TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
51inci Birleşim
4 Şubat 2020 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan'ın, Avrupa
Parlamentosunda bir Yunan parlamenterin ahlaksızca Türk
Bayrağını yırtmasının ve barış
götürmek üzere bulunduğumuz topraklarda Türk askerinin sırtından
vurulmasının hesabını bu milletin muhakkak
soracağına ve şehitlerimize Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk'ün, şehit
yakınları ile gazilerimizin çözüm bekleyen sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın, 4 Şubat Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün Denizliye gelişinin 89uncu yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın, Devlet Su İşlerinin Hatay
ilinde gerçekleştirdiği yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün, Suriyenin İdlib kentinde şehit
düşen hemşehrisi Uzman Çavuş Serkan Deprem ile 7 şehidimize
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
2.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan'ın, 3 Şubat
2020 gecesi Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı sonucu
şehit düşen hemşehrileri Uzman Çavuş Onur Şükrü Özler
ile Uzman Onbaşı Uğur Kurta ve 6 şehidimize Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
3.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz'ın, Suriyenin İdlib
kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen hemşehrisi
Uzman Çavuş Uğur Katrana Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
4.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz'in, Suriyenin İdlib
kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen hemşehrileri
ile 6 şehidimize Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
5.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in, Suriye rejimi tarafından
şehit edilen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine,
yaşanılan ve yaşanmaya devam edilecek olan doğal afetleri
sadece yıl dönümlerinde hatırlamanın yeterli
olmadığına ilişkin açıklaması
6.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkan'ın, Bursa merkez ve ilçelerinde
yıkılmasına karar verilen 24 okulun ne zamandır
hasarlı olduğunu ve neden bugüne kadar bu binalarda eğitime izin
verildiğini, daha önce yıkılan 12 okulla birlikte toplam 36
okulun eğitime ne zaman açılacağını kamuoyunun
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.-
İzmir Milletvekili Bedri Serter'in, İzmir İl Sağlık
Müdürlüğüne ait tahlil sonuç sitesinde vatandaşların gizli
kalması gereken Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
kapsamına giren sağlık bilgilerinin kamuoyuna açık olarak
sunulmasına tepki olarak verdiği dilekçesine istinaden sistemin
olması gerektiği gibi çalışmaya
başladığına ve bu ciddiyetsiz işlerin
sorumlularının görevlerine son verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
8.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap'ın, 4 Şubat Dünya Kanser
Gününe ilişkin açıklaması
9.-
Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, 2008 yılından beri Gençlik ve Spor
Bakanlığında görevde yükselme sınavı
yapılmadığına ilişkin açıklaması
10.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde ilinin yanı
sıra farklı illerimizin çiftçilerinden de mektuplar aldığına,
Cumhurbaşkanının çiftçilerin mağduriyetini duyması,
çiftçi borçlarının yapılandırılıp faizlerinin
silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın'ın, Suriyenin İdlib
kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen sivil ve
askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, devletimiz tarafından
Çinde ortaya çıkan coronavirüs salgını nedeniyle bölgede
yaşayan ve Türkiyeye dönme talebinde bulunan
vatandaşlarımızın tahliye işlemlerinin
başarıyla gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması
12.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in, Ordu ili Çaybaşı ilçesi
İlküvez Mahallesindeki katı atık vahşi depolama
alanının yol açtığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
13.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in, Adana ili Çukurova Devlet Senfoni
Orkestrasının kadro ve salon sorununun çözümlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç'un, insanları depremin
değil yıkılan binaların öldürdüğüne, olası bir
Kahramanmaraş depremine karşı Hükûmeti ve Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesini tedbir alması gerektiği konusunda
uyardıklarına ilişkin açıklaması
15.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Suriyenin İdlib
kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen sivil ve
askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, Artvin il ve ilçelerinde
elektrik dağıtım şirketlerinin uygulamaları sonucu
vatandaşların yaşadığı mağduriyetlerin
giderilebilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
16.-
İzmir Milletvekili Murat Çepni'nin, İzmirin Urla ve Çeşme
ilçelerindeki 511 arazi için verilen kamulaştırma kararından
vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalım'ın, 1 Şubat 2020 tarihinden
itibaren Avrasya Tüneli geçiş ücretlerine hangi sebeple yüzde 56
oranında zam yapıldığını Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç'ın, Suriyenin
İdlib kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen sivil
ve askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine,
tamamlandığında dünyanın en büyük orta açıklıklı
asma köprüsü unvanını alacak olan 1915 Çanakkale Köprüsüne
ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz'ın, Suriyenin İdlib kentinde
hain saldırı sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize
Allahtan rahmet dilediğine, Türkiye'nin hızla yayılmakta olan
corona virüsü karşısında tedbir alan ilk ülkeler arasında
yer aldığına ilişkin açıklaması
20.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun, Suriyenin
İdlib kentinde rejim güçleri tarafından yapılan
saldırı sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan
rahmet dilediğine, Rusyadan yapılan Türk ordusu operasyonu önceden
haber vermediği için hedef oldu açıklamasına, ülkemizde 4
milyon Suriyeli varken 1 milyon Suriyelinin daha nasıl kabul edileceğini,
nerede iskân ve istihdam edileceğini öğrenmek istediklerine, FETÖnün
siyasi ayağının araştırılması için hâlâ
etkili bir adımın atılmadığına ilişkin
açıklaması
21.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 3 Şubat 2020 tarihinde Suriyenin
İdlib kentinde rejim güçleri tarafından yapılan saldırı
sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet
dilediğine, Türkiye'nin gücünü ve hafızasını hafife alan
şer odaklarının hem sahada hem de masada gereken
karşılığı alacağından şüphelerinin
olmadığına, sınırlarımızın öte
yanında perde perde sahnelenen emperyal oyunların doğru analiz
edilmesi gerektiğine, Türkiyenin olmadığı bölgesel ve
uluslararası bir denklemin asla düşünülemeyeceğine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un, Suriyenin İdlib
kentinde yaşamını yitiren askerlere Allahtan rahmet
dilediklerine, açıklanan ocak ayı enflasyon oranlarına,
TÜRK-İŞin ocak ayı açlık ve yoksulluk
sınırı araştırması sonuçlarına,
Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Dicle Fırat Gazeteciler
Derneğinin açıkladığı 2020 Ocak ayı Medya
İzleme Raporunun gazeteciler üzerindeki baskı ve engellemelerin sona
ermediğini gösterdiğine, Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem
Kurulunun rekabeti ortadan kaldıran yaklaşımlarının
Amedspor ile Cizresporun sorunlar yaşamasına neden olduğuna ilişkin
açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri
tarafından yapılan saldırı sonucu şehit düşen
Halil Demir, Onur Şükrü Özler, Serkan Deprem, Uğur Katran, Gökhan
Orhan, Kadir Yıldız, Uğur Kurt ve İsmail Akataya Allahtan
rahmet dilediklerine, Türkiye Şeker Kurumunun bünyesinde bulunan
şeker fabrikalarında çalıştırmak üzere işçi
alımı için 31 Aralık 2019 günü ilana
çıktığına ancak 1990dan beri şeker
fabrikalarında geçici işçi olarak çalışanlara verilen kadro
sözünün öncelikle yerine getirilmesi gerektiğine, Adli Tıp Kurumundan
verilmiş Hastanede tedavi edilmelidir, cezaevinde kalamaz raporları
Cumhurbaşkanının önünde dururken,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
almış olan Madımak katliamı faillerinden Ahmet Turan
Kılıça affın uygulanmasının siyasi
kayırmacılık olduğuna, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun Kaç Suriyeli var, kaçına
vatandaşlık verildi ve illere göre dağılımı
nedir? sorularına İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
verdiği cevaba, Avrasya Tüneli geçiş ücretlerine yapılan yüzde
56 zammın kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
24.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
hayırlı bir yasama haftası dilediğine, Suriyenin
İdlib kentinde rejim güçleri tarafından yapılan
saldırı sonucu şehit düşen Mehmetçiklerimize Allahtan
rahmet dilediğine, Elâzığ ve Malatya depreminde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın nezaretiyle
İçişleri Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı,
Sağlık Bakanı ve diğer ilgili kurumlarımızın
müdahalesiyle yaraların sarılması, kurtarma faaliyetlerinin
ivedilikle yerine getirilmesi hususunda insanüstü bir gayret ortaya
konulduğuna ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine, 5 siyasi partiye mensup milletvekillerinin
ortak iradeyle ilhakı, işgali ve Filistin devletini imhayı
öngören ABD yönetiminin açıkladığı sözde barış
planını yok saydıklarını bütün dünyaya ilan
ettiklerine, Diyarbakır Annelerinin onurlu mücadelelerinde yanlarında
olduklarına ve olmaya devam edeceklerine, Madımak katliamı
faillerinden Ahmet Turan Kılıçın Cumhurbaşkanınca
affedilerek tahliye edilmesinin anayasal düzenleme çerçevesinde
gerçekleştiğine ve FETÖnün siyasi ayağını her zeminde
konuşmaya Hodri meydan! dediklerine ilişkin açıklaması
25.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunin FETÖnün
siyasi ayağıyla ilgili Hodri meydan! ifadesine ilişkin
açıklaması
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un,
Cumhurbaşkanının Anayasanın 104üncü maddesindeki
yetkisini siyasi tercihlerine göre kullandığına, FETÖnün siyasi
ayağının araştırılması ve
tartışılması gereken yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğuna ilişkin açıklaması
28.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın şahsına
yönelik yaklaşımları reddettiklerine, FETÖnün siyasi
ayağının açığa çıkması için
bağımsız ve tarafsız yargı eliyle sonuna kadar
mücadele edilmesi hususunda en ufak tereddütleri bulunmadığına
ilişkin açıklaması
29.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
söylenilen sözler üzerinden değerlendirme yapılması
gerektiğine, Türkiyenin demokratikleşmesi ve hukukun
üstünlüğünün yerleşmesi hususunda mücadelenin yanı sıra
devlet içerisinde FETÖyle ilgili mücadeleyi verenin de AK PARTİ
olduğuna ilişkin açıklaması
32.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelere
ilişkin açıklaması
33.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Ömer Dinçerin Türkiyede Değişim
Yapmak Neden Bu Kadar Zor? adlı kitabının okunmasını
tavsiye ettiğine ilişkin açıklaması
34.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve 1960lı yıllardan beri devletin içine
sızan yapının terör örgütü olduğunun
anlaşılmasıyla mücadeleyi başlattıklarına
ilişkin açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Antalya Milletvekili Atay
Uslunun CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu'nun, CHP grup önerisinin Afet bölgesi ilan
edilsin. şeklinde verilmesinin doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Antalya Milletvekili Atay
Uslunun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
İzmir Milletvekili Murat Çepninin 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
kurumların kimliğini ortadan kaldıracak ve onlara zarar verecek
bir dil kullanılmaması gerektiğini ifade ettiğine, Hiçbir
şey yapmıyor. denilen Kızılayın bütün dünyaya
yardım götürdüğüne ilişkin açıklaması
42.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
TOKİnin bir rant üretim merkezi değil sosyal konut üretim merkezi
olduğuna ilişkin açıklaması
44.-
İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek'in, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun Yerel yönetimlerin yetkilerinin
kısıtlandığıyla ilgili hangi maddelerin olduğunun
açıklanması gerekir. ifadesine ilişkin açıklaması
45.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir'in, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
47.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun,
görüşülen 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin Genel Kurulun oylarıyla kabul edildiğine ve belediyelerin
herhangi bir yetki kısıtlılığının söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
49.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
50.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
hakikatten kopuk iddialarını kendisine iade ettiğine
ilişkin açıklaması
51.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
52.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 161 sıra
sayılı Kanun Teklifi görüşülürken karşılıklı
sarf edilen bazı tatsız ifadelerden
kaçınılmasının önemli olduğuna ilişkin
açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 4/2/2020 tarihinde İYİ PARTİ
Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Suriye
rejimi arasında yaşanan askerî gerilimlerin giderek derinleşmesi
neticesinde ortaya çıkan İdlib merkezli ulusal güvenlik
sorunlarımızın görüşülmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, 4/2/2020 tarihinde Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve
arkadaşları tarafından, ekonomide ortaya çıkan olumsuz
tablonun yapısal ve politik nedenlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, 3/2/2020 tarihinde Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve
arkadaşları tarafından, Elâzığda meydana gelen
depremin neden olduğu can ve mal kayıplarına yönelik olarak
vatandaşların mağduriyetinin ve beklentilerinin tespiti,
ekonomik, sosyal, kültürel ve ticari açıdan uğradığı
zararların giderilmesi maksadıyla ilin acilen afete maruz bölge ilan
edilerek afetten doğan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
KAPALI OTURUMLAR
(İKİNCİ
OTURUM)
(Kapalıdır)
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, (2/1705) esas numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/60)
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi
Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161)
2.-
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında
Bişkek Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması,
Ortak İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın, Yunanistan'ın
Ege Denizi'ndeki bazı adaları işgal ettiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23179)
2.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz'ün, dost veya müttefik ülkelere
anlaşma imzalanmaksızın verilecek hibe limitinin
artırılmasına yönelik Karar'ın Libya özelinde uygulanma
durumuna ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23181)
3.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, dost veya
müttefik ülkelere anlaşma imzalanmaksızın verilecek hibe
limitinin artırılmasına yönelik Karar'ın uygulama
detaylarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23182)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in, Diyarbakır'ın
Kayapınar İlçe Belediyesinde çalışan altı kişinin
işten çıkarılmalarına yönelik iddialara ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23183)
5.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur'un, Cumhurbaşkanı
tarafından 2019 yılında Hatay'da tamamlanacağı vaat
edilen bazı projelere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23184)
6.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulut'un, Adana'da şiddetli yağıştan
zarar gören çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23185)
7.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Suriyeli
Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi
Projesi kapsamında kurulan geçici eğitim merkezlerinde görev yapan
Suriyeli öğretmenlerin devlet okullarında görevlendirildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/23186)
8.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2019
yılları arasında uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanılmasını kolaylaştırma suçuyla ilgili olarak
açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanmak suçuyla ilgili olarak açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında uyuşturucu ve uyarıcı madde imal
ve ticareti suçuyla ilgili olarak açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında çevrenin kasten kirletilmesi suçuyla ilgili
olarak açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında çevrenin taksirle kirletilmesi suçuyla ilgili
olarak açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında imar kirliliğine neden olma suçuyla ilgili
olarak açılan dava sayısına,
2004-2019
yılları arasında zehirli madde imal ve ticareti suçuyla ilgili
olarak açılan dava sayısına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23187), (7/23188), (7/23189), (7/23190),
(7/23191), (7/23192), (7/23193)
9.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, tıp
fakültesi mezunlarına güvenlik soruşturmalarının olumsuz
sonuçlanma gerekçelerinin bildirilmediği iddiasına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23194)
10.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kum ve toz
fırtınalarının etkili olduğu illere, zarar gören
tarım arazilerine ve toprağın korunmasına yönelik
çalışmalara,
Anıtsal
ağaç olarak belirlenen ağaçların türlerine, sayılarına
ve korunmalarına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23196), (7/23197)
11.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son beş yılda
yabancılara satılan konut ve araç sayısı ile arazi
miktarına ve alıcılardan kaçına vatandaşlık
verildiğine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23198)
12.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, israf edilen meyve, sebze ve ekmek
miktarına ve israfla mücadele için bir program uygulanıp
uygulanmadığına,
Tarım
sektöründe kullanılan kredilere yönelik bazı verilere,
Genç
Çiftçi Projesi kapsamında başvuru yapan ve desteklenen kişi sayıları
ile gerçekleştirilen üretim çalışmalarına,
TMO
tarafından 2019 yılında alımı yapılan ürün
miktarına ve TMO'nun lisanslı depo kapasitesine,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23199), (7/23201), (7/23203), (7/23205)
13.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yapılan ödemelerle ilgili
bazı iddialara,
31
Aralık 2019 tarihinden itibaren GSS prim borcu bulunması sebebiyle
sağlık hizmetlerinden yararlanamayacak kişilerin sayısına
ve bu kişilerin sağlık hizmetlerinden faydalanmaları
hususunda bir çalışma yapılıp
yapılmayacağına,
Son
iki yılda çocukların uğradıkları hak ihlallerine ve bu
ihlaller karşısında yapılan işlemlere,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23200), (7/23212), (7/23213)
14.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, ülkemizde üretilen ürünlere
karşı ithalat yasağı uygulayan ülkelere ve yasak
kapsamındaki ürünlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23206)
15.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 3. Boğaz
Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu'nun Çin menşeli bir şirket
tarafından satın alınacağı iddiasına,
Atatürk
Havalimanı'nın kapatılmasının meydana getirdiği
ekonomik kayba ve çalışanların durumuna,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23207), (7/23214)
16.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Kıbrıs ile Kore
şehit ve gazi yakınlarının kamuda istihdam edilmesi
önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/23208)
17.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Karayolları Trabzon ve
Erzurum Bölge Müdürlüklerinde ödenek yokluğu nedeniyle
vatandaşların alacaklarının ödenmediğine dair
iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/23209)
18.-
Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 2002-2019 yıllarında evde
bakım ve sağlık hizmetinden yararlanan ve yararlanamayan
kişi sayılarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23210)
19.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemir'in, çiftçilerin
kullandığı mazotun yarısının devlet
tarafından karşılanacağı yönündeki vaatlerin
gerçekleştirilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23211)
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç'un, 2018 yılında konut
alarak vatandaşlığa hak kazanan yabancı sayısına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23279)
21.-
Burdur Milletvekili Mehmet Göker'in, şeker fabrikalarında
çalışan geçici işçilerin kadroya alınmamasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23282)
22.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, çevredekileri rahatsız edecek
şekilde gürültü çıkaran araçların denetim yöntemine,
Son
beş yılda evlenen kişilere ve doğan çocuklara dair
bazı verilere,
2019
yılında sağlık hizmetinden yararlanan yabancı uyruklu
kişilere,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23283), (7/23300), (7/23304)
23.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 yılında TYP
kapsamında işe başlatılan kişilere,
2019
yılında iş kazası sonucu yaşamını yitiren
veya yaralanan kişilerle ilgili çeşitli verilere,
2019
yılında kaç haneye sosyal yardım ve kömür
dağıtımı yapıldığına,
1
Ocak 2020 tarihi itibarıyla GSS prim borcu bulunan kişilerin
Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan
sağlık hizmetlerinden yararlanıp yararlanamayacaklarına,
2019
yılında Toplum Yararı Programı kapsamında
çalışan kişi sayısı ile 2020 yılında program
kapsamında işe alınacak kişi sayısına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23284), (7/23285), (7/23286), (7/23287), (7/23303)
24.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 yılında sosyal
medya paylaşımları nedeniyle hakkında işlem
yapılan kişi sayısına,
2019
yılında çocuk istismarı ile ilgili yapılan şikâyetlere
ve bu suç kapsamında ceza alan kişi sayısına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23288), (7/23298)
25.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Büyükçekmece
Kaymakamlığınca ilçedeki muhtarlara verildiği iddia edilen
bir talimata ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23290)
26.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, imar
barışı başvurusu yapılan yapıların
bulunduğu hazine taşınmazlarının yapı kayıt
belgesi sahiplerine satışı ve tapu işlemleri ile ilgili
genelgeye ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/23291)
27.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kanal
İstanbul Projesi'nin inşaatı süresince İstanbul
trafiğinde yaşanacak sıkıntılara ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23292)
28.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, asgari ücret ile
çalışan sayısına ve asgari ücretten ne kadar vergi
alındığına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23294)
29.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul
Üniversitesi yemekhanelerinde 3 öğün yemek uygulamasının
kaldırılmasına ve zamlı tarife uygulamasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23295)
30.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, çocuklara yönelik
çeşitli hak ihlallerinin soruşturulmasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23296)
31.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, Kanal İstanbul
Projesi'nin ekonomik etkilerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23297)
32.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 yılında
hastanelerde muayene veya tedavi olan kişilerle ilgili verilere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23299)
33.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, elektrik abonesi
sayısına ve 2019 yılında aboneliğini iptal ettiren
veya borç nedeniyle elektriği kesilen abonelere,
Doğalgaz
abonesi sayısına ve 2019 yılında aboneliğini iptal
ettiren veya borç nedeniyle doğalgazı kesilen hanelere,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23301), (7/23302)
34.-
Yozgat Milletvekili Ali Keven'in, Yozgat Bozok Üniversitesine tahsis edilen
atıl durumdaki bir binanın kullanımına ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23305)
35.-
İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın, İstanbul Üniversitesinde
öğrencilere sağlanan indirimli yemek hakkının tek
öğüne düşürülmesi kararına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23306)
36.-
Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal'ın, Ünlendi Barajı
Projesi'ne ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih
Dönmezin cevabı (7/23361)
37.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın, PTT'nin Varlık Fonuna
devredildikten sonra zarar ettiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı (7/23365)
38.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, PTT'nin Türkiye Varlık
Fonu'na devredildikten sonra zarar ettiğine dair iddialara ilişkin
sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakın cevabı
(7/23369)
39.-
İzmir Milletvekili Bedri Serter'in, İzmir'in susuzluk sorununun
giderilmesi amacıyla Gediz Nehri Havza Yönetim Planı'nın hayata
geçirilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirlinin cevabı (7/23392)
40.-
Adana Milletvekili Orhan Sümer'in, Ceyhan Toprak Mahsulleri Ofisi hakkında
bir kapatma kararı olup olmadığına ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23394)
41.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasu'nun, Bostankaya Pancar Kantarı ve
Pancar Toplama Merkezi'nin faaliyetine devam etmesi önerisine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı
(7/23395)
42.-
Antalya Milletvekili Cavit Arı'nın, Antalya'da kar
yağışının neden olduğu elektrik kesintisinden
kaynaklanan gıda ve besi üreticilerinin zararının giderilmesine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
cevabı (7/23396)
43.-
Antalya Milletvekili Feridun Bahşi'nin, Antalya'nın bazı
ilçelerinde hortum nedeniyle oluşan hasarın tespitine ve çiftçilerin
zararlarının giderilmesi için alınacak tedbirlere ilişkin
sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı
(7/23397)
44.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar'ın, Türkiye genelinde ve Samsun
ilinde 2017-2019 yıllarında Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi
kullanan çiftçilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23398)
45.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar'ın, Samsun Çarşamba
Havalimanı'nın uluslararası uçuş kapasitesinin
artırılmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/23408)
46.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Ergenekon ve Balyoz
davaları nedeniyle mağdur olan kişilerin haklarının
iadesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23414)
47.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in, zırhlı araçların sebebiyet
verdiği kazaların önlenmesi için yapılacak çalışmalara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23415)
48.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, bir polis
okulunda yapılan yemin törenine ait görüntülere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23416)
49.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül'ün, Aydın'da Kredi Yurtlar
Kurumuna bağlı bir erkek öğrenci yurdunda siyasi içerikli
etkinlik düzenlendiği iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23418)
50.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kanal
İstanbul Projesi ile ilgili bazı iddialara,
Kanal
İstanbul Projesi'nin yer yüzü ve yer altı gerilme dengelerini bozarak
depreme sebep olacağı iddiasına,
Kanal
İstanbul Projesi ile İstanbul'un su kaynaklarını
kaybedeceğine dair iddialara,
Kanal
İstanbul Projesi nedeniyle zarar göreceği iddia edilen tarım ve
orman alanları ile deniz canlılarına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23419), (7/23420), (7/23421), (7/23422)
51.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Kars
Sarıkamış Karakurt köyünde yapımı devam eden HES
barajı nedeniyle yapılan kamulaştırmalara ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı 7/23424)
52.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, atandığı
halde güvenlik soruşturması süreci nedeniyle göreve
başlatılmadığı iddia edilen bir öğretmenin
durumuna,
Bir
öğretmenin ataması yapıldığı halde güvenlik
soruşturmasının devam etmesi nedeniyle göreve
başlatılmadığı iddiasına,
Bir
öğretmenin güvenlik soruşturması nedeniyle görevine
başlatılmadığı iddiasına,
Bir
kişinin güvenlik soruşturması nedeniyle işe
başlatılmadığı iddiasına
Bir
sözleşmeli öğretmenin ataması yapıldığı
halde güvenlik soruşturmasının devam etmesi nedeniyle göreve
başlatılmadığı iddiasına,
Bir
öğretmenin ataması yapıldığı halde güvenlik
soruşturmasının devam etmesi nedeniyle göreve
başlatılmadığı iddiasına,
MEB
tarafından ataması yapılan bir öğretmenin güvenlik
soruşturmasının sonucu beklendiği için göreve
başlatılmadığı iddiasına,
Bir
kişinin güvenlik soruşturması nedeniyle işe
başlatılmadığı iddiasına,
Güvenlik
soruşturmasının devam etmesi nedeniyle görevine
başlatılmayan bir öğretmene,
Bir
öğretmenin ataması yapıldığı halde güvenlik
soruşturmasının devam etmesi nedeniyle göreve
başlatılmadığı iddiasına,
Bir
kişinin güvenlik soruşturması nedeniyle 5 aydır
atamasının yapılmadığı iddiasına,
İstanbul'un
Gaziosmanpaşa ilçesinde bulunan ve deprem sonrasında ağır
hasarlı raporu alan bir Anadolu lisesi binasına yönelik güçlendirme
kararına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23425), (7/23426), (7/23427), (7/23428),
(7/23429), (7/23432), (7/23433), (7/23438), (7/23439), (7/23440), (7/23441),
(7/23443)
53.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Erzurum H Tipi
Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan ve tedavi sürecindeki ihmaller nedeniyle
hayatını kaybettiği iddia edilen bir kişiye ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23430)
54.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Van'da yaşayan
hipofosfatazya hastası bir çocuğun ilaç bedelinin yargı
kararına rağmen SGK tarafından
karşılanmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23431)
55.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir sigorta
şirketinin KHK ile ihraç edilen kişilere ödeme
yapmadığına dair iddialara,
Bir
bankanın KHK ile ihraç edilmiş kişilere hesap
açmadığı ve kredi vermediğine dair iddialara,
Özel
bir bankanın KHK ile ihraç edilmiş bir vatandaşa hesap
açmamasına,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23434), (7/23435), (7/23437)
56.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Trabzon'un bazı
yerlerindeki yıkım çalışmalarına ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23436)
57.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Kocaeli'de
gözaltındaki bir vatandaşın ilaçlarının
verilmediğine, ayakta ve soğukta bekletildiğine dair iddialara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23442)
58.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koç'un, Ağrı Belediyesinin
deneyimi ve mesleki yeterlilik belgesi olmayan şoför istihdam ettiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı 7/23513)
59.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, İstanbul'un
Büyükçekmece ilçesinde bir vatandaşın polis tarafından darp
edildiğine dair iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23514)
60.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul
İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ilgili kurumlara
sağlık personelinin kıyafetleri hakkında gönderildiği
iddia edilen yazıya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23515)
61.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul
Üniversitesi yemekhanesindeki işten çıkarmalara ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23516)
62.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul
Havalimanı'nda elde kâğıtla yolcu karşılaması
yapılamayacağı yönünde alınan güvenlik komisyonu
kararına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23517)
63.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, KHK ile kamu
görevinden ihraç edilen bir doktorun özel bir bankada hesap açtırma
talebinin reddedildiğine dair iddialara ve benzer durumdaki kişilere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23518)
64.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Sayıştay raporunda yer
alan yapımı gerçekleştirilmeyen yol güzergâhları için
ödenek ayrıldığına dair tespite,
Tarım
ve Orman Bakanlığınca 2018 ve 2019 yıllarında
sağlık, eğitim ve spor tesisleri için yapılan kiralamalara
ve tahsil edilemeyen kiraların tutarına,
Yaylaların
hukuki statüleriyle ilgili çalışmalara,
Çayda
uygulanmakta olan vergi sisteminde değişiklik yapılması
önerisine,
2019
yılında Et ve Süt Kurumunda yapılan hayvan kesimlerine ve
yıl sonu itibarıyla depoda bulunan et miktarına,
TİGEM'in
finansman sıkıntısı nedeniyle ticari banka kredisi
kullanmasına ve alacaklarını tahsil edememesinin nedenine,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23520), (7/23523), (7/23524), (7/23528),
(7/23530), (7/23531)
65.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, PTT A.Ş.'nin engelli personel
istihdamının mevzuattaki orana uygun olarak gerçekleştirilmesine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23526)
66.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'in, üniversite yemekhanelerinin
ücretsiz olması ve öğrencilere ücretsiz psikolojik
danışmanlık hizmeti verilmesi önerilerine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23527)
67.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Türk Dil Kurumunun hizmet binası
yapım işinin akıbetine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23529)
68.-
Yozgat Milletvekili Ali Keven'in, Yozgat'ın Sorgun ilçesinde işten
çıkarılan 135 maden işçisinin yeniden işe
alınması talebine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23532)
69.-
Tokat Milletvekili Kadim Durmaz'ın, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından desteklenen bir projede cinsiyet
ayrımı yapılmasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23533)
70.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, DMO'nun İstanbul'un
Kadıköy ilçesindeki tesislerinden çıkarılma nedenine ve
gerçekleşen taşınma ve kiralama işlemleriyle oluşan
zarar ve giderlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23534)
71.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel'in, soğan ve patates
ihracatının ön izne bağlanması kararına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23535)
72.-
Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç'un, Adana'nın
Karataş ilçesinde çadırları sökülen tarım işçilerinin
mağduriyetine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23536)
73.-
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'ın, müze ve ören yerleri giriş
ücretlerinin yüksekliğine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun cevabı (7/23572)
74.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Ürün İzlenebilirliği
Sistemi'nin Et ve Süt Kurumu kombinalarında uygulanma durumuna
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı
(7/23589)
75.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 yılında ithal
edilen süt tozu miktarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23593)
76.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Et ve Süt Kurumu kombinalarının
standartlara ulaşmasını sağlamak üzere ihracatçı
tedarik zinciri güvence sistemi onay belgesinin alınıp
alınmadığına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23594)
77.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, Edirne-Halkalı tren
yolunun bakım ve onarımına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23624)
78.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Sümer Holding
taşınmazlarının değerlendirilmemiş olmasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23625)
79.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, Libya'da savaşan bazı gruplara
Türk vatandaşlığı verileceği iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23626)
80.-
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'ın, son 4 yılda yapılan
bekçi alımlarına ve bekçiler hakkında yapılan
soruşturma ve kovuşturma verilerine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/23627)
81.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz'ün, Libya'ya gönderilen askeri
birliklere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23628)
82.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in, Adana'nın Yumurtalık
ilçesinde özelleştirilmesi planlanan arazilere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23630)
83.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 15 Temmuz darbe girişimi
sonrası kapatılan okullara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23631)
84.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan'ın, Kanal İstanbul
Projesi güzergâhındaki arsa ve arazilerin satışlarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23633)
85.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel'in, PTT'nin Varlık
Fonu'na devredildikten sonra zarar ettiği iddiasına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23634)
86.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, TMO tarafından
Suriye'nin Afrin kentinden hububat alım ihalesi yapılmasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23637)
87.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Türk Telekom'un
özelleştirilmesinden sonra meydana gelen kamu zararına, OTAŞ
firmasınca satılan taşınmazların gelirlerine ve firma
yetkilileri hakkında yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23640)
88.-
İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya'nın, Libya'da bulunacak
diğer güçlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23641)
89.-
Adana Milletvekili Kemal Peköz'ün, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunun
rodövans birim fiyatlarının yıllar itibarıyla güncellenmesi
nedeniyle zarara uğratıldığına dair Sayıştay
raporlarında yer alan tespitlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23642)
90.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesindeki bir asistana ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23722)
91.-
Mardin Milletvekili Ebrü Günay'ın, tutuklanan bir rahibe ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23723)
92.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, bağlantı
başvurularının yoğunlaştığı yerlerde
TEİAŞ'a yapılan gereksiz başvuruların önlenmesi ve
verimliliğin artırılmasına,
Güç
transformatörlerinde istenilen verimin alınması ile dağıtım
şirketlerinin sorumluluklarına,
TEİAŞ
ile bağlantılı sistem kullanım anlaşması
imzalamayan şirketlere 2019 yılında yapılan bildirim ve
yaptırım uygulamalarına,
TEİAŞ
çalışanlarının iş sağlığı ve
güvenliği eğitimi ve mesleki risk ve iş kazalarının
önlenmesine dair alınan tedbirlere,
Topraklama
tesislerinin güçlendirilmesi için ilgili Yönetmelik'te gerekli
değişikliklerin yapılıp yapılmadığına,
Elektrik
piyasasına olan güvenin sağlanması ve gerekli takiplerin
yapılmasına,
İlişkin,
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23726), (7/23728), (7/23729), (7/23733),
(7/23736), (7/23738)
93.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Sincan-Ankara-Kayaş
hattında sinyalizasyon sistemlerinin işletmeye alınmasına,
TCDD
ile sözleşme imzalandıktan sonra güzergâh değişikliği
yapılan bazı demiryolu projelerinin oluşturduğu kamu
zararına,
2018
yılı yatırım programında yer alıp harcama
yapılmayan projelere,
Ankara-İstanbul
hızlı tren projesi kapsamında bir bölgede kullanılan
malzeme giderlerine ait ödemelerin sözleşmeye aykırı
yapıldığı iddiasına,
TCDD'nin
taraf olduğu davalara,
İlişkin
soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23727), (7/23731), (7/23735), (7/23737), (7/23739)
94.-
Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in, 2020 yılı itibariyle bankalara
kredi borcu bulunan çiftçilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23734)
95.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, içme suyu şebekelerinde
yaşanan su kayıplarının önlenmesine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23740)
96.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2018 yılında
kendiliğinden ölen veya mecburi kesimi yapılan hayvan ölümlerinin
nedenlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23741)
97.-
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in, 1983 yılında
Boğazlardan geçecek gemilerden alınan ücretlerde indirime neden olan
Bakanlar Kurulu kararına ve gelir kaybını önlemek üzere yeni bir
tarife hazırlanması önerisine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23743)
98.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesindeki bir asistanın
öğrenciliğinde yaptığı silahlı sosyal medya
paylaşımı ile ilgili işlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23745)
99.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, gazilerin erken emeklilik
haklarını kaldıran kanun değişikliğine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23746)
100.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in, Diyarbakır'da su
fiyatlarına yapılan zamma ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23747)
101.-
İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi bünyesinde görev yapan bir akademisyene yönelik çeşitli
iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23748)
102.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, 2010-2015 yılları
arasında ÖSYM Başkanlığınca yapılan
sınavlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23749)
103.-
Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı için taşınmaz edinimi
şartına ve alt limite ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/23750)
4 Şubat 2020 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin) Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adan'ın, Avrupa Parlamentosunda bir Yunan parlamenterin
ahlaksızca Türk Bayrağını yırtmasının ve
barış götürmek üzere bulunduğumuz topraklarda Türk askerinin
sırtından vurulmasının hesabını bu milletin
muhakkak soracağına ve şehitlerimize Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçmeden önce bir hususa değinmek istiyorum.
Hepinizin malumu olduğu üzere bu kutlu Meclis,
Türkiyenin şah damarı, Türk milletinin medeniyet tasavvurunun ana
merkezi olarak ihdas edilmiştir. Fakat bu medeniyete saldıranlar,
onun harcında bulunan hürriyet sevdasına taarruz edenler, merhamet ve
adalet üzere inşa ettiğimiz büyük Türkiye hayaline karşı
hücuma kalkanlar her zaman görülmüştür; bugün dahi durum
aynıdır.
Avrupa Parlamentosunda bir Yunan parlamenter,
ahlaksızca, Türk Bayrağını yırtmakta, öte yandan
barış götürmek üzere bulunduğumuz topraklarda Türk askeri
sırtından vurulmaktadır.
Ay yıldızlı al bayrak, tarih boyunca
baş eğmeyen, boyun bükmeyen asil milletin şeref
nişanesidir. Mehmetçik süngüsüyle zalime haddini bildiren, şefkatiyle
mazluma kol kanat geren ataların soylu evlatlarıdır.
Sancağımıza da evladımıza da el uzatan her kim olursa
olsun bu millet hesabını muhakkak soracaktır.
Dünya üzerindeki hiçbir güç odağı, bizim
nazarımızda, Mehmetçikin bir damla kanından daha kıymetli
değildir. Bayrak şairimiz Arif Nihat Asyanın
mısralarında tasvir edildiği üzere ay yıldız
Barışın güvercini, savaşın kartalıdır.
Farklı istikametlerden saldırarak bu
millete diz çökerteceğini zannedenler, Doğuyu ve Batıyı
tarayan gözleri, dünyaya saran kanatlarıyla çift başlı Selçuklu
kartalının nelere muktedir olduğunu belli ki
unutmuşlardır.
Bu milletle barış yapmanın
kıymetini kavramayanlar, er ya da geç Türkün çelik pençesiyle
tanışacaklardır; şanlı tarihimiz buna şahittir.
Şehitlerimize rahmet diliyorum. Mehmetçikin
yanındayız. Allah milletimize yardım etsin. (AK PARTİ, CHP,
MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şimdi 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, şehit ve
gaziler ile yakınlarının sorunları hakkında söz
isteyen Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürk'ün, şehit yakınları ile gazilerimizin çözüm bekleyen
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şehit ve gazi
yakınlarının sorunları hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu ve
bizleri ekranları başında izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında, dün İdlibde rejim unsurlarının
açmış olduğu ateş sonucu 1 sivil, 7
yiğit kahraman askerimizi şehit vermiş bulunuyoruz. Ben
şehitlerimize yüce Allahtan rahmet, ailelerine sabır,
yaralılara da acil şifalar dilemek istiyorum. Sayın Genel
Başkanımızın da belirttiği üzere unutulmasın ki
Türkiye, dostluğu değerli, düşmanlığı ise
tehlikeli bir ülkedir. Barış ve huzur arayan mazlumların arkasında
Türk milleti vardır. İdlibde oyun kuran, vahşet senaryosu
yazan, stratejik hedefleri uğruna insan canına ve tarihsel mirasa
kasteden kim varsa karşısında Türkiyeyi bulacaktır.
Değerli
milletvekilleri, şehit ve gazilerimizin çözüm bekleyen
sorunlarını buradan Sayın
Cumhurbaşkanımızın, ilgili bakanlıkların ve yüce
Meclisimizin, heyetimizin dikkatine sunmak istiyorum. Bilindiği üzere 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında, yaralanarak gazi
unvanı alanlardan çalışabilir durumda olanlara, talep etmeleri
hâlinde devletimiz tarafından ikinci iş hakkı verilmektedir. Bu
kapsamda geçtiğimiz aylarda, yıllar önce talepleri doğrultusunda
ikinci işlerine atanan ve görevine devam eden çok sayıda gazimizin,
5335 sayılı Kanunun 30uncu maddesi kapsamında, hatalı
atandıkları gerekçesiyle atamaları iptal edilmiş ve
kendilerine ödenen maaşları geriye dönük talep edilmiştir.
Diğer taraftan, her malul gazi aynı zamanda engelli bir
vatandaşımızdır; 5510 sayılı Kanunun 28inci
maddesi gereği, devletimizin engelli vatandaşlarımıza
sağladığı erken emeklilik haklarından özür
oranlarına göre yararlanıyorlardı. Ancak, 5510 sayılı
Kanunun 38inci maddesi ve 2013 yılında yürürlüğe giren 6495
sayılı torba Kanunun 80inci maddesiyle gazilerimizin askerlik ya da
gazilik öncesi sigorta giriş ve primleri silinmiştir. Yani
gazilerimiz artık engel oranlarına göre 3600 prim günü ve on beş
yıllık hizmet süresiyle erken emekli olma hakkını
yitirmiştir. 2013 ile 2016 yılları arasında
çalışır durumdayken erken emeklilik şartlarını
yerine getirip emekli olan gazilerimizin de emekli maaşları bu
kapsamda kesilmiştir. Bu durumda olan çok sayıda gazimize, kendilerine sehven maaş
bağlandığı ve bundan sonra da maaş ödenmeyeceği
de geçtiğimiz yıl bildirilmiştir. Yine bu kapsamda gazilerimize
ödenen maaşlar, borç olarak gazilerimizden tekrar geri istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, devletimizin
bekası, milletimizin bütünlüğü, vatanımızın
bölünmezliği ve ezanımızın susmaması için gözünü
kırpmadan şehadete yürüyen şehitlerimizin değerli ailelerinin
ve kahraman gazilerimizin hakları ödenmez. Bakınız, hâlen
evliyken şehit olan kamu görevlilerinin anne ve babasına -bu
rakamı buradan telaffuz etmeye dilim varmıyor ama- sadece ve sadece
597 lira maaş ödenmektedir. Türkiye olarak bir avuç şehit
yakını ve gazimize kol kanat gerebilmeliyiz. Unutmayalım ki
şehitlerimizin geride kalanları ve gazilerimiz, bizlerin de
ailesidir. Onlar için ne yapsak azdır, devlet olarak her zaman
onların yanında olduğumuzu hissettirebilmeliyiz.
