TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
5inci
Birleşim
10
Ekim 2019 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 10 Ekim Ankara Tren Garı
katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle terörü bir kez daha
lanetlediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, Mecliste yürütmenin temsili konusunda
problem olduğuna ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, görüşülen kanun teklifi
çerçevesinde fikirlerin ortaya konularak teknik konularda bilgi verilmesinin
kaliteli yasama tekniği açısından yararlı olacağına
ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, kürsüde konuşan milletvekilinin
yapılan müdahalelerden etkilenmeden konuşmasını sürdürmesi
hâlinde başarılı bir konuşma perfomansı sergilemiş
olacağına ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun, 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili
Hüseyin Yaymanın, TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu tarafından
Sincan, Silivri ve Bakırköy Cezaevlerine yapılan ziyaretlere yönelik
değerlendirmelerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, pamuk ve narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın yaptığı
gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Maraş Türkoğlu Cezaevinde
tutuklu ve hükümlülerin darbedildiğine ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Millî
Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı
Suriyenin kuzeyinde başlattığı Barış
Pınarı Harekâtının hayırlar getirmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Türk ordusunun tarihin hiçbir döneminde işgalci
olmadığına ilişkin açıklaması
5.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, zeytin ve zeytinyağı
üretiminde yaşanılan sorunlara ilişkin açıklaması
6.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, yapılacak desteklemenin gayrisafi
millî hasılanın yüzde 1inden az olamayacağı yasayla
belirlendiği hâlde neden çiftçiye yasal hakkının
ödenmediğini Hazine ve Maliye Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Fıratın doğusuna yapılan
müdahalenin meşru müdafaa olduğuna ve ülkemizin güney
sınırının barış koridoru hâline getirilmesinin
amaçlandığına ilişkin açıklaması
8.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Millî
Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı
Suriyenin kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı
Harekâtının hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
9.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, Hatay ilinin 5inci teşvik bölgesi kapsamına
alınıp alınmayacağını, Hassa Tünelinin ne zaman
açılacağını, İskenderun serbest bölgesinin hayata geçirilip
geçirilmeyeceğini, Arsuz, Payas ve Belen ilçelerinin ne zaman hastaneye
kavuşacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
10.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, rehabilitasyon öğretmenlerinin
sorunlarının ne zaman giderileceğini, kadroya geçmeyi hak edenlerin
atamalarının ne zaman yapılacağını Millî
Eğitim Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
11.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, 2018 yılı buzağı desteğinin
çiftçiye ne zaman ödeneceğini, çiftçi borçlarının beş ya da
on yıl vadeyle eşit taksitlerle ödenmesi için düzenleme
yapılıp yapılmayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Hükûmetin Alevilere yönelik
dışlayıcı tavrını kınadıklarına
ilişkin açıklaması
13.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, AKPnin neden çiftçiyi yok
saydığını, neden üretimin yerine ithalata önem
verdiğini, neden gümrük vergilerini
sıfırladığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
14.- Manisa Milletvekili
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, Somalı madencilerin
haklarını aramak için Ankaraya başlattıkları
yürüyüşün engellenmemesi konusunda İçişleri
Bakanlığının sorumluluk alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye
Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı
Suriyenin kuzeyinde başlattığı Barış
Pınarı Harekâtının hayırlar getirmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Millî Ordusuyla
birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı Suriyenin
kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı
Harekâtının hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
17.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ve Van Cezaevinden gelen
mektupları duyurmak istediğine ve Adalet
Bakanlığının yurttaşlara cezaevlerinde insan onuruna
yaraşır biçimde muamele edilmesini sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlunun, Bartın Devlet Hastanesinde yönetimden kaynaklanan
sorunların çalışma ortamını bozduğuna ve bu
durumun geri dönülemez olumsuzluklara sebep olmaması için ilgili makamlara
çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
19.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Millî Ordusuyla
birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı Suriyenin
kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı
Harekâtının hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, Tarım ve Orman Bakanı başta olmak
üzere Hükûmetin Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında
Kanunun uygulamasından kaynaklanan sorunu çözmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
21.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, üretici, besici ve çiftçinin mağduriyet
yaşadığına ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili
Murat Bakanın, Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün
kapatılmak istenmesinin siyasal iktidarın doğaya
bakışını yansıttığına ilişkin
açıklaması
23.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Muğla ili Marmaris ilçesi Hisarönü, Çamlı, Karaca
ve Yeşilbelde köylüleri ile Osmanlı tapu kaydına dayanarak bu
köylerde hak sahibi olduğunu iddia eden kişiler arasında
yaşanan olaylarla ilgili Adalet Bakanlığının
araştırma yapıp yapmayacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
24.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye Millî Ordusuyla
birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine karşı Suriyenin
kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı
Harekâtının hayırlar getirmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, çocuk istismarının her geçen
yıl arttığına, atamaların yapılabilmesi için
sağlık personelinin sürecin başlatılmasını
beklediğine ilişkin açıklaması
26.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili Süleymanpaşa,
Hayrabolu, Kapaklı belediyelerinde işten çıkarmaların devam
ettiğine, ASELSAN, TAI ve TÜBİTAKta işten çıkarılan
mühendislerin yerine kimlerin getirildiğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Barış Pınarı Harekâtının
yanı sıra siyasi ve diplomatik ilişkilerin de titizlikle sürmesi
gerektiğine, 10 Ekim Kerbelâ olayının yıl dönümü ile 10
Ekim Ankara Tren Garı katliamının 4üncü yıl dönümüne,
Dünya Bankasının Türkiye için büyüme tahminini yüzde sıfır
olarak revize etmesinin ekonomimizin dibe vurduğunun işareti
olduğuna ilişkin açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, siyasi kararlılık olmadan hiçbir
operasyonun başarıya ulaşamayacağına, Barış
Pınarı Harekâtının cumhuriyet tarihi boyunca teröre karşı
girişilen en kapsamlı harekât olduğuna ve Türkiyenin
haklılığını hem ulusal hem de uluslararası
mecrada en etkin şekilde dile getirmeye kararlı olduklarına
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 10 Ekim Ankara Tren Garı
katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle katliamın siyasi
ve idari sorumlularının ortaya çıkarılması konusunda
kararlı duruş sergileyeceklerine, Diyarbakır, Mardin ve Van
illerinde sürdürdükleri demokrasi nöbetinin valilik kararıyla engellenerek
Diyarbakır Milletvekilleri Remziye Tosun, Dersim Dağ, Musa
Farisoğulları ile partililerin darbedildiğine, barış
sözünü söylemekten vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Barış Pınarı Harekâtının hiçbir
acı yaşanmadan tamamlanmasını ümit ettiklerine ve
operasyonun duyurulma şekline, 10 Ekim Ankara Tren Garı
katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle katliamın
sorumlularından hesap sorulana kadar hayatını kaybedenlerin
anılarını taze tutacaklarına, güçlü devletlerin alınan
kararlara karşı farklı düşüncelere tahammül edebilen
yöneticiler tarafından yönetilen devletler olduğuna ilişkin
açıklaması
31.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Barış Pınarı Harekâtının
başarıyla sürdürüldüğüne, Hazreti Hüseyinin Kerbelâda
şehit olmasının 1380inci, 10 Ekim Ankara Tren Garı
katliamının 4üncü yıl dönümüne, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın operasyon konusunda tüm liderleri
bilgilendirdiğine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve TBMM
Başkanı Mustafa Şentopun Barış Pınarı
Harekâtı Koordinasyon Toplantısına davet edilmesine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun aynı ifadeleri tekrarlaması
nedeniyle cevap vermeme hakkını kullandığına
ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına konuşan Amasya Milletvekili Hasan Çilezin
yaklaşımının TÜİK verilerine
inandığını gösterdiğine ilişkin
açıklaması
36.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Soma işçilerinin sorunlarına duyarsız
kalındığı iddialarını şık
bulmadığına, Soma maden işçilerinin kıdem ve ihbar
tazminatlarının Türkiye Kömür İşletmelerince
karşılanması çalışmasının
başlatıldığına ilişkin açıklaması
37.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Soma maden işçilerinin mağduriyetinin
giderilmesi konusunda başlatılmış olan
çalışmanın işçilerin haklarının teslim edilmesi
durumunda doğru yapılmış olacağına ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülkenin kaderiyle ilgili
konularda bilgilenme ve bilgilendirilme hakkının olduğuna
ilişkin açıklaması
39.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
siyasi parti liderlerini bilgilendirdiğine ilişkin
açıklaması
40.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Sağlık Bakanlığının
yapacağı atamalarla ilgili detayların netleştirilip
ortaöğretim mezunu hemşirelerin kazandıkları tecrübeleri
kamu yararına kullanmalarının sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
41.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, Barış Pınarı Harekâtının
amacının güney sınırımızda oluşturulmaya
çalışılan terör koridorunun yok edilmesi olduğuna ve
operasyonda görev alan Mehmetçiklerimize muvaffakiyetler dilediğine
ilişkin açıklaması
42.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Barış Pınarı
Harekâtında görev alan Mehmetçiklerimize başarılar
dilediğine, Balıkesir merkez Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi Eektrik-Elektronik Teknolojisi Alanının
kapatılmasına ilişkin açıklaması
43.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, çiftçilerin mazota, elektriğe, ilaca ve gübre
fiyatlarına yapılan zamlarla topraktan mahsulünü kaldıramayacak
duruma geldiğine ilişkin açıklaması
44.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, diplomasinin tüm kanallarını kullanan
Türkiyenin Barış Pınarı Harekâtına mecbur
bırakıldığına ilişkin açıklaması
45.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Meclis Genel Kuruluna gelecek olan
yargı paketlerinde kamu avukatlarının özlük haklarını
düzenleyecek çalışmalar yapılıp
yapılmayacağını Adalet Bakanından öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
46.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamının
4üncü yıl dönümü vesilesiyle terörü bir kez daha lanetlediğine ve
teröre karşı yürütülmekte olan Barış Pınarı
Harekâtının başarıya ulaşmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
47.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, son üç yıldır ülkede büyük bir KHK
sorunu olduğuna ilişkin açıklaması
48.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, artan maliyetler nedeniyle zor durumda olan hayvan
yetiştiricilerine can simidi olan desteklemelerin ne zaman
ödeneceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
49.- Ankara Milletvkili
Servet Ünsalın, yargının içine düştüğü felaketin
görülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
50.- Kütahya Milletvekili
Ahmet Erbaşın, dualarının ilham ve kudretini
ecdadımızdan alan ordumuza olduğuna, Çölyak hastalarına
yapılan ödeneğin yükseltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
51.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün 105 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Pasaport Kanununda avukatlarla ilgili
düzenlemenin yeterli olmadığı gibi noterlikle alakalı
eksikliğin de giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
53.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, hususi pasaport sayısının
artmasının bu pasaportların yurt dışındaki
değerini azaltacağına ilişkin açıklaması
54.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, kanun teklifi üzerinde konuşmayarak tezkereyi ve AK
PARTİyi itham eden bir dilin kimseye faydasının
dokunmayacağına ilişkin açıklaması
55.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın 105
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
56.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
57.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
avukatlık mesleğine girenlerin sınava girmesinin doğru bir
hadise olduğuna ilişkin açıklaması
58.- İstanbul
Milletvekili Şirin Ünalın, 23 Eylülde konutunda yaşanan olaya
ilişkin açıklaması
59.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, vefat eden Nadira Kadirovanın
ailesine başsağlığı dilediğine ve olayın
adil bir şekilde soruşturulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
60.- İstanbul
Milletvekili Nazır Cihangir İslamın, kötü hukuk düzeninin suçun
üstünü örtebileceği gibi masumiyeti de gölgeleyebileceğine, vefat
eden Nadira Kadirovaya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
61.- Hatay Milletvekili
Mehmet Güzelmansurun, Afrin zeytinyağının iç piyasaya
sürülmesinin yerli zeytinyağı üreticilerini zor durumda
bıraktığına ilişkin açıklaması
62.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, haşhaş üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve milletvekilleri
tarafından, TÜİKin son aylarda açıkladığı
enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığı yönünde
kamuoyunda genel bir kanı oluştuğuna, hem enflasyonun hesaplanma
yönteminin incelenip milletimizin gözleri önüne açıkça serilmesi hem de
gerçek durumu yansıtması adına yapılacakların
araştırılması amacıyla 9/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ile İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 10 Ekim 2015 Ankara Gar
patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2019 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve arkadaşları tarafından, jeotermal
enerji santrallerinin doğaya ve çevreye olan olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden çalışılması
kararlaştırılan 11/10/2019 Cuma günü toplanmamasına
ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Ankara Milletvekili Emrullah
İşlerin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcanın, Aydın Milletvekili Metin Yavuzun CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Denizli Milletvekili Cahit
Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2215) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, SGKnin 2002
yılı öncesi ve güncel borç miktarına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın cevabı (7/18454)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2018 ve 2019
yıllarında Alo 188 hattına yapılan başvurulara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
cevabı (7/18611)
10 Ekim 2019 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
---0---
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. Söz
vermeden önce, bir cümleyle bir konudaki duygularımı da ifade etmek
istiyorum.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, 10 Ekim Ankara
Tren Garı katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle terörü
bir kez daha lanetlediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Bundan dört yıl önce 10 Ekim günü
demokrasi ve barış mitingine katılmak üzere toplanan Ankara
Garı önündeki yurttaşlarımıza dönük saldırıda
hayatını kaybeden bütün yurttaşlarımızı
saygıyla anıyorum ve terörü bir kez daha lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı ilk söz, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle
söz isteyen Konya Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi grubum ve şahsım
adına saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Malumunuz, geçtiğimiz hafta, 1-7 Ekim tarihleri
arası Camiler ve Din Görevlileri Haftamızdı. Bu haftamız
münasebetiyle Türkiyemizin dört bir yanında müftülüklerimiz, Diyanet
İşleri Başkanlığımız çeşitli
etkinlikler gerçekleştirdiler. Bu etkinlerin teması bu yıl Cami
ve Hayat olarak işlendi. Ancak bir itirafta bulunmam gerekirse, 1986
yılından beri bu hafta kutlanmakta, adında hem cami kelimesi hem
de çalışanlar, din görevlileri olmasına rağmen din
görevlilerinin sorunları bu haftada maalesef hiç
tartışılmamakta, konuşulmamaktadır. İşte, bu
eksikliği gidermek adına söz almış bulunmaktayım.
Malumunuz, 2010 yılında Diyanet
İşleri Başkanlığımız 6002 sayılı
Kanunla devasa bir kurum hâline getirildi; 1 başkan, 5 başkan
yardımcısı, 8 genel müdür, 37 daire
başkanlığından oluştu ve yine, çalışan
sayımız 120 bini aştı. Bu çalışanların 100
bine yakını kadrolu, 21 biniyse 4/Bli ya da diğer
sözleşmeli personelden oluşuyor. Diyanet İşleri
Başkanlığımızın bu güçlü yapısına
rağmen, hepimiz biliyoruz ki, hâlen yaklaşık 6 bin
civarında camimizin imamı yok ve daha acısı, 1 Mart-31
Ağustos tarihleri arasında, imam açığı bulunan
camilerimize İŞKUR kanalıyla hizmetli kadrosundan imam
atadık altı aylık süreyle. Sürekli olması gereken din
hizmetlerimiz altı aylık periyotlara maalesef getirildi. Ve sonra ne
oldu? Yine, İŞKUR kararıyla 2017 yılında 4.900
civarında personel alındı ve şimdi bu personel hâlen
kadroya geçirilmiyor, asgari ücretle çalıştırılıyor.
Şimdi, Diyanet İşleri
Başkanlığında kadrolu çalışan imam, müezzin,
kadrosuz çalışan, aynı görevi yapan İŞKUR üzerinden
gelmiş sözleşmeli asgari ücretli çalışan, Allah
aşkına, bu nasıl iş! Bu adaletsiz, bu haksız, hukuksuz
uygulamanın Diyanet İşleri Başkanlığında
olması gerçekten yüreklerimizi yakıyor. Adaletin, hakkın,
hukukun en yoğun gözetilmesi gereken bu kurumda maalesef bunlar
yaşanıyor. Sadece bunlar mı? Orada bir paralel sendikal
yapılaşma olmuş, müftüler üzerinde baskı yapıyor ve
atamalar, yer değiştirmeler ne yazıktır ki bu
anlayış içerisinde, ayrımcılık içinde yapılmaya
devam ediyor ve daha kötüsü, artık camilerimize ibadete gelen
sayısı gittikçe azalıyor. Türkiye'nin nüfusu artıyor,
muhafazakâr bir iktidarımız var sözde, cami cemaati azalıyor.
Ha, bunu sadece ben söylemiyorum, geçen yılki Camiler Haftasında
Sayın Cumhurbaşkanımız da itiraf ettiler. Acaba neden?
Nedeni şu: Siyaseti camilerin içine sokarsanız
Pek çok cemaatin
hutbelerde konuşan hocalara itiraz edip cuma namazını terk
ettiğini ben de yaşadım, içinizde yaşayanlar da
olmuştur. Onun için, diyoruz ki: Gelin, Diyanet İşleri
Başkanlığımızı siyasetten ayıralım.
Diyoruz ki: Gelin, fırsattan istifade Diyanet
çalışanlarının sorunlarını çözelim. Bugün,
Diyanet çalışanları mutlu değil, huzurlu değil çünkü
Diyanette adalet yok, Diyanette hakça bir yönetim yok. Diyanet kendi
personeline sahip çıkmıyor. O kadar çok sorunu var ki Diyanet
çalışanlarının, hani vadettiğiniz 3600lerden tutunuz
da pek çok hususa kadar. Keşke zaman olsaydı da burada ben size
Diyanet çalışanlarının tüm sorunlarını
anlatabilseydim.
Sayın Başkanım son bir dakika izin
verirse camilerimizin durumunu da anlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Camilerimiz;
malum hayırsever yurttaşlarımız kanalıyla, dernekler
kanalıyla -bir de toplu konut yapılan yerlerimize Toplu Konut
İdaresi ya da büyük şirketlerin yaptığı yerlerde-
camiler yapılmaktadır. Fakat şöyle Türkiye'ye bir bakın
Allah aşkına, hiç camilerimizin yapı planı noktasında
bir düzeni var mı? Neden biz düzenli camiler yapamıyoruz? Neden derme
çatma camilerimiz var bizim farklı farklı? Neden tek proje üzerinde
yapamıyoruz? Diyanete de sesleniyorum, belediyelere de: Gelin, şehir
planları doğrultusunda camilerimizi mükemmel bir görüntüye
ulaştıralım, tek tip camiler yapalım; görüntüsüyle,
şekliyle Türk mimarisine uygun şekilde yapalım,
yaptıralım. Bunlar çok zor değil. On yedi yıldır
iktidardasınız, bunları hiç düşünmediniz. Çarpık
kentleşme nasıl gidiyorsa
Çarpık cami kentleşmesi camiler
de, 90 bin cami de Türkiye'nin dört bir yanına
dağılmış durumda.
Hiç apartman altı mescit, cami olur mu Allah
aşkına? Hiç etrafı dükkânlarla bezenmiş cami olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) İstanbula
davet ediyorum sizi, İstanbula.
BAŞKAN Sayın Yokuş, bir saniye.
Açayım mikrofonunuzu, toparlayın,
selamlayalım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bunları
düzeltmek için ben buradan bir çağrı yapayım, inşallah bu
çağrıma iktidar tarafı cevap verir, ses verir, vermezseniz
anlatmaya devam ederiz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun Sayın
Başkan. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu olarak Silivri ve Bakırköy
Cezaevlerine yapılan ziyaretlerle ilgili değerlendirmelerini
bildirmek üzere söz isteyen Hatay Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yaymana
aittir.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu
tarafından Sincan, Silivri ve Bakırköy Cezaevlerine yapılan
ziyaretlere yönelik değerlendirmelerine ilişkin gündem
dışı konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Gerçekten, partimiz, Hükûmetimiz, insan hakları
konusunda İnsanı yaşat ki insanlık yaşasın.
diyen ve Fıratın kenarında bir kurt kuzuyu kapsa
hesabını bizden sorar. anlayışıyla İnsan
hakkı, insanlık hakkı diyerek bu konuda sessiz devrim
gerçekleştirmiş bir partidir. Biz İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu olarak Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu
üyelerimizle 17 Ocakta önce Sincan Cezaevine, 5 ve 6 Eylülde de yine Silivri ve
Bakırköy Cezaevlerine ziyaretlerde bulunduk. Bu ziyaretlere ilişkin
fikirlerimi ifade etmeden önce, bir gün önce başlayan Barış
Pınarı Harekâtıyla ilgili birkaç hususu ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten Türkiye uzun zamandır kendisini tehdit eden ve
bir varoluşsal sorun hâline gelen bu meseleyle artık yüzleşmeye
başladı. Orta Doğuda uzun zamandır vekâlet
savaşları vardı. Bu vekâlet savaşlarının bir
parçası olarak sınırımız boyunca ülkemizi tehdit eden
DAEŞ başta olmak üzere, PKK ve onun türevi olan YPG terör örgütlerine
karşı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz büyük bir operasyon
başlatmış durumda. Burada ısrarla ifade edildiği gibi,
gerçekten bu operasyon Türkiyenin güvenliğini sağlamak
bakımından düzenlenmiştir, Türkiyenin toprak bütünlüğünü
garanti altına almak bakımından düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Hükûmetimizin
değişmez dış politika şiarı yurtta sulh, cihanda
sulh anlayışıdır ve bu bağlamda artık
Urfamızı, Hatayı, Kilisi ve mücavir illeri tehdit etmeye
başlayan bu vekâlet savaşının taşeronluğuna
soyunan terör örgütlerine karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kararlı bir tutumu söz konusudur. Burada hedef, terörü önlemektir; burada
hedef, bir insanlık suçu işleyen DAEŞi ve onun asimetrisi
olarak diğer terör örgütlerini ortadan kaldırmaktır ve aynı
şekilde ülkemize karşı hunharca eylemler düzenleyen PKK ve
YPGyi de ortadan kaldırmaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu olarak çok
değerli Komisyon üyelerimizle, bütün partilerimizin
katılımıyla önce Sincan Cezaevine 17 Ocakta bir ziyaret
düzenledik. Bu ziyarette bir rapor hazırladık ve bu raporu biz yüce
Meclisin de takdirine sunduk. Yine, aynı şekilde, 5 ve 6 Eylülde de
önce Silivri, daha sonra Bakırköy Kadın Cezaevine ziyarette bulunduk.
Bu ziyaretlere ilişkin raporlarımızı da en kısa
zamanda hazırlayıp sizlerin takdirine sunacağız.
Burada, bütün partilerimizin temsilcilerinin
katılımıyla yaptığımız ziyarette dikkat
çeken birkaç hususu yüce heyetinize ifade etmek isterim. Öncelikle,
cezaevlerimizde çok şükür ki taammüden, organize bir biçimde bir
işkence, bir insan hakları ihlalinin olmadığı tutanak
altına alınmıştır ve yine burada kaba şiddet,
insanın onurunu zedeleyen ve insanın varlığına yönelik
olarak bir insanlık suçunun da işlenmediği hüküm altına
alınmıştır. Fakat bununla birlikte, cezaevlerimizde
mahkûmlarımızın, tutuklu ve hükümlülerimizin özellikle
kütüphanede daha fazla kitap talebinin olduğu ve özellikle Sincan
Cezaevinde ısınmaya ilişkin problemlerin olduğu, yine
Silivri ve Bakırköy Cezaevlerinde ise görüşme sürelerinin
uzatılmasına dair taleplerin olduğu dikkate
alınmıştır. Biz, Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt
Komisyonu olarak, inşallah önümüzdeki dönemde de yine Elâzığ
Cezaevine, Diyarbakır Cezaevine, Tarsus Cezaevine bize belirtilen
dilekçelere bağlı olarak ziyaretlerimize devam edeceğiz çünkü
biz inanıyoruz ki gerçekten insan onuru her şeyin üstündedir,
insanlık onuru her şeyin üstündedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, toparlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Teşekkür
ederim.
İnsanlar suçlu da olabilirler, tutuklu da
hükümlü de olabilirler ama devletimiz ama Hükûmetimiz ve
Bakanlığımız bu insanların yaşama
hakkını ve yaşama standardını aşağı
düşürmeden muhafaza etmek zorunda.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle, tekrar yüce
heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
ilkesel olarak, gündem dışı konuşmalarda çok fazla cevap
vermek istemiyor ve hatibin kendi değerlendirmelerinin zapta geçmesi
olarak duruyoruz ama cezaevleriyle ilgili bir genelleme yaptığı
için, bunu tutanakta tek başına bırakmamız mümkün
değil.
Şunu söyleyelim: Şu anda Türkiyedeki
cezaevleri kapasitelerinin çok çok üzerinde dolu, bunu herkes kabul ediyor.
Cezaevlerinde nöbetleşe uyunuyor, nefes almanın imkânı yok.
İstanbuldaki son depremde cezaevi koğuşundaki kişileri
deprem sırasında avluya almayıp ancak yöneticilerin kendilerinin
bina dışına çıktığı bir süreç,
vicdanları yaralayacak son derece tartışmalı bir süreçtir.
Bunun yanında, eskiden beri kütüphaneden yararlanma, sosyal haklardan
yararlanma, aile görüşü, aileyle telefon görüşü meselelerinde keyfî
uygulamalar ve Türkiye'nin dört bir yanında birbirinden farklı
uygulamalar vardır. 24üncü Dönemde, 25inci, 26ncı Dönemde
cezaevlerinde incelemeler yapmış, Türkiyedeki 187 cezaevine 256
ziyaret gerçekleştirmiş, bu konuda yayımlanan raporları
kitaplaştırılmış cezaevi komisyonumuzun bir mensubu
olarak, o günlerden çok daha kötü günlerin yaşandığı bir
süreçte, bir sayın milletvekilinin, belki yaptığı bir
ziyareti genelleyerek -çünkü Bakırköy Kadın Cezaevi görece kurallara
daha uygun davranılan bir cezaevi olarak bizim raporlarımızda da
her zaman yer almıştır ama- Türkiye cezaevlerinde sorun
yoktur. demesi bugün için belki siyaseten söylenmiş bir sözdür ama
bugünün tutanağı, ileride okunduğunda
savunamayacağınız bir duruma gelir.
Bunu kaydetmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
2.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Maraş Türkoğlu
Cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin darbedildiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cezaevleriyle ilgili konuşulduğu için bir
noktaya değinmek istiyorum. Defalarca Komisyona da ilettik, Adalet
Bakanlığına da ilettik fakat bugüne kadar bu konuda herhangi bir
adım atılmadığını biliyoruz. Maraş
Türkoğlu Cezaevinde tutuklu ve hükümlüler ağır darbediliyor,
ciddi bir işkence ortamı var ve bu konuda ne Komisyon ne Adalet
Bakanlığı henüz taleplerimize cevap vermedi. Bu vesileyle bir
kez daha -diğer cezaevleri de var ama bu çok acil olduğu için
özellikle belirtmek istedim- bunu hem tutanağa geçirmiş olalım
hem de Komisyona bu talebimizi iletmiş olalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, tabii,
sayın grup başkan vekilleri sisteme girdikleri için kendilerine söz
verdim. Gündem dışı konuşmalarda bir sataşma
olmadıkça söz verme geleneğimiz yoktur ama sayın grup
başkan vekilleri bilgilendirme amaçlı sisteme girdikleri zaman
kendilerine izin verdiğim çerçevede söz verdiğimi bilgilerinize
sunuyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)- Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Yayman, siz de bu konuda bir
cümle söyleyin.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi, ben ısrarla, yeni bir polemiğe
yol açmadan tutanaklara geçmesi bağlamında bir hususu değerli
Meclisimizin takdirlerine arz etmek isterim.
Konu şudur: Tabii ki problemler vardır,
problemler hayatın bir parçasıdır, cezaevlerinde de problemler
vardır, sokakta da problemler vardır. Ama şunun bir kez daha
altını çizmek isterim: Bu Komisyon, Hükümlü ve Tutuklu Hakları
Alt Komisyonu bütün partilerimizden oluşan milletvekillerimizin
katılımıyla önce Sincan Cezaevine, sonra Silivri ve
Bakırköy Cezaevlerine ziyarette bulundu. Bir genelleme de yapmadan biz
zaten Sincan Cezaevi Raporumuzu yazdık. Bazı
arkadaşlarımızın şerh düşmeleri vardı.
Oradaki altını ısrarla çizmek istediğimiz husus şudur:
Tüm milletvekillerimiz, tüm partilerin milletvekilleri şunu söylediler:
Evet, Türkiyede cezaevlerinde bir işkence yoktur, bir kaba şiddet
yoktur. Bunun tekrar tutanağa geçmesini rica ederim.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) -
Vardır, var.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pamuk ve narenciye üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, pamuk üreticilerinin sorunları
hakkında söz isteyen Adana Milletvekilimiz Sayın Ayhan Baruta
aittir.
Buyurun Sayın Barut. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Milletvekilimiz Sayın Barut kürsüye pamukla çıktı ama...
AYHAN BARUT (Adana) Narenciyemizi de gösterelim
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Barut, hepsini bir
gösterin, sonra aşağı bırakın lütfen. Çünkü
Tüzükümüze göre Genel Kurulumuzda döviz, pankart ve de benzeri materyali huzur
bozmak kaydıyla getirmek yasaktır ama pamukta huzuru bozacak bir
tablo görmediğim için aşağıda bulunması kaydıyla
izin veriyorum.
Değerli arkadaşlarım, Genel Kurula
büyük materyallerle gelmek Tüzükümüze göre yasaktır ama şimdilik
bunun pek de huzuru bozduğunu da görmüyorum. Genel Kurulumuzun da
bilgilerine sunuyorum.
Sayın Barut, lütfen konuşmanıza
başlayın.
Süreniz beş dakikadır.
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Buradan Barış Pınarı
Harekâtına katılan askerlerimize dualarımızı
gönderiyorum.
Ayrıca, 10 Ekim Ankara katliamının
yıl dönümü, ölenlere Allahtan rahmet diliyorum, sorumluları da
lanetliyorum.
Bu kürsüden bugüne kadar tarımdan emeklilere,
eğitimden sağlığa kadar birçok konuya değindim ve bir
milletvekili olarak konuştum ama bu andan itibaren bir çiftçi milletvekili
olarak sizlere hitap etmek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Belki Torosları aşmayan sesimizi buradan
duyururuz değerli arkadaşlar. Biraz önce göstermiş olduğumuz
beyaz altın, nazlı gelinimiz pamuğumuz ve narenciyemiz, maalesef
kolay yetişmiyor, bin bir emekle, bin bir masrafla, sarı
sıcağın altında, 50 derece sıcağın
altında Çukurovada yetiştiriliyor. İşte burada sizlere
Yandım anam. diye feryat eden sağır sultanın bile
duyduğu AKP iktidarının ya duymadığı ya da
duymazlıktan geldiği Çukurovalı üreticilerimizden bahsetmek
istiyorum. Özellikle tek suçu üretmek olan, cayır cayır yanan pamuk
üreticileri ve narenciye üreticilerinden bahsetmek istiyorum. Dün Meclisimize
Adana ilinden 10 civarında Ziraat Odası başkanı geldi,
bölge milletvekillerimizi ziyaret etti, ne denli dertli olduklarını
hepimiz dinledik.
Pamuk, tekstil ve konfeksiyon sanayisinin başta
olmak üzere 30dan fazla iş kolunun ham maddesidir, katma değeri
yüksek bir üründür. Ülkemizin yıllık ihtiyacı 1,5 milyon ton
olup geçen yıl 900 bin ton üretildi, bu yıl ise 700 bin ton
civarında rekolte bekleniyor. Yani şöyle diyebiliriz:
Ürettiğinden fazlasına 1,5 milyar dolar para vererek ithalat
yapacağız. Buradan Yerliyiz ve millîyiz. diyenlere sesleniyorum:
Sizin yerliliğiniz ve millîliğiniz bu mudur?
Bölgemizde pamuk hasadı hâlen devam ediyor.
Geçen yıl kütlü pamuk fiyatları 4,5 lira civarındaydı, bu
yıl bölgemizde ve tüm ülkede 3 lira civarında. Geçen yıl
üreticilerimiz 650 kilogram pamuk aldı, onun da yüzde 30 primini
cezalandırarak, keserek 500 kilograma düşürdünüz ve bu yıl da
üreticilerimizin geçen yıla göre daha düşük verim
aldığını ve mağduriyetinin
arttığını görüyoruz. Buna karşın, mazottan tarım
ilacına, tohumdan gübreye, suyundan elektriğine kadar her şey 2
kat zamlandı.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekillerimiz; pamuk üreticisi zorda, pamuk üreticisi zararda; korkulu ve
endişeli bir bekleyiş içerisindeler. Soruyorum buradan: Bu memleketin
Tarım Bakanı nerede? Yerliyiz ve millîyiz. diyenler nerede? Kanayan
bu yarayı görmüyorlar mı? Önümüzdeki yıl bu pamuk
tarlalarının boş kalmasını ya da başka ürüne
dönmesini istemiyorsanız, eğer biraz vicdanınız varsa,
eğer biraz yüreğiniz sızlıyorsa pamuktaki destekleme
primini en az 1,5 lira açıklar ve peşin ödersiniz. Ayrıca
İki yıl ek, üçüncü yıl ekmezsen prim alamazsın. sistemini
derhâl iptal etmelisiniz.
Pamukta böyle, narenciyede farklı mı?
Narenciyede de işler yine böyle. 5 milyonluk ülke üretiminin üçte 1i
Adanadan karşılanıyor. Narenciyede gerek son yıllarda
uygulanan yanlış siyasi politikalar gerekse Akdeniz meyve sineği
zararlısı nedeniyle Rusyaya ve Ukraynaya giden mallarımız
gemilerle geri dönüyor. Buradaki pazarları artık kaybetmek üzereyiz,
yeni bir pazar arayışı içerisinde üreticiler.
Bu yıla mahsus, bölgemizde, mayıs
ayında mevsim normallerinin üzerinde oluşan aşırı
sıcak ve poyraz verim düşüklüğüne neden olmuştur, o
dönemdeki çiçeklenmeleri dökerek verimleri çok aşağı
çekmiştir. O dönem çağrı yapmıştık Tarım
Bakanına, Afet ilan edilsin. diye ancak yine kulaklar tıkandı.
Şimdi, hasat zamanı. Narenciyede yüzde 50 ile yüzde 70 arasında
verim kaybı var, bazı ağaçlarda da hiç ürün yok. Fiyatlar geçen
yılki fiyatlarda ve 2018 yılı DFİF destekleri hâlâ
ödenmemiştir.
Destekleme deyince değerli arkadaşlar,
üretici perişan, can çekişirken üreticiyle alay edilir gibi bir
puanlama sistemi getiriliyor yani çiftçimizle, üreticimizle âdeta alay
ediliyor. Nedir bu puanlama?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Barut?
AYHAN BARUT (Devamla) Çiftçilerimiz üniversite
sınavına mı giriyor, KPSS sınavına mı giriyor ya
da siz kendinizi bir banka sanıp kredi kartlarına bonus puan mı
biriktiriyorsunuz? Şimdi, hayırdır efendiler, bu çiftçileri bu
kadar desteklememek
Çiftçilerden az puan alan az destek, çok puan alan çok
destek alacakmış, gülelim mi, ağlayalım mı?
Çiftçimizin aklıyla alay etmeyin.
Son olarak değerli arkadaşlar,
değerli milletvekillerimiz; çiftçilerimizin Ziraat Bankasına
borçları var ve bu kredileri ödeyemiyorlar. Nasıl ödesinler? Biraz
önce tabloyu size özetledim.
Geçtiğimiz günlerde burada bir yasa
çıkarıldı, büyük büyük holdingler kurtarıldı.
Şimdi zamanı, milletin gerçek efendisi olan çiftçi için lütfen,
burada, elimizi taşın altına koyalım ve çiftçilerimizi
kurtaralım; borçlarını iki yıl, faizsiz erteleyelim.
Bereketli toprakların, Çukurovanın
yetiştirdiği en büyük yazarlardan Yaşar Kemal
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN BARUT (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım.
AYHAN BARUT (Devamla)
Dağın öte yüzü
güneşe bakıyormuş çocuklar/De hadi, davranın/Güneşle
sohbetimiz var, geç kalmayalım. diye bize öğüt verir. Ben de
şimdi buradan sizlere üreticilerimiz için geç kalmayalım, yol
yakınken, vakit varken birlikte bu enkazı kaldıralım
diyorum, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bu pamuğu kurtaralım arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren değerli milletvekillerimize söz vereceğim.
Daha sonra sayın grup başkan vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım.
Milletvekillerimizden söz talep eden Sayın
Şeker
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı
Suriyenin kuzeyinde başlattığı Barış
Pınarı Harekâtının hayırlar getirmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı
Barış Pınarı Harekâtı
başlamıştır. emriyle harekete geçen Silahlı
Kuvvetlerimize başarılar diliyorum. Allah yâr ve
yardımcıları olsun. Nasıl ki Fırat Kalkanı ve
Zeytin Dalı Harekâtlarıyla DEAŞ ve PKKyı söküp atarak
güneyimizde terör koridorunun kurulmasını önlediysek Barış
Pınarı Harekâtıyla da PKK/YPG terörü yok edilecek. ABDnin
himayesinde PKK/YPGnin terör devleti kurma hayalleri kursaklarında
kalacak, üzeri betonlanacak. Mehmetim sen ülken için, bayrağın için,
millet için, ezan için PKK/PYD-YPG, DEAŞ terör örgütlerine vurdukça
birileri bağırmaya başladı, demek ki hedefin isabetli.
Allahım seni korusun, güç kuvvet versin.
Tüm Mehmetçike Gazi Meclisten selam olsun diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
4.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Türk ordusunun tarihin hiçbir
döneminde işgalci olmadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türk ordusu tarihin hiçbir döneminde işgalci
olmamıştır. Biz ordumuza Atatürk gibi bakarız. O, orduya
şöyle seslenir: Zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle
başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları
taşıyan kahraman Türk ordusu! Memleketini en buhranlı ve
müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman
istilasından nasıl korumuş ve kurtarmışsan
cumhuriyetin bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern
silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun hâlde vazifeni aynı
bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur. Türk
vatanının şan ve şerefini dâhilî ve haricî her türlü
tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya
hazır ve âmade olduğuna, benim ve büyük ulusumuzun tam bir inanç ve
itimadımız vardır. Allah, ordumuzun ve milletimizin
yanında olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
5.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, zeytin ve
zeytinyağı üretiminde yaşanılan sorunlara ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tarım Bakan Yardımcısı birkaç
gün önce zeytin ve zeytinyağı üretimiyle ilgili pembe bir tablo
sundu, tahminlerde bulundu, oysa zeytin üreticisi gereken desteği
alamadıklarından şikâyet ediyor. Sofralık zeytinin merkezi
Bursadaki üretici temsilcilerini dolaştığınızda
anlıyorsunuz ki Türkiye zeytin ağacı varlığında
doğru dürüst bir envantere bile sahip değil. Üreticilerin
beyanlarına göre zeytin ağacı varlığımızdan
söz ediliyor. 2017 yılı verilerinde Bursadaki 9 milyon 531 bin 840
zeytin ağacının 723.182sinden meyve alınmamış
çünkü üretici, girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle zeytinliğini
terk etmiş. Zeytinyağında olduğu gibi sofralık zeytine
de destek verilmesini istiyorlar. 15 kuruşun yetersiz olduğunu, en az
25 kuruş olması gerektiğini söylüyorlar ki bu konuda imza
kampanyası da yapılmıştı. Yine, 1960larda çıkan
Kooperatif Yasasının elden geçirilmesini istiyorlar, ABnin 70 bin
tonluk kotasının bir an önce aşılması gerektiğini
vurguluyorlar.
Rekolteden önce bu sorunlara eğilmek gerekiyor
ve bu sorunları çözmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
6.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, yapılacak
desteklemenin gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az
olamayacağı yasayla belirlendiği hâlde neden çiftçiye yasal
hakkının ödenmediğini Hazine ve Maliye Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum sarayın yani tek adamın Hazine
Bakanına: Yasa gereği çiftçilerimize yapılacak destekleme
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az olamaz. 2006-2019
yılları arasında çiftçimize, köylümüze yasa gereği ödenmesi
gereken destek 269 milyar Türk lirası. Ödenen para toplam 121 milyar.
Üreticimize hakkı olan, verilmeyen paranın toplamı ise tam 148 milyar
lira. Girdi fiyatları artmış, ürün para etmiyor, üretici,
bankalara borçlanmış, esnafa borçlanmış ve can
çekişiyor. Siz hâlâ neden çiftçimize yasayla hakkı olan tam 148
milyar Türk lirası parayı ödemiyorsunuz? İthalata milyonlarca
dolar aktarıp yabancı ülke çiftçisini ihya ederken kendi çiftçimize
yasal hakkını neden ödemediklerini bir kez daha sormak istiyorum. Bu
nasıl milliyetçiliktir? Bu nasıl vatanseverliktir? Bu nasıl
millîliktir?
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Fıratın
doğusuna yapılan müdahalenin meşru müdafaa olduğuna ve
ülkemizin güney sınırının barış koridoru hâline
getirilmesinin amaçlandığına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Barış Pınarı Harekâtı
başladı. Kahraman Mehmetçikimiz Suriye Millî Ordusuyla beraber
belirlenen hedefleri vurmaya ve bölgeyi teröristlerden temizlemeye devam
ediyor. Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ifadesiyle bu harekâtla amaçlanan
ülkemizin güney sınırının hemen altını terör
koridoru olmaktan kurtarmak ve burayı bir barış koridoru hâline
getirmektir. Hiçbir ülke sınırının dibinde büyüyen bir
tehdide göz yummaz, yumamaz. Türkiyenin Fıratın doğusuna müdahalesi
en yalın hâliyle meşru bir müdafaadır. Allahın
yardımı ve güvenlik güçlerimizin kahramanlığıyla
Barış Pınarı Harekâtı da başarıyla
sonuçlanacaktır.
Gün birlik günüdür, dualarımız
Mehmetçikle beraberdir. Cenab-ı Hak kahraman ordumuzu mansur ve muzaffer
eylesin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
8.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör
örgütlerine karşı Suriyenin kuzeyinde başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının hayırlar
getirmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Vatanımızın güvenliği,
milletimizin huzuru, bölgedeki barış ve selameti sağlamak, güney
sınırımızda kurulmaya çalışılan terör
koridorunu yok etmek ve oluşturulan güvenli bölge sayesinde Suriyeli
sığınmacıların bölgelerine dönmesini sağlamak
amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın talimatıyla dün başlatılan Barış Pınarı
Harekâtının ülkemize, milletimize ve bölgemize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Millet olarak zihnimizdeki tek senaryo Hakkın,
haklının ve mazlumun yanında olmaya devam etmektir. Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye Millî Ordusuyla birlikte Suriyenin
kuzeyinde terör örgütlerine karşı yürüttüğü operasyon sayesinde
Suriyenin toprak bütünlüğü korunacak, tüm bölge halkı terörün
pençesinden kurtulacaktır. Necip milletimiz her zaman kahraman ordumuzun
ve güvenlik güçlerimizin yanında yer almış, maddi ve manevi
desteğini, hayır duasını hiçbir zaman eksik
etmemiştir. Rabbim vatanımızı, milletimizi ve
bayrağımızı düşmanın şerrinden korusun.
Kahraman ordumuzun yâr ve yardımcısı olsun. Bu önemli harekâtta
ülkemizi muzaffer eylesin.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
9.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Hatay ilinin 5inci teşvik bölgesi
kapsamına alınıp alınmayacağını, Hassa
Tünelinin ne zaman açılacağını, İskenderun serbest
bölgesinin hayata geçirilip geçirilmeyeceğini, Arsuz, Payas ve Belen
ilçelerinin ne zaman hastaneye kavuşacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatay, 2018 yılı ihracatında bir
önceki yıla göre sağladığı yüzde 22lik
artış ile Türkiye ortalamasına oranla büyük bir
başarıya imza atmıştır. Dikkat çeken ekonomik potansiyeli
ve avantajlarına rağmen Hatay, ne yazık ki hak ettiği
ilgiyi görmemektedir. Ekonomimiz yeterince desteklenmediği için
gelişemiyoruz, işsiz sayımız hızla artıyor. En
yüksek vergiyi ödeyen ilk 10 il içerisindeyiz. Yatırım konusunda son
10dayız. Artık yeter, Hatay üvey evlat muamelesi görmek istemiyor;
aş, ekmek, yatırım bekliyor. Hatay, 5inci teşvik bölgesi
kapsamına alınacak mıdır? Hassa Tüneli ne zaman
açılacak? 1956 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla serbest
bölge ilan edilen ancak yeterli çalışma
yapılmadığı için hayata geçirilmeyen İskenderun
serbest bölgesi hayata geçirilecek midir? Arsuz, Payas, Belen ne zaman
hastaneye kavuşacaktır?
Bütün bunların bir an önce dikkate
alınarak Hataya yeniden yatırım yapılmasını
istiyoruz ve bütün AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımın
da desteğiyle bunlara hızlı bir şekilde ulaşmak
istiyoruz. Artık Hatay yeniden...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere...
10.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, rehabilitasyon
öğretmenlerinin sorunlarının ne zaman giderileceğini,
kadroya geçmeyi hak edenlerin atamalarının ne zaman
yapılacağını Millî Eğitim Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bakanlık kayıtlarına göre ülkemizde
yaklaşık 27.500 rehabilitasyon öğretmeni bulunmaktadır.
Bakanlıkça diğer branşlarda, dershanelerde altı yıl
çalışan veya ücretli öğretmenlikte 540 gün primi bulunan
öğretmenler atanmaktadır ancak aynı konumdaki rehabilitasyon
öğretmenlerinin atamaları yapılmamaktadır. Bakanlıkça
bu branştaki öğretmenlere ayrımcılık
uygulanmaktadır. Rehabilitasyon öğretmenleri ayrıca
karmaşık hukuki yapıları nedeniyle de özlük hakları
bakımından da mağdur durumdadırlar. Ben buradan Millî
Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunmak istiyorum:
Rehabilitasyon öğretmenlerinin feryatlarına ne zaman ses
vereceksiniz? Kadroya geçmeyi hak eden rehabilitasyon öğretmenlerinin
atamalarını ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan...
11.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, 2018 yılı
buzağı desteğinin çiftçiye ne zaman ödeneceğini, çiftçi
borçlarının beş ya da on yıl vadeyle eşit taksitlerle
ödenmesi için düzenleme yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) 6 Mart 2019 tarihinde
Sayın Cumhurbaşkanı Mart ayı içerisinde 730 milyon TL
buzağı desteği ödemesi yapacağız. Spekülatörlerin
gayesi çiftçinin, üreticinin hakkını hukukunu,
çıkarını korumak değildir. Ülkemiz üzerinde oynanan her
oyun gibi bu tür tezgâhları da bozmaya devam edeceğiz. demişti.
Çiftçilerimiz, yedi ay önce ödeyeceğinizi söylediğiniz 2018
yılı buzağı desteğinin ödenmesini bekliyor, ne zaman
ödeyeceksiniz? Tarım sektörünü spekülatörlerin oyun alanına çeviren
çıkardığınız kararnamelerle gümrüksüz ithalat izinleri
değil midir? ÇKSye kayıtlı çiftçi sayısı 2003te 2,8
milyon iken bugün 2,1 milyona gerilemiştir. 2002 yılında çiftçi
borçları 4,5 milyar iken bugün ise 110 milyar liranın üzerindedir.
Çiftçi ve hayvancılık borçları ödenemez hâle gelmiştir.
Borçların beş ile on yıl gibi vadelerde eşit taksitlerle
ödenmesi için bir düzenleme yapacak mısınız?
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
12.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Hükûmetin Alevilere yönelik
dışlayıcı tavrını kınadıklarına
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, FETÖ üyeliğinden yargılanan ve etkin
pişmanlıktan yararlanan eski Bakırköy Adliyesi Adalet Komisyonu
Üyesi Hâkim Murat Özkan ifadesinde Adalet Bakanlığına
alınacak personel listesinin dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağın
kardeşi Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde
görev yapan Ünal Bozdağdan geldiğini söylemiştir. Bu listelerin
ortak özelliği ise bu listelerde Alevilerin olmayışıdır.
Murat Özkanın itirafını biz yakından biliyoruz ve sahadan
da bunun birçok emaresini görüyoruz. Hükûmetin Alevilere yönelik bu
dışlayıcı tavrı devam ediyor ve biz bu tavrı ve
tutumu kınıyor ve gereğinin yerine getirilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
13.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin neden çiftçiyi yok
saydığını, neden üretimin yerine ithalata önem
verdiğini, neden gümrük vergilerini
sıfırladığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik
Kurumu süt üretim rakamlarını açıkladı, yüzde 7,5
düşüş var. Sadece süt üretimi mi? Peynir üretiminde yüzde 14,6,
yoğurt üretiminde yüzde 3,2, ayran üretiminde yüzde 8,3 düşüş
var. Üreticiyi, besiciyi bu kadar ihmal ederseniz olacağı budur. Yem
fiyatları neredeyse dolarla yarıştığı için
sürekli artıyor, buna karşılık süt fiyatları yerinde
sayarsa tabii ki süt hayvanları kesilir, hayvancılık cazip
olmaz. Üretici 1 litre süt satarak 2 kilogram yem almazsa ki AKP sayesinde
yıllardır alamıyor- işte böyle süt üretim
rakamlarındaki düşüş kaçınılmaz olur.
