bunlar; ona işaret etmek
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Adını
koyun sonra tartışalım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Mustafa Kemal
koyuyoruz adını.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi sisteme giren milletvekillerinin bir
kısmına söz vereceğim ancak bir uyarıda bulunmam gerekiyor:
Şimdi, sisteme girmiş milletvekillerine söz verdiğim takdirde
isimleri sistemden silinecektir, dolayısıyla
konuşmalarını bir kere yaptıktan sonra görüşmelerin
sonundaki soru-cevap işlemi kısmında konuşmak için yeniden
sisteme girmek zorundalar. Bu konuda bazen eksik bilgiden kaynaklı
sıkıntılar ve itirazlar yaşanıyor. Bu
hatırlatmayı yapma ihtiyacını bu nedenle duydum. Eğer
şimdi konuşmak istemeyen, söz hakkını görüşmelerin
sonunda kullanmak isteyen değerli bir milletvekili varsa adını
okuduğumda söz hakkını kullanmak zorunda değil; ismini silmeyiz,
sistemde muhafaza ederiz, böylece günün sonunda, görüşmelerin sonunda bu
hakkını kullanma imkânını saklı tutmuş olur.
Şimdi 10 milletvekiline sırayla birer
dakika süreyle yerlerinden söz vereceğim.
İlk olarak, Sayın Kılavuz
Yok.
Sayın Aydın
KAMİL AYDIN (Erzurum) Ben daha sonra
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Kılıç
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, Ahıskalılar gibi sürgüne
uğrayan boylardan birinin de Hotonlar olduğuna ve ülkemizin Hoton
Müslümanlarına desteğinin sürdüğüne ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ahıskalılar gibi sürgüne uğrayan
boylardan biri de Hotonlardır, kökenleri Moğolistanın Karakurum
şehrine dayanan kadim bir Türk boyudur. Marco Polonun Seyahatnamesinde
Hotonlar Müslüman bir kavim olarak zikredilir. Bozkırda göçebe bir kavim
olarak yaşayan Hotonlar, 1671 yılında Moğol
İmparatorluğu tarafından sürgüne gönderilmişlerdir. Bu
süreçte, Hotonlar, dillerini ve dinlerini unutmuş, ülkede hüküm süren komünizmle
birlikte tamamen asimile olmuşlardır. İslamla ilgili bütün
bilgileri ve hafızaları geleneklerinden ibaret olan Hotonların,
Müslüman olduklarını yeniden keşfetmesi 1992 yılına
rastlar. Bu tarihten itibaren, Hoton Müslümanları Cemiyeti kurulmuş,
Türk sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle bölgeye bir
cami inşa edilmiştir. Üç yüz yıl aradan sonra Diyanet
İşleri Başkanlığının destekleriyle Hoton
gençlerine burada din eğitimi verilmekte ve hac organizasyonu
düzenlenmektedir. Ülkemizin, Hoton Müslümanlarına destekleri sürmektedir.
BAŞKAN Sayın Tutdere
Yok.
Sayın Aycan
Yok.
Sayın Şimşek, buyurun.
19.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Türkiyedeki birçok bankanın tahsil edilemeyen
alacaklarını varlık şirketlerine devretmesiyle
vatandaşların ağır bedellerle
karşılaşacağına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Maliye Bakanına olacak. Türkiyedeki
birçok banka, tahsil edilemeyen alacaklarını, yüzde 10u
civarında bir rakama varlık şirketlerine devretmektedir. En son,
Garanti Bankası, yaklaşık 330 milyon liralık bir
alacağını 25 milyon gibi bir rakama bir varlık
şirketine devretmiştir. Ben buradan şunu öneriyorum: Bu
alacakların, varlık şirketleri yerine, aynı oranda indirim
yapılarak direkt vatandaşlara yapılmasını ve -birçok
vatandaş bir şekilde bu parayı temin edip çünkü onda 1i gibi
bir rakam, 330 milyonda 25 milyon gibi bir rakama tekabül ediyor şirkete
devir rakamı- bunun direkt vatandaşa
yansıtılmasını ve sorunun kökten çözülmesini
Yoksa, aksi
takdirde, şimdi, bu varlık şirketleri vatandaşların
üzerine gidecekler icrayla, senetle ve daha ağır bedeller ödenecek.
Bu konuda bir çözüm bekliyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhan, buyurun.
20.- Kocaeli Milletvekili Tahsin
Tarhanın, ÇED raporu iptal edildiği hâlde Kocaeli ili Sungurlu
Barajı yapımı işlemlerinin
başlatılmasının doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, Akçaova, Teksen köylerinde Sungurlu Barajı
yapılıyordu. Buradaki ÇED raporu mahkemede iptal edildi. Şimdi,
ÇED raporu için askıya çıkarak bölgede tekrar çalışmalar
başlatılmış. ÇED raporu daha yeni iptal edildiği
hâlde, tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının burada
baraj yapmak için işlemleri başlatması doğru değildir.
BAŞKAN Sayın Ünver
Yok.
Sayın Fendoğlu
Yok.
Sayın Taşkın
Yok.
Sayın Sarıaslanın yerine Sayın
Yavuzyılmaz, buyurun.
21.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Türkiyedeki ekonomik kriz nedeniyle kamu
hastanelerinin alarm verdiğine ilişkin açıklaması
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi acil servisine
getirilen 42 yaşındaki Ercan Kacalı, anjiyo işleminde stent
malzemesi bulunmadığı için Ereğli ilçesine sevk
edilmiş, ardından hayatını kaybetmiştir. Türkiyedeki
ekonomik krizde kamu hastaneleri alarm vermektedir. Tıbbi malzeme ve ilaç
yetersizliği nedeniyle iptal edilen ameliyatları ve sağlık
çalışanlarının ödenemeyen ücretlerini Meclis gündemine taşımış,
Sağlık Bakanlığını İnsanlarımız
hastane kapılarında ölüyor. diye uyarmıştık.
Zonguldak ilinin merkezinde bile böylesine hayati bir operasyonun malzeme
eksikliği nedeniyle yapılamamış olması kabul
edilebilir bir durum değildir. Kamu hastaneleri borç
batağındadır, vatandaş canıyla ödemektedir.
BAŞKAN - Sayın Aydın, buyurun.
22.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, 1 Ocak itibarıyla filtre takmayan santrallere
nasıl bir işlem uygulanacağını, 7186 sayılı
Yasanın 32nci maddesinde ifade edilen hak ve yükümlülüklerin neleri
kapsadığı ile filtre takma süresini uzatıp
uzatmadığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Enerji Bakanına soruyorum: Geçtiğimiz
hafta, termik santrallere baca filtresi takma süresini uzatan yasa maddesini
iptal ettiniz. Şimdi ortada birçok soru var: 1 Ocak itibarıyla filtre
takmayan santrallere nasıl bir işlem uygulayacaksınız?
Diğer yandan, bir filtrenin takılma süresi epey bir zaman dilimi,
ayrıca epey bir maliyet alıyor. Bu santrallerde üretimi durduracak
mısınız?
18 Temmuzda çıkardığınız
7186 sayılı Yasanın 32nci maddesi var. Bu madde diyor ki :
Devir Sözleşmeleri ve Elektrik Satış Anlaşmaları
kapsamındaki hak ve yükümlülükler için öngörülen süreler, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz altı ay süreyle
uzatılır. Bu hak ve yükümlülükler neleri kapsıyor, filtre takma
süresini uzatıyor mu? Geçen hafta çıkardığınız
madde ile 32nci madde çelişiyor mu? Hukuki boşluk olmaması için
bu maddeyi iptal etmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Sümer
Yok.
Sayın Gürer, buyurun.
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, taşeronda çalışanlar için yapılan düzenlemelerin
yetersiz kaldığına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler
Başkan.
Taşeronda çalışanlar için düzenleme
yetersiz kalmış ve binlerce mağdur
yaratılmıştır. Kamuda kiralık araç şoförlerine
milyarlık araç ve bürokratların canı emanet edilirken kadrolar
verilmemiş ve ihaleler sonucunda işsiz kalmalarına göz
yumulmuştur. Hastane bilgi işlemcileri, görüntüleme merkez
çalışanları, sosyal tesis çalışanları,
Karayolları, Demiryolları, PTT, Milli Parklar
çalışanları, KİT çalışanları taşeronda
kalmıştır. Belediye şirketlerine alınan dolaylı
400 bin taşeron işçiye hakları verilmemiş ve toplu sözleşmelerden
yararlanmaları dahi sağlanmamıştır. Eşit işe
eşit ücret verilmediği gibi, toplum yararına projelerde
işçi dahi sayılmayan hizmetliler, güvenlik görevlileri on ay
çalıştırılıp işsiz
bırakılmaktadır. Geçici işçilerin, mevsimlik işçilerin
sorunları çözümlenmemiştir. Engellilerin atamaları
yapılmamış, kota artırılmamıştır.
İş cinayetleri, çocuk işçilik, iş yerinde mobbing, meslek
hastalıkları artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaca
Yok.
Sayın Erel
Yok.
Sayın Güzelmansur
Yok.
Sayın Pekgözegü
24.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, 82 milyon insanın bütçe hakkının
gasbedildiğine, Cumhurbaşkanının, Bakanların,
milletvekillerinin suç işleme, kanunları çiğneme özgürlüğünün
mü olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Burada bütçe hakkımızı
kullanıyormuşuz gibi yapıyoruz. Halkın bütçe hakkı ne
yazık ki yok. Kayyumlarla iradesi gasbedilen sadece Kürtler değil,
burada 82 milyon insanın bütçe hakkı da gasbediliyor.
Bakın, geçen torba yasada burada bütçe
borçlanma limiti kanunsuz bir şekilde artırılarak bütçe
hakkı yok edildi. Torba yasada Cumhurbaşkanına 70 milyar yasa
dışı şekilde borçlanma hakkı tanınarak bu
yapılmış oldu.
Sormak istiyorum: Kanunlar sadece esnaf için,
işçi için, memur için, kadınlar için, canı baklava çeken
çocuklar için mi geçerlidir? Cumhurbaşkanının, Bakanların,
milletvekillerinin suç işleme, kanunları çiğneme özgürlüğü
mü vardır?
BAŞKAN Sayın Güzel
25.- Diyarbakır Milletvekili Semra
Güzelin, on iki bin yıllık tarihe sahip olan Hasankeyfin dünya
mirasına alınması için neden UNESCOya başvuru
yapılmadığını, Hükûmetin tarihsel ve kültürel katliamın
izahatını nasıl yaptığını ve Hasankeyfin
yok edilmesine karşı çıkan sivil toplum kuruluşları
ile yöre halkının görüşlerinin alınıp
alınmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
On iki bin yıllık bir tarihe sahip olan
tarihî Hasankeyf, HES projesinin tamamlanmasıyla rant uğruna yok
edilmektedir. Bununla birlikte on binlerce yerleşik insan göç etmek
zorunda kalmaktadır. Hasankeyf ve Dicle Vadisindeki eşsiz, özgün ve
büyük bir kültürel ve doğal miras yok edilmektedir.
UNESCO Dünya Mirası Merkez Direktörü Rössler,
on iki bin yıllık bir tarihe ve hafızaya sahip olan tarihî kent
Hasankeyfin UNESCO korumasına alınması için gereken 10
kriterden 9unu taşımasına rağmen, Türkiyeden herhangi bir
başvuru yapılmadığını dile getirmektedir. On iki bin
yıllık bir tarihe, kültürel ve toplumsal hafızaya sahip olan
Hasankeyfin dünya mirasına alınması için neden UNESCOya
başvuru yapılmamıştır? Hükûmetiniz rantın neden
olduğu tarihsel ve kültürel katliamın izahatını nasıl
yapmaktadır? Hasankeyfin yok edilmesine karşı çıkan sivil
toplum kuruluşları ve yöre halkıyla Hükûmetiniz görüşmeler
yapmış mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapandı)
BAŞKAN Sayın Şahin
Yok.
Sayın Tanal
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sayın
Başkan, ben buradayım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Çakırözer, isminiz
burada görünmüyor. Oradan talep ediyorsunuz ama ben listeye bakıyorum,
daha aşağılardasınız. Sıra gelirse söz
vereceğim, yoksa bir sonraki arada.
Sayın Tanal, buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Katarın Türkiyedeki yatırımlarına
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, basında
çıkan haberlere göre Katar ABankı satın aldı, Katar
Finansbankı satın aldı, Katar Digiturkü satın aldı,
Katar Banviti satın aldı, Katar ANKASı satın aldı,
Katar Munamar Oteli satın aldı, Katar Kontes Oteli satın
aldı, BMCyi satın aldı, Boynerden pay aldı, Sürmenenin
yarısını aldı, 1.543 daire aldı. Bugün de gelen
heyetler Mecliste kolonlara bakıyorlar, duvarlara bakıyorlar; acaba
Meclisin taşınır ve taşınmazlarını mı
satın almak istiyorlar veya bu Meclisin dışında yine
başka bir yerler mi satın almak istiyorlar? Katar aynı zamanda
ATV, Sabahın ortağı olmuş. Katar aynı zamanda ERGO
Portföyü satın almış. Katar aynı zamanda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Değerli milletvekilleri, şimdi
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Başkanım,
bana Sayın Şahin
dediniz, mikrofonu açmadınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Şahin, bir
sıkıntı yok, hakkınız duruyor.
27.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
ekonomik krizin işverenden esnafa kadar herkesi derinden
sarstığına ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Ekonomik kriz
işçisinden çiftçisine, işvereninden esnafına kadar herkesi
derinden sarsıyor. İktidarın Bir elinde cımbız, bir
elinde ayna; umurunda mı dünya? politikasıyla özellikle artan
maliyetler, borçları döndürememe, kurun yükselmesi, peş peşe
gelen zamlar gibi nedenler esnafı iflasa sürüklüyor. Türkiyede son beş
buçuk yılda kepenk indiren esnaf sayısı 570 bin. Birçok esnaf da
esnaflığı bırakıyor. Batık KOBİ kredisi
artışı son bir yılda yüzde 91. TESK son on ayda iş
yeri kapanışlarının yüzde 4,3 arttığını
açıkladı. Ne yazık ki son on ayda 301le en çok kapanan iş
yeri sayısında Hatay başı çekmekte. Hatay esnafı kan
ağlıyor, geçimini sağlayamıyor. Esnaf için ne
yapacaksınız? İktidar ise çağrılarımıza gözü
kör, kulağı sağır, vicdanı taş, öylece
beklemekte.
Kültür varlıklarımızı gün yüzüne
çıkarın. Sınır kapılarını, barajları
açın. Amanos tünelini açın. Hatayı 5inci teşvik bölgesine
alın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu, buyurun.
28.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, çiftçilerin elektrik borçlarının tahsilatının
hasat yapılan ayda olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ziraatta, kuru ziraatta çiftçilerin ne kadar zorda
oldukları, sıkıntıda oldukları bilinmektedir.
Çiftçilerin yüzünü güldüren arazilerin sulanmasıdır. Maalesef,
çiftçiler sanki her ay ücretlerin bedelini alıyormuş gibi elektrik
kurumu onlardan tahsilat yapmak istemektedir. Çiftçiler hangi ayda hasat
yapıyorsa o hasada uygun elektrik masraflarının, elektrik
borçlarının tahsilatı yapılması çiftçilerin daha fazla
su kullanmasını sağlayacaktır ve bizim tarımsal
gelirimizi artıracaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaplan
29.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Nizip Çayının ıslah edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Nizipin 16 köy sınırı içinden geçen
ve bölgede üretim yapan çiftçilerimiz için önemli bir sulama kaynağı
olan Nizip Çayı, organize sanayi bölgesinden karışan kimyasal
atıklar nedeniyle kirlenmiş ve Nizip Çayının geçtiği
arazilerin neredeyse tamamında artık ürün yetiştirilemeyecek
hâle gelmiştir. Nizip Çayının geçtiği bölgelerde bu çaydan
su ihtiyacını gideren hayvanların da öldüğü ve hastalandığı
tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle bölge çiftçimizin toprağını
tekrar ekebilmesi, sağlıklı ürünler alabilmesi ve
hayvanların zayi olmaması için Nizip Çayının acilen
ıslah edilmesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) Daha
sonra Başkanım.
BAŞKAN Daha sonra.
Buyurun Sayın Kasap.
30.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, genel sağlık sigortası primlerini
yatıramayan vatandaşların sağlık hizmetlerinden
yeterli düzeyde yararlanamadığına, Kütahya ili Yoncalı Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesinin Sağlık Bilimleri Üniversitesine
bağlanarak hizmet veremez hâle getirildiğine ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
GSS sayısında yaklaşık 3
milyonluk bir sayıya ulaştık bu sene itibarıyla. Bu 3
milyon GSSlinin 1 milyonu yeşil kartlı şu anda ve bunların
çoğu, yaklaşık 4 milyona yakın emekli de dâhil olmak üzere,
şu anda kaçak istihdam ediliyor, kaçak çalışıyor. GSS
primlerini yatıramayan bu insanlarımız borçlanıyor,
sağlık hizmetlerinden yeterli düzeyde yararlanamıyor.
Sağlık hizmetlerindeki en önemli
facialardan biri de Kütahyadaki Yoncalı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Hastanesi. Günde 1.440 civarında yatalak, felçli hastaya hizmet eden
hastane şu anda neredeyse hizmet veremez hâle getiriliyor ve
Sağlık Bilimleri Üniversitesi gibi sonradan türeme bir üniversiteye
bağlanarak 150 çalışan işsiz bırakılma durumuna getirildi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Budak, buyurun.
31.- Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budakın, Antalya ili Serik ilçesi Kadriye Mahallesindeki halk
plajının belediye tahsisinin kaldırılıp
kaldırılmadığı hususunda bilgi verilmesini
beklediklerine ilişkin açıklaması
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Seçim bölgem Antalyada, Serik Kadriyede
halkın faydalandığı bir plaj vardı. Antalya Serik
Belediyesi AK PARTİ belediyesidir, buradaki halk plajı belediyeye
tahsislidir, dolayısıyla halka tahsislidir ancak bu alan şu anda
tahsisin kaldırılması tehdidiyle karşı
karşıya. Bütün Türkiyenin gündemine de giren konu şudur:
Buranın yanında Sayın Turizm Bakanının bir oteli
vardır ve Sayın Bakan, bu otelin alanını genişletmek
üzere buranın tahsisinin kaldırılıp
kaldırılmadığı konusundaki iddialara cevap vermek
durumundadır. Halkın plajlarının şu anda Antalyada,
Muğlada, Aydında yağmalandığı bir durum söz
konusudur. Halk denize girebilecek bir karış yer bulamamaktadır.
Bununla ilgili Sayın Bakandan cevap bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Şimşek, buyurun.
32.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, 2020 Yılı Programında Mersin ili Erdemli
ilçesi başta olmak üzere, Silifke, Aydıncık, Bozyazı,
Anamur, Gülnar ve Mut ilçeleriyle ilgili yatırım programı olup
olmadığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
öğrenmek istediğne ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Enerji Bakanına olacak: Mersin merkez ve
Tarsus dışında Mersinin hiçbir ilçesinde doğal gaz yoktur.
2020 yılı programında Erdemli başta olmak üzere, Silifke,
Aydıncık, Bozyazı, Anamur, Gülnar ve Mut ilçeleriyle ilgili bir
yatırım programı var mıdır? Mersin, Türkiyede 6ncı
sırada vergi ödeyip yaklaşık 20nci sırada hizmet alan bir
ildir. Mersinde doğal gazı her ilçeye götürmek çok kolaydır,
çok zor değildir, topoğrafik yapı çok müsaittir. Belediye
başkanlarımızın birçoğu Yeter ki doğal gaz
gelsin, gerekirse hafriyatını biz yapalım. derler.
Bu konuda desteğinizi bekliyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer, şimdi
sıra geldi size.
Buyurun.
33.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, mahkeme kararına rağmen Eskişehir ilinde
termik santral yapma ısrarına devam edilip edilmeyeceğini Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından, eşi tarafından katledilen
Ayşe Tuba Arslan cinayetiyle ilgili davaya müdahil olunup
olunmayacağını, sürecin işleyişine ilişkin Adalet
Bakanlığından bilgi alınıp
alınmadığını, Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Başkan Vekilinin yapıldığını söylediği
incelemenin ne aşamada olduğunu Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sorum Enerji Bakanına: Eskişehirde
ihalesi 7 kez ertelenen, 1 milyon Eskişehirlinin karşı
çıktığı ve ısrarla Yapılmasın. dediği
termik santral yapma ısrarınıza mahkeme kararlarına
rağmen devam edecek misiniz?
Sayın Aile Bakanına: Eskişehirde 23
kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen, eski eşi tarafından
katledilen Ayşe Tuba Arslan cinayetiyle ilgili olarak davaya müdahil
olacak mısınız? Bakanlık olarak Adalet
Bakanlığından sürecin işleyişine ilişkin bilgi alınmış
mıdır? Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkan Vekili inceleme
yapıldığını açıkladığından bu yana
tam on iki gün geçti. Bu inceleme ne aşamadadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
özür dilerim...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, hatiplerimiz her
iki Bakanı da ilgilendiren çok önemli konularda -özellikle maden meselesi,
örgütlenme özgürlüğü- konuşacak. Sayın Bakan var ama
Çalışma Bakanının da mutlaka salonda bulunmasını
tercih ediyoruz. Biraz önce de olduğu gibi diğer
Bakanlığın konularına geçildiğinde Bakanlar
ayrılırsa bu doğru bir yaklaşım olmaz; hatiplerimizin
her iki Bakanı da ilgilendiren konularda eleştirileri olacak efendim.
BAŞKAN Ben bu görüşünüze
katılıyorum ve bunu birleşimi yöneten Meclis Başkan Vekili
olarak da Bakanlara iletmiş, iletilmiş sayıyorum. Umarım
şimdi bizi izliyorlardır, yoksa Kanunlar ve Kararlardan görevli
arkadaşlar bu mesajı lütfen iletsinler, kendilerini de burada
görüşmelere bekliyoruz.
Teşekkürler Sayın Özel.
Şimdi sıra Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunda.
İlk konuşmacı, Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Mecliste bütçe
açılışında Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktay dedi ki: 2020 yılı
bütçesi, sanayicimizin, esnafımızın, çiftçimizin,
çalışanlarımızın, öğrencilerimizin,
gençlerimizin, kadınlarımızın,
çocuklarımızın bütçesidir.
Öyle mi acaba? Biz de vatandaş nezdinde bakarak
bu bütçenin kimlerin bütçesi olduğuna yönelik bir tablo
hazırladık.
Sayın milletvekilleri, 2020 yılı
bütçesi, ne kadınların ne çocukların ne esnafların ne
çiftçilerin ne sanayicinin ne de gençlerin bütçesidir. 2020 yılı
bütçesi garibanın, fakirin fukaranın bütçesi değildir, her zaman
olduğu gibi fakirden alınıp zengine aktarılan bir bütçedir.
Bakalım, 2020 yılı bütçesi kimin
bütçesiymiş? Sanayiyle başlayalım. Bir sanayi politikası
düşünün ki işsizliğe çare olamıyor, mühendisler ve
teknisyenler kendi mezun oldukları alanda iş bulamıyor, 951 bin
üniversiteli işsize bu bütçede tek laf dahi edilemiyor. İmalat
sanayisinde on bir ay üretim düşmüş, fabrikalarda çekiç sesi
susmuş ve yüzde 100 kapasiteyle çalışan neredeyse hiçbir sektör
kalmamış.
90 bin megavatlık üretim kapasitemiz var
Sayın Bakan ama 35 bin megavat dolayında enerji tüketiliyor. Niçin?
Çünkü fabrikalar kapanıyor, onun için. Acı ama gerçek, üretim
ithalata bağımlı olduğu için durgunluk nedeniyle ithalat
düşünce Cari açığı düşürdük. yalanıyla kendini
aklamaya çalışan bir sanayi anlayışınız var. 2020
yılı bütçesi yapısal reformlara, sanayide kapsamlı
dönüşüme ve yeni bir kapsamlı vergi düzenlemesine değil, yine
faize, borca ve en önemlisi iktidara sırtını dayamış 5
firmanın alacaklarına adanmıştır.
Diğer yandan, iki yıl içerisinde
elektriğe yüzde 71, doğal gaza yüzde 62 zam yaptınız. Bir
de çıkıp Doğal gaz, olması gerekenden daha ucuz. dediniz
Sayın Bakan. İnsanlar fatura yüksek gelmesin diye evin tek
odasını ısıtıyor. EPDK Kasım 2018 verilerine göre
faturasını ödeyemediği için 14,5 milyon insanın elektriği
kesildi. Yine, EPDK verilerine göre 2014-2018 tarihleri arasında
faturasını ödeyemediği için 5 milyon 400 bin ailenin doğal
gazı kesildi. Bunlar ortadayken kamusal bir hak olan elektrikle
ısınma varken insanlar evlerinde battaniyeye sarılarak
ısınmaya başlamışsa buna çare bulmak sizin göreviniz
Sayın Bakan. Siz ne yapıyorsunuz? Doğal gaz fiyatları
ucuz. diyorsunuz. El insaf!
Gelelim esnafımıza: Esnaf borcu borçla
ödüyor, esnaf kepenk kapatıyor, esnaf sattığının
yerine yenisini koyamıyor. Son beş buçuk yılda 570 bin esnaf
kepenk kapattı arkadaşlar. Bu da yetmedi, esnafı kara liste
sorunuyla baş başa bıraktınız. Borcu olan esnafın
sağlık sorununda sağlık hakkını da
kısıtladınız. Kütahya Zafer Havaalanı için
şimdiye kadar haybeden verdiğiniz 25 milyonu verin
esnafımıza, can suyu olsun, nefes alsın. Acilen sicil
affını da çıkarın, esnafı kepenk kapatmaktan
kurtarın ve yerli piyasayı canlandırın. Çok mu zor yüz
binlerce esnafımızın çıkarını bir şirketin
çıkarının önüne koymak?
Çiftçilerimize gelirsek: Yem fiyatları uçtu,
borç gırtlakta, inekler kesimhanede arkadaşlar.
Vatandaşımızı ithal tarım ve hayvancılık
ürünlerine mahkûm etmekle kalmadınız, çiftçimizi de borç
batağına sürüklediniz. 2002den bu yana çiftçimizin borcu tam 217 kat
arttı. Nüfus arttı, işlenen tarım alanları düştü.
Neden? Sizin yanlış tarım politikalarınız yüzünden.
Tarım Kanunu gereği, 2007 yılından beri her yıl
çiftçiye vermeniz gereken ama vermediğiniz tutar 350 milyar lira. 2020
yılı için kamu-özel iş birliği modeliyle
yaptığınız yol, köprü ve hastane ihaleleriyle
kayırdığınız şirketlere 18 milyar lira garanti
veriyorsunuz ama çiftçiye gelince cimriliğiniz tutuyor maalesef.
Çalışanlara ve emekçilerimize gelelim: 7
milyon işçiyi ilgilendiren asgari ücret, Türkiyedeki en büyük toplu
iş sözleşmesidir. Asgari ücretin açlık
sınırının altında olması en yakıcı
sorunken asgari ücretin üzerindeki vergi yükü de en az onun kadar önemlidir.
Belli bir sınırın altındaki ücretlerden vergi
alınmamalı ve asgari ücret bunun temel kriteri olmalıdır.
İşsizlik alıp başını
gidiyor Sayın Bakan. Ülkemizde gerçek işsiz sayısı 7
milyona dayanmıştır. İŞKURun Kasım 2019
Raporuna göre, bir yıldan uzun süredir işsiz olanların
sayısı yüzde 341 arttı. İşsizliği
azaltamıyorsunuz; ister enflasyonu ister faizi sıfıra indirin,
başarısızsınız. 2,5 milyon kişiye istihdam
sağlayacağız. diyordu Sayın Maliye Bakanı. Cumhuriyet
tarihinin en büyük işsizlik rekoru Sayın Maliye Bakanında. Merak
ediyoruz Sayın Bakan, siz, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanı olarak -kendisine lütfen bunu iletin- Maliye Bakanının
dediği bu sözün arkasını aradınız mı? Verilen
sözler niçin tutulmadı? Sabahın erken saatlerinde, işçi bulma
kurumlarının önünde, evine ekmek götürmek umuduyla kuyruğa giren
Sigortam olsun, maaştan vazgeçtim. diyerek karın tokluğuna
çalışmaya razı olan insanları gördükçe sizin
vicdanınız sızlamıyor mu? Bu tabloları görünce hiç mi
vicdanınız sızlamıyor? (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer yandan, bu işsizlik
koşullarında bir işe kavuşanların,
işsizliğini bir sopa olarak kullanarak esnek ve güvencesiz
çalışmayla terbiye edilmekte olduğunu, onlara
sendikasızlığın dayatıldığını
görünce hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Gençlerimize gelelim, öğrencilerimize: Anne
babalar işlerini kaybederken, ailelerine katkıda bulunmak, ülkelerine
hizmet etmek, gelecek kurmak isteyen gençler işsiz. 2019 Ağustos
ayında her 100 gençten 27si işsiz durumda arkadaşlar.
Çalışan gençlerin 2 milyona yakını kayıt
dışı istihdam ediliyor. İşsizliğe bağlı
genç intiharları da artıyor. Sadece son bir yılda, ataması
yapılmadığı gerekçesiyle 12 öğretmen adayı
hayatına son verdi. KYK tarafından burs ödenen öğrenci
sayısı öğrencilerimizin yüzde 10u bile değil. Şu
anda, Türkiyede öğrenim kredisi borcu olan 350 bine yakın
öğrencinin 2 milyar 96 milyon lira borcu bulunmakta. 217 bin mezunun banka
hesaplarına e-haciz geldi. Peki, toplam borç tutarı neye tekabül
ediyor? Şehir hastaneleri için müteahhitlere 548 milyar TL ödeme
yapmayı taahhüt ediyorsunuz ya, bu miktar öğrencilerin toplam borcunun
tam 261 katı arkadaşlar. Vazgeçin israftan, şatafattan;
kayırdığınız müteahhitleri sevindireceğinize 350
bin öğrencimizi ve ailelerini sevindirin.
Kadınların durumuna gelince:
Kadınlar, tarlalarda çalışmaya gitmek üzere istiflendikleri
kasalarda geçirdikleri trafik kazalarıyla, ev işçisi evin
camını silerken düşerek ya da iş yerini basan bir erkek
tarafından vurularak yaşamlarını yitiriyor. Ölen kadın
işçilerin çoğu sendikasız, yüzde 75i ise kayıt dışı
çalıştırılıyor. Türkiyede her 10 kadından 4ü
hayatları boyunca sadece kadın olduğu için şiddet görüyor.
Kadına şiddeti önlemek için tedbirler alacağınıza,
bunu protesto eden kadınları yaka paça gözaltına
alıyorsunuz. Bu mu sizin kadına verdiğiniz değer?
Çocuklarımız için durum farklı
mı arkadaşlar? Çocuğa yapılan harcama geleceğe
yapılan harcamadır. Var mı bu bütçede geleceğimiz? Yok. 500
milyar dolara ulaşan borcumuz çocuklarımızın
geleceğini pranga altına almıştır. Ülkemizde her 5
çocuktan 1i çalışıyor. Son on yılda 483 bin kız
çocuğu evlendirildi. Yılda ortalama 8 bin çocuk istismara
uğruyor. Ne var bütçede çocuklarla ilgili gelecek kaygısını
giderecek?
İktidarınız boyunca 2 trilyon dolar
vergi topladınız, vatandaşın sırtındaki vergi
yükünü de sürekli artırdınız, bunun üstüne 70 milyar dolar da
özelleştirme yaptınız. Pekâlâ soru şu: Bu paraları ne
yaptınız? İşsizliğe çare mi buldunuz? Yüksek teknoloji
kapasiteli fabrikalar mı açtınız? Sanayiyi geliştirmek için
iş garantili meslek okulları mı açtınız? Eğitimi,
sağlığı parasız mı yaptınız? Kamusal
hak olan elektriği, ısınmayı mı
ucuzlattınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Girgin,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Yatlara verdiğiniz gibi çiftçiye mazotu ucuza
mı verdiniz? Gasbedilen hakkını isteyen EYTlilerin derdine
derman mı oldunuz? Eğitim ve sağlık emekçilerine, Emniyet
görevlilerine, imamlara 3600 ek gösterge hakkı mı
tanıdınız? Emeklilere refah payı mı verdiniz?
İntibak sorununu mu çözdünüz? Mevsimlik orman işçilerine kadro mu
verdiniz? Tüm taşeron işçilere eşit statüde kadro hakkı
mı tanıdınız? 4/C özelleştirme mağdurlarına
gerçek anlamda 4/B hakkı mı verdiniz? Ne yaptınız?
İsraftan, şatafattan başka ne yaptınız? Tekrar
soruyorum şimdi: 2020 yılı bütçesi kimin bütçesi?
Sayın Maliye Bakanının sözüyle tekrar
hatırlatmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, bakın,
burası çok daha önemli. 2020 yılı bütçesi ne esnafın ne
çiftçinin ne köylünün ne gençlerin ne de çocukların bütçesidir. 2020
yılı bütçesi fakirden alıp zengine aktaran bir bütçedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Girgin.
Söz sırası Balıkesir Milletvekili
Ahmet Akında.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, enerji
kullanımı temel bir hak ve bu, bir insan hakkı fakat şu
anda geldiğimiz noktada enerji, bir piyasa faaliyetine dönmüş
durumda. Ucuz elektrik. dediniz, elektriğe zamda ülkeyi Avrupa
şampiyonu yaptınız. Sanayiciye Üretin, rekabet edin. dediniz,
sanayiciyi, esnafı, KOBİleri, çiftçiyi -tarımsal sulamalarda-
Avrupa şampiyonu yaptınız. Kaynak olarak dönün bakın
EUROSTATın verilerine, dönün bakın OECD ülkelerine orada
rahatlıkla görebileceksiniz ki o ülkeler içinde en çok zam yapan, Türkiye.
Şimdi nedir bu? Bu zamlarda birinciliği hiç kimseye
kaptırmıyorsunuz ama işler vatandaşa geldiği zaman
maalesef işin bedelini vatandaş ödüyor.
Bunları neden söylüyorum? Bakın,
Sayın Bakan, enflasyon oranları ve döviz kurundaki değişimi
bahane göstererek doğal gaz ve elektrik fiyatlarının yüzde 59
daha ucuz olduğunu söyledi ve bunu millete karşı televizyonlarda
söyledi. Şimdi buna söyleyecek tek laf var: El insaf, ayıp,
yazık, günah. Neden? Arkadaşlar, 2004 yılında bir ailenin
ortalama faturası 40 lirayken -bakın burada- şu anda 180 lira.
Şimdi buna bakarken, bu lafları söylerken şunu sormamız
gerekmez mi: Hangi emeklinin, hangi çalışanın, hangi memurun 40
lirası 180 lira oldu? Ayıptır, yazıktır, günahtır
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, milletin gözünün içine baka baka
kandırıyorsunuz. Neden doğruları söylemiyorsunuz? 27 Martta
seçimden dört gün önce Sayın Bakan oy kaygısıyla dedi ki: Hiç
merak etmeyin, elektrikte ve doğal gazda zam olmayacak. Biz de hemen
çıktık, dedik ki: Yok öyle bir şey, zam yapacaklar. Her şey
ortada. Ama seçimler bitti, yenilgiyle sonuçlandı, büyük bir yenilgiyle
sonuçlandı; arkasından, 24 Hazirandan sonra dokuzar dokuzar, on
beşer on beşer zamlar geldi. Bunu da milletin vicdanına
bırakıyorum.
Peki, bu zamlar neden yapılıyor?
İktidarın amacı vatandaşı değil,
yandaşı kurtarmak değerli arkadaşlar. Enerji sektörü
içindeki yandaş şirketler borç batağında ve bu borcu maalesef
vatandaşımız ödüyor. Kâr yandaşın, zarar
vatandaşın. Yazıklar olsun bu iktidarın Hükûmetine! (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın arkadaşlar -şurada
bir tablo- sadece bir yıldaki borç artış oranını
göstermek istiyorum. Bu dönemde kimdi bakan, biliyor musunuz? Damat
Bakandı. Hani büyük başarılara imza attığını
söyleyip de başarılarından dolayı Maliye
Bakanlığının ve Hazinenin başına
getirdiğiniz, enerji sektörünü batırıp da daha sonra hazinemizi
yesin diye başına getirdiğiniz arkadaşın durumları. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, 2017 yılında batık
durumda olan 637 milyon kredi varken 2018de 6 milyar 322 milyona
çıktı -yani Bakan enerji sektörünü batırdı ve öyle gitti-
artış oranı yüzde 892. Demin de dediğim gibi, çok
başarılı bir olaymış gibi, getirdiniz Hazinenin
başına.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu AK
PARTİnin devamlı yerli millî yalanı bitti. Doğru
değil, bunu artık herkes aynı şekilde biliyor. İçler
acısı durum -bunu da rahatlıkla görün- yerli ve millî bir
iktidar, bağımlılığını bu kadar yükseltemez.
Biz Mustafa Kemal Atatürkten emanet aldık cumhuriyeti ve tam
bağımsızlık hedefini kurduk, sizin geldiğiniz dönemde
bağımlılığımız artarak devam ediyor. Bu
nedir? İşte, bu, enerji politikalarının
basiretsizliğidir değerli arkadaşlar.
Şimdi, on beş yılda yerli
dediğiniz taş kömürünün ithalatını 2,5 kat
artırdınız, taş kömürünü çıkarmadınız.
Ayrıca, hani bu veto edip de termik santrallerde sonradan
savunduğunuz olaylar var ya arkadaşlar, Bakanlık bu teklifin
geçmesi için büyük bir çalışma yaptı. Sayın
Bakanlıktan bir yetkili Enerjinin yüzde 18ini üretiyor. dedi ama
başka bir Bakanlığın birimi EPİAŞın
raporlarında bu yüzde 11. dedi. Yani Bakanlığın
Bakanlıktan haberi yok. Neden böyle biliyor musunuz? Çünkü
Bakanlığı Bakan yönetmiyor; tek adam kişi yönetiyor, o
kadar, başka yöneten yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, değerli arkadaşlar, şu
anda Termik santraller kapanacak. diye söylüyorlar, Sayın
Cumhurbaşkanı veto etti, göreceğiz, takip ediyoruz ama şu
anda Elbistandaki santral tam kapasiteyle çalışıyor ve bu
santralin başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz Sayın
Bakan çünkü yüksek kapasitede çalışıyor, her an her şey
olabilir.
Bir de bunların yanına,
doğruları söylemek istiyoruz, hani teşekkür etmek istiyoruz ama
demişler ya Neren doğru? Hiçbir yer doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akın, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
AHMET AKIN (Devamla) Hatırlıyor musunuz
Sayın damat Bakan çıktı, dedi ki: Biz dünyanın en büyük
projelerinden birini yapıyoruz. Nedir? YEKA. YEKA: Bin megavatlık
RESler, GESler. Arkadaşlar, bu YEKAlar ne oldu? O verilen sözler ne
oldu? Şimdi siz damat olarak babanızı kandırabilirsiniz ama
bu milleti asla kandıramazsınız. O aldığınız
sözleri, verdiğiniz talimatları yapın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, arkadaşlar, şu anda
Türkiyedeki yabancı enerji şirketlerinin en büyükleri kimler biliyor
musunuz? Oradaki, Almanyadaki belediyenin belediye şirketleri ve
kooperatifleri. Biz bunu diyoruz ama Bakanlık enerji kooperatiflerini
kaldırıyor; halkı elektriğin içine sokmaya
çalışıyoruz, Bakanlık diyor ki: Hayır, enerji
kooperatifleri çalışmasın, biz yandaşla devam
edeceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak enerji kooperatiflerinin
sonuna kadar arkasındayız ve bu mücadeleyi de
bırakmayacağız.
Ayrıca, 2013 yılında dönemin
Bakanı bu elektrik dağıtımı özelleştirilirken
12,7 milyar dolar para aldı. Bu parayı ne yaptınız
arkadaşlar? Şu zamanın parasıyla, bugünün parasıyla 74
milyar TL. Dediler ki: Elektrik ucuzlayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlama için lütfen, Sayın
Akın, buyurun.
AHMET AKIN (Devamla) O zaman elektrik dolar olarak
5,1 sentti, şimdi 12,25 sent; ucuzlamadı, pahalılandı.
Ayrıca, yatırım yapmadılar. Gezin, bakın, doğuya,
güneydoğuya değil, Balıkesire gidin, Balıkesirde hâlâ
elektrik direklerinin odundan olduğunu göreceksiniz, ağaçtan
olduğunu göreceksiniz. Yahu, ayıptır arkadaşlar, hangi
devirde yaşıyoruz? Parayı aldınız, parayı
yediniz, nereye gittiği belli değil; sonra, milletin
karşısına 50 liralık fatura 100 lira olarak
çıktı. Ben sizi burada milletime şikâyet ediyorum
arkadaşlar.
Hepinize saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Biz Sayın Ahmet Akın Beyi
tanırız. Nasıl tanırız? Nezaketi ve zarafetiyle
tanırız fakat bugünkü konuşması bu bizim tanıma
biçimimizin biraz dışına düştü, onu belirteyim öncelikle.
Kollarını teatral bir şekilde iki yana açarak Yazıklar
olsun bu Hükûmete! jesti bence uygun düşmedi. Bir eleştiri ifadesi
de değil bu, bir tür hayıflanma. Varsa eleştirilecek bir
şey, akıl temelinde, herkesin anlayabileceği tarzda tabii ki
ifade edebilir.
İkincisi: Şu damat Bakan lafı uygun
bir laf değil. (CHP sıralarından gürültüler)
AHMET KAYA (Trabzon) Damat değil mi?
Enişte mi diyelim, ne diyelim?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara)
Arkadaşlar, insanların akrabalık ilişkilerine değil,
eğer Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanıysa yapıp ettiklerine
ilişkin eleştirileriniz olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
damat olmasaydı Bakan yapmazlardı ki.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen,
Sayın Grup Başkan Vekilini dinleyelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama Sayın
Başkan, damat olmasaydı Bakan yapmazlardı, daha kaliteli
arkadaşlarımız var orada.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Maalesef,
modern dünyada genel olarak bir trend mahiyetinde, siyaseti
soysuzlaştıran bir şey var; kişisel nitelikler üzerinden
kamusal eleştiriler getirme şeklinde bir çarpıklık, bu
doğru değil. Sayın Bakanın yapıp ettiklerine
ilişkin, Bakanlık olarak performansına ilişkin her tür
eleştiriye amenna ama Şu niteliği var, bu niteliği var.
gibi onun üzerinden getirilen eleştiriler doğru, haklı,
tutarlı, yerinde değildir. Bazen insanların akrabalık
ilişkileri -böyle bir mantıkla baktığınızda-
tersine çalışır. Yani hiç bu akrabalık ilişkisi
olmasaydı belki arkadaşların başka bir perspektiften görüp
niteliklerini de müşahede edebilecekleri bir kişi. Bir perde gibi
akrabalık ilişkisi önüne geldiğinde onları görmelerine
engel de olabilir. O yüzden, daha soğukkanlı bir şekilde bu
işlere bakmakta fayda var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Çok
affedersiniz
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Şu sözün
neresi bir eleştiri: Enerjiyi batıran, hazineyi yiyen... Bu bana
şunu hatırlatıyor: Memleketin meselelerini biz biraz geleneksel
muhakemenin, fikrin temellerini oluşturan kitapların diliyle
tartışmamız gerekirken bana öyle geliyor ki bu
tartışma dili, sosyal medyadaki 140 karakterlik bir dil içerisine
kendisini mahkûm ediyor. Siyasete yazık ediyoruz. Böyle bir dille
konuşmayı siyasete karşı bir haksızlık,
yapılıp edilenlere yönelik de milleti tutarlı bir şekilde
bilgilendirme bakımından bir eksiklik görüyorum. 140 karakterle
slogan atılır, analiz yapılmaz.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bütçe
görüşmeleri sırasında, hatipler, muhalefetin
kısıtlanmış genel olanakları ve Türkiyedeki bu tek
sesliliğe yaklaşmış medya düzeni içinde sesini
duyurabilmek, mesajını verebilmek için çeşitli yöntemler tercih
ediyorlar, kimi dövizle çıkıyor, kimi bir başka objeyle
çıkıyor.
Tespite katılıyorum, Ahmet Akın
grubumuzun göz bebeği, kibar, naif, sakin. Ahmet Akın bugün kürsüden
inerken bütün Türkiyeye şunu dedirtti: Türkiyede enerji
politikaları o kadar kötü yönetiliyor ki Ahmet Akını bile bu
hâle getirdiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu önemli bir
saptamadır. Ahmet Akın bu kadar kızıyorsa, Ahmet Akın
kadar cana yakın birisi muhalefetin sert dilini tercih ediyorsa bu, enerji
politikalarının ne kadar halka uzak, ne kadar yandaşlara
yakın yapıldığını, öyle inşa edildiğini
gösteren önemli bir göstergedir.
Yine, ikinci hususta da Naci Başkana
katılıyorum. Bu damat Bakan uygun bir şey değil. Bunu
dile getirmemek değil, bunu bir araya getirmemek lazım, damat ve
bakan kelimelerini. (CHP sıralarından alkışlar)
Dışarıdan Türkiyenin nasıl
göründüğünü önemsersiniz, Türkiyeye dış yatırım gelmesini
önemsersiniz, Türkiyenin imajını önemsersiniz. İnanın,
bütün dünyada şöyle şeyler konuşuluyor, yatırım yapmak
istenen ülkeyle ilgili: Neresi orası? Türkiye. Nerede? Asya ile
Avrupayı birleştiren, jeopolitik olarak son derece önemli,
avantajlı bir coğrafyada. Nasıl yönetiliyor? Tüm
eksikliklerine rağmen serbest seçimler var, falan, filan. Ekonominin
başında kim var? Ülkeyi yöneten kişinin damadı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu görüntü bir demokrasi
görüntüsü değil. Bu görüntü emirlik, şeyhlik, şıhlık
gibi demokrasiyle yönetilmeyen ve uzak olmadığımız bir
coğrafyanın ayıplı görüntüleri. Ekonominin başına
damat Bakan yapıldığında Sayın Erdoğana
sordular. Makroekonomi eğitimi olmadan bu görevi nasıl yapabilecek?
dendi. O da dedi ki: Hayır canım, Marmara Üniversitesinde altı
ay makroekonomi eğitimi için ders aldı. Burası demokrasi
olsaydı ülkeyi yöneten kişinin damadına bakanlık için
hızlandırılmış makroekonomi dersi vermek yerine o
dersi vereni ekonominin başına getirirlerdi, derse muhtaç olanı
değil.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Söz sırası, Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinde.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de Enerji Bakanlığının bütçesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Değerli heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan,
Bakanlığınızın vermiş olduğu maden
ruhsatları sebebiyle sıklıkla gündeme geliyorsunuz. Sürekli,
kamuoyunda, doğaya karşı, ağaca karşı, derelere,
kuşlara karşı bir bakanlık görünümündesiniz.
İnsanlarımız devamlı sizlerin personeliyle karşı
karşıya kalmak durumunda. Ülkemizin her tarafında çevre
felaketleriyle ilgili imdat sesleri yükseliyor. Balıkesirde,
Çanakkalede, Kaz Dağlarında, Madra Dağlarında,
Uşakta, Kütahyada, Murat Dağında, Artvinde, Tuncelide,
İzmirde, Mersinde, Gümüşhanede, Türkiyenin dört bir yanında
dağımız ve vatandaşlarımız yaşam mücadelesi
veriyor.
Sizin verdiğiniz madencilik izinleriyle
binlerce ağaç kesiliyor, yüzlerce dere kuruyor, pek çok
insanımız sağlığını kaybediyor. Bunun kötü
bir örneğini de çok yakın bir tarihte Kaz Dağlarında hep
birlikte yaşadık: 200 bini aşkın ağaç kesildi, içlerinde
belki beş yüz, altı yüz yıllık ağaçlar vardı. Bu
ağaçlar öyle sıradan ağaçlar değil, bunlar mitolojide Truva
Atının yapıldığı ağaçlar, Fatih Sultan
Mehmetin İstanbulun fethi esnasında kullandığı
teknelerin yapıldığı ağaçlardı. Madencilik izni
verdiğiniz bu bölgeler sıradan bölgeler değil, Türkiyenin,
hatta dünyanın en değerli tabiat güzelliklerine sahip olduğu
bölgelerdi. Kaz Dağları, Türkiyenin en fazla oksijen üreten
dağı; mitolojide ilk defa güzellik yarışmasının
yapıldığı, Afroditin güzellik tanrıçası
seçildiği, Sarıkız ve Hasan boğuldu efsanelerinin
yaşandığı yöreler.
Sayın Bakan, daha önce
Bakanlığınıza vermiş olduğum bir soru önergesinde
Kaz Dağları ve Madra Dağlarına kaç adet maden ruhsatı
verdiğinizi sormuştum; verdiğiniz cevap inanın, bir
felaket. Bakınız, Toplamda 155 firmaya 279 adet maden ruhsatı
verdik. diyorsunuz. Bunun yaklaşık olarak 115 tanesi arama
ruhsatı, 164 tanesi işletme ruhsatı. İnanın,
Sayın Bakan, bu, bir felaket bizim bölge için; çok yoğun bir
sayıda madencilik faaliyetine izin vermiş bulunuyorsunuz.
Diğer taraftan ise çevreyi koruması
gereken Çevre Bakanlığına Nasıl koruyorsunuz? ÇED
raporlarını nasıl veriyorsunuz? diye sorduğumuz zaman
aldığımız cevap bizi daha fazla korkuya düşürüyor
açıkçası. Bakın, Çevre Bakanlığı da şöyle
bir cevap veriyor bize: Yaklaşık olarak yirmi altı
yıllık sürede, 1993 ile 2019 yılları arasında ÇED
olumlu rapor sayısı 5.655, ÇED olumsuz sayısı dikkatinizi
çekiyorum, sadece- 54 adet. Yani yüzde 1 dahi değil. Yani bir taraftan
yoğun bir madencilik faaliyetine izin veriyorsunuz, diğer taraftan da
çevreyi korumuyorsunuz yani doğal güzellikleri tamamen harap hâlde
bırakıyorsunuz.
Yine, Komisyon esnasında size sorduğum bir
soru vardı Çanakkaledeki madencilik faaliyetlerine devam izni verecek
misiniz? diye. Bakın Sayın Bakan, verdiğiniz cevap şöyle:
Firmanın madencilik izni 13 Ekim 2019 tarihinde sona erdi ve süre
uzatım talebini değerlendiriyoruz. diyorsunuz yani Hayır,
vermeyeceğiz. demiyorsunuz Süre uzatım talebini hâlâ
değerlendiriyoruz. diye bir cevap veriyorsunuz.
Bakın, dün, yine o bölgeden bir
vatandaşımızın feryadını sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bakın, Burhaniye Çevre Platformundan bir
arkadaşımız, sayın vatandaşımız şöyle
diyor: Balıkesir, tam bir madenci işgali ve talanı altında.
Yok mu bu memlekete sahip çıkacak birileri? Daha ne kadar seyirci kalacaksınız?
Sayın Bakan, vatandaşın bu
feryadına lütfen kulak verin. Yine, bakın, size şurada bir
fotoğrafla seslenmek istiyorum: Bu bir çocuğumuz, bakın
Sayın Bakanımız, Kaz Dağlarındaki madencilik
faaliyetlerine ne kadar umutsuz bakıyor bu çocuğumuz. Gelin, bu
çocuklarımızın umutlarını yeşertelim. Bakın,
madencilik faaliyetlerini hâlen değerlendirdiğiniz bölgenin görüntüsü
böyle. Lütfen bunlara izin vermeyelim.
Efendim, sürem bir hayli azaldı, sözlerimi
şöyle tamamlamak istiyorum: Değerli iktidar yetkilileri, iktidara
gelirken -tabii üç kelimelik ifadeleri çok seviyorsunuz- 3Yyle geldiniz. Neydi
bunlar? Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğinizi
söylemiştiniz. Yolsuzluk konusunda 4 bakan hakkında hiçbir işlem
yapmadınız, hatta 1 bakanı da ödüllendirdiniz, büyükelçi
yaptınız. Yoksulluk konusunda ise hiç mesafe katedemediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayalım
sözlerimizi Sayın Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yoksulluk konusunda ise insanlarımız
artık bireysel olarak değil, yoksulluk sebebiyle ailesel olarak
intihar etmeye başladılar. Yasaklar konusunda ise bakın,
Kadına Karşı Şiddet Gününde dahi kadınlarımıza
bu eylemi yasaklıyorsunuz ve ters kelepçe yapıyorsunuz.
Tabii, bu şekilde söyleyerek -Genel
Başkanınız- iktidara geldiniz ama -yine, kızıyorsunuz,
o ifadeyi ben de kullanacağım- damat Bakan da geri kalmıyor, o
da yine 3Yye örnek olarak 3D diyor ekonomide. Neydi bu 3D? Efendim
-olmayanı söylüyorsunuz tabii- ekonomide denge; dengeyi, tabii,
kaybettiniz. Disiplin diyorsunuz; disiplini de yitirdiniz.
Değişim diyorsunuz; ekonomide pozitif yönde hiçbir
değişim yapamadınız. Ve vatandaşımız,
milletimiz size yerel seçimlerde şöyle diyor: 3G Bunu sakın GSM
operatörünün Gsi olarak algılamayın. Diyor ki
vatandaşımız size: Geldiniz, gördünüz ve gidiyorsunuz. Evet,
gidiyorsunuz sayın iktidar yetkilileri. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bütçenin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Muhtemelen, herhâlde
son bütçeniz olacaktır bu.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
- İnşallah.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Çok
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şahin.
Söz sırası İzmir Milletvekili
Tacettin Bayırda.
Buyurun Sayın Bayır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir soruyla başlamak istiyorum: Türkiyenin
ulusal bir enerji politikası var mıdır? Bence Türkiyenin ulusal
çıkarlarını ve kamu yararını gözeten bir enerji
politikası olduğunu söylemek mümkün değildir. Yıllardan
beri uygulanan ve hâlen uygulanmakta olan, enerji sektörünü sadece bir rant
alanı olarak gören mevcut politikayla, kamu kurumlarının
özelleştirme adı altında âdeta talan edildiği,
tüketicinin enerjiye çok yüksek bedelle erişebildiği,
sıklıkla kesintilerin yaşandığı ve enerji
alanında büyük oranda dışa bağımlı bir enerji
sektörü yaratılmıştır. Bu politikanın, ulusal
çıkarlarımız ve kamu yararı doğrultusunda işlev
görmediği açıktır ve kökten değiştirilmesi
gerekmektedir.
İsterseniz gelin, hasta olan ülke ekonomimizin
bir röntgenini çekelim birlikte. Üretime dayanmayan, hormonlu ekonomik
büyümenin yan etkileri hızla kendini gösteriyor. İğneden
ipliğe yapılan zamların ardı arkasının
kesilmemesi, işsizliğin önlenememesi ve cari açığın
tırmanması ve Türk lirasındaki soluksuz değer kaybının
sürmesiyle birçok sektörde tablo daha karanlık bir hâl aldı. Türkiye
ekonomisindeki daralma ve istihdam kaybı, her geçen gün artmaya devam
etmektedir. İşsizlik ve yoksulluk kıskacında kıvranan
vatandaşlarımız geçimini sürdürebilmek için iş gücüne
katılmak isteseler de ne yazık ki istihdam hakkından
yararlanamıyorlar. Türkiye ekonomisindeki daralmanın istihdama çok
yönlü etkisi ve ağır tahribatı olduğu açıktır.
AKP iktidarı döneminde ekonomik büyümenin
başaktörünün inşaat sektörü olduğu herkesin malumu. Bu,
aynı zamanda iktidarın kendi sermaye sınıfını
yaratma ihtiyacını karşılayabilecek en uygun sektördü
aslında. İnanılmaz büyüklükteki ihaleler, o güne dek apartman
müteahhitliğinden öte iş yapmamış yandaşlara
dağıtıldı. Yol ve köprü yapmayı bir övünç
kaynağı olarak görenler, yolları yaparken de ne yazık ki
verimli tarım arazilerini ve zeytinlikleri ezip geçenler, hızlı
trenin lafını dolaştırıp duranlar, arada trenler
devrilirken demir yollarına hatırı sayılır bir tek
metre ilave edemediler.
Küçülen Türkiye ekonomisi krizin etkilerinin çok
daha şiddetli hissedilmesine yol açıyor, faturayı ise yine
emekçiler ödüyor. Hâl böyle iken, bir tarafta vatandaş üç kuruşla
geçinmeye çalışırken emekliliği hak ettiği hâlde
Ekonomi kaldırmaz. diye emekliliği gasbedilenler, diğer
tarafta da saraylarda, yazlıklarda, lüks makam araçlarıyla israf
yapanlar. Uçan sarayımızdan sonra şimdi bir de yüzen
sarayımız var. Günahtır, yazıktır! Hiç
arzulamadığım hâlde, söylerken bile rahatsız olduğum
gerçek, Türkiye ekonomisi çöküşün eşiğindedir arkadaşlar.
İstihdam yaratmadığı hâlde büyüdüğünü iddia eden,
maliyet enflasyonunu dindirmediği hâlde cari açığı
düşürmekle övünen bir ekonomi yönetimi sanayide bahar
rakamlarını açıklamaktadır. Oysa yaşatılanlar tam
bir kara kıştır. (CHP sıralarından alkışlar)
Durgunluk nedeniyle üretimin azalmasından kaynaklı ham madde
ithalatı düşmekte ve alışveriş azalmaktadır.
Üretim dip noktada olduğu için ithalat rakamlarımız da
düşmektedir. İnşaat üzerinden büyüme efsanesi yaratanlar,
daralma ve istihdam kaybına neden olmuşlardır. Bina inşaat
sektöründe bir yılda 39 bin iş yeri kapanmıştır. Bunun
sonucunda aşırı dış borçlanma, ekonominin dolarkolik
hâle gelmesi, Türkiye'nin küresel piyasalarda yarışma gücünü
kaybetmesi bütçe disiplinimizi bozdu. Türkiye, dünya kırılgan
ekonomiler liginde ilk 5ten düşemez hâle geldi.
Sevgili arkadaşlar, 2020 yılına
girerken kışlık saraylarda oturanlara para çok; para yazlık
saraya var, para yüzen saraya var, para uçan saraya var; bunlara gelince para
çok ama gel gör ki asgari ücretliye para yok, emekliye para yok, emekçiye para
yok, çiftçiye para yok, EYTliye para yok. Neden yok? Çünkü onlara gelince para
yok, para bitiyor ama itibara gelince para çok.
Değerli arkadaşlar, bu salonda bulunan
birçok ak saçlı ilk ve ortaokul öğreniminde bir şeyi
hatırlayacak, bir nostaljiyi hatırlatmak istiyorum size. Yerli
Malı ve Tutum Haftaları yaşardık biz çocukluğumuzda,
bize yerli malının önemi anlatılırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bayır,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Bize Yerli Malı
ve Tutum Haftalarında üretimin ve yerli malının önemi
anlatılırdı. Bugün, geldiğimiz noktaya
baktığımız zaman her şeyimiz ithal edilir noktaya
geldi. Yerli üreticiyi, çiftçiyi aç, susuz bıraktık. Bu anlamda, ben
Yerli Malı ve Tutum Haftalarının Millî Eğitim
müfredatına tekrar konulmasını, tasarrufun ve yerli
malının öneminin eğitimde tekrar verilmesini talep ediyorum.
Yerli malı yurdun malıdır. İşsizliğin çözümü
yerli malı tüketmekten geçmektedir. Bu anlamda, unutturulan;
fıstık, fındık yeme partileri hâline getirilen Yerli Malı
Haftası Meclis adına hepimize hayırlı olsun diyorum.
Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bayır.
Şimdi, Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önal konuşacaktır.
Buyurun Sayın Önal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET ÖNAL (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2020 yılı bütçesi hakkında
parti grubum adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle Kurtuluş Savaşımızdan
bugüne kadar vatan savunmasında canlarını yitiren kahraman
şehitlerimizi anıyor, gazilerimize acil şifalar diliyor,
başta şehitler diyarı Kırıkkale olmak üzere tüm
yurttaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün ülkemizdeki en
önemli sorunlardan biri enerjide dışa bağımlı
oluşumuzdan kaynaklanıyor. Dünyada gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeler enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak için çalışma yaparken
Türkiyede maalesef durumun böyle olmadığını görüyoruz.
Dünya enerji ve teknolojiyi birbiriyle buluştururken biz hızla
bilimden uzaklaşıyor; kaynaklarımızı,
insanlarımızı heba ediyoruz.
Enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulmak için yerli enerji kaynaklarına
öncelik vermek, bunun bilimsel çalışmalarını yapmak, AR-GE
çalışmalarına önem vermek çok kıymetli. Ancak, Enerji
Bakanlığının 2020 yılı rakamları
incelendiğinde AR-GE çalışmalarına yeteri kadar önem
verilmediğini görüyoruz.
Enerjide uygulanan yanlış politikalar
vatandaşımıza fatura ve haksız vergi olarak
yansıtılıyor. Vatandaşımız elektrik faturası
öderken TRT katkı payı, Enerji Fonu bedeli, dağıtım
bedeli, KDV ve birçok vergi ödemek zorunda kalıyor. 4 kişilik bir
aileye şu günlerde gelen aylık fatura miktarı en az 200 TL.
Doğal gaz faturası da bir başka
kanayan yara. Kış ayına girdiğimiz şu günlerde evlere
gelen doğal gaz faturası cep yakıyor. Kırıkkalede
ortalama bir eve 450-500 lira doğal gaz faturası geliyor. Asgari
ücretle geçinen veya sadece emekli aylığı alan
yurttaşlarımızın bu faturaları ödemesi mümkün
değil. Vatandaşlarımız bu faturaları ödeyemezse ya
icralık olacak ya da kış günü doğal gazı kesilecek,
soğukta kalacak. Türkiyede enerjide dışa
bağımlılığı azaltmanın yolu insanı
önceleyen, sürdürülebilir, çevre dostu enerji üretimine önem vermekten geçiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin bir başka gerçek gündemiyse işsizlik ve yoksulluk. 8 milyon
kayıtlı işsizin olduğu, üniversite mezunlarının
bile iş bulamadığı, her 5 evlilikten 1nin boşanmayla
sonuçlandığı, icra dosya sayılarının 10
milyonları aştığı, işsiz gençlerimizin kendini
yaktığı, evinin ihtiyaçlarını
karşılayamadığı için intihar eden babaların
olduğu gerçek Türkiye var. Gerçek Türkiye bu kıymetli
arkadaşlar; peki gerçek Türkiye'nin sorunları bu iken 2020
yılı bütçesi bu sorunları çözmek istiyor mu? Hayır.
Suriyeli mültecilere 40 milyar dolar harcadınız ama bu ülkenin gerçek
sahiplerine insanca yaşam için gerekli olan asgari standartları bile
sağlamadınız.
Değerli arkadaşlar, bu bütçede Asgari
ücretten vergi alınmasın. diye bir düzenleme yok, atanamayan
öğretmenler için bir düzenleme yok, yoksulluk
sınırının altında maaş alan emeklilerimiz için
bir düzenleme yok, emeklilikte yaşa takılanlar yok, yüksek vergiler
yüzünden dükkânını kapatan esnaf yok. Peki ne var? Zengini daha
zengin, fakiri daha fakir yapan bir bütçe var.
Değerli arkadaşlar, bir başka konu:
Ziraat Bankası, borcunu ödeyemeyen binlerce çiftçiyi icraya vermeye
hazırlanıyor. Çiftçimiz perişan. Kırıkkalede,
Yozgatta, Çankırıda, Kırşehirde, Anadolunun pek çok
yerinde artık çiftçilerimiz tarımdan umudu kesti, her geçen yıl
ekilmeyen tarım arazisi sayısı hızla büyüyor. Türkiye bu
hâldeyken bu problemleri çözmesi gereken bütçe bu yıl da yok.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son dönemlerde yaşanan en garip olaylardan biri de AK
PARTİ milletvekillerinin oylarıyla Meclise gelen ve termik
santrallerin iki buçuk yıl daha filtresiz çalışmasına izin
veren yasa teklifiydi. Bu yasa teklifi, AK PARTİ Grubunun oylarıyla,
partimizin tüm eleştirilerine rağmen kabul edildi. Aynı
düzenleme Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi, bu
kez de aynı kişiler Sayın Cumhurbaşkanına
şükranlarını sundular. Gerçekten de ne
yaptığınızın farkında mısınız
bilmiyorum. Yasayı kabul eden de ardından yasa iptal oldu diye
sevinenler de aynı kişiler. Bu bütçe kanunu, tıpkı komisyon
toplantılarında olduğu gibi, iktidar partisinin oylarıyla
noktasına ve virgülüne dokunulmadan kabul edilecek, muhalefetin, tüm
eleştirileri, uyarıları görmezden gelinecek, bütçe
yasalaştığında Sayın Cumhurbaşkanına
şükranlarınızı sunacaksınız.
