TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
37nci
Birleşim
18
Aralık 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 129)
2.- 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan
2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve asılsız yaklaşımlarda bulunulduğuna
ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye'nin ayağı
yere basan projelerle mesafe alabileceğine inandıklarına
ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbalın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, AKP hükûmetlerinin ve iktidarlarının Türkiye
Cumhuriyetinde en büyük çöküşü tarımda yarattığına
ilişkin açıklaması
6.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, bir yalanı
tekrarlamakla gerçeğe dönüştürme imkânının söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
9.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçe oturum değiştiği halde söz hakkı
tanıması nedeniyle teşekkür ettiğine, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Çanakkale Milletvekili
Muharrem Erkekin 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın sözlerinin
bağlamından koparıldığına ve tam demokrasiye geçildiğine
ilişkin açıklaması
11.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, Yatırımların Proje Bazında
Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 80inci maddesine ve Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili ihale yapılmadığına ilişkin
açıklaması
12.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, ALTAY tanklarının yapımıyla ilgili bir süreç
yaşandığına ve yabancı sermayenin Türkiyenin
hedefleri doğrultusunda kullanmasına mı, Almanya, Amerika,
İsrail ya da İngiltere yerine Katarın ortak olmasına
mı, OTOKAR firması ihaleyi alsaydı başka bir şey mi
söyleneceğini, tankların üretilmemesinin mi istendiğini,
teröristlerin yok edilmesine mi karşı olunduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
13.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasıdaki
bazı ifadelerine ve Tank Palet Fabrikasının hem Avrupada hem de
Türkiyede bir başka karşılığının
olmadığına, BMC şirketinin sahibi Ethem Sancakın
ifadelerine, ASFAT AŞnin tank paleti üretip yüzde 12 kâr koyarak Türk
ordusuna satarken Katar ordusunun yüzde 50 daha ucuza almasının
vatana ihanet olup olmadığını Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğluyla birlikte istenilen
televizyon kanalına çıkarak milletin karşısında anlatacağına
ilişkin açıklaması
14.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçla istenilen televizyon kanalında Tank Palet Fabrikasıyla
ilgili meseleyi sonuna kadar konuşmaya hazır olduğunu beyan
ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ve millî tankı yaparak her türlü teröristen
başını ezeceklerine ilişkin açıklaması
16.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki
iddialarını reddettiklerine ilişkin açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, AK PARTİde Maliye Bakanı yapacak damattan başka
insanın olup olmadığını öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
18.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Maliye Bakanının
kimin olacağı takdirinin Cumhurbaşkanına ait olduğuna
ilişkin açıklaması
19.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, yerinden sarf ettiği kelime nedeniyle
yanlış anlaşılmayı tashih etmek istediğine ve
malum kelimeyi milletvekillerine yönelik sarf etmediğine ve her bir
milletvekilinin onurunun kendi onuru olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Didem Arslan Yılmazın Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlu ile kendisini Tank Palet
Fabrikasını tartışabilmek için 23 Aralık Pazartesi
günü Habertürk kanalına davet ettiğine ve programa Ethem
Sancakın da katılacağına ilişkin açıklaması
22.- Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Van Milletvekili Tayip Temelin 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 11inci
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Van Milletvekili Tayip Temelin 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 11inci maddesi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasının bölücü, ayrıştırıca ve
ötekileştirici olduğuna ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Van Milletvekili Tayip Temelin 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 11inci
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasında siyasi analiz yaptığına, hukuk, adalet,
insan hakları, demokrasi ve barış kavramlarına sahip
çıkmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, birtakım güçlerin ve
odakların Orta Doğunun yeniden şekillenmesiyle ilgili haritalar
çizmek istediğine ilişkin açıklaması
27.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerini talihsiz ifadeler olarak gördüklerine ve
karşılıklı mehabete dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasıdaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, hukukun vermiş
olduğu yargı kararıyla yolsuzluğa,
hırsızlığa adı karışan kim varsa
gereğinin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Bülent Ecevitin ilkelerine
layık siyaset yapmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye'nin tarihsel
sorunlarının tartışılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
34.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, tarihin kimi affedip
affetmeyeceğine hem tarih hem de aziz milletin karar vereceğine
ilişkin açıklaması
35.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülümün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasının nefret temelli olduğuna
ilişkin açıklaması
36.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün 129
sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, istismar edilmesi muhtemel her
farklılıktan beslenmeye kalkışma
alışkanlığını doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, esas itibarıyla sorunların ortadan
kaldırılması ve daha başka iklimin oluşturulabilmesi
için ne yapabilirizin konuşulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
39.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkanın, 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, bu bütçenin, milletin, umudun
ve yeniden başlangıcın bütçesi olduğuna ilişkin
açıklaması
40.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bolu Milletvekili Arzu
Aydının 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasının tarihe geçecek bir
konuşma olduğuna ve aynen iştirak ettiğine ilişkin
açıklaması
43.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, CHPnin kazandığı belediyelerde
yaptığı hizmetleri baltalamak için bir ekibin, bir çetenin
hunharca hareket ettiğine ve 15 Temmuz şehitleri için toplanılan
paranın neden şehit ailelerine verilmediğinin açıklanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
44.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana komplo kurulmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
47.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
50.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mustafa Kemal Atatürkün
önderliğinde bu devletin kurulduğuna, tam bağımsız
Türkiye idealini 15 Temmuz ikinci istiklal mücadelesiyle zafere
ulaştıranın Recep Tayyip Erdoğan olduğuna ilişkin
açıklaması
51.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun Siz çürük
bütçe yaptığınız için düştünüz. ifadesine
ilişkin açıklaması
52.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili Ahmet
Kamil Erozanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Bursa Milletvekili Ahmet Kâmil
Erozanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasının gayet açık ve sarih olduğuna, herhangi
bir ithamının bulunmadığına, AK PARTİ
iktidarlarının barışmayı öğrenip, kurumlara
karşı rövanşist bir söylem geliştirmek yerine
aklıselimi tercih etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
54.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Anayasaya göre Cumhurbaşkanının
milleti, devleti temsil ettiğine ve eleştirilebileceğine ancak
iftirada bulunulmasının zül olduğuna ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, siyasi partilerin aynı
görüşte olmalarının beklenemeyeceğine ve belli bir üslup
içerisinde çok daha sert eleştirilerin yapılabileceğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin; Grup Başkan Vekilleri
sataşma nedeniyle söz talep ettiklerinde kürsüden söz hakkı
tanıyarak iki dakikayla, 60a göre söz taleplerini de bir dakikayla
sınırlandıracağına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Simit Sarayının
kredi portföyü içerisinde Ziraat Bankasının aldığı
payın yüzde 9 olduğuna ve Ziraat Bankasının bu firmaya
ilişkin Katılım Bankası üzerinden tesis ettiği
herhangi bir işleminin bulunmadığına ilişkin
konuşması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 10uncu maddesi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği ifadeleri sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Bursa Milletvekili Ahmet
Kamil Erozanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili Ahmet
Kamil Erozanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Mersin Milletvekili Alpay
Antmen'in, yazılı soru ve Meclis araştırması
önergeleri ile kanun tekliflerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/21725)
18 Aralık 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, programa göre, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerindeki görüşmelere
devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (x)
2.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/277), 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2018 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2018 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu
Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı Kalkınma Ajansları
Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 4üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, 5inci maddeyi okutuyorum:
Gerektiğinde kullanılabilecek ödenekler
MADDE 5- (1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin
yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili
mevzuatının gerektirdiği giderler için Personel Giderleri ve
Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile ilgili mevcut
veya yeni açılacak tertiplere, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 01.80.32.00-01.1.2.00-1-09.1
tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 01.80.32.00-01.1.2.00-1-09.6
tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile
özel bütçeli idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02),
(03), (05) ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil
ve zorunlu hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere
aktarma yapmaya,
(3)
Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 01.80.32.00-01.1.2.00-1-09.3
tertibinde yer alan ödenekten, 2020 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına
uyularak 2020 Yılı Yatırım Programının uygulama
durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan
yatırımların hızlandırılması veya
yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt
sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere
ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında
kullanılmak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin projelerine ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere
aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet
Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 01.80.32.00-01.1.2.00-1-09.5
tertibinde yer alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler
açısından yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini
karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine
aktarmaya,
Cumhurbaşkanı
yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde ilk söz İYİ
PARTİ Grubu adına Sayın Hayrettin Nuhoğluna ait.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; selamlarımı sunarak başlıyorum.
Görüşülmekte olan 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine
konuşacağım.
Bu maddeyle yedek ödenekler,
yatırımları hızlandırma ödeneği, doğal afet
giderlerini karşılama ödeneği ile genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerindeki ödeneklerin
yetmeyeceği durumlarda aktarma yapma yetkisi Cumhurbaşkanına
verilmektedir. Ne var ki bütçede gösterilen miktarların uygulamada çok
aşıldığı önceki iki yılda görülmüştür, bu yıl
da farklı olmayacaktır.
Bütçenin geneline bakınca, açıkça
anlaşılacağı gibi, yeni yatırımlar yoktur, devam
eden yatırımlar durdurulmuş veya uzun vadeye
yayılmıştır. Uluslararası finans kaynakları
bulunamazsa büyüme olamayacak, istihdam alanları daralacak ve işsizlik
daha da artacaktır, yaşanan kriz önlenemeyecek ve gelir
dağılımındaki adaletsizlik derinleşecektir.
İşsizler, sabit ve dar gelirliler için 2020 zor bir yıl
olacaktır. Hane halkının reel gelirinin azalması daha az
harcama yapmalarına sebep olacaktır. Hazine ve Maliye Bakanına
göre 2020de bu davranış şekli değişecek, tüketim
artacak ve yüzde 5 büyüme hedefi gerçekleşecektir. Bu hedefin yıl
içinde küçülerek revize edileceğini şimdiden söylemek mümkündür.
Tüketimi teşvik ederek ve sadece inşaata dayalı büyüme modeliyle
ekonomik kalkınmanın sağlanamayacağı artık
anlaşılmalıdır. Yapısal değişiklik
şarttır, yeni yatırımlar gereklidir. Her sahada üreten
ekonomi modeline geçilmelidir. Bu sayede orta gelir tuzağından
kurtularak nitelikli büyüme sağlanabilir.
Değerli milletvekilleri, Türk milleti, son
günlerde, yıllarca aynı Hükûmette görev yapanların birbirlerini
suçlarken söylediklerini ibretle seyretmektedir. Ayrıca sosyal medyada
ümmetin hayırlı evlatları diye çoğunluğu 30lu
yaşlarda isimler dolaşmaktadır. Ortak tarafları,
zenginliklerini devlet imkânlarından sağlamış
olmalarıdır.
Yine sosyal medyada haram kazançların
bekçileri olan büyükelçilerden söz ediliyor. Türk dış işlerinin
geleneksel davranış biçiminin çok dışında,
diplomasiden nasibini almamış bazı kişiler büyükelçi
olmuştur. Bunların da ortak tarafı, Türklükle ilgilerinin az
olması veya hiç olmamasıdır. Bazıları İncile el
basarak vatandaşlık yemini edip ABD vatandaşı
olmuştur, bazıları FETÖcü, bazıları da Bakaracı
makaracıdır. Bu anlayışla ve bu kadrolarla ülke nereye
gidiyor? İç ve dış siyasi hatalar, yönetim zaafları ve
devlet kurumlarındaki yeteneksiz kadro değişiklikleriyle
sorunlar birikerek ülke enkaza dönüşmek üzeredir. Bu yükün altında
sadece iktidar değil, bütün Türk milleti kalacaktır; bizim
itirazımız bunadır. Bulundukları yerde elinden gelen
direnci gösteren ve mücadele eden, devlet umuru görmüş, devletin
kıymetini bilen, vatansever, dürüst, namuslu memurları,
bürokratları ayrı tutuyor ve ülkem adına onlara teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe
görüşmelerinin en önemli konusu olan Kanal İstanbul adı
verilen hayalî proje taslağı hakkında da konuşmak
istiyorum. 2020 bütçesini gölgede bırakmak, esas konuyu
tartıştırmamak; yeniden gündeme bu amaçla getirildiğini
düşünüyoruz. Günlerdir konuşuluyor ama konuşanlar arasında
konunun uzmanları yok, bilimsel tartışma da
yapılmıyor. Son on yılda istenildiği zaman gündeme
getirilen çılgın proje dedikleri İstanbul su kanalı
gerçekten bir proje midir? Bu taslak proje vasfını kazanmış
mıdır? Hayır, henüz proje değildir. Fizibilitesi
yapılmış, uygulanabilir olduğu ispat edilmiş
çalışmalara proje denir. Bu çalışmanın ihaleye
çıkacağı açıklanmış ama fizibiliteyle ilgili
bilgiler henüz yok. 75 milyar TL nasıl hesaplanmıştır? Bu
hesap doğru değildir. Toplam bedelin en az 300 milyar TL olacağı
tahmin edilmektedir. Ortaya atıldıktan itibaren üniversiteler ve
meslek odaları bu tasarıya şiddetle karşı
çıkmaktadır, oradan menfaat umanlar ise destek vermektedirler. Türk
milletinin geleceğini maddi, ekolojik ve siyasi olarak tehlikeye atacak böyle
bir hayalî tasarıyı ortaya atanlara ve menfaat umanlara şunu
hatırlatmak isterim: Bir insanın nefsi ve kısacık
denilebilen ömrü bu kadar doyumsuz olmamalıdır.
Proje vasfını kazanması halinde
ekolojik, teknik, ekonomik ve siyasi olmak üzere konuya açıklık
getirmeye çalışacağım:
1) Böyle bir kanal açılırsa, kanal bir
drenaj sistemi gibi çalışacaktır. Doğal yer altı su
rezervlerine tuzlu deniz suyu karışarak çevrenin tuzlanmasına
yol açacaktır. Küçükçekmece, Sazlıdere ve Terkos tuzlanacaktır,
içecek su kaynakları yetersiz kalacaktır.
2) Çevrenin ekosistemiyle birlikte bitki örtüsü ve
canlılar olumsuz etkilenecektir. Trakyadaki geniş tarım
arazilerinin sulanması mümkün olmayacaktır.
3) Marmara Denizinde binlerce yıldır
oluşan sistemin bozulmasıyla bütün canlılar için hayat
şartları çok zorlaşacaktır. Bilim adamlarının
söyledikleri gibi, ortaya çıkacak çürük yumurta kokusu dayanılmaz bir
ortam oluşturacaktır.
4) Kanalın geçeceği varsayılan
bölgenin zemini jeolojik olarak incelendiğinde görülecektir ki, yer yer
sert kireç taşı olsa da genellikle yumuşak kil taşı,
silt taşı ve kum taşından oluşmaktadır.
Karadenize yaklaştıkça zemin oldukça çürüktür. Böyle bir zemin
kazıldıkça kaymalar, heyelanlar ve göçükler sürekli olacaktır.
5) Üçüncü havaalanı, üçüncü köprü ve Çanakkale
Köprüsü birlikte göz önüne alındığında işin içinde
inşaat sektörüne çok geniş bir alan hazırlama isteği
yattığı görülmektedir.
6) Çevredeki arazilerin şimdiden el
değiştirmesi orada bir rant alanı oluştuğunu
göstermektedir.
7) Kanal kazısından çıkacak 1,8
milyar metreküp civarındaki toprağın Marmaranın kuzey
kıyılarına taşınacağı ve aynı zamanda
adacıklar oluşturulacağı ifade edilmiştir. Hatta
bunların yerleşime açılacağı da söylenmiştir. Bu
düşünce Marmara Denizi içinden geçmekte olan Kuzey Anadolu Fay
Hattının üreteceği depremleri ihmal etmek anlamına gelir
ki böylesine bilim dışı projeyi kabul etmek mümkün
değildir.
8) İstanbul Boğazındaki gemi
trafiğinin rahatlatılması gerektiği ifade edilmektedir. Son
yıllarda petrol taşımacılığında görülen
gelişmeler tanker sayısının çok
azaldığını göstermektedir. Ülkemizden geçip Avrupaya
ulaşan boru hattına ilave olarak Samsun-Ceyhan boru
hattının yapılması durumunda tanker trafiği daha da
azalacaktır.
9) Yüksek miktarda borcu olan ülkemize bu hayalî
proje yerine, ihtiyaç duyulan acil yatırımlar
yapılmalıdır.
10) Kanalın etrafında en az 3 milyon
nüfusun yerleşmesi planlanmaktadır. Bu durumda, İstanbulun su
ihtiyacının karşılanması imkânsız olacaktır.
11) Yeni bir ada oluşacağı için Kanalın
üzerinde çok sayıda köprü yapılsa bile ulaşım sistemi
kökünden bozulacaktır.
12) Millî Güvenlik konularında zaafa
düşülecek gelişmeler beklenmelidir. Montrö tartışmaya
açılabilir.
13) Karadeniz balıkçılık ve deniz
ürünleri açısından ekonomik bir havzadır, bizden başka 6
ülke daha vardır. Balıkçılık olumsuz etkilenecek ve bu
ülkelerle ilişkiler bozulacaktır.
Değerli milletvekilleri, tabiatı bozmaya
ve gelecek nesillerimizi uzun yıllar borç ödemeye mahkûm etmeye hiç
kimsenin hakkı yoktur. Bilimden uzak, hesap kitap bilmeyen
çapsızların hazırladığı, komisyon alma
telaşında olanların desteklediği, hayalî olduğu için
çılgın denilen bu taslakla Türk milletini oyalamaya kimse
kalkışmasın.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Çok ayıp
ama çok. Çapsız diyemezsin.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Kötü söz
sahibine aittir. Ne demek çapsız!
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Üstelik,
yapıldığı takdirde sadece bölgenin değil, bütün
Türkiyenin olumsuz etkileneceği çok açıktır. Allahın Türk
milletine büyük bir lütfu olan İstanbul ve çevresinin havası, suyu,
florası ve bütün canlı hayatıyla bir daha asla geri gelmeyecek
şekilde bozulmasına fırsat verilemez.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Çapsız
diyemezsiniz, çok yanlış.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Ben dedim,
siz de karşı çıkarsınız; hesap ortada, hesabı
yaparız, isteyen gelsin.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Bu lafa aynen
sana iade ediyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ya, ne huysuz adamsınız siz. Siz buradasınız
diye konuşamayacak mıyız hiç? Ayıp ya! Çıkarsın çapını
anlatırsın, ne var yani?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) 23
Haziranda İstanbullular sadece Büyükşehir Belediye
Başkanını seçmemiş, aynı zamanda iktidarın
partili Cumhurbaşkanlığı yönetimine ve icraatlarına
karşı çıkmıştır. Verilen mesaj budur. Bu
mesajın doğru algılanması gerekir. Yüzde 55 büyük bir
tepkinin ifadesidir. Tepkinin bu kadar sert olmasında bütün Türk
milletinin emeği, desteği ve duası vardır. İşte
buradan ilan ediyorum; ne yaparlarsa yapsınlar, bu çılgın proje
taslağı gerçekleşmeyecek ve İstanbul, bölgeyle birlikte bu
tehlikeden kesinlikle kurtulacaktır.
İfade etmeye
çalıştığım sebeplerden dolayı, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İYİ PARTİ olarak
hayır oyu kullanacağımızı beyan eder, saygılar
sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve asılsız yaklaşımlarda
bulunulduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, dakika bir, yeni
başlıyoruz ama
BAŞKAN Hoş geldiniz, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, yeni başlıyoruz. Bir kere öncelikli
olarak, biraz evvel konuşan hatibin haksız, yersiz, asılsız
iddialarına katılmak mümkün değildir. Saniyen, sizin
çapınız sayın konuşmacı, bizim çapımıza
yetmez. Bizim gerçekleştirdiklerimizi siz hayal bile edemezsiniz, hayal.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sonuç itibarıyla, multidisipliner, her konunun
sanki uzmanıymış gibi, sismik araştırmalardan
balık, ekoloji inşaat, topoğrafya, coğrafya
İSMAİL OK (Balıkesir) O mühendis
Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Her noktaya ilişkin birtakım asılsız
yaklaşımlarda bulundu sayın konuşmacı ve bunu
yaparken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım arkadaşlar.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
eleştiriyle kalsaydı konuşması, bir
şey söylemeyi doğrusu düşünmüyordum. Ancak, oradan grubumuza
yönelik farklı ifadeler kullanınca bunu iade etmek ve gerçeği,
hakikati de tekrar tutanaklara geçirmek vacip oldu.
Dolayısıyla, bu proje, asrın
projesidir. Bu proje, milletin projesidir; bir hayal değil, projedir. Biz,
inşallah, Kanal İstanbulu; Marmarayı
yaptığımız gibi, Avrasyayı
yaptığımız gibi, Osman Gaziyi
yaptığımız gibi, dünyanın en büyük
havalimanını yaptığımız gibi
gerçekleştireceğiz; kendileri de inşallah çoluk çocuğuyla
beraber orada piknik yapacak, o güzelliği kendisi de seyredecek. Bunu
inşallah önümüzdeki beş yıl içerisinde göreceğiz.
Bununla beraber, şu gerçeği ifade edeyim
ki Kanal İstanbula karşı çıkanlar bilimsel bir
karşı duruş içerisinde değil, siyasi bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu, toparlayın sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kanal İstanbula karşı duranlar bilimsel
bir karşı duruş içerisinde değil, bilimsel hiçbir altyapısı
yok çünkü 52 tane kurumdan dokuz yıllık çalışmanın
neticesinde oluşmuş bilimsel görüşlerin neticesinde bu proje
hayata geçirilecek; dolayısıyla, siyasi bir tavır sergiliyorlar.
Biz de siyasi olarak diyoruz ki:
Egemenliğimizin gereğini yapacağız, Avrupa
Kıtasının sınırını
değiştireceğiz ve her yıl en az 5-6 milyar dolar bu ülkenin
kasasına oradan gelir elde edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akbaşoğlu.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
2.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Türkiye'nin ayağı yere basan projelerle mesafe alabileceğine
inandıklarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İyi başladık, maşallah.
Şimdi, bir siyasi partinin
konuşmacısı hem de bütçe kanunuyla ilgili görüşme yaparken
düşüncelerini serdediyor ve bunu bir nezaketle dinlemek lazım, bir.
İki, herkesin her konuda uzman olması
gerekmiyor. Hatibimiz, aynı zamanda da inşaat mühendisi, belli ki bir
araştırma yaparak heyetin huzuruna çıkmış ve Kanal
İstanbul Projesiyle ilgili birtakım
yanlışlıkları ifade ediyor. Bunda alınacak,
oturduğumuz yerden laf atmayı icap ettirecek bir durum yok. Adı
üstünde zaten, projeye çılgın diyorsunuz. Çılgın bir
projenin çılgınlık boyutunda da ele alınması
lazım.
Biz ayağı yere basan projelerle
Türkiye'nin mesafe alabileceğine inandığımız için
bazı çılgınlıklara doğal olarak tepki gösteriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Asrın projesi diye ortaya koyuyorsunuz, kendi kendinize
yapıyorsunuz, planlıyorsunuz, projelendiriyorsunuz. Ne o bölgede
yaşayan insanları bilgilendiriyorsunuz ne oranın yerel
yönetimlerini bilgilendiriyorsunuz ne de Türkiye Büyük Millet Meclisini
bilgilendiriyorsunuz, Yaptık oldu. diyorsunuz. Aslında tepkimiz hem
o yaptığınız yanlışlıklara ve
çılgınlıklara hem de kullandığınız yöntemleredir.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum.
Ben bir tane cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
uzatmayalım lütfen.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Devam ettirmeyeceğim ama kayda geçsin, biliyorsunuz,
Batılılar hepimize birden çılgın Türkler diyor, kimsenin
başaramadığını başardığımız
için.
Teşekkür ederim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaadenizle bir cümle efendim...
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
3.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çılgın Türklerin eseri ortada, yılgın
Türklerin de eseri ortada.
Genel Kurulu tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Diğer Grup Başkan
Vekillerimizden söz alan? Yok.
Teşekkür ediyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, bu gruba lafım yoktu benim ama
hazırlayanlaraydı.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Nevin Taşlıçay, Ankara Milletvekili.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Gerektiğinde
kullanılabilecek ödenekler başlıklı 5inci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 5018 sayılı Kanunun
23üncü maddesinde, Merkezî Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen hizmet ve
amaçları gerçekleştirmek veya bütçelerde öngörülemeyen hizmetler için
gerektiğinde aktarma yapılmak üzere Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek
bulundurulabileceği ve bu ödeneklerden aktarma yapmaya
Cumhurbaşkanının yetkili olduğu hüküm altına
alınmıştır. İlgili maddeyle Cumhurbaşkanına,
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinde yer alan personel
giderlerini karşılama ödeneğinden, yedek ödenekten,
yatırımları hızlandırma ödeneğinden ve doğal
afetleri karşılama ödeneğinden aktarma yapılması
hususunda yetki verilmektedir. Bu konuda yedek ödenek tahminlerinin geçmiş
yıl gerçekleşmeleri dikkate alınarak yapılmasının
bütçe hakkının zedelenmemesi açısından büyük önem arz
ettiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 2000li yıllardan
itibaren yaşanan ekonomik, siyasi, sosyal ve teknolojik gelişmelerin
refah, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda da
kazanımlar sağlayacağına dair büyük bir beklenti söz
konusuydu. Ancak bu konularda sadece Türkiyede değil, neredeyse tüm
dünyada istenilen sonuçlara ulaşılamadı. Bu nedenle, siyasi,
ekonomik ve sosyal yapımızı yeniden güçlü temeller üzerinden
şekillendirmemiz, son yıllarda ulusal güvenliğimizi tehdit eden
iç ve dış gelişmeler karşısında
sürdürdüğümüz mücadelede büyük önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir ülkedeki
demokrasinin niteliği seçmen iradesinin siyaset mühendisi marifetiyle
manipüle edilememesi kadar, o ülkedeki toplumsal dayanışmayı ve
ekonomik bölüşümü dengelemeye yönelik kurumların güçlü olmasına
da bir o kadar bağlıdır. Ancak uzun yıllardır finansal
hareketlerin ulaştığı işlem hacmi, rantiye ve spekülatif
kazanç elde eden kesimlerin gelişmesiyle birlikte reel sektör üzerinde
baskı yaratmış, bu baskı, ücretler ve istihdam üzerinde
olumsuz sonuçlar ortaya çıkararak sosyal dokumuzu
zayıflatmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütün bu
zorluklara rağmen birikim olanaklarını artıracak ve dengeli
bir ekonomik bölüşümü gerçekleştirebilecek yeni, etkin politikalar
üretebilmenin mümkün olduğuna inanmaktayız. Bu bağlamda, piyasa
ekonomisinin serbest işleyişinin rekabetçi bir ortam yaratmaya
yönelik etkin bir teşvik unsuru olduğunu kabul etmekle birlikte, bu
durumun ekonomik istikrarsızlık, dengesizlik, eşitsizlik gibi
sonuçları olduğuna da dikkat çekmek istiyorum. Devletin serbest
piyasa ekonomisinin işleyişinin ortaya çıkardığı
bu olumsuzlukları telafi etmek adına sahip olduğu önemi
vurgulayarak bazı önerilerimizi hatırlatmak istiyorum:
Katılımcı bir anlayışla
çalışılması gereken iş gücü piyasası ve
çalışma hayatı reformuyla istihdamı caydırmayan bir
sosyal yardım sisteminin kurulması, eğitim istihdam planlamasının
sağlanması, mesleki eğitimin daha da güçlendirilmesi
gerekmektedir. Toplumun tüm kesimlerine insanlara yaraşır iş
fırsatlarının sunulduğu, iş gücünün niteliğinin
yükseltilip etkin kullanıldığı, ücret-verimlilik
ilişkisinin güçlendirildiği, iş sağlığı ve
güvenliği şartlarının iyileştirildiği bir iş
gücü piyasası oluşturulmalıdır.
Başta kadın ve gençler olmak üzere tüm
kesimler için nitelikli istihdam imkânları
artırılmalıdır. Ülkemiz ciddi bir işsizlik probleminin
yanı sıra ciddi bir de kalifiye eleman sorunu yaşamaktadır.
Bu iki kesimi bir araya getirecek politikalar ortaya konulmalıdır.
Millî bütünlük bilincinin geliştirilmesi,
ahlaki, manevi değerlerin güçlendirilmesi ve sosyalleşmenin
sağlanması için okul öncesi eğitim
yaygınlaştırılmalı ve buradan
başlanılmalıdır. Çocukların kendi yeteneklerini
keşfetmelerini ve bu yeteneklerine uygun meslekleri
tanımalarını sağlayacak kariyer seçim süreçlerini
destekleyen kariyer rehberliği sistemi bir an önce kurulmalıdır.
Üniversitelerin ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan
gücünü yetiştiren, araştırma yaparak bilim ve teknoloji üreten,
toplumsal gelişmeye önderlik eden ve dünya üniversiteleriyle
yarışan eğitim kurumları haline getirilmesi esas
olmalıdır.
Gençlerimizin çağın şartlarına,
ekonomik ve sosyal hayata hazırlanmasında eğitimden istihdama
her alanda fırsat eşitliğinin sağlanması; tüm kurum,
kural ve uygulamaların fırsat eşitliği
anlayışına uygun olarak şekillendirilmesi gençlerimizin en
büyük beklentisidir. Gençlerin öz güven ve toplumsal aidiyet duyguları güçlendirilmelidir.
Bu adımlar atılırken kamuda aynı
yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen
statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar
arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılıklar
bulunmaktadır. Bu durum Anayasayla güvence altına alınan
eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı olduğu gibi
çalışanların motivasyonunu ve çalışma
barışını olumsuz etkilemektedir. Kamuda ücret adaletini
sağlayacak, statü ve istihdam karmaşasını önleyecek,
işe girişte, ilerleme ve yükselmede objektifliği, liyakati esas
alacak bir personel rejimi hızla uygulamaya konulmalıdır. Kamuda
güvencesiz, sözleşmeli, geçici, vekil, fahri, ücretli ve kısmi
zamanlı personel çalıştırılması son bulmalıdır.
Kamu çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili
sorunları çözüme kavuşturulmalı, ek göstergelerdeki
adaletsizlikler giderilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Sağlık
Bakanlığı bütçe görüşmelerinde aktarma fırsatım
olamadığı için eczacılıkla ilgili birkaç
başlığa değinmek istiyorum. Yurt içinde ilaç,
aşı, serum, tıbbi cihaz üretimini önceleyen, bunun için uygun
AR-GE iklimi yaratan, üretim süreçlerinin kamu alım politikaları ve
üretim teşvikleriyle desteklendiği bütüncül bir ilaç ve tıbbi
cihaz stratejisinin geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Aşı karşıtı söylem ve yayınlarla etkin ve
bilimsel mücadele yapılmalıdır. Dönem dönem ilaçların
piyasada bulunmamasına dair problemler gündeme gelmektedir. Bu
problemlerin sadece eczane boyutu yoktur ve tedarik zincirinin diğer
basamaklarından kaynaklı sorunları sadece eczanelere mal etmek
de yanlıştır. Üretici stoklarının ne durumda
olduğu, ilacın piyasaya yeterli miktarda arz edilip edilmediği
gibi parametrelerin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
tarafından takip edilmesi gerekmektedir.
Eczacılık fakültelerindeki plansız artış
akademik personel sıkıntısını ortaya
çıkarmıştır, bu durum eğitim kalitesini
düşürmektedir. Eczacılık mesleğinin layıkıyla ve
çağın şartlarına uygun şekilde yapılabilmesi için
bu meselenin üzerine ivedilikle gidilmelidir. Yine, son yıllarda
eczacılık fakültelerindeki plansız artış eczacı
istihdamı sorununu ortaya çıkarmıştır. Eczanelerde
hizmet kalitesinin artırılması ve istihdam sorununun çözümü
olarak yardımcı eczacılık ve ikinci eczacılık
gündeme gelmiştir. Ancak uygulamada ciddi aksaklıklar vardır.
Yardımcı eczacılık iyi niyetle
yasalaştırılmış olsa da fiilî durumun gözden
geçirilmesi, hem yeni mezun eczacılarımızın hem de
hâlihazırdaki serbest eczacıların mağduriyetinin yine
istihdam ve hizmet kalitesini artırma ilkelerinden vazgeçilmeden revize edilmesi
önemli bir sorunu ortadan kaldıracaktır. Sağlık
Bakanlığı merkez teşkilatı bünyesindeki
eczacıların, özellikle de Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumu bünyesindeki meslektaşlarımızın mağduriyetleri
bir an önce giderilmelidir.
Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına
Dair Karar gereğince her sene bir önceki yılın avro, kur
ortalamasının yüzde 60ı alınarak ilaç
fiyatlarının güncellemesi yapılmaktadır. Bu güncellemeler
yapılırken aynı zamanda geri ödeme, iskonto baremleri de
aynı oranda değiştirilmiştir ancak eczanelerin kâr
oranları 2004 yılında hazırlanan kararnamede olduğu
şekliyle kalmıştır. Özellikle, geçtiğimiz yıl kur
artışı sebebiyle ilaç fiyatlarına yapılan zammın
ardından bazı ilaçlar -eczane kârlılığı
belirlenirken- kullanılan fiyat kademelerinde bir üst basamağa
çıkmış ve kâr marjı düşmüştür. Bu nedenle,
aslında fiyat artışı olan ilaçta eczacının
kârı miktar olarak azalmıştır. Eczanelerin büyüyen
işletme maliyetlerini dikkate alarak kâr marjlarının yeniden
belirlenmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanlarına
yönelik şiddetin önlenmesi kapsamında nöbetçi
eczacılarımızın, eczanelerimizin güvenli kamu hizmeti
sunmalarına yönelik önlemler acilen alınmalıdır.
Son olarak, 12 Aralık 2019 gecesi Muğla
merkez Menteşe ilçemizde üç eczanemize yapılan saldırıyı
kınıyor, meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyorum.
Bütçenin hazırlanmasında, Genel Kurula
gelmesinde ve görüşülmesinde emeği ve katkısı olan herkese
teşekkür ediyorum.
2020 yılının başta, Doğu
Türkistan ve Türk dünyası olmak üzere tüm insanlığa huzur getirmesini
temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size,
yaşadığım toprakların en aca, Türkiye Cumhuriyetinin
belki de en acı günlerini, karanlık günlerini yani kırk bir
yıl önce Maraşta yapılan bir katliamı
anlatacağım. Sizden ricam, sataşma yerine vicdanınızla
dinleyin, sonra cevap verirsiniz.
Değerli milletvekilleri, o topraklarda binlerce
yıl Kürt, Türk, Alevi, Sünni birlikte yaşadı fakat 70lerin
sonuna doğru geldiğimizde, o zaman ülkemizde artık bir kaos
ortamı vardı. Günde 5-10 kişi ölüyordu ve biliyorsunuz, NATOnun
içinde Gladio diye bir örgütlenme vardı. Bu örgütlenmenin Türkiyedeki
ayağı da kontrgerilla ve MİTin içindeki bazı
insanlardır. O dönemi iyi anlamak için özellikle Paul Henzenin, CIAin
Ankara temsilcisinin sözlerine kulak vermek lazım, onları iyi bilmek
lazım. O zaman Paul Henze diyor ki: Bir Yeşil Kuşak projesi
var; Sivas, Malatya, Maraş, Hatay; burada Yeşil Kuşak yaratma
projesi gereği, özellikle de emperyalizme ve Amerikaya karşı
gelişen bir tepki de var. Ve şu sözleriyle devam ediyor: Biz o
dönem sağı, dindarları destekledik ama sevdiğimiz için
desteklemedik. Din elden gidiyor, komünizm geliyor. diyerek biz bu projeyi
uygulamaya soktuk. Bu, ilk olarak 4 Nisanda Gıjık dedemizin, 75-80
yaşında bir dedemizin öldürülmesiyle, bir kıraathanenin
taranmasıyla başlıyor. Daha sonra 6-7 Nisanda Ankara Ulus
Postanesinden 3 tane bomba gönderiliyor. Bunlardan bir tanesi Malatya Belediye
Başkanı Hamit Fendoğluna, biri Pazarcık Belediye
Başkanına, biri de Abdülkadir Aksuya gönderiliyor. O zaman
Abdülkadir Aksu Adıyaman Emniyet Müdür Yardımcısı, daha
sonra Maraş olayları sırasında da Emniyet Müdürü. Ve o
dönemden sonra, ayın 7sinde Ali Çelik adında efsane bir albay
Maraşa silahlar gönderiyor, bombalar gönderiyor. Bu, 15 Nisanda, 1978te
bir operasyonla yakalandı. Bu bombaların üzerinde nereye
atılacağı tek tek yazılıydı. MİSK, Ülkü
Ocakları, cami ve sinemaya atılacağı yazıyordu.
Silahların bir kısmı da yakalanamadı. Daha sonra,
Malatyada, Hamit Fendoğlunun öldürülmesinden sonra büyük olaylar oldu.
Malatyada 8 kişi öldürüldü, yüzlerce ev, iş yeri tahrip edildi. Daha
sonraki dönemde Sivasta 3-4 Eylül 1978de, biliyorsunuz çok büyük olaylar
oldu; bu olaylarda da 10 kişi katledildi, 93 kişi yaralandı,
yüzlerce iş yeri ve ev tahrip edildi.
Maraşın bir de o dönemde durumuna göz
atmak gerekiyor: Maraşta özellikle o Pazarcık Ovası
bataklıktı. Orada sıtmadan ölsün diye gönderilen Aleviler
O
Mizmili Gölündeki bataklığın kurutulması, oradaki Gavur
Gölünün Asi Nehrine kanalla tahliyesinden dolayı o topraklar çok verimli
topraklar oldu; bu da Alevilerin Maraştaki pastadan pay
almasını, büyük paylar almasını sağladı. Böyle
bir ortamda, Alexander Packın -Amerikan Büyükelçiliğinin Birinci Kâtibi-
Maraşta siyasi partilerle, sivil toplum örgütleriyle toplantılar
yaptığını biz biliyoruz.
19 Aralığa geldiğimizde; sinemaya bir
bomba atılıyor; bu bomba, ses gücü çok yüksek, tahrip gücü olmayan
bir bomba, sadece provokasyona yönelik bir bomba. Burada gerekçeli hüküm
kararı var. İsmet Çalışır; ETKO üyesi, Esir Türkleri
Kurtarma Ordusunun üyesi ve bir itirafçı; bunu yani bu olayları, bu
olayların nasıl olduğunu tek tek anlatıyor. Aynı gün,
sivil insanlar, mahallede, özellikle Yörükselim Mahallesinde evleri
işaretliyorlar. Ayın 21ine geldiğinde de TÖB-DER üyesi 2
öğretmen öldürülüyor ve bunların cenazeleri morga konuyor. Morgda o
dönemin hastane başhekimi Çetin Diker o gün otopsi yapmıyor, 2nci
gün ikindi namazı gelene kadar cenazeleri sahiplerine vermiyor. Cenazeler
ikindi namazı sırasında alınıyor, Ulu Camiye
doğru kortej oluşuyor ve orada maksat iki karşıt grubu
karşı karşıya getirmek ve getiriliyor. Daha önceden
binaların çatılarına yerleştirilen insanlar taş
yağmuruna tutuyor. O cenazeye on binler katılıyor. Ve cenazeler yere
bırakılarak mahalleye çekilmek zorunda kalıyorlar ve camiden de
Kızılbaşlar, kızıllar camiyi bastı, camiyi
yakıp yıkıyorlar. diyerek, halı parçaları gösterilerek
tahrik ediliyor. Ayın 22sinde bu olaylar olduktan sonra, 23ünde esas
saldırı o zaman başlıyor. Binlerce katliamcı
Yörükselim Mahallesine yürüyor. Yörükselim Mahallesinde bir direniş de
var aynı zamanda. Fakat kenar mahallelerdeki -özellikle Çamlık
bölgesi, bilenler varsa- Çamlıkın altındaki evler tamamen
yakılıp yıkılıyor, insanlar katlediliyor.
İkinci saldırı da
Karamaraştadır. Karamaraş da Alevilerin yoğunlukla
yaşadığı bir mahalledir. O mahallede de adını
gururla yâd ettiğim, saygıyla andığım, Yolboyu Köyü
Muhtarı Mehmet Mengücek katliamcıları üç gün boyunca o mahalleye
sokmuyor. Fakat ne yazık ki Alevilerin, solcuların
yaşadığı Namık Kemal Mahallesinde, Dumlupınar
Mahallesinde bazı aileler toptan yok ediliyor; çok acı olaylar
bunlar. O olaylarda Ali Traş, 11 yaşında çocuk, eli kolu
kesilerek bir kazanda kaynatılıyor arkadaşlar. Diğer
taraftan, Cennet Çimen, 80 yaşında tek gözü kör olan bir
vatandaşımız, o sağlam olan gözü tornavidayla
çıkarılıyor, foseptik çukuruna atılıyor. Burada sadece
bir tanesini göstereceğim; çok acı resimler katledilen çocuk
resimleri var, burada göstermek istemiyorum. Ama şunu içim yanarak, ibretlik
olsun diye gösteriyorum; bir hamile kadının karnı yarılarak
cenini çıkarılıyor arkadaşlar. Biz bu olayları
yaşadık fakat o Kıbrısa iki saatte çıkarma yapan Türk
Silahlı Kuvvetleri yedi gün boyunca olaylara müdahale etmedi, yedi gün
boyunca ve binlerce iş yeri, ev tahrip edildi, resmî kayıtlara göre
111 kişi öldürüldü ama biz gayriresmî rakamları biliyoruz, daha çok
insan katledildi orada. Fakat ne oldu? Sıkı yönetim mahkemesinde
Burada
gerekçeli hüküm kararı var, 1.330 sayfa, 804 sanık var
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Bunlardan 22si idam, 7si
müebbet, 321i de bir yıl ile yirmi dört yıl arasında ceza
aldı. Kısa sürede çıkarılan aflarla bu insanlar serbest
kaldılar. 68 önemli sanık da hiç bulunamadı. Geldiğimiz
günde, bugün, o öldürülen, katledilen insanların mezar yeri belli
değil; bu, yargıya da yansıdı fakat hiçbir sonuç
alınamadı.
Değerli arkadaşlar, şimdi, çözüm
nedir burada? Biliyorum, hiçbiriniz bu olayları kabul etmiyorsunuz, hiç
kimsenin vicdanı kabul etmez. Ama çözüm şudur: Bu olaylarla
yüzleşmek ve o katilleri lanetlemek, suçluların ortaya
çıkmasını sağlamaktır. Ama ne yapılıyor?
Özellikle iktidardan rica ediyorum, biz her yıl
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bir dakikalık bir
zaman
BAŞKAN Yok, ilaveyi verdim.
Teşekkür ediyorum Sayın Özen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bitti mi?
BAŞKAN - Bitti, evet, süreniz bitti.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Ricam, aynı
olayları tekrar yaşatmasınlar. Sıkıyönetim
uygulanıyor, insanlar içeri sokulmuyor. Biz, orada
yaptığımız cemevimizde gidip şehitlerimizi
anacağız, bir karanfil bırakacağız,
dualarımızı okuyacağız. Onun için, bu konuda
iktidardan destek bekliyoruz çünkü Sivasta, Çorumda on binlerce insan yürüyor
ve hiçbir olay da çıkmıyor.
BAŞKAN Sayın Özen, teşekkür
ediyorum.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Ben bu
kolaylığın gösterilmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Orhan Sarıbal, Bursa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL (Bursa) Evet, ben de
başlarken başta Kahramanmaraş olayları olmak üzere, bu
ülkede faili belli olup faili meçhul grubuna dâhil edilen ve
yüzleşilmeyen, hesap sorulmayan her katliamın bütününü ve
sorumlularını kınıyorum; yüzleşilmediği sürece
barışa, insanlığa, dostluğa dair vicdan, ahlak, onuru
öne çıkarmadığımız sürece, belli ki bu düzen bu tür
olaylara hep çanak tutmuş, çanak tutmaya da devam edecektir;
dolayısıyla sorun düzendir. Bu düzeni yıkmak, yok etmek
insanlığın onurudur, gerçekten insanlığın
sorumluluğudur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir bütçe konuşuyoruz, 2020 bütçesi. Elbette tarımla
ilgili bütçeyi bir analiz etmek isterim. Tarımın sorunları
nedir, çiftçinin sorunları nedir, bu bütçe çiftçinin ve tarımın
sorunlarını çözmeye dair ne düşünüyor, ne yapıyor;
kısaca paylaşmak isterim.
2020 bütçesinin tarıma ayrılan
kısmı 22 milyar TL. Peki, çiftçinin en önemli sorunu nedir?
Bir: Çiftçi borç batağındadır; 160
milyar TL borcu vardır. 2002 ile 2019 arasındaki borç 64 kat
artmıştır. Buna karşılık, bütçeden sadece 4
milyar lira civarında bir sübvansiyon, kredi için pay
ayrılmıştır. Dolayısıyla, bu bütçenin adı
faiz bütçesidir çünkü çiftçi, aldığı kredilere
karşılık faiz ödemeye devam edecektir. Sadece bir örnek:
Tarım Kredi Kooperatiflerinde en düşük faiz yüzde 13, çevirme yüzde
27,5; eğer o çiftçi Tarım Kredi Kooperatifinden kömür alırsa
yüzde 22 faiz alınacaktır. Ziraat Bankası da yüzde 13 ile 22
arasında faiz uygulamaktadır. Dolayısıyla, bu bütçe,
çiftçinin borcunu gideren, borcuna çözüm üreten bir bütçe değildir; faiz
bütçesidir; çiftçiyi yok etme, çiftçiyi öldürme, üretimi kısıtlama
bütçesidir.
İki: Çiftçinin en önemli ikinci sorunu girdi
maliyetleridir. Bugün, çiftçinin cebinden çıkan en büyük maliyet mazottur.
Bütçede mazota ayrılan para ne kadardır? 3,1 milyar. Çiftçinin
kullandığı mazot ne kadardır? Eğer yeniden döviz
artmazsa, mazota herhangi bir fiyat farkı gelmezse 20 milyar TLdir. Oran
nedir? 3,1 milyarın 20 milyara oranı yüzde 15 gibi bir rakamdır.
Hani, dün burada oturan, daha önce Başbakanlık yapan adam Mazotun
yarısı sizden, yarısı bizden. demişti.
Babasından kaldı ya, öyle hazır bir şey var ya, alıp
verecek ya; cebinden ödüyor! (CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, ayrılan 22 milyar liralık para, çiftçinin
sadece bir yılda kullanacağı mazota ancak denk gelmektedir.
Yeter mi? Yetmez.
İkinci en büyük gider gübredir;
yaklaşık 7,5 milyar lira ile 10 milyar lira arasında gübre
maliyeti vardır. Var mı bütçede tek bir kalem? Yoktur.
Hemen arkasından, tohum; çok övündüğünüz,
tamamen, dünyada 5-6 tane tekelin kontrolü altında olan tohum.
Yıllık 10 milyar lira gibi bir miktarda çiftçi tarafından
kullanılması vardır. Buna karşılık, tohuma dair bir
tek kuruş girdi söz konusu mudur? Değildir. Bir destek var
mıdır? Yoktur. Tam tersi, geleneksel, yerel, atalık
tohumların kullanılması yasaktır; eğer bunları
kullanır, eker, herhangi bir şekilde ticarete konu ederseniz
-kesinlikle ve kesinlikle o ürünleri satamazsınız-
hakkınızda gerekli işlemler yapılır.
Yine, diğer bir konu, elbette sizi,
iktidarı yakından ilgilendiriyor; dün itibarıyla
Danıştay iptal etti. Elektrik ve su paralarını tahsil etmek
için kanun çıkardınız. Kim adına? Şirketler adına,
elektrik kurumları adına. Danıştay bunu bozdu, Sizin böyle
bir yetkiniz yok. Anayasaya aykırı. Nasıl elektrik borcunu
çiftçi desteklemelerinden alıp da siz tahsil edersiniz? Şahsi bir
borçtur, özel bir alanı vardır; bunu yapamazsınız. dedi;
Danıştay dün bunu iptal etti. Yani, bu Hükûmet, elektrik
kurumlarına ve su satan yapılara aynı zamanda tahsildarlık
yaptı. Bunlara dair en ufak bir olumluluk var mı bu bütçede?
Kesinlikle ve kesinlikle yok.
Tarım ilacı, yaklaşık 500 milyon
dolar, neresinden bakarsanız bakın, 2,5-3 milyarlık bir alan.
Bir tek kuruşa dair herhangi bir ödeme öngörüyor mu bu bütçe? Kesinlikle
yok.
Peki, ne var bu bütçede? Bütünüyle, yabancı
şirketleri destekleyen, yabancı şirketlerin değirmenine su
taşıyan bir mekanizma var. Yine, küresel ısınma, iklim
değişikliği, afetler
Çiftçilerin hepsi bekliyor. Yıl
içerisinde birçok ilde afet oldu. O afetlerle ilgili, sadece ödenek aktarmaya
dair, -mevcut 5inci madde üzerinden söylemek gerekirse- onun
dışında bir tek özel bütçe kalemi görünmüyor burada. Sadece
TARSİMe 1,1 milyar ayrılmış. Ama bilin, TARSİM
şu anda artık -sizin diğer kurumlarınız gibi- kendi
personelini besleyen, kendine dönük bir şirket hâline geldi; toplumun ya
da çiftçinin sorunlarını ya da afetlerden kaynaklanan sorunları
çözebilme iradesine sahip değil. Yaklaşık olarak, resmî olarak
kayıtlı alanın yüzde 10u kadar ancak sigorta
yapılıyor; yüzde 90 meydanda. Vurdum bayıra, Allah kayıra;
çünkü en çok oradan medet umuyorsunuz. O anlamda, oradan dolayı da bir
sorun ortada, çözülmüş gibi görünmüyor.
Halkın gıda egemenliği var mı?
Yok. Hangi ürün ne kadar ekilecek? Yok. Nasıl olacak? Yok. Sadece bir örnek
vermek istiyorum: Değerli arkadaşlar, 2019 yılı, 13 tane
değişik ürün; buğday, arpa, mısır, pirinç,
ayçiçeği, soya, pamuk, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek,
kırmızı mercimek, patates, kuru soğan ve bunların
şu ana kadar, 2019 onuncu ay sonu itibarıyla toplam ithalat
miktarı 15 milyar 657 milyon 666 dolar; ithalat, sadece bu ürünler. Bu
ülkede yaşıyorsanız soruyu size soruyorum: Bu ürünlerden hangisi
bu topraklarda yetişmiyor? Dolayısıyla, şu ana kadar 91
milyar TLlik ithalatınız var ve bu ithalata karşılık
22 milyar TL toplam destekleme öngörüyorsunuz. Öyle bir algı
yaratıyorsunuz ki, âdeta bu ithalata para vermiyormuşuz gibi,
birileri bize bedava veriyormuş gibi bir anlayış var. Para veriyorsunuz,
elbette cebinizden vermiyorsunuz, halkın parasıyla
Bu yetmiyor,
üzerine başka bir şey daha getiriyorsunuz. Önce
başladınız Bosna Hersekten, sonra Sırbistandan,
şimdi de Sudandan; Ver Allahım ver, verdikçe ver; gelsin, gelsin,
gelsin... Yani anlaşılır gibi değil. Bunları korumaya
mı aldınız? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gerçekten
anlamıyoruz.
7 milyon 800 bin dönüm arazi
kiralamıştınız, darbe oldu. Her darbeden belki daha iyi
sonuçlar çıkarabilme yeteneğiniz var ama bu darbeden iyi bir sonuç çıkaramadınız.
E, araziyi kullanamıyoruz, bu sefer de onların malını,
ürettiklerini alalım diye bir kayırmacılık
yapıyorsunuz. Anlaşılır gibi değil.
Yetmedi, Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden 1 milyon
ton buğday ithalat izni vardı, 1,5 milyon tona çıkardınız;
o da yetmedi, başka işlerin peşinde koşmaya devam
ediyorsunuz ithalat meselesi üzerinden.
Evet, değerli milletvekilleri, başka bir
konu: Şunu da çok net paylaşmak gerekiyor; sarayları
seviyorsunuz. Çiftçi borç batağında, çiftçiye dair tek bir kuruş
vermiyorsunuz. Simit Sarayını kurtarmak için 500 milyon dolarlık
riskin altına giriyorsunuz ama öbür tarafta çiftçi ağlıyor.
Biraz önce Sivas Suşehrinden bir arkadaşımız aradı:
Tarım Kredi Kooperatifi borcundan dolayı şu an yemeğe
ekmeğim yok, sokağa çıkamıyorum. Traktörüm, evim, arabam,
tarlalarım her şey bağlı. dedi.
Tabii, sizi çok ilgilendiriyor mu bilmiyorum ama
Sabahın önemli bir haberi, Rusyadan şeker de ithal etmeye
başladık, 1.400 ton. İşte, sizin getirdiğiniz bütçe
bu.
Diğer bir konu, elbette orman ve orman
ürünleri. Değerli arkadaşlar, orman ürünleri bizim ülkemizin en
önemli alanlarından bir tanesi. Bir mucizeyi gerçekleştirdiniz;
9,5-10 milyon metreküp orman kesimi varken bir anda 35 milyon metreküpe
çıktınız. Neden? Nasıl başardınız bunu?
Yüzyıllarca ancak yetişen bir ormana siz iki yılda nasıl
yüzyıllık gelişimi yaptırdınız da 10 milyon
metreküpten 35 milyon metreküp kesme izni verdiniz? Madenleri de bunun içine
koyduğumuzda milyonlarca ağacı yok ettiniz. Buna karşılık
da Guinness Rekorlar Kitabına girsin diye, 11, 11, 11 diye bir reklam
ve şova girdiniz. Ormanları katletmenin bedeli olarak bütün medya
üzerinden bir şov günü hazırladınız ve ormanda bu
yaptığınız dikili ağaç kesimini de yine
Danıştay reddetti ve iptal etti. Ormanları müteahhide teslim
ettiniz, köylüyü kovdunuz, keçiyi kovdunuz, ormana müteahhidi koydunuz,
madenciyi koydunuz. Ondan sonra Yangınları söndüreceğiz. Türk
Hava Kurumuyla çatışıyorsunuz. Var mı böyle bir hikâye?
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sarıbal, sözlerinizi
tamamlayın.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Ormanın sahibi
keçidir, ormanın sahibi orman köylüsüdür, ormanın sahibi oranın
halkıdır. Siz, bu ülkeyi nasıl müteahhitlere, şuna buna
peşkeş çektiyseniz ormanları da şimdi müteahhitlere
peşkeş çekiyorsunuz.
Ve elbet balıkçılık
Ya,
balıkçılıkta siz iktidara geldiğinizde yüzde 90
avcılık vardı, yüzde 10 yetiştiricilik vardı. El
yordamıyla başardınız, yüzde 50 yetiştiricilik, yüzde
50 avcılığa geldik. Karadeniz hamsiyi 350 bin tonlardan 90 bin
tona düşürdünüz. Bir süre sonra muhtemelen doğal avcılık kalmayacak,
balıkçılık kalmayacak, denizlerimizdeki çeşitlilik bitecek;
her şey ticarete dönecek, bütün deniz alanları da böylece
kiralanmış olacak.
Ve elbette, çok şey var söylenecek, son sözü
söylemek lazım: Bu bütçe, yoksulluk bütçesidir; bu bütçe, çiftçinin ölüm
bütçesidir; bu bütçe, üretmeme, ithalat bütçesidir; bu bütçe, ne yazık ki
yabancı çiftçileri besleme, yabancı şirketleri besleme,
ithalatçıları besleme bütçesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu bütçe -siz diyorsunuz diyoruz ya Bu ülkede baskı yok,
sıkıntı yok, faşizm yok.- bu ülkede baskının, bu
ülkede faşizmin, bu ülkede emperyalizme çanak tutan iktidarın yok
etme bütçesidir.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, teşekkür
ediyorum.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Ve değerli
milletvekilleri, elbette son sözü söylemeden olmaz: Bütün zenginler yoksullara
sadece Tanrıyı bıraktılar diyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, lütfen
yerinize geçer misiniz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Faşizminizin
örneği olarak da kayyum atamalarını bir kez daha
kınıyorum. Kayyum atamaları faşizmdir, kayyum
atamaları çok net bir şekilde müdahaledir, kayyum atamaları çok
net bir şekilde AKPnin gerçek yüzüdür. (CHP sıralarında
alkışlar)
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) Başka da
bildiğiniz yok elhamdülillah.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbalın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Şöyle, bir sürü ithamlarda bulunuldu
değerli arkadaşlar, peşkeşten tutun emperyalizmin
ayağı olmak vesaire gibi kendi kafasında, hafızasında
olan kelimeleri art arda getirerek bir şeyler söyledi ama
sıfırla çarpmak lazım bunu. Niye? Çünkü hiçbir hakikat
değeri yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Söylediği şey sıfıra tekabül ediyor, hiçbir değeri yok
gerçek dışı çünkü. Daha önce de Tarım Bakanlığının
bütçesinin görüşülmesi esnasında bunları dile getirmişti
ama Tarım Bakanımız da gerekli cevabı verdi;
kayıtlarda var, herkes oraya bakabilir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Arkadaşlar, müdahale etmeyin
lütfen, Özcan Bey, olur mu böyle bir şey?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sonuç itibarıyla değerli arkadaşlar, biz,
AK PARTİ hükûmetleri döneminde tarımsal işlenmiş sanayi
ürünlerini satıyoruz, o noktaya geldik. Biz bu konuda hasılada
Avrupanın şampiyonuyuz, 1incisiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Çiftçimize, hayvancımıza her türlü desteklemeyi de sonuna kadar
veriyoruz ve vereceğiz. Bu konuda biz başarı hikâyemizi daha da
zirveye ulaştırma konusunda canla başla mücadeleye devam
edeceğiz inşallah.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Akbaşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, eğer
müsaade ederseniz, bize yönelik sözlerine hatibimin yerinden cevap vermesini
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, size yönelik bir
şey söylemedi. Sadece, hatibin ithamlarının yok hükmünde olduğunu
söyledi; bunda bir şey yok ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O zaman, ben İç
Tüzük 60a göre söz isteyebilir miyim?
BAŞKAN - Buyurunuz.
5.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, AKP hükûmetlerinin ve iktidarlarının Türkiye
Cumhuriyetinde en büyük çöküşü tarımda yarattığına
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
birincisi, on sekiz yıldır, AKP hükûmetlerinin ve
iktidarlarının Türkiye Cumhuriyetinde yarattığı
çöküşün en büyüğü tarımda olmuştur. Tarımda çiftçimiz
yoksullaşmış Türkiye öyle bir günahın altına
girmiştir ki saman ithal eden bir ülke konumuna düşürülmüştür.
Bütün çiftçilerimiz borç içindedir. Yapılan yardımların hiçbir
tanesi üretime destek olmadığı için iflasla
neticelenmiştir. Ellerinden giden sadece tarlaları değildir,
çiftçilerimizin gelecekleri de ellerinden gitmiştir.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, dikkatimi
dağıtıyorsunuz; Sayın Grup Başkan Vekilini
dinleyemiyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Burada en acı olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım sistemi lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hatibin söyledikleri içerisinde
en acı olan şudur: Yapılan bütün bu ihanetlere karşın
hatip şöyle sesleniyor; Bunların karşılığı
bizde yok. Bu bizim içimizi acıtmıyor. Bu bizim için normal bir
şeydir. diyor. Millet yoksullaşmış, fakirleşmiş,
Türkiye tarım konusunda gerilemiş, insanlar açlık ve
yoksulluktan dolayı intihar etme noktasına gelmiş ama Bunun
bizim vicdanımızdaki karşılığı
sıfırdır. diyor. İşte gelinen en acı
noktayı, en net şekilde söyleyen hatibin kendi sözleridir.
Buna karşı, Türkiye Cumhuriyetinde
vicdanı olan herkesin bu iktidarın bu vicdanına karşı
bir duruşu olmasını bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Bu utanç yeter! Bu Meclise
bu yeter arkadaşlar, bu Meclise bu yeter! 1940ların üretim
haritasıdır, 1940 yılının üretim haritasıdır.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu...
6.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sayın Başkanım, biraz evvel, tabii,
sayın hatibin konuşması benim konuşmamın tamamen
çarpıtılarak kendi anlam boyutlarına göre
yansıtılmasıdır. Vicdanımızda bir
karşılığı yoktur. gibi bir cümle hiçbir şekilde
sarf edilmedi. Onlar, hakikat dışı sözlere ilişkin, gerçek
dışı sözlerin sıfır hükmünde olduğuna
ilişkin herkesin kabul etmesi gereken bedihi, açık hakikatlerdir.
Ancak yine bir çarpıtma örneğini klasik anlamda, maalesef, CHP
sözcülerinden dinlemek durumunda kaldık.
Şunu ifade ediyorum: Biz, çiftçimizi göz bebeğimiz
gibi korumaya, kollamaya ve onun durumunu çok daha ileri noktaya
taşımaya on sekiz yıldır devam ediyoruz, bir on sekiz
yıl daha devam edeceğiz inşallah.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
7.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, birincisi: Gerçekten
bu üslup, Meclis açısından doğru olmuyor. Siz, korkunç bir
tevazu göstererek, anlayış göstererek Meclisin daha fazla
konuşabilmesi için elinizden gelen gayreti ve sabrı gösteriyorsunuz.
BAŞKAN Yok, ben de rekora niyetlendim de o
yüzden.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet, anladım.
Bunun için çok teşekkür ediyorum ama birincisi:
Çok bağırdığımız zaman, böyle nutuk çeker gibi
konuştuğumuz zaman haklı olmuyoruz. Kendi göz bebeğinizi ne
kadar koruyorsunuz bilmiyoruz ama milletimizi ne kadar koruduğunuz çok
açık olarak görülüyor. İnsanlarımız sefalet içerisinde,
yokluk içerisinde, yoksulluk içerisinde kıvranırken siz kendi
vicdanınızda bunun karşılığının
sıfır olduğunu söylüyorsunuz. Bunu milletimiz
televizyonlarından duydu, takdir milletimizindir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
8.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, bir
yalanı tekrarlamakla gerçeğe dönüştürme imkânının söz
konusu olmadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şunu ifade edeyim Sayın Başkanım: Bir
yalanı tekrarlamakla gerçeğe dönüştürme imkânı söz konusu
olamaz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Anlaşılmıştır, teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
ORHAN SARIBAL (Bursa) Bu, aynı zamanda, olan
gerçekleri sürekli olmamış gibi göstermek tam da buna
karşılık gelmektedir.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama yanlış,
rakamlar hep yanlış; ithalat rakamları
ORHAN SARIBAL (Bursa) Efendim? Buyurun gelin.
Sayın Başkandan izin isteyelim.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, Grup
Başkan Vekiliniz konuşuyor, Sayın Sarıbal.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Buyurun buğday
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sizin
rakamlarınız, TÜİKin rakamı bunlar, TÜİKin; benim
değil.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İhracat kaydı
karşılığıyla ithalat izni var,
çarpıtmayalım.
ORHAN SARIBAL (Bursa) TÜİKin rakamları
TÜİKin, kurumlarınızla sorununuz varsa beni ilgilendirmez.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Gel, soğanı da
konuşalım.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, bakın
söz Grup Başkan Vekilinizde.
ORHAN SARIBAL (Bursa) TÜİKin rakamları,
gelirsin öğretirim sana, gelirsin rakamları öğretirim sana.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 12.02
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Sayın Özkoç, bir söz talebiniz vardı,
buyurun.
9.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçe oturum değiştiği halde söz
hakkı tanıması nedeniyle teşekkür ettiğine,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öncelikle,
gösterdiğiniz nezakete tekrar teşekkür ediyorum Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına. Oturum kapandıktan sonra tekrar söz vermeniz de
büyük bir nezaket, ayrıca teşekkür ediyorum.
Sadece, aynı görevi yaptığım
arkadaşıma, ben kendisine söylediğimiz sözlerle ilgili cevap
verirken gerçek dışı beyanlar diye ifade ettim, asla
yalanlar demedim. Kendisinin bu şekilde ifade etmesini hiç doğru
bulmuyorum çünkü kendisini rencide eden değil, gerçekleri söyleyen
sözlerim vardı. Biz karşı muhatabımıza şöyle
bakıyoruz Sayın Başkan: Biz onları eleştirmek, yok
etmek için değil; gerçekleri söyleyerek Türkiyeyi nasıl var
edebiliriz hep birlikte onun yollarını arıyoruz; bunu da
milletimizin takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, siyasi
partilerin aynı görüşte olmalarının beklenemeyeceğine
ve belli bir üslup içerisinde çok daha sert eleştirilerin
yapılabileceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Zaten bütün siyasi partilerin hepsinin
aynı görüşte olmalarını beklemek kadar büyük bir
yanlış yok; burada bütün mesele
Eleştirileri yaparken belli bir
üslup içerisinde çok daha sert bu eleştirilerin yapılabileceğini
de buradan ifade etmek istiyorum ama kullanmış olduğumuz
kelimelerde daha seçici olarak çok daha sert konuşmaları yapmak imkân
dâhilindedir diyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Şimdi, şahsı adına ilk söz
olarak Bursa Milletvekili Sayın Osman Mesteni davet ediyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN MESTEN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kadim coğrafyada ne zaman bir kıpırdanma, bir
yükseliş olsa ve ne zaman ortaya büyük hedefler konulsa önümüze büyük bir
tuzak, desise ve karışıklıklar
çıkarılmaktadır ama unutulmasın ki tehdit her kimden ve
nereden gelirse gelsin ülkemize yeni ufuklar açmanın gayreti içerisinde
olmaya devam edeceğiz.
Dünyaya adalet ve nizam getirmiş bir
medeniyetin bugünkü temsilcileri olarak kendimize yeni ve büyük bir gelecek
inşa etme gücüne, iradesine ve imkânına sahibiz. Gençlerimize 2053 ve
2071 vizyonlarını miras bırakmak için azim ve gayretle
çalışmalarımızı sürdürüyoruz; belirlediğimiz
hedefler bu büyük vizyonların birer altyapısıdır. Büyük ve
güçlü Türkiye ideali yolunda koyduğumuz hedeflere sarsılmadan, dik ve
emin bir şekilde ulaşmak için bütçe büyük bir önem arz etmektedir.
2002 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin
en başarılı alanlarından biri de hiç şüphesiz ki bütçe
performanslarıdır. Hedeflerimiz doğrultusunda dünyanın en
büyük 10 ekonomisinden biri olmak için bütçe disiplininden taviz vermeden yapısal
ve kalıcı reformlarla yolumuza devam ediyoruz. Özellikle savunma
sanayisi, enerji, ulaşım ve iletişim alanındaki büyük
yatırım ve atılımlar, geniş ihracat
ağımız, küresel yatırımlara ve ticarete güvenli bir
liman olmamız Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri
olabileceğimize inancımızı daha da artırmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2002 yılından bu yana, siyasi ve bürokratik vesayet
girişimleri içeride, ve dışarıda Türkiyeyi hedef alan
terör faaliyetleri, siyasal ve toplumsal istikrarı bozmaya yönelik
girişimler, tarihimizin en kanlı darbe girişimi ve son olarak da
yine tarihimizin en kapsamlı finansal saldırısıyla
karşı karşıya kaldık. Bütün bunların nedeni,
Türkiyenin alışılagelmiş rollerin dışına
çıkıp oyun kuran, inisiyatif kullanan ve ezberleri bozan bir ülke
durumuna gelmesidir. Küresel ekonomide ki belirsizlikler her geçen gün artarken
başta Avrupa olmak üzere ülke yönetimlerinin istikrarsız siyasi
yapıları, riskleri daha da artırmaktadır. Malumunuz
olduğu üzere, ülke olarak özellikle son birkaç yıl içerisinde
uluslararası siyasi ve ekonomik bir çok engelleme, baskı ve finansal
saldırılarla daha fazla yoğun bir şekilde karşı
karşıya kaldık. Dünyanın pek çok yerinde ciddi
sıkıntılar ve benzer sancılar çekiliyor. Fakat bizim
diğerlerinden çok daha önemli bir farkımız var: Biz, hem medeniyet
birikimi hem tarih geçmişi hem de devlet geleneği
bakımından çok farklı bir milletiz; bu
sıkıntıları bertaraf edecek imkân ve kabiliyete sahibiz.
İçeride ve dışarıda terör örgütlerine karşı
yürütülen operasyonların da yüklü bir maliyetinin olduğunu hesaba
katarsak bu kriz sadece güçlü bir ekonomik yapı, mali disiplin ve önleyici
tedbirlerle savuşturulabilirdi. Şükürler olsun ki bugün ekonomimiz
şimdi daha stabil bir duruma geldi. Ekonomik veriler de bu iyileşmeyi
destekler niteliktedir. Hafızayıbeşer nisyan ile maluldür.
Anayasa kitapçığının fırlatılmasının
ekonomiyi ve siyasi yapıyı yerle yeksan ettiğini
hatırlamamızda fayda var diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, ayağına vurulan prangalardan zengin
potansiyeli, güçlü ve kararlı politikalarımızla
kurtulmuştur; milletimizin yıllardır hasretini çektiği
hizmet ve eser siyasetine yine bizim dönemimizde kavuşmuştur. AK
PARTİ olarak milletimize hizmet yolunda sadece ekonomiyi değil,
sosyal, kültürel ve teknolojik kalkınmayı da bir bütün olarak
değerlendirmekteyiz. Ekonomik kalkınmanın da sosyal
kalkınmanın da tüm alanlarda müreffeh bir noktaya gelmesinin
anahtarı da birlik, beraberlik siyaseti ve aynı hedefe
odaklanmamızdır. O hedef, güçlü ve büyük Türkiyedir. Her kim ki
idealini bu uğurda değil de kendi kariyeri üzerine planlıyor ve
siyasi makam, mevki, şan, şöhret, siyasi ikbal ve intikam üzerine
yapıyorsa yanlış yapıyor demektir. Siyaset, aziz
milletimize hizmet etmektir; hangi makam ve mevkide olursa olsun, sorunun
değil, çözümün bir parçası olmaktır. Mevkilerimiz,
makamlarımız, görevlerimiz farklı olsa da neticede hepimiz
aynı geminin içindeyiz. Kökleri derinde olan bu kutlu ve uzun
yürüyüşün yolcularıyız. Birbirimizle dayanışma, birlik
ve beraberlik içerisinde inşallah yolumuza devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 bütçemizin devletimize ve aziz milletimize
hayırlı olmasını temenni eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz,
Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerde.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Sayın
Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN - Aydın Milletvekili Sayın
Hüseyin Yıldız, siz buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 5018 sayılı
Kanunun 23üncü maddesinde, yedek ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin
yüzde 2siyle sınırlandırılıyor ancak önceki
yıllardaki bütçe uygulamalarına baktığımızda
bütçe kanunuyla ayrılan yedek ödenek miktarının 10 kat, 20 kat
ve daha fazlasını Cumhurbaşkanı
kullanmıştır. Örneğin 2018 bütçesine yedek ödenek olarak 2
milyar 883 milyon lira ayrılmıştır ancak Sayıştay
Genel Uygunluk Bildiriminde bu tutarın, diğer kuruluşların
ödeneklerinden kesilerek yapılan aktarmalarla 56 milyar 630 milyon lira
olarak açıklandığı görülmektedir. Yani biz burada Meclis olarak
bakanların bütçelerine onay veriyoruz ama bütçe, saraya gittikten sonra
işçinin, emeklinin parası kesilerek rant için müteahhitlere ister
istemez devrediliyor değerli arkadaşlar.
Ben özellikle bugün farklı
konuşacaktım ama Çevre ve Şehircilik Bakanı burada
olduğu için bu konuya değiniyorum. Sayın Bakanım,
Aydının nüfusu 1 milyon 200 bin. Aydın, nüfusunun yüzde 80i
tarımla geçinen bir ildir arkadaşlar.
Jeotermal elektrik santrali yani JES
sayısında, maalesef, Aydının her tarafında
müthiş derecede bir patlama oldu. Aydın Barosu yönetimi bir
açıklama yaptı. Germencikte 11, Efelerde 3, Köşkte 3,
Kuyucakta 6 JESin iş yeri açma ve çalışma ruhsatı yok
arkadaşlar.
Değerli Bakanım, yani şu an sizin
Çevre İl Müdürünüz ruhsatsız olarak işlem gören JESleri
görmezlikten geliyor.
Değerli arkadaşlar, Aydında
tarım ürünleri, zeytinyağı, incir, pamuk ve benzeri
ihracatımız yılda 600 milyon dolar. Sadece 4 tane firmayı
zengin etmek için 1 milyon 200 bin insanın geleceğini yok
ediyorsunuz. Onun için, özellikle buradayken bir an önce talimat verin, bu
kaçak jeotermal elektrik santrallerini kapatın.
Biz yatırıma karşı değiliz
arkadaşlar. Bu firmalar eğer yatırım yapmak istiyorsa
çevreye zarar vermeyecek teknolojiyi kullansınlar. Şu an Almanyada,
İtalyada çöpe atılan teknolojiyi kullanıyorsunuz.
Peki, size soruyorum: On yedi yıldan beri
Aydına ne yaptınız? Aydın milletvekilleri burada,
sorabilirsiniz, gece geldiğinizde Germencik ile Efeler arasında, 10
kilometre
BAŞKAN Sayın Aydın, sataşmaya
yer verecek şekilde konuşmayın.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla)
inanın ki
arabanın camını açamazsınız değerli
arkadaşlar. Onun için, bir an önce buna el atmanız gerekiyor.
İki: On yedi yıldan beri mevcut olan bir
havaalanı pistini uzatıp sivil havacılığa
açacaksınız. On yedi yıldır bekliyoruz ama maalesef bir
duyuyoruz ki -biz tabii ki yatırımlara karşı değiliz-
80 bin nüfusluk bir ile 2 milyon yolcu garantisi vererek oraya havaalanı
yapıyorsunuz. Yani Aydın Havaalanında rant
olmadığı için mi yapmıyorsunuz?
Üç: Yine geldiğinizden beri, on yedi
yıldan beri, Aydın-Denizli otoyolunu yapacaksınız, maalesef
ve maalesef bir çivi dahi çakmadınız.
Dört: Aydında şu an Halk Ekmek var. Sabah
gittiğinizde insanlar ucuz ekmek almak için kuyruğa giriyor. Şu
an Aydındaki hastanelerde kuyruk var arkadaşlar. Aydındaki
bütün hastalarımızı Denizliye, İzmire ve Manisaya
gönderiyoruz. Onun için, yıllardan beri söz verdiğiniz hiçbir
şeyi Aydına yapmadınız. Didim Devlet Hastanesinin çürük
raporu var arkadaşlar, çürük raporu var; şu an çürük binada doktorlar
çalışıyor, hasta bakılıyor. Didim Devlet Hastanesini
bir an önce faaliyete geçirin.
Değerli arkadaşlar, en önemli konu
şu: Üzülerek söylüyorum, Türkiyede, on yedi yıldan beri 8 milyon
işsiz yarattınız. Size bir örnek vereceğim, bakın,
Torbalı Belediyesi 40 temizlik işçisi alacak, müracaat 3 bin
kişi; bunun yüzde 20si üniversite mezunlarından, yüzde 15i de
kadınlardan oluşuyor.
Yine, İstanbulda, hepimiz gördük
televizyonlarda, haberlerde, gazetelerde; 450 kişi alınacak, 15 bin
kişi müracaat ediyor arkadaşlar. İşte Aynı geminin
insanlarıyız. diyoruz. Bu fotoğraf gösteriyor; bak, 15 bin
kişi kuyrukta bir umutla Acaba işe girebilir miyim? diye.
Diğer tarafta, sarayın hâlini görüyorsunuz. Siz, işte, halktan
koptunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Siz -sarayda-
koptunuz Sayın Bakanım.
Merak ettiğim tek şey var ya: Ya, on sekiz
yıldan beri, her şeyimizi özelleştirdiniz. Devlet fabrika
kuramaz, şeker fabrikasını kuramaz. TÜPRAŞı,
PETKİMi, TELEKOMu işletemez." dediniz, özelleştirdiniz.
Peki, merak ettiğim tek bir şey var: Madem bunları
özelleştirdiniz, Simit Sarayına 500 milyon dolar niye verdiniz? Yani
devlet gidip simitçilik mi yapacak? Size soruyorum, elinizi
vicdanınıza koyun. 500 milyon dolara simitçilik yapacak. Bütün
fabrikaları özelleştireceksiniz, o fabrikaların yerine de
farklı şeyler kuracaksınız.
Sayın Bakanım, bir konu daha var: Siz
Bakanlık olarak on yedi yıldan beri 21/(b)ye göre 47 milyarlık
yani eski parayla katrilyon- ihale yaptınız. Şimdi, haberlerde
görüyoruz, 100 bin konut yapacaksınız. Yine, bu 100 bin konutu 21/(b)
maddesiyle mi ihale edeceksiniz yoksa açık ihale mi
yapacaksınız?
Bunların cevaplarını bekliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 5inci
madde üzerinde konuşmalar tamamlandı.
On dakika süreyle soru cevap işlemi
yapacağım. Beş dakika sorular için beş dakika cevaplar için
ayıracağım.
Soru cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Barut buyurun.
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, bu bütçe
Erdoğanın bütçesidir. Erdoğanın bütçesi, her
doğanı borçlandırmaktadır. Hak, hukuk ve adaletten yoksun
Erdoğan iktidarının iç ve dış politikaları
nedeniyle zaten derin bir ekonomik kriz yaşanmaktadır.
Vatandaşlarımızın, tüketici kredisi ve kredi kartı
borçları 570 milyar liraya çıkmıştır.
Vatandaşın borcunun 456 milyar lirası tüketici kredilerinden,
114 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanmaktadır. Bu
durum ülkemizde insanlarımızın bir bir intihar etmelerine, son
dönemde de aile olarak hayatlarına son vermelerine neden olmaktadır.
Bu bütçede yaşanan acılara derman yok, tarım yok, eğitim
yok, sağlık yok, iş yok, aş yok; peki, ne var? Simit
Sarayı var, saray sosyetesi ve lobisini beslemek için kanal var, talan
var, yalan var. Ancak bunun da sonu var o sonu da bu kadim halk ilk seçimlerde
yaşatacak diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) AK
PARTİ Hükûmetleri sosyal politikalara büyük önem vermiştir.
Yaşlılara, engellilere, dar gelirlilere, çocuklara, kadınlara ve
toplumun farklı kesimlerine yönelik destekler önemli ölçüde
artırılmış, hayata geçirilen projelerle bu kesimlerin
ekonomik ve sosyal açıdan desteklenmesi temin edilmiştir. Son on yedi
yılda özellikle yaşlılara ayrılan bütçe kaynaklarıyla
yaşlılarımızın korunma ve bakım
ihtiyaçlarına özel önem verilmiştir. Sorum, yaşlılara
ilişkin bütçede yer alan harcamalara ilişkin. 2020 yılı
bütçesinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
bütçesinde yaşlılarımız için ayrılan ödenek ne
kadardır, ne tür harcamalar gerçekleştirilmektedir?
BAŞKAN Sayın Kaplan
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ekonomik krizin etkisiyle son bir yılda
yaşanan zam yağmuru, vatandaşlarımızı intihara
sürükleyecek kadar çaresiz bıraktı. Bu durumda, asgari ücret,
pazarlığı yapılacak bir konu değil, acilen çözülmesi
gereken bir sorundur. Son araştırma raporlarına göre,
günümüzdeki açlık sınırı 2.103 liraya yükselmişken
yoksulluk sınırı 6.850 lira olarak
hesaplanmıştır. Zaruri ihtiyaçlarını
karşılayamayan borç batağındaki asgari ücretliden
geçmediği köprüler, hizmet almadığı şehir hastaneleri
için vergi almak vicdansızlıktır. Asgari ücret vergiden muaf
tutulmalı ve açlık değil, yoksulluk sınırına göre
hesaplanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ hükûmetlerince
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde on
yedi yılda TOKİ vasıtasıyla yüzde 90ı sosyal konut
vasfında 857 bin konut inşa ettik; ayrıca, 24 bin derslikli
okullar, 40 bin yatak kapasiteli hastaneler, bine yakın ticari iş
yeri, kamu kurumlarımızın hizmet binaları, stadyumlar, çok
sayıda sosyal ve kültürel tesis TOKİ tarafından ülkemize
kazandırıldı. Ülke genelinde, biri seçim bölgem Mersinde olmak
üzere, 96 millet bahçesi TOKİ tarafından inşa ediliyor.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, emeği geçenlere
teşekkür ediyorum.
2020 yılında 81 vilayette 100 bin sosyal
konut inşa süreci başlatılıyor. Bu konuda bilgi verir
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kocaeli Dilovasında çevre felaketi devam
ediyor. Meclis araştırma komisyonunun 2006 yılında
yaptığı bir çalışma vardı ancak bu raporun
sonuçlarına kesinlikle uyulmadı. Şu anda Dilovasında çevre
kirliliği had safhada, kanser vakaları had safhada. Kömürcüler
OSByle ilgili sorun çözülmüyor, Kömürcüler OSBnin yakınındaki
hastanede beyaz önlükler simsiyah oluyor akşamüstü, insanlar
camlarını açamıyorlar, çocuklarda astım ve bronşit
hastalıkları had safhada. Defalarca dile getirdiğimiz hâlde
Kocaeli Dilovasındaki çevre felaketine bir çözüm bulunmuyor. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının bu konuda tatminkâr bir
açıklama yapmasını bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN ( Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, biraz evvel de gündeme geldi; Maraş olayları,
yaşadığımız olaylar tabii ki üzücü ama orada bir
kelime doğru, bu bir kontrgerilla olayıydı. 78de
şehrimizde veya diğer şehirlerde yaşanan olaylar acı
olaylardır. Sadece Maraşta değil, Çorumda, Sivasta yaşanan
olaylar tabii ki tasvip edilecek olaylar değil. Ama bunun çaresi, çözümü
kardeşliğimizdir. Şuradan öldü, buradan öldü diye ayrım
yapmadan tüm Kahramanmaraşta yaşanan olaylar üzücü olaylardı.
Bunları yapıcı, birleştirici şekilde ele almak,
kardeşliğimiz üzerine kurgulamak; kardeşliğimizi bozmaya,
yıkmaya çalışanlara fırsat vermemek gerekir. O gün
yaşananlar Maraşta kardeşliği yıkan
davranışlardı, bir daha bunlara fırsat vermemek lazım.
Ben, o zamana kadar orada yaşayan birisi olarak
komşularımızın ne olduğunu bile
sorgulamamışken ondan sonraki yaşanan olaylar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar soru işlemi
tamamlanmıştır, şimdi cevap işlemine geçiyoruz.
Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Sayın Başkan, sorulara cevap vermek üzere sözü Sayın
Bakanımıza bırakıyoruz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı 100 bin
sosyal konut kampanyamızı biliyorsunuz, pazartesi günü
itibarıyla taleplerini toplamaya başladık. Bugüne kadar Toplu
Konut İdaresi Başkanlığımız, 2002
yılından bugüne 100 bin sosyal konutu ilk defa bir yılda yapıyor.
Bugüne kadar 857 bin bağımsız bölüm ürettik ve 160 milyar
liralık iş yaptık. Sosyal donatılarımızı da
eklediğinizde 1 milyon bağımsız bölümün üzerinde, tamamen
alt gelir grubu vatandaşlarımıza yönelik, yine
şehirlerimizin sosyal altyapılarını güçlendirmeye yönelik
birçok iş ve işlemi yaptık ve vatandaşlarımıza
teslim ettik. Bu çerçevede, alt gelir grubu
vatandaşlarımızın ev sahibi olabilmesi amacıyla ve bu
ülkede evi olmayan hiçbir alt gelir grubu vatandaşımız kalmayana
dek, iki yüz kırk aya varan vadeyle, 894 lira sabit taksitle -ki bu,
cumhuriyet tarihinde bugüne kadar hiç yapılmamış bir
kampanyadır- bu çerçevede 81 ilimizdeki alt gelir grubu
vatandaşlarımıza yönelik bu kampanya yapılacaktır.
Bu kampanya çerçevesinde Sayın Vekilimiz
21/Bye göre mi ihale edilecek? diye sordu. 21/B özellikli işleri tarif
ediyor. Dolayısıyla burada özellikli bir iş olması hâlinde,
aciliyet gerektirmesi hâlinde, terörle ilgili bir işlem olması
hâlinde 21/B buna cevaz veriyor. Bunun dışında, aciliyeti
olmayan işlerle alakalı 21/Bye göre ihale yapılmadı.
Bundan sonraki süreçte de aynı anlayışla devam edilecektir.
Millet bahçelerini 81 ilimize yapıyoruz. 81
ilimizde kişi başı yeşil alan miktarını
artırmak için -ki bugün 8-9 metrekare olan yeşil alan
miktarını 15 metrekareye çıkarma hedefiyle-
çalışıyoruz. 22 ilimizde ekolojik koridor oluşturuyoruz. Bu
ekolojik koridorlarla birlikte iklim değişikliğiyle ilgili
mücadele noktasında hakikaten belki bundan sonraki süreçte Meclisin en
önemli gündem maddelerinden biri olacak iklim değişikliğine
ilişkin önemli adım atıyoruz. İnşallah, 2023
yılına geldiğimizde de 81 ilimizde 81 tane millet bahçesi
inşası gerçekleştirmiş olacağız.
Dilovası
Biliyorsunuz biz kentsel
dönüşümle ilgili çok ciddi hedefler koyduk. Her yıl 300 bin
bağımsız bölüm, beş yılda 1,5 milyon
bağımsız bölümün dönüştürülmesi hedefi koyduk ve
bunları da, afet riski altındaki alanların dönüşümü, yine
deprem riski altındaki alanların dönüşümü, tarihî alanların
dönüşümü, sanayi alanlarının dönüşümü şeklinde 4 ana
başlıkta topladık ve Yerinde, hızlı, gönüllü
dönüşüm yapacağız. dedik. Bu çerçevede, sanayi
alanlarının dışarı çıkarılması, yine
vatandaşlarımızın o can ve mal güvenliği riski
taşıdığı Dilovasına biz yerel seçim
zamanında gittik ve hem vatandaşımızla hem orada sivil
toplum örgütlerimizle görüştük.
Kömürcüler OSByle alakalı yerinde tespitlerini
yaptık ve şu an Toplu Konut İdaresi
Başkanlığımız hem Kömürcüler OSBnin
taşınması ve taşınmasını müteakip de o
Dilovasındaki vatandaşlarımızın problemlerini halledecek
kentsel dönüşüm sürecini çalışıyorlar ve onların
rızası çerçevesinde inşallah -ben çok önemsiyorum
Dilovasındaki kentsel dönüşümü ve bizzat buna ilişkin bir grup
çalışıyor- etaplar hâlinde de vatandaşımızı,
o riskli gördüğümüz binalardan taşımak suretiyle
Dilovasını yaşanabilir bir hâle getirmek için
adımları da atacağız.
Jeotermallerle alakalı çalışma
ruhsatını ilgili belediyeler verir ve orada ilgili belediyelerde -bir
Milliyetçi Hareket Partisi, bir Cumhuriyet Halk Partisi, bir de Kuyucak AK PARTİ
Belediyemiz var- arkadaşlarımız bu sürece bakacaklar. Yani
dolayısıyla, çalışma ruhsatı verme yetkisi ilçe
belediyelerindedir. ÇED izni olmayan hiçbir jeotermal tesis olmaz, olamaz ki
yine arkadaşlarımız teyit ettiler, bütün Aydındaki
tesislerin de ÇED, çevre izin belgesi mevcuttur.
Diğer soru, Orhan Vekilimiz, Şeker
ithalatına mı başlandı? diye sordu. Cevap olarak da
halkımızın tükettiği şekerin tamamı şu an
yerli üretimdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür
ederim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 1.400
ton geldi Sayın Bakan.
ORHAN SARIBAL (Bursa) 1.400 ton niçin geldi
Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın Bakan, sözlerinizi oradan
tamamlayın, ben buradan açarım mikrofonu.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Tükettiğimiz şekerin tamamı yerli üretimdir. Pancar
şekeri satışlarına baktığınızda da
cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştır. Hem
kotalarımızda yapmış olduğumuz düzenlemeyle hem de
satışlara baktığınızda da Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019-2020 pazarlama yılı
için şeker kotaları 2,7 milyon ton olarak belirlenmiştir ki bu
da yine cumhuriyet tarihinin rekorudur.
Orman alanları talan edilmemektedir. Son 17
yılda dünyadaki orman varlığı azalırken bizim orman
varlığımız 1,8 milyon hektara
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Sayın Bakan, tamamlayalım
lütfen son cümlenizi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Peki.
Dolayısıyla, ülke yüz ölçümünün yüzde 30u
olan 23,4 milyon hektara çıkarmak için de hem millet bahçesi
çalışmalarımız hem orman alanlarının
vasfını ve sayısını artırmak için
çalışmalarımız da devam etmektedir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri
MADDE 6- (1) Bu Kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde
kullanılması amacıyla, kamu idarelerinin yıl içinde ortaya
çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu
idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında
kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli
hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla; genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik
kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin Yedek Ödenek
tertibine aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan
kamu idaresi, yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine,
fonksiyonel sınıflandırma ayrımına
bakılmaksızın ödenek aktarmaya yetkilidir.
(3)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 10/7/2018 tarihli ve 1
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptıracağı
işlere ilişkin ödeneklerini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.
(4)
Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerinde yer alan ve tek merkezden yönetilmesi
gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile bir fonksiyona ait bir hizmetin
diğer bir fonksiyon tarafından yürütülmesi hâlinde ilgili
ödeneği, fonksiyonlar arasında karşılıklı olarak
aktarmaya ilgili kurumlar yetkilidir.
(5)
Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların (B)
işaretli cetvellerinde belirtilen tahmini tutarlar üzerinde
gerçekleşen gelirler ile (F) işaretli cetvellerinde belirtilen net finansman
tutarlarını aşan finansman gerçekleşme
karşılıklarını, idare ve kurumların bütçelerinin
mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek olarak eklemeye
Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel
bütçeli idarelerin 2019 yılında 06- Sermaye Giderleri ve 07-
Sermaye Transferleri giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine
yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan
kısımları, 2020 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
mevcut veya yeni projelerin ödenek ihtiyacının
karşılanmasında kullanılır.
(6)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasındaki kaynak
transferleri ödenek aktarma suretiyle yapılır. Merkezi yönetim
bütçesi kapsamındaki idareler ve kurumlar arasındaki diğer
kaynak transferleri tahakkuk işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu
işlemler karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili
kamu idaresince bir yandan (B) işaretli cetvellere gelir, diğer
yandan (A) işaretli cetvellere ödenek kaydedilir.
(7)
a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğü bütçelerinin (özel ödenekler ve 03.9 Tedavi ve
Cenaze Giderleri ekonomik kodu ile 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü
Güvenlik Hizmetleri Yatırımları fonksiyonunu içeren tertipler
hariç) mal ve hizmet alım giderleri ve sermaye giderleri ile ilgili
tertiplerinde yer alan ödeneklerden yılı içinde harcanmayan
kısımları, hizmetin devamlılığını
sağlamak amacıyla bu tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin
toplamının yüzde 30unu aşmamak üzere ertesi yıl bütçesine
devren ödenek kaydetmeye,
b)
12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21
inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kültür ve Turizm
Bakanlığı bütçesinin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 kurumsal kodu
altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan
tanıtma amaçlı ödeneklerden harcanmayan kısımları
ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
c)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu bütçesinin
40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 tertibinde yer alan ödenekten harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren
ödenek kaydetmeye,
ç)
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin
26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.06-1-05.4,
26.01.31.00-04.8.1.07-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.08-1-05.4 ve
26.01.31.00-04.8.1.09-1-05.4 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine
devren ödenek kaydetmeye,
d)
Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.41.00-04.1.1.00-1-07.2, 12.01.41.00-04.1.1.00-1-05.6 ve
12.01.41.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine
devren ödenek kaydetmeye,
e)
Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü
Güvenlik Hizmetleri Yatırımları fonksiyonu altında yer
alan yatırım ödeneklerinden harcanmayan kısımları
ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,
f)
İlgili mevzuatı gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil
edilen tutarları, idare bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen
amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin (B)
işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir
gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya, yılı
içinde harcanmayan ödenekleri (2019 yılından devredenler de dâhil)
ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler
çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar
belirlemeye,
Cumhurbaşkanı
yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk
söz, İYİ PARTİ Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğluna aittir.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle, bu kanunla verilen
ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması
amacıyla kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç
fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek
ihtiyacının karşılanmasında
kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli
hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere, genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01)den (09)a kadar olan ekonomik kodlardaki ödenekleri kamu
idareleri bütçeleri arasında veya Strateji ve Bütçe Dairesi
Başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya
Cumhurbaşkanı yetkili kılınmaktadır. Evet değerli
arkadaşlarım, en önemlisi de bütün bunlara ilişkin usul ve
esasları da belirlemeye Sayın Cumhurbaşkanı yetkili
kılınıyor.