Merak ediyorum, AKP neden çiftçiyi yok sayıyor,
neden üretim yerine ithalata önem veriyor, sürekli gümrük vergilerini
sıfırlıyor? Artık çiftçimizin feryadını duyun.
BAŞKAN Sayın Bakırlıoğlu
14.-
Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlunun, Somalı
madencilerin haklarını aramak için Ankaraya
başlattıkları yürüyüşün engellenmemesi konusunda
İçişleri Bakanlığının sorumluluk alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Somalı madencilerimizin dertlerini
biliyorsunuz. Soma kazasının ardından madenden atılan
binlerce işçimiz beş yıldır kıdem ve ihbar
tazminatlarını alamadılar. Mağdur işçilere sözler
verildi, protokol yapılıp taksitle ödeneceği söylendi, Mecliste
kanun çıkarıldı El konulan mallar satılıp TMSF
ödesin. denildi, mahkeme Sorumlu TKİdir, o ödesin. dedi fakat
tazminatlar bir türlü ödenmedi. Haklarını alamadıkları için
Somadan yürüyüşe başlayan maden işçileri altı gün önce
Kırkağaçta jandarma tarafından durduruldu. Dün 5 işçi
temsilcisi Ankaradaydı; tüm grup başkan vekilleri, TKİ Genel
Müdürü ve Enerji Bakanlığıyla görüştüler, dertlerini
anlattılar. Meclisimizin yaklaşımı konunun çözümü konusunda
olumlu ancak ne yazık ki yetersiz. İşçilerin Kırkağaçtaki
bekleyişi 6ncı gününe geldi; yürüyüşlerine devam etmek için
altı gündür bekliyorlar. Bu noktada, İçişleri
Bakanlığı sorumluluk almalı ve bu işçilerimizin en
demokratik hakları olan yürüyüşlerinin önündeki engelleri
kaldırmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Kaynarca
15.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör
örgütlerine karşı Suriyenin kuzeyinde başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının hayırlar
getirmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye Millî
Ordusuyla birlikte Suriyenin kuzeyinde PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine
karşı Barış Pınarı Harekâtını
başlattı. Amaç, güney sınırındaki terör koridorunu yok
etmek; amaç, güvenli bölge oluşturmak ve ülkemizdeki Suriyelilerin
yurtlarına dönmelerini sağlamak; yani barış, yani huzur,
yani bölge halkını terörün pençesinden kurtarabilmek. Rabbim
kahraman ordumuzu, yurdumuzu muzaffer eylesin.
Değerli milletvekilleri, dün bu kürsüde HDPli
bir milletvekilinin kahraman Türk ordumuzu işgalci olarak nitelemesini
de şiddetle kınıyorum; Mehmetçikimize cephe alanların
âcizliği ve teslimiyeti olarak bunu nitelendiriyorum ve şiddetle
kınayarak milletimizden özür dilemeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
16.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine
karşı Suriyenin kuzeyinde başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının hayırlar
getirmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Hiçbir ülke, sınırının
sıfır noktasında doğrudan kendini hedef alan ve hızla
büyüyen bir tehdide bu kadar sabırlı davranamazdı. Türkiye,
hiçbir devletin gösteremeyeceği sabrı gösterdi. Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz, Suriye Millî Ordusuyla birlikte Suriyenin kuzeyinde terör
örgütlerine karşı Barış Pınarı
Harekâtını başlatmıştır. Türkiye, Suriyenin
bütünlüğü için, bölgenin huzuru için ve ülkemizin geleceği için
yapılması gerekeni yaptı. En büyük ve en yakın tehdide
açık meydan okuyarak Türkiyeyi köşeye
sıkıştırmaya, diz çökmeye, teslim olmaya zorlayanlara cevap
vermiştir. Kahraman milletimizin, en zor kararları hiç kimsenin
yardım ve desteğine güvenmeden aldığını unutanlar
elbette atılan bu adım karşısında paniklediler. Allah
şanlı ordumuzu muzaffer eylesin diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
17.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ve Van
Cezaevinden gelen mektupları duyurmak istediğine ve Adalet
Bakanlığının yurttaşlara cezaevlerinde insan onuruna
yaraşır biçimde muamele edilmesini sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Eskişehir ve Van cezaevlerinden gelen
mektupları duyurmak isterim. Eskişehirde 2 cezaevinde su
sıkıntısı var. Sıcak su haftada 3 kez ikişer
saat, soğuk su ise günde sadece iki saat verilmekte. 12 kişilik
koğuşlarda 22-23 kişi kalmakta, spor yapmalarına üç ayda
bir izin verilmekte, on beş günde bir olan revir hakkı ayda bire
düşürülmüş, Jandarma yok. gerekçesiyle hastane sevklerinde büyük
sıkıntı var. Koğuşlarda acil durum zili
çalışmamakta.
Van Cezaevinde ise kitaplar yasaklanmakta, hem
hükümlülere gelen hem de onların gönderdiği mektuplar engellenmekte,
bazı kanallara, muhalif kanallara erişim yasaklanmakta. Cezaevinde de
olsa yurttaşlarımıza insan onuruna yaraşır biçimde
muamele edilmesini Adalet Bakanlığı mutlaka
sağlamalıdır.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
18.-
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Bartın Devlet
Hastanesinde yönetimden kaynaklanan sorunların çalışma
ortamını bozduğuna ve bu durumun geri dönülemez olumsuzluklara
sebep olmaması için ilgili makamlara çağrıda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bartın Devlet Hastanesinde yönetimden
kaynaklanan sorunların sağlıklı çalışma
ortamını bozduğu ifade ediliyor. Ne yazık ki tecrübeli
uzman hekimlerin birçoğunun da tayin talebinde bulunduğunu görüyoruz.
2018 yılı başından bu yana 5 başhekim
yardımcısı, 3 müdür ve 6 müdür yardımcısı istifa
etmiş ya da görevinden alınmıştır. Uzman hekim
eksikliği zaten mevcutken tecrübeli uzman hekimlerin tayin talebinde
bulunması da ne yazık ki hastanedeki olumsuz gidişata
işaret ediyor. Son dönemde yatak doluluk oranları da yüzde 90lardan
60lara düşmüş, il dışına sevkler de maalesef yüzde
100ün üzerinde bir artış göstermiştir. Bölgedeki
yurttaşlarımız açısından geri dönülemez olumsuzluklara
sebep olmaması için ilgili makamlara buradan bir kez daha çağrı
yapıyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
19.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine
karşı Suriyenin kuzeyinde başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının hayırlar
getirmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Suriyede
kardeşlerimize yapılan katliamı durdurmak, terör koridorunun
önüne geçmek, sınır güvenliğimizi sağlamak, bölgeye
barış ve huzuru getirmek, zulme Dur. demek, zalime kudretimizi
göstermek için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan Başkomutanlığında Barış
Pınarı Harekâtımıza başlamış
bulunmaktayız. Özellikle belirtmek isterim ki bu bir savaş
değildir, Türkiye Cumhuriyetinin bekasını ve bölgesindeki
güvenliğini sağlamak amacıyla PKK/PYD-YPG gibi terör örgütlerine
karşı yapılan bir askerî operasyondur. Bu operasyon sonucunda
oluşturacağımız güvenli bölge sayesinde hem
sınırımızda bulunan terör tehdidi ortadan kakmış
olacak hem de ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine güven içinde
dönmelerini sağlayacağız. Barış Pınarı
Operasyonumuz boyunca güvenlik kuvvetlerimizin Allah yâr ve
yardımcısı olsun, sağ salim evlerine dönmeyi nasip etsin.
Sabah namazı öncesi camilerimizde okunan Fetih Suresi ve tüm dualar sizler
içindir.
Yüce Mevlam Mehmetçikimizi muzaffer eylesin diyor,
Gazi Meclisimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen.
20.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Tarım ve Orman Bakanı
başta olmak üzere Hükûmetin Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında
Kanunun uygulamasından kaynaklanan sorunu çözmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çiftçi Mallarının Korunması
Hakkındaki Kanunun amacı, çiftçilerin belli bir miktar aidat ödemesi
ve bunun karşılığında malların bekçiler
tarafından korunmasıydı. O yıllarda yerel yönetimlere
düşen yüz ölçümü ve nüfus oranı günümüzdeki kadar çok
olmadığı için bu kanun öngörülen usule göre yürütülmeye devam
etti. Bugün ise Büyükşehir Kanunu ile köylerin de yerel yönetimlere
bağlanması sonucu yüz ölçümü ve nüfustaki artışla
ilgilenilmesi gereken alan büyüdü ve çiftçilerimiz aidat ödemesine rağmen
almaları gereken koruma hizmetini alamıyor, çiftçi de haklı
olarak sistemden çıkmak istiyor. Ancak yerel yönetimler çiftçinin gerekli
güvenlik önlemlerini almadan sistemden çıkmasına izin vermiyor,
üstelik aidatlarını ödemeyen çiftçilerin banka hesaplarına da
bloke konuluyor.
Tarım Bakanı başta olmak üzere
Hükûmetin bu sorunu bir an önce çözmesi gerekiyor; ya personel sayısı
artırılmalı ya da çiftçiden haksız bir şekilde aidat
alınmasına son verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Gürer.
21.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, üretici, besici ve çiftçinin
mağduriyet yaşadığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Üreticimiz, çiftçimiz, besicimiz büyük
mağduriyet yaşamaktadır. Artan girdi fiyatları yanında
elektriğe gelen zamlar üreticiyi, çiftçiyi ve besiciyi vurmuştur;
çiftçi, besici icralık duruma düşmüştür. Yem fiyatlarındaki
sürekli artış süt inekçiliğini bitirme noktasına doğru
götürmektedir. On iki ay yemle beslenen hayvanların sonuçta yem
masrafları süt masraflarını karşılamamaktadır; et
fiyatları besiciyi zora sokmuştur. Tüketici pahalı ürün almakta,
üretici ürettiğinin karşılığını alamamaktadır;
aracılar ve ithal lobisi buradan kazanç sağlamakta, Bakanlık,
çiftçinin, besicinin sorunlarına gerekli biçimde eğilmediği gibi
çözüm de üretmemektedir. Ülkenin hangi bölgesine gitsek çiftçi de üretici de
besici de dert yanmaktadır. Tarım Bakanının konuyla
ilgilenmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan...
22.-
İzmir Milletvekili Murat Bakanın, Doğa Koruma ve Millî Parklar
Genel Müdürlüğünün kapatılmak istenmesinin siyasal iktidarın
doğaya bakışını yansıttığına
ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü kapatılmak ve Orman
Genel Müdürlüğü altında daire başkanlığı
yapılmak isteniyor. Yeryüzündeki en önemli 7 gen merkezinden biri olarak
bilinen ülkemiz biyolojik çeşitlilik bakımından bulunduğumuz
coğrafyanın en önemli ülkesidir. Stratejik konumuyla Türkiye, çok
sayıda türün varlığını sürdürebilmesi
bakımından anahtar ülke konumundadır. Bu nedenle doğa
koruma alanındaki sorumluluğumuz herhangi bir ülkeninkinden daha
fazladır. Doğa korumanın ülkemizde daha güçlü tek bir yapı
altında toplanması gerekirken var olan kurumları
zayıflatmak, ülkemizin doğasını talan eden siyasal
iktidarın doğaya bakışını da yansıtmaktadır.
Yapılması gereken ise öncelikle Tabiat Varlıklarını
Koruma ile Doğa Koruma ve Millî Parklar Bölge Müdürlüklerinin tek bir
çatı altında birleştirilmesi, ardından ise derhâl bir
doğa koruma yasası çıkarmak olmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Sayın Girgin
23.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Muğla ili Marmaris ilçesi
Hisarönü, Çamlı, Karaca ve Yeşilbelde köylüleri ile Osmanlı tapu
kaydına dayanarak bu köylerde hak sahibi olduğunu iddia eden
kişiler arasında yaşanan olaylarla ilgili Adalet
Bakanlığının araştırma yapıp
yapmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, sorum Adalet Bakanına: Marmaris ilçemize bağlı
Hisarönü, Çamlı, Karaca, Yeşilbelde köylerinin tüm ekili arazisi,
orman alanları ve hazineye ait tüm alanlar üzerinde Osmanlı tapu
kaydına dayanarak hak sahibi olduğunu iddia eden bazı
kişiler ile bu köylerin sakinleri arasında yetmiş
yıldır devam eden davalar köylüler lehine kesinleşmiş ve
3.500 tapu köylülere verilmiştir. Osmanlı tapu
kayıtlarının esasında orman alanlarının
işletilmesine yönelik olduğu, mülkiyet hakkı verilmediği,
ayrıca Osmanlı tapusuna göre hak iddiasında bulunanların
ilgili arazilerde hiçbir zaman zilyetliğinin bulunmadığı
mahkeme kayıtlarında mevcuttur ancak az sayıda kalan
kesinleşmemiş davalarda Yargıtay görüş
değiştirmiş ve köylüler aleyhine karar vermiştir. Verilen
bu karar sonrası 10 bin köylü durumdan kaygılıdır. Bu
bağlamda Adalet Bakanlığı yıllardır süren ve
binlerce insanı ilgilendiren bu konuyla ilgili bir araştırma
yapacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
24.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Suriye Millî Ordusuyla birlikte PKK/YPG ve DAEŞ terör örgütlerine
karşı Suriyenin kuzeyinde başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının hayırlar
getirmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye'ye yönelen tehditleri bertaraf etmek için
kahraman ordumuz dün itibarıyla Barış Pınarı
Harekâtını başlatmış bulunmaktadır. Türkiye
binlerce yıllık kadim bir tarihin, sevgi ve kardeşlik
medeniyetinin temsilcisidir. Mazlumların
sığınağı, zalimlerin kâbusudur. Her birisi
Allahın aslanı olan yiğitlik timsali kahraman
Mehmetçiklerimizin namlusu hiçbir zaman mazluma, düşküne, kadına ve
çocuğa çevrilmemiştir. Türkiye bölgeye adalet dağıtmak,
mizan tesis etmek için oradadır. Hainlerden ve zalimlerden başka
kimsenin korkmasına gerek yoktur. Cenab-ı Allah Mehmetçiklerimizi her
türlü tehlike ve tuzaktan muhafaza eylesin, muzaffer eylesin,
yiğitlerimizin kılıçları keskin, işleri kolay,
gazaları mübarek olsun.
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte/ Ölsek de
sevinin, eve dönsek de/ Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!/ Yarın,
elbet bizim, elbet bizimdir!/ Gün doğmuş, gün batmış, ebet
bizimdir! (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan...
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, çocuk
istismarının her geçen yıl arttığına,
atamaların yapılabilmesi için sağlık personelinin sürecin
başlatılmasını beklediğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, çocuk istismarı her geçen yıl artmaktadır. 2018
yılında bakanlığın açıklamasına göre, 21 bin
çocuğumuzun ailesi tarafından istismar edildikten sonra bakanlık
tarafından ilk kabulünün yapıldığı, yılda 4.500
civarında çocuğun koruma altına alındığı
belirtilmektedir. Bu durum aile yapımızda anne, baba ve çocuk
arasında sorun olduğunu göstermektedir. Çocuğun yeri kendi
anası ve babasıyla sıcak aile ortamıdır fakat kendi
anası babası çocuğu istismar ediyorsa devletin koruma
altına alması gerekir. Çocuk istismarı önlemelidir. Çocuk
haklarına tüm kişi ve kurumların saygı duyması
gereklidir.
Ayrıca sağlık personeli
Sağlık Bakanlığından atama ilanı beklemektir.
Lise mezunu gençlerimiz de bu ülkenin insanıdır. Sağlık
personeli dağılımı dikkate alınarak dengeli bir
şekilde belirtilmeli ve bir an önce ilan edilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak Sayın Aygun...
26.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tekirdağ ili
Süleymanpaşa, Hayrabolu, Kapaklı belediyelerinde işten
çıkarmaların devam ettiğine, ASELSAN, TAI ve TÜBİTAKta
işten çıkarılan mühendislerin yerine kimlerin getirildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) AK
PARTİye geçen belediyelerde büyük bir personel kıyımı
yaşanıyor. Tekirdağ ilimize bağlı Süleymanpaşa,
Hayrabolu, Kapaklı belediyelerinde işten çıkarmalar üzüyor.
Kışa giriyoruz, elektriğe 1 Ekim
itibarıyla yüzde 15 zam yapıldı, köprü ve otoyollara, posta
ücretlerine zam üstüne zam yapıldı ama enflasyon yüzde 9 olarak
gösteriliyor, işçinin, memurun zam alması engelleniyor. Kış
yaklaşırken, masraflar artarken belediye personeli siyasi
düşünceleri nedeniyle işten atılıyor. İnsaf,
işsiz kalan nerede iş bulacak? Şu anda işsizlik yüzde
25lerde.
Yine, Türkiyenin belkemiği savunma sanayisinin
motoru olan ASELSAN, TAI ve TÜBİTAKın içini
boşaltıyorsunuz. ODTÜ ve Boğaziçi mezunu yirmi yıllık
mühendisleri işten atıp siyasi kayırmacılıkla
sarayın damadının arkadaşlarını getiriyorsunuz.
300 mühendis niye çıkarıldı? Yerlerine kimler geldi? Tank Palet
Fabrikası gibi ASELSANı, TAIyi ve TÜBİTAKı da gözden
çıkardınız mı?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, burada
oturumları takip eden arkadaşlarımızı birleşimin
sonuna kadar her zaman değerlendireceğim, konuşma hakları
mevcuttur. Onları ben belli aralıklarla yerine getireceğim.
Sayın grup başkan vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağız.
İYİ PARTİ Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan.
27.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Barış Pınarı
Harekâtının yanı sıra siyasi ve diplomatik
ilişkilerin de titizlikle sürmesi gerektiğine, 10 Ekim Kerbelâ
olayının yıl dönümü ile 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamının
4üncü yıl dönümüne, Dünya Bankasının Türkiye için büyüme
tahminini yüzde sıfır olarak revize etmesinin ekonomimizin dibe
vurduğunun işareti olduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün saat 16.00da başlayan Barış
Pınarı Harekâtının ordumuz, milletimiz ve devletimiz için
hayırlara vesile olmasını bir kez daha temenni ediyorum. Önce
Hava Kuvvetlerimizle başlayan operasyon saat 22.00den sonra Kara
Kuvvetlerimizin de Tel Abyad ve Resulayn arasında 3 noktadan bölgeye
intikal etmeleriyle hem hava hem kara harekâtı olarak devam etti.
Harekâtı öncesi ve sonrası olarak çok yakından takip ediyoruz.
Askerî harekâtın yanı sıra siyasi ve diplomatik ilişkilerin
de büyük bir titizlik ve beceriyle sürmesini bekliyoruz. İçişleri
Bakanı Sayın Süleyman Soylunun İki dakikada döneriz.
söylemini yersiz ve yakışıksız bulduğumuzu da ifade
etmek istiyorum. İki dakikada en az zayiatla dönmeyi elbette ki temenni
ederiz ancak bölgenin Afrinin 7,5 katı büyüklüğünde olduğunu ve
Afrinde olmayan geri beslenme noktalarına, ikinci Kandil olarak bilinen
Sincara uzanan bir koridora sahip olduğunu hatırlatmak isteriz.
Bunları göz önüne alırsak aylarca sürmesi planlanan son derece ciddi
bir harekât bizi bekliyor. Devleti yönetenleri de bu ciddiyetle harekâtın
ruhuna ve devlet adamlığına uygun davranmaya davet ediyoruz.
10 Ekim 680 tarihinde bugünkü Irak
sınırları içerisindeki Kerbelâ şehrinde Peygamber Efendimiz
Hazreti Muhammedin torunu Hazreti Hüseyin şehit edildi. Acı dolu
Kerbelâ olayını yıl dönümünde Kazım Paşanın
Düştü Hüseyin atından sahrayı Kerbelâya/Cibrîl var, haber ver
Sultanı Enbiyaya. dizeleriyle hüzünle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yezit gibi kalleşçe
savaş kazanacağımıza Hüseyin gibi şehit düşmeyi
kendimize düstur edinmiş olmayı haklı bir gurur olarak kabul
ediyoruz.
10 Ekim 2015te Ankara Garı önünde düzenlenen
mitingde IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba
saldırısında 103 kişi hayatını yitirmişti,
500den fazla insanımız da yaralanmıştı.
Patlamanın 4üncü yıl dönümünde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Dünya Bankası Türkiye için büyüme tahminini
revize etti. Yapılan açıklamada büyüme tahmini yüzde sıfır
olarak revize edilirken 2020 için büyüme tahmininin yüzde 3 olarak
beklendiği konusunda bir beyanattı. Bu yıl yüzde sıfır
büyüme tahmini, Türkiye ekonomisinin dibe vurduğunun işaretidir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bizim gibi gelişmekte
olan ülkelerin en az yüzde 5 ila 7 arasında büyüme hızına
ihtiyacı varken koca bir yılı üretim olmaksızın
Sıfıra sıfır, elde var sıfır. sonucuyla
bitirmek Hükûmetin ekonomik karnesine kalın harflerle
yazılmış bir eksidir.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN- Söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Bülbülde.
28.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, siyasi kararlılık
olmadan hiçbir operasyonun başarıya ulaşamayacağına,
Barış Pınarı Harekâtının cumhuriyet tarihi
boyunca teröre karşı girişilen en kapsamlı harekât
olduğuna ve Türkiyenin haklılığını hem ulusal hem
de uluslararası mecrada en etkin şekilde dile getirmeye kararlı
olduklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
9 Ekim Çarşamba günü yani dün saat 16.00 itibarıyla Barış
Pınarı Harekâtımız başlamıştır. Güney
sınırımızda oluşturulmaya çalışılan
terör koridorunun ve terör devletçiğinin yok edilmesi devletimiz ve
milletimiz açısından hayati bir meseledir. Girişilen harekât,
hangi açıdan bakarsanız bakın, cumhuriyet tarihimiz boyunca
teröre karşı girişilen en büyük, en kapsamlı ve en önemli
harekâttır.
Milliyetçi Hareket Partisi meselenin ciddiyetinin
farkındadır. Harekâtta görev alan ordumuzun, Mehmetçikimizin sonuna
kadar yanındayız; Allah yâr ve yardımcıları olsun.
Bununla birlikte, ordumuzun arkasındaki siyasi iradenin yani
Cumhurbaşkanımızın ve Hükûmetimizin de samimiyetle ve
kararlılıkla yanında olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Çünkü hiçbir ordu, hiçbir askerî güç, hiçbir operasyon veya harekât
arkasında siyasi kararlılık olmadan gerçekleştirilip
başarıya kavuşamaz. Biz bu meselenin ne demek olduğunu
biliyoruz. Bu noktada sonuna kadar Hükûmetimizin ve
Cumhurbaşkanımızın yanında olduğumuzu da tekrar
dile getiriyoruz.
Türkiye, haklılığı
tartışmasız, meşru müdafaa çerçevesinde, uluslararası
hukuk normlarına tamamen uygun bir harekât gerçekleştirmektedir.
Türkiyenin hedefi terör örgütleridir. Hiç kimse Türkiyeyi mazlum ve sivil
bölge insanıyla karşı karşıya getirmeye
çalışmasın. Türkiye kardeşlik hukukunun ne demek
olduğunu gayet iyi bilmektedir. Uluslararası kamuoyuna terör örgütü
yandaşları tarafından yayılmaya çalışılan
kötü niyetli bilgileri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
çarpık ve
kara propagandayı da büyük bir dikkatle takip etmekteyiz. Devletimiz ve
bizler Türkiyenin haklılığını hem ulusal mecrada hem
de uluslararası mecrada en etkin şekilde dile getirmeye
kararlıyız. İnşallah, Türkiyenin girişmiş
olduğu bu harekât başarıyla sonuçlanacaktır ve bölgemizde,
dünyamızda da terörle mücadele konusunda önemli bir katkı
sağlayacaktır diyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 10 Ekim Ankara Tren
Garı katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle
katliamın siyasi ve idari sorumlularının ortaya
çıkarılması konusunda kararlı duruş
sergileyeceklerine, Diyarbakır, Mardin ve Van illerinde sürdürdükleri
demokrasi nöbetinin valilik kararıyla engellenerek Diyarbakır
Milletvekilleri Remziye Tosun, Dersim Dağ, Musa Farisoğulları
ile partililerin darbedildiğine, barış sözünü söylemekten
vazgeçmeyeceklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 10 Ekim 2015, Türkiye
tarihinin en acımasız, en vahşi katliamlarından birini
yaşadığımız bir gündür. Ankara Garı
katliamının üzerinden dört yıl geçti. O gün ülkenin her yerinden
on binlerce insan, iktidarın ülkeyi içine sürüklediği çatışma,
savaş ve baskı ortamından çıkılması ve
barışın tesis edilmesi için Ankaraya gelmişti. KESK,
DİSK, TMMOB ve Tabipler Birliğinin çağrısı oldu; emek,
barış ve demokrasi mitingine katılmak için gelmişlerdi
ancak IŞİD örgütünün, çetesinin iki ayrı bomba patlatması
sonucunda ne yazık ki 103 yurttaşımız hayatını
kaybetti ve yüzlerce insanımız da yaralandı, çok ağır
bir dönem yaşandı.
Şimdi, bu IŞİDin Türkiye sorumlusu
İlhami Balının verdiği ifadelere göre bu işin
saldırı talimatını IŞİD ve kendisi vermişti.
Bu 33 kişinin, 33 gencimizin öldüğü Suruç katliamını da
IŞİD yaptı. Diyarbakırda 5 Haziranda mitingimize yönelik
saldırıyı da IŞİD yaptı. Bütün bu
saldırıları yaparken IŞİD, dönemin Başbakanı
şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinin reddimirasta bulunduğu Ahmet
Davutoğlu mahallenin öfkeli çocukları diyordu IŞİD için,
bu katliamı yapan çete için. Bununla da yetinmiyordu, ekim seçimlerinden
önce de oylarının arttığını ifade ediyordu bu
patlamalarla.
Şimdi, biz bunları unutmadık,
bunların üzerine hâlâ konuşulmuyor. Bunun sadece dönemin
Başbakanı Ahmet Davutoğluyla ilgili
olmadığını biliyoruz; elbette ki icracı
Başbakandı, onun bu işte ne payı var, bunlar tarihen
tartışılacak, araştırılacak, konuşulacak ama
aynı zamanda o dönemin Başbakanı bir partinin de başkanıydı.
O parti de bugüne kadar bu konuda herhangi bir hesap vermedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bizler, 10 Ekim
Ankara Garı katliamının siyasi sorumluları ve idari sorumluları
konusundaki, onların ortaya çıkarılması ve
hesabının sorulması konusundaki kararlı duruşumuzu
sürdüreceğiz.
Sayın milletvekilleri, 19 Ağustosta
İçişleri Bakanlığının talimatıyla partimizin
3 büyükşehir belediyesine hukuksuzca kayyum atandı, biliyorsunuz ve o
günden bugüne kadar da özellikle Diyarbakırda, Vanda ve Mardinde elli
iki gündür hem merkezlerinde hem çeşitli ilçelerde demokratik protestolar,
oturma eylemleri, basın açıklamaları sürüyordu. Elli iki gündür
barışçı bir şekilde bu etkinlikler, bu eylemler sürdürüldü
ama bugün Diyarbakırdaki, Mardindeki ve Vandaki demokrasi nöbetleri
53üncü gününde valilik kararlarıyla engellendi. Sadece engellenmekle
kalmadı, Diyarbakırda her gün protestoların gerçekleştiği
yerde polis ablukası gerçekleşti. Diyarbakır il binası
önünde açıklama yapmak isteyen partililerimize tazyikli suyla, coplarla
müdahale edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İl
binamız abluka altına alındı. Vekillerimiz Remziye Tosun,
Dersim Dağ ve Musa Farisoğulları ve partililerimiz darbedildi.
Çok sayıda kişi gözaltında şu anda ve yapmak istedikleri
sadece bir basın açıklamasıydı. Yani anneler günlerdir orada,
il binamızın önündeki merdivenlerde oturuyor, oturmaya da devam
etsinler, hiçbir itirazımız yok ama onlar otururken yanı
başında bizim arkadaşlarımızın bu konuyla ilgili
basın açıklaması yapmasına da ağır
saldırı yapılması aslında kolluk güçlerinin çifte
standardını göstermektedir. Vanda da aynı durum söz konusu,
Mardinde de aynı durum söz konusu.
Bunları niye söylüyoruz? Elbette ki, birincisi,
protesto etmek için, kınamak için kolluk kuvvetlerinin bu
saldırılarını; ikincisi de, işte, bir savaş
ortamının yarattığı sonuçların ilk
göstergeleridir bunlar sonuç itibarıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Savaş derinleştikçe bu konudaki
saldırılar, baskılar artacaktır, buna dair çok fazla
işaret de vardır, bunları görüyoruz ama buna rağmen, bütün
bu saldırılara rağmen, bütün engellemelere rağmen hiçbir
yerde barış sözümüzü söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz, asla
bir adım geri durmayacağız. Her zaman savaş karşısında,
çatışma karşısında, şiddet
karşısında tutarlı bir tavır takındık.
Bundan sonra da savaşlar, saldırılar, işgaller, şiddet
konusunda aynı tavrı takınmaya devam edeceğiz ve
barış sözümüzü de kararlı bir şekilde sürdürmeye devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özele aittir.
Buyurun Sayın Özel.
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Barış Pınarı
Harekâtının hiçbir acı yaşanmadan tamamlanmasını
ümit ettiklerine ve operasyonun duyurulma şekline, 10 Ekim Ankara Tren
Garı katliamının 4üncü yıl dönümü vesilesiyle
katliamın sorumlularından hesap sorulana kadar hayatını
kaybedenlerin anılarını taze tutacaklarına, güçlü
devletlerin alınan kararlara karşı farklı düşüncelere
tahammül edebilen yöneticiler tarafından yönetilen devletler olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, dün
burada Grup Başkan Vekilimiz tarafından, bugün parti sözcülerimiz, Grup
Başkan Vekilimiz ve Genel Başkanımız tarafından
tekrarlanan, yürütülmekte olan sınır ötesi operasyona ilişkin,
Mehmetçiklerimizin ayağına taş değmeden, burnu kanamadan
görevini icra ederek evlerine dönmelerini ve hiçbir acı yaşanmadan bu
operasyonun tamamlanmasını ümit ettiğimizi bir kez daha ifade
ediyoruz.
Bugün, sabah erken saatlerde hep birlikte Ankara
Garının önündeydik. 4üncü yıl dönümünde Ankara Garı
katliamında hayatını yitiren 103 kişiyi aileleriyle
birlikte andık. Ankara Valiliği ve İçişleri
Bakanlığı önceki yıllarda olduğu gibi sadece ailelere,
milletvekillerine ve çağrıcı 4 örgütün birkaç yöneticisine izin
verme ayıbını tekrarladı.
Önümüzdeki günlerde, orada, Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından, o günün anısına, Melih Gökçekin
alınmış karara rağmen layıkıyla
yapmadığı bir gerçek anma anıtının ve anma
meydanının oluşturulacağını bugün öğrendik
ve son derece memnun olduk.
O günlerde, dönemin Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı tarafından öfkeli Sünni gençler diye
nitelendirildiği, Yaptırdığımız anketlerde
partimizin oyu artıyor. diye patlamalardan neredeyse memnuniyet
duyulduğu ifadelerinin kullanıldığı ve Türkiye siyasi
tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 7 Haziran-1 Kasım
sürecinin günü gelip bütün sorumlularının teker teker yargı
önünde hesap vereceği ve bugünlerden birbirleri hakkında verecekleri
ifadelerin ipuçlarını aldığımız günlerin
yakın olduğunun altını çiziyor ve katliamdaki sorumlulardan
hesap sorulana kadar oradaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hayatını
kaybedenlerin anılarını taze tutacağımızı ve
aileleriyle dayanışma içinde olacağımızı bir kez
daha vurguluyorum.
Biraz önce operasyonla ilgili görüşümüzü
söyledik. Böyle süreçlerde devlet adamları toplumun tamamına
eşit mesafede davranmak gibi ve bu durumda bu operasyonun arkasında
en geniş katılımı sağlamak gibi bir sorumluluk
taşırlar, böyle olması gerektiğini düşünürsünüz.
Tezkerenin -ki daha süresi vardı ve
aslında bu operasyonun yetkisi geçen yıldan
alınmıştı- operasyondan birkaç saat önce burada
oylatılmasından başlayıp, operasyonun duyurulma
şekline, ardından il başkanları toplantısı
yaparak -ki bir siyasi parti genel başkanının iç siyasete
yönelik olarak yapabileceği en üst düzey etkinlik il başkanları
toplantısıdır- ve dönüş uçağında konuşurken
sorulan, sordurulan ittifak sorusuna Bu sorunun yeri, zamanı değil,
şimdi ordumuz önemli bir operasyonda, anneler yüreği
ağzında televizyon başında, bana ittifak sormayın, iç
siyaset sormayın. demek yerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ittifak içinde olan partilere
hakaret edip Bu ittifakın parçalanmasının gereği
ortadadır. diyerek dönemin ruhuna, günün ruhuna en aykırı
davranışlar; bugün Cumhurbaşkanıyım, herkesin
Cumhurbaşkanıyım. iddiasında olan ama bir partinin genel
başkanı olan ve güne il başkanları toplantısıyla
başlayıp, siyasi rakiplerine en ağır eleştirileri
yollayan birisinin buradan ne murat ettiğini Türk milletinin
vicdanına havale ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Ve devamında Trump Türkiye'ye Twitterdan had
bildiriyor, meydan okuyor. Twitter dediğin bir Amerikan şirketidir,
2006da Kaliforniyada kurulmuş. Operasyonun
başladığını Cumhurbaşkanından Twitterdan
öğreniyoruz, Kaliforniyada kurulmuş Amerikan şirketinden.
Arkadaşlar, bu Meclis kurulmadan on yedi gün
önce, 6 Nisan 1920de, Atatürk, Anadolu Ajansını kurdu. Bu ülkenin
anaları, babaları, evlatları, askerleri, hepimiz bir operasyon
yapılacaksa bunu Trumpın Twitter kuşundan
duymayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İsmet Paşa, yurt
içinde, yurt dışında, özellikle yurt dışında bir
açıklama mı yapacak, Anadolu Ajansının teybini arar, yoksa
konuşmaya başlamaz Ajans nerede, bizim ajans nerede? der. Ecevit,
Kıbrıs Barış Harekâtından önce Başbakanlığın
önüne çıkar, Anadolu Ajansının da içinde bulunduğu
gazetecilere Kıbrısa barış götürmeye gidiyoruz. der, bu
kadar nezaketi gösterir. Bu kadar önemsediğiniz, millî mesele
yaptığınız bir operasyon için Trumpın Twitter
kuşunu kullanmayacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Milletin karşısına
çıkacaksınız ve gerekçeniz neyse söyleyeceksiniz,
başlangıcını söyleyeceksiniz, temenninizi söyleyeceksiniz;
askerî hedefler gizli kalabilir ama siyasi hedefinizi ortaya
koyacaksınız. Sizin hedefiniz iç politikaya yönelik bir şeyler
yapmaksa Twitterdan size saldıran Trumpa Twitterdan cevap vermeyip
bütün Türkiyenin arkanızda olabileceği bir durumda suspus
olursanız, hatta Trumpın tweetlerine Trump iyi adam ama
etrafı kötü, etrafındakiler yüzünden böyle yapmak zorunda
kalıyor. diye kılıf uydurup operasyonu Twitter üzerinden
duyurursanız bu işler olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
son söz: Operasyonla ilgili sosyal medya mesajları nedeniyle 78 kişi
hakkında, bir siyasi partinin eş genel başkanları
hakkında ve BirGün gazetesinin ve Diken internet sitesinin internet
editörleri hakkında soruşturma başlatılıp 2 gazeteci
hakkında -BirGün ve Dikenin- gözaltı işlemi
uygulandığı duyuruluyor.
Güçlü devletler, aldıkları kararlara
karşı birilerinin farklı düşünmesine, farklı
söylemesine tahammül edebilen yöneticiler tarafından yönetilen
devletlerdir. Herkes sizin gibi düşünmek, sizin gibi konuşmak, sizin
gibi savunmak zorunda değildir. İki yüz elli yıl önce Senin
gibi düşünmüyorum ama sözünü söyleyebilmen için canımı veririm.
diyen Voltaireden geri düşüyorsanız bu ülkeyi iki yüz elli yıl
geriye götürürsünüz. Bugün yargı reformu paketinde haberlerin örgüt
propagandası olarak kabul edilmemesini buraya getirip sonra internet sitelerine,
gazetelerin editörlerine gözaltı işlemi uygularsanız bu, öz
güven eksikliğinden başka bir şey değildir. Bu haberlerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözleriniz Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sosyal medya kullanılarak
yalan haberin yayılması ve buna karşı tepki gösterilmesi
başka bir şeydir, gazetelerin internet sitelerinin editörlerinin
tutuklanması başka bir şeydir. Biz, sınır ötesi
operasyon meselesinde, yanlış Suriye politikaları yönünden
Mehmetçik oraya gitmek zorunda olduğunda Mehmetçikin moralini
düşünürüz, anasını düşünürüz, ordumuzun arkasındaki
siyasi desteği çekmenin yanlışlığını
düşünürüz ama siz, en ufak eleştiriye karşı gözaltılar
yapıyorsanız eğer, bütün dünyaya Bizim öz güvenimiz eksik,
yaptığımız işteki meşruiyetle ilgili,
arkasındaki hukuki donanımla ilgili sıkıntımız
var
Kimseye bir şey dedirtmez. Türkiyeyi bu hâle getirmeye kimsenin
hakkı yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası AK PARTİ
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Turanda.
Buyurun Sayın Turan.
31.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Barış Pınarı
Harekâtının başarıyla sürdürüldüğüne, Hazreti
Hüseyinin Kerbelâda şehit olmasının 1380inci, 10 Ekim Ankara
Tren Garı katliamının 4üncü yıl dönümüne, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın operasyon konusunda
tüm liderleri bilgilendirdiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün başlayan Barış Pınarı
Harekâtı havadan ve karadan başarıyla sürdürülüyor. 180den
fazla hedefin vurulduğu, belirlenen hedeflere
varıldığı, şu ana kadar 109 teröristin etkisiz hâle
getirildiği açıklandı. Harekât planlandığı
şekliyle aynen devam ediyor. Allah kahraman Mehmetçikimizin yâr ve
yardımcısı olsun.
Barış, huzur, imar ve ihya
başlığında yürütülen, askerimizin moral ve motivasyonunun
oldukça yüksek olduğu bu operasyon karşısında tüm
milletimiz kenetlenmiş durumda. Ümit ediyorum, hiçbir sorun
olmaksızın, hiçbir askerimizin burnu kanamaksızın bu
operasyonu nihayete erdiririz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Hazreti Peygamber Efendimizin sevgili torunu Hazreti
Hüseyinin Kerbelâda şehit olmasının 1380inci yıl dönümü.
Hazreti Hüseyini ve Kerbelâ şehitlerimizi susuzluğa,
yalnızlığa terk etmiş olmanın
sızısını insanlık ağır bir yük olarak hâlâ
taşıyor. Hazreti Hüseyinin şehadeti, bütün Müslümanların,
mazlumların, masumların ortak ve derin bir acısıdır.
Alınan derslerle Kerbelâ ayrılığın değil, birlik
ve beraberliğin kaynağı olmalıdır. Hazreti Hüseyin
Efendimizi ve onunla birlikte Kerbelâda şehit olan tüm ehlibeyti
rahmetle minnetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, Ankara Tren Garı önünde terör örgütü DEAŞ
tarafından 103 vatandaşımızın hayatını
kaybettiği, 300den fazla vatandaşımızın yaralandığı
hain saldırının 4üncü yılı. Törer maalesef hep
masumları, barışı, huzuru hedef aldı. PKKsı,
YPGsi, DEAŞı, FETÖsü, PYDsi, nereden gelirse gelsin terörün hepsi
birdir, kötüdür, lanetlidir. Bu alçak saldırıda hayatını kaybeden
vatandaşlarımızı bir kez daha anıyor, her türlü terörü
ve terör örgütü destekçilerini lanetliyoruz.
Sayın Başkan, bu arada, hem CHPnin hem
HDPnin Sayın Grup Başkan Vekillerinin mesnetsiz
iddialarını, yaklaşımlarını reddediyoruz.
Sayın Davutoğlu da o zamanki diğer tüm yöneticilerimiz de DEAŞla
ilgili bütün ortamlarda bu örgütün terör örgütü olduğunu ifade
etmişlerdir; bununla ilgili en ağır mücadeleler için yetkili
kurullar toplantılar yapmışlar, imza atmışlardır.
Aynı şekilde, tüm dünyada terör örgütleri güncellemesi
yapılırken ilk Bakanlar Kurulu toplantısında
DEAŞı terör listesine alan Hükûmet bizim Hükûmetimizdir.
Dolayısıyla, bu tarz bir ortamda, askerimizin sınır ötesi
bir operasyonunda bu konuyu böyle tekrar tekrar gündeme getirmenin hiç kimseye
faydasının olmadığını, baştan
aşağı DEAŞla mücadele eden bir yönetime bu ithamın
yakışık almadığını ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bir de Türkiyede sistem değişti. Bu
sistem değişikliğine katılırsınız
katılmazsınız ama bunlar geride kaldı. Her gün dön
dolaş Yok efendim, partili Cumhurbaşkanı mı olur? Yok
efendim, şöyle mi olur, böyle mi olur? tarzı kapanan konuları
açmanın, kendini güncellememenin hiç kimseye faydası yok. Bu ülkede
sistem değişti ve partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi başladı. Dolayısıyla, milletin verdiği bu
karara saygı duymak hepimizin görevi.
Cumhurbaşkanımızın çok önceden planlanan il
başkanları toplantısında tüm kamuoyuna bilgi vermesi, tüm
liderlere teşekkür etmesi takdire şayan bir konuyken bunu, gelip
burada yeni sistem değişikliğinin de alt
başlığı olarak güya kınamak, güya itham etmek
doğru bir yaklaşım değil diye düşünüyorum.
Bakınız, operasyon bilgisi Twitterdan
verildi, Facebooktan verildi, bu tarz yaklaşımları doğru
bulmuyoruz Sayın Başkan. HDP gibi konuşup, AK PARTİ gibi,
MHP gibi oy verme görüntüsünü kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu
tezkereyle ilgili dünden beri arkadaşların, malum
arkadaşların içerikle ilgili her türlü ağır ithamlarda
bulunup da evet oyu vermiş olmasını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...bu
arkadaşlarımızın tezkereyle ilgili en ağır
ithamlarla, hak etmediğimiz tablolarla bize saldırmalarını,
konuşmalarını sabırla takip ediyoruz. Bir derdimiz var,
istiyoruz ki bu atmosferde tüm partilerin ortak paydası olsun, tüm
partilerin güvenlik ortak derdi olsun istiyoruz. O yüzden sükûnetimiz
edebimizden ama dönüp dolaşıp kavgacı, polemikçi bir üslupla bu
konuyu tartışmaya açmak doğru değil diye düşünüyorum.
Tezkereye evet diyen 4 tane partinin 4üne de saygı duyuyoruz ama
baştan aşağıya, ordumuz o operasyonun içerisindeyken
sürekli tezkereyi kötüleyen, bu konudaki iletişimimizi rencide eden bir
tarzın ne orduya ne Meclise ne de partiye faydası
olmadığı kanaatindeyiz. Ben bunu milletin vicdanına
bırakıyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız, bırakın
Twitterı falan, tüm liderleri aramıştır, bilgi
vermiştir, bugünkü toplantıda da tüm kamuoyuna teşekkür
etmiştir. O yüzden bu konudaki insaf ölçeği dışındaki
yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmelerini ümit ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Özel, toparlayalım,
uzatmayalım çünkü gündemimiz yoğun değerli arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve TBMM
Başkanı Mustafa Şentopun Barış Pınarı
Harekâtı Koordinasyon Toplantısına davet edilmesine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tezkerenin içeriyi eleştirir, dışarıyı eleştirir
değil... Birincisi, kısa muhalefet dönemlerinde tezkereye bir kere
hayır oyu verdiler, bir kere de İçeriğini onaylamıyoruz
ama bu seferlik evet oyu verdik. dediler. Tutanakları kürsüden okudum,
istedikleri anda erişebilirler.
Adalet ve Kalkınma Partisi, Afganistan
tezkeresine hayır Kuzey Irak tezkeresine bir kere hayır bir kere
de Bitirilmesini ümit ederek son kez evet. diye oy kullanmış bir
partidir. Öyle kimseye tezkere oyu üzerinden bir şey anlatmasınlar.
İki, eleştirilen durum şu: Gerçek
anlamda Herkesin Cumhurbaşkanıyım. falan diyorsun ya, bunu
yapacaksan ittifaklar sorusuna Parçalanması lazım. değil Bu
sorunun yeri bugün değil arkadaşlar. cevabı verilir. (CHP
sıralarından alkışlar) İl başkanları
toplantısı bir partinin toplantısıdır, dersin ki:
Böyle kararlaştırmıştık ama hassas gündem nedeniyle
ileri bir tarihe alıyorum. Gerçek demokrasilerde böyle
davranılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen
toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O yüzden, Sayın Bülent
Turan kendi ağzıyla söylüyor: Partili Cumhurbaşkanı.
Bakın, partili Cumhurbaşkanı
Operasyon karargâhı
burası. Karargâhta partili Cumhurbaşkanı oturuyor. Partisinin
grup başkanını almış, Meclis Başkanını
almış, bakanlar oturuyor, partisinden milletvekilleri var, komisyon
başkanı var ve böyle bir toplantıdan fotoğraf
paylaşıyorlar. Şimdi, parti devleti misiniz, devletin partisi
misiniz kardeşim? Böyle bir görüntüyü bu ülkeye yaşatmaya kimin
hakkı var? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Böyle bir görüntü doğru bir görüntü değil.
Amacınız eğer doğru işleri hep birlikte yapmaksa böyle
bir görüntü yok. Sonra, bu protokolü şehirlerde uygulayacak
mısınız? Bakanın önünde milletvekili durmalı, ben onu
savunuyorum; atanmış bakan yerine seçilmiş vekil. Burada öyle
oturtup da ile gelince Bakanım geldi, başta duracak, ilin
milletvekilleri böyle sıralanacak. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen son sözünüzü
alalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm Başkanım
Sayın Başkanım, Meclis
Başkanına soruyorum: Bu toplantıya davet edilmen şu ihtiyaçtan
mı kaynaklanıyor? Gelip de yürütme Meclise bilgi vermedi. Operasyonun
askerî ve siyasi hedefleriyle ilgili bilgilendirilmek üzere oraya gittiysen,
yasamanın başı olarak yürütmenin ayağına gittiysen o
zaman sana iletilen bu bilgileri bütün Meclisin partileriyle paylaşmak
için daha ne bekliyorsun Sayın Meclis Başkanı? Yok, oraya bir
partinin mensubu olarak gittiysen yani Meclis adına gitmediysen, orada AK
PARTİli olmayan kimse yok, senin tarafsızlığın nerede
kaldı Sayın Meclis Başkanı? O yüzden, bu parti devleti
görüntülerinin kimseye faydası yok. Aklınızı
başınıza alın, size de faydası yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, bir saniye
Sayın Oluç, buyurun.
33.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili mesnetsiz iddialarda bulunduğumuzu söyledi. Yani, niye mesnetsiz
olduğunu ben anlamadım doğrusu, o dönemin Başbakanı
Davutoğlunun söylediği lafları dile getirdim. Bunlardan bir
tanesi Mahallemizin öfkeli çocukları. dedi IŞİDliler için. .
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle söylemedi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çok açık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnternetten
bakın, öyle söylemedi.
BAŞKAN Sayın Turan, size söz
vereceğim, lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
isterseniz getirelim, burada bakalım bütün kayıtlara. O yetmedi, 10
Ekim Ankara Garı katliamından sonra Oylarımız
artıyor. dedi. O yetmedi, Ankara Garı katliamını yapan
kokteyl bir terör örgütüdür. dedi. Ne kokteyliydi o? Ortaya çıktı
IŞİDin yaptığı, ortada kokteyl filan yok; üstünü
örtmeye çalıştı.
Şimdi, siz, o zaman, Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak o Başbakanın söylediği, bugün reddettiğiniz
laflarını engellemediniz, eleştirmediniz, karşı
çıkmadınız, arkasında durdunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Burada
defalarca, hem biz hem diğer partiler araştırma önergeleri
verdik, IŞİDle ilişkiler araştırılsın.
diye; hep reddettiniz. Eğer bu konuda hakikaten samimiyseniz gelin,
araştıralım, hep birlikte araştıralım. Elimizde o
kadar çok belge var ki, sadece bizim değil, bütün alanlarda,
uluslararası alan dâhil olmak üzere, o kadar çok belge var ki. Niye
bunları araştırmaktan kaçıyorsunuz? Şimdi, dolayısıyla,
böyle reddimirasla kurtulabileceğiniz bir konu değildir. Hiçbir
iddiamız mesnetsiz değildir, hepsi söylenmiş laflardır ve
tarihen, bunlar kayıtlara girmiştir. Elbette günü geldiğinde,
demokratik bir hukuk devleti işlemeye başladığında
bunların hesabı sorulacaktır.