Bilindiği üzere, bütçe kanunu,
Anayasamızın 89uncu maddesiyle koruma altın
alınmıştır. Velev ki bu olsaydı ve bütçe Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ÖNAL (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha süre
veriyorum Sayın Önal.
AHMET ÖNAL(Devamla) Teşekkür ederim.
Sayın Cumhurbaşkanının bütçe
kanununu veto etme yetkisi yok. Velev ki bu olsaydı ve bu bütçe,
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, termik santrallere filtre
takılması konusundaki yasa gibi veto edilseydi ne
yapacaktınız, merak ediyorum. Yine Sayın
Cumhurbaşkanına şükranlarınızı sunup
teşekkür mü edecektiniz, hakikaten merak ediyorum. İşte bu
durum, milletin Meclisinin ne hâle geldiğini ortaya koyuyor, parlamenter
sistemden uzaklaşmanın Türkiyeyi ne hâle getirdiğini söylüyor.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi bitirirken
insan hak ve özgürlüklerinin ayrımsız herkes için korunup hayata
geçirildiği, şiddetin ve sömürünün olmadığı,
kadın cinayetlerinin son bulduğu, gençlerimizin geleceğe umutla
baktığı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği,
barış ve kardeşlik içerisinde gelirin hakça
paylaşıldığı bir toplumda yaşamak dileğiyle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Önal.
Söz sırası Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunda.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2018 yılı kesin hesap ve
2020 yılı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
TKİ, 2003 yılından itibaren santral
kurulma şartlı olarak redevans usulüyle ihaleler yapmaktadır. Bu
kapsamda, 2006da imzalanan Bolu Göynük Santrali 2015te, sözleşmesi
2012de imzalanan Soma Kolin Santrali de 2018 yılında elektrik
üretimine başlamıştır. Bu sözleşmelerde yani termik santral
kurma şartlı redevans sözleşmelerinde redevans birim
fiyatlarının yıllara göre güncellenmesinde Üretici Fiyat
Endeksinin kullanılması hükmü bulunmaktadır. Bolu Göynükte de
2015 yılında fiyat Üretici Fiyat Endeksine göre güncellenmiş,
kilovatsaati 3,15 kuruş olarak belirlenmiş ve TKİ 2015
yılında 12 milyon lira redevans geliri elde etmiş ancak takip
eden 2016 yılında endeks değiştirilerek Üretici Fiyat
Endeksi yerine Piyasa Takas Fiyatı Endeksine geçilmiş ve 3,33
kuruş olması gereken redevans fiyatı 2,65 kuruşa
düşürülmüştür.
Sayıştay raporlarına göre 2016da
yapılan endeks değişikliği nedeniyle kurumun yani
TKİnin 14 milyon liralık bir gelir kaybı söz konusudur. Benzer
uygulamaya 2017 ve 2018 yıllarında da devam edilmiş yani Üretici
Fiyat Endeksi yerine Piyasa Takas Fiyatı Endeksi
kullanılmış ve bundan dolayı Sayıştaya göre
TKİ, toplamda 48 milyon liralık bir gelir kaybına
uğramıştır. TKİnin kasasında olması gereken
48 milyon liralık bu meblağ yani sizin, bizim, devletin
kasasında olması gereken 48 milyon lira şirketin kasasında
kalmıştır. Daha Türkçesi, TKİ 48 milyon lira zarar
ettirilmiştir.
Ben bu konuyu Plan Bütçe Komisyonunda dile
getirmiştim ve sizlere birtakım sorular sormuştum.
Sözleşmede fiyat güncellemesinin Üretici Fiyat Endeksine göre
yapılması hükmü varken Piyasa Takas Fiyatı Endeksine
geçişinizin nedeni nedir? Redevans sözleşmelerinde sonradan bu konuda
herhangi bir değişiklik yapılmış mıdır;
yapılmışsa şayet, gerekçesi nedir?
Sayıştayın işaret ettiği 48 milyon liralık bedel
tahsil edildi mi? diye sorularımı sıralamıştım.
Cevap vermişsiniz, daha doğrusu bir cevap metni göndermişsiniz
ama içinde cevap yok.
Cevabınız çok kısa: Tahakkuklar
EPİAŞ tarafından belirlenen Piyasa Takas Fiyatı Endeksi
kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu kadar. Biz zaten bunu
biliyoruz, Neden? diye soruyoruz. Şimdi aynı soruları
tekrarlıyorum, umarım kamuoyunu aydınlatıcı cevaplar
verirsiniz.
Sayın Bakanım, bir de borcunu
ödeyemediği için yenilenen abonelikler, yeniden tahakkuk ettirilen güvence
bedeli sorunu var. Özellikle tarım kesimi bu konuda çok mağdur. Seçim
bölgemden bir örnek vermek istiyorum. Olayın vahametinin
anlaşılması için çok güzel bir örnek.
Akhisarda Kızlaralanı Köyü Sulama
Kooperatifi var. Bu kooperatifin 52 bin liralık borcu var ve borcundan
dolayı toprağın, mahsulün suya en ihtiyacı olduğu bir
dönemde kooperatifin elektrikleri kesiliyor. Köylü zorlukla parayı
denkleştiriyor, dağıtım şirketinin yolunu tutuyor
ancak hayatlarının en büyük şokuyla karşı
karşıya kalıyorlar. Dağıtım şirketi 52 bin
liralık borcunu zorlukla denkleştiren çiftçimizden 172 bin lira
güvence bedeli istiyor. Bu ve buna benzer sayısız örneklerle
devamlı karşılaşıyoruz ne yazık ki. Değerli
Bakanım, bunun adı yorgunu yokuşa sürmektir ve bu uygulamadan
vazgeçilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, inşaat sektörünün
sıkıntılarını biliyorsunuz. Müteahhit bu zor
şartlar altında binayı dikiyor, daireyi satıyor,
ruhsatını alıyor; iş, enerji müsaadesini almaya
geldiği zaman Dur bakalım. deniliyor. Ne oldu? Efendim,
yatırımımız olmadığı için size şimdilik
müsaade veremiyoruz. Ya ne zaman vereceksiniz? Enerjiyi on aya kadar ancak
verebiliriz. Başka yolu yok mu bunun? Var efendim;
yatırımı sen yaparsın, biz sana sonra parasını
öderiz. Bu ekonomik krizde gözü karartmışsın, diyelim ki küçük
sanayi sitesinde yatırım yapacaksın, makine almak için
fuarları gezmişsin, sipariş vermişsin, bedel
ödemişsin; ancak enerji olmadığı için, daha doğrusu
sanayi sitesinde enerji alamadığın için, zamanında
yatırım yapılmadığı için kara kara
düşünüyorsun. Bu ve buna benzer şikâyetler eminim sizlere de
geliyordur. Bu zor şartlar altında inşaat yapmak isteyen,
yatırım yapmak isteyen, üretim yapmak, ziraat yapmak isteyen yurttaşlarımızın
bu sorunlarla karşılaşması, okyanusu geçen
vatandaşın derede boğulması gerçekten üzüntü vericidir.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
Sayın Bakırlıoğlu.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum.
Son olarak Sayın Bakanım, Somadaki
tazminat mağduru işçilerimizin taleplerinin bir
kısmını şubat ayına kadar çözeceksiniz.
Yıllardır çözülmeyen bu sorunu çözmek adına irade gösterdiniz
ancak Soma kömürlerinin Atabacası, Işıklar Ocaklarında
çalışanlar ve Uyar Madencilikte çalışan mağdurlar
konusunda belirsizlik hâlen sürmekte. Bu konuda yapılacak yasal düzenleme
çalışmalarının hızlandırılması ve
belirsizliğin ortadan kaldırılması işçilerimizin en
büyük beklentisidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, her şeye
rağmen, tüm itirazlarımıza rağmen geçecek olan bütçemizin
hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bakırlıoğlu.
Şimdi de söz sırası Mersin
Milletvekili Alpay Antmende.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Enerji
Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerini
görüşüyoruz.
Bütçe, sekiz yüzyıl önce Magna Cartadan bu
yana gelen bir hak. Ancak, bu hak sadece vergilerin toplanmasıyla ilgili
değil; ayrıca, toplanan vergilerle ilgili olarak halka da hesap
vermeyi içeriyor. Yalnız, bugün, günümüze
baktığımızda, halktan para isteyen, toplayan ve harcayan
yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanı burada yok; atadığı
memur bakanları burada onu temsil ediyor. Halk adına seçilmiş
milletvekilleri yürütmenin başına hesap soramıyor, yürütmenin
başı da hesap vermiyor. Yasamanın, yargının, bakanlıkların,
TRTnin, tüm kurumların ve bugün bütçesini konuştuğumuz Enerji
Bakanlığının başında birileri var gibi gözüküyor
ama aslında hepsinin başında aynı kişi var. O
kişi de sarayda oturuyor; elektriğe, doğal gaza para vermiyor. O
sıcacık sarayında otururken, doğal gaz ve elektriğe
son bir yılda 10 kez zam geldi.
Değerli milletvekilleri, enerji demişken,
gelişmiş ülkeler nükleer santralleri ve doğaya zarar veren
enerji santrallerini tek tek kapatmaya başladı. Nükleer deyince
aklımıza hep Akkuyu geliyor ve bu, tüm Mersinin insicamını
bozuyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yenilenebilir enerji
kaynaklarına geçen bu ülkeler, hem insanlarının
sağlıklarını koruyor hem de doğaya zarar vermeden
enerji üretiyorlar. Bizde ne oluyor? Akkuyu oluyor. Avrupanın vazgeçmeye
başladığı nükleer santraller Türkiyede kurulmaya
başlıyor. Filtresiz santraller insanlarımızı
zehirlemeye devam ediyor.
Bakınız, bu ülkede arabada sigara içmek
yasak ama filtresiz santrallerin insanları toplu şekilde zehirlemesi
ise serbest. Fabrikaların bacaları tütsün, yoksa işsizlik
bitmez. dedik fakat siz onu Termik santrallerin bacası tütsün,
insanları zehirlesin. diye anladınız. Daha geçen gün, Genel
Başkanları Sayın Recep Tayyip Erdoğan olan AKPli
milletvekillerinin Meclisten geçirip Cumhurbaşkanının imzasına
sunduğu termik santral yasasını Sayın
Cumhurbaşkanı veto etti; iyi de etti, çok iyi etti ama iki buçuk
yıl daha zehir saçacak santrallere biz itiraz ederken bunun
devamını savunan evet diyerek yasalaştıran sayın
AKPli milletvekilleri, Sayın Erdoğan bu yasayı veto edince bu
defa da Sayın Erdoğanı tebrik ettiler; güzel dönüş,
kutluyoruz.
Değerli milletvekilleri, her şeyi boş
verin, Mersini neden sevmiyorsunuz? Akdenizden ne istiyorsunuz? Mersinde
şu anda, temeli temel atılırken çatlayan ve temeli 2 kere
çatlayan bir saatli nükleer bomba inşa etmeye çalışıyorsunuz.
Çernobilde patlayan santrali yapan firmanın denemediği reaktörleri
Akkuyuda gerçekleştirmesine izin veriyorsunuz ve bu firmanın
yönetiminde de hiç yabancısı olmadığınız bir isim
var, Cüneyd Zapsu. (CHP sıralarından alkışlar)
Geçen gün Sözcü gazetesinde Çiğdem Toker,
Akkuyuda nereden para aklanacağının ve nereden hangi
şirketlere nereden para verileceğinin, kaynağının ne
olduğunun bilinmediğini yazdı. Yani bu şirket üzerinden karanlık
para operasyonları mı çekilmek isteniyor? Yani nükleer yönetimin,
kontrolün ve para aktarılan şirketlerin denetimi bizde değil,
santralin de denetimi dahi bizde değil. Peki ne bizde? Herhangi bir
patlamada yaşanacak facianın yani cehennemin ev sahipliği bizde.
(CHP sıralarından alkışlar) Mersine cehennemi mi
yaşatmak istiyorsunuz? Mersin Çernobil mi olsun istiyorsunuz? Değerli
milletvekilleri, Mersin haritadan silinsin mi istiyorsunuz? Sayın
vekiller, sözün kısası, başta Mersin, ondan sonra tüm Akdeniz
havzası cehenneme dönmeden Akkuyuda inşaatı derhâl durdurun.
Tüm iktidar milletvekillerimize soruyorum: Akkuyu ne
zaman veto edilecek? Çernobil gibi patlayıp Mersini cehenneme
çevirdiğinde mi, Mersin cehennem olduğunda mı olaya el
koyacaksınız?
Sayın Enerji Bakanına da şunu sormak
istiyorum: Akkuyu için Rusya Federasyonuyla yapılan anlaşmayı
okudunuz mu? Mutlaka okumuşsunuzdur ama mesela on beş yıl
boyunca, ihtiyacımız olsa da olmasa da 12,35 sente elektrik
satın alacağımızı biliyor musunuz? Bu da önemli
değil, nükleer atıkların ne olacağından haberiniz var
mı? Ya da daha da önemlisi, Akkuyunun bir Rus deniz askerî üssü
olacağından haberiniz var mı? Bunu da geçtim, oraya 3-5
kilometre mesafede bir NATO askerî deniz üssü olduğundan haberiniz var
mı? Bunları biliyorsunuz da İncirlikteki ABD askerî üssü
yakınına da inşallah bir Rus askerî üssü
yaptırmazsınız diye düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi bağlayın
Sayın Antmen.
Buyurun.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Ben, Akdenizin güzel incisi Mersini rahat bırakın
diyerek şu güzel mısralarla güzel Mersinime seslenmek istiyorum:
Memleket isterim/Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı
olsun/Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Ama Akkuyuda nükleer olmasın. Mersine de
kıymayın sayın milletvekilleri.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Antmen.
Sırada Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü var.
Buyurun Sayın Ünlü. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de grubum
adına Enerji Bakanlığının 2020 bütçesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Elektrik Piyasası Kanunu, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu ve bu kurumun izlediği enerji
politikaları hakkında konuşacağım.
Bilindiği üzere, Elektrik Piyasası
Kanununun temel amacı, elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli,
düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin
kullanımına sunulmasıdır. Bu amaç, rekabet ortamında
özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü,
istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının
oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve
denetimin yapılmasının sağlanması olarak başlar
ve çapraz sübvansiyonların yani bir faaliyetin bölgeye ya da abone grubuna
ilişkin maliyetinin bir kısmının ya da tamamının
diğer faaliyetler, bölgeler ya da abone grupları tarafından
karşılanmasının sona erdirilmesi olarak devam eder.
Elektrik Piyasası Kanununun ilk olarak 2001 yılında yayınlandığı
günden bugüne kadar elektrik piyasasında doğru
yatırımların gerçekleştiği görülmektedir fakat
yapılan yatırımları gölgede bırakarak zamlar en ön
plana çıkmıştır. Hâlbuki bu kanunun ilk
yayınlandığı dönemden itibaren elektrik sisteminde
özellikle dağıtım ve üretimin özelleştirilmesi, bunun
sonucu rekabet ortamının gelişmesi, kayıp ve
kaçakların azaltılması, bölgesel tarifeye geçilmesi ve
tüketicilere ucuz ve kaliteli elektrik sunulması hedeflenmiştir fakat
bugün geldiğimiz noktada bu durumun ne kadar
gerçekleştirilebildiği ortadadır. Zira, kayıp
kaçakların azaltılması ve ulusal tarifeden bölgesel tarifeye
geçilmesi serbest piyasa sisteminin hedefi ve sonuçları
olmalıydı. Buna rağmen bu süreç hep ertelenmektedir. Nitekim
daha önceki dönemde yayınlanan kanunla, 2015 yılına kadar ulusal
tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal
tarifede çapraz sübvansiyon uygulanırdı. Daha sonra yine 2015
yılında çıkarılan bir kanunla fiyat eşitleme
mekanizmasının uygulanmasına ilişkin süre ve ulusal tarife
ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyon uygulanmasına ilişkin süre
31/12/2020 tarihine kadar uzatılmıştır. Hâlbuki bölgeler
arasında işletme ve yatırım maliyetleri kayıp ve
kaçaklar nedeniyle aynı değildir, buna rağmen tüm tüketiciler
kayıp kaçak bedelini ülke genelinde eşit ödemeye devam etmektedirler.
Fiyat eşitleme mekanizması yani ulusal tarife kapsamında
bölgeler arasında para aktarımıyla bu süreç devam ettirilse de
çapraz sübvansiyonun tarifeyi kötü yönde etkilediği herkes tarafından
kabul edilen bir unsurdur. Bu nedenle bir an önce maliyet esaslı tarifeye
geçilmesi ve çapraz sübvansiyonun sonlandırılması, gerek
kayıp kaçağın düşürülmesi ve gerekse şirketlerin
veriminin ölçülmesi açısından önem arz etmektedir. Bu konuda
nasıl hazırlık içinde ve düşüncede olduğunuzun ve
hedeflerinizin bugünden bilinmesinde fayda vardır.
Doğal gaz piyasasına
baktığımızdaysa Akdenizde yapılan çalışma
ve girişimlerle faaliyete geçen TANAP projesi dolayısıyla
Kurumunuzu takdir ve tebrik ediyoruz. Ancak, yıllardır dilinizde dolaşan,
ülkemizin, bölgenin doğal gaz hat merkezi olması konusunda
hedefleriniz ne durumdadır? Bu konuda son durumu merak ediyor, bilgileri
paylaşmanızı diliyoruz. Zira son günlerde, gündemde bu konu hiç
yer almamakta ve konuşulmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, ayrıca RES ve
GESlerin katkıları konusuna da değinmek istiyorum. Bu konuda
çok talep ve gerçekleşmeler oldu. Ülkemizin doğal kaynakları bu
bağlamda büyük ölçüde kullanılabilir hâle geldi. Ancak bazı
doğal gaz santrallerimizde üretime ara verildi, bu durumun
açıklanmasını da beklemekteyim. Yetkililere buradan sormak
istiyorum: Üretim kapasite projeksiyonunuzda bir sapma mı vardır
yoksa talep artışı mı düşmüştür?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerimizi tamamlayalım
Sayın Ünlü.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) - Diğer bir sorumsa
lisanssız RES ve GESlerde de öz tüketim ile şebekeye veriş
miktarları arasında herhangi bir değerlendirme yapılmakta
mıdır? Zira, lisanssız projelerin öz tüketim amaçlı olarak
planlandığı, ancak zaman içerisinde bu durumun bazı
suistimallere maruz kaldığı da ortadadır. Bu suistimaller
sonucu orantısız bir şekilde şebekeye verilen enerjinin
tüketiciye yansıyan fiyatlara etkisi nasıl olmuştur?
Yine, diğer bir zam furyasından yola
çıkarsak akaryakıt konusunu da unutmamak gerekmektedir. Dünyanın
en pahalı akaryakıtını kullanmaya ne kadar daha devam
edeceğiz? Bu konuda bütün suç vergilere atılmaktadır fakat
vergileri de düzenleyen sizlersiniz.
Bütçenin hayırlı olmasını
diliyor, teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünlü.
Söz sırası Bursa Milletvekili Erkan
Aydında.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığıyla ilgili 2020 bütçesi için söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve bizleri izleyen
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu Bakanlık geçen sene Ağustos ayına
kadar aslında 2 ayrı Bakanlıktı; Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığıydı. Bir Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle birleşti, tek bir Bakanlığa dönüştü. Bir
anda, bir kararnameyle hepsi tek bir torbada toplandı.
Şimdi Çalışma
Bakanlığı ve çalışma hayatıyla ilgili olan
kısma bakalım. Çalışma hayatında işsizlik
oranı yüzde 15lere yaklaşmış, genç işsiz oranı
yüzde 27leri bulmuş. Bunun akabinde, evine iş, aş götüremeyen
binlerce insan intiharın eşiğine gelmiş. Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına döndüğümüzde de boşanmalar
hızla artmış. Yani 2 Bakanlık birleşmiş,
işsizlik, aş, iş götüremeyenler hızla artmış,
bunun doğal sonucu olarak da 2018de 142 bin olan boşanma
sayısı 2019da 160 binlere kadar çıkmış.
Aslında iyi bir şey
yapmamışsınız. 2 Bakanlık birleşerek toplumun sosyal
damarlarıyla oynamış -hem sosyal intiharlar artmış hem
işsizlik artmış- bunun sonucunda da bir sürü toplu intiharlar
memlekette meydana gelmeye başlamış.
Ama durum böyleyken Sayın Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı ne dedi? Asgari ücrette Avrupadan
iyiyiz. dedi. Aslında Sayın Bakanın bunları söylerken neye
dayanarak söylediğini bilmiyorum, sadece Sırbistan, Bulgaristan ve
Arnavutluktan iyiyiz, geriye kalan hepsinde kötüyüz ama Sayın Bakan,
şu elimizde tuttuğumuz 2018 yılına ait Sayıştay
raporları sizin Avrupayla değil de aslında biraz
Bakanlığınızla ilgilenirseniz çok daha iyi bir iş
yapmış olacağınızın çok önemli delili.
Aslında bir suç duyurusu.
Bakın, 95 sayfa, içinde 20 adet bulgu var, her
bulgunun içerisinde ise birçok maddede yapılan usulsüzlükler, tüyü
bitmemiş yetimin, daha doğmamış çocuğun
hakkının nasıl çarçur edildiğinin tek tek belgeleriyle
ihbarları var.
Şimdi, bir tanesine gelelim, Sağlık
Bakanlığı tarafından engelli sağlık kurulu raporu
verilmeden -altını çiziyorum- yani vatandaş engelli değil,
Sağlık Bakanlığından bir raporu yok ama siz ne
yapmışsınız biliyor musunuz Sayın Bakan, 2018
yılında aylık ortalama 62.807 kişiye 500 ile 700 lira arasında
değişen maaş ödemişsiniz. Bu maaş, bazı aylar 65
bin, bazı aylar 60 bin ama ortalama 62.807 kişiye verilmiştir.
Diğer bir konu, ağır engelli olmayan
yani engelli raporu yüzde 40ın altında olan, dolayısıyla
evde maaş bağlanma yetisine sahip olmayan toplam 35.554 kişiye
de 2018de para ödemişsiniz. Peki, yine burada yazıyor -bu, aylık
yaklaşık 100 bin lira- toplam ne kadar ödemişsiniz biliyor
musunuz Sayın Bakan, 675 milyon lira para ödemişsiniz.
Sayıştay raporlarına girince de -bu 675 milyon iki
yıllık, daha 2002ye kadar gitsek milyarları buluyor- ne
demişsiniz, kurum görüşleri yazıyor burada, kurumdan görüş
alınmış, borçlar hukukuna göre bu parayı silmişsiniz.
Arkadaşlar, kanuna göre terkin edebileceğiniz miktar 20 liradır.
Siz ne kadar silmişsiniz? 675 milyon lirayı kaymakamlık, valilik
ve il müdürlerinin onayıyla bir kalemde silmişsiniz. Hepsi ne
olmuş, buharlaşmış. Bunlar, sizin cebinizden
verdiğiniz paralar değil; 82 milyonun vergileriyle, tüyü
bitmemiş yetimin hakkıyla, doğmamış çocuğun
hakkıyla toplanan paralar. Önce
dağıtmışsınız hiçbir şekilde hakkı
olmayan kişilere, aylık ortalama 100 bin kişiye, daha sonra da
bir kararnameyle de Püf. demişsiniz, hepsini silmişsiniz. Burada
suç işleniyor, hem de çok büyük bir suç işleniyor. Şimdi,
buradaki tabloda yazmış, bu kanuna göre sizlerin en fazla
silebileceği kişi başı 20 TL. Arkadaşlar, bunlar
kimlerdi? 62 bin kişi bir tarafta, 35 bin kişi bir tarafta.
İnsanın aklına şu soru geliyor: Sizin il ve ilçe
başkanlıklarından yazılar gönderilerek Bunun ihtiyacı
var, bu gariban, bu varoşta...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın,
bağlayalım sözlerimizi lütfen.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ödeme yapılanlar, bu
kriterleri taşımayan ama siyasi parti il, ilçe
başkanlıklarınızdan cebinde Hamilikart
yakınımdır. diye bir kartvizitle gelen kişiler miydi
Sayın Bakan, buradan soruyoruz. 675 milyonu bir kalemde silmişsiniz.
Yani siz Avrupadaki asgari ücretle uğraşacağınıza
biraz kendi Bakanlığınıza bakın.
Bakanlığın işi kokuşmuş yani aslında tuz
kokmuş.
Hazır Tuz kokmuş. demişken de
şöyle bir dörtlükle de bu konuşmayı bitirelim:
Nereden başlamalı ahvali anlatmaya,
Bunca menfiliklere biraz müspet katmaya,
Kâr var. diye çıkmayın çuvalla tuz
satmaya,
Eskiden ortalıkta böyle kokular yoktu.
Tuzlamaya kalkmayın, zira artık tuz koktu.
Söylemeyen kaldı mı? Öyle yaygın ki yalan,
Evde, yurtta, dünyada, olağanlaştı
talan.
İnsanda, tabiatta, nerede bakir kalan?
Eskiden dünyada böyle kokular yoktu.
Boşuna tuzlamayın çünkü artık tuz
koktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, tamamlayın şiiri.
Buyurun.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ben vazgeçtim yazmaktan
kötü kokan şeyleri,
Yazsam kızdıracağım
hanımları, beyleri,
Farkındadırlar zahir, ondandır
heyheyleri,
Pis kokan virüsleri atmosfere kim soktu?
Tuzlamak fayda vermez, bilin artık tuz koktu.
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Aydın.
Şimdi de Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan konuşacaktır.
Buyurun Sayın İlhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA METİN İLHAN
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe oluşturulurken temel kıstas, bütçe
hedefinin insan odaklı olmasıdır. Çünkü toplumun yapı
taşı birey, ailesi, çalışma ve sosyal hayatıdır.
Bu perspektif çerçevesinde oluşturulmayan bütçe geri dönüşü olmayan,
geçici, günü kurtaran ve birilerine hizmet eden bir bütçe olur. Öncelikli
hedefimiz, planımız ve vizyonumuz, insanın refah düzeyini
artırmak, bireyi günümüz dünyasında yerini alabilecek hâle getirmek
ve kişinin sosyal, psikolojik açıdan kendisiyle ve toplumla uyumlu
olmasını sağlamak olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri
esnasında Sayın Bakan, bürokratlarınca ustaca
hazırlanmış ve teknik detayla doldurulmuş, görünüşte
ilgi uyandıran ancak içeriği maalesef hiç kimseyi tatmin etmeyen
uzunca bir konuşma yaptı. Öncelikle 2 büyük Bakanlığın
birleşmesiyle oluşmuş yeni Bakanlığın
yaşadığı kurumsal problemler, yapısal eksiklikler,
uyum ve uygulamada yaşanan süreçlerle ilgili hiçbir şeyden söz edilmedi.
En basitinden, garip bir şekilde hâlâ mülga olarak
çalışmalarına devam eden ve önemli görevleri olan Devlet
Personel Başkanlığının akıbetinin ne
olacağıyla ilgili tatmin edici bir cevap verilmedi.
Memurlarımızın yıllardır
beklediği 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43üncü
maddesine eklenen doğum sonrası yarı zamanlı
çalışma hakkının kullanımına ilişkin usul ve
esaslar hâlâ bir muamma. Zira aradan geçen dört yıla rağmen
kurumların yönetmelik taslağıyla ilgili nihai görüşü bir
türlü sonlanmamıştır. Çünkü dört yıldır bu yasadan
faydalanacak memurların kapsamı daraltılmaya
çalışılmaktadır. Bu konuda kamu personelinin
mağduriyeti bir an önce giderilmelidir.
Bir diğer konu ise Sayın Bakanın da
rakamlarla uzun uzadıya ifade ettiği ancak çok ama çok yetersiz olan
engelli ve kadın politikalarıdır. 2020 ve sonrasına
baktığınızda binde 2lik bir yatırım
oranından bahsediliyor. Bu veri bile başlı başına
Bakanlığın çok kötü yönetildiğini gösteriyor. Engelli ve
Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü için öngörülen yatırım
bütçesiyle bir daire bile zor alınabilmektedir. Engelli ve muhtaç olanlara
gereken maddi desteğin sağlanması, sosyal devlet olmanın
gereği ve zorunluluğudur. Kötü ekonomi yönetimi sonucu alt gelir
grubunda oluşan devasa genişlemeye çok az sayıda Dostlar
alışverişte görsün. düzeyindeki yapılan
yardımları öve öve anlatarak bu konudaki eksiklikleri
yeterliymiş gibi göstermek doğru değildir ve devlet ciddiyetiyle
de bağdaşmamaktadır.
Ülke nüfusumuzun yüzde 10u engellilerden
oluşmakta ve aileleriyle birlikte bu rakam 25 milyona
yaklaşmaktadır. Meclis bünyesinde kurulan Down, otizm ve diğer
yaygın gelişimsel bozukluklarla ilgili gerek Mecliste gerekse de
alanda yaptığımız incelemelerde bu konuda çok ama çok eksik
olduğumuzu gördük. Engelli vatandaşlarımızın
ailelerinin devletin ilgisine ve desteğine olan ihtiyaçları çok
fazla. Türkiye, engellilerin eğitimi konusunda da gelişmiş
ülkelerle kıyaslandığında olması gereken düzeyin çok
gerisindedir. Engellilerin eğitim alma ve meslek edinme taleplerini
gerçekleştirme olanakları son derece sınırlıdır.
Özel eğitime bütçeden yeterli kaynak sağlanmamaktadır. Aileler
engelli velilerine de istihdamda pozitif ayrımcılık
yapılmasının zaruri olduğunu ısrarla
belirtmektedirler.
Ülkemizde yaşanan, kadına şiddet
başta olmak üzere kadınlarımızın maruz
kaldığı tüm negatif ayrımcılıkların en temel
sebepleri eğitimde ve kadın istihdamında çok geri
olmamızdır. Kadını iş ve sosyal hayatta eşit
konumlandırmadığımız sürece bu sorunu aşmak
imkânsızdır. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesinin gerekleri
için atılan adımların ciddiyetsizliği de kadın
haklarının sağlanması noktasında yetersiz
kalmaktadır.
Çocuklarla ilgili politikalar da günü kurtarmaya
yöneliktir maalesef. 2 milyona yaklaşan çocuk işçi sayısı,
çocuk istismarının önüne bir türlü geçilememesi ve engelli
çocukların sorunlarının çözümündeki adımların
azlığı da bu konuda ivedilikle yeni adımlar
atılmasını zorunlu kılmaktadır.
Çalışma hayatında da durum
farklı değil ne yazık ki. Zaten yetersiz olan sendikal haklar ve
bu hakların ihlallerinde yaşanan artış, iş
cinayetleri, emeği sömürülen güvencesiz ve kayıt dışı
çalıştırılan işçiler, asgari ücretin açlık
sınırının altında olması, kamudaki ücret
adaletsizliği, cumhuriyet tarihinde rekor seviyeye ulaşmış
işsizlik rakamları, yine, millî gelire oranla rekor kıran
dış borcun varlığı, ayrıca yasanın geriye
dönük işletilmesiyle hakları gasbedilen EYTliler gibi
sorunlarımız da çözüm beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
İlhan.
METİN İLHAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, aile, çalışma ve sosyal politikadan söz edilirken
2020 yılı için 38 milyar 193 milyondan fazla görev zararı
öngören bir Bakanlık vardır ve bir türlü kurumsal bir yapıya
bürünememiş, sürekli açık veren bütçenin neredeyse yarısına
sahip SGKyi da incelemek gerekmektedir.
Sayıştay raporuna göre iç kontrol sistemi
yetersiz olan Bakanlık devasa bir bütçeyi yetersiz bir denetimle
nasıl yönetecek? Bu, kabul edilebilir bir durum değildir.
Sayıştay raporlarında şeffaflıkla ilgili daha bir sürü
tespit bulunmaktadır. Bunlara ilişkin neler
yapılmıştır, ne gibi önlem ve çalışmalar
planlanmaktadır? Sorunlara gereken yasal işlemler
yapılmış mıdır? Sayın Bakan bunları takip
etmekte midir?
Aynı durum, SGK için de geçerlidir. Yine,
Sayıştay raporlarında çok sayıda tespit yer
almaktadır. Yine, en temel eleştiri iç kontrol
mekanizmasının yetersizliğinden söz edilerek
yapılmıştır.
Bütçemizin en önemli kısmını içeren
Sosyal Güvenlik Kurumunun hâlen kurumsal altyapısının
yetersizliği, sürdürülebilir bir mali yapıya bir türlü bürünememesi
ve kontrolünün işlevsiz oluşu, ülkemizi içinden çıkılamaz
sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, selamlama yapın ve
tamamlayın Sayın İlhan.
METİN İLHAN (Devamla) Sözlerime,
bütçenin, verimli kullanılması için açık, adil, hesap
verilebilir, öngörülebilir, geleceğe dair toplumumuza umut verebilir
olması ve sosyal bir buhrana dönüşmüş işsizliğin
azaltılması noktasında gerçekçi üretim ve yatırıma
dönük olması dileklerimle son veriyor, hepinize teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İlhan.
Şimdi de Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasap konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı -bir torba bakanlık- üzerinde
konuşacağız. Bu Bakanlık bu bütçeyi hak etmiyor.
Diyeceksiniz ki: Neden? Kadın cinayetleri, iş cinayetleri
almış başını gidiyor. Bakanlığa
bağlı bir genel müdürlük var -kadının adı yok- Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü.
Aile Bakanlığı bütçesi ama hangi
ailenin bütçesi? Bir tek aileye hizmet ediyorsunuz. Boşanma oranları
her geçen gün artıyor. Uyuşturucu kullanımı ilkokul
çağına kadar düşmüş. Asgari ücret açlık
sınırının altında. Engellilere en büyük engeli
çıkaran sizlersiniz. Yüzde 40ın altında engelli olanları
hiçbir işveren şu anda işe almıyor. Emekliler geçinemiyor.
1.000 liranın altında maaş alan, emekli maaşı alan dul
ve yetim 847.643 kişi var, maaşları 1.000 liranın
altında. Özellikle bu tabloyu -küçük bir tablo ama- Genel
Başkanımız göstermişti geçen hafta. Ondan sonra, yurt
dışı emeklilerinden 1.000 liranın altında maaş
alan binlerce kişinin maaşlarını birden, apar topar,
29/11/2019 tarihli bir genelgeyle 2 katına çıkardınız; yeni
uyanıyorsunuz.
Bakın, 6 milyon 850 bin kişi 2.000
liranın altında emekli maaşı alıyor, açlık
sınırının altında. Maalesef, hepsi, 11 milyon
kişi, yoksulluk sınırının altında maaş
alıyor, yoksulluk sınırının altında ve Aile
Bakanlığı orada duruyor.
Bu ülkenin bütçesi
Bakın, Ceza ve Tevkifevleri
için ayırdığınız bütçe 5,5 milyar TL,
Cumhurbaşkanlığı bütçesi 3,8 milyar TL. Bugün için emekli
olacak 300 bin EYTlinin bir yıllık maaşı 3,6 milyar TL
yapıyor. Bırakın, emekli olsunlar Sayın Bakan.
Her türlü öneriye rağmen, noktasına
virgülüne dokunmadan geçirdiğiniz kanunu geri alıyorsunuz. Burada
değişik gruplardan birtakım olumlu öneriler, olumlu fikirler
geliyor ama siz, neden bu sözleri dinlemeyip en güzeline -emredildiği
hâlde- uymamaya devam ediyorsunuz?
Peki, sarayın 2020 bütçesinde ne var? Kamu-özel
iş birliğiyle yapılanlar var, yap-işlet-devretler var;
dünya iktisat tarihine girmiş olan Zafer Havalimanı var, zarar etmede
rekor kırdı. Önümüzdeki yıl kamu-özel projelerine 18,9 milyar
lira ödeme yapacaksınız. Yandaşlara teşvikler, istisnalar
yağma şeklinde gidiyor; bu bütçe, gelecek yıl 139 milyar lira
açık verileceğini söylüyor ama bu açığın bunun çok
daha üzerinde olacağı da aşikâr. Pazara, elektriğe,
gıdaya, hemen hemen tüm sektörlere -yüzde 39, yüzde 30, yüzde 35lik- bir
zam yağmuru geldi; yılbaşından sonra bunu daha da
artıracaksınız. Gelir dağılımı
eşitsizliğinin arttığı, işsizliğin
cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine geldiği, kişi
başına millî gelirin düştüğü bir dönemde, açlık
sınırının 2.000 lira, yoksulluk
sınırının 6.850 liraya yükseldiği bir dönemde siz hâlâ
1.000 liranın altında insanları çalıştırmaya
devam ediyorsunuz, 1.000 liranın altında emekli maaşı
vermeye devam ediyorsunuz. Şu anda Türkiyede yaklaşık 3 milyon
GSSli insanımız var, 1 milyonun üzerinde yeşil kartlı
insanımız var ve Türkiyede -söylemeyecektim, isminden
bahsetmeyeceğim nepotizm diye söyleyelim, damat demeyelim bundan
sonra- bütçe buraya gidiyor; emekliye gitmiyor, EYTliye gitmiyor, bütçe buraya
gidiyor, 3,6 milyar lira. Sakin olun. Ben bir hükümdar değilim, ben
Kureyş kabilesinden kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum.
diyen Peygamberimizin takipçisi olanların, onu önder, rehber kabul
edenlerin yaşam tarzı ile düşündüklerimiz ve
yaptıklarımız kesinlikle bağdaşmıyor. 300 bin
EYTli, milyonlarca insan, işçi, emekli, köylü, yoksul, kadın, çocuk,
genç
. Toplumsal olarak ağır vergi, zamlar ve sömürü altında
yaşıyoruz.
Cezaevlerine ayrılan bütçe 5,5 milyar lira,
düşürmeyi düşünüyor musunuz yoksa yeni cezaevleri açacak
mısınız?
Sözlerimi son olarak şöyle bağlamak
istiyorum: Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/Bu taksimi
kurt yapmaz kuzulara şah olsa. Bu mısraları iyi
hatırlıyorsunuz.
Bir de şunu söyleyeyim: Halkın bahçesinden
padişah bir elma yer ise adamları ağacı kökünden keserler.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Bakanların bütçe görüşmelerinde Genel Kurul salonunda bulunmamasını
kabul etmediklerine ve Bakanlar Genel Kurul salonundaki yerlerini alana kadar
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancardan
birleşime ara vermesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce, her iki Bakana yönelik konuşmacılarımızın
olduğunu ve aynı konuda iki Bakanlığı birden
ilgilendiren çok durum olduğunu söyledim, siz de
katıldınız, Sayın Bakan da makul bir sürede geldi ve devam
ediyoruz. Ama bir öncesinde HDP Grubu konuşurken de sanki 2nci otuz
beş dakikaya geçildiğinde, herhâlde sadece Aile
Bakanlığıyla ilgili konular var diye düşünerek Sayın
Bakan çıkmıştı, şimdi de bakıyorsunuz Bakan yok,
Bakan Yardımcısı da yok. Allah göstermesin, Bakanlıkta
yangın mı var yani bu kadar önemli, ikisi birden gidiyor ki biz
Bakanın takip etmemesini, biliyorsunuz, İç Tüzükü yaparken
Bakanlarla ilgili hükmü, Anayasanın zorlayıcı hükümlerine
rağmen, hep beraber bir gayretle koyduk, bu Parlamentoya bütçe konusunda
saygı gereği. Bu yaklaşımı kabul edilemez buluyoruz.
Örneğin birazdan Ünal Demirtaş çıkacak, Zonguldak
Milletvekilimiz, Bakanın son derece ilgili olduğu konularda
konuşacak; Sayın Bakan burada yok. Bunu kabul etmiyoruz. Eğer
yerlerini almıyorlarsa biz hatibimizi kürsüye
çıkarmayacağız ve sizden ara vermenizi talep edeceğiz.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Lavaboya
da mı gitmesin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, üslup mu? İzin
istersiniz, Sayın Başkan takdir eder. Ne demek? Sen kimsin bir de,
yok oraya mı gitmeyecek, buraya mı? Sen haddini aşma! Ben
Başkanla konuşuyorum! Sen kim oluyorsun Bakan lavaboya da mı
gitmeyecek? İkisi birden koştu, çıktı gitti
dışarı. Haddini aşma! (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan
BAŞKAN Dinliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biz
devam etmiyoruz bu şartlar altında. Ben hatiplerimi kürsüye
çıkarmam bu vakitten sonra; bu, doğru değil. Bakanlık
saygı gösterecek, yardımcısıyla birlikte
dışarı çıkmasını gerektirecek bir mesele varsa,
onu size söyler, ara ister, çıkarlar.
Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mithat Sancarın, prensip olarak bütçe
görüşmelerinde Bakanların Genel Kurul salonunda bulunması
gerektiğine ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin Bakanlar yerlerini
alıncaya kadar birleşime ara verilmesi talebini yerinde
bulduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ben,
ilke olarak bütçe görüşülürken bürokratların burada
olmasının yeterli görülemeyeceği fikrine
katılırım; Bakan Yardımcıları da değil,
bizatihi Bakanların burada bulunması gerektiği konusu, İç
Tüzük tartışmaları sırasında defalarca dile
getirilmiş, ben de şahsen bu görüşü savunmuştum.
Dolayısıyla, önemli bir mazereti
olduğunda elbette gider ancak bütçe görüşmeleri devam ederken,
Bakanların burada bulunması prensip olarak gereklidir. O nedenle ben
Sayın Grup Başkan Vekilinin değerlendirmesini ve talebini
yerinde buluyorum. Sayın Bakanın mazereti varsa o giderilene kadar
beklenebileceğini düşünüyorum.
Birleşime on dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 16.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
(Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon yerinde.
CHP Grubu adına konuşmalar
yapılıyordu en son.
Sırada, Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer var.
Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Geçen sene, Bakanlığın ilk
bütçesiydi. Sayın Bakana hayırlı olsun dileklerimizi ilettikten
sonra Umuyoruz, önümüzdeki yıl kadınların, çocukların,
engellilerin, gazilerimizin, yaşlılarımızın
sorunlarının çözüldüğü bir yıl olur. demiştik ancak
gördük ki sorunlar olduğu yerde duruyor, hemen hiçbir kesimin derdine
derman olunamamış. Kadınlarımız hâlâ kör bir
şiddetin kurbanı olmaya devam ediyorlar; koruma kararlarına
rağmen, koruma kararını beklerken sokaklarda öldürülüyorlar.
Ben, size 2 Ayşeden bahsetmek istiyorum.
İlki, Ayşe Paşalı. 3 çocuk annesiydi, tecavüzüne
uğradığı ve şiddetini gördüğü eski eşi
tarafından bıçakla öldürüldü. Paşalının, katili
birçok kez şikâyet ettiği ancak hiçbir tedbirin
alınmadığı ortaya çıkmıştı; sene
2010du.
İkincisi, Ayşe Tuba Arslan. 2 çocuk
annesiydi, hakkında 23 kez suç duyurusunda bulunduğu eski eşi
tarafından sokak ortasında saldırıya uğradı.
Cebinden Ölünce mi bana yardım edeceksiniz? yazılı dilekçe
çıktı. Ayşe, korunmadığı gibi,
saldırganıyla, birçok kez şiddetini gördüğü, ölüm tehdidi
aldığı saldırganıyla uzlaşmaya
zorlanmıştı. 44 yaşındaki Ayşe, kırk dört
gün süren yaşam mücadelesini kaybedip hayata veda etti; sene 2019du.
Aradan geçen yaklaşık olarak bu on
yılda 6284 sayılı Kanun çıkarıldı, kadınlara
yönelik şiddeti engellemek için İstanbul Sözleşmesi
imzalandı, gene kadına yönelik şiddetle ilgili eylem
planları hazırlandı, komisyonlar kuruldu, raporlar
yazıldı. Ama maalesef, Ayşelerin hikâyeleri, öyküleri
değişmedi, tüm bunlara rağmen Ayşeler korunmadı. Kanun
ve Sözleşme eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulansaydı bugün
Güledalar, Ayşeler, Emine Bulutlar yaşıyor olacaktı. Ama
maalesef, uygulayan ve kadını koruyan yok.
Aslında, değerli arkadaşlar,
devletler kanunlarıyla, uygulamalarıyla konuşurlar. Ne
yazık ki bütün yurttaşlarının hayatını,
yaşam hakkını korumakla yükümlü devlet, o günden bugüne
uygulamalarıyla susmuştur; karakollarıyla, mahkemeleriyle, kadına
yönelik şiddet konusunda susmuştur devlet. Hâlâ 6284ün ve
İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasında ayak diretiyor. Hatta bu
yıl, bu Sözleşmenin ve koruma kararlarının
uygulanmasının aile bütünlüğüne zarar verdiğini iddia eden
birileri çıktı ortaya; iktidara yakın medya, bu koruma kararlarının
özellikle aileyi yıktığı propagandasını yapmaya
başladı. Şiddet mağduru kadınlara değil,
şiddeti uygulayan erkeklere ahlanıyorlar, vahlanıyorlar.
Ombudsmanından Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
Başkanına kadar, sarayın bürokratları da bu koraya
katıldı ve diyorlar ki: Kadını değil, aileyi
koruyalım. Bunlar bizim örfümüze, âdetimize, geleneğimize
aykırı uygulamalar.
Şimdi, bu söylemlere öncelikle Sayın Bakan
neden sessiz kalıyor, anlamıyorum gerçekten ya da sesini mi
duyuramıyor? Bakanlığın bu söylemlerde sessiz kalıp
ama söz nafaka hakkının gaspına geldiğinde en yüksek
perdeden konuştuğunu gördüğümüzde, gerçekten
kadınlarımız açısından bu büyük bir talihsizlik.
Sayın Bakanlık, sadece bu konuda
değil, sığınmaevleri konusunda da oldukça suskun.
Bakın, her 10 kadından 4ünün şiddet mağduru olduğunun
Bakanlığın raporlarında bile olmasına rağmen,
geçtiğimiz sene sadece 1 tane sığınmaevi açıldı,
o da sığınmacı kadınlar için 28 kişilik
kapasiteli. Güvenlik güçlerine her gün başvuran ev içi şiddet
mağduru en az 500 kişi ortadayken, Türkiyede kadın
sığınmaevlerinin kapasitesi 3.482 kişi.
Şimdi vaziyet buyken bizim neden toplumsal
cinsiyete duyarlı bütçeleme yapmamız gerektiği aslında çok
net. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, biz ne
yapıyoruz, iktidar ne yapıyor? Toplumsal cinsiyete duyarlı
bütçeleme kavramını kalkınma planından çıkarıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği projesini önce Millî Eğitim
Bakanlığı, ardından YÖK
sonlandırdığını duyuruyor. Şimdi, aslında bu
bir itiraf. Ne diyor iktidar? Toplumsal cinsiyet eşitliğine,
eşitlik kavramına alerjim var. Toplumsal cinsiyet
eşitliği kavramından ve bununla ilgili yapılan
çalışmalardan rahatsızım. Kadın-erkek
eşitliğine inanmıyorum. Eşitlik fıtrata
aykırı. diyor. (CHP sıralarından alkışlar) Ve
diyor ki: Biz eşitliği sağlayamıyoruz, zaten öyle de bir
niyetimiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yüceer, sözlerinizi
tamamlayın.
CANDAN YÜCEER (Devamla) Şimdi, eğer siz
toplumsal cinsiyet eşitliğini lügatinizden
çıkarırsanız eşitlik bakışını da
kaldırmış olursunuz ve böylelikle eşitliği sağlayamazsınız.
Ki kadınlarla ilgili çalışma yapan tek kuruluş
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü en az bütçelerden biri ve
bütçesi düşürülen bir müdürlük. Bu da aslında bu zihniyetin bir
yansıması diye düşünüyorum.
Cümlelerimin sonuna geldim. Eşitliği
sağlamayan, vatandaşın refahını artırmayan,
böylelikle işçinin, emekçinin, kadının, çocuğun, engellinin
derdine derman olamayan, halkın değil, sarayın bütçesine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hayır oyu vereceğimizi buradan
ifade ediyorum ve şunu da söylüyorum: Eşitlik ve
haklarımızdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Eşitlik bize
kimsenin lütfu değil, anamızın ak sütü kadar helal çünkü
eşitlik, evrensel ve demokratik bir hak. Bu, kimsenin adaletine ve
merhametine de bağlı değil.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yüceer.
Söz sırası, Zonguldak Milletvekili Ünal
Demirtaşta.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Çalışma
Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iş ve
çalışma yaşamı, sorunlarla dolu bir alandır ve AK
PARTİnin de on yedi yılda en fazla başarısız
olduğu alanlardan biridir. Dört yıldır bütçe görüşmelerine
katılıyorum ve hep aynı sorunları konuşuyoruz. Bu
sıralardaki bakanlar değişiyor ama sorunlar değişmiyor
çünkü hiçbir sorun çözülmüyor. Netice itibarıyla bir
başarısızlık hikâyesi var. Sayın Bakan, tabii ki bu
başarısızlık hikâyesinin son bir buçuk yılından
siz sorumlusunuz ancak sizin de bu sorunları çözemeyeceğiniz bir
buçuk yıllık süre içerisinde ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, Çalışma
Bakanlığı resmî verilerine göre ülkemizde
çalışabilecek durumda olan insanımız 61 milyondur, iş
gücümüz ise 33 milyondur, çalışan sayısı ise 28,5
milyondur. Ancak ekonomik kriz derinleştikçe işsiz sayısı
artmaktadır.
Değerli arkadaşlar, tüm dünyada
işsizlik gerilerken bizde ise maalesef son bir yılda 1 milyon yeni işsiz
ortaya çıkmıştır ve oran yüzde 14lere
çıkmıştır. TÜİK verilerine göre resmî, gerçek
işsizlik 4 milyon 650 bindir. Ancak geniş tanımlı gerçek
işsizliğe baktığımızdaysa 8 milyon
insanımız işsizdir. İşsizlikte maalesef Avrupa rekoru
bizdedir. Türkiye'nin her yerinde iş kuyruklarında umutla iş
bekleyen vatandaşlarımız vardır.
Enerji Bakanıma sesleniyorum: Benim ilim
Zonguldakta da maalesef bu işsizlik patlamıştır. Türkiye
Taşkömürü Kurumunun 7 bin işçi açığı varken, yerli ve
millî kömür üretimi hedefimiz varken, bu işçi açıkları maalesef
hâlâ giderilememektedir. Enerji Bakanımızdan rica ediyorum, bu 7 bin
işçi açığını bir an evvel gidermelerini diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede maalesef
çaresizlik vardır, Türkiyede yaşanan dramlar vardır. Türkiyede
iş bulamadığı için çocuğuna yiyecek alamayan,
elektrik, doğal gaz paralarını ödeyemeyen ve intihara sürüklenen
insanlarımız vardır, dağılan aileler vardır.
İşsizlik sorunu maalesef tam bir başarısızlık
hikâyesi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, iş bulmayı
başarabilen vatandaşlarımız da kayıt
dışı istihdam edilmektedirler. Maalesef, kayıt
dışı istihdam, Türkiye'nin ayıplarından, Türkiye'nin
dramlarından biridir. Genelde tarım sektöründe kayıt
dışı çalışılmış olsa da mobilya,
inşaat, tekstil gibi hemen hemen her sektörde kayıt
dışılık vardır. Kayıt dışında
çalışan insanlarımız, insanlık dışı
koşullarda, hiçbir güvenceleri olmadan günde on iki on üç saat çalışarak
ve asgari ücretin altında düşük ücretlerle çalışarak
karınlarını doyurmaya çalışmaktadırlar.
Kayıt dışı çalışanlar, Türkiye'nin köleleridir,
Kunta Kinteleridir.
Kayıt dışı çalışmada
da maalesef Avrupa rekoru bizdedir. Kayıt dışı
işçilik, ILO verilerine göre -bakın, burada veriler vardır
Sayın Bakan- İsveçte yüzde 2,6, Fransada yüzde 5,4, Almanyada
yüzde 9,7, Macaristanda yüzde 11,7, İspanyada yüzde 17,3 ama Türkiyede
ise yüzde 36dır değerli arkadaşlar, çok büyük bir orandır.
Bu, ne demektir değerli arkadaşlar? 5 milyonun üzerindeki
vatandaşımız, insanlık dışı koşullarda
yaşamaktadır. Kayıt dışılıkta da tam bir
başarısızlık hikâyesi vardır. Bu sorunu da on yedi
yıldır çözmediniz, çözemediniz, iktidarınız devam ederse de
çözülmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, iş bulmayı
başaranların yüzde 43ü de asgari ücret almaktadır ve asgari
ücret doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon
vatandaşımızı ilgilendirmektedir. Bu anlamda, asgari ücret
miktarı itibarıyla Türkiyedeki en büyük toplu sözleşmedir.
Bugün ne kadardır asgari ücret? Aylık 2.020 liradır, bugünkü
kurla 314 euro yapmaktadır. Peki, asgari ücretli, Türkiyede haftada kaç
saat çalışmaktadır? Pazartesi
dağıttığınız 2019 ekonomi raporuna göre, haftada
45,7 saat çalışmaktadır yani haftalık 45 saat
karşılığı aylık 314 euro ücret almaktadır.
Peki, Avrupadaki durum nedir değerli arkadaşlarım? İşte
burada gösteriyorum: Bakın, Lüksemburglu bir işçi 37 saat
çalışıyor ve 2.071 euro ücret alıyor; Hollandalı, 30
saat çalışıyor, 1.626 euro alıyor; Alman, 35 saat
çalışıyor, 1.557 euro alıyor; Fransız, 37 saat
çalışıyor, 1.521 euro alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Demirtaş,
tamamlayınız sözlerinizi.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) İspanyol,
37 saat çalışıyor, 1.000 euro alıyor; Portekizli, 39 saat
çalışıyor, 700 euro alıyor. Bakın, Yunanistan bile 42
saat çalışıyor, 721 euro alıyor. Biz, ne alıyoruz
değerli arkadaşlar? Bizim işçimiz, ne alıyor? Bakın,
45 saat çalışıyor, en yüksek çalışma bizde. Ne kadar
alıyor? 314 euro alıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Konya
büyüklüğündeki Hollandadaki bir işçi, Türkiyedeki bir işçiden
15 saat daha az çalışıyor ama Türkiyedeki işçiden 5,5 kat
daha fazla ücret alıyor. Avrupa ülkeleri içerisinde asgari ücrette sondan
4üncüyüz ve yine tam bir başarısızlık hikâyesi çünkü
Türkiyede asgari ücret hesaplama yöntemi yanlıştır.
Ayrıca, asgari ücretten yapılan kesintiler, vergiler çok yüksektir,
bu durumun da düzeltilmesi gerekmektedir. Bunun için, ILOnun 131 Nolu
Sözleşmesinin imzalanması gerekmektedir. Bu şekilde sadece işçinin
kendisinin değil, ailesinin de ihtiyaçlarının
karşılanacağı bir ücretin tespit edilmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlamak için, tekrar bir dakika
süre veriyorum.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, devlet kendisi için yeniden değerleme oranı olan
yüzde 22,58i belirlemiştir. Bu sebeple, asgari ücrete en az yüzde 22,58
zam yapılmalıdır yani asgari ücret, en az 2.474 lira
olmalıdır değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, iş
kazalarındaki tablo da Türkiye'nin başka bir utanç tablosudur.
İş kazaları, hız kesmeden devam etmektedir; yine, bu alanda
da Avrupa rekorları bizdedir. Bakın, iş cinayetlerinde
şuradan gösteriyorum- her gün 6 işçimiz yaşamını
yitirmektedir Sayın Bakan, bunu bizden daha iyi biliyorsunuz. 2019da
Kasım ayına kadar 1.606 işçimiz yaşamını yitirdi.
On yedi yılda 23.976 işçimiz yaşamını yitirdi ve on
yedi yılda 78.256 işçimiz iş göremez hâle geldi. Yani iş
kazalarında da bir başka başarısızlık hikâyesini
yaşıyoruz. Sayın Bakan, hâlâ iş cinayetlerini neden
önleyemiyoruz, neden hâlâ insanlarımızın hayatlarını
önemsemiyoruz, anlamış değilim.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Demirtaş.
Evet, değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Bir önceki oturumda İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre söz verirken Sayın Süleyman Bülbülü
atlamışım listede ismi olduğu hâlde; şimdi, sadece
kendisine mahsus, 60a göre söz veriyorum.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün, Aydın ilinin JESlerle çevrili olması nedeniyle
Aydınlıların sağlık sorunları
yaşadığına, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanının Aydın iline sahip çıkmayı düşünüp
düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, hemşehrimiz Zehra Zümrüt
Selçuk, siz Aydının toprağından, suyundan geldiniz.
Babanız Sayın Atilla Koç, Aydın eski Milletvekiliydi ve Kültür
Bakanlığı yaptı.
Sayın Bakan, Aydın ölüyor. Türkiyede
bulunan JESlerin yüzde 58i Aydında. Neredeyse tamamı JESlerle
çevrili olan Aydında hemşehrileriniz sağlık sorunları
yaşıyor. Aydının sizin zamanınızda verimli olan
toprakları verimsizleşiyor, havası zehir saçıyor ve bütün
bunlar nedeniyle Aydın halkı JESleri istemiyor. Yanınızda
oturan, lisans veren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun ve Enerji
Bakanlığının Aydınla bir sorunu mu vardır?
JESleri denetlemeyen Bakanlık yetkilileri Aydını yok mu
sayıyor? Sayın Bakanım, bir Aydınlı olarak
hemşehrilerinizin sesine kulak verip Aydına sahip çıkmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşmalara
geçiyoruz.
İlk söz, Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait
Kirazoğluna ait.
Buyurun Sayın Kirazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SAİT
KİRAZOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
2020 yılı bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, insan ve
toplum yaşamında konfor, ülke ekonomisinde sürdürülebilirlik için
gerekli en temel ihtiyaçlardan biri, kesintisiz, kaliteli, çevreye uyumlu ve
rekabetçi enerji arzıdır. Ülkemizde, enerji alanında, yerli ve
yenilenebilir kaynakların öncelendiği, çevresel
sürdürülebilirliğe sahip, güncel gelişmeleri dikkate alan,
yenilenebilir enerjiden nükleere, bor cevherinden hidrokarbon
aramacılığına ve enerji verimliliğine kadar millî ve
yerli enerji politikasıyla enerji arz güvenliğinin
sağlanmasına yönelik çalışmalar artarak devam etmektedir.
Petrol ve doğal gazın önemli ölçüde ithal edildiği dikkate
alındığında, boru hattı, depolama ve LNG
bakımından arz güvenliğimizin kaynak ve güzergâh
çeşitlendirilmesi suretiyle dengelenmesine çalışılmaktadır.
Bu hedefler doğrultusunda, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığımızca enerjinin İpek Yolu diye
adlandırılan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı sisteminin
-TANAPın- ilk gaz akışı 2018 Haziran ayı içerisinde
gerçekleştirilmiş, TANAPın Avrupa bağlantısı da
geçtiğimiz günlerde, 30 Kasımda hizmete
açılmıştır. Yine, TürkAkım Doğal Gaz Boru
Hattı sisteminin Türkiyeye gaz arz edebilecek şekilde işletmeye
alınması, Saros Körfezinde 3üncü FSRU terminalinin tesis edilmesi,
sisteme günlük doğal gaz basma kapasitesinin artırılarak sadece
iç piyasa için değil bölge coğrafyası için de önemli bir arz
kapasitesi oluşturacak altyapının hazırlanması ve yeni
arz kaynaklarının ortaya çıkarılması ve mevcut
rezervlerimizin geliştirilmesi doğrultusunda karada ve denizde
hidrokarbon arama ve üretim faaliyetlerinin artırılması için
plan ve projelerin yapıldığı görülmektedir.
Bu noktada, ülkemizle ilgili bir şeyi de
söylemek gerekiyor. Türkiye, sadece enerji merkezi olma ve transit geçiş
noktası olma dışında da kendi
vatandaşlarının konforu için doğal gaz tesislerini
yapmaktadır. 2002 öncesinde sadece 5 şehrimizde bulunan doğal
gaz, bugün itibarıyla 81 şehrimize ve 541 yerleşim birimine
ulaşmıştır. Doğal gaz kullanım imkânı
sunulan nüfusumuz 66,5 milyona ulaşmış olup toplam nüfusumuzun
yüzde 81ini oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere, hidrokarbon enerji
kaynaklarının yani petrol ve doğal gazın büyük bir
kısmını ithal etmekteyiz ve bu anlamda yerli üretim
oranını artırmak için de sahadaki çalışmalar sürekli
bir biçimde devam etmektedir. Bu amaçla 2019 yılının ilk on bir
ayında 141 adet petrol ve doğal gaz arama, üretim ve tespit kuyusu
açılmış olup 313 bin metrelik sondaj
yapılmıştır. Potansiyeli yüksek olan sahalarda arama,
sondaj ve üretim faaliyetleri aralıksız devam etmektedir. Diğer
taraftan, üç boyutlu deniz sismik veri toplama ve sondaj
çalışmalarını bağımsız ve millî imkânlarla
yapabilme kabiliyetine kavuştuk. Sismik araştırma gemilerimiz
Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reisle denizlerimizde detaylı sismik
aramalar yürütmekteyiz. Bu kapsamda bugüne kadar Doğu Akdenizde 37 bin
kilometrekare üç boyutlu sismik veri toplanmıştır. Bu sismik
aramalarla elde edilen veriler doğrultusunda derin deniz
sondajlarını da millî kaynaklarımızla yapma
çalışmalarımız hız kazanmıştır. Fatih
ve Yavuz sondaj gemilerimiz denizlerde yoğun arama
çalışmalarına devam etmektedir. Bu doğrultuda Doğu
Akdenizde yapılan sondajlar büyük önem arz etmekte olup mevcut
çalışmaların sürekliliği sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğu Akdenizdeki enerji potansiyelinin
kazanılması, uluslararası hukuk ilkeleri temelinde, tüm
kıyıdaşlarıyla beraber her aktörün, dolayısıyla
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ve Türkiyemizin hesaba
katılmasıyla ve ortak bir iş birliğiyle mümkündür. Bu
minvalde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin çeşitli
platformlarda uluslararası hukukun ilkeleri doğrultusunda
yaptığı iş birliği çağrıları dikkate
alınmalıdır. Türkiye ile Libya arasındaki son mutabakat da
Türkiyenin Doğu Akdenizdeki uluslararası hukuktan doğan
haklarından ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
haklarının yok sayılmasına karşı mücadeleden
hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini açıkça göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun, tamamlayın sözlerinizi
Sayın Kirazoğlu.
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Devamla)
Ayrıca bu mutabakat, bölgedeki çözümün Türkiye ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetiyle iş birliğinden geçtiğini göstermiştir.
Bu düşüncelerle, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın bütçesi başta olmak üzere, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin milletimiz, devletimiz
ve Bakanlıklarımız için hayırlara vesile olmasını
diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kirazoğlu.
Söz sırası Adana Milletvekili Abdullah
Doğruya ait.
Buyurun Sayın Doğru. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının 2020 yılı bütçesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Enerji kullanımı, ülkelerin toplumsal
gelişmelerinin devamlılığı için gerekli olan
unsurların başında gelmektedir. Sanayi sektöründe son
yıllarda yaşanan olumlu gelişmelerin odağındaki
ülkemiz ekonomisi devamlı büyümektedir. Bunun yanında, nüfusun da
artmasıyla birlikte enerji talebindeki artış
kaçınılmaz olduğundan bu artışı
karşılayabilmek için üretilen enerjinin pozitif yönlü bazı
niteliklere sahip olması gerekir. Enerji, toplum bireyleri
açısından, kaliteli yaşantı için oldukça büyük önem arz
eder. Bu nedenle, enerji üretirken yalnızca nicelik bazında
değerlendirme yapılmamalı; aynı zamanda, üretilen enerjinin
verimli, kesintisiz, çevresel sürdürülebilirliğe uygun olarak arz edilmesi
için gerekli tedbirlerin alınması gerekir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın koordinesinde enerji alanında
yürütülen rekabetçi, şeffaf, AR-GE faaliyetli ve katma değeri yüksek
yatırımlar doğrultusunda yapılan stratejik ve özverili
çalışmalar sonunda 2002 yılında 31.846 megavat
seviyelerinde olan elektrik enerjisi kurulu gücümüz 2019 yılı Ekim
ayı sonu itibarıyla 91.070 megavata ulaşarak yaklaşık
3 katına çıkmıştır. Elektrik üretimi ise 2002-2018
yılları arasında yüzde 136lık rekor bir artışla
304,8 milyar kilovatsaate ulaşmıştır. Elektrik üretiminde
2019 yılında ilk on aylık dönemde yenilenebilir enerji
kaynaklarının payı yüzde 46, yerli kömürün payı yüzde
17dir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektriğin payı
2019 yılının ilk on ayında yüzde 64 oranına
ulaşarak rekor bir başarı sağlanmıştır.