Bakınız, burada şu hususa
dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Demokrasinin olmazsa olmaz kuralları
vardır. Nedir bunlar? Yasama, yürütme ve yargı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bu kuvvetler
ayrılığı prensibini yerle yeksan etmiştir. Asıl
olan yasama, yürütme ve yargının birbirlerini dengelemesi ve
denetlemesidir. Zaten öncesinde de bütün yetkileri elinde bulunduran ve bu
yetkileri sınırsız kullanan Cumhurbaşkanı, 6ncı
maddeyle, bütün harcama ve ek ödenek harcama yetkisini tek elde topluyor. Laf
ola beri gele! Sanki bu yetkiyi kendisinden habersiz ve izinsiz kullanan maliye
bakanları vardı. Cumhurbaşkanı, yedek ödeneği âdeta
örtülü ödenek gibi dilediğince kullanacak; kurum ve kuruluşların
bütçelerine aktarma yetkisine sahip olacaktır. Bu bütçe ödeneklerinin
yerinde kullanılıp kullanılmadığını
Meclisimizin verdiği yetkiyle, Sayıştay daha etkin bir
şekilde denetlemelidir, bundan iktidar kaçınmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, Sayıştay
raporlarının birçok yerinde gördüğümüz üzere büyük Türk
milletinin parası, akıl almaz yöntemlerle, milletin emrinde
kullanılacağı yerde, yandaşlar lehine kullanılarak
heba edilmiştir. Bunları ortaya çıkaran birimin
başındaki sorumlu başkan yardımcısı görevinden
uzaklaştırıldı. Bununla bitti mi? Hayır, bitmedi.
Başkan yardımcısının görevden alınmasından
hemen sonra onun yanında belediyelerin denetlenmesinden sorumlu 15inci
daire başkanı da görevinden alındı. O niye alındı
görevinden? AK PARTİ iktidarının arpalığı ve
finansörü olan belediyelerdeki çarpık düzeni ve yandaş firmalarla
yaptıkları tüm kirli işlerin büyük bölümünü ortaya
çıkarttığı için. Tabii, burada, gerçek enflasyon
rakamlarını açıklayan TÜİK Başkan
Yardımcısının görevden alınması da akıllara
geliyor ister istemez. Yaptıkları hiçbir işte denetlenmek
istemeyen, ben yaptım oldu mantığıyla hareket edenlerin
bu yollara başvurması iktidarınız döneminde olağan bir
hâl hâline geldi.
Değerli arkadaşlar, partili
Cumhurbaşkanı ve partisi har vurup harman savuruyor ama tasarrufu da
vatandaşlarımızdan bekliyor. Siz İtibardan tasarruf
olmaz. diyerek saraylar yapıyorsunuz, şatafat içinde yaşıyorsunuz
milletin parasıyla; emeklerinin karşılığını
bir türlü veremediğiniz işçimizin, memurumuzun, emeklimizin de
tasarruf etmesini istiyorsunuz. Verdiğiniz üç beş kuruşa da
Gözünüze, dizinize dursun. diyerek laf etmekten geri durmuyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AK PARTİ iktidarı sayesinde milletimizin satın alma gücü çok
azaldı. Her açıkladığınız yeni ekonomi
programında Burası çok önemli. dediğiniz andan itibaren
milletimiz Eyvah, yine mi zamlar geliyor? diyerek kara kara düşünmeye
başlıyor. Hiçbir ekonomik öngörünüz tutmadığı için
peşine bir yenisini ekliyorsunuz. Milletimiz, hâlen satın alma gücü
açısından Avrupayla kıyaslandığında son
sıralardan bir türlü kurtulamıyor. Devriiktidarınızda
işsizlik rekorları kırıldı. Bütün
oyunlarınıza rağmen enflasyon canavarını da
yenemiyorsunuz. Çarşı pazar yangın yeri, iş insanları
ve işletmeler konkordato ilan etmek durumunda kaldılar. Çiftçilerimiz
girdi maliyetleri yüzünden para kazanamıyorlar; bu, vatandaşlarımıza
yansıyor ve tarlada 50 kuruş, 1 lira olan patates ve soğanı
8 liraya, 12 liraya vatandaşlarımız yemek zorunda kalıyor.
Yandaş basın ve ekonomistler bile bu sert düşüşler
karşısında ne diyeceklerini bilemiyorlar. Bu krizleri hükûmetleriniz
döneminde defalarca yarattınız, milletimiz şimdiye kadar sinesine
çekti ama şimdi işler değişti, yandaşlarınız
bile Bu kadar kötü ekonomi yönetimi olmaz. demeye başladı.
Yandaşlarınızı adaletsizce kalkındırmayı
bırakın artık; onlar zengin olurken milletimiz işine,
aşına, ekmeğine, canına, malına sahip çıkmaya
çalışmaktadır. Milletimiz çocukları için gelecek
planlamaları yapmak istiyor, siz ise rüyalar âleminde
yaşıyorsunuz. İş insanları, istihdam yaratmak için,
yatırım yapmak için hukuk devletinin mutlaka inşa edilmesini
istiyorlar. Gelecek kaygısı yaşayan öğrencilerimiz önlerini
görmek istiyorlar, okulları bitmeden Nasıl işe gireceğim?
diye, daha okurlarken kara kara düşünüyorlar. Okul bitince iş
bulamadıkları için kredi hacizleriyle karşı
karşıya kalıyorlar. Gençlerimize ya iş bulun ya da kredi
borçlarını ödeyin.
Evet, değerli arkadaşlar, sorunları
çözemiyorsunuz; milletimizin alın teriyle verdikleri vergileri hazineye
irat ettikten sonra onlar lehinde kullanacağınız yerde sadece
partililerinize ve yandaşlarınıza kullandırma
alışkanlığından da vazgeçemiyorsunuz.
Evet, değerli arkadaşlar, çiftçilerimiz
sıkıntı içerisinde. Adanada özellikle çiftçilik yapan
vatandaşlarımız durmadan telefonlarla bize
ulaşıyorlar. Bir istekleri var, özellikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin
artık çiftçinin lehine değil de aleyhine satış yapar duruma
geldiklerini ifade ediyorlar. Bir çiftçimiz Tarım Kredi Kooperatifinden
gübreyi sorduğunu, aynı fabrikanın ürettiği aynı
gübreye Tarım Kredi Kooperatifinden aldığı kilo
başı fiyatını tutup yine aynı fabrikanın
ürettiği aynı gübreyi tüccardan sorduğunda gübrenin
fiyatının 30 kuruş daha aşağı olduğunu ifade
ederek Tarım Kredi Kooperatiflerinin artık çiftçiye hizmet eden
değil, çiftçiye pahalı mal satan duruma geldiklerini ifade ediyor.
Ayrıca, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları müteselsilen
birbirlerine kefil oldukları için hacizlerle karşı
karşıya geldiklerini, traktörlerinin haczedildiğini,
tarlalarının artık satılma durumuna geldiğini ifade
etmekteler. Bunlara bir an önce çözüm bulunmasını, aynı zamanda
Ziraat Bankasına olan kredi borçlarının da ertelenmesini talep
etmekteler.
Bunların yerine getirilmesi için gerekli
girişimlerde bulunmanızı sizlerden istirham ediyor, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Ali Muhittin Taşdoğan, Gaziantep Milletvekili,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri başlıklı
6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, bizleri izleyen aziz Türk
milletini ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Madde genel olarak incelendiğinde Aktarma,
ekleme, devir ve iptal işlemleri başlığı altında
bu kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli olarak kullanılması
amaçlanmış. Bu itibarla, ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası
ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak
amacıyla, diğer kamu idarelerinin ihtiyacını
karşılamak üzere devredilmesi konusunda kamu idareleri arasında
aktarma miktarlarını, şeklini ve yetki
kullanımlarını tarif etmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, kaynakların
etkin ve verimli olarak kullanılmasıyla kamu maliyesi alanında gerçekleşen
sıkı mali disiplin uygulamaları, ekonominin istikrara
kavuşmasında ve sürdürülebilir bir makroekonomik dengenin
varlığı açısından değerlendirildiğinde,
küresel, spekülatif atakların bertaraf edilmesi açısından
kıymetli bir enstrüman olmaktadır.
Kamu harcamalarındaki etkinlik
artışı ekonomik istikrarın olmazsa olmazı kabul
edildiğinden, bütçe disiplinine katkısı, göründüğünden daha
geniş etkiler yaratmaktadır.
Kamu idareleri için hazırlanan bütçenin
kullanılacağı dönem içerisinde ortaya çıkabilecek
fazlalık veya tasarruf edilen miktarların bir başka kamu
idaresinin ödenek ihtiyacı için kullanılmasını temin etmek,
bu ödeneklerin öncelikli hizmetlerin karşılanabilmesinde,
kullanılmasını sağlamak ve bunu etkin ve hızlı
bir şekilde gerçekleştirmek, aynı zamanda hizmet
verimliliğini de artıracaktır. Verimlilik artınca millî
gelirin artması, beraberinde yatırımların ve
tasarrufların artması da beklenmelidir.
Gelir artışının doğal bir
sonucu olarak ortaya çıkan talep artışı,
yatırımcıların belirsizliklerden korunmasına da
katkı sağlayacaktır. Nihai olarak döviz kurlarındaki
spekülatif ataklarda azalan millî gelirin tekrar yükselmesi
yatırımcıların performansına bağlı
olduğundan, mali disiplinle oluşan makroekonomik dengenin önemi daha
da artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ödeneklerin bir
kısmında fonksiyonel bir ayrım gözetmeksizin ödenek
aktarımlarının yapılması, kamu hizmetlerinin kesintiye
uğramadan, gecikme ve aksamalara meydan vermeden yürütülmesinde stratejik
bir aşama olarak kabul edilmelidir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin etkinliği, ekonomideki istikrarın en önemli
ayağını oluşturmaktadır. Hülasa, özetleyecek olursak
madde madde anlatılan aktarma, ekleme, devir işlemleri kamu
kaynaklarının etkin, verimli ve fonksiyonel olarak
kullanılmasını açıklamaktadır. Bu durum, etkin ve
verimli bir yönetim anlayışı olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet modelinin de bir
yansıması olarak görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gelecek hafta bugün, 25 Aralıkta, Gaziantepin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yılını
kutlayacağız. 100üncü yılını da inşallah
Cumhurbaşkanlığının himayelerinde iki yıl sonra
kutlayacağız. Kendi cephanesini ve silahını yapan
Gaziantepli, cephane bitince mavzer sesi çıkaran tak-takıları
yapmıştır, Fransızlara mavzer sesi çıkararak korku
salmıştır. Dünya tarihinin en büyük savunma
savaşlarından birini yaşayan Gaziantep ve Gaziantepliler savunma
sanayisini ve değerini en iyi bilen insanların memleketidir. Bu
nedenle, savunma sanayisinde dışa
bağımlılığın azaltılması, yerli ve
millî teknolojinin envanterde yerini alması çabaları, içtenlikle
desteklediğimiz gelişmelerdir. Bilinmelidir ki, yüzde 100 yerli ve
millî savunma sanayisi vazgeçemeyeceğimiz millî hedeflerimizdendir. Her
geçen gün, savunma sanayisinde gurur duyduğumuz spesifik gelişmelere
şahit olmaktayız.
Türkiyedeki savunma sanayisinde faaliyet gösteren
firmalara bakıldığında ağırlıklı olarak
İstanbul, Kocaeli ve büyük çoğunluğunun da Ankarada yer
aldığı açıkça görülmektedir. Gaziantep, gelişmiş
sanayi altyapısı, kalifiye eleman kapasitesiyle savunma sanayimizin
ürün yapabilecek kabiliyete sahip en gözde şehri konumundadır. Zira
bunun en bariz göstergesi olarak yeni oluşturulan 127 bin metrekare alanda
kurulacak organize sanayi bölgesi savunma sanayisi özel bölgesi için arazi
tahsisi yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri, savunma sanayisinin
farklı ürün ve altyapı gücüne sahip olan şehirlerin arzulanan
inovasyon hedefini kolaylaştıracağı düşünülmektedir.
Yeniden vurgulamakta yarar gördüğüm konu ise Gaziantepin geleneksel
ihracat altyapısı ile savunma sanayisinin kesişmesi sonucu
ortaya çıkabilecek yüksek inovasyon kapasitesidir. Savunma sanayisinde
çözüm ortağı olmaya hazır olan Gaziantep sanayisinin bu
potansiyeli mutlaka dikkate alınmalı ve geleneksel sanayi ürün ihracatından
ileri teknoloji ihracatına geçmek için Gaziantepin sanayicisinin
çabaları desteklenmelidir. Savunma sanayisine üretim yapan ASELSAN,
ROKETSAN, HAVELSAN gibi vakıf şirketleri ile ilimiz savunma
sanayisine yönelik ortak bir şirket ve üretim planlaması
yapılmalıdır. Tahsis edilen arazide savunma sanayisinin
gelişimi amacıyla mühendislik ve danışmanlık merkezi
oluşturulmalıdır. ASELSANın deneyim ve bilgi
birikimlerinden faydalanılarak ilimize, savunma sanayisinin eğitimli
eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla ASELSAN mesleki
ve teknik Anadolu lisesi mutlaka kurulmalıdır. Başta
Gaziantepteki kamu bürokrasisi yöneticileri olmak üzere yerel yönetim,
sanayici, müteşebbis, odalar ve esnaf birlikleri savunma sanayisine ve başarısına
odaklanmıştır. Herkes bu millî konu için elini taşın
altına koymaya hazırdır. Şehrimizin inandığı
bu çok değerli motivasyon kıymetli bir takdiri hak etmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, bir diğer
konumuz ise Gaziantepte uygulanan teşviklerdir. Ülkemizde Sosyoekonomik
Gelişmişlik Endeksi temelinde 6 bölge tespit edilerek teşvik
politikaları farklılaştırılmıştır.
Gelişmişlik Endeksinin komşu illere göre daha yüksek
olması sebebiyle Gaziantep 3üncü bölge teşviklerinden
yararlanır hâle gelmiştir. 2011 yılında illerin sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi verileri sonucunda oluşan bu sıralama,
2013 yılından itibaren artarak devam eden nüfusun yaklaşık
yüzde 24ünü oluşturan Suriyeli sığınmacıların
Gaziantepte yarattığı sosyoekonomik değişim
şehrimizin iktisadi dengesini olumsuz etkilemiştir. Sosyoekonomik
Gelişmişlik Endeksi hesaplanırken ilin demografik özellikleri,
nüfus yoğunluğu ve net göç hızı önemli göstergelerdir. 2011
yılındaki nüfus durumu ile 2019 yılındaki durum
arasında olağanüstü farklar bulunmaktadır. Bu göstergelerden 2019
yılı itibarıyla Suriyeli sığınmacıların
nüfus ve istihdam oranı içindeki payı ve kayıt
dışı istihdam sorunları dikkate
alındığında bu konuda 2011 yılındaki
koşulların çoktan aşılmış olduğu açıkça
gözükmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu örnekleri çoğaltabileceğimiz
61 gösterge kullanılarak yapılan Sosyoekonomik Gelişmişlik
Endeksi ve buna bağlı olarak hazırlanan 6 farklı
teşvik bölgesinin 2019 yılı itibarıyla Gaziantep için
geçerliliği tartışmalı hâle gelmiştir.
Dolayısıyla Suriyeli sığınmacının
varlığını da dikkate alarak Gaziantepin teşvik
bölgeleri sıralaması dışında istisna teşviklere
ihtiyacı olduğu inkâr edilemeyecek bir gerçektir. Aynı
problemleri yaşayan komşu illerin farklı
değerlendirilmeleri ve daha geniş kapsamda teşviklerden
yararlanmasına rağmen sosyoekonomik gelişmişliği
nedeniyle âdeta cezalandırılan Gaziantepin
varlığının Türkiye açısından bir kayıp
olduğu kabul edilmelidir. Teşvik sistemi, ileride olanı geriye
düşürmek için değil ileride olanın mevcut durumunun devam
ettirilebilmesi için kullanılmalıdır. Bu kapsamda Gaziantepteki
işletmelerin ve iş insanlarının taleplerini dikkate alarak
istisnai bir teşvik paketinin hazırlanmasına şiddetle
ihtiyaç duyulmaktadır.
Sayın milletvekilleri, başta Gaziantep
olmak üzere Türkiyenin birçok il ve ilçesinde yaklaşık 200 bin
kişinin ekmek kapısı olan Antep fıstığı,
tarımsal ürün destekleme programının dışında
bırakılmıştır. Üreticiler ve bu alanda faaliyet
gösteren işletmeler ekonomik açıdan zorluklar yaşamaktadır.
Sektörün başlıca meseleleri arasında yer alan kayıt
dışılık, fiyat istikrarsızlığı, üretim
ve pazarlamada yaşanan teknik sorunlar Antep
fıstığının geleceği açısından büyük
sorun teşkil etmektedir. Bu sebeple fındıkta olduğu gibi
dekar başına 160 TL alan bazlı gelir desteğini veya kilo başına
2 TL ürün desteğini hak etmektedir. Kaldı ki ürüne prim desteği
neticesinde kayıt dışılığın ortadan
kalkmasıyla devletimiz, yaptığı harcamaların
karşılığını stopaj ve BAĞ-KUR primleri
üzerinden fazlasıyla alabilmektedir. Birçok ürüne devlet teşvik vermektedir.
Türkiyenin bir markası hâline gelen Antep fıstığına
teşviğin verilmemesi sektörün sorunlarını çözümsüz
bırakmakta ve Türk ekonomisine de büyük zararlar vermektedir.
Gaziantep gibi gazi olan Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ebrü Günay, Mardin Milletvekili. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; TÜİK, Türkiye genelinde
işsizlik rakamlarının temmuz-ağustos-eylül
aylarını kapsayan ağustos döneminde yüzde 14e yükseldiğini
açıklamıştır. Bu da işsiz sayısında geçen
yıla oranla 980 bin kişilik bir artış olduğu anlamına
gelmektedir. Böylece işsiz sayısı 4 milyon 650 bin kişi
olmuştur. Bu işsizlik oranları yaşamakta olduğumuz
ekonomik krizin göstergesidir, dibe vurmadır.
Bu yeni sistemde istikrar kalıcı hâle
gelecek, hızlı karar, gecikmeyen icraat ve etkili ekonomik büyüme
ivme kazanacaktır. denilerek girilen başkanlık sistemiyle,
aslında ekonomimiz son bir hızla dibe doğru ilerlemiştir.
Her alanda olduğu gibi işsizlik bile
Türkiyede eşitsiz dağılmış durumda. 2018
yılında yüzde 29,6yla en yüksek işsizlik oranı Van,
Bitlis, Muş ve Hakkâride görülmüştür. Yine 2018 TÜİK verilerine
göre en düşük gelir Van, Muş, Bitlis, Hakkâri, Mardin, Batman,
Şırnak, Siirt, Urfa ve Diyarbakır illerinde görülmüştür.
Elbette bunun bir rastlantı olmadığını biliyoruz.
Sosyolojik olarak Kürtler çok ciddi işsizlik, yoksulluk
yaşamaktadırlar. Halkın büyük bir kesimi en temel
ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda. Kürt
coğrafyası bu anlamda yoksulluk coğrafyasına
dönüştürülmüştür. İnsanın aklına, AKPnin iktidara
gelirken verdiği gelir dağılımındaki
adaletsizliği ortadan kaldırma, bölgedeki işsizlik ve
yoksulluğu sona erdirme vaatleri, şatafatlı projeler, proje açılışları
geliyor. Bugün geldiğimiz noktada ise gelir
dağılımındaki adaletsizlik Edirneden Karsa ilmek ilmek
yol olur hatta uzar da uzar, sonu gelmez.
Güvenlik meselesinde hızlı, seri
işleyen mekanizma, örneğin mesele bir hastane açmak olduğunda
süreyi on yıla kadar uzatabiliyor. Bir büyükşehir olan Mardinin hâlâ
bir araştırma hastanesi yok mesela. Yatırım yapma konusunda
her zaman isteksiz olan iktidarlar mesele cezaevi açmak olduğunda, yüksek
yüksek güvenlikli cezaevleri ve kampüsleri çok hızlıca açabilmiş
durumdalar.
Trajikomik bir örnek vereyim: Erciş Şeker
Fabrikasının temeli 1964te atılmış ancak
açılışı 1989da yapılmıştır.
Fabrikanın temelinin atıldığı gün görevlendirilen
bekçi, fabrikanın açılışının
yapıldığı yıl emekli olmuştur. Yani aslında,
bekçi yirmi beş yıl boyunca bir temeli korumuştur, sağ
olsun.
Yapılan hiçbir yatırım olmadı
mı? Elbette oldu. Örneğin GAP bu konuda önemli bir adımdı.
Ancak istatistiklere baktığımızda GAP, Türkiye
sıralamasında daha çok gerilemiş ve bölge ile iller arasındaki
gelişmişlik farkını giderme hedefi tam tersine
dönüşmüştür. GAPla hissedilir oranda iş alanları
yaratılmamış, işsizlikte artış olmuştur. Bir
de Ilısu Barajı var ki yatırım denilerek tarihin yok
edildiği, Hasankeyfin tarumar edildiği bir yıkım projesine
dönüşmüştür.
Değerli milletvekilleri, yerel demokrasinin
gelişip uygulandığı temel mekanizma belediyeler ve belediye
meclisleridir. Bir kenti yönetecek, bir kent hakkında kararlar alacak ve
daha önemlisi, bunu Meclis kararıyla işletecek yegâne alandır
belediyeler ama maalesef ki kayyum rejimi bu alana da doğrudan müdahale
ediyor. Nasıl mı? İllerde merkezî hükûmeti temsilen bulunan
valiler, mülki amirler olarak idari alanlarda son derece söz sahibiler; birçok
konuda karar alma, yasaklama yetkilerine sahipler; öyle ki yasaları dahi
görmezden gelecek kadar yetkililer. Mesela, 2911 sayılı Yasaya
rağmen gösteri ve yürüyüşleri önceden izne tabi tutacak kadar
yetkililer; canlarının istediğine göre, keyiflerince, sürekli
yasaklayacak kadar yetkiye sahipler. Aynı valileri, yetmiyor, bir de
kayyum olarak atıyorsunuz. Bu kayyum valiler, vatandaşların oy
vererek seçtiği makamları gasbedip bir kentin yol, su, imar gibi
insanların hayatlarına doğrudan etki edecek alanlar
hakkında tek başlarına karar alma yetkilerine sahip oluyorlar.
Kayyum valilerin o gasbettikleri belediye makamlarına gelince
yaptıkları ilk iş belediye meclislerini lağvetmek oluyor.
Dolayısıyla vatandaşın oy vererek seçtiği, kente dair
karar alma yetkisiyle yetkilendirdikleri meclisleri feshediyorlar ve daha
önemlisi, kendilerini denetleyecek denetleme mekanizmasını ortadan
kaldırıyorlar. Belediyelerimize kayyum atanmasıyla birlikte
kayyumların belediye meclislerini feshetmeleri sonucunda, yerel karar alma
organları olan belediye meclislerimiz işlevsizleştirilmiş,
belediye meclis üyelerinin iradeleri gasbedilmiştir; yetmemiş,
belediyelerin AKPde olduğu birçok yerde belediye meclis üyelerimize dahi
kayyum atanmıştır. Bu durumda, belediye meclislerimizde sadece
HDPli üyelerin değil, diğer partilerden seçilen meclis üyelerinin de
iradesi aslında yok sayılıyor. Şu ana kadar toplamda 493
belediye meclis üyesinin iradesi gasbedilmiştir. Yani aslında, bu
durumda, kayyum atanan her ilde bir merkezî tek adamlık sistemi oluşuyor
ki bu da valide vücut buluyor.
Değerli arkadaşlar, Diyarbakırda 91,
Vanda 70, Mardinde 53 belediye meclis üyemiz şu an görev yapamıyor.
Ben, daha detaylandırıp Mardinden size örnek vereyim: Mardin
Büyükşehir Belediyesi 484.657 seçmen oy kullanarak seçildi, 53 belediye
meclis üyesi seçildi; bu üyelerden 32si HDPli, 20si AKPli, 1i Saadet
Partili. Aslında, bunlar 484.657 seçmenin temsilcisi durumundaydılar
ama maalesef bu meclis şu an toplanamıyor ve Mardindeki halkın
seçme hakkı gasbedilmiş durumda. Öyle ki Mardin Büyükşehir Belediyesinin
internet sitesine girdiğinizde, sayfada kayyumdan başka kimsenin
fotoğrafı yok; onu geçtim, seçilmiş belediye meclis üyelerinin
isimleri, resimleri, sayıları dahi yok.
Kayyum uygulaması açıkça Anayasaya
aykırılık teşkil eder ki bu uygulama anayasal bir suç.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Anayasaya göre...
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Anayasanın 127nci
maddesi çok açık hüküm ifade ediyor.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Son
fıkra
EBRÜ GÜNAY (Devamla) Mahallî idarelerin
seçilmiş organlarının, sadece görevleriyle ilgili bir suç
sebebiyle haklarında soruşturma ve kovuşturma açılması
hâlinde geçici bir tedbir olarak görevden
uzaklaştırılabileceği düzenlenmiştir. Kısaca,
görevden uzaklaştırma için belediye başkanı hakkında
öncelikle bir soruşturma veya kovuşturma açılmalı ve bu
soruşturma veya kovuşturma, göreviyle ilgili bir suç nedeniyle
açılmış bulunmalıdır. Bu hâlde bile görevden
uzaklaştırma tedbirine başvurulması zorunlu değildir,
ihtiyaridir.
2016 yılından beri devam eden kayyum
atamaları, Kürtlerin yerel deneyimlerine, kazanımlarına ve
pratiklerine büyük bir siyasi darbedir. Kayyum atamalarına bağlı
olarak, 15 bine yakın işçi ve memur, 300e yakın muhtar ihraç
edilmiştir. Belediye eş başkanlarımız, yüzlerce meclis
üyemiz hepinizin bildiği gibi tutuklanmıştır. Hepinizin
bildiği ama kulaklarınızı kapadığınız
gerçek şu ki kayyumlar lüks, israf ve yoksulluğun temsili olmuş
durumdalar; özel banyolardan at çiftliklerine, fincan takımlarından
kadayıflara ve çerezlere milyonlarca lira harcamışlar. Mardin Büyükşehir
Belediyesine atanan kayyum ilk dönemde, Mardinde 1 milyar TL borç
bırakmıştır; bakanlara 600 bin TL tutarında telkâri
gümüş hediye etmiştir; kuruyemiş ve kahve alımı için
164.550 TL harcamıştır. 6 milyon geliri olan MARSU 620 milyon TL
borçlandırılmıştır. Kamuoyuna yansımış
bunlar; faturalar, belgeler orada duruyor.
Bugün, iki gündür basında
tartışılan bir konuyu hatırlatmak istiyorum:
Kızıltepe Belediyesine atanan kayyum Kızıltepe
Belediyespora yapılan yardımı kesiyor ve gerekçe şu:
Sporcular, PKK dağ kadrosundadır. Yani, aslında bahane
bulmakta, yaratmakta sınır tanımıyor artık kayyumlar
çünkü amaç, vatandaşın sosyal, kültürel, sporsal faaliyetlerini
engellemek ve bu gelirleri kendi yandaşlarına vermektir; başka
bir izahatı yok bunun.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
günlerde Altın Kentler Platformu tarafından düzenlenen Altın
Şehir Ödüllerinde, tüm bu borçlanmayı yapan, Mardinde 2 TL olan
içme suyunun litresini 6,25 TLye çıkaran, elektriklerin ve suyun sürekli
kesilmesine sebep olan, işlek caddeleri güvenlik gerekçesiyle kapatan ve
esnafın iş yapmasını engelleyen Vali kayyum Mustafa
Yamanı yılın valisi seçmiştir. Açıkçası, bize
göre de yılın en başarılı valisi çünkü bu kadar borcu
ve israfı yapmak için özel bir çaba gerekiyor, özel bir çalışma
azmi gerekiyor! Vali bunları iyi yapmış! Ben de buradan
kendisini kutluyorum bu konuda!
Değerli arkadaşlar, kayyum, Türkiyede
demokrasinin ayaklar altına alındığının
açık, net göstergesi ve sistematik bir hâlidir. Bugün, Türkiye, tek
partili döneminin dahi gerisine gidilmiş bir dönemi yaşamakta. Söz
konusu Kürtler olunca kendi kanunlarımızı bile çiğneyen bir
iktidar gerçekliği var. Egemenliğin kayıtsız
şartsız milletin olduğu Türkiyede söz konusu Kürtler
olduğunda şartlar, amalar fakatlar devreye girer ki bu bize
kazandırmaz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Muharrem Erkek, Çanakkale Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM ERKEK (Çanakkale) -
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dün gece geç saatlerde, saat iki buçuk üç
sularında, Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur Bayraktutan,
Amerikan Kongresinde alınan kararlarla ilgili Sayın Fuat Oktaya
önemli bir soru sordu, üzüldüğü için sordu. Fuat Oktay, çok soyut cevaplar
verdiği gibi Siz beni sınava çekecek, siz bana soru sorabilecek bir
kişi değilsiniz. dedi, bir milletvekiline.
MELİHA AKYOL (Yalova) Yok be!
MUHARREM ERKEK (Devamla) Evet, aynen öyle söyledi.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Halt etmiş, halt
etmiş!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Muhatabım
değil
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Tutanaklar var
bende.
BAŞKAN Arkadaşlar, yavaş biraz
lütfen.
MUHARREM ERKEK (Devamla) Sayın Fuat Oktay,
Cumhurbaşkanı tarafından atanmış en üst düzey kamu
görevlisi, yürütmeyi temsil ediyor. Yasama organı üyesi olarak biz
milletvekilleri, yürütmeye sınav da yapabiliriz, soru da sorabiliriz, en
ağır eleştirileri de yapabiliriz, sorgulayabiliriz de. Kuvvetler
ayrılığının olduğu sistemlerde tabii bu mümkün
ama Sayın Oktay haklı, atanmış en üst düzey kamu görevlisi
olarak yürütmeyi temsilen, Sayın Cumhurbaşkanı da bu Mecliste
1inci partinin Genel Başkanı, partisi, onun talimatları dışında
hareket edebilir mi, mümkün mü, partisinin Genel Başkanı. Yani
bütçeyi yürütme sunuyor, yürütme onaylıyor, Fuat Oktay, onun için rahat.
Niye hesap versin ki Meclise, milletvekillerine; niye muhatap alsın ki?
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Fuat Oktayın ve bazı bakanların buradan Meclise,
milletvekillerine, muhalefete parmak sallayarak konuşmalarını
gördük. Muhalefeti eleştirdiler sürekli. Muhalefet yönetmiyor, Türkiyeyi
değerli milletvekilleri. Türkiyenin yaşadığı bu
acılardan kim sorumlu? Sayın Fuat Oktayın, yürütmenin buraya
gelip özür dilemesi lazım milletten, özür dilemesi lazım.
Bakın, dün Çorumda 2 genç insan işsizlik
sebebiyle intihar etti; biri 29 yaşında, biri 33 yaşında.
Kızıyla eşini, babasına teslim edip evde kendisini
asıyor. Neden? Bir de not yazmış Kızım seni çok seviyorum.
Özür dilerim. diye. Sizin gelip burada, milletten özür dilemeniz lazım,
özür dilemeniz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) İnsanlar yaşamlarına son veriyor,
aileleriyle birlikte, bunun sorumlusu kim? Muhalefet mi? Bunun sorumlusu kim,
Türkiyeyi kim yönetiyor?
Çorlu tren kazasını takip edin, yürütme
olarak. 4 gariban sanık olmuş orada, gerçek sorumlular nerede? O
hayatını kaybeden 25 kişinin ailelerinden, yaralananlardan özür
dileyin. Özür dileyin, yürütme olarak, hükûmet olarak. Bir dede,
çığlık içerisinde anlattı, dinleyin onu lütfen: Sayın
Cumhurbaşkanı torununu kucağına alıp sevebiliyor.
Benim torunumu ikiye yarılmış, çuval gibi diktiler. dedi.
Dinlediniz mi onları mahkemede? Özür dileyin bu insanlardan, Adalet
bekliyor o. dedi, Adalet. Niye gerçek sorumlular orada sanık
değil? Neden, neden? Çünkü, adaleti çürüttünüz. Devletin temeli olan
adaleti çürüttünüz.
Atanamayan öğretmenlerden özür dileyin,
işsizlerden, asgari ücretle çalışanlardan özür dileyin hükûmet
olarak burada muhalefete parmak sallayacağınıza; sizin göreviniz
bu. Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdınız, genç işsizlik
eylül ayında yüzde 27; 1 milyon 250 bin üniversite mezunu işsiz. Bu
tabloyu yaratan kim değerli milletvekilleri, bu tabloyu yaratan kim? Siz
ne yapıyorsunuz?
Şimdi, Ziraat Bankası yandaş bir
simit şirketinin yüzde 51 hissesini alıyor; 500 milyon dolar,
milletin parası. Siz herhâlde simitçiler ile çiftçileri
karıştırdınız. Ziraat Bankasının görevi
çiftçiyi kurtarmak, simitçiyi değil; çiftçiyi kurtarmak, çiftçiye destek
vermek. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, çiftçi elektrik
borcunu ödeyemediği için cezaevine giriyor, borç batağında, icra
dosyaları var. 17-25 Aralık haftasındayız. Ziraat
Bankasının görevi çiftçi için çalışmak, Halk
Bankasının görevi de esnaf için çalışmak değerli milletvekilleri;
yandaş şirketleri kurtarmak değil, enerji ve inşaat
sektörüne batık krediler vermek değil. BDDKnin bankalara
yazdığı yazıyı biliyorsunuz; 46 milyar lira -eski
parayla 46 katrilyon- kredi enerji ve inşaat sektöründe battı. Kimin
parası bunlar? Kamu bankalarından siz kimin parasını
aktarıyorsunuz bu şirketlere? Milletin parasını.
Bunları anlatın siz yürütme olarak, Hükûmet olarak bunların
hesabını verin Parlamentoya.
Bütçe; hani bütçeyi konuşuyoruz ya, asgari
ücretlinin bütçesine bakalım: Brüt ücret 2.558 lira, değil mi? 2.558
lira. Tam 538 lira vergi kesiyorsunuz asgari ücretliden, 538 lira; yüzde 20nin
üzerinde. Doğrudan kesiliyor, ne kalıyor? 2.020 lira. 8 milyon asgari
ücretliden özür dileyin ya, özür dileyin çünkü açlık
sınırının altında yaşıyorlar, açlık
sınırının. Ev kirası, çocuğunu nasıl
okutacak
Kırmızı et girmiyor evlere, kırmızı et.
Her 3 çocuktan 1i şiddetli yoksulluk çekiyor. Ya, bunları anlatın
muhalefete bağıracağınıza. Nasıl bir yürütme,
nasıl bir Hükûmet bu anlamak mümkün değil? Pırlantadan,
elmastan, yattan vergi almayanlar asgari ücretten yüzde 20 vergi alıyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Ne güzel ya, ne güzel Hükûmet!
Bu memlekette, çalışanların yüzde 40ı asgari ücretli ya da
asgari ücretin altında ücret alıyor değerli milletvekilleri;
milyonlarca aile açlık ve yoksulluk sınırı altında
yaşıyor, bunları çözmemiz lazım. Ama tabii, Fuat Oktay da
herhâlde sarayda çalışa çalışa -bu, sarayın bir
özelliği herhâlde- bir kibir abidesi olmuş. Ya, 1.100 odalı
sarayda oturanlar 1 göz odada oturan garibanın derdini çözebilir mi?
Mesele bu. Sarayda çalışanlar da bir kibir abidesi oluşmuş,
yalnızca damatta değil. Parlamentoya verilen cevaba bakın: Sen
benim muhatabım değilsin. Ama bütün bunların sorumlusu, sistem.
Çünkü 16 Nisan 2017 tarihinde biz parlamenter sistemden başkanlık
sistemine geçmedik, monokrasiye geçtik. Hani diyorsunuz ya, bu sistemi övenler
Bu sisteme geçmeden önce 16ıncı büyük ekonomiydik.
16ıncı büyük ekonomi. Şimdi 19uncu büyük ekonomiyiz, G20den
düşeceğiz. Bu gerçekleri lütfen görün.
Ethem Sancak televizyonda -çok konuşulduğu
için giriyorum bu konulara, Mecliste de çok konuşuluyor- diyor ki, aynen
böyle: TMSFden, devletten 200 milyon dolara aldım BMCyi -kendi
anlatıyor, daha geçen gün- yarısını 300 milyon dolara
Katarlılara sattım. Şimdi de yirmi beş
yıllığına o Tank Palet Fabrikasının
işletmesini devraldık. İhale nerede? Devlete ne kadar ödenecek?
Hiç bunlar yok.
NECİP NASIR (İzmir)
Çarpıtıyorsun.
MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bu nasıl bir sistem;
nasıl bir sistem bu? Şimdi, Katarlılar işin içinde, Katar
ailesi nerede? Doğu Akdenizde bizim karşımızda.
Katarı -Katar ciddi bir devlet değil- emir ve ailesi yönetiyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdenizde
araştırma yaptırdığı şirketlerin
ortağı Katar ailesi. Siz onlara peşkeş çekiyorsunuz, vatan
topraklarını, silah fabrikasını. Olur mu hiç böyle bir
şey değerli milletvekilleri?
Başka bir şey söyleyeyim: Soruyoruz ya, bu
yatırımların maliyetleri neyse Meclise hesap verin, kimse
vermiyor. Ama ulaştırma uzmanlarının
hazırladığı raporlardan çıkardık. Bir tane örnek
vereceğim: Üçüncü köprünün maliyeti, 127 kilometre yolla birlikte, 2,3
milyar dolar. Bizim rakamlarımız değil bunlar, uzmanların rakamları;
2,3 milyar dolar. 2026da konsorsiyuma ödenecek para ne kadar? Geçiş
ücreti, artı, garantiler dâhil 10 milyar dolar; 2026da 10 milyar dolar.
Böyle bir kazanç nerede var? Nerede var böyle bir keyfîlik, hukuksuzluk?
Milletin parası çünkü. 140 bin geçecek. demişsiniz, 40 bin geçiyor.
Millet ödüyor, millet yüzde 75ini neredeyse. Siz bütçeden milletin
parasını nasıl dağıtıyorsunuz yandaşlara?
Nasıl yapabiliyorsunuz? Nasıl vicdanınız rahat? Böyle bir
şey olabilir mi?
Son kez Kanal İstanbula değineceğim,
Çevre ve Şehircilik Bakanı da burada. Başvuru
aşamasında basına da yansıdı, dosyaya sunulan raporlar
var. Devlet Hava Meydanları İşletmesinin raporu Bu proje
olamaz. diyor Yeni İstanbul Havalimanı kullanılamaz hâle
gelir. diyor; raporda var, yazılı. Sonra tabii, bu raporlar
değiştirildi, değiştirildi. Baskıya bakın
bürokrasinin üzerindeki! Daha sonra, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı -o zaman adı Orman ve Su İşleri
Bakanlığı- 20 Nisan 2018de başvuru dosyasına
sunmuş, diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın
MUHARREM ERKEK (Devamla) Terkos Gölü,
Yıldız Dağlarından gelen sular, ondan sonra Sazlıdere
Barajı; toplam 427 milyon metreküp içme suyu elden çıkacak. diyor ve
Yakınlarda da başka içme suyu kaynağımız yok. diyor.
Belki siz çok mutlu olursunuz tabii içme suyu kalmazsa, İstanbulu
İmamoğlu yönettiği için.
Ya, bir referandum yapın; açık, demokratik
olun; bakalım, İstanbul bunu istiyor mu istemiyor mu?
Bu raporlar nasıl değiştirildi? Hangi
baskılarla değiştirildi? Bu bürokratlara ne oldu? Size
raporları vereyim okuyun; devletin bakanlıklarının,
uzmanlarının raporları. Nasıl değiştirildi
bunlar? Şimdi ÇED süreci devam ediyor.
Sayın Bakan, Kaz Dağları
çığlık atıyor, Balıkesir ve Çanakkalede siyanürlü
altın madenciliği ve termik santrallere Dur! deyin.
Çığlık atıyor Kaz Dağları; bütün dünya duydu, bu
iktidar duymuyor. Ya, bu siyanürden kurtarın şu doğayı ama
en önemlisi, siz bu memlekette adalete siyanür içirttiniz, adalete! (CHP
sıralarından alkışlar) Asıl sorun bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erkek, teşekkür
ediyorum.
MUHARREM ERKEK (Devamla) Tamamlıyorum,
bitirdim zaten.
Bütçenin 2/3ü dolaylı vergi, 139 milyar
2020de faiz ödemesi var, faiz. Onun için bu bütçe halkın bütçesi
değil. Onun için bu bütçeye hayır diyeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun lütfen.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkekin 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın sözlerinin bağlamından
koparıldığına ve tam demokrasiye geçildiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim, Sayın Başkanım.
Şimdi deveye sormuşlar: Niye boynun
eğri? Nerem doğru ki! demiş. Ben neresini düzelteyim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tam size göre.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çünkü 7-8 başlık altında birçok gerçek
dışı beyanda bulunuldu
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Hepsi gerçek Sayın
Grup Başkan Vekili, hepsi gerçek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Ancak burada en önemlisi, Vatan topraklarını
ve silah fabrikalarını peşkeş çekiyorsunuz. ithamında
bulunuldu.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Hepsinin belgelerini
verebilirim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Vatan topraklarını ve silah
fabrikalarını peşkeş çekiyorsunuz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Evet.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, bu külliyen iftiradır, bunu aynen iade
ediyorum, aynen.
Sonuç itibarıyla, Fuat Oktay Beyle ilgili de
söylenen sözler bağlamından kopartılarak sunulmuştur. Fuat
Oktay Beyin söylediklerine, tutanaklarına hep beraber bakabiliriz, böyle
bir şey söz konusu değildir. Sonuçta, bağlamından
kopartılarak Fuat Oktaya yamanmaya çalışılan şey
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
kendi arzu ettikleri sözleri söyleyebilmek için ancak
bir gerekçe teşkil etmek üzere uydurulmuş sözlerdir. Yürütmeye siyasi
olarak eleştiri getirenler, yürütmenin de siyasi cevaplarına muhatap
olurlar. Demokrasiden niye kaçıyorsunuz? Çıkarsınız sizde
kendi kanaatlerinizi, kendi düşüncelerinizi ortaya koyarsınız.
Bunun dışında Ziraat Bankamız
çiftçilere, Halk Bankamız esnaflarımıza yürekten
çalışıyor, gönülden çalışıyor, onların
hayatlarını kolaylaştırmak için çalışıyor.
Sistemle ilgili de monokrasiye değil, egemenliğin kayıtsız
şartsız millete ait olduğu sisteme, tam demokrasiye
geçilmiştir, doğrudan demokrasiye geçilmiştir. Bu sistemde
bundan sonra yürütmeyi de yasamayı da doğrudan belirleyen millet
olacaktır, vesayet odaklarına paydos denilmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, şahsı
adına
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Müsaade ederseniz,
konuşmacıya, Grup Başkan Vekiline cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Bir şey söylemedi Sayın Grup
Başkan Vekili ama
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bize söyledikleri
gerçekten ağır geliyor, tabii siz nasıl değerlendirirsiniz
bilmiyorum.
BAŞKAN Bilmiyorum
Söylenenleri iade ediyorum. dedi sadece,
başka bir şey söylemedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşmada bulunmadım.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Daha ne desin
Başkanım.
BAŞKAN Yani çok kötü şeyler mi söyledi o
zaman Sayın Erkek?
11.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, Yatırımların Proje Bazında
Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 80inci maddesine ve
Tank Palet Fabrikasıyla ilgili ihale yapılmadığına
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Grup Başkan Vekili konuşmasında diyor ki: Biz vatan
topraklarını peşkeş çekmedik. Bunu ilk defa Türkiye Büyük
Millet Meclisinde açıklıyorum. Eğer vatan topraklarını
peşkeş çekmedilerse, yüzleri birazcık kızaracaksa,
birazcık vicdanları varsa, böyle büyük sözler söyleyip de ahkâm
kesmiyorlarsa şuna cevap versinler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 31/12/1960,
çıkarttığınız yasa
Yatırımın Hazine
taşınmazı üzerinde yapılması hâlinde, belirlenecek
yatırımcı lehine doğrudan, hasılat payı
alınmaksızın, 49 yıl süreyle bedelsiz irtifak hakkı
tesisi veya kullanma izni verilmesine -burayı çok iyi dinleyin- ve
yatırımın tamamlanması ve öngörülen istihdamın 5
yıl sağlanması şartıyla -kırk dokuz
yıllığına verdiğimiz- Hazine arazisinin talep edilmesi
hâlinde bu kişiye bedelsiz verilmesine
diye kanun çıkartan
Türkiye'nin yüz karası iktidarısınız siz.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) 1960 diyorsun
ya!
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) 1960
diyorsun, 1960ta biz mi vardık?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, 2016
yılında çıkan yasa bu.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) 1960
diyorsun, doğru oku o zaman.
BAŞKAN Siz 31/12/1960 dediniz de kafalar
ondan karıştı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, 2016
yılında çıkan yasa.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) 1960 dedin
ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Okuyayım, bir daha
okuyayım.
BAŞKAN Yok, yok anlaşıldı.
Şimdi, siz buyurun Sayın
Akbaşoğlu
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir daha okuyayım.
Sayın Başkan, daha bitirmedim.
BAŞKAN Peki, Sayın Özkoç, buyurun
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi,
konuşmacı oradan diyor ki: Tank Paletle ilgili ihaleye girildi, 3
firma katıldı. Tank Paletle ilgili hiç ihale yapılmadı.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) İlk
satışta 3 defa. dedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bak, hiç ihale
yapılmadı.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Tank Paleti
demedim. TMSF, 3 kere ihaleye girdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir daha söylüyorum:
Tank Palet değil, yapılan ihale ALTAY tankıyla ilgilidir.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) TMSFnin
satışını dedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İşte, bak,
bilmeyince böyle oluyor.
Ethem Sancak akşam açıklıyor:
İhale yok, kiralama yok; buna biz niye para verelim? Zaten devlet bu
işin içerisinde. Devlet o işin içerisinde değil ama saray o
işin içerisinde, iki elini de bu işin ta dibine kadar sokmuş,
rant için yapmayacağı hiçbir şey yok. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet Sayın Akbaşoğlu
12.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, ALTAY tanklarının yapımıyla ilgili
bir süreç yaşandığına ve yabancı sermayenin
Türkiyenin hedefleri doğrultusunda kullanmasına mı, Almanya,
Amerika, İsrail ya da İngiltere yerine Katarın ortak
olmasına mı, OTOKAR firması ihaleyi alsaydı başka bir
şey mi söyleneceğini, tankların üretilmemesinin mi
istendiğini, teröristlerin yok edilmesine mi karşı
olunduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Defaatle, çeşitli devlet kademesindeki
yetkililer ve partimizin yetkilileri bu Arifiyedeki tankların
paletlerinin tamirinin yapıldığı fabrikayla ilgili
açıklamalarda bulundu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Doğru değil!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, bakın, iki şey bilinçli
olarak birbirine karıştırılıyor: Birincisi, ALTAY
tanklarının yapımıyla ilgili bir süreç yaşanıyor.
Türkiyenin millî, yüzde yüz yerli tanka ihtiyacı var. Leopard
tanklarını alıyorsunuz Almanyadan, diyor ki: Güneydoğuda
kullanamazsın bunu. Suriyeye göndermemelisiniz bunu vesaire. Kötü
komşu ev sahibi yaparmış ya, efendim, biz de bize
SİHAları vermeyen, İHAları vermeyenlerle ilgili
nasıl millî SİHAmızı, İHAmızı
yaptıysak aynı şekilde millî tank projemizi yapalım dedik
ve bununla ilgili bir süreç yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Daha önce OTOKAR isimli bir firma, 5 tane ALTAY
tankına ilişkin prototip üretti ve bunun
karşılığını da devlet kendilerine ödedi ve bu
nerede yapıldı? Sakarya Arifiyedeki tank paletlerinin tamir
edildiği fabrikanın alanında, orası kullanılarak
yapıldı. Daha sonra bu ALTAY tanklarının seri üretimine
ilişkin ihale açıldı; herkese açık, bütün dünyaya
açık, İhale Kanunu çerçevesinde. OTOKAR da BMC de başka bir
firma da bu ihaleye girdi. İhale Kanunu çerçevesinde en uygun fiyat
teklifini BMC verdiği için, hâliyle kanun gereğince bu ihale BMCde
kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 250 adet tankın, ALTAY tankının seri
üretimine ilişkin 3,5 milyar dolarlık bir ihaleydi bu, 3,5 milyar
dolar. BMCnin yüzde 49u Katarlı bir şirkete ait...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şirkete
değil, orduya ait.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...yüzde 51i de Türkiyeye ait, şirketle ilgili
durum bu. BMCnin yüzde 51i Türk; yüzde 49u Katar. Yönetim Türkiyede, Türk
özel şirketinde; bu, şirketi ilgilendiren bir boyut. Bunu kenara
koyalım; bir.
4046 sayılı bir Kanun var, bizim
çıkardığımız, Meclis iradesiyle
çıkardığımız yürürlükte olan bir kanun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu kanunun 2nci maddesinin (i) bendi diyor ki:
Özelleştirme hükmü çerçevesinde olan işletmeler eğer millî
güvenliği ve kamu yararını ilgilendiriyorsa devir
yapılabilir. İdare, kanuni hükme istinaden, bu 4046 sayılı
Kanunun 2nci maddesi gereğince, mülkiyeti devlette olmak üzere,
Arifiyedeki fabrikanın yüzde 100 mülkiyeti devlete ait olmak üzere bunu
bir devlet şirketine devretti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
toparlayalım lütfen.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Bu konuda Millî Savunma Bakanlığının tamamen yetkisi ve
denetimi içerisinde olmak üzere, evet, 3,5 milyar dolara alınan ALTAY
tanklarının, yeni bir fabrika inşa edilmek suretiyle zaman kaybı
olmadan bu fabrikada, devletin elinde bulunan bu mekânda -tıpkı
OTOKAR şirketi tarafından nasıl bu fabrikanın mahallî yeri
kullanıldıysa- bütün masrafları, yapılması gereken ne
varsa bu şirket tarafından yapılması ve devletin cebinden 1
kuruş çıkmaksızın yirmi beş yıl süreyle
buranın kullanılarak 250 tane ALTAY tankının
yapılması ve daha sonraki süreçlerde de bunun devam ettirilmesi;
millî ordumuza bu gücün, bu tankın temin edilerek verilmesi ve böylece
teröristlerin başının ezilmesine ilişkin devletimizin yapmış
olduğu muazzam bir hadisedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık teşekkür edelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir saniye, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz, Türkiyenin yabancı sermayeyi Türkiyenin
hedefleri doğrultusunda kullanmasına mı
karşısınız? Bir. Katar değil de Almanya, Amerika,
İsrail olsaydı, İngiltere olsaydı evet mi diyecektiniz?
OTOKAR firması alsaydı başka bir şey mi söyleyecektiniz?
Siz, tankların üretilmemesini mi istiyorsunuz? Siz, teröristlerin yok
edilmesine mi karşısınız? Neye
karşısınız?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi canım sende,
hadi be ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunların cevabını istiyorum sizden.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi
vereceğim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Vatanı yabancılara satıyorsunuz! Vatan satıyorsun!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sen kendini tarif ediyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar, bağırmadan
da müzakere edilebilir.
Sayın Özkoç, buyurun.
13.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasıdaki
bazı ifadelerine ve Tank Palet Fabrikasının hem Avrupada hem de
Türkiyede bir başka karşılığının
olmadığına, BMC şirketinin sahibi Ethem Sancakın
ifadelerine, ASFAT AŞnin tank paleti üretip yüzde 12 kâr koyarak Türk
ordusuna satarken Katar ordusunun yüzde 50 daha ucuza almasının
vatana ihanet olup olmadığını Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğluyla birlikte istenilen televizyon
kanalına çıkarak milletin karşısında
anlatacağına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Değerli
arkadaşlarım, önce, hatibin, Türkiye Cumhuriyetinin göz bebeği
olan, Avrupanın en büyük tank entegre tesisini şöyle ifade etmesine
şiddetle karşıyım, şöyle diyor: Sadece palet tamiri
yapan, palet üreten bir fabrikayı
diyor. Kendi ordusunun bir tesisini bu
kadar küçültücü şekilde, Katar ordusununsa bir şirketini övüne övüne
anlatan bir siyasetçiyle ilk defa karşı karşıya geliyorum,
ilk defa.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
cevabını verir bunun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aslında, bu Tank
Palet Fabrikası T1, T2 tanklarının ve M52 tanklarının
modernizasyonunu yapan bir fabrikadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu fabrika, aynı
zamanda, optik cihazların geliştirme ve imalatını yapan,
F-16nın camına varıncaya kadar yapan, önemli bir optik atölyesi
olan bir fabrikadır. Bu fabrikanın -50 milyonluk yatırım
diyorlar ya- sadece bir tezgâhı 50 milyon liradır, diğer
tezgâhlarının toplam tutarı 700 milyon liradır. Bu
fabrikanın hem Avrupada hem Türkiye'de karşılığı
yoktur. Amerikadaki karşılığının değeri, o
fabrikanın karşılığındaki bir fabrikanın
değeri en az 19 milyar Amerikan dolarından başlamaktadır.
Bir insanın, ilk önce, kendi askerî fabrikası için söylediği
sözlerden birazcık yüzü kızarır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O fabrikanın,
teröristlere karşı verilen mücadelede o tankları tamir eden,
paletleri yapan, modernizasyonunu gerçekleştiren ve FIRTINA obüslerini o
teröristlere karşı bire bir yapan işçi ve mühendisleri, bizim
Mehmetçikimizle beraber cephede onların yanında
savaşmışlardır. Siz onlara da hakaret eder bir
anlayışla burada konuşuyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir dakika efendim, çok
konuştular, ben de cevap veriyorum.
Birinci gerçek dışı beyanları
budur.
İkincisi: Bir insan bu kadar mı gerçeği
saptırır? BMC dediğiniz şirketin sahibi Ethem Sancak
aynen şöyle anlatıyor, diyor ki: Ben eski sosyalist, yeni Müslüman;
gittim Param yok Sayın Cumhurbaşkanım. dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben ne yapmak
istiyorum? Ben şunu yapmak istiyorum: Ben savunma sanayisine
gireceğim. dedim Evet. Sen bunun altından kalkabilir misin? diye
sordu bana, ben de dedim ki: Kalkarım ama bende para yok, Katarda gani
gani para var. Sen bir telefon et Katar Emirine, o da bana ortak olsun; bak,
ben bu işin altından nasıl kalkıyorum. Benim ricamı
kırmadı, Katar Emirini aradı. diyor. Katar Emirini arıyor,
Katar Emiri Katar ordusunun şirketini yani bizim Türkiye Cumhuriyetindeki
askerî fabrikalarımız gibi o ordunun şirketini BMCye ortak
ediyor yüzde; 49,9.
BAŞKAN BMCye mi, projeye mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) BMCye ortak ediyor.
Şimdi dinlerseniz gerçekten, gerçekleri tek tek öğreneceksiniz.
NECİP NASIR (İzmir) Siz
çarpıtıyorsunuz. Davet etsin, yüzüne karşı konuş,
çarpıtıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) BMCye ortak ediyor ama
yetiyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) BMC diyor ki: İyi
de efendim, benim tank yapacak arazim yok. O zaman sen hiç merak etme, ben
sana Karasuda 1,5 milyon metrekare bir araziyi bedava tahsis ediyorum. diyor.
İyi de efendim, bunun altyapısı var, ben buraya para
harcayamam. diyor. Savunma Bakanı Fikri Işık diyor ki hemen:
Sen merak etme, oraya 60 milyon liralık altyapı bedelini biz
vereceğiz. İyi de efendim, bana 500 bin metrekare daha yer
lazım orada. diyor. O zaman ben içinde 4 köyün de bulunduğu
alanın kamulaştırma bedellerini ödüyorum ve sana tahsis
ediyorum. diyor. Peki, bu tahsisi ettikten sonra az önce okuduğum bu
yasaya dayandırarak beş yıl sonra da buraya bu arazileri
bedelsiz olarak devir hakkını veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, böyle gidersek bu görüşmeler hiç bitmez.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İktidara
vereceğiniz söz kadar ben de söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bitiriyorum,
bitiriyorum.
BMCye böyle konduktan sonra
Ama ALTAY
tankını on sekiz ay içerisinde yapması gerekiyor ya şu anda
on üç ayı, on dört ayı bitti, şurada dört beş ay
kaldı. Fabrikası var mı, yok. Mühendisi var mı, yok.
İşçisi var mı, yok. Ne istiyor? Bana Tank Palet
Fabrikasını da ver. diyor. Tank Palet Fabrikasını bedelsiz,
ihale yapmadan verecekler, 1105 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararını
Cumhurbaşkanı çıkarıyor. Ama bunun yasal
olmadığını Cumhuriyet Halk Partisi söyleyince bu sefer 481
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, bu sefer 1105
sayılı Kararı çıkarıp ASFAT AŞ üzerinden bedelsiz
olarak BMC grubuna tahsis ediyor. Kaç paralık fabrika bu biliyor musunuz?
20 milyar dolarlık fabrikayı tahsis ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümleler lütfen
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kaç
yıllığına? Yirmi beş yıllığına
veriyor. Yirmi beş yıllığına verdikten sonra, bu
yeterli mi? Hayır, yeterli değil. Millî Savunma Bakanı diyor ki:
Oradaki işçilerin bütün özlük hakları ASFAT AŞye aittir.
Bütün özlük hakları ASFAT AŞye ait, tank palet üreten
fabrikanın işçisini alıyor, mühendisini alıyor, 700
milyonluk tezgâhlarını alıyor; 200 milyon liraya
aldığı ve 300 milyon liraya Katarlılara satıp hemen
kâr ettiği yerden bir de satış garantisi alıyor. Yani tank
paleti üretecek, yüzde 12 kâr koyacak, yüzde 12 Türk ordusuna satacak ama Katar
ordusu onu yüzde 50 daha ucuza alacak.
Şimdi, size soruyorum: Bu, vatana ihanet
değil de nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun adı
peşkeş değil de nedir?
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu sözlerimle -burada
yetmiyor vakit ama- Sayın Grup Başkan Vekili burada, istediği
televizyonda istediği kanalda yanına Millî Savunma Bakanını
da alıp gelsin, ben tek başıma çıkacağım, bu
milletin hakkını, hukukunu milletin karşısında
anlatacağım. (CHP sıralarından alkışlar)
NECİP NASIR (İzmir) Ethem Sancak burada
değil.
BAŞKAN Efendim?
NECİP NASIR (İzmir) İş
adamı Ethem Sancak burada değil, gıyabında
(CHP
sıralarından gürültüler)
SERKAN TOPAL (Hatay) Hadi oradan!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Hadi
oradan!
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri
SERKAN TOPAL (Hatay) Onu mu savunuyorsunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar
SERKAN TOPAL (Hatay) Ne söylediniz? Onu mu
savunuyorsunuz siz? Ethem Sancakı, o şerefsizi mi savunuyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Niye
bağırıyorsun ya? Serkan Bey, niye heyecanlanıyorsun?
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay)
Aşağılıktır o adam! Siz onu savunuyorsanız siz de
öylesiniz o zaman. (x)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri
SERKAN TOPAL (Hatay) Siz de öylesiniz o zaman!
BAŞKAN Serkan Bey, bakın
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Topal, heyecana gerek yok.
SERKAN TOPAL (Hatay) Siz onu savunuyorsanız
BAŞKAN Sayın Topal, bakın, bir Grup
Başkan Vekili ayakta konuşmak için çalışırken sizin bu
şekilde bağırmanız yanlış! Ya, burası kahve
mi böyle bağırıp çağırıyor, bu şekilde
Genel Kurula yakışıyor mu yaptığınız! (AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Ya, Sayın Genel
Başkana nasıl böyle söylersiniz?
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi
SERKAN TOPAL (Hatay) Bir Genel Başkana
nasıl böyle söylersiniz?
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, siz
buyurun lütfen.(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Değerli Başkanım... Bir saniye
arkadaşlar
14.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçla istenilen televizyon kanalında Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili meseleyi sonuna kadar konuşmaya hazır
olduğunu beyan ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Biraz evvel mevkidaşım CHP Grup
Başkan Vekili bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında,
benim sorularımın hiçbirine cevap vermedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hepsine verdim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbirine cevap vermedi.
Ondan sonra hem grubumuzla hem şahsımla
ilgili iftiralarda bulundu, gerçek dışı, yalan beyanlarda
bulundu. Dolayısıyla, bunlara cevap verme zarureti söz konusu oldu.
BAŞKAN Kürsüden mi vereceksiniz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Buradan cevap veriyorum, buradan cevap veriyorum.
Sonuç itibarıyla biz bunu defaatle
anlattık. Ana sınıfı seviyesinde de üniversite seviyesinde
de çeşitli kademelerdeki arkadaşlarımız, Sayın
Cumhurbaşkanımız, Millî Savunma Bakanımız, partideki
Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız, Genel Başkan
Yardımcılarımız bu konuyla ilgili detaylı
açıklamalarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Burada bir açıklama yapayım,
ondan sonra devam edin.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin; Grup
Başkan Vekilleri sataşma nedeniyle söz talep ettiklerinde kürsüden
söz hakkı tanıyarak iki dakikayla, 60a göre söz taleplerini de bir
dakikayla sınırlandıracağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Değerli Grup Başkan
Vekilleri, sataşma olduğunu düşünüp söz alırsanız
bundan sonra kürsüden vereceğim, iki dakikayla
sınırlayacağım; yerinizden de bu tartışmadan
sonraki söz taleplerinizi 60a göre birer dakikayla
sınırlayacağım yoksa biz başka türlü bu bütçe
görüşmelerini bugün tamamlayamayacağız. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
14.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçla istenilen televizyon kanalında Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili meseleyi sonuna kadar konuşmaya hazır
olduğunu beyan ettiğine ilişkin açıklaması (Devam)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben geçen haftaki nöbetimde
bu konuyla ilgili detaylı bir şekilde meselenin hakikatini, özünü
resmî olarak da tutanaklara geçirdim, oradan detayını
okuyabilirsiniz.
Bununla beraber, güya benim konuşmamda Katar
ordusunu övdüğüm, Türk ordusunu yerdiğim, fabrikayla ilgili de
farklı şeyler söylediğim iddia edildi. Tutanaklara
bakılabilir, Katar ordusu lafı, yan yana Katar ve ordu
lafı geçmedi, beraber bakabiliriz.
İkinci olarak, tabii, şuna hodri meydan
diyoruz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hodri meydan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teke tek; böyle biz fazla geliriz, merak etmeyin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Estağfurullah.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tabii yani teke tek. Arzu ettiğiniz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz fazla geliriz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamam, şöyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Arzu ettiğiniz
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Ama bir
saraya sor istersen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Bak, biz bağımsız karar veriyoruz özgür bir şekilde.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Belli,
belli!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hodri meydan.
diyoruz. Sorma ve sorulma vakitlerini geçirdik bak, doğrudan
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Saraya
ve Katar Emirlik Divanına bir sor, izin verecek mi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Öyle mi!
Evet, yanınıza bu arkadaşı da
alın. İkiniz beraber gelin, istediğiniz ortamda
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Birinci
dakika havlu atarsın, bak söyleyeyim, birinci dakika.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
istediğiniz televizyonda sizinle bu meseleyi sonuna
kadar konuşmaya var olduğumu beyan ediyorum. Sizden teklif
bekliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir saniye
BAŞKAN O zaman tartışmayı
kapatıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, bir saniye
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir konu daha var, onu da ifade ettikten sonra sözlerimi
bitireceğim.
BAŞKAN Ben de bitirir bitirmez ara
vereceğim. Sözlerinizi bitirmenizi bekliyorum. Tartışmayı
bitireceğim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Özkoça
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yalancı. dedi.
Yalancı. dediği için cevap vereceğim.
BAŞKAN Yalancı. mı dedi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, şöyle
BAŞKAN Peki, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söyledikleri yalan. dedim, İftira. dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söyledikleriniz yalan ve iftira. Siz Vatana ihanet
ediyorsunuz. dediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Doğru,
ediyorsunuz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hadi be!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) E, siz kendinizi tarif ediyorsunuz, vatana siz ihanet
ediyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Vatana ihanet
ediyorsunuz. Vatana ihanet edenlerle kol kola yürüyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz vatana ihanet ediyorsunuz, ihaneti siz
yapıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, vatana
ihanet edenlerle kol kola yürüyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tavır ve duruşlarınızla, ortaya
koyduğunuz yaklaşımlarla, Türkiyenin millî stratejisine, millî
hedeflerine ket vurmakla, engel olmakla siz vatana ihanet ediyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Vatanı
peşkeş çekerek
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şunu söyleyeyim: Biz ordu-millet bir ülkeyiz ve
milletiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hamaset yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla hakikat var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hamaset yok. Nutuk
atmıyorsun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tepeden tırnağa bütün vücudumuzda, bütün
yüreğimizde ve bütün ruhumuzda hissettiğimizi ifade ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir dakika
Yahya Kemalin ifadesiyle
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama artık
şiir okuma, şiir okuma! Gerçekleri...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türk ordusuna nasıl
baktığımızı ifade ediyorum: "Şu kopan
fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi/ Senin uğrunda ölen ordu, budur
yâ Rabbi. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar!)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın / Galib et,
çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ya Allah,
bismillah, Allahuekber!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, Türk ordusunun hep beraber millî
neferleriyiz ve biz dinimiz, devletimiz, vatanımız, milletimiz için
şehit olmayı en büyük rütbe ittihat edenleriz. [CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)] Bu,
tarih önünde de millet önünde de böyle biline. Vatana ihanet etmeyin!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim Yalancı
diyerek
BAŞKAN Efendim, yalan söylediğinizi
söyleyerek yalancılıkla sizi itham etti.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Muhtaç ettiniz bizi,
muhtaç! Katar Emirinin ailesine muhtaç ettiniz bizi, asıl mesele o!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Oradan, kürsüden
BAŞKAN Kürsüden, buyurun, iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Değerli
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Ethem Sancak adında bir
kişiye Türkiye Cumhuriyetinin Karasudaki 2 milyon metrekare arazisini
peşkeş çektiniz. Daha sonra, 2016daki bir yasayla beş yıl
sonra orayı bedelsiz olarak vermeyi de taahhüt ettiniz. O yetmedi, Tank
Palet Fabrikasını bedelsiz olarak Katar ordusuyla birlikte olan
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olay yoktur; başka bir ordunun
savunma sanayisine Türkiyenin savunma sanayisini teslim ettiniz.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Bedava mı yapıyorlar bu işi?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Beş kuruş
almadan, beş kuruş almadan Tank Palet Fabrikasını verdiniz.
Yatırım dediğiniz para 50 milyon dolar. 50 milyon doların
karşılığında -Tank Paletin sadece bir tezgâhı 50
milyon dolardır- orada 700 milyon dolarlık bir tezgâh vardır ve
siz onu da peşkeş çektiniz. Kaç yıllığına? Yirmi
beş yıllığına verdiniz. Yetmedi, Türk ordusunun
askerini verdiniz, işçisini verdiniz, mühendisini verdiniz.
Şimdi, bakın Sayın Başkan, hiç
sataşmam yok, hiçbir şey demiyorum ama sadece bir şey
söylüyorum: Gece yatarken rahat uyuyamazsınız, yaşarken
çocuklarınıza hesap veremezsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir şey söylemedi size.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söyledi, söyledi.
BAŞKAN Ne söyledi efendim?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ne söyledi: Sonuç itibarıyla Mülkiyetini
şuraya vereceksiniz, buraya vereceksiniz. diye birtakım ithamlarda
bulundu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, ithamlarda bulundu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de grubum adına aynı şekilde cevap
vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma değil
efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı şekilde, aynı şekilde
Benim
söylediklerimi farklılaştırarak, söylemediğim sözleri beyan
etti, ben de işin aslını anlatacağım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
söz vermiştiniz, sataşma değil.
BAŞKAN Tamam, yerinizden bir dakika söz
vereceğim Sayın Akbaşoğlu.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama sataşma var sonuç itibarıyla.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır efendim,
60a göre söz veriyor.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve millî tankı yaparak her
türlü teröristen başını ezeceklerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tutanakları inceleyeceğiz, biraz evvel CHP
Hatay Milletvekilinin söylediği bazı sözlerden bahsetti arkadaşlarımız.
Bakacağız, neyse tutanaklarla ilgili gereğinin
yapılmasını da sizlerden de istirham edeceğiz ve ilgili
şahsın da kendisiyle ilgili hukuki hakları mahfuzdur.
BAŞKAN Ben tutanakları istedim zaten,
bekliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim de onunla ilgili
mahfuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bununla beraber, Türkiye kalkınacak diye ödünüz
kopuyor ya, kalkınacak diye ödünüz kopuyor ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tabii, tabii. [CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar (!)]
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani sonuç itibarıyla millî tankımızı
size rağmen yapacağız ve Allahın izniyle her türlü
teröristin başını ezeceğiz. (CHP sıralarından
gürültüler)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Peşkeş
çekeceğiz. yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bundan başka çıkar yol yoktur. Bunun herkes
tarafından bilinmesini istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, rica ediyorum, milletvekili
arkadaşlarımız hatiplere, hele hele grup başkan vekillerine
müdahale etmesinler, rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam, hayhay.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahsı adına ilk söz, Aydın
Milletvekili Sayın Bekir Kuvvet Erimin.
Buyurun Sayın Erim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifiyle ilgili şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Faiz indirim sürecine ilişkin genel bir
değerlendirme yapacağım, vaktim kalırsa sizi biraz gerilere
götüreceğim. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, iktisadi faaliyet 2018
yılının ikinci çeyreğinden itibaren dengelenme sürecine
girdi. Geçen yılın ikinci yarısında yaşanan
dalgalanmanın ardından enflasyonist baskıları
sınırlamak, finansal dalgalanmanın reel sektöre etkilerini en
aza indirmek ve ekonomimizin yeniden sürdürülebilir büyüme patikasına
girmesini sağlamak için alınan politika tedbirleri sonucunda,
gayrisafi yurt içi hasılanın 2019 yılının ilk dokuz
aylık döneminde ılımlı bir toparlanma gözlemledik.
Dengelenme sürecinde net ihracatın büyümeye katkısı tarihsel
olarak en yüksek düzeylerine ulaştı ve dış dengedeki
belirgin iyileşmeye bağlı olarak on iki aylık birikimli
cari işlemler dengesi 2002 yılından bu yana ilk kez fazla verdi.
Son döneme ilişkin veriler ekonomideki
toparlanmanın devam ettiğine işaret ediyor. Öte yandan,
enflasyon tarafında geçen yılın ekim ayından itibaren ciddi
bir iyileşme görülüyor. Döviz kurunda dalgalanmaya bağlı olarak
geçtiğimiz ekim ayında yüzde 25in üzerine çıkan tüketici
enflasyonu 2019 yılının Kasım ayı itibariyle yüzde
10,6ya geriledi. Enflasyondaki bu hızlı düşüşte tüm
makroekonomik politikaların enflasyonla mücadeleye odaklı ve
koordineli bir şekilde belirlenmesi etkili oldu. Merkez Bankası,
döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon görünümüne olumsuz etkilerini
sınırlamak amacıyla geçen yılın eylül ayında
politika faizini yükseltti ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme
sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunacağı iletişimiyle
para politikası öngörülebilirliğini artırdı.
Yeni Ekonomik Program çerçevesinde sürdürülebilir
büyüme ve finansal istikrarın sağlanmasına yönelik olarak
uygulamaya konulan politikalar finansal piyasalardaki oynaklığın
ve belirsizliklerin azaltılmasında önemli rol oynadı. 2019 yılında
Türk lirasındaki istikrarlı seyrin yanı sıra, fiyatlanma
davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde gözlenen
iyileşme, gıda fiyatlarında arz koşullarına
bağlı olumlu görünüm ve ithalat fiyatlarındaki
ılımlı seyir, enflasyondaki düşüşü destekleyen
başlıca unsurlar oldu. Ayrıca, iç talep koşulları da
enflasyondaki düşüşe katkıda bulundu.
Enflasyon dinamiklerinde süregelen iyileşme,
2019 yılı Temmuz ayından itibaren para politikası faiz
indirimlerine olanak sağladı. Merkez Bankası, Temmuz-Aralık
döneminde enflasyon görünümündeki belirgin iyileşmeye bağlı
olarak politika faizinde toplam 1.200 baz puanlık indirim yaptı.
Böylece, politika faizi, yüzde 24ten yüzde 12ye gerilemiş oldu. Bu
dönemde, küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir ve küresel enflasyonun
düşük düzeyi, gelişmiş ülke merkez bankalarının para
politikalarını genişleyici yönde sürdüreceklerine dair
beklentileri güçlendirerek Türkiye gibi gelişen ülke finansal
varlıklarına yönelik talebi ve risk iştahını
destekledi. Yakın dönemde, küresel koşulların desteğine
ilave olarak izlenen politikaların makroekonomik göstergelerde
sağladığı iyileşmeyle ülke risk priminin
gerilediği ve Türk lirasının, istikrarlı seyrini
sürdürdüğünü görüyoruz.
Geldiğimiz noktada, güçlü politika
koordinasyonunun devamıyla enflasyon beklentilerinin iyileşmeye devam
edeceğini ve yıllık enflasyonun 2019 yılı YEP hedefi
olan yüzde 12nin de altına gerileyeceğini öngörüyoruz. 2020 sonunda,
yine YEP çerçevesinde belirlenen yüzde 8,5 hedefine ulaşıldıktan
sonra, orta vadede fiyat istikrarıyla uyumlu yüzde 5 nihai hedefine yaklaşılacaktır.
Faiz indirimleriyle birlikte kredi
kanalının artan desteğine ek olarak reel kurun düşük
seviyelerde seyrediyor olması, Türkiye'nin küresel ticaret pazarında
sahip olduğu rekabet gücünü destekliyor ve ekonomimizin daha dengeli ve
sürdürülebilir bir büyüme patikasına yönelmesinde önemli rol oynuyor.
Önümüzdeki dönemde, enflasyonda süregelen düşüş eğilimi ve
finansal koşullardaki iyileşmenin ekonomimizdeki toparlanmayı
desteklemeye devam edeceğini ifade edebiliriz.
Şimdi, biraz gerilere gidelim. 1983-2017: 37,6
-enflasyon oranı- 49, 68, 44, her yıl 30, 55, 75, 64, 60, 1994te
125, 76, 79, 99.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erim, sözlerinizi
tamamlayın.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) İş
hayatındaydık Ya, nasıl düşer, bu nasıl düşer?
diyorduk, Avrupada duruyordu. Nihayet, AK PARTİ Hükûmetimizle birlikte
29,75; 18,36; 9,73, 7,92, 9, 8 -küsurları saymıyorum- 10, 6, 6, 10, 6
ve böyle gitti 2018e kadar. İnşallah önümüzdeki günlerde de yine
devam edeceğiz tek haneli rakamlara. Bu, bir.
İkincisi: Bir şey yapılmadı.
Ne yapıldı? Her şeye itiraz, her şeye itiraz ama şu,
Sabuncubeli Tüneli; bu, Sabuncubeli virajlarındaki kaza. Herkesin
yüreği, bütün sürücülerin yüreği küt küt atıyordu Sabuncubeli
yokuşundan nasıl ineceğiz? diye. Ben ralliciyim, benim için
fark etmiyor; ben tünelden de on dakikada, virajdan da on dakikada geçiyorum
ama vatandaş, sürücü böyle demiyor. İşte, orada sık
sık ölümlü kazalarla karşılaşıyorduk; bu iş
çözüldü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ondan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sonrası kalmadı Sayın
Erim, süreniz doldu.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Osmangazi
Köprüsü niye yapıldı, nasıl yapıldı? Bakın,
Dönüş çilesi Ta Bursadan itibaren Yalovaya yaklaştıkça
Acaba nereden itibaren kuyruk başlıyor, nereden itibaren kuyruk
başlıyor? deniliyordu. Öbür tarafta da işte, Gebze
tarafında Nerede kuyruk başlıyor
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hiçbir değişiklik
yok, aynı çile yaşanıyor. Sayın Erim oradan geçmiyor
herhâlde.
BAŞKAN Sayın Akar, gelir gelmez
bağırmaya başladınız.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla)
İşte, bunları hepiniz yaşadınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onun dünyadan haberi yok,
dünyadan!
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Biraz da bir
kere olsun Allah razı olsun. deyin, bir kere olsun! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Allah
razı olsun!
BAŞKAN Sayın Erim, teşekkür
ediyorum.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Hemen bitiriyorum,
son
Şimdi, Fethiye Devlet Hastanesi, 28 Ocak 2000,
üç ay vadeli 51 milyon 550 bin; altı sıfır, altı
sıfırlı bu
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Erim.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Bir dakika,
şunu da göstereyim.
BAŞKAN Sayın Erimin mikrofonunu açalım
arkadaşlar, demin Hüseyin Bey sataşmıştı.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Yirmi sene
önce öğretmen arabası; bakın, yirmi sene sonra öğretmen
arabası, bak, şu öğretmen arabası. Konakta,
Kemeraltında işte yazın papaz eriği, Bursa şeftalisi,
kışın da Finike portakalı, bodrum mandalinası
satardı öğretmenlerimiz. Hayır. deyin, doğru
değilse; durum bu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Allah
razı olsun!
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Bütçemizin
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Hep birlikte
inşallah güzel günler bizim olacak.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, şahsı adına
ikinci söz talebi, İstanbul Milletvekili Sayın Erkan
Başın.
Buyurun.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu bütçe geçerse çok daha zor günler yaşayacak
çileli halkımızı saygıyla, sevgiyle yürekten
selamlıyorum.
Tabii, bu bütçeyi engelleyememiş olmanın
mahcubiyetiyle selamlarken, bu bütçenin, AKP iktidarı tarafından
hazırlanan son bütçe olması için de elimizden gelen her şeyi
yapacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, kısa bir sürede çok uzun rakamlar
üzerinde konuşma şansımız yok. Bu bütçede deniyor ki: 2020
yılında 138,9 milyar açık öngörüyoruz. Bütçe
açığı olacak. diyor.
Hemen bakalım, geçen yıl ne demiştik?
Geçen yıl, önümüze gelen bütçede denilmişti ki: 80 milyar açık
olacak. Ne oldu? Bir süre sonra damat Bakan 125 milyara bunu
yuvarlayalım. dedi, on bir aylık tablonun sonucunda gördüğümüz
şey, zaten 90 milyarı geçmiş durumdayız, muhtemelen o hesap
da uymayacak.
Bu, ne demek? Bu, şu demek... Bu bütçe,
aslında halka diyor ki: Biz hep beraber borçlanacağız.
Borçlandıktan sonra, doğal olarak -şirket gibi yönetiyorsunuz ya
memleketi- borçlanan bir şirket ne yapar? Daha çok borç alır, daha
çok vergi çıkarır, işsizliği artırır ve daha
fazla zamla bunları atlatmaya çalışır.
Şimdi, burada da sık sık önümüze
gelen bir laf var, deniliyor ki: Dünya, 5ten büyüktür. Gerçekten çok güzel
laf ama sadece laf. Çünkü bu bütçe diyor ki: Bizim beşli çete,
yandaş sermaye, o beşli çete, Türkiye'den büyüktür. diyor. Saray,
zaten bütün Türkiye'den büyük; onu biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, hani Allah razı
olsun. demiyorsunuz denildi ya, ben, dün çıkan şu haberle ilgili
Allah razı olsun. diyorum. Yani burada on gündür Bu bütçe, bir israf
bütçesidir. Bu bütçe, bir saray bütçesidir. Bu bütçe, yandaş
bütçesidir. diyorduk; bakın, dün çıkan haber -bugün Bakanlık da
yaptığı açıklamayla rakamları doğruladı- ne
yapmış Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı? 50
kişilik bir toplantıya 1 milyon 163 bin lira para harcamış!
Değerli arkadaşlar, bu, ne demek biliyor
musunuz? Bakın, öyle bir ülkedeyiz ki asgari ücret -yuvarlak
konuşalım- 2 bin lira; bu 1 milyon 163 bin lirayı 50 kişiye
böldüğünüzde kişi başı 24 bin lira çıkıyor. Yani
ne yapıyorsunuz? Siz 1 işçiye, hani günde on saat, on iki saat
alın teri dökerek, emek harcayarak karşılığında
maaş alan işçiye bir yılda verdiğiniz parayı, bir
toplantı için 1 insana veriyorsunuz; ondan sonra da adaletten söz
ediyorsunuz.
Bakın, ben açık söyleyeyim:
Cumhurbaşkanını
(AK PARTİ sıralarından Yalan,
yalan! sesi)
Bakanlık onayladı bugün.
Bakanlığın açıklaması var, sitesine girin, bakın.
Cumhurbaşkanının eşi,
kızları, çocukları siyaset yapabilir, ben buna inanıyorum,
hatta yapmalı; toplumsal sorumluluk üstlensin, hiç itirazım yok ama
kendi parasıyla yapsın, vatandaşın parasıyla
yapmasın. Yani bu habere, Bakanlığın buraya
ayırdığı bütçeyi Emine Hanımın himayesinde,
Sümeyye Hanımın katılımıyla, Esra Albayrakın
katılımıyla diye yazdığınız zaman bu,
doğru olmuyor. Siyaset yapsınlar tabii, toplumsal sorumluluğu
olan herkes yapsın.
Değerli arkadaşlarım, önce ben
şunu sormak istiyorum: Şimdi bu kadar para harcanıyor; peki bu
para, yüzde 70i işsiz olan genç kadınların istihdamı için
bir çare üretiyor mu? Yani bu memleketteki genç kadınların yüzde 70i
işsiz. Ben diyorum ki bu parayı buraya kullanalım. Ben diyorum
ki bu parayı, gelin, kadın cinayetlerini önlemek için kullanalım
ama gösteriş yapmak için kullanmayalım, şatafat için kullanmayalım,
kişisel PRlar için kullanmayalım.
Bakın, ben açık bir şey söyleyeyim:
Gerçekten bu ülkenin kurtuluşu kadın liderlerin
yaratılmasındadır. Keşke 50 değil, 500, 5 bin, 50 bin,
500 bin kadın lider yaratsanız ama parayla olmaz. Bakın, ben
Flormar direnişini hatırlatmak istiyorum burada. 3 kuruş
parayı kazanmak için yüzlerce kadın işçi, günlerce çadır
kurarak, direnerek orada bir kadın lider nasıl yaratılır
gösterdi. Bu, parayla olmuyor, mücadeleyle oluyor.
Değerli arkadaşlar, iddiamız şu,
diyoruz ki: Ortada bir saray hayatı var, bir de bu ülkenin en az yarısını
oluşturan emekçilere verilen asgari ücret var. Maşallah AKP
yöneticileri arasında pek çok matematik profesörü, iktisat profesörü
çıkıyorlar ve çeşitli hesaplar yapıyorlar, 2.020 lirayla ne
kadar güzel bir hayat yaşayabileceğimizi anlatıyorlar.
Açlık sınırının 2.076, yoksulluk
sınırının 7.180 lira olduğu bir ülkede
yaşıyoruz. Ben de diyorum ki: Böyle sihirbazlık
numaralarıyla Şu kadar simit, şu kadar kuru ekmek yersen; et
yerine bulgur yersen; yerin dibinde, bir oda bir salon evde 5 kişi
yaşarsan; aylık AKBİL bile kullanmadan, sabahın
karanlığında işe yürüyerek gidip gecenin
karanlığında yürüyerek gelirsen; çocuklarını okul
sonrası çalıştırırsan bu parayla ölmeden yaşıyorsun.
demek, en hafif tabiriyle terbiyesizliktir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baş, sözlerinizi
tamamlayın.
ERKAN BAŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Asgari ücretin kapsamında bir sorun var. Asgari
ücret, bitkisel yaşam ücreti değil arkadaşlar. Bakın,
buradan çok açık söylemek istiyorum, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi diyor ki: Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine,
insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve
gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve
elverişli bir ücrete hakkı vardır. İnsan Hakları
Beyannamesinin 25inci maddesini okumanızı öneriyorum; İnsan
Hakları Beyannamesinin 27nci maddesini okumanızı öneriyorum.
Bir karar verin, işçiler bitkisel hayatta
mı yaşayacaklar yoksa işçiler de sizin gözünüzde insan mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Baş, sözlerinizi
tamamlayın.
ERKAN BAŞ (Devamla) Bitiriyorum.
Biz diyoruz ki: İşçiler, en temel
açıdan bakarsak insandır ve bu bütçe
Bakın, çok ağır
bir eleştiri yapıyorum, çok net bir uyarıda bulunuyorum: Bu
bütçeye evet demek, insan hakları suçudur. Bu bütçeye evet demek,
insan haklarına aykırı faaliyetlerin devamına evet
demektir. Unutmayın, insanlığa karşı işlenen
suçlar zaman aşımına uğramaz ve mutlaka hesabını
verirsiniz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baş, teşekkür
ediyorum.
ERKAN BAŞ (Devamla) Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gruplar
adına ve şahıslar adına söz taleplerinin hepsi
karşılanmıştır.
Birleşime yirmi dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 14.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerinde soru-cevap işlemini
yapacağız.
Sayın Özdemir, buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Bakan, dünya ve özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin bütçe
görüşmelerinin ana tartışması, gelecek nesiller için
sürdürülebilir bir çevre, çevre politikaları ve özellikle iklim
değişimiyle mücadeleye sağlanan muazzam katkı. Bu ülkelerde
bütçe bu yönde hükûmetlerin uygulaması gereken öncelikli politikalara
adanmışken siz bütçe sunumunuzda bu konuyu geçiştirdiniz. Hatta
iktidarlarınız döneminde, bırakın iklim
değişimiyle mücadeleyi, birçok doğa tahribatı
sorunları da varken şimdi bir de Kanal İstanbul gibi, doğal
yaşama, su kaynaklarına, projenin güzergâhının deprem
bölgesi üzerinde yer almasına ilişkin risk, yaratacağı
tehditler
Bu yönde bilimsel, akademik çok ciddi bir tartışma var.
Yani bu konunun tartışılması dahi uygulanabilirliği
noktasında bir soru işareti yaratırken, popülist siyaseti bir
kenara bırakıp, Kanal İstanbul Projesiyle ilgili,
Bakanlığınızın, bu tartışılan
tehditler, riskler karşısında bilimsel raporu,
araştırması, incelemesi var mı, paylaşabilir misiniz?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, 2020 yılı bütçesinin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
İki sorum olacak. 2002 yılından
itibaren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğindeki AK PARTİ hükûmetleri olarak bugüne kadar
eğitimden sağlığa, istihdamdan sosyal hayata her alanda
engelli kardeşlerimizin yanında olduk, olmaya da devam ediyoruz. 2020
yılı bütçesinde engellilere yönelik verilen hizmetler nelerdir? Bu
kapsamda ne gibi harcamalar gerçekleştirilmektedir?
İkinci sorum şu: Tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de artan nüfus, değişen tüketim
alışkanlıkları ve sanayileşme nedeniyle en önemli
sorunlardan biri atık yönetimi olmuştur. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız etkin bir atık yönetimi için neler
yapmaktadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Elimde bir tutanak var;
tarih, 9 Ekim 2019; yer, Ordu merkez Altınordu Belediyesi şantiyesi.
Belediye temizlik ihalesindeki ağır yolsuzluk iddiaları üzerine
konu mahkemeye taşınıyor ve mahkeme heyeti, başta hâkim
olmak üzere, alanda incelemeye geliyor fakat kadın hâkimin alana girmesine
izin verilmiyor, mukavemet gösteriliyor ve bu durum bir tutanak altına
alınıp alandan ayrılmak zorunda kalınıyor.
Sayın milletvekilleri, şu kürsüden hepimiz
hukukun üstünlüğü diye yemin ederek görevimize başladık. Yani
hukukun üstünlüğü herkese geçerli de Altınordu Belediyesine geçerli
değil mi? Bu tutanağa imza atmaktan imtina eden alandaki belediye
zabıta görevlisi ve yine oradaki kendini polis olarak tanıtan
şahıs neden imtina etti? Temiz iş yapıyorsanız,
alengirli bir işiniz yoksa neden korkuyorsunuz? Doğru olan, dürüst
olan, adaletten korkar mı?
Sayın İçişleri Bakanı, bu
iş sizi sorumlu tutar, derhâl gereğini yapın.
Sayın Adalet Bakanı, bir şehrin
göbeğinde hem de bir kadın hâkime mukavemet edilip hukukun
işlemesine engel olunuyor, neden müdahale etmiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu...
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifinin hayırlı olmasını diliyorum.
Sorum Çevre ve Şehircilik Bakanımız
Sayın Murat Kuruma: Öncelikli olarak başarılı
Bakanlığını ve ekibini tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde AK PARTİ hükûmetleri döneminde birçok alanda olduğu
gibi köylere götürülen hizmetlerde de çok önemli gelişmeler yaşanmıştır.
Köylere yönelik en önemli projelerden biri de KÖYDES Projesidir. Bu kapsamda
KÖYDES Projesi için 2020 yılında ne kadar kaynak
ayrılmıştır? Bu kapsamda hangi yatırımlar
yapılmaktadır?
İkinci sorum şu: AK PARTİ
hükûmetlerimiz döneminde ekonomik büyüme sayesinde elde ettiğimiz refah
artışını sosyal yardım programlarımız
aracılığıyla toplumun tüm kesimlerine
ulaştırdık. Sosyal yardımlar alanında reform olarak
nitelendirebileceğimiz birçok yeni uygulamayı da hayata geçirdik.
Uygulanan sosyal yardım programlarını da çeşitlendirdik. Bu
kapsamda 2020 yılında sosyal yardım ve hizmetler için ne kadar
kaynak ayrılmıştır?
BAŞKAN Sayın Topal...
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hepimizin bildiği gibi, Suriye
savaşından en çok etkilenen Hataydır. Özellikle sınır
kapıları kapalı olduğu için oradaki bütün
esnaflarımız ciddi anlamda mağdur durumda. Bu konudan
dolayı Hataya özel bir ödenek ayırmayı düşünüyor musunuz?
Ayrıca, hazine arazileri
sıkıntısı var. Bunun yanında, Samandağda
kıyı kenar çizgisi sorunu var.
Ayrıca, Defne ve Arsuzda devlet hastanesi yok.
Arsuz ve Defneye devlet hastanesi yapmayı düşünüyor musunuz?
Hatayın bütün çiftçilerinin özellikle barajla
ilgili bir sıkıntısı var, suyla ilgili, elektrikle ilgili
bir sıkıntısı var; bunları ne zaman çözmeyi
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sunduğumuz sağlık hizmetlerinin
kalitesini artırarak her vatandaşımız için
ulaşılabilir kılmak en temel amaçlarımızdandır.
Sağlıklı nesillerin yetişmesi için hizmetlerin kalitesini
sürekli yükseltiyoruz. Bu kapsamda, kamu sağlık
harcamalarının miktarı ve merkezî yönetim bütçesi içindeki
payı ne kadardır?
Bir de şu anda, yeniden, Kahramanmaraş
olaylarının yıl dönümü münasebetiyle bu acımızı
kaşıyanlar var; hâlbuki, biz Kahramanmaraş olarak 2023
vizyonumuza odaklandık. Nitelikli insan kaynağına sahip, sosyal
altyapısıyla yaşam kalitesi yüksek, gelişmiş
altyapısıyla sanayinin çekim merkezi, tekstilde lider, kuyumculukta
tasarımın merkezi, dondurmada dünya markası, ihracatta rekabet
gücü yüksek, lojistiğin bölgedeki merkezi, kültürü ve doğal
güzellikleriyle alternatif turizm merkezi, planlı şehirciliği ve
kentsel dönüşümü gerçekleştirmiş bir Kahramanmaraşız.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, cevaplar için buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iklim
değişikliğiyle alakalı, hakikaten, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı olarak hem Bakanlığımızın en
önemli gündem maddeleri içerisinde yer alıyor hem de dünyanın iklim
değişikliğiyle mücadele ettiği bu süreçte biz de
Bakanlık olarak bölge bölge eylem planları açıklamak ve bu eylem
planları çerçevesinde iklim değişikliğiyle mücadele etmek
için projeler yürütüyoruz. Bu çerçevede, ilk olarak Karadeniz Bölgesi iklim
değişikliğiyle ilgili eylem planımızı
açıkladık ve bu çerçevede, bilhassa dere güzergâhı üzerinde
bulunan taşkın riski altındaki yapıların
taşınması, buradaki altyapıların yeniden gözden geçirilmesi,
yine, derelerin denize bırakılması noktasındaki mansap
kesitlerinin büyütülmesi, bu bölgede yapılacak işlere ilişkin
erken uyarı sisteminden tutun da vatandaşlarımızın
bilinçlendirilmesine kadar 16 maddelik eylem planı hazırladık ve
bu çerçevede, Karadenizden başlamak üzere projelerimizi yürütüyoruz.