Diğeri, son bir nokta uzatmadan
söyleyeceğim- Sayın Başkan, tabii ki bu sizin görüşünüz,
saygı duyuyoruz; diyorsunuz ki: Bitti bu,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi böyledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Bizim tek adam yönetimi dediğimize siz
Böyledir, bu iş bitti. diyorsunuz. Biz bunu eleştirmeye devam
edeceğiz. Türkiyede kuvvetler ayrılığını ortadan
kaldıran, yargının tepesinde tahakküm kuran
-tartışıyoruz yargı paketini- bir yürütme,
yargının bütün üst kurullarını atayan bir
Cumhurbaşkanı ama aynı zamanda bir partinin genel
başkanı, bütün diğer partiler hakkında her türlü lafı
edecek, bugün de etti yine; partilerin seçmenleri hakkında her türlü
hakareti edecek, bugün de etti yine ama biz bu sistem bir kere kabul edildi
diye susacağız. 1982 Anayasası yüzde 92yle kabul edildi, biz
yıllarca eleştirdik, eleştirmeye devam ediyoruz. Siz yüzde
51,5la bunu kabul ettirdiniz, bunu eleştirmeye devam edeceğiz ve
mutlaka değiştireceğiz, bundan da haberiniz olsun.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, önümüzde grup
önerileri, yargı paketiyle ilgili bir değerlendirme var; şimdi
size, diğer sayın grup başkan vekillerinin ifade ettiklerine
karşılık olmak üzere, toparlamak üzere de bir söz veriyorum.
Buyurun.
34.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun aynı ifadeleri
tekrarlaması nedeniyle cevap vermeme hakkını
kullandığına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aslında Sayın
Başkanım, grup başkan vekillerimize gündem başlamadan söz
vermeniz o günün özelliğiyle ilgili konular için diye biliyorum. Siyasi
polemikler kürsüde yapılır, burada değil ama maalesef
konuşmalarda ister istemez cevap hakkı doğuyor yoksa ben de bunu
arzu etmem. Gündemin kendi seyri içerisinde kürsüye çıkarız,
tartışırız, başka bir şey ama bu grup başkan
vekilleri bölümünde bu tarz karşılıklı
atışmaların Mecliste zaman kaybı olduğu kanaatindeyim
Sayın Başkanım, bu tartışmaları kürsüde
yapmamız lazım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Polemiği
siz başlattınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 2 kıymetli Grup
Başkan Vekili de aynı ifadeleri tekrar ettiler, aynı
şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemeyi ben doğru bulmuyorum,
dolayısıyla cevap vermeme hakkımı kullanıyorum
Sayın Başkan.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siz bekliyorsunuz ama
aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu vesileyle yargı
reformunun kıymetini, toplumumuzun bunu beklediğini, polemiklerle
zaman kaybetmek istemediğimizi ifade etmek istiyorum.
Yine, söz almışken de hem kahraman
Mehmetçikimizi hem Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve
milletvekilleri tarafından, TÜİKin son aylarda
açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği
yansıtmadığı yönünde kamuoyunda genel bir kanı
oluştuğuna, hem enflasyonun hesaplanma yönteminin incelenip
milletimizin gözleri önüne açıkça serilmesi hem de gerçek durumu
yansıtması adına yapılacakların
araştırılması amacıyla 9/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
10/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/10/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve
milletvekilleri tarafından TÜİK'in son aylarda
açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği
yansıtmadığı yönünde kamuoyunda genel bir kanı
oluşmuştur. Enflasyonun hesaplanma yöntemi incelenip milletimizin
gözleri önüne açıkça serilmeli hem de gerçek durumu yansıtması
adına yapılacakların araştırılması
amacıyla 09/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
10/10/2019 Perşembe günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Kayseri
Milletvekilimiz Sayın Dursun Ataş. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ataş.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, Allah, Barış Pınarı Harekâtındaki ordumuzu
korusun ve muzaffer kılsın, kahraman askerimizin ayağına
taş değdirmesin, Allah yâr ve yardımcıları olsun
dileklerimle sözlerime başlamak istiyorum.
10 Ekim tarihinde 21 İYİ PARTİli
milletvekili arkadaşımızla birlikte verdiğimiz TÜİKin
açıkladığı enflasyon verilerinin gerçekliğinin
araştırılması, hesaplama yöntemlerinin incelenmesi konulu
Meclis araştırma önergemiz hakkında söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde özellikle son
zamanlarda TÜİKin açıkladığı enflasyon verilerinin
gerçeği yansıtmadığı, gerçek enflasyonun çok daha
yüksek olduğu yönünde kamuoyunda genel bir kanı oluşmuştur.
Öyle ki TÜİK tarafından son zamanlarda açıklanan enflasyon
verilerine artık kimse inanmamaktadır. Bu düşünceler de
haksız sayılmazlar. Nitekim, Ekim 2018de yani bir yıl önce
eylül ayı tüketici enflasyonu yüzde 6,30, yıllık ise yüzde 24,52
olarak açıklanmıştı ve bu oranlar son on beş
yılın en yüksek enflasyon oranı olmuştur. Bu enflasyon
verilerinin açıklanmasının hemen sonrasında neler oldu,
hepimiz biliyoruz. Enflasyonu hesaplayan birimin başındaki TÜİK
Başkan Yardımcısı Enver Taştı görevinden
alınarak yerine damadın Enerji Bakanlığı döneminde
birlikte çalıştığı Yinal Yağan getirilmişti.
Bu Yinal Yağan, sanırım çok başarılı olmuş
ki beş altı ay önce de TÜİKin başına başkan
olarak atandı ama yiğidi öldür, hakkını yeme. Enver
Taştı görevden alınıp bu arkadaş iş
başına geldikten sonra enflasyonu sürekli düşürdü. Masa
başında düşürdü ama olsun, sonunda o gün bugündür enflasyon
kademeli olarak düşüyor. Ama hayret verici olansa çarşıda,
pazarda fiyatlar sürekli olarak yükseliyor. Bize de sormak düşüyor: Ey
TÜİK, fiyatlar yükselirken enflasyon nasıl düşüyor; düşebilir
mi? Vatandaşımızın hayatına doğrudan etki eden
temel tüketim maddelerinin hesaplanan enflasyon sepeti içindeki oranı ne
kadardır? Son zamanlarda çaya yüzde 30 zam, elektriğe yüzde 50 zam,
doğal gaza yüzde 35 zam, köprü geçişlerine yüzde 20 zam, şekere
yüzde 16 zam, sigaraya yüzde 50 zam, öğrenci yurtlarına yüzde 20 zam,
akaryakıta ve temel gıdalara zam üstüne zam gelirken nasıl
oluyor da enflasyon düşüyor; oran 9,26 nasıl çıkıyor? Bu
sizin enflasyon sepetinizin içinde neler var? Tüm millet olarak anlamadığımız
işte burası, zaten bize gelip anlatan da yok.
Sayın milletvekilleri, bu suni olarak masa
başında düşürülen enflasyon gerçek durumu yansıtmıyor.
Vatandaşın aldığı maaşa bu enflasyona göre zam
yapılıyor. Gerçek enflasyon hesaplanan enflasyondan çok daha yüksek
olduğu için işçinin, memurun dört gözle beklediği üç beş
kuruş zammı da alıp götürüyor. Daha geçtiğimiz günlerde
eylül ayı enflasyon oranları açıklandı. Bu açıklamayla
yirmi altı ay sonra enflasyon tek hanelere indirildi. Dikkat edin, indi
demiyorum, indirildi diyorum. Görüyoruz ki hiçbir yapısal reform olmadan
zorunlu ihtiyaç ürünlerinin fiyatı sürekli artış gösterirken
zamlarla mücadele eden vatandaşımız nezdinde, bu oran masa
başında ayarlanmış, gerçekle alakası olmayan bir
orandır.
Samimi olarak soruyorum değerli
arkadaşlar: Bu enflasyon oranına aranızda inanan var mı?
Enflasyon oranları masa başında kendi oluşturduğunuz
enflasyon sepeti üzerinden belirlenemez. Gerçek enflasyon oranlarını
hesaplamak istiyorsanız halkın içine çıkın, çarşıya
pazara çıkın göreceksiniz o zaman gerçek enflasyon oranı
neymiş. Vatandaşın mutfağında yangın var,
mutfaklarda artık tencereler kaynamıyor.
Değerli arkadaşlar, bu nedenle, biz
İYİ PARTİ olarak diyoruz ki bu şüpheli durumu bir an önce
araştırarak açıklığa kavuşturalım. Bu
enflasyon sepetinin içinde vatandaşımızı doğrudan
ilgilendiren neler var, varsa hangi oranlarda var, nasıl bir hesaplama
yapılıyor; birlikte görelim.
Bir devlet kurumunun daha itibarıyla
oynanmasının, vatandaş nezdinde güvenilmez hâle gelmesinin önüne
geçelim diyor, önerimize evet oyu vermenizi bekliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Erol Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın
Katırcıoğlu.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yani usul hâline geldi, ben de gündemle ilgili
birkaç cümleden sonra TÜİK konusuna değinmeye
çalışacağım üç dakikalık zaman içinde.
Şimdi, arkadaşlar, öyle anlıyorum ki
dünkü tartışmalardan da anlıyorum ki özellikle bizim grubumuzun
bu meselede, tezkerede hayır demiş olmasından kaynaklanan bir
gerilim var Mecliste ve bizim arkadaşlarımızın her
konuşması neredeyse bir tepkiyle karşılanıyor,
vesaire.
Şimdi, doğrusunu isterseniz biz sizin gibi
düşünmüyoruz, biz savaşın ülkeye yarar getirmeyeceğini
düşünüyoruz. Yani bunu düşünme hakkımız yok mu arkadaşlar?
Bakın, ben size bir örnek vereyim: Hani derler ya bir laf vardır
Keser döner sap döner, gün gelir devran döner. diye. Bir örnek vereceğim
size. Bir zamanlar bu ülkede komünistler vardı ve o komünistlerin
varlığından rahatsız olan genel kitleler Komünistler
Moskovaya. diye çok meşhur bir lafla komünist olanlara karşı
her türlü ezayı ve cezayı çektirdiler. Doğru mu? Doğru.
Bunlardan biri de Nazım Hikmetti. Nazım Hikmetin neredeyse her
şiirinde, her konuşmasında Hadi Moskovaya. diye arkasından
bağırılırdı. Fakat arkadaşlar, şimdi
Moskovaya giden biz değiliz, ben hayatımda Moskovaya gidemedim ama
Sayın Cumhurbaşkanımız çok sık gidiyor Moskovaya.
Bir şey daha söyleyeceğim. Erdoğan,
mesela benim aldığım notlara göre 2018 yani geçen sene Amerika
Birleşik Devletlerine karşı bir konuşmasında
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin
insanın insana kulluğunu, bu davet bizim. diyen Nazım Hikmeti
yani o bir zamanlar Komünistler Moskovaya. diye Nazımı
kovalayanlardan biri olarak belki de Sayın Cumhurbaşkanımız
onun şiirini okumak zorunda kaldı. Rahmetli Alparslan Türkeş de
benim yine aldığım notlara göre 1994te Nazım Hikmetin son
derece güzel şiirini okumakta bir sakınca hissetmedi. O şiir
şuydu: Dörtnala gelip Uzak Asyadan Akdenize bir kısrak
başı gibi uzanan bu memleket bizim. Kim söylüyordu bunları?
Nazım Hikmet söylüyordu arkadaşlar. Ama Nazım Hikmet
bunları söylediğinden dolayı çok genç yaşında yurt
dışına kaçmak zorunda kaldı ve orada memleket hasretiyle
öldü. Ama şimdi ne oldu? Demin söylediğim gibi Keser döner sap
döner, gün gelir devran döner. Şimdi bize böyle diyorsunuz belki, bizim
bu savaşa Hayır dememiz size garip geliyor olabilir ama biz
şundan çok eminiz, abdestimizden emin olduğumuz kadar: Bu savaş
Türkiyenin yararına değildir arkadaşlar. Bu savaş
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Ortada savaş yok,
terör var.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ya, siz savaş
yok deyin, nasıl isterseniz deyin, biz savaş görüyoruz, başka
bir şey görmüyoruz ekranlarda. Her neyse
Siz öyle deyin, biz başka
türlü konuşalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Efendim, bir
dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Bir dakika daha ilave ediyorum.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Tabii, üç dakikada
bu kadar söylenebiliyor ama daha uzatmayayım.
TÜİKle ilgili bir cümle söyleyeyim isterseniz:
Arkadaşlar, kimse TÜİKe güvenmiyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde
bu konuda uzman insanlar TÜİKin verdiği rakamlara güvenmiyor. Bunun,
TÜİKin gerçekten manipülasyon yapıp yapmamasıyla da ilgisi yok
arkadaşlar. Belki de manipülasyon yapmıyor ama kimse güvenmiyor.
Bu kadar yeterlidir.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül, bir söz talebiniz
oldu.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii, sayın
konuşmacının ifade ettiği husus doğrudur.
Hareketimizin kurucusu Başbuğumuz Alparslan Türkeş bir
kurultayında Nazım Hikmetin Kurtuluş Destanından bir
beyit okumuştur. Orada, Kurtuluş Destanında ifade edilen
hususlara katılmamamız mümkün değil ancak bunu
paylaştık diye de her türlü görüş ve düşünceyi
paylaştığımız, takdir ettiğimiz anlamı
taşımaz. Onun, kendisinin Türk adaletine karşı hesap
verdiği meselelerin ne olduğuna ayrıca bakmak gerekir deyip
tutanaklara geçmesini istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Öneri üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Bülent Kuşoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kuşoğlu.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ grup önerisi, TÜİK
rakamlarının gerçeği yansıtmadığı
kanısının oluştuğu hakkında. Değerli
arkadaşlar, bu basit bir konu değil. Gerçekten de TÜİK
rakamlarının inandırıcı olmaması devletin
güvenilirliğiyle ilgili bir konu çünkü sadece TÜİKle ilgili
değil, BDDK rakamlarıyla ilgili olarak da benzeri sorunlar var,
Maliye Bakanlığının ya da Merkez Bankasının açıkladığı
rakamlarla ilgili olarak da benzeri sorunlar var. Yani, konu, basit olarak, bir
kurumun değil, devletin güvenirliğiyle ilgili bir konu, devlet
kurumlarının güvenirliğiyle ilgili bir konu ve ekonominin güven
verip vermemesiyle ilgili, Türkiye ekonomisinin güven verip vermemesiyle ilgili
bir konu; basite alınacak bir konu değil.
Güven konusuyla ilgili olarak tabii ki iktidar
milletvekillerimiz Gerçek değildir. diyecek ama gerçek olup
olmamasından ziyade, böyle bir algının olması bile büyük
bir sorundur; algının böyle olması, böyle yerleşmiş
olması bile büyük bir sorundur.
Değerli arkadaşlarım, 1 milyar
dolarınız olsa şu anda Türkiyede yatırım yapar
mısınız? Şöyle yaparsınız: Belki
yarısını yurt dışına çıkarırsınız,
yurt dışında tutarsınız; geri kalanıyla belki
yatırım yaparsınız ama tümüyle yapmazsınız.
Şu anda da Türkiyeye, Türkiye ekonomisine güven
duyulmadığı için; hukuka, adalete, devlet kurumlarına güven
olmadığı için Türkiyede yatırım yok; yabancılar
Türkiyeye yatırım yapmıyor, doğrudan yatırımlarda
önemli ölçüde azalma var. Doğrudan yatırımlar önemli ölçüde
gayrimenkul yatırımlarından oluşuyor, vatandaşlık
almak için yaptıkları yatırımlardan oluşuyor. Gerçek
yatırımcı gelmiyor Türkiyeye. Türk yatırımcılar
da son yıllarda -rakamlar yok ortada ama gerçek rakamları bilebilsek-
şu anda Türkiyeden daha fazla yurt dışına
yatırım yapıyor; şu anda Bulgaristana, İngiltereye,
Portekize, Yunanistana, Mısıra, Romanyaya, Polonyaya daha fazla
yatırım var Türkiyeden. Neden? Türkiyeye güven yok, ekonomiye güven
yok, devlet kurumlarına güven yok. Böyle bir anormallik var. Ve tahmin
edilen bir rakam var -bu tahmini bir rakam, ne kadar doğrudur bilmiyorum-
200 milyar doların; Türklere ait, Türk yatırımcılara ait bu
dönemde kazanılmış paranın, 200 milyar doların yurt
dışına kaçırıldığı söyleniyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin 100 milyar doları olsa bu krizi
atlatır. Bakın, 200 milyar doların yurt dışına çıkarıldığından
bahsediyorum, bahsediliyor; çok önemli bir rakam. Bu dönemde kazanılan bir
paradan bahsediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu iktidara yakın iş adamlarınca
kazanılan paradan bahsediyorum. Onlar bile güvenmeyip yurt dışına
götürdüğüne göre, yatırım yaptığına göre,
Türkiye'ye yatırım yapmadığına göre gerçekten bir
sorun vardır. Bu sorunun da üzerinde durulup giderilmesi lazım.
Gerçek anlamda bir sorun var. Türkiye'ye yurt dışından
yatırım gelmiyor, Türkiye'ye yurt dışından borç vermek
istemiyorlar, verdiklerinde de çok yüksek faizden borç veriyorlar çünkü
Türkiye'nin güven endeksi çok yüksek. Böyle bir sıkıntı var.
Bunun devamı mümkün değil; adaleti, hukuku sağlamamız
lazım, devlet kurumlarının güvenilir olması lazım,
verdikleri rakamların inandırıcı olması lazım.
BDDKye göre sorunlu krediler 4 civarında. Daha geçen, altı ay önce
31 Mart itibarıyla torba kanun görüşmelerinde 400 milyar liranın
üzerinde sorunlu kredi olduğunu ilgili arkadaşımız
açıklamıştı, biz bunu böyle biliyoruz ama bunu çok daha
düşük açıklıyorlar. Şu anda en az 600 milyar lira sorunlu
kredi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dolayısıyla bu konuyu basite almamak
lazım, sadece TÜİKle ilgili bir konu olarak almamak lazım.
TÜİKle ilgili yönleri de var. TÜİKin yöntemiyle ilgili değil,
uygulamalarıyla ilgili sıkıntılar olduğunu biliyoruz.
Onların da giderilmesi lazım ama genel olarak kamu kurumları,
devlet ve ekonomi maalesef güven vermiyor. Bunun bir an önce giderilmesi
lazım. Dolayısıyla İYİ PARTİnin önerisinin
dikkate alınması lazım diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekilimiz Sayın Hasan
Çilez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Çilez.
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ grup önerisi hakkında
konuşmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.
Öncelikle enflasyon nedir? Enflasyon, en önemli
ekonomik istikrarsızlık hâllerinden bir tanesidir; mal ve hizmet
fiyatlarının genel ve sürekli olarak artışını
ifade eder, ülkede yaşayan herkesi de ilgilendiren bir olgudur. Sadece
belirli bir mal veya hizmet değil fiyatlar genel düzeyinin sürekli
hissedilir olarak artışıdır. Nedenleri arasında
Karşılıksız
para arzının artması, toplam harcamaların toplam gelirden
fazla olması, üretim miktarının düşmesi, üretim
faktörlerindeki fiyat artışları, tedavüldeki para
arzının artması, karşılıksız para
basılması -ki Merkez Bankası kârının Hazineye
aktarılmasına Para basmaktır. diye bu kürsüden söylenmiş
idi; onu da kabul etmediğimi ifade etmek istiyorum- bir de teknolojik
yenilikler, yapısal ve yönetsel bozukluklar enflasyona sebep
olmaktadır. Bu sebeplerle, hepsini düşündüğümüz zaman,
enflasyonla mücadele topyekûn bir mücadeleyi gerektiriyor. 2018
yılında da aziz milletimiz enflasyonla topyekûn mücadelenin en güzel
örneklerini vermiştir. Devlet kurumlarımız, özel sektörümüz ve
bizler de bireysel olarak, ülkenin vatandaşları olarak da üzerimize
düşen sorumlulukları yerine getirerek enflasyonla mücadeleye destek
vermeliyiz.
Genelde iki çeşit enflasyon var;
iktisatçılar, maliyet ve talep enflasyonu olarak bunu
adlandırmışlardır. Biliyorsunuz maliyet enflasyonu, üretim
faktörlerindeki fiyat artışlarının maliyetleri artırması
sonucu ortaya çıkmaktadır, talep enflasyonu ise en yaygın bir
tür olup üretimin az, talebin çok olmasıyla ortaya çıkmaktadır.
Ancak ülkemiz geçen yıl maruz kaldığı ekonomik
saldırı sonrası bu temel iki enflasyon türünden ayrı bir de
benim fırsat enflasyonu dediğim bir türle
tanışmış oldu. Dövizdeki artışlar sonrasında
ürünlere yapılan zamlar dövizdeki fiyatların gerilemesiyle birlikte
geri alınmamış ve burada suni bir enflasyon da gündeme
gelmiştir.
Ülkemiz 1970ten sonra çift haneli enflasyonlarla
tanışmış, 1990ların başında yüzde 100leri
görmüş ve ancak ve ancak AK PARTİ iktidarları döneminde tek
haneli enflasyonları görmüştür. İYİ PARTİ grup önerisi
de tek haneli enflasyona alışık olmayan bir
anlayışın tezahürü olarak verilmiştir diye
düşünüyorum. 2002de yüzde 30 olan enflasyon oranı enflasyonla
mücadele kapsamında doğru politikalar ve yapısal
değişimlerle tek haneli rakamlara iktidarlarımız döneminde
düşürülmüştür. Enflasyonla büyüme modelinden AK PARTİ döneminde
vazgeçilerek reel ekonomiye geçiş sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Çilez.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) - Düşük enflasyon ve
yüksek kalkınma hızlarıyla ülkemiz her alanda büyük gelişme
göstermiş, eğitimden sağlığa, ulaştırmadan
sosyal politikalara, tarımdan sanayiye tüm sektörlerde büyük
gelişmeler gösterilmiştir. Böylece Türkiye, bölgesinin ve
dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olmuştur. 2018 Ağustos
ayında döviz üzerinden maruz kaldığımız saldırı,
ekonomi yönetimimizin gayretleriyle savuşturulmuştur. Ekonomide
yapılan programla bir yıllık dengelenme sürece
başarıyla tamamlanmış ve meyvelerini vermiştir.
Enflasyon 2019un Eylül ayında tek haneleri görmüştür. Aslolan bunun
sürdürülebilir olmasıdır. Değişim süreci ekonomimizde
başlamış, düşen faizler, düşen enflasyon milletimizi
rahatlatmıştır. Ancak eylül ayında açıklanan
rakamları TÜİK güvenirliliğini ortaya koyarak speküle etmek çok
vahim bir durumdur.
Sayın milletvekilleri, siyaset yapalım,
tartışalım, doğruyu arayalım ama devlet
kurumlarını şaibe altında bırakacak söz ve
davranışlardan kaçınalım. Burası Türkiye Cumhuriyeti,
iki bin yıldan fazla kadim devlet geleneği olan bir milletin
temsilcileriyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çilez, tamamlayalım.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Bunu ve bunun bize
yüklediği sorumluluğu asla unutmayalım. Enflasyon yüzde 20ye
çıkınca TÜİK güvenilir, yüzde 9a düşünce TÜİK
güvenilir değil. Bunu söylemek çok doğru değildir, inandırıcı
değildir. Kurumlarımızı günlük siyasi polemik konusu
yapmayalım. Bu sebeple önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtiyorum.
Bu arada Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri ve aziz milletimiz; Barış Pınarı
Harekâtımız başladı. Barış Pınarı
Harekâtında görev alan askerlerimizi Rabbim muhafaza ve muzaffer
eylesin. Demokrasi insan hakları barış savaşa
hayır söylemleri ve sevgi pıtırcığı
tavırlarla terörü perdelemeye çalışanları
kınıyorum. 20 bin tırdan fazla silaha ses
çıkarmayanların bugün bağırışlarını da
çok anlamlı bulmuyorum. Türk milleti hiçbir zaman zalimin ve zulmün
yanında yer almamıştır, her zaman zalimle ve zulümle
mücadele etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Başkanım, son
cümlem.
BAŞKAN Peki, buyurun, son cümlenizi söyleyin
Sayın Çilez.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Tarihteki
şanlı yürüyüşünde hiçbir sabıkası olmayan tek millet
Türk milletidir, gittiği yere adaleti, huzuru ve insani değerleri
götürmüştür. Suriyede de bu böyle olacaktır. İnşallah,
barış pınarları Fıratın doğusunda
çağlayacak, yurtta ve dünyada barışa akacaktır. Rabbim
Mehmetlerimizi muhafaza eylesin. Sefer bizden, zafer Allahtandır.
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına konuşan Amasya Milletvekili Hasan
Çilezin yaklaşımının TÜİK verilerine
inandığını gösterdiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
İYİ PARTİli sayın hatibi ve Sayın
Kuşoğlunun TÜİKle ilgili hesaplamalarını dinleyip de
sonra AK PARTİli sayın hatibi dinleyince akla şu geliyor: Bir
gün morali bozuk Temeli gören Dursun sormuş Niye moralin bozuk?
Demiş ki: Arabayı satamıyorum, 200 bin kilometrede, kimse
almıyor. Kolayı var." demiş. Götürmüşler, kilometre
teliyle oynamışlar 20 bin kilometre oldu, satarsın
artık." demiş. Dönmüş, ertesi gün neşeli görmüş
Sattın mı arabayı? Demiş ki o: Satar mıyım? 20
bin kilometrede daha araba. AK PARTİli hatibin yaklaşımı
TÜİK verilerine inandığını gösteriyor.
Teşekkür ederiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve
milletvekilleri tarafından, TÜİKin son aylarda
açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği
yansıtmadığı yönünde kamuoyunda genel bir kanı oluştuğuna,
hem enflasyonun hesaplanma yönteminin incelenip milletimizin gözleri önüne
açıkça serilmesi hem de gerçek durumu yansıtması adına
yapılacakların araştırılması amacıyla
9/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Özel, ben
eldekinden bahsettim, sen yine daldakinden bahsediyorsun. Hep aynı oluyor
ha!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eldeki 200 bin kilometre, 20
bin sanıyorsun sen.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
biraz sessizlik olsun lütfen. Değerli arkadaşlarım, biraz
sessizlik rica ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ile
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 10 Ekim
2015 Ankara Gar patlamasının tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
10/10/2019
Danışma Kurulu 10/10/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Ekim 2019 tarihinde Mersin Milletvekili Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 3867 grup
numaralı 10 Ekim 2015 Ankara Gar patlamasının tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/10/2019
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekilimiz Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün 10 Ekim, Ankara Gar katliamının
4üncü yıl dönümü. IŞİDin Türkiyedeki en kanlı saldırısının
4üncü yıl dönümü.
10 Ekim katliamı iktidarın ihmallerinin ve
suistimallerinin açık bir sonucuydu. Bu yaşanan vahşete kadar
birçok IŞİD saldırısı gerçekleşmişti.
Diyarbakır mitingine 5 Haziranda bombalı saldırı, Suruçta
37 gencin katledilmesi, ardından göz göre göre Ankara Garının
önünde barış talebiyle buluşan 103 insanımızı,
dostumuzu kaybettik.
Dönemin Başbakanı Davutoğlunun 7
Haziranla 1 Kasım arasında yaşananları anlatırsam
birçok siyasetçi insan içine çıkamaz. sözlerini hatırlatarak bir
baba bu sabah anmada şöyle haykırdı: Söyle Davutoğlu,
benim oğlumu kim öldürdü? Söyle Davutoğlu, benim oğlumu kim
öldürdü? Ben de soruyorum arkadaşlar: Söyle Sayın Davutoğlu,
kimdir o insan içine çıkamayacak olan siyasetçiler? Neden öldü onlarca
insanımız?
Bakın, dün ilan edilen savaşın
IŞİDin yeniden uyanması tehdidini
doğuracağını bütün dünya haykırıyor, bütün dünya.
Fakat biz, bu tehdide gözü kulağı kapamış,
sınırdan bu tarafa tek bir saldırısı dahi
olmamış halkları düşman ilan ediyoruz. IŞİDin
Suriyede 15-20 bin uykuda militanı olduğu, 2 bin militanının
ise hapishanelerde tutulduğu söyleniyor. Bir savaş,
istikrarsızlık anında bu militanlara ne olacak? Bu
militanların Suriye'de ve Türkiye'de yeni katliamlar yapmalarını
nasıl önleyeceksiniz? Rojavayı Türkiye'nin Vietnamı yapmakta
neden bu kadar ısrarcısınız?
Ya mülteciler? Avrupayla pazarlıkta
kullandığınız bu insanlar birer rakam değiller. 2
milyona yakın çocuk mülteci var bu ülkede ve daha geçen günlerde
Kocaelide 9 yaşındaki Vail mezarlık kapısına kendini
astı. Sebebi, okuldaki kötü muamele ve
dışlanmışlık ve biz ona bir hayat sunamadık
arkadaşlar.
Bir başka soru: Fıratın
doğusuna transfer edilmek üzere 6.500 kişinin Suriye Ulusal Ordusu
çatısı altında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından
eğitildiği söyleniyor. Kim bu ÖSO? El Kaide tarafından
kurulmuş, geçmişte IŞİDle hareket etmiş örgütlerin
üyeleri, ideolojik olarak da IŞİDten hiçbir
farklılıkları yok. Urfada daha geçen günlerde, sanki
olağan bir durummuş gibi, polis korumasında toplantı
yapıyor bunlar. 50 bin cihatçının olası Suriye operasyonunu
destekleyeceğini söylüyorlar, ardından El Nusra operasyonu
desteklediğini açıklıyor.
Değerli arkadaşlar, popülist muhafazakâr
liderler sorumluluk almak yerine kendi kamuoylarına oynuyorlar. Trump, biz
aptal mıyız IŞİDlileri alacağız deyip topu Türkiye'ye
atıyor ve biz bu çamura bodoslama dalıyoruz. Adam bir konuşma
içerisinde beş birbirine benzemez laf söylüyor, beş birbirine
benzemez tweet atıyor ve bu adama Türkiye'nin ekonomisini mahvederim.
deme fırsatını veriyorsunuz; sizler veriyorsunuz. One minute
diyebilecek misiniz? Asla diyemeyeceksiniz çünkü bağımsız
değiliz sevgili vatansever arkadaşlar, bağımsız
değiliz; çünkü gül gibi dikenli ve bağımlı bir ekonomimiz
var bizim, göbekten bağlıyız. O yüzden de Ekonominizi
batırırım. dediği zaman Batırır mı? diye
korkuyorsunuz.
Bakın, sınır güvenliği falan
değil; savaşın bir nedeni, Kürtlerin bir statü elde etmesine
tahammülsüzlükken diğer nedeni de ekonomik kriz ve özellikle yerel
seçimler sonrası muhaliflerin bir araya gelişlerini ve dayanışmalarını
kırmak. İktidarın bekası için kurulan bu tuzağa
düşmemek gerekiyor. Tıpkı bir savaşın adının
Barış Pınarı olamayacağı gibi, kimsenin ayağına
taş değmeyecek bir savaş da olmaz arkadaşlar. Savaş
öldürür; savaşta ölünür, öldürülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Dolayısıyla ayağınıza taş değer.
Türkiye'deki tüm insanların ve özellikle de iktidara muhalif güçlerin
barış ve demokrasi umudunu heba etmemek hepimizin borcu ve görevidir.
Değerli arkadaşlar, Elektrik Mühendisleri
Odası hesaplarına göre, 4 kişilik bir ailenin aylık
elektrik faturası Ocak 2019da 123 lirayken Ekim 2019da 163 liraya
yükseldi. 2015te 4,25 olan köprü geçiş ücreti, dört yılın
sonunda 10,5 liraya çıktı. Savaşla birlikte, gıda
ürünlerine, elektriğe, doğal gaza, köprüye gelen zamlar daha da
katlanacak.
Tazminat haklarını isteyen madencilerin
seslerini duymayacak mıyız? Kaz Dağlarına yürümeyince
dağlar yerinde kalacak mı? KHKliler buluşması engellenince
onlar bir araya gelmekten vaz mı geçecekler? Bu kötü hâl ve gidişata
karşı yan yana duran muhalefeti böyle mi
bastıracaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Siyasi muhalefetin bir kısmı kolayca bu nefret, hamasi
milliyetçilik politikasına teşne olabilir fakat halk artık
hiçbir hamasetle gerçek sorunlarını unutmayacak ve hiçbir savaş,
inanın hiçbir savaş yoksulluğun, kadın cinayetlerinin, bu
ülkedeki otoriterliğin, baskının, sansürün üzerini örtemeyecek
arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın Murat Emir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süremiz üç dakika Sayın Emir.
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu sabah, dört yıl önce Ankara Garında
cumhuriyet tarihinin belki de en önemli, en iğrenç terör
saldırısı sonucunda yitirdiğimiz 103
canımızı andık. O gün tedbir almayan güvenlik güçleri, dört
yıldır ve bugün de olağanüstü güvenlik tedbirleri alıyor,
öylesine alıyor ki neredeyse aileler ve bizler dahi o alana girmekte
güçlük çekiyoruz.
Değerli arkadaşlar, annelerin,
ablaların, ağabeylerin, babaların feryadı, acısı
hâlâ ilk günkü gibi taptaze, çığlıkları her an
hissedilebilecek seviyede çünkü 10 Ekim Ankara Garı patlamasıyla,
terör saldırısıyla, olması gerektiği gibi hukuki ve
siyasi yüzleşme henüz yapılamamıştır. Göstermelik bir
mahkeme, alelacele sürdürülen duruşmalar, gerçek sorumlulara uzanmayan bir
iddianame, azmettiricilerin, planlayıcıların, ihmal edenlerin,
istihbaratı saklayanların, gerekli güvenlik önlemi almayan polis
müdürlerinin bir kenara bırakıldığı, birkaç
maşayla uğraşıldığı bir duruşmalar
süreci geçirilmiştir. Bu süreçle ilgili siyasi yüzleşme de henüz
yapılamamıştır. Biz dört yıldır bu konuyu buraya
getiriyoruz ama sizin ellerinizle bu konunun araştırılması
önleniyor.
Bakınız, Suruç katliamında
bombacı olan birinin kardeşi -hepsinin Dokumacılar örgütüne ait
olduğu biliniyor- bunlar İlhami Balıyla yani IŞİDin
Türkiye sorumlusuyla sürekli konuşuyorlar, defalarca sınırdan
Suriyeye girip çıkıyorlar, teknik takipteler; bunlara rağmen,
bunlarla ilgili sorumluların, istihbarat verenlerin ve istihbaratı
değerlendirmeyenlerin hiçbir sorumluluğu oluşmuyor ve bu
olduğu sürece de vicdanlar kanamaya devam edecek.
Siyasi yüzleşmeyi yapmadınız çünkü o
dönemden yani 7 Haziran ve 1 Kasım sürecinden birinci derecede sorumlu
sizin iktidarınızdır. Bizim sözlerimizi dinlemediniz ama sizin o
dönemki Başbakanınız bunu itiraf etmiştir, demiştir
ki: O defterler açılırsa birçok insan, insan içine
çıkamayacak. Bakınız, tam da o defterleri açma dönemidir, gelin
o defterleri açalım. Bu insanlar niye öldüler? Bu insanlar kimin
gözetiminde, kimin katkısıyla, kimin görmezden gelmesiyle
gözetildiler? Anımsayın, o süreçte 7 Haziran seçimlerinde yeterli
çoğunluğu sağlamayınca Halk kaosu seçti. demiştiniz,
biz anlamamıştık ne kastedildiğini ama büyük usta, Reis
dediğiniz kişi, Meclis çoğunluğunu ancak ve ancak
toplumdaki terör algısının, tedirginliğin artmasıyla
alacağını hissetmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Emir, tamamlayalım.
MURAT EMİR (Devamla) Demek ki kaostan
kasıtları buymuş. Türkiye o süreçte kan gölüne döndü. Sizlerse o
gün IŞİDe IŞİD bile diyemiyordunuz, terör örgütü demekten
imtina ediyordunuz, tek bir cümle içerisinde IŞİD, terör örgütüdür.
diyememiştiniz. Türkiyenin Suriye sınırını kevgire
çeviren cihatçılara, Selefilere izin verdiniz. Suriyeye son süratle silah
göndermeye, oraya savaşçı göndermeye devam ettiniz. Bakın, bugün
İdlibde biriken o savaşçılar, bugün Suriyede Mehmetçikimizin
operasyon yapmak zorunda kaldığı o bölgede bulunan
IŞİD militanları sizin hükûmetleriniz döneminde oraya ellerini
kollarını sallayarak, ellerinde silahlarıyla girdiler ve
yaralanınca oradan Türkiye Cumhuriyetinin ambulanslarıyla getirilip
tedavi ettirilip tekrar cepheye sürüldüler.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Orada PKK yok
mu?
MURAT EMİR (Devamla) Dolayısıyla
bugün orada bizim başımızda bir bataklık varsa, bir
IŞİD belası varsa birinci sorumlu sizlersiniz ve siyasi
sorumlular sizlersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Murat Bey, PKK
yok mu orada?
MURAT EMİR (Devamla) O yüzden, bugün bu
araştırma önergesine evet deyip o defterleri gelip hep beraber
açıp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MURAT EMİR (Devamla)
7 Haziran-1 Kasım
sürecini hep beraber ortaya çıkarmak zorundayız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Murat Bey, PKK
yok mu orada?
MURAT EMİR (Devamla) Bu yüzleşme
yapılmadığı sürece ülkemiz bu karanlıktan ve bu
utançtan maalesef kurtulamayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekilimiz Sayın
Emrullah İşler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın İşler.
AK PARTİ GRUBU ADINA EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisi hakkında söz almış
bulunuyorum. 10 Ekim 2015 Ankara Garında ve diğer patlamalarda,
bütün terör faaliyetlerinde ölen masum insanlara rahmet dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum. Bu vesileyle, başta PKK terör örgütü olmak üzere
FETÖ, DEAŞ ve bütün terör örgütlerini bu milletin kürsüsünden
lanetliyorum.
Sayın milletvekilleri, bu patlamayla ilgili
geldiğimiz noktayı kısaca özetleyerek diğer ithamlar
hakkında görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Öncelikle, 10/10/2015
günü Ankara Garında meydana gelen patlamayla ilgili (2015/141243)
sayıyla soruşturma başlatılmış, soruşturma
kapsamında yapılan DNA incelemesi neticesinde, canlı bomba
olarak kendini patlatan şahıslardan birinin isminin Yunus Emre
Alagöz olduğu, diğerinin ise Suriye uyruklu bir şahıs
olduğu yönünde bilgiler elde edilmiştir. Olayla ilgili olarak
soruşturma ve kovuşturma aşamasında toplam 36 şüpheli
tespit edilmiş, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/8/2018
tarihli gerekçeli kararıyla, tutuklu bulunan 19 sanık hakkında
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verilmiştir. Dava dosyasında, firari durumda bulunan 17
sanığın (2018/287) esas sayıyla Ankara 4. Ağır
Ceza Mahkemesinde yargılamalarına devam edilmektedir. Konunun mahkeme
boyutu, yargı boyutu bu şekildedir.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
Halkların Demokratik Partisi adına konuşan hatip, verdiği
önergeyle ilgili keşke birkaç cümle söylemiş olsaydı. Sadece
cümlesini söyledi, ondan sonra, dağarcığında ne varsa
onlarla ilgili birtakım ileri geri laflar söyledi.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Tabii ki 7
Haziran seçimlerinde tek başına bir iktidar çıkmadıktan
sonra ilk patlamayı -biliyorsunuz- DEAŞ Suruçta 20 Temmuzda
başlattı, ardından patlamalar geldi; Ocak, Şubat
aylarında 2016da da patlamalar geldi. Merasim Sokak var, Sultanahmet var,
İstiklal Caddesi var.
Peki, şunun altını çizmekte fayda
var
Bu, gerekçede de var, diyorlar ki: Gerekli, bazı kusurlu olanlar
vesaire. Evet, şimdi bu patlamalar neden olmuyor? Şu soruyu
sormamız lazım. Güvenlik güçlerimiz yine aynı güvenlik güçleri.
Bu ülkenin güvenlik güçlerinin içerisindeki ihanet şebekesi çökertildikten
sonra
Ki şimdi siz onlarla kol kola geziyorsunuz, birbirinize destek
veriyorsunuz, sosyal medyada paylaşıyorsunuz.
MURAT EMİR (Ankara) O günkü emniyet
görevlilerinin hiçbirisi FETÖden alınmadı.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Nasıl
Suriyede DEAŞla kol kolaysanız aynı şekilde şimdi de
FETÖcülerle birlikte hareket ediyorsunuz.
MURAT EMİR (Ankara) Müfterisiniz, müfteri.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) IŞİDlilere çanak
tuttunuz, alkışladınız IŞİDlileri ya.
IŞİDliler sizin iyi çocuklarınız.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Şimdi
diyorsunuz ki -operasyona, dün başlayan Barış Pınarı
Harekâtına sözü getirdi- Rojava Vietnam olmasın. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Vietnamı
yaratanlarla kol kola olacaksınız
BAŞKAN Sayın İşler, devam
edin.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siz iyi
çocuklarınızı korumaya gidin, İŞIDliler sizin iyi
çocuklarınız.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bak,
bugünkü yapılanlar da bir gün yine sizin üstünüze akacak.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
ondan sonra
bizim barış harekâtımızı onların
harekâtlarıyla eşleştireceksiniz, böyle bir şey olamaz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Barış
harekâtından ölüm akıyor, ölüm. Barış değil,
savaş akıyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir sessiz
olalım.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Bakınız, biz Fırat Kalkanı Harekâtını
yaptık, 3 binin üzerinde DEAŞlıyla Türkiye mücadele etti.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sizin iyi
çocuklarınız ölüm saçıyor, ölüm.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) DEAŞ
belasıyla dünyada en büyük ölçekte mücadele eden ülke Türkiyedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) İlk defa resmî
hükûmet kararı alan ve onu terör örgütü olarak ilan eden Türkiye
Cumhuriyeti değil midir? Fırat Kalkanı Operasyonunu yapan
kimdir? Niye rahatsız oluyorsunuz? (HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bombalar patlatan
IŞİDlileri ne yapacaksınız? Onu açıklayın bize.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
susalım.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bakın,
Türkiye Cumhuriyeti Özgür Suriye Ordusuna destek veriyor, Özgür Suriye Ordusu
Suriyeli vatanperverlerden, vatanseverlerden oluşmaktadır
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Cepheler, cephe cephe,
cepheler onlar. El Kaide, El Kaide.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
ülkelerini
savunmaktadır, DEAŞa karşı savunmaktadır, sizin
uzantınız olan PKKlılara karşı savunmaktadır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın İşler, Genel
Kurula hitap edelim lütfen.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Bakınız, iktidarın bekası için diyor harekâta.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Aynen
öyle.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Tam da öyle, tam da öyle
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Biz
iktidarın bekası için değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bekası için barış harekâtımızı yapmış
olduk.
BAŞKAN Susalım arkadaşlar
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Fırat
Kalkanını yaptığımız gibi, Zeytin
Dalını yaptığımız gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
şimdi de
barış harekâtını yapıyoruz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Derdiniz vatanın
bekası değil, derdiniz kendi bekanız.
BAŞKAN Sayın İşler,
selamlayalım, bitirelim.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Süremiz
BAŞKAN İki dakika ekledim size, üç
artı iki bu.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) O zaman
bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu önergenin aleyhinde olduğumuzu ifade
ediyorum ama şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum: Türkiye
Cumhuriyeti devleti, kendisini tehdit eden ne kadar terör örgütü varsa, içeride
ve dışarıda aslanlar gibi mücadelesini yürütecek ve Türkiyenin
sınırlarının dışından Türkiyeye tehdit
oluşturmasına hiçbir zaman müsaade etmeyecektir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sen git, ne bekliyorsun
burada? Sen git o zaman, sen git.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) İleri geri laflar söylediğimi, önergeyle ilgili
konuşmadığımı ifade etti.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Evet,
konuşmadı.
BAŞKAN Buyurun, ben mikrofonunuzu
açıyorum, yerinizden
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
Buyurun, iki dakika veriyorum.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) 10 Ekimde gardaydım.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ne işin
vardı?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Barış istiyordum. Ne işin vardı? diye
sorabiliyorsanız burada zaten söyleyecek başka bir söz yok size. (HDP
sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Mesele bu işte!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ne
işi vardı
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ama ben orada ölen arkadaşlarımız için burada
konuşmaya devam edeceğim.
10 Ekim günü arabamla, hâlâ
kullandığım arabamla yaralılar taşıdım ben
hastaneye. 10 Ekim günü savcı gelsin diye orada telefonlar açtım,
bekledim saatlerce.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bağırmayın, duyuyoruz ya.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bağırırım ben! Öldü insanlar, kapatın
kulaklarınızı, zaten kapatıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bağırmayın, anlamıyoruz, anlamaya
çalışıyoruz bağırma.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) 10 Ekim günü Emniyet görevlileri orada ölülerini
kucaklamış olan insanlara gaz sıktılar gaz, bunu orada
hepimiz gördük. İleri geri konuşuyoruz öyle mi? Biz bu ülkede
IŞİDin ne yaptığını biliyoruz ve sizi uyarmak
için zaten bu önergede özellikle söz aldım, Bugün IŞİD
aynı şeyleri yaparsa ne yapacaksınız? diye. (AK PARTİ
ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, hatibiniz
konuşuyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Süleyman Soylunun dediği gibi O iş bende mi
diyeceksiniz? IŞİD bu IŞİD bahsettiğimiz, Avrupa
ondan çok korkuyor, biz hallederiz onu mu diyeceksiniz? Hiçbir şeyi
halledemezsiniz, hiçbir şeyi halledemezsiniz. O zaman da aynı
şekilde o adam
HASAN ÇİLEZ (Amasya) DEAŞla da mücadele
ediyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla)
öldüren o adam, bomba patlatan o adam Diyarbakırda otelde
kalmıştı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) DEAŞla en büyük
mücadeleyi kim yaptı?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Serbest bıraktı sizin polisiniz. (AK PARTİ
sıralarından Polis hepimizin polisi! sözleri) Hiçbiriniz sorumluluk
almadınız ve şu anda sadece bomba patlatanlar ya da onların
yakınları yargılandı o davada.
Bir devletin sorumluluğu vardır, Allah
için bir kişi çıkar istifa eder yahu! Sizde bu yüz hiçbir zaman
olmadı. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kürtler sakalı kesti, YPGli oldu.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Oluç.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
konuşmak isteyen herkese söz veriyoruz. Lütfen
Bu kürsünün de bir
masuniyeti vardır, bu kürsüye çıkana herkes saygı gösterecek.
Herkes istediğini burada duyacak diye bir şey yok. Her parti için
söylüyorum bunu. Rica ediyorum sizlerden, insicamı bozmayın. Parti
grup başkan vekilleriniz var, sözcüleriniz var. Ben her türlü konuda
kendilerine son derece özgürce sözler veriyorum. Yani Mecliste özellikle
konuşma üslubumuzun daha buraya saygın bir hâlde olmasını sizlerden
rica ediyorum. Sert tartışmalar olabilir ama hiçbiri kürsüde
konuşan hatibin sözünü kesmeye dönük olmamalı çünkü herkes
çıkıp konuşuyor burada ve aynı hassasiyeti de herkes için
gösteriyoruz.
Sayın Oluç, buyurun lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatip çok ağır suçlamada bulundu Vatan hainleriyle kol
kolasınız. diye. İzin verirseniz kürsüden cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika da size söz
veriyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ama
BAŞKAN Toparlayarak konuşalım.
Değerli arkadaşlar, sizlerden ricam,
konuşmalarımızda yeni sataşmalara mahal vermeyelim çünkü bu
tartışmaları bir yerde de kesmek durumundayız, gündemimiz
yoğun.
Buyurun Sayın Oluç.
2.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, anlaşılır bir
durum yok aslında ama yani biz IŞİDi teşhir ettikçe AKP
Grubu rahatsız oluyor, neden?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, yapmayın bunu
gözünüzü seveyim ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Yani biz
IŞİD diyoruz, ses AKPden çıkıyor; neden? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Rahatsız olmayın.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar
REFİK ÖZEN (Bursa) Biz her ikisiyle de
mücadele ediyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Ya, öyle oluyor
işte, öyle oluyor işte.
REFİK ÖZEN (Bursa) DEAŞıyla,
PKKsıyla, hepsiyle biz mücadele ediyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Yok öyle, yok öyle!
REFİK ÖZEN (Bursa) Sen PKKya bir söz
söyleyebiliyor musun?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Siz
ağzınıza geleni söyleyeceksiniz, biz söyleyince
celalleneceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
REFİK ÖZEN (Bursa) DEAŞı da,
PKKsı da, hepsi aynı!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Öfke yok.
Düşüneceksiniz, dinleyeceksiniz, anlayacaksınız.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
bakın, grup başkan vekiliniz var burada.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Yok öyle, sizin
bağırmanıza pabuç bırakmayız. Öyle yok.