Büyük kahramanlık göstermelerine rağmen
malul sayılmayan kardeşlerimize gazilik unvanının
verilmesiyle birlikte onurla taşıyacakları ve çocuklarına
gururla anlatacakları gazilik madalyası mutlaka verilmelidir.
Ayrıca, malul sayılmalarına dair mağduriyet giderilmeli,
vazife malulü hükümlerinden kendileri de
yararlandırılmalıdır. Bu kapsamda, mevcut güncel sorun ve
talepleri gerçek manada, samimi bir şekilde gözden geçirilerek yeni ve
haklı talepleri yerine getirilmelidir. Parça parça düzenlemeler yerine,
şehit ve gazi haklarıyla ilgili tüm düzenlemeleri kapsayan tekil bir
mevzuat ve kurum teşkilatlanmasına geçilmelidir.
Sadece ortopedik engellilere tanınan ÖTV
istisnalı araç alma imkânı, bir defalığına da olsa
şehit yakını ve farklı engelleri bulunan gazilerimize ve
onlarla birlikte yaşayan yakınlarına tanınmalıdır.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle şehit
yakınları ve gazilerimizin haklı beklentilerinin en kısa
sürede karşılanacağına inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Atatürkün Denizliye gelişinin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacaya aittir.
Buyurun Sayın Karaca.(CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karaca'nın, 4 Şubat Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Denizliye
gelişinin 89uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, ekranları
başında bizleri izleyen değerli Denizlili hemşehrilerimi ve
tüm vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Bugün 4 Şubat, bundan tam seksen dokuz yıl
önce Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Denizliye gelişinin yıl dönümü.
Bugün, gönül isterdi ki bu onurlu günü sizlerle büyük bir sevinç ve mutlulukla
kutlayalım. Ancak dün İdlibde şehit düşen askerlerimizin
acıları yüreğimizdeyken böyle bir kutlamayı çok da uygun
bulmuyoruz. Ben bu vesileyle tüm şehitlerimize Tanrıdan rahmet,
acılı ailelerine ve tüm ülkemize başsağlığı
diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bundan tam seksen dokuz yıl önce, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, büyük Ege gezisi kapsamında 4 Şubatta Denizli ilimizi
onurlandırdı. Demir yolu ulaşımıyla gelen Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, Denizliye girdiğinde ilimizi Koskoca bir köy. diye
tanımlamıştı ve bu köyün geliştirilmesi ve çağdaş
bir kent hâline getirilmesi gerekiyordu. Trenin penceresinden beyaz
altın dediğimiz uçsuz bucaksız pamuk tarlalarını
gördüğünde, öncelikle Denizlide hem pamuk üreticilerimizin desteklenmesi
hem de sanayi hamlesinin hayata geçirilmesi için Sümerbank
fabrikasını kurdu ve bu fabrikayı da hemen demir yolunun
kenarına yerleştirdi. Bugün, Denizlimizde, 3 milyar dolarlık
bir ihracata imza atan sanayicilerimiz limanlara ulaşmak için maalesef en
pahalı ulaşım yolu olan kara yolunu kullanmaktalar. Neden mi?
Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Sümerbankı kurduktan sonra iyileştirdiği
o demir yoluna on yedi yıldır bir çivi dahi çakmadınız ve
sanayicimiz limanlara ulaşmak için hâlâ o demir yollarına
yapılacak yatırımı özlemle bekliyor ve Anadolunun o güzel
ezgisi olan Kara tren gecikir
türküsünü mırıldanıyor.
Değerli milletvekilleri, Denizlimiz, öncelikle
tarihî açıdan da ülkemizin ve cumhuriyetimizin varlığına
bir nebze olsun katkı verebilmiş bir kenttir. İzmirin
Yunanlılarca işgalinden dört saat sonra Müftü Ahmet Hulûsî Efendinin
çağrısıyla Bayramyeri Meydanında toplanan Denizlililer,
Müftü Ahmet Hulûsînin şu çağrısıyla Kuvayımilliye
ateşini büyütmüştür: Eğer top tüfek, silahımız yoksa
sapan taşıyla düşmanın karşısına
dikileceğiz. demiştir.
Peki, bugün Denizlinin durumu nedir? Açıklanan
istatistiklere göre, bugün, Denizli ilimiz en borçlu iller
sıralamasında Türkiyede 3üncü durumda, kredi borcunu
ödeyemediği için icra takibine düşen
vatandaşlarımızın sayısına
bakıldığında maalesef 6ncı sırada ama 3 milyar
dolarlık bir ihracatla ülke ekonomisine katkı veren Denizli bunları
hak etmiyor. Denizlide tarım bitmek üzere. Denizlide sanayicilerimiz
teker teker fabrikalarını kredi borçlusu oldukları bankalara
devrediyorlar maalesef.
Denizli halkımız üzüntülü mü? Denizli
halkımız küskün mü, kırgın mı? Elbette hayır.
Çünkü Denizli Devlet yapsın, bekleyelim. diyen bir il değil.
Denizli halkı Ülkemize, devletimize nasıl daha fazla katkı
verebiliriz, nasıl daha çok çalışabiliriz. diyerek kendi
emeğiyle, alın teriyle üreten ve bir zamanlar kendi mücadelesiyle
Anadolu kaplanı olabilmiş bir kenttir. Denizli bunu tekrar
başaracaktır. Denizli yine küllerinden doğacaktır ve
Denizlide yaşayan tüm yurttaşlarımız ekonomik krizin,
işsizliğin pençesinde mücadele ederken şöyle bir umutla
yarınlara bakıyor ve Denizlili hemşehrilerim diyor ki:
Denizlimizi bu hâle getirenlerden hesap soracağımız,
sandıkta hesap göreceğimiz günün ve halkın iktidarını,
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarını getireceğimiz günün
heyecanı ve umuduyla yaşıyoruz. Bu umutla yaşarken de tüm
yurttaşlarımıza, tüm ülkemize katkı vermeye, Her engele
rağmen bu mücadelede varım. demeye devam edeceğiz.
Ben -Denizlinin plakası olan 20nin- 2020nin
Denizli Yılı olmasından dolayı Denizlimizi sizlere ve bizi
izleyen yurttaşlarımıza bunu anlatmak istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Toparlayın.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Denizlinin içinde bulunduğu bu şartları bilerek 2020
yılının Denizli Yılı olması, Denizlimizin
tanıtımı, Denizlimizin ekonomisinin güçlendirilmesi, yeniden
Anadolu kaplanı olduğu günlere dönmesi için katkı verilebilsin
istedim.
Genel Kurulu ve bizi izleyen tüm hemşehrilerimi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Hataydaki Tahtaköprü, Büyük Karaçay ve Reyhanlı Barajlarının
tamamlanması ve 2020 Devlet Su İşleri yatırımları
hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymana ait.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın,
Devlet Su İşlerinin Hatay ilinde gerçekleştirdiği
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkanım, Gazi Meclisimizin çok değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Elâzığ ve
Malatyada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez
daha Allahtan rahmet diliyorum; kederli ailelerine ve aziz milletimize tekrar
başsağlığı diliyorum.
Yine, aynı biçimde, dün İdlibde kahraman
Mehmetçiklerimizin şehit verilmesi gerçekten yüreklerimizi
dağladı. Bir kez daha şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
kederli ailelerine sabır diliyorum. Aziz milletimizin başı
sağ olsun. Bizler inanıyoruz ki şehitler ölmez, vatan bölünmez.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; bugün ben Hataydaki Devlet Su İşleri
yatırımlarıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
Gerçekten, Hatayda çok çok önemli, çiftçimiz için, hemşehrilerimiz için
çok çok önemli 3 tane barajımız tamamlanmış
durumdadır. En öncelikli bahsedilmesi gereken barajımız Büyük
Karaçay Barajıdır. Büyük Karaçay Barajı, 5 tane fonksiyonu yan
yana getiren büyük bir projedir ve bu barajımızla beraber yazın
susuzluk sorunu önlenecek, kışın taşkınlar önlenecek,
elektrik üretilecek ve Antakya ilçemizin yüzyıllık içme suyu
ihtiyacı karşılanacaktır ve daha da önemlisi, bölgeye,
çevreye duyarlı bir proje olması hasebiyle Samandağ bölgemizi
bir anlamda Hatayın Abantı hâline getirecek büyük bir projedir. Ben
burada, gerçekten bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Projenin maliyeti 600 milyondur, 600 trilyondur eski parayla.
Bir diğer önemli proje Tahtaköprü
Barajıdır. Tahtaköprü Barajı 1970lerden itibaren gündemde olan
ve tamamlanması istenen bir projedir ve -Amik Ovasının- bir
anlamda GAP gibi büyük bir sulama projesidir. Bu barajımız da
tamamlanmış durumdadır ve neredeyse onda 6 oranında, yüzde
60 oranında doluluk seviyesine ulaşmıştır.
Değerli heyetimiz, bu barajımızın da -eski parayla- toplam
630 trilyon bir maliyeti vardır ve yıllık faydası da 650
milyon Türk lirası olacaktır. Bir anlamda, aynı yıl kendi
maliyetini karşılayacak olan çok çok önemli bir projedir, entegre bir
projedir. Menzelet ve Kılavuzlu Barajlarından tam 105 kilometrelik
devasa kanallarla bir anlamda Ceyhan Nehrinin suyu Amik Ovasına, Reyhanlıya
ve Aşağıoba köyüne ulaşacaktır.
Bir diğer önemli proje, yine, 1990lı
yıllardan itibaren çok sık gündeme gelen Reyhanlı
Barajıdır. Reyhanlı Barajı gövde uzunluğu
bakımından Türkiyenin en uzun barajlarından bir tanesidir ve
çok şükür Allaha ki bu sene su tutmaya başlamıştır ve
bu barajımız da inşallah ovamızı kışın
taşkınlardan, sel afetinden; yazın sulama sorunlarından
kurtaracak olan önemli bir projedir ve bir anlamda, Hatayda neredeyse 2 milyar
Türk liralık bir yatırıma AK PARTİ hükûmetlerimiz imza
atmıştır ve bu imzanın gerçek sahibi olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımızı sunuyoruz. Onun vizyonu ve onun
liderliği olmasaydı Hataydaki bu 3 baraj da belki bitmeyecekti,
tamamlanmayacaktı.
Bir diğer teşekkürümüz, yine Sayın
Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli Beye. Eğer
onların katkısı olmasaydı yine biz bu barajı
tamamlayamayacaktık. Kendisi şu anda salonda olmasa da bu barajlarda
çok büyük emeği olan Veysel Eroğlu Bakanımıza teşekkür
ediyoruz. Devlet Su İşleri Genel Müdürümüze ve Hatay Şube
Müdürümüze teşekkür ediyoruz ve bütün bunların altında
imzası olan AK PARTİ Hatay vekillerimize, İl
Başkanımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
Gerçekten onların birlik beraberliği bu yatırımların
Hataya gelmesine yol açtı, önünü açtı.
Değerli milletvekillerimiz, bunlar, Amik
Ovasına can verecek olan, Amik Ovasındaki çiftçimizin yüzünü
güldürecek olan çok çok değerli projelerdir. Bu projeler çok şükür
Allaha ki cumhuriyetimizin en büyük hediyeleridir Hatayımıza, en
büyük kazanımlarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Sayın
Başkanım, sözlerimi tamamlayacağım.
Sayın Başkanım, bu
yatırımlar için özellikle söz almak istedim. Çünkü Hatay, Suriyeye
sınırı olan -en uzun sınırı olan-
vilayetlerimizden bir tanesidir ve yanı başımızda bir
savaş devam ederken Hükûmetimizin yaklaşık 2 milyar Türk
liralık 3 tane büyük baraj için yatırım yapması ve bu barajların
tamamlanması, su tutması ve çiftçimizin hizmetine sunulması en büyük
kazanımlardandır, Hataylıların en büyük sevinçlerinden bir
tanesidir.
Ben, sözlerimin sonunda, bizleri televizyonları
başında izleyen çok değerli vatandaşlarımıza ve
bu projelerin altında imzası olan isimsiz kahramanlara ve
değerli Hataylı hemşehrilerimize teşekkür ediyorum; tekrar
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, ilk 15
kişiye söz vermeden evvel 2 milletvekilimiz şu anda en son kendi
vilayetlerinde şehitlerimizin olduğunu ifade ederek birer dakika söz
talebinde bulundular. Şehitlerimize saygıdan dolayı elbette
onlara söz vermek istiyorum.
Buyurun Baha Ünlü Bey.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün, Suriyenin
İdlib kentinde şehit düşen hemşehrisi Uzman Çavuş
Serkan Deprem ile 7 şehidimize Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Suriyenin İdlib şehrinden gelen
acı haberle tüm Türkiyeye olduğu gibi seçim bölgem Osmaniyeye de
ateş düşmüştür. İdlibde şehit düşen 8 kahraman
Mehmekçikimizden 1i Osmaniyenin Düziçi ilçesinden hemşehrim Uzman
Çavuş Serkan Depremdir. Kahraman askerlerimize yapılan bu alçakça
saldırıyı lanetliyor ve kınıyorum. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve
sabır, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin
ve Osmaniyemizin başı sağ olsun.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Muhittin Bey, buyurun.
2.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğan'ın, 3 Şubat 2020 gecesi Suriyenin İdlib
kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen hemşehrileri
Uzman Çavuş Onur Şükrü Özler ile Uzman Onbaşı Uğur
Kurta ve 6 şehidimize Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 3 Şubat
2020 gecesi, İdlibde rejim güçleri tarafından düzenlenen hain bir
saldırı sonucu 3ü sivil, 5i asker 8 şehidimiz vardır.
Şehitlerimizden Uzman Onbaşı Onur Şükrü Özler ve Uğur
Kurt, hemşehrimiz olup Ülkü Ocaklarımızda yetişmiş
yiğit bozkurtlarımızdı; mekânları cennet, ruhları
şad olsun. Devletimiz bu alçak saldırının
cevabını misliyle ve anında vermiştir. Büyük bir cesaret ve
kararlılıkla askerî gücümüz bu saldırılara karşı
etkin bir şekilde kullanılmalı; bu, İdlib ve çevresi
Türkiye düşmanlarına zindan edilene kadar devam etmelidir. Bu
zalimler döktükleri her damla kanın bedelini elbette ödeyecektir. Zalim
Esad rejimi yıkılmadan, zalim cezasını bulmadan Suriyeye
huzur ve güvenliğin gelmeyeceği bir kez daha anlaşılmıştır.
BAŞKAN Zeynep Hanım, buyurun.
3.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmaz'ın, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı
sonucu şehit düşen hemşehrisi Uzman Çavuş Uğur
Katrana Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) İdlibde hain
saldırı sonucu şehit olan Gülnarlı hemşehrimiz Uzman
Çavuş Uğur Katran kardeşimize Allahtan rahmet,
yakınlarına sabır diliyorum; aziz milletimizin başı
sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Filiz, eğer Gaziantep
şehidimizle ilgili talebiniz varsa ben size söz vereyim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Evet.
BAŞKAN Buyurun.
4.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filiz'in, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı sonucu
şehit düşen hemşehrileri ile 6 şehidimize Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Suriyenin İdlib bölgesinde Esad rejimi
unsurları tarafından hain topçu atışı
saldırısı sonucunda 2si Gaziantep ilimizden olmak üzere 7 asker
ve 1 sivil şoför şehit düşmüşlerdir. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, kederli
ailelerine sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in,
Suriye rejimi tarafından şehit edilen sivil ve askerlerimize
Allahtan rahmet dilediğine, yaşanılan ve yaşanmaya devam
edilecek olan doğal afetleri sadece yıl dönümlerinde
hatırlamanın yeterli olmadığına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kendi halkına zulmeden, yerinden yurdundan
eden, öldüren zalim Suriye rejimi tarafından şehit edilen sivil ve
askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ
olsun.
Değerli milletvekilleri, kendimize neyi, ne
zaman hatırlamalıyız diye bir soru sorarsak vereceğimiz
cevaplar Kendimizin ve ailemizin doğum günlerini, söz, nişan evlilik
yıl dönümlerini, yeni mutluluğumuza vesile olan olayları
yılda bir kez hatırlarız, yeterli olur. olur.
Peki, yaşadığımız,
yaşamaya da devam edeceğimiz doğal felaketleri, örneğin
yaşanan depremleri bireysel olarak, toplumsal olarak, üniversiteler
olarak, STKler ve basın-yayın organları olarak, iktidar olarak,
muhalefet olarak, ülke olarak sadece yıl dönümlerinde hatırlamak
yeterli mi? Eğer yeterli diyorsak üzülerek söylüyorum ki ders
almamışız demektir. Eğer yeterli değil diyorsak
depremi üç yüz altmış beş gün altı saat
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
6.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan'ın, Bursa
merkez ve ilçelerinde yıkılmasına karar verilen 24 okulun ne
zamandır hasarlı olduğunu ve neden bugüne kadar bu binalarda
eğitime izin verildiğini, daha önce yıkılan 12 okulla
birlikte toplam 36 okulun eğitime ne zaman açılacağını
kamuoyunun öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bursada depreme dayanıklı
olmaması nedeniyle yıkılan 12 okulun yerine herhangi bir okulun
yapılmadığını, bu durumun öğrencileri ve
ailelerini çok zor durumda bıraktığını buradan
21/2/2019 tarihinde dile getirmiştim. Geçtiğimiz hafta da
yapılan kontrollerde Millî Eğitim Bakanlığı, Bursa
merkez ve ilçelerinde 24 okulun yıkılmasına karar verdi.
İki yıl içinde yıkılan 12 okulun yerine bir çivi dahi
çakılmadığını Bursa kamuoyu sorgularken bu sayıya
24 okul daha eklendi. 3 milyonluk Bursamızda eğitimin çok daha zor
şartlarda devam edeceği acı bir gerçektir.
Bu 24 okul ne zamandır hasarlı? Neden bu
binalarda eğitime izin verdiniz bugüne kadar? Bu 24 okulda eğitime
son vermek için neden Elâzığ depremini beklediniz? 36 okulun
eğitime ne zaman açılacağını Bursa kamuoyu merak
etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Serter, buyurun.
7.- İzmir Milletvekili Bedri Serter'in,
İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne ait tahlil sonuç sitesinde
vatandaşların gizli kalması gereken Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu kapsamına giren sağlık bilgilerinin
kamuoyuna açık olarak sunulmasına tepki olarak verdiği
dilekçesine istinaden sistemin olması gerektiği gibi
çalışmaya başladığına ve bu ciddiyetsiz
işlerin sorumlularının görevlerine son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Dün, aylardır takip ettiğim bir
skandalın önüne geçmek için İzmir İl Sağlık
Müdürlüğündeydim. Kişisel verilerin korunmasına dair onca
kanunun çıktığı bir ülkede 4,3 milyon İzmirli
yurttaşımızın tüm verilerine, Sağlık İl
Müdürlüğü hasta laboratuvar sonuçları sayfasından bir tek isim
yazarak ulaşıyorduk. Bu konuda ciddi bir kişisel veri ihlalinin
söz konusu olması nedeniyle acil tedbir alınması için
yazılı bir dilekçeyle müracaat ettim. Başvurumdan iki saat sonra
sayfaya erişim tümüyle engellendi. Bu sabah itibarıyla bu sistem
olması gerektiği gibi çalışmaya başladı. Koskoca
Sağlık Bakanlığında, bu kadar çok insan gücünün
çalıştığı bir kamu kurumunda benden başka bir
adam yok muydu bunu takip edip ortaya çıkaracak? Nerede kaldı insan
hakları?
Sağlık Bakanlığını ve
Bakan Kocayı göreve davet ediyorum. Bu ciddiyetsiz işlerin
sorumluları kimlerse derhâl görevlerine son verilmesini talep ediyorum ve
bu konunun takipçisiyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
8.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasap'ın, 4 Şubat Dünya Kanser Gününe ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü, kanser farkındalık günü.
82 milyon insanımıza 88 milyon görüntüleme
gerçekleştirmişiz; alınan ışınlar da cabası,
kanser oranını gün geçtikçe artırmakta. 2018de 308 milyon kutu
sinir ilacı, psikiyatri ilacı yazıldı ve
kullanıldı. Birinci basamak bir türlü planlanamadı. Milleti
hasta ettiler. 2002de 1 milyon 598 bin ameliyat gerçekleşirken 2018de 5
milyon küsur ameliyat gerçekleşti. Cepten harcanan para 2002de 50 TL iken
2018de 352 TL oldu. Sahi, planlama neydi, Sağlık
Bakanlığına sormak istiyorum. Milleti hasta ettiler. Birinci
basamağı denediler olmadı Recep Akdağ zamanında. Ne
zaman planlayacaklar, merak ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Barut
9.- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, 2008
yılından beri Gençlik ve Spor Bakanlığında görevde
yükselme sınavı yapılmadığına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Gençlik ve Spor
Bakanlığında 2008 yılından beri görevde yükselme
sınavı yapılmamıştır. On iki yılda
Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda yapılan unvan
değişiklikleri ve terfiler hangi kriterlerde ve hangi eleme
koşullarında yapılmıştır? Bu zaman zarfında,
şube müdürü, ilçe müdürü, gençlik merkezi ve yurt müdürü gibi kadrolara
kaç kişi, hangi kurumlardan, hangi kriterlere göre terfi
ettirilmiştir? İlçe müdürlüğü, gençlik merkezi müdürlüğü,
federasyon genel sekreterliği gibi kadrolar neden görevde yükselme
sınavına tabi değildir? Bu kadrolara terfi ettirilen
kişilerin dayı-yeğen ilişkileri, hemşehri, parti ve
sendikalar kanalıyla görevde yükseldiği iddiaları doğru
mudur? On iki yıldır görevde yükselme sınavı yapılmaması,
mevcut personelin çalışma azmini, devlete olan güvenini ve liyakat
duygusunu nasıl etkilemektedir, neden on iki yıldır görevde
yükselme sınavı yapılmamıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilinin yanı sıra farklı illerimizin çiftçilerinden de
mektuplar aldığına, Cumhurbaşkanının çiftçilerin
mağduriyetini duyması, çiftçi borçlarının
yapılandırılıp faizlerinin silinmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğdenin yanı sıra farklı
illerimizin çiftçilerinden mektuplar alıyorum. Sultaniyeden yazan Ergun
Bey mektubunda diyor ki: Tarım Kredi Kooperatifine 2019 borç
yapılandırması için başvurduk. Faizler anaparayı
geçmiş. Borcumuzun yüzde 20sini yatırınca yapılandırma
yapılacaktı. Benim gibi birçok çiftçi arkadaşımız var,
2019 ürünlerimizin parasını alamadık, sanayi domatesi ekmekteyiz
ve yüzde 20sini yatıramadık, ek süre istedik verilmedi. Kooperatif
avukatı, icra ve haciz işlemleri başlatmış; traktörümüz,
arazimiz bağlı durumda, elimiz kolumuz bağlandı. Şu anda
borcu yapılandırmak istiyorum, siz değerli büyüklerimden destek
bekliyorum. 2019 bitti, 2020de olsun yapılandırma
yapılsın, çok zor durumdayız. Bunun için çok mektup geliyor.
Cumhurbaşkanı çiftçilerin mağduriyetini duymalı ve iktidar,
çiftçi borçlarını yapılandırıp faizlerini silmelidir.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Taşkın
11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkın'ın, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı
sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet
dilediğine, devletimiz tarafından Çinde ortaya çıkan
coronavirüs salgını nedeniyle bölgede yaşayan ve Türkiyeye
dönme talebinde bulunan vatandaşlarımızın tahliye
işlemlerinin başarıyla gerçekleştirildiğine
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün İdlibde rejim tarafından yapılan
ve bizleri derin bir üzüntüye sevk eden hain saldırı sonucu 1i
sivil, 7si asker 8 kahraman vatan evladımız şehit oldu. Bu
alçak saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize
Allahtan rahmet, kederli ailelerine, Silahlı Kuvvetlerimize, aziz
milletimize başsağlığı ve sabır,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Öte yandan, geçtiğimiz günlerde Çinde ortaya
çıkan ölümcül coronavirüs salgını nedeniyle, bölgede
yaşayan ve Türkiyeye dönme talebinde bulunan 32 Türk
vatandaşımızla birlikte, 6 Azerbaycan, 3 Gürcistan ve 1
Arnavutluk vatandaşı olmak üzere toplam 42 kişinin Çinden
tahliye işlemleri devletimiz tarafından başarıyla
gerçekleştirildi.
Devletimiz, yurt içinde veya yurt
dışında ihtiyaç duyduğu her an aziz milletimizin
hizmetindedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
12.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in,
Ordu ili Çaybaşı ilçesi İlküvez Mahallesindeki katı
atık vahşi depolama alanının yol açtığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Ordu ili Çaybaşı
ilçesi İlküvez Mahallesi, katı atık vahşi depolama
alanı olarak belirlenmiştir. Çöp alanının çevresindeki
derenin suyu bu hâldedir ve bu su Çaybaşı ile İlküvezde evlere
verilmektedir. AKPye yüzde 90 oranında oy veren yöre halkı,
verdiği oyun karşılığını kafasına ve
yaşam alanlarına dökülen çöp olarak almaya zorlanmaktadır. Halk
şunu söylemekte: Bize Toprağınıza dönün, köyünüze dönün.
diyorsunuz, ya bu çöpü buradan alın ya da bizi buradan alın.
Dün gece saat ikiden itibaren bin kadar jandarma ve
polisle bu köye operasyon yaptırdı oradaki işgüzar vali. Daha
önce bölgeyi ziyaret eden iktidar vekilleri, bu durumdan Erdoğanın
haberdar olmadığını, Erdoğanın
öğrenmesinden sonra bu durumun çözüleceğini söylemişti. Dün
geceki polis, jandarma copunu, kadınların postal altında
ezildiğini görünce bu tercihin Erdoğanın mı yoksa oradaki
işgüzar valinin mi tercihi olduğunu sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
13.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in,
Adana ili Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının kadro ve salon
sorununun çözümlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Adana Çukurova
Devlet Senfoni Orkestrası, personel yetersizliği nedeniyle
konserlerini yapamaz hâle gelmiştir. Sanatçı sayısı
hızla düşen orkestra, 71 kişilik norm kadrosu olmasına
karşın, mevcut kadrolarının yetersizliği nedeniyle
bugün 35 kişiye düşmüştür. 120 kişilik sanatçı kadrosu
olması gereken orkestra, repertuvarının en küçük eserlerini dahi
kendi bünyesinde dışarıdan destek almadan
gerçekleştirememektedir. ÇDSOnun mevcut boş kadrolarına
sınav vizesi verilerek 75 kişiye çıkarılması,
ardından norm kadronun artırılarak sayının, diğer
devlet senfoni orkestralarında olduğu gibi, 120 kişiye çıkarılması
ve öte yandan, orkestranın konser salonu ihtiyacının da acilen
karşılanması gereklidir. Kültür ve Turizm
Bakanlığı, ulusal ve uluslararası sanatçıları,
sanatseverleri ağırlayan Çukurova Devlet Senfoni
Orkestrasının kadro ve salon sorununu acilen çözmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztunç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç'un,
insanları depremin değil yıkılan binaların
öldürdüğüne, olası bir Kahramanmaraş depremine karşı
Hükûmeti ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesini tedbir alması
gerektiği konusunda uyardıklarına ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Son Elâzığ ve Malatya depremi gösterdi ki
deprem değil, bina öldürüyor. Depremin hemen ardından, maalesef, tüm
televizyonlarda bilim adamları, Kahramanmaraşın özellikle
Türkoğlu ilçesinin ciddi bir deprem bölgesi olduğunu, burada bir
enerji birikiminin olduğunu, beş yüz yıla yakındır da
ciddi bir deprem olmadığını söylüyor. Biz,
Kahramanmaraş olarak Elâzığda yaşanan bu görüntüyü
yaşamak istemiyoruz. Bunun için tedbir almak gerekiyor. Burada da
sorumluluk, şu anki Büyükşehir yönetimine ve Hükûmete düşüyor.
Büyükşehir Belediyesini ve Hükûmeti uyarıyoruz, gerekli tedbirleri
alın diyoruz ama maalesef herhangi bir çalışma şu anda hâlâ
yapılmıyor. Biz uyarı görevimizi yerine getiriyoruz. Bir deprem
olduğunda, sonra ah, vah dememek için şimdiden gereğini
yapın diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan.
15.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan'ın, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı
sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet
dilediğine, Artvin il ve ilçelerinde elektrik dağıtım
şirketlerinin uygulamaları sonucu vatandaşların
yaşadığı mağduriyetlerin giderilebilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de sözlerimin başında İdlib
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, milletimizin başı
sağ olsun diyorum.
Ülkemiz genelinde olduğu gibi, Artvin İli
ve İlçelerinde vatandaşlarımız, elektrik
faturalarının, kullanım bedellerinin aksine, orantısız
şekilde yüksek geldiğini, önceki dönem ve aylarla
kıyaslandığında yüzde yüzü aşan farkların tespit
edildiğini, elektrik dağıtım şirketlerinin
uygulamaları sonucu mağdur olduklarını dile
getirmektedirler.
Özellikle benim seçim bölgem Artvin, bir enerji
kentidir, barajlar kentidir. Burada yaşayan
vatandaşlarımız, özellikle esnaf teşkilatımız, bu
konuda derin mağduriyet içerisindedir. Yüzde yüzü aşan fatura
bedelleri nedeniyle neredeyse elektrikler kesilmekte, ilgili idareyle sorunlar
yaşanmaktadır. Bu konuda Enerji Bakanlığı gerekli
denetimleri yapıp yapmamakta mıdır? diye bir istifham
oluşmuştur. İlgililerin bu konuya duyarlı
davranmasını, yüzde yüzü aşan fatura bedelleriyle gelen
mağduriyetlerin giderilmesine yönelik gerekli tedbirleri alması için
ilgili mercilere talimat verilmesini Artvin halkı, Artvindeki esnaf
beklemektedir. Bu sorunu yüce Parlamento
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çepni.
16.- İzmir Milletvekili Murat Çepni'nin,
İzmirin Urla ve Çeşme ilçelerindeki 511 arazi için verilen
kamulaştırma kararından vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) İzmirin Urla
ve Çeşme ilçelerinde bulunan 511 arazi için acele kamulaştırma
kararı verildi. Çeşme Alaçatı Mahallesinde 178, Urla Zeytinli
Mahallesindeyse 333 arazi, turizm yatırımlarına tahsis edildi.
Bu bölgeler, birinci derece SİT alanı olmaktan çıkarılarak
ranta açılmış oldu. Aynı kapsamda, Urlada, DİSKin
işçilerin kullanımına kazandırdığı
-kırk beş yıllık- 61 dönümlük taşınmaza da el
konulmak istenmektedir. Kamulaştırılan araziler, tarım
arazisi niteliğindedir. Tarım ve hayvancılık imkânları
gasbedilen bölge halkı, yerinden yurdundan olma riskiyle karşı
karşıyadır. İmara kapalı olan araziler, halktan ucuza
alınıp turizm şirketlerine peşkeş çekilmekle
karşı karşıyadır; bu karardan acilen vazgeçilmelidir.
BAŞKAN Sayın Yalım
17.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalım'ın, 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren Avrasya Tüneli
geçiş ücretlerine hangi sebeple yüzde 56 oranında zam
yapıldığını Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanından öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Avrasya Tüneli geçiş
ücretlerine 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren yüzde 56 zam
yapıldı. Rekor seviyede yapılan bu zamlara göre, tek yön
geçiş ücretleri otomobiller için 23,30 TLden 36,40 TLye, minibüsler için
34,90 TLden 54,70 TLye yükselmiştir. Sayın Ulaştırma
Bakanı ve Maliye Bakanına soruyorum: Avrasya Tüneli geçiş
ücretlerine hangi sebeple rekor seviyede yüksek zam
yapılmıştır? 2019 enflasyon oranı yüzde 11,84; 2020
asgari ücret zam oranı yüzde 15; emeklilere ve memurlara yapılan zam
oranları yüzde 6,5 ve yüzde 5,5 olarak belirlenmiş olmasına
rağmen Avrasya Tüneli geçiş ücretine neden yüzde 56 oranında zam
yapılmıştır? Yap-işlet-devret firmalarına
milletimizi soydurmaya devam ediyorsunuz. Sizde vicdan yok mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıç'ın, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı
sonucu şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet
dilediğine, tamamlandığında dünyanın en büyük orta
açıklıklı asma köprüsü unvanını alacak olan 1915
Çanakkale Köprüsüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize
acil şifalar, milletimize başsağlığı diliyorum.
Tamamlandığında dünyanın en
büyük orta açıklıklı asma köprüsü unvanını alacak,
renkleri, figürleri ve diğer özellikleriyle simgelerin köprüsü olacak 1915
Çanakkale Köprüsünün her 2 ayağının inşasında
yarıya yaklaşıldı. Gelibolu-Sütlüce, Lapseki-Şekerkaya
mevkileri arasında konumlanan köprü için deniz içi ve su üstü
çalışmaları aralıksız sürüyor. Köprünün ayak yükseklikleri
318 metre olacak ve yükseklik 143er metreye ulaştı. Her 2 ayak
aralığı, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100üncü
yılıyla anlamlandırılarak 2023 metre olacak. 1915 Çanakkale
Köprüsü, tasarımındaki incelikleriyle de dünyada bir ilk olacak.
Emeği geçenlere teşekkür ederim. Ülkemize,
milletimize hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Arkaz...
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkaz'ın, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı sonucu
şehit düşen sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine,
Türkiye'nin hızla yayılmakta olan corona virüsü
karşısında tedbir alan ilk ülkeler arasında yer
aldığına ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, İdlibde meydana gelen menfur
saldırıda şehit düşen askerlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza şifa, Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Hızla yayılmakta olan coronavirüsün
belirtileri baş ağrısı, ateş, burun
akıntısı, nefes darlığıyla beraber mide
bulantısı, ishal ve karın ağrısı olabilir. Virüs
karşısında risk grubunda olanların başında
bebekler, çocuklar, yaşlılar, diyabet hastaları, kemoterapi
gören hastalar ile akciğer ve kalp hastaları, kısacası
bağışıklık sistemi zayıf olanlar gelmektedir. Henüz
ilacı ve aşısı bulunmayan virüsten korunmak için
yapılması gerekenler sırasıyla; hijyenik ortam,
sağlıklı beslenme, bol sıvı ve C vitamini tüketimiyle,
kalabalık ortamlardan uzak durup istirahat etmektir. Türkiye, dünyada
corona karşısında tedbir alan ilk ülkeler arasındadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
20.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri
tarafından yapılan saldırı sonucu şehit düşen
sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, Rusyadan yapılan
Türk ordusu operasyonu önceden haber vermediği için hedef oldu
açıklamasına, ülkemizde 4 milyon Suriyeli varken 1 milyon Suriyelinin
daha nasıl kabul edileceğini, nerede iskân ve istihdam
edileceğini öğrenmek istediklerine, FETÖnün siyasi
ayağının araştırılması için hâlâ etkili bir
adımın atılmadığına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İdlibde rejim güçleri tarafından
yapılan alçakça saldırı sonucunda 8 evladımız
şehit olmuş, 7 askerimiz ise yaralanmıştır.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum; yaralı
evlatlarımıza ise acil şifalar temenni ediyorum.
Rejim güçlerinin saldırısı
sonrası Rusyadan yapılan Türk Ordusu, operasyonu önceden haber
vermediği için hedef oldu. açıklaması ise vahim bir olayın
içyüzünü açık ve net olarak anlatmaktadır. Saldırının,
Sayın Cumhurbaşkanının Ukrayna ziyareti
sırasında olması ise manidardır. Sayın
Erdoğanın, bir yandan Rusyayla yakınlaşırken
diğer yandan Ukrayna ordusuna maddi destek vermesinin anlamsız
bedelini maalesef askerlerimiz şehit olarak ödüyor. Hükûmet, dış
politikada ipleri arapsaçına döndürmüş ve artık yürütemez hâle
gelmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı, dün Ukraynada 1
milyon Suriyelinin daha İdlibden sınırımıza
doğru geldiğini ifade etmiştir. Ülkemizde bulunan 4 milyon
Suriyeli yetmezmiş gibi 1 milyon Suriyeliyi daha nasıl kabul edecek,
nerede iskân ve istihdam edeceksiniz? Bu milletin parasından harcanan 40
milyar dolar yetmedi de daha ne kadar harcamayı düşünüyorsunuz?
Türkiye, bir göç dalgasını daha asla kaldıramaz. Çöken Suriye
politikası, son gelen 1 milyon Suriyeliyle artık
tescillenmiştir. Hükûmet gene hazırlıksız
yakalanmış, hiçbir plan ve program yapılmamıştır.
Gelen Suriyelileri sınırın ötesinde çadır kentlerde
tutmalı, yapılacak yardımlar Birleşmiş Milletlerle
ortak sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ortaya çıkması için uğraştığımız
ve defalarca Meclise önerge verdiğimiz FETÖnün siyasi
ayağının araştırılmasında hâlen etkili bir
adım atılmış değildir.
26ncı Genelkurmay Başkanımız
Sayın İlker Başbuğun son yaptığı, FETÖnün
siyasi ayağını ortaya çıkarmaya yönelik,
ışık tutan sözlerini oldukça önemsiyorum. Askerlerin sivil
mahkemede yargılanmasının önünü açan kanunun Meclisten bir gece
yarısı apar topar geçmesiyle FETÖcülerin yolu açılmış
ve neticesinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Sayın
Başbuğ, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla, özel
yetkili sivil mahkemelerce hapse atılmıştır. Bu teklifin
altında kimlerin imzasının olduğu ise bellidir. FETÖnün
siyasi ayağını tespit etmek istiyorsak buradan başlayalım,
ipin ucu gözükmüştür.
İYİ PARTİ olarak hodri meydan diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Akçay.
21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 3
Şubat 2020 tarihinde Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri
tarafından yapılan saldırı sonucu şehit düşen
sivil ve askerlerimize Allahtan rahmet dilediğine, Türkiye'nin gücünü ve
hafızasını hafife alan şer odaklarının hem sahada
hem de masada gereken karşılığı alacağından
şüphelerinin olmadığına,
sınırlarımızın öte yanında perde perde sahnelenen
emperyal oyunların doğru analiz edilmesi gerektiğine,
Türkiyenin olmadığı bölgesel ve uluslararası bir denklemin
asla düşünülemeyeceğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Suriyenin İdlib bölgesine,
çatışmaların önlenmesi ve gözlem noktalarının
korunması amacıyla takviye birlik olarak gönderilen askerlerimiz, 3
Şubat 2020 tarihinde rejim unsurları tarafından hain bir saldırıya
uğramıştır. Bu alçak saldırıda 7 askerimiz ve 1
sivil görevlimiz şehit olmuş, 7 askerimiz
yaralanmıştır. Aldığımız şehit
haberleri yüreklerimizi dağlamıştır. Şehitlerimize
Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin
başı sağ olsun.
Türkiye'nin gücünü ve hafızasını
hafife alan şer odaklarının, hem sahada hem masada gereken
karşılığı alacaklarından şüphemiz yoktur.
2011de başlayan Suriye iç savaşı ve vekâlet savaşları
nedeniyle ülkemizin sınır güvenliği konusunda kritik önlemler
alınmış ve terörle mücadele harekâtları yürütülmüştür.
Mücadele alanlarımızdan birisi de gerilimin
tırmandığı ve çatışmaların
yoğunlaştığı ve Türkiyeyle 130 kilometrelik
sınır komşuluğu olan İdlibdir. İdlibde Esad
rejimi, Rusya ve İranın himayesiyle cesaret bulmuş, kendi
halkına ve münhasır yetkilerine dayanarak bölgede nizamın tesisi
için bulunan askerlerimize tehdit olmaya başlamıştır.
Sınırlarımızın öte yanında perde perde sahnelenen
bu emperyal oyunu doğru analiz etmek mecburiyetindeyiz.
Suriyede kabaca dört yönetim bölgesi vardır:
Rejim kontrolündeki bölgeler, Türkiyenin sınır ötesi harekâtlarla
terörden temizlediği ve güvenlik için kontrol altında tuttuğu
bölgeler, ABDnin geçici kontrolündeki bölgeler ve
çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilen kentler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Esad rejiminin, gözünü
İdlibe çevirmesinin sebebi de bu tablodur. Bu tabloda Esadın
ilerleyebileceği, güç gösterisi yapabileceği tek bölge İdlib
kalmıştır. Bu saikle, gözü dönmüş Esad rejimi, baltayı
taşa vurmuş ve bölgedeki varlığı uluslararası
hukuktan kaynaklanan ülkemizin münhasır yetkilerine mütecaviz bir
saldırı gerçekleştirmiştir.