Yerli kömür konusuna değinecek olursak dünyada
elektrik üretiminin yüzde 38,5u kömürden sağlanmaktadır. Özellikle
enerji arz güvenliği kapsamında değerlendirildiğinde, millî
bir kaynak olması nedeniyle kömür rezervlerimiz büyük öneme sahiptir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Türkiyeyi yenilenebilir enerjide rol model yapma
kararlılığıyla yoluna devam etmektedir. Ülkemizin
dışa bağımlılığının
azaltılması, elektrik enerjisinin kesintisiz ve kaliteli üretilmesi,
enerji altyapısını güçlendirme amacı doğrultusunda
sürdürülebilir ve temiz kaynak olan yenilenebilir enerji kaynakları her
geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Güneşten rüzgâra, hidroelektrikten
biyokütle ve jeotermale kadar yenilenebilir enerjinin her alanında
yapılan yatırımlar vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu önemden
bahsederken enerji politikaları kapsamında gerçekleştirilen
yatırımlarda çevreci bir yaklaşımla hareket edilmesi, yerli
teknoloji ve yerli ekipman kullanımının
artırılması, öngörülebilir bir rekabetçi piyasa önemli hususlar
arasındadır.
Son yıllarda yerli ve yenilenebilir enerji
arzını desteklemek amacıyla farklı illerimizde yürütülen
yenilenebilir enerji kaynak alanları projeleri sayesinde güneş ve
rüzgâr kaynaklı elektrik üretiminde yerli teknolojinin
kullanımının teşvik edilmesi ve enerji üretim
maliyetlerinin düşürülmesiyle yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik
üretiminde önemli gelişmeler elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu yenilikçi
çalışmaların ülkemiz ekonomisine, istihdamına, çevreye
yapacağı katkı göz ardı edilmeyecek kadar değerlidir.
Sonuç olarak, rakamlara bakacak olursak,
iktidarımız döneminde elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji
payı 2019 yılının ilk on ayında yüzde 46 seviyelerine
çıkarılmıştır. Beklentimiz, bu payı daha da
artırarak Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir parolasıyla
Türkiyeyi tam anlamıyla bir yenilenebilir enerji üssüne
dönüştürmektir.
Hayata geçirilen projeler, günlük gelişmelerin
dar penceresiyle değil, Türkiyeye yakıştığı
üzere, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerinin geniş perspektifinden tüm
boyutlarıyla ele alınarak vatandaşlarımızın
hizmetine sunulmaktadır. Görüldüğü üzere, AK PARTİ
hükûmetlerinin yerli ve millî bakış açısı her alanda
olduğu gibi enerji ve tabii kaynaklar alanında da kendini
göstermektedir.
Son olarak, Türkiyenin Akdenizde yapmış
olduğu sondaj faaliyetleriyle ilgili birkaç şey söylemekte fayda
görüyorum.
Türkiyenin, uluslararası hukuktan doğan
haklarından geri adım atacağını bekleyenler boş
bir hayal içerisindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Doğru,
bağlayın sözlerinizi lütfen.
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Türkiye, zaten
hakkı olan bir konuda kimseden icazet alacak bir pozisyonda değildir.
Ucuz tehditler ve yıldırma politikaları, ancak ve ancak,
istediğimiz seviyeye ulaşmaktaki azim ve kararlılığımızı
tahkim edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin vatanımız, aziz milletimiz
için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Gümüşhane Milletvekili Hacı Osman Akgülde.
Buyurun Sayın Akgül. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI OSMAN AKGÜL
(Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2020 yılı
bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin enerji tüketimi, gelir seviyesi ve
nüfusundaki artış, hayatın her aşamasında daha çok
enerjiye ihtiyaç duyulması, sanayileşme, artan araç sayısı
ve mobilizasyon ihtiyacı gibi nedenlerle artmaktadır. 18inci
yüzyılda buhar makinalarıyla yaşanan Birinci Sanayi Devrimini
19uncu yüzyılda elektrifikasyon, 20nci yüzyılda otomasyon
teknolojileri takip etmiştir. Günümüzde, Dördüncü Sanayi Devrimi ise yapay
zekâ gibi teknolojileri barındıran dijitalleşmeyle
gerçekleşmektedir. Enerji sektörü de bu dönüşümü
yaşamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2000li yıllarda 30 bin megavat seviyelerinde olan
elektrik enerjisi kurulu gücümüz 2019 yılı Ekim ayı sonu
itibarıyla 3 kat artarak 91.070 megavata yükselmiştir. Kasım
ayı itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre
dağılımı: Doğal gaz yüzde 28,46; kömür yüzde 22,49;
hidroelektrik yüzde 31,28; rüzgâr yüzde 8,17; jeotermal yüzde 1,66; güneş
enerjisi ve lisanssız enerji yüzde 6,65.
Ekonomik gelişmişliğin ve konforlu
yaşam standardının en önemli göstergelerinden biri de elektrik
tüketim miktarıdır. 2002de yıllık kişi başı
elektrik tüketimimiz ortalama 1.950 kilovatsaat iken 2018 yılında
3.700 kilovatsaate yükselmiştir. 2023 yılında ise kişi
başı tüketimimizin 4.300 kilovatsaate yükselmesi öngörülmektedir.
Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin toplamdaki payı 2002
yılında yüzde 26 iken 2019 yılının ilk on ayında
yüzde 46yla rekor seviyede gerçekleşmiştir. 2000li yıllarda
yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücümüz 12 bin megavat seviyesinde
iken 2019 yılı Ekim ayı sonunda bu rakam 44.258 megavata
yükselmiştir. 2023 yılı hedeflerinde yerli ve yenilenebilir
kaynakların payı artırılarak arz güvenliğine ve
enerjide dışa bağımlılığın
azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalar devam
edecektir.
Doğal gaz kullanmaya
başladığımız 1987 yılında 500 milyon
metreküp olan yıllık doğal gaz tüketimimiz 50 milyar metreküp
seviyesini aşmış; 2000li yıllarda sadece 5 şehrimizde
doğal gaz bulunmakta iken bugün 81 ilimizin tamamında, 530 ilçe ve
beldemizde doğal gaz kullanımı sağlanmıştır.
Arz güvenliğini sağlama anlamında
Hatay ve İzmir Yüzer LNG ve Yeniden Gazlaştırma Tesisleri,
Silivri ve Tuz Gölü Yeraltı Doğal Gaz Depolama Tesisi ve TANAP
projeleri ile çok önemli ve kritik projeler başarıyla
tamamlanmıştır.
Enerji sepetinin çeşitlendirilmesi adına
nükleer santral yatırımları hem arz güvenliği
anlamında hem de karbon salınımlarını azaltan bir
üretim olması nedeniyle önemli çalışmalar arasındadır.
Akkuyu Santrali yatırımı bir yandan ilerlerken yerlileşme,
sertifikasyon ve yurt dışında eğitimle kalifiye insan
kaynağı geliştirilmesi gibi önemli adımlar
atılmaktadır. 2023 yılında Akkuyu Nükleer Enerji
Santralinin devreye alınması hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğu Akdeniz havzasında, sınıfında en
yüksek teknolojiye sahip Fatih ve Yavuz gemilerimiz sondaj faaliyetlerine devam
etmektedir. Libyayla yapılan münhasır ekonomik bölge diplomatik
atağımızla Doğu Akdenizde baypas edilemeyecek bir ülke
olduğumuz uluslararası camiaya ilan edilmiştir.
İnşallah, en kısa zamanda müjdeli haberlerle bu önemli
çalışmaları taçlandıracağız.
Madencilik potansiyelimizin ortaya konulması ve
katma değerli ürünlere dönüştürülmesi ekonomimize önemli
katkılar sunacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerimizi tamamlayalım
Sayın Akgül.
HACI OSMAN AKGÜL (Devamla) Yer altı
kaynaklarımızı etkin bir şekilde değerlendirmek için
yapılan çalışmalarla 2002 yılında yaklaşık
700 milyon dolar olarak gerçekleşen maden ihracatımız 2018
yılında 4,56 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine,
Bandırmada temeli atılan Bor Karbür Üretim Tesisi stratejik öneme
sahip olup savunma sanayisi başta olmak üzere önemli bir pazara hitap
edecektir.
Nadir Toprak Elementleri Araştırma
Enstitüsünün kurulması ve bu konuya dayalı olarak
çalışmaların yapılması, yenilenebilir enerji ve
batarya teknolojileri başta olmak üzere, birçok alanda ülkemizin elini güçlendirecektir.
Bu düşüncelerle, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akgül.
Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltada sıra.
Buyurun Sayın Balta. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERTUNÇ ERKAN BALTA
(Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde yer alan Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Enerjinin hayatımızdaki ve günümüz
dünyasında devletlerin büyümesi, gelişmesindeki önemini
sanıyorum uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ancak, ülkemizin enerji
alanında 2002den bu yana geldiği noktanın,
yazdığı başarı hikâyesinin, geleceğe güvenle
bakmamız için, zannediyorum, ayrıca üzerinde durmamız gerekir.
Bu başarı hikâyesinde elbette, başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın, ilgili kurumlarımızın ve
özel sektör temsilcilerimizin çok büyük emekleri vardır. Hiç şüphesiz
o kurumlarımızdan biri de 18inci kuruluş yıl dönümünü
kutlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumudur.
EPDK, kurulduğu günden bugüne, enerji
piyasalarının serbestleştirilmesi, rekabete açılması,
rekabetten sağlanan faydaların tüm kesimlere hakkaniyetle
bölüştürülmesi için görev yapmaktadır.
Coğrafya, kaderdir. Hidrokarbon kaynakları
açısından eli zayıf olan Türkiyenin OECD ülkeleri içinde en
hızlı büyüyen enerji piyasası olması ve piyasamızın
Avrupa Birliğinin 2,5 katı hızla büyümeye devam etmesi
rastlantı değildir. Ne yazık ki geçmişi çok kolay
unutuyoruz. Saatler süren elektrik kesintilerini; benzin, mazot
bulamadığımız günleri; doğal gaz
olmadığı için hava kirliliği yüzünden çocuklarımızın
okullara gidemediği, hastanelerin dolduğu günleri artık kimse
hatırlamıyor. Hamdolsun, AK PARTİ sayesinde unuttu ve
hatırlamıyor. demek daha doğru olacaktır. Ama bazı
gerçekleri de hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun enerji
piyasalarımızı düzenlemeye, denetlemeye
başladığı ilk günden bugüne kadar neler değişti?
Başta söyledim, hidrokarbon kaynaklarımız yeterli olmasa da,
hamdolsun, su kaynakları olan, rüzgârı güçlü esen, güneşi güçlü
parlayan cennet bir ülkede yaşamaktayız. Ama yerli ve yenilenebilir
kaynaklarımızın değeri ve önemi AK PARTİden önce
yeterince anlaşılabilmiş miydi? Enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak için herhangi bir adım
atılıyor muydu? Cevabı rakamlar versin değerli
arkadaşlar: 2001 yılında hidroelektrikte kurulu gücümüz 12 bin
megavat düzeyindeydi, bugün bu rakam 29 bin megavat seviyesine
yaklaştı. Artık, su akıyor, Türk bakmıyor; Türk
yapıyor, enerji üretiyor. 2001 yılında rüzgârda kurulu gücümüz
98 megavattı -evet, sadece iki haneli bir rakam, 98 megavat düzeyindeydi-
bugün rüzgâr enerjisinde 7.400 megavatı aşmış
bulunmaktayız. 2001 yılında güneş enerjisinin esamesi
okunmuyordu, kurulu gücümüzde payı bile yoktu, bugün 5.500 megavatın
üzerinde güneş enerjisi kurulu gücüne sahibiz. 2001 yılı sonunda
28 bin megavat düzeyinde olan kurulu gücümüz bugün itibarıyla 91 bin
seviyesine ulaştı ve elektrik üretimimizin yüzde 65ini yerli ve
yenilenebilir kaynaklarımızdan karşılıyoruz.
İnşallah, bu oran ileriki yıllarda daha da büyüyecektir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, bu alanda
çalışan bütün kurumlarımız gibi, siyasi ve ekonomik
istikrardan güç alan, millî iradenin tesis ettiği sağlam bir yasal
sisteme dayanan, milletimiz için hizmet veren bir kurumdur.
2001 yılında sadece 5 ilimizde doğal
gaz kullanılırken, bu yıl sonu itibarıyla 81 ilimizde,
540ı aşan ilçe ve beldemizde kullanılacaktır. Bu vesileyle
Gazi Meclisimizden bir müjdeyi de Artvinli hemşehrilerime vermek
istiyorum: Dün itibarıyla kayıtlar alınmaya
başlanmıştır, önemli bir aksilik olmazsa bu ay içerisinde
Artvin il merkezi de doğal gaza kavuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
52 milyonu aşkın
vatandaşımız doğal gaz konforundan yararlanıyorsa
EPDKnin şeffaf ve başarılı ihaleleri ile
BOTAŞın iletim hatlarını genişletme konusundaki üstün
gayretlerini unutmamak gerekir. EPDK tarafından yapılan düzenlemeler
çerçevesinde, geçtiğimiz yıl EPİAŞ bünyesinde Organize
Doğal Gaz Toptan Satış Piyasası kuruldu. Böylece ülkemiz,
bölgesinde ilk defa doğal gaz borsasını kuran ülke olarak
doğal gaz ticaret merkezi olma yolunda çok büyük bir adım
atmış oldu.
Ülkemizin akaryakıt tüketimi son on yılda
yüzde 47 artarak 27,8 milyon tona çıkarken akaryakıt kalitesi
konusunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Balta.
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Devamla) Tamamlıyorum.
EPDK tarafından yapılan teknik
düzenlemeler kapsamında zorunlu hâle getirilen standartlarla, kaçak
akaryakıt konusu Türkiyenin gündeminden kalkmak üzeredir. Hakkâri,
İstanbul, Ankara, hiç fark etmeksizin bütün illerimiz Türkiyenin en
kaliteli, Avrupanın en kaliteli akaryakıtını
kullanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın başında söyledim, Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, on yedi yılda
enerjide büyük bir dönüşüme, sessiz bir devrime şahit olduk.
Artık ülkesinin potansiyeline çok daha fazla güvenen, yerli ve
yenilenebilir kaynaklarını çok daha iyi kullanan, Türkiyenin
geleceğine yatırım yapmaktan çekinmeyen bir enerji sektörümüz
var.
Marifet iltifata tabidir. Ben, bu gelişmeye
katkı sağlayan bütün kurumlarımızla birlikte Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunun Değerli Başkanını,
üyelerini ve çalışanlarını da kutluyor, teşekkür
ediyorum. İnşallah, enerjimiz hiçbir zaman bitmeyecek, bölgesinde bir
enerji ticaret merkezi olmuş Türkiyeyi de el birliğiyle inşa
edeceğiz.
2020 yılı bütçesi ülkemize, milletimize
hayırlı olsun diyor, sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Balta.
Söz sırası Düzce Milletvekili Fahri
Çakırda.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kurumu
hakkında AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Nükleer Düzenleme Kurumu, değerli
arkadaşlar, 2/7/2018de kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş olup 25
Nisan 2019da Atom Enerjisi Kurumundan kurulum esasları yetkisi, lisans
denetim yetkisi ve düzenleyici faaliyetlere ilişkin işlemleri
devralmıştır.
Değerli arkadaşlar, nükleer enerji ve
santrallerinden bahsedecek olursak; tabii ki ülkemizde elli yılı
aşkın süreden beri konuşulan nükleer santrallerle alakalı
maalesef günümüze kadar bir adım atılmamış, sadece lafta
kalmış, dünya ilerlerken biz yerimizde saymışız, hatta
zaman zaman karşı çıkmışız. Tabii ki burada biraz
evvel değerli muhalefet konuşmacıları da aynı
şeylerden söz ettiler.
Değerli arkadaşlar, nükleere
karşı çıkmak bence gelişmeye karşı
çıkmaktır, dünyanın gittiği istikamete yanlış bir
istikamet rolü biçmekten farklı bir şey değildir. Çünkü dünyada
400ü aşkın nükleer santral enerji üretmekte, gelişmiş
ülkeler bunu behemehâl yerine getirmekte, bunun sanayisini geliştirerek
nükleer sanayi yapımında artık sınıfı çoktan geçmiş
durumdalar.
31 ülkede nükleer reaktörler hâlen işletmede,
dünyada 400ün üzerinde nükleer santral faaliyet göstermekte. Elbette ki
ülkemizde de Sinop ve Akkuyu gündemde. Akkuyu 2010 senesinde ihale
edilmiş, yapımı tamamlanıyor. Ancak nükleer enerji santralleri,
değerli arkadaşlar, akşamdan sabaha yapılıp
çatılan santraller değil; en az, minimum on yıla ihtiyacı
var ve en az atık nükleer enerji santrallerinden sonra kalan atık.
Tabii ki bunun tehlikeli tarafı var, radyasyon ihtiva ediyor. Zaten
şu an yaptığımız iş, en yüksek teknolojiyle, en
mukavim şekilde Akkuyuyu yapmak. Anlaşmalar gözden geçirilirse Rusya
bu konuda ilerlemiş, kendi ülkesinde de var olan santraller var; ihaleyi
2010 yılında almış, muhtemelen, cumhuriyetimizin 100üncü
yılında, 2023 senesinde inşallah hizmete girecek, sanayiciye
elektrik üretecek.
Şimdi, burada nükleer santrale karşı
çıkıldığı gibi, şu kürsüde, milletin kürsüsünde
Akkuyu kapatılsın. denildi. Arkadaşlar, Japonya
kullanıyor, Fransa kullanıyor, Almanya kullanıyor, Rusya
kullanıyor
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hepsi
kapatıyor.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) - Yakın
coğrafyada herkes kullanıyor. Ancak Tehlikeli. tabii ki tehlikeli;
Riski var. elbette ki var. HESlere karşı çıkıyorsunuz
sular zayi oldu diye, güneşe karşı çıkıyorsun
kuşlar rüzgârgülüne çarpıyor diye.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yapma be
kardeşim!
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Evet, evet.
Bakınız, devam ediyorum, yenilenebilir
enerji kaynakları için teşekkür edildi. Yenilenebilir kaynakları
da en uç noktaya getiren AK PARTİ iktidarı, şurada
gördüğünüz Hükûmet, sürekli eleştirdiğiniz Tayyip Erdoğan;
enerjide bu ülkeye sınıf atlatan ve enerji koridorlarının
bu ülkeden geçişini sağlayan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Muhalefetin hayal edemediği bu yolu, bu millete ve bu
dünyaya hizmet olarak sunan TANAP projesi ve TürkAkım denizden geçti,
karayla buluştu. Daha ne yapsaydık?
Değerli arkadaşlar, bu ülke enerji
bağımlısı bir ülke. Kabul edelim, coğrafya bir
kaderdir. Ancak biz, petrol üreten bir ülke değiliz. Tükettiğimiz petrolün
sadece yüzde 10 civarındaki bir petrolü ancak üretiyoruz. Fosil
yakıtların rezervi belli, belli bir süre sonra bitecek. Dünya
artık bir evrim geçiriyor, biz hâlâ yerimizde sayalım.
İstemezük! Neyi istemezsin? Nükleeri istemem. E, Almanya kullanıyor,
kapattığı santral de var. Fukuşimada depremde tehlike
oldu, kaza oldu; 86da Çernobilde patlama oldu; yanlış
hatırlamıyorsam 79da Amerikada oldu. Tabii ki olacak ama şimdi
teknoloji gelişti, geliştiriliyor. En az tehlikeyle, en az radyasyon
atıklarıyla birlikte nükleer artık gündemde. Nükleer
olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Çakır.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Sürdürülebilir bir
şekilde, bugün dünyanın kullandığı enerjiyi eğer
biz kullanmıyor isek, buna karşı çıkıyorsak, çok daha
farklı şeylere karşı çıkmamız gerekirken buna
karşı çıkmayı asla doğru bulanlardan değilim.
Bakınız, fosil yakıt dedik, yeni de
gündemde. Değerli arkadaşlar, bu memlekette kömür var, termik
santraller var. Şimdi, bacayla alakalı gündemler var; hava
kirliliği. Değerli arkadaşlar, bakınız, nükleer enerji
santralleri çevreyle en barışık santraller dolayısıyla
en az atık. Zaten, su kenarlarında; soğutma ve
buharlaştırmayla alakalı kısımda göle, denize ya da
nehir suyuna ihtiyaç var. E, peki, termik santrallerde kömüre ihtiyaç var,
kömürü yakacağız. Filtreden duman çıkıyor, santrali
kapat. Az evvel söylediğim gibi Kuş çarpıyor, rüzgâr türbinini
takma. Tarlada verim düşüyor, güneş tarlasından vazgeç. Ne
yapacağız? Enerjiye zam geliyor. Doğal gaz üreten bir ülke
değiliz, biz doğal gazın yüzde 98ini ithal ediyoruz;
İrandan alıyoruz, Azerbaycandan alıyoruz, Rusyadan
alıyoruz; en pahalı elektriği de çevrim santrallerinde
doğal gazla üretiyoruz. Öbür taraftan da Doğal gaz ucuzlasın.
Nasıl ucuzlasın arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlamayı yapmanız için
açtırıyorum mikrofonu ama lütfen bağlayın.
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Nasıl ucuzlasın arkadaşlar?
Üreteceğiz. Üretimi durdur, ucuzluk iste. Arkadaşlar, kalkınmak
için enerjiyi mutlaka ucuza getirmemiz lazım, enerji
bağımlılığından kurtulmamız lazım çünkü
ülke güvenliğiyle, özellikle gelişmişlikle doğrudan
alakası ve ilgisi var.
Bu, geçen koridorlar ve enerji hatlarıyla
alakalı kısmı tekrar altını çizerek söylüyorum:
İşte bu muhalefet, şu sıralarda oturan muhalefet bunun
hayalini kuramazken tenkit ettiğiniz AK PARTİ iktidarları bunu
gerçekleştirdi, boruyu Avrupayla buluşturdu. Buluşturmadı
mı Allah aşkına? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Konuşmayalım mı bunları? Bunları
konuşmayalım mı arkadaşlar?
Dolayısıyla enerjimizi mutlaka kendimiz
üreteceğiz. Bu bağımlılıktan kurtulmamız
gerektiğine yürekten inanıyoruz. İşte bu gördüğünüz
hükûmetler, bu projeleri gerçekleştiren ve gerçekleştirmeye devam
edecek hükûmetlerdir.
Ben Sayın Cumhurbaşkanımız
başta olmak kaydıyla, Değerli Enerji Bakanımız ve
geçmişte Enerji Bakanlığı yapan herkese, özellikle
katkı veren değerli bürokratlara bir kere daha teşekkür
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRİ ÇAKIR (Devamla) Özellikle ve özellikle
söylüyorum, inşallah enerjisi bol günlerde tekrar bütçeler konuşmak
ümidiyle bir kere daha bütçemizin hayırlı ve uğurlu
olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum.
Konuşmacı, inşallah, bu yaptığı
bu konuşmayla AK PARTİde iyi bir yerlere gelir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) İyi yerde zaten.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ancak açık olarak
söylüyorum, diyor ki: Nükleer ve termik santraller dünyada çevreyle en iyi, en
uyumlu santrallerdir. Bilgisi bu kadar olanın başka bir söze hacet
bırakmadığını kendisi ifade ediyor. Teşekkür
ediyoruz kendisine.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Evet, şimdi de Balıkesir Milletvekili
Yavuz Subaşı konuşacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsünün 2020 yılı bütçesi üzerine
grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Dün ve önceki gün Balıkesirde bir deprem
yaşandı; çok şükür, ciddi manada bir
sıkıntımız yok. Sözlerimin başında, tüm
Balıkesirimize, ülkemize de geçmiş olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü (BOREN) bilimsel araştırmalar yapmak,
yaptırmak, koordine etmek ve bu araştırmalara katkı
sağlamak amacıyla 4 Haziran 2003 tarihli 4865 sayılı
Kanunla kurulmuştur. Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
Başbakanlığı döneminde, talimatlarıyla
kurulmuştur; emeği geçen dönemin Enerji Bakanı Hilmi Gülere ve
Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerimizi arz ediyorum.
Ülkemiz de dâhil olmak üzere bütün dünyada, üzerinde
en çok durulan ve emek harcanan konulardan biri de AR-GE ve teknoloji
alanıdır. Borun mukavemet artırıcı, ısı
yalıtıcı, alev geciktirici, duman bastırıcı,
antimikrobiyal etken madde, süper iletken, kanser önleyici, katı
yağlayıcı, radyasyon ve savunma zırhı, enerji
taşıyıcı ve depolayıcı, bitki besleyici,
temizleyici gibi bilinen birçok özellikleri ve etkisi bulunmaktadır. Bu
özelliklerine binaen kimya, malzeme, tarım, inşaat, nükleer enerji,
savunma sanayisi, temizlik, sağlık sektörleri başta olmak üzere
250den fazla sanayi alanında az ya da çok kullanılması
nedeniyle sanayinin tuzu olarak tabir edilen bor üzerinde çok fazla
araştırma yapılmış ve çeşitli kimyasal ürünler
geliştirilmiştir. Bu çalışmalar nedeniyle 1950lerde ve
1960larda borla ilgili yapılan 2 adet bilimsel çalışmaya Nobel
Kimya Ödülü verilmiştir.
Nobel demişken Sırp katliamını
öven faşist bir sözde yazara verilen Nobel Ödülü nedeniyle Nobeli
kınadığımı da ifade etmek istiyorum.
Borun öneminin her geçen gün artmasına paralel
olarak kullanım alanlarının da
yaygınlaştırılması ve borlu yeni ürünlerin
üretilmesine ilişkin buluş süreçlerine yönelik çalışmalar
artarak devam etmektedir.
Dünya bor rezervinin yüzde 73lük oranla en büyük
payına sahip olan ülkemiz bir anlamda borun ana vatanıdır. Dünya
bor pazarının yüzde 60a yakın kısmı ise yarı
mamul olarak Eti Maden tarafından karşılanmaktadır. Dünyada
bor ürünlerinin tüketiminin sektörel bazda dağılımı yüzde
47 cam, yüzde 16 tarım, gübre, yüzde 15 seramik, yüzde 2 temizlik ve
deterjan ile diğer sektörler şeklindedir.
Dünya academiası her yıl borla ilgili
yaklaşık 7 bin adet makale ve 13 bin adet de patent
yayınlamaktadır. Bu çalışmaların yüzde 30u da borlu
malzemeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum,
önümüzdeki dönemde bor içerikli ürün ve malzemelerin daha çok
karşımıza çıkacağının bir göstergesidir.
AR-GE yapabilecek yetişmiş insan gücünün
oluşturulması gerekçesiyle ve bu gerekçeden hareketle, 2019
yılından itibaren borla ilgili yüksek lisans, doktora ve doktora
sonrası 24 öğrenciye BOREN Bor Bursu verilmeye
başlanmıştır.
Ulusal Bor Araştırma Enstitümüze
sürdürmekte olduğu ve ülkemiz için önem arz eden
çalışmalarında başarılar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, aralık ayında,
içinde bulunduğumuz ayda, 22 Aralık 1979, 17 Aralık 1980 ve 11
Aralık 1993 tarihlerinde faşist Ermeni katiller tarafından
şehit edilen Dışişleri diplomatlarımız,
kahramanlarımız Çağlar Yücel, Şarık Arıyak, Engin
Sever, Nihat Akbaş, Bilal Urgen, Adem Çiçek, Bülent Kıranşal,
Süleyman Karahasanoğlu ve Yılmaz Çolpanı rahmetle ve
saygıyla anıyorum.
Yine, 12 Aralık 1916 tarihinde doğan
merhum Üstat Cemil Meriçi saygı ve rahmetle anıyorum.
Yine, 12 Aralık 2003 tarihinde vefat eden dost
ve kardeş ülke Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyevi
saygı ve rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen.
YAVUZ SUBAŞI (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Bizler hep beraber, Parlamento üyeleri olarak
yapılan hizmetler için ve bütçe için elbette ki sayın
bakanlarımıza, elbette ki Sayın Cumhurbaşkanımıza
teşekkür edeceğiz. Birileri gibi ülkemizi yabancı ülkelere gidip
şikâyet etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz.
17 Aralık Şebiarus Günü olması
nedeniyle Mevlânanın şu veciz sözünü sizlerle paylaşarak
sözlerimi toparlamak istiyorum: Kişi kim olduğunu bilmek isterse
kimleri sevdiğine baksın. Bu düşüncelerle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 2nci, AK PARTİ
hükûmetlerinin şimdilik 18inci bütçesi olan 2020 yılı
bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyor, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Aydın
Milletvekili Metin Yavuzda. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN YAVUZ
(Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Atom Enerjisi Kurumunun 2020 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Ülkemiz, dünyada nükleer teknoloji alanında
çalışmalara başlayan ilk ülkelerden biridir; 1956
yılında Atom Enerjisi Komisyonu kurulmuş, 1957 yılında
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına da üye olunmuştur. 1982
yılında 2690 sayılı Kanunla kurulmuş olan Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, nükleer enerjiyle ilgili faaliyetler ve radyasyon
uygulamaları sırasında güvenliğin ve emniyetin
sağlandığını tespit ve teyit etmek için gerekli
düzenlemeler ve denetleme faaliyetlerini yürütmektedir. Bunun yanı
sıra, nükleer enerji ve radyasyona ilişkin araştırma,
geliştirme ve uygulama çalışmalarına öncülük ediyor. 2018 yılında,
nükleer alandaki kurumsal altyapı yeniden şekillendirilmiş,
nükleer, radyolojik alanda düzenleme ve denetleme yapmak üzere Nükleer
Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun, kuruluşu,
işleyişi, görev yetki ve sorumlulukları yeniden
belirlenmiştir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, nükleer enerji,
iyonlaştırıcı radyasyon ve hızlandırıcı
teknolojilerin barışçıl amaçlarla ülke yararına
kullanılması için her türlü çalışmayı yapmak,
yaptırmak, desteklemek ve koordine etmekle görevlendirilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, İstanbul ve Ankara yerleşkelerinde
bulunan en son teknolojik cihaz ve ekipmanla donatılmış
laboratuvarlarıyla hizmet vermeye devam ediyor. Dünyadaki teknolojik
gelişmeler takip edilerek çeşitli boyut ve farklı özelliklerde
radyasyon ölçme ve izleme cihazları geliştirilmekte, üretilip
ülkemizdeki sanayi, tıp, eğitim, sivil savunma ve askerî alanda
birçok kamu ve özel sektör kuruluşunun ihtiyaçları
karşılanmakta ve kullanıma sunulmaktadır.
Ülkemizde, nükleer ve radyolojik güvenliğin ve
emniyetin sağlanması açısından Radyasyon Erken Uyarı
Sistemi ve Radyasyon İzleme Sistemleri, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
tarafından geliştirilerek ülke genelinde kurulmuştur. Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu, ikincil standart dozimetri laboratuvarıyla ülkemizde
sağlıktan sanayiye, çevreden nükleer enerjiye kadar hemen her
sektörde ihtiyaç duyulan radyasyon ölçüm cihazlarının
kalibrasyonlarının güvenle yapılmasını mümkün
kılmış.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu ve Eti Maden arasında imzalanan protokol kapsamında, Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu projesi olarak bor-10 izotop zenginleştirme
çalışmaları başlatılmıştır.
Ayrıca, yerli ve millî radyasyon doz hızı ölçer ve radyonüklid
tespit cihazının dedektör malzemelerinin üretiminde de optimizasyon
çalışmaları ve bu cihazlara ait elektronik tasarım ve
prototip ürün hâline dönüştürme işlemleri hızla devam ediyor.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ülkemizde nükleer ve
radyasyon teknolojilerinin kullanımı alanında vasıflı
insan gücünün artırılmasına yönelik olarak eğitim ve
burslar vermeye devam etmekte. Nükleer alanda insan kaynakları
altyapısını geliştirmek amacıyla Türkiye Atom Enerjisi
adına yurt dışına master ve doktora öğrencileri
gönderilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin nükleer ve radyasyon teknolojilerinin geliştirilmesi
ve halkın refah düzeyinin artırılmasına yönelik hedeflerine
ancak kararlı ve bir program dâhilinde, ulusal sanayimiz ve
vasıflı insan gücümüzle ulaşabilmek mümkündür.
Gelişmiş cihazlarla donatılmış, araştırma
geliştirme altyapısı birikimli insan kaynağıyla hem
teknolojinin edinilmesi ve ülkemizde geliştirilmesi için gereken
faaliyetleri azami hassasiyet ve gayret içinde yürütmekte hem de diğer
kurum ve kuruluşlara öncülük etmekte ve yol göstermektedir.
Dünyadaki gelişmeler doğrultusunda, nükleer
teknolojinin ve radyasyon uygulamalarının ülkemiz
çıkarlarına uygun olarak kullanılmasında çok önemli rolü
olduğundan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde yürütülen
çalışmalar önemli olup bu çalışmalar neticesinde ülke
olarak önemli kazanımlar elde edeceğimiz vakidir.
Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde kalkınan, büyüyen, güçlenen Türkiyenin bütçesi olan
2020 yılı bütçesinin milletimize ve ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyor, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Zonguldak
Milletvekili Hamdi Uçarda.
Buyurun Sayın Uçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HAMDİ UÇAR
(Zonguldak) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Enerji
Bakanlığımıza bağlı Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz
hakkında kısaca bilgi aktarmak istiyorum. Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü, bünyesinde 2.804 personelle 56 değişik konuda 172
başlık altında çalışmalarını yürütmekte olup
çalışma alanına göre 620 çeşit görev tanımı
bulunan, 1935 yılında kurulmuş köklü bir kurumumuzdur. Tüm
madenlerin araştırılmasında başlangıç
noktası olan MTA, ülkemizde alanında en kapsamlı
araştırma kuruluşudur.
Ülkemizin ilk ve tek yer bilimleri
araştırma kurumu olan MTA, yaptığı arama ve
araştırma faaliyetleriyle sektöre yön vermekte; kısa, orta ve
uzun vadeli hedeflerini yakından takip ederek, sektörün ihtiyaç
duyduğu teknik altyapıyı kurum bünyesinde kazandırarak
teknik destek ve danışmanlık faaliyetlerini
sağlayabilmektedir. İstikrarlı, yerli ve millî bakış
açısıyla gerçekleştirilen bu çalışmalar, gittikçe daha
net sonuçlar vermekte ve öngörülen hedeflere yaklaşmaktadır. Bu
bakış açısı ve kararlı uygulamalar, kurumun dünyadaki
emsal kuruluşlar içerisinde saygınlığını da gün
geçtikçe artırmaktadır.
MTA, son yıllarda
başlattığı yenilikler sonucunda havadan, karadan, denizden
yerin üstü ve altını en ince ayrıntılarına kadar
inceleme olanaklarına kavuşmuştur. Uçaklarla havadan jeofizik,
Oruç Reis gemisiyle su altı ve sismik araştırmalar, jeokimya
çalışmalarıyla da ülkemizin her metrekaresini tetkik etme ve
arama çalışmalarını aynı anda yürütebilme potansiyeline
sahip olmuştur.
Tamamı yerli ve millî imkânlarla
yapılmış, modern teknolojiyle donatılmış Oruç
Reis sismik araştırma gemisiyle derin sularda aramalara
başlanmıştır. Ağustos 2017de denize açılarak
Karadenizde, öncelikle İstanbul Boğazı açıklarında
belirlenen bir petrol sahasında çalışmalarına başlayan
Oruç Reis gemisi, Batı Karadenizde de petrol, doğal gaz, maden
potansiyelinin ortaya konulması için çalışmalar
yapmıştır. Şu an itibarıyla Akdenizde
çalışmalarına devam etmekte olan ve alanında birçok ilke
imza atan Oruç Reis gemisi, yapım aşamasından gemi işletme
çalışmalarına, tekne, makine ve araştırma
ekipmanı sigortalarından koruma takip gemilerinin hizmet
alımlarına kadar tamamen yerli ve millîdir.
Değerli arkadaşlar, bu verilerin
geleceğimiz için çok önemli olduğuna inandığımız
için paylaşmak istiyorum. MTA, kurulduğu 1935ten bugüne kadar
yaklaşık 9,5 milyon metre sondaj yapmıştır. Bu
rakamın 3,5 milyon metresi son üç yılda gerçekleştirilerek tarihî
bir rekor kırılmıştır. Son üç yıldaki bu kadar
yoğun çalışmanın neticesinde yeni maden kaynaklarına
da ulaşılmıştır. Türkiye genelinde yapılan sondaj
çalışmalarından elde edilecek karotlardan edinilen bilgilerin
derleneceği, arşivleneceği, daha sonra kullanıcının
hizmetine sunulacağı Türkiye Yerbilimleri Veri ve Karot Bilgi
Bankası (TÜVEK) 2018 tarihinde faaliyetine
başlamıştır. Bu sayedeki bilgiye ulaşma
kolaylığıyla aynı bölgedeki mükerrer sondaj
çalışmalarının önüne geçilmesi, gelişen teknoloji
şartlarıyla bugün elde edilen sonuçların gelecekte tekrar
değerlendirilebilmesi sağlanmıştır. Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü tarafından karot verileri sisteme
aktarılmış, özel sektörün de verilerinin aktarımı
devam etmektedir.
Tüm bu çalışmaların yanı
sıra, bor konusunda da çok önemli mesafe kaydedilmiştir. Türkiye, bu
alanda sadece ham madde değil, işlenmiş ürün ihracında da
önemli bir yere gelecektir. Büyük hedeflere yürüyen Türkiye'de her sektörün
desteği oldukça önemlidir. Gerek ham madde gerekse ihracat yönünden de
2018 itibarıyla dünya bor pazarının yüzde 59una hâkim
olduğumuzu, 2020 yılı içinde hedefimizi büyüttüğümüzü,
inşallah üretim kapasitemizi artırarak pazar payımızı
yüzde 60lara çıkaracağımızı ifade edebilirim.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; madenciliğin okulu sayılan kömürün ana vatanı
Zonguldak taş kömürü havzasında 1.200 metre derinliğe kadar
tespit edilen toplam jeolojik rezerv 1,5 milyar tondur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uçar, tamamlayalım
lütfen.
Buyurun.
HAMDİ UÇAR (Devamla) Kömürlerin kalori
değeri 6.200-7.250 kilokaloridir. Doğrudan meteorolojik kok elde
etmeye uygun rezervler özellikle Kozlu, Üzülmez, Karadon bölgelerinde
bulunmakta olup toplam rezervdeki oranı yüzde 57dir. Koklaşabilir
kömür yüksek fırınlara uygun ve kok üretiminde kullanılabilir
kalitede kömür olup meteorolojik kömür olarak da
adlandırılmaktadır. Ayrıca, yürütülen sondajlamayla da
metalik altın, bakır ve gümüş aramaları da devam
etmektedir.
Türkiye Taşkömürü Kurumumuz bünyesinde, Enerji
Bakanlığımızın, Sayın
Cumhurbaşkanımızın katkılarıyla 2006-2019
yılları arasında yaklaşık 7 bin civarında
işçi istihdam edilerek hem üretimin artırılması hem
istihdamın sağlanması hem de Kurumun ayakta kalması konusunda
da çok önemli mesafe kaydedilmiştir.
Madenci şehrin bir milletvekili olarak,
yapılan tüm bu çalışmalardan dolayı Hükûmetimize, Enerji
Bakanımıza, MTA Genel Müdürümüze teşekkür eder, 2020
yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni
eder, hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlarım.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uçar.
Şimdi de Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Türkmen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA POLAT TÜRKMEN (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılı
merkezî yönetim bütçe görüşmelerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızın Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsünün bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen değerli milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Nadir Toprak Elementleri Araştırma
Enstitüsü, ülkemizde 2018 yılı içerisinde
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle değerli bazı
elementlerin ülke ekonomisine kazandırılması, stratejik önemi
var olan bu elementler üzerinde yüksek teknolojiye dönük araştırmalar
yapılması için kurulmuş önemli kurumlarımızdan
biridir.
Nadir toprak elementleri diye bilinen bu
elementler, ülkemizde Malatya, Eskişehir, Sivas, Burdur, Isparta, Kayseri
bölgelerinde bulunmakta olup bazı yörelerde rezervler tespit edilmiş
ve rezerv geliştirme çalışmaları da devam etmektedir.
Bununla birlikte, özellikle korozyona, yüksek sürtünmeye ve ısıya
karşı dirençlerinden ötürü yüksek teknolojide ve savunma sanayisinde
kullanılmaları açısından böyle bir kurumun kurulması
stratejik bir önem içermektedir. Enerji sektöründe, sağlık
sektöründe, bütün dijital ürünlerin yapımında, hibrit otomobil ve
elektrikli araçların motorlarında bunlara güç sağlayan
bataryalarda, rafinerilerde ve ham petrolün benzine dönüştürülmesi
işlemlerinde kullanılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarımızın döneminde enerji
ve tabii kaynaklara verilen önem sebebiyle madenleri araştırma, bulma
ve yer üstüne çıkarılmasının, işletilmesinin,
geliştirilmesinin ne denli kıymetli olduğunu buradan bir kez
daha, bir maden mühendisi olarak ifade etmek istiyorum. Ülkemizde bu amaçla
çalışan kurumlar, yıllardır oluşturdukları bilgi
birikimini şimdi yeni alanlara da aktarmakta ve özellikle teknolojik
alanda, yüksek teknolojide, savunma sanayisinde kullanılacak madenleri
ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde üretme ve işletme
çabası içerisindedir.
Sadece yer altı kaynaklarının
değil, sahip olduğumuz tüm potansiyelin harekete geçirilmesi,
tarımda, ekonomide, ticarette, sağlıkta ve her alanda
sürdürülebilir ve çevreye karşı duyarlı bir kalkınmayı
hep birlikte çalışarak desteklememiz gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Sayın milletvekilleri, enerji
çeşitliliğimizi ve enerji güvenliğimizi sağlamak
amacıyla Enerji Bakanlığımız, hidrolik
kaynakların kullanılmasından jeotermal kaynaklara, yenilenebilir
enerjiye, nükleer enerjiye, biokütleye varıncaya kadar tüm enerjiyle
birlikte, özellikle çevreye saygılı, yenilenebilir çevre
kaynaklarını da etkin kullanmak için gereğini yapmaktadır.
Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji
kaynaklarımızı etkin olarak kullanabilmek için Türkiye
Petrolleri ve onun faaliyet gösteren kolu olan TPIC tarafından da aramalar
ve sondajlar yapılmakta, Türkiye'nin petrol ve doğal gaz
rezervlerinin ekonomiye katkısı artırılmaya
çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu dönem içerisinde
ülkemize yapılan ekonomik saldırılara rağmen, gerçekten direncimizin
ne kadar güçlü ve önemli olduğunu yapılan yatırımlarla
görmek mümkündür. Sadece inşaat sektöründe büyüme değil; bu
bağlamda, yapılan üçüncü havalimanını, yüksek
hızlı trenleri, köprüleri, tünelleri, okulları, hastaneleri ve
fabrikaları da dâhil edebiliriz.
Sözlerimi toparlarken 2019 yılı içerisinde
kuruluş çalışmalarını tamamlamış ve ikincil
mevzuatı büyük oranda oluşturulmuş olan Enstitünün
çalışmalarının ülkemizin gelişmesine ve bu alanda
dışa bağımlılığımızın
azaltılmasında büyük katkı sağlayacağına olan
inancımı belirtmek istiyorum. 2020 yılı ve sonrasında
bu kurumumuzun gelişerek ilgili projeleri yürütmeye ve desteklemeye devam
etmesinin, ihtiyaç duyduğumuz teknolojilerin geliştirilmesi açısından
son derece önem arz ettiğine işaret etmek istiyorum.
2020 yılı bütçemizin milletimize,
devletimize, Enerji Bakanlığımıza ve Hükûmetimize
hayırlar getirmesini diliyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Türkmen.
Sırada İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrım var.
Buyurun Sayın Ayrım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞAMİL AYRIM
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Doğu Akdenizdeki
sondaj çalışmaları nedeniyle Sayın Bakanımız
Fatih Sönmeze, bir önceki Bakanımız Berat Albayrak Beye
teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Niye teşekkür ediyorum? Bugün
eğer Fatih ve Yavuz gemileri olmasaydı, maalesef, sondaj yapacak gemi
bile bulamayacaktık; onun için teşekkür ediyorum.
Yine, bugün Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin
mimarı, Büyük Önder, Büyük Türkçü Haydar Aliyevin ölüm yıl dönümü.
Evet, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattının mimarı. Gerçekten,
Azerbaycanın Türkiyeyle bugünkü ilişkilerinde çok önemli bir rol
oynayan Haydar Aliyevi rahmetle anarken, bütün şehitlerimizi de rahmetle
anmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği
üzere, 9 Temmuz 2018 tarihinde 703 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Maden İşleri
Genel Müdürlüğü ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü birleştirilerek
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü olarak teşkilat,
görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiştir. Maden ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğümüzün görevlerinden
başlıcaları şunlardır: Tabii kaynaklarla ilgili
araştırma izni, arama ve işletme ruhsatı, işletme izni
vermek ve bunlarla ilgili diğer işlemleri yapmak, tabii
kaynakların değerlendirilmesine yönelik arama, tesis kurma,
işletme ve faydalanma haklarını vermek, izin ve ruhsat
sahalarındaki faaliyetleri takip etmek; faaliyetleri, işletme
güvenliği ve işletme projesine uygunluk açısından
denetlemek, kaynak ve rezervlerin uluslararası standartlarda
raporlanmasını, güvenilir ve etkin proje kabul, takip ve yönetimini
sağlamaktır; tabii kaynakların ülke menfaatlerine en uygun
şekilde değerlendirilmesi için gerekli arama, üretim, depolama, stoklama
ve pazarlama politikalarının esaslarını tespit etmektir.
Şehirleşme ve çevresel etkiler dikkate alınarak gerekli
durumlarda madencilik faaliyetlerini Genel Müdürlüğümüz
kısıtlayabilir. Çevre ve insan sağlığına zarar
verdiği tespit edilen madencilik faaliyetleri ise gerekli önlemler
alınıncaya kadar durdurulabilir. Madencilik faaliyetleri
sonrasında ise çalışma yapılan sahanın çevreye uyumuna
ilişkin rehabilitasyon zorunlu kılınmıştır.
Başka bir deyişle, madencilik faaliyetleri biter bitmez sahalar eski
hâline getirilerek bu sahaların çevreye uyumlu bir biçimde
değerlendirilmesi sağlanmaktadır. Her yıl ruhsat
sahiplerince yatırılan ruhsat bedelinin yüzde 30u çevreyle uyum
planı çalışmalarını temin etmek için teminat olarak
alınmaktadır.
26/11/2019 tarihi itibarıyla 17.357 adet maden
ruhsatı mevcuttur. Bu ruhsatların 6.330u arama, 10.018i
işletme ruhsatıdır. Ülkemiz, endüstriyel ham maddeler, metalik
madenler, enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından son
derece zengin bir ülkedir. Türkiye, yer altı kaynakları
sıralamasında, üretim değerleriyle dünyada 132 ülke
arasında 28inci sıradadır. Maden çeşitliliği
bakımından 10uncu sırada yer almaktadır. Dünyadaki 90 çeşit
madenin 77si Türkiye'de bulunmakta olup 60 maden türünde üretim yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Ayrım.
ŞAMİL AYRIM (Devamla) Türkiye, dünyadaki
mermer rezervlerinin yüzde 33üne, metal maden rezervlerinin yüzde 4üne,
endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5una, kömür rezervlerinin yüzde
1ine ve jeotermal potansiyelin yüzde 8ine sahiptir. 2018 yılında
8.088 adet saha denetlenmiştir, 2019 yılında 7.763 saha
denetlenmiştir. Bu denetlemelerle, kaza sayısında çok ciddi bir
düşüş sağlanmıştır. Burası çok önemli
değerli kardeşlerim, maden sahalarında uç ara ürün elde etmeye
yönelik tesis kurmada şartlı ihale yöntemine geçilmiştir.
Ülkemizde çıkan ham madde yine ülkemizde işlenecek, uç ara ürün elde
edilerek böylece cari açığın azaltılmasına katkı
sağlanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlama için, buyurun.
ŞAMİL AYRIM (Devamla) Sonuç olarak,
alınan kararlar ve yapılan düzenlemeler çerçevesinde madencilik
sektörünün daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması
sağlanmış, iş süreçlerindeki zaman azaltılarak hizmet
sunumu, hızı yükseltilmiş, işlemler günlük yapılabilir
hâle gelmiş, saha denetimlerine standardizasyon getirilmiş,
denetimlerde etkinlik sağlanmıştır.
Bu vesileyle bütçemizin Genel Müdürlüğümüze,
Bakanlığımıza, ülkemize hayırlar getirmesini diliyor,
emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Samsun Milletvekili Fuat Köktaş,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Köktaş, süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Teşekkür ediyorum, Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 2020
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde madenlerimizde
iş sağlığı ve iş güvenliğine azami
hassasiyet gösterilip kanun değişiklikleri yapılarak
yapısal, köklü ve pozitif yönde düzenlemelere gidilmiştir ve
madenlerimizin risk grupları analizleri yapılarak az riskli çok
riskli ve riskli kategorilere ayrılarak yılda 1 kez, yılda 2
kez ve yılda 4 kez olmak üzere denetlemeler yapılmaktadır.
Fizibilite, jeofizik ve sondaj çalışmaları başta olmak
üzere AR-GEye önem verilerek yer altı kaynaklarımızın
tespiti yapılmış olup çalışmalar artarak devam
etmektedir. Madencilik sektörü, üretim ve satış aşamaları
başta olmak üzere, disipline edilmiş, günümüz şartlarına
uymayan mostra madenciliği terk edilmiş, teknoloji aktif bir
şekilde kullanılarak kalite ve kapasite
artırılmış, dolayısıyla da üretim maliyetlerimiz
minimize edilmiştir.
Bu bağlamda, 2004 yılı ila 2018
yılları arasında madencilik sektörümüzdeki
artışların mukayeseli bir örneğini vermek istiyorum.
Altın madeninde, metal altında, 2004 yılından 2018
yılına kadar, yüzde 440lık bir artışla 5 ton olan
altın üretimimiz yılda 27 ton rakamlarına
ulaşmıştır. Yine aynı şekilde, gümüş
madenimizde, yüzde 2.800lük bir artışla 100 ton ürettiğimiz
gümüşümüz 2018 yılı itibarıyla yılda 2,8 milyon tona
ulaşmıştır. Bor madeninde yine aynı
artışı görüyoruz. Bakır madenimizde, yılda 742 bin ton
olan üretimimizde 2018 yılı itibarıyla 6,6 milyon tona
ulaşmış bir üretim kapasitesini görmekteyiz.
Özellikle piyasa değeri yüksek olan
madenlerimiz henüz arama, rezerv tespiti çalışmaları
aşamalarındayken ormanlar yok ediliyormuş, tarım arazileri
talan ediliyormuş gibi, gerçeği yansıtmayan birçok eylemlere
şahit oluyoruz ve Hükûmet olarak da muhatap oluyoruz. Bugün, bütün
gelişmiş ülkelere baktığımızda, neredeyse
aynı prosedürle, aynı teknolojiyle işledikleri madenlerimizi
Türkiye işlemeye kalktığında, birtakım yerlerden
sesler gelmeye başlamaktadır ve âdeta bizi doğayı
katletmiş gibi göstermeye çalışmaktadırlar maalesef. AK
PARTİ hükûmetleri doğaya, tarıma ve insana en çok saygı
duyan hükûmetlerdendir. Onun için, biz, bu sözlere aldırış
etmeden, ülkemizin menfaati için, Türkiyemizin geleceği için
çalışmalarımızı yapmaya devam edeceğiz.
Gelişmiş dünya ülkeleri piyasa değeri
yüksek olan madenleri üretmişler, nihai ürün olarak da dünya pazarına
sunarak katma değer elde ederek ülkesinin ekonomisinin
kalkınmasına önemli katkılar sağlamışken, ayrıca
Avrupa ülkeleri bunu yaparken bizim Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarımızı en ağır işlerde
çalıştırarak gerçekleştirmiş.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz için maden, petrol ve doğal gaz
kaynaklarından güvenli bir gelecek oluşturma misyonu bizim olmazsa
olmazımızdır. Bunun için, eskiden MİGEM olan Maden İşleri
Genel Müdürlüğü ile Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
birleştirilerek MAPEG oluşturulmuş ve bunun yanında, ulusal
maden rezervlerimizi ve kaynaklarımızı belirlemek için UMREK
oluşturulmuştur. UMREK, uluslararası standartlarda maden
rezervlerini tespit eden ve kredi kuruluşlarının
yatırım yapmasını ya da fonların Türkiyeye gelmesini
sağlayan önemli bir kuruluştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Köktaş.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) Bu vesileyle,
sanayicilerimiz, iş adamlarımız, sektöre yatırım
yapmak isteyen bir çok yatırımcımız bu yolu kullanarak,
nihai ürün elde etmek için yatırımlarını ve
çalışmalarını hızlandırmıştır.
Ülkemizde petrol ve doğal gaz üretiminde 2019
yılının dokuz aylık dönemine
baktığımızda, doğal gazda yüzde 15,4 oranında bir
artış, petrolde de yüzde 4,7 oranında bir artış
görülmektedir. Ayrıca Doğu Akdenizde Sayın
Bakanlığımızın yapmış olduğu petrol
çalışmaları hızlı bir şekilde devam ederken,
belki Bakanlığımızın konusu değil ama -Sanayi
Bakanlığımızın konusu- petrokimyayı
ilgilendirdiği için burada söylemek istiyorum: Adana Ceyhanda kurulmak
istenen petrokimya tesisleri, bizim yurt dışına olan
bağımlılığımızı azaltacak,
ithalatımızı azaltacak ve Türkiye'nin katma değerli ürünler
üretmesini sağlayacaktır. Petrokimya tesislerini onun için çok
önemsiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen,
bağlayalım sözlerimizi.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Önemli bir noktaya da burada dikkat çekmek
istiyorum: Bu yatırım yapılırken dünyanın
değişen ve gelişen şartlarında ilerleyen
aşamalarda ham madde
tedarikinde sıkıntıya maruz kalmamak için ham madde
tedarikçisinin de bu endüstri bölgesine ortak edilmesi çok akılcı çok
mantıklı bir davranış olmuştur.
Bugüne kadar maden sektörümüze, petrol sektörümüze
destek veren başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan olmak üzere, bakanlarımıza ve genel müdürlük
çalışanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
2020 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini
Allahtan niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sakarya
milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabekte.
Buyurun Sayın Erdoğan Atabek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bütçe görüşmeleri üzerine AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunuyor, Gazi Meclisimizi ve
değerli milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada güçlü ve sözü geçen bir ülke olabilmenin en
önemli ölçütleri, üreten ve işleyen bir ekonomiye sahip olmaktan
geçmektedir. AK PARTİ iktidara geldiği günden beri milletimizin
adını, tarihini yücelterek birçok projeye imza atmıştır.
Sosyal devlet anlayışı ve sorumluluğuyla kimsesizlerin
kimi, çaresizlerin çaresi olmak için gereken adımları atmaya
kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Zira ailelerimiz ve
milletimiz için sosyal refaha sahip bir toplum oluşturmak, AK PARTİ
iktidarlarının en temel hedeflerinden biri olmuştur. Buna
yönelik olarak 2013 yılından bugüne kadar 330 sosyal hizmet merkezi
vatandaşlarımızın hizmetine açılmıştır.
Aile, toplumun en temel yapı taşı, bizleri geçmişten bugüne
böylesine güçlü bir devlet yapan, bozulmayan aile
yapılarımızdır. Kadınlarımızın,
annelerimizin psikososyal, sosyokültürel, mesleki ve kişisel yönden
gelişimlerine destek olmak amacıyla toplam 226 aile destek merkezi
hizmete açılmıştır. Kadınlarımızın
konumunun güçlendirilmesi AK PARTİ iktidarlarımızın temel
politikalarından biridir. Bu bilinçle, Kadının Güçlenmesi
Strateji Belgesi ve Eylem Planı uygulanmaya kararlılıkla devam
edecektir.
2019 Ağustos verilerine göre, kadın
istihdamımız 9 milyondur. 81 ilimizde kadın
kooperatifçiliği çalışma grupları oluşturulmuştur.
İktidarımız, kadına yönelik şiddete karşı
mücadeleyi sıfır tolerans ilkesiyle sürdürmektedir. Bu çerçevede,
Mercan Seferberliği başlatılarak Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler, Adalet, İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık
Bakanlığı ve Diyanet İşleri
Başkanlığımız bir araya gelerek 2020-2021 koordinasyon
planı hazırlamıştır. 81 ilimizde
açtığımız şiddet önleme ve izleme merkezlerinden
bugüne kadar toplamda 514 bin kişi yararlanmıştır.
Ayrıca, 145 kadın konukevi, 3.482 korunmaya muhtaç kadına hizmet
vermektedir.
Geleceğimizin mirasçıları olan
çocuklarımız için politika ve projelerimizi de büyük titizlikle
geliştirmekteyiz. Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal
Programı 2017den bu yana başarıyla uygulanmaktadır. Risk
altında bulunan çocuklarımız için koruyucu ve önleyici hizmet
sunan mobil çocuk sosyal hizmet birimleri faaliyete geçirilmiştir.
Okullara devamsızlığı olan, dilencilik
yaptırılan, ihmal, istismar, suça sürüklenme gibi risk altındaki
çocuklara yönelik tespit ve müdahale çalışmaları yürütülmekte,
bu hizmetle 17.076 çocuğa ve 11.030 aileye rehberlik hizmeti
verilmiştir. Engelli vatandaşlarımız için, 2019 tarihi
itibarıyla 352 bakım merkezinde 26.843 engelli bireyimize
yatılı bakım hizmeti sunulmaktadır. Hâlihazırda 52
ilimizde 68 adet gündüz yaşam merkezi hizmet vermektedir, 2020
yılı itibarıyla tüm illerimizde hayata geçirilmesi
hedeflenmektedir. 2002 yılında devletimizin engelli memur
sayısı sadece 5.772 iken AK PARTİ hükûmetleri döneminde atanan
engelli memur sayımız 55 binin üzerine çıkmıştır.
2002 yılında 4 adet olan sosyal yardım programı
sayısı bugün 43e çıkarılmıştır. Sosyal
yardımlar hızlı, kapsamlı, zahmetsiz hâle getirilerek
Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi hayata geçirilmiştir.
On yedi yıldan bu yana,
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın önderliğinde yeni Türkiye'nin
inşasında birçok sorunun üstesinden geldik. Çocuklarımıza
daha müreffeh bir ülke bırakmak için daha yapacak çok işimiz var.
Durmak yok yola devam diyor, 2020 yılı
bütçesinin ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, şahsım ve AK
PARTİ Grubumuz adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi de Sivas Milletvekili
Semiha Ekinci konuşacak.
Buyurun Sayın Ekinci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız, görev alanı açısından
engellimize, yaşlımıza, kadınımıza,
çocuğumuza, işçimize, işverenimize, şehit yakınımıza,
iş arayanlarımıza, kısacası ülkemizin tüm kesimlerine
hizmet veren, dokunan bir Bakanlığımızdır. Bu nedenle,
beş dakika içerisinde, yapılan çalışmaları anlatmak da
imkansızdır. Bu açıdan sadece birkaç konuyu buradan anlatmaya
çalışacağım.
Son on yedi yıla baktığımız
zaman, sosyal yardımlarımızın hem niteliğini hem de
niceliğini geliştirmiş durumdayız .Bu süreçte 308 milyar
liralık yardım yapılmış olup 2002de yıllık
1,3 milyar TLlik bir sosyal yardım yapılırken 2018de bu rakam
43 milyara kadar yükselmiştir. Yine 2002 yılında 4 tür sosyal
yardım verilirken bugün 43 farklı türde sosyal yardım
uygulanmaktadır. Bunlardan bazılarına değinecek olursak;
2002 yılında 24 TL olan engelli aylığı, 2019
yılında yüzde 40 ila yüzde 69 oranında engeli olanlarda 509 TL,
yüzde 70 ve yüzde 100 arasında engeli olanlarda da 763 TL olarak
uygulanmaktadır. Engelli bireylerimizin ve ailelerinin yanında
olduğumuzu her zaman hissettiriyoruz.
2005 yılında evde bakım ve
yardım hizmeti hayata geçirilmiştir. Kadınlarımıza
yönelik doğum yardım parası ödemeleri: Bütün doğan bebekler
için annelerimize 1inci çocuk için 300 TL, 2nci çocuk için 400 TL, 3üncü
çocuk için 600 TL verilmeye başlanmış; aynı zamanda
ebeveynlerden birine çocuk ilköğretim çağına gelene kadar
kısmi süreli çalışma imkânı getirilerek çocuklarıyla
daha fazla vakit geçirmeleri sağlanmıştır. Yine kadın
işçilere analık izninin bitiminden itibaren 1inci doğumda 60
gün, 2nci doğumda 120 gün ve sonraki doğumlarda da 180 gün süreyle
yarı zamanlı çalışma hakkı getirilmiştir.
Kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı
2002 yılında yüzde 28i bulmuyor iken, bugün bu oran yüzde 35e
ulaşmıştır.
65 yaşını geçmiş büyüklerimizi
de unutmayarak üç ayda olacak şekilde 640 TL yardım sağlanmakla
birlikte, ücretsiz ulaşım imkânı da getirilmiştir.
İhtiyaç sahibi ailelerimize sosyal konut tahsisi de
yapılmaktadır.
Çalışma hayatına yönelik son on yedi
yıldaki gelişmelere baktığımızda ise birkaç
başlık altında ifade etmeye çalışacağım:
İşçi ve işveren sendikalarına üyelik işlemlerinde
noter şartı kaldırılmıştır. Kadın istihdamı
alanındaki mevcut sorunların tespiti ve bu sorunların
giderilmesine yönelik ilgili tüm tarafların gerçekleştirdiği
çalışmaları izlemek, değerlendirmek, koordinasyon ve
iş birliğini sağlamak üzere Kadın İstihdamı
Ulusal İzleme ve Koordinasyon Kurulu 2010 yılında
oluşturulmuştur. İş yerlerinde psikolojik tacizi önlemek
üzere tüm tarafların katılımıyla Psikolojik Tacizle
Mücadele Kurulu 2011 yılında kurulmuştur.
Ülkemizin istihdam politikalarına yön vermek
üzere Ulusal İstihdam Stratejisi yürürlüğe konmuştur.
Dezavantajlı Kişilerin Sosyal Entegrasyonu İle İstihdam
Edilebilirliklerinin Geliştirilmesi Projesiyle 48 ilde 137 projeye 23
milyon avro tutarında hibe desteği sağlanmıştır.
Net asgari ücret 2002 yılında aylık
184 lirayken 2019 ocak ayında 2.020 TLye
çıkarılmıştır
Burada, emeklilerimize yapmış
olduğumuz maaş artışları ve
sayamadığımız birçok yenilik hükûmetlerimiz döneminde
yapılmıştır. Bu çalışmalar için, başta
Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, görev yapan tüm bakanlarımıza
sonsuz teşekkür ediyorum. Her zaman Halka hizmet, Hakka hizmet
prensibimizle yolumuza devam edeceğimizi belirtiyor, 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
Ayrıca, buradan, hafta sonu yapacağı
maçta lider Sivassporumuza başarılar diliyor, yiğitler
diyarı, yiğidolar diyarı, sultan şehrimiz, Sivaslılar
adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Evet, şimdi de AK PARTİ
Grubu adına son konuşmacı Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz
Gürele ait.