Dinleyeceksiniz.
REFİK ÖZEN (Bursa) PKKya da, DEAŞa da,
size de pabuç bırakmayacağız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Şimdi,
değerli vekiller, yani bu nasıl bir suçlama ya, bu nasıl bir
suçlama? Yıllarca Fetullahçılarla iktidar ortaklığı
yapan bir parti nasıl kalkar da bize Vatan hainleriyle kol
kolasınız." der Fetullahçıları kast ederek, nasıl
böyle bir şey dersiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Biz FETÖye
terörist diyoruz siz PKKya terörist diyebiliyor musunuz?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Susmayı öğrenin,
öğrenin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Siz yıllarca
Fetullahçıları bu devletin bütün kademelerinde her yere getirdiniz
Ne istedilerse verdik." dediniz. Fetullah hoca için sizin
temsilcileriniz, sözcüleriniz -isimlerini şimdi tek tek burada
saymayayım, siz onları biliyorsunuz- salya sümük ağladılar.
Allah aşkına gel hoca, hasret kaldık sana." dediniz. O
Türkçe olimpiyatlarında konuşmalar yaptınız. Bütün
bunları yapmış olan bir parti olarak nasıl olur da, hangi
rahatsızlıkla bunu bize söyleyebilirsiniz?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Biz FETÖye
terörist diyoruz, siz PKKya terörist diyor musunuz?
REFİK ÖZEN (Bursa) DEAŞı da,
PKKyı da, FETÖyü de lanetliyoruz.
BAŞKAN Müsaade edin değerli
arkadaşlar, lütfen. Birazdan grup başkan vekilinize söz
vereceğiz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bizim
Fetullahçılarla hiçbir alakamız ne geçmişte oldu ne bugün
vardı. Biz zamanında size söylerken, biz zamanında sizi
uyarırken bakın, bugün hapiste tuttuğunuz, rehin tuttuğunuz
o sevgili Selahattin Demirtaş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayın
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
bu Meclis kürsüsünde ve grup
toplantılarında Bu Fetullahçılarla kurduğunuz
ilişkiler yarın sizin başınıza bela olacak." diye
uyarırken cezaevindeki İdris Baluken bu kürsüden sizleri
uyarırken susuyordunuz, eleştirileri dinlemiyordunuz. Şimdi,
kalkıp bize bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz? Akıl alır gibi
değil, asla kabulleneceğimiz bir konu değildir. Bak, bu konuda
aynaya bakın, kendinizden başka kimseyi göremezsiniz, bu kadar da
nettir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
IŞİD de kahrolsun, PKK da kahrolsun, FETÖ de kahrolsun! Sen de de
bunu!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
(AK
PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf
atmalar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri
Lütfen
susalım yani bu doğru bir üslup değil arkadaşlar.
Bakın, doğru bir üslup değil.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O tarafa susmalarını
söyleyin.
BAŞKAN Herkes için söylüyorum bunu, herkes
yapıyor, herkes için söylüyorum. Doğru bir üslup değil.
Bakın, defalarca söyledim, partinizin
sorumluluğunu üstlenen grup başkan vekilleriniz burada, onlar gerekli
notları alıyorlar yani grup başkan vekilleriniz de her türlü
konuda söz söyleyecek ehliyette değerli arkadaşlarımız ama
bu Meclisin de bir idaresi var, böyle karşılıklı
suçlamalarla
Bunlar, zaten ne televizyonlardan duyuluyor ne başkası
duyuyor, boşa giden konuşmalar değerli arkadaşlarım.
Konuşacak yer kürsü. Bu kürsüde özgürce herkes konuşacak, birbirine
cevabını verecek. Bu iş böyle.
Şimdi, sessizlik rica ediyorum.
Sayın Turan, sizin beklettim, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı size söz
veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündem başlarken tüm partilerimizin grup
başkan vekilleri gayet sakince, gayet medenice, Gar katliamında
öldürülen vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm terör
mağdurlarını andılar, bununla ilgili tespitlerini
paylaştılar fakat bunu samimiyetten uzak bir yaklaşımla,
tekrar tekrar Meclisin kendi gündemini yok edercesine başka mecralara
çekmenin ne demek olduğunu biz iyi biliyoruz. Özellikle sanki patlamadan
sonraki süreçte bir göz yumma varmış gibi yapılmasını
sizin askeriniz, sizin polisiniz tarzı, sanki siz Türkiye'nin değil
de başka başka ülkelerin vekiliymiş gibi davranmanızı
açıkçası doğru bulmuyorum Sayın Başkan.
Bakınız, bu polis bizim polisimiz. Gar
katliamından sonra da o polis büyük bir emek göstererek failleri yakalamak
için gayret etti ve o faillerin de hepsi yakalandı zaten biliyorsunuz.
Sadece bir terör örgütüne lanet okuyup da diğerlerini görmemek çok yanlış
bir yaklaşım. Ben AK PARTİnin Grup Başkan Vekiliyim,
diyorum ki: Lanet olsun IŞİDe, DEAŞa. Ama PKKya da, YPGye
de, FETÖye de lanet olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Siz çıkıp çıkıp sadece, bizi,
uluslararası projelerin uzantısı olarak, FETÖnün bir
iddiası olarak Türkiye'nin güya IŞİDle ilişkisi
varmış savını, iddiasını buradan yayarsanız
biz sizin neye hizmet etmiş olduğunuzu anlarız.
Bakınız, Türkiye IŞİDle en çok
mücadele eden, bedel ödeten, binlerce DEAŞçıyı öldüren bir
ülkedir.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Cezaevlerinde neden
IŞİDçi yok?
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bunu tüm dünya biliyor, IŞİDi bitiren Türkiyedir,
bunu biliyor ama buna rağmen, siz FETÖnün söylemiyle, uluslararası
mahkemelere güya bazı konuları taşıma gayretiyle Türkiye
ile IŞİDin illiyeti var. derseniz hizmet ettiğiniz o insanlara
hizmet edersiniz ama bunu Meclis affetmez değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir daha söylüyorum
değerli arkadaşlar: Daha 2013 yılında, Bakanlar Kurulu
kararıyla IŞİDi terör listesine alan ülke Türkiyedir.
Ardından en ağır mücadeleyi veren, şehit veren ülke
Türkiyedir. Ama siz hiç Eren Bülbülün katillerini hatırlamazken, siz hiç
Aybüke öğretmenin katilini hatırlamazken, siz hiç Yasin Börüyü
anmazken, sahte hesaplarla, sahte iddialarla IŞİD, IŞİD
derseniz Hadi oradan! derler size. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar.)
Değerli arkadaşlar, terörün partisi olmaz,
terörün illiyeti olmaz, terör terördür. Ya demokrasiden yanasınız ya
terörün karşısındasınız. Bazı teröristler
iyidir, bazıları kötüdür. derseniz biz sizi ciddiye almayız.
Gar katliamında ölenler de diğer terör
örgütlerinin öldürdükleri de bizim vatandaşlarımız, hepsine
üzüldük, hepsinin takipçisiyiz.
Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulan ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç tarafından, 10 Ekim 2015 Ankara Gar patlamasının tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 10/10/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2019 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri
kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
açıklama için, 60a göre bir dakikalık söz istiyorum yerimden.
BAŞKAN Ben öneriyi okutup ondan sonra size
söz vereceğim.
3.- CHP Grubunun, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşları tarafından, jeotermal enerji santrallerinin
doğaya ve çevreye olan olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Bundan önce Sayın Turan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Soma
işçilerinin sorunlarına duyarsız kalındığı
iddialarını şık bulmadığına, Soma maden
işçilerinin kıdem ve ihbar tazminatlarının Türkiye Kömür
İşletmelerince karşılanması
çalışmasının başlatıldığına
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün uzun süre tartışılan, bugün de
az önce HDPnin konuşmacısının ifade ettiği Soma
işçilerimizin sorunlarına duyarsız kalma iddiasını
şık bulmuyorum.
Dün Soma maden işçilerimiz bizlerle
görüştüler, ardından Bakanlığımızın
yetkilileriyle görüştüler ve en sonunda Enerji Bakan
Yardımcımız Şeref Kalaycıyla görüştüler. O
görüşme çok olumlu geçti, bilgi vermek istiyorum Meclisimize. Bazı
engel mahkeme kararları olmakla beraber, karşılıklı
mutabakatla tekrar bir araya gelinmesi kararı alındı; kıdem
ve ihbar tazminatlarının TKİ yani Türkiye Kömür
İşletmelerince karşılanması çalışması
başlatıldı. Dolayısıyla haftaya tekrar bir araya
gelinecek. Bu bilgiyi vermek istedim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Turan.
Bu önemli bir bilgi. Çünkü Somada zaten büyük bir
acı yaşandı. Bu acının bir sonucu olan, ortaya
çıkan diğer sorunların da giderilmesi devletimizin de asli
görevlerinden biri olmalıdır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
Sayın Özkoç, ondan sonra size söz vereyim.
Buyurun.
37.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Soma maden
işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi konusunda
başlatılmış olan çalışmanın işçilerin
haklarının teslim edilmesi durumunda doğru
yapılmış olacağına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dün Somadan gelen maden
işçileriyle bizler de görüştük, bundan bir önceki gün. Oradaki
problem şu: Burada çıkan kanunla beraber şimdiye kadar -burada
işveren olan bir sürü arkadaşımız var- kıdem
tazminatlarıyla ilgili Otuz altı ay vadede ödenecek. diye bir karar
almış Türkiye Kömür İşletmeleri. Yani otuz altı ay
vadede ödenecek kıdem tazminatı o işçilerin hiçbir
mağduriyetini gidermez. Daha önce böyle bir girişim sonucu Sayın
Cumhurbaşkanının emriyle sadece üç taksit ödenmiş, ondan
sonra gerisi yine kesilmiş. Yani bu adamlar eylem yaptıkça Dur,
sesleri çıkmasın; üç taksit ödeyelim, sonra yine unutalım.
derseniz, bu insanların günahını alırsınız. Bu
konudaki başlamış olduğunuz bu meseleyi dikkatlice takip
edip otuz altı aya da bölmeden, insanların haklarını
hukuklarını teslim ederek bitirirseniz doğru işi olmuş
olur, öbür türlü bu işçilerin sadece gazını almış
olursunuz. Bu da çok uygun bir şey olmaz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zapta geçsin diye söylüyorum. Sayıştayın, mahkeme kararı
olmadan ödeme yapılmasına ilişkin bir engeli var, bununla ilgili
bir çalışma süreci var, bahsedeceğim sonra arkadaşlarımıza.
BAŞKAN Oradaki sorun bir gider olması
bakımından bir mahkeme kararı olması mıdır?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İhtiyacı
gerekiyor, evet.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır, kıdem
tazminatı ödenmesi için mahkeme kararına ihtiyaç yok Sayın
Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Anlatacağım
ben. Uzun bir konu Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İş Kanununda
kıdem tazminatı ödenmesiyle ilgili böyle bir madde yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Devlet borçlu değil,
şirket borçlu. Üzerine alıyor. Nasıl alacak? Düzenleme gerekir.
BAŞKAN Peki.
Sayın Özkoç, buyurun.
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ülkenin kaderiyle ilgili konularda bilgilenme ve
bilgilendirilme hakkının olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim,
sınır ötesi bir harekât yapılıyor Sayın Başkan ve
Mehmetçikimiz söz konusu. Cumhurbaşkanlığı sisteminde
defaatle söylenen şey Türkiye Büyük Millet Meclisi eskisinden daha güçlü
olacak ve asla göz ardı edilmeyecek. Defalarca söylendi bu.
Şimdi ben soruyorum: Sayın
Cumhurbaşkanı sarayda yaptığı toplantılarda yürütmenin
bütün organlarını çağırırken AKPnin siyasilerini de o
toplantıya çağırıyor ve onlarla bilgilendirme
toplantısı yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türkiye Büyük Millet Meclisi
bilgilendirilmeden AKP il başkanları toplanıyor, onlara
bilgilendirme yapılıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı diyor
ki onlara: Millî Savunma Bakanı da sizi bilgilendirecek. Türkiye Büyük
Millet Meclisi nerede Sayın Başkan? Bu konuda, o makamda oturan Meclis
Başkanı Neden Türkiye Büyük Millet Meclisi bilgilendirilmiyor? diye
orada bulunurken bunu dile getirmiyor? Mehmetçikin kaderini belirleyecek,
vatanımızla ilgili bir konuda milletin sesi olan milletvekillerine
neden bilgi verilmiyor? Öncelikle de il başkanlarına ve AKPli
siyasilere veriliyor. Ben Türkiye'nin tarafsız
Cumhurbaşkanıyım. diyen kişi eğer bu tutumunu
sürdürmeye başlar, devam ederse 82 milyon kişinin
Cumhurbaşkanı olamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu ülkenin kaderiyle ilgili konularda bilgilenmek ve
bilgilendirilmek hakkıdır. Meclis Başkanı, Tayyip
Erdoğana sorumlu değildir; millete ve Meclise karşı
sorumludur. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
yine, zapta geçmesi için söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Beyin ifade
ettiği konuyla ilgili, az önce konuşmuştuk Özgür Beyle
karşılıklı, bilgi vermiştim ama bir daha söyleyeyim.
Sayın Başkan,
Cumhurbaşkanımız tüm siyasi parti liderlerini bilgilendirdi.
Devam eden bir süreç var, ihtiyaç hâlinde o konu yine
paylaşılacaktır Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
siyasi parti genel başkanlarını aramak başka bir şey,
Meclisi bilgilendirmek başka bir şey. Meclisi bilgilendirmeden AK
PARTİ il başkanlarını bilgilendiremez.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, öyle
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devlet ciddiyetiyle
bağdaşmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sabah cevap verdik
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir saniye
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, Mecliste yürütmenin temsili konusunda problem olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, Meclis
tatile girerken karşılaştığımız bir problem
oldu, Mecliste yürütmenin temsili. Bence bütün siyasi parti
gruplarının, Meclisimizin yürütmenin temsili konusunu
düşünmelerinde yarar vardır. Şöyle ki: Mecliste
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ya da bakanların
konuşabilecekleri hâller sınırlı olarak
sayılmış. Birincisi, olağanüstü hâllerde gündem
dışı söz talebi olursa buraya bir bakan gelip
konuşabiliyor. İkincisi, bütçe görüşmelerinde bakan gelip
görüşebiliyor. Üçüncüsü, olağanüstü hâl ilanı gerektiren bir
durumda Meclis Başkanının daveti üzerine bakanlar ya da
Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelip girebiliyor.
Tabii, bazı konularda, örneğin tezkere
konusunda da ortaya çıktı, bir Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi var ama yürütme temsil edilemedi. Şimdi, bence Meclisimizin bu
konuları bir kez daha gözden geçirmesinde yarar olduğunu
düşünüyorum çünkü önemli konularda yani gerekli durumlarda bilgi
verilmesinin yararı çok açık ama bu konularda düzenlemelerin
yapılmasını ben sizlerin takdirlerine bırakıyorum,
böyle bir ihtiyaç olduğunu da görüyorum, bunu sizlerle paylaşmak
istedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçmesi açısından rica ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının
yaptığı konuşmalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi
ziyaretlerinde Meclis Başkanı o oturduğunuz makamı hemen
gelip dolduruyor, önünü ilikleyerek ayağa kalkıyor. Peki, millet
iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir savaş
esnasında, başka bir ülkeye düzenlediği Mehmetçikin kaderini
belirleyecek bir harekât esnasında Cumhurbaşkanına
gösterdiği saygıyı Türkiye Büyük Millet Meclisine neden
göstermiyor, bunun cevabını vermek zorunda.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Turan, siz de
bir açıklamada bulunacaksınız. Ben daha sonra, bundan sonraki
grup önerisini görüştükten sonra grup başkan vekillerini odama davet
edeceğim, orada kendilerine görüşümü söyleyeceğim. Bir
tartışmanın içinde de yer almak istemiyorum, onu
uygularsınız, uygulamazsınız o ayrı mesele.
Buyurun Sayın Turan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın siyasi parti
liderlerini bilgilendirdiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bir daha diyorum, bu konuyu
tartıştık aslında, bir daha açıldığı
için cevap veriyorum.
Bakınız, Cumhurbaşkanımız
daha operasyonun başladığı saniyede tüm partilerin
liderlerine bilgi verdi Sayın Başkanım. Bunun ötesinde operasyon
başlayalı daha yirmi dört saat olmadı, bir gün oldu. Yani dün
başlayan bir işlemden bahsediyoruz, geciken bir durum yok Sayın
Başkanım. Kaldı ki kamuoyu sık sık bilgilendiriliyor,
dünkü toplantıda Meclis Başkanımız zaten Meclis adına
orada ama buna rağmen söylüyorum. İlerleyen süreçlerde tüm partilerle
değerlendireceğiz, Meclis Başkanımızın,
Bakanımızın, her kimse bu konuyla ilgili bilgilendirme imkânını
değerlendireceğiz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben ara verdiğimiz zaman kendi
görüşümü, nasıl olabileceği görüşünü sizlerle
paylaşmak isterim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşları tarafından, jeotermal enerji santrallerinin
doğaya ve çevreye olan olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisini okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
10/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/10/2019 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşları tarafından jeotermal enerji santrallerinin
doğaya ve çevreye olan olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergesinin (1274 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/10/2019 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekilimiz Sayın Bülent Tezcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tezcan.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; jeotermal enerji santrallerinin çevreye ve insan
sağlığına verdiği zararlar, herhangi bir zarar var
mı yok mu, varsa bunlara karşı nasıl önlem alınabilir
diye Türkiye Büyük Millet Meclisimiz meseleye el koysun, bir
araştırma komisyonu kursun, kamuoyu da bu konuda bilgilensin diye bir
Meclis araştırması önergesi verdik.
Aslına bakarsanız, bir süre önce Türkiye
Büyük Millet Meclisinde buna benzer bir Meclis araştırması
önergesini görüşmüştük ve ne yazık ki Türkiye Büyük Millet
Meclisi o zaman iktidar partisi ve onunla beraber hareket eden Meclis üyesi
milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla dedi ki:
Hayır kardeşim, jeotermal enerji santrallerini araştırmaya
gerek yok, bu Meclis araştırması yapılmasın.
Değerli arkadaşlar, bugün perşembe,
salı günü, iki gün önce benim şehrim olan, seçim çevrem olan
Aydında çürük yumurta kokusundan insanlar sokağa
çıkamadılar, evlere tıkılmak zorunda kaldılar. Efeler
ilçesinde Efeler Belediyesi, vatandaşa Dikkat edin. diye mesaj çekmek,
uyarmak zorunda kaldı.
Değerli milletvekilleri, bakın,
AFADın ölçümlerinin görüntülerini, sosyal medyada dolaşıyor,
yerel basın organları, basın yayın organları
canlı çekmiş, yayınlamışlar. Çürük yumurta kokusunun
hidrojen sülfür kokusu olduğunu herkes biliyor. Zaten Enerji Bakanı
bir soru önergesine verdiği cevapta da kendisi söylüyor: Bu, jeotermal
santrallerden kaynaklı doğal bir meseledir. Yani Bu kokuyu
soluyacaksınız kardeşim. diyor.
Sayın milletvekilleri, aynı koku dün
Efelerin bir başka bölgesinde Yılmazköy civarında tekrar etti.
İnsanlar gaz maskesi takmak zorunda kaldılar. Ben Hükûmete soruyorum,
daha doğrusu Hükûmeti Türkiye Büyük Millet Meclisine şikâyet
ediyorum: Aydını niye zehirliyorsunuz kardeşim, niye
zehirliyorsunuz Aydını? Toprağını zehirliyorsunuz,
suyunu zehirliyorsunuz, havasını zehirliyorsunuz, şimdi
insanını zehirliyorsunuz. Ne yazık ki bu Hükûmet 3 kuruşluk
rant uğruna Aydın halkını zehirlemekten imtina etmiyor,
yazık değil mi? Derdimiz bu. Ha diyorlar ki: Çevreye zararı
yok. O zaman valilik niye sonuçları açıklamıyor? Bir
bilirkişi heyeti oluştu, raporu kamuoyuyla paylaşmadılar.
Valilik ölçüm sonuçlarını açıklamıyor, kamuoyu
bilgilendirilmiyor ama Aydın halkı iki gün önce kokudan
dışarı çıkamaz hâle geldi. Türkiyede jeotermal
santrallerin yüzde 58i Aydında. Aydının yüzde 85ini
jeotermal alan olarak ilan ediyorsunuz. Söz sırası gelince iktidar
partisi milletvekili arkadaşlarımız da çıkıp diyorlar
ki: Evliya Çelebinin deyişiyle Dağlarından yağ,
ovalarından bal akan şehrimiz. Herodotun deyişiyle Gökyüzünün
altındaki en güzel yeryüzü. diyorsunuz diyorsunuz da bu gökyüzünün
altındaki en güzel yeryüzüne niye kıyıyorsunuz be kardeşim,
niye zehirliyorsunuz Aydını? (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, burada jeotermal enerji santralleriyle ilgili,
hep beraber, sadece Aydında değil bütün Türkiyede bir
sorumluluğumuz var. Orman Bakanlığı 2017 yılında
Gediz havzası için bir yazı yazdı, dedi ki: Toprağın
altında ağır metaller, mineraller, bu santraller nedeniyle suyu
zehirlemeye başladı, o yüzden yeni kuyu açılmasın. diye
Valiliğe talimat verdi Manisada. Manisa milletvekillerimiz de burada.
Yani, bütün bunlara rağmen, Türkiyede, kontrolsüz jeotermal
santralleriyle, toprağın, suyun, havanın zehirlenmesi devam
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Bir dakika daha ilave edelim.
Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, denetim yetkisi merkezî hükûmette, denetim yetkisini
vermediniz belediye başkanlarına. Hiç sağa, sola sapmayın,
ciddi biçimde -sorumluluk oradaysa- gelin bu araştırma önergesine
evet oyu verin, Hayır. diyerek kaçmayın. Kim sorumluysa
bulalım, kim bu kadar santral ruhsatını verdiyse bulalım,
toprağa zehri saçanları kim koruyorsa gelin hep beraber bulalım.
Onun için, bir süre önce reddettiniz, o ret nedeniyle bugün Aydın
zehirlenmeye devam ediyor, gelin, Aydının ve diğer
bölgelerimizin zehirlenmesine el birliğiyle müsaade etmeyelim. Milletin
vekilleri, milletin sağlığına, toprağına, suyuna,
havasına sahip çıksın.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Sayın
Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Sıdalı.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bülent Tezcanın da söylediği
gibi, doğru kullanım koşulları altında, jeotermal
enerji, alternatif enerji kaynaklarına göre çevreyle tabii ki daha uyumlu.
Ancak kötü uygulamalar jeotermalle ilgili olumlu düşünceleri yok ediyor.
Kendi ellerimizle hep beraber iyiyi ziyan ediyoruz. Jeotermal üretim
tesislerine ruhsat verilmeden önce mutlaka doğru etütler yapılmalı.
Biz, enerji üretimine karşı değiliz fakat yapılan
planlamalar hem çevre hem de insanlarımız üzerinde fiziksel sorunlara
yol açıyor. Örneğin, Türkiyedeki jeotermal tesislerin neden
yarısından fazlasını Aydın ilimizin
sınırları içinde barındırıyoruz? Ne yazık ki
Aydın bu kötü uygulamalarda 1inci sırada yer alıyor. Şimdi
bile çok büyük sorunlarla boğuşan Aydın, açılması
düşünülen 64 yeni tesisten sonra ne olacak? Bütün Türkiyeye
yayılabilecek santraller neden sadece Aydında açılıyor?
METİN YAVUZ (Aydın) - Tesis açılmıyor
ki.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Ağırlıklı olarak Aydında açılıyor.
METİN YAVUZ (Aydın) Hayır, öyle bir
şey yok.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Yüzde 50nin
üzerinde Aydında açılmış.
Jeotermal enerji üretim tesisinin kurulduğu
bölge aynı zamanda tarımda kullanılan 1inci derecede tarım
alanı. Ülke olarak enerji üretimini tarımsal üretime, bu üretimden
geçinen çiftçilere ve insan sağlığına tercih ediyoruz
demektir bu. Sağlığını ve aşını elinden
aldıklarımızın gelecekleri ne olacak? O insanlar için ne
öngörüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, Aydının
Germencik ilçesinden geçen İl Çayının rengi, jeotermal
santralden çıkan akışkanlarda bulunan demirin normalden çok
fazla olması nedeniyle, şu anda bile kırmızı. Bunun
yanı sıra, Büyük Menderes Nehrinin Türkiyenin en kirli 3 nehrinden
1i olması, bu akarsulardan sulanan incir ve zeytin
ağaçlarının kuruması, denetimsiz ve kontrolsüz jeotermal
üretimin yarattığı korkunç tabloyu hepimize gösteriyor.
METİN YAVUZ (Aydın) - İncir
ağacı sulanmaz.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Birçok konuda
olduğu gibi burada da görüyoruz ki ölçüyü kaçırmışız.
Değerli milletvekilleri, jeotermal enerjinin
etkileri konusunda ele alınması gereken bir diğer
başlıksa insan sağlığına doğrudan olan
etkileri. Bu bağlamda, son yıllarda Aydında artan kanser
vakaları çok vahim. TÜİKe göre -maalesef TÜİKin verilerini
bazen referans olarak almak zorunda kalıyoruz, umarım bu veriler
doğrudur- 2018 yılında Aydın ilinde meydana gelen ölümlerin
büyük çoğunluğu solunum sistemi rahatsızlıklarından.
METİN YAVUZ (Aydın) Yüzde kaç?
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Geleceğimiz
olan çocukların yıllar sonrasında hangi sağlık
sorunlarıyla karşılaşacağını o bölge
insanları, tıp dünyası ortaya koyamamakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Yani onlara
maliyetini bilmiyoruz. Her şey huzurumuz, mutluluğumuz ve müreffeh
yarınlar içinse buna bu şekilde nasıl ulaşacağız?
Plansızlık ve kontrolsüzlükten doğan zararlardan dolayı
doğayı tahrip etmenin ve yarınları yaşanamaz bir
şekilde çocuklarımıza, torunlarımıza teslim etmenin
bedelini hep beraber nasıl ödeyeceğiz?
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Ali Kenanoğluna aittir. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kenanoğlu.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ekim
2015 Ankara Gar katliamında ben de oradaydım, nasıl acılar
yaşandığını, neler
yaşandığını yakından bilen ve iki gün boyunca da
Adli Tıpta görev yapan birisiyim. Dolayısıyla orada
yaşanılanların -poşetlerle gelen cesetlerin- ve o ailelerin
yaşadıklarının tarifi mümkün değil. Bütün
acılı ailelerin acısını
paylaştığımızı ve yaşamını yitiren
canları da saygıyla andığımızı ifade ediyor
ve katliamcıları da lanetliyorum.
Bu katliamı IŞİDin düzenlediği
artık tartışılmaz bir gerçek ama netice itibarıyla
IŞİD militanları, kilometrelerce uzaktan, elini kolunu
sallayarak Antepten yola çıkıyorlar, hiçbir arama noktasına
uğramadan -hani siz bir ilden başka bir ile giderken kaç kez
aracınız durduruluyor ve arama noktalarında aranıyorsunuz
gerek trafik polislerince gerekse asayiş güvenlik görevlilerince- hiçbir
aramaya tabi tutulmadan Ankaraya kadar geliyorlar ve Ankarada da elini kolunu
sallayarak Garın orada kendilerini patlatarak 103
canımızın katledilmesine, 500 insanımızın da
yaralanmasına neden oluyorlar. Bunları gündeme getirdiğimizde de
konu başka türlü tartışılıyor.
10 Ekim 680, aynı zamanda Hazreti Hüseyinin
Kerbelâda katledildiği bir gün. Hazreti Hüseyini katleden zihniyet
siyasal İslamcıların atası olan Muaviye ve Muaviyenin
sistemini yürüten oğlu Yezittir. Bir kere bunu çok net bir
tanımlayalım yani Yezitin kim olduğunu bilelim. Yezit,
aynı zamanda, bir İslam halifesidir; bunu da bilelim. Yani Yezite
lanet. derken kimi lanetlediğimizi de bilelim. Hazreti Hüseyin Kerbelâda
Muaviye İslamını reddetmiş birisidir ve orada çok
meşhur bir sözü vardır. Atasının İslamını,
babasının, dedesinin İslamını
değiştirenlere, onu siyasallaştırıp bir yönetim
tarzı olarak ortaya koyanlara karşı o İslamla
vedalaşmak gerektiğini söyleyen, Muaviye İslamını o
anlamıyla reddeden birisidir. Muaviye İslamı şu anda
Diyanetin İslamıdır. Diyanetin sahiplendiği,
uyguladığı İslam Muaviye İslamıdır; bunun
adını da çok net koyalım.
Şimdi, diğer bir tartışma
konusu; burada bu Suriyeden, Rojavadan, buradaki savaştan ve Kürtlere
yönelik hedeften bahsediliyor, ben başka bir boyutuna dikkat çekmek
istiyorum. Evet, orada Kürtlerin siyasal statüsüne yönelik bir
saldırı var ama Rojava bölgesi, aynı zamanda bir Alevi
yerleşim bölgesidir. Burada, örneğin, Türkiyede Aleviler okul müdürü
bile olamazken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) -
bu Meclisin
7.800 tane personeli içerisinde bir elin parmakları, iki elin
parmakları kadar Alevi çalışan kalmadığı bir
yerde Afrinde kantonun eş başkanı bir Alevi idi. Peki, ne oldu?
Buraya gittiniz, burayı ÖSO çetelerine teslim ettiniz; o bölgede, Afrin
bölgesinin dağlarında, köylerinde yaşayan Alevilerin
dağlarını, taşlarını, ormanlarını talan
ettiler onlar. Burada Balıkesir milletvekilleri, İYİ
PARTİnin ve CHPnin Balıkesir milletvekilleri bu kürsüden
söylediler. 50 bin ton zeytin türevi çalındı ve bunlar Türkiye
üzerinden yurt dışına satıldı. Bir kısım
zeytin ağaçları yakıldı. Bu insanların yurtları
böyle talan edildi, oradaki Alevilerin yurtları böyle talan edildi.
Şimdi, siz Türkiye'de Alevilere yaşam hakkı vermeyeceksiniz ama
gidip Suriyede Alevileri koruyacaksınız, öyle mi? Bırakın
bu işleri ya, kimse size inanmaz bu konuda! Şimdi, bu anlamıyla
samimi olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Gündemle ilgili
JESler konusunda şunu söyleyeyim: Jeotermal enerji santralleri, atom
enerji santralleri, hidroelektrik santralleri bizim
toprağımızı, suyumuzu, dağımızı,
taşımızı, ormanımızı yok ediyor.
Vatanseverlik sizin siyasi hedeflerinize evet demek değildir,
vatanseverlik bu vatanın dağına, taşına,
toprağına, suyuna sahip çıkmak demektir. Biz de bu
anlamıyla Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergeye gönlümüzün
rahatlığıyla, içimiz yanmadan çok rahatlıkla evet diyoruz,
bunun araştırılmasını talep ediyoruz ve bunun
neticesinde buranın getireceği, bu uygulamanın getireceği
zararların da ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz;
destekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz isteyen Aydın Milletvekilimiz Sayın Metin Yavuz.
Sayın Yavuz, süreniz üç dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN YAVUZ
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın
ilimizdeki JESlerin insan ve çevreye karşı zararlarıyla ilgili
CHP Grubu tarafından Meclis araştırması
açılmasına yönelik sunulan önergenin aleyhinde söz almış
bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yöremizde jeotermal tesis denildiğinde
hemen Yok, incirimizi mahvediyor. Yok, ekili alanlarımız zarar
görüyor. diyerek Aydında muhalefet böyle bir yaygara koparıyor. Her
zaman hamasetten uzak duralım diyorum ama gelin görün ki Aydın
milletvekili arkadaşlarım bu tutumlarından bir türlü
vazgeçmiyorlar. Arkadaşlar, ilimiz gerçekten de jeotermal kaynaklar
bakımından son derece zengin bir coğrafyaya sahip. Bu
zenginliğimizi yaşadığımız kentimizin
menfaatlerine kullanmalıyız. JESlerle ilgili bu şekilde
söylemler Aydınımıza zarar veriyor.
Aydınımızın markası olan incirimizin tam da para
yapacağı vakit kalktınız, yok efendim, çevreye
saldığı kükürt nedeniyle JESlerin incirleri öldürdüğünü
söylediniz. Yapılan araştırmalarda kükürt oranının
normal değerlerde olduğu ortaya çıktı. Sizin JESlerin
inciri öldürdüğüne dair iddialarınızın tam aksine
Aydında bu yıl üretilen incir rekoltesi ve kalitesi son on
yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti arkadaşlar.
İncire ve incir üreticisine aslında tek zarar veren sizlersiniz,
sizin bu hamasetiniz. Üreticinin tam da para kazanacağı zaman çıkıp
JESler şöyle zarar verdi, böyle kaliteyi düşürdü. diyerek yaygara
koparıp incir fiyatının düşmesine sebebiyet veriyorsunuz.
Şimdi Aydındaki incirin fiyatı belli. Üreticinin daha fazla mağdur
olmaması için biz iktidar milletvekilleri olarak Sayın
Cumhurbaşkanımızla ve Orman Bakanımızla
yaptığımız görüşmelerde TMO ve Tarım Kredi
Kooperatiflerince müdahale alımı yapılmasını önerdik
ve bu konuda onay verdiler, sağ olsunlar, destek verdiler.
Şimdi de Efelerde geçen gün akşam
saatlerinde yayılan kokunun yine JESlerden kaynaklı olduğu
yaygarasını kopararak yeni bir algı çabasına girdiniz. Söz
konusu kokuyla ilgili gelen şikâyetler üzerine Çevre ve Şehircilik
İl Müdürümüz beş farklı bölgede inceleme yapmış. Söz
konusu kokunun JESlerden kaynaklı herhangi bir gaz
sızıntısı sebebiyle olmadığı, Zindan Deresi
bölgesinde bulunan atıkların yanması sebebiyle meydana
geldiği belirtilmiştir.
Önergenizde Aydında kansere bağlı
ölümlerin arttığından bahsetmişsiniz. Elimizdeki verilere
baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu 2013-2018 ölüm
nedenlerinin yüzdesine baktığımızda 2013 yılında
Aydında yüzde 22,4 fakat 2018e gelindiğinde bu oran yüzde 17,1e
düşmüş, Türkiyenin de oranlarının çok altında.
Görüldüğü gibi, Aydında kanserden ölüm oranları Türkiye
ortalamasının altında seyretmekte. Bu resmî bilgilere
bakıldığında JESlerin ölümcül hastalıklara sebebiyet
verdiği yönündeki söylemlerinizin gerçeği
yansıtmadığı ortaya çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Yavuz.
METİN YAVUZ (Devamla) JESler insana ve
doğaya zararlı mıdır, değil midir?
araştırmasıyla ilgili Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız gerekli çalışmayı yürütüyor.
Daha önce de birkaç kez ifade ettim, nedense anlamamakta ısrar
ediyorsunuz: Bakanlığımızca da akredite edilmiş bir
kurumla bir bedelle imzalanan anlaşma neticesinde açıklanacak olan
rapora göre JESlerin insana ve çevreye zararlı olup olmadığı
ortaya çıkacak, yıl sonunda bu rapor gelecek.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Genel
Başkan CHP olarak biz çok hatalar yaptık. diyerek başörtüsü
başta olmak üzere birçok konuda öz eleştiri yaptı. CHPnin
gereksiz konularda hep algı yaptığını kabul etti.
Şimdi sizler de gereksiz yere, önceden yaptığınız
gibi, Aydınımızda da algı yapmak için yine hamaset
yapıyorsunuz.
Bir yandan Aydında JESler tehlike
saçıyor. diyorsunuz ama arka tarafta, arka planda CHPli belediyeleriniz
jeotermal firmalarına çalışma ruhsatı veriyor. Şimdi,
sizlere soruyorum: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Sizleri bu
tavırlarınızdan vazgeçmeye davet ediyorum. Rapor
açıklanmadan JESlerle ilgili bu kadar yersiz konuşmalardan
kaçınmanızı istirham ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yavuz.
METİN YAVUZ (Devamla) - Çünkü eğer ki
çiftçi hemşehrilerinizin menfaatlerini düşünüyorsanız bu
söylemlerinizden vazgeçin.
Son olarak, az önce söylediğim gibi,
Germencikte Turanlar Mahallesinde 26/09da yani geçtiğimiz ay bir ruhsat
verildi, belediye de malum.
Sözlerime son verirken aziz milletimizin hayır
dualarıyla Barış Pınarı Operasyonunda teröristleri ve
yuvalarını yok eden kahraman ordumuzun yanındayız, Allah
muzaffer eylesin inşallah.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Sayın
Başkanım, sataşmadan söz istiyorum. Hamaset, yaygara
yaptığımız
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hamasete mi, yaygaraya
mı, hangisine?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Hepsine birden, hepsine
birden.
BAŞKAN Sayın Tezcan, süreniz iki dakika.
Ama bir toparlayalım artık, grup önerisini oylayalım, kanuna
geçelim.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, Aydın
Milletvekili Metin Yavuzun CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Yavuz, biz aynı ilin
milletvekiliyiz. Söylediğimiz sorun, bizim ilimizin sorunu. Eminim bize
gelen telefonların daha fazlası iktidar milletvekili olmanız
nedeniyle size de gelmiştir.
Benim size söylediğim: Gelin bunu
araştıralım, birlikte bakalım. Bu Meclis bir komisyon
kursun ve bunun arka planı nedir, araştıralım. diyorum.
Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Ben bunu anlayabilmiş değilim.
Yani, iki gün önceki koku hamaset mi? Aydınlılara soralım,
dinlesinler bizi, neresi hamaset.
Şimdi, Zindan Deresindeki yangın külliyen
gerçek dışı; yalan demek ahlakıma uymadığı
için külliyen gerçek dışı diyorum, nezaket
sınırlarını aşmamak üzere. Niye? O yangının
ne olduğu bile belli değil, Büyükşehir Belediyesi
savcılığa suç duyurusunda bulundu İtfaiyeye niye ihbarda
bulunmadınız da oraya gittiniz? diye. İkincisi, o yangın
iki kova suyla hemen söndürüldü. O yangından çıkacak koku o
değil. Niye kaçamak cevapların arkasına sığınmak
zorunda kalıyorsunuz? Yani, siz kalkacaksınız, ruhsatlarla
Aydının yüzde 85ini jeotermal alan ilan edeceksiniz Hükûmet olarak,
bütün altyapıyı hazırlayacaksınız, bunla ilgili
yasaklamalar, denetimleri yapmayacaksınız, ruhsat üzerinden bir
şey bulmaya çalışacaksınız. Kim sorumluysa
Gelin
burada kuralım Meclis araştırması komisyonunu, kim
haksız ruhsat verdiyse onu da bulalım. Aydını kim katlediyor
Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırsın,
aradığımız mesele bu. Hamaset içinde olan biz değiliz
ama korku içerisinde olan sizsiniz; bütün çabanız suçluların
telaşı içerisinde olduğunuzu ele veriyor, söyleyecek başka
bir şey yok. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ve
arkadaşları tarafından, jeotermal enerji santrallerinin
doğaya ve çevreye olan olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 10/10/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Ekim 2019 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın Şevkin, 60a göre sisteme
girmişsiniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Sağlık Bakanlığının yapacağı atamalarla
ilgili detayların netleştirilip ortaöğretim mezunu
hemşirelerin kazandıkları tecrübeleri kamu yararına
kullanmalarının sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı,
ağustos ayında gerçekleşen 12 bin personel atamasının
ardından Eylül-Ekim 2019da 17.689 sağlık personeli daha
alınacağını belirtmişti. Bilindiği gibi,
kontenjanlar ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyinde
gerçekleşiyor. Yeni yapılacak atamalarda detayların netleşmemesi
özellikle ortaöğretim düzeyinde atama bekleyen sağlık
personelini tedirginliğe sevk etmiştir. Sayıları 100 bini
aşan ortaöğretim hemşirelerinin 17 bin kişilik atamaya
dâhil edilip edilmeyeceğine dair söylentilerin gençleri
karamsarlığa ittiği ortadadır. Yıllarca mesleklerini
aktif olarak icra eden, topluma hizmet eden bu hemşirelerin,
ortaöğretim mezunu 100 bin hemşirenin bu tedirginliği sona
erdirilmeli, Sağlık Bakanlığı bu dedikodulara son vermeli,
ortaöğretim mezunu hemşirelerin yıllardır kazandıkları
tecrübelerini kamu yararına kullanmaları
sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Ödünç
41.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Barış
Pınarı Harekâtının amacının güney
sınırımızda oluşturulmaya çalışılan
terör koridorunun yok edilmesi olduğuna ve operasyonda görev alan
Mehmetçiklerimize muvaffakiyetler dilediğine ilişkin
açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Barış Pınarı
Harekâtında amacımız, güney sınırımızda
oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve
bölgeye barış ve huzuru getirmektir. Bu harekâtla sınır
güvenliğini sağlamak enerji koridoru adı altında kurulmak
istenen terör koridoruna engel olmak, terör saldırılarını
engellemek, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak, terörden arınan
bölgelere Suriyeli sığınmacıları yerleştirmek,
bölgedeki tüm terör örgütlerinin varlığına son vermek;
uyuşturucu, üretim ve pazarlama yolunu kapatmak, çocukların militan
kaynağı olarak kullanılmasının önüne geçmek
amaçlanmaktadır. Barış Pınarı Harekâtında görev
alan kahraman Mehmetçiklerimize muvaffakiyetler diliyor, aziz Türk milletinin
gerek dualarıyla gerek destekleriyle her zaman yanlarında
olacağını ifade etmek istiyorum. Allah yâr ve
yardımcıları olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erbaş
Yok.
Sayın Ok, buyurun.
42.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
Barış Pınarı Harekâtında görev alan Mehmetçiklerimize
başarılar dilediğine, Balıkesir merkez Mimar Sinan Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi Eektrik-Elektronik Teknolojisi Alanının
kapatılmasına ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Türkiye Cumhuriyeti devletini ve aziz milletimizi
tehdit eden hain terör örgütlerine karşı kahraman ordumuz dün
Suriye'nin kuzeyine bir operasyon başlatmıştır. Allah
Mehmetçikimizin ayağına taş değdirmesin, kahraman ordumuzu
daima muzaffer eylesin.
Balıkesir merkez Mimar Sinan Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik Alanı, 2017-2018 nitelikli
okulların uygulaması kapsamında yönergedeki şartları
taşımasına rağmen kapatılmıştır.
Balıkesirde açılan ilk mesleki ve teknik lise olmasına
rağmen; deneyimli, tecrübeli kadrolarına rağmen ve
Balıkesirde yaptığımız bütün ziyaretlerde Sanayi Odası
ve Ticaret Odası Başkanlarının nitelikli eleman
bulamadıklarını ifade ettiği bir dönemde böyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitti.
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Tarhan
Yok.
Sayın Kaplan
43.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
çiftçilerin mazota, elektriğe, ilaca ve gübre fiyatlarına
yapılan zamlarla topraktan mahsulünü kaldıramayacak duruma
geldiğine ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Mazot, elektrik, ilaç ve gübre fiyatlarına
yapılan son zamlarla birlikte çiftçilerimiz topraktan mahsulünü
kaldıramayacak duruma gelmiştir. Çiftçilerimize ürün hasadından
sonra elektrik borçlarını ödeyebilmeleri için bir düzenleme
gerekmektedir. Çiftçilerimizin borçları en az iki yıl
yapılandırılmalıdır. Fıstığı,
kırmızıbiberi, üzümü, pamuğu, zeytiniyle ünlü olan
Gaziantepte çiftçilerimiz, ürettikleri mahsullerin fiyat dengesini
belirleyecek bir birlik olmadığından mağduriyet
yaşamaktadır. AK PARTİ döneminde yanlış politikalar
sonucu kapatılan GÜNEYDOĞUBİRLİK çiftçilerimizin sesiydi.
Gaziantep Milletvekili olarak yetkililere sesleniyorum: Çiftçilerimizin sesi
olacak, ürünlerin fiyat dengesini sağlayacak ve çiftçilerimizin mahsulüne
sahip çıkacak bir birlik ya da kooperatif kurulmasını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
44.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
diplomasinin tüm kanallarını kullanan Türkiyenin Barış
Pınarı Harekâtına mecbur bırakıldığına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Türkiye
Cumhuriyeti ulusal güvenliğinin gereği olarak Türkiyeyi
kuşatmak ve bölmek için kurulmasına çalışılan siyonist
uydu devlete engel olmak, bu bölgeden ülkemize sızan teröristlere ve terör
saldırılarına son vermek, ticari hayatın ana damarlarını
ve boru hatlarını güvenceye almak, sınır ötesinde güvenlik
bariyerleri oluşturmak için Barış Pınarı Operasyonunu
yapmak zorunda kalmıştır. Bugüne kadar sıcak
çatışma olmaması için diplomasinin tüm kanallarını
kullanan Türkiye, kapanan kapılardan sonra mecbur kalmıştır
Barış Pınarı Harekâtına.
Vur Mehmedim! Vur ki bahtın uyansın
Tekbir sedaları arşa dayansın
Sen ki çelikleşmiş imansın
Vur Mehmedim!
Hak için, Allah için, mazlumlardan yükselen o Ah
için.
Sen tarihsin, sen zafersin, sen bayraksın, sen
vatansın
Vur Mehmedim! Vur ki dünya utansın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tutdere
45.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Meclis Genel Kuruluna gelecek olan yargı paketlerinde kamu
avukatlarının özlük haklarını düzenleyecek
çalışmalar yapılıp yapılmayacağını
Adalet Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Özellikle kamuda çalışan
yaklaşık 4.200 kamu avukatının yığınla
sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların başında 2000 makam
tazminatı, 3600 ek gösterge, özel hizmet tazminatı başta
gelmektedir. Şu an Mecliste yargı reform paketini
tartışıyoruz, görüşüyoruz. Birinci pakette kamu
avukatlarının haklarına ilişkin, sorunlarına
ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktaydı.
Ben, buradan, Adalet Bakanlığına
çağrıda bulunmak istiyorum. Bundan sonra görüşülecek olan ve
Meclis Genel Kuruluna gelecek olan yargı paketlerinde kamu
avukatlarının özlük haklarını düzenleyecek, kamu
avukatlarının mesleğin onuruna ve itibarına
yakışır şekilde yaşam koşullarını düzenleyecek
yeni çalışmalar yapacak mısınız? Kamu
avukatlarının sesini duyacak mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
46.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 10
Ekim Ankara Tren Garı katliamının 4üncü yıl dönümü
vesilesiyle terörü bir kez daha lanetlediğine ve teröre karşı
yürütülmekte olan Barış Pınarı Harekâtının
başarıya ulaşmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye 10 Ekim 2015 sabahı kanlı terör
saldırısıyla sarsıldı. Ankara Garında
gerçekleştirilen saldırıda en küçüğü 8 yaşında,
103 vatandaşımız hayatını kaybederken 48i
ağır, 391 kişi yaralanmıştı.
Terör nedeniyle uzun yıllardır birçok
masum vatandaşımız, gencimiz, yaşlımız,
polisimiz, askerimiz hayatlarını kaybetti ya da yaralandı,
analar ağladı. Terörü bir kez daha lanetliyor,
yaşamını yitirmiş olanlara Allahtan rahmet diliyorum.
Devletin görevi, insan haklarından ödün
vermeden terörle mücadele etmek ve ülkemizi güvenli hâle getirerek
halkımızın özgürlüğün, güvenliğin ve adaletin hâkim
olduğu bir ortamda yaşamalarını sağlamaktır. Bu
anlamda, teröre karşı yürütülmekte olan Barış
Pınarı Harekâtının başarıya ulaşması ve
Mehmetçiklerimizin sağ salim geri dönmeleri için dua ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
47.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
son üç yıldır ülkede büyük bir KHK sorunu olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu ülkede son üç yıldır büyük bir KHK
sorunu vardır. Yüz binlerce insan çok büyük bir mağduriyet
yaşamaktadır ve seslerini duyurmak için geçtiğimiz cumartesi,
pazar günü bir büyük KHK buluşması Ankarada
planlamışlardı. Ama bu planlama, son gün, İçişleri
Bakanının emriyle yasaklandı. Ne olduğu belli olmayan bir
tebligat kâğıdıyla, kime tebliğ edileceği bilinemeyen
bir tebligat kâğıdıyla yasaklandı ve bundan
sonrasında, Ankaraya gelmek isteyen KHKliler, 2 otobüs, Ankara sınırlarında
durduruldu ve inanılmaz bir şekilde şehre girişleri engellendi
ve İstanbula geri gönderildiler. Ardından KHKlilere kucak açan
partim HDP ve ardından Saadet Partisi, genel merkezlerinde bu
toplantının yapılması için KHKlileri davet etti ve HDP
önüne gittiğimiz zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Daha sonra devam edeceğiz.