Bunun dışında da çevreye ilişkin
yapacağımız tüm projeler aslında iklim
değişikliğiyle ilgili eylem planı çerçevesinde
yapılmaktadır; millet bahçelerinin yapılması, yeşil
alanların artırılması
Düzenli depolama tesisleri,
baktığınızda, 2002 yılında yüzde 35ken şu
an yüzde 85lerde ve yine atık su arıtma tesisi noktasında
Türkiye ortalaması yüzde 85lere gelmiştir ve amacımız,
hedefimiz, 2023 yılına kadar nüfusumuzun tamamına hem düzenli
depolama hem de atık su arıtma hizmeti vermektir. Bu çerçevede
çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Milletvekillerimizin destekleriyle, plastik
poşetleri ücretli hâle getirdik. Bu, kullanım seviyesinde yüzde 80
azalma getirecek önemli bir düzenlemeydi. İnşallah, bunun
sonrasında da depozito uygulamasıyla birlikte, biz ambalaj
atıklarımızın geri dönüşüm oranını yüzde
13ten yüzde 35lere çıkarmak istiyoruz.
Bu çerçevede, hakikaten, deniz suyu seviyesinin
arttığı, hava sıcaklığının
arttığı bu süreçte biz hem emisyon noktasında gerekli
tedbirleri alıyoruz hem de şehirlerimizin, ülkemizin nefes
alacağı yeşil alan miktarlarını artıracak
çalışmaları, diğer taraftan da yenilenebilir enerji
kaynaklarından daha fazla faydalanılacak çalışmaları
Enerji Bakanlığımız bünyesinde de yürütüyoruz.
KÖYDES Projesiyle alakalı
2005-2009
yılları arasında KÖYDES Projesi için 13,3 milyar lira kaynak
tahsis ettik. 2020 yılında da 1,5 milyar lira ödenek
öngörülmüştür. Bu, içme suyu, köy yolları, sanat yapıları
ve küçük ölçekli sulama projelerinde kullanılmaktadır ve bu
çerçevede, çalışmalar valilikler nezdinde,
Bakanlığımız Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü
bünyesinde yürütülmektedir.
Kaz Dağlarıyla alakalı
Çanakkale
ili merkez Kirazlı köyü sınırları içerisinde Doğu Biga
Madencilik tarafından yapılması planlanan Kirazlı
Altın ve Gümüş Madeni Zenginleştirme Projesi için Maden ve Petrol
İşleri Genel Müdürlüğünce verilen işletme ruhsatı 10
Ekim 2019 tarihinde sona ermiş ve 15 Ekim 2019 tarihi itibarıyla da
Genel Müdürlük tarafından faaliyet durdurulmuştur.
Kanal İstanbul Projesiyle susuzluk ortaya
çıkacaktır. denildi. Kanal İstanbul Projesinden kaynaklı
kaybedilecek su miktarı 32,7 milyon metreküptür ancak biliyorsunuz,
İstanbula yıllık toplam 1,8 milyar metreküp su sağlayacak
olan Melen Projemiz var. Melen Projesi bittiği zaman, Sazlıderede
kaybedilen hacmin yaklaşık 36 katı su Melenden
sağlanacaktır. Bunlara ek olarak, planlama aşamasındaki
Balaban Barajının da devreye sokulması sonrasında
diğer alternatif su kaynakları sağlanacaktır.
Dolayısıyla, Kanal İstanbulun yapılmasıyla
susuzluğun artması söz konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Aydın Didim Devlet Hastanesinde 2002 yılında
çalışmalara başlanmış, tahkik sonuçlarına göre,
binayla ilgili herhangi bir çürük raporu çıkmamıştır.
İlave olarak 75 yataklı bir birim için çalışma
yapılmaktadır.
Yine, 2020 yılındaki sosyal
yardımlarla alakalı
2020 yılı bütçemizde sosyal harcamalar
için ayırdığımız kaynak miktarı 69,5 milyar Türk
lirasına çıkarılmıştır.
Bir de engellilerle alakalı
Bakıma
ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımızın evde
bakımlarına destek vermek amacıyla sosyal yardım ödenekleri
2020 yılında 9,4 milyar olarak öngörülmüştür.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Diğer bütçe işlemleri
MADDE 7-
(1) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesinin
38.01.02.00-09.4.2.20-2-05.2 (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı)
tertibinde yer alan ödenek, bu Program kapsamında lisansüstü eğitim
veren yükseköğretim kurumlarına, görevlendirilen öğrencilerin
sayıları ve öğrenim alanları dikkate alınarak mal ve
hizmet alımlarında kullanılmak üzere tahakkuk ettirilmek
suretiyle ödenir. Ödenen bu tutar karşılığını bir
yandan ilgili yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz
gelir, diğer yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili
yükseköğretim kurumu yetkilidir.
(2)
4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 43 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46 ncı,
58 inci, ek 25 inci, ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile 19/11/1992 tarihli
ve 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca tahsil edilen
tutarlar ve diğer gelirler, yükseköğretim kurumları bütçelerine
özel gelir ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil edilen bu tutar ve
gelirler, ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine öz gelir olarak
kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar karşılığı olarak
ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine konulan ödenekler, gelir
gerçekleşmelerine göre kullandırılır.
(3)
Öz gelir karşılığı olarak ilgili yükseköğretim
kurumu bütçesinin (A) işaretli cetvelinde fonksiyonel
sınıflandırmanın dördüncü düzeyinde tertiplenen ödenekler
arasında (09.6.0-Eğitime Yardımcı Hizmetler fonksiyonu
altında öz gelir karşılığı tefrik edilen
ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma
yapılamaz.
(4)
Cumhurbaşkanı;
a)
Emniyet Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim müesseselerinde
okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci ve personele
yapılan giderler karşılığında ilgili devletler
veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen tutarları,
b)
NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek
havaalanlarının bakım ve onarımları için ödenecek
tutarları,
c)
Gümrük idarelerince tahsil edilerek Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal
ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde 2si oranında Ticaret
Bakanlığı hizmetleri için söz konusu Kurumca ödenecek
tutarları,
aynı
amaçla kullanılmak üzere bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan
ilgili idare bütçelerinde açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu
suretle ödenek kaydedilen tutarlardan yılı içinde harcanmayan
kısımları ertesi yıla devretmeye yetkilidir.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde ilk söz,
İYİ PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Tuba
Vural Çokala aittir.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL
ÇOKAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yükseköğretim Kurulunun bütçesini
değerlendirirken üniversitelerimizin, üniversite öğrencilerimizin ve
üniversitelerden mezun olan gençlerimizin durumunu değerlendirmemiz
gerekiyor. Üniversitelerin başından, rektörlerden
başlayalım. Bu konu, sadece rektör ataması meselesi değil,
aynı zamanda bir ülkenin her türlü kalkınmasına yön verecek
kurumlardan başlanarak demokrasiden nasıl uzaklaşıldığını
gösteren en iyi örnek. Artık, üniversite rektörleri, o üniversitelerin
öğretim üyelerinin arasından, yapılan bir seçimle
atanmıyor. Yani Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki: Siz
akademisyenler, bilim adamları kendi amirinizi seçemezsiniz, ben sizden
daha iyi seçerim, ben hepinizin bildiğinden daha iyi bilirim. Benim iradem
hepinizin iradesinin üzerindedir. Yani artık rektörleri de -ülkemizdeki
birçok şeyde olduğu gibi- Sayın Cumhurbaşkanı direkt
kendisi atıyor. Durum böyle olunca da rektör olmak isteyenler kendilerini
akademisyenlere, Yükseköğretim Kuruluna değil, direkt saraya
anlatmaya başlıyor. Üniversiteleri dünya standartlarına
çıkaracak projeler, yönetim becerileri yerine AKPye yakınlık
tek kriter oluyor. Hayatı boyunca hiç görmediği üniversitelerin, hatta
hayatı boyunca hiç yaşamadığı şehirlerdeki üniversitelerin
rektörü olmak için sarayın kapısını
aşındırıyorlar. Rektör olanlar ise dünya üzerindeki ve
ülkemizdeki diğer üniversitelerle bilimde yapılan araştırma
sayısında, hocaların yayınladığı eser
sayısında yarışmak yerine AKPlilikte ve saraya yakınlıkta
maalesef ki yarışıyorlar. Rektörler ve rektör adayları bir
yandan AKP il başkanlarıyla AKPlilikte yarışırken
diğer yandan da üniversitenin akademik kadrolarına bu
yarışın bir gereği olarak atamalar yapılıyor.
Üniversiteler akademik standartlara göre değil, şahsın
partisinin yerleştirdiği geleneğe uygun olarak partililerin
akrabası ya da yakını olma standardına göre
yapılandırılıyor.
Tablo böyle olunca gelelim üniversitelerimizin
durumuna. Aslında durum ortada. Türkiyede en tehlikeli insanların
profesörlerden başlayarak üniversite mezunları olduğunu savunan
bir profesör, bu ülkenin üniversitelerinde ders veriyor hem de üniversite
yönetiminde söz sahibi olarak. Bir başka üniversitemizin öğretim
görevlisi Hazreti Nuh zamanında günümüzden çok daha ileri seviyede
teknoloji vardı. Hazreti Nuh, kendisine inanmayarak gemiye binmeyen
oğlunu ikna etmek için cep telefonuyla görüştü. Sonra güvercin
değil, insansız hava aracı yolladı. dedi. Bilimsel
kanıtı var mı? diye sorulunca Efendim, ileri teknoloji varken
niye güvercin yollasınlar. diyerek güya bilimsel bir kanıt gösterdi.
Dünya üzerinde onlarca ülke uzay teknolojisinde çığır açarken,
teknolojik gelişmelerde birbirleriyle yarışırken
yarıştıkları teknolojik gelişmelerin dünyamızda,
çevremizde ve sosyal hayatta yarattıkları etkileri yine kendileri
değerlendirirken bizim uzay profesörümüz kadınlara oy
vermeyeceğini açıkladı. Utanmasalar, Batı Orta
Çağının karanlık yüzündeki Kadın insan mıdır?
tartışmalarını tekrar açacaklar hem de kadına
verdiği değer ve hoşgörüyle tarihte örnek olan bu Türk
coğrafyasında.
Tabii, şunu da sormak lazım: Acaba,
kadınlara oy vermeyeceğini açıklamaktan çekinmeyen zihniyet 1
milyon 163 bin TL harcanarak Genç Müslüman Kadınlar İçin Liderlik
Programı etkinliğinin yapılacağını bilseydi, bu
açıklamayı yapar mıydı? Yoksa bu tarz açıklamalar ilmî
değil de siyasi yandaşlığı mı içeriyor?
Değerli milletvekilleri, üniversite demek kitap
demektir; üniversite demek kütüphane demektir. Dünyanın
tanınmış üniversiteleri kütüphaneleriyle övünürler. Ancak bizde
üniversite kütüphanelerinde öğrenci başına 5 kitap bile
düşmüyor. Hâl böyleyken üniversite sayısının
artmasıyla, yapılan binalarla övünen bir iktidar var
karşımızda. Kütüphanelerle, laboratuvar imkânlarıyla,
sundukları özgür düşünme ortamıyla ve bunların bilimsel
çıktılara dönüşmesiyle değil, bina sayılarıyla
övünüyorlar maalesef. Üniversiteler birer bina, öğrenciler bu binanın
misafirleri, hocalarsa onlara eşlik eden bekçiler gibi algılanıyor
bu zihniyette.
Bu iktidara göre, her şey sayılardan
ibaret hem de kontrolsüz, ne idiği belirsiz sayılardan.
Düşünsenize, her yere üniversite açılıyor, üniversiteler sürekli
bölüm açıyor, o bölümlere sürekli öğrenciler geliyor. İktidar,
üniversite okuyan öğrenci sayısının çoğalmasıyla
övünüyor ancak okul bittikten sonrasına hiç bakmıyor. Çünkü iktidar,
niceliklerle uğraşmaktan niteliğe ve sonuca bakmayı
unutuyor; daha doğrusu, niteliğe ve sonuca bakmak işine
gelmiyor. Herhangi bir amaç, bir planlama olmadan, ihtiyaca bakılmadan,
mezun olan öğrencilerin ne olacağı hesap edilmeden bölüm
açıp öğrenci alıyorlar. Sonuç mu? Diplomalı işsizler
ordusu. Sanki üniversiteler, işsizlik istatistiklerini
değiştirmek için kullanılan birer depo gibi algılanıyor.
Akılları ne kadar dalavereye çalışsa da daha sonra o gençler
mezun oluyor ve herkes gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyor.
700 bin atanamayan öğretmen, 500 bin atama
bekleyen sağlıkçı sorumunuz var. İktisadi ve idari
bilimler, mühendislikler ve diğer bütün alanlar, sadece devlet
kadrolarında değil, özel sektörde de iş bulamıyor çünkü
iktidarımız Üniversite açtık. demek için üniversiteler
açtı, Mezunlar nasıl istihdam edilecek? diye düşünmedi, hatta
bu gençleri hiç umursamadı. Neden? Çünkü yandaşı nasıl olsa
işsiz kalmıyor. Yandaş olmayan, bir AKPli ağabeyi olmayan
lisans mezunu işsiz genç tezgâhtarlık mı yapar, kasiyerlik mi
yapar, temizliğe mi gider yoksa bunalıma girip intihar mı eder,
umurunda bile değil; yandaşı en ballısından
maaşı alır nasıl olsa.
Bu kadar plansız üniversite açmak, üniversite
bölümü açmak, daha sonra da orada okuyan gençlere istihdam sağlayamamak, o
gençlerin ümitleriyle oynamaktır, gençlerin ve ülkenin vebaline girmektir.
Yazıktır, günahtır!
Üniversitelerle ilgili bir başka sorun ise
üniversite hastaneleri. Sağlıkla ilgili araştırma
yapması, yeni tedaviler, ilaçlar geliştirmesi gereken tıp
fakültelerimiz, bırakın araştırmalara geliştirmelere
bütçe ayırmayı, fotokopi kâğıdı alamayacak hâle geldiler,
araştırma faaliyetlerini yapamayacak duruma geldiler. Fotokopi
kâğıdına muhtaç edilen tıp fakültelerinden sağlık
alanında gelişme kaydetmeleri, önleyici ve iyileştirici
tedavilerde yeniliklere imza atmaları beklenebilir mi?
İktidarın artık şunu anlaması
lazım: Bir ülke için eğitim öğretim faaliyetleri hayati bir
öneme sahiptir ve gelecek nesillerin vebalini de üzerinize yükler. AKPnin isim
bileşenlerinden olan kalkınmanın sağlanabilmesi için,
üniversiteleri lisenin devamı olarak görmekten vazgeçmeleri ve gerçekten
kalkınmaya yönelik planlı hareket edilmesi gerekmektedir. Tabii,
adındaki kalkınmayla inşaat sektörünü ve yandaşı
kalkındırmayı kastedenlere bunu anlatmak zordur, anlamazlar.
Bir ülkenin kalkınması mesleki
eğitimin planlanmasıyla yakından ilişkilidir. Sektörleri
destekleyen, nitelikli iş gücünü sektörlere sağlayacak olan bu
planlamadır ancak bu Hükûmetle mesleki eğitim de bitme noktasına
gelmiştir. Bu iktidar, açık açık Herkes her işi
yapsın. diyor, sonra da İnsanlar iş beğenmiyor. diyebiliyor.
Demiyorlar ki Biz, meslek liselerini bitirdik, meslek
yüksekokullarını bitirdik, uzmanlaşmaları bitirdik. Biz, bu
ülkede, planlanması ve öngörülmesi gereken her şeyi kaderine terk
ettik. Tabii, yandaş ihaleler hariç; onlar gayet planlı yürüyor.
Yükseköğretim kurumları Yaptık
olduyla kaderine terk edilecek kurumlar değildir. İktidar,
üniversitelerin temelini oluşturan, üniversitelerle yayılan özgür
düşünebilen, değerlendirebilen, üretebilen bireyler istemiyor;
istiyor ki Biz ne dersek o olsun. Ama olmuyor işte arkadaşlar;
hakikat öyle bir güneştir ki balçıklar işe yaramıyor,
yaramayacak.
Bu vesileyle iktidarın, gerçeklerden ne kadar
korktuğunu; bu korkunun bir sonucu olarak tıpkı
sayıları, istatistikleri çarpıttığı gibi
konuşulanları da nasıl çarpıttığını ve
ülkede nasıl bir dejenerasyona sebep verdiğini daha birkaç gün önce
partimize ve Sayın Genel Başkanımıza yaptıkları
gerçek dışı isnat ve sosyal medya saldırısıyla
hep beraber gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Çokal.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Çok değil, daha
birkaç gün önce Meral Akşenerin söylediklerini çarpıtmakta mahir bir
adam vardı ve bu mahir arkadaşın çarpıtması, sanki bir
işaret fişeği gibi, sosyal medyada harekete geçti. Bütün
işi, trollerle algı yaratmak, itibar suikastı ve haysiyet
cellatlığı yapmak olan bu zatlar iktidar eliyle ve gücüyle
ahlaksızlığı
meşrulaştırdıklarının farkında mı
acaba? Bu itibarsızlaştırmadan, yıllarını ülkeye
adamış siyasilerimiz, yıllarını tahsilde çürütmüş
bilim adamlarımız, konu tespiti yapan gazetecilerimiz, köşe
yazarlarımız defalarca payını aldı ve almaya da devam
ediyor. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Düzen korumak için insan parçalanan bir dönemden geçiyoruz. Hakaret düzeyini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çokal.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Süre tamamlandı, teşekkür
ediyorum.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Lütfi Kaşıkçı, Hatay Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, yarın
itibarıyla, güney illerimizde Millî Mücadele döneminde Fransaya
karşı, Fransızlara karşı ilk kurşunun
atılışının 101inci yılını
kutlayacağız; tabii dile kolay, neredeyse bir asır.
Millî Mücadelede ilk kurşunun Hatay Dörtyolda
atılışının 101inci yıl dönümünde, başta
Kara Mehmet Çavuş ve Kara Hasan Paşa olmak üzere Türk İstiklal
Mücadelesinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını, Hatayın ana vatana katılma
mücadelesinin yolbaşçısı Tayfur Sökmen ve dava
arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Doğu Türkistan
davasının abide şahsiyeti, büyük devlet ve fikir adamı
İsa Yusuf Alptekin Beyefendinin de vefatının 24üncü
yılını dün geride bırakmış bulunuyoruz. Bütün
hayatını Çin zulmü altında inleyen
soydaşlarımızın haklı davasını ve
taleplerini dünyaya anlatmakla geçiren merhum Alptekinin gençlik
yıllarından başlayan mücadele hayatı hicret ve acılar
içinde geçerken, içinde büyüttüğü hürriyet aşkı
canlılığını daima korumuştur.
Türk milliyetçileri ve ülkücüler yarım
asırdan fazla bir süredir Türkiyede Doğu Türkistan
davasının sancağını taşımış, hiç
kimse bu coğrafyanın adını telaffuz edemezken
gerçekleştirdiği mitingler ve yayınladığı makale
ve yazılar aracılığıyla bu
bağımsızlık davasının ateşini canlı
tutmuştur.
Son günlerde, Amerika Birleşik Devletlerinin
de Doğu Türkistan meselesini Çine yönelik kuşatmasında bir araç
olarak kullanmakta olduğunu görüyoruz. Doğu Türkistan,
Amerikanın soğuk savaş stratejisinin bir parçası değil,
tarihimizin başlangıç noktası ve kültürümüzün ana
kaynağıdır. Doğu Türkistanın kültürel kimlik ve
inançları üzerindeki baskıların kaldırılması, en
temel insani haklarının verilmesi, doğum kontrolü adı
altında yapılan uygulamaların son bulması, eğitim
adı altında -bütün dünyanın bir toplama kampı olduğunu
bildiği- insanlık dışı merkezlerin
kapatılması çağrımızı bir kez daha bu kürsüden
ifade ederken en temel evrensel ilkelerin ülkelerin çıkar
politikalarına meze yapılmasının insanlığın
vicdanında infial uyandıracağını da ilgililere
hatırlatıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, 2020
yılının bütçesi konuşuluyor, şimdiden Allah
hayırlı uğurlu etsin ama ben inanıyorum ki bu
sıralarda oturan birçok milletvekilimiz Acaba, 2020 yılı bütçesinden
kendi illerimize ne düşecek? diye de böyle bir hesap içerisine
girmiştir. İşte, o hesabı yapan milletvekillerinden biri de
benim. Acaba, 2020 yılında Türkiye'nin bütçesinden Hataya ne tür
yatırımlar yapılacak? Bir kere, evvela başta ifade etmek
isterim ki Sayın Bakanın çalışmalarını
yakından takip ediyor ve takdir ediyoruz. Hazır, Sayın
Bakanımız buradayken seçim bölgem Hatayla ilgili yapılması
acil olan konuları da burada ifade etmek isterim ancak Hataya girmeden
önce sizlerle paylaşmak istediğim bir husus daha var.
Suriyenin sözde bir Dışişleri
Bakanı var. Canı sıkıldığı zaman, ara ara
televizyonlara çıkıyor veya gazetelere demeç vermek suretiyle
Hatayın Suriyenin bir parçası olduğunu ifade etmek için
canhıraş bir uğraş içerisinde oluyor. İşte,
Hatayı kendi ülkesinin bir parçası gibi göstermeye çalışan
Suriyenin sözde Dışişleri Bakanına, buradan, Hatay ilinin
bir Milletvekili olarak bir tavsiyem var. Hatay, bedeli ödenmiş ve Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bir parçası hâline gelmiştir. Bu sözde
iddiasını sık sık dile getiren zavallıya şunu
hatırlatmak isterim ki dün Altınözü Küncülü Boğazını,
Antakya Hükûmet Binasını, Amik Ovasını, Belen Geçidini,
İskenderun Körfezini, Dörtyol Karakeseyi Fransızlara ve onun
paralı askerlerine dar eden Kara Mehmet Çavuşların, Kara Hasan
Paşaların, Ayşe Fitnat Hanımların, Tayfur Sökmenlerin
torunları bugün de Hatayda diri ve Allaha şükürler olsun,
ayaktadır. (MHP sıralarından alkışlar)
Vatan şairi Namık Kemalin dediği
gibi Fıtrat değişir sanma sakın/ kan yine o kandır.
Hatayın kıymetli evlatları Suriyenin bu kendini bilmez, daha
kendi ülkesini savunamaz Bakanının boş ve kuru gürültüsüne
Allahın izniyle de pabuç bırakmaz.
Sayın Bakanım, Hatayla ilgili
çeşitli zamanlarda belediye başkanlarımızla birlikte sizi
ziyarete gelip birtakım taleplerde bulunuyoruz. Teşekkür ediyorum,
getirdiğimiz taleplerin birçoğuna da olumlu yanıt veriyorsunuz.
Ancak öncelikle şunu ifade etmek isterim ki Hataydaki belediyeler, bu
Suriye meselesinin başlamasından önce, mevcut 1,5 milyonu aşan
nüfusuyla zaten altyapı sağlama noktasında birtakım
problemler ve sıkıntılar yaşarken bugün, bu 1,5 milyon
nüfusun üzerine, Suriyede yaşanan meselelerden dolayı
yaklaşık 500 bin Suriyeli daha gelip ilave oldu. Sayın
Bakanım, dinlerseniz ayrıca sevinirim, önemli bir konuyu ifade
ediyorum. Nüfusumuz 2 milyonu aştı; işte, tam bu noktada, bu 2
milyon nüfusa altyapı hizmetleri sağlama noktasında
belediyelerin güçlük çektiğini evvela belirtmek isterim. Hiçbir parti
ayrımı yapmadan, tüm belediye başkanları Hatayda -zaten
borçları da ortadayken- eldeki imkânlarla şehrimize, ilçelerimize
hizmet yapmak için çaba sarf ediyorlar. İşte, tam bu noktada,
sizlerden şöyle bir talebimiz olacak: Hataya karşı bir pozitif
ayrımcılık talep ediyoruz. Bugün, Türkiyede yaşayan 4
milyon Suriyelinin neredeyse sekizde 1ine Hatay ilimizde biz ev sahipliği
yapıyoruz dolayısıyla bunu istemenin de son derece doğal
olduğunu düşünüyorum. Biz Hatayda, belediyelerin kesintilerini ayda
birden iki ayda bire çevirebilirsek eğer, belediye başkanlarımızın
elleri de altyapı konusunda, vatandaşa hizmet götürme konusunda son
derece rahatlayacaktır diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım, konuşmam bitiyor ama
çevre ve şehircilik konusunda yapmış olduğunuz
çalışmaları takip eden biri olarak ifade etmek istiyorum. Bugün
size bir şehirden bahsetmek istiyorum. Dünyada 24 medeniyetin 13üne ev
sahipliği yapmış Hatayda çok güzide bir ilçemiz var, siz de
geldiniz, orayı gezdiniz, Antakya ilçemiz. Dünyada 24 medeniyetin 13üne
ev sahipliği yapmış bir ilçemizde binlerce kültür
varlığı var. Bu kültür varlıklarının ortaya
çıkması için mücadele veren, sadece yerel belediyelerimiz.
Sayın Bakanım, özellikle son yıllarda
hiçbir kültürel derinliği olmayan şehirlere bir kültürel derinlik
ilave edilip eklenerek turizme kazandırılmaya
çalışılıyor. Oysa bizim, Hatayda öyle bir kültür
potansiyelimiz var ki bunu ortaya çıkartmak sadece belediye
başkanlarının uğraşısıyla olacak bir
mücadele değildir. İşte, tam bu noktada, Antakya ilçemizdeki bu
kültür hazinemizin ortaya çıkartılması ve turizme
kazandırılmasıyla ilgili sizlerden pozitif bir
ayrımcılık ve destek bekliyoruz.
Sayın Bakanım, yine, ilgileneceğinizi
düşündüğüm bir konu var. İskenderun ilçemizi biliyorsunuz,
İskenderun ilçemiz; deniziyle, yeşiliyle, dağıyla gerçekten
Türkiyedeki güzel şehirlerimizden bir tanesi. Yalnız İskenderun
şehrinin sırtını dayadığı dağ
görüntüsü, taş ocakları yüzünden -üzülerek söylüyorum ama- son derece
bozuldu. Şimdi, araştırdığım kadarıyla taş
ocaklarının işletme süresi bittikten sonra, bu taş
ocaklarının yeniden yeşillendirilmesiyle ilgili bir
çalışma var. Ancak bu maden şirketleri bu taş
ocaklarındaki sürelerini bitirdikten sonra çekip gitmişler. Bu konuda
bize destek vermenizi istiyoruz. Bu işletme süresi biten taş
ocaklarının tekrardan yeşile dönmesi için bir mücadele verilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkanım bir dakika uzatmayacak
biliyorum, o yüzden
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Hep Hataya
istiyorsun ama hep Hataya isteyince
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Efendim,
sataşmadan bir dakika alabilir miyim?
BAŞKAN Sataşmadan vereceğim ben
size.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Tayfur
Sökmen Havalimanı ne oldu?
BAŞKAN - Buyurun.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum,
bakın, çok önemli bir mesele: Seçim bölgemize gittiğimiz zaman,
tarım şehri olan illerimizin milletvekillerinin
karşılaştığı en büyük problemlerden bir tanesi.
Bütçe bittiği zaman Hataya gideceğiz, gittiğimiz zaman
çiftçimiz bizden haber bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bekledikleri haber de çok basit, Ziraat
Bankasınca çiftçinin borçlarının ertelenmesi. (MHP
sıralarından alkışlar) Buradan Ziraat Bankası
yöneticilerine sesleniyorum: Lütfen, bırakın şu Simit
Sarayıyla uğraşmayı, çiftçinin size olan
borçlarını acaba nasıl taksitlendirebiliriz, bunun üzerine
yoğunlaşın, diyorum.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Simit
Sarayını kurtaracak Ziraat Bankası.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Ve son olarak,
desteklemeyle ilgili bir beklentisi var çiftçilerimizin; 80 kuruş çok
düşük oldu. Geçenlerde Adana Milletvekilimiz Muharrem Varlı Bey
burada tarımın, çiftçinin problemlerini dile getirdi, kendisi de
ifade etti, 80 kuruş çok az. Doğrudur, biliyoruz ancak hiç
değilse ocak ayında bu desteklemenin bir kısmını
çiftçimize ödetebilir miyizin derdindeyiz.
Ben yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Simit
Sarayının kredi portföyü içerisinde Ziraat Bankasının
aldığı payın yüzde 9 olduğuna ve Ziraat
Bankasının bu firmaya ilişkin Katılım Bankası
üzerinden tesis ettiği herhangi bir işleminin
bulunmadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
aslında kürsüden bunu yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama bu Simit
Sarayı ve Ziraat Bankasıyla ilgili arzu ediyorsanız size net bir
bilgi verebilirim, Genel Kurul istiyorsa.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Gerek yok
Sayın Başkan.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederiz, gerek
yok.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Onu Sayın
Bakan söyler.
BAŞKAN - Yani şunu söyleyeyim:
Firmanın kredi portföyü içerisinde Ziraat Bankasının
aldığı pay sadece yüzde 9 ve herhangi bir şekilde Ziraat
Bankasının bu firmaya ilişkin Katılım Bankası
üzerinden ya da portföyü üzerinden yapmış olduğu, tesis
etmiş olduğu herhangi bir işlem yoktur, bu sadece basın
bilgisi. Bunu sizinle paylaşayım.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Henüz yok
Sayın Başkan, henüz yok.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ona Sayın Bakan cevap
versin.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Ona
Sayın Bakan cevap versin, siz tarafsız olmak zorundasınız
Sayın Başkan.
AHMET KAYA (Trabzon) Yani sonunda saray var diye
dayanamadınız vallahi, hemen açıklama!
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Hakların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili
Sayın Abdullah Koç. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sizlerle, toplum
sözleşmesi olan Anayasanın nasıl rafa
kaldırıldığını ve buna bağlı olarak
Türkiye ve Orta Doğunun temel sorunu olan Kürt sorununun çözümsüz
bırakılmasının bu sorunun başat etkeni olduğunu
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Anayasa'nın nasıl rafa kaldırıldığını
ve ne yazık ki bir darbe anayasası olan 1982 Anayasasının
nasıl arar hâle gelindiğini sizlerle paylamak istiyorum.
Anayasa'nın 2nci maddesi, değerli
arkadaşlar, rafa kaldırılmıştır. Demokratik hukuk
devleti ilkesi yok sayılmaktadır. Partimize ait olan 31 belediyeye
kayyum atanmıştır. Demokratiklik ilkesi ihlal edilmektedir.
Halkın iradesi gasbediliyor. Yasama yetkisi olan 7nci madde açıkça
ihlal edilmektedir. Yasama yetkisi TBMMde olması gerekirken saraya
devredilmiştir. Yasa teklifleri doğrudan doğruya saraydan
gelmektedir. Yargı yetkisini içeren Anayasa'nın 9uncu maddesi ihlal
ediliyor. AKP Başkanı, AİHMin almış olduğu
Demirtaşın derhâl serbest bırakılmasına ilişkin
kararına karşı Gereğini yapar, mahkeme kararını
boşa çıkarırız. demek suretiyle yargıya talimat
vermiş ve nitekim yargı, gereğini yapmıştır.
Yine, Demirtaş ve Kavala kararı uyarınca Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 18inci maddesi ihlal edilmiştir. Kanun
önünde eşitlik ilkesi Anayasa'nın 10uncu maddesinde yer alıyor
ve bu madde de ihlal edilmektedir. Kürt sorununu dile getiren partimizin
yönetici, temsilci ve seçilmişlerine ikili hukuk sistemi uygulanmak
suretiyle eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir. Kürt coğrafyasında
sistematik bir biçimde her gün gözaltı ve tutuklamalar
yapılmaktadır, halkın iradesine el konulmaktadır.
Yaşama hakkını, maddi ve manevi varlığını
koruma hakkını düzenleyen Anayasa'nın 17nci maddesi ihlal
edilmektedir. Daha 6 Aralıkta Ağrının Tutak ilçesine
bağlı Soğukpınar köyünde katledilen Murat Kayanın
yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Hayata Dönüş Operasyonuyla
insanların hayatları yok edildi ve insan hakkı ihlali söz
konusudur. Türkiye'de yaşayan halkların; Lazların, Çerkezlerin,
Kürtlerin ve diğer halkların manevi varlığı olan ana
dilde eğitim görme ve varlıklarını tanıma hakları
ihlal edilmektedir. Konut dokunulmazlığını düzenleyen
Anayasa'nın 21inci maddesi ihlal ediliyor.
Değerli arkadaşlar, baskın düzenlenen
bütün evlerin kapıları kırılıyor, evler
darmadağın ediliyor. Kanaat ve düşünceyi açıklama, yayma,
bilim ve sanat, basın hürriyetini düzenleyen Anayasanın 25inci,
26ncı, 27nci, 28inci maddeleri ihlal edilmektedir. Soruşturma ve
kovuşturmaya tabi tutulan gazeteciler tutuklanıyor. Aziz Oruç bugün
tutuklandı. 139 gazeteci cezaevindedir. Siyasetçiler, Demirtaş ve
Yüksekdağ olmak üzere binlerce partilimiz cezaevinde. Partimize yönelik
olan operasyonlarda 2015 yılından bu yana toplam gözaltı
sayısı 16 bini geçiyor. Tutuklama ise değerli arkadaşlar, 6
bine yaklaşmaktadır. Bilim insanları; Fikret Başkaya
hakkında dava açılmış, davası devam ediyor. Avukatlar;
İbrahim Vargün cezaevinde, Selçuk Kozağaçlı cezaevinde. 146
avukat şu anda cezaevinde değerli arkadaşlar.
Üniversitelerde resmî ideoloji hâkim
kılınmıştır. Üniversitelerde kürsüler işlevsiz
hâle getirilmiştir. Üniversitelerin Türkiyenin
yaşadığı sorunlara dair hiçbir fikri yoktur. YÖKün
baskısı altında üniversiteler can çekişmektedir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyen Anayasanın 34üncü
maddesi ayaklar altındadır. 2911 sayılı Yasa, mülki
amirlerin emirleriyle rafa kaldırılmış durumdadır.
Türkiyenin 81 ilinde şu anda toplantı ve gösteri yürüyüşleri
yasak hâldedir.
Değerli arkadaşlar, asıl -tabiri
caizse- tam dananın kuyruğunun koptuğu yere geliyoruz.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın kuvvetler
ayrılığını tanımlayan maddesi
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Anayasanın 3üncü maddesini de hatırlatır
mısınız.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Yasama, yürütme ve
yargı yetkisi tek elde toplanmaktadır. denilmektedir Anayasada.
Peki, ben size şunu sorayım: Arkadaşlar, kuvvetlerin içerisinde
en kuvvetli olan sizce hangisidir? Tabii ki saray kuvvetidir. Değerli
arkadaşlar yani ülkede üç kuvvet var, en kuvvetli olan kuvvet saray
kuvvetidir. Mecliste 600 vekil olmasına rağmen, tek adam rejimi
hepsinin üstündedir. Hele yargı tamamen kuvvetten düşmüş, gücü
ve kuvveti saraya devredilmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu Parlamento
halkın zararına iş yapıyor. Buradan geçen yasalar
meşru kabul ediliyor. Bakın, burada sekiz dokuz gündür bütçe
görüşülüyor. Hâlbuki saray bu bütçeyi altı ay önce
hazırlamış ve bu bütçe bu şekilde kabul edilmiştir. Ne
yapıyoruz değerli arkadaşlar? Bu bütçede görüşmeler
yapıyoruz; Komisyona geliyoruz, Komisyondan geçiyor, tartışmalar
yapılıyor, daha sonra Meclis gündemine getiriliyor,
tartışılıyor. Günlerce bu tartışmalar
yapılıyor, ancak ve ancak içerikte, anlamda ve rakamlarda hiçbir
değişiklik yapmamak suretiyle bu bütçe Meclisten aynen geçiyor.
Değiştiremiyoruz. Değerli arkadaşlar, maalesef, günün
sonunda sadece Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
şeklinde bir süreç işliyor. Deniliyor ki: Eğer kabul edilmezse
saray yine eski bütçesini yürütecek ve bu şekilde devreye sokacak.
Değerli
arkadaşlar, son Anayasada da bu yetki yine Meclisten alındı,
Meclis bu yetkiden de yoksun bırakıldı ve bu yetki ne yazık
ki sarayda. Arkadaşlar, bu Meclis halkın iradesini yok sayıyor,
halka rağmen iş yapıyor. Değerli arkadaşlar, halk yok
sayılıyor, halkın zararına bu iş işliyor. Hadi,
gelin, egemenlikten biraz bahsedelim. Sizlere soruyorum: Egemenlik kimde?
Sizlerin itirazı varsa, saraya rağmen hadi gelin, EYTliler için
Kabul edenler
Etmeyenler
diyelim. Gelin, on binlerce düşünce suçu olan
kişilerin tutsaklıklarına son vermek için Kabul edenler
Etmeyenler
diyelim. Hadi gelin, KHKlerle mağdur edilen insanlar için
Kabul edenler
Etmeyenler
diyelim. Gelin, siyasi tutsaklar için, kadın
cinayetlerinin araştırılması için, işçi, köylü,
işsizlerin derdine çare olmak için bu kadar kısa bir oylama
yapalım. Olmayacağını çok iyi biliyoruz çünkü sarayın
kuvvetine karşı çıkmayacak, baş eğmeyecek bir
kuvvettir Meclisin kuvveti değerli arkadaşlar. Değerli
arkadaşlar, olmayacak çünkü ranta, talana, savaşa paralar akmayacak;
o yüzden böyle bir oylama buradan geçmeyecek, o yüzden bu Meclis halkın
zararına çalışan bir Meclistir, o yüzden kendi halklarına
gerçekleri yansıtmayan bir Meclisle karşı
karşıyayız. Egemenlik halkta değil, bir kişide,
zümrede ve sermayededir değerli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, sizin hoşunuza gitmeyecek ama Türkiye'nin gerçek
fotoğrafı ne yazık ki bu.
Çözüm, özgür vatandaşlık, demokratik
siyaset, ana dilde eğitim hakkının tanınmasından
geçiyor değerli arkadaşlar. Gelirde adil bir bölüşüm,
çalışma hakkının güvenceye alındığı,
sendikal hakların işçilerin yararına olacağı ve
iş cinayetlerinin son bulacağı bir güvenceyle mümkündür
değerli arkadaşlar. Çözüm, sarı sendikacılığın
yerine bütün işçilerin iradesini yansıtacak yepyeni bir
sendikacılık anlayışıyla mümkündür değerli
arkadaşlar. Çözüm, halkın bütün görüşlerini, bütün tepkilerini
rahatlıkla sokakta yansıtabilme özgürlüğüne sahip olduğu
bir ortamdadır değerli arkadaşlar. Çözüm, çoğulcu
demokrasi, tarafsız ve bağımsız bir yargı, yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi ve bütün çözümleri beraberinde getirecek yepyeni
bir anayasadadır değerli arkadaşlar. Bu anayasayı yapacak
olan
Halkların bütün kimliklerini yansıtacak, bütün taleplerini
yansıtacak, bütün renkleriyle yeniden tanımlanacak yepyeni bir
anayasa gerekli değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, sizinle bir şey
daha paylaşmak istiyorum: 1982 Anayasasını arar hâle geldik.
dedik. 1982 Anayasası ile 1921 Anayasası arasında neredeyse yüz
yıl geçmiş durumdadır. 23 maddeden oluşan 1921
Anayasası, Türkiyedeki bütün renkleri tanımlayan, Türkiyedeki bütün
farklılıkları tanımlayan bir anayasadır; yüz yıl
gerisindedir 1982 Anayasası.
Gelin, 1921 Anayasasına uygun yepyeni bir
anayasayla bu toplumu bir arada tutalım ve yepyeni bir toplum
sözleşmesiyle topluma adaleti getirelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün bütçe yapıyoruz, yaklaşık sekiz
dokuz günden beri bütçe yapıyoruz. Peki, biz bu bütçeyi niye
yapıyoruz? Bütçeyi, devletin Anayasada sayılan görevlerini yerine
getirmesi ve vatandaşlarımızın da Anayasadaki
haklarını elde etmesini sağlamak için yapıyoruz.
Peki, Anayasanın 5inci maddesi ne diyor,
iktidara hangi görevi veriyor? Diyor ki: Vatandaşların refah, huzur
ve mutluluğunu sağlayacaksın; insanlarımızın
maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi için gerekli
şartları hazırlayacaksın. Yani diyor ki: Halkçı bütçe
yapacaksın. Biz Halkçı bütçe yapılsın. dediğimiz
zaman sosyete damat şöyle bir cevap veriyor: Efendim, biz de halkçı
bütçe yapıyoruz. Biz kamuda çalışan 3,5 milyon memura 333,9
milyar lira maaş ödüyoruz. Evet, sosyete damat saraydan
çıkmadığı için halkı sadece 3,5 milyon kamu
çalışanı olarak görüyor. İşte bu nedenle biz
halkçı bütçe diyoruz.
Peki, bu bütçe Anayasadaki halkçı bütçe
zorunluluğunu yerine getiriyor mu? Buna Evet. demeyi gerçekten çok
isterdik ama maalesef öyle değil. Peki, bu bütçe nasıl bir bütçe? Bu
bütçe vatandaşımızın geçmediği yol, köprü, tünel;
gitmediği hastane, gitmediği havaalanı için 2020
yılında yaklaşık 19 milyar liranın üç beş
yandaş şirkete, 500 milyon doların simitçi yandaşa
verileceği rantçılık bütçesidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçe, halkın ödediği vergilerden 139 milyar liranın,
hazineyi tam takır kuru bakır yaptıkları için faiz
lobilerine teslim olup o faiz lobilerine ödeneceği ve aynı zamanda,
vatandaşlarımızın ödediği her 100 lira verginin
yaklaşık 18 lirasının işte o faiz lobisine
ödeneceği, faizcilerin bütçesidir. Bu bütçe cumhuriyet tarihinde bir ilki
gerçekleştirerek Borçlanma Genel Müdürlüğü adı altında
modern Düyun-ı Umumiyeyi kurduğunuz, borçlanmayı 154,1 milyar
dolara çıkartarak devleştirdiğiniz, nur topu gibi yeni faizlerin
doğacağı borç bütçesidir. Bu bütçe yaklaşık 750 milyon
lirayı, zaten yemyeşil olan, zaten milletin kullandığı
alanları millet bahçesi adı altında betona çevireceğiniz
ve ödeyeceğiniz, genç girişimciler ve gençlerimizin değil,
İstanbul Finans Merkezi gibi rantçı bir anlayışı
destekleyeceğiniz beton bütçesidir. Bu bütçe, 2 milyon 136 bin
vatandaşımız asgari ücretin altında gelir elde etmekteyken,
8 milyon işsizimiz varken, icra dosya sayıları 20 milyonu
aşmışken, hem örtülü ödeneği hem Maliye
Bakanlığı ek ödeneğini de topladığımız
zaman yaklaşık 17 milyar liranın, bu kaynağın saraya
teslim edildiği saray bütçesidir. Bu bütçe, aynı zamanda tek adam
rejiminin çöktüğünün ispatı olan iflas bütçesidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, peki, halkçı bir
bütçe yapılabilir mi? Elbette ki mümkün. Nasıl yapacağız? 75
milyon lirayı bilim insanlarının tüm uyarılarına
rağmen Kanal İstanbul gibi rant projelerine harcamazsak,
yandaşın cebine dolar bazında ödenen o garanti ödemelerden
vazgeçersek -daha bir sürü sıralayabiliriz- bunlardan vazgeçersek
yapabiliriz. Ama en önemlisi nedir biliyor musunuz? En önemli yapmanız
gereken, sosyete damadı hazinenin başından derhâl paketleyerek
yapabiliriz. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, rant İstanbul pardon, şimdi
kızacaksınız, Kanal İstanbul diyelim sizin
hatırınız için- hakkında yeri gelmişken, Sayın
Çevre ve Şehircilik Bakanımız da buradayken ben iki hususu
kendisinin bilgilerine, siz değerli milletvekillerimiz ve bizi izleyen
vatandaşlarımızın bilgisine sunmak isterim. Sayın
Bakan, az önce Kanal İstanbulla 30 milyon metreküp su kaybı
yaşanacağını söyledi. Evet, bunu söylemekte Sayın
Bakan haklı. Neden biliyor musunuz? Çünkü Devlet Su İşlerinin
daha önce 20 Nisan 2018de ÇED dosyasına sunduğu bir görüş var.
Bu görüşte diyor ki: Terkos Gölü, Yıldız Dağından
gelen, Sazlıdere Barajından temin edilen 427 milyon metreküp suyun
elden çıkma ihtimali vardır. diyor. Bakan bunu niye bilmiyor? Çünkü
Bakanlığa giden ÇED dosyasında Devlet Su İşlerinin bu
görüşü yer almıyor. Sayın Bakan, sizi de
kandırmışlar, 427 milyon. diyor Devlet Su İşleri.
Peki biz bunu nereden öğrendik? Burada, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığında gerçekleştirilen İDK
toplantısında Devlet Su İşleri Benim görüşüm dosyada
yok, o yüzden benim bu görüşümü dosyaya sunmanızı istiyoruz.
diyerek yine bir resmî yazıyla buraya başvuruyor.
Bir başka hususa daha dikkat çekmek isterim:
Kanal İstanbul Projesi için Devlet Hava Meydanları
İşletmesinden görüş soruluyor. Devlet Hava Meydanları
İşletmesi, 3.500 uçak trafiğinin olacağı, asrın
projesi diye adlandırdıkları bu projenin Kanal İstanbulun
yapılması hâlinde kullanılamaz hâle geleceği ve Kanal
İstanbulun da bu asrın projesine gölge düşürmemesi için
yapılmaması gerektiğini belirtiyor, 15 Mart 2018. Fakat her ne
hikmetse ne olduğu belirli olmadan 22 Mart 2018de aynı
İşletme diyor ki: 15 Martta verdiğimiz görüş sehven
verilmiştir. Eğer böyle önemli bir görüş sehven verildiyse vay
hâlimize! Ama sehven verilmeyip sehven verildi diye baskıyla bu yazı
verilmişse yüz bin kere vay hâlimize! (CHP sıralarından
alkışlar)
Evet, Kanal İstanbul Projesi, İstanbulda
yaşayan vatandaşlarımızın üçte 1ini susuz
bırakacak bir projedir ama Kanal İstanbul için 75 milyar ödenmezse
neler yapabiliriz? Kanal İstanbulun maliyeti 75 milyar. deniyor, projede
bu söyleniyor. 75 milyarı Kanal İstanbula bulabiliyoruz, 500 milyon
doları yandaş simitçiye de bulabiliyoruz ama Avrupanın göz
bebeği, ülkemizin, ordumuzun gururu Tank Palet Fabrikasını,
Yenilemek için 50 milyon doları bulamadık. diyerek Katara peşkeş
çekiyoruz. Bunu da bizi izleyenlerin takdirine bırakıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Peki, Kanal İstanbula 75 milyar ödenmezse ne
olur? 342.283 gencimizin KYK borcu tam 37 kez silinebilir. 75 milyar lirayla
tüm emeklilikte yaşa takılanlar 3 kez emekli edilebilir. Ama ne
yapılıyor? Vatandaşa değil ranta teslim olmuş bir
bütçe olduğu için maalesef ranta hizmet eden bir bütçe.
Evet, Kanal İstanbul Projesi aslında tam
bir rant projesi. Kanal İstanbul Projesi ne İstanbul
Boğazını kurtaracak ne de İstanbulu. Kanal İstanbul
Projesi sadece ve sadece sizlerin koltuklarını ve
yandaşlarınızın ceplerini kurtaracak olan bir projedir.
Hani hep diyorsunuz ya Bu CHP var ya, bu CHP diye,
evet, bu CHP var ya, bu CHP iyi ki var. Rantçı, faizci, betoncu saray
bütçesinden başka, halkçı bir bütçe yapılabilir. diyen CHP iyi
ki var. (CHP sıralarından alkışlar)
İstihdam dışında kalan 1 milyon
887 bin kadınımıza çalışma olanağı
sağlanabilir, kadınlar tacizcisinden, tecavüzcüsünden ve istismardan
korkmadan kırmızı elbise giyebilir, kadınlar öldürülmeden
özgürce yaşayabilir, cinsiyet körü olmayan bir proje yapılabilir.
diyen CHP iyi ki var. (CHP sıralarından alkışlar) Gelecek
kuşaklara yaşanabilir bir dünyayı bırakabiliriz. diyen,
Adaletli bir bütçe mümkün. diyen Cumhuriyet Halk Partisi iyi ki var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kapalı kapılar ardında
hazırlanmayan, sırf haber yaptı diye özgürlüklerimizin
teminatı basın emekçilerimizin cezaevlerine
atılmadığı, BirGün ve Evrensel gibi kendilerine muhalif
olan gazetelerin resmî ilan vermeme sopası gösterilerek susturulmadığı,
Twitterda resmî olarak 5 milyon 99 kez içerik kaldırma başvurusuyla
dünya sansür rekortmeni olmayacağımız bir bütçeyi yapmak
mümkün. dediği için iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bence siz 3 doz vicdan hapı alın ve
akşam kendinize sorun Bugün vatandaşımız için ne
yaptık? diye. Evet, bunu soramazsınız çünkü tek adam rejiminde
bunu sorabilme ihtimaliniz yok, sizleri de anlıyoruz ama merak etmeyin,
birazcık sabır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkın
iktidarında, işten atıldığı için Çocuğuma
mama alamadım. diyerek intihar eden başta 26 yaşındaki
Denizlili hemşehrim Osman Karul olmak üzere, gençlerimiz,
kadınlarımız, emekçilerimiz, esnafımız,
sanayicilerimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Karaca.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
ve tüm
vatandaşlarımız için, doğanın hakkı için
şeffaf, adaletli, halkçı bir bütçeyi biz yapacağız,
Cumhuriyet Halk Partisi yapacak.
Bir hikâyeyle sözlerime son vermek istiyorum. Ülkenin
birinde bir tek adam yaşarmış, bir gün sarayın balkonuna
çıkmış, bir bakmış ki ülkede hiçbir baca tütmüyor,
ülke halkı sefalet içerisinde, ekonomik krizden yanmış
yıkılmış durumda ve bir emir veriyor hemen, diyor ki: Üç
yıl boyunca tüm vatandaşlarımız çalışacak,
çalıştığını kendi evine, çoluğuna
çocuğuna harcayacak. Üç yıl geçiyor, yine bakıyor, bir
bakıyor ki bütün halk huzurlu, mutlu, sokaklar şen şakrak, insan
sesiyle dolu ve dönüp hanımefendiye diyor ki: Bak, gördün mü, üç
yılın sonunda vatandaşlarımız zengin oldu.
Hanımefendi diyor ki: Ne zenginliği, saray talan oldu. Ve cevap
şu: Halkın fakirliği var ise biz fakiriz, halk zengin ise biz
de zenginiz. Kıssadan hisse, herkes hissesine düşeni alır
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
16.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki
iddialarını reddettiklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel CHP adına konuşan hatibi
dinledik. Hiçbir şekilde iddiaları kabul etmemiz mümkün değil,
hepsini reddediyoruz ve iade ediyoruz. Gerçek dışı bir
konuşma ve üslubu hakikaten İç Tüzüke aykırı bir
konuşma, Sayın Maliye Bakanımızla ilgili söylediği
sıfatı kendisine iade ediyoruz.
AHMET KAYA (Trabzon) Damat dedi, ne dedi ya?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kabine üyelerimizin, bakanlarımızın
milletimizin içinde olduklarını, halkın arasında
olduklarını, halka hizmet ettiklerini ifadeyle, bunun en güzel örneği
de geçtiğimiz günlerde Sayın Çevre ve Şehircilik
Bakanımızla beraber Maliye Bakanımızın birlikte
açıkladıkları projeye dar gelirli
vatandaşlarımızın 100 bin sosyal konutla ilgili bugün
itibarıyla 111 bin başvurusu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum.
BAŞKAN Efendim,
anlaştığımız üzere birer dakikayla
sınırlı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum, bu
bütçenin milletin bütçesi olduğunu, milletin iyiliğini,
güvenliğini, huzurunu ve refahını artıracak bütçe
olduğunu ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç
17.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, AK PARTİde Maliye Bakanı
yapacak damattan başka insanın olup olmadığını
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, sadece damat
dedi. Yani damat demeyecekti de
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sosyete damat
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sosyete
Hakikaten yani
kendi bakımını yaptırıyor falan. Onun için sosyete
damat dedi, bunda ne var kızacak? Yani damat demenin ne mahzuru var?
Damat mıdır, değil midir?
BAŞKAN Damat olduğu için
eleştirmiyor yani Bakan olduğu için eleştirdi. O, ona itiraz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) AK PARTİde
damattan başka Maliye Bakanı yapacak insan var mıdır, yok
mudur, onu soruyoruz yani.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun. Soru geldi, soruya cevap verin.
Buyurun.
18.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Maliye
Bakanının kimin olacağı takdirinin
Cumhurbaşkanına ait olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Bir soru sordu.
Onun takdiri size ait değil, onun takdiri
Sayın Cumhurbaşkanımıza ait.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayınpederine
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ve şunu çok iyi biliyoruz: IMF de IMFyle gizli
görüşmeciler de aslında uluslararası ekonomik krizi tetiklemek
isteyip operasyon yapanlar da sonuç itibarıyla o damat diye
nitelendirdikleri Sayın Bakanımızın ve Kabinenin nasıl
başarılı şekilde bir direnç gösterdiğini ve bunu
püskürttüğünü ve aralarında da Adamlar başardı be. diye
itiraf ettiklerini herkes biliyor.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
kayıtlara geçsin diye söylüyorum
BAŞKAN Kayıtlara geçsin, siz
konuşun.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçmesi
açısından, sayın damada atama yetkisinin kayınpederinde
olmaması gerektiğini söylüyoruz.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Şahsı adına ilk söz
Kayseri Milletvekili Hülya Nergise aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin 7nci maddesinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Aile kurumunu kuvvetlendirmeye ve maruz
kaldığı tehditlere karşı korumaya dair yapılan
çalışmalarla alakalı yüce heyetinize bilgi vermek istiyorum.
Toplumun temeli ailedir. Bütün
çalışmalarımızda aile ve topluma hizmet konusunda etkin
çözümler üretmeyi hedefliyoruz. Yakın tarihimizde aile kurumumuzda 2
önemli kırılma yaşanmıştır: Birincisi kırsal
kesimden kente göçtür. İkincisi ise teknoloji devrimiyle gelişen
internet ve modern iletişim araçlarının
yaygınlaşmasından kaynaklanan sosyal değişimdir.
Ülkemizde göç hareketleri 1960lı
yıllardan beri devam etmektedir. 1960 yılında 31,9 olan
şehirli nüfus 1980de yüzde 43,9a, 2000 yılında yüzde 64,9a,
2018 yılında ise yüzde 92lere yükselmiştir. Kentleşmeyle
birlikte aile yapımız da değişmiş, hane halkı
sayısı düşmüştür; geniş aileden çekirdek aileye
geçiş yapılmıştır. Geleneksel aile yapımız
çok büyük değişikliklere uğramış, şehir
hayatının tabii bir sonucu olarak da aile bağları
zayıflamıştır. Özellikle yeni nesillerin hayatın
zorluklarını göğüslemede en kritik destek noktalarından
biri olan aile büyüklerinin birikiminden faydalanma kalmamıştır.
Kullanılan teknoloji bir taraftan hayatı
kolaylaştırırken diğer taraftan da millî bünyede
çözülmelere sebebiyet vererek mahremiyet algısını
yozlaştırmaktadır, aile değerlerinde ciddi erozyonlara
sebebiyet vermiştir.
Aile kurumunu korumak için münhasır bir
Bakanlığın kurulması 2011 yılında bizim
dönemimizde gerçekleşmiştir. Türkiye, tarihinin en kapsamlı
sosyal devlet uygulamalarıyla bizim dönemimizde tanışmıştır.
2002 yılında 2 milyar lira olan sosyal yardımları 2018
yılında 43 milyar liraya çıkardık. On yedi yılda
ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 290 milyar lira tutarında
sosyal yardım yapıldı. Ekonomik destek sağlamak için
doğum yardımını başlattık. Ekonomik destekle
yetinmeyerek ailelerimizin psikososyal ve sosyokültürel alanlarda da
desteklenmesini sağladık. Hayata geçirilen Aile Sosyal Destek
Programıyla (ASDEP) sosyal politikalarda arz odaklı yeni bir dönem
başlatıldı. Bu programla, vatandaşların
ihtiyaçlarının yerinde tespiti yapılarak ilgili kurumlarca
giderilmesi ve böylece, vatandaşların hayat
şartlarının iyileştirilmesi hedeflenmektedir. 2.700 ASDEP
görevlisi tarafından 2 milyon haneye ziyaret
gerçekleştirilmiştir. 4,6 milyon vatandaşımızla evinde
bire bir görüşme yapılarak yerinde ve etkin çözümler üretilmektedir.
Sosyal risklerin azaltılması yönünde çalışmalar
kapsamında risk haritası çıkarılması için altyapı
ve yönetmelik çalışmaları düzenlenmektedir. Sosyal hizmet
merkezleri yaygınlaştırılarak 330 olan sosyal hizmet
merkezi sayısının 2020 yılında 353e
çıkarılması hedeflenmektedir. Son on yedi yılda 5.440
ailenin yanına 6.664 çocuğumuz yerleştirilmiştir. Güçlü bir
ülke, güçlü bir millet, huzurlu bir toplum olmanın öncelikli
şartı güçlü bir aile yapısına sahip olmaktan geçer. Suç ve
kötü alışkanlıklarda ilk siper ailedir. Bunun için aileyi
dışlayan her adım, aileyi önemsizleştiren her politika,
aile bağlarının zayıflamasına sebep olan her
davranış aynı zamanda millî ve manevi bünyemize vurulmuş
ağır bir darbedir. İktidarımız döneminde daima aileyi
güçlü tutmak hedefinde olduk; zira, aileyi korursak ailenin tüm fertlerinin
hukukunu ve toplumu korumuş oluruz.
2020 yılı bütçesinin milletimize ve
devletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sivas Milletvekili Sayın Ahmet Özyürekin.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sivas ilimizde 2 belediyemiz vardı, 31 Mart 2019 yerel
seçimlerinden sonra bunu 10a çıkardık. 2 belediyemizin haricinde
diğer belediye başkanlıklarına seçilen 8 belediye
başkanımız, göreve başladıktan sonra, bir önceki
belediye başkanlarımızın yapmış oldukları
faaliyetler ve projelerden dolayı İller Bankasından
kullanmış oldukları kredilerden dolayı ciddi anlamda
borçlanmışlardır. Bizim belediye başkanlarımız
göreve başladıktan sonra ise maalesef, bırakın yeni bir
proje üretmeyi, çalışan memurların ve işçilerin
maaşlarını dahi ödeyememektedir, SGKlerini ödeyememektedir, vergi
borçlarını ödeyememektedir. Biz de diyoruz ki: En azından, yeni
seçilen belediye başkanlarımızın bir şeyler
üretebilmesi için, yeni projelerini hayata geçirebilmeleri için ve en önemlisi
de çalıştırdığı memurların ve işçilerin
SGK primlerini ve vergilerini ödeyebilmesi için İller Bankasının
bunlara mutlaka kolaylık sağlaması gerekiyor,
borçlarını ertelemesi, faizlerini silmesi ve yeniden
yapılandırma yaparak o belediye başkanlarına da bir hayat
vermesi gerekiyor. Bunun için diyoruz ki: Geçmişte diğer
arkadaşlarımız yaptıkları yatırımları
beton olarak yaptıkları için, geri dönüşü
olmadığından dolayı borç hanesi yükselmiş ve maalesef
bunları ödemekte zorluk çekmektedirler. Onun için de yapılacak bir
tek şey var: Nasıl geçmişte belediye başkanlarına
kolaylık sağlanıp işler yürütüldüyse benim belediye
başkanlarıma da kolaylık sağlanmalı, borçları
ertelenmeli, faizleri silinmeli. İller Bankasının da memurun,
işçinin maaşını ödeyebilmesi için buna yeterli miktarda
ödenek vermesi gerekiyor. Bunun için, ben, buradan bunu İller Bankasına
duyuruyorum.
Yine, Sivasta nüfusu 10 binin üzerinde olan
ilçelerimize doğal gaz bağlanıyor ama nüfusu 10 binin
altında olduğu zaman doğal gaz bağlanmasıyla ilgili
sıkıntı yaşanıyor. Biz de diyoruz ki: Orada yine bizim
hemşehrilerimiz yaşıyor, nüfusun 10 binin altında
olması yaşam standartlarını değiştirecek bir
şey değildir. Nüfusu 10 binin altında olan ilçelerimize de acil
olarak doğal gaz bağlanmasını istiyoruz.
Yine, Sivas ilimizin Kangal ilçesinde gerçekten,
dünyada eşi benzeri olmayan Balıklı Kaplıcamız var,
sedef ve egzama hastaları için bire bir; Sağlık
Bakanlığının da onayı bulunmaktadır.
Sağlık Bakanlığının onayıyla birlikte,
hastalarımız, orada yirmi gün tedavi gördüğünde mutlaka
sağlığına kavuşuyor. Yine, buranın hemen
yakınlarında çok önemli yerler var; Divriği Ulu Camisi, Gürün
Gökpınar Gölü gibi kültürel değerlerle dolu, dünyanın her
tarafından yerli ve yabancı misafirlere hizmet verilmektedir. Bu
bölgemizin turizme daha elverişli hâle getirilmesi için gerekenler
yapılmalıdır. Gerçekten, bu kaplıca belki de dünyanın
başka bir yerinde olsa dünyada bir numara olur arkadaşlar ama bizde
olunca maalesef göz ardı ediliyor. Ya, adı üstünde doktor
balıklar diyoruz. Bunun için, kaplıcamızın da özel statüye
alınarak sedef ve egzama hastalarının sevk işlerinin
kolaylaştırılmasını, hasta ödeneklerinin ise SGK
tarafından artırılmasını ve Kangal Devlet Hastanemize
de bir dermatolog atanmasını istiyoruz.
Balıklı Kaplıcanın hemen
yanında olan Kavak köyümüz var, buraya gerçekten, yurt
dışından yabancı turistler çok gelmektedir; burada gezi
parkı vardır, burada yürüyüşler yapılıyor,
buranın da aydınlatması ve çevre düzenlemesinin
yapılmasını istiyoruz.
Sivas ilimiz için tekrar dile getireceğim bir
konu da maalesef genel anlamda bir yol sorunu yaşanmakta ve
vatandaşlarımız mağdur olmaktadır. Sivas-Malatya duble
yolu hâlâ tamamlanmamıştır.
Altınyayla-Şarkışla yol yapımının üç
yıldır sürüyor olması ve yolun hâlen açılmaması
sebebiyle hayvancılıkla geçimini sağlayan vatandaşlarımız
kış aylarında bu yolu kullanmakta güçlük çekmektedir.
Ayrıca, sağlık hususunda devlet
hastanelerimizin binaları yeni olduğu hâlde Gürün ilçemizde
kadın doğum, göz, ortopedi; Yıldızeli ilçemizde genel
cerrahi ve kadın doğum uzmanı doktoru atamalarına ihtiyaç
vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla) - Suşehri ilçemizde ise
hastanenin yatak kapasitesinin yeterli olmaması sebebiyle hastalar
mağdur olmaktadır. Sağlık
Bakanlığımızın acilen bu konuya çözüm üretmesini
istiyoruz.
Yine, topraktan var olduğumuzu düşünerek,
ülkemizin tarımsal etkinliğinin içerisinde, toprağın
işlenmesi ve bir ürün hâline getirilmesi sürecinde alın teri döken
çiftçilerimizin varlığına buradan teşekkür etmek istiyorum.
Tarım ve Orman Bakanlığımız
tarafından, Sivasta, Millî Tarım Projesi üzerine, havza bazlı
stratejik ve arz açığı olan hâlihazırda 12 ürün
desteklenmektedir. Toplam alanı 258 bin dekar olan Gemerek, Suşehri,
Şarkışla gibi verimli tarımsal ovalarımız koruma
altına alınmıştır ancak bu umut verici tarımsal
stratejiler bir yana, gübre, mazot ve yine, ilaç gibi tarımsal girdilerin
yüksek olması sebebiyle, hele hele Sivas dersek, iklim
şartlarını da göz önünde bulundurduğumuzda, yem
fiyatları bizi ciddi anlamda etkilemektedir yani hayvancılıkta
maliyetimizin yüzde 70i yemdir; bunun için de çiftçilerimiz, maalesef, birçok
ilçemizde hava şartlarından ve kuraklıktan dolayı ciddi
anlamda zarara uğramışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla) Hemen bitireceğim
Sayın Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum sizden.
BAŞKAN Uzatamıyorum Sayın Özyürek,
kusura bakmayın.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla) Tamam, teşekkür
edeceğim.
BAŞKAN Peki, sözlerinizi tamamlayın
sadece.
Selamlamayı alayım, buyurun.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla) Burada, çiftçilerimizin
kredi faizlerinin iptal edilmesi, borçlarının silinmesi ve yeniden
yapılandırılmasını talep ediyorum.
Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Evet, soru işlemini başlatıyorum.
Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
fabrikaların kapatılıp yerine AVMlerin dikildiği, üretimin
bitip işsizliğin rekor kırdığı Türkiye'de, ne
yazık ki üretene ve çalışana destek verilmiyor, âdeta köstek
olunuyor. Yaklaşık 1.500 kişinin
çalıştığı, on binlerce insanın hayatına
dokunan Adanadaki TEMSA fabrikası borçları nedeniyle
kapatılıyor. Kent ve ülke ekonomisine ciddi katkı koyan,
yıllık 125 milyon dolar ihracat yapan, yılda 200 milyon
dolarlık üretim gerçekleştiren ve Adananın bu yıl
ihracatına 2 milyar dolar gibi çok ciddi katkı koyan bu
fabrikamızın içinde bulunduğu durum yüreğimizi
yakıyor. Adana da bunun örneklerini çok gördü. Aksantaştan Güney
Sanayisine, Sümerbanktan TEKELe kadar on binlerce insanımızın
çalıştığı 50nin üzerinde fabrikamız
özelleştirildi ya da kapatılarak satılarak yok edildi.
Yüreğimizi yakan TEMSA faciasıyla ilgili önlem alacak mısınız?
Fabrikanın üretime devam etmesi, işçilerimizin korunması için
bir çözüm planınız var mı? Yoksa Adanayı yine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kırklareli ilimiz sınırlarında
faaliyet gösteren sanayi tesislerinin, işletmelerin ve büyükbaş
hayvan çiftliklerinin atıkları çevreye ve canlı yaşama
zarar vermektedir. İl müdürlüğümüze ve CİMERe çevre
derneklerinin, vatandaşların ve bizlerin müteakip defalar uyarı
ve ikazlarına karşı gerek denetimlerin yetersizliği gerekse
işletme sahiplerinin özensiz çalışmaları sonucu
atıkların disipline edilememesi nedeniyle özellikle Kırklareli
merkez köyleri, Lüleburgaz ve Babaeski ilçelerimiz köylerinde, Yenice ve
Babaeski Deresinde canlı yaşam tehdit altındadır.
Bakanlığınız canlı yaşamın tehdit
altında olduğu anılan bölgelerde büyükbaş hayvan
çiftliklerinin atıklarının disipline edilmesi için hangi
önlemleri alıyor? Verilen zararları nasıl telafi edeceksiniz?
Kirliliğin zararlarının azaltılması ve
sorumluların cezalandırılması konusunda neler
yapılmıştır?
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Sancar
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Murat Kurum, Denizlide imar barışıyla ilgili, 325 trilyon lira,
Denizlimizden imar barışı adı altında para
topladınız ve bu paraların karşılığında,
malum, yaşadığımız Acıpayam depremi sonucunda
-dokuz ay geçmiş- hâlâ 270 tane aile 19 metrekare barakada yaşamakta
ve depremden bir hafta sonra Sayın İçişleri Bakanı ve siz
beyanda bulunarak Bu yaraları saracağız. dediniz, Eksi 3
derecede Acıpayamlı vatandaşlarımız ve
yaşlılarımız 19 metre barakada yaşamaya devam
ediyorlar. 3 milyon lira parayı çok gördüğünüz Denizliden 325 milyon
lira para topladınız. Bununla ilgili bir adım atmayı
düşünüyor musunuz? Bu işkence, bu eziyet daha ne kadar sürecek? Bununla
ilgili lütfen Acıpayam halkına yardımcı olun. Barakalar,
yaşayanlar ve fotoğrafları Cumhuriyet gazetesinde de
çıkmıştır, televizyona da gündem olmuştur. İmar
barışından aldığınız paranın yüzde
10unu dahi verseniz bu vatandaşlar mağduriyet yaşamayacak.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Günümüzde bürokrasinin azaltılması, hizmet
kalitesinin artırılması ve dijitalleşme kamu hizmetlerinin
kalitesini doğrudan etkilemektedir. Bu kapsamda yılda 9 milyonu
aşan işlem sayısıyla ortalama 20 milyon
vatandaşımıza hizmet sunan Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün yürüttüğü projeler var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Burdur Salda Gölünü özel çevre koruma bölgesi ilan etmiştir. İlan
edilen koruma bölgesi kapsamında millet bahçesi de yapılması
kamuoyuna yansımıştır. Yapılacak millet bahçesinin
Salda Gölü ve çevresinin doğal güzelliklerine olumsuz bir etkisi olacak
mıdır?
Ayrıca, dün, şehit Kaymakamımız
Muhammed Fatih Safitürkün muhterem babası Asım Safitürk Gazi
Meclisimizi ziyaret etmişlerdi. Onun bu ziyaretinde onun
sarığından, sakalından rahatsız olan bir kesim kendini
bilmezler onunla alakalı paylaşımlarda bulunmuşlardır;
ben onları kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
seçim bölgem Afyonkarahisar ili İscehisar ilçesindeki TOKİlerde
anahtar tesliminden bu yana tesisattaki arıza ve eksiklik maalesef
giderilememiştir. Sizlere bir yıl önceden beri bu arızaları
bildirmelerine rağmen hâlâ hiçbir bakım ve onarım
yapılmadı. Bu yüzden de faturalar, doğal gaz faturaları
orada yaşayan vatandaşlara çok yüksek geliyor. Şimdi onlar
soruyorlar: TOKİ neden bizimle ilgilenmiyor?
Mevsimlik orman işçilerinin kadro sorunu
çözülmeden 5 bin işçi daha alınacak. Bunlar kadrolu mu mevsimlik mi?
Sayın Bakan, 2007den bu yana kadro alamayan mevsimlik işçilerin
durumu ne olacak?
Yine, Kıbrıs gazileri TOKİlerde
kendilerine hak tanınmadığını ifade ediyorlar.
Sayın Bakan, Kıbrıs gazilerine neden hak sahipliği belgesi
verilmiyor?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun lütfen.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Kırklarelinde, Edirnede çevre kirliliğine dair
adımlarımızı atıyoruz yani Türkiye'nin her yerinde
atıyoruz; 81 ilde çevreye ilişkin bir sorun, problem gördüğümüz
zaman gidip Bakanlık olarak bizi ilgilendirsin ilgilendirmesin, çözümü
bizde olsun olmasın, gerek TOKİ gerek İller Bankası eliyle,
yapılması gereken destekleri belediyelerimize yapıyor, bir
şekilde bu tedbirleri almaya gayret gösteriyoruz. Bu noktada, Vekilimiz de
bilir, Kırklarelide de yine çalışmalarımızı
yürütüyoruz. Bu çerçevede, atık su arıtma tesislerine ilişkin
2023 yılı hedefimiz var; tüm Türkiyede yüzde 100 nüfusumuza hizmet
vermek üzere çalışmalarımızı yapıyoruz ki şu
an yüzde 87de olmamız lazım. Dolayısıyla Kırklareli
de bizim önceliklerimiz arasında.
Ne yapıyoruz mesela? Ağrıdan örnek
vereyim size, Ağrıya gittiğimizde, şehrin içinde 1.300
tane ahır var ve atıkları da kanalizasyona veya bölgeye
bırakılıyor. Biz bu ahırları toplayıp organize
bir hayvancılık yapılmasını sağlayarak hem burada
hayvancılık yapan çiftçimizi hem şehrimizi rahatlatacak önemli
bir adım atıyoruz. 120 hektarlık -1,2 milyon metrekarelik- bir
alana 50 başlık, 75 başlık, 100 başlık
yaklaşık 600 ahır yapıyoruz. Orada daha organize bir
hayvancılık yapabilecekler.
Şimdi, Denizliyle alakalı,
Acıpayamla ilgili hak sahipliği durumu, biliyorsunuz, geçen hafta
netleştirildi, Meclisten yasa çıkması gerekiyordu,
çıkarıldı. Biz, yine Denizlide
yaşadığımız, vatandaşlarımızın
etkilendiği depremde, bu süreci hiç beklemeden Bozkurt ve Çardaka gittik,
yerinde tespitler yaptık. Ki o zaman gittiğimizde -ben Acıpayam
depreminde yoktum- Çardak ve Bozkurta gittiğimizde, Acıpayam ilçemiz
dâhil bütün ilçelerimize verilmesi gereken nakdî yardımları verdik.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Hayır, öyle bir şey yok.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Bozkurt ve Çardaka ilişkin de Toplu Konut İdaresi
Başkanlığımıza talimatı verdik ve yerinde 200ün
üzerinde konutun yapımı başladı, fiilen inşaatlar da
devam ediyor.
Sizin söylediğiniz gibi, eğer
Acıpayamda 3 milyon liradan dolayı vatandaşımız
mağdursa ki bu mağduriyete ilişkin konu bizimle ilgili olsun
olmasın, hemen gelin, biz bir hafta içinde bu 3 milyon liralık
mağduriyeti giderelim.
Diğer taraftan, konutlarla ilgili hak
sahipliği kısmını da yürütüyoruz. Burada da hiçbir problem
yok. TOKİ bünyesinde de bu işler yürütülüyor.
Hatayın Antakya ilçesinin kültür
varlıkları değerlendirilmeli midir? Biz Antakyada -tarihî
eserlerimizi gün yüzümüze çıkarmak, yine kültürel değerlerimizi gün
yüzüne çıkarmak için- 5 milyon lira sokak sağlıklaştırma
projesi için Antakya Belediyemize hibe verdik ve etaplar hâlinde Antakyada ne
kadar tarihî, kültürel değer varsa 2023 yılına kadar bir
kısmını hibe, bir kısmını proje vermek suretiyle
de yapacağız. Lüfti Kaşıkçı Vekilimizin sorusuydu.
Suriyelilere ilişkin, yine, 2 milyonu aşan
Hatayda belediyelerin alt yatırımlarına desteğiyle
alakalı: Burada İller Bankasından, Dünya Bankası, FRIT,
JICA gibi uluslararası fonlardan biz Suriyelilerin
yaşadığı alanlara ilişkin hem hibe hem de çok
düşük faizli uzun vadeli kredilerle destek oluyoruz. Bunun
dışında, yine Bakanlığımız, İller
Bankası Genel Müdürlüğümüz ve diğer genel müdürlüklerimiz
kanalıyla da yapılması gereken projelere destek veriyoruz.
Mesela, Hatayda JICAyla ilgili 44 milyon avroluk devam eden iş var;
yine, UNEPle alakalı 8 milyon avro; Avrupa Yatırım
Bankası, 21 milyon avro; FRIT, 15 milyon avro
3 proje değerlendirme
aşamasında; yine, 65 milyon avroluk da değerlendirme
aşamasında projeler var. Bu projeleri de yürütebiliyoruz. İller
Bankasında krediler dâhil tüm borçlar Cumhurbaşkanlığı
kararıyla ancak durdurulabilir, bunun dışında durdurma
şansımız yok.
Saldada yapılacak proje, tamamen Salda
Gölünü, kıyısını, bölgemizi koruma ve kullanma projesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, tamamlayın
sözlerinizi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI MURAT KURUM Saldanın doğal güzelliğine zarar
vermeyecek şekilde -hiçbir betonlaşmanın
yapılmayacağı, orada beton ve çimento gibi materyallerin kullanılmayacağı-
sadece ahşap ve doğal malzemelerden yapılacak, orada yürüme
yollarının olduğu, beyaz, güzel dediğimiz o kumsala hiçbir
şekilde dokunmadan; deniz, göl kıyısından
yaklaşık 400-500 metrelik bantta hiçbir yapılaşma
yapılmadan. Ki biz yapmadan önce araçlar gölün kıyısına
kadar giriyordu ve insanlar araçlarını oraya çekiyorlardı ve
günlük ihtiyaçlarını giderecek hiçbir ünite yok; tuvalet, duş,
soyunma giyinme kabinlerinin hiçbiri yok. Bunların hepsini 400-500 metre
bant dışına yapacağız ve o doğal güzelliği tamamen
gün yüzüne çıkaracak, hepimizin gittiğinde daha güzel bir
şekilde orayı gezebileceği bir proje olacaktır.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
Mali kontrole ilişkin hükümler
MADDE 8- (1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı
cetvellerde yer alan kamu idareleri;
a)
Arızi nitelikteki işleriyle sınırlı kalmak
koşuluyla yıl içinde bir ayı aşmayan sürelerle hizmet
satın alınacak veya çalıştırılacak kişilere
yapılacak ödemeleri,
b)
İlgili mevzuatı uyarınca kısmi zamanlı hizmet satın
alınan kişilere yapılacak ödemeleri,
c)
5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 25 inci
maddesi gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek
eğitimi gören öğrencilere yapılacak ödemeleri,
ç)
İlgili mevzuatı uyarınca ders ücreti karşılığında
görevlendirilen ve üzerinde resmî görevi bulunmayanlara yapılacak
ödemeleri, bütçelerinin (01.4) ekonomik kodunda yer alan ödenekleri
aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik kodu içeren tertiplere
ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden (bu ekonomik kodu içeren
tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6 ncı maddenin ikinci
fıkrası kapsamında yapılan aktarmalar hariç) ödenek
aktarılamaz ve ödenek üstü harcama yapılamaz. Ancak, bu ekonomik kodu
içeren tertiplerden yapılması gereken akademik jüri ücreti ödemeleri
ile (ç) bendi kapsamındaki ödemeler için gerekli olan tutarları
ilgili tertiplere aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2)
Bu Kanuna bağlı (T) işaretli cetvelde yer alan
taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu hâllere münhasır olmak
kaydıyla ilgili bakanlığın teklifi üzerine
Cumhurbaşkanı kararı ile edinilebilir.
(3)
5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer
alan kamu idareleri, sürekli işçileri ve geçici işçileri,
bütçelerinin (01.3) ile (02.3) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde
yer alan ödenekleri aşmayacak sayı ve/veya süreyle istihdam
edebilirler. Bu işçilerle ilgili toplu iş sözleşmelerinden
doğacak yükümlülükler, ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri,
asgari ücret ve sigorta prim artışı nedeniyle meydana gelecek
ödenek ihtiyaçlarını ödenek aktarmak suretiyle karşılamaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu fıkrada belirtilen ekonomik kodlara
bu durumlar dışında (söz konusu ekonomik kodlar arasındaki
aktarmalar ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir
şekilde ödenek aktarması yapılamayacağı gibi bütçenin
başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli çalışma
ve/veya fazla çalışma ücreti de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek
aktarmasına ilişkin kısıtlamalar, kendi bütçe
tertiplerinden aktarma yapılması koşuluyla TÜBİTAK için
uygulanmaz.
(4)
5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer
alan kamu idarelerinin harcama yetkilileri, sürekli işçiler ile geçici
işçilerin fazla çalışmaları
karşılığı öngörülen ödeneğe göre iş
programlarını yapmak, bu ödeneği aşacak şekilde fazla
süreli çalışma ve/veya fazla çalışma yaptırmamak ve
ertesi yıla fazla süreli çalışma ve/veya fazla
çalışmadan dolayı borç bıraktırmamakla yükümlüdürler.
Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi,
çığ ve benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak
Cumhurbaşkanı kararları uyarınca yaptırılacak
fazla çalışmalar ile fazla çalışma ücret ödemelerine
ilişkin ilama bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç
fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri
için hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamaz.
(5)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler
tarafından uluslararası anlaşma, kanun ve kararnameler
gereği üye olunanlar dışındaki uluslararası
kuruluşlara, gerekli ödeneğin temini hususunda
Cumhurbaşkanlığının uygun görüşü alınmadan
üye olunamaz ve katılma payı ile üyelik aidatı adı
altında herhangi bir ödeme yapılamaz.
(6)
Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye
Bakanlığının uluslararası anlaşma, kanun ve
kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu uluslararası
kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma payı
ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7)
Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim
ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve
benzeri sosyal tesislerin giderleri, münhasıran bu tesislerin
işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır. Bu
yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek
üzere 2020 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel
görevlendirilmez.
(8)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, gerekli
tedbirleri alarak bütçelerinin 03.3- Yolluk Giderleri, 03.6- Temsil ve
Tanıtma Giderleri, 03.7- Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım,
Bakım ve Onarım Giderleri ile 03.8- Gayrimenkul Mal Bakım ve
Onarım Giderleri ekonomik kodlarını içeren tertiplerine tahsis
edilen ödeneği aşmayacak şekilde harcama yaparlar. Söz konusu
idarelerce anılan tertiplere bütçelerinin diğer tertiplerinden
aktarılacak ödenek tutarları ile bu Kanunun 6 ncı maddesinin
beşinci fıkrası kapsamında eklenecek ödenek tutarları
toplamı bu tertiplerin başlangıç ödeneklerinin yüzde 10unu
aşamaz. Ancak, ihtiyaç hâlinde söz konusu ekonomik kodları içeren
tertiplerin başlangıç ödeneklerinin yüzde 10unu aşan aktarma ve
bu Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrası kapsamında
ödenek ekleme işlemlerini yapmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Yükseköğretim kurumlarınca 6 ncı maddenin beşinci
fıkrasına istinaden Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı
kapsamında 03.3- Yolluk Giderleri ile 03.7- Menkul Mal, Gayrimaddi Hak
Alım, Bakım ve Onarım Giderleri ekonomik kodlarını
içeren tertiplere yapılacak ekleme işlemlerinde bu fıkrada yer
alan sınırlamalar uygulanmaz.
BAŞKAN Konuşmalara geçmeden önce Birleşime
on dakika ara veriyorum ve Grup Başkan Vekillerimizi arkaya davet
ediyorum.
Kapanma Saati: 16.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Değerli arkadaşlar, oturumu
kapattığım için soru için giren arkadaşların
hakları gittiği için, soru sormak isteyen arkadaşların
hemen girmeleri lazım; sistemi yeniden açtık.
8inci madde üzerine gruplar adına ilk söz,
İYİ PARTİ Grubu adına Antalya Milletvekili Feridun
Bahşiye aittir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok özür
dilerim
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
daha önceden 60a göre istenmiş bir söz vardı Serkan Topalın,
takdir eder misiniz acaba?
BAŞKAN Sayın Bahşi bir
konuşsun, size vereyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben değil efendim,
Serkan Topal
BAŞKAN Biliyorum, Sayın Bahşi
konuşsun, verelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peki efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bahşi.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 2020 yılı bütçesinin 8inci
maddesi üzerine söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime 15 Mart 1997 tarihinde, yani vefat
etmesinden yirmi gün önce, görev yaptığım Kahramanmaraşa
gelen Türkün son Başbuğu Alparslan Türkeş Beyin
yaptığı konuşmada söylediği bir cümleyle başlamak
istiyorum. Küfür ile devlet yıkılmaz, devlet zulümle
yıkılır. Adil olmayan idare ise zalimdir. Bugüne ne kadar
benziyor. Başbuğumun yakın dostu Doğu Türkistan Devlet
Başkanı İsa Yusuf Alptekini özlemle anıyorum, ruhu
şad olsun.
Değerli milletvekilleri, adalet diyoruz,
adalet, hep adalet. Adaletin olmadığı yerde ne
gelişmişlikten bahsedilir ne de kalkınmadan. 16 Nisan 2017 halk
oylamasıyla Türkiyenin yüz elli yıllık parlamenter sistem
birikimi bir yana bırakılmış ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen bu ucube sistem
yürürlüğe girmiştir. Hukukun, yargının ve adaletin bugün
içinde bulunduğu çıkmaz da bu ucube sistemin sonucunda meydana
gelmiştir. Dünya Adalet Projesi adlı kurum her yıl 113 ülke
arasında Hukukun Üstünlüğü Endeksi yayınlar. Ekim 2016da
yayınlanan endekse göre; yolsuzluğu önlemede 54üncüyüz, hukukun
üstünlüğü sıralamasında 101, açık devlet yani hükûmet saydamlığında
93 -devam edelim- temel haklar kullanımında 107, düzen ve güvenlikte
106, yasal düzenlemelerin adil ve etkili bir şekilde uygulanıp
uygulanmadığı konusunda 84, adil hukuk alanında 94, ceza
adaletinde ise 74. Görüldüğü gibi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve
ifade özgürlüğü konularında Türkiye sınıfta
kalmış, kalmaya devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar, hukuk devletinin
amacı devlet yönetiminde keyfîliği önlemektir. Bu da devletin hukuka
bağlı olmasını, hukuk çerçevesinde hareket etmesini
sağlar.
Yargıdan hep şikâyet edildi. Ben de emekli
bir hâkim olarak mensubu bulunduğum bu kurumdan daima şikâyet ettim.
İktidara ilk geldiği yıllarda, yargı
bağımsızlığı ve adalet konusunda en çok
şikâyet eden de AK PARTİlilerdi. Bu sebeple de yargıyı ele
geçirilmesi gereken bir hedef hâline getirdiler. Başta kumpas
davaları olmak üzere, her türlü operasyonla bunu başarıp tek
adama teslim edince kendilerinden başka adaletten memnun olan da
Türkiyede kimse kalmadı. On yedi yıl içerisinde, tüm ülkede
olduğu gibi, yargı bürokrasisinde de korku imparatorluğu
kuruldu. Bu durum, hâkim ve savcıları, Danıştay,
Yargıtay üyelerini, hatta kâtip ve mübaşirleri bile etkisi
altına aldı.
Bütçeyle ilgili bir önceki konuşmamda da
söylediğim gibi, çıkarılan onca yargı reform paketine
rağmen adalete olan güven günden güne eritilerek
sıfırlandı. Özellikle savcılar, tutukluluğun
devamı konusunda, itiraz veya temyiz edilecek kararlar konusunda SMSlerle
talimatlandırılır hâle getirildiler.
Değerli milletvekilleri, adaletin devletin
idari yapısında ve faaliyetlerinde yeniden tesis edilmesi
şarttır. Mevcut iktidarın kasten, planlı ve örgütlü biçimde
demokratik hukuk devletini örseleyen, zedeleyen, yok eden tüm anayasal ve yasal
düzenlemeleri hukukun üstünlüğü anlayışıyla yeniden ele alınıp
evrensel hukuk ilkelerine göre düzenlenmelidir.
Bu kapsamda, Türk milleti adına devletin hukuka
uygun olarak işleyişi temin edilmeli, anayasal sisteminin denge
denetim mekanizması yeniden tesis edilmelidir. Bağımsız ve
tarafsız bir yargı sistemiyle demokratik düzen içinde toplum ve
bireyin geleceğine dair hukuk güvenliği sağlanmalıdır.
Ceza yargılamalarında masumiyet karinesi, suç ve cezaların
şahsiliği, şüpheden sanık yararlanır gibi evrensel
hukuk ilkelerine uyulması sağlanarak adil yargılanma hakkı
ilkelerine tekrar geri dönülmelidir. Soruşturma, kovuşturma ve infaz
aşamasında yasa dışı usul ve yöntemlere asla izin
verilmemelidir.
Demokratik hukuk devletinin sigortası temel hak
ve özgürlükler teminat altına alınmalı, Anayasa Mahkemesi
yeniden yapılandırılmalı, adaletle hükmeden bir yargı
düzenine, en yüksek mahkeme kimliğine kavuşturulması
sağlanmalıdır. Anayasa Mahkemesinin son dönemdeki artan bireysel
başvuruları inceleme ve sonuçlandırma görevini daha etkin yerine
getirebilmesi için mahkemenin teşkilat ve personel yapısı
güçlendirilmelidir.
Yargı
bağımsızlığını ve yargıç
teminatını temin ve tesis etmekle görevli ve sorumlu HSK
yapısı yeniden düzenlenmeli, HSK üyeleri her kademe hâkim ve
savcılar içinden, yine hâkim ve savcıların oylarıyla seçilmelidir.
Adalete erişim hakkının yasalarda ve uygulamada
kolaylaştırılması sağlanmalı, hızlı ve
etkin bir adil yargı düzeni sağlanmalıdır. Hâkim ve
savcıların sınavlarında mülakat -tekrar ifade ediyorum-
mutlaka kaldırılmalıdır. Çocuk ıslahevleri
kaldırılmalı, yerine çocuk iyileştirme merkezleri
kurulmalıdır. Çocuklara iyileştirme sürecinde mutlaka mesleki
eğitim verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, dünyanın tüm
ülkelerinde yargı bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatına verilen değer ile hâkim ve savcıların sosyal ve
ekonomik hakları paralellik arz eder. Bu, ülkemizde de aynı
durumdadır. Nitekim, hukukun üstünlüğü ve yargı
bağımsızlığı konusunda neredeysek hâkimlere
verilen değerde de aynı yerdeyiz; yani, diplerdeyiz.
Hatırlar mısınız bilmiyorum,
bundan beş altı yıl önce ABD Devlet Başkanı
kalabalık bir salona girmişti; Başkan girdiğinde salonda
bulunan herkes ayağa kalkmış ancak 5-6 kişilik bir grup,
Başkanı oturarak karşılamıştı. Kimin
aklına, ne geldi bilmiyorum ama benim aklıma ilk gelen, bu
kişilerin hâkim ya da savcı olduklarıydı; nitekim,
sunucunun anonsuyla da yanılmadığımı anladım. Bir
de bize bakalım, her yıl sarayda yapılan adli yıl
açılış törenlerini gözlerinizin önüne getirin; daha önce salona
girmiş yargı mensuplarının, AK PARTİ Genel
Başkanının salona girmesiyle ayağa fırlaması,
tokalaşma sırasında da cüppelerde düğme aramaları,
eğilerek tokalaşmaları filan; ne acı. Sahneyi
hatırladınız mı? Hatta, çay toplamaya giden yüksek
yargı organı başkanlarıyla, bu ucubeliğin
karşılığında, tüm sağlık giderlerinin
devletçe karşılanması konusunda düzenleme yapılması;
Yargıtay ve Danıştay üyeleri dışında -yani,
başkanları çay toplamaya giden kurumların mensupları
dışında- bu düzenlemeden yararlanabilen yargı mensubu
yoktur. Eskiden bu tür düzenlemelerden, en azından, Yargıtaya seçilme
hakkını kaybetmeyen birinci sınıf hâkim ve savcılar da
yararlanırdı; Yargıtay üyeliğine seçilme hakkı kazanan
hâkimlerin bu haklardan yararlandırılmaması adil değildir,
hakkaniyete aykırıdır.
Bir başka konu ise VIP hizmetleri. Tüm ülkelerin
mevzuatlarını incelediğinizde göreceksiniz ki hâkimler
doğal olarak VIP hizmetinden yararlanır. Lütfen, bir makamı
küçümseme olarak algılanmasın ama genel müdürlerin bile VIP
hizmetinden yararlandığı bir ülkede nasıl olur da hâkim ve
savcılar bu hizmetten yararlanamaz?
Hâkim ve savcıların iş yükünden biraz
söz edeceğim şimdi de. Herkesçe de bilindiği gibi, bu derece
ağır bir iş yükü altında ezilen hâkim ve
savcıların, yıpranma payından yararlandırılmaması
büyük bir eksikliktir ve bu konuda mutlaka yasal düzenleme
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiyede
14.131 hâkim, 6.558 savcı vardır. Adli yargıda neredeyse tüm
dosyalar, görülmesi gereken dosyaların 2 katı olarak bu hâkim ve
savcılara gelmektedir. İş yükünün bu kadar ağır
olması sadece hâkim, savcının değil adliye personelinin de
psikolojisini bozmaktadır.
Yargı personelinin çözüm bekleyen bazı
sorunlarını da sizinle ve kamuoyuyla bu kürsüden paylaşmak
istiyorum.
Ek göstergenin yazı işleri müdürleri için
3600, zabıt kâtipleri için 3000, mübaşir dâhil diğer adliye
çalışanları için ise 2200 olarak düzenlenmesi gerekir; fazla
mesai ve nöbet ücretinin adliye çalışanlarına da ödenmesi hususu
net olarak düzenlenmelidir.
Adliye çalışanları adliyede
potansiyel suçlularla birlikte giriş yapmakta, icra kâtipleri hacizlerde
birçok saldırıya maruz kalmakta, can güvenliği
bulunmamaktadır. Bu yüzden iş riski tazminatı ve yıpranma
payı kesinlikle özlük haklarına eklenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Bahşi, selamlama
için mikrofonu açacağım; sözlerinizi tamamlayın çünkü bundan
sonra ek süre vermeyeceğim.