Buyurun Sayın Yılmaz Gürel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA VİLDAN YILMAZ GÜREL
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mesleki
Yeterlilik Kurumunun 2020 yılı bütçesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere, uluslararası
alanda güçlü ve saygın bir ülke olmanın ölçütlerinden biri
sağlıklı ve istikrarlı gelişme gösteren, güçlü bir
ekonomiye sahip olmaktır. Şüphesiz, bunu sağlayabilmenin en
önemli parametrelerinden biri de birbiriyle uyumlu mesleki eğitim ve
istihdam politikalarının uygulanması, istihdam edilebilir
niteliklere sahip yeterli sayıda iş gücünün yetiştirilmesidir.
Bu hususta, on yedi yıllık Nereden nereye? dedirtecek
başarılı iktidar serüvenimizde Sayın
Cumhurbaşkanımızın Nitelikli iş gücüne ve
eğitime yatırım yapmak, aynı zamanda, mesleki eğitim
ve istihdam politikaları arasındaki uyumu temin etmek
zorundayız. söylemleriyle hükûmetlerimiz iş dünyasının
ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan nitelikli iş gücüne sahip
olmanın avantajlarının da farkında olarak çalışma
hayatı ve buna bağlı entegre ettiği eğitim modelleri
oluşturulmuştur. Buna istinaden, 2006 yılında Ulusal Meslek
Standartları ve Yeterlilikleri oluşturularak akredite sınav ve
belgelendirme sistemiyle çalışma hayatına nitelikli eleman
kazandırma misyonu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımızın ilgili kuruluşu Mesleki Yeterlilik
Kurumuna tevdi edilmiştir.
İstihdam oluştururken dahi önce insan,
önce güvenlik, nitelik ve kabiliyet anlayışıyla Mesleki
Yeterlilik Belgesi zorunluluğu getirilmiştir. Mesleki Yeterlilik
Belgesi, bir kişinin iş sağlığı ve güvenliği
tedbirlerini de alarak mesleğini bildiğini ve doğru bir
şekilde icra ettiğini teyit eden uluslararası akredite belgelerdir.
Bu belge, Mesleki Yeterlilik Kurumu kanalıyla, 360 derece kamera
kaydı altında, gerçek iş ortamında, gerçek ekipmanlarla,
tarafsız gözetmenler eşliğinde, teorik ve pratik olmak üzere iki
ayrı sınav şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle,
mesleki yeterlilik sınavları uluslararası kurum ve
kuruluşların da takdirini kazanmış, model olarak
alınmaya başlanmıştır. Bugün 143ü tehlikeli meslek
olmak üzere toplam 146 meslekte Mesleki Yeterlilik Belgesi iş gücümüzün
ehliyeti hâline getirilmiştir. Bu cihetle, yeterlilik belgesi
zorunluluğu iş dünyası ve çalışanlarımız tarafından
memnuniyetle karşılanmaktadır. Üstelik, Mesleki Yeterlilik
Belgesi zorunluluğuyla takribî 620 bin kişiye 510 milyon TL
tutarında sınav ve belgelendirme desteği vermek suretiyle
çalışanlarımıza ve işverenlerimize mali yük
getirmediğimizin de altını çizmek istiyorum.
Önem arz eden diğer bir konu da ülkemiz
eğitim öğretim ve yeterlilik sisteminde reform yaratan Türkiye
Yeterlilikler Çerçevesinin Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından hayata
geçirilmiş olmasıdır. 2017 yılında Avrupa Komisyonu
tarafından kabullenilmesiyle de ülkemizde verilen diploma ve belgelerin
kalite güvencesi sağlanmış, aynı zamanda ülkemiz, Avrupada
yeterlilik çerçevesini oluşturan sayılı ülkeler arasında
yerini almıştır. Özetle, çalışma hayatının
beklentilerini karşılayacak nitelikli iş gücünün
oluşturulması amacıyla kamu ve sosyal tarafların
yönetiminde eşit olarak yer aldığı, ortak çalışma
kültürünün başarılı bir şekilde uygulandığı
Mesleki Yeterlilik Kurumu, kurum kültürü ve personel rejimiyle ülkemizin örnek,
saygın ve en başarılı kurumlarındandır. Son
olarak, 2009-2019 yılları arasında 850 bin
vatandaşımız mesleki yeterlilik belgesi almıştır.
Hem Bakanlığımızın hem de Kurumumuzun âdeta bir
seferberlik ruhuyla ortaya koyduğu azim sonucunda 2019 yılında
iş gücüne katılım oranı yüzde 54, istihdam oranı yüzde
47 olarak gerçekleşmiştir. Elhasıl, bu belgenin kişinin
iş sağlığı ve güvenlik tedbirinin emaresi olarak
mesleğinde aranan eleman olduğuna işaret edilmiştir.
Ancak bizim 2023 Türkiyesi için hedeflerimiz çok
daha fazla. Değerli arkadaşlar, hatta bizim 2053 ve 2071 Türkiyesi
için büyük projelerimiz ve hayallerimiz var. Bu sorumluluk doğrultusunda
çalışmaya ve yola devam diyoruz. İnsanı merkeze alan bir
anlayışın ve hangi alanda olursa olsun, insanı yaşat
ki devlet yaşasın düsturunu benimsemiş bir Hükûmetin temsilcisi
olarak gerek üzerinde söz aldığım Mesleki Yeterlilik Kurumunun
bütçe görüşmelerinde gerek hatip arkadaşlarımızın konu
edindiği kurum ve kuruluşların çalışmalarını
ve gayretlerini tebrik ve takdir ediyorum.
2020 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yılmaz Gürel.
Böylece Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına konuşmalar tamamlanmış oldu.
Şimdi, sıra İYİ PARTİ Grubunda.
İlk söz, Denizli Milletvekili Yasin Öztürke
aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kararnameler yoluyla Meclisin yasama yetkisine fiilen ortak olunan, yetkileri
kısıtlanmış, denge ve denetim mekanizmaları yok
edilmiş, bütçe yapma hakkı ve yetkisi fiilen elinden
alınmış Meclisimizde Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi tarafından hazırlanan 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde Nükleer Düzenleme Kurumu üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin 2020 yılına yönelik gelir gider,
borç harç, faiz açığı fazlası hesaplarını masaya
yatıracağımız bütçe görüşmelerinde, TÜİKin
kılıfını hazırladığı gerçek enflasyon
altında ezilen dar gelirlilerimize, Her üniversite bitiren iş
bulacak diye bir şey yok. denilerek umudu elinden alınan
gençlerimize, sağlık hakkı bile yok sayılan EYTlilerimize,
parası simit almaya bile yetmeyen asgari ücretlilerimize, tarlasına
küsmüş çiftçilerimize, hayvanını kesmiş besicilerimize,
fabrikasını kapatmış sanayicilerimize, kepenk kapatan
esnaflarımıza, İki üniversite mezunuyum, iş
bulamıyorum. diye dert yanana, Kocan ne iş yapıyor? diye
sorulan kadınlarımıza, iş bulma umudu
kalmadığı için iş aramaktan vazgeçen işsizlerimize,
torununa verecek harçlığı bile olmayan emeklilerimize,
atanamayan öğretmenlerimize, Ucuz bebek bezi nereden bulurum? diye
market market indirim takip eden eli öpülesi analarımıza,
iktidarın borcunu bugünden üstlenen doğmamış bebeklerimize,
velhasıl yapılan bütçeden etkilenen tüm
vatandaşlarımıza selam olsun.
Değerli milletvekilleri ve kendi bütçelerini de
doğrudan ilgilendirdiği için görüşmeleri ekran başında
izleyen kıymetli vatandaşlarımız; bütçede kimi muhatap
alacağımızı da şaşırdık. Hükûmet desek
bakanın siyasi sorumluluğu yok, bakan desek eline verilen programı
uygulamakla sorumlu, bürokrat zaten topu taca atmış. O zaman tek
adamı muhatap alıp nükleer enerji inadından bahsetmek
durumundayız.
Şu an için, 3154 sayılı Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanuna göre -şu an için diye özellikle diyorum, yarın
bir talimatla bu kanun da değiştirilebilir- Bakanlığın
kuruluş amacı şudur: Enerji ve doğal kaynaklarla ilgili
hedef ve politikaların ülkenin savunması, güvenliği ve
refahı, milli ekonominin gelişmesi ve güçlenmesi doğrultusunda
tespitine yardımcı olmak, enerji ve doğal kaynakların bu
hedef ve politikalara uygun olarak araştırılmasını,
geliştirilmesini, üretilmesini ve tüketilmesini sağlamaktır.
Bir de görev tanımında yer alan bazı
öne çıkan cümleleri paylaşmak istiyorum: Enerji ve doğal
kaynakların ülke yararına ekonomik gelişmelere uygun olarak
araştırılması. Kamu ihtiyaç, güvenlik ve yararına
uygun olarak genel politikaların tespit edilmesi. Yani, neymiş?
Enerji politikası oluşturulurken öncelikle ülke yararı ve kamu
yararı dikkate alınacakmış.
Bir de her bütçe sunumunda arkasına
saklanılan afili bir cümle var ki evlere şenlik: Enerjide
dışa bağımlılığı
azaltacağız. Tabii ki bir ülkenin tam
bağımsızlığı ekonomide de enerjide de kendi
kaynaklarını kullanabilmekle mümkündür, gerisi slogan
bağımsızlığıdır ki şu an iktidar
sayesinde ülkemizin düştüğü durum tam olarak budur. Enerjide
dışa bağımlılıktan kurtulmayı değil,
nükleer inadıyla doğal gazda yıllarca Rusyaya, İrana
göbekten bağlandığımız gibi şimdi de nükleer
enerji santrali sorunuyla Katolik nikâhı benzeri bağlantılar
kuruyoruz. İhtiyacımız mı var? Türk milletinin takdirine
bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, Enerji
Bakanlığı olmuş slogan bakanlığı.
Tutturmuşlar Yeni Türkiye diye başlayan cümleler kurmak
Yeni
Türkiye lafı arkasındaki eleştiri hakkım saklı kalmak
kaydıyla, kurdukları sloganik cümlelere bir bakalım: Yeni
Türkiyede güven var. Peki, neye güveniliyormuş? İthalat
altyapısına. Yeni Türkiyede tasarruf var. Peki, neyin
tasarrufuymuş? Ulaşım, konut ve sanayideki
verimliliğiyle... Evet, bir tasarruf var; vatandaş, yapılan
zamlardan sonra, soğuktan donmamak için battaniyeye bürünerek doğal
gazdan tasarruf yapıyor. Evet, vatandaş, karanlıkta oturma
pahasına elektrikten tasarruf yapıyor.
Sloganlara devam edelim: Yeni Türkiyede güç var.
Güç neymiş? Kendi bölgesinden en uzak coğrafyalara kadar enerji ve
doğal kaynaklar alanındaki yatırımlarıyla diyorlar
ama hemen ardından da ekliyorlar: Enerji ve doğal kaynaklar
alanındaki ithalat faaliyetleri. Yeni Türkiyede teşvik var. Evet,
var, bütün yandaşlara teşvik var. Yeni Türkiyede potansiyel var.
Evet, Türkiyede her alanda potansiyel var ama potansiyeli
değerlendiremeyen ya da yandaşlarına değerlendiren bir
iktidar var.
Değerli milletvekilleri, geçen sene yine bütçe
görüşmeleri sırasında, ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı
olan, Türkiyenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı
sağlayacak olan her türlü projeye, millî güvenliği de ilgilendiren
devlet politikalarına, sahibi kim olursa olsun destek vereceğimizi
bildirmiş ama asla yerli ve millî olmayan, üstelik de kamu ve ülke yararı
bulunmayan nükleer enerji konusunda da Hükûmeti uyarmıştık;
geçen seneden bu yana değişen hiçbir şey yok. Hükûmet, kaza
riski, çözüm bulunamayan nükleer atık sorunu ve yüksek maliyetine
rağmen siyasi inat hâline getirdiği nükleer enerji konusunda her türlü
yüksek bütçeli, bol akçeli projeyi takip etmeye, kafa karıştıran
hususları da tekrar etmeye kararlı görünüyor.
Bakınız, Sayın Enerji Bakanı ne
diyor: Akkuyuda Ruslarla, Sinopta Japonlarla, üçüncüyü de Çinlilerle
çalışıyoruz. Japonlarla devam eder veya etmeyiz ama biz yine
Sinop özelinde, yerle alakalı çalışmalarımıza ve buna
ilişkin birtakım izinlerin alınmasına devam ediyoruz.
Sinopta nükleer projeden vazgeçmiş değiliz. Sayın Cumhurbaşkanı
ne diyor: Nükleer enerji bizim 2023 hedeflerimizden biri. Sinop nükleer
santralinin istediğimiz gibi ilerlememesi üzücü. Bu çerçevede,
uluslararası partnerlerimizle çalışmaya devam ediyoruz. Bu iki
açıklama üzerine olanı söyleyelim: Sinopta kurulması gereken
santral projesi Japonlara pahalı geldi. Baktılar, ekonomik durum
belirsiz, firmalar batıyor, Allahtan vazgeçtiler. Japonlar vazgeçti ama
gördüğünüz gibi, iktidar vazgeçmiyor, nükleer inadı uğruna yeni
ortaklar arıyor.
Hükûmetin kurmayı düşündüğü,
kesinlikle yerli ve millî olmaktan uzak diğer santral projesi Çinliler
üzerinden yürüyecek gibi görünüyor. Akkuyuda, geçmişi nükleer konusunda
sabıkalı Ruslar; diğerinde Çinliler.
Enerji açısından dışa
bağımlılığı azaltmaya çalışırken,
bu defa da muhtemelen millî güvenlik açısından dışa
bağımlı hâle geleceğiz. İlerleyen süreçte,
geçmişte olduğu gibi, en ufak bir uçak krizinde domates
ihracatımız bile ekonomik açıdan sıkıntılı
hâle gelirken, elin gâvuru yüzde yüz kendisine ait olan enerjisini bize mi
verecek? Çinlilerin Doğu Türkistanda yaptığı zulme
sırf bu sebepten mi ses çıkarmıyorsunuz? Bunu sayın
milletvekillerine söylüyorum, umarım iktidar anlar yani kızım
sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Evet, konumuz nükleer enerji. Dünyanın her
yerinde nükleer enerjinin önemi ve üstlendiği rol giderek azalıyor.
Nükleer santrallerin dünyada elektrik enerjisi üretimindeki payı 1996
yılında yüzde 15 iken, bugün bu oran yüzde 10lara kadar
gerilemiştir. Dünyada çalışabilir durumdaki reaktör
sayısı, 2018 sonu itibarıyla, 454tür. Bu çalışabilir
durumdaki reaktörlerin bazıları ise uzun süredir atıl
durumdadır. Bunun en iyi örneği Japonyadadır. Japonyadaki
kırk iki çalışabilir reaktörden sadece 9 tanesi
çalışabilmektedir. Çalışabilir kelimesi ise nükleer
taraftarlarının bu kelimenin arkasına saklanarak durumu kurtarma
çabalarıdır. Bu bile gerçek durumu kurtaramamaktadır.
Şimdi, bizdeki duruma bakalım: Siyasi inat
uğruna, 3 Nisan 2018 tarihinde gece 22.00 civarında Rus Devlet
Başkanı Vladimir Putin
Türkiyeye gelmeden iki saat önce, apar topar Akkuyu Nükleer Santraline
inşaat ruhsatı verildi. Bilirkişi ve ÇED raporlarında onca
eksiğe rağmen 4 Nisanda da ilk ünitenin inşaatına
başlandı. Nükleer santral kurulan bölge, AFADın diri fay
sistemleri içinde gösterdiği Ecemiş fay hattı üstünde. Akkuyuda
kurulacak nükleer santralin 20-25 kilometre yakınından geçen
yaklaşık 300 kilometre uzunluğundaki Ecemiş fay
hattının sismik karakteri ciddi kaygılar oluşturmakta. Bu
depremlerin tekrarlanma aralıklarının ve mesafelerinin uzun
olması, meydana gelebilecek depremlerin ve tsunami etkisinin göz ardı
edilmemesi gerekmektedir. Ne diyelim; Allah korusun, Allah muhafaza.
Bu arada Akkuyu Nükleer Santralinin 1inci
reaktörünün temel yapısı betonunda 2 kez çatlamalar meydana
geldiği, oluşan çatlakların inşaatları denetlemekle
yükümlü olan TAEK tarafından tespit edildiği ve bu çatlakların
betonla doldurulduğu da dikkate alınması gereken ayrı bir
konudur. Bilindiği gibi, temel çatlağı, çok önemli bir teknik
konu olup gerçek nedeni bulunup gerekli tedbirler alınmaz ise üzerine
yapılacak yapının güvenilmez olmasına neden olur. Bir
nükleer santralin temelinin güvenilmez olması ise kesinlikle kabul
edilebilecek bir husus değildir ve bir felakete neden olacağı
kesindir. Bu arada TAEKin ve hatta Rus ortağın kabul ettiği
çatlağı Enerji Bakanımız kabul etmiyor, Kesinlikle böyle
bir şey söz konusu değil. diyen Bakana ya birileri yalan söylüyor ya
da -daha da kibar söyleyeyim- doğruyu çarpıtıyor ya da -dilim
varmıyor ama- Bakan doğruyu söylemiyor. Allah korusun, Allah
muhafaza.
Bir diğer konu ise nükleer atık meselesi.
Akkuyu Nükleer Santrali faaliyete geçtikten sonra, yurt dışına
çıkarılan nükleer atığın önemli radyoaktifleri
alındıktan sonra kalan nükleer atığı geri getirme hakkı
tanınmış bulunuyor. Denizlere boşaltılan soğutma
sularının sadece birkaç saniye radyoaktif kalabildiği ve
akabinde tümüyle arınmadığından tehlike
oluşturduğu ifade edilmektedir. Söz konusu soğutma suları,
doğal alanlara boşaltılmadan önce reaktör ve yüzlerce metrelik borulardan
geçmektedir. Bu sulara reaktörden ve boruların kendisinden radyoaktif
kurşun, krom, kobalt parçacıkları karışmaktadır,
bunların radyoaktifliği ise yıllarca sürmektedir. Radyasyon
sızıntısı için nükleer santrallerde bir kaza olması şart
değil. Reaktörün normal, günlük çalışma düzeni içinde insan ve
çevre sağlığına son derece zararlı olduğu
Radyasyon doğaya rutin olarak
verilmektedir. Kısacası, bir nükleer santral sorunsuz
çalışması sırasında insanları ve doğayı
zehirlemeye devam etmektedir. En temiz ve güvenilir enerji nükleer enerjidir.
söylemini de neredeyse tüm dünya yalanlamaktadır. Dünyada pek çok ülke
nükleer enerjiyi terk etmektedir. Almanya, İsveç, Belçika, Hollanda,
İspanya gibi ülkeler tarih vererek santrallerini ya kapatmışlar
ya da ömrü dolanların yerine yenisini sipariş etmeyeceğini
bildirmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği
ülkeleri atıkları için milyarlarca dolar, euro harcamaktadır.
Gayriahlaki bir tavırla, atıkları için başta Hindistan
olmak üzere, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri nükleer
çöplük olarak seçmektedirler. Türkiye de bu ülkelerden birisidir.
Kıymetli milletvekilleri, şimdi sözü
Enerji Bakanına bırakacağım; bakın, elektrik üretimi
konusunda neler demiş: 2019un ilk on ayında üretilen elektriğin
yüzde 36sının kömürden, yüzde 17sinin doğal gazdan, yüzde
46sının ise yenilenebilir enerji kaynakları ve diğer
kaynaklardan üretildiğini ve dünya ortalamasının da üzerinde
olduğunu söylemiş. Bu sözler karşısında
diyebileceğimiz tek şey, o zaman nükleer enerji inadı niye? Ya
Enerji Bakanı elektrik üretimi konusunda doğruyu söylemiyor ya da
nükleer enerjiye ihtiyacımız olmadığı, hatta
başka kaynaklardan da elektrik üretebildiğimizi vurgulayarak bir
itirafta bulunuyor ama talimatı büyük yerden alınca eli kolu bağlanıyor.
Değerli milletvekilleri, gelelim yerli enerji
ortağı Rus ortağın durumuna. Akkuyu Nükleer Enerji tamamen
Rus şirketlerinin yönetiminde ve Rus şirketleri tarafından
inşa edilmektedir. Herhangi bir teknoloji ortaklaşması
mevzubahis değildir. İddia edildiği gibi Akkuyu NGSyle
Türkiyeye nükleer teknolojinin gelmesi gibi bir iş birliği söz
konusu değil ve Rosatom açısından böyle bir planlama
yapılmamaktadır. İki hükûmet arasında imzalanan
anlaşma uyarınca hisselerin en az yüzde 51i Rus şirketlere ait
olacak, yüzde 49a varan hisseler dış yatırımcılara
satılabilecektir. Rus şirketine verilmesi gereken izinler 2010 Akkuyu
Nükleer Güç Santralinin yapılmasına ilişkin hükûmetler
arası anlaşmanın onaylanmasını uygun bulan kanunda
belirlendiği şekilde her türlü kolaylık gösterilerek
sağlanmaktadır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali yapımı
stratejik yatırım ilan edilerek Türkiyede
yatırımcılara tanınan en üst düzey teşviklere mazhar
olmakta, bir an önce yapılması içinde her türlü idari tedbir ve
yapılanma hızla yerine getirilmektedir. Proje şirketi başta
gelir vergisi ve KDV olmak üzere vergi indirimi ve muafiyetten yararlanmakta,
gümrük vergileri ve harçların ödenmesinden de muaf tutulmaktadır.
Bir de alım garantisi sorunu var. Biliyorsunuz,
bu Hükûmet hangi konuda alım garantisi verdiyse vatandaşa bedel
ödemeye hazırlanın demektir. Otoyollar, köprüler, havaalanları
Hazine garantisi üzerinde yükseliyor. Ulaştırmada battık, al ya
da öde anlaşmalarıyla doğal gaz alımlarında
battık, Hükûmet öyle cömert ki galiba Battı balık yan gider,
nükleerde de batsak ne olur? diye düşünüyor.
Rus devlet şirketi Rosatom tarafından 20
milyar dolarla kurulan 4.800 megavat gücündeki Akkuyu Nükleer Güç Santralinin
üreteceği elektriğin yüzde 50si 12,35 sent/kilovatsaatten -ki KDV
hariç- TEDAŞ tarafından satın alınacak. Bu rakam esas alındığında
on beş yıl boyunca Akkuyu için ödenecek rakam 58 milyar doları
buluyor. Verilen teşvikleri, vergi muafiyetlerini burada hesaba
katmıyoruz bile.
Özetle, Ne pahasına olursa olsun. diye
diretilen bu santral Hükûmetin diğer millî ve yerli projeleri gibi
yabancı menşelidir ve tamamen, inşaatından santralin
kendisine ve üretilen elektriğine kadar Rusya tarafına verilen bir
enerji kapitülasyonudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk,
bağlayalım sözlerimizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Türkiye burada sadece
müşteri konumundadır; enerji fiyatları ve teknoloji transferi
bakımından Türkiyeye bir avantaj getirmemekle birlikte, Türkiyeye
daha önce iktidarın Rusya ve İranla yaptığı al ya da
öde anlaşmasının bir benzeri de bu santral için
yapılmaktadır.
Ne diyelim, son sözü Atsız ataya verelim o
zaman: Böyle düzen, böyle çağ, böyle devran kahrolsun!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Şimdi de konuşma sırası
Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplanda.
Buyurun Sayın Kaplan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ENEZ KAPLAN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bütçeleri üzerinde
İYİ PARTİ grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, enerjiyle ilgili
tartışmalar her zaman devam etmekte olup barışın ve
refah düzeyinin kaynağı olması gerekirken maalesef günümüzde bir
savaş sebebi olma durumunu devam ettirmektedir.
Ülkemiz, enerjide dışa
bağımlı ve bu sektöre her yıl milyarlarca dolar para
harcamaktadır. Enerji sektörü siyasi ve iktisadi açıdan stratejik bir
alan olduğu için, yüksek düzeyde dışa
bağımlılık Türkiye ekonomisi ve dış
politikası açısından büyük riskler teşkil etmektedir,
ettiğini hepimiz bilmekteyiz. Dışa
bağımlılığın azalmasıyla ilgili olarak yerli
ve millî çalışmalar yapmalıyız.
Enerji, günümüz dünyasında ülkelerin
gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli faktörlerden biridir.
Ürettikleri ve tükettikleri enerji göz önünde bulundurularak ne kadar
gelişmiş ülke oldukları anlaşılmaktadır.
Hayatımızın neredeyse her aşamasında;
ulaşımda, ısınmada, aydınlatmada, sanayi alanında
enerji ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarını, yenilenebilen
ve yenilenemeyen kaynaklar olarak gruplandırabiliriz. Bildiğimiz
gibi, yenilenemeyen enerji kaynakları; taş kömürü, linyit, petrol,
doğal gaz gibi fosil yakıtlardır. Güneş, rüzgâr, su ve
jeotermal kaynaklar da yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlara alternatif
olacağı düşünülmektedir. Yenilenebilir enerji
alanlarının araştırılması ve
geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar hızla ve yoğun bir
şekilde yapılmalıdır.
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları
potansiyeli ve çeşitliliği bakımından zengin bir ülkedir;
özellikle hidroelektrik, jeotermal, rüzgâr ve güneş enerjisi. Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki ülkemiz birçok ülkede bulunmayan jeotermal
enerji potansiyelinin yüzde 8ine, coğrafi konumundan dolayı önemli
bir güneş enerjisi potansiyeline, yer ve şekil özellikleri nedeniyle
önemli hidroelektrik enerji potansiyeline ve ciddi bir rüzgâr enerjisine sahiptir.
Ancak ülkemizin ihtiyacının büyük bir kısmı hâlen daha
fosil enerji yakıtlarıyla sağlanmaktadır.
Yenilenebilir enerji potansiyelinden daha fazla
yararlanmak amacıyla mevcut projeler hızla tamamlanmalı,
ülkemizin enerji iletim altyapısı güçlendirilmelidir. Ülkemiz
açısından, yenilenebilir enerji kaynaklarını
geliştirmek ve yenilenebilir enerjinin diğer enerji kaynakları
arasında payını artırabilmek, enerji kaynaklarını
çeşitlendirmek, yabancı kaynaklara olan bağımlılığını
azaltmak ve bu sayede enerji arz güvenliğini sağlamak adına son
derece önemlidir.
Değerli vekiller, Türkiyenin ilk nükleer
santrali olacak olan Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santralinin temeli
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin tarafından atılmıştır.
On beş yıl boyunca Akkuyunun üreteceği elektriğin yüzde
50sine 12,35 sent/kilovatsaat üzerinden alım garantisi verilmiş. Bu
da yaklaşık 35 milyar dolardan fazla bir fatura demektir. Buna göre,
Türkiye on beş yıl alım garantisi verdi ve bu alımların
en yüksek fiyatı 15,33 senti geçmeyecek; 12,35 sent ortalama
ağırlığı üzerinden olacak ve yıllara göre revize
edilecek.
Bir de diğer ülkelere bakacak olursak,
örneğin hidroelektrik için 3,5 sent, kömür için 1,8 sent, doğal gaz
için 3,42 sent harcayan Amerika Birleşik Devletleri nükleer için 2,13 sent
ödüyor. Geçmiş yıllara ait verilere göre hidroelektrik enerji üretimi
tesisi yapılması için kilovatsaat başına 1.500-2.000 dolar
harcanması gerekiyor ve bu fiyatlar tüm ülkelerin enerji maliyetlerinin
ortalamasına denk geliyor. Kömürle çalışan bir enerji tesisini
yapmak için ise kilovatsaat başına harcanması gereken maliyet
700 ile 1.000 dolar arası. Tüm bunların arasında en düşük
maliyetli olan ise doğal gaz; kilovatsaat başına 350-500 dolar
harcayarak bir tesis kurulabiliyor. Aynı güçte bir nükleer reaktörü kurmak
için ise kilovatsaat başına 3.500-5.000 dolar gibi bir maliyeti
gözden çıkarmamız gerekiyor. Bunları niye anlattım? Mevcut
iktidarın şehir hastanelerinde
karşılaştığı hatadan daha büyük bir hata bekliyor
enerjide ülkemizi.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği
ülkelerinde nükleer enerji kullanımına bakacak olursak, Avrupa
Birliği üyesi ülkeler enerji ihtiyacının yaklaşık
yüzde 30unu nükleer güçten karşılıyor. 14 ülkede toplam 130
nükleer santral bulunuyor. Almanya ise 8 nükleer santralde enerji üretiyor.
2011 yılında Japonyadaki deprem ve takip eden tsunami sonrası
Fukuşima Nükleer Santralinde yaşanan radyasyon
sızıntısının üzerine, Berlin yönetimi tüm reaktörleri
2022 yılında devre dışı bırakma kararı
aldı. Almanyadaki enerji üretiminin yaklaşık yüzde 13ü nükleer
güçten sağlanıyor. Yani çağdaş dünya ülkeleri nükleer
enerjiden kaçmaya çalışırken bizim iktidarımız yeni
enerji kaynağı bulanların sarıldığı gibi
nükleer enerjiye sarılıyor.
Değerli milletvekilleri, dünyada yenilenebilir
enerji kurulu kapasitesinin 2024 yılında geçen yıllara göre
yaklaşık yüzde 50 artarak 3.721 gigavata ulaşacağı
öngörülüyor. Yenilenebilir enerjinin çevre dostu olduğu herkesçe
biliniyor. Yenilenebilir enerji düşük veya sıfır karbon ve sera
emisyonu demektir. Fosil yakıtlar küresel ısınmaya neden
olmaktadır. Fosil yakıtlar iklim değişikliğinden ve
hava kalitesinin bozulmasından büyük ölçüde sorumludur, yüksek miktarda
sera gazı ve karbondioksit yayar ve yine, bu yakıtlar asit
yağmurlarına neden olarak atmosfere sülfür emisyonuna katkıda
bulunur. Oysa güneş ve rüzgâr enerjisi, çevreye zehirli gaz yaymaması
nedeniyle çevre dostu olarak kabul edilir. Yenilenebilir enerjinin
kullanılması fosil yakıta olan
bağımlılığı önemli ölçüde azaltmakta,
dolayısıyla hava kirliliğini minimum seviyeye getirmektedir.
Yenilenebilir enerji, gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlara olan
bağımlılığını önemli ölçüde azaltabiliyor.
Güçlü rüzgârlar, yeryüzünün altından kaynaklanan ısı, güneş
ışığı ve hareketli su uzun yıllar boyunca bir
ülkeye büyük ve istikrarlı enerji arzını garanti eder.
Yenilenebilir enerji bulunduğu bölgeye ekonomik katkı sağlar
çünkü geleneksel enerji kaynaklarından daha ucuz bir alternatiftir.
Yapılan çalışmalara göre, bu enerji kaynağının
devreye alınması için harcamaların en uygun olduğu ve bu
tesislerin yüksek bakım maliyetleri olmadığı için santral
sahiplerinin halka ucuz elektrik temin edebileceği belirtilmiştir.
Bunun hem üretici hem tüketici açısından avantajlı bir durum
olduğu görülmektedir.
Yenilenebilir enerji, başlangıcından
bu yana çoğu ülke ekonomisine yeni ve istikrarlı işler
kazandırmıştır. Örneğin, Almanya ve İngilterede
yenilenebilir enerji biçimlerinin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi
yönündeki çabalar sayesinde birçok yeni iş alanları
yaratılmıştır. Dünya yenilenebilir enerjiye
yönelmişken biz, yine geçmişten esinlenerek siyah beyaz
televizyonlarda yaşadığımız doyumsuz hezimetlere
mahkûmuz. Nükleer santraller bittiğinde yine bize diyeceksiniz ki: Biz nükleer
santral yapmasaydık, evlerinizde hâlâ mumla oturuyordunuz.
Sayın milletvekilleri, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumunun çatı ve cephe tipi güneş enerjisi sistemlerinde
uyguladığı lisanssız elektrik üretimi uygulaması
yaygınlaştırmalıdır. Türkiyede 10 milyon çatı
bulunmaktadır, lisanssız elektrik üretimi isteyen
vatandaşlarımızın ilk yatırımlarında KDV
uygulanmamalıdır. Aynı zamanda, yenilenebilir enerjiyle
ürettiği yerde tüketen vatandaşlarımıza da uzun vadeli ve
düşük faizli mikrokrediler sağlanmalıdır.
Güneş enerjisi sistemleriyle lisanssız
enerji üretiminde bahsettiğim kalemler desteklenmelidir; bu, büyük ölçüde
istihdam alanı sağlayacaktır. Güneş paneli üreten
fabrikalarımızın üretim bantlarının
artacağı, güneş enerjisi sistemi çatı projelerinde
kullanılacak olan kalemlerin birçok alanda piyasalara hareketlilik
sağlayacağı aşikârdır. Artık tükenmiş olan
beton siyasetiniz piyasalara hareket sağlayamayacak. Yeni model, çatı
tipi güneş enerjisi sistemlerini desteklemek olmalı,
vatandaşımızın enerji üretimi için elini taşın
altına sokması sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biraz da
seçim bölgemde gelişen olaylardan bahsetmek istiyorum. Her seferinde
Sağlıkta çağ atladık. diyorsunuz ya, Çerkezköy Devlet
Hastanesi merkezli ve 3 ilde gerçekleşen skandal olay maalesef ki
sağlıkta otokontrolün olmadığını gözler önüne
sermiştir. Hasta olmayana kırmızı reçeteli ilaç, engelli
olmayana engelli raporu
Bunun akabinde neler oluyor? 5 milyon TL üzerinde
vurgun yapan 59 şüpheli hakkında soruşturma şu anda yeni
başlamıştır. Yine, Çerkezköy Devlet Hastanesinde bir
vatandaşımız mamografi sonuçları doğrultusunda -meme
kanseri şüphesiyle- biyopsi yapılmasını istiyor ve hastane
bunu yapamayacaklarını, Çorlu Devlet Hastanesine sevk edeceklerini
söylüyor. Günler geçtikten sonra, Çorlu Devlet Hastanesine randevuya giden
hastamıza Biyopsi yapabilmek için gerekli medikal malzemesi yoktur, sizi
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Hastanesine sevk ediyoruz.
deniyor. Bu vatandaşımız -kanser hastası, biyopsi sonuçlarını
öğrenmesi için en az bir, iki ay geçiyor- kanser olup
olmadığını ancak öğrenebiliyor.
Tekirdağdaki sağlık sektörünün
sorunlarının hangisini ifade edeyim ki! Yeni yapılan Şarköy
Devlet Hastanesi her yağmur yağdığı zaman sular
altında kalıyor. Yandaşlarla doldurduğunuz Malkara Devlet
Hastanesi işlevsiz şekilde. Bir taraftan 5 milyonun üzerinde vurgun
yapan Çerkezköy Devlet Hastanesi, diğer taraftan, yeni
yapıldığından dolayı tıbbi cihaz malzemesi eksik
olan Kapaklı Devlet Hastanesi, doktor sıkıntısı çeken
Hayrabolu ilçemiz, Marmaraereğlisi ilçemiz, Muratlı Devlet Hastanesi
Bir de arkadaşlar -Çağ atladık. diyorsunuz ya- devlet
hastanesi olmayan 70 bin nüfuslu Ergene ilçemiz var.
Bir de eğitimden bahsetmek istiyorum ilimizle
ilgili. İlimiz, 2002-2003 yıllarında LYS sonuçlarına göre
13üncü sırada iken, 2013 yılında 31inci sıraya
düşmüştür; 2014te 54üncü sırada, 2015te 58inci sırada
bulunmuştur. 2018de YKS Türkiye sıralamasında ise ilimiz,
maalesef 66ncı sıraya gerilemiştir; bunun sebebi de sizin
Hükûmetinizin liyakatsiz ve yandaş yöneticiler atamasından
kaynaklanıyor.
Her konuşmamda belirttiğim gibi, vergi
vermede 8inci sırada olan Tekirdağımız hizmet ve
yatırım almada 40ıncı sıralarda. AKP hükûmetlerinin
ilimize yeteri kadar değer vermediği buradan belli olmaktadır.
Bütçenin ülkemize hayırlar getirmesini diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Söz sırası şimdi de Samsun
Milletvekili Bedri Yaşarda.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin, Ulusal Bor
Araştırma Enstitüsü bütçesi üzerinde Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, dünya bor
rezervinin yaklaşık yüzde 73lük bölümünü elinde
bulundurmaktadır. Türkiye'yi yüzde 7,7yle Rusya, 6,2yle ABD, 2,8le de
Çin takip etmektedir.
Türkiye, 4,5 milyar tonluk dünya bor rezervinin
yaklaşık 3,3 milyar tonluk bölümünü elinde bulundurmaktadır.
Maalesef, Türkiye, bor rezervinin yüzde 73lük bölümünü elinde
bulundurmasına rağmen, pazarın yaklaşık yüzde 59una
hitap etmektedir.
Dünyada yıllık bor tüketimi
yaklaşık 4 milyon ton civarındadır. Bu 4 milyon tonluk
dünya tüketimini dikkate aldığımız takdirde, dünyaya
yaklaşık sekiz yüz, sekiz yüz elli yıl yetecek miktarda bor rezervine
sahibiz, diğerleri de yıllık dünya tüketiminin
yaklaşık üç yüz elli yılına tekabül eden rezervlere sahip.
Bunun anlamı şu: Türkiye çok önemli bir
bor zengini durumundadır. Türkiye'nin rafine bor ürün üretim kapasitesi
2,7 milyon ton olup, 2019 yılı ilk altı ayında 1,018 milyon
ton rafine bor ürün üretimi gerçekleştirilmiştir. Buna
karşılık, dünya bor rezervi, dünya bor pazarı
yaklaşık 2,4 milyar dolardır. Türkiye'nin bu pazardaki payı
da 1,13 milyardır. Yani pazardaki payımız, maalesef, toplam elimizdeki
rezervlerle doğru orantılı değildir. Bor madenini,
diğer yakıtlara alternatif enerji ve yakıt kaynağı
olarak kullanabilir isek enerji konusunda Türkiye'nin dışa
bağımlılığını neredeyse
sıfırlamış oluruz. Bugün, Enerji Bakanlığının,
bütçesinin yaklaşık yüzde 50sini ithal ettiği göz önüne
alınırsa, bunları Bor Enerji, BOREN Araştırma Grubu
ciddi oranda tahlil eder ve bu enerji kaynaklarını üretebilirsek
enerji sorununu da ciddi oranda çözmüş oluruz.
Diğer taraftan, Türkiye'nin, bor madenlerinin
özelleştirilmesine, yabancı dayatmalara ve tasfiyelere asla ödün
vermemesi gerekiyor. Duyuyoruz ki bor madeninin de diğer
varlıklarımız gibi özelleştirilmesi düşünülüyor. Bu
konuda ülkemizin bor madenleri, millî çıkarlar ve hassasiyetler göz önünde
bulundurularak 2840 sayılı Kanundaki Bor madenleri devletçe işletilecektir. hükmü asla ve asla
değiştirilmemelidir. Bor, ülkemizin geleceğidir, stratejiktir,
asla ve kata özelleştirme kapsamına alınmamalıdır.
ETİ Maden, bor konusunda teknolojiler
geliştirmek ve araştırmalar yapmak için 2003 yılında
kurulan BORENle iş birliğine gidip Türkiyede özel bor ürünleri
üretecek teknolojileri, yerli bor sanayisini öncelikle kurmalıdır. Bu
teknolojiler konusunda devlet, özel sektör, üniversite eş güdümü
sağlanıp iş birliğine gidilmelidir. Doğal olarak,
Türkiye dışarıya satarak elde ettiği gelirin daha
fazlasını özel bor ürünleri alırken dışarıya
ödemektedir. Enstitü daha etkin bir şekilde kullanılmalı, yerli
yatırımcılara teşvik ve destek
sağlanmalıdır; iş dünyasıyla iş birliği
içerisinde çalışmalıdır.
Bu arada, Balıkesir Bandırmada, geçtiğimiz
ekim ayı içerisinde temeli atılan Karbür Üretim Tesisi de ülkemiz
açısından ümit vericidir ve 70 milyon dolarlık
yatırımın yirmi dört ay gibi bir sürede tamamlanması
planlanmaktadır. Ümit ediyoruz ki bu tesis bir an önce devreye
alınır, bu tür tesislerin sayısı da artar.
Yine, diğer taraftan, kilogram değeri
şu anda 1,3 ve 1,4 dolar civarında olan bir ürünün Karbür Üretim
Tesisinde işlem gördükten sonra katma değeri 500 ila bin kat
artmaktadır. Yani biz madeni nihai ürün hâline çevirdiğimiz zaman birim
değeri yaklaşık 500 ila bin kat artmaktadır. Bunu size
çarpıcı bir örnekle, sizin kulaklarınızda biraz daha yer
etsin diye şöyle söyleyeyim: Bugün hepimizin elinde bir cep telefonu var.
Bu cep telefonu yaklaşık 200 gram. Bu 200 gramlık cep telefonunun
değeri 1.200 dolara tekabül ediyor. Yani 5 tane cep telefonu 1 kilogram; 1
kilogramı da yaklaşık 6 bin dolar. Uluslararası arenada
-içimizde nakliyeci olanlar var, onlar da bilirler- 22 tonla
tırlarımız dolaşıyor, 22 ton yük taşıyor.
Yani biz, bir tırla 132 milyon dolarlık telefon ithal etmiş
oluyoruz. Bunun paralelinde, bizim en fazla ihraç ürünlerimizin
başında da demir çelik ürünleri geliyor. Bu demir çelik ürünlerinin
de uluslararası arenadaki değeri yaklaşık 500-550 dolar.
Yani 22 tonluk bir tırın ihracat rakamı 550 dolardan 12.100
dolar eder. 132yle mukayese ettiğiniz zaman bunun önemi şu: Biz bir
tır telefon almak için 10.900 tır demir satmak zorundayız. Her
seferinde bu kürsülerden ifade etmek istediğimiz bu. Bizler nihai ürün
üzerinde çalışmalıyız.
Diğer taraftan, Türkiye'nin özellikle maden
ürünleri ihracatı kilogram başına 17 senttir. Domatesin kilogram
fiyatını 5 TL olarak esas alırsanız, o da 83 senttir. Yani
biz, neredeyse 1 kilogram domates fiyatına 2 kilogram maden
satıyoruz. Dolayısıyla bu madenlerin nihai ürüne çevrilmesi
konusunda BORENden, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünden çok ciddi
beklentilerimiz var, onu da buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, yerli sanayimiz
gelişmediğinden şimdi biz ne yapıyoruz? Bu borun yüzde
3ünü iç pazara satıyoruz, yüzde 97sini de dış pazara
satıyoruz. Dış pazardan kastımız şu
Nerelere
satıyoruz bunu? Millî geliri yaklaşık 15 bin20 bin dolar
civarında olan ülkelere bizler bu bor madenimizi satıyoruz.
Türkiye'nin milli geliri de yaklaşık 8.700 dolar. Yani biz millî
gelirimizi, ekonomimizi büyütmediğimiz sürece iç tüketimi
artırmamız da mümkün görünmüyor. Borun tüketimi de ülkenin
geleceğiyle, büyümesiyle doğru orantılı.
Yine aynı şekilde -bugün bor çok
farklı sektörlerde kullanılıyor- yaklaşık yüzde 50si
cam sektöründe, yüzde 15i seramik sektöründe, diğer yüzde 15lik
kısmı tarım, yüzde 2 ve 3lük kısmı da deterjan ve
diğer ürünler için kullanılmaktadır. Türkiye, şu an için
100den fazla ülkede cam, tarım, seramik ve deterjan gibi sektörlerde
faaliyet gösteren 350den fazla müşteriye bu bor madenini
satmaktadır. Türkiye'nin en büyük satış yeri de Asya ve Pasifik
bölgeleridir. Tabii, bu satışla ilgili de ciddi problemler var.
Netice itibarıyla borun nihai tüketiciye ulaşması lazım.
Biz 10 kişilik bir satıcı grubu üzerinden bu pazarlara
ulaşmaya çalışıyoruz. Tabii, satıcı
sayısı az olduğu için uluslararası arenada rekabet gücümüz
de aynı oranda düşmektedir. Türkiye, özellikle bu ürünleri nihai ürün
olarak pazara sunmalı, pazarda tüketmelidir.
Şimdi biz hep madenlerden bahsederken
Mesela,
bugün Türkiye Kömür İşletmeleri de sadece ve sadece demir çelik
işletmelerinin yüzde 10luk ihtiyacını
karşılayabilmektedir. Yani bunun anlamı şu: Üretimiyle
ihtiyacının ancak yüzde 10unu karşılıyor ama buna
paralel olarak Türkiye Kömür İşletmeleri zarar ediyor. Yani bir
tarafta talep var, üretim yok, aynı zamanda da zarara devam ediyor.
Özellikle bu KİTler bu konuda ciddi bir elden geçirilmeli, yeni
teknolojilerle muhakkak yüzleştirilmeli. Yani bugün bizim kömür üretimimiz
de böyle, diğerleri de böyle. Birim üretim maliyetlerimiz yüksek
olduğu için, otomatikman kendi ürettiğimiz madenleri bile kullanmakta
yeterli seviyeye ulaşmamış oluyoruz.
Yine, tabii Madenlerimizi çıkaralım,
işleyelim. derken bir şeyi daha unutmamamız lazım, yerin
üstü her zaman yerin altından daha değerlidir. Biz bunu Kaz
Dağlarında gördük, ne manaya geldiğini hep beraber
yaşadık. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Ümit ediyorum ki, Samsunda da böyle bir ruhsat var, Şahin
Dağlarının akıbeti Kaz Dağlarının
akıbetiyle aynı olmaz ama görünen o ki bizim bütün bu
feryatlarımıza rağmen işlemlerde de bir geri adım yok.
İnşallah, Şahin Dağlarının akıbeti de Kaz
Dağlarının akıbetiyle aynı olmaz diyorum.
Bütçemizin Enerji Bakanlığımıza
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Yaşar.
Şimdi de söz sırası Balıkesir
Milletvekili İsmail Okta.
Buyurun Sayın Ok. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz 15 dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı bütçesinin Genel Kurul görüşmeleri
kapsamında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Maden ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen bütün aziz
milletimizin her bir ferdini ayrı ayrı canı gönülden selamlıyorum.
Öncelikle, malum, hava şartları,
soğuk algınlığından dolayı sesim çok kötü,
hepinizin kulağına mutlaka rahatsızlık verdiğine
inanıyorum, onun için, bu vesileyle affınıza
sığınıyorum.
Seçim bölgem Balıkesirde Yörsan, diğer
adıyla süt ürünleri fabrikası var. Yaklaşık iki
yıldır ciddi sıkıntılar içerisinde, şu an itibarıyla
da üretim durdurulmuş hâlde. Yaklaşık 300 emekçi
yıllarını buraya vermişler, bu kış gününde
akıbetleri meçhul, bir sonbahar gibi çaresizler. Sadece emekçiler
değil, maalesef binlerce süt üreticisi de milyonlarca liralık
alacağını tahsil edememişlerdir. Bu, bölgemiz için ciddi
bir sıkıntıdır.
Balıkesirimiz tarım ve
hayvancılıkla geçinen bir il ve tarım ve
hayvancılığa bağlı bir sanayisi var. İşte,
bu ekonomik kriz, Balıkesiri Türkiyedeki diğer illerden daha fazla
etkilemiştir. Benim, buradan, Sayın Bakanlardan Balıkesir
halkı adına özellikle istirhamım: Bu emekçilerin, hiç suçu
olmayan üreticilerin alacakları ne olacak; bunları birinci
ağızdan duymak istiyorum.
Şimdi, esas konumuza geçiyorum. Sayın
milletvekilleri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1925 İzmir İktisat
Kongresinde Yer altı ve yer üstü doğal
kaynaklarımızı kendimiz işleyeceğiz. ilkesine
istinaden 1935te Etibankı kurdurdu. Etibank, çok sonraları bor
elementiyle ilgili ciddi yatırımlar yaptı. 1960
yılında da bor üretimi ülkemizde başladı. 1964
yılında Bandırma Boraks ve Asit, Borik Fabrikalarının
temelleri atıldı. 1983 yılında yayımlanan 2840
sayılı Kanunla birlikte, Türkiyede bor ve bor ürünlerinin
üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini
gerçekleştirme görevi, devlete ait olan Eti Madene verildi. Biraz önce,
İYİ PARTİli hatip arkadaşlarım konunun önemli
kısımlarına değindiler, ben çok ayrıntıya
girmeyeceğim ama bazı şeyleri bir kez daha ifade etmek
istiyorum. Dünyadaki borun yüzde 70inden fazlası Türkiyede, Türkiyedeki
borun da yüzde 60ından fazlası Balıkesirde. Bor, hani bir söz
vardır ya aspirin gibi diye, her derde deva, borun
kullanılmadığı hiçbir alan yok. Evet, bir daha tekrar
ediyorum. Borun kullanılmadığı hiçbir alan yok, bu kadar
stratejik bir ürün.
Yerli ve millî savunmamız için hayati öneme
sahip olan Bor Karbür Tesisini Eti Madenin işletmesi gerekirken bu
işletmeye bir firma ortak edildi. Bu firma, Tank Palet
Fabrikasının verildiği firmadır. Ekim ayında da Balıkesirimizin
Bandırma ilçesinde temel atma töreni yapıldı, buraya kadar her
şey güzel; kanunen devletin yetkisinde olmasına rağmen, özel bir
şirket devletten daha fazla yüzdeyle, bu kadar stratejik öneme sahip bu
tesisin ortağı oldu ve bu tesisin ortaklarından biri de
Türkiye'nin tanıdığı şu meşhur BMC, Tank Palet
Fabrikasını alan firmalardan biri.
Şimdi buradan soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti
devleti bu kadar stratejik bir ürünü kendisi üretmekten âciz mi Sayın
Bakanım? Bunu Türk milleti adına, Balıkesirliler adına
soruyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Yarın -yine sorularıma devam ediyorum- bu
şirket bu kadar önemli, stratejik bir değere sahip olan bu
hisselerini yabancılara satarsa ne yapacaksınız? Kanuna
rağmen nasıl oluyor da bu şirkette birilerinin -hem de büyük
ortak olarak- işletme kurmasını sağlıyorsunuz. Biraz
önce AK PARTİli bir mevkidaşım çıktı, burada Her
şeye karşı çıkıyorsunuz. dedi. Her şeye
karşı çıkmıyoruz; memleket, millet adına ne
yapılıyorsa yanındayız ama 50 bin liralık şirket
kurup da bu stratejik ürüne ortak edilmesine ve tüyü bitmedik yetimin
hakkının gasbedilmesine karşıyız, bu da bizim
görevimiz. Sayın Bakandan bunları özellikle istirham ediyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar.)
Değerli milletvekilleri, bor -biraz önce de
söylediğim gibi- Türkiye için Allahın bir lütfu. Niye yol
yapıyorsunuz? Niye köprü yapıyorsunuz? demiyoruz, bu kadar
stratejik bir ürün için niye bir Silikon Vadisi gibi, AR-GE için,
araştırma için Türkiyede, Balıkesirde böyle bir tesis
kurmadınız? Bugüne kadar kurmadınız, bundan sonra kurmak
için adım atacak mısınız? İşte, Arap ülkelerinin
petrolü var diyoruz, doğal gazı var diyoruz; emin olun, bizim borumuz
onlarınkiyle kıyaslanamayacak kadar değerli ve Türkiye'nin
ufkunu açacak, özellikle enerjide dışa
bağımlılığının kurtuluş yolu olacak
böylesine stratejik bir ürün. Ama köprü için milyar dolarları, otoyollar
için -hem de geçme garantili, dövize endeksli- milyarları
yatırırken böyle bir stratejik ürün için neden yatırım
yapmıyorsunuz? Bunları soruyoruz ve bundan sonra da bu
yatırımları yapmanızı bekliyoruz.
Biraz önce arkadaşlarımız ifade etti,
bor gerçekten uç ürün hâline getirildiğinde, enerji açısından
değil, Türkiyeyi her anlamda uçuracak bir ürün. Arkadaşım biraz
önce, 200 gramlık bir telefonun nelere, kaç ton metale eş değer
olduğundan bahsetti. İşte bizler de boru, böyle, sanki taş
satar gibi satmak yerine, uç ürün hâline getirirsek, emin olun, o verilen
örneğin yanında, binlerce kat fazla değerli hâle gelecek.
Türkiye'nin geleceği adına, ne olur, bu konularda AR-GEler ve yatırımlar
yapalım, Türk milletini dışa bağımlılıktan
kurtaralım.
Bir de yine, özellikle, vicdan sahibi olduğuna
inandığım sizlere soruyorum: Ya, Türkiyede kamunun, devletin
yaptığı yatırımları şu bir elin
parmaklarını geçmeyecek kadar kişi alıyor. Türkiye
Cumhuriyeti devleti bu kadar âciz mi? Bu adamların başına bir
şey gelse, Hak vaki olsa, Türkiye batacak mı? İşte bu bor
da, Ethem Sancak da, maalesef, hukuk dışı bir şekilde,
kanuna aykırı olmasına rağmen, yine Tank Palette
olduğu gibi bu oyunun içerisine çekilmiştir.
Yine, bölgemle ilgili bir konuya değinmek
istiyorum ve özellikle, Sayın Bakana sorumu arz etmek istiyorum. Kaz
Dağlarında, malum, Türkiye ayağa kalktı, yabancı
-ülkenin ismini vermeyelim- bir maden şirketine Kaz Dağlarındaki
madenin çıkarılma yetkisi verildi. Bu çıkarılan
altının yüzde kaçı Türkiyede kalacaktı Sayın
Bakanım? Yanlış bilmiyorsak yüzde 2,5u. El insaf, el insaf!
Hani yolda bulan vermez derler ya, yüzde 2,5, yüzde 10, yüzde 20; niye biz bunu
yabancılara veriyoruz? Ve oraları gerçekten mahvettik, çevreyi
tarumar ettik. Bakın, şu Kaz Dağlarındaki -biraz önce
bahsettiğim- maden şirketinin bu bölgeyi ne hâle getirdiğinin
çok acı, çarpıcı örneği. Ormanları maalesef teröristler
yakıyor; PKKnın birtakım yan kuruluşları şu
ormanlarımızı yaktı, ciğerlerimiz yandı. Biz
devlet eliyle, kanunla yabancı bir şirkete
ormanlarımızı katlettiriyoruz; bunu vicdanlarınıza
havale ediyorum. Gelecek nesiller bizleri gerçekten affetmeyecekler.
Aslında söylenecek konu çok ama ben sözlerimi
toparlamak istiyorum. Biraz önce Türkiye, enerjisinin yüzde 44ünü
yenilenebilir enerjiden elde ediyor. dendi, bunun içerisinde HES de var, bunu
çıkardığımız zaman aslında rakamın hiç de
öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Allah bize bedavaya öyle
bir nimet vermiş ki, güneş. Almanya, Avrupa ülkeleri güneşi
neredeyse görmüyor ama bırakın devlet
yatırımlarını, artık teşviklerle herkes kendi
evinin elektrik ihtiyacını da karşılar durumda. Ben buradan
özellikle bakanlara çağrıda bulunmak istiyorum. Yeni yapılacak
binalarda ve özellikle kamu binalarında, her kurum kendi enerjisini kendi
üretecek şekilde, teşviklerle bu yatırıma zorlanmalı.
Almanya gibi ülkeler, enerjisinin yaklaşık yüzde 30undan
fazlasını sadece güneş enerjisinden sağlıyor. Biz de,
çok komik, nereden alıyoruz? Karbon yakıtlarından; ithalata
dayalı, dışarıya milyarlarca dolar akıtıyoruz.
Nükleer santraller
Yine, Her şeye
karşı çıkılıyor. deniliyor. Ya, nükleer santralin ne
demek olduğunu buradaki herkesin bildiğine inanıyorum. Bu,
delinin eline pimi çekilmiş bir bomba verilmesi gibidir. Bütün yetki
Rusyada; işçileri bile bizden değil, teknisyenleri bile bizden
değil. Böyle bir şey nasıl olabilir, buna aklımız
ermiyor. Önce, biz, güneş ve rüzgâr enerjisinden maksimum düzeyde -bu
potansiyelden- faydalanmalıyız. Sayın Bakanıma özellikle
sormak istiyorum: Biz güneş enerjisi potansiyelinin ve rüzgâr enerjisi
potansiyelinin yüzde kaçından faydalanıyoruz? Bundan sonraki
hedefimiz nedir? İşte, böyle eleştiriler
yaptığımız zaman bizlere de hemen, çok basitçe hain
damgası vuruluyor. Ülkenin, milletin menfaatini savunmak ne zamandır
hainlik oldu? Yer altı ve yer üstü zenginliklerinin yabancılara
peşkeş çekilmesi, tabiri caizse yerlilik ve millîlik mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ok, tamamlayalım
lütfen
İSMAİL OK (Devamla) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sesimle yeterince kulakları
tırmaladığıma inanıyorum.
BAŞKAN Estağfurullah, buyurun.
İSMAİL OK (Devamla) - Onun için,
hazırunu, başta sayın bakanlarımızı ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin kuruşunun tüyü bitmedik yetimin
hakkını gözeterek kullanılmasını talep ediyoruz. Bu
manada, bu milletin çıkarları adına, doğru işlerin
yanında ama yanlışların da her zaman
karşısında olduğumuzu yüce Meclisin huzurunda bir kez daha
ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ok.
İYİ PARTİ Grubu adına son
konuşmacı Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal.
Buyurun Sayın Vural Çokal. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL
ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının bütçesine baktığımızda
Sosyal Güvenlik Kurumuna yıl içinde yapılan aktarmalarla birlikte
ülke bütçesinin yarısını kapsadığını
görüyoruz. Denetimsizlik, artan işsizlik oranı ve sayıları,
her geçen gün artan göçmenler, yanlış uygulamalar nedeniyle SGKdeki
açık arttıkça artıyor. Aynı doğrultuda genel bütçeden
SGKye yapılan transferler de artıyor. Son on yılda bütçeden
SGKye 1 trilyon liraya yakın transfer yapıldı yani sosyal
güvenlik sistemimiz alarm veriyor. İktidar da bunun farkında ve
yaşanan sorunlara kılıf arıyor. Mesela, iktidara göre,
Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesinin bu kadar açık vermesinin
nedenlerinden biri hastaların son teknolojik sağlık ürünlerini
kullanmak istemesi, bir diğeri ise aktif ve pasif sigortalı
arasındaki dengesizlik yani çalışan sigortalılar ile
çalışmadan sosyal haklardan yararlananlar arasındaki dengenin
olmaması.
Bize göre ise sosyal güvenlik ve sağlık
sisteminde yaşanan sorunların nedeni yönetilememe, denetlememe,
kendisi için istediğini vatandaşlar için istememe, milyonlarca
göçmeni ülkeye alırken bunun ülke ekonomisine vereceği zararı
hesaba katmamadır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin en büyük
sorunu her geçen gün artan işsizliktir. TÜİK tarafından
açıklanan son istihdam verilerine göre işsizlik oranı yüzde 14
olarak gerçekleşmiş ve kayıt dışı istihdam
oranı ise yüzde 36,1 seviyesine yükselmiştir. Genç işsizlik ise
rekor kırarak yüzde 27,4e ulaşmıştır. Taşı
sıksa suyunu çıkaracak milyonlarca gencimiz işsiz, her 5 gençten
1i işsiz, ülke ekonomisine çalışarak katkı
sağlaması gereken gençlerimiz işsiz ve işsizlik SGKde
yaşanan açığı daha da arttırıyor.
SGK sisteminde yaşanan sorunların en
önemli nedenlerinden biri de kaçak olarak ülkemize giriş yapan milyonlarca
göçmenin durumudur. On milyonlarca lira bu göçmenler için direkt ödenirken SGK
yoluyla da bir o kadar ödeme dolaylı olarak yapılmaktadır.
Ben, ülkemizde yaşayan düzensiz göçmenlerin
sayısını ilgili kurumların da bildiğini
düşünmüyorum. Bakın, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak
üzere bizim dışımızdaki tüm devletler, hatta Arap devletleri
bile kendi sosyal güvenlik sistemlerine vereceği zarar; toplumsal hayata,
ekonomiye vereceği zarar nedeniyle göçmen kabul etmemek için her şeyi
yapıyor. Bizim ise maşallahımız var; adamlar
sınırlarımızdan elini kolunu sallaya sallaya ülkemize
geliyor. Haydi, Suriyelileri anladık; bu kadar Afganın,
Iraklının, İranlının, Ürdünlünün,
Libyalının, farklı ülkelerin vatandaşlarının bu
kadar rahat giriş yapabilmeleri normal mi diye sormak istiyorum? Kendi
vatandaşına sürekli kimlik kontrolü yapan güvenlik güçleri, yasa
dışı yollarla ülkeye girenlere neredeyse hiçbir işlem yapmıyor.
Değerli arkadaşlar, SGK sistemi maalesef
çöküyor; denetlenemediği için her yıl milyonlarca lira havaya
gidiyor. Sayıştay tarafından hazırlanan denetim
raporlarına yansıyan usulsüzlükler, denetim yetersizliğinden
kaynaklanan hatalar SGKnin düştüğü hâli gösteriyor. Aynı
hastanın aynı gün içinde aynı hastanede 10 ayrı
branşta muayene kaydı açabilmesinin izahı yoktur bu ülkede.
Ancak asıl abes olan, Sosyal Güvenlik Kurumunun aynı gün 10 ayrı
branşta yapılan muayenenin ödemesini yapmasıdır. SGKde
denetimsizlik öyle bir noktaya gelmiş ki baş ağrısıyla
giriş yapan hastaya doğum yaptırılıyor ve doğumun
parası alınıyor. SGK üst solunum yolları enfeksiyonu
tanısı konulan hasta için sezaryenle doğum ödemesi de
yapabiliyor; bu ödemeyi alanların da yapanların da yüce Türk adaleti
önünde hesap vermesi gerekmektedir.
Aslında SGK sistemimizin çok da
hakkını yemeyelim, hizmette sınır yok; dünya üzerinde
ölülere bile sağlık hizmeti veren tek sosyal güvenlik kurumu maalesef
bizim ki. 2018 yılında tam 411 kişiyi öldükten sonra muayene
edip ilaç vermişler. SGKmiz de ölüleri muayene edip ilaç vererek tıp
tarihine geçen bu hastanelerimize yaklaşık 1 milyon lira
tutarında ödeme yapmış.
SGK, raporlu olduğu için iş göremezlik
ödeneği verdiği doktorlara, raporlu oldukları dönemde ameliyat
yaptığı için de ödeme yaparak bu alanda da önemli bir
başarıya imza atmış. Hastane Bu doktorlar hasta, iş
yapamaz durumda. Sen SGK olarak buna iş göremezlik ödeneği veriver.
diyor, sonra da o doktorun iş göremezlik parası aldığı
dönemde ameliyat yaptığını iddia ederek Ey SGK, bu
doktorun ameliyatının parasını da ödeyiver. diyor ve SGK
de bunu yiyor, yemekle de kalmıyor, çatır çatır bu paraları
ödüyor. Kendi yatarak tedavi görürken aynı anda ameliyata giren
doktorlarımız bile var. SGK bu yetenekli doktorların da
hakkını ödüyor. Aynı gün içinde doktor hem ameliyat oluyor hem
tedavi masrafını SGKye yüklüyor hem de doktorun
yaptığı iddia edilen ameliyatın parası da bir güzel,
hastaneye ödeniyor.
Asıl üzüntü verici olay ne biliyor musunuz? Tüm
bu pespayelikler Sayıştay raporlarına
yansıdığında bir an önce kendini dolandıranlar
hakkında işlem yapması gereken SGKnin
Sayıştaycılara cevap vermeye çalışması
Bakın
raporlara; adam, başı ağrıyana doğum
yaptırıp para almış, SGK buna bahane arıyor.
Çok değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, bir
de EYT sorunu var bu ülkede. Sayın Cumhurbaşkanı ve partisi buna
kapılarını kapatsalar da bu sorun var. Kafamızı
gömerek hazırladığımız raporlarda sosyal güvenlik
sisteminin en önemli sorunu olan aktif sigortalı ile pasif sigortalı
arasında yaşanan dengesizliği yani emekli
sayılarını göstererek bu sorunu yok sayamayız. Bizler zaten
yok saymasına da izin vermeyiz. Biz erken yaşta emekliliği
savunmuyoruz, biz bir yasa geçmişe dönük işletilemez diyoruz, bir
kişi çalışma hayatına başladığı tarihte
geçerli olan kurallara göre emekli olmalı diyoruz. Her şeyden
önemlisi biz size, kendiniz için istediklerinizi vatandaşlarımız
için de isteyin diyoruz.