Sayın Ünver
48.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, artan
maliyetler nedeniyle zor durumda olan hayvan yetiştiricilerine can simidi
olan desteklemelerin ne zaman ödeneceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu yıl artan maliyetler hayvancılıkla
uğraşan yetiştiricilerimizi zor durumda
bırakmıştır. Her fırsatta Kriz yok. diyen ekonomi
yönetimi, eğer öyleyse yetiştiriciye ödenecek desteklemeler konusunda
neden bir şey yapmıyor? Buzağı desteklemesinde ilk
destekleme ödemesini gecikmeli yapan, ikinci destekleme ödemesinin ise
mayıs, temmuz aylarında yapılacağını söyleyen
Tarım Bakanlığı, neredeyse 2019un sonuna gelmemize
rağmen geçen yılın buzağı desteklemelerini hâlâ
tamamlamamıştır. Birçok desteklemede olduğu gibi geçen
yıl kovan başına 10 lira olarak ödenen, bu yıl ise 15 lira
olarak ödeneceği söylenen arıcılık desteklemeleriyle ilgili
tebliğin mayıs ayında yayınlanması ve buna göre
ödemesinin yapılmasında, beklenen sürü yöneticisi istihdam
desteği yani çoban desteğinde de herhangi bir gelişme
olmamıştır. Yetiştiricilere can simidi olan bu
desteklemelerden eğer vazgeçilmeyecekse ödemeleri ne zaman yapılacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN- Son olarak Sayın Ünsal
49.- Ankara Milletvkili Servet Ünsalın,
yargının içine düştüğü felaketin görülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Adalet Bakanının ve özellikle
tüm hukukçu milletvekillerinin dikkatine: Otuz yılı
aşkındır yargının doktoruyum. Yargıya sizden daha
fazla emeğim oldu Sayın Bakan. Sadece 3 adet verilmiş mahkeme
kararını sizlere sunuyorum, böylece yere göğe sığdıramadığınız
yargının içine düştüğü felaketi görün.
Beyşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017/3452
sayılı Karar: Mahkûmiyet verilir. Konu: Hakaret. Sanık
katılanlara Ananızı
edeceğim. şeklindeki sözleri
söylüyor. Bunun üzerine mahkûmiyet veriliyor fakat Ankara 6. İstinaf Mahkemesi,
5271 sayılı CMKnin 223/2-a maddesi gereğince beraat ettiriyor.
Düşünün arkadaşlar, yine bir ceza
mahkemesi, ceza verdiği uyuşturucudan yargılanan bir
sanığa uyuşturucunun iade edilmesi kararı veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Ankara) - Bir başka mahkeme kararı:
Yine bir hâkim, sanığa üç ila beş yıl arasında
mahkûmiyet verilmesini istiyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, son
dedik ama Sayın Erbaş anons ettiğimde yerinde yoktu, şimdi
geldi, onu da kırmayalım; bütün arkadaşlarımızı
konuşturmuş olalım.
Buyurun Sayın Erbaş.
50.- Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın,
dualarının ilham ve kudretini ecdadımızdan alan ordumuza
olduğuna, Çölyak hastalarına yapılan ödeneğin yükseltilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Dualarımız, ilham ve kudretini
ecdadımızdan alan şanlı ordumuz ve kahraman Mehmetçikimiz
içindir. Destan ve tarih yazarak geri döneceklerdir inşallah.
Çölyak hastalığı, ince
bağırsağın glüten adlı proteine karşı ömür
boyu süren kronikleşmiş alerjisi, hassasiyetidir. Türkiye genelinde
yaklaşık olarak 150 bin tanısı yapılmış
çölyak hastamız vardır. Bu hastalara aylık 108 lira
ödenmektedir. Ürünlerin fiyatları ise afaki derecede yüksektir ve
kısıtlı üretilmektedir. Maalesef her ilde ürünler de
bulunmamaktadır. Ürünün fiyatına bir de kargo ücretini
eklediğimizde hastalarımızın bunları almaları
iyice zorlaşmaktadır. Çölyak ödeneklerinin yükseltilmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki değerli arkadaşlar,
biraz ara verelim.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum,
Grup Başkan Vekillerimizi odama bekliyorum.
Kapanma Saati: 17.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), İshak GAZEL (Kütahya)
---0---
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Denizli Milletvekili Cahit
Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2215) ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Muş,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Denizli
Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 105 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddenin önerge
işleminde kalınmıştı, şimdi işlemlerimize
buradan devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, 1inci madde üzerinde
3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 1 - 15/7/1950 tarihli ve 5682
sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinin (A) fıkrasına
üçüncü paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
"Baro levhasına kayıtlı olan ve
en az on yıl kıdemi bulunan avukatlar, kamu görevi nedeniyle baro
levhasından kaydını sildirmek suretiyle on yıllık
kıdemi kesintiye uğrayan kamu görevi yapan avukatlar ve baro
levhasından kaydını sildirerek noterliğe geçerek avukatlık
ve noterlikte en az on yıllık süreyi dolduran noterlere,
haklarında Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım
Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan
suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma
bulunmaması kaydıyla hususi damgalı pasaport verilir. Buna
ilişkin usul ve esaslar, Dışişleri ve Adalet
Bakanlıklarının olumlu görüşü alınarak
İçişleri Bakanlığınca yürürlüğe konulan
yönetmelikle belirlenir.
Süleyman
Bülbül Turan
Aydoğan Zeynel
Emre
Aydın İstanbul İstanbul
Rafet
Zeybek Sibel
Özdemir Orhan
Sümer
Antalya İstanbul Adana
Aydın
Özer Alpay
Antmen
Antalya Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aydın
Milletvekilimiz Sayın Süleyman Bülbül. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; yargı reformu strateji
belgesi, amaç ve hedefleri ve getirilen birinci paket incelendiği takdirde
bir reform niteliğinde değildir. Bunu nereden anlıyoruz? Burada
yargının en temel unsurları olan yargı bağımsızlığı
ve yargı tarafsızlığı konusunda herhangi bir düzenleme
olmadığından anlıyoruz. KHKyle ilgili birçok mağdurun
olduğu ülkemizde, bu konuda OHALle ilgili kanun hükmünde kararnamelerin
yasalaşmasından sonra bu konuda bir düzenleme
yapılmadığını anlıyoruz. Nereden anlıyoruz?
Yargıyı siyasallaştıran yürütmenin, yargı üzerindeki
tahakkümünü ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir düzenleme
olmadığından anlıyoruz. Demek ki yargı reformu
strateji belgesi, yargının
bağımsızlığı, tarafsızlığı,
adil yargılanma hakkı konusunda yeni bir şey getirmiyor. Ne getiriyor?
Reform olmayan tek tük düzenlemeler getiriyor.
Bakınız, 1inci maddeden belli,
avukatların birçok sorunu varken, işsiz avukatlar, genç işçi
avukatlar, avukatların mesleki sorunları, CMK sorunları, sosyal
hizmetler sorunları ve savunma hakkı ihlalleri varken pasaport
hakkıyla ilgili düzenleme yapılıyor. Pasaport hakkıyla
ilgili düzenleme yapılıyor ama getirilen pasaport hakkıyla
ilgili düzenlemede Anayasanın eşitlik maddesi, Anayasanın
38inci maddesinde bulunan masumiyet karinesi, Anayasanın 23üncü
maddesinde bulunan seyahat özgürlüğü de zedeleniyor.
Avukatlara yeşil pasaport getiriliyor ama hangi
şartla getiriliyor? Kovuşturma ve soruşturması olmamak
kaydıyla getiriliyor. Arkadaşlar, soruşturma ve kovuşturma
olmaması koşuluyla getirilen bir hak olabilir mi? Hangi memlekette
yaşıyoruz? Bu memleket, hukuk devleti değil mi? Bu memlekette
mahkeme kararı olmadan, sadece soruşturması ve
kovuşturması söz konusu olan bir avukata Pasaport veremeyiz.
diyebilir misiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Diyemezsiniz.
Anayasa açık; Anayasanın 38inci maddesi, masumiyet ilkesi; bir
kimse hakkında, bir yargı kararı olmadan o kişi suçsuzdur.
Soruşturma aşamasında, daha sonra
takipsizlik kararı verilebilecek bir durum olabilir. Kovuşturma
aşamasında beraat kararı verilebilecek bir durum olabilir. Bu
durumda, yurt dışına gitmek için pasaport talep eden avukata
eşitlikçi davranmadan vermediğiniz takdirde, beraat ettikten sonra
onun hakkını ihlal etmiş olmuyor musunuz? Hangi özgürlükçü
anlayışla, hangi anayasal hakları ve özgürlükleri çiğneyen
anlayışla getiriyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu nedenle, bu bir reform değil arkadaşlar.
Bunun reform olmadığı nereden belli?
Sayın Cumhurbaşkanımızın Biz avukatlara pasaport
hakkı getiriyoruz ama hepsine değil. dediğinden belli
arkadaşlar. Hepsine değil. Kimlere değil? Siyasi iktidara
karşı muhalif olan ve kendi avukatlık mesleğini icra
ederken Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle siyasi iktidarın
karşısında, hakkında dava açan avukatlara engel
oluyorsunuz. Yani Benim siyasi görüşüme uygunsanız pasaport var,
uygun değilseniz pasaport yok. diyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, öyle bir
şey olur mu? Yapmayın ya.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Böyle şey söz
konusu değildir.
Değerli arkadaşlar, avukatlarla ilgili birçok
sorun var, bunları çözelim diyoruz, onları da getirelim. Sınav
hakkı; biliyorsunuz, sınav hakkı 2001 yılında
getirildi, beş yıllık bir geçiş döneminden sonra -o zamanki
deyişle- Patron emretti. diye kanun kaldırıldı. Ne
değişti? O zaman 70 bin avukat vardı, şimdi 125 bin avukat
var. Şimdi yeniden getiriyorsunuz ama getirirken de uygulama maddesini
koymuyorsunuz? Neden koymuyorsunuz uygulama maddesini? Niçin Hemen
uygulanacak. demiyorsunuz? Kimlerden çekiniyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, burada açıkça her
şeyi söylememiz gerekiyor. Söylenecek nokta şu: Demokrasi,
özgürlükler, insan hakları ve adil yargılanma hakkı konusunda
anayasal değişiklikler olmadıktan sonra, bu memlekette demokrasi
gelmezse, özgürlükler gelmezse yargı reformu olmaz. Hep beraber getirelim,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Tek adam rejiminde yargı reformu olmaz, iki
dudak arasında yargı reformu olmaz, hâkimlere ve savcılara
talimatla açılan soruşturmalar, kovuşturmalarla yargı
reformu olmaz. Genel Başkanımıza yönelik açılan tazminat
davalarında, hakaret davalarında hâkimlerin
değiştiğini biliyoruz. Eren Erdemin durumunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
Siyasi davalarda Çağdaş Hukukçular
Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve 10 avukatın
durumunu biliyoruz. Neyi biliyoruz? Çorludaki davalarda, Somadaki davalarda
ve siyasi davalarda mağdur haklarını koruyan avukatlara pasaport
yok. diyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu nedenle Pasaport Kanununda değişiklik
yapacaksanız avukatlara getireceksiniz, noterlere getireceksiniz ve yurt
dışında çalışmaya gidecek olan, eğitimi
sağlayacak olan tabiplere getireceksiniz, mali müşavirlere
getireceksiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman pasaportun bir
anlamı yok.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Hepsine getireceksiniz.
Ama getiremiyorsunuz çünkü yurt dışında ülkenin itibarı
sıkıntılı, vizesiz gidemiyoruz. Ne yapıyoruz? Hususi
tahditli pasaportlara yöneliyoruz. Bu işin çözümü basit: Demokrasi,
özgürlükler ve adil yargılanmayı getireceksiniz.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir dakika söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün 105 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli hatibi dikkatle izledim. Bakınız, çok önemli bir kanunun
ilk maddesini görüşüyoruz ve ilk önergeyi görüştük. Ben bir daha dille
ilgili, üslupla ilgili hassasiyeti ifade etmek istiyorum. Konu
avukatlarımız, pasaport vesaire. Israrla tek adam rejimi tarzı
ithamların doğru olmadığı kanaatindeyim Sayın
Başkan. Kaldı ki bu kanunu tüm partilere götürerek, oradaki
komisyonda beraber paslaşarak, ana Komisyonda bir araya gelerek beraber
tartışıp konuştuk. Biz bunu hak etmiyoruz Sayın
Başkan. O yüzden ilk maddede böyle bir kapı açarsak sonraki süreçte
çok keyifli, başarılı bir toplantı olmaz diye
düşünüyorum. O yüzden başta sayın hatip olmak üzere tüm
konuşmacıları daha dikkatli olmaya davet ediyorum.
Ayrıca Sayın Başkan, pasaport
meselesi sadece bizim karar vereceğimiz bir mesele değil. Pasaportun
uluslararası bir hesabı var, kriteri var, ölçüsü var, nüfusa oranla
sayısı var, kotası var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Herkese pasaport vermeyi
biz de isteriz ama arkadaşlarımızın söylediği gibi
sayının fazlalaşması hâlinde bir başka
tartışma gündeme gelecek AB kriterlerine göre. O yüzden pasaportun
sayısı nüfusa orantılı bir işlemdir Ben istedim,
oldu. tarzı bir işlem değildir. Kaldı ki
avukatlarımıza on beş yıllık kriter konulması
diğer memurların kendi derecelendirilmelerine göre bir rakamdır.
Yani diğer memurlarımızın da o safhaya gelmesi on beş,
on sekiz yıla tekabül ediyor, benzer bir yaklaşımdır. Böyle
rastgele bir karar değildir. O yüzden daha hassas bir dile davet ediyorum
tekrar Sayın Başkanım.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Şimdi şöyle yapalım:
Bir yargı paketini konuşuyoruz, yargı önemli. Doğal olarak,
burada eleştirilerin bazen sert olmasına da tahammüllü olmak gerekir.
Ben düzeltme hakkınızı her zaman kullandırmak isterim ama
işin doğası gereği kanundan memnun olmayanların, duygu
ve düşüncelerini biraz sert ifadelerle açıklamaları da işin
doğası gereğidir. Bunun bir engel olacağını
düşünmüyorum ama arkadaşlarımızın kanun çerçevesinde
kalarak görüşlerinin yargı paketini daha da zenginleştirecek
mahiyette olmasını arzu ederim çünkü önemli bir kanun, Türkiyede
herkesi ilgilendirecek. Bu konudaki görüşlerinin verimli
olacağını düşünüyorum.
Sayın Bayraktutan, buyurun.
52.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Pasaport Kanununda avukatlarla ilgili düzenlemenin yeterli
olmadığı gibi noterlikle alakalı eksikliğin de
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Avukatlarla alakalı Pasaport Kanunundaki bu
düzenleme yeterli değildir, öncelikle onu belirtmek istiyoruz ama bu
kanunla alakalı düzenleme yapılıyorken özellikle Komisyonda
arkadaşlarımız noterlerle alakalı da talepte bulundular.
Türkiyede 1.800 yani 2 bin rakamına ulaşmayan noter var. Bu
noterlerin belki 500ü, 600ü emekli hâkim olduğu için ya da kamudan
geldiği için bu konuda bir sorunları yok. Bu ne demektir? Demek ki
500-600 veya 700 civarında noterin pasaportla alakalı problemi var,
onlar da bu düzenlemeden yararlanmak istiyorlar.
Şöyle bir paradoks var Sayın Başkan:
Devletin en çok güvendiği memuru noter, ona mührünü veriyor ama ona
pasaport vermiyor. AKP Grubunun bu konuda getireceği bundan sonraki yasal
düzenlemelerde, bu düzenlemedeki noterlikle alakalı eksikliği
gidermesini umuyoruz. Bu konuda da
AKP Grubunu ve bu düzenlemeyi yapanları noterlere şikâyet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
53.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, hususi
pasaport sayısının artmasının bu pasaportların
yurt dışındaki değerini azaltacağına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bir kere, bu pasaport konusunu Sayın Metin Feyzioğlunun bu işe
müdahil olmasından sonra avukatlara sunulan bir bonus gibi
düşünüyorum ben yani tasarıya destek istemek amacıyla verilen
bir bonus olarak düşünüyorum. Yanlış olmasını,
doğru olmasını bir kenara bırakıyorum.
Yalnız, hususi pasaport sayısı
arttıkça bu pasaportların yurt dışındaki değeri
gittikçe azalacak, bunu da göz önünde bulundurmak lazım yani bu hızla
gidersek yarın öbür gün, mali müşavirler istiyor, diş hekimleri
istiyor, hekimler istiyor, iş adamları istiyor
Bakın, öyle bir
noktaya geleceğiz ki bizim diplomatik pasaportlarımız dahi
vizeye tabi tutulacak hâle gelebilir. Yani burada kantarın topuzunu çok
kaçırmamak lazım. Bunun bile ne kadar doğru olduğu
tartışılabilir. Tasarıda yer alıyor ama bunun bile ben
pasaportların değeri konusunda bir ucuzluğa sebep
olacağını düşünüyorum.
Bu fikrimi ifade etmek istedim, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 1- 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı
Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinin (A) fıkrasına üçüncü
paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
Baro levhasına kayıtlı olan ve en az
beş yıl kıdemi bulunan avukatlar ile Tabip odasına
kayıtlı olup en az beş yıl kıdemi bulunan hekimlere
hususi damgalı pasaport verilir.
Salihe
Aydeniz Mahmut
Celadet Gaydalı Abdullah
Koç
Diyarbakır Bitlis Ağrı
Erol
Katırcıoğlu Erdal
Aydemir Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İstanbul Bingöl
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ağrı Milletvekilimiz Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, önergemizde belirttiğimiz üzere,
biz, beş yıl kıdemi olan avukatlara, hekimlere ve ayrıca
mali müşavirlere de bu yönde pasaport verilmesi yönünde bir talebimiz var.
Biz bu pakete dönük olarak çok geniş bir şekilde çalışma
yaptık ve bu, Meclis kayıtlarında mevcuttur.
Ancak maalesef ki biz an itibarıyla bu kanun
teklifi üzerinde konuşmaktansa
Türkiye yangın yerine döndü,
coğrafya yangın yerine döndü, dolayısıyla biz
konuşmamızı başka bir minvalde sürdürmek zorundayız.
Değerli arkadaşlar, bu Meclis bir
savaş kararı aldı, Rojavaya savaş kararı, dün
itibarıyla başlatıldı ve maalesef, siviller ölmekte ve
ölümler giderek artmaktadır.
Yine değerli arkadaşlar, tarihî bir gün
yaşıyoruz, dört yıl önce IŞİDin
saldırısı sonucunda 103 canımızı kaybettik ve bu
nedenle bu karanlık saldırıyı şiddetle
kınıyoruz. Yalnız, şunu da belirtmek istiyoruz ki bu
karanlık örgüte karşı, IŞİDe karşı
mücadelenin de Rojava halklarından ortaya
çıktığını ve bütün dünyanın gözü önünde, bu
DAİŞ terör örgütünün, DAİŞ karanlık örgütünün dize
getirilmesinin de bu halklar tarafından
yapıldığını da belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu AKP
iktidarının faaliyetinin tamamının, Kürte demokrasiye,
halklara dair kazanımların hepsini hedef aldığını
çok açık bir şekilde belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu savaşın
başlangıcı, düşünceye getirilen yasaklar; bu
savaşın başlangıcı, yargıya yapılan
müdahaleler, demokratik toplumun tüm kazanımlarına yapılan
müdahaleler, baskı ve rafa kaldırılan özgürlüklerdir. Bu
şekilde, tek adam rejiminin başlamasıyla Türkiye neredeyse
felakete doğru sürükleniyor, sürüklenmektedir. AKPnin tek adam rejimi olan
bu otoriter rejimin can suyunu da iktidara maalesef muhalefet partileri sundu.
Muhalefet, AKPnin çizmiş olduğu çizgiden maalesef
çıkamamaktadır. Dokunulmazlıkların
kaldırılması, savaş tezkeresinin onaylanması da bunun
diğer örnekleridir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gündeme gelecek mi
Sayın Başkan?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - AKP-MHP iktidarı,
demokrasi güçlerinin desteğiyle geriletildi, yerel seçimlerde önemli
merkezleri kaybetti. Son yapılan araştırmada AKP yüzde 30un
altına inmiş ve düşmeye devam etmektedir. İşsizlik had
safhada, ekonomi batmış durumda, adalet ayaklar altında.
Düşünceye yönelik operasyonlar devam etmektedir ve bu gece dahi yüzlerce
vatandaşımız sırf savaşa karşı
çıktığı için, tweet attığı için maalesef operasyona
maruz kalmıştır.
İşte tam da bu durumda, AKPnin bir
çıkışa ihtiyacı vardı değerli arkadaşlar, en
kolay yol savaş açmaktı. Baskın çıkan karar da bu oldu.
Değerli arkadaşlar, peki, bu nedir? Bu, hiçbir şekilde,
halkın yararına olan bir tercih değildir.
Değerli milletvekilleri, AKP fetihten
bahsediyor, fetihten. Fetih ne demek biliyor musunuz? İşgal demek.
Emevi Camisinde namaz kılma peşinde. İşgal ettiği
bölgeyi inşaat şantiyesine çevirme peşindedir AKP.
Sizlere soruyorum değerli arkadaşlar:
Afrinde posta işletme hizmeti vermek, Afrinde üniversite kurmak,
Rojavada uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen-
şehirler inşa etmek ne anlama geliyor? Bunlar Kürt
kardeşliğinin iyiliği için mi yapılıyor? Asla.
BAŞKAN Sayın Koç, biraz yargı
paketini konuşsak.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Orada yaşayan Türkmen,
Süryani, Alevi, Arap, Asuri ve diğer halkların yararına mı
getiriliyor? Asla değil.
Peki, bunlar hani Kürt kardeşlerim diyorlar
ya, Kürtlerin referandumunu bir savaş sebebi saydı bu AKP
iktidarı. Kürt dili yasaklandı. Kürtler hâlâ yasada
karşılığı olmayan bir halk. Tarihî yerler ve
kalıntılar yok edildi, yok edilmeye devam ediliyor. Siyasetçiler,
gazeteciler, yazarlar hapse atıldı, hapse atılmaya devam
ediliyor. Kayyumlarla bu halkın iradesi gasbedildi. Bu halka nefes
aldırılmıyor, nefes aldırmıyor bu iktidar. Bu mudur
Kürt kardeşliği, sizlere sormak istiyorum, bu mudur?
Değerli arkadaşlar, bu dünya sadece size
ait değil. Bu dünyada, hani derler ya, 71 halk yaşıyor,
binlerce, on binlerce yıllık geçmişi var bu halkların.
Peki, sadece siz mi yaşıyorsunuz bu topraklarda?
Değerli arkadaşlar, yol yakınken biz
şunu belirtmek istiyoruz. Önce içiniz yansa bile, bakın bunu
özellikle belirtmek istiyorum, bu savaşın durdurulması için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koç, tamamlayalım.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Biraz da yargı paketiyle ilgili
değerlendirmelerinizi de rica ediyorum, önemli bir konu.
Buyurun.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Efendim, yargı
paketiyle ilgili zaten yazılı olan şeylerimiz mevcut, biz
bildirmişiz onu.
İçimiz yansa bile bu savaşın
durdurulması için elimizden geleni yapalım değerli
arkadaşlar.
Bir diğer husus: Rojava, kardeş
halkların diyarıdır, size düşman değildir.
Savaşla değil, barış elini uzatalım o topraklara. Bu
savaşla neler olacak, değerli arkadaşlar, sizin dikkatinize
sunmak istiyorum: Ocaklara ateş düşecek ateş; yoksulluk artacak,
faşizm şahlanacak, herkes kaybedecek herkes, savaşın
kazananı olmayacak. Emperyalizme rağmen kardeşçe bir arada
yaşamanın tek yolu, savaşa dur demektir, kardeşçe
yaşamaya çağırmaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, görüşülen kanun teklifi çerçevesinde fikirlerin ortaya konularak
teknik konularda bilgi verilmesinin kaliteli yasama tekniği
açısından yararlı olacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
ben kürsüde konuşan hatibin ne konuşacağına hiçbir zaman
karar vermem, öyle bir yetkim de yok ama bir kanunla ilgili, örneğin az
önce 1inci maddeyle ilgili, pasaportla ilgili birkaç değişik
görüş de ortaya çıkınca bence kanun çerçevesinde değerli
fikirlerinin ortaya konulmasında yarar var çünkü bu yargı paketleri
yapıldığı zaman bir daha değişmesi de zor oluyor.
O bakımdan, teknik konularda arkadaşlarımızın
Komisyonu uyarmasının, gruplara bilgi vermesinin de biraz kaliteli
bir yasama tekniği açısından yararlı
olacağını düşünüyorum.
Buyurun Sayın Turan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, kanun
teklifi üzerinde konuşmayarak tezkereyi ve AK PARTİyi itham eden bir
dilin kimseye faydasının dokunmayacağına ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
temenninize katılmak için ben de söz aldım. Bakınız,
aynı şeyi söyleyeceğim. Daha 40 maddesi olan kanunun ilk
maddesinde maddenin dışına çıkılıp, önergenin
dışına çıkılıp sadece tezkereyi itham eden, bizi
itham eden bir dilin kimseye faydası yok.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ya ne
konuşacağımıza siz mi karar vereceksiniz? Siz de
çıkıp her istediğinizi suçluyorsunuz yani.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
buradan neredeyse ittifakla geçen tezkere, hatibin iddia ettiği gibi bir
savaş tezkeresi değil, bir barış tezkeresi. Biz savaş
için değil, ülkemizin güvenliği için oradayız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Reform
diye bir şey yok.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) Siz
saatlerce konuşmak için mi
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - O yüzden mi Nusaybinde dün
gece 4 insan öldü? Karmaşa yeri değil burası.
BAŞKAN Bir saniye
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın, burası
dağ başı değil.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Susar
mısınız lütfen?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Dün akşam Nusaybinde 4
insan öldü
BAŞKAN Sayın Günay
Sayın Günay
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Her şeyi
söylüyorsunuz, cevap verince kızıyorsunuz. Sayın Saruhan, cevap
verir misiniz arka tarafa? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) 3 çocuk öldü.
BAŞKAN Sayın Günay, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
davet eder misiniz efendiliğe?
BAŞKAN Ama
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Başkan, taraflı
davranıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Günay
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Taraflı
davranıyorsunuz Başkan.
BAŞKAN Siz bakın, sabahtan beri
oturduğunuz yerden konuşuyorsunuz öyle. Ben her grup başkan
vekili istediğinde söz veriyorum, niçin müdahale ediyorsunuz?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bir daha ben kürsüden
konuşacağım, 3 çocuk öldürüldü.
BAŞKAN Yani grup başkan vekiliniz
konuşacak durumda değil mi Allah aşkına, lütfen
insicamı bozmayalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
arkadaşa vekil olduğunu hatırlatır mısınız?
Burası Millet Meclisi, insanların görev aldığı yer,
yasama faaliyeti yapıyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Beş dakikadan beri
her türlü hakareti yapacak, onuncu saniyede bağırmaya
başlayacak, böyle bir usul yok Sayın Başkan. Konuşacak,
cevabını alacak.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ya, bize hakaret edilecek
ama...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu tezkereyi bir daha söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Turan siz
de.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu tezkere savaş tezkeresi değil, bu tezkere terörle mücadele
tezkeresi. PKKya vurdukça sesin buradan çıkması çok manidar
Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakınız, o bölgede 30 bin tır silah
dağıtıldı, madem böyle bir kardeşlik iklimi vardı
da o tırlar nereye gitti Sayın Başkan? O tırlar bizim
sınırımızda. Biz güneyimizde bir terör devleti
olmasını istemiyoruz. Adım atıyoruz, bu konuda ya destek
olsunlar ya da ses çıkarmasınlar. Ama her
çıktıklarında böyle savaş tezkeresi iddiasının
doğru olmadığını düşünüyorum.
Bugün PKK, 9 aylık Muhammed bebeği vurdu,
ağzını açtılar mı?
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Nusaybindeki bebeğin neresi PKK ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama varsa yoksa
askerimiz, polisimiz, AK PARTİ iktidarı vesaire; bu, doğru bir
dil değil.
BAŞKAN Peki
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha diyorum, yasama
faaliyetleri için buradayız
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır) 9
aylık bebek öldü ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
avukatlık
yasası için buradayız, tüm katkılara açığız ama
dille ilgili şerhimiz var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın
Günay, sizden rica ediyorum
EBRÜ GÜNAY (Mardin) 9 aylık bebekten
bahsediyoruz ama.
BAŞKAN Bakın, rica ediyorum değerli
arkadaşlarım, yani parti sözcülerinizin
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ağzını
açıyor PKK, kapatıyor PKK. 9 aylık bebeğin nesi PKK,
anlamıyorum yani?
BAŞKAN
gerekli zamanlarda konuşma talep
ettiğinde her zaman söz verdiğimi biliyorsunuz.
Şimdi, ben bizim İç Tüzükümüzde de bir
kanuna başlandığı zaman yani o konuya ilişkin
konuşmaların yapılmasını amirdir. Şimdi, kaliteli
bir yasama tekniğini biz nasıl başaracağız? Burada
bence görüşülmekte olan konu, bir yargı paketi. Elbette kürsüye
çıkan arkadaşlarımız konuşmaların içerisinde
değişik değerlendirmelerde bulunabilir ama kaliteyi
artıralım değerli arkadaşlar, milletvekilliğini güçlü
kılmak, Meclisi güçlü kılmak istiyoruz ya, işte buradan
çıkacak kanunların da burada enine boyuna
tartışılmış bir şekilde çıkması
toplumun yararına bence.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Komisyonda bir günde bitirildi Başkan, bir günde.
BAŞKAN Bence Komisyonda
kullanamadığımız zamanı burada kullanalım
değerli arkadaşlar. Yani bakın bu konuda sürede bir
sıkıntımız yok, konuşmaya çıkan
arkadaşlarımız konuşabilirler ama benim arzum, kaliteli bir
yasama tekniği ve çalışmaları; bunu sağlamaya gayret
edelim. Yani ben şunu da görüyorum: Biten tartışmalarla ilgili,
devam eden tartışmalarla da arkadaşlarımız kanundan
ayrılarak yani birbirimizi yormamak da gerektiğini düşünüyorum.
Yani Meclisin bir konuyu birkaç defa tartıştıktan sonra
aynı konuların tekrar tekrar tartışılmasının
elbette değişik zamanlarda yeri vardır ama bir kanun teklifi
görüşülürken de bu kanun teklifine ilişkin görüşlerimizin
belirtilmesinin en uygun yol olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle,
soru-cevaba da girebilecek arkadaşlarımız varsa girsinler,
Komisyon buradayken soruları yanıtlasın yani onları da
versin ve buradan çıkan metin Meclisimizde enine boyuna
tartışılmış bir konu olsun.
Komisyondaki konu beni ilgilendirmez, ben Meclis
Başkan Vekiliyim ama burada arzu eden bütün
arkadaşlarımızın kanun teklifini
tartışmasında olanak tanıyacağım değerli
arkadaşlarım. Benim amacım, kaliteli bir yasa çıkartmak.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN Şimdi gelelim diğer 3üncü
önergeye.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 1inci maddesiyle değiştirilmekte olan 5682
sayılı Pasaport Kanunu'nun 14üncü maddesinin (A) fıkrasına
üçüncü paragrafından sonra gelmek üzere eklenen paragrafın ilk cümlesinde
yer alan "en az on beş yıl kıdemi ibaresinin önüne
"hukuk mesleklerinde ibaresinin eklenmesini ve aynı cümlenin sonunda
yer alan "verilebilir ibaresinin veriler olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana
Konya
Bedri
Yaşar Feridun
Bahşi
Samsun
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekilimiz Sayın Feridun Bahşi. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 105 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriyenin
kuzeyinde terör örgütlerine yönelik harekâta başlamıştır.
Tanrı Türk ordusunun yardımcısı olsun, askerimizi muzaffer
kılsın, zafer Türk milletinin olsun.
Değerli milletvekilleri, ilk önce şunu
belirteyim: Yasalar sorun çözmek için vardır, sorun çıkarmak için
değil. Bu kanun teklifi toplam 39 madde olup 15 ayrı kanunda
değişiklik getirmektedir. Meclisin ilk açıldığı
günden beri torba yasaların sakıncalarından bahsedip torba
şeklinde getirilen kanunlara karşı çıktık. Bugün yine
bir torba kanunla karşı karşıyayız. Torba yasalar
âdeta yapboz, deneme-yanılma yasası hâline getirilmiştir. Acele,
üstünkörü, zaman baskısı altında, yangından mal
kaçırır gibi çıkarılan yasalar sağlıksız ve
sorunludur. Bütün bunlar daha önce defalarca söylenmesine rağmen iktidar,
yanılmaz olduğunu düşünüyor, yaptığı her
işin doğru olduğunu sanıyor ama gördüğünüz gibi,
yapılan işler bunun tam aksini göstermektedir. Türkiye Büyük Millet
Meclisini bu şekilde çalıştırmak doğru değildir.
Ne kadar torba yasa çıkarılırsa, yasalar ve yasama da o kadar
sorunlu hâle gelmektedir. Bunları tedavi etmeden Türkiyede demokrasiyi
tedavi edemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, iktidar
tarafından Yargı Reformu Strateji Belgesi adı verilen bu
reform paketinin içinde yer alan ve değişikliği yapılacak
yasaların torba şeklinde değil de ayrı ayrı her kanuna
ilişkin getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu belge ilk açıklandığı
Mayıs 2019da bir umut yaratmış, bu sefer yargıda gerçekten
reform olacak, hukukun üstünlüğü güçlenecek, yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
güçlenecek, yargı süreçleri basitleşecek, adalete erişim
kolaylaşacak, savunma hakkı güçlenecek diye hayal etmiştik ama
getirilen bu kanun teklifinin, tüm bunlardan uzak, sadece mevzuatta bazı
değişikliklerin yapıldığı bir düzenleme
olduğu görülmektedir. Bunun neresi reform özelliği taşıyor,
anlamıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizim
yapmamız gereken, ilk önce yargıya olanı güveni
artırıcı çalışmalar yapmaktır. Altını
çizerek ifade etmek isterim ki AK PARTİ iktidarı, yargıyı
yani hâkim ve savcıları, kurdukları otoriter, tek adam
sisteminin sonucu yarattıkları korku imparatorluğu neticesi
bağımsız ve tarafsız görev yapamaz hâle
getirmişlerdir. Bu durum, vicdan sahibi her vatandaşımız
tarafından üzüntüyle gözlenmekte, insaf sahibi kurum ve
kuruluşlarımızca teyit edilmekte ve hatta uluslararası
kuruluşlar dahi raporlarında durumun vahametini gündeme
getirmektedirler.
Her konuşmamda dile getiriyorum. Yapılan
objektif araştırmalara göre, Türk milletinin yargıya olan
güveni, yargının adaletle karar vereceğine olan inancı
yüzde 30lara inmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin ilk
maddesiyle getirilen düzenleme, on beş yılını
doldurmuş avukatlara hususi pasaport verilmesiyle ilgili bir düzenlemedir.
Bu konuda, daha önce, yaklaşık bir yıl kadar önce bizim de
teklifimiz vardı. Bu maddenin, olumlu bulmakla birlikte, eksik
olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle, pasaport verilmesi hususu verilebilir
hükmüyle takdire bırakılmıştır. Aynı maddenin
başında Belediye başkanlarına verilir. derken hukukçulara
neden takdire dayalı verilebilir hükmü konmuştur? Bu, kabul
edilebilir değildir. Bu hükmün verilir olarak değiştirilmesi,
hem maddede ifade uyumu sağlayacak hem de hukukçuları, idarecilerin
keyfî davranma sonucu doğurabilecek insafına
bırakmayacaktır.
Ayrıca, hakkında kesinleşmiş
mahkûmiyet hükmü bulunmadan pasaport verilmemesi Anayasanın 38inci
maddesine aykırıdır. Madde içeriğine göre, devam etmekte
olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma
bulunmayanlara, kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle
beraatine karar verilenlere bile pasaport verilebilme ihtimali devam
etmektedir.
Uluslararası ceza hukuku ilkelerinin belki de
en önemlilerinden biri masumiyet karinesidir yani hakkında
kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunmayan her kişi suçsuz
kabul edilir, oysa hakkında herhangi bir soruşturma bulunmayanlara,
takipsizlik veya beraat kararı verilenlere, cezası infaz edilenlere
pasaport vermek talep hâlinde zorunlu olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Yine bu
madde, Anayasanın 23üncü maddesindeki seyahat hürriyetine de
aykırıdır. Vatandaşın yurt dışına
çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması
sebebiyle, hâkim kararına bağlı olarak
sınırlandırılabilir yani yurt dışına
çıkma yasağı sadece hâkim kararıyla uygulanabilir. Pasaport
vermemek de bir nevi yurt dışına çıkış
yasağıdır. Bu durumda iktidar, Anayasayı dolanmak
gayretindedir. Yasa, Anayasaya da bu şekliyle aykırıdır.
Yeni bir kavram düzenlemesi vardır bu kanunda,
hukuk meslekleri diye bir kavramdan bahsedilmektedir. Yani hâkim, savcı,
avukat ve noterler hukuk mesleği mensubu olarak kabul edilmiştir ama
noterler bu yapılan düzenlemelerin dışına
çıkarılmıştır. Önergemizle, diğer hukuk
meslekleri dâhil, toplam on beş yıl noterlik hizmeti olanların
da bu haktan yararlanmasını talep etmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Bu hak
verildiği takdirde -biraz önce arkadaşlarımız bu hususu
dile getirdiler- bu haktan yararlanacak toplam noter sayısı 244
kişidir, 500-600 bile değildir. Yani sınırlama getirilen 2
milyona 244 kişi fazla gelmez arkadaşlar.
Bu sebeple teklifimize tüm Genel Kurulun
desteklerini bekliyor, Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardı, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2nci
maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 2- 5682 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir:
EK MADDE 7- Milli güvenliğe tehdit
oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da
terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı
nedeniyle;
A) OHAL
kapsamında kabul edilen kanunlar uyarınca kamu görevinden
çıkarılmaları veya rütbelerinin alınması nedeniyle
pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik
idari işlem tesis edilmiş olanlardan,
B) 18/10/2016
tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 5 inci maddesi ve
27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35
inci maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile
haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis
edilmiş olanlardan,
C) Mahkemelerce
yurtdışına çıkmaları yasaklananlar hariç olmak üzere
bu Kanunun 22 nci maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile
haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis
edilmiş olanlardan, tamamının pasaportları iade edilir.
Salihe
Aydeniz Erol
Katırcıoğlu Erdal
Aydemir
Diyarbakır İstanbul Bingöl
Mahmut
Celadet Gaydalı Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Bitlis Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, dört yıl önce
olan çok acı, çok üzücü bir katliamı yani 10 Ekim IŞİD
katliamını kınayarak, lanetleyerek başlıyorum ve bu
katliamın kurbanlarını saygıyla, rahmetle anıyorum. Bu
katliama baştan beri kokteyl terör diyen iktidarı da şiddetle
eleştiriyorum, kınıyorum çünkü en baştan beri
IŞİD katliamı olduğu besbelliydi ve göz yumulduğu
apaçık belli oldu ve kokteyl terör sözünde ısrar ettiler.
Ayrıca, Suriye harekâtı, buna mutlaka
değinmemiz lazım. Değerli arkadaşlar, bu harekât niye
yapılıyor, şöyle sakince düşünmek lazım. Bu harekât
inişte olan bir liderin, bitişte olan bir iktidarın, çıkar
ittifakı olan bir Cumhur İttifakının son çaresidir. Bunun
için bu harekât yapılmaktadır ve sağcılaşma
rüzgârları estirilerek her kesim bu sağcılaşma
rüzgârlarına kaptırılmakta ve aldatılmaya
çalışılmaktadır, Suriye politikalarını
eleştirenler de maalesef bu rüzgârlara kapılabilmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu konu çok önemlidir.
Şu an, şu saniyelerde, şu dakikalarda, bakın,
Ceylânpınarda, Birecikte, Nusaybinde, Kamışlıda
insanlar ölüyor, insanlar ölüyor. Nusaybinde biraz evvel 4 kişi öldü, 4
vatandaşımız vefat etti.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Kim yaptı?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Kamışlıda biraz evvel 2 yaşında bir çocuk öldü. Biz
savaşı konuşuyoruz, savaşı konuşmak da son derece
doğaldır. Barış esastır, barış. Savaş
her zaman eleştirilmeye müstahaktır. İnsanlık savaştan
çok çekti; Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı,
çok çektik bu savaşlardan ve savaşı eleştirmek en
doğal hakkımızdır değerli arkadaşlar, bunu
unutmayalım.
Bakın, KHKlilerin pasaport meselesi
konuşuluyor. Yüz binlerce KHKliye üç yıldır çok büyük
haksızlıklar yapılıyor ve bu yargı reformu paketinde
aslında beklenen, KHKlilere adaletti ama öyle bir şey yok, sadece
pasaport meselesinde, o da Anayasaya aykırı bir düzenleme var
ortada.
Değerli arkadaşlar, yüz binlerce KHKli
bir kırıma uğratıldı. Şu anda KHKli hukukçular
avukatlık bürosu bile açamıyor biliyor musunuz? KHKli 55 bin
öğretmen özel bir okulda öğretmenlik bile yapamıyor. Sizin
İl Başkanınızdı, AK PARTİ Isparta İl
Başkanı Osman Zabun demişti ki: KHKliler ağaç kökü yesin.
Evet, hakikaten amacınız buydu ve yüz binlerce insan şu anda son
derece zor durumdadır. Aileleriyle 1,5 milyonu bulan bir kesimin neslini
kurutmayı hedeflediniz ve âdeta Nazi Almanyasına benzer
soykırım uygulamalarına uğrattınız. Bu konuda bir
gelişme isteniyordu, üç yıldır bu konuda son derece zalimce,
vicdansızca, insafsızca uygulamaları yaptınız,
aylardır insanlar bunları bekliyor ama yargı reformu diye,
Anayasayı çiğneyen bir pasaport meselesi önümüze getirdiniz.
Pasaport meselesinde diyor ki madde: Adil bir şekilde
değerlendirmeyi İçişleri Bakanı yaparak pasaport konusunda
karar verecek. Ben sorarım: Şu anda, bakın, OHAL Komisyonu 200
polisi iade etti, İçişleri Bakanlığı
başlatmıyor. Yani o kadar keyfî ki o kadar itibar ettiğiniz OHAL
Komisyonuna bile itibar etmiyor ve başlatmıyor; bu kadar keyfî bir
İçişleri Bakanlığıyla karşı
karşıyayız. Seçimde yenemediği bir partiye kayyum atayarak
rövanş almaya çalışan bir İçişleri
Bakanlığı var, bu mu adil değerlendirme yapacak? Dün
başlayan harekât sonrası en ufak bir düşünce ifadesi
karşısında gözaltılar yapan bir İçişleri Bakanlığı
var, bu mu adil değerlendirme yapacak?
Bakın, son üç yıldır OHALde 28
kişi kaçırıldı ve İçişleri
Bakanlığı tek bir açıklama yapmıyor. Bakın,
dünyanın hiçbir yerinde bu olmaz. 28 kişi kaçırıldı,
işkence edildi, hepsini takip ettim ve İçişleri
Bakanlığı tek bir açıklama ve araştırma
yapmıyor. Tüm dünya bunu takip ediyor, tek bir açıklama
yapmıyor.
Yine, bakın, Ankara Emniyetinde işkence
yapıldı. İçişleri Bakanlığı dedi ki:
Hayır, yapılmadı. Daha sonra Ankara Barosu geldi, bir rapor
düzenledi ve Emniyette işkence yapıldığını
gözaltında olmasına rağmen bunu söyleyen insanların sözleriyle
ispatladı. Bakın, buna rağmen İçişleri
Bakanlığı yine tek bir açıklama yapmadı ve
sessizliğe gömüldü. Bu İçişleri Bakanlığı mı
adil bir değerlendirme yapacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, Harbiyeli öğrenciler
259 Harbiyeli annesinin üç
yıldır ciğerleri yanıyor. Adil olmayan bir yargılama
sonucunda müebbet hapislere mahkûm edildi bu insanlar ve bu konuda da tek bir
adım yok.
Dün ne oldu biliyor musunuz? Size söyleyeyim.
Ankarada bir Harbiyeli öğrenci annesi basın açıklaması
yapacak, daha basın açıklaması yapmaya gitmeden,
Kızılayda yürürken Melek Çetinkaya polis tarafından
gözaltına alındı. Gerekçe ne? Basın açıklaması
yapma ihtimalin var. Ya biz böyle bir ülkedeyiz, ne yargı reformundan
bahsediyorsunuz arkadaşlar? Bir polis devletindeyiz ya biz, Allah
aşkına. KHKlilerin büyük buluşması için bakın,
pasaportu konuşuyoruz- Ankaradan içeri sokmadılar KHKlileri. Onu
bırakın, partim HDP ve Saadet Partisi KHKlileri kabul etti, o
partilerden içeri sokmamak için polis barikat kurdu. Hangi İçişleri
Bakanlığının adil değerlendirmesinden bahsediyorsunuz
Allah aşkına ya?
Değerli arkadaşlar, bakın, yüz
binlerce kişiye pasaport tahdidi konuldu bu ülkede, yüz binlerce
kişiye. KHKli de değillerdi ve tamamen keyfî bir şekilde yüz
binlerce kişiye konuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Daha
iki ay önce Anayasa Mahkemesi, bu üç yıl sonunda ihlal olduğuna karar
verdi. Ve Anayasa Mahkemesinin verdiği bu ihlal kararı bile şu
anda daha işleme konmadı, yüz binlerce kişi son derece
mağdur bir hâlde.
Bakın, size bu pasaport ihlalinden dolayı
yaşanan faciaları söyleyeyim. Üç yıldır Türkiyede ne oldu
biliyor musunuz? Pasaport vermediğiniz için 30 Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı Ege ve Meriç sularında boğuldu. Bakın,
şu bebekleri, çocukları gösteriyorum, vicdanlarınıza
sunuyorum. Bunların 18i bebekti, çocuktu, 0-6 yaş arasıydı
ve bu bebeklere Bursa Büyükşehir Belediyesi cenaze aracı bile
vermedi, Bursadan Amasyaya gidecekti.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Yalan söylüyorsun!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
Bakın, bu insanlar pasaport yasağı dolayısıyla
öldüler.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Neden ülkeyi
terk edip gidiyorlar?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Yalan
konuşuyorsun!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın,
Sakız Adasında cenazelerinin başında bekleyen insanlar.
Buna hangi vicdan dayanır? Hangi insaf dayanır? Yazıktır,
günahtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu,
tamamlayalım artık.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Pasaport yasağı, bakın, idari bir kararla konulamaz ve
yargı kararı olmadan
Anayasa madde 23ü çiğneyen bir maddedir
bu. Anayasa madde 23ü çiğniyorsunuz bu maddeyle; bu madde kabul edilemez
arkadaşlar, vicdanlar bunu kabul edemez. Anayasa madde 23ü bu Millet
Meclisi çiğneyemez. Bunu çok net bir şekilde söylüyorum.
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Başkan
Kabul edilmiştir." dediniz.
BAŞKAN Kabul edilmemiştir, evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öncelikle,
konuşmacının süresi beş dakika dediniz, dokuz dakika
konuştu; takdirinize sunmak istiyorum.
BAŞKAN Biliyorum, ben zaten onu ifade
etmiştim, konuşmak isteyenin konuşma süresini
artıracağım diye.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İkincisi: Sayın
Başkan, en farklı görüşlere saygımız var, onu dinleriz
ama soykırımcı gibi neslini kurutmak istiyorsunuz gibi, bu
tarz ifadeleri şiddetle reddediyoruz, bunlar doğru şeyler
değil. Dille ilgili uyarımı bir daha yapıyorum Sayın
Başkan; dil her şeydir, usul her şeydir. Bu tarz üslubu
reddediyoruz Sayın Başkan.
Ayrıca, Cumhur İttifakının bir
çıkar ittifakı olduğunu ifade etti. Polemik olmasın diye
Yok, siz şöylesiniz, böylesiniz. demek istemiyorum ama Cumhur
İttifakı 15 Temmuz gecesinde tankların üzerinde kurulmuştur
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent
Gökün, kürsüde konuşan milletvekilinin yapılan müdahalelerden etkilenmeden
konuşmasını sürdürmesi hâlinde başarılı bir
konuşma perfomansı sergilemiş olacağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; şimdi, konuşmacı
arkadaşlarımıza bir naçizane tavsiyem var: Bu kürsüden
konuşan arkadaşlarımızı televizyonlar gösteriyor ve
sesleri duyuluyor. Ancak dışarıdan laf
atıldığı zaman onlar televizyondan duyulmuyor ve
konuşmacı arkadaşlarımız sıralardan söz atan
arkadaşlarımıza cevap vermeye kalkışınca
televizyonlardan izleyenler hangi tartışmanın içinde
olduğunu anlamıyorlar. Bence herkes kürsüde birazcık
dışarıya karşı kapalı olarak
konuşmasını icra ederse televizyonlarda insicamları
bozulmadan bir görüntü sergilenmesine olanak tanırlar. Buradan
sanılıyor ki o konuşmalar duyuluyor. O atılan sözler
duyulmuyor değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla, sizi
izleyenler de neye ilişkin konuştuğunuza dair bir bilgi
içerisinde olmadığı için televizyonda bunu seyrediyorlar. Benim
önerim, yine herkes bildiğini yapsın ama benim naçizane önerim,
herkes konuşmasını Genel Kurula bakarak ve atılan sözlerden
etkilenmeden sürdürürse başarılı bir konuşma
performansı sergilenmiş olur. Benden size naçizane bir öneri.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN 2nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 2nci maddesiyle 5682 sayılı Pasaport Kanunu'na eklenmesi
öngörülen ek madde 7nin birinci fıkrasında "terör örgütlerine
üyeliği ibaresinden sonra gelen "veya iltisakı ibaresinin
bahse konu değişiklik teklifinden çıkarılmasını,
birinci fıkranın (C) bendinden sonra gelen paragrafta yer alan
"başvurmaları hâlinde kolluk birimlerince yapılacak
araştırma sonucuna göre İçişleri
Bakanlığınca ibaresinin bahse konu değişiklik
teklifinden çıkarılmasını ve aynı cümlenin sonunda yer
alan verilebilir ibaresinin verilir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Kayseri Antalya Adana
Ayhan
Erel Behiç
Çelik
Aksaray Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Behiç Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Barış
Pınarı Harekâtının ülkemize, milletimize, bölge
halklarına ve insanlığa hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Bütün gücümüzle ordumuzun arkasındayız.