İdlib, Astana görüşmeleri neticesinde
çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilen bir bölgedir. 4
Mayıs 2017de gerçekleştirilen 4üncü Astana Zirvesi ve 22 Ekim
2019da Türkiye-Rusya arasında imzalanan Soçi Mutabakatı
doğrultusunda İdlibde Türkiye 12, Rusya 10 ve İran 7 gözlem
noktası kurmuştur. Soçi Mutabakatı ve Astana süreciyle bölgede
çatışmaların sonlandırılması öngörülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Diğer yandan, Türkiye
ile Rusya arasında İdlibde HTŞnin ve terör örgütü olarak kabul
edilen diğer grupların varlığına son verilmesi için
Eylül 2018de bir anlaşma imzalanmış, anlaşma sonrası
ateşkes ilan edilmiştir. Fakat gelinen noktada ne Esad rejimi ne
Rusya, İdlibdeki uzlaşı sürecine ve bu süreçte yapılan
anlaşmalara riayet etmiştir. Kasım 2019dan bu yana, Suriye
ordusunun İdlibdeki askerî operasyonlarının hız
kazanması ve Rusyanın hava saldırılarını
yoğunlaştırması bunun bir delilidir. İdlib sürecinde
Türkiye'nin başını çektiği temel fikirlerden biri de İdlibe
yönelik askerî operasyon yapılmamasıdır. Bu kapsamda, Rusya ve
Türkiye arasında yapılan görüşmeler neticesinde, 12 Ocak 2020
tarihinde ateşkesin yürürlüğe gireceği
açıklanmıştır. Ne var ki ülkemizin bekası adına
kritik öneme sahip böyle bir meselede uzlaşı yerine yine çatışma
yeğlenmiş, İdlibde Şam yönetimi ve Rusyanın hava ve
kara saldırıları sürmüştür. Türkiye'nin bu
düşüncesinin, uluslararası anlaşmalar ve meşruiyet
çerçevesinde bir karşılığı vardır. Bir adım
sonrası düşünülmeden gerçekleştirilen bu saldırıya,
kahraman askerlerimiz gerekli cevabı vermiş ve vermeye de devam
edecektir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçelinin de vurguladığı gibi, son gelişmeler bize
Suriyedeki uzlaşı sürecinin Cenevre, Soçi ve Astanayı da
kapsayan çok perdeli bir tiyatro olduğunu göstermiştir. Suriyede,
Libyada ve diğer çatışma bölgelerinde diplomatik uzlaşmanın
tarafı olan Türkiye, vurkaç taktikleri ve modası geçmiş
barış söylemleriyle bertaraf edilmeye
çalışılmaktadır. Türkiye'nin olmadığı bir
bölgesel ve uluslararası denklem asla düşünülemez. Türkiye'nin
egemenliğini hesaba katmadan yapılan her strateji boğulmaya
mahkûmdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bize düşen,
uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarımız ve
sorumluluklarımız çerçevesinde, meşru müdafaa
hakkımızı kullanmak, egemenlik haklarımızı tehdit
eden her tehlikeli girişimi bertaraf ederek her türlü önlemi
almaktır. Bölgede görevini cansiparane ifa eden kahraman Türk askerî,
sivil halkın canının, haysiyetinin teminatıdır ve
olmaya da devam edecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç'un, Suriyenin İdlib kentinde yaşamını yitiren
askerlere Allahtan rahmet dilediklerine, açıklanan ocak ayı
enflasyon oranlarına, TÜRK-İŞin ocak ayı açlık ve
yoksulluk sınırı araştırması sonuçlarına,
Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Dicle Fırat Gazeteciler
Derneğinin açıkladığı 2020 Ocak ayı Medya
İzleme Raporunun gazeteciler üzerindeki baskı ve engellemelerin sona
ermediğini gösterdiğine, Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem
Kurulunun rekabeti ortadan kaldıran yaklaşımlarının
Amedspor ile Cizresporun sorunlar yaşamasına neden olduğuna
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle, İdlibde
yaşamını yitiren askerlere rahmet, ailelerine ve
yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyoruz.
Ocak ayı enflasyon oranları
açıklandı. Ocak ayı enflasyonuna
baktığımızda, 1,35 oranında bir artış
görüyoruz. Yıllık bazda bu oran yüzde 12,15 oldu, on iki aylık
ortalamalara baktığımızda ise enflasyonda yüzde 14,52lik
bir artış oldu. Yani enflasyonda bir düşüş
yaşanmıyor, çizilen bütün pembe tablolara rağmen hayatın
gerçekleri bunu karşılamıyor. Esas itibarıyla gerçekler,
halkın pazar tezgâhlarında, halkın sofralarında;
aslında ne olduğunu herkes görüyor. TÜİK, resmî rakamlarla ne
kadar oynamaya çalışırsa çalışsın, enflasyon
oranlarındaki tablo çok açık bir şekilde ortada görünüyor.
Yoksulluk azalmıyor, işsizlik ve enflasyon düşmüyor, tam tersine
artıyor.
Ekonomideki bu kötü gidişatı perdelemek
için TÜİK çeşitli operasyonlar yapıyor. En son, enflasyonu
hesapladıkları sepette de değişiklikler yaptılar yani
gerçekleri manipüle etmek için bu değişiklikleri yapıyorlar.
Sorun tabii ki TÜİK bürokratlarında değil, esas itibarıyla
o bürokratlara direktifi veren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrakta.
Hazine ve Maliye Bakanı, pembe tabloyu ortaya çıkarabilmek için
TÜİK rakamları üzerinde her türlü manipülasyonu yapmaktan
vazgeçmelidir, bir kez daha bunu vurgulayalım. Çünkü yine bu ay içinde TÜRK-İŞin,
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun
açıkladığı Ocak ayı açlık ve yoksulluk
sınırına baktığımızda da durumu görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu
araştırmaya göre, Ocak ayı rakamlarında, 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gereken
aylık gıda harcaması tutarı yani açlık
sınırı 2.219 liraya çıkmış vaziyette. Şimdi,
bu gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut, ulaşım,
eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması
gereken harcamalara da baktığımızda, yine 4 kişilik
bir aile için yoksulluk sınırı 7.229 liraya
çıkmış vaziyette; TÜRK-İŞin rakamları bunu
gösteriyor. Yani TÜİK, bir taraftan gıda harcamalarını
enflasyon sepetinden çıkartıyor ama TÜRK-İŞin
rakamları gösteriyor ki ne kadar çıkartılırsa
çıkartılsın ekonominin gerçekleri asla örtülebilir gibi bir
durumda değil. Hem enflasyonda hem işsizlikte hem de yoksullukta iktidarın
uyguladığı politikalar son derece vahim bir tabloyu ortaya
koyduğunu gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
Çağdaş Gazeteciler Derneğinin ve Dicle Fırat Gazeteciler
Derneğinin 2020 Ocak ayı Medya İzleme Raporu
açıklandı. Basın özgürlüğü konusunda ve basın
emekçilerinin yılın ilk ayında hangi engellemelerle ve
sorunlarla karşı kaşıya kaldıkları, raporda
yazıldı. Bu raporda görülüyor ki 2020 yılının ilk
ayında da basın emekçilerine, gazetecilere yönelik baskılar
devam ediyor, basın emekçilerinin engellenmeleri ve sorunları
bitmiş görünmüyor, birçok gazeteci hakkında yeni davalar
açılıyor ve birçok gazeteciye de ceza verildiği görülüyor. Ocak
ayı raporunda 4 gazeteci hakkında yirmi bir yıl altı ay hapis
cezası verilmiş, 2 gazeteci hakkında yeni davalar
açılmış, 12 gazetecinin yargılanması devam etmiş,
7 gazeteci işinden olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Esas
meselelerden bir tanesi de: Biliyorsunuz, bine yakın gazetecinin sarı
basın kartı iptal edildi, sonra tepkiler üzerine tekrar aktif hâle
getirildi. Sonuç olarak baktığımızda bu Ocak 2020 Medya
İzleme Raporu da gösteriyor ki gazeteciler üzerindeki baskılar ve
engellemeler sona ermiş değil, iktidarın bir diğer
faaliyeti olarak bu da sürüyor.
Son bir şeye daha değinmek istiyorum,
burada sık sık dile getirdik. Hatırlarsanız hem Amedspora
ilişkin hem Cizrespora ilişkin maçlarda karşı
karşıya kalınan sorunları, hem statlarda hem Federasyon
tarafından yapılan uygulamalarda, Merkez Hakem Kurulunun uygulamalarında
karşı karşıya kalınan sorunları dile
getirmiştik. Şimdi, Cizrespor, hakemlerin tutumu, ırkçı
sloganlar ve hakemlerin bunu engellememesi nedeniyle ligden çekileceğini
açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Esas itibarıyla hem Futbol Federasyonu
açısından baktığımızda hem Merkez Hakem Kurulu
açısından baktığımızda, görevleri, sporda rekabet
eşitliğini sağlamak ve sağlıklı bir şekilde
spor müsabakalarının sürmesini sağlamaktır ama tam tersine,
hem Türkiye Futbol Federasyonunun hem Merkez Hakem Kurulunun rekabeti ortadan
kaldıran yaklaşımlara sahip olduğunu görüyoruz. Statlarda
yaşanan neredeyse lince varan bu saldırılara yönelik herhangi
bir önlem alınmadığını görüyoruz. Aslında sporun
evrensel tanımına baktığımızda, birçok Avrupa ve
dünya ülkesinde yaşananlara baktığımızda da statlarda
yaşanan ırkçı sloganlar ve linç girişimleri
karşısında bütün ülke federasyonlarının, UEFA ve FIFA
dâhil olmak üzere, çok net bir tutum aldığı da
açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Türkiyede de
bu net tutumun alınması gerektiğini bir kez daha
vurgulamış olalım ve Cizresporun bu baskılar nedeniyle
ligden çekilmiş olmasını vurgularken bunun karşısında
Federasyonun ve Merkez Hakem Kurulunun da tutumunu
kınadığımızı bir kez daha belirtelim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Suriyenin
İdlib kentinde rejim güçleri tarafından yapılan
saldırı sonucu şehit düşen Halil Demir, Onur Şükrü
Özler, Serkan Deprem, Uğur Katran, Gökhan Orhan, Kadir Yıldız,
Uğur Kurt ve İsmail Akataya Allahtan rahmet dilediklerine, Türkiye
Şeker Kurumunun bünyesinde bulunan şeker fabrikalarında
çalıştırmak üzere işçi alımı için 31 Aralık
2019 günü ilana çıktığına ancak 1990dan beri şeker
fabrikalarında geçici işçi olarak çalışanlara verilen kadro
sözünün öncelikle yerine getirilmesi gerektiğine, Adli Tıp Kurumundan
verilmiş Hastanede tedavi edilmelidir, cezaevinde kalamaz raporları
Cumhurbaşkanının önünde dururken,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
almış olan Madımak katliamı faillerinden Ahmet Turan
Kılıça affın uygulanmasının siyasi
kayırmacılık olduğuna, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun Kaç Suriyeli var, kaçına
vatandaşlık verildi ve illere göre dağılımı
nedir? sorularına İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
verdiği cevaba, Avrasya Tüneli geçiş ücretlerine yapılan yüzde
56 zammın kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan; size, tüm gruplara ve tüm milletvekillerimize iyi bir
çalışma haftası diliyoruz.
Tabii, çok keyifsiz bir haftaya başladık.
İdlibde meydana gelen topçu ateşi sonucunda hayatını
kaybeden 8 şehidimizi rahmetle anıyoruz. Halil Demiri, Şükrü
Özleri, Serkan Depremi, Uğur Katranı, Gökhan Orhanı, Kadir
Yıldızı, Uğur Kurtu ve İsmail Akatayı
Meclisimizin tutanakları altında bir kez daha buradan anıyoruz.
Bu acı haberlerin son olmasını diliyoruz.
Gün öyle bir gün ki bu konuda, sadece Adalet ve
Kalkınma Partisinin Suriye ve İdlib politikasını
değil, özellikle oradaki gözetleme kulelerinde görev yapan askerlerimizin
hayatıyla ilgili endişelerimizi, bu konuda alınması gereken
askerî tedbirler ve diplomatik hamlelerle ilgili bundan altı ay önce kayda
geçirdiğimiz ifadeleri bir kez daha hatırlatmakla yetiniyorum çünkü
gün, bunun ötesinde bir şeyleri söylemeyi olanaklı kılmıyor
ama bu konuları önümüzdeki günlerde enine boyuna düşünmek ve
muhalefet partilerinden gelen eleştiri ve önerilerin ne kadar
kıymetli olduğunu da bundan sonra karar alırken göz önünde
bulundurmak gerektiğinin gün gibi ortada olduğunu kayda geçirmek
istiyorum.
Sayın Başkan, Türkiye Şeker Kurumu,
bünyesinde bulunan şeker fabrikalarında çalıştırmak
üzere 1.500 işçi alımı için 31 Aralık 2019 günü ilana
çıktı ve bu fabrikalarda kadroya işçi alımı süreci
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Değerli milletvekilleri,
5620 sayılı Kanuna göre, buralarda beş ay yirmi dokuz gün
süreyle işçiler çalışıyordu biliyorsunuz ve hepimizin
gayretleri sonucunda, daha sonra bu konuda yapılan bir düzenlemeyle, 2
Ocak 2020 tarihli 15 sayılı yazıyla bu sürenin dokuz ay yirmi
dokuz güne çıkarılmasına olanak tanındı. Şimdi,
şeker fabrikalarında on ay süreyle işçiler
çalışıyor; bu işçiler, 1990dan beri
çalışıyor. Devletimizin bir geleneği var; bir yerde geçici
işçi çalıştırıyorsanız, sonra oraya işçi
alacaksanız, o geçici işçilere kadro verilir ama bu yöntem
benimsenmiyor ve uzun süre, beş ay yirmi dokuz gün çalışan,
şimdi dokuz ay yirmi gün dokuz çalışan bu işçiler,
yıllardır emek verdikleri, yapmayı bildikleri bu iş
dururken dışarıdan 1.500 işçi geliyor şeker
fabrikalarına.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, hak değil; bu, adalet
değil; bu, vicdanlı bir davranış değil. Bu
arkadaşlarımızın mücadelesi, devletimizin geleneklerinde
olduğu gibi, önceliğin kendilerine verilmesi yönündedir. Uzun
süredir, bu iktidar bu işçilere kadro sözü verirken, bugün 1.500 kadrolu
işçi alacakken bunları dışarıdan alıp bu
işçileri kadroya almaması kabul edilebilir değil. Bu konuda
Cumhuriyet Halk Partisi grubu olarak tüm grupları duyarlı olmaya, tüm
milletvekillerini bu soruna sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Değerli Başkan, Ahmet Turan
Kılıç, Sivasta Madımak katliamının faillerinden 86
yaşındaki Ahmet Turan Kılıç, Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanının kendisine anayasal hak olarak
tanınan ama pek cömertçe kullanmadığı bir yetkiden
yararlanarak affedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Madımaktaki ateş
hâlâ yüreklerimizde yanarken, Madımaktaki kurum bu ülkenin adaletinin
üstünü karalamışken bugün gelinen noktada, bu kişinin evine
gidenler ellerinden öptükleri fotoğrafları sosyal medyada
paylaşarak acıları tazelemekte, yürekleri yakmakta ve maalesef
verilen bu af kararının siyasi olduğu konusundaki tüm
endişeleri haklı çıkarır bir tutum takınmaktadır.
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanı bu
af yetkisini kullanırken
Örneğin 2019 yılında 50 hasta
tutuklu cezaevinde ölmüştür ve İnsan Hakları Derneği
başta olmak üzere, 7 binin üzerinde başvuru yanıtsız
bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Adli Tıp Kurumundan
verilmiş Hastanede tedavi edilmelidir, cezaevinde kalamaz. raporları
Cumhurbaşkanının önünde dururken, 50 kişi cezaevinde
ölmüşken Sivasın katiline,
ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasını almış olan kişiye bu affın
uygulanması ve bu affın uygulandığı yerin herhangi bir
suç değil, insanlığa karşı işlenmiş bir suç,
bir katliam olduğu düşünülürse Cumhurbaşkanının
verdiği karar, Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiği karar
siyasi kayırmacılık, orada hayatlarını kaybetmiş
olanların hatıralarına saygısızlık, ailelerine ve
onların acısını yüreklerinde hissedenlere karşı vicdansızlıktır
Sayın Başkan; bunu kabul etmiyoruz.
Sayın Başkanım, sizden ve Meclis
Başkanımızdan Meclisin itibarını korumanız
konusunda defalarca talepte bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şahsınızın, Meclis Başkan Vekillerimizin bu konularda
çabalarına şahit olduk, gerektiğinde hemen teşekkür ettik.
Sayın Başkanım, elimde Bursa Milletvekilimiz, aynı zamanda,
Divan Kâtibimiz Nurhayat Altaca Kayışoğlunun Süleyman Soyluya
verdiği bir soru önergesi var. Sayın Başkan, soru önergesinde
Türkiye; Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerden gelen göçler
olduğu kadar Avrupadan tersine göçlerle de muhataptır. diyor ve
sorularına başlıyor: Birinci soru: Türkiyede kaç sığınmacı
var? Bunların kaçına vatandaşlık verildi? Soru bu.
İki: Vatandaşlık verilen Suriyelilerin şehirlere göre
dağılımı. Soru bu, rakam soruyor. Üç:
Vatandaşlık verilen yabancılar arasında
Ülkelere göre
soruyor, rakam soruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Soru beş: Hangi illerde
kaçı ikamet ediyor? Sayın Başkan, süresi içinde yüzde 4
cevaplıyorlardı; eleştirdik, eleştirdik, 8,5e kadar
çıktılar. İyi örnek Ruhsar Pekcan yüzde 35lerde, kötü örnek
yüzde 1,5larda bir sürü bakan var. Süleyman Soylu soruyu cevaplamış
değerli milletvekilleri, cevabı okuyorum, bir satır: 5901
sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ile Türk
Vatandaşlığı Kanunu Uygulamasına İlişkin
Yönetmelike göre gerekli işlemler yapılmaktadır. Cevap bu. Bu
cevap olur mu Sayın Başkan? Bu, bu Meclise saygısızlık
değil mi? Bu milletvekilliğiyle alay etmek değil mi AK
PARTİnin çok değerli milletvekilleri? (CHP sıralarından
alkışlar)
Soru: Kaç Suriyeli var, kaçına
vatandaşlık verildi, illere göre dağılımı nedir?
Cevap: İlgili kanuna göre işlem yapılmaktadır. Ve bunu
şu kâğıt israfı, şu mürekkep israfı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunda tüyü bitmemiş
yetimin hakkı var; ona verilen maaşta hepimizin, bu ülkede alın
teriyle çalışan asgari ücretlinin hakkı var. Oturuyor,
attığı imzaya bak, mürekkebe yazık, kâğıda
yazık. Bu alaycılıktır, bu hepimize hakarettir, bu, Divana
hakarettir, bu, Meclise hakarettir. Bunu kabul etmiyoruz Sayın
Başkan, bu konuda Meclise sahip çıkılması gerektiğini,
özellikle Meclis Başkanının bu konuda tutum takınması
gerektiğini söylüyoruz. Bu rezalet. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
Son olarak da bu, parti devleti, devlet partisi,
aile partisi
İllallah, illallah! Bu da parti devletinin göstergesi, soru
muhalefetten gelince şu cevap, illallah! Avrasya Tüneline zam; oran,
yüzde 56; 36 lira 40 kuruş. Toplam gördüğü zam
açıldığı günden bugüne yüzde 119.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yap-işlet-devretle araç
garantisi verilmiş, yılda 25,5 milyon araç; para değil, araç
garantisi verilmiş. 1 Şubat 2019da Avrasya Tüneli Twitter
hesabından paylaşım Yüzde 37 zam yaptık. Bunlar bize
seçim mi kaybettirecekler? hep birlikte, AK PARTİ içinde panik Sehven
paylaştık. Çıkıp dediniz ki: Yüzde 37 zam mı olur
enflasyonun yüzde 12 olduğu yerde? Seçim geçti, yapılan zammın
oranı yüzde 37 de değil, yüzde 56. Aradakini de tazmin ediyor adam.
Kim bu? Yap-işlet-devret. Peki, zam bu kadar ya, hani şöyle
düşünmesin vatandaş: Ya, geçmeyen kadarını devlet ödüyor.
Devlet ödememek için zam
O da değil arkadaşlar, devlet araç
geçiş garantisi vermiş, araç geçişi. Yap-işlet-devretle:
Bir, firmaya avanta; iki, milletin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşçiye yüzde 3
veriyorsunuz, memura yüzde 4 veriyorsunuz, emekliyi enflasyona ezdiriyorsunuz.
Firma yüzde 119 zam yapmış, bir kerede yüzde 56. Yerel seçimlerden
önce Yüzde 37 zam mı olur? Elbette sehven, yüzde 3,7dir o. Ne olacak?
İstanbulu kaybetmeyeceksiniz. Seçim geçecek, yüzde 56 zamma kimse ses
çıkarmıyor. Bu, vicdan değil; bu, insaf değil. Şirketi
de bir partinin çıkarına, devleti de bir partinin çıkarına,
hepimizin menfaatini de yandaşların çıkarına kurban ediyorsunuz.
Kabul edilemez.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Akbaşoğlu.
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, hayırlı bir yasama haftası
dilediğine, Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri tarafından
yapılan saldırı sonucu şehit düşen Mehmetçiklerimize
Allahtan rahmet dilediğine, Elâzığ ve Malatya depreminde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın nezaretiyle
İçişleri Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı,
Sağlık Bakanı ve diğer ilgili kurumlarımızın
müdahalesiyle yaraların sarılması, kurtarma faaliyetlerinin
ivedilikle yerine getirilmesi hususunda insanüstü bir gayret ortaya
konulduğuna ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine, 5 siyasi partiye mensup milletvekillerinin
ortak iradeyle ilhakı, işgali ve Filistin devletini imhayı
öngören ABD yönetiminin açıkladığı sözde barış
planını yok saydıklarını bütün dünyaya ilan
ettiklerine, Diyarbakır Annelerinin onurlu mücadelelerinde yanlarında
olduklarına ve olmaya devam edeceklerine, Madımak katliamı
faillerinden Ahmet Turan Kılıçın Cumhurbaşkanınca
affedilerek tahliye edilmesinin anayasal düzenleme çerçevesinde
gerçekleştiğine ve FETÖnün siyasi ayağını her zeminde
konuşmaya Hodri meydan! dediklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli arkadaşlar, ben de
hayırlı bir yasama haftası diliyorum öncelikli olarak. Suriye
rejimi tarafından İdlibde görev yapan Mehmetçikimize yönelik menfur
saldırı sonucunda hayatını kaybeden Mehmetçiklerimize
Allahtan rahmet ve mağfiret; gazilerimize, yaralılarımıza
Rabbimden acil şifalar diliyorum. Bu saldırı sonrasında da
Türkiye tarafından gerekli cevap verilmek suretiyle yaklaşık 76
rejim askeri etkisiz hâle getirilmiştir, buna yönelik
operasyonlarımızın da devam edeceği herkes tarafından
bilinmelidir. Millî menfaatlerimiz, hak ve kendi politikalarımız
çerçevesinde sonuna kadar, denizde, karada, havada her bölgede bu konuda
kararlılıkla kendi politikamızı
uygulayacağımızın da bir kez daha bütün dünya
tarafından bilinmesini arzu ederim.
Değerli arkadaşlar, malumunuz,
Elâzığ ve Malatyada bir deprem söz konusu oldu. Burada
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bununla beraber devletimizce Sayın Cumhurbaşkanımızın
bizzat nezaretiyle İçişleri Bakanımızın, Çevre ve
Şehircilik Bakanımızın, Sağlık
Bakanımızın ve diğer ilgili kurumlarımızın,
bütün kurum ve kuruluşlarımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
acil müdahalesiyle orada her türlü tedbirin
alınması, yaraların sarılması, kurtarma
faaliyetlerinin ivedilikle yerine getirilmesi hususunda hakikaten insanüstü bir
gayret ortaya konulmuştur. Bu çerçevede, bu güzel fedakârlıkları
ortaya koyan bütün kurum ve kuruluşlarımıza; başta AFAD,
Jandarma, Kızılay, İçişleri
Bakanlığımız, Sağlık
Bakanlığımız, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız ve bütün ilgili birimlerimize, orada görev yapan
7 binin üzerinde personelimize, bütün STKlere, kurtarma ekiplerine ve
gerçekten büyük bir dayanışma içerisinde, devlet-millet
kaynaşmasıyla bu afetin bir an evvel ortadan
kaldırılmasına ilişkin özverileri nedeniyle aziz
milletimize teşekkürü bir borç bilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu vesileyle tekraren ifade etmek isterim ki depremde
evleri yıkılan vatandaşlarımızın yaraları
sarılacak; Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve
TOKİ marifetiyle orada bütün insanlarımız,
vatandaşlarımız -Bingölde olduğu gibi, Vanda olduğu
gibi, Kütahyada olduğu gibi- derhâl, hızlı bir şekilde
inşallah konutlarına, yuvalarına kavuşturulacaktır,
yaralar acilen sarılacaktır.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
Filistinle ilgili Yüzyılın Barışı şeklinde
Amerika Birleşik Devletleri tarafından gündeme getirilen bir konu
var. Aslında adı barış olmakla beraber onun altında
gizlenen işgal ve ilhakın ve Filistinin tamamının
İsrailin olmasına yönelik bu adımın görüldüğü
ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Nitekim, yüce Meclisimiz de hakikaten, bütün
partileriyle, bütün milletvekillerimizce, bu, adı barış olan
ama ilhakı, işgali ve oradaki Müslümanları, Filistin devletini
imhayı öngören bu planla ilgili iradesini yüksek sesle
haykırmış ve bunu bütün dünyaya ilan etmiştir. Ben bu
vesileyle, bu planı asla kabul etmeyeceğimizi ve yasama
organıyla, yürütme organıyla, devletiyle, milletiyle Filistinin
yanında olacağımızı, adaletin ve hakkaniyetin
yanında yer alacağımızı, Mescid-i Aksanın,
mahremiyetimizi ve kırmızı çizgimizi, ilk kıblemizi temsil
ettiğini, bu konuyla ilgili duyarlılığı, dünyada tek
başımıza kalsak da bunun sancaktarlığını,
bayraktarlığını Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti
devletinin yapacağını tekraren ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Nihayet, malumunuz, bugün önemli bir gelişme oldu.
Diyarbakırda HDP il binasının önünde evlatlarını
bekleyen Diyarbakır Annelerinden 5inci anne evladına kavuştu.
Bu vesileyle evladı ve anneyi tebrik ederiz. Bu kavuşmanın, bu
buluşmanın diğer bekleyenlere de en kısa sürede nasip
olmasını Rabbimizden niyaz ile evladına kavuşmayı
bekleyen annelerimize selam ve hürmetlerimizi iletir, onların onurlu
mücadelelerinde daima yanlarında olduğumuzu ve
olacağımızı sonuna kadar ifade etmek isterim.
Bunun dışında değerli
arkadaşlar, dile getirilen bir önemli konu var, o konuya da temas ederek
sözlerimi nihayetlendirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Tabii, Anayasanın 104üncü maddesinin (16)ncı fıkrası
çerçevesinde Anayasa, Cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıya
yönelik çeşitli görevler tevdi etmiş, çeşitli yetkileri kullanma
hususunu tadaden ortaya koymuştur. Bunlardan bir tanesi de 104üncü
maddenin (16)ncı fıkrasında sürekli hastalık,
sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarının
hafifletilmesi veya kaldırılması hadisesidir. Bu da Adli
Tıp Kurumundan alınan, ihtisas kurullarınca verilen
sağlık raporları çerçevesinde sayın cumhurbaşkanlarınca
bugüne kadar takdir edilmiş ve ortaya konmuştur. Burada ifade edilen
husus da anayasal düzenleme çerçevesindedir.
Bir diğer husus da FETÖnün siyasi
ayağı konuşulurken gündeme gelen bir husustur. Bu konuyu
özellikle şu şekilde ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) FETÖnün siyasi ayağının gündeme
getirilmesiyle ilgili her gündem kabulümüzdür ve sonuna kadar buna hodri meydan
deriz, bunu ifade ediyorum. Bununla beraber, hiçbir kişinin veya kurumun,
kuruluşun hiçbir makam veya mevkinin yasamanın iradesini, yasama
faaliyetlerini tahfif edecek, sorgulayacak, ortadan kaldıracak nitelikteki
yaklaşımlarını asla ve kata kabul etmeyiz, bunun içeriğini
konuşmaya da tenezzül etmeyiz. Bununla beraber, o gün de yapılan
hususlar Meclisin darbecilerin yargılanmasına ilişkin bir irade
beyanıdır, Genel Kurulun bu yönde ortaklaşa bir kararı
mevcuttur ve bu daha sonra da Anayasada düzenleme hususu olarak gündeme
gelmiştir. Dolayısıyla iki konunun birbirinden ayırt
edilmesi lazım gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yasama iradesini sorgulama yetkisi hiçbir kişiye,
zümreye ait değildir; devredilemez, bırakılamaz, bu konuyla
ilgili sözleri kale alınamaz.
Bununla beraber, FETÖnün siyasi
ayağını her an herkesle her zeminde, her şekilde
konuşmaya Hodri meydan! dediğimizi de ifade etmek ister, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunin FETÖnün siyasi ayağıyla ilgili Hodri meydan!
ifadesine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
FETÖnün siyasi ayağının her zeminde,
her ortamda tartışılmasıyla alakalı olarak gerçekten
Hodri meydan! diyorsanız işte Meclis, buyurun beraber
tartışalım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hadi yiğit,
hadi yiğit!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Defalarca araştırma önergesi verildi. Ayrıca
benim ifadelerimin arasında yasama yetkisini gasbeden bir husus yok, bir
kişinin beyanı var, bir vehmi ifade ediyor ve orada diyor ki: Mademki
bir şeyi araştırıyorsunuz işte çorabın ilk ipini
ben çekiyorum. Şimdi, bunu kayda değer buluyor iseniz Hodri
meydan! çekmek yerine yarın bir araştırma önergesi verin,
İYİ PARTİ grubu olarak FETÖnün siyasi ayağının
araştırılması önergenize evet oyu vereceğimizi
buradan ilan ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade buyurun efendim.
Hodri meydanın da ötesinde bir şey bu
ŞENOL SUNAT (Ankara) Saray izin verirse!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama bunun için kimden müsaade alacaksanız da alın
tabii; onu da söyleyeyim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani bu tartışmayı eğer yapmaya
gerçekten yüreğiniz yetiyor ise, müsaade almanız icap eden yerlere de
şöyle bir başvurun isterim.
Ayrıca, ikide bir bu konuyu hodri meydan
gerekçesi yapmamızın bir anlamı yok. Türkiye Büyük Millet
Meclisini itham ve ilzam etmiyoruz, dışarıda kalan unsurlar hiç
olmazsa tespit edilsin arzusu taşıyoruz. Aksi hâlde bu durum sizin partinizin
üzerinde bir kara gölge olarak duruyor. Bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisine
mensup bir milletvekili olarak hazmedemediğimizi ifade etmek istiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ciddi
bir iş yapıyoruz, ağzımızdan çıkan her kelime
canlı yayında izleniyor, kayda alınıyor, tutanağa geçiyor.
Hep birlikte şunu duyuyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın
Grup Başkan Vekili diyor ki: FETÖnün siyasi ayağını her
zeminde -Meclis hariç demiyor- her zaman, her zeminde tartışmaya
açığız, hodri meydan. diyor. Dediğiniz şu
Cumhuriyet
Halk Partisinin önergesi var FETÖnün siyasi ayağını
araştıralım. diye, daha önce reddettiniz.
ŞENOL SUNAT (Ankara) 3 kere de biz verdik, 3
kere!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yeniden verdik, dediniz ki:
Biz onlarla birlikte oy vermeyiz. Biz de durduk. İYİ PARTİnin
teklifine aynen katılıyoruz. Yarın sabah FETÖnün siyasi ayağının
araştırılmasıyla ilgili önergenizi getirirsiniz, yarın
burada 139 milletvekili çift elimizle destek veririz, iki el
kaldırırız. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Hodri meydan diyorsan lafının arkasında
duracaksın, her zeminde dediysen en meşru zemin burası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burası milletin bize
yeminini ettirip görev yaptırdığı yer. En meşru zemin
burası. Milletten yetkiyi alıp her zeminde deyip ondan sonra
Mecliste olmasın demek kadar gudubet, bunu söylemek kadar
şaşırtıcı, bunu söylemek kadar
karşısındakinin aklıyla alay eden bir yaklaşım
olamaz. Hemen yarın grup önerinizi bekliyoruz.
İkinci husus: Ahmet Turan Kılıç
Ben
de bilirim, Anayasanın af maddesinde öyle yazıyor.
Tarafsızlıkla görevi yapacak Cumhurbaşkanı. 50 kişiyi
2019 yılında hapishanede ölüme terk ediyor. Önüne gelen dosyayı
suçun türüne, suçlunun menşesine göre kör ve sağır olarak değerlendirmesi
gerekirken o yetkiyi partizanca değerlendiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ahmet Turan
Kılıçı affeden, bu insanlık suçuna karşı bunu
affeden, eline Madımakın isini, kirini bulaştıran,
Madımakın kanını bulaştıran Türkiye
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı değil, olsa olsa Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç'un, Cumhurbaşkanının Anayasanın 104üncü maddesindeki
yetkisini siyasi tercihlerine göre kullandığına, FETÖnün siyasi
ayağının araştırılması ve
tartışılması gereken yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğuna ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, iki konuya kısaca
değinmek istiyorum. Bir tanesi, Cumhurbaşkanının
Anayasanın 104üncü maddesindeki yetkisini kullanması meselesi.
Bakın, biz üç senedir her fırsatta bu Mecliste, kürsüde de,
komisyonlarda da bunu dile getiriyoruz. Üç senedir; neden üç senedir,
diyeceğim. İHDnin verilerine göre şu anda 1.334 hasta tutuklu
ve hükümlü vardır. Bunun 457si ağır hastadır ve son üç
yılda 50 kişi cezaevlerinde hayatını kaybetmiştir yani
50 kişi ailelerini bile göremeden hayatlarını
kaybetmişlerdir, bazıları hastanede, bazıları
cezaevinde.
Şimdi, Cumhurbaşkanının
Anayasanın 104üncü maddesine göre bir yetkisi vardır ama
Cumhurbaşkanı bunu tamamen siyasi tercihlerine göre
kullanmaktadır, siyasi tercihlerine göre.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani
Cumhurbaşkanı insani ve vicdani davranmamaktadır, siyasi
davranmaktadır. En son icraatı bunu göstermektedir. Biz bir kez daha
bunu söyleyelim, söylemeye devam edeceğiz. Bizim derdimiz, cezaevindeki
hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili tamamen insanidir, vicdanidir. Meselenin
siyasi tartışma ve polemik konusu olması
yanlıştır. Bir kez daha vurgulayalım: 457 ağır
hasta vardır, bunların içinde acilen salınması gereken
insanlar vardır. Bu konuda Cumhurbaşkanı eğer vicdani ve
insani davrandığını iddia ediyorsa, samimi olduğunu
iddia ediyorsa mutlaka buna el atması gerekir ama bizim kanaatimiz odur ki
siyasi tercihlerine göre karar almaktadır.
İkinci değinmek istediğim konu
-diğer Grup Başkan Vekilleri de söyledi- biz defalarca
araştırma önergesi verdik FETÖnün siyasi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Araştırma
önergeleri verdik FETÖnün siyasi ayağının
araştırılmasıyla ilgili ve her seferinde Adalet ve
Kalkınma Partisinin oylarıyla reddedildi bu önergeler.
Şimdi, biz bunu hep söylüyoruz; bunun
araştırılması ve tartışılması gereken
yer Meclistir. Neden Meclistir? Yargıdan orduya kadar, eğitimden
bütün bakanlıklara kadar bütün kurumlarda insanlar bulundu FETÖcü diye
görevlerinden uzaklaştırıldılar herhangi bir hüküm
olmaksızın ama bir türlü siyasi ayak bulunamadı ve siyasi
ayağın tartışılabileceği,
araştırılabileceği tek yer Millet Meclisidir. Siyasi partiler
buradaysa siyasi ayak da buradadır. Dolayısıyla, eğer
Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda samimiyse biz de hazırız bu
konuda getirecekleri önergeye hangi parti getirirse getirsin- destek vermeye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
Bu konuda hangi parti getirirse getirsin önergeye
destek vermeye ve FETÖnün siyasi ayağının
araştırılması için her türlü adımı atmaya ve
desteklemeye hazır olduğumuzu bir kez daha vurgulamış
olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
28.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın şahsına yönelik yaklaşımları
reddettiklerine, FETÖnün siyasi ayağının açığa
çıkması için bağımsız ve tarafsız yargı
eliyle sonuna kadar mücadele edilmesi hususunda en ufak tereddütleri
bulunmadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, öncelikli olarak,
Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa 104üncü madde çerçevesinde
ortaya koymuş olduğu takdirle ilgili herkes farklı
yaklaşımlarda bulunabilir ancak şahsına yönelik
yaklaşımı kesinlikle reddettiğimizi ifade etmek isterim. Bu
konuyla ilgili herkesin anayasal çerçevede ve işin nezaketi çerçevesinde
konuşması gerekir; bir.
İkinci olarak; arkadaşlar, FETÖnün
görüşülmesi ve konuşulması meselesi illa araştırma
komisyonuna mı bağlı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her zeminde diyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Her zeminde
Araştırma komisyonu da kuruldu daha önce,
kuruldu,üç ay çalıştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O konuda kurulmadı.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Erken bitirildi erken.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bak, yargı yetkisi, Türkiye Cumhuriyeti devleti
adına ve Türk milleti adına yargı tarafından, mahkemeler
tarafından kullanılıyor.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Adı siyasal ayak.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Kılıçdaroğlu başta olmak
üzere -hani byLock listesinden bahsediyordu ya 120 ila 180 milletvekilinde
byLock var. diye- kimin elinde ne belge varsa, ne bilgi varsa
davasını açsın, bağımsız ve tarafsız
yargı eliyle kimler siyasi ayağı oluşturuyorsa sonuna kadar
gidilsin. Bu konuyla ilgili en ufak bir tereddüt yok.
Değerli arkadaşlar, şunu da ifade
etmek istiyorum: İki konuyu birbirinden ayırt etmek lazım.
Şimdi, gündeme gelen husus neydi? Burada 2009 yılında bir yasa
görüşülürken o zamanki ilgili milletvekili arkadaşlar, Grup
Başkan Vekili arkadaşlar birbirleriyle görüşmek, meseleyi
değerlendirmek suretiyle bir önerge vermişler ve bu önerge Meclisin
yüce iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz yasama faaliyeti anlamında bu önergenin
verilmesi ve Meclisin iradesinin kabulü noktasındaki hiçbir sorgulamayı
asla ve kata sorgulatır noktaya getirmeyiz, bir; şu hususta Meclise
milletvekillerinin iradesine saygısızlığı asla ve kata
kabul etmeyiz. Bununla beraber FETÖ konusunda her türlü
tartışmayı ister ekranlar başında, ister Mecliste, her
zeminde tartışmaya hazır olduğumuzu ortaya koyduk ve
koyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuçta, şu bir gerçektir ki özellikle 2013 ve daha
sonra 15 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla net bir şekilde terör örgütü
olarak Millî Güvenlik Kurulu kararları tarafından devletimizin
aldığı kararlar çerçevesinde Hükûmetimiz mücadeleyi hem siyasi
alanda hem ticari alanda, her türlü alanda sonuna kadar yerine getirmektedir.
Bu konuda bütün gruplarla bu konuyla ilgili her türlü bilgi, belge
ışığında her zeminde bunun sonuna kadar
konuşulmasını bizler ortaya koyduk, gereğini yaptık ve
yapıyoruz; sizler de inşallah gereğini yapma durumunda
olursunuz. Sayın Kılıçdaroğlu, tabii ki, geçen haftaki grup
toplantısında siyasi ayakla ilgili açıklamayı bugünkü grup
toplantısında yapacağını beyan etmişti ancak bu
konuyu haftaya bıraktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İnşallah, sizler bu konuda ne ortaya
koyarsanız, siyasi ayağın açığa çıkması
hususunda, bizden sonuna kadar yardım göreceğinizi ortaya koymak
isterim ama bununla ilgili tartışmayı da... Ayrıca, kim
siyasi ayaktır, FETÖyle ve PKKyla nasıl bir buluşma zemini
içerisinde, nasıl bir yaklaşım içerisinde hareket edilmektedir,
müdellel bir şekilde yargı kararlarıyla ortaya koymaya da
hazır olduğumuzu beyan ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekillerimiz, bana göre, herkes gayet güzel kendi meramını
anlattı.