İktidar partisinin çok değerli
milletvekilleri, bir asgari ücretli bile hayatı boyunca devlete sizin
yandaş müteahhitlerinizden çok daha fazla vergi ödüyor. EYTliler,
devletine, şehir hastaneleri yapan müteahhitlerden çok daha fazla vergi
ödemiştir. Bir de bu insanlar emekli olunca aman aman bir para da
almayacaklar, çoğunluğu açlık sınırının
altında yaşayacak. Bakınız, 847 bin kişinin emekli
aylığı 1.000 liranın altında, 248 bin kişinin
aylığı 1.000 lira ile 1.100 lira arasında, 220 bin
kişinin emekli aylığı ise 1.100 lira ile 1.200 lira
arasında. Kısaca özetleyecek olursak toplam 1 milyon 315 bin
emeklimiz 1.200 liranın altında maaş alıyor. TÜİK
verilerine göre açlık sınırı 2.123 lira. Evet, devletin bir
kurumu Bu ülkede 2.123 lirayla yaşayacaksın, aç gezeceksin, aç
yatacaksın, aç uyuyacaksın. diyor ama diğer bir kurum 1 milyon
315 bin emekliye bu sınırın yarısının
altında maaş ödüyor.
Değinmek istediğim bir diğer konu,
kayıt dışı istihdam ve çocuk işçiler. 5 milyonun
üzerinde vatandaşımız kayıt dışı
çalışmakta bu ülkede. Her 3 kişiden 1 işçimiz hiçbir sosyal
güvencesi olmadan, hiçbir gelecek güvencesi olmadan insanlık
dışı koşullarda çalışmakta. Kayıt
dışı çalıştırılanların önemli bir
kısmı, maalesef ki çocuklar. Artık ülkemizde 10-11
yaşında çalışan çocuk işçiler var.
Çıraklık adı altında çocuklar
çalıştırılıyor bu ülkede, her türlü kötü muameleye
tabi tutuluyor ve çocuk işçi çalıştıran iş yerlerine
maalesef hiçbir işlem yapılmıyor. Çocuklarımız bizim
geleceğimiz, bizim umudumuz. Okuldan alınan, eğitim hayatı
yarıda bıraktırılan çocuklar 25-30 yaşlarına
geldiğinde bir ortaokul, bir lise diploması olmamasının
sorunlarını yaşayacak, işe girmek istediğinde işe
giremeyecek. Meslek liseleriyle ustalık gerektiren işlere çok
yetenekli gençler kazandırabiliriz, bir yandan eğitimlerini
alırken diğer yandan da insani koşullarda çalışarak
tecrübe kazandırabiliriz. Çocukların köle gibi
çalıştırılmasının önüne geçecek adımlar
atabiliriz biz bu ülkede.
Cezaevlerimizde çok fazla çocuk var. Kimi annesinin
cezası nedeniyle orada bulunuyor kimi ise kendi
karıştığı bir suç nedeniyle. Türkiyede 12-18 yaş
aralığında 3.100 çocuk mahpus bulunuyor ve bunların
çoğu ağır suçlarla bu hapishanelerde tanışıyor.
Size soruyorum: Annesi cezaevinde olduğu için cezaevinde oynayarak büyümek
zorunda kalan bir çocuğun psikolojisi nasıl olur? Bu çocuk toplum
hayatına kazandırılabilir mi? Kundaktaki çocuk annesiyle
birlikte cezaevine giriyor; bu, kabul edilemez.
Evet, bizim çocuklarımız çocuk yaşta
çalışmak zorunda kalırken, annelerinin suçu nedeniyle cezaevinde
büyümek zorunda kalırken yasa dışı yollarla ülkeye gelen
göçmenler için bütçeden on milyarlarca lira para ayrılıyor. Peki, bu
yetiyor mu? Yetmiyor. Artık, bir de mendil satan Suriyeli
çocuklarımız var. Sokaklarda, toplu taşıma
araçlarında, yol kenarında kimi vatandaşlara mendil satmaya
çalışıyor, kimi de onu dayatmadan direkt para istiyor. Bu
çocukların bu sokaklarda çalışması hem vicdanen
yanlıştır hem de toplum sağlığı
açısından zararlıdır. Bunun ülkeye getirdiği ekonomik
boyut ve çocukların cinsel istismara uğradığı
boyutların sizler tarafından düşünülmesi gerekiyor diye
düşünüyorum. Bu çocukların rehabilite edilmeleri, ülkelerine geri
döndüklerinde kendilerine hayat kurabilmeleri için sokaklardan
alınması gerekmektedir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının bütçesine baktığımızda
yine kadının adı yok. Kadınların sosyal ve ekonomik
hayatın daha fazla içinde yer almaları için gerekli bütçelerin
ayrılmadığını görüyoruz. Kadına şiddeti
kanıksadığımız, normalleştirdiğimiz
bugünlerde kadınların korunması, kendi ayakları üzerinde
durması için bütçeden daha fazla pay elde edilebilirdi. Sadece baş
ağrısı teşhisiyle doğum yaptıran hastanelere
yapılan ödemeler kadınlar için harcansa binlerce
kadınımız kendine iş imkânı kurabilirdi.
Bir yandan kadına yönelik şiddetin her
türlüsünü en ağır şekilde cezalandıracak kanunları
çıkarırken diğer yandan da şiddete maruz kalan
kadınlara kendilerine yeni bir hayat kurmalarını sağlayacak
ekonomik destekleri vermeliyiz. Kadınların kendi aralarında kooperatifler
kurmaları özendirilmeli ancak bununla kalınmamalı, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden başlayarak devletimizin birçok kurumu mal ve hizmet
alımını bu kooperatiflerden alarak bu kadınlara destekte
bulunmalıdır.
Kadınların istihdamında yaşanan
sorunlar ise gittikçe artıyor. 100 genç kadından 33ü işsiz,
iş bulanlar ise her türlü sorunu yaşıyor.
Çocuklarımızı,
kadınlarımızı, emeklilerimizi korumak zorundayız.
2018de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı bu ülkede,
15-17 yaş grubunda ise 11.636 çocuk anne oldu. Daha oyuncak bebekle
oynaması gereken yaşta olan çocuklar kendisi anne oldu ama bununla
mücadele etmesi gerekenler bırakın kanun çıkarmayı ses bile
çıkarmıyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşmamın sonunda sağlıkta
yaşanan bir konuya daha değinmek istiyorum. Sağlık Uygulama
Tebliği (SUT) 2009 yılından bu yana güncellenmiyor.
Sayıştay raporlarında bölgem olan Akdeniz Üniversitesi
Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinin yalnızca bir
yıllık döner sermaye gelir ve gider farkı 150 milyon lirayı
aşmış durumda. Diğer üniversite hastanelerinin de ameliyat
yapamayacak, eksik kadrolarına personel temin edemeyecek, hatta A4
kâğıdı alamayacak seviyede perişan duruma düştükleri
bilinmekte. Devamlı artan enflasyon ve ülkenin genel ekonomik problemleri
karşısında mali direnme kabiliyetini kaybeden üniversite
hastaneleri mal ve hizmet temininde zorlanarak sağlık hizmetini
veremeyecek duruma gelmiştir. Sağlık Uygulama Tebliği mali
yapıdaki bozukluğun en önemli sebebidir. Sağlık Uygulama
Tebliğinde belirlenen fiyatlarda on yılı aşkın bir
süredir artış yapılmadığı için giderler artarken
gelirler aynı kalmaktadır.
Tıbbi cihaz ve malzeme temininde yaşanan
türlü zorluklar, hastanelerle iş yapan özel sektör temsilcilerin durumunu
da zorlaştırmaktadır. SGKnin patronajı altında
hayatta kalma mücadelesi veren üniversite hastaneleri, ödemeleri düzensiz
yapılan şirketlerce fahiş rakamlı ihale şartları
dayatılarak ayrıca yıpratılmaktadır. Üniversite
hastanelerinde sağlık ve eğitim hizmetlerinin kusursuz yerine getirilmesi
de Türkiye tıbbının dünyada hak ettiği yeri elde etmesi de
SUT fiyatlarının başta, komplike ve özellik arz eden tedavi
hizmetlerinin maliyetlerini kapsayacak şekilde revize edilmesine
bağlıdır.
Son olarak yıllardan beri dokunulmayan 2013
yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama
Tebliğinin 3.3.3.A maddesinin (5)inci fıkrasında Gözlük
camı ve çerçevelerinin yenilenme süresi 3 yıldır. Ancak, görme
bozukluğunda 0,5 diyoptrilik değişiklik olması halinde
gözlük camı süresinden önce yenilenebilir. hükmü yer almaktadır.
Lütfen, burayı
Mesleğimden dolayı optisyen
arkadaşlarım özellikle bana ilettiler, seslerini
duyuramadıklarını söylediler. Çerçeve hak ediş süresinin üç
seneden iki seneye indirilmesi vatandaşlarımıza daha iyi
sağlık hizmeti sunumuna imkân verme fırsatı
yaratacaktır. Çerçeve hak ediş süresinin 14 yaşına kadar
olan çocuklarda bir yıla indirilerek bürokratik işlemlerin
zorluklarının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Vural Çokal.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - 2011 yılından
beri gözlük cam ve çerçeve bedellerine zam yapılmamıştır.
İthal çerçeve için 35 lira, yerli çerçeve için 40 lira, cam için ortalama
10-15 lira ödenmektedir. Enflasyon ve döviz artışları sebebiyle
optisyenlik müesseselerinin hizmet ve işçilik maliyetleri
arttığı gibi, girdi maliyetleri de katlanarak
artmıştır. Kurumunuz yılda 6,5 milyon gözlük satın
almakta ve Kurumunuz sigortalılarına üç yılda bir ödeme
yapmaktadır. Sağlık harcamaları içerisinde gözlük için
ödenen bedel yıllık yüzde 0,4ten az olup 350 milyon lira
civarındadır. 2050 yılında dünyanın
yarısının miyop olacağını düşünürsek
insanlar sağlık açısından gözlük harcamalarına çok
büyük bir bütçe ayırmak durumunda kalacaktır. 2011 yılından
bu yana Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından cam, çerçeve, işçilik
hizmeti fiyatlarında, meslek hakkı bedellerinde kamu imkânları
da gözetilerek bir iyileştirme yapılmamıştır deyip
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural
Çokal.
Böylece İYİ PARTİ Grubu adına
konuşmalar da tamamlanmış oldu.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.14
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.48
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
Gazel (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Konuşma sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna gelmişti.
İlk konuşmacı, Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkan.
Buyurun Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri ve
televizyonları başında bizi izleyen büyük Türk milleti; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi
hakkında, Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
Enerji, tüm ülkelerin gündemlerinde hep ilk
sıralardadır. Enerji tasarrufu ve verimliliği, arz güvenliğinin
sağlanması, dışa bağımlılığın
azaltılması, çevrenin korunması ve iklim
değişikliğine karşı verilen mücadelenin
artırılması, ulusal hedeflerimizin ve enerji
politikalarımızın ortak paydalarıdır. Dünyada
gelişen teknolojiler, ham madde ve petrol fiyatlarında yaşanan
değişimler, fosil yakıt ve yenilenebilir enerji kaynakları
ile doğal gaza dayalı politikalar, LNG teknolojilerindeki
gelişmeler, enerji sektörünün ne kadar dinamik ve gelişmelere açık
olduğunun bir göstergesidir. Bu çerçevede, 30 Kasım Cumartesi günü
TANAPın (Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı) Avrupa
bağlantı noktası Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın
Aliyev ve Enerji Bakanımız Fatih Dönmezin katılımıyla
Edirnenin İpsala ilçesinde düzenlenen bir törenle hizmete
açılmıştır. Azerbaycan doğal gazını Türkiye
üzerinden Avrupa'ya transfer etmesi için planlanan çok önemli bir boru
hattıdır. TANAP boru hattı, Avrupanın gelecekteki enerji
ihtiyacı için hayati öneme sahip olup aynı zamanda
kardeşliğe yapılan bir yatırımdır; İki
devlet, bir millet. ülküsünün sınırları aşarak yeni
coğrafyalara, yeni insanlara ulaşmasıdır; iki ülke
arasındaki hakiki dostluğun ve muhabbetin gelecek nesillere
bırakacağı en büyük mirastır. Bakü-Ceyhan Boru
Hattından sonra, Mavi Akım, TürkAkım ve TANAPın da
açılmasıyla ülkemiz enerji arzı alanında önemli bir
hâkimiyet ve avantaj sağlamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayisi, ekonomisi ve nüfusuyla hızla gelişmekte
olan ülkemizde enerji talebi sürekli artış göstermektedir. Enerji
talebinin sorunsuz karşılanması için enerji arzının
millî kaynaklarımızı önceleyen bir hedef doğrultusunda daha
çok yerli, daha çok yenilenebilir olmasına öncelik vermeliyiz. Enerjide
nükleerden denizlerde hidrokarbon arama faaliyetlerine kadar tüm
kaynakların daha yoğun araştırılması ve
kullanımının artırılması büyük önem
taşımaktadır.
2019 yılı ilk on ayında üretilen
elektrik enerjisinin yüzde 36sı kömürden, yüzde 46sı yenilenebilir
enerji kaynaklarından, yüzde 17si doğal gazdan, geri kalanları
ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır.
Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir
kaynakların oranının yüzde 64 olarak gerçekleşmesi,
yatırımların doğru yolda olduğunun da bir
göstergesidir.
Türkiye'nin konumu itibarıyla yenilenebilir enerji
kaynakları açısından zengin bir bölgede olduğunu
düşünerek bu sahada bir başarı hikâyesi
gerçekleştireceğimize yürekten inanıyorum.
Yenilenebilir enerji, arz güvenliği ve kaynak
çeşitliliğinin yanı sıra, düşük karbonlu ekonomiye
geçiş, sürdürülebilir kalkınmaya katkısı
açısından ilk sıralardadır. Ülkemizin 2019 yılı
Ekim ayı sonunda yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücü 44.258
megavata ulaşmıştır. Bakanlığınızın
yerli üretim, yerli istihdam ve AR-GE zorunluluğu bulunan Yenilenebilir
Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modelini hayata geçirmesi büyük önem
taşımaktadır.
Doğu Akdeniz havzası önemli bir doğal
gaz rezervine sahiptir. Bu havzada, sismik araştırma gemilerimiz
Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reisle uluslararası hukuktan
kaynaklı haklarımızla detaylı aramalar
gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin ilk derin deniz sondaj gemisi olan
Fatih, kendi sınıfında en yüksek teknolojiye sahip olup
dünyanın ilk 5 gemisi arasında yer almakta ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti açıklarında çalışmalarına devam
etmektedir. Yine, sondaj gemimiz Yavuz ise Güzelyurt lokasyonunda
sondajını sürdürmektedir. Bu gemilerimize ek olarak, inşallah,
3üncü kardeş de kısa sürede filomuza katılacaktır.
Türkiye, yerli ve millî kaynakları kullanarak
enerjide tam bağımsızlığı kendisine temel hedef
olarak almış ve bu doğrultuda hızla ilerlemektedir. Bu
anlamda, geleneksel olmayan enerji kaynaklarından gaz hidratları
geleceğin enerji kaynağı olarak görmüş ve bu konuda çok
önemli adımlar atmaya başlamıştır. Gerek ülkemiz
kıta kenarlarının gaz hidrat oluşumu açısından
uygun olması gerekse çok yüksek miktarlarda doğal gazı
bünyelerinde bulundurması açısından önemli bir enerji
kaynağıdır. Gaz hidratlar açısından Türkiye denizleri
yüksek miktarda rezerve sahiptir. Başta Karadeniz olmak üzere, Doğu
Akdeniz ve Marmara Denizi yoğun gaz hidrat birikimlerine sahip zengin
sular olarak dünyadaki önemli gaz alanları arasında gösterilmektedir.
Bilhassa Karadenizin anoksik bir havza olması ve 150 metre
derinliğin altında oksijen bulunmayışı, hidrokarbon
üretimi açısından gereken organik malzemenin ve bundan türeyen
gazların çok iyi korunmasını sağlamıştır.
Ulusal Denizlerde Gaz Hidrat Araştırma
konulu proje kapsamında Koca Piri Reis araştırma gemisiyle bir
çalışma yürütülmüştür. Ülkemizin süratle gaz hidrat
araştırmaları için yaptığı faaliyetleri yerli ve
millî kaynaklarla yapması çok önemlidir. 1 metreküp gaz hidrattan 164
metreküp metan gazı elde edildiği ve veriminin mevcut doğal gaz
ve petrole göre oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Gaz hidratlar petrol
ve doğal gaza oranla daha yüzeysel alanlarda bulunması sebebiyle
sondajı ve çıkarılması nispeten daha kolaydır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Libya Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle
yaptığımız Akdeniz Mutabakatı Mavi Vatan, ülkemizin
bir parçası olup karada ve havada olduğu gibi denizde de
haklarımızın peşinde olmamızı elzem bir hâle
getirmiştir. Millî devlet aklı bunu gerektirir ve Türkiyenin deniz
sınırlarının netleşmesi adına tarihî bir
durumdur. Bu mutabakatla Türkiye, Doğu Akdenizde yetki alanlarıyla
hukukî ve siyasi pozisyonunu güçlendirmiştir. Taraflar,
Birleşmiş Milletler Şartına
bağlılıklarını vurgulamışlar, kıta
sahanlıklarını ve münhasır ekonomik bölge
alanlarını belirlemişlerdir. Bu mutabakatın hayata
geçmesinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız,
Dışişleri Bakanımız, Millî Savunma Bakanımız
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız olmak üzere emeği geçen
tüm ekibe tebriklerimi bildirmek istiyorum.
Artan elektrik enerjisi talebinin
karşılanması ve ithalata olan
bağımlılığın azaltılması açısından
nükleer enerjinin arz kaynaklarımız arasına dâhil edilmesi
önemli bir alternatiftir. Kurulacak olan sıfır emisyonlu Akkuyu
Nükleer Santrali, enerjide kaynak çeşitliliğini artıracak ve
yeni iş kollarının ortaya çıkmasına vesile
olacaktır. Nükleer enerjinin kullanımı ciddi bir teknoloji ve
bilgi birikimi gerektirmektedir. Nükleer santrallerin kurulmasıyla
ülkemizde gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artık bilgi ve
yüksek teknoloji kullanılmaya başlanacaktır. Nükleer teknolojide
söz sahibi olmak için öğrencilerimizi eğiterek tıp, bilişim
ve savunma sanayisi gibi alanlarda AR-GE faaliyetlerinde
değerlendirmeliyiz.
Kömür hâlâ enerjide vazgeçemeyeceğimiz bir
alternatiftir. Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonu sunumunda
bahsettiğiniz gibi, yerli kömürümüzün, enerji arz güvenliğinde önemli
bir enstrüman hâline getirilmesi, Türkiye taş kömürü ve linyit
rezervlerinden daha fazla yararlanmak ve istihdamı desteklemek için
Türkiye Kömür İşletmeleri ve Türkiye Taşkömürü Kurumuna verdiğiniz
önem memnuniyet vericidir.
Madencilik alanında ise çevre, iş
sağlığı ve güvenliği dikkate alınarak
atılım yapmak olmazsa olmazdır. Türkiye, endüstriyel ham
maddeler, metalik madenler, enerji ham maddeleri ve jeotermal kaynaklar
açısından zengin bir ülkedir. Günümüzde dünyada üretimi yapılan
yaklaşık 90 madenin 77 çeşidi ülkemizde bulunmakta olup bunun
50den fazlasıysa üretim yapabilmek için yeterli miktar ve kalitededir. Bu
bilgiler ışığında, maden ihracatımız 2018 yılında
4,56 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olup 10 milyar dolarlık
hedefe inşallah hızla ulaşılacaktır.
Bor için de ayrı bir parantez açacak olursak
bugün Türkiye, dünya bor pazarının yüzde 59una hâkim konuma
gelmiştir ve bu Allahın bir lütfudur. Bor, savunma sanayi
açısından çok kıymetli olup Bor Karbür Tesisinin temelinin
atılması, ileri teknoloji bor ürünlerine geçiş ve katma
değeri yüksek ürünler sağlanması açısından
değerlidir. Bazı kıymetli madenlerimizin ham madde olarak
düşük bedellerle yurt dışına
çıkarılmasının önüne geçip tabii
kaynaklarımızı ve madenlerimizi yurt dışına uç
ürün ya da ileri teknoloji ürünleri olarak ihraç etmemiz çok ama çok önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin sahip olduğu potansiyele inanmak, bu
potansiyelden en verimli şekilde yararlanmak için yatırımlar
yapmak, vizyonel bir bakış açısıyla rekabetçi ve
sağlam enerji piyasaları inşa etmek Türkiyenin geleceğine
yapılmış bir yatırım olarak görülmektedir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, enerji
piyasalarının işleyişine ilişkin kuralları,
piyasa izleme faaliyetlerinden elde edilen sonuçları ve dünyadaki
gelişmeler ışığında iyi işlenen enerji
piyasalarının oluşmasını sağlayan bir kurumdur.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, enerjinin yeterli, kaliteli, sürekli,
ekonomik ve çevreye uyumlu bir şekilde tüketiciye sunulması için
düzenlemeler ve denetlemeler yapmaktadır. Enerji sektöründe yaşanan
teknolojik dönüşüm sürecinde elektrik depolama, akıllı
şebekeler, talep tarafı katılımı gibi hususlarda
yapılan çalışmalarla sektöre yön vermektedir. Türkiye,
bölgesinde serbest piyasada doğal gaz fiyatının
oluştuğu ilk ülkedir. İlerleyen dönemlerde hem piyasa hacminin
artması hem de diğer ülkelerin bu pazara dâhil olmasıyla
bölgesel enerji ticaret merkezi olma yönünde çok önemli bir adım olarak
doğal gaz borsasını ilk kez Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu başlatmıştır. Ayrıca, yazılım süreci
de millî altyapı imkânları ve EPİAŞın kendi insan
kaynağıyla hayata geçirerek Avrupada kendi yazılımını
geliştirebilen birkaç enerji borsasından biri olması ayrı
bir gururdur. Bu adımlar, Türkiyede enerji ticaretinin gelişmesi,
enerji piyasalarının serbestleşmesi ve bölgesel enerji ticareti
merkezi olma yönündeki hedeflerimize ulaşmak için şarttır.
YEKDEM, Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Destekleme Mekanizması, toplam kurulu gücü 20.921 megavat olan, 777 tesisi
olan bir kuruluş olmuştur. GES projeleri finansmanı için
yenilenebilir enerji kullanımının artırılması,
yatırım süreçleri devam eden projelerin millî ekonomiye
kazandırılması, yerli kaynak kullanımı,
işsizlikle mücadele amacıyla ön lisans/lisans almış ve
YEKDEM kapsamına girebilecek projeler için destek verilmelidir. Ülkemizde
organize sanayi bölge müdürlüğü öncülüklerinde firmaların enerji
maliyetlerini büyük oranda düşürecek GES işletmesi projesini hayata
geçirerek sanayimizin girdi maliyetlerini düşürmek mümkün olabilir. Tüm
dünyada enerji darboğazının yaşandığı bir
dönemde, yenilenebilir kaynakları kullanarak elektrik üretip ülke
ekonomimize katkıda bulunmak, sektörün enerji maliyetini düşürmek
gibi ulvi bir görevi vardır. Böylesi bir projenin hayata geçmesi hâlinde
sektörün rekabet gücü artabilir, enerjide dışa
bağımlılığımız azalabilir, çevreci bir
teknoloji olmasıyla da geleneksel enerji kaynaklarının
kullanımını büyük oranda azaltabiliriz. Bu alanda, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı destekleriyle, ortaklaşa bir yatırım
seferberliğiyle OSBlere özel bir teşvik yaratılarak, hem
sanayicilerimizin hem de ülkemizin hayrına olan bir projeyi hayata geçirebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün itibarıyla BOTAŞın 81 ilimize hizmet
verir hâle gelmesi önemli bir hizmeti yerine getirdiğinin göstergesi olup
çalışmalarını ilçe ve belde bazında geliştirmesi
de önemlidir.
Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Projesiyle
birlikte genişleme projesi devam eden Silivri Doğal Gaz Depolama
Projesi tamamlandığında toplam 11 milyar metreküplük bir
depolama kapasitesine ulaşılacaktır, 2023teyse yıllık
tüketilen doğal gazın yüzde 20sinin depolanacak seviyeye gelmesi çok
kıymetlidir.
Tekirdağın Muratlı ilçesinde Norveç
ve Kanadalı firmaların yürüttüğü keşif
çalışmaları kapsamında bir çiftçimizin tarlasında 286
milyar metreküplük doğal gaz rezervi tespit edilmesi, yerli
kaynaklarımızın büyüklüğünün göstergesidir. Sadece bu
miktar Türkiye'nin beş yıllık ihtiyacına karşılık
gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizmin başkenti olarak nitelendirilen Antalyamıza
1 Ocak-30 Kasım tarihleri arasında hava yoluyla 15 milyon 37 bin 331
turist gelmiştir. 193 ülkeden turist çeken Antalya, turizm sektöründe bu
yıl üst üste rekorlar kırmaya devam etmektedir. Geçen yılın
aynı dönemine göre ise turist sayısında yüzde 17lik bir
artış gerçekleşmiş olup bu da bir Avrupa rekorudur. Turist
rekoru kırılan Antalya, otel verilerinde de listede 1inciliği
kaptırmamıştır. Türkiye genelindeki otelde geceleme
sayısının yüzde 46,4ü sadece Antalyamızda
gerçekleşmiştir. Dünyanın en güzel sahilleri, en güzel otelleri
ve en güzel yemeklerinin maalesef en ucuz fiyata satıldığı
tek yer Antalya olup umuyorum bu tezat kısa sürede ortadan kalkacaktır.
Kişi başına harcamanın 700 dolar seviyesinden 1.000 dolar
ve 1.000 euro seviyesine çıkarılması önemli bir hedef
olmalıdır.
Antalyamız sadece turizmde değil,
elverişli iklim şartlarıyla yıllardır meyve ve sebze
üretiminde de Türkiye'nin kalbi statüsünde olmuştur. Antalya, tarım
sektöründeki yerli ve yabancı yatırımcıların en
yoğun şekilde yatırım yaptığı ve tarım
sektöründe yeniliklerin uygulandığı yer olma özelliğini
korumaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Başkan.
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Devamla) Gelişim ve
değişimde kaydettiği başarı, gıda güvenliği
ve yüksek kalite anlayışı içinde tüm dünyaya sunduğu
lezzetli tarımsal ürünleri ve Avrupa standartlarındaki tarımsal
tesisleriyle Antalyamız tarımda da bir marka olduğunu
ispatlamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; doksan bir yıl önce bugün, 12 Aralık 1928de dünyaya
gözlerini açan, Orta Asya steplerinin ruhu, Tanrı
Dağlarının büyük ozanı, Türk dünyasının yorulmaz
edebiyat elçisi Cengiz Aytmatovu saygı, özlem ve rahmetle anıyorum.
Sözlerimi Sayın Genel Başkanımız
Devlet Bahçeli Beyin sözleriyle bitirmek istiyorum: Hiçbir sözümüzü
unutmayacağız, hiçbir vaadimizden sapma göstermeyeceğiz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Başkan.
Söz sırası Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçıda.
Buyurun Sayın Kaşıkçı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kurumu
ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün için üzerinde görüşlerimizi dile getireceğimiz
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun kuruluş aşaması, aynı
zamanda partimizin kurucu lideri merhum Başbuğumuz Alparslan
Türkeş Beyin büyük emek ve gayretleriyle gerçekleşmiştir.
Değerli milletvekilleri, güvenilir kaynaklardan
enerji sağlama arayışı, dünyanın en önemli ve
değişmeyen gündemlerinden biridir. Bu arayış, ülkemiz için
de çok değerli ve önemlidir. Öyle ki enerji sorununu kendi öz
imkânlarıyla çözmüş bir millet, dünya milletler ailesi içinde refah
durumu olarak da en üst sıralarda olmayı
başarmıştır. Gelişmiş ülkelere şöyle bir göz
attığımızda, hemen hemen hepsinin enerji sorununu
çözmüş olduğunu görmekteyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimizin
ekonomik refahını ve mutluluğunu en üst düzeye çıkarma
arzumuz, doğal olarak bu problemin çözümüne bizleri de
odaklandırmıştır. Gelecekte enerji problemini çözmüş
bir Türk milleti tasavvuru, neredeyse cumhuriyetin daha ilk yarısında
merhum Türkeş Beyin çalışmalarına konu olmuştur.
Değerli milletvekilleri, üzülerek ancak geleceğe
dair ümitlerimi de koruyarak ifade etmek isterim ki bugün dünyanın ilk 10
ekonomisi içerisinde olamayışımızın en önemli
sebeplerinden biri de enerjimizi ucuz, kaliteli ve sürdürülebilir olarak
sağlayamamış olmamızdır. Oysaki küresel ticaret ve
kalkınma yarışında ön sıralarda olmanın temel
şartı, enerji ihtiyacını millî imkânlarla
karşılamaktır.
Bakınız, Fransa, sadece Loire Nehri
üzerine kurduğu 14 nükleer reaktörle ihtiyaç duyduğu elektrik
enerjisinin yaklaşık yüzde 18sini, ülke geneline kurduğu 58
nükleer reaktörle ise ihtiyacının neredeyse yüzde 74ünü
karşılıyor. Bizde ise bugün, enerji üretimimiz düne göre daha
iyi bir noktadadır ancak geç kalınmışlığın
üzerimize yüklediği sorumluluk gereği herkesin yürüyerek
katettiği yolu, ülkemizin koşarak katetmesi gerektiği
gerçeği de ortadadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye elektrik
enerjisi tüketimi 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,2
artarak 303,3 milyar kilovatsaat, elektrik üretimi ise bir önceki yıla
göre yine aynı oranda, yüzde 2,2 oranında artarak 303,9 milyar
kilovatsaat olarak gerçekleşmiştir. 2019 yılında ise bu
rakamların artarak devam ettiği gözlemlenmektedir. 2023
yılında ise ülkemizin elektrik tüketiminin 375,8 teravatsaat
olması beklenmektedir.
Ülkemizin dış kaynaklara en fazla ihtiyaç
duyduğu sektörlerin başında gelen elektrik enerjisi üretme
noktasında özellikle son yıllarda uygulanan politikaların
dışa bağımlılığımızı
azaltmada sonuç verdiğini görmekteyiz. 2018 ile 2019 yılını
mukayese ettiğimizde, elektrik üretimindeki doğal gaz
payının düştüğünü ve buna paralel olarak hidrolik ve
yenilenebilir kaynakların payının arttığını
görmek umut verici. Enerji üretimimizdeki payı hâlâ yüzde 29 seviyelerinde
ve tamamı ithal olan doğal gazın payını daha da
düşürmek ve buna paralel olarak, su, güneş ve rüzgâr
potansiyelimizden daha fazla faydalanmak, yerli kömür madenlerimizi daha çok
kullanmak ülkemizin öncelikleri arasında yer almalıdır.
Değerli milletvekilleri, enerji üretimimizdeki
mevcut kaynakların yanına nükleer enerjiyi de dâhil etme yönündeki
adımları da olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Öyle ki
dünya elektrik üretimindeki payı yüzde 13lerde olan nükleer kaynaklardan
artık ülkemizin de faydalanacağı projelerin olduğunu
biliyor, bu projeleri destekliyor ve aynı zamanda yakından da takip
ediyoruz. Sayın Genel Başkanımızın büyük bir
titizlikle hazırlattığı 2023e Doğru Yükselen Ülke
Türkiye Sözleşmesinde yer alan Enerji başlığında bu
konu detaylı bir şekilde yer almaktadır. 2023e Doğru
Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesi kapsamında, öncelikli hedeflerimiz
arasında nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olmak gerektiğini
ifade eden Sayın Genel Başkanımız, aynı zamanda temiz
enerji kaynaklarından, su, güneş, rüzgâr gibi kaynaklardan da en üst
düzeyde yararlanılmasını hedef olarak göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Sayın
Başkanım, son bir dakika.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Kaşıkçı.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Ben 2020
bütçemizin öncelikle ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Sözlerimin sonunda da, bugün, Sayın
Cumhurbaşkanımızdan Hatay ilimizle ilgili bir müjde aldık.
Uzun zamandır tüm Hatay milletvekillerimizle birlikte
uğraştığımız bir otoyolun ücretsiz olma meselesi
vardı. Burada AK PARTİli milletvekillerine huzurlarınızda
teşekkür ediyorum, çok büyük gayret gösterdiler. Aynı şekilde,
yine Hatayın Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri de bu konuda çok
büyük gayret gösterdi. Hep birlikte, Hataydaki otoyolun ücretsiz olması,
aynı Adanadaki gibi kullanılması için büyük bir trafik
yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu trafiğin
sonunda, bugün, Hatayda Erzin ile İskenderun arasındaki otoyolun
Payas ile İskenderun arasının ücretsiz olmasıyla ilgili bir
karar açıkladı. Ben huzurlarınızda Sayın
Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. (MHP, AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Ancak biz, bu
ücretsiz yol kapsamına Dörtyol ve Erzin ilçelerimizin de alınmasını
buradan bir kere daha talep ediyoruz.
Tekrar, hepinize hayırlı günler diliyorum.
(MHP, AK PARTİ, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Destekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kaşıkçı.
Konuşma sırası Ankara Milletvekili Erkan
Haberalda.
Buyurun Sayın Haberal. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz altı dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum efendim.
Sayın Milletvekilimiz Abdurrahman Başkan
Bey Genel Başkanımızın bir sözüyle
kapanışını yaptı. Ben de Sayın Genel
Başkanımızın bir veciz sözüyle açılışı
yapayım. Millî hedeflerimize yerli insanımızla, kendi
kaynaklarımızla yürürüz. diyor Sayın Genel Başkanım.
Konu millî enerji ve maden politikaları olunca bu sözle
başlamayı uygun gördüm efendim.
Değerli milletvekilleri, millî enerji ve maden
politikasının planlanması Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda
bölgesel ve küresel güç olmasının olmazsa olmazıdır. Millî
stratejik planlamanın hayata geçirilmesiyle Türk dış
politikasının güçlü, tavizsiz ve bağımsız olması
sağlanmalıdır. Maden politikasındaki belirlenen hedeflere
ulaşabilir, yer altı kaynaklarımızı yüksek prodüktiviteyle
kullanabilirsek dünyada küresel, güçlü bir oyuncu olmamız
kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizin kendi öz kaynaklarını
kullanarak dışarıya bağımlı olmadan enerjiye
ulaşması noktasında yerli üretim oldukça önemlidir.
İşte, bu nedenle konumuz olan Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün önemi oldukça fazladır. Bor ve ürünlerinin geniş alanlarda
kullanımı, yeni bor ürünü ve teknolojilerinin geliştirilmesi ve
de üretilmesi amacıyla temel uygulamalı araştırma yapmak,
yaptırmak, teşvik etmek Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün
görevi olsa da TÜBİTAK ve mühendislik fakültesi olan yurdumun bütün üniversitelerinin
çok yoğun bir AR-GE programı uygulaması zorunludur. Ülkemizde
bor kullanımı düşük seviyelerde gibi gözükse de dünya
rezervlerinin yüzde 73nü elinde tutan bir coğrafyaya sahibiz. Başka
bir ifadeyle dünyanın yaklaşık dört yüz yıllık bor
madeni ihtiyacını karşılayacak bir memlekete sahibiz.
Petrol kaynakları tükendiği zaman bütün dünyanın ilk akla
gelecek maden olarak gördüğü bor, Türkiye'nin geleceği, bütün
insanların alternatif enerji umudu olacaktır. Ülkemizin belli
bölgelerinde çıkarılan bor madenini endüstriyel olarak tam
anlamıyla kullanamadığımız için dünyaya ham madde
olarak satmaktayız. Bor madeni seramikten cam sanayisine, sabundan
deterjana, inşaattan otomobil sanayisine kadar yaklaşık 350den
fazla alanda kullanılıyorsa Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün, projeleri destekleyerek teşvikler, alt ve üstyapı
yardımlarını, her türlü AR-GE harcamalarını
karşılaması elzemdir, zaten kuruluş gayesi de budur.
Yakın zamanda üretilip piyasaya sürülen Boron adındaki deterjan o
sebeple çok önemli, millî ve stratejik bir üründür. Politik oyunlar neticesinde
hiçbir ülke bizim bor madenini işlememizi istemezken ve engel olmaya
çalışırken Bor Enstitüsünün desteğiyle üretilen Boron ilk
adımdır, dünyaya verdiğimiz ilk mesajdır. Boron
deterjanının devletin bütün birimlerinde ve temizlik
firmalarında kullanılması şart koşulmalı, Devlet
Malzeme Ofisinin envanterinde de tek deterjan olarak kabul edilmelidir. Boron
deterjanı da çok acil bir şekilde endüstriyel ürün çeşitliliğine
kavuşturulmalıdır. Gelecekte bor madeninin işlenmesiyle
oluşacak araç yakıtı, depreme dayanıklı çimentolar,
yanmaz tekstil ve kimyasal ham maddeleri ürettiğimiz gün, dünya lideri
olacağımız gün olarak tarihe geçecektir.
Değerli milletvekilleri, aslında hepimizin
aklının her zaman bir köşesinde olan fakat devamlı
ötelediğimiz önemli bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Bugün 12
Aralık 2019 Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası
yani bizim çocukluğumuzun, çocukluğumun Yerli Malı Haftası.
Zonguldakta Bahçelievler İlkokulunda okurken -Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun, keşke yaşasaydı, ellerinden
öpebilseydim- Hüseyin Kara Öğretmenim bizi Yerli Malı
Haftasının ilk günü Zonguldakta maden kömürü işletmelerine
götürürdü Bu bizim kömürümüz. diye. Bartında kâğıt
fabrikamız vardı; Bu bizim kâğıdımız. diye
Bartındaki kâğıt fabrikasına, Çaycumadaki kâğıt
fabrikasına götürürdü.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nereye gitti?
ERKAN HABERAL (Devamla) - Karabükteki Demir Çelik
Fabrikasına götürüp Bu bizim koklaşan maden kömürümüzden ürettiğimiz
demir çeliğimiz. derdi. İşte Boron da bizim bordan
ürettiğimiz, millî, stratejik bir ürünümüz; bor bizim. Bugün, yerli
malı gününde özellikle bunun altını çizmek istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Haberal.
Buyurun.
ERKAN HABERAL(Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kanser vakalarının coştuğu,
kanserojen kimyasalların fütursuzca kullanıldığı
günümüzde, bizim çocuklarımız, bizim milletimiz Almanların
ürettiği Procterın, Henkelin, Leverin, Diverseyin ürettiği
kimyasal deterjanlar yerine, bizim toprağımızdan bizim
ürettiğimizi, bizim endüstrimizin, bizim mühendisliğimizin
ürettiğini, Boronu kullanmak zorundadır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Halkı, israfla mücadele etmeye, tasarrufa
yönlendirmeye ve yerli malı kullanmaya teşvik etmeliyiz bugün. Yerli
malı gününde
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Karabük ile Bartın
kapandı.
ERKAN HABERAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Vekilim. Karabük Demir Çelik Fabrikası çok güzel
çalışıyor, bilginiz olsun. Maden kömürümüz de
çalışıyor, koklaşan maden kömürüyle
çalışıyor.
Tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum efendim.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Haberal.
Konuşma sırası İzmir
Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunda.
Buyurun Sayın Ağaoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Maden ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü, Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, muhterem heyetinizi ve
ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milletini
saygıyla ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100üncü
yılına üç yıl gibi kısa bir süre kala, medeniyetlerin
anası ve aynı zamanda birçok devletin de mezarı olan
coğrafyamız maalesef emperyalist çetelerin insafsız
saldırılarıyla hedef hâline gelmiştir. Varillerine petrol
akıtmak için oluk oluk kan akıtanlar, kasalarını parayla
doldurmak için masum yürekleri acı, korku, kederle dolduranlar boş
durmamışlardır. Onlarca yıldır sömürgeci aklın ve
müstemlekeci zihniyetin Türkiye'nin egemenlik haklarına müdahale etme
arzusu hiçbir zaman azalmamıştır.
Bu minvalde, 2009 yılında İsrail
açıklarında doğal gaz kaynaklarının bulunmasıyla
birlikte, dünyanın önde gelen enerji şirketlerinin ilgisini çeken
Doğu Akdenizde yaşanan gelişmeler, kendilerini
uluslararası siyasetin belirleyicisi pozisyonunda gören ülkelerin
Doğu Akdenizi yeni bir sömürü merkezi hâline getirme çabaları,
Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başta olmak
üzere, Akdenize kıyıdaş bazı ülkelerin
haklarının yok sayılması ve gasbedilmeye
çalışılması, sözde müttefiklerimizin müttefiklik hukukuna
aykırı ve uluslararası hukuku hiçe sayan politikaları
hayata geçirme gayreti içine girmesi, Rusyaya olan enerji
bağımlılığını azaltma çabasına giren ABnin
dikkatini çekmeye çalışan bölge ülkelerinin kabaran iştahı
ve açgözlü tavrı Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin
hafızasında ibretlik bir şekilde yer almaktadır.
Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'nin kendi
haklarını ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle birlikte,
Akdenize kıyıdaş ülkelerin hakkını korumak için
gösterdiği refleks takdir edilmesi gereken bir durumdur. İsrail ve
ABD başta olmak üzere, Yunanistan, Mısır, Fransa, İtalya ve
Güney Kıbrıs Rum kesiminin kurguladığı oyun
Türkiye'nin haklı, hukuki, yerinde ve cesur adımlarıyla
bozulmuştur. Doğu Akdenizde sondaj gemilerimiz faaliyetlerini tüm
tehditlere rağmen ara vermeden sürdürürken siyasi, ekonomik, hatta askerî
boyutuyla da önem arz eden satranç oyununda Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat
Hükûmeti arasında 27 Kasımda gerçekleştirilen Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına
İlişkin Antlaşma Türkiye için büyük bir kazanımdır. Bu
cesur adımlarından dolayı Dışişleri
Bakanlığımızı, diplomatlarımızı,
devletin yetkili kurumlarını gönülden kutluyorum.
Bu cesur adım, ülkemize karşı
Doğu Akdenizde kurulan koalisyonda çatlak oluşturmuştur.
Türkiye karşıtı koalisyonun Türkiye'nin ve Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin egemenlik haklarını yok sayan
hamlelerini boşa çıkarmıştır. Bilinmelidir ki Güney
Kıbrıs Rum kesiminin 2003 yılında Mısırla, 2007
yılında Lübnanla, 2011 yılında ise İsraille
gerçekleştirmiş olduğu deniz yetki alanlarının
sınırlandırılmasına dair antlaşmalar ne kadar
hukuksuzsa ve egemenlik haklarını ihlal ediyorsa Birleşmiş
Milletlerin tanıdığı Libya Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle
yapmış olduğumuz antlaşma da o kadar hukuka uygun ve
egemenlik haklarımızı korumaya yöneliktir. Bu antlaşmayla,
Trablusgarp Savaşında uğradığımız
haksızlık kısmen de olsa giderilmiştir. Türkiye-Libya deniz
mutabakatı, denizlerdeki çıkarlarımız, mavi
vatanımız için hayati bir önem taşımaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti, 1960lı yıllarda Kıbrıstaki Türk
varlığını ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerde
bulunan kirli ittifakın, bugün de Türk milletinin tüm Akdenizde tecrit
edilmeye çalışıldığının farkında ve
bilincindedir. Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi, Türk devletinin ve Türk
milletinin hakkının korunması adına atılan
adımları ve atılacak adımları kayıtsız ve
şartsız bir şekilde desteklemektedir. Çünkü Türk milleti
Kıbrısta, Akdenizde kiracı değil ev sahibidir. Dört yüz
kırk sekiz yıl önce Lala Mustafa Paşanın
komutasındaki kahraman Türk ordusunun Türk yurdu yaptığı
Kıbrıs kaderine terk edilmeyecektir. Dört yüz seksen bir yıl
önce Barbaros Hayrettin Paşa ve yiğit leventlerinin Preveze Deniz
Zaferiyle birlikte Türk gölü hâline getirdiği Akdeniz,
gaspçıların insafına terk edilmeyecektir. Liderimiz Sayın
Devlet Bahçelinin dediği gibi: Doğu Akdenizde dalımıza
basanın damını yıkarız, önümüze çıkanın
ömrüne kastederiz. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle, yer altı kaynakları bakımından
zengin olan ülkemizin, bu kaynakları etkin sanayiyle entegre bir
şekilde kullanmak üzere hızlı ve somut adımlar atması
gerekmektedir. Mermer ve doğal taş sektöründe ham madde tedarikçisi
bir ülke olmanın dışına çıkarak,
kaynaklarımızı katma değeri olan ürünler hâline getirerek
pazarlamak büyük bir önem arz etmektedir. Yüksek teknolojinin
kullanıldığı, sanayiyle entegre edilmiş sektör paydaşlarının
yüksek teknoloji kullanımına teşvik edildiği, hem
devletimizin hem de özel sektörün AR-GE faaliyetlerine ağırlık
verdiği bir tabii kaynaklar politikasının hayata geçirilmesi
için daha fazla geç kalınmamalıdır. Bununla birlikte, yüksek
teknoloji gerektiren ürünlerin bileşenlerinin yerli
kaynaklarımızdan elde edilmesini sağlamak için de gerekli
çalışmalar tez elden yapılmalıdır. Diğer yandan,
enerjimizin ve yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi
sürecinin de insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden
sürdürülmesi önceliklerimiz arasında olmalıdır. Ülkemizin birçok
noktasında özellikle taş ocaklarının ortaya
çıkardığı çevre kirliliği ve insan
sağlığını tehdit eden mevcut hâli korkutucu bir hâl
almıştır. Sadece seçim bölgem güzel İzmirimizde 2018
yılı itibarıyla maden arama ve işletme amaçlı
madencilik faaliyetleri için 1 milyon 839 bin hektar alanda verilmiş izin
bulunmaktadır. Kaynaklarımızın ortaya
çıkarılmasına ve değerlendirilmesine söyleyeceğimiz
bir şey yoktur ancak tarım arazilerini tehdit eden, orman ve
doğal sit alanlarının özelliklerini ortadan kaldıran,
yerleşim yerlerine çok yakın mesafelerde bulunan taş
ocaklarının çevresel ve insan sağlığını
tehdit eden etkileri de görmezden gelinmemelidir. Örneğin, Bucada
taş ocağı açılmasına izin verilen bölge orman
alanında yer almaktadır. Şakranda izin verilen alan,
yerleşim yerine sadece 300 metre mesafededir. Seferihisar, Bergama,
Kemalpaşa, Menemen, Buca ve Yenişakranda taş ocağı
izni için ÇED raporuna gerek yoktur. kararları verildiğine
şahitlik ediyoruz. Aliağanın Güzelhisar Mahallesi,
Çaltılıdere Mahallesi Bozdevlitepe mevkisi civarındaki büyük
alanlar taş elde edilmesi için dinamit patlatma iznine tabi tutulan
ocaklara da sahiptir. Yine, bazı ocakların, Alaçatıdaki gibi,
turizm alanlarına yakınlığı da dikkat çeken bir
durumdur. Temennimiz, elimizdeki kaynakları değerlendirirken en
önemli kaynağımız olan insan kaynağını heder
etmeyerek gelecek nesillere ulaştırılması gereken
emanetlerin başında gelen tarım ve orman
alanlarımızın da yok edilmesinin önüne geçecek insan ve çevre
dostu projelerin hayata geçirilmesidir. Bu hususta atılacak
adımları, alınacak olan önlemleri dört gözle beklediğimizi
de ifade etmek istiyorum.
Tabii, bu noktada madencilik sektörünün
sorunlarını da görmezden gelmemiz mümkün değildir. Madencilik
sektöründe paydaşların çevreyi olumsuz yönde etkileyen, her
fırsatta ceza verilmesi gereken potansiyel bir suçlu ve cezaların bir
gelir aracı gibi görülmesi doğru değildir. Doğru olan,
sorunlara çözüm üretilmesidir. Maden ruhsatı haklarının
alınması sürecinde yatırımcıların
yaşadığı uzun ve meşakkatli bürokrasinin yeniden ele
alınması ve gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması
sağlanmalıdır. İlgili mevzuatta değişiklik
yapılırken yatırımcıya bürokrasi ve mali açıdan
ek süre getirilmesi, yatırım güvencesinin ve
kazanılmış haklarının korunması
sağlanmalıdır. Maden Kanunu ve ilgili mevzuatlarda, özellikle
Çevre ve Orman Kanunlarında yapılacak her türlü yasal düzenlemelerde
maden grupları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Osmanağaoğlu.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Yeni
düzenlemeler yapılırken özel ilişkilere ayrıcalık
tanınmaması, kişilerin mağdur edilmemesi,
yatırımcının ve devletin zarara uğratılmaması
prensipleri göz ardı edilmemelidir. Maden işletmelerine uygulanan
cezaların suçla orantılı boyutta olması
sağlanmalı ancak verilen cezaların ruhsat sahibini iflasa
sürüklenmesinin de önüne geçilmelidir. Ruhsat sahalarının
denetlenmesiyle ilgili Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünden ayrı bir birimin oluşturulması, denetimin
daha etkin olması için kayda değer bir öneridir. Madencilik için
önemli olan orman izin talepleriyle ilgili süreçte bölge müdürlükleri
arasındaki farklı uygulamaların önüne geçilmesi, bölge
müdürlüklerinde yapılan değerlendirmelerin en geç iki ay içinde
neticelendirmesi sağlanmalıdır. Maden kaynaklı, uç ve nihai
ürünlere dayalı yatırımlar devletimiz tarafından
teşvik edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, değerli Başkanım; bu duygu ve
düşüncelerle, 2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin yüce Türk
milletimiz ve devletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Osmanağaoğlu.
Söz sırası Kahramanmaraş Milletvekili
Sefer Aycanda.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz aileyi çok önemli, kutsal bir varlık olarak görüyoruz.
Aile, toplumumuzun temelidir. Aile, geleceğimizdir. Fakat aile
yapımızda, örnek olan aile yapımızda son zamanlarda
sıkıntılar yaşanmaktadır. Son yıllarda
boşanma sayıları hızlı bir şekilde
artmaktadır. 2018 yılında boşanma sayısı yüzde
10,9 artarak 142 bin boşanma gerçekleşmiştir. Bu, bir yıl
içerisinde olan evliliklerin üçte 1inin boşanmayla
sonlandığını göstermektedir. Her boşanma yeni bir
sorun demektir, yeni bir çatışma, yeni bir kavga demektir.
Boşanma sonrasında ortaya çıkan hukuki sorunlar, nafaka
meselesi, çocuk velayeti gibi sorunlar önemli sorunlardır, toplumsal
sorunlardır. Bu sorunlara kayıtsız kalamayız. Özellikle
ailede çocuk varsa, boşanmış ailenin, parçalanmış
ailenin en çok zarar gören kişileri çocuklardır.
Boşanmış ailelerin çocukları, psikososyal sorunların
en fazla görüldüğü çocuklardır. Onun için, buna müdahale etmek
lazım, buna kayıtsız kalamayız. Sokaktaki kavganın
sebebi genellikle boşanmadır.
Kadına yönelik şiddetin temelinde
boşanma vardır. Özellikle, bir yıl içerisinde yurdumuzda bin
civarında kadın cinayeti işlendi. Bu kadın cinayetlerinin
yüzde 50si eş veya eski eşler tarafından işlenmektedir.
Onun için, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuya önem veriyoruz, bu
konuyla ilgili kanun teklifleri hazırladık. Özellikle evlilik öncesi
eğitimlere önem veren, boşanma sürecinde de aile
danışmanlığına önem veren bir kanun teklifimiz
komisyonda bekliyor ve boşanma sonrasında oluşan nafaka ve
velayet meseleleri için de kanun tekliflerimiz var, bunlar da komisyonda
bekliyor.
Elbette bir şeyler yapılıyor, 6284
sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarıldı fakat üzülerek
söylüyorum ki bu kanun aileyi koruyamadı hatta tersine boşanmaları
artırdı diye düşünüyorum.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Kadını korumak için sadece Vekilim, aileyi değil.
SEFER AYCAN (Devamla) Ailenin Korunması ve
Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 2
bileşeni var. Tabii ki bu konu önemli bir konu, bakın, aileyi
korumamız lazım.
Bunun için de elbette Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz kadına şiddetin tüm şekillerini reddediyoruz.
Kadına şiddet uygulayan erkek âciz erkektir; bunu erkek olarak da
kabul etmiyoruz. Kadına şiddet uygulamak erkeğin
zayıflığıdır ama tümüyle erkekleri suçlu gören, her
konuda erkekleri hedef hâline getiren ve en küçük tartışmayı da
boşanma sürecine getiren, aile ortamını boks ringine çeviren ve
sen ben kavgasını körükleyen yaklaşımları da doğru
bulmuyoruz. Ailenin korunması lazım, en küçük
tartışmanın kavgaya ve boşanmaya neden olmasına engel
olmamız lazım. Bu konuda Bakanlığımızın
yapacağı çok önemli çalışmalar var. Aile
danışmanlıklarını artırmamız gerektiği
ve bu konuda, boşanma konusunda da acil, erken davranmayıp hemen
boşanma kararı verilmesini de doğru
bulmadığımızı belirtmek istiyorum.
Tabii, Bakanlığın önemli bir konusu
da çalışma hayatıdır. Çalışma hayatı
öncelikle işin olmasıyla başlar yani istihdamla başlar.
Anayasamızın 49uncu maddesi diyor ki: Çalışma, herkesin
hakkı ve ödevidir. Evet, çalışalım, hepimizin uygun bir
işte çalışması en doğru durumdur. Fakat her
yapılan iş insan sağlığını az ya da çok
etkiler. Onun için çalışma hayatında bu konulara uygun
düzenlemeler de yapmamız lazım fakat ülkemiz iş kazaları
yönünden çok sıkıntılı bir durumdadır. Maalesef
yılda 250 bin iş kazası olmaktadır ve 2017
yılında 1.635 iş kazasına bağlı ölüm
olmuştur. Bu, çok vahim bir durumdur. Buna müdahale etmemiz lazım.
Bir diğer konu, iş hayatıyla ilgili
bir önemli konu meslek hastalıklarıdır. Meslek hastalıkları
konusunda da Türkiye çok iyi durumda değildir fakat meslek
hastalığı sayısına baktığımız
zaman, 2017 yılında tanı konulan meslek hastalığı
sayısı 691dir. Görünüşte bu sayı azdır fakat bunun
sebebi, meslek hastalıklarına tanı koyamamamızdan kaynaklanmaktadır.
Meslek hastalıklarına tanı koyamıyoruz, meslek
hastalıklarını bile bilmiyoruz; bu yüzden, tüm iş
yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarına özel önem vermemiz lazım. Evet, bir
sistemimiz var, bir organizasyonumuz var, her iş yerine kadar uzanan
iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerimiz var
fakat etkin değil göstermelik kalıyor, yasak savmadan ibaret bir
durum ortaya çıkıyor. Buna müdahale edip etkinleştirmemiz,
denetimleri artırmamız, iş kazalarını ve meslek
hastalıklarını önlememiz lazım.
Bir husus da 2012 yılında İş
Sağlığı Kanunu çıkmış olmasına
rağmen yıllardır ertelenerek memurlar iş
sağlığı kapsamına alınmamaktadır. Dünya
değişmiştir; artık sadece işçilerin değil,
çalışanların sağlığı denilmektedir ve her
insanın yaptığı iş, sağlığını
etkilemektedir; o yüzden, memurların yaptığı iş de
sağlıklarını etkilemektedir. Bu nedenle, kamu
kuruluşlarında da memurları kapsayan iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerini organize etmemiz,
yaygınlaştırmamız ve örnek olsun diye doğru düzgün
hizmet vermemiz gerekir.
Çalışma hayatı istihdamla
başlıyor tabii ki. Evet, birtakım sıkıntılar
yaşadık; dünyada ekonomik sıkıntılar var, Türkiye de
bu ekonomik sıkıntılardan etkilendi ve ciddi bir şekilde
işsizlik sorunu yaşadık. Bu işsizlik sorunu Türkiyenin
önemli bir sorunu, özellikle genç işsizliği çok daha önemli bir
sorun. Bunlara yönelik müdahaleler yapmamız lazım. Evet, Hükûmetimiz
de birtakım müdahaleler yapıyor fakat bu müdahalelerin yeterli
olmadığını düşünüyorum hatta büyük iş yerlerine
sigorta primi şeklinde yapılan teşviklerin yarar
getirmediğini düşünüyorum.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, küçük
ölçekli işletmeleri, orta ölçekli işletmeleri teşvik eden;
istihdamı artıracak, üretimi artıracak politikaları
öneriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, girişimciliği
teşvik eden; tarım sektörüne, hayvancılığa yönelik
işletme politikalarını destekliyoruz, istihdam
politikalarını destekliyoruz; Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bunları öneriyoruz. Bunları uyguladığımızda hem
üretimin hem de bununla birlikte istihdamın da artacağını
düşünüyoruz. Tarım sektöründe yapılan istihdam kırsal
alanda tutunmayı da sağlayacaktır. Tarımda,
hayvancılıkta büyük işletmecilere yapılan teşviklerin
tabana yayılmasının daha doğru olacağını
düşünüyoruz.
Tabii ki çalışma hayatımızda
önemli sorunlar var. Kayıt dışı çalışma
olmaması gerekir. Sigortalı çalışmayı
yaygınlaştırmamız, özendirmemiz gerekir. Kamuda tek tip
çalışmayı yerleştirmemiz gerekir. Kamuda esas olan
Anayasamız gereği memurluk statüsüdür. Kamuda farklı statüdeki
çalışmaları ortadan kaldırmamız lazım. Özellikle
sözleşmeli personel statüsünün devlet memurluğu
anlayışına uymadığını düşünüyoruz,
Anayasaya da aykırı bir tutumdur. Onun için kamudaki tüm istihdam
modellerini tek tipe, devlet memurluğu statüsüne dönüştürmemiz
gerekir ve buradan -Sayın Aile Bakanlığından
başlayalım- Aile Bakanlığında ek ders ücreti
karşılığı çalışma statüsünün
kaldırılarak bunların kadroya geçirilmesini özellikle Sayın
Bakandan talep ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, lütfen devam edin Sayın
Aycan.
SEFER AYCAN (Devamla) Bunun dışında
tüm kurumlarda, Millî Eğitim Bakanlığında, Sağlık
Bakanlığında farklı statüde çalışma
uygulamasını ortadan kaldırmamız lazım. Aynı işi
yapan 6 farklı statüde insanın olması bir yerde iş
verimini, huzurunu etkilemektedir. Anayasamıza göre iki statü
vardır; sözleşmeli, geçici bir istihdam şeklidir, esas olan
devlet memurluğudur ya da kamu işçiliğidir. Onun dışındaki
statüleri ortadan kaldırarak çalışma
barışını da sağlamamız gerekir diye
düşünüyorum.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aycan.
Konuşma sırası İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemde.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz sekiz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk
milletini, Gazi Meclisimizi, basın mensuplarımızı
saygılarımla selamlıyorum.
Bütçe maratonunda bizlere eşlik eden, bizlerle
birlikte emek sarf eden tüm danışman kardeşlerimize, yine
aynı şekilde stenograf arkadaşlarımıza, polis
kardeşlerimize, tüm servis elemanlarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında çalışan tüm kardeşlerimize ve
emeği geçen herkese buradan ayrıca teşekkür etmek istiyorum;
emeklerine yüreklerine sağlık diyorum.
Bir toplumun yapısını oluşturan,
ilişkilerini belirleyen belirli toplumsal kurumlar vardır. Bu
toplumsal kurumlardan eğitim kurumu, bilginin ve kültürel değerlerin
bir nesilden ötekine aktarılmasını sağlar. Devlet, belli
bir toplumda yaşayan insanların hak, görev, sorumluluk ve
davranışlarının kontrolünü elinde tutan kadim
çatıdır. Aile ise içinde insan türünün üretildiği;
sosyalleşme sürecinin ilk ortaya çıktığı; kültürel
mirasın nesilden nesile aktarıldığı; biyolojik,
psikolojik, ekonomik, toplumsal, hukuksal görevleri olan sosyal bir kurumdur.
Bu ve bunun gibi birçok kurumdan bahsetmek mümkün ancak aile, diğer
kurumlara temel teşkil eden önemli bir işlev üstlenmektedir. Ailenin
gücü, toplumun gücü demektir. Toplumun gücü ise devletin gücü demektir. Sağlıklı
bir toplumun oluşabilmesi için ailenin fiziksel ve ruhsal
yapısının, sosyal hayat içindeki yerinin güçlü olması
gerekmektedir. İdeal bir aile varlığının
devamında, bireyler arasındaki bağlılık ve
dayanışma bütün aile bireylerinin sorumluluğunu gerektirse de en
önemli sorumluluğu kadının yani annenin
taşıdığı da bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, aile içerisinde
kadına yüklenen görev ve sorumluluk, evlatlarını dünyaya
getirmek değil sadece, onları sağlıkla büyütüp vatana
millete hayırlı birer evlat olarak ortaya çıkarmak değil
tabii ki sadece. Annenin yani evin kadının görevleri aslında çok
daha fazla; geleceğimiz olan evlatlarımız ilk terbiyelerini aile
içinde, en çok da anneden alır. Bu bağlamda anne, ilk eğitim anlamında
çocuğun ilk öğretmeni olarak kabul edilmektedir. Bununla ilgili
söylenen çok güzel bir sözü sizinle paylaşmak istiyorum. Bunu burada
paylaşırken de tabii, özellikle erkek milletvekilleri
yanlış anlamasın ama Bir erkek eğitirseniz bir insan, bir
kadın eğitirseniz bir aile eğitirsiniz. sözü benim için
hakikaten çok kıymetli. (MHP sıralarından alkışlar)
Kadınlar, ebeveynler ve anneler olarak bizler
evlatlarımıza geçmişimizi, aziz Türk milletinin tarihini ve
gelecek vizyonumuzu aktarıyoruz, anlatıyoruz, bunları nesilden
nesile taşımaya gayret ediyoruz ve bu, aile içinde
gerçekleşiyor. Millî değerlerine sahip, ahlaklı, millî
kimliğine hâkim, vatanını, milletini seven çocuklar
yetiştirmek bizlerin elinde. Türk milleti olarak
varlığımızı sürdürmek, onur ve
itibarımızı korumak, gelecek nesillere cennet misali
vatanımızı, bayrağımızı,
ezanımızı en güzel şekilde devretmek istiyorsak mutlaka
millî ve manevi değerlerimize sahip çıkmalıyız ve
güçlendirerek gelecek kuşaklara, evlatlarımıza
aktarmalıyız.
Değerli milletvekilleri, sizlere
Bacıyanı Rumdan bahsetmek istiyorum. Bu terimi ilk olarak 15inci
yüzyılda, Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazadeden
duymuşuzdur. Bacıyanı Rum, 13üncü yüzyılda Anadoluda,
göçmen Türkmen hanımlarının oluşturduğu bir gruba
verilen isimdir. Fakir ve kimsesizlere yardım etme, kendini hizmete adama,
iyiliği yayma, insanları sevip onlara hoşgörülü olma gibi
millete hizmeti esas alan bir teşkilat olarak bilinen Bacıyanı
Rumun, Anadolunun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde
önemli katkıları olmuştur. Türk kültüründe, kadınların
içtimai ve siyasi mevkiler açısından önemli konumlarda olduğu
açık ve net bir şekilde ta oradan gelen şanlı şerefli
tarihî mirasımızdan da anlaşılmaktadır.
Nizamülmülk bu konuda şunları
söylemişti: Türkistan hakanları devlet işlerinde hatunlarla
müşavere eder ve onların fikirlerini üstün tutarlardı. Türkmen
padişahları da onlar gibi hatunlara büyük bir mevki verirlerdi.