İnanıyorum ve eminim ki Türk ordusu gereğini yapacak ve
barışı tesis edecektir.
Diğer bir konu, Kerbelâ vakasından
dolayı. Kerbelâ vakası şehitlerini de rahmetle anıyorum.
Ayrıca, bundan dört yıl önce, 10 Ekim 2015
tarihinde Ankara Garı önünde meydana gelen patlamada 103
yurttaşımız hayatını kaybetmişti, onları da
bu vesileyle rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, 105 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde değişiklik
önergesi vermiştik, ben bunun üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Bakınız Yargı Reformu Strateji
Belgesi deniyor. Neleri içeriyor? diye şöyle kabaca
baktığımızda, avukatlara hususi damgalı pasaport,
avukatlık mesleğine girişte sınav koşulunun getirilmesi,
idari yargı için açılacak sınavlar için 4 fakültenin tercih
edilmesi, istinafa giden dosyalardan beş yılın
altındakilerin bir kısmının temyize gidebilmesi, pasaport
almada zorluk yaşayan veya muhtelif nedenlerle pasaport alamayan
yurttaşlara kolaylık sağlanması, hukuk mesleklerine
giriş sınavını yürütecek komisyonların
sayısına ilaveler yapılması, ön ödemenin
taksitlendirilebilmesi, ek ders ücretlerinin artırılması
(AK
PARTİ sıralarından alkış sesi)
BAŞKAN Arkadaşlar, ne oluyor orada?
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) -
bölge
başkanının makamının idari makam hâline getirilmesi,
mahkemelerin uzman talebinin havuzdan karşılanması ve özellikle
cinsel istismar ve cinsel suçlarda ifadeleri kameraya alma işlemine izin
verilmesi, tutuklulukta geçen sürenin sanık lehine yeniden düzenlenmesi,
iddianamenin iadesinin getirilmesi -devam ediyor- seri muhakeme usulü, üst
sınırı iki yıl olmak üzere basit yargılama yönteminin
benimsenmesi, istinafta bozma ve ret kararlarının
sınırlarının kısmen genişletilmesi, siyasi
suçlarda ve terörle mücadele suçlarında temyiz yolunun açılması
ve 15 ilde kurulu olan istinaf mahkemelerinin her birinde komisyon
oluşurken başkanlık sayısının makul düzeye
indirgenmesi gibi maddeleri içeriyor.
Değerli milletvekilleri, ayrıca
Olağanüstü hâl kapsamında terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı
diye başlayan ve okunan metinde de ortaya çıktığı
gibi, bu kişilerin pasaport alamamaları meselesi de ortadan
kaldırılmaktadır. Bu, iyi bir uygulamadır. Bunu
destekliyoruz.
Bu kanun teklifinin 2nci maddesinin
attığı adım küçük bir adımdır ama anlamlıdır.
Değerli milletvekilleri, ancak bu reform
değildir; bu, yargı reformu değildir. Yakın geçmişte
yargı reformu adı altında, 1inci, 2nci, 3üncü gibi
adlandırmalarla, FETÖ iş birliğiyle yapılan sözde
reformların nasıl fos çıktığı unutulmuş
değildir. Dolayısıyla reform böyle olmaz;
alırsınız elinize Anayasayı, hukuk devletinden, kişi
hak ve özgürlüklerinden, egemenlik hakkından girer, yargının
tarafsızlığı ve bağımsızlığından,
tabii hâkim esasından, Hâkimler ve Savcılar Kurulundan
çıkarsınız. Böyle bir öngörü var mı bu pakette? Doğal
olarak yok. O hâlde bu, reform değil, basit bir idari düzeltmeden
ibarettir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokrasimizin olmazsa olmazlarından biri de tam tekmil
işleyen bir hukuk devletidir, hukuk devleti ilkesidir. Hukuk devletini var
eden, kanuni idareyi yani idarenin hukuka uygunluğunun denetimini
mükemmelen yapabilmek ve idarenin hukuka ve yasalara uymada gösterdiği
samimiyettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu da yetmiyor, idarenin yargısal denetimi
şarttır. Ne yazık ki idari yargının içine
düşürüldüğü durum, yargının idareyi hukuki nizama çekme
gücünü bütünüyle yitirdiğini göstermektedir. Adli yargının da
denetleme kudretinin kalmadığı ortadadır. Mevcut otokratik
rejim içinde zaten bağımsız ve tarafsız yargıdan
bahsetmek gülünç olmaktadır. Demek ki esasa ilişkin yapılacak
düzenlemeler ancak reform adıyla adlandırılabilir. O hâlde,
reform diye bir şey söz konusu değil.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2nci maddeyle ilgili verdiğimiz değişiklik
önergesinin kabulü İYİ PARTİ adına talebimizdir.
Konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Az önce Sayın Çelikin konuşması
sırasında bir alkış sesi duydum. Bunu kim yaptı
bilmiyorum ama yapan arkadaşın da istem dışı bir
hareketi olarak kabul ediyor ve değerlendiriyorum. Bir daha böyle bir
tablonun olmamasına da arkadaşlarımız dikkat etsinler.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesiyle getirilen ek
madde 7'nin son cümlesindeki kolluk birimlerince yapılacak
araştırma sonucuna göre ifadesinin madde metninden
çıkartılmasını ve verilebilir kelimesinin verilir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Rafet
Zeybek
İstanbul İstanbul Antalya
Alpay
Antmen Orhan
Sümer Süleyman
Bülbül
Mersin Adana Aydın
Sibel
Özdemir Aydın
Özer
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Turan Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, hukukçuluğumuza yeni kavramlar
eklemeye başladık. Bu kavramların en yenisi de şu:
Yargı kararlarını idarenin denetimine tabi tutmak.
12 Eylülün ancakçılarını aratacak
kanunlar yapıyoruz bu Mecliste. Pasaport meselesiyle alakalı, zaten
yeterince mağdur ettiğiniz, sivil ölü hâline getirdiğiniz
KHKlilerle ilgili demişsiniz ki: Ya bunlar yargı önünde
aklandıysa ve haklarında takipsizlik kararı verildiyse
Tamam,
tamam da mahalle bekçileri de bir araştırsın, ondan sonra
vereceksek verelim pasaportlarını. 12 Eylülcüleri aratmak budur
işte. 12 Eylülcüler hiç değilse ancak deyip istisnayı
koyuyorlardı. Siz şimdi bir kanun yapıyorsunuz, o kanunla
beraber Anayasayı altüst ediyorsunuz, sivil ölüme terk ettiğiniz bu
arkadaşlarımıza da diyorsunuz ki: Sizi hâlâ
süründüreceğiz. Avrupa Birliğine şirinlik ihtiyacımız
var ama ey muhalifler, biz sizi hâlâ süründüreceğiz. Süründürürken bu meri
Anayasayı da yok sayarak süründüreceğiz. Nasıl mı
yapacağız? Anayasanın 2nci maddesindeki hukuk devletini
unutacağız, Anayasanın 9uncu maddesindeki yargı yetkisini
unutacağız, 10uncu maddesini, eşitlik ilkesini
unutacağız, Anayasanın
bağlayıcılığına ilişkin 11inci maddeyi
unutacağız, 12 ve 13üncü maddedeki temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesini
unutacağız, 23üncü maddedeki seyahat özgürlüğüne ilişkin
maddeyi de unutacağız, 38inci maddedeki masumiyet karinesini de
unutacağız, 138e sondaki yargı kararlarının
bağlayıcılığını da unutacağız.
Maşallahınız var ya! Şu yüce Meclisin çatısı
altında, bir şekilde bağlayıcı olarak yemin
ettiğimiz Anayasanın hemen hemen bütün hükümlerini bertaraf
ediyorsunuz. Ama ben alıştım, buraya her
çıktığımda size onlarca Anayasa maddesi sayıyorum,
Anayasa mahkemesine gidiyor. Anayasa Mahkemesi bu seyri takip etsin
bakalım ne olur? Galiba bu da gider, bunu da seyrederiz.
Ha, bu arada lütfettiniz, lütfettiniz ya, bir
anayasal hakkı yasaya koyarak tekrar veriyorsunuz. Ya, zaten Anayasada bu
hak var. Adam tertemiz, lütfeder gibi altına da bir madde yazıyorsunuz,
diyorsunuz ki: Verilebilir. Arkasına da mahalle bekçisini koyuyorsunuz!
Çok yol yürürüz bu şekilde sizlerle, çok.
Yapmanız gereken bunlar değil, tak diye o
pasaportları vermeniz gerekiyor kardeşim, özür dilemeniz gerekiyor bu
arkadaşlarımızdan. Barış akademisyenlerinden özür
dilemeniz gerekiyor, KHKlilerden özür dilemeniz gerekiyor, hakkında
yıllardır dava açılmayan insanlardan, bu ülkenin millî
servetinden özür dilemeniz gerekiyor. Niye dilemeniz gerekiyor biliyor musunuz?
Müthiş bir çifte standart yarattınız bu masum insanları
sivil ölüme terk ederken. Örnek vereceğim iyi dinleyin. Gaziantep 8.
Ağır Ceza Mahkemesinde, FETÖcülüğü mahkeme kararıyla
tespit edilmiş bir savcıyı o karar verilene kadar görevde
tuttunuz. Nasıl mı tuttunuz? Söyleyeyim: HSK önce görevden aldı,
ihraç etti, araya girdiniz, çeşitli yollarla beraber tekrar
başlattınız, hakkında soruşturma başladı.
Soruşturmayı başlatan savcı dedi ki: Ben bu adama dava
açmak zorundayım, kusura bakmayın. Öyle vahim ki durum, dava devam
ederken bu adam savcılık yaptı. Bu milletin tertemiz
evlatlarını sokaklarda süründürdünüz, sosyal güvenlikten mahrum
bıraktınız, aç bıraktınız, sefil
bıraktınız ama mahkeme kararıyla beraber, yargılama
süresi boyunca FETÖcülükten yargılanan bir adamı da görevde
bıraktınız; çıkın Bırakmadık. deyin. (CHP
sıralarından alkışlar) Sizin düzeniniz bu; çifte standart,
benden olanı korumak, FETÖcüyü korumak, muhalifleri yok etmek. Bu
düzenlemelerinizle beraber yaptığınız şirinliklere
şapka çıkaracağız ama devamında koyduğunuz
ifadelerle beraber diyorsunuz ki: Biz OHALden memnunuz. Reform falan
yapmıyorsunuz. OHALden memnunuz, koyduğumuz istisna ifadelerle
beraber OHALde mağdur ettiğimiz muhalifleri mağdur etmeye devam
edeceğiz. İdari kararlarla devam edeceğiz, İşte, size
yargı yolu. diyeceğiz. En az iki üç yıl daha bu OHAL düzenini
devam ettireceğiz. diyorsunuz. Bunun neresi reform?
Reform yapmak istiyor musunuz? Kolayı var, 7145
sayılı Yasayı getirin hep beraber kaldıralım. Bütün
bu sorunların temeli bir yıl önce getirdiğiniz o yasadır
kardeşim, getirin beraber kaldıralım. Mağduriyetler orada,
eşitsizlikler orada, tamamı orada.
Reform yapmak istiyor musunuz? Başka yollar
önereyim ben size reform yapmak istiyorsanız. Mesela, avukatlara
ilişkin getirdiniz ya pasaport falan; güzel, tamam ama avukatları
yargının diğer meslekleriyle beraber eşitleyelim,
sacayağı değiller mi? Sosyal güvenlik açısından hâkim
ve savcılar ile avukatları eşitleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Başka bir
şey yapalım: Yıktınız ekonomiyi, yeni başlayan
avukatların hayatı kayıyor. Bir kanun çıkaralım, yeni
başlayan avukatlar beş yıl boyunca vergiden muaf olsunlar,
mesleklerini yapabilsinler. Niye söylüyorum bunları biliyor musunuz?
Siyasal, sosyolojik, ekonomik olağanüstü bir yıkım
yarattınız, altında bütün meslekleri bıraktınız,
çıkması için de çaba göstermiyorsunuz; bırakın,
önerdiğimiz şeylerle beraber biz çıkaralım. Ha, yolu var;
çıkarmazsanız gideceksiniz, geleceğiz ve biz
çıkaracağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Salihe
Aydeniz Filiz
Kerestecioğlu Demir Erol
Katırcıoğlu
Diyarbakır Ankara İstanbul
Erdal
Aydemir Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
Bingöl Kocaeli Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekilimiz Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, çok net ki
bir reform değil hatta bir paket de değil ancak bir yargı
dipnotu olabilecek bir çalışma.
Komisyon görüşmelerinde her söz
istendiğinde Bir sonraki maddede konuşursunuz. Sırası
gelsin, ondan sonra konuşursunuz. Daha sonra konuşursunuz.
denilen, yargı tekniğine çok uygun görüşmeler, yasama
tekniğine çok uygun görüşmeler yapıldı!
Sayın Başkan müzakere diyorsunuz.
Müzakere şu konuda, en son, gece vakti Meyve mi istersiniz, dondurma
mı? şeklinde bir soru yöneltilerek yapıldı. Bunun
dışında, bununla ilgili bu Komisyonda doğru dürüst bir
müzakere yapamadı Komisyon üyesi arkadaşlarımız. Dolayısıyla
bu Mecliste yasama tekniği bu şekilde gerçekleşiyor, tezahür
ediyor.
Bunun dışında, ayrıca, dün gece
mesela, 78 kişi, savaş karşıtı sosyal medya
paylaşımları yaptığı için gözaltına
alındı. Mesela, bunu da sanıyorum, yine yasama tekniği
açısından düşünce, ifade özgürlüğü bölümünde ayrıca
tartışabiliriz. Yine aynı şekilde
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Vatan
hainliği
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Gerçekten, insicamımı bozmak istemiyorum ama tamam, vatan
haini olarak konuşuyorum arkadaşlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkale) Ama
başarılı oldu, kabul edin başarılı oldu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani çok güzel, zaten hani bunu söylediğiniz zaman akan sular
duruyor, her şey bitiyor, ülkede her şey güllük gülistanlık.
Tebrik ederim, ne kadar güzel!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana
demiyoruz Filiz Hanım, sosyal medyadakilere
BAŞKAN Zülfü Bey, lütfen
Sayın Keresetecioğlu, Genel Kurula hitaba
devam edin siz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Nereden biliyorsunuz? 78 kişinin tweetini, şusunu
busunu mu okudunuz, nereden biliyorsunuz onlar ne yazmış? Ya ben bilmiyorum
yani sadece diyorum ki bu nedenle gözaltına alınmış
insanlar. Belki hakikaten şiddete teşvik eden bir şey de
vardır ama bilmeden insan konuşur mu ya Vatan hainliği yüzünden
oldu. diye? Yani gerçekten, bunun için korkunç bir kibir ve öz güven gerekir.
E, zaten olan da bu yani bunun dışında bir şey yok. Bu
kibir ve öz güvenle herkes terörist, herkes vatan haini. Biz de burada
yargı reformundan konuşuyoruz. Ne güzel!
Bunun dışında, Sayın
Başkan, savaş, domates rekoltesi gibi anında burada
konuşulup geçilecek bir şey değildir. Yani diyemezsiniz bu
konuyu konuştuk, zaten yeterince müzakere ettik hele ki siviller ölürken,
hele ki çocuklar ölürken. Bu, yaşam hakkına dair bir şeydir ve
bu, konuşmaya devam edilmesi, gerektiğinde icap eden bir şeydir.
Evet, şimdi, belki konuşmamın bu
bölümünü beğenirsiniz diyerek avukatlık sınavıyla ilgili
bölüme geçmek istiyorum. Kanun teklifinin 3üncü maddesiyle, hukuk
fakültesinden mezun olanların sınava girmesi öngörülüyor ve bunu,
evet, çok sayıda avukat ve baro da istiyor aslında. Ama
bakıyoruz yani son yıllarda sürekli devlet ve vakıf
üniversitelerinde yeterli öğretim kadrosu kaynağı ve belki de en
önemlisi, bir geleneği olmayan onlarca hukuk fakültesi kuruldu. Niye
bunlar kuruluyor, niye bunların kontenjanları özellikle son on
yılda şişirildikçe şişiriliyor? O zaman, önce
kontenjan azaltmasından başlayalım. Sınav neden barolar
tarafından isteniyor, anlıyorum. Geçen gün onlarla görüşmeler de
yaptığımızda söylediler. Evet, çünkü çok niteliksizler
artık, yetişen hukukçular gerçekten niteliksizler ama bunun sorumlusu
eğitim sistemi, bunun sorumlusu gençler değil ve şimdi, gençleri
biz onca yıl eğitimden sonra sınavla karşı
karşıya bırakıyoruz. Peki, bu sınav nasıl bir
sınav değerli arkadaşlar? Test sınavı. Ya, hukuk yorum
ister, muhakeme ister, tartışma ister. Testle hukukçu mu olunur?
Nasıl bu insanlar avukatlık yapacaklar sadece test
sınavından geçmesine evet dediğinizde. Gerçekten, muhakemeye
dayalı, yoruma dayalı başka bir şeyler öngörebiliyor
musunuz? Ama dediğim gibi, öncelikle bu sistemin ön alımları
yani gerçekten eğitime ilişkin farklılıkların
yaratılması lazım. Ben bu hesapsızlık nedeniyle, en
verimli çağlarında gençlerimizin bunlarla karşı
karşıya kalmasından bir hukukçu olarak ciddi üzüntü duyuyorum ve
ayrıca, bir sınavla da yeni bir sektör yaratılmasından da
üzüntü duyuyorum ki bu ülkede hiçbir sınav başarılı
olmamıştır sistem olarak da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sizden, müsaade ediyorsanız, süre talep edeceğim.
BAŞKAN Devam edelim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Daha üzüldüğüm ise yargı sisteminin ve
bağımsız yargının asli unsurlarından olan bu kamu
hizmetinin, avukatlık mesleğinin bunca sorunu varken
karşımıza yeşil pasaport ve sınav konusunun
çıkarılması. O yeşil pasaport da tabii, makbul avukatsak
alabileceğimiz bir şey, gene Bakanlık soruşturmasına
bağlı olarak alabileceğimiz bir şey. Oysa biz, gerçekten,
duruşmalarda avukatların hakarete uğramasını,
konuşturulmamasını, silahların eşitliği ilkesinin
tamamen ortadan kalktığı bir sistemi, karakollarda,
hapishanelerde avukatlara yapılan muameleleri konuşmak istiyoruz,
cezaevinde olan avukatları konuşmak istiyoruz. Asıl
konuşmamız gereken şeyler bunlar. Yani bir reformdan
bahsedeceksek o yüksek kürsüleri işgal ettiğinde, gencecik hâkimlerin
aslında nasıl iktidar kullandıklarını konuşmak
istiyoruz.
Ben başta Selahattin Demirtaş, Aysel
Tuğluk, Selçuk Kozağaçlı olmak üzere tüm
meslektaşlarımı selamlıyorum.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü
maddesiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 16'ncı
maddesinin birinci fıkrasında "taşıyan ve Hukuk
Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olanlardan
şeklinde yapılan değişikliğin "taşıyan
ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarı
sağlayanlar şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Orhan
Sümer
İstanbul İstanbul Adana
Rafet
Zeybek Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül
Antalya Mersin Aydın
Sibel
Özdemir Aydın
Özer
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Alpay Antmen. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Antmen.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu an görüşmekte olduğumuz yasa
teklifinin 3üncü maddesi avukatlık mesleğiyle ilgili, 4üncü maddesi
noterlik mesleğiyle ilgili, 5inci maddesi de hâkim ve savcılık
mesleğiyle ilgili Hukuk Mesleğine Giriş Sınavını
getiriyor. Esasında olumlu bir kanun teklifi ama son derece geç
kalınmış ve vahim sonuçlara yol açmış bir gecikmeden
bahsetmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, şu an 41 devlet,
115 vakıf, 34ü Kıbrısta olmak üzere 190 hukuk fakültemiz var.
Bugün itibarıyla 126.700 avukatımız görev yapıyor, 24.100
stajyerimiz mevcut ve 84 bin hukuk fakültesi öğrencimiz var. Yani dört
beş yıl sonra 230 bin civarında avukat olacak hiçbir denetime
tabi olmadan. Sınavın ne zaman yürürlüğe gireceği konusunu
da teklifte 6ncı maddemiz hükme bağlıyor. Burada
sınavın ne zaman yürürlüğe gireceğinin takdiri tabii ki
sayın teklif sahiplerine ait, takdiri onlara bırakıyoruz ama 80
tane baromuz bir şey söylüyor. Bakın, değerli milletvekilleri,
bir ormanda aslan ile zürafa aynı yere koşuyorsa ormanda yangın
var demektir. (CHP sıralarından alkışlar) Adalette,
hukukta, yargıda yangın var; adalet sistemimiz çöküyor sayın
milletvekilleri. Bu nedenle en azından barolara bir kulak verseydiniz iyi
olurdu diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, burada teknik olarak
konuşalım ama Allah aşkına bir şeyi de söyleyelim:
Yargının bağımsızlığını altüst
edip yargıda reform diye ortaya çıkmak, suikastçının Ben
doktorum. diye koşturmasına benzemiyor mu sizce? Ülkede hukuk
kalmadı; ne hukuk eğitimi doğru dürüst ne adalete güven var ne
de bağımsız yargı kaldı. İşte bunun
sorumlusu da maalesef, ülkede on yedi yıldır ülkeyi yönetemeyen AK
PARTİ iktidarlarıdır.
Değerli milletvekilleri, hepinize soruyorum:
Açık konuşalım, çadır mahkemesi kuranlar mı
yargıda reform yapacak yoksa Genelkurmay Başkanını
sanık, teröristi tanık yapanlar mı; kumpas davalarının
savcılarına makam araçlarını verenler mi yoksa Anayasa
Mahkemesi kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum.
diyenler mi? Veya en çok gazeteci tutuklama rekoru kıranlar mı
yargı reformu yapacak? Dün övdüğünüz, bugün sövdüğünüz ABD
Başkanı Trumpın isteğiyle rahip bırakanlar
yargıda reform mu yapacaklar? 16 yaşındaki çocuk tweet
attı diye tutuklanırken teröristi devlet kanalına
çıkarıp sonra da şikâyet edilince savcılık eliyle
ifade özgürlüğü diyenler mi yargı reformu yapacak ya da mahkemede,
mahkemelerde FETÖ borsası kuranlar mı? Yazılı
sınavlarda 1inci olan hâkim ve savcı adaylarını mülakatta
eleyip yargıyı AKP teşkilatlarında görev yapmış
il ve ilçe başkanlarına teslim edenler mi yargıda reform yapacak
sayın milletvekilleri? (CHP sıralarından alkışlar)
OHAL ve KHKlerle, damatlarla ülke yöneteceksin, Aladağda yanan
çocukların davasında tarikatları aklayacaksın, kadınları
kasten kesenleri kravat taktı diye indirime tabi tutacaksın, Somada
ölen 301 maden işçisinin ihmalinden sorumlu olanları
aklayacaksın, Ethem Sarısülükün, Ali İsmailin katillerini
serbest bırakacaksın, sonra da diyeceksin ki: Ben yargı reformu
yapıyorum. Hayır sayın milletvekilleri, özellikle, Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaoğluna
saldıran, onu linç etmek isteyen alçakları, şerefsizleri,
namussuzları bırakanlar da yargıda reform yapamaz sayın
milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürke her gün
hakaret eden, söven kişiye koruma polisi vereceksiniz ama onu
yargılamayacaksınız. Siz mi yargı reformu
yapacaksınız? Sizin yapmanız gereken tek reform var, o da yargıdan
elinizi eteğinizi çekmek, hâkimlere talimat vermemek, gölge etmemek ve
yargıyı özgür bırakmak. Saray ve iktidar elini yargıdan
çekerse zaten yargıda reform olacak sayın milletvekilleri.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 3üncü maddesinde yer alan "Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavında başarılı olanlardan ibaresinin "Hukuk
Mesleklerine Giriş Sınavını kazananlardan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Hüseyin
Örs
İstanbul Mersin Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon
Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde konuşma yapmak üzere İYİ PARTİ
Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce sınır
ötesi Barış Pınarı Harekâtında kahraman ordumuza
üstün başarılar diliyorum. Türk milleti ordusunun
yanındadır. Allah yâr ve yardımcımız olsun.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz 3üncü maddeyle, 19/3/1969 tarihli ve 1136
sayılı Avukatlık Kanununun 16ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan taşıyanlardan ibaresi Hukuk Mesleklerine
Giriş Sınavında başarılı olanlardan
şeklinde değiştirilmiştir. Yani teklif edilen
değişiklikle, avukatlık stajına başlayabilmek için
Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olma
ön koşulu getirilmiştir. Söz konusu değişiklik belli
açılardan olumlu sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemedir ancak
şunları hatırlatmamızda da fayda vardır diye
düşünüyorum: Avukatlık Kanununa eklenen, 2001 yılında
getirilen ve 2006 yılında da uygulamaya başlanılması
öngörülen avukatlık mesleğine giriş sınavına
ilişkin düzenleme uygulanmadan iktidar tarafından yürürlükten
kaldırılmıştır. Aradan on üç yıl geçtikten sonra
şimdi tekrar getirilmesini olumlu bulmakla birlikte, on yedi
yıllık iktidarın hukuk politikalarının
tutarsızlığının bir itirafı olarak
değerlendirdiğimizi de söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, her meslek
dalını düzenleyen özel kanunlar olmakla birlikte avukatları
diğer serbest mesleklerden ayrı kılan özelliklerden biri 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 6ncı maddesinin (d) bendinde Yargı
görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler, adlî ve idarî mahkemeler üye ve
hakimleri ile Cumhuriyet savcılarıyla birlikte yargı
organının bir parçası olan avukatların da
sayılmasıdır. Bu nedenle avukatların kamu hizmeti yapma
özellikleri bulunmaktadır. Bağımsız yargının üç
önemli ayağından biri olan avukatların, hukuk devleti
anlayışının yerleşmesinde çok önemli rolü vardır.
Hukuk fakültelerinin sayısal olarak sınırlanmamasının
ve vakıf üniversitelerinin de hukuk fakülteleri açma yönündeki
hevesliliğinin bu meslek dalında sayısal ve niteliksel olarak
sıkıntıya yol açtığı da bir gerçektir.
Yargının diğer parçaları olan hâkim ve savcıların
sınava tabi olması gibi, avukatların da yeterlilik testinden
geçmesi doğaldır. Ancak serbest meslek sahibi avukatlar ile devlet
memuru olan hâkim ve savcıların aynı statüde sınava
girmesi; Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavlarının
hazırlıklarında ve sonuçlarının
açıklanmasında uyulacak esaslara ilişkin Barolar Birliğinin
sadece görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca yönetmelik
hazırlanması; avukatları temsil eden baroların sınavdaki
rolünün bununla sınırlı bırakılarak bu
sınavın tüm sorumluluğunun Adalet Bakanlığı ve
bağlı kuruluşlarına bırakılması yürütmenin
yargı üzerindeki vesayetinin devam etmesine yol açar mı
endişesini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, Adalet Bakanlığınca
sınavın hazırlık ve sonuçlarının
açıklanması aşamasına kadar oluşacak sorumlu tüm
kurullarda Barolar Birliğinin yeterince temsilcisinin olması söz
konusu endişeyi giderecektir kanaatindeyim.
İktidar mensubu arkadaşlarımız
bu kanun teklifini yargı reformu ya da reform paketi diye
adlandırıyorlar, ülkemizde adalet sisteminin geniş çaplı
bir reforma ihtiyaç duyduğu hususunda bizler hep beraber hemfikiriz ancak
15 farklı kanunda değişiklik yapılmasını öngören
bu teklif ancak torba kanun mahiyetindedir diyorum.
Bilinmelidir ki işin temeline inmeden torba
paketlerle bir yere varamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - İYİ
PARTİ olarak adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün
tesis edilmesi adına bir reform yapılmasını elbette
istemekteyiz ancak yargıda reform yapmak için, her şeyden önce
Türkiyede adaleti tesis etmek, adil yargılanmanın temelini
oluşturan bağımsızlık ve
tarafsızlığı sağlamak gerekmektedir diyorum.
Yüce Meclisimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Salihe
Aydeniz Mahmut
Celadet Gaydalı Mehmet
Ruştu Tiryaki
Diyarbakır Bitlis Batman
Erol
Katırcıoğlu Erdal
Aydemir Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İstanbul Bingöl
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Batman
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Rüştü Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 4üncü maddesiyle, noterlik staj
başvurusu yapmak için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında
başarılı olma koşulu getirilmektedir. Genel olarak
mesleklere giriş sınavına karşı
olmadığımızı belirtmek isterim. Ayrıca,
hâlihazırda baroların önemli bir bölümü de bu sınavın bir
an önce yapılmasını beklemektedir. Ancak akademik eğitimin
bu kadar yetersiz olduğu, akademinin akademi olmaktan
çıktığı bir dönemde yalnızca bir sınavla mesleki
yeterliliğin ölçülebilmesinin mümkün olmadığını
düşünüyoruz. Olsa olsa bu sınav yeni dershanecilere, yeni kurslara
kapı aralayacaktır, o kadar.
Ben, bu arada, asıl gündemimizle, asıl
olması gereken gündemimizle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum;
savaş gündemi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Allaha şükür, bir
beka sorunu yoktur. Türkiye, hiçbir ülkenin silahlı tehdidi altında
değildir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKnın
silahlı tehdidi altındadır. YPGnin, PKKnın
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Beka
sorunu olan siyasi iktidardır. Bu siyasi iktidar 31 Mart tarihi
itibarıyla yapılacak hiçbir seçimi kazanamayacağını
anladığı için, Suriyedeki iç savaşın bitmesine belki
de en yakın olduğumuz anda yeni bir savaş tezkeresi
çıkararak başka bir ülkeye savaş ithal etmiştir.
Ayrıca, iktidar bu atakla muhalefeti parçalamayı ve
zayıflatmayı da ummaktadır. Şimdiden
başarılı olduğunu üzülerek belirtmek isterim.
Suriye iç savaşının en büyük
günahkârlarından biri de Emevi Camisinde namaz kılmaya giden siyasi
iktidardır. Şimdi ithal edilen bu savaşla siyasi iktidar bu
günahlara yenilerini eklemektedir. Emin olun halklarımız bu
günahın ortağı değil. Hükûmetin bu politikasını
sokaktaki insanların büyük bir bölümü gerçekten desteklemiyor.
Şimdi bize diyorsunuz ki: Biz bir başka
ülkeye, o ülkenin yönetiminden izin almadan ve Birleşmiş Milletler
kararı olmadan asker gönderiyoruz ama siz buna işgal demeyin.
Tamam, demeyelim. Şimdi diyorsunuz ki: Biz bir başka ülkeye, o
ülkenin yönetiminden izin almadan postane teşkilatı kuralım ve kendi
bayrağımızı çekelim. Hastanelerin girişindeki Kürtçe
tabelaları kaldıralım, yerine Türkçe tabelalar asalım ve
bayrağımızı çekelim. Bir başka ülkenin ilçelerini
kaymakamlıklarımıza bağlayalım ama siz buna
işgal demeyin. Tamam, demeyelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) İşgal
değil. İşgal tezkeresi değil barış tezkeresi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi diyorsunuz ki: Biz bir başka ülkenin yönetiminden izin
almadan
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, demeyelim diyorum.
Şimdi diyorsunuz ki: Biz başka bir
ülkenin yönetiminden izin almadan, o ülkelerin okullarında okutulmak üzere
Millî Eğitim Bakanlığınca kitap basalım, o okullara
öğretmen gönderelim. O ülkenin yönetiminden izin almadan, kendi
üniversitelerimize bağlı olarak fakülte açalım ama siz buna
işgal demeyin. Tamam, buna da demiyoruz, anladık.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Barış
desene!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Camilerimizde Fetih suresi okutalım ama siz buna işgal demeyin.
Peki, ne diyelim? Siz söyleyin, buna ne diyelim? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Barış
deyin. Barış diyeceksiniz, barış.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tamam.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Fetih suresinden
rahatsız mı oluyorsunuz Sayın Vekil? Fetih suresi de mi
rahatsız etti? (HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Fetih
barış mıdır?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bakın, lütfen, arkadaşlar, araya
çıktığınızda televizyonlara bir bakın.
SALİH CORA (Trabzon) Bu ülkenin Parlamentosunda
konuşuyorsunuz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Köy
görüntüleri yayınlanıyor, köy görüntüleri, televizyon fark etmez.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Barış
diyeceksin, buna işgal demeyeceksin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İsrailin
duasına o zaman Amin. deyin, Fetih duasından rahatsız
oluyorsanız.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Bir kere de manevi
değerlere saygılı olun, bir kere!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Arkadaşlar, lütfen, bakın, araya
çıktığınızda herhangi bir televizyon
kanalını açın, hiç fark etmez. O televizyon kanallarında
köy görüntülerini göreceksiniz, başka ülkelerin köy görüntülerini. Ne
yazıyor biliyor musunuz o köy görüntülerinin yanında? Ele geçirilen
köyler evet ele geçirilen köyler; televizyonlar işgal etmiş zaten.
Asıl dramatik olan ne biliyor musunuz? Millî Savunma
Bakanlığı da bugün biraz önce bir açıklama yapmış
ve aynen bunu söylemiş: 9 tane köyü ele geçirdik. demiş.
SALİH CORA (Trabzon) Şu anda siz bundan
mı rahatsız oluyorsunuz?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Siz
hâlâ bize diyorsunuz ki: Buna işgal demeyin, gelin, bunu destekleyin.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sen hangi
ülkedesin be? Hangi ülkenin vatandaşısın sen?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Emin
olun sayın vekillerim, ben bunu söylerken içim yanıyor, bundan mutlu
olmuyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sen timsahın
gözyaşlarını döküyorsun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Kimse kendi ülkesinin başka ülkeye gitmesinden memnun olmaz.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sizin köyü mü
aldılar?
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Siz öyle
söylüyorsanız doğru yoldayız demektir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bütün kalbimle söylüyorum, yine üzülerek söylüyorum, Adalet ve Kalkınma
Partisi artık saygın, muhafazakâr
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Toparlıyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Barış
diyeceksiniz, barış; işgal değil, barış
diyeceksiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Barış
harekâtı bu.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tekrar söylüyorum, bütün kalbimle söylüyorum, üzülerek söylüyorum: Adalet ve
Kalkınma Partisi artık saygın, muhafazakâr ve demokrat bir parti
değildir.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Ona sen karar
veremezsin!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
İçine şovenizm kaçmış, aşırı milliyetçi bir
partidir ve bu parti her geçen gün Kürtlerden uzaklaşmaktadır. Adalet
ve Kalkınma Partisi Kürt sorununu demokratik ve barışçıl
yollardan çözme iddiasını da terk etmiştir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK sorunu var,
Kürt sorunu değil.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Siyasetinin merkezine Kürt düşmanlığını
koymuştur.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) PKK sorunu
var, terörist sorunu var.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, bize inanmıyorsunuz, bizi yok sayıyorsunuz, belki yok
olmamızı istiyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Biz Kürtlerle
değil teröristlerle problemliyiz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Kürtler
bizim kardeşimiz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bakın, bize inanmıyorsunuz, lütfen, bölgeye gidin ve sokaktaki
insanlara sorun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teröristlerle
problemliyiz, Kürtlerle problemimiz yok, vatan hainleriyle problemimiz var.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Lütfen bölgeye gidin kanaat önderlerine sorun. Lütfen bölgeye gidin, partinize
oy vermiş insanlara sorun. Size ne diyecekler biliyor musunuz?
Yürüttüğünüz siyaset Kürt düşmanlığıdır.
diyecekler.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hadi oradan be!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Şimdi, buna mı
sığınıyorsunuz?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Evet, görüyorlar. Hatta iktidarınız nerede olursa olsun Kürtlere
düşman olarak görüyorlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Her şey bitti, bu
mu kaldı?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Suriyedeki Kürtlere de Türkiyedeki Türklere de Iraktaki Kürtlere de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bundan medet umuyorsunuz
şimdi değil mi?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Başkan, son cümlelerimi
söyleyeceğim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Devam edin bundan medet
ummaya!
BAŞKAN Son bir cümleyle kapatın lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Lütfen, bütün kalbimle, bütün içtenliğimle söylüyorum, yol yakınken
bu sevdadan vazgeçin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Gel Amasyadaki Kürtler
ne diyor sana bir bak bakalım, Amasyadaki Kürtler neler diyor? Bir tane
hak vereni var mı göreceksin!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bütün dünyanın Kürtlere yönelik bir savaş olarak
algıladığı bu savaş politikasından vazgeçin.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Terör,
terör!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Kardeşlerinizle, Kürt kardeşlerinizle, Süryani kardeşlerinizle,
Arap kardeşlerinizle, Ermeni kardeşlerinizle barış
içerisinde yaşayacağınız siyasi çözüm yolları için
yoğunlaşın.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Rakkada
Kürt mü var? Rakkada PYD var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Savaş yok,
barış var barış! Ne yaparsan yap barışı
sağlayacağız orada, barışı sürdüreceğiz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Emin
olun bunu yaparsanız Orta Doğuda da Avrupada da dünyada da dostlarınız
çoğalacaktır, hiç kuşkunuz olmasın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Dost
sandıklarınızı zamanla göreceksiniz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Biz
dostuz hiç kuşkunuz olmasın, hiç sorun yok.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Dost
olanı olmayanı zamanla göreceksiniz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
benzer iddialara sabahtan beri sayısız kez cevap verdik, artık
cevap vermeyeceğiz ama şunu söylemek isterim: Kürt
düşmanlığı bir tarafa, bu eylem, bu operasyon aynı
zamanda Kürt vatandaşlarımızın güvenliği içindir.
Şimdiye kadar Kürtler için hiçbir iş yapmayan adamların, Kürt
düşmanlığından başka hiçbir işe yaramayan
örgütlerin sözcüsü gibi davranmak doğru bir yaklaşım değil
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Ya Kürt olarak istemiyorum
bu güvenliği, istemiyorum.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesiyle değiştirilmekte olan 18/1/1972 tarihli
ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7nci maddesinin birinci
fıkrasının mülga (4) numaralı bendinin 4. Hukuk
Mesleklerine Giriş Sınavında Başarılı olmak
şeklinde yeniden değiştirilmesi teklif edilmiştir. Hukuk
Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olmak
ibaresinin, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavını kazanmak
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Şenol
Sunat
İstanbul Mersin Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekilimiz Sayın Şenol Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına
hepinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, bugün,
Fıratın doğusunda teröristlerin attığı havan ve
roket mermileri sonucunda Urfada 2 sivil vatandaşımızı
kaybettik, 46 kişi de yaralanmıştır. Ölenlere rahmet,
yaralılara da acil şifalar diliyorum. Türk milletinin de
başı sağ olsun.
ABDnin beslediği, eğittiği,
silahlandırdığı terör örgütü PKK/PYD ve YPGnin kökünü
kazımak için Fıratın doğusuna harekât başlatan Türk
Silahlı Kuvvetlerimizi Yüce Allah muzaffer eylesin diyoruz. Yüce Allah
hakkını asla ödeyemeyeceğimiz vatan evlatları
Mehmetçiklerimizi korusun diyoruz. (AK PARTİ sıralarından Amin
sesleri) Başarıyla bu operasyonun tamamlanacağına eminiz
ama sizlere de bir şeyler söylemek istiyorum sayın milletvekilleri,
iktidarın milletvekilleri.
Yakın geçmişte mücadele yerine terörist
PKKyla kurduğunuz müzakere masalarını, neye hizmet ettiği
bugün daha iyi anlaşılan Suriye politikalarınızı bugün
için tartışmaya açmıyoruz ama bundan sonraki süreçte bu konuda
yapacağınız yanlışların karşısında
olacağımızı bilmenizi de istiyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yerel seçimlerde
siz iş birliği yaptınız, lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan bu madde hukuk mezunlarına yönelik
mesleki bir sınav getiriyor hâkim, savcı, avukat ve noter olacaklara.
Sadece sınavlarla meselenin çözülmediğini bilmeniz gerekir.
Plansız, programsız, hesapsız, günübirlik, ben yaptım
oldu anlayışıyla eğitim kadrosu zayıf üniversiteler
ve her üniversiteye aynı tip fakülteler ve bölümler açtınız;
bununla da senelerdir övünüyorsunuz. Şimdi mezun sayısı ve mezun
olacakların sayısına baktığımızda
milyonları aşıyor. Atanamayan öğretmenler ve diğer
fakültelerden mezun olanlar gibi, sıra hukuk mezunlarında. Evet,
haşmetmeap, Yükseköğretim Akademik Yılı
Açılış Töreninde Her üniversite mezunu iş sahibi olacak
diye bir şey yok. dedi. Doğru, kendilerinin tuzu kuru. Değerli
milletvekilleri, bu zihniyet bizi nereye götürür? Devleti yönetenlerin görevi
vatandaşlarına insanca yaşayacağı şartlarda
istihdam alanları yaratmak ve her vatandaşın çalışma
hakkını sağlayabilmektir. Bu bir anayasal haktır. Sorunu bu
zihniyetle asla çözemezsiniz. İlk önce YÖKü, üniversiteleri gözden
geçirin, ortaöğretimi gözden geçirin; kaliteli eğitimin
uygulanmasını sağlayın; çok zor şartlarda okuyan,
gelecek için umut taşıyan gençlerin ümitlerini yitirtmeyin.
Değerli milletvekilleri, Türk hukuk sistemi
adalet devletin temelidir anlayışını esas
almıştır. Nerede adalet? Kaldı mı? Devletin temelini
çökerttiniz yani adaleti maalesef çökerttiniz. Önlem almak zorundayız.
Herkes için adalet diyorsak yargının bağımsız ve
tarafsız olmasını sağlamak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, görevini
layıkıyla yapan yargı mensuplarını tenzih ederek ifade
etmek isterim. Keşke ülkemizde yargı bağımsız ve
tarafsız olabilseydi. Evet, ülkemizde yargı bağımsız
ve tarafsız olsa tank palet fabrikası bu kadar rahat Katarlılara
satılamaz. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Eğer yargı bağımsız olsa
yandaş medya bu kadar cüretkâr iftira atamaz; ahlaksız, yalan haber
yapamaz. Yargı bağımsız ve tarafsız olsa rüşvet,
yolsuzluklar, kaçakçılık bu kadar artamaz. Yargı
bağımsız ve tarafsız olsa Amerika istedi diye, Trump istedi
diye göz göre göre rahip salınmaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Evet, değerli milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Lütfen
BAŞKAN Devam edelim, buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Eğer yargı
bağımsız ve tarafsız olsa Kaz Dağları başta
olmak üzere ormanlarımız yabancı ve iş birlikçi madencilere
peşkeş çekilemez; Ensar vakıflarında, bilmem ne
kurslarında çocuk istismarlarının, tecavüzlerinin üstleri
kapatılmaya çalışılmaz ve biraz önce de bir hatibin
söylediği gibi, Mustafa Kemal Atatürkümüze en ağır hakaretleri
yapanlar cezasız kalmaz, bir siyasi parti kendini yargı yerine koyup
diğer siyasi partileri her konuda tehdit edemez. Yine, yargı
bağımsız olsa FETÖnün siyasi yapılanmasının üstü
örtülemez, FETÖ borsaları kurulamaz. Yargı bağımsız
olsa devletin tüm imkânları ve milletin sahip olduğu değerler
yandaşlara peşkeş çekilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bitirin.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Yargı
bağımsız olsa siyasi iktidar milletin malını mirasyedi
gibi tüketmez, her şeyi kendine hak göremez.
O yüzden, değerli milletvekilleri, bu ucube
sistemden bir an önce vazgeçmeliyiz. Yani kuvvetler
ayrılığı ilkesinin, yargının bağımsız
ve tarafsız olmasının teminatı olan kuvvetler
ayrılığı prensibinin uygulanacağı rasyonel,
akılcı ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri
dönmeliyiz.(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Önceki sistemi de
eleştiriyordunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bunu gelecek
nesillerimiz için yapmalıyız. Bu ucube sistemle yürümediğini
görmelisiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
o zaman da eleştiriyordunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bu bizim görevimiz
milletvekilleri olarak. Milletvekilleri olarak, milletin sesi olarak bunu
yapmak zorundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Salihe
Aydeniz Rıdvan
Turan Erol
Katırcıoğlu
Diyarbakır Mersin İstanbul
Erdal
Aydemir Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
Bingöl Kocaeli Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Turan. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Turan süreniz beş dakika.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime tabii, 5inci madde üzerinde
konuşacağım ama- Süleyman Soyluya teşekkür ederek
başlamak istiyorum. Dün katılmış olduğu bir televizyon
programında gazetecinin IŞİDin bize yönelik
saldırısı olabilir mi? sorusuna yönelik olarak Bir şey
olmaz, bizimle ittifak yapmak zorundalar. demişti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle demedi, hayır
hayır.
SALİH CORA (Trabzon) Yalan konuşuyorsun!
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Dinledim, böyle bir
şey söylemedi Sayın Bakan.
SALİH CORA (Trabzon) Siz izlememişsiniz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Siz
izlememişsiniz, belli.
RIDVAN TURAN (Devamla) Arkadaşlar, biz
yıllardan beri bunu anlatmaya çalışıyoruz, bu
ilişkinin ne kadar aleni bir ilişki olduğunu ifade etmeye
çalışıyoruz.
Bugün, 10 Ekimin 4üncü yılı değerli
arkadaşlar.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
IŞİD üzerinden PKKyı normal bir örgüt göstermek istiyorsun
galiba.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bak, o güzel fikirlerini
buraya gelip anlat. Tekerine taş değmesin.den başka bir
lafınız varsa onu konuşun.
SALİH CORA (Trabzon) IŞİDe en
fazla zayiat bizim dönemimizde verdirildi.
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun, Genel
Kurula hitap edin siz.
RIDVAN TURAN (Devamla) 10 Ekimin 4üncü
yılı.
Değerli arkadaşlar, bu nasıl bir
distopyadır ya? Ülkenin İçişleri Bakanı çıkıyor
Bunlar bizimle ittifak kurmak zorundadır. diyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hiç
alakası yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yalan! Öyle demedi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın Bakan
öyle bir şey söylemedi.
RIDVAN TURAN (Devamla) Çavuşoğlu Kimse
bizim, Kürtlere karşı bir harekât
yaptığımızı söyleyemez. dedi geçen günlerde, söylemiyoruz
zaten.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doğru,
Kürtlere karşı yok, PKKya var.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
RIDVAN TURAN (Devamla) Yalnızca bunu
söylemiyoruz, aynı zamanda, bu IŞİDci çetelerle beraber bu
harekâtı yaptığınızı söylüyoruz.
Çavuşoğlu yanlış ifade ediyor.
SALİH CORA (Trabzon) Nerede, IŞİD
nerede şu an?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
IŞİDle birlikte hareket eden PYD, PKK.
BAŞKAN Arkadaşlar,
konuşmayalım. Grup sözcünüz orada.
SALİH CORA (Trabzon) 3 bin civarında
IŞİDliyi etkisiz hâle getiren biziz.
RIDVAN TURAN (Devamla) Antik Romada ne zaman
plebler Senatoya ve patricilere karşı, onların
yolsuzluklarını söz konusu ederek ayaklanmışlarsa Senato
her zaman savaş kararı aldı. Bütün halk yıllarca
savaşla uğraştığından dolayı bu haksızlıklar,
hukuksuzluklar, eşitsizlikler halk tarafından görünmez hâle geldi.
Bakın, büyük bir kriz konjonktürü yaşıyoruz; son derece ciddi
bir ekonomik kriz, toplumsal ve siyasal kriz yaşıyoruz. Ekolojik
krizi buna ekleyelim, Kaz Dağları ortada. Bunlara ilişkin dikkat
edin bütün tartışmalar massedildi, bütün tartışmalar
ortadan kalktı.
SALİH CORA (Trabzon) Ormanları kim
yaktı?
RIDVAN TURAN (Devamla) Arkadaşlar, bir an
şöyle düşünün: Hadi oldu, hadi oldu
SALİH CORA (Trabzon) Hadi PKK yaktı.