Buyurun.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Teşekkür ederim efendim.
Yine, ceza infaz memurları,
çalıştıkları iş ortamı sebebiyle emniyet ve
güvenlik sınıfına dâhil edilmelidir.
Sözlerimi Doğu Türkistan ile tamamlıyorum.
Soyu soyumdan, kanı kanımdan Uygur Türkleri, dünya kör, dünya
sağır olsa da acınız acımız, kininiz kinimizdir.
Gözlerimizde yaş, aklımızda Turan
Yalnız değilsiniz;
yeminimiz var.
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Grup Başkan Vekilleri; yani beş buçuk saattir sadece 3
maddeyi görüşebildik ve geride 6 maddemiz daha olduğu için
konuşma sürelerinde uzatma, ek süre vermeyeceğim; bunu bilginize
sunuyorum. En azından kırk beş dakika kırk beş
dakikadır yoksa sabah beş, altıya kadar buradayız gibi
görünüyor böyle giderse.
Sadece bir düzeltme için Sayın Serkan Topala
bir söz vereceğim.
Sayın Topal, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
19.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, yerinden sarf ettiği kelime
nedeniyle yanlış anlaşılmayı tashih etmek
istediğine ve malum kelimeyi milletvekillerine yönelik sarf
etmediğine ve her bir milletvekilinin onurunun kendi onuru olduğuna
ilişkin açıklaması (X)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, az
önce yaşanan hengamede söylediğim bir kelimeyi burada hiçbir
milletvekili arkadaşıma söylemediğimi ifade etmek istiyorum. Her
bir milletvekili arkadaşımın onuru benim de onurumdur. Benim
tepkim, benim o kelimeyi söylemem, açık ve nettir, Sayın Genel
Başkanımıza yakışıksız, kabul edilemez
cümleleri kullanan o şahsa, o adama aittir. Burada yanlış bir
anlaşılma varsa açıkçası tashih etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ettim.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Gruplar adına ikinci söz
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Cemal Çetine aittir.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA CEMAL ÇETİN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 8inci maddesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, Gazi
Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum. Biz bütçe hakkımızı
kullanarak gayrisafi yurt içi millî hasılanın yaklaşık
yüzde 22-23ünün toplanması, kamu harcamaları adı altında yeniden
dağıtılması ve aradaki fark için de borçlanması için
Hükûmete yetki veriyoruz.
Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sonsuz.
Kıt kaynaklardan tahsil edilen kamu harcamaları yapılırken
doğru, yerinde ve tasarruf kurallarına uygun hareket edilmesi, hukuki
bir zorunluluk olduğu kadar vicdani bir sorumluluktur da.
Kaynaklarımızın
kıtlığı bizi elli sekiz yıl önce yurt
dışına para kazanmak için işçi olarak gitmeye
zorlamadı mı? Batı Avrupaya ülkemizdeki kaynak
kıtlığından dolayı gitmek zorunda kalan
insanlarımızın zannedilir ki çok rahat hayatları var.
Değerli milletvekilleri, Batı Avrupadaki
Avrupa Türklüğünün bazı sıkıntılarını
vaktimiz yettiğince sizlerle paylaşmak istiyorum fakat işin
aslı öyle değildir. Avrupa Türklüğü geçen elli sekiz yıl
içerisinde oralarda tutunabilmek için büyük mücadeleler verdi. Avrupanın
çeşitli ülkelerine para kazanmak amacıyla giden birinci nesil, dilini
bilmedikleri, dinine ve kültürüne yabancı oldukları ülkelerde en
ağır işlerde çalıştırılarak büyük
sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar.
Türkleri oraya davet edenler, onların insan
olduğunu, bir entegrasyon sürecine ihtiyaç duyulacağını
düşünmeden hemen işçi yurtlarına yerleştirdiler, ertesi gün
de işe gönderdiler. Ülkemizse insanlarımızın
ihtiyaçlarını giderecek ikili anlaşmaları yeterince
yapamamıştır. İnsanlarımız
ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslam
karşıtlığı gibi insani olmayan uygulamalar nedeniyle
toplumdan dışlanmış, ikinci sınıf insan muamelesi
görmüşlerdir. Oysaki Türkler yaşadıkları ülkelere sosyal,
kültürel ve ekonomik açıdan çok büyük katkılar yapmış,
hâlen de yapmaktadırlar.
Elli sekiz yılı aşan göçün
ardından artık dördüncü nesil oralarda hayatını
sürdürmektedir. Elli sekiz yıllık göçmenlik, elli sekiz
yıllık misafir işçilik, elli sekiz yıllık
yabancılık olmaz; elli sekiz yıllık gurbetçilik,
Almancılık da olmaz. Biz, artık, Türklerin kalıcı
olduğuna inanıyoruz ve onlara Avrupa Türklüğü diyoruz.
Avrupa Türklüğü, yaşadıkları
devletlerin anayasasına saygılı, kanunlarına riayet ederek,
dinî inancına ve kültürüne saygılı, uyum içerisinde
hayatlarını sürdürüyor. Aynı hoşgörüyü ne yazık ki
üzerinde yaşadıkları devletler onlara çok görüyor. Özellikle,
son yıllarda, Türklere karşı yürütülmekte olan uyum ve
entegrasyon politikaları, sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda
şartları daha da ağırlaştırmıştır.
Ayrımcılığa dayalı çeşitli düzenlemeler ve
asimilasyon politikaları herkesin malumudur. Yabancı
düşmanlığı ve İslam
karşıtlığı, yaşanan en büyük sorunlardandır;
yalnız sokaklarda değil, devlet dairelerinde, okullarda, iş
yerlerinde ve hayatın her alanında karşılarına
çıkmaktadır. Politikacılar, seçimlerde göçmenleri malzeme olarak
kullanarak yabancı düşmanlığını
körüklemektedirler.
İnsanlarımız oralarda diri diri
yakıldılar. Mölln ve Solingende yaşanan acılar
tazeliğini korumaktadır. NSUlu katiller 7si Türk, 9 esnafı
katlettiler. Bu katillere gerekli cezalar verilmedi. Katliamın
araştırılıp gerçeklerin su yüzüne
çıkarılması yerine, Alman mahkemelerince olaylar örtbas edildi.
Üçüncü ve dördüncü nesil Türkler,
yaşadıkları ülkelerin dilini çok iyi konuşmalarına
rağmen ana dilleri Türkçeyi unutmaktadırlar. Türkçe önündeki engeller
her geçen gün artırılmaktadır. Okullarda okutulan
yardımcı Türkçe dersleri kaldırılmıştır.
Türkiyeden öğretmen gelmesi engellenmiş,
çocuklarımızın okul bahçelerinde bile Türkçe
konuşmaları suç sayılmaktadır. Oysa ki dilini ve dinini
düzgün öğrenen bir çocuğun daha sağlıklı,
kişilikli, kimlik bunalımına düşmeyeceği
uzmanların hemfikir olduğu bir gerçektir. Kimlik bunalımına
düşmüş nesiller her türlü yönlendirmeye açıktır. Bu
noktadan hareketle kültürel kimliğimiz olan Türk kimliğinin
ayrılmaz parçaları olan Türkçenin ve dinimizin doğru bir
şekilde öğretilmesi çocuklarımızın en doğal haklarıdır.
Aile birleşimine de engeller getirilmektedir.
Türkiyeden evlenen gençler eşlerini yaşadıkları ülkelere
getirememektedir, önlerine dil engeli çıkarılmaktadır. Bir dil
en iyi o dilin konuşulduğu ülkede öğrenilir yani Almanca, en
iyi, Almanyada öğrenilir.
Sözde Ermeni soykırım tasarıları
Türklerin yaşadığı birçok Avrupa ülkesi
parlamentolarında kabul edilmiştir ve bazı ülkelerde de
inkârı suç sayılmaktadır. Ermeni soykırım iddiaları
aynı zamanda okullarda ders kitaplarına da girmiştir. Türk
çocukları okullarda bu mesnetsiz iddiaya karşı geldiklerinde
cezalandırılmaktadırlar. Düşünce özgürlüğü ve adalet
yok, baskıcı bir rejim var. diye haksız yere Türkiyeyi
suçlayan AB ülkelerinde, bırakın düşünce özgürlüğünü,
simgelere, amblemlere bile savaş açılmıştır. Sosyal ve
kültürel faaliyetleri yapmak için kiralanan salonlar baskıyla iptal
edilmektedir. Avrupa ülkelerinde yuvalanan PKK, FETÖ, DHKP-C gibi terör
örgütlerinin Türkiyeye karşı faaliyetleri serbest bırakılmaktadır.
Irkçı veya Türkiye düşmanı PKKlılar tarafından Türk
kuruluşlarına, Türk iş yerlerine, Türk derneklerine, camilere,
sokaktaki insanlarımıza yapılan saldırıların
ardından Bunlar zaten Türkiye uzantıları Türkiyeye
yakın aşırı milliyetçi denilerek,
saldırıları masum gösterilmeye çalışılmaktadır.
Irkçılar ve PKK terör örgütü tarafından
Türk Federasyona bağlı 265 derneğe fiilî saldırılar
yapıldı, molotofkokteylilerle dernek binaları yakıldı,
kurşunlandı, bombalandı ama faillerinin
cezalandırıldığına şahit olmadık.
Türkiyeden kaçıp Avrupaya iltica eden
FETÖcüler açıktan Türkiyeyi hedef almakta ve o ülkede yaşayan Türk
toplumu ve Türk kuruluşlarını dışlayacak kamuoyu
oluşturmaya çalışmaktadırlar. Avrupa Türklüğü toplum hayatında
önemli yeri olan birçok sivil toplum kuruluşu oluşturmuştur.
Özellikle, 1978de Almanyanın Frankfurt şehrinde kurulmuş ve
şu anda Avrupa Türk Konfederasyona bağlı olan, Avrupanın
10 ülkesinde ve hemen her şehrinde faaliyet gösteren Türk Federasyon, tüm
engelleme ve iftiralara rağmen vatandaşlarımızın arasında
bir gönül ve kültür köprüsü oluşturmuş, her platformda sosyal ve
kültürel faaliyetler düzenleyip Türk kimliğinin, dilinin, kültürünün ve
yüce dinimizin korunması için, hiçbir karşılık beklemeden,
hukuk çerçevesinde faaliyetlerini yapmaktadır.
Avrupa Türklüğünün, Türkiyeden kaynaklanan
sorunları da vardır. Bakanlar Kurulu izniyle, Türk
vatandaşlığından çıkanlara mavi kart verilmektedir.
Buradaki işlemlerini yaptırırken, ne yazık ki mavi kart
resmî kurumlarda yeteri kadar tanınmamaktadır ve büyük zorluklarla
karşılaşmaktadırlar.
Türkiyede primlerini ödeyerek emeklilik hakkı
kazanan Avrupa Türklüğü, artık emekli olabilmek için büyük paralar
ödemek zorundadır. Emeklilik maaşları da önceden emekli olanlara
göre çok düşürülmüştür. Türkiyeye gelip uzun süre Türkiyede kalan,
başta emekliler olmak üzere, insanlarımız, sağlık
sigortalarında çıkan sorunlar sebebiyle muayene olamamaktadır.
Türkiyede izinlerini geçirmek isteyen Avrupa
Türklüğünün telefonları bloke edilmekte ve uzun süre
telefonlarını kullanamamaktadırlar.
Türk Hava Yolları biletleri izin dönemlerinde
çok pahalı satılmaktadır. Türk Hava Yollarının en
büyük yolcu potansiyeli Avrupa Türklüğüdür. Avrupa Türklüğünün Türk
Hava Yollarının gelişmesinde büyük payı olduğu bir
gerçektir. Özellikle izin dönemlerinde seferlerin artırılması ve
bilet fiyatlarının düşürülmesi gerekmektedir.
Tüm sıkıntılara rağmen, Avrupa
Türklüğü, 5 milyonu aşan nüfusu, milyarlarca euro ciro yapan iş
adamları, her meslekten yetişmiş insanı, üniversiteyi
bitirmiş ve üniversiteli gençleriyle Avrupada önemli bir toplum hâline
gelmiştir.
Diaspora lafı sadece belli zamanlarda gündeme
gelmemelidir. Zaten Avrupa Türklüğü, Türkiyeyle olan her meseleye
duyarlı, maddi ve manevi varlıklarıyla,
karşılıksız bir muhabbetle, vatanına, milletine ve
bayrağına bağlıdır. Onları kendi kaderleriyle
baş başa bırakmamak devletimizin asli vazifesi
olmalıdır. Avrupa Türklüğü, güçlü bir Türkiye'yle
yaşadığı ülkelerdeki sıkıntıların daha
kolay çözüleceğine gönülden inanmaktadır; bölgesinde ve küresel
olarak lider ülke Türkiye hedefini yürekten desteklemektedir ve desteklemeye
devam edecektir.
Sözlerime burada söz verirken 2020 yılı
bütçesinin vatanımıza ve büyük Türk milletine hayırlara vesile
olmasını niyaz ediyor, yüce heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz
konuşacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere ve ekranları
başında bizleri izleyen halkımıza selamlarımı ve
saygılarımı sunuyorum.
8inci madde hakkında grubum adına söz
almış bulunmaktayım ancak bu maddeyle ilgili değil, bugüne
kadar farklı şekillerde, farklı yerlerde ve değişik tarihlerde
söylenmiş sözlerden bir demet hazırlamaya çalıştım ki
bundan sonra yaşanacak olan şeylerden en azından herkes
kendisine düşen payı alsın istedim.
Öncelikle, Maraş katliamının yıl
dönümü. Halklarımızın birlikte yaşama iradesinin temeline
yerleştirilen bombalardan biri olan Maraş katliamını
nefretle anıyorum.
Yine, cenazesi bir hafta sokakta
bırakılmak durumunda kalan Taybet anayı anıyorum.
Yine, 19 Aralık 2000 yılında
adına Hayata Dönüş Operasyonu denen ve 30 kişinin
hayatını karartan, onları hayattan koparan eylemi
kınıyor, yaşamını yitirenleri saygıyla
anıyorum.
6 Ekim 2014 tarihine kadar Türkiye'de
gerçekleşen demokratik eylemlerde hiç kan akmadı, herhangi bir
şiddet unsuru yaşanmadı ancak 7 Ekim günü Kobaniye DAEŞ
çetelerinin saldırısının dört kolda gerçekleşmesi ve
oradakilerin büyük bir katliamla karşı karşıya kalması
üzerine halklarımızın sokağa çıkıp protesto
gösterisi yapması, daha sonra 7 Ekim günü Sayın Erdoğanın
İslahiyede Kobani dediğiniz, o da düştü düşüyor.
demesi ve akabinde Vartoda bir gencin hayatını kaybetmesi sonucu
gelişen olaylarda 54 yurttaşımız yaşamını
yitirdi. Bu 54 yurttaşımızın 47si partimizin üyesi ve
çalışanıydı fakat bugüne kadar iktidar mensupları bu
olaydan söz ederlerken sadece 1 kişiyi andılar, 53 kişiyi de
görmezden geldiler. Bunun doğru olmadığını ifade etmek
istiyorum.
Yine, 2013 yılında Balıkesir
mitinginde, Sayın Erdoğan Çözüm sürecine
odaklanmışız. Niye? Terörü bitirelim, kan dursun, analar
ağlamasın. Biz bunu istiyoruz ama samimi istiyoruz. dediniz.
14 Mart 2014 tarihinde Gaziantep mitinginde Berkin
Elvanın annesini yuhalattınız. İlk kez 27 Mayıs
1995te, kaybolan yakınlarını aramak için sokağa çıkan
insanların, Cumartesi Annelerinin eylemini yasakladınız.
1 Haziran 2011 tarihinde Diyarbakırda Benim
için ne Türk milliyetçiliği var ne Kürt milliyetçiliği var, hepsi
benim kardeşimdir, canımdır. Bizim farkımız bu. Ret
politikalarını da inkâr ve asimilasyon politikalarını da en
iyi ben bilirim. dediniz.
28 Aralık 2011 günü sadece 50 Türk lirası
kazanmak için yapay sınırın öte tarafına geçen, 19u daha
henüz reşit bile olmayan 34 insanımızın katledilmesine
seyirci kaldınız. Son on yılda en az 63 zırhlı
aracın çarpması vakası meydana geldi, 16sı çocuk 6sı
kadın olmak üzere 36 kişi hayatını kaybetti. Bu konuda
bugüne kadar bir tek söz bile söylemediniz.
Sıkışınca Yüzde 52 oy
aldık. diyorsunuz ama çok daha yüksek oranlarda oy alan belediye
başkanlarımızı hapsediyor, haklarını
gasbediyorsunuz. Şu anda 31i kayyum atanmış olarak, 6sı
da daha önce mazbataları verilmeyerek toplam 37 belediye
başkanımızın 21i cezaevindedir. Belediye
başkanları dağa para gönderdiler. diyorlar. Her sefer
söylememize rağmen bugüne kadar bir tanesini ispatlayamadınız,
ispatlayamazsınız çünkü öyle bir şey hiç olmadı.
Yine, Tahir Elçi göz göre göre katledildi, o zaman
ki Başbakan Bu bizim namus borcumuzdur, katillerini ortaya
çıkaracağız. dedi, ancak bugüne kadar bir arpa boyu yol
alınmadı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılında 2,5 milyon
kişiye iş bulacağız. dediniz ama geldiğimiz yerde,
2019da 817 bin ek işsiz yarattınız.
Alevilerin
ibadethanelerine saygı duyacağız, cemevlerine statü
tanıyacağız. dediniz, bunları gerçekleştirmemekle
kalmadınız, Alevi köylerine cami yapma atağını
başlattınız.
Darbe Allahın
lütfudur. dediniz, on binlerce insanın bir gecede hayatını
karattınız. Bir günde 4 binin üzerinde savcı ve hâkimi görevden
aldınız. Buna karşı değilim ama bunu anlamakta gerçekten
zorlanıyorum. Bu kadar insanı nasıl bir günde tespit
edebildiniz? Bence siz onları önceden biliyordunuz çünkü oralara sizler
yerleştirmiştiniz.
Defalarca
Kardeşiz. dediniz ama Kürtlerin tarihsel, kültürel değer
verdiği isimleri taşıyan parkları, mahalle ve sokak
isimlerini, heykellerini kaldırdınız, yerlerini
değiştirdiniz. Ahmedi Hani anıtı, Mervanileri simgeleyen
kabartmalar, Roboski anıtı, Orhan Doğan heykeli bunlardan birkaç
tanesidir. Kürtçe yayın yapan Zarok TVyi kapattınız, sadece
Kürtçe masal anlatıyordu arkadaşlar.
İstanbul
Sözleşmesini ilk imzalayan olmakla övünüyorsunuz ama kadın
cinayetleri son yedi yılda yüzde 1.400, kadına şiddet
davaları yüzde 366, cinsel taciz davaları yüzde 449 artmış
durumda.
Dünya Ekonomik
Forumu Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye,
cinsiyet eşitliği açısından 149 ülke arasında
130uncu, iş hayatına katılım ve fırsat
eşitliği açısından da 136ncı sırada.
22 Aralık
2002de Moskovada, AKP Başkanının bir ziyareti
sırasında bir işçi Kürt sorununu çözün, bu acılar
artık yaşanmasın. deyince şimdiki Cumhurbaşkanı
"Sorun var diye inanmayacaksın, yok diye inanacaksın. Eğer
sorun var diye inanırsanız sorun olur, sorun yok derseniz sorun
ortadan kalkar. Biz böyle düşünüyoruz, böyle söylüyoruz. dedi.
12 Ağustos 2005te Diyarbakırda
Başbakan Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil
hepsinin sorunudur, benim de sorunumdur. Anayasal düzen dâhilinde her sorunu
daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla
çözüm yoluna koyacağız. dedi.
Yine 1 Şubat 2009da Diyarbakırda
Başbakan Buna ister Kürt sorunu deyin ister güneydoğu sorunu
deyin ister doğu sorunu deyin, isterseniz son olarak yine
adlandırdığımız gibi Kürt açılımı
deyin, ne dersek diyelim bunun üzerinde bir çalışmayı
başlattık ve bunu mutlaka sonlandıracağız. dedi.
73 milyon insanımız Türkiye Cumhuriyeti
üst kimliği altında birdir. Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığıdır. Bunun altında herkesin etnik bir
aidiyeti vardır. dediniz. Başbakan olarak da Kürt sorununu
savunuyorum, savunmaya da devam edeceğim. diye ifade
kullandınız.
Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur, kabul
etmiyoruz da. diye 30 Haziran 2011de söylediniz.
2 Mart 2013te Balıkesirde mitingde Bigadiç
ilçe meydanında 5 tesisin toplu açılış töreninde Çözüm
sürecine odaklanmışız. Niye? Terörü bitirelim, kan akmasın,
anneler ağlamasın. Biz bunu istiyoruz ve bunu samimi olarak
istiyoruz. dediniz.
Daha sonra 16 Kasım 2013te yanında Mesut
Barzani, Şivan Perver, İbrahim Tatlıses vardı ve bir
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ilk defa Türkiyede Kürdistan
sözcüğünü mitingde telaffuz etti, dile getirdi.
Bir annenin çocuğuyla ana dilinde
konuşamaması
Bundan daha büyük azap ne olabilir? Şivan
Perverin kasetlerinin nasıl gizli gizli dinlendiğini ben bilirim.
Faili meçhullerin, işkencelerin, sürgünlerin ne büyük acılar
olduğunu bilirim. Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin
boşaldığını, 76 milyonun
kucaklaştığını, birlikte yeni Türkiye
olduklarını göreceğiz. diye ifade ettiniz. O günden bugüne
kadar köprülerin altından çok sular aktı ama sorun olduğu gibi
yerli yerinde duruyor.
Biz size Düşmanlık yapıyorsunuz,
Kürtlere düşmanlık yapıyorsunuz. dediğimiz zaman çok
kızıyorsunuz ama Kürtlerle, buradaki herhangi bir eylemle
ilişkisi olmayan, dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerle ilgili
herhangi bir gelişme olduğunda hemen karşı
çıkıyor, tavır alıyorsunuz. Japonyada Kürtçe dersine
karşı çıktığınız gibi, Çinde Kürtçe dersine
karşı çıktığınız gibi, Kuzey Irakta
Kürdistan yönetiminin referandumuna karşı
çıktığınız gibi. Üstelik ticari ilişkileriniz
varken, 12 milyon dolar karşılıklı ticaret ilişkiniz
varken bunları bile göze alabildiniz ve ona karşı
çıktınız. Bunlarla yetinmediniz, sadece Afrinde 136 bin
kişinin yerini yurdunu terk etmesine, çadırlarda kışı
geçirmesine, yazı geçirmesine ve önümüzdeki dönemde, ne olacağı
-bilinmiyor- belli olmayan bir dönemde yaşamlarını sürdürmeye
mahkûm ettiniz.
Onun için biz size diyoruz ki: Daha önceki
Başbakanın, şimdiki Cumhurbaşkanının da izah
ettiği gibi; değişik çevrelerin, yöneticilerinizin, sorumlularınızın
dile getirdiği gibi; bu sorun çözülmeden Türkiyede huzurun
olmayacağını, ekonominin düzelmeyeceğini, nasıl bir
bütçe yaparsanız yapın, bu bütçenin halka yarar ve fayda getiremeyeceğini
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Yunus Emre. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben bugün bir kavram üzerine
konuşacağım. Cumhuriyet Halk Partisi, biliyorsunuz, cumhuriyetin
kurucusu olan parti ve cumhuriyetin bir siyasi felsefesi var. Bu felsefenin
temel ilkelerinin başında da eşitlik ilkesi geliyor. Ben bugün
eşitlik ilkesi üzerine, Türkiyedeki eşitsizlikler üzerine bir
konuşma yapacağım. Tabii, yine, bu kapsamda şunu
hatırlatmak istiyorum: Toplumsal tarih, siyasal tarih bize eşitlik
fikrinin çok güçlü bir fikir olduğunu, dünyada yaşanan birçok önemli
dönüşümün arkasında aslında bu fikrin bulunduğunu
gösteriyor. Genel oy hakkından tutun, emekliliğe kadar, çok temel,
bugün için olağan karşılanan gelişmelerin arkasında bu
eşitlik fikri var ve ülkemizde aslında çok yaygın eşitsizliklerle
karşı karşıyayız. Bugün bir ölçüde, bu
eşitsizlikleri gündeme getirmeye çalışacağım, 5 önemli
alanda Türkiyedeki eşitsizliklerden bahsedeceğim. Öncelikle gelir
dağılımındaki eşitsizlikler üzerinde durmak istiyorum.
Biliyorsunuz, artık dünyada gelir
dağılımı eşitsizliği Türkiyede de birçok ülkede
de ölçülüyor ve bununla ilgili önemli göstergeler var, bunların
başında da bir katsayı, Gini katsayısı yer
alıyor. OECD ülkelerindeki duruma baktığımızda, ne
yazık ki ülkemiz sondan 3üncü durumda yani gelir eşitsizliği
bakımında OECD ülkeleri arasında sondan 3üncü durumdayız.
Bunun yanında, Türkiyedeki en varlıklı yüzde 20lik nüfus ile
en yoksul yüzde 20lik nüfusun yıllık gelirlerini
karşılaştırdığımızda şöyle bir
manzara görüyoruz: En zengin yüzde 20, millî gelirden yüzde 47,6 oranında
pay alırken en yoksul yüzde 20, yüzde 6,1 pay alıyor. Değerli
arkadaşlar, TÜİK verilerine göre en yoksul ile en zengin yüzde 20lik
dilim arasında 7,8 kat fark var. Avrupa Birliğinin istatistik
kuruluşu EUROSTATın verilerine göre ise bu fark daha fazla; 8,7 kat
fark var. Demokratik örneklere baktığımızda, demokratik
ülkelerde böyle büyük farklar görmüyoruz arkadaşlar; örneğin
Fransada bu fark 4,2 kat, Almanyada 5 kat, İngilterede 5,4 kat.
Türkiyedeki eşitsizlikler sadece gelir
eşitsizliğiyle sınırlı değil, bunun yanında,
belki bundan daha önemli bir sorunumuz ise servet eşitsizliği.
Türkiye ne yazık ki servet eşitsizliğinin çok acı
şekilde yaşandığı bir ülke ama daha önemlisi,
iktidarınızda bu eşitsizlik çok kötüye gidiyor. Dünyada bugün
servet eşitsizlikleri ölçülüyor; kimin bankada ne kadar hesabı var,
mevduatı var, kimler hisse senetlerini ellerinde tutuyorlar,
gayrimenkuller kimlerin elinde; bunlara bakılıyor, bunlar ölçülüyor,
dünyanın her tarafında bu yapılıyor. Ülkemizde, siz iktidara
geldiğinizde, 2002 yılında en zengin yüzde 10, Türkiyedeki
servetin yüzde 67sine sahipti, bugün ise en zengin yüzde 10, Türkiyedeki
servetin yüzde 82sine sahip arkadaşlar Yani Türkiyede nüfusun yüzde
90ı servetin yüzde 18iyle yetiniyor. Özetle, bu manzara, bir yandan çok
dramatik, çok acı bir manzara, diğer taraftan da sizin döneminizde
çok daha kötüye gidiyor. Şunu da hatırlatmam gerekli, bütçe
görüşmeleri sırasında bu birçok defa gündeme getirildi: Bu
eşitsizliklerin doğal sonucu çok yaygın işsizlik -özellikle
genç işsizliği- oluyor, çok yaygın yoksulluk oluyor. Ve
Türkiyede çok farklı ve yeni bir duruma geldik, işsizlik sorunu
kadar, onun kadar can yakıcı bir sorun da iktidarınız
döneminde çalışan yoksullar sorunu oldu.
Bakın, Türkiyede artık istihdam edilmek,
çalışmak, yoksul olmamak anlamına gelmiyor. Çünkü Türkiyede çok
önemli bir kitle artık çalışan yoksul durumunda,
uluslararası ölçümlere göre böyle. Ve 2018den 2019a geldiğimizde bu
bir yıllık süre içerisinde 4 milyonun üzerine çıktı,
yaklaşık 400 bin artışla 4 milyonun üzerinde
yurttaşımız bugün Türkiyede çalışan yoksul konumunda.
Aileleriyle beraber düşünülürse çok daha yüksek bir sayıdan, orandan
bahsediyoruz.
Bir diğer eşitsizlik tabii, fırsat
eşitsizliği arkadaşlar. Fırsat eşitsizliğini
ölçmek biraz daha güç gerçekten ama sizinle ben bir veri
paylaşacağım, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum:
Türkiyedeki eğitim harcamalarını kim yapıyor, kimler
çocuklarına ne kadar para harcayabiliyor? diye
baktığımızda bir şey görüyoruz. En zengin yüzde 20lik
kesim, Türkiyedeki eğitim harcamalarının yüzde
63,6sını yapıyor arkadaşlar. En yoksul yüzde 20lik kesimse
eğitim harcamalarının yüzde 2,8ini yapıyor. Bu ne demektir
biliyor musunuz? 23 kat fark var; örneğin, en zengin yüzde 20lik kesim
çocuğuna 23 tane kalem alıp okula gönderirken en yoksul yüzde 20lik
kesimse sadece 1 kalem alıp gönderiyor. Bir tarafta 23 kalem, bir tarafta
1 kalem; bir tarafta 23 silgi, bir tarafta 1 silgi. Manzara bu ve biz bu
çocuklarımıza Hadi bakalım, eşit şartlarda
yarışın. diyoruz. Okula başlatacağı zaman bir
aile çocuğunu, 1.200 lira para harcamak durumunda yani eğitime
başlamak için ailenin cebinden harcayacağı para 1.200 lira.
Türkiyede kaç ailenin sadece dönem başı için, eğitim
yılı başı için böyle bir harcamayı yapabileceğini
ben sizlere sormak istiyorum.
Bir diğer eşitsizlik değerli
arkadaşlarım, bölgeler arası eşitsizlik. Bakın, bu
memleket bizim, bu vatan bizim, bu vatanda hep birlikte kardeşçe
yaşamalıyız, yaşayacağız diyorsak bu vatanın
her karış toprağında da eşit imkânların
olması lazım.
Bir örnek vereceğim size: TÜİK her
yıl Türkiyede ortalama yıllık eş değer hane
halkı kullanılabilir fert gelirini ölçüyor. Bakın sevgili
arkadaşlarım, İstanbulda fert başına
kullanılabilir gelir yaklaşık 35 bin lira, Ankarada 29 bin lira
ama örneğin Van, Muş, Bitlis, Hakkâri gibi illerimizde 10 bin 965
lira, Mardin, Batman, Şırnak, Siirtte 11.204 lira,
Şanlıurfada, Diyarbakırda 11.357 lira. Biz
yurttaşlarımızın bir kısmına 3 kat fazla gelire
erişebildikleri bir ortamı yaratıyor ve bunu uzun süre
sürdürüyorsak o zaman Bu vatanın hepsi bizim. söylemlerimiz havada
kalır.
Bakın, bunun çok örneği var, sadece gelir
düzeyi değil. Örneğin, ortaokullardaki okullaşma oranı;
Doğu Marmarada ve Batı Marmarada yüzde 90lar seviyesinde,
Güneydoğu Anadoluda yüzde 69 seviyesinde arkadaşlar.
Bir başka örnek: 10 bin kişiye düşen
hekim sayısı. İstanbulda 10 bin kişiye 20 hekim
düşüyor, Batı Anadoluda 10 bin kişiye 27 hekim düşüyor,
Güneydoğu Anadoluda 13 hekim düşüyor arkadaşlar. Yani biz
insanımızın bir kısmına, diğer kısmına
verdiğimiz sağlık hizmetinin yarısını veriyorsak
bir ülkede eşitlik ve adaletten bahsedebilir miyiz?
Eşitlik bahsinde son gündeme getireceğim
konu ise kadın-erkek eşitsizliği. Tabii, burada çok
kapsamlı meseleler var; iş gücüne eşitsiz katılım var,
yüksek ücretli, güvenceli, yükselme olanağı veren işlerin
cinsiyetler arasında eşitsiz dağılımı var,
çocukların bakım yükünün eşitsiz dağılımı
var, ev işlerinin eşitsiz dağılımı, cinsiyet
temelli ücret eşitsizliği var ama en yakıcı sorun
-bildiğiniz gibi, çok defa da burada söylendi- kadın cinayetleri.
Son on yılda 2.677 kadın erkekler
tarafından öldürüldü. Birtakım hamasi nutuklarla Şiddete
karşıyız. diyerek falan bu meseleler çözülmüyor.
Kadının toplumsal statüsünün erkekle eşitlenmesi için çok ciddi
politikaların devreye sokulması gerekiyor, somut adımlar atmak
gerekiyor.
Benden önceki konuşmacı söyledi, daha dün
2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi açıklandı; 153
ülke arasında Türkiye 130uncu sırada arkadaşlar.
Şimdi, bu şartlar içerisinde
gördüğümüz bir manzara var. Bir de bu koşullar üzerine, Türkiyeyi
demokrasiden koparıyorsunuz. Bugün burada bütçe görüşmeleri yapılıyor.
Bütçenin reddi gibi bir imkân yok. Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor.
Ne oluyor Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor
Bir örnek vereceğim
size. Dünyada çok prestijli iktisatçıların oluşturduğu bir
grup var, Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı. Burada yapılan araştırma
bize bir şey gösteriyor: Avrupada en zengin yüzde 10, ulusal gelirin
yüzde 37sini alıyor; Orta Doğuda en zengin yüzde 10, ulusal gelirin
yüzde 61ini alıyor. Yani ülkeler demokrasiden uzaklaştıkça, tek
adam rejimleri hâkim oldukça bu, doğal olarak eşitsizliği daha
da katmerlendiriyor. Ama tabii, sizin açmazınızı anlıyorum.
Bu kadar eşitsiz, bu kadar adaletsiz bir ülkede demokratik bir yönetim
olsa iktidardan gideceğiniz çok açık ortada. O yüzden baskıyla
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Emre.
YUNUS EMRE (Devamla) Selamlamama izin verir
misiniz?
BAŞKAN Vermiyorum artık,
açmayacağımı ifade etmiştim.
Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına ilk söz Sakarya
Milletvekili Sayın Recep Uncuoğluna ait.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır, ek süre vermiyorum.
RECEP UNCUOĞLU (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin Mali kontrole ilişkin hükümler başlıklı
8inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
8inci madde üzerindeki değerlendirmelere
geçmeden önce, AK PARTİ iktidarlarımız tarafından
hazırlanan 18inci bütçe olan 2020 yılı bütçesinin milletimize
hayırlı olmasını diliyorum.
Bildiğiniz gibi, AK PARTİ
iktidarlarımızca bütçe denetimi alanında reform niteliğinde
önemli düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bunlardan birincisi, 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunudur. 2003
yılında AK PARTİ Hükûmetimiz döneminde
yasalaştırılan bu kanunla bütçe kanunu sadeleştirildi, mali
saydamlık artırıldı. Bu kanunla mali denetim alanında
Meclise gönderilen raporlar hem nitelik hem de nicelik yönünden
artırılmıştır. Mali kontrol alanında diğer
önemli gelişme harcama denetimi anlamında
yaşanmıştır. Bu kapsamda reform niteliğinde olan 6085
sayılı Sayıştay Kanunu 2010 yılında yine AK
PARTİ Hükûmetimiz döneminde yasalaştırıldı. Bu kanunla
birlikte kamu kaynağı kullanan tüm kurum ve kuruluşlar
Sayıştay denetimi kapsamına alındı. 6085
sayılı Kanundan önceki dönemde bütçe görüşmelerinde genel
uygunluk bildirimi dışında düzenli olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan denetim raporu bulunmuyordu. Denetimle ilgili olarak 2018
yılı kesin hesabına ilişkin 4 ana rapor, 1 uygunluk
bildirimi, ayrıca da 189 tane kurumun raporu da olmak üzere Meclisimize
tam 194 adet rapor sunulmuştur. Ayrıca, mahallî idarelere
ilişkin olarak da 230 adet Sayıştay denetim raporu meclislerinde
görüşülmek üzere ilgili idarelere gönderilmiş, Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına ilişkin 13
adet denetim raporu da İçişleri Bakanlığı ile
valiliklere gönderilmiştir. Kalkınma ajanslarının
denetimine ilişkin olarak 2018 yılında bütün kalkınma
ajansları denetlenerek Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.
Üzerinde söz aldığım 2020
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
içeriğine baktığımızda bu maddede kamu
kurumlarının kamu kaynağını etkin, verimli
kullanmasına yönelik düzenlemeler yer almaktadır. Bu kapsamda
yapılan ilk düzenleme kamu kurumlarının taşıt
alımlarıyla ilgilidir. Buna göre bütçe ödeneklerinin
kullanılmasında etkinliği artırmak amacıyla bütçe
kanunu teklifine ekli T işaretli cetvelde yer alan
taşıtların ancak ve zorunlu hâllerde Cumhurbaşkanı
kararı alınmak suretiyle edinilmesi öngörülmektedir.
Diğer önemli tasarruf tedbiriyse kamu
kurumlarının istihdam edeceği sürekli işçiler ve geçici
işçilerin ödeneklerle sınırlı olarak
çalıştırılmasıyla ilgilidir. Buna göre kamu
kurumları, bütçelerindeki ödeneği aşmayacak şekilde belirli
sayı ve süreyle istihdam edebileceklerdir. Ancak bu işçilerle ilgili
toplu iş sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler, ihbar ve
kıdem tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve sigorta prim
artışları bu sınırlama dışındadır.
Ayrıca, bir tasarruf tedbiri olarak da kamu
idarelerince işletilen sosyal tesislerin giderlerinin bütçeden ödenek
aktarılmaksızın bu tesislerin işletilmesinden elde edilen
gelirlerle karşılanması bu maddeyle hükme
bağlanmıştır.
Madde kapsamında bir başka düzenlemeyle de
cari harcamalarda tasarruf sağlanması amacıyla yolluk giderleri,
temsil ve tanıtma giderleri, menkul mal, gayrimaddi hak alım,
bakım ve onarım giderleri ile gayrimenkul mal, bakım ve onarım
giderlerine ilişkin harcamaların bütçede öngörülen ödeneği
aşmaması hükmü getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidara geldiğimiz günden bu yana kamu mali yönetimi ve
denetiminin ön yargıdan uzak, dürüst, şeffaf ve uluslararası
denetim standartlarına uygun bir şekilde yürütülebilmesi için birçok
reforma imza attık. Bu reformlar doğrultusunda, hesap verilebilir,
dünya standartlarında bir denetim süreci işlemeye
başlamıştır. Kamu harcamalarında verimlilik
sağlanarak israf önlenmiş ve sürdürülebilir kalkınmanın önü
açılmıştır. Bu anlayışla, aziz milletimizin
refahını yükseltmek için aynı azim ve kararlılıkla
çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, 2020 yılı
bütçemizin bakanlıklarımıza, kurumlarımıza, aziz
milletimize hayırlı, bereketli olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Mengüllüoğlu, süreniz beş
dakika, ek süre vermiyorum.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Tüm
emekçi halkımızı selamlayarak başlıyorum.
Bütçe teklifini incelerken fark ettim ki her
maddenin altında Cumhurbaşkanı yetkilidir. yazıyor.
Cumhurbaşkanı aslında tek yetkilidir. 1,1 trilyon değerinde
bir bütçeyi Cumhurbaşkanının tek yetkisine
bırakmış durumdayız ama burada tartışıyor
gibi yapıyoruz.
Aslında, Cumhurbaşkanı sadece bu
konuda tek yetkili değil tabii. Örneğin, termik santrallerle ilgili
yasa teklifi getirdiniz buraya, canhıraş bir savaş içinde kabul
ettirdiniz; ondan sonra, Cumhurbaşkanının içine sinmedi, sonra
davulla zurnayla teklifinizin reddedilmesini kutladınız.
Mesela, bir haftadır Ziraat Bankasıyla
ilgili tartışılıyor burada. Ziraat Bankasının,
aslında, söylenildiği gibi bir paraya yatırım
yapmadığı, batık bir şirketi
kurtarmadığı iddia ediliyor. Bir hafta sonra
Cumhurbaşkanı diyor ki: Vallahi benim içime sinmedi. Genel Müdürü
arıyor, diyor ki: Vazgeçtik zaten. ve şu an Ziraat Bankasıyla
ilgili hiçbir tartışma yapmıyorsunuz.
Kanal İstanbul için de aynı şeyleri
yaşayacağınızın garantisini verebilirim. 75 milyar
dolarlık bir yatırımdan bahsediyorsunuz. Deprem riskini
artırır. deniyor, Şehirleşmeyi artırır.
deniyor, her şey söyleniyor ama hiç dinlemiyorsunuz. Neden? Çünkü tek
yetkili kişi şu an Kanal İstanbulun iyi olduğunu söylüyor.
Çok parlak bir fikir var, Kanal İstanbul için en az 1 milyon ağaç
kesilecek, şehirleşmeyle milyonlarca ağaç daha kesilecek.
Kolaysa kessinler! Her ağaca bir partiliyi bağlarız, mâni oluruz
buna. Mâni olamıyorsak çıkan toprakla bir ada yaparız,
adanın üzerine de bir devlet başkanlığı sarayı
daha inşa ederiz. Buna itirazınızın olacağını
düşünmüyorum arkadaşlar çünkü bu, Genel Başkan Vekiliniz Numan
Kurtulmuşun teklifi. Bu teklif herhâlde hoşunuza gider diye
düşünüyorum.
Bu 1,1 trilyon bütçenin içerisinde 14 milyar lira
Cumhurbaşkanlığına ayrılmış. Üzerine,
tanıtım için 92 milyon lira daha ayrılmış. Üzerine,
Cumhurbaşkanına maaş veriyoruz. Üzerine, Cumhurbaşkanına
emekli maaşı veriyoruz. Üzerine, saraylarının maliyetini
karşılıyoruz hem yüzen hem yürüyen hem uçan hem kaçan hem
yazlık hem kışlık. Üzerine, kâr amacı gütmeyen
kurumlara transfer veriyoruz ama bunu hem
Cumhurbaşkanlığından veriyoruz hem Diyanet İşlerinden
veriyoruz, hatta Diyanet İşlerinin 11 milyar lira da ayrı
bütçesi var; bir de ayrıca belediyelerden veriyoruz bunu ama yetmiyor.
İçişleri Bakanlığına 76
milyar lira bütçe veriyoruz, bekçiler kovboy gibi 3lü, 4lü caddelerde
dolaşıyor ama hapishaneden kaçmış birinin
işlediği cinayet için Süleyman Soylu diyebiliyor ki: Bize hesap
sormayın, eleştirmeyin; sonuçta, ölen geri gelmez.
Bunların yanında, Kültür
Bakanlığına 5 milyar lira bütçe veriyorsunuz. Kültür
Bakanlığı da o sırada Hasankeyfin dinamitlerle
patlatılmasını izlemekle meşgul, camilerin
taşınmasını izlemekle meşgul, üzerine, hazine aramak
için boşaltılan Dipsiz Gölü doldurmakla meşgul. Ya
arkadaşlar, küvet mi dolduruyorsunuz? Gölü boşalttılar; ya,
bundan daha absürt bir şey olabilir mi?
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) Bilmeden
konuşma, orası göl falan değil.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Tamam,
bildiklerini de sen konuşursun.
BAŞKAN Sayın Pektaş, lüften
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Bugün
2 yurttaşın daha intihar haberi geldi, 2 yurttaşın daha. Bu
yurttaşlara şu açıklamayı yapabiliriz: Arkadaşlar,
1,1 trilyon lirayı bir kişinin eline verdik ama sizin intihar
etmenizi engelleyecek bir çözüm, ne yazık ki hiçbirimiz bulamıyoruz.
Hâlbuki hane halkına transfer adı altında yoksullara,
öğrencilere bütçe ayrılmış, 62 milyar lira; bunun için de
Ulaştırma Bakanınız ne diyor: Şirketlere verilen
garanti ödemelerini hane halkına transfer bütçesinin içine
yerleştirdik. Siz yoksullara ayırdığınız
paradan, yandaş müteahhide vereceğiniz paranın garantisine
harcıyorsunuz aynı zamanda.
Şimdi, bu bütçe halkın değil, on
sekiz yılda yarattığınız bir grup seçkinin sefahat ve
şatafat bütçesi. Bakın, buna çok uygun bir şey söylemiş
Karl Marx, demiş ki: Sermaye, doğanın boşlukta dehşet
duyması gibi, kâr olmaması ya da çok az kâr olması durumunda
dehşete kapılır, uygun bir kâr olsun, aslan kesilir, yüzde 10
emin bir kârla her işe girer, yüzde 20yle canlanır, yüzde 50yle
cesareti mutlaklaşır, yüzde 100le bütün yasaları ayaklar
altına alır, yüzde 300 için işlemeyeceği suç yoktur,
asılmayı bile göze alır. Bunu müteahhitlere hatırlatmak
lazım. Kentinizdeki finans dehaları, polisin çevre mahallelerdeki
açık ara daha kalabalık olan yoksul çocukların tepesine
bindiğini bilmenin gönül rahatlığı olmasa yeni lüks, deniz
manzaralı dairelerinde semiremezler. Ben eminim ki bu İçişleri
Bakanlığına verdiğiniz 76 milyar lira bütçeyle de bu
ülkenin emekçilerini, bu ülkenin ötekilerini, bu ülkenin işsizlerini ezip
bu deniz manzaralı villalarda, yalılarda yeni yandaş müteahhit
sınıfınızın semirmesini sağlamaya
çalışacaksınız ama biz de buna engel olacağız.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Edirnenin Keşan ilçesinin en
büyük mahallesi Yukarı Zaferiyede çocuklarımızın yürüme
mesafesinde okula gidebilecekleri bir ilkokul bulunmamaktadır. Keşan
Yukarı Zaferiye Mahallesine bir ilkokul açma planınız var
mıdır? Keşan Yukarı Zaferiye Mahallesinde bulunan ve daha
önce sağlık meslek lisesi olarak kullanılan ama şu an
boş olan okul binasını ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Yine, Enez ilçemizde Çok Programlı Anadolu
Lisesi, Atatürk Ortaokulu ve İmam Hatip Ortaokulu aynı binada
eğitim vermeye çalışmaktadır. Aynı binada üç okulun
tabelası vardır. Bu durumun yarattığı pedagojik
sorunlar ve bu şartlarda ne kadar iyi bir eğitim verilebileceği
malumdur. Bu üç okul ne zaman kendi binasında eğitim verecektir?
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Mimarlar Odası, Makina
Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odasının
balkon alanlarının, yüzme havuzları ve sığınak
alanlarının, ortak kullanım alanlarının kentin nüfus
yoğunluğuna etki ettiğine dair açmış olduğu dava
sonucu yürütmeyi durdurma kararı alınmış, daha sonradan
haziran yönetmeliğiyle yeni bir düzenleme yapılmıştır
ve burada kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda üçte 2 noter
sözleşmesi yapan müteahhitlerin eski yönetmelikten faydalanabilmeleri
sağlanmıştır. İmar uygulamaları
yapılırken yüzde 50 şartı konulmuş, müteahhitler
anlaşma yapmış ve kentsel dönüşüm alanlarındaki
binaların birçoğu yıkılmıştır ve arsa sahipleriyle
de bu şekilde anlaşma yapmışlardır yani 7 Haziran
yönetmeliğinden önceki yönetmeliğe göre. Şu anda birçok
müteahhit ve vatandaş mağdur durumdadır. İnşaat
sektöründe zaten sıkıntı vardır.
Bakanlığınız bürokratlarının bu konu üzerinde
yeniden bir inceleme yaparak, en az yüzde 50yi sağlayan, kentsel
dönüşümden faydalanacak bölgelerde yüzde 50yi sağlayan müteahhitlere
de 7 Hazirandan önceki yönetmeliklerden faydalanma hakkı
tanınmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, yıl
2002, vatandaşın borcu 6,5 milyar lira; yıl 2019,
vatandaşın borcu 520 milyar lira. Bütçenin en büyük gelir
kaynağı vatandaşın borcu bu.
Bugün Kocaelinin Derince ilçesinde 54
yaşında bir vatandaşımız doğal gaz borusuna
kendini asarak intihar etmiştir. Son bir ayda Kocaelideki 10uncu
intihardır. Bir çocuk babası ve emekli olan Binnet Simit bankalara
olan borçları nedeniyle intihar ettiğini
bıraktığı nota yazıyor ve bu notta da bankalara olan
borçlarını sıralamaktadır.
Yıllardır uygulamış
olduğunuz ekonomik politikalar vatandaşlarımızı
canından bezdirmiştir. Defalarca sermayeye borç
yapılandırması yaptınız ve sonuç hep olumsuz
olmuştur. Vatandaşa nefes aldıracak kredi kartı, tüketici
kredisi gibi borçların yapılandırılmasını
düşünüyor musunuz? Borç yükü altında ezilen
vatandaşlarımız için çözüm üretilmezse bilin ki bundan sonra her
gün yeni intiharları konuşacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ülkemiz korunan alanları deniz ve
kıyılardan dağlara, deltalardan ormanlara, yaylalardan
bozkırlara, göl ve akarsu sistemlerine, derin vadiler ve kanyonlara kadar
çeşitli doğal ekosistem ve oluşumları barındırmaktadır.
Ancak ülke genelinde korunan alanlar, sit alanları ve ÖÇK bölgelerinde
kaçak yapılaşma sorunuyla karşılaşıyoruz. Bu
kapsamda hangi çalışmalar yürütülüyor?
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Sayın
Başkan, sorum Çevre ve Şehircilik Bakanımıza olacak:
İsrafın önlenmesi, kaynakların daha verimli
kullanılması, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek
atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi,
atığın oluşması durumunda ise kaynağında
ayrı toplanması ve geri kazanımının
sağlanması gelişmiş ülkelerin benimsediği bir prensiptir.
Ülkemizde ise bu prensip sıfır atık projesiyle
benimsenmiştir. Bu proje kapsamında ne gibi getiriler
sağlanmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, Trabzonun
yaylalarında büyük sorun var. Birçok yayla evi yıkıldı ve
birçok yaylacı da şu an evimiz ne zaman yıkılacak diye
tedirginlik yaşamaktadır. Yaylaların huzuru bozuldu Trabzonda.
Ben gittim orada vatandaşlarla görüştüm, vatandaşları
dinledim. Birçoğu sırf gitmem nedeniyle bana Allah razı olsun.
dediler. Sizden ricamız, bir çalışma yapıp oradaki sorunu
yerinde tespit ettirmeniz ve çözüm konusunda bir irade ortaya
koymanızdır. Orada hayvancılık yapan, hayvancılık
faaliyetleriyle geçinen birçok insan mağdur durumda ve sizlerden çözüm
beklemektedir. Bu konuya bir el atmanızı ve orada
hayvancılık yapan, yaylacılık yapan insanların makul,
mantıklı taleplerini dinleyerek bir çözüm üretmenizi rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; son on sekiz
yılda, tabii, yapmış olduğumuz politikalarla refahı
tabana yayacak, gelir eşitsizliğini giderecek birçok düzenleme
yaptık ve bu noktada, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde yürütme yetkisi, yürütmenin başı olarak, Sayın
Cumhurbaşkanımızda. Bu çerçevede son on sekiz yıldır
yapılan değişikliklere yeni düzenlemeleri de ekleyerek bu
eşitsizlikleri giderme noktasında vatandaşlarımıza
hizmet ediyoruz.
2017 yılında, Sayın Emine
Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde
başlattığımız Sıfır Atık Projesi
kapsamında bugüne kadar 25 bin kamu kurum ve kuruluşunda uygulamaya
geçtik ve hedefimiz, yayınlamış olduğumuz yönetmelik
çerçevesinde, 2023 yılına kadar Sıfır Atık
Yönetmeliğiyle birlikte ülkemizin tamamında geçiş
sağlamak. Bu çerçevede, 100 bin kişiye istihdam ve 20 milyar lira da
ekonomik kazanç sağlayacağız. Aynı zamanda,
yapacağımız depozito uygulamasıyla da geri dönüşüm
oranımızı yüzde 13ten 35e çıkaracağız.
Ülke genelinde korunan alanlarla ilgili olarak, özel
çevre koruma bölgeleri ve doğal sit alanlarımızda kaçak
yapılaşmayla mücadele ediyoruz; aynısını Karadenizde
de yapıyoruz. Buna ilişkin, şimdiye kadar 1.100 olan denetçi
sayımızı 2.100e çıkardık ve 2020 yılında
inşallah 3 bine çıkaracağız. Bu çerçevede, Ayderde,
Uzungölde, Kapadokyada, Saldada, Bodrumda yapmış olduğumuz
gibi, tüm kıyılarda ve koylarda, özel çevre koruma bölgelerinde, sit
alanlarında tespit ettiğimiz şu an 4.659 kaçak yapının
yıkımlarını devam ettireceğiz ve yine tespitlerimiz
çerçevesinde bu süreçleri yürüteceğiz.
7 Haziran yönetmeliği,
Danıştayın iptal ettiği bir yönetmeliktir. Bu çerçevede
varsa eğer, biz yapılabilecek düzenlemeleri yaptık çünkü bu,
mahkemenin aldığı bir karar. Mahkemenin aldığı
karar doğrultusunda biz olabilecek şekliyle
Yani mahkeme iptal etti,
biz etmedik.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Tamam da
üçte 2 imzayı siz koydunuz Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Mahkemenin aldığı karar çerçevesinde biz de olabilecek
şekliyle bir düzenleme yaptık bir daha iptal olmaması için.
Diğer taraftan, eski yönetmelikte hakikaten bu emsal dışı
alanlar çok fazlaydı; burada makul bir orana getirdik. Şimdi, yine
Akdeniz Bölgesi için balkon oranını artıracağız çünkü
bazı bölgelerimizde balkonlar daha fazla. Şu an makul bir seviyeye
geldiğini düşünüyorum. Bu çerçevede çalışmalar
yapılıyor. Bu çerçevede eğer farklı bir eksiklik varsa,
yine bunu da düzenlemelerle yapar ve bir şekilde
vatandaşımıza o noktada da hizmet edecek adımları
atarız.
Kanal İstanbulla ilgili olarak
arkadaşların sorusu oldu. Ülkemiz için gerçekten çok önemli
gördüğümüz bir proje. Bu noktada, biz Kanal İstanbul Projesi,
Boğazın koruma, kurtarma ve özgürlük projesidir. diye
altını çizerek ifade ediyoruz. ÇED sürecini de tamamladık. Bu
süreçte de gerçekten, sivil toplum örgütleriyle, belediyelerle,
üniversitelerimizle, hocalarımızla bir çalışma grubu
oluşturduk ve bu grup çerçevesinde, çevreye olan etkilerini en aza
indirecek şekliyle bir çalışma yürütüyoruz. Bu çerçevede, bu
proje gerçekleştiği zaman, Boğazımızın yükünü
hafifleteceğiz, trafiğini azaltacağız, hem hava hem su
kalitesini iyileştirmiş olacağız. Bu çerçevede, deniz
canlılarımızı da koruyarak tüm bu değerlerimizi
gelecek nesillere koruyarak aktarmış olacağız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Yatırım
Harcamaları, Mahalli İdareler ve Fonlara İlişkin Hükümler
Yatırım
harcamaları
MADDE
9- (1) 2020 Yılı Yatırım Programına
ek yatırım cetvellerinde yer alan projeler dışında
herhangi bir projeye harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler
ile ödeneği toplu olarak verilmiş projeler kapsamındaki
yıllara sari işlere (Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı
ulaşım sistemleri, metro yapım projeleri ve diğer demiryolu
yapımı ve çeken araç projeleri ile Elektrik Üretim Anonim
Şirketi Genel Müdürlüğü ve/veya Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilecek kurulu gücü 300 MW ve
üzeri pompaj depolamalı HES projeleri hariç) 2020 yılında
başlanabilmesi için proje veya işin 2020 yılı
yatırım ödeneği, proje maliyetinin yüzde 10undan az olamaz. Bu
oranın altında kalan proje ve işler için gerektiğinde
projeler, 2020 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyulmak ve
öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak suretiyle
revize edilebilir.
(2) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin, yatırım programında
ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden
makine-teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar
yazılımı ve donanımı projelerinin detay
programları ile alt projeleri itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen
toplulaştırılmış projeler ile ilgili işlemlerde
2020 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar esasları uygulanır.
(3) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerine yatırım projeleri ile
ilgili olarak yapılacak ödenek ekleme, devir ve aktarma işlemleri
2020 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul ve esaslara göre yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
(4) 2020 Yılı
Yatırım Programına ek yatırım cetvellerinde yıl
içinde yapılması zorunlu değişiklikler için 2020
Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Kararda yer alan usullere uyulur.
(5) 14/2/1985 tarihli ve 3152
sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulu ile İl Yatırım ve Hizmetlerine İlişkin
Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 28/A maddesi ve geçici 10 uncu
maddesi gereği 2020 yılı bütçesine devren kaydedilecek
ödenekler, Strateji ve Bütçe Başkanlığına bilgi vermek
kaydıyla proje sahibi ilgili kurum tarafından Yatırım
Programında yer alan projelerle ilişkilendirilir.
BAŞKAN İYİ PARTİ Gruba
adına Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Doğu Türkistan
davasının yılmaz savunucusu rahmetli İsa Yusuf Alptekin
diyor ki: Bir Doğu Türkistanlı olarak Doğu Türkistan
davası, bir Türk olarak Türklük davası, bir Müslüman olarak
İslam davası ve bir insan olarak insanlık davası için
hizmet edin. Alptekinin okuduğum sözünde hepimizin kendisinden bir
şey bulabileceğini düşünüyorum.
Günümüz dünyasının en büyük zulümlerinden
biri Doğu Türkistanda yaşanmaktadır. Doğu Türkistana her
şeyden önce insan olarak sahip çıkmalıyız. Ancak
iktidarın bu konuda yeterli adım attığını
düşünemiyorum.
27nci Dönemde Doğu Türkistanla alakalı 5
soru önergesi verdim, 4ü cevaplandırıldı, -sağ olsun-
cevaplandırıldı ama gelenlere cevap demeye bin şahit ister.
Yıkılan camileri soruyorum, Takip ediyoruz. cevabı geliyor;
Abdurehim Heyiti soruyorum, Takip ediyoruz. diyorlar. Bakın, işte
sorular burada, kesyapıştır yöntemiyle verilmiş olan cevap
da burada. Yani birbirinden alakasız farklı 2 soru ama aynı
cevap, aynı kelimelerle bize gelmiş oluyor. Diğer
bakanlıklardan da benzer şeyler geliyor.
Sormak istiyorum: Çinden neden bu kadar
korkuyorsunuz? Filistinli mazlumlar için
(x)
diyen, İsrail Başbakanına Siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz.
ifadelerini haklı olarak kullanan Sayın
Cumhurbaşkanımız neden konu Doğu Türkistan olunca Çin
Devlet Başkanına Siz Naziler gibi toplama kampları
kuruyorsunuz. diyemiyor. Çinle yapılacak kredi anlaşmaları,
projeler insan hayatından çok daha önemli mi ki? AK PARTİ
iktidarı, Doğu Türkistan meselesinde sınıfta
kalmıştır.
Bu konuyla alakalı son olarak şunu eklemek
isterim: Ülkemizde bir kesim de Çinlilerden daha fazla Çinci olmuş ve
soydaşlarımızın, dindaşlarımızın
yaşadıkları zulmü yok saymaya çalışmaktadırlar.
Dün, bebek katili Apoyla kol kola gezenlerin, Bekaa Vadisinde o haine gül
verenlerin bugün bize Doğu Türkistan dersi vermeye hadleri yoktur.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Maocu
artıklarına Türk milleti adına da şunu söylemek istiyorum
ki, haddinizi bilin. Allah, Doğu Türkistanlı Müslüman Uygur
Türklerinin yardımcısı olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, on yedi
yıldır sürekli kaybeden bir tarım sektörü vardır. Çiftçi
kan ağlamaktadır. Bu ifadeleri hamaset olsun diye inanın
kullanmıyorum. Bir Ankara Milletvekili olarak çiftçilerin hâlini gördükçe
kendi kendime soruyorum Başkent böyleyse diğer bölgeler
nasıldır? diye.
Bakın, elimde gördüğünüz çiftçinin borcu,
hepsi ayrı ayrı gelmiş insanlara. Yani fırsatını
bulsam daha fazla sizlere de bunları dağıtmak isterim ama
şimdi dağıtmayalım, şahısların isimleri
yazılı üstlerinde. Burada yüzde 30-40 bandında faiz
oluşmuş durumda, bunlardan yüzlercesini de verme imkânımız
var. Bir çiftçimiz diyor ki: Malı mülkü, bütün köyü satsak borçları
ödeyecek durumda değiliz. Allah yardımcınız olsun. Son
yedi yılda 3,4 milyon hektarlık alan çiftçilerimiz tarafından
terk edildi çünkü çiftçi borcunu ödeyemiyor. Taban fiyatlar zamanında
açıklanmadığından plan yapamıyor. Tapu üzerinden
ödenen teşvikler yüzünden gerçek üretici teşviklerden
faydalanamıyor.
Kıymetli milletvekilleri, 23 Mart 1916da
Meclis-i Mebusan bir kanun çıkarmıştır. Bakın, kanunun
1inci maddesinde ne diyor: Ziraat Bankası çiftçilere kolaylık
sağlamak için ve tarımın gelişmesine yardımcı
olmak üzere kurulmuştur. Ziraat Bankasının kuruluş
amacını ta 1916da görüyoruz. Peki, bugün Ziraat Bankası ne
yapmaktadır? Futbol takımlarının borçlarını
ödemekle meşgul olmaktadır, 2,9 milyar Türk lirası görev
zararı rekorları kırmaktadır. Kamuoyundan tepki gelmese bir
de Simit Sarayı kurtarma operasyonu yapacaklardı. Sayın
Cumhurbaşkanımız bugün bir açıklama yapıp
Ziraatın Simit Sarayını almasından haberi olmadığını
ve tasvip etmediğini söyledi; ne âlâ, teşekkür ederiz, Allah
razı olsun. Ziraat jet hızıyla Simit Sarayı operasyonunu
durdurdu, anlaşılan Beştepe sarayı Simit Sarayından
ağır bastı. Ancak kimse bizi kandırmaya kalkmasın,
milyonlarca dolarlık bir meblağ için kamu bankası operasyon
yapacak ve Sayın Cumhurbaşkanı bundan haberdar olmayacak; buna
kargalar bile güler. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Memleketimizin ekonomisini yönetenler resmen bizimle ve
aklımızla alay etmesinler. Bırakın simidi, gevreği,
topu, kaleyi, kaleye gol atmayı, çiftçinin yanında olun, yeter
diyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2020
yılı bütçesi başkentsiz, Ankarasız bir bütçedir. Çünkü bu
bütçeyle yapılacak çalışmalara bakılınca
başkentimiz Ankara mıdır yoksa başkent İstanbul mudur,
anlamak çok güçtür. Grup Başkan Vekilimiz Sayın Lütfü Türkkan, Merkez
Bankasının İstanbula taşınması meselesiyle
alakalı çok kısa ve yerinde bir ifade kullandı,
İktidarın Ankaraya alerjisi var. dedi. Evet, iktidarın
Ankaraya alerjisi var. Strateji belgeleriniz de bunu açıkça
göstermektedir. Cumhurbaşkanlığının Birinci 100 Günlük
Eylem Planında İstanbulu ilgilendiren 11, Ankarayı
ilgilendiren ise sadece 3 proje vardır. İkinci 100 Günlük Eylem
Planında İstanbulu ilgilendiren 21 proje varken Ankarayla
alakalı 6 proje vardır. On Birinci Kalkınma Planı ise daha
vahim şeyler ortaya koyuyor. 209 sayfalık bu strateji belgesinde
Ankarayla alakalı bir vizyon bulunmamakla birlikte Ankara kelimesi
sadece 4 yerde geçmektedir.
Değerli milletvekilleri, Ankarayla ilgili
yapılacak projeler iktidarın vizyon projeleri olmalıdır.
Bahsettiğim üç strateji belgesinde Ankaranın esamesinin
okunmaması iktidar açısından bir ayıptır. Gerçi
iktidarın Ankaradaki ayıpları dağları
aşmıştır. Sayın Arınçın ifadeleriyle
söyleyeyim, iktidarın Ankaradaki projesi, yıllarca şehri parsel
parsel satmak olmuştur.
Bakın, geçtiğimiz günlerde Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş
şehirdeki israfla alakalı, bir ara, bir hesap yaptı: Meclis
kavşağında yer alan ucube saat heykeli dâhil Ankaradaki bu
saatlere harcanan parayla 7 otobüs, dinozorlara harcanan parayla 26 otobüs,
ANKAPARKın giriş kapısına harcanan parayla 95 otobüs
alınabilirdi. Gökçek döneminde 342 milyon lira heykellere, dinozorlara,
robotlara harcanmıştır.
Yüce Allah İsra suresinde şöyle buyuruyor:
İsraf etme. İsraf edenler, gereksiz yere savuranlar, malı
haksız ve fesat için kullananlar şeytanların
kardeşleridirler. Bu israfları yapanlar, milletimizle değil,
şeytanlarla kardeş olmayı tercih etmişler ve seçmişlerdir.
Yazıktır ve hatta günahtır.
Kıymetli milletvekilleri, bu israflar
yapılırken Gölbaşı şehir geçişi yılan
hikâyesine dönmüş durumdadır. Mevcut proje Gölbaşının
iki yakasını bir araya getirmekten çok uzaktır.
Gölbaşı şehir geçiş şantiyesini İYİ
PARTİ Gölbaşı ilçe teşkilatıyla birlikte ziyaret
etmiştim. Firma yöneticileri hak edişleri alamadıklarından
yakınmakta ve bu sebeple işlerinin çok yavaş yürüdüğünü
söylemekteydiler. Bu konuyu bir soru önergesiyle sordum, Bakanlık hak
edişlerde bir sorun olmadığını söyledi ama Plan ve
Bütçe Komisyonunda tekrar sorduğumda fiziksel tamamlanmanın yüzde 67,
parasal tamamlanmanın ise yüzde 37 seviyesinde olduğunu ilettiler.
İşte, buyurun, belgeleri buradadır. Arzu ederseniz Sayın
Bakanıma sunabiliriz. Bakanlık bir yandan Sorun yok. derken
diğer yandan mali sorunlar olduğunu itiraf ediyor.
Sayın milletvekilleri, Ankaranın spor
tesisleri noktasındaki eksikliği de ortadadır. Tarihî 19
Mayıs Stadyumu yıkılalı bir seneyi geçti; yerine
yapılacak olan yeni statla alakalı ortada hiçbir çalışma
bulunmamaktadır. Varsa gösterin, ben özür dileyeyim. Bir kazma dahi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oral, teşekkür
ediyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) -
Sayın Başkanım, teşekkürümü sunayım.
BAŞKAN İlave süre vermiyorum, öyle bir
karar aldık Sayın Oral. Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkan, eğer milletvekilinin bir teşekkür
sunuşunu çok görüyorsanız size teşekkür ediyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben size teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Baki Şimşek konuşacaktır.
Sayın Şimşek, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, tabii, yatırım
harcamaları üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım ama hem bölgemdeki hem ülkedeki bazı sorunları sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Yatırım harcamaları
yapılırken ve özellikle ülkenin mega projelerinde finans
kaynağı hazırlanmadan hiçbir projenin ihalesi
yapılmamalıdır, inşaat şantiyeleri yıllarca
açık kalmamalıdır. Özellikle bölgemizde yapılan bazı
projelerde bunların sıkıntılarını
yaşamaktayız. Kabinede de Mersinden, Adanadan etkin bir
bakanımızın bulunmaması, seçim bölgem olan Mersine veya
Adanaya yapılan yatırımlarda birçok sorun yaşamamıza
sebep olmaktadır.
Seçim bölgem olan Mersinden -Tarsustan- yüzlerce
hemşehrimin çalıştığı, Tarsus-Adana arasında
bulunan TEMSA 1968 yılında kurulan bir fabrikadır. Amerika
Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve İtalya başta
olmak üzere 70 ülkeye ihracat yapan, yıllık 125 milyon dolarlık
bir ihracat kapasitesi olan ve dünyada markalaşan bir tesistir.
Türkiyenin dünyadaki, bu sektördeki pazar payı yüzde 10
civarındadır.
TEMSA, akıl almaz bir şekilde,
İsviçre merkezli bir finans kuruluşuna
satılmıştır. Kuruluşun, daha önce sanayi alanında
hiçbir yatırımı yoktur; TEMSAyı da neden aldığı
bilinmemektedir. Bu satış üzerine birçok yorum
yapılmaktadır ama 1.500e yakın insanın
çalıştığı TEMSA, dünyada özellikle elektrikli midibüs
ve otobüs üreten, bunun patentini alan tek firmadır. Ben TEMSAya
özellikle Varlık Fonunun, Halk Bankasının, Ziraat
Bankasının ve Türkiye'deki bütün bankaların destek
olmasını, gerekirse TMSFnin burada yapılan bir uyumsuzluk varsa
buna gerekli müdahaleyi yaparak TEMSAnın yeniden üretime
başlamasını, orada çalışan yüzlerce insanın
işine gücüne devam etmesini
Çünkü hem TEMSA kullanıcıları
hem TEMSAda çalışan binlerce insan şu anda çok büyük bir
tedirginlik içerisindedir. Türkiyenin TEMSA kalitesinde
markalaşmış çok fazla firması bulunmamaktadır.
Dünyanın hiçbir ülkesi böyle bir satışa, bu şekilde bir
satışa müsaade etmez. Yani Türkiye'deki bankalardan kredi
kullanılarak yapılan bir satış ama alan firma Şu anda
ben üretimi durdurma kararı aldım. diyor. Yarın bunun
arkasından neler çıkacağını bilememekteyiz. Bu konuda
Bakanlar Kurulunda bunun mutlaka gündeme alınarak TEMSAyla ilgili ivedi
bir çözüm bulunmasını bekliyoruz.
Ben dört yıldır, üç dönemdir Milliyetçi
Hareket Partisi Mersin Milletvekili olarak görev yapmaktayım. Bazı
olayları gerçekten konuşmaktan, burada anlatmaktan yorulduk. Yani
geçmişte hep anlatılır: Bir siyasi bir köye gider; köyün
muhtarı köyde su olmadığını, yolun problemli
olduğunu söyler, siyasetçi Evladım, bunu yazın. der. Bir seçim
sonra yeniden aynı köye gider, muhtar aynı sorunu söyler, siyasetçi
yine Yazın. der. Muhtar sorar Efendim, geçen seçimlerde
geldiğinizde de Yazın. demiştiniz. Bu defa altını
da çizin. der. Bir sonraki seçim, yine aynı köy, yine aynı sorun,
yine çözülmemiş. Evladım, bu defa üzerini de çizin. der.
Türkiyenin birçok yerinde havaalanları
yapıldı, milletimizin hizmetine sunuldu. Bu mega projeler için
Hükûmetimize teşekkür ediyoruz ama Çukurova Havalimanıyla ilgili biz
artık
Sayın Lütfi Elvan Bakanımız, Komisyon
Başkanımız defalarca seçim çalışmalarında,
beraber gezdiğimiz dönemlerde de Çukurova Havalimanıyla ilgili
birçok girişimde bulundu, gayret sarf etti, Mersindeki birçok projede de
katkısı oldu ama yine işler ağır aksak gidiyor.
Başta Çukurova Havalimanı, Tarsus Gıda İhtisas OSB, Mut
OSB
Sahil Bandı Projesi Mersinde 2004 yılında ortaya
atılan ve benim üç dönemdir meydanlarda konuştuğum bir proje,
Hükûmetin belki beş seçimdir konuştuğu bir proje ama sahil
bandında yarım kalan yolumuzun dışında maalesef bir
faaliyete başlanamadı Sayın Bakanım.
Mersinde 5 tane baraj var; Adanadan Antalyaya
kadar olan bütün vadiyi sulayabilecek bir potansiyele sahip. Yani keşke 5
tane barajın inşaatına aynı anda
başlayacağımıza bunun 3 tanesini bitirseydik. Bir tanesi
benim kendi köyümde olan Pamukluk Barajı, Türkiyenin -3üncü- büyük
barajlarından bir tanesi. Sayın Bakanımız -burada kendisi-
2013 yılında açılışını
yapacağız. dedi ama ben her yıl konuşuyorum. Her yıl
bir yıl sonrası için yeniden söz veriliyor. Şu anda 2019
yılındayız -ben buradan yine söylüyorum- 2020 yılında
bu barajın bitmemiş olduğunu bu kürsüden yeniden konuşmak
istemiyorum Sayın Bakanım.
Pamukluk Barajıyla ilgili; hem elektrik
üretecek hem sulamada kullanılacak hem de 2 milyon nüfuslu bir kentin içme
suyu bu barajdan cazibeyle karşılanacak. Sadece sulamayla ilgili 85
milyon liralık elektrik faturası ödeniyor. Belki bu baraja 85 milyon
lira harcansa baraj bitecek; hem elektrik üretecek hem de 85 milyon
liralık elektrik parası ödemekten devlet kurtulacak. Bu
barajların mutlaka, ivedi olarak, Pamukluk başta olmak üzere, Mersindeki
Sorgun ve Aksıfat barajlarımız, yine Anamurdaki Alaköprü
Barajımızın bitirilerek Türkiyede tarım
ihracatının bölgesi olan Mersin tarımının ayağa
kaldırılmasını
Çiftçinin en büyük derdi su, elektrik, tohum ve
gübre, bir de ucuz mazot istiyor. Çiftçiye verilen diğer desteklerden
inanın çok bir şey olmuyor. Yani Mersindeki 100 bin çiftçiye
kişi başı beşer yüz lira ya da biner lira para vermek
çiftçinin problemini çözmüyor Sayın Bakan.
Bölge yani Mersin; keçi, koyun üretiminde Türkiyede
1inci sırada. Dün, Mersinin Mut ilçesinden bir çoban
arkadaşımız bana bir video göndermiş; Yapıntı
köyünden Muhammet Şahin diye bir arkadaşımız. Devletimiz
Torosların bekçiliğini yapan bizim Yörüklerimizin sadece sigortasını
karşılasın. diyor Sayın Bakanım ve siz de
Konyalısınız, Toroslardaki Yörüklerin yaşam
standardını biliyorsunuz. Devasa çiftliklere milyonlarca
liralık kredi verilmesine gerek yok. Benim ağılımın,
keçi beslediğim ağılımın maliyeti tekneleriyle beraber
10 bin lira. 10 bin liraya ben keçime, koyunuma ağıl yapabiliyorum.
Milyonlarca lira verilen keçi çiftlikleri, koyun çiftliklerinin hepsi
kapısına kilit vurmuş; içerisinde 1 tane keçi, koyun yok çünkü
krediyle yapılmış, işten anlayan insanlar tarafından
yapılmamış. diyor. Bizim Çukurovada, Toroslarda yaşayan
Yörüklere sahip çıkmamız gerekiyor Sayın Bakanım. Bu
Yörüklerin hem sigorta primlerini karşılamamız hem de bunlara
yem desteği vermemiz gerekiyor. Bölgede ciddi sıkıntılar
yaşanıyor ve Yörük kültürü inanın yok oluyor. Şu anda Toros
Dağlarında ben Afgan çobanlar görüyorum, kaçak olarak Türkiye'ye
gelmiş, dağlarda çobanlık yapan Afganlıları görüyorum.
Her ailede artık 1 veya 2 kişi ya kaldı ya da kalmadı.
Hayvancılığa ciddi destek vermemiz lazım. Biz bu çobanlara
sadece yem desteği, sigorta desteği verelim, birazcık da mazot
desteği verelim; o çadırlarına gidip gelmeleri için
birazcık mazot desteği verelim. İnanın
hayvancılıkla ilgili diğer o devasa şirketlere verilen
kredilere hiç gerek yok. Ben gidip gelirken hep görüyorum özellikle Ereğli
bölgesindeki o çiftliklerin inanın çoğunluğu boş şu
anda, çoğunluğunda üretim yapılmıyor Sayın
Bakanım.
Yine, seçim bölgem olan Mersinde devam eden
Mersin-Antalya yoluyla ilgili de bu yıl ciddi bir ödenek
ayrılmasını istiyoruz. Mersin, buradan
bakıldığı zaman tabii, Türkiye'nin en gelişmiş
illerinden biri gözüküyor ama inanın Mersin çok göç aldığı
için
Türkiye'de işsizliğin resmî anketlere göre yüzde 20nin
üzerinde olduğu en çok işsizlik olan illerden bir tanesidir. 400-500
bine yakın Suriyeliyi göçmen olarak misafir eden bir il ve Mersinin
Tarsus dışında hiçbir ilçesinde doğal gaz yok. Erdemli,
Anamur, Silifke, Aydıncık, Bozyazı, Mut ve Çamlıyayla
doğal gaz bekliyor Sayın Bakanım. Doğal gazı bizim
yöremizdeki çiftçiler sürekli turfanda üretim yaptığı için
seralarında da kullanmak istiyorlar ve bununla ilgili de ziraat
odalarımız, çiftçi birliklerimiz sürekli bizleri arıyorlar,
Erdemliye, Anamura, Silifkeye bir an önce doğal gaz gelsin. diyorlar.
Firmalar buraya yatırım yapsınlar. Yatırım yapmak çok
kolay, çok zor değil, topoğrafik yapı çok müsait bu bölgede.
Buraya doğal gaz geldiği takdirde hem vatandaşlarımız
bunu ısınma amaçlı kullanacaklar hem de Mersin tarımı
daha da ayağa kalkacak, Türkiye'nin en çok yaş sebze meyve
ihracatı yapan iliyiz ama daha da iyi durumlara geleceğiz. Bu konuda
da Mersine gerekli desteğin verilmesini bekliyorum Sayın
Bakanım.
Sayın Bakanım, bir de tabii, Mersin
kültüründe Halepi görürsünüz, Beyrutu görürsünüz, Şamı görürsünüz,
Hatayı görürsünüz, Urfayı, Adıyamanı görürsünüz,
Mersine yüz yıl önce Giritten gelen Girit Türklerini görürsünüz.
Mersinde her türlü gastronomi, mutfak kültür zenginliği vardır ama
Mersinde yaşayan özellikle Girit Türkleri hemşehrilerimizin bu Girit
mutfağı çok zengin; bununla ilgili, Mersinin Hebilli köyünde tarihî,
biraz yıkılmış bir binamız var. Anıtlar Kuruluna
bir talimat vererek bu Hebilli köyündeki binanın restore edilerek Girit
kültürüne ve Girit mutfağına hitap edecek bir şekle getirilmesi
konusunda vatandaşlarımızdan talep var. Mersinden insanlar,
hafta sonları, o Girit köylerine kahvaltı yapmaya, yemek yemeye,
Girit kültürünün lezzetine bakmaya gidiyorlar. Kurulumuz bununla ilgili bir
öncelik alır, buranın restorasyonuyla ilgili bir çalışma
başlatırsa Mersin adına, hem Mersinin turizmi adına, hem
tanıtımı adına güzel olacaktır diyorum.
Ben 2020 bütçesinin hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum.
Amerikada Ermeni tasarısıyla ilgili
alınan kararı kınıyorum. Türk milleti tarihi boyunca hiçbir
zaman soykırım yapmamıştır, yüzyıllardır
ülkesine gelen insanları kucaklamış, bağrına
basmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Bu
kürsüden Suriyeye savaş ilan ediliyor. Oradakilere baskı
yapılıyor. diyenleri de kınıyorum. Suriyede o
baskıdan kaçan insanlar, Türkün şefkatli ellerine, Türk yurduna
geliyorlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek,
teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhur
İttifakı, bir beka kavramı uğruna nice hukuksuzluklar
yapıyor, nice yasalar çiğniyor. Bu beka kavramı aslında
ülkenin fenasını, mahvını getirecek; haberleri yok veya
umurlarında değil. Çeşitli örneklerle bunu
ispatlayacağım.
Emine Aslan Aydoğan, Viranşehir HDP
yöneticimiz, 65 yaşında bir annemiz; siyasi nedenlerle
tutuklandı, cezaevinde sağlık hakkı ihmallerine
uğradı, âdeta ölüsü hastaneye götürüldü. Sekiz aydır böbrek
kanseri olduğu hâlde, geciktirilmiş olduğu ortaya
çıktı; on gün sonra vefat etti. Asıl problem ondan sonra
başladı. Viranşehir morgundan mezarlığa ambulans
verilmedi, pikap içinde -tabut da ailesi tarafından sağlandı-
götürüldü. Skandal bitmedi, oraya namazı kıldırmaya gelen imam
mezarlıkta polis tarafından engellendi. Bir mahpus annenin cenaze
namazının kılınması engellendi arkadaşlar. Gördüğünüz
gibi 65 yaşında, 5 vakit namazında, başörtülü bir anne. Öte
dünyadan gelse bu dünyada öldükten sonra cenaze namazının
kılınmaması kadar onu üzecek başka bir şey yoktur ama
bunu iktidarınız yaptı.
Bitmedi, bakın, Elbistanda bir anne. Bu anne
Elbistan HDP teşkilatımızda. 2 tane engelli çocuğu var.
Şu yanında gördüğünüz çocuk yüzde 100 engelli, diğer
kardeşi de engelli. Bu anne cezaevinde vasisi olduğu, yasal vasisi
olduğu birisine para yatırmaktan, parti faaliyetlerine
katılmaktan dolayı hapsedildi eşiyle beraber ve şu anda
anne cezaevinde. Bu çocuğun bakımını üstlenecek hiçbir
kimse yok. Bakın, bu çocuk bakımını yapamıyor,
tıraşını bile başkaları yapıyor. Her türlü
insani bakımını annesi sağlıyordu ama şu anda
zulmediliyor, engelli bir çocuğa da zulmediliyor. Biz yıllardır
bu devletin Kürt, anasını görmesin. mantığıyla
hareket ettiğini söylüyorduk, şu anda Kürt, yavrusunu görmesin.
mantığına atladı, bir level daha atladı.
Cezaevlerinde ihlaller bitmiyor arkadaşlar.
Bakın, İzmir F Tipi Cezaevinden bana sık sık insan
hakları aktivisti olduğum için mektuplar geliyor. Skandal bir durum.
Beka anlayışınız yüzünden siyasi tutsaklar on bir
aydır tedaviye gidemiyor. Neden? Çünkü çıplak arama
yapılıyor. Makat araması yapılıyor ve çift kelepçeyle
hayvan gibi götürülüyor. Bizim onurumuz üstündür, gitmiyoruz. diyorlar. On
bir aydır insanlar hastaneye gidemiyor arkadaşlar. Bunu görüyor
musunuz?
Bakın, bundan dolayı bu dönem içinde nice
skandallar yaşandı. Halime Gülsu
On dokuz ay oldu bu skandalı
söyledim. Tarsus Cezaevinde üç ay boyunca sistemik lupus eritematozuslu bu
hastaya ilacı verilmedi. Tabii ki ben bir doktorum, bu ilaç üç ay
dolayında verilmezse hasta ölür. Adalet Bakanlığı bize on
dokuz aydır ciddi bir cevap vermiyor, İşte, hastaneye
götürüldü, getirildi. deniliyor ama resmen bir cinayettir bu ve üstü
kapatıldı. Halime Gülsu ölümünden dört gün önce bir mektup yazdı
-bende var- ve mektubunda Ölüyorum, büyük ihmaller var. diye yazdı,
umursanmadı; Nisan 2018de yazdı, umursanmadı. Âdeta ilahi bir
uyarı, Nisan 2019da yine aynı bir vaka oldu; bir mahpus aylarca
hastaneye götürülmedi ve ardından vefat etti. Muzaffer Özcengiz aylarca
hastaneye götürülmedi çünkü düşman hukuku uygulanıyordu. Düşman
hukuku uygulandığı için sevkler erteleniyordu ve Muzaffer
Özcengiz gidemiyordu. Sonunda hastaneye gitti ve CRPsi 296ydı değerli
arkadaşlar yani hasta sepsisliydi, mikrop vücudu istila etmişti ama
bu hastayı tek kişilik hücresine geri gönderdiler ve hasta on
beş gün sonra
Bir mektup yazdı aynı Halime Gülsu gibi ölümünden
dört gün önce. Ben ölüyorum, yetkililer burada
En azından tek
kişilik hücreden çok kişilik koğuşa alın,
bakımımı yapamıyorum. diyordu ama yapmadılar ve bu
kişi cezaevinde öldü arkadaşlar. Biz bunu yedi aydır soruyoruz,
Adalet Bakanlığı üstünü örtüyor Halime Gülsu cinayeti gibi.
Bunlar cinayettir.
Bakın, ben size 2 mektuptan bahsettim; 2
mevtanın ölümünden dört gün önce yazdığı mektuplar bunlar,
insanlığa yazdılar bu mektubu. Bakın, Muzaffer Özcengiz ne
diyor? Yaşadığım tüm bu kronik sağlık
sorunları ve psikiyatrik hastalıklarım nedeniyle yalnız
başıma hayatımı idame ettiremiyorum,
başkalarının yardımına gece gündüz her an ihtiyaç
duyuyorum. Yaşam şartlarım her geçen gün iyice kötüleşmekte
ve ben kötüye doğru gitmekteyim. Yaşam hakkımın elimden
alınmamasını, iyileşmem için çoklu koğuşa
alınmamı insaniyet namına istiyorum. dedi ama yapmadılar
ve bu kişi öldü ve şu anda da bize verilen cevaplar
Bakanlıklar
doğru dürüst cevap vermiyor, verdikleri cevaplar da işte Gereken
işlemler yapıldı; hastaneye gitti, geldi. diye. Yalan dolan,
gerçekten gayriahlaki cevaplar veriliyor.
Bakın, iktidarınız döneminde
cezaevleri çocuklarla doldu; 800den fazla çocuk cezaevlerinde, 11 bin
kadın cezaevlerinde. Bu 3 çocuğu görüyor musunuz? Annesi babası
da tutuklu -Fuat-Nazlı Çatpınar- Düzce Cezaevindeler, 3 çocuk da
cezaevinde; 5 kişilik bir aile cezaevinde. Ara sıra babaannenin
yanına gidiyorlar. Düşünün, bir aileyi cezaevine mahkûm eden bir
zamanın iktidarısınız, bunu unutmayın.
Bakın, bir başka mahpus. Şu
kadının hâlini görüyor musunuz? Çene kanseri ve göze doğru
sıçramış, büyük bir ameliyat geçirmiş, tekrar büyük bir
ameliyat geçirecek bir kadın, kanser hastası. Ayşe
Özdoğanı, bu kadını da maalesef tutukladılar siyasi
gerekçelerle. Âdeta bir soykırım uygulanıyor ve yargının
siyasallaşması sonucunda bu tür acımasız cinayetler işleniyor.
Bu kadının yeri cezaevi değil arkadaşlar, Antalya L Tipi
Cezaevinde şu anda. Acımasız yargı kararları bunlar.
Niye bu kararlar? Çünkü yargı ve yasama maalesef yürütmenin denetimi
altında.
Bakın, size bir başka karar daha
göstereyim. KHK felaketi, faciası, kâbusu, soykırımı.
İttifak ortağınız Mersin Anamur Belediye Başkanı
yapmış bunu da. KHKli bir kişi, aç susuz kalmış,
sonunda Bari bir iş yeri açayım. demiş, Anamur Belediye
Başkanlığı demiş ki: Sana iş yeri de
açtırmayacağız, güvenlik soruşturman olumsuz geldi. Adam
iş yeri açacak, devlet memurluğuna girmiyor arkadaşlar ama
böylesine inanılmaz bir cevap vermiş Anamur Belediye
Başkanlığı. Bu da, işte, güvenlik
soruşturması skandallarından kaynaklanıyor. Güvenlik
soruşturman olumsuz gelmiş. diyor. Ya, sen ne yapıyorsun, memur
mu alıyorsun Allah aşkına, bir insan dükkân açacak.
Değerli arkadaşlar, şu ana kadar
binlerce insana yaptıkları güvenlik soruşturması
skandalları bitmedi, şimdi de Anayasa Mahkemesi iptal ettikten sonra
yine, tekrar yasa teklifi getiriyorlar önümüze. Anayasanın 153üncü
maddesini çiğniyorlar; yasamaya suç işletiyorlar, yargıya da
işletecekler, yürütme de suç işliyor.
Bakın, Türkiyede hukuksuzluk bitmiyor. Yusuf
Bilge Tunç, aylardır bunu size anlatıyorum. Türkiyede insanlar
kaçırılıyor, şubat ayında 6 kişi
kaçırıldı. Eşinin yanında kaçırıldı
insanlar. Ben Bütçe Komisyonu toplantılarında Sayın Fuat Oktaya
sordum, dedi ki bana: Türk hukuk geleneğinde, devletlerinde insan
kaçırma gibi hukuk dışı bir suç olmamıştır,
olmayacaktır. Ama kardeşim, eşinin, çocuklarının
yanında kaçırılıyor insanlar, mahallenin ortasında
kaçırılıyor. Yusuf Bilge Tunç, Ankara GİMATta
kaçırıldı. Yüz otuz iki gün oldu, dört buçuk aydır
kayıp. Daha önce eşinin yanında kaçırılanlar, bu 6
kişi nedense aniden Ankara Emniyet Müdürlüğünde ortaya
çıkmıştı. Şu anda, Yusuf Bilge Tunç ortada yok
değerli arkadaşlar. Bu Meclis bunu ortaya
çıkarmalıdır. Ailesi dört buçuk aydır gece gündüz
ağlıyor ve kimsenin umurunda değil. Nereden
çıkacağını da çok iyi tahmin ediyoruz.
Yine, bakın, Çinle ilgili konular burada çok
tartışılıyor. Ekim 2018de ve Haziran 2019da bu Mecliste
Uygur Türkleriyle ilgili İYİ PARTİnin verdiği
araştırma önergeleri tartışıldı arkadaşlar.
Şimdi, Uygur Türklerine biliyorsunuz, büyük zulüm yapılıyor ve
Bakan da geçtiğimiz gün buraya geldiğinde Uygur Türkleri konusunda
hassas olduklarını söyledi ama ben size ve kamuoyuna gerçeği
söyleyeyim: Ekim 2018 ve Haziran 2019da CHP, HDP ve İYİ PARTİ
bu önergeye evet oyu verdi, AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedildi bu
önergeler. Hani samimiyet! Nerede Samimiyet! Hani Uygur Türklerinin
yanındaydık? Ki, biz halkların kardeşliğine
inanıyoruz. Çinde Türklere yapılanın Türkiyede Kürtlere
yapılanın aynısı olduğunu, bir asimilasyon
politikası olduğunu çok iyi biliyoruz. Şu anda biliyoruz ki
Çinde aynı Türkiyede önceden söylendiği gibi Sen Kürt
değilsin, Türksün... (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu,
teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, kısa bir cümlem var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe
Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmasını yapan HDPli hatip Doğu
Türkistanla alakalı olarak daha önce İYİ PARTİ
tarafından verilmiş olan araştırma önergesinin Milliyetçi
Hareket Partisinin ve Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla
reddedildiğini ifade etmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi bu oylama sürecinde ret
oyu vermemiştir ancak şunu da ifade edelim: Bu zamana kadar,
Milliyetçi Hareket Partisi gerek İYİ PARTİden gerek Cumhuriyet
Halk Partisinden gerek HDPden gelen hangi araştırma önergesi varsa,
bunları kendi siyasi anlayışı içerisinde desteklememe
kararı vermiştir ve bugüne kadar hiçbir konu ayrımı
yapmaksızın Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu, bu noktadaki
siyasi tavrı değişmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum mikrofonu,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yok, kısa
Bu noktada, Doğu Türkistan meselesinde
Milliyetçi Hareket Partisinin düşünceleri, değerlendirmeleri
kamuoyunca bilinmektedir. Bu noktada, herhâlde ispat edeceğimiz en son
parti de HDP olmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Bülbül, evet oyu vermediniz, hepimiz bunu biliyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet oyu
vermediğimizi söylüyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi
açısından şunu ifade etmek isterim ki Türkiye'de herhangi bir
siyasi tutsak söz konusu değildir; bağımsız ve
tarafsız yargı tarafından verilen kararlar çerçevesinde tutuklu
ve hükümlüler bulunmaktadır.
Doğu Türkistanla ilgili de muhataplarına
yetkilerimiz ilgili platformlarda gereğini söylemekte ve takibini
yapmaktadırlar, bunu Sayın Dışişleri
Bakanımız da burada açıklamıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Devletlerin bütçesi önceliklere göre
yapılır. Bir devletin önceliği İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. felsefesi doğrultusunda, milletin
mutluluğu, huzuru ve ülkemizin kalkınması olmalıdır.