Danişmendname, Dede Korkut gibi eserler Anadoluda kadınların
çok önemli siyasi, askerî ve sosyal faaliyetlerde bulunduğuna dair
örneklerle doludur. Kadınların geçmişten günümüze çok kritik
noktalarda önemli görevler üstlendiği tarihî kayıtlarda da açık
ve nettir. Bu sebeple, geleceğimizi yetiştiren
kadınlarımızın hak ettikleri eğitim ve kültür
seviyesine sahip bir hayat sürmelerini mutlak ve mutlak bizlerin
-geliştirme noktasında- desteklemesi gerekiyor ve bu konuda
yapılmış olan çalışmaların üzerine daha da fazla
çalışma yapmamız gerekiyor, kalıcı çözümler üretmemiz
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, aziz Türk milletinin
kıymetli gençleri birçok konuda mağduriyet yaşamaktadır.
Bunları çözüme kavuşturmak yine bizlerin elinde. Bu yüzden elimizden
gelenin fazlasını yapmamız gerekiyor çünkü gençlik
geleceğimiz, geleceğimiz ise vatanımızın ebet müddet
yaşaması demektir.
Yine aynı şekilde eğitim camiası
bu açıdan beklenti içerisindedir. Evlatlarımızı
yetiştiren, geleceğe kavuşturan, bu anlamda büyük emek sarf eden
tüm öğretmenlerimizi buradan saygıyla selamlamak istiyorum. Evet,
atama bekleyenler var. Bu konuda özellikle engellilerimizle ilgili yani
kısıtlı diyeceğimiz öğretmelerimizle ilgili sayı
3.500den 1.200e düşmüştür. 1.200 yani bir avuç
kısıtlı öğretmenimiz var. Bu kısıtlı
öğretmenlerimizle ilgili istihdamın sağlanması gerekiyor.
Buradan yürekleri sevgiyle dolu, hakikaten kısıtları
olmasına rağmen büyük bir güçle ayakta duran bütün
kısıtlıları da selamlamak istiyorum çünkü büyük bir güçle
bu vatan toprakları üzerinde büyük bir mücadele yürütmektedirler. Bu
mücadeleyi de desteklemek adına tüm kısıtlılarımıza,
tüm engellilerimize sağlanması gereken imkânları tekrar gözden
geçirip hep birlikte mücadele yürütmemiz gerekiyor. Ülkemizdeki toplam engelli
sayısına göre istihdam oluşturulması, engelli
kardeşlerimizin hayata daha sıkı tutunmalarını
sağlayacaktır. Bu açıdan Aile
Bakanlığımızın yürütmüş olduğu
çalışmaları yakından takip ediyoruz, açıklanacak olan
kadroları da merakla bekliyoruz. Milliyetçi Hareket Partisinin bu konudaki
hassasiyetinin çok yüksek olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.
Bir başka konu da Bakanlığımız
bünyesinde haftalık otuz beş saat tam zamanlı olarak
çalışan çeşitli meslek gruplarından sosyolog,
öğretmen, psikolog, sosyal çalışmacı, hemşire,
fizyoterapist, büro memuru, sağlık memuru gibi ek ders
karşılığında çalışan personellere maaş
iyileştirmesi yapılması ve kadro hakkı verilmesi.
Kamu kurumlarında 4857 sayılı
İş Kanununa göre çalışan daimî kadrolardaki üniversite
mezunu işçiler, mezuniyet alanları dışında farklı
işlerde çalıştırılmaktadır. Bu hususta bir
düzenlemenin mutlak ve mutlak gözden geçirilmesi gerekiyor. Böylelikle söz konusu
işçiler mezuniyet alanları dışında çalışmak
zorunda kalmayacak, çalışanların yeterliliği körelmeyecek
ve mağduriyetler de ortadan kaldırılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Erdem.
ARZU ERDEM (Devamla) - Aslında bütün mesele,
bizim diğer vekil arkadaşlarımızın da söylediği
gibi, millî ve yerli projeler üzerinden çalışmalar yapmak. Ne kadar
fazla millî projemiz varsa devlet olarak o kadar güçlüyüz. Üç etrafı
denizlerle çevrili bir ülkeyiz. Denizcilikle ilgili geliştirilecek olan
millî projelerin tamamında, hakikaten bu alanda uzmanlaşmış
olan mühendis kardeşlerimiz var, bunların istihdamının
sağlanması gerekiyor. Yine, ziraat alanında,
hayvancılık alanında geliştirilecek olan millî projeler
devletimizin gücünü ortaya koyacaktır.
Evet, millet olarak güçlü olacağız ama
devlet olarak da millî projelerle güçleneceğiz. Genç kardeşlerimizin
geleceğe umudunu, geleceğe bakışını,
Allahın izniyle yapılacak olan millî projelerle birlikte, istihdamla
birlikte sağlayacağız.
Ben hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum. Aile Bakanlığının 2020 bütçesinin
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, gerçekten
vatanımıza, milletimize hizmet olarak dönmesi noktasında da
burada temennilerimi tekrar dile getiriyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Erdem.
Konuşma sırası Ankara Milletvekili
Nevin Taşlıçayda.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz sekiz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlamadan önce yüce heyetinizi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Bütçe, hükûmetlerin gelecek dönemde
yapacağı hizmetler için ayırdığı ödenekler ve
kamu kaynaklarının toplanması için Meclisten
aldığı bir yetkidir. Dolayısıyla bütçe, bir mali
yıl içerisinde devletin ekonomiye müdahale etme şeklini ve
sınırlarını belirler. Bu nedenle, değişen toplumsal
ihtiyaçlarımıza paralel olarak kamunun faaliyet alanlarının
genişlemesi, kamu kaynaklarının verimli
kullanılmasının önemini her geçen yıl daha da
artırmaktadır. Kamu kaynaklarının verimli bir şekilde
kullanılması için de değişen toplumsal ihtiyaçlarımızdan
kaynaklı sorunlarımızın çözümü adına farklı
bakış açılarını ortaya koymamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, 1980lerden itibaren
bütün dünyada olduğu gibi, Türkiyede de devletin ve piyasanın
ekonomiyi yönetme sürecindeki ilişkileri değişmeye
başladı. 1989 yılındaki sermaye hareketlerini
serbestleştiren Türkiye, böylece ekonomik, finansal küreselleşmeye
ilk dâhil olan ülkeler arasında yer aldı. 2000li yıllardan
itibaren ise dışa açık ekonomik büyüme modelimiz yeni bir boyuta
ulaştı; küresel sermayeyle olan karşılıklı
bağımlılığımız giderek arttı; toplumsal
hayatımızın hemen her alanında köklü değişimler
meydana geldi. Bugün, bu değişimlerin neden olduğu ekonomik,
siyasi ve sosyal sorunlarla baş etmeye çalışıyoruz.
Özellikle de son yıllarda küresel sermaye ile ekonomimiz arasındaki
karşılıklı bağımlılık ilişkisi, finansal
piyasalar üzerinden Türk hükûmetlerini iç ve dış politikada
zayıflatmak için suistimal edilmeye çalışıldı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Cumhur İttifakı
bu girişimlere karşı verilen en güçlü cevap olarak kararlı
bir şekilde varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Maalesef, finansal piyasalarda bu bağlamda
yaşadığımız dalgalanmalar, dolar kuru ve faiz
oranlarını hem siyaset hem de toplum nezdinde neredeyse tek ekonomik
gösterge hâline getirdi. Ekonomik ve sosyal sorunlarımıza
kalıcı çözümler getirebilmenin öncelikle bu bakış
açısını değiştirmemize bağlı olduğuna
inanıyorum.
Kadının, özellikle de ekonomik anlamda
değişen toplumsal rolünü dikkate alan bir bakış
açısının, ekonomik ve sosyal sorunlarımızın
çözümü adına taşıdığı önemi ifade etmek istiyorum.
Çünkü günümüzde toplumların küresel ekonomik rekabette avantajlı hâle
gelebilmeleri, kadınların iş gücüne nitelikli bir şekilde
katılmasına ve kadın girişimci sayısının
artmasına hiç olmadığı kadar bağımlı
durumda.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de ilk defa
1984 yılındaki Beşinci Kalkınma Planında kadın
istihdamı devletin gündemine girmiştir. Böylece ekonomik anlamda
devletin gözünde kadının yeri, sadece nüfus planlamasının
bir bileşeni olmaktan çıkmaya başlamıştır.
Kadının çalışması bütün dünyada olduğu gibi
Türkiye'de de refaha erişimin bir şartı hâline gelmiştir.
Bu nedenle, kadının değişen toplumsal rolünü dikkate almak,
sadece kadınların toplumsal statüsünü hak ettiği yerlere
getirmek için değil, ülke olarak ekonomik refahımız için de
hayati bir öneme sahiptir. Kadınların çalışması
karşısında kültürel ön yargıları
değiştirecek söylemlerin üretilmesi, kadın istihdamını
artıracak mesleki eğitimlerin yaygınlaştırılması,
girişimcinin desteklenmesi ve -belki de en önemlisi- iş ve aile
hayatının uyumlulaştırılması yani
yaşlı, engelli ve çocuk bakımında kalıcı
çözümlerin geliştirilebilmesi gibi konular birçok bakanlığa ve
bu bakanlıklara bağlı pek çok kuruma farklı sorumluluklar
yüklemektedir. Dolayısıyla her bakanlığın ve kurumun
kadın istihdamı konusundaki öncelikleri ister istemez birbirlerinden
farklılaşıyor. Bu konuda kadın istihdamını
artıracak düzenlemelerin, birey olarak ekonomik özerkliklerini güvence
altına almanın yanında, mutlaka ailenin güçlenmesi ilkesiyle
uyumlu olmasına dikkat edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Türkiye'deki siyasetin en büyük eksikliğinin
gerçekçilik olduğunu sıklıkla ifade etmekte ve üstüne basa basa
siyasetimize mutlaka gerçekçiliği yerleştirmemiz gerektiğini
vurgulamaktadır. Bu düşünceden hareketle, Türk
kadınını hak ettiği toplumsal statüye ulaştırmak
için sürdürdüğümüz mücadelede gerçekçi politikaları hayata geçirmek
zorundayız.
Kadın istihdamına dair sorunları
tanımlamak ve gerçekçi politikaları hayata geçirebilmek için
dünyadaki ekonomik konjonktürden ülkemizin ekonomik şartlarına ve
kurumlarımızın hazırladıkları politika
alternatiflerinden kadınlarımızın nasıl bir
çalışma hayatı istediklerine kadar bütün değişkenleri
titizlikle ele almalıyız. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki ne
siyasette ne de sivil toplumda bu konuda kadınlar olarak yeteri kadar
güçlü değiliz çünkü hayatta kalmaya çalışmak hâlâ ilk
önceliğimiz. Çok da haklı olarak, neredeyse tüm enerjimizi
kadına yönelik şiddetin önlenmesi mücadelesine ayırıyoruz;
kadın istihdamı konusu da böylelikle hak ettiği önceliği
alamıyor. Türkiye olarak, bu şartlar altında, kız
çocuklarımızın eğitiminden çocuk yaşta evlilik,
kadına yönelik şiddete kadar en temel insan hakları sorunlarını
çözemezsek ne toplumsal mutluluğa ne de ekonomik refaha
ulaşmamız mümkün olmayacaktır. Bu çerçevede refah
kavramının yeniden tanımlanması artık bir
zorunluluktur.
Sosyal yardımlaşma dışında,
kadının gelir elde edici meslekler edinmesiyle birlikte, iş
hayatındaki huzuru da göz önüne alınmalıdır. Tüm
dünyanın gayrisafi millî hasılanın yanında mutluluk endeksi
ölçümlerine ağırlık verdiği, millî mutluluk gibi
kavramların revaçta olduğu bir süreçte, bu durumu göz ardı
etmeden mutlu kadın, huzurlu Türkiye ve kadınlar güçlensin,
Türkiye büyüsün anlayışımızın kadın
refahı kavramı için yeni bir bakış açısı
olacağına inanıyoruz.
Sayın milletvekilleri, son olarak başka
bir alana daha dikkatinizi çekmek isterim. Bugün, 207 üniversitede toplam 15
milyon 481 bin öğrencimiz eğitim görmektedir. Bu öğrenci
sayısı ilk bakışta insanı heyecanlandırmaktadır.
Pek çok ülke nüfusundan fazla sayıda gencimiz üniversite düzeyinde
eğitim görmektedir. Ancak gençlerimiz üniversiteden mezun
olduklarında, bırakın kendi alanında bir işe girmeyi,
herhangi bir işe girmeleri bile büyük bir şans olarak görülmektedir.
Temel bazı alanların dışında eğitim gördüğü
alanda çalışan insanımız oldukça azdır. Zaman geçtikçe
bu durum mesleksizliğe yol açmaktadır. Bu döngü içerisinde formasyon,
sertifika ve benzeri ek eğitim ve belgelerle gençlerimiz bir iş bulma
gayretine girmektedir.
Bu konunun köklü ve sistematik bir şekilde
çözüm yoluna girmesi Mesleki Yeterlilik Kurumunun çalışmalarıyla
mümkün olacaktır. Kurumun ve yetki verilen kuruluşların
yaptığı standardizasyon, eğitim ve belgelendirme
çalışmalarının iş hayatımızın disipline
edilmesi ve verimliliğinin artırılmasına önemli
katkıları olacaktır diyorum; 2020 bütçesinin hayırlı
olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Taşlıçay.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son
konuşma Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy tarafından
yapılacaktır.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz sekiz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul
görüşmelerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerinde
konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimi saygıyla selamlıyorum.
Düşünen varlık kendini ancak maddi ve
manevi unsurlarla devam ettirebilir. Her medeniyet kendini korumak ve sürdürmek
adına bazı hakikatler ve değerler oluşturur. Geçmişten
günümüze millî ve manevi değerlerin korunması,
yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında,
millî birlik ve bütünlüğün korunmasında, kardeşlik ve
dayanışmanın pekiştirilmesinde aile kurumu büyük önem arz
etmektedir. Türk toplumunun temel taşı olan aile, ekonomik ve sosyal
gelişmelerin yol açtığı olumsuz gelişmelere
karşı kendini koruyamamaktadır.
Kadınlarımızın, aile ve toplum içerisindeki önemli rolü göz
önüne alınarak aile bütünlüğünü koruyucu politikaların uygulama
alanı bulması sağlanmalıdır.
Gündemimizi sıklıkla meşgul eden ve
toplumun her kesiminde vicdani rahatsızlık uyandıran kadına
şiddet olaylarında hem bireysel hem de toplumsal
farkındalıklarımızın olması gerekiyor.
Yaşanan her şiddet olayı başlı başına
araştırılması, olgusal olarak değerlendirilmesi
gereken bir sorundur. Şiddet bir sonuçtur, önemli olan bu sonuca giden
basamakların tek tek irdelenerek bu sonucu doğuran etkenlerin
psikolojik ve sosyolojik olarak değerlendirilmesidir. Suçu işleyen
kişilerin tabii ki yargıda en yüksek cezaları alması
vicdanları rahatlatacaktır ancak bu cezalar kişileri eylemden
alıkoyacak mıdır? Yaşadığımız
şiddet örneklerinin hafızalarımızın
algılayabildiği bir nedensel içeriği ne yazık ki
bulunmamaktadır. Bu suç makinelerine psikopat teşhisini koyarak
zihindeki sorulara ancak cevap verebiliyoruz.
Bizler kendi güvenli alanlarımızı
oluşturarak yaşanabilecek birçok tehlikeyi bertaraf ettiğimizi,
özel yaşam alanlarıyla kendimizi koruduğumuzu düşünüyoruz.
Çocuklarımızı özel okula yolluyoruz, özel olarak
oluşturulan sitelerde oturuyoruz ve böylelikle de güvenliğimizi sağladığımızı
zannediyoruz. Ancak gözümüzden sakındığımız, canımızdan
daha çok sevdiğimiz çocuklarımızın yaşamı hiçbir
neden yokken -deyim yerindeyse- bir psikopat tarafından son bulabiliyor.
Kendi mutluluğumuz yerine toplumsal mutluluğu hedeflemek, yanı
başımızdaki çaresiz, ilgisiz, sevgisiz bireylere
kayıtsız kalmamak insani yaklaşımın temelidir. Türk
İslam kültüründe Yanı başındaki komşusu açken tok
olarak geceleyen kişi mümin değildir. sözü bireysel
sorumluluğumuzu çok da güzel ifade eder. Geçmişimizdeki bu
anlamlı değerleri modern zamanın idrakine sunduğumuz
taktirde anlamlı bir iş yapmış oluyoruz.
Anlayışların değiştiği günümüz toplumunda,
geçerliliğini yitiren mantıklar ve söylemlerle hitap edilen genç
zihinler söz sahibine belki romantik bir saygınlıkla bakarlar ve Ne
diyor bu ya? tavrını takınırlar.
Toplumsal değerler günümüz toplumuna aileyle
taşınır. Eğitimin alındığı ilk yer
ailedir ve kadın, ailenin temel taşıdır. Kadına
verilen değer ve önem toplumun huzurunu ve mutluluğunu oluşturan
en önemli etkendir. Modern çağın internet ağlarından
çocukların aklına saldıran kavram virüslerini silmek ancak
sağlıklı aile ortamıyla sağlanabilir. Fiziksel
zekâmızla kültürümüzü var ederken sosyal zekâmızla da
değerlerimizi kurgularız. Toplumsal değerlerin yeni
kuşaklara taşınmasında önemli rol oynayan
kadınlarımızın sıklıkla maruz
kaldığı şiddet toplum adına işlenmiş en
büyük suçtur. Toplumu bu şiddet sarmalına sürükleyen dinamiklerin
ortaya çıkarılması için liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin
çalışmalarını başlattığı
İnsanlığın huzuru projesinin hedefinde de millî ve manevi
temele bağlı bir duruşla insanlığın geleceği
ve kurtuluşu için yetkin ve yetişmiş bilim insanları ve
uzmanlardan oluşan bir komisyonla hayati adımlar atılması
hedeflenmektedir.
Mesleki Yeterlilik Kurumu, hayat boyu öğrenme
ilkesiyle paydaşlarıyla birlikte yeterlilikleri tanımlayan ve
tanıyan, uluslararası düzeyde kalite güvencesi
sağlanmış ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek
amacıyla kurulan, günlük hayatımızın her aşamasında
aldığımız hizmetlerin ve yapılan işlerin
kalitesinin artırılması ve belli bir standart
kazandırılması açısından çok önemli bir kurumdur.
Günümüzde, küreselleşme, bilgi ve iletişim
teknolojisindeki yenilikler, teknik ve mesleki eğitim tüm ülkelerde
eğitim sürecinin önemli bir parçası olmaktadır. Mesleki
eğitim ve öğretim, bireyi hayata hazırladığı ve
demokratik bir toplumda gerekli olan becerileri sağladığı
için büyük önem taşımaktadır. Mesleki eğitim ve
öğretim, sanatkârlık, pratik deneyim ve pratik problem çözme
yeteneğini geliştirir. Verilen hizmetler ve yapılan işler
bazında kalitenin artırılması ve standartların
yükseltilmesi ülke ekonomisine katma değer sağlayacağı gibi
verimliliği de artıracaktır. Kurum tarafından çeşitli
sektörler için verilen eğitimlerin istihdamla uyumunu güvence altına
alarak nitelikli insan kaynağının oluşumuna öncelik etmesi
beklenmektedir. Mesleki yeterliliğin önemi ne yazık ki ülkemizde çok
geç anlaşılmıştır. Verilen eğitim ve getirilen
standartların yalnızca bir prosedür, ayrıntı veyahut
tamamlanması gereken bir ön şart hâline gelmemesi gerekmektedir.
Kurumun gerekli siyasi destekle amacına ulaşacağı
düşünülmektedir. Mesleki Yeterlilik Kurumu, Mart 2018 verilerine göre, toplamda
3 milyondan fazla kamu personelinin eğitim, kadro, işe alım,
mali ve sosyal hakları ve nakilleri gibi tüm işlerden sorumlu olarak
yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Kamu
çalışanlarının hizmet kalitesinin
artırılması ve vatandaşlarımızın kamuda
istihdam edilmesi noktasında kritik görevi olan Kurumun, atama, nakil ve
yükselmelerde liyakat sisteminin tesisi, çalışan ile
çalışmayan, bilen ile bilmeyenin ayırt edileceği performans
sisteminin tesisi gibi önemli konularda sorunlar bulunmaktadır.
15 Temmuz ihanetinin gerçekleşmesinde var olan
performans ve liyakat sisteminin istismar edilmesi ve
yanıltılmasının etkisi göz ardı edilmemelidir. Liyakat
ve performans sisteminin sağlıklı bir şekilde tesis
edilmesi için gerekli kanuni düzenlemelerin de yapılması bizlerin
yani yüce Meclisin sorumluluğundadır diyorum ve bütçemizin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ersoy.
Böylelikle parti gruplarının
konuşmaları tamamlanmış oldu.
Şimdi, şahıslar adına
konuşmalardan lehte olana geçiyoruz.
Düzce Milletvekili Ayşe Keşir lehte
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Keşir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşülen ilgili
bakanlıkların bütçeleri üzerine lehte şahsım adına söz
almış bulunuyorum.
Sabahtan bu yana konuşmaları dinledim.
Konuşmaların bir benzeri Plan ve Bütçe Komisyonu sürecinde de
yapıldı. Yapılan bazı eleştiriler var ama bu
eleştirilere baktığımızda, özellikle teknik konulardaki
bazı eleştirilerin aslında, o konunun -tabirimi maruz görün ama-
çok da okuryazarı olmadan tartışmalara dâhil olunduğunu
gördüğümde üzülüyorum.
Pek çok konu var ama sürem o kadar az ki sadece
birine değineceğim bugün burada. Ama ondan önce şunu söylemek
isterim: Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletlerin bir raporu
yayınlandı, malumunuz 2019 UNDP İnsani Gelişme Raporu.
Türkiye, burada, 189 ülke içerisinde 59uncu sıraya yükseldi ve ilk defa
en yüksek gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldı. Bu, aslında
tüm Parlamentonun, her bir milletvekilinin iftihar edeceği bir
sıralamadır.
Diğer yandan, rakamlara
baktığımız da, Türkiyenin 2002 yılında 1,3
milyar olan sosyal yardım harcamalarının 2018 yılı
itibarıyla 43 milyara çıktığını görüyoruz.
Tabii, daha da bunu açmak istediğimizde,
hükûmetlerimizin iktidarı döneminde sosyal yardımların 2002
yılında gayrisafi yurt içi hasıladaki oranı binde 3 iken
-lütfen, bu rakama dikkatinizi çekiyorum- bugün bu rakam yüzde 1,16ya
çıkmıştır.
Şimdi, konunun uzmanı olunmadığında,
konuyla ilgili literatüre hâkim olunmadığında, fıkralara
konu olan bir düz mantıkla Sosyal yardımlar bütçesini
artırdınız, ülkede yoksulluk arttı. diye bir okuma
yapılıyor, bunun inanılmaz sığ bir okuma olduğunu
düşünüyorum.
Niye bunu söylüyorum? Size bir rakam daha
vereceğim bunu söyleme gerekçem olarak. OECD ülkelerinin sosyal
yardımlara ayırdığı payın gayrisafi yurt içi
hasılalarındaki oranı -OECD ülkelerindeki ortalamasını
söylüyorum- yüzde 2,3.
Şimdi, az önce söylediğimiz gibi Yoksulluk
arttı. diyenlere, Türkiyede, bütçeyi artırıyorsunuz,
yoksulluk da arttı. diyenlere bir soru sormak istiyorum: OECD ülkeleri
neredeyse bizim 1 puan üzerimizde, OECD ülkelerinde yoksulluk artıyor mu?
Bunu söylemek lazım.
Tabii, söz konusu siyasi ezberler, söz konusu sadece
AK PARTİ karşıtlığı üzerinden siyaset üretmek
olunca, rakamlar da ne yazık ki doğru okunamıyor.
AK PARTİ iktidarları döneminde Türkiyede
mutlak yoksulluk yok edilmiştir ve rakamın artması yani sosyal
yardımlar bütçesinin gayrisafi yurt içi hasıladaki oranının
artması, aslında az önce verdiğim BM raporundaki verileri de bir
araya getirdiğinizde, artan refahtan toplum kesimlerinin eşit pay
almasını sağlamaya yönelik politikaların bir sonucudur.
Bakın, son yıllarda biz tematik
yardımları getirdik. Nedir bunlar? Eşi vefat eden kadınlara
yapılan ödemeler, asker ailelerine yapılan ödemeler. Bunların
hepsi, artan refahtan, artan kalkınmadan toplumun tüm kesimlerinin
eşit pay almasına yönelik politikaların bir sonucudur, üretilen
yeni modüllerdir.
Diğer yandan şunu da söylemem lazım:
Cumhurbaşkanımızın sıklıkla söylediği
Anayasanın sosyal devlet ilkesi AK PARTİnin bu az önce
saydığım politikaları sayesinde ete kemiğe büründü,
vücut buldu.
Değerli milletvekilleri, bununla birlikte; bu
bütçe, mutlak yoksulluğu yok eden, yoksullukla mücadele eden bir bütçedir.
Bu bütçe, artan refahı, yüksek gelişmişliği toplumun tüm
kesimlerine yaymaya çalışan bir bütçedir. Bu bütçe, ilk defa AK
PARTİyle hukuki varlığa kavuşan, kimliğe kavuşan
engellilerin eğitim, rehabilitasyon ve istihdamının bütçesidir.
Bu bütçe, başta eğitimle kadınların güçlendirilmesinin
bütçesidir. Bu bütçe, tüm kurumlarıyla kadına yönelik şiddetle
mücadele etmenin bütçesidir. Bu bütçe, kadının karar alma
mekanizmalarında varlığını arttırmanın
bütçesidir. Bu bütçe, ailenin bütünlüğünün korunmasının
bütçesidir. Bu bütçe, devlet koruması altındaki çocukların en
iyi şekilde yetiştirilmesinin, yarınlara
hazırlanmasının bütçesidir. Bu bütçe, kız ve erkek
çocuklarını zorla dağa kaçıran, çatışmaya ve
tecavüze zorlayan terör örgütü PKK ve YPGyle en iyi mücadele eden bütçedir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bütçe,
istihdamı arttıran politikaların, mesleki eğitimin,
işbaşı eğitim programlarının bütçesidir. Bu
bütçe, sosyal güvenliğin bütçesidir. Bu bütçe, yenilenebilir enerji
modellerinin bütçesidir. Bu bütçe, doğal gazın tüm ilçelere
yaygınlaştırılmasının bütçesidir. Bu bütçe, iklim
değişikliğiyle mücadelenin bütçesidir. Bu bütçe, borun ham
maddeden mamule dönüştüğü Boronun bütçesidir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Keşir.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Bu bütçe,
sismik arama yapan Barbaros Hayrettin ve Oruç Reis gemilerinin, denizde derin
sondaj araması yapan Fatih ve Yavuz gemilerinin bütçesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bütçe, aziz Türk milletinin her bir ferdinin bütçesidir.
Bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.14
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.38
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
31'inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, şimdi Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına söz vereceğim ancak
Bakana söz vermeden önce okutacağımız bir
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi vardır.
Bu tezkere, ülkemizin de üyesi bulunduğu
Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO)
Anayasasının 19uncu maddesi gereğince, hükûmetlerin
uluslararası çalışma konferanslarında kabul edilen
sözleşme ve tavsiye kararları hakkında yasama organına
bilgi sunmasına dairdir. ILO Anayasasının gereği olan
Cumhurbaşkanlığı tezkeresini okuttuktan sonra, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına öncelikle bu konuda söz
vereceğim.
Cumhurbaşkanlığı tezkeresini
okutuyorum:
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.-
Cumhurbaşkanlığının, 2019 yılı Haziran
ayında yapılan 108inci Uluslararası Çalışma
Konferansında kabul edilen, 21/6/2019 tarihli ve 190 sayılı
Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan
Kaldırılmasına İlişkin ILO Sözleşmesi ile
21/6/2019 tarihli ve 206 sayılı Çalışma Hayatında
Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin
ILO Tavsiye Kararı hakkında Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanı tarafından bütçe müzakereleri sırasında
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi sunulmasına ilişkin tezkeresi
(3/1026)
21 Kasım 2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi: Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının 14/11/2019 tarihli ve
26579494-721-89 sayılı yazısı
2019 yılı Haziran ayında yapılan
108'inci Uluslararası Çalışma Konferansı'nda kabul edilen
21/6/2019 tarihli ve 190 sayılı Çalışma Hayatında
Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin
ILO Sözleşmesi ile 21/6/2019 tarihli ve 206 sayılı
Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan
Kaldırılmasına İlişkin ILO Tavsiye Kararı
hakkında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı
tarafından bütçe müzakereleri sırasında Türkiye Büyük Millet
Meclisine bilgi sunulmasına ilişkin ilgi yazı ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın Bakan, şimdi öncelikle bu konuda
görüşlerinizi almak üzere sizi kürsüye davet ediyorum.
Bu konuyla ilgili konuşma sürenizi beş
dakika olarak belirledim. Bu süre tamamlandıktan sonra yürütme adına
konuşma yapmak üzere sürenizi yeniden başlatacağım.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin de üyesi olduğu Uluslararası
Çalışma Örgütü, bundan tam yüz yıl önce, 1919da kurulmuştur.
ILOnun kuruluşunun 100üncü yılında düzenlenen 108inci
Uluslararası Çalışma Konferansında kabul edilen 2 yeni
belge hakkında ILO Ana Sözleşmesinin 19uncu maddesi gereğince
Genel Kurula bilgi arz edeceğim.
Söz konusu belgeler, 190 sayılı
Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Ortadan
Kaldırılmasına İlişkin ILO Sözleşmesi ile 206
sayılı Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin
Ortadan Kaldırılmasına İlişkin ILO Tavsiye Kararıdır.
10-21 Haziran 2019 tarihleri arasında Cenevrede düzenlenen 108inci
Uluslararası Çalışma Konferansı çerçevesinde
hazırlıkları tamamlanan 190 sayılı ILO Sözleşmesi
ile 206 sayılı ILO Tavsiye Kararı ILO Genel Kurulunda 21 Haziran
2019 tarihinde yapılan oylamada büyük bir çoğunlukla kabul
edilmiştir ve her iki standart da iş yerlerinde şiddet ve tacizi
önlemek için karşılıklı saygı ve insan onurunun
öneminin farkında olmayı odağına koymaktadır.
Yüce Meclisin bilgilerine arz ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın Bakan, şimdi yürütme
adına konuşmanıza geçiyorsunuz sanırım.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Evet.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz otuz beş dakikadır.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
görüşmeleri kapsamında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız ile bağlı ve ilgili
kuruluşlarımız tarafından gerçekleştirilen 2019
yılı faaliyetleri ve 2020 yılı hedefleri hakkında
konuşma yapmak üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetlerimiz döneminde aile, çalışma ve
sosyal hizmetler alanında büyük bir değişim ve dönüşüm
sürecini başarıyla gerçekleştirdik. Bugün, millî gelirini
sürekli artıran, çalışan ve değer üreten bir Türkiye var ve
tüm dünyaya örnek teşkil eden bir sosyal devlet
anlayışını benimsemiş bir Türkiye var.
Bakanlığımızın temel
görevi, sosyal devlet ilkesi çerçevesinde sosyal kalkınmayı
güçlendirmek ve sosyal korumayı sağlamaktır. Biliyoruz ki
insanı öncelemeyen herhangi bir kalkınma gündemi, teorik olarak ne
kadar başarılı gözükürse gözüksün gerçekçi değildir,
başarısız olmaya mahkûmdur. Bu minvalde yürüttüğümüz tüm
politikaların nihai hedefi, mutlu, çalışkan ve üretken
bireylerin uyumlu aileler içinde daha müreffeh bir toplum hedefine doğru
birlik ve beraberlik içinde yürümesidir.
Sosyal kalkınma veya koruma sistemi ise temelde
üçlü bir sacayağı üzerine oturur. Bunlar, sosyal yardımlar,
sosyal güvenlik ve sosyal hizmetlerdir. Bugün burada Gazi Meclisimize bu üçlü
sacayağı üzerinden çalışmalarımızı
aktaracağım.
Değerli milletvekillerimiz, İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. perspektifiyle sosyal
yardımları, sosyal güvenliği ve sosyal hizmetleri içeren sosyal
koruma ağımızdan toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları
oranında faydalanmasını sağlayarak tüm dünyaya örnek
teşkil edecek bir sosyal devlet anlayışını
sürdürmekteyiz. Bunu uluslararası kurum ve kuruluşların
araştırma raporlarında da görüyoruz.
Dünya Bankasının Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri Atlası Raporuna göre, ülkemiz dünyada yoksulluk
oranlarını en fazla azaltan ülke oldu ve sosyal yardım
harcamalarımızın GSYİHye oranını yaklaşık
3 katına çıkardık. İhtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza yaklaşık 315 milyar lira
tutarında sosyal yardım yaptık ve 2002 yılında 4 olan
sosyal yardım programı sayımız, 2019 yılında 43e
ulaştı. Son on yedi yılda geldiğimiz noktayı
aslında rakamlar bütün açıklığıyla ortaya koymakta.
Türkiyede 2002 yılında toplumun yüzde 30u günlük 4,3 doların
altında harcamayla geçimini sağlamaktayken 2015 yılına
geldiğimizde bu oran yüzde 1,6ya düşmüştür ve bunu da UNDP
verileri teyit etmektedir.
Bir noktada daha ülkemiz adına gurur duyulacak
bir gelişmeyi yaşadık. Ülkemiz, BM normlarına göre, 2002
yılında orta insani gelişme, 2019 yılında ise yüksek
insani gelişme seviyesinde yer almaktaydı ancak üç gün önce, 9
Aralık 2019 tarihinde yayınlanan UNDP İnsani Gelişme
Raporunda, ülkemiz ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde
bulunan ülkeler arasında yer aldı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) 59uncu sırada
Sayın Bakan.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Sosyal yardım programlarımızı,
sosyal adalet ilkesi çerçevesinde, hiçbir ayrım gözetmeksizin, objektif
yararlanma kriterleri çerçevesinde sürdürüyoruz. 2002 yılında 1,3
milyar lira olan sosyal yardım bütçemizi 2018 yılında 43 milyar
seviyesine çıkardık ve geliştirdiğimiz kapsayıcı
sosyal yardım programlarıyla da 2018 yılında 3,5 milyon
ihtiyaç sahibi ailemize ulaştık. Yine, Türkiye çapındaki 1.003
tane sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarımız aracılığıyla da bu
hizmetlerimizi yurdumuzun dört bir köşesine ulaştırıyoruz.
Sosyal yardımlara ayrılan kaynakların
yüzde 86sı hak temelli, düzenli yardımlardır,
dolayısıyla nakdî yardımlardır. Ayrıca, Sosyal
Yardım Kartı Projesini hayata geçirerek 2 milyon vatandaşımıza
bu suretle daha onurlu bir şekilde hizmetlerimizi iletiyoruz. Hâliyle,
yararlanıcı sayısı artışı, yoksulluğun
artmasından ziyade, daha fazla vatandaşımıza daha fazla
çeşitlilikte program sunmamızdan kaynaklanmaktadır.
Yine, geçtiğimiz yıl, yüce Meclisimizin
çatısı altında başlatacağımızı ilan
ettiğimiz iki yeni program vardı. Bunlardan bir tanesi, cihaza
bağlı kronik hastaların tedavi süresince elektrik kesintisinden
kaynaklı hayati risk yaşamamaları için verilen bir
kaynaktı. Yine, Çoklu Doğum Yardımı Programımızı
da hayata geçirdik ve biz, bu Çoklu Doğum Yardımı Programımız
sayesinde 0-2 yaş döneminde çocuk başına aylık 150 lira
olan yardımı 2019 yılında 13 bini aşkın haneye
ulaştırdık.
Yine, bu yıl hayata geçirdiğimiz Vefa
Projesiyle de 21 bin yaşlı vatandaşımızın
temizlik, günlük bakım, yemek gibi temel ihtiyaçları sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımız
aracığıyla gerçekleşti.
Özel önem verdiğimiz konulardan bir tanesi de
sosyal yardım-istihdam bağlantısını güçlendirmek. Biz
sosyal yardım alan fakat çalışabilir durumdaki
vatandaşlarımızı İŞKURa yönlendiriyoruz ve 2019
yılında neredeyse 129 bin sosyal yardım alan
vatandaşımızı İŞKURa yönlendirdik.
Dolayısıyla, yoksullukla mücadele kapsamında
kurumlarımızın eş zamanlı müdahalesini de temin etmek
üzere Bakanlığımızca Sosyal Yardım Artı
dönemine de geçeceğiz bu sene.
Yine, diğer bir konu, sürdürülebilir bir sosyal
güvenlik sistemini hedeflemekteyiz. Bu nedenle son on yedi yılda ülke
olarak büyük bir değişimi gerçekleştirdik.
Öncelikle belirtmek isterim ki hükûmetlerimiz
döneminde hayata geçirilen sosyal güvenlik düzenlemesi 1950lerden bu yana bu
ülkede gerçekleşmiş en büyük reformlardan biridir. Sosyal güvenlik
kapsamının genişlemesi ve hizmetlerimizdeki
çeşitliliğin artması doğal olarak sosyal güvenlik harcamalarımızın
da artmasına sebep olmuştur. Çünkü Türkiye büyüyor, nüfusumuz da
artmakta, verdiğimiz hizmetler genişliyor ve tüm bu
değişkenler doğal olarak bütçemizi de etkiliyor. Ancak aktüeryal
ve mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi oluşturma
çabalarımız devam ediyor ve yeni bir etki girmediği sürece de
2071e kadar sosyal güvenlik sistemimiz sürdürülebilir durumda.
Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemi 1999da ne
durumdaydı, AK PARTİ 2002nin sonunda hangi durumda bu sistemi
devraldı ve bugün ne durumdayız, buna bakmak lazım. Bütün bunları
da tüm dünyanın kabul ettiği, uluslararası kabul edilebilir
veriler üzerinden açıklamak isterim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 99a çok girme,
MHP de vardı o zaman.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) 1999da Türk sosyal güvenlik sistemine
yani o zamanki SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığının
konsolide bütçelerine baktığımız zaman, gelirlerin
giderlerini karşılama oranı yüzde 64, prim gelirlerinin emekli
aylığını ve sağlık harcamalarını
karşılama oranı yüzde 55-56, sistemin toplam
açığının GSYİHye oranı yüzde 2,35ti. 2002ye
gelindiğinde yani AK PARTİ devraldığında gelirlerin
giderlerini karşılama oranı yüzde 71,5; prim gelirlerinin emekli
aylığını ve sağlık harcamalarını
karşılama oranı yüzde 61, açığın GSYİHye
oranı ise yüzde 2,22ydi. Bu rakamları hafızamızda
tutarsak, bugün yani 2019 sonu itibarıyla baktığımız
zaman, sosyal güvenlik sisteminin gelirlerinin giderlerini karşılama
oranı yüzde 91,5; prim gelirlerinin emekli aylığını ve
sağlık harcamalarını karşılama oranı yüzde
72, açığın GSYİHye oranı ise yüzde 0,92 yani yüzde
1in altında. Her üç göstergeye göre de bugün sosyal güvenlik sistemi,
devraldığımız günle mukayese edilemeyecek kadar iyi
durumdadır ve kaldı ki 2002de emekli aylıklarının
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 4,63 iken bugün artan gayrisafi
yurt içi hasılaya rağmen yüzde 7ye, sosyal güvenlik sisteminin
sağlık harcamalarının GSYİHye oranı ise yüzde
1,42den yüzde 2,6ya çıkmış.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Emekli aç, aç;
bin liranın altında maaş veriyorsunuz.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Yani emekliye daha fazla kaynak
aktardık, sağlığa daha fazla harcama yapıldı.
Fakat bununla beraber, mali yapı daha da iyi bir noktaya gelmiş
durumda ve bunun da ötesinde, 1999da yani mali göstergelerin kötü olduğu
zamanda Türkiyede nüfusun sadece yüzde 51i kapsam altında iken şu
anda bizim sigorta sistemimize yani SGK sistemine dâhil olan nüfusumuzun
oranı yüzde 99,5. Dolayısıyla, diyebiliriz ki emekli
sayımız arttı, kapsama dâhil nüfusumuz arttı,
GSYİHden emekliye verilen pay arttı, kamu sağlık
harcamalarının GSYİHye oranı arttı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Maaşlar
düştü ama
Maaşlar düştü, maaşlar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Maaşlar da
arttı.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Buna rağmen sosyal güvenlik
sisteminin mali durumu bozulmadı ve her yıl daha da iyiye giderek
uluslararası kabul edilebilir oranlara gelmiştir.
Bizler bugün, sadece bugünü değil geleceği
de düşünerek sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi inşa ediyoruz
ve gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki ciddi bir
dışsal, yapısal müdahale olmadıkça sosyal güvenlik
sistemimiz, tahmin ufkumuz olan 2071 yılına kadar güvenli bir
şekilde yoluna devam edecek. Bugün Sosyal Güvenlik Kurumunun mali bünyesi
uluslararası kabul edilebilir düzeydedir ve her yıl daha da iyiye
gitmektedir.
Yine, bakıyoruz aktif sigortalı
sayımıza, 2009 yılında yaklaşık 15 milyon iken
2019 yılı Eylül ayı itibarıyla 22,5 milyona
ulaştık. Pasif sigortalı sayımız da -dosya
bazında- 2009 yılında 8,5 milyon iken 2019 yılı Eylül
ayında yaklaşık 12 milyon kişiye yükselmiş durumda.
Bütün dünyada aktif/pasif oranı dediğimiz, çalışanın
emekliye oranı 4 iken bizde 2nin altında. Ama yine bakıyoruz,
2009 yılında aktif/pasif oranı 1,78lerdeyken bugün 1,82lere
yükselmiş durumda.
Burada konuyla ilgili olması hasebiyle aktif/pasif
oranını etkilediği ve sosyal güvenlik sisteminin mali
yapısıyla da doğrudan ilgili olduğu için, sosyal güvenlik
sistemimizle ilgili kamuoyunda çokça tartışılan bir hususa da
huzurunuzda açıklık getirmek isterim: Emekliliğe hak
kazanamayanlar ya da emekliliğe yaşı tutmayanlar
dediğimiz kesimin talepleri.
Öncelikle belirtmeliyim ki bütün dünyada emeklilik
için 3 şart aranır. Bunlardan birincisi, belirli bir yaşa
gelmek, belirli bir süre prim gün ödeme sayısına ulaşmak ve
belirli bir hizmet süresi. Yasalarla belirlenen bu 3 şarttan herhangi
birinin olmaması durumunda emeklilik müktesep hak olmaz yani kişi
emekli olamaz. Türkiyede, bütün dünyada olduğu gibi, emeklilik için
belirli bir yaş şartı vardı ve maalesef, 1992de bu
şart kaldırıldı. 1999a gelindiğinde, o dönem SSK
Genel Müdürü olan Kemal Kılıçdaroğlunun kendi ifadesiyle
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Yanlış bilgi; o zaman Genel Müdür değildi, emekliydi.
Yanlış, Bakan, yanlış.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla)
sistem iflas etme noktasına geldi
ve bu tarihte emeklilik için yine bir yaş şartı getirildi ama bu
sefer kademeli bir geçiş öngörüldü.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yediniz,
yediniz, bitiremediniz ya!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) AK PARTİ 2008de, 1999
yılında o dönemin hükûmeti tarafından çıkarılan 4447
sayılı Kanunla getirilen kademeli yaşı aynen muhafaza
etti. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kendi
yaptıklarınızı anlatın, 2008de
çıkardığınız ABOyu anlatın. Kendi
hatalarınızı geçmişe mal edemezsiniz.
CAVİT ARI (Antalya) Hükûmet
Hükûmet
Genel
Müdürle ilgisi yok.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen,
Sayın Bakanı dinleyelim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Siz ne
yaptınız, ona bakın. EYTliyi açlığa mahkûm
ediyorsunuz.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Nitekim, şu ana kadar uygulamada
bizim fiilî emeklilik yaşımız 52.
CAVİT ARI (Antalya) O zaman, gelsin, Genel
Müdür açıklasın programı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Mezarda
emeklilik! 65e çıkardınız, 65e, 2008de 65e
çıkardınız.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Yani 2019 yılında emekli
aylığını bağladığımız emeklilerin
ortalama yaşı 52. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) SGK Genel Müdürü
konuşsun o zaman burada.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Alkışlıyorlar! İnsanları aç bıraktınız,
onu alkışlıyorlar!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) 65 yaş ancak 2048de devreye
girecek. Şu an Türkiye, bütün OECD üyesi ülkeler içinde en erken
yaşta emekli eden ülkedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Eski Türkiyede
onlara bakacak para vardı, bu Türkiyede yok.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Dünyanın hiçbir ülkesinde ortalama
52 yaşında kimseyi emekli etmiyorlar. Fransayı görüyorsunuz,
Fransada Anayasa Mahkemesi bunu tevsik etti Hak kaybı yok. dedi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Cumhurbaşkanı 46 yaşında emekli oldu, 46!
NİLGÜN ÖK (Denizli) Eski Türkiyede
maaşları ödemek için IMFye gidiliyordu.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Cumhurbaşkanı
46 yaşında emekli oldu bu ülkede!
BAŞKAN - Sayın Gürer, lütfen
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1999da ülkede var olan 17 bin
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Emekçilere gelince
mi gözünüz açılıyor?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Sayın Vekil, şimdi rakam bu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ben de size
rakam göstereyim Sayın Bakan.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Şu gördüğünüz yaşlı
bağımlılık oranı, diğeri de genç
bağımlılık oranı. Yani rakamları açıklamak
istiyorsak gelin, bakalım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) EYTliler prim
ödedi bu ülkede.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Şimdi, bu da Türkiyenin
bağımlılık oranı.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüzde 13
sendikalıyla bunları kaldırıyorsunuz, yüzde 90ı
sendikasız bu ülkenin ya.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Gördüğünüz gibi, genç
bağımlılık oranı 35ten 27ye doğru iniyor,
yaşlı bağımlılık oranı ise 13ten 44e
çıkıyor. Biz 2045te, yaşlı bağımlılık
oranının genç bağımlılık oranını
aştığı bir ülke olacağız; eğer 3 çocuk
hayalimiz gerçekleşmezse. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüz yılda
sendikalı yaparsınız çalışanları.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - 1999da ülkede var olan 17 bin eczanenin
sadece 3.521inden yararlanabilen vatandaşlarımız bugün 26.221
eczanenin tamamından yararlanmaktadır. Türkiyenin bugün sahip
olduğu genel sağlık sigortası sistemi, bir zamanların
örnek refah devleti gösterilen İskandinav ülkelerinin ve çoğu
gelişmiş Batı Avrupa ülkesinin ilerisindedir. Evet,
dünyanın hiçbir yerinde insanların 76 lira ödeyerek dünyanın en
kapsamlı sağlık paketine sahip olduğu bir ülke yoktur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) EYTli
işsiz kaldı mı o yararlanamıyor.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) - Kapsamı itibarıyla bütün
vatandaşları içeren bu sistem, sağladığı güvence
paketiyle de dünyada eşi benzeri bulunmayan bir sistemdir. 18 yaş
altı genç ve çocuklarımızın da tüm ilaç ve tedavi
masraflarını GSS kapsamında karşılıyoruz. Buna
ilaveten, nadir görülen hastalıklar için üretilen, ileri teknoloji
gerektiren yüksek maliyetli ilaçlar da geri ödeme kapsamına
alınmıştır. Ekim 2019 tarihi itibarıyla ilaç geri
ödeme listelerinde 8.833 adet ilaç bulunmaktadır. Kanser tedavisi için
sunulan cerrahi işlemlerden de ilave ücret alınmamaktadır.
Biz bu kapsamda GSS konusunda ve SGK konusunda
hizmetlerimize devam ederken, bu sistemle vatandaşlarımızı
buluştururken aynı zamanda vatandaşlarımızın
işlemlerini daha kolay şekilde gerçekleştirmeleri için de
çalışıyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumumuzun e-devlete entegre
hizmet sayısı 120yi aşmış durumda.
Vatandaşlarımız artık sosyal güvenlikle ilgili birçok
işlemi e-devlet üzerinden gerçekleştirebiliyor ve e-devlet sisteminde
en fazla tıklanan kurum da SGK.
Otomatik İşyeri Tescil
Uygulamasını hayata geçirdik ve bu kapsamda tescil edilen iş
yeri sayısı da 165 bine yaklaştı. Kısacası biz,
sosyal güvenlikte, vatandaş memnuniyetini esas alacak şekilde,
bürokrasi ve kırtasiyecilikten uzak, hızlı ve doğru hizmet
vermeyi önemsiyoruz.
Diğer bir konumuz da mutlu birey, uyumlu aile
ve müreffeh toplum için çalışma hayatındaki eşit muameleyi
teşvik ediyoruz. Ayrımcılığın önlenmesine yönelik
politika ve stratejiler geliştirmekteyiz. 2023 hedeflerimiz
doğrultusunda, çalışma barışını
sağlamak için, işçi, işveren, sosyal taraflarımızla
birlikte tüm kesimlerin haklarını gözeterek çözüm odaklı
yaklaşımları hayata geçiriyoruz.
Sosyal diyalog, çalışma
hayatının istikrarı için çok önemli ve aynı zamanda katılımcı
yönetişimin de bir sonucu olarak verimlilik artışını
etkilemekte ve biz, bu sosyal diyaloğun artması için, sendika
üyeliğinin noterden yapılması gibi kolaylıklar da sağlayarak
önemli gelişmeleri de beraberinde getirdik. Bu iyileşmeyi
sendikalaşma oranından görmek mümkün. 2019 yılı
itibarıyla memur ve işçi sendikalaşma oranları yüzde 22ye
ulaşmış durumda fakat biz bunu da daha ileri seviyelere
çıkarmak istiyoruz.
Yine, işçi kardeşlerimiz ve
işverenler arasında dayanışmayı sağlamak, adaleti
tesis etmek için sorunları çözüme kavuşturmaktayız. 2005
yılında 21,7 milyon olan iş gücümüz bugün 33 milyonu
aşmış durumda. Aynı dönemde iş gücüne
katılım oranı yüzde 44,9 yani yüzde 45 iken bugün yüzde 53,9a
yani yüzde 54lere ulaşmış durumda. İş gücündeki yaklaşık
11 milyonluk artışa karşılık, ülkemizde aynı
dönemde 9 milyon kişinin üzerinde de ilave istihdam sağladık ve
2002den 2019 yılı Kasım ayı sonuna kadar toplam 8 milyon
640 bin kişiyi işe yerleştirdik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 8 milyon da
işsiz var! 8 milyon da işsiz var ama!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Sadece 2019 yılında 1 milyon
430 bin kişiyi işe yerleştirdik İŞKUR
aracılığıyla ve sağlanan bu ilave istihdamla 2005
yılında yüzde 40,6 olan istihdam oranını bu yıl
ağustos ayı itibarıyla 46,3 olarak gerçekleştirdik.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) SGKye
yasal zırhı niye getirdiniz?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) 14 milyon
kişi ne olacak?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) İŞKUR
aracılığıyla işe yerleştirme hizmetlerimizin
etkinliğini artırmak maksadıyla da
çalışmalarımızı olabildiğince
çeşitlendiriyoruz. Bizim İŞKUR aracılığıyla
temelde 2 programımız var; bir, Aktif İş Gücü Programlarımız,
bir de Pasif İş Gücü Programlarımız. Aktif İş
Gücü Programlarımız, İşbaşı Eğitim
Programları, Mesleki Eğitim Kurslarımız, Girişimcilik
Eğitim Programlarımız, İş ve Meslek
Danışmanlığı ve bunlarla aktif, işin içinde olan
çalışanlarımızı destekliyoruz.
Yine, diğer Pasif İş Gücü
Programlarımızla da işini kaybeden
çalışanlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz. Pasif
İş Gücü Programlarımız altında da işsizlik
ödeneği, kısa çalışma ödeneği, yarım
çalışma ödeneği, ücret garanti desteği gibi pasif iş
gücü politikalarını uygulamaktayız.
İşsizlik Sigortası Fonunun
amacının dışında kullanıldığına
dair mesnetsiz iddialar var. İşsizlik Sigortası Fonu, devletin,
işçinin ve işverenin ortak fonudur; devlet yüzde 1, işçi yüzde 1
ve işveren yüzde 2 katkı verir. Bu Fon, milletimizin refahı,
ülkemizin büyümesi için istihdamın desteklenmesine yönelik fayda
gördüğü alanlarda işçi, işveren ve devlet temsilcilerinden
oluşan İŞKUR Yönetim Kurulu tarafından ilgili mevzuata göre
etkin ve şeffaf bir şekilde yönetilmektedir. Bugün itibarıyla
Fonun varlığı 131 milyar liradır. İstihdam
teşviklerimizin de ön şartı istihdamı korumaktır ve
dolayısıyla baktığımız zamanda da Fonun
varlığı her bir yıl artmaktadır.
Diğer bir konu: Fonun amacı, geçen asgari
ücret görüşmelerinde açıkladığım, istihdamı
korumak, işvereni korumak değildir. Bizim devlet olarak
amacımız, hem işvereni hem işçiyi korumaktır.
İstihdamın olmadığı, istihdamın azaldığı
bir yerde işçiyi koruduğumuzu söyleyemez hiç kimse.
Dolayısıyla istihdam meselesi, işçi ve işverenden
bağımsız işi koruma meselesidir. Asıl olarak
işçiyi korumak istiyorsak istihdamı korumak mecburiyetindeyiz.
Yine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ilk asgari ücret tespiti tüm tarafların oy birliğiyle
gerçekleşti. 2002 yılında 184 lira olan net asgari ücreti 2019
yılı için 2018e göre yüzde 26 artırarak net 2020 liraya
çıkardık.
Geçen, yine, asgari ücret konuşmam
eleştirildi. Asgari ücrete satın alma gücüne göre
baktığımızda, AB üye ve aday ülkeler arasında 2002
yılı başında 15inci sıradayız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Açlık
sınırının altında asgari ücret.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) 2017 ve 2018 yılına
geldiğimizde 12nci sıradayız, bu yıl ülkemiz 10uncu
sıraya yükselmiş durumda dolayısıyla bizden geride 4 ülke
yok, biz 10uncu sıradayız, geçen sene 11inci sıradaydık,
ondan önce 12nci sıradaydık. Satın alma gücü paritesine göre
-dataya inanmayanlar EUROSTATa bakabilirler- dünya ülkeleri arasındaki
yerimizi her geçen gün daha da yükseltmekteyiz. (AKP sıralarından
alkışlar) İşçimizi, çalışanımızı
her daim koruduk, korumaya da devam edeceğiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O
yanlış, korumuyorlar!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Bizler, bir taraftan kamudaki istihdamlarımızı,
devletin işleyişini güçlendirirken diğer taraftan da kamu
görevlilerimizin seviyesini iyileştirmek için de
çalışmaktayız. Şu anda kamu kurumlarımızda 3,9
milyona yakın personelimizin istihdamını
sağlamaktayız. Sadece niceliği değil, niteliği de
artırma gayretindeyiz. Bu bakış açımızla, doktor
sayısında yüzde 157, öğretmen sayısında yüzde 67,
polis sayısında yüzde 61, hâkim ve savcı sayısında
yüzde 185, hemşire sayısında yüzde 297 oranında
artış sağladık.
Daha güçlü ve sağlıklı bir yapı
için mücadele etmemiz gereken noktalardan bir tanesi de kayıt
dışı istihdamla mücadele. Bizim özellikle, titizlikle üzerinde
durduğumuz bir konu kayıt dışı istihdamla mücadele.
2002den bu yana kayıt dışı istihdamı tam 16 puan
düşürdük.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O da
yanlış hesap!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) 2002de aldığımızda
yüzde 52 iken şu anda 2019da kayıt dışı istihdam
yüzde 36larda ve kayıt dışı istihdamın
hatırlatırım- 1 puan düşürülmesi ülke ekonomisine bir
yılda yaklaşık 3,3 milyar liralık artı katkı
sağlamakta ve biz bunu sağlamak için etkin teftişlerimizle bütün
işverenlerimizi dolaşıyoruz ve kayıt dışı
istihdamın önüne geçmeye uğraşıyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
2019da teftiş yaptırmadınız ama.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Yine, söz konusu kurumlardan ve
bankalardan alınan sigortalılara ilişkin verileri de Sosyal
Güvenlik Kurumumuzdaki veri tabanıyla çapraz kontrol yaparak hem TÜİK
hem Gelir İdaresi Başkanlığı ve SGK
kayıtlarını kullanarak risk analizine dayalı da denetleme
yapmaktayız. Günümüzün dünyasında iş gücünü artırmanın
bir yolu da daha kalifiye standartları getirmek. Buna bağlı
olarak da bilgiyle ve eğitimle daha çok iş
yapacağımıza inanıyoruz. Bunun için iş gücünde
verimliliği ve yetkinliği artırmak adına, iş ve
eğitim hayatında ihtiyaç duyulan meslek standartlarını ve
yeterliliklerini belirlemekteyiz; bu anlamda, 843 ulusal meslek standardı
ve 485 ulusal yeterliliği hazırladık ve yürürlüğe koyduk.
Bu anlamda, Mesleki Yeterlilik Belgesi alan yaklaşık 850 bin
kişi çalışma hayatında.
Mesleki Yeterlilik Belgesinin şöyle de bir
önemi var: Mesleki Yeterlilik Belgesi alan kişilerin yüzde 25
oranında daha az iş kazasına uğradığı tespit
edilmiş durumda. Bizim amacımız, Mesleki Yeterlilik Belgesine
sahip çalışan sayımızı 1 milyona ulaştırmak
ve ulusal meslek standardı sayısını da bine çıkarmak
istiyoruz. Bu mesleki standartları ve yeterliliğe dayalı
sınav ve belgelendirmeyi yapmak üzere bugüne kadar uluslararası
akredite 215 sınav ve belgelendirme kuruluşunu da yetkilendirmiş
durumdayız.
Değerli milletvekillerimiz, Türkiye 82 milyonu
aşan genç ve dinamik nüfus yapısıyla ekonomik ve sosyal
kalkınmada potansiyel bir güç. Nüfus piramidimize
baktığımız zaman, 14 yaş altı nüfusumuzun
oranı yüzde 23, 15-64 yaş arası nüfusumuzun oranı yüzde 68,
65 ve daha yukarı yaş nüfusumuzun oranı da yüzde 9.
Dolayısıyla nüfusumuzun 80 milyonun üzerine çıkmasıyla
beşerî ve sosyal sermayeye yapılan yatırımlar daha da önem
kazanmış durumda ve her yaş grubundaki birey, ülkemizin
kalkınmasında bir güç aslında. Bu nedenle, her yaş
grubundaki bireylerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve onları
desteklememiz gerekiyor.
Bakanlık olarak da aile yapımızı
koruyarak toplumumuzu daha güçlü kılmak; çocuklarımız,
kadınlarımız, yaşlılarımız, engellilerimiz,
şehit yakınlarımız ve gazilerimiz başta olmak üzere
büyük ailemizi oluşturan tüm bireyleri güçlendirmek temel hedeflerimiz
arasında. İnanıyoruz ki ailelerimiz güçlendiğinde nesiller
arası değer ve gelenek aktarımı daha
sağlıklı olacak, eğitim sistemlerimiz daha bilinçli olacak
ve kurumlarımız daha sağlam ve dolayısıyla
toplumlarımız daha huzurlu ve müreffeh olacak. Çünkü biz
inanıyoruz ki insanın sağlıklı gelişimi ve
toplumun huzuru bakımından en ideal ortam, aile. Bu nedenle de
toplumumuzun temel yapı taşı olan aile kurumumuzun
korunması, sosyal ve ekonomik açıdan güçlendirilmesi en önemli
önceliklerimizden biri. Biz, cumhuriyet tarihinde ilk defa, hükûmetlerimiz
döneminde devleti arz odaklı bir hizmet anlayışına
geçirerek çığır açtık.
Aile Sosyal Destek Programı ASDEP
dediğimiz programla vatandaşımızı bizzat hanelerinde
ziyaret ediyoruz ve hangi sosyal hizmete ihtiyacı varsa o hizmeti
sunmaktayız. Bu kapsamda, ASDEP görevlilerimizle 2 milyon hanede 4,5
milyon insanımıza ulaştık ve hizmetlerimizi sunduk.
İnşallah, bu sene sonunda -alımlarımız devam ediyor,
2.313 sözleşmeli alımı ÖSYMyle yapıldı- yine, bir
ASDEP alımı gerçekleştiği zaman, daha fazla ASDEP
personelimizle daha fazla haneye ulaşacağız.
Yine, ailelere ve toplumun tüm kesimlerine yönelik
sosyal hizmetlerimizi bütüncül bir yaklaşımla tek çatı
altında topladık. 333 tane sosyal hizmet merkezimiz var ve 333 sosyal
hizmet merkezimizde 6 milyon vatandaşımıza hizmet
ulaştırdık ve sosyal hizmet merkezi (SHM)
sayımızı 2020 yılında 353e
çıkaracağız.
Yine, kadınlarımızın
psikososyal, sosyokültürel, mesleki ve kişisel gelişimlerine destek
olmak amacıyla 226 aile destek merkezimiz var ve bu merkezlerimizden 2,6
milyon kişi yararlanmış durumda.
Roman vatandaşlarımıza yönelik
politikaların koordinasyonu ve uygulanmasının
sağlanması ve yaşam koşullarının
iyileştirilmesi için Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi ve
1inci Aşama Eylem Planını oluşturduk. Eylem Planı
kapsamında İzleme ve Değerlendirme Kurulu oluşturduk ve
çalışmalarını takip ediyoruz. Dün, takip
etmişsinizdir, yayımlanan 2nci Aşama Eylem
Planımızla da ilgili kurumlarca sürdürülen hizmetlerin takip ve
koordinasyonuna ilişkin çalışmalarımızı
sürdüreceğiz. Yine, Roman vatandaşlarımızın
çoğunlukla yaşadığı bölgeler başta olmak üzere 30
sosyal dayanışma merkezinden 316 bine yakın
vatandaşımız yararlandı.
Diğer bir amacımızsa ailelerimizin
sorun çözme kapasitesini artırmak. Aile olmanın, yuva kurmanın
sorumluluklarını gençlerimize aktarmak amacıyla ülke genelinde
eğitim ve farkındalık çalışmaları yapıyoruz.
Evlilik Öncesi Eğitim Programıyla 1,1 milyon gencimize, eğitim
ailede başlar anlayışıyla hazırladığımız
Aile Eğitim Programımızla da 1,8 milyon
vatandaşımıza ulaştık. Dinamik nüfus
yapımızı korumak, gençlerimizi evliliğe teşvik etmek
amacıyla da çeyiz hesabı uygulamamız devam etmekte.
Aile Danışmanlığında bugüne
kadar 32 bin kişiye ücretsiz danışmanlık hizmeti verdik ve
ne mutlu ki Aile Danışmanlığı Eğitimine
başvuranların yaklaşık yüzde 40ı boşanmaktan
vazgeçti ve bu programlarımızı yeniden yapılandırarak
yeni modüller ekleyeceğiz ve inşallah, STK ve kamu kurum ve
kuruluşlarımızın da iş birliğiyle daha
yaygın hâle getireceğiz.
Yine, aileyi ve dolayısıyla toplumu
olumsuz etkileyen bir diğer konu da bağımlılık.
Bağımlılıkla mücadelede, Bağımlılıkla
Mücadele Yüksek Kurulu koordinasyonunda çalışmalarımıza
devam etmekteyiz. Yeşilay iş birliğinde, Türkiye
Bağımlılıkla Mücadele Programı eğitimleri
kapsamında yaklaşık 745 bin kişiye ulaştık.
Yine, Türkiye Afet Müdahale Planı
gereğince göç, afet ve acil durumlarda 430 bin
vatandaşımıza psikososyal destek hizmeti de sağladık.
Bir diğer konumuz: Günümüz ihtiyaçlarına
uygun sosyal politika geliştirmekte ve hizmet modellerimizin kalitesini
artırmakta bilimsel çalışmaların ne denli önemli
olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, aile yapımızı,
değerlerimizi tehdit eden faktörlerin tespitine, aile bütünlüğünün
korunmasına yönelik politikalarımıza yön verebilecek çok
sayıda araştırma ve etüt çalışması
yapıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda
ülkemizdeki ergen profilini, aile yapısını,
yaşlılık, evlilik, boşanma ve
bağımlılık gibi pek çok konuyu inceledik. Yine, ayrıca,
2019 yılında aileyi güçlendirmek ve aileye doğru 2023
politikalarımızı, vizyonumuzu belirlemek amacıyla da Aile
Şûrasını düzenledik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklarımız, bizim
yarınlarımızın, geleceğimizin teminatı.