Gündeme geçelim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Hayhay, buyurun Sayın
Dervişoğlu.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Burası çok önemli
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim
uyardığınız için.
29.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben Sayın mevkidaşıma yapmış
olduğu bu hararetli konuşma için çok teşekkür ediyorum ama
ifadeleri benim açımdan tatminkâr değil. Yani demek istiyorsanız
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tartışmayı yapmaya mezun
değildir, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir ferdi ve bir siyasi partinin
Grup Başkan Vekili olarak bunu kabul etmem mümkün değil. Ayrıca,
önergeyi veren milletvekilleri ve Grup Başkan Vekilleriyle ilgili benim
bir kaygım yok. Bizim, İYİ PARTİ olarak asıl merak
ettiğimiz şey, o 2 Grup Başkan Vekilinin eline önergeyi
verenlerdir; siyasi ayak onlardır ve doğru anlaşılması
lazımdır diye düşünüyorum. Yasamanın bu alanda bir yetkisi
yoktur. yönünden yaklaşımınızı yerinde
bulmadığımı üzülerek ifade ediyorum. Yargı
baksın bu işe. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yargının vermiş olduğu bazı
kararları, Sayın Cumhurbaşkanımız, mikrofon arkasına
geçip Anlayabilmiş değilim. diyerek reddediyor.
Dolayısıyla, adalet duygusunun zedelendiği toplumda
yasamayı yapan Türkiye Büyük Millet Meclisine saygınızı
artırmanızı istirham ediyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben
Mecliste görev yaptığım ilk dönemimde Cezaevi İnceleme ve
İzleme Komisyonu üyesiydim, partimin ilgili Komisyonunun üyesiydim.
Balyoz Kumpası diye bir kitap yazdık biz. Ben şu kürsüde
Balyoz kumpası dedim diye yemediğim laf kalmadı AK PARTİ
Grubundan. Kumpasçı sensin! Darbeci sensin! Darbeciler için kitap
yazan sensin. Ardından, altı ay sonra AK PARTİnin o zamanki
Başbakan Yardımcısı Millî orduya kumpas kurmuşlar.
dedi. Şimdi, 2013-2014te Balyoz kumpası diyen adama Darbeciler
için kitap yazan utanmaz sensin! diyenler, utanmadan, Millî orduya kumpas
kurulduğu argümanına, söylemine dört elle sarıldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2009 yılında bir
gece yarısı harf, kelime oyunuyla muhatap gruplar da
kandırılmaya çalışılarak ve asla verdikleri önergeye
de destek bulamadan asker kişileri sivil mahkemede yargılama hevesi
FETÖnün... Çünkü FETÖ sivil mahkemeleri almış eline, orada Ergenekon
yapıyor ve kafayı ülkenin Genelkurmay Başkanına takmış.
O Genelkurmay Başkanı -ki defalarca cezaevinde görüştüm ben
İlker Paşayla- bana dedi ki: Benim karargâhım burası,
Silivri. Ben devletimin aleyhine şu kadar bir söz söylemem ama bir cemaat
devleti ele geçirmiştir, istediği yasayı getirmektedir, istediği
gibi geçirmektedir. O günlerde biz bunları raporlarımıza yazsak
İlker Paşa rahatsız olurdu. Ben Genelkurmay
Başkanıyım. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama FETÖnün siyasi
ayağı, bu kadar kusur ortadayken, 15 Temmuz darbesinden bir ay önce,
6 Haziranda verilmiş iddianameye FETÖ istediği yasal
değişiklikleri yasama Meclisine teklif ettirip kabul ettirecek güce
erişmiştir. diye bu ülkenin savcıları yazıyorken ve
sizin verdiğiniz o önergeyle bu ülkenin namuslu subayları sivil mahkemelerde
yargılanıp her biri darbecilikle suçlanmış, kimi içeride
hayatını kaybetmişken insan birazcık ar eder, susar, özür
diler, kabahatiyle oturur. Tutup da burada o önergeye sahip çıkma, o
önergeyi Meclis iradesi olarak gösterme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O önergeyle, Fetullah Gülen
cemaatinin bir şekilde yolunu bularak -tam da
aradığınız, biraz ilerleseniz
ulaşacağınız siyasi ayak oradadır ki- sizin Grup
Başkan Vekillerinize imzalattırdığı önergeyle
şunu başardılar: İddianamede savcı yazıyor,
mahkeme iddianameyi kabul ediyor; FETÖnün güçlü olduğu dönemlerde
Silahlı Kuvvetlere girip, o günlerde albay rütbesinde olan Atatürkçü,
cumhuriyetçi, millî unsurların bertarafı, FETÖcü albayların
önünün açılması sonucunu doğurdu bu. diyor. O önergeye
atılan imzaya bugün sahip çıkılmaz, biraz ar edilir,
utanılır, susulur, özür dilenir. Başka da sözüm yok size! (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, söylenilen sözler üzerinden değerlendirme
yapılması gerektiğine, Türkiyenin demokratikleşmesi ve
hukukun üstünlüğünün yerleşmesi hususunda mücadelenin yanı
sıra devlet içerisinde FETÖyle ilgili mücadeleyi verenin de AK PARTİ
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet, teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, hiç kimsenin sözleri, lafları
çarpıtmaması lazım. Önce, bir kere, ne söylendi, söyleneni
ortaya koymak, o söylenen üzerinden bir değerlendirme yapmak lazım.
Söylenmemiş sözler üzerinden çarpıtarak, kendi amacına matuf
olarak, ön cümleler kurarak bir söz söylemek ancak bir acziyetin ifadesi
olabilir, bunu ortaya koymak isterim, çarpıtmadır; hiç kimse çarpıtmaya
tevessül etmesin.
İkinci olarak, biz vesayet odaklarıyla
mücadele ede ede geldik; Türkiyenin demokratikleşmesi, hukukun
üstünlüğünün yerleşmesi hususunda gerçekten büyük mücadeleler verdik.
Sonuçta, bu konudaki yasal düzenlemeler başka bir mecradır
konuşulması gereken mecra olarak ve bununla ilgili yapılan
yasama faaliyetleri apayrı bir mecradır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Buna yönelik olarak, bununla ilişkilendirilmek suretiyle,
başka bir makastan başka amaçlara matuf sözler söyleyerek oradan
siyasi rant elde etmeye, farklı mesajlar vermeye çalışmak ise
apayrı bir mecradır.
Sonuçta, şunu ifade etmek istiyorum: FETÖyle
ilgili mücadeleyi devlet içerisinde yapan AK PARTİdir değerli
arkadaşlar. 60lı yıllardan itibaren bugünlere kadar gelmiş
bir örgüt. Bunun, Millî Güvenlik Kurulu kararıyla devlet ve millete
ilişkin ihanetinin ortaya konulmasıyla beraber bu konuda gerçekten
büyük bir mücadele başlatılmış ancak bu mücadeleyi
başlatan AK PARTİ, FETÖnün söylemleriyle bazı siyasi
yapılar tarafından sıkıştırılmaya ve
FETÖ'nün söylemleriyle AK PARTİ'nin üzerine gelinmeye
başlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aslında, bu da FETÖ'nün bir mücadele yöntemidir.
Ancak kendi içine FETÖ kaçanların, PKK kaçanların bu konuda hakikaten
kendilerine dönüp bu temizliği yapmaları gerekir. Sonuçta, FETÖ'nün
siyasi ayağıyla ilgili, önümüzdeki günlerde uzunca
konuşacağız. Bu konuyla ilgili gerekli sözleri biraz evvel kendi
bağlamında ifade ettim ve bu konunun
çarpıtılmamasını da hassaten yüce Meclisin iradesine
sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Toparlayarak lütfen Sayın
Dervişoğlu, buyurun.
32.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelere ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sevgili Mevkidaşım, devleti siz yönetiyorsunuz,
elbette ki mücadele yapacaksınız ama yapmış olduğunuz
mücadelenin yeterli olması temennimizi de görmezden gelmeyeceksiniz.
Vesayet odaklarıyla mücadelenizi, geçmiş dönemlerde muktedirlere
karşı vermiş olduğunuz mücadeleyi, biz, rahmetli Necmettin
Erbakan Hocadan itibaren hep önemsemiş ve takdirle
karşılamışızdır. Fakat burada bir şey var,
devlete sızıntıdan bahsediyorsunuz. Devlete sanki onlar
sızmamış da devlet onların geldiği yere doğru
sızmış gibi bir görüntü sergilediniz. Bunun düzeltilmesi
lazımdır diye düşünüyorum. Şimdi, bu konuyla ilgili
MİT raporları var, Yüksek Askerî Şûra kararları
esnasında koyulan muhalefet şerhleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
- Bunları iç siyasetin malzemesi yapıp sizi de daha fazla üzmemek,
zor durumda bırakmamak adına bu işi noktalandırmak
istiyorum. Genel Kurulun önemli gündem maddeleri de var.
Ama şunu açıkça ifade etmekte yarar
görüyorum ki bizlerle ilgili ortaya koyduğunuz örtülü birtakım
ifadeleri kabul edebilmemiz mümkün değildir. Bizi herhangi bir yasa
dışı örgütle birlikteymişiz gibi itham etmeye
kalkışmanız bize yapışmaz, iddia sahiplerine de
yakışmaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun ama sizden sonra
söz hakkı çıkmasın isterseniz.
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Ömer
Dinçerin Türkiyede Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor? adlı
kitabının okunmasını tavsiye ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çıkmayacak çünkü kitap
önerisinde bulunacağım. Konu değişsin.
Bir kitap önerim var, kitabın yazarı Ömer
Dinçer; Türkiyede Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor? Kitap, Ömer
Dinçerin Başbakanlık Müsteşarlığı dönemini
kapsıyor ve yaptığı dijital dönüşümle övünüyor. O kitapta
aynen şu yazıyor: 2004te askerler, önümüze, Fetullah Gülen
cemaatinin devleti ele geçirmek, başlıca organlarda güçlenmek,
özellikle Silahlı Kuvvetlerde güçlenmek üzere hazırlık
yaptığına ilişkin bir MGK raporu koydular. Bu rapor Millî
Güvenlik Kurulunda görüşüldü, karara bağlandı. Ancak bu raporla
ilgili, bakanlıklara ve devletin diğer kurumlarına
dağıtımının yapılmamasıyla ilgili bürokratik
sorumluluğu ben, siyasi sorumluluğu Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi burada beyefendi
diyor ki: Biz, Millî Güvenlik Kurulunda bu örgütün tehlikeli bir örgüt
olduğu kararından sonra
Vallahi de yalan, billahi de yalan.
2004teki Millî Güvenlik Kurulunda siz bu kararı aldınız, bu
karar alındı. Bu kararla ilgili, devlette bu kararlılık on
üç yıl önceden gösterilebilecekken, siyasi sorumlusunun Recep Tayyip
Erdoğan, bürokratik sorumlusunun Ömer Dinçer olduğu, daha sonra
partinizde bakanlık yapmış, daha hâlâ partinizin üyesi olan
kişinin ISBN numarası almış, Millî Kütüphanede bir
örneği de bulunan kitabında bu açıkça itiraf edilmektedir.
Kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bu konuyla ilgili son sözü veriyorum
arkadaşım. Bir söz hakkı çıkmasın karşı
tarafa.
Buyurun.
34.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
1960lı yıllardan beri devletin içine sızan yapının
terör örgütü olduğunun anlaşılmasıyla mücadeleyi
başlattıklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Peki.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım,
çok sağ olun.
Şimdi Millî Güvenlik Kurulunun tarihinden
sonra başlanmıştır. sözü hiç yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öyle dediniz biraz önce.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, yok
Öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce dediniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hep çarpıtıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanağı bulursam
özür dileyecek misin?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çarpıtıyorsunuz
Çarpıtıyorsunuz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak istiyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tutanağa bakalım beraber. Tutanakları ben
de istiyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun, düşüncelerinizi ifade edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ondan sonra değil; ondan sonra da önce de.
Dershaneler meselesi var, 7 Şubat 2012 MİT
krizi var. Sonuç itibarıyla 2009-2010. Bakın, bu tarihlerde AK
PARTİ mücadeleyi ortaya koymuş. 17-25 Aralık 2013 değil mi?
Sonuç itibarıyla, Millî Güvenlik Kurulu kararının öncesinde de
sonrasında da bu mücadele kararlılıkla ortaya konulmuştur.
Nedir mesele?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Defalarca anlatıldı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bitiriyorum.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yandık Başkanım.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) 1960lı yıllardan beri
BAŞKAN Ya,
anlatıldı bunlar, hep anlatıldı.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Meclisi meşgul etmeyin, sizinle baş başa
televizyonda tartışalım, sizi televizyona davet ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
devletin içine sızan bu örgütle
mücadeleyi, biz, bu örgütün, bu yapının terör örgütü olduğunun
anlaşılmasıyla beraber başlattık ve mücadeleyi ortaya
koyduk.
BAŞKAN
Anlaşıldı.
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Gelin, bunu televizyonda tartışalım.
ŞENOL SUNAT
(Ankara) Ya, utanın be!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biz mücadele ederken ancak bununla
beraber, bazı siyasi partiler, müstevlilerle amaçlarını tevhit
eden yaklaşım içerisinde FETÖnün argümanlarını kullanma
yaklaşımını ortaya koydular.
BAŞKAN Tamam,
toparlayın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yazık olan budur. Sonuç
itibarıyla, hep beraber mücadele ederek bu örgütlerle, ülkeyi sağ
salimen 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine götürmemiz gerekirken ancak maalesef,
bunların tuzağına düşen, terör öğütlerinin
tuzağına düşen bir yaklaşımla karşı
karşıya kalmış vaziyetteyiz. Bu, içler acısı bir
durumdur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Peki,
çok teşekkür ederim Sayın Akbaşoğlu.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 4/2/2020
tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Türkiye
Cumhuriyeti devleti ile Suriye rejimi arasında yaşanan askerî
gerilimlerin giderek derinleşmesi neticesinde ortaya çıkan İdlib
merkezli ulusal güvenlik sorunlarımızın görüşülmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4/2/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 4/2/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19'uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir
Milletvekili ve İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Suriye
rejimi arasında yaşanan askerî gerilimlerin giderek derinleşmesi
neticesinde ortaya çıkan İdlib merkezli ulusal güvenlik
sorunlarımızın görüşülmesi amacıyla 4/2/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 4/2/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Grup
önerisinin görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına dair,
İç Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum
istemine dair önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
4/2/2020 tarihinde (bugün) verilmiş olan ve
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
kısmında yer alan grup önerimizin İç Tüzükün 70inci maddesi
uyarınca kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif
ederim. 4/2/2020
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Kapalı oturumda Genel Kurul
salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları
gerekmektedir. Sayın İdare Amirlerinden salonun boşaltılmasını
temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve diğer yeminli
görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Salonun boşaltılması için
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.46
VIII.- KAPALI OTURUMLAR
(İKİNCİ
OTURUM)
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin kapalı oturumdan sonra yapılacak Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 4/2/2020
tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Türkiye
Cumhuriyeti devleti ile Suriye rejimi arasında yaşanan askerî
gerilimlerin giderek derinleşmesi neticesinde ortaya çıkan İdlib
merkezli ulusal güvenlik sorunlarımızın görüşülmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
önerisinin görüşmelerine başlıyoruz.
Önergenin gerekçesini açıklamak üzere
İYİ PARTİ Grubu adını İzmir Milletvekili
Sayın Aytun Çıraya söz veriyorum.
Buyurun Sayın Çıray. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Türk milletinin İdlib konusunda olan bitenler
hakkında birçok sorulara cevap beklentisi var. Sayın Erdoğan,
Rusların sahadaki mevcut hamlelerine meşruiyet sağlayan Soçi
Mutabakatından vaz mı geçti? Vazgeçtiyse bütün dünyayı
karşısına aldığı bir dönemde bunu nasıl
anlatacak?
Değerli arkadaşlar, Tel Abyadın
batısından Resulaynın doğusuna kadar yaklaşık
150 kilometrelik bir güzergâh üzerinden 30 kilometre civarında bir
derinlik sağlayarak bir güvenli bölge oluşturulmuştu ancak
Trumpun tweetiyle Barış Pınarı ne yazık ki kurumaya
bırakıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri Putin ve Trumpın
engellemeleri nedeniyle hedefe ulaşamadan harekâtı bırakmak
zorunda kaldı. Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiminin Barış
Pınarı Harekâtıyla oluşturulduğunu iddia ettiği
güvenli bölgenin güneyinden geçen M4 kara yolunun denetimi bize
bırakılmadı. M4 kara yolu YPGnin stratejik kara yoludur. Bu
gerçek Türk milletinden gizlendi yani YPG Barış Pınarı
Harekâtıyla izole edilemedi. Hâlen, Suriye Demokratik Güçleri Suriyenin
petrol ve doğal gaz üretiminin yüzde 80ini ve bu bölgedeki 20 petrol
kuyusundan 11ini kontrol ediyor. Üzülerek söylüyorum, Barış
Pınarı Harekâtı, YPGnin ne en önemli ikmal yollarına ne
gelir üretme kaynaklarına ulaşımını engelleyemedi.
Sayın milletvekilleri, Fırat Kalkanı
Harekâtına bakalım. Amerika, harekâtta
kullandığımız ÖSOnun Suriye savaşındaki çok
önemli yerleşim alanı olan Menbiçe ulaşmasına engel oldu
çünkü Menbiç, Fıratın doğusu ile Fıratın
batısındaki YPGlilerin silah ve eleman bağlantıları
için çok önemliydi. Zeytin Dalı Harekâtında AKP yönetimi stratejik
hedeflerinin hiçbirisine ulaşamadı. YPGnin Suriye
sınırının batısında Akdenize yakın bir
coğrafyada yerleşmesini engelledik ama Putinin engellemesiyle
stratejik Tel Rıfat ilçesini alamadık. YPG/PKK Zeytin Dalı
Harekâtıyla Afrini terk ettiler ama Tel Rıfat çevresine çekilerek
burada hâkimiyet kurdular. Böylece YPG unsurları Menbiç ve Kobani
bölgesinde lojistik destek alışverişine devam ettiler. Tel
Rıfattaki varlıklarıyla Azez ve Türk Silahlı Kuvvetleri
denetimindeki diğer bölgelere istedikleri zaman taciz ateşi açma
imkânına kavuştular. İşte, İdlibde Türkiye ile
Rusyayı karşı karşıya getiren olaylar zinciri böyle
başladı. İdlib, muhaliflerin bölgede bizim desteğimizle
barındığı son alan. Bizim yeni oyun kurabilmemiz, eksik
kalanlarını tamamlamamız için son stratejik manevra
alanımız.
Değerli arkadaşlar, kapalı oturum
yapılmadığı için, milletten gizli olduğundan
değil ama şu anda sahada mücadele eden Türk ordusunun moralini
düşünerek konuşmamın bazı bölümlerini şimdilik
çıkardığımı ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Erdoğanın ve Hükûmetinin güvenilirliği ne yazık ki şu
anda yerlerde sürünüyor. Soçide M5 kara yolunu kontrol altına
alırız dedik, almadık ya da alamadık. Almamız gerekiyorsa
Soçi Anlaşmasını niye imzaladık? Gözetleme kulelerimiz
Suriye askerleri tarafından sarıldı, Rusyaya haber verdik.
diyorsunuz, doğrudur ama onlar Vermediniz. diyorlar. Neye dayanarak?
Sonuçta savaşı kazananların hukuku yapacaklarını
bildikler için.
Arkadaşlar, hamaset zamanı geçti,
F-16larımızın sorti yapmalarını Rus uçakları
engelliyor. Aldığımız duyumlara göre, o, almakla çok
övündüğünüz S-400 füzeleri Türk uçaklarına kilitlenmiş durumda.
Siz, hareket hâlindeki konvoyumuzu, Ruslar koordinat vermezse Esad
kuvvetlerinin vurabileceğini düşünüyor musunuz?
Sayın milletvekilleri, içinde bulunduğumuz
duruma bakalım: Toplam borç yükü muazzam, millet fakirleşmiş,
17nci büyük ekonomiden 19a düşmüşüz, işsizlik felaket
boyutlarda; Suriyeliler bizim topraklarımıza sürülmüş,
gönderilmişler; Avrupa Birliği karşımızda, İran
karşımızda; doğrusu, şu anda Katar bile
yanımızda değil Filistinle beraber. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
da Giriti gözlem altına alıp oraya kuvvet kaydırıyor. Ne
için? Yunanistan da işi kaşımaya başladı Türkiye
zayıf düştü diye, iyi olan tek şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sayın
Başkanım, sözümü bitireyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çıray.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Esasen memleketin, bugün 8 şehit
verdiğimiz ve rahmetle andığımız bu kadar büyük
meselesinin bu kadar alelacele, dakikalara
sıkıştırılmış bir şekilde
konuşulması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesinin, milletin
iradesinin buraya yansımasının da ne kadar eksik olduğunu
gösteriyor.
Malumunuz, Libya politikası da yolunda
gitmiyor, iyi olan tek şey yok ancak bir kere akıl uçtu mu ara ki
mantığı bulasın. Sayın Erdoğanın son
Ukrayna gezisi böyle bir mantık kaybını işaret ediyor, hele
Ukraynada Kırımın yasa dışı ilhakını
tanımıyoruz. sözünden sonra nur topu gibi yeni bir cephemiz olmak
üzere, Rus cephesi.
Bu arada, Amerika ve içerideki yandaşları
da Türkiye, Rusya ilişkilerini koparsın diye Tayyip Beyi
pohpohluyor, o kadar ki Cihatçı milisler Suriye ordusuna
saldırdığı sürece onları terörist kabul
etmeyeceğiz. diyorlar. Tam bu esnada bize tuzak kurulduğu
teranelerini işliyoruz. Tuzak dışarıda değil, içeride
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Milletvekili.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - O nedenle
yıkılırken yıkmak yerine, hepimiz yüksek sesle telaffuz
etmedikçe, sorunların adını koymadıkça Türkiyede
yaşayacağımız sorunların ve ne yazık ki
vereceğimiz şehitlerin sayısı artacak. Hiçbir şeyin
tedbirini gerektiği anda, gerektiği şekilde ve ölçüde alamayan,
bu beceriyi gösteremeyen bir siyasetçiler topluluğu oldu; bu, sürdürülemez
bir şey. Kendi siyaset erbabının önce bu gerçekle
yüzleşmesi gerekiyor. Sonuç itibarıyla, İdlib, son on
yıldır süren ve derinleştirilen bir antidiplomasinin son
ağır darbelerinden birisidir ve uyarıyoruz, eğer bu
siyasetten vazgeçmezseniz sonun başlangıcıdır.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaşa söz veriyorum.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
İdlib meselesini konuşuyoruz, gerçekten çok önemli bir yerde duruyor
ama üç dakikada ne kadarını anlatabilirim; çalışayım.
Şimdi, bu Mecliste çok sayıda, savaş
tezkereleri üzerine konuşmalar yaptık ama sonuç nafile, savaş
politikası tam hız devam ediyor. Savaş yüceltildi sürekli,
savaş kavramı yasaklandı ve savaş
karşıtları âdeta düşman olarak görüldü. Fırat Kalkanı
denildi, Zeytin Dalı denildi, Barış Pınarı
Harekâtı denildi, şimdi de İdlib temel gündem. Niçin?
İktidarın bekası için aslında, başka bir sebebi yok.
Zannediyor ki AKP iktidarı, Suriyede söz sahibi olacak, Orta
Doğunun hâkimi olacak ve Kürtlerin de orada, diğer halklarla
birlikte kendi kendini yönetmesini engelleyecek.
Gerçekten, AKPnin dış politikadaki konumu
tam anlamıyla şu: Kristal mağazasındaki fil gibi;
etrafını yıkıyor, döküyor, bunu bilmeyen hiç kimse yok. Ne
yaptı? Yeni Osmanlıcılık Osmanlının
devamıyım
Bu şekilde, 2011den beri Suriye
savaşından, maalesef, masada olmak için bir nemalanma çabası var
ve 2011den bu yana Suriye tam anlamıyla bir kan gölü. Suriyeli
sığınmacılar şu anda Türkiye'de; içeride kendisine
yandaş, dışarıda ise tehdit unsuru olarak sürekli
dillerinden düşürmüyorlar. Avrupa Birliğinden aldıkları
milyonlarca dolar da bunun cabası. Türkiye'nin Suriye konusundaki tutumunu
eleştiren Batıya veriyor cevabı: Sınırları
açarsam görürsünüz. diye. Ondan sonra IŞİDi, ÖSOyu desteklemesi ve
nelere sebep olduğunu söylemeye gerek yok. Çözüm konusunda süre çok
kısıtlı olduğu için çözüme odaklanmak lazım.
İdlib, terör örgütlerinin merkezidir. Şu anda büyük hâkimiyet
HTŞde ve El Kaidenin uzantısı olduğunu, IŞİDle
ilişkisini -istedikleri kadar allayıp pullasınlar- bunun aksini
hiç kimse iddia edemez ve tabii ki savaştan kaçan milyonlarca insan da
İdlibde yer alıyor.
Suriye politikası kesinlikle Türkiye
halklarının lehine değildir ve şu anda ölen askerler de
tehditler de AKP iktidarının kendi politikasını
dayatmasının neticesidir. Bu maceradan bir an önce vazgeçilmesi
gerekiyor. Gerçekten, askerlerin derhâl geri çekilmesi gerekiyor. Hiç
gitmemeliydiler. yönünde görüşümüz biliniyor zaten.
Çeteleri desteklemekten Türkiye behemehâl
vazgeçmelidir. Türkiyenin IŞİDle, El Kaideyle, HTŞyle,
diğer unsurlarla ilişkisini, dayanışmasını,
ticaretini, zeytinleri bile pazarladığını sağır
sultan bile duydu ama bu Mecliste söyleyince birileri cevap veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çözüm
ne peki? Suriyeyle ve diğer ülkelerle barış temelinde bir
politikaya dönülmesi gerekiyor. Baştan uyardık biz aslında,
dinlemediniz ama daha da geç olmadan, yanlıştan ne zaman dönülürse
kârdır. Suriyedeki savaşın bitmesini sağlayalım ki 4
milyon mültecinin en azından bir bölümü evine dönmüş olsun. İç
savaşta taraf olunmasın artık. HTŞnin IŞİDden türediğini
unutturamayacaklarını söylüyorum.
İslamcı örgütler üzerinden kurulan
hayallere artık bir son verilsin. Şu anda Afrinde hâlâ büyük
hayaller devam ediyor. Afrinin işgalinden sonra ilhak süreci
başladı ve uluslararası dünyada Türkiyenin Suriyedeki
emellerini herkes yüksek sesle konuşurken Millet Meclisinde bizim de bunu
yüksek sesle tartışmamız gerekiyor diyorum, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Yunus Emreye söz veriyorum.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İYİ PARTİ Grubunun önerisi üzerine
grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten önemli bir öneri İYİ
PARTİnin önerisi, bir genel görüşme önerisi. Metne
baktığınızda, çok önemli, kilit, anahtar birtakım
sözcüklerle karşı karşıyayız: Ülkemizin bilinçli
kitlesel göçe maruz kalması; millî bir siyaset, ortak bir tavır
geliştirilmesi; millî varlığımızın hedef
alındığı, milletimizin güvenliğiyle bu meselenin doğrudan
ilgili olduğu gibi. Böylesine önemli temalar karşısında
Meclisin böyle bir öneriyi, genel görüşme önerisini reddetmesini gerçekten
benim aklım almıyor. Umarım, birazdan oylamaya geçildiğinde
iktidarın, AK PARTİ milletvekillerinin olumlu oyuyla bu genel
görüşme önergesi kabul edilir.
Değerli arkadaşlar, tabii, Suriye
konusunda AK PARTİ iktidarlarının
yanlışlarını birçok defa anlattık, bunların
üzerinde durduk. Bugün, çok kısıtlı bir zaman içerisinde
bunlarla ilgilenmeyeceğim, bunların üzerinde durmayacağım;
şunu açıklamak istiyorum: Bakın, Meclisin dış
politikada etkili olmasını, güçlü olmasını istiyoruz.
Meclis Ben dış politikaya bakmıyorum kardeşim, ben
dış politikanın sorunlarıyla ilgili değilim. derse,
Meclis bunu söylerse birazdan burada; bu, 21inci yüzyıl Türkiye'si için
bir utanç manzarası olur.
Değerli arkadaşlar, Meclis dış
politikayla nasıl ilgilenecek, Meclisin dış politika üzerinde
kontrolü, etkisi nasıl mümkün olacak; birkaç örnek vereyim: Bir defa, Dışişleri
Komisyonunun, Millî Savunma Komisyonunun, Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonunun çok aktif şekilde çalışabilmesi gerekli, denetim
işlevlerini yerine getirebilmesi gerekli. Bunlardan çok uzak bir
durumdayız. Birçok örnekte, birçok ülkede, demokratik ülkede olduğu
gibi; Meclisin, bütçe sırasında, kesenin ağzını tutan
organ olarak, harcamalarla ilgili, dış politikayla ilgili
harcamalarla ilgili, güvenlikle ilgili harcamalarla ilgili söz sahibi
olması lazım, değişiklikler yapması lazım. Yine
birçok demokratik örnekte, silah satışlarıyla ilgili, silah
alımlarıyla ilgili meclislerin çok etkili, önemli bir konumda
olduğunu hatırlatmak istiyorum. Demokratik ülkelerde meclislerin özel
komisyonlar kurduğunu, belli meseleleri
araştırdığını hatırlatmak istiyorum.
İlgili kimseleri, ilgili güvenlik görevlilerini, ilgili bürokratları
çağırdığını, ilgili komisyonlarda
sorguladığını hatırlatmak istiyorum. Kapalı
oturumlarda meclislerin bilgilendirildiğini hatırlatmak istiyorum.
Milletvekillerinin temel dış politika sorunları
karşısında etkin bir şekilde bilgilendirildiğini de
hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biz uluslararası
toplantılara gidiyoruz, Meclisin ilgili birimlerinden bize bilgi
dosyası geliyor. Gördüğümüz bilgi, sadece, o ülkenin nüfusu ne kadar,
yüzölçümü ne kadar, bununla sınırlı. Özellikle bu şartlar
içerisinde, Meclisin dış politika üzerinde kontrol sahibi
olması, etki sahibi olması mümkün değildir. Bunu
milletvekillerinin oylarıyla reddetmesi, az önce de ifade etmiştim,
21inci yüzyıl Türkiye'si için bir utanç malzemesi olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS EMRE (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Emre.
YUNUS EMRE (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, birazdan bu oylamayı yapacağız. Bu
oylama sonucunda bu konuyu bir genel görüşme konusu olarak uygun
bulmazsanız eğer, birazdan, coğrafi bilgi sistemleri ve bazı
kanunlarda değişiklikle ilgili teklifi görüşeceğiz.
Arkadaşlar, bu dehşet verici. Yani Türkiye'nin askerleri şehit
oluyor, en kapsamlı dış politika sorunuyla karşı
karşıyayız ve bunu görüşmek yerine İmar Kanununda
değişiklik yapılmasıyla ilgili teklifi
görüşeceğiz. Bu dehşet verici arkadaşlar. Bunu çocuklarınıza
anlatamazsınız.
Bakın, burada, benim de
tanıdığım, çok kıymet verdiğim AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarımız da var; birisi Sayın
Büyükelçimiz Ahmet Yıldız. Yani siz, bir milletvekili olarak, diplomatik
kariyerinizi göz önünde bulundurduğunuzda bunu nasıl içinize
sindireceksiniz? Yani ben size buradan sataşıyorum Sayın
Büyükelçim.
Şimdi, Sayın Alpay Bey, millî formayı
giyerken bütün memleketin, milletin gurur duyduğu bir sporcu, futbolcu
olarak, üzerinizden millî formayı çıkarıp parti
formasını giydiğinizde böyle mi karar vereceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS EMRE (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Özgür Beye bakarak toparla
kardeşim.
YUNUS EMRE (Devamla) Özetle, bu çok kritik bir
konudur. Meclisin genel görüşme yapması çok önemlidir. Meclisin
geleneğiyle, Meclisin itibarıyla da doğrudan ilgilidir. O
sebeple, bütün milletvekillerinin bu önergeyi desteklemesini teklif ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına, Denizli Milletvekili Sayın Ahmet Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET YILDIZ (Denizli)
Sayın Başkanım, benden önceki hatip açıkça
Sataşıyorum. dediğine göre, herhâlde bana ilave süre
verirsiniz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; ben de grubumuz adına, şehit olan personelimize
rahmet, milletimize başsağlığı, yaralı
personelimize acil şifalar diliyorum. Umarım Silahlı
Kuvvetlerimizin verdiği karşılık, rejimi ve destekçilerini
yani İran ve Suriyeyi, Rusyayı bundan böyle daha dikkatli
davranmaya, yoğun ve hassas bir diplomatik süreçle
ulaşılmış olan mutabakatlara uymaya sevk eder.
Maalesef Suriyede rejimin dâhil olduğu
süreçlerde bazen en kötü senaryolar gerçekleşiyor, bu da rejimin
karakterinden kaynaklanıyor. Benim gibi Suriyede görev yapanlar için veya
bir şekilde yaşayanlar için rejimin kendini koruma uğruna hiçbir
ahlaki, hukuki, dinî, uluslararası normu tanımayacağını
bilmek sürpriz değil. Nitekim çatışmaların durması,
sivillerin korunması ve çözümün kolaylaştırılması için
ilan edilen 4 gerginliği azaltma bölgesinden 3ü rejimin bazen sinsi,
bazen açık saldırıları sonucunda düştü ve buradan
ayrılanlar İdlibe sığınmak zorunda kaldılar.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanımızın Putin ve diğer
liderlerle müteakip temasları oldu. Bunun amacı İdlibin
korunması, burada sivillerin korunması ve silahlardan
arındırılmış bölge icat edilmesi idi. Maalesef aradan
geçen süre zarfında rejim güçleri Rusyanın da göz yummasıyla
saldırılarını sürdürdüler ve 2 gözlem noktamız
kuşatıldı. Bunun üzerine sükûnetin tesisi için Saraqib ilçesi
yakınındaki mevzilerimize intikal eden Silahlı Kuvvetlerimiz
unsurlarına -Rus tarafına bir gün önce 2 kez bildirimde
bulunulmuş olmasına rağmen- rejim güçlerince saldırı
düzenlendi ve bu şehitlerimiz ve yaralılarımız maalesef
gerçekleşti. Silahlı Kuvvetlerimizle de 54 hedef ateş
altına alınarak tahminen 76 rejim unsuru etkisiz hâle getirildi. Bu
olaydan sonra Dışişleri Bakanımız ve ilgili diplomat
arkadaşlarımız, rejimi kontrol altında tutmaları için
Rus muhataplarıyla görüşmelerini yaptılar.
Şimdi, buna hazırlıksız mı
yakalandık? Bence değil. Ben de yürütmeden geldiğim için
biliyorum, Astana ve Soçi Mutabakatları çerçevesinde İdlibde
ateşkesin yeniden tesis edilmesi, askerlerimizin güvenliğinin
sağlanması, sivillerin korunması ve
sınırımıza yönelik bir göç dalgasının önlenmesi
amacıyla diplomatik ve askerî her türlü tedbir alınmaktadır.
Evet, biz bu konuda bir genel görüşme
açılmasını gerekli ve faydalı bulmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
AHMET YILDIZ (Devamla) - Sebebini şöyle
açıklayayım: Belki bu konudaki değerlendirmeyi 2015
yılını baz alarak yapmak doğru olur. O yıl hem Amerikanın
YPGyle iş tutmaya başlaması hem Rusyanın oraya gelmesi
baz alındığında, o günden bu yana yürütülen diplomatik ve
askerî hassas süreçlerle ülkemizin sahada yer alması
sağlanmıştır. Artık çözüm konusunda ricacı
olması değil, orada bir aktör olması sağlanmıştır.
Bu da sürecin hassasiyetle yürütüldüğünü, güç dengelerinin
gözetildiğini, istihbaratın zamanında
alındığını ve değerlendirildiğini
göstermektedir. Nitekim terör koridorunun bölünmüş, önlenmiş
olması da bu konuda ülkemiz için en büyük kazançtır. Bu, yürütmenin
bu konuda bir olgunluğu, rüştü oluştuğunu göstermektedir.
Bu nedenle, daha farklı, daha önemli bir gelişme oluncaya kadar biz
bu konuda, her ne kadar bazı endişeleri anlıyor olsak da genel
görüşme açılmasını gerekli ve faydalı bulmuyoruz.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kâtipler arasında ihtilaf var, elektronik
oylama yapacağım. (Gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, olmaz, olmaz!
Sayın Başkan, Kabul etmeyenler
i sormadan nasıl ihtilaf var?
Sadece Kabul edenler
i sordunuz. Efendim kabul etmeyenler
sayılmadı.
BAŞKAN Özgür Bey, saydı
arkadaşımız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, usul hatası
şu an
Ne malum?
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında fikir birliği
olmadığı için elektronik oylama yapıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 4/2/2020 tarihinde Batman
Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından,
ekonomide ortaya çıkan olumsuz tablonun yapısal ve politik
nedenlerinin araştırılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/2/2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
4 Şubat 2020 tarihinde Batman Milletvekili
Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından verilen 5209
sıra numaralı ekonomide ortaya çıkan olumsuz tablonun
yapısal ve politik nedenlerinin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/2/2020
Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Sayın Rıdvan Turana söz veriyorum.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller ve ekran başındaki değerli
halkımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şu anda, ekonomik krizin nedenleri,
yaratmış olduğu sonuçlar ve bunların nasıl
önleneceğine ilişkin...
(Uğultular)
RIDVAN TURAN (Devamla) Başkan, çok fazla
gürültü var.
BAŞKAN Sayın milletvekillerimiz, hatibi
dinleyelim. Büyük uğultu var. Konuşmak isteyenler kulise geçsinler
sayın milletvekilleri.
Buyurun Sayın Milletvekili.
RIDVAN TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ekonomik kriz, ekonomik sorunlar yapısal bir hüviyet
kazandı Türkiyede. Bir tarafta olağanüstü dış borç, yüksek
cari açık, diğer tarafta işsizliğin, yoksulluğun ve
gelir dağılımı adaletsizliğinin geldiği nokta
değerlendirildiğinde gerçekten işin içinden çıkılmasının
oldukça güç olduğu, Hükûmetin verili politikaları doğrultusunda
devam edildiğinde işin içinden çıkmanın mümkün
olmadığı bir siyasi konjonktürle ne yazık ki
karşı karşıyayız. Aslında krizlerde az ya da çok
bir rastlantısallıktan bahsedilir ama içinde olduğumuz kriz
konjonktürü, herhangi bir rastlantısallığa yer
bırakmaksızın, bağıra bağıra, AKP
iktidarının yanlış ekonomi politikalarıyla 2002den bu
zamana kadar büyük bir maharetle örüldü, büyük bir maharetle dokundu.
Aslında 2002 dönemi, önemli ölçüde krizden çıkılmış
olduğu ve parasal genişlemenin 2008 yılı itibarıyla
tüm dünyada egemen olduğu bir dönemdi. Bu süre içerisinde Türkiyeye de
600 milyar dolar civarında para girdi fakat giren bu 600 milyar dolar
civarında para, netice itibarıyla, büyük kamu
yatırımlarına ayrılmak suretiyle, özellikle AKP
iktidarının ve sarayın kendine yakın bir inşaat
baronları statüsü yaratması sayesinde, deyim yerindeyse, har vurup
harman savruldu. Bilime, teknolojiye, eğitime, değer yaratan alanlara
yatırım yapmaktan ziyade; çimentoya, betona, duble yollara
yatırım yapıldı. Sonuç itibarıyla karşı
karşıya kaldığımız şey, Hükûmetin
yanlış bir sermaye birikim modelini bu zamana kadar uygulamış
olması, yüksek dış borç ve cari açığa dayalı bu
sermaye birikim modelinin de artık kayaya çarpmış olması.
Bu, Türkiyedeki yaşanan ekonomik krizin en büyük sebebi kuşkusuz ama
en az bunun kadar önemli bir başka mesele de Türkiyede ne yazık ki
çok ciddi bir demokrasi yetmezliği sendromuyla karşı
karşıya olmuş olmamız. Özellikle Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi denilen o ucube sistemle birlikte her şeyin bir
kişide toplanıyor olması, bütün karar verme mercisine
Erdoğanın kendisini yerleştirmiş olması,
bağımsız ya da özerk olması gereken kurumların
Erdoğanın, deyim yerindeyse, emir eri hâline dönüştürülmesi -işte
Merkez Bankası örneği gibi, TÜİK gibi- dolayısıyla
bunun sonucunda ortaya çıkan şey de uluslararası sermayenin asla
ve asla güven duymadığı tek kişi iktidarı çerçevesinde
işleyen bir ekonomi. Zaten tutmayacağı belliydi.