RIDVAN TURAN (Devamla)
bu işgal
politikası sonucuna ulaştı ve oradaki 30 kilometrelik alan
temizlendi, tırnak içinde.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hâlâ işgal
diyorsunuz, Barış Pınarı, barış. Ben de
hatırlatıyorum size: Barış.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bakın, bunu şöyle
ifade edelim: AKP 2001den beri Orta Doğuda güç merkezi olma esasına
göre bir siyaset sürdürdü.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Kendi ordusuna
işgalci diyen sizden başka bir milletvekili grubu var mı acaba
dünyada?
RIDVAN TURAN (Devamla) Önce Arap âleminin halifesi
olmaktı, halife olamayınca Emevi Camisinin imamı olmaya
soyundular. Emevi Camisinin de imamı olunca, yalnız ve yalnız,
oradaki Kürtler başta olmak üzere diğer halkların elde
etmiş olduğu statüye yönelik bir saldırı savaşı
başlattılar.
Değerli arkadaşlar, bakın El
atına binen tez iner. diye bizim memlekette bir laf var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Doğru,
doğru; siz elin atına biniyorsunuz, Amerikanın atına
biniyorsunuz; tez ineceksiniz.
RIDVAN TURAN (Devamla) Siz oraya gittiğinizde
oraya okul da kursanız, oraya vali de atasanız, çok fazla bir zaman
yok, birkaç yıl içerisinde Suriyede merkezî iktidar kurulduğunda
olacak şey şudur: Orada ilanihaye duramayacaksınız ama
şunun altını çizelim: Buradaki 3,5 milyon Suriyeli
sığınmacıyı oralara yerleştirdiğinizde,
hatta 10 bin civarında cihadist selefi militanı oraya
yerleştirdiğinizde şöyle bir durum ortaya çıkacak
arkadaşlar: Bakın, halklar arasında kalıcı ve
ilanihaye sürecek bir çatışma konjonktürünü tetikleyeceksiniz. Siz
orada ilanihaye duramayacaksınız ama ektiğiniz tohumlarla
insanlar birbirlerine düşman olacaklar. Bunu görmek çok fazla bir siyasi
basiret istemiyor. O nedenle bu Barış Pınarı değil,
husumet pınarı olacak. Bu pınardan barış çıkmaz
arkadaşlar; halkları birbirine kışkırtan, birbirine
gerilim politikasını tetikleyen bir yerden barış
çıkmaz.
Bakın, 80 kişi hakkında Twitter
sebebiyle soruşturma açıldı. Demokratik hak ve özgürlükler daha
da fazla kısılıyor. İşte, bugün bizim Ankara il örgütümüz
bir basın açıklaması yapacak oldu, üzerine kolluk kuvvetleri
saldırdı.
Şunu herkes görüyor: Savaşların,
çatışmaların olduğu yerde sözler duyulmaz, siyasetin
sözleri kifayetsiz kalır, anlamını yitirir. Şimdi, böyle
dönülmez bir noktaya doğru hızla gidiyoruz. Bundan dönmek gerekir.
Türkiye kendi sorunlarına dönmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK/PYDyi
desteklemekten vazgeçin, zaman varken dönün.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bitiriyorum
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şunu açıkça ifade
ediyorum değerli arkadaşlar: Bu mesele, Fıratın
doğusu meselesi, bir millî güvenlik meselesi değildir;
Fıratın doğusu meselesi, sarayın güvenliği
meselesidir. Bunu böyle bilmek gerekir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp bir şey,
ayıp!
SALİH CORA (Trabzon) Bu kadar komedi olmaz
ya! Bununla ne alakası var?
RIDVAN TURAN (Devamla) Bütün kamuoyu
araştırmalarının oy oranınızın bu kadar
radikal bir biçimde düştüğünü gösterdiği noktada ve krizin
somutluğundan insanları uzaklaştırmanın gerektiği
noktada, emin olun ki en kullanışlı araçlar, savaşlar ve
çatışmalardır. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki savaşlar ve
çatışmalar, siyaseten bütün kirliliğin üzerini örten en iyi
perdedir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Turan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin
Milletvekili Rıdvan Turanın 105 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; konuşmacının ifade ettiği
İçişleri Bakanımızın İttifak kurduk. tarzı
bir ifadesinin olmadığını söylemek isterim. İnsanlar
belki yanlış anlayabilir, kulakları zor duyuyordur, ön
yargılıdır, hepsi kabul ama tüm metne şimdi bir daha
baktım, zerre benzerliği olmayan bir konu. Bakanımız der
ki: Köy köy, kasaba kasaba istihbari bilgilerle buraları biliyoruz.
Ordumuza güveniyoruz. Söylediği bu. Buradan ittifak kurmuş
tarzı bir sonuç çıkarmanın akla ziyan bir yaklaşım
olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğer akla ziyanlıktan öte bir şey
varsa bu da müfteri olmaktır. Bu, yanlış bir yaklaşım
Sayın Başkan.
Ayrıca, 80 kişi hakkında Twitterla
ilgili soruşturma başlatıldı. dendi. Konu Twitter
değil Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konu, Twitter veya
benzeri sosyal medya paylaşımlarında terör faaliyetlerinin
propagandasını yapmaktan ibarettir. O yüzden bu çarpıtmayı
doğru bulmuyoruz.
Ayrıca, dedi ki arkadaş: Kaz
Dağlarıyla ilgili sorunlar var. Baş tacı
Peki, hemen Kaz
Dağlarının yanında Eceabatta, şehitliğimizde
PKK büyük bir ormanı yaktı, bir tek kelime ettiler mi şimdiye
kadar? Sayın Başkan, bu bir ikiyüzlülüktür. Eğer yeşilse,
ormansa hepsine evet dememiz lazım ama PKK orman yakacak görmeyeceksiniz,
diğer türlü bizi eleştireceksiniz. İçişleri
Bakanımızın söylemediği bir lafı söyledi diyeceksiniz,
sözüm ona muhalefet yapmış olacaksınız.
Ayrıca Sayın Başkan
Fıratın doğusu bu ülkenin güvenliği için değil,
sarayın güvenliği
tarzı hiç şık olmayan, çok
sıradan bir yaklaşımda bulundu sayın hatip. Bakınız
Sayın Başkan, bu ülkenin güneyinde bir terör koridoru kurulması
iddiası epeydir gündemde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 3 binden fazla
tırın oralarda silah dağıttığını herkes
biliyor. Bunu görmeden nasıl olurda bu ifade kullanılabilir, ne
alakası var saray güvenliğiyle? Biz bu ülkenin güvenliği için 4
partinin ortak kararıyla beraber operasyona başladık, orada
çatlasalar da patlasalar da bir terör devletine izin vermeyeceğiz
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç, yerinizden bir söz
talebiniz var.
Buyurun.
56.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2 konuya değinmek istiyorum. Birincisi: Bizi
kastederek Sayın Grup Başkan Vekili orman yangılarıyla ilgili
bir şey söyledi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
PKKyı kastetti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
hayır. Sesinizi çıkarmadınız. dedi.
Şimdi, geçen dönem son günlerdeydi, ben gene
burada otururken orman yangınlarıyla ilgili çok net bir açıklama
yapmıştım, Sayın Grup Başkan Vekili o zaman belki
yoktu o günkü toplantıda. Şimdi tekrar söyleyeyim: Hangi ormanı
kim yakarsa yaksın bizim için hiç önemli değildir, hep lanetledik,
lanetlemeye de devam ederiz, kimin yaktığının hiç önemi
yoktur bizim için. Bu kadar nettir tutumumuz çünkü biz doğa hakkı
için mücadele eden bir partiyiz aynı zamanda.
SALİH CORA (Trabzon) Kandil farklı
diyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
Dolayısıyla orman yangını demek sadece
ağaçların yanması değil, o ormanların içindeki bütün
canlıların da hayatlarının tahrip edilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Grup Başkan Vekilinize söz
verdim, aynı konularda açıklama yapıyor.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Bizim açımızdan ormanlar en az insanlar
kadar önemlidir. Dolayısıyla çok nettir bu konudaki fikrimiz; hangi
gün, hangi zamanda, hangi mekânda orman yangını olursa ve kim
yaktıysa biz bunu lanetleriz. Bu konudaki fikrimiz net.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kim yaktıysa
değil, PKK Yaktım. diyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi kim
yaktıysa diyorum işte, her zaman
(AK PARTİ ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
açıklamayı bir dinleyelim.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
ikincisi: Yani
FATMA KURTULAN (Mersin) Boş boş
konuşuyorsunuz ya!
BAŞKAN Sayın Kurtulan, lütfen
Buyurun Sayın Oluç.
FATMA KURTULAN (Mersin) Boş boş laf
ediyorsunuz anlamadan, dinlemeden.
BAŞKAN - Sayın Kurtulan, Sayın Oluç
devam etsin.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu konuyu
netleştirmiş olalım. Yani bugün, dün ve bundan sonrası için
söylemiş oluyorum.
Diğer konu: Bazen Sayın Grup Başkan
Vekili ilginç kelimeler kullanıyor. Bu Çatlasınlar,
patlasınlar
Yani hakikaten ilginç oluyor. Sadece kayıtlara geçsin
diye bunu söylemiş oldum. Biz siyasi eleştiri yapıyoruz; ne
çatlayacağız ne patlayacağız. Bu siyasi
eleştirilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yani size de
demiyoruz ki: Çatlasanız da patlasanız da biz bunları böyle
söyleyeceğiz. Biz söyleyeceğiz, siz de
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Terör devleti
kuramayacaksınız. dedim Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yok, yani
çatlamak ve patlamak lafı
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çatlasa da patlasa da.
ifade bu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bizim
ayrıca içinde bulunduğumuz devlet burası, bu sınırlar
içindeyiz; bu devletin Anayasası, kanunlarıyla birlikte siyaset
yapıyoruz, Meclisin içindeyiz, meşru bir partiyiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gözlerim
yaşardı! Harika(!)
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla anayasal bir partiyiz, seçimlerle buraya gelmişiz
oturmuşuz. Yani bize bunu söylemeniz çok hoş olmuyor, onu da
söylemiş olayım. Hani, tutanaklara geçsin diye de bunu da
belirtmiş olayım.
Teşekkür ederim.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, sizden aynı
zamanda Grup Başkan Vekiliniz söz aldı. Ben Grup Başkan Vekili
sıfatıyla Sayın Oluça söz verdim.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkanım, tamam. Yalnız, şahsıma yönelik bir
sataşma var.
BAŞKAN Şimdi, bakın, ben şöyle
bir uygulama yapıyorum
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bana da
sataştı, cevap vermiyorum Sayın Başkan, örneğin.
BAŞKAN Grup Başkan Vekillerinin söz
istediği yerde onlara öncelik tanıyarak grubunuz adına ve sizler
adına konuşma fırsatı tanıyorum.
RIDVAN TURAN (Mersin) Peki, yalnızca
şunu söylemek istiyorum
BAŞKAN Bu çünkü bir partinin yönetimiyle
ilgili bir saygının da gereği olduğu için öyle
yapıyorum. Bence Sayın Oluç sizin adınıza ve grubunuzun
adına söz aldı ve söz verdim ben.
RIDVAN TURAN (Mersin) Tamam. Yalnızca, bunun
yalan olduğunu iddia edenler varsa kayıtlar burada,
İçişleri Bakanının kendi sesi.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 5inci maddesiyle değiştirilmekte olan 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa eklenen ek madde 41in
dördüncü fıkrasında bulunan "o) Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi,
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini ve
madde metninin yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
ö) Kamu İhale Hukuku
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana Konya
Zeki
Hakan Sıdalı İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu
Mersin Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın İmam Hüseyin Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
5inci maddeyle 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununa Hukuk Mesleğine Giriş Sınavı
ve İdari Yargı Ön Sınavı başlıklı ek madde
eklenmektedir. Yani hukuk fakültesi mezunlarına Hâkim
Adaylığı Sınavına girmek ve avukatlık veya
noterlik stajına başlamak için ön şart olarak Hukuk Mesleklerine
Giriş Sınavı veya İdari Yargı Ön Sınavı
getirilmektedir. Maddenin gerekçesinde ise hukuk fakültesi
mezunlarının hukuk alanındaki bilgi ve yetkinliğinin
artırılmasını sağlamak amacından
bahsedilmektedir. Hukuk alanındaki bilgi ve yetkinliğin
artırılmasını sağlamak gerekçe ise hukuk fakülteleri
nitelikli eğitim veremiyor, değişik bir deyimle
mezunlarının çoğu gerekli nitelikleri taşımıyor
demektir. Buna çözüm olarak da kanun teklifinde, sınav yapılması
önerilmektedir. Sınavla ilgili çekincelerimden ve bir eğitimci olarak
asıl yapılması gerekenlerden bahsetmek istiyorum.
İlk önce bir durum tespiti yapalım
Ülkemizde kaç hukuk fakültesi var? sorusuyla başlayalım. Ülkemizde
hâlen 45i vakıf üniversitesinde olmak üzere toplam 121 hukuk fakültesi
bulunmaktadır. 2002 yılına kadar 31 hukuk fakültesi varken
2003ten bugüne kadar açılan hukuk fakültesi sayısı 90dır;
bu olağanüstü bir artıştır. Hâlen okuyan öğrenci
sayısı 100 bine yakındır. Her yıl yaklaşık
17.500 civarında öğrenci alınmaktadır. Bunların da her
yıl, yüzde 60ı başarılı kabul edilirse 10 bin
civarında gencimizin hukuk mesleğine girmesi demektir.
Bir diğer nokta, hukuk fakültelerinin
giriş taban puanları ve kontenjanlarıdır. Örneğin, bir
vakıf üniversitesi 530 taban puanıyla ilk 100den 12 öğrenci
alırken başka bir vakıf üniversitesi 300 taban puanıyla ilk
190 binden 120 öğrenci almaktadır. Devlet üniversitelerinden Ankara
Üniversitesi 438 taban puanıyla ilk 3.412den 615 öğrenci,
İstanbul Üniversitesi 431 taban puanıyla ilk 4.670ten öğrenci
almıştır. Farkları görebiliyor musunuz? Yani bir tarafta
530 taban puanı, öbür tarafta 320 taban puanı var.
Şimdi soruyorum: Bu kadar hukuk fakültesine
gerek var mıydı? Bu kadar hukuk fakültesi niçin açıldı? Bu
kadar geniş puan dağılımıyla öğrenci
alınabilir mi? Sistem bozulmuştur. Şimdi mezun seli geldi, çare
arıyorsunuz. Selin önüne set yapmaya çalışıyorsunuz,
Sınav yapalım. diyorsunuz. Başarılı sayılanlar
devam edecekler. Peki, ya diğerleri? Başarısız
sayılanlara Sen dört sene boşa okudun, yeterli yetkinliğin yok.
Git testlere çalış, gelecek sene gel, yeniden sınava gir. mi
denecek? Bu durum sınavı başarıncaya kadar git gel devam
edecek.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hukuk fakültesi sayısının
artırılmasının ve aynı şekilde,
kontenjanların ölçüsüz bir şekilde artırılmasının
sonucu budur. Burada bir defa daha belirtmeliyim ki hukuk alanındaki bilgi
ve yetkinliğin artırılması sınavla sağlanamaz,
ancak ve ancak nitelikli eğitimle olur.
Değerli milletvekilleri, ÖSYM tarafından
gerçekleştirilecek ve test şeklinde yapılacak sınavda
başarılı olmak yani hukuk alanında bilgili ve yetkin
olduğunu ispatlamak için 100 puan üzerinden 70 puan almak gerekmektedir
yani bilgi ve yetkinlik açısından 70 yeterli görülmüş. Peki, 69
alan bir kişi 70 alana göre ne kadar daha az yetkindir? Bunun
cevabını bilen varsa söylesin. 1 puanla yetkinlik nasıl tespit
edilecek?
Değerli milletvekilleri, sınav
uygulamasının 2020 yılından itibaren kayıt
yaptıranlara uygulanacağı yani sınav döneminin 2024
yılından sonra başlayacağı belirtildiğine göre,
dört yıl içinde hukuk mesleğinde başarı
oranlarını da hesaba katarsak en az 50 bin kişi daha ilave
edilmiş olacak ve hâlen baroya kayıtlı olan avukat
sayısı 106 binden 150-160 binlere yükselecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bir başka sorun daha var, sınav 2024te 2020 girişlilere
verileceğine göre önceki dönemlerde başarısız olan
öğrenciler ile yeni öğrenciler aynı sınıfta
okuyacaklar, mezuniyetlerinde, başarısız şekilde
öğrenimlerini sürdürenler sınava tabi olmayacak ama
başarılı öğrenci sınava girmek durumunda
kalacaktır, bu da kargaşa yaratacaktır. Ayrıca böyle bir
sınav özel kurslar dizisine bir yenisini ekleyecek, hukuk mesleğine giriş
özel kursları başlayacaktır. Bu durum hukuk fakültesi mezunlarının
yetkinliklerini test kitaplarıyla geliştirecekleri anlamına
gelir ki bu, hukuk eğitiminin inkârı demektir. Yapılması
lazım gelen şey, aslında hukuk fakültelerinde eğitimin
kalitesinin artırılmasıdır. Yükseköğretim Kurulu
gerekli şartları yerine getiremeyen fakültelerin eğitime
açılmasına izin vermemelidir. Mevcutların denetlenmesi, gerekli
standartları taşımayan hukuk fakültelerinin
kapatılması gereklidir ve şarttır. Kontenjanlar kesinlikle
azaltılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Sayın Başkan, çok az bir şey kaldı,
tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bir diğer ve çok önemli gördüğüm bir nokta da hukuk fakülteleri için
en az puan belirlenerek -mesela ilk 10 binin içinde olmak gibi- en baştan
belirli başarı düzeyindeki öğrencilerin hukuk fakültelerine
girişleri sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, misyonu Türkiyedeki
yükseköğretim kurumlarının sürekli gelişimine ve bireylerin
evrensel yeterliliklerine ulaşmasına katkı sağlamak üzere
yükseköğretim alanında Kalite Güvence Sistemini güçlendirmek olan
Yükseköğretim Kalite Kuruluna bu konuda da büyük görevler düşmektedir
diyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Türkkan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren avukatlık mesleğine
girenlerin sınava girmesinin doğru bir hadise olduğuna
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bu kanun teklifi tarafımıza ilk geldiği
zamandan itibaren bir teklifimiz olmuştu, o da şuydu: Avukatlık
mesleği gerçekten toplumda sayısının çok, hukuk
fakültelerinin çok para kazanıyor olması nedeniyle, vakıf
üniversitelerinin sayısının da artmasından dolayı,
fakültelerin sayısının artmasından dolayı fakülte
mezunları âdeta avukatlık mesleğini tefessüh etmiş hâle
getirmişlerdi. Dolayısıyla bu kanunu destekliyoruz ve çok
doğru buluyoruz yani hâkimlik sınavı varsa avukatlık
sınavı da olmalı, yurt dışındaki üniversitelerde
de bu böyle. Ama ilk geldiği şekliyle Efendim biz bunu iki, üç,
dördüncü sınıflarda tamam da birinci sınıfları bu
imtihana tabi tutalım. Yani yol yürünürken, maç başladıktan
sonra kural değişmez. Bu çocuk birinci sınıfta
kaydını yaptırdığı zaman avukatlık
mesleğini yapmak istediği için veya hâkim olmak için, hâkimlik
sınavının olduğunu biliyor ama avukatlıkta sınav
yok, ondan dolayı kayıt yaptırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biraz evvel Sayın
Bakanla da istişaremde onu söyledim. Baroların bu konuda talepleri
var, Efendim birinci sınıflar da sınava girsin. Ya o
çocuğun hayalleriyle oynamak doğru bir şey değil. Bu
kanunları yaparken biraz da vicdani olarak hareket etmek lazım.
Nihayetinde Sayın Bakan Yardımcımız da bunun
hazırlandığı şekliyle, 6ncı maddede de
göreceğiz, Kanun yürürlüğe girdikten sonra hukuk fakültelerine
kayıt yaptıranlar avukat olursa sınava tabi tutuluyorlar.
kısmı çok doğru. Bu konudaki çalışmalarından
dolayı ben teşekkür ediyorum ama aksi hâlde
davrandığımız zaman bu çocukların da vebalini almak
istemiyorum.
Ama Sayın Bakanın orada bahsettiği
bir konuya da burada değinmek istiyorum: Mayıs ayında bir
strateji belgesi açıklamıştık, ona göre girselerdi
keşke. Bu bir vaat ama, yani vaat kanun yerine geçer mi? O vaade bakarsak
Yiğit Bulut denen o arkadaş söylemek istemiyorum- Dolar 1 lira.
demişti. Dolar 6 lira, vadettiniz tutmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yani ne
yapacağız? Biz şimdi bankaya gidip Vallahi vaadiniz 1 lira,
bize doları 1 liradan verin. mi diyelim? Böyle bir şey yok. Kanun
yürürlüğe girdikten itibaren avukatlık mesleğine girenlerin
sınava girmesi doğru bir hadisedir, bu değişiklikten
dolayı kanun hazırlayıcılara teşekkür ediyorum,
sağ olun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bakan Bey
değil de Komisyon üyesi olarak söyledim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben
arkadaşınızdan bahsettim.
Sayın Bakanı ilzam etmedim, onu da not
alırsanız.
BAŞKAN Sayın Türkkanın ifade
ettiği, bundan sonra görüşeceğimiz 6ncı maddeyle ilgili.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN - 5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, Sayın Türkkanın
değindiği 6ncı maddeye geçiyoruz.
6ncı madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salihe
Aydeniz Erol
Katırcıoğlu Erdal
Aydemir
Diyarbakır İstanbul Bingöl
Mahmut
Celadet Gaydalı Ebrü
Günay Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Bitlis Mardin Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mardin
Milletvekilimiz Sayın Ebrü Günay. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Günay.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın Başkan,
değerli vekiller; bugün uzun süredir ciddi beklentiler yaratılarak
kamuoyunun gündeminde tutulan ve kamuoyunu oyalama çabasına alet edilen
yargı paketini konuşuyoruz, yargı reformunu konuşuyoruz.
Bence bir yargı reformu değil, bir makyaj
veya bir boyalama. Ne derseniz deyin ama esas olan bir yargı reformunun
olmadığı çok açık çünkü yargı sisteminin
sorunlarına ve adaletsizliklerine değinen, buna gerçekten çözüm
bulan, adaleti, eşitliği ve yargının
bağımsızlığını temin eden bir yargı
paketi değil.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
aylarda Sosyal Demokrasi Vakfı, Türkiye genelinde Yargı
Bağımsızlığı ve Yargıya Güven isimli bir
anket çalışması yaptı ve bu çalışmaya
katılanların yüzde 48,5i Türkiyede yargının
bağımsız olmadığını dile getirdi. Hâl böyleyken
meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, akademi çevresi ve
muhalefetle ortaklaşılmayan, birlikte üretimden yoksun, sorunlara
çözüm olmaktan uzak bir tarzla ele alınan bu teklifin toplumun adalet
taleplerine ve yargısal sorunlarına çözüm olmayacağı
açık, net ortada.
6ncı madde hukuk mesleklerine giriş
sınavının başlangıç tarihini belirliyor. Yargıya
olan güven en alt seviyedeyken Adalet kavramı denince
aklınıza ne geliyor? sorusuna Adaletsizlik geliyor. diye
yanıt verilen bir ortamda hukuk mesleklerine giriş sınavı
soruna çözüm olacak mı, sormak istiyorum.
Bu düzenleme çözüm değil, yeni sorunlar
getirecek. Bu kadar fazla üniversite kurmanın, 80 binden fazla hukuk
öğrencisini almanın faturasını hukuk mesleğine
giriş sınavını getirerek öğrencilere çıkarmaya
çalışmak sorunu çözmez.
Gençlerin okulu bitirdikten sonra iş sahibi
olabilecekleri bölümler açalım ve yönlendirelim. Bölüm
kontenjanlarını bu şekilde belirleyelim, doğru olan bu.
Bir taraftan sayısı 100'ü
aşmasına rağmen yeni hukuk fakülteleri açılmaktayken
diğer yandan da sınavla avukat, hâkim sayısını
sınırlamaya çalışmak gerçekçi ve ihtiyaca yönelik bir
düzenleme değil. Göz boyamak, size muhalif olabilecek kişilerin önünü
kesmek, yandaşların da sırtlarını sıvazlamaktan
başka bir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, herhangi bir
farklılığı tehdit olarak görüp yok etmeyi amaçlayan, cinsiyetçi,
mezhepçi, ırkçı yönetimler bu topraklarda nefret ve acı
çekmekten başka bir şey, nefret ekmekten başka bir sonuç
getirmemiştir. Bugün Rojava halkları Türkiye halklarının
kardeşi, dostu, akrabasıdır. Rojavaya saldırıp
halkları birbirine düşürmeye çalışanlar,
kalkışanlar, halkın boğazındaki ekmeği alıp
ölüme yatıranlar asla başarılı olamayacaklardır.
Değerli arkadaşlar, dünden beridir
Barış Pınarı dedikleri ama aslında silah, ölüm ve
gözyaşı getiren bir harekâtı konuşuyoruz. Sizin
Barış Pınarı dediğiniz harekât
sınırın öbür tarafındaki çocuklara, kadınlara,
yaşlı insanların hayatlarına kastedecek bir savaş
ilanıdır. Yetmiyor, sınırın bu tarafındaki
insanların da hayatlarına kastediyorsunuz. Şu ana kadarki
bilanço Ceylânpınar ve Nusaybinde 8 ölü, sadece Nusaybinde 24
yaralı ve saatlerdir süren bomba sesleri ve insanlar sokaklarda; evlerinde
uyuyamıyorlar.
Dolayısıyla bir barıştan
bahsetmek mümkün değil, kendi topraklarımız için bile bu mümkün
değilken sınırın öte tarafına barış götürmek
asla mümkün olmayacaktır. Özellikle kadınlara ve çocuklara
unutulmayacak insani dramlar yaşatmış ve insanlık suçu
işlemiş olan IŞİD barbarlığı başta
kadınlar olmak üzere Rojava halklarının öncülüğünde
yenilgiye uğratılmıştı ve bu sayede Orta Doğu ve
dünya halkları rahat bir nefes alabilmiştir. Bir kadın devrimi
olan Rojava devrimi Orta Doğudaki erkek egemen ve militarist iktidarlara
karşı eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik bir
yaşam mücadelesinin önemli bir dönüm noktası oldu.
Şimdi tekrar IŞİDi yanına alarak
girişilen bu savaşta 2004ten bu yana IŞİDe
karşı büyük bedellerle elde edilen kazanımlar yok edilecek.
Suriye ve Orta Doğuda var olan belirsizlikler ciddi anlamda
artacaktır. Kadınlara ve çocuklara yaşatılan vahşet
hâlâ capcanlı zihinlerdeyken bu savaş IŞİD
barbarlarına alan açarak bu çeteleri tekrar diriltecektir. İnsan
Hakları İzleme Örgütünün 2019 Temmuz verilerine göre,
IŞİDin kamplarında şu an 11 bini aşkın insan
kalıyor. Soruyorum: Bu insanlar ne olacak? Bu IŞİDliler ne
yapacak? Siz o insanları ne yapacaksınız? Bunları sormak
istiyorum. Bir cevap var mı? Eminim vardır.
Tekrar ediyorum: Biz kadınlar belirtiyoruz ki,
kirli savaş politikalarının ve planlarının, işgal
politikalarının bir parçası olmayacağız,
barışı savunmaya devam edeceğiz ve bunun için mücadele
edeceğiz sonuç ne olursa olsun. Biliyorum ve eminim, savaş silahlarla
ve şeylerle gelmeyecektir, savaş demokratik siyasetle gelecektir ve
biz bunun mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yüz defa cevap verdim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 6ncı maddesiyle 2547 sayılı Kanuna eklenen geçici
madde 80de yer alan Başarılı olma şartı ibaresinin
kazanmak ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Zeki
Hakan Sıdalı İsmail
Koncuk
İstanbul Mersin Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Adana
Milletvekilimiz Sayın İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Barış Pınarı Harekâtına
katılan bütün askerlerimize başarılar diliyorum, inşallah
sağlıkla da yurdumuza dönerler.
Tabii, 5 vatandaşımız da havan
mermileriyle şehit oldu Nusaybin ve Akçakalede, onlara da rahmet
diliyorum.
Tabii, bu yargı reformu çok iddialı bir
söz ama tabii yargı reformu yapabilmek için önce bir mantalite lazım
yani hayata bir bakış açısı lazım. Şimdi, AK
PARTİde yargı reformunu yapabilecek bir mantaliteyi görebilen beri
gelsin, görebilen beri gelsin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla ben yargı reformu yapabilmenizi
hayal bile edemiyorum, yapılsa sevinirim, yapılsa överim burada.
Yargı reformu nasıl olur biliyor musunuz? Şunları bir
kenara koyarsınız, HSKnin teşkil şeklini değiştirirsiniz,
demokratik usullerle seçilir; bir de savcılar, yargıçlar verdikleri
kararlardan endişe duymazlar, başıma bir iş gelir
endişesi duymazlar, terfilerinde, görevde yükselmelerinde,
atamalarında endişe olmaz. Bunu yapmak yargı reformudur. Bunu
yaptığınız zaman istinaf mahkemelerinin şekli,
uygulama yolları vesaire; bunlar hep konuşulur, düzeltilir, temel
bunlardır. Neyse
Az önce Gaziantep Milletvekilimiz Hüseyin Filiz
Hocamız -eski rektörlerimizden- aslında gayet de güzel anlattı,
bu Hukuk Mesleğine Giriş Sınavı nedir biliyor musunuz; tam
bir havlu atmaktır yani Ben vermiş olduğum üniversite
eğitiminde başarı sağlayamıyorum, verdiğimiz
diplomanın hiçbir anlamı yok, bir mana ifade etmiyor, öğretmene
verdiğim diploma öğretmen olduğu anlamına gelmiyor, avukata
verdiğim diploma avukat olduğu anlamına gelmiyor, ben bunu
itiraf ediyorum, kabul ediyorum ve onları yeniden bir sınava alma
gereği duyuyorum. demektir. Bu, bir havlu atmaktır. Bu, AK
PARTİnin üniversite sisteminde
başarısızlığı kabulüdür. Millet bunun
hesabını soracak, öğretmenler soracak, avukatlar soracak,
bunları unutmuyoruz. Aslında 2001 yılında Hukuk
Mesleğine Giriş Sınavı getirildi, beş yıllık
geçiş süresiyle 2006 yılından itibaren uygulanmaya
başlayacaktı, 2006 yılında siz ortadan
kaldırdınız. Aradan on üç yıl geçiyor, tekrar gündeme
alıyorsunuz. Bunun hesabını vermek zorundasınız.
Dolayısıyla, bu Hukuk Mesleğine Giriş
Sınavını ben yanlış buluyorum, aslında, biz
parti olarak yanlış buluyoruz, mantıklı değil ya.
Diploma ne demek değerli arkadaşlar? Diploma ne anlama geliyor? Siz
diplomanın ne anlama geldiğini ortadan kaldırıyorsunuz. Bu
konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum, tekrara girmek istemiyorum.
Dün birçok ziraat odası başkanı
sizleri de ziyaret etti muhtemelen, hepinizi ziyaret etti, Türkiye'nin
çeşitli illerinden gelenler, pamuk üreticileri. 500 kilonun üzerinde pamuk
üretimine destekleme vermiyorsunuz. Diyorsunuz ki: Kardeşim, fazla üretim
yapma. Hâlbuki mantıklı olan üretimi teşvik etmektir ama
diyorsunuz ki siz: 500 kilo üret, aman, 501 kilo üretme, yoksa destekleme
vermeyiz. Bu, tarım politikanız.
METİN YAVUZ (Aydın) Hiç tohum ektiniz
mi?
İSMAİL KONCUK (Devamla) Ben
Adanalıyım ya, ben Adanalıyım. Gel, beraber ekelim. Sen
pamuğu görsen ağaç zannedersin büyük ihtimalle. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Koncuk, bu konuşmalar
duyulmuyor televizyondan değerli arkadaşlar.
Sayın Yavuz, siz konuştunuz.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Nerelisiniz siz?
METİN YAVUZ (Aydın) Sökeliyim.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sökeliysen
bilirsin iyi kötü.
Peki, 1 dönüm pamuğun maliyeti 1.800-2.000
lira. 3 liraya sattığını farz edelim ortalama, ne yapar?
1.500 lira kazanıyor dönüme çiftçi, 500 lira zarar ediyor, 500 lira.
Talep şu: 1,5 TL destekleme versinler bize.
diyorlar. Yoksa pamuk üretimi Türkiye'de bitecek. Dün Denizliden geldi, Adanadan
geldi ziraat odası başkanları. Yani tüm Türkiye'deki pamuk
üreticilerinin durumu bu; perişanlık.
Değerli milletvekilleri, değerli AK
PARTİliler; vallahi, bakın, çiftçilik yapana madalya takmamız
lazım, madalya takmamız lazım.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) 1.200
lira.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bu, resmî
rakamlar, 1.800-2.000 TL arasında maliyeti, maliyeti bu, 1.200 değil,
onu tekrar araştırın.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) 1.200
lira.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Şimdi,
Adanada köylerde yaşayanların nüfusu yüzde 12ye düşmüş,
yüzde 12.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Devam edin Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Adana gibi
ziraatın merkezi olan bir bölgede köylerde yaşayan nüfusun oranı
yüzde 12ye düşmüşse, Türkiye'nin diğer illerindeki durumu siz
tahmin edin. Bu gidişle önümüzdeki süreçte tarım yapabilecek insanlar
bulabilmemiz mümkün olmayacak. Onun için burada, bu, AK PARTİnin
sorumluluğundadır. Bu pamuk üretim meselesinin
Sadece pamuk
değil tabii, tüm yağlı tohum üretiminin, narenciye üretiminin,
buğday vesaire üretiminin tamamında çok ciddi desteklemeler
yapmamız gerekiyor. Eğer biz dünyayla tarımda yarışan
bir ülke olma iddiasında isek bu desteklemeleri gerçekten çiftçiliği
özendirecek oranlara çekmek zorundayız. Bunu
yapamadığınız sürece, hele böyle tarım
bakanlarıyla, tarımdan anlamayan, toprağı saksıda
görmüş tarım bakanlarıyla tarımı, Türk tarımını
bir yere götürebilmemiz mümkün değildir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci maddede 2 önerge bulunmaktadır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7'nci
maddesiyle 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunun 3/C maddesinin beşinci fıkrasında yapılan
değişiklikteki İlgili dava daireleri kurulunca üç ay içinde
karar verilir. cümlesinin İlgili dava daireleri kurulu, üç ay içinde
karar verir. şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Sibel
Özdemir
İstanbul İstanbul İstanbul
Aydın
Özer Orhan
Sümer Alpay
Antmen
Antalya Adana Mersin
Süleyman
Bülbül Nazır
Cihangir İslam Rafet
Zeybek
Aydın İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Nazır Cihangir İslam.
Buyurun Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli arkadaşlarım, bugün
görüştüğümüz konuda aslında yargı reformu dediğimizde
aklımıza gelen şey hukuki otonominin tesisidir. Yani siz bu
merkezî sınavı ancak Adalet Bakanlığı, üniversiteler
ve baroların iş birliğiyle yapıyorsanız, bir anlamda
işi bilimselleştiriyorsanız bunun bir anlamı vardır
ama bu sınav neticede bürokrasinin elinde kalacaksa sonuçlar kanaatime
göre çok da değişmeyecektir.
Şimdi, yine uzmanlarla konuştuğumuzda
şunu öğrendik ki Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ile
Hâkimlik Yazılı Sınavı müfredatı örtüşmüyor.
İkinci mesele, etik derslerinin zorunlu olmaması, hukuk gibi önemli
bir konuda özellikle etik derslerinin zorunlu olmaması hadisesi.
Çok değerli arkadaşlarım, bir mesele
de şu; bu aslında gerçekten millî bir meselemiz: Hukuk müfredatı
içerisinde dogmatik derslerin merkeze alınması ve felsefi derslerin
arka plana itilmesi nedeniyle bizde bir millî hukuk yönetimi
oluşamıyor ve bu yüzden ulusüstü mahkemelere veya yargı
organlarına olağanüstü başvuru var ve onlara çok iş
düşüyor.
Son mesele aslında bizim eğitimimizin
gerçekten ortak meselesi. Bunca hukuk fakültesi, bunca öğrenci yerine
kontenjanları düşürüp niteliği ve bilimsellik niteliğini
artırmak bu sorunun çözümüne yardımcı olacaktır.
Uygulamaya gelince değerli
arkadaşlarım, bugün Türkiyedeki en büyük problem hâkimlerin ve
savcıların müdahaleye açık durumudur, korunmasız durumudur.
Bir tıpçı ve bir akademisyen olarak benim aklıma gelen,
onları tayin durumundan kurtarıp belki bir rotasyon durumuna sokmak
ve yerlerinin sabitliğini sağlamak onları daha
özgürleştirecek, kararlarını daha tarafsız
kılabilecektir.
Çok değerli arkadaşlarım, yine yaptığımız
bir araştırma sonucu, ülkede beraat oranı çok yüksek.
Aslında bu, hukukçu olmayan benim tarafımdan işitildiğinde
sanki iyi bir şeymiş gibi görünüyor ama bunun anlamı, yetersiz
iddianame. Yetersiz iddianame ya eğitimsizlikten oluşur ya da
baskıdan oluşur. Ama biz KHK sürecinde şunu yaşadık ki
bir savcı önüne getirilen insanlar hakkında bir iddianame yazmazsa
bir bakıyoruz, onun tayini çıkmış. Savcılık
tarafından mahkemeye getirilen bu şüpheliler hakkında dava
reddedilirse bir bakıyoruz, mahkeme heyetinin tayini
çıkmış. İşte, asıl meselelerimiz, çok
değerli arkadaşlarım, bu gibi meseleler.
Şimdi, değişiklik maddelerine
gelince, diyorsunuz ki: Haber verme sınırlarını
aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce
açıklamaları suç oluşturmaz. Bu, zaten suç değil yani cari
mevzuatta da suç değil. Burada mesele, uygulama sorunu; mesele, amel
sorunu yani sizin hukuka bakışınız.
Pasaport meselesinde de benzer bir şey
yaşıyoruz. Dokuz takla atıyoruz, kolluk kuvvetlerinin ve
muhtarın denetiminden de geçiyoruz ama cümlenin sonuna bakıyoruz:
İçişleri Bakanlığınca pasaport verilebilir.
Verilebilir diyorsanız, bunun eş anlamlısı
verilmeyebilirdir de. Yani bunun da aslında mevcut duruma getirdiği
bir yenilik yok. Mevcut durumda zaten hakkı olan insanlar dahi pasaport
almıyor. Ama bu maddenin neden buraya konulması gerektiğini
sizin gözlüklerinizle okumaya çalıştım. Bu madde, tamamen
İçişleri Bakanını güvence altına almaya yönelik bir
maddedir ve getirdiği hiçbir yenilik yoktur. Siz eğer -ben kıt
hukuk bilgimle konuşuyorum- benim gibi bir vatandaşa karşı
otoriteyi bağlayıcı yani Pasaport verilir. ibaresini
kullanmıyorsanız, beni herhangi bir güvence altına
almıyorsunuz demektir.
Sayın Başkan, vaktim bitti ama biraz
uzatma rica ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ekliyorum sürenizi şimdi.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Teşekkürler.
Sorun şurada çok değerli
arkadaşlarım: AK PARTİ Grup Başkanı Sayın Naci
Bostancının geçende basına verdiği -canlı olarak da
izledim- beyanı: Hukuki bir engel olmasa da devlet aklı bu
insanlarla çalışmak istemeyebilir. Kimden bahsediyor? KHKyle
işinden atılan, aklanan, beraat eden insanlardan bahsediyor. Yani
hukukun, yargının önüne, kendince oluşturduğu ve
arkasına saklandığı bir devlet kavramı
yerleştiriyor ve devlet aklı demekle de aslında kendi heva ve
hevesini konuşturuyor. Bizim asıl meselemiz budur, amel meselesidir,
uygulama meselesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Biraz daha vaktim olacak mı Sayın Başkan? Bir dakika daha rica
ediyorum.
BAŞKAN Son defa bir dakika ekliyorum size
Sayın İslam, her zaman kürsüyü kullanmıyorsunuz.
Buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Peki, çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, bir mesele daha
var, girip girmemekte epey düşündüğüm bir konu. Ne yaşadık?
Bu ülkeye gelen Özbek kızının bir milletvekilinin evinde, elinde
milletvekili silahıyla cesedinin bulunmasının geçirdiği
prosedür, bizim hukuk anlayışımızın ve
uygulamamızın özetidir arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Hiçbir zaman kimseyi suçlayarak söylemiyorum, Sayın
Şirin Ünalı da çıkıp hem bu Meclise hem bu millete
açıklama yapmaya davet ediyorum. Hepinizi de 12 Öfkeli Adam filmini izlemeye
bir kez daha davet ediyorum, 10 yaşımdan beri defalarca
izlemişimdir. Ama diyorum ki: Deliller bu kadar aleyhinde olmasına
rağmen ve kiminle konuştuysam halkın gözünde şüpheli
nazarıyla bakılmasına rağmen masum olabilir ama bu sistem
suçu da örter, masumiyeti de örter. En önemlisi, biz Nadira Kadirovanın annesine ne diyeceğiz
arkadaşlar, esas mesele budur.
Hepinize saygılarımı sunuyorum,
sağ olun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 7nci maddesiyle değiştirilmekte olan 2576
sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi
Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 3/C maddesinin
dördüncü fıkrasının (c) bendinde yapılan
değişiklikle düzenlenen "Danıştaydan bu konuda karar
verilmesini istemek ibaresinin Danıştaydan bu konuda karar
verilmesini talep etmek ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri
Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Ayhan
Erel
İstanbul Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erel.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
İYİ PARTİ adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Acılarına yıllardır
gözyaşı akıttığımız, ayağına
taş değdiğinde acısını yüreğimizde
hissettiğimiz, milyonlarca para harcadığımız,
dünyayı karşımıza aldığımız Filistin,
sözde Müslüman ülkelerden oluşan Arap Birliğiyle beraber utanmadan
Türkiyeyi sert bir şekilde kınarken Avrupa Birliğinin
Barış Pınarı Harekâtını kınama
girişimini Ülke sınırlarını savunabilir. diyerek
terörle mücadelemizi destekleyen Attilanın torunları, büyük
Turanın değerli parçası, Hun Türklerinin ülkesi Macaristana,
Attilanın torunlarına selam olsun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz
konusu vatan olunca dünyanın şah damarını keseriz. Turan
elleri var olsun, düşmanlar kahrolsun, Tanrı Türke yâr olsun,
Attilanın torunlarına bir kez daha selam olsun.
Milliyetçiliğin yerine ümmetçiliği ikame
edenlerin, bu durumu bir kez daha bilgilerine sunmak istiyorum. Bu kürsüden
kahraman Türk ordusunun kuzey Suriyeye yapmış olduğu harekât
karşısında, bazı hatipler Türk ordusunun şanına,
tarihine yakışmayacak şekilde söylemlerde
bulunmuşlardır.
Yıl 1993, Baykanın Derince köyü, okul
bahçesi, 22 kişi, 13ü çocuk, içlerinden biri daha bebek.
Aralarındaki Serkan Erdem adlı çocuk, hainlerin
kurşunlarıyla daha bebek yaşta, anasının
kucağında, ağzında süt kokusuyla toprağın
bağrına giriyor.
2 Ağustos 2018, 11 aylık Bedirhan; o da
kundağını kefen yaparak bu dünyaya veda ediyor.
Bu ülkede tam 140 öğretmenimiz insan
aklının sınırlarını zorlayan bir vahşetle
PKK tarafından katlediliyor, işkence yapılarak, bedenleri
parçalanarak; tıpkı öldürüldükten sonra bayrak direğine
asılan İsmail öğretmen gibi.
Bismilde, 22 yaşında, okulu,
öğrencileri bir çiçek bahçesi gören öğretmenimiz, babasının
gözleri önünde dövülerek, sürüklenerek, dağa çıkarılıp
sayısız kurşunları bedeninde bularak öldürüldü Neşe
öğretmen.
Yine, öğrencilerinin gözleri önünde dövülüp,
ilkokul çocuklarının önünde kurşuna dizilip kafası kesilen
Mehmet Saygıgüder öğretmenimiz gibi.
Son örnek, Tuncelide görme engelli ilkokul
çocuklarımızı eğiten Dilay Kermanın, eşiyle
beraber uzun namlulu silahlarla taranarak katledilmesi gibi.
Peki, bu öğretmenler, bu savunmasız
bebeler, elinde kaleminden başka silah olmayan bu insanlar katledilirken
bugün feryat figan eden insanlar acaba o gün niye sessiz kaldılar diye
sorgulamak istiyorum. Gencecik, savunmasız, masum
insanlarımızın ölümü üzerinden hak mücadelesi verdiğini ve
demokratikleştiğini sanan, kanlı vahşete hümanizm
elbisesini giydiren, şehitleri unutup PKKlı teröristlerin
silahlı mücadelesinin haklı olabileceğini söyleyen kirli
anlayışı bir kez daha lanetliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Danıştay İçtihatları Birleştirme
Kuruluna gelen kararlar çok geç zamanda çıkıyordu. Yapılan
uygulamayla, uyuşmazlık konusu olan konular bundan böyle Danıştayımızın
ya idari dava dairelerine ya da vergi dava dairelerine gidecek ve üç ay
içerisinde karara bağlanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel, yargıyla ilgili
bölüme çok az süre ayırmışsınız, ben size bir dakika
daha ilave edeyim, onunla ilgili katkınızı bekliyorum.
AYHAN EREL (Devamla) Bu uygulama gayet güzel ama
ben hatırlıyorum, iş mahkemesinde işe iade davaları da
iki ay içerisinde -Yargıtay dâhil- sonuçlanacaktı ama mümkün
olmadı. Bunun yerine, yargılamayı uzatan bilirkişilik ve
buna benzer, sürelerin kaybolmasına sebep olan unsurların ortadan
kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Eksikliklerine rağmen bu yasada emeği
geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde herhangi bir önerge
bulunmamaktadır.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge bulunmaktadır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Salihe
Aydeniz Mahmut
Toğrul Erol
Katırcıoğlu
Diyarbakır Gaziantep İstanbul
Erdal
Aydemir Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
Bingöl Kocaeli Bitlis
Hüda
Kaya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Sayın Hüda Kaya.
Sayın Kaya, süreniz beş dakika.
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan ve Değerli Genel Kurul;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Savaşa Evet. diyenleri, milletimizin
malını, canını, evlatlarını kana kurban edenleri
tarih ve halkımız affetmeyecektir. Orta Doğu krizi özelinde tüm
taraflar bilmeli ki tarih de göstermiştir ki savaş ve şiddet
çözüme değil, ölüme ve yıkıma götürür. Geç olmadan, ölümlerde
değil, çözümde ortaklaşmalıyız.
Değerli arkadaşlar, yargı paketiyle
ilgili yaklaşık bir yıldır halkımızın
yararları doğrultusunda partilerüstü bir sivil çalışma
içinde olduk. Bugün yargı paketi hakkındaki konuşmamı
partim adına olmaktan ziyade, bazı şahsiyetlerin de dâhil
olduğu bu sivil girişim adına burada sizlere sunmuş
olacağım.
TBMM Genel Kuruluna
Türkiyede toplumsal kutuplaşma ve
düşmanlık ölçütüne varma potansiyeli taşıyan gerginliklere,
kavgalar, çatışma süreçleri ve bunların
karşılıklı birbirine tetiklemesi sonucu sarmallaşan toplumsal
çürüme hâllerine, beyin ve sermaye göçü dâhil ülkemizi yaşanmaz bulup
dış ülkelere yaygın gidişlere, her geçen gün artarak
yaygınlaşıp derinleşen sosyal krizlere, yönetim krizlerine,
âdeta yapısallaşan ekonomik krizlere tanıklık ediyoruz.
Türkiye yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkıyor. Cinsel taciz ve
tecavüzlerin yaygınlaştığına, kadın
cinayetlerinin inanılmaz boyutlara vardığına
tanıklık ediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar karşısında
barışa ama öncelikle toplumsal düzeyde bir normalleşmeye ihtiyaç
vardır. Soyut anlamıyla bir normalleşme olmayacağına
göre sorunların çözümü üzerinden normalleşmenin koşulları
yaratılır kanaatindeyiz. Cezaevlerinin
boşaltılmasını, toplumdan bireylere doğru bir
barışma hâlinin yaratılmasını istiyoruz. İnsani
göstergeler bakımından Türkiye dünyada çok gerilerdedir. Af veya
gerekli düzenlemelerle cezaevlerinin boşaltılması toplumun
birbirleriyle barışmasına katkı
sağlamalıdır.
Bireylere yönelik sorumluluk yüklemekten öte
iktidarın ve yöneticilerin kendi toplumuyla buluşmasına önayak
olur, onlara haksızlıkları giderme olanağı
sağlar. Bu durum aynı zamanda kadınlara, çocuklara,
mağdurlara, ülkeye karşı gerçek bir sorumluluktur.
Türkiyede ciddi bir güven bunalımı
vardır. Bu konuda gerekli adımlar atılırsa iktidar da,
salıverilen, haksızca içeride olan tutuklu ve hükümlüler ve
onların milyonlara varan aile ve akraba çevreleriyle de bu
bunalımı aşma koşullarını kavuşturmuş
olur.