Geleceğe güvenle bakmak istiyorsak çocuklarımızın üstün
yararını ön planda tutarak onları daha iyi şartlarda
hazırlamak en temel vazifemiz. Biz, çocuk hizmetlerimizde de, engelli
hizmetlerimizde de yaşlı hizmetlerimizde de aile odaklı
çalışmalarımıza öncelik veriyoruz ve bu sebeple, çocuk
açısından sakınca oluşturmadığı sürece
çocuklarımızı aileleri yanında desteklemekteyiz. Bugün aile
yanında sosyal ve ekonomik destek alan 128 bin çocuğumuz var. Yine,
çocuklarımızın sıcak bir yuvada büyümeleri için 25 bini
aşkın çocuğumuzu evlat edindirme ve koruyucu aile
modellerimizden faydalandırdık. Bizim bu sene mutlu olduğumuz
şöyle bir haber var: Koruyucu ve evlat edindirme modellerimizden
yararlanan çocuk sayımız arttıkça kuruluş bakımlarımızdaki
çocuk sayımız düşüyor. Şu anda yaklaşık 15
ilimizde -biz onlara koruyucu aile veya evlat edindirme çocuk dostu
şehirlerimiz diyoruz- kuruluş bakımındaki çocuk
sayımız koruyucu aile ve evlat edindirilen çocuk sayımızdan
az dolayısıyla mümkün olduğunca aile yanında
bakımlarını önemsiyoruz.
Yine, çocuklarımızın komşuluk
ilişkileriyle sosyalleşebildiği, aile
sıcaklığını aratmayan 1.300ü aşkın Çocuk
Evimiz ve Çocuk Evleri Sitemizde 14 bine yakın çocuğumuza hizmet
sunmaktayız.
Yine, rehabilitasyona ihtiyaç duyan
çocuklarımız için, ihtisaslaşmış 65 Çocuk Destek
Merkezimizde de çocuklarımızın rehabilitasyonunu
sağlıyoruz.
Çocuk Evlerimizde ve Çocuk Sitelerimizde kalan
çocuklarımızın akademik gelişmeleri de önemli.
Haklarında çıkan bütün olumsuz algılara rağmen, bizim
kuruluşlarımızdaki, evlerimizdeki çocuklarımızın
başarılarını yüzde 42den yüzde 58e çıkarttık ve
2019 yılında korumamız altındaki çocuklarımızdan
tamı tamına 361i üniversiteye yerleşerek önemli bir
başarı hikâyesi oluşturdu ve onlar adına, ülkemiz
adına bu anlamda çok mutluyuz.
Diğer bir konu: Risk altında bulunan
çocuklarımız için koruyucu ve önleyici hizmet sunan 132 Mobil Çocuk
Sosyal Hizmet Birimlerimizle 18 bini aşkın çocuğumuza
ulaştık.
Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal
Programı kapsamında da bu konuda -ki 2018 yılı Çocuk
İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan edilmişti- biz
kamu kurum ve kuruluşlarımızla, işçi, işveren
kuruluşlarımız ve sivil toplum örgütlerimizle çocuk
işçiliğini önlemek noktasında çalışmaktayız; yine
bu konu, Gönül Elçileri Programı altına dâhil edilmektedir.
Diğer bir konu: Çocukların tehlike
altında olduğu bir konu da dijital ortamlar ve biz bu ortamda
çocukların karşılaşabilecekleri risklerin tespit edilmesi
ve önleyici çalışmalar yapılması için Sosyal Medya
Çalışma Grubu kurduk ve dijital mecrada bir olay görür görmez bunu
takip edip müdahale ediyoruz.
Çocuklarımızı sadece
kuruluşlarımızda değil, kuruluş sonrasında da
takip etmekteyiz ve gençlerimizi hayata hazırlama, istihdam konusunda
desteklemeyi sürdürüyoruz. Son olarak kasım ayı içinde 2.183
gencimizi daha kamu kurumlarımıza yerleştirdik ve yeni
yapılacak alımlarla ki merkezî yerleştirme usulüne geçilen 2014
yılından sonra kamuda işe yerleştirdiğimiz
çocuklarımızın sayısı 15 bini geçecek.
Sayın Başkan, değerli
milletvekillerimiz; bizim en önem verdiğimiz konulardan biri de tabii ki
kadınlarımızın insan onuruna yakışan bir hayat
sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve
imkânlardan eşit biçimde yararlanmaları. Biz, bu anlamda kadının
değer görmesinin ailenin korunması ve toplumun yücelmesi demek
olduğuna inanarak Mercan Seferberliğini başlattık ve
Mercan Seferberliği, sadece kadına yönelik şiddetle mücadele
etmeyecek, aynı zamanda kadınlarımızın kendi
hikâyelerini yazabilmeleri için fırsatlar sunacak, annelik rolünü
güçlendirecek politikalar geliştirecek, karar alma mekanizmalarında
ve girişimcilikte daha etkin yer almalarını sağlayacak ve
eğitim ve sağlık gibi alanlarda daha çok
kadınımıza ulaşmayı hedefleyecek. Bu
Seferberliğimizin ilk aşaması olarak da
Bakanlığımız, Adalet Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet
İşleri Başkanlığımızla bir araya gelerek ilk
defa çok kapsamlı, 75 maddelik bir 2020-2021 Koordinasyon Planı
hazırladık ve bu plan kapsamında, adliyelerde adli destek
birimlerinin oluşturulmasına, ihtisas mahkemelerinin
oluşturulmasına, ŞÖNİMlerin kurumsal kapasitesinin
artırılmasına kadar birçok, 75 tane maddemiz var; bunu da 25
Kasımda açıkladık.
Yine, kadın konukevlerimizle ilgili bir konu
gelmişti. Şu anda, hâlihazırda, 110u Bakanlığımıza
bağlı olmak üzere toplam 145 kadın konukevimiz var ve kadın
konukevlerimizin doluluk oranı yüzde 80. Dolayısıyla kadın
konukevlerimizin doluluk oranına göre biz yeni konukevi açma kararı
veriyoruz zaten ve bu sene de yine kadın konukevi açtık. Dolayısıyla
ilk açıldığı günden itibaren şu ana kadar 328 bin
vatandaşımıza hizmet vermiş durumdalar. Ayrıca,
2021-2025 yıllarını kapsayacak şekilde 4üncü Kadına
Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planını da hayata
geçirmek için çalışmalarımızı başlattık.
Kadın deyince eğitim noktasında daha iyi oranlara ulaşmak
için, yine karar alma mekanizmalarında daha etkin ve aktif
katılımlarını desteklemek için, çalışma
hayatındaki oranını artırmak için de
çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Yine, kadın
dayanışma ve girişimciliği noktasında kadın
kooperatiflerini de destekliyoruz.
Engelli vatandaşlarımızın da
eğitimden istihdama sosyal hayata katılımlarını
destekleyen önemli adımlar attık. Bildiğiniz gibi Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmeyi imzalayan ilk ülkelerden
birisiyiz ve sözleşme doğrultusunda, sivil toplum
kuruluşlarımızla sosyal diyalog çerçevesinde
irtibatlarımız devam ediyor. Engelli Hakları İzleme ve
Değerlendirme Kurulunu da aktif hâle getirmekteyiz.
Biraz daha süre verecek misiniz?
BAŞKAN Ek süre vereceğim Sayın
Bakan, tamamlandığı anda açılır sistem.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Kadınlardan sadece iki dakika bahsetti, evet biraz süre verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Engelli sağlık kurulu
raporlarını esas alan Ulusal Engelliler Veri Bankası sistemini
hayata geçirerek kanıta dayalı politikalar geliştiriyoruz.
Yine, ilk defa, engelliler için Ulusal Erken
Müdahale Eylem Planını hazırlamaya başladık. Engelsiz
Vizyon Belgemizi ve Engelli Hakları Eylem Planını da
yakında yayınlayacağız. Erişilebilirlik Destek
Projemizi önemsiyoruz ve Türkiyenin her yerinden erişilebilir olması
için bu konudaki toplumsal bilincin ve farkındalığın
artması için de uğraşıyoruz. Evde bakım desteği
uygulamamızdan yarım milyonu aşkın engelli
vatandaşımız yararlanmakta.
Yine, diğer bir önem verdiğimiz konu,
gündüz yaşam merkezleri. 2018 yılında sadece 7 olan gündüz
yaşam merkezlerini 2019 yılı itibarıyla 52 ilde 69 merkeze
çıkardık. İnşallah, 2020 yılı bitmeden 81
ilimizde engellilerimiz için gündüz yaşam merkezleri olacak.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kaç engelli
atayacaksınız Sayın Bakan?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI
ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Engelli vatandaşlarımızın,
bakıma ihtiyacı bulunanların çaresiz kalmadıkları bir
Türkiye için 2002 yılından bugüne bakım hizmeti modellerimizi
geliştirmekteyiz. Şu anda 354 bakım merkezimizde 27 bin engelli
bireyimize hizmet vermekteyiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Aralıkta
kaç engelli atayacaksınız?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Engellilerimizin istihdama
katılmalarını da önemsiyoruz ve daha üretken, kendine öz güvenli
bağımsız bireyler olarak önemsiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kaç engelli
atayacaksınız?
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bakan,
lütfen.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) 2002 yılına kadar 5.777
engelli memur ataması yapıldığını görmekteyiz,
şu ana kadar yapılan atamalarla 56 bini geçmiş olacak; atama
süreci tamamlandığında, tam tamına on yedi yılda 10
kat artış sağlamış olacağız inşallah.
Yaşam koşullarının
iyileşmesi ve sağlık imkânlarına erişilmesi
anlamında, kuşaklar arası uyumu, nesiller arası
aktarımı önemsediğimiz için yaşlı hizmetlerimizi de
önemsiyoruz. Dolayısıyla nüfusumuzun şu anda yüzde 9u 65 yaş
üzerinde ve biz 2050de nüfusumuzun yüzde 16sının 65 yaş
üzerinde olmasını bekliyoruz. Bu anlamda, Yaşlı Destek
Programımız var. Yine, Sayın
Cumhurbaşkanımızın 2019 yılını
Yaşlılar Yılı ilan etmesi münasebetiyle de yaşlı
refahına ve yaşlılara yönelik politikalara yön vermek
amacıyla 1inci Yaşlılık Şûrasını da
düzenledik.
Yine, 153'ü Bakanlığımıza ait
olmak üzere, toplam 421 huzurevimizde ve bakımevimizde 27 bin
yaşlımız kalmakta. Şehit ve gazilerimiz,
vatanımızın bütünlüğü uğruna, milletimiz, bayrağımız
ve yüce değerlerimizin muhafazası için canlarını ortaya
koydular ve biz onlar için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan,
tamamlayın lütfen.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Şehit
yakınlarımızın ve gazilerimizin acılarını
bir nebze olsun dindirmek için ve devletimizin her daim onların
yanında olduğunu hissettirmek için biz bu sene bir ziyaret
seferberliği başlattık ve 2019 yılı itibarıyla 52
bin ev ziyaretimiz oldu ve 2014 yılından bugüne de 26 bini
aşkın şehit yakınımıza, gazimize ve gazi
yakınımıza kamuda hizmet sağladık.
Bu sene şu anlamda da önemliydi: 1974
yılında Kıbrıs Barış Harekâtına
iştirak eden 498 şehit yakınımıza ve 37 bin gazimize
kırk beş yıldır hasretle bekledikleri Millî Mücadele
Madalyasının ve Beratının Tevcih Törenini yaptık bu
sene. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şehit
yakınlarımızın ve gazilerimizin daha huzurlu bir hayat
yaşayabilmesi için de devlet olarak ne varsa yapmak için uğraşıyoruz.
Yine, ilk defa, bu alanda faaliyet gösteren bütün STKlerimizi, paydaş
kurumlarımızı toplayarak 1inci Şehit Yakınları
ve Gaziler Çalıştayını geçekleştirdik kasım
ayında. Bu çalıştayda istihdam, eğitim desteği, ÖTV muafiyeti
gibi birçok uygulamaya dair yaşadıkları sorunları
konuştuk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitiriyorsunuz umarım Sayın
Bakan.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ben bu vesileyle tüm şehitlerimizi ve ahirete
irtihal eden gazilerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın tüm bu faaliyetleri ve
sayamadığım faaliyetleri, kamu kurum ve kuruluşları,
üniversiteler, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları,
konfederasyonlar, sendikalar ve yerel yönetimlerin iş birliğinde
yürütülmekte ve biz bundan sonra da sosyal diyaloğa ve istişareye
önem vererek adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.
Bu vesileyle sözlerime son verirken 2020
yılı bütçemizin ülkemize, devletimize ve aziz milletimize
hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Bütçe kanun teklifinin görüşülmesi
sırasında yoğun mesai veren başta Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeleri olmak üzere, siz değerli milletvekillerimize de teşekkür
etmek istiyorum.
Hükûmet olarak sunduğumuz hizmetleri vizyonuyla
yönlendiren, irade ve kararlılığıyla liderlik eden
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyor, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın Özkoç, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak ABD Senatosunun Ermeni tasarısını
kabul etmesi nedeniyle Amerikan emperyalizmini kınadıklarına,
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçukun
129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; az önce haberlere düştü,
Amerikan Senatosu Ermeni tasarısını kabul etmiş. Amerikan
emperyalizmini şiddetle Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kınıyoruz. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Amerikan emperyalizminin ne yaptırımlarından
korkuyoruz ne aldığı kararları bu Meclis kabul ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti, bugüne kadar bağımsızlık ruhuna
nasıl sahipse, ülkesinin varoluşunu hangi değerlerle
kazanmışsa bundan sonra aynı değerlerle buna sahip
çıkacaktır, Amerikan emperyalizmine asla boyun eğmeyecektir.
Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları
bir soykırımın parçası değildir. Türkiye Cumhuriyeti
olarak bu Meclis Bunu tarihçilere bırakalım, tarihçiler bu konuyu
incelesinler, kararı alsınlar. diye arşivlerini
açmıştır. Buradan bir kere daha Amerikan emperyalizminin
aldığı bu kararı şiddetle
kınadığımızı ifade etmek istiyorum. (CHP, AK
PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz, bitirmedim. Eğer izin verirseniz söz
almışken
Arkadaşlarım da gerekeni söyleyeceklerdir elbette
ama
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Kani Beko hayatını sendikaya vermiş bir liderdir, bizim
Milletvekilimizdir; kendisinin yaptığı bir
çalışmayı ben şimdi size sunuyorum, bir kişinin asgari
ücretiyle ilgili: Kirayı 1.250 lira olarak koymuş. Eğer izin
verirse kendisi, ben bu asgari ücretle çalışan kişinin ev sahibi
olduğunu kabul ediyorum ve bu 1.250 lirayı kaldırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Elektrik masrafı
ayda 125 lira, su masrafı 100 lira, doğal gaz masrafı 400 lira,
ulaşım masrafı 200 lira, mutfak masrafı 750 lira -yani
günde 25 lira, simit yese karnı doymuyor- eğitim masrafı 400
lira; bunların toplamı bugünkü asgari ücreti
karşılamıyor yani 2.020 lirayı karşılamıyor.
Bunda sağlık yok, sosyal etkinlikler yok, çay yok, kahve yok, giyim
yok, hayat yok; bunda yaşam yok.
Şimdi, Sayın Bakan anlattı; peki,
niye insanlar intihar ediyorlar? Neden çocuklarıyla beraber ölümü
seçiyorlar? Türkiye'de neden yoksulluk diz boyu? Neden siz Borçlanma Genel
Müdürlüğünü kurdunuz?
Şimdi, Sayın Bakan rakamları verdi,
ben bir yıl öncenin rakamlarıyla beraber hemen size anlatıyorum:
2002de devletin borcu 242 milyar liraydı, devletin borcu 876 milyar
liraya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 2002de iç borç stoku
149,9 milyardı, iç borç 535 milyar liraya çıktı. Kişi
başına kamu borcu 3.677 TLydi, kişi başına kamu borcu
şu anda 10.981 TL. Özel sektörün dış borcu 43 milyar
dolardı, şu anda 400 milyar dolar. İşsizlik oranı
yüzde 8,3tü, şu anda yüzde 14,3. Elli iki yılda verilen cari
açık 43,7 milyar dolardı, on altı yılda verilen cari
açık 561 milyar dolar. Seksen yıllık dış ticaret
açığı 247 milyar dolardı, on altı yıllık
dış ticaret açığı 960 milyar dolar.
Karşılıksız çek tutarı 2002de 2,2 milyardı,
şimdi 18,1 milyar TL.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bağlayın
sözlerinizi Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Protestolu senet
tutarı 0,8 milyar TLydi, şimdi 11,5 milyar TL. Üniversiteli
işsiz sayısı son beş yılda -yaklaşık 600 bin
çocuk suça sürüklenerek- ciddi derecede artmıştır, 5 milyon
gencimiz işsiz. Boşanmalar yüzde 40 arttı. Fuhuş yüzde 790
arttı. Çocuklara cinsel istismar yüzde 434 arttı. Kadına yönelik
şiddet yüzde 1.400 arttı. Adam öldürme yüzde 261 arttı. Bugün de
2 kadınımız katledildi. Cinsel taciz yüzde 444 arttı.
Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 750 arttı
Türkiyede.
Az önce Sayın Bakanı gerçekten ciddiyetle
dinledim. Sayın Bakan konuşurken yüzüne baktım Acaba Sayın
Bakan bunları söylerken gerçekten samimi mi? diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, bağlayabilir
miyiz lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şöyle dedi:
Şehit yakınlarımızı, gazilerimizi ve gazi
yakınlarımızı unutmuyoruz. Şehit yakınları,
15 Temmuz şehit yakınlarıyla ilgili toplanan 309 milyon lira
sizin hesaplarınızda değil mi Sayın Bakan? Üç buçuk
yıldan beri, siz bu şehit yakınlarının
paralarının ödenmesi için ne yaptınız, Bakanlık olarak
ne yaptınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradan sesleniyoruz: Madem
şehit yakınlarının bu kadar yanındaydınız
-buradan, yüzünüzde hiçbir kıpırtı olmadan söylediniz- madem
şehit yakınlarına bu kadar önem veriyorsunuz, çıkıp da
kendi iktidarınıza Benim şehitlerim için toplanan parayı
üç buçuk yıldan beri neden ödemiyorsunuz? diye niye sormuyorsunuz?
Bizim polislerimiz katledildi Beşiktaşta
yapılan katliamda. 50 milyar lira para toplandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, son kez bir dakika
daha açıyorum sistemi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peki, teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu, sizi gerçekten neden gülümsetiyor Sayın
Bakan? Şehit yakınlarına bu paranın üç buçuk yıldan
beri verilmemiş olduğunu söylememizi neden gülümseyerek dinleme
ihtiyacı hissediyorsunuz? Canınızı hiç acıtmıyor
mu Sayın Bakan? Bunu verdirmek için bir müdahalede bulunmamak, gerçekten
sizin vicdanınızı hiç rahatsız etmiyor mu?
Söylediklerinizin hepsi gerçek dışıdır; gerçek olan, siz,
şehit paralarının üstünde oturuyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Sayın Bülbül, buyurun.
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, ABD Senatosunun Ermeni tasarısını kabul ettiği
bilgisinin teyit edilmesi hâlinde taraflı, milletimize, tarihimize hakaret
ve iftiraları içeren bu karara karşı Meclis olarak hareket
etmenin uygun olacağına ve Türkiyeye ilişkin ABD Senatosu
Dış İlişkiler Komitesinden geçen yaptırım
kararlarını kınadıklarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, az önce Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Özkoçun ifade ettiği husus tabii ki önemlidir. Ermeni
soykırımı iddiaları ve bu noktadaki, ABD Senatosundan
geçtiği ifade edilen tasarıyla alakalı olarak, bizler de
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerine, ortaya koyduğu fikirlerine
tabii ki katılıyoruz. Bunların bizim açımızdan da yok
hükmünde olacağını ifade edeceğiz ancak burada biz de
deminden beri teyit etmeye çalışıyoruz. Bir ABDli Senatör Bob
Menendezin sosyal medya hesabından yapmış olduğu bir paylaşım
var ve Türkiyedeki bütün ajanslar bu paylaşım üzerinden, bu,
Senatodan geçtiği haberini yayıyorlar. Bu, şuan itibarıyla,
bizim ulaşabildiğimiz noktada, teyitli bir bilgi değil gibi
gözüküyor ama eğer böyle bir şey söz konusuysa -yani oylamalar falan
bittikten sonra genelde Şu kadar kabul bu kadar ret oyla kabul
edildi. denilmesi lazım, hiç böyle bir bilgi yok- bunun teyit edilmesi
hâlinde Meclis olarak inşallah hep birlikte bir tavır geliştirip
ABD Senatosunun vermiş olduğu bu yanlı, taraflı ve
milletimize, tarihimize, ortak geçmişimize hakaret ve iftiraları
teşkil edecek olan karara karşı hep birlikte hareket etmenin
uygun olacağını bizler de düşünüyoruz.
Bu noktadaki hassasiyete de bütün partilerimiz
adına ortaya konulan hassasiyete de teşekkür ederken dün
itibarıyla ABD Senatosunun Dış İlişkiler Komitesinden
geçen Türkiyeye ilişkin yaptırım kararlarını yani
Barış Pınarı Harekâtına ve S-400 hava savunma
sistemine karşılık, bunlara karşılık olarak
ortaya çıkan yaptırım kararlarını da şiddetle
kınadığımızı en güçlü şekilde ifade etmek
istiyoruz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN- Sayın Dervişoğlu
40.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak sözde Ermeni yasa
tasarısı ABD Senatosundan çıkmışsa ortak kınama
kararı alınmasının yerinde olacağına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sabah okumuştum, teyit edilebilmiş bir
bilgi değil; kaç senatör lehte, kaç senatör aleyhte oy kullandı, ona
dair bir emare de görünmüyor yayınlanan haberde ama şu var: Hiçbir
senatörün karşı oy kullanmadığı ifade edilmiş.
Şayet bu sözde Ermeni yasa tasarısı Amerika Birleşik
Devletleri Senatosundan çıkmışsa diğer siyasi partilerin
Grup Başkan Vekillerinin ifade ettiği gibi, Cumhuriyet Halk Partisi
Sayın Grup Başkan Vekilinin ve Milliyetçi Hareket Partisi Sayın
Grup Başkan Vekilinin ifade ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak ortak bir kınama kararı alınmasının yerinde olacağı
kanaatini taşıyorum. Eğer Amerikan Senatosu böyle bir karar
vermişse Türkiye Büyük Millet Meclisi de ona layık olduğu
cevabı verecektir diye umut ediyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın
Dervişoğlu.
Sayın Zengin
41.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Dışişleri Bakanlığımızdan alınan
bilgiye göre sözde Ermeni tasarısının ABD Senatosundan
geçtiğine, kararın yok hükmünde olduğuna ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin buna en uygun şekilde cevap vereceğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; biraz evvel Dışişleri
Bakanlığımızdan aldığımız bilgiye göre,
evet, Senatodan geçmiş durumda bu karar.
Hatırlayacaksınız, 29 Ekimde -tarih
de bizim için önemli bir tarihti, muhtemelen ki bilinçli seçildiği
kanaatindeyim- 29 Ekim 2019ta Temsilciler Meclisinden geçen bu karar
karşısında, Meclisimizde 4 siyasi parti bir araya gelerek
aslında bir ilki yaptık, bu manada bir ilk uygulamayla bu
kararın bizim açımızdan, Türkiye açısından yok hükmünde
olduğuna dair hep beraber bir Meclis kararı açıklamasına
imza attık ve bu konudaki kanaatimizi açıkladık.
Yine, Dışişleri
Bakanlığımızın biraz evvel verdiği bilgiye göre,
Senatodan geçen bu karar Başkanın onayına sunulmayan bir karar
fakat buna rağmen, böyle bir kararın çıkmış
olması elbette bizim için çok önemli. Burada da aynı ortak
tavrın şu an itibarıyla -gün içerisinde ne kadar
tartışırsak tartışalım- Türkiye'nin geleceğine
dair her konuda olduğu gibi, vicdanı, aklı Türkiye'nin
geleceğinde hemfikir olan siyasi partilerin bugün burada bir araya gelerek
bu manada ortak bir fikir etrafında buluşmasını da çok
anlamlı buluyorum. Böyle bakıldığı zaman, bizim için
bu karar da yok hükmündedir. Elbette, siyasi parti grupları bir araya
geliriz, bu manada ne yapacağımıza hep beraber, birlikte karar
veririz.
Ben, hem bu manada derin bir üzüntü duyduğumu
hem de tarihî gerçeklerin(x) siyasete alet edilmesinin dünya
siyasetinde nasıl bir tekrar uygulamasını gördüğümüzü ifade
etmek istiyorum ve yok hükmündedir. İnşallah, Türkiye Büyük Millet
Meclisi en uygun şekilde buna da bir cevap verecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Zengin.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
(Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi de yürütme adına
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz beş dakikadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakan, elektrik ve doğal gazı ucuzlatacak mısınız?
CAVİT ARI (Antalya) Doğal gaz çok
pahalı Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi müzakereleri kapsamında bugün
bir araya geldik. Tüm siyasi partilerimizin grup yönetimleri ve temsilcileri
Bakanlığımızın faaliyet alanına giren konularda
kendi değerlendirmelerini yaptılar, biz notlarımızı
aldık, konuşmamda özellikle bazı hususlara değinmek
suretiyle inşallah bunlara cevap vermiş olacağım.
Tabii, aslında bugün 2 kanun teklifi
görüşüyoruz, baktığımızda: Bir, 2020 yılı
yani önümüzdeki yıl Bakanlıklarımız, devletimiz ne yapacak?
Buradaki hedef, amaçlar ve bu amaçların gerçekleştirmesi için gereken
kaynakları onaylamış olacaksınız. Bizim için son
derece önemli, bağlayıcı bir metin. Diğer bir husus da bir
önceki yıl, 2018 yılı kesin hesap dönemi. Aslında,
baktığınızda, o yılın da hesabını
huzurlarınızda, yüce Meclisin huzurunda vermiş
olacağız.
Ben, bu arada, tabii, bu, sıcak, taze
gelişme dolayısıyla da Amerika Birleşik Devletleri
Senatosunun almış olduğu bu kararı kınamak istiyorum.
Sayın Grup Başkan Vekillerimizin de ifade ettiği gibi, sözde
soykırım tasarısının yok hükmünde olduğunu
Maalesef son dönemde, Amerika Birleşik Devletleri Kongresinde ülkemiz
aleyhinde -hatta bazı kararlar da şahsımı da içine alacak
şekilde- birtakım yaptırımlar gündeme gelmektedir. Umut
ederim bu hatalarından dönerler ve yıllardır müttefik olarak
ilişki kurduğumuz NATO ve çeşitli uluslararası arenalarda
bu ülkeyle inşallah ilişkilerimizi de rayına oturtmuş
oluruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlık olarak enerji kaynaklarını ve
doğal kaynakları verimli ve çevreye duyarlı şekilde
değerlendirerek ülke refahına en yüksek katkıyı
sağlamak misyonu ve enerjide ve doğal kaynaklarda güvenli bir gelecek
vizyonuyla çıktığımız yolda
kaynaklarımızı azami ölçüde değerlendirirken
planlamalarımızı, projelerimizi, stratejilerimizi arz
güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasalar kapsamında
politik sürdürülebilirlik, finansal sürdürülebilirlik ve
katılımcılık ilkeleri önceliğinde, çevreye
saygılı anlayışla değerlendirmekteyiz.
Enerji ve tabii kaynaklar alanlarında artan
enerji talebinin sorunsuz karşılanması, dışa
bağımlılığın azaltılması ve cari
açık üzerindeki etkinin en aza indirilmesi amacıyla,
kaynaklarımızı rasyonel bir şekilde ve yüksek verimle
kullanarak sürdürülebilir ve katlanılabilir maliyette enerji ve ham madde
arzını sağlamak suretiyle, vatandaşlarımızın
refahı ve ihtiyaçlarının karşılanması için
çalışmalarımızı büyük bir fedakârlıkla
sürdürmekteyiz.
Bu kapsamda, enerji alanında gelişen
teknolojileri, ham madde ve petrol fiyatlarında yaşanan
değişimleri, yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji
teknolojilerindeki gelişmeleri dikkate alarak
attığımız adımlarda, yerli ve yenilenebilir
kaynakları önceleyen, şeffaf, rekabetçi, tüketiciyi koruyan, güncel
gelişmeleri dikkate alan, dinamik, yenilikçi, katma değeri yüksek ve
AR-GE yoğun yatırımları hayata geçirdik ve bu
doğrultuda çalışmalarımızı inşa etmeye devam
ediyoruz.
On Birinci Kalkınma Planı kapsamında
yer alan politikalar çerçevesinde, yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının enerji arzındaki payının
yükseltilmesini, nükleer güç santralinin devreye alınmasıyla kaynak
çeşitliliğinin artırılmasını, kaynak ve güzergâh
çeşitlendirilmesinin geliştirilmesini, denizlerde hidrokarbon arama
faaliyetlerinin artırılmasını hedefliyoruz.
Ayrıca, madencilik alanında da çevre ile
iş sağlığı ve güvenliğini dikkate alarak,
madenlerimizin katma değerini artırarak sektörde önemli ilerleme ve
gelişme sağlanmasını da amaçlamaktayız.
Arz güvenliğinin güçlendirilmesi, enerji
verimliliği, enerji ticareti, bürokrasinin azaltılması ve
kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi başta olmak üzere, birçok
alanda önemli projeleri de devreye alarak iyileştirme çalışmalarını
da sürekli devam ettirmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin her geçen gün artan elektrik ihtiyacının
sorunsuz olarak karşılanması için, 2000li yıllardan beri
sessiz bir devrime imza atılmış durumdadır. Gerek kurulu
güç gerekse üretim noktasında çok iyi bir yere geldik. Bu sayede, elektrik
ve doğal gazda şu an itibarıyla arz güvenliği riski
gündemden çıkmıştır ancak kalkınma planlarına ve
gelişmeye bağlı olarak arz güvenliği konusu sürekli kontrolümüz
altında olmaya devam edecektir. Arz güvenliğinde ilerleme
sağlarken elektrik üretim kapasitemizin de çeşitlendirilmesine azami
oranda dikkat ediyoruz. Bu sayede, elektrik üretiminde yenilenebilir enerji
kaynaklarının payında ciddi bir artış
sağlanmıştır. Sadece son iki yılda devreye giren
kurulu gücün yüzde 73ü yenilenebilir enerji kaynaklarından
oluşmuştur. Ayrıca, 2019 yılı ilk on ayında, bir
rekor olarak, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı da
yüzde 64 olarak gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin enerji ve tabii kaynaklar alanında kendi
kendisine yetebilmesi amacıyla yerli ve teknolojik kapasiteye sahip
olunması da kapasite artışı kadar önemli bir konudur.
Özellikle yenilenebilir enerji alanındaki teknolojik geliştirme
yatırımları, Türkiye'nin küresel anlamda sürdürülebilirliğe
daha fazla katkı sunmasını ve bir teknoloji üssüne
dönüşmesini sağlayacaktır. Yerli kaynak kullanımıyla
yerli teknolojide atılan adımları desteklemek amacıyla, bir
taraftan yerli kaynaklara yönelmemizi sağlayan, bir taraftan da yerli
teknolojiyi artıran, yerli üretim, yerli istihdam ve AR-GE
zorunluluğu bulunan yenilenebilir enerji kaynak alanları, kısaca
YEKA modelini hayata geçirdik. Böylece, teknoloji transferi sağlanarak,
yenilenebilir enerji alanında yeni ve yerli teknolojiler ülkemize kazandırılarak
bu hususta AR-GE faaliyetleri gerçekleştirilecektir.
Biraz önce sayın vekillerimiz Bu projeler
hayata geçti mi? diye sordu. Güneş enerjisi santrali için güneş
panelleri üreten fabrika teçhizatını tamamladı, üretime
yılbaşı itibarıyla başlayacak; öyle tahmin ediyorum,
mayıs veya haziranda ilk yerli güneş panellerini üretiyor
olacağız. GESle ilgili olan fabrika Ankaramızda kuruldu.
Rüzgâr yakasında ise fabrika yine İzmirde kuruldu; o da yine üretime
hazır hâle geldi, ilk ürünlerini 2022 yılında üretmeyi
hedefliyoruz.
Daha önce biner megavat olarak gerçekleştirilen
güneş ve rüzgâr YEKAlarına ek olarak, 1.000 megavatlık YEKA
RES-2 için, 30 Mayıs 2019da yerli ve yabancı firmaların büyük
ilgisiyle büyük bir yarışma neticelendirildi. YEKA çalışmaları
kapsamında, üzerinde çalıştığımız
farklı bir modelle, güneş YEKA potansiyelinin yüksek olduğu
bölgelerde, yerli malı kullanım karşılığı
tahsis yöntemiyle küçük ölçekli mini YEKA uygulaması hayata
geçirilecektir. İlk mini YEKA yarışma ilanının
önümüzdeki hafta içerisinde yapılmasını planlıyoruz.
Yarışmaların da 2020nin ilk çeyreğinde
gerçekleşmesini hedefliyoruz.
Bunun yanı sıra, bazı
milletvekillerimiz çatı uygulamalarına dönük eleştiriler getirdi
ama sanırım bu, eksik bilgilendirmeden kaynaklı. Çatı ve
cephe tipi mini GES uygulamalarının önünü açarak düzenlemeleri bu
yılın mayıs ayında hayata geçirdik ve önemli bir potansiyel
olduğunun da farkındayız. Sadece son beş ayda,
çatılarda kurmak üzere, 696 adet sanayi ya da ticari kuruluşun
elektrik dağıtım şirketlerine toplam 432 megavat kurulu
gücünde müracaat yaptığını; konutlarda ise 1.187 adet
başvurunun geldiğini -biliyorsunuz konutlarda 10 kilovat
sınırı var- orada da yaklaşık 11 megavatlık bir
başvuru aldığımızı; çatı uygulamaları
için toplamda 443 megavatlık başvuru
aldığımızı söyleyebilirim. Bunun yanı sıra,
daha önceki sisteme dayalı olarak, çatılarında güneş enerji
sistemi kurmak üzere başvuranların sayısı da 5.402, 1.104
megavata tekabül ediyor. Bununla birlikte, tüm lisanssız GES
uygulamalarında 6.206 megavata ulaşmış durumdayız.
Elektrik üretiminin yanı sıra, iletim ve
dağıtım sistemlerinin yenilenmesi ve geliştirilmesi için
başlatılan hamle kapsamında şebekelerimizin modernizasyonu
çalışmaları da devam etmektedir. Bu çalışmalara
çağın gerektirdiği teknolojik ilerlemeler dâhil edilerek
elektrik kesintisi yapılmadan gerekli iş sağlığı
ve güvenliği tedbirleri alınarak canlı bakım
yapılabilmektedir. Yani şu: 380 bin volt, 380 kilovatlık bir
iletken hattın üstünde elektrik enerjisini kesmeden ya helikopter
üzerinden ya da yerden merdivenli sistemle veya sepetli araçlarla iletken
hattın üzerine çıkmak suretiyle bu bakımlar
yapılabilmektedir. Dolayısıyla kesintisiz bir enerji
arzını temin etmiş oluyoruz. Halkımıza kesintisiz ve
kaliteli elektrik enerjisi sunabilmek amacıyla içinde bulunduğumuz
2016-2020 yıllarını kapsayan uygulama döneminde elektrik iletim
ve dağıtım hatlarında bu yıl sonu itibarıyla
güncel değerlerle yaklaşık 41 milyar liralık
yatırım gerçekleşmiş olacak. Ayrıca, enerji ticaret
merkezi olma stratejimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz
reformların sonucunda enerji sektöründe 100 milyar doların üzerinde
bir yatırım gerçekleşmiştir. Elektrik sektörüne yönelik
olarak 2021-2025 yıllarını kapsayan uygulama dönemi plan ve
programlarının hazırlanmasına ilişkin
çalışmalara da devam ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüz dünyasında elektrik üretiminin yaklaşık
yüzde 11i nükleer enerjiden sağlanmaktadır. Ülkemiz enerji talebinin
karşılanmasında kaynak çeşitliliğinin
artırılması için önemli alternatiflerden biri de sıfır
emisyonlu güç santralleri olup bu doğrultuda Akkuyu Nükleer Güç
Santralinin 1inci ünitesinin 2023 yılında devreye girmesine yönelik
çalışmalarımız ve hazırlıklarımız devam
etmektedir. Ayrıca, nükleer santrallerdeki üst düzey teknoloji ve
know-how transferiyle bu alandaki yerli teknoloji ve üretim kapasitemizin
artırılması çalışmalarımızın yanı
sıra -biraz önce sayın vekillerimizin Bunu yerli eleman ve yerli
personelle yapacak mıyız? sorusuna cevaben söylüyorum- kalifiye
insan kaynağının yetişmesi amacıyla yurt içi ve yurt
dışı eğitime yönelik çalışmalarımız da
devam etmektedir. Bu kapsamda, yurt dışına gönderdiğimiz
öğrencilerden 88i mezun olarak yurda dönmüş ve ilgili şirkette
görevine başlamıştır. Yerlileştirme alanındaki
çalışmalara ek olarak elektrik iletim ve
dağıtımında kullanılan tüm malzemelerin testlerinin
yurt dışı yerine ülkemizde yapılması için
başlatılan Türkiye'nin ilk yüksek güç ve yüksek gerilim deney
laboratuvarı projesi de devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; enerji piyasalarında mali açıdan güçlü,
serbestleşmiş, rekabete açık, istikrarlı ve şeffaf bir
şekilde tesis edilerek yatırımların daha kolay ve daha
hızlı yapılabileceği bir ortam oluşturulmuştur.
Bu meyanda, öngörülebilir piyasaların oluşturulması ve
tüketicinin korunması amacıyla gerekli altyapı
oluşturularak serbestleşmeye yönelik kuralların
uygulanmasına da devam edilmiştir.
Enerji sektörünün daha sağlıklı ve
sürdürülebilir şekilde çalışması için hayata geçirilen Enerji
Piyasaları İşletme AŞyle enerji ticaretinde ülkemizi
bölgesinde önemli bir noktaya da taşımış olduk.
EPİAŞta yapılan işlemler, kurulduğu günden itibaren
önemli bir hacme ve derinliğe de ulaşmış durumdadır.
Ayrıca, sektörün ve piyasanın
gelişimi doğrultusunda ileri tarihli fiziksel teslimatlı
elektrik piyasası olarak da ifade edilen, vadeli elektrik
piyasasını 2020 yılının sonlarına doğru
katılımcıların hizmetine sunmayı da hedefliyoruz.
Bunun yanı sıra, enerji piyasası
katılımcılarının risklerini yönetmelerini
sağlayacak olan aylık, çeyrek ve yıllık vadelerde fiziksel
teslimatlı doğal gaz ticareti yapılmasına imkân sunacak
vadeli doğal gaz piyasasının kurulmasıyla ilgili
çalışmalar da devam etmektedir. Piyasa altyapısının
yurt dışına yönelik kapasitesi arttırılarak Avrupa
elektrik piyasalarıyla iş birliği güçlendirilecek olup
piyasamızdaki öngörülebilirliğin daha da güçlenmesi, derinliğin
ve rekabetin arttırılması hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; doğal gaz ve petrol konusuna gelince 2000li
yıllarda ülkemizin sadece 5 şehrinde doğal gaz
kullanılmakta iken bugün 81 ilin tamamında, 541 ilçe ve beldemiz ile
162 organize sanayi bölgesine doğal gaz arzı sağlanmış
olup yıl sonunda ise bu rakamı 550 yerleşim yerine
ulaştıracak şekilde çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Fiyatından
dolayı çoğu kullanamıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) 2000li yıllarda 1,29 milyon olan doğal
gaz abone sayısı 16 milyona çıkmış olup ülkemiz
nüfusunun yüzde 81ine doğal gaz kullanım imkânı
sunulmuştur. Bu kapsamda, doğal gaz arzı sağlanan
yerleşim yerlerinin artırılmasına dönük talepleri de
karşılamaya çalışıyoruz. Son üç yılda 33.220
kilometre uzunluğunda doğal gaz iletim ve dağıtım
hattı inşa edilmiş olup toplam iletim ve dağıtım
şebeke uzunluğu Dünyanın etrafını 4 kez
dolaşacak seviyeye, 162 bin kilometreye ulaşmıştır.
Petrol ve doğal gazın ithal bir kaynak
olması ve birincil enerji arzında önemli bir paya sahip olması
göz önüne alındığında, bu hususta kaynak ve güzergâh
çeşitlendirmesi çalışmaları son derece önem arz etmektedir.
Temel hedefimiz, gazın gazla rekabetini bu coğrafyada sağlayacak
bir merkez hâline kavuşmaktır. Doğal gazda arz güvenliğinin
sağlanmasında ulusal ve uluslararası alanlarda aktif rol
oynuyoruz. Bu kapsamda, TANAP projesiyle ülkemizin yanı sıra
Avrupaya doğal gaz arzı hazır hâle getirilerek Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı
Sayın İlham Aliyevin katılımlarıyla 30 Kasım
2019 tarihinde açılış yapılmıştır.
Ülkemize ve Avrupaya doğal gaz arz edecek
diğer bir önemli projemiz de TürkAkımdır. 2 ayrı hattan
oluşan TürkAkım Projesinin inşaat ve imalatı da
tamamlanarak testlere başlanmış olup 2020 yılının
ilk haftalarında bu açılışı Sayın Putinin
katılımıyla İstanbulda inşallah yapmış
olacağız.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; doğal gazın depolanması kapsamında
yaptığımız çalışmalarda, Tuz Gölü ve Kuzey
Marmara Doğal Gaz Depolama Tesislerimizin mevcut kapasitesi 3,4 milyar
metreküpe ve 45 milyon metreküp/güne ulaştırılmış olup
bu kapasite ve LNG depolarımızda yaklaşık otuz-otuz
beş günlük doğal gaz talebimizi karşılama imkânına
kavuştuk. Her iki projede de kapasite artırma ve inşaat
çalışmaları devam etmekte olup, doğal gaz
depolarımıza ilişkin çalışmaların tamamlanmasıyla
depolama kapasitemiz sadece bu iki tesiste 10 milyar metreküpe ulaşacak
olup geri üretim kapasitemiz de 155 milyon metreküpe ulaşacaktır.
Bunun anlamı şu: Şu anda biz, sisteme, gerek yer altı
depolarımızdan gerekse LNG tesislerimizden günlük 310 milyon metreküp
gaz verebiliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda hatlardan herhangi birinde
veya tesislerden herhangi birinde sıkıntı olduğunda
doğal gaz arzını karşılamakta zorlanıyor idik.
Başta ikincil yakıt kullanan elektrik santralleri olmak üzere,
ikincil yakıta geçiyorduk ama son iki yıldır doğal gaz
arzını, doğal gaz talebini rahatlıkla
karşılayacak kapasiteye ulaşmış olduk.
ÖMER FETHİ GÜRER ( Niğde) Fiyatlardan
millet yorganın altında yatıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Son dönemde dünya genelinde boru gazına göre
bazı avantajlara sahip olan LNG ticaretinde de önemli gelişmeler
yaşanmaktadır. Hem doğal gaz piyasasında rekabetin
artırılması hem de arz güvenliğimizin sağlanması
adına LNG alanında da önemli yatırımlar hayata geçirilmiş
olup ilk olarak -demin de ifade ettiğim gibi- yüzer LNG depolama
terminallerini devreye alarak LNG tesislerinden ulusal sisteme gaz verme
kapasitesini üç yılda 2ye katlamış olduk.
Öte yandan, sahip olduğumuz sismik
araştırma gemilerimiz marifetiyle yapılan araştırmalar
sonucunda belirlenen lokasyonlarda, Fatih ve Yavuz sondaj gemilerimizle bugüne
kadar toplam 3 derin sondaj faaliyeti gerçekleştirilmiş olup 2 sondaj
faaliyetimiz de devam etmektedir.
Türkiye olarak Doğu Akdeniz yetki
alanlarıyla ilgili tavrımızı gerek
açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir
şekilde ortaya koyduk. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs
Türklerinin çıkarlarını çiğnetmeden Doğu Akdenizde
bulunan hidrokarbon kaynaklarının barış eksenli ve adaletli
bir şekilde paylaşımı konusundaki
kararlılığını devam ettirecektir. Bu doğrultuda
gemilerimizle gerçekleştirdiğimiz hidrokarbon arama faaliyetleri
aralıksız sürdürülmekte olup 2020 yılı içerisinde de 5
ilave derin sondaj yapmayı planlıyoruz.
Son önemli gelişmelerden biri de -biliyorsunuz-
şu: 27 Kasım 2019 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya
Devleti Ulusal Mutabakat Hükûmeti arasında imzalanan Akdeniz'de Deniz
Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına
İlişkin Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun sizin
onaylarınızla, oylarınızla birlikte Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kabul edilerek kanunlaşmış oldu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu teklife destek veren siyasi parti
gruplarımıza da şükranlarımızı sunuyorum. Hiç
şüpheniz olmasın, gereği yapılacaktır. Gerek Maden ve
Petrol İşleri Genel Müdürlüğümüz ruhsatlandırma
çalışmalarına ilişkin olarak gerekse Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı şirketimiz, kuruluşumuz hemen
yıl başından itibaren ruhsatlandırılan bölgelerde
sismik arama faaliyetlerine süratle başlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; enerji verimliliği konusuna gelince: Sanayide,
tarımda, üretimin diğer alanlarında bir birim ürünü veya bir
birim gayrisafi yurt içi hasılayı daha az enerji tüketerek oluşturmak
durumundayız. Konutlarda ise ısınma, soğutma,
aydınlatma gibi temel ihtiyaçlarımızı en verimli
şekilde karşılamak durumundayız. Bu bakımdan, enerji
yoğunluğumuzu gelişmiş ülkelerin ortalaması seviyesine
çekmemiz gerektiğine inanıyor ve enerji verimliliğini önemli bir
arz kaynağı olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, Ulusal Enerji
Verimliliği Eylem Planı hayata geçirilmiş olup 2023
yılına kadar enerji verimliliği konusunda önemli bir mesafe
alınacaktır. Ayrıca, 7 aralık 2019 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle kurulan
Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı İzleme ve Yönlendirme
Kurulu tarafından, ülke genelinde enerji verimliliği
çalışmaları ile Ulusal Enerji Verimliliği Eylem
Planında yer alan eylemlere ilişkin izleme ve yönlendirmeler de
yapılacaktır. Bu plan kapsamında yer alan eylemlerin hayata
geçmesiyle birlikte 2023 yılına kadar da sera gazı
salımında 66 milyon ton karbondioksit azalımı
sağlanacak olup yapılacak 1 birim maliyetli yatırımla 3
birim tasarruf edilerek 2033 yılına kadar 30 milyar dolar tasarruf
etmeyi hedefliyoruz.
Konutlarda enerji verimliliğinin
artırılması yönünde ilgili Bakanlık ve kurumlarla
yakın iş birliği yapılarak bu konuda teşvikler
sağlanmaktadır. Yapılan düzenlemeyle, Enerji Kimlik Belgesine
sahip binalar için kullandırılacak kredi miktarlarında
artış sağlanmış, kentsel dönüşüm kapsamında
bankalardan kullandırılacak kredilerde de ilave faiz desteği
getirilmiştir. Daha önce de değişik yer ve zamanda
belirttiğim üzere, Türkiye, dünyaya en az karbon salımı yapan
ülkelerin arasında yer almaktadır. Biz bu konuda çevre
mevzuatına uygun şekilde her zaman sorumluluğumuzun da üzerinde
hareket ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; madencilikle ilgili hususlara gelince: Bilindiği gibi
ülkemiz endüstriyel ham maddeler, metalik madenler, enerji ham maddeleri ve
jeotermal kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Sahip
olduğumuz maden ve enerji ham madde kaynak potansiyelinin tam olarak
ortaya konulup ekonomimize kazandırılması için maden arama ve
üretim çalışmalarımıza yoğun bir şekilde devam
ediyoruz. Bu kapsamda, ülkemiz genelinde yer altı
kaynaklarımızın tespit edilmesi amacıyla yürütülen
jeofizik, jeokimya ve sondaj çalışmaları neticesinde
MTAnın kuruluş yılı olan 1935 yılından bugüne
kadar yapılan toplam sondajın üçte 1inden fazlası son üç
yılda gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz yıl 25 milyar
doların üzerinde maden ve ham madde ithal edilirken ihracatımız
yaklaşık 5 milyar dolar civarında kalmıştır. Bu
durumda, maden sektöründe yaklaşık 20 milyar dolar dış
ticaret açığımız söz konusudur. Burada en büyük bedel
ödediğimiz kalemlerden biri de altın olmuştur. Mevcut verilere
göre, sırf geçtiğimiz yıl yaklaşık 10 milyar
dolarlık altın ithalatı yaptık. Altını ulusça
seviyoruz, bir kısmını rezerv olarak kullanıyoruz, bir
kısmını ziynet eşyası olarak kullanıyoruz. Kuyum
sektörümüz de iyi, ithal ettiğimiz altının bir
kısmını da ihraç ediyoruz; yaklaşık 2-2,5 milyar
dolarlık da altın ihracatımız söz konusu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım, şu anda Mardin, Diyarbakır, Urfada elektrikler kesik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Bu ithalatı azaltmanın yolu, madencilik
sektörüne kurallara uygun ve çevre mevzuatına saygılı bir
şekilde çalışmalar yapmasına izin verilmesinden geçiyor.
Türkiyede enerjide yerlileşme ve
dışa bağımlılığın azaltılması
hedefimiz doğrultusunda, yerli kömür rezerv artırma
çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Son tespitlerimizle
birlikte bugün linyit ve taş kömürü rezervimiz 20 milyar ton seviyesine
ulaşmıştır. Ülkemizin hâlen yıllık 39 milyon ton
civarında kömür ithalatı yaptığı göz önünde
bulundurulduğunda bunun için yılda yaklaşık 4 milyar dolar
civarında döviz harcadığımızı görmekteyiz. Kömür
kaynaklarımız yerin altında dururken ithal kömüre döviz ödemek yerine,
yerli kömürümüzden faydalanmak büyük önem arz etmektedir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım, Güneydoğulu milletvekillerinize sorun. Şu anda
Diyarbakır, Mardin, Urfanın köylerinde elektrikler kesik yani bu
enerji bolluğu varsa bu elektrikler niye kesik?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; madencilik sektörünün diğer sektörlere göre daha riskli
bir iş kolu olması hasebiyle madencilerimizin yüksek güvenlik
standartlarında çalışması için gereken hassasiyeti
göstermekteyiz. Bu doğrultuda mevzuatta yapılan düzenlemelerle
iş güvenliği açısından gerekli iyileştirmeler
sağlanmıştır. Nitekim, maden işletmelerine dönük
yapılan denetimleri de aralıksız devam ettiriyoruz.
Madenlerimizi içerdikleri risklere göre kategorilere ayırarak denetim
planlamalarını yapmaktayız. Az riskli gruptaki madenlerimizi
yılda en az 1, riskli grupta yer alan madenlerimizi yılda en az 2,
çok riskli gruptaki madenlerimizi ise yılda en az 4 kez denetliyoruz. Bu
kapsamda 2019 yılı başından bugüne kadar 8 binin üzerinde
denetim yapılarak kaza oranlarında da bir önceki yıla göre kayda
değer bir azalma yaşanmıştır.
Madencilik sektörü, ülkemizin
kalkınmasında önemli rol oynayan sektörlerden biridir ve maden
ürünleri; sanayi, enerji, tarım ve inşaat başta olmak üzere
birçok sektörün temel girdilerini oluşturmaktadır. Her zaman
vurguladığımız gibi, doğa da bizim, madenler de bizim
olup mevzuatta bu konuyla ilgili hükümlere hassasiyetle ve çok net bir
şekilde yer verilerek madencilik faaliyetinin nerede, hangi şartlarda
yapılıp yapılamayacağı hususları açık bir
şekilde tanımlanmıştır.
CAVİT ARI (Antalya) Doğayı
katlediyorsunuz Sayın Bakan. Anadoluya bakın, her taraf delik
deşik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Bakanlık olarak çevreyi madene tercih eden
bir pozisyonda değiliz. Çevreyle uyumlu madencilik temel
kıstaslarımız arasında olup ne madenlerimizden ne de
doğamızdan vazgeçme lüksüne sahibiz. Şimdi, zaman zaman
kamuoyunda da maalesef, Enerji Bakanlığımız olarak çevre
konusunda âdeta Vandalist bir ruhla, çevreyi tahrip eden bir algıyla
karşılanıyoruz; bu, doğru değil.
CAVİT ARI (Antalya) Doğru.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Şimdi, tabii, güzel örnekleri göstermek
istiyorum. Maden Kanununa göre, madencilik faaliyeti bittikten sonra
rehabilitasyon yapılmak zorunda.
CAVİT ARI (Antalya) Bir tane örnek gösterin
Sayın Bakan, bir tane örnek yok bu şekilde.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Örnekler daha çok.
Eğer o rehabilitasyon yapılmazsa fonda
biriken parayla da yerel yönetimlerimiz bunu yapacak, yapmak zorunda.
CAVİT ARI (Antalya) Bir tane örnek yok, her
taraf delik deşik Sayın Bakan. Bey Dağlarına gidin
bakın Antalyaya.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Şimdi, mevzuatımızda bir değişiklik
yapmak suretiyle kısmi rehabilitasyona da gideceğiz,
anlatacağım.
Şu anda ruhsatlar on yıl ila kırk
dokuz yıl arasında düzenleniyor. İşletmeci faaliyetini
bitirdikten sonra eski hâline getirmek zorunda. Şimdi, bakın,
bakır madeni, Kastamonu; bu, yukarıda görülen, eski hâli.
CAVİT ARI (Antalya) Bir tane yok Sayın
Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Aşağıdaki de
ağaçlandırıldıktan sonraki hâli.
CAVİT ARI (Antalya) Bir tane yok.
Neredeymiş?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Kömür madeni, Aydın; Aydın vekillerimiz
bilecektir. Üst tarafta faaliyetin yapıldığı döneme ait
görüntü ama aşağıda...
CAVİT ARI (Antalya) Antalyaya, Bey
Dağlarına, Toroslara bakın Sayın Bakan, her taraf delik
deşik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) ...ağaçlandırılmış,
rekreasyon çalışması tamamlanmış hâle gelmiş
görüntüsünü görüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Neresi olduğunu
söyler misiniz, neresi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Hatta, geçenlerde bir madencimiz geldi bana,
zeytinyağı getirdi, dedi ki: Uluslararası ödül aldık.
Hayırdır nereden aldın? Biz kömür madeni işletiyorduk,
işletmemizi kapattıktan sonra zeytin ağacı diktik, zeytin
ürünlerinden de zeytinyağı yaptık, altın ödülü aldık.
dedi, fırsat bulursam sizlere de göndereceğim inşallah.
CAVİT ARI (Antalya) Her taraf delik
deşik. Mahvettiniz doğayı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Yine, bakın, Konyada madencilik
faaliyetinin yapıldığı dönemde, evet,
baktığınızda görüntü çok iç açıcı değil ama
faaliyet tamamlandıktan sonra görüntüler âdeta bir millet parkı
görüntüsünde. Biraz sabırlı olmamız gerekiyor, ekoloji çok
hızlı değişmiyor.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sabır işi
değil bu.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Ya bu ölen insanlar
ne olacak?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Şimdi, Kütahyada, yine bir başka maden
sahası
Bakın, yukarıda fidanlar dikilmiş, bunu özellikle
Orman Genel Müdürlüğümüz de yakından takip ediyor.
CAVİT ARI (Antalya) Sayın Bakan,
Finikenin dağlarına bakın, delik deşik yaptınız
her tarafı.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Orman işletmesi her yıl burada orman
izin bedeli alıyor, bu bedelleri de ağaçlandırma için
kullanıyor. Orman idaresinin yıllık 3,2 milyar liralık
geliri var, bunun yarısı enerji ve madencilik sektöründen
kaynaklanıyor.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Her yer maden, size
her yer maden.
CAVİT ARI (Antalya) Bütün Antalya mahvoldu.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Sayın
Bakan, siz bu milletin Bakanısınız, maden şirketlerinin
değil.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Yine, Kastamonudan bir başka görüntü.
İstanbulda biliyorsunuz, doğal gaz gelmeden önce kömür
çıkarılan ocaklarımız vardı. (CHP
sıralarından gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) Hepsi yalan, yalan!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Üst taraftaki ocakları görüyorsunuz.
Şimdi, aşağıda hepsi yeşillendirilmiş,
ağaçlandırılmış şekilde; biraz sabırlı
olacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Sayın
Bakan, siz bu milletin Bakanısınız, maden şirketlerinin
değil.
CAVİT ARI (Antalya) Antalyaya bir havadan
bakın Sayın Bakan, Antalyaya havadan bakın; her taraf delik
deşik. Her taraf taş ocağı, mermer ocağı
Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, evinize bile bir
tadilat yaptırırken, bir boya yaptırırken birkaç gün
-başta ev hanımları olmak üzere- rahatsızlık
çekiyoruz.
CAVİT ARI (Antalya) Birkaç gün değil
Sayın Bakan, yıllarca orası öyle kalıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Büyük bir tadilata
kalktığınızda belki de evinizi değiştirmek
zorunda kalıyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Hikâye anlatıyor, biz gördüğümüzü konuşuyoruz,
yaşadığımızı konuşuyoruz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Size bir başka örnek daha vermek istiyorum:
Çok yakınınızın ameliyatına girseniz ya düşüp
bayılırsınız ya da cerrahi müdahale etmeye
kalkarsınız ama biliyorsunuz ki sonunda cerrahın
yaptığı o müdahale o hastanın iyileşmesi için, tedavi
edilmesi için. O açıdan biraz sabırlı olmak zorundayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Siz öldürdükten sonra
yaşama şansı yok o doğanın Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, kritik ve stratejik
madenlerin yurt içinde işlenmesi şartıyla biraz önce bazı
milletvekillerimiz Uç ürünlere dönüştürülmesini temin etmemiz lazım
dedi, başta Sayın Abdurrahman Başkan olmak üzere. Bu çalışmaları
başlattık, bununla birlikte ilk ihalelerimizi de yaptık.
İnşallah önümüzdeki dönemde uç ürünlü ihalelere hız
vereceğiz. Bu model sayesinde istihdamımız artacak, sektörün ve
ülkemizin büyümesi sağlanacak, en önemlisi de yüksek teknolojinin
Türkiyede üretilmesi temin edilmiş olacak. Ham maddeyi 1 liraya
satıyorsanız ara mamul hâline getirdiğinizde 8-10 kat
değerlendirmiş oluyorsunuz, uç ürün hâline getirirseniz en az 100 kat
değerlendirmiş oluyorsunuz.
Bir de madencilik sektörü sadece taş toprakla
mücadele eden, taş toprak üreten, kullanan bir sektör olarak
algılanıyor ama bugün günlük hayatımızda
kullandığımız birçok araç gerecin ham maddesini madencilik
sektörüne borçluyuz, üretimine borçluyuz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Doğayı katleden bir sektör!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) - Binalarımızdaki beton, agrega, demir
çelikten tutun da bindiğimiz araçlara varıncaya kadar,
yazdığınız kalemlere, içtiğiniz suyun
bardağına varıncaya kadar birçok şeyi biz madenlerden
üretiyoruz. Bunları yapmayacak kadar zenginsek yapmayalım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Doğayı
katletmeden yapalım bunları Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) -Bakın ne dedim? 25 milyar dolar ithalat
yapıyoruz. Bunları azami kullanmak zorundayız, çevreye
saygılı olmak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, bu meyanda yüksek
teknoloji temelli dönüşüm ve uç ürün üretme hedefi doğrultusunda
geçtiğimiz ekim ayında temelini attığımız Bor
Karbür üretim tesisinin kurulmasıyla birlikte katma değerli uç
ürünlerinden ileri teknolojilere de geçişi de yapmış
olacağız
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulunuza arz ettiğim üzere,
Bakanlığımız, geniş bir yelpazeye sahip olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla)
enerji ve tabii kaynaklar alanlarındaki
çalışmalarını, kalkınma planları ve programlarda
yer alan politika ve hedefler doğrultusunda, kamu
kaynağının mümkün olduğunca etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde elde edilmesi ve kullanılması hedefiyle yürütmektedir.
Bakanlığımız 2018 yılı
bütçesi ödeneği toplamı 2 milyar 528 milyon 168 bin Türk lirası
olup bu tutarın 2 milyar 350 milyon 101 bin 185 Türk lirası
harcanmıştır, harcanmayan 178 milyon 66 bin 815 Türk lirası
da yıl sonunda iptal edilmiştir. Oluşan bu kesin hesap
rakamlarına bağlı olarak, 2018 yılı bütçe
gerçekleşme oranımız yüzde 93tür. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakanlığımız merkez
teşkilatı için 2020 yılı bütçe teklifi 3 milyar 319 milyon
102 bin Türk lirası olup, bağlı ve ilgili kuruluşlar MAPEG,
MTA, TAEK, EPDK, NDK, BOREN, NATENle birlikte teklif edilen toplam bütçe
tutarımız 4 milyar 182 milyon 474 bin Türk lirasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ (Devamla) Sözlerime son verirken, 2020 yılı
bütçesinin milletimiz, devletimiz ve Bakanlığımız için
hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Enerjiniz bol, geleceğiniz aydınlık olsun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Elektrik ile
doğal gaza indirim yapın Sayın Bakan, millet perişan.
BAŞKAN - Sayın Özkoç buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
6007 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Türkiye
Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında Ankarada imzalanan
anlaşma gereğince teknoloji transferinin mümkün olamayacağını
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının bilip bilmediğini, Tank
Palet Fabrikasının yüzde 50si teslim edilen Katar Hükûmetinin
savunma sanayisinde çıkarlarımız karşısında
hareket etmesi hâlinde nasıl bir yaptırım uygulanacağını
ve çıkarılacak olan altının sadece yüzde 4üne razı
olunması ile Kaz Dağlarında yapılan katliama göz
yumulmasının sebeplerini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, konuşmasında
Rusya ve Türkiye Hükûmetleri arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu
sahasında bir nükleer güç santraliyle ilgili 6007 sayılı
Kanunla kabul edilen anlaşmada teknoloji transferinin de mümkün
olabildiğini söyledi. Doğru, değil mi Sayın Bakan?
Şimdi, ben size diyorum ki: Bu 6007 sayılı Kanunla kabul edilen
anlaşmanın 13üncü maddesine bir bakın; 13üncü maddesinin
(3)üncü fıkrasında ve 14üncü maddesinde böyle bir teknoloji
transferinin mümkün olamayacağı ifade edilmektedir. Siz bunu biliyor
musunuz? Bildiğiniz hâlde mi böyle ifade ettiniz? Onu öğrenmek
istiyorum.
İkincisi, Güney Kıbrıs Rum kesiminin
Kıbrıs sularında yaptığı doğal gaz
araştırmasında, bu araştırmayla ilgili Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin yaptığı ve attığı her
adımı yakından takip ediyoruz ve daha güçlü olabilmesi için
desteklerimizi veriyoruz. Ancak bakın, burada Katar Petrolleri CEOsu ile
Kıbrıs Enerji Bakanının birlikte burada doğal gaz
araması -Kıbrıs Rum kesiminden alınan izinle doğal gaz
araması- söz konusu. Türkiye Cumhuriyetinin çıkarlarının
karşısında olan bu anlaşmayı Katar Hükûmeti birebir
destekliyor. Peki, ben size soruyorum: Türkiye Cumhuriyetinin bir Bakanı
olarak, bizim çıkarlarımızın karşısında olan
Katar Hükûmetinin bu girişiminin
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti hangi
güvenceyle bunlara Tank Palet Fabrikamızın yüzde 50sini teslim
etmiştir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer
çıkarlarımızın karşısında hareket eden Katar
Hükûmeti, yarın öbür gün bizim savunma sanayisinde de çıkarlarımız
karşısında hareket ederse Türkiye Cumhuriyeti bu durumda Katar
Hükûmetine nasıl bir yaptırım uygulayacaktır; bunu
soruyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Soru-cevap değil
bu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir de Sayın
Bakan, siz, hiç Cerattepeye gittiniz mi, Kaz Dağlarına gittiniz mi?
Elbette ki maden çıkaracağız, elbette ki Türkiye Cumhuriyeti
kendi haklarını koruyacak ama biz bunu Türkiyenin geleceğini
mahvederek mi yapacağız? Şimdi tek bir soru soruyorum Sayın
Bakan: Kanada şirketinin yaptığı o anlaşmada oradan
çıkarılan altının yüzde 96sını Kanada
şirketi alırken bizim sadece yüzde 4üne razı
olmamızın ve oradaki katliama göz yummamızın sebebi nedir?