On yedi yıllık AKP iktidarı döneminde
Türkiye'nin önceliği şaşmıştır. Adalet ve
Kalkınma Partisinin önceliği gençler, kadınlar, çocuklar
değil, emekçiler değil Limak olmuştur, Kalyon olmuştur,
Kolin olmuştur, Cengiz olmuştur, MNG olmuştur. Öyle ki
saydığım bu 5 firma, ülkemizde değil dünyada en çok devlet
ihalesi alan 10 firma arasına girmiştir. Tekrar altını
çiziyorum: Bu 5 firma, dünyada en çok devlet ihalesi alan 10 firma arasına
girmiştir ama ne hikmetse bir elin 5 parmağını geçmeyen bu
şirketlere Yürü ya kulum. diyen anlayış öğrenciyi,
emekçiyi, emekliyi, asgari ücretliyi unutmuştur.
Değerli milletvekilleri, on yedi
yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yandaş
servetine servet katarken Türkiyede genç işsizlik oranları
cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine gelmiştir. On yedi
yıllık iktidarınızda geniş tanımlı
işsizlik 8 milyonu bulmuştur. Her 3 gençten 1i işsiz; gençler
endişeli, gençler umutsuz ve kaygılı; mutsuzlar, gençliklerini
yaşayamıyorlar. Peki, bu tablonun sorumlusu kim? Bu tablonun
sorumlusu, on yedi yıldır Türkiyeyi yöneten ve muhalefetin hiçbir
eleştirisine kulak vermeyen sizlersiniz. Şöyle bakıyorsunuz:
Yandaşım yaşasın, rantım çoğalsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
İnatlaşıyorsunuz; on yedi yılda
muhalefetle inatlaştınız; sivil toplumla
inatlaştınız; sendikalarla inatlaştınız;
gençlerle, kadınlarla, çevre örgütleriyle inatlaştınız;
sizden olmayan sanayiciyle, medyayla inatlaştınız. Peki, sonuçta
bu inatlaşmanın bedelini kim ödüyor? 82 milyon hep birlikte ödüyoruz.
Değerli milletvekilleri, 2002-2018
yılları arasında merkezî bütçenin sektörlere
dağılımına baktığımız zaman en büyük
payı ulaştırma sektörünün aldığını görüyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi de her fırsatta bununla övünüyor,
ulaştırma projelerine aktardığı paralarla övünüyor.
Bakanlık bünyesinde 2003 yılından bugüne, kamu-özel iş
birliği projeleri dâhil, 757,2 milyar yatırım
yapılmış.
Peki, ne demek bu kamu-özel iş birliği?
Binali Yıldırımın dediğine göre, vatandaşın
cebinden 5 kuruş bile çıkarmayacak projeler. Ben söylemiyorum, bunu
Binali Yıldırım söylüyor. Peki, geldiğimiz noktada durum
ne? Dolara endeksli yolcu garantisi, dolara endeksli araç geçme garantisi,
dolara endeksli hasta garantisi olan projeler. Bu projeler doğmamış
çocuklarımızı her gün borçlandırmaya devam ediyor.
Sizi tebrik ediyorum, gerçekten sizi buradan tebrik
ediyorum; on yedi yılda, vatandaşa, geçmediği köprünün
parasını ödettiniz, uçmadığı havaalanındaki
parayı da ödettiniz, kullanmadığı yolun da parasını
ödettiniz ama öğrenim kredisini ödeyemeyen gençlerin hesaplarına
bloke koydunuz. Diğer taraftan ne yaptınız? Millete söven
yandaş müteahhitlerin vergi borçlarını
sıfırladınız. Bu eserinizle övünebilirsiniz.
Gelin, iktidarın yatırım projelerine,
mega projelerine hep birlikte bakalım ve arkasındaki ekonomik
zekâyı, hesap bilmezliği hep birlikte inceleyelim.
Hepimizin konuştuğu Osmangazi Köprüsü:
Osmangazi Köprüsünde günde 40 bin araç geçme garantisi var. Peki, ne
olmuş? Yılda 14 milyon 600 bin araç geçmesi gerekirken üç yılda
22 milyon araç geçmiş.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü: Tablo daha da vahim.
Günlük 135 bin araç geçme garantisi var, 135 bin araç. Üç yılda ne kadar
araç geçmiş? Toplamda 42 milyon araç geçmiş. Yani
hedeflediğinizin üçte 1ini bile tutturamamışsınız.
Peki, kim ödüyor bu geçişlerin ücretini? Ağrıdaki Mehmet amca
ödüyor, Giresundaki Ayşe teyze ödüyor, İstanbul
Boğazını hayatı boyunca görmemiş, gün yüzü görmeden
madende çalışan işçiler ödüyor.
Kütahya Havalimanı: AK PARTİ sadece karada
değil, havada da yandaşı zengin etme yöntemini bulmuş.
Buradaki yöntem ne? Kendileri de kabul ediyor, tarihe geçecek on yedi
yıllık mesele. Kütahya Havaalanı için 2012-2016
yılları arasında koydukları hedefi söylüyorum; 4 milyon
yolcu. Peki, kaç yolcu geçmiş? Sadece 170.534, şaka değil,
sadece 170.534. Yani hedeflediklerinin yüzde 5ini bile
tutturamamışlar. Tabii, Sayın Bakan da buradan kabul ediyor,
Komisyonda diyor ki: Gelir, yatırımı karşılamıyor,
çok haklısınız. Tabii Ne önemi var, nasıl olsa milletimiz
öder. diyorsunuz.
Yine, şehir hastaneleri... Balık ağa
girdiği zaman aklı başına gelirmiş misali, Sayın
Bakan geçen diyor ki: Biz artık bu modelden vazgeçeceğiz, şehir
hastanelerini kendimiz yapacağız. Günaydın diyorum ben de
Sayın Bakana, demek ki bugüne kadar da bu projeleri siz yapabilirdiniz.
Peki, hele de şu son günlerde gündeme gelen
projeler, çağ açıp çağ kapatacak meseleler bunlar, emin olun.
Dün Simit Sarayı meselesiyle bunu gördük, artık Adalet ve
Kalkınma Partisini buradan tebrik etmemek elde değil.
Havaalanları, otoyollar, köprüler, okullar özel şirketlere;
simitçiler, AVMler kamulaştırmaya. Vallahi çığır
açtınız, sizi buradan tebrik ediyorum!
Şimdi, öyle bir zekâ var ki burada, bir
ekonomik zekâ, Tank Palet Fabrikasını 50 milyon dolara satıyor
ama bunun karşılığında Simit Sarayına da 100
milyonlarca dolar veriyor; gelin, bunun içinden çıkın.
Ziraat Bankası borcunu üç ay ödemeyen çiftçiye
gidecek Haciz getirdim, ineğine, traktörüne haciz getirdim. diyecek. Bu
yıl 3 milyar zarar açıklayacak, sonra da gidecek Simit Sarayına
talip olacak. Açıklamaları izledim arkadaşlar ama arşiv
yanılmaz, Rekabet Kurumuna başvurmuşsunuz, burada. Tabii, biz
bunun ekran görüntüsünü aldık, siz yarın
kıvırırsınız, bildiğimiz için bunun ekran
görüntüsünü aldık ama bunu nereye koyacağımızı
bilemiyoruz çünkü diyorlar ki: Bu işten haberimiz yok. Şimdi,
bundan haberiniz yoksa size zaten 5 koyun emanet edilmez. (CHP
sıralarından alkışlar) Yalnız eğer bu, tek adam
sürecinin bir ürünüyse ve bu tek adam sürecinin ürünü olarak Ziraat
Bankası Yatırım Ortaklığı buraya kâr etmek için
yatırım yapıyorsa ve siz bunu engellediyseniz bu da başka
bir sorun, bunu da ayrıca konuşmak lazım. Bir genel müdürün bu
meseleyle ilgili Düşünmüyoruz. deyip Rekabet Kurumuna
başvurması ayrıca bir mesele. Bakın tarih de burada çok
açık: 12/12/2019. Şimdi, bunların hepsini birleştiriyoruz
ve görüyoruz ki
Bu hangi dosyaya kalkacak biliyor musunuz, daha karar
veremedim. Acaba AKPnin çarkları dosyasına mı koysam, yoksa
kandırılmış olduğu dosyaya mı koysam diye
düşünüyorum, daha karar veremedim.
Değerli milletvekilleri, defalarca
yanıldınız, biz de sizleri uyardık, dedik ki: Bu mega
projelerden olumsuz geri dönüşler aldık. Bu mega projeleri
hesapsız yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. Ama 16
milyon İstanbullunun kâbusu olan Kanal İstanbul Projesine
başladınız, daha doğrusu başlayacaksınız,
raflardan indirdiniz bu projeyi. Peki, bu ülkede yaklaşık 8 milyon
kişi işsizken; 1,8 milyon kişi asgari ücretin altında gelir
elde ediyorken; 1,3 milyon üniversiteli genç Türkiyede işsizlikle
mücadele ediyorken; 1.000 liranın altında aylık geliri olan
binlerce yaşlımız varken ülkemizin gündemi, meselesi,
önceliği olmuş 75 milyar liralık Kanal İstanbul Projesi.
Neymiş, sükse yapacaklarmış, siyasi hamle
yapacaklarmış.
Yere batsın sizin sükseniz de! Yere batsın
sizin siyasetiniz de! Yere batsın sizin rantınız da! Bu halk
açken siz bunu konuşuyorsanız yere batsın!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ilk söz,
Adana Milletvekili Sayın Ahmet Zenbilcinin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET ZENBİLCİ (Adana) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; 2020
Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Biraz önce genç kardeşimizi, milletvekili
arkadaşımızı keyifle dinledim ama yıllardır
siyaset ve belediye başkanlığı yapmış birisi
olarak, hem ağabeyi hem milletvekili arkadaşı olarak söyleyeyim:
Gençlerin biraz daha mutedil, söylemlerinde biraz daha naif, söylemlerinde biraz
daha hoşgörülü
Elbette muhalefet eleştirecek, elbette muhalefet
önerilerimize belki sıcak bakmayabilecek ama asla dilimizi bu şekilde
bozmayacağımız, dilimizi bir başka şekilde
kirletmeyeceğiz. Genç kardeşimize bir ağabeyi olarak bunu
hassaten tavsiye etmek istiyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
kamu idarelerinin Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığınca yapılan işlerin yüzde 10
oranında artırılarak 2020 yılı bütçesinde tekrar devam
edilmesiyle ilgili çalışmalar bu bütçe içerisinde vardır.
Değerli arkadaşlarım, beni
milletvekili olarak seçip gönderen Adanamızın jeopolitik
yapısı herkes tarafından çok kıymetli bir şekilde
bilinmektedir. Gerçekten Adana hem coğrafyası hem iklimi hem insanı
hem de taşıdığı değer açısından önemli
bir merkez. İşte bu önemli merkezin güzel yerlerinden bir tanesi
Ceyhan ilçemizdir. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından
enerji bölgesi olarak ilan edilmiş ve bu ilan edilen karar hakikaten çok
ciddi ve önemli bir şey.
Ülkemiz hâlihazırda petrokimya ve petrokimya
ham maddesi ve plastik ürünler alanında yılda 13 milyar dolarlık
dış ticaret açığı vermektedir. İşte bu
rakam, ülkemizin cari açığının yüzde 20sinden
fazlasına denk gelmektedir. 10 milyar dolarlık yatırım bedeliyle
kurulacak petrokimya tesisi ülkemizin rafineri ve petrokimya sahasında çok
önemli bir dış ticaret açığını kapatacaktır
ve insanımıza hizmet hem istihdam hem de yatırım olarak
katkı sağlayacaktır. Bu proje bugün yapılırken 5 bin
insan inşaat ve diğer bölümlerinde çalışacak, daha sonra da
on binlerce insanın diğer iş alanlarında
çalışmasıyla hem istihdama katkı sağlayacak hem
ekonomiye hem de ithalata karşı ciddi bir katma değer
sağlayacaktır.
Bir diğeri ise, TOKİ
Başkanlığımızın tüm Türkiyede başlattığı
100 bin konuttan yaklaşık 1.600 tanesi Adanamızda. Daha önce
Belediye Başkanlığını yapmış olduğum
yer olan Sarıçamın Akkuyu ve Buruk bölgesinde 800 adet dar gelirli hemşehrilerimize
birer konut olarak yapılacak ve bu da aynı zamanda inşaat
aşamasında ciddi manada bir istihdam oluşturacak hem de dar
gelirli hemşehrilerimizin konut sahibi olmasını
sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bir diğer
önemli yatırım ise, çocukluğumuzdan beri
babalarımızdan, dedelerimizden dinlediğimiz Yedigöze Barajı
hayali ve hikâyesi vardı, bu hikâye AK PARTİ döneminde elhamdülillah
gerçekleşti ve şu anda çok önemli bir enerji
açığımızı da kapatmaktadır. Aynı zamanda, bu
baraj içme suyuyla birlikte, enerji üretimiyle birlikte ciddi bir tarım
sulama alanı oluşturacak. Çukurova toprağı kadar mümbit
olan bir coğrafyada, İmamoğlu bu coğrafyanın önemli
bir tarım alanını oluşturmaktadır. İnşallah,
bu baraj, Kozan, Aladağ, İmamoğlu gibi ilçelerimizin de
tarımına önemli bir şekilde katma değer sağlayacak ve
burada gelişen tarım ürünleriyle hem ithalatımızı
azaltacağız hem ihracatımızın hem de tarımın
ciddi bir katma değeri olması sağlanacak. Bu baraj, aynı
zamanda, Türkiyenin 57nci, Adananın 3üncü büyük hidroelektrik santrali
olması açısından da 230 bin konutun da ciddi manada enerji
ihtiyacını karşılamış olacak.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; ekonomide yaşanan dalgalanmalar,
yaptırım ve tehditler, bölgesel belirsizlikler ülkemizi hedeflerinden
asla uzaklaştırmayacak. Bizim bir hedefimiz var: Bu millete hizmet
etmek, milletimizin duasını almak, milletimizin yüreğindeki,
gönlündeki tahtımızı yükseltmek, onların sevgisine
layık olmak için çalışıyoruz. Her ne kadar birileri bu
işi görmek istemese de -bu onların tercihidir- bu tercihi gören bir
millet var; vefakâr, sadakatli ve gönül eri, Anadolu insanları var. Ben,
buradan, 2002 yılından bu ana kadar bize destek veren tüm
hemşehrilerimize, bütün Anadolu coğrafyasında yaşayan
herkese yürekten teşekkür ediyorum.
İnşallah, bu On Birinci Kalkınma
Planımızın neticesinde, bu bütçemizin de hayırlara vesile
olması dileğiyle hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşilin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bütçenin emekçiye,
emekliye, öğrenciye, çiftçiye, sanayiciye, esnafa ve kısaca,
eğitim ve sağlık altyapısına ne getireceğini
kısaca anlatmaya çalışıyorum. Teklif edilen bütçe gideri 1
trilyon 95 milyar 461 milyon, bütçe geliri ise 956 milyar 588 milyon
liradır yani 138 milyar 873 milyon liralık bir bütçe
açığı vardır. Bu açık geçen yılın hedefiyle
karşılaştırıldığında yüzde 72lik bir
artış göstermektedir. Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığı
için teklif edilen 468 milyar liralık bir bütçenin 139 milyarlık
kısmı sadece faize ayrılmaktadır yani bütçenin yüzde 30u
faiz ödemeleri için ayrılmıştır.
2021 yılına
baktığımızda, faize ayrılacak paranın 159 milyar
500 milyon lira, 2022de 176 milyar 400 milyon lira olduğu görülmektedir.
Önümüzdeki üç yıl bu bütçeyi yapanların tahminlerinin tuttuğunu
düşünsek bile faize toplamı 475 milyar lira harcanacağı
aşikârdır. 2017 yılında faiz giderlerinin millî gelir
içindeki oranı yüzde 1,8 iken 2020 teklifinde bu oran yüzde 2,9a yükselmiştir.
Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim
Bakanlığı bütçe teklifi 125 milyar olup öğrenci
sayısı artmasına rağmen bütçeden aldığı pay
her yıl 1 puan daha azalmaktadır. Millî Eğitim
Bakanlığı için bütçeden ayrılan pay son üç yılda sürekli
gerileme içinde olmuştur. Millî Eğitim bütçesinde eğitim
yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde
17,18 iken bu oran 2018de yüzde 8,38; 2019da yüzde 4,88; 2020 için ise yüzde
4,65 olarak teklif edilmiştir. Eğitim yatırımlarına
ayrılan bütçenin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2018de yüzde
0,21; 2019da yüzde 0,13 olmuştur, 2020de ise yüzde 0,12 olacaktır.
YÖK ve üniversitelerin bütçeleri toplamının gayrisafi yurt içi
hasıla içindeki payı 2018de yüzde 0,79 iken 2019da 0,74; 2020de
yüzde 0,73 olarak hesaplanmaktadır. Rakamlara bakıldığında,
büyük ölçekli yatırım yapılmış olmasını
takdir etmek gerekir ancak bu yatırım projeleri incelendiğinde,
söz konusu projeleri üstlenen yüklenicilere verilen garantilerin ve
imtiyazların büyük bir kara deliğe yol açtığı net bir
şekilde görülmektedir. Örneğin, şehir hastanelerinde
yatırım maliyetinin kamu tarafından yükleniciye taahhüt edilen
tutarlar içindeki payı yüzde 12,2dir. 20 şehir hastanesinin
tamamının açılacağı öngörülen 2022 yılında,
bütçeye konulan kira ve hizmet bedeli ödeneğiyle kamunun kendisi 1.200
yataklı 23 hastane yapabilirdi; dolayısıyla, kaynak yokluğu
mazereti kabul edilemez. Bu hedefin tutmasıyla ilgili ciddi kuşkular
bulunmaktadır.
Şehir hastanelerine verilen hasta doluluk
garantileri nedeniyle eski devlet hastaneleri birer birer
kapatılmaktadır. Şehir hastanelerini üstlenen şirketler, bu
yatırımların finansmanını dış borçlanmayla
gerçekleştirmişlerdir. Şehir hastaneleri modelinin, bütçenin
sırtında kambur olduğu bilinen bir gerçektir. Bütçe gelirlerini
belirleyen vergilerin cebimizden çıktığını
düşünürsek, kambur hepimizin sırtında oluyor.
Değerli arkadaşlar, 2020 yılı
asgari ücretini belirlemek için görüşmeler 2 Aralık günü
başladı. Türkiyede asgari ücretle geçinen kişi
sayısına dair bir veri yok, sadece tahminî veriler var. DİSKin
yayınladığı rapora göre 10 milyon kişi asgari ücretle
geçiniyor. Bu bütçe ne işçiye ne köylüye ne çiftçiye ne esnafa ne dar
gelirliye hiçbir şey getirmediği gibi sürekli götürüyor. TÜİKin
yayınladığı güncel verilere göre ise Türkiyede istihdam
sayısı 22,5 milyon. Yani, Türkiyede çalışan nüfusun üçte
1inden daha fazlasının, asgari ücret civarında bir ücretle
geçinmeye çalıştığı ortada. Asgari ücret yalnızca
asgari ücretle çalışanı değil, toplumun bütün kesimlerini
etkileyen bir durumdur. Diyanet bile diyor ki: Bir yoksula karnını
doyurması için bir günde 23 lira fitre verilmeli. Bu hesaba göre 4
kişilik bir ailenin günlük fitresi 92 lira, bunu bir aylık
hesaplarsak 2.760 lira yapıyor. Bu hesap da benim değil, Diyanet
İşlerinin hesabı. Bugün, ülkede 10 milyon emekçi Diyanete göre
de, sendikalara göre de açlık sınırının altında
yaşıyor.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yeşil.
Değerli arkadaşlar, soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın Taşkın, buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2002 yılından itibaren
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde AK PARTİ hükûmetleri olarak eğitimden
sağlığa, tarımdan enerjiye, istihdamdan sosyal hayata her
alanda milletimizin yanında olduk, olmaya devam ediyoruz.
Eğitimle ilgili 3 sorum olacak. 1inci sorum,
2020 yılında eğitim bütçesi ne kadar olmuştur? 2nci sorum,
kız öğrencilerin okullaşma durumu nedir? 3üncü sorum:
Okullaşma ve eğitime erişimde durumumuz nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakana sormak istiyorum.
Soru 1) Düzcede kış aylarında
yaşanan hava kirliliğinin nedeni kalitesiz kömür
kullanımının artmasıdır. Meteorolojinin hava
kirliliği haritasında ilk sırayı bırakmayan ilimiz için
herhangi bir tedbir düşünüyor musunuz?
Soru 2) İklim Değişikliği Eylem
Planında 16 maddeden bahsettiniz. Akçakoca Doğancılar köyü dere
kenarında son iki ay içinde yapılan beton santrali planın hangi
maddesine uymaktadır? Vatandaşa dere kenarına kümes bile
yaptırılmazken bu kadar hızlı ruhsat verilmesinin
arkasında kimler vardır?
Soru 3) Köylerde çöp konteynerinin
artırılması için bir planınız var mıdır?
BAŞKAN Sayın Tuncer
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Çevre ve
Şehircilik Bakanım, Amasya Taşova ilçemizde eski TEKEL Yaprak
Tütün İşletme Müdürlüğü binalarının resmî kurumlara
devri sonucu Vergi Dairesi Müdürlüğüne ait binanın giriş
katında, 2014 yılında Tapu ve Kadastro Şefliği hizmete
başlamıştır, bugüne kadar da vatandaşa yerinde hizmet
etmiştir. Şimdi ise Taşova Tapu ve Kadastro Şefliğinin
kapatılarak Amasyaya taşınması gündeme gelmiştir.
Taşova halkı bunu istememekte, Kadastro Şefliğinin yerinde
hizmet vermesini talep etmektedir. Bu talep haklı bir taleptir.
Tarım, meyvecilik ve orman ürünleriyle uğraşan Taşova için
kadastro şefliği su gibi zaruri bir ihtiyaçtır. Taşova
Kadastro Şefliğinin kapatılmasından vazgeçilmesi ve
faaliyetine devamına karar verilmesi ilçenin coğrafyası, işi
ve halkı için en doğru karardır. Bu kapatma kararından
vazgeçecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
5543 sayılı İskân Kanunu
kapsamında baraj ve hidroelektrik santrali gibi projeler sebebiyle yerleri
kamulaştırılan ailelerin iskânları yapılmaktadır.
Bu kapsamda, hak sahibi vatandaşlarımızın
sorunlarını gidermek adına hangi çalışmalar
yürütülmektedir?
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan,
İstanbulun su ihtiyacını karşılamak için Kandıra
bölgemizdeki 18 köyde yaşayan vatandaşlarımızı
mağdur eden Sungurlu Barajı Projesi, ilk kez 1954 yılında
gündeme gelmiş, İSKİnin koruma bölgesine dâhil edilerek 2005te
imar yasağı getirilmiştir. On dört yıldır bir çivi
çakılmasına dahi izin verilmeyen, idare mahkemesi tarafından
iptal edilen, Danıştay tarafından onaylanan ÇED olumlu süreci
sonunda vatandaşlarımızın mağduriyeti devam
etmektedir. Ayrıca, İSKİnin sorumluluk alanına giren
bölgede yani Kocaeli bölgesinde vatandaşlarımıza İSKİ
tarafından geçmişte cezalar kesilmekteydi. Sürekli artan nüfusuyla,
gelecekte Kocaelinin de su kaynaklarına ihtiyacı olduğunu
düşündüğümüzde, Sungurlu Baraj Projesi derhâl iptal edilmelidir ve 18
köyde yaşayan vatandaşlarımızın mağduriyeti
giderilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztürk
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, Sayın Bakanımız ve kıymetli
bürokratlarının çevre ve şehircilik alanında gayretli ve
iddialı çalışmalarını yakından takip ediyor ve
özverili çalışmaları için tebrik ve teşekkür ediyoruz.
Sayın Bakanım, Kırıkkaleye
verdiğiniz önemin farkındayım. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ile İLBANK Anonim Şirketi arasındaki
protokole göre, Kırıkkalede ilçelerimize arıtma ve atık su
tesisleri yapılması gerekmektedir. Ancak bugüne kadar sadece
Kırıkkale Belediyesine kredi çıkarken hâlen gerekli kredi
çıkmaması nedeniyle ilçelerimiz atık sularını
Kızılırmaka deşarj etmektedir. İlçelerimize atık
su ve arıtma tesisleri için gerekli ödenek ne zaman gelecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaplan
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Maliye Bakanı Albayrakın yıl sonuna
kadar 2,5 milyon kişiye istihdam sözüne rağmen işsizlik 2019un
son çeyreğinde de yükselmeye devam ediyor. Son verilere göre 8 milyon
kişiyle yüzde 24,5a dayanan işsizlikte genç işsizlik oranı
yüzde 27, genç kadın işsizliği ise yüzde 40la payını
aldı. Gaziantepte ise Türkiye ortalamasının üzerinde seyreden
işsizlik oranı organize sanayi bölgesinde çok sayıda
işçinin işten çıkarılması
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurunuz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; 2020
yılında eğitim bütçesi ne kadar olacak, ne kadar kaynak
aktarılıyor?
Eğitim bütçemize, Millî Eğitim
Bakanlığı, yükseköğretim kurumları, üniversiteler ve
YURTKUR dâhil, merkezî yönetim bütçesinden 2002 yılında 11,3 milyar
TL kaynak aktarılırken 2020 yılında 176,1 milyar TL kaynak
aktarılmıştır. Eğitim bütçemiz 2020 yılında
2019 yılı bütçe ödeneğine göre yüzde 9,4 oranında
artırılmıştır.
Merkezî yönetim bütçesi içerisinde eğitime yine
2002 yılında yüzde 9,4 kaynak aktarılırken 2020
yılı bütçesinde yüzde 16 oranında kaynak
aktarılmıştır. 2020 yılı bütçesinde eğitime
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,6sı oranında kaynak
aktarılmıştır.
Türkiyede kız öğrencilerin okullaşma
oranı; 2002 yılında 100 erkek öğrenciye
karşılık 91 kız öğrencimiz ilköğretimde okurken
2018-2019 eğitim öğretim dönemi itibarıyla bu rakam yüzde 96ya
yükselmiştir, ortaöğretimde ise 100 erkek öğrenciye
karşılık 72 kız öğrenci okurken 2018-2019 eğitim
öğretim döneminde bu rakam 87ye yükselmiştir.
Türkiyede okullaşma oranı ve
eğitime erişimin durumu nedir? sorusuna gelince; eğitime
yapılan yatırımlar ve uygulamaya konulan programların bir
sonucu olarak eğitime erişim artmakta, böylece okullaşma oranlarında
ciddi iyileştirmeler gözlemlenmektedir. On yedi yıllık süreçte
brüt okullaşma oranımız ilköğretimde yüzde 96,
ortaöğretimde yüzde 81 iken sırasıyla yüzde 99,4 ve yüzde 108,9
seviyesine çıkmıştır.
Tarımsal desteklemelerin tapu sahibi üzerinden
yapılması konusunda bir soru ve eleştiri vardı. Bitkisel
üretim destekleri, Tarım Kanunu gereği, Çiftçi Kayıt Sistemi,
ÇKS olarak adlandırdığımız sistem üzerinden
yapılmaktadır. ÇKS kayıtları esnasında üreticilerin
üretim bilgileri -arazi, ürün ve bunun gibi bilgiler- üretici beyanları ve
ilgili beyanlarının muhtar ve aza imzalarıyla onaylanması
doğrultusunda TAKBİS kontrolüyle yapılmaktadır. Bu
bağlamda, ÇKS kaydı gerçek üreticilere yönelik yapılmaktadır.
Buna aykırı işlem yapan, usulsüz beyanda bulunanlar tespit
edildiğinde de beş yıl boyunca desteklemelerden menedilmektedir.
Hazine taşınmazlarının etkin
yönetimine ilişkin bir mülkiyet sorunu vardı. Hazine
taşınmazları yönetiminin planlanması, yapımı ve
etkin bir taşınmaz yönetimine ulaşılmasında
farklı sektörlerde üretimi ve yatırımı destekleyici yeni
projeler hayata geçirilmiş, vatandaşımızın
yaşadığı mülkiyet sorunlarına ilişkin çözüm
noktasında önemli adımlar atılmıştır. Buna
ilişkin birkaç örnek verecek olursak belediye ve mücavir alan
sınırları içerisindeki tarım arazilerinin rayiç bedelinin
yarısı üzerinden satışına imkân sağladık ki
biz sahaya gittiğimizde her zaman bu mülkiyete ilişkin konuları
vatandaşımızla istişare ediyor ve çözümleri de bulmaya
gayret gösteriyoruz.
Tıbbi aromatik ve süs bitkilerinin yerli
üretimini teşvik etmek amacıyla hazine
taşınmazlarını kiralama yoluna gittik.
Yine, tarımsal taşınmazları,
tarımsal üretimi desteklemek amacıyla hazineye ait tarım
arazilerini ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden kiralama yöntemiyle
vatandaşımıza vererek buradaki desteklemeyi de
artırdık.
Yine, orman alanlarını çoğaltmak
amacıyla Orman Genel Müdürlüğümüze
2/B arazileri
satışında da 788 bin hak sahibine tapularını
kavuşturduk. Hazineye ait tarım arazileri dışında da
64 bin hak sahibi yine tapularına kavuştu.
İskân Kanunu uygulamalarında 2003-2019
döneminde 3.885 proje desteklenmiş ve 2019 yılı itibarıyla
1 milyar 200 milyon TL yatırım yapılmıştır. Bu
alanlarda da 25 bin konut bugüne kadar yapılarak hak sahiplerine teslim
edilmiştir. 2019 yılında bitirilecek konut sayısı
yaklaşık 500dür. Diğer taraftan, 29 il, 92 yerleşimde de
3.590 ailenin iskân edilmesi için çalışmalar süratli bir şekilde
yapılmaktadır.
Edirne Keşandaki çok programlı lise
binasıyla alakalı soru: Bütçe imkânları çerçevesinde belirtilen,
ihtiyaç duyulan Edirne Keşan ve Enez ilçesindeki okullar 2020
yılı içerisinde değerlendirilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi bitirin, buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM - Gençlik ve Spor Bakanlığımız, yatırım
programlarında olan Ankaramıza stadyum yapımını 2020
yılı bütçe imkânları doğrultusunda değerlendirecektir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Değerli milletvekilleri, 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın Özkoç, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Didem Arslan Yılmazın
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ile kendisini
Tank Palet Fabrikasını tartışabilmek için 23 Aralık
Pazartesi günü Habertürk kanalına davet ettiğine ve programa Ethem
Sancakın da katılacağına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Az önce kendi aramızda
yaptığımız görüşmeler esnasında Sayın
Muhammet Akbaşoğluyla Tank Paleti tartışırken
Herhangi bir televizyon programında beraber olabiliriz. demişti. Az
önce Didem Arslan aradı, Habertürk televizyonuna pazartesi günü bizi
bekliyor, Ethem Sancak da katılacak. Ben de kendisini oraya bekliyorum
efendim.
Saygılar sunuyorum, sağ olun.
BAŞKAN Kimi bekliyorsunuz, Sayın
Akbaşoğlunu mu?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet, Sayın
Akbaşoğlunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Beni çağırsalar
giderdim de Akbaşoğlu yok, Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Turan, siz gidin o zaman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Akbaşoğlunu
bekleyelim, ondan sonra cevap verelim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN 10uncu maddeyi
okutuyorum:
Mahalli idarelere ilişkin işlemler
MADDE 10- (1) Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin;
a)
12.01.31.00-06.1.0.07-1-05.2 tertibinde yer alan ödenek, 13/1/2005 tarihli ve
5286 sayılı Kanun uyarınca il özel idarelerine devredilen
personelin aylık ve diğer her türlü mali ve sosyal haklarına
ilişkin ödemelerini karşılamak üzere il özel idarelerine,
b)
12.01.31.00-06.1.0.08-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Köylerin
Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında
köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere
hizmet götürme birliklerine,
c)
12.01.31.00-06.1.0.09-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Su Kanalizasyon ve
Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme suyu ve
atık su projelerini gerçekleştirmek üzere İller Bankası
Anonim Şirketine,
tahakkuk ettirilmek suretiyle
kullandırılır. SUKAP kapsamında ihtiyaç olması hâlinde
genel bütçe kapsamındaki ilgili kamu idaresi bütçesine veya özel bütçeli
idare bütçesine ödenek aktarılabilir. Bu fıkra kapsamında ilgili
idarelere yapılan Hazine yardımları haczedilemez ve üzerine
ihtiyati tedbir konulamaz.
(2)
Birinci fıkranın (a) bendine göre yapılacak ödemelere
ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ile
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından birlikte belirlenir.
(3)
Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde yer alan ödeneklerin, 2020
Yılı Yatırım Programında belirlenmesini müteakip,
KÖYDES Projesi için iller bazında; SUKAP için ise belediyeler bazında
dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve
denetimine ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı tarafından
karara bağlanır.
BAŞKAN Madde üzerinde ilk söz, İYİ
PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan
Sıdalının.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır; süre uzatımı
yapmıyorum, ek süre vermiyorum.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
pazartesi günü hep beraber Tarım Bakanımızı dinledik;
hayaller Hollanda, gerçekler Türkiye.
On yedi yıllık AK PARTİ
iktidarında, tarım cenneti Türkiyenin çiftçileri üretimi unuttu.
Çiftçimiz borcunu borçla kapatmaya çalışıyor. Sektörün kredi
burcu son bir yılda 5 milyar lira arttı. 2004 yılında
toplam kredi borcu 5 milyar liraydı. Çiftçilerimizin takibe düşen
kredisi 5 milyar liraya yükselmiş durumda. En önemli tarım
kentlerinden biri olan şehrim Mersindeki çiftçilerimizin takipteki
kredisine baktım, o da son bir yılda yüzde 104 artmış
maalesef. Girdiler artmış, fiyatlar düşmüş, takipteki borç
2 katına çıkmış. Gel de borcu öde!
İktidara geldiğiniz günden beri nüfusumuz
16 milyon kişi artarken tarım alanları 3,5 milyon hektar
azaldı. Çiftçi sayısı 600 bin kişi azaldı,
tarımın gayrisafi yurt içi hasıladaki oranıysa her yıl
düşmeye devam ediyor ama artan iki başlık var: Üretim girdileri,
tarım ürünü ithalatı. Gel de çiftçi ol!
Tahıl ambarı Anadoluya sadece 2019un
10uncu ayında 6,7 milyon ton buğday ithal edildi. TMO yıl
sonuna kadar 1,5 milyon ton daha ithal etme yetkisine sahip durumda. Gel de
aldırma!
İthal buğday deposu olduk. Tarım
Bakanı dönemsel diyor, biz ise sizin döneminizde diyoruz. İthal
ettiğiniz ürünlere bakıyoruz; buğday, pamuk, mısır,
ayçiçeği, soya. Üretimle ilgili nereye eliniz değse kuruyor. Gel de
Sayın Bakana inan!
Sayın milletvekilleri, KÖYDES projesi sizindi,
ilk yıllarında köylerimizin imarı ve sosyal ihtiyaçları
açısından olumlu neticeler alındı; bu hizmetiniz için
teşekkür ederiz. Mevcut yatırım programına alınmayan
köylerimizin içme suyu, yol gibi altyapı hizmetleri yerelde KÖYDESle
yapılıyordu. Bu projeyle birlikte muhtarlıklara
yaptırılan işler köylülere ek gelir getiriyordu, köylülerimiz
yerleşim alanlarının yönetimine ve imarına
katılıyordu, ödenekten kalan parayla da köylerinin diğer
ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Ancak
iktidarınızın her konuda yaptığı temel hata
burada da kendini gösterdi, her projeniz gibi bu da siyasallaştı.
Başlangıçta gayet eşit ve vatandaş odaklı yapılan
hizmetler, sonrasında seçim kaygısıyla yapılmaya
başlandı; ihtiyaç değil, oy kaygısı ağır
bastı; milletin verdiği vekâletin adresi şaştı, çok
yazık ettiniz. Önceleri muhtarlıklara en az yüzde 20lik kârla
yaptırılan, köylülere iş alanı yaratan KÖYDES projesi,
sonrasında iktidara yakın müteahhitlere ihale edilmeye
başlandı. Böylece muhtarların köylerine harcayacağı ek
gelirleri ve köylülerin istihdam imkânı ortadan kalkmış oldu,
muhtarlara da saray turları tesellisi kaldı. Halktan koptunuz.
derken işte tam da KÖYDES bunun iyi bir örneği. Gitmediğiniz
için neyi iyi yaptığınızı da göremez oldunuz.
Köylerimize bir diğer darbeyi de
Büyükşehir Yasasıyla vurdunuz. Bir cümleyle 16 bin köyün tüzel
kişiliği yok edildi. Bu, köy tabelasını indirip mahalle
tabelası asmaktan çok daha öte bir durum. Bu yasayla köy idareleri
gelirlerini, mallarını, çalışanlarını yitirdi.
Büyükşehir belediyesi olan yerlerde köylerin tüm yükünü
hazırlıksız belediyelere yüklediniz, belediyelerse bu süreci
yönetecek yeterli bütçeyi almadan maalesef başarılı
olamadılar. Bir kanunla, köy, kent yapılır mı?
Yapıldı. Köylülerimizin yaşam alanındaki yönetim ve üretime
katılma haklarını yok ettiniz. Normalde, bedava veya ucuza
aldıkları temel hizmetleri şehir fiyatlarına
almalarına sebep oldunuz. Çiftçiye, köylüye yine haksızlık
ettiniz.
Bir diğer önemli sorun, kırsal nüfus gün
geçtikçe yaşlanıyor. Onlarca yıldır düğün
yapılmayan, gelin gelmemiş binlerce köyümüz var. Doğum
oranı yıllardır yüzde sıfır olan köylerimiz var.
Çiftçilerimizin yaş ortalaması 59a ulaştı, seneye bu
ortalama 60 olacak. Köylerimiz, kültürümüz ölüyor. Tüm bu yapılanlar kırdan
kente kontrolsüz göçü artırarak tarımdaki iş gücü
eksikliğine, tarım alanlarının boşalmasına ve
hayvancılığın azalmasına sebep oluyor, diğer
yandansa kentlerdeki çarpık yerleşimin, işsizliğin
artmasına sebep oluyor. Ne köye ne kente faydanız var. Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki üretimin belkemiği olan küçük ve orta ölçekli
çiftçi ve besiciyi bitiriyorsunuz; gelin, dönün bu yanlıştan.
Köylerimizde bunlar yaşanırken
kuruluş amacı tarım ve hayvancılığı
desteklemek olan Ziraat Bankası, çiftçiye kredi vermek için teminat olarak
1 ev, ayrıca 2 memur kefil istiyor ama 500 milyon dolar borçlu Simit
Sarayını kurtarmak için kefalet yok; simit var, çay var. Hangi
yatırım kuruluşu böyle riskli ve gereksiz bir yatırımı
yapmak için sermaye ayırır? Yakınlık derecesine göre kimini
batmaktan kurtarıyorsunuz kimine milyarlık kredi çıkartıp
medya grubu aldırtıyorsunuz, gerekçe olarak da Paramız
vardı, verdik. diyorsunuz. Galiba sizin paranız bir tek çiftçiye
yok. Paramız vardı, verdik. diyorsunuz ama 2019 yılı Ziraat
Bankası görev zararı an itibarıyla 3 milyar liraya dayandı.
Bu kadar bolsa krediler; üreten, on binlere ekmek kapısı olan
TEMSAyı yaşayacak hâle getirin. Bakın, Kurtarın.
demiyorum; Yaşayıp borcunu ödeyecek hâle getirin. diyorum. Oradaki
işçilerin ve ailelerin mağduriyetini giderin. Meşhur iş
adamlarınız gazete bahçesinde, Simit Saraylarının
teraslarında buğday ve susam mı yetiştirecekler ki krediyi
Ziraat Bankasından alıyorlar? Yoksa Halkbank malum olaydan,
Vakıfbank ise Varlık Fonuna tam devredilemediği için mi krediler
Ziraattan? Bırakın, çiftçinin bankası çiftçinin derdine deva
olsun.
Değerli milletvekilleri, dünya, beka sorunu
olarak gıda ve su diyor. Ülkemizin gerçek beka meselesi gıda üretim
ve güvenliğinin millîleşmesi olmalıdır ama siz Parası
neyse verir, alırız. dedikten sonra söz bitiyor. Yakında, han
susacak töre konuşacak.
Millî melese anlayışınız
üreticinin rekabette geri kalması mı? Yerli üretimi bırakıp
ithalata yönelmek mi? Millî mesele, üretmektir. Millî mesele, köylümüzü elin
çiftçisine ezdirmemektir. Bunun da başarı ölçüsü yapılan ithalat
miktarıdır. İthalatın düşüyorsa politikan millîdir,
artıyorsa gayrimillîdir. Hasat zamanı ithalat yapmadık.
diyenler, mesela ülkedeki üretiminin yüzde 70i Mersin Gülnarda yapılan
kuş üzümü hasadının hemen öncesinde yoğun bir ithalat
gerçekleştirdiğinizi hepimiz biliyoruz. Çiftçinin ürünü elinde
kaldı, kalanı dış pazara satacak
bağlantıları da ne yazık ki mevcut değil. Hoş,
dış pazara sattığımız narenciyede de durum
farklı değil. İhracatımızın büyük bir
çoğunluğunu sadece 4 ülkeye yapıyoruz. Talebin yüzde 40ına
sahip Avrupa Birliği ülkelerine satış bile yapamıyoruz ama
tarımımız çok iyi! Portakalın tonunu Çin 1.350 dolara
satarken, biz sadece 413 dolara satıyoruz. Endüstriyel narenciye pazarında
yokuz, meyve suyu pazarında yokuz ama tarımımız çok iyi!
Eğer tarımı ayağa
kaldırmak, çiftçimizi rahatlatmak istiyorsanız, önce elinizi Ziraat
Bankasından çekin, asli görevini yapsın. Sonra, ciddi bir envanter
çalışmasına acilen başlayın çünkü Çiftçi Kayıt
Sistemi güncel değil. Tarımdaki girdi maliyetlerini düşürün.
Desteklemeleri, çiftçi ürün desenini belirlemeden önce açıklayın.
Ödemeleri, finansmana en çok ihtiyaç olan ürün ekim zamanında yapın.
İthalatı en aza indirin, hasat zamanı kesinlikle ithalat
yapmayın, markalaşma çalışmalarını bir an önce
başlatın, iklim değişikliğinin yıkıcı
etkilerini daha fazla dikkate alın, tarımsal kolektif AR-GE
faaliyetlerine gerekli kaynağı artırın. Bunları
yaptıktan sonra hep beraber göreceğiz ki çiftçi nefes alacak, çiftçi
nefes alırsa Türkiye nefes alacak.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Yaşar Yıldırım.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR YILDIRIM (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Mahallî idareler denildiği zaman ilk akla gelen
belediyelerdir. Tabii, bunun bir de özel idareye bağlı olan, yerel
yönetimlerin bir bölümü olan il genel meclisleri ve KÖYDES de vardır.
Şimdi, ülkemizde Büyükşehir Belediyesi
Kanunu çıktığından bugüne kadar özlediğimiz ve
izlediğimiz şudur ki büyükşehir olmayan illerimizdeki köylere
hizmet götürme daha iyidir, hizmet daha fazla gitmektedir;
büyükşehirlerimizde, yeni çıkan Büyükşehir Belediyesi Kanunuyla
birlikte mahalleye dönen köylerimize yeteri kadar hizmetin gitmediği
görülmektedir. Örnek verirsek Ankaranın köyleri mahalle olmuştur ama
yeteri derecede hizmet almıyor, bunun yanı sıra
yanımızda bulunan Çankırının, Kırıkkalenin
ve Ankaranın büyükşehir olmayan komşularının köyleri
daha büyük hizmet alıyor.
Belediyeler beşikten mezara kadar insana hizmet
eden kurumlardır. Milliyetçi Hareket Partisinin üretken belediyecilik
anlayışı vardır. Belediyecilik, sadece park yapıp, yol
yapıp, altgeçit-üstgeçit yapıp, çöpü alıp çevreyi temizlemek
değildir. Bize göre belediyecilik, o bölgenin topyekûn
kalkınmasını sağlamak, önünü açmak, Cenab-ı
Allahın o bölgeye nimet olarak verdiklerini gün yüzüne çıkarmak,
istihdamı sağlamak, ekonomiyi geliştirmek; bölgeyi, beldeyi
topyekûn kalkındırmaktır.
Yerel yönetici olmak, siyasetin zevkli
taraflarından biridir. Ben, nasip oldu, Kızılcahamamda Belediye
Başkanlığı yaptım. Belediye başkanları,
beldelerine, bölgelerine hizmet ederler, yaptıkları eserler de
kalır; milletvekillerinin böyle bir şansı yoktur.
Bizim Kızılcahamam da üretken
belediyeciliği hayata geçiren en önemli merkezlerden biridir. Orada
belediye ve üniversite iş birliği yapılmıştır;
bununla birlikte, belediye ve özel sektör iş birliği
yapılmıştır ve Kızılcahamamda yirmi yıl
evvel 80 olan turistik yatak kapasitesi bugün 5 binlere
ulaşmıştır.
Bugünlere getiren ve o günlerde buna vesile olan
Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Profesör Doktor Mehmet Haberala
buradan da şükranlarımı sunuyorum;
Kızılcahamamın önünün açılmasına, gelişmesine,
marka şehir olmasına da çok büyük katkısı vardır.
Değerli milletvekilleri, yol ve su
medeniyettir. Eğer evin içerisinde musluktan suyu
akıtamıyorsanız yerel yönetici olmanın bir manası
yoktur. Ama suyun bir maliyeti vardır, şimdi büyükşehirlerimizde
suyun geldiği yerlerde bir sıkıntı vardır. Geçen sene
buradan izah etmeye çalıştım, bu sene de bunu dile getirmeye
çalışacağım: Baraj havzaları var ve bu baraj
havzalarında bulunan köylerimiz sıkıntı içerisindeler. Bu
köylülerin elindeki suyu alıyorsunuz, sulu tarımı
bitiriyorsunuz; baraj havzasında bulunan tapulu arazisine ev
yaptırmıyorsunuz, hayvancılık da yaptırmıyorsunuz
ve ekmeğini elinden alıyorsunuz. Bu suyu getiriyorsunuz; şehirlerdeki,
kentlerdeki insanınızın hizmetine veriyorsunuz yani bir örnek
verirsek: Burası Ankara. Ankaranın içme suyu kuzeyden gelir;
kuzeydeki Kızılcahamam, Çamlıdere ve Kazan ilçelerindeki kurulu
barajlardan gelir. Bu barajlar, Kurtboğazı, Eğrekkaya,
Bayındır ve Akyardır. Bu barajların civarında bulunan
köylerdeki, bu barajlara gelen suyun üzerinde bulunan köylerdeki köylülerin
sulu tarımı ellerinden alınmıştır. Bu köylüler,
baraj havzaları koruma altında olduğu için hayvan besleyemezler,
hayvancılık yapamazlar, o da ellerinden
alınmıştır; babasının arazisine ev yapamaz, o hak
da ellerinden alınmıştır. Bu, Türkiye geneline
yayıldığı zaman
Benzer yerler her su havzasında ve
her büyükşehirde vardır.
Şimdi, bununla birlikte, 4 tane baraj
Kızılcahamamın, Çamlıderenin, Güdülün,
Kahramankazanın, Beypazarının sulu tarımını
etkilemiştir. Bu olacak mıdır? Olacaktır. Önerimiz
şudur: Her metreküp suya 5 kuruş koyup bunu fon hâlinde bir yere
koyarsanız mağduriyete uğrayan bu köylüye, çiftçiye o fonla
üreteceğiniz projelerle destek verilebilir, mağduriyet giderilir.
Değerli milletvekilleri, Ankara Türkiye'nin
başkentidir. Ankaramızın da sıkıntıları
vardır. Başkentin sıkıntısı olmaz mı,
elbette onun da vardır. En başında, maalesef, banka genel
müdürlüklerimiz Ankaradan taşınmıştır, bunun
esnafımıza ciddi şekilde bir tezahürü söz konusudur. Ankaraya
daha fazla yatırımın yapılmasını, Ankaranın
ilçelerine daha fazla teşvik verilmesini ve desteklenmesini
Hükûmetimizden, devletimizden bekliyoruz.
Bununla birlikte, Ankarada 12nci Organize Sanayi
Bölgesini Siteler esnafı Elmadağda kurmaya
çalışıyor. Bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın
önüne gelecek. Buradan talebimiz şudur: Ankarada daralan ekonominin daha
fazla açılması, Ankaranın bir mobilya merkezi olan Sitelerin
Avrupa çapında üretken bir OSB olması için, Sitelerdeki
esnafımızın kurduğu 12nci Organize Sanayi Bölgesinin
teşviklerinin verilmesi, yardımlarının yapılması,
ruhsatlarının çıkması ve Ankaramıza yeni bir organize
sanayi bölgesinin daha kazandırılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, benden evvel birçok
hatip, çiftçimizin durumunu arz etmeye çalıştı. Bizim bölgemizde
de afetler olmuştur, dolu vurmuştur, sel gelmiştir;
Kahramankazanda, Ayaşta, Beypazarında, bu bölgelerde dolu oldu,
sel afeti oldu. Çiftçimiz, borç erteleme talebinde bulunmaktadır, şu
güne kadar bu, hayata geçmemiştir. Birçok hatip de buradan bunu mükerrer
defalar dile getirdi, bir kere de biz dile getirmeyi uygun bulduk. Bununla
birlikte, eğer borç erteleme olmayacaksa borcun
yapılandırılması talebi vardır. Ama borç
yapılandırılırken yüzde 8le alınan para,
yapılandırmayla birlikte yüzde 16ya çıkarılırsa bu,
borç yapılandırmadan daha çok faiz yükseltmeye girmektedir; bunu
verebilecek çiftçimiz yoktur. Son yıllardaki kuraklık, afetler ve
benzeri durumlar çiftçimizi mağdur etmiştir. Çiftçi şimdi borç
yapılandırmasını bekliyor, biz de bekliyoruz, talep
ediyoruz, ilgililere buradan tekrar ve tekrar duyuruyoruz. Önümüzdeki dönemde
de bunların olmaması için yapılandırmanın
yapılması ve çiftçinin de borcunu öderken faizini az vermesi de genel
taleplerin içerisindedir.
Değerli milletvekilleri, buradan Ankarayla
ilgili tekrar tekrar bazı taleplerimiz olacaktır. Vakit çok
kısıtlıdır, bunu da göz önünde bulundurarak... Biraz evvel
Sayın Çevre Bakanımız, Ankara stadıyla ilgili bir
açıklama yaptı. Biz mahallî seçimlerde Ankara 19 Mayıs
Stadıyla ilgili bir projenin hazırlandığını
biliyoruz, bunun Sayın Cumhurbaşkanımıza da takdim
edildiğinden haberimiz vardır. Burası başkenttir, hiç millî
maç oynanmamıştır, yıllardır Ankarada millî maç
oynanmıyor. Arzumuz, isteğimiz Ankaraya yakışır,
Ankarada da millî maçların oynanacağı mükemmeliyette bir
stadın, en kısa zamanda Ankaraya yapılmasıdır.
2020 bütçesinin Türkiyemize, milletimize,
devletimize, hepimize hayırlı ve uğurlu olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ederim. Hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Habip Eksik, Iğdır Milletvekili.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2020 bütçesinin emeği korumayan, emekçinin
yanında olmayan; tam tersi, sermayeyi koruyan, sermayedarları
kollayan, işsizliği artıran, yoksulluğu derinleştiren,
zengini daha zengin, fakiri daha fakirleştiren bir savaş bütçesi
olduğunu görüyoruz. Tabii, AKP iktidarı bu savaş bütçesini
kamuoyuna ve Meclise sunarken âdeta tozpembe bir tablo çiziyor. AKP
iktidarı bütçeyi yalanlar üzerine ve gerçek dışı hedefler
üzerine hazırlamıştır. Âdeta bir yalan dünyası
senaryosuyla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, TÜİKe göre
işsizlik oranı yüzde 14,3 seviyesine gelmiştir.
Çalışma çağındaki kadın sayısı 31 milyon
iken sadece 5 milyonu kayıtlı işte çalışmaktadır.
OECD ülkelerinde işsizlikte 3üncü sıradayız. Gençlerde
işsizlik oranı yüzde 27,4tür. Bu rakama eğitimde olan ve
çalışma hayatına dâhil olmayan yüzde 29,4lük kesim eklenince bu
oran yüzde 56,8 olmaktadır yani gençlerin yarısından çoğu
işsizdir. AKP, dokuz ayda 1 milyon 65 bin yeni işsiz yarattı.
Toplam kayıt dışı çalışma oranı yüzde 36
yani çalışan her 3 kişiden 1i güvencesiz,
sigortasızdır. Bundan memurları
çıkarttığınız zaman, özel sektörde 2 kişiden 1i
sigortasız ve güvencesizdir. Son beş yıl içerisinde TESKe göre,
579 bin esnaf kepenk kapatmıştır. Bütçe, 2019
yılının ilk dokuz ayında 86 milyar lira açık
vermiştir. Toplumun yüzde 70,4ü yani 58 milyonu borçludur günümüzde.
2019 yılı enflasyonunun on iki aylık
ortalamasında yüzde 16,81 artış gerçekleştiği
görülmektedir. Oysa Hazine ve Maliye Bakanı çıkmış diyor
ki: 2020 enflasyon oranı hedefimiz yüzde 8,5; 2021 yüzde 6; 2022,
burası çok önemli -diyerek- yüzde 4,9. diyor. Oysaki bugüne kadar AKP
iktidarının hiçbir hedefini de tutturamadığını ve
topluma sürekli gerçek dışı hedefler vadettiğini
görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamelerle AKP iktidarı binlerce muhalifi işinden,
aşından etmiştir; Ağaç kovuğu yesinler. diye medeni
ölüme mahkûm etmiştir. İnsanların pasaportlarını iptal
ederek ülkeyi âdeta açık bir cezaevine dönüştürmüştür. Bu
pasaport iptalleri neticesinde onlarca insan Meriç Nehrinde
yaşamını yitirmiş veya tedavisini olamadığı
için sağlığını kaybetmiştir. İşte bu
konuda pasaportu olmadığı için tedaviden mahrum kalan Ahmet
bebek var -hepinizin bildiği- kanser hastası. İşte AKPnin
pasaportunu vermemesinden dolayı bugün maalesef Ahmet bebek bu hâldedir ve
tedavisi yapılamamaktadır. Ahmet bebeğin vebali AKPnin
boynundadır değerli milletvekilleri.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu
âdeta Anayasanın üzerinde konumlanmış, AKPnin bir Bakanı
çıkıp Ben, Anayasaya göre davranmak zorunda değilim.
hadsizliğinde dahi bulunabilmiştir. Bundan sonra belirsiz yargı
süreçleriyle daha çok insanın intihar edeceği ortadadır. Bu
konuyla ilgili Geç gelen adalet, adalet değildir. diyoruz değerli
milletvekilleri.
Bir doktorun yapılmamış
ameliyatını, bir öğretmenin girmediği dersini, bir
akademisyenin yayınlanmamış makalesini kaldığı
yerden devam ettiremezsiniz. Kaybedilmiş bir sağlığı,
yitirilmiş canları geri getiremezsiniz değerli milletvekilleri.
Bakın, kanun hükmünde kararnameyle hukuksuz bir
şekilde ihraç edildiği için, iş bulma ümidiyle
kapısını çaldığı İŞKURun
kapısında reddedilince sinirlendiği için kalp krizi geçirip
yaşamını yitiren Bülent Uçarın OHAL Komisyonunun bir ay
sonra verdiği kararla suçsuz olduğu, masum olduğu ortaya
çıktı ama maalesef Bülent Uçar şu an aramızda değil.
İşte, Bülent Uçarın ve yaşamını yitiren
diğer tüm insanların vebali AKPnin boynundadır. Onun için de
diyoruz ki: Değerli milletvekilleri, kaybedilen
sağlığı ve yitirilen canları geri getiremezsiniz. Bu
bütçe zorbalığı devam ettirme bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, iktidar, güvenlik
soruşturmalarıyla binlerce insanın geleceğini
çalmaktadır. AKP iktidarı, OHAL KHKleriyle yürüttüğü
kadrolaşma sürecini bugün güvenlik soruşturmalarıyla devam
ettirmek istiyor, güvenlik soruşturmalarıyla fakir fukaranın
çocuklarını atatmayıp kendi yandaşlarını ve
çocuklarını atattırıyor.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Vah, vah, vah
Sallıyorsun.
HABİP EKSİK (Devamla) - Sizin bir
milletvekiliniz çıkıp TVde şunu söyledi, dedi ki: AKPnin
yöneticileri bu memur kadrolarını halka satıyorlar.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Ayıp ediyorsun.
HABİP EKSİK (Devamla) - İşte,
onun için de diyoruz ki: Gün gelecek, AKP gençlerin geleceğini
çaldığı için o gençlere hesap verecek ve bu bütçe, geleceği
çalan bir bütçedir; HDP olarak asla bunu kabul etmeyeceğiz.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Yarın
gençleri dağa götürün.
HABİP EKSİK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, SGKnin verilerine göre, 2013 ve 2018 yılları
arasında meslek hastalıkları sıfır yani
düşünebiliyor musunuz bu ülkede meslek hastalığı
sıfır. Oysaki Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre,
meslek hastalığı oranının her bir ölümlü iş
kazasına karşılık 12 kat olması lazım. Kanserden
ölen insanların yüzde 10unun meslek hastalıklarına
bağlı kanserler olduğu bilinmektedir ama AKP, maalesef, burada
da sermayeyi koruduğu için bu bilgileri, bu verileri bizlerden saklamakta;
işçinin, emekçinin emeğini işverenin insafına
bıraktığı gibi, maalesef, emekçinin sağlığını,
iş güvencesini, emeğini ve geleceğini de bu şekilde
işverene ipotek ettirmektedir.
Değerli milletvekilleri, İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
raporlarına göre, 2019 yılının ilk on bir ayında en az
1.606 işçinin iş kazalarında yaşamını
yitirdiği açıklandı. AKP iktidarı döneminde 22 bin
vatandaş iş kazalarında yaşamını yitirdi. AKP
dönemi resmen işçi kıyımı dönemi olmuştur.
İş cinayetlerinin oluşmasının en büyük sebebi AKP
iktidarının yeterli düzeyde denetim yapmaması, sendikalaşma
önünde engel oluşturması ve sermayeyi savunmasıdır.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) On sekiz seneyi
topluyorsunuz, bu seneyi söyleyin.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Hatibi dinle!
HABİP EKSİK (Devamla) AKP iktidarı
döneminde işsizlik, yoksulluk vatandaşları intihara
sürüklemiştir. TÜİK verilerine göre, 2012 ve 2018 yılları
arasında 4.481 kişi intihar ederek yaşamını
yitirmiştir. 2020 bütçesi de daha önceki bütçeler gibi katil bir bütçedir
değerli milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri, saraylara, silahlara
kaynak ayıran ama EYTye kaynak ayırmayan zalim bir bütçedir 2020
bütçesi. Kendisi 46 yaşında emekli olurken Mezarda emekli olmak
istemiyoruz, anayasal kazanılmış hakkımızı
istiyoruz. diyen insanlara Ülkenin sistemini çökertmek için hinlik
peşinde olan insanlar. diyen zat bilsin ki HDP, o sarayın
kapısına kilidi vurduğunda ejderha içeceklerine, uçan saraylara,
yüzen saraylara ayrılan bütçeyle bu insanların emeklilik
hakkını geri verecektir. Bunu herkes böylece bilsin. Ülkeyi EYTliler
değil, sermayenin silinen vergileri, kurtarılan Simit Sarayları,
faiz indirimi yapılarak işleri düzeltilen inşaat firmaları
ve AKPnin yandaş, candaş yiyicileri batırmaktadır
değerli milletvekilleri.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Bize
değerli diyor.
HABİP EKSİK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, tüm bunların hepsi, AKP iktidarının tek adam
rejimi hastalığının sonuçlarıdır. Belirtileri:
Adaletsizlik, hukuksuzluk, ekonomik kriz, yoksulluk, savaş,
sağlığın bozulması, zorbalık. Tanısı:
AKP iktidarının tek adam rejimi hastalığı. Tedavi:
AKPnin iktidardan gönderilmesi. Ve ilaç olarak da HDPnin inşa
edeceği üçüncü yol yani demokrasi ittifakıdır.
Sonuç olarak, barış içinde, eşit,
sağlıklı, özgür bir yaşam yani demokratik cumhuriyet ilan
edilecektir diyoruz.
Ben bir doktor olarak tanısını
koydum, gerisini halk zaten yapacaktır.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Yanlış tanı koymuşsun, yanlış.
HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkür
ediyorum sayın milletvekilleri.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) -
Doktorluğun buysa, yandı hastalar; kusura bakma.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Ne zaman
iftiralarınız, yalanınız bitecek sizin? Her gün yalan, her
gün yalan
İftira, iftira, iftira
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan,
sataşmadan mı söz istiyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, tabii ki
sataşmadan.
BAŞKAN Buyurunuz kürsüye. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz iki dakika.
Süre uzatımı yapmıyoruz Sayın
Özkan, bilginize
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizin içerisinden geçtiği süreç, aziz
milletimizin kader birlikteliği içerisinde olan milletin Hükûmetiyle,
milletin adamlarıyla bir karşıtlık içerisinde
olduklarını gösterdi.
Bakınız, bu bütçe, apaçık, aziz
milletimizin bu topraklarda barışının, huzurunun ve
refahının bütçesidir.
Hatip defalarca, tabii ki grubumuza ve grubumuzun
şahsında aslında aziz milletimize
saldırılarını ifade etti.
Bakınız, tabii, biz, milletimizin
barış dağıtan diliyle konuşuyoruz,
anlamıyorsunuz.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Bütçeniz
savaş bütçesi, bütçeniz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
Anlamayan sizlersiniz, anlamayan sizlersiniz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ancak mutlaka Batı
uygarlıklarından metinlere ihtiyaç duyuyorsunuz: Si vis pacem para
bellum. İtalyanlar, Latinler diyor ki: Eğer barış
istiyorsanız savaşa hazırlıklı olacaksınız.
Bu milletin kürsüsünden zorbalığı
devam ettiren bütçe savaş bütçesi ve katil bütçe ifadelerini kabul etmiyoruz
ama bunun yanında altını çizelim ki lafın arasında
bazen gözden kaçar ancak asla milletimizin gözünden kaçmıyor. Yani bu
ülkede 15 Temmuz FETÖ darbecileriyle mücadele çerçevesinde alınan OHAL
kararı ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili
eğer muhalifleri işten çıkarma olarak ifade ediyorsanız
bunun kabulü mümkün değil. Ha, hata, yanlış olabilir mi?
Elbette, insan kararıdır; olabilir.
MUAZZEZ ORHAN (Van) Ölenleri geri getirebilir
misiniz? İhraç edilen, hiçbir suçu olmayan ve ölenleri geri getirebilir
misiniz?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ancak bunlarla ilgili
bu ülkenin yasal ve yargısal mekanizmaları da işliyor. Asla
başaramayacaksınız. Hani diyordunuz ya Başkan
yaptırmayacağız. demiştiniz ya, ne oldu? Milletimiz
Başkan yaptı. İşte, diyoruz ki Külliyenin
kapısına kilit vuramayacaksınız. Diyarbakır il
teşkilatınızın önündeki analar babalar HDPnin
kapısına kilidi vuracak.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) HDPnin
kapısına kilit vuracaklar. diyerek sataşmada bulundu, cevap
vermek istiyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul)
Cumhurbaşkanına Hin diyor be!
BAŞKAN Buyurun.
3.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, elbette tartışmalarda
çeşitli sataşmalar, eleştiriler olur fakat bir zihniyeti ortaya
koyması açısından Sayın Grup Başkan Vekilinin
söylediği çok anlamlıydı; onun için söz aldım, cevap vermek
için. HDPnin kapısına kilit vurmak yani
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet vuracak, millet.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Hayır,
hayır.
Yani aslında HDPnin kapısına kilit
vurmayı sizin iktidarınız istiyor, HDPnin tasfiye edilmesini
sizin iktidarınız hedefliyor, sizin İçişleri
Bakanınız hedefliyor, sizin yürütmeniz hedefliyor, sizin partinizin
Genel Başkanı hedefliyor. Demokratik siyaset içinde mücadele eden, bu
Meclise seçilip gelen, yerel yönetimlere seçilen, mücadelesini demokratik
yollarla sürdüren, anayasal bir parti olan HDPnin tasfiye edilmesini, yerel
yönetimlerinin tasfiye edilmesini işte siz istiyorsunuz; onun için çok
hevesleniyorsunuz. HDPnin kapısına bir kilit vurursak HDPyi
kıpırdayamaz hâle getirirsek, HDPyi mücadele edemez hâle getirirsek
o zaman bütün Kürt coğrafyasındaki vekilleri alırız,
istediğimiz her şeyi yaparız. diye düşünüyorsunuz. Zaten
400 vekil istediğinizden beri de hedefiniz budur ama yapamadınız;
o 400 vekili elde edemediniz çünkü HDP, sizin
saldırılarınıza boyun eğmedi, diz çökmedi; demokrasi,
adalet, özgürlük ve barış mücadelesini sürdürdü, bundan sonra da
sürdürecek. HDPnin kapısına kilidi asarsınız, biz
başka türlü mücadelemizi sürdürürüz ama demokratik siyasetten asla
vazgeçmeden ve demokratik siyasetten uzaklaşmadan sizinle de
hesaplaşırız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne
yapacaksınız, anlat bakalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkan, bir sataşma
yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani siz diye
defalarca söyledi ancak sadece kayıtlara geçmesi için söylüyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Söyleyen sizsiniz
yani.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demokratik siyaset
silahla olmaz, demokrasiyle olur.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biz demokrasiyle
yapıyoruz; silah varsa sizin belinizde var, bizde silah yok.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Bir kere PKK
terör örgütüdür. desenize, bir kere demediniz PKK terör örgütüdür. diye.
Demokratik siyaset yapacaklar.(!)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
-kayıtlara geçmesi için- AK PARTİ Grubu olarak 2010 yılında
Anayasanın 68inci ve 69uncu maddelerinde reform yapmak suretiyle
partilerin kapatılmasını tarihin karanlığına gömdük.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Yalan
konuşuyorsun!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bak, bizim
silahımız bu, kalem.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tabii tabii, kalemdir
sizin silahınız değil mi?
BAŞKAN Arkadaşlar, teşekkür
ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, bu ülkede
demokratik siyasete destek vermeyenlerin bugün bu tür iddialarını
kabul etmediğimizi ifade ediyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/881) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Lale Karabıyık.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi size samimi bir soru sormak istiyorum:
Biz bu bütçede bütçe hakkını gerçekten koruyabiliyor muyuz acaba?
Yani bugün biz bu bütçeyi beğenmesek, onay vermesek ne olacak; bu bütçe
aynen yine geçecek mi? Geçecek. Nasıl geçecek? Artık, yeni sistemde
geçen yılki bütçenin rakamları üzerine yeniden değerleme
katsayısıyla yeni değerler belirlenecek ve tekrar önümüze
getirilecek ve 2020 yılının bütçesi budur. denilecek. Ama
eskiden durum böyle miydi? Eğer güvenoyu alamasaydı Hükûmet,
yönetenler, Hükûmet düşerdi ama şimdi böyle bir şey yok. Demek
ki bütçe hakkını gerçek anlamda korumamız mümkün değil bu
sistemde; yani bu, bize dayatılan bir bütçe.
Peki, bütçenin amacı ne, hedefi ne ve bu bütçe
kimin bütçesi? Hep sorumuz bu zaten. Bir bütçenin amacı, hedefi
olması lazım değerli milletvekilleri. Mesela, amacı ne
olabilir? İstihdam yaratmak, işsizliğe çare bulmak olabilir. Ne
olabilir? Vergideki adaletsizliği azaltmak olabilir. Ne olabilir? Gelir
adaletsizliğini ortadan kaldırmak olabilir. Ama bu bütçede tek bir
amaç görüyoruz, o da borcu borçla kapatmak; ee, bu da zaten asla sürdürülebilir
değil.
Peki, ekonomi yönetimi ve bütçeniz acaba
başarılı mı diye düşünüyorum. Dengelenme diye bir
kavram çıkarttınız ve sözlük anlamı bu değil. Ne zaman
bir kayıp olsa, bir düşüş, durgunluk, değer kaybı, ne
olursa olsun her başarısızlığa siz dengelenme
diyorsunuz. Ee, vatandaşın alım gücü düştüğünde de mi
dengelenme diyeceksiniz? Bunlar yanlış. Bakın, cumhuriyet
döneminin en kötü işsizlik oranlarıyla karşı
karşıyayız. Bir ekonomide yatırım olmazsa, üretim
olmazsa istihdam olmaz, yoksulluk olur ve her kötü sonuç meydana gelebilir.
Değerli milletvekilleri,
dışarıdan bir tweetle ekonomi dalgalanabiliyor. Peki, bunun
sorumlusu kim? Demek ki ekonomi bir zafiyet altında ki, yönetenler on yedi
yıldır doğru bir yönetim yapamamış ki,
güçlendirememiş ki dışarıdan bir tweetle ekonomi
dalgalanıyor.
Bakın, sapıyor hedefleriniz, bütçedeki
açık hedefiniz de saptı hem de nasıl saptı; hatta 40 milyar
liralık Merkez Bankası kârını zamanından önce
aldınız, yetmedi yedek akçeleri de aktardınız; o da
yetmedi, yeni vergiler getirdiniz. Bütçeden önce bir paket getirdiniz, gene dar
gelirlinin üstüne dolaylı vergiler getirdiniz ve tabii ki borçlanma da
yaptınız.
Bakın, şu anda cumhuriyet döneminin yine,
hatta 2001 krizinden sonra en kötü borç çevirme oranlarıyla
karşı karşıyayız yani yüzde 125,4; bu, gerçekten kötü
bir oran. Yani aldığımız borç ödediğimiz borcun hep
daima üzerinde ve SGKnin de 100 milyar liralık bir aktarımını
yaptınız, onların da borçlarını kapattınız,
SGKye kaynak aktardınız.
Değerli milletvekilleri, borçlanmak bir ekonomi
için ayıp bir şey değil tabii ki, borçlanılabilir ama
borçlanırsınız da bir taraftan da yatırım
yaparsınız, bir taraftan da istihdam sağlarsınız, bir
taraftan da işsizlik oranını düşürürsünüz, yoksulluğu
bitirirsiniz. Ama sizin yaptığınız borçlanma sadece günü
kurtarma amaçlı, bunu da çok net görüyoruz.
Peki, 2020 bütçesi, acaba
vatandaşımıza bir şey getirdi mi? Değerli
milletvekilleri, vatandaşımıza bir şey getirmesini geçtim,
vatandaşın cebinden aldı, götürdü. Hatta kişi
başına düşen gelir bile daha da düştü. Bakın, 2019da,
şu anda kişi başı gelir 8.942 dolar civarında ama
geçen yıla göre 1.394 dolar daha az yani ne oldu? Pasta küçüldü. Küçülen
pastada da vatandaşın payı tabii ki azaldı. Peki, vatandaşın
cebine bir iyilik yaptınız mı? Yani nerede? Bu dönemde hiç zam
olmayacak. dediğiniz hâlde elektriğe yüzde 71lerin üzerinde ve
geldiğiniz doğal gaz da yüzde 54 zam yaptınız. Değerli
milletvekilleri, zaten yüzde 54 gıdadaki enflasyondur ve
açıkladığınız enflasyon emekliye, emekçiye, memura
yansıyan gerçek enflasyon asla değildir.
Yaptığınız zamlar da zaten buna yönelik değildir.
Peki, on yedi yıllık
iktidarınızda memurlar için ne oldu? Memurların
maaşları da eridi. Nasıl emekçilerin maaşları,
gelirleri bir yılda yüzde 20 eridiyse, alım gücü düştüyse aynen
memurların da
Bakın, 2002 yılında en düşük memur
maaşıyla 15 küçük altın alabiliyordunuz, şimdi 7,5-8 tane
küçük altın alabiliyorsunuz. Aslında ne yaptınız?
Bakın, dediniz ki: Büyüme var. Ama Büyüme var. dediğiniz o
yıllarda bile, hiç kimseye, emekliye, emekçiye, memurumuza büyümeden ve
millî gelirden asla pay da vermediniz, bunun sözünü bile etmediniz. O zaman
bütün bu sonuçlar bize şunu gösteriyor: Bakın, şu anda 3 milyon
365 bin kişi -söylemeden geçemeyeceğim- elektrik borcunu ödeyemedi,
710 bin kişi doğal gaz borcunu ödeyemedi. Yoksulu olan ülkenin
itibarı olur mu? Soruyorum sizlere, vicdanınıza. Lütfen, elinizi
vicdanınıza koyunuz. O zaman ben şunu anlıyorum: Bu demek
ki bu verilerle bu vatandaşın bütçesi değil; bu rakamlarla bu
bütçeye vatandaşın bütçesi demeniz doğru değil
değerli milletvekilleri.
Peki, 2020 bütçesi, işsize çözüm getirdi mi
yada istihdam yaratmaya çare oldu mu veya gençlere bir şey getirdi mi?
Bakın, işsizlik artıyor, genç işsizliği artıyor,
kadın işsizliği artıyor. Son on yedi yılda 15 tane
istihdam teşvik paketi yaptınız, 5 tane de ekonomi paketi
yaptınız farklı isimlerle. Tabii, bir de İşsizlik
Fonundan 54,7 milyar lirayı da ne yaptınız? İstihdam
teşvikine aktardınız. Beş yılda gelinen nokta,
sıfır. Ne oldu? Beş yılda, işsizlik oranını
5 puan artırdınız; maşallah. Aslında 2008-2009
krizinde bile işsizlik oranı bu derecede yükselmemişti. O zaman
demek ki şu önemli: İstihdam teşvikleri yeterli değil. Ne
lazım? Eğitimde reform lazım. Ne lazım? Üretim reformu
lazım.
Bakın, katma değeri yüksek sektörleri siz
geliştirmezseniz, bunları teşvik etmezseniz, ön plana almaz
iseniz o zaman biz kendi ülkemizde istihdam yaratamıyoruz. Biz ithalat
yaptığımız ülkelerin istihdamlarını artırmaya
çalışıyoruz, onlara bir iyilik yapmış oluyoruz; kendi
istihdamımızın önüne ise bir set çekmiş oluyoruz
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Her yıl yeni 600 bin istihdam yaratabilmeniz
lazım ki biraz iyileşme olsun, işsizlik oranı biraz
azalsın ama durum belli, yatırım yok, yatırım
ortamı da maalesef yok.
Bakın, sürekli beyin göçü var, bir yılda
yüzde 63ün üzerinde beyin göçü oldu. Peki, siz gençlere ne diyeceksiniz? Bir
de bunu sormak istiyorum değerli milletvekilleri. Genç kardeşim,
seni işsiz bıraktık, sana istihdam yaratamadık çünkü
yatırım yapamadık, çünkü üretim yok, sana istihdam
yaratamadık. Olsun, sen üzülme. İşsiz kaldın ama biz cari
fazla verdik, cari açığımızı küçülttük. Bunu mu
diyeceksiniz? Karşılığında durgunluğun ifadesini
kullanarak bunu başarı olarak mı göstereceksiniz?
Değerli milletvekilleri, Peki, acaba bu
bütçede vergi adaleti sağlayacak bir gelişme var mı? diye
baktığımda, maalesef, onu da göremiyoruz. Yine vergi
gelirlerinin üçte 2si dolaylı vergilerden oluşuyor, maalesef, yine
vatandaşın üstüne.
Özel tüketim vergisindeki artış oranı
da tahminî olarak yüzde 20,6 ve bu da vergi kalemleri, gelir kalemleri
içerisinde en yükseği. Peki, faiz lobisi için bir şey var mı bu
bütçede? Olmaz mı, onlar atlanır mı? 2020de faiz ödemeleri için
ayrılan kaynak 139 milyar lira değerli milletvekilleri. Faiz
giderleri, böylece, geçen yıla göre yüzde 34,7 artmış oluyor.
Yani bu demektir ki bütçeden rant kesimine gidecek olan pay arttı.
Ayrıca, 100 liralık vergiden, vatandaşımızdan
aldığımız 100 liralık vergiden 18 lirasını
da faize vereceksiniz.
Evet, üretimde artış yok,
yatırımda artış yok, istihdamda artış yok ama
kamu tüketiminde bir taraftan artış var. Maalesef,
başarısızlıkları küresel nedenlere
bağlıyorsunuz. Gelişmekte olan ülkelerin dolar
karşısında yüzde 35 kaybettiği dönemde, Türk lirası
yüzde 70 kaybetti, bunu nasıl açıklıyorsunuz mesela? Hukukun
Üstünlüğü Endeksinde neden 50 basamak gerilediğimizi ve
sonuçlarını hiç değerlendiriyor musunuz?
Türkiye, dünyayla rekabette zemin kaybetti. 2014ten
bu yana yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmeye
çalıştığınız yıldan bu yıla 17 basamak
geriledi. Bu, sizce ne ifade ediyor? Hani uçacaktık Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde; tek adam rejimine geçtiğimiz zaman ne olacaktı?
E, yere çakıldık. İşte, ekonomi yönetiminiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım, bir cümleyle.
BAŞKAN İlave süre vermiyorum Sayın
Karabıyık.
Çok teşekkür ediyorum.
LALE KARABIYIK (Devamla) Peki, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına
ilk söz, Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgünün.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika, ek süre vermiyorum
Sayın Düzgün.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri ekranları
başında izleyen aziz vatandaşlarım; 2020 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sevginin, merhametin ve hoşgörünün sembolü
Hazreti Mevlânayı 746ncı vuslat yılında rahmetle
anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yerel yönetimlere verdiğimiz önem doğrultusunda
yerel yönetimlere bütçeden ayrılan kaynak miktarı da
artırılmıştır. Bu kapsamda, büyükşehir ve
diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerimize
ayırdığımız kaynağı yüzde 18,2
artırarak 97,3 milyar lira seviyesine ulaştırıyoruz. 2020
yılında köylerin altyapısını güçlendirmek
amacıyla oluşturduğumuz KÖYDES projesi için 1,5 milyar TL ödenek
öngörülmüştür. Diğer taraftan, su ve kanalizasyon
altyapısını ve belediyelerin içme suyu, kanalizasyon,
yağmur suyu ve şebeke arıtma tesislerinin
yapımının desteklenmesine yönelik 2011 yılında
başlatılan bu proje için de 2020 yılı merkezi yönetim
bütçesinde 837 milyon TL ödenek öngörülmüştür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçemizin 10uncu maddesi dışında, kendi
alanım olan sağlıkla ilgili kırsal bölgelerimizde
yapılan çalışmalara da değinmek istiyorum.
Ülkemizde sağlık hizmetine
ulaşımın zor olduğu belde, köy, mezra, uzak mahalleler ve
benzeri yerleşim yerlerinde koruyucu sağlık hizmetlerinin
ulaşılabilirliğini, sürdürülebilirliğini ve etkinliğini
sağlamak amacıyla mobil sağlık hizmeti uygulamasına
geçilmiştir. Haziran 2017 tarihinden itibaren 81 ilimizde
uygulanmaktadır ve Kasım 2019 itibarıyla da 620 ekiple hizmet
sunmaktadır. 428.283 kere köy ziyareti gerçekleştirilmiştir. 2
milyon 29 bin 192 kişi ziyaret edilmiş ve bu kişilerden
617.465i kanser taramaları için yönlendirilmiş ve 1 milyon 705 bin
478 kişiye de sağlık eğitimleri verilmiştir. Ülkemizde
yerleşik tarım istihdamıyla birlikte, özellikle Doğu ve
Güneydoğu illerimizde, hasat mevsimi ve ürün çeşidine göre -çok
sayıda ilimize- genellikle nisan ve kasım ayları sonunda
mevsimsel tarım işçileri ve aileleri göçü yaşanmaktadır.
İşte, bu ailelere de, işçilere de birinci basamak ve koruyucu
sağlık hizmetleri illerde, il sağlık müdürlüklerinin
koordinasyonunda toplum sağlığı merkezleri ve aile
sağlığı merkezleri tarafından
gerçekleştirilmektedir. 104.035 mevsimlik tarım işçisi ve
ailelerine ulaşılmış olup bu ailelerin 51.224üne muayene,
14.728ine ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulmuştur.
Ayrıca, 208.044 kişiye anne sütü, beslenme, aile planlaması,
hijyen, su güvenliği ve çevre sağlığı konusunda
eğitimler de verilmiştir. Ülkemizde, Dünya Sağlık Örgütünün
önerileri doğrultusunda, Ulusal Kanser Tarama Programı
yürütülmektedir ve kırsal bölgelerimizde de mobil cihazlar ve mobil
cihazlarımızın ulaşamadığı yerlerde gruplar
oluşturulup taşıma hizmeti verilerek en yakın KETEM ve
sağlık hizmet merkezlerinde kanser taramaları
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı bütçesinin hazırlanmasında
emeği geçenlere teşekkür ederken bütçemizin Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün 27 Aralık Ankaraya gelişinin 100üncü
yılını kutlayacağımız başkentimiz Ankaraya,
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Tuncerin.
Buyurun Mustafa Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
10uncu maddesiyle düzenlenen mahallî idarelere ilişkin işlemler
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Saygıyla yüce heyeti selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bir yılın
daha sonuna geldik. 2019dan beklentisi olanların büyük bir
çoğunluğu bu umutları 2020 yılına ertelemek zorunda
kaldılar. 2020 yılına da yine yüz binlerce atanamayan
öğretmenle, sağlıkçıyla giriyoruz; aldığı
maaşla ay sonunu getiremeyen emeklilerle, asgari ücretin yoksulluk
sınırının dahi altında olduğu işçi
kardeşlerimizle, hakları teslim edilmeyen EYTlilerle, 3600 ek
göstergesi verilmeyen memurlarımızla, kanuni hakkı olan yüzde
1lik tarım desteğini alamayan ama mazotu yat sahibinden 2 kat
pahalıya alan çiftçi kardeşlerimizle giriyoruz.
2019 Yılı Bütçe Kanunu
görüşmelerinde, CHP hatibi Eskişehir Milletvekili Sayın Jale Nur
Süllü konuşma yaparken AK PARTİ sıralarından bir vekil
arkadaşımız 31 Martta göreceğiz başarıyı,
başarısızlığı. diyerek
sataşmıştı. Senedin günü ile seçimin günü çabuk gelirmiş,
geldi çattı 31 Mart seçimleri ve sadece siz değil tüm dünya gördü
başarıyı da başarısızlığı da,
üstelik 23 Haziran seçimi de ekmek kadayıfının üzerindeki kaymak
gibi oldu.
Değerli milletvekilleri, benden önceki
konuşmacıların birçoğu dile getirdi, ben de
yineleyeceğim. Bu bütçe, sarayın bütçesidir çünkü bütçe kanun
teklifinin 10uncu maddesiyle mahallî idarelere ilişkin işlemlerde de
yetki Cumhurbaşkanına verilmektedir. Ülkede ne kadar yetki varsa
saraya bağladınız. Belki bilginiz yoktur, eczaneden
aldığımız ilacın fiyatını belirleme yetkisi
dahi Cumhurbaşkanında. Allah aşkına, bir kişi bu kadar
bir yükü kaldırabilir mi?
2002de iktidara geldiğinizde Yerel
yönetimleri merkezî yönetim karşısında güçlendireceğiz.
demiştiniz Yetki gasbının önüne geçeceğiz.
demiştiniz. Bugünkü uygulamalarınıza bakıldığında
ise yerel yönetimlere ilişkin yatırımların izlenmesi,
dağılımı, kullandırılması ve denetimine dair
usul ve esasları belirlemeyi dahi merkezî yönetimin başı
Cumhurbaşkanına veriyorsunuz. Bu durum, merkezî yönetimin yerel
yönetimler üzerinde tahakkümü değil de nedir, yetki gasbı değil
de nedir?
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarının 31 Mart öncesi uygulamaları ile 31 Mart sonrası
uygulamaları da birbiriyle örtüşmemektedir. 31 Mart seçimleri bitti,
hemen akabinde, kaybettiğiniz yerlerde mazbataları vermemek için
direndiniz, çoğu yerde seçimleri yeniletmek için her türlü siyasi
baskıyı yaptınız; bütün bunları kaybedilen yerleri
geri alabilmek için yapsanız da aslında, bunları yaparken halk
nazarındaki itibarınızı kaybettiniz.
31 Mart tarihine kadar beğendiğiniz
Belediye Kanunu, 31 Marttan sonra nedense birden değişmesi gereken
yasa hâline dönüştü. Tek adam yetkilerini kabul ederken, belediye
başkanlarının yetkileri bir anda çok fazla bulundu ve bu
yetkilerin tırpanlanması gerektiğini konuşmaya başladınız.
Bir başka demokrasi ayıbını da
milletin çoğunluk oyunu alarak seçilmiş belediye
başkanlarını görevden alarak devam ettirmektesiniz. YSK
tarafından engel bulunmayarak adaylığı kabul edilmiş
ve seçilmiş belediye başkanlarını, haklarında herhangi
bir yargı kararı yokken görevden almanın ve yerlerine kayyum
atamanın da hiçbir izahı bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, devlet yönetiminde en
hassas konulardan biri de adil olmaktır; benden olan-olmayan, öz
evlat-üvey evlat ayrımı yapmamaktır.
Türkiye'nin değişik yerlerinde olduğu
gibi, Amasyada da çoğu belediye, 6183 sayılı Yasa çerçevesinde
vergi borçlarını gayrimenkullerine karşılık ödedi.
Aynı haktan yararlanmak için Merzifon Belediyesi de Maliye
Bakanlığına başvuru yaptı ancak aylar geçmesine
rağmen, bırakın olumsuz cevap vermeyi, herhangi bir cevap vermeye
dahi tenezzül edilmedi. Başvuru Bakanlıkta ama akıbetini bilen
yok.
Değerli milletvekilleri, mahallî idarelerin en
önemli kuruluşlarından diğeri de köylerdir. Köylerimiz hâlen
1924 tarihli Köy Kanunuyla yönetilmektedir. Bu kanun neredeyse cumhuriyetle
yaşıt olup, değişen ve gelişen çağın
gereklerinin gerisinde kalmaktadır. Bu kanunun değişmesi ya da
günümüze uyarlanması gerekmektedir. Özellikle köyden kente göçü önleyecek
ve kentlere gidenleri tekrar köyüne döndürecek düzenlemelerin
yapılması kaçınılmazdır, aksi hâlde çok kısa
sürede köylerimiz üretim yerleri olmaktan çıkıp emeklilerin
yaşam yerleri hâline dönecektir.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Taşkın, buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, 2020 yılı bütçemizin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Görüşmekte olduğumuz 10uncu maddenin (b)
bendinde 12.01.31.00-06.1.0.08-1-07.1 tertibinde yer alan ödenek, Köylerin
Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında
köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere
hizmet götürme birliklerine tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırılır.
denilmektedir. Bu kapsamda kullandırılan KÖYDES ödenekleri
dağıtım kriterleri nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, imar
başvurularıyla ilgili olarak, Bakanlık sadece şikâyetlerle
ilgili denetime çıkmaktadır. Onun dışında,
vatandaşlar başvuru yaptıktan sonra hiçbir kontrol
yapılmadan gidip tapuda tescillerini yaptırabilmektedirler. Bu
uygulamadaki birçok sorun, gelecekte mahkemelik hukuki sorunları da ortaya
çıkaracaktır. Burada Bakanlık, benim daha önceden
belirttiğim gibi, imar barışındaki normaldeki hukuki
şartları yaklaşık yüzde 70e yakın bir oranda yerine
getirmemektedir. Başvuru tarihi ve müracaat tarihi arasındaki iki
yıllık farktan dolayı insanlar müracaat tarihi sonuna kadar
inşaat yapımına devam etmişlerdir. Geçtiğimiz Bütçe
Komisyonunda da aynı konuyu gündeme getirmeme rağmen bununla ilgili
bir düzenleme yapılmadı. Şu anda da insanlar aynı
şekilde başvuru yapıp denetimsiz olarak yapı kullanma
izinlerini alabilmektedirler. Bu yanlışlığa son verilmeli,
imar barışı yeniden gözden geçirilip vatandaşın, kendi
tapusuna yapanların müracaat tarihine kadar hak sahibi
yapılmaları sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türkiye, gerçekleştirilen köklü reformlar ve
yapılan yatırımlar neticesinde, AK PARTİ hükûmetleri
döneminde ekonomide önemli bir dönüşüm ve atılım
gerçekleştirmiş; 2003-2018 döneminde yüzde 5,6 oranında ortalama
bir büyüme kaydetmiştir. Bu büyüme, millî gelir seviyesini de
yükseltmiş ve halkımızın geniş kesimlerine önemli
oranlarda istihdam da sağlanmıştır ve nitekim
Kahramanmaraşımızda 15.930 iş yerinde 149 bin çalışanımız
vardır. Bu kapsamda;
1) 2019 yılında nasıl bir büyüme
bekliyorsunuz? Ekonomide daralma meydana gelecek mi? Negatif bir büyüme
bekliyor musunuz?
2) Bunun yanı sıra, uluslararası
kuruluşların 2020 yılına ilişkin büyüme tahminleri
oldukça düşük olmasına rağmen, orta vadeli programda yüzde 5
gibi güçlü bir oranda büyüme olacağı tahmin edilmiştir. Bu
yüksek oran nasıl gerçekleşecek?
BAŞKAN Sayın Özer
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Antalya, doğası ve iklimiyle dört mevsim
her türlü turizmin yapılabileceği, Türkiye'nin nadide yerlerinden
biridir. Bununla birlikte, madencilik, taş ve mermer ocakları
yüzünden en çok doğa katliamının da
yapıldığı bir yerdir. Antalyalılar
doğasını korumak için canlarını bile feda
edebileceklerini Finikede gösterdi. Yaşamlarını tümden
değiştirebilecek konularda karşı duruşu Alakırda
gösterdiler.
Sayın Bakan, Antalyalılar,
İbradı Karamıklıda Valiliğin ÇED gerekli
değildir. kararı nedeniyle şirketle hukuk mücadelesi veriyor.
Antalyalı merak ediyor: Neden yaşam alanlarının içinde,
kıyısında, yanında, madenlere ve enerji santrallerinin
inşasına ÇED izni çıkarıyorsunuz? Şirketlerin
ormanları yok etmesine, tarıma zarar vermesine, havayı
kirletmesine, doğayı katletmesine neden izin veriyorsunuz?
İnsanların geleceğini umursamadan yeryüzünün paha biçilmez ve
yenilenemez kaynaklarını neden kurutuyorsunuz?
Doğusundan batısına, Alakırdan
İbradıya benim güzel Antalyama artık dokunmayın.
BAŞKAN Sayın Filiz
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, seçim bölgem Gaziantepin
Nurdağı ilçesi Gaziantep-Adana kara yolu üzerinde, dört yol
kavşağında kurulmuştur. Otogarı bulunmayıp
yolcular otoban köprüsünde indirilip bindirilmekte, can güvenliği
açısından büyük tehlike arz etmektedir. Nurdağı ilçemize otogar
yapılması konusunda desteklerinizi Nurdağı halkı adına
talep ediyorum.
Ayrıca, Nizip Çayı güzergâhı ve
Hancağız Barajı rezervuarındaki ve Oğuzelinde
Sacır Deresindeki suların yöre çiftçilerince kullanılması
sonucunda, bitkilerde verimsizlik, temas eden insanlarda sedef
hastalığı ve kanser vakaları görülmektedir.
Suların arıtılması ve çevre sağlığının
temini için Bakanlığınızın desteklerini etkin
şekilde artırmasının bölge köylü ve çiftçilerini
rahatlatacağını belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Mersin Tarsus Şehit
Mustafa ve Caminur Mahalleleri ile Mersin Akdeniz, Çay ve Çilek Mahallerinde
kentsel dönüşüm ne zaman başlayacaktır?
Mersinde TOKİ tarafından dar gelirli
ailelerle ilgili yeni bir toplu konut projesi var mıdır?
Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri,
veteriner hekimler, su ürünleri mühendisleri atama beklemektedir. Gençlerimiz
yıllar boyunca verdikleri emeğin ve bu emeğin sonucu olarak
aldıkları puanın boşa gitmemesi için Tarım ve Orman
Bakanımızdan müjdeli bir haber beklemektedir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan...
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM KÖYDES ödenekleriyle ilgili dağıtım kriterleri, KÖYDES
projesi kapsamında tahsil edilen ödenekler, illerin ihtiyaçları ve
kapasiteleri göz önünde bulundurularak illerdeki ünite sayısı, ilin
yüz ölçümü, susuz ünite nüfusu ve sayısı, ham, tesviye ve stabilize
yollara sahip ünitelerin nüfusu ve sayısı gibi çok sayıda
değişkenin kullanıldığı bir
dağıtım yöntemiyle belirlenmektedir; bu çerçevede KÖYDES
ödenekleri dağıtılmaktadır.