Yine, bu bahiste mutlaka sözünü etmemiz gereken bir
diğer mesele de Türkiyenin en temel ve en önemli meselesi olan Kürt
sorununun demokratik ve siyasi bir yol ve yöntemle çözülmesi yerine
iktidarın, savaş politikalarını kaim kılması,
yalnızca Kürt meselesinde değil bütün dış politikaya dönük
yaklaşımlarında, bunların tümünde -az önce Suriye sorunu
konuşuldu- bir işgalci siyaset dilini, bir savaşçı siyaset
dilini egemen kılması ve militarist politikalarının
sonucunda ekonomik krizin bir başka ayağı şekillenmiş oldu.
Yani savaş politikaları yoksulun ekmeğini küçültürken iktidara
yakın birtakım savaş baronlarının, İHAları,
SİHAları yapanların, ALTAY tanklarını
yapacaklarını söyleyen ama motor bulamayanların daha fazla
zenginleşmesini sağlarken asgari ücrete yüzde 15 zam yapmaktan bu
akıl, bu siyasi ahlak ne utandı ne çekindi.
Şimdi, enflasyon belki olağan tedbirlerle
düşürülemedi ama enflasyonu düşürmenin TÜİK güzel bir yöntemini
buldu. Enflasyon hesaplanırken halkın en fazla etkilenmiş
olduğu gıda, ulaşım gibi, giyim gibi, kira gibi temel
meselelerin ağırlığı bu paketin içerisinde
düşürülmek suretiyle enflasyon düşürülmüş gibi
yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
RIDVAN TURAN (Devamla) Yani aslında,
matematik oyunlarıyla, olmayan bir şey olmuş gibi gösteriliyor.
Aslında bunun adı hiledir, bunun adı siyaseten yalan söylemektir
ve gayriahlaki bir tutum içerisinde olmaktır. Dolayısıyla hiçbir
şeyi tartışma eğiliminde olmayan, özellikle iktidar bloğunun
oylarıyla onu gereksiz, bunu lüzumsuz gören ve tartışma
iddiası olmayan yani çözüm bulma iddiası olmayan Meclisin önüne bir
soru daha getirip koyuyoruz. Bu, problem yani TÜİK Yüzde 12lerde
enflasyon var. derken iktidarın yüzde 50lerde zam yaptığı
ve bu sebeple, örneğin, doğal gazı kullanmaktan
halkımızın giderek geri çekildiği bir siyasi konjonktürde,
işte, Meclisin önünde bir sorun daha. Bu Meclis eğer bu meseleyi
araştıracak, bu meseleyi çözecek tedbirler geliştirecekse, evet,
gerçekten bir Meclistir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Hemen bitiriyorum, son
cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN Devam edin.
RIDVAN TURAN (Devamla) Ama bunu da inzibati
yöntemlerle bastıracak ya da buradaki oylama çoğunluğuna dayanarak
bunu engelleyecekse değerli arkadaşlar, halkın canını
en fazla yakan konuda Meclis meclislik hüviyetini yerine getirmeyecekse çok
özür dileyerek söylüyorum ki bir meclis olma hüviyetini kaybetmiş
olacaktır. Bu nedenle bu meselenin ayrıntılı olarak
araştırılması, tartışılması ve çözüm
yollarının konuşulması bir zaruret hâline gelmiştir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ekonomik krizle ilgili verilmiş olan araştırma
önergesi üzerine söz aldım. Selamlarımı sunarak
başlıyorum.
Hiç şüphesiz ülkemizin en önemli sorunu,
ekonomik darboğaz, işsizlik ve geçim zorluğudur. Bu
konuların gereği kadar konuşulması,
tartışılması, çoğu zaman, iktidar tarafından suni
gündemler oluşturularak engellenmektedir. Uzun zamandır, özel
yetiştirilmiş kadrolu konuşmacılar bütün televizyon kanallarını
işgal ederek iktidarın her yaptığının doğru
olduğunu anlatmaktadır. Gündemde, ekonomik pembe tablolar, elektrikli
otomobil gibi teknolojik gelişmeler, özellikle Kanal İstanbul vardır.
Deprem ve İdlib gibi bazı gerçekler gündeme gelince kanal konusu
şimdilik gündem dışına çıktı ama oradaki
yanlışlıklar devam ediyor. ÇED raporundan sonra 1/100.000lik
revize planı da askıya çıktı. Biz
itirazımızı yaptık. Bu konuda, fırsat buldukça, Kanal
İstanbuldan vazgeçildiği açıklanıncaya kadar
eleştiriye devam edeceğiz.
Gelelim gerçek gündem olan fukaralık, geçim
zorluğu, işsizlik ve ekonomik darboğaza. Takip edilen tüketim
ekonomisi modeli temel ekonomik göstergelerdeki kötü gidişatı
değiştiremez. Üreten ekonomi modeline geçme yolunda Hükûmetin bir
beyanı, gayreti yoktur, yeni yatırım yapmaya uygun bir güven
ortamı da yoktur. Bizce ekonomik krizin en önemli sebebi bizzat ekonomiyi
yönetenlerin beceriksizliğidir. Dolayısıyla çözüme atılacak
ilk adım ekonomi yönetiminin toptan değişmesidir. Bu
gerçekleşirse ekonomi politikaları da değişebilir.
Şayet değişiklik gerçekleştirilmezse ilk seçimde Türk
milleti iktidarı toptan değiştirecektir.
Değerli milletvekilleri, bu iktidarın
mahallî seçimlerden sonra kaybetmeyi bir türlü hazmedemedikleri ve intikam
almak için yanlış işler yaptıklarını görmekten
üzüntü duymaktayım.
Söz almışken, İstanbuldaki bir
uygulamayı dile getirmek istiyorum. İstanbul Ümraniyede
Çırçır Ormanı denilen bir mekân on yıl önce Trabzonlu
İşadamları ve Bürokratları Derneğine tahsis edildi. Bu
dernek, her sene birçok üniversite öğrencisine burs verip
eğitimlerine katkı sağlayan, kâr amacı gütmeyen, sosyal
sorumluluk etkinliklerinde özellikle Trabzonlu gençlerin İstanbulda bir
arada olmalarını sağlayan çatı dernektir. Hiçbir siyasi
faaliyet içerisinde bulunmadığını, mensupları
arasında çok sayıda AKPli olduğunu da belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Trabzon
Park adı verilen bu orman alanı 30 milyon lira civarında harcama
yapılarak mesire alanına dönüştürüldü ve halkın hizmetine
sunuldu. Ümraniyede 31 Mart seçimlerinde oylar düştü, 23 Haziran
seçimlerinde oylar daha da düşünce intikam alma hırsı
arttı. Seçimi kaybetmenin sorumluları arasında Trabzonlu
İş Adamları ve Bürokratları Derneği yönetimi ve
mensupları da görülüyor ve cezalandırılmak isteniyor. Kiralar on
yıl boyunca muntazam ödenmiştir, on dokuz yıl daha kullanım
hakkı vardır. Aynı şekilde devam etmesi Ümraniyelilerin ve
İstanbulluların ve de özellikle İstanbulda yaşayan
Trabzonluların talebidir.
Bu doğrultuda,
yanlışlığın düzeltilerek uygulamanın aynı
şekilde devam etmesini bekliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecana söz
veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Değerli Kurul;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomiyi konuşuyoruz ama konuya geçmeden önce,
şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabır
diliyorum; tüm milletimizin başı sağ olsun.
Evet, ekonomiyi konuşuyoruz. Ülkemizde
yaşanan ekonomik problemi aslında tek başına konuşmak,
tek başına değerlendirmek yeterli değil çünkü baktığımız
zaman, ülkede hukuk sisteminin çökmesi, insanların kendini özgür
hissedememesi, hukuka olan güvendeki zayıflama, kurumlardaki liyakatsiz
kadrolaşmalar, işte tüm bunlar -aslında bir sürü şey daha ekleyebiliriz
bunlara- ekonomik olarak tükenmişliği de birlikte, beraberinde
getirmiştir. Aslında yeni sistemin de işlemediğini
görüyoruz.
Tüm bu toptan çöküşün toplumdaki
karşılığının ne olduğuna çok kısa bir
değinmek istiyorum. SGK ve Sağlık Bakanlığı
verilerine baktığımızda toplumsal depresyonun
arttığını ve yayıldığını
görüyoruz. Sadece 2018 yılında 40 milyon kutu antidepresan ilaç
kullanılmış Türkiyede yani 2 kişiden 1i antidepresan ilaç
kullanıyor değerli vekiller. 2019 yılında bu, 42 milyon
kutuya çıkmış. Aslında bu, 13-14 yaşındaki
çocuklara kadar inmiş. Değerli arkadaşlar, bu rakamlar
toplumdaki çöküşün bir yansımasıdır.
Toplum ciddi bir çöküş yaşamaktadır
ve bu ekonomik olarak tükenmişlik karşısında -asıl
sonuçları konuşuyoruz burada- iktidar olarak AK PARTİ
iktidarı neler yapıyor? Ancak -işte, biraz sonra depremi
konuşacağız- deprem vergileri, şehitler için toplanan
paralar, Merkez Bankasının kârı, ihtiyat akçemiz gibi ve
çeşitli fonlardaki paraları, maalesef -mesela İşsizlik
Fonu- ne var ne yoksa harcıyor ama yetmiyor değerli arkadaşlar;
TÜİK verileriyle oynuyorlar, enflasyon rakamlarıyla, enflasyon
sepetindeki ürünlerle oynuyorlar. Ama, toplum artık bunlarla
kandırılamıyor, toplum her şeyin farkında. Bütün bu
durumun üstünün örtülemediğini görüyoruz. 2018 yılında gıda
enflasyonunun en yüksek olduğu OECD ülkesi Türkiye değerli
arkadaşlar. Vergileri artırıyorsunuz, bu da yetmiyor çünkü
insanlar harcama yapamıyor. 7 milyon işsiz, 3 milyona
dayanmış genç işsiz varken bu çocuklar, bu insanlar neyi kazanıyorlar
da neyi harcayacaklar, nasıl harcama artacak, nasıl vergi
toplayacaksınız? Doğal gaza zam, köprülere zam, tünellere zam,
elektriğe
Hiçbiri yetmiyor arkadaşlar, kara delik çok büyük ve
maalesef sistem kokuşmuş, çökmüş.
Günlerdir biz neyi konuşuyoruz?
BAŞKENTGAZın Kızılay üzerinden nasıl vergileri
kaçırdığını, nasıl bir vergi kaçırma suçu
işlediğini ve Kızılayın da tacizle, tecavüzle
anılan vakıflara nasıl kendi üzerinden para
aktarılmasının yolunu açtığını
konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Başkanım toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) O yüzden,
bu sistem çökmüş artık, gerçekten bunu konuşmak zorundayız,
kara delik çok büyük, toplam borç stokumuz 447 milyar dolar ve 139 milyar bütçe
açığımız var 2020 yılında. Görülüyor ki yeni
sistemle ekonomiyi uçuruma sürüklüyorsunuz; gelin, bu yanlış
gidişattan hep birlikte vazgeçelim. Ekonomide yapılacak reformlar,
yatırım odaklı sosyal ve siyasal reformlarla birlikte yapılırsa
başarılı olma ihtimali yüksektir; gelin, bunu hep birlikte
yapalım.
Bu nedenle, yaşanan temel sorunların
tespiti açısından kurulması düşünülen, önerilen bu
araştırma komisyonunun kurulmasına destek verelim. Biz bunu
uygun buluyoruz, sizlerin de takdirine bırakıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Grubu
adına Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk konuşacak.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisi Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de şehit olan kardeşlerimize
Cenab-ı Haktan rahmetler diliyorum, ailelerine ve aziz milletimize
başsağlığı, sabırlar niyaz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, tabii, önergenin
başlığı ekonomik kriz. Maalesef, ülkemizde yıllardan
beri bir kriz lobisi var, kriz, kriz, kriz diyor ama bir türlü kriz
çıkaramıyor; Allaha şükür çıkaramıyor.
Bakın, bugün TÜİK verileri
açıklandı ve Türkiyenin nüfusu 31 Aralık 2019a göre 1 milyon
civarında arttı, 83 milyon 144 bin kişiye ulaştık. AK
PARTİ iktidara geldiğinde bu nüfus 65 milyon civarlarındaydı
-gerçi Adrese Dayalı Nüfus Sistemi olmadığı için
sağlıklı bir rakam veremiyorum ama- o günden bugüne belli ki
17-18 milyon insan nüfusumuza katılmış. Tabii, muhalefet
demokratik bir hak ama kriz çıksa da biz de bundan istifade etsek
anlayışı son derece yanlış bir anlayış;
âdeta, komşumun evi yansa da yumurtamı pişirsem gibi bir
beklenti hiç de demokratik bir yaklaşım değil.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yok
artık ya!
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - Elbette, Türkiye'de krizler
tarihi oldu. Son çeyrek yüz yıl öncesini hatırlayalım; 1994
ekonomik krizi, 1997, 1999 ve en son 2001 krizlerini bizler
hatırlıyoruz, 2001de büyük bir kriz yaşadı Türkiye. Tabii,
dünya artık global bir pazar. Meşhur kaos teorisi vardır, hani
yazar ne diyor? Amazon ormanlarındaki bir kelebek kanat çırpsa,
Avrupa ve Amerikada büyük bir fırtına kopar. En son, Çinde
yaşanan corona virüsü olayı dünya ekonomisini ne kadar etkiledi bunu
hepimiz biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu önergeye,
araştırma önergesine saygı duyuyoruz ama Türkiye'de bir kriz
olduğundan bahsediyor. Son ekonomik verilere göre asla böyle bir şey
söz konusu değil.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Yok mu yani,
yok mu?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - Bütün kurumlar iş
başında, Hükûmetimiz iş başında.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Yüzde 60
doğal gaza zam geldi, yüzde 60.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - 2018deki spekülatif kur
atağına rağmen Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Dolar
6 lira, 6. Kriz yok mu?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) - Evet, doğrudur,
işsizlikte 2019 verilerinde epey bir negatif oldu ama son gelişmeler
olumluya doğru gidiş yönünde.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) 8
milyon işsiz var. Kriz yok mu yani?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nasıl yani? Yüzde 56
zam yapıyorsun Avrasyaya Son gelişmeler olumlu
Sen yüzde
56yı nasıl açıklayacaksın olumluysa?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Öztürk.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) 2019 yılının
dördüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler gösteriyor ki Türkiye ekonomisindeki
iyileşmeler devam ediyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yüzde 56yı nasıl
açıklayacaksın olumluysa? Anlamak istiyorum.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Neresi
iyileşmiş? Şirketler batıyor, iflas ediyor, konkordato ilan
ediyor.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) 2019 yılının
son çeyreğinde yıllık gayrisafi yurt içi hasıla yüzde 5
oranında büyümüştür, 2019 yılı genelindeki verilerse bütün
sıkıntılara rağmen ekonomimizin pozitif olarak büyümeye
devam edeceğini gösteriyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bulgaristan geçti bizi,
Bulgaristan!
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) 8 milyon
işsiz var, 8 milyon.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yüzde 56yı nasıl
açıklayacaksın, yüzde 56yı?
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Ben bu önergenin aleyhinde
olduğumuzu ve ret oyu vereceğimizi ifade ederek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz de selamlıyoruz.
Her şey güzel, yüzde 56
Harika! Bu kadar güzel
anlatılabilir!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, söz talebi yok, bir
şey yok, oylamaya geçeceğiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Giremiyoruz, sistem
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bunlar taktik.
Efendim, oylamayı yapalım.
BAŞKAN Kubat Söz istiyor. demişti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır efendim.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çok açık
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkanım, çok açık, kabul edilmiştir.
BAŞKAN Kabul edilmiştir. (HDP, CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Edilmemiştir, pardon; beyler, kabul
edilmemiştir. Kusura bakmayın beyler, kabul edilmemiştir. (HDP
ve CHP sıralarından Ooo sesleri)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, Allah doğruyu söyletiyor.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, 3/2/2020 tarihinde
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve arkadaşları
tarafından, Elâzığda meydana gelen depremin neden olduğu
can ve mal kayıplarına yönelik olarak vatandaşların
mağduriyetinin ve beklentilerinin tespiti, ekonomik, sosyal, kültürel ve
ticari açıdan uğradığı zararların giderilmesi
maksadıyla ilin acilen afete maruz bölge ilan edilerek afetten doğan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/2/2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve
arkadaşları tarafından, Elazığ'da meydana gelen
depremin neden olduğu can ve mal kayıplarına yönelik olarak
vatandaşların mağduriyetinin ve beklentilerinin tespiti,
ekonomik, sosyal, kültürel ve ticari açıdan uğradığı
zararların giderilmesi maksadıyla ilin acilen afete maruz bölge ilan
edilerek afetten doğan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla
3/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1587 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/2/2020 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekili
Sayın Gürsel Erola söz veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Elâzığ
halkı adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Meclisimizde Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. ifadesinden yola çıkarak milletin ve
Elâzığ halkının bir istemini, talebini Meclisin gündemine
getiriyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlarken, öncelikle, İdlibde şehit olan şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her mensubuna
uzanan bu kalleş ellerin -kim tarafından uzanırsa uzansın,
ister Suriye rejimi ister terör örgütleri- hepsini şiddetle de
kınıyorum.
Aynı şekilde, Malatyada ve
Elâzığda yaşanan deprem sonrası hayatını
kaybeden 41 yurttaşımıza, hemşehrimize Allahtan rahmet
diliyorum.
Deprem gecesi devlet Elâzığdaydı. Kimdir
devlet? Devlet 82 milyon yurttaşımızdır. 81 il, 82 milyon
yurttaşımız, Hükûmetimiz, siyasi parti ayrımı
yapmaksızın siyasi partilerin bütün genel başkanları,
Türkiye genelinde parti ayrımı yapmaksızın tüm belediye
başkanları, milletvekili arkadaşlarımız, kamu
kuruluşları, Jandarma, Emniyet, herkes Elâzığdaydı. O
gece Elâzığın acısı Türkiyede 82 milyon
yurttaşımızı bir araya getirdi ve acıda ortak
kıldı. Şimdi, Elâzığ gerçekten bir afeti, bir felaketi
atlattı. Gerçekten, 6,8 büyüklüğündeki bir depremin şiddetinden
kaynaklı Elâzığın bugünkü hâline biz şükreder olsak
da aslında Elâzığı yeni bir afet beklemekte. Nedir bu
afet?
Bakın, ilk günden beri gerçekten Hükûmet oraya
3 bakanını görevlendirdi; İçişleri Bakanını,
Çevre ve Şehircilik Bakanını, Sağlık
Bakanını. Vali oradaydı, tüm belediye başkanları
oradaydı. Ayrım yapmaksızın ilimizin 5 milletvekilinin 5i
de sokaklardaydı. Gerçekten, hepimiz vatandaşın
acısını dindirmek için, onlara umut olmak için elimizden gelen
bütün insani katkıyı vermeye çalıştık ve sükûnete
davet ettik insanları. Devlet burada, korkmayın. dedik, Devlet
sizi açıkta bırakmaz. Devlet sizi çaresiz bırakmaz. Devlet sizin
çocuklarınızın mağduriyetini görmezden gelmez. dedik.
İhmal yok. Aksaklıklar olabilir, eksiklikler olabilir ama ihmal yok.
Şimdi geldik esas meseleye. Yani
Elâzığın ikinci afet yaşama riski nedir? Sayın
milletvekilleri, size siyasi bir konuşma değil, insani ve vicdani bir
konuşma yapacağım ve lütfen, bu kararınızı
verirken, araştırma komisyonunun oluşturulmasına karar
verirken, evinize gittiğinizde çocuklarınızın yüzüne
bakarak o deprem bölgesinde psikolojisi bozulan, evinde uyuyamayan,
çadırda uyuyan, ateşin başında duran -resimlerde
görüyorsunuz burada- o çocukları, o çaresiz anne babaları
düşünerek karar verin. Bu siyasi bir talep değil. Egemenliğin
kayıtsız ve şartsız milletin olduğunu, bugün bu
Mecliste hep birlikte gösterme şansımız var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bizim talebimiz nedir? Talebimiz,
Elâzığda genel hayata etkililik alanı ilan edilmiştir 7269
no.lu Kanuna göre ama bu yeterli değildir; afete maruz bölge ilan
edilmesi gerekir. Yani halkın dilinde, halkın arasında
kullanılan ifade afet bölgesi ilan edilmesi lazım. Bu da tek
başına yeterli değildir. Geçmişte bununla ilgili,
devletimizin baba devlet olduğu ve vatandaşa babalık
yaptığı bir örneği var: Erzincan depremi. Bakanlar Kurulu
kararıyla -Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman
Demirel- depremden sonra bu bölge afete maruz bölge ilan edilmiş ve
arkasından, bu kanun da yetersiz olduğu için, depremin
yaralarını sarmadığı için, 3838 sayılı Kanun
ve ek kanunlar çıkarılmış, demiş ki: Ben devletim,
sen benim yurttaşımsın. Sosyal hukuk devleti olma sorumluluğuyla
sana karşı sorumluluklarımı yerine getireceğim. ve
bunları çözmüş.
Şimdi, bizim talebimiz nedir? Bakın, afete
maruz bölge ilan edilir, ek kanunlar çıkarılırsa
Vatandaşın
talepleri ve beklentileri var. Elâzığ felaketten döndü. Şu anda
4 bin konutun yıkım kararı var ve yıkım
başladı. Bu deprem on saniye daha sürseydi, inanın, belki 100
bin ölümüz olacaktı, Allah korudu bizi. 4 bin bina şu anda, daha
köyler yok. Bunlar bina, konut değil. Her binada 10 daire olsa 40 bin
konut, her evde 3 kişi yaşasa 120 bin mağdur insan; yazık,
günah. Gelin orada görün, hangi şartlarda ve koşullarda -isin önünde,
ateşin önünde- yaşadıklarını görün.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
GÜRSEL EROL
(Devamla) - Bu deprem, her şeyde olduğu gibi gene fakir fukarayı
vurdu, gene fakirler sokakta; çaresizler, umutsuzlar. Onlara umut, çare olmak
bizim siyasi ve ahlaki sorumluluğumuz.
Bakın,
yıkılan evlerle ilgili vatandaşın beklentisi var.
Vatandaş sanıyor ki: Benim evimi devlet yıkacak ama yerine bana
ev yapacak. Doğru, devlet yıkacak ama yerine yeni ev
yaptığı zaman vatandaşı borçlandıracak. Bu olmaz,
bu doğru değil. Bununla ilgili 14 maddelik bir önergemiz ve
teklifimiz var, detayına girmek istemem. Geçmişte, Marmara depreminde
bu Meclis başarmış, Marmara depreminde, 17/2/2000 tarihinde bu
Meclis Marmara depreminin sonuçlarını araştırmak üzere bir
komisyon kurmuş ve Komisyon incelemelerini yapmış, rapor olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş. Şimdi sizden isteğim
şu: Komisyon kurulsun, Elâzığa gelsin halkı dinlesin;
halkın talepleri, istekleri neyse bu Mecliste kanunlaştıralım.
Bir kentin umudunu, geleceğini, çocukların hayalini yok etmeyelim
diyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRSEL EROL
(Devamla) - Hepinize sevgi ve saygılar sunarken şunu özellikle
belirtmek istiyorum: Fakir fukaranın vebalini almayın, fakir
fukaranın ekmeğine, evine sebep olmayalım. Hepinizden destek
istiyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Suriye ordusu İdlibdeki Türk Silahlı
Kuvvetleri unsurlarımıza saldırmış, 7 askerimizi, 1
sivil memurumuzu şehit etmiştir. Saldırıda 9 personelimiz
de yaralanmıştır.
(CHP milletvekilleri tarafından fotoğraf
gösterilmesi)
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Deprem var,
deprem! Ayıp, ayıp!
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Şehitlerimize
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum;
yüce milletimizin başı sağ olsun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Depremde fakir
fukara var. Ayıptır, günahtır!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, sükûnet sağlayın
lütfen.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın milletvekilleri, hatibe karşı
ayıp oluyor.
Herkesi sessizliğe davet ediyorum.
Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Türkiye, biraz önce hatibin de bahsettiği gibi,
Elâzığ depreminde gerekli dayanışmayı
göstermiştir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İmamoğlunun
tatilini söyle, İmamoğlunun!
VELİ AĞBABA (Malatya) Deprem olmuş,
hâlâ laf atıyorlar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, 1999 depremini de hatırlayın, o zaman da Türkiye
için ciddi bir felaket olmuştu, 18.373 vatandaşımız
hayatını kaybetmişti, 49 bin yaralı, 376 bin de
hasarlı bina vardı. O gün, 57nci Hükûmette ben de bu
Parlamentodaydım -bazen arkadaşlar diyor ya Devlet ne yaptı?
diye- aynı gün saat beşte Bayındırlık Bakanı, Tarım
Bakanı ve Bakanlık görevlileri oradaydı, ben de o gün saat iki
civarında deprem bölgesindeydim.
Ben size kısaca söyleyeyim: O gün 98 noktada 49
bin geçici konut yapılmıştı. Aynı şekilde 60 bin
civarında da deprem konutu yapılmıştı. Bunun yanı
sıra da hemen depremden sonra DASK sigortası
çıkarılmıştı yani deprem sigortası ihdas
edilmişti. Yine bununla beraber yapı denetim şirketleri
oluşturulmuştu. Üçüncüsü de, deprem vergisi, bunun akabinde
gelmişti. Ama mevcut yapı, sizler deprem vergisini kesintisiz devam
ettirdiniz maşallah, o konuda yapacak hiçbir şey yok, çatır
çatır da milletten paraları topladınız. Devamında
bugün deprem sigortasıyla ilgili
Bakın, maalesef depremler geliyoruz diyor;
1999da bunu söyledi, Bingölde söyledi, Vanda söyledi, Elâzığda
söyledi. Yani bu tedbirlerin alınması için daha neler söylenmesi
lazım ben bilmiyorum. Dolayısıyla, o dönemde de gerekli
kalıcı konutlar olsun, geçici konutlar olsun fazlasıyla
yapıldı ve o günkü bütçeye göre bu mukayeseyi yapın. Yani o gün
Türkiyenin bütçesi sizin rakamlarınızla 50 katrilyon
civarındaydı yani 50 milyardı. Bugünkü bütçeye
baktığınız zaman, o günkü büyüklükle bugünkü büyüklüğü
ifade ettiğiniz zaman, devletin bu geçen zaman dilimi içerisinde hiçbir
hazırlığının olmadığını görüyoruz.
Peki, bu deprem İstanbulda olursa ne olur?
Bazı ifadelere göre, kimileri diyor ki: 25 bin bina
yıkılır. kimileri 50 bin tane yıkılır. diyor,
bunu yüz binlerle ifade edenler var. Peki, böyle bir deprem olduğu zaman
biz buna ne kadar hazırız? Lafla peynir gemisi yürümüyor. Bakın,
Elâzığ depreminde yıkılan bina sayısı ortada.
Tabii, şunu da söyleyeyim peşinen: Biz bu önergeye evet oyu
vereceğiz çünkü depremden sonra bu meselelerin hepsi unutuluyor. Depremden
sonra aynı zamanda göçler de oluyor. Biz Elâzığın göç
vermesini istemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkanım, Elâzığda yaşayan
esnafımızın, çiftçimizin borçlarının ertelenmesi veya
bunların yapılandırılması veyahut bunların
silinmesi
Şunu da söyleyeyim: Hatibin bahsettiği gibi, deprem
konutları yapılıyor -tamam- ama bunlar kredilendirilerek
vatandaşlara, mağdurlara teslim ediliyor. Hâlbuki bunun yerine,
yıkılan binaları devlet alıp bunlara yapılan
konutları bedelsiz verebilir diye düşünüyorum; bunu da öneri olarak
söylüyorum.
Sonuç itibarıyla, bunun
araştırılmasında fayda var. 2010 yılında da
araştırıldı. Elâzığ bir model olur, o model
üzerinden de biz İstanbul depremine bir hazırlık yaparız.
Yani bunu anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Bugün, bütün jeofizikçiler,
depremlerle irtibatlı olanların tamamı İstanbul depremi
geliyor. diyor, bunu siz de kabul ediyorsunuz. Gelin, bununla ilgili
hazırlıklarımızı da şimdiden yapalım,
Elâzığ da buna bir model olsun, bu araştırma önergesini
destekleyelim, en azından bu model üzerinden de İstanbul depremiyle
ve diğer fay hatları üzerindeki şehirlerle ilgili de gerekli
çalışmaları yaparız diyorum.
Şimdiden hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum.
Bu önergeye evet oyu vereceğimizi ifade
ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrula söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel
Kurulu, ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı ve Genel Kurulun sevgili emekçilerini
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu, elimdeki Türkiye
deprem haritası. Buraya baktığınızda Doğu Anadolu
Fay Hattı, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Ege Bölgesini
düşündüğümüzde, neredeyse Türkiyenin önemli bir bölümü aslında
riskli fay hatları üzerinde.
Şimdi, bilim insanları Türkiyenin bir
deprem ülkesi olduğunu ve özellikle doğrudan adres vererek
Elâzığda bir deprem beklentisi olduğunu ifade etmişlerdi.
Bakın, 17 Ağustos depreminden bu yana
ülkemizde 165 bin deprem olduğu ifade ediliyor, 165 bin. Peki, şimdi,
bu gerçeklik varken biz hazırlık boyutunda ne yapıyoruz, ne
yaptık? Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, 17 Ağustos
depreminden sonra bir yasa çıkarıldı Özel Tüketim Vergisi
adı altında, aslında depreme hazırlık yapmak üzere
bugüne kadar toplam 65 milyarın üzerinde bir para toplandı. Peki,
Elâzığ depremi ve Malatyada gerçekleşen olay bizim gerekli
önlemleri aldığımızı söylüyor mu? Hayır,
söylemiyor. Bakın, Japonyada veya dünyanın başka yerlerinde bu şiddetin
çok üzerinde şiddette depremler olduğunda 1 kişinin burnu kanamıyor,
1 bina yıkılmıyor ama 6,8 şiddetindeki deprem
Elâzığda 41 yurttaşımızı kaybetmemize neden
oluyor, 1.600ün üzerinde yurttaşımız yaralanıyor ve
yüzlerce bina yıkılıyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, bilim insanları tekrar
uyarıyor bizi değerli arkadaşlar. Bu Elâzığ
depreminden sonra deniyor ki: Güneyde Maraşta, özellikle Adıyaman
Gölbaşından başlayan Pazarcık-Türkoğlu hattında
ciddi bir enerji birikimi var, buraya dikkat edin. Yine, Kuzeyde Karlıova-Bingöl
arası, Karlıova-Erzincan arasında ciddi bir enerji birikimi var,
buraya dikkat edin. deniyor. Yine, İstanbulda bir depremin ayak
seslerinin geldiği her vesileyle ifade ediliyor. Şimdi, biz şunu
söyleyemeyiz değerli arkadaşlar: Deprem olsun,
yıkılsın; devlet veya halk oraya gitsin, destek sunsun. Bizim
depreme şimdiden hazırlıklı olmamız lazım.
Peki, AKP Hükûmeti ne yapıyor? Bakın,
ruhsatsız ve sağlıksız binalara imar affı
çıkarıyor. 16 milyar lira para toplanmış, 165 milyar lira
da Deprem Fonundan yani deprem vergileriyle gelmiş ama şu anda hâlâ ne
kadar sağlam binamız olduğunu kimse ifade edemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Dolayısıyla bu önergeye biz destek
veriyoruz değerli arkadaşlar. Zaten biz geçen hafta Grup Başkan
Vekilimiz Saruhan Oluç imzasıyla Elâzığ ve Malatyanın afet
bölgesi ilan edilmesi noktasında kanun teklifi verdik. Biz buradan
Komisyona çağrıda bulunuyoruz: Bu kanun teklifini bir an önce
Komisyona getirin, oradan Genel Kurul gündemine getirelim, bunu
kanunlaştıralım. Bakın, şu anda önlem almazsak
yarın yine ağlayacağız ve yine vah vah edeceğiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu,
depremle ilgili kurumların neler yaptığını
Kızılay örneğinde görüyoruz. Kızılay gibi depreme
hazırlık yapacak olan kurumlar, paraların başka
vakıflara, başka gruplara aktarılması, AKPnin siyasi bir
proje olarak düşündüğü vakıflara aktarılması
noktasında vergi kaçırmanın bir aracı hâline getiriliyor.
Ben, hep beraber bu ülkede yaşıyorsak hep
beraber önlem almamız gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurula
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Adına Antalya Milletvekili Sayın Atay Usluya söz veriyorum.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elâzığ ve
Malatya çevresini etkileyen deprem konulu, CHPnin vermiş olduğu
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu vesileyle, İdlibde Silahlı
Kuvvetlerimize yönelik hain saldırıda şehit olan
kahramanlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Sivrice merkezli depremde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyoruz; yaralılarımız
var, onlara da acil şifalar diliyorum. Ben bundan önceki büyük
depremlerden bir tanesi olan Van depremini yaşamış, o dönemde
görev almış bir mülki idare amiri olarak görüşlerimi ifade etmek
istiyorum.
CHP bugün bir önerge verdi, önergesinde diyor ki:
Bölgeyi afet bölgesi ilan edelim. veya Afete maruz bölge ilan edelim.
Değerli arkadaşlar, bir terminoloji sorunu var. Bu sorun 2011de de
vardı bugün de var. Afet bölgesi, afete maruz bölge ve genel hayata
etkililik kavramları birbirine karıştırılıyor.
7269 sayılı Kanunun 2nci ve 3üncü maddelerinde afete maruz
bölgeler tanımlanır. Bir lokasyon, afete maruz bölge ilan edilirse
orada yapılaşma olmaz, ikamet ve iskân olmaz, yasak getirilir. O
bölgenin tüm durumu imara işlenir, riskli alan olarak belirlenir ve o afet
bölgesinde artık bir daha yapılaşma vesaire olmaz yani hayat
orada durur. Dolayısıyla, afete maruz bölge ya da afet bölgesi
ilan etmek kanunlarımız açısından da ortadaki durum açısından
da kesinlikle yanlıştır, böyle bir şey yoktur zaten. Ama
maalesef, 2011 Van depreminde CHPnin Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ifade etmişti, yine on yıl sonra
aynı terminolojiyi ifade ediyorlar. Bu durum yanlış bir
durumdur. Afete maruz bölge neresi ilan edilir biliyor musunuz? Bir yerde sel
vardır, çığ vardır veya başka bir risk vardır, o
bölge afete maruz bölge olarak ilan edilir ve orada yerleşim olmaz,
kanunda bu yok.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Yok öyle bir
şey, kanunda öyle bir şey yok!
VELİ AĞBABA (Malatya) Kanunu oku,
kanunu!
ATAY USLU (Devamla) Bir bilgi eksikliği var.
Arkadaşlar, burada olması gereken afete maruz bölge değil, bu
terminoloji eksikliğini düzeltelim
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Kanundan haberin
yok!
ATAY USLU (Devamla) Biz afet kanununa göre
yapılması gerekenleri bugüne kadar yaptık.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Doğru bilgiyi
ver, tamam, sorun yok, ama doğru bilgi ver.
ATAY USLU (Devamla) Birazdan fikrinizi
söylersiniz.
AHMET KAYA (Trabzon) Evraklara bak, evraklara bak!
Size vereyim, okuyun.
ATAY USLU (Devamla) Genel hayata etkililik
kararını aldık ve Malatya ve Elâzığın belli
bölgeleri için bu kararı ilan ettik ve bundan sonra depremle ilgili her
türlü çalışmayı yaptık.
Bakın, depremde aslolan arama, kurtarma ve ilk
yardım faaliyetidir. (CHP sıralarından gürültüler)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Mesele, ciddiye
almak.
ATAY USLU (Devamla) Net olarak söylüyorum: Bu,
Türkiyenin başarısıdır, hepimizin
başarısıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Arama kurtarma faaliyetleri ve özellikle ilk yardım açısından
dünyanın en hızlı depreme müdahale süreci Elâzığ
depreminde olmuştur. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri
ve alkışlar) Can çok önemli. Dünyada bundan daha hızlı
depreme müdahale süreci yoktur.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Milletvekili, seni Elâzığa davet ediyorum, Elâzığa.
Elâzığ halkı sana ne cevap verecek! Yazık günah,
yazık!
ATAY USLU (Devamla) Bu, hepimizin
başarısıdır. Burada belediyeler bulundu, burada kamu
kurumları bulundu. (CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, burada siz de bulundunuz, buna karşı çıkacak
bir durum yok. Bunu hep beraber başardık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATAY USLU (Devamla) Türkiye, 99 Marmara depremi
sonrasında afet ve kriz yönetiminde büyük bir evrim gerçekleştirdi.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Yazık ya,
yazık! Fakir fukaranın hayatıyla oynamayın, yazık!
Hakikaten yazık ya!
BAŞKAN Gürsel Bey
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Nezaket
kurallarına en fazla uyan milletvekiliyim ama gerçekten yazık,
yazık, yazık!
BAŞKAN Sayın Milletvekili, buyurun,
toparlayın.
ATAY USLU (Devamla) Arkadaşlar,
Elâzığ depremi sonrasında, iyileştirme, depremin etkisini
azaltma çalışmalarımız devam ediyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Elâzığ
Milletvekili yok mu, Elâzığ Milletvekili?
ATAY USLU (Devamla) Çadır kentleri kurduk,
konteyner kentleri kuruyoruz. İhtiyaç malzemeleri bölgeye
ulaştırıldı. Sosyal hizmet desteği veriliyor. Geçici
barınma merkezleri kuruluyor. Şeker pancarı ödemeleri erkene
alındı ticari hayat harekete geçsin diye. Tarım ve
hayvancılık için destekler sürüyor. (CHP sıralarından
gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) Elâzığ
Milletvekili niye konuşmuyor?
ATAY USLU (Devamla) Hasar tespit
çalışmaları devam ediyor, yer çalışmaları devam
ediyor. Bunların hepsi adım adım yapılıyor. Vergi ve
sigorta ödemeleri için gerekli ertelemeler gerçekleştirildi. Devlet ve
millet birlik içinde, el ele çalışmaları yapıyoruz,
hayatı normalleştiriyoruz; Van depreminde
yaptığımız gibi, geçmişte
yaptığımız gibi.
ATİLA SERTEL (İzmir) Elâzığ
Milletvekili yok mu?
ATAY USLU (Devamla) Bakanlarımız
bölgede, Hükûmetimiz bölgede, Cumhurbaşkanımız da oradaydı.
Bir yıla kalmaz Elâzığı da
Malatyayı da tanıyamayacaksınız, oraların hepsini
modern hâle getireceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir)
Elâzığlı, Malatyalı yok mu? Sen niye konuşuyorsun?
RECEP ÖZEL (Isparta) Milletvekilleri bölgede daha,
bölgede.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, uygun görürseniz Akif
Bey İç Tüzük 60a göre
BAŞKAN Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, Antalya Milletvekili Atay Uslunun CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sayın hatibin
konuşmasında bazı konular açıklığa
kavuşmadı. 1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler Hakkında Kanunun
2nci maddesine göre eskiden Bakanlar Kurulu şimdi ise
Cumhurbaşkanı afete maruz bölgeyi ilan etmeye yetkilidir.
Sayın hatip Elâzığ ve
Malatyanın belli bölgelerinde afete maruz bölge ilanı
yapıldı." dedi.
ATAY USLU (Antalya) Yok, yanlış.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Siz öyle söylediniz.
ATAY USLU (Antalya) Öyle bir karar yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Efendim, bakın böyle söylediniz. Böyle bir kararı ben bilmiyorum,
okumadım. Acaba böyle bir karar alındı da bundan haberdar
mı olmadık, millet mi haberdar olmadı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Bir de sanıyorum Böyle bir şey yok. gibi bir şey söylediniz.
BAŞKAN Akif Bey, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Evet, sorumu bitirdim Sayın Başkan.
Sayın hatip bu konuda bilgi verirse Genel Kurul
bilgilenmiş olur.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Öncelikli olarak, tabii, biraz evvel CHP
Elâzığ Milletvekili bir konuşma yaptı. Sonuç
itibarıyla kendi kanaatlerini ortaya koydu ancak bizim bu konuyla ilgili
düşüncelerimizi ortaya koyan Sayın Atay Uslu Beyin
konuşması esnasında onun konuşmasını
bastırmaya yönelik garip bir atmosfer oluştu ne hikmetse. Bu
doğru bir yaklaşım değil.