Siz bu konuda vicdanen rahat mısınız? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bir söz rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
43.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
tarihî meselelerin, tarihe ait konuların dünya siyasetine malzeme
yapılmasını doğru bulmadıklarına ve Bakanlara
yöneltilecek olan soruların soru-cevap kısmında sorulması
gerektiğine ilişkin açıklaması (x)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz evvel, Ermeni yasa
tasarısının Amerikan Senatosundan geçmesiyle alakalı
konuşurken bir konuyu tekrar izah etmem gerektiğini gördüm
tutanaklara baktığımda, bir düzeltme yapmak istiyorum bu manada.
Tarihî meselelerin, tarihe ait konuların dünya
siyasetine malzeme yapılmasını asla doğru bulmuyoruz.
Türkiye, defaatle bu konudaki arşivlerini açtığını, bu
konuda çalışmak isteyen bütün tarihçilere kolaylık
sağlayacağını beyan etmiştir. Bu manada siyaset,
siyasetle yoluna devam etmeli; tarihçiler istiyorlarsa bu manada gerekli her
tür altyapı sağlanarak bu konuyu çalışmalı ve bu tarz
tehditlerle, siyasi tehditlerle tarih kullanılarak dünya yönetilmekten
artık vazgeçilmeli ve Türkiye de bu konuda yapması gerekeni
yapacaktır.
Bir de usulle ilgili bir şey ifade etmek
istiyorum Sayın Başkan. Şimdi, burada -bütün gün herhâlde tekrar
ettik- 2 tane Bakanlığımız var: Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı. Bu Bakanlıklarımızla alakalı
soruların soru-cevap bölümünde sorulması lazım. Yani burada
fikirlerimizi söylemek elbette tabiidir ama fikir beyan edermiş gibi
yaparak soru sorduğumuz takdirde bir defa insicamı bozmuş
oluyoruz, o sebeple bunları soru-cevapta yapmak lazım .
Bir de bilgi kirliliği var. Bir taraftan
bahsedilen konularla alakalı ayrı partilerden hatiplerin
kullandığı rakamlar ile diğer konuşmacıların
rakamları arasında fevkalade farklılıklar var. Bunu da
ifade etmek istiyorum. Alakalı soruları yöneltelim Sayın
Bakanlara; kendi konularıyla alakalı ve yerinde, zamanında bu
soruları yöneltelim diye belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Zengin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç, sonra ben
bir açıklama yapacağım.
44.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Grup Başkan Vekillerinin her gerek gördüğünde 60a göre söz isteyerek
düşüncelerini Genel Kurulla paylaşabileceğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Grup Başkan
Vekillerinin böyle bir zarureti yoktur Sayın Başkan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Böyle bir usul yok,
böyle bir usul yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Grup Başkan
Vekilleri gerek gördükleri zaman 60a göre söz isteyerek bu konuda kendi
düşüncelerini Genel Kurulla paylaşırlar.
Bir de bir şey rica ediyoruz hassaten: Biz bir
nezaket gösterdiğimiz zaman karşıdan da nezaket bekleriz; bize
kimsenin bu konuda ders verme gibi bir düşüncesi olmasın. Biz Grup
Başkan Vekilliğimizi gerçekten bilinçli, bilerek, kendimize
yakışır bir şekilde yapıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Usulü hatırlatmak
her Grup Başkan Vekilinin görevidir; nasıl bir insicam içerisinde
devam edeceğiz, nasıl söz alacağız
BAŞKAN Ben onu söyleyeceğim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son olarak, bunu
hatırlatmak da işini iyi yapmanın gereğidir.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok özür
dilerim, usulü hatırlatmak Grup Başkan Vekilinin mi görevidir, Meclis
Başkan Vekilinin mi görevidir? Açıklarsanız çok sevinirim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz Meclis Başkan
Vekilimizden rica ediyoruz; anlıyor nezaketimizi sağ olsun.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Mithat Sancarın, Grup Başkan Vekillerinin
konuşma içeriğine karışmayacağını ifade
ettiği için herhangi bir müdahalesinin olmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Bu tür hatırlatmaların
yapılmasında herhangi bir sakınca görmüyorum. Bu çerçevede,
tutumumu da ben belirlerim, onu da sizlerle paylaşırım.
Evet, elbette Grup Başkan Vekilleri söz
istediklerinde onların konuşma içeriğine
karışmayacağımı daha önce de söylediğim için
bugün de herhangi bir şekilde müdahale etmiyorum ancak görülüyor ki
sorular da geliyor arka arkaya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Bunun için, bu durumun
yarattığı farklılığı dengelemek için ihtiyaç
duyarlarsa Değerli Bakanlarımıza ek süre vereceğim
cevaplamaları için.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ayrıca, bakanların Mecliste
bulunması bu tür sorulara cevap vermeleri içindir. Bu, aynı zamanda
Meclise hesap verme yükümlülüğünün de bütçe çerçevesinde bir
gereğidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederiz.
BAŞKAN - O nedenle soru sormakta ya da
konuşmaların içeriğini belirlemekte Grup Başkan Vekilleri
benim nazarımda özgürdürler, serbesttirler, kendilerine bu anlamda
karışmam ama eğer bir denge yaratma ihtiyacı
doğmuşsa, bunu da görmüşsem onun da gereğini yapmaya gayret
ederim.
Dediğim gibi yirmi dakikalık soru-cevap
kısmının ilk on dakikasını milletvekillerimize,
sonraki on dakikasını bakanlara ama yetmezse ek süre vermek suretiyle
bakanların konuşma süresini uzatacak şekilde bir tasarrufta
bulunuyorum.
Bilginize sunarım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sağ olun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yalnız,
bakanlar sorulara cevap versin.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, şimdi, aleyhte söz isteyen
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, partim ve grubum
adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesi
üzerine aleyhte söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına
sormak isterim: On beş gün içinde cevap vermeniz gereken soru önergeme 21
Ocak tarihinden bugüne kadar herhangi bir cevap vermeme gerekçeniz nedir?
Değerli milletvekilleri, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının projelerinin birçoğu kamu-özel
iş birliği yöntemiyle yürütülmekte. Enerji alanında 94 proje bu
yöntemle gerçekleşecek. Kamu-özel iş birliği projelerinin,
kârı sermayeye katmanın, zararı kamuya yıkmanın yolu
olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, nasıl bir
toplumda yaşamak istiyorsak ona uygun bir devlet bütçesi yapmak
durumundayız. Bütçe şeffaf, sorgulanabilir, denetlenebilir
olduğu zaman bir anlam ifade eder. Bu da ancak demokratik bir ortamda
gerçekleşebilir fakat demokrasinin bekçisi olarak nitelendirilen
basın bile Türkiye'de iktidarın bekçisi hâline
dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, AKP-MHP
iktidarının Kürt düşmanlığı
yaptığı iddiaları defalarca gündeme getirilmiş ve her
defasında ortam gerilerek reddedilmiştir. Bu konuda benim de
söyleyecek sözlerim olacak. Ben bu çatı altında siyaset yapan üçüncü
jenerasyonum. Yani dikey hiyerarşide dedem Selahattin İnan, babam
Abidin İnan ve ben. 1984 olayları, Sayın
Katırcıoğlu Hocamızın da dediği gibi sebep
değil, sonuçtur. Peki, benim bazı sorularım olacak:
1) Dedem Selahattin İnan, 1930lu yıllarda
niçin Bursaya mecburi iskâna tabii tutulmuş yani sürgüne
gönderilmiştir?
2) Daha sonra siyasete giren dedem 1960 ihtilali
gereği Yassıadaya gönderilip neden idamla
yargılanmıştır?
3) Babam Abidin İnan da o dönem Sivas Askerî
Kampına alınıp bilahare 55/ağalar grubuna dâhil
edilmiş, önce Afyon, daha sonra da İstanbula neden sürgün
edilmiştir? Suçlamada da Sen Selahattin İnanın oğlusun.
denilmiştir.
Sivas Kampına kimler gönderilmiştir?
Tamamı Kürtler. Kamp komutanı olan albay Benim babam Kürt
celladıydı, ben de sizlerin kasabı olacağım.
demiştir. Zamanın Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Daha
Muğlalı dosyasını kapatamadık. Sakın, böyle bir
maceraya atılma. diye albayı durdurmuştur. Daha sonra babam
Afyona gönderilmiş ve ağır diyabet hastası olmasına
rağmen hücreye atılmıştır. Şeker komasından,
Afyon Valisinin inadına rağmen, Afyon Devlet Hastanesinin
baştabibinin diretmesi sayesinde hayata dönebilmiştir.
Ailemin yatay hiyerarşisine gelince, amcam ve
kardeşim de bakanlık yaptı. Amcam Kamran İnan 1960 darbesi
sonrası dış görevinden merkeze alınmış, Cemal
Gürsel Sorun bakalım, niye bu kadar çok okumuş, yoksa bir art niyeti
mi var? diye sorgulatmıştır. Amcam uzun yıllar
Dışişleri Bakanlığında, yurt
dışında görev yapmasına rağmen siyasete girince neden
Dışişleri Bakanı yapılmamıştır?
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Bakan
yapıldı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Çoğu insan
yanlış bilir. Amcam, Demirel döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı, Turgut Özal döneminde de GAPtan Sorumlu Devlet
Bakanlığı görevini yapmıştır. 70li yıllarda
Demirele karşı Genel Başkanlık yarışına girince
zamanın medyası Kürtten olma, Ermeniden doğma. diye
aklı sıra amcamı aşağılamıştır.
Buradan sorduğum suallere cevap bekliyorum.
Samimi cevap verirseniz ben de memnun olacağım. Bir sorunu doğru
teşhis etmezseniz, tedavi de edemezsiniz. Çözümsüzlük çözüm değildir.
MHPli bazı hatiplerin sözlerine de
değinmek istiyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Kamran Beyin
kemikleri sızladı ya!
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Çıkar, cevap
verirsiniz istiyorsanız.
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bizler için, son
derece masum taleplerin arkasına sığınarak
yıkıcı politika izlediğimiz iddia edilmiştir. Madem ki
taleplerimizin masum olduğunu kabul ediyorsunuz, o zaman bu taleplerimizi
yerine getirin ki arkasına sığınacak bir paravan
olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen
Sayın Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bir sözcüleri de
Aklınızı başınıza alın yoksa yüz yıl
önce dedelerinizin akıbeti sizleri bekliyor. diyerek tehdit
savurmuştur. Yani anlayacağınız, bunun asırlık
bir sorun olduğunu itiraf etmiştir. Bu söze Albert Einsteinın
bir sözüyle cevap vermek istiyorum: Aynı şeyleri yaparak
değişik neticeler beklemek aptallara mahsustur. Bu sorun, ölenin de
öldürenin de insan olduğunu fark ettiğimiz zaman çözülecektir. Ölümü
kutsayarak değil, yaşamı kutsayarak ancak bunu çözebiliriz.
Amerikan Başkanı Donald Trump açık
bir şekilde
(X) diyerek Sizce Kürtler
sizin tabii düşmanınızdır. demiştir.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Siz de
teşekkür ediyorsunuz!
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) İfade
ettiği düşmanlık politikasını okyanus ötesinden
görüyor da, siz Türkiyenin merkezi olan Ankaradan nasıl kendinizi
görmüyorsunuz, ona şaşırıyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Alet
olmayın.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Panik ruh
hâlinizi çok iyi anlıyorum. Sorum şu: Bir uçaktaki yolcular uçak
yükselirken mi panikler yoksa düşerken mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, mikrofonu açıyorum.
Selamlayarak tamamlayın lütfen Sayın
Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bu panik ve
agresif hâliniz hızla irtifa kaybettiğinizin göstergesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkürler Sayın
Gaydalı.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sen önce 35 bin
kişinin katilinden hesap sor. Sen 35 bin kişinin katilinden bu
hesabı sor.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Ben kimseden hesap
sormadım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) PKKdan sor!
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Cevap
verebilirsiniz, buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Beraber
yürüdüğün PKKdan sor. Yazıklar olsun sana!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Şimdi
açıklayın bakalım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yazıklar
olsun!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmasını tamamlayan hatip, Milliyetçi Hareket
Partisine yönelerek bir teklifte bulunmuştur. Milliyetçi Hareket
Partisinin, HDPyi, yıkıcı faaliyetlerde bulunmakla suçladığını
ifade etmiştir. Fakat taleplerinin masum olduğunu
Eğer masumsa
taleplerimiz, niye böyle diyorsunuz? veya Niye bu talepler üzerinden hareket
etmiyorsunuz? gibi, bu mealde bir açıklamada bulundu.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP özelinde
değil ama şunu kesin ve net bir şekilde ifade etmektedir: Bütün
terör örgütlerinin, ne kadar terör örgütü varsa; ismi, cismi neyse; biz bu
memleketin kötülüğünü isteyen, bu memlekete kan kusturan, bu memlekete, bu
millete acı çektiren ne kadar terör yapısı varsa Allah hepsinin
belasını versin diyoruz. (MHP, AK PARTİ ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Âmin.
Destekçilerinin de belasını versin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, bizim
söylediğimiz budur. Bizim bir talebimiz daha vardır; bunu
canıgönülden, canıyürekten bu millet, bu memleket, bu 82 milyon
insan
Bu acıları, bu terör acısını hiçbir ayrım
gözetmeksizin
Ya, bir yerde bir bomba patladığı zaman bu bomba
Kürte işlemeyecek de Türke işleyecek veya Türke işlemeyecek
de Kürte işleyecek diye bir kaide mi var? Bunun cinsi, ırkı,
cinsiyeti, mezhebi olur mu? Biz buna topyekûn bir şekilde karşı
çıkmalıyız ve buna topyekûn bir şekilde bela
okumalıyız. Bu noktada bir tavır birliğinin temin edilmesi
ve bu edilemediği zaman da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu dile
getirmeyenlere; kasten bu konuda açıklama yapmayıp, terörü
lanetlemeyip arkasından insan hakları, evrensel değerler,
hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi birtakım büyülü laflarla o terör
örgütlerinin katliamlarının gizlenilmesinedir bizim
tahammülsüzlüğümüz, bizim kabul edemediğimiz şey bu. (MHP, AK
PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunu bu Meclis çatısı
içerisinde değil, bu memleket şartları içerisinde kabul edebilen
bir insan evladı olabileceğine ben inanmıyorum.
Acının, kanın üzerinden kalkıp Bunun biz üstünü örtelim,
buna çıt ses çıkarmayalım çünkü bizim
tanıdıklarımız veya bizimkiler yaptı. deyip de
diğerlerine terör örgütü deyip veya devleti birtakım suçlamalarla
itham edip arkasından bunları mazur görmeye çalışmak çok
ikircikli, çok gayrisamimi bir tavırdır ve bu memlekete iyilik
değildir; bu memlekete, bu millete kötülük yapmak demektir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun arkasında
duranlar, bunun arkasına sığınanlar bizim
açımızdan hiçbir zaman makbul bir durumda olamayacaklardır. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Söz talebiniz mi vardı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
46.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 130
sıra sayılı 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
üçüncü tur görüşmelerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasında sorunun tarihsel, toplumsal
yanına dikkat çektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Elbette bu tartışmayı bu saatte
çözebilecek hâlimiz yok fakat ben bir şeye işaret etmek istiyorum.
Sayın hatip, vekilimiz, kendi ailesiyle ilgili, 1930lardan başlayan
40lar, 50ler, 60lar, o tarihleri bütün geçerek bir kısa hayat öyküsü
anlatmıştır aslında. Yani bunun bugün yaşananlarla
ilgisi yoktur, ta tarihten bugüne gelmiştir. Dolayısıyla, bir
tabloyu ortaya koymuştur. Bu tabloya karşı bu kadar tahammülsüz
davranmak, kendi ailesinden daha önce bu Mecliste bulunmuş,
milletvekilliği, bakanlık yapmış olan insanların
hayatlarıyla ilgili anlattığı bir
yaşanmışlık hikâyesine karşı bu kadar tahammülsüz
davranmak ve bunu olmadık bir yere getirip tartışmak çok
doğru bir tutum değildir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ne
alaka?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Devleti
kötülüyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla, burada işaret edilmek istenen
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Ne ilgisi
var?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim, izin
verirseniz
Ben sizi dinledim, siz de beni dinleyin.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Ama siz
ilgisiz şey anlatıyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
dolayısıyla burada anlatılmak istenen şey, bir tarihsel
durumdur, toplumsal bir durumdur. Bu sorunun tarihsel, toplumsal yanına
dikkat çekmiştir hatip. Bunu tartışmanın, bunu
konuşmanın hiçbirimiz açısından kötü bir yanı yoktur.
Bunu da bir kez daha vurgulamış olayım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Kenarından bahsediyorsunuz, kenarından.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Oluç.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, değerli milletvekilleri,
şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.
Soru-cevap işlemi için sisteme giren
milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim ve on
dakika süre içinde milletvekillerinden sorularını alacağım,
daha sonra Bakanlara söz vereceğim.
Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına sormak
istiyorum: Ülkemiz madenler yönünden zengin bir ülke değildir fakat son
zamanlarda dünyada en büyük maden kazaları ülkemizde olmuştur. Soma,
Afşin Elbistan, Karaman ve Siirtteki maden kazalarında ölen
işçileri unutmak mümkün değildir. Artık diğer ülkelerde
maden kazası olsa bile madenlerde işçiler ölmemektedir. Afşin
Elbistandaki maden kazasında ölenler toprak altında kalmış
ve çıkartılamamıştır, dava hâlâ
sonuçlanmamıştır. Bu dava ne zaman sonuçlanacaktır?
Buradaki madenleri ne zaman kullanacağız? Maden kazalarının
olmaması için ne gibi önlemler alıyorsunuz? Alınan önlemleri
yeterli buluyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya)
Teşekkürler Başkan.
Sorum Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımıza: Kendileri 2019 Ocak ayında Malatyayı
ziyaretlerinde Darendeye doğal gazı getireceğiz.
demişlerdi ki geldi; buradan kendilerine teşekkür ediyorum ben. Yine
aynı şekilde, 1,7 milyar ton maden cevheriyle zengin yatakları
olan Hekimhan ilçemizin de -ki bu ilçemize de doğal gaz boru hattı 13
kilometre uzaklıkta- doğal gaz talebi vardır. Bu sözü buradan alabilir
miyiz Sayın Bakanım?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İlk sorum Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanımıza olacak. Sayın Bakanım, gençlerin
iş gücü piyasasına katılımını
kolaylaştırmak ve işverenlerin de nitelikli iş gücü ihtiyacını
karşılamak amacıyla uyguladığınız
işbaşı eğitim programlarından hem gençlerimizin hem de
işverenlerimizin memnun olduğunu belirtmek istiyorum. Özellikle,
görüştüğümüz kardeşlerimiz, genç kardeşlerimiz ve
işverenler size teşekkürlerini iletmemizi ve programın 2020
yılında da devam etmesini istediklerini belirttiler. Bu vesileyle,
2020de de bu programın devam edip etmeyeceğini buradan
paylaşmanızı istiyorum.
İkinci sorum Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanımıza olacaktır. Sayın Bakanım, bu yıl yerli
ve yenilenebilir ne kadar elektrik üretilmiştir? Bu üretimin toplam üretim
içindeki payı ne kadardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Emecan
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanına soruyorum: Emekçilerin üzerindeki vergi yükünün
azaltılması ve ücretlerinin asgari ücrete kadar olan
kısmının vergiden muaf tutulması gerekmektedir. 4
kişilik ailenin açlık sınırının ekimde yüzde 1,5
oranında artarak 2.625 liraya, yoksulluk sınırınınsa
yüzde 1,9 oranında artarak 9.694 liraya yükseldiği bir ortamda asgari
ücretten vergi yükünü kaldırmayı ve asgari ücretle insanca
yaşayacakları bir ücret vermeyi düşünüyor musunuz?
Üzülerek söylemek gerekir ki bugün Bayburt ilimizde
bir kadın yine cinayete kurban gitmiştir. Kadın cinayetlerinin
önlenmesi, kadın katillerinin ve çocuk tacizcilerinin en ağır
cezayı almaları yönünde hazırlanan yeni yargı paketine
müdahil misiniz yoksa Bakanlık olarak yine temennilerle mi yetineceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sorum Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına: Bazı bölgelerimizde çiftçilerimiz tarımda
kullanılan elektriği güneş enerjisinden elde etmektedirler.
Çiftçilerimiz ihtiyaç fazlası elektriği devletle
mahsuplaşmaktadırlar ancak devlet diğer kuruluşlardan
ihtiyaç fazlası elektriği satın aldığı hâlde
çiftçilerimizin fazla ürettiği elektriği satın
almamaktadır, bu da çiftçilerimizin mağduriyetine sebep
olmaktadır.
Yine, diğer bir konu, geçen yıl da
sormuştum: Güneydoğu Bölgesinin 6 ilinde uygulanan, tarımsal
sulamada kullanılan elektrik bedelinde çiftçilerimize yüzde 85lere varan
indirim var; İç Anadolu Bölgesinde de çiftçiler Tarım Krediye,
Ziraat Bankasına borçlarını ödeyemiyorlar, bu bölgede de
elektrik bedelinde indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine, 1 megavata kadar olan güneş enerjisi
sistemlerini serbest bırakmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın Bakan,
Türkiyeyi emeğiyle geçinenler için cehenneme çevirdiniz. Üstelik ILOnun
kabul ettiği birçok sözleşmeyi ne yazık ki kabul etmemiş
durumdasınız. Çekincelerle kabul ettiğiniz, gözden
geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının adil çalışma
koşulları hakkını düzenleyen 2nci maddesinin (1)inci ve
(3)üncü fıkralarına, adil bir ücret hakkını düzenleyen
4üncü maddesinin (1)inci fıkrasına, örgütlenme hakkını
düzenleyen 5nci maddesinin tamamına, toplu pazarlık hakkını
düzenleyen 6ncı maddesinin tamamına, çocukların ve gençlerin
korunması hakkını düzenleyen 7nci maddesinin (7)nci
fıkrasına, çalışma koşulları ve çalışma
ortamının iyileştirilmesini düzenleyen 22nci maddesinin
tamamına, yaşlıların sosyal korunma hakkını
düzenleyen 23üncü maddesinin tamamına çekince koymaya devam edecek
misiniz? Buna ilişkin bir çalışmanız var mıdır?
Bu çekincelerle beraber 8 milyon işsiz ve yüzde 90ı sendikasız
bir ülkeyi bize cennetmiş gibi nasıl tarif ediyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Diyarbakırda, Mardinde, Urfada DEDAŞa
bağlı birçok köyde yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle
başta çiftçiler olmak üzere birçok yurttaşımız
ağır mağduriyet yaşamaktadır. Geçtiğimiz günlerde
Diyarbakırda elektrik borcunu ödeyemeyen 150 çiftçinin hibe parasına
DEDAŞ tarafından gayrihukuki bir şekilde el konulmuştur.
Diğer yandan, Türkiyede cami ve kiliseler
devlet tarafından ibadethane sayılıp su ve elektrik giderleri
karşılanırken cemevleri ibadethane olarak görülmemekte ve
elektrikleri kesilmektedir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Diyarbakır Cemevinin elektriği on üç aydır DEDAŞ
tarafından kesilmiştir. Elektrik kesintilerinin yoğunluklu
olarak yaşanmasının sebebi nedir? İbadethane olarak kabul
edilmeyen cemevlerinin AİHM kararına göre ibadethane olduğunu
kabul edip söz konusu ayrımcı politikalardan vazgeçmeyi düşünüyor
musunuz? Elektrik kesintilerine bağlı yaşanan
mağduriyetleri gidermek adına bir girişimde bulunacak
mısınız?
BAŞKAN Sayın Şahin
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Performans
programına göre, kadına yönelik ayrımcılık ve
şiddetle mücadele edilmesi ve fırsat eşitliğinin
sağlanması konusunda 2019 bütçesinde belirlenen bütçenin neredeyse
yarısının harcanmadığı görülmektedir.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanundaki şiddetin
önlenmesi konusunda birçok başlık bütçe olmadığı
gerekçesiyle gerçekleştirilmezken mevcut bütçenin de
harcanmadığı görülmektedir. Kadına yönelik şiddet,
taciz ve tecavüz vakaları hızla artarken, yılın sadece ilk
on bir ayında 422 kadın öldürülmüşken bu konuda ayrılan
bütçe neden harcanmamıştır? Bu, ciddiyetsizlik ve
kadınların yaşam çığlığına kulak
kapatmak değil midir? Faaliyet raporunda 2018 program ödeneğinde
belirtilen kadın istihdamının desteklenmesine yönelik
araştırma projesinden başka tasarruf gerekçesiyle
kadınlarla ilgili kaç proje askıya alınmıştır?
Kadın işsizliği ve kadına şiddet bu kadar artarken
kadınlara yönelik projeler neden tasarruf kapsamına
alınmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şahin
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sorum Enerji Bakanına: Sayın Bakanım,
çevreye saygılı bir bakanlık olduğunuzu ifade ettiniz.
Merak ediyorum, Kaz Dağlarına gelip o madeni gördünüz mü acaba?
Böyle bir eylem içinde bulunduğunuza ben basında hiç şahit
olmadım. Şunu ifade etmek istiyorum: Bugün sözde Ermeni tasarısını
kabul eden bu emperyalistler yüz yıl önce Çanakkaleyi ne karadan ne de
denizden geçmeyi başaramadılar. Ama sizin verdiğiniz madencilik
izniyle bugün Çanakkaleyi bu emperyalist güçler yer altından geçiyorlar
Sayın Bakan, dikkatinizi çekiyorum.
Diğer bir konu ise seçim bölgemdeki bor
madenleriyle ilgili. Katma değeri yüksek uç ürünler elde etmekten
bahsediyorsunuz ama hâlen borda çamaşır deterjanı ile
bulaşık deterjanının ötesine geçmiş durumda
değilsiniz. Borla ilgili bir vizyon belgeniz maalesef yok. Size tavsiyem
şu Sayın Bakan: Gidin Balıkesire
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Sayın Bakan, ülkemizde
son on yılda aile içi şiddet endişe verici boyutlara
ulaştı. 2019da 430 kadın cinayeti işlendi. Kadın
cinayetlerinin büyük çoğunluğu aile içi şiddet
kaynaklıdır. Hükûmet, şiddet mağduru kadınları
kaderine terk etmiş durumda. Toplumun temel direği olan aile
kavramı yok olmakta. Aile içi şiddet ortamında yetişen
çocuklarımız ileride sorunlu nesillerin yetişmesine yol açacak
ağır travmalara maruz kalmaktalar. Soruyorum: Aile içi şiddeti
önlemek için hangi somut çalışmalar var ve geri dönüşleri nedir?
Ülkede, belediyelerin, STK'lerin açtıkları da dâhil toplam 143
kadın konukevi bulunmakta. Bu konukevleri yeterli midir? AK PARTİ
döneminde kaç kadın konukevi açtınız?
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Gençlerimizi ailelerinden
ve hayattan koparan uyuşturucu ve madde
bağımlılığıyla mücadelede
Bakanlığınızın ilgili diğer bakanlıklarla
iş birliği içinde yürüteceği etkin bir eylem planı var
mıdır? Ailesine bakmakla yükümlü olan kamudaki işçi ve
memurların sözleşmeleri basit bir sebeple feshedilmektedir.
Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi için bir
çalışmanız var mıdır?
Sorum Sayın Enerji Bakanımıza:
Çiftçilerin tarımsal sulamada kullandığı elektrik
fiyatının düşürülmesini, fatura bedelinin hasat sonunda tahsil
edilmesini, mevcut elektrik borçlarının
yapılandırılmasını planlıyor musunuz?
Mersinde yarım kalan baraj
inşaatlarının tamamlanması, ilimizin elektrik ve su
ihtiyacının karşılanmasında büyük katkılar
sağlayacaktır. Planlanan tamamlama tarihi nedir?
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Değerli milletvekilleri, şimdi söz
sırası Değerli Bakanlarımızda.
Önce hangi Bakanımız konuşmak ister?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Ben konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Selçuk.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Merhaba
Öncelikle, Sayın Özkoçun yorumuna cevap
vereyim.
15 Temmuz bağışları ve
vakfın kuruluşu hakkında 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 128inci maddesi gereği Türkiye Şehit
Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı, 13 Temmuz 2019
tarihli Resmî Gazetede yayımlanmasıyla beraber, Kale Mahallesi
Işıklar Caddesi No 16 Altındağ adresinde kurulmuştur
ve dolayısıyla, oradaki para da şu anda nemalanmasıyla
beraber
MURAT EMİR (Ankara) On beş gün oldu daha
söyleyeli.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK
338 milyon 971 bin 703 lira 97 kuruş
nemasıyla beraber para durmaktadır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Şehitlere
niye vermiyorsunuz?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Paranın vakıf senedindeki amaçları
şunlar: Şehit aileleri ve gazilere maddi manevi destek sağlamak,
vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin birlik ve beraberliği için
mücadele eden ve bu kutsal görev esnasında yaralanan gazilerimizin,
şehitlerimizin üstün başarı ve özverisini
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Arada ölenlerin
hakkı ne olacak Sayın Bakan? Hak sahibiyken ölenler olmuştur üç
senede.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Para, bütün Türkiye şehit
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Karşı
çıkmayın, şehit paraları bu ya! Niye vermiyorsunuz?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Para bütün kuruşuna kadar durmaktadır.
Yine şehit yakınları ve gaziler için harcanacaktır.
MURAT EMİR (Ankara) Neyi bekliyorsunuz
Sayın Bakan? Niye vermiyorsunuz? Hâlâ neyi bekliyorsunuz?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Para şehit yakınları ve gaziler
için harcanacaktır, tek kuruşuna dokunulmadığı gibi
para nemalandırılmıştır
(CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
dinleyelim.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK
ve mütevelli heyeti kurulmuştur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Neyi
alkışladığınızın farkında
mısınız?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Kadın cinayetlerine gelince
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu söylediklerinizi
reddediyoruz! Şehitlerin parasını verin, bahane yaratmayın!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, sorular
soruldu
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Zaten şehit yakınlarımız ve
gazilerimiz için kullanılacak o para, her zaman vakıf onlar için
çalışacak. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır efendim,
şehitlerin parasını verin!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Biz her zaman şehit
yakınlarımıza ve gazilerimize sahip çıktık. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehitlerin
parasının üzerine oturmayın!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Verin
parayı, niye vermiyorsunuz?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK İstihdam hakkından seyahat hakkına,
ÖTV muafiyetine kadar bütün haklarını, biz her şeyde her zaman
yanlarındayız. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehitlerin
parasını verin!
MURAT EMİR (Ankara) Paraların üstüne
yattınız!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehitlerin
parasını verin!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK O para da son kuruşuna kadar şehit
yakınları ve gazilerimiz için harcanacak. (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Üç buçuk
yıldır üstünde yatıyorsunuz! Neden vermiyorsunuz şehitlerin
parasını?
MURAT EMİR (Ankara) Üstüne
yattınız, üstüne!
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika izin
verin lütfen.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Şehit yakınlarımız ve
gazilerimiz için harcanacak o para. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yazıklar olsun! Şehitlerin
paralarını verin!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sana yazıklar olsun
be, sana yazıklar olsun!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Paranın tek kuruşuna bile nasıl
dokunmuş olabiliriz para artmışken? (AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O paranın üç buçuk
yıldan beri üstünde oturuyorsunuz! Niye vermiyorsunuz şehitlere?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Niye üç senedir
bekliyorsunuz, niye?
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehitlerin
parasını verin!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, susturur musunuz.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Kadın cinayetlerine gelince; bir tek
kadınımızın bile ölmesine
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir izin verin
lütfen, ben bir uyarıda bulunayım.
MURAT EMİR (Ankara) On beş gün önce 6
numara diyordunuz, şimdi de 16 numara diyorsunuz! Üç yıldır
haberiniz yok sizin, biz söyleyince fark ettiniz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye vakıfta
tutuyorsunuz, niye şehitlere vermiyorsunuz?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
MURAT EMİR (Ankara) On beş gün önce
Adrese gelecek. diyordunuz, haberiniz yok çünkü!
BAŞKAN Sayın Emir
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehitlere
parasını verin!
BAŞKAN Sayın Özkoç
MURAT EMİR (Ankara) Vakıfta gözünüz yok
sizin, sizin gözünüz parada ve faizinde.
BAŞKAN Sayın Emir
Değerli milletvekilleri,
sorularınızı sordunuz, Sayın Bakan da cevap veriyor.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
vermiyor, sorularımıza cevap vermiyor!
BAŞKAN Bundan tatmin olup olmamanız
zaten belirleyici olmaz. Bu cevaplar kamuoyunun takdirine sunulur.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, siz tatmin oldunuz mu?
BAŞKAN Sayın Aydoğan, ne
istiyorsunuz? Söyleyin, buyurun Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Parayı ne
zaman verecekler, onu soruyoruz.
BAŞKAN Ne yapalım, söyleyin, önerin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Parayı ne
zaman verecekler!
BAŞKAN Ne yapalım?
MURAT EMİR (Ankara) Vakıf nerede? Adres
nerede?
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Para vakıfta, vakıf da adresinde. (AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MURAT EMİR (Ankara) Para yok, para! Para yok
ortada! Neresi adres!
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun, devam edin.
ZAFER IŞIK (Bursa) Ne diyorsunuz ya! Ne
istiyorsunuz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar
yapmayın ya, şehit paralarından bahsediyoruz ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Terbiyesiz
herif!
MURAT EMİR (Ankara) Terbiyesiz diyemezsin!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Kadın cinayetleri konusunda, biz her zaman
kadına şiddet konusunda sıfır tolerans ilkemizle devam
etmekteyiz. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ZAFER IŞIK (Bursa) Otur be yerine! Sus
artık!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimsin sen! Kimsin sen!
Çık dışarı! Çık dışarı! Terbiyesiz
adam!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
sükûneti sağlayalım.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Evet, biz üzülerek söylüyoruz ki kadın
cinayetleri konusunda tek bir kadınımızın ölmesini
(AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı
laf atmalar, gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu ne biçim laf? Sen
kimsin de öyle konuşuyorsun?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen kimsin be!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şehidin
paralarını verin!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Peki, şimdi rakamlarla konuşmak
gerekirse, kadın cinayetlerini
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.48
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.56
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Şimdi üçüncü tur üzerindeki soru-cevap
işlemine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, özellikle Sayın
Özkoç, eğer cevaplardan tatmin olmadıysanız grubunuz adına,
söz isterseniz size tekrar söz vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Ama öncelikle, Sayın Bakanın
açıklamalarını dinlememiz gerekiyor, soru-cevapta usul böyle
işler. Tekrar size söz vereceğim, talebi olursa diğer Grup
Başkan Vekillerine de söz vereceğim. O nedenle, şimdi lütfen
sükûnetle Değerli Bakanlarımızın açıklamalarını
dinleyelim.
Sayın Bakan, kaldığınız
yerden devam edeceksiniz ama süreyi şöyle kullanalım: Ben size bir
beş dakika süre daha vereyim Sayın Bakan, sonra sekiz ya da on dakika
kullanmak isterse diğer Bakanımıza da söz verebilirim.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan, çok teşekkür
ediyorum.
Öncelikle, kadına şiddeti ve kadın
cinayetlerini konuştuğumuz bir zamanda bir kadın Bakana bu nazik
tavrından dolayı da Sayın Özkoça da teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Özkoç, sadece teşekkür ettim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Biz kadına karşı şiddeti ve
cinayetleri engellemek için özellikle Adalet Bakanlığımız,
İçişleri Bakanlığımız, Millî Eğitim
Bakanlığımız, Sağlık
Bakanlığımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımızla
ilk defa kapsamlı 2020-2021 planımızı hazırladık.
Aynı zamanda... (CHP sıralarından Şehitlerin
parasını ver! sesleri)
Cevaplarımdan tatmin olmak zorunda
değilsiniz, ben elimden geldiği kadar elimdeki verilerle
konuşuyorum, aksini iddia ediyorsanız ispatla yükümlüsünüz. (CHP
sıralarından Şehitlerin parasını ver! sesleri)
Rakamları söylüyorum: 2015 yılı
verilerine göre, Brezilyada 1 milyon kadında 42, Amerika Birleşik
Devletlerinde... (CHP sıralarından Şehitlerin
parasını ver! sesleri, AK PARTİ sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri...
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Keşke şehit
yakınlarımızın, gazilerimizin emanette olan parasıyla
bu kadar ilgilenen vekillerimiz, 15 Temmuz davalarına da sahip
çıksalardı. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, değerli
milletvekilleri...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu bir hakarettir!
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 15 Temmuzda CHPli
vekiller buradaydı! Yaptığınız şey hakarettir!
Yazıklar olsun!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Biz oradaydık, siz neredeydiniz? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yazıklar olsun!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Brezilyada 1 milyon kadında 42... (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri...
Görüşmeleri bu şekilde sürdürmemiz mümkün olmaz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yazıklar olsun! Bu
bir hakarettir! 15 Temmuzda CHPli vekiller buradaydı!
BAŞKAN Size söz vereceğim Sayın
Özkoç.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK 15 Temmuzda Kılıçdaroğlu neredeydi?
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen değerli milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 15 Temmuzda CHPli
vekiller buradaydı!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Brezilyada 1 milyon kadında 42, ABDde 21
(CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kesinlikle
reddediyorum!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kesinlikle
reddediyorum! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK -
Hindistanda 19, Arjantinde 13, Korede 9
(CHP
sıralarından Şehitlerin parasını ver! sesleri,
gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kesinlikle
reddediyorum!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hesabını
versinler! (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Bir dakika
Lütfen susalım
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) -
Seçilmişlere bağıramazsınız!
Bağıramazsınız seçilmişlere!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
Sayın milletvekilleri
İzin verirseniz bir açıklama yapmaya, bu
görüşmeleri tamamlamak için bir yol bulmaya çalışıyoruz.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Adaletli yönet sen de!
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
Değerli milletvekilleri
Bir dinlerseniz
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sayın Başkan
YUSUF BAŞER (Yozgat) Niye oraya
konuşmuyorsun?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
tarafın bağırması hâlinde benim sözümü duyurmam mümkün
değil. Bu sözümü
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Bu tarafa konuş!
BAŞKAN Bir dinlemenizi rica ediyorum.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Oraya konuş!
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Bağıran onlar!
BAŞKAN Nasıl bitireceğiz?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Olmaz ki böyle
bir şey!
BAŞKAN Bakın, değerli
arkadaşlar, bu şekilde, bağırarak bu birleşimi tamamlama
imkânımız yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bağıran o
taraf!
BAŞKAN Sadece size söylemiyorum.
Değerli milletvekilleri, bakın, şu
anda beni konuşturmayan sizsiniz. Ben orayı da uyarıyorum ama
beni konuşturmayan sizsiniz, bir dinleyin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Niye oraya
konuşmuyorsun?
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
defalarca uyardım, bir dinleyin. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.02
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 31'inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Üçüncü tur üzerindeki soru-cevap işlemini
sürdürüyoruz.
Sayın Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, size üç dakika
daha süre tanıyayım. Diğer sorulara ilişkin
cevaplarınızı da alalım, yetmezse bir dakika daha ilave
süre veririm.
Buyurun Sayın Bakan.
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER
BAKANI ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK Sağ olun Başkan.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün
2019 yılı için merkez, ŞÖNİMler ve kadın
konukevlerinin toplam bütçe rakamı 321 milyondu, 2020 yılı için
de 354 milyon 571 bindir. Dolayısıyla herhangi bir düşüş
söz konusu değil. Kadın konukevlerimizin kapasitelerini de ihtiyaç
olduğu takdirde her daim artırıyoruz.
İşbaşı Eğitim
Programlarına 2020de de devam edeceğiz. Sadece 2019 yılı
Ocak-Kasım döneminde 377.689 kişi İşbaşı
Eğitim Programlarımızdan yararlandı ve biz
başladığımızdan bugüne, 2019 yılı Kasım
ayının sonuna kadar 1 milyon 550 bin 155 kişiyi bu programlardan
yararlandırmıştık.
Bunun dışında, uyuşturucuyla
mücadele konusu: Bağımlılıkla Mücadele Üst Kurulu
koordinasyonunda uyuşturucuyla mücadelemize devam ediyoruz.
Bağımlılıkla Mücadele Üst Kurulunda 11
bakanlığın iş birliği söz konusu.
Bakanlığımız uyuşturucuyla mücadelede, özellikle,
talep azaltımı çalışmaları kapsamında
Yeşilayla farkındalık eğitimleri vermekte. Bu kapsamda, 745
bin kişiye ulaştık. Ayrıca, buna dair akademik
çalışmalar da yürütmekteyiz. Çocuklarımızı da
bağımlılıktan kurtarmak anlamında mobil sosyal hizmet
merkezlerimiz takip yapıyor ve çocuk destek merkezlerinde de tedbir
kararı verilenlerin sosyal uyumlarının sağlanması
amacıyla çocuk destek merkezlerimizde kabullerini sağlıyoruz.
Çok teşekkürler Başkan.
Ben sözü Sayın Bakanımıza -oraya da
çok soru var- bırakıyorum.
Çok sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Şimdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Sayın Fatih Dönmeze söz veriyorum.
Süre olarak yedi dakika tanıyorum, ihtiyaç
duyarsanız ilave ederim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sunuş konuşmamın sonunda Enerjiniz
bol, geleceğiniz aydınlık olsun. demiştim, arkadaşlar
biraz önce kuliste bu işi biraz esprili karşıladılar
Anında kabul oldu. diye. Tabii, bu enerjiyi verimli ve idareli
kullanmamız gerekiyor. Enerji Bakanlığı olarak maddi enerji
kaynaklarını her şekilde kontrol etme imkânımız var
ama özellikle, insan kaynağı ve insan enerjisi noktasında o
kadar kabiliyetimiz, kapasitemiz gelişmedi maalesef.
Şimdi sayın vekillerimizin sorularına
sırasıyla cevap vereceğim. Bir milletvekilimizin kazalarla
ilgili olarak bir sorusu var, Somadaki, Ermenekteki, özellikle
Afşindeki konuyla alakalı olarak: Arkadaşlardan da gerekli
bilgiyi aldık, temyiz aşamasında, biz de takip ediyoruz,
takipçisiyiz konunun. İşin tazminine dönük bir kusur davası
netleşti ancak ölen kardeşlerimize dönük olan kısmı da
temyizde.
Malatyayla alakalı olarak Hekimhana ne zaman
doğal gaz gelecek? dendi. Şunu ifade edeyim: Tabii, bu sadece
Hekimhanın talebi değil, birçok ilçemizden bu tip talepler geliyor;
konuşmamda da ifade ettim, 540 yerleşim birimine ulaştık.
Hekimhan gibi birçok yerimiz var, onlara çalışıyoruz.
Yalnız, şunu söylememde fayda var: Ekonomik ve teknik
koşulları uygun olan her yere gazı götüreceğiz. Şu an
itibarıyla nüfusumuzun yüzde 80i doğal gaz şebekesine
erişebilir durumda. 15 milyon hane doğal gaz kullanıyor, fiilen
kullanıcı sayısına baktığımızda da 50
küsur milyon civarında. Talep geliyor zaman zaman, hatta Sayın Bakanım,
bizim köyümüze ne zaman gelecek? dendi. Burada ithal bir kaynak kullanıyoruz.
Elbette, şehirlerimizin hava kalitesini ve konforunu yakından
etkilediğinin farkındayız, bunun için de elimizden gelen gayreti
gösteriyoruz ancak özel şirketler eliyle bu dağıtım
faaliyeti yapıldığı için işin ekonomik ve teknik
şartlarının da uygun olması gerekiyor. Hekimhana da bu
gözle bakacağız.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Sözü
aldık o zaman Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ - Yerli, yenilenebilir üretim payına ilişkin bir
soru var sayın vekilimizden. İlk on ayda yerli ve yenilenebilir
enerjiden 161 milyar kilovatsaatlik bir elektrik üretmişiz, bunun toplam
üretim içindeki payı yüzde 64. Geçtiğimiz yılı biz yüzde
49,5le kapatmıştık, bu sene, hamdolsun, son yirmi yılın
yerli ve yenilenebilir enerji artışını
yaşamış olduk. Bunun ekonomik etkisini şöyle söyleyeyim:
Elektrik sektöründe her 1 puanlık yerli, yenilenebilir kaynaktan elektrik
üretimi 100 milyon doların Türkiyede kalması anlamına geliyor.
Yani geçen seneye göre -50 puan varsayarsak- aşağı yukarı
1,5 milyar dolarlık bir kaynağı Türkiyede tutmuşuz
demektir.
Çiftçilere ilişkin birtakım talepler
geldi, ortak olarak söylüyorum: Doğu Anadoluda var, İç Anadoluda
niye yok? Aslında, bu konu Tarım ve Orman
Bakanlığımızın yönettiği bir alan. Bizim Elektrik
Piyasası Kanununa göre, doğrudan müşteriler arasında bir
sübvansiyon yapma, destek yapma imkânı yok. Kanun şunu
yazmış: Eğer desteklenecek bir abone grubu varsa -örneğin
bu tarımsal abone grubu olabilir veya birtakım dezavantajlı
gruplar olabilir- bunlar ancak ilgili bakanlığın bütçesine
konacak ödenekten karşılanır deniyor. Tarımdaki, o
bölgedeki destekler o şekilde karşılanıyor.
Benzer şekilde, muhtaç ailelerimize dönük
olarak Aile Bakanlığımızla yürüttüğümüz bir proje var
aslında. Bu proje şubat ayında uygulamaya girdi,
yaklaşık 2 milyon vatandaşımızı bu kapsamda
değerlendiriyoruz. Orada da örneğin, 150 kilovatsaate kadar elektrik
ihtiyaçlarını Aile Bakanlığının fonlarından
karşılıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Mardin, Urfa,
Diyarbakırda, köylerinde elektrikler kesik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Şimdi, çiftçi paralarının çiftçinin eline
geçmeden tahsili konusu var. Şimdi, ÇKS sistemi var Tarım
Bakanlığının biliyorsunuz, oradan birtakım destekleri
var. Özellikle Güneydoğu da tarımsal sulamada elektriği
yoğun kullandığımız bölgelerin başında
geliyor, zaman zaman da buradaki çiftçilerimizin elektrik borçları oluyor.
Bu sefer de elektrik dağıtım şirketi gidiyor,
elektriğini kesiyor, nahoş durumlar oluşuyor. Bunun için de
Tarım Bakanlığı, Ziraat Bankası ve çiftçi
birlikleriyle bir protokol yapıldı, denildi ki: Siz
kaynağındayken bizim adımıza, bize ödenecek bedeli
kesebilirsiniz ancak faturada yazan miktar kadar. Yani örneğin 100
liralık bir elektrik borcu varsa ve sizin alacağınız ÇKS
sisteminden örneğin 300se bunun 100ünü kaynağından kesiyor
dolayısıyla siz herhangi bir şekilde elektrik borcu
ödememiş oluyorsunuz, eksik kalmışsa da doğal olarak üstünü
tamamlamak zorundasınız. Burada el konulma hadisesi yok.
Hasat dönemine tehir edilmesi konusu
Bu
aslında mevzuatımızda da düzenlenmiş. Elektrik perakende
şirketleri yani elektriği satan şirketler, özellikle
çiftçilerin, borçlarının hasat zamanına ertelenmesiyle ilgili
taleplerini bugüne kadar olumlu karşıladılar. Ancak şöyle
bir husus var: Vade farkı uygulamasıyla bunu
karşılayabiliyor. Bazı bankaların kartlarıyla bu vade
farkları sıfırlanabiliyor. Ancak şirketler çiftçiye
örneğin üç ay sonra dediği zaman ve aylık gecikme cezası
işte yüzde 2yse yüzde 6lık bir vade farkıyla bunu
yansıtmak durumunda kalıyor. Çiftçilerden bunu kabul edenlerle bu
şekilde uygulama yapılabiliyor. Son dönemde görevli tedarik
şirketlerinin bir kısmı netice itibarıyla bu borcu yani
tahsil edemediği bu borcu, elektriği üreten şirkete ödeyecek bu
şirket. Bankadan almak zorunda. Bankadan finansman bulamadıkları
için bazı bölgelerimizde bunun vadeli uygulama imkânı olamadı.
Mevzuatımızda var. Biz bu yıl bazı sorunlar
yaşadık, önümüzdeki yıl bu sorunun yaşanmayacağını
düşünüyoruz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Borcu olmayan
çiftçi yok Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Şimdi, şöyle: Siz satıcı olsanız,
bir ürün satıyorsunuz, bakın, bir ürün satıyorsunuz. Yani
bunlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan, bir dakika
daha süre ilave ediyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Şimdi Borda niye sadece tek ürün var? dendi.
Aslında ben konuşmamda borun temizlik ürünlerine hiç değinmedim.
Bor Karbür ve diğer, BORENin, geliştirdiği bazı
projelerden bahsettim. Şu anda BORENin, Türkiyede kurulduğu günden
bugüne 50 civarında AR-GE çalışması var, yanmaz
çadırdan tıbbi ürünlere kadar. Bu AR-GElerin ticarileşmesi
gerekiyor. Bunların da aşağı yukarı 7-8i ticarileşmiş
durumda ama bor 200den fazla üründe kullanılabiliyor, âdeta bir
yemeğin tuzu gibi; bazılarında daha fazla, bazılarında
daha çok. Bor Karbür de savunma sanayisi başta olmak üzere mukavemeti
yüksek çeliklerde, çelik sektöründe, metal sektöründe kullanılabiliyor.
Bunun kullanım oranlarını artırmamız gerekiyor ama bor
tek başına, yüzde 100 kullanılan bir malzeme değil. Borcam
diyorsunuz, camın içerisine bor katılmış. Boru seramikte
kullanabiliyorsunuz, demir çelik sektöründe kullanabiliyorsunuz, gübre
sektöründe kullanıyorsunuz ama yüzde 100 bordan bir gübre
yapmıyorsunuz. Toprağın analizine ve ihtiyacına göre belli
oranlarda bor katkılı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika daha süre
vereyim, tamamlayın açıklamalarınızı
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Madencilikle ilgili husus da değerli arkadaşlar,
Maden Kanununa iki türlü bakmak gerekiyor: Bir; aramaya istekli birisi gelirse
Maden kurumuna, başvuruda bulunuyor, oraya bir başka başvuru
yoksa biz ona arama ruhsatı veriyoruz. Bu, üçer yıl arayla 3 defa,
dokuz yıl uzatılabiliyor ön arama, arama ve detaylı arama diye;
sonrasında, işletme ruhsatını düzenliyoruz; sonra da kanuna
göre diğer kurumların yerine getirdiği mevzuatları yerine getirmek
zorunda. Bunu şunun için söylüyorum: Özellikle, metal madenciliğinde
aramanın ilk ruhsatına başvurduğu ilk günden işletmeye
kadar geçen süre on ila yirmi yıl arasında değişebiliyor,
çeşitli kurumlardan izinlerin alınmasında yaşanan sorunlar
nedeniyle. ÇED de bunlardan biri. Yerel mevzuata göre alınması gereken
GSM ruhsatları, imar durumu, ormana gitmesi gerekiyorsa orman
mevzuatı
O izinleri yerine getirdikten sonra biz buna işletme
ruhsatı veriyoruz. Metal madeni başta olmak üzere, devlet hakkı
oranları kanunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bağlayın lütfen Sayın
Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Sayın milletvekillerimiz söyledi Altındaki oran
nedir? diye. Ons başına bir değeri var altının
biliyorsunuz uluslararası piyasada, o kademelendirilmiş kanunda.
Şu anda 1.500, 1.600 dolar civarında onsu, onun da skalada
karşılık gelen oranı yanlış
hatırlamıyorsam yüzde 9 civarında devlet hakkı var. Bu
sadece devlete ödenen rakam, onun dışında kurumlar vergisi var;
istihdam yapıyor, yatırım yapıyor. Özellikle altın madenciliğinde,
dünyanın neresine giderseniz gidin, yatırım tutarları
minimum 100 milyon dolar, 1 milyar dolar ve üstüne çıkabilir. Uzun dönemli
finansman bulmak zorunda bu işletmeler. Şöyle söyleyeyim: 1 ton ham maddeden,
kayaçtan sadece 1 ya da 1,5 gram altın elde etmek için yapılıyor
bütün işler, zaten madenin değerliliği de buradan
kaynaklanıyor. Dolayısıyla maliyeti yüksek bir iş ama
altını da yurt dışına satma imkânı yok,
altını Merkez Bankası alıyor ve ulusal piyasadaki
değeri neyse ondan alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
FATİH DÖNMEZ Ben de teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özkoç, söz talebiniz var
sanırım.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Genel Kurulda eşit söz hakkı tanıyarak düşüncelerini ifade
etme imkânı sağlayan Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancara teşekkür ettiğine, 15 Temmuz şehit aileleri ile
İstanbul Beşiktaş katliamında şehit edilenlerin
yakınları için toplanılan bağışların hak
sahiplerine teslim edilmediğine, FETÖ terör örgütü Meclisi bombalamaya
başladığında Meclisin kapısını ilk
açanın Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, öncelikle,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda eşit şekilde söz
hakkı vererek hepimize kendi sözlerimizi ve muhalefetimizi ifade etmeye
hak tanıdığınız için size teşekkür ederim,
sağ olun.
BAŞKAN Rica ederim, benim görevim bu.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İkincisi, efendim,
Sayın Bakan 19/11/2019da Plan ve Bütçe Komisyonunda kendisine şehit
paralarıyla ilgili sorulan soruda 15 Temmuz
bağışlarının bir kuruşuna dokunulmadan, hatta ilk
kampanya için toplanan 310 milyon nemalandırılarak şu anda 330
milyonun üzerinde bir para tek hazine hesabı uygulaması
kapsamında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik
Fonu altında duruyor. dedi, bugün de vakıfta olduğunu ifade
etti.
Bizim söylediğimiz çok net olarak şudur
efendim: Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. 15 Temmuz şehit
aileleriyle ilgili, kanun gereği, kanunlara uygun bir para
toplanmış ve on beş gün içerisinde amacına uygun bir
şekilde şehit ailelerine verilmesi gerekiyor. Aradan üç buçuk yıl
geçmiş. Bu para niçin toplanmış? 15 Temmuz şehit aileleri
için toplanmış, tıpkı Beşiktaşta öldürülen polis
yakınlarımız, polisler ve şehitlerle ilgili olduğu
gibi. Her iki toplanan para da üç buçuk yıldan beri nemalandırma
adı altında bu şehit ailelerine teslim edilmemektedir.
Ben şimdi söylüyorum, diyorum ki: Ben Engin
Özkoç olarak 309 milyon lirayı üç buçuk yıl önce bir bankaya
yatırmış olsaydım bugün elimde olan paranın
miktarı 494 milyon 750 bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bugün benim elimde
olacak para 338 milyon değil, 494 milyon 750 bin liraydı. Şimdi,
neden onlar için toplanan bir parayı vakıf
Vakıf
kurarsınız, vakfın gelirleri belirlenir; onlar, vakıf
gerekirse bunun için bir yardım kampanyası başlatır. Bu,
ayrı bir şeydir, ayrı bir şeydir. Şimdi, biz şunu
ifade ediyoruz: Bu bütçe ve bu Bakanlığın bütçesi maalesef kendi
bünyesinde üç buçuk yıldan beri şehitlerimizin ailesine verilmesi
gereken paraya el koymuştur, vermemektedir. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, biraz vicdanlı olan, bu konuda biraz samimi olan
yaklaşımların önünü açmaya çalışıyoruz; bu bir
efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - İkincisi: 15
Temmuzda, FETÖcü terör örgütüyle ilgili burada bombalama başladığında
Meclisin kapısını ilk açan -kayıtlarda vardır-
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleridir. (CHP sıralarından
alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisinden, İYİ
PARTİden, HDPden, diğer siyasi partilerden insanlar buraya
gelmiştir, saatlerce bu bombalamanın altında durmuştur ama
biz Meclis olarak direndik ve hep birlikte bir mücadelenin parçası olduk.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - HDPliler yoktu.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - İYİ
PARTİden tek bir milletvekili yoktu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - İYİ
PARTİ yoktu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama biz asla şunun
parçası olmadık: Biz, Fetullahçı terör örgütünün; biz,
savcısı Zekeriya Özün arkasındayız diyen bir siyasi parti
asla olmadık. (CHP sıralarından alkışlar) Biz,
Zekeriya Öze talimat verip Türkiye Cumhuriyetinin Genelkurmay
Başkanını cezaevinde zindanlara attıran bir siyasi
anlayışın asla parçası olmadık. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık toparlayalım lütfen
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim,
milletvekilleriyle beraber burada konuşacağız,
tartışacağız ama birbirimizi kırmadan, üzmeden,
birbirimizle -sadece sözlerimizle- konuşarak meseleleri halledeceğiz.
Son söz efendim: Ben karşımda milletvekili
görüyorum, bakan görüyorum, grup başkan vekili görüyorum; bunu cinsiyetine
göre, yaşam tarzına göre, tarzına göre, tavrına göre asla
bir söz söylemiyorum. Sözüm grup başkan vekilinedir, sözüm
milletvekilinedir, sözüm bakanadır; bunun da böyle bilinmesini istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkoç.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
sırasıyla üçüncü turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin
hesaplarına geçilmesi hususunu ve bütçeleri ile kesin
hesaplarını ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
48.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Meclisteki müzakerelerin nasıl olacağı konusunu vekillerin iyi
bildiğine, 15 Temmuz darbe akşamı Mecliste AK PARTİ, CHP,
MHP milletvekillerinin bulunduğuna ve HDPnin darbeye karşı
olduklarını ifade ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Meclisteki müzakerelerin nasıl
olacağı konusunu buradaki kıymetli vekiller gayet iyi
biliyorlar. Soru cevaba geçtik; değerli vekiller sorularını
sordular, Sayın Bakanlar da o çerçevede cevaplarını veriyorlar.
Bu cevapları yeterli görmeyen arkadaşlarımız olabilir. Buna
ilişkin tekrar soru sorma yahut da üzerinde durmak istediği konular
varsa bunları ifade etme fırsatları ve imkânları da
vardır. Bütün bunlara rağmen, konu, tartışma zaman zaman
mahiyeti itibarıyla gerilimin yükselmesi istikametinde bir seyir de takip
edebilir; bu da anlaşılabilir ama bu gerilimin bir yerde son
bulması ve çalışmaların sürmesi gerekir. Nitekim biraz önce
böyle bir hadise yaşandı ve gerilim yükseldiğinde bunun
mütekabil bir şekilde protestolara döndüğünü gördük. Bunun,
Parlamentonun kastı olan müzakereye bir destek vermesi, bu müzakereye bir
katkı yapmasının gerilim yükseldiğinde nihai noktada mümkün
olmayacağı her türlü takdirin üzerinde. Dolayısıyla
yapılabilecekler; soru sormak, cevapları almak, tekrar kimi
noktaları vurgulamak ve o çerçevede yürümek olabilir. Biraz geç de olsa
neticede şimdi yaptığımız bu oldu; birincisi bu.
İkincisi: Bu 15 Temmuz meselesini, öncesini ve
sonrasını Mecliste bir hayli konuştuk, müzakere ettik.
Sayın Özkoçun ifade ettiği gibi, Mecliste darbe akşamı
çeşitli partilerden arkadaşlar vardı; AK PARTİden,
Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi Hareket Partisinden; sanırım
Halkların Demokratik Partisinden yoktu ama darbeye karşı
olduklarını ifade etmişlerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN İhtiyaç olursa o konuda bir
açıklama yapabilirim; o akşam Meclis Başkanıyla bizzat ben
görüşmüştüm.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Öyle mi
efendim?
BAŞKAN Evet.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Peki.
Yani genel bilgi.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Bakan burada
değildi, bu da tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Buyurun, devam edelim Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Şimdi,
daha sonra da bu 15 Temmuza ilişkin, kayıtlarda çok miktarda
tartışma vardır; Sayın Özkoçun ifade ettiği konulara
verilen cevaplar vardır; geçmişe ilişkin, geleceğe
ilişkin -öyle oldu, böyle oldu- partilerin çok çeşitli
değerlendirmeleri vardır. Ben şu anda, gecenin bu vaktinde
sadece Sayın Özkoçun yaptığı bu değerlendirmelere,
bazı değerlendirmelere hiçbir şekilde
katılmadığımızı ifade etmekle yetiniyorum. Ondan
ötesini, yeri gelir, ortam doğar elbette yeniden
tartışırız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bostancı.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 129) (Devam)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018
Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (Devam)
A) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANLIĞI (Devam)
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME
KURUMU (Devam)
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ç) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) MADEN VE PETROL İŞLERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Ğ) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI (Devam)
1) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Personel
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
İ) MESLEKİ YETERLİLİK
KURUMU (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
20) ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANLIĞI
1) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 3.319.102.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 2.528.168.000,00
Bütçe Gideri 2.350.101.184,71
İptal Edilen
Ödenek 178.066.815,29
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.05) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 329.337.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 329.337.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 343.885.777,77
Bütçe Gideri 305.238.698,67
İptal Edilen
Ödenek 38.647.079,10
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 247.045.000,00
Tahsilat 311.333.741,21
Ret ve İadeler 6.095.042,54
Net Tahsilat 305.238.698,67
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Nükleer Düzenleme Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
42.12) NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU
1) Nükleer Düzenleme Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 147.139.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 147.139.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Nükleer Düzenleme Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.26) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 13.266.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 13.066.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 17.485.991,32
Bütçe Gideri 15.407.063,91
İptal Edilen
Ödenek 2.078.927,41
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 16.293.000,00
Tahsilat 10.079.366,34
Ret ve İadeler 60,00
Net Tahsilat 10.079.306,34
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ulusal Bor Araştırma
Enstitüsünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.27) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU
1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 212.231.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 212.031.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 206.555.998,38
Bütçe Gideri 183.464.628,78
İptal Edilen
Ödenek 23.091.369,60
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 1.521.481,92
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 184.867.000,00
Tahsilat 184.423.196,62
Ret ve İadeler 396.381,90
Net Tahsilat 184.026.814,72
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.40) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 645.901.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
Açıklama |
|
TOPLAM 640.901.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 1.010.354.656,73
Bütçe Gideri 910.878.129,63
İptal Edilen
Ödenek 99.476.527,10
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 10.254.408,06
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 694.935.000,00
Tahsilat 785.365.468,85
Ret ve İadeler 368.361,26
Net Tahsilat 784.997.107,59
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün 2018 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.64) NADİR TOPRAK
ELEMENTLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
1) Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 5.637.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 5.637.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Nadir Toprak Elementleri
Araştırma Enstitüsünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.65) MADEN VE PETROL
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 263.142.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 243.142.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maden ve Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün 2020 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
24) AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL
HİZMETLER BAKANLIĞI
1) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 125.809.131.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 28.632.362.404,95
Bütçe Gideri 28.765.642.803,10
Ödenek Üstü Gider 749.435.719,98
İptal Edilen
Ödenek 613.592.961,65
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 142.221.247,26
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
18) ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANLIĞI
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 45.780.164.616,88
Bütçe Gideri 43.997.232.833,01
İptal Edilen
Ödenek 1.781.321.561,47
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 16.484.372,59
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının 2018 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Personel
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
18.75) DEVLET PERSONEL
BAŞKANLIĞI
1) Devlet Personel Başkanlığı 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 33.142.837,00
Bütçe Gideri 27.985.310,15
İptal Edilen
Ödenek 5.157.526,85
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Personel
Başkanlığının 2018 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
40.50) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2020 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 30.637.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 70.896.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 33.468.700,00
Bütçe Gideri 29.237.931,49
İptal Edilen
Ödenek 4.230.768,51
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 34.151.000,00
Tahsilat 39.059.296,18
Ret ve İadeler 43.050,00
Net Tahsilat 39.016.246,18
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2018
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Böylece üçüncü turda yer alan kamu
idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmalarını dilerim.
Değerli milletvekilleri,
üçüncü tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kamu idarelerinin
bütçe ve kesin hepaplarını sırasıyla görüşmek için 13
Aralık 2019 Cuma günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 01.09
(x) 129, 130 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 09/12/2019 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin nci sayfasında ve 13/12/2019 tarihli 32nci Birleşim Tutanağının Geçen Birleşim Hakkında Düzeltmeler bölümünde yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisinin 486nci sayfasındadır.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.