Yapı Kayıt Belgesi hakkında imar
barışını düzenleyen geçici 16ncı maddeye göre,
Yapı Kayıt Belgesi alındıktan sonra tapuda yapılacak işlemler,
bütün maliklerin muvafakatiyle ve imar planına göre terk edilmesi gereken
alanların terk edilmesinden sonra yapılabilir. Tapudaki
işlemler, Yapı Kayıt Belgesiyle birlikte maliklerin LİHKAB
bürolarına veya proje bürolarına müracaat ederek yapının fiilî
durumunu gösteren projeyi çizdirmeleri suretiyle yapılabilir. Yapı
Kayıt Belgesi ile yapının fiilî durumuna ilişkin proje
arasında uyumsuzluk varsa LİHKAB büroları veya proje
büroları, Yapı Kayıt Belgesinin güncellenmesini yapı
sahiplerinden ister.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sorumun
cevabı bu değil Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM 2003-2019 yılları arasında özellikle
ulaştırma sektörleri başta olmak üzere, eğitim
alanları, derslik, yurt, sağlık ve sulama alanları başta
olmak üzere ne tür yatırımlar yapılmıştır?
2003-2019 yılları arasında kara yolları sektöründe 468,9
milyar liralık yatırım yapılmıştır. 2003
yılı Ocak ayında bölünmüş yol ağı 6.100 kilometre
iken, 2019 yılı Kasım ayı itibarıyla 27.123
kilometreye çıkmıştır. Bölünmüş yollarla
yıllık 11,4 milyar TL iş gücü tasarrufu, 6,8 milyar TL de
akaryakıt tasarrufu olmak üzere, tam 18,1 milyar TL tasarruf
sağlanmıştır.
2003-2019 yılları arasında demir
sektöründe 137,5 milyar TLlik yatırım
yapılmıştır. Yine, söz konusu yatırımlar, 2019
yılı Ekim ayı itibarıyla yüksek hızlı hat
uzunluğu 1.213 kilometre, konvansiyonel hat uzunluğu 11.590 kilometre
olmak üzere, toplam demir yolu hat uzunluğu 12.803 kilometreye
ulaşmıştır. 4 destinasyonda 13 ile ve ülke nüfusunun yüzde
42sine yüksek hızlı trenle hizmet verilmektedir. Yüksek
hızlı trenlerle toplam 51,6 milyon yolcu
taşınmıştır. Bu çerçevede, 2003 yılında
aktif havalimanı sayımız 26 iken 2019 yılında bu sayı
56ya çıkarılmıştır; 2003 yılında hava
yolunda toplam 34,4 milyon kişi seyahat etmişken 2019
yılında 211 milyon yolcu bu hava yollarında seyahat etmiş
ve 172 ülkeye ulaşmıştır.
Yine, 2003 yılından bugüne yeni derslik
sayımıza baktığınızda, ilköğretimde 24,
ortaöğretimde 30 olan derslik başına öğrenci
sayısı 2018-2019 öğretim yılında 30dan 20ye
düşürülmüştür. 2003 yılından bugüne kadar 315.884 adet yeni
derslik çalışması yapılmış ve bu sayılarla
sınıftaki öğrenci sayıları düşürülmüştür.
2002 yılında 182 bin olan yurt kapasitesi
2019 yılında da 682.529a ulaşacaktır. On altı
yılda 3.345 sağlık tesisi tamamlanmıştır.
Bunların 2.231i birinci basamakta hizmet verirken 1.114ü ikinci ve
üçüncü basamakta hizmet veren sağlık tesisleridir. İkinci ve
üçüncü basamakta hizmet veren sağlık tesislerinin 636sı
hastane, 378i ek bina, 100ü ağız ve diş
sağlığı merkezidir. 2020 yılında da 84 hastanenin
hizmete açılması planlanmaktadır. Bu kapsamda, 22.500 nitelikli
yatak daha kazandırılması hedeflenmektedir.
2019 yılında nasıl bir büyüme
bekliyorsunuz? 2019 yılında Orta Vadeli Programla hedeflediğimiz
0,5 oranında pozitif bir büyüme bekliyoruz. Yüzde 5 büyüme hızı
ekonomimiz için yüksek bir büyüme hızı değildir. Örneğin,
son beş yılda ortalama büyüme hızımız 4,9dur. 2020 yılında
öngörülen toparlanmada finansal koşullardaki iyileştirme ve enflasyondaki
düşüşle birlikte risk primi ve belirsizliklerde azalmanın yurt
içi talebe vereceği destek belirleyici olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM - Hem yurt içinde hem de ülkemiz faiz oranlarındaki
düşüşler ve düşüş eğilimlerinin devam etmesi, kur
volatilitesinin azalması, kredi imkânlarının
artırılması büyümenin finansmanında önemli rol oynayacaktır.
Ayrıca, 2019 yılında düşük büyümenin
yarattığı düşük baz etkisi de büyümenin yüksek
olmasında teknik anlamda rol alan bir faktör olarak
karşımıza çıkacaktır.
BAŞKAN Evet, 10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime sekiz otuza kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.58
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2020
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
yerinde.
11inci maddeyi okutuyorum:
Fonlara
ilişkin işlemler
MADDE
11 - (1) Türk
Silahlı Kuvvetlerinin stratejik hedef planı ile Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının
ihtiyaç planları uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve
gereçler ile gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı
yatırımları için yıl içinde yapılacak harcamalar;
7/11/1985 tarihli ve 3238 sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii
Destekleme Fonunun kaynakları, bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve diğer
ayni ve nakdî imkânlar birlikte değerlendirilmek suretiyle Savunma Sanayii
İcra Komitesince tespit edilecek esaslar çerçevesinde
karşılanır.
(2) Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut
ödeneklerden birinci fıkra hükümleri gereğince tespit edilecek
tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut
ödeneklerden zırhlı araç, uçak ve helikopter, insansız hava
araçları (İHA), uçuş simülatörü, Elektronik Harp (HEWS) ve
Haberleşme ve Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri (KGYS) projeleri ile
istihbarat ve güvenliğe yönelik alımlara ilişkin tutarları;
Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne bütçe ile
tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden
motorbot alımına yönelik tutarları; Orman Genel Müdürlüğüne
bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine
kaydedilen ödeneklerden Helikopter Alım Projesine ilişkin
tutarları; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi
ödeneklerinden petrol ve doğalgaz boru hatları entegre güvenlik
sistemi tedarikine ilişkin tutarları; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut ödeneklerden
Afet Sonrası Görüntü İşleme İstasyonu Kurulması
Projesine ilişkin tutarları; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumuna bütçe ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Kurum bütçesine
kaydedilen ödeneklerden yüksek hızlı rüzgar tüneli yapımına
yönelik tutarları; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bütçe
ile tahsis edilen ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen
ödeneklerden Özgün Helikopter Projesi Sertifikasyonu, Bölgesel Sivil Uçak
Projesi Sertifikasyonu ve diğer sertifikasyon faaliyetlerine dair
projelere ilişkin tutarları; ilgili hizmetleri gerçekleştirmek
üzere Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ödemeye ilgisine göre; Millî Savunma
Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı,
Tarım ve Orman Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı veya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
yetkilidir.
(3) Savunma
Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye yatırılacak tutarları bir
yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan Millî Savunma
Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine ödenek kaydetmeye ve
geçen yıllar ödenek bakiyelerini devretmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(4)
İlgili yıllar bütçe kanunları uyarınca, yürütülmesi
öngörülen projeler için Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılan
tutarlardan kullanılmayan kısımlar, Savunma Sanayii Destekleme
Fonundan ilgili genel bütçeli idarenin merkez muhasebe birimi hesabına;
özel bütçeli idarelerde ise muhasebe birimi hesabına
yatırılır ve ilgili idarenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar karşılığını
ilgili idare bütçesine ödenek kaydetmeye genel bütçeli idarelerde Cumhurbaşkanı,
özel bütçeli idarelerde ise ilgili özel bütçeli idare yetkilidir. Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı dışındaki idarelerde ödenek
kaydı, yılı yatırım programı ile ilişkilendirilerek
yapılır.
BAŞKAN Gruplar adına ilk söz
İYİ PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç
Çelikin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Konuşmacılarımıza tekrar
hatırlatıyorum, ek süre vermiyorum.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bütçenin 11inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
görüşümü arz etmek için söz aldım. Genel Kurula
saygılarımı sunuyorum.
Konuya girmeden önce, Doğu Türkistan
dramına ben de dikkat çekmek istiyorum. Doğu Türkistan, Uygur
Türklüğünün ana vatanıdır. Uygurlar, Göktürk
İmparatorluğunun yıkılmasından sonra büyük bir devlet
kurmuşlardır. Bu devlet yıkıldıktan sonra güneye
doğru göçerek bugünkü Tarım Havzasına, Hotan, Urumçi, Yarkent,
Aksu, Balasagun yöresine yerleşmişlerdir. Karahanlılar Devleti,
ilk Müslüman Türk devleti kabul edilmektedir. Abdülkerim Satuk Buğra
Handan başlayarak sonra hanlıklarla devam eden süreç 1950lere kadar
gelip dayanmıştır. Maonun Kızıl Ordusu
tarafından ezilen Uygurlar, uzun bir esaret dönemine girdiler, bu komünist
dönemde totaliter uygulamaları yaşadılar. Buna rağmen kendi
topraklarında yüzde 95e varan yoğunlukları söz konusu idi. Cüce
Dengten itibaren devlet komünist ama ekonomi kapitalist olarak uygulamaya
geçilmişti. İşte, bu dönemde bile Uygurlar yaşamlarını
sürdürmeyi başarmışlardır ama topraklarına yoğun
bir şekilde Çinli yerleştirilmeye başlandı, Uygurların
kesafeti azalmaya başladı. Sonra, 2015ten itibaren 35 milyona
yaklaşan Uygura peyderpey tutuklamalar başladı. Temerküz
kampları kuruldu. Ölümler, tecavüzler, işkenceler had safhada devam
etmektedir.
Değerli arkadaşlar, Uygurlar
Boğuluyoruz. diyor, Boğuluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir
devlettir; tavrını koymalı ve sonuç almalıdır.
Doğu Türkistanın son Başbakanı, benim de gençliğimde
yakından tanıdığım İsa Yusuf Alptekin Beyi
rahmetle anıyorum; haklı davasının hepimiz takipçisi olmak
zorundayız.
Değerli arkadaşlar, bütçeye gelince,
11inci madde kendi içinde 4 fıkradan ibarettir; bunlar, genellikle Türk
Silahlı Kuvvetlerinin stratejik hedef planı, Jandarmanın ve
Sahil Güvenliğin ihtiyaç planları doğrultusunda söz konusu silah
ve ihtiyaçlar, savunma ve NATO altyapı yatırımları için
yapılacak harcamaların Savunma Sanayii İcra Komitesince
karşılanacağını amir hükümler içermektedir.
(2)nci fıkra, Millî Savunma
Bakanlığına, Jandarma Genel Komutanlığına ve
Sahil Güvenlik Komutanlığına tahsisli ödenekten belirlenen
tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne ait ödenekten belirlenen
tutarları; Türkiye Hudut Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğünden, Orman Genel Müdürlüğünden, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığından, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığından, TÜBİTAKtan, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğünden belirlenen tutarları Savunma Sanayii Destekleme
Fonuna yatırmaya ilgili bakanları yetkilendiren hüküm içermektedir.
(3)üncü ve (4)üncü fıkralar ise ödenek devri
ve ödenek kaydıyla ilgili işlemleri, Cumhurbaşkanına yetki
vermek suretiyle düzenlemiştir ancak özel bütçeli idareye ait yetkiler de
ilgili kurumun amirine aittir.
Değerli arkadaşlar, malumlarınız
olduğu üzere, söz konusu kanunun amacı, modern savunma sanayisinin
geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunun
sağlanması olarak belirlenmiştir. Bu kanunla kurulan SSDF yani
Savunma Sanayii Destekleme Fonu, otuz yıldır bu amaçlar
doğrultusunda faaliyetlerini yürütmektedir. Böylece ülkenin savunma
sanayisinin geliştirilmesinde de bu Fon önemli rol
oynamıştır. Bugün sıklıkla ve gururla AKPnin
bahsettiği millî silah araç ve gereçlerinin üretilmesi bu Fon sayesinde
mümkün olmuştur ancak bugün geldiğimiz noktada Türkiyeye yönelik
tehditlerin zirveye ulaştığı, Türkiyenin savunma
hattını Kafkasyadan Katara, Kıbrıstan Mısır ve
Libyaya, Balkanlardan Kırıma kadar genişlettiği
şartlarda Savunma Sanayii Destekleme Fonunun kaynaklarının
yetersiz kalmasına dikkatinizi çekiyorum. Bu sebeple pek çok projenin
geciktirilmesi, yürütülen projelere ilişkin ise ödemelerin üretici
kuruluşları son derece zor duruma sokacak şekilde tehir
edilmesi, iktidarın halka anlattıklarının tamamen bir
fiyasko olduğunu ifşa eder mahiyettedir. Savunma Sanayii Destekleme
Fonu kaynaklarının yeterli olması ve projelerin kaynak
tahsisindeki yetersizlikler sebebiyle geciktirilmemesi millî
güvenliğimizin tesisi açısından büyük önem arz etmektedir.
Ancak 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifinin 11inci maddesi (3)üncü fıkrasında yer alan
Fondan hazineye, yine Fondan bütçeye olan hükümler -(4)üncü
fıkrasında yer alan- ciddi ve özellikle izaha muhtaç hükümler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'de beka sorunu olduğunu,
güvenlik tehdidi bulunduğunu sürekli vurgulayan bu iktidar niçin böyle
yapıyor; gerçekten anlaşılması güç. Beka sorununun dile
getirildiği bir ortamda Fon gelirlerinin genel bütçeye gelir olarak
transfer edilmesi doğal olarak yanlıştır ancak bugün geldiğimiz
noktada bütçe sıkıntıları gerekçesiyle Fon gelirlerinin
bütçeye aktarılması yine yanlıştır. Benzer
şekilde Fona aktarılan tutarlardan kullanılmayan
kısımların ilgili genel bütçeli idareye aktarılması da
yanlıştır, bu da kabul edilemez çünkü söz konusu projeler
yıllara sâri olarak gerçekleştirilmekte ve yıl sonu
itibarıyla kullanılmayan tutarın bir sonraki yıla
aktarılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Yıl içinde projenin
bitmesi hâlinde dahi kalan tutarın iade edilmesi yerine Fonda
tutulması yani Fon hesabına irat kaydedilmesi daha mantıklı
geliyor. Bugün geldiğimiz noktada, Savunma Sanayii
Başkanlığının projeler kapsamındaki ödemelerini
gerçekleştiremeyecek noktaya geldiği dikkate alınarak günü
kurtarmaya yönelik bir anlayışla Fon gelirlerini bütçeye aktaran
yaklaşımına son verilmelidir. Böylece, başta Doğu
Akdeniz ve Kuzey Suriye olmak üzere, yakın bölgemizde Türk millî
politikalarını destekleyecek ve çıkarlarını koruyacak
şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerimizin modern
silah araç ve gereçleriyle teçhiz edilebilmesi için Fona ilave kaynak
sağlayacak alternatif tedbirlerin süratle uygulamaya konulması millî
güvenliğimiz açısından önem arz etmektedir.
Değerli arkadaşlar, devlet yönetimi
oldukça zafiyet içerisindedir. AKP iktidarı bunun müsebbibidir. Bütçe
kavramının içi boşaltılmıştır. Devlette
modern yönetim tekniklerinin terk edildiğini, bütçeninse tek adamın
hesap cüzdanı hâline dönüştüğünü görüyoruz. Hiçbir şey
tutarlı değildir artık. Virane olmuş ülkenin
üretebileceği bir sağlam değer de maalesef
kalmamıştır, kalmışsa bile yozlaşmıştır.
Ne millî savunmadan ne ulusal güvenlikten ne de dış politikadan
bahsedebiliriz. Bugün tıpkı beş yüz yıl önce İbni
Haldunun bedevi-hadari ikileminin günümüzdeki tezahürü olan bir medeniyet
işgaliyle karşı karşıya olduğumuz
açıktır. Ama on yedi yılda hâlâ devlet nedir, cumhuriyet nedir;
Türk milleti kimdir ve hasımları kimlerdir, dostları kimlerdir,
Atatürkün öneminin anlamı nedir; bu sorularımızı
cevaplayamayan bir ekibin Türkiye Cumhuriyetini yönetmeye hakkının
olmaması gerekir. Millet oy veriyor. diyorlar. Millet bunlara yetki
verirken iyi icraatlar yapması için oy vermiştir, yıkım
projeleri için oy vermemiştir.
Diğer taraftan, ayrıca Türk Silahlı
Kuvvetlerine ve güvenlik güçlerine yönelik operasyonlar zihnimizden asla
çıkmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, İbni Haldunun
Bedevi tezinin bugünkü görünümü; biz bunları biliyor ve tanıyoruz.
Suriyede düştüğümüz çukur bu iktidarın eseridir. 2011
yılından itibaren kışkırtılan terör nedeniyle
Suriye çözümsüzlüğe savrulmuştur, bundan çıkış
yolları iktidar tarafından izah edilmelidir.
Dolayısıyla sosyal politika içeren bir
bütçe yapılması gerekirdi; bu yapılmamış. Dar
gelirliler ve yoksullar ezilmektedir; enflasyon, devalüasyon ve daralmayla iç
içeyiz.
Aslında bütçeden başka denetimsiz bütçe
dışı kaynaklar da var. Varlık Fonu damadın elindedir,
bankalar keyfî yönetilmektedir, Merkez Bankası özel kaynakları
tüketilmiştir ve dolasıyla bu bütçe, bir israf bütçesi olarak
karşımıza çıkıyor.
Sözlerime son verirken demokrasiye dönme konusundaki
umudumuzu yineliyor, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Hayati Arkaz.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinin 11inci maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu ve büyük Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2023, 2053, 2071
hedefleri Türk devletinin süper güç olma yolunda ortaya koyduğu
Kızılelmadır. Orta Asyadan Malazgirte, Malazgirtten
Söğüte, Söğütten Bursaya, Bursadan Çanakkale Bolayıra,
Bolayırdan Edirneye, Edirneden 29 Mayıs 1453 İstanbula,
İstanbuldan Viyanaya tarihçilerin Çılgın Türkler dediği
büyük Türk milletiyiz. 82 milyon genç ve dinamik nüfusu, 783.500 kilometrekare
yüz ölçümü, altmış yedi yıllık NATO üyesi, 620 bin
civarı Türk Silahlı Kuvvetleri, 207 üniversitesi ve dünyanın ilk
10unu zorlayan ekonomisiyle, başkenti Ankara olan Türkiye Cumhuriyeti
devletiyiz. Balkanlarda Tuna boyundaki insanlardan kimlerle
karşılaştıysak diyorlar ki: Bizim ikinci vatanımız,
ikinci ülkemiz Türkiye. Kamerunun kuzeyinden Karadenizin doğusu,
batısı, kuzeyi, güneyine kadar; Hazar Denizinin dört tarafında
kiminle karşılaşsak aynı şeyi söylüyorlar. Yani
Türkiye bölgenin süper gücü ve umudu.
Aralığın ilk haftasında, Çinde
bir otomobil fuarı oldu. Bu fuarda en çok ilgiyi Türkiye ve Almanya gördü.
Bu bizim için çok önemlidir. Çindeki otomobil fuarından bahsediyorum.
Yakın tarihte Asyayla ticaret hacmimiz 6,5 milyar dolardı, şu
andaki ticaret hacmimiz ise 65 milyar dolar arkadaşlar. Bizim, Türkiye'nin
artık Avrupaya ihtiyacı yok, Avrupanın bize ihtiyacı var.
Türk iş adamları, Avrupanın her tarafında iş
üretmekte, istihdam yaratmaktadır. Rusyada binlerce iş
adamımız var. Rusyanın yollarını, köprülerini,
statlarını, hastanelerini, her türlü imarını Türk iş
adamları yapıyor. Ayrıca, Türk Cumhuriyetlerinde yani Hazar
Denizinin etrafındaki Türk Cumhuriyetlerimizde de Türk iş
adamları çok etkili.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz 2016
yılında Türkiye'de büyük bir kalkışma oldu. Türkiye
Cumhuriyeti devleti yıkılmak, Türk milleti bölünmek istendi. O gün, o
gece Türk milliyetçilerin lideri, lider Devlet Bahçeli Bey Türkiye Cumhuriyeti
devletinin, milletinin ve Hükûmetinin yanındayız. dedi. 15 Temmuzda
esas olan Ankaraydı. Yani Ankarayı ele geçirselerdi, isteklerine
ulaşacaklardı; dikkat edin, Gazi Meclis bombalandı. Ben bu
vesileyle şu an Mecliste olan ya da olmayan tüm milletvekili
arkadaşlarıma, hepsine o günkü dirençlerinden dolayı
teşekkür ediyorum Türk milletinin adına.
Ayrıca, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Türk milletinin hamurunda, acısında ve mayasında, her
şeyinde varız.
Cumhur İttifakı, demin anlattım, 15
Temmuzdan itibaren, o gece Devlet Beyin verdiği mesajla kurulmuştur.
Cumhur İttifakıyla teröristlerle müzakere bitmiştir, mücadele
başlamıştır.
PKKnın ve FETÖnün hedefi, büyük Ermenistan ve
Suriyenin kuzeyinde bir terör devleti kurmaktır. Bu terör devleti hayali
-son yüz yıldır- Churchillin de hayaliydi, yüz yıl önce
Churchill diyor ki: Suriyenin kuzeyinde bir devlet kurarak Araplar ile
Türklerin arasına girmemiz lazım, uydu bir devlet kurmamız
lazım. Yüz yıldır uğraşıyorlar ama hedeflerine
ulaşamadılar, buna izin vermemiz mümkün değil, izin veremeyiz.
Hendek terörü dedim, bu konuda şunu
söyleyeyim: Bu hendek teröründe teröristler bir zamanlar o kadar
şımardı ki Türkiye Cumhuriyeti devletine kafa tutar hâle geldi.
Bu konuda Yüce Atatürkün, Büyük Atatürkün bir sözü aklıma geliyor, diyor
ki: Her şeyi affederim ama devlete kafa tutanı affetmem. Bu hendek
teröründe ne oldu o teröristler? Devletimizin
kararlılığıyla, ciddi mücadelesiyle kazdıkları
hendeklere gömüldüler. Devlete kafa tutanın kafası
kırılır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Doğu illerimizde şu anda çok büyük bir
huzur ve güvenlik var. Mardin, Diyarbakır, Van kültür turizminin merkezi
olmuş. Bunu şuradan anlıyoruz: PKK terör örgütü ve diğer
terör örgütleri artık yurt içinde bitmiştir, yurt
dışında da can çekişiyorlar. PKKnın siyasi
kanadının fazla öfkeli ve asabi olmasından anlıyoruz bunu.
Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı
Harekâtlarıyla, karşımıza ne kadar şer güçler
çıktıysa hepsi yerle bir edilmiştir. Çanakkalede de öyle
olmuştur. Ecdadımız Çanakkalede ne yaptıysa biz de orada
onu yapacağız, bu böyle biline.
Sayın milletvekilleri, Barış
Pınarı Operasyonuna giden askerlere soruluyor, diyorlar ki:
Kardeşim, nereye gidiyorsun? Bir tanesi diyor ki:
Kızılelmaya gidiyoruz. Bir diğeri diyor ki: Düğüne
gidiyoruz, bizi beklemeyin. Çanakkale ruhu yani Kuvayımilliye aynen devam
ediyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hani savaş değildi?
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Savaş değil,
operasyon.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Nasıl anlarsanız anlayın.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Savaşı
devletler yapar.
Yavuz Sultan Selim ordusuna seferden önce soruyor:
Askerlerim, nereye gidiyoruz? Kızılelmaya gidiyoruz. diyorlar.
Diyor ki Kızılelma neresi? Nereyi gösterirsen Kızılelma
orası. diyorlar. Türk milliyetçilerinin lideri nereyi gösterirse biz de
oraya gideriz. (MHP sıralarından alkışlar)
Biz bu memlekette bin yıldır bedel ödedik.
Al bayrak kanla yazıldı. Eğer bu bedeli başka biri
ödeyebilecekse buyursun, gelsin. Bu bedel kolay kolay ödenmez. Türk milletiyle,
Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve Türk Silahlı Kuvvetleriyle Allahın
dışında hiç kimse baş edemez, bunu bütün dünya biliyor.
Ben şunu çok samimiyetle söylemek istiyorum:
Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, biz Türk milleti olarak bin
yıldır Anadoluda yaşıyoruz. Bin yıldır bizi bu
coğrafyadan sökmek istediler ama hiçbir güç bunu başaramadı.
Eğer bunu hayal eden bile olsa yani Anadoludan bizi çıkarmak isteyen
veya Anadoluda bir karış toprağımıza bile göz diken
varsa onu oraya gömeriz, haberi olsun. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Helal!
HAYATİ ARKAZ (Devamla) - Renklerimiz, dilimiz,
desenlerimiz, düşüncelerimiz hatta siyasi görüşlerimiz farklı
olabilir, farklı düşünebiliriz. İzmirde bazı evlere
işaret konduğunu basında gördüm açık söyleyeyim, çok
üzüldüm bununla ilgili, şunu söylemek istiyorum: Eğer o doğruysa
onu yapan kimse o haindir. O hainlerin karşısına biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak dimdik durmasını biliriz ve hesap da
sorarız, bu böyle biline.
ABD Senatosu bir karar aldı
soykırımla ilgili, bunu şiddetle kınıyorum, kabul
etmiyoruz. ABD kendisine baksın; Arap dünyasında milyonlarca
Müslümanın kanına girdiler, önce onun hesabını versinler;
Vietnamın hesabını versinler, Afganistanın
hesabını versinler, Kudüsün hesabını versinler.
Sözlerimi bitirirken şunu söylemek istiyorum
Başkanım bugün ilave süre vermiyor.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Size verir efendim,
size verir.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Türk
bayrağı, Türk vatanı, Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti devleti
var olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Van Milletvekili Tayip Temel konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TAYİP TEMEL (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Orta Doğuda âdeta üçüncü dünya
savaşı yaşanıyor ve bundan etkilenen ülkelerin
başında Türkiye geliyor. Yaşanan savaş neticesinde Arap
sahasındaki birçok ulus devlet diktatörünün yıkıldığını,
büyük Arap güçlerinin çeşitli biçimlerde
parçalandığını görüyoruz. Bu çerçevede, Irak ve Suriye ulus
devlet sistemlerini iyice darbeleyip zayıflattıkları,
istendiği zaman gerektiği kadar parçalara bölünecek bir konuma
getirdikleri ortada. Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamak gerekir:
Eğer halklar ve onların demokratik birlikteliği tarafından
önlenmezse küresel sermaye sisteminin Orta Doğuyu daha çok
parçalayacağı, daha derin sömürmeye çalışacağı
açıktır. Bu saldırıları boşa çıkarmanın
yolu iktidarın yaptığı gibi milliyetçiliği
kışkırtmak değil, halkların birbiriyle ortak
yaşam ilkesini güçlendirmektir. Küresel sermayenin Rojava modeline
düşmanlığının esası da burada ortaya
çıkıyor. 9 Ekim günü, halkın yüzde 80inin karşı
olduğu ancak iktidar ve destekçilerinin aldığı kararla,
halkların bir arada yaşadığı Rojavaya yönelik
saldırının amacının Kürt
düşmanlığı olmadığını anlatmaya
çalışıyor iktidar her fırsatta. Peşinen söylemeliyim ki
Rojavaya yönelik saldırının sadece iktidarın marifetiyle
olmadığını biliyoruz. Gerçek olan, iktidar
aklının böyle bir hamleye yönlendirilmesi, tahrik edilerek hatta
zorlanarak bu planın içine sokulmasıdır.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Suriyenin
bütünlüğü için yapıldı.
TAYİP TEMEL (Devamla) - Söz konusu
saldırının Trump ve Putin yönetiminin ortak planıyla
gerçekleştiği, onların desteklediği, yürüttüğü
açıktır. Bundan sonra da benzer planların daha da geleceği,
ardından yeni yeni planlara Türkiyenin dâhil edileceği de görülüyor.
Sizin Kürt düşmanlığınızı bilen ve bunu
kaşıyan uluslararası güçler sizi Kürtlere karşı kışkırtırken
emin olun ki yeni tuzaklar kurmaya da çalışacaklar.
METİN YAVUZ (Aydın) Bizim Kürtlerle
herhangi bir sorunumuz yok.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Kürtlerle
düşmanlığımız yok bizim.
TAYİP TEMEL (Devamla) Unutmayın,
karşınızdaki güçler çıkar mücadelesi yürüten baskı ve
sömürü güçleridir; varlıkları hileye, baskıya ve katliama
dayanmaktadır. Oysa iktidar bu planın Kürt
karşıtlığı özelliğine dayanarak kendisine bir
kahramanlık öyküsü yaratmaya ve ömrünü uzatmaya çalışıyor
ancak ABDnin onaylandığı tasarılara dairse akıl
yürütmekte zorlanıyor.
Değerli arkadaşlar, ABD ve Rusya
arasında bazı çıkar çelişkileri bulunsa da 17 ve 22 Ekim
anlaşmaları gösterdi ki aslında Suriyede olan bitenlerin
çoğunda ABD ve Rusya yönetimlerinin belli bir ittifak düzeyi var.
Emperyalist güçlerin Arap sahasında otuz yıldır
yaptıkları müdahalelerin sonuçları ortadadır. Şimdi,
giderek müdahalenin yönünün diğer ülkelere
kaydırıldığı, önümüzdeki süreçte daha çok
çatışmanın geliştirileceği görülüyor.
Bu kapsamda, AKP iktidarının 2016dan bu
yana kuzey ve doğu Suriye özerk bölgesine dönük
karşıtlığının adım adım
geliştirilmesi ve desteklenmesinin ardında, Türkiye'nin Orta
Doğuda kullanılmasının ve küresel sermayenin sisteminin
denetiminin altına alınmasının, daha fazla içine çekilmesinin
yattığı açıktır. Artık söz konusu çelişki ve
çatışmalara Türkiye doğrudan dâhil edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, sizleri şimdi
yakın tarihe götürmek istiyorum. Bu savaşa son verip masaya
oturalım. Türk yetkililerin durumu gözden geçirmeye ihtiyaçları
olduğuna inanıyoruz. Biz siyaset yapmak istiyoruz. Bu cümleler
nereden, biliyor musunuz? Yakın Türkiye tarihinin en önemli günlerinden
yani 19 Mart 1993teki ilk çatışmasızlığın
başlangıç sözlerini okudum size. Bu sözlerin üzerine ne eklenebilir, bugün
farklı ne söylenebilir? Hiçbir şey.
Bakın, size bir cümle daha okuyayım:
Bizim için onurlu barış ve demokratik siyaset tarzı
esastır. Kürtlere yer açmaya çalışıyorum. Gelin, Kürt
sorununu çözelim
(HDP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Kürt sorunu
yoktur, PKK sorunu vardır.
TAYİP TEMEL (Devamla) Bir haftada
çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldıracağım. Ben
çözerim, kendime güveniyorum. Çözüm için hazırım ancak devlet de
devlet aklının gereğini yapmak zorunda.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Devlet
aklının gereğini yapıyor.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Parazit yapmayın,
dinleyin.
TAYİP TEMEL (Devamla) - Yirmi altı
yıl sonra aynı kişiden yani bugün, hukuk dışı bir
tecrit altında tutulan Sayın Öcalandan çözüm
kararlılığını ifade eden cümleleri tekrar duyuyoruz.
Kürt sorunu, yıllardır siyaset aklında, devlet aklında
çözüm için bir muhatap arıyor ama maalesef bir muhatap bulamıyor.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Bir cinayet
şebekesinin başına sayın denilmez.
TAYİP TEMEL (Devamla) - Yirmi altı
yıl geçmiş ama devlet aklı bir aşamayı
katetmemiş.
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKK Kürt mü
bıraktı!
TAYİP TEMEL (Devamla) - Aynı yerdeyiz,
aynı yerdeyiz. Yıllardır Kürt sorununa çözüm bulmak için
geliştirilen ateşkes, çatışmasızlık ve geri çekilme
süreçlerine komplo, darbe, OHAL ve tecritle cevap verenler kimler?
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi, katile sayın diyemezsin burada.
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Sayın
diyemezsin Beyefendi, hop!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKyı kimler
yönetiyor?
TAYİP TEMEL (Devamla) Çatışma
ortamının bitmesini istemeyen klikler kimler?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Mesele asla Kürt
meselesi değil. PKK meselesi olduğunu ortaya koyun, terör meselesi
olduğunu ortaya koyun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Dinleyin bir,
dinleyin, varsa sözünüz çıkarsınız
TAYİP TEMEL (Devamla) Siyaset şayet
savaş, yıkım ve felaket ise bu ülkeye yıkımı
getiren gerçekten kimler? Cevap çok basit aslında, cevap çok basit.
METİN YAVUZ (Aydın) Siz.
TAYİP TEMEL (Devamla) - Barıştan
korkanlar, savaş ve çatışmadan beslenenler.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz, siz, siz
METİN YAVUZ (Aydın) Terörden
besleniyorsunuz.
TAYİP TEMEL (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türkiye'nin yaşadığı çıkmaz yüz
yıldır aynıdır.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teröre terör
dahi diyemiyorsunuz.
TAYİP TEMEL (Devamla) Hâliyle diyoruz ki Kürt
sorunu ve demokrasi sorunu çözülmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülemez.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Kürt
çocuklarını katledenlere Bu çocukları katletti. diyemiyorsunuz.
TAYİP TEMEL (Devamla) Bu sorunu çözmeden
darbe mekanizmalarından kurtulamazsınız. Bu sorun orta yerde
durdukça bir taşı yerinden kıpırdatamazsınız.
Tercih ettiğiniz tek şey çatışma siyaseti. Güvenlikçi
siyasete sarıldıkça toplumun güvenini kaybediyorsunuz.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKK meselesini bu
ülke tekne kazır gibi kazıyıp Türkiye'nin gündeminden atacak,
endişe etme. Kürtlerle bu memlekette kimsenin problemi yok.
TAYİP TEMEL (Devamla) Toplumu zapturapt
altına almak dışında bir çözüm öneriniz yoktur. Kürt
sorunuyla yüzleşmek yerine Somaliden girip Libyadan çıkıyor,
Rusyadan yol alıp Amerika kıtasına varıyor ve Kürtlerin
kazanımlarını engellemek için mesai yapıyorsunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKyı kim
kullanıyor? Maşa olarak PKKyı kullanan dış güçler
değil mi, Amerika değil mi, Avrupa değil mi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bu anneler niye
oturuyor? Bu anneler niye oturuyor?
TAYİP TEMEL (Devamla) Kürtlerin sorununu
Kürtlerle konuşarak çözmeyi tercih etmiyorsunuz. Altını çizerek
söylüyorum: Evrensel hukuk ilkelerine uymayan yasalarınızla hapislere
doldurarak, yıkım yaparak Kürt sorununu çözemezsiniz. Kürtleri yüz
yıldır mahkûm ettiğiniz statüsüzlüğü sürdüremezsiniz
artık. Kayyumla, tehditle, baskınla, gözaltı ve tutuklamalarla
sonuç alamazsınız.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teröre
bulaşmayacaksınız.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bu anneler niye
oturuyor?
TAYİP TEMEL (Devamla) Cenazelerimize
insanlık dışı, hukuk dışı uygulamalar reva
görülebilir, ölü bedenler anne ve babaların duasından mahrum
bırakılabilir. Fakat bunları yapanlar bu halka asla diz
çöktüremeyecekler.
METİN YAVUZ (Aydın) Terörist
cenazesinden bahsediyorsun.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz çoktan PKKya diz
çökmüşsünüz, PKKya diz çökmüşsünüz.
TAYİP TEMEL (Devamla) Bizi dilsiz,
siyasetsiz, kimliksiz, isimsiz bırakamazsınız.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Kimsenin öyle bir
şey yaptığı yok. (HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizin kime diz
çöktüğünüzü de biliyoruz biz!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne diyorsun? Ne
diyorsun?
TAYİP TEMEL (Devamla)
Varlıklarını inkâr ettiğinizde boyun eğecek tek bir
Kürt bulamazsınız. Bu gerçek bizim icadımız değil,
tarihin göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, çizdiğim kara
tablonun içinde bu ülkede umutsuzluğa yer yok çünkü bütün
saldırılara rağmen, engelleri aşan mücadelesiyle
iktidarın uykusunu kaçıran HDP var. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
METİN YAVUZ (Aydın) Sen nereden geldin?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, müdahale edin lütfen, böyle olmaz!
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
TAYİP TEMEL (Devamla) Operasyonlar,
tutuklanmalar, tehditler, belediye gaspları, bin bir türlü baskı, bu
özgürlük ve demokrasi yürüyüşünü durduramaz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu metni kim yazdı
da verdi sana? Nereden geldin sen?
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
sisteme girdi, söz istedi, vereceğim şimdi.
TAYİP TEMEL (Devamla) Partimize yönelik
baskıların
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu metni kim verdi sana?
TAYİP TEMEL (Devamla) Senin boyun kadar kitap
yazdım. (HDP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bravo sana bravo!
Yazdığını bir de okusaydın!
TAYİP TEMEL (Devamla) Partimize yönelik
baskıların yüzde 1ini, bakın, net söylüyorum, partimize yönelik
baskıların yüzde 1ini iktidar partisine uygulasalar
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN Daha ne yapayım?
Arkadaşlar, lütfen
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yazmışlar,
vermişler.
BAŞKAN Hasan Bey
TAYİP TEMEL (Devamla)
herhangi bir partiye o
baskıların yüzde 1ini uygulasalar
BAŞKAN Çok Hasan var, sadece Hasan dedim,
Çilez demedim ama bak.
TAYİP TEMEL (Devamla)
iki günde
darmadağın olur.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Vatan namına ne
var? Millet namına ne var?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu)
Yazdığın kitaplar boşmuş, boş!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu
yazdıklarını kim yazdı?
TAYİP TEMEL (Devamla) Yapısı,
bileşenleri ve politikalarıyla çok farklı, çok renkli, çok
sesliliği temsil eden HDP, tekçi rejimin öncelikli hedefidir ama unutulan
şu: HDP devrimci mücadele geçmişi, mirasıyla, zorbalığa
karşı mücadele bağışıklığı, gücü
ve kudreti olan bir partidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAYİP TEMEL (Devamla) HDP ve temsil
ettiği siyaset olduğu müddetçe faşizm başarıya
ulaşamayacaktır.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkanım,
sataşma var şahsıma.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Kalk! Kalk!
TAYİP TEMEL (Devamla) Bu
ayrıştıran, kutuplaştıran dil terk edilmeli.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sataşmadan söz
istiyorum. Bana laf söyledi!
TAYİP TEMEL (Devamla) Böyle grup olmaz! Böyle
grup olmaz! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hasan Bey, oturur musunuz yerinize
lütfen. Bakın, Sayın Grup Başkan Vekiline söz verdim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, kayıtlara geçmesi için söylüyorum: Sayın hatip
kürsüde bana Senin boyun kadar kitap yazdım. dedi. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Yazdığı kitaplarda vatan namına, millet namına,
insanlık namına ne vardır; Allah aşkına, bir onu
okusun burada, anlatsın. (HDP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar) Yine trampete başladılar!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O kitaplarda vatan
namına ne var, onu söylesin; millet namına ne var, söylesin. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne diyorsun sen be!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, size söylemiyorum,
hatibe söylüyorum; muhatabım değilsiniz, muhatabım
değilsiniz! O kitaplarda vatan namına ne var, onu soruyorum hatibe!
(HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, masalar milletin
malıdır, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yakın isterseniz,
yetmedi bunu yapmanız!
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
Arkadaşlar, bakın, bir Grup Başkan
Vekiline söz verdim, lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; biraz evvel konuşan hatibin gerçek dışı
beyanlarının hiçbirini kabul etmiyoruz ve reddediyoruz.
(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, herkes
yerine otursun.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.09
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Sayın Akbaşoğlu, size söz
vereceğim ama değerli milletvekilleri, dün zaten gece üç çeyreğe
kadar buradaydınız, yorgunsunuz. Ben bir an önce bitirelim diye
uğraşıyorum. Eğer yerimizden laf atmalarla bu işi
devam ettirirsek gene saat ikiyi, üçü buluruz. Zaten Sayın
Akbaşoğlu da söz istemişti, ben Sayın Grup Başkan
Vekiline söz verecektim. O, gereken cevabı verir.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Van
Milletvekili Tayip Temelin 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel HDP
adına konuşan milletvekilinin kullandığı dil, üslup
asla kabul edilemez. Ayrıştırıcı, etnik bir dil
üzerinden, Kürtlere düşmanlık yapıldığıyla ilgili
gerçek dışı beyanlarda bulunuldu. Türkiye yönetimi,
iktidarı, AK PARTİ, Kürtlerin düşmanı değil dostudur
ancak terörün de sonuna kadar karşısındadır; bunun böyle
bilinmesi gerekir. Türkiye, Amerika ve Rusyaya rağmen operasyonları,
Barış Pınarı Operasyonunu gerçekleştirmiştir.
PKK ve PYD emperyalistlerin uşağı ve maşasıdır.
(HDP sıralarından gürültüler) Binlerce tır, silah PKK ve PYDye,
Kürtlere, Türklere, Araplara yöneltilmesi için emperyalistler tarafından
verilmektedir. (HDP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz hem o emperyalistlere hem de onların
uşaklarına -ister PKK olsun ister PYD olsun ister DAEŞ olsun
hepsine birden- gerekli dersi verdik, veriyoruz ve mutlaka vereceğiz;
bunun böyle bilinmesini istiyorum. (HDP sıralarından gürültüler)
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Başkanım...
BAŞKAN Buyurun.
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Van Milletvekili Tayip Temelin
129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
11inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasının bölücü, ayrıştırıca ve
ötekileştirici olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz de en son konuşan HDPli
hatibin konuşmasını son derece bölücü,
ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir konuşma
olarak değerlendiriyoruz. Türkiyede bu noktada bir kardeşlik,
efendime söyleyeyim, hukuk, adalet, demokrasi gibi birtakım taleplerin bu
şekilde, bu anlayış tarafından dile getirilmesi son derece
acıdır. Yani şehirleri cephanelik hâline getiren, kundaktaki
bebekleri katletmekten en ufak hicap duymayan, bunları çok büyük bir
rahatlıkla yapan, el yapımı patlayıcılarla, Türk-Kürt
ayrımı gözetmeksizin o patlayıcıları memleketin,
şehirlerin en kalabalık yerlerinde patlatmak suretiyle
insanlarımızın katline sebep olan terör örgütüne karşı
ve bu ölümlere, bu katledilişlere karşı hiçbir ses
çıkarmadan, bu tarz taleplerle, çok insancıl, efendime söyleyeyim,
sevgi, birlik, kardeşlik mesajlarının verilmesi birbiriyle
bağdaşır hususlar değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu ahlaki ve
vicdani problemi çözemeden bizim bu memlekette mesafe katetmemiz mümkün
olmayacak. Asıl burada problem var. Yani teröre terör deyip ve ona
karşı gereken tavrı takınıp, Türkiyede silahlı
mücadeleyle hiçbir yere varılamayacağını kabul edip
arkasından Türkiyede birtakım şeyleri ifade ederseniz insanlar
size Ne diyorsunuz? diye bir kulak kabartır, dediğiniz Acaba
doğru mu, yanlış mı? diye bir değerlendirme yapar ama
Silah elimin arkasında, bu elimle de karşımdakinin elini
sıkmaya çalışıyorum. Bu samimiyetsizliğe kimse geçit
veremez. Türk devleti, Türk milleti bu durumun farkındadır. Bu
noktada, geçmişten bugüne kadar söylediğimiz, ifade ettiğimiz
hususları tekrar ediyoruz ve bu konuşmayı kesinlikle ve
kesinlikle reddediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Oluç
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Van Milletvekili Tayip
Temelin 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasında siyasi analiz
yaptığına, hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi ve
barış kavramlarına sahip çıkmaya devam edeceklerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; iki üç
noktaya kısaca değinmek istiyorum. Birincisi: Güncel bir şey
yaşıyoruz bir taraftan; işte, kuzeydoğu Suriye meselesi ve
Suriyede kaç yıldır yaşanan iç savaş vesaire. Şimdi,
tarihin şu anını yaşadığımız için,
elbette ki birçok tartışmalı konu var.
Amerika ile Rusyadan -ki büyük küresel güçlerdir-
Orta Doğuda çok uzun yıllardır çalışma yapan, kendi
çıkarları doğrultusunda çeşitli ülkelerin
politikalarını doğrudan etkileyen, ortalığı
karıştıran, Orta Doğuda kendi çıkarları
doğrultusunda, halkların birbirine düşürülmesi konusunda çok
mahir olan güçlerden söz ediyoruz. Dolayısıyla, hatibimizin analizi
siyasi bir analizdir. Bizim hatibimizin de ifade ettiği, söylediği şey
şudur: Amerika ile Rusyanın kurmuş olduğu bir
planın, bir tuzağın parçası olundu, bunun dikkate
alınması gerektiği konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu bir analiz.
Buna katılmayabilirsiniz ama bunun için bağırıp
çağırmaya gerek yok. Tarih, önümüzdeki dönem, önümüzde
yaşayacağımız birkaç yıl, belki birkaç yıla bile
kalmaz, bunun böyle olup olmadığını bize gösterir.
Dolayısıyla bunun siyasi bir analiz olduğunu söyleyeyim, onu
kapatayım.
İkincisi: Yani beğenmiyor olabilirsiniz
fakat biz hukuk adalet insan hakları demokrasi barış
gibi kavramlara inatla sahip çıkmaya devam edeceğiz. Kim ne derse
desin, bu konuda bir şüphemiz hiçbir zaman olmayacak. Şimdi, bir sorun
yaşanıyor, bu sorunu tartışmaya devam edeceğiz elbette
ki çünkü tarihsel bir sorunumuz aynı zamanda. Bu sorunu
tartışırken çözüm yolları ararken birtakım
kavramların arkasına sığınarak, o kavramları
tekrar ederek herhangi bir çözüm bulunamadığı kırk
yılı aşkın bir zamandır karşımızda
duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, son cümlenizi
alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Yani bir diyaloğun, bir müzakerenin,
karşılıklı konuşmanın, konuşarak bir sorunu
çözmenin yollarını hep beraber bulmamız gerekiyor. Bu bir kere
2014-2015 yıllarında denendi, bir mesafe katedildi, Dolmabahçe
mutabakatına kadar gelindi ama sonuç alınamadı. Bunu denemekten
asla vazgeçmemek gerekiyor. Bizim hatibimizin de partimizin de söylediği
esas itibarıyla budur.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bir cümle, tutanağa geçsin. İsterseniz sesimizi
açalım, bir cümle sarf edeceğim efendim.
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekilinin ifade
ettiği husus yani hatibin konuşmasının mealini yaptı
kendisi. Yani Amerika ve Rusyanın birlikte olduğu bir planın
parçası olmaktan bahsetti. Bugün aynı minvalde yapılan açıklama,
bu açıklamayı doğrulayacak bir beyan da teröristbaşı,
PYDnin lideri, YPGnin lideri Ferhat Abdi Şahin tarafından bugün
dünya basınında yer almıştır. Foreign Policyde,
Amerikan dergisinde daha yeni şu an ifade edilmiş hususlardır.
Bunlarla aynı şekilde bir ağız birliğinin olması
da çok dikkat çekicidir, tutanaklara geçmesi için ifade ettim.
Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani çok
açık sataşma var.
BAŞKAN Evet, Sayın Oluç, buyurun.
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
siyaset yapıyoruz, farklı coğrafyalarda farklı analizler de
aynı analizler de yapılabilir. Dolayısıyla birisi
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Dikkat çekici
olduğunu söyledim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim, o
şimdi çıkıp dese Allah bir. diye, siz ona itiraz mı
edeceksiniz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Keşke Allah
bir dese, demiyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Der yani, der.
Şimdi, dolayısıyla bu meseleyi bu tür
benzetmelerle çözmek mümkün değil. Mesela Trump bir şey söylüyor
diyelim, Türkiyede Çok güzel söyledi. diye alkışlıyor herkes.
Ertesi gün Putin bir şey söylüyor, o da Çok güzel söyledi. oluyor,
alkışlanıyor. Bunlar yaşanıyor, bizzat hepimiz hep
birlikte bunu yaşıyoruz bugün Türkiyede.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Rahatsız
olmanıza gerek yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
Orta Doğuda şuna dikkat etmemiz gerekiyor: Orta Doğuda Amerika
ve Rusyanın içinde olmadığı herhangi bir planı hiçbir
devlet gerçekleştiremez, bu kadar net de bunu söyleyeyim. Bunu tarih
bilinci bana öğretti. Her zaman Orta Doğuda Amerika ve Rusya bütün
planların içinde vardır, bu kadar da açık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bir konuya
açıklık getirilmesi gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
26.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
birtakım güçlerin ve odakların Orta Doğunun yeniden
şekillenmesiyle ilgili haritalar çizmek istediğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok sağ olun, teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bir şeye
katılıyorum; gerçekten, birtakım güçler, birtakım odaklar
Orta Doğunun yeniden şekillenmesiyle ilgili birtakım haritalar
çizmek, devletçikler oluşturmak istiyorlar vekâlet savaşlarıyla,
terör örgütleriyle, maşalarla. İşte o iradeye karşı
Türkiye, kendi göbeğini kendi kesmek suretiyle, Amerikanın Suriye
Özel Temsilcisi Jeffreynin ifadesiyle de Biz Erdoğana Girme. dedik
ancak bize rağmen girdi. sözünü Dışişleri Komisyonunda
kendisi beyan etmiştir, en güzel cevabı o vermiştir.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, bir konuda daha ricam
olacak, Genel Kurula söylüyorum: Birbirinizi protesto ederken lütfen şu
çekmeceleri açıp kapayarak vurmayalım, ellerinizi masanın
üzerine vurun yeter. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Bizim de
ricamız var, lütfen tarafsız ve bağımsız olun
Başkan.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gamze Akkuş İlgezdi, İstanbul
Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
(İstanbul) Sayın Başkan, 2020 bütçesi üzerinde söz aldım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Anadoluda bir baba-oğul hikâyesi
anlatılır: Sefalet içinde büyüyen bir evlat daha fazla dayanamaz
Yoksulluk kaç gün sürer baba? der, babası Kırk gün sürer. diye
cevap verir, çocuk umutlanır Kırk günün sonunda zengin olur muyuz
baba? der, baba sessizce boynunu eğer Yok oğul,
alışırız. der. İşte görüştüğümüz bu
bütçeler, insanlar yoksulluğa alıştırılmasın,
çocuklar ele güne muhtaç olmasın, sosyal adalet sağlansın
diyerek hazırlanan siyasi metinlerdir. Ancak iktidar tam tersini
yapmaktadır. On yedi yıldır garip gurebaya, fakir fukaraya hep
umut satıldı, hayal tacirliği yapıldı. Yoksulluğu
yenmek bir yana, yardım edilmiş yoksulluklar yaratıldı.
İnsanlar, sefalete, felakete alıştırıldı.
Artık deniz bitti, satacak umut, kandırılacak halk,
özelleştirecek fabrika ve elden çıkarılacak liman kalmadı.
2020 bütçesi, dibe vuran Türkiye ekonomisinin aynasıdır.
Amacınızı biliyoruz, biat eden ve razı
olan bir toplum istediniz. Böyle bir toplumu da ancak fakirlik ve
fukaralıkla inşa edebilirdiniz. Çünkü fakirlik ve açlık, önce
yürekleri çökertir, çaresiz kalan ruhlar körelir, insanlar köleleşir.
Yaşananlar fıtrat, çaresizlik de kader olur. Neticede, bu sömürü
düzenine itiraz gücü kalmayan, size biat eder. İşte, bu
anlayışla on yıl boyunca toplum mühendisliği
yaptınız. Gelinen noktada, bitmiş, çaresizlikten kıvranan
ve intiharı çözüm olarak gören bir toplum yarattınız. Oysa çok
değil, on gün önce burada pembe bir tablo çizmiştiniz. Denge
dediniz, disiplin dediniz, değişim dediniz, sürdürülebilir
ekonomiyle adaletli paylaşım dediniz. Bakın, evrensel bir
kuraldır: Herkesi bir defa, bazılarını her zaman ama
herkesi her zaman kandıramazsınız.
Kabul edin ki yaşadığımız
ekonomik krizin temelinde tam da şiddetli bir demokrasi bunalımı
vardır. Halka hesap vermeyen, hukukun üstünlüğünü gözetmeyen, güçler
ayrılığını reddeden tek adam rejimi vardır.
Demokratik meşruiyet sorununu çözmeden bu bütçenin sorunlarının
çözülmesi hayaldir, insanları kandırmaktır. Çünkü demokrasinin
olmadığı yerde hak yoktur, hukuk yoktur, bütçe yoktur; her
şeyden önemlisi, insan yoktur. Buna rağmen, 2020, pozitif bir dönem
olacak. diyorsunuz ya hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ancak
şurası bir gerçek ki bu bütçede, dengeleme ve disiplin adı
altında uluslararası finans çevrelerine hoş görünme
kaygısı var; halkın yaşadığı
bunalımı görmezden gelen bir umursamazlık var; rantçı
yandaşları zenginleştirme derdi var; aslında, ülkeyi feda
eden iktidarın kendi geleceğini kurtarma kaygısı var.
Öte taraftan, yandaş basına
bakarsanız o da güllük gülistanlık diyor, bu bütçede yediden
yetmişe herkes için müjde olduğunu söylüyor. Gelin, bu müjdeye
yakından bakalım. Örneğin, 11 milyonu geçen yoksul
yurttaşımızı ele alalım. Bu sefalet bütçesinde onlar
için neler var? Elbette yeni vergiler var, yoksulu daha
yoksullaştıran, zengini daha zenginleştiren, Taşı
sıksam vergisini alırım. anlayışı var,
Aldığın nefesten vergi almıyorsam bana dua et.
yaklaşımı var. İnsan sormadan edemiyor, sahi, garip gureba
için bu müjde, bütçenin neresinde var? Vallahi bulamazsınız
arkadaşlar. Millî gelirin yüzde 54ünü ülkenin yüzde 1i alıyorsa,
buna karşılık gelir vergisinin yüzde 92sini emekçiler ödüyorsa
burada adaletten bahsedemezsiniz. O hâlde bu bütçenin hiçbir yerinde adalet
yoktur, vallahi yoktur, billahi yoktur.
Adil devlet, gelir dağılımında
adaleti sağlayan ve emeği hakkaniyetle bölüştüren devlettir.
Görülüyor ki bu bütçe de emeğin değil, sermayenin bütçesidir. Hiç
boşuna uğraşmayın, kanıtlayamazsınız, hani
sarayın bir üyesi sıklıkla kullanıyor ya; Şimdi,
bakın, burası çok önemli. Ben de diyorum ki bakın, burası
daha çok önemli, bu bütçe hiç olmazsa milyonlarca asgari ücretliye umut olsun
istiyoruz, öyle değil mi? Çünkü işsizlik ödeneğinden emekli
aylıklarına kadar bütçedeki pek çok kalem asgari ücretten
etkileniyor. Oysa bu bütçede bırakın memuru, işçiyi, emekliyi,
umudun bile asgarisi yok; çevirin sayfaları göremezsiniz. Bu bütçede
yoklar oynanıyor, say say bitmiyor, boşuna bu bütçeye Sermayeye
dost, dar gelirliye düşmandır. demiyoruz değerli
arkadaşlar.
Bakın, ekonomi küçülüyor, işsizlik
büyüyor. Bugün, neredeyse 8 milyon insanımız işsiz. Öte
taraftan, halkımız art arda gelen zamanlarla, küçülen maaşlarla
çaresiz. Çözüm için 2020 bütçesini beklediler, ne yazık ki umutları
bir kez daha Kafdağının ardına kaldı.
Vatandaşın alın terinden oluşan bu bütçede dar gelirlinin
payına yine sefalet, yine ölüm düşüyorsa o hâlde bu bütçe gereksiz.
Değerli vekiller, bu bütçede insan onuruna
yakışır bir anlayışın izi yok; inovasyona,
AR-GEye yeterli kaynak ayrılmamış, üretimin
altyapısını güçlendirecek yatırımlar yok; katma
değer yaratan üretici yok yani Türkiye için bir gelecek yok. Doğal
olarak geleceğin olmadığı bu bütçede gençliğe de yer
yok.
Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinde en az pay doğrudan eğitim
hizmetlerine ayrılmış, karma eğitime direkt savaş
açılmış; bilimsel, laik eğitim tasfiye edilmiş; çocuklar,
sonu belli olmayan bir karanlığın yoluna itilmiş. Proje
okulları, eğitimde fırsat eşitsizliğini
yaratmış; meslek liselerinin içi boşaltılmış;
eğitimden kopuş hızlanmış. Üniversitelerin hâli ise
daha acı. Bilimsel yayını bile olmayan kişiler rektör
yapılmış, mantar gibi biten üniversitelerde okumuş
işsizler ordusu kurulmuş. Bugün 3,5 milyon genç ne eğitimde ne
istihdamda yer alıyor ancak bütçede bu sorunları çözecek tek bir
kalem görmüyoruz biz. Neticede, bütçe, gençliğe geleceksizlik vadediyor;
maddi gücü olanlara ise beyin göçünü seçenek olarak sunuyor.
Bir de nüfusun yarısı olan kadınlara
gelelim. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
125 milyar 8 milyon lirayla en büyük 2nci bütçeyi oluşturuyor. Bu parayla
onlarca ŞÖNİM açılabilir, şiddet önlenebilir, istismar ve
tecavüzün önüne geçilebilir, çocuk yaşta zorla evlilikler engellenebilir
ve kadın, istihdama katılabilir; kısacası, bugüne kadar
yapılmayan ne varsa bu bütçeyle aslında yapılabilir. Bugüne
kadar yapılmayan ne varsa yapılabilir. dedik ancak siz hiçbirini
yapamazsınız. Neden mi yapamazsınız? Çünkü Bakanlık
bütçesinin yüzde 84ünü zorunlu ödemelere
ayırmışsınız, Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğüne ise sadece yüzde 1 pay ayırmışsınız;
kadın başına buradan ancak ve ancak 3 lira düşüyor. Hâl
böyle iken hangi hizmetten bahsediyoruz? Aslında kadına şiddeti
de, tacizi de, sefaleti de hak görüyorsunuz.
Şimdi, çok temel başka bir soru sormak
istiyorum: Yaklaşık 13 milyon emekli, bu bütçenin neresinde?
İnanması güç ama bütçe açığı kaleminde. Bütçe
raporundan aktarıyorum aynen: Emeklilere ödenen bayram ikramiyeleri ve
yaşlılık aylıkları, bütçe giderlerindeki
artışın temel sebeplerindendir. diyor. Yani, demek ki emekli,
emekçi sizin için yük olmaktan ibaret. O zaman, biz de diyoruz ki:
Yıllarca çalışan emeklisini hazineye yük olarak gören bu
bütçenin bu ülkeye faydası yoktur.
Bu bütçe gösteriyor ki, halkın
hakkını halka veren bir politika izlenmiyor. Bu arada yokların
bol olduğu bu bütçede İstikrar yoktur. demek
yanlışlık olur, haksızlık ederiz çünkü istikrarlı
bir biçimde artan israf vardır. Emekten esirgenen kaynağın
şatafata harcanması vardır. Bakın, 500 milyar dolar
dış borcumuz var, israfa son verin diyoruz, İtibardan tasarruf
edilmez. diyorsunuz. Oysa garantili şehir hastanelerinin, yolcu garantili
havalimanlarının, araç garantili köprü ve yolların maliyeti,
çalışanların alın teriyle ödeniyor. Halkın
ödediği vergilerden oluşan devasa kaynak, bir avuç imtiyazlı
zümrenin emrine veriliyor.
Bakın, Can Yücel ne diyor?
Sıkışıp kaldık / Sırf yeme, içme,
barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı / Hayatta
kalabilmek için bir ömür veriyoruz / Bir ömür
karşılığı bir ömür yani.
Hayatta kalabilmek için bir ömür boyu bedel ödeyen
bütün yurttaşlarımıza buradan söz veriyoruz: 20 milyon
kadın istihdamda yoksa, 514 bin kadın şiddete
uğramışsa kadın düşmanı bu bütçeyi kabul
etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Güzel ülkemde icra
dosyaları 20 milyonu aşmışsa, sefalet bütçesiyle
geçinemeyen 17 milyona ulaşmışsa yaşam hakkı tanımayan
bu bütçeye hayır diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
23 milyon evladımız taciz, tecavüz, şiddet, cehalet üçgenine
sıkışmışsa, on altı yılda 700 bine
yakın çocuk evliliği yapılmışsa geleceği yok eden
bu bütçeyi reddediyoruz. Atanamayan öğretmenlere, şiddete
uğrayan sağlık emekçilerine umut ve çözüm sunamayan bu bütçeyi
reddediyoruz. Vergiler altında ezilen esnafa, çay simide muhtaç
ettiğiniz emekliye hayrı dokunmayan bu bütçeyi onaylamıyoruz.
Zarar eden çiftçiye, geçinemeyen memura, borç yüküne boğduğunuz
vatandaşa can suyu olmayan bu emek karşıtı bütçeye
Hayır. diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Temel
ihtiyaçları lüks sayan, özelleştirmeyi savunan bu israfın
saltanat bütçesini bir kez daha ve bir kez daha, hazırlayanlara aynen iade
ediyoruz. İnsanca yaşamı hak eden, dişiyle
tırnağıyla, umuduyla direnen tüm yurttaşlarımızı
ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Aydın Milletvekili Sayın Rıza Posacının.
Buyurun Sayın Posacı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RIZA POSACI (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 11inci maddesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclise ve değerli
vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.
Ülkemiz, bulunduğu jeolopolitik konum
itibarıyla her daim tetikte ve kendisine yönelebilecek tehditleri bertaraf
edecek kabiliyette olmalıdır. Bunu sağlayabilmenin en büyük
şartı, güçlü ve modern bir ordunun yanında, yerli ve millî bir
savunma sanayisine sahip olmaktır. Bundan kırk beş yıl önce
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında maruz
kaldığımız ambargolar, bugün farklı isim ya da
yollarla ülkemize dayatılmaya çalışılmaktadır. Savunma
sanayimizin bugünkü durumu sayesinde bu dayatmalara boyun eğmeden Zeytin
Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı gibi
terörle mücadele operasyonlarını başarıyla yürütebildik. Bu
sebeple ana hedefimiz, yüzde yüz millî savunma sanayisi oluşturmak ve
geleceğin halk konseptine uygun vizyona sahip olmaktır. Şükürler
olsun ki bu hedefimiz doğrultusunda hızla ilerlemekteyiz.
Dünya savunma sanayisi sektöründe ilk 100de bulunan
ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN, TÜBİTAK SAGE yanında birçok
özel girişim şirketimiz, savunma sanayisinde yaptıkları
yıllık 8 milyar 300 bin TLlik AR-GE yatırımlarıyla
gurur verici işler çıkarmaktadır. Bu yatırımlar sayesinde
bugün yüzde 65lere çıkardığımız savunma sanayisi
yerlilik oranı 2023te yüzde 75 seviyelerine çıkacak. 2002de 248
milyon dolardan aldığımız ihracatımız, geçen on
altı yıl zarfında 8 kat artışla 2018de 2 milyar 190
milyon dolara çıktı; 2019 yılı, yeni bir rekorla 3 milyar
dolara yaklaşıyoruz; 2023 hedefimiz, 10 milyar dolar. Ülkemizin
ortalama ihracat birim fiyatı 1,37 dolarken 2018 yılında
yalnızca savunma sanayimizde birim fiyatı tam 47 dolara ulaşmış
durumda. Yani her zaman dediğimiz gibi, nereden nereye arkadaşlar
TUSAŞ tarafından üretilen, ilki 2014
yılında teslim edilen taarruz ve taktik, keşif helikopterimiz
ATAKın 54üncüsü, geçtiğimiz günlerde Kara Kuvvetleri
Komutanlığımıza teslim edildi.
Yine, genel maksat helikopteri
ihtiyacımızı karşılayacak Gökbey Projesi devam
etmekte, Millî Gemi Projemiz (MİLGEM) kapsamında üretilen
gemilerimiz, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza teslim
edilmekte olup ATAK ve MİLGEM ihracatımız da devam etmektedir.
Terörle mücadele ve sınır ötesi
operasyonlardaki başarımızın yadsınamaz
unsurlarından olan İHA ve SİHAlarda dünya çapında en
başarılı 3 ülkeden biriyiz. Daha önce İsrailden almak
zorunda olduğumuz İHAlar bu ülkeden yeterli teknik destek
sağlanmadığı için uçurulamazken özel sektör-devlet iş
birliği sayesinde bugün İHA ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Sayın
Cumhurbaşkanımızın tabiriyle Kötü komşu, bizi ev
sahibi yaptı.
500 mühendis ve teknik personelle yürüttüğümüz
Millî Muharip Uçak Projemiz başarıyla devam etmekte, ilk örneği
2023te hazır hâle geleceği öngörülen uçağımızın
2027 yılında semalarımızda olması planlanıyor.
Bunların yanında, eğitim
uçağı HÜRKUŞ ve ANKA, hava savunma sistemlerimiz HİSAR ve
SİPER, güdümlü füzemiz Kasırga, keskin nişancı
silahımız Bora, su üstü hedeflere karşı geliştirilen
seyir füzemiz SOM, ATAY tanklarımız, ilk deniz füzesi Atmaca hâlen
yürütülmekte olan 667 önemli savunma projelerinden bazılarıdır.
2020 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifinin
11inci maddesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Stratejik Hedef Planı ile
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının ihtiyaç duyulan planları uyarınca
temini gerekli modern silah, araç ve gereçlerle gerçekleştirilecek savunma
ve NATO altyapı yatırımları için yıl içinde
yapılacak harcamaların ne suretle
karşılanacağını ve yine Savunma Sanayii Fonu
aracılığıyla yapılacak alımlarla, Savunma Sanayii
Fonundan hazineye yatırılacak tutarların bütçeleştirilmesini
düzenleyerek güvenlik güçlerimizin ihtiyaçlarının
karşılanmasını sağlayacaktır.
Bu vesileyle, başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere savunma sanayimizin gurur
duyduğumuz bu seviyelere ulaştırılmasında emeği
geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
2020 yılı bütçesinin vatana, millete
hayırlar getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz talebi, Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaşın.
Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bütçe kanunun 11inci maddesi üzerine aleyhte söz
almış bulunuyorum. Konuşmamın başında ülkemizin
gündeminde olan Doğa Koleji sorununa birkaç cümleyle değinmek
istiyorum. Bakanlık, daha önceki açıklamalarında
öğrencileri başka okullara nakletmekle soruna çözüm getireceğini
düşünmektedir. Nakil, öğrencinin zaten hakkıdır.
Öğrencileri nakletmek, Bakanlığın olaydaki
sorumluluğunu yok etmez. Daha önce Özel Okullar Yönetmeliğinde yer
alan teminat maddesini bu Bakanlık kaldırmıştır.
Teminatı kaldıran Bakanlık, gerektiğinde eğitimin
sürdürülmesini sağlayacağını zımnen kabul
etmiştir. Velilerin tek isteği, parasını ödedikleri
2019-2020 öğretim yılının bu okullarda
tamamlanmasının sağlanmasıdır. Ama maalesef sorun
çözülmedikçe aylardır maaş alamayan öğretmenler ayrılmakta;
okulun ısınma, elektrik gibi altyapı ödemeleri karşılanamaz
duruma gelmekte, kısacası eğitimin sürdürülmesi gittikçe
zorlaşmaktadır. Öğrenciler açısından ciddi moral
bozukluklarına sebep olmaktadır. Liselere ve üniversitelere
giriş sınavına hazırlanan gençlerimize yazık
değil mi? Sayın Bakanımızın, en kısa zamanda
makul bir çözüm bulacağına inanmak istiyoruz.
Gelelim bütçe yasasına, 11inci madde, Savunma
Sanayii Destekleme Fonundan kaynak aktarılacak projeleri anlatıyor.
Millî Savunma Bakanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğüne tedarik edilecek güvenlikle ilgili mal ve malzemeler sayılmış,
bunlarda bir problem yok ama başka kalemler de bu kaynaktan
ödenecekmiş; bunlar neler diye bakarsak: Orman Genel Müdürlüğü
helikopter alımları, Enerji Bakanlığı petrol ve
doğal gaz boru hatları güvenlik sistemi, AFAD afet sonrası
görüntü işleme sistemi, TÜBİTAK rüzgâr tüneli yapımı, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü sertifikasyon işleri.
Değerli milletvekilleri, neredeyse her önemli
proje, bu kaynaktan desteklenecekmiş; Millî Savunma
Bakanlığı dışında 6 bakanlık daha bu
kaynağı kullanacakmış. O zaman biz neden bakanlıklara
ayrı bütçe yapıyoruz? Savunma Sanayii Destekleme Fonunun
amacının savunma sanayisi olması lazım. Yukarıdaki
talepler, bu fonu, para bulamadığımız projelere kaynak
aktarmanın yolu olarak gördüğümüzün bir kanıtı. Aynen kamu
bankalarının sermaye artırımını
İşsizlik Fonundan karşıladığımız gibi.
Adı İşsizlik Fonu ama işçiye giden kısmı çok
az.
Dün akşam bu konuşma bildirimini
aldığımda ekonomi profesörü bir arkadaşımla
yemekteydim. Arkadaşıma dedim ki: Tam dört ayak üstüne düştüm.
Ekonomi profesörü olarak bütçe kanunuyla ilgili neler söylememi istersin?
Arkadaşım şu yanıtı verdi: Bütçe o kadar gayriciddi
ki üzerinde yorum yapmaya değmez. 11inci maddedeki ifadeler de maalesef
bu arkadaşımın görüşlerini doğruluyor.
İki aydır Meclis Bütçe Komisyonu ve Genel
Kurulu bütçe üzerinde çalışıyor ama bakıyorsunuz, her
bakanlık, yüzde 10 civarında bütçe artırımıyla yola
devam ediyor. Hiç konuşmasaydık, bütçeyi reddetseydik de olacağı
buydu. Çok önem kazandığını iddia ettiğiniz Meclis,
iki ay neredeyse boşuna çalışmış oldu. Vatandaş,
bu bütçeden maalesef olumlu bir beklenti, bir umut içinde değil.
Vatandaş, kendi derdinde; barınma, aş, eğitim ve
sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta
zorlanıyor, her gün borçlarını nasıl ödeyeceğini
düşünüyor hatta pes edip intihar edenler de oluyor.
Konu savunma sanayisi olunca Tank Paletten
bahsetmeden olmaz. Konunun esasının 50 milyon dolarlık
yatırım olmadığını herkes öğrendi. 50 milyon
dolar, Boğazda bir yalı fiyatı ama benim gündeme
getireceğim husus, işin parasal yönü değil. Devirden önce bu
fabrikada çalışan personel, Tank Palet personeli Silahlı
Kuvvetler mensubuydu, ordumuzun bir parçasıydı. Onlar da aynı
ordunun mensubu olarak gerektiğinde dağa çıkıp
araçların bakımını, tamirini orada yapıyorlardı,
bir nevi askerdiler. Firmaya devredilince artık onlar olmayacak,
yabancı ortaklı bir firmanın elemanı olacaklar. Bu
çalışanlar artık Mehmetçikle dağ bayır
dolaşıp ortak karavanadan yemek yemeyecekler. Bu durumun
yaratacağı zafiyetin parasal değeri yoktur.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye henüz savaştan
çıkmış genç bir devlet iken kısıtlı
imkânlarımıza rağmen savunma sanayisine önem vermiştir.
Atatürkün mirasının bekçileri olarak savunma sanayimize ve ilgili
fona önem veriyoruz. Bu fonun savunma sanayisinden başka amaçlarla
kullanılmamasını diliyor, Yüce Meclise
saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Beş dakika soru, beş dakika cevap.
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde üst ölçekli planlar ile ülke ve bölge
düzeyinde belirlenen kalkınma hedef ve politikaları arasında
kurulan ilişkinin güçlendirilmesi, çevrenin korunması ve
yatırım yer seçimlerinin çevreyle uyumlu yapılabilmesi için
stratejik bir mekânsal planlama yaklaşımına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Ülke bütünü ile karasuları ve münhasır
ekonomik bölgeleri de kaplayacak şekilde tüm metropol bölgeler,
gelişme odakları, yeni kentler, gelişme koridorları,
üretim, arz ve tüketim akımları ve ilişkileri, kentsel ve
bölgesel ağlar, yerleşmelerin yoğunluğu, ulaşım
ilişkileri ve fiziksel eşikler gibi etkenler dikkate alınarak,
belirlenen havza ya da bölgeleri kapsayacak şekilde hazırlanacak bu
plan ne zaman tamamlanarak yürürlüğe girecektir? Planlanma süresi
nasıl yürütülmektedir? Hangi kurum ve kuruluşlarla bu
çalışmayı yapmaktasınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla 2011 yılında
başlatılan, kendi imkânlarıyla su ve kanalizasyon
altyapısını tamamlama imkânı bulunmayan belediyelerimize
merkezî bütçeden aktarılan hibe desteği ve proje yürütme görevi
verilen İller Bankası tarafından sağlanan krediyle bugüne
kadar kaç adet iş tamamlanmıştır? Kaç adet iş devam
etmektedir? Devam eden ve biten işler için ne kadar finansman
sağlanmıştır?
AK PARTİ Hükûmetleri döneminde kamu
yatırımlarına verdiğimiz önemi, Sayın
Cumhurbaşkanımız her platformda da vurgulamaktadır. Bunu da
yaptığı çok sayıda açılış ve temel atma
törenleriyle göstermektedir.
2003-2019 yılları arasında özellikle
ulaştırmanın farklı modları, eğitim alanında
derslik ve yurt, sağlık ve sulama alanı başta olmak üzere,
ne tür yatırımlar yapılmıştır?
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Artan sanayileşme ve şehirleşme,
çevre kirliliği sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu
kapsamda gerek evsel ve gerekse de sanayiden kaynaklanan atık suların
alıcı ortama arıtılmadan verilmemesi büyük önem arz
etmektedir. Ülkemizde atık su arıtma tesisleri yeterli düzeyde midir?
Yapılan çalışmalar nelerdir?
Kahramanmaraş Aksu Çayı arıtması
ve Elbistan ilçemiz atık su arıtmaları ile kuzey ilçelerimizin
katı atık bertaraf tesisleriyle ilgili yoğun
çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Her 3
arıtmayla ve katı atık bertaraf tesisiyle ilgili
çalışmalar ne aşamadadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Murat Kurum, bu 2 fotoğraf Tekirdağ Süleymanpaşadan;
Sahilde yapılması planlanan biri marina yat limanı, diğeri
de Ceynak Lojistik tarafından otuz altı yıllığına
özelleştirilmeden alınan Ceyport Limanı. 2si de Tekirdağ
sahiline Çin seddini örmek için verilen bir proje. Ceynak şu anda 300 bin
tonluk silolarla bir taraftan Altınova yolunu kapatıyor, yat
limanımız da çarşıdan ta balıkçı
barınaklarına kadar halkın nefes aldığı yeri
kapatıyor. Bu projelere sizler ne diyorsunuz? Tekirdağ halkı
onay vermiyor, Ankaranın da onay vereceğini düşünmüyorum. Sizlerden
tekrar projeleri gözden geçirmenizi, Tekirdağ halkının sesine
kulak vermenizi diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
2013 yılından sonra Sosyal Güvenlik Kurumuna emeklilik için müracaat
eden 227 gazimiz emekli edilerek maaşa bağlanmıştır
ancak dün yani 17 Aralık 2019da sehven emekli edildikleri söylenerek
maaşları kesilmiştir. Sehven emekli edildiği söylenen
gazilerimizin emekli maaşları kesildiği gibi, yeniden
işlerine dönemeyecekleri için istihdam hakları da ellerinden
alınmıştır. Emeklilik ve iş hakkını kaybeden
bu gaziler mağdur olmuştur. Anayasamıza göre Harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler -Anayasa'nın- eşitlik ilkesine aykırı
sayılmaz. Yine, Anayasamıza göre Devlet, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda
kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Sayın Bakan, bu bilgiler
ışığında, vatan savunmasında canını
ortaya koyan gazilerimizin yaşadığı bu mağduriyetin
giderilmesi için bir Kabine üyesi olarak desteğinizi bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, hepimiz
zaman zaman devlet, zaman zaman da özel şirketler tarafından
işletilen yol, tünel ve köprülerden ücretli geçmekteyiz. Ankaradan
Kocaeliye devlet otoyolundan giden ve kaçak geçen vatandaş, 370
kilometrelik yolda 100 TL ceza öderken Osmangazi Köprüsünden kaçak geçen veya
hesabında para olmadığı için cezalı duruma düşen
bir vatandaş, 800 TLnin üzerinde ceza ödemektedir. Özel işletmelerde
alınan ceza tutarlarının ne kadarı hazineye gelir olarak
kaydedilmektedir, ne kadarı bu özel şirketlerde kalmaktadır?
Kaçak geçerken araç, garanti kapsamında sayılmakta mıdır
yoksa geçmeyen araç kabul edilip ayrıca işletmeci firmaya ücret
ödenmekte midir?
BAŞKAN Sayın Bakan
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mekânsal Strateji
Planı bizim çok önemsediğimiz bir süreç ve göreve gelir gelmez
Mekânsal Strateji Planının hazırlanması
çalışmaları kapsamında kamu kurum ve kuruluşları,
üniversiteler ve tüm paydaşlarımızla birlikte bu
çalışmayı başlattık ve inşallah, 2020
yılı içerisinde de bu çalışmayı
tamamlayacağız. Yapılan çalışmalarla Türkiye Mekânsal
Strateji Planı ve vizyonu ile eksenleri ve öncelikleri belirlenmektedir ve
Türkiye Mekânsal Strateji Planına ilişkin mekânsal gelişme
senaryolarının ortaya konması, katılımcı
süreçlerden yararlanılması için Ankarada 13-14 Kasımda bir
toplantı yaptık.
Kamu kurumları, kalkınma ajansları,
yerel yönetimlerimiz, akademisyenlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız
ve özel sektör temsilcileriyle birlikte iki günlük çalıştay
düzenledik. Çalıştay kapsamında Türkiye MSP süreci, vizyonu,
eksenleri ve önceliklerine ilişkin bilgilendirme sunumu
yapılmış, Mekânsal Strateji Planı eksenlerine ilişkin
hazırlanan senaryolar uzmanlar tarafından sunulmuştur.
Oluşturulan çalışma gruplarında mekânsal gelişme
senaryoları ile vizyon ve önceliklere ilişkin
katılımcıların görüşleri alınmış ve elde
edilen sonuçlar raporlanmıştır. Mekânsal gelişme senaryosu
ve şemaları bu doğrultuda hazırlanmakta olup ülkemizde
düzey yönlendirme toplantısında sunulması ve 2020
yılında bu şemaların eyleme çevrilmesi
sağlanacaktır. Bu çalışmalar tamamlandığı
zaman tarım alanı olarak ayırdığımız
tarım alanları, turizm alanları, sanayi alanları, ilgili lojistik
güzergâhları üzerinde bilimsel Ya, bu sanayiyi buraya niye yaptık?
demeyeceğimiz çok önemli bir çalışma olacak. Akabinde, Ergene
gibi Kırklareli gibi Kırıkkale gibi sanayi alanlarının
atık sularını bertaraf etmek zorunda
kalmayacağımız ve lojistik anlamda da destek vereceğimiz
önemli bir iş olacak.
SUKAP kapsamında 2011 yılından bugüne
kadar 922 adet iş tamamlanmış, 407 adet işle ilgili de
süreç devam etmektedir. Tamamlanan işlere dair 1.011 adet belediyeye 1.329
adet iş için 4 milyar lirası hibe ve 6 milyar lirası da
İller Bankasından kredi olmak üzere 10 milyar lira tahsis
edilmiştir ve süreçler yürütülmektedir.
Ülkemizdeki atık su tesisleri yeterli midir?
Yapılan çalışmalar nedir? Atık suların
arıtılarak minimum etkiyle doğaya verilmesi, çevre
kirliliğinin önlenmesi ve sınırlı olan su
kaynaklarımızın ki, biz su kıtlığı
yaşayan bir ülke hâline gelmek durumundayız, bu çerçevede, atık
sularımızın yüzde 1ini dönüştürüyoruz, su
kıtlığı çekmemek için yüzde 5ini dönüştürme hedefimiz
var ki 2030lu yıllarda nüfusumuzun da artmasıyla kişi
başı kullanım miktarı 1.500 metreküpten 1.200 metreküplere
düşecek eğer biz yeni kaynaklara erişmezsek ve atık
sularımızı ileri biyolojik arıtma tesisleriyle
iyileştirmezsek.
2002 yılında belediye nüfusumuzun sadece
yüzde 35ine atık su arıtma hizmeti veriliyordu; 2018
yılında bu oran yüzde 87ye çıkarılmış
durumdadır. 2019da yüzde 89a geldik, inşallah 2023 yılına
geldiğimizde hiçbir atık su arıtılmadan doğaya
deşarj edilmeyecek şekilde çalışıyoruz ve 2011-2018 yılları
arasında atık su arıtma tesislerinin -Strateji ve Bütçe
Başkanımız da burada, sağ olsunlar, her yıl bize
veriyorlar- enerji giderlerinin yüzde 50sine tekabül eden 350 milyon
lirayı da Bakanlık olarak karşıladık ve her yıl
da karşılamaya devam ediyoruz. Kurulu kapasitesi 10 bin metreküp olan
284 atık su arıtma tesisinin deşarj edilen atık
sularını da gerçek zamanlı izliyoruz.
Nizip Çayıyla alakalı, Nizip ilçesinde
kurulması planlanan atık su arıtma tesisi projesine 3 Mayıs
2019 tarihinde Bakanlığımızca ÇED Olumlu kararı
verilmiştir. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Avrupa
Birliği Türkiye'deki Mülteciler İçin Mali Yardım Programı
(FRIT) fonuyla atık su arıtma tesisinin yapılma süreci devam
etmektedir. Nizip Çayının iyileştirilmesi amacıyla hem
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığımızla hem
de Gaziantep Organize Sanayi Bölgesiyle gerekli toplantılar
yapılmıştır. İnşallah, kısa zamanda,
hızlı bir şekilde bu süreç işletilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM - Vereceğimiz tüm ÇEDlerde, hassas bölgelerde planlanan projeleri
takip ve bilgilendirme birimi oluşturduk. Bu birim, vereceğimiz ÇED
raporlarının hakikaten doğaya zarar verip vermediğini takip
edecek eğer zarar veriyorsa da bedeli ne olursa olsun bu sürece izin
vermememizi gerektirecek bir gruptur ve bu çerçevede, bu anlayışta
çalışmaktadır.
Taşovayı da söyleyeyim isterseniz,
bitireyim. Taşovada Kadastro Şefliğinin kapatılması
gibi bir durum söz konusu değildir. İhtiyaç hâlinde Amasya merkezden
eleman istihdam edilebilir ve ayrıca, vatandaş talepleri
lisanslı harita büroları tarafından da yerine getirilmektedir.
BAŞKAN - 11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine garantili imkân ve dış borcun
ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya ilişkin
işlemler
MADDE 12- (1) 2020 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre
sağlanacak; garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti 4,5
milyar ABD dolarını aşamaz.
(2) 1 inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi ile belirlenen başlangıç
ödeneklerinin yüzde üçüne kadar ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senedi
ihraç edilebilir. Hazine ve Maliye Bakanı ikrazen ihraç edilecek özel
tertip Devlet iç borçlanma senetlerinin kamu sermayeli bankalar ile kamu kurum
ve kuruluşları arasındaki dağılımını,
senetlerin vade, faiz ve diğer şartlarını belirlemeye
yetkilidir.
(3)
2020 yılında 4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi çerçevesinde
Hazine ve Maliye Bakanlığınca sağlanacak borç üstlenim
taahhüdü 4,5 milyar ABD dolarını aşamaz.
BAŞKAN Gruplar adına ilk söz,
İYİ PARTİ Grubu adına Eskişehir Milletvekili
Sayın Arslan Kabukcuoğlunun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bu maddeyle, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunla
sağlanacak garanti imkânı ve dış borç ikrazının
üst limiti 4,5 milyar Amerika Birleşik Devletleri dolarına
çıkarılmıştır. Böylece, yatırımcı
firmalar kolayca krediye ulaşabileceklerdir. Bu işin ufak tefek
şaşırtmaları da var. Örneğin, ihale şartnamesinde
krediye devlet kefaleti yokken, ihale bittikten sonra devlet kefaleti de
konulabilmektedir.
Sayın milletvekilleri, kıyakta
sınır yok. Devlet, yalnız kredi kefili olmayıp iş
adamlarını daha da memnun edecek usulleri de uygulamaktadır.
Bunlar, bedavaya verilen silah fabrikası, rekabetsiz üretimle
silahların devlet tarafından alım garantisi gibi şeyler.
Hazırladığınız bu bütçenin
külfetlerinin ve nimetlerinin adil bir şekilde
dağıtıldığını söylemek mümkün değil;
külfet vatandaşa, nimet yandaşa. Bir tarafta elektrikten doğal
gaza, sınav ücretinden yurt ücretine, pazardaki esnafın
tezgâhındaki gıda ücretlerinden bebek bezlerine kadar yapılan
zamlarla hayatını idame ettirmekte zorlanan
vatandaşımız, diğer tarafta vergi borçları silinen
müteahhitlerimiz, zora düştükçe devralınan Next Level,
Ağaoğlu ve son numara da Simit Sarayı.
Bence bu bütçenin birinci amacı eğitim
olmalıydı, sonraki öncelikleri belki 10uncu, belki 100üncü
sırada olabilirdi.
Devlet etçilik yapar mı? Devlet sütçülük
yapar mı? dediniz; en sonunda devlet simitçilik yapar hâle geldi. Bu,
altın simit.
Özel sektörde yatırımcılar
yanlış kararlar alıp batıyorsa, bunun külfetini
vatandaşın sırtına yüklemek nasıl bir vicdandır?
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin dediği
gibi; para milletin, hak milletindir. Milletin kendi hazinesi ve kamu
bankaları, yandaş iş adamları
sıkıştığında seferber ediliyor, vergiler
siliniyor, onlara çare bulunuyor; sıra vatandaşa geldiğinde
Olsa dükkân senin. deniliyor. Sizi para babaları seçmedi, sizi millet
seçti; ya milleti göreceksiniz ya da yoldan çekileceksiniz.
AK PARTİ iktidarı borçlanmada artık
çağ atladı. Miatları yirmi beş otuz yılı bulan
borçları dikkate aldığımızda, bir nesil ortalama otuz
yıl olduğuna göre, bu en az 2 nesli kapsayacak bir borçlanmadır.
IMFnin 2018de yayımladığı bir
rapora göre, Türkiyede ekonomik ve politik belirsizlikler artmıştır.
Üst üste gelen seçimler bu belirsizliği beslemiş, yabancı
sermayeyi ülkemizden uzaklaştırmıştır. Siyasi
istikrarsızlık devam ediyor, yeni partiler kuruluyor, vatandaş
kendi arasında erken seçimi konuşuyor. Kredi maliyetleri yükseliyor.
Bazı ülkelerde faiz ekside kalırken biz yüzde 7 faizle krediyi ancak
bulabiliyoruz. Belirsizlik Endeksinde 1 standart deviasyon, yıllık
yatırımlarda yüzde 5 azalmaya tekabül ediyor. Yatırım
dönüşleri belli olmayan sektörlerde yatırım daha da
azalıyor, küçülüyor; yatırımlardan kaçınıyorlar.
Türkiye, orta gelir tuzağı etrafında
dolanmaktadır. Orta gelir tuzağı nedir? Orta gelir
tuzağı için değişik kriterler kullanılmakla birlikte,
ben burada, Amerika Birleşik Devletlerinde gayrisafi millî
hasılanın kişi başına düşen değerinin yüzde
20 kadarını gayrisafi millî hasılamıza kıstas
alıyorum. Orta gelir tuzağında neler oluyor? Tasarruflar ve
yatırımlar düşüyor, imalat sanayisinin gelişimi
yavaşlıyor, sanayide çeşitlenme ortadan kalkıyor, emek
piyasasının koşulları zayıflıyor, ücretler
düşüyor.
Bazı yıllar için bizim kişi
başına gayrisafi millî hasılamızı Amerika
Birleşik Devletleriyle kıyasladığımızda; 1982
yılında yüzde 18, 2008 ila 2012 yılları arasında yüzde
18-20lik bir düzeyi tutturmuştur ancak 2006 ila 2015 yılları arasında,
bütçemizde kâğıt üzerinde yapılan iki değişiklikle,
iki uygulamayla, gayrisafi millî hasılamız yüzde 50den fazla
arttı. Bunu dikkate aldığımız vakit, en yüksek 1982
yılındaki gayrisafi millî hasıla oluyor.
Ülkemizdeki gelişmeleri yabancı ülkelerle
kıyaslardık 2000li yıllardan önce. Medyadaki
kartelleşmeden sonra bu da ortadan kalktı. Orta gelir
tuzağından çıkmak için başka ülkeler ne yapmış?
Bunun en güzel örneği Polonyadır. Polonya, yirmi beş
yıllık bir süre içinde gayrisafi millî hasılasını 6
bin dolardan 26 bin dolara çıkardı. Bu, ekonomik büyümenin
yanında ekonomik gelişmeyi de sağladı. Günde 10 dolar
kazanan nüfus yüzde 54 iken, bunu yüzde 26ya düşürdü. Gini endeksini
32,08 gibi düşük bir değerde tuttu. İşte gelişim
budur. Polonyanın bu başarısı beşgen bir yapı
üzerine oturtulmaktadır.
Bunlar kısaca şöyle:
1) Yönetim. Seçimle gelen hükûmetler ortak vizyon
kullanmışlar ve bunu hepsi uygulamış.
2) Sürdürülebilirlik sağlanmış. Mali
politikalar ekonomik kurallara uygun yapılmış, bütçe
açığı limitli tutulmuş, inandırıcı enflasyon
hedefleri ortaya konulmuş.
Ülkemizde, ne enflasyonda ne de kalkınmada
hedeflenen rakamlar hiçbir zaman tutturulamamıştır. 2023
yılı için konulan ekonomik hedefler, hepimiz de biliyoruz ki yüzde 50
revizyona uğratılmıştır.
3) Dışarıyla
bağlantılı olma. İç piyasalar, global piyasalar çok
entegredir. Polonya da bu entegrasyonu sağlamak için yabancı ürünlere
konulan vergileri indirmiş, dışarıdan gelen sermaye artmış,
Polonya şirketleri inovatif olmuşlar, mücadele eder ve rekabet eder
hâle gelmişler.
4) Zayıf şirketlerin desteklenmesine
tamamen dur denildi.
5) Kaliteli eğitim. Eğitim, her kesimden
insan için erişilebilir olmuş.
Burada biraz duralım. Kendi grubumu, parti
grubumu dikkate aldığımda, bizim grubumuzdaki milletvekillerinin
yüzde 85 kadarı eğitimleri sayesinde bir yere gelmiş. Biz
büyüklerimizden bu imkânları alıp bu fırsatları yakalarken
çocuklarımız için bunu sağlayabiliyor muyuz, vicdanen rahat
mıyız? PISA sınavlarında en üstte yer alan çocuklar
ülkelerinin lokomotifi oluyorlar. Türk çocuklarından en üst düzeyde yer
alanlar yüzde 6 iken, gelişmiş ülkelerde bu sayı yüzde 20lere
çıkmaktadır.
PISA bize uymaz. diyen bazılarına
Üniversite Giriş Sınavı sonuçlarını gösterebilirim.
Burada sınav sonuçları facia. Tarihte 10 soruda 2 doğru, fizikte
14 soruda 1 doğru, matematikte 40 soruda 4,7 doğru, kimyada 13 soruda
0,9 doğru, ana dilde 24 soruda 4,9 doğru; 15 bin kişi de
sıfır çekti.
Geçenlerde AK PARTİli bir hatip
konuşurken Sınıf büyüklükleri nedir? dedim 25 kişi.
dedi. Bu, çok ayıp bir şey. Eskişehirde şehir merkezinde
28 okul çift tedrisatlı eğitim yapıyor ve ortalama
sınıf büyüklüğü 32 kişi. Gerçekleri olmamış gibi
gösterme konusunda hiçbir çaba göstermemeniz arzumuzdur. Bunlar bir tarafa,
Abdurrahman Dilipakın -hepinizin bildiği ve iltifat gösterdiği
Abdurrahman Dilipak- Türk öğrencileriyle ilgili 10 Aralıkta
yazdığı yazıyı, makaleyi hepinize tavsiye ediyorum.
Sizi bir an empatiye davet ediyorum; düşününüz
ki şu saatte, bugün, suyun kenarındasınız, ayakkabılarınızı
çıkardınız, çoraplarınızı
çıkardınız, pantolonunuzu çemrediniz. Sırtınıza
çocuğunuzu aldınız, bu çocuğu okula götüreceksiniz.