Bununla beraber, ben biraz evvel Sayın
Hamzaçebinin açıklamalarıyla ilgili; sayın hatibin sözlerine
ilişkin olmak üzere 60a göre kısa bir açıklama istirham
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sistem bile
Elâzığlı olmayan bir milletvekilinin bu talebini tuhaf
karşılıyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hepimiz Elâzığlıyız, hepimiz
Malatyalıyız. Elâzığ milletvekillerimiz şu anda deprem
bölgesinde arkadaşlar, evet yaraları sarıyorlar, evet. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Elâzığ
milletvekilleri hak verip konuşamıyorlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Biz hepimiz
Elâzığlıyız arkadaşlar.
36.- Antalya Milletvekili Atay Uslu'nun, CHP grup
önerisinin Afet bölgesi ilan edilsin. şeklinde verilmesinin doğru
olmadığına ilişkin açıklaması
ATAY USLU (Antalya) Değerli arkadaşlar,
afet olduğu zaman Türkiyede mikromilliyetçilik yapılmaz; hepimiz
Elâzığlıyız, aynı zamanda hepimiz
Malatyalıyız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ben kürsüden şunu ifade ettim: CHP, önerisinde
Bölgeyi afet bölgesi ilan edin. diyor. Kanunlarımızda afet
bölgesi diye bir şey yok genel hayata etkililik ve afete maruz bölge
var. (CHP sıralarından Ne fark ediyor? sesleri)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dinleyin, dinleyin.
ATAY USLU (Antalya) Çok farklı
arkadaşlar. Genel hayata etkililik kararını verdik afete
maruz bölge kararını vermedik; veremeyiz çünkü afete maruz
bölgelerde iskân olmaz, orası heyelan bölgesidir.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Öyle mi!
ATAY USLU (Antalya) Orası, başka bir
anlamda, yerleşilmeyecek, iskâna açılmayacak bölgelerdir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Buyurun, buyurun,
bakın, ben size kanunu vereyim, kanunu.
ATAY USLU (Antalya) Dolayısıyla
önerinizi Afet bölgesi ilan edilsin. şeklinde vermeniz yanlış,
bunu ifade ettim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamam, teşekkür ederiz.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Milletvekili, bakın, size kanunu vereyim, kanunu, buyurun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oylamadan
oylamaya gelen milletvekilleri bağırıyorlar ve Meclisin
insicamını bozuyorlar. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Her grup için söylüyorum, her grup
için, her gruptaki arkadaşlar için söylüyorum. Dikkat ediyorum,
bakınız, oylamadan sonra çekip gidenler tam oylama zamanında
geliyorlar, oylamaya son beş dakika kala bağırıyorlar, ben
size söyleyeyim. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Akif Hamzaçebi.
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, Antalya Milletvekili Atay Uslunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Afet bölgesiyle kastedilen 7269 sayılı
Kanunun 2nci maddesindeki afete maruz bölgedir, kelime oyunu yapmaya gerek
yok ve bununla kastedilen de depremde zarar görmüş olan vatandaşlarımıza
yardım edilmesidir, devletin bütün imkânlarının seferber
edilmesidir.
Bir de bu vesileyle şunu söylemek isterim:
İstanbul Kartalda bir bina çöktü, TOKİ hemen oraya gitti, o
binanın çevresindeki diğer yapıları da yıkarak yeni
binalar yaptı, güzel işler yaptı; aynı şey şimdi
Elâzığda yapılıyor. Peki, riskli yapıları
yıkıp yerine yenisini, sağlam binayı yapmak için mutlaka
deprem mi olması lazım, acı mı yaşamamız
lazım? TOKİ neden İstanbuldaki riskli yapılar için
harekete geçmiyor ve onlar için bir yıkıp yeniden yapma programı
uygulamıyor?
Teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 3/2/2020 tarihinde
Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol ve arkadaşları
tarafından, Elâzığda meydana gelen depremin neden olduğu
can ve mal kayıplarına yönelik olarak vatandaşların
mağduriyetinin ve beklentilerinin tespiti, ekonomik, sosyal, kültürel ve
ticari açıdan uğradığı zararların giderilmesi maksadıyla
ilin acilen afete maruz bölge ilan edilerek afetten doğan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler
arasında anlaşmazlık olduğundan oylamayı elektronik
cihazla yapacağız.
Elektronik oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Millet görsün, kim
evet diyor, kim hayır diyor millet görsün, öyle nutuk atmakla olmaz bu
işler.
ATİLA SERTEL (İzmir) Elâzığ,
Malatya görsün.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Deprem için
araştırma komisyonu kurmayacağız da ne için
kuracağız! Hayvanları araştırma komisyonu var, depremi
araştırma komisyonu yok!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır; okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, (2/1705) esas numaralı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/60)
16/5/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
7/2/2019 tarihinde kaçakçılıkla
mücadeleyle ilgili vermiş olduğum (2/1705) esas numaralı Kanun
Teklifi değişikliği önergesinin İç Tüzükün 37nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN - Önerge üzerinde teklif sahibi
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılında
bu Parlamentoya, iktidar tarafından, Adıyaman başta olmak üzere
Türkiyenin değişik bölgelerinde tütün üreticilerini tehdit eden,
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3üncü maddesine eklenen 20nci
fıkrayla Tütün ve Alkol Piyasası Kurumundan yetki belgesi almadan
tütün satan, satışa arz eden, bulunduran kişilere üç yıldan
altı yıla kadar hapis cezası öngören bir torba kanun teklifi
getirildi ve bu teklif iktidar oylarıyla yasalaştı. Bu teklifin
yasalaştığı günden bugüne kadar tütün üreticisinin
sırtında bu tehdit, bu kaygı devam etti. Yasanın
uygulanması 2 kere ertelendi ve en son geçen dönem, yasanın 2 Temmuz
2020 yılında yürürlüğe girmesi şeklinde kanun
ertelenmiş bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; tütün, Türkiyenin bir gerçeği. Tarım
politikasında Hükûmetin yanlış uygulamaları tarım
alanındaki diğer ürünleri nasıl bitirme noktasına
getirdiyse tütünle ilgili yanlış uygulamalar da bugün tütün
üreticisini can çekişir hâle getirmiştir. Türkiyede tütün,
sözleşme kapsamında üretilen tütünler ve sözleşme dışında
-geleneksel anlamda üretimi, pazarlanması, tüketimi yapılan, tek
başına içim özelliğine sahip olan- üretilen tütünler olmak üzere
iki kapsamda değerlendiriliyor.
Değerli milletvekilleri, özellikle geleneksel
anlamda üretimi yapılan, başta Adıyaman olmak üzere Malatya,
Batman, Diyarbakır ve Türkiyenin değişik illerinde yüz binlerce
insanın ürettiği sarmalık tütünler, bugün itibarıyla,
çıkarılan yasa nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı
karşıyadır. Bugün bütün Türkiyede yüz binlerce insanın tek
geçim kaynağı olan bu sarmalık tütün, eğer 2 Temmuzda bu
yasa yürürlüğe girerse yok olacaktır. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz,
tütün Adıyamanda ve üretimi yapılan bütün bölgelerde Mehmetçikin
harçlığı, genç kızların çeyizi, üniversitede okuyan
öğrencilerin bursu, velhasıl bu kesimde üretim yapan herkesin nefesi.
Eğer bu yasaya bizler bu şekilde göz yumarsak bu yasayı
değiştiremezsek önümüzdeki süreçte, özellikle 2 Temmuzda büyük bir
depremi hep beraber yaşayacağız. Bugün doğal afet olarak
depremi tartışıyoruz, 2 Temmuzda bu yasanın yürürlüğe
girmesiyle 9 şiddetinde bir depremi yaşayacağız. Nasıl
mı? Yüz binlerce tütün üreticisi şüpheli sıfatıyla
adliyelik, karakolluk olacak. Onun için hepinize, bütün gruplara açıkça
çağrıda bulunuyoruz: Gelin, yüz binlerce insanın ekmeği
olan, bu toprakların kadim ürünü olan bu tütüne hep beraber sahip
çıkalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, her dönem -özellikle
iktidar milletvekillerine sesleniyorum- her defasında yerli diyorsunuz,
millî diyorsunuz, bütün politikalarınızı yerli ve millî
kimliğiyle halka anlatmaya çalışıyorsunuz.
İşte şu gösterdiğim tütün, bin
yıldır bu topraklarda yetişen yerli ve millî ürün. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu ürün, bu yasayla kaçak durumuna
düşmüştür. Bu ürün, Anadolu kokuyor. Bu ürün, uğruna binlerce
şehit verdiğimiz vatan toprağı kokuyor, vatan
toprağı. Siz buna üç yıl hapis getirmekle bu ülkeye en büyük
ihaneti yaptınız. Gelin, yol yakınken bu uygulamadan hep beraber
vazgeçelim; tütüncünün, çiftçinin ekmeğine hep beraber yol açalım,
Türkiyede tütün özgürleşsin. Bugün iktidar olarak
dışarıdan sıfır gümrükle tütün ithal ediyorsunuz,
dışarıdan gelen tütüne milyon dolar para veriyorsunuz.
Amerikalı, Yunanlı üreticinin ürettiği tütüne para veriyorsunuz;
Adıyamanlı, Malatyalı, Batmanlı, Hataylı üreticinin
getirdiği tütüne üç yıl hapis getiriyorsunuz; bu nasıl bir
vicdan? Ben bu düzenlemeyi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
milletvekilleri, hepinizin vicdanına sesleniyorum, bütün gruplara
sesleniyorum: Gelin, bu toprakların mahsulü olan, yüz binlerce
insanın ekmeği olan bu tütüne sahip çıkın, bizim önergemize
destek olun. Önergemizle biz, bu Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa 2017
yılında eklenen üç yıllık hapis cezasını yerli
tütün için ortadan kaldırıyoruz ve yüz binlerce insanın
ekmeğinin önündeki engelleri de hep beraber kaldırmış
oluyoruz. Hepinizden destek istiyorum. Bütün Adıyaman tütüncüsünün gözü
sizlerde, bu Parlamentoda. Gelin, milletin vekilleri olarak milletin
ekmeğine hep beraber sahip çıkalım, bu teklifi bugün burada
kanunlaştıralım.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba, Sayın
Sarıaslan, Sayın Hamzaçebi, Sayın Zeybek, Sayın Sancar,
Sayın Şevkin, Sayın Karabıyık, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Kaya, Sayın Bulut, Sayın Biçer
Karaca, Sayın Aydoğan, Sayın Şahin, Sayın Sertel,
Sayın Gürer, Sayın Demirtaş, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Yüceer, Sayın Çakırözer.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum, süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.06
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.27
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilen doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
1.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, (2/1705) esas numaralı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/60) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Grup Başkan Vekillerimiz
görüşeceğimiz kanunla ilgili değerlendirme yapacakları için
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
30/1/2020 tarihli 50nci Birleşimde, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerindeki 7nci madde kabul
edilmişti, 8inci maddenin önerge işleminde
kalınmıştı.
8inci madde üzerinde 4 tane önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Şahin
Tin Mehmet Doğan
Kubat
Çankırı
Denizli İstanbul
Mustafa
Demir Selahattin
Minsolmaz
İstanbul
Kırklareli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erdal
Aydemir Murat
Çepni Serpil Kemalbay Pekgözegü
Bingöl
İzmir İzmir
Rıdvan
Turan Abdullah
Koç
Mersin Ağrı
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Feridun Bahşi
Aksaray Adana Antalya
İbrahim
Halil Oral Hasan
Subaşı
Ankara
Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan İlhami Özcan
Aygun
Sivas
İzmir
Tekirdağ
Orhan
Sümer Ali Mahir
Başarır
Adana
Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerden
ilkinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 3194 sayılı İmar Kanununun
9uncu maddesinde değişiklik yapan maddenin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz İzmir Milletvekili Murat Çepniye aittir.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız
Evet, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından yapılan imar planı
çalışmalarında kamu kurum ve kuruluşlarının
görüş bildirme süresi on beş günden otuz güne çıkarılıyor
fakat bu otuz gün içerisinde fikrini beyan etmeyenler için de olumlu görüş
bildirdiğine dönük bir madde bu. Bu madde mutlaka geri çekilmelidir çünkü
içinde bulunduğumuz süreç, daha fazla fikre ve bu fikirlerin de
kapalı kapılar ardında, resmî yazışmalarla değil,
tam tersine, bu sürecin doğrudan ortakları olan bilim insanları,
akademisyenler, odalar, meslek örgütleri ve doğrudan muhatap olan
halkın fikrinin fazlasıyla alınması gereken bir süreç.
Dolayısıyla, burada fikir alınma süreçlerinin çok daha
yaygınlaştırılması, çeşitlendirilmesi gerekir.
Evet, bu maddenin geri çekilmesi gerekir, beklenti budur.
Dün Ankarada 19 insan polis şiddetiyle
darbedilerek, ters kelepçe takılarak gözaltına alındı.
Ankarada KESK Şubeler Platformu, Tabip Odası, TMMOB ve Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının çağrısıyla
Kızılay Genel Müdürlüğü önünde bir araya gelen kurum
temsilcileri ve yurttaşlar BAŞKENTGAZ, Kızılay ve Ensar
Vakfının karıştığı yolsuzluk olayıyla
ilgili açıklama yapmak istediler ve her dönemde olduğu gibi nerede
bir yolsuzluk, hırsızlık, zulüm varsa, buna bir tepki
gelişiyorsa, polis kolluk kuvvetleri ne yapıyorsa dün de
aynısını yaptılar. Fakat saldırı sonrası
EĞİTİM-SENde bir açıklama yapmak zorunda kaldı
arkadaşlarımız ve KESK Ankara Şubeler Platformu dönem
sözcüsü İsmet Meydan açıklamada şunları belirtti: Deprem
vergisi adı altında yoksul ve emekçilerden ek vergiler
toplanırken, sermaye sahiplerine vergi kaçırma veya vergiden
kaçınma -evet, bu da AKPli yıllarda AKPnin literatüre soktuğu
yeni bir kelime vergiden kaçınma- fırsatı verildi.
Kızılay, tek adam rejiminin yozlaştırdığı,
içini boşalttığı bir dernek hâline getirilmiştir.
Kamuya çöreklenmiş rantçı anlayış tüm kurumları
kendine bağlamıştır. diyen Meydan, Hazine ve Maliye
Bakanlığına çağrıda bulunarak Kızılay
üzerinden kaçırılan verginin cezalı bir şekilde geri
ödenmesini, bunun gibi benzer bağış transferlerinin
açıklanmasını, vergi denetimi yapılmasını,
Kızılay Yönetim Kurulunun görevden alınarak yüksek maaşlı
yöneticilerin hakkında soruşturma açılmasını talep
etti. Ayrıca, yine Meydan, Ensar Vakfının kamuya yararlı
vakıf statüsünden çıkarılmasını ve Millî Eğitim
Bakanlığının bu vakıfla imzaladığı tüm
protokollerin iptal edilmesini istedi.
Evet, burada bir kez daha görüyoruz ki
varlığı itibarıyla kamuya bir saldırı
niteliği taşıyan bu Vakfın, aynı zamanda Millî
Eğitim Bakanlığıyla da bir dizi protokol imzalayarak
AKPnin geliştirdiği kindar ve dindar nesil diye tabir edilen oysa
her türlü halk düşmanı, halka zararlı faaliyetlerin merkezi
hâline gelmiş bu Vakfın görüyoruz ki kamuya yararlı bir
vakıf olduğunu açıklamış oldular.
Evet, deprem kuşağında olan ve
peşi sıra yaşanan depremlerle on binlerce
insanımızı kaybettiğimiz, yine on binlerce
insanımızın yerinden yurdundan olmak zorunda olduğu bir
coğrafyada yaşıyoruz. Peki, bugün biz neyi konuşuyoruz?
Bugün biz depremle ilgili, depremin yarattığı sonuçlarla
mücadele etmek için toplanan deprem vergilerinin, paralarının
hortumlanmasını konuşuyoruz. Dün de yapılan basın açıklamasında
ya da bu süreçte sosyal medya dâhil bu konuda sorulan bütün soruların
cezalandırıldığını biliyoruz ve biz buradan
tekrar soruyoruz: Deprem için toplanan 70 milyar TL nereye hortumlandı, bu
paraları kim çaldı? Bu soruyu sormaya devam edeceğiz. Yetmiyor;
deprem toplanma alanlarının kimlere rant için peşkeş
çekildiğini soruyoruz. Biliyorsunuz -örneğin İstanbul için- on
binlerce toplanma alanı belirlenmişti fakat bir süre sonra
bunların da yine inşaat şirketlerine peşkeş
çekildiğini öğrenmiş olduk. Yetmiyor; Kanal İstanbul gibi rant
projesinin bilim insanları tarafından ifade edilen deprem riski
uyarıları karşısında yine iktidar Ne derseniz deyin
biz bunu yapacağız. diyor ve bunu bir beka sorunu hâline
getirdiğini tartışıyoruz. Yetmiyor; onlarca çocuğa
cinsel saldırıyla gündeme gelmiş bir pespaye kurum nasıl
devletin temel bir kurumu hâline gelmiş bunu görmüş oluyoruz.
İhtiyaç sahiplerine
Evet, burada bir trio var, bir halk düşmanı
trio.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Birisi devletin halka
hizmet, yardım için kurduğu Kızılay, birisi inşaat
şirketi Torunların yönettiği doğalgaz şirketi
BAŞKENTGAZ, bir diğeri de onlarca çocuğa cinsel
saldırıyla suçlu bir vakıf. İşte bu tablo, on yedi
yıllık AKPnin resmidir. Buna bir de askerî-sanayi kompleks denilen
savaş sanayisini eklediğimizde yani savaş çıkmadan ayakta
kalamayacak savaş baronlarını eklediğimizde işte size
AKP tablosu ve işte beka denilen tablo bu. Kendi ceplerini doldurmaktan
başka hiçbir dertleri olmayanların halka millî politika diye
yutturdukları politika tam olarak bu. Bu bir çürümedir.
Bu çürüme karşısında biz
halklarımıza, emekçi halkımıza şu
çağrıyı yapıyoruz: Bu kader değil, depremin
sonuçları kader değil tıpkı işçi cinayetlerinin kader
olmadığı gibi. Bunlar cinayettir ve bunun
karşısında tüm işçi sınıfı, emekçiler,
ezilen halklarımızın mücadeleyi yükseltmeleri gerekir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, İzmir Milletvekili Murat Çepninin 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, biraz evvel kürsüde
konuşma yapan hatibin hakikaten hiçbir şekilde hakikati
yansıtmayan ve konu içeriğiyle de alakası olmayan birçok hususu
gündeme getirerek AK PARTİ Grubunu, AK PARTİyi ilzam altında
tutan sözleriyle ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
Sonuçta şunu ifade edeyim: Kızılay,
tüm milletimizin büyük bir hassasiyetle üzerine titrediği, köklü bir
geçmiş ve geleceğe sahip, milletin en temiz değerlerini temsil
eden kıymetli bir kurumumuzdur. Kurumumuz hakkında ortaya atılan
iddiaların ve yapılan yorumların bu itibarla
değerlendirilmesi gerektiğini hassasiyetle hepinize hatırlatmak
isterim ve biraz evvelki iddia konusu konuyla ilgili Kızılayın
yaptığı açıklamayı da bilginize sunarım:
Kızılayın bağış gelirleri iki ayrı
kategoriden oluşmakta. Şartlı ve şartsız
bağışlar milletimiz tarafından kendilerine intikal etmekte.
Kızılayın gelirinin büyük bölümü bireylerin tek tek
yaptığı bağışlardan oluşmakta.
Bağışların bir bölümünde bağışçı,
bağışını yaparken bir şart öne sürebilmekte,
şartlı bağış yapabilmektedir. BAŞKENTGAZ da
Kızılaya şartlı bir bağış
yapmıştır ve Kızılay bu bağışın
şartını yerine getirmiştir.
Kızılay, insanlık suçu olarak kabul
edilen suçlara karışmış kişi veya şirketler
dışındaki bağışçıları kabul eder,
bağışçıların niyetlerini sorgulamaz. Söz konusu
şirket Kızılayın düzenli bir
bağışçısıdır. Şehit ailelerine, fakir
öğrencilere yaptığı diğer katkıların
tamamını da Kızılay üzerinden yapmaktadır.
Ayrıca, şirketin, Kızılaya
yaptığı bağışlar o yılki vergi
matrahının yüzde 5inden daha düşük bir oran olduğundan
dolayı bu işlemde devlete ödediği vergide de bir indirim
olmamıştır.
Sonuç itibarıyla, Kızılayın
açıklaması bundan ibaret. Birtakım olayları gündeme
getirmek suretiyle, oradan birtakım münferit olaylardan hareketle kurumları
töhmet altında bırakmak hiç kimseye yakışmaz ve doğru
değildir. Bu manada, daha dikkatli bir dil kullanılması
gerektiğini ve iddiaların tamamını reddettiğimizi
bildirmek isterim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
kayıtlara geçmesi için bir şey söylemek istiyorum: Evet,
Kızılay gerçekten değerli ve önemli bir kurumdur, hiç
tartışmasız bu. Ve bu değerinin ve öneminin
sürdürülebilmesi için bazı şeylere dikkat edilmesi gerekiyor. Biz
burada daha evvel de kayıtlara geçsin diye bunu söyledik, tekrar
söylüyoruz: Kızılayın başındaki kişi şu
cümleyi kullanmıştır: Vergi kaçırmak ve vergiden kaçınmak.
Yani Kızılayın başında olan bir kişinin vergi
kaçırmayı ya da vergiden kaçınmayı ahlaki, masum bir
şey olarak gösteriyor olması başlı başına
ahlaksızlıktır. Çok net olarak bunu söylüyoruz. Ve lütfen,
iktidar bu konuda bu adamı savunmaya devam etmesin. Çünkü bu adamı
savunarak Kızılayın değerini ve önemini
artırmış olmuyorsunuz, tam tersine, bu ifadeyi
kullanmış bir kişi sonucunda o kurumun değerini ve önemini
azaltıyorsunuz. Dolayısıyla bu adamın bu görevi sürdürmesi
ahlaki değildir, çok net olarak bunun altını çizelim ve
kayıtlara geçsin. Çok daha fazla zarar verecektir, bunu özellikle
belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ederim.
Şunu ifade
etmek isterim kayıtlara geçmesi açısından:
Kızılayın kurumsal kimliğiyle ve oraya yapılan
bağışlarla ilgili, işin mehabetini, çerçevesini kendi
bağlamında değerlendirmek gerekir. Buradan bir istismarla
Kızılayı töhmet altında bırakacak, buraya
bağışların önünü kesecek şekilde yaklaşım
doğru değildir. Buna özellikle vurgu yapmaya ve istismarın
karşısında durmaya herkesi davet ettiğimi ifade etmek
isterim.
Teşekkür
ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
- Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özel.
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
- Sayın Başkan, konu Türkiyenin üzerinde hassasiyetle durduğu bir
konu. Kızılay Başkanı, Torunların yapmaya
çalıştığının vergi vermemek olduğunu
söylemişken ve Kızılaya yapılan bağışlarda
yüzde 5 sınır yok ama Ensara yapılacak bağışta bu
yüzde 5 üst limiti varken ne yapılmaya
çalışıldığı toplum vicdanında hiç
şüpheye yer bırakmayacak şekilde
karşılığını bulmuştur. Bu şirketin
gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüştürülmek
suretiyle doğal gaz döşeme ve satış işleminden
kazandığı paraları, gayrimenkul yatırım
ortaklığı olarak vergiden muaf yapmaya
çalışılıp daha sonraki tenkitler üzerine, elbette O
kısım faaliyetleri vergiye tabidir. yazısından sonra bu
işlemlerin yapılmış olması, kendisine Biz, senin -tırnak
içerisinde söylüyorum- vergiden kaçınman için size gayrimenkul
yatırım ortaklığı unvanı vereceğiz.
taahhüdüne namuslu vergiciler, namuslu maliyeciler tarafından, Asla
olamaz, gayrimenkul yatırım ortaklığı ismi
taşıması, gaz satan şirketin gazdan olan kârını
vergiden düşüremez. diyen namuslu vatansever maliyeciler tarafından engel
olunduğu için -çünkü siz tanıdınız bunu- dönüp bu sefer,
Kızılay üzerinden Ensara bağış
Bir kişi,
aklımızla alay etmeyecek bir kişi, bu firma neden doğrudan
Ensara değil de Kızılaya yollayıp iki gün sonra bu para
Ensara aktarılıyor, buna bir mantıklı açıklama
getirebiliyor mu? Hayır. Kızılayı yıpratmak
Kızılayın 2015 yılında Genel Kuruluna Recep Tayyip
Erdoğan ile Binali Yıldırım arasında soktuğunuz
bu adamın 70 kat gelir artışı var. Sahada 70 kat etkinlik
artışı var mı Kızılayın?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Müsaadenizle
tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kızılay gelip de 70
kat gelirimiz arttı, 70 kat bağışlar arttı. Artık
her fakir aile haftada bir kere Kızılaydan kavurma yiyor. diyor mu?
Var mı böyle bir şey? Yok. Ayağında lastik pabucu delik
çocuk kalmadı... Baştan aşağıya tüm yoksul ailelerin
çocuklarını giydiriyor mu bu Kızılay? Yok. Depremde
Kızılay aktivitesi yok. Nerede var? Bot kiralamada var, yat
kiralamada var, yalı kiralamada var, uçak kiralamada var, Antalyadaki
yandaş etkinliklere sponsor olmakta var.
Burada çıkıp bu rezilliği savunmak,
Meclisin aklıyla alay etmektir. Herkes pozisyonunu doğru belirlesin.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
40.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç'un, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yani bazı kavramları gerçekten
reddediyorum, onun için söz aldım. Bir: Bir istismar söz konusu değil
bu tartışmada. Eğer bir istismardan söz edeceksek,
Kızılayın başındaki zat her türlü istismarı yapan
kişidir, birinci olarak. Arkasında kimler var, onlar da çıkmalıdır
ortaya elbette ki. Söylemiyoruz ki Tek başına odur. diye, ama
azı dişi odur belli ki bütün bu işleri yapan, istismarın
başı odur. Birincisi bu.
Kızılaya bağışlar
engellenmesin. Hayır, ne alakası var, böyle bir şeyi
söylemiyoruz. Kızılaya bağışların engellenmesini
savunan kimse yok. Kızılay öyle bir kurum değil ama şimdi,
bu yaptığıyla Kızılayın başındaki
kişi dediği için, vergi kaçırmak ve vergiden kaçınmak
laflarını ettiği için yani sanki Kızılay birtakım
şirketlere vergi muafiyeti sağlamak üzere işletilen bir kurum
hâline gelmiş. Yani gerçekten ahlaksızlık had safhada, olacak
iş değil. Şu zincire bakın: BAŞKENTGAZ,
Kızılay, Ensar, ABDdeki bir vakıf, oradan da nereye
gittiği belli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Toparlıyorum
efendim.
Yani inanılmaz bir saadet zinciri
kurulmuş, başka bir ismi yok bunun. Bu Kızılayın
başındaki kişinin nesini savunuyorsunuz Allah aşkına?
Savunuyorsanız, arkasında duruyorsanız o zaman siz de Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı olarak demiş oluyorsunuz ki: Vergi
kaçırmak ve vergiden kaçınmak
Demek ki bu ifadeyi de
sahipleniyorsunuz o zaman. Savunmuyorsanız ya görevden alın ya da
çıkın İstifa et kardeşim! deyin, arkasında
durmayın. Yargı devreye girmelidir. Bu, savunulabilir bir şey
değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, kurumların kimliğini ortadan kaldıracak
ve onlara zarar verecek bir dil kullanılmaması gerektiğini ifade
ettiğine, Hiçbir şey yapmıyor. denilen
Kızılayın bütün dünyaya yardım götürdüğüne
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sözlerimin başında, kurumsal anlamda
hepimizin daha dikkatli bir dil kullanması gerektiğini ifade ettim.
Birtakım olaylar üzerinden, münferit birtakım farklı
yorumlamalar yönünden kurumların kimliğini ortadan kaldıracak,
onlara zarar verecek, kendi değerlerimizi yıpratacak bir dil
kullanılmaması gerektiğini ifade ettim; bir.
Bu noktada Hiçbir şey yapmıyor. denilen
Kızılay bütün dünyaya yardım götürüyor arkadaşlar, bütün
dünyaya yardım götürüyor ve en son, deprem bölgesine 2.500 çadır, 15
bine yakın yatak, 42 binin üzerinde battaniye, 220 bin paket gıda
maddesi, her biri beşer bin kişi kapasiteli 6 mobil ve sahra
mutfağını Elâzığ ve Malatyaya göndermiştir
Kızılay. Kızılay dünyanın dört bir tarafında
bütün mazlum ve mağdur coğrafyalardadır. Kızılay
Türkiyenin bir kurumudur. Dolayısıyla, Kızılayı
yıpratacak bir yaklaşım doğru değildir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) O
nasılmış ya?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Kızılaya değer veriyorsanız istifa etsinler; bu kadar
basit.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Kızılayı siz yıpratıyorsunuz gerçekten.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
İstifa etsinler, Kızılaya güven artacak.
BAŞKAN Beyler, sayın milletvekili
konuşacak.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
161 sıra sayılı Yasa Teklifi
hakkında konuşmak üzere söz aldım.
Asıl bana verilen görev
karşılığı 8inci maddeyi kısaca bir okumak
istiyorum: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından yapılan imar planı çalışmalarında kamu
kurum ve kuruluşlarının görüş bildirme süresi onbeş
günden otuz güne çıkarılmakta ve söz konusu süre içerisinde
görüş bildirilmemesi durumunda olumlu görüş bildirilmiş
sayılması amaçlanmaktadır. Niye olumlu görüş? Belirsiz.
Eski yasadaki on beş gün niye bir aya çıkarıldı?
Anlamsız bir madde.
Ben, İYİ PARTİ Grubum adına, bu
maddenin çıkarılmasını teklif ediyorum. Hiçbir anlamı
olmayan bir madde ve olumlu oy kullanılması da istismarlara konu
olabileceği gibi konu hakkında incelemelerin yolunu da kapatabilir, o
nedenle bu madde çıkarılmalıdır.
Geçen hafta, konuşmamda, bu yasanın
gereksiz olduğunu, hiç vakit kaybetmeden deprem konusunda gerekli
tedbirlerin alınması gerekliliğini vurgulamıştım
çünkü olası depremlerde yüz binlerce yurttaşımızın
kaybedilme riski bulunmaktadır. Onun için bu tür kanunların
görüşülmesini, hele çekilmesini talep ettiğimiz 8inci madde gibi
anlamsız birçok madde içeren bu kanunun böylesine bir depremden sonra
görüşülmesini bu Meclis için ben ayıp sayarım ama mademki
görüşmeye başladık, değerli milletvekilleri, ben, bu
kanunun genel gerekçesini sizlere bir hatırlatmak istiyorum kısa
kısa notlar hâlinde. Bakın, şu cümleleri okuyorum genel
gerekçeden: Kentler sürekli değişim göstermekte ve toplumların
ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Bu nedenle, sürdürülebilir bir
kent aynı zamanda odağına da insanı almalıdır.
Dolayısıyla da yaşanabilir olmalıdır. Düşünün,
şu cümleleri içeren bir gerekçe; ne odağına insan
alınmıştır ne de yaşanabilir kentleri oluşturmak
için içinde bir madde ihtiva eder. Yine başka bir cümle okuyorum:
Aynı zamanda; toplumun daha sağlıklı ortamlarda/yapılarda
yaşaması için düzenli ve kontrollü yapılaşmanın
sağlanması gerekmektedir. Şimdi, bunlara şaka gibi demek
içimden geçiyor. Siz 7 kere af çıkardınız; 7 kere af yasası
çıktıktan sonra kontrollü, düzenli, sağlıklı
yapılaşmadan söz edilmesini gerçekten şaka gibi
karşılamak gerekir. Kaçak yapılaşmayı her alanda
engellemek ve cezalarla caydırıcılığı
sağlamak, yine kanunun gerekçesinde. 7 kere af çıktıktan sonra
caydırıcı cezalarla bunları önlemek istiyorsunuz ve belediyeleri
kaybettikten sonra da yetkileri elinden alıyorsunuz, TOKİye
devrediyorsunuz ama caydırıcı cezalar vermeyi, yapmaması
hâlinde de cezai müeyyideler uygulamayı getiriyorsunuz, doğrusu
inanılır gibi değil. Bakın, yine bir cümle okuyorum:
Kıyının doğal yapısını bozacak nitelikte
rekreatif amaçlı iskelelerin yapımının engellenmesi
hedeflenmektedir. Şimdi, aklımızla alay ediliyor gibi
gerçekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) 19uncu maddeyle
iskelelerin kaldırılması gündeme gelirken, 20nci maddeyle
Kıyı Kanununu yok sayıyorsunuz. Anayasanın 43üncü
maddesini yok sayarak, üstelik Anayasanın iptal hükmüne rağmen bu
kanunda 20nci maddeyi tekrar koyuyorsunuz ve mahkeme sizin
hakkınızda 43üncü maddeye aykırılık, Anayasaya
aykırılık derken 2nci maddenin de yani hukuk devleti
ilkelerinin de artık ihlal edildiğini Anayasa Mahkemesi ileri
sürmüştür. Gerçekten, her torba yasayla birçok Anayasa maddesini ihlal
etmekten çekinmiyorsunuz ama Anayasa Mahkemesinin kararında
belirtildiği gibi artık hukuk devleti ilkelerini de yok
sayıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bir an önce bir deprem
master planıyla, hiç vakit geçirmeden, tek yararlı madde olan şu
kentsel dönüşümü -dikeydi, yataydı demeden- doğru
uzmanların anlayışıyla süratle hayata geçirmeniz
gerekmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün İdlibde 8 canımızı,
askerimizi şehit verdik. Allahtan rahmet diliyorum; ailelerine, ulusumuza
başsağlığı diliyorum. Yine, 24 Ocak Cuma günü
Elâzığ, Malatya için zor bir gündü. Depremde 41
vatandaşımızı kaybettik. Vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum, bölgeye ve ülkeme
başsağlığı diliyorum.
Evet, bugün yine bir torba yasa var; imarı
konuşuyoruz. On gün önce bir deprem yaşamışız ama
depremle ilgili hiçbir şey yok. Depremle ilgili, deprem güvenliğiyle
ilgili bu torba yasada hiçbir şeyi göremiyoruz; depremin dsi yok
maalesef ki.
Ben çok merak ediyorum; AKP Grubu sokağa,
pazara fazla çıkmıyor ama bugüne kadar -yirmi aydır görev
yapıyoruz bu Mecliste- bir vatandaş gelip Ya, ne güzel bir yasa
çıkardınız bizim için. Gerçekten Allah razı olsun. dedi
mi? Bize demedi. Bu ülkenin sorunlarını çözmeye esas hiçbir yasa
gelmiyor. Burada bir anlamda kanunculuk oynuyoruz.
Evet, depreme gelirsek; depremden saatler sonra biz
Elâzığ, Malatyadaydık. Gördüğümüz tablo gerçekten çok
vahimdi. Depremden, felaketten korkmayız da utanmayız da, biz büyük
bir ülkeyiz. Gerçekten, depremden saatler sonra Türkiye kenetlendi; belediyelerimiz,
derneklerimiz, vatandaşlarımız yardım
yağdırdı. Ancak Elâzığ, Malatya çevresindeki köyleri
gezdiğimiz zaman çok utandığım bir tablo var: Bu köylerin
yüzde 90ı hâlâ kerpiçten; temeli yok, duvarı yok, kolonu yok,
damı yok birçoğunun. Ne acıdır ki Doğanyolda ölen
anne ve 6 yaşındaki çocuğu böyle bir kerpiç evin altında
kaldı. Evet, biz önlem alamıyoruz, biz asla ve asla ders
alamıyoruz depremden. Depremden ders alamadığımız
gibi, bilim adamlarını da hiçbir şekilde dinlemiyoruz.
Bakın, bölgeyi bilen, hayatını yer bilimine vermiş Profesör
Doktor Naci Görür yer bildirerek aylar önce Sivricede deprem olacak."
dedi. Önlem aldınız mı, dinlediniz mi, Kızılay bir
önlem aldı mı? Almadı. Kızılay ne yapıyordu?
Kızılay herhâlde Ensar Vakfının kara parasını
aklamakla meşguldü.
Evet, biz maalesef ki depremden, felaketten örnek
alan bir ülke değiliz. Elâzığdan bir örnek vermek istiyorum:
Bakın, Harput Kalesi iki bin sekiz yüz yıllık bir kale, ne
depremler gördü, hâlâ heybetiyle orada; ne bir taşı oynadı ne
bir duvarı çatladı. Neden? Çünkü onun temelinde medeniyet vardı,
dürüstlük vardı, emek vardı, insanlık vardı; rant yoktu ama
Elâzığ merkeze geldiğimiz zaman Mavi Göl, Aykent ve Dilek
Apartmanları yıkılmıştı. Yanındaki apartman
dimdik ayakta dururken bu 3 apartmanın
yıkıldığını görmüştük. Bunların
temelinde ise imar affı, yolsuzluk, rant, bir anlamda ihmaller vardı.
Değerli arkadaşlarım, bir imar
affı çıkardınız. Bakın, internetten başvuru
aldınız, ne acıdır ki binaları incelemeden
paraları tahsil ettiniz. Dünyanın hiçbir yerinde iskân verilmiş
binaya imar affı çıkmaz, bunu yaptınız, daha sonra
diyorsunuz ki: Bu binalar niye yıkılıyor?
Evet, imar affı hiç istediğimiz gibi
uygulanmadı. İskânı alınmış milyonlarca binaya,
daireye af çıkardınız. Ben merak ediyorum: Buna iskân
vermiş herhangi bir belediyeye bir soruşturma açtınız
mı? Açmadınız.
Evet, aslında bu konuşmayı birisi çok
iyi özetlemişti, demişti ki: İstanbula ihanet ettik. Sadece
İstanbula ihanet etmedi; Elâzığa da ihanet etti, Malatyaya da
ihanet etti, Mersine de ihanet etti, İzmire de ihanet etti.
İstanbulda şu anda yeşil alan oranı,
ağaçlandırma oranı yüzde 2; dünya kentlerinin hepsinin
gerisindeyiz. Evet, ihanet edildi, maalesef.
Yine söylüyorum: Eğer ki İstanbulda bir
deprem olursa ben İstanbulun hâlini düşünemiyorum, eğer ki
metropollerde bir deprem olursa metropollerin hâlini düşünemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bakın, aynı bilim adamı, Naci Görür: On yıl içerisinde
İstanbulda bir deprem bekliyoruz. dedi. Ne kadar ders aldınız,
merak ediyorum.
İhanet konusuna katılıyorum ama
şunu unutmayın: İhanet bazen göze hoş gelse de ihanetçi
asla affedilmez, unutulmaz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Böylece 8inci madde teklif metninden
çıkarılmıştır. Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek adına mevcut madde
numaralarından görüşmelere devam edilecektir. Kanunun
yazımı sırasında madde numaraları
Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun, okuyun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161
sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 9- 3194 sayılı Kanunun 18 inci
maddesine yirmibirinci fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu madde
kapsamında yapılmış olan imar uygulamalarının
kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle;
davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu
hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile
tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı
yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili
imkansızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri
yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon
planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti
halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati
alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde İdarece uygun
bir yer tahsis edilir veya davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri
dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi
düşürüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden
değeri ödenir. Anlaşma olmaması halinde geri dönüşüm
işlemi yapılmadan mahkeme kararı gereğinin yerine
getirilmesi için yeni bir 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Madde
uygulaması yapılır.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Ahmet Kaya
Sivas İzmir Trabzon
Gökan
Zeybek Vecdi
Gündoğdu Orhan Sümer
İstanbul Kırklareli Adana
Ayhan
Barut İlhami
Özcan Aygun
Adana Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET KAYA (Trabzon) Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyor, tüm şehitlerimize Allahtan rahmet,
milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, İmar Kanununda
düzenlemeler yapan bir kanun teklifini görüşüyoruz ama içinde, yayla
evleri yıkılan insanlarımıza ve imar barışı
mağduru insanlarımıza çare olacak hiçbir madde yok. Niye yok?
İmar barışıyla yaratılan mağduriyetleri, tapulu
arazilerine yaptıkları evleri yıkılan
insanlarımızı daha ne kadar görmezden, ne kadar duymazdan
geleceğiz? Çaykaramızın, Uzungölün ve
yaylalarımızın huzurunu bozan, insanlarımıza büyük
mağduriyetler yaşatan ve Doğayı koruyoruz.
algısıyla yapılan yıkımlara dikkatinizi çekmek
istiyorum. Amaç doğayı korumaksa bu mücadelede en önde biz oluruz,
bunu herkes biliyor.