Korku toplumu algısı
yaygınlaşıyor. Gözaltı ve tutuklamalar her geçen gün
artmakta; toplumsal barış ciddi bir akamete uğradı. Resmî
verilere göre 11 milyon şüpheli şahıs var. Üstelik yeni
cezaevleri yapılmaya devam ediliyor. Mevcut ceza infaz sistemi yetersiz.
Yargı mekanizması işlemiyor, adaletsizliklerle hukuk zaafa
uğramış ve bu durum toplumu geriyor, kutuplaştırıyor.
Türkiyede cezaevlerinin
boşaltılmasının koşulları
olgunlaşmış durumdadır. Toplumu rahatlatmak ve toplumun
önünü açmak için bu bir zorunluluktur. Dünyada da belli dönemlerde bu
koşullarda ihtiyaçlar oluşmuştur. Örneğin Fransada da buna
benzer, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra af
çalışmaları gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak, esas talebimiz, 3713 sayılı
Terörle Mücadele Yasasının kaldırılması olmakla
beraber, bugün için en azından örgüt propagandasına ilişkin 7/2
maddesinin kaldırılması gerekmektedir. Yine bu yasadaki
düzenlemelere benzer hükümler taşıyan 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun terör suçları kavramının AB standartlarına
göre düzenlenmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun infaz rejimi ve infaz
koşullarındaki eşitsizlik yaratan hükümlerinin
kaldırılması gerekmektedir.
Hasta tutuklu ve hükümlülerin, yirmi beş-otuz
yılı cezaevinde geçen hükümlülerin, hamile ve yeni doğum
yapmış kadınların, anne ve babaların cezaevinde
çocuğun dışarıda olduğu tutuklu ve hükümlülerin
salıverilmeleri gerekmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda yer
alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkıyla ilgili hükümlerin
uluslararası hukuk kurallarına uygun hâle getirilmesi, tutuklu
yargılamanın istisna hâle getirilmesi, tutukluluk süresinin
kısaltılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen
Son
BAŞKAN Saya Kaya, devam edin,
toparlayalım.
HÜDA KAYA (Devamla) Gazeteci ve yazarların,
siyasi çalışmaları ve düşünceleri sebebiyle cezaevlerinde
olan milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri
gibi bütün seçilmişlerin, siyasi parti başkanlarının,
yöneticilerinin ve üyelerinin gerekli düzenlemeler yapılarak acilen
salıverilmeleri gerekmektedir.
Bugüne kadarki süreçte yasal düzenlemelerde
olmasına rağmen uygulamada yer verilmeyen hükümlere uygun
davranılması ve imzalamış olmakla birlikte Anayasa
90ıncı madde gereğince artık bir iç hukuk normu hâline
gelmiş bulunan uluslararası sözleşme hükümlerinin
uygulanması gerekmektedir. Böylelikle tanık olduğumuz
haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin
giderilmesi, toplumun her kesiminin içine sinen ve kişiler arasındaki
eşitsizliği giderici, toplumsal normalleşmeye katkı
sağlayan adımların atılmasını talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlıyor muyuz Sayın Kaya?
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen bitiriyorum.
78liler Vakfından Celalettin Can ve Nimet
Tanrıkulunun da içlerinde olduğu Ahmet Çakmak, Abdulbaki
Erdoğmuş, Ahmet Faruk Ünsal, Baskın Oran, Eşber
Yağmurdereli, Fatma Bostan Ünsal, Nesrin Sungur Çakmak, Nesrin Nas,
Şadi Özdemir, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci,
Tahsin Yeşildere ve Ümit Biçer gibi şahsiyetlerin de arasında
olduğu bir grup sivil girişim bu metni kamuoyuna
açıklamıştır. Dikkatinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesinde yer alan
düzenlenmiştir ibaresinin düzenlenmiş ve (k) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
şeklinde değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
(k) bendinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
k) Avukatlık mesleğinden
adaylığa geçmek isteyenler için; yukarıdaki (ı) bendi hariç
diğer şartları taşımakla birlikte, mesleklerinde
fiilen en az beş yıl çalışmış, giriş
sınavının yapıldığı yılın ocak
ayının birinci günü itibariyle kırk beş
yaşını doldurmamış ve kendi aralarında
yapılacak olan yazılı yarışma sınavında ve
mülâkatta başarılı olmak,
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Sibel
Özdemir
İstanbul İstanbul İstanbul
Aydın
Özer Orhan
Sümer Alpay
Antmen
Antalya Adana Mersin
Süleyman
Bülbül Mustafa
Sezgin Tanrıkulu Rafet
Zeybek
Aydın İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yargı reformunu konuşuyoruz. Ben
çoğunuzun bilgi sahibi olmadığı birkaç davadan söz
edeceğim. Siyaset ve yargı mühendisliğiyle insanlara nasıl
zulmediliyor onları anlatmaya çalışacağım. Bu hafta
iki dava vardı değerli dostlarım, Osman Kavalanın
yargılandığı Gezi dosyası, Ahmet Altan ve Nazlı
Ilıcakın yargılandığı başka bir dava,
Mehmet Altanla beraber. İlk önce bunları söyleyeceğim.
Bakın, Osman Kavala 15 Ekim 2017 tarihinde
gözaltına alındı. Tam on beş gün gözaltında
kaldı. En son güne kadar, on beş gün boyunca kendisine hiçbir soru
sorulmadı. 1 Kasımda tutuklandı. Savcı ifadesi
alınmadan tutuklandı. Sonra ne oldu? Tam on altı ay boyunca
hiçbir iddianame yazılmadan, hâkim karşısında kalmadan
tutuklu kaldı değerli arkadaşlar, tam on altı ay boyunca.
Ne zaman davası açıldı, iddianamesi ne zaman mahkemeye verildi?
21 Şubat 2019 tarihinde, tam on altı ay sonra. Bu tarih neye tekabül
ediyordu biliyor musunuz? Osman Kavalanın avukatları Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Türkiyeden savunma istemiş, savunma süresine
dönülmemiş, ek süre istenmiş, ek sürenin son günü 21 Şubat saat
16.00da İstanbul Basın Savcılığı bu davanın
açıldığını söyledi ve Hükûmet aynı saatlerde
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine on altı ay sonra savunmayı
bildirdi. Yani AİHM olmasa iddianame yine yazılmayacaktı. Sonra
ne oldu? İddianamenin kabul süresi on beş gün. Mahkeme birinci gün
değil, ikinci gün değil tam on beş gün sonra mart
ayının 6sında iddianameyi kabul etti. Duruşmayı en
son güne attı, dört ay sonrasına. Dört ay sonrasına, bakın,
kişi tutuklu. Üçüncü duruşması ancak yapılabildi. Ne zaman?
Önceki gün. Ne oldu biliyor musunuz?
Sayın Grup Başkan Vekili, size söylüyorum,
bakın, bilin. Bakın size söylüyorum özellikle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Herkese söyleyin. Bana
niye söylüyorsunuz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) 30.
Ağır Ceza Mahkemesinde bir heyet var. Ne zamana kadar? Osman
Kavalanın 3üncü duruşmasına kadar, Gezi duruşması.
Ne yaptınız biliyor musunuz Adalet Bakanıyla beraber? Size de
söylüyorum, Bakanlık. Oraya 2nci bir heyet atadınız, Osman
Kavalaya tahliye isteyen mahkeme başkanı vardı, muhalefet
ediyordu tutuklanmasına. Normalde ne olur Bülent Turan? Şerefine
söyle ve namusuna söyle
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu nasıl bir üslup
ya?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir
mahkemeye, bakın, bir mahkemeye yeni heyet atanırsa
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
bu nasıl bir üslup? Sen şerefine söyle, namusuna söyle.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, bir saniye
Dinleyin, dinleyin. O yüzden söylüyorum. Dinlemiyorsun.
Dinle, dinle
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
Sayın
Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bir
mahkemeye yeni heyet atanırsa ne yapılır?
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu daha temiz
bir dil kullanalım Sayın Grup Başkan Vekiline.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) O heyete
yeni dosyalar verilir; bir mahkemeye yeni heyet atanmışsa, iş
fazlaysa. Ne oldu biliyor musunuz? Yeni atanan heyete eski dosyalar verildi
yani Osman Kavalaya tahliye isteyen heyet yeni dosyalara bakacak, yeni atanan
heyet ise eski dosyalara bakacak. Dün duruşmasıydı biliyor
musunuz? Tahliyesine oy birliğiyle ret. Ya, böyle bir gelenek yok, böyle
bir teamül yok. İnsana göre, bakın, davaya göre heyet
atıyorsunuz ya; hangi yargı reformundan bahsediyorsunuz? Bakın,
bir dava var, o davaya bakan heyet var, heyeti değiştiriyorsunuz,
tahliye isteyen başkanı ve tahliye isteyen üyeyi yeni dosyalara
alıyorsunuz, başka bir heyet atıyorsunuz. Böyle bir düzen yok ve
duruşmayı ne zamana verdi biliyor musunuz? Ta 24 Aralığa.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, bunu HSK
yapıyor, niye bize söylüyorsun sadece?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, bununla yargı olmaz, haberiniz yok bunlardan. O yüzden
söylüyorum, haberin olsa sen de karşı çıkarsın, haberin
yok. Yeni heyet atanır mı ya bir mahkemeye, bir dava dosyasına?
Bakın, yeni heyet yeni dosyaya atanır, eski dosyaya atanmaz. Yeni
heyet yeni dosyaya atanır, bu kadar açık.
İkinci olarak, Ahmet Altan, Nazlı
Ilıcak
Yargıtay bozmuş, demiş ki: Müebbet olmaz, olsa
olsa örgüte yardım olur. Örgüte yardımın cezası ne? Alt
sınırı beş yıl. Yasa ne diyor? Üçte 1e kadar
indirilir. diyor yani Bir yıl sekiz aya kadar indirilir. diyor. Kaç
yıldır hapisteler? Üç yıl.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yargıya müdahale mi
edelim?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Üç
yıldır hapisteler. Bakın, alt sınırdan mahkeme ceza
verse, üçte 1 de indirse, yarı da indirse, indirmese, beş yıl
verse cezası tamamlanmış. Mahkeme ne yapıyor? Devam.
diyor. Ya, bu ne? Böyle heyetlerle çalışıyorsunuz, bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu,
tamamlayalım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
Eren Erdem davası: Ya, mahkeme tahliye
kararı verdi. Bakın, mahkeme tahliye kararı verdi, dedi ki:
Kaçma şüphesi yok, deliller toplanmıştır. Tahliye
kararı verdi, bırakmadılar, savcı itiraz etti, bir sonraki
mahkeme tutukladı, içeriden çıkamadı. Sonra aynı mahkeme
bir celse sonra ceza verdi, tahliye etmedi. Şimdi, bunu siyaseten
nasıl açıklayacaksınız?
Demirtaşın davası: Ya,
soruşturması olan bir dosyadan dolayı denetimli serbestliğe
başvurduğu gün Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı bir soruşturmaya ekledi, olmayan bir
soruşturmaya ekledi, tutuklama istedi yahu ve mahkeme tutuklama
kararı verdi arkadaşlar. Bakın, böyle bir şey olmaz.
Bunları Avrupa görüyor, dünya görüyor, burada ne yaparsak yapalım,
nasıl yaparsak yapalım herkes görüyor. Çağdaş Avukatlar
Derneği, avukat arkadaşlarımız
37. Ağır Ceza
Mahkemesinin Canan Kaftancıoğlu davasında
uyguladığı zulüm. Bakın, o davalarda duruşmayı üç
gün sonraya bırakıyordu, beş gün sonrasına
bırakıyordu, aynı mahkeme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın Sayın
Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, aynı mahkeme -duruşmaları izliyorum- beş gün
sonrasına bıraktı, savunma için süre vermedi, dört gün
sonrasına bıraktı ceza vermek için; dokuz yıl sekiz ay
yirmi gün ceza verdi altı yıl, yedi yıl önceki 5 ayrı ceza
maddesinden, tweetlerinden dolayı. Aynı mahkemeyi izliyorum,
Anayasa Mahkemesi barış akademisyenleri için karar vermiş,
mütalaanın değişmesi lazım, Anayasa Mahkemesi kararı
bağlayıcı, mahkeme başkanı savcıya soruyor, diyor
ki: Mütalaanda değişiklik var mı? Diyor ki: Anayasa Mahkemesi
kararını okumadım, bana süre ver. Ne zaman diyor bunu? 6
Eylülde. Mahkeme duruşmayı ne zamana erteliyor biliyor musunuz? 20
Ocağa erteliyor barış akademisyenleri beraat etmesin diye. Zar
zor, kavga gürültü 15 Kasıma erteliyor. Birisine ceza vermek için
yarına duruşma, diğerinin beraat etmemesi için dört ay
sonrasına duruşma. Değerli arkadaşlar, bakın, ortam
bu.
BAŞKAN Selamlayalım Sayın
Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, bu yargıçlar bu hukuksuzluklarla bu kürsülerde duruyor. Hangi
reformu yaparsak yapalım
Bakın, ben objektif konuşuyorum,
objektif.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Yirmi
beş yıl avukatlık yaptım, Baro
Başkanlığı yaptım, böyle bir yargı zihniyeti
görmedim, siyasetle ortaklaşan bir düzen görmedim. Bunu görün, çok
açık hukuksuzluk var; bunu görmezden gelemezsiniz. Osman Kavala
dosyasını, Demirtaş dosyasını, Eren Erdem
dosyasını, Canan Kaftancıoğlu dosyasını,
barış akademisyenleri dosyasını görmezden gelemezsiniz.
Bakın, barış akademisyenleri için
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tam üç dakika ek süre verdim size.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Barış akademisyenleri için bakın, 800 barış
akademisyeni için
BAŞKAN Rica ediyorum.
ŞAHİN TİN (Denizli)
Parmağını bize göstererek ne yapıyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Sallıyorum, sallıyorum.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
ŞAHİN TİN (Denizli) Kahvede mi
konuşuyorsun? Adaleti konuşuyorsun yahu!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Ben adalet
için sallıyorum, adalet için sallıyorum.
Barış akademisyenleri için bizim
cebimizden çıkacak avukatlık ücreti ne kadar, biliyor musunuz? 5
milyon lira, 5 milyon.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tanrıkulu, teşekkür ederiz, sağ olun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) 5 milyon,
5 milyon. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Tanrıkulu, lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, vicdanınıza sesleniyorum, bunları görün. Burada
reform yapmak yetmez, bu zihniyetin değişmesi lazım.
ŞAHİN TİN (Denizli)
Teröristseverlerin hepsi de masum olacaktı burada.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Son sözüm
şu Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tam dört dakikayı geçtiniz
Sayın Tanrıkulu, lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Son söz
Sayın Başkanım, son dakika.
BAŞKAN Lütfen ama
Söyleyin siz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Son sözüm
şu: Bugün 10 Ekim, barış ve demokrasi mücadelesinde
yaşamını yitirenlerin anısı önünde eğiliyorum.
Onlar barış için oradalardı. Ben de burada son söz olarak
Savaşa hayır. diyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
(AK PARTİ ve
CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, önerge okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 9uncu maddesinde yer alan (e) Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavı veya İdari Yargı Ön Sınavında
başarılı olmak ibaresinin (e) Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavı veya İdari Yargı Ön Sınavını
kazanmak ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Kayseri Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekilimiz Sayın Feridun Bahşi. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 105 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
yargının günümüzde sorunlu hâle gelmesindeki sürece kısaca
değinmek istiyorum. 2002 yılında AK PARTİnin iktidara
gelmesiyle, daha önce devletin her kademesine girmeye çalışan o
zamanki adıyla cemaat rahat bir ortam kazandı. 12 Eylül 2010
referandumuna kadar cemaat ve AK PARTİ iş birliği içinde uygun
ortam hazırlanıp referandumda da evet çıkmasıyla birlikte
özellikle HSYK seçimleri sonrasında pervasızca yargıyı kontrolleri
altına aldılar. Sonunda 17-25 Aralık ve 15 Temmuz
yaşandı. 17-25 Aralık sonrasında örgütün tasfiyesi, hele de
15 Temmuz sonrasında kesin tasfiyeye çalışılması bizi
sevindirdi ve mücadeleyi destekledik. Ancak boşalan bu kadrolara AK
PARTİ yöneticileri ile bunların yakınlarının hâkim ve
savcı olarak atanması yargıda hukuksuz ve adaletsiz düzenin
devam etmesi sonucunu doğurdu. FETÖyle mücadele yeteri kadar
yapılmadığı gibi başka tehlikeli cemaatlere de
yargıda yol açıldı. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanın
basın yasağı sözleri de bu hususu doğrulamaktadır.
FETÖyle mücadelede 17-25 Aralık öncesinde işlenen fiillerle ilgili
özellikle de devlet yöneticileri bakımından aldatılıp
kandırılma gerekçeleriyle bir cezasızlık hâli
varmış gibi algı yaratılarak soruşturma
açılmadı.
(Uğultular)
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Sayın
Başkan, gürültü biraz fazla gibi sanki.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, biraz
sessiz olalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Türk Ceza
Kanunu maddelerinde aldatılma ve kandırılma cezasızlık
hâli olarak düzenlenmemiştir. Bu tür suçlar genel zaman
aşımına tabidir ve bu suçlarda zaman aşımı otuz
yıldır. Günü gelip hukukun üstünlüğü tekrar tesis
edildiğinde anayasal düzende, hukuk ortamında bunların
hesabı sorulacaktır.
Değerli milletvekilleri, ekonomik, siyasi,
sosyal ve kültürel hayatı altüst edecek yasal düzenlemelerin öngörülebilir
olmaması bireylerin hukuka olan güveninin de tükendiğini
göstermektedir. Esasen hukuk güvenliğini sağlayacak olan unsurlar,
bağımsızlık ve tarafsızlık sorunu çözülmüş
olan yargı organları ile yasama ve yürütme organları
arasındaki denge ve denetleme sistemidir. Hukuk devletinin temel
direği olan yargı aynı zamanda devletin vicdanıdır. Bu
vicdanın siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgaline
uğratılması, toplum hayatına verilen zararların
acı örnekleri hafızalardan silinmemiştir. İşgal devam
ettiği sürece de bunları yaşamaya devam edeceğiz.
Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği, düşüncesi
ya da kusurları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir. Bugün
itibarıyla bırakınız ceza davalarını, en basit
alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışmaya
açılmakta, yargıya olan güven çok ağır yara
almaktadır. Hatalarınızdan dönmenizi tavsiye ediyoruz. Hukuk
devletini tahrip etmekten artık vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, elbette ki
çağın gerekleri doğrultusunda bu kurumların
ihtiyaçlarına uygun yasal düzenlemeler yapılabilir ama ne yazık
ki iktidarınız döneminde yapılan çoğu yasal düzenleme,
kurumların bağımsızlıklarını ellerinden
almak ve iktidarın emrinde kurumlar yaratmak amacına hizmet etmenin
ötesine gidememiştir. İktidarınızın bu hukuk
tanımaz yürütme usulü, hukuki bir yürütme usulü değildir. Milletin
oyuyla gelmekle övünen iktidarınız ne yazık ki milletten aldığı
destekle Anayasanın dışına çıkmıştır.
Bu taşkın, önüne milletimizi almış ve uçuruma doğru
sürüklemektedir. Bu taşkın, milletimizin umutlarını
söndürmektedir. Bu taşkın, devletin dengesini bozmaktadır.
Bu mukaddes çatı altında AK PARTİ
iktidarını bir kez daha uyarıyoruz: Hukuk devletini daha fazla
zedelemeyin, yargıdan elinizi çekin, yargının
bağımsızlığına dokunmayın. Çünkü ne
yazık ki Türk yargısı iktidarınızda
itibarını tamamıyla bitirmiştir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 9ncu
maddesinde hukuk fakültesi mezunu olmayanların hâkim yapılması
söz konusudur, düzenleme bu yöndedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, toparlayın.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Bu, kabul
edilebilir değildir. İdari yargı hâkimliği için hukuk
mezunu olmayanlara da hâkim olma yolunun açık tutulması ve Fransa
gibi bazı ülkeleri örnek göstermeleri ülkemiz açısından
doğru bir uygulama olmayacaktır. Bu ülkelerde hukuk fakültelerini
bitirmiş kişilerin özellikle idari yargı hâkimliğini tercih
etmedikleri gerçeğinden yola çıkarak ve ülkemizde de 150 civarında
hukuk fakültesi olduğunu, her yıl binlerce mezun verdiğini hatta
hukuk mezunları enflasyonu sebebiyle avukatlığa bile sınav
getirildiğini düşünürsek hukuk fakültesi mezunu olmayan, yeterli
hukuk eğitimi almayan kişilerin hâkim olarak istihdam edilmesinin
uygun olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, Hukuk Mesleklerine Giriş
Sınavının nasıl yapılacağı, tüm
hukukçuların hukuk mesleğine girişte aynı sınava
mı tabi tutulacağı açıklıkla dile getirilmemiştir.
Bu kanunun yönetmelikle düzenlenebileceği de
yazılmamıştır. Bu sınavın toplu
yapılması doğru değildir. Hâkim ve Savcılık
Sınavının uygulaması farklı olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Verdiğimiz önerge doğrultusunda bu maddenin tekliften
çıkarılmasına hepinizden destek istiyorum arkadaşlar.
Gazi Meclisi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Salihe
Aydeniz Meral
Danış Beştaş Hüda
Kaya
Diyarbakır Siirt İstanbul
Erol
Katırcıoğlu Ömer
Faruk Gergerlioğlu Erdal
Aydemir
İstanbul Kocaeli Bingöl
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı paketi
hakkında birkaç hususa ben de değinmek istiyorum.
Evet, burada ben de söylemiş olayım, bu
bir reform değil; bir aldatmaca, bir oyalamaca ama biz burada, bunu
konuşurken dışarıda yargı -tırnak içinde- bugün
hiç boş durmadı, biliyor musunuz? Savaşa karşı
çıkan herkesi gözaltına alarak ya da haklarında soruşturma
açarak İstanbul, Ankara, İzmir, Van, Diyarbakır ve daha birçok
başsavcılık Sosyal medya hesaplarını incelemeye
aldık, Barış Pınarı Harekâtına karşı
propaganda yapanlara yani savaşı istemeyenlere yönelik soruşturmalar
başladı." dedi. Yine, bizim eş genel
başkanlarımız hakkında bugün bir soruşturma
yapıldı, Anadolu Ajansı ve bütün yandaş medyada böyle
çarşaf çarşaf servisler yapıldı, Diyarbakırda
savaşı protesto etmek isteyen partililerimize sert müdahaleler
yapıldı, İl Eş Başkanımız gözaltına
alındı. Vanda, Mardinde ve daha birçok ilde bu manzara var.
Neymiş? Efendim, yargı paketi konuşuyormuşuz, efendim,
yargı düzelecekmiş. Geçin bunları ya. Yargı taraflı ve
bağımlı olduğu müddetçe, iktidarın her
söylediğini halka dikte ettirme isteği ve iradesi olduğu
müddetçe yargı paketi falan hikâyedir. Şu anda
yaşadığımız nedir? İktidar aleyhine,
iktidarın sözünün aksine söylenen her söz -tırnak içinde söylüyorum-
suçtur. Yani Erdoğan ya da bir AKP yetkilisi, iktidar yetkilisi bir
şey söylediğinde, onu eleştirdiğinizde, onun aksine bir
şey söylediğinizde yasalarda olup olmaması önemli değil,
asla değil, yasada ne yazılmış önemli değil;
eleştiri mi yapmış, haber mi vermiş, önemli değil.
Yargıç onu emir telakki etmek zorunda ve derhâl soruşturma açmak
zorunda. Şimdi, bu nedenle bu paket maalesef hiçbir şeye yaramayacak.
TMK 7/2; bu saydım- 6ncı
değişiklik. Ya, bir iktidar bir maddeyi 6 kere değiştirir
mi ya? El insaf yani. Bir kere yapalım bitirelim. Düşünce ve ifade
özgürlüğünü sağlayalım. Gerekçesine bakıyorum, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararları. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararlarını göstermelik yerine getirmeyin.
Gerçekten yapalım bu maddeyi. Ne ekliyormuşuz? Haber verme
sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla
yapılan düşünce açıklamaları suç değilmiş. E,
zaten değil, şu anki TMKye göre de değil, şu anki Türk
Ceza Kanununa göre de değil, şu anki Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine göre de değil ama siz yargıyı öyle bir hâle
dönüştürdünüz ki yargıçlar, savcılar iktidarın sözünün
aksine işlem yapamıyor, yapamadığı için bu
durumdayız. Bu nedenle, bu yargı paketi hikâyedir.
Şimdi, biz öyle bir yargı mekanizması
içindeyiz ki tweet atan tutuklanıyor ama 1996da 11 hükümlü ve tutukluyu
canice katleden 76 kişi beraat ediyor, yirmi yıldan sonra -ben
davanın avukatlığını yaptım- dava zaman
aşımından düşürülüyor. Muşta -Vartinis katliamı-
bir aile diri diri yakıldı, beraat kararı veriliyor. Cemal
Temizöz beraat ediyor ama Ahmet Altan, işte, Osman Kavala içeride.
Yargı yok; artık, yargı tarafsız ve bağımsız
diyemiyorum, yok çünkü.
Şimdi tweet atmak suç, açıklama suç ama
insan öldürmek suç değil. İnsan öldürme, katliam davalarından
beraat kararları veriliyor arkadaşlar. Bu konuda size yüzlerce dava
dosyası verebilirim.
Tabii, ne oldu? Son olarak, çok önemli bir
düzenlemeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Ondan önce de şunu söylemek
isterim: Şu anda bu pakette pasaportlara ilişkin verilebilir
meselesi var ya, o yine kesinlikle ve kesinlikle bir göz boyama. Ya,
şimdi, pasaport almak için memur mu olmak lazım? KHKyle ihraç
edilmeyen, düz vatandaş ya, düz, normal, hiçbir görevi olmayan bir
vatandaş yurt dışına çıkamaz mı? Seyahat etme
hakkı yok mu bunların? Onu geçtim, burada deniliyor ki: Polislerin
araştırma sonucuna göre pasaport verilebilir. Böyle bir düzenleme
keyfiyetin sınırlarını korkunç derecede
genişletecektir. Burada verilir denilir eğer bir düzenleme
yapılacaksa. Zaten haksızlık var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
düzenlemeyi yapmasanız zaten otomatik olarak verilecek.
Tutukluluk süresine ilişkin bir şey
söyleyeyim: Bir kandırmaca da orada var. Soruşturmada bir yıl
altı ay gibi süre uzatılıyor, kovuşturmada da beş
yıl var, alın size, dörtte 1 oranında tutukluluk süresi
artırılıyor fakat kamuoyuna Tutukluluk süresini azaltıyoruz.
diyorlar.
Değerli milletvekilleri, iki gündür burada
savaş konusunda konuşmalar yapılıyor. Size bir şey
söyleyeyim mi: HDP Grubu haricindeki herkes çok büyük bir suç işledi
biliyor musunuz? Size kötü bir haberim var. Nedir o, biliyor musunuz?
Türkiye'nin taraf olduğu bir sözleşme. Nedir? 2000 yılında
imzalamışız, 2003 yılında, burada Mecliste, dönemin
Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış,
Birleşmiş Milletler Medenî ve Siyasî Haklar Uluslararası
Sözleşmesinin 20nci maddesini dikkatinize sunmak istiyorum. Savaş
propagandası ve düşmanlığı savunma
yasağını içermiş ve şunu söylüyor: Her türlü
savaş propagandası
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çok
önemli Başkan.
BAŞKAN Peki, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tekrar
ediyorum: Her türlü savaş propagandası hukuk tarafından
yasaklanır. Burada savaş propagandası yapılıyor. Öyle
bir hâle geldik ki bütün televizyonlar, bütün yayınlar savaşı
övmek zorunda ve herkes suç işliyor. Bu iktidar, kendisiyle birlikte
başta sizlere olmak üzere bütün ülkeye suç işletiyor. Savaş
savunulmaz, savaşa karşı olunur, ölüme karşı olunur,
yaşamdan yana olunur. Bu sözleşmeye Anayasamıza göre
tarafız ve bu taraf olmanın yükümlülüklerini yerine getirmek
zorundayız. Yasayla düzenlenmek zorundadır ve dediğim gibi,
lütfen, şu andan itibaren hepiniz barış tarafına geçin
çünkü savaş kötüdür, savaş kötülük içerir ve bu savaş en çok
gerçekleri öldürdü. Şu anda Nadira Kadirovaya ne olduğunu
soramıyoruz işte. İnsanlar açlıktan ölürken bunları
konuşamıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alalım.
ŞAHİN TİN (Denizli) Onu PKKya
soracaksınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Kadınlar öldürülüyor, bir şey diyemiyoruz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Aynı
şeyi ona da söyleyeceksiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Kadınlar eşleri, babaları ya da başka birileri
tarafından öldürülüyor; bunu soramıyoruz, sesimiz çıkmıyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) Ama onu PKKya
söyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
İnsanların hepsi hizaya dizilmiş vaziyette, Savaşı
savunmak zorundasınız, bu nakaratı söylemek
zorundasınız. durumuna mecbur kılınıyor. Lütfen, bu
suçu işlemeyin, bu suça ortak olmayın. Savaşa karşı
olmak ulusal üstü sözleşmelerin gereğidir diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) PKKya da
söylesene aynı şeyleri.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teröre
karşıyız, operasyona devam edeceğiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yerinizden buyurun Sayın Ünal.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Kürsüden
yapabilir miyim?
BAŞKAN Efendim?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Kürsüden?
BAŞKAN - Siz açıklamanızı
yapın, ben yetmezse bakarım duruma.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünalın, 23
Eylülde konutunda yaşanan olaya ilişkin açıklaması
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef iki hafta önce
konutumuzda tatsız bir olay yaşandı. Sözlerimin
başında merhumeye Allahtan rahmet diliyorum.
O kızcağız ocak ayından beri,
yirmi senedir hasta olan, MS hastası olan ve şu anda yatalak
durumundaki eşime bakan 2 yardımcıdan biriydi. Son iki üç
aydır psikolojik yapısındaki bozulmaları fark edince ikinci
elemanı aldık, onu gönderemeden kendisini gönderdi, Allah rahmet
eylesin.
Olayın 5inci dakikasında polisimiz,
ambulansımız ve itfaiyemiz geldi. Biz, onlar gelene kadar beş
dakika içerisinde, küçük kızımla beraber, kendisini kilitleyip
intihar ettiği odanın kapısını kırmaya
çalıştık -omzum hâlâ ağrıyor- ama
başarılı olamadık maalesef. 3-4 polisimiz oda
kapısına yüklenip kapıyı açtılar, hemen sedyeye koyup
hastaneye kaldırdılar. Yarım saat sonra Ankara Emniyet Müdürümüz
yanımızdaydı, birkaç dakika sonra da nöbetçi savcımız
yanımızdaydı. Ben her ikisine de ne gerekiyorsa elimden gelen
bütün kolaylığı göstereceğimi söyledim.
Dolayısıyla tüm aile fertlerimiz, yatalak olan eşim dâhil,
ikinci çalışan kızcağız dâhil o gece, gece
yarısına kadar polislerimize ifadelerimizi verdik.
Savcımıza on beş dakika süreyle olayı baştan sona,
size anlattığım gibi anlattım. Ondan sonra,
savcımız hastaneye geçti hastanedeki işlemleri takip etmek
üzere. Yani ondan sonraki bütün işlemler emniyetin ve
savcılığın talimatları doğrultusunda devam etti.
Hatta o gece ben milletvekili dokunulmazlığını bir kenara
bırakarak bu swab işlemleri denilen -ben de bu kelimeyi yeni
öğrendim, iki hafta önce- parmak izleri falan filan, işte, barut izi
var mı falan, bunların tamamını verdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Dolayısıyla, değerli kardeşlerim, değerli
arkadaşlarım; ben milletvekili dokunulmazlığını
bir kenara bırakarak polisimize ve savcımıza bu olayla ilgili tüm
bildiklerimi, gördüklerimi anlatmaya çalıştım, anlattım.
Allah hiçbirimizin başına böyle
tatsız bir olayı vermesin, sizlere de vermesin, bana da vermesin.
Tabii, bazı çevreler, benim geçmişte Türk Silahlı Kuvvetlerinde
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığım
çalışmalardan hoşnutsuz olanlar, huzursuz olanlar bunu
fırsata çevirip beni ve ailemi yerin dibine kadar soktular. Allah bu
duruma hiçbirinizi düşürmesin.
Şu anda
savcılığımızın soruşturması devam
ediyor. Bana düşen her türlü görevi ben yaparım, ne lazımsa
yaparım diyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yerimden sadece otuz saniye söz istiyorum. Sadece bir
katkı
BAŞKAN Bu konuyla ilgili mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tabii,
tabii. Sonuçta bir milletvekilimiz bir açıklama yaptı.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Ne
sataşıyorsun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma yok.
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
bir tartışma yaratmadan...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, bana sataşmadı zaten, ben bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
59.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, vefat eden Nadira Kadirovanın ailesine
başsağlığı dilediğine ve olayın adil bir
şekilde soruşturulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, tabii ki ben de Nadira Kadirovanın ailesine
öncelikle başsağlığı diliyorum ve bu meseleyi
söylerkenki amacımız, bu cinayetse, intiharsa, her neyse adil bir
şekilde soruşturulması ve tümüyle bu olayın açığa
çıkmasıdır. Bir Parlamento üyesinin -hani burada başka bir
amaçla onu söylemedim- bunun tartışılması
Ailesi
ısrarla bu meseleyi gündemde tutuyor. Yani bu konuda kamuoyuna şu ana
kadar açıklama yapmış olmasını biz de isterdik çünkü
bu önemli bir mesele, bir kadının hayatı söz konusu.
Açıklamaları için de teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Sayın İslam, siz de bu
konuyu dile getirdiniz. Siz de çok kısa bir açıklamada bulunun.
60.- İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir
İslamın, kötü hukuk düzeninin suçun üstünü örtebileceği gibi
masumiyeti de gölgeleyebileceğine, vefat eden Nadira Kadirovaya Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle sayın milletvekilimize hem gelip bana
şahsen açıklama yaptıkları için -ki ben bunu beklemiyordum,
beklentim bu değildi- hem de Meclisimize şu açıklamayı
yaptığı için teşekkür ediyorum.
Söylemek istediğim sadece şuydu:
İnanın, bu olayda bütün gözler size negatif bakarken ben sizin
yanınızda olmayı
Çünkü aynı bir uçak kazası gibi,
birtakım düşük ihtimalli olayların üst üste binmesi sonucunda
sıradışı olayların yaşanabileceğini meslek
hayatımda da gördüm. Mesele sadece hakikatin ortaya çıkması. Ama
şuna emin olunuz ki siz konuştukça, inanın bana, kamuoyu da
sizin samimi açıklamalarınızdan mutlaka ve mutlaka nasibini
alacaktır.
Benim söylemek isteğim şuydu: Bu kötü
hukuk düzeni suçun da üstünü örter, masumiyetleri de gölgeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
İşgüzarlık, yukarıya yaranma gibi kaygılar ne
yazık ki masumiyeti de gölgeler.
Ben bu açıklamadan dolayı kendilerine
teşekkür ediyorum. Nadira Kadirovaya da Allahtan rahmet diliyorum,
ailesine başsağlığı diliyorum.
Sağ olun.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 105 sıra
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10'uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 10- 2802 sayılı Kanunun 9/A
maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve mülga 8 inci fıkrası
"Mülakat görsel ve sözlü kayıt altına alınır.
şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
'Mülâkat Kurulu; Hâkimler ve Savcılar Kurulunun
belirleyeceği Yüksek Öğretim Kurumu'nun, Sosyoloji, Psikoloji
bölümlerinde görevli akademisyenlerden birer kişi ile hukuk fakültelerinde
hukuk felsefesi öğrenimi vermekle görevli bir akademisyen,
Yargıtay'dan bir üye, Danıştay'dan bir üye, Anayasa
Mahkemesinden bir üye, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Teftiş Kurulundan
bir üye olmak üzere 7 kişiden oluşur.
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Rafet
Zeybek
İstanbul İstanbul Antalya
Alpay
Antmen Orhan
Sümer Süleyman
Bülbül
Mersin Adana Aydın
Sibel
Özdemir Aydın
Özer
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekilimiz Sayın Rafet Zeybek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Zeybek.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri herkese adalet
diyorsak, hak ve özgürlüklerin genişletilmesini istiyorsak, yargıya
güvenin artırılmasını düşünüyorsak, buna
inanıyorsak asla vazgeçilmez olan bağımsız ve tarafsız
bir yargıdır. Eğer yargının
bağımsızlığını ve tarafsızlığını
sağlayamazsak ne kadar yasal düzenleme yaparsak yapalım asla adalete,
yargıya güveni sağlayamayız, adalet dağıtamayız.
Bunun için yapmamız gereken iki temel şey vardır: Biri, evet
herkese adalete inanacağız ve bu konuda samimi olacağız.
Bir diğeri de tabii ki yasal düzenlemeler; gerek anayasal gerek yasal
düzenlemeleri yapmak.
Değerli arkadaşlar, şimdi
Yargıya güveni nasıl sağlayıp
tarafsızlığını nasıl başaracağız?
derseniz -o birinci söylediğim- önce biz kendimiz bu yargının bağımsız
olmasına, tarafsız olmasına inanacağız.
Geçen hafta Meclis açılışında
Sayın Cumhurbaşkanı, kuvvetler ayrılığıyla
ilgili Kuvvetler ayrılığı, kuvvetlerin uyumlu
çalışmasını gerektirir. dedi. Biz kavga etsin demiyoruz
tabii. Ama yargı eğer yürütmenin istediklerini yapma noktasına
geldiyse bu kadar uyumlu çalışma çok tehlikelidir, o zaman iç içe
geçer yani bu kadar uyumlu olmaz. Biz de kavga etmesinler diyoruz ama
yürütmenin her istediğini de yargı yapmasın istiyoruz, bu çok
önemlidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, ben geçen Komisyonda da dile getirdim,
bazı arkadaşlar tepki gösterdiler ama sarayda eğer hâlâ hâkim,
savcıların kurası çekiliyorsa ve bu kura töreninde Sayın
Cumhurbaşkanı konuşma yapıp muhalefeti hakaret derecesine
varacak şekilde eleştiriyorsa, yine adli yıl
açılışları sarayda yapılıyor ve
Cumhurbaşkanı konuşuyorsa bu yargının
tarafsızlığını ve
bağımsızlığını sağlayamazsınız.
Bunları yapmayacağız, belki şeklî şeyler ama
değerli arkadaşlarım, Çankaya Köşkünde görev yapan
Cumhurbaşkanlarının hiçbirinin aklına kuraları Çankaya
Köşkünde çektirmek, adli yıl açılışını
Çankaya Köşkünde yaptırmak gelmemiştir. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Halkın
seçtiği Cumhurbaşkanı, halkın seçtiği.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ama bir partinin de Genel
Başkanı.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van)
Alışın, alışın.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, alışmayacağız, eğer adalet istiyorsak
alışmayacağız. (CHP sıralarından
alkışlar) Yoksa Yargı hâkimiyetimiz altında. diyorsanız
alışırız.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Milletin
istediğine siz de alışacaksınız.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, yine, yasal olarak eğer Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun yapısını değiştiremezseniz,
değiştiremezsek yargıyı asla bağımsız ve
tarafsız yapamayız. Bunu değiştirmek zorundayız,
anayasal bir değişiklik gerekiyor, bunu yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, hâkim,
savcının mesleğe alımında eğer mülakatı
yürütmenin etkisindeki kişilere yaptırıyorsanız
yargıyı asla tarafsız ve bağımsız yapamazsınız.
Bunu değiştireceğiz, önergemiz bunun içindir. Yani orada,
mülakatı yapacak heyette, biz öneriyoruz, akademisyenler olsun,
Yargıtaydan olsun, Danıştaydan olsun, Anayasa Mahkemesinden
olsun, Hâkimler ve Savcılar Kurulundan olsun ama sadece Bakanlıktan 5
kişi, bu yeni 2 eklemeler... Arkadaşlar, onlar da bürokrat ya,
onların atamalarını kimlerin yaptığını
biliyorsunuz. Yani onunla siz yargıyı asla bağımsız ve
tarafsız yapamazsınız.
Yine, değerli arkadaşlarım, çok
önemli olan bu hâkimlik teminatını sağlamak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Zeybek.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yani siz, bugün
verdiği karar nedeniyle yarın o hâkimi bir başka yere
sürüyorsanız tarafsız ve bağımsız yargı elde
edemezsiniz; sürülüyor. Değerli arkadaşlarım, içinde
bulunduğum için biliyorum; hâkim, savcılar karar verirken korkuyor.
Korkan bir hâkim, savcı adalet dağıtmaz. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'nin gerçeği
budur. Eğer bunları görmezsek ne kadar yasal değişiklik
yaparsanız yapın
Bugün gelenlerin birçoğuna biz de destek
oluyoruz ama bunun hiçbiri yargıyı tarafsız ve
bağımsız kılmaz. Gelin, herkese adalet
anlayışı içerisinde hem Anayasa değişikliğini hem
yasal değişiklikleri hep birlikte yapalım. Biz
hazırlıklarımızı yaptık.
Bu düşüncelerle hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 10uncu maddesiyle değiştirilmekte olan 2802
sayılı Kanunun 9/A maddesinin mülga yedinci maddesinde yapılan
değişiklikle eklenen "Türkiye Adalet Akademisi Danışma
Kurulunda; a) Yargıtay veya Danıştay mensubunun birden fazla
olması hâlinde bu kişiler arasından, ibaresinin, Türkiye
Adalet Akademisi Danışma Kurulunda; a) Yargıtay ve
Danıştay mensubunun birden fazla olması hâlinde bu kişiler
içerisinden, ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
Kayseri
Konya Aksaray
Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çulhaoğlu.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 105 sıra sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Öncelikle, kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin, ulusal güvenliğimizi korumak, terör koridorunu ortadan
kaldırmak, PKK/PYD, IŞİD terör örgütlerinin özgürlüklerini yok
ettiği Arap, Kürt, Türkmen kardeşlerimizin tekrar özgür yaşamalarını
amaçlayarak yaptığı Barış Pınarı
Harekâtını desteklediğimizi ifade ediyorum. Kahraman ordumuzun
başarıları daim olsun, ayaklarına taş değmesin,
Cenab-ı Allah muzaffer kılsın dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, teklif edilen maddeyle hâkimler ve savcılar
sınav konularına iş hukukunun da eklenmesi, Adalet
Bakanının görevlendireceği Bakan Yardımcısı
başkanlığında, Teftiş Kurulu Başkanı, Ceza
İşleri, Hukuk İşleri ve Personel Genel Müdürleri olmak
üzere 5 kişiden oluşan mülakat kuruluna Hakimler ve Savcılar
Kurulu Genel Sekreteri ile Türkiye Adalet Akademisi Danışma
Kurulundan seçilen 1 kişi eklenerek 7 kişiye
çıkarılması, mülga madde yerine eklenen hükümle Türkiye Adalet
Akademisi Danışma Kurulundan mülakat kuruluna nasıl üye
seçileceği teklif edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasamızda var olan eşitlik ilkesi ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 14üncü maddesi
kayırmacılığı yasaklamıştır. Yine,
Anayasamız da şu 3 ilke üzerine kurulmuştur: Yasama, yürütme,
yargı. Kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlı
olmamız devletimizi güçlü kılar. Siyasetten
arındırılmış bağımsız yargı, iyi
dizayn edilmiş adalet, normlarına uygun hukuk kuralları
vazgeçilmezimizdir. Hukuk ve adalet yabancı yatırımcılar ve
yerli girişimcilerin olmazsa olmazıdır ama bugün olduğu
gibi hukukun işletilmediği, yandaşlık ve
kayırmacılığın tavan yaptığı bir
ortamda ne yabancı ne de yerli müteşebbis yatırım yapar.
Bunu herkes bilir, bu değişmez kuraldır. Kendine adalet
anlayışından vazgeçilmediği müddetçe
yatırımcı beklemek hayal olacaktır. Kendinden
olmayanları da eşit vatandaş olarak gören ve bu doğrultuda
hareket eden zihniyeti yerleştirmek gerekir. İYİ PARTİ
Grubu milletvekilleri olarak bizler, maddi ve manevi büyük fedakârlıklarla
çocuklarını hukuk fakültelerinde okutan ailelerin emekleriyle, mezun
olmak için gecesini gündüzüne katan gençlerimizin hâkimlik savcılık
yazılı sınavlarında başarı göstermelerine
rağmen mülakatlarda elenmelerine hep karşı olduk, olmaya da
devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, hâkim ve savcı
adaylarından birçoğunun yazılı sınavlarda
başarı göstermelerine, hatta derece yapmalarına rağmen
mülakatta elenmeleriyle birlikte ortaya atılan mülakatlar üzerinden
kadrolaşma iddiaları, son dönemde en çok tartışılan
konular arasında yer almıştır ve almaya da devam
etmektedir. Bu adaylardan biri, TV ekranlarında Siz liyakate dayalı
alım yapmazsanız yargıyı nasıl düzelteceksiniz? diye
sormuştu. Evet, doğru söylüyor, aslolan liyakat olmalı.
Yazılı sınav niçin yapılıyor? Adayın meslek
bilgisini ölçmek için. Peki, sözlü sınav niçin yapılır? Mesleki
ve sosyolojik değer arasında ilişki kurabilme yeteneğini ve
algılama yeteneklerinin olup olmadığını anlamak için.
Bunu yapmayarak sadece belirli bir zümrenin
kazandırılmasının son bulması lazım artık.
Tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve
kamu vicdanını rahatlatmak, haksızlıkların önüne
geçilmesi ve buna bir son verilmesi için sınav puanlarının göz
önünde bulundurulması ve mülakatların mutlaka video kaydına
alınması gerekir. Türkiye Barolar Birliğinden seçilen bir üye de
bu mülakatlarda görevlendirilmelidir. Böylece, itirazlarda değerlendirme
daha güvenli, şeffaf ve objektif bir şekilde yapılabilir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışla)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Güzelmansur, 60a göre bir söz talebiniz
vardı, az önce, ara vermeden önce sizi aradık ama yoktunuz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
61.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Afrin
zeytinyağının iç piyasaya sürülmesinin yerli
zeytinyağı üreticilerini zor durumda bıraktığına
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkürler
Başkan.
Değerli Başkan ve sevgili milletvekili
arkadaşlarım; geçtiğimiz yıl ekim ayında Afrin
zeytinyağlarının ülkemize ihraç kaydıyla getirilmesi
kararı alınmıştı. Bunun için Tarım Kredi
Kooperatiflerine 5 bin tonluk görev yazıldığı
söylenmişti ancak geldiğimiz noktada, Afrinden Türkiyeye getirilen
zeytinyağlarının miktarı 24 bin-26 bin ton
civarındadır. Biz o zaman, bu zeytinyağlarının, yerli
zeytinyağı üreticileri için yaratacağı
sıkıntıları dile getirmiştik, kimse bizi dinlemedi.
Ancak bakanlık düzeyinde yapılan açıklamada bu
zeytinyağlarının iç piyasaya kesinlikle girmeyeceği,
dolayısıyla yerli üreticiyi etkilemeyeceği söylenmişti.
Ancak özellikle son bir ayda bu yağların yoğun bir şekilde
iç piyasaya sürüldüğü görülmektedir. Gelinen noktada, iç piyasaya sürülen
Afrin zeytinyağları nedeniyle alıcılar yerli
zeytinyağı alımını durdurmuş, yerli
zeytinyağı fiyatı ise 3-4 lira düşmüştür. Bu durumda,
Afrin zeytinyağı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köksal, sizin de bir
değerlendirmenizi alalım.
62.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
haşhaş üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Haşhaş üreticileri dertli. ÇKS
zorunluluğu ve kota azaltılmasıyla ilgili
yaşadıkları mağduriyete ilişkin geçtiğimiz hafta
bakanlığa önerge verip bugün de basın toplantısı
düzenledim ancak ısrarla onların mağduriyetini görmezden gelip
kotanın azaltılmadığını iddia eden AKPye
karşı Toprak Mahsulleri Ofisinden, Bilgi Edinme Yasasına göre
kota rakamlarını istedik. Gelen cevapta kotanın
azaltıldığı belirtiliyor. Şimdi Kota
azaltılmadı. diyen AKP, bu soruna ne diyecek? Buğday, patates,
hububat para etmiyor. Şeker fabrikaları satıldığından
beri pancarcı zarar ediyor. Çiftçinin elinde kala kala bir
haşhaş kalmıştı, onu da ÇKS kaydı zaruretiyle,
kota azaltılması mağduriyetiyle çiftçinin elinden almak istiyorlar.
Yapmak istedikleri ne? Afyonlu çiftçi para kazanmasın mı bu ülkede? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
yerlerimizden ayrılmayalım, bir Danışma Kurulunu önerisini
oylatacağım.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
---0---
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden
çalışılması kararlaştırılan 11/10/2019 Cuma
günü toplanmamasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Tarih: 10/10/2019
Danışma Kurulunun 10/10/2019 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent
Turan Engin
Özkoç
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Muhammed
Levent Bülbül
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun daha önceden çalışılması
kararlaştırılan 11/10/2019 Cuma günü toplanmaması
önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
105 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem
Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve
Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile 62 Milletvekilinin Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2215) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 105) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 15 Ekim 2019 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.11