Sayın Strateji ve Bütçe Başkanı, bu sizi çok daha fazla
ilgilendiriyor. Bu sene yatırıma çok az para
ayırdınız, umarım gelecek sene daha fazla
ayırırsınız.
Bu, Bingöl Karlıovanın Aktaş
mezrasında oturan Kemal Okuyucu. Kemal Okuyucu, çocukları bu
sefaletten, bu yoksulluktan kurtulsun diye her gün 4 kilometre yolu
çocuklarını sırtına alarak götürüyor ve tekrar getiriyor. Bu,
iktidar için büyük bir ayıptır. Türkiyede pek çok Kemal Okuyucu var.
Bu, Millî Eğitim Bakanının, Cumhurbaşkanının
uykusunu kaçırması gereken bir olaydır.
Bu yıl genel bütçeden Millî Eğitim
Bakanlığı yatırımına ayrılan para yüzde 0,53
yani yüzde yarım. Sıklıkla referans gösterdiğiniz 2002
yılı bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığı
yatırımına ayrılan para ise yüzde 1,3; şu andakinin
2,5 misli. Beğenmediğiniz 2002de genel bütçeden Millî Eğitim
için yatırıma ayrılan para, şu yıl ayrılan
paranın 2,5 misli, 3 misliydi.
Toplumsal yapıya yatırım yapmak
aklınıza gelmiyor. Ekonomik olmayan havaalanları, yollar,
köprüler, tüp geçitler yapıyorsunuz, heybedeki son turp da Kanal
İstanbul. Nedir bu kazıkazan yatırımlarınız?
Cüsseli yapılarla aşağılık duygularını
tedavi etmek çok zordur arkadaşlar.
Görüldüğü gibi, AK PARTİ hükûmeti ne
yaptıysa Polonyalılar tersini yapmış. Bundan sonra,
istikbalde gelecek hükûmetin ne yapacağı belli; şu anda AK
PARTİ ne yapıyorsa bunun tersini yapacak ve o zaman
başarılı olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Hepimizin
çocukları var
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu,
teşekkür ediyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Sayın
Başkanım, en önemlisi
BAŞKAN Vallahi, yapacak bir şey yok.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Yok, süre uzatımı
yapmıyoruz Sayın Kabukcuoğlu.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Kırıkkale Milletvekili Sayın Halil Öztürk, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, günümüzde
küresel finans düzeni hâlen egemen güçlerin çıkarları
doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmaktadır.
Bu kapsamda, Türkiye ekonomisi uzun süredir çok cepheli bir kuşatma ve
saldırı altındadır. Uluslararası ekonomik tetikçiler,
sermaye gaspçıları, uluslararası şirketler ve bankalar bu
ekonomik operasyonun içindedir. Ancak gelinen noktada Türkiye, Cumhur İttifakının
güçlü birlikteliğiyle, sıkı para ve maliye politikalarıyla,
kalleşçe yapılan bu saldırıları bertaraf etmektedir.
Nitekim, makroekonomik rakamlara bakıldığında, ciddi bir
toparlanmanın söz konusu olduğu çok açık bir şekilde
görülmektedir. Burada göze çarpan en dikkat çekici iyileşme ise faiz
oranlarındadır. Faiz oranları düştükçe yatırım
ortamı daha da müspet bir hâl alacak ve iyileşme gün gibi ortaya
çıkacaktır. Cumhur İttifakının başlıca, en
temel görevlerinden biri de bunu temin etmektir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin
geleceğine yönelik olarak yakın zamanda hazırlanan bir raporda,
Türkiyede 2041 yılına kadar gıda ve içecek, tarımsal AR-GE
ve hizmetler, alternatif enerji, otomobil üretimi ve turizmin ön plana
çıkacağı tahmini yapılmıştır.
Dolayısıyla çok yönlü sanayileşme stratejileri ve sektörel
dinamik analizlerle Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisindeki payının
ve öneminin artacağını söylemek mümkündür. Türkiyenin özellikle
bölgesindeki siyasi konumu ve itibarı da ancak bu şekilde
yükselebilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kapsamda üretime daha
fazla önem verilmesi, istihdam üzerindeki vergi yüklerinin
azaltılması, tarımdaki çözülmenin kontrol altına
alınması, kaynakların sadece inşaat sektörüne
aktarılmaması, teknolojiyi içselleştiren ve katma değeri
yüksek ürünler doğrultusunda uzmanlaşma çabasına girilmesi
gerektiğini özellikle belirtmek isterim. Çünkü, aksi takdirde ne çift
hanelerde kemikleşen işsizlik oranıyla ne de gelir
dağılımı dengesizliği ve yoksullukla mücadelede
istenilen ve hedeflenen başarıya ulaşılamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı
merkezî yönetim bütçesi görüşmelerinde seçim bölgem
Kırıkkalenin öne çıkan bazı önemli ihtiyaç ve taleplerini
de dile getirmek isterim. Kırıkkale, Orta Anadolunun ortasında,
devleti için her türlü fedakârlıkta bulunan ancak devletçe beklentileri
yeterince karşılanmayan bir ilimizdir. Kırıkkalemiz uzun
zamandır iş ve yeni yatırım konusunda herhangi bir gelişmenin
olmamasından yakınmaktadır. Bugün 3 ana aks üzerinde
gelişimi planlanan Kırıkkale, tarım, turizm, sanayi ve
özellikle de savunma sanayisi konusunda yatırıma aç ve
susamış durumdadır. Bu bakımdan, Hükûmet yetkililerinden
Kırıkkaleye gerek kamu gerekse özel yatırımlar konusunda
özen ve önem göstermelerini bir kez daha tüm samimiyetimizle talep ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kırıkkale,
4üncü bölge teşvik sisteminde yer almasına rağmen, TR71 Bölgesi
illeri içinde ve ülke genelinde teşvikli yatırımlardan en az pay
alan illerimizden biridir. Bu bakımdan, yatırım cazibesi
yaratılmalı ve iş insanlarımızın talepleri
dikkate alınarak Kırıkkale, 6ncı bölge teşviklerinden
yararlandırılmalıdır.
3 OSBsi bulunmasına rağmen hâlen doluluk
oranı çok yetersizdir. Hâl böyle olunca planlanan istihdam seviyesi
yakalanamamaktadır. Özellikle Silah İhtisas OSB, Kırıkkale
için bir şanstır ancak ortakları arasında yer alan Savunma
Sanayii Başkanlığının daha çok ilgisine ihtiyacı
vardır. Bu yüzden, Silah İhtisas OSBye avantaj yaratacak ve ön plana
çıkaracak özel teşvik ve destekleri de ilgili
bakanlıklarımızdan Kırıkkaleliler olarak
beklediğimizi ifade etmek isterim. Diğer yandan, Kırıkkale
Karma Endüstri Bölgesi faaliyet çalışmaları da
hızlandırılmalı ve bir an önce hizmete
açılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kırıkkalede azalan ve yetersiz kalan
yatırımlar işsizliği de körüklemektedir. Verilere göre,
Kırıkkalede işsizlik yüzde 12, genç yaşlarda ise bu oran
yüzde 22lere gelmiş durumdadır. Çay ocaklarında vakit geçiren
genç kardeşlerimiz, işsizlik nedeniyle gelecek planları
yapamadıklarını bizlere her vesileyle söylemektedirler. O hâlde
bizler de elimiz kolumuz bağlı durmamalı, onlara hayal
kurabilecekleri iş fırsatları yaratacak yeni
yatırımların önünü açabilmeliyiz. Bu bakımdan,
Kırıkkaleyi bir bütün olarak tanıtmaya yönelik, amacı,
öncelikleri, hedefi ve stratejisi belirlenmiş kapsamlı bir
tanıtım planı hazırlanıp ivedi olarak hayata
geçirilmelidir. TÜPRAŞ ve PETKİMin Kırıkkaledeki
faaliyetleri göz önünde bulundurularak petrol ve ürünleri sektörünün
planladığı yatırımlar özel teşviklerle ilimize
kazandırılmalıdır. Yatırım destekleri sadece
başlangıç aşamasında kalmamalı, ürünlerin
pazarlanmasına kadar çok çeşitlilik göstermelidir.
Tarımda yüksek girdi maliyetleri çiftçimizin,
köylümüzün kazançlarını düşük bırakmakta, bir sonraki
yılın ekimini zar zor gerçekleştirebilmektedirler.
Kırıkkaleli çiftçi ve köylümüze nefes aldırmak adına,
onların faiz borçlarını affederek diğer elektrik ve su
borçlarında da bir yapılandırmaya gidebilmeliyiz. Tarım
Kredi Kooperatiflerimizin çiftçimize kullandırdığı kredi
faiz oranları, yine, çiftçimize sattığı gübre
fiyatları çok yüksektir; makul seviyelere inmesi için gerekli
çalışmalara derhâl başlanmalıdır.
Kırıkkale maden çeşitliliği
yönünden de zengin bir ilimizdir. Bu maden yatakları Delice, Keskin,
Çelebi ve Balışeyh ilçelerinde yoğunlaşmaktadır.
Mevcut yer altı kaynaklarının ekonomiye
kazandırılması bakımından Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğünün bir an önce faaliyetine başlaması ve bu madenleri Türkiye
ekonomisine kazandırması son derece büyük bir gerekliliktir.
Yine, tıbbi ve aromatik bitki yönünden zengin
olan Kırıkkalenin bu alanda da yatırıma ve
tanıtıma ihtiyacı bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kırıkkale, emekli şehrimizdir. Emeklilerimizin
ekonomik durumlarının bir an önce iyileştirilmesi için de
gerekli adımlar atılabilmeli ve emeklinin içinde bulunduğu
cendereden çıkması temin edilmelidir.
Esnaf ve sanatkârlarımızın vergi ve
yine, prim yükü hafifletilmeli; borçlarını yeniden
yapılandırmalı ve bir kısmını da affedilmeliyiz.
Yine, yoğun olarak hayvancılıkla
uğraşan Kırıkkaleli üreticimiz için, Kırıkkaleye
öncelikle modern bir et kombinası kazandırılmalı,
hayvancılıkla geçimini sağlayan hemşehrilerimize veterinerlik,
yem, ilaç gibi alanlarda destek ve gerekli kolaylıkları da
sağlayabilmeliyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün
KİT olarak adlandırdığımız kamu iktisadi
kuruluşları içerisinde Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu en
düşük mali ve sosyal haklara tabi kurumdur. Öncelikli olarak, KİTler
arasındaki bu eşitsizlik giderilmeli ve fabrikalarda
çalışan işçilerimizin haklı talep ve beklentileri
karşılanabilmelidir.
Bir yandan Makina ve Kimya Endüstrisinin yüksek
teknolojiye sahip yoğun üretim modeline geçişi için yatırım
çalışmaları hızlandırılmalı, diğer
yandan mevcut tesislerin modernizasyonu da bir an önce
gerçekleştirilmelidir. Makina ve Kimyanın uluslararası alanda
yeni pazarlara açılıp daha yüksek satış rakamlarına
ulaşması için elden ne geliyorsa yapılmalı, farklı
ülkelerin savunma projelerine ortak edilerek yeni üretim sahaları açılabilmelidir.
Sayın Bakanım, yerimden az evvel soru
olarak ben size sordum ama sanırım cevabı henüz size gelmedi.
Bizim Kırıkkale il merkezinde il belediyesinin arıtması
yapıldı ama ilçe belediyelerimizin arıtması
olmadığından dolayı atık sular Kızılırmaka
deşarj edilmektedir. Bu konuda gerekli hassasiyeti göstermenizi ben de
Kırıkkaleli hemşehrilerim adına özellikle, hassaten rica
ediyorum. Bu, çevre kirliliği bakımından da son derece önemli.
Yine, Çevre Bakanlığınızın
Kırıkkalemiz için yapmış olduğu projelerin
farkındayız. Ben de yine Kırıkkale Milletvekili olarak
şahsınıza ve bütün bürokrat arkadaşlara buradan
teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu
düşüncelerle, 2020 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize,
devletimize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
On güne yakındır 2020 bütçesi üzerinde
konuşuyoruz. Sizi dinlerken biz burada -televizyonları
başında da yurttaşlarımız- gerçekten hayretler içerisindeyiz.
Sizin çizdiğiniz tozpembe tablolar ile maalesef halkımızın
yaşadığı gerçekler örtüşmüyor. Siz aslında kendi
ayrıcalıklı dünyanızdan, bizler ise
halkımızın yaşadıklarından söz ediyoruz ama
maalesef her iki tabloyu da aynı yüz ifadesiyle dinliyorsunuz; asıl
hayret verici olaylardan bir tanesi de bu.
Değerli arkadaşlar, AKPnin yürüttüğü
ayrımcı, keyfî ve hukuk tanımaz politikalarından
kaynaklı her gün yeni bir hak ihlali yaşıyoruz. Sadece ilim
Ağrıda son bir haftada yaşanan bir iki hak ihlaline değinmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, daha önce burada vekil
arkadaşlarım da ifade etti, ben de bir kez daha ifade etmek
istiyorum; ta ki hukuk yerini bulana kadar, adalet yerini bulana kadar da bunu
ısrarla söylemeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Tutak ilçemize
bağlı Soğukpınar köyünde 27 yaşında 3 çocuk
babası Murat Kaya katledildi. Bütün köy, kadınlar, çocuklar,
yaşlılar 1990larda tanıklık ettiğimiz,
duyduğumuz yöntemlerle işkenceden geçirildi. Köylülerin elleri
arkadan kelepçelendi, karın üzerine uzatılarak saatlerce bekletildi,
üzerlerine basıldı; hakarete uğradılar ve dövüldüler.
Katledilen Murat Kayanın eşi Zozan Kaya
yedi gün gözaltında tutuldu; bebeğini emzirmesine bile izin
verilmedi. Ağrı Valiliği, Murat Kayayı, kaşla göz
arasında, bir anda terörist ilan etti. Ama gelin, bakalım Murat
Kaya kimmiş, olay nasıl gerçekleşmiş, bir kez daha Zozan
Kayanın dilinden dinleyelim: Sabah eşimle evde oturuyorduk.
Kaynanam eşime Jandarma köye gelmiş; bir bak, ne olmuş? dedi.
Murat montunu giydi, dışarı çıktı. Ben ona Gitme.
dedim, beni dinlemedi; bana İçeride kal, hemen döneceğim. dedi. O
giderken onu pencereden izledim. Bir asker Muratı yere yatırdı,
ayağıyla üstünü aradı; sonra kaldırdı, duvara
yasladı. Sonra komşumuzun evine götürdüler, silah sesleri geldi; bir
daha da Muratı görmedim. Sonra evimize geldiler, aradılar, bir
şey bulamadılar; beni alıp karakola götürdüler.
Gözaltındayken, terörist olduğu için eşimin öldürüldüğünü
söylediler. Elbette ki suçu örtbas etmek için Murat terörist ilan edildi; ne
de olsa terörist ilan ettiklerinde her şeyi yapabileceklerini,
sorgulanmayacaklarını biliyorlar. Buna benzer onlarca olaya
tanıklık ettik, yaşadık. Artık Kürtleri öldürmenin suç
olarak görülmediği bir dönemi yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz 5 vekil iki gün
boyunca köye gitmeye çalıştık; her gidişimiz engellendi.
Oradaki yetkili kişiye sordum: Bizi neden engelliyorsunuz? Köye gitmeme
gerekçemiz ne? Bana dedi ki: Benim canım öyle istiyor. Aslında artık
uzun dönemdir bu ülke hukukla yönetilmiyor, keyfiyetle yönetiliyor. Yetkililer
de sizden aldıkları güçle bunu çok rahatlıkla söylüyorlar.
Değerli arkadaşlar, diğer bir hak
ihlali ise Doğubeyazıt ilçemizde yaşandı. Biri 14,
diğeri 15 yaşında olan 2 çocuk, ehliyetsiz araç
kullandıkları için, resmen işkenceye uğradı. Mahalle
arasında arabalarını yıkarken arabayı kullanmaya
çalışıyorlar; sonra polis aracını görüyor bu çocuklar,
korkuyorlar, kaçmaya başlıyorlar. Sonra polis bunları
panzerlerle kovalıyor, aracı durduruyor, çocukları indiriyor,
çocuklara şiddet uyguluyor, ağızlarına biber gazı
sıkıyor, telefonlarını kırıyor, sonra doktora
götürülüyor, darp raporu alınmıyor. Bakın, bu 2 çocuğun da
fotoğrafı bunlar, bakabilirsiniz. Yani bu öfke, bu kin, bu
ayrımcılık neden bu kadar keskin; bir kez daha kendinize
sormanızı istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu politikanız
sadece bu kolluk işlerinde değil, aslında yaşamın her
alanına sirayet etmiş bulunmakta. Geçen hafta Ağrıda bir
operasyon oldu, il ilçe yöneticilerimiz gözaltına alındı. Yani
gözaltı gerekçelerini, nedenlerini uzun uzun anlatmayacağım
çünkü gerçekten zamanım yetmiyor. Ama sadece, beş yıl önce
yapılan bir basın açıklamasına katıldıkları
için gözaltına alındılar. Beş yıldır suç olmayan
bu mesele bugün suç olarak görülmüş. Savcı bunları çağırıyor,
adliyenin içerisinde, kendi makam odasında, ailelerinin gözü önünde
arkadaşlarımıza ağza alınmayacak hakaretlerde
bulunuyor. Bir savcı bunu yapıyor, aleni, açık yapıyor.
Şimdi, biz bağımsız ve tarafsız yargıdan mı
söz edeceğiz? Bağımsız ve tarafsız yargının
kalmadığını, hukukun artık vicdanıyla karar
vermediğini, talimatla karar verdiğini bir kez daha bu olayda da
anlıyoruz. Maalesef, hukuk da AKPnin hukuk büroları gibi
çalışıyor, talimatla çalışıyor.
Bir kez daha söylüyorum; ayrımcı,
kışkırtıcı ve ötekileştirici siyasetiniz her yere
sirayet etmiş. Herkesi potansiyel suçlu olarak görüyorsunuz. Eğer
öyle değilse arkadaşlar, Türkiyenin neresinde sadece kaçak elektrik
için gece yarısı ya da sabaha doğru dörtte Özel Harekât
timleriyle evler basılıp insanlar korkudan yaşamını
yitirir? Siz ülkeyi aslında bu hâle getirdiniz. Bakın, o kadar
yandaş holdinglerin vergilerine af getiriyorsunuz, affediyorsunuz; bir kere
de o zaman halkın elektrik faturalarına bir af getirin, bu ve benzer
olaylar yaşanmasın.
İşte, asıl gerçeklik bu
anlatılanlardır, asıl politikanızın
fotoğrafı burada bizim ifade ettiklerimizdir. Polis de Jandarma da
doktor da linç güruhu da sizin bu politikalarınızdan destek
alıyor çünkü yargılanmayacaklarını, kimsenin onlara hesap
sormayacağını çok iyi biliyorlar. Onun için de siz de bu ülkeyi
bir toplama kampı gibi yönetiyorsunuz.
Özellikle 7 Hazirandan sonra HDP hedef
alındı. Kendinizi yerli ve millî, sizin dışınızda
kalan herkesi vatan haini ilan ettiniz. Çok tehlikeli bir şey
yapıyorsunuz; demokratik değerleri, hukuk değerlerini ayaklar
altına aldınız. İnanın ki bunun acısını
sizler de çok yaşayacaksınız.
Bakın, değerli arkadaşlar, daha dünün
muktedirleri sizin için irticacı diyordu, sizin partinizi irticai
faaliyetlerin odağı olmakla suçluyordu; bugün siz aynı
akılla yol alıyorsunuz. Bu konuda söylenecek çok şey var,
zamanım çok kalmadı, ben biraz da Ağrının yerel
sorunlarına değinmek istiyorum çünkü konuşacağımı
bilenler çok aradı, yaşadıkları bazı sorunları
ifade etmemi istediler kürsüden.
Evet, arkadaşlar, 2020nin bütçesini
konuşuyoruz. İşte, milyon dolarlık kaynaklardan söz
ediyoruz ama Ağrının payına düşen yine yoksulluk,
yine sefalet.
Değerli arkadaşlar, sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi içerisinde ilimiz son 3 il içerisinde. Yani
bakanlar gelip gidiyor, büyük büyük vaatlerde bulunuluyor ama maalesef, sonuç
değişmiyor. Eğitimde, sağlıkta, iş
yaşamında ciddi sorunlar yaşanıyor.
Yine, biliyorsunuz, tarım ve
hayvancılık kenti Ağrı ama artık tarım ve
hayvancılık da ölmek üzere. Az önce beni çiftçiler aradı,
dediler ki: Biz kredilerimizi ödeyemiyoruz, borç batağındayız.
Lütfen, bir kez daha bunu kürsüde ifade edin.
Değerli arkadaşlar, tam teşekküllü
bir hastanesi olmayan ender illerden bir tanesi de Ağrı. Biz yedi
yıl boyunca, yani dört yıldır özellikle bizim muhalefetimizle
zor bela bir tane hastane binası diktik. Evet, hastane binası var ama
şu anda içerisinde doktor yok, bilmem, bin tane sorun yaşanıyor.
Neredeyse insanlar ışık hızıyla seyahat edecek, biz
hâlâ bu kürsülerde Ağrının doktor sorunundan,
Ağrının eğitiminden, Ağrının iş
olanaklarından söz ediyoruz.
Yine, işsizliğin en derin
yaşandığı illerden bir tanesi de Ağrı. Yılda
30 bin insan iş meselesinden kaynaklı kentten göç ediyor, göç etmek
zorunda kalıyor. Yine, arkadaşlar, gençlerin büyük bir
çoğunluğu inşaatlarda güvencesiz çalışıyor ve bu
gençler her gün patır patır inşaatlardan düşüyor, iş
cinayetleri sonucunda yaşamını yitiriyor.
Yine, değerli arkadaşlar, yerelde imkânlar
kıt; iş olanakları eğer var ise de maalesef, bunda
Ağrılılara sıra gelmiyor çünkü yandaşlar bir
şekilde kendi aralarında bu olanakları bölüşüyorlar,
paylaşıyorlar.
Bakın, Ağrıda -biz buna dair birçok
soru önergesi de verdik- yani yolsuzlukla, rüşvetle, adam
kayırmacılıkla neredeyse anılmayan kurum kalmadı. Bu
konulara ilişkin onlarca defa buradan sorduk, önergeler verdik ama hiç
kimse bu konuya eğilip gerçekten, Ağrı halkının
hakkını, hukukunu korumak üzere bir girişimde de bulunmadı.
Değerli arkadaşlar, yine,
İŞKURa dair aslında çok ciddi eleştiriler geliyor
yerelden, çok ciddi olarak bu konunun üzerinde durulması gerektiğini
ifade ediyor Ağrılılar. Yani biliyorsunuz, zaten işsizlik
oranlarından, orada yaşanan sefaletten, yoksulluktan söz ettim ama
İŞKURa da bir başvuru olduğunda insanlar eşit ve adil
bir şekilde buralardan faydalanamıyor; yine adam
kayırmacılık, yine yandaş kayırmacılığı
buraya da sirayet etmiş. Bu konunun da ivedilikle üzerinde durulması,
adaletin, eşitliğin sağlanması ve herkesin eşit
koşullarda bu olanaklardan yararlanması gerektiğini bir kez daha
ifade etmek istiyorum. Biz bu işin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, önce bir
Türkiye fotoğrafı çekelim. Çok geriye gitmeye gerek yok; altı
yıl önceye gideceğiz 2013te nasıl bir Türkiyeyle
karşı karşıyayız diye.
2013te, ilk 20nin içerisinde, dünyanın en
gelişmiş 20 ülkesi içerisinde 16ncı sırada olan ve millî
geliri 950 milyar dolar olan bir Türkiye gerçeğiyle karşı
karşıyaydık. Hemen arkasından, başkanlık sistemi
dediğiniz, bizim ucube bir sistem demiş olduğumuz tek adam
rejimine geçtikten sonra, aradan altı yıl geçtikten sonra 722 milyar
dolarla 19 ilâ 20nci sıra arasında oynayan bir Türkiye
gerçeğiyle karşı karşıyayız yani 228 milyar dolar
cebimizden buharlaşmış, uçmuş değerli
arkadaşlarım. O tarihte, 12 bin doların üzerinde olan kişi
başına bir millî gelir var, şu anda ise 9 bin doların
altında rakamlarla oynayan bir Türkiye gerçeğiyle karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, geçenlerde
Alman Bertelsmann Vakfı Türkiyeyle alakalı bir endeks
yayınladı. Bu Sosyal Adalet Endeksinde kendine -baz almış
olduğu- 41 ülkenin içerisinde Türkiye 40ıncı sırada
değerli arkadaşlarım. Buna göre, bu Endekse göre şöyle bir
çalışma var: Türkiye'de, millî gelirden en fazla pay alan -yani bu
pastadan en fazla gelir elde eden- yüzde 20 millî gelirin yüzde
47,6sını alıyor; en alt dilimindeki yüzde 20 ise yüzde 7, yüzde
8 yani yüzde 6 civarında bir pay alıyor. Aradaki makas yüzde 7,8lere
ulaşmış değerli arkadaşlarım.
Bir ülke düşünün, bir ülkedeki ayakkabı
üreticilerinin, ayakkabı sanayisinin yüzde 10u konkordato ilan etmiş
değerli arkadaşlarım. Hani hep diyordunuz ya Avrupa bizi
kıskanıyor, Almanya bizi kıskanıyor, İngiltere bizi
kıskanıyor. diye. Bakın, 2019 yılının ilk on
ayında bizi kıskanan Almanya 3 milyon otomobil üretmiş, hemen
arkasından Fransa gelmiş 2 milyon, hemen arkasından
İngiltere gelmiş 1 milyon; Türkiyede otomotiv üretiminde yüzde
39luk bir küçülme var, 268 bin civarında otomobil üretmişiz
değerli arkadaşlarım. Hani ne diyordunuz bizlere?
Kıskanıyorlar bizi. diyordunuz. Ben geçen ay Avrupaydım,
gerçekten bir kahveye bir cafeye gittiğimiz zaman,
karşımızda oturan Avrupalıları gördüm,
çatladılar. Sordum ne oldu diye. Dediler ki: Sizi kıskanıyorlar.
Kıskanınca çatlıyorlar değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar) Böyle bir tabloyla karşı
karşıyayız.
Öyle ki bakın, asgari ücretle alakalı da
bir nitelendirme yapalım: Bizi kıskanan bu Avrupalılarda,
Fransada, İngilterede, Almanyada asgari ücret 1.500 avronun üzerinde
değerli arkadaşlarım; bizde ise gayrisafi olarak -bu, 300 avro
aslında- 410, 420 avro civarında ki bugünlerde de buna ilişkin
görüşmeler devam ediyor değerli arkadaşlarım.
Bugün ilginç bir gelişme oldu. Bugün buraya
çıkan bütün konuşmacılar ne diyorlar? Simit Sarayıyla
alakalı örnekler veriyorlar. Belki gözünüzden kaçtı değerli
arkadaşlarım. Bakın, bugün Çorumda 2 kardeşimiz çaresizlik
içerisinde, ailelerine intihar mektupları bırakarak intihar ettiler
ama başka bir gerçek daha var: Sevgili Haydar Akarın memleketinde,
Kocaelinin Derince ilçesinde, ismi de çok ilginç, ismini de aldım, Binnet
Simit; Sayın Bakan, böyle bir şey olamaz, böyle bir tesadüf olamaz;
bir doğal gaz borusuna kendisini asıyor, 1 çocuğu var. Bunu
anlayabiliyor musunuz ve bankalarla alakalı borç listesini
bırakıyor ve çaresizlik içerisinde Ben bu utançla yaşayamam.
diyor. Böyle bir Türkiye gerçeğiyle karşı
karşıyız değerli arkadaşlarım. Yani bunu bir
düşünebiliyor musunuz? Boş verin AKPyi! Hani diyorsunuz ya:
CHPliler boş konuşuyor. Bir atın kenara,
vicdanınızla baş başa kalın. Bugün 3 beden
soğuyor, mezarda yatıyor değerli arkadaşlarım. Böyle
bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ecevit
Hükûmeti dönemini hatırlayın, bir yazar kasa atıldı diye
Türkiyede kıyamet koptu. Bugün 3 insan, 3 can toprak altında
yatıyor.
Benim öğrenci olduğum, çocuk olduğum
yıllarda Ziraat Bankasının bir reklamı vardı, çiftçi
dostu denirdi; Ziraat Bankası çiftçinin dostuydu. Şimdi, ne oldu
değerli arkadaşlarım? Ziraat Bankası simitçinin
dostuymuş. Böyle bir tabloyla karşı karşıya
kaldık. (CHP sıralarından alkışlar) Yani siz soy ismi
Simit olan, kendisini doğal gaz borusuna asan 1 çocuk babasına
göstermediğiniz ilgiyi Simit Sarayına -beyefendi kendisine 1 tane
uçak almış- ona gösterdiniz; bunu kabul etmiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkede
banka kapıları zenginler için sonuna kadar açık, fakirler için
daracık ise o ülkede demokrasi yoktur. Bunları asla unutmayın
diye bir kere daha tekrarlamak istiyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu bütçe kimin bütçesi? Ne sorun var, neyi anlatmaya
çalışıyoruz? İki tane çarpıcı örnek
vereceğim. Aslında, ben böyle bir konuşma yapmayacaktım,
Sevgili Haydar Akar iki gün önce bu bağlamda bir konuşma yaptı,
ben de dedim ki size başka bir olayı anlatayım. Bakın
arkadaşlar, ben Artvinden, küçük bir yerden geldim. Bize bu kentte
doğru olmayı, asla eğilmemeyi, yeri gelince
kırılmayı öğrettiler ama memleketimizi satmamayı
öğrettiler. Ben buraya geldim
Bir özel örnek anlatıyorum AKPdeki
değerli milletvekili arkadaşlarım, bakın, hiçbirinize
bugüne kadar hakaret etmedim, öyle bir düşüncem de yok ama şunu
bilin: 2012de, mahkeme kararlarıyla tescil edilmiş, Cerattepede
Maden çıkarılmaz. denen yerle alakalı, sizin Hükûmetiniz
sayesinde bir ihale sözleşmesini getirdiler. 8inci maddede şöyle bir
şey var, diğer milletvekili arkadaşlarıma da arz ediyorum:
Bir ihale yapacağız, bu ihalenin 8inci maddesine göre, ihaleye
girecek olan şirketin o ihale tarihinde 10 bin ton metal bakır, 500
bin ton tüvenan malzeme işleyecek tesise sahip olması gerekir
dediler. Hiçbir şey anlamadım, bu ne demektir? Sayın Taner
Yıldız burada mı? Sayın Bakana sor, ne demek
istediğini anlarsın." dediler. Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakana bir dilekçeyle, yazılı soru
önergesiyle sordum, dedim ki: Sayın Bakanım, bu ihale tarihinde,
ihaleye girmeden evvel, Türkiyede 10 bin ton metal bakır, 500 bin tüvenan
malzemeyi işleyecek kaç tesis vardır, kime aittir? Kime aittir
değerli arkadaşlarım?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bilemezler! Bilemezler!
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Mehmet Cengize.
Yapmayın, yazıktır dedim! (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, ben hukukçuyum, bir
firmayı tarif eden -bir adamın girdiği- ihale olmaz; bunun
adı hırsızlıktır. Bakın, ihaleye fesat
karıştırmak demiyorum değerli arkadaşlar. AKPdeki
değerli arkadaşlarım, bunun adı
hırsızlıktır. Siyasi iradeden kendisine dayanak teşkil
etmeyen, siyasi iradeden cesaret almayan bir adam bunu yapamaz arkadaşlar.
Bunun karşılığı Yüce Divandır, siyasi iradeden bu
desteği almayan
Arkasından ne oldu? İhale
yapıldı, o firma almadı. O kadar kıyamet koparttım ki
o firma almadı. Aradan iki üç ay geçti, bir baktık ki redevansla gene
gelip Mehmet Cengize devretmişler değerli arkadaşlar.
AKPdeki değerli milletvekili arkadaşlarım,
Mehmet Cengizin bu millete, bu halka olan ilgisini biliyorsunuz. O tape
kayıtlarındaki sözlerini biliyorsunuz. Bir şey konusunda
haksızlık etmeyelim. Bakın, bu sene, 31 Mart seçimlerinden evvel
Sayın Cumhurbaşkanı Artvine gelirken kimi getirir diye merak
ettik? Mehmet Cengizi getirdi; iyi ki getirdi, iyi ki getirdi. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugün Artvinde 9 belediyenin -8dir
de 7 diyeyim- 8inde Cumhuriyet Halk Partisinin bayrağı
dalgalanıyor, Millet İttifakının bayrağı
dalgalanıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli
arkadaşlarım, Mehmet Cengiz geldiği için yaptık bunu, bunu
unutmayın. Şimdi, böyle bir olay var.
Bunun dışında başka bir şey
daha var, başka bir olay daha var değerli arkadaşlar: Yusufeli
Barajı. Bakın, gene aynı adam çıkıyor Yusufeli
Barajının altından da. Yusufeli Barajıyla alakalı
2012de bir ihale yapılıyor -bunu dikkatle dinleyin- ihale bedeli 486
milyon TL. Kim almış olabilir?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Cengiz
Holding.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Cengiz
alıyor, Kolin alıyor, Limak alıyor yani Daltonlar, Daltonlar
alıyor, dikkat ediyor musunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Ne oluyor sonra değerli arkadaşlarım? Aradan
geçiyor altı sene, bir de bakıyoruz ki burayla alakalı bir ikmal
ihalesi yapılıyor. İkmal ihalesi ne demektir? Bununla
alakalı bir eksiklik var mı diye, eksiklikle alakalı,
tamamlanması gereken cüzi bir miktarla alakalı bir ihale
yapılması gerekiyor. 30 Mart 2018deki ihalede 1 milyar 428 milyon
TLlik ikmal ihalesi yapılıyor.
Arkadaşlar, bunun adı soygundur. Ben yirmi
dört yıl avukatlık yaptım. Öyle geriye doğru
baktığım zaman, biri birinin bisikletini çalardı, biri
birinin tavuğunu çalardı, onların hakkını helal
etmesini istiyorum. Ben çok özür dileyerek söylüyorum,
hırsızlığı buraya gelince öğrendim, hırsızlığın
ne olduğunu. Beytülmale el uzatmanın ne olduğunu bu Parlamentoda
öğrendim.
Ben hukukçuyken şunu zannederdim: Kanun
koyucuyu ulvi, ulaşılmayan bir makam zannederdim. Ne
ulaşılmayan bir makam değerli arkadaşlarım?
İstediğiniz gibi götürüyorsunuz işi, böyle bir şey olamaz!
Burası Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Parlamentosudur. Her zaman derim, biz
zaten Mustafa Kemal Atatürkün milletvekilleriyiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Bize doğru olmayı öğretti bu Parlamento;
bize hak, hukukun ne olduğunu öğretti değerli
arkadaşlarım. O nedenle, baştan beri ısrarla söylüyoruz: Bu
Parlamentoda bütçe kanununun, bütçe hakkının, bütçenin ne
olduğunu; 1215 Magna Cartadan bu tarafa doğru hakkın, hukukun,
adaletin ne olduğunu halk adına, millet adına sorması
gerekenler bizleriz.
Bakın, daha dün akşam Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı da buradaydı.
Arkadaşlar, sistem değişti. Sistemde milletvekillerinin hangi
derecede olduğunu yaşayarak görüyorsunuz. Bize nasıl
karşı çıkarsanız çıkın
Ben 24üncü Dönemden beri
buradayım, dokuz yıldır Parlamentodayım. Dokuz yıl
önce bu Parlamentoda bakanların gensoru, yazılı soru, sözlü
soruyla alakalı nasıl
sıkıştırıldığını; Meclisin denetim
mekanizmalarının ne olduğunu bilen milletvekiliyim. Şu anda
Türkiye Büyük Millet Meclisi yok değerli arkadaşlarım,
şimdi TBMMnin adı var; Türkiye Büyük Millet Meclisi değil
majestelerinin Meclisi var değerli arkadaşlarım. Ne
yapıyorsunuz? Öbür tarafa doğru bakıyorsunuz. Bunu kabul etmek
mümkün değil.
O nedenle, şunu bir kere daha
açıklıkla ifade ediyorum: Burada getirilen, bizim önümüze sunulan
Hani, torbanın altında delik olur ya, bu delikle alakalı;
nasıl bu deliğin yok edildiği, altından nasıl
malların götürüldüğüne ilişkin iki tane çarpıcı örnek
verdim. Eğer derseniz ki Buna ilişkin neler yapalım?
Ayrıntılarını anlatalım. size birçok örnek daha
verebilirim ama ne yazık ki zamanım yok. Avukatlar çok konuşur,
hızlı konuşur. Karşınızda parasız
konuşuyorum, buldunuz beni; o anlamda, fazla
konuşmayacağım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İşin özü, bir tarafa doğru
Bütçeyle
alakalı olarak önümüzdeki dönem
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu
bütçenin halkın bütçesi olmadığını, hakkın
bütçesi olmadığını bir kere daha yürekten savunuyoruz. Bu
ülkede hakkın, hukukun, adaletin; önümüzdeki dönemde özgürlüğün ve
umudun ülkesinde hep beraber kardeşçe yaşayacağımız
güzel günlerin özlemiyle ayırmadan hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. Hepiniz iyi ki varsınız diyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
yerinizden bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini talihsiz
ifadeler olarak gördüklerine ve karşılıklı mehabete dikkat
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
CHP milletvekilinin konuşmalarını
kendisine iade ediyoruz. Parlamentonun mehabetine, milletimize
Hırsızlığı Parlamentoda öğrendim.
şeklindeki ifadeleri, talihsiz ifadeler olarak görüyoruz. Tabii, geçmişlerinde
İSKİgate skandallarıyla kafaları bulanmış
olabilir. Hakikaten, Türkiye'nin fotoğrafını çekeceğim.
dediler ama herhâlde objektifleri çok puslanmış, kendilerini
aslında çekmeleri gerekir.
Bir de Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımızla ilgili, süre çok kısıtlı
olduğu için şunu ifade edeyim: Bakınız, burada, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımız dünkü konuşmada Siz
beni sınava çekecek, değerlendirebilecek konumda değilsiniz.
diyor, bu kadar. Başka bir soru soruluyor ancak sorduğu sorulara da
cevap veriyor. Buradaki, usul ve üslupla ilgili bir meseledir. Sonuç
itibarıyla karşılıklı mehabete her zaman dikkat
edilmesi gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ettim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına
(CHP sıralarından Sayın Başkan
sesleri)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç, size bir
şey söylemedi ki!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, biz de arada bir söz istiyoruz, sadece AKP Grup Başkan
Vekili istemiyor.
BAŞKAN Peki, size yerinizden söz vereyim.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN Bir dakika, aynı şekilde.
28.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasıdaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sağ olun.
Sayın Başkan, Uğur Bayraktutan Ben
bu Genel Kurulda öğrendim derken, bu Genel Kurulda,
hırsızlık yapıp da -ayakkabı kutularında-
saatlerini birilerine aldırtıp da yüzleri kızarmadan konuşanları
gördüğü için öyle diyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Onlar Cumhuriyet Halk Partisi sıralarında değildi, onlar bu
taraftaki muhalefet sıralarında da değildi, hiçbir tanesinde,
ayrım yapmadan; onlar bu tarafta. Kendi saatlerini gösterip
yaptıkları hırsızlıkları anlatırken yüzleri
kızarmadan Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşanlara dair Uğur
Bayraktutan konuştu. Eğer kendisi alındıysa, kendisine
karşı bugüne kadar ispatladığımız herhangi bir
şey yok ama söylediğimiz kişilerle ilgili ispatlı, delilli
tutanaklarımız var; bununla ilgili de sonuna kadar konuşmaya
devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum: Sayın Başkan, Uğur Bayraktutan Artvinin
Cerattepesinde sesini dağlara nasıl kazıdıysa Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda da vicdanlara sesini öyle
kazımış bir milletvekilimizdir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, tekrar
mı söz talebiniz var?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani
BAŞKAN Bu karşılıklı
gidip gelecek. Vereyim, buyurun. Yani sizin söyleyeceklerinize Sayın Özkoç
kesin cevap verir.
Buyurun.
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, hukukun
vermiş olduğu yargı kararıyla yolsuzluğa,
hırsızlığa adı karışan kim varsa
gereğinin yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, sonuçta hukuka intikal eden ve hukukun
vermiş olduğu kararla, yargı kararıyla böyle bir
yolsuzluğa, hırsızlığa adı karışan kim
varsa hep beraber, delilli, ispatlı olarak karşısında duralım
ve gereğini yapalım. Ancak gerçek dışı, algı
oluşturmaya yönelik birtakım operasyonlarla Parlamentonun şu
tarafı şöyle, bu tarafı böyle. demekle Parlamentoya hakareti
temizleyemezsiniz. Millet iradesine bu şekilde yalan yanlış,
iftiralarla, algı oluşturmaya yönelik cümlelerle kendinizi
temizleyemezsiniz. Bunun herkes tarafından bilinmesi gerektiğini
söylüyorum.
Teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz neyimizi
temizleyeceğiz ya?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
30.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Herhangi bir deterjana
ihtiyacımız yok. Deterjana ihtiyacı olan, temizlenmesi gereken
taraf, Bakan olup da Reza Zarrabla ilgili Ben senin önüne yatarım.
diyen iktidar mensupları temizlesin kendini. Orada Ben bu saati
aldım ama karşılığında hiçbir şey vermedim.
diye kendini savunmaya kalkan iktidarın mensupları kendisini deterjanla
temizlesin. Cumhuriyet Halk Partisinin buna hiç ihtiyacı yok.
Ayakkabı kutularını, evlerinde milyon dolarları
saklayıp Aslında biz bunlarla okul kuracaktık,
yapacaktık. deyip ondan sonra milletin vergi parasıyla faizini
alıp üstüne oturtan iktidarın mensupları elini yüzünü
yıkasın o deterjanla. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
31.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu dil, aslında FETÖcülerin 17-25 Aralıktaki
dili, onun tekrarı mahiyetinde, FETÖcü dili ve bu konuyla ilgili
yargı kararları ortadadır. Ancak deterjandan bahsettiler.
Bakın, Sayın Kocaeli Milletvekilimiz de yanımda. Yuvacık
Barajıyla beraber yıkasanız, yıkasanız
temizleyemezsiniz Yuvacık Barajındaki yolsuzluğu ve
hırsızlığı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) He, şimdi bende
sıra.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu, CHPnin tarihe geçmiş en büyük
yolsuzluklarından. Ve İSKİgate skandalı
Sonuç itibarıyla, kendilerine bu sözleri iade
ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır, hayır, bunu
kabul etmem mümkün değil Başkan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben Engin Özkoç Beye cevaben söyledim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Beni göstererek söylüyor.
BAŞKAN Canım size Siz
yaptınız. demedi Sayın Akar, müsaade edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sadece Kocaeli Yuvacık Barajı. dedim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, hayır
AYDIN ÖZER (Antalya) İsmen söyledi, ismen
söyledi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, isim vererek
sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan dolayı Haydar Akara söz
vermenizi talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, bakın Haydar
Akar yaptı. demedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Haydar Bey. demedim Kocaeli Yuvacık Barajı
dedim.
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili de yanımda,
biliyor hikâyeyi. dedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, efendim.
BAŞKAN Bu, sataşma değil ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Haydar Akarın da
bu suça ortak olduğunu, onun partisinin yaptığını ima
etti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Hayır, hayır, alakası yok, öyle bir şey yok.
BAŞKAN Öyle bir şey söylemedi Haydar
Akar suça ortak. demedi efendim, yapmayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, söylediğim ortada, söylediğim
nettir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim
arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
hayır, kabul etmiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Partiye
sataştı, Haydar Akar konuşacak.
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim,
Grup Başkan Vekilleri müsaade edin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, niye
uzatıyorsunuz, bitmişti şimdiye.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir dakika, müsaade
edin
BAŞKAN Buyurun, siz devam edin Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tabii ki
tutanakları isteyin, tutanaklara bakın.
BAŞKAN Bakacağım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, bu kadar açık bir şeye tutanak mı istenir?
Cumhuriyet Halk Partisine sataştı.
METİN YAVUZ (Aydın) AND denetim
şirketinden bahsedin Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Özkoçu muhatap alarak konuşuyorum ve
Kocaeli Yuvacık Barajıyla ilgili CHPnin yapmış
olduğu yolsuzluğu ihbar ediyorum. Sayın Özkoç muhatabım.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, burada, şimdi
sataşma var, kim istiyorsa cevabı o verebilir. İsterse siz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ben söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Akar, buyurun kürsüye.
Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
AKP Grup Başkan Vekilinin bunu söylediğini söyleyince CHP Grup
Başkan Vekiline inanmıyorsunuz; o, suçunu ikrar edince
Sataşmadan söz veriyorum. diyorsunuz.
BAŞKAN Ben gene de tutanakları
isteyeceğim Sayın Özkoç, merak etmeyin. Tutanakları
getirteceğim, sizi de göstereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tutanakları
isteseniz de onun itirafı var.
BAŞKAN - Çok çok dikkatli dinliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Onun itirafı var.
BAŞKAN Ben tutanakları getirteyim, size
göstereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim sesimizi
kısarak bir yere varamazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki.
Teşekkür ediyorum.
METİN YAVUZ (Aydın) AND denetim
şirketi kimden talimat alıyor? Sayın Özkoç, belediyeleri ziyaret
edip kimlere talimat verdiğinizi açıklayın.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akar.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği ifadeleri
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yuvacık Barajı 524 milyon dolara mal
oldu, on beş senelik bir yap-işlet-devret projesidir. 2,2 milyar
dolar hazinenin ödediği para var, on beş sene sonra 140 milyon
metreküple. Yani inşaat maliyetinin 5,4 katı Yuvacık Barajı
için ödenmiştir on beş yılda, buraya kadar doğru, nokta.
Siz buna hırsızlık diyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisinin
hırsızlığı diyorsunuz. Şimdi, en büyük
hırsızlığı açıklıyorum: Osmangazi Köprüsü.
(CHP sıralarından alkışlar) 1 milyar 300 milyon dolara mal
oldu. 40 bin araç geçiş garantisiyle, yirmi iki yıl sonra 11,8 milyar
dolar ciro yapacak. Şimdi size soruyorum: Maliyetin 5,4 katı mı
daha büyük, maliyetin 9 katı mı daha büyük? Evet, bir hırsızlık
varsa Osmangazi Köprüsünde var. Bir hırsızlık varsa, Avrasya
Tünelinde var. Bir hırsızlık varsa Yavuz Sultanda var,
İstanbul Havaalanında var. (CHP sıralarından
alkışlar)
Varsa yürekli adam, tartışalım
burada.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Yapılanları
say, yapılanları.
HAYDAR AKAR (Devamla) Yuvacık Barajına
laf söyleyebilmeniz için bugün, Türkiyede bu
hırsızlıkların, yolsuzlukların olmaması
gerekiyordu. Bir kez daha söylüyorum...
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Senin ömrün yetmez
yapılanları anlatmaya.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Bir kez daha söylüyorum:
Yuvacık Barajı 140 milyon metreküple 5,4 katına mal oldu
maliyetin. Bir kez daha söylüyorum: 1 milyar 300 milyon dolarlık
maliyetle, sadece 40 bin araç geçerse, sadece 40 bin, devlet garantisiyle, 11,8
milyarlık bir ciroyla 9 katına mal oluyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
KEMAL ÇELİK (Antalya) Haydar, bizim
icraatları saydın sen!
RECEP ÖZEL (Isparta) Tebrik ederiz seni!
HAYDAR AKAR (Devamla) - Sayın Grup Başkan
Vekilim, hırsızlıksa bu hırsızlık, eğer
sizin tanımınızla yolsuzluksa bu yolsuzluktur diyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
5.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri; evet, Yuvacık
Barajı, gerçekten tarihin en büyük yolsuzluklarından bir tanesidir,
hazineye maliyeti 4,5 milyar dolardır arkadaşlar. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi canım sen de
ya!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Ooo!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
İstediğiniz leke temizleyiciyi kullanın,
çıkartamazsınız, İSKİgatei
çıkartamazsınız. Sizin tarihiniz, yolsuzluk tarihi. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)] 17-25
Aralıkın yıl dönümünde, FETÖ'cü ağzını tekrar
burada kullanıyorsunuz, bastırmaya çalışıyorsunuz.
[CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Türkiye'nin en büyük yatırımlarını, dünyadaki en büyük 10
yatırımdan 6 tanesini Türkiye'ye
kazandırdığımız gerçeğinin üstünü örtmeye
çalışıyorsunuz. [CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar
(!)]
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Maliye Bakanı orada!
Eski Maliye Bakanı orada!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Evet, bu şekilde bastıramazsınız. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)] Bu sizin
acziyetiniz. [CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar
(!)] Acziyet içerisindesiniz gerçekten. [CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar (!)] Büyük yolsuzluk ve büyük
hırsızlık sizin geçmişiniz, sizin tarihinizdir. [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)] Bu, bir
çarpıtmadır. [CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar
(!)]
BAŞKAN Sayın Özkoç, rica ediyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Evet, millet görüyor, biz sizi dinledik ama siz dinlemeye tahammül
edemiyorsunuz. [CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar
(!)] Hakikatleri bu şekilde bastıramazsınız,
yalanlarınızı, dolanlarınızı
unutturamazsınız. [CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar (!)]
BAŞKAN Sayın Özkoç
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Siz, FETÖ'cüler ağzıyla konuşan ve gerçekten Türkiye'nin
kalkınmasına ket vurmaya çalışan, Türkiye'nin gerçekten
karşısında duran bir zihniyete sahipsiniz. [CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar(!)] Yazıklar olsun size! [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)] Yazıklar
olsun size! [CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
Yazıklar olsun size! [CHP sıralarından Bravo sesleri, ayakta
alkışlar (!)]
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.56
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Gruplar adına, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Eyüp Özsoy.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Allaha hamdolsun ki hiçbir partinin geçmişinde
başaramadığı birçok icraatı yapmayı Rabbim
bizlere nasip etti ve bugün de milletimizin desteğiyle 18inci kez bütçe
yapabilmeyi Hükûmetimize nasip etti. Bu sebeple, üzerimizdeki yükün ve
sorumluluğun farkındayız ancak herkes de şunun
farkında olmalıdır ki Türkiye artık eski Türkiye değil
ve yeni Türkiye, gücüne güç katan, geleceğe güvenle bakmamızı
sağlayan, hayalleri gerçekleştiren büyük ve güçlü Türkiyedir.
Artık, IMF kapılarında para isteyen değil, IMFye borç
verebilecek ekonomiye sahip; yerli ve millî savunma sanayisini
geliştirmiş; kendi İHAsı, SİHAsı, gemisi olan;
hastaneler, havalimanları, köprüler, yollar yapan; terör örgütleri ve
teröristlerle sonuna kadar mücadele eden bir Türkiye var.
Gönül isterdi ki burada günlerdir yapılan bütçe
konuşmalarında bütçeyle ilgili konuları dinleyelim ancak
üzülerek söylemeliyim ki bütçeyle ilgisi olmayan bir sürü gerçek
dışı ithamları ve yalanları dinlemek zorunda
kaldık. Burada, bu bütçenin içerisinde işçinin
olmadığını, emekçinin olmadığını
söyleyen hatipler oldu ama ne tezattır ki bu hatiplerin partilerinin
belediye başkanları, seçimi kazanır kazanmaz binlerce
işçiyi kapının önüne koydular. Bu mu sizin işçiye, emekçiye
verdiğiniz değer?
Yine, burada, on yedi yılda 4,5 milyardan fazla
fidanı toprakla buluşturmuş AK PARTİ iktidarını
çevreci olmamakla suçlayanlar, İstanbulda göreve gelir gelmez, çevre için
yüksek öneme sahip biyolojik arıtma tesisinin ihalesini iptal ettiler. Bu
mu sizin çevreye verdiğiniz önem?
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce,
yaptığımız her işte samimi olmamız gerekir.
Tarihin her döneminde, yapılan hizmetleri görmek istemeyen veya engellemek
isteyenler olmuştur. Ancak bizler, milletimizden aldığımız
güçle bu hizmet yürüyüşümüze devam edeceğiz ve bu yolda bizi
engellemeye kimsenin gücü yetmeyecek.
Yavuz Sultan Selim Köprüsüne, Marmaraya,
Avrasyaya, İstanbul Havalimanına yani milletimizin yararına
olan ne varsa kimler karşı çıkmışsa, şu anda da
Kanal İstanbul Projesine aynı kişiler karşı
çıkmaktadır.
Bakınız, burada bir ifadeyi sizlerle
paylaşmak istiyorum: Boğazda artan deniz trafiğine bir çözüm
bulmamız lazım. İstanbulun Avrupa yakasında, Karadeniz ile
Marmara arasında bir kanal açmalıyız. Böyle bir kanalın
açılması durumunda, tanker ve şilep trafiği bu kanala
aktarılır ve Boğaz trafiği rahatlar. Tarih 18 Ocak 1994.
Kim söylüyor bu sözleri? CHPnin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit
söylüyor. Ben inanıyorum ki Ecevit bugün ayağa kalksa, dirilse ve
CHPnin bugünkü hâlini görse Hepinize yazıklar olsun. derdi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde, milletimizin gönlündeki yerimizi daha
da sağlam hâle getirmek için gece gündüz demeden çalışıyoruz.
Bizler her zaman milletimizin yanında olduk ve elhamdülillah milletimizi
de her zaman yanımızda bulduk. Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz
sahibi, güçlü bir ülke hâline gelmişse, millî menfaatlerini korumak için
hiç kimseden icazet alma ihtiyacı duymuyorsa bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde, yüce milletimizin ve tam manasıyla millî bir
şuurla oluşmuş Cumhur İttifakının eseridir ve bu
kazanımları da yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Sözlerime son verirken geçtiğimiz günlerde ABD
Senatosunun Ermeni yalanlarıyla ilgili kabul etmiş olduğu sözde
kararı, buradan, yüce Meclisimizin kürsüsünden bir kez daha
kınıyorum. Yabancı bir devlet, ülkemizin ve milletimizin
aleyhinde bir kararı oy birliğiyle alabilirken bizim kendi
Meclisimizde bu karara karşı alınan kararı oy
birliğiyle çıkaramamamıza sebep olanları, ömürlerinde bir
kez dahi milletimizin, devletimizin yanında yer alamayan zihniyeti de
şiddetle kınıyor ve tarih sizleri asla affetmeyecek diyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle 2020 yılı
bütçemizin ülkemize, milletimize ve bütün mazlum coğrafyalara
hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun
129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Bülent Ecevitin ilkelerine
layık siyaset yapmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Rahmetli Sayın
Bülent Ecevit, hayatı boyunca sosyal demokrat olarak
yaşamış, haktan, hukuktan ve dürüstlükten yana bir siyasi
liderdi. Bizim Genel Başkanlığımızı yapması
bizim için gurur vesilesidir. Adı asla hırsızlığa,
yolsuzluğa karışmamış bir siyasi liderdir. Kendi
siyasi liderlerinin hırsızlık ve yolsuzlukla olan
ilişkilerinden kurtulamamış anlayışların, Bülent
Eceviti örnek vererek bize atıfta bulunması aslında bizi
gururlandırır. Biz, Bülent Ecevitin ilkelerine layık bir
şekilde, onun söylediği sözlerin, dürüstlüğün ve namusun
arkasında durarak siyaset yapmaya devam edeceğiz; sizler de bizi
takip ederseniz eminim doğru yolu bulursunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
33.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun 129 sıra sayılı 2020 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
Türkiye'nin tarihsel sorunlarının tartışılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hatip konuşurken bizi kastetti ve
kınadı, ben de kendisini kınıyorum. Burası bir Meclis
ve her siyasi parti grubunun kendi siyaseti, yaklaşımı, tutumu
vardır. Yani kınamaya başlayacak olursak bu ülkeyi bu hâle
düşürdüğünüz için sizin kınanacak çok fazla şeyiniz var.
Amerika ile Rusya arasında pinpon topuna dönüştürdüğünüz bir
ülkeden bahsediyoruz. Yani siz, yaptıklarınızı
dış politikada çok anlamlı buluyor olabilirsiniz ama
dış politikada yaptıklarınızın ne kadar
yanlış olduğunu önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Stratejik derinlik diye Suriyede Emevi Camisinde namaz
kılacağız. diye söyleyen Başbakanınızın
peşinden gittiğiniz o dönemde duvara tosladınız, aynen
şimdi de toslayacaksınız. Onun için bizi kınamayın.
Tarih esas sizi affetmeyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Toparlıyorum
efendim, son cümlelerim.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu
yaptığınız yanlışlar ve verdiğiniz zararlar
yüzünden, bu toplum için yarattığınız ciddi sorunlar
açısından tarih sizi affetmeyecek ve göreceğiz bunların
hepsini. Nasıl son birkaç senede ortaya çıktıysa
yaptığınız yanlışlar, yine ortaya çıkacak.
Biz aldığımız tutumda çok
kararlıyız, doğru bir tutum aldık ve Türkiye'nin
sorunlarını, tarihsel sorunlarını bu Parlamentoda
tartışalım dedik; tekrar söylüyoruz bunu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
34.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, tarihin
kimi affedip affetmeyeceğine hem tarih hem de aziz milletin karar
vereceğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilimiz kendi kanaatlerini özgür
bir şekilde, özgün bir şekilde ortaya koymuştur.
Sonuç itibarıyla, tarihin kimi affedip
affetmeyeceğine hem tarih hem de aziz ve asil milletimiz karar verecektir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Balıkesir Milletvekili Sayın Belgin Uygurun.
Buyurun Belgin Hanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
2020 yılı bütçesi her alanda
yerliliği ve millîliği ön planda tutan; enerji, savunma sanayisi,
tarım, ulaştırma ve teknoloji başta olmak üzere, yerli ve
millî kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmaya yönelik
bir bütçedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın vizyonu ve öncülüğünde tüm
bakanlıklarımızın yerli ve millî anlayışla
geliştirdiği, toplumumuzun tüm kesimini kucaklayan, ekonomik
kalkınma ve refah artışına odaklanan bir bütçedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya çatışmaların
yoğun olduğu bölgelerden biridir. Bu da her an teyakkuz hâlinde
olmamızı, gücümüzü artıracak çalışmalarda yeni
yöntemler geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır. Bu açıdan
yerli kaynaklarımızı kullanarak savunma sanayisinde
dışa bağımlılığımızı
tamamıyla ortadan kaldırmayı hedeflemekteyiz. Son yıllarda
Batılı ülkeler savunma alanında Türkiyeye ambargo
uygulamaktadır. Özellikle Suriyedeki Barış Pınarı
Harekâtı ve Doğu Akdenizdeki gelişmelerin ardından bu uygulamaların
daha da sertleştiğini görmekteyiz. Biz de silahlı ve
silahsız insansız hava araçlarımızı ve
helikopterlerimizi kendimiz ürettik. Görüldüğü üzere önümüze çıkan
engeller bizi durdurmamakta, tam tersine azmimizi artırmaktadır.
Yerli ve millî kaynaklarımızla 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize
ulaşmak için tüm gayretimizle çalışmaktayız. 2002
yılında yüzde 80 oranında olan savunma sanayisindeki
dışa bağımlılık oranı bugün yüzde 30a
inmiştir. 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken
bugün bu sayı 700e yaklaşmıştır. 2002
yılında 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken bugün
yaklaşık 11 katlık bir artışla 60 milyar dolarlık
proje hacmine ulaşılmıştır. 2002 yılında
yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık
ihracatı bu yılın ilk on bir ayında 2,5 milyar dolar
olmuştur. Bugün dünyanın en büyük 100 savunma şirketi
arasında bizim de 5 firmamız bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükûmetlerimiz döneminde yerli üretime verilen önem ve
desteğin sonuçlarını bor sektöründe de görmekteyiz. Dünya
rezervinin yüzde 73üne sahip olduğumuz borun üretilmesi, işletilmesi
ve ihraç edilmesi hususundaki çalışma ve yatırımlarda yerli
kaynaklarımızın kullanımını hızlandırdık.
2018 yılında bor satışları yüzde 11 artmış,
dünya bor sektöründeki liderliğimiz 2018 yılında yüzde 59 pazar
payıyla daha da güçlenmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kendi seçim bölgem olan Balıkesirde kurulu 2 bor
tesisinden 1i olan ve aynı zamanda Türkiye rezervinde önemli bir yere
sahip olan Bigadiç Bor Fabrikasında 2018 yılı itibarıyla
kârımızın satışlara oranı yüzde 70e
yükseltilmiş, dönem kârımız 830 milyon lira olmuştur.
Bandırma Bor Fabrikamızda ise 455 ton olan üretimin neredeyse
tamamına yakını ihraç edilmiştir. 2018 yılı için
164 milyon lira dönem kârı planlanmışken 596 milyon lirayla
programın yüzde 264 üstünde kâr elde edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, savunma, nükleer, metalürji ve makine sanayisinde ve pek
çok alanda kullanılmak üzere, bor karbür elde etmek amacıyla
Türkiyenin ilk Bor Karbür Tesisinin temelini de 25 Ekim 2019 tarihinde
Bandırmada attık. Böylelikle, doğal
kaynaklarımızı yalnızca ham madde olarak değil, uç
ürün ve ileri teknoloji ürünleri olarak da ihraç edeceğiz. Yine, bor
madeni kuruluşumuz Eti Madende de yerlileştirme politikasıyla,
tesislerin ana ekipmanlarının tamamına yakını
ülkemizde tasarlanmış, üretilmiş ve bu dönemde
yaklaşık 50 milyon lira tasarruf sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz son on yedi yılda yalnızca ekonomik
değil, siyasi anlamda da söz sahibi olmuş ve önemli bölgesel güç
merkezlerinden biri olmuştur. Türkiyenin yükselen ekonomik ve siyasi güç
olmasına liderlik eden Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan
bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle 2020 yılı
bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
talebi Çanakkale Milletvekili Sayın Özgür Ceylanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bütçe Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerine
şahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
12nci maddeye göre, Hazine tarafından
sağlanacak garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile
Hazinenin borç üstlenim taahhüdü 4,5 milyar dolar olarak düzenlenmektedir. Bu
maddeyle, yap-işlet-devret projelerinde ihaleyi alıp bitiremeyen
firmaların dış borç yüklerini devletin üstlenmesinin önü
açılmaktadır. On sekiz yıllık iktidar pratiği
göstermiştir ki saray rejimi, kamu-özel iş birliği projelerinde
yani yap-işlet-devret projelerinde mahirdir. Bu projelerde öylesine
mahirdir ki yüklenici firmaların hiçbir risk üstlenmesi söz konusu
değildir. Millete söven müteahhitler bu ihaleleri alır, işi
bitirse de bitirmese de bu firmalara bir şey olmaz. Nasıl olsa benim
vatandaşımın ağzı var, dili yok; öyle de aç, böyle de
aç; yandaş borcunu vergiler marifetiyle sırtlarına yükleriz.
deniliyor. Nasıl olsa geçmediği köprüye, kullanmadığı
otoyola, gidemediği şehir hastanesine para ödüyor, sesi
çıkmıyor. denilerek bu anlayışın sürdürülmesi
doğru bir şey değildir.
Her fırsatta yerli ve millî olduğunu
söyleyenlerin, daha düne kadar vatandaşımıza elindeki dövizi
Türk lirasına çevirin. diye kampanyalar organize edenlerin bütçe
kanununda borç ödeme taahhüdünü dolar cinsinden ifade etmesi ise
başlı başına bir çelişkidir. Saray rejiminin
yaptığı sözleşmelerin neredeyse tamamı döviz cinsinden
yapıldığından garantiler de döviz üzerinden veriliyor.
Kurda gerçekleşecek 1 kuruşluk artış dahi hazinenin borç
yükünü artıracaktır.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden ne kadar
tozpembe tablo çizerseniz çizin, gerçek sizin resmettiğiniz gibi
değil. Bu ülkede 2 milyon 136 bin kişi asgari ücretin altında
ücret alarak evini geçindirmeye çalışıyor, 847 bin dul ve
yetimin emekli aylığı bin liranın altında, 6 milyon
850 bin kişi 2 bin liranın altında emekli aylığı
alıyor. Gerçek, yalanın ve yalan üzerine bina edilen saltanatın
panzehridir. Cumhuriyet Halk Partisi yaygın ve demokratik
kooperatifçiliği yerel yönetimler üstünden hayata geçirmeye
başladıkça AKPnin kredi kartına dayalı tüketim
ekonomisinin bir yanılsama olduğunu emekçiler de kavrayacak.
Değerli milletvekilleri, vatandaş
gırtlağına kadar borçlu. Bireysel tüketici kredisi, kredi
kartı borçları 1 Ocak-22 Kasım 2019 tarihleri arasında 51
milyar artarak 569 milyara çıktı. Üzerinde görüştüğümüz
bütçeyle ilgili tek gerçek ise bu bütçede halkın olmadığı,
yatırımın olmadığı gerçeğidir. Bu bütçede
faiz ödemesi vardır, kamu-özel iş birliği projelerine garantili
ödeme ve taahhüt vardır. Bu bütçede hakkı olan tarımsal
destekleri alamadığı için artık üretemeyen çiftçiler yok.
Bu bütçede kirasını, stopajını, vergi primini ödeyemeyen
esnaf yok; yurt ve burs talebi olan öğrencilerimiz yok; atama bekleyen
üniversite mezunu yüz binlerce işsiz gencimiz yok.
Buradan milletime çağrım, biraz daha
sabırlı olmaları ve gelecek güzel günlere olan
inançlarını kaybetmemeleridir. Saray rejimi için yolun sonu
görülmüştür. Biz, emekten, özgürlüklerden, hak ve hukuktan yana, üretici
ve tüketici kooperatifleriyle halktan yana olmaya devam edeceğiz. Çözüm,
sizlerin elindedir; çözüm, kara kışta ısınmak için evinin
salonunda battaniyeye sarılarak oturmak zorunda kalan ve saray rejiminin
zam bombardımanı altında hayatta kalmaya çalışan
vatandaşlarımızın elindedir. Halkın kendi kendini
yönetebileceği gerçek demokrasiyi birlikte inşa edeceğiz. Yerel
yönetimlerin yetkilerini artırarak halkın kamu görevlilerini
denetleyebilme ve yönetime farklı düzeylerde katılabilmelerini
sağlayacağız. Medyanın saray rejiminin güdümüne
girdiği bu karanlık günler bitecek. Ülkemiz için, ekonomimiz için,
demokrasimiz için, halkımız için, gençlerimiz ve çocuklarımız
için kurtuluşun yolunu ilk seçimlerde halkımızla el ele vererek
hep birlikte başaracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle, zenginin daha zengin,
yoksulun daha yoksul olmasından başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek
bu bütçeye ret oyu vereceğimi bildirir, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Taşkın, buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sorum Çevre ve Şehircilik Bakanımıza
olacak: Sayın Bakanım, günümüzde şehirler, nüfus
artışı, çevre, sağlık, ulaşım gibi temel
alanlarda zorluklarla karşı karşıya kalmakta ve kaynak
kapasitesinde sınırlara ulaşılmaktadır.
Şehirlerin küresel olarak birbirine bağlı bir ekonomide rekabet
edebilme ve kent sakinlerinin refahını sürdürülebilir bir
şekilde sağlayabilme ihtiyacı ülkeleri ve şehirleri yeni
teknoloji ve yenilikçi yaklaşımları değerlendirmeye
yönlendirmektedir. Bu kapsamda coğrafi bilgi sistemleri alanında
yapılan çalışmalar nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Çevre ve Şehircilik
Bakanına: Sayın Bakan, vatanımızın dört bir
yanında gösterdiğiniz hassasiyeti biliyoruz. Bingöl Kültür
Mahallesinde Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında eski diye tadilata
ihtiyaç duyulduğu için Kültür Mahallesinde evlerin yıkımı
yapılmış mıdır? Kaç evin yıkımı
yapılmıştır? Evleri yıkılan Bingöllülerin
mağduriyeti giderilmiş midir? 2018 yılında Bingöl
Belediyesi tarafından kentsel dönüşüm adı altında
başlatılan ve 5 etap şeklinde ihalesi gerçekleşen projenin
son durumu nedir? Proje ne zaman tamamlanacaktır? Hak sahiplerine
ilişkin son durum nedir? Bingöle geldiğiniz vakitte bu konuyla
ilgili birtakım değerlendirmeler yaptınız; bilgi
verebilirseniz sevinirim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim.
İller Bankası kalkınma ve
yatırım bankacılığını hangi ilkeler
çerçevesinde gerçekleştirmektedir? Kredi verilmesindeki kriterler
nelerdir? Kredibilitesi olmadığı hâlde kredi verilen belediyeler
hangileridir? Banka bu nedenle mi kredi veremez duruma gelmiştir? Döviz
kredisi verilen belediyeler hangileridir? Döviz kredisi verilmek istendiği
hâlde verilemeyen belediye var mıdır? Hangi belediyeler
ayrıcalıklı olarak destek görmektedir?
Ayrıca, son yıllarda yapılan atamalar
dikkat çekicidir. Kamu deneyimi olmayanların atanmaları iş
barışını bozmaktadır. Bakan çocuğu, yönetim
kurulu yakını, milletvekili çocuğu, meslekle ilgisi olmayan,
çalışmamış olsalar da deneyimi olmayanlar kabul edilerek
buraya alınıyor mu? Sonuçta, Banka hem ortağı olan
belediyelere hem de çalışanlara adaletsiz davranmakta
mıdır? Size sormak istiyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Tuncer
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Bakan, 2019
ilkbaharında Amasya merkez ve ilçelerinde sık sık dolu ve sel
afetleri yaşanmıştır. Ürünlerin büyüme döneminde meydana
gelen bu afetler nedeniyle, mahsul yüzde 90-yüzde 100 oranında zarar
görmüştür ve çiftçiler, 2019 yılında ya ürün alamamış
ya da çok düşük rekolteli ürün alabilmişlerdir. Bunun doğal
sonucu olarak da bu sene Amasya çiftçisi gelir elde edememiş; Tarım
Kredi Kooperatiflerine, bankalara ve esnafa olan borcunu da ödeyememiştir.
Bu kere, borcunu ödeyemeyen çiftçiler teker teker Tarım Kredi
Kooperatifleri, bankalar ve esnaflar tarafından icraya verilmeye
başlanmıştır. Çiftçi tahmin edemeyeceğiniz kadar zor
durumdadır. Çiftçi intiharlarının başlamaması için
acil önlem almanız zaruridir. Bu kapsamda, çiftçileri bu darboğazdan
kurtarmak için borçlarının silinmesi veya faizlerinin silinerek
anaparanın 5 eşit takside bölünmesi gibi ya da başka bir
tasarrufunuz olacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan,
Kocaelinin Derince ilçesinde otuz yedi yıldır bir depoda tutulan BHC
ve DDTden oluşan kimyasal maddeler yıllardır bertaraf edilmeyi
beklemektedir. Son olarak Bakanlığınızca 2018
yılında taşınarak bertaraf edileceği belirtilen bu
kimyasal atıklar, maalesef, hâlen eski bir depoda tutulmakta ve
vatandaşlarımızı da tehdit etmektedir. Bugün
itibarıyla taşınmayı bekleyen kaç ton kimyasal atık
bulunmaktadır? Neden bugüne kadar taşınma işlemi
gerçekleşmemiştir? Bunların taşınarak tamamen bertaraf
edilmesine ilişkin bir tarih var mıdır? Bu zehirden Derince
halkı ne zaman kurtulacaktır?
BAŞKAN Sayın Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ülke kamuoyunu günlerdir meşgul eden Melen
Barajı Düzcede yer almaktadır ve adının Düzce Melen
Barajı olması gerekmektedir. Bildiğiniz gibi, Düzce,
İSKİnin su havzası içinde yer almaktadır. Düzceye gelen
yatırımcının en ufak bir yatırımı için
İSKİden onay alması gerekmekte, bu da İSKİnin keyfî
uygulamalarına sebep olmaktadır. Düzce olarak İSKİnin
Düzce suyundan pay almak istiyoruz. Pay almak bir tarafa, Düzce ve ilçelerinin
altyapısına İSKİnin hiçbir faydası yoktur. Düzce
olarak suyumuzu kullanan İSKİnin gelirinden pay istiyoruz.
Ayrıca Düzce ve ilçelerinin altyapısının İSKİ
tarafından yapılmasını bekliyoruz ve barajın adının
da Düzce Melen Barajı olarak değiştirilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Bakan
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kentsel
dönüşümle ilgili 81 ilimizde 4 ana başlık altında ve
hızlı, yerinde, gönüllü olmak üzere dönüşüm projelerini
başlattık ve bu çerçevede bütün gittiğimiz illerde de acil,
öncelikli dediğimiz alanların dönüşümünü yapmaya
çalışıyoruz.
Bingölde de şehrin içinde Valiliğimizin
bulunduğu alanda kent meydanı düzenlemesi yapacağız;
Valiliğimiz başka alana taşınacak, Valiliğin
bulunduğu o bölgeyi meydan, meydanın altını otopark ve yine
hemen Valiliğin yanında bulunan bir yeşil alanı da
birleştirmek suretiyle bir düzenleme yapmak istiyoruz.
Kültür Mahallesiyle ilgili dönüşümü evet, daha
önce Belediyemiz başlatmış; buna ilişkin gerçekten hem
vekillerimiz hem Belediyemiz yoğun uğraşlar veriyorlar. Biz de
Bakanlığımız, Toplu Konut İdaresi
Başkanlığımız eliyle buradaki
vatandaşımızın mağduriyetinin bir an önce bitirilmesi
amacıyla ama yaptığımız iş de bittiği zaman
Bingöle yakışacak şekilde burada gerçekten doğru düzgün
bir iş yapılsın istiyoruz. 856 hak sahibi var, 86 bin metrekare
alan yıkılmış durumda. Bizim vatandaşımıza
en son söylediğimiz: 120 metrekarelik konutları kabul etmeleri
hâlinde Bakanlığımız eliyle yapabileceğimizi ifade
ettik ve onlardan bu anlamda dönüş bekliyoruz. Bingöl Vekilimiz Feyzi
Berdibek Bey de bu konuyu takip ediyorlar yine Cevdet Yılmaz
Bakanımızla birlikte. İnşallah, hak sahipleriyle bu
anlaşmanın bitmesini müteakip Bingöldeki dönüşümü yapmak
istiyoruz.
Ağrı iline hiçbir şey
yapılmadı. dendi Dirayet Dilan Vekilimiz tarafından. Murat
Nehrinin geçtiği 100. Yıl, Fevzi Çakmak, Küpkıran, Bulut,
Murat, Kurtuluş, Alpaslan ve Fırat Mahallelerini kapsayan 358 bin
metrekarelik alanda, içerisinde yürüyüş ve bisiklet yollarının
olduğu, dinlenme alanlarının olduğu Millet Vadisi
Projesini Ağrıya kazandırıyoruz. TOKİ
Başkanlığımız eliyle gerçekleştireceğimiz
projenin temelini Mart 2020de atacağız ve en kısa sürede bu
projeyi tamamlayacağız.
Yine, içinde millet bahçesi olan Taşlıçay
Deresi Islah Projesi ile yapacağımız millet vadisini
birleştirerek de yeşil bir koridor oluşturacağız. Yani
yeni yapmış olduğumuz meydan ile buradaki Murat Nehrinin
geçtiği bu mahalleleri kapsayan alanı birleştirip bir ekolojik
koridor oluşturmak istiyoruz. Taşlıçay Millet Bahçesi içerisinde
çocukevi projemiz var. Bu projenin tamamlanması için Belediyemize
İlbank Genel Müdürlüğümüz tarafından 2 milyon lira hibe verildi.
Yeni belediye hizmet binası var. Yeni belediye hizmet binasının
tamamlanması için Belediyemize 25 milyon lira kredi veriyoruz ve 2020
yılı içerisinde tamamlanmasını öngörüyoruz. Yine
Belediyemizin yanında, altında 250 otoparklık bir Meydan Projesi
var. Bu Meydan Projesinin yapımı için de yeni orduevinin
yapımı talimatını Toplu Konut İdaresi
Başkanlığımıza verdik ve hızlı bir
şekilde bu süreci başlatacaklar.
Yine Ağrıda, yeni Belediye
binasının yanında 20 bin metrekarelik bir meydan olacak.
Yine İLBANK tarafından, Eleşkirte
700 ve 1 milyon lira kredi; Tahire 250 bin lira hibe; Taşlıçaya 3
milyon lira hibe, 800 bin lira kredi; Yayladüzüne 500 bin lira kredi
verilmiştir.
Şehir merkezindeki hayvan
ahırlarının yukarıya taşınması amacıyla
bir Kentsel Dönüşüm Projesi başlatılmıştır. Bu
çerçevede 50, 75 ve 100 başlıklı 500 ahır projelendirdik;
bunların inşaatına Nisan 2020de başlamayı
düşünüyoruz. Başlayıp şehrin içindeki o 1.300
ahırı şehrin içinden taşıyarak Ağrıyı
başka bir sürece taşıyacak bu projeyi yapacağız.
Suçatağı Mahallesinde Kentsel
Dönüşüm Projesi için 400 ihaleyi, Nisan 2020de yapıyoruz.
Halil Öztürk Vekilimizin sorduğu
Kırıkkale içerisindeki atık su sorunu. Kırıkkale
ilçelerinden Bahşili, Çerikli ve Delice belediyeleriyle ilgili atık
su arıtma tesisi talepleri İLBANKa iletilmiştir ve süreçleri
devam etmektedir. Bazı belediyelerimizin atık su arıtma
tesislerine ilişkin talepleri ise yerine getirilmiş, talebi olmayan
belediyelerin de taleplerinin gelmesi hâlinde başvurular
değerlendirmeye alınacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM - Mersin ilindeki Akdeniz ilçesi Ataş alanındaki kentsel
dönüşümde proje kapsamında 416 konut, 44 dükkân, 300 kişilik
cami inşası projelendirilmektedir.
Yine, Akdeniz ilçesinin Bahçe ve Barış
Mahallelerindeki kentsel dönüşüm için de 413 konut, 20 dükkân,
kapalı otoparktan oluşan ve maliyetinin de 146 milyon lira
olacağı bir proje üretilmiş; en kısa zamanda ihaleleri
yapılacaktır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi okutuyorum:
Gelir ve giderlere ilişkin diğer hükümler
MADDE 13- (1) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (f)
bendi ile 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca il özel
idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak
gerektiren altyapı yatırımlarında
Cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak
borçlanmalar, 5302 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi ile 5393 sayılı Kanunun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında
hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilir. Ancak,
il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı
kuruluşları ile sermayesinin yüzde 50sinden fazlasına sahip
oldukları şirketler tarafından Avrupa Birliği ile
katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde desteklenen
projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalar, çok taraflı
yatırım ve kalkınma bankaları ile yabancı devlet
kuruluşlarından doğrudan veya İller Bankası Anonim
Şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile
SUKAP kapsamında yürütülecek işler için İller Bankası
Anonim Şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu borç stoku
limitine uyma şartı aranmaz.
(2) Türkiye İhracat
Kredi Bankası Anonim Şirketinin politik risk kapsamında
yapacağı tahsilatın ve Bankanın faaliyet kârlarından
Hazineye tekabül eden temettü tutarlarının ve olağanüstü yedek
akçelerinin tamamı veya bir kısmını, Bankanın politik
risk alacağına mahsup etmeye ve mahsup işlemlerini mahiyetlerine
göre ilgili Devlet hesaplarına kaydetmeye Hazine ve Maliye Bakanı, bu
işlemlere karşılık gelen tutarları bir yandan bütçeye
gelir, diğer yandan da ilgili tertiplere ödenek kaydetmeye
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(3) 2006 yılından
önce katma bütçeli olan idarelerden 5018 sayılı Kanunla genel bütçe
kapsamına alınanların ilgili mevzuatında belirtilen kurum
gelirleri, genel bütçe geliri olarak tahsil edilir.
BAŞKAN Gruplar adına ilk söz talebi
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın İsmail Ok,
Balıkesir Milletvekili.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına bütçe kanunu
teklifinin 13üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Mensubu olmakla şeref duyduğum büyük Türk milletinin her bir ferdini
ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, dertler elvan elvan, dolayısıyla
değinilecek çok konu var ama bu kısa zaman içerisinde, kısa
başlıklar hâlinde değinmek istiyorum.
Dün Bandırmadan bir hemşehrimiz
aradı. Malumunuz, Diyanet İşleri Başkanlığı
yeni bir genelge yayınladı, engelli
vatandaşlarımızın camilerde artık namaz
kılışlarına müdahale edilir noktasına geldi. Bu
yaşta ve engelli olan vatandaşlarımızın camilerde
ibadetine müdahale edilerek onların ağlatacak hale getirilmesini
gerçekten anlamıyorum. Özellikle Diyanet İşleri
Başkanlığının bu almış olduğu
kararını bir kez daha gözden geçirmesini özellikle milletimiz
adına talep ediyorum.
Yine, zaman zaman arkadaşlarımız dile
getiriyorlar. Doğu Türkistanda yapılan zulüm gerçekten artık
dünyaya değil, arşa ulaşmış durumda. Yapılan
zulüm, işkence ve insanlık dışı muameleyi kelimelerle
ifade etmek mümkün değil. Ölümden daha ağır uygulamalarla
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz karşı karşıya
kalmaktadırlar. Çocukları zorla ellerinden alınmakta, erkekleri
sürgüne gönderilmekte, evlerine Çinli erkekler yerleştirilmektedir; bu,
utanç verici bir uygulamadır. Asla Filistin ile bir başka yerde
yapılan zulmü kıyaslama gibi bir hataya düşmem söz konusu
değil ama ağzını açtığında Filistini her
defasında söyleyen Sayın Cumhurbaşkanını ve siyasi
iradeyi temsil edenleri Doğu Türkistana sahip çıkmaya davet
ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, bugün aldığım bir habere göre,
gazilerimizi üzen bir uygulamayla karşı karşıyayız.
Sayın milletvekilleri, bugün bu ülkede beş
vakit Ezanımuhammediye okunuyorsa, ay yıldızlı
bayrağımız dalgalanıyorsa, öyle veya böyle, eksiklerine rağmen
hür bir şekilde bu vatan topraklarında yaşıyorsak bunu
şehit ve gazilerimize borçluyuz. Ama maalesef üzülerek ifade etmek
istiyorum ki Türkiyenin çeşitli yerlerinden 227 gazimizin
aylıkları kesilmiş. Şimdi ne yapacak bunlar? Mesleğine
dönemez bu kışta kıyamette ve arkasının da
geleceği söyleniyor. Özellikle bunu, yine gazilerimiz adına ve gazi
aileleri adına, ülkeyi yöneten siyasi iradeden bir kez daha gözden
geçirmesini talep ediyorum; aksi takdirde tepkimiz çok daha farklı
olacaktır.
Yine, gerçekten defalarca burada gündeme getirmeme
rağmen bir arpa boyu yol alamadık. Türkiyenin birçok yerinde ve
özellikle Balıkesirimizde akarsularımızı, nehirlerimizi,
göllerimizi, göletlerimizi çok ciddi bir şekilde kirletiyoruz. Yürekler
dayanmayacak şekilde, balıklar bir nefes alabilme adına
kafalarını dışarıya çıkarıyor.
Bugün Sayın Bakanımıza ifade ettim ve
özellikle ilgisi için de teşekkür ediyorum, bürokratlarıyla
konuştuk. Yasalar o kadar aciz ki göz göre göre
toprağımızı, suyumuzu, havamızı kirletenlere çok
komik cezalar kesiliyor, sanki Kirletmeye devam edin. der gibi.
Toprakların, suyun, havamızın
kirletilmesi yüz yıllara mal olan ve gelecek nesillerimizin
hayatını tehdit eden bir çevre felaketidir. Muhalefet
değişik defalarda bu konuyu gündeme getirdi, şahsım da
birçok defa getirdim. Biz bunları dile getirdiğimizde hemen itiraz
ediliyor. Buradan, Sayın Grup Başkan Vekiline, AK PARTİ Grup
Başkan Vekiline ve özellikle AK PARTİlilere diyorum ki: Siz gündeme getirin,
siz yasal düzenlemelerin altyapısını hazırlayın, biz
destek verelim. Bu toprakları, bu havayı, bu suyu kirletmeye
hakkımız yok. Ne olur, yarın hepimizin çocukları gerçekten
bu konuda kayıtsız kalanlara beddua edecekler. Daha fazla zaman geçirmeyelim.
Nasıl termik santraller konusunda geri adım atıldıysa bu
konuyla ilgili de derhâl yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi, dertler elvan
elvan, hangisine sıra gelecek, belli değil. Ama özellikle seçim
bölgem başta olmak üzere, Türkiyede tarım ve hayvancılık
can çekişiyor. Geri dönüşü olmayan bir yola doğru gidiyoruz.
Geçen hafta bu kürsüde ifade etmiştim ve ifademin hemen arkasından,
Türkiye, gerçekten vicdan sahibi herkesi rahatsız eden bir uygulamayla
karşı karşıya kaldı, tabiri caizse şapkadan
tavşan çıkarıldı; Türk köylüsü ve çiftçisini desteklemek
üzere var olan Ziraat Bankası -yandaş dendiği zaman
alınıyor arkadaşlarımız- sözde bir iş
adamını kurtarmak üzere milyonlar akıtıyor. Ya, bunu
gerçekten, Allah için soruyorum, hepinize soruyorum: Vicdanınız buna
razı geliyor mu? Niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? Böyle bir
şey olabilir mi? Balıkesirde -geçen hafta söyledim- Türkiye'nin ve
Balıkesirin en önemli süt ürünleri fabrikalarından biri kapanmak
üzere. Yüzlerce emekçi bu kış gününde ne yapacağını
bilmiyor, binlerce ton süt veren binlerce çiftçimiz alacaklarını
tahsil edemiyor, 2-3 tanesi daha kapısına kilit vurmak üzere çünkü
Balıkesirde ekonomi tarım ve hayvancılığa
bağlı. Tarım ve hayvancılığa bağlı
sanayi de tarım ve hayvancılığın çökmesi
dolayısıyla çökmek üzere. İşte, Ziraat Bankası bunun
için var ama Devlet şeker üretmez, devlet çimento üretmez. diyenler
bugün simit satmaya talip oluyorlar.
CEMİL YAMAN (Kocaeli) Gerçek
dışı o.
İSMAİL OK (Devamla) Gerçek
dışı değil, hiç inkâr etmeyin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerçek dışı, gerçek dışı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Belgesi burada.
İSMAİL OK (Devamla) Lütfen, inkâr
etmeyin, ne olur.
Bakın, sizleri incitmek için söylemiyorum. Öbür
dünyanızı da tehlikeye atıyorsunuz. İlla partili Sayın
Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra konuşmak durumunda
kalmayın. Bu millet hepimizi, sizi de bizi de burada tüyü bitmedik yetimin
hakkını korumak üzere gönderdi. Dolayısıyla öncelikle
sizlerin buna karşı çıkmasını, Balıkesir ve Türk
tarım ve hayvancılığı adına sizlerden talep ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bizden önceki, iktidar
partisinin konuşmacıları Türkiyede tarım ve
hayvancılığın uçtuğunu söylüyorlar. Rakamlar yalan
söylemez. Bakın, sadece 2010 yılından sonra 1 milyon 485 bin 298
adet büyükbaş hayvan ithal edilmiş -yanlış
duymadınız- 406.821 adet küçükbaş hayvan ithal edilmiş,
bunlar da yetmezmişçesine tonlarca karkas et ve et ürünleri ithal
edilmiş. Türk köylüsü ve çiftçisi için harcanacak bu paralar, maalesef,
bunları ithal ettiğimiz ülkelerin çiftçilerini kalkındırmak
üzere harcanıyor. Sadece hayvancılıkta mı? Tarım
ürünlerinde de yine aynı.
Buradan, özellikle Gazi Meclisimizin
milletvekillerine ve yine özellikle iktidar partisinin milletvekillerine
sesleniyorum: Bu kötü gidişi durduralım, yarın çok geç olacak.
Çiftçilik yapacak, tarlada çalışacak genç zaten kalmadı;
artık yaşlılarımız da küsmeye başladı. Dün
televizyonda izledim -bunu yandaş kanallarda göremezsiniz- 70
yaşına merdiven dayamış çiftçimiz ağlıyordu,
ağlıyordu. Lütfen, aklımızı başımıza
toplayalım.
Ben bu duygularla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum ve bütçenin her kuruşunun kuyumcu terazisi
hassasiyetiyle harcanması üzere yetkilileri göreve davet ediyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Kaşlı.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi olan Gelir ve
giderlere ilişkin diğer hükümler üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sözlerimin
başında, heyetinizi, Genel Kurulu, ekranları başında
bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı ve Aksaraylı
hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin beşerî ve iktisadi
varlıklarını değerlendirerek mali istikrarın
korunması, yurt içi tasarrufların artırılması, rekabet
gücü yüksek bir üretim yapısına ulaşılması,
altyapının geliştirilmesi, çevrenin korunması, doğal
kaynakların rasyonel kullanımı ve yönetimi, nitelikli
kentleşme, afet risklerinin azaltılması, bölgesel
gelişmişlik farklarının azaltılması ve
kırsal kalkınmanın sağlanması gibi toplumun
refahı üzerine doğrudan etkisi olan alanlarda, sürdürülebilir,
bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi
gerekmektedir. Ülkemizi de sarmalayan zorlu küresel ve bölgesel ekonomik ve
siyasi koşullara, etrafımızda cereyan eden terör olaylarına
ve 15 Temmuz hain darbe girişimine rağmen, gerçekleştirilen
yapısal reformlar ve özellikle, uygulanan politikalar sayesinde ülkemizde ekonomik
istikrar ve güven ortamı korunmuş, büyüme ve kalkınma süreci
kararlı bir biçimde sürdürülmüştür.
21inci yüzyılda günümüz koşullarında
modern ulus devletlerinin en önemli görevlerinden biri de kamu hizmetlerini
kamu yararı düşüncesi içerisinde, vatandaşların beklentisi
doğrultusunda sunabilmektir. Ayrıca ülkeler, makroekonomik anlamda
istikrarı sağlamak, ülke genelinde ise kalkınmayı
sürdürebilmek için yerel yönetimler vasıtasıyla yüksek ve nitelikli
olarak büyüme sağlamak durumundadır. Yerel yönetimler, yerel özellik
taşıyan çok sayıda kamu hizmetini etkin ve halkın
tercihlerine uygun olarak yerine getirmelerinin yanı sıra demokrasiyi
kurumsallaştırmanın da bir aracıdırlar. Her biri
demokrasi okulu olarak görülen yerel yönetimler, yeterli gelir kaynaklarına
sahip olabildikleri takdirde kendilerinden beklenen fonksiyonları
arzulanan düzeyde yerine getirebileceklerdir. Günümüzde teknolojide
yaşanan gelişmeler, demokrasiye olan inancın kuvvetlenmesi,
sosyoekonomik yapıdaki değişmeler, yerelde nitelikli ihtiyaç ve
taleplerin de artmasına neden olmuş, yerel kalkınmayı
zorunlu hâle getirmiştir. Yerel kalkınma, kırsal bölgede
yaşayan insanımızın sosyal, ekonomik ve kültürel
açıdan olumlu yönde değişmesine sebep olan, refah düzeylerinin
geliştirilmesini amaç edinen bir kalkınma modelidir.
Yerel kalkınma, genel olarak, toplumdaki
herkesin yaşam kalitesini artıran ve ekonomik yararları
yükselten, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için yerel
otoritelerin, özel sektörün, kâr amacı gütmeyen kurumların ve yerel
halkın birlikte çalışması şeklinde ifade edilebilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bağlamda, özellikle belediyelerden bahsetmenin gerekli
olduğu kanaatindeyim. Belediyeler, vatandaşların tercihleriyle
tutarlı farklılaştırılmış hizmet arzı
sayesinde kaynakların daha etkin ve verimli kullanımını
sağlayarak ekonomik büyüme ve kalkınma üzerine pozitif birtakım
etkiler meydana getirmektedir.
Belediyelerin en önemli gelir kalemini, merkezî
yönetim genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi
oluşturmaktadır. Belediyelerin genel bütçeden alınan pay
dışında kanunda sayılan görev ve hizmetleri yürütmesi
konusunda sahip olduğu mali olanaklar 5393 sayılı Belediye
Kanununun 59uncu maddesince sabittir.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
13üncü maddesiyle de Avrupa Birliği projeleri için, borç limiti
şartı olmaksızın, belediyelerimiz tarafından
geliştirilen projelere Avrupa Birliği mali yardımları
kapsamında finansal imkân sağlanmaktadır. Belediyelerimizin
finansmandan faydalanabileceği başlıca alanlar ise
şöyledir: Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki belediyelerle
diyaloğun geliştirilmesi, çevre altyapısı, bölgesel
rekabetin güçlendirilmesi, sınır ötesi ve bölgesel iş birliği,
sosyal içerikli konular. Buradan hareketle, başta belediyeler, il özel
idareleri olmak üzere yerel kalkınma konusunda yeterli kaynağa sahip
olunması, yeterli fırsat ve kaynak sağlanması hâlinde yerel
idarenin, yerel kalkınmaya destek verebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu sayede, yerel kalkınma, dolaylı olarak ulusal
kalkınmanın da bir aracını oluşturacaktır.