Değerli milletvekilleri, yaylacılık
Karadeniz Bölgemizin kadim kültürlerinden biridir.
Yaylacılarımız ilkbahar sonundan itibaren hayvanlarını
yaylalara çıkarmaya başlarlar ve yaz sonuna kadar burada
kalırlar. Yürürlükte olan 4342 sayılı Mera Kanununun 20nci
maddesi Yaylalarda ev, ahır ve benzeri inşaatlar yapılamaz.
diyor. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün:
Yaylacısınız, beş altı ay yaylada
kalacaksınız ama burada ne sizin ne de hayvanlarınızın
kalabileceği bir yeriniz yok. Ne yaparsınız?
Hayvanlarınız ve kendiniz için korunaklı bir yer
yaparsınız değil mi? İşte,
yaylacılarımız da bunu yapmış. Bazıları da
atadan, dededen kalan eski evlerini tamiratla yenilemişler. Sonra ne mi
olmuş? Yaylacısın-değilsin hiç bakılmadan, sabah
vakti, TOMAlarla, iş makineleriyle bu insanların
kapılarına dayandılar; zulme dönüşen uygulamalarla evlerini
başlarına yıktılar.
Yaylalar elbette işgal edilmesin; o
güzellikleri korumak, geleceğe taşımak hepimizin asli görevi ama
yaylacılık yapan, tereyağı, peynir üreten, geçimini hayvancılıkla
sağlayan insanlarımız da mağdur edilmesin. Yaylacılara
otlak ve mera alanı dışında kalan alanlarda yer
gösterilsin. Bedeli karşılığında ve belirli modelde ahşap
veya taş ev yapabilme olanağı sağlansın. Tel çitler
kaldırılsın, yaylalarımıza bir düzen, bir kural
getirilsin. Yayla evleri sorununun çözümü için bir kanun teklifi
hazırlıyoruz, umut ediyorum ki tüm partilerin katkısıyla bu
sorunu çözeceğiz.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konu da
Çaykara ilçemizin mahallelerinde yapılan yıkımlardır.
Bazıları konuyu hiç araştırmadan oturdukları yerden
yorum yapıyor ve evleri yıkılan bu insanlara işgalci
tanımlaması yapabiliyor; fırsatçı diyenler, doğa
katili diyenler oluyor. Bu insanlara hiç hak etmedikleri sözler söyleniyor,
büyük haksızlıklar yapılıyor. Bunu nereden mi biliyoruz?
Milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Çaykara ilçemize gittik,
konuyu yerinde inceledik. Kamuoyunda oluşturulan algının
gerçeği yansıtmadığını, yıkımların
doğayı korumakla, Uzungölün silüetini düzeltmekle hiçbir ilgisinin
olmadığını gördük. Yıkılacak yerlere eski
haritalar üzerinden çok özensiz ve gelişigüzel bir çalışma
sonucunda karar verildiğini ve yıkımlarda büyük
haksızlıklar yapıldığını gördük. Uzungöle
kilometrelerce uzaklıktaki Demirli Mahallesinde, Kuruköprüde,
Yaylaönünde ve Köselide evleri yıkılan ve büyük mağduriyetler
yaşayan acılı insanlarımızla konuştuk.
İşgalci olarak tanıtılan bu insanların hiç de
işgalci olmadıklarını, hazine arazisinde değil, kendi
tapulu arazilerinde yaptıkları evlerinin yıkıldığını
gördük. Doğayı katletmekle suçlanan bu insanların bir
ağacı kesmeyecek kadar bilinçli, doğal yaşam
alanlarını gözleri gibi koruma konusunda kararlı
olduklarını gördük. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her
yurttaş gibi anayasal hakları olan barınma ve konut edinme
hakkını kullanmak isteyen bu insanlar, asırlık evlerini
tamir etmek istemişler, tescilli demiş,
dokundurmamışsınız. Aile kalabalıklaştı, ev
lazım. demişler, İmar yok, yapamazsınız.
demişsiniz. İhtiyaçlarımızı dikkate alın;
yerinde, gerçekçi ve uygulanabilir bir imar planı yapın. diye rica
etmişler, yapmamışsınız. Peki, ne yapsın bu
insanlar? Karınca değiller ki toprağın altında
yaşasınlar.
AK PARTİli arkadaşlar, bugün, Çaykarada,
Uzungölde ve yaylalarımızda yaşanan mağduriyetlerin en
büyük sorumlusu sizsiniz çünkü Uzungölde on sekiz yıldır imar
planı yapmadınız. Millet, inşaatlarını yaparken
uyarmadınız hatta Siz yapın, kimse yıkamaz. diyerek
cesaretlendirdiniz. Milletten milyonları toplayıp Yapı
Kayıt Belgesi verdiniz. Buralarda yaşayan insanların konut
ihtiyaçlarını karşılayacak hiçbir tedbiri
almadınız. Sonra da tüm kabahati bu insanlara yükleyerek
beşikteki bebeklerini beşikten alarak acımasızca evlerini
ve hayallerini yıktınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
AHMET KAYA (Devamla) - Ve en acısı,
Çoluğunuzla çocuğunuzla bu kış kıyamette nerede
yaşayacaksınız? diye sormadınız. Çaykarada,
Uzungölde yuvalarını yıktığınız; Düzköyde,
Köprübaşında, Şalpazarında, Maçkada, Sürmenede yayla
evlerini yıktığınız bu insanlar işgalci
değildi, terörist hiç değildi ama siz bu insanlara bu muameleyi
yaptınız, zulmettiniz. Gelin, artık bu zulmü hep birlikte
durduralım; milletin ahını, bedduasını daha fazla
almayın diyorum. Bu mağduriyetleri hep birlikte çözelim ve
Çaykaramıza, Uzungölümüze ve yaylalarımıza huzuru getirelim
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, karar yeter sayısı...
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.28
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
9uncu maddesi üzerinde Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya ve arkadaşları
tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
. Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
9uncu madde üzerinde diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin ilk
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray Adana Antalya
İbrahim Halil Oral İmam
Hüseyin Filiz
Ankara Gaziantep
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Bu maddeyle 3194 sayılı Kanunun 18inci
maddesine 21inci fıkradan sonra gelmek üzere yeni bir fıkra
eklenmiştir. Bu fıkrada 18inci madde kapsamında
yapılmış olan imar uygulamalarının kesinleşmiş
mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle çeşitli sebepler
yüzünden kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını
onaylamaya yetkili idarelerin onay mercisince tespiti hâlinde öncelikle davaya
konu parselin hak sahiplerinin muvafakatı alınmak kaydıyla
uygulama sahası içerisinde idarece uygun yer tahsis edilir veya
anlaşma olmaması hâlinde hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate
alınarak uygulamadaki düzenlenme ortaklık payı kesintisi
düşüldükten sonra taşınmazın rayiç bedeli üzerinden
değeri ödenir. denmektedir. İmar Kanununun 18inci maddesine göre,
uygulama yapılan alanlarda, mal sahipleri, imar uygulaması yapan
belediye ya da valilikçe otuz gün süreyle ilan edilen dağıtım
cetveline itiraz edebilirler. İtirazına ret cevabı alan mal
sahibi idare mahkemesine işlemin iptali için dava açmaktadır.
İdare mahkemeleri son yıllarda nedense kamu idarelerine
karşı açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararı vermekte
pek istekli davranmamakta, davayı esastan incelemeye almaktadırlar.
Böylece dava iki-üç yıl sürmekte ve hatta üst mahkemeye götürülme
durumunda süre daha da uzamaktadır. Sonuç olarak yargı kararı
mal sahibinin lehine sonuçlansa bile davacı mal sahibinin yerinin tahsil
edilen kişilerce satılması, inşaat yapılması veya
taahhüt altına sokulması nedeniyle karar uygulaması
yapılamamakta ve mal sahibi mağdur olmaktadır. İşte bu
ek fıkrayla bahsedilen mağduriyet telafi edilmeye
çalışılsa da idarelerin yaptığı yanlış
işlem nedeniyle mahkeme süreci içinde taşınmazını
kullanamamaktan kaynaklanan gelir ve kazanç kaybı olmakta ancak bu
kaybı ortadan kaldıracak bir tedbir önerilmemektedir. Ayrıca
yargı sürecini kısaltmak mağduriyetlerin önlenmesi
açısından önemlidir. Bu tür konuların da ivedi yargılama usulüne
eklenmesi bir çözüm olabilir diye düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta
Elâzığ ve Malatyada derin yaralar bırakan depremde
hayatını kaybeden 41 vatandaşımıza Allahtan rahmet,
yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Acıları bizim acımızdır. Türk milleti, tümüyle, bu
afette de birlik ve beraberliğin ne demek olduğunu bir defa daha
göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, yaşanan deprem
felaketiyle ilgili hemen her şey konuşuldu, bilimsel görüşler
anlatıldı, burada da birçok milletvekili arkadaşımız
konuyla ilgili görüşlerini belirttiler, o yüzden fazla bir şey
söylemeyeceğim ama bazı konulardan bahsetmeden de geçemeyeceğim.
Bilim ve teknolojinin geldiği seviye itibarıyla depremin ne
olduğu ve ne olmadığı gün gibi aşikârken Yıldız
Teknik Üniversitesi mensubu bir profesörün Allahın helal
kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak mutlu
yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım, az kaldı. diye bir
açıklamada bulunması gerçekten ibret vericidir, bu
paylaşıma görevi gereği cevap vermesi gereken Diyanetin de
susması ayrıca düşündürücüdür.
Deprem, gerçekten bir imtihandır ama bu imtihan
bilim, teknoloji ve mühendislik imtihanıdır; bunlara bağlı
olarak mühendislik uygulamalarının da dürüstlük
imtihanıdır, halkımızın refah düzeyinin imtihanıdır
şeklinde devam edebiliriz.
Değerli milletvekilleri, çok büyük depremlere
maruz kalan Japonyada depremden kaynaklanan felaketler minimum düzeyde ise bu,
bilim ve mühendisliğin ne kadar ileride olduğunun ve aynı
zamanda dürüstlüğün ve liyakatin sonucudur. Bizde ise eğitime, bilime,
teknolojiye yeteri kadar önem verseydik; işlerimizi ciddi ve düzgün
yapsaydık; fay hattına yerleşim yerleri inşa edilmeseydi ve
imar planları yapılırken bundan taviz verilmeseydi; deprem
toplanma alanları rant alanları hâline getirilip yok edilmeseydi;
zemin etüdü yapılmadan, deprem analizi yapılmadan hiçbir inşaata
müsaade edilmeseydi Birileri para kazansın. diye kurallar, yönetmelikler
çiğnenmeseydi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
inşaatlarda yetersiz ve kalitesiz malzemeler kullanılmasaydı ve
malzemeden çalınmasaydı; özellikle köylerimizden Çevrimtaş
köyünü düşünerek, depremden en fazla zarar gören insanların geçim
sıkıntısı içinde dar gelirli vatandaşlar olduğu
gerçeğinden hareket ederek Kanal İstanbul gibi çılgın
projeler yerine halkın refahını yükseltecek tedbirler
alınsa, fakirliği ortadan kaldırıp
vatandaşlarımızın gelir düzeyleri yükseltilebilse ve
insanca yaşam koşulları sağlanabilse; kentsel
dönüşümden bahsederken insanlarımızın gelir ve ekonomik
seviyelerinde de dönüşümler yapılabilse; kısacası toplumsal
yapımızda fay hatları oluşturulmasaydı ülkemizde
deprem korkulacak bir afet olmaktan çıkar, can ve mal kaybımız
minimum olurdu diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan fıkradan
ibaresinin fıkrasından şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Meral
Danış Beştaş Abdullah
Koç
Bingöl Siirt Ağrı
Rıdvan
Turan Kemal Bülbül Mahmut Celadet Gaydalı
Mersin Antalya Bitlis
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan,
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Coğrafi Bilgi
Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Ama ben daha çok Bu kanun ne getiriyor, gerçekten yeni bir
şey var mı? bunları kısaca, genel hatlarıyla değerlendireceğim.
Evet, teklifin geneline
baktığımızda yine bir imar meselesi tabii ki esas
alınmış çünkü imar düzenlemeleri, kentsel dönüşüm
projeleri, kentlerin her bir yanından yükselen dev gökdelenler, sonsuz bir
inşaat gündemi, sanıyorum, AKP iktidarının bu süre boyunca
gündemden düşürmediği bir mesele hâlinde. Evet, sonsuz bir
inşaat gündemi. Peki, ne oluyor? Birer birer batan inşaat
firmalarıyla içleri bomboş, şatafatlı, aynalı, tüm
şehirlerin birbirine benzediği, her yerin birer TOKİ bölgesine,
cumhuriyetine dönüştüğü, tarihî alanların rant için yok
edildiği, İstanbulun, Ankaranın silüetinin
değiştiği bir döneme imza atıldı ve bu imza devam
ettiriliyor. Anayasayla güvence altına alınmış olunan
kişinin barınma hakkı, AKP sayesinde evrim geçirdi. Âdeta
barınma hakkı, birilerinin gökdelen dikme hakkına dönüştü.
Size bir örnek vereceğim: 2016 sonu verilerine göre İstanbuldaki 121
gökdelenin 117si AKP iktidarı dönemine ait. Halka ait olan tek bir alan
kalmazcasına dağlar, tepeler düzleşti; iktidar, son hız,
her yerde kule vinçlerle yeni yeni binalar dikmeye başladı gece
gündüz. Böylece kişinin barınma hakkı rantçıların
elinde yok edildi. Kentsel dönüşüm adı altında insanlar
evlerinden edilirken yeni kurulan kişiliksiz, kimliksiz mahallelere,
TOKİ evlerine gönderilirken kentin dokusu da bu rantçıların
elinde maalesef betona dönüştü.
Barınma hakkı nedir peki? Gerçekten,
TOKİlerle, gökdelenlerle insanların orada yaşamaya mecbur
kılınmasıdır, tabii ki bu değil. Barınma
hakkı, uluslararası insan hakları hukukunda aslında
mülkiyetten bağımsız bir haktır; yani barınma
hakkı, yasa dışı iskân, işgal, gecekondu şeklinde
kullanmayı da içine alan daha üst ve temel bir haktır; barınma
hakkı, bugün yasalarda yaşamaya elverişli konut hakkı
adı altında düzenlenmiştir. İşte, kentsel
dönüşüm, yurttaşların elverişli konut ya da barınma
hakkını ihlal etmekle kalmadı, bunun ötesinde bir başka
hakkı, kişinin kendi yaşamını, kendi istediği
biçimde, istediği yaşam pratikleri ve sosyal ekonomik
ilişkilerle seçme hakkı da elinden alındı. İktidarda
bulunduğu müddet boyunca çarpık kentleşmeye dair hiçbir
adım atmayan AKP Hükûmeti -bu bölümü lütfen biraz daha dikkatle dinleyin-
Van depremi sonrası, hızla, deprem tehlikesi gerekçesiyle,
aslında bahanesiyle tüm ülke topraklarını hiçbir kurala ve
koşula bağlı olmaksızın ranta açan Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunu
çıkardı. Yine, AKP kendisine yeni bir rant alanı yarattı.
Ancak planlamalar ve uygulamalar maalesef öyle olmadı; insanı ve
insanca yaşamı temel hedefine koyan bir planlama sürecinden ziyade,
Cengiz Holding ve benzerleri elinde gelişen bir yıkım süreci söz
konusu oldu. Yani yeni binalarla insanların sağlıklı,
güvenli konutlarda insanca yaşam hakları elinden alındı ve
alınmaya devam ediyor. Böylece kentler imarsız, ruhsatsız,
denetimsiz binalarla çarpık bir kentleşme sürecine maruz kaldı.
Bu durum, beraberinde altyapı ve ulaşım sorunlarını da
getirdi ve kentlerde yaşam kalitesi düştü. Bakın,
Elâzığ depreminin acısı hâlâ çok taze ve yaşıyor.
Bu depremi bile AKP reklamlarına çevirmek isteseler de gerçekler gizlenemedi,
yurttaşlar çürük binalar altında can verdi. Ruhsatsız
inşaatlar, depreme dayanıklı olmayan yeni binalar, sanki bir
deprem ülkesinde yaşamıyormuşuz gibi, ülkenin dört bir
yanında insanlar evlerinde rahat uyuyamıyor. Fakat, olsun, AKPye
göre yüzlerce, binlerce gökdelenimiz var ya, itibardan tasarruf etmiyorlar ya,
saraylarda yaşıyorlar çünkü. Evet, halkı gerçekten
odağına almayan bu yapılaşma
çılgınlığının derhâl önüne geçilmesi yaşamsal
bir önemdedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
nedenle, gerçek, insan odaklı imar planlarının
oluşturulması adına çalışmaların yürütülmesi de
elzemdir.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle,
Elâzığ depremi sonrasında partimizin dayanışma
amacıyla topladığı yardımların geri çevrilmesi ve
engellenmesini de halkın, Türkiye yurttaşlarının takdirine
sunuyorum. AKP döneminde yasaklar silsilesine yeni bir yasak daha eklendi;
konuşmak yasak, yazmak yasak, mitinge gitmek yasak yani muhalif olan her
söz ve fiil yasak, şimdi de dayanışma yasaklandı
değerli milletvekilleri. Halk, kendi arasında malzeme topluyor,
İçişleri Bakanı Ben engelliyorum. diyor. Elâzığdan,
İzmirden ve daha birçok ilden HDPnin yardımları engellendi.
Neden? Çünkü AKP depremi reklama dönüştürecek, ben ne kadar yardım
yaptım, ne kadar iyi bir iktidarım; ama hayır, çok kötü bir
iktidarsınız, halkın ölümü üzerinden rant devşirmeye
çalışıyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Ömer Faruk
Gergerlioğlu Rıdvan Turan
Bingöl Kocaeli Mersin
Murat
Çepni Kemal
Bülbül Mahmut Celadet
Gaydalı
İzmir Antalya Bitlis
Abdullah
Koç Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Ağrı İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; imar hakkında
konuşuyoruz ve bildiğiniz gibi, AK PARTİ iktidarı
yılları içinde en fazla değişim gösteren yasa, imarla
ilgili yasalar oluyor çünkü iktidar talanı çok seviyor ve bunu imar
üzerinden yapmayı da çok seviyor. Deprem hadisesi yaşadık ama
hiç çekinmeden böyle bir yasayı getirdi ve inanılmaz teklifler yine
getiriliyor.
Gerçekleri konuşmak lazım. 2001de planda
480 depremde toplanma alanı vardı, 2016ya geldiğimiz zaman 77
deprem toplanma alanı olduğunu görüyoruz ve ne kadar bu deprem
alanlarının yağmaya, talana, betonlaştırmaya
dönüştürüldüğü de apaçık ortada, itiraz edilemeyecek bir noktada
bu.
Üzerinde konuştuğumuz 10uncu madde
valilere yetki veriyor. Şu anda, biliyorsunuz, valiler iktidarın emir
eri gibi çalışıyor, iktidarın il başkanı gibi
çalışıyor ve kendisinden olmayan kişiler hakkında
nasıl bir karar vereceğini de buradan hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir de geçen hafta
gündemimizde çok önemli bir uluslararası gelişme vardı, malum,
Trump planı. Trump planı hakkında burada AK PARTİli
yetkililer çok konuştular, telin ettiler, kınadılar ama ben
onların samimi olduğunu düşünmüyorum, son derece
samimiyetsizler, son derece ikiyüzlüler. Bunu ispat da edebilirim size;
bakın, bir örnekle, bir anekdotla kendi yaşadığım bir
örnekle kamuoyuna açıklayayım burada. 2009 yılıydı,
2009 yılında ben MAZLUMDER genel başkanıydım ve
2009da Gazze katliamı yapılmıştı. Gazzede korkunç
bir katliam yapılmıştı ve biz dernek olarak
arkadaşlarımızla -Türk Ceza Yasasındaki 13üncü madde,
insanlığa karşı olan suçlar, İsrail
vatandaşlarının da yargılanabileceğini gösteriyordu-
bu minvalde bir suç duyurusu hazırladık, suç duyurusunu savcıya
sunduk. Etraflı bir suç duyurusuydu ve dünya çapında ses
getirmişti. Yurt dışında da bu gündemdeydi ve savcı
soruşturma açmak için -yasal olarak böyleydi- Adalet
Bakanlığından izin istemişti. Adalet
Bakanlığı izin verirse savcı soruşturma açacak ve ne
olacaktı? İsrailli yetkililer Türkiyeye gelmek istedikleri takdirde
bu yargılamadan dolayı bir kriz yaşanacaktı ve ülkeye
giremeyeceklerdi. Bunun benzerleri Avrupada İspanya, Belçika gibi
ülkelerde yaşanmıştı, diplomatik krizler yaşanmıştı
ve bir tavır konmuştu İsrailin bu politikalarına. Ne oldu
biliyor musunuz? Bunun için biz Adalet Bakanını bir heyet olarak
ziyaret ettik. 2009da Sayın Mehmet Ali Şahinin makamına
gittik. Bu konuda izin vermesi için, tüm Türkiye kamuoyunun isteğini
yerine getirmesi için kendisinden bir istekte bulunduk. Bize ne dedi biliyor
musunuz: Arkadaşlar, bu konu, getirdiğiniz bu konu son derece
önemli, bu konudaki karar beni de aşar. Bu karar reisin
kararıdır, ona sormam lazım, o ne derse o olur. dedi ve biz
beklemeye başladık. On beş gün, yirmi gün, bir ay, bir buçuk ay,
iki ay
Bu arada Sayın Erdoğan meydanlarda Kahrolsun İsrail!,
(x) falan gibi laflar ediyordu. Aradan
iki buçuk ay geçti, ne oldu biliyor musunuz? Adalet Bakanı bu
soruşturmanın açılmasına izin vermedi ve böylece
samimiyetsizliğini net bir şekilde göstermiş oldu. Bu çok
önemliydi. Niye? Çünkü İsrail Türkiyenin bu konudaki tavrını
çok iyi anlamıştı ve ardından 2010da Mavi Marmara
katliamını çok rahat bir şekilde yaptı. Çok rahat bir şekilde
10 vatandaşımızı şehit etti ve ardından
yargılama başladı. Yargılamayı da çok yakından
takip ettim, Filistin meselesini yıllardır yakından takip
ediyorum. 2012de yargılama başladı. Yargılamanın her
safhasını takip ettim. Müthiş bir sündürme, geciktirme
vardı. Yıllarca sürdü, iyice soğutuldu ve sonrasında, biliyorsunuz,
yargılama da Türkiye-İsrail anlaşmasıyla bitirildi, 20
milyon dolarlık bir anlaşmayla bitirildi. Yani Türkiye'nin egemenlik
hakkı çiğnendi. Meclisin bile çiğneyemeyeceği,
gasbedemeyeceği egemenlik hakkı, iktidar tarafından,
yargının baypas edilmesi, Türkiye-İsrail
anlaşmasının yapılmasıyla 20 milyon dolara iktidar
tarafından satıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Şimdi de çıkmışlar timsah göz yaşları döküyorlar,
Vay efendim, Trump planına biz karşıyız. Kahrolsun
İsrail. ve benzerleri
Değerli AK PARTİli yetkililer, biz sizin
cemaziyelevvelinizi de biliyoruz ve burada, işte, bakın, tüm
kamuoyunun önünde bu tarihî gerçekleri herkese de sundum. Samimiyetsizsiniz. Katil
ve çocuk öldüren İsraile karşı son derece samimiyetsiz ve
vitrine oynayan bir partisiniz.
Çok yakından takip ettik. O İsrail ki
İman el Hamsı ekmek almaya giderken öldüren bir devlettir.
Babasının yanında çocukları öldüren bir devlettir ve bu,
sizin samimiyetsiz politikalarınızla bunlara devam edecektir.
Filistin meselesinin aslına geldiğimizde
mesele şudur, Trump planında da söyleyeyim, iki önemli mesele
vardır Filistinde: Mülteciler ve Kudüsün konumu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Mülteciler konusunda Trump planında hiç ciddi bir şey yok, inceledim,
ciddi bir şey yok. Kudüs konusunda da çok büyük bir yalancılık
var ve Kudüs, aslında Filistinin başkenti olması gereken Kudüs
-sadece Doğu Kudüste Filistinlilere bir yer ayrılıyor-
İsraile teslim edilmiş oluyor. Bu konudaki iktidarın
politikalarını da şiddetle kınıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel kürsüde konuşan hatip aslında
samimiyet ve samimiyetsizlikle ilgili kendi durumunu ortaya koymuş oluyor.
AK PARTİnin ve onun liderinin, aynı zamanda Sayın
Cumhurbaşkanımızın Filistin konusunda nasıl samimi
olduğunu Filistinlilere sormak lazım; orada Mahmud Abbasa sormak
lazım, İsmail Haniyeye sormak lazım. Bu konuda hiç kimsenin bir
söz söyleme hak ve yetkisi olmadığını bütün cümle âlem
bilir. Sayın Cumhurbaşkanımız İslam
İşbirliği Teşkilatının dönem başkanı
olarak Amerikanın tezlerini önce İslam İşbirliği
Teşkilatına İstanbulda derhâl toplayarak kabul ettirmiş ve
ondan sonra da Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna bunu
taşımak suretiyle Kudüsün Filistinin başkenti olduğu
gerçeğini, Amerikanın 9 ülkeyle beraber oy vermesine
karşın, 130a yakın oyla Genel Kurulda bunu kabul
ettirmiştir. Dolayısıyla bu konuda Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı, Filistin konusunda Abdülhamit nasıl bir
tavır ortaya koyduysa aynı tavrı ortaya koyan bir liderdir, bunu
bütün dünya bilmektedir.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN-
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 10- 3194
sayılı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesinde yer alan projelerinin valilikçe incelenmesi,
muhtarlıktan yazılı izin alınması ibaresi projelerin
valilik onayını müteakip muhtarlığa bildirimi
şeklinde değiştirilmiş, fıkraya dördüncü cümlesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, maddeye ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş, mevcut üçüncü fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde, mevcut altıncı
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan il çevre düzeni ibaresi
Çevre düzeni şeklinde değiştirilmiş, cümlede yer alan
köy yerleşik alan sınırları ve ibaresi madde metninden
çıkartılmış ve maddeye mevcut yedinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Bu fıkrada
belirtilen projelerin, valilik onayı ve muhtarlığa bildirim
şartı sağlanmadan veya projesine aykırı yapı
yapıldığının muhtarca tespiti ya da öğrenilmesi
halinde durum, muhtar tarafından ivedilikle valiliğe bildirilir.
Kırsal
yerleşik alanı ve civarı sınırları; belediye
sınırı il sınırı olan yerlerde ilçe belediye
meclisinin teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisi kararıyla,
diğer yerlerde ise il genel meclisi kararıyla belirlenir.
Onaylı üst
kademe planlarda aksine hüküm bulunmadığı hallerde köy
yerleşik alan sınırları içinde, taşkın, heyelan
ve kaya düşmesi gibi afet riski olan, sıhhi ve jeolojik açıdan
üzerinde yapı yapılmasında mahzur bulunan alanlar ile köyden
mahalleye dönüşen ve köyün anayolları ve genişlikleri;
halihazır harita veya kadastro paftaları üzerinde belediye
sınırı il sınırı olan yerlerde ilgili ilçe
belediye meclisinin teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisi
kararı ile diğer yerlerde ise il genel meclisi kararı ile
belirlenir.
"Kırsal
yerleşik alanı ve civarı sınırlarının
tespitinde ve bu alanlarda ruhsata tabi olmadan yapılabilecek
yapılara ilişkin ilgili kurum veya kuruluşlarca yapılan
etüt, proje, proje uygunluk görüşü için resim, harç, ücret, döner sermaye
ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Vecdi
Gündoğdu
Sivas İzmir Kırklareli
Ayhan
Barut Seyit
Torun İlhami Özcan
Aygun
Adana Ordu Tekirdağ
Orhan
Sümer Gökan
Zeybek
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ordu Milletvekili Sayın Seyit Torun.
Buyurun Sayın Torun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEYİT TORUN (Ordu) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında gönül isterdi ki bu
değişiklikleri, bugün görüştüğümüz konuları yerel
yönetimler yasası çatısı altında görüşelim ve
gerçekten kapsamlı bir çalışmayla, içinde yerel yönetimlerin
sorununu çözecek ve onların daha iyi hizmet vermesinin önünü açacak belli
iyileştirmeleri konuşalım.
Burada çok değerli milletvekillerim var
geçmişte belediye başkanlığı yapmış. Sonuçta
onlar yaşanan bu süreci biliyor. Yani bu işi
kıyısından köşesinden bir şeyleri buraya getirerek
değil
Kapsamlı, samimi, gerçekten bugün yerel yönetimlerin
sorunlarını çözecek ve vatandaşın da daha iyi hizmet
almasının önünü açacak, onun da birikmiş sorunlarını
çözecek bir yapı olsun. Ama neyi konuşacağız? Birazdan,
Ahlatta yapılan sarayın legalleştirilmesini
konuşacağız. Saray zaten bitmiş, bitmiş bir
yapıyı burada belki gereksiz tartışmalarla şimdi
birazdan legalleştirmiş olacağız veya işte Parsel
bazındaki yapıları ada bazında gerçekleştirelim. diyeceğiz;
işte, yüksekliği konuşacağız, bilmem neyi
konuşacağız.
Değerli arkadaşlar, bakın, hani
Şehirlere ihanet ettik. denildi ya, yani şehirlere ihanet edildiyse
bu ihanete son verip aslında geleceğe yönelik de ciddi kararlar
almamız lazım. Bakın, Elâzığ ve Malatyada bir deprem
yaşadık ve sonuçlarını hep beraber orada gördük. Yani
bunlardan ders almamız, kentlerimizi geleceğe hazırlayıp,
ortak akılla bunu bir siyasi partinin önerisi olmaktan çıkarıp,
bir siyasi iddia olmaktan çıkarıp kentlerimiz için çözüm odaklı
değerlendirmemiz gerekmiyor mu? Yaşadık işte, ben de
gittim, Elâzığ ve Malatyayı da gezdim. Yani can yandıktan
sonra, canlarımızı kaybettikten sonra, acı çektikten sonra
çözüm üretmenin, oraya yardım etmenin, bir şekilde orada yardım
faaliyetlerinde bulunmanın
Tabii ki çok önemli, çok çok kıymetli ama
bunun öncesinde yapmamız gerekenler var. Yani bakın, daha öncesi de
var tabii ama 99dan bu yana yaşananlar hepimizin hafızalarında.
Hepimiz orada nasıl acılar çekildi, neler yaşandı gayet iyi
biliyoruz. Ama bu Meclis çatısı altında, maalesef, bu, yerel
yönetimlerle ilgili, imar konularıyla ilgili bir adım
atamıyoruz, bir arpa boyu yol alamıyoruz.
Bakın, yasayla ilgili gerek AK PARTİ
gerekse MHP Genel Başkan Yardımcılarıyla da görüştük,
Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla da görüştük; dedik
ki: Bu yasa bir ortak akılla oluşmalı. Bu
çağrımızı her alanda, her yerde ilettik ama her zaman
olduğu gibi, gene Ben yaparım, doğrudur. Ben yaparsam sayısal
çoğunluğumla kabul ettiririm, siz de kabul etmek
zorundasınız
Bu doğru değil arkadaşlar.
Şimdi, bakın, bu yasa ne kadar süre
içerisinde Komisyona geldi, Komisyonda ne kadar görüşüldü de şimdi
Genel Kurula indi? Ya, bu, bu kadar basit mi değerli arkadaşlar? Bir
şehrin geleceğini, insan yaşamını bu kadar kısa
süre içerisinde oldubittiye getirerek, Biz düşündük, doğrudur.
Sizler de kabul edersiniz veya etmezsiniz. diyerek bu sorumluluğun
altından kalkabilir miyiz? Kalkamayız değerli arkadaşlar.
Yarın bedelini ödeyince, suçlamanın veyahut da kendinizi
aklamanın hiçbir faydası yok. Yiten insan canı, kaybolan insan
canı, insan hayatı ve kaybolan şehirlerimiz.
Tekrar bu çağrıyı yineliyorum:
Lütfen, eğer kapsamlı bir yasa çıkaracaksak bunu enine boyuna
tartışalım. Az önce söyledim, bakın, burada
milletvekillerimizin arasında çok tecrübeli belediye
başkanlarımız var; bunun bizzat içinde bulunmuş,
yaşamış, tecrübelerini oluşturmuş belediye
başkanlarımız var; ne olur, bu Parlamentoda bir araya gelerek
şehirlerimizin geleceğini hep birlikte oluştursak ve kurtarsak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
SEYİT TORUN (Devamla) Teşekkür ederim.
Ama her zamanki gibi anlayış aynı:
Ben doğrusunu bilirim, Meclise de getiririm, Genel Kurula kabul ettiririm
geçerim. Doğru değil arkadaşlar.
Yani baktığınızda da
büyükşehrin yetkilerini merkeze toplamaya çalışıyorsunuz,
büyükşehrin yetkilerini bir şekilde Bakanlığa veyahut da
saraya almaya çalışıyorsunuz. Bu doğru değil
arkadaşlar.
Yani eğer 31 Martın hesabını
görecekseniz, onu burada değil, halkın içinde görmeniz lazım,
halka sormanız lazım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Halk 31 Martta, 23 Haziranda
kararını verdi. Eğer bu kararın rövanşını
Mecliste almak istiyorsanız bu doğru değil arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bir saniye, bir
açıklama yapacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlar yoklamayı geciktirmeye
yönelik usuli girişimlerdir.
BAŞKAN Önergenin oylamasından önce
yoklama talebi vardır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, ben de söz istedim Sayın
Başkanım. Sayın Başkanım, bir söz istedim. Sisteme
girmişim, konuşmacının konuşmasıyla ilgili bir
şey söyleyeceğim efendim.
BAŞKAN Talebi karşılayalım,
bir dakika. Şunu tamamlayalım, söz vereyim ben size.
Sayın Özel, Sayın Zeybek, Sayın
Karabat, Sayın Hamzaçebi, Sayın Karabıyık, Sayın
Şevkin, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kaya, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Biçer Karaca, Sayın Gürer, Sayın Aygun, Sayın Sümer,
Sayın Ünsal, Sayın Torun, Sayın Bulut, Sayın Budak,
Sayın Çelebi, Sayın Özkan, Sayın Serter.
Yoklama için iki dakika veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.19
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.26
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde Ordu Milletvekili Seyit Torun ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve işlemi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Ordu Milletvekili Seyit Torun ve
arkadaşları tarafından verilen önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu madde üzerinde verilen diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi İbrahim
Halil Oral
Aksaray
Antalya Ankara
Dursun
Ataş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Kayseri Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, Suriye İdlibde
şehit düşen kahraman 5 Mehmetçikimize ve 3 sivil personelimize
Cenab-ı Haktan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum;
milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; saraydan gelen talimatla, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda tam incelenmeden, konunun
uzmanı bilirkişilerin, odaların, birliklerin, STKlerin
görüşleri alınmadan teklif Meclis Genel Kuruluna yine bir torba yasa
olarak getirildi.
3 Mayıs 1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununun 27nci maddesindeki projelerin valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan
yazılı izin alınması ibaresi projelerin valilik
onayını müteakip muhtarlığa bildirimi şeklinde
değiştirilmektedir. Anayasamızın 127nci maddesinin ikinci
fıkrasındaki Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile
yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir. hükmü
gereği, AK PARTİnin getirmiş olduğu bu kanun
değişiklik teklifi Anayasa'mıza aykırıdır. Yerel
yönetimin ruhundan uzaklaşarak, Anayasa maddesine aykırı olarak
yerinden yönetim yerine merkezî yönetim tercih edilirse hiyerarşinin
bozulacağı aşikârdır. Bu getirmiş olduğunuz kanun
değişiklik teklifinde, belediye ve mücavir alanlar
dışında köylerin yerleşik alanlarında, civarında
ve mezralarda bile yapılacak olan
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, bir dakika
Değerli milletvekilleri, çok ciddi uğultu
var, Sayın Milletvekilinin konuşmalarını dinleyemiyoruz
değerli arkadaşlar. Konuşmak isteyen
arkadaşlarımız kulise geçsinler.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) -
başta konut olmak üzere bakkal, manav, berber, köy fırını,
köy kahvesi, köy lokantası gibi yapılar için valilikten onay
alınmasını getiriyorsunuz. O zaman, gelin, kırsal alanda,
köylerde vatandaşın yapacağı konutlar için devlet olarak
3-4 tip proje hazırlatın, vatandaşlarımız onaylı
projelerden birini seçerek inşaatını yapsın. Ayrıca
mağdur vatandaşlarımız için devlet destekleme miktarı
artırılsın. Kerpiç evlerde oturmak zorunda kalan
vatandaşlarımız için sosyal konutlar yapılmalı hem de
ivedi olarak yapılmalı. Çünkü insanları deprem değil,
uygunsuz binalar öldürüyor arkadaşlar.
AK PARTİnin devriiktidarı döneminde
kapanan sayısız iş yerindeki işçiler iş
bulamadıkları için tencerelerini kaynatamıyor,
kiralarını veremiyor, çocuklarını okutamıyorlar, aile
birliklerini sağlamak için köylerine dönüyorlar ama siz burada da huzur
vermiyorsunuz. Öncelikle, vatandaşlarımızın maddi, manevi
haklarını, menfaatlerini koruyan kanunlar yapmalıyız.
Suriyeli sığınmacılara verilen ayrıcalıkları
kendi Türk vatandaşlarımızdan esirgememeliyiz.
Evet, Elâzığ ve Malatya illerimizde
meydana gelen depremde hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralı
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 4 önerge vardır, ilk
okutacağım 3 önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
11inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan İlhami Özcan
Aygun
Sivas İzmir Tekirdağ
Müzeyyen
Şevkin Orhan
Sümer Vecdi Gündoğdu
Adana Adana Kırklareli
Ayhan
Barut Gökan
Zeybek
Adana İstanbul
Aynı mahiyetteki ikinci
önergenin imza sahipleri:
Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Feridun Bahşi
Aksaray Adana Antalya
İbrahim
Halil Oral Şenol
Sunat
Ankara Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Erdal
Aydemir Kemal
Bülbül Rıdvan
Turan
Bingöl Antalya Mersin
Abdullah Koç Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Ağrı Bitlis İzmir
Murat
Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
taslağı on beş gün önce Komisyonda görüşüldü; açıkçası,
24 Ocakta yaşanan deprem sonrası CBS sistemiyle ilgili bu kanun
teklifinin geri çekileceğini düşündüm. 41
vatandaşımızın cenazesi oradayken, henüz
çıkarılmamışken gelip bizim apar topar CBS ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifini
görüşmemiz çok büyük handikaptır arkadaşlar. Yüzde 96sı
deprem kuşağında yaşayan Türkiyede, konu haftaya
sığdırılamayacak kadar, konu binanın yüksekliklerine
indirgenemeyecek kadar önemli bir konudur. Üstelik de geçen hafta
sulandırılarak bir kentin otoparkının yapımına
kadar indirgenmiştir. Gerçekten ben buradan kınıyor ve bu siyah
kurdeleyle protesto ediyorum arkadaşlar, bu kanunu protesto ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, değerli milletvekilleri, bu kanun
teklifinin -geri çekilmesi gerekirken- 11inci maddesinde 3194 sayılı
Kanunun 28inci maddesinde düzenleme yapılarak deprem afeti riskine
karşı ileri tasarım yöntemleri ve teknolojileri gerektiren
binaların projelerinin yeterli uzmanlığı haiz mühendislerin
gözetiminde yapılması amaçlanmaktadır. Yaşam
hakkını doğrudan ilgilendiren bu konu, Bakanlığın
sınırsız takdirine bırakılmayacak kadar önemlidir
arkadaşlar. Yeterli uzmanlığı haiz mühendislikten ne
kastedilmektedir arkadaşlar? Burada seçilmiş birey ya da
kişilere rant aktarılması mı amaçlanmaktadır?
Kişiye ilişkin düzenlemelerin İmar Kanunu içerisine
yerleştirildiği görülmüştür. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının sitesinden alınmıştır
arkadaşlar, 19 seçkin mühendise bu yetki verilmektedir. Bugün Vanın
Ercişinde ya da yine depremi yaşamış olduğumuz
Elâzığda veya herhangi bir deprem bölgesinde bu 19 mühendisten yetki
almak durumunda bina yapacak kişiler ve ederi 60 bin lira, 100 bin lira
olan bedeli ödeyerek yapmak durumundadır. Peki, bu, vatandaşı
mağdur duruma getirmeyecek mi arkadaşlar, bu seçkinci
mühendisliğin olması? Hangi kritere göre yapılıyor bu?