Tam bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
2023e Doğru Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesinde belirttiğimiz
bir hususun tekrar altını çizmek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti, Türk
milletine dayalı millî ve üniter bir devlet yapılanmasını
vazgeçilemez öncelikle kabul etmiştir. Dolayısıyla hizmetin
vatandaşa daha yakın ve hızlı
ulaştırılmasını amaçlayan, yetkilerin ve kaynakların
yerel yönetimlerce kullanıldığı yerinden yönetim
yapısının üniter devlet yapılanmasına karşı
olacak şekilde siyasi yerinden yönetime dönüştürülmesine hizmet
edecek hiçbir düzenlemeye fırsat verilmemelidir. Milletimizin terör
belasından kurtarılması, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
milletimize en önemli taahhütlerimizdendir. Bu nedenle, Milliyetçi Hareket
Partisi, özellikle 20 Temmuz 2015ten sonra başlatılan PKK, PYD ve
IŞİD gibi terör örgütlerine yönelik amansız mücadeleye açık
ve net bir şekilde destek vermiştir. Böylelikle, bölücü terörün tüm
unsurlarıyla kökünden kazınacağı ve
vatandaşlarımızın terör örgütünün himayesinden
kurtarılacağı konusunda taahhüdümüz, Hükûmete verdiğimiz
güçlü destekle birlikte uygulama imkânı bulmuştur. Terörle
mücadeledeki net tavrımız ve bu konuda Hükûmete verdiğimiz
destek devam edecek, Türkiye terörden tamamen temizlenerek huzurlu ve güvenli
bir ülke hâline gelecektir. Nitekim, terör örgütünün hamiliğini yapan
belediyelere kayyum atanması, iç savaş hazırlığı
için kurulan hendeklerin yerle bir edilmesi, terörün tahrip ettiği
yerleşim yerlerinin yeniden imar edilmesi, terör eylemlerinin ve
mağdurlarının sayısında ciddi azalma
yaşanması gibi birçok olumlu gelişme, verdiğimiz destek
sürecinde devletimizce elde edilen en önemli başarılardır.
Bugün gelinen noktada, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak dış politikada, siyasette ve ekonomide Türkiye'yi köşeye
sıkıştırmaya yönelik faaliyetlerin önüne geçmek, Türk
devletinin ve Türk milletinin bekasına yönelen tüm tehditleri ortadan
kaldırmak, milletimizin, huzur ve refahını artırmaya
yönelik tüm sosyal ve ekonomik tedbirleri almak bizlerin en kutsi görevi
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bağlamda, esnafımızın
yaşadığı bazı sorunlara da değinmek istiyorum:
Esnaflar ticaretin ilk dönemlerinden bu yana iş hayatı içerisinde etkin
rol oynamıştır. Hem makroekonomik hem de yapısal
sorunlardan kaynaklanan nedenlerle rekabette her geçen gün daha çok kan
kaybetmektedirler. Modernleşmenin bir sonucu olarak her sokak ve caddeyi
kuralsız dolduran zincir marketler ve AVMler, hem kentsel dokuyu bozmakta
hem de esnafımızın varlığını tehdit
etmektedir. Elektronikten kırtasiyeye, gıdadan konfeksiyona her türlü
ihtiyaca cevap veren zincir marketler her sokağa peş peşe
açılarak esnafı bitirme noktasına getirmiştir.
Esnafımızın bu sorununu çözmek adına, büyük market
zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları için asgari iş
yeri büyüklüğü standardı getirilmeli ve bu standarda uymayan mevcut
şubelerin program dâhilinde yerleşim dışına
taşınması sağlanarak, küçük esnaf aleyhine gelişen
haksız rekabetin önüne geçilmelidir.
Esnaf ve sanatkârlara sicil affı getirilerek
stopaj ve BAĞ-KUR primleri düşürülmeli, ÖTV indirimi
sağlanmalıdır. İş yerleri 50 metrekarenin altında
ve kira olan küçük esnafımıza bir defaya mahsus olmak üzere kira
yardımı yapılmalı ve bunun yanı sıra mevcut kredi
borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.
Ülkemiz genelinde sayıları 1 milyon 785
bin 586 olan esnaf sayımız, toplumda en çok çalışan kesim
olmasına rağmen emeklilikte en uzun prim gün sayısını
ödemektedir.
Anayasanın 173üncü maddesinde belirtilen
Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri
alır. hükmü gereğince, esnafımızın prim ödeme gün
sayıları, Emekli Sandığı ve SGK sigortalısı
olarak çalışan kesimle aynı olmalıdır. Ekonomiye
destek vermek ve istihdam oluşturmak isteyen milyonlarca esnaf, vergi ve
SGK prim borçlarını ödemekle uğraşmaktadır. Vergi ve
SGK borçlarından dolayı ticarete yönelemeyen esnafımız,
devlete olan kamu borçları için adım atılmasını
beklemektedir. Esnafın birikmiş vergi ve SGK prim
borçlarının bu konuya dâhil edilmesini talep ediyoruz.
Diğer taraftan şunu da söylemek isterim ki
bu yapılandırmayla kastettiğimiz bir vergi affı değil,
sadece kesinleşmiş amme alacaklarının
yapılandırılmasıdır. Vergi affından herhangi bir
indirim yapılmaksızın faiz katsayıları üzerinde
indirim yapılmak suretiyle, borçların taksitlendirilerek ödeme
kolaylığı sağlanmasının gerekli olduğu
kanaatindeyim.
Sözlerime son verirken 2020 yılı
bütçesinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni
ediyor, Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri izleyen
büyük Türk milletini ve Aksaraylı hemşehrilerimi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Yine
iyi geceler.
Ben nefret suçlarından bahsetmek istiyorum.
Zira, yaşam hakkının olmadığı bir yerde ne
bütçenin bir anlamı kalıyor ne de başka bir
tartışmanın. Nefret suçları aslında çok yaygın
yaşanan ama Türkiye ceza hukukunda gerçek anlamda
karşılığı olmayan ve iktidarlar tarafından da
korunan suçlar. Nefret suçları aslında mağdurların var
oluşlarını hedefleyen politik suçlar, öyle,
düşünüldüğü gibi, kişisel, bireysel suçlar değil.
Kapitalist sistemler ve emperyalizm
düşmanlıklar üzerinden de aslında iktidarlarını koruyorlar.
Halkları, din ve mezhepleri birbirine düşman ederek kendi
iktidarlarını sağlamlaştırıyorlar. İktidar
kendi bekasını, tekçi anlayışın çerçevesi içinde yer
alanların bekası gibi göstererek ötekini bu grubun düşmanı
hâline getirir. Bu, aynı zamanda, asıl sorumlu olanlara, sömürenlere
karşı suçun ve suçlunun üstünün örtülmesini sağlar. Halkı,
eşit, özgür, herkesin kendi haklarıyla yaşayabileceği bir
toplumun mümkün olmayacağına ikna eder. Öteki olanın hep bölücü
olduğunu, onun iktidara gelmesi ya da eşit yaşam hâlinde
diğerini yok edeceğini söyler ve inandırır. Hep bir
düşman yaratır, zira, kendisinin ayakta kalmasının
koşulu düşmanlara bağlıdır. Basınıyla,
eğitimiyle, politik söylemleriyle düşmanlaştırır.
Bazen de yok sayarak bu zemini besler.
Nefret suçları yıkıcı bir etki
yaratır. Nefret suçu mağduru kişiler ve toplumsal kesimler,
toplum tarafından ve iktidar tarafından verilen, hoş
karşılanmadıkları, güvende olmadıkları, sürekli
hayati risk taşıdıkları mesajlarını alırlar.
Mağdurlara, var oluşlarının ve kimliklerinin
tanınmadığı, makbul olmadıkları ve o toplumda
istenmedikleri mesajı sürekli iletilir. Mağdurların talep ve
şikâyetleri, devleti, otoriteyi temsil eden kişiler tarafından
ciddiye alınmaz; alaycı, suçlayıcı hatta
yargılayıcı tutumlarla karşılaşır, bir daha
ileri adımı ise suçluları koruyan tavırlar
geliştirilir. Mağdurlar hukuk sisteminin yanlı olduğunu,
onları desteklemeyeceğine inandıkları için -ki bu inanç
gerçektir- yargıya başvurmazlar, cezasızlıkla sanıklar
ödüllendirilir, failler ise böyle bir ortamda yeniden
saldırılarına devam ederler.
İktidarca körüklenen bu durum, dönem dönem
kendini egemen görenlerin fiilî saldırısına dönüşürken
bazen de iktidarca planlanmış provokatif süreçlere yol açar. Öteki
sayılanlar egemene benzemek zorundadır; inancını,
kültürünü, ulusal kimliğini, cinsiyet kimliğini, cinsel yönelimini
bir kenara bırakmadan yaşama hakkı tanınmaz. Ya egemen
olana, tekçi anlayışa benzeyeceksin ya da yaşam hakkın dahi
yoktur. Ülkemizde ise iktidar direkt veya dolaylı olarak bu nefret
söylemlerinin zeminini hazırlar, bu suçu işleyenleri korur, kollar.
Türkü Kürte, Ermeniye, Süryaniye, Laza, Çerkeze, Romana; Sünni
olanı Aleviye Hristiyana, ateiste, Yahudiye, Ezidiye düşman eder,
tüm toplumu da LGBTİlilere düşman kılar. Bu politikaların
sonucu olarak da işte şunlar gelişir: Adapazarında
Şirin Tosun, İstanbulda Sedat Akbaş, Antalyada Mahir Çetin
Kürtçe konuştuğu için öldürülür. Kadir Sakçı Kürt müsünüz?
sorusuna Evet. cevabı verdiği için oğlunun yanında
silahla öldürülür, oğlu da ağır yaralanır. Ekim
ayında, Çanakkalede, 74 yaşındaki Ekrem Yaşlı,
eşiyle Kürtçe konuştuğu için hastanede bir hasta
yakınının saldırısına uğrar. Antalyada Kürt
öğrenciler saldırıya uğradıkları için
okullarını bırakmak zorunda kalırlar. Bu ülkede Evlerinizi
başınıza yıkacağız, sizi buradan
çıkaracağız. diyerek Kürtler saldırıya maruz
kalıyor, ev ve iş yerleri tahrip ediliyor. Kürt illerinden gelen
otobüs ve araçlara saldırılıyor. Hemen depremin ertesinde Allah
sizin belanızı verdi. başlıkları atılıyor.
Kürtçe konuşan futbolculara küfür ve hakaretler ediliyor. Bir dergide,
Kürtlerden alışveriş yapmayın çağrısı
yapılıyor. Ama bu nefret suçlarının hepsi cezasız
kalıyor.
Yılbaşı yaklaşırken
başka bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Her yılbaşı
öncesi olduğu gibi 2016 yılında da Noel Babanın
kafasına silah dayanan parodilerden billboardlarda boy boy afişlere
kadar apaçık bir nefret söylemi
yaygınlaştırılmıştı. Unutmayalım,
yılbaşı kutlaması yaptıkları için bu ülkede Reina
katliamı oldu, 39 insan hayatını kaybetti. Benzer şekilde,
geçtiğimiz ekim ayında Konya Büyükşehir Belediyesine ait otobüs
duraklarında asılan, Yahudileri ve Hristiyanları hedef gösteren
afişler için yapılan suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.
Malatya Zirve Yayınevi katliamını unutmayalım bunları
konuşurken.
LGBTİ+lar sapkın ve ahlaksız
gibi söylemlerle doğrudan nefret suçlarının muhatabı olan
en büyük kesimlerden biri. 2016da transkadın Hande Kader yakılarak
öldürüldü. Afyonkarahisarda yaşayan transkadın Defne, bir erkek
tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Didem Akay
yaşadığı baskılardan dolayı daha fazla
dayanamadı ve intihar etti. Antalyada transkadın Gökçe Saygı
evinde sırtından 7 bıçak darbesiyle öldürüldü. Son beş
yılda onlarca transkadın öldürüldü. Ankarada yani Meclisin
olduğu yerde, Eryamanda translara karşı sistematik yağma
ve yaralamalar yaşandı. Türkiye transkadın cinayetlerinde
Avrupada 1inci sırada, dünyada ise 9uncu sırada, işte
Türkiyenin rakamları.
Nefret suçuyla karşı karşıya
kalan Aleviler ise bu topraklarda yıllardır insanlık
suçlarına da maruz kaldılar. Maraş, Çorum, Sivas bu ülkede
organize edilen -en hafif deyimiyle söylüyorum- iktidarın yol
verdiği, göz göre göre gelen katliamlar. Birçok Alevi katliamı ve
saldırılarının cezasızlık politikasıyla
ödüllendirilmesi, katliamı tetikleyen en önemli etkenlerden biri. Bunun
yanında, Alevilik inancının tanınmaması, yasal
haklarının verilmemesi, zorla Sünni İslamın
dayatılması, zorunlu din dersleri, Alevi köylerine cami
yapılması da nefret suçlarını körükleyen iktidarın
diğer eylem ve etkinlikleri. İktidar bloğundan gelen sözlere
bakalım: Affedersiniz Alevi. Sapkın bir mezhep, Nusayri. Cemevi,
cümbüşevi. ateist Alevilik gibi tanımlar, Madımak
katliamı davası zaman aşımına uğrayınca Hayırlı
olsun. sözleri, Reyhanlıda 53 Sünni vatandaşımız
hayatını kaybetti. ifadesi, Alevilerin katledilmesi için fetva veren
Ebussuudun övülmesi, yargı için Yargıyı dedeler yönetiyor.
sözleri nefret söyleminin iktidar odağından gelen örnekleri. Sadece
son yedi yılda 32 ayrı yerde 100ü aşkın Alevi ailenin
evleri işaretlendi. En son geçtiğimiz günlerde İzmirin Gaziemir
ilçesinde bir Alevi ailenin evinin duvarına Defol Alevi.
yazıldı. Mersinde Yenişehir ilçesinde Alevilerin
kapılarına tarihler yazılarak işaretlendi. Bu nefret
suçlarını işleyenlerini cezalandırmak yerine devlet
yetkilileri şöyle buyurdu: Mezhepsel bir durum, işte,
sarhoşların işi. dedi. Ataşehir Cemevi Başkanı
Metin Arslan, kullandığı araçta cemevi logosu bulunduğu
için trafik polisleri tarafından aracı bağlanmak istendi,
karşı çıktığında ise polislerin biber gazlı
ve coplu saldırısına uğradı. Aliağa Belediyesinde
30 Mart yerel seçimlerinden sonra yeni başkanın
yaptığı ilk icraat çoğunluğu Kürt ve Alevi
işçilerin oluşturduğu 104 kişinin işten
çıkarılması oldu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Aliağa Belediyesinde 30 Marttan önce de aynı başkandı.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Aynı başkandı, başkan değişmedi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) İnsan,
varoluşuyla nefreti getirmez, doğuştan getirilmez. Nefret suçu
işleyenler bunu bir yönlendirme altında yapsa da asıl sorumlu
olanlar bu zemini besleyen iktidardır. Farklı olana
düşmanlık politikalarından bir an önce vazgeçilmeli, nefret
suçlarına ilişkin caydırıcılığı
sağlayacak, gerçek anlamda önleyecek hukuki düzenlemelerin bir an önce
hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Son olarak Iraktaki işçilerin durumundan
bahsetmek istiyorum. Irakta bir firmada çalışan işçiler
haklarını alamadıkları için, maaşlarını
alamadıkları için direnişteler. Bu sadece Irakta geçerli
değil, aslında yurt dışında çalışan çok
fazla sayıda işçi maalesef haklarını alamayarak
işverenin oyalama taktikleriyle iş yerinden istifa noktasına
getirilerek hakları ödenmiyor. İşçiler şu an
çatışma bölgesi içerisinde silahların gölgesinde
çalışmak zorunda bırakılıyorlar, aynı zamanda su
basmış konteynerlerde yaşamak zorunda kalıyorlar.
İşveren bir şekilde her seferinde aynı uygulamayı
yaparak işçilerin haklarını gasbediyor. Emekten yanaysanız,
işçiden yanaysanız Irakta yaşanan bu soruna müdahale edin ve
emekçilerin haklarını almasını sağlayın.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu önce
söz istemişti.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasının nefret temelli
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; biraz evvel kürsüde konuşan hatibin
konuşmasını reddediyoruz. Hakikaten, kişinin
eleştirdiği hususları kendisinin ortaya koyması
örneğiyle nefret temelli bir konuşma dinledik aslında. Nefret
suçları asla iktidarımız tarafından korunmuyor. Nefret
suçlarını Ceza Kanununa derceden bir iktidarız, TRT Kurdîyi
yayın hayatına kazandıran bir iktidarız. Her türlü kültürel
farklılığı bir zenginlik olarak ve kesreti vahdet olarak
yani çoğulculuğu birlik içerisinde ortaya koyan, Mevlânanın
anlayışını hakikaten kültürel anlamda ortaya koyan bir
iktidarız; onu ifade etmek isterim.
Aynı zamanda, daha önceki konuşmalarda bir
hususun da düzeltilmesini kısaca ifade edeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kahramanmaraş olaylarıyla ilgili daha önce
yapılan konuşmalarda, bir milletvekilinin yapmış
olduğu konuşmada Sayın Abdülkadir Aksunun Kahramanmaraşta
Emniyet Müdürü olduğuyla ilgili bir bilgi
paylaşılmıştı. Kendilerinin vermiş olduğu
bilgi çerçevesinde, Kahramanmaraşta Vali olarak bulunduğu tarihten
bir yıl sonra yani hiçbir görevi yok Kahramanmaraş olayları
esnasında. Bu hususun zabıtlara geçmesini ben bir bilgi
paylaşımı olarak da sizlerle paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
36.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülümün 129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, kürsüden konuşan HDPli hatip
herhâlde şu anlayışla hareket ediyor: Algı gerçektir diye
düşünüyor herhâlde. Öyle bir algı oluşturup sanki Türkiyede
büyük bir nefret suçu işleniyor ve bunun sistematik, devlet
tarafından, böyle bir politika çerçevesinde, gerçekleştiğini
iddia ediyor. Bunu kabul etmek mümkün değil, şiddetle reddediyoruz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Reddetseniz de
gerçek gerçektir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunun
devamında, mesela, şimdi, neden algı oluşturmaya
çalıştıklarını şununla ifade edeyim;
konuşmasından iki örnek vereyim: Mesela Sakaryayla alakalı
olarak; Şirin Tosunun önce ağır yaralandığı,
sonrasında hayatını kaybettiği hadiseyle ilgili olarak defaatle
burada açıklama yapmamıza rağmen ve bunlar resmî kayıtlarda
da olmasına rağmen bu yalana hâlâ başvuruluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet, mevsimlik
fındık işçisi olarak oraya gelmiş olan bu
kardeşimizin, 6 alkollü kişiyle 2 arkadaş giriştikleri bir
tartışma neticesinde bu vahim hadise meydana geliyor. Burada, o 6
kişinin içerisinde yine Kürt kökenli insanların olduğu tespit
edilmiş durumda.
Şimdi, Kürtçe konuştuğu için
karşı tarafın katledildiğini söylüyorsunuz; bu tarafta bunu
katlettiğini iddia ettiğiniz kişiler de Kürt. Bu nasıl bir
anlayış, bu nasıl bir yalan? Bunu nasıl kabul etmemizi
bekliyorsunuz? Kaldı ki içinde Kürt olmasa bile onun Kürtçe
konuştuğundan dolayı orada öldürüldüğüne dair en ufak bir
delil var mı elinizde? İftiradan başka bir şey değil.
Çıkın, ispat edin. Yeter artık ya! Bu iftiralarla nereye kadar
gideceğiz?
31 Marttan sonra, Aliağa Belediyesinden, Alevi
oldukları için işçilerin çıkarıldığını
söylüyorsunuz. Kardeşim, 31 Marttan önce de burası MHP belediyesi, 31
Marttan sonra da MHP belediyesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Eğer Alevi
olduğu için çıkartıldıysa, o zaman bu MHP belediyesi 31
Marttan önce bunu niye çalıştırdı burada? Yani, böyle bir
ayrımcılık söz konusu olsa burada işleri ne? Demek ki
işten çıkarılmış da olabilir. Bir Alevinin
işten çıkarılmaması diye bir yasak var mı
arkadaşlar? Sebepleri, sonuçları başkadır;
tartışılır. Ama bu, aynı Milliyetçi Hareket Partisi
belediyesinde çalışıyorsa; arkasında da devam eden süreçte,
31 Marttan sonra da Milliyetçi Hareket Partisi belediyesiyse bu iddialar havada
kalmaktadır. Bu, sadece benim tespit ettiğim iki müşahhas,
bildiğimiz hadiseye verdiğimiz cevap. Allah bilsin, diğer
söylediklerinize karşı ne cevaplar verilebilir; onu da kamuoyunun
takdirine bırakıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
37.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, istismar
edilmesi muhtemel her farklılıktan beslenmeye kalkışma
alışkanlığını doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle istismar edilmesi muhtemel her
farklılıktan beslenmeye kalkışma
alışkanlığını doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Türkiye bu kabîl
ayrılıklardan ve bu ayrılıklara bağlı istismar
edilecek alanların yaratılmasından geçmişte çok büyük
sıkıntılar çekmiştir ve tarihten ders çıkarmayı
becerebilen bir millet olma özelliğiyle de temayüz etmiştir.
Şimdi, buralardan farklı yorumlar çıkarmaya
kalkışmayı, doğrusunu isterseniz, çok anlamlı
bulmuyorum. Kendi seçim çevrem olması münasebetiyle İzmirde
yaşanmış hadiseyi bizzat yerine giderek, aileyle görüşerek
değerlendirebilme imkânına sahip bulundum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Aile, İYİ PARTİnin bir üyesi yani o hanesinin
üzerine çarpı işareti vurulduğu söylenen aile, partimizin bir
üyesidir. Babayla görüştüm -anne ile baba ayrı- anneyle
görüştüm, evlatla da görüştüm. Provokatif amaçlı bir olay
olduğu kanaatini taşımıyorum, münferit bir hezeyandan
ibarettir. Müteaddit defalar bunu kürsüye taşıdınız. Bir
İzmirli olarak böyle şeylerin İzmirde yaşanamayacağına
işaret etmek bakımından söylediklerimi de değerli bulmanızı
istirham ediyorum. Olup bitenlerden ders çıkaralım,
bataklıkları kurutalım, sivrisineklerle uğraşmak bizim
için çok anlamlı, kıymetli şeyler değil ama Allah
rızası için, bir fırsat yakaladık, bunun peşine
gidelim, Bunu istismar edelim. düşüncesinden de sıyrılmaya
gayret sarf edelim.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
38.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, esas itibarıyla
sorunların ortadan kaldırılması ve daha başka iklimin
oluşturulabilmesi için ne yapabilirizin konuşulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Vekiller, birincisi; önce şunu
söyleyeyim: Herhangi bir şeyi istismar etmek diye bir derdimiz yok çünkü
eğer bu ülkenin herhangi bir şehrinde, herhangi bir mahallesinde
sorun yaşanıyorsa bu hepimizin sorunudur. Dolayısıyla bunu
istismar edip herhangi bir avantaj sağlamak diye bir şey söz konusu
olamaz; hele hele bu tür konularda, hele hele bu tür konularda. Biz geçen gün
de bunu konuştuk ve hatta söyledik; ilk fırsatta bu konuda bir
araştırma önergesi de indireceğiz buraya. Hem o zaman
tartışalım hem de hakikaten belki bizim söylediklerimiz
abartılı olabilir, belki sizin söyledikleriniz abartılı
olabilir ama sorunlar var, bize bu konuda çeşitli başvurular
yapılıyor yani bu insanların konuştukları dilden
dolayı ayrımcılığa uğradığı
çeşitli örnekler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yapmamız
gereken şey, bunlar üzerine tartışmak yerine, bu tür sorunlar
nerelerde yaşanıyorsa bu sorunların ortadan
kaldırılması için, daha başka bir iklimin oluşması
için ne yapabiliriz bunu konuşmaktır esas itibarıyla, yoksa
öfkelenip birbirimize bağırmamız değil. Yani Türkiye'de
toplum içinde böyle hiçbir sorun yok, her şey güllük
gülistanlıktır. diyorsa eğer bazı arkadaşlarımız
bunun doğru olmadığını kendilerine
hatırlatalım. Kim sorun yaşıyorsa o derdini aktarıyor
çünkü sonuç itibarıyla. O yüzden bu konuyu rahat bir şekilde
konuşmak, tartışmak önemlidir. İstismar kesinlikle söz
konusu değildir, onu bir kez daha vurgulamış olayım. Bu
konuyu getireceğiz. Eğer siz söylediklerinizin çok doğru
olduğuna inanıyorsanız biz de inanıyorsak kuralım bir
araştırma komisyonu bu konuyu araştıralım ve
sonuçlarını ortaya çıkaralım.
Teşekkür ederim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan
olduğu ispatlanmış Aliağadakinin.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Önemsemediğiniz
için bu cinayetler işleniyor. Size göre her şey münferit zaten.
BAŞKAN Sayın Gülüm, rica ediyorum,
lütfen
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Tuncay Özkan.
Sayın Özkan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; çürüyen her şey düşer. Çürüyen şeylerin bir
yerde durabilmesi mümkün değildir. Bütçe çürük, düşüyor.
Düşerken çürüyen bütçe demokrasiyi de çürütüyor ve bir gün bu
ayakları çöken, çürüyen bütçenin altında kalacağız.
Nasıl mı? 1 trilyon 95 milyar gider öngörüyoruz, 956,5 milyar Türk
lirası gelir öngörüyoruz, 138,9 milyar lira açık öngörüyoruz; bütçeyi
yaparken öngörüyoruz. Çürük, düşecek. Kimin için yapıyorsunuz?
Borçlanabilmek için yapıyorsunuz. Kimden borçlanacaksınız? Faiz
lobisinden. Başlarken
İnanmıyor musunuz yaptığınız
rakamlara? İnanın. Siz getirdiniz bu bütçeyi, ben getirmedim. Bütçeyi
CHP getirmedi arkadaşlar, saraydan geldi; onaylıyoruz. Bu bütçeyi CHP
yapmadı. Bu bütçe sizin eseriniz. Faiz lobisi için yaptınız.
Çürük; demokrasiyi çürütüyor, altında kalacağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
İsraf bütçesi; daha başlarken 63 milyar
295 milyon 717 lira falan ama rakamları artıracaksınız. Ne
yapacaksınız bununla? Kimin için yapıyorsunuz? Kimin için bu
rakamları artırıyorsunuz? Ne için yapıyorsunuz?
Arkadaşları besleyeceksiniz. Kimler onlar? Aç kalanlar. Neden aç
kaldılar? Çünkü bütçe denk gelmiyor. Paranız bitti; daha çok
borçlanacaksınız, daha çok harcama öngörüyorsunuz. Canavarın
karnına daha çok para lazım. Nereden bulacaksınız?
Emperyalistlerden. Denk bütçe hâline getiremediğiniz şey sizin
ayağınızdaki prangadır. O pranganın esirisiniz
arkadaşlar. Bütçeyi biz yapmadık, bütçeyi siz yaptınız.
(CHP sıralarından alkışlar) Bütçeyi siz yaptınız.
Bu bütçe israf bütçesidir, prangalı bütçedir. Bu bütçenin altından
kalkamazsınız.
Tefecilere ne kadar gideceksiniz? Tefecilere çok
borçlanmak için gideceksiniz. Borçlanma limitlerinin çok üstüne
çıktınız. Niye Türkiye Büyük Millet Meclisinin size çizdiği
sınırlar içinde değil de daha çok borçlanıyorsunuz?
İhtiyacınız ne? Çürük! Tutamazsınız; yama tutmaz,
düzen tutmaz. Çürük olduğu için bu bütçenin altında
kalacaksınız.
Ne için bütçe yapıyorsunuz? Yandaş
besleyeceksiniz. Simitçi için bütçe yapıyorsunuz. Simitçiyi en eski ben
tanırım, sizden de önce tanırım; bu Abdullah var ya, daha
önce Emlak Gayrimenkul Yatırımı batırdı, Kristal Kola
yolsuzluğuna bakın, görürsünüz. Simitçi için bütçe yaparsanız
sonuç bu olur. Simit çay hesabı diye çıktığınız
yolculukta simitçi kazanır, o hesabı yaptığınız
halk kaybeder. Bu bütçe, halkın bütçesi değil. Neden değil?
Çünkü Simit Sarayı için veriyorsunuz. Peki, bu bütçeden
aldığınız parayı aktardığınız
kişi, simitçi bunu nerede kullanacak zannediyorsunuz? Merak etmeyin, yurt
dışında, Londrada, oraya götürecek parayı.
HACI TURAN (Ankara) Yok ya!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Yok mu, emin misin?
Var mısın benimle iddiaya?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Bu, Hacı
Turan, Emin değil!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Emin değil mi?
Hacı Turan, emin misin simitçi için olmadığına? Yok
olduğuna emin misin? Vereyim mi belgeyi? Vereyim mi belgeyi? Vereyim mi
belgeyi? Var mısınız benimle iddiaya?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Varız.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Cumhuriyet Halk
Partisi başvurdu. Bakın, arkadaşlar, Ziraat Bankası bize
bağlı
Cumhuriyet Halk Partisi olarak başvurduk. Nereye
başvurduk? Ziraat Bankası Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığına, gittik, başvurduk; Dosya No: 2019-3-76; Para
Kredi Kuruluna. Vereyim mi? İsteyen var mı aranızda?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Netice ne?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Nereye başvurdun?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Vereyim mi?
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen Genel Kurula
hitap edin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ver.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Gel al.
Bu bütçe çürük arkadaşlar, bu simit yenmez
arkadaşlar. Haram diyorsanız haram arkadaşlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Netice ne,
netice?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) İş
Bankasından aldıklarınızı da söyleyin CHP olarak.
BAŞKAN Sayın Özsoy
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) İş
Bankası aslan gibi yerinde duruyor. Ne oldu İş Bankasına?
Marmarayı Ecevit yaptı. dediğim
zaman bağırıyorsunuz, Ecevit yaptı tabii. Yatın
kalkın Ecevite dua edin, yatın kalkın sosyal demokrat iktidar
ortaklıklarına dua edin. Yolsuzlukla mücadele ettiler, Avrupa
Birliğine götürdüler, Orta Doğu bataklığına götürmediler.
Marmaray dâhil olmak üzere o projeleri gerçekleştirdiler. Bakanlar Kurulu
kararlarını da çıkartır gösteririm. Bravo kardeşim,
çok doğru bir konuşma yaptın, Ecevitin hakkını teslim
ettin. Aferin, bu kadar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Çürük bir iddia,
çok çürük bir iddia.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Ya, Bakanlar Kurulu
kararına baksana, eski Başbakanlık
HACI TURAN (Ankara) - İddian çok çürük.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Ya, sen devlet mi
biliyorsun? Bırak Allahını seversen! Demokrasi dedikleri
şey nedir biliyor musunuz? Demokrasi dedikleri şey: Simitçi için
çalışan devlet değildir. Simitçi için bütçe değildir, halk
içindir, halk!
İntiharlar için ne diyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ama bütün simitçiler
alınıyor senden ha!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Çok şükür geldin,
ben de neredeydin diyordum. Azıcık konuş da biraz daha seçim
yeri kazanalım; İstanbulu hediye ettin, sağ olasın, var
ol, hoş geldin. (CHP sıralarından alkışlar) YSKdeki
gibi değil ama burası.
Bu bütçe çürük bir bütçe. Neden bu bütçe...
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen konuş, konuş;
bütün simitçileri karşına alıyorsun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Bütün simitleri sen
ye, o simitler senin için. Hepsini ye, doy ama çürük, yediklerini sonra -karışmam-
nasıl hazmedersin?
Bu bütçe çürük bir bütçe. Borçla ayakta
tutacaksınız. Demokrasinin çürüyen temelleri açısından çok
büyük bir...
HACI TURAN (Ankara) Ne kadar borç var?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Vereyim mi
rakamları? Sen yaptın bütçeyi. Ne kadar
borçlandığını bilmiyor musun?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Demin Saray
yaptı. diyordun.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Saray yaptı, sen
onaylayacaksın işte.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak bu
işleri Allahını seversen!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Bırak
Allahını seversen!
BAŞKAN Ya, Sayın Can...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Bu bütçeyle ilgili
olarak getirdiğiniz rakamların tamamı çökecek, hiçbirinin ayakta
kalması mümkün değil. Borçlanma limitlerini
aşacaksınız, faiz lobisine gideceksiniz. Faiz lobisi sizi çok
zor durumlarda bırakacak. Ama demokrasi bizim, hepimiz bu demokratik
çatının altında bulunuyoruz. Sorunumuz şu: Bu çürüğü
nasıl temizleyeceğiz? Bu çürüğü temizlemenin bir tek yolu var
arkadaşlar, halktan yana bütçe yapacaksınız. Hepiniz kamudan
geldiniz, kendinizin özel sektörde işleriniz vardı, bütün buralardan
geldikten sonra halkı unutmanızı anlamıyorum. Halka
düşmanlık etmek neden? Bu halk sizi niye bu kadar çok
kızdırıyor? Bu halktan niye bu kadar çok korkuyorsunuz ve
kaçıyorsunuz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Halk bizimle.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) On beş
yıldır geliyoruz ya!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Halktan korkulmaz.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe yapma
yetkisini elinden alıp saraya verirseniz, tek adam düzeni
yaratırsanız bu, çürür arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından Asansör... sesi)
Asansör diyen, asansörle ilgili olarak yiyen borun
mu kesildi, ne oldu? Asansör işi mi yapıyorsun? Kimse o asansör
işi yapan, belediyelerimize gitsin, müracaat etsin, ona da verirler, merak
etmesin. Bizim asansörle falan bir işimiz yok.
Ama size bir şey daha söyleyeceğim, her
bütçenin bir yapıcısı, bir de yıkıcısı olur.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Bir de Kanaltürk...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Ne oldu Kanaltürke,
rahatsızlık mı var? Sen alsaydın, niye almadın? Ya sen
o zaman oturuyordun devletin
Gelip sen alsaydın; sen parayı verdin
de sana vermedik mi? Ne olacak, ne var? Gelseydin Sayın Vali, gelseydin.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, rica
ediyorum, on dört saat oldu.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Size emanet miydi?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Emanete hıyanet
etmem ben. Halkın size emanet ettiği bütçeye hıyanet
ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Yapmayın
diyorum, uyarıyorum!
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen rahat ol.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Demokrasilerde çare
tükenmez. Yapamadığınız yerde
bırakacaksınız. Bıraktığınız zaman
yapan gelecek. Biz yapmaya talibiz arkadaşlar, biz yapmaya talibiz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen yapamazsın!
KADİR AYDIN (Giresun) Yapan geldi, yapmaya da
devam ediyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - On sekiz yılda
yaptığınız bütün bütçeler sizi faiz lobisinin
kucağına oturttu!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Kurtuluş çaresi
halk için bütçe yapmaktır. Gelin, halk için bütçe yapın. Gelin,
millet için birlikte çalışalım. Denk bütçeyi getirin,
yapalım. Bütçenin her kuruşunu takip etmek için gelin, komisyon
kuralım. Denetlenmeyen bir bütçe
Melen Barajı, Gördes Barajı, bin küsur
tane baraj, hepsinde bir sorun var, yarısı sorunlu. Peki, soruyorum:
Hesabı kime soracağız? Kime soralım hesabı? Saraya
mı soralım, size mi soralım? Yoksa kime soracağız
hesabı?
İzmirin suyu: Membran döşedik, gene
tutmuyor arkadaşlar. İzmir susuz kalacak. Peki, sorumlusu kim?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Büyükşehir
belediyesi.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Belediye sorumlu,
belediye.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - E, baraj
yaptınız. Hani Gördes Barajından su getirecektiniz, ne oldu?
Yok, iş yapmayı bilmeyen yandaşlara verdiğiniz para eridi,
gitti. Melen Barajı ne oldu? İstanbul yıllar yılı,
kırk yıl daha susuz kalmayacaktı. Ne oldu Melen Barajı?
Hikâye. Hikâyelerle yapılan bütçe çürük bütçedir, çürüyen her şey
düşer, iktidarınız düşmek üzeredir.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Çok beklersin!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Onun için gelin, denk
bir bütçe oluşturalım, bir bütçe denetleme komisyonu kuralım.
Sayıştayın üstündeki baskıyı kaldırın, biz
birlikte, güzelce Türkiyeyi yönetelim.
Yönetimin 1inci kuralı: Arkadaşlar,
millet için, egemenliğin kaynağını kendisinden
aldığınız millet için bütçe yapacaksınız. En
önemli şey, milleti unutanları millet affetmez,
sırtınızı yerden kaldıramayacaksınız!
Hoşça kalın. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Çürük bir
konuşma oldu bu.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Az konuştun.
BAŞKAN Ne oldu Sayın
Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu, hayırdır?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, bir açıklama yapmak istiyorum
konuşmacının bize karşı haksız
eleştirileriyle ilgili.
BAŞKAN Eleştiri mi vardı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkanın, 129 sıra
sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine, bu bütçenin, milletin, umudun ve yeniden
başlangıcın bütçesi olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel Sayın
Özkanın konuşmaları çerçevesinde
Yani Halktan niye
kaçıyorsunuz? Bu bütçe farklı kesimlerin bütçesi. diye
nitelendirmelerde bulundu. Şimdi,
halka rağmen halk için jakoben anlayışı ile halkın
içinde, halkla beraber anlayışının farkını on
sekiz yıldır aziz milletimiz bütçeyi AK PARTİye
hazırlatmakla veriyor zaten, bu ayrımı yapıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, ikinci olarak şöyle: Bakın faiz
bütçesi dendi ancak bütçenin yüzde 43ü faize gidiyordu daha önce, şimdi
ise yüzde 12si faize gidecek; yüzde 43ten yüzde 12ye indirmişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz iktidara geldiğimizde bütçenin yüzde 43ü faize
gidiyordu, şimdi yüzde 12ye indirmişiz. İnşallah bunu daha
da dibe götüreceğiz.
Bu bütçe, milletin bütçesidir, umudun bütçesidir,
yeniden başlangıcın bütçesidir. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar, İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, size hiç bir
şey söylemedi, grubunuzu da itham etmedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben 69a göre söz
istemiyorum, 60a göre istiyorum.
BAŞKAN 60a göre söz vereyim bir dakika
yerinizden.
Buyurun.
40.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Özkanın bahsettiği çürümüşlüğün temel nedenlerinden bir
tanesi; bu bütçe, hazinenin içinde tuttuğunuz şehit düşen
insanlarımızın yardımları için toplanan 309 milyon
lirayı orada tuttuğunuz için, ona el koyduğunuz için çürüktür;
masumun ve mağdurun bütçesidir. Beşiktaşta katledilen
polislerin yakınlarına parayı vermeyip 55 milyonu hazinede
tuttuğunuz için bu bütçe çürüktür. 377 gazimizin maaşını
kesip onların maaşına göz koyduğunuz için bu bütçe
çürüktür. Onun için, feveran etmeye gerek yok. Her şeyi bitirdiniz, gözü
şehitlerin paralarına ve yardımlarına diktiniz. Onun için,
hayatınız boyunca utanacağınız bir bütçe
olacaktır bu bütçe. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bununla ilgili açıklamaları defaatle
yaptık, başka bir açıklamaya da gerek yok.
Teşekkür ediyorum.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sırtları
yerde, bir de bizimkini yere getirecekler!
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Refik Özen, Bursa Milletvekili.
Refik Bey, yeni bir tartışmaya yol açmadan
lütfen, saat gece on iki otuz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA REFİK ÖZEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerine AK PARTİ
Grubu adına görüşlerimi belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uzun süren bütçe görüşmelerimizin sonuna doğru yaklaşmış
bulunuyoruz. Hepimiz siyaset yapıyoruz. Elbette bazı konularda
farklı düşüncelerimizin ve görüş
ayrılıklarımızın olması kadar doğal bir
şey yok. Fakat bu ülkenin ve milletin güvenliğini ve geleceğini
ilgilendiren konularda ortak hareket edebilme kabiliyetimizi daha fazla
artırmamız gerektiğine olan inancımı ve arzumu bu
vesileyle ifade etmek istiyorum.
Yaşanılan son süreçte gerek Suriye, Irak
tezkerelerinin uzatılmasında ve gerek Barış
Pınarı Harekâtı sırasında ABD ve AB ülkelerinin
aldığı olumsuz kararlara karşı
yayınladığımız ortak bildiride gerekse de en son, ABD
Senatosunun sözde Ermeni soykırımı kararına karşı
aldığımız kınama kararında olduğu gibi,
kendisini bu ülkeye ait hisseden ve Batının emperyal
yaklaşımını kabul etmeyen ve de asil bir duruş
sergileyen, başta AK PARTİ Grubumuz olmak üzere, CHP, MHP ve
İYİ PARTİ Gruplarına huzurlarınızda teşekkür
etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tam bağımsız Türkiye olma yolunda en önemli
mihenk taşlarından biri olarak gördüğüm ve kendimize yeter
duruma gelme ve dışa
bağımlılığımızı bitirmede çok önemli
çalışmalara imza atan savunma sanayimiz hakkında, Cumhuriyet
Dönemi ve günümüzde yapılan yatırımlar hakkında sizlerle
bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
1923 sonrası, cumhuriyetimizin banisi Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün öncülüğünde, karşılaşılan tüm
iktisadi ve teknolojik olumsuzluklara rağmen, ulusal savunma sanayisi
bakımından temel oluşturacak nitelikte bazı
yatırımlar yapılmıştır. 1924 yılında
Ankarada hafif silah ve top tamir atölyeleri ile fişek fabrikaları,
yine aynı yıl Yavuz zırhlısının bakımı
amacıyla Gölcük Tersanesi kurulmuş. 1925 yılında Şakir
Zümre tarafından Türkiye'nin ilk özel sektör savunma sanayisi
fabrikası kurulmuş, 1926 yılında Türk havacılık
sanayisi faaliyetleri başlamış, Tayyare ve Motor Türk Anonim
Şirketi Kayseride kurulmuş. 1930lu yıllarda İstanbulda
Nuri Killigil tesisleri de yine savunma sanayisi alanında ilk özel
firmalar arasında yer almış, 1940 yılında Nuri
Demirağ Uçak Fabrikası tarafından NUD-36 eğitim
uçağı ve 6 kişilik NUD-38 yolcu uçağı
üretilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; peki, bu kadar önemli adımlardan sonra ne olmuş?
1948 yılında Marshall yardım planı adı altında,
başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin sözde sağladıkları
askerî yardımlarla, savunma sanayimizdeki bu kazanımlarımız
maalesef heba olup gitmiştir. Ta ki 1974 yılında
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası uygulanan silah
ambargolarıyla bu alandaki hazırcılığın ülkeyi ne
kadar zor duruma düşürdüğü ve savunma sanayisi alanında
dışa bağımlı olmadan kendi ayakları üzerinde
durmanın ne kadar önemli olduğu daha net anlaşılmaya
başlanmıştır. Nitekim, yerli ve modern savunma sanayisinin
geliştirilmesi amacıyla 1985 yılında Savunma Sanayii
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
kurulmuş, maalesef bu konuda da 2002 yılına kadar istenen netice
alınamamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüze gelindiğinde, Türk savunma sanayisi güçlü
altyapısı sayesinde istikrarlı bir şekilde büyümeye devam
ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, savunma ve güvenlik teknolojilerinde uluslararası
platformda lider ve yol gösterici bir Türkiye için, AK PARTİ
iktidarları döneminde savunma sanayisi alanında birçok önemli
adım atılmıştır. 2002 yılında
yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken
geldiğimiz noktada yaklaşık 11 katlık bir artışla
60 milyar dolarlık proje hacmine ulaşılmıştır.
2002 yılında 1 milyar dolar olan ciro rakamı, 2018
yılında 8 milyar 760 milyon dolara yükselmiştir. Yine, 2002
yılında yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve
havacılık ihracatı, bu yılın ilk on bir ayında
yaklaşık 2,5 milyar dolar olmuştur. Neredeyse yok düzeyinde olan
AR-GE harcaması 1 milyar 448 milyon dolara çıkmıştır.
Bugün, elhamdülillah, gururla söyleyebiliriz ki
dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasında 5 firmamız
bulunmaktadır. ANKA insansız hava aracı yerli motorla ilk
uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiş olup millî muharip
uçak çalışmalarımızda takvimi
hızlandırmış bulunmaktayız. Tasarımdan üretimine
her aşamada yerli olacak savaş uçağımızı
inşallah, 2023 yılında hangardan çıkarmış
olacağız, bu gurur kaynağımızı tüm dünyaya
göstermenin mutluluğunu da hep birlikte yaşayacağız.
Bununla birlikte ve daha birçok alanda isimlerini sayamadığım
üst düzey savunma sanayisi yatırımlarıyla gurur duyuyoruz ve
duymaya da devam edeceğiz.
Sizlerin de AK PARTİ iktidarları döneminde
imza atılan bu önemli projeleri yürekten desteklediğinizi umut
ediyor, üzerinde görüştüğümüz 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Bolu Milletvekili Sayın Arzu Aydına aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Sizleri, sizlerin şahsında aziz
milletimizi, Köroğlunun torunları değerli Bolulu
hemşehrilerimin vekâletleriyle saygı ve hürmetle selamlarım.
Söz konusu madde belediyelerle alakalı
olduğu için ben de ilimle alakalı birkaç bilgi vermek isterim.
Misalen, Bolu halkının evlerinde de memba suyu içmelerine imkân
sağlayacak olan Karadere Suları Projesine, belediye el
değiştirmiş olmasına rağmen devam eden süreçte
Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından 9 milyon
liralık yatırım yapılmış olup projenin
tamamlanması, Bolu Belediyesinin üzerine düşen tünel betonlama
işini yapmasına kalmıştır. Yine, aynı
şekilde Bolu Belediyesi tarafından yapılması taahhüt edilen
Millet Bahçesi Projesi de, belediye, verilen süre içinde yapım işine
başlayamadığı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından devralınmış ve bu suretle Bolu Belediyesi bu
işin maliyetini de üstlenmekten kurtulmuştur. Ben bu minvalde hem
bakanlarımıza hem de elbette Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana Bolu halkı adına
müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isterim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu esnada, Bolu Belediyesi ve Belediye
Başkanı da çalışmalarına devam etmektedir.
Örneğin, Belediye Başkanı Boluda yer altı çöp konteyner
sistemi kurulmuş olmasına rağmen çöp toplama işinin
aksaması ve vatandaşın şikâyeti üzerine, çöplerin bazı
vatandaşlarımız tarafından kötü niyetli olarak
dışarı atıldığını, insanların bunu
sırf belediyeyi kötülemek amacıyla yaptığını
ifadeyle, çözümü, her çöp konteynerinin başına bir kamera sistemi
kuracağını ve çöplerin karıştırılarak
suçluya ait delil aranacağını açıklamakta bulmuştur.
Başkanın söyleminden çok net olarak anlaşılmaktadır ki
belediyenin başarısız olmasını isteyenler, son yerel
seçimde Cumhur İttifakı olarak AK PARTİye oy veren yüzde
45tir. Buradan bir Bolulu olarak hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun
hiçbir hemşehrimin böyle küçük işlere tevessül edeceğine
inanmadığımı ve Bolulular adına hakaret olarak kabul
ettiğim bu beyan ve uygulamayı külliyen reddettiğimi ifade etmek
isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu bağlamda da Herkesin belediye
başkanı olacağım. ya da Her şey çok güzel olacak.
diyenlerin yerel yönetimlerdeki uygulamalarını da yorumsuz olarak
milletimizin takdirine sunmayı da görev bilirim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bütçe görüşmeleri esnasında bazı
vekillerin, şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların
fotoğraflarını sıraların üzerine
koyduklarını gördüğümde bir anne olarak, şiddete
uğrayıp hayatını kaybeden benim evladım olsa,
siyasilerin onu öz çekim malzemesi olarak kullandıklarını görsem
ne hissederim diye düşündüm, içim acıdı, isyan ettim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) İçin
acıyacağına o gidenler için hesap sorsana! Ölümlere acı!
ARZU AYDIN (Devamla) Sırf başörtülü diye
ikinci sınıf insan olarak görülüp, onların
uğradığı şiddeti görmezden gelen, dillendirmeyen
vekillerin varlığına, her konuşmalarında kadın
olgusundan dem vurup da Diyarbakırda evlat nöbeti tutan anneleri görmezden
gelenlere ise için için haykırarak isyan ettim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Gereğini
yapacaksınız, öldürtmeyeceksiniz, iktidar sizsiniz!
ARZU AYDIN (Devamla) Yani demem o ki gelin,
kadınları, iktidarı dövmek, alışık olduğunuz
şekilde Avrupaya şikâyet etmek için malzeme olarak kullanmaktan
vazgeçin.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sokakta kadınlar
yürüyemez hâlde! Gereğini yapın.
ARZU AYDIN (Devamla) Gelin, sizden veya bizden
ayrımı yapmadan, teferruatta değil öznede buluşalım
ama yeter ki bu milletin vatanına, askerine, polisine sahip çıkan
asil kadınlarını yoksun, sinik, güçsüz göstermeyin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yani fikir üretin, çözüm
getirin ama kadını muhalefet anlayışınıza kurban
etmeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Kadın
zaten sizin bu düşünceniz nedeniyle öldürülüyor, katlediliyor! Zaten
kadınları siz bu düşünceyle kurban ediyorsunuz!
ARZU AYDIN (Devamla) Velhasılıkelam bir
grubun ısrarla işgal ve soykırım ifadelerini kullandığı
yüce Mecliste
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Keşke
kadınlar öldürülürken de
BAŞKAN Sayın Taşçıer, lütfen
Gamze Hanım, lütfen
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Hayır,
kadınlar öldürülürken neredeydi acaba?
ARZU AYDIN (Devamla)
buna siyasi mülahazalarla itiraz
edemeyenlere şahitlik ederken ülkemin geleceğini AK PARTİmin
hedefleriyle birleştirelim
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Günde 3
kadın öldürülürken hangi tepkiyi gösteriyorsanız!
ARZU AYDIN (Devamla)
ve bu milleti âli
değerlerini hâlâ anlayamayan zihniyetlere ithaf olarak da geçen sene
olduğu gibi bu sene de bir şiirle bitirelim ve diyelim ki
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Ailelerin hepsinin
davasını takip ediyoruz. Siz neredesiniz?
ARZU AYDIN (Devamla) Slogana kanıp binme
dolmuşa,
Ayırt eyle, kim firavun kim Musa.
Avrupaya bel bağlayan deyyusa,
Canını sıkarsan bu vatan senin.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Keşke bu konuşmayı Ceren Özdemir öldüğünde de bu kürsüden
yapabilseydiniz hep birlikte sizi alkışlardık!
ARZU AYDIN (Devamla) Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum vesselam. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Yazık ya, yazık! O kadınlar bu toprağa girerken bu
konuşma yazık!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Bir davaya
gittiniz mi Arzu Hanım? Arzu Hanım, bir davaya gittiniz mi?
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Pazartesi günü
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ya, kime
konuşuyoruz?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
hanımefendiler; bakın, Sayın Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor, rica edeceğim
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Bolu Milletvekili Arzu Aydının
129 sıra sayılı 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
13üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Hatibin Bolu Milletvekili
olması ve Belediyeyi kaptırmış olması nedeniyle, daha
önceden milletvekilliği yapmış, şimdi de Belediye
Başkanlığını onların elinden çekip
almış Tanju Beye yaptığı saldırıları
ben anlayışla karşılıyorum; kolay bir şey
değil, bir travma hâlidir, kolay bir şey değildir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi: Katledilen kadınların
fotoğraflarını neden koyuyorsunuz? diyor. Katledilen
kadınların aileleri diyor ki: Çocuklarımızın resmini
gösterin. Biz bu evlatlarımızı, bu bebelerimizi
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Çok
inandırıcı!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cerenin babası
söylüyor.
Bu konuşmayı yaptıktan sonra,
Sayın Milletvekili gülerek kendi sırasına giderken çok önemli
bir konuşma yapmış gibi arkadaşları tarafından
alkışlandı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Çok güzel bir konuşma
yaptı ya! Çok güzel, harika bir konuşma yaptı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu ülkede kadın
cinayetlerini yapanları İçişleri Bakanınız
tutuklayamadığı için o annelerin, o babaların
evlatları katlediliyor. Utanmanız gereken şeye gülerek,
alkışlayarak karşılık veriyorsunuz. Yazıklar
olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)
Üçüncüsü: HDPnin il binasının önünde
oturan kadınlardan bahsediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
Anne onlar, anne! sesleri) Devleti o kadar aciz bir duruma düşürdünüz ki
bizim çocuklarımızı terör örgütleri kaçırıyor ama siz,
bir il binasının önüne gidip anneleri oturtarak onlardan medet
umuyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Çok rahatsız olmuş!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Oysa annelere de sahip
çıkması gereken, çocuklara da sahip çıkması gereken
devletken bunu becerememiş olmanızı annelerin oradaki
acılarını kullanarak yapıyorsunuz. Onun için de size
yazıklar olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
42.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bolu
Milletvekili Arzu Aydının 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasının tarihe geçecek
bir konuşma olduğuna ve aynen iştirak ettiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bolu Milletvekilimiz, biraz evvel, müthiş,
enteresan, hakikaten tarihe geçecek bir konuşma yaptı, kendisini
tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çok
naif bir konuşmaydı, noktası virgülüne dokunmadan aynen ben de
iştirak ettiğimi buradan ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Başka bir şey söylemeyin o
zaman.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Başka bir şey söylemeye gerek yok.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak bir başka mesele var: O da Hacire anneyi
burada dile getirmeden, Hacire anneye buradan selam vermeden, orada
Güneydoğudaki annelere, evlatlarını kurtarmak isteyen annelere
selam vermeden olur mu? Bunu hep beraber dile getirmemiz lazım. Ancak
maalesef birtakım siyasi hesaplarla bu konuda çekingen davranan, terör
örgütleriyle kol kola davrananları da millet takdir ediyor, her şeyi
görüyor.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, şahsı adına ikinci söz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
açık açık
BAŞKAN Bir şey demedi ki.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Ya, daha ne desin?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Daha ne desin
Sayın Başkan?
BAŞKAN Yani aslında Sayın Oluçun
da
Yani HDP il binası falan demedi, siz bir de HDP il binası
dediniz yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Terör örgütleriyle kol
kola giren. dedi, daha ne desin?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben size demedim.
BAŞKAN Buyurun
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayret bir şey,
öyle bir şey mi var?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim şöyle: Kendileri üzerlerine
alınıyorsa yapacak bir şey yok zaten.
BAŞKAN Siz kastetmedi ama siz üzerinize
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, öyle bir
şey mi var ya? Tutanaklarda var.
BAŞKAN Buyurun.
43.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, CHPnin kazandığı
belediyelerde yaptığı hizmetleri baltalamak için bir ekibin, bir
çetenin hunharca hareket ettiğine ve 15 Temmuz şehitleri için
toplanılan paranın neden şehit ailelerine verilmediğinin
açıklanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
şimdi, Bolu Belediye Başkanımızı ben de takdirle
karşılıyorum. Orada yapılan hizmetleri baltalamak için
gerçekten bir ekip, bir çete -sadece Boluda değil,
kazandığımız belediyelerin tamamında- hunharca ve
ahlaksızca hareket hâlindeler; onları tek tek tespit edeceğiz ve
teşhir edeceğiz. O insanları tek tek tespit edip teşhir
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkoç, bir milletvekilinin
yapmış olduğu bir konuşma üzerine yani bu ahlaksızca
ifadesiyle yürümek çok doğru olmadı; bunu düzeltin, rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
milletvekiliyle ilgili söylediğim herhangi bir şey yok. Benim
söylediğim şudur, net olarak söylüyorum: Orada yapılan hizmetleri
baltalamak amacıyla orada hunharca, vahşice hareket edenleri, çete
hâlinde hareket edenleri gerekirse kameralarla tespit edeceğiz; adaletin,
yargının karşısına çıkaracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Vereceğim Sayın
Akbaşoğlu, müsaade edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Daha bitmedi, daha
heyecanlanmayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Buyurun, buyurun, hayır bitti zannettim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Heyecanlanma, daha dur,
ben bir konuşayım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Heyecanlanmadık ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Dur, daha heyecanlanma,
tek tek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Rahatız ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İkincisi:
Sayın Başkan, şehitlerden bahseden bir iktidarın,
şehitler için toplanan paranın üstüne oturmuş, gaziler için
toplanan paranın üstüne oturmuş bir iktidar olduğunu
belgeleriyle kanıtlamış bir Cumhuriyet Halk Partisi var burada.
Sayın Başkan, bir insanın birazcık yüzünün
kızarması gerekiyor. Şehitler için toplanan parayı
şehit ailelerine vermediklerini neden söylemiyor? Mademki terör
örgütlerine bu kadar karşı, terör örgütlerinin katlettiği
şehitler için toplanan paraları neden şehit ailelerine
vermiyorlar, neden açıklamıyorlar? (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Evet Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
44.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben genel bir
konuşma yaptım, üzerlerine alınmışlar terör
örgütleriyle kol kola gezmeyi. Peki, cevap verdiler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) CHP dedin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şunu ifade edeyim: Bolu Belediyesindeki çeteyi
çıkartın, varsa çeteyi ama önce kendi içinizdeki çeteyi
çıkartın, Muharrem İncenin bahsettiği çeteyi çıkartın.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yalan söyleyen,
Cumhurbaşkanımıza iftira atan ve
Cumhurbaşkanımızın bir CHPliyle görüşerek kendisine
genel başkanlık teklif ettiği yalanını uyduran çeteyi,
bütün arkadaşlarınızı töhmet altında bırakan
çeteyi açıklayın; hadi bakalım, hadi bakalım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, böyle devam ederse birleşime on beş dakika ara
vereceğim. (Gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
edin.
Buyurun Sayın Özkoç, son kez açıyorum
mikrofonunuzu.
45.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bize eğer böyle saldırırsa biz konuşmaya devam ederiz.
Şimdi, Muharrem İnce ile biz yol
arkadaşıyız, bizim grup başkan vekilimizdi. Daha önceden ne
söylerse söylesin Muharrem İnceyle cevabını biz veririz, biz
konuşuruz, kendi aile işimizdir, Grup Başkan Vekilini hiç
ilgilendirmez ama ben size söyleyeyim: CHPnin içini karıştırmak
için yaptığınız komplo olmadı arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) O komplo elinize, yüzünüze, gözünüze
bulaştı. O komplonun içine giren herkes rezil oldu ve sizin lideriniz
Recep Tayyip Erdoğan Biz yaptığımız şeyden
vazgeçiyoruz. demek zorunda kaldı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kimin rezil
olduğunu millet gördü.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bir
şey demediler size.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Komplo yaptığımızdan bahsetti, bizi
töhmet altında bıraktı.
BAŞKAN Peki, Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
Milletvekillerimiz gayet memnunlar durumdan.
46.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana komplo kurulmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Komplo yapıldı, doğru. Kime
komplo yapıldı? Sonuç itibarıyla Sayın
Cumhurbaşkanımıza komplo yapılmaya çalışıldı,
ellerinde patladı; bir.
İkinci olarak kendilerine komployu yapanlar,
Deniz Baykalı CHPnin başından götürenler FETÖcüler. Şu
anda FETÖcülerle beraber kol kola yürüyorlar. Siz kendinize kumpas
kuranları beraberce bize yöneltmeye çalışıyorsunuz.
Asıl komployu kuranlar kendi içinizde. Bunu ilk önce temizleyin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
47.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet Halk Partisi
mi FETÖcülükle suçlanan? Hani, FETÖnün bir numaralı
sanıklarından Savcı Zekeriya Öz için Arkasında ben kale
gibi duruyorum. diyen Recep Tayyip Erdoğan değil miydi? O partinin
Grup Başkan Vekili olarak mı konuşuyor? Ben, Zekeriya Özün
arkasındayım.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Altı yıl
beni yatırdın ya. Konuşturma beni, edebimle susuyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) PKKlı Şemdin
Sakıkın gizli tanıklığıyla Genelkurmay
Başkanını hapse attıran Recep Tayyip Erdoğanın
Grup Başkan Vekili olarak mı Cumhuriyet Halk Partisine FETÖcü diyor?
Beraber yürüdük biz yolları. diyerek Seni çok özledik Fetullah Gülen,
gel artık Türkiyeye. diyen Recep Tayyip Erdoğanın Grup
Başkan Vekili olarak mı Cumhuriyet Halk Partisine FETÖcü diyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sizin
milletvekillerinizin elleri bağlı, Fetullah Gülenin Amerikadaki
malikânesinde el pençe duran siyasi partinin Grup Başkan Vekili olarak
mı bize çamur atmaya kalkıyor? Onların hiçbirisi Cumhuriyet Halk
Partisini tutmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kendi Genel
Başkan Yardımcınız söyledi ya, Yılmaz Ateş
söyledi. Adamı yaktınız be!
BAŞKAN- Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
48.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aslında, devlet FETÖyü terör örgütü olarak ilan
ettikten sonra, kendilerinin sarmaş dolaş olduğunu kendi Genel
Başkan Yardımcıları itiraf ediyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimle?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yılmaz Ateş dedi ki: MHPyi tebrik ediyorum,
FETÖye teslim olmadı ama CHP FETÖye teslim oldu ve onun için 15 Temmuz
darbesi oldu. FETÖyü cemaziyelevvelini bilen CHP Genel Sekreteri Kasım
Güleke sormak lazım, Moon tarikatının Türkiye lideri olan
Kasım Gülek FETÖyü bugünlere hazırlayan CHPnin Genel Sekreteri.
BAŞKAN O olsa
1965e gittiniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) FETÖnün 17-25 Aralık iddialarını burada
gündeme getiren Kılıçdaroğlu değil mi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yılmaz
Ateşe sor, Yılmaz Ateşe!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tankların arasından sıvışarak
-tankın üstüne çıkması gereken- ve ondan sonra 20 Temmuza
karşı darbe diyen, FETÖnün kelamını burada bildiren,
söyleyen Kılıçdaroğlunun kendisi değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, bakın, on dört saat sonra, gecenin saat birinde yani bir FETÖ
tartışması açarsak iki saat daha bu işin içerisinden
çıkamayız. Rica ediyorum, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, son olarak
Genel Başkanımızla ilgili söylediği bir söz için söz
istiyorum.
BAŞKAN - Son bir söz, buyurun Sayın Özkoç.
49.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim Genel
Başkanımız darbe olduğu zaman Hayati
Yazıcının elini tutup da Merak etme, biz seninle beraberiz, bu
ülkede darbelere izin vermeyiz. diyen Genel Başkanımızdır.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Uçakta
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim Genel
Başkanımız havaalanında uçaktan indikten sonra
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Uçakta
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sade kahve içerken mi?
BAŞKAN Sayın Özkan, Sayın Bak;
bakın, Grup Başkan Vekili konuşuyor, yapmayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar, bir
ben konuşayım ya.
doğru Türkiye Büyük Millet Meclisinin yolunu
tutan liderdir. Ama telefonun arkasından -bembeyaz hâliyle- milleti
sokağa davet edip de kendi korumalarıyla ortada gözükmeyen Recep
Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlunu birbirine
karıştırmasın. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sade kahve içerken mi?
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
50.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Mustafa
Kemal Atatürkün önderliğinde bu devletin kurulduğuna, tam
bağımsız Türkiye idealini 15 Temmuz ikinci istiklal
mücadelesiyle zafere ulaştıranın Recep Tayyip Erdoğan
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bir dakika
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu millet, evet, bu Gazi Meclisin kuruluşunda bir
istiklal mücadelesi verdi ve Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde bu
devleti kurduk. Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde kurulan bu
devletin istiklalitammeye ulaşması hususunda tam
bağımsız Türkiye idealini 15 Temmuz ikinci istiklal
mücadelesiyle zafere ulaştıran komutan Recep Tayyip
Erdoğandır! (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.53
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati:00.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Şahsı adına ikinci söz, Bursa
Milletvekili Sayın Ahmet Kamil Erozanın.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, izin verirseniz,
kaldığım yerden devam edeceğim; Dışişleri
Bakanlığı bütçesine konuştuğumuz noktadan devam
edeceğim.
O günkü konuşmamda Sayın Bakana Bu Soçi
Mutabakatının içindeki KOC nereden çıktı, bunu
nasıl yuttunuz, nasıl hazmedebildiniz? demiştim.
Konuşmamdan sonra dışarı çıkmak durumunda kaldım.
Sayın Bakan bunu cevaplandırmış ve şöyle bir cümleyle
cevaplandırmış: Ruslar metni yanlış tercüme ettiler.
diye.
Şimdi biz Dışişleri
Bakanlığı memurları garip bir mahlukatız. Bu
mahlukatın özelliği, cevabını bildiği soruları
sorar, tekrar ediyorum, cevabını bildiği soruları sorar ve
2 defa kontrol ettikten sonra sorar. Biz bunu Ruslara sorduk: Bu nedir? Bunun
tercümesi midir? diye. Yok, alakası yok. dediler. Ayıp oluyor
Bakan açısından. Bir defa bu bilgiyi esirgiyor bu Türkiye Büyük
Millet Meclisinden, arkasından Ruslara Siz tercüme yapmaktan âcizsiniz.
diyor. Bu zabıtların hepsini okuyor Ruslar, benimkini de okuyacaklar.
Montrö
Yine geçen konuşmamda İki temel
belgesi var cumhuriyetin: Bir tanesi Lozan Antlaşması, bir tanesi
Montrö. dedim. Sayın Cumhurbaşkanı Atinaya gitti, ne dedi?
Lozanı gözden geçirelim. dedi. Nereden çıktı; hangi karar, hangi
erk, bilmiyoruz. Şimdi dostlarımızdan birinin ilgisi
gereği, belki de Atlantik ötesindeki bir dostun ilgisi gereği bu
Kanal İstanbulla bağlantılı olarak Montrönün
tartışıldığı bir gündeme geldik. Ben şunu
söylüyorum: Montrönün msine veya Fransızcada xine dokunursanız
başınıza gökten değil, Moskovadan taş yağar.
S-400ler
Hâlâ bitmedi, hangi füzeyi
aldığımızı hâlâ bilmiyoruz. Savunma Bakanı Bir
şekilde aldık bunları biz. diyor. Hangi tip
aldınız? diyorum, onu da söylemiyor, söyleyemiyor. Çünkü söylerse,
biz bu sistemin ulusal bir savunma sistemi mi, yoksa kişisel bir savunma
sistemi mi olduğunu anlayacağız. Dolayısıyla bu
bilgiyi de esirgiyor ama bunlar arkasında daha F-35ler var, CAATSA var.
Var, arkası geliyor; Demoklesin kılıcı bir değil,
birkaç tane. Bunlardan bir tanesi düştü zaten, daha bu sabah düştü.
ABDnin 2020 Savunma Bakanlığı bütçesi konuşulurken,
garnitür olarak, daha asıl yaptırımlara gelmedik, garnitür
olarak önümüze sürüverdiler cezaları.
Bir de Ermeni soykırımı
çıktı biliyorsunuz arada; hâlbuki Ermeni soykırımı
konusunda Amerikalı senatörler Zamansız Sırası değil
şimdi, sonra bakacağız. diyorlardı; palas pandıras
çıkıverdi o. Niye çıktı? O, NATO zirvesiyle alakalı,
onu da söyleyeceğim birazdan. NATO zirvesine gittik, ne dedik? YPGyi
terörist ilan ettireceğiz, öyle geleceğiz. dedik; kös kös, boş
boş geri döndük. NATO Genel Sekreteri çıktı YPG konusu hiç
konuşulmadı burada. dedi. Ne oldu? Hani YPG, terörist ilan
edilecekti NATO tarafından, ikna edecektiniz? Bunun neresi
başarı, bilemiyoruz.
Bir de şunu unutmamak lazım:
Uluslararası kuruluşlarda kararlar toplantılarda alınmaz;
bir evvelki yemekte, bir evvelki gecedeki yemekte, sabahki kahvaltıda veya
kahve molasında alınır. Siz toplantıda karar alınacak
diye giderseniz boş dönersiniz.
Geleyim Ermeni soykırımı meselesine
ve NATOyla ilişkisine. Son zamanlarda siz duymadınız ama biz
duyduk, Sayın Putin -sayın demeyeyim isterseniz, Putin diyeyim-
Sayın Cumhurbaşkanı hakkında ne söylüyor biliyor musunuz?
NATOdaki adamımız. diyor. Enteresan. Diğer müttefikler ne
diyorlar? NATOda bir Truva Atı var. diyorlar.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) Uydurma,
uydurma!
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Ben şimdi
uydurmamayı Rusun ağzından söyleyeceğim size.
Ayın 11inde Sayın
Cumhurbaşkanı, NATOdan döndükten sonra Putine telefon etti.
Telefonu kapattı, 21.20de kapattı; on dakika sonra Kremlinden bir
açıklama yapıldı: Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan
bize telefon etti ve NATOdaki görüşmeleri aktardı. denildi. Ne
desin daha? Hasmı mı Rusya NATOnun? Hasım. Hasmınıza
siz NATOda görüşülenleri aktardık. diyorsunuz ve Rus da bu
fırsatı kaçırmıyor; şak diye yayınlıyor. Ha,
şimdi, dolayısıyla buyurun cenaze namazına. Ne oldu?
11inde bu konuşmayı yaptınız, 12sinde Ermeni
soykırımı tasarısı oy birliğiyle geçti.
Vaktim çok az, 18 sayfam daha var ama merak etmeyin;
ben, o 18 sayfayı bir cümleyle özetleyeceğim size. Binmişiz bir
alamete, gidiyoruz bir felakete. Allah, vatanı, milleti korusun.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi
açısından bir tek cümleyle ifade ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan, kimsenin adamı değil, sadece ve yalnızca milletin
adamıdır. Bunun herkes tarafından bilindiğini de bütün
dünya da bilmektedir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Kurum, Türkiye'nin en stratejik kurumları, arazileri Katar
Şeyhine satılıyor. Tank Palet Fabrikası, Katara verildi,
Karadenizdeki araziler Katar Şeyhine satılıyor. Şimdi,
rant kokan Kanal İstanbul güzergâhındaki araziler de Katar
Şeyhinin annesi tarafından satın alınıyor. Katar
Emirinin annesi, bu güzergâhı nasıl öğrenip de Türkiyede
şirket kurarak bu alanda 44 dönüm arsa satın almıştır?
Arsa değerlerinin 3 kat artacağı bilinerek Katarın
kasası neden dolduruluyor, açıklar mısınız? Katar
Şeyhi ve Katarlıların bugüne kadar aldıkları arazi,
konut ve emlak tutarı nedir? Özderede bulunan Silahlı Kuvvetlere ait
askerî kamp alanının Katarlılara satıldığı
iddialarına yönelik açıklamanız nedir? Katarla 2018de 15
milyar dolarlık ve Kasım 2019da yeni bir anlaşma
yapıldı. 2 merkez bankası arasındaki swap anlaşması
tutarı, 3 milyar dolardan 5 milyar dolara çıktı; böylece
ülkemizdeki talan hızlandı. Cumhurbaşkanı
Erdoğanın kara gün dostu dediği Katarın yeni projelerle
Türkiye'deki ranttan aslan payını alması, sizce millî ve yerli
duruş mudur?
Yine, şeker fabrikalarını
kapattınız, şimdi, Rusyadan şeker alıyorsunuz. Kendi
çiftçinizi yok etmek için iktidarınızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, seçim bölgem olan Mersinde
belediyeler, hem Mersinde yaşayan insanlarımıza hizmet
ediyorlar hem de 400 bine yakın Suriyelilere hizmet ediyorlar. Tabii,
yazın da yüz binlerce insanımız, Mersine ve sahil kentlerimize
tatil amacıyla geliyorlar. Ben buradan İller Bankası ve
Maliyeden belediyelere gönderilen paralara ilave olarak Suriyeliler ve
yazın gelen yazlıkçılar için de belediyelerin bütçesine ilave
bir para gönderilmesini talep ediyorum çünkü belediyeler sadece o paralarla
Erdemlide kışın 100 bin nüfus var, yazın 500 bin nüfus
var. Yani 100 binlik parayla 500 bin nüfusa yeterli hizmet üretilemiyor Sayın
Bakanım. Bir de Suriyeliler var, Mersinde 400 bine yakın Suriyeli
var, bir de bunlara hizmet götürülmesi gerekiyor. Dolayısıyla
sahildeki kentlere ve Suriyelilerin yoğun yaşadığı
illere mutlaka ilave para gönderilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karaca...
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Bakan, Uşak, Denizli, Aydın ovalarını sulayarak
Ege Denizine akan Menderes Nehri, sanayi atıkları, kimyasal
atıklar, jeotermal akışkanlar nedeniyle kirlenmekte ve
artık kirliliğin boyutu, geri dönülemez boyutlara ulaşmak
üzeredir. Sayın Bakan, Türkiyenin en verimli ovalarından biri olan
Menderes Ovasını sulayan Menderes Nehrinin kirliliğinin
önlenmesi için bir çalışmanız var mıdır?
Yine, aynı kaderi paylaşan Acıpayam
ilçemizin sınırlarından geçip Dalamana akan Dalaman
Çayında da aynı şekilde, kirliliğin boyutları geri
dönülemez şekilde büyümektedir. Bu çayın da temizliği ve
kirlenmesinin önlenmesi için bir projeniz var mıdır?
Konuşmanızda iklim krizine ilişkin
2020 yılında çok ciddi çalışma yürüteceğinizi ifade
ettiniz, çok umut verici bir gelişme. İklim krizinin sebebi, fosil
yakıtlardır. Termik santrallerin kapatılması için bir tarih
öngörüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel...
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Bakan, 2/B
arazilerinin hak sahiplerine tapulandırılmasıyla ilgili
belirlenen fiyatlar inanılmaz yüksek; milletin bunu ödemesi mümkün
değil. Benim ilim Orduda şu anda hiç başvuru yapılmayan
yerler var. Yaylanın başında, dağın başında
1 dönüm araziye 1 ton fındık fiyatı bedeli isteniyor. Ya, böyle
bir bedeli eğer devlet vatandaşa verirse vatandaş arazisini ona
satabilir. Bununla ilgili daha önce AK PARTİli siyasilerden birçok söz
verildi, hâlâ bu yapılmadı. Bununla ilgili bir yeni düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz?
Elektrik, su, doğal gaz faturaları el
yakıyor. Geçen yıl sadece doğal gaz ve elektriğe 10 defa
zam yapıldı. Şimdi, bir de hâl böyleyken bu açma kapama
parası adı altında resmen soygun yapılıyor, devletin
gözetiminde resmen soygun yapılıyor. Açma kapama adı
altındaki bu soyguna son verecek misiniz? Yoksa bu millet, ilk seçimde
hesabı tam kapatacak, faturayı da size ödetecek, haberiniz olsun.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Basında yer alan
açıklamalarınızda 22 şehrimizde ekolojik koridorların
açılmasının başlatılacağı yer
almıştır. Ekolojik koridor çalışmasıyla neyi
kastediyorsunuz? Bu iller nasıl belirlenmiştir? Bu çalışmanın
ülke geneline yayılması, daha doğru olmaz mı?
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Bakanım,
Niğde iline bağlı Çiftlik ilçesi Azatlı beldesinin
Yeşilkent Mahallesinde 3 bölgeye ayrılan alanın orta
kısmına kaya düşmesi, yamaç sellenmesi sebebiyle bölgede 32 tane
evin taşınmasına karar verildi. Diğer geriye kalan
alanların kaya ıslahı yapılarak, afete maruz kalan bölgeden
çıkarılarak, imara açılıp inşaat
yapılabilecektir. AFAD Niğde İl Müdürlüğü düzenlediği
raporu AFAD Başkanlığına göndermiştir. Azatlı
Belediyesinin çok kıymetli sakinleri, taşınacak evleri
sabırsızlıkla beklemektedir.
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaelideki
kimyasal atıkların taşınmasıyla ilgili Haydar Akar
Vekilimizin sorduğu soru: Kalıcı organik kirletici
stokların bertarafı ve KOK salımlarının
azaltılması için 2013 yılına kadar yapılan
yaklaşık 540 tonluk bertaraf işlemi, Almanyadaki farklı
tesislere gönderilerek gerçekleştirilmiştir.
Merkim Endüstri AŞ depo alanında bulunan
atıklardan 244,6 ton kalıcı organik kirletici ve KOKla
kirlenmiş atık, Bakanlığımız kontrolünde
İZAYDAŞta bertaraf ettirilmiştir. Diğer 3 depoda bulunan
yaklaşık 2.010 ton atığın bertarafı amacıyla
2019 yılı Haziran ayında çalışmalara sahada
başlanmış, 2020 yılında bertarafı
sağlanacaktır.
Çevre cezalarının düşük olduğuna
dair, Bakanlığımız tarafından 18 Aralık 2019
tarihi itibarıyla 48.322 tesise çevre denetimi
gerçekleştirilmiştir. Bu denetimler sonucunda 6.288 tesise toplamda
137 milyon lira para cezası, ayrıca 272 işletmenin de yürütmesi
durdurulmuştur.
İller Bankası hangi kriterlere göre kredi
veriyor? İller Bankası, uluslararası finans
kuruluşlarından düşük faizli, uzun vadeli krediler temin
etmektedir. Yerel yönetimlerin altyapı, enerji, ulaşım, afet
risk yönetimi kapsamındaki projeleri için finansman desteği
vermektedir. Belediyeler, uygulama projelerinin hazır olması ve
desteklenen sektörlerin içinde yer alması, kredibilitesinin, gelir
getirmeyen nüfus oranı gibi kriterlerin uygun olması
şartıyla 81 ilimizdeki belediyeye kredi verilebilmektedir.
Bankamızda bakan çocuğu, milletvekili
çocuğu şu an için yönetim kademesinde -benim bildiğim, alt
kademede de- yer almamaktadır.
Ekolojik koridorlar için neyi kastediyoruz? Ekolojik
koridorlar, iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük araçlardan
biridir. Ekolojik koridorlar, ülkemizin korunan alanlarını
birleştirerek kırsal bölgelerde ve özellikle kentsel alanlarda
ekosistem işlevlerinin bölünmeden devamını
sağlayacaktır ve bu çerçevede, özellikle, oldukça önemli karbon
yutağı konumunda, durumunda olan sulak alanlar ve bataklıklar,
ekolojik koridor sistemiyle diğer korunan alanlara bağlanacak ve bu
sayede, iklim değişikliğini korumada bütünsellik
sağlanacaktır. Bu da iklim değişikliğine
karşı mücadelede etkinliği artıracaktır. Bu
çalışmayı ilk etapta 22 ilimizi bağlayacak şekilde
başlattık, önümüzdeki yıl da bütün ülke genelinde
yaygınlaştıracağız.
Silahlı Kuvvetlerimizle alakalı; Türk
Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet güçlerimizin değişen talepleri
doğrultusunda ihtiyaç duydukları teçhizat yatırımları
yapılmaktadır. Bununla birlikte, mevcut bina, ekipman modernizasyonu,
yenilenmesi ve yatırımları da düzenli olarak
yapılmaktadır.
2020 yılı bütçesi,
halkımızın bütçesidir. 2020 yılı bütçesi, IMFye
muhtaç olmama bütçesidir. 2020 yılı bütçesi, 3,4 milyon kamu
çalışanı için 333,9 milyar lira maaş, ücret ve sosyal
güvenlik prim ödemesinin yapıldığı; aileleriyle birlikte 16
milyon vatandaşımızın bütçeden doğrudan
yararlandığı; 290 bin çiftçimizin ücretlerinin, sosyal güvenlik
prim ödemelerinin karşılandığı; işçilerimiz için
23,6 milyar lira ödemenin yapıldığı; 31 bin KOBİ ve
girişimcimize 1,4 milyar lira KOSGEB ödemesinin
yapıldığı; 2,7 milyon çiftçimize yine 22 milyar lira destek
ödemesinin yapıldığı; 24,3 milyon ilk, orta,
yükseköğretim öğrencisinin faydalandığı eğitim
hizmetleri için 176,1 milyar lira kaynağın
ayrıldığı; 82 milyon vatandaşımızın
yararlanacağı sağlık hizmetleri için 188,6 milyar
liranın ayrıldığı; engelli ödemeleri, evde bakım
ödemeleri, 65 yaş üstü muhtaç vatandaşlarımızın
maaşı, ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın
sağlık primleri gibi sosyal harcamaları için 69,5 milyar
liranın ayrıldığı bir bütçedir. Bu rakamlar gösteriyor
ki, bu bütçe, yüzde 100 vatandaş bütçesidir. AK PARTİ hükûmetleri
bütçeleri, hep halkın bütçesi olmuştur. Bunun böyle olması
sayesinde bu millet on sekiz yıldır bu iktidara oy vermektedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Çürük düşer,
doğru. Siz çürük bütçe yaptınız ve siz düştünüz; biz ise on
sekiz yıldır milletin sağlam, sağlıklı bütçesini
yaptığımız için milletimizin çınarının
gövdesinde sapasağlam bütçe yapmaya devam ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) 196
milyarı sermayeye verdiniz, onu söylemediniz. 196 milyarı sermayeye
peşkeş çektiniz, onu söylemediniz, saymadınız.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun Siz çürük bütçe yaptığınız için düştünüz.
ifadesine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok kısa
olarak cevap vereceğim. Siz çürük bütçe yaptığınız
için düştünüz. falan dedi ya Sayın Bakan. Şimdi, Sayın
Bakan, tabii, burada bir bürokrat olarak konuşuyor, siyasi olarak bunlara
cevap vermesine gerek yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Onları geçtik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama ben cevap veriyorum
kendisine. Gerçekten, siz, artık çürük bir bütçe
yaptığınız için, o yüzden İstanbulu kaybettiniz,
Antalyayı kaybettiniz, Ankarayı kaybettiniz, Adanayı
kaybettiniz, Mersini kaybettiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) Millet sizin yüzünüzü gördüğü için kaybetmeye devam
ediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun. (MHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin.
52.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa
Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikli olarak bir bilgiyi paylaşmak isterim.
Biraz evvel İYİ PARTİ adına, böyle, üstenci bir
yaklaşımla, hakikaten rahatsız edici bir üslupla konuşan
sayın milletvekili, görüşmelerde hiçbir şekilde YPGyle ilgili
herhangi bir şeyin gündeme gelmediğinden bahsetti ama NATO Genel
Sekreteri Stoltenbergin, açıklamalarında NATO içindeki müttefiklerin
YPGyle ilgili görüş ayrılığında olduğunu ifade
ettiği, hepimizin malumudur. YPG konusunda farklı görüşler söz
konusudur. diye basın açıklamasını kendisi yaptı.
Demek ki gündeme geldi; bu, onu gösteriyor; bir.
İkinci olarak, Sayın
Cumhurbaşkanımızın Putinle yapmış olduğu
görüşmeye atfen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
hakikaten nasıl bir yaklaşım içerisinde
olduğunu hep beraber duyduk. Bunu ispata davet ediyorum, ispat etmezse
müfteridir. Sonuç itibarıyla, NATOnun birtakım bilgilerini Rusyaya
söylediğiyle ilgili, âdeta, sanki böyle casusvari bir
yaklaşımı kendi devlet başkanına yakıştıran
bir kimsenin hakikaten vatanperverlik konusundaki
yaklaşımının irdelenmesi lazım gelir.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Bir de bir şiir
oku bari.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye'nin Rusyayla ilgili münasebetlerine ilişkin
bir değerlendirmesi söz konusudur.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Ver mehteri, ver! Ver
coşkuyu!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu bühtan ve iftira asla kabul edilemez, kendisine iade
ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, Sayın Genel Başkan
Yardımcımız Ahmet Kamil Erozan Beye 69a göre kürsüden söz
hakkı talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Erozan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.-
Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben, açık bir
kaynaktan bahsediyorum. Kremlinin her zaman yaptığı, bu gibi
vesileler sonrasında yaptığı basın
açıklamalarından o akşamki, 11 Ekim saat 21.20deki 1inci
cümleyi okuyun. Ne diyor? Sayın Erdoğan, telefon etti ve bizi
NATOdaki temasları konusunda bilgilendirdi. diyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, farklı cümle söylediniz.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Ne dedim?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, şimdi ben geleceğim. Devam edin, devam
edin.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Havadan sudan
bahsetmiş olabilir!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ha, tamam.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir dakika, ben cevap vereceğim efendim.
(Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin,
duyamıyorum yahu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sözlerimizi başkalaştırarak
(Gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, rica ediyorum değerli
milletvekilleri.
Yerinizden söz vereyim, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır hayır, sataşma var, benim
söylediğimi farklılaştırarak beyan etti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma yok
efendim, sataşma yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Birinci konuşması ile ikinci konuşması arasında
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
yerinizden vereyim sözü.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır efendim, sataşmadan dolayı çünkü
açık
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Ne sataşması!
Hayır efendim!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - İç Tüzük 69a göre şöyle: Benim
söylediğimi farklılaştırarak bir açıklama yaptı
sonuç itibarıyla
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma yok
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, bir araba lafa bir cümle
Sayın Başkanım, ortada fol yok,
yumurta yok!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama sataşma yok
efendim.
7.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa
Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sonuç itibarıyla, bakınız, Sayın
Konuşmacının, İYİ PARTİ Milletvekilinin birinci
konuşmasının tutanakları ile ikinci
konuşmasının tutanakları bedihidir, açıktır,
kamuoyu önünde olmuştur. Birinci söylediğinde bir ima, bir ihsas, bir
itham ve bir iftira söz konusuydu ancak sonra gerçeği görünce tornistan
Aman, çevir kazı, yanmasın. noktasına getirildi. Bu,
apaçık bir durumdur. (İYİ PARTİ sıralarından
gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynı şeyi
söyledi, aynı şeyi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Sizi kendi iftiranızı ispatlamaya davet ediyorum.
İspatlamazsanız müfterisiniz! (AK PARTİ sıralarından
helal sesleri, alkışlar; İYİ PARTİ
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynı şeyi
söyledi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
53.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Bursa
Milletvekili Ahmet Kâmil Erozanın 129 sıra sayılı 2020
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasının gayet açık
ve sarih olduğuna, herhangi bir ithamının
bulunmadığına, AK PARTİ iktidarlarının
barışmayı öğrenip, kurumlara karşı rövanşist
bir söylem geliştirmek yerine aklıselimi tercih etmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, gecenin bu saatinde böyle bir konuya alet olmuş
olmaktan ötürü fevkalade muzdaribim. O kadar rahat konuşuyorsunuz ki
İftira, müfteri
Bu hakaretamiz ifadelerin kabul edilebilir bir
yanı yok. Sayın Hatibimizin ifadeleri gayet açık ve sarih. Delil
gösterdiği yer de bir resmî site. Bunun hiçbir tarafında iftira anlamına
gelecek bir şey yok, herhangi bir itham yok, herhangi bir ihsas yok.
Burada sadece şu var: Dış politika alanında
atılmış yanlış adımların ve özel
ilişkilere bağlı dış politika geliştirme
yöntemlerinin bu milletin başına bela teşkil edebilecek sonuçlar
doğurabileceğine işaret ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bunun neresi iftira?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir işaret
nerede var ya!
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ne var? Hangi söylediği
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir işaret
nerede var! Nerede var! Biz de oradaydık, NATO
toplantısındaydık.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Elinle, kolunla konuşma!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne diyorsun sen be!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Konuşma elinle, kolunla!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşuyorsun.
Yıllarca Dışişlerinde çalışmış, ne
faydası olmuş be! Ne faydası olmuş! Ne faydası
olmuş! Konuşuyorsunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, işte ruh hâli budur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yukarıdan bakarak
konuşuyorsunuz be!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İşte ruh hâli budur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşma! Hadi
canım!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İşte kompleks budur. Monşerlerle
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne kompleksi! Kompleks
kendisinde. Kürsüde görüyoruz kompleksi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Konuşma sen, muhatabım değilsin, Grup Başkan
Vekilinle konuşuyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kürsüde kompleksi
görüyoruz be! Yapma be!
BAŞKAN Sayın Bak
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Konuşma be!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kompleksi görüyoruz,
çok bilmiş havalarında!
BAŞKAN Sayın Bak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şu kompleksi
görüyoruz. Çok bilmiş havalarında!
BAŞKAN Sayın Osman Aşkın Bak
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, Sayın Başkan
(AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çok bilmiş
havalarında ya! Bu ne ya! Ayıptır ya!
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
tamamlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, bakın, burada
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çok bilmiş
havalarında, ne zannediyor kendini?
BAŞKAN Sayın Bak, lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çok bilmiş
havalarında konuşuyor, yok Şöyle olmuş. Böyle
olmuş. Gördük hâlinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sen kendi hâline bak, utanmaz adam!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika, sakin ol,
ben sana bir şey demedim ki. Arkadaşına söylüyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Söylemedik laf bırakmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sakin ol!
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu, devam
edin lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, Sayın Başkanım, sözlerimin
başında böyle bir işin malzemesi olmak istemediğimi ifade
ettim. Kelam sarf ederken de azami ölçüde nezakete özen gösteriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama her şeyin bir sınırı var. Siz, dost
olmayı beceremediğiniz bir devleti yönetiyorsunuz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Yönetemiyorlar.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Onun için zaman zaman Dış İşlerinin, zaman
zaman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı kesimleriyle geçmişe
yönelik mücadelelerin içine girdiniz. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler) Ancak gülersiniz, ancak gülersiniz.
Şimdi, tarihe şerh edilmiş
doğrular var. Ben size dünden bugüne hep onu öneriyorum. Düşmanı
olduğunuz devleti yönetmek noktasında değilsiniz. On yedi
seneden beri bu devleti yönetiyorsunuz, barışmayı öğrenin,
kurumlara karşı rövanşist bir söylem geliştirmek yerine
aklıselimi tercih edin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN TURAN (İstanbul) Kendi devlet
başkanını neyle suçluyorsun?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Anlamadım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz halkla
barışın, halkla.
HASAN TURAN (İstanbul) Kendi devlet
başkanını neyle suçluyorsun?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Şehit
kaymakamın babasına laf söylediniz, daha ne konuşuyorsunuz ya?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hangi devlet başkanı, neyle?
HASAN TURAN (İstanbul) Ya, Putinin
ağzından kendi devlet başkanı
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İsterseniz, Adalet ve Kalkınma Partisinin bütün
milletvekillerine Grup Başkan Vekili olarak ayrı ayrı cevap
vereyim, muhatabım kim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dervişoğlu.
HASAN TURAN (İstanbul) Putinin
ağzından kendi devlet başkanına iftira ediyorsun, bu mu
devlet adamlığı?
BAŞKAN Sayın Turan, müsaade edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Devlet terbiyesini sorgulamayın, devleti bu hâle siz
getirdiniz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ayıp! Ayıp!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sen hele hiç konuşma Kemal Bey. Ağzınla,
burnunla, elinle konuşma. Sen kendine tahsis edilen
bakanlığın kapısını açıp içeriye girmeyi
beceremeyen adamsın, otur oturduğun yerde.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
toparlamak ve kapatmak için son sözü veriyorum, başka da
vermeyeceğim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlamak için, evet.
BAŞKAN Buyurun.
54.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Anayasaya göre Cumhurbaşkanının milleti, devleti temsil
ettiğine ve eleştirilebileceğine ancak iftirada
bulunulmasının zül olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
sonuç itibarıyla İYİ PARTİ adına kürsüden konuşan
hatip, ilk konuşmasında Putinin NATOda bizim adamımız
var. şeklinde, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik çok
çirkin bir bühtanda, bir iftirada bulunmuştur ve sonra da bunun kendisinin
yorumu olduğu ortaya çıkmıştır ikinci beyanıyla.
Bu kadar açıktır.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hayır, onu Putin söylemiş!
BAŞKAN Teşekkür ederim, kayıtlara
geçti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak milletini, devletini temsil eden bir insan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Yeter
ya, yeter!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Anayasaya göre Cumhurbaşkanı, milleti ve
devleti temsil eder. Eleştirebilirsiniz, hepimizi temsil eder. Devletin
başına böyle bir iftirada bulunmak, zül olarak
Dışişleri eski mensubuna gerçekten yeter de artar bile.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 129) (Devam)
2.-
2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277), 2018
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2018 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2018
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 189 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2018 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2018 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/871), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2018
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/881) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 130)
(Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, evet,
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, programımız
gereğince bugünkü görüşmeler tamamlanmıştır.
Programa göre, 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin oylanmamış maddeleri ile 2018 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin maddelerini görüşerek
oylarını yapmak için, 19 Aralık 2019 Perşembe günü saat
11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.24
(x) 129, 130 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 09/12/2019 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 231inci sayfasındadır.
(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisinin 123üncü sayfasındadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.