Normalde TMMOB tarafından Danıştayda olan bu konunun arkadan
dolanılarak kanunlaştırılmasını yine buradan kınıyorum
arkadaşlar.
Evet, değerli milletvekilleri, Türkiyede
normalde 100 bin ila 200 bin binaya ruhsat veriliyor. Bu 19 kişinin
yetişebileceği bina sayısı -tasarım ve kontrol
hizmetiyle- ancak 30 binini tamamlayabilecektir, dolasıyla da bu rantabl
bir olay değildir.
Değerli milletvekilleri, yapılması
gereken şudur: Türkiyede diri fay haritası bellidir, günlerdir bütün
televizyonlarda. Herkes deprem uzmanı oldu artık. Diri fay
haritasında kırmızıyla gösterilen yerler, yerleşim
alanı olan 18 ilin risk altında olduğu bölgelerdir. Kuzey
Anadolu fay kuşağı ve Güneydoğu Anadolu fay kuşağı
ve İzmir bölgesinin bulunduğu, Ege Bölgesinin bulunduğu fay
kuşağı, bildiğiniz gibi, diri fay haritasının
olduğu, aktif fayların bulunduğu, 18 il merkezimizin risk altında
olduğu, 80i aşkın ilçe merkezinin ve 502 köyün risk
altında olduğu, doğrudan etkileneceği, doğrudan fay
hattı üzerinde olan yerlerdir. Çok sayıda il merkezini etkileyen bu
fay hatları üzerindeki bölgelerin, bir an önce,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle afete maruz alan olarak
ilan edilip 6306 sayılı Kanun kapsamında önceliğe
alınarak dönüşüme tabi tutulması gerekmektedir. Bir an önce fay
yasası çıkmalıdır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu fay hatları üzerindeki
yerleşim alanları yasaklanmalı ve derhâl kentsel dönüşüme
gidilmelidir. TOKİ, lüks alanlarda, rantı yüksek alanlarda konut
yapmak yerine, bu deprem bölgelerindeki insanlara, günümüzde utançla
izlediğimiz, 21inci yüzyılda hâlâ taşların üst üste
yığıldığı, aralarda çamurun
bağlayıcı olarak kullanıldığı ve ahşap
salmalarla köy evlerinde yaşatılan insanlara barınma amaçlı
kullanacakları konut üretmeli, rant uğruna lüks binalar
üretmemelidir, TOKİnin işlevi budur bence bu ülkede. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, değerli milletvekilleri, bu kanun
teklifiyle yerel yönetimlerin kentler üzerindeki yetkileri
kısıtlanmakta ve yerel yönetimler işlevsizleştirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Evet,
değerli milletvekilleri, 1999 yılındaki Marmara depreminden
sonra 7 kez imar affı getirdiniz. Her imar affında, bundan sonra
ölecek çocukların, bundan sonra ölecek insanların kanı elimizde
olacaktır. Bu Meclisin görevi sadece taziye iletmek değildir
arkadaşlar. Hepimizin görevi sağlıklı kanunlar üretmektir.
Dolayısıyla Deprem öldürmez, bina öldürür. şiarıyla 4708
sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunu
çıkardınız. Bu Yapı Denetimi Hakkında Kanunda da
sadece beton tröstlerine yolu açtınız, sanki sadece yapılan
binaların denetimi yeterliymiş gibi bir olgu yarattınız.
Oysa yapı denetim sistemi bina inşaatçısının
denetiminin yanı sıra zeminin de denetlenmesini gerektirmektedir.
Jeolojik olarak, jeoteknik olarak parametrelerin belirlenip statik ve betonarme
hesapların bu doğrultuda yapılması gerekir. Bütün
belediyelerde mutlaka jeoloji birimi kurularak buralarda jeoloji mühendisi
istihdamının olması ve bu denetimin sağlanması
gerekmektedir. Kısaca, afet zararlarından korunmak için bütün imar
yasası
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Afet
zararlarının azaltılmasını esas alacak şekilde,
3194 sayılı Kanun, 4708 sayılı Yapı Denetimi
Hakkında Kanun, 7269 sayılı Kanun, 2872 sayılı Çevre
Kanunu ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunlardaki düzenlemelerin bütünlüklü olarak
ele alınması gerekmektedir. Derhâl bu yasanın geri çekilerek bu
doğrultuda, konuyla ilgili bütün meslek odalarının da içinde
olduğu bir yöntem sağlanmalıdır. Mutlaka bu imar teklifi
geri çekilerek halkın sağlığını, barınma
hakkını koruyacak sağlıklı yapılaşma
alanları sağlanmalıdır.
Şu insanın acısını tekrar
hatırlatmak isterim. Bütün ailesini depremde yitirmiş olan bu
insanın acısına saygı duymak zorundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, TOKİnin bir rant üretim merkezi değil
sosyal konut üretim merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şunu ifade etmek isterim: Burada, iddia sahiplerinin, bu
kanunun hangi maddesinin yerel yönetimlerle ilgili, belediyeyle ilgili bir
kısıtlama getirdiğini net bir şekilde ortaya koymaları
lazım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) En az
15 tane.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiç alakası olmayan bir durum.
Aynı zamanda, TOKİ kesinlikle bir rant
üretim merkezi değil, sosyal konut üretim merkezidir, yüz binlerce aileyi
sosyal konuta kavuşturmuştur. En son, 100 bin konut üretilmesiyle
vatandaşlarımıza yirmi yıl süreli, kira öder gibi, sabit
bir fiyatla yuva edinme, konut edinme imkânı getirilmektedir. Biz bu
hizmetleri aziz milletimize bugüne kadar en üst düzeyde yaptık, bundan
sonra da yapmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yüzde
49ları da anlat! Git de fukaraya anlat!
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, soru
teknik, çok da açık olarak şunu söylüyor: Bu iddia edenlerin yerel
yönetimlerin yetkilerinin kısıtlandığıyla ilgili hangi
maddeler var, bunu açıklamaları gerekir. diyor.
Bu teknik soruya grubumuz adına, ilgili
Komisyon sözcümüz, İstanbul Milletvekili Sayın Gökan Zeybek cevap
verecek efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zeybek.
44.- İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun Yerel
yönetimlerin yetkilerinin kısıtlandığıyla ilgili hangi
maddelerin olduğunun açıklanması gerekir. ifadesine
ilişkin açıklaması
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, yasanın iki tane
temel hükmü var yani bu yasanın özüne baktığımız anda
iki tane ana fikir ortaya çıkıyor. Bir tanesi, imar
planlarını yapmayla ilgili, pek çok maddede Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına kurumsal yetki veren atıflar var. Şimdi,
aslında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, yasal
açıdan imar planı yapmakla yükümlü olduğu alanlar, belediye
sınırlarının dışındaki mücavir alanlar, köy
yerleşik alanları ile afet riski taşıyan alanlar üzerinde
çalışması gerekir ancak son yıllarda, özellikle de son bir
yıl içinde, ağırlıklı olarak, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının gerek parsel bazında gerekse bazı
adalarda uygulama yaptığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Yasanın 15inci
maddesi bu biçimiyle, en açık biçimiyle, parsel maliklerinin şahsi
müracaatlarıyla plan tadilatları yapmaları durumunda değer
artış vergisinin tamamının kamu eliyle
toplanacağını ve ilgili kurumlar arasında pay
edileceğini söylerken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
eliyle yapılan plan tadilatlarında değer artış vergisi
kapsam dışında bırakılıyor. Bunun anlamı
şudur: Bundan böyle bütün plan değişikliklerini yurttaşlar
ya da ilgili müteahhitler doğrudan doğruya Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına giderek oradan yaptıracaklardır. O
nedenle, 15inci maddenin
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belediye de
yapabilir, engel bir şey yok ki.
BAŞKAN Sayın Zeybek, buyurun siz.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Efendim, plan yapma
yetkisi zaten belediyelerde.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, ben de
BAŞKAN Komisyonda konuşulmadı
mı bu konular?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Çok
konuşuldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Valla konuşuldu efendim,
iktidar partisinin soru-cevap talebini yerine getiriyoruz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sorumuz çok açıktı ama o soruya cevap niteliği
olmadı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Daha nasıl
olsun?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kanun teklifi sahibi Mustafa Demir
arkadaşımız, İstanbul Milletvekilimiz bu konuyla ilgili
teknik açıklamayı yapacaklar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bunlar gerçekten Komisyonda
konuşulmadı mı arkadaşlar?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Konuşuldu bunlar, hâlâ iddiada bulunuyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Konuşuldu, en
ince detayına kadar konuşuldu.
BAŞKAN Anladım da siz öyle
olmadığını söylediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mecliste ilk kez
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, hilafıhakikat olarak iddiada bulunuyor.
Belediyelerin yetkisi 31 Mart nedeniyle elinden alındı. deniliyor,
bu doğru değil. Hangi maddeyle belediyelerin yetkisi elinden
alınmıştır, hangi maddeyle, hangi uygulamaya istinaden,
hangi düzenlemeye istinaden?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2nci ve 18inci madde
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ilk
kez Meclis, iktidar partisinin talebiyle muhalefet partisinin soru-cevap
işlemine tanıklık ediyor, biz bundan çok memnunuz. 2nci maddesi
ve 18inci maddesinin yerel yönetimlerin yetkilerini açıkça
kısıtladığı
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Hangi yetkiler?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hangi yetkiler?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 15inci maddenin de İmar
planı değişikliği yapılacaksa Bakanlığa
gelirseniz ücretsiz yaptırırsınız, yerel yönetimde
yaparsanız harç ödersiniz. yaklaşımıyla vatandaşa
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belediye yaparsa
ne olacak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı şeyi
söylüyoruz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Nasıl?
BAŞKAN Söz atmayın.
Sayın Milletvekilim
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bakanlık
diyorsun ama belediyeyle ilgili kısıtlamayı ispat etmiyorsun ki,
hep Bakanlık diyorsun.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz de laf atabiliriz
Sayın Başkan, lütfen dinlemeyi öğrensin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Başkan, 2nci maddedeki ek madde 6dan okuyorum: Bu kanun uyarınca
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sürekli laf
atıyorsun, yani dinlemesini bilmiyorsun ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan MADDE
2- 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 6- Bu Kanun uyarınca; 22/3/2007
tarihli ve 5609 sayılı Gecekondu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
mülga Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca
oluşturulan alanlar
Bunlar belediyenin yetkisindeydi şimdi bu
yetkiyi alıyorsunuz. Alıyor musunuz almıyor musunuz, bunu
söyleyin.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Almıyoruz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İkinci
fıkrayı oku!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Alıyor musunuz,
almıyor musunuz; bunu açıklayın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İkinci
fıkrayı oku!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Komisyon Başkanı orada, konuşacak olan
orada
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayın Başkanım, şunu söyleyeyim: Biz durup dururken,
durup dururken bir soru sormadık. CHP Genel Başkan
Yardımcısı biraz evvel, kürsüden konuşmak suretiyle, bu
düzenlemenin, 31 Mart seçimleriyle irtibatlandırılarak, bunun sanki
rövanşist bir yaklaşımla getirildiğini ifade etti. Bunun
doğru olmadığını ve hangi maddeyle belediyelerin
yetkisinin alındığını sordum, bu soruyu
cevaplamasını istedim. Soru sormamızın sebebi, biraz evvel
CHPli hatibin konuşması. Bu konuyla ilgili de Kanun Teklifi sahibi
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir Bey teknik bir açıklama yapacak.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Komisyon Başkanı orada seyirci mi, izleyici mi;
nedir? Bu soruların muhatabı orası, Komisyon Başkanı
bu soruların muhatabı.
BAŞKAN - Bir şey söyleyeceğim Tanal
sana: Bugün senin sessizliğin çok anlamlıydı, bunu böyle devam
ettirsen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sükûneti Sayın
Grup Başkan Vekili Akbaşoğlu bozuyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekilim.
46.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir'in,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Evet,
Sayın Başkanım, şimdi arkadaşlar 2nci maddenin
birinci fıkrasını okuyorlar, ben de ikinci
fıkrasını okuyorum.
İkinci fıkrası şu: 2/3/1988
tarihli ve 3414 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
sonra belediyelerce 775 sayılı Gecekondu Kanununa göre
oluşturulan veya oluşturulacak alanlardaki uygulamalarda ise ilgili
belediyesi yetkilidir.
Bu teklifi getirmemizin temel nedeni, 1988
yılında
belediyesi yetkilidir. diye çıkmış, 2007
yılında da TOKİ diye çıkmış. Uygulamada
karmaşa var, dolayısıyla TOKİ aleyhine
açılmış davalar var. Aslında bu kanun, iki tarafın
-hem belediyelerde hem de TOKİde- kendi görev alanlarını
netleştirip süreci devam ettirmesi açısından son derece önemli
bir kanun.
Bir de, demin arkadaşlar diyorlar ki:
Belediyelerin eskiden yetkileri varmış da şu anda
kısıtlanmış. gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Şimdi,
belediyelerin yetkilerinin kısıtlanabilmiş olması için
Şu ana kadar belediyeler, mesela imar konusunda, şu şu
konularda yetkililer ama şimdi kısıtlandı. demeniz
lazım.
İkincisi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının veya ilgili kurumların yani şu ana
kadar resen plan yapma yetkisine sahip bu kurumların sanki daha önce hiç
plan yapma yetkisi yoktu da şimdi başladı gibi
algılanıyor. Aslında hiçbir şey yok, o konuda herhangi bir
değişiklik yok. Sadece Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına, planına, projesine aykırı
yapılan yapılar eğer belediyeler tarafından
yıkılmazsa, onlara resen bu tür yetki veriliyor. Bu kadar basit.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Özgür Bey, var mı bir şey.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 ile 18inci maddeyle ilgili
konuyu ifade ettim ama Sayın Akbaşoğlu, teknik bir
yaklaşımla ilgili, Sayın Başkanın, Sayın
Milletvekilinin katkısını aldı, aynı konuda partimizin
görüşünü Sayın Hamzaçebi
BAŞKAN Hayhay.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2nci maddeyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun vermiş olduğu önerge üzerinde, geçen hafta kürsüde
görüşlerimizi ifade etmiştim. Yeterince dikkat edilmemiş
olabilir, bir kez daha tekrar ediyorum. Bu madde, belediyelerin yetkisini
alıp TOKİye devretmektedir. Buna paralel olarak 18inci madde,
aynı şekilde, belediyelerin yetkisini elinden almaktadır. Biraz
daha bunu açmak istiyorum. Maddenin ikinci fıkrasına ilişkin
olarak verilen bilgi son derece yanlıştır. Bu
açıklamayı Komisyon aşamasında, Komisyonda yaptım; AK
PARTİli bir Komisyon üyesi milletvekili arkadaşımız
Sayın Hamzaçebi haklı, onun tereddütlerini giderecek bir düzeltmeyi
burada yapabiliriz. dedi. Komisyon tutanaklarına bakarsanız
arkadaşımızın ifadesini görürsünüz. Ben, şimdi, sadece
o arkadaşımızın ifadesine yaslanarak
haklılığımızı ifade etmeyeceğim, maddeyi
teknik olarak açıklayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, izin verirseniz toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Maddenin ikinci fıkrası, belediyelerin yetkilerini muhafaza etmiyor.
1988 yılında çıkmış olan 3414 sayılı
Kanunun 1inci maddesiyle Daha önce 775 sayılı Gecekondu Kanununa
göre gecekondu önleme bölgelerinde İmar ve İskân
Bakanlığına ait olan yetkiler, bundan böyle belediyeler
tarafından kullanılır. hükmü getirilmiştir; 1inci maddede
bu hüküm getirildi, 1988 yılında getirildi; artık, Gecekondu
Kanununa göre yetki belediyelerindir. Daha sonra, 2007 yılında, 5609
sayılı Kanun, bir başka düzenleme yaparak aslında amaca
uygun bir düzenleme yapmadı. 775 sayılı Kanundaki İmar
ve İskân Bakanlığı ibareleri Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı olarak değiştirilmiştir."
dedi. E, tamam, bu bir işe yaramıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Neden yaramıyor? Çünkü 3414 sayılı Kanunun 1inci maddesindeki
775 sayılı Gecekondu Kanununun uygulamasında İmar ve
İskân Bakanlığına ait olan yetkiler belediyelerce
kullanılır. Büyükşehir belediyesi olan yerlerde bu yetkiler
büyükşehir belediyelerinin koordinasyonuyla kullanılır. hükmü
aynen yerinde duruyor. Konu yargıya intikal ediyor, idare mahkemeleri TOKİ
lehine karar veriyor ama Danıştay bozuyor; Danıştay diyor
ki: Kardeşim, bu 3414 sayılı Kanunun 1inci maddesi yerinde
duruyor. Burada yetki belediyelerindir, TOKİnin değil.
Arkadaşlarımız diyor ki: Efendim, bu yargı
kararlarıyla ortaya çıkan görev ve yetki
çatışmalarını gidermek için bu düzenlemeyi getirdik.
Danıştay kararı 2011 yılında, yıl 2020, dokuz
yıl geçmiş, niye şimdi? Çünkü yerel seçimler AK PARTİ
aleyhine sonuçlandı. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Son cümlelerimi söylüyorum Sayın Başkan:
Bu maddenin ikinci fıkrası sanki belediyelerin yetkilerini koruyor
gibi bir izlenim yaratabilir. Asla ilgisi yoktur. İkinci fıkra diyor
ki: Belediyelerin ilan ettiği gecekondu önleme bölgesindeki ve bundan
sonra ilan edeceği gecekondu önleme bölgesindeki yetkiler belediyeler
tarafından kullanılır. Oysa 3414 sayılı Kanun
Bayındırlık Bakanlığının ilan ettiği,
gecekondu önleme bölgelerindeki yetkileri de belediyeler kullanır.
diyordu. Maddenin ikinci fıkrası belediyelerin yetkilerini korumuyor,
belediyelerin yetkisi birinci fıkrayla olduğu gibi
alınıyor, ikinci fıkrayla bir illüzyon yaratılıyor,
18inci maddeyle de yetkilerin belediyelere devredildiği hükmünü
taşıyan 3414 sayılı Kanunun 1inci maddesi hükmü
yürürlükten kaldırılıyor; durum budur.
Genel Kurulun bilgilerine sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
48.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, görüşülen 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin Genel Kurulun oylarıyla kabul edildiğine
ve belediyelerin herhangi bir yetki
kısıtlılığının söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şunu ifade etmek isterim ki Sayın Özelin
Gökan Zeybek Beye teknik bir açıklama yapmak üzere söz vermesi üzerine,
aynı şekilde ben de söz alarak kanun teklifi sahibi olan Mustafa Bey
tarafından meselenin açıklığa
kavuşturulmasını ortaya koydum. Daha sonra ikinci bir teknik
açıklama yapma ihtiyacı hissedildi. Ancak, biraz evvel sayın
teklif sahibimiz, değerli milletvekilimiz vuzuha kavuşturdu meseleyi,
açık ve seçik bir şekilde. 2nci madde de Genel Kurulun oylarıyla
kabul edilmiş ve bitmiştir iş. Sonuç itibarıyla da
belediyelerin herhangi bir yetki kısıtlılığı söz
konusu değildir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
49.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
-tırnak içinde söylemek isterim- bir güç zehirlenmesi, bir çoğunluk
şımarıklığı içindeyiz. Böyle bir şey olmaz.
Elinizde 24 televizyon, 36 gazeteden her gün gerçek olmayan şeyi
gerçekmiş gibi anlatarak bir hegemonya yaratmanın verdiği öz
güvenle, bunu tutanak altında, Mecliste yapamazsınız.
Karşı karşıya olduğumuz
durum şu, hatip dedi ki: Belediyelerin yetkilerini
kısıtlıyorsunuz, bunu da şuna bağlıyoruz.
Çıksın anlatsınlar hangi madde
Gökan Zeybek 15inci maddede
gelir bölüşümü üzerinden ifade etti, ayrıca 2 ve 18inci maddelerde
de daha önce belediyenin yetkisinde olan konunun belediyenin elinden
alınarak net bir şekilde Konut İdaresi
Başkanlığına devredildiğini de kanun metninden
okuyoruz. 18de de daha önce belediyede olan bir yetki alınıyor.
Bunun üstüne yapacak bir açıklama yok, Komisyonda tutanak altında hak
vermişler, burada açıklama yapıldı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Hamzaçebinin
açıklaması hiçbir şüpheye yer bırakmayacak netlikte. Bunun
üstüne, yürür gideriz, iki tane
Ben Adalet ve Kalkınma Partisinin teknik
açıklamasını da çok kıymetli buluyorum çünkü kanun böyle
yapılır; yasama Meclisi burası, konuşarak olacak bu iş
ama artık böyle bir şey yok. Sayın Akbaşoğlu söz
alacak, diyecek ki: Kesinlikle olmadı, olmadığı
anlaşıldı, bilmem ne yapıldı. Böyle bir şey yok,
A Haberin haber yayını değil bu; siz söyleyeceksiniz, millet
yalanı gerçek sanacak! (CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Doğrular ortada. Açıkça
söylüyor, varsa teknik açıklama yapsın; teknik açıklama yoksa
teknik açıklama üzerine siyasi illüzyon ve Son konuşan ben
olayım, yalanı doğru gibi anlatayım
Buna teslim
olmayız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Gündeme dönme fırsatı
verirseniz sevinirim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tabii, gündeme geleceğiz.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
50.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki hakikatten kopuk
iddialarını kendisine iade ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Özelin bütün bu hakikatten kopuk
iddialarını kendisine iade ediyorum. Her türlü illüzyon, her türlü
şımarıklık, kullandığınız kelimeler
size aittir!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tırnak içinde dedim, sen
de tırnak içine al.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tırnak içerisinde, her türlü
şımarıklık; tırnaksız bir şekilde, illüzyon,
hakikati yalan üzerinden maalesef, kendi yalanlarınızı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Niye bize
bakıyor? Arada da başkasına baksın.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Dinle, dinle!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söylediğiniz sözü söylüyorum.
Yalanlarınızla baş başa bırakıyorum ve
burası Halk TVnin de mekânı, meclisi değil. Sonuç
itibarıyla sizleri doğruya davet ediyorum. Kendi uydurduğunuz
yalanlarda lütfen boğulmayın. Milletimizi de yalanla
kandırmayın.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yalanı siz
söylüyorsunuz, siz!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendi sözlerini kendisine iade ettim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Başkanı niye bize muhatap ediyorsunuz?
15inci maddenin (c) bendini okusun. Okuduğunu anlayamıyor. Ya Allah
rızası için ya!
BAŞKAN Sayın Tanal, bir dakika
Özgür Bey, buyurun.
51.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, benim
bir çoğunluk şımarıklığı derken
şımarıklığı tırnak içine almamdaki gayreti
duydunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de tırnak içerisine aldım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kadar yalan, yalan söylüyor
ya
Ben size bir şey söyleyeyim Sayın Akbaşoğlu,
çizdiğiniz profil şu: Genel Başkanınız yarın
sabah kalksa 2 kere 2, 5 eder. dese Reis kerrat cetvelindeki tarihî
hatayı düzeltti. diyecek noktadasınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O ancak size yakışır! O ancak size
yakışır!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başka sözüm yok efendim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım
BAŞKAN Şimdi ne yapalım biz?
İkiniz
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, şöyle
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
52.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu'nun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Bakın, sonuç itibarıyla bu tartışmayı
bu noktaya getiren Sayın Özel.
BAŞKAN Anladım ama toparlayalım bu
konuşmayı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyoruz, toparlıyoruz. Şöyle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen soru sordun bize.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyoruz. Toparlamayı da hakikat üzerine
yapıyoruz.
O ancak size, sizin kendi şahsınıza
ve sizin yaklaşımınıza ait olabilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Soru soruyorsun bize.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendi Genel Başkanınızın
uydurduğu yalanları dillendirirsiniz! Sonuç itibarıyla
(CHP
sıralarından Aa! sesleri, gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ne efendim ya! Bu ne ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla
(CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Sonuç itibarıyla
Sonuç itibarıyla, kendi
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.04
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN
- 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
11inci
madde üzerinde aynı mahiyetteki önergeler üzerinde konuşmalarda
kalınmıştı.
Sayın
Bostancı, buyurun.
53.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancı'nın, 161 sıra sayılı Kanun Teklifi
görüşülürken karşılıklı sarf edilen bazı
tatsız ifadelerden kaçınılmasının önemli olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Biraz önce burada kanun teklifi görüşülürken
karşılıklı bazı tatsız ifadelerin sarf
edildiğini gördük. Esasen bütün siyasi partilerin Meclisteki varlık
nedeni ve eminim samimi amacı, milletin yararına olacak şekilde
bu yasaları görüşmek, müzakere etmek ve bir neticeye
bağlamaktır.
Pozisyonlarımız elbette farklı,
siyasi yaklaşımlarımız farklı ama milletin
faydasına olması konusunda telaffuzlar farklı olsa bile temel
hassasiyetin ve yaklaşımın ortak olduğu kanaatindeyim.
Yasaları akıl temelinde konuşabilmek önemlidir
milletin çıkarlarını sağlamak için ama bu müzakereler
yapılırken zaman zaman dil, aklın dışına
çıkmaya başladığında ve karşılıklı
polemiklere, oradan da yavaş yavaş suçlamalara yöneldiğinde,
asıl amaçtan da uzaklaşılan bir atmosfer doğmaktadır.
Eminim, milletvekilleri, bütün partilerden vekiller soğukkanlı bir
kafayla baktıklarında, böyle bir ortamın nihai amaç için bir
faydasının olmadığını görüyorlardır.
Biraz önce burada da o şekilde yükselen bir
tansiyon ve karşılıklı sarf edilen ifadeler olduğunu
gördük, istenmeyen sözler de kullanıldı,
gruplara ilişkin, Genel Başkanlara ilişkin değerlendirmeler
olduğunu gördük. Bunlardan kaçınmak önemlidir. Özellikle Genel
Başkanlara ilişkin daha dikkatli ve ihtimamlı bir dil
kullanılması hepimiz için önemlidir diye düşünüyoruz çünkü
onların siyasi olarak anlamları partileri sembolize etmektedir. Bu
bağlamda, bu mütekabil bir şekilde teşekkül eden dil
çerçevesinde Sayın Kılıçdaroğlu için de -şüphesiz bizim
istemeyeceğimiz- bir hassasiyet doğuran durum meydana gelmiştir.
Bizim hepimizin, en azından bundan sonraki müzakerelerde, bütün Genel
Başkanlara ilişkin dikkatli ve ihtimamlı bir dil
kullanmamız, kendi onurumuzu ve hassasiyetimizi düşünürken bunun
aynı zamanda rekabet içinde olduğumuz siyasi partilerin ve kurumların
onurlarını korumak ve gözetmek üzerine mümkün olacağına
ilişkin bir akılla meseleyi değerlendirmemiz önemlidir diye
düşünüyorum. Ümit ederim bu minval üzere Meclis müzakereleri devam eder.
Ben teşekkür
ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
Özgür Bey, size de
teşekkür ediyorum, Müsavat Bey teşekkür ediyorum, Erkan Bey
teşekkür ediyorum, Sayın Akbaşoğlu size de teşekkür
ediyorum; sağ olasınız.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili
Şenol Sunat.
Buyurun Sayın
Sunat. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT
(Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İYİ
PARTİ Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bugün
İdlibde şehit düşen 8 kahraman vatan evladını
toprağa verdik, Yüce Allah hepsine rahmet eylesin. Aziz Türk milletinin
başı sağ olsun, ailelerine Yüce Allah sabır ihsan eylesin,
yaralananlara da acil şifalar diliyorum.
Evet, Türkiye geçen
hafta Elâzığ,
Sivrice merkezli bir deprem yaşadı; 41
vatandaşımızı kaybettik, yüzlerce
vatandaşımız yaralandı. Ölenlere Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Evleri yıkılan veya ağır hasar
alan, çadırlarda yaşamak zorunda kalan
vatandaşlarımızın sıkıntıları ortada
sayın milletvekilleri.
Sayın Başkanım, uğultunun
kesilmesini rica ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
sayın milletvekilimizin konuşmaları uğultudan dolayı
tam anlaşılamıyor, sizleri sessizliğe davet ediyorum.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Sayın
milletvekilleri, devleti yönetenlerin görevi taziye mesajı
yayınlamakla bitmiyor. Bugün, bu Meclis İdlibde olanları ve
deprem felaketleri için alınması gereken önlemleri konuşmalıydı.
İnanın, içim kan ağlıyor. İdlible ilgili
verdiğimiz genel görüşme önergesi reddedildi, depremle ilgili
görüşme reddedildi. Bu konuları konuşmayacağız da neyi
konuşacağız bugün? Ne zaman konuşacağız? Bu
zihniyet bizi nereye götürür? Lütfen sayın milletvekilleri, bu konular
Türk milletinin kaderiyle ilgili ve kaderini etkileyen konular. Neden
buradayız? Sorgulamalıyız. İYİ PARTİ olarak asla
ve asla acılar ve felaketler üzerinden siyaset yapmadık, böyle zamanlarda
birlik ve dayanışma ruhu öne çıkarılmalıdır dedik
ve onun için de uğraşıyoruz ama bu, olan bitene kör ve
sağırız demek anlamına asla gelmiyor. İdlibde neler
oluyor, ne oldu? Rusyayla ittifaklar
Soçide alınan kararlara kim
uymuyor? Yine aldatıldık mı sayın milletvekilleri?
İdlibden göç edenler Türkiye sınırına dayandı,
nasıl bir önlem alınacak? Yönümüzü ABDye mi döndük, Rusyaya mı
döndük, yoksa ikisi tarafından da aldatıldık mı?
Bunları sorgulamalıyız milletvekilleri olarak. Dış
politikayı iç politikaya alet etmekten artık vazgeçmeliyiz.
Yaptığınız hata ve yanlışlardan bir an önce geri
dönün ve ortak akılda birlikte bir araya gelelim ve buluşalım.
Türkiye beşik gibi sallanıyor sayın
milletvekilleri. Cumhurbaşkanı Depremi durdurma
şansımız var mı? diye soruyor. Depremi durdurma
şansımız yok tabii Sayın Cumhurbaşkanı da
hasarı önleme, can kaybı ve zararı asgariye indirme
şansımız var. Tüm uzmanlar, hiç durmadan, İstanbulda büyük
bir depremin beklendiğini haykırıyorlar. Siz birilerine rant
sağlamak için Kanal İstanbul denilen çılgın projeyi
allayıp pullayıp Yapacağız. diye diretiyorsunuz.
Ayıptır, günahtır, yazıktır bu ülkeye.
Elbette ki gelişmeleri, yapılan ve
yapılmış olması gereken icraatları, toplanan deprem
vergilerinin akıbetini, imar aflarındaki denetimsizliği takip
ediyoruz ve edeceğiz. Elbette ki deprem kuşağında yer alan
ülkemizde on sekiz yıldır iktidar olan partinin bu alandaki
duyarsızlıklarının hesabını soracak,
sorumluların da yakasına yapışacağız.
Değerli milletvekilleri, konu imar olunca AK
PARTİ iktidarının imar rant tarihine değinmemek elde
değil. Dosyanız gerçekten çok kabarık, sabıkanız çok.
Düşünün, on sekiz yıllık iktidarda İmar Yasası kaç
kere değişti? Bu kanun teklifinin 11inci maddesi Deprem afeti
riskine karşı ileri tasarım yöntemleri ve teknolojileri gerektiren
binaların projeleri, bu alanda Bakanlık tarafından
çıkarılan yönetmelik çerçevesinde yeterli uzmanlığı
haiz mühendislerin gözetiminde yapılır. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili,
toparlayın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) 11inci maddeden yani
bu maddeden yani benim yeterli uzmanlığı haiz mühendislerden
anladığım, tecrübem gereği, yandaş mühendisleri
çağrıştırıyor. Hâlbuki üniversiteler var, Mühendis ve
Mimarlar Odası var; verin bunlara yetkiyi samimiyseniz eğer.
Evet, sayın milletvekilleri, bıktık
artık; inanın, bu rant, talan düzeninden bıktık,
kişiye özel hazırlanan kanunlardan bıktık, Türk milletine
aleni küfreden holding patronlarının borçlarının Türk
milletine ödetilmesinden bıktık, gözü doymaz müteahhitlerinizden
bıktık, deprem vergileriyle yaptığınız
saraylardan bıktık; Türk olmaktan gocunan, Türklüğü aleni bir
şekilde aşağılayan, Andımızdan dahi
rahatsız olan bürokratlarınızdan da bıktık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Ey muktedir iktidar
mensupları, üç yandaşın borçları silinsin, beş
müteahhit parasına para katsın; rant, talan düzeni sürsün diye
siyaset yapılmasına artık müsaade etmeyeceğiz.
Milletin derdi geçim sıkıntısı,
mutfakta kriz var. Gıda fiyatları ortada, doğal gaza
yapılan zamlar, elektriğe yapılan zamlar ortada. Lütfen
bırakın beş yandaş kazansın diye uğraşmayı,
Türkiye kazansın diye uğraşın. Rantı değil,
halkı düşünün ve hakkı düşünün.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç, size de teşekkür
ediyorum. Yani tartışmalar biraz gergin olunca ben de çok olumsuz
etkileniyorum çünkü bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çalışmaları çok onur duyarak, çok severek yürüttüğümüz bir
faaliyet. Her birinize de ayrı ayrı saygı duyuyorum.
Tartışmalar bazen bizi de etkiliyor. Dolayısıyla -demin
Akbaşoğlunu da fark etmemiştim- o bakımdan size de
teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz
isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; depremi, halk tabiriyle zelzeleyi
konuşuyoruz. Ben size çok zelzele örneği vereceğim şimdi
ama öncelikle görüşülmekte olan yasa teklifinin, üzerinde yapılan
biraz önceki tartışmalarla, aslında neye hizmet ettiğini
çok açık bir şekilde görüyoruz. Türkiye'nin kendisi, ahlaki,
ekonomik, insani, vicdani, siyasi bir zelzeleyle karşı
karşıyayken güya depreme karşı önlem alıyormuş
gibi yaparak gündemi meşgul etmek hiçbir soruna çözüm getirmiyor.
Bakınız, ben size Türkiye'nin yirmi yedi yıldır
konuştuğu zelzelenin bugün bir zelzeleyle daha ne hâle
getirildiğini ifade etmek istiyorum.
1550li yıllarda Pir Sultan Abdal,
Madımaka yakın, 500 metrelik mesafede Mal Meydanında idam
edildiğinde Pir Sultan Abdal'ım ey Dede Himmet/ Kendine cevr etme,
âleme rahm et/ İstanbul şehrinde ol sahip devlet/ Tacı
tahtı ile yıkılmalıdır. demişti çünkü Türkmen
köylüsü yoksuldu, açtı, Türkmen köylüsü ekmeğe muhtaçtı. Bunu
dile getiren Pir Sultan Abdal orada idam edilmişti. Pir Sultan Abdaldan
yaklaşık beş yüzyıl sonra benim Genel
Başkanlığını yaptığım ve tamamı
dostlarım, arkadaşlarım, yakınlarım olan bu insanlar
göz göre göre sekiz saatlik bir canlı yayında katledildiler ve bir
zelzele daha oldu; bu katillerden biri affedildi. Gerekçe, yaş; gerekçe,
sağlık. Peki, şu anda Türkiye genelinde hapishanelerde 1.356
hasta varken ve yaklaşık 457si ölümcül iken siyasi bir kasıtla
bu kişinin seçilip affedilmiş olmasının herhangi bir
açıklaması var mıdır? Yoktur. İslam tarihinde insan
yakana nemrut derler, İslam tarihinde insan katledene firavun derler. Nemrutların,
firavunların davası başka türlü görülür. Hızır
Paşalık yapmanın bir âlemi yoktur. Hızır
Paşaların devri bitmiştir, Osmanlı
şeyhülislamlarının devri bitmiştir. Marxın tabiriyle,
nasıl ki Hegelin diyalektiği kafa üstü duruyordu, ben onu
aldım ayaküstü diktim. dedi ya, siz cumhuriyeti kafa üstü diktiniz, bütün
kan beynine yürüyor ve halkın çeşitli kesimleri karşı
karşıya geliyorlar, utanç verici bir tablo söz konusu.
Berkin Elvan davasında, Berkin Elvan kendi
katliamından sorumlu tutuluyor dünkü jandarma raporunda. 65
yaşında, 2 çocuğu engelli olduğu hâlde Elif Kısa anne
şu anda tutuklu. 2 engelli çocuğu var Sayın Bostancı,
lütfen bu hakikatle ilgilenin. Elbistanda 2 engelli çocuğu olan Elif
Kısa anne, uyduruk bir gerekçeyle tutuklu. Ve Gülistan Doku nerede?
Bütün bunlar bu hakikatin bir parçasıdır.
Bakınız, yaşlı ve hasta diye değil siyasi bir mesaj
olarak yapılmıştır bu ve bu siyasi mesajla mazlumlara,
masumlara bir mesaj verilmek istenmiş ve Sivasta bir gazete bunu
manşet yapmıştır. Ne diyor bakınız
ışıklara gark olası Fuzuli: Kıtmir ufacık bir
meslek alınca, sadrazam gibi payesine bak; işin düşünce,
başın dara gelince tecrübe eyle de mayasına bak. O
mayasına baktıklarımız, katili, Alevi tabiriyle dede
yapmışlar ve dede kamuoyunda çok seviliyormuş efendim, özlemle
bekleniyormuş, ondan dolayı bir af söz konusu olmuş. Bakar
mısınız şuraya.
Burada çok ciddi bir vicdan yaralanması söz
konusudur. Burada bu konu için bir divan kurulmalıdır. Bu divanı
Pir Sultan Abdal beş yüz yıl önce söylemişti. Bu divan
hakkın, hakikatin ve adaletin divanı olmak durumundadır. Bu dava
yeniden görülmek durumundadır. Cafer Erçakmak on sekiz yıl
arandı, Madımak Oteline 18 metre mesafede öldü. On sekiz yıl
arandı, bulunamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum izninizle.
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) 2 Temmuz 1993, Madımak
katliamının kendisi birinci katliam, 13 Mart 2012de Madımak
katilleri hakkında verilen zaman aşımı kararı ve bu
karara dönemin Başbakanının Bu karar Türkiyeye
hayırlı uğurlu olsun. demesi ikinci katliam ve bu af maalesef
ve ne yazık ki ve ne ayıp ki üçüncü katliamdır.
Hâl böyle olunca bizim hakkı, hakikati, adaleti
savunmak gibi bir görevimiz var. Cumartesi günü saat 14.00te benim de Genel
Başkanlığını yaptığım Pir Sultan Abdal
Kültür Derneğinin 95 şubesi Ankarada Adalet
Bakanlığının önünde olacak. Adalete, eşitliğe,
özgürlüğe inananları oraya katılmaya davet ediyorum.
Sevgili dostlar, yine Pir Sultan Abdalın
tabiriyle, bu devran dönecek ve adalet, hakkaniyet yerini bulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
izninizle lütfen, tamamlıyorum.
BAŞKAN Pir Sultan Abdaldan dolayı,
buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Eyvallah, teşekkür
ediyorum.
Bunun için Pir Sultan Abdal beş yüz yıl
önceden şunu söylemişti: Ben Musayım sen Firavun/
İkrarsız şeytan-ı lain/ Üçüncü ölmem bu hain/ Pir Sultan
ölür, dirilir. Beş yüz yıl önceden bugünleri görerek
söylemişti. Ve yine Pir Sultanı, yine hakkı, hakkaniyeti, yine
adaleti, yine semah dönenleri, yine saz çalanları, yine nefes
söyleyenleri, Nesimi Çimeni, efendim, Asım Bezirciyi burada
saygıyla sevgiyle anarken diyorum ki: Bütün Türkiye bu hakkaniyete, bu
değerlere sahip çıkmalı, bu karar gözden geçirilmeli. Bu karara
dair, Türkiye genelinde şu anda tutuklu olan hasta, yaşlı ve
tedavi görenler için bu uygulanmalıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 11inci maddesi ile 3194
sayılı Kanunun 28inci maddesinin (2)nci fıkrasına 1inci
cümleden sonra gelmek üzere eklenen cümlede yer alan "Deprem afeti riskine
karşı ileri" ibaresinin "İleri" şeklinde
değiştirilmesini ve "gerektiren" ibaresinden sonra gelmek
üzere "özellik arz eden" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat Bekir Kuvvet
Erim
Çankırı İstanbul Aydın
Zeynep
Gül Yılmaz İsmail
Emrah Karayel Cemil Yaman
Mersin Kayseri Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, özellik arz eden yapıların
projelerinin yeterli uzmanlığı haiz mühendislerce
yapılması vurgusu güçlendirilerek anlam bütünlüğünün
sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 11inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
51inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
66 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, (3/1065)
esas numaralı Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ve kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 5 Şubat 2020 